TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
37nci
Birleşim
23 Aralık
2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın,
Yüzyıl önce-yüzyıl sonra Türkiye Cumhuriyeti: Dünü, bugünü,
yarını konusuna ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Konya Milletvekili Halil Etyemezın, Mehmet
Akif Ersoyu Anma Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantep ilinin Fransız işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Kültür ve Turizm Bakanlığınca restore
edilen Tarsus Müzesinin açılışının Mersin iline ve
ülkeye hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, servisçi esnafının mağduriyetine
ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, AİHMin Selahattin Demirtaş kararında DTKnin
yasal bir örgütlenme olduğu ve örgüt üyeliğine delil
olamayacağının ifade edildiğine, buna göre Leyla Güven ve
DTK faaliyetlerinden yargılanan herkesin tahliye edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile
kendisini kurtarmak için koşan ve şehit olan Bekçi Hasan ile Bekçi
Şevkiyi şehadete erişlerinin 90ıncı yıl
dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması
5.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Fethiyeli domates üreticilerinin ihracat kotasından etkilendiğine,
üreticilerin devlete ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları
yüzünden haciz işlemine uğramamaları için bir destek
programı olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
hastanelerde canla başla görev yapan sağlık
çalışanlarına bir kez daha minnettarlığını
ifade ettiğine, bu süreçte vefat eden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine, tedbirlere uymaya ısrarla devam edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
dış politikada büyük işler yapıldığına,
ülkenin dünyada söz sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdiklerine
ilişkin açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Eti Maden İşletmeleri Eti Bor İşletmesinde
taşeron işçilerin kadro hakkı kazanmalarına rağmen
verilmediğine, geçmişe dönük hakları için toplu olarak
yargıya başvurduklarında işten çıkarılmayla
tehdit edildiklerine, sadece emeklerinin
karşılığını isteyen işçilerin Emet
Adliyesinde adalet nöbeti başlattıklarına ilişkin
açıklaması
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adanada son
üç yılda hazineye ait taşınmazların satış ve
kiralama işlemlerinden 50 milyon lira gelir elde edildiğine ancak
Adanaya yatırım yapılmadığına, son on yıl
içinde en az kaynak aktarılan ve yatırım yapılan büyük
şehrin Adana olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet
Vahapoğlunun, Bursa ili Kestel ilçesi Şevketiye Mahallesinin sulama
göletinden kaynaklanan sorunlarının çözülmesine yönelik taleplerini
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirliye gereğinin yapılması
için ilettiğine ilişkin açıklaması
11.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın,
ortaokul ve lise öğrencilerinin sınavlarının yüz yüze
yapılması kararıyla hem çocukların hem de ailelerinin riske
atılacağına, bu sınavların iptal edilmesi için Millî
Eğitim Bakanı Ziya Selçuka seslendiğine ilişkin
açıklaması
12.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Manisa ilinde ciddi su sıkıntısı yaşanmaya
başladığına, Gediz ve Menderes havzalarının
kirlilikten can çekiştiğine, acilen Manisa ilinin su sorunları
hakkında kapsamlı çalışmalara başlanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, Mehmet Akif Ersoyu rahmetle andığına, kadrolu
öğretmenlerle aynı işi yapmalarına rağmen birçok
haktan faydalanamayan ücretli öğretmenlerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, salgının başından beri coronavirüsle büyük
bir mücadele verildiğine, ithal aşıların onay sürecinde
olduğuna, tedbirler kapsamında maske, mesafe ve temizlik
kurallarına uymaya devam edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 22 Aralık Dünya Paramedikler Gününü
kutladığına, paramediklerin sağlık sisteminin
bugünlere gelmesinde çok önemli katkıda bulunduğuna, sağlık
hizmeti verirken hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarını ve paramedikleri rahmetle yâd ettiğine
ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Anadolu Spor Gazetecileri Derneğinin Bursa Kültürparktaki merkezinin
bulunduğu binanın Bursa Büyükşehir belediyesince
yıkıldığına, derneğin mağdur durumda
olduğuna ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin ili
Erdemli ilçesindeki dağ köylerinde yaşayan üreticilerin ürünlerini
satamadığına ve mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
18.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
23 Aralık 1930 tarihinde cumhuriyet tarihinin en acı olaylarında
biri olan Menemen Olayının yaşandığına,
şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilayı ve kendisini kurtarmak
için koşup şehit olan Bekçi Hasan ile Bekçi Şevkiyi
şehadete erişlerinin 90ıncı yıl dönümünde rahmetle
andığına, teröristbaşı Abdullah Öcalanın
kardeşi Osman Öcalanın röportaj teklifinin TRTden geldiğini ve
son dönemde Cumhurbaşkanı danışmanıyla uzun bir
görüşme yaptığını ifade ettiğine, bu konuyla
ilgili iktidar partisinden bir açıklama beklediklerine, toplumun her
kesiminin pandemi sebebiyle tasarruf yapmaya yönlendirildiğine, milletin
2021 yılı bütçesinden en büyük beklentisinin de tasarruf
olduğuna, Cumhurbaşkanlığının yıllık
harcamasının bir önceki yıla göre 4 kat artığına,
iktidarı doğru yola gelmeye davet ettiklerine ilişkin
açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun
açıklamasındaki bazı ifadelerine, 23 Aralık 1876 Kanuni
Esasinin kabul yıl dönümüne, Kanuni Esasiyle birlikte millet temsili
ilkesinin demokrasinin temel ilkesi olarak belirlendiğine, demokrasinin ve
siyasi hayatın çok sayıda darbe, muhtıra, vesayet
girişimiyle kesintiye uğradığına, 15 Temmuz 2016 FETÖ
darbe girişiminin artık eski sistemle mesafe alınamayacağını
ortaya koyduğuna, 16 Nisan 2017 halk oylamasıyla
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğine, bu
sistemin yönetimde istikrar, temsilde adalet, güçlü yasama, güçlü yürütme,
güçlü yargı, demokratik uzlaşma ve siyasi istikrar üzerine kurulduğuna,
yeni sistemin dış politika ve ekonomiyle ilgili hızlı,
uyumlu ve isabetli kararların alınmasını
kolaylaştırdığına ilişkin açıklaması
20.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, iki gün önce DTK Eş Başkanı Leyla
Güvenin tutuklanmasına karar verildiğine, yargının
yargı olmaktan çıktığına ve tamamen siyasi erkin
denetiminde karar verdiğine, Leyla Güvenin kendisini barışa,
demokrasiye, adalete adamış kadın hakları mücadelesinde
dünyada saygın bir kişilik olduğuna, kendisini
selamladığına, Demiştaş davasının tarihte
AİHM tarafından verilen en ağır ihlal kararlarından
biri olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
grup toplantısında yaptığı konuşmayla Anayasanın
38, 103 ve 138inci maddelerini ihlal ettiğine, AİHMin HDPli bütün
siyasetçilere, demokratik siyasete yönelik bütün müdahaleleri mahkûm
ettiğine, kimsenin Selahattin Demiştaşı katil ilan etmeye
hakkı olmadığına, AİHMnin kararlarının
bağlayıcı olduğuna, İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun haksız bir saldırıya maruz
kaldığına, Meclisin bu konuda bir tutum ortaya
koymasını istediklerine ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Menemende
şehit edilişinin 90ıncı yıl dönümünde Asteğmen
Mustafa Fehmi Kubilayı ve cumhuriyeti yaşatmak için can veren tüm
şehitleri rahmetle andığına, TBMM eski
Başkanlarından İsmail Kahramanın kurduğu Anayasa
Mutabakat Komisyonunda MHPnin de CHPnin de HDPnin de temsilcisinin
bulunduğuna, kendilerinin ülkenin geleceğiyle ilgili görüşmeyecekleri
hiçbir siyasi parti olmadığına, halkın oyunu alıp
TBMMye gelen her siyasi partinin muhatapları olduğuna, covid
salgınının herkesin yaşamını tehdit etmeye devam
ettiğine, her zamankinden fazla şeffaflığa ve
kaynakların doğru yönetimine ihtiyaç olduğuna, iktidara neden
Çin aşısının seçildiğini, kaç kişinin
aşı olacağını, kimlerin öncelikli
sayılacağını, yoksul insanların aşıya
nasıl ulaşacağını sorduklarına, virüsün mutasyon
geçirdiğinden söz edildiğine, Türkiyenin neden hâlâ COVAXa üye
olmadığına, yerli aşı çalışmalarına
ağırlık verilmesi gerektiğine,
Hıfzıssıhhanın yeniden açılması gerektiğine,
salgın sürecinin el birliğiyle, güvenle üstesinden gelinebilecek bir
süreç olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, büyük
başarılara imza atan millî sporcuları tebrik ettiklerine, bu
başarıda olimpiyat merkezleri ile gençlerin eğitimde ve sporda
desteklenmesinin büyük katkısı olduğuna, çevre bilinci ve halk
sağlığı alanındaki çalışmalarıyla
bilinen ve coronavirüs nedeniyle vefat eden Profesör Doktor Orhan Kurala
Allahtan rahmet dilediklerine, bugüne kadar yaptıkları her
çalışmayı milletin huzurunda yapan bir ittifak olarak Anayasa
çalışmasının kimlerle, hangi hususlar üzerinde
görüşülerek yapıldığının hesabının
sorulmasını milletin kendilerinden istediğine, İsviçrede
yaşadığı tespit edilen Abdulkadir Aktürk isimli bir
kişinin Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayana
suikast çağrısında bulunduğuna, seçilmiş Belediye
Başkanının arkasında duracaklarına, yalanla dolanla,
terör örgütünün ağzına bakılarak ülkenin geleceğinin tayin
edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sivas Milletvekili İsmet Yılmazın HDP
Grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Bingöl
Milletvekili Erdal Aydemirin 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
20nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, TBMMde
eleştiri hakkını kullanmak kadar usule uygun bir şey
olmadığına, örnek olması gereken kişilerin, özellikle
Grup Başkan Vekillerinin söyledikleri sözlere dikkat etmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 2017
yılında yürürlüğe giren Sıfır Atık Projesiyle
yaklaşık 60 bin kamu kurum ve kuruluşunda sıfır
atık sistemini hayata geçirdiklerine, Çevreyi yaşat ki insan
yaşasın. anlayışını Türkiye Çevre Ajansı
Kanunuyla daha ileriye taşıyacaklarına, yasanın
gerçeklemesine destek sağlayan bütün siyasi parti gruplarına ve
milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
VI.-OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sürayya Sadi Bilgiçin, 5 milletvekilinin daha Covid-19a
yakalandığına ve zorunlu olmadıkça maskelerin
çıkarılmamasına ilişkin konuşması
VII.-ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-İYİ PARTİ Grubunun, 23/12/2020
tarihinde Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
milletvekili tarafından, sayısı 2 milyonu geçen mahalle
esnafının zincir marketlerin ezici rekabeti nedeniyle oluşan
sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm yollarının üretilmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-HDP Grubunun, 23/12/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Roboski katliamının tüm sorumlularının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Aralık 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Tokatın Erbaa ilçesindeki madencilik faaliyetlerinin bölgeye olası
etkilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3474) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232)
IX.- OYLAMALAR
1.-(S. Sayısı:232) Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
X.-YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van
Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, çevre mühendislerinin
istihdam verilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Murat Kurumun cevabı (7/37140)
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Akkaya Barajı'nın temizlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun
cevabı (7/37141)
23 Aralık 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz yüz yıl
önce, yüz yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti; dünü, bugünü, yarını
konulu söz isteyen Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymana aittir.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın,
Yüzyıl önce-yüzyıl sonra Türkiye Cumhuriyeti: Dünü, bugünü,
yarını konusuna ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. Ekranları başındaki başta Hataylı
hemşehrilerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımızı
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten Türkiye; büyük bir mucize gerçekleştirmiş
bir ülkeden, büyük bir başarı hikâyesinden bahsediyoruz. Başta
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyetimizi kuran tüm şehitlerimizi,
gazilerimizi rahmetle, minnetle, şükranla anıyoruz.
Yüz yıl önce, yüz yıl sonra Türkiyeye
baktığımızda gerçekten ortada büyük bir başarı
hikâyesinin olduğunu ifade etmem gerekiyor. Yüz yıl önce Birinci
Dünya Savaşından çıkmış olan Türkiyemizin 35 bin
köyünde elektrik yoktu, su yoktu, yol yoktu, hemşire yoktu, doktor yoktu
ve Türkiye nüfusunun yüzde 90ı okuma yazma bilmiyordu, o günlerden
bugünlere geldik. Gerçekten, tarım yapacak kara saban dahi yoktu, sadece
1923 yılında bin adet traktör vardı. O günlerden bugünlere
gelmek gerçekten taraflı tarafsız herkes tarafından bir Türkiye
mucizesi olarak değerlendirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1950 yılına gelindiğinde Türkiyede
İstanbuldan Ankaraya gelecek otomobil yolu yoktu, kara yolu yoktu,
insanlar ya İneboluya deniz yoluyla gelmekteydi, oradan kara sabanlarla
gelmekteydi ya da kağnılarla gelmekteydi veya demir yoluyla
gelmekteydi. 1923 ile 1950 yılları arasında sadece 3 tane baraj
yapılmıştı ve baraj yapmak, hastane yapmak, otoyol yapmak,
hızlı tren yapmak, hastane yapmak hayaldi. İşte, bu
hayalleri gerçekleştiren büyük lider Recep Tayyip Erdoğandır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Büyük dönüşümleri büyük liderler yapar,
nasıl ki Fransada de Gaulle, Almanyada Helmut Kohl, yine,
İngilterede Margaret Thatcher büyük dönüşümleri, ülkelerinin
kalkınmasını sağlamışlarsa Cumhurbaşkanımız
da büyük başarılar elde etmiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Türkiyede Gazi
Mustafa Kemal Atatürk. Türkiyede Mustafa Kemal Atatürk.
BAŞKAN Arkadaşlar, çok erken
başladınız.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) 1923
yılında Türkiyede kişi başına düşen millî gelir
(CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Asrın lideri
Atatürktür. Asrın lideri Atatürktür.
BAŞKAN Sayın Köksal, Sayın
Şeker, Sayın Kaya; lütfen, çok erken daha.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Gündem
dışına söz atmak da yeni çıktı!
BAŞKAN Daha geç saate kadar buradayız.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Şunu anlatmaya
çalışıyoruz arkadaşlar: Bu başarı, Türkiyenin
başarısıdır, iktidarıyla muhalefetiyle bütün
hükûmetlerin başarısıdır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Asrın lideri
Atatürktür.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) 1920li yıllarda,
30lu yıllarda Türkiyede kişi başına düşen millî
gelir 50 dolarken bugün 10 bin dolar civarındadır. 13 tane şehir
hastanesi yapıldı, 11 tanesi yapılmaktadır. Türkiye'de
ekonomi 3 kat büyümüştür. İhracatımız 36 milyar dolardan
180 milyar dolara çıkmıştır. 6 bin kilometre olan
bölünmüş yol uzunluğu 27 bin kilometreye
çıkmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hızlı trenin adı bile anılmazken, bugün
1.213 kilometre hızlı tren yolu bulunmaktadır. Türkiye'de 26
havalimanı varken bugün 56 havalimanı bulunmaktadır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiye'de benim
üniversite yıllarımda üniversite sayısı çok
sınırlıyken bugün 209 üniversite vardır. Bu, Türkiye'nin
başarısıdır; bu, aziz milletimizin
başarısıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Üniversite mezunları
işsiz, üniversite mezunları işsiz.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen maskeleri
indirmeyelim.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Değerli
milletvekillerimiz, Türkiye Cumhuriyeti devleti doğulusuyla
batılısıyla, kuzeylisiyle güneylisiyle birdir ve herkes Türkiye
Cumhuriyeti devletinin eşit ve birinci sınıf
vatandaşıdır. Bizim davamız millet davasıdır,
bizim davamız hürriyet davasıdır, demokrasi davasıdır,
kalkınma davasıdır ve Türkiye'yi 2030, 2053 hedeflerine
ulaştırma davasıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüz yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti küresel bir güç
olma yolunda ilerlemektedir. Osmanlı İmparatorluğuna hasta
adam diyenler, bugün, yıldızı parlayan Türkiye'yi izlemekte ve
takdirle anmaktadır. AK PARTİ çok büyük icraatlar
yapmıştır ama bunlar yeterli değildir, daha büyük
icraatlara şimdi imza atma zamanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Başkanım,
bize vermiyorsunuz ama
Biz dileniyoruz ama
BAŞKAN Sadece gündem dışılarda
bu bir dakikayı vereceğim, sona vermeyeceğim arkadaşlar.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Partimiz İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. diyerek tüm Türkiye'de büyük bir sessiz devrime imza
atmıştır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Başkanım; yeni yılımızı bu vesileyle
hayırlamak istiyorum. İnşallah, önümüzdeki senenin
coronasız, salgınsız bir yıl olmasını istiyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Aşıyı
getirirseniz coronasız olacak.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti
devleti, nüfusuyla, gelişmiş insan gücüyle ve dünyayı gerçekten
imrendirecek altyapısıyla Romadan Pekine kadar dünyanın tamah
ettiği ülkelerden bir tanesidir. Biz, dün dünde kaldı
cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım
diyerek Türkiyemizi 2053 hedeflerine taşımak için mücadeleye devam
ediyoruz. AK PARTİnin tek rakibi vardır, AK PARTİdir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ
başkalarına bakarak hiza alan bir parti değildir, milletin partisidir
diyerek bir kez daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) 2 Hataylı olsaydık
orada Sayın Başkanım.
BAŞKAN Efendim?
SERKAN TOPAL (Hatay) 2 Hataylı olsaydık
diyorum.
BAŞKAN Şöyle: Yarın Antepin
kurtuluş yıl dönümü olduğu için değişik partilerden
ağırlıklı olarak Antep milletvekillerimiz söz istediler.
Yarın farklı partilerden 3 Antep milletvekili olduğu için, bu
sandalye dağılımına göre belirlenmiş sayı
üzerinden gidiyoruz, yoksa benim takdirimde değil.
Evet, gündem dışı ikinci söz, Mehmet
Akif Ersoyu anma haftası münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili
Halil Etyemeze aittir.
Buyurun Sayın Etyemez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Konya Milletvekili Halil Etyemezın, Mehmet
Akif Ersoyu Anma Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Mehmet Akif Ersoyu anma haftası nedeniyle
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir insan düşünün, tertemiz bir imana, derin
bir vicdana sahip olsun; bir ömür düşünün, elem ve aşkla
yoğrulmuş sadelikte hayat yaşamış olsun; bir şair
düşünün, şiirini imanının haykırışıyla
söylesin; bir mütefekkir düşünün, nesillerimizin ruh ve fikir işçisi
olsun. İşte Mehmet Akif Ersoy böyle bir insandı. Şairliğinden öte bir inanç
ve dava adamı olan Mehmet Akif Ersoy, başta İstiklal
Marşımız olmak üzere, şiirleri ve fikirleriyle Millî
Mücadele Döneminde aziz milletimize güç katmıştır. Mehmet Akif,
dinamik, çalışkan ve inançlı bir neslin yetişmesini
hedeflemiştir. Ona göre, bilim ve güzel ahlak milletin ilerlemesi için
gerekli iki güçtür. Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem/ Gelenin
keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. dizeleri, onun bireye ve topluma
verdiği çok net mesajlardır. Mehmet Akif, dünyada söz sahibi olmak
istiyorsak milletimizi ve dinimizi anlamamız gerektiğini söyler.
Geçmişe bakarak geleceğimizi rahat kuracağımızı
anlatır. O kutlu mücadelesinde Anadoluyu köşe bucak dolaşıp
kimi zaman kürsüde kimi zaman minberde, kimi zaman meydanlarda halkı
uyandırma vazifesini yerine getirmiştir. Burdur Milletvekili olarak
görev yapan Mehmet Akif Ersoy, maarif ve irşat encümenlerinde de yer
alarak Meclis çalışmalarına katkı
sağlamıştır. Bugün milletin kürsüsünden, Gazi Meclisimizden
onu konuşmak bu aziz milletin istiklali için didinip
çırpındığı yılları yaşamak demektir.
Mehmet Akifin aşılamaya çalıştığı ruh
Anadoluyu uğrunda canlar feda edebilecek bir vatan hâline getiren ruhtur.
15 Temmuz 2016 yılı gecesinde devletimizin kurumlarına
sızmış hain FETÖ mensuplarınca devletimizin bekası,
milletimizin bağımsızlığı ele geçirilmeye
çalışılmıştır. Ancak istiklal ve istikbal
mücadelesinde aynı ruha sahip olan bu aziz millet buna izin
vermemiştir. Çanakkale ruhu yeniden dirilmiş, Kurtuluş
Savaşı ruhu yeniden canlanmıştır. Tankların önüne
geçerek, kurşunların önüne atlayarak en büyük namusu bildiği
bağımsızlığını teslim etmemiştir. Bugün
aynı ruh beşinci kol faaliyetlerine de asla ama asla izin vermeyecektir.
Değerli milletvekilleri, lütfen tasavvur edin,
Taceddin Dergâhında bir adam, adı Akif, zihninden sağanak gibi
dökülen kelimeleri irfan eleğinden geçiriyor. Her zamankinden daha titiz,
daha dertli, daha çileli, hayatının en zor görevini yapacak
şimdi. Masanın üzerinde duran hokka ve divit avuçlarını
yakıyordu, İstiklal Marşını yazacaktı Akif, koca
bir milletin kaderini aktaracaktı mürekkebinden. Onurlu ve dimdik
duruşuyla, vatan aşkı ve Allah sevgisiyle yüreği yanan Akif
yüreğimizi yakıyordu. Duvara ilk kelimeyi kazıyor Korkma!
Hepimiz için bir bağımsızlık beyannamesi olan İstiklal
Marşımız böyle bir hâletiruhiyeyle hayat buluyor. Hür
vicdanının sesi olduğu için bu milletin istiklalinin
marşını yazmak Akife nasip oluyor. Ülkemizin beka mücadelesinde gereken ruhu bugün
taşıyan ve kurucu bir metin olan İstiklal
Marşımızı Mehmet Akif milletimize ebedi bir dua olarak ele
almıştır.
Değerli milletvekilleri, dokunabilirseniz
eğer gözyaşlarına Akifin, bayrak bayrak dalgalanacaktır
yüreğinize ay yıldız; o zaman Akifçe bakar bu millet mübarek
vatana, o zaman Akifçe layık oluruz kefensiz yatanlara. İstiklal
şairinin çileli hayatının şartları ne olursa olsun o,
doğru bildiği yoldan, haktan ayrılmamıştır.
Yumuşak başlı isem kim demiş
uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Bir dörtlüğünde de şöyle diyor Mehmet
Akif:
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem,
aldırırım:
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar
kaldırırım!
Fikirleri, şiirleri ve hayatıyla hepimize
örnek olan, yol gösteren, inanç ve azimle mücadele etme duygusunu
aşılayan millî şairimiz Mehmet Akif Ersoyu ebediyete
irtihalinin yıl dönümünde rahmet, şükran ve minnetle anıyorum.
Konuşmamı Mehmet Akif Ersoyun bir
duasıyla bitirmek istiyorum: Allah bu millete bir daha İstiklal
Marşı yazdırmasın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Gaziantepin Fransız işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğana aittir.
Buyurun Sayın Taşdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantep ilinin Fransız işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25
Aralık 2020 tarihî, Evliya Çelebinin deyimiyle şehri
Ayıntabı cihanın gazi şehir olarak düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüdür.
Bundan tam yüz yıl önce binlerce kilometre
öteden Gaziantepe gelerek 6.317 Antepliyi şehit eden Fransayı ve
iş birlikçi Ermeni çetelerini unutmak mümkün mü? Geçtiğimiz günlerde
hafızalarımızı bir kez daha tazeleyen bilge liderimiz
Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin Bu melanet istilacıların
hangi canilikleri yaptığını görebilmek için 1920 Antepini,
Adanasını, Urfasını incelemek kaçınılmaz bir
ödev, ertelenemez bir görev, millî bir mükellefiyettir. sözlerine binaen, bugünleri
iyi anlamak için o günlere tekrar bakmak gerekir.
Bu Fransayı merak edenler Ermeni çetelerine
Fransız askerî üniformasını giydirip üzerimize nasıl
saldıklarını hatırlasınlar, Adanada mezalimi
sorsunlar, Urfa neden şanlı olmuş öğrensinler, Maraş
neden kahraman oldu bilsinler, yıkılan Mersini duysunlar, Antepin
neden gazi olduğunu dinlesinler. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sevrden sonra Gaziantep işgalinde
Fransızlar harekât karargâh merkezini Afrine kurmuşlardı.
Kahraman Türk ordusu Afrine yaklaşık yüz yıl sonra
barış ve huzur götürdüğünde Fransızların
yaptığı beton hendeklerle karşılaşmamız
tesadüf mü? O gün Fransız askerî kıyafeti giydirilmiş Ermeniler
ile bugün başka ülkelerin askerî üniformalarıyla dolaşan
PKKlı, YPGli teröristler aynı değil mi? 1921 yılında
vatan derdine düştüğümüz acılı günlerde
dışarıdan hiçbir destek almayan, savunmasız,
kuşatılmış, aç bırakılmış sivil Antep
halkına dönemin modern ve güçlü silahlarıyla saldırıp
kadın, çocuk, yaşlı, masum demeden binlercesini katletmek
açıkça bir soykırım değil mi?
28 Mart 1920de Şahin Bey Elmalı
Köprüsünde kahramanca savaşarak şehit düşer. Fransızlar
köprü civarındaki Dokurcum Değirmenine gelerek yaşları
12-14 arasında değişen 14 çocuğu şehit ederler. Daha
sonra hırslarını alamayıp çocuk şehitleri
vücutlarını süngüleyerek delik deşik ederler. Gaziantep daha
bunun gibi nice zulüm ve katliamları nasıl unutur.
Sayın milletvekilleri, Gaziantep demek 12
yaşındaki Şehit Kâmiliyle efsaneleşmek, efsane olurken de
insanlık dersi vermek demektir. Gaziantep demek Kilis yollarında
düşman cesedimi çiğnemeden Ayıntaba giremez. sözleriyle
bayraklaşan Şehit Şahin Bey demektir. (MHP
sıralarından alkışlar) Gaziantep demek Vurun Antepliler
namus günüdür. sözlerini hafızalara kazıyan Şehit
Karayılan demektir. Gaziantep demek Antepte canlı bir insan
bulundukça ve memleket baştan başa yıkılmadıkça
Fransız askeri buraya kati suretle giremeyecektir. diyen Millî Kuvvetler
Komutanı Özdemir Beyin çelik iradesi demektir. (MHP sıralarından
alkışlar) Gaziantep demek Tüfekçi Yusuf demektir, Boyno Ağa
demektir, isimsiz on binlerce Ayıntablı demektir.
Kıymetli milletvekilleri, güneydeki
imansızların işgaline karşı verilen imanlı
direniş Sakarya Zaferinin ardından 20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hükûmeti ile Fransa devleti arasında yapılan
Ankara Antlaşmasıyla Hatay dışındaki Suriye
sınırlarımızı belirlemiş, ülkemizden
Fransızlar defedilmiştir. Anadoluya ciddi bir moral vererek Lozana
giden yol açılmıştır.
Bugün bulduğu her fırsatta Türke
düşmanca tavırlar sergileyen Fransa Cumhurbaşkanı tarihten
bihaberdir. Zira, Londra Konferansında Fransızların yüksek
komiseri ve Çanakkalede sağ kolunu kaybetmiş olan generalleri
Gouraudnun üniformasının kolsuz tarafını sallayarak:
Beyler, siz hayal görüyorsunuz! Türklerin işini Yunanlılar mı
bitirecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Devamla) Biz koca Fransa devleti bir Antep sancağıyla başa
çıkamadık. sözlerini bilseydi sanırım her fırsatta
güzel ülkemizi diline pelesenk ederken biraz düşünürdü. Bu büyük savunma
için Gazi Mustafa Kemal Atatürk der ki: Türk'üm diyen her şehir, her
kasaba ve hatta en ufak Türk köyü, kendine Gaziantepi ve Gazianteplileri
kahramanlık misali olarak alabilirler.
Bizleri ekonomik yaptırımlarla tehdit eden
emperyal güçlere de şunu hatırlatmak gerekir: Gaziantep
savunmasında kuşatıp aç bıraktığınız bu
millet, zerdali çekirdeğinden ekmek yaptı, kefeninden bayrak
yaptı, bu vatanı terk etmedi. Bu vatan ağaç gölgesinde kurulmadı.
Mücadelemiz, son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır!
Gaziantepin adaşı Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
yerlerinizden 60a göre söz istedikten sonra değiştiriyorsunuz,
kapatıyorsunuz, tekrar sisteme başka yerden giriyorsunuz. Bu, bizim
Başkanlık Divanındaki arkadaşlar için
sıkıntı yaratıyor. Lütfen, sisteme ilk girişi nereden
yaptıysanız o sırada kalalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, sistem, sıralamaları değiştiriyor. Sistem
bozuk, sıralamaları değiştiriyor. Bunu nasıl
düzelteceğiz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Taşkın
V.-AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Kültür ve Turizm Bakanlığınca restore
edilen Tarsus Müzesinin açılışının Mersin iline ve
ülkeye hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Eshab-ı Kehf, Ulu Cami, Danyal Peygamberin
makamı, Tarsus Şelalesi, Tarsus evleri, Saint Paul Kuyusu ve
Kilisesi, Kubat Paşa Medresesi, Kleopatra Kapısı, Roma Yolu,
Taşkuyu Mağarasıyla kadim şehir Tarsus, on bin
yıllık geçmişiyle önemli bir tarih, kültür ve inanç merkezidir.
Tarsusun bu kültürel zenginliklerine dün bir yenisi daha eklendi. Daha önce
adliye binası olarak kullanılan, Kültür ve Turizm
Bakanlığınca restore edilen Tarsus Müzesinin
açılışını dün Sayın Bakan Mehmet Nuri Ersoyun
katıldığı törenle gerçekleştirdik. Projeye destek
veren Sayın Cumhurbaşkanımıza, Hazine ve Maliye
Bakanımıza, Kültür ve Turizm Bakanımıza ve
milletvekillerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Dönemsel özellikleri, tarihi ve kültürleri
yansıtan 2.023 eserin sergileneceği Tarsus Müzesinin Tarsusa,
Mersine ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu,
buyurun.
2.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, servisçi esnafının mağduriyetine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Az önce Edirne Uzunköprüden
okul servisi çalıştıran bir arkadaşım bana SGKden
gelen bir tebligatı yolladı. On aydır servisler
çalışıyor mu; neyi, nasıl ödeyeyim? diye soruyor.
Servisçiler beyanname vermek zorunda, KDV, muhtasar, geçici beyanname derken
her ay bir sürü para veriyorlar. Bir de araçlarının sigortası
var. Okullar açılıyor. dendi; servisler, eksikse koltuk
sigortalarını yaptırdı, araç muayeneleri yapıldı,
güzergâh belgeleri için ödeme yapıldı. Sonuçta, on aydır
çalışmayan servisçiler 1 lira gelirleri olmadan binlerce lira masraf
yaptılar. Şimdi Hükûmet bir de Şu sigorta borcunu öde. diye
tebligat yapıyor. Borçlu olan servisçiler ya da diğer
esnafımız değil, AKPdir. Devlet bugünlerde onlara ödeme yapmak
zorundadır. Yıllardır alınan vergilerin, primlerin karşılığını
şimdi esnafa vermek zorundadır. Siz hazineyi Moğolların
şarkısında olduğu gibi yamyamlara yedirdiniz. Bir şey
bırakmadınız diye bu esnaf, bu vatandaş ne yapacak,
taş mı yiyecek?
BAŞKAN Sayın Kemalbay
3.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün,
AİHMin Selahattin Demirtaş kararında DTKnin yasal bir
örgütlenme olduğu ve örgüt üyeliğine delil
olamayacağının ifade edildiğine, buna göre Leyla Güven ve
DTK faaliyetlerinden yargılanan herkesin tahliye edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hakkâri Milletvekilimiz Leyla Güvenin önce hukuksuz
bir şekilde milletvekilliği düşürüldü, ardından siyasi
kırım mahkemelerinde yirmi iki yıl üç ay cezaya
çarptırılarak siyaset yaptığı için
cezalandırıldı. DTK Eş Başkanı Leyla Güven, Kürt
kadın siyasetçi olarak onur abidesidir. AHİM Selahattin Demirtaş
kararının 278inci paragrafında DTKnin yasal bir örgütlenme
olduğu ifade edilmiştir ve DTK faaliyetlerinin örgüt üyeliğine
delil olamayacağını değerlendirmiştir. Buna göre,
Leyla Güven ve DTK faaliyetlerinden yargılanan herkes derhâl tahliye
edilmeli ve beraat edilmelidir.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu,
buyurun.
4.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile
kendisini kurtarmak için koşan ve şehit olan Bekçi Hasan ile Bekçi
Şevkiyi şehadete erişlerinin 90ıncı yıl
dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün, İzmir ilimizin Menemen ilçesinde
öğretmenlik yapan Türk askeri Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilayın
çıkan olaylarda şehit edilmesinin yıl dönümü. 23 Aralık
1930da adının önüne derviş sıfatı koyan bir isyancının
ve beraberindeki gözü dönmüş grubun saldırısıyla
şehadete erişen Kubilayı, kendisini kurtarmak için
yanlarına koşan ve şehit olan Bekçi Hasan ile Bekçi
Şevkiyi şehadete erişlerinin 90ıncı yıl
dönümünde rahmetle anıyorum. Şehadete yürürken, canına kastedilirken
dahi olayın müsebbibi isyancılara ihtarda bulunup gerçek
kurşunlarla karşılık vermeyen ve Allahın rahmetine
kavuşan Kubilay ve silah arkadaşlarının emaneti ilelebet
başımızın tacı olacaktır; ruhları şad
olsun.
BAŞKAN Sayın Girgin
5.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Fethiyeli domates üreticilerinin ihracat kotasından etkilendiğine,
üreticilerin devlete ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları
yüzünden haciz işlemine uğramamaları için bir destek
programı olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ticaret Bakanlığına: Seçim bölgem
Fethiye ve Seydikemerde ihracat ürünlerinde önemli bir yeri olan domatesin
fiyatı yurt dışına ihraç edilen ürünlere getirilen kota
nedeniyle olumsuz etkilenmiştir. Üreticilerimiz maliyetlerin de yüksek olması
sebebiyle domates fiyatlarının düşmesinden zarar
görmüşlerdir. İhracatın durması ve ürünlerin iç piyasada
şişmesi söz konusu olduğunda üreticilerimizi koruyacak bir B
planınız var mıdır? Alt ve orta sınıf ürünler
için yeni pazarlar açılması yönünde çalışmanız var
mıdır? Üreticilerimiz üretim maliyetleri yüksek olduğundan para
kazanamaz iken üreticilerimizin borçlarının
yapılandırılması için ve ayrıca ek destek paketleri
için çalışmanız var mıdır? Üreticilerimiz devlete ve
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları nedeniyle haciz
işlemlerine maruz kalmakta ve bu durumda da üretimi sekteye
uğramaktadır. Bu durumla ilgili de üreticilerimize bir destek
programınız var mıdır? Kotanın
kaldırılması için çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
6.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
hastanelerde canla başla görev yapan sağlık
çalışanlarına bir kez daha minnettarlığını
ifade ettiğine, bu süreçte vefat eden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine, tedbirlere uymaya ısrarla devam edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Salgınla mücadele ortak paydamızdır.
Son dönemlerde sağlık sistemimize yönelik ısrarla yapılan
güveni sarsacak mesnetsiz ithamlar maalesef üzücüdür. Dünyanın en iyi
hekimleri Türk hekimleridir; hastasını ailesinin bir ferdi bilen, can
kurtarmak için canını ortaya koyan Türk hekimlerinden,
hemşirelerinden, hasta bakıcılarından başkaları
değildir. Hastanelerimizde canla başla görev yapan sağlık
çalışanlarımıza bir kez daha minnettarlığımı
ifade ediyorum. Kendimizi eksik görmeyi bırakalım, milletimizle ve
onun evlatlarıyla gurur duyalım.
Bu vesileyle bu süreçte vefat eden tüm
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, tedavi gören tüm
hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Birlikte mücadele güçlü
netice verecek; tedbirlere uymaya ısrarla devam edelim diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Demir
7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
dış politikada büyük işler yapıldığına,
ülkenin dünyada söz sahibi olduğunu dosta düşmana gösterdiklerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tezkere dün Meclisten geçti. Geçen yıl
Libyayla oluşturulan stratejik ortaklık hakkında muhalefet
sözcüleri hep bir ağızdan Yanlış tarafı
destekliyorsunuz, bu işten zararlı çıkacağız.
diyorlardı. Şimdi, Fransanın, Rusyanın desteklediği
Hafter ortalarda yok. İstihbaratımızın ne kadar etkin
çalıştığını ve Libya konusunda ne kadar
doğru kararlar alındığını herkes gördü. Libyada
Batılıların emperyalist planlarını bozduk.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde dış politikada büyük işler yaptık.
Ülkemizin dünyada söz sahibi olduğunu ve millî menfaatlerini koruyan
planlarını başarıyla uyguladığını dosta
düşmana gösterdik. Dışişleri
Bakanlığımızın da gösterdiği üstün gayretiyle
dış politikadaki başarımız devam edecek, lider ve
güçlü Türkiye yolunda emin adımlarla ilerleyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Kasap
8.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Eti Maden İşletmeleri Eti Bor İşletmesinde
taşeron işçilerin kadro hakkı kazanmalarına rağmen
verilmediğine, geçmişe dönük hakları için toplu olarak
yargıya başvurduklarında işten çıkarılmayla
tehdit edildiklerine, sadece emeklerinin
karşılığını isteyen işçilerin Emet
Adliyesinde adalet nöbeti başlattıklarına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
Eti Bor İşletmesinde, Müdürlükte çalışan taşeron
işçilere kadro hakkını kazanmalarına rağmen kadro
verilmiyor; yargıda kazandılar, verilmiyor. Bu yetmezmiş gibi
geçmişe dönük hakları için toplu olarak yargıya
başvurduklarında işten çıkarılmayla tehdit
ediliyorlar. Söz verdiğiniz şeyleri neden tutmuyorsunuz? Bu kirliliği
Boron bile temizleyemiyor. İşçiler sadece alın teri ve
emeğin karşılığını istiyorlar,
haklarını istiyorlar; Emet Adliyesinde şu anda adalet nöbeti
başlattılar. Haklarını alana kadar tüm işçilerimizin
yanındayız ve bu nöbet devam edecek. Verdiğiniz sözleri lütfen
tutunuz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Sümer, buyurun.
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adanada son
üç yılda hazineye ait taşınmazların satış ve
kiralama işlemlerinden 50 milyon lira gelir elde edildiğine ancak
Adanaya yatırım yapılmadığına, son on yıl
içinde en az kaynak aktarılan ve yatırım yapılan büyük
şehrin Adana olduğuna ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
verdiğimiz yazılı soru önergesinin cevabına göre Adanada
son üç yıl içerisinde hazineye ait 500 bin metrekare taşınmaz
mal satılmış, 34 milyon metrekare taşınmaz kiraya
verilmiş. Satış ve kiralama işlemlerinden toplam 50 milyon
lira gelir elde edilmiş ancak Adanaya 1 liralık yatırım
yapılmamıştır. Adanada kazanılan gelirin Adanaya,
Adanalıya yatırım olması gerekirken hazinenin bütçe
hesabına aktarılmıştır. Son on sene içerisinde en az
kaynak aktarılan ve yatırım yapılan büyükşehir ne
yazık ki Adana.
İktidara buradan sesleniyorum: Adanadan
kazandığınızın, Adanaya ve Adanalıya
yatırım olarak dönüşümünü sağlayın.
BAŞKAN Sayın Vahapoğlu
10.- Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet
Vahapoğlunun, Bursa ili Kestel ilçesi Şevketiye Mahallesinin sulama
göletinden kaynaklanan sorunlarının çözülmesine yönelik taleplerini
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirliye gereğinin yapılması
için ilettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bursanın Kestel ilçesinin Şevketiye
Mahallesinin ekilebilir nitelikte yaklaşık 2.500 dönüm tarım
arazisi vardır. Bu araziyi sulamak üzere otuz beş yıl önce
yapılan sulama göletinin arazilere su dağıtan boru sistemi
çürümüş ve kullanılamaz hâle gelmiştir. Şevketiye
Mahallesi, Türkiyenin ahududu, böğürtlen, yaban mersini, çilek gibi
meyvelerinin üretim merkezidir. Göletin ve çürüyen boruların bir an önce
elden geçirilmesi gerekmektedir. Vatandaşlarımızın
yoğun talebini Sayın Tarım ve Orman Bakanı ile Devlet Su
İşleri Genel Müdürüne gereği yapılmak üzere iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
11.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın,
ortaokul ve lise öğrencilerinin sınavlarının yüz yüze
yapılması kararıyla hem çocukların hem de ailelerinin riske
atılacağına, bu sınavların iptal edilmesi için Millî
Eğitim Bakanı Ziya Selçuka seslendiğine ilişkin
açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
ortaokul ve lise öğrencilerinin sınavlarının yüz yüze
yapılması kararı, akıl ve bilim dışı bir
karardır. Dünyada pandeminin tavan yaptığı, birçok ülkenin
tam kapanmaya gittiği bir dönemde hem çocuklarımızı risk
altına alıyoruz hem ailelerini. Dün, az önce siz söylediniz, 5
milletvekilimiz Covid oldu. Bu koşullarda -ailesinde kronik
rahatsızlık olanlar var, yaşlıları olanlar var- hem
milyonlarca çocuğu hem de milyonlarca aileyi risk altına
alıyoruz.
Ben buradan Millî Eğitim Bakanına
sesleniyorum: Bu sınavlar iptal edilsin, bunun zamanı şimdi
değil. 2nci dönem, 2nci yarıyılda bir sınav
yapılabilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
12.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
Manisa ilinde ciddi su sıkıntısı yaşanmaya
başladığına, Gediz ve Menderes havzalarının
kirlilikten can çekiştiğine, acilen Manisa ilinin su sorunları
hakkında kapsamlı çalışmalara başlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Manisada ciddi anlamda su
sıkıntısı yaşanmaya başlandı. Gediz
Ovasında tarımsal sulamada kullanılan Demirköprü
Barajında doluluk oranı yüzde 1,5e düşmüş durumda. 90 bin
dekar alana can veren barajdaki kuraklık konusunda acil çözüme ihtiyaç
var. Egenin kuş cenneti olarak bilinen Marmara Gölünde doluluk
oranı neredeyse sıfırlandı. Marmara Gölünden
balıkçılıkla geçimini sağlayanların yanı
sıra 3 ilçeye bağlı 40 mahalle, tarımsal sulamada da
faydalanıyor. Gölde derinliğin 50 santime düşmesinden
dolayı, 7 mahallenin geçimini sağladığı
balıkçılık faaliyetleri durdu. Ayrıca, Gediz ve Menderes
havzaları kirlilikten can çekişiyor. Sanayi tesisleri, jeotermal
enerji santralleri, nehir kıyısına kurulmuş kesimhaneler
bütün atıklarını Gediz Nehrine boşaltmakta. Yıllar
önce içilebilir kalitede olan su, artık sulamada bile kullanılamaz
hâle geldi. Gediz Havzası Koruma Eylem Planı ise fayda
sağlayamadı. Acilen Manisanın su sorunları hakkında
ciddi ve kapsamlı çalışmalara başlanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özyavuz
13.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Özyavuzun, Mehmet Akif Ersoyu rahmetle andığına, kadrolu
öğretmenlerle aynı işi yapmalarına rağmen birçok
haktan faydalanamayan ücretli öğretmenlerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, vatan şairimiz Mehmet Âkif Ersoyu rahmet ve
minnetle anıyorum.
Türk millî eğitim sisteminde,
ağırlıklı olarak, öğretmenler kadrolu, sözleşmeli
ve ücretli olarak çalışmaktadırlar. Ücretli öğretmenler
birçok haktan faydalanamamaktadır; oysa yaptıkları iş,
kadrolu bir öğretmenle aynı. Ücretli öğretmenler yarım gün
sigorta ve yaklaşık 1.500 TL maaşla çalışan
eğitim emektarlarıdır. Üç yıl önce düzenlenen bir yasa
teklifiyle beş yıl ve üzeri öğretmenlik yapan ücretli
öğretmenler için bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin kadro verildi ancak
tamamı kullanılmadı. Beş yıl ve üzeri
çalışan ücretli öğretmenler, en azından atamalar için
mülakata davet edilebilir, özlük hakları ve ücretleri yeniden
düzenlenebilir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
14.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, salgının başından beri coronavirüsle büyük
bir mücadele verildiğine, ithal aşıların onay sürecinde
olduğuna, tedbirler kapsamında maske, mesafe ve temizlik kurallarına
uymaya devam edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Dünya, aylardır küresel salgının
etkisi altında. Salgının başından beri ülkemizde tüm
zorluklara rağmen coronavirüse karşı büyük bir mücadele
veriliyor. Bu konuda, başta Sağlık Bakanımız olmak
üzere, tüm meslektaşlarıma ve sağlık
çalışanlarımıza teşekkür ediyor,
şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, an itibarıyla
ithal aşılar onay sürecinde, sonra
vatandaşlarımızın kullanımına hazır olacak;
inşallah sırada yerli aşımız var. Bu konuda öncelikle görev
ve vazife, vatandaşlarımıza düşüyor. Tedbirler
kapsamında maske, mesafe, temizlik kuralına uymaya devam etmemiz
gerekir. Evde kal Türkiye. diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
15.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 22 Aralık Dünya Paramedikler Gününü
kutladığına, paramediklerin sağlık sisteminin
bugünlere gelmesinde çok önemli katkıda bulunduğuna, sağlık
hizmeti verirken hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarını ve paramedikleri rahmetle yâd ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Dünyanın en zor ve en onurlu işlerinden
birini sabırla, hoşgörüyle, özveriyle, gece gündüz fedakârlıkla
yapan paramediklerimizin 22 Aralık Dünya Paramedikler Gününü kutluyorum.
Acil tıp teknisyeni ve teknikeri olarak bilinen
paramedikler, sağlık sistemimizin bugünlere gelmesinde çok önemli
katkılarda bulunmuşlardır. Hastane öncesi acil sağlık
hizmetlerinde hasta ve yaralılara temel ve ileri yaşam desteği
verebilen ve her türlü sistem travmasını tanıyıp uygun acil
yaklaşımı yapabilen paramedik arkadaşlarımıza ne
kadar teşekkür etsek azdır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan önderliğinde, AK PARTİ olarak, son yıllarda
yapılan sağlık yatırımları sayesinde
vatandaşlarımızın daha iyi sağlık hizmeti
almasının sağlanması yanında, paramediklerin
eğitim seviyesinin yükselmesi, mesleğin profesyonelleşmesini de
beraberinde getirmiştir.
Bizleri hayatta tutmak için hizmet verirken
şehit olan tüm sağlık çalışanlarımızı
ve paramedik arkadaşlarımızı rahmetle yâd ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
16.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Anadolu Spor Gazetecileri Derneğinin Bursa Kültürparktaki merkezinin
bulunduğu binanın Bursa Büyükşehir belediyesince yıkıldığına,
derneğin mağdur durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) 1992
yılında Bursada kurulmuş ve Anadoluda gazeteciler için önemli
bir dernek. Kuruluşu otuz yıla yaklaşan bu derneğin Bursa
Kültürpark merkezinde çok güzel bir binası vardı. Burası,
Gençlik ve Spor Bakanlığından kiraladıkları ve
kirasını düzenli olarak ödedikleri bir yerdi. Büyükşehir
Belediyesi Genel Sekreterliği, buradan 400 metrekare gibi bir yer isteyip
millet bahçesine dâhil etmek istiyor. Dernek yöneticileri de Hayhay. diyor.
Bunun karşılığında da binayı restore etme sözü
veriyorlar ancak olan ne? Bina restore edileceği yerde
yıkılıyor, dernek dışarıda
bırakılıyor ve bunun karşılığında da
hiçbir şey yapılmıyor. Tek suçları Büyükşehir
Belediyesinin sözüne güvenmek olan ASGD yöneticileri, bugün otuz
yıllık binalarından dışarı atılmış
ve mağdur durumdalar ama Büyükşehir Belediyesi bununla ilgili hiçbir
şey yapmamakta. Bu konunun takipçisi olacağımızı ifade
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Antmen
17.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin ili
Erdemli ilçesindeki dağ köylerinde yaşayan üreticilerin ürünlerini
satamadığına ve mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sabah sabah, Erdemlinin bir dağ köyünden
yaşlı bir amca aradı, dedi ki: Ey milletvekili oğlum, ben
burada domates yetiştiriyorum, karnabahar yetiştiriyorum. Şu an
domatesin kilosu 90 kuruş, ben bunu 1,5 liraya mal ediyorum ve
satamıyorum, ürünlerim elimde kaldı. Benim evime yıllardır
eti, sütü, balı, yağı girmez ama Millet aç. deyince de bize
gülüyorlar. Bunu Mecliste söyler misin? Ben de amcamın selamı
kalmasın diye bunu sayın halkımızın takdirlerine arz
ediyorum.
Teşekkür ederim.
VI.-OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Sürayya Sadi Bilgiçin, 5 milletvekilinin daha Covid-19a
yakalandığına ve zorunlu olmadıkça maskelerin
çıkarılmamasına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, tekrar
rica ediyorum, lütfen; bakın, daha dün 5 milletvekili
arkadaşımıza daha Covid tanısı kondu. Lütfen çok
zorunlu olmadıkça, hasta olmadıkça maskeyi çıkartmayın
arkadaşlar yani konuşurken de zaten millet herkesin yüzünü biliyor;
lütfen, rica ediyorum.
Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
V.-AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 23 Aralık 1930 tarihinde cumhuriyet tarihinin en
acı olaylarında biri olan Menemen Olayının
yaşandığına, şehit Asteğmen Mustafa Fehmi
Kubilayı ve kendisini kurtarmak için koşup şehit olan Bekçi
Hasan ile Bekçi Şevkiyi şehadete erişlerinin 90ıncı
yıl dönümünde rahmetle andığına, teröristbaşı
Abdullah Öcalanın kardeşi Osman Öcalanın röportaj teklifinin
TRTden geldiğini ve son dönemde Cumhurbaşkanı
danışmanıyla uzun bir görüşme yaptığını
ifade ettiğine, bu konuyla ilgili iktidar partisinden bir açıklama
beklediklerine, toplumun her kesiminin pandemi sebebiyle tasarruf yapmaya
yönlendirildiğine, milletin 2021 yılı bütçesinden en büyük
beklentisinin de tasarruf olduğuna,
Cumhurbaşkanlığının yıllık
harcamasının bir önceki yıla göre 4 kat artığına,
iktidarı doğru yola gelmeye davet ettiklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün 23 Aralık. 23 Aralık 1930 günü
cumhuriyet tarihimizin unutulmaz acı olaylarından biri
yaşandı. Kimileri tarafından tarihe Kubilay Olayı
kimileri tarafından Menemen Olayı diye geçer. Üzerinden doksan
yıl geçti. Menemen Olayı sırasında, yeni cumhuriyetin
kuruluş değerlerini savunmak uğruna mücadele eden asteğmen,
aynı zamanda da öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay Beyi ve kendisine
destek olmak üzere şehadeti göze alan bekçi Hasan ve bekçi Şevket Beyi
rahmetle anıyorum. O dönem içerisinde yaşanan olayları
kınıyorum. Tarihî olaylar elbette ki tarihî süreçler içerisinde
değerlendirilir ama bu, üzerinde konuşulması, düşünülmesi,
tarihe mal edilmesi icap eden bir olaydır.
Sayın milletvekilleri, teröristbaşı
Abdullah Öcalanın kardeşi Osman Öcalan, TRTde yayınlanan
röportajıyla ilgili yaptığı açıklamada, TRTdeki
konuşması için, teklifin TRTden geldiğini ve son dönemde
Cumhurbaşkanı danışmanıyla uzun bir görüşme
yaptığını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı
olarak kırmızı bültenle aranan bir teröristle neden
görüşüldüğü, kimin görüştüğü, kamuoyunun malumu
değildir. Bu konuyla ilgili, İYİ PARTİ olarak iktidar
partisinden açıklama bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ayrıca, bu görüşme Cumhur İttifakının
diğer ortaklarının bilgisi dâhilinde mi
gerçekleşmiştir; bu da açıklanmaya muhtaç bir husustur. Teröristle
görüşmek veya teröristi ekranlara çıkararak ondan medet ummanın
yerlilik ve millîlikle bağdaşan yanı neresidir? Bu da
merakımızı mucip bir konudur.
Ülkemiz açısından çok zorlu geçen bir
yılı geride bırakıyoruz. 2020de
vatandaşlarımızın en çok kullandığı
sözlerden biri tasarruf yapmak oldu. Toplumun her kesimi pandemi sebebiyle
zorlu geçen yılda tasarruf yapmaya yönlendirildi. Ev
kadınlarımız, gençlerimiz, çalışanlarımız,
emeklilerimiz, esnaflarımız; tasarruf yaptıklarını
söylediler, en küçüğünden en büyüğüne tüm işletmelerimiz,
tasarruf yapmaya gayret sarf ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İşini kaybedenler, iş bulamayanlar, tasarruf
etmenin yanında, kendilerine yapılan desteklerle geçinmeye gayret
sarf etti.
Hâl böyleyken milletimizin 2021 yılı
bütçesinden en büyük beklentisi de tasarruf oldu doğal olarak. Millet
tasarruf ederken Hükûmetin de tasarruf etmesi gerekirdi. Fakat Hükûmet har
vurup harman savurmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı
sarayının yıllık harcaması bir önceki yıla göre 4
kat arttı. Sarayın taşıt varlığı 2
katına çıktı. Vatandaşı kuru ekmeğe tamah eder
hâle getiren İtibardan tasarruf olmaz. diyerek harcamaları
katlamaya devam eden bu iktidarı doğru yola gelmeye davet ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun
açıklamasındaki bazı ifadelerine, 23 Aralık 1876 Kanuni
Esasinin kabul yıl dönümüne, Kanuni Esasiyle birlikte millet temsili ilkesinin
demokrasinin temel ilkesi olarak belirlendiğine, demokrasinin ve siyasi
hayatın çok sayıda darbe, muhtıra, vesayet girişimiyle
kesintiye uğradığına, 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe
girişiminin artık eski sistemle mesafe
alınamayacağını ortaya koyduğuna, 16 Nisan 2017 halk
oylamasıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçildiğine, bu sistemin yönetimde istikrar, temsilde adalet, güçlü
yasama, güçlü yürütme, güçlü yargı, demokratik uzlaşma ve siyasi
istikrar üzerine kurulduğuna, yeni sistemin dış politika ve
ekonomiyle ilgili hızlı, uyumlu ve isabetli kararların
alınmasını kolaylaştırdığına
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Konuşmama başlamadan evvel Sayın
Müsavat Dervişoğlunun ifadesi hakkında bir iki söz söylemek istiyorum.
Öncelikle, o bahse konu kişinin televizyonda
konuşturulmasının Cumhur İttifakıyla uzak yakın
bir alakası yoktur, bilgimiz dâhilinde de değildir; bu, açık ve
nettir.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bravo.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biz bunu çok lüzumsuz bir
şey olarak görürüz. Efendim, bir kısım yazarlar da yazıyor.
Dolayısıyla, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konudaki
görüşümüz nettir. Yalnız, Sayın Dervişoğlunun
cevaplaması gereken asıl sorular vardır. Bugün, 24 Haziran 2018
seçimleri öncesi kimlerle birlikte kapalı kapılar ardında
Anayasa taslağı hazırlıkları
yapıldığı konusunda bir kere açık, net, milleti
bilgilendiren bir açıklama yapılmamıştır; hep tevil
edilerek, saptırılarak saklanmaya, gizlenmeye
çalışılmıştır. Elbette her partinin Anayasaya
ilişkin görüşü, hazırlığı,
çalışması olur, başka partilerle de yapılır ancak
bu, milletten saklı olarak yapılamaz. Ortaya çıkan birtakım
taslakları sonradan inkâr yoluna gidildi. Önce ikrar edildi birtakım
parti liderleri tarafından ancak bu konuda çok enteresan da bir tespitimi,
gözlemimi aktarmak isterim: Bu tartışmaların
başladığı günden bu yana Anayasa profesörü Sayın
İbrahim Kaboğlunu bir türlü Mecliste göremiyoruz, neden acaba?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen, buyurun.
SALİH CORA (Trabzon) Evet, niye
saklıyorlar?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Rahatsız,
rahatsız. Adam hasta ya.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Neden bu Anayasa hazırlık çalışmaları
saklı tutuluyor veya önce kabul edildi kaç defa, daha sonra inkâr edildi,
daha sonra tevil edilmeye çalışıldı? Milletten gizli olarak
birtakım çalışmaların yapıldığı
konusunda da milletin zihninde ciddi şüpheler oluşmuştur.
Ayrıca, tabii, bir de kahvaltı
hazırlıkları var, biliyorsunuz. O kahvaltıyı yapma
arzusunda oldukları da çok açık, net bir şekilde ortaya
çıkmıştır, anlaşılmıştır
verdikleri cevap nedeniyle.
Şimdilik burada bırakalım Sayın
Başkan, ben konuşmama geçeyim.
BAŞKAN Tabii, uzun bir gün olacak zaten,
buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hiç sorun yok. İtinayla
-sizin ifadenizle- bu uzun görüşmeleri yaparız Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Daha yeni başladık
Sayın Başkan.
ATİLA SERTEL (İzmir) Emekliler için bir
dakika bile vermediniz Başkan, bir dakika. Hakkımı helal
etmiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 23 Aralık -1876, yüz
kırk dört yıl önce- Kanun-ı Esasinin kabul yıl dönümüdür.
Ülkemizdeki anayasacılık hareketleri, ilk olarak 19uncu
yüzyılın ilk yarısında ortaya
çıkmıştır. 1808 tarihli Sened-i İttifak, 1839 tarihli
Tanzimat Fermanı ve 1856 tarihli Islahat Fermanı gibi belgeler,
anayasacılık hareketlerinin ilk aşamalarıdır.
Kanun-ı Esasiyle ilk kez milletin temsili
ilkesi demokrasinin temel ilkesi olarak belirlenmiştir. Anayasanın
bir diğer önemli özelliği, kişi hak ve özgürlüklerini de teminat
altına almasıdır.
1908de Meşrutiyetin ilanıyla çok partili
siyasi sisteme adım atılmıştır. Birinci Dünya
Savaşı ve ülkemizin işgali üzerine başlayan Kurtuluş
Savaşı, 29 Ekim 1923te cumhuriyetle taçlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 1923-1946 yılları
arasında ülke ve dünya şartlarının mecburiyeti nedeniyle
yirmi üç yıllık bir tek parti dönemi yaşanmıştır.
Bu yirmi üç yıllık tek parti döneminde, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
öncülüğünde 1924 yılında ve 1930 yılında iki defa çok
partili hayata geçiş denemesi olmuş ancak yarım
kalmıştır. Türkiye çok partili demokrasiye ilk
adımını 21 Temmuz 1946daki genel seçimlerle
atmıştır.
Demokrasimiz ve siyasi hayatımız çok
sayıda darbelerle, muhtıralarla, vesayet girişimleriyle
kesintiye uğramış; yapısal sorunlar nedeniyle ortaya
çıkan hükûmet krizleriyle siyasal istikrar
sağlanamamıştır. Hukuk dışı müdahaleler,
ülkemizin on yıllarını çalmış, hukuk, huzur,
barış ve güvenlik bakımından ağır hasarlar
bırakmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 31 Mart Vakası, Sultan
Abdülhamitin tahtan indirilmesi, Halaskâr Zabitan Olayı, Babıali
Baskını, 27 Mayıs 1960 darbesi, 22 Şubat ve 21 Mayıs
Talat Aydemir darbe teşebbüsleri, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12
Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 hadisesi ve yine en son
yaşadığımız 15 Temmuz 2016daki hain FETÖ darbe
girişimi; millî iradeye, hukuka kasteden girişimlerdir.
15 Temmuz 2016 hain FETÖ darbe girişimi,
artık eski sistemle mesafe alamayacağımızı da tüm
gerçekliğiyle ortaya koymuştur. Aziz milletimiz, 16 Nisan 2017 halk
oylamasıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine evet
demiş, 24 Haziran 2018 seçimleriyle de bu karar teyit ve tescil edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, son kez açayım,
tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 24 Haziran seçimlerinde millî
irade güçlü şekilde teşekkül etmiş, yürütme erki yüzde 53 oyla
iktidara gelmiştir.
Bu sisteme keyfî olarak günlük siyasi dürtülerle değil,
bir tarihî zaruret sonunda geçilmiştir. Bu sistem, dört sütun üzerine
inşa edilmiştir: Yönetimde istikrar, temsilde adalet; güçlü yasama,
güçlü yürütme, güçlü yargı; denge ve denetim mekanizmaları ve
demokratik uzlaşma, siyasi istikrar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu anda yüz
yıllık tarihinde yüzde 95 gibi yüksek bir oranla temsiliyete
kavuşmuştur. Gazi Meclisimiz, yüzde 95 temsiliyet nispetiyle birlikte
12 siyasi parti, 5 parti grubu ve 8 bağımsız milletvekiliyle
çoğulculuğa, sandalye dağılımları itibarıyla
uzlaşmacı bir yapıya ve kuvvetler ayrılığına
sahip güçlü, fonksiyonel ve demokratik bir yapıya sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin iki yıllık
bilançosuna baktığımızda sistemik olarak şunları
görmemiz gerekmektedir: Sistemin temel ilkelerine riayet edilmiş, iç ve
dış politikada birçok kriz bertaraf edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi; millî güvenlik, dış politika ve ekonomiyle ilgili
etkin, hızlı, uyumlu ve isabetli kararların
alınmasını kolaylaştırmıştır.
Diğer yandan Türkiye; Irakta, Suriyede, mavi vatanda, Karabağ ve
Libyada ulusal egemenliğini tehdit eden meselelerde etkin bir politika
yürütmüştür.
Sayın Başkan, sözlerime burada son
verirken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun
lütfen.
20.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, iki gün önce DTK Eş Başkanı Leyla
Güvenin tutuklanmasına karar verildiğine, yargının
yargı olmaktan çıktığına ve tamamen siyasi erkin
denetiminde karar verdiğine, Leyla Güvenin kendisini barışa,
demokrasiye, adalete adamış kadın hakları mücadelesinde
dünyada saygın bir kişilik olduğuna, kendisini
selamladığına, Demiştaş davasının tarihte
AİHM tarafından verilen en ağır ihlal kararlarından
biri olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
grup toplantısında yaptığı konuşmayla
Anayasanın 38, 103 ve 138inci maddelerini ihlal ettiğine,
AİHMin HDPli bütün siyasetçilere, demokratik siyasete yönelik bütün
müdahaleleri mahkûm ettiğine, kimsenin Selahattin
Demiştaşı katil ilan etmeye hakkı
olmadığına, AİHMnin kararlarının
bağlayıcı olduğuna, İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun haksız bir saldırıya maruz
kaldığına, Meclisin bu konuda bir tutum ortaya
koymasını istediklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, iki gün önce DTK Eş Başkanı
Leyla Güven hakkında -tırnak içinde söylüyorum- tutuklama kararı
verildi ve yakalanması için emir verildi. Leyla Güvenin neden rehin
alındığının cevabını dün Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin en büyük dairesi verdi aslında. Neden
cezaevinde? O yanıtı verdi. Çünkü yargı, artık yargı
olmaktan çıktı. Çünkü yargı, tamamen siyasi erkin denetiminde,
emrinde ve onun talimatlarıyla karar veriyor ve Leyla Güvenin 22
Aralıktan bir gün önce, hakkında kabul edilemeyecek şekilde -yargılamanın
kendisi zaten tamamen mesnetten uzak- hızlıca karar verilip, yirmi
iki buçuk yıl gibi yüksek bir ceza verilip, apar topar gözaltına alınıp,
tekrar cezaevine götürülüp oradan Elâzığa götürülmesi; bu
kararın çok önceden planlandığını, Leyla Güvenin
çalışmasından, siyasetinden konuşmalarından
rahatsız olanlar, AİHMde bu kararın çıkmasından önce
bu şekilde kendisini cezaevine kapattılar. Bu konuda
başarılı olmayacaklarını her zaman söyledik ve
söylemeye devam edeceğiz.
Leyla Güven, kendisini barışa,
demokrasiye, adalete adamış bir kadındır ve kadın
hakları mücadelesinde de sadece Türkiyede değil, dünyada da
saygın bir kişilik olarak hepimizin önünde duruyor ve Leyla Güveni
buradan selamlamak istiyorum. Ayrıca hani diyorlar ya Kaçıyordu,
gidiyordu bir yerlere. Hiç kimse kaçmıyor bir yere. Leyla Güven şunu
söyledi gözaltına alınırken: Ülkemizi terk etmiyoruz,
tutuklamalara boyun eğmiyoruz. Evet, biz de ülkemizi terk etmiyoruz ve bu
tutuklamalara boyun eğmeyeceğiz. Bu siyasi operasyonlar er geç
bitecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, dün bir karar açıklandı, bütün dünya
konuşuyor. Tabii ki bizde birileri izin verdiği müddetçe
konuşuluyor, yalan yanlış tartışılıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tarihinde verilen en ağır
ihlal kararlarından biri Demirtaş davası. Karar, Demirtaş
için verildi ama kararın içeriği son beş yıldır
yaşadığımız siyasi kumpaslar, darbe dinamikleri, 4
Kasım darbesi, OHAL ilanı, 20 Temmuz, dokunulmazlıkların
kaldırılması, milletvekillerinin tutuklanması, DTKnin
illegalize edilmesi gibi, çok temel noktalarda çok ciddi bir ihlal
kararıdır ve ihlal kararının kendisi, aslında
Türkiye'nin resmini çekmiştir. Şu anda ne yaşıyoruz,
nasıl bir baskı altındayız, siyaset neden engelleniyor,
neden siyasi özgürlük yok; bunların tümünü ayrıntılı bir
şekilde tarif etmiş ve önümüzdeki günlerde bunları
konuşacağız tabii ki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bugün
grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç cümle
sarf etti, dedi ki: Bir, bu bizi bağlamaz; iki -orada değil de
başka yerde söylemişti- iç hukuk yolları tüketilmedi. Bir de
Ey Avrupa
diye bir şeyler söyledi. Erdoğan, o
konuşmasıyla -elimdeki Anayasadan tarif ederek söylüyorum, şu
anda baktım- üç maddeyi kafadan ihlal etti: Anayasa 38, masumiyet karinesi;
Anayasa 103, yemin, yeminine aykırı konuşuyor;
tarafsızlık konusunda bir yemini var, ona aykırı
konuşuyor; Anayasa 138; mahkemelere talimat veriyor.
Cumhurbaşkanı kimdir bizim Anayasaya göre? HSKnin Başkanını
atayan, Başkan Yardımcısını atayandır -işte
o nisabı söylemeyeyim, zaman yok- aynı zamanda HSKnin
Başkanıdır. Yargı, Cumhurbaşkanının
kararlarına direnemez, nitekim direnemiyor yani böyle bir şey var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayın.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bunu
yorum olarak söyledim, şimdi gerçeğe geleyim, gerçek derken
realiteye.
İç hukuk yolları tüketilmedi diyor,
danışmanlarına sorsun; iç hukuk yolları tabii ki tüketildi.
Haksız yakalama ve tutuklamadan dolayı Anayasa Mahkemesi dâhil bütün
iç hukuk mekanizmaları tüketilmiştir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi zaten iç hukuk yolları tüketilmezse kendisi söyler, bunu
Cumhurbaşkanının söylemesine gerek yok.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2 Ekim
Kobani olaylarıyla ilgili tweeti barışçıl ve demokratik
bir çağrı olarak nitelemiştir ve bunun dışında
bizim darbe iddialarımızı, söylemimizi
inandığımız, iddia değil, darbe devam ediyor- tamamen
destekleyen bir tespit yapmıştır ve bu karar sadece Sayın
Demirtaşı değil, hepimizi, HDPli bütün siyasetçileri,
milletvekillerini, belediye başkanlarını, demokratik siyasete
yönelik bütün müdahaleyi mahkûm etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) HDPye
yönelik bütün müdahaleyi, siyasi darbeyi, kumpası mahkûm etmiştir.
Şimdi, birçok yerde söyledik ama ben bir kez
daha buradan söyleyeyim: Hiç kimsenin ne Demirtaşı ne başka bir
arkadaşımızı katil diye ilan etme hakkı yoktur.
Elimde Yasin Börünün kararı var. Bugün bile Yasin
Börüden söz etti. Yasin Börünün faillerinin yargılandığı
dava
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/500 esas
sayılı dosyasından bakıyorum. Demirtaş dosyası
ile Yasin Börü dosyası birleştirilsin. diye bir talep vardı ve
mahkeme kararında bu reddedilmiş, hem de 3 defa reddedilmiş,
istinaftan geçmiş, uyuşmazlıktan geçmiş yani mahkeme bile
bütün bu ortamda Yasin Börünün ölümüyle Demirtaşın
bağlantısı olmadığını kesinleşmiş
bir kararla ortaya koymuşken bugün Cumhurbaşkanının
çıkıp bunu söylemesi kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararları
bağlayıcıdır, hepimizi bağlar. Eğer o
sözleşmenin altına imza attıysak o kurallara uymak
zorundayız; herkes gibi, hepimiz gibi Cumhurbaşkanı da uymak
zorunda ve son olarak şunu söyleyeyim: Demirtaşın da Leyla
Güvenin de Gültan Kışanakın da bütün
arkadaşlarımızın bu karardan sonra, hele hele
Dokunulmazlıkların kaldırılması, AİHSe aykırıdır.
tespitinden sonra yargılamalar artık yok hükmündedir ve hepsinin
derhâl, derhâl ama serbest bırakılması gerekiyor, bu
çağrımızı söyleyeyim.
Sayın Başkan, son olarak bitiriyorum-
Musa Piroğlu Vekilimiz dün çok çirkin, çok ciddi, çok haksız bir saldırıya
maruz kaldı ve Saruhan Bey, sanırım, sizden bir talepte
bulunmuş, sonra başka bir şey yaşandı, devam edemedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum, tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son kez,
evet
Musa Piroğlu Vekilimizin sandalyeden
düşürülmesi, o manzara, hakikaten Türkiye'nin kara sayfalarından
birini oluşturacak ve bu Parlamentonun bir üyesi olarak Meclis
Başkanlık Divanından açık bir talebimiz var. Bu konuda
Meclis Başkanıyla da görüşmenizi istiyoruz. Meclisin bir tutum
ortaya koymasını istiyoruz. Yani oradaki Emniyet müdürü kimdir,
yardımcıları kimdir, kim talimat verdi, onları burada
anlatmayayım, bilmiyorum da ama neticede, o olaya sebebiyet verenler
hakkında bu Meclis Başkanlığının tutumunu bir an
önce ortaya koyması gerektiğini düşünerek talepte bulunuyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Menemende
şehit edilişinin 90ıncı yıl dönümünde Asteğmen
Mustafa Fehmi Kubilayı ve cumhuriyeti yaşatmak için can veren tüm
şehitleri rahmetle andığına, TBMM eski
Başkanlarından İsmail Kahramanın kurduğu Anayasa
Mutabakat Komisyonunda MHPnin de CHPnin de HDPnin de temsilcisinin bulunduğuna,
kendilerinin ülkenin geleceğiyle ilgili görüşmeyecekleri hiçbir
siyasi parti olmadığına, halkın oyunu alıp TBMMye
gelen her siyasi partinin muhatapları olduğuna, covid
salgınının herkesin yaşamını tehdit etmeye devam
ettiğine, her zamankinden fazla şeffaflığa ve
kaynakların doğru yönetimine ihtiyaç olduğuna, iktidara neden
Çin aşısının seçildiğini, kaç kişinin
aşı olacağını, kimlerin öncelikli
sayılacağını, yoksul insanların aşıya
nasıl ulaşacağını sorduklarına, virüsün mutasyon
geçirdiğinden söz edildiğine, Türkiyenin neden hâlâ COVAXa üye
olmadığına, yerli aşı çalışmalarına
ağırlık verilmesi gerektiğine,
Hıfzıssıhhanın yeniden açılması gerektiğine,
salgın sürecinin el birliğiyle, güvenle üstesinden gelinebilecek bir
süreç olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, cumhuriyeti son nefesine kadar savunan devrim
şehidimiz Kubilayın Menemende katledilişinin 90ıncı
yıl dönümü. Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay nezdinde, cumhuriyetimizi
yaşatmak için can veren tüm şehitlerimizi şükranla, rahmetle
anıyorum, ruhları şad olsun.
Anayasa taslağını istediğimiz
herkesle görüşürüz. Anayasa taslağı diye bir taslak da yok.
Anayasa taslağıyla ilgili, kırmızı bültenle aranan bir
terör örgütü mensubunu aynı konumda anmanın ne gibi bir
bağlantısı olur, bilmiyoruz. Kırmızı bültenle
aranan bir kişiyi televizyona çıkarmışsın,
konuşmuşsun. Konuştuğunun kim olduğunu biliyorsun,
nasıl olduğunu biliyorsun; kimi desteklediğinizi biliyorsunuz.
Bu konuda söyleyecek sözümüz yok.
İsmail Kahramanın Anayasa Mutabakat
Komisyonunda topladığı kişilerin arasında Milliyetçi
Hareket Partisi de vardı, HDP de vardı, Cumhuriyet Halk Partisi de
vardı. HDP, Türkiye Büyük Millet Meclisinin üçüncü siyasi partisi, burada
oturuyor. Arka odaya geçtiğimiz zaman Türkiye Büyük Millet Meclisiyle
ilgili kararlar almaya kalktığımızda onlarla oturuyoruz,
konuşuyoruz, tartışıyoruz; muhatabımız.
İçlerinden bir Başkan Vekili Türkiye Büyük Millet Meclisini
yönetiyor, onlarla Türkiye'nin ilgili kanunlarını görüşüyoruz,
bize söz veriyor, söz alıyor. Bizim, burada MHP dâhil olmak üzere
Türkiye'nin geleceğiyle ilgili görüşmeyeceğimiz hiçbir siyasi
parti yoktur. Halkın oyunu alan, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen her
siyasi parti bizim muhatabımızdır, otururuz, konuşuruz,
bunun da hesabını kimseye vermeyiz. Hocamızla ilgili burada
Neden geliyor, neden gelmiyor
Şimdi, bunun hesabını
Milliyetçi Hareket Partisine verecek hâlimiz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Grubumuzun bir
çalışma düzeni var, o çalışma düzeni içerisinde
Hocamız yeri geldiği zaman Meclis grubundaki çalışmalara
katılıyor, yeri geldiği zaman da Anayasa ihlalleriyle de ilgili
çalışmalarını kendi ofisinde sürdürüyor.
Hocamızın ne yaptığının hesabını da
kimseye vermeyiz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan;
Covid salgını hepimizin yaşamını,
yarınını tehdit etmeye devam ediyor. Büyük bir belirsizlik
içindeyiz. Her zamankinden fazla şeffaflığa ve kaynakların
doğru yönetimine ihtiyacımız var. Süreci bizim adımıza
yöneten iktidara soru soruyoruz: Neden Çin aşısı? Kaç kişi
aşı olacak, kimler öncelikli sayılacak? Aşı,
parası olana, arkası sağlama, ensesi kalın olana mı
gidecek? Nasıl dağıtılacak, parayla mı satılacak?
Yoksul insanlarımız, yurttaşlarımız aşıya
nasıl ulaşacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şeffaf bir
şekilde bunun bilinmesini istiyoruz. Sağlık Bakanının
verdiği cevaplarsa: Emin olmadığımız bir
aşıyı uygulatacak kadar sorumsuz muyuz? Bize güvenin.
Mücadelede herkesle aynı safta -hepimiz aynı safta- aynı gemide
olmadığımızı biliyoruz, filikada yer tutanların
da kimler olduklarını biliyoruz. Bu yüzden güvenmiyoruz çünkü
sorumsuzluğunuzdan ve beceriksizliğinizden on ayda nelere tanık
olduk. Ulusal çıkar diyerek vaka sayılarını
vatandaştan sakladınız. Salgından korunmanın en temel
ihtiyacı olan maskeyi dağıtmadınız. Önce postane,
sonra eczane, e-devlet derken hepsinde çuvalladınız. Üreten,
dağıtan belediyelerimize de engel oldunuz.
İnsanlarımız ne özel ne devlet hastanelerinde Covid testi
bulamazken saray efradına evlerine onlarca kit
dağıttınız; sosyal medyada kendilerini ifşa ettiler.
Sokağa çıkma yasağını iki saat önce duyurduğunuz
gece onda, yüz binlerce vatandaş Covide yakalandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Belediyelerimizin sahra
hastanesini mühürleyecek kadar sorumsuz oldunuz, yardım paralarına el
koyacak kadar vicdansız oldunuz. Yalnız bizim değil, toplumun
güvenini de yok ettiniz. Sokağa bakın, kamuoyu
araştırmalarına bakın, vatandaşlar da güvenmiyor;
şeffaf, açık, adil yönettiğinize inanmıyor.
Önümüzde yeni bir süreç görünüyor, virüsün
mutasyonundan söz ediliyor. Bunun aşı üretimini, özellikle Çin
aşısını etkileyebileceği söyleniyor. Aşı
konusunda bizim adımıza karar verirken iktidar sahiplerinin tek tek
tüm safhalar hakkında bilgi vermesini istiyoruz. Covid-19a
karşı aşıyla, toplum
bağışıklığının oluşabilmesi için
en az 40-50 milyon kişinin aşı olması gerekiyor, 2 dozun
kullanılması hesaba katıldığında bu 80 ila 100
milyon doz aşı anlamına geliyor. Bakan, Çine 50 milyon doz
sipariş verildiğini söylüyor. Bu aşı kimlere gidecek? Hangi
öncelikle, nasıl yapılacak? Çin ve diğer ülkelerin üretim
kapasiteleri belli mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
ABD, Kanada, İngiltere, Avustralya, AB, birçok
gelişmiş ülke 2021 üretimi için bile firmalarla anlaşmaları
tamamladılar. Biz yeterli aşıya nasıl
ulaşacağız, bilmek istiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü,
aşının tamamını zengin ülkelerin alması mümkün
olduğundan, adil dağıtılsın diye COVAXI kurdu, üye
ülkelerle birlikte bir bütçe yaratıldı. 174 ülkenin dâhil olduğu
bu girişime Türkiye niye hâlâ üye olmadı, ne zaman olacak, bilmek
istiyoruz.
Biz, Türkiye olarak kendi aşı
çalışmalarımıza daha fazla ağırlık
vermeliyiz. 2011de AKP iktidarının bir KHK kararıyla
kapatılan Hıfzıssıhha kurumunu tekrar açmalıyız.
Hıfzıssıhha, cumhuriyet tarihi boyunca tifo, tetanos, difteri,
kuduz, kolera ve boğmaca aşılarını üretmiştir. Bu
değerli kuruluşa tekrar dönmeliyiz. Biz neden kendi
değerlerimize sahip çıkmıyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Neden birlikte var
etmiyoruz? Bu salgın süreci el birliğiyle, birbirimize güvenle
üstesinden gelebileceğimiz bir süreçtir; açık olalım, adil olun,
değerlerimize saygılı olalım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
22.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, büyük
başarılara imza atan millî sporcuları tebrik ettiklerine, bu
başarıda olimpiyat merkezleri ile gençlerin eğitimde ve sporda
desteklenmesinin büyük katkısı olduğuna, çevre bilinci ve halk
sağlığı alanındaki çalışmalarıyla
bilinen ve coronavirüs nedeniyle vefat eden Profesör Doktor Orhan Kurala
Allahtan rahmet dilediklerine, bugüne kadar yaptıkları her
çalışmayı milletin huzurunda yapan bir ittifak olarak Anayasa
çalışmasının kimlerle, hangi hususlar üzerinde görüşülerek
yapıldığının hesabının sorulmasını
milletin kendilerinden istediğine, İsviçrede
yaşadığı tespit edilen Abdulkadir Aktürk isimli bir
kişinin Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayana
suikast çağrısında bulunduğuna, seçilmiş Belediye
Başkanının arkasında duracaklarına, yalanla dolanla,
terör örgütünün ağzına bakılarak ülkenin geleceğinin tayin
edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, gençlerimiz, bütün
dünyada sportif başarılarda hamdolsun İstiklal
Marşımızı okutmaya, bayrağımızı
göndere çektirtmeye devam ediyor. Millî sporcularımız, özellikle bu
hafta büyük başarılara imza attılar. Millî yüzücümüz Merve
Tuncel, 1.500 metre serbest gençler dünya rekoruyla altın madalya; millî
sporcumuz Göksu Üçtaş Şanlı, Avrupa Kadınlar Artistik
Jimnastik Şampiyonasında bir ilke imza atarak gümüş madalya;
millî jimnastikçilerimiz İbrahim Çolak ve Ferhat Arıcan, Avrupa
Erkekler Artistik Jimnastik Şampiyonasında altın madalya; yine,
millî güreşçimiz Yasemin Adar, Bireysel Dünya Kupasında gümüş
madalya kazandı. Gençlerimize başarılar diliyor, tebrik
ediyoruz.
Yine, 2002den bugüne millî lisanslı sporcu
sayımız 278 binden 9 milyonun üzerine çıktı.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Ülkenin durumunu
anlat, bunları anlatma.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine, engelli sporcu sayımız
2.700den 40 binin üzerine çıktı. Bu
başarılarının arkasında elbette olimpiyat
merkezlerimiz ve gençlerin eğitimde, sporda desteklenmesinin büyük
katkısı var.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız
2021 yılı lisans bursu olarak 650, yüksek lisansta 1.300, doktorada
1.950 TL olarak belirlenen burs miktarlarını açıkladı,
gençlerimizin yeni başarılara ve destanlara imza atması için
şimdiden hayırlı olsun.
Çevre bilinci ve halk sağlığı
alanında çalışmalarıyla bilinen, uluslararası akademik
çalışmalarıyla tanınan Profesör Doktor Orhan Kural,
coronavirüs nedeniyle vefat etti. Orhan Hocamıza Allahtan rahmet,
yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimiz bütün siyasi parti
gruplarıyla demokrasimizin gelişmesi ve anayasal hukuk düzenimizin
güçlenmesi için her daim beraber çalışmalar yapabilir, bu zaten bizim
de arzu ettiğimiz bir şey. Ancak, bugüne kadar biz AK PARTİ,
Cumhur İttifakı olarak, Milliyetçi Hareket Partisiyle
ittifakımızın en önemli unsuru şeffaf, denetlenebilir,
milletimizin huzurunda ve milletimizden hiçbir şey gizlemeden
yaptığımız ittifak ve çalışmalar olarak öne
çıktı. Bu anlamda, bugüne kadar yaptığımız her
çalışmayı milletin huzurunda yapan bir ittifak olarak elbette
şunu isteme hakkımız var -bakınız, bir hukukçu ve
Anayasa çalışmaları yapan bir milletvekili olarak ifade
ediyorum- birden fazla siyasi partinin, farklı siyasi parti
gruplarının bir araya gelerek bu ülke için Barışçıl,
demokratik, refah ülkesi bir Türkiye olsun. anlayışıyla Anayasa
çalışmasından daha doğal hiçbir şey olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Zaten, bütün mesele de
burada ortaya çıkıyor. Biraz önce Grup Başkan Vekilleri de bu
hususta görüşlerini ifade ettiler. Anayasa çalışması
3
parti bir araya gelir, eğer milletten bir şey gizlenirse zaten
Anayasa çalışması baştan çökmüş olur. Bu anlamda,
bizler AK PARTİ ve Cumhur İttifakı olarak Anayasa
çalışmasının kimlerle, hangi hususlar üzerinde
görüşmeler yaparak, hangi noktalarda mutabakata varılarak, kimlerden
hiçbir şey gizlenmeden ne görüşüldü? bunların
cevabını istiyoruz, milletimiz bizden bunun hesabının
sorulmasını istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT BAKAN (İzmir) Osloda ne
görüştünüz, bir söylesene.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Zaten, bu hususta
farklı siyasi parti gruplarından biz cevaplar duyduk. Milletimizin bu
noktada şüphesi artmış vaziyette. Çünkü bu çelişkili
ifadeler vatandaşlarımızın gerçeğe ulaşma
arzusunu körüklemiştir. İşte biz diyoruz ki: Bu çelişkileri
giderin. İşte 2nci turu bekliyoruz, mademki biraz müzakere ederek
başladık, 2nci turda kim, nerede, hangi görüşmeleri yaptı;
hangi noktalarda mutabakata vardı; milletten hangi noktaları
gizlediniz, hangi hususları da gizlemek zorunda kaldınız
bunları açıklayın, biz bunları istiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Başkanım, son olarak bugün duymuş
olduğumuz ve bizi üzen
İsviçrede yaşadığı
tespit edilen Abdülkadir Aktürk -bir sanatçı titriyle kendini tanıtan
ve terör örgütünün ağzıyla konuşan- Ağrı Belediye
Başkanımıza, Ağrılı hemşehrilerimizin,
vatandaşlarımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Son cümlem.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
yüreğindeki
iradeyi hür, serbest şekilde sandığa koyarak seçtiği
Belediye Başkanımız Savcı Sayanı doğrudan hedef
göstererek suikast çağrısında bulunmuştur; büyük bir infial
uyandırmıştır. PKK terör örgütü yanlısı bu
şahsın ifadeleri, esasında, bir zihniyetin ülkemizde yeniden
hortlatılma gayretinin tezahürü olduğunu görüyoruz. Biz, bu ülkede
yaşam hakkını, özgürlüklerimizi ve güvenliğimizi teminat
altına alarak bunların hesabını
soracağımızı ve seçilmiş Belediye
Başkanımızın arkasında
duracağımızı ifade ediyor, Terör örgütü üyeleriyle
görüşüldü. iddiasını da yapanlara iade ediyoruz çünkü terör
örgütünün ağzına bakılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Yüzlercesini
yaptınız.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Kılıçdaroğlunu tehdit edenlere ne diyeceksiniz Cahit Bey?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bir
gün de mafya babalarına karşı bir şey deyin.
BAŞKAN Tamamlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Örgüt üyelerinin ne
dediğine bakmayacaksınız, bu ülkenin seçilmiş iradesi
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ne demiş,
yargı makamları ne demiş, siyasi yelpazede meşru siyaset
içerisinde olanlar ne demiş buna bakmak lazım. Yalanla dolanla terör
örgütünün ağzına bakarak Türkiye'nin geleceği tayin edilmez.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
yaklaşık kırk dakikadır sizlere söz verdik ama
bakıyorum, Sayın Özkan ikinci turdan falan bahsediyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır,
ışıkları yaktılar efendim,
ışıkları yanıyor mademki
Işıkları
yaktılar.
BAŞKAN - Böyle gidersek bu görüşmeleri
tamamlamamız mümkün olmayacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Müsaade edin, ilk söz talebinden
itibaren başlayacağım Sayın Akçay.
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben aslında çok uzun cevapları olan
sorular yöneltmedim. Aslında adım gibi de emindim, saray
şürekâsının İstanbul seçimlerini kazanmak uğruna,
kırmızı bültenle aranan Abdullah Öcalan gibi bir teröristle
temas kurmaya kalkışması durumuna Milliyetçi Hareket Partisinin
hem rıza göstermeyeceğini hem de müsaade etmeyeceğini
müktesebatım itibarıyla biliyordum ama bunun Meclis
tutanaklarına geçerek tarihe şerh edilmiş olması da benim
açımdan önemlidir.
Şimdi bilgi istedik, bizden de bilgi istendi,
onu vereyim. Sayın Erkan Akçay, Milliyetçi Hareket Partisinin Grup
Başkan Vekili, Anayasa taslağı görüşmelerine ilişkin
bazı sorular yöneltti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) -
cevabını da Sayın Cavit Özkan verdi. Bu konuyla
alakalı tevatürlere, efendim, dedikodulara, tezviratlara itibar etmenin
bir anlamı yok. Meclisin çatısı altında siyasi
partilerimizin temsilcileri zaten bunlara cevap verdi. O iddiaları Sayın
Kılıçdaroğlu yalanladı, HDPnin 2 Eş Genel
Başkanı yalanladı, gündeme geldiği andan itibaren de zaten
biz yalanlamaya devam ediyoruz; yalandan medet ummanın kimseye bir
faydası yoktur. Meşru siyasetçilerin meşru beyanları da
ortadadır ama şunu söylüyorum, bir şey söylenince onun -siz hukukçusunuz-
hayatın doğal akışına uygunluğu öncelikle göz
önüne alınmalı. Şimdi bu Anayasa taslağı
çalışmaları neye istinaden yapılmış?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Cumhurbaşkanlığı seçimi 2nci tura
kalırsa istifade edilecek bir çalışma olarak gündeme
getirilmiş. Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1inci turu ile
2nci turu arasında on beş gün var. Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yeni seçilmiş Parlamentonun üyeleri yemin bile etmemiş, böyle bir
durumda Anayasa değişikliğini hayal etmek bile ancak
akıldan vareste olan insanların yapabileceği bir iş.
Buradan size bir malzeme çıkmaz, buradan size bir siyasi spekülasyon
alanı doğmaz.
Ben bir hususu tekraren soracağım Cahit
Beye, her şeye cevap verdi, ona vermedi: Osman Öcalanla görüşülmesi
meselesinden Milliyetçi Hareket Partisinin haberi var mıdır, yoksa
niye vermediniz?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay...
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, belli durumlarda
köşeye sıkışınca birtakım spekülasyonlar filan
yapılıyor. Şunu ifade edeyim: Konuşmamın
başında da söyledim, her partinin bir Anayasa
çalışması olduğu gibi partiler arasında da bu
çalışmalar yapılabilir, bunda bir sorun yok. Kaldı ki
Sayın Özkoçun ifade ettiği 2011 yılında İsmail Kahramanın
başkanlığında değil, çok önce, 2007 yılı
Ekim ayında ilk grup toplantısında Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin
çağrısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulanan siyasi
partilerce oluşturulacak bir Anayasa uzlaşma komisyonunun
oluşturulması teklifi Sayın Genel Başkanımızdan
gelmiştir ve bu ara ara da tekrarlanmıştır 2011
seçimlerinden sonra da. O zaman Meclis Başkanı Sayın Köksal
Toptandır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Genel
Başkanımızın bu konuyla ilgili Sayın Köksal Toptana,
kamuoyuna açık bir mektubu da söz konusudur fakat bu dört yıl boyunca
mümkün olmadı, Anayasa Uzlaşma Komisyonu 2011de kurulmuştur.
2015 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin birtakım agresif
davranışları nedeniyle bu masa devrilmiştir. Partiler de o
zaman Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, AK PARTİ ve HDP
olarak açık, şeffaf bir şekilde yapılmıştır.
Bizim dediğimiz mesele siyasi partilerin gizli kapaklı, halktan,
milletten saklayarak ve 24 Haziran seçimlerinden dört ay önce bir araya gelerek
-Sayın Dervişoğlunun bahsettiği gibi on beş gün için
yapılan bir hadise değil- Eğer seçimler 2nci tura kalırsa
bir Anayasa deklare edelim kamuoyuna. çalışmasını,
eskizini ve taslağı, ilkelerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, burada Sayın
Kılıçdaroğlunun açıklamaları var, 21 Haziran 2018de
Tele1e verdiği demeçte Biz daha önceden Millet
İttifakını oluşturan partilerle bir araya geldik zaten.
Biz Anayasa değişikliği için neler yapabiliriz? diye ilkeler
belirlendi. O komisyonun başkanlığını da Sayın
İbrahim Kaboğlu yapıyordu. dedi. İbrahim Kaboğlu
Hocamız da zaten açık, net bir şekilde bunu ifade etti.
2 Haziran 2018, yine Kılıçdaroğlunun
Millet İttifakı olarak çalışma yaptık, mutabakat
metni elimizde. açıklaması var. Nerede? Sözcü gazetesinde yani
başka gazetelerde değil, CHPnin yandaş gazetesinde.
Yine, Sayın Kılıçdaroğlu 2
Haziran 2018de Millet İttifakını oluşturan partilerin
Anayasa değişikliğinde hangi ilkelerde
uzlaşabileceğine ilişkin çalışma yapıldı. Bu
çalışmayı yapanların başında Sayın Kaboğlu
vardı. Üç aşağı beş yukarı bir mutabakat metni
şu anda elimizde var. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine
Kılıçdaroğlu Eğer biz bir Anayasa konusunda
çalışma yapacaksak önce başvuracağım,
kapısını çalacağım parti elbette İYİ
PARTİ, Sayın Meral Akşener olacaktır, onun görüşlerini
almak olacaktır. ifadesini kullanıyor.
16 Kasım 2020de yine Sayın
Kılıçdaroğlu Anayasanın bir toplumsal uzlaşmayla
hazırlanması lazım. Bizim dört partiyle bir araya gelip, oturup
Anayasa taslağı hazırlamamız asla söz konusu olmadı, böyle
bir şey yok. diyerek inkâr yoluna gitti ve Başka, böyle bir Anayasa
çalışması olmadı. diye inkâr edilip daha sonra da tevil
edilmeye çalışıldı. Bunlar birer hakikat. Cumhuriyet Halk
Partisi, İYİ PARTİ, HDPnin temsilcileriyle birlikte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, rica ediyorum, son
cümlenizi alayım, lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yani bizim üzerinde
durduğumuz bu çalışmaların milletten saklanarak
yapılmış olması. Cumhur İttifakı gibi şeffaf
olun. 2017 Anayasa referandumundaki Anayasa değişikliğini biz
aziz milletimize muhtelif periyotlarda açıklamak suretiyle açık,
şeffaf, net çalışmaları yaptık, kamuoyuna sunduk,
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduk ve aziz milletimizin iradesine, reyine
sunduk ve bu Anayasa değişikliği de kabul edildi. Bizim
dediğimiz bu.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akçay.
Değerli milletvekilleri, Sayın Grup
Başkan Vekilleri; bir daha, üçüncü turu yapmayacağım, onu
söyleyeyim size. Gerekiyorsa bir saat ara veririm.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne
yapmayacaksınız?
BAŞKAN Bir tur daha yapmayacağım
diyorum yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Anladım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) O zaman ne yapalım Sayın Başkan, araya laf
mı atalım?
BAŞKAN Araya girin, hiç olmazsa vakit
kaybı olmaz.
Buyurun.
25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, birincisi
şu: Milliyetçi Hareket Partisi birisine soru sormak istiyorsa
desteklediği Cumhur İttifakındaki AKPye sorsun, Siz bu Oslo
görüşmelerinde ne görüştünüz? diye sorsun, Neden milletten
sakladınız? diye sorsun, Dolmabahçe Sarayında neler
görüştünüz? diye sorsun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) O, Cumhur
İttifakından önceydi; Cumhur İttifakından
sonrasını söyle.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O zaman
yaptıkları Habur Sınır Kapısından teröristleri
niye geçirdiniz? diye sorsun. Bunları sordular; bunların ne
cevaplarını, hangi cevaplarını aldılar da birlikte
oldular, halka anlatsınlar. Her vatan evladından
Cumhurbaşkanı olur, Recep Tayyip Erdoğandan
Cumhurbaşkanı olmaz. diyen Milliyetçi Hareket Partisi neden
şimdi Cumhur İttifakının içindedir, bunu millete
anlatsın, bunu halka anlatsın. (CHP sıralarından
alkışlar)
Onun için, Cumhuriyet Halk Partisinin öyle
gizleyeceği falan, demagoji falan, onlarla siz Cumhuriyet Halk Partisini
cevap
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açacağım ama şu maskeyi
takın da öyle açayım yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Mesafe var, önüm
açık, yanımdakiler de maskeli, herhangi bir mahzuru yok. Ancak öyle
konuşabiliyorum.
BAŞKAN Ama biliyorsunuz
Sayın Ali
Şeker nerede? Sayın Ali Şeker, yani stenograf
arkadaşları bulur mu? Sayın Şeker, sizin lafınız.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Lütfen, sözümü
kesmeyin, tamamlayayım.
BAŞKAN Sözünüzü kesmiyorum, Sayın Ali
Şekerin bir uyarısını hatırlatıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Daha sonra ona söz
verirsiniz, o size açıklar.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Siz de bizi manipüle
etmeye çalışmayın, sizden rica ediyorum.
BAŞKAN Yok, yok, öyle bir şey yapmam,
ben direkt, biliyorsunuz, yani benim işim direkt.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Onun için, siz
görevinizi yapın, biz görevimizi yapalım.
BAŞKAN İyi ama benim görevim, aynı
şekilde de sizlerin sıhhatini de korumak
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynen öyle, ben de
BAŞKAN
çalışan
arkadaşlarımızın sıhhatini de korumak.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Önümde 4 metrelik
BAŞKAN Sayın Özkoç, yapmayın, rica
ediyorum, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben Erkan Akçayın
ne konuştuğunu anlamadım, hiç anlamadım. Neden? Yüzünde
maske var, anlamıyorum.
BAŞKAN O zaman hepimiz çıkaralım
maskeleri.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam.
Onun için açık ve net olarak söylüyorum,
İbrahim Kaboğlu, kendisi bir sivil toplum örgütünün temsilcisi olarak
CHP
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gözlerim şimşek
gibi çakıyor Sayın Özkoç. Tutanaklara geçiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben Erkan Beyi ilk
defa böyle görüyorum. Bir Grup Başkan Vekili konuşurken ilk defa
müdahale ettiğini görüyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Özkoç, gözlerimin
ifadelerine bak. Ayıp yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani ilk defa böyle
görüyorum Erkan Bey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben de seni ilk defa böyle
görüyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama ben
konuşuyorum, ben siz konuşurken hiç karışmadım. Onun
için sizden biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkoç, tamamlayın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kendisi sivil toplum
örgütü temsilcisi ve CHP üyesidir, CHP milletvekilidir; katılabilir,
tartışabilir, akademisyenler bir araya gelir, konuşabilir, her
şeyi yapabilirler.
Cumhuriyet Halk Partisi, varlığı
boyunca ne terör örgütleriyle bir araya gelmiştir, ne terör örgütlerini
desteklemiştir, ne kapalı kapılar ardında Fettullahçı
terör örgütüyle birlikte olanlarla bir araya gelip de plan ve hesap
yapmıştır; ne yapıyorsa milleti için yapıyor, ülkesi
için yapıyor, bayrağı için yapıyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Milliyetçiyim diye Türkiye
Cumhuriyetinde, kendi ilkeleri içerisinde milliyetçiliği olan, Katar
ordusuna varıncaya kadar açık, şeffaf politika uygulayan bir tek
parti vardır, adı Cumhuriyet Halk Partisidir. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Özkan
Sayın Özkan, siz buyurun.
Söz talebiniz olduğunda sisteme girin lütfen.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bana cevap hakkı olmadan
ara verirseniz, bundan sorumlu
Son demiştiniz
BAŞKAN Son tur Beyefendi, son tur. E, ne
yapayım yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bana cevap hakkı
vermeden olmaz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sataşma var Sayın
Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sataşma olursa
BAŞKAN Efendim, ben
mikrofonlarınızı açmam, beklerim kayıtlara geçirirsiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bakınız, yaptığımız
konuşmanın, tartışmanın özü belli. Birinci turda bizim
sorduğumuz sorular vardır, biz bunların yanıtını
istiyoruz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Cevabını aldınız.
BAŞKAN Başka tur yok, birinci tur
demeyin lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Farklı farklı
siyasi partilerle uzlaşı içerisinde olmak onur duyulacak bir
şey.
BAŞKAN Başka tur yok, çok özür diliyorum
Sayın Özkan.
Sayın Özkan, bu birinci tur, ikinci tur, üçüncü
tur; bu iş böyle gitmez yani.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz, biraz önce doğrudan hesap sordu, bakın, bir cevap
vereceğim şimdi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O soruyor, ben cevap
veriyorum. O zaman burada ara verin yani madem öyle samimisiniz.
BAŞKAN Benim ne kadar samimi olduğumu
biliyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam, ben bunu
biliyorum. Ama o konuştuktan sonra bana söz vermeden ara verirseniz kabul
etmem.
BAŞKAN Peki, siz konuştuktan sonra o söz
ister de ona vermezsem ne olacak? Akşama kadar o zaman bu devam etsin,
yumurta-tavuk.
Buyurun.
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Biraz önce sorular soruldu. Bakın, net
söylüyoruz; orada, burada, şununla, bununla
Bu ülkede millî iradenin
hâkimiyetini, milletin vermiş olduğu yetkiyi kullanan Sayın
Cumhurbaşkanımız ve AK PARTİ olarak bugüne kadar terör
örgütüne Ey terör örgütü, silahı bırakacaksın, gömeceksin.
Bunun haricinde sana yaşam hakkı vermeyiz. dedik ve biz
Silahları bırakın. dedik. Silahlara davrandığı
zaman kimin terör örgütleriyle beraber olduğu da milletimizin
huzurundadır.
Teşekkür ediyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sorunun cevabını alamadık.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Grup
Başkan Vekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-İYİ PARTİ Grubunun, 23/12/2020
tarihinde Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
milletvekili tarafından, sayısı 2 milyonu geçen mahalle
esnafının zincir marketlerin ezici rekabeti nedeniyle oluşan
sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm yollarının üretilmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/12/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/12/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından "Sayısı 2 milyonu geçen
mahalle esnafımızın, zincir marketlerin ezici rekabeti nedeniyle
oluşan sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm
yollarının üretilmesi amacıyla 23/12/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerin 23/12/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; zincir marketlere karşı mahalle esnafının
korunması hakkındaki önergemiz üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Mahalle esnafı, bakkalı, kasabı,
manavıyla oluşan, lokal bir çevrede hizmet yürüten belli bir esnaf grubudur.
Esas olarak, mahalleliyle ilişkileri zincir marketlerden çok
farklıdır. Bugün zincir marketler çevrelerine tamamen
yabancıdır, müşteriyle aralarındaki ilişki mal
alıp satmaya dayanır ve metalik bir yapısı vardır;
çalışanları da çok defa mahalle dışındandırlar
ve mahalleye yabancıdırlar. Oysa, klasik anlamda bildiğiniz
mahalle esnafının hizmet sunduğu çevreleriyle olan ilişkisi
çok farklıdır. Mahallelinin cebinde ödeyecek parası
olmadığı zaman kolaylık sağlar, ufak tefek
sorunlarına aşinadır, bunlara çözüm getirir ve aralarında
manevi bir bağ oluşur. Zincir marketlerden daha da fazla personel
çalıştırırlar, böylece istihdama katkıları da
fazladır. Aynı zamanda, yanlarında çalıştırdıkları
insanlara öğretmenlik yapar, onları hayata yetiştirirler.
Global dünyada küçük işletmelerin gelişip
büyümesi şeklinde bir dönüşüm yaşanmaktadır. Ekonominin
barometresi olan 2 milyon 250 bin esnafımızın en büyük
yaralarından birisi budur. Maalesef bunlar gelişememiştir, kendi
aralarında organize olamamışlardır ve piyasada bir
boşluk oluşmuştur, bu boşluk da global sermaye
tarafından doldurulmuştur.
Esnafın korunup geliştirilmesine yönelik
Anayasamızın 173üncü maddesi, uygulanarak esnafa daha fazla
hissettirilmelidir. Beş yıl önce çıkan Perakende Yasasına
daha fazla işlerlik kazandırılmalıdır. Zincir
marketlerin mantar gibi çoğalmasına kurallar konularak küçük
esnafın ayakta kalması sağlanmalıdır. 2012
yılında toplam 13.415 yerel ve ulusal zincir market var iken, bu
sayı 2020 yılında 34.045e çıkmıştır. Yerel
ve ulusal zincir marketlerin kuralsız büyümesi hem ekonomik dengeleri
bozuyor hem de küçük esnafın yok olmasına sebep oluyor.
Büyük perakendecilerle rekabet etmek zorunda kalan
küçük işletme niteliğindeki esnafın durumu özellikle son
yıllarda daha da olumsuz hâle gelmiştir. Hipermarket ve
süpermarketlerin şehir merkezinde kurulmaları yakın çevrede
bulunan küçük esnafın pazar payının neredeyse ortadan
kaldırılmasına ve iş yerlerinin kapatılması sonucunda
işsizliğe neden olmuştur. Aynı şehirde ve bölgede çok
fazla sayıda kurulmalarının yanı sıra,
çalışma gün ve saatlerinde de bir kısıtlama
bulunmayışı sorunun daha da büyümesine yol
açmıştır.
Mali serbestleşmeyle artan sermaye
hareketliliğinden yararlanmak için ülkeler, dış
yatırımlara fırsat sunmaktadır. Yabancı sermayeye
hazır bulunan gelişmiş ülkelerdeki piyasa yapısı
gelişmemiş ülkelere göre daha müspettir ve gelen sermayeye daha fazla
koruma sağlamaktadır; dolayısıyla bunlar,
yatırımı daha fazla çekmektedirler. Gelişen ülkeler
gelişmemiş ülkelere göre dış sermaye
yatırımlarına -örneğin zincir marketlere- daha fazla
sınırlandırma getirebilmekte, sermayenin talebine göre
değil de kendi sosyoekonomik yapılarına göre sermaye
yatırımına izin vermektedirler. Örneğin Fransada,
Almanyada, İtalyada sınırlandırmalar vardır; hiçbir
yerde zincir marketler ülkemizde olduğu kadar serbest değildir.
Yine, dünyadaki pek çok ülke gibi ülkemizde
yabancı sermayeye birtakım kolaylıklar getirilmiştir.
Örneğin, ülkemizde kurumlar vergisi 1986 yılında yüzde 46 iken
günümüzde yüzde 20ye kadar düşmüştür.
Ülkemizde maddi getirisi pek çok şüpheye
açık olan zincir marketler ve süpermarketlerin ayrıca sosyal
yapıya da katkısı olmadığı açıktır.
Mahalle esnafımızın yaşadığı zorluklarla var
olma mücadelesi verdiği bugünlerde tüm bu durumların
gerektirdiği gibi ele alınarak, zincir marketlere karşı
mahalle esnafımızı güçlü tutmak için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
yapılmasını arz ve talep ediyoruz.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir kez
daha hatırlatmak istiyorum: Bugün -kapatana kadar veya ne zamana kadar
devam ederse ki pazar gününe kadar çalışma kararı var- ek süre
hiç vermeyeceğim bundan sonra.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki, buyurun.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2 milyonu aşkın küçük esnafı bitirme
noktasına getiren zincir marketlere karşı onları korumak ve
yaşatmak için sınırlama getirilmesi, ezici rekabetin giderilmesi
ve Perakende Yasasının bir an önce düzenlenerek 2 milyon esnafın
korunması amacıyla verilen araştırma önergesi üzerine
birkaç söz söyleyeceğim.
Öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Büyük bölümünde Adalet ve Kalkınma Partisinin
iktidar olduğu son yirmi yılda perakende market zinciri 10 kat
artarken bakkal ve küçük esnaf sayısı yüzde 57 oranında
azaldı, kalan küçük esnaf da varlık yokluk mücadelesi veriyor.
Bakın, pandemi nedeniyle AVMlerin durumunun da çok iyi olduğu
söylenemez. Ancak ve buna rağmen AVMler haftanın yedi günü ve günde
on iki saat açık; oysa Fransa ve Almanya başta olmak üzere
gelişmiş Batı ülkelerinde hem haftalık hem de günlük
sınırlamalar var. AVMler haftada bir gün, çoğunlukla pazar günü
kapalı, günlük çalışma saatleri de saat sekizde sona eriyor ama
Türkiyede haftada yedi gün, günde on iki saat AVMler açık. Bu, küçük
esnafı olumsuz biçimde etkilemenin yanında, çoğu asgari ücretle
çalışan AVMdeki çalışanları da olumsuz biçimde
etkiliyor. AVM emekçileri insani koşullardan çok uzakta çalışıyorlar,
iş güvenceleri yok, büyük market zincirlerinin şubeleri
dışında AVM çalışanlarının neredeyse
tamamı sendikasız. AVMler, kentlerin en işlek merkezlerini
işgal ediyorlar. Kuşkusuz ve ivedilikle AVMler, şehir merkezi
dışına taşınmalı çünkü AVMler, bulundukları
bölgede sadece esnafların çalışma yaşamlarını,
ticari yaşamlarını olumsuz etkilemiyorlar, aynı zamanda
büyük bir trafik sorunu da yaratıyorlar.
Bakın, 2010 yılında 10.254 olan
market sayısı bugün 35 bini aşmış durumda, en agresif
büyüme ise indirim marketlerinde yaşanmış. Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidarda olduğu 2010-2018 yılları
arasında indirim marketlerinin sayısı da yüzde 293
artmış. Agresif tutumlar aynı zamanda küçük esnaf yanında
yerel zincir marketlere de zarar veriyor, maliyetlerini artırıyor;
maliyet de tüketicilere ve bizlere yansıyor. Ayrıca, her
köşebaşında ve yan yana market zincirlerinin
açılmasının gerçekten -tırnak içerisinde söylüyorum-
müşteri memnuniyeti yarattığı da tartışmalı.
Şimdi, Sayın Ticaret Bakan diyor ki: Biz
ihracata yönelmek isteyen esnafları, sanatkârları destekleyeceğiz.
Marketler kendi imkânlarıyla üretim yaptırıp satıyorlar;
buna karşı sınırlandırma getireceğiz. Diğer
üreticilerin de bu marketlerde yer almasını zorunlu kılacağız.
Bir sürü konuşması var ama bu konuda atılmış tek bir
tane adım yok.
Esnaf ve sanatkârlar camiası o kadar büyük bir
camia ki yaşadıkları her sorun bu ülkenin nüfusunun yüzde 15ini
doğrudan, 83 milyonu da dolaylı olarak etkiliyor. Bu nedenle, bu
konuda bir araştırma komisyonu açılması hepimiz için
yararlı olacak diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Veli Ağbaba, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dokuz aydan beri
esnafın iş yeri kapalı, maalesef esnafın iş yeri
iflasa sürükleniyor. Dünyada örneği olmayan bir şey yapıyoruz;
hem dükkânını kapat hem çalışma diyoruz hem de esnaftan
para istiyoruz. Esnaftan yaklaşık 20 kaleme yakın vergi
alıyoruz; damga vergisi, çevre temizlik vergisi, doğal gaz gibi
birçok vergi alıyoruz. Allah aşkına, elinizi
vicdanınıza koyun, esnaf kapalıyken bu parayı nereden
alsın, bir düşünün. Esnaf evine ekmek götüremez duruma gelmiş,
Malatyada yaşadık. Cumhurbaşkanı Abartıyorsunuz.
dedi ama esnaf mecazi anlamda değil, gerçekten evine ekmek götüremiyor ve
esnaf ilk kez gıda paketine muhtaç kalmış durumda.
Sağına soluna, çevresine yardım eden esnaf, şu anda
gıda paketine muhtaç ve AKPli belediyeler, Malatyada olduğu gibi,
esnafa törenle gıda paketi dağıtıyorlar.
Değerli arkadaşlar, esnaf vergilerini
ödeyemiyor, borcunu ödeyemiyor; ayrıca elektrikleri kesiliyor. Ya böyle
vicdansızlık olur mu? Bu devirde, bugünlerde esnafın
elektrikleri kesiliyor.
Değerli arkadaşlar, esnaf şu anda
entübe olmuş durumda ve yaşaması zor gözüküyor. Şimdi,
dokuz aydan beri söylüyoruz, Genel Başkanımız söylüyor, bizler
söylüyoruz, bu kürsüden söylüyoruz Esnaf perişan, iyi değil.
diyoruz. Esnafa bir paket açıklandı, 2 milyon 200 bin esnaftan
yaklaşık 432 bin esnaf faydalanıyor, onlara da günlük 33 TL para
veriliyor. Ya, Allah aşkına, elinizi biraz vicdanınıza
koyun; siz saraylarda eğlence yapıyorsunuz, saraylarda Lale Devrini
yaşıyorsunuz, esnafa 33 TL veriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir resim
var elimde, aslında Türkiye'nin resmi bu. AKPnin en büyük
sloganıydı bu: Hayaldi, gerçek oldu. Bu bir esnafın
dükkânı, dükkânın kepengini indirmiş, kilit vurmuş. Sadece
2020 yılında 85.551 esnaf kepenk kapatmış durumda, 85.551
aile ekmeğe muhtaç durumda sadece bu dönem. Bu, AKPnin resmi. Hayaldi,
gerçek oldu değerli arkadaşlar.
Şimdi konumuza gelelim değerli
arkadaşlar. Konu ne diyor? İYİ PARTİ Zincir marketlerle
ilgili bir düzenleme yapılsın. diyor. Çok doğru ve haklı
bir düzenleme isteniyor, bunu biz destekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, aslında bu zincir
marketlere
Hepsi 3 harfli olan, AKP döneminde türeyen, AKP döneminde
gelişen ve ismine zincir market değil 7 başlı ejderha
diyeceğimiz şey
Bakkalı yiyen, şarkütericiyi yiyen,
kasabı yiyen, züccaciyeciyi, manavı, kırtasiyeciyi, herkesi
yiyen 7 başlı bir ejderhayla karşı
karşıyayız. Buna zincir market değil zincir market
terörü demek lazım değerli arkadaşlar. Bakın, turşu
zamanı turşuluk malzeme satıyor, okul zamanı kitap
satıyor.
Değerli arkadaşlar, dünyanın hiçbir
ülkesinde böyle saçma bir düzen olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Bu zincir market
terörüne son verecek bir düzenleme mutlaka getirilmelidir.
Ben İYİ PARTİnin teklifini
destekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mehmet Erdoğan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen önerge üzerinde
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 23 Aralık. 25 Aralık itibarıyla
tam doksan dokuz yıl önce Gaziantep, Fransız işgalinden
kurtarıldı. Tabii, Gaziantepin kurtarılması, Mustafa Kemal
Atatürkün bahsettiği gibi, sadece Gaziantepin kurtulması
değil, bütün Türkiyenin kurtulması oldu. Çünkü önce
İngilizlerin işgali oldu. Daha sonra İngilizler, Fransayla
anlaşarak Musul, Kerkük ve benzeri yerleri kendileri almış;
Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfayı Fransızlara
vermişlerdi. Tabii, bu mücadele sonucunda 6.317 bilinen şehit verdik
ve şehrimiz bu belayı başından attı ama şehrin
dörtte 3ü yıkılmıştı. Fransızlar bu savaşta
insanlık suçu işlediler; 150lik toplar kullandılar ve yine
sarin gazına benzer gazlar sivil halkın üzerine attılar.
ATİLA SERTEL (İzmir) Yabancı
marketler mi yaptı bunu?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Tabii, bugün
marketlerle ilgili... Tabii, her iki yılda bir Meclisimizde düzenlemeler
yapılıyor ve yapıldı, bunların içinde de bulunduk.
Tabii, sadece marketler zinciri de değil arkadaşlar, e-ticaretin de
çok büyük etkisi var bakkallar üzerinde, küçük esnaf üzerinde; e-ticaretle
beraber internet alışverişlerinin çok etkileri var. Bunlarla
ilgili bir sürü yasa çıkarıldı ve şu anda da gündemimizde
yeni bir perakende ticaret yasası var. O konuda müsterih olun, bir
çalışma içerisindeyiz. Bu da yakında Parlamentomuza
inşallah gelir diye düşünüyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Zincir marketler
için çıkartıyorsunuz!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) Tabii ki
değerli arkadaşım, AK PARTİ hükûmetleri olarak biz her
zaman esnafımızın yanındayız, bundan sonra da olmaya
devam edeceğiz, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
Yine, Türkiyede istihdama büyük bir yer katmakta...
ATİLA SERTEL (İzmir) AVMleri şehir
dışına...
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) O AVMlerle ilgili
yasa geçen sene görüşülürken sizler de Meclisteydiniz, o kanun da bu
Meclisten geçti. Ha, bu yasayla ilgili, AVMlerle ilgili düzenlemelerle ilgili
her zaman çalışmalarımız oldu, yasalar görüşüldü,
bundan sonra da olacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Özellikle esnaf ve sanatkârlarla ilgili, mikro bazdaki
birleşimleri sağlayarak onların alımlarında özellikle
kooperatifleşme yönündeki gayretlerine de büyük destek verilecek.
Değerli arkadaşlar, sürecin
gidişatına göre de yeni destekler hayata geçirilmeye her zaman devam
edecek. Hükûmetimiz, doğrudan esnaf ve sanatkârlarımızın
korunması ve hızlı bir şekilde büyümesini sağlamak
için, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da her zaman
esnafımızın yanında olacaktır.
Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır, oylamadan
önce onu yerine getireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın
Yıldız, Sayın Karadeniz, Sayın Bülbül, Sayın Köksal,
Sayın Başevirgen, Sayın Hakverdi, Sayın Sertel, Sayın
Kaya, Sayın Biçer Karaca, Sayın Şeker, Sayın Tanal,
Sayın Kılınç, Sayın Tuncer, Sayın Antmen, Sayın
Ünver, Sayın Sezgin, Sayın Tokdemir, Sayın Bingöl.
Değerli arkadaşlar, yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN
(Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-İYİ PARTİ Grubunun, 23/12/2020
tarihinde Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
milletvekili tarafından, sayısı 2 milyonu geçen mahalle
esnafının zincir marketlerin ezici rekabeti nedeniyle oluşan
sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm yollarının üretilmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.-HDP Grubunun, 23/12/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Roboski katliamının tüm sorumlularının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
23/12/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/12/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Aralık 2020 tarihinde Siirt Milletvekili
Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
10288 grup numaralı, Roboski katliamının tüm
sorumlularının araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 23/12/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Ebrü Günay.
Buyurun Sayın Günay.(HDP sıralarından
alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, çok
uğultu var. Lütfen biraz yavaş.
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları
başında bizleri izleyen değerli halkımızı buradan
selamlıyorum.
İnsanlığa karşı
işlenmiş suçları ve katliamları unutturmak ya da üstünü
kapatmak elbette mümkün değildir çünkü onlar, sorumluları
uykularından korkuyla her uyandığında tam
karşılarında olmaya, er ya da geç, faillerinden hesap sormaya
kadirler; hakikatle yüzleşilmedikçe ve gerçek adalet tesis edilmedikçe her
daim sorumluların önüne çıkmaya da devam ederler.
28 Aralık 2011 tarihinde,
Şırnakın Uludere ilçesi Roboski köyünde, Türk Silahlı
Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu
19u çocuk olmak üzere toplam 34 yurttaşımız hayatını
kaybetmiş ve bu olay tarihe, tarihin sayfalarına Roboski
katliamı olarak geçmiştir. Roboski katliamı gece boyunca
gizlenmiş ve ertesi gün sabah saatlerinde bile haber kanallarında
maalesef yer almamıştı. Medyanın bu katliamı
duyurması için Genelkurmay Başkanlığının resmî
sitesinde yayınlanacak açıklama beklenmekteydi çünkü medyası,
yargısı, Genelkurmay Başkanlığı ve iktidar
ağız birliği yapmayı planlamışlardı.
Battaniyelere sarılarak katırların üzerinde taşınan
parçalanmış insan bedenleri Türk halkının toplumsal
hafızasında çok derin izler bırakmış, aradan geçen
dokuz yıla rağmen katliamda sorumlu olan asker, sivil, bürokrat veya
siyasetçiler hakkında tek bir soruşturma dahi açılmamıştır;
tam tersi, failler sürekli korunmuştur. Dönemin muhalefet partilerinin tüm
çabalarına rağmen Mecliste komisyon çoğunluğunun oyuyla
çıkarılan raporda 34 Roboskili köylüyü kim öldürdü? sorusunun
cevabı ise maalesef yanıtsız
bırakılmıştır. İktidar Roboski katliamında
asla kendi idari ve siyasi sorumlularının hatırlanmasını
istememiştir.
Dönemin Başbakanı Genelkurmay
Başkanına ve tüm komuta zincirine başarılarından ötürü
teşekkür etmiş, dönemin İçişleri Bakanı ise
bombardımanın emrini Ankarada Hava Kuvvetlerinde görüntüleri analiz
eden komutanların verdiğini açıklamıştır.
Aradan geçen bunca yılda bütün
soruşturmalar kapatıldı, ailelerin adalet talepleri
yanıtsız kaldı, protestolar ise bastırıldı. Ocak
2014te askerî savcı ordunun suçu olmadığına ve yargılanmayacağına
hükmetti. Bunun üzerine, Roboskide hayatını kaybedenlerin
yakınları Temmuz 2014te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
yaptı ancak mahkeme başvuruyu Şubat 2015te reddetti. İnsan
hakları kurumlarının, siyasi partilerin, emek ve demokrasi
güçlerinin, anne babaların, ailelerin Sorumlular bulunsun ve yargılansın.
çığlıkları karşılıksız
bırakılmış, katliamın yaşandığı
tarihten bugüne kadar katliamın siyasi ve askerî sorumlularının
yargılanması yerine, ölen çocukları için hak mücadelesi veren
Roboskili ailelere defalarca soruşturma açılmış, cezalar
verilmiştir.
OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde
kararnameyle Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış
Derneği yani ROBOSKİ-DER kapatılmış, son olarak da
Kayapınar Belediyesinin diktiği Roboski anıtı atanan
kayyumun emriyle gece yarısı yerinden sökülmüştür.
Önceki dönem Şırnak Milletvekilimiz
sevgili Ferhat Encu bu kürsüde iktidara Roboski failleri
yargılansın. derken iktidar cephesinden, evet, tam da şu
sıralardan Teröristler dışarı, sizin yeriniz hapishane.
sesleri yükseliyordu ve sonra ne mi oldu? Tam da iktidarın düşman
hukuku politikaları sonucu, Ferhat Encu ve birçok
arkadaşımızın yeri Meclis iken cezaevine
atıldılar. O gün bu Mecliste yaşananlar -sevgili Ferhat Encunun
deyimiyle- Roboskiye olan tahammülsüzlüğün göstergesiydi.
Roboski katliamında harekâtı hangi
otorite düzenledi? Vur! emrini kim verdi? bu soruları sormaya devam
edeceğiz. Aradan değil dokuz yıl, doksan yıl dahi geçse
bizler sorumluların yargılanması için mücadele edeceğiz.
Bu katliamı karanlık dehlizlerde
kaybetmeye çalışarak üstünü örtmek isteyenler bilsinler ki elimiz
yakanızda olmaya devam edecektir, Roboskili ailelerinin eli sizin
yakanızda olmaya devam edecektir çünkü bizim, insanlığa
karşı, Roboskide gözü yaşlı analara karşı,
katır sırtında taşınan cenazelerimize karşı
tarihî sorumluluğumuz vardır. Nasıl ki Hitler, Mussolini, Kenen
Evren isimlerinin anılması dahi bir utanç vesikası oldu, Roboski
katliamını yapanların da adları utanç tablosuna elbet
yazılacaktır.
Yargı, asker, polis, güç, ihtişam ve
şiddet sizlerin elinde olabilir ama adalet bir kere tecelli etmeye karar
verdi mi ne önü ilikli yargıçlar ne demir dolusu silahlar ne tanklar ne de
makamlar adaletin karşısında duramazlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Ek süre vermiyorum, biliyorsunuz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Levent Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Uluderede adalet niye gelmiyor,
Uluderede adalet niçin gelmiyor? sorusunun cevabını hepimiz vermek
durumundayız.
Bundan tam dokuz yıl önce Türk Silahlı
Kuvvetlerinin vurduğu 34 gencimizi konuşuyoruz; 4ü 13
yaşında, 20si 18 yaşın altında olan Roboskili
gençlerimiz, aileler. Olay karanlık mı? Karanlık değil. Az
önce konuşan hatip Vur! emrini kim verdi? diye sordu,
cevabını ben geçen gün bütçe konuşmamda vermiştim,
tekrarlıyorum: Uluderede, Roboskide PKKnın askerî kanat sorumlusu
Fehman Hüseyinin kaçakçıların arasına girdiği farz
edilerek insansız hava araçlarıyla izlenmesi ve görüntülerin
Genelkurmay Harekât Dairesinde değerlendirilmesi sonucunda, Uluderedeki
bombalama olayını şimdiki Genelkurmay Başkanı -o
zamanki Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı- Yaşar Güler
ve şu andaki Millî Savunma Bakanı -o zamanki Genelkurmay İkinci
Başkanı- Hulusi Akarın birlikte aldığı ve o anda
Millî Güvenlik Kurulu toplantısında bulunan Genelkurmay
Başkanı Necdet Özele bildirilmesi üzerine Yaşar Güler, Hulusi
Akar, Necdet Özel ve Millî Güvenlik Kurulunun tüm üyelerinin
sorumluluğunda -alınan bir kararla- bu karar
alınmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Uludere
olayının aydınlatılmamasının nedeni budur.
Zamanın İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bunu üç
yıl sonra Meclis kürsüsünden açıkladı ve o gün
toplantıdayken kendilerine MİTten gelen yazılı ve sözlü
bilgilerle istihbaratın verildiğini ve Uludere olayının bu
şekilde gerçekleştiğini ifade etmiştir. Kimdir bu MİT
yetkilisi? Bu çok mu zor bir soru. Bütün devlet kayıtlarında olan bu
bilgiyi araştırmak devletin asli görevidir.
Adaleti getirmeyince ne oldu? Bu ölen 34
çocuğumuzun -az önce belirttim- 4ü 13 yaşındaydı.
Değerli milletvekilleri, ölen çocuklarımızın 27sinin
ailesi korucuydu. 1inin de kendisi köy korucusuydu. Sonuçta, adaletin
gelmediği Uluderede, devletine bağlı bir köyden, devletine
kızgın, umutsuz, kendilerini itilmiş ve değersiz hisseden
ve devletine karşı duygusal kopuş yaşayan, büyük bir öfke
içinde, içine kapanık bir köy yarattık. Adalet gelmeyince,
yurttaşlar arasındaki birliği sağlamakta devletimiz bu konu
üzerine gitmeyince, sonuçta, devlete bağlı bir köyden devletine
karşı öfke duyan bir köy yarattık. O nedenle, Uludere
olayına Meclisimiz mutlaka el koymalı ve
araştırmalıdır. Biz, bu araştırma önergesini
destekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın İsmet Yılmaz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET YILMAZ (Sivas)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; HDP Grubunca, 28/12/2011
tarihinde Şırnakın Uludere ilçesinde sınır ötesi hava
operasyonuyla 34 vatandaşımızın ölümünde sorumluluğu
olanların ortaya çıkarılması amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle AK PARTİ Grubumuz adına sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104üncü
maddesi, Meclis araştırmasının tarifi ve
açılmasını düzenler, burada Meclis araştırmasının
belli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibaret olduğu
açıkça belirtilir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
öncelikle, Irakta can veren 34 kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum,
ailelerine sabırlar diliyorum. Sözler acıyı, ailelerin
yaşadıklarını, hissettiklerini ifadeye yetmez; hâl gerekir,
anlamak gerekir, anlamak için 83 milyonu kardeş bilmek gerekir.
23 Ekim 2011de Ercişte bir deprem oldu,
Ercişe gittiğimde güzel bir pankart vardı, İstanbul
Esenlerden gelenler yazmış: Erciş depremi Esenlerde
hissedildi. Van Erciş depremi İstanbulda nasıl hissediliyorsa,
bu, nasıl milleti bir ve beraber etkilediyse Irakta ölen
kardeşlerimiz için de Türkiye bir ve beraber oldu, aynı
acıyı hissetti. Irakta vuku bulan elim olay da deprem gibi -hiç
şüpheniz olmasın- tüm Türkiyede hissedildi; taziyeye Bakanlar gitti,
Başbakanın ailesi gitti, Ana Muhalefet Partisi Genel
Başkanı gitti. 83 milyonu bir vücudun parçaları gibi görenler ve
bilenler için bunun doğal olduğunu ifade etmeye gerek yok, bunu anlar
ve hisseder.
Kültürümüzde acıyı paylaşmak vardır.
Bizim kültürümüzde bir insanı kaybetmek âlemi kaybetmek gibidir. Olayda
evladını kaybeden anneyi, babayı, kardeşi anlarız; ne
dese haklıdır, ona karşı söz olmaz, yangını var,
ateş düştüğü yeri yakar. Evine hırsız girip de tüm
eşyaları götürüldüğü hâlde uyanmayan ev sahibine Nasıl bu
kadar uyuyabildiniz? diyen Hazreti Ömere, ev sahibi Biz Hazreti Ömeri
uyanık biliyorduk. diyen bir kültürden geliyoruz. Ailelerin, devletinden,
kaçakçı ile teröristi ayırabilmesini, yurt içinde de yurt
dışında da ayırt etmesini beklediğini de biliyoruz.
Hava operasyonundan iki ay önce askerden gelen
kardeşini kaybeden ve buna rağmen Türk-Kürt kardeştir, biz
Müslümanız, katliamı gerçekleştirenleri Allaha havale
ediyoruz. diyenlerin acısını ifade eden bir abla var, Sekiz
yıldır çocuğumuz olmuyordu, iki aylık hamileyim,
çocuğumu yetim bıraktılar, günah değil mi? diyen var. Bu
olaylara duyarsız kalınmaz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu olayla ilgili olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda Uludere inceleme komisyonu
vardı, bu Komisyonda hâlâ Meclisimizde görev yapan milletvekilleri
vardı, Halkların Demokratik Partisinden de Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü vardı. Detaylı bir araştırma, bir
yargı süreci var, bu da kaçınılmaz hata olarak
kesinleşti. Anayasa Mahkemesine gidildi, belgeler yeteri kadar
zamanında verilemedi, bundan reddedildi. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine gidildi, yine belgeler zamanında verilmediği için
reddedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yılmaz.
İSMET YILMAZ (Devamla) İnsan sormaz
mı; bu millete karşı sorumluluğu olanlar bir davayı
takip edemiyorlar. Biz inanıyoruz ki hak, adalet mutlaka yerini
bulacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Belgeyi kim
verecek? Pardon, bir de Iraktan bahsettiniz siz. Irak neresi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Hiçbir
şey anlamadık bu konuşmadan Başkan, hiçbir şey
anlamadık.
BAŞKAN Efendim? Bir sataşma falan yok
Sayın Beştaş.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Anlamadık, anlamadık.
BAŞKAN Anlamadıysanız o sizin
probleminiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
yerimden söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşma yok, yanlış bilgi var Sayın Başkan.
BAŞKAN Olur mu efendim böyle bir şey?
Siz bilgiyi ortaya koyarsınız, orası bir şey söyler. Yani
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben 60a
göre söz istiyorum Başkan, 60a göre söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ya, 60a göre söz istiyorsunuz da
Sayın Beştaş yani her verilen bilginin doğru olup
olmadığını yani
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, isterseniz sataşma çıkarırım
burada.
İSMET YILMAZ (Sivas) Başkan, her söylediğim
söz doğrudur. Eğer bunun aleyhinde bir söz söylenirse o doğru
değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sizin
söylediğiniz hiçbir şey anlaşılmıyor. Bir şey
konuşmadan Konuşma yaptım. diyorsun ya!
BAŞKAN Sayın Beştaş,
yerinizden bir dakika, 60a göre bir dakika söz vereceğim.
Buyurun.
V.-AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sivas Milletvekili İsmet Yılmazın HDP
Grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hatibin söylediği cümlelerin yüzde 80i
Roboskiyle ilgili değil, kardeşlik hikâyesi anlattı. Şunu
söyleyeyim: Türk savaş uçakları tarafından, Irakta değil
-sayın hatibe özellikle söylüyorum- Türkiyenin
sınırının Türkiye tarafında 34 insan öldürüldü. TSKya
ait savaş uçakları ve emirlerin en üst düzeyde verildiği, emir
komuta zinciri içinde bu emirlerin uygulandığı, MİTten
olan isimlerin inceleme komisyonunun raporuna rağmen açıklanmadığı
ve devletin -iktidarın özellikle- birinci derecede sorumlu olduğu bir
katliamdan söz ediyoruz. Ve burada, tarihinde ilk defa kaçınılmaz
hata diye bir kavram ortaya çıkarıldı. Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki
yargıda -askerî mahkemeye gönderildi- Kaçınılmaz hata sonucu 34
insan öldürülmüştüre getirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kere
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tutanaklara geçsin Sayın Başkan, bu çok önemli.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
bakın, tutanaklara geçsin ama 60a göre bir dakikanın üzerinde
açmayacağım mikrofonu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şunu söylüyorum: İktidar partisi hatibi daha olayın nerede
gerçekleştiğini bilmiyor, Irakta. diyor.
İSMET YILMAZ (Sivas) Evet, Irakta. Evet,
Irakta. Tutanak soruyordu, o şahıs gitti, Komisyona baktı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
alakası var? Irak'ta falan değil. Bunlar kaçakçıdır diye
ölümü hak ediyor. yaklaşımıdır bu.
Ayrıca, kendileri dediler ki: Ankara'nın dehlizlerinde
bunun kaybolmasına izin vermeyeceğiz.
İSMET YILMAZ (Sivas) Davayı takip etmek
lazım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Söylediği evraklar da
Birkaç evrakın eksikliği, 34 kişinin
katilinin aklanması sebebiyetini doğurmaz. Oradaki sorumluluk neyse
zaten baro, avukatlar o ortaya çıkar. Burada önemli olan, yargıya
verilen talimattır. Ben daha önce de defalarca söyledim, Kürtlerin
öldürüldüğü hiçbir katliamda ceza çıkmamıştır.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Roboski
de Kürt çocuklarına karşı yapılan bir katliamdır ve
şu anda da ceza zaman aşımı olmamıştır.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
teşekkür ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İktidarın iradesi varsa, kendi iktidarları döneminde 34 çocuk
öldürülmüştür.
BAŞKAN Söyledikleriniz kayıtlara
geçmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İktidar bunun sorumluluğunu üstlenmiyorsa, bu konuda sorumluluk;
yargısal sorumluluk da idari sorumluluk da uluslarüstü mahkemelerle ilgili
olanda sorumluluk da onlardadır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.-ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-HDP Grubunun, 23/12/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Roboski katliamının tüm sorumlularının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Aralık 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Evet, Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım ama öncesinde
bir yoklama talebi var.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın Biçer
Karaca, Sayın Yıldız, Sayın Karadeniz, Sayın Bülbül,
Sayın Köksal, Sayın Özkan, Sayın Ünsal, Sayın Aytekin,
Sayın Bingöl, Sayın Güzelmansur, Sayın Tığlı,
Sayın Tutdere, Sayın Yüceer, Sayın Kadıgil, Sayın
Emre, Sayın Durmaz, Sayın Tüzün, Sayın Gök.
Değerli milletvekilleri, yoklama işlemi
için üç dakika süre veriyor ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.43
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokrat Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-HDP Grubunun, 23/12/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Roboski katliamının tüm sorumlularının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Aralık 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, arka arkaya
yoklamalarımız var, oylamalarımız var ve sürekli olarak
zaman kaybediyoruz. Rica ediyorum, milletvekillerimiz, Genel Kuruldan demiyorum
ama Genel Kurul civarından lütfen ayrılmasınlar.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Tokatın Erbaa ilçesindeki madencilik faaliyetlerinin bölgeye olası
etkilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3474) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/12/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 23/12/2020 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Tokatın Erbaa ilçesindeki
madencilik faaliyetlerinin bölgeye olası etkilerinin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/3474) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
23/12/2020 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Kadim Durmaz.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Durmaz, değil iki dakika, bir dakika
dahi uzatmıyorum, bilginiz olsun.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ülkemizde gün geçmiyor ki doğup
büyüdüğümüz toprakların her bir coğrafyasından içimizi
inciten doğa ve çevre talanlarıyla ilgili haberler alıyoruz.
İşte, bu noktada o güzel ilimiz Tokatın nadide ovalarından
Erbaa, Niksar ve Taşovadan yaşamı tehdit eden, devamında
Reşadiyeden yine üzücü haberler almaktayız. İşte, tam da
bu noktada yüce Meclisi yeni yıla girmeden bilgilendireceğim. Ortak
bir anlayışla doğaya, çevreye, bizden sonraki nesillere ilimize
sahip çıkarak iyi bir ülke bırakma noktasında değerli
katkılarınızı ortak bir anlayışla
isteyeceğim.
Olayı öğrendiğimizde -Erbaada
altın arayışı konusunu- hemen gerekli bilgileri aldım
ve alır almaz yöreye gidip şehrül emin olan Erbaa Belediye
Başkanımızı, Erbaadaki bütün siyasi partileri,
devamında Niksar Belediye Başkan Yardımcısını,
devamında Niksardaki bütün siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini,
meslek odalarını, ziraat odalarını, muhtarları hepsini
ziyaret edip bilgilendirdik. Bu konuda partilerüstü bir anlayışla
doğduğumuz topraklara sahip çıkmanın önemini
karşılıklı konuştuk ve bu noktada duyarlılık
gösteren yöremiz insanlarına ve gurbette yaşayan Tokatlı
hemşehrilerime, doğa ve çevre gönüllülerine huzurunuzda teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, Erbaa ilçemizde, Erbaa ilçe
merkezine yaklaşık olarak 18 kilometre mesafede Kozlu ve
Fındıcak köyleri merkezinde arayış izni
alınmış. Ancak buranın öyle bir özelliği var ki
kıymetli arkadaşlar, burada, çok nadide Anadolu yaylalarından
Boğalı ve Sakarat Yaylaları var. Bu yaylaların eteği
su kaynaklarıyla dolu. Nüfusu 80 bine dayanan Erbaa ilçemizin içme suyunun
yüzde 70i; Tokat -Turhal, Amasya-Taşovadaki köylerimizin ve civardaki
köylerin içme sularının yüzde 40a yakını bu yaylanın
eteklerinde, bu maden arayışının yapılacağı
yerlerdeki ormanlardan beslenen kaynaklardan olmaktadır. Ve yine, biz
Erbaa noktasında bir duyarlılık gösterirken Niksardan bir ses
geldi. Niksara gittiğimizde de baktık, o bölge, hemen Niksara
karşı bakan, dik, sarp -Niksar Ovasından 8 kilometre
çıkıyorsunuz, bin metre rakıma ulaşıyorsunuz yani 300
metreden bin metreye- böyle bir alanda çok dik yamaçları olan
heyelanlı bir bölgede. Yine, Reşadiyede meşhur Selemen
Yaylası, Demircili ve Kuyucak denilen bölge ve devamında yine Ordu
Mesudiyeye doğru uzanan bir hat var. Burada da şeyler var.
Arkadaşlar, 1 gram altın için 5 bin litre
suyun lazım olduğunu Türkiyede artık herkes biliyor ve küresel
ısınmayla da su kaynaklarımızdaki azalmayı, ülkemizi
de zor günlerin beklediğini hepimiz biliyoruz. Bakın arkadaşlar,
5 bin ağaç kesilecek bu bölgeden. Şu gördüğünüz alana bir
bakın, lütfen. Hepinize soruyorum: Buraya kıyılır mı?
Ve bölgeyi gezdik. Arkadaşlar, bu bölgedeki, Erbaadaki, Kozludaki o
Sakarat Yaylasındaki alan, milattan önce 5100lü yıllara dayanmakta.
İlginç olan, Anadolunun ilk madeni 110 metrelik bir galeri, galerinin
içinde sağa sola giden dehlizler ve buralarda da o yıllarda
kullanılan bütün makineler, takımlar duruyor yani olsa olsa
buranın bir açık hava müzesi olması lazım. Ama Erbaa
ilçemize bakıyoruz, Niksara bakıyoruz; 1939 ve 1942deki depremde
çok büyük acılar yaşamış. Hatta bunu -hepiniz de
bilirsiniz- ünlü ozan Zaralı Halil şöyle dile getiriyor: Niksar'da
kalmadı dikili bir taş/ Erbaa'yı sormayın döker kanlı
yaş/ Tokat'ta geçirdi zorlu bir savaş/ Şikâyetim kimden kime ne
deyim.
Arkadaşlar, Türkiyenin deprem
kuşağı var biliyorsunuz. Kuzey Anadolu Fay Hattı, işte
tam da buradan, altın çıkaran madenin, hattın biri
eteğinden biri yanından biri üzerinden gitmekte.
Yine, D100 Kara Yolu var arkadaşlar. D100 Kara
Yolu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Durmaz, uzatma vermiyorum.
KADİM DURMAZ (Devamla) O zaman sessiz
bitiriyorum.
Arkadaşlar, bu D100 Kara Yoluyla ilgili
CİMERe başvurduk. CİMERden aldığımız
yazıda -aynen bizim söylediğimiz gibi arkadaşlar, bakın-
diyor ki: Burası deprem kuşağı, burası fay
hattının olduğu yer, buradaki ovaları biz kıymetli ova
ilan ettik ve biz buradaki toprakların korunması adına, heyelan
adına bu D100 Türkiye-İran Transit Yolunun güzergâhını
değiştireceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Durmaz.
KADİM DURMAZ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Toparladınız Sayın
Durmaz, teşekkür ediyorum.
KADİM DURMAZ (Devamla) Son kez
toparlıyorum.
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN Efendim?
MURAT BAKAN (İzmir) Tutanağa
geçirsinler.
BAŞKAN Yani bence kürsüyü toparlayalım.
KADİM DURMAZ (Devamla) Kıymetli
arkadaşlar, ortak bir anlayışla gelin, değişik bir
şey yapalım yeni yıl öncesi. Bu önergeye destek verin, hep
birlikte bir araştırma heyeti oluşturalım, o güzel
coğrafyaya gidelim.
BAŞKAN Sayın Durmaz, rica ediyorum,
lütfen.
KADİM DURMAZ (Devamla) Bakın, o güzel
coğrafyanın omega 3 deposu olan bir cevizi ve yine hepinizin
sofrasındaki coğrafi işaretli Erbaanın sarması ve 100
binin üzerinde büyükbaş, 180 bin küçükbaş hayvan burada telef olacak.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Durmaz, teşekkür
ediyorum.
KADİM DURMAZ (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Hayır toparlamayın, bir tek
kürsüyü toparlayalım.
KADİM DURMAZ (Devamla) Kürsüyü
toparlıyorum.
BAŞKAN Kürsüyü toparlayalım Sayın
Durmaz, lütfen, rica ediyorum. Sayın Durmaz, siz İdare Amirliği
yaptınız.
KADİM DURMAZ (Devamla) Bakın,
Hükûmetinizin çıkardığı Yerüstü Sularını Koruma
Yönetmeliği ve bu Yeraltı Sularını Koruma Yönetmeliği
BAŞKAN Sayın Durmaz, rica ediyorum
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Anladık,
anladık. Konu anlaşıldı.
KADİM DURMAZ (Devamla) Bu da Avrupa
Birliğinin Hükûmetimize verdiği, Hükûmetin de taahhütte
bulunduğu Yeraltı Sularını Koruma Yönetmeliği
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Durmaz, rica ediyorum,
lütfen.
KADİM DURMAZ (Devamla) Bütün bunlarla
çelişen bir maden arama ruhsatı. Buna izin verilmemesi lazım.
MURAT BAKAN (İzmir) İptal edilsin.
KADİM DURMAZ (Devamla) Hepinizi saygıyla
selamlıyor, ortak bir anlayış bekliyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Metin Ergun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tokat ilimizin Erbaa ilçesinde gerçekleştirilen madencilik faaliyetlerinin
araştırılması hakkında verilmiş olan önerge üzerinde
İYİ PARTİ adına görüşlerimizi ifade etmek için
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede
değerli bir maden rezervinin bulunmasının o ülke
vatandaşlarını memnun etmesi gerekir. Fakat iktidarın
şimdiye kadar uyguladığı madencilik
politikalarını dikkate aldığımızda her bulunan
maden rezervi bizleri çevre için endişeye sevk etmektedir. Çünkü mevcut
iktidarın madencilik konusunda ne yaptığı, hangi doğa
tahribatlarına göz yumduğu herkesin malumudur. Zira Kaz
Dağlarındaki madencilik bilançosu ortadadır. Kaz
Dağlarında 200 bin ağaç kesilmiş, bölgenin ekosistemine ve
biyoçeşitliliğine darbe vurulmuştur. İktidar madencilik
için bir başka çevre felaketine Fatsada sebep olmuş, on binlerce
ağaç maden için yok edilmiştir.
Muhterem milletvekilleri, bir süre önce
Tokatın Erbaa ilçesindeki bakır maden sahasında altın
rezervi bulunduğu duyurulmuştur. İktidarın daha önceki
uygulamalarına bağlı olarak Erbaalılar, Yeşilırmak
ve Kelkit Vadileri ile bu vadileri besleyen Sakarat ve Boğalı
Yaylalarındaki tarımın riske gireceğinden endişe
etmeye başlamışlardır. Zira altın
ayrıştırmada kullanılan siyanür; toprağı, suyu ve
canlıları öldüren tehlikeli bir maddedir onlar için. Sadece Erbaa ve
köyleri değil, aynı zamanda Amasyanın Taşova ilçesinin 24
köyü de siyanür riski altındadır. Bu bölge böyle bir tehditle
karşı karşıya kalırsa yoğun bir göç hareketinin
başlaması kaçınılmaz olacaktır. Bundan dolayı
Erbaa ve Taşovada yaşayan vatandaşlarımız,
yaratacağı siyanür riskinden ötürü çalışmaların
durdurulmasını talep etmektedirler. Biz İYİ PARTİ
olarak bu konuda vatandaşlarımızın yanındayız.
Kaz Dağlarını, Fatsayı vahşi madencilik ve rant için
feda eden iktidara çağrı yapıyoruz: Erbaanın ve
Taşovanın su kaynaklarını, yaban hayatını ve
tarım alanlarını tehdit eden bu girişimlere bir an önce
Dur. deyin.
Sayın milletvekilleri, İYİ PARTİ
olarak madenciliğe karşı değiliz, lakin yer altı
kaynaklarımızın sürdürülebilir şekilde
kullanılmasını savunuyoruz.
Konuşmama son verirken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında Anayasada belirtilmiş. Anayasada
belirtilen nedir? Normalde, devlet, toprağı korumak zorunda, iyi
kullanıma açmak zorunda; talan etmemesi gerekir, tam tersine iyi
tarım alanlarını geliştirmesi lazım. Dünya şu
anda neyi konuşuyor? Tüm dünya, pandemi sürecinde, doğayla nasıl
barışık yaşayabiliriz, tarımı nasıl
geliştirebiliriz, gıda krizine girmemek için neleri yapabiliriz
Peki, burada ne oluyor? Burada nasıl ki her şey birilerine,
yandaş dediğimiz kesime aktarılıyorsa, Anadolu
dediğimiz, Türkiye dediğimiz çok zengin alanlar resmen talan
ediliyor; dağlar, ırmaklar, nehirler, doğası, tarihi yok
ediliyor. Ne için? Para için. Para ne için? İnsanların
sağlığı için. Siz sağlığı tehdit
ederseniz, siz dikkate alamazsanız her şey biter.
Nedir, ilk altın muhabbeti 1996
yılında -hepimiz gözümüzde canlandıralım- Bergama köylüleri
sayesinde Türkiyenin hafızasında yer edindi. Çizgili
pijamasıyla, zinciriyle, boğaz köprüsüyle
Ve bu kadar süre geçti, bu
güne geldik, aynı şeyleri konuşuyoruz.
Baktığımızda Hasankeyf yok oluyor,
baktığımızda Sasonda HESler kuruluyor,
baktığımızda Artvinde bir yığın işlem
yapılıyor, Kaz Dağlarında bir yığın
işlem yapılıyor. Ne oluyor? Yeşil yok ediliyor. Ne oluyor?
Yer altı yok ediliyor, yer üstü yok ediliyor ve artık buna itiraz
eden sadece siyasi partiler değil köylüler ve oradaki
yaşayanlardır. Çünkü bu girişimlerde hiçbir zaman onlardan
görüş alınmıyor.
Buradan, Halkların Demokratik Partisi olarak
Yeşil Erbaa Çevre Platformuna da saygılarımızı
sunuyoruz çünkü büyük bir mücadele yürütüyorlar. Ve şunu da biliyoruz: 1
gram ham altın için 5 milyon gram toprak, çakıl işleniyor ve
yaklaşık 5 ton su harcanıyor. Tokat Erbaada yapılan alanda
ne olacak biliyor musunuz? Erbaanın suyunun yüzde 60ını
karşılayan bir bölgenin suyu zehirlenebilecek, havası
zehirlenebilecek, ortam yok olacak, orman yok olacak, hayvancılık yok
olacak; birçok şey bitecek.
Siz, dağlarla barışık
değilsiniz, ormanlarla barışık değilsiniz, ovalarla
barışık değilsiniz, yaylalarla barışık
değilsiniz. Eğer bunları düşünüyorsanız
araştırılması lazım, bunların önlenmesi
lazım. Bunlara yanaşmadığınız gibi sadece ismi
belli olan, belli firmalara, belli yerlerde çalışanlara da ülkenin
altın için altını üstünü yerle bir ediyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Arslan
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ARSLAN (Tokat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
Genel Kurulu, aziz milletimizi ve Tokatlı hemşehrilerimi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Maden İşleri
Genel Müdürlüğü tarafından 2018 yılında yapılan
çalışmayla Tokatımızın Erbaa ilçesinde önergede
adı geçen firmaya altın arama ruhsatı değil, maden arama
ruhsatı verilmiştir.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Ne farkı var?
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Firma 5 maden
zikretmiş, bu konuda talepte bulunmuştur. Şu ana kadar herhangi
bir arama faaliyeti yapılmamıştır. Mevzuatımıza
göre, maden arama faaliyeti ayrı, maden arama ruhsatı ayrı,
maden işletme ruhsatı ayrıdır. Henüz arama faaliyeti için
izin verilmiştir. Arama bölgesinde maden bulunduğu takdirde, bu alan
yeniden Bakanlığımız tarafından ihaleye
çıkarılmaktadır. İhalenin gerçekleşmesi hâlinde de
madenin işletilmesi için çevresel etkilerin değerlendirilmesi
anlamında ÇED raporu alınacak, ayrıca il özel idaresinden de
işletme ruhsatı alınacaktır. Bu işlemler
gerçekleştirilmeden maden sahasında herhangi bir faaliyette bulunmak
mümkün değildir.
Grup önerisinde imzası bulunan hemşehrimiz
Kadim Beyin samimiyetinden, iyi niyetinden şüphemiz yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) O zaman destek
verin.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Firmaya 2 bin hektar alan
için ön arama izni verilmişse de an itibarıyla firmanın arama
faaliyeti için müracaat ettiği alan 2 bin metrekaredir. Biraz önce Kadim
Beyin konuşmasında arz ettiği gibi geniş bir alanda
değil, sadece 2 bin metrekare alanda arama faaliyeti
yapılacaktır.
KADİM DURMAZ (Tokat) 20 hektar, 20 hektar.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Maden arama faaliyetinde
de hiçbir şekilde siyanür kullanılması söz konusu değildir.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Siyanüre hayır!
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, son yirmi beş yıl içerisinde ülkemiz 4 bin ton
altın ithal etmiştir; 2019 yılında da 160 ton altın
ithal ettik.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Saman bile ithal,
saman.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) 2003 yılında
Merkez Bankası rezervlerimiz 300 tonken, bugün Merkez Bankasının
altın rezervi 583 tona ulaşmıştır.
Biz, AK PARTİ Tokat milletvekilleri olarak
konuyu yakından takip ediyoruz. Arama aşamasında da maden
çıkarma aşamasında da ormana, çevreye, bitki yapısına,
su kaynaklarına, tarım alanlarına, hemşehrilerimize ve
bölgede yaşayan her türlü canlıya hiçbir şekilde zarar
verilmesine izin vermeyeceğiz. Eğer böyle bir hadise olursa biz bu
mücadelenin en önünde hareket edeceğiz.
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Destek verin önergeye,
destek verin!
MURAT BAKAN (İzmir) Geçmiş olsun,
geçmiş olsun; zarar olduktan sonra, doğa tahrip olduktan sonra ne
kıymeti var?
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) AK PARTİ
milletvekilleri olarak, siyanürle veya başka bir usulle
insanımıza zarar verecek hiçbir çalışmanın
yanında olmadık, olmayacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Tamam
evet deyin o zaman, destekleyin.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Yanında
değil, önünde oldunuz zaten; mesele o ya. Bak, içindesiniz, önündesiniz!
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) AK PARTİ
hükûmetleri, 2002 yılından bu yana çevreye en büyük
yatırımı yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Arslan.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Son on sekiz yılda
yapılan çevre yatırımları, seksen yılda yapılan
yatırımların 100 katından fazladır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arslan, teşekkür
ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın Biçer
Karaca, Sayın Yıldız, Sayın Bülbül, Sayın Köksal,
Sayın Beko, Sayın Karadeniz, Sayın Ünsal, Sayın Sertel,
Sayın Aytekin, Sayın Tanal, Sayın Özer, Sayın
Kılınç, Sayın Keven, Sayın Durmaz, Sayın Tuncer,
Sayın Önal, Sayın Zeybek, Sayın Bayraktutan.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.09
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula verenler lütfen Genel Kurul
salonundan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Tokatın Erbaa ilçesindeki madencilik faaliyetlerinin bölgeye olası
etkilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3474) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Aralık 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, son derece yoğun
bir gündemimiz var ve önümüzde bitirmemiz gereken önemli işler var ve
belli bir takvime bağladık. Rice ediyorum, lütfen Genel Kurul salonu
civarından ayrılmayalım. Yani şu an kaybetmiş
olduğumuz süre bugün için tam bir saat.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Konya Milletvekili
Selman Özboyacı ve Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile
60 milletvekilinin Türkiye Çevre Ajansının Kurulmasıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Çevre Komisyonu raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin Türkiye
Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
3 Aralık 2020 tarihli 23üncü Birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 232
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 13üncü
maddenin önerge işleminde kalınmıştı.
13üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansı Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
13üncü maddesinin çerçeve hükmüne sekizinci ibaresinden önce gelmek üzere
altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ibaresi ile maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hanelerde günlük 100 litreye kadar kullanımlar
için su faturası tahsil edilemez. 100 litre üzeri kullanımlar her
ilave 50 litrede kademeli artarak faturalandırılacaktır. Tüm
hanelerde su tüketim bedeli dışında hiçbir ad altında su
kullanımı, atık bedeli ve benzeri adlar altında tahsilat
yapılamaz. İşletmelerde atık su tüketim bedeli tahsil
edilebilir.
Murat
Çepni Ömer Faruk
Gergerlioğlu Züleyha
Gülüm
İzmir Kocaeli İstanbul
Muazzez
Orhan Işık Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu
Van Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Çepninin.
Buyurun Sayın Çepni (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, toplamda yasayla ilgili fikirlerimizi fazlasıyla ifade
etmiştik. Bu yasa, bu torba yasa bir paralel bakanlık kurmayla ilgili
bir yasa. Ülkeyi bir şirket gibi yöneteceğiz. diyenlerin
Bakanlığı da şirketler koalisyonuna devretmesiyle ilgili
bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Yani tümüyle ruhuna
şirket mantığının, kâr mantığının,
esas olarak da sonuçlarla ilgilenen bir mantığın hâkim
olduğu bir yasa. Şimdi, evet, bu yasa Bakanlık yetkilerini
şirketlere devrediyor ve bu anlamda da denetimden çıkarıyor.
Şimdi, suyun doğal hâli yani
sularımız, derelerimiz zaten şirketlere havale edilmişti,
şirketlerin kâr hırslarına teslim edilmişlerdi,
peşkeş çekilmişlerdi. Şimdi de bu yetmiyor, aynı
zamanda, atık sular, atık suların yönetimi denildiği
üzere de yine şirketlere aktarılıyor.
İktidara göre boşa akan sular zaten zarar,
Sular akarken bakmamalı." diye düşünüyor. Dolayısıyla
bu maddede buna dair de bir düzenleme var.
Şimdi, Türkiye su fakiri bir ülke; buna dair
dün epeyce kapsamlı tartışmalar yapmıştık.
Türkiyenin orta ve güney bölgeleri kuraklaşmayla karşı
karşıya, Karadeniz Bölgesi de yine yakın bir zamanda diyelim ki
orta ve güney bölgelere dönüşebilecek durumda, bu risk altında. Yani
iklim krizinin yarattığı sonuçlar ve yine doğa, orman ve su
talanının yarattığı sonuçlarla karşı
karşıyayız.
Öncelikle şunu söyleyelim: Su bir kaynak
değildir. Yani suyu bir kaynak olarak gördüğünüzde doğal olarak
ondan rant elde etmeyi, kâr elde etmeyi doğal olarak görürsünüz. Su bir
varlıktır; yani su, doğayla barışık bir biçimde
ele alınması gereken bir varlıktır. Dolayısıyla
kaynak dediğinizde bu, insana ait bir tanımlama olur;
dolayısıyla kaynak yerine biz varlık kavramını
kullanıyoruz. Zaten mesele de esas olarak bu kavramsallaşmadan
çıkıyor; siz doğayı kaynak olarak görüyorsunuz, bizse
doğayı bir varlık olarak görüyoruz, insana ait olmayan bir
varlık olarak görüyoruz. Şimdi, burada Kirlet ve temizle; zehirle
ama temizle; talan et ama yasalara uygun yap ama bugün yasaları da buna
uygun hâle getir. aşamasındayız. Yani, zaten dün
itibarıyla bütün yasalar ve devlet kurumları bu talan
politikalarının önünü açmak için canhıraş
çalışırlarken bugün şirketler şunu talep ediyorlar:
Biraz daha sorunsuz, biraz daha acele kâr etmeye ihtiyacımız var,
dolayısıyla yasaları da buna uygun hâle getiriyoruz.
Şimdi, bu çalışmayla su
sağlığı açısından büyüyen kentler meselesi var;
yani suyun korunması meselesi yani varlık olarak ele
alınması meselesinin ele alınırken uyulması gereken,
dikkat edilmesi gereken belli başlı meseleler var. Bunların
başında iklim krizi geliyor yani küresel iklim krizi geliyor. Dolayısıyla
iktidarın suyu koruma politikasının başında iklim
krizine karşı adımlar atması geliyor. İkincisi,
kentlerin yeniden yeniden büyütülmesi ve beton mezarlıklarına
dönüştürülmesi politikalarından vazgeçilmesi gerekiyor. Örneğin
-Kanal İstanbul politikası- Kanal İstanbul Projesi bu konuda çok
tipik bir proje. Yani siz Kanal İstanbulu yaparken bir kente bir kent
daha ekliyorsunuz. Dolayısıyla su kullanımını çok daha
fazla artırırken, aynı zamanda, yaptığınız
projenin kendisi zaten barajların, su barajlarının, su
kaynaklarının, su varlıklarının tahribatının
üzerine kuruluyor. Dolayısıyla su varlıklarına üç türlü bir
saldırı söz konusu. Bir: Küresel iklim krizine karşı
yapmadığınız politikalar. İki: Talan, doğa
talanı. Üçüncüsü de bu kentlerin betonlaştırılması.
Dolayısıyla şimdi burada, aynı zamanda bir kooperatifleştirme
politikası da var bu maddede. Şimdi, dünyada da kooperatifler var.
Fakat kooperatif nedir? Kâr gütmeyen, insanların kolektif olarak dâhil
olduğu mekanizmalar. Şimdi AKP elindeyse bu kooperatifler kaçınılmaz
olarak şirketleşecektir -yani bunun örnekleri çok sayıda var-
bu, aynı, yenilenebilir enerji meselesine benzeyen bir mesele.
Yenilenebilir enerjiyi savunmakla beraber, AKP tarzı bir kâr siyasetinin
elinde bu araçlar ne oluyor? Kâr hedefleyen araçlara dönüşüyor. Dolayısıyla
bu maddenin kendisi esas olarak suyu şirketlere devreden bir maddedir.
Reddettiğimizi belirtiyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
13üncü maddesinde yer alan Bakanlıkça ibaresinin Bakanlık
tarafından şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Aydın
Özer Murat
Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman Bülbül Mahir
Polat Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Aydın İzmir Bursa
Barış Karadeniz Gülizar Biçer Karaca Ednan Arslan
Sinop Denizli İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gülizar Biçer Karacanın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle -maddeye
geçmeden- bu kürsüden teşekkür etmeyi borç biliyorum.
Sayın Genel Başkanımızın
Bir şehit yakınına 121 lira maaş
bağladınız. ifadesinden sonra Malatya Milletvekili Sayın
Öznur Çalık bugün bir açıklama yaptı, açıklamada dedi ki:
Polis şehit 6 bin küsur, şu şehit bin küsur
Yani
şehitler arasındaki ayrımı açıkça itiraf etti. Ben bu
kürsüden kendisine öncelikle teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, buradan soruyorum: Şehitleri kaç
sınıfa ayırdınız? Bu şehitler hangi
sınıfta yer alıyor? Sınıflandırmada
dayanağınız nedir? Bir polis şehidimizin yakını 6
bin kusur maaş alır iken aynı saldırıda şehit
düşen genç arkadaşımızın annesine 121 lira
maaşı hangi vicdanla, hangi dayanakla, hangi gerekçeyle
bağlayabiliyorsunuz? Bunun, bu kürsüden hesabını sormak
istiyoruz.
Biz yıllardan beri şunu söyledik:
Şehitlerde ayrım gayrım olmaz; 15 Temmuz şehidi, terör
şehidi, polis şehit, sivil şehit, asker şehit
Bu topraklar
için, bu bayrak için, bu millet için, bu vatan için şehit düşen
herkes şehittir ve bunlar arasındaki ayrımı
kaldırın, bunlara eşit haklar tanıyın dedik, her
seferinde inkâr ettiniz. Öznur Çalık bugün, bu şehitler arasında
bizim bütün savlarımızı, bütün iddialarımızı
kanıtladı ve itiraf etti.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Çevre
Ajansı kuruluşuna değinmek isterim. Çevre Ajansı
kurulacak. dendiğinde gerçekten çok heyecanlandım; zannettim ki
Avrupa Çevre Ajansı kapsamında bir ajans olacak ama önümüze gelen
teklife baktık ki hiç alakası yok. Çevre Ajansında kimler görev
alacak; hangi nitelik, hangi özelliğe göre görev alacaklar; yönetim
kuruluna atanacakların ya da Çevre Ajansı başkanının
nitelikleri ne olacak, hiç belli değil. Şimdi, ben bu nitelikleri sizlere
buradan saymak istiyorum: Öncelikle saraya koşulsuz biat edecek ya da
Konuşurum ha! diyerek böyle bir ajansta yer kapacak. İkincisi, ya
önceki vekil olacak ya daha önce yönetim kurulu üyelikleri olacak,
yardımcı olacak ve 2nci, 3üncü, 4üncü maaşı almaya hak
kazanmış birisi olacak. Eğitim durumu aranıyor mu diye
baktım, boşuna arıyorum; eğitim durumuna gerek yok ki,
zaten siz nasıl olsa atayacağınız yönetim kuruluna sahte
bir diplomalı bulur, oraya oturtursunuz. Yani bu Ajans yeni Hamza Yerlikayalara
yer açacak ve milletin alın teriyle ödediği vergileri
yandaşlarınıza aktarmanın bir başka formülü olarak
kullanılacak.
Peki, Ajansın bütçesi neye göre harcanacak?
Aynen şöyle: Uygun görüldüğü durumlarda belediyelere, il özel
idarelerine, kurumlara, derneklere, vakıflara. Yani kime
harcayacaksınız yani kime kaynak aktaracaksınız bu ajans
görüntüsüyle? Şunlara: Kendi belediyelerinize, çoğunlukta
olduğunuz il özel idarelerine, Ensar, TÜGVA, TÜRGEV gibi vakıflara
kaynak yaratmak için yeni bir yapı oluşturuyorsunuz.
MURAT BAKAN (İzmir) - 5li çeteye, 5li çeteye.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) 5li
çeteye tabii ki.
Yine, amacına baktım, amacında diyor
ki: Çevre kirliliğini önlemek, yeşil alanların
korunmasına, iyileştirilmesine, geliştirilmesine katkı
sağlamak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının neler
yapacağına, görevlerine baktım, aynı şey.
Değerli arkadaşlar, siz, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına paralel bir yapı mı
oluşturuyorsunuz? O zaman ya Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının görevlerini, Bakanlığın yaptıklarını
beğenmiyorsunuz, alternatifini yaratıyorsunuz ya da Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı denetime tabi, buradan
harcayacağınızın, kaynak aktaracak
olduklarınızın denetime tabi olmasını istemiyorsunuz,
denetimsiz, denetlenmeyen, ülke kaynaklarını, vatandaşların
alın terini kaynak olarak aktaracağınız paralel bir
bakanlığı hayata geçirmek istiyorsunuz.
MURAT BAKAN (İzmir) Rant ajansı!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu ifade etmek isterim:
Gerçekten, ajanslar, yapılar kurarak ülkeye katkı verdiğinizi
ifade ediyorsunuz ama bu millet artık inanmıyor çünkü kurduğunuz
her ajansı, her birimi, her kuruluşu, her yeni yapıyı kendi
yandaşlarınızın ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci
maaşları alması için, bu ülkenin kaynaklarını aktarmak
için aracı olarak kullanıyorsunuz.
O nedenle, Çevre Ajansının hem
yapısı hem denetlenemiyor olması hem de kaynaklarının,
bütçesinin nasıl ve nereye aktarılacağına ilişkin
açık ve net ibareler olmadığı için biz bu kuruluşa ve
bu maddeye hayır oyu vereceğimizi buradan ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin,
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesine arz ve teklif
ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Altıntaş
Adana Konya Ankara
Şenol
Sunat Erhan
Usta Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Samsun Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Erhan Ustanın.
Buyurun, Sayın Usta. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
13üncü maddesi üzerindeki önergemiz üzerine söz aldım. Genel Kurulu ve
sizleri saygıyla selamlarım.
Şimdi, tabii, bu katı atıkların
geri dönüşüm meselesi çok önemli, Türkiye milyarlarca dolarını
burada heba ediyor maalesef. Fakat AK PARTİ birçok konuda çok kötü
performans gösterdiği gibi, bu konuda hele hiç performans göstermedi,
karneniz tamamen zayıf. Yani şu andaki bu kanun teklifiyle getirilen
düzenlemelerin de herhangi bir etkisinin olacağını çok fazla
düşünmüyorum.
Ancak benim bugün üzerinde durmak istediğim
esas konu, bugünkü Resmî Gazetede bir Cumhurbaşkanı kararı
yayımlandı, -3321 sayılı Kararname- burada, 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununda bir değişiklik
yapılıyor, daha doğrusu bir kıyak yapılıyor, ben
onu gündemimize getirmek istiyorum. Yapılan şey şu -belli bir
süre için bu yapılıyor- kararname diyor ki: Bankalar borçlanma
kâğıdı, tahvil veya bono ihraç ederlerse bunlardan elde edilecek
faiz gelirlerini de kademelendiriyor, sıfıra kadar vergiyi,
stopajı düşürüyor. Ayrıca, bunların alım
satımından elde edilen gelirlerde vergiler düşürülüyor. Vadesi
veya elde tutma süresi bir yıldan fazla olursa burada da stopajı
sıfırlıyor.
Şimdi, bunu nasıl bir ortamda
yapıyor? Bugün, bir pandemi var, zaten ekonomik kriz var, millet zorda,
esnaf sıkıntıda. Asgari ücretlinin yüzde 15ten, yüzde 20den
vergilendirildiği bir ortamda, kirasını ödeyemeyen esnafın
kira stopajının yüzde 10 olarak tutulduğu bir ortamda üst gelir
grubuna, faiz geliri elde edenlere bir vergi kıyağı
yapılıyor. Dolayısıyla bu anlamda çok manidar
bulunduğu ortam.
Şimdi, arkadaşlar, dünyada sıfır
faiz var diyoruz. Ülkemizde politika faizi yüzde 15, şu anda mevduat faiz
oranları yüzde 18 civarında, kredi faizlerinin yüzde 30lara
yaklaştığı bir ortamda yani faiz geliri elde edenlerin
kazancının, göreceli olarak baktığımızda, çok
ciddi olarak yükseldiği bir ortamda, yani onların gelirlerinin zaten
arttığı bir ortamda, onlara bir vergi avantajı
sağlanıyor. Yani bu ne kadar mantıklı, ne kadar
anlamlı bunu siz düşünün. Hem yüksek faiz oranlarından geliri
arttı hem de vergilerini düşürerek onların gelirini bir miktar
daha artıracak bir düzenleme yapılıyor, bunun
mantığını anlamak mümkün değil.
Biliyorsunuz, bu pandemi sadece ülkemizde değil
bütün dünyada gelir adaletsizliğini artırdı. Yani Türkiyede de
dünyanın diğer ülkelerinde de pandemiden dolayı çünkü sabit
gelirli olanlar gelirini istediği gibi artıramıyor, küçük
esnafların, efendim, iş yerleri kapalı, dünya kadar işsiz
var, dolayısıyla gelir adaletsizliği arttı. Böyle bir
ortamda dünyanın tartıştığı ne biliyor musunuz?
Biz üst gelir gruplarından nasıl daha fazla vergi alırız da
bu geliri azalan veya hiç geliri olmayanlara nasıl para transfer ederiz
diye dünyanın bunu düşündüğü bir ortamda,
Cumhurbaşkanının kararnamesi üst gelir gruplarına bir vergi
kıyağı yapıyor. Yani bunu artık sizlerin aklına
ve vicdanına emanet ediyorum; bu kabul edilebilir bir şey değil
arkadaşlar.
Bakın, bütçe dediğimizde, vergi
dediğimizde, bunlar bir tercihler sistemidir. 2021 yılı bütçe
açığı, biliyorsunuz ki 245 milyar lira olarak öngörülüyor. Geçen
yıl bütçede 100 milyar lira sapma olduğunu varsayarsak -hadi bu
yıl biraz mali disiplin oldu ama en az bu 50 milyar, 100 milyar lira
sapacaktır- 300 milyar liranın üzerinde bir bütçe
açığının öngörüldüğü bir dönemde, gelir
adaletsizliğinin arttığı bir dönemde, devletin vergiye
ihtiyacının olduğu bir dönemde bir avuç -AK PARTİnin
tabiriyle söylüyorum- faiz lobisine bir kıyak yapılmasını
hangi vicdanla yapıyorsunuz, hangi akılla yapıyorsunuz? Bunun
iktisadi mantığı da yok, bunun ahlaki mantığı da
yok; dolayısıyla bu son derece yanlıştır.
Tabii, bunun niye yapıldığını
da anlamak çok zor değil. Niye? Çünkü maliye tamtakır; hazine
tamtakır; merkez bankası rezervleri bitmiş, eksiye
düşmüş tamtakır; kamu bankaları ciddi risk altında, sıkıntıda;
e, belli ki şimdi özel bankalar da borçlanmakta zorlanıyor,
onların borçlanmasını kolaylaştırmak için bir
kısım üst gelir gruplarına faiz kıyağı
yapıyoruz; bunlar kabul edilebilir bir şey değildir. Biz zaman
zaman, evet, AK PARTİnin politikalarını eleştirdik. Biz
dedik ki: Piyasayla restleşmeyin. Biz Piyasayla restleşmeyin.
dedik, siz piyasalara teslim oldunuz. Bu, piyasaya teslim olmaktır.
Şu anda alınan kararlara dikkat edin, hepsi piyasanın talep
ettiği ve acımasızca kararlar alınıyor, bu
kararların Türkiyeyi iyi yere götüreceğini düşünmek mümkün
değildir. Bir hatayı başka bir hatayla düzeltme gibi bir yolu
tercih ettiniz. Bu yol, yol değil, bu yoldan dönmek lazım. Burada
yapacağımız şey -tekraren söylüyorum- üst gelir
gruplarının ve özellikle sermaye kazançlarının daha fazla
vergilendirilmesini gündemine alması gerekir Hükûmetin de bu Meclisin de;
bu yapılmıyor, bunun tam tersi yapılıyor. Üst gelir
gruplarına vergi kıyağı yapılıyor Altta
kalanın canı çıksın. deniliyor, bunu kabul etmek mümkün değildir.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN
oylarınıza sunuyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yoklama istedik.
BAŞKAN Peki, önerge oylamasından önce
bir yoklama talebi vardır: Sayın Özkoç, Sayın Özer, Sayın
Beko, Sayın Yıldız, Sayın Sümer, Sayın Kaya,
Sayın Köksal, Sayın Bülbül, Sayın Ünsal, Sayın Aytekin,
Sayın Şahin, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Kılınç,
Sayın Keven, Sayın Durmaz, Sayın Tığlı,
Sayın Tuncer, Sayın Önal, Sayın Karadeniz, Sayın Hancıoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.42
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.47
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 232 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde Samsun Milletvekili Erhan Usta ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
14üncü maddede 2si aynı mahiyette olmak üzere
4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Metin
Ergun
Adana Konya Muğla
Şenol
Sunat Erhan
Usta Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Samsun Mersin
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Vecdi
Gündoğdu Ahmet
Önal Murat Bakan
Kırklareli
Kırıkkale
İzmir
Aydın
Özer Süleyman
Bülbül Nurhayat Altaca
Kayışoğlu
Antalya
Aydın Bursa
Barış
Karadeniz Mahir
Polat Ednan Arslan
Sinop İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Metin Ergunun.
Buyurun Sayın Ergun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
METİN ERGUN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin
14üncü maddesi hakkında İYİ PARTİ Grubu olarak
verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama biz Milaslıları sevindiren
güzel bir haberi sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum.
Muğlamızın en önemli bitkisel ürünlerinden birisi olan Milas
zeytinyağının Avrupa Birliği tarafından coğrafi
işaretli Türkiyede 5inci ürün olarak tescil edildiğini
öğrendik. Bu konuda emeği geçen Milas Ticaret ve Sanayi
Odasının Değerli Başkanı Reşit Özere, yönetim
kurulu üyelerine, Muğlalı ve Milaslı hemşehrilerimiz
adına teşekkürlerimi iletiyor, tebrik ediyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Milas
zeytinyağı üreticilerimize hayırlı olmasını
diliyorum.
Muhterem milletvekilleri, çevreyle ilgili bir
teklifi görüşüyoruz ama bu teklifte acil çözüm bekleyen çevre
sorunlarına karşı sadra şifa bir düzenleme göremiyoruz.
Hâlbuki, Türkiye'nin çok ciddi çevre sorunları vardır. Her yıl
on binlerce vatandaşımız hava kirliliğinden dolayı
erken yaşta hayatlarını kaybetmektedir. Mesela, Avrupa
İklim Eylem Ağının raporuna göre, Muğlada 3 termik
santralin sebep olduğu hava kirliliğinden dolayı otuz yedi
senede 45 binden fazla vatandaşımızın hayatını erken
yaşta kaybettiği hesaplanmaktadır. Yer altı ve yer üstü
sularımız büyük oranda kirlenmiş durumdadır. Ülke olarak su
stresi yaşayan ülke kategorisinden su fakiri bir ülke kategorisine girmek
üzereyiz. Topraklarımızı erozyonla kaybettiğimiz
yetmiyormuş gibi, siyanürle ve çeşitli kimyasallarla âdeta bilerek
yok ediyoruz. Her şeye rant gözlüğünden baktığı
intibasını veren iktidarın acımasız politikaları
sebebiyle ormanlarımızı ve tarım arazilerimizi
kaybediyoruz. Yani âdeta intihar edercesine doğayı ve çevreyi yok
ediyoruz.
Muhterem milletvekilleri, hem ülkemizi hem de
dünyayı ciddi şekilde etkilemeye başlayan iklim krizinin
artık içinde bulunuyoruz. İklim değişikliğine
bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık ve susuzluk riski tüm
Türkiye'yi kuşatmış durumdadır. Mesela, Edirnede Meriç
Nehrinde su seviyesinin düşmesi sonucu kum adacıkları ortaya
çıkarken Karadenizde yağış miktarları geçmişe
göre yarı yarıya azalmıştır. Yine, İzmirde geçen
kasım ayında metrekareye 92 kilogram yağmur düşerken bu
yıl 1,5 kilogram yağmur düşmüş ve barajların dibi
görünür olmuştur. Kısacası, Anadolu susuzluktan âdeta
kavrulmaktadır. Çiftçi buğdayını ekemezken zeytin ve
incirler dalda kurumuştur. İktidar, iklim
değişikliğinin sebep olduğu kuraklık, sel ve
aşırı sıcak tehlikelerine karşı harekete geçmek
yerine bu riskleri artıran bir siyaset izlemektedir. Mesela ormanları
ve sit alanlarını kurutma pahasına madencilik faaliyetleri
teşvik edilmektedir; filtresiz termik santraller yıllarca görmezden
gelindiği gibi, yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızı
kirleten endüstriyel tesisler de görmezden gelinmektedir.
Sayın milletvekilleri, konuşmama son
vermeden evvel, iktidarın çevre siyasetinin bir laboratuvarı hâline
gelen seçim bölgem Muğladan da bahsetmek isterim. İktidar gözlerini
Muğlaya dikerek Hangi kıyıdan, hangi ormandan, hangi sit
alanından ne gibi rant sağlayabiliriz? diye tüm gücüyle âdeta
savaş vermektedir. TEMA Vakfına göre, Muğlanın yüz
ölçümünün yüzde 59u, ormanlık alanların ise yüzde 65i maden
ruhsatlı hâle gelmiştir. Bu haritada gördüğümüz gibi, bütün
sarı, kırmızı ve kahverengi olanların tamamı
ruhsatlı alan. Denetimsiz maden ocakları Milas gibi beldelerimizi
tehdit etmeye başlamıştır. Âdeta akıllı orman
yangınlarıyla dolaylı olarak yağmalanan Muğlanın
beldeleri artık doğrudan imar değişiklikleriyle, madencilik
çalışmalarıyla ve sözde kıyı projeleriyle ranta ve
talana kurban edilmek istenmektedir. Bugün de Akyakada, Gökovada, Bodrumda
ve Muğlanın her bir köşesinde aynı oyun
oynanmaktadır.
İYİ PARTİ olarak iktidara bir kez
daha sesleniyoruz: Muğlayı sizin rant projelerinize kurban
ettirmeyeceğimizi aklınızdan çıkarmayın ve bir an önce
elinizi cennet Muğlamızdan çekin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ahmet Önalın.
Buyurun Sayın Önal. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde parti
grubum adına söz almış bulunuyorum. Öncellikle aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, getirilen düzenlemenin
14üncü maddesiyle Çevre Kanununun 10uncu maddesinde yer alan proje
tanıtım dosyası ibresi başvuru dosyası
şeklinde değiştirilmektedir. Teklifin 14üncü maddesi
yürürlüğe girerse ÇED başvuru dosyası üzerinden olumlu ya da
olumsuz kararı verilebilecektir. Teklifin ilk hâlinin
yarattığı sorunlar partimizce de eleştirilmiş,
bazı maddeler kanun teklifinden çıkarılsa da kanunun bütünü
çevreyi koruyucu düzenlemelerden uzak kalmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarı çevreye
ve doğaya verdiği zararlarla hatırlanacak.
İktidarınızda maden ocakları, HESler, termik santraller,
hayalî mega projelerle doğa katliamları yaşandı. Yine sizin
döneminizde yaklaşık Çanakkale büyüklüğünde ormanlık alan
yok oldu. Olası bir depremde -Allah göstermesin-
vatandaşımıza toplanacak alan kalmadı. Dünyada birçok ülke
nükleer santralleri kapatırken bizde tam tersi oldu.
Değerli arkadaşlar, sizlere bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum: Vatandaşımızın derdi
getirdiğiniz kanun teklifi değildir.
Vatandaşımızın sorunu ekmek kavgası, geçim
sıkıntısıdır. Ülkemizde işsiz sayısı 10
milyonu geçmiş durumda. Asgari ücret asıl ücret olmuş.
Yurttaşlarımızın yüzde 70i yoksulluk hatta açlık
sınırının altında maaş alıyor.
Getirdiğiniz bu kanun teklifi yerine asgari ücretlilerimizin ya da
ortalama 1.500 TL emekli maaşı alıp torununa harçlık
veremeyen emeklilerimizi konuşuyor, onların sorunlarını
çözüyor olabilirdik. Üniversite mezunu olmasına rağmen iş
bulamayan, babasından, annesinden harçlık almaya utanan 20-25
yaşındaki gençlerimizin kaybolan umutlarını yeniden
yeşertmek için çalışma yapabilirdiniz. Yine, getirdiğiniz
bu kanun teklifi yerine atanamayan, atanamadığı için
tezgâhtarlık, seyyar satıcılık yapan öğretmenlerimizin
sorunlarını tartışabilirdik, belki bir çözüm
getirebilirdik. (CHP sıralarından alkışlar)
Bilgisayarı, tableti, interneti hatta televizyonu olmadığı
için uzaktan eğitime erişemeyen yüz binlerce çocuğumuza
nasıl eğitim vereceğiz, onların sorunlarını
nasıl çözeceğiz diye bir çalışma yapabilecekken siz bu
ülkenin eğitim hakkından mahrum kalan çocukların çaresizlikten
evine giremeyen babalarının sesini duymamayı tercih ettiniz.
Pandemi döneminden beri insanüstü gayret ve çabalarla mücadele eden, toplum sağlığını
kendi sağlığının önüne koyan fedakâr sağlık
çalışanlarımızın sorunlarını
konuşabilirdik. Tüm sağlık çalışanlarımıza
istisnasız birer maaş ikramiye verebilirdik. Performans
ödemelerindeki adaletsizliği kaldırabilir, tüm sağlık
çalışanlarımıza seyyanen zam yapabilirdik. Mesela,
yazın 40 derece sıcakta tarlada, bağda bahçede
çalışan, üreten ama son on sekiz yıldır emeğinin
karşılığını alamayan çiftçilerimize sahip
çıkabilirdik. Buğdayda, arpada, mısırda gümrük vergisini
kaldırıp yabancı çiftçiye sahip çıkmak yerine, bu ülkenin
öz evladı olan, hepimizi doyuran Türk çiftçisine sahip çıkabilirdik.
(CHP sıralarından alkışlar) Hangisini sayalım
değerli arkadaşlar? Artık vatandaş evine ekmek götüremiyor,
çoluğunun çocuğunun yüzüne bakamıyor.
Bakın, sizlere birkaç temel gıda
maddesinin ortalama güncel fiyatlarını vermek istiyorum: 5 kilo
ayçiçek yağı 70 TL, 1 kilo zeytinin, 1 kilo peynirin fiyatı 40
TL olmuş. Yarım kilo çay 20 lira. Un fiyatları, şeker
fiyatları almış başını gitmiş.
Kırıkkalede 210 gram ekmeğin fiyatı 1 liradan 1,5 liraya
çıkmış. Sizin umurunuzda mı bilmiyorum. Seçim bölgem,
memleketim, doğduğum, büyüdüğüm şehir Kırıkkale
her gün eriyor, küçülüyor, göç veriyor. İçimiz yanıyor ama
bunları sizlere anlatamıyoruz değerli arkadaşlar. Tüm
bunları konuşmak, tartışmak, çözüm üretmek gerekirken siz
ne yapıyorsunuz? Birtakım sanal gündemlerle bu Meclisi, aslında
milletimizi oyalamaya devam ediyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Amacınız, gerçekler konuşulmasın,
duyulmasın, tartışılmasın istiyorsunuz ama nafile.
Bakın, başta Kırıkkale olmak
üzere Türkiyemizin her yerinden yurttaşlarımız telefonla,
mesajla bize ulaşıyorlar. Toplumun her kesiminden, her meslek
grubundan, her yaştan yurttaşımız: Erken seçim var
mı? Ne zaman seçim olacak? Bu iktidarı biz getirdik, ilk seçimde
biz götüreceğiz. diyorlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(CHP sıralarından Efendim, yoklama
talebimiz var. sesi)
BAŞKAN - Geç kaldınız.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben dedim efendim.
BAŞKAN - Kabul edilmemiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Geç kalmadım
efendim.
BAŞKAN Geç kaldınız Üstat.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, geç
kalmadım.
BAŞKAN İşlem başladıktan
sonra
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben geç kalmadım.
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
konuşma bitti, ayağa kalktık.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Geç kalmadım, tam
zamanında kalktım.
BAŞKAN İşlem başladıktan
sonra Sayın Özkoç.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır,
kalktık biz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Peki, Sayın
Başkan, her şeyde isteriz, hepsinde isteriz. Hayhay
Başkanım, hayhay.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan
"gelmek üzere ibaresinin "gelecek şekilde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu
İstanbul İzmir İstanbul
Kemal
Peköz Abdullah
Koç Ömer Faruk
Gergerlioğlu
Adana Ağrı Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Abdullah Koçun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde partim
adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, günümüz üretim
ilişkileri, küresel ve bölgesel çatışmalar, ekonomik, sosyal ve
siyasal krizlerin yanında ekolojik felaket ve krize neden olan bir dizi
siyasal yönetim biçimleri âdeta günümüz koşullarında kendi karnelerini
oluşturmaktadır. Ekolojik faaliyetler aynı zamanda
doğa-toplum metabolizmasını da bozan, tahrip eden felaketlerdir.
Yönetim anlayışları dünyada dokunmadığı,
kirletmediği hiçbir şey bırakmamıştır maalesef.
Canlı olan ne varsa metalaştırmaya, kâra dönüştürmeye
çalışan bir anlayışa sahiptir bu mevcut olan düzen.
Dünyanın bir ucundaki bir canlı avcısı elindeki dolarlarla
başka bir uçtaki coğrafyada bir katile dönüşebiliyor ve bir
hayvan avcısına dönüşebiliyor ne yazık ki. Bu katletme
zevkine yereldeki iş birlikçileri de ortak oluyor ne yazık ki.
Bakın, Dersim ve Toroslardaki dağ
keçileri, denizaşırı bir ülkeden gelen bir avcının
hedefi hâline gelebiliyor maalesef. Kutsal olarak addedilen
Hızırın davarı bu şekilde hedef hâline geliyor
değerli arkadaşlar. Bu kanuni katliama bir kanuni düzenleme de destek
veriyor ne yazık ki. Bakın, Türkiyede yürürlükte olan Kara
Avcılığı Kanunu bu düzenlemeyi getiren bir kanun. Bu
kanunun amacının millî ekonomi açısından faydalı
olacak şekilde değerlendirilmesi ve ilgili kamu ve özel tüzel
kişilerle birlikte iş birliğini yapmak suretiyle bu kara
avcılığını destekleyen bir kanun maddesi. Yine bu
kanunda birtakım komisyonlar oluşturuluyor, bu komisyonun
başında ise merkezde bakan ve bakan yardımcısı,
illerde ise valiler yer almakta.
Değerli arkadaşlar, bu kanunun diğer
bir maddesinde ise 5inci maddesinde ise algı yaratmak adına -bu
hayvan katliamlarına neden olmak üzere- av ve yaban hayatının
korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir yönetiminde kamuoyu
desteğinin sağlanması için toplumun bilgilendirilmesi
bilinçlendirilmesi ile avcıların ve toplumun eğitilmesi ve bu
işin bir şekilde desteklenmesi amacıyla ulusal ve yerel düzeyde
televizyonların desteğini sağlayacak bir ibare yer alıyor.
Diğer bir maddesinde, değerli arkadaşlar,
av ve yaban hayatı yönetimi ile avlanma planlarına göre
yapılacak avlanmalar için ücret belirleniyor Avlanma ücretleri, Genel
Müdürlükçe tahsil ediliyor. diye bir kanun maddesi var. Bu sistemler içinde
her canlı metadır ve bir kazanç alanı hâline getirilmiş
durumda.
Değerli arkadaşlar, yine bu kanunda,
16ncı maddede avcı turistler beraberlerinde ok-yay, yivli ve yivsiz
tüfeklerini beraberinde getirebiliyor yani bu, aynı zamanda bir spor
alanı olarak değerlendiriliyor. Bu kanunla, gelen paralı avcılar,
cephaneleriyle birlikte maalesef bu ülkeye gelebiliyor. Bu katliama spor
deniliyor. Bu anlayışı tümden reddediyoruz değerli
arkadaşlar.
Bu kanunun ortadan kaldırılması için,
bu kanunun rafa kaldırılması için Meclise sunmuş
olduğumuz bir kanun teklifi var. Onun için bu kanun teklifini de
desteklemenizi istiyoruz. Bakın, bu hayvanlara bu kanun kapsamında
kıyılıyor değerli arkadaşlar. Bu hayvanlar her sene
hedef hâline geliyor. Dersimde kutsal kabul edilen Hızırın
davarı olan bu hayvanlar maalesef hedef hâlinde.
Değerli arkadaşlar, bu katletme zevki,
yereldeki iş birlikçilerle birlikte -aynı zamanda bu kanuni
düzenleme- yılda binlerce canlı türünün yok olmasına neden
oluyor. Bakın, yılda 3 binin üzerinde canlı türü yok ediliyor,
her geçen gün canlıların yok olma hızı daha da
artıyor. Bakın, bu canlıları hedef alan bu Kara
Avcılığı Yasasının tamamen ortadan
kaldırılması için gereken bütün tedbirlerin alınması
gerektiğini biz burada haykırıyoruz.
Bu kadar ülke kaynağını çarçur eden
iktidar gözünü bu hayvanlara mı dikti değerli arkadaşlar?
Buradan kazanılacak paranın nasıl
harcandığını da çok iyi biliyoruz. Bu nedenle,
doğanın katliamına ve hayvanların katledilmesine engel
olunması için bu Kara Avcılığı Kanununun derhâl
ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergenin oylamasından önce bir
yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın Özer, Sayın
Yıldız, Sayın Sümer, Sayın Kaya, Sayın Köksal,
Sayın Bülbül, Sayın Ünsal, Sayın Aytekin, Sayın Şahin,
Sayın Arı, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Girgin,
Sayın Keven, Sayın Durmaz, Sayın Zeybek, Sayın Aygun,
Sayın Tanal, Sayın Beko.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nasıl var
Başkan, nasıl var?
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- 2872 sayılı Kanunun 12 nci
maddesini birinci fıkrasında yer alan Sahil Güvenlik
Komutanlığına, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununa göre belirlenen denetleme görevlilerine
ibaresi Türkiye Çevre Ajansına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Jandarma
Genel Komutanlığına ve Sahil Güvenlik
Komutanlığına şeklinde değiştirilmiştir.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Ramazan
Can Ergün
Taşcı
Çankırı Kırıkkale Ordu
Muhammed
Avcı Muhammed
Fatih Toprak Sadir Durmaz
Rize Adıyaman Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, çevre mevzuatı kapsamındaki
denetim yetkisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Türkiye
Çevre Ajansının yanı sıra Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Jandarma Genel Komutanlığına da devredilebilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Evet, önergeyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Önerge üzerindeki oylamadan önce bir
yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın Özer,
Sayın Yıldız, Sayın Sümer, Sayın Kaya, Sayın
Köksal, Sayın Bülbül, Sayın Ünsal, Sayın Aytekin, Sayın
Şahin, Sayın Arı, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Girgin, Sayın Keven, Sayın Durmaz, Sayın Zeybek, Sayın
Hakverdi, Sayın Aydın, Sayın Aygun.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren arkadaşlar Genel
Kuruldan ayrılmasın, sisteme giren arkadaşlar pusula vermesinler
lütfen.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın Erkan Balta?
ERTUNÇ ERKAN BALTA (Artvin) Buradayım.
BAŞKAN Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin dâhil
edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Aydın
Özer Murat
Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman Bülbül Mahir
Polat Barış
Karadeniz
Aydın İzmir Sinop
Ednan Arslan Erkan
Aydın
İzmir Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine söz talebi Sayın
Erkan Aydının.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli üyeler; 232 sıra sayılı Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elimizdeki şu kitapçığa
baktığınız zaman ve kanunun Çevre Ajansı
kurulması ve depozito yönetim sistemiyle ilgili genel gerekçelerini
okuduğunuzda, Adalet ve Kalkınma Partisini, doğayla, çevreyle,
yeşille çok uyumlu, on sekiz yıllık iktidarında da bunu
koruyan, kollayan bir parti sanırsınız. Ancak, biz, on sekiz
yıllık uygulamalara baktığımızda, durumun
aslında böyle olmadığını da çok iyi biliyoruz.
Peki, bu kanun niye geldi? Depozito yönetim sistemi,
aslında on sekiz yıllık AKP iktidarında
alışık olduğumuz, yandaşa yeni bir rant alanı
yaratmakla ilgili bir kanun. Burada, yandaşa depozito yönetim sistemiyle
ilgili yıllık 10 ila 20 milyar TL gibi bir kaynak yaratılacak.
Nasıl yapılacak? Yine bildik bir yöntemle, kamu-özel iş
birliği yöntemiyle bu kaynak, rantı bitmiş olan yandaşa
aktarılacak. Nerelerde yapıldı bu? Otoyollarda
yapıldı, havaalanlarında yapıldı, şehir hastanelerinde
yapıldı; şimdi de burada yapılmak isteniyor. Aslında
çok da bildik bir yöntem yap-işlet-kırışalım yöntemi
burada da ortaya çıkıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Peki, AKPnin doğayla, ormanla
sınavını söyledik. Kendi seçim bölgem olan Bursada
Yenişehir ilçesinin Kirazlıyayla bölgesinde maden için, o madenin orada
yapılmaması için köylüler bir buçuk yıldır direniyorlar,
Buraya bunu yapmayın; atamızdan, dedemizden gelen toprakları
mahvetmeyin. diyorlar ancak AKP iktidarı Lübnanlı şirkete bir
söz vermiş, şirket de mahkeme kararlarına rağmen orayı
talan etmeye devam ediyor.
Yine Uludağda, Uludağın
eteklerinde, orada, yüz yıllardır yaşanılan köylerde düz
kesim yapılıyor, ağaçlar katlediliyor. Bakın, kuraklık
var; yağmur duasına çıkıyorsunuz, hep birlikte
çıkıyoruz yağmur yağsın diye ama ağacı
keserseniz, yeşili yok ederseniz o yağmur nasıl yağacak?
9 köy muhtarı geçen hafta bana
ulaştı; Soğukpınar, Bağlı, Hüseyinalan,
Kirazlı Muhtarları; İçimiz yanıyor. Bu ağaçları,
yeşili yok etmeyin; daha sonra bunun sıkıntısını
hep birlikte yaşayacağız. diyorlar ancak AKP aynı
bildiğini okumaya devam ediyor.
Kasım ayı sonu gibi TEMA
Vakfının maden ve kömür işletmeleriyle ilgili bir raporu elimize
ulaştı. Türkiyede 2.800e yakın ihale yapıldı,
Kayseri ili kadar bir alanın ise talan edildiğini raporla ilettiler.
Biz de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına sorduk: Kaç tane ihale
yapıldı, kaç ruhsat verildi? Sağ olsun, cevap vermiş,
burada cevapta yazıyor. 546 adet ihale yapılmış, ne zaman?
2019un Temmuzundan 2020nin ortasına kadar. 264 adet de ruhsat
verilmiş. Bunun 13 ihalesi Bursa, 7 tane de yine ruhsat olarak
Uludağın eteklerinde... Yani günde yaklaşık 2 ihale
yapmışsınız, ne için? Doğayı, yeşili talan
edip maden şirketlerine peşkeş çekmek için ki bu
şirketlerin 118 tanesi de yabancı menşeli. Hani yerli, millî
diyoruz ya, 118 tanesi gelmiş -elin oğlu- buraları talan edip
yerin üstünü, altını mahvetmiş.
Arkadaşlar, vaktimiz kısa, eğer bunu
bu şekilde yapmaya devam ederseniz içecek su, yiyecek ekmek,
yaşayacak bir alan bulamayacağız. Bu ajans adı altında
getirdiğiniz, Çevre Ajansı adı altında getirdiğiniz
kanun teklifi de aslında on sekiz yıldır
yapıldığı gibi alanların birilerine peşkeş
çekilmesi diyorum.
Son olarak da bir Kızılderili atasözüyle
bitirmek istiyorum: Beyaz insan paranın yenmeyen bir şey
olduğunu akacak bir ırmak, altında serinlenecek bir orman ve
yiyecek bir balık olmadığında anlayacak. diyorum ve bütün
bunlar yaşanmadan bu talanı durdurun diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesinde yer alan ile ibaresinin ve şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Züleyha
Gülüm Hişyar
Özsoy
Kocaeli İstanbul Diyarbakır
Ali
Kenanoğlu Murat
Çepni Hüseyin Kaçmaz
İstanbul İzmir Şırnak
Kemal
Peköz
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Kaçmazın.
Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında
bizleri izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce cezaevinde
siyasi rehine olarak tutulan tüm yoldaşlarımı selamlıyor ve
en yakın zamanda hepsinin özgürlüğüne kavuşmasını
temenni ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Görüşülmekte olan kanun teklifi ve gerekçesinde
çevre kirliliğini önlemek, yeşil alanların
iyileştirilmesine katkı sağlamak, ulusal ölçekte depozito
yönetim sisteminin kurulmasına, işletilmesine, izlenilmesine ve
denetimine yönelik faaliyetlerde bulunmak üzere Türkiye Çevre
Ajansının kurulmasının amaçlandığı
belirtilmiştir. Ancak bu yasa teklifinin kamuoyuna yeterince
duyurulmaması, TEMA Vakfı, Kaz Dağları Platformu, Ekoloji
Birliği ve Çevre Mühendisleri Odası gibi, bu alanlarda faaliyet
yürüten çevre örgütlerinin ve meslek odalarının görüşlerinin
alınmaması başlı başına eleştirdiğimiz
bir husustur. Bu husus bile AKPnin çevreye karşı rantçı
yaklaşımını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere,
2015 yılında partimizin seçimlere -parti olarak- girmesi
sonrasında AKP iktidarı kendini en güçlü hissettiği dönemde
aslında tek başına iktidar olamadı ve bu sebeple, o gün
bugündür, 2015 yılından beri partimize yönelik siyasi soykırım
operasyonları devam ediyor. Bugüne kadar 16 bin yoldaşımız
gözaltına alındı ve yaklaşık 5 bin partili
arkadaşımız tutuklandı.
Değerli arkadaşlar, peşinen söylemek
isterim ki bizler için bu ülkede her bir sözün ağır bir bedeli
vardır; biz bunun farkındayız, söylediğimiz her sözün bir
bedelinin olduğunun farkındayız ve bunu bilerek tüm sözlerimizi
kuruyor ve siyasetimizi yapıyoruz. Burada tek bir söz bile insanın
hayatına mal olabilir bizler için. Evet, özgür ülkelerdeki gibi ucuz
değil burada konuşmak. Ancak şunu da söylemek isterim ki
halkımız için, hakikat için bedel ödemek bizler için onurdur. Her
dönemin firavunları, nemrutları olduğu gibi, her dönemin de
Musaları, İbrahimleri vardır ve bizler de bugün bu zulme
karşı, yapılan zalimliklere karşı Musanın ve
İbrahimin yolunda ilerlemeye ve mücadele etmeye devam ediyoruz çünkü
biliyoruz ki hiçbir şey özgürlük kadar değerli değildir.
Leyla Güven yoldaşımız birkaç gün
önce yine hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı ve
tutuklandı hakkında verilen hükümle birlikte. Leyla Güvene
yapılan bu hukuksuzluğun temel sebebi, Leyla Güvenin aslında
mücadele azmi, direngen karakteri sebebiyleydi. Leyla Güven
başlatmış olduğu açlık grevini sonuçlandırdı
ve İmralıda uygulanan tecridin son bulmasını sağladı.
O dönem bedenini iki yüz gün açlık grevine yatıran Leyla Güven, bugün
yine AKP eliyle, siyasete malzeme edilen yargının kararıyla
siyasi rehine olarak tekrar tutsak edildi.
Değerli arkadaşlar, neredeyse her gün
burada katledilen yoldaşlarımızı,
yurttaşlarımızı anıyoruz. AKPnin çözümsüzlük
politikalarındaki ısrarı sonrasında
yaşadığımız kıyamet gibi tablonun
acıları daha ilk günkü gibi taze ama biliyorum AKP iktidarı
iflah olmaz artık. Çünkü sizde cenazesi yedi gün yedi gece
dışarıda bırakılan Taybet ananın, cenazesi derin
dondurucuda bekletilen Cemilenin, Roboskide katledilen 34 Kürtün, 12
yaşında 13 kurşunla katledilen Uğurun, yataklarında
panzerle katledilen Muhammet ve Furkan kardeşlerin, cenazesi
zırhlı araçla sürüklenen Hacı Lokman Birlikin, helikopterli
işkenceyle katledilen Servet Turgutun ahı var; iflah olmazsınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) İflah olmayan
sizsiniz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Artık size
kızmıyoruz çünkü dün kibrin olduğu bir görüntü vardı
burada. Sağduyunun olmadığı yerde arkadaşlar, felaket
vardır felaket.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) İflah olmayan
sizsiniz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Çıplak arama
işkencesini bile neredeyse savunur pozisyona geldiniz ama biz intikam
peşinde koşmayacağız, sadece adaletin sağlanması
için mücadele edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki intikam sonu olmayan
kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişle
yaşamayacağız ancak geçmişi de unutmayacağız. AKP
eliyle son yıllarda Kürt halkının onuruna, haysiyetine kasteden
uygulamalara sebep oldunuz; Kürt halkı bunu görüyor ancak size net bir
şekilde söylemek isterim ki bize söylediklerinizi unutabiliriz, hatta bize
yaptıklarınızı da unutabiliriz ancak şunu bilin
değerli arkadaşlar; bize nasıl hissettirdiğinizi asla
unutmayacağız ve bu hukuksuzlukların da hesabını er
geç soracağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
Sayın Özkan, biliyorsunuz yerinizden sadece bir
dakika söz veriyorum 60a göre.
Buyurun.
V.-AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle, Türkiye, Türküyle, Kürtüyle,
Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle tek millettir.
Milletimizin birlik, beraberlik ve kardeşliğine gölge
düşürülmesine asla müsaade etmeyiz. Evet, biz, Musalar, İbrahimler ve
bu coğrafyada, medeniyetimizde adalet ve barış
dağıtan, fitneye müsaade etmeyen anlayışla görevimizi
yapıyoruz. Bu anlamda, Kürt vatandaşlarımızı temsil
hakkını kimse kendi tekelinde göremez. Biz, Allahın izniyle,
Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle bütün milletimizin temsilini
gerçekleştiriyoruz. Bu arada, fitne sokmaya çalışanların da
Nemruta ve firavuna hizmet ettiklerine inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok ikna
edici konuştu Sayın Özkan. Doğrusu, neredeyse
BAŞKAN O zaman niye söz aldınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
cümlelere ne denir, bilmiyorum. Biz, hiç kimsenin arasına fitne
sokmuyoruz; biz, sadece hakikati savunuyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dağdakilere bir
cümle etseniz yeter bize.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bunu her
söylediğinde, bunu devam edeceğiz söylemeye.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dağdakilere bir
cümle istiyoruz, hepsi o.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Hatibimizin söylediği tek bir cümlenin aksini ispatlasın. Panzer bir
eve girip Muhammet ve Furkanı öldürmedi. desin, Roboskide 34
çocuğu Türk Silahlı Kuvvetlerine ait uçaklar bombalamadı.
desin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yasin Börüler,
dağa kaçırılan küçücük çocuklar
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yalan
atıyorsunuz. desin bize, Bununla ilgili takipsizlik kararı
verilmedi. desin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
dağda infaz
edilen kadınlar, işkenceyle öldürülenler
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi biz gerçekleri söyleyeceğiz, o birlik ve beraberlik diyecek
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hepsinin hesabını
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
ve ben
konuşurken tutanaklara geçsin diye aksini söyleyecek bir Grup Başkan
Vekili.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tecavüz edilen
kadınlar, çocuklar
Örgüt elebaşını
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sadece
gülünç oluyorsunuz. Emin olun, Grup Başkan Vekili, ben konuşurken
konuşmaya devam ederek sadece gülünç oluyor, gerçekleri herkes görüyor.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve Gaziantep
Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Erel
Adana Konya Aksaray
Şenol
Sunat Erhan
Usta Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Samsun Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi, Sayın
Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesi üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlarım.
Trabzonspor, bir kulüpten daha fazladır.
Trabzonspor; dalgaların sesidir, yaylaların sisidir, ormanların
gizidir, kemençenin sözüdür; bebelerin ninnisi, ninelerin türküsü,
yaşlılarımızın öyküsü, gençlerimizin tutkusudur. (CHP
sıralarından alkışlar)
Eski futbolcu, eski başkan, şampiyon
teknik direktör, kendi yanlışının öz eleştirisini
verecek kadar mütevazı, Türk futbolunun, Trabzonsporun efsane ismi,
Rahmetirahmana kavuşan Sayın Özkan Sümere Allahtan rahmet,
ailesine, sevenlerine ve Trabzonspor camiasına sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Nevşehir Avanos ilçesinde bulunan Ziyaret Dağı;
geçmişten günümüze adına şiirler, türküler söylenen, bir yüzü
Özkonak kasabasına diğer yüzü Avanosa bakan, antik, anaerkil
çağlarda çok kadim bir dağ olma özelliğiyle birlikte Aliyi
olarak adlandırılan bir eren türbesini bağrında
yatıran, adakların adandığı, ziyaretlerin
yapıldığı, daha birçok manevi değere sahip olmakla
birlikte bölgenin coğrafi konumuyla iklim dengesinde büyük önemi olan bir
yerdir. İç Anadolunun kırsal arazisinde yıllardır
ağaçlandırma mücadelesiyle, en son özel bir şirkete ihale
edilerek 1 milyon ağaç dikme girişimleri sonucu ormanlık
bölgeleriyle yabani hayvanlara ev sahipliği yapan, dünya genelinde su
sorunları yaşanırken bölgenin önemli yer altı su kaynaklarına
sahip bu fedakâr Ziyaret Dağını altın madeni arama
çalışmalarına kurban ediyoruz; etmeyin. Yazıktır,
günahtır, gelecek nesillere ihanettir; bir kurban daha vermeyelim.
27 Kasım Cuma günü Özkonak Belediye
Başkanı nezdinde, kasaba muhtarları ve maden arama
şirketinin bölge başmühendisiyle yapılan toplantıdaki
bilgileri mühendisin beyanıyla aktarıyorum. Kayserinin Develi
ilçesinde şirketlerine ait hâlihazırda çalışmakta olan
altın madeni ocakları olduğunu, 2015 yılından itibaren
bulunduğumuz bölgeden örnekler alarak araştırmalar yapmaya
başladıklarını, 2018 yılında Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının, Ziyaret Dağında maden
araması yapılması için ihale açtığını,
ihaleyi kendi şirketlerinin kazandığını, 406
hektarlık alanda olmak üzere 3 adet kuyunun
açıldığını, yine 3 adet daha kuyu açarak 12ye
tamamlayacaklarını belirtmişlerdir.
Sondaj çalışmalarının
yapıldığı yer, yerleşim merkezine 500 metre
uzaklıktadır. Göynük ve Özkonak kasabalarının yerleşim
yerlerinin değişmesine sebep olacaktır, Belha Kilisesinin ve
Özkonak Yeraltı Şehrinin tahrip olmasına sebep olacaktır.
Bölgenin diğer geçim kaynağı olan tarıma,
bağcılığa ve hayvancılığa çok olumsuz yönde
etkide bulunacaktır.
Bu firmaya katil firma diyorlar, biliyor musunuz
neden? Çünkü Kırgızistanda 400 bin kişinin zehirlenerek
hayatını kaybetmesine sebep olan bu firma, şimdi Nevşehir
yöresinde yaşayan insanlarımızın canına kastetmek
üzeredir. Bölge halkı sağlıklı yaşamak istemektedir,
bölge halkı üretmek istemektedir. Buradaki bölge halkı bu maden
aramasına şiddetle karşıdır.
Altıncıların Türkiye üzerinde el atmadıkları, ruhsat
sahibi olmadıkları yer neredeyse yok gibi. Sadece Avanos değil,
Türkiye'nin, cennet vatanın her köşesinde katliamlar devam
etmektedir. Bu katil şirket, çoğu faaliyetlerinde ÇEDe bile gerek
görmemiştir.
Bu dünya sadece insanların değil, tüm
canlılarındır. Hayvanlar ve bitkiler dünyayı kendi
doğrularına göre değiştiren insanların
sorumluluğu altındadır ve onların da hakları
vardır. Bu haklar, insanlar tarafından güvence altına
alınmalıdır. Mesela, memleketim Aksaraydan Meltem Hanım
gibi binlerce vatandaş soruyor: Hayvan hakları koruma kanunu neden
çıkmıyor? Tüm partiler, tüm siyasiler bu konuda mutabık
olduğu hâlde çevreyi katledeceğinize, insanların ve
canlıların ölümüne sebep vereceğiniz yerde, gelin, hayvan
hakları yasasını çıkarın. diye vatandaşın
talebi var.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama önerge öncesi bir yoklama talebi vardır, onu
gerçekleştireceğiz.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın Özer,
Sayın Yıldız, Sayın Bülbül, Sayın Sümer, Sayın
Köksal, Sayın Girgin, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Arı, Sayın Şahin, Sayın Aytekin, Sayın Ünsal,
Sayın Aygun, Sayın Aydın, Sayın Karadeniz, Sayın
Zeybek, Sayın Durmaz, Sayın Keven, Sayın Budak, Sayın
Polat.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarına sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarına sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 3 adet önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
16ncı maddesinde yer alan ve lisansı olmayan faaliyetler
ibaresinin ve lisansı bulunmayan faaliyetler şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Züleyha
Gülüm Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Kocaeli İstanbul İzmir
Murat
Çepni Kemal
Peköz
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serpil Kemalbayın.
Buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Genel
Kurulu ve değerli halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Çevre
Ajansının kurulması neden gerekli? Bunu, bu Meclis kendisine
açıklayabiliyor mu acaba? Neden biz, bir Çevre Ajansı kurulması
için bu pandemi koşullarında bu kadar olağanüstü koşullarda
burada mesai yapıyoruz? Aslında bakarsak doğayı, ekolojiyi,
ekosistemi korumak için elimizde bulunan yasalarda da delikler açmak, o
yasaları da baypas edebilmek için yeni bir mekanizma kuruluyor. Çevreyle
ilgili olarak şirketlerin elini daha da kolaylaştırmak için
böyle bir yasa teklifiyle geldiniz. Aslında, bir kez daha AKPnin,
sermayedarların hizmetkârı olduğunu gösteriyorsunuz. Aksi
olsaydı eğer, o zaman biz şunu yapardık: Kaz
Dağlarında on binlerce yurttaşın Doğa talan
ediliyor. diye protestolar yapması ve o koşullarda doğayı
savunmak için çadırlar kurarak doğaya sahip çıktıkları
alanda yükselttikleri sese kulak verebilirdik ama böyle bir şey
yapıyor muyuz? Hayır.
Aydınlılara kulak verebilirdik.
Aydında JESler ve doğayı tahrip eden enerji şirketleri,
kanser hastalığının artmasını ve
Aydınlıların geçim kaynaklarının ortadan
kalkmasını hem ekosistemi tahrip ederek hem de tarihî alanları,
SİT alanlarını ortadan kaldırarak sağlıyorlar,
bunun önüne geçebilirdik; İzmir Çeşmede yine ÇED Gerekli
Değildir kararı iptal edilmesine rağmen, Germiyan Kislecik
mevkisinde arkeolojik ve orman alanlarının ortadan
kaldırılmasına engel olabilirdik; Muğla Köyceğizdeki
ormanların kesilmesine engel olabilirdik, İzmir ve Manisada Gediz
havzasındaki yer altı sularının kirlenmesinin önüne geçmek
için bir çaba içerisinde olabilirdik; Ege Bölgesinin en önemli
ovalarını sulayan nehirlerin kaynağı olan Murat
Dağında doğayı katletmek için girişimlerde
bulunmayabilirdik. Değerli arkadaşlar, size daha
yığınla böyle şeyler sayabilirim.
AKP döneminde özellikle gidip Aydına bakarsak,
aslında yerin üzerindeki bu zenginliklerin nasıl yok edilmeye
çalışıldığını görebiliriz.
Aydının İncirliova ve Efeler ilçeleri ile Kızılcaköy,
Dereağzı ve Gerenkova Mahalleleri mevkilerini kapsayan Sarı
Zeybek JES Projesinin ne kadar büyük yıkıma sebep olduğunu,
doğayı nasıl tahrip ettiğini anlatamam. Aydında daha
önce kurulan JESler nedeniyle ağaçların kanser olduğunu,
incirlerinin çürüyüp dalından düştüğünü söyleyen
Kızılcaköylüler, yanı başlarında bir jeotermal daha
istemiyorlar fakat bu Parlamento bunu duymak istemiyor; özellikle bu
Parlamentoda AKP-MHP bloğu bunu duymak istemiyor. Yine Aydın
bölgesinde kurulan -Menderes havzasında, Gediz havzasında- üzüm
bağlarının yok edildiğini burada söylemek istiyorum.
Kuyucak ilçesine bağlı Pamukörende aynı şekilde incir
tarlalarının ortasına JESler kurulduğunu ve bir doğa
cinayeti işlendiğini söyleyebilirim.
Bu cinayetler için, bu doğa katliamları
için ben daha önce İzmir Orhanlıya gittim ve açılmakta olan,
aslında ÇED raporu olmamasına rağmen, hukuki süreç devam
etmesine rağmen kurulan bir JESin önünde basın açıklaması
yaptım. Biliyor musunuz, bu basın açıklaması için jandarma,
Orhanlı köylülerine gidiyor, tek tek kapılarını
çalışıyor ve diyor ki: Bu kimdir, geliyor burada açıklama
yapıyor? Siz kiminle böyle yan yana duruyorsunuz? diye Orhanlı
köylülerini tehdit ediyor. Ben İzmir Milletvekiliyim ve halkın
çıkarlarını savunmak için, Orhanlı köylülerinin
çıkarlarını savunmak için bu Mecliste nefes tüketiyorum. Siz
kimin için nefes tüketiyorsunuz? JESlerin patronları oh çeksin diye nefes
tüketiyorsunuz, yandaşlar oh çeksin diye nefes tüketiyorsunuz diyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
16ncı maddesinde yer alan "eklenmiştir ibaresinin "dahil
edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Barış
Karadeniz Mahir
Polat Süleyman Bülbül
Sinop İzmir Aydın
Ednan
Arslan
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine söz talebi Sayın
Barış Karadenizin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) Sayın
Başkan, değerli Divan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Yoklama istiyoruz, biliyorum,
kızıyorsunuz. Kızmayın, bunu da sizin için yapıyoruz
çünkü dışarı çıktığınızda Çevre
Ajansıyla ilgili birtakım soru sorarlarsa en azından burada
bilgi sahibi olmuş oluyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Çünkü komisyonlarda her şey olduğu gibi geçiyor.
Çevre Ajansıyla ilgili sorunumuz yok ama içeriğiyle ilgili, bir
paralel bakanlık yaratılmasıyla ilgili bazı tereddütlerimiz
var; bunları komisyonlarda sizlere anlattık ama her zaman olduğu
gibi virgülüne bile dokunulmadan buraya talimatla geldi.
Sicil bozuk. Sicil neden bozuk? Nükleer santralde
bozuk, termik santralde bozuk, HESlerde bozuk, 1.107 tane şirkete maden
arama izni verdiniz, su kirliliği var, HESlerle denizlerin oksijenini
bitirdiniz, söz verdiğiniz bacaların filtrelerini bile
taktıramadınız, kanunu ötelediniz, bozuk da bozuk. Ama bu çevre
hepimizin, bu çevreyi beraber korumamız lazım. Bunu korumamız
için de her zaman dediğimiz ortak aklı ortaya koymamız
lazım.
Şimdi, söylediğimiz çok şey var ama
yani geçen konuşmamda biliyorsunuz dedim, kızdınız bana ama
gerçekten gittiğiniz için yarın muhalefet sıralarına
düştüğünüz zaman biz iktidarımızda sizi dinleyeceğiz
arkadaşlar, sizin de hakkınızı savunacağız. Onun
için burada konuşulanlara dikkat etmeniz ve dinlemeniz bizim için
gerçekten çok önemli. (CHP sıralarından alkışlar) 138
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili, Millet İttifakı inandı,
iktidara geleceğimize inandı. İnanmak, başarmanın
yarısıdır. derler ve çok kısa sürede bunu göreceksiniz.
Seçim bölgemize gittiğimiz zaman bunu vatandaşlar söylüyor.
Verilen sözleri, vaatleri yerine getireceğiz
arkadaşlar. Üretime destek vereceğiz, üreticiye üretmesi için ne
gerekiyorsa onu yapacağız; mazotu indireceğiz, çiftçi,
balıkçı, esnaf ne derseniz herkese destek vereceğiz. Özellikle
adalette ülkeyi eski hâline geri getirmek zorundayız. Gelirde adalet,
vergide adalet. Adalet çok önemli hepimize lazım. Bilime, bilim
insanına değer vereceğiz, akademiye değer vereceğiz
arkadaşlar. Eğitim
Eğitime çok değer vermemiz lazım.
Söz verdiğiniz 3600 ek gösterge deyip beklettiğiniz polislere,
memurlara, hemşirelere, öğretmenlere bu hakkı vereceğiz,
sizin sözünüzü biz yerine getireceğiz. Buna inanın yani. EYTye söz
verdiniz, seçimden önce vadettiniz; bunları getirmediniz, bunlar da
inşallah bize nasip olacak. Atanamayan birçok öğretmenimiz var.
Onlara da söz verdik; onu da başaramadınız.
Ama şuna emin olun: Bu iktidar
sıralarından bu tarafa geldiğiniz zaman sizin sözleriniz bizim
için çok kıymetli olacak. Çünkü doğru söylediğiniz şeyleri
ortaklaştırmamız gerektiğine inanan bir
anlayışımız var. Bunu başarmamamız için hiçbir
neden yok ama maalesef şu anda başaramıyoruz.
En önemlisi de ne biliyor musunuz? Tarikat
liderlerinin konuşmasında ağlamayacağız, o
ötelediğiniz Yağmur yağdı, yan yattı çamura
battı. dediğiniz millî bayramlarda İstiklal
Marşını söylerken millî gururla ağlayacağız.
(CHP sıralarından alkışlar) Hedeflerimiz bunlar.
Bir söz vardır bizim Sinopta
Aslında
anlatacağımız çözüm önerileri çok ama vaktimiz
sınırlı, onun için burada kısıtlı kalıyoruz.
Tebdilimekânda ferahlık vardır. derler. Derler değil mi
Türkiyede? Evet, bu çok önemli bir sözdür. Bu atasözünün sözlük anlamına baktım.
İnsan sürekli yaşamak zorunda olduğu ortamdan zaman zaman
bunalırmış arkadaşlar. Her gün yapılan işler
hayatı tekdüzeleştirirmiş, dolayısıyla insan yer
değiştirince ferahlarmış, tekrar yaşama sevinci
artarmış. Onun için sizin tekrar yaşama sevincinizi
artırmak için, daha mutlu olabilmeniz için Tebdilimekânda ferahlık
vardır. deyip sizi bu taraflara almak için buradaki Millet
İttifakı da ülkeyi yönetmeye talip. (CHP sıralarından
alkışlar) Sizin hakkınızı da Cumhuriyet Halk Partisi
savunacak, bundan emin olun.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesine arz ve teklif ederim.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Behiç
Çelik
Adana Konya Mersin
Şenol
Sunat Erhan
Usta Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Samsun Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Behiç Çelikin. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesi için söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu teklif, ülkemizde bir Çevre Ajansı
kurulmasını ve diğer birtakım hususlarda düzeltmeler,
ilaveler yapılmasını içermektedir. Günümüzde çevre deyince
sadece ülkemizi ilgilendiren bir faktör olmayıp önemli ölçüde küresel
göstergelere dayandığı herkesin malumudur. Bu sebeple, çevre
kavramını yerel görmek yerine daha kavrayıcı ve bilimsel,
hukuksal bir zeminde düşünmek gerekmektedir.
Çevre ile ekoloji, çölleşme, atık,
atık döngüsü ve ekosistem; yaşamımızın temel
unsurlarının ihtiyacı olan kavramlardır. Hızlı
nüfus artışı, daha fazla enerji ihtiyacı, üretimin artması,
tüketimin yine aynı şekilde artması, plansız kentleşme
ve yapılaşma, yer altı ve yüzey sularının kirlenmesi,
atık yönetimi ve atığın bertaraf edilmesi, sanayileşme
hariç tutulursa kırsal kesimin iticiliğinin kentlerde
oluşturduğu yığılmalar, hava kirliliği, toprak
kirliliği, nüfuzlu kişilerin, zümrelerin pervasızca orman, su,
toprak, hava ve denizlere müdahalesi, aynı kişilerin kent mimarisine
müdahaleleri, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri ve sıklıkla
imar değişikliği, ozon tabakasının delinmesi,
radyasyon etkisi, ormanların yok edilmesi, sanayileşme ve bunun gibi
birçok madde sayılabilir ama konuyu aydınlatma babında bu kadar
başlığın yeterli olduğunu zannediyorum.
Değerli milletvekilleri, çevreyle ilgili olarak
dünyada birçok çalışma yapılmıştır. Vahşi
kapitalizmin çevre düşmanı pratiklerinin Batı dünyasına
çıkardığı fatura çok büyük olmuştur. Batı
ülkeleri ve ABD yaptıkları onca çevre yıkımından sonra
günah çıkartırcasına çevre müktesebatıyla ilgili ülkelere
yanaşma yapmaktadır. Çevrenin küresel bir konu olduğu artık
herkesçe kabul edilmektedir.
Evet, değerli arkadaşlarım, sürece
bir göz atarsak 1972 yılından başlayan bir süreci görüyoruz, bu
konuda, bilinçlenme konusunda. 1972 Birleşmiş Milletler Stockholm
Konferansı -ki çevre, yerleşim, devletlerin çevre konusundaki
yetersizliklerini konu alan bir konferans yapıldı- ve 1992
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi, 1997 Kyoto Protokolü, 2002 Birleşmiş Milletler Güney
Afrika Johannesburg Konferansı -sürdürülebilir kalkınma ve geleceğimizle
ilgili- ve AB çerçeve anlaşmaları.
Tabii, bu tür çalışmalar, küresel ölçekte
çevre kavramının bilime, hukuka, literatüre, siyasete
yerleşmesi sonucunu doğurmuştur; dolayısıyla çevre
etiği kavramı yerleşmiştir. Çevre bilimi, artık,
gelişmekte olan bir bilim dalıdır. Çevre hukuku, öncelikle
Anayasada üçüncü kuşak hak ve özgürlükler olarak
değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, çevre hakkı, bir
dayanışma hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Evet, çevre politikaları onarımcı olabileceği gibi, önleyici
ya da karma da olabilir.
Değerli arkadaşlar, bizim
müktesebatımızda, Devlet Planlama Teşkilatınca Üçüncü
Plandan itibaren çevreye atıf yapıldığını, bunun
Beşinci Planda, Altıncı Planda tekrar ettiğini görüyoruz.
Çevre konusunda örgütlenmemizde, ilk kez 1978 yılında Çevre
Müsteşarlığının kurulmasıyla başlayan bir
sürece girmiş oluyoruz ve nihayetinde, tabii, Çevre
Bakanlığıyla bu belli bir zirveye taşınıyor.
Biz son yıllara kadar bu derece hoyrat,
acımasız bir çevre tahribatı da yaşamadık değerli
arkadaşlarım. Çevreye bir hırs ve iştihayla
saldıranlar var. İstanbul imar faaliyetleri, keza Ankara da aynı
şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla)
Dolayısıyla, 15inci maddeyle ilgili düzenlemede Çevre Ajansına
verilen yetkinin, amacı hasıl etmeyeceği gerçeğiyle
karşı karşıyayız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci maddesinin beşinci
fıkrasının 2 numaralı bendinin ve altıncı
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
2) Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara
aykırı olarak plastik poşetleri üretene, tedarik edene;
üreticinin Türkiye dışında olması halinde, üretici
tarafından yetkilendirilen temsilciye ve/veya ithalatçıya, tedarik
edilen ürünün fatura bedelinin yüzde 15i kadar
cc) 11inci maddede belirlenen sıfır
atık yönetim sistemini kurmayanlara ve kurduğunu belgeleyemeyenlere
20 bin Türk lirası idari para cezası verilir.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Şenol
Sunat
Adana
Konya
Ankara
Erhan
Usta Zeki
Hakan Sıdalı
Samsun Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Şenol Sunatın.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
17nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
aldım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, Yale Üniversitesinin
çevresel performans endeksi var. 180 ülke arasında 99uncu
sıradayız. Son on yıllık ilerleme puanına
bakıldığında da 100 puan üzerinden sadece 2,1 puanlık
bir iyileşme söz konusu.
Evet, kentleri rant alanına çevirip betona
boğan siz iktidar sahipleri, millet bahçeleriyle doğanın ve
yeşilin koruyucusu mu oldunuz? Millet bahçeleriyle, yine rantla
yandaşlar köşeleri dönüyor maalesef. Sıfır
atığı da parayla poşet almaya bağlayan bu AK
PARTİ yöneticileri, şimdi Çevre Ajansını kuruyor,
sorumluluk yok, yetki çok, kadro ve bütçe alabildiğince var,
bağış almak var. Ne diyelim? Yeni rant alanı
hayırlı olsun diyelim mi? Evet, mesele Ajans değil değerli
milletvekilleri, mesele zihniyet meselesi.
Sayın milletvekilleri, kaynakların giderek
kısıtlı olduğu günümüzde, doğal kaynakların
bilinçsizce kullanımı, küresel ısınma ve çevre
kirliliğinin giderek artması, tüketim
çılgınlığı, nüfus artışının devam
etmesi, geri dönüşüm faaliyetlerinin hızlanmasına yol
açmıştır. Türkiye bu konuda maalesef çok gerilerde.
Kalkınma çabasında olan ve ekonomik zorluklarla karşı
karşıya bulunan bizim gibi ülkelerin atık israfına son
vermeleri, ekonomik değeri olan maddeleri geri kazanma ve tekrar kullanma
yöntemlerini bir an önce hayata geçirerek hem ekonomik değer hem de
istihdam alanlarını oluşturması gerek.
Atığın bir problem mi yoksa kaynak mı olduğu tamamen
onu nasıl yönettiğinize bağlıdır. İYİ
PARTİ olarak hedefimiz, döngüsel ekonominin önemli bir alanı olan
kaynakların daha etkin ve verimli kullanılması için, her
şeyi yeniden kullanan ve geri dönüştüren, sürdürülebilir, çevreci,
inovasyona dayalı istihdam ve çeşitliliğini artıracak
atık yönetimini en iyi şekilde yönetmektir. Geri dönüşümle
değerlendirilebilir atıkların çeşitli yöntemlerle tekrar
üretim sürecine dâhil edilmesinin verimli bir ekonomik yatırım,
istihdam alanı ve stratejik olduğunun bizler bilincindeyiz. Siz de bu
bilinçte olun artık diye ifade etmek istedim.
Atık yönetimi, evet, maliyetlidir değerli
milletvekilleri; toplama, ayırma ve geri dönüşüme yönelik
altyapının oluşturulması maliyetlidir. Ancak bir kere
hazır olunduğunda geri dönüşüm, gelir ve çok çeşitli
iş imkânları ve istihdam sağlayacaktır. Avrupa
Birliği, mesela, plastiklerin tasarımının, üretiminin ve
kullanımının ve bertarafının değiştirilmesi
için tüm yaşam döngüsünü temel almış, daha uzun ömürlü, geri dönüşümü,
yeniden kullanımı ve toplanması daha kolay olmalarını
hedeflemiştir. Bu doğrultuda 2030 yılında piyasaya sürülen
tüm plastik ambalajların yeniden kullanılabilir ve geri
dönüştürülebilir olması zorunlu olacaktır.
Şimdi, bir örnek vermek istiyorum, tabii zaman
yetmediği için konuşacak çok konu var ama bir başka maddede
bunları ifade edeceğim: Türkiyede, mesela, tüketilen 5,5-6 milyon
ton evsel ambalaj atığının ancak yarısı, belirli
yerlere konulan kâğıt, karton toplama kutuları veya sokak
toplayıcıları sayesinde toplanabilmektedir. Türkiyede toplanan
3 milyon ton ambalaj atığının geri dönüştürülmesiyle
8,5 ila 9 milyar TL değerinde tasarruf yapılabilmektedir ki
elektronik atıklar ele alındığında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) -
tekstil
atıkları ele alındığında, plastik cam ve metal
gibi atıklar ele alındığında bu gerçekten
kazanılması gereken bir değer olarak hepimizin görmesi gereken
bir konudur.
Saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sunat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
17nci maddesinin çerçeve hükmünde yer alan "(e) bendinde yer alan
sürecine başlamadan veya bu süreci tamamlamadan inşaata
başlayan ya da faaliyete geçenlere yapılan ibaresi süreci tamamlamadan
inşaata başlayan ya da faaliyete geçenlere şeklinde
değiştirilmiş, ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Mahir
Polat Jale
Nur Süllü Süleyman
Bülbül
İzmir Eskişehir Aydın
Ednan
Arslan Barış
Karadeniz
İzmir Sinop
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Jale Nur Süllüye aittir.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yoğun bütçe döneminin
ardından kısa Meclis tatilinde sizinle Ruandaya gidelim desem size
belli uyarılarda bulunmam gerekiyor. Yanınıza alacağınız
hiçbir şeyi naylon poşetlere koymamanız gerekiyor çünkü
eğitilmiş köpekler havaalanına girer girmez valizlerinizdeki
naylon poşetleri buluyor ve ülkeye tek bir naylon poşet bile
sokamıyorsunuz.
2008 yılından beri Afrikanın pek çok
ülkesinde naylon poşet kullanımı yasaklanmış. Dünyada
her tür plastiğin kullanımını hatta meyve sularındaki
pipetlerin bile kullanımını yasaklayan ülkeler var. Bizim gibi
paralı poşet uygulaması olan ülkeler de var kuşkusuz ancak
plastik poşet kullanımının azaltılması için
biyobozunur seçenekler, naylon poşet üreticilerinin
tezgâhlarının dönüşümü, pamuklu bez ve kâğıt
üzerindeki vergilerin kaldırılması gibi çalışmalarla
birlikte yürütülüyor. Ülkemizde ise poşet kullanımını
azaltmanın yükü sadece vatandaşın üstüne yüklenmiş durumda,
hani o tok dediğiniz vatandaşın cebinden 25 kuruştan 6
poşet parası, dolayısıyla bir kuru ekmek parası
eksiliyor. 2019 yılında vatandaşın cebinden çıkan 266
milyon lira devletin, 92 milyon lira marketlerin kasasına gitmiş
durumda. Naylon poşet kullanımını azaltmak için gelir
getirici paralı poşet uygulaması gibi şimdi de atık
depozito yönetimi için Çevre Ajansıyla kasaya gelsin paralar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Donald Duck çizgi filmini hepiniz bilirsiniz,
Varyemez amcanın gözünde nasıl dolar işaretleri varsa, çevre
deyince sizlerin de gözünde paralar havada uçuşuyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, çevreye zarar veren
atıkların azaltılmasına, geri dönüşümün
sağlanmasına asla karşı değiliz ancak çevreyi sürekli
gelir getirici gören anlayışa karşıyız. Çöp
ithalatı, Bakanlıkların imar planlarıyla çevre
talanları, bilimsel gerçeklere karşın Kanal İstanbul
konusundaki inat, hepsinin paraya, çevreye tercih edildiğinin birer
göstergesi.
Görüştüğümüz 17nci madde, tehlikeli
atıkların bertarafında yükümlülüklerde kamu alacağı
hükümlerine göre tahsil edilmesini düzenliyor. Peki, kamu eliyle yaratılan
tehlikeler ne olacak? Verilen maden izinleri, ihalelerin yol
açtığı çevre tehditleri yok sayılıyor. Şehrim
Eskişehirin Sivrihisar Kaymaz Mahallesinde Kaymazın
merasını yok edecek, havasını, suyunu zehirleyecek ikinci
bir siyanür havuzu inşa ediliyor. Alpu Termik Santrali Projesi
Eskişehirlilerin direnişi ve hukuksal kazanımlarla durdurulmuş
görünse de MAPEG tarafından yapılan 47 bin hektardaki 39 kömür
ihalesi endişelerimizin sürmesine yol açıyor. Mihalıcçık,
Beylikova, Sivrihisardaki krom, manyezit, demir, nikel ocağı
kırma eleme tesisiyle 25 bin ailenin geçimini tarımdan
sağladığı alan, kızılgeyiklerin yaşam
alanı zarar görecek, 400 bin ağaç kesilecek, metal konsantrasyonlu
tozla hava ve su kirlenecek, patlatılacak dinamitler
biyoçeşitliliğe zarar verecek, tarihî Yalınlı Hamamı
yok edilecek.
Bunlar sadece Eskişehirde kamu eliyle
yaratılan çevresel tehlikeler. Kaz Dağlarından Munzur Gözelerine
çevresel tehlikelere göz yuman, bilimsel gerçeklere, demokratik kitle örgütleri
ve muhalefetin uyarılarına kulak tıkayan anlayışla
uzlaşmamız çok zor. Daha bugün Tokat ilindeki madenle ilgili
araştırma önergemiz AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Sayın milletvekilleri, maskelerle zor nefes
aldığımız küresel salgında, gözle göremediğimiz
ufak bir virüs bile bize doğanın önemini anlatamadı. Depremler,
artan kanser vakalarıyla çevre bize ders vermeyi sürdürüyor ancak Para,
para, para. diyerek çevre talanı sürüyor.
Ben yeni bir yıla girmeye
hazırlanırken çevre talanlarına son verilmesi,
çıkaracağımız yasalarda çevre bilincinin ön planda
tutulması çağrısında bulunuyorum. Yeni yılın
ülkemize sağlık ve huzur getirmesini, çevresel tehditler
olmaksızın yaşayacağımız bir yıl
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
17nci maddesinde yer alan ikinci "24.000 Türk Lirası ibaresinin
"100.000 Türk Lirası şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu
İstanbul İzmir İstanbul
Kemal
Peköz Ömer Faruk
Gergerlioğlu Kemal
Bülbül
Adana Kocaeli Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Bülbülün.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli Genel Kurul üyeleri; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, size sataşmak
durumundayım. Sayın Süreyya Sadi Bilgiç, dün İstanbul
Kadıköy meydanında insanlığa, engellilere, siyaset yapma
hakkına, demokrasiye karşı bir suç işlendi. Sevgili engelli
Vekilimiz Musa Piroğlu, tekerlekli sandalyesinden yere düşürüldü ve
yerde çırpındı. Bu utanç verici, bu ahlaksızca
saldırı karşısında Kadıköy Emniyet Müdürü ve
Kadıköydeki yetkililerin derhâl istifa etmesi gerekiyordu.
Sayın Başkan, size de defalarca iletildi
ama hâlâ bir açıklama yapılmadı Sayın Bostancı; hâlâ
bir açıklama yapılmış değil. Ayıp, utanç verici
bir şey bu. Bir engelli babası olarak söylüyorum bunu. Bu, yenilip
yutulacak bir şey değil değerli arkadaşlar. Bu, herhangi
bir saldırı değil; bu, insan hakları ihlalini de aşan
bir durumdur. Bununla ilgili derhâl bir açıklama
yapılmalıdır.
İkincisi, sevgili arkadaşlar,
Saddamın sonunu bir Leyla getirdi, Leyla Kasım. Filistin
halkının destansı mücadelesi Leyla Halid ve Türkiyede
barışın, demokrasinin, özgürlüğün mücadelecisi Leyla Güven.
(HDP sıralarından alkışlar) Egemenlerin Leylalarla sorunu
vardır. Mecnunum, Leylamı gördüm / Bir kerece baktı, geçti /
Ne sordum ne de söyledi / Yıldız gibi aktı, geçti.
demiştim. Yıldız gibi akıp geçmedi tabii Mücadelemizi
içeride de dışarıda da sürdürürüz. dedi.
Üçüncü nokta: Her talep dile getirdiğimizde
Anayasamız diyor ki diye başlayan söylemlerinizle Anayasanın
90ıncı maddesini -Cumhurbaşkanından başlayarak- ihlal
ediyorsunuz ve suç işliyorsunuz. Anayasanın 90ıncı
maddesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının
Türkiyede yasa hükmünde olduğunu, uluslararası sözleşmelerin de
imza konulan sözleşmelerin maddelerinin de Türkiyede yasa hükmünde
olduğunu söylüyor. Bunu ihlal ederek suç işliyorsunuz. Bu suçlar
birbirine eklendiğinde insanlığa karşı bir suç
çıkıyor ortaya. Bunu da bertaraf edebilmek için bir şey dile
getirdiğimizde yok mezhepçi yok bölücü
Şu -cı, -ci, -cu,
-cü ile bitenlerin hepsini size iade ediyorum; -cılık, -cilik, -culuk,
-cülükle bitenleri de iade ediyorum. Biz mezhepçi değiliz, biz bölücü
değiliz; biz, insan hak ve özgürlüklerini savunan, eşit
yurttaşlığı, Türkiyede ortak yaşamı, herkesin
kendi kültürü, inancı, kültürü ve inancından doğan
haklarıyla birlikte yaşamasını savunan, laik ve demokratik
Türkiye ve eşit yurttaşlık mücadelesi veren bir partiyiz. Bunun
böyle bilinmesi lazım.
Bu yasa maddesi, bir kere çevre kavramından
tutalım, Ajansına eklendiği uydurmadan da tutalım
Çevre ne ya? Allah aşkına ne demek çevre? Doğa varken
ekosistem varken kapitalizmin ürettiği bu çevre kavramı
insan-doğa ilişkilerini açıklamıyor.
Daha yakın zamanda yitirdiğimiz dünyaca
ünlü bilim insanı Hawking ne demişti? Dünyanın bin beş yüz
yıllık ömrü kaldı, kendinize yaşayacak yer bulun.
demişti. Dünyanın bin beş yüz yıllık ömrü
kalmışken biz ağaçları, biz toprağı, biz suyu,
biz doğayı, biz havayı, biz rüzgârı sizin yağmalama
yaklaşımınızdan kurtarmaya çalışıyoruz;
olacak şey mi bu? Peki, bu dünyanın bin beş yüz yıllık
ömrü bizim için mi kaldı? Sizin için de, bütün insanlık için, bütün
canlılar, bütün varlıklar için. Bizim inancımız şöyle
diyor: Kevn-ü mekân, suret-i Haktandır. Var olan her şey, suret-i
Haktandır, Hakkın kendisidir. İnsan da suret-i Hakkın
candaki tecellisidir. Bu anlamda biz, içinde
yaşadığımız doğayla birlikte varız ve bu
doğaya çevre deyip dışlamayız. Doğa, bizi
kuşatan, bizi var eden, birlikte yaşayacağımız bir ortamdır.
Bu yasa, doğayı, doğal yaşamı, doğanın kendi
sürek ve süreçlerini, aktivitelerini, doğallığını
dikkate almamakta, ihlal etmekte, paralel bakanlık yaratmakta, yağma
ve talan yaratmakta. Bu yağma ve talanın adı yeni bir
yapılanma, yeni bir talep, yeni bir sunum olamaz. Bu nedenle reddini talep
ediyoruz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin çerçeve hükmüne
"(ı) bendinin ibaresinden önce gelmek üzere "(h) bendine
belirlenen önlemleri ibaresinden sonra gelmek üzere veya gerekli izinleri
ibaresi, ibaresinin, madde ile 2872 sayılı Kanunun 20nci maddesinin
birinci fıkrasının değiştirilen (bb) bendinin (1)
numaralı alt bendine "15,16 Türk Lirası, ibaresinden sonra
gelmek üzere "elektronik ortamda satış yapanlara ise 3.000 Türk
Lirasından 30.000 Türk lirasına kadar, ibaresinin eklenmesini ve
fıkraya eklenen (dd) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
dd) Ek 15 inci
madde uyarınca yetki belgesi bulunmaksızın motor yağı
değişimi yapan işletmelere altmış gün içinde yetki
belgesi alınması için yazılı ihtarda bulunulur. Yazılı
ihtara rağmen yetki belgesi bulunmaksızın motor yağı
değişimi yapan işletmelere 10.000 Türk Lirası idari para
cezası verilir.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Mücahit
Durmuşoğlu
Denizli Kırıkkale Osmaniye
Ravza
Kavakcı Kan Çiğdem
Erdoğan Atabek Oğuzhan
Kaya
İstanbul Sakarya Çorum
Cengiz
Demirkaya
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU
BAŞKANI MUHAMMET BALTA (Trabzon) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, canlı müzik yapabilecek eğlence
yerlerinin ilgili mevzuat hükümlerine göre belirlenen önlemlerin yanı
sıra gerekli izinleri almasına yönelik düzenleme
yapılmaktadır. Ayrıca, Çevre Kanununun Ek 13üncü maddesine
aykırı olarak elektronik ortamda satış yapanlara da idari
para cezasının uygulanması amaçlanmaktadır. Diğer
taraftan, yetki belgesi bulunmaksızın motor yağı
değişimi yapan işletmelere öncelikle altmış gün içinde
yetki belgesi alınması için ihtarda bulunulacağı
düzenlenmekte ve ihtara rağmen yetki belgesi alınmaması hâlinde
idari para cezasının uygulanacağı düzenlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette
olmak üzere 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinde yer alan Bakanlıkça ibaresinin Bakanlık
tarafından ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş
Adana Mersin Konya
Şenol
Sunat Erhan
Usta Arslan Kabukcuoğlu
Ankara Samsun Eskişehir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Vecdi Gündoğdu Aydın Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Mahir
Polat Barış
Karadeniz
Aydın İzmir Sinop
Ednan
Arslan Baha
Ünlü
İzmir Osmaniye
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Arslan Kabukcuoğlunun.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
232 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesi üzerine
İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çevre, insanlar tarafından kötü kullanılan
ve faturası gelecek yıllara çıkan bir biyolojik, sosyal
yaşam alanıdır. Çevre kirliliği o hâle geldi ki
gelişmiş ülkeler çevrede yaratılan bu tahribattan dolayı
başka gezegenlere göçme hayali içindedir.
Günümüzde en önemli çevre sorunlarının
bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Su hayat için
vazgeçilmezdir. Canlıların ağırlıklarının
yüzde 75ini su oluşturur. Su çevresinin korunması son derece önemlidir.
Su ve toprak kirliliği, suyun ve toprağın
kullanımını bozacak şekilde organik, biyolojik ve
radyoaktif maddelerin karışmasıdır; ayrıca, havadaki
ve sudaki kirliliklerin de toprağa, suya dökülmesiyle kirlenmeler
yaşanmaktadır. Tarla verimliliğini artırmak için
kullanılan yapay gübreler, hayvan artıkları, tarımsal
mücadele ilaçları toprağa katılmalarıyla birlikte su
kaynaklarına da ulaşmaktadır. Kirli havaya neden olan zehirli
maddeler ve kirletici gazların toprağa birikmesi, çeşitli
yollarla kirlenen sularla sulanan toprağın yapısının
bozulması, tarım faaliyetlerinde ilaç ve yapay gübrelerin
aşırı şekilde kullanılması, uzun süre bozulmayan
katı atıkların gerekli süreçlerden geçirilmeden depolanması
ve benzeri uygulamalar toprağı kirletmekte, verimliliği
düşürmekte ve toprağı kullanılmaz hâle getirmektedir.
Ülkemizdeki toprakların yüzde 66sı
erozyon tehlikesi altındadır. Erozyon da bir çevre sorunu olarak ele
alınmalıdır.
Ses kirliliği, insan veya hayvan
yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan; insan, hayvan,
makine kaynaklı ses oluşumlarıdır. Gürültü, insan
sağlığı üzerinde hem davranışsal hem de
sağlık bakımından olumsuz etkilerde bulunur. Gürültü,
insanda saldırganlık, sinirlilik, hipertansiyon, kulak
çınlaması, uğultu, işitme kaybı, uyku bozukluğu
gibi fizyolojik bozukluklar yapar.
Işık kirliliği ise
ışığın canlıları rahatsız edecek
şekilde yanlış kullanılmasıdır. Uygunsuz
ışık kullanımı hem ekonomik olarak bir kayıp
yaratır hem de fiziken rahatsız edici bir durumdur. Işık
ihlali nedeniyle 2018 yılında 300 milyon lira paranın boş
yere harcandığı düşünülmektedir.
Işık kirliliğinin çevreye biyolojik
etkilerinden bazılarını şöyle söyleyebiliriz: Organizmalar
yirmi dört saat, gece-gündüz çevrimine uygun olarak
evrimleşmişlerdir. Biyolojik ve moleküler saatler hemen hemen tüm
bitkiler ve hayvanlarda görülmektedir. Bunun bazı örnekleri şöyledir:
Kumsallarda yavrulayan deniz kaplumbağalarının yavruları
gereksiz ışık olursa denize ulaşamaz. Yıldızdan,
aydan yararlanan göçmen kuşlar yollarını şaşırmakta,
yorulup ölmektedir. Kuşların üreme dönemi değişmektedir.
Geceleri çalışan kadınlarda meme kanseri daha fazla
görülmektedir. Biyolojik saat için ışık kadar
karanlığa da ihtiyaç vardır. Her ne kadar yasa teklifinin 1inci
maddesi Bu kanunun amacı çevre kirliliğini önlemek ve yeşil
alanların korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine
katkı sağlamak olarak başlasa da gerçekte çevrenin
korunması, farklılığın sağlanması yerine
poşet, depozito ve skuter kanunundan ibaret gibi gözükmektedir.
Oysaki başlangıçta belirttiğim
konuları içine alan daha kapsayıcı bir yasa teklifi olabilirdi.
Çevre hassasiyeti gösterilmeliydi. Bu takdirde tüm
vatandaşlarımızın takdirini ve kabulünü alacaktı.
Ayrıca, Hükûmetin gizlilik prensibi nedeniyle
açıklamadığı, ülkeye getirisi bilinmeyen maden arama
faaliyetleri adı altında kıyılan ormanlar, parçalanan
topraklar, kirlenen sular, milyonlarca tonluk atıklar, yaylalardan
geçirilen yollar, kömürlü termik santralleri varken; Kaz Dağı
civarındaki köylüler, Bozüyük Muratdere civarındaki köylüler, Alpu
Ovası köylüleri, Sivrihisar köylüleri, Fatsalılar, Erbaalılar ve
konunun farkında olan vatandaşlarımız tarafından
Hükûmetin çevreyi koruyacağı vaatleri samimiyetsiz bulunmakta ve
tereddütle karşılanmaktadır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Baha Ünlünün.
Buyurun Sayın Ünlü. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkürler
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de 232 sıra sayılı Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak çevrenin
korunmasıyla ilgili düzenlemeye her zaman hazırız. Ancak bugün
Genel Kurulda görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin gerekçesi, çevre
kirliliğini önlemek ve yeşil alanların korunmasına,
iyileştirilmesine, geliştirilmesine katkı sağlamak ve
sıfır atık yaklaşımı doğrultusunda kaynak
verimliliğini artırmak gibi görünse de maddeleri incelediğimizde
amacın ve gerekçenin çok farklı olduğunu görmekteyiz.
İlk olarak, Çevre Ajansının kurulma
gerekliliği, bu gerekliliği doğuran gerekçelerin
bilimselliği ve yeterliliği konularına değinmek istiyorum.
14 binden fazla personele sahip bir Bakanlığın
varlığına rağmen bu kadroların teknik
yeterliliklerinin artırılması yerine neden fazlaca yetki, kadro
ve bütçe alan, mali muafiyetleri olan, denetim yetkisiyle Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına rakip hatta paralel bir kamu kurumu kurulması
istenmiştir? Geçmiş Sayıştay raporlarında
şartlı bağışların amacına uygun
kullanılmadığı ve usulsüzlükler
yapıldığına dair tespitler yer almışken ve yine
aynı raporlarda yer almış denetim usulsüzlüklerine, tespitlerine
rağmen Bakanlıktan çok daha serbestliğe sahip ve denetim yetki
muafiyetleri genişletilmiş, özel sektörün ve
bağışçıların içine alındığı bu
yapıya neden gerek duyulmuştur?
Değerli milletvekilleri, kurulmak istenen
Ajansın yapısına baktığımızda ise Ajans,
Başkan ve Danışma Kurulu olmak üzere, 7 kişilik Yönetim
Kurulundan oluşacak ve Yönetim Kurulu Başkanı Ajans
Başkanı da olabilecektir. Başkan ve üyeler, Çevre ve
Şehircilik Bakanı tarafından belli kriterler olmadan
atanabilecek. Bakan isterse üç yıllık süre dolmadan üyeleri görevden
de alabilecektir. Bu durumda, Ajans liyakat esasına aykırı
olarak belirlenen kişiler tarafından yönetilebilecek ve
Danışma Kurulunda özel sektör temsilcileri olacaktır. Kamusal
denetim yetkisinin bu kişilere verilmesi kabul edilebilir değildir.
Aslında bugün burada yapılması gereken, teklifte yer alan kanun
değişikliklerine bakmadan önce, kurulmak istenen Ajansın
gerekliliğinin ve yapısının
tartışılmasıdır.
Teklifin 18inci maddesine
baktığımızda ise 2872 sayılı Kanunun 14üncü ve
15inci maddelerinde değişiklik ve düzenleme yapılarak ÇED
olumlu kararı alınmaksızın başlanan faaliyetlerin
Bakanlık ve Valilik tarafından süre verilmeksizin
durdurulacağı hüküm altına alınmıştır.
Teklifin tüm maddelerine baktığımızda ise Türkiyedeki
sorunlu ÇED uygulamalarının daha da sorunlu hâle getirildiği
görülmektedir.
Teklifin ilgili maddesinde, proje tanıtım
dosyalarının kaldırılması ve yerine ÇED başvuru
dosyalarının getirilmesi öngörülmektedir. Bu değişiklikle
ÇED gerekli değildir. ibaresi kaldırılarak tüm kuruluşlar
için ÇED raporu hazırlanmasını yani ÇED olumlu ve olumsuz
kararlarının çıkması öngörülmektedir. Burada da kavram
kargaşası bulunmaktadır. Kapsam dışı
kuruluşlara da ÇED raporu alma zorunluluğu getirilmesi, aslında
olumlu gibi görünse de ancak değişiklikle, Çevre Kanununda ÇED
raporu ibaresi yer almayacak, ÇED raporu hazırlanmayacak ve raporun
hazırlanması için hilelere başvurulacaktır. Bu da
halkın katılım toplantıları gibi inceleme ve
değerlendirme komisyon toplantılarının
yapılmaması sonucunu doğuracaktır.
Ayrıca, teklifte ÇED raporu
dosyasının somut içeriği yani hangi şartların
arandığı ve hangi değerlendirme kriterlerinin
istendiği yer almadığı için teklifin olumsuz yorumlara
açık bir uygulama olduğunu da belirtmek istiyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından Bravo! sesleri ve alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
18inci maddesinde yer alan aşağıdaki ibaresinin
aşağıda bulunan şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Ömer Faruk
Gergerlioğlu Züleyha
Gülüm Abdullah Koç
Kocaeli İstanbul
Ağrı
Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
İzmir
İstanbul Adana
Meral
Danış Beştaş
Siirt
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Meral Danış Beştaşın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün iktidar partisi grup
toplantısında -daha önce İçişleri Bakanının da
defalarca söylediği- bir Batasuna örneği verildi. Dünden bu yana -her
ne kadar buranın gündemi olamıyorsa da- Türkiye'nin asıl, temel
gündemi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Demirtaş kararı.
Ve dünden beridir on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insan bu kararı
tartışıyor ama Mecliste tartışılamıyor.
Şimdi, bu kadar iş bilmezlik hakikaten
insanı üzüyor yani bütün ülke adına üzüyor. Bugün niye bunu
söylüyorum? Bugün, Cumhurbaşkanı, grup toplantısında dedi
ki: Batasuna kararıyla Demirtaş kararı çelişiyor.
Şimdi ben bunun neresinden tutayım? Batasuna kararı bilinmiyor,
Demirtaş kararı da bilinmiyor, daha da vahimi Erdoğanın
üyesi olduğu Refah Partisinin kapatılmasına dair kararı da
bilinmiyor. Çünkü -tane tane anlatayım- Batasuna kararında Refah
Partisinin kapatılmasına dair atıf var, referans var yani Refah
Partisiyle Batasunayı eşleştiriyor. Ama aynı kararda,
aynı kararın devamında başka bir parti kapatma davası
var; DTP. Demokratik Toplum Partisi davası da Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin önüne gitti ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi DTPyi haklı buldu, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluka tazminat
ödendi ve Türkiyeyi mahkûm etti. Şimdi HDPyle bir parti
karşılaştırılacaksa Batasuna değildir, DTPdir.
Ayrıca, Erdoğanın ve AKPnin Batasuna örneğine
sarılması çok acıklı bir durum çünkü Refah Partisinden
gelen bir parti, o partinin kapatılmasını haklı buluyor,
bilmeden birbiriyle eşleştiriyor ve Demirtaşla ilgili
verdiği kararla da karşılaştırıyor. Bilmiyorum,
çok mu karıştırdım; sanırım
anlaşıldı.
Şimdi, gelelim; Batasuna kararı nedir?
Sevgili arkadaşlar, Batasuna kararıyla, Batasuna ile HDP
karşılaştırılamaz. Ya, İspanyada 17 özerk bölge
var, İspanyada demokrasi var, İspanyada siyasal çoğulculuk
var; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında bunlar tane tane
anlatılmış. Ayrılıkçı partiler bile
İspanyada faaliyet gösterebiliyor. Ha, diyorsanız ki
İspanyadaki demokratik standartları, özgürlükleri Türkiyede
yaşama geçirelim Biz zaten bunun için mücadele ediyoruz, Türkiye
demokratikleşsin diye mücadele ediyoruz. Eğer o standartlar;
kişi hak ve özgürlükleri, adil yargılanma, bütün
farklılıkların bir arada yaşaması, eşit, özgür yurttaşlık
koşulları oluşacaksa size söz veriyorum -eğer yaşarsam
ve bu Parlamentoda olursam- bir daha biz Kürt meselesi demeyeceğiz, bir
daha inanç farklılıkları demeyeceğiz, bir daha dillerin
özgürlüğü demeyeceğiz zaten hepsi yaşanmış olacak. O
zaman daha çok yoksulluk anlatacağız, daha çok işsizlik anlatacağız,
daha çok ekoloji anlatacağız, daha çok kadın hakları
anlatacağız, anlatacağız.
Yani demem o ki: Batasuna kararını
Süleyman Soylu da bilmiyor, Recep Tayyip Erdoğan da bilmiyor. Bir daha
okusunlar ve bence bir an önce o danışmanları
değiştirsinler. Bu kararlar nasıl kıyaslanır?
Demirtaş kararını bugün Cumhurbaşkanı bir kez daha
doğruladı. Niye doğruladı biliyor musunuz?
İkiyüzlüsünüz. dedi. Siz siyasi karar veriyorsunuz. dedi ama aynı
Erdoğan, 3 defa AİHMe başvurmuş: 1999da şiir
okuduğu için ceza almış. 2001de sabıka kaydının
silinmemesi sebebiyle başvurmuş. 2002de YSK Milletvekili
olamazsın. dediği için başvurmuş. Şimdi, siz
başvurunca AİHM, yargı mercisi, kararı bağlıyor
ama biz başvurunca bağlamıyor. Bu ne yaman çelişki
gerçekten? Yani gelin, şu hukuku aslına uygun yorumlayalım; HDP
de Demirtaş da bu kararla haklı çıkmıştır hem de
yüzde yüz haklı çıkmıştır. Karar bir manifestodur ve
bu, sadece Demirtaş için değil, şu anda cezaevinde tutulan bütün
siyasi mahpuslar için, HDPliler için, DTKden dolayı ceza alanlar,
içeride olanlar, Leyla Güven en son tutuklama
Hepsinin saat farkıyla
saat diyorum, dakika diyorum- özgürlüklerine kavuşması lazım
çünkü siyasi darbeyi AİHM not etmiştir AKP, HDPye darbe
yapmıştır. demiştir. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Beştaş.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergenin oylanması öncesinde bir
yoklama talebi vardır, onu gerçekleştireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın
Yıldız, Sayın Gündoğdu, Sayın Bülbül, Sayın
Köksal, Sayın Biçer Karaca, Sayın Antmen, Sayın
Kılınç, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Arı,
Sayın Girgin, Sayın Hancıoğlu, Sayın Şahin,
Sayın Aygun, Sayın Tuncer, Sayın Keven, Sayın Deniz
Yavuzyılmaz, Sayın Özer, Sayın Bankoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.42
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.49
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 232 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 18inci maddesi üzerinde Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre Komisyonu Raporu (S.
Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN 232 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm Geçici Madde 1 ve 2 dâhil, 19 ila 35inci
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına ilk
söz, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Zeki Hakan
Sıdalı, Mersin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle teklifin çoğunluğu üzerinde olumlu bir yaklaşıma
sahip olduğumuzu fakat bazı hususlarda ciddi
sıkıntılar tespit ettiğimizi ifade etmemiz gerekiyor.
Hükûmetin Meclise getirdiği 238 sıra sayılı Kanun
Teklifiyle, dönüşemeyen atıkların yani değersiz
atık diye tabir ettiğimiz kent çöplerinin enerjiye
dönüştürülmesinin önü açılmıştı. Böylece fiilî durum
hukuki hâle getirilirken değersiz atıklar da yakılarak bertaraf
ediliyor. Bu niçin yapıldı? Çimento sanayisi için. Anlatayım:
Toplam ihracatımızın yarısını
gerçekleştirdiğimiz AB 2019da Avrupa Yeşil
Mutabakatını ilan etti. Bu ilanla, ithalat sırasında
sınırda karbon düzenlemesi yoluna gitti yani Avrupa ithalatta bir tür
karbon vergisi alacak. Ürettiğimiz çimentonun yüzde 36sını
ABye satıyoruz. Şayet bu vergi düzenlemesiyle çimento sektörüne
sınırda ton başına 30 avro vergi konursa, 170 milyon avro
ödemek zorunda kalacağız yani çimento sektörünün Avrupa Birliği
pazarına yaptığı her 100 avroluk ihracat için 13,2 avro
ödeyeceğiz. Ton başına vergi 50 avroya
çıktığında bu oran yüzde 22 olacak.
Peki, bu fon bedeli nasıl azalacak? Normal
şartlarda çimento sektörünün sürdürülebilir yöntemlerle karbon ayak izini
azaltması gerekecek ama biz ne yapıyoruz? Ali Cengiz oyunuyla kent
çöplerini yenilenebilir enerji olarak tanımladık ve karbon ayak
izimizi yasayla küçülttük. Çimento sektörünün rekabetçiliğini bu
şekilde artıramazsınız. Bu bakış
açısıyla devam ettiğiniz, sürdürülebilirliğe ve yeşil
büyümeye odaklanmadığınız sürece dünyanın ithal çöp
deposu olmaya devam ederiz.
Hükûmet şimdi de bu hafta görüşmelerine
devam ettiğimiz 232 sıra sayılı Kanun Teklifiyle bu kez
değerli atıkların yönetimi konusunda adım atıyor.
Dolayısıyla bu ardıl 2 teklifin atık yönetiminde birbirini
tamamlayan teklifler olduğunu görmemiz gerek. Hükûmet, bu 2 düzenlemeyi
tek bir pakette Çevre Komisyonuna getirmek yerine torba yasa; kanunları
saklayarak, gölgeleyerek sunmayı uygun buluyor ve sonuçta, kârlı
atıkları bir avuç seçkinin yönetimine bırakırken,
kârsız atıkları, yarattığı kirlilik ve
getirdiği yüksek bedelli elektrik faturalarıyla vatandaşa
bırakıyor. İşin ucunda menfaat varsa çevreci, yoksa çevreye
kör olarak gündelik kararlarla çevre sorunlarımızı çözemeyiz.
Kıymetli milletvekilleri, Hükûmet, teklifi
Çevre Komisyonuna sıfır belge, sıfır rapor, sıfır
dayanakla getirdi. Böylesi bir kanunun çıkarılabilmesi için onlarca
rapor, yüzlerce tablo olması gerekirdi. Teklif öncesi
hazırlanmış bir dizi çalışma sunulmalıydı ki
alanı atık yönetimi olmayan milletvekilleri
vatandaşlarının hakkını koruyabilsin. Muhtemelen bu
raporlar vardır. Peki Çevreci uzlaşma için bu raporların ne
kadarı Komisyonla, muhalefetle paylaşıldı? Devletin
elindeki bilgiler olmadan kanun teklifi nasıl müzakere edilir? Bir ülkenin
atık sektörü gibi koca bir alan sıfır veri, sıfır
rapor, sıfır bilgiyle nasıl düzenlenebilir? Depozito sistemi
kurmak için bugüne kadar kaç defa düzenleme yapılmış?
Yapılan her yeni düzenlemenin sonucu ne olmuş? Kime yaramış,
kime yaramamış? Düzenlemeye konu olan alanda ne kadarlık bir ekonomiden
bahsediyoruz? Dünya bu işi nasıl yönetiyor? Düzenleme nasıl
işleyecek? Hâlihazırda atık şirketleriyle kurulacak
yapı arasındaki ilişkiler nasıl olacak? gibi pek çok
sorumuza cevap olacak bir tane rapor açıklanmadı.
Bu durumda, Türkiye Çevre Ajansı ile Çevre
Bakanlığının içi boşaltılarak, kârlı
kısmı buraya aktarılarak bir tür çevre varlık fonu
kurulmasından endişeliyiz. Yani para getiren atıklar Türkiye
Çevre Ajansının olacak, getiremeyen atıklar biyokütle
sayılacak ve fahiş devlet teşvikleri halka ödetilecek. Hâlbuki
kanun teklifi sahipleri Komisyonda bu başlıkları açabilmiş
olsaydı, bugün getirdikleri teklifin 21inci maddesiyle corona
salgınını gerekçe göstererek Depozito Yönetim Sisteminin kuruluş
çalışmalarının bir yıl süreyle ertelenmesi teklif bile
edilemezdi. Pandemide çöp üretmiyor muyuz ki uygulamayı neden en az bir
yıl erteliyoruz? 2018de meşhur poşet yasası çıkarken
Depozito Yönetim Sisteminin kuruluşu 2020ye
uzatılmıştı. O günden itibaren aradan geçen yirmi iki ayda
Bakanlık tek bir adım atmadı. 2020 Mart ayında
salgının başladığını dikkate alırsak
salgından önceki on beş ayda Bakanlığın niçin hiçbir
adım atmadığının herhangi bir izahı yok.
Şimdi de başlangıç tarihini bugünden on dört ay ileriye
atıyorsunuz. Peki, neden? Bu süre içerisinde kimin beklentilerini
koruyorsunuz? Devlet idaresinin işleyebilmesi kimsenin keyfini bekleyemez,
beklememelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi sizin fiili
sorumsuzluklarınızı hukuki hâle getirme mercisi değildir.
Kuralsızlığı kural ilan ederek devlet idare edilemez.
Benzer şekilde kamu yönetiminde keyfiliğe
o kadar çok alıştınız ki getirdiğiniz her yeni
düzenlemede olduğu gibi bu düzenlemeyi de Kamu İhale Kanununun
dışına çıkarıyorsunuz. Kamu tüzel kişiliğini
haiz bir kuruluş kuruyorsunuz ama kurulması ve işletilmesi
sırasında yapılacak harcamaları şeffaf yapmaktan,
kamuya hesap vermekten kaçırıyorsunuz. Buna karşın geçici
maddede düzenleme yaparak Gelir İdaresi Başkanlığına
gelir olarak kaydedilen geri kazanım katkı paylarının yüzde
15ini Ajansa istiyorsunuz. Kullanmayı hedeflediğiniz bu kaynak
kamunun kaynağı değil mi? Keşke 195 kere değişen
İhale Kanununu bir kere yapsak; adil ve rekabetçi yapabilsek ihaleye göre
kanun çıkarmasak
Değerli milletvekilleri, yüce Meclise sunulan
teklifin bir başka dikkat çekici düzenlemesi ise 31nci maddede. Teklifle,
otopark yapma ve işletme görevleri büyükşehir belediyelerinden
alınıp ilçe belediyelerine verilecek; böylece büyükşehir
belediye bütçelerinde azımsanamayacak bir gelir olan otopark gelirleri
ilçe belediyelerine aktarılmış olacak. Bu düzenlemeyi masum
bulmuyor; Millet İttifakı belediyelerini zayıflatmaya yönelik
bir çaba olarak değerlendiriyoruz. Bugüne kadar neden
yapmadınız? Seçim kazan, hazır cezan. diyorsunuz. Aziz
milletimiz 31 Mart yerel seçimlerinde bir mesaj verdi. Ancak Hükûmetiniz hâlâ o
mesajı almamakta ısrar ediyor. Millet siyasi partilerden
kutuplaşma, siyasi kavga değil, hizmet bekliyor. Mecliste, Millet
İttifakı belediyelerini zayıflatacağız diye
uğraşacağınıza milletin sorunlarını çözecek
kanunlara odaklanalım, milletin mesajına kulak verelim.
Muhterem milletvekilleri, uluslararası alanda
ülke ekonomimizi olumsuz etkileyecek çevresel düzenlemeler yapılıyor.
Meclisimizin ve Bakanlığımızın bu düzenlemeler
karşısında proaktif olması gerekiyor. Uluslararası
Denizcilik Örgütü 1 Ocak 2020den itibaren uygulamaya koyduğu 2020
düzenlemesiyle gemi yakıtlarındaki kükürt oranını yüzde
3,5ten azami yüzde yarım olacak şekilde sınırladı.
IMO, bu uygulamayla gemilerden kaynaklanan kükürt dioksit oranında
yılda yaklaşık olarak 8,5 milyon metrik ton azalımıyla
yüzde 77lik bir düşüşü öngörmekte, böylece sektörün sera gazı
emisyonlarına katkısını azaltarak iklim
değişikliğine, azaltım hedeflerine uymayı
planlıyor. Aralık 2019da Napolide yapılan, taraf olduğumuz
Akdeniz deniz çevresinin korunması ve sürdürülebilir
kullanımını sağlamak için imzalanan Barselona
Sözleşmesiyle Akdenizin Kükürt Emisyon Kontrol Alanı yani SECA ilan
edilmesi yönünde çalışmalara başlandı. En geç 1 Mart 2024
tarihine kadar yürürlüğe girmesine yönelik bir yol haritası
belirlendi. Tüm bu gelişmeler Türk denizcilik sektörünün hızlı
bir şekilde yapısal reform yapması gerekliliğini, bu
kapsamda Meclisimizin ve Bakanlığımızın proaktif
olarak hareket etmesi gerektiğini ortaya çıkarıyor. Aksi hâlde,
denizcilik sektöründe yaşanılacak rekabetçilik kaybı
dış ticaretimizin yüzde 89unu deniz yoluyla yapan ülkemizde dikkate
değer ekonomik kayıplara neden olacak. Bu önemli konuların da
kayıtlara geçirilmesi ve gerekli adımların hızla
atılması çağrımızı dikkatinize sunar, yüce
Meclisimizi hürmetle selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına ikinci söz talebi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Hasan Kalyoncunun.
Buyurun Sayın Kalyoncu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.
Anma haftası vesilesiyle millî hisleri
şiiriyle abideleştiren, iman, ahlak ve mücadelenin örnek
şahsiyeti, istiklal şairi, merhum Mehmet Akif Ersoyu rahmet ve
minnetle yâd ediyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla
selamlarım.
Covid-19 salgınıyla kişisel
temizliğin sağlık için öneminin tekrar
anlaşıldığı ve Sıfır Atık
kampanyalarıyla plastiğin kirletici olduğunu herkesin
öğrendiği bir dönemde çevre ve ekoloji daha da önem
kazanmıştır. Etkileri arttıkça daha fazla ölümlere sebep
olan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin
oluşturduğu sorunları tek başımıza çözmemiz
mümkün değildir fakat etkilerini azaltmak için önlem alabiliriz. Bu
durumda, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Çevre
konusuna her şeyden önce herkes kendi ülkesi ve milletinin mutluluğu
için çözüm bulmayı öncelikli hedef olarak benimsemelidir. Doğal,
tarihî ve kültürel kaynaklarımızın kirlenmesi, tahrip edilmesi
ve yok olmasını önlemek için meseleye bilimi, aklı esas alarak
tarih, kültür, inanç ve millî menfaatlerimizle çatışmayan bir
bakışla yaklaşmalıyız. diyerek görüşlerini ifade
etmiştir.
Bir karış toprağı, bir
çakıl taşını başkasına vermemek için can veren,
kan döken bir milletin o toprakların kirletilmesine müsaade
etmeyeceği aşikârdır. Bu durum, Atatürkün tespitiyle uyum göstermektedir.
Eğer vatan denilen şey kupkuru dağlardan, taşlardan,
ekilmemiş sahalardan, çıplak ovalardan, şehirlerden ve köylerden
ibaret olsaydı, onun zindandan hiçbir farkı olmazdı.
Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının Sıfır Atık Projesini
destekliyoruz. Plastik torbaların kullanımını azaltmak,
muhakkak, çok önemli bir girişim olmuştur. Ancak, sıfır
atık uygulaması, poşet sorununun çok ötesine geçmiş
durumdadır. Kaynakta ayrıştırma hem çevre kirliliği
hem de ekonomik kaynak kullanımı açısından
kıymetlidir. Bu amaçla, yerel yönetimlerin de çöp toplama faaliyetlerini
yeniden düzenlemesi gerekmektedir. Hem hanelerin hem de bu atıkları
toplamakla yükümlü yerel yönetimlerin sorumlulukları belirlenmelidir.
Ayrıştırma işleri konutta başlamalı, toplama
konteynerleri ve depolama alanları ayrı olmalıdır.
Bazı şehirlerimizde görüldüğü üzere, göstermelik
ayrıştırılmış atık toplama noktaları
hayatın gerçeklerine uymamaktadır.
Çevre sorunlarıyla mücadelenin ekonomik ve
teknik boyutları olduğu kadar sosyal bir boyutu da vardır.
Bireylerin farkındalığının ve
duyarlılığının yükseltilmesi ve
davranışlarında oluşturulacak olumlu değişim için
çevre eğitimi gerekmektedir. Bu konuda, önceki
konuşmalarımızda da ifade ettiğimiz gibi, Millî Eğitim
Bakanlığıyla iş birliği yapılmalı ve çevre
eğitimi anaokullarından başlatılmalıdır.
Sayın milletvekilleri, mümkün olan
ambalajların depozitolu hâle getirilmesi önerisini önemsiyoruz.
Ayrıca, ambalajlarda plastik yerine cam ve kâğıt
kullanımı imkânlarının değerlendirilmesini de gerekli
görüyoruz.
Yapılaşmaya en çok maruz kalan kentsel
alanlarda bitki örtüsü ile geçirimsiz yüzeylerde meydana gelen
değişimlere bağlı olarak ortaya çıkan yüzey
sıcaklığı farklılıkları ve kentteki ısı
adalarının değişimi oldukça önemlidir. Dirençli kent
tasarlarken bu konuya dikkat edilmelidir. Dirençli kent tasarımında
hava koridorları, kentsel ısı alanlarının
oluşumuna çözüm yönünde etkin rol oynayacaktır. Mevcut yapı
alanlarının kent termal konforu üzerinde oluşturduğu
etkilerin giderilmesine yönelik olarak farklı bitki türlerinin farklı
bölgelerde termal çevre üzerinde yarattığı etki
araştırılmalı ve kentsel tasarım
çalışmalarında bitkilerin farklı özelliklerinden yararlanılmalıdır.
Ayrıca, kent içi bitkilendirme çalışmalarında karbon emilimi
yüksek ve suyu az isteyen bitkiler tercih edilmelidir. Buna bağlı
olarak günümüzde daha yaygın kullanılmaya başlanan uzaktan
algılama ve coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak bir kentsel
termal çevre bilgi sistemi oluşturulmalıdır.
Bunların yanı sıra küresel
ısınmayla birlikte şehirlerde su sıkıntısı
baş göstermekte ve her geçen yıl daha da artmaktadır. Bu duruma
çare bulmak için, yeryüzüne düşen yağmurun tutulması ve
buharlaşmasının engellenmesi gerekmektir. Türkiye'de var olan
tüm atık su arıtma tesisleri yeniden düzenlenmeli,
arıtılmış suyun tarım ve şehir içi su
kaynağı olarak kullanılması sağlanmalıdır.
Aynı zamanda, deşarj standartları tüm kurum ve kuruluşlar
için uygulanmalı, titiz bir şekilde denetlenmeli ve mevcut su
kaynaklarımızın kalitesi artırılmalıdır.
Sadece deşarj aşamasında değil, alıcı ortamlarda
da denetim yapılmalıdır.
Ayrıca, ülkemizde kayıp kaçak
oranları çok yüksek seviyededir. Bu, kaynakta var olan suyu heba etmek
anlamına gelmektedir. Öncelikle, var olan kaynakların tam kullanımını
sağlamak belediyelerin sorumluluğundadır. Bir an önce bu
kayıp kaçak oranını en aza indirmek gerekmektedir. Hangi kanunu
çıkarırsanız çıkarın, hangi önlemleri
alırsanız alın, etkin bir denetim sistemi
oluşturmadığınız sürece sonuca
ulaşamazsınız.
Ayrıca, Çevre Ajansı iklim
değişikliği etkileri üzerine de faaliyet göstermeli ve
oluşabilecek olaylarla ilgili önlemler paketi
oluşturulmalıdır. Bugün asli işlevini yerine getiremeyen
Türkiye Su Enstitüsü durumuna gelmemelidir. İşlevsiz kurumlar çevre
ve su üzerine yük oluşturmaktadır. Çevre Ajansı kurulduktan
sonra işlevsiz hâle gelen birimler tespit edilip kapatılmalı ve
bir an önce, vakit kaybetmeden su kanunu çıkarılmalıdır.
Küresel ısınma nedeniyle oluşacak iç ve dış göç
hareketliliği sorunlar arasında yer almaktadır. İklim
değişimi ile başta su olmak üzere tarım ve sosyal hayat
üzerinde oluşturacağı etkilerin de dikkatle ele
alınması gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, kirliliğin tümüne,
karşı duruş sergilemektedir. Siyasetin kirlenmesine, toplumumuzun
yozlaşmasına, fikirlerdeki kan lekesi taşıyan
kirliliğe, çevre kirliliğine ve doğal alanların yok
edilmesine karşıdır. Bu karşı duruş, sadece
tepkisel bir karşı duruş olmayıp üretime ve sorunların
çözümüne odaklı bir karşı duruştur. Bu karşı
duruş, sadece günümüzde yaşanan sorunları esas almayıp
aynı zamanda gelecekte oluşabilecek sorunların tespitini,
öngörüsünü ve çözümünü de kapsamaktadır. Ülke ve millet önceliğimiz
olup Türk milletine faydalı her şeyin yanındayız,
zararlı olan her şeye karşıyız.
Sözlerime burada son verirken
Türk
milliyetçiliğinin çevre duyarlılığını,
Başbuğ Alparslan Türkeş Türk ahlakı hiçbir zaman tabiat
kanunlarına aykırı olmayacak, tabiat kanunlarıyla da
bağdaşan birtakım temellere dayanmış bir ahlak
olacaktır. sözüyle ifade etmiştir. Milliyetçi, ülkücü hareketin
lideri Sayın Doktor Devlet Bahçeli de dünyanın gelecek nesillere
devredilecek bir emanet olduğunun unutulmaması gerektiğini
belirterek Daha temiz, daha yeşil bir dünyada yaşamak gelecek
nesillerin en doğal hakkıdır. Onların haklarını
korumak ve gözetmek bizlere düşmektedir. diyerek çevreye verilen önemi
ifade etmiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle çevrecilik
milliyetçiliktir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Oya Ersoy.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu teklifle Çevre Ajansı kuruluyor.
Ne bu Çevre Ajansı? Çevre politikaları üzerindeki kamu denetiminin
kaldırıldığını öncelikle söylemek istiyorum. Yani
bir nevi çevre alanının varlık fonunu kuruyorsunuz. Böylesine
önemli bir teklifin görüşüldüğü, tartışıldığı
salon, herkes tanık olsun, evet, halkımız ekranlardan görmüyor
ama biz burada bir müzakere yürütmüyoruz, bir münazara da yürütmüyoruz ancak
kendi kendimize konuşuyoruz.
Şimdi, kurulacak Ajansın faaliyetleri
neler? Çevre kirliliğini önleme ve yeşil alanların
korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine katkı
sağlama. Sadece İstanbulda vapurla karşıdan
karşıya geçerken bakın, AKP iktidarının on sekiz
yıl boyunca İstanbulu ne hâle getirdiğini görün.
Mezarlıklar ile askerî alanlar dışında bir tane yeşil
alan kalmadı. Kuzey Ormanlarından tutun Kaz Dağlarına, Karadenizin
ovalarına, yaylalarına kadar memlekette yeşilin ne olduğunu
ve AKPnin sadece doların yeşilini bildiğini bütün
halkımız biliyor.
Bir de ne var? Ulusal ölçekte depozito yönetim
sistemi kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek. İşte,
burada, asıl nokta bu. Yani bundan sonra depozito yönetim işi özel
şirketler tarafından yapılacak. Ajansa kadro
ayrılıyor, kadrosu var, bütçesi var. Ne bu bütçe? Bir, genel bütçeden
aktarılan tutarlar, her türlü bağış ve yardımlar ve
Ajansın faaliyetlerinden elde edilen gelirler, bunlar ajansın
bütçesi. Her türlü vergi muafiyeti var. Veraset ve intikal vergisinden muaf;
damga vergisinden, harçlardan, emlak vergisinden, her türlü dava ve icra
işlemlerinde teminat yatırma mükellefiyetinden muaf tutulacak.
Ajansın depozito yönetim sisteminin kurulması ve işletilmesi
için yaptığı mal ve hizmet alımları Kamu İhale
Kanununa tabi olmayacak, bu konudaki usul ve esasları da
Cumhurbaşkanı belirleyecek. Şimdi şunu sormak istiyorum
tabii: Peki, bu Ajansı, kamu kaynaklarını yandaşlarınıza
yağmalatmak için on sekiz yılda 186 kez
değiştirdiğiniz Kamu İhale Kanununun bile
dışında tutmak istemenizin altında ne tür bir ihtiyaç var?
Bunu anlamıyorum.
Ajansın kadrosu, bütçesi, vergi muafiyetleri,
yetkisi çok ama sorumluluğuna bakıyoruz, sorumluluğu yok,
üstelik denetime de kapalı, ne iç denetim var, ne dış denetim
var. Bir de şartlı şartsız bağış toplama
yetkisi var ki evlere şenlik. Şimdi, bu bağışları
kim verecek? Bir ajansa bağış neden verilir ve
karşılığında veren ne alacak? Nasıl denetlenecek
bu bağışlar? Doğaya en fazla zarar veren şirket en çok
bağışı yaptığında buna ne
yapacaksınız? Alacak mısınız
bağışı? Ceza verecek misiniz peki? Bağış
mı alacaksınız, ceza mı vereceksiniz? Örneğin, çevreyi
katbekat kirleten termik santralleri işleten şirketlere,
bacalarından havaya milyonlarca küp karbonmonoksit salınımı
yapan ve filtre takmayan işletmelere idari para cezası uygulanacak
mı yoksa bunlardan bağış mı alacaksınız?
Değerli milletvekilleri, çevre gibi büyük rant
ve doğa yıkımlarının yaşandığı bir
alanda bağış düzenlemesi bağış adı
altında rüşvet verilmesine yol açacaktır, bu herkes
tarafından biliniyor. Bugün bu Ajansa şartlı, şartsız
bağış toplama yetkisi verilecek burada. Şimdi burası
boş ama birazdan gelecek vekiller aracılığıyla eller
kalkacak inecek, bu yetki çıkacak. Peki iki gün sonra ne
görüşeceğiz? STKlerin yardım toplamasını engelleyen
yasayı görüşeceğiz. AKP için, bir ajansın denetimsiz
toplayacağı ve nereye harcayacağı belli olmayan
bağış sorun değil ama tedaviye ulaşamayan SMA
hastası çocuklar için toplanan bağışlar tehlikeli çünkü
sizin için, halkın kendi dayanışmasını örgütlemesi,
birbiriyle dayanışması tehlikeli. Bu arada, bir şey daha
var: Çevre Ajansı, uygun görülmesi hâlinde belediyelere, il özel
idarelerine, eğitim kurumlarına ve diğer kurum ve
kuruluşlara mali ve teknik destek sağlayacakmış. Kim uygun
görecek? Ajans uygun görecek yani siz belediyeleri, il özel idarelerini bu
Ajansın inisiyatifine bırakıyorsunuz. Peki, diğer kurum ve
kuruluşlar neler? Hangi eğitim kurumları? Denetimsizlik varken
bu kaynaklar nereye aktarılacak yani Kızılay gibi yeni vakalarla
karşılaşacak mıyız? O şartlı,
şartsız bağışların muhtelif tarikatlara, cemaatlere
gitmeyeceğinin garantisi var mı?
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu
teklifin Komisyon aşamasında kimler vardı? Ankara Sanayi
Odası vardı, TOBB vardı, TÜSİAD vardı, Belediyeler
Birliği vardı; sermaye örgütlerinin
çağrıldığı ama çevre, ekoloji örgütlerinin, meslek
örgütlerinin, şehir plancılarının gelmediği,
katılmadığı çünkü çağrılmadığı bir
Komisyon sürecinde sözde teklif tartışıldı. Şimdi,
görüştükleriniz sizin niyetinizi ve amacınızı da belirler;
kiminle görüşüyorsanız o, içeriği belirler. Sizin on sekiz
yıldır yarattığınız yıkıma
karşı ormanını, doğasını, deresini, suyunu,
kentlerini, yaşam alanlarını savunanlar; sizin rant
politikalarınıza karşı havasını, suyunu
savunanlar, bunun için mücadele edenler bu Ajansın kurulmasına
karşı çıkıyor. Bakın, yıllardır
karşı çıktığımız HESlerin sonucunda her
yıl mutlaka bir selle karşılaşıyoruz ve
insanların yaşamını, mallarını sellerde
kaybettiğini görüyoruz Karadenizde.
Diğer yandan, kuraklık tehlikesine
karşı bilim insanları uyarıyorlar; yer altı
sularında her yıl düzenli olarak azalma tespit edildiğine,
kuraklığın önümüzdeki yıllarda giderek artacağına
dikkat çekiyorlar ve bu durumdan en çok Marmara, Batı ve Orta Karadeniz
Bölgelerinin etkileneceğini söylüyorlar. Süreci yavaşlatabilmek için
de önerileri var: İklim değişimiyle uyumlu, kapsamlı bir
plan yapılmalıdır. Yani bizim bugün burada bunu
tartışmamız lazım, sizin rant projelerinizi değil.
Doğayla uyumlu projelere, şehir düzenlemelerine
ağırlık verilmesine ve su tasarrufuna ihtiyaç var. diyor bilim
insanları. Peki, siz ne yapıyorsunuz, kimin için yapıyorsunuz ve
kimin yararına yapıyorsunuz? İşte, önümüze gelen bütün
tasarılardaki kritik soru budur.
Şimdi, Çevre, siyaset üstü deniliyor her bir
toplantıda, komisyonda. Çevre, siyaset üstü mü? Hayır, çevre,
siyasetin bu yüzden tam da kendisi. Çevre Ajansının Kurulmasına
Dair Kanun Teklifi neden bugünlerde geldi? Aynı anda Meclise gelen
yasalara bakalım: Elektrik Piyasası Kanunu, maden alanlarına
dair düzenleme yapan birtakım teklifler geldi ve bunların hepsi, bir
bütünün parçaları; tek bir çıkar çevresinin yani sermayenin
çıkarlarını koruyan teklifler. Şimdi, gelinen noktada,
artık yer üstü bitti, yer altına dönük talan projeleri söz konusu ve
sermayenin kârı için memleketin altını üstüne getiren projelerin
içindeyiz. Siz, bu teklifle Çevre Ajansı kurarak aslında, sermayeyi
bizzat karar süreçlerine dâhil ediyorsunuz. Üstüne, denetim yetkisi de
veriyorsunuz yani kuzuyu kurda teslim ediyorsunuz. Ajansın
Danışma Kurulunda özel sektör temsilcileri yer alacak ve bu
Ajansın Başkanı, Yönetim Kurulu kimlerden oluşacak o bile
belli değilken, böyle bir oluşumun kamusal denetim yetkisi olacak.
Burada, bu kadar yıldır yağma ve talan projelerine imza
atmış, hani, halka küfreden Cengizin, Limakın, Kolinin vesaire
Yönetim Kurulunda olmayacağının garantisi var mı? Yine,
depozito sisteminin denetlenmesi beklenen bir ajansa, Çevre Kanununda kamu
kurumlarına verilen denetim yetkisini de vererek aslında rant
projelerini siz bu yasa teklifiyle denetimden kaçırıyorsunuz.
Teklifte hangi ürünlerin depozito kapsamına alınacağı
belirtilmemiş. Kim tarafından, nasıl belirlenecek, belli
değil ama sonuçta, depozito bedelleri halka zam olarak geri dönecek ve
bunlara ilişkin mal ve hizmet alımı yapacak olan işletmeler
ihaleyle belirlenecek. Bu şirketler faaliyetlerinden büyük miktarda kâr
elde edecekler. Yani söz konusu olan, yandaş şirketlere açılan
yeni bir rant kapısı ve burada soruyorum yine: Peki, çöplerden
şişe, kâğıt toplayarak geçimini sağlayan binlerce
yurttaşa ne olacak?
Çok süre kalmadı ama bir başka konu daha
var: Belediyelerin, özellikle iktidarın kaybettiği belediyelerin
gelirlerine el koymak için yaptığı düzenlemeler var bu teklifte.
Yine, atık yönetiminin yerel yönetimlerin görev ve yetkisinde olan
kısmı Bakanlık tarafından çıkarılan
yönetmeliğe bırakılarak yerel yönetimler bu alanda da
etkisizleştiriliyor ve aynı zamanda yeni yükler de getiriliyor. Ne
yapılıyor? Gelirleri azaltılıyor ama bisiklet yolu, skuter
yolu, bisiklet park istasyonunun kurulması öngörülüyor. Kaynak nerede?
Nasıl bulursan bul. deniyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Vecdi Gündoğdu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
getirilen her düzenleme vatandaşlarımızın yaşam
kalitesini doğrudan etkilemektedir. Adil ve eşit bir toplum inşa
etmenin ön koşulu, doğa hakları yönünde davranış ve
tutum geliştirmek, çevre adaletini sağlamakla mümkündür.
Plansız ve rant odaklı sözde büyüme,
gelişme ve kalkınma gibi iktisadi kavramlar ne yazık ki süreç
içinde ekolojik yıkımın, talanın bir perdesi olarak da
kullanılmaktadır.
Bizler, insanı merkeze alan, doğayı
insanın mülkü olarak gören, doğal kaynakları
sınırsızca ve sorumsuzca tüketen politikaların yerine
doğanın haklarının teslimi ve çevre sorunlarının
çözümü için etkin mücadeleyi herkesin görevi olarak kabul ediyoruz çünkü
doğa hakkı yaşam hukukunun temelidir, vazgeçilecek ve
ertelenecek bir hak da değildir.
Sayın milletvekilleri, temiz
doğa-yeşil çevre dengesi korunan bir atmosfer,
çağımızın ve modern insanın en temel idealidir. Böyle
bir ortamda yaşamak ise bireylerin en temel hak ve özgürlüğüdür.
Akılcı, çağdaş ve modern yönetimler ve yöneticiler, büyüme
hedef ve stratejilerinin belirlenmesinde doğal kaynakların
sınırlılığını dikkate alır.
Akılcı yöneticiler, 21inci yüzyılın küresel ve çevre
sorunlarının başında gelen küresel ısınma ve
iklim krizi, çölleşme, kuraklaşma, erozyon süreçlerinin yakın
geleceğin evrensel tehdidi olduğu bilinciyle hareket eder.
Değerli arkadaşlar, gelmiş
geçmiş en sıcak yılları, en sıcak mevsimleri
yaşadığımız, buzulların eridiği, havadaki
karbondioksit yoğunluğunun zirveye ulaştığı,
pandeminin tüm dünyayı sardığı, yaşamı tehdit
ettiği, her gün yüzlerce canlının dünya yüzünden silindiği
günümüzde sürdürülebilir yaşam elli veya yüz yıl sonrasının
sorunu değil, tam olarak da bugünün sorunudur. İklim krizinin
etkilerine maruz kalan en hassas bölgelerden birinde yer alan ülkemizde sera
gazı emisyonu son on yılda 2 kat artış göstermektedir.
İklim krizi, tekil anlamda varlık gösteren bir kriz türü
değildir. Bugün yaşadığımız gıda krizi ve
ekonomik kriz, iklim krizinin de etkisiyle doğan krizlerdir.
Yaşadığımız çağ pek çok bilim insanı ve
yaşam savunucusu tarafından çoklu krizler çağı olarak da
tanımlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, yaşamın
vazgeçilmez bir unsuru olan su, yerine başka bir madde ikame edilemeyen
sınırlı bir doğal kaynaktır. Sağlıklı
suya ulaşmak temel bir insanlık hakkıdır ve bu nedenle
aynı zamanda toplumsal bir değer olarak da düşünülmektedir. Su
kıtlığı dünyanın en önde gelen sorunlarından biri
olarak öne çıkmaktadır ve ülkemizde de durum farklı
değildir. Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke
olmasıyla beraber son derece zengin göl ve akarsu kaynakları
olmasına rağmen su stresli ülkeler arasında maalesef yer
almaktadır. Türkiyenin göllerinde yaşanan kuraklık bu tablonun
en önemli göstergesidir. Ülkemiz yıllar önce, 200ü haritalarda
görülebilen, Marmara Denizi büyüklüğünde 300e yakın irili ufaklı
göle sahipken bu göllerin yüzde 60ı kurumuş, küçülmüş veya
kirlilik nedeniyle neredeyse tümü göl olma özelliğini dahi
kaybetmiştir. Vahşi tarımsal sulama tekniği, dere ve
çayların önüne plansız yapılan çok sayıdaki gölet ve baraj,
küresel ısınma tehdidi altındaki göllerimizin yok
olmasını da hızlandırmıştır. İklim
krizi ve rant odaklı projeler nedeniyle su kaynaklarımız her
geçen gün azalırken aynı zamanda kirlilik tehdidi
altındadır. Nüfus arttıkça sorunun daha da derinleşeceği
ortada. Bugün, su kaynaklarımız, yer altı sularımız,
toprağımız, havamız da maalesef kirlenmiş
durumdadır. Yapılan bilimsel araştırmalarla ilgili kamu
kuruluşlarının değerlendirmeleri ve TÜİK
işsizlikleri de bu gerçeği önümüze koymaktadır. Yüzey sularının
yüzde 80i, yer altı sularının da büyük kısmı
kirlenmiş vaziyette. Vatandaşlarımızın yüzde 50si,
artık, sağlıklı içme suyuna maalesef ulaşamıyor.
Kentlerimizdeki hava kirliliğinin boyutları artıyor, yeşil
alanlar yok denecek kadar azaldı; tarım alanlarımız,
meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji ve benzeri
yatırımlarla amaç dışı kullanılmaya
başlandı.
Türkiye, Avrupa Birliği bölgesi,
sayısı ve kapasitesi baz alındığında, en fazla
linyit ve taş kömürü yakıtlı termik santrallere sahip bir
ülkedir. Kömür kaynaklı elektrik üretimi güneş enerjisinin
yaklaşık 15 katı, rüzgâr enerjisinin de yaklaşık 6
katıdır. Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından yapılan
analizlere göre, 2017 yılında Türkiyede hava kirliliği
kaynaklı ölümlerin sayısı maalesef trafik kazası
kaynaklı kayıpların tam 7 katı olmuştur. Ülkemizde en
büyük çevresel yıkım ve talan maden, madencilik faaliyetlerinde
yaşanmaktadır.
Kaz Dağlarında yürütülen altın arama
faaliyetleri bölgeyi ekolojik yıkıma sürüklemiş; TEMA
Vakfının raporuna göre, Kaz Dağlarının yüzde 79una
maden ruhsatı verilmiş, Anadolunun akciğerleri olan Kaz
Dağları âdeta bozkıra çevrilmiştir. Kaz
Dağlarında bir gram altın için tam 4 tondan fazla su
kullanılmaktadır.
Dünyanın doğa harikası Istranca
Ormanları, Kırklarelimizin en önemli coğrafi zenginliklerinden
biridir. Kırklareli ili sınırları içerisinde faaliyet
gösteren maden ocakları ve sanayi tesisleri Istranca
Ormanlarımızı âdeta hançerlemektedir sayın
milletvekilleri. Kırklarelimizin, Pınarhisarımızın
bereketli toprakları taş, kalker ocaklarıyla
kuşatılmış ve son bir haftadan bu yana da -rant uğruna
talan ve yıkıma devam etmek için- Bakanlığın tahsisli
arazileri yandaş şirketlere bedelsiz verilerek cennet bölgemiz âdeta
cehenneme çevrilmektedir.
Bir hançer de Sarosta yapılmaktadır.
Bilim insanlarının 90 ayrı bilim dışılık
tespiti yaptığı proje her şeye rağmen zorla
-bakın, üstüne basa basa söylüyorum, zorla- devam ettirilmektedir. Saros
Körfezinde fay hattına 7 kilometre uzaklıkta bulunan sit
alanına doğal gaz limanı yapılacak olması ise tam bir
cinayettir. Katar sevdanız için Sarosu feda ediyorsunuz ve Sarosu
satıyorsunuz; Sarosun çevresinde yatan binlerce şehitten de hiç ama
hiç utanmıyorsunuz.
Bir başka ihanet de İstanbula. Kanal
İstanbul projesi yapılmak isteniyor. Kanal İstanbul bir ihanet
projesi değil, bir cinayet projesidir sevgili milletvekilleri, bir cinayet
projesidir. (CHP sıralarından alkışlar) 16 milyonun
varlığına, 82 milyonun güvenliğine yönelik bir felaket
projesidir Kanal İstanbul; kimlere ne rant vadedilmiş olursa olsun
derhâl de vazgeçilmelidir. Hep söylüyorsunuz ya Bizi millet getirdi. Milletin
kararı, milletin vermiş olduğu karar
başımızın üstünde. diyorsunuz ya, o zaman milletin önüne
bir sandık koyalım. Milletin iradesine saygı duyanlar, milleti
önemseyenler millete sormaktan kaçmamalıdırlar. Ne zaman, nerede isterseniz
koyun İstanbullunun önüne sandığı, alın boyunuzun
ölçüsünü. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bu eşsiz cennet
vatanımızı âdeta cehenneme çevirdiniz. Ne doğayı
sevebildiniz ne de doğal kalabildiniz. Rantçıların, çok uluslu
maden şirketlerinin ve mutlu azınlığın kısa
vadeli çıkarları için kendi çocuklarınıza,
torunlarınıza dahi ihanet ediyorsunuz. Rantını
uluslararası şirketlere, dönüşü olmayan zararlarını
ise ülkemizin bugününe ve yarınına yükleyen
anlayışınıza da artık bir zahmet son verin.
Unutmayın, doğaya karşı işlenen bir suçun öcü
insanın adaletinden daha zorlu olur.
Değerli arkadaşlar, biz Çevreyi
düşünün. diye haykırdıkça sizin aklınıza yakın
çevreniz, eşiniz dostunuz geliyor; biz doğanın yeşilinden
bahsediyoruz, siz doların yeşili anlıyorsunuz. Unutmayın,
doğanın ekonomisinde birim para değildir, yaşamdır,
yaşamdır, yaşamdır ve herkesin olduğu gibi siz de
yaşama muhtaçsınız.
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçsin:
Çevreci icraatlarımıza devam ediyoruz. Dünyanın en çevreci
iktidarı görevi başında, milletinin emrinde.
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz Sayın
Mahir Polatın.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılamasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Genel kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, rejim
karşıtı yobazlar tarafından katledilen, cesaretiyle
hepimize örnek olan cumhuriyet sevdalısı devrim şehidimiz
Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilayı saygı ve minnetle anıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Depozito yönetimi ve işletmesi başta olmak
üzere elektrikli skuter kullanımıyla ilgili kurallar getiren, yerel
yönetimlere bisiklet yolları yapmayı, şarj istasyonları
yapmayı öngören düzenlemeyle Türkiye Çevre Ajansı kurulması teklifi
karşımızda duruyor. Ne kadar sempatik değil mi? Özellikle
büyük kentlerdeki genç nüfusa hitap eden birtakım düzenlemeler var.
Depozito uygulamasının zorunlu hâle getirilmesi, çevremizi kirleten
insanlara karşı ağır cezaların öngörülmesi sempatik
geliyor fakat öyle değil. Yine bir torba yasa. Anayasamıza göre
torba yasa yapma mantığı aykırıyken sizin
bakanlıklarınız da torba hâline geldi. Çevre
Bakanlığının torbasına da bu Ajans giriyor
değerli arkadaşlar.
Anayasaya göre devletin çevre kirliliğini
önleme, çevreyi koruma ve geliştirme ödevi vardır. Çağdaş
devletlerin yükümlülüğü çevreye saygı göstermek, korumak ve
geliştirmektir değerli arkadaşlar. Bu anlamda ÇED süreçlerinin
ortadan kaldırılması değil, güçlendirilmeye ihtiyacı
vardır. Çevre kirliliğini önlemek, ulusal ölçekte depozito yönetim
sistemi kurulması, işletilmesine yönelik faaliyetlerde bulunmak
amacıyla, sorumluluk almadan fazlaca yetki, kadro ve bütçe alan, mali
muafiyetleri olan, denetim yetkisiyle Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına rakip, hatta paralel bir yapı kurulmak
isteniyor; iç ve dış denetimden muaf olan yeni bir kamu kurumu
kurulmak isteniyor.
Çevre Ajansı bir kamu kurumu mudur peki? Çevre
Ajansı organlarının bilimsel ve objektif kriterlere göre
değil, siyasi saiklere göre belirlenecek olması, organ ve birimlerin
nasıl denetleneceğinin belli olmaması ve kendi bütçe mali
muafiyetleri ve denetim yetkisi olan depozito yönetim sistemini kuran,
işleten, işlettiren, izleyen, denetleyen bir yapı. Yalnız,
Çevre Ajansı Kamu İhale Kanununa tabi değil. İhale
Kanununa tabi olmayan kamu kurumu olur mu değerli arkadaşlar?
Ajansın faaliyet görme biçimiyle şirket görüntüsünde olduğunu ve
muafiyetleriyle bir rant paylaşım sistemi yaratacağı
aşikârdır. Dolayısıyla kamu kaynaklarının
peşkeş çekileceği yeni bir kurum oluşturulacaktır.
Değerli arkadaşlar, iki konuya
değinmek isterim. Bugün bazı basın organlarında
GÜBRETAŞın Bilecik Söğütteki maden ocağında 6 milyar
doların üzerinde bir kaynak bulunduğu söyleniyor. Bu kaynak yeni
değil, 2008den önce bulunmuş bir kaynaktır. Türkiyenin
kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiğine
bakalım. 2008de bu kaynak o zamanın prensi, bugünün teröristi
Akın İpekin şirketi olan Kozaya devredilmiş, bugün mahkeme
kararlarıyla geri dönmüş. Söylendiği gibi 6 milyar dolar
değil, bahsedilen kaynağın üçte 1i üretilebilme kapasitesine
sahip kaynaktır.
Değerli arkadaşlar -sürem
kısıtlı- Yeter artık. diyoruz. Huzurdaki kanun teklifi,
çevre denetimi süreçlerinin özelleşmesinin önünü açacak bir
adımdır; sempatik, faydalı maddeler arasında serpiştirilmiş
vahşi rant maddeleri çevreye ve memlekete ihanet gibidir.
Yine, değerli arkadaşlar, son günlerde
Sayın Genel Başkanımızın konuşmalarından mal
bulmuş Mağribî gibi cımbızlanan, seçilen kopyala yapıştırla
bir şekilde partimize saldırılmaya başlandı partinizin
her kademesinden, Genel Başkanınızdan yöneticilerine kadar; en
son pergolacı Fahrettin de -bunu kullanmaya- mal bulmuş Mağribî
gibi saldırdı.
Ben size bir şey okumak isterim -bu, devlete
bir ait tutanak- değerli arkadaşlar. 8 Aralık gece 20.25te
Hamzabeyli Gümrük Kapısına bir araç girer 34 plakalı,
şoförünün adı Veysel Filiz. Şahıs aranmak istemez,
diplomatik dokunulmazlığı olduğunu söyler fakat pasaport
ibraz edemez, kimlik gösterir, o kimlikle birlikte itibar etmez gümrük
görevlileri. Tam tespiti aldıklarında zula yakalanır; zulada 182
paket içerisinde 98.740 gram eroin yakalanır.
Şimdi, pergolacı Fahrettin, dersine iyi
çalış. Her şeyi bilecek durumda olan devletimiz bu zulanın
kaç defa kullanıldığını, 8/12 tarihinden bugüne bunun
neden açıklanmadığını, bu vatandaşı kimlerin
koruduğunu ve sonra kimlerin uyuşturucuyu
sakladığını, savunduğunu bize bir anlat diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz Sayın Sefer Aycanın.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine şahsım
adına söz almış bulunuyorum.
Kanun teklifinde depozito yönetim sisteminin
kurulması ve işletilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesi
amacıyla Çevre Ajansının kurulmasıyla ilgili düzenlemeler
vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevre kirliliğini önlemeye
yönelik her türlü girişimi bu zamana kadar destekledik, bundan sonra da
desteklemeye devam edeceğiz. Özellikle depozito yönetim sistemiyle
inorganik atıkların bu şekilde çevreyi kirletmesinin önlenmesi
amaçlanmaktadır. Bu ambalaj malzemelerinde, özellikle geri dönüşüm
çok önemli hâle gelmektedir.
Cam en sağlıklı ambalaj malzemesidir.
Cam kullanımını artırmak gerekir. Kullanılmaması
gereken ambalaj malzemesi ise plastik malzemelerdir. Plastik malzemelerin
toprakta en az dört yüz yıl içerisinde çözündüğünü dikkate
alırsak, kesinlikle plastiklerin atık olarak toprağı kirletmesine
müsaade etmemek gerekir. Hatta plastik atıkların çözünmesi
sırasında ortaya çıkan mikroplastiklerin balıkların
organizmalarına girmesi ve balıkların toksik hâle gelmesi de
önemli bir konudur. Bu nedenle, mutlaka atık konusunda duyarlı olmak
lazım. En ideali sıfır atıktır; sıfır
atık bir kültürdür, bir yaşam tarzıdır. Evde
ayrıştırarak toplamak ve bunu tekrar geri dönüşüme vermek
hem çevre kirliliğini önlemek açısından hem de ekonomi
açısından çok önemlidir. Bu nedenle, toplumda atık kültürü
oluşturmak, atık toplamak ve sıfır atık idealine ulaşmak
için bilinçlendirmeyi, eğitim yapılmasını gerekli
görüyoruz. Bu bilinçle toplumumuzda atık geri dönüşümünü de
geliştirmemiz lazım. Ama bir şey yapmamamız lazım:
Özellikle plastik atık alıyoruz dışarıdan, ithal
ediyoruz, bundan vazgeçmek gerekir. Çinden plastik atık alma
faaliyetlerine izin vermemek gerekir. Özellikle bu dönemde plastik
atıkların çok kirli olduğunu da dikkate alarak bu atık
ithalatını durdurmamız gerekir diye düşünüyorum.
Kanun teklifinde var olan bir diğer konu ise
egzoz emisyonunu azaltmak için bisiklet ve skuter yollarının
yapılmasıyla ilgili düzenlemelerdir. Bunu da destekliyoruz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, çok yararlı buluyoruz. Çünkü hava
kirliliğinin en önemli sebeplerinden biri egzoz emisyonudur, hava
kirliliğinin yüzde 20si egzoz emisyonuna bağlıdır. Bunu ne
kadar azaltırsak, hava kirliliğini ne kadar önlersek küresel
ısınmayı ve iklim değişikliklerini de önleriz. Küresel
ısınmaya ve iklim değişikliğine bağlı olan
zararların geri dönüşümü de yoktur. Bunu ne kadar azaltırsak,
dünyamız için, geleceğimiz için o kadar yararlı bir iş
yapmış oluruz.
Kanun teklifinde yer alan bir diğer konu ise
çevresel etki değerlendirmesi raporu olmayan, ÇED raporu olmayan
faaliyetlerin durdurulmasıyla ilgili düzenlemelerdir. Bu konu da çok
önemli; hatta ÇED uygulamasını, ÇED raporu uygulamasını çok
yaygınlaştırmak gerekir, hatta her faaliyette, her politikada
istemek lazım.
Yapılan her şeyin çevre üzerine etkisinin
tanımlanması işidir ÇED düzenlenmesi ve burada çevreye verecek
zararın belirtilerek bu zararı önlemeye yönelik tedbirlerin
alınmasını düzenlemektedir. Bunun için ÇED raporu
düzenlenmesiyle ilgili kararı daha da genişleterek bütün
faaliyetlerde mutlaka ÇED raporu istemeliyiz ve bu raporu titizlikle yerine
getirmeliyiz diye düşünüyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevre konusunda
yapılacak her türlü düzenlemeyi destekliyoruz, bundan sonra da
desteklemeye devam edeceğimizi belirtiyorum. Kanun teklifinin
hayırlı olması dileğiyle, saygılarımı
sunarım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağım.
Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın bugün üniversite öğrencilerine verdiği
müjdeyi, önemine binaen, buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Gençlik ve Spor Bakanlığımız
tarafından 2021 yılında öğrencilerimize verilecek kredi ve
burs miktarları lisans öğrencileri için 650 lira, yüksek lisans
öğrencisi için 1.300 lira, doktora öğrencisi için 1.950 lira olarak
belirlendi. Millî sporcularımıza bu rakamların 2 veya 3
katı, üniversite sınavında ilk 100e girenlere de 3 katı
olarak ödenecek. Ocak ayında 452 bin öğrencimizin hesabına burs,
1 milyon 11 bin öğrencinin hesabına kredi olarak bu miktarlar
yatırılacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımıza
öğrencilerimize verdiği destekler dolayısıyla
şükranlarımı arz ediyorum. Yeni kredi ve burs
miktarlarının öğrencilerimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Mevlâna Celâlettin Rûmi hazretlerinin beka âlemine
irtihalinin 747nci yıl dönümü pandemi nedeniyle
ağırlıklı olarak dijital ortamda seyircisiz olarak
kutlandı. Mevlânayı anma, naat ve ayin ritüellerinin 2008
yılında UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak
koruma altına alınması, bu konuda ilgili
bakanlığın yetkilileri görevlendirmesine rağmen ne
yazık ki İstanbul Büyükşehir Belediyesinin düzenlemiş
olduğu programda hiçbir zaman görülmemiş bir istismara neden oldu.
Törende Kuran-ı Kerim, tekbirler ve naatışeriflerin aslına
uygun olarak okunmaması asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Mevlevi geleneklerinde ve inancımızda yeri olmayan bu basit
davranış, en hafif tabirle, maneviyatımıza
saldırmaktır.
Mevlâna'nın değerlerinden son derece uzak
olan bir kesimin, kendi iç hesaplarına alet etmek uğruna,
yüzyıllardır devam eden bir geleneği tahrip etme cüretini
kınıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karayel
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Mevlâna hazretlerinin Hakka yürüdüğüm gün bir
düğün gecesi gibi tören yapın bana çünkü o gece en büyük sevgili olan
Allaha kavuştuğum gece. vasiyetine binaen her yıl aralık
ayında düzenlenen Şebiarus törenleri Mevlevihanelerde sema ayini ve
Kur'an-ı Kerim okunması geleneğinin sürdürülmesini 1925ten 1940
yılına kadar yasaklayan CHP zihniyetini neredeyse yüz yıl sonra
yine görmekteyiz. CHPnin başta Kur'an-ı Kerime, sonra Mevlânaya
yaptığı saygısızlık bugün tam da
konuşmamız ve çokça üzerinde düşünmemiz gereken bir konudur.
Neden ileriye değil, geriye doğru yöneliyorlar? Neden biz bugün yine
Kur'an-ı Kerimin Türkçe okunmasını tartışıyoruz?
Bir parti nasıl olur da yüz yıllık serüveninde bir arpa boyu yol
alamaz? Mevlevilik büyük halk kitlesinin kalbî ve ahlaki terbiyesine yön
verirken ne yazık ki CHP zihniyeti bu tefekkür dünyasından hiçbir
ışık alamadan günbegün solmaya devam etmektedir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Günümüzde doğal sorunlar giderek
artış göstermiş ve ülkeler bu konunun ciddiyetini giderek daha
fazla anlamıştır. Sebebi, bu sorunların sınır
tanımaksızın canlılığı her yerde tehdit eder
olmasıdır. Son yıllarda dünyada olan iklim
değişiklikleri, sıcaklıkların artması,
buzulların erimesi uluslararası alanda birçok ülkenin beraber hareket
etmesini sağlamış, tabiatı tehdit eden bu tarz durumlar
uluslararası sorun olarak sayılmaktan çok küresel sorunlar olarak
kabul edilmiştir. Ozon tabakasının delinmesi, buzulların
erimesi, mevsimlerin değişmesi, sel felaketleri, ormanların
yanması ve azalması, kuraklık tehdidi gibi tehlikelerin
farkına varılması uluslararası iş birliği
sağlanmasını gerekli kılmıştır.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öğretmenlerimizin bir talebini buradan Millî
Eğitim Bakanına iletmek istiyorum: Öğretmenlerimiz ocak
ayında il, ilçe emrine eş durumu tayinlerinin
açılmasını istiyor. Salgın döneminde binbir güçlükle
çalışan öğretmenlerimiz bir de aile birliğinin
olmamasından dolayı sıkıntı yaşıyorlar.
Eşleriyle farklı yerlerde bulunan öğretmenlerimiz norm kadro
uygulaması nedeniyle aynı yerlere tayin olamamaktadır. Bu
nedenle, Millî Eğitim Bakanlığı bu öğretmenlerimize il
veya ilçe emrine tayin hakkı vermelidir. Bu dönemde çocuğundan,
eşinden ayrı bırakılan öğretmenlerden yeterli verim
alınamaz. Kaldı ki aile birliğini sağlamak anayasal bir
gerekliliktir. Bu öğretmenlerimizin büyük çoğunluğu
sözleşmeli öğretmenlik nedeniyle yıllardır eş ve
çocuklarından ayrıdır. Kadroya geçtikten sonra da ayrı
kalmaya devam etmesinler. Millî Eğitim Bakanından bir kez daha bu
öğretmenlerimizin sesini duymasını istiyoruz. Öğretmenlere
özlük haklarını vermiyorsunuz, en azından eş ve
çocuklarından ayrı bırakmayın.
BAŞKAN Sayın Arı
CAVİT ARI (Antalya) Antalya ili Korkuteli
ilçesi Dereköy mahallesine açılmak istenen kömür ocağına
Hayır. diyoruz. Dereköy halkı bu ocağa kesinlikle
karşı. Kömür ocağı açılması hâlinde 11 bin dönüm
tarım alanı yok olacaktır, Korkuteli içme ve sulama suyu
kaynakları zarar görecektir. Hani tarım önemliydi, hani üretim
önemliydi. Dereköyde kömür ocağı açılmasın; tarıma, üretime
zarar verilmesin. Dereköyde kömüre Hayır. diyoruz.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiyede su kaynaklarının durumu ve
alınması gereken tedbirler... Genel su durumu şudur
arkadaşlar: Araştırmalara göre önümüzdeki yirmi yıl
içerisinde birçok nehir havzasının su potansiyelinde yüzde 50ye
varacak oranda azalma yaşanacak; başta büyükşehirler olmak üzere
kentler kuraklıkla karşı karşıya kalacak. Bu riske
engel olmak için su politikaları mutlak geliştirilmeli. Su
politikaları nasıl olmalı? Suyun insan hakkı olduğu
ilkesi unutulmadan toplumcu ve gerçekçi bir politika üretilmeli, ilave su
temini ve mevcut suyun verimli kullanılması için mutlak tedbirler
alınmalı, sürdürülebilir su politikaları öncelikli hedef olmalı.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Türkiyede turizm seyahat acenteleri 13 bin
civarında. Bu acenteler yıllardan beri döviz getiriyor ülkemize.
2019da yaptığı harcamalar
Pandemiden dolayı 2020de
turizm yapamadılar. Yaklaşık 13 bin acenteci her gün beni
arıyor, diyorlar ki: Biz yıllardan beri Türkiyeye döviz getiriyoruz
ama Türkiye kırk gün bize bakamıyor. Turizm Bakanı, sadece 3
tane büyük firmaya beş yıl vadeli kredi sağladı; geri kalan
13 bin tane seyahat acentesi zor durumda maalesef. Acilen bu insanlara beş
yıl vadeli, faizsiz kredi vermemiz lazım. Aksi takdirde 2023teki 75
milyar hayaliniz suya düşecek. Acilen bu firmalara muhakkak destek
vermemiz gerekiyor.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Covid-19 virüsünün mutasyona uğradığı haberleriyle
umutsuzluk ve kaos havası estirmeyi doğru bulmuyorum. Virüslerde
mutasyon sürekli görülebilen bir durumdur. İngiltere merkezli son mutasyon
haberlerini panik yapmadan izlemekte fayda vardır. Şu anki iddia,
virüsün bulaşma hızının arttığına
yöneliktir. Onun dışında, genel şekli, hareketi ve
hastalık yapma gücüyle ilgili bilgi yoktur, bu özellikleri izlemek
gerekir. Bu aşamada alınacak önlemlerde ve tedavide
değişiklik yapmaya gerek yoktur. Virüsün mutasyonu, şu an
itibarıyla aşı için olumsuz bir durum değildir. Özellikle
Sağlık Bakanlığının Çinden alma bağlantısı
yaptığı aşının şu an için etkinliğini
etkileyen bir durum söz konusu değildir. Aşı, ölü viral
aşı olduğu için tüm virüsü antijen olarak
değerlendirmektedir. Virüsün genel şekli değişmediği
için aşının etkinliğiyle ilgili bir sorun görülmemektedir.
Son olarak, bana aşı sırası
geldiğinde aşı yaptıracağımı belirtirim.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Komisyon
Buyurun.
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, ben de Türk sporuna çok büyük hizmetleri
olan, Trabzonsporun hem futbolcusu hem hocası Sayın Özkan Sümeri ve
üniversiteden hocam olan, çevre adına da çok büyük
çalışmaları olan Sayın Orhan Kural Hocamızı
rahmetle ve minnetle anıyorum.
Şimdi, burada çok değerli milletvekili
arkadaşlarımızın çevresel sorunlarla alakalı, Çevre
Ajansıyla alakalı yapıcı eleştirileri oldu. Ben
hepsine teşekkür ediyorum ama burada gördüğüm hep eleştiriler;
yapılanlarla ilgili de bir teşekkür etmelerini beklerdim
esasında.
Şu anda Türkiyede çevresel sorunlara
baktığımız zaman AK PARTİ iktidarından önce, 2002
öncesine baktığımız zaman, 90lı yıllarda
çöplerin, çöp dağlarının patladığı bir
İstanbulu görüyoruz. Bunu da geçmişe bir
baktığımız zaman, o dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
soru önergelerinde ve milletvekillerimizin de burada bunu gündem
yaptıklarını, aylarca gündem yaptıklarını, hatta
39 kişinin rahmetli olduğunu, 12 kişinin cesetlerinin bile
bulunamadığı bir dönemi hatırlıyoruz. Yani, burada
gazete manşetlerine baktığımız zaman Çöp
Yanardağı Bu ayıp bize yeter! diye böyle yüzlerce gazete
manşetleri var.
Diğer konuya baktığımız
zaman, Sayın Cumhurbaşkanımızın 1994 yılında
İstanbulda Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu zaman
Haliçin durumu burada, resimde görülüyor.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Ergene ne oldu?
CAVİT ARI (Antalya) Bugüne bakın,
bugüne.
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) AK PARTİ dönemine baktığımız zaman Haliç
burada, tertemiz olmuş. Yani, havanın solunamadığı,
suyun içilemediği, suyun kirlendiği bir dönemde, insanların
maskeyle dolaştığı bir dönemde
(CHP sıralarından
gürültüler)
CAVİT ARI (Antalya) Mahvettiniz
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Değerli arkadaşlar, sizin görüşlerinizi dinledik.
Ben görüşlerimi burada ifade ediyorum.
Suyun içilemediği bir dönemde, şimdi, bu
döneme bakıyoruz, 2002 sonrasına bakıyoruz: Patlayan çöplükler
park olmuş, çocuklarımızın rahatça yürüyebileceği,
insanların rahatça gezebileceği bir yer hâline gelmiş, katı
atık düzenli depolama sahaları yapılmış. 15 tesis vardı,
şu anda 90 tesise çıktı, yani şu anda 65 milyon
insanımıza hizmet veriyoruz. Artık, sular arıtılarak
doğaya bırakılıyor. 145 tesis vardı, 1.170 tesise
çıktı. Yani, yüzde 35 nüfusa hizmet verirken, şu anda yüzde 89
nüfusa -belediyelerin yaşadığı yerlerde- hizmet veriyoruz.
Yani, 5 ilde, 5 büyük ilimizde doğal gaz vardı, şu anda 81
vilayetimizde ve ilçelerimizde bile doğal gaz var. Yenilenebilir enerji
kaynaklarını kullanınca havayı, suyu, toprağı
artık rahatlıkla temiz hâle getirdik. Plastik poşet
kullanımıyla alakalı bir kanun, yine bütün
arkadaşlarımızın desteğiyle bir kanun düzenlemesi
yaptık. Bununla birlikte, plastik tüketimi yüzde 80 azaldı. Yani, 1,5
milyar tasarruf sağlandı, bu da çevresel sorunlara harcanıyor.
Şu anda da Çevre Ajansıyla da bizim çöplere
attığımız esasında ekonomik değeri olan ham
maddeleri ekonomiye kazandırmak için sıfır atık yönetim
sisteminin bir altlığını oluşturuyoruz. Burada da
amacımız esasında bu çöpleri ekonomik değeri olan bir ham
madde hâline getirip çevresel sorunları da çözüp çevreye bırakmadan
ekonomiye kazandırmak. Yani burada 20 milyar civarında olan içecek
ambalajlarının yüzde 90ınını geri dönüşüme
kazandırıp geri dönüşüm oranını da yüze 13ten yüzde
35e çıkaracağız. 20 milyar bir tasarruf yani çöpe attığımız
paradan 20 milyar tasarruf yapacağız, 100 bin kişiye de iş,
aş sağlayacağız.
Yani 2002 yılında Türkiye'de 8 olan hava
ölçüm istasyonu bugün 355. Yani bütün bunlara baktığımız
zaman; atık su arıtma tesisleri, katı atık düzenli depolama
sahaları, hava ölçüm istasyonları, yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla birlikte kullandığımızda yani Türkiye
geçmişe göre çevresel sorunlar açısından çok çok iyi bir
seviyede, bunu söylemek isterim. Yani insanlarımızın bütün
şehirlerimizde havasının, suyunun, toprağının
temiz olduğunu rahatlıkla görüyoruz. Bu yeterli mi? Yeterli
değil, yeterli olmadığı için de işte gerekli olan
yasal düzenlemeleri yapıyoruz.
Ben bu konuyla alakalı Çevre Ajansına
özellikle Komisyonda destek veren, bu kanun teklifine destek veren bütün
milletvekillerimize teşekkür ediyorum; yine
Bakanlığımıza, Bakanımıza, bütün bürokratlara
teşekkür ediyorum. Burada sizlerin desteğiyle, milletvekillerimizin
desteğiyle bu Çevre Ajansı kurulduğu zaman, inşallah,
ülkemiz daha temiz olacak. Temiz bir Türkiye hayaliyle beraber bu kanun
çalışmalarını yapıyoruz.
Ben tekrar, destek veren, eleştirileriyle
beraber destek veren bütün milletvekillerimize teşekkür ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkanım, korkunç, rahatsız edici bir ses var, hiçbir şey
anlamadık.
BAŞKAN Kıstırdım sesi,
kıstırdım, biliyorum.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:20.58
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR
(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
19uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 19 - 2872 sayılı Kanunun ek 12nci
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan
"ambalajlı ibaresi madde metninden çıkarılmış,
ikinci fıkrasına "esaslar ibaresinden sonra gelmek üzere
"ile sisteme ilişkin teminatlar ve ücretler ibaresi ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Ayhan
Altıntaş Dursun
Müsavat Dervişoğlu Bedri
Yaşar
Ankara İzmir Samsun
Aylin
Cesur İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Isparta Gaziantep Eskişehir
Feridun
Bahşi
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Feridun Bahşinin.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 19uncu maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
106ncı yılında
Sarıkamış şehitlerimiz başta olmak üzere vatan, millet
ve bayrak uğruna gözlerini kırpmadan toprağın kara
bağrına düşen tüm şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle
anıyorum, ruhları şad olsun.
Değerli milletvekilleri, Doğu Türkistanda
o toprakları beklemeye kalan soydaşımız Uygur Türkleri
geçmişin intikamı peşindeki emperyalist kızıl Çin
Hükûmeti tarafından zulme tabi tutulmakta, soykırıma
uğratılmaktadır. Doğu Türkistan vahşi bir zulümle üç
yüz yıldır tek başına boğuşmaktadır. Son
yıllarda zulmün artmasına, soykırıma tüm dünya ses
yükseltirken Türkiye üç kuruşluk kredi beklentisi uğruna, maalesef,
üzülerek belirtiyoruz ki sessiz kalmaktadır. Hatta bir parti genel
başkanı Uygur Türklerini bebek katili bölücü terör örgütü PKKyla bir
tutan açıklamalar yapmakta, buna da sessiz kalınmaktadır. Türk
vatandaşı soydaşlarımızın Doğu Türkistanda
bulunan yakınları her türlü işkenceye tabi tutulmakta, iktidar
ise kendi vatandaşlarımız olan bu insanlar için
kılını bile kıpırdatmamaktadır. Türk
vatandaşı Ömer Faruh, yine Türk vatandaşı kızları
2015 doğumlu Zarife ile 2016 doğumlu Zahideden bin beş yüz
kırk üç gündür haber alamadığı gibi yetkili makamlara
yaptığı müracaatlardan da sonuç alamamaktadır. Yine bir ay
kadar önce, dört yıldır Türkiyede yaşayan ve Çin zulmünü
dünyaya duyurmaya çalışan Uygur Türkü Abdülşükür bir gece
yarısı evinden alınarak gözaltına götürülmüştür.
Durumunu soru önergesiyle sormamıza rağmen bugüne kadar cevap
alamadık. Abdülşükürün Türk vatandaşı kardeşleri de
yine Çinde esir tutulmaktadır. 5,5 milyon Suriyeliye her türlü imkân,
para sağlanırken Türk vatandaşı Uygur Türklerine reva
görülen bu uygulamalar kabul edilemez. Al bayrağa ve gök bayrağa
Meclisin bu kürsüsünden selam gönderiyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, insan çoğu zaman
çevreye verdiği zararın farkında değildir veya önemsiz gibi
görünen bir çevre kirliliğinin küresel olarak hangi boyutlara
ulaşabileceğini kavrayamaz. Çevre duyarlılığı
eğitimi ailede başlayarak planlı ve düzenli olarak okul ve
hayatın her alanında ömür boyu sürmeli, buna ilişkin tedbir
alınıp hayata geçirilmelidir. Anayasanın 56ncı maddesinde
yer alan Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre
sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
devletin ve vatandaşların ödevidir. ifadesiyle her bireye ve devlete
yükümlülük yüklemiştir. Ülkemizde yaşanan çevre sorunları
artarak devam etmektedir. Bu sorunlar kimi zaman devlet eliyle kimi zaman da
bilinçsiz vatandaşlar eliyle meydana getirilmektedir. Verilen çevre
eğitimleri hem yetersiz hem de sadece kâğıt üzerinde
kalmaktadır.
Değerli arkadaşlar, kısaca Meclis
demek, millî iradenin tecelli ettiği yer demektir. diyerek sözlerime
devam etmek istiyorum. Seçilen milletvekilleri devletin temsilcileridir. Bunun
içindir ki hiçbir milletvekili milletten aldığı bu iradeyi
ipotek altına vermemelidir çünkü akıl yürütmek kişiye meseleler
üzerinde düşünmeyi, nedenini araştırmayı sormayı,
sorgulamayı gerektirir. İnsanı her canlıdan üstün
kılan bu kazanım iyiye güzele dair, aklını işleterek
topluma ve çevreye değer katmasıdır. Aklı işletmenin
yolu ise özgür düşünmekten geçer. Çünkü özgürlük özünü bilmenin önündeki
engelleri kaldırır. Büyük Atatürkün dediği gibi Sorgulamayan
cahil, sorgulatmayan zalimdir. Buraya gelen yasa tekliflerinin hangisini
sorgulayabiliyoruz ya da hangisini sorgulamamıza izin veriliyor. En kutlu
özgürlük Tanrıdan başkasına kul olmamak, zulme baş
eğmemektir. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Ben
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
19uncu maddesinde yer alan tabi tutulan ibaresinin tabi kılınan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki Kemal
Peköz
İzmir Batman Adana
Abdullah Koç Kemal
Bülbül Mahmut
Celadet Gaydalı
Ağrı Antalya Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Peközün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili kanunun 19uncu maddesi üzerine grubum
adına söz aldım. Sizleri ve ekranları başında bizleri
izleyen halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanunun 19uncu
maddesinde depozito yönetiminin başlangıç tarihinin Covid-19
nedeniyle bir yıl ertelenmesi gündeme alınmış, ek olarak da
depozito kapsamına alınması söz konusu olan ambalaj, ürün
üreticileri, ithalatçıları ve piyasaya sürenlerin bu kapsamda
uyması gereken kurallar belirlenmiştir.
Depozito olayına baktığımız
zaman normal ve olumlu bir şey gibi görünüyor ama ciddi belirsizlikler
içeriyor. Birincisi, bunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından yapılacak bir yönetmelikle daha sonra
açıklanacağı ifade ediliyor ve burada depozitonun nasıl
uygulanacağı, üretim maliyetine girip girmeyeceği, daha sonra
insanlardan depozito için alınırken onlar iade edildiğinde
nasıl bir iade yapılacak, bu konuda belirsizlikler var. O nedenle de
belirsizlik içeren bir kanun maddesi. Bu şekilde olduğu zaman da
üzerine söylenecek çok fazla şey olmuyor ancak kanun hazırlanırken
bu ayrıntılar konulmuş olsaydı üzerine daha fazla söz
söyleme şansımız olabilirdi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başka bir konudan söz etmek istiyorum.
Arkadaşlarımız, bugün hemen hemen herkes dile getirdi ama ben
biraz daha ayrıntıya girmek, bir adım daha ileriye götürmek ve
Leyla Güvenden söz etmek istiyorum.
DTK Eş Başkanı Hakkâri
Milletvekilimiz Leyla Güvenin milletvekilliği geçen haziran ayında
hukuksuzca düşürüldü. Dün de yargılandığı davada yirmi
iki yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı.
Diyarbakırdaki evine baskın yapıldı, bulunduğu
arkadaşımızın evinden gözaltına alındı, jet
hızıyla tutuklamaya götürüldü ve oradan da daha sonra bir gün
içerisinde Diyarbakırdan Elâzığa sürgün edildi. Bu, arkadaşlarımızın
da ifade ettikleri gibi, önceden planlanan bir şey olduğu açıkça
ifade ediliyor burada.
Leyla Güven kimdir? Leyla Güven, en az yirmi
beş yıldır birlikte siyaset yaptığımız,
Konyadaki Kadın Kolları Başkanlığıyla
başlamış olan, daha sonra HDP Kadın Kolları
yöneticiliği, Demokratik Halk Partisi parti meclis üyeliği, DEHAP
adına Kadın Kolları Başkanlığı,
Adananın Seyhan ilçesine bağlı Küçük Dikili Belediye
Başkanlığı, daha sonra Şanlıurfa Belediye
Başkanlığı yapmış, Haziran 2015te de de genel
seçimlerde Şanlıurfa Milletvekili olarak seçilmiş, 2018
seçimlerinde de Hakkâri Milletvekili olarak Meclise seçilmiştir. Leyla
Güven, bu ülkeye barış gelsin diye iki yüz gün açlık grevi
yaptı, ölümün sınırından döndü. Yine, ömrünü
kadınların ve Kürt halkının mücadelesine adamış
ve bu uğurda bedeller ödemiş, haksızlıkların ve
hukuksuzlukların karşısında olmuş kadınların
iradesidir. Leyla Güven rehin alınırken şunları söyledi:
Ben kaçacak olsam sizin ruhunuz bile duymazdı. Hiçbir yere gitmiyorum. Bu
ülkede siyaset yapmaya devam edeceğim. Zalimin üstüne böyle yürümek
cesaret ister. Sizce bu, sizden korkan bir kadının sözleri olabilir
mi? Sizce Leyla Güven korkutulabilir mi? Sizce Leyla Güveni mücadelesinden
vazgeçirebilir misiniz? Tabii ki hayır. Leyla Güvenin dediği gibi,
hiçbir yere gitmiyoruz; bu ülke, bu Meclis bizim. On binlerce yoldaşımız
içeride, biz dışarıda siyaset yapmaya devam edeceğiz. Çünkü
biz gücümüzü halkımızdan alıyoruz ve haklarımızdan
alıyoruz. Mücadelemizi devam ettireceğiz. Bugün, yarın ya da
öbür gün ama mutlaka biz kazanacağız.
Saygıyla selamlıyorum sizleri. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232
sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Aydın
Özer Murat
Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan Arslan Alpay
Antmen
İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın Alpay
Antmenin.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine bir torba yasa görüşüyoruz ama torba değil,
bildiğiniz çorba.
Bakınız, özellikle yandaşlar eliyle
enerji, maden, ulaştırma ve inşaat sektörü Türkiyede
yağmalanıyor. Barajlarla ekosistem değişiyor, HESlerle
akarsular kuruyor, RESlerle ormanlar kesiliyor; gelmişiz burada Çevre
Ajansının kurulmasıyla ilgili kanunu konuşuyoruz. Hangi
çevreyi bıraktınız ki neyi konuşacağız?
Değerli milletvekilleri, İstanbula ihanet
ettiklerini itiraf ederek şehirleri betona gömen, rant için orman
katleden, Yerli ve millîyiz. diyerek Kaz Dağlarını Kanadaya,
Mersin Akkuyuyu Ruslara, Artvini beşli çeteye yağmalatanlar mı
çevreye duyarlı olacak? Bu ülkenin toprağını,
havasını, suyunu Kanadaya satmanın adı ne zamandan beri
yerli ve millî oldu. Mavi boncuk takışına,
ırmağının akışına ölürüm Türkiyem. diyerek,
ırmağı Kanadalı bir şirkete kurutturmanın neresi
yerli ve millî? Vatan sevgisi sadece lafta; orman yeşilini sevmiyorlar,
sevdikleri tek şey doların yeşili.
Hele o Salda Gölü, hele o Salda
Kuldan
utanmıyorsanız Allahtan utanın diyorum. Dünyada eşi ve
benzeri yok. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) diyor
ki: Tek benzeri Marsta. Herhâlde bunu tekrar görmek için Marsa gitmeniz
gerekecek. İnsan bakmaya, dokunmaya kıyamıyor, beylerin
yaptığı rezilliğe bakın arkadaşlar. Dünyada Salda
Gölünün eşi benzeri yok. Gitmişler, bu kumlara evler ve bir şeyler
inşa ediyorlar. Arkadaş, siz güzel olan her şeye mi
düşmansınız? Güzel bir ağaç, su, göl görünce
dayanamıyor ve hemen onu yok mu etmek istiyorsunuz?
Bakınız, Alplerden sonra oksijenin en
fazla olduğu yerler arasında bulunan Kaz Dağları
Kanadalılara peşkeş çekildi. 200 binden fazla ağaç kesildi,
bunu düşman bile yapmaz.
Bakın, devam edelim. Cennet vatanım,
cennet şehrim, cennet memleketim Mersin Akkuyu, yemyeşil bir koydu.
Şimdi, atom bombası düşmüş gibi, çöle dönüşmüş.
Ruslara peşkeş çekildi. Bu yetmiyor, bize bir de elektrik satacaklar
ve biz de buna yerli ve millî diyeceğiz.
Peki, bu fotoğrafa bakınca içiniz
acımıyor mu? 12 bin yıllık Hasankeyf, tam 12 bin
yıllık. Bakın, vicdanınız kaldıysa bakın.
Bir de utanmadan Anadolu Ajansı haber yapıyor, bu fotoğrafla
haber servis ediyor: Yeni yüzüyle misafirlerini bekliyormuş efendim! Alay
mı ediyorsunuz siz Allah aşkına? Şu liyakatsiz
bürokratlarınızı da alın, bir gidin.
Peki, bu, ihanetin resmî: bu, dünya güzeli, Avrupa
ve Asyanın incisi İstanbul Boğazının hâli. Ne
istiyorsunuz İstanbuldan? Dünyada eşi ve benzeri yok. Ne diyor sizin
beşli çetenizden biri: Meyve veren ağaç taşlanır. Allah
aşkına, taşlayacak ağaç bile bırakmadınız.
Değerli milletvekilleri, Avrupada kişi
başına düşen yeşil alan miktarı 20 metrekare,
Türkiyede ise sadece 5 metrekare. Türkiye AKP döneminde Arnavutluk
büyüklüğünde tarım alanını, Çanakkale büyüklüğünde de
orman alanını kaybetti. Biz böyle söyleyince diyorlar ki: Biz kestik
ama bilmem kaç tane de ağaç ektik. Milletin aklıyla alay
ediyorsunuz. Belediyelerimizin 12 bin dolara aldığı ve sonra da
kuruyan ağaçlardan mı bahsediyorsunuz? Almışlar yurt
dışından paravan şirketlerle yüz binlerce fidan;
kurumuş, bir daha almışlar; kurumuş, bir daha
almışlar, dolarları basmışlar. Ey yerli ve millî AKP
vekilleri, sizin Orman Bakanlığınız yok mu Allah
aşkına? Hem ucuz hem de Türk lirasına fidan veriyor. Neden yerli
ve millî Türk lirası üzerinden ve ucuz fidan veren kendi
Bakanlığınızdan fidan almıyorsunuz? Niye
yabancılardan alıyorsunuz?
Peki, son söz, hakkınızı yemeyelim:
Sizin de diktiğiniz bir ağaç var, evet, kesinlikle; bu güzelim
vatanın vatandaşlarının, halkımızın
ocağına incir ağacı diktiniz.
Teşekkür ederiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle 2872
sayılı Çevre Kanununa eklenen EK MADDE 14ün son cümlesinde yer
alan haricinde ibaresinin dışında şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli
Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın
Sinop İzmir
Ednan
Arslan Ahmet
Tuncay Özkan
İzmir
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ahmet Tuncay Özkanın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; bugün biraz da özel bir konu
anlatarak başlayacağım.
23 Eylül 2008 günü evime gelen polisler tarafından
Ergenekon örgütüne üye olduğum iddiasıyla gözaltına
alındım. Sorgulamam beş gün sürdü, savcılıkta sürekli
sormam üzerine Nedir benim Ergenekon delilim? demem üzerine Evinizde Atatürk
Nutku var, Bursa Nutku var, bu Nutukun evde bulunması delildir. dediler.
Bunu tutanağa geçirin. dedim, geçirdiler; tutanakta mevcut, isteyen
arkadaşıma sunabilirim, internette de bulabilirsiniz. Tutuklanmak
üzere sevk edildim. Aşağıda bu savı dile getirdim Bu yok.
dedi yargıç. Ne var? dedim Siz Ergenekon terör örgütünün medya kolunu
yöneten kişisiniz. dedi. Delil var mı? dedim Bu nereden
çıktı, bana sorulmadı. dedim Şema var. dedi. Şimdi
içeride yatıyor kendisi, FETÖ terör örgütünden. Şemada nasıl
yer alıyorum ben? dedim Başta yer alıyorsun. dedi. Görebilir
miyim? dedim Hayır, göremezsiniz, gizlilik kararı var. dedi.
Avukatım görebilir mi? dedim Hayır, göremez. dedi. Peki, kim
görecek Sayın Yargıç? dedim Ben yargıcım, benim görmem
yeterli. dedi.
Şema, ısrarlı sorularım üzerine,
beş yıl iki ay sonra açıldı, benim adımdan başka
herkesin adı vardı ve bana 2 tane
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
verdiler. Ben, Beşiktaş Adliyesinden, tutuklandığım
açıklandıktan sonra cezaevine götürüldüm. Hayatımda hiç karakola
gitmişliğim yok. Gazeteciyim, her yere giderim ama yani böyle bir
şey yok. Davalara girip çıkıyoruz, saygın birer
yurttaş olarak, hak ettiğimiz şekilde yaşıyoruz.
Metris Cezaevine götürüldüğümde beni bir odaya koymak istediler. Tutuklanmışım,
cezaevine geldim, bir odaya sokulmak isteniyorum zorla. Niçin beni bu odaya
koyuyorsunuz? diye sorduğumda Arama yapacağız. dediler. Dedim
ki: Ne araması? Zaten gözaltından geldim. Çıplak aramayla
orada tanıştım. Yoktur. demekle acılarımız yok
olmaz arkadaşlar. Yoktur. deyince olmaz; Vardır. demeliyiz ve
birbirimizin acıları üzerine hiçbir şey inşa etmemeliyiz,
hiçbir şey ama. Ve askerlerin zoruyla bu aramaya maruz kaldım.
Şimdi, buradan söylüyorum: Bu, acı bir şeydir. Gelin, bunu başka
çocuklar
Biz çok acı gördük; sizler, bizler bir kavganın ürünüyüz;
kavga mertçe olsun, başım üstüne, her şey razı, her
şey kabul ama böyle namertlikleri, gelin, çıkaralım bu
kitaplardan, yönetmeliklerden çıkaralım; gelin, birbirimize
saygımızı şahika yapalım. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Sizden rica ediyorum; biz
yaşadık, bizim çocuklarımız yaşamasın, sizin
çocuklarınız yaşamasın, Allah göstermesin. Ve birbirimizin
acısına saygı duyalım. Yoktur. diyerek, Olmamıştır.
diyerek bunu kapatamayız arkadaşlar. Devir değişti; Allah
korusun, her birinize ya da çocuklarınıza, Allah korusun
Benim
yattığım yerde Fetullahçı yatıyor, bana her türlü
iftirayı eder; o hücrede insan yatmaz arkadaşlar. Ben
Fetullahçıyı savunmuyorum. Mücadele, 80li yıllardan beri
mücadele ediyorum ama benim yattığım yere, haftada üç gün
kanalizasyonun bastığı ve bunun bir taşla
ayarlandığı ve o pisliğe uyandığınız ve
uyandığınız yeri sizin temizlediğiniz ve
duvarlarında küflerin çiçek açtığı, küfün çiçeğini
gördüğünüz bir yere çıplak aramayla sokulup Çıplak arama
yoktur. diye burada yıllar sonra duyduğumda, topluma
karşı, sizlere karşı duyduğum saygının
işareti olarak size diyorum ki arkadaşlar: Gelin, bu acılara son
verelim. Bu acılara son vermezsek bu acılar bizi yok edecek.
Birbirimizin onuruna, insan onuruna saygı duyalım. Doğadan
kopmuş bu hakların tamamını, bu uygulamaların
tamamını insana onuruyla beraber iade edelim. Burada herkes çok
saygın, saygın yüreklere ve vicdanlara seslendiğimi umuyorum. Bu
var, bunun önüne geçelim çünkü -Allah korusun- çocuklarımızın
felaketi olur.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum,
hepinize en derin muhabbetlerimi sunuyorum efendim. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansı Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
20nci maddesi Ek Madde 14te yer alan gönüllülük ibaresinin mecburi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Mehmet
RuştuTiryaki Erdal
Aydemir
İzmir Batman Bingöl
Kemal
Peköz Abdullah
Koç Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Ağrı Bitlis
Kemal
Bülbül
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Erdal Aydemirin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda huzurda bulunan bütün
partilere mensup olan bütün milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, dün itibarıyla, bir
milletvekilimize, Kadıköy meydanında, bir basın
açıklaması yapmak için, sadece basın açıklaması yapmak
için orada bulunan Musa Piroğlu Vekilimize yönelik yapılan
saldırı, tartaklama, kabul edilir bir durum değildir.
Öncelikle, siyasi kimliklerimizi bir tarafa
bırakarak, parti aidiyetlerimizi bir tarafa bırakarak olayı
değerlendirdiğimizde, olay yasama Meclisine yani meşruluğunu
tamamen halkın iradesinden alan, AKPsiyle, CHPsiyle, HDPsiyle,
MHPsiyle, İYİ PARTİsiyle hepimize, bu yüce Meclisin tüzel
kişiliğine yapılmış bir saldırıdır
arkadaşlar. Yapılan bu saldırıyı AKP vekilleri kabul
eder mi arkadaşlar? Bakın, orada yerde olan, tartaklanan, ayaklar
altında olan milletvekili bu yasama Meclisinin bir üyesi. Musa
Piroğluna yapılan, Musa Piroğlunun şahsında, yasama
Meclisini temsil eden Sayın Mustafa Şentop ve bütün yasama Meclisi vekillerine
yapılmıştır. Bundan dolayı derhâl, ivedi bir
şekilde bu olayın sorumluları hakkında idari ve hukuki
işlem başlatılmalıdır.
Arkadaşlar, özellikle koalisyon Hükûmetinin
küçük ortağının, son bir haftadan beridir partimiz HDPye
yönelik, kapatılmasıyla ilgili ve tabiri caizse bir
soykırıma tabi tutulmasıyla ilgili çağrıları söz
konusu. Arkadaşlar, bundan tam altı yıl önce, 2014
yılında, koalisyonun küçük ortağı MHPnin Genel
Başkanı Devlet Bahçeli Bey, 17-25 Aralığı
rüşvetle, yolsuzlukla, hırsızlıkla mücadele haftası
ilan etti. Biz beklerdik ki bu 17-25 Aralığında geçen dokuz
günlük süre zarfında MHPli vekiller, teşkilatlarıyla ve
mensuplarıyla birlikte, Sayın Devlet Bahçelinin dediği gibi, bu
süreç içerisinde, dokuz günlük bu süre içerisinde, yaşanan
hırsızlıkların, yolsuzlukların ve de rüşvetin
üzerine cesaretle gitsinler; cesaretle gideceklerini beyan etmişlerdi.
Şimdi soruyoruz: Siz bu cesaretinizi kaybettiniz mi? (MHP
sıralarından gürültüler)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Oraya konuş, oraya!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) İşte,
eğer kaybettiyseniz kapatılmasını istediğiniz HDP
cesarettir; HDP, cesaretin ta kendisidir.
Yine aynı tarihlerde MHP Genel Başkan
Yardımcısı Celal Adan, cumhuriyet tarihinin en büyük
yolsuzluğu olarak, 17-25 Aralık arasında yaşanan soygun,
talan, hırsızlık, rüşvet iddialarını cumhuriyet
tarihinin en büyük soygunu olarak niteledi ve bu tarihler arasında
Türkiyenin dokuz ayrı yerinde hırsızlığı,
rüşveti deşifre edeceklerini, bu olayın takipçisi
olacaklarını söylerken cumhuriyet savcılarını da
göreve davet etti. Evet
Ve aynen şunu dedi arkadaşlar: Nefesimiz,
bu soygunu yapanların ensesinde olacaktır. Siz acaba nefesinizi
yitirdiniz mi? İşte, o nefesin de savunucusu HDPdir. Evet,
arkadaşlar, işte, kapatılmasını istediğiniz
partimiz HDP Türkiyedir, Türkiye halklarıdır. HDP en başta
Türktür, HDP Kürttür, HDP Ermenidir, HDP Araptır, HDP
Boşnaktır, HDP Lazdır, HDP Türkiye halklarının
tümüdür; HDP Müslümandır, HDP Hristiyandır, HDP Alevidir, HDP
Sünnidir, HDP Yezididir, HDP Süryanidir.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Çorba oldu, çorba.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) HDP
kadındır, HDP gençliktir, HDP doğadır, HDP doğada akan
ırmaktır şarıl şarıl.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sen çorba
yaptın.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) İşte, hiç
kimsenin gücü HDPyi kapatmaya yetmez.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen...
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Çünkü HDP mücadele
edenlerin partisidir, HDP direnenlerin partisidir. İşte, diyoruz ki
mücadele edenler, direnenler özgürleşir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
özgürleşen
insanlar güzelleşir, güzelleşen insanlar sevgili
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aydemir.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) HDP bütün
bunların bileşkesidir.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Akçay, süreniz bir
dakikadır.
V.-AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Bingöl
Milletvekili Erdal Aydemirin 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
20nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Konuşmacı ve başka
konuşmacılar da söylüyor, geçen hafta cevaplarını
vermiştim. Tabii, Milliyetçi Hareket Partisi politikalarıyla çok
büyük geldiği için canları yanıyor, sıkılıyor.
Milliyetçi Hareket Partisinin politikalarından rahatsız
olmalarını gayet iyi anlıyoruz. Partimizin görüşü deklare edilmiştir.
Ayrıca, 17-25, 2013, aradan yedi yıl geçti. Milliyetçi Hareket
Partisi hiçbir zaman cesaretini kaybetmez; ilkeli, sorumlu tutumunu her zaman
alır ve almaya da devam eder. Yalnız, 2013ten 2020ye gelen süreçte
Türkiyede ortaya çıkan gerçekleri göz ardı etmemek gerekir. Bilhassa
15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi ve bu 17-25 operasyonlarının
bir FETÖ operasyonu olduğu da ayan beyan ortadadır, bunu asla göz
ardı edemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, mikrofonu
açmıyorum biliyorsunuz. Söyleyin, kayıtlara geçsin. Sataşmadan
kürsüden söz verebilirim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tutanaklara girmesi kâfidir
yani çok fazla cevap vermeye de gerek yok.
Ayrıca, bu tür bir kumpası da hiç kimse
onaylayamaz. Yani, bunu referans göstererek yedi yıl sonra bu konu bu
şekilde ele alınamaz. FETÖ operasyonu olduğunu kabul ediyorlar
mı, etmiyorlar mı; onu bir önce açıklığa
kavuşturmaları gerekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Bedri
Yaşar Ayhan
Altıntaş
İzmir Samsun Ankara
İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Gaziantep Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İmam Hüseyin Filizin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle ilgili İYİ
PARTİ Grubumuzun verdiği önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 2872
sayılı Kanuna Çevre etiketi başlığıyla bir ek
madde eklenmektedir. Bu maddenin konusu, gönüllülük esaslı çevre etiketi
sisteminin oluşturulmasıdır. Bu maddeyi olumlu buluyoruz.
Değerli milletvekilleri, Çevresel Etki
Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce ülkemizde
ulusal çevre etiket sisteminin kurulmasına yönelik olarak yapılan
Ulusal Çevre Etiketi Projesi kapsamında Avrupa Birliği Eko-Etiket
Direktifine uyumlu olarak 3 sektörde -tekstil, seramik, temizlik
kâğıdı- kriterleri yayımlamıştır. Ancak ürün
veya hizmet grubu kriterleri kararlaştırılırken ve
uygulanırken işletmelere getirilecek idari ve ekonomik yüklere dikkat
edilmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Özellikle KOBİlerin
durumu göz önüne alınmalı ve gönüllülüğü ters yönde etkilememesi
için bu konuya azami dikkat sarf edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, eko etiket
çeşitli ürün gruplarında yer alan doğa dostu, ekolojik
duyarlılığı yüksek ürünlere verilmektedir. Bu yüzden de
ürün ve hizmet üretilirken ekolojik dengeyi gözeten belirli şartlara
uyulmalıdır. Herkese düşen görev ise, mümkün olduğunca eko
etiketli ürünleri almak olmalıdır çünkü bilinçsiz ve doğayı
umursamadan üretilen ürünler yüzünden kirlenen dünyamız,
yaşanabilirliğini gittikçe kaybetmektedir. Ayrıca, bilinçsiz
tarım ilaçları yüzünden her gün tükettiğimiz sebze ve meyveler
kanser dâhil birçok hastalığa sebep olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, suyun ve
toprağın temiz olması da çok önemlidir. Akarsularımız,
sulama amaçlı barajlarımız maalesef hâlâ atık sularla
kirletilmektedir. Halk sağlığı tehdit altında kaldığı
gibi, civarında yetişen ürünlerin insan sağlığına
zarar verdiği de muhakkaktır. Buna kendi bölgemden -daha önce de
bahsettiğim- bir örnek vererek devam etmek istiyorum. Bir zamanlar suyu
güzel ve temiz, pırıl pırıl akan, etrafına hayat veren
Nizip Çayı sanayi atıkları, evsel atıklar, köylerin
atık suları, zeytin yağı imalat tesisleri gibi tesislerin
suları doğrudan dereye verildikten sonra zehir saçan bir çay haline
geldi. Gerekli ve yeterli arıtma yapılmadan Nizip Çayına
verilen sular doğrudan Nizip Çayına kurulu Hancağız Barajına
verilince, Hancağız Barajı da olağanüstü kirlenmiştir.
Nizip Çayının güzergâhı boyunca ve Hancağız
Barajı rezervuarındaki suların yöre çiftçileri tarafından
sulama amaçlı kullanılması sonucunda bitkilerde verimsizlik,
hastalık ve kurumaların olağan hâle geldiği görülmektedir.
Yetiştirilen ürünlerin insan sağlığını da olumsuz
etkilediği bilinmektedir. 2019 yılından bu yana çeşitli
şekillerde gündeme getirilen Nizip Çayı ve Hancağız
Barajının sorunları hâlen tam olarak çözülmemiştir. Benzer
durum Oğuzeli ilçemizde de mevcut olup Oğuzelinden geçen Sacır
Deresi atıklar sebebiyle kirlenmiş olarak akmaktadır. Bu
konularda gerek Valimizin gerekse de Büyükşehir Belediye
Başkanımızın ve yerel yöneticilerin gayretlerini biliyorum
ancak yine de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım
ve Orman Bakanlığının ek desteklerine ihtiyaç
bulunmaktadır. Ek desteklerle Nizip Çayı, Hancağız
Barajı ve Oğuzeli Sacır Deresinin suları temiz ve sulamaya
elverişli hâle gelecek ve eko etiketli yeşil ürünler yetiştirilmesine
vesile olacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Gaziantepte Sof
Dağı bizim oksijen kaynağımızdır. Maalesef uzun
zamandan beri mıcır üreten taş ocakları Sof
Dağını delik deşik ederek dağın şeklini
bile değiştirdiler. Taş ocakları için gerçekleştirilen
patlamalar yüzünden ekosistem yıllardan beri zarar görüyor ve endemik
bitkiler, canlılar yok ediliyor. Taş ocaklarının yerleri
değiştirilerek bu yanlışa son verip Sof Dağına
yani oksijen kaynağımıza sahip çıkalım diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci maddesiyle 2872
sayılı Çevre Kanununa eklenen EK MADDE 15in ilk cümlesinde yer
alan yetki verilen ibaresinin yetkilendirilen şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan
Arslan Burak
Erbay
İzmir Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Burak Erbayın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Son dönemde Muğlamızda üst üste acı
kayıplar yaşadık. Ula Belediye Başkanı İsmail
Akkaya, AKP Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcanin eşi Süleyman
Şah Gökcan ve Menteşe ilçemizin Göktepe Mahallesinden cumhuriyet ve
Atatürk sevdalısı Ali Öztürk ağabeyimizi maalesef kaybettik.
Hepsine Allahtan rahmet, ailelerine ve Muğlamıza
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz Çevre Ajansı Kanun Teklifinin gerekçelerine ve
içeriğine baktığımızda, çevreyle ilgili pembe tablolar
çizildiğini görüyoruz. Ancak AKPnin çevreyle ilgili karnesi
zayıftır, uygulamaları samimiyetten uzaktır.
Dünyamız ve ülkemiz büyük bir iklim kriziyle
karşı karşıyadır; su kaynaklarımız,
toprağımız, havamız her geçen gün daha fazla
kirlenmektedir.
Sayın vekiller, kuraklık tehlikesiyle
karşı karşıyayız; göller kuruyor, dereler ve yer
altı su kaynakları yok oluyor. Gün, doğamıza ve su
kaynaklarımıza sahip çıkma günüdür. Bunun sağlanmasının
en önemli yolu da ÇED süreçlerini doğru yürütmektir ancak bu süreçler
sağlıklı yürütülmemektedir. ÇED Yönetmeliğinin
yayınlandığı 1993 yılından 2019 yılına
kadar her 100 projeden sadece 1i ÇED raporu alamamıştır. Yine
bu süreçte 63.112 proje için ÇED gerekli görülmemiştir.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının yayınladığı 2907
sayılı Genelgeyle, olumsuz rapor verilen projelerin tekrar
incelenmesi için bir komisyon kurulmakta, böylece yargı kararları
baypas edilerek doğa katledilmektedir. Sayıştay raporlarına
göre, işletmeler ÇED başvurusu raporlarında proje bedellerini
düşük göstermekte ve Bakanlık tarafından bir kontrol süreci
işletilmemektedir. Örneğin; bir hazır beton santralinin 20 bin
TL olarak gösterildiği projeler bulunmaktadır. Bu bedeller düşük
gösterildiğinden, bedellerin yüzde 2sine göre kesilen cezalar
caydırıcı olmamakta ve kamu zararına yol açmaktadır.
İşletmeler proje başvurularında üretim kapasitelerini
düşük göstererek ÇED raporu hazırlama yükümlülüğünden
kaçınabilmektedir. Sayıştay raporlarında, bitişik ada
parsellerine, işletmelerin ÇED Yönetmeliği dışında
kalabilmek için ayrı ayrı muafiyet başvuruları
yaptığı tespit edilmiştir. Doğamızın
katledilmesinin önünü açan bu tür kötü niyetli uygulamalar maalesef
Bakanlığın gözünün önünde meydana gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Muğlada da ÇED süreciyle ilgili ciddi sorunlarla karşı
karşıyayız. 2013-2020 yıllarında Muğlada toplam
1.244 ÇED başvurusu yapılmış, bu başvuruların 508
tanesi için ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiştir.
Muğlada, ne hikmetse, bugüne kadar hiç ÇED olumsuz kararı
verilmemiştir. Muğlamız gerçekten dünya harikası bir
bölgedir ve tarımıyla, turizmiyle birçok, ülke ekonomisine katkı
verilmektedir.
Arkadaşlar, bu süreçte Muğlamızda
öyle doğa talanlarıyla karşı karşıyayız ki,
yakın zamanda 4ü işletme olmak üzere, 32 tane jeotermal arama
sahasının Resmî Gazetede ilana çıktığını
gördük. Bu süreçte bu yerleri incelediğimizde, Bodrum Türkbükü,
Yalıkavak, Gündoğan, Marmaris Turunç gibi doğa harikası sit
alanları olduğunu gördük. İtiraz ettiğimizde -şimdi
Turizm Bakanlığına sorulmak üzere- geçici olarak
durdurulduğunu gördük.
Yine, Ula Akyakada, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığında askıya çıkan bir proje var; koruma
amaçlı olduğu iddia ediliyor. Akyaka bölgemiz de dünya cennetidir.
Kanalizasyonuyla, trafiğiyle, yoğun yaşandığında
sıkıntı olabilecek bölgedir. İçerisinde, liman
yapılacağı söylenen, mülkiyet hakkı ihlal edilen,
rekreasyon alanları olan bir projeyle karşı
karşıyayız. Gene doğaya zarar veren bir projedir, geri
çekilmesi gerekmektedir.
Doğduğum, büyüdüğüm Köyceğiz
bölgesinde Sandras Dağı bölgenin su kaynağıdır;
civarındaki Köyceğiz köyü, Kavakarası, Beyobası, Akköprü,
Ortaca, Dalaman buradan beslenmektedir. Şu anda bir sürü maden
sahasının ÇED süreci devam ediyor. Patlatmalar yapılarak bu su
kaynaklarının yok olması tehlikesiyle karşı
karşıyayız.
Yine, Bodrum Ortakentte 1 milyon metrekarelik
alanın Özelleştirme İdaresine devredildiği ve burada da
arkasında Katarlıların olduğu söylenen bir
yatırımdan bahsediliyor. Bodrum zaten
sıkışmış durumda, bu projeyi de kaldırması
mümkün değildir.
Yine, Fethiye bölgesi dünya cenneti bir bölgedir.
Şimdi birtakım yat limanlarıyla zaten kirlenmekte olan Fethiye
körfezi, daha fazla kirlenmeye yüz tutmaktadır. Biz yatırıma
karşı olduğumuz için değil, ama doğayı katleden
projeler olduğu için bu uyarıları yapıyoruz. Muğla
halkı, Fethiyeli, Akyakalı, Bodrumlu, Köyceğizli yok
sayılarak hazırlanan projelerdir bunlar, uzmanlardan görüş
alınmamıştır. O yüzden, tam da bu yasalar
görüşülürken, ilgili, Çevre ve Şehircilik Bakanına, Turizm
Bakanına, Ulaştırma Bakanına bir kez daha sesleniyorum: Bu
projeler Muğlayı öldüren projelerdir.
Gelin, masabaşında oturalım,
gerçekten Muğlaya faydalı olacak şekilde bu projeleri
yenileyelim diyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
21incni maddesinde yer alan veya ibaresinin ya da şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Peköz
İzmir Bitlis Adana
Mehmet Ruştu Tiryaki Abdullah
Koç Kemal
Bülbül
Batman
Ağrı Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Celadet Gaydalının.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına,
görüşülmekte olan 232 sıra sayılı Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 21inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, Sayın
Selahattin Demirtaş özelinde tüm siyasi tutsaklara
saygılarımı sunarım. Bilindiği üzere, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi Sayın
Demirtaşın tutukluluğunun siyasi bir tutukluluk olduğunu
belirterek derhâl serbest bırakılmasını talep etti. Şu
dakikadan sonra Demirtaşın içeride geçirdiği her saniye adalet
mekanizmasının daha da zarar görmesine sebebiyet verecektir.
Aslında alınan bu karar Türkiyedeki tutuklama faaliyetlerinde
siyasetin yargı üzerindeki etkisinin de birer kanıtı
niteliğindedir. Öyle trajik zamanlardan geçiyoruz ki hukuk üzerinde siyasi
baskılar oluşturanlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını
siyasi olarak nitelendirmektedir. Yargıyı kendi arka bahçesi olarak
gören bu zihniyetin adalet üzerindeki gölgesinin en kısa sürede
kalkacağına olan inancımız da tamdır.
Değerli milletvekilleri, 21inci maddeyle 2872
sayılı Çevre Kanununa ek madde eklenerek atık motor
yağlarının toplama miktarının
artırılması, takibinin sağlanması ve yasa
dışı kullanımının önlenmesi amacıyla motor
yağı değişimi yapılan noktaların Çevre ve
Şehircilik Bakanlığınca yetkilendirilmesinin ve motor
yağı değişimlerinin Bakanlıkça yetkilendirilmiş
noktalar tarafından yapılmasının veya bu yerlere teslim
edilmesinin zorunlu hâle getirilmesi amaçlanmaktadır. Özü itibarıyla
da doğaya ve çevreye kalıcı zararı olan motor
yağlarının -hatta her türlü atık yağın- belli bir
denetime tabi olması tabii ki olumlu bir durumdur hatta geç
kalındığını da belirtmek isterim. Bu hususta bir
denetim mekanizmasının oluşturulması ciddi önem
taşımaktadır. Fakat bir hususun da açıklığa
kavuşturulmasında fayda var. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının bu yetkilendirme sürecinde ekonomik bir
talepte bulunacağı anlaşılmaktadır.
Bakıldığı zaman, bu işlerle uğraşan birçok
küçük işletmemiz var. Zaten, mevcut durumda, birçok esnafımız
maalesef, Covid-19 virüsünün yarattığı olumsuz ekonomik tablo
karşısında her gün biraz daha fakirleşirken artan
maliyetlerle birlikte ekonomik açıdan zorluk yaşamaktadır.
İktidar tarafından uygulanan yanlış politikalar devletin de
ekonomik göstergelerini olumsuz etkilemiştir. Söz konusu bu madde merkezî
iktidarın sıkıştığı nakit
açısından faturayı esnafa kesme gayretinin bir ürünü müdür?
Dünyada olduğu gibi, ülke olarak da çok zorlu günlerin
yaşandığı, artık sadece TÜİK ve iktidar
tarafından inkâr edilen bir gerçektir. Burada esnafa yönelik yeni
maliyetlerin oluşturulması değil, onların ekonomik
canlılığını sağlayacak olumlu adımların
atılması gerekmektedir fakat halkın zor gününde IBAN
paylaşanların bu maddeyi esnafın yararına getirdiğine
olan inancım çok düşük. Kötü bir ekonomik sarmal içine girmiş
olan ekonominin pandemi dolayısıyla daha da kötü bir duruma
düştüğü bir ortamda Ekonomi pik yapıyor. diyen
anlayışın olsa olsa pike yapan bir ekonomiyi, BMCyi bi-em-si
diye okuyan, İngilizce özentisi içinde olan bir zihniyetin okuması
olabilir yani pikeyi pik okumadan başka bir şey değildir.
Değerli milletvekilleri, bu maddedeki
amacın salt bir çevre duyarlılığı olduğuna
inanmayı gerçekten çok isterdik fakat burada amacın yeni bir gelir
kapısı oluşturulma çabası olduğu anlaşılmaktadır.
Bakıldığı zaman, özellikle, doğaya karşı işlenen
bütün suçların altında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının bizzat imzası bulunmaktadır. HES,
JES, orman katliamları, kum ocakları, madenler bu iktidar ve sermaye
iş birliğiyle doğaya geri dönüşü imkânsız zararlar
verdi. Umarım yanılırım fakat şu ana kadar gerek
merkezî iktidarın gerekse ilgili Bakanlığın pratikleri
bizlere bu gerçeği de göstermiştir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Altıntaş İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Ankara Gaziantep
Arslan
Kabukcuoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Eskişehir Adana Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 21inci
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubum adına görüşlerimi
ifade etmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar Çoğunluğumuz
var, istediğimizi yaparız. mantığıyla hareket etmenin
bedeli ağır olmakta. Muhalefetin uyarı ve önerilerini dikkate
almadan, komisyonlarda ilgili STKlerin görüşlerini dinlemeden
çıkarılan yasaları bazen bir yıl geçmeden tekrar Genel
Kurula getirmenize şahitlik ediyoruz, on dokuz yılda 192 defa
İhale Yasası değiştirdiğiniz gibi. Tüm bu
sıradanlaşan olumsuzluklar bir kenarda dururken iktidar Genel Kurula yeni
bir torba kanun teklifi getirmiştir. Söz konusu kanun teklifinin esas
amacı Türkiye Çevre Ajansının kurulmasıyla ilgiliyken geri
kalan maddeleri ise elektrikli skuterlardan alınacak işgal harç
bedellerinin uygulanması, atık motor yağlarının yönetimi,
yerel yönetimler ile Karayolları Genel Müdürlüğüne bisiklet
yolları ve şeritleri, bisiklet park istasyonları, elektrikli
şarj istasyonları ve gürültü bariyerlerini yapma görevi verilmesi
gibi oldukça farklı ve teknik konulardan oluşan bir kanun teklifiyle
karşı karşıyayız.
Pandemi sürecinde, çevre dostu olan kamp ve karavan
alanı yapılması yönünde Karayolları ve belediyeleri
görevlendirme konusunda da bir düzenleme olmalıydı; bu konuda eksik
kalındığını görüyoruz.
Biz İYİ PARTİ milletvekilleri olarak,
milletin kürsüsünde konuşma yapmak için buraya her geldiğimizde büyük
Türk milleti adına AK PARTİ iktidarına gördüğümüz
eksiklerini, yanlışlarını, milletimizin
yapılmasını istediği taleplerini bütün
açıklığıyla dile getiriyor ve çözüm önerilerini de
sunuyoruz. AK PARTİ kurulduğunda Önce milletim ve devletim, sonra
partim ve ben. diyordu. Şimdi, devlet ve millet gitti, sadece parti ve
ben kaldı. Ne yazık ki bugün acı da olsa gerçek budur
değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21inci maddeyle 2872 sayılı Kanuna ek 15inci
madde eklenerek motor yağı değişimlerinin Bakanlıkça
yetki verilen işletmeler tarafından yapılması veya
atık motor yağlarının bu yerlere teslim edilmesi zorunlu
hâle getiriliyor. Akaryakıt istasyonlarına, tamirhanelere,
servislere, kamu kurum ve kuruluşlarına, belediyelere,
şantiyelere, kısaca, motor yağı değiştiren büyük
küçük tüm firma ve işletmelere 1 Ocak 2021 tarihine kadar motor
yağı değişim noktası izin belgesi alması zorunlu
hâle getiriliyor. Buradaki maksat, aynı araç muayene istasyonları
gibi tekel oluşturmak, insanları işlerinden güçlerinden ederek
kuyruk oluşturmak mı ya da birilerine bu işleri
tekelleştirin diye imkân mı sağlamak istiyorsunuz? sorusu
insanın aklına gelmiyor değil.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan böyle Atık Yönetimi Yönetmeliğinin 13üncü
maddesindeki hükümler doğrultusunda, yukarıda
saydığımız işletmeler geçici depolama alanı
kurmak zorunda. Tabii, bunun için öncelikle ilinizdeki Çevre ve Şehircilik
il müdürlüğüne başvurarak motor yağı değişim
noktası izin belgesi alacaksınız. Tabii, bu kadarla bitmiyor,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çevrim içi
programlarına kayıt yaptıracaksınız. AK PARTİnin
getirdiği bu Kanun Teklifinin 17nci maddesiyle, bu kurallara uymayan tüm
işletmelere 10 bin Türk lirası idari para cezası kesilecek, özellikle
sanayilerdeki tamirhane sahibi kardeşlerime önemle duyurulur. Buradan,
şimdi, özellikle küçük tamirci atölyesinde evine ekmek götürmek için ter
akıtan kardeşlerimin, serzenişlerini duyuyor gibiyim. AK
PARTİ yakında işletmelerinize kamera takma zorunluluğu
getirip sizleri merkezden kontrol etmeye kalkarsa lütfen
şaşırmayın.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkenin çevresel ve doğal kaynakları artık
bitme noktasına gelmiştir. Milletimiz, AK PARTİ iktidarı
tarafından, üretmeyen ve sadece satan, tüketen bir toplum hâline
getirildiğinden ekonomi de durmuştur. Kısa vadeli pansumanlarla
bu doğa katliamındaki yara kolay kolay kapanmayacaktır. Bunu göz
önünde bulundurarak iktidardan talebim, artık satmadan fabrika kurun,
ithal etmeden üretim yapın, tarımı bitirmeden çiftçimizin girdi
maliyetlerini düşürün ve bu kesimi güçlendirin diyor, heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 22nci maddesinde "yer alan
ibaresinin "bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Murat Çepni Kemal
Peköz Abdullah
Koç
İzmir Adana Ağrı
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül Mehmet
Ruştu Tiryaki
Bitlis Antalya Batman
Necdet İpekyüz
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Necdet İpekyüzün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, dünden beri
arkadaşlarımız aynı konuyu gündeme getiriyorlar. Dün, bir,
Musa Piroğlu Vekilimizin yaşadığı olay. Az önce
kendisiyle konuştum, ne İstanbul Valisi ne İstanbul Emniyet
Müdürü ne de Meclisten gerek Meclis Başkanı veya Meclis Başkan
Vekillerinden kimse aramamış. Az önce hatibin de dile getirdiği,
arkadaşımızın dile getirdiği, sabah da Grup
Başkan Vekillerimizin, dün de Grup Başkan Vekilimizin dile
getirdiği gibi bu, Türkiyede bir vekilin İstanbulun göbeğinde
yaşadığı olayın ne kadar acı ve elzem
olduğunun, yurttaşların kendi demokratik haklarını
yerine getirmesi için ne kadar zulümkâr, kabul edilemez bir durum
olduğunun göstergesidir ve eğer, aranmadıkları hâlde, hâlâ
aynı kişiler görev başındaysa da bu yine Meclisin
ayıbıdır.
Bir diğer konu, Leyla Güven. Gerçekten,
arkadaşlarımızın anlattığı gibi, Leyla
Güvenin yaşadığı olay tarihe bir nottur; tarihe şöyle
bir nottur: Aslında son dönemde bu yaşadıklarımız,
gerek cezaevinde olanların gerekse bizim
yaşadıklarımız -hem tarihi yaşıyoruz hem tarihi
yazıyoruz- eninde sonunda ortaya çıkacaktır.
Bir diğeri: Leyla Güven,
alındığı gibi, usulsüz bir şekilde gözaltında
tutulmaya çalışıldı; daha yirmi dört saati dolmadan
Elâzığa sevk edildi. Burada birkaç kez dile getirdik,
insanların bulundukları yerde olması gerekirken, bu pandemi
koşullarında bile -cezaevi koşulları
dışında- gönderdiğiniz yerleri de işkenceye
dönüştürüyorsunuz.
Ve sevgili Demirtaş
Demirtaş davası
aslında Türkiye'de şunu gösterdi: Türkiye'deki hukukun
bittiğini. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şunu söyledi:
Olağan dönemlerde yasal faaliyetler suç sayılamaz.
Bir diğeri -uzun bir gerekçe var, Demokratik
Toplum Kongresiyle beraber- aslında Demokratik Toplum Kongresinin
yaptığı çalışmaların legal olduğu ve bu
nedenle içerde olanların, yargılananların hepsinin
dosyasının düşmesi gerektiği...
Arkadaşlar, burada bir konuyu gündeme
getirmemiz lazım: Kayyum, artık bir yönetme biçimine dönüştü;
bir işgal, bir gasp, gayrimeşru değil, meşru bir yönetim
şekline dönüştürüldü. Burada çıkıp HDPnin
aldığı belediyelerle ilgili ileri geri konuşanlar,
Sayıştay raporlarına rağmen -ki bu
Sayıştayın nasıl yaptığı belli, en azı,
en görünmezi- bunlarla ilgili hiçbir işlem yapılmıyor. Biz geçen
yıl Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayıştay Başkanına
sormuştuk Kayyum atanan kaç belediyede usulsüzlük var? diye 31 tane.
demişti. Biz 31 belediyeyle ilgili İçişleri Bakanı Soyluya
demiştik: Bir işlem yaptınız mı? Yanıt yok;
soru önergesi verdik, yok; araştırma önergesi verdik; yok,
Araştırılmasın. denildi. Ne oldu? Yeni açıklanan
raporlarda usulsüzlükler saymakla bitmez, hırsızlıklar saymakla
bitmez, yapılanlar artık aşikâr ama biz biliyoruz ki meşru
değil ve gasptır, işgaldir; en büyüğü de siz, seçilmiş
insanların iradesine gasp koyuyorsunuz. Kayyum yönetimini öyle bir
şekle dönüştürdünüz ki meclis üyeleri toplanamıyor. Az önce
Batman Belediyesindeki Eş Başkanımızla konuştum ben
-kendisi de normal seçilme prosedürüyle encümen- 39 üyeli meclisi -8i Adalet
ve Kalkınma Partisinden- kayyum, geldiğinden beri toplamıyor,
meclisi bile toplamıyor. O zaman siz kayyumları aday gösterseydiniz
seçilmezlerdi; o zaman, yaptığınız bu iş olmaz.
Bakın, en yakın şey: Geçtiğimiz hafta cumartesi, pazar
tatildi, Batman Belediyesi Caddeleri temizleyeceğiz,
yıkayacağız. diye yola çıktı -yaptığı
işlemlerden biri- caddeleri temizlerken Batmanın 5 mahallesinde iki
gün boyunca su akmadı, iki gün boyunca. Siz kimi
kandırıyorsunuz, kime işlem yapıyorsunuz, nasıl bir
yöntemdir; tümüyle ortada.
Mardin Belediyesi
Manevi kızı diye
tanıtmış, düğününü oradan yaptırmış;
baklavası, çerezi değil, düğününü oradan
yaptırmış. Şu anda hepsi içeride, Sevgili Selçuk
Mızraklı, Batmanda Mehmet Demir içeride ama bütün kayyumlar -kayyuma
kayyum atadınız- dışarıdalar; bu kabul edilemez.
Teşekkür ediyorum.(HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
22nci maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa
eklenen 3üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir "
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Mahir
Polat Barış
Karadeniz Serkan
Topal
İzmir Sinop Hatay
Süleyman
Bülbül Ednan
Arslan
Aydın İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Altıntaş İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Ankara Gaziantep
Arslan
Kabukçuoğlu Bedri
Yaşar Aylin
Cesur
Eskişehir Samsun Isparta
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Serkan Topalın.
Sayın Topal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Çevre ve çevreciliğin yaşamsal bir konu
olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak AK PARTİnin iktidara
gelmesiyle Çevre Bakanlığı bazı bakanlıklarla
birleştirilerek maalesef işlevsizleştirilmiştir. Son olarak
Şehircilik Bakanlığıyla birleştirilmesi Hükûmetin çevreye
olan bakışının da maalesef göstergesi olmuştur.
Şehircilik endüstriyel dönemin getirdiği bir kavramdır.
Çevrecilik ise tam da bu yapıya karşı mücadele eden bir
anlayıştır. Yani suçluyu ve mağduru aynı kefeye
koyuyorsunuz ve mağduru suçluya bırakıyorsunuz. Şimdi,
Çevre Ajansı kuruluyor. Peki, bu Ajans kimin kontrolünde olacak? Tabii ki
Şehircilik Bakanlığının kontrolünde olacak. Yani
açıkçası burada zaten başarısız olunmasının
nedeni de budur arkadaşlar.
Bakınız, çevrecilik ideolojik bir
kavramdır, hükûmetlerin günlük politik argümanlarının alt
versiyonu olmamalıdır. Bir taraftan kentlerde TOKİ
aracılığıyla gökyüzüne yükselen hançer misali yapılar
dikerken diğer taraftan Yeşili koruyacağız. diyerek
doğa korunmaz. Ülkenin her yerinde zehir saçan termik santral bacalarına
ses çıkarmazken emisyon kirliliğini skuterlerle çözmeye çalışan
bir politika asla başarılı olamaz, çevreci olamaz.
Bir taraftan doğal dengeyi koruma
iddiasıyla ajans kurulacak, diğer taraftan İstanbulu ortadan
ikiye bölecek. Böyle bir politika olmaz arkadaşlar. Çevre sadece parklara
çim ekerek, atıkları dönüştürerek korunacak bir varlık
değildir. Sürdürülebilir çevre; sürdürülebilir toplumsal yaşamdan,
ekonomik düzenden geçer. İnsanları yoksullaştırır,
kentlerimizi fakirleştirirseniz nüfus hareketlerini önleyemezsiniz.
Bakın, yoksulluk virüs gibidir, ülkenin her kaynağına
bulaşır. Yoksulluk insanları endüstriyel alanlara doğru
sürekler, nüfus yoğunluğunu belirli bir merkezde toplar. Eğer
rant adına dereleri yok ederseniz, altın adına
dağlarımızı delik deşik ederseniz, maden adına
Kaz Dağlarını harabeye çevirirseniz hangi ajansı
kurarsanız kurun çevreyi koruyamazsınız. Ülkenin
altını üstüne getirirken ülkenin üstünde yaşayanları
açlık sınırına getirirseniz asla çevreci
olamazsınız.
Tabii, şimdi Çevre Ajansları bir yandan
kuruluyor, bir yandan da Hatayda yangın olmasına rağmen, yüz
binlerce ağacımız orada yanmasına rağmen Arsuz
ilçemizin Akçalı Mahallesinde toplamda 880 dönümlük arazi üçüncü derecede
sit alanı ve -müze denetiminde- mevzuata uygun olmadan maalesef şu
anda ağaçlar kesiliyor, zeytin ağaçları. Oranın yüzlerce
sahibi yıllarca ecrimisil ödüyor, yıllarca ecrimisil ödemesine
rağmen, sit alanı olmasına rağmen -şu anda benim bugün
telefonum susmadı ve maalesef Kültür ve Turizm Bakanlığına
tahsisi gerçekleştirildiği için- şu anda ağaçlar kesiliyor.
Bunun acilen durdurulması gerekiyor. Bir yandan çevreciyiz diyorsunuz,
öbür yandan ağaç katliamı yapıyorsunuz. Zaten Hatayda orman
yangını daha yeni oldu. Bu konuda değerli AK PARTİ Hatay
milletvekillerinin düşüncelerini ve de Hatay halkı bu konuda
desteklerini bekliyorlar, kendilerinden de açıklama bekliyoruz.
Ayrıca son olarak şunu da ifade etmeden
geçemeyeceğim: Hatayda pandemi tüm hızıyla can almaya devam
ediyor, vatandaşlarımızı maalesef aramızdan
ayırmaya devam ediyor. Kaç defa söyledik, Hatay halkı karantina
istiyor, maalesef şu anda öyle bir karar çıkmadı. Ancak
defalarca bu kürsüde söyledik, Arsuzda hastane yok, proje aşaması ne
durumda? 150 bin nüfuslu Defne ilçemizde hastane yok, hastane ne zaman
yapılacak? Samandağında hastane bir yıldır
tamamlanamadı, ne zaman tamamlanacak? Yani, gerçekten Hataydaki
vatandaşlarımızla ilgili Hatayın taleplerini maalesef
Hükûmet şu ana kadar karşılamadı. Muhtemelen bu konuda da
açıklama yaparlar.
Çok teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Aylin Cesurun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
21inci yüzyıldayız ve bu
yüzyılın en önemli farkı önceki yüzyıllardan, devletlerin
kendilerini doğanın üstünde değil, doğayla uyumlu
şekilde yeniden konumlandırması gereken bir dönem olması
belki de ve yine, devletlerin münferit olarak davranamayacağı,
doğanın ve bugünkü dünyanın gerçeklerinden
kaçınamayacağı bir dönemdeyiz. Devletlerin kendi egemenlik
alanlarında üzerine düşeni yapması gereken ve
küreselleşmeyle gelen sorunların çözümü için kolektif hareket etmenin
de zorunlu olduğu bir dönem bu. Bu, şu demek: Çevre, sağlık
ve yoksulluk konusunda üzerinize düşeni yapmalısınız. Bu
parlamentolar da gerekli kanun ve yasal düzenlemeleri yapmalılar. Çevre
için de durum aynı. Çok uzağa gidip olmadık senaryolar aramaya
gerek yok; dünyanın ortak tecrübesinden ve bilimden yararlanacaksınız,
kılavuzunuz bilim olacak.
Uluslararası kuruluşlar ve geleceğe
dönük politika geliştirme kabiliyeti olan devletler kısa, orta ve
uzun vadeli haritalar oluşturuyorlar, yol haritaları ancak
bunları oluşturmak için siyasi irade göstermek ve takip etmek
gerekiyor. Doğanın dengesi bozulursa geri getirilmesi zor ve geç
kalırsınız arkadaşlar. Vatandaşlarımıza
maliyeti yaşamsal, dünyaya borcunuz ise iki cihana sığmayacak
kadar büyük olur. Bizde durum ne peki? Hortum görülmeyen şehirlerde
hortumlar, dolu atakları, fırtınalar, seller
sıklaşıyor, kurak dönemler uzuyor, ilçelerimizde, illerimizde,
köylerimizde su sorunu yaşıyoruz, derelerimiz, köylerimiz kuruyor,
kimyasallarla kirleniyor, ormanlarımız yanıyor, siteler,
villalar inşaata ve ranta kurban ediliyor ve canımız, kalbimiz
Eğirdir Gölümüz can çekişiyor, suları kirleniyor ve suları
bitiyor. Burada defalarca dile getirdik ve çırpınıyor
Eğirdirli, biz de onların sesi olarak çırpınıyoruz,
duyuramadık bir türlü sesimizi. Cılız bir şekilde sesimizi
duyurmuş olmalıyız ki dostlar alışverişte görsün
misali, koca koca manşetlerle Eğirdir dip temizliği
yapılıyor. diye yanınıza 3-5 tane de araç
aldınız ve Eğirdir Gölünü kurtarmaya gittiniz.
Şimdi, unuttukları, artık global
dünyada köylümüz de vatandaşımız da bilgiye çok kolay
ulaşıyor ve takip ediyor. Ben hak yemek istemem, belki de on sekiz
yıl sonra, hani, iyi niyet hasıl olmuştur sonunda ama yetmiyor
işte. Dünyada örneği var, hemen şurada Aral Gölü var, dünyanın
en büyük 4üncü tatlı su gölüydü, var olan suyunun yüzde 90ını
kaybetti, çok çok sonra Kazakistan ve Özbekistan 2000lerin ortasından
itibaren ciddi çabalarla bir kısmını kurtarabildiler.
Bakınız, Eğirdir Gölü kurursa çevrede yaşam biter ve köylüler,
civardaki köyler, kasabalar gölle beraber ölürler.
Defalarca söyledim, yetmez, hidrolojik modelleme
yapmanız lazım, atık kontrolü yapmanız lazım,
Eğirdir Gölü özel hükümlerinin revize edilerek bir an önce
uygulanması lazım. Göl kenarına göstermelik birkaç tane araç
dikerek düzensiz, sistemsiz bir basit dip temizliğiyle bu işin
içinden çıkamayız, Eğirdir Gölümüzü kurtaramayız; tam
tersi, gölün tabiatı var, canlılara zarar verirsiniz.
Bakın, bize inanmıyorsanız eğer,
vatandaşımız çırpınıyor, Doktor Şehnaz
Şener, Su Ürünleri Müdürü diyor ki: Otuz kırk yıl ömrü
kaldı gölün. Ve bilim adamlarını dinleyin; Eğirdir ahalisi
çırpınıyor, onları dinleyin. Orada Mustafa Kemal Findos
var, Erol Kesici var -hoca- ve Sedat Karakoyun bağırıyor, her
gün bağırıyor Sedat Hoca Eğirdir Gölü gidiyor. diye.
Bekir Sıtkı Esendiri dinleyin, Önder Yiğitbaşı
Hocayı dinleyin; bana inanmıyorsanız onları dinleyin
değerli arkadaşlar.
Çevre Ajansının kurulmasına dair bir
torbada çevre vizyonuna sahip başka düzenleyici yasalar beklerdik,
maalesef, vizyonsuz bir düzenlemeyle karşı karşıya
kaldık. İktidara sesleniyorum: Küçük siyasi hesaplara ve
usulsüzlüklere sıkışmış, küresel vizyonu olmayan bu
tip yamalarla devriiktidarınızda oluşmuş delikleri
kapatamazsınız.
Eylülde Çin 2060 itibarıyla; Japonya, Güney
Kore ve Güney Afrika 2050ye kadar karbon nötr olma hedefine geçmiş. Zaten
Avrupa Birliğinin 2050ye kadar karbon ayak izini sıfıra indirme
hedefi var.
Şimdi, bakın, büyük devletlere
yakışır şekilde çevreyi korumamız lazım. Kim
yapacak? Vatandaşa zulmetmeyin artık. Öğrenciye, emekliye,
yaşlıya, doğaya zulmedilmesine izin vermeyin. Halide Edip bir
gün Demirci Efenin karşısına geçti dedi ki: Ahaliye çok
zulmediyorsun, niye? Demirci Efe cevap verdi, dedi ki: Ahaliyi yönetmek ya
ilimle olur ya zulümle. Bende de ilim yok.
Evet, kim yapacak? Biz, İYİ PARTİ
olarak geriden topal koşan bir Türkiye istemiyoruz. Dünyanın ve
zamanın gereklerine uygun, bilimle ve liyakatle hareket eden bir Türkiye
istiyoruz. Türkiyeyi 21inci yüzyıla taşımaya kararlıyız
ve Necip Fazılın dediği gibi: Vur kazmayı dağa
Ferhat, çoğu gitti, azı kaldı.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi
vardı, onu yerine getireceğim.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın
Bülbül, Sayın Özer, Sayın Kaya, Sayın Yalım, Sayın
Gündoğdu, Sayın Hakverdi, Sayın Girgin, Sayın Arı,
Sayın Ünsal, Sayın Serter, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Erbay, Sayın Kılınç, Sayın Keven, Sayın
Aygun, Sayın Demirtaş, Sayın Köksal, Sayın
Hancıoğlu.
Arkadaşlar, rica ediyorum 20 kişi olarak
kalkalım lütfen. Oradan kalkmanız yetmiyor.
Teşekkür ediyorum.
Evet, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren arkadaşlar lütfen
salondan ayrılmasınlar ve hem pusula hem de sisteme giren
arkadaşımız varsa pusulasını geri alsın.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Öyle yapana ceza verin.
BAŞKAN Şöyle: Giremiyor, pusulayı
veriyor ama dönerken sonra girebiliyor. Biliyorsunuz, sistemde problem var, bu
sene yaptıramadık geç kapattığımız için.
Hep sizin suçunuz Sayın Yalım, yoksa
olurdu bunlar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yirmi üç
yıllık sistemi kullanıyoruz Sayın Başkan, yirmi üç
yıldır aynı sistem kullanılıyor.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiş
ibaresinin "ilave edilmiş ibaresi ile değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Ayhan
Altıntaş Enez
Kaplan
İzmir Ankara Tekirdağ
İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu Bedri
Yaşar
Gaziantep Eskişehir Samsun
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Mahir
Polat Barış
Karadeniz Deniz
Yavuzyılmaz
İzmir Sinop Zonguldak
Ednan
Arslan Süleyman
Bülbül
İzmir Aydın
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine ilk söz talebi Sayın Enez Kaplanın.
Buyurun Sayın Kaplan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23üncü maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çağımızın en büyük sorunu çevre
sorunlarından birisi olarak görünen karbon salımını en aza
indirmek için özellikle yakın mesafelerde bisiklet
kullanımının artmasının teşvik edilmesi
gerekmektedir. Bu sayede karbon emisyonu azalabilir, obezite önlenebilir ve
daha gürültüsüz şehirlerde yaşama imkânı sağlayabiliriz.
Bildiğiniz üzere dünya genelinde ekolojik
sistemin bozulmasına bağlı olarak ciddi çevre sorunları
oluşmakta ve tüm devletler bu sorunların çözümü için büyük projeler
geliştirmektedir. Çevre sorunları deyince aslında hepimizin
aklına kendi seçim bölgelerimizde yeşilin yok
olacağını bile bile, suyun kirleneceğini göre göre,
toprağın yok olacağını hissede hissede imara, maden
aramaya ya da ranta açılan yerler geliyor. Mesela, Çanakkale Vekilleri Kaz
Dağlarında yaşanan yeşil katliamını biliyor
aslında. İzmir Vekilleri Bergamada yok olan ormanları görüyor
aslında. Trabzon Vekilleri Uzungölde yaşanan yeşilin betona teslim
oluş öyküsünün farkında aslında. Burdur Vekilleri Salda Gölünde
olan biteni ilk kez buradan duymuyorlar. Bir de ilimde Sayın
Cumhurbaşkanı, AK PARTİ Tekirdağ İl Kongresindeki
konuşmasında Ergene Nehri temiz temiz, gürül gürül akıyor.
diyor. Olup bitenden bihaber, saf ve temiz vatandaşlarımız da
onu alkışlıyor. Aslında şu anda bile simsiyah zehir
akıyor, etrafa pis kokular saçıyor. Tekirdağ AK PARTİ
teşkilatları ve Tekirdağ mülki amiri ve yetkililer nasıl
bir bilgi veriyorlar ki Cumhurbaşkanını da yanıltıyorlar.
Bunu anlayabilmek bile mümkün değil. Çevreyi, yeşili katlederek;
sulanabilir tarım arazilerini imara açarak; orman alanlarını
yabancı maden arama şirketlerine devrederek; ülkenin su kaynaklarının
fabrika atıklarıyla kirlenmesine göz yumarak koruma fikri bizce pek
başarılı bir yöntem değildir.
Sayın milletvekilleri, sizlere buradan, Gazi
Meclis çatısı altından bir kez daha hatırlatmak istiyorum
ki ağacın yeşili, doların yeşilinden her zaman iyidir.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Milletimize ve gençlerimize verdiğimiz sözler var, onlara
yaşanabilir, temiz, sağlıklı bir Türkiye vadettik. Bu
sözlerin de arkasındayız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz
sessiz lütfen.
ENEZ KAPLAN (Devamla) O yüzden İYİ
PARTİ teşkilatları Kaz Dağlarında, o yüzden
teşkilatlarımız Bergama köylüsünün yanında, o yüzden bizler
de Uzungölde olup bitenin farkındayız. Talan ve rant ekonomisine
geleceğimizi kurban vermemek üzere Saldadayız. Hepimize Türkiyenin
kendi kendine yetebilen, verimli tarım arazilerine sahip, su
kaynaklarının neredeyse sonsuz olduğu, orman arazisi
bakımından dünyada ender ülkeler arasında olduğumuz,
hayvancılıkta çok güçlü olduğumuz öğretildi. Peki gerçekten
öyle mi? Hâlâ kendi kendimize yetebilen bir ülke miyiz? Mesela 1,7 milyar
dolarlık buğday ithal eden bir ülkede verimli tarım
arazilerinden söz etmek mümkün olabilir mi? Fabrika atıklarıyla
kirlenmiş tatlı su kaynaklarının, giderek azalan su
rezervlerinin konuşulduğu bir ülkede sonsuz su kaynaklarından
bahsedilebilir mi? Orman arazilerinin yabancı maden arama
şirketlerine verildiği ya da imara açıldığı bir
ülkenin ormancılıkta dünya lideri ülkelerden olduğu söylenebilir
mi? Angus, limuzin cinsi hayvan etleri ya da temel gıda maddelerimizden
birisi olarak gördüğümüz peynir ithal ediyorken hayvancılıkta
çok güçlü olduğumuzu söylediğimizde bize kim inanır ki? Fazla
değil, bundan yirmi sene önce biz, tam az önce söylediklerimiz gibi, kendi
kendine yetebilen ender ülkeler arasındaydık. AK PARTİ iktidarları
kaynakları iyi yönetemedi, ekonomi olarak her geçen gün daha kötüye
gidiyoruz; faize, yoksulluğa mahkûm oluyoruz. Elimizdekilere sahip
çıkın bari. diyoruz Ormanı, suyu, denizi, tarımı,
hayvancılığı koruyacak güçlü tedbirleri alın. diyoruz
da kötü mü söylüyoruz?
Meclise getirilen karmaşık torba yasa
teklifleriyle çevre gibi yaşamsal konuları bile doğru düzgün
tartışamaz hâle geldik. Gelin, şu torba yasaları Meclise
getirmekten vazgeçin. Çevrenin korunması, gelecek nesillere temiz ve
sağlıklı bir ülke bırakabilmenin ilk adımı enine
boyuna sadece çevreyi konuşalım, tartışalım,
doğru bir yol bulalım diyorum.
Gazi Meclisi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Deniz Yavuzyılmazın.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu elimde görmüş
olduğunuz Millî Piyango biletinin yılbaşı büyük ikramiyesi
100 milyon TL olarak açıklandı. Kazananın cebine 100 milyon lira
gireceği ilan edildi. Bu büyük bir yalan! Millî Piyangonun şans
oyunları Türkiye Varlık Fonu üzerinden Sisal Şansa
devredildiği günden beri talihli vatandaşların
kazandığı ikramiyelere yüzde 20 oranında ilave vergi geldi.
Bu verginin adı veraset ve intikal vergisidir. Bu verginin adı
şans oyunlarını Sisal Şansa devreden Türkiye Varlık
Fonu Başkanı Recep Tayyip Erdoğan vergisidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Artık 7060 liranın
üzerindeki tüm ikramiyelerden yüzde 20 kesinti yapılacak.
Peki, vatandaşlarımızın hayallerini
bile tırpanlayan bu değişiklik, bu yeni vergi Millî Piyango
tarafından kamuoyuna duyuruldu mu? Hayır, duyurulmadı. Türkiye
Varlık Fonu bir açıklama yaptı mı? Hayır,
yapmadı. Sisal Şans da şu elimde görmüş olduğunuz
biletin ne önüne ne arkasına hiçbir bilgilendirme yazmadı. Bu, alenen
yüzde 20lik vergiyi gizlemektir; vatandaşları kandırmak,
hayallerini, umutlarını istismar etmektir.
Sayın AK PARTİ milletvekilleri, Millî
Piyangonun düzenlediği şans oyunu çekilişlerinde talih
kuşunun tüylerini yoluyordunuz, artık Sisal Şansla birlikte
vatandaşların bizzat kendisini yoluyorsunuz. Şimdi, hep birlikte
inceleyelim: Şans oyunu çekilişleri Sisal Şansa devredilmeden
önce nasıldı, devredildikten sonra nasıl oldu? Sisal
Şanstan önce Sayısal Loto kolon fiyatı 1,5 liraydı, Sisal
Şanstan sonra 3 lira oldu. Yapılan zam yüzde 100. Sisal Şanstan
önce Sayısal Lotoda büyük ikramiyenin 6 şanslı
numarasını 49 sayı içinden çekerken, Sisal Şanstan sonra 49
değil, artık 90 sayı içinden çekmeye başladılar. Sisal
Şanstan önce Sayısal Lotoda büyük ikramiyeyi kazanma ihtimali on dört
milyonda 1di, Sisal Şanstan sonra altı yüz yirmi iki milyonda 1
oldu. Vatandaşın şansı tam olarak 44 kat azaldı. Sisal
Şanstan önce 9 kez devreden Sayısal Loto, Sisal Şanstan sonra
sadece beş ayda 1 değil, 2 değil, 10 değil, tam 60 kez
devretti ve bugüne kadar çılgın Sayısal Lotoda büyük ikramiyeyi
tutturan bir tek kişi bile çıkmadı. Aynı zamanda, Sisal
Şansın internet sitesi âdeta sanal bir kumarhane. Öyle bir kumarhane
ki çocukları, gençleri ve herkesi kumar batağına çekiyor.
Türkiye Varlık Fonu eliyle Millî Piyangonun yerine âdeta yerli Las Vegas
inşa ediliyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bir
başsağlığı mesajıyla konuşmamı
tamamlamak istiyorum. Hayatı boyunca tüm Türkiye'nin gönlünde taht kuran,
zor zamanlarda umut olan ancak yıllarca AK PARTİ tarafından
tüyleri yolunan talih kuşu, Millî Piyango çekilişlerinin Sisal
Şansa devriyle 1 Ağustos 2020de rahmetli olmuştur, milletimizin
başı sağ olsun.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Deniz, sorsana geçen
yılki büyük ikramiye ne oldu, kime gitti, nereye gitti, nerede o para?
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
23üncü maddesinde yer alan ile ibaresinin ve şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki Ömer
Faruk Gergerlioğlu
İzmir Batman Kocaeli
Kemal Peköz Abdullah
Koç Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Ağrı Bitlis
Kemal Bülbül
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Faruk Gergerlioğlunun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün akşam, bu
Mecliste, bir insanlık suçu olan çıplak aramaya karşı
partimizin önergesi AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedildi ama bilin ki
bu mücadele devam edecek ve sonunda mutlaka başarıya kavuşacak.
(HDP sıralarından alkışlar)
Bakın, Galileo Galilei, Orta Çağda
engizisyon mahkemesine boyun eğdikten sonra mahkemeden çıkarken dedi
ki: Her şeye rağmen dünya dönüyor. Evet, her şeye rağmen,
size rağmen, çıplak arama var ve çıplak aramayı
Allahın izniyle bitireceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Uşak Emniyet Müdürlüğü açıklama
yaptı, bana yalan, hakaret, iftiralar yağdırdı; yetmedi,
koridor görüntüleri yayınladı çünkü kamu vicdanı kabul etmiyordu
bunu. Ya çıplak arama koridorda mı olur; kapalı, kamerasız
odada olur. Koridor görüntüsü yayınlayarak insanları kandırmaya
çalıştı. Kanmıyoruz.
Bakın, halkın vicdanı konuşuyor.
Burada eski ve yeni milletvekillerinin ne dediğini duyuyorsunuz. Hiç kimse
itiraz etmesin. Ben size kamu vicdanından, binlerce kişiden örnekler
vereceğim.
Bakın, Vekilim, Çankırı Cezaevinde
tutuklandığımız gün, girişte kıyafet teslim
ederken arama yaptıklarında Ben müsait değilim, âdetliyim, ne
olur. dememe rağmen çıplak aramaya, Otur, kalk! muamelesine maruz
kaldım, Rutin uygulama dendi. diyor.
Vekilim, Muğla Cezaevine girerken çıplak
arama yaptılar. Rutin bir işlem değildi, aynı
gardiyanların içeriye soktuğu koğuş arkadaşlarıma
yapmamışlardı. Tutuklandığımda ağlamamıştım
ama iç çamaşırıma kadar çıkarttırıp Çök, kalk!
yaptırdıklarında gözlerim doldu.
Benim de 3,5 yaşında bir kızım
var, babası içerdeyken dünyaya geldi. Kızım bezden çıkana
kadar her görüşte o bez açılıp içine bakıldı.
Bir erkek: Bu çıplak arama meselesinde sadece
bayanları yazıyorsunuz Ömer Bey ve erkekler için rutin bir işlem
olduğunu zannettiğim için şu ana kadar size yazmadım. 16
Kasım 2016 tarihinde Sincan Cezaevine girişimde çıplak hâlde
yüzümüzü duvara çevirmemiz gerektiği söylendi. Neden? diye
sorduğumuzda -çok özür dileyerek- makatımızda bir şey
saklayıp saklamadığımızı, sadece bu şekilde
kontrol edebileceklerini ifade ederek içeri aldılar.
Çırılçıplak hâlde yüzümü duvara döndürüldüğümde artık
hayatımın sonuna geldiğimi düşündüm.
Bir başka kadın Ben de maruz kaldım;
haksız ihraç, haksız cezaevine konulma travmasından bile daha ağırdı
çıplak Otur, kalk! muamelesini Bursa Yenişehir Cezaevinde
gözyaşları eşliğinde yaptırdılar. Yapmak
istemedim. Unutmayacağım ve affetmeyeceğim. diyor.
Devam ediyoruz. Bir başkası, bakın:
Vekilim, oğlum 3,5 yaşında idi, babası gidince iyice bana bağlandı,
aramadan geçerken Benim yanımda arayın. dememe rağmen 3,5
yaşındaki çocuğu ayrı yerde aradılar. Anne,
pantolonumun içine baktılar. diyerek oğlum, aylarca
kakasını altına yaptı. Bu zulüm yetti artık. diyor.
Bakın, ben bunları gündeme getirdim,
Türkiye gündemine geldi, inanın ki ben bunu insanlık için
yapıyorum. Bana gelen son günlerdeki iletilerden de örnek vereyim.
İşte, ben bunlar için yapıyorum. Bana ne diyor biliyor musunuz:
İlk defa, Ömer Bey, dün yapılan görüşümüzde çıplak arama
yapılmadı, biz dört yıldır her görüşte çıplak
aramadan bıkmıştık. Bu insani
çalışmalarınızdan dolayı size teşekkür ederim.
Şimdi, arkadaşlar, bu mesele var. Dün
burada bunu reddetmeye çalıştılar, sorduğumuzda belge
istiyorlar. Ya, zamanında Rüşvetin belgesi mi olur? diye bir laf
vardı, tacizin belgesi mi olur arkadaşlar? Kamerasız odada
yapılıyor ve bakın, Arapçada bir tabir vardır:
(x)
denir yani üzerinde hiç kimsenin itiraz edemeyeceği kadar ittifak
edilmiştir. Binlerce, on binlerce insan taciz var diyor. Peki, bunu niye
reddediyorsunuz?
Dün, Hüseyin Yayman, Bakın, cezaevi
raporlarında çıplak arama yok. dedi. Baktım, olduğunu
biliyordum ve ikisinde de Diyarbakır, Elâzığ Cezaevi
raporlarında var çıplak arama. Bakırköy, Silivri Cezaevi
raporlarında var çünkü o cezaevlerine ben de gittim; biliyorum, yüzlerce
binlerce mahpusla konuştuk biz, burada bir şeyleri reddederek bir
yere varamazsınız arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, biz bunları gündeme getirdiğimiz için bana yalan,
hakaret, iftiralar ve daha sonra Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı, taciz iddialarına karşı
bir soruşturma açacağına bu videolarla bu hatıralarını
anlatan insanlara karşı soruşturma açtılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Gergerlioğlu
teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Hatibin beyanlarını
kabul etmiyorum Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kabul etmiyoruz
efendim, bunlar konuştuğumuz hadiseler.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Kaç kere
konuştuk, hangi rapor? Hangi rapor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eski beyanları
burada tekrar ediyoruz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Raporlar burada. Raporlar burada. Diyarbakır, Elâzığ burada.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Hangi rapor, hangi
mektup, hangi rapor? Buraya çıkıp ben size bin tane rapor getirdim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Raporlar burada. Diyarbakır, Elâzığ burada.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Siz bunu niye o zaman
söylemediniz de şimdi söylüyorsunuz, niye?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
İşte, burada. İşte, burada.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ömer Faruk Bey,
beraberdik, niye söylemedin?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - El
insaf ya! Gel istersen, göstereyim Hüseyin Bey.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Niye söylemedin o gün?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Onlar
yazıldı Sayın Yayman, yazıldı.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Niye söylemediniz?
Meral Danış Beştaş orada.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Rapor
burada. Rapor burada.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Öyle şey mi olur?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, raporda var yani.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
İşte, burada rapor.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Benim olduğum
yerde insan hakkı ihlali olmaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
sizin olduğunuz yerde oldu. Raporlarda var.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Reddettiğiniz cümleler burada. Reddetmekle olmuyor Hüseyin Bey.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir şey olur mu ya? Reddediyorsunuz, olur mu? Burada var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu hususları
konuştuk, kayıtlara geçti. Gerçek ortaya çıktı, takdir
BAŞKAN 24üncü madde üzerinde 2si aynı
mahiyette olmak üzere 3 adet önerge vardır. Şimdi
okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
24üncü maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa
eklenen 37nci maddenin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Aydın
Özer Murat
Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan Arslan Ahmet
Kaya
İzmir Trabzon
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat
Dervişoğlu Ayhan
Altıntaş İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Ankara Gaziantep
Arslan
Kabukcuoğlu Bedri
Yaşar
Eskişehir Samsun
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Ahmet Kayanın.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET SALİH DAL (Kilis) - Hamsi geldi mi,
hamsi?
BAŞKAN Sayın Salih Dal, maskeyi
takın, Covid geliyor.
AHMET KAYA (Trabzon) Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Çevre Ajansının kurulmasına
dair kanun teklifini konuşuyoruz. Tabii, içinde çevre geçiyor. Çevre
deyince akla hemen cennet Karadenizimiz ve Yeşil Yol, bu cennette
yapılan doğa tahribatları, HESler geliyor
SALİH CORA (Trabzon) Yeşil Yola
karşı mısınız Ahmet Bey?
BAŞKAN Sayın Cora, siz de
AHMET KAYA (Devamla)
kuruyan dereler, ölen
balıklar, kesilen ağaçlar, tahrip edilen yaylalar, dolgularla
mahvedilen o güzelim koylar ve kıyılarımız geliyor;
balıkların dolaşması gereken dere yataklarında
dolaşan iş makineleri, kepçeler, dozerler, kamyonlar geliyor. Ne dere
bıraktınız ne balık bıraktınız ne de
kıyı bıraktınız. Gidin, şırıl şırıl
akan, bembeyaz köpüklerle akan derelerimizin son hâlini bir görün, görün ki
belki aklınız başınıza gelir, vicdanınız
sızlar.
Değerli arkadaşlar, gelmiş
geçmiş en sıcak, en kurak yılları ve mevsimleri
yaşıyoruz. Buzulların eridiğini; göllerin, göletlerin, su
kaynaklarının kuruduğunu; havadaki karbondioksit miktarının
hızla arttığını görüyoruz. Her gün yüzlerce
canlının yaşama veda ettiği günümüzde sürdürülebilir
yaşam aslında geleceğin değil, tam olarak günümüzün en
ciddi sorunlarından biridir. Bu acı ve bir o kadar da yaşamsal
gerçeğe rağmen ülkemiz, doğayı koruma ve iklim
değişikliklerine karşı mücadelede üzülerek söylüyorum ki
çok gerilerde yer alıyor. Bunun nedeni, on sekiz yıllık AKP
iktidarının aç gözlü, ranta dayalı, doğaya, cana,
canlıya duyarsız ve tutarsız politikalarıdır,
yaşam kaynaklarımız geri dönülmez biçimde tahrip edilirken
yağma ve talana göz yuman anlayıştır.
Değerli arkadaşlar, 2001 yılında
çıkarılan 4628 sayılı Enerji Piyasası Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 2003 yılından
itibaren de özel şirketlerin nehirlerde enerji üretebilmesinin önünü açan
su kullanım hakkı anlaşmalarının ardından,
Türkiyenin her yerinde irili ufaklı ne kadar dere, akarsu, ırmak
varsa özel şirketlere tahsis edildi. Yöre halkının on
yıllardır içtiği, tarımda ve hayvancılıkta kullandığı
suların kullanım hakları kırk dokuz
yıllığına özel şirketlerin inisiyatifine devredildi,
bütün derelerimizin üstüne peş peşe HESler yapıldı. Tüm
HES projeleri hayata geçirilse, elde edilecek kurulu güçle enerji
ihtiyacımızın sadece yüzde 7sinin
karşılanabileceği, oysa sadece kayıp kaçakların
önlenmesi ve eskiyen iletim hatlarının yenilenmesiyle yüzde 15e
varan oranlarda enerji tasarrufu sağlanabileceği gerçeği yok
sayıldı. Yüz yıllardır o suları kullanan,
yaşamını o suya bağlamış yöre halklarına
danışılmadı, onların onayı hatta fikri dahi
alınmadı.
Hidrolik potansiyelimiz elbette çok önemlidir ve
mutlaka değerlendirilmelidir ancak hidrolik potansiyelimizin
değerlendirilmesinde akıl, bilim ve halk yararı ön planda
tutulmalıdır. Bunlar gözetilmeksizin derelerimiz, piyasacı bir
anlayışla özel sektöre devredildi; bu, asla doğru
olmamıştır. Yapılan birçok hidroelektrik santrali, bilimsel
ölçütlerle, havza planlaması temelinde, yerel halkın onayı
alınarak projelendirilmek yerine, ciddi çevre tahribatları
yaratılarak, her türlü denetimden uzak, tamamen şirket
kârlılığı temelinde yapıldı ve sonucunda su
kullanım hakkını alan ve satan bir yapı oluşturuldu;
bu, hidrolik potansiyelin değerlendirilmesinin ötesinde suyun
ticarileşmesi anlamına geliyor. Artık bu konuyu bu zaviyeden
değerlendirmek zorundayız. Santral yapılsın ya da yapılmasın,
artık, su kullanım haklarının satışıyla,
köylünün kullanacağı sulardan kullanım bedellerinin talep
edileceği günlere doğru gidileceğinin endişesini
taşıyoruz.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti, anayasal bir hukuk
devletidir. Bakınız, Anayasamızın 56ncı maddesi ne
diyor: Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre
sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek,
Devletin ve vatandaşların ödevidir. Anayasamız,
vatandaşlarına çevreyi koruma göreve veriyor fakat bu görevi
yaptıkları için, doğaya, yaşam haklarına sahip
çıktıkları için çok sayıda yurttaşımız
darbedildi, acımasız muamelelere maruz bırakıldı,
hatta yargılandı. Yeşil Yol yargılamaları oldu
Karadenizde, ben Rize Pazar Adliyesinde yapılan o Yeşil Yol
yargılamalarına gittim. Arkadaşlar, mahkemenin
koridorlarında yaylalarımızın, derelerimizin,
akarsularımızın çok güzel fotoğrafları
asılıyordu ama ne acıdır ki mahkeme salonunun içerisinde,
maalesef, o yaylaları korumak için mücadele eden köylüler yargılanıyordu;
böyle bir çelişkiyi de orada yaşadım.
SALİH CORA (Trabzon) Yeşil Yola
karşı mısınız Ahmet Bey?
BAŞKAN Sayın Cora, lütfen maskenizi
takın; siz genç olabilirsiniz, yanınızda Sayın İsmail
Bey oturuyor, lütfen.
AHMET KAYA (Devamla) Orada yargılanan ve
beraat eden onurlu insanlarımız Çekin ellerinizi
Karadenizden." diyen, doğası ve yaşam hakkı için
mücadele eden, Karadeniz isyandadır. Ander kalsın HESler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kaya.
AHMET KAYA (Devamla) Bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Yok, ek süre vermiyorum.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Cora, lütfen, maskeyi indirmeden
bağırın; bakın, yanınızda İsmail Tamer
oturuyor.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz
talebi, Sayın Bedri Yaşarın. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
232 sıra sayılı Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde, son yıllarda ülkemizde
kullanımı oldukça yaygınlaşan ancak mevzuatta bir
tanımı bulunmayan elektrikli skuterlerin yasal
altyapısını oluşturmaya yönelik düzenlemeleri
kapsamaktadır; bu konuda Karayolları Kanununda
değişikliğe gidilmektedir. Düzenlemeyi trafik güvenliğine
katkı sağlayacak bir düzenleme olarak görüyoruz. Aynı
şekilde, bunun paralelinde bisiklet yolları da dâhil, kara
yollarında, bugün Türkiyenin en büyük özellikle şehir içi
yollarında, büyükşehirlerde trafik çok ciddi bir problem. Buna yönelik
atılan adımların, buna yönelik yapılan
çalışmaların tümünü destekliyoruz ama son günlerde
aldığımız haberler var; özellikle şehir
geçişlerinde yapılan EDS denetimleri. Bu EDS denetimlerini maalesef
belediye başkanlarımız -ben partili, partisiz hiçbir ayrım
yapmadan söylüyorum- bunu bir gelir kaynağı olarak görmeye
başladılar. Yani denetim fonksiyonundan daha çok, gelir getiren bir
iş gibi algılamaya başladılar; bu da çok ciddi cezalar
yazıyor. Bundan dolayı da vatandaşımızın çok
ciddi sıkıntıları var. Bunları trafik denetiminin
ötesine taşımamak lazım. Bunları gelir getirici bir
yapı olarak görmeyeceğinizi ümit ediyorum.
Tabii -çevreden açılmışken- şu
an özellikle Türkiyede 1995 yılında 17 milyon ton olan evsel
atık miktarı bugün 32 milyon tona ulaşmıştır.
2023 yılında da bu rakamın 38 milyon tonu aşması
beklenmektedir. Bunun anlamı şu: Türkiyede kişi
başına yaklaşık 1 kilogram çöp üretilmektedir.
Bırakın bizim kendi çöpümüzü ayrıştırmayı, bugün
özellikle Avrupa ülkelerinden de ülkemize çok ciddi oranda çöp gelmekte,
Türkiyede bu çöp işlenmektedir. Yani Avrupada en fazla çöp işleyen
ülke konumundayız, keşke başka alanlarda birinci olsak diye
düşünüyorum. Diyorum ki: Türkiye, Avrupanın çöplüğü
değildir, alsın çöpünü nerede işliyorsa orada işlesin.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Tabii, buna paralel olarak özellikle çevre
dediğimiz zaman çevre ve inşaat mühendisleri
Bu sektörde
çalışan arkadaşlarımızdan hepinize mektuplar
yağıyordur. Ben bugün deprem komisyonundan geliyorum. Bugün 6,5 milyon
binayı dönüştürmeyi planlıyoruz; mühendisleri dinliyoruz,
zemincileri dinliyoruz, jeologları dinliyoruz. Herkesin bu kadar
geniş alanda
Maalesef istihdam konusuna teknik elemanla geldiğiniz
zaman hiçbir mesafe katedemedik.
Bugün bize gelen bir mektubu sizlerle paylaşmak
istiyorum. İnşaat platformu 2020 yöneticisi Mustafa Ulus diyor ki:
2019 yılına dek her yıl 12 bin civarında inşaat
mühendisi mezun oluyor. Peki bunlar ne yapıyorlar? Özel sektörde iş
bulabiliyorlar mı? Kamuda istihdam edilebiliyorlar mı? 2018 ve 2020
toplamında yaklaşık 24 bin mezun vermesi bekleniyor. Peki, buna
karşılık kamuda atanacak mühendis sayısı kaç? Ben size
söyleyeyim: Sadece ve sadece 131. Peki, geride kalanlar? Mezun olanların
binde 5i ancak atanabiliyor, geride kalanlar ne yapıyor? Özel sektörde
durum ne? Bildiğiniz gibi, artık, bu ülkede, bırakın normal
şartlarda bir mühendis maaşını, ortalama ücret olan asgari
ücret, bugün mühendislerin de çalıştığı ücret hâline
döndü. Peki, asgari ücretle mühendisler iş bulabiliyor mu? Maalesef,
asgari ücretle bile bu gençlerimizin iş bulma şansı yok. Peki,
bu şartlarda bunların nasıl yuva kurmasını bekliyoruz?
Bunlar nasıl evlenecekler, nasıl ev bark sahibi olacaklar? Nasıl
geleceğe dair rüyalar görecekler, hülyalar kuracaklar? İşte,
maalesef, hepimizin gördüğü gibi, bunu kuramadıkları gibi,
gençlerimiz geleceklerini maalesef başka ülkelerde arıyorlar.
Ben buradan yeri gelmişken tekrar söylüyorum:
Bizim, özellikle, 2021 geçti ama hiç olmazsa 2022de, mezun olan bu teknik
elemanlarımıza, inşaat mühendislerimize, elektrik mühendislerimize,
jeoloji mühendislerimize -kamuda istihdam etmek için- muhakkak gerekli
kadroları açmamız lazım. Buraya gelen bakanlıkların
tümü eleman yetersizliklerinden bahsederken biz gençlerimize iş
bulamıyoruz.
İnşallah, önümüzdeki bütçede bunlarla
ilgili bir bütçe oluşturulacağını düşünüyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yaşar.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansı Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
24üncü maddesinde yer alan ve ibaresinin ile şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Kemal
Peköz Abdullah
Koç
İzmir Adana
Ağrı
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül Mehmet
Ruştu Tiryaki
Bitlis Antalya Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Çepninin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)- Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, bu madde, skuterlerin kullanımını ve kullanım
koşullarını düzenleyen bir madde; skuterlerin bisiklet statüsünü
tanımlıyor ve buna uygun olarak da yolların
yapılmasını görev olarak belirliyor.
Yine, aynı zamanda, bu maddeyle, bu
düzenlemeyle de karbon emisyonunun azaltılmasının
hedeflendiği söyleniyor. Tabii, karbon emisyonunu azaltmaktan bahsedince
doğal olarak biz bugüne kadar yaptığımız fosil
yakıtların kullanımı meselesine girmek zorunda
kalıyoruz, küresel iklim kriziyle mücadele meselesine girmek zorunda
kalıyoruz fakat kısaca şunu söyleyip geçeceğim: Bugüne
kadar gelen hiçbir yasada, AKPnin getirdiği hiçbir yasada küresel iklim
kriziyle mücadeleyle ilgili tek bir maddenin olmadığını
herkes biliyor; tam tersine, termik santrallerin yapılması, HESler,
kuraklık, su, bütün bu politikaların toplamı -hemen hemen hepsi-
aslında küresel iklim krizine katkı yapan politikalardı.
Dolayısıyla, böyle ifade edildiğinde, sanki torba yasa
içerisinde kulağa hoş gelen bir madde gibi görülüyor. Oysa gerçek
maalesef çok farklı.
2018 yılını 21,1 milyar dolarla kapatmış
skuter şirketleri, arkadaşlar. 2025 yılına kadar yüzde 80
büyümeyle 386 milyar dolara çıkmayı hedefliyorlar skuter
şirketleri, 2030 yılında ise hedef 42 milyar dolar; bunu
hedefleyenler dünya çapındaki skuter şirketleri. Neymiş? Demek
ki bu politikanın, bu düzenlemenin arkasında uluslararası
şirketler ve tekeller var ve bunların yerli iş birlikçileri var.
Bakın, arkadaşlar, 21 Ağustos 2000de
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı elektrikli skutere
ilişkin mevzuat düzenlemelerini oluşturmak adına, ilgili kamu
kuruluşları ve skuter pazar şirketleriyle mikro hareketlilik
ortak akıl toplantısı düzenliyor. Bunu ne zaman düzenliyor? 21
Ağustosta. Peki kimlerle düzenliyor? Çok daha enteresan arkadaşlar;
onlarca yabancı firma, onlarca uluslararası skuter firması,
TÜSİAD, MÜSİAD ve buna benzer Türkiyeli şirketler. Bunun
içerisinde başka kimse yok, sadece bu şirketler var ve bu
şirketler demişler ki: Bize böyle bir düzenleme yapın. İşte
bu düzenleme, işte bu şirketlerin sipariş düzenlemesidir
değerli arkadaşlar.
Şimdi bu kulağa hoş gelen, sanki,
sözüm ona, gençliğin fosil yakıtları kullanmasını
engelleyen bir düzenleme gibi karşımıza gelen bu düzenleme
aslında, doğrudan AKP mantığıyla, kâr
mantığıyla, şirket mantığıyla
yapılmış bir düzenlemedir. Biz, bu anlamda, bir kez daha şunu
ifade ediyoruz: AKP tarzı siyasetin önümüze getireceği her türlü yasa
taslağının ancak ve ancak şirketlerin onayından
geçerek önümüze geldiğini burada bir kez daha görüyoruz ve AKPyi buradan
bir kez daha uyarıyoruz: Halkı kandırmaktan vazgeçin,
çevrecilik adı altında doğayı katletmekten vazgeçin ve
halkın bütçesini, halkın paralarını, kaynaklarını
şirketlere aktarmaktan vazgeçin. Öyle antiemperyalizm adı
altında ABDye efelenmekten, Fransaya efelenmekten vazgeçin.
Antiemperyalistlik, işte bu uluslararası şirketlere
Hayır. demektir. Yapmak istiyorsanız şöyle yapabilirsiniz:
Skuterleri ücretli değil, ücretsiz yapabilirsiniz ve bunların
planlanması aşamasında da kaldırım şirketlerine,
kaldırım müteahhitlerine halkın bütçesini
hortumlatmazsınız. Eğer böyle yaparsanız burada oturup bunu
nasıl daha iyi yapacağımızı pekâlâ konuşabiliriz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
25inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Aydın
Özer Murat
Bakan
Kırklareli Antalya
İzmir
Süleyman Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan Arslan Mahmut
Tanal
İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu Ayhan Altıntaş Şenol Sunat
İzmir Ankara Ankara
İmam Hüseyin Filiz Bedri
Yaşar Arslan
Kabukcuoğlu
Gaziantep Samsun
Eskişehir
Fahrettin Yokuş
Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Mahmut Tanalın.
Sayın Tanal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, size selam veriyorum, siz başka tarafa bakıyorsunuz.
Özür dilerim
BAŞKAN Efendim, Divanın işleriyle
ilgili uğraşıyorum.
Selamınızı aldım, çok
teşekkür ediyorum nezaketinize.
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Biliyorsunuz, ben İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu üyesiyim. Dün İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun alt komisyonu olan Çocuk Hakları Alt
Komisyonunun bir toplantısı yapıldı ancak dünkü
toplantımızda Bakanlık bürokratları, akademisyenler, çocuk
işçiliği ve sosyal yardımlara ilişkin sunumlar
yaptılar. Ancak yapılan bu sunumlarla ilgili, mevsimlik tarım
işçiliği ve Şanlıurfaya yönelik bazı
değerlendirmeler, yorumlar bir Şanlıurfalı olarak, bir
Güneydoğulu olarak hem beni çok üzmüştür hem de rahatsız
etmiştir. Urfadaki aşiret yapısının mevsimlik
tarım işçiliğine yatkın olduğunun iddia edilmesini mi
dersiniz, mevsimlik tarım işçiliğinin girişimcilik olarak
kârlı bir işmiş gibi sunum yapanı mı dersiniz,
batı illerinde tarlada çalışan Şanlıurfalı,
Adıyamanlı ailelerin kültürel alışkanlıklarından
dolayı çadırda kaldıkları tezinin ortaya
atılmasını mı dersiniz, Meksikalı ailelerin Amerikada
mevsimlik tarım işçisi olarak çalışması
örneğinden hareketle, diğer bölgelerde işçilerin Orduya gelip
fındık toplamaları gerektiğini, mevsimlik tarım
işçiliğinin bitirilmemesi gerektiğinin dillendirilmesini mi
dersiniz
Şanlıurfalılar, Güneydoğulular
hariç, herkes konuşuyor. Komisyon toplantısında itiraz ederek
vurguladım: Şanlıurfalılar olarak hep biz mi maraba
olacağız? Bu toplumun marabası bizler mi olacağız?
(CHP sıralarından alkışlar) Şehir şehir, tarla
tarla dolaşarak mevsimlik tarım işçiliği
Şanlıurfalıların kaderi mi dedik biz buna. Öyle
anlatıyorlar ki Şanlıurfalı aileler, sanki güle oynaya
Ankaraya, Konyaya, Kayseriye, Adanaya, Mersine, Orduya tarlada
çalışmaya gidiyor. Hemşehrilerim, mart ayının sonundan
kasım ayının sonuna kadar Türkiyenin dört bir yanına
doğru dağılıyor. Gittikleri şehirlerde zamanla
yarışırcasına tarla çapalıyorlar, bağ ve bahçe
ürünlerini topluyorlar. Yoksulluğun, garibanlığın gözü kör
olsun, Urfalıları buna mecbur bırakan politikalarınız
batsın!
Değerli arkadaşlar, bölgesel gelir
eşitsizliği nedeniyle ve adaletsizlik nedeniyle bu yoksulluk sürekli
artmakta. 2 milyonu aşan Şanlıurfada zaten
Şanlıurfalılar yoksul, AK PARTİnin izlediği
politikalarla yoksulluk daha da derinleşti. Şanlıurfalı,
aynı zamanda 450 bin Suriyeli sığınmacının da
yükünü taşıyor. Eğer Şanlıurfada fabrika
açılmış olsaydı, iş imkânı
yaratılmış olsaydı, GAP projesi bitirilmiş olsaydı,
inanın, Şanlıurfadan kimse mevsimlik tarım işçisi
olarak başka yerlere gitmezdi. Sizlere çadır, hobi gelebilir, oyun
eğlencesi olarak gelebilir ama Şanlıurfalılar için
çadır demek; zulüm demektir, yoksulluk demektir, çile demektir,
adaletsizlik demektir. Çoğu mevsimlik tarım işçisi, derme çatma
çadırlarda âdeta üst üste yatmak zorunda kalıyorlar, yağmur
yağdığında çadırlar yaşanmaz bir hâl alıyor.
Çadır hayatını çok merak ediyorsanız benim
Şanlıurfalı çilekeş analarım size çadır
hayatını anlatsın, belki o zaman acınız
değişir. Şanlıurfalılar olarak biz, güneydoğu
merkezli mevsimlik tarım işçiliğinin âdeta bir devlet
politikası olarak teşvik edilmesini istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, çocuk
işçiliğinin bitmesinin yolu; eğer biz yoksulluğu
bitirirsek, bölgeler arası eşitsizliği bitirirsek çocuk
işçiliği biter. Ancak çocuk alt komisyonuna gelen akademisyenler ve bakanlık
temsilcileri şunu söylüyor: Efendim, biz mevsimlik tarım
işçisini nerede bulacağız? Ya, bula bula
Şanlıurfayı mı buldunuz? Allahtan korkmuyor musunuz?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Başka
il yok mu?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Şanlıurfanın kaderi mi, sürekli bu mevsimlik tarım
işçisi olmak? Mevsimlik tarım işçisi olan ailelerin
çocukları okula gidemiyor, eğitimden pay alamıyor, medeni, uygar
bir konutta kalamıyor, barınma hakkı yok yani yerleşim
hakkı perişan, gıda hakkı perişan. Bunu, Mustafa Demir
Bey, Diyarbakırlı aslen kendisi, İstanbulda yaşıyor,
bunları bire bir yaşayan insan. Değerli Başkanım,
sizden de istirham ediyorum Güneydoğulu olarak,
Diyarbakırlısı bu durumda, Adıyamanlısı bu
durumda, Mardinlisi bu durumda, Şırnaklısı bu durumda. Güneydoğuluları
eğer gerçekten terörün pençesinden çıkarmak istiyorsanız gelir
eşitsizliğini kaldıralım, adaletsizliği
kaldıralım, yoksulluğu bitirelim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
Evet
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Urfaya
gittin mi?
MAHMUT TANAL (Devamla) Urfaya gittin mi? diyen
beyefendi gelsin bakayım.
BAŞKAN Arkadaşlar, teşekkür
MAHMUT TANAL (Devamla) Gel, gel burada konuş,
dilin yok mu senin? Vicdanın var mı senin, vicdanın var mı,
ahlakın var mı senin?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (Devamla) İnsanlar orada
çadırda kalıyor, çadırda! Çadırda kalıyor,
ahlakın var mı senin, senin Allahın var mı?
BAŞKAN Sayın Tanal, kürsüden
ayrıldıktan sonra bağırın lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Allaha kurban olasın
sen! Alacaksın sen 25 bin lirayı, çadırda kalan
vatandaşı kınayacaksın. Utanmıyor musun!
BAŞKAN Sayın Tanal, kürsüden
ayrıldıktan sonra bağırın ki kürsüyü sildireyim.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ama görmüyor musun Sayın
Başkan? Ben kürsüdeyim. Bu söylenir mi ya? Çadırda insanlar
kalıyor. Böyle şey olamaz.
BAŞKAN Müsaade edin Sayın Tanal, yani
kimin ne dediğini duymuyorum ki ben.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ama olacak şey mi bu?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
(Görevlinin kürsüyü dezenfekte etmek için gelmesi)
MAHMUT TANAL (Devamla) Arkadaşım dur,
ben daha kürsüden ayrılmadım ya! Lütfen, orada yerinde dur.
BAŞKAN Emekçi arkadaşlarımıza
şey yapmayın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Anladım ama siz
özellikle gönderiyorsunuz, ben kürsüden ayrılmadım ki
BAŞKAN Ya ayrıldınız zaten.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani emekçilere
saygımız sonsuz.
BAŞKAN İyi de Sayın Tanal,
bakın, uzun çalışıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (Devamla) Anladım, uzun
çalışıyoruz. Emekçilere saygımız sonsuz ama
emekçilerle bizi karşı karşıya getirmeyin.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Emekçiye
bağıramazsın.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Fahrettin Yokuşun.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Çevre Ajansının kurulmasıyla
ilgili hususta görüşlerimizi beyan etmek istiyorum. Bildiğiniz üzere,
Avrupa Birliği müktesebatı 27 no.lu fasıldır, bu
fasıldan oluşuyor. Ülkemiz, 21 Aralık 2009da Brükselde
yapılan Hükumetler Arası Konferansta müzakereler sonucu artık
bu faslın açılmasına karar verilmiş, o günden bu yana, maalesef,
on bir yıl geçmesine rağmen çevre konulu fasılda hiçbir mesafe
alamamış yani biz on bir yıl boyunca çevre faslını
Avrupa Birliği normlarına uygun hâle getirememişiz ve üzerindeki
çalışmaları sürdürüyoruz.
Bu hususta soru şu: Bu anlayışla,
Hükûmetin Avrupa Birliği müktesebatına uygun bir çevre olgusunu Türkiye'de
oluşturabilmesi mümkün mü? Hayır, asla mümkün değil çünkü
şehirleşmede betonlaşmayı tercih eden, gözü ranttan
başka hiçbir şeyi görmeyen bir iktidarımız var. 2016
yılından buyana Dikey değil, yatay yapılaşma
yapacağız. deyip sözünü tutmayan bir iktidarımız var.
Ülkemizin dört bir yanında; ilçelerimizin, beldelerimizin, mahalle ve
köylerimizin kanalizasyonları filtresiz olarak derelerimize,
ırmaklarımıza, barajlarımıza hatta
topraklarımıza akarken, kimyasal atıklı sularla sulanan
topraklarımız kirlenirken bu tabloyu görmeyen ve
betonlaştırarak dokusunu bozdukları şehirlerimize millet
bahçeleri yapan bir iktidarımız var. Ayrıca, dünyanın en
çok atığını ithal etmemize izin veren bir Hükûmetimiz var.
Kendi atıklarımızın geri dönüşümü için gerekli hassasiyeti
göstermeyen bir iktidarımız var. Fabrika bacalarına filtre
takılmasına gerek görmeyen bir Hükûmetimiz var. Doğal gaz
kullanan metropol illerimiz başta olmak üzere, Türkiye genelinde halka her
yıl 2 milyon ton kömür dağıtan, halkımızı
zehirleyen, çevre ve insan sevgisi olmayan bir iktidarımız var.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Maden için
ormanları ve su kaynaklarını kurutan, acele
kamulaştırmayla birinci sınıf tarım arazilerini talan
eden bir neyimiz var? İktidarımız var. Konya ili Ilgın
ilçesi Çavuşçugöl köyünün bitişiğinde maden kömürü
kazısı yapan ve oraya izin veren, binden fazla köylüyü ölüme
sürükleyen bir iktidarımız var. Su kaynakları yeterli olmayan
ülkemizde ırmaklarımızın suları denizlere akarken
seyreden bir iktidarımız var. Kış aylarında metropol
illerimiz başta olmak üzere, onlarca şehrimizde doğal gaz
olmasına rağmen halkımıza kömür kokusu solutan bir
iktidarımız var.
Değerli milletvekilleri, Temiz Hava Hakkı
Platformunun 2019 yılı verilerine göre Türkiyenin 81 ili içinde
sadece 5 ilimizin havası Dünya Sağlık Örgütü değerlerine
göre temiz. Bu 5 ilimiz: Tunceli, Ardahan, Artvin, Rize ve Bitlis. Diğer
tüm illerimizde hava kirliliği yaşanıyor. Temiz Hava Hakkı
Platformunun araştırmasında Türkiyede hava kirliliğine
bağlı ölümlerin trafik kazalarındaki ölümlerin 7 katı
olduğu, ayrıca Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği
limitlere hava temizliğimizi çıkarabilirsek Türkiyede ölümlerin
yüzde 13 azalacağı belirtiliyor. 12 ilde 2 bini aşkın
kişiyle yapılan Türkiyede Hava Kirliliği Algısı
araştırmasında vatandaşlarımızın yüzde 39u
Hava kirliliği Türkiyenin en önemli çevre sorunudur. diyor ve yine bu
araştırmaya göre, her 10 kişiden 8i her geçen yıl hava
kirliliğinin arttığını düşünüyor. Sonuç olarak,
insan sevgisi olmayan, rant ve rantiyeciyi baş tacı eden bir
iktidarımız varken Türkiyede çevre sorunları çözülür mü? Allah
aşkına size soruyorum, elbette ki çözülmez. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yokuş.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232
sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 25inci maddesinde bulunan yer alan ibaresinin bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve talep ederiz.
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki Kemal
Peköz
İzmir Batman Adana
Abdullah
Koç Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
Ağrı Bitlis Antalya
Oya
Ersoy
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Oya Ersoyun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan, teklifin
25inci maddesi üzerine söz aldım.
2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 7nci maddesinde değişikliğe gidiliyor. Karbon
salınımı ve kara yollarında gürültü kirliliğini
azaltmak amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğüne bisiklet yolu
yapılması konusunda yetki veriliyor. Evet, okuyunca kulağa çok
hoş geliyor değil mi? Yol kenarına bisiklet yolları
yapılacak ve gürültü bariyerleri kurulacak. Bu madde Çevre
kirliliğinin önlenmesini hedeflediğini söylüyor. İlerisinde de
şunu diyor: Özellikle karbon salınımını azaltmak için
madde getirilmiş. Çevre kirliliğini bu şekilde azaltacaklar.
Peki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
sorumluluğunda olup hava kirliliğini ölçen 257 istasyondan sadece 138
istasyonda ölçüm yapılabildiğini biliyor musunuz? Sadece 2019 yılında
en az 75 milyon yurttaş kirli hava soludu bu ülkede ve OECD verilerine
göre her yıl en az 30 bin yurttaşımız hava kirliliğine
bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.
Türkiyeye baktığımızda,
coronavirüs tedbirlerini hatırlıyorsunuz değil mi? 30 büyük il
ve Zonguldak denilerek bu önlemler alınıyor. Niye Zonguldak peki?
Çünkü Zonguldakta termik santraller var ve termik santraller yüzünden de
Zonguldakta yaşayan insanların çoğunda zaten akciğer
rahatsızlıkları var ve bu yüzden vaka ve ölüm
sayılarının fazla olması da tesadüf değil.
Yalnızca Zonguldakta da değil sanayi kentlerinde ve termik santral
bulunan kentlerde benzer durumlar ortaya çıktı, her gün
yayınlanan tablolarda da bunu görüyoruz. Buna rağmen pandemi
döneminde bile termik santralleri çalıştırmaya devam ettiniz.
Üstelik zehirli gaz salınımının mevzuata göre belirlenen
limiti de aştığını gördük bu santrallerin. Nerede
gördük? Mesela Muğlada. Kömürlü termik santrallerin bulunduğu
Kemerköy, Yatağan, Yerköydeki hava kalitesi istasyonları hiç
çalıştırılmamış, buna tanık olduk. Kömürlü
termik santrallerin tüm hava kirliliğinin ve iklim krizinin en önemli
sebeplerinden biri olduğu bilindiği hâlde ülkeler tek tek
bunları kapatırken Türkiye bırakın kapatmayı 2019
yılında Çinden sonra dünyada en fazla kömürlü termik santral projesi
bulunan 2nci ülke konumuna geldi ve Hindistanı bile aştı.
Sayın Çevre Komisyonu Başkanı biraz
önce iktidarın on sekiz yılda yaptıkları için teşekkür
beklediğini söyledi. Ben daha önce göstermiştim buradan ama bir kez
daha hatırlatma yapmak istiyorum. Neden teşekkür edelim? Buna mı
teşekkür edelim? Tereddüt bile etmeden bu toprakların ve
insanlığın on iki bin yıllık tarihi, Hasankeyf bugün
bu durumda, sular altında. Bunun için mi? İşte Dipsiz Göl.
Define aradığınız Dipsiz Göl, bunun için mi? HESlerle
katlettiğiniz Karadeniz dereleri, bu Cerattepe, buyurun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Bu tarafa göster,
kamera burada.
OYA ERSOY (Devamla) - Başkan orada olduğu
için özellikle ona bir daha göstermek istedim.
İşte Uzungölün eski ve yeni hâli, betona
gömülmüş Uzungölün etrafı. Evet, Karadeniz Fırtına Vadisi.
Fırtına Vadisinin durumu bugün bu, eskisi ve yenisi. Kaz
Dağları, nasıl olmuş yeşil alan? Kuzey Ormanları.
Kuzey Ormanları, henüz yeşil alana sahip ama başlayan yer bu
resimde görülüyor.
Şimdi, özellikle on sekiz yılda nasıl
bir düzen yaratıldığını tek bir örnek üzerinden
açıklamaya çalışacağım, anlatmaya
çalışacağım. Endemik bitki ve canlı çeşitliliği
açısından dünyanın en önemli ikiz vadisinden Rizenin
İkizdere Vadisi. Üzerinde 26 tane HES projesi var, 6sı
tamamlanmış durumda. Yapımı tamamlanan hidroelektrik
santrali dereyi 8,5 kilometre kuruttu. Yöre halkı itiraz ediyor çünkü
vadide yapılacak 26 santralle suyun 55 kilometre boyunca tünele
aktarılacağını ve İkizderenin tamamen
kuruyacağını söylüyor, bunun için itiraz ediyor. Kim
yapıyor bu santrali? Sanko Holding yapıyor, Cengiz yapıyor, Reis
yapıyor. Peki, Sanko Holdingi başka nerelerden biliyoruz? Daha
geçtiğimiz haftalarda Gaziantepte oksijen tüpünün patladığı
hastanede 12 yurttaşımızı kaybettik, buradan biliyoruz.
Yine nereden biliyoruz? İşçi düşmanlığından
biliyoruz. 4 bin kadın işçiyi atmakla tehdit ettiğinden
biliyoruz. Ve yine nereden biliyoruz? Kendisi 13 milyon euroya Türkiye'nin ilk
zırhlı yatına sahip olan şirket sahibi, buradan biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Devamını bir
dahakine artık. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ersoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde 4 adet önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre Ajansı
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 26ncı maddesiyle 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 66ncı maddesinin
(1)inci fıkrasına eklenmek istenen (e) bendinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Orhan
Çakırlar
Denizli Gaziantep Edirne
Ayhan
Altıntaş Ahmet
Çelik Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Orhan Çakırların.
Buyurun Sayın Çakırlar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının Kurulması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 26ncı maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Maddeyle, bisiklet, motorlu bisiklet, motosiklet
sürücüleriyle ilgili kurallara elektrikli skuter ve bisiklet şeridiyle
ilgili düzenleme de eklenmiştir. Elektrikli skuterlerle, sırtta
çalışanlar hariç, yük ve yolcu taşıma
yasaklanmıştır. Maddenin (e) alt bendinde elektrikli skuterlerin
otoyol, şehirler arası kara yolu ve azami hızı 50
kilometre/saat üzerinde olan kara yollarında kullanılması
yasaklanmıştır. Bu durum, elektrikli araçların teşvik
edilmesine engel bir durum olup bisikletlere getirilmeyen bu yasağın
elektrikli skuterlere getirilmesi uygun değildir.
Coronavirüs salgınının bütün
dünyayı etkilemesinden sonra, virüsten korunmak için, toplu
taşımayı kullanmak yerine bisiklet ve elektrikli skuter gibi
araçlara yönelen vatandaşlarımızın sayısı artmakta.
Şehirlerimizde bu konudaki mevcut altyapı eksiklikleri de gün yüzüne
çıkmaya başlamıştır. Gerekli düzenlemelerin ve
denetimlerin yapılmaması sonucunda, yaralanma ve hatta ölümle
sonuçlanabilecek kazaların arttığı da bilinmektedir.
Ülkemizde bisiklet kullanımını
artırmanın yolu, gerekli altyapı eksikliklerini hızlı
bir şekilde tamamlamaktan geçmektedir. Yaş sınırı
gerekli olabilir, ancak öncelikle eksik, hatalı yolların bir an önce
tamamlanması ve duyarsız kişilere gerekli
yaptırımların da getirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Gerekli yolların olmaması veya eksik olması sebebiyle binlerce
yurttaşımız telafisi olmayan sonuçlarla karşı
karşıya kalmakta. Ayrıca, bisikletin ulaşım
amaçlı kullanımının artırılması için
kentlerde bisikletlere hak ettikleri alanı açmak için konunun imar
planları içinde yer alması haricinde, ulaşım planları
içinde de yer alması gerekmektedir.
Gelelim eski bir bakanın Edirne ziyaretinden
sonra Bizden önce Edirne köy gibiydi. sözüne. Sayın eski Nazır, siz
gelmeden önce Selimiye yapılmamıştı, Fatih Sultan Mehmet
Han da Edirnede doğmamıştı, hatta hatta Hacı Bayram
Veli de Edirneyi ziyaret etmemişti(!) Bakınız, Sarı Saltuk
Edirne için ne diyor: Gönlüm bu mübarek yeri sevdi ve her kim bunda gaza
niyetiyle karar ede, bir evlek yer edine, yarın cennette yetmiş, bu
dünyada yeri ola. Bu Edirne gaziler ocağıdır, mübarek yerdir;
ben dahi bunda karar ederim eğer korsanız. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Saltuknâmede böyle söylüyor.
Bu şehir ki Osmanlı
İmparatorluğunun 2nci büyük başkenti ve haremidir. 1829
yılında Ruslar, 1876-77 yıllarında tekrar Ruslar, 1912-13
yıllarında Bulgarlar, 1919-22 yıllarında Yunanlılar
tarafından işgal edilmesine rağmen, şu anda dünyadaki
şehirler içerisinde Floransadan sonra 2nci büyüklükte sanat eserlerinin
bulunduğu bir şehirdir. Bunun böyle bilinmesinde fayda olduğu
kanaatini taşıyorum.
Evet, köylü olmak bir onurdur, ben bu onuru
taşıyorum ama şehirli olmak, medeni olmak, Medineli olmak da bir
onurdur. İkisi arasında kalmak çok kötüdür. Hayali Bey şöyle
diyor: Cihan ara cihan içindedir arayı bilmezler / O mahiler ki derya
içredir deryayı bilmezler Diğer şairlerden söylemek istemiyorum
ama cumhuriyet döneminin de önemli olan yazarlarından Safiye Erol
Hanımefendinin Ciğerdelenini okumayanların, Şevket
Süreyyanın Suyu Arayan Adamını okumayıp, Mevlevihaneyi
bilmeyenlerin, restore ettiğiniz Kazasker Salih Mescidine hâlâ Kazas
Salih Mescidi demesi bu şehrin ne kadar köy olduğunun ifadesidir
kanaatindeyim.
Birçoğumuzun bildiği, belki de
birçoğumuzun tablolarının bulunduğu Hasan Rıza Beyden
haberi olmayanlara; Fatihin İstanbula girişini tablo eden, gemileri
karadan denize yürüttüğünü resmeden, Rumeliye geçişlerini resmeden
Hasan Rıza Beyi Bulgarlar lime lime etmişlerdir. Bugün cesedi bile
belli değildir. Adına, anısına Karaağaç
Şehitliğinde sadece bir ibret taşı dikilmiştir. Ruhu
şad olsun, mekânı cennet olsun. Eski Bakanı da bir daha
kınıyor ve tenkit ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
26ncı Maddesinin a bendinde yer alan "ayrılmış
ibaresinin "tahsis edilmiş şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli
Antalya
İzmir
Mahir
Polat Barış
Karadeniz Ednan
Arslan
İzmir Sinop İzmir
Süleyman
Bülbül
Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Özerin.
Sayın Özer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYDIN ÖZER (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu teklifte
kurulması öngörülen Türkiye Çevre Ajansı, sıfır atık
sistemi kurulum ve uygulaması ile depozito sisteminin tüm sürecini
yönetecek. Komisyon görüşmelerinde atık yönetim süreci üzerine çok da
konuşulmadı ama yurdun çevre politikasında değişim
planlanırken fikirlerinin bile alınmadığı Çevre
Mühendisleri Odasının da ifade ettiği gibi, bu teklif, ülke genelinde
geri dönüşüm atıklarının yönetimini belirsizliğe
mahkûm etmektedir.
Bakın, mevcut durumda yerel yönetimler, ihale
ettiği lisanslı firmalar veya kendi toplama sistemlerini kurarak geri
dönüşüm atık sistemini sürdürüyor. Çevre Ajansının
kurulmasından sonra ise bu sürecin ne şekilde yürütüleceği
muammadır. Yetkilendirilmiş kuruluşların devreden
çıkarılmasıyla atık yönetim faaliyetlerinin
geliştirilmesi hususunda yapılan ayni ve nakdî yardımlar son
bulacaktır. Peki, geri kazanım payı üzerinden toplanan paralar
Bakanlık ve dolayısıyla Ajans aracılığıyla
kurulacak şirketlere mi aktarılacak yoksa mevcut lisanslı
firmalar aracılığıyla mı faaliyet yürütülecek?
Depozito sistemi, bu faaliyeti ne şekilde etkileyecek? Bu hususlar tam bir
belirsizlik hâlindedir. Bu belirsizlik, özellikle ihale süresi bitmiş veya
bitmek üzere olan mahallî idarelerin atıklarını toplatacak firma
bulmalarını zorlaştıracaktır. Çünkü özellikle
ithalatın başlamasıyla geri dönüşüm
atıklarının fiyatı düşmüş, bu da lisanslı
tesislerin toplama operasyon maliyetlerini karşılamaz olmuştur.
Gelinen bu durum, önümüzdeki günlerde kâğıt, karton, plastik, cam ve
metal geri dönüşüm atıklarının evsel nitelikli organik
atık toplama operasyonlarıyla toplanması ve katı atık
depolama tesislerine gönderilmesine neden olacaktır.
Bu teklifle hayata geçirilmesi planlanan depozito
sistemi belli ki düzgün planlanmamıştır. Özellikle
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentleri düşünecek olursak
marketler günlük toplanmasına karşın kendi mal
sevkiyatlarından kaynaklanan atıkları bile muhafaza etmekte
zorlanırken, vatandaşların marketlere getirdiği
atıklar, fiziki koşulları yetersiz marketlerin neresinde
depolanacaktır. Ayrıca ürün satış yerlerinde depolanan bu
atıkları kimin toplayacağı da belli değildir. Belli ki
kervan yolda düzülür deniliyor ancak bu mantık yüzünden atık sektörü
belirsizliğe mahkûm ediliyor. Ayrıca atık yönetiminin en can
alıcı sorunlarından birisi olan atık kâğıt
işçilerinin durumu ne olacak? Bu soru da yanıtsız.
Pandemi koşullarında artan işsizlikle
birlikte pek çok kişi atık kâğıt işçiliğine
yönelmedi mi? İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerin pek çok
ilçesinde toplanan atık miktarlarına
bakıldığında, atığın büyük
çoğunluğu atık kâğıt işçileri tarafından
toplanmıyor mu? O hâlde neden atıkların geri dönüşümüne en
fazla katkıyı sağlayan bu insanlar görmezden geliniyor? Neden bu
insanlara bir çözüm önerilmiyor? Böylesi bir atık yönetim faaliyeti
uygulanabilir ve sürdürülebilir değildir. Çünkü sektörün gerçek
sorunlarına eğilmiyor çünkü yalnızca piyasaya sürenlerin
yatırdığı ücretlerden toplanan paranın yönetimine
indirgeniyor. Ayrıca mahalli idareleri devreden çıkararak, işi
tamamen özel sektöre devretmek işin üzerindeki kamu denetimini ortadan
kaldırmaktır. Tabii, toplanan kaynağın tüm belediyelere
eşit dağıtılacağı noktası da
kuşkuludur. Peki, hakikaten çöp derdimiz bitecek mi, atıklar geri
dönüşecek mi? Yani geçmeden para ödediğimiz otoyol, köprü;
kullanılmasa bile parasını ödediğimiz havaalanı; hasta
olmasan bile ücretini ödediğimiz şehir hastanesi örnekleri önümüzde
dururken bu soru son derece rahatsız edicidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Çevre Ajansı depozito uygulamasıyla halkın
cebinden ne kadar para çıkacak yani bunun maliyeti ne olacak, halk neleri
finanse edecek? Asıl soru ise kim kazanacak, kim kaybedecek?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 26ncı maddesinde yer alan
ibarelerinden sonra gelmek üzere ifadesi yerine ibareden sonra gelecek
ifadesinin kullanılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu Meral
Danış Beştaş
İzmir İstanbul Siirt
Abdullah
Koç Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Ağrı Adana Bitlis
Kemal
Bülbül Mehmet
Ruştu Tiryaki
Antalya Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Ruştu Tiryakiye aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatlerinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Başkan yemin içmiş herhâlde, illa bu yasayı
geçirecek.
Şimdi, teklifin 26ncı maddesiyle 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 66ncı maddesi
değiştiriliyor ve ilk kez skuterler de Karayolları Trafik
Kanununa girmiş olacak. Bunda genel olarak itiraz edilecek bir konu yok,
asıl sorun bu elektrikli skuterlere ilişkin düzenleme
yapıldıktan sonra kara yollarının, şehir içi
yolların buna uygun hâle getirilip getirilmeyeceği. Yasanın
ilerleyen bölümlerinde buradaki görevin tamamı belediyelere havale
edilmiş durumda, o maddeye gelince ona ilişkin görüşlerimi
sunacağım.
Fakat, başka bir konuyla ilgili görüşümü
paylaşacağım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük
Dairesi dün çok önemli bir karar verdi: Selahattin Demirtaş, Türkiye
kararı. Şimdi Cahit Özkan burada değil, keşke burada
olsaydı. Kasım 2018de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ilk
kez Selahattin Demirtaşın tutukluluğunun Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu
söylediğinde biz, Hükûmetin bu karara saygı duyması
gerektiğini, kararın gereğini derhâl yerine getirmesi
gerektiğini söyledik. Cahit Özkan başta olmak üzere Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımız
çıkıp dedi ki: Bu karar kesin değildir. Oysa tutuklama
kararlarının derhâl uygulanması gerektiğini her hukukçu bilir.
Ama Cahit Özkan dedi ki: Biz Büyük Daireye itiraz edeceğiz, bu karar
kesin değildir. Büyük Daireye itiraz etti Adalet
Bakanlığı, ne oldu? Dün, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Büyük Dairesi çok tarihî bir karar verdi, düşünce ifade
özgürlüğünün ihlaline ilişkin kararı
ayrıntılandırdı, 18inci maddenin ihlaline ilişkin
kararı ayrıntılandırdı, 5inci maddeye -makul
tutuklamaya- ilişkin kararları ayrıntılandırdı, Ek
1 No.lu Protokolün 3üncü maddesine ilişkin yani seçme seçilme
hakkına ilişkin kararı ayrıntılandırdı.
Bakın, o kadar önemli bir karar ki bu,
göreceksiniz sadece ülkemizi ilgilendiren bir karar değil, Avrupa siyasi
yaşamını doğrudan etkileyecek bir karar. Çünkü yasama
dokunulmazlığına ilişkin, yasama sorumsuzluğuna
ilişkin, buna ilişkin anayasal düzenlemelerin nasıl olması
gerektiğine ilişkin çok ayrıntılı hüküm var, çok
ayrıntılı ve bu çok uzun süre tartışılacak.
Şimdi, biz buradan her paragrafını ayrıntılı bir
şekilde sizlerle paylaşacağız. Bakın, o kadar önemli
bir karar ki buradaki her cümle, Türkiyede edilen her cümle,
Cumhurbaşkanı tarafından edilen her cümle, Adalet
Bakanlığı tarafından yapılan her itiraz titizlikle
incelenmiş ve cevaplanmış. Ben size birkaç tane örnek vereceğim:
Hatırlarsanız, Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti?
Anayasa Mahkemesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini
tanımayız; bedeli yani parası neyse öderiz. demişti.
Adalet Bakanlığı da bunun arkasına
sığındı ve dedi ki: Anayasa Mahkemesi tazminata
hükmetmiştir, dolayısıyla zararı ortadan
kalkmıştır. Büyük Daire şunu söyledi cevap olarak:
Aferin, iyi yaptınız bu tazminatı ödeyerek. Peki, bu
tazminatı ödediniz de tutukluluğuna ilişkin herhangi bir
değişiklik yaptınız mı? Yapmadınız. Demek ki
Anayasa Mahkemesi kararlarının da artık Türkiye için hiçbir
anlamı yoktur.
Bakın, başka bir şey daha, diyor ki
Büyük Daire: Sayın Demirtaşın -çünkü böyle bir itirazı
var avukatların- konuşmaları yasama
dokunulmazlığı ve kürsü dokunulmazlığı
kapsamındadır. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinde ettiği
sözlerin devamı niteliğinde konuşmalar
yapmıştır. Adalet Bakanlığı diyor ki:
Hayır, asla böyle bir şey yoktur. O konuşmaların
aynısı yapılmamıştır. Ayrıca, bu itirazlar
mahkemelerde yapılmamıştır. Bakın, Büyük Daire o
kadar utandırmış ki Adalet Bakanlığını,
Selahattin Demirtaşın hangi mahkemenin, hangi tarihli
duruşmasında bu itirazı dile getirdiğini bile
söylemiş, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin şu tarihli
duruşmasında itirazı gündeme getirdi ama siz ciddiye
almadınız. demiş. Ayrıca Kürsüde yapılan
konuşmaların tıpatıp, kelime kelime aynısı
olması gerekmez. Aynı minvalde bir konuşmayı eğer
dışarıda yaparsanız anayasal dokunulmazlık
kapsamındadır. diyor Büyük Daire.
Kararın ayrıntılarında çok çok
önemli başka şeyler var, mesela öngörülebilirliğe ilişkin
Süremin sonuna geldim, dört saniye sonra Sayın Başkan
konuşmamı kesecek; yarıda kalmasını istemiyorum,
ilerleyen bölümlerde bunu da dile getireceğim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesiyle
2918 sayılı Kanunun 66ncı maddesine eklenen fıkraya
diğer hususlar ibaresinden sonra gelmek üzere İçişleri
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından
müştereken çıkarılan ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Cahit
Özkan Erkan
Akçay Muhammed Fatih
Toprak
Denizli Manisa Adıyaman
Salih
Cora Fehmi
Alpay Özalan İsmail
Tamer
Trabzon İzmir Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, elektrikli skuter ve
kullanımına ilişkin diğer hususların
İçişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı tarafından müştereken çıkarılan
yönetmelikle belirlenmesine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci madde üzerinde, 2si aynı mahiyette
olmak üzere 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 27nci
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz İbrahim
Halil Oral
Denizli Gaziantep Ankara
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Altıntaş Ahmet
Çelik
Eskişehir Ankara İstanbul
Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın
Sinop İzmir
Ednan
Arslan Atila
Sertel
İzmir
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Atila Sertelin.
Buyurun Sayın Sertel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; dün akşam burada emeklilerin
intibak yasasını konuştum, emeklilerin çektiği
sıkıntıyı anlattım. 2000 öncesi emekliler ile günümüz
emeklilerinin arasındaki maaş uçurumlarını ve emeklilerin,
13,2 milyon emeklinin çok büyük bir bölümünün, 7 milyon 900 bininin 1.500 TL
ile 2.000 TL arasında maaş aldıklarını anlattım.
Oylama yapıldı ama Sayın Başkan söz hakkımı bir
dakika dahi uzatmadı; tam bana geldiğinde, sıramı
aldığımda Bir dakika uzatmayacağım. dedi.
BAŞKAN Size dünden borçluyuz, sizin sürenizi
yeniden başlatalım biz.
ATİLA SERTEL (Devamla) Gittim yanına
Niye böyle yaptın Sayın Başkan? diye. Sonra dedi ki bana...
BAŞKAN Borcumuzu ödedik.
Buyurun.
MEHMET GÖKER (Burdur) Yaptı vallahi.
ATİLA SERTEL (Devamla) Evet, sağ olsun,
yaptı, dünü tolere ediyor.
Dün Hakkını helal et. dedi bana, ben
Etmiyorum. dedim; şimdi hakkımı helal ediyorum, oldu.
Şimdi, sevgili arkadaşlarım, o
yasada, görüşülen yasada, intibak yasasında adaletsizlik çok büyüktü
ve ben konuşmamı saat 22.30-23.00 sularında yaptım, hiçbir
emekli izleyememişti. Sonra videoyu paylaşınca bütün emekliler,
oy vermeyen ve intibak yasasını reddeden milletvekillerine çok içten,
gönülden selamlarını yolladılar, önümüzdeki seçimde size daha
büyük selamlarını yollayacaklar. (CHP sıralarından
alkışlar) Size onları iletmek istedim. Allahın selamı
üstümde kalmasın, onu iletmek benim boynumun borcu.
Şimdi, bu görüşülen yasada skuter ve
bisikletlere öncelik sağlanması söz konusu ve dönüşlerde,
ışıklarda onlara öncelik sağlanması söz konusu. Bu,
dünyanın bütün ülkelerinde öyle aşağı yukarı;
Danimarkada, mesela Hollandada. Hollanda, bisikletle yaşayan bir ülke.
Danimarkada mesela bisiklet yoluna hiç kimse giremez, hiç taciz olmaz ama çok
öncesinden bu yana gelişen bir durum. Biz de tabii ki bisikleti
destekliyoruz ama bizdeki bisikletler daha çok işe gidip gelmek için
kullanılmaya başlandı çünkü vatandaşın cebinde para
kalmayınca otobüse binemiyor. İzmirde çok sayıda insan
artık bisikletle işe gidip gelmeye başladı. Biz bu AKP
iktidarı döneminde Avrupayı herhâlde bisikletle yakalarız diye
düşünüyorum.
Konyada -tebrik etmek lazım Konyayı- 515
kilometrelik bir hat var, bisiklet hattı ve Konyayı bisiklet
hattı açısından takip eden İstanbul var, 260 kilometrelik
bir hat, sonrasında gelen benim yaşadığım şehir
İzmirde, 75-76 kilometrelik bir bisiklet yolu yapıldı Aziz
Kocaoğlu ve Tunç Soyerin gayretleriyle ve benim doğduğum,
büyüdüğüm Eskişehirde 65 kilometrelik yol var ama diğer
kentlere baktığımızda bisiklete ayrılan yol hemen
hemen çok az, yok denecek kadar az.
Elbette ki dünyanın bütün ülkelerinde, kent
yoğunluğu açısından bakıldığında hem
sağlık hem de çevre kirliliğini önlemek açısından
bisikletin çok büyük önemi var.
Ayrıca bir de bisiklet açısından,
kendi bisikletin olmasa da, İzmirde Bisim diye bir bisiklet hadisesi
var. Hâlen 50 istasyonda 650 bisiklet ve 70 tandem bisikleti var. Gözleri
görmeyen arkadaşlarımız da bisiklete binebiliyorlar
İzmirde ve İzmirde tandem bisikletlerinin sayısı
önümüzdeki yeni yılda 120ye çıkacak. Yani gözleri görmeyen
insanlarımıza dahi bisiklet kullanabilme hakkını veren
İzmir Büyükşehir Belediyesini gerçekten kutlamak gerek.
İzmir Büyükşehir Belediyesini pek çok
konuda kutluyoruz ama bir konuda çok önemle kutluyorum; her gün 240 okulda, 210
bin çocuğa süt dağıtılıyordu İzmirde. (CHP
sıralarından alkışlar) 2012 yılında iktidar bunu
örnek aldı, Türkiyeye taşıdı ve gerçekten önemli bir
iş yaptılar. Şimdi, İzmirde 1-5 yaş grubu
arasında 87 milyon 200 bin ton süt dağıtıldı ve 315
milyon liralık alım yapılarak köylü desteklendi. İzmirde
süt üretimi yüzde 440 arttı ve İzmirde artmasıyla birlikte
Türkiyedeki süt üretimi de yüzde 70 arttı.
Şimdi, buradan sesleniyorum: Adalet ve
Kalkınma Partili belediyelerin olduğu yerde niçin süt
dağıtılmıyor? Niçin oradaki çocuklar, Konyada, Kayseride,
Erzurumda, Erzincanda, Balıkesirde, Gümüşhanede, Kastamonuda,
Trabzondaki belediyeler, niçin 1-5 yaş çocuklarınıza süt
içirtmiyorsunuz ve hayvancılığı desteklemiyorsunuz? Sizin
elinizi kim bağlıyor? İzmir size örnek olsun, gelin -samimi
söylüyorum, biz aracı olalım İzmir milletvekilleri olarak-
İzmirdeki uygulamayı bir görün, gelin, bunu Türkiyeye
taşıyalım, hayvancılığı da geliştirelim.
Ama siz yeşil deyince dolar anlıyorsunuz, çevre deyince kendi
aile çevrenizi anlıyorsunuz, beslenme deyince de sarayı
anlıyorsunuz. Başka da bir anlayışınız yok.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz, Sayın İbrahim Halil Oralın.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Türkiye Çevre
Ajansının Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin 27nci maddesi
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 27de söz aldım
ama 32 ve 33üncü maddeler, bisiklet yollarının ve elektrikli
skuterların şarj istasyonlarının düzenlenmesi amacıyla
hazırlanmıştır. Bisikletli şehirler, ileri medeniyet
yolunun önemli bir adımıdır. Bisikletler, yolların trafik
sorununu azaltmakta, egzoz dumanlarının yerine pedal seslerini
koymaktadır; düzenlemeyi bu yönüyle olumlu buluyorum.
Bisiklet yollarının
çoğaltılması ve bisiklete erişimi olmayan özellikle
çocuklara ve gençlere bisiklet sağlanması için yerel yönetimlere ek
ödenekler verilmesi çağdaş devlet olmanın gereğidir. Bu
noktada, bisiklet yollarını Ankarada hızla çoğaltan Ankara
Büyükşehir Belediyesine ve Başkan Mansur Yavaşa teşekkürü
bir borç biliyorum. Ankarayı mavi bisiklet yollarıyla örüyorlar, biz
de bundan gurur duyuyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, zaman zaman
engellilerin talep ve fikirlerini Genel Kurulda dile getirmeye
çalışıyorum. Yaptığım araştırmalarda karşıma
çıkan bir konu gerçekten çok ilginçtir: Ülkemizde 2002den beri
kapsamlı bir engelli nüfus araştırması
yapılmamıştır. TÜİKin 2002 yılında
yaptığı Türkiye Özürlüler Araştırmasına göre o
yılın nüfusunun yüzde 12,29u engellilerden oluşmaktaydı;
2002 nüfusunun 65 milyon olduğu bilindiğine göre, o yıl içinde
ülkemizde 8 milyon engelli vardı. 2011 Nüfus ve Konut
Araştırması çerçevesindeki istatistiklere göre ise o yıl
için 4,8 milyon engelli vardı. Sayın Bakan Zehra Zümrüt Selçukun
2020 yılında verdiği bir yazılı cevaba göre ise 2,5
milyon engelli vatandaşımız vardır. 2002de 8 milyon olan
engelli vatandaş sayısı 4,8 milyona, sonra ise 2,5 milyona
nasıl düşmüştür; sormak istiyorum. 5,5 milyon engelli 2002den
bugüne kadar ne oldu? Bu vatandaşlarımız buharlaşmış
mıdır yoksa engelleri mevsimlik midir, kalkmış
mıdır? Bu kadar ciddiyetten uzak devlet yönetimi olabilir mi?
Verilerin açık olmaması hakkında ise
pek çok spekülasyon ortaya atılmaktadır. Bunlar, ciddi miktarlarda
ödenek ile hibenin rant ve yolsuzluğa kurban gittiğini gösteren
iddialardır. İktidarın bu hususun üzerine acilen gitmesi ve
engelli vatandaşlarımız hakkında kapsamlı bir
istatistikle Sosyal Doku Araştırması yapılması
şarttır. Bu kapsamda, engelli vatandaşlarımız için
açılmış boş memur kadrolarına da hızlıca atamalar
yapılmalıdır; yüzde 3 olan engelli kontenjanı yüzde 6ya
çıkartılmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, özel
gereksinimli çocuklar bizim geleceğimizin bir parçasıdır. Bu
çocuklarımıza hizmet veren özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerine çok daha fazla önem verilmelidir, ödenekler
artırılmalıdır. Küresel salgın sebebiyle
kapatılan ve zor durumda olan merkezlere sübvansiyon yapılmalı,
sağlanmalı; grup eğitimi seansları için ödenekler ise bu
sebeplerle bireysel seanslarla eklenmelidir. Engelli ifadesi yerine özel
gereksinimli birey ifadesinin kullanımının da
yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Ancak
temelde isim üzerinden yürümek yerine içini doldurmak, özel gereksinimli
bireylere insanca yaşayacağı şartları temin etmek
gerekmektedir. Her şeye rağmen, konuyla alakalı adımlar
atan Bakanlarımıza da özellikle teşekkür ediyorum.
2002 yılında çıkarılan bir
Başbakanlık genelgesiyle, 3 Aralık Engelliler Gününde ve 10
Mayıs Engelliler Haftasının ilk gününde herhangi bir yazı
beklenmeksizin kamudaki engelliler iş yerlerinden izinli
sayılmaktadırlar. Bu hakkın bazı kurumlarda
uygulanmadığı duyumlarını sıkça almaktayız.
İdarecilerin bir kısmı da konuyu bilmedikleri için uygulama
yapamamaktadırlar. Bu iki günde engellilerin izinli sayılmaları
için kanuni bir düzenleme getirilmeli ve özel sektörü de kapsama dâhil etmeliyiz
diye düşünüyorum.
Biz, İYİ PARTİ olarak tüm hayatı
engelliler için eşit, erişilebilir ve engelsiz kılana kadar
mücadeleye devam edeceğiz. İktidarı da ya bu yönde uyarmayı
ya da iyileştirdiği takdirde teşekkür etmeyi sürdüreceğiz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Oral.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
27nci maddesinde yer alan veya ibarelerinin ya da olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tulay
Hatımoğulları Oruç Murat
Çepni Kemal Peköz
Adana İzmir Adana
Abdullah
Koç Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
Ağrı Bitlis
Antalya
Mehmet
Ruştu Tiryaki
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi, Sayın
Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yayaların bisiklet
trafiğine engel olmamak şartıyla veya yaya yolu bulunmayan yerlerde
bisiklet şeridini kullanabilmesi düzenlenecek bu maddede.
Tabii, buna bir şey demiyoruz ama şuna çok
şey söylüyoruz: Torbayla bu ülkeyi yöneten anlayışı,
torbayla, lehte ve aleyhte oy kullanacağımız maddeleri aynı
torbaya doldurarak bizim önümüze sunan anlayışı ve bu
torbaların ağzını bağlayarak onun kilidini de tek adam
rejimine teslim eden anlayışı kabul etmediğimizi burada bir
kere daha ifade etmek istiyoruz.
Türkiye Çevre Ajansını niye kuruyorsunuz,
bunu çok merak ediyoruz? Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
taşerona mı ihtiyacı var? Zaten taşeron sizin döneminizde,
üretim alanında ve her alanda o kadar yaygınlaştı ki bir de
bakanlıklarda da taşeronluk sistemine geçiş yapmış
durumdasınız. Yani şunu önermek isterim -gerçekten bir ara
ekonomiyle ilgili de bir Amerikan şirketine teslim etmeyi
düşünüyordunuz ekonomi yönetimini- isterseniz Hükûmet için de bir ajans
kurun, olsun bitsin; bu ciddiyetle yaklaşıyorsunuz zaten bütün bu
işlere.
Kamu görev ve sorumluluklarını devretme
mantığı çevreyi koruma adı altında
yapılıyor ama aslında doğayı talan etmek için
yapılıyor. Burada şunu hatırlatmak istiyorum: Dünyanın
en büyük sorunu iklim krizi ve bütün dünya bu konuyu temel olarak gündemine
almış durumda. Türkiye, Paris İklim Anlaşmasına imza
atmış ama o anlaşmayı buraya getirmek yerine Ajans
kurmayı birinci derecede tercih etmiş oluyorsunuz; oysa ki Paris
İklim Anlaşmasını hayata geçirecek olursak hep beraber,
bütün dünya ülkeleri görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş
olur. Gök kubbe altında soluduğumuz hava ortaktır, ülkeler tek
tek bu görev ve sorumluluklarını yerine getirmezse, ileride
insanların yaşayacağı bir dünya kalmayacak geriye.
Türkiye, bu anlaşma ve protokolün
gerekliliklerini yerine getirmemek için fazlasıyla direniyor; sermayeyle
el ele veren iktidar, toplumda bu konularda farkındalık yaratmak
isteyen doğa savunucularına en sert şekilde cevap veriyor.
Bakın, her biri ayrı bir doğa ve ekolojik yıkıma
dönüşen projeler geliştirdiniz; Hasankeyften, Zilan Deresine varana
kadar HES projeleri, Kanal İstanbul, üçüncü havalimanı, Kaz
Dağları, Yeşil Yol; bütün bunlar sizlerin eseri,
doğayı talan etme eseriniz. Bugün pandemi bile doğa
talanınızda hız kestirmedi ne yazık ki.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının marifeti taşeron ajansları kurup
doğa talanının önünü daha da açmak değildir,
olmamalıdır. Ülkenin varlıklarını,
doğasını sermayeye peşkeş çeken iktidar,
taşına toprağına, havasına, suyuna sahip çıkan
yurttaşı polislere dövdürüyor. Bunlar da mı terörist? Bunu size
sormak istiyorum.
Her ağzını açanın
ağzını kapatmayı demokrasi gibi gören ve burada kalkıp
demokrasi dersleri verenlere şunu sormak isterim: Sizler
ağaçların yapraklarını da para olarak mı görüyorsunuz?
Kapitalizmin tamahkâr zihniyeti tüm canlıları ve gezegenimizi ortadan
kaldırmaya çalışıyor. Bakın, seçim bölgem olan Adana
Yumurtalıkta on sekiz yıldır faaliyet gösteren İSKEN Kömür
Santralinin yanı sıra Yumurtalık sahilinde 15 kömür santralinin
daha kurulması hedeflenmiş durumda, her yer petrol ve maden
şirketlerine peşkeş çekilmiş durumda ama Çevre
Bakanlığının bunlara seyirci kaldığını
görüyoruz.
Şunu söylememiz gerekiyor ki: Bu iktidar, bütün
Türkiyenin varlıklarını, Türkiyenin doğasını
sermayeye peşkeş çekerek bu peşkeş çekme konusunda
gerçekten mevcut, bugüne kadarki iktidarlara göre 1inci sırayı
elinde tutmuş durumda. Şunu söylememiz gerekiyor ki: Kefenin cebi
yok, dünya malı dünyada kalacak. Bir virüsün bütün dünyayı nasıl
felç ettiğine hep beraber tanıklık ettik ve her gün sadece
Türkiyede yüzlerce insan yaşamını kaybediyor.
Bakın, kolluk kuvvetlerine dövdürdüğünüz o
insanlar var ya, o insanların varlıkları, o insanların
bilinçleri, o insanların bu toplumda doğa konusunda yaratmaya
çalıştıkları farkındalık bütün gezegeni
kurtaracaktır; bunu bileseniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde aynı mahiyette 3 adet
önerge vardır, önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 28nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan
Arslan
İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Arslan Kabukcuoğlu
Denizli Gaziantep Eskişehir
Ahmet
Çelik Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel
İstanbul Ankara Aksaray
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Murat
Çepni Kemal
Peköz Abdullah Koç
İzmir Adana Ağrı
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal Bülbül Hüseyin Kaçmaz
Bitlis Antalya Şırnak
Mehmet
Ruştu Tiryaki
Batman
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Süleyman Bülbülün.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
AKPnin iktidara geldiğinden bu yana
başına gelmedik her şey gelen bir kanun var; Kamu İhale
Kanunu. Yaklaşık 200 değişikliğe uğradı. Bu
200 değişikliğin içerisinde amaç şuydu: Kamu İhale
Kanununa girmeyecek istisnaları nasıl yaratabiliriz, yandaş
şirketlere nasıl ihale verebiliriz? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu nasıl yapıldı? Kamu İhale Kanununun
3üncü maddesindeki istisnalar genişletildi, genişletildi, 30
değişikliğe gidildi. İşte bugünlere gelindi; bugün de
Çevre Ajansının, Kamu İhale Kanununun istisnalarının
içine sokularak mal alım ihalelerinde Kamu İhale Kanununa tabi
olmaması sağlandı. Böyle şey olabilir mi? Oluyor.
Nasıl oluyor arkadaşlar? Siz kendi yandaş şirketlerinizi
eğer kamu denetiminin dışına atmak istiyorsanız,
Sayıştay denetiminin dışına atmak istiyorsanız,
iç ve dış denetimin dışına atmak istiyorsanız,
istediğiniz yandaş şirkete ihale vermek istiyorsanız Kamu
İhale Kanununun dışına çıkaracaksınız,
istisnaların içine koyacaksınız. Nasıl mı? 5
Ağustosta çıkan Cumhurbaşkanı kararnamesi gibi
çıkacaksınız, Cumhurbaşkanının
İletişim Başkanının ihalelerini Kamu İhale Kanunu
dışında istisnaların içine sokacaksınız. Ne
yapacaksınız? Cumhurbaşkanı kararnamesiyle
Cumhurbaşkanına bağlı kuruluşların ihalelerinde
istisnaları getireceksiniz, Kamu İhale Kanununun
dışına çıkacaksınız. Bununla ne yapmış
olacaksınız? Denetimden kaçacaksınız. Denetimden
kaçınca ne olacak? Yargısal denetim yok, iç denetim yok,
dış denetim yok; yandaş şirketlerle beraber 5li çeteye
peşkeş çektireceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yap-işlet-soy
modelindeki düzenlemeler de Kamu İhale Kanununun dışında.
Açık ihale usulü dışında ne yapıyorsunuz?
Olağanüstü durumlarda uygulamanız gereken pazarlık usulünü
uyguluyorsunuz. Nerede uyguluyorsunuz? Daha dün Sayıştayın
raporunda Denizli Belediyesinde 98 milyarın altında 2 ila 17 parçaya
bölünen ihaleler yapıyorsunuz. Nerede yapıyorsunuz? AKP
belediyelerinde yapıyorsunuz. Kimlere veriyorsunuz? Yandaş
şirketlere veriyorsunuz.
Arkadaşlar, bu düzen böyle gitmez, bu düzen
böyle gitmez. Millet İttifakı, Cumhuriyet Halk Partisi iktidara
geldiği zaman bu istisnaların hesabını soracağız.
(CHP sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından Gel! sesleri) Yandaş şirketlerin
hesabını soracağız, kime ne gittiğinin
hesabını soracağız.
Arkadaşlar, idare hukukunu yerle bir ettiniz.
Kamu İhale Kanunuyla oyuncak gibi oynuyorsunuz. Sonra Çevre Ajansına
-dediğimiz gibi- mal ve hizmet alımlarına ilişkin
alımlarda istisna getiriyorsunuz. Sonra ne yapıyorsunuz? Çevre
Ajansının başkanının kim olacağı belirsiz,
Ajans organlarının yükümlülükleri belli değil, iç denetim
mekanizması yok; ondan sonra kamu yararı, şeffaflık, hesap
verilebilirlikten bahsediyorsunuz. Geçiniz, geçiniz, bunlar bu kanunda yok. Ne
var? Bisiklet yolları yapacakmış, bisiklet yollarında gaz
emisyonu, karbon salınımı gidecekmiş. Ey Çevre Komisyonu Başkanı,
sen gel Aydına da 28 JESten çıkan hidrojen sülfürü solu, ondan
sonra bisikletle devam et. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Manisaya gel de Salihliye gel de Alaşehire gel de
Egede JESlerle, HESlerle; Karadenizde HESlerle çıkan sorunları
dinle.
Arkadaşlar, size Hatice ananın
selamını getirdim. Hatice ana kim biliyor musunuz? Hatice ana,
Aydında Kızılcaköyde JESlere karşı yaşam
alanlarını korumak için çıkıp da direnen kadındı.
Bu kadın -Allah rahmet eylesin- bir hafta önce vefat etti ama şu
mirası bıraktı: Aydında JESlere, Karadenizde HESlere ve
Türkiyenin her yerinde çevre düşmanlarına karşı, doğa
düşmanlarına karşı mücadeleye ışık tuttu.
Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu
söylemek istiyorum: Bu kanunla, Çevre Ajansıyla sizlerin bu
şirketlere getirdiğiniz, yandaş şirketlere
getirdiğiniz bu katkıları, biraz önce söylediğimiz gibi,
biz iktidarımızda açacağız, soracağız. Ama
bugünler geçecek, bu yoz düzen değişecek; bu son bütçeniz, sizler de
gideceksiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Ayhan Erelin.
Sayın Erel, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 28inci
maddesi üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz maddeyle Depozito
Yönetim Sisteminin kurulması ve işletilmesi faaliyetlerine
ilişkin olarak, Türkiye Çevre Ajansının yapacağı mal
ve hizmet alımları, ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç
Kamu İhale Kurumu hükümlerinden muaf tutulmuştur. Kamu
kaynağına sahip Ajansın yapacağı mal ve hizmet
alımlarının Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışında bırakılması, kamu yararı
açısından kabul edilebilir değildir. Bu uygulamanın
yolsuzluğa, dedikoduya, kamu kaynaklarının keyfî ve verimsiz
kullanılmasına sebep olacağı bilinmektedir. Bu sebeplerden
maddenin teklif metninden çıkarılmasını talep etmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasanın 56ncı maddesi Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını
korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir. hükmünü içermektedir. Yani Anayasa, çevreyi korumak üzere hem
devlete hem de vatandaşlara bir görev yüklemiştir.
Şimdi, ben, burada Çevre Bakanlığının
çok kıymetli bürokratlarına, kamu düzenini sağlamakla görevli
olan güvenlik güçlerine, yargı dağıtmakla kendini görevli kabul
eden yargı mensuplarına soruyorum: Az önce Aydın Milletvekili
Süleyman Beyin dediği gibi, JESlere karşı direnen Hatice ana
Anayasadan aldığı bir görevi yerine getirmektedir, zira Anayasa
diyor ki: Çevreyi korumak vatandaşın görevidir. Yani Anayasa
vatandaşa böyle bir görev vermiş. Böyle bir görev
karşısında Anayasadan kaynaklanan bir görevi yerine getiren
Aydındaki, Rizedeki, Gümüşhanedeki -ne bileyim- Kaz
Dağlarındaki, Niğdedeki, Nevşehirdeki vatandaş,
Anayasadan kaynaklanan bir yükümlülüğü yerine getirirken güvenlik güçleri
Anayasanın üstünde bir güce, bir kuvvete sahip midir ki çevreyi korumakta
olan 70 yaşındaki dedenin, 80 yaşındaki ninenin, 5
yaşındaki bebenin üzerine kaba kuvvetle, kabul edilemez güçle
gelmektedir. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Bu insafsızlıktır, yazıktır,
günahtır.
Devlet, çevreyi korumadığı gibi,
çevreye zarar verdiği gibi, vatandaşın çevreyi koruma
eylemlerine ve çevreye gelen zararlara karşı bağını
bahçesini, dağını, kuşunu, bülbülünü, korumak için
verdiği mücadeleye saygı duymak yerine bunu kaba kuvvetle bastırmaya
çalışıyor; bu kabul edilir bir şey değildir. Bu
bağlamda, ben, adalet mensuplarının, güvenlik güçlerinin
Anayasadan kaynaklanan bir görevi yerine getiren
vatandaşlarımıza daha nazik, daha saygılı ve daha
duyarlı olmaları gerektiğinin altını özellikle çiziyorum.
Yine, 15inci maddede Avanosta maden arama yüzünden
çevreye verilen zarardan bahsetmiştim. Yine, komşu ilimiz, eski
vilayetimiz Niğde Ulukışla Tepeköy mevkisinde faaliyet gösteren
bir madencilik tesisindeki siyanür havuzundan sızan siyanürün köyün iç
kesimlerine kadar sızdığı ve tarlalarda biriktiği
ortaya çıkmıştır. Sızıntının tespit
edilmesinden sonra yüksek oranda siyanüre rastlanmış,
sızıntının yer altı sularına sızmasıyla
birlikte tarım ürünleri zarar görmüştür.
Ben, bu bağlamda, burada hazır bulunan
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bürokratlarına sormak istiyorum:
Niğdenin Ulukışla ilçesine bağlı Tepeköyüne
yakın maden faaliyetini yürüten şirkete ait siyanür havuzunda
sızıntı olduğu ortaya çıkmasına rağmen bu
faaliyetleri niye durdurmadınız? Sızıntının yer
altı kaynaklarına sızması ve bölgedeki tarım ürünlerine
bulaşması demek, bölge halkının kanser riskine davetiye
çıkarmak demek. Bölge halkının can ve mal güvenliğini
sağlamayı devlet olarak düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son söz Sayın Hüseyin Kaçmazın.
Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, belirtmek isterim ki şu an
görüşülmekte olan yasa teklifiyle on binlerce kâğıt
toplayıcısının, emekçisinin aslında canına
kastedilecek, peşinen bunu söyleyeyim. Tüm milletvekilleri için, tüm
gruplar için net bir şekilde söyleyeyim: Bu teklif tamamıyla
kâğıt toplayıcılarının canına kastedecek bir
tekliftir. Nasıl mı oluyor? Hep birlikte göreceğiz şimdi.
AKP, pandemi döneminde halkı unuttu ama
kendisinin ve yandaşlarının çıkarlarını hiç
unutmuyor ancak hakkınızı teslim etmek gerekir ki
yaptıklarınızı halktan da muhalefetten de gizlemiyorsunuz.
Niyetiniz açık; AKPnin derdi Bu halkı ve bu toprakları
nasıl nakde çevirebilirim? derdidir; yetmiyor Hangi sektörü bozsam da
kendime yeni bir pazar yaratsam? diyor. Tüm dünyada yaşanan kapitalizm
belası Türkiyede de maalesef ki boyut atlamış durumda. Bir
yurttaşımız bu ülkede yaşanılan yolsuzluğa,
yoksulluğa ve haksızlığa bir itiraz olarak Bu ülkede hard
kapitalizm var. demişti ama biz de buradan kendisine söyleyelim: Evet,
hard kapitalizm var ama aynı zamanda da maalesef ki ak kapitalizm var bu ülkede.
AKP tüm gerçekleri ters yüz ediyor. İki
yıl önce, poşeti paralı hâle getiren yasa teklifi
görüşüldüğünde de biz itiraz ettik. Bu, çevreyi, doğayı
koruyan bir yasa değildir; sadece özel şirketleri yani sermayeyi
koruyan ve sermayenin maliyetini önlemeye çalışan bir yasadır.
dedik. O zaman yapılan paralı poşet yasasıyla birlikte
sonuç: Şirketleri 50 milyon TL masraftan kurtarıp halka 400 milyon TL
maliyet getirdi ama doğayı korumadı, poşet hariç geriye
kalan 4 milyon ton plastiği de toprağa gömdü.
Defaatle dile getirdik; bu Ajans Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının içini boşaltacak ama en
önemlisi, dediğim gibi bu yasayla, AKP, on binlerce atık
toplayıcısının canını alacak. Bu yasayla
kurulacak Çevre Ajansı sebebiyle atık şirketleri batacak ya da
iktidara köle olacak; atık sanayisi bitecek; atık şirketlerinin,
atık işçilerinin elinden kârlı atıkları alacak,
onları köleleştirecek, pisliğini de halka bırakacak ama
asıl skandal, para getiren atıklar Türkiye Çevre Ajansının
olacak, getiremeyen atıklar ise önceki haftalardan geçen Elektrik
Piyasası Kanunuyla yakılacak, biyokütle sayılacak ve fahiş
devlet teşvikleriyle halka ödetilecek. Yani AKP burada bir taşla 1,
2, 3, 5, 10 kuş değil hatta göldeki bütün kuşları vuracak.
Muhalefetten de korkmuyor olabilirsiniz
açıkçası ama şunu söyleyeyim arkadaşlar: Örgütlü, ezber
bozan, politika üreten halktan korkun derim. Paralı poşet
yasasında sizi nasıl yerden yere vurduysa bu yasada da halkı
karşınıza alıyorsunuz; halkın nefesi ensenizde.
Kâğıt toplayıcıları pandemi
sebebiyle herkes gibi zaten zorlu bir yaşam mücadelesi veriyor.
Görüşülen yasayla Sıfır Atık Projesi, Depozito Yönetim
Sistemiyle, Türkiye Çevre Ajansının kurulması öngörülüyor.
Teklife göre Ajans, işletme faaliyetlerini özel sektöre ihalesiz bir
şekilde verebilecek; yani kâğıt
toplayıcılarının yaptığı iş yandaş
şirketlere peşkeş çekilecek. Bu teklif, atığın
değerlendirilmesinden ziyade, atığın gelirinin
iktidarı cezbettiğini gösterir mahiyettedir. Artık, bir kurumdan
katı atık alabilmek için sıfır atık belgesi gerekecek
ancak kâğıt işçileri alamayacak bu belgeyi ve atık
toplayamayacak. Bu teklif, atık toplayıcısı işçilerin
canını almaya kasteden bir tekliftir.
Değerli milletvekilleri, aslında, bu
teklifteki döngü basittir. Çevre Ajansı kurulacak, ihalesiz bir
şekilde yandaş şirketlere peşkeş çekilecek yani deveyi
havuduyla yutacaklar yine. Ankara Büyükşehir Belediyesi katı
atık işçilerine üç ay boyunca destekte bulunmuştu, üç öğün
yemek ve bin liralık destekte bulunmuştu ancak AKP iktidarı,
sermaye sınıfına sağladığı, peşkeş
çektiği, vergilerini sıfırladığı bir dönemde bu
emekçilere tek bir kuruş bile katkıda bulunmadı. Bir
kâğıt toplayıcısı emekçi diyor ki: Ben akşama
kadar kafamı çöpe sokarak binlerce ağacın zarar görmesini
engelleyeyim, çevreye belki de en faydalı işlerden birini yapıp
çöplerin geri dönüşümünü sağlayayım ama en çok yoksulluğu
da çeken ben olayım; hak mıdır? Ama yarın öbür gün bunun
için de vergi alırlar. Evet, vergi alacaklar, yandaşa
peşkeş çekecekler ama kâğıt
toplayıcısının toplamasına da izin vermeyecekler.
Değerli milletvekilleri Kâğıt
toplayıcılarına kıymayın. diyoruz, Bu teklifi biz
reddediyoruz, sizler de reddedin. diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde aynı mahiyette 2 adet
önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Mahir
Polat Barış
Karadeniz Süleyman
Bülbül
İzmir Sinop Aydın
Ednan
Arslan Fikret
Şahin
İzmir Balıkesir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Denizli
Gaziantep Eskişehir
Ayhan
Altıntaş Ahmet
Çelik
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Fikret Şahinin.
Sayın Şahin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de çevreyle ilgili konuşmamdan önce, gündemimizdeki
ikinci aşı belirsizliği olan coronavirüs aşısıyla
konuşmama başlamak istiyorum. Son iki ayda aşıyla ilgili 2
tane belirsizlik yaşıyoruz. Sayın Sağlık Bakanı 1
Aralık tarihinde yaptığı açıklamada, 11 Aralıkta
ülkemizde yaygın şekilde coronavirüs aşılama
programının yapılacağını belirtti. Hatta, 7
soruda Türkiyeye gelecek Covid aşısının nasıl
yapılacağına dair de bu şekilde görseller
hazırlayıp vatandaşlarımızla paylaştı.
Burada, hatta, ilk önce sağlık personelinden başlamak üzere 4
aşamalı şekilde aşı takvimi
yapılacağını -yabancı ajanslara da şu
şekilde demeçler verilerek- 50 milyon doz aşı sipariş
edildiğini söyledi. Hatta, dün de Sayın Cumhurbaşkanı,
Sağlık Bakanlığının getirecek olduğu
Covid-19 aşılarında KDV oranının yüzde 1e
indirileceğine dair karar yayımladı. Ama maalesef ortada hâlen
belirsizlik var, bu aşı ne zaman yapılacak, hâlen bu tam olarak
belirginlik kazanmış değil. Tabii, bu belirsizliğin sebebi
nedir, neden bunu yaşıyoruz? Sebebi açık: Kendi
aşımızı kendimiz üretemiyoruz da ondan. Oysa, 1928
yılında kurulmuş olan Refik Saydam Hıfzıssıhha
Enstitüsüyle birlikte kendi aşımızı kendimiz üretmeye
başlamıştık. Hatta, 17 tür aşıyı -tamamen
kendi ihtiyacımız olan aşıların hepsini- ürettik.
1940lı, 1950li yıllarda da yurt dışına bu
aşıları ihraç eder hâle gelmiştik.
Maalesef, AKP iktidarıyla birlikte, 2004
yılında, öncelikle Manisada bulunan Tavuk Hastalıkları
Araştırma ve Aşı Üretim Enstitüsü Bakanlar Kurulu
kararıyla kapatıldı. Yine, 2011 yılında da 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle de Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılarak yerli aşı
üretimi ülkemizde sonlandırılmış oldu. Tabii, büyük bir
çelişkidir AKP açısından. Neden? derseniz; efendim, yerli ve
millî olduğunu iddia eden bir iktidar yerli aşı üretimine son
vermiş durumda, böyle bir çelişkisi var mevcut iktidarın. Ama
bakın, yaşadığımız bu sağlık
sorunları, geçen ay grip aşısıyla ilgili
sıkıntı, bu ay corona aşısıyla ilgili
sıkıntılar bize şunu gösteriyor ki: Dünyadaki sosyoekonomik
dengesizlik derinleştikçe önümüzdeki süreçte buna benzer pandemileri yine
yaşayacağız ve önümüzdeki süreçte de gelecekte de
aşıyla ilgili sıkıntılarımız giderek
artacak. Bu nedenle de bir an önce yerli aşı üretimine başlamak
durumundayız. Gerekçe neydi peki AKP Hükûmetinin bu aşı üretim
tesisini kapattığı zaman? Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsünün teknolojisinin eskidiğini iddia
ederek 40 milyon dolar bir harcama yapılması gerekiyor, bunu
yapmayalım, onun yerine, aşıyı ithal edelim. dediler.
Şu anda Türkiyede tüm aşılar ithal ediliyor ve yılda en az
200 milyon dolar para harcıyoruz. Bakın, 40 milyon dolara modernize
etmek varken şu anda yılda 200 milyon dolar harcıyoruz
aşı için. Hatta, 200 milyon doları vereceğiz. deseniz
dahi şu anda aşıya ulaşamıyorsunuz, kendi
aşısını üreten ülkelerin himmetine muhtaç durumdayız;
işte, AKP iktidarının aşıda bizi getirdiği nokta
burası. Bu nedenle, gelecekte bu sıkıntıyı daha
yoğun yaşayacağız, bir an önce bu aşının
yerli üretiminin hayati önem taşıdığını arz etmek
istiyorum.
Efendim, kanun teklifiyle ilgili konuşmama
geçmek istiyorum. Kendi seçim bölgemde Kaz Dağları var, Türkiye'nin
en fazla oksijen üreten bölgesi burası, gerçekten dünya harikası bir
yer ve biz şöyle diyoruz: Kaz Dağları'nın zenginlikleri
toprak üstünde, toprak altında değil. Bu zenginlikler
iktidarınızla birlikte talan edilmeye başlandı. Bakın,
2019 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına sormuşuz
Kaz Dağlarında kaç tane maden şirketine ruhsat verdiniz?
diye; evet, kendi Bakanlığınızın sayısı,
2019 yılında 279 tane maden şirketine ruhsat vermişsiniz
Kazdağlarında. Bir taraftan böyle maden ruhsatı veriyorsunuz,
diğer taraftan da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
soruyoruz ÇED raporundaki durum nedir? diye; 1993 yılı ile 2019
yılı arasındaki yirmi altı yıllık süreçte 5.655
adet ÇED olumlu raporu vermişsiniz. Bakın, 5.655 adet olumlu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Çok az
kaldı Sayın Başkanım, çok az.
BAŞKAN Doğrudur Sayın Şahin
ama süre vermiyorum.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Otuz saniye
rica ediyorum, bir tamamlayım isterseniz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Şahin, süre veremiyorum, çok
teşekkür ediyorum.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Sadece 54
tane ÇED ret raporu verilmiş yani yüzde 1 dahi değil. Yani bir
taraftan fazla miktarda maden arama ruhsatı vererek talan ettiriyorsunuz,
diğer taraftan da ÇED raporlarını etkisiz hâle getirerek
korumaktan vazgeçiyorsunuz ve vatandaş, bakın ne diyor biliyor
musunuz, Balıkesir, tam bir madenci işgali ve talanı
altında. Yok mu bu memlekete sahip çıkacak birileri, daha ne kadar
seyirci kalacaksınız? Burada, bilmiyorum, tabii, AK PARTİden
Balıkesir Milletvekili arkadaşlar varsa onlara da sesleniyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Aşı nerede, aşı? Marstan mı geliyor?
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Yasin Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına rakip bir kamu kurumu niteliğine bürünecek
Türkiye Çevre Ajansının kurulmasıyla ilgili kanun teklifinin
29uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Öncelikle, bir soruyu sorarak konuşmama
başlamak istiyorum: Oturmuş bir kurumsal yapısı,
yetişmiş personeli, bütün illerimizde kurulu bir teşkilatı
varken neden neredeyse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
muadili bir eş bakanlık kurulmak istenmektedir?
Bakanlığın mevzuattaki tanımlı görevi bellidir;
doğayı, çevreyi, iklimi korumaktır ancak uygulamalarda
görülmüştür ki, bugüne kadar yapılan yasal düzenlemeler,
Bakanlığı, çevreyi koruyan bir yapıdan, çevreyi tahrip eden
bir yapıya dönüştürmüştür. Bakanlık -aynı
iktidarın sağlık mı ekonomi mi ikileminde tam kapanma
kararı verememesi gibi- çevreyle ilgili aldığı kararlarda
önceliği beton bloklara, maden yataklarına, atıklara
vermiş, ekonomik kararları ön planda tutmaya başlamıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED raporlarıyla ilgili uygulamaları
nedeniyle sınıfta kalmıştır. ÇED süreçlerinde
yapılan usulsüzlükler, ÇED yönetim sisteminde entegre verilerin yer
almaması, bitişik ada ve parsellerdeki işletmelerin ÇED
Yönetmeliği kapsamı dışında kalabilmek için hileli
muafiyet başvuruları, kapasite düşük gösterilerek ÇED raporu
hazırlanması yükümlülüğünden kaçınılması
Sayıştay Başkanlığı tarafından tespit
edilmiş ancak Bakanlık uyarılara kulak tıkamıştır.
İktidarın çevresini sevip beslemesi gibi Çevre
Bakanlığı da çevreci Bakanlığa dönüşmüştür.
Çevreci Bakanlık tarafından kollanan bir firma, hem kendi
belirlediği değerlendirme raporu üzerinden ihale almış,
ihalesini alamadığı işlerden de Gayrimenkul raporu
hazırladım. diyerek tahsilat yapmıştır;
yetmemiş, aynı firmaya Antalya-Side Sorgun kıyı kumulu
hizmet alanları kiralanmış, bir de kira bedelleri eksik
alınmıştır.
Atık yönetim planı Çevre
Bakanlığının ilgili alanına girmiyor olacak ki planlar
Bakanlığa sunulmamıştır. Ülkenin atık
çöplüğüne döndüğünü sağır sultan bile bilmektedir ama ithal
edilen atık miktarını Bakanlık bilmemektedir. Üstüne
üstlük, özel ve yetkili atık yönetim kuruluşları
denetlenmemektedir, ekolojik temelli bilimsel raporlar Bakanlıkça
hazırlanmamaktadır. Sera gazları izleme planları ve
raporlarını Bakanlığa iletmekle yükümlü bazı firmalar
tenezzül edip bu bilgileri Bakanlığa sunmamış,
Bakanlık da ne yazık ki, bırakın yaptırım
uygulamayı Sen beni nasıl muhatap almazsın? sorusunu bile
soramamıştır.
Ben bu bilgileri 2019 Yılı
Sayıştay Denetim Raporlarından derledim; sadece küçük bir özet.
Yani bilgileri bana gizli birileri getirip Bunları ifşa et. demedi,
bilgiler kamuya açık. İşin en ilginç olan tarafı ise
Sayıştayın denetim görüşünü doğrudan etkileyen başlıklarda
en fazla tespitin yapıldığı kurum Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı. Yani yaz yaz bitmez, oku oku bitmez.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında Çevre Ajansı için Çevre Bakanlığının
muadili eş bakanlık kuruluyor dedim ya, aslında bu iki kurumun
da besleyici gücü ortak: Bağış ve yardımlar. Kurulacak
Türkiye Çevre Ajansının gelirleri; genel bütçeden aktarılacak
tutarlar, faaliyetlerden elde edilecek gelirler, vesair gelirlerin yanında
her türlü bağış ve yardımlar. Biz, özellikle görev
alanı çevre olan bir kurumun bağış ve yardımlarla
bağımsız ve özerk çalışamayacağını
söylerken bir de ne görelim, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
da bağış ve yardımlardan büyük gelir elde ediyormuş.
Allahtan, hâlâ denetim görevini yerine getirmeye çalışan Sayıştay
var. Sayıştayın raporlarına göre Bakanlık ve il
müdürlüklerinin harcamalarının karşılanması
amacıyla döner sermaye işletmesi bütçesinden Bakanlık bütçesine
şartlı bağış yapıldığı
görülmüştür. Mevzuata göre, hasılattan ve kârdan genel bütçede
yapılacak aktarım şekli düzenlenmiş olup bunun
dışında bağış ya da farklı bir şekilde
işletme bütçesinden aktarım yapılması uygun
bulunmamıştır. Buna rağmen, yapılan incelemede 93
milyon 413 bin lira tutarındaki kaynağın şartlı
bağış ve yardım olarak gelir kaydedildiği
görülmüştür.
Değerli milletvekilleri,
anlaşıldığı kadarıyla elimizde, kendisine kanunla
verilen çevreyi koruma görevini yerine getiremeyen, şirketler
tarafından yönetilen, denetimsizliğin ayyuka
çıktığı bir Bakanlık var; bir de bütçesinin
alacağı bağışlarla düzenleneceği, yönetiminin
liyakate göre değil de sadakate göre şekillendirileceği
şimdiden belli olan bir Çevre Ajansı var. Çevreyi korumakla yükümlü
Bakanlık böyle olunca muadil Ajanstan bir başarı beklemenin
safdillik olacağını ne yazık ki bugünden öngörüyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
30uncu maddesiyle 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun
9uncu maddesine eklenen fıkrada yer alan yer verilmesi ibaresinin
olanak sağlanması şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın
Sinop İzmir
Ednan
Arslan Yaşar
Tüzün
İzmir
Bilecik
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yaşar Tüzünün.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 30uncu madde üzerinde vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gerek Komisyonda
gerekse Genel Kurulda haftalardır konuştuğumuz, yine, toplumun
temelini ilgilendirmeyen, toplumun tamamını ilgilendirmeyen fakat
temel kanun olarak gelen ve aynı şekilde torba bir kanun, kamu
düzeninin değişikliğinden tutun da Ajansın
kurulmasından belediyelerin yetkisine varıncaya kadar torba bir
kanunla karşı karşıyayız. Yani, özellikle 27nci
Dönemde bu bir klasik AKP stratejisi hâline geldi; bunun doğru
olmadığını, olmayacağını defalarca söylememize
rağmen maalesef aynı şekilde yine gündem devam ediyor.
Sevgili arkadaşlar, tabii, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının bir teklifi. Bu teklifte
çevre deyince şehircilik de söz konusu, şehircilik deyince de
belediyelerle ilgili Bakanlığın iletişimi ve diyaloğu
noktasında da büyük sıkıntılarla karşı
karşıyayız. 31inci maddede bir ilave fıkra getiriyorsunuz.
Bu fıkrada İlçe belediyeleri otoparklar, bölge otoparkları
yapma ve işletmede yetkilidir. diyorsunuz. Oysa bu yetkiyi, 2012
yılında, bakın, bundan sekiz yıl önce -başta Ankara ve
İstanbul Büyükşehir Belediyeleri AKP yönetimi tarafından
yönetilirken- ilçe belediyelerinden aldınız, büyükşehre
verdiniz. Şimdi, bugün biraz sonra oylamasını yapacağımız
bu maddeyle -İstanbul başta olmak üzere Ankara Büyükşehir
Belediyesi Cumhuriyet Halk Partisine geçince- maalesef ki bu yetkiyi
büyükşehir belediyelerinden alıyorsunuz, ilçe belediyelerine
devrediyorsunuz. Arkadaşlar, ne yapmaya çalışıyorsunuz ya?
Gerçekten inanamıyoruz yani sekiz yıl önce bu teklifi getirirken
doğruydu, bugün Yanlış. diyorsunuz. Türkiyenin kamu düzenini,
bütünlüğünü gerçekten yazboz tahtasına çevirdiniz. (CHP
sıralarından alkışlar) Eğer mahalli idareler, yerel
yönetim noktasında bir değişiklik yapılması
gerekiyorsa bunu hep beraber yapalım çünkü çok büyük sorunlar ve
sıkıntılarla belediye başkanlarımız,
büyükşehir belediye başkanlarımız karşı
karşıya. Örnek vereyim: Özellikle 2863te yani bu kanunda yer alan
büyükşehir belediyeleri katı atık ücreti topluyor, ilçe
belediyelerine -bazı belediyeler, isim vermeyeyim, ayıp olmasın-
bu topladıkları bütçenin bir kısmını veriyor; bir
kısmı hiç vermiyor. Yine emlak vergisinden yüzde 10 valiliğin
payına kesiliyor. Bu kesilen paraları başta sayın valiler
istediği şekilde -tasarruflu- kullanıyorlar. Örnek vermek mi
gerekiyor? Örneğin, Eskişehirin Odunpazarı ilçesi.
Eskişehirin Odunpazarı ilçesi geçtiğimiz beş yıl
içerisinde emlak vergilerinden kesilen yüzde 10 paydan Valiliğe
yaklaşık 52 milyon TLlik ödeme yapmış. Şimdi,
Eskişehir Valisi, 52 milyonluk ödeme yapan Odunpazarı ilçesinin
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunca tescilli onca
binası, onca oteli varken aldığı 52 milyondan
Odunpazarı Belediyesine 50 TL para aktarmıyor, 50 TL ama 52 milyonluk
bütçeyi istediği gibi kullanıyor.
Değerli arkadaşlar, yerel yönetim yerinden
yönetimdir. Bu yerinden yönetimi güçlendirecek ve yerinden yönetimi doğru
bir şekilde yapabilecek ciddi bir kanuna ihtiyaç var. Özellikle 31 il için
Büyükşehir Belediyesi Kanununun kamu düzeni açısından
yanlışlığını hepimiz biliyoruz. Getirin
diğer 50 şehri de bütünşehir yapalım, Türkiye'nin kamu
düzeninin yerel yönetim ve yerinden yönetim noktasındaki
birlikteliğini beraber sağlayalım, bunda bir sakınca yok.
Ama Bizim partiden belediye olursa kanun değişecek, başka bir
siyasi partiden belediye başkanlığı
kazanılmış olursa bu kanun değişecek. diyorsanız
işte yamalı bohça şeklinde bu Türkiye'yi yönetmeye devam
edersiniz. Ama kısa bir süreniz kaldı, önümüzdeki seçimde
bunların hepsini yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
30uncu maddesinde ya da ibaresinin veya olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Kemal
Peköz Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İzmir Adana İzmir
Mehmet Ruştu Tiryaki Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül
Batman Bitlis Antalya
Abdullah Koç
Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serpil Kemalbayın.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken
zindanlardaki tüm siyasi tutsaklara ve özellikle de
coğrafyamızın her yerinde doğamızı korumak için
mücadele eden sevgili Profesör Doktor Beyza Üstüne sevgilerimi yollamak
istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Günlerdir burada dilimizde tüy bitiyor ve bu
yasanın bir sermaye yasası, patronlar yasası olduğunu
anlatmaya çalışıyoruz. Çevre Ajansıyla yapılmak
istenilen şey, aslında doğanın yağmalanması,
talan edilmesi için, zaten yasalarda olan bazı iyi, doğadan yana olan
maddelerin baypas edilerek sermayeye hizmet edilmesi. Burada bu yasayı, Sayın
Başkanın da çabalarıyla, antidemokratik bir şekilde,
tartışamadan geçiriyoruz. Bu yasa burada geçerken aslında bir
hadi hadi yasası olarak geçiyor. Hadi, hadi, hemen geçsin bu yasa.
Niye geçecek? Çünkü doğayı, iklimi, toprağı, suyu,
yeryüzündeki canlıları, her şeyi tarumar eden bir yasa; AKPnin
yandaş şirketlerine hizmet edecek. Biz buna karşıyız
arkadaşlar. Siz, ancak ekolojik yıkım, talan yasası
çıkarırsınız zaten. Biz günlerdir bunu burada
anlatıyoruz ve bu yasanın sadece doğayı tahrip etmesi, geri
dönülmez bir şekilde doğayı yok etmesi gerçekleşmeyecek,
aynı zamanda da yolsuzluğun da artmasına vesile olacak.
Bakın, Uluslararası Şeffaflık
Örgütünün açıkladığı Yolsuzluk Algısı Endeksinde
Türkiye zaten oldukça kötü bir durumda, 180 ülke arasında özellikle son
dönemde 78inci sıradan 91inci sıraya doğru geriledi. Bu
yasayla daha da gerilere gidileceğini düşünüyoruz.
Yine, dünyanın 18inci büyük ekonomisine sahip
olmakla övünen Türkiye sermayesi, Çevresel Performans İndeksinde 180 ülke
arasında 108inci sırada; onu da burada kaydetmek istiyoruz.
Arkadaşlar, doğanın korunmasına,
çevre kirliliğinin önlenmesine hizmet edecek yasalar getirirseniz
eğer, biz, bu yasaları burada seve seve, güle oynaya evet diyerek
geçiririz. Burada bu yasaya karşı çıkmamızın nedeni,
yasanın yeryüzünün, çevrenin kirliliğini artıracak
olmasını, doğanın ucuz bir sermaye olarak görülüp talan
edileceğini görmüş olmamızdır; bunun için itiraz ediyoruz
yoksa burada AKPye karşı olalım diye itiraz etmiyoruz; bunu
görmeniz gerekiyor. Bunu halkımız görüyor zaten ve siz
inandırıcılığınızı tamamen yitirdiniz,
bugüne kadar gösterdiğiniz pratiklerle bunu yaptınız.
AKP Hükûmeti iktidara geldiği günden bu yana
Türkiyenin bütün bölgelerinin doğasını, ormanını,
tarım alanlarını, akarsularını, göllerini, sulak
alanlarını, denizlerini, kesin korunması gereken kültürel ve
tarihî alanlarını, millî parklarını enerji, maden ve
inşaat şirketlerine peşkeş çekmiştir; bu herkesin deneyimiyle
ortadadır. Mersin Akkuyuda nükleer santral inşaatı bütün bilim
insanlarının, çevre örgütlerinin, sivil toplum
kuruluşlarının itirazına rağmen sürmüştür.
Sinopta, daha projesi yapılmadan nükleer santral için binlerce dönümlük
orman kesilmiştir. Üçüncü köprü pratiği, üçüncü havalimanı
pratiği, on iki bin yıllık Hasankeyfin katledilmesi, sular
altında bırakılması, göllerin kurutulması, Dipsiz
Gölün, Salda Gölünün tahrip edilmesi; bütün bunlar aslında
Yani daha ne
kadar şey anlatabilirim ki? Zaman yok. Hadi hadi yasasını
çıkarıyoruz. HDK Ekoloji Komisyonunun dediği gibi, bütün bu
yaşananlar, her şey kâr için yapılıyor. Biz doğa
savunucuları örgütlenerek, mücadele ederek bu kapitalist düzenin
yasalarına karşı direneceğiz ve doğamızı
kendimiz koruyacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu
maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan
verilebilir ibaresinin verilir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Ankara Adana Denizli
Ahmet
Çelik İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Gaziantep Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 30uncu
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumun görüşlerini ifade etmek
üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, 30uncu madde 5216
sayılı Kanunun 9uncu maddesine bir fıkra ekliyor.
Ulaşımdan kaynaklanan emisyonların azaltılması
amacıyla bisikletli ulaşımın
yaygınlaştırılmasına yönelik ulaşım ana
planında bisikletli ulaşıma yer verilmesi ya da bisikletli
ulaşım ana planının hazırlanmasını esas
alıyor. Bakanlıkça talep edilmesi hâlinde mahalli idarelere teknik
destek verileceği de ifade ediliyor. Yine bu fıkrada, ilgili usul ve
esasları belirleme yetkisi de Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına bırakılıyor. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Bisiklet Yolu Master Projesi, evet, olumlu bir proje.
Umarız, Çevre Bakanlığı uygulama usul ve
esaslarını belirlerken, talep eden belediyelere imkân sağlama
yönünde adil davranır. Çünkü AK PARTİ uygulamalarının bu
konuda adil olmadığı kanısı hâkim. Bisiklet
yollarının yapılması ülkemizde maalesef göz ardı
edilmiş bugüne kadar.
Bir göz ardı edilen konu da bu pandemi
döneminde güncel hâle gelen kamp ve karavan turizmidir. Bunun için özellikle
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu konuyu gündemine
alması gerekmektedir. Avrupada birçok ülke kamp ve karavan turizminden
önemli pay alırken bizim ülkemiz maalesef altyapı
yetersizliğinden bu yeterli payı alamamakta; Avrupada Almanya,
Fransa, İtalya ve İspanya bu konuda en büyük payı alan ülkeler
ve milyarlarca euro kasalarına para girmekte.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidar temsilcileri, bizim Ortak aklı hâkim
kılalım, ülke ve milletimizin menfaati doğrultusunda kanunlar
yapalım. çağrılarımıza kulaklarını
tıkıyor, torba kanunlar vasıtasıyla kanun yapmaya devam
etme arzusundan da bir türlü vazgeçmiyor. Bu durum, tartışmasız
bir şekilde özü otoriterliğe ve keyfîliğe dayanan partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yasama faaliyetlerine olumsuz yansıması sonucunu
doğuruyor.
Daha iki saat önce konuşmamda Değerli
arkadaşlar, çoğunluğumuz var, istediğimizi yaparız.
mantığıyla hareket etmenin bedeli ağır oluyor,
komisyonlarda ilgili STKlerin görüşlerini dinlemeden çıkarılan
yasaları bazen bir yıl geçmeden tekrar Genel Kurula getirmenize
şahitlik ediyoruz demiştim. Üzerinden henüz daha üç saat geçmeden,
benim konuşmamı teyit etmek ister gibi, 35 maddelik Türkiye Çevre
Ajansı Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin görüşülmesi
esnasında, Komisyonda geçen şekline daha şekil vermek için 7
tane önerge getirildi. Bu ne demek? Yani Biz bunu Komisyonda yeterince
değerlendirememişiz, o gün gözümüzden kaçan konular olmuş, bugün
bunu önergelerle tekrar düzeltme zorunluluğu oldu. diyorsunuz. Bu, sizin
kanun yapmadaki beceriksizliğinizin en bariz göstergesi, tıpkı
2021 bütçesinde yaptığınız gibi. Vatandaşlarımız
bizi arıyor, 2021 bütçesinde bize bir iyileşme var mı? diye
soruyorlar. Bakalım ne yapmışız bütçede, kime ne
vermişiz, bir görelim.
2021 yılı bütçesi milletimizin derdine
derman olmayacak, sırtındaki yükü artıracak, çiftçimize
doğrudan desteğin ise azaltılacağı bir bütçe
olmuştur. Söz vererek büyük beklenti içerisine sokulan öğretmen,
hemşire, polis ve din görevlilerimizin 3600 ek göstergelerine ilişkin
nokta bile koymadınız bütçeye. EYTlileri ağzınıza
bile almadınız. Atanamayan öğretmenleri, atanamayan
sağlıkçıları, işsiz üniversite mezunlarını
hiç gündeme dahi getirmediniz. 2021 bütçesinde çalışanı,
yoksulları görmeyen, emeklilere sefaleti reva gören vefasız bir bütçe
yaptınız çünkü. Milletimizin umutlarını
yıktınız. Annesinden, babasından para istemekten
utandığı için gündüz uyuyup gece uyumayan gençlerin
onurlarını kıran düşüncesiz bir bütçeyi Genel Kuruldan
geçirdiniz.
Yine 2021 yılı bütçesinde devlete
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çulhaoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
30uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde aynı mahiyette 3 adet
önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232
sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 31inci maddesinin kanun teklifi metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Gökan
Zeybek Murat Bakan
Kırklareli
İstanbul İzmir
Aydın
Özer Süleyman
Bülbül Ednan Arslan
Antalya
Aydın İzmir
Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Sinop İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki Necdet
İpekyüz
İzmir Batman Batman
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
Adana Bitlis Antalya
Abdullah
Koç
Ağrı
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ayhan
Altıntaş Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk
Ankara Samsun Denizli
Behiç
Çelik İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu
Mersin Gaziantep Eskişehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Gökan Zeybekin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 31inci maddeyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu büyükşehir belediyelerinin
elinde olan Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) var. UKOME, o
kentteki bütün ulaşım faaliyetleriyle ilgili karar alma süreçlerini
ve bunun uygulama süreçlerini denetleyen kurum. Böyle olunca da 5216
sayılı Yasanın 27nci maddesine 2012 yılında eklenen
bir metinle de şehrin herhangi bir bölgesinde yapılan otoparklarla
ilgili, kırk beş gün içinde ilçe belediyesi tarafından tahsil
edilen gelirler büyükşehir belediyesinin otopark hesabına
aktarılıyor. Bunda bir sorun yok. Ankarada Melih Gökçek varken -yani
o zaman görevden alınmamıştı- İstanbulda Kadir
Topbaş varken -yani görevden alınmamıştı- bu
yasayı Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirmekte hiçbir sakınca görülmedi.
Ne zaman ki İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesindeki bir
kısım bürokratlar buralarda görev yapamaz hâle gelip de Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının koridorlarına
sıkışmaya başlayınca; şimdi, belediyelerin
elindeki yetkileri kısıtlamak için peşi sıra yasalar
getiriliyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ne getirecek bu değerli arkadaşlar? Skuter
yasasıyla ilgili büyükşehrin yetkisini ilçe belediyelerine
veriyorsunuz
Ya, bütün bunlarla ilgili kararlar İBBde, Ankara
Belediyesinde ya da bütün büyükşehir belediyelerindeki UKOMEde karar
altına alınıyor. Ha, diyorsunuz ki: Biz oraya müdahale ettik.
Ne yaptınız? Orada belediyelerin elindeki yetkiyi
kısıtlamak için 11e 11 olan hükûmet ve belediye yetki
sayısında belediye başkanının oyu çift
sayıldığı için sonuçta, büyükşehir belediye
başkanlarının iradesi doğrultusunda karar çıkarken
İstanbulu kaybedince, Ankarayı kaybedince oraya yeni 4 üye daha
atadınız. Şimdi, oraları da kilitlediniz, kilitlemeye devam
ediyorsunuz ama bunun bir sonu yok ki. Bakın, geçmişte ilçe belediyelerinin
yetkilerini büyükşehirlere aldınız, büyükşehirleri
kaybettiniz; şimdi, o yetkileri büyükşehir belediyelerinden
alıyorsunuz merkezî hükûmeti de kaybedeceksiniz. Gittiğiniz yol, yol
değil. Ben şunu soruyorum: Ya, size kim bu aklı veriyor?
Şimdi, değerli milletvekilleri, dün
Otopark Yönetmeliği 7nci kez uzatıldı, üç ay daha. Ya, sizin
bürokratlarınız bir şehirde uygulanacak Otopark
Yönetmeliğini bile yani uygulanabilir Otopark Yönetmeliğini bile
çıkarmaktan âciz. Çıkardığınız yönetmeliği
belediye başkanlarınız başvuruyor, erteliyorsunuz. 7nci
kez üç ay ertelendi. Şimdi size bir çağrımız var:
Şehirlerde uygulanacak olan küçük parseller ya da büyük parsellerde
Otopark Yönetmeliğini kalıcı hâle getirmek istiyorsanız
gelin şu Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan bir on dakika ders alın,
bir yasa çıkarın, bir daha da asla uygulamada problem
yaşamayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir başka konu var değerli
arkadaşlar: UKOMElerdeki üye sayısını
değiştirerek şehrin geleceğiyle ilgili karar süreçlerine
müdahale ediyorsunuz, şehrin dinamiğini kilitliyorsunuz. Şimdi,
bakın, İstanbulda raylı sistemler hızlı bir biçimde
yapılıyor. 28 Kasım tarihinde Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosunun
açılmasıyla birlikte Şişli-Kağıthane-Eyüp-Gaziosmanpaşa-Esenler
ve Bağcılar ilçelerimizde minibüs hatlarımızın büyük
bir çoğunluğu yolcularının yüzde 15-20-40a kadar
oranını kaybetti. Yarın başka metro hatları gelecek.
Değerli milletvekilleri, Avrasya Tüneli, Marmaray ve Üsküdar-Kartal metro
hattıyla birlikte Bostancı-Kadıköy dolmuşlarında görev
yapan dolmuş şoförlerimiz evine ekmek götüremez hâle geldi. Bu
durumda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis gündemine bir madde
getiriyor, diyor ki: Geçmişte, 1950li, 1960lı, 1970li
yıllarda, 1980li yıllarda şehrin en önemli ulaşım
güçlerinden biri olan dolmuşların artık ulaştırma
faaliyeti içindeki etkileri azaldı. Bunlar T plaka sahibi olan
yurttaşlarımız... Gelin bunları taksiye çevirelim. Kabul,
herkes okey diyor, alt komisyona gidiyor okey deniyor. Taşıt,
metro ağının gelişmesi sonucunda yolcu sayısı
azalmış olan minibüslerden, 7 bine yakın minibüsten 750
tanesinin T plaka taksiye dönüşmesiyle ilgili teklif geliyor, alt
komisyonda kabul ediliyor; üst komisyona geliyor, UKOMEden 15 kişi ret
oyu veriyor. Bakın, İstanbulda minibüs şoförlerinin
Bostancı-Kadıköy, Harbiye-Bostancı arasında dolmuş
seferi yapan şoförlerin, esnafın eve götürecek ekmek
bulamamasının sorumlusu sizin UKOME yapısında
yapmış olduğunuz antidemokratik değişikliktir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bütün bunlardan elde edeceğiniz hiçbir sonuç
yoktur. Veda bütçenizi geçen hafta yaptınız, bundan sonra
yaptığınız bütün değişiklikler vedanıza
giden son taşlardır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Necdet İpekyüzün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sabahtan beri konuştuğumuz
Aslında
son iki üç haftadır bu çevreyle ilgili konuşuyoruz. Ya, ilkokulda
öğretildiği gibi veya konuşulduğu gibi çevre ot, çiçek,
böcek değildir. Bir kere bunun altını çizmemiz lazım ve
çevre dediğimiz şey -arkadaşlarımız söylediler-
doğa ve pandemiyle beraber konuştuğumuz en çok konuşulan
konulardan birisi, doğayla barışık yaşamamız,
doğayla beraber geleceği kurmamız; nasıl ki bize bir miras
bırakılmışsa geleceğe de bir miras
bırakmamız. Ve tıpta ilk öğretilerden birisi Latince
(x)
Önce zarar verme. Bunu yaşamın her alanında geçiririz. Siz önce
zarar vermeyeceksiniz. Zarar vermemek nasıl olur? Koruyacaksınız,
önleyeceksiniz. Bu, depremde de öyledir, selde de öyledir, birçok şeyde
öyledir. Doğal afet dediğimiz şey, aslında günümüz
koşullarında artık doğal değil insan eliyle yaratılan,
insanların bile bile tahrip ettiği bir sisteme dönüşmüştür.
Doğa dediğimizin bir olmazsa olmazı şudur:
Yerelleşmedir, yerelle beraber karar almaktır, yerelle beraber
katılımı sağlamaktır.
Şimdi, konuşacağımız madde
31 ve 33 iç içe, az önce hatip dile getirdi. Ya, sizler nasıl bir
anlayış düşünüyorsunuz? Biz yönetimdeysek her şey bize
reva; yönetimde değilsek engel oluruz. Nasıl oluruz? Ya, Kürt
illerine kayyum atarız. Orası yetmedi, başka yerde başka
engeller çıkarırız. Nasıl yaparız? Parasını pulunu
keseriz.
Şimdi, otoparkla ilgili 2012 yılında
bir düzenleme yapılmış. Ne denilmiş? Otopark gelirleri
belediyelerin, büyükşehir belediyelerinin geliri olsun. Ne zaman ki
-tesadüf burada da 31inci madde- 31 Martta bir sistem değiştiyse,
artık bir kaybediş ortaya çıktıysa -e, para da tükendi- bu
büyükşehirlerde biz başka bir uygulama yapalım. Ne yapalım?
Gelirlerini azaltalım. Gelirlerini nasıl azaltalım? Alalım,
madem ilçe belediyeleri bizde, oraya. Peki, bu para ilçe belediyeleri
tarafından mı harcanacak? Hayır, bu gelir oraya
alınmışsa -her şey inşaatla ayakta- siz bunu
inşaat için harcayacaksınız. Nasıl? Bölge otoparkı
yapacaksınız. Ee? Bu gelirden gelen parayı başka bir
kalemde kullanamayacaksınız, sadece bu iş için
kullanacaksınız. Yani deyim yerindeyse, elini kolunu
bağlayıp, büyükşehirlerin parasını kesip orada da bu
işi tekrar inşaata, ranta, ihaleye ayırmak. Niçin ranta,
ihaleye? Az önce konuşuyorduk, dile getirdik; Sayıştay
raporları -değil ki bizim kayyum atanan belediye
başkanlarının, eş başkanlarının
söylediği- ne kadar yolsuzluk yapıldığını
anlatıyor.
Biz daha geçtiğimiz hafta bütçeyi
konuştuk, dedik ki: Bütçe nedir? Türkiye Cumhuriyeti merkezî bütçesinin
büyük çoğunluğu borca gidiyor. Peki, kayyumlar ne yapıyor?
Sizden bu öğrendiği borç limitini artırıyor. Arkadaşlar,
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 2015te 500 milyon, 2016da kayyum
gelene kadar tekrar 500 milyon borçlanmış. 2018de borcu ne kadar?
500 milyondan 1,5 milyar borca çıkıyor, 3 katı; sonra bitiyor.
Artık bizler birinci kayyum dönemi ikinci kayyum dönemi diye
tanımlıyoruz.
Geçenlerde Batmanda bir köye gitmiştik,
geziyorduk. Çocuklar oynuyor, kışa girerken oynadıkları
oyunlar var, toprakla beraber. Çocuklardan birisi birisine haksızlık
yapınca yaşlı anne
(x) Sen de oldun kayyum!
diye çocuğa laf atıyor. Bu artık dilin içine girdi -argo değil-
bir haksızlık, zulmün metoduna dönüştü.
Siz yerelle buluşmadığınız
sürece çevrede de başarılı olamazsınız, yaşamda
da başarılı olamazsınız, barışta da
başarılı olamazsınız. Önce zarar verme
dediğimiz şey gerçekten yerelle beraber, halkla beraber yönetebilmek,
beraber geliştirebilmek.
Bugün yerel yönetimleri halk seçmişse,
geliriyle gideriyle hesap sormasını biliyor; geliriyle gideriyle en
iyi şekilde yönetilmeyi bekliyor. Nerede olursa olsun halkın
iradesine saygı göstermek zorundasınız. Göstermediğiniz
sürece, Ben bilirim. dediğiniz sürece, Ben her şeyi
saptarım. deyince olmaz. Bir de bu iş yapboz değildir. Ben
olduğumda her şey mübah, ben olmadığımda her şeyi
engellerim. demek kabul edilemez.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde son söz Sayın Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
232 sıra sayılı Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 31inci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 31inci madde ilçe
belediyelerinin otoparklardan elde etmiş oldukları gelirleri daha
önce büyükşehir belediyesine aktarıyordu, büyükşehir
belediyeleri de bu aktarılan paralarla otopark yapıyordu diyoruz. Bu
geçtiğimiz yirmi yıllık dönem içerisinde maalesef,
büyükşehir belediye başkanlarımız bu elde ettikleri
paraları, gelirleri toplamalarına rağmen, siz de biliyorsunuz ki
bugün, özellikle, büyükşehirlerin en büyük problemlerinden biri otopark.
E, merkezî Hükûmet şimdi de diyor ki: Bizim yönettiğimiz
büyükşehir belediyeleri bu işi çözemedi. E, 31 Mart
dolayısıyla seçim sonuçlarında da belediyeler değişti,
şimdi de biz, bağlı belediyeleri idare ediyoruz, bir de onlar
denesinler. Öyle ya, bu gelirleri onlara aktararak bu sorunun çözümüne
katkı sağalamaya çalışıyorsunuz. Büyük belediyelerin,
büyük imkânlara sahip belediyelerin çözemediği bir problemi
bağlı belediyelerin çözmesinin de mümkün
olmadığını sizler de en az bizim kadar biliyorsunuz. Yani,
bugün, haziran ayı itibarıyla, yaklaşık 23 milyon 519 bin
132 tane araç trafikte dolaşıyor. Ee, siz aynı zamanda da
Otopark Yönetmeliğini bir üç ay daha uzattınız. Yani diyorsunuz
ki: Binaların altında değil, yine yolda izde bu otopark işini
sağlamaya devam edelim. Yani, iki yönlü problemi büyütüyorsunuz.
Binaların altına otopark yapmak yerine -onu da uzattınız-
tam tersine gerekli bölgesel otoparkları veya diğer otoparkları
da yapmadığınız zaman
Araç sayısı artıyor,
otopark sayıları sabit. Özeti şu: Bu otopark sorununu, küçük
belediyelerin, ilçe belediyelerinin mevcut imkânlarıyla çözme
şansı yok. Ben şu ana kadar da duymadım, işitmedim,
görmedim; yapabilecekleri konusunda da hiçbir ümidim yok.
Dolayısıyla, özellikle, şu kentsel
dönüşümler de gündemdeyken, hazır Çevre ve Şehirlik
Bakanlığının yetkilileri de buradayken bu konuya bir el
atıp hiç olmazsa bu kentsel dönüşüm içerisinde yeterli otopark
alanları oluşturulabilirse bence en büyük katkı buradan gelir.
Yine, devlet kendi imkânlarıyla bu otopark konusuna Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı üzerinden yatırım yaparsa
daha doğru olur ve bu iş bir an önce çözülür.
Aynı şekilde, mesela, şimdi
raylı sistemler çoğaldı, genişliyor. Bunların
istasyonlarda da
Artık insanlar araçlarla şehre girmesinler, hiç
olmazsa oralara park ederek raylı sistemlerle işlerine gitmesinde de
fayda var. Buradan öneriyoruz, hiç olmazsa buraları bir otopark alanı
olarak düzenleyin. Yine, kamu binalarının bahçeleri var, okul
bahçeleri, geniş yollar var; bunların altı otopark olarak
düzenlenebilir. Otoparkla ilgili teknoloji gelişti artık. Çok
katlı otoparkların yanı sıra dar alanda çelik konstrüksiyon
yapılarla da bu otopark problemlerini çözmek mümkün; yeter ki siz bu
konuda istekli olun, duyarlı olun. Yoksa topu oradan oraya yuvarlamayla
bir sonuç elde etmeniz mümkün değil. Oradan kestik, buradan ilave ettik
Maalesef, hepiniz görüyorsunuz, bugün caddelerde bir de terör havası var.
Yani değnekçiler olarak tabir ettiğiniz, her
köşebaşında, hakikaten, yanaşmaya bile korktuğunuz, zaman
zaman arabanızı park etmekten bile imtina ettiğiniz bir
otoparkçı terörü de bu ülkenin bir gerçeği. Dolayısıyla bu
problemlerin üzerine ciddi oranda gitmeniz lazım. Yoksa, oradan alıp
oraya vermeyle, bir tarafa aktarmayla bu işlerin çözümü maalesef mümkün
değil.
Yine aynı şekilde, bu otoparklarda daha
çok alışveriş merkezlerinin otoparkları tercih ediliyor. Bu
otopark sorunu çözülemediği için şehir merkezlerindeki
esnafımızın her geçen gün gelirleri azalıyor, insanlar daha
çok alışveriş merkezlerini tercih ediyor. Samsunda da,
biliyorsunuz, zaman zaman otopark problemi
Milletvekillerimiz burada,
akşamları şehirden, merkezden dışa doğru,
sabahleyin de merkeze doğru trafik her zaman, her yerde problem.
Dolayısıyla bu otopark problemlerine devletin, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının el atması lazım.
Üç kuruşu, beş kuruşu sağa sola
aktarmayla bu işi çözemezsiniz diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Oylamadan önce bir yoklama talebi var,
onu yerine getireceğim önce.
Sayın Özkoç, Sayın Bakan, Sayın
Gündoğdu, Sayın Özer, Sayın Yıldız, Sayın Sümer,
Sayın Kasap, Sayın Göker, Sayın Girgin, Sayın Köksal,
Sayın Arı, Sayın Hakverdi, Sayın Erbay, Sayın
Şahin, Sayın Şeker, Sayın Keven, Sayın Ünsal,
Sayın Biçer Karaca, Sayın Şahin, Sayın Süllü, Sayın
Hancıoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylamadan önce Komisyonun
bir açıklama talebi var.
Buyurun.
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Sayın Başkanım, 31inci maddeyle 5716
sayılı Kanunun 27nci maddesinin değiştirilen
fıkrasında yer alan kullanır ibaresinin kullanılır
şeklinde redaksiyona tabii tutulmasını arz ederiz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Komisyonun dediği gibi, redaksiyon talebiyle
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
32nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
32nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "eklenmiştir
ibaresinin "ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan Kırklareli Antalya İzmir Mahir Polat Barış
Karadeniz Süleyman
Bülbül İzmir Sinop Aydın Ali Keven Ednan Arslan
Yozgat İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Kevenin.
Sayın Keven, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının Kurulması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 32nci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarı bir taraftan Çevre Ajansı
derken öbür taraftan çevreyi katlediyor. Çok uluslu altın
şirketlerine köylünün tarlasını peşkeş çekiyor.
Tarım arazilerini, orman alanlarını yapılaşmaya
açıyor. Çiftçiye Sen üretme, şehre göç etme, sonra da yaptığım
rezidanslarda köle gibi çalış. diyor. Kulaklarınız öyle
tıkalı ki çiftçinin, esnafın, işçinin sesini duymuyorsunuz.
Geçtiğimiz hafta çiftçiler Ankaraya gelip derdini anlatmak istedi ama
Ankaraya, cumhuriyetin başkentine sokmadınız onları, bu
utanç size yeter sanırım. Hadi bizi dinlemiyorsunuz sevgili
arkadaşlar, akşam haber bültenlerini de mi izlemiyorsunuz? Tabii ki A
Haberi seyrediyorsanız çiftçilerin feryadını oralarda
göremezsiniz. Artık yollara dökülen çiftçiler örneğin, dün Kayseride
olduğu gibi kendi öz varlığı olan Tarım Kredi
Kooperatiflerini protesto ediyor. Neden? Çünkü eski milletvekillerinizi genel
müdür ve yönetim kurulu üyesi gibi makamlara atadığınız
Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçiye yüksek faiz uyguluyor ve çiftçinin
üretim aracı traktörüne icra gönderiyor. Çiftçilerin sesini
duymadığınız için traktörlere haciz konulduğunu bile
bilmiyorsunuz. Yargıtayın emsal kararı var: Çiftçinin üretim
aracı haczedilemez. İyi bakın, bunu on sekiz yıldır
Yozgatlı çiftçilerimizin, hemşehrilerimin oyunu çuval çuval
alıp onların derdini bu kürsüden asla dile getirmeyenlerden
duyamazsınız. Yozgatta çiftçilerimizin traktörüne, tarlasına
haciz koyduruyorsunuz, bu bir utanç vesikasıdır. Size Adalet
Bakanlığı UYAP sisteminde satışta olan traktörleri
söyleyeyim. Sadece bugün icradan satışta olan traktör
sayısı 110 sevgili arkadaşlarım. Yine UYAP sistemine girin,
bakın, Yozgatta tam 157 adet icrada tarladan satış ihalesi var;
bunun 61 tanesi Sorgunda, 60ı Sarıkayada, 19u Yerköyde, 9u
merkezde. Bunlar sadece satışta olanlar, bir de henüz
satışa çıkmayanlar var. Yazık değil mi? Binlerce kez
söyledik, çiftçinin borcunu yapılandırın dedik, sicil
affını çıkarın dedik, duymadınız. Tarımsal
sulama abonesi çiftçilerin elektrik borçlarını
yapılandırın dedik, duymadınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Ziraat Bankası ve Tarım
Kredi Kooperatifine olan borçların faizini silin, anaparayı
yapılandırın dedik, duymadınız. Peki siz ne
yaptınız? Şener Şenin filmi gibi yüzlerce icradan
satılık Haraptar köyü yarattınız. Bu tablo sizin
eseriniz, işte yeni Türkiye dediğiniz sanırım köylüsünün
icralık olduğu bir Türkiye. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu böyle devam edecek mi? Hayır, böyle devam
etmeyecek, ilk seçimde milletimizle birlikte, icralık ettiğiniz
çiftçilerimizle, açlıkla terbiye ettiğiniz emeklilerimizle,
işsiz bıraktığınız gençlerimizle,
kadınlarımızla, EYTlilerle, 3600 ek gösterge sözü
verdiğiniz insanlarla, bu ülkenin tüm demokrasi güçleriyle bu saltanat
düzenini tarihin çöp sepetine atacağız.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
Bravo sesleri alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki Kemal
Peköz
İzmir
Batman
Adana
Abdullah
Koç Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
Ağrı
Bitlis
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Ruştu Tiryakinin.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Teklifin 33üncü maddesiyle 5393 sayılı
Belediye Yasasının 15inci maddesi değiştiriliyor.
Bisiklet yolları, şeritleri, bisiklet ve elektrikli skuterlerin park
ve şarj istasyonu, yolları yapma görevi belediyelere devrediliyor.
Evet, belediyeler bisiklet yolu yapsın, skuter yolu yapsın,
şeritleri buna göre düzenlesin, elektrikli skuterler için park yeri
yapsın, şarj istasyonu yapsın; peki, bunların giderlerini
kim karşılasın? Belediye karşılasın. Merkezî
yönetim, belediyelerin yetkilerini kısıtlasın, giderlerini
kısıtlasın, topladığı yardıma el koysun,
kayyum atasın ama belediyeler bisiklet yolu, skuter yolu, şarj
istasyonu, park yeri yapsın; Adalet ve Kalkınma Partisi de böylece
doğayı korusun, öyle mi? Ne diyeyim bilmiyorum.
Şimdi, geleyim kaldığım yere,
AİHM Büyük Dairesinin Selahattin Demirtaş kararına. En son
söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Biliyorsunuz, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 46ncı maddesi kararların
bağlayıcılığı ve infazını düzenliyor.
Büyük Daire kararın nasıl uygulanacağını da çok ayrıntılı
anlatmış, demiş ki: Sayın Demirtaşın ikinci tutukluluğu,
birinci tutukluluğunun devamı niteliğindedir. Bunu niye
söylemiş? Hükûmetiniz itiraz ederken demiş ki: AİHM kararı
ile ikinci tutukluluk arasında bağ yok. Böylece bu
itirazınızı reddetmiş ve ardından şunu
söylemiş: Bu nitelikte başka bir isimlendirmeyle yapılacak olan
tutuklama bu kararın ihlalinin devamı anlamına gelecektir. Yani
şapkadan tavşan çıkarsanız da, bırakın onu,
tavşandan şapka bile çıkarsanız bu kararın ihlali
anlamına gelecek, dolayısıyla bunu sakın unutmayın.
(HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Adalet Bakanlığı
şöyle bir şey söylemiş: Anayasa değişikliğiyle
dokunulmazlık kalktı, yargılama ve tutuklama hukuka uygun.
İtirazınız böyle. Büyük Daire Bu, öngörülebilir bir karar
değil. demiş. Neden? İç Tüzükte ve Anayasada dokunulmazlığın
kaldırılmasına ilişkin bütün hükümleri
sıralamış -hani, İç Tüzükte var ya, komisyon kurulacak,
ondan sonra savunmasını alacak, daha sonra Meclise gelecek, Mecliste
kendisini savunacak veya bir başkası savunacak, on beş gün
içerisinde itiraz edecek- Bütün bunlar bir tarafa bırakıldı.
demiş, Anayasa değişikliğiyle. Ve Topluca 59
milletvekilinin dokunulmazlığını
kaldırdınız. demiş. Bu, Türkiyede ilktir, örneği yoktur,
herhangi bir milletvekili açısından bu, öngörülebilir değil.
demiş. Dolayısıyla, AİHM Büyük Dairesi
dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin Anayasa
değişikliğini de Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesine esasen aykırı bulmuş. Mahkeme madde 18in
ihlali yönünden değerlendirme yaparken Her ne kadar 2014ten önce de
Sayın Selahattin Demirtaş hakkında soruşturma varsa da esas
itibarıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin 7 Haziran 2015te seçimleri
bir biçimde kaybetmesi, 2002den beri ilk kez Meclisteki çoğunluğunu
yitirmesi, çözüm sürecinin sonlandırılması ve 28 Temmuz 2015
tarihinden itibaren Cumhurbaşkanının HDP yöneticilerinin bedel
ödemesi gerektiğini söylemesinden sonra soruşturmalar
çoğalmıştır. diyor Büyük Daire. Bu süreç sonunda 20
Mayıs 2016da Anayasa değişikliği yapıldı,
HDPnin 59 milletvekilinden 54ünün dokunulmazlığı kaldırıldı.
Hükûmet burada şöyle bir itirazda bulunmuş, demiş ki:
Yalnız HDPlilerin değil, 9 Cumhuriyet Halk Partili, 5 AKPli ve 1
MHPli milletvekili de yargılandı, cezalandırıldı.
Ama her nedense bunu söylerken AKP milletvekilleri ve MHP milletvekilleri hakkında
yargılamaya ve cezalandırmaya dair tek bir belge sunamamış.
Bunun üzerine, bunun altını çizerek Büyük Daire demiş ki,
mahkeme sadece HDP ve CHP yani muhalefet milletvekillerinin bu Anayasa
değişikliğinden etkilendiklerinin altını çizmiş;
dolayısıyla, Bu Anayasa değişikliğiyle aslında
muhalefet partilerinin milletvekilleri yargılanmıştır.
demiş. Ayrıca, biliyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
İnsan Hakları Komiserinin müdahale, taraf olma talebini de kabul
etmişti, onun söylediklerinin de altını çizmiş. Şimdi
diyor ki: Çok sayıda belediye başkanı da görevden
alındı, tutuklandı. Ayrıca, pek çok yönetici, parti
yöneticisi tutuklandı, gözaltına alındı. Dolayısıyla,
bu istisnai bir durum değil, genel olarak muhalefete yönelik bir sindirme
operasyonunun parçasıdır. diyor. Ve burada çok önemli bir şey
daha söylüyor, diyor ki: Hükûmet bunu yaparak çok önemli 2 tane seçime
Sayın Selahattin Demirtaşın katılmasını
engellemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) 2
cümle söyleyeceğim Başkanım.
Diyor ki: 16 Nisan tarihli referandum ve 28 Haziran
tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimlerine
katılmasını, cepheden karşı
çıktığı için başkanlık seçimlerine
katılmasını engellemek için Selahattin Demirtaş
tutuklanmıştır. diye altını çizmiş
arkadaşlar; bunu unutmayın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "eklenmiştir ibaresinin "ilave
edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Aydın
Özer Murat
Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Mahir Polat Barış
Karadeniz Bedri
Serter
İzmir Sinop İzmir
Süleyman bülbül Ednan
Arslan
Aydın İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Bedri Serterin.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Çevre Ajansı kanununun 33üncü maddesi üzerine
söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İktidara geldiğiniz günden beri Sayın
Genel Başkanınızın geceden sabaha aldığı
kararlarla bir gecede değişen, ortadan kaybolan ve de atanan bakanlarınızla
Türkiye'yi kaosa sokmaya devam ediyorsunuz. Bir buçuk ay boyunca bütçeyi bu
yüce Mecliste değerlendirdik ve gördük ki sizin bakan olarak kabul
ettiğiniz ama bizim etmediğimiz şahıslar milletin
vekillerini yok sayacak hadsizliğe gelmişler. Unutmayın, ben 110
bin oyla buraya seçilerek geldim ve o sorumluluğu taşıyorum.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Şu anda da Türkiye
Cumhuriyetinin 83 milyon vatandaşının temsili bu kürsüden
konuşuyorum. Ne ben ne de seçilerek buraya gelmiş vekillerimiz
atanmış bir devlet memurunun bizlere had bildirmesini asla kabul
edemeyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim konumuz olan 33üncü maddeye. 2012
yılında 5216 sayılı Büyükşehir Kanununun 27nci
maddesine bir fıkra eklemiştiniz. Ne diyordu bu ek fıkra: Tüm
illerde, tüm belediyelerin elde ettikleri otopark gelirlerinin hepsi
büyükşehir belediyesine kırk beş gün içinde aktarılacak.
Hatta, ayrıca Bu gelirler bu fıkrada belirtilen amaç
dışında kullanılamaz. demişti,
hatırlatırım hepinize. Şimdi madde değişiyor;
neden, ne oldu? 11 büyükşehir belediyesi 2019 Mart sonu itibarıyla
milletin millet ittifakına verdiği helal oylarla Cumhuriyet Halk
Partisine geçti. Hâlâ şaşkınsınız değil mi
arkadaşlar, nasıl oldu da böyle oldu diye. Hiç
şaşırmayın, bu yüce Türk milleti kimin ne
yaptığını, kime, nasıl ders vereceğini
Sandığa gider ve tek hamlede sandığa gömer. (CHP
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) 15 seçimdir
sana veriyor aynı dersi.
BEDRİ SERTER (Devamla) Geldiğiniz
noktada ise kaptırdığınız belediyelerin
musluklarını, vanalarını nasıl keseriz diye didinip
duruyorsunuz. Unutmayın, bu kaynaklardan gelen tüm değerleri
Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri halkla paylaşıyor, birkaç çapulcuyla
değil. (CHP sıralarından alkışlar) Halk da bunun çok
iyi farkında. Öyle bir hâle geldiniz ki hani bir zamanlar Denizli horozu
gibi öttüğünüz büyükşehirlerde şimdi kaçak mülteciler gibisiniz.
(CHP sıralarından alkışlar) Her şeye rağmen tüm
belediye başkanlarımız o kadar güzel çalışıyorlar
ki hem yurt içinde halkın teveccühüyle karşı
karşıyalar hem de yurt dışında uluslararası
alanda Türkiyenin kredisini artırmış durumdalar. Sizin
kaybettiğiniz güveni yeniden kazanıyorlar.
Anlayacağınız lisanda karnelerimizin hepsi pekiyi. Şimdi
sizin için sıra halka hizmeti engellemeye geldi.
Halkıma Hükûmeti şikâyet ediyorum. Sevgili
öğrencilerimiz, sizlere belediyelerimizin verdiği bursları
kesmek istiyorlar, şikâyet ediyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Anayasaya aykırı
diyen
El insaf ya! Vallahi senin hiçbir şeyden haberin yok.
SALİH CORA (Trabzon) Anayasa Mahkemesine
bursların iptalinden ötürü giden kimdi?
BEDRİ SERTER (Devamla) Sevgili
çocuklarımız ve onların kıymetli anneleri,
belediyelerimizin karşılıksız olarak
çocuklarımıza ve sizlere getireceği bir kutu sütü kesiyorlar;
şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Haberin yok
senin, haberin yok.
SALİH CORA (Trabzon) Anayasa Mahkemesine kim
başvurdu?
BEDRİ SERTER (Devamla)
Sevgili 0-4
yaş arası çocukları olan kıymetli annelerimiz,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi sizleri ücretsiz
taşıyacaktı bunları engellemeye
çalışıyorlar; şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Ce-Ha-Pe
engelledi Ce-Ha-Pe.
BEDRİ SERTER (Devamla) Pandemi döneminde
belediyelerin halkımıza destek için açtığı yardım
hesaplarına el koydular. O paraları size
ulaştırmamızı engelliyorlar; şikâyet ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Eskişehirde yıllardır hizmet veren
aşevini kapattılar, halkımıza bir sıcak çorbayı
bile çok görüyorlar; şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) Helal
olsun!
BEDRİ SERTER (Devamla) Esnaf kardeşim,
belediyelerimizin mülkünde olan mülklerden kira almıyoruz. Hükûmetin
Vakıflar Müdürlüğü hem kira alıyor hem icra gönderiyor hem
kirayı artırıyor; şikâyet ediyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hükûmetin
engellediği bütün bu hizmetlerimizi ne pahasına olursa olsun
halkımızla buluşturacağız.
Velhasıl on sekiz yıl sonra
kaybettiğiniz tüm büyükşehir belediyelerinin
çalışmalarına nasıl engel olurum diye Hükûmet olaraktan
çocuklar gibi mızıkçılık yapıyorsunuz. Oyunun birinci
dakikasında da 90+4te de, 8de de bu oyunu nasıl bozarım diye
elinizden geleni yapmaya çalışıyorsunuz ama nafile. Hani, halk
tabiriyle derler ya Hayvan çok terli. yani bizi de halkımızı
da artık kandıramazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ SERTER (Devamla) Büyük Atatürkün bize
teslim ettiği cumhuriyetimizin değerlerini hakça, insanca ve özgürce
paylaşmak için iktidarımızın ayak sesleri gümbür gümbür
geliyor.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Çok
beklersiniz, çok!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Belediyelerin kira
almaması için kanunu biz yaptık.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.38
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 37nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair önergeler gelmiştir. Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan teklife konu kanunun Komisyon metninde bulunmayan ancak
teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve Komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrasının hükmüdür.
Yine, malumları olduğu üzere İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen kanun
tekliflerinde grupların hakkı saklı kalmak kaydıyla, 2ye
kadar yeni madde ihdası önergesi verebilme sınırı
uygulanmaktadır. Yeni madde ihdasına dair Divana ulaşan 2den
fazla önerge vardır. Ulaşan önergelerden biri Komisyon metninde
bulunmayan bir konuyu öngörmektedir. Dolayısıyla İç Tüzükün
hükmü nedeniyle bu önergeleri işleme almamız olanaklı
değildir. Ancak grupların uzlaşısı nedeniyle, emsal
teşkil etmemek üzere önergeleri işleme alacağım. İlk
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Yeni madde ihdasına ilişkin ilk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifine çerçeve 33üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 34-
4/5/2007 tarihli ve 5649 sayılı İstiklal Marşının
Kabul Edildiği Günü ve Mehmet Akif Ersoyu Anma Günü Hakkında Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 1- (1) 2021 yılı, İstiklal Marşı
yılıdır. 2021 yılı boyunca bütün kamu kurum ve
kuruluşları tarafından, İstiklal Marşının
anlamını ve Kurtuluş Savaşının önemini anlatmak
amacıyla halkımızın ve sivil toplum
kuruluşlarının katılımıyla İstiklal
Marşının kabulünü ve Mehmet Akif Ersoyu anma etkinlikleri
düzenlenir.
Mustafa
Şentop Cahit
Özkan Erkan Akçay
Tekirdağ Denizli Manisa
Engin
Özkoç Bayram
Özçelik Meral
Danış Beştaş
Sakarya Burdur Siirt
Muhammed
Fatih Toprak Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Adıyaman İzmir
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından ayakta alkışlar)
Kabul edilen bu önerge ve bundan sonra kabul
edilecek diğer önergelerde herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek için önerge
işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde
numaraları üzerinden devam edileceğini, kanun yazımı
esnasında madde numaralarının teselsül ettirileceğini bildirmek
isterim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kanunun ülkemize, milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Yalnız bir
husus var
BAŞKAN İsteyen Grup Başkan
Vekillerimize yerlerinden birer dakika sırayla söz verebilirim.
Açayım mikrofonunuzu, kayıtlara geçsin.
Birer dakika, buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2021 yılı İstiklal
Marşımızın kabulünün yüzüncü yılına tekabül
ediyor. Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız
Sayın Mustafa Şentopa böyle bir önergeye öncülük
yaptığı için, imzalayıp bu teklifi verdiği için
teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Fevkalade önemli bir kanundur ve bütün yurtta İstiklal
Marşımızın manasına yaraşır bir şekilde
kutlamak için bütün millet olarak gereken gayreti ve etkinlikleri
göstereceğiz.
Tutanaklara girmesi bakımından söylüyorum:
Şimdi, hep birlikte oyladık, bu teklifin altında HDP Grubunun da
imzası var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Kayıtlara girsin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Fakat görüyorum ki
-kayıtlara girmesi bakımından- HDP milletvekilleri kabul oyu
için ellerini kaldırıp oy vermemişlerdir. Bu da tutanaklara
geçsin.
BAŞKAN Evet, ben bütün siyasi parti
gruplarına teşekkür ediyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifine 33üncü maddesinden sonra gelmek üzere
maddenin eklemesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 35
18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun geçici 5 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan 31/12/2020 ibareleri
31/12/2024 şeklinde değiştirilmiştir.
Cahit
Özkan Erkan
Akçay Muhammed Fatih
Toprak
Denizli
Manisa
Adıyaman
Fehmi
Alpay Özalan Ramazan
Can Dursun Müsavat
Dervişoğlu
İzmir Kırıkkale İzmir
Meral
Danış Beştaş Salih
Cora Engin Özkoç
Siirt Trabzon Sakarya
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor musunuz?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifine 33üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 36 18/5/2004 tarihli ve 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 20 - 7256
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin altıncı
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki alacaklar
bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
31/12/2021 tarihine kadar;
a) Derdest olan icra ve iflas takipleri durur, taraf
ve takip işlemleri yapılmaz,
b) İhtiyati haciz kararları icra ve infaz
edilmez,
c) Yeni icra ve iflas takipleri yapılmaz,
d) Zamanaşımı süreleri ile takip
hukukuna ilişkin süreler durur. Bu süreler durma süresinin sona
erdiği günden itibaren işlemeye başlar.
Durma süresinin başladığı tarih
itibariyle, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler,
durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere
otuz gün uzamış sayılır.
Cahit
Özkan Erkan
Akçay Muhammed Fatih
Toprak
Denizli Manisa Adıyaman
Meral
Danış Beştaş Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Siirt İzmir
Fehmi
Alpay Özalan Salih
Cora Engin Özkoç
İzmir Trabzon Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Faiz işlemez. diye ekleyelim, yanlış
çıkar, yazık günah o zaman. Faiz de işlemez. diyelim bari, hiç
olmazsa.
BAŞKAN Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifine 33üncü maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 37 16/4/2020 tarihli ve 7244
sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1
inci maddesinin birinci fıkrasına (i) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"j) Mülkiyeti Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ve mazbut vakıflara ait taşınmazlardan;
yapım, onarım veya restorasyon karşılığı
uzun süreli kiralananlar dışında kalanların kira dönemi
kısmen veya tamamen 2021 yılını kapsayan kira
sözleşmelerinde, bu kira dönemi için kira artışı
yapılmaz.
Cahit
Özkan Erkan
Akçay Muhammed Fatih
Toprak
Denizli Manisa Adıyaman
Meral
Danış Beştaş Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Siirt İzmir
Fehmi
Alpay Özalan Salih
Cora Engin Özkoç
İzmir Trabzon Sakarya
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Salt çoğunluğumuz vardır Sayın
Başkanım, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Geçici Madde 1 üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
Geçici 1inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın
Sinop İzmir
Ednan
Arslan İlhami
Özcan Aygun
İzmir Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
Önerge üzerinde söz Sayın İlhami Özcan
Aygunun.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna
az. diyorum ve her ortamda çıkıyoruz kürsüye, uzun süreden beri
ifade ediyoruz: Çiftçi borç içinde, borca batmış ama duyan yok.
Birçok torba kanun çıkardık, yapılandırma
çıkardık ama çiftçiye geldiği zaman maalesef ortada yokuz.
Çiftçiyi bu hâle getiren de gübre, mazot, ilaç gibi girdilerin maliyetlerindeki
fahiş artışlar; sonucunda çiftçinin borcu dağ gibi büyüdü.
Bakınız, 2018 yılında bir
kararname çıkardık. 1 Ocak 2018 ile 31 Aralık arasındaki
doğal afetten dolayı çiftçilerin zararlarından dolayı
yapılandırmaya gidildi ama gittik, 2018de yüzde 33le Tarım
Krediler yapılandırma yaptı; o zaman borç faizleri yüzde 30du ama
siz daha o zaman çiftçiyi yüksek faizle yapılandırmaya götürdünüz. O
da yetmedi, 2019 yılında yine bir yapılandırmaya geldik
yüzde 26 olan faizle ama biz nisan ayında yüzde 30la çiftçinin borcunu
yapılandırdık. Yani, borç yapılandırmalarında
devamlı yüksek faizi kullandık. Şu anda Ziraat Bankası,
çiftçi yapılandırmaya gittiği zaman yüzde 20yle
yapılandırma yapıyor; Tarım Kredi Kooperatiflerine
gidiyorsunuz, yüzde 24le yapılandırma yapıyor. Ya, el insaf!
İki ay önce, bir ay önce borç yapılandırması çıkardık
burada, gittik yüzde 3le. Çiftçiye geldiği zaman yüzde 20-24. Tefeciyiz,
tefeciyiz arkadaşlar! Gelin, efendilerin borçlarını
yapılandıralım, onların faizlerini silelim, beş
eşit taksitle borçları yapılandıralım. Ama nerede?
Nerede? Unutuyoruz. İşte, diyorum ki Anlayana sivrisinek saz,
anlamayana davul zurna az. Ve maalesef ne sizler duyuyorsunuz, ne saray
duyuyor sesimizi ama çiftçi perişan. Amasyadaki çiftçi,
Nevşehirdeki, Sakaryadaki, Düzcedeki, Erzurum Aziziyedeki çiftçiler,
hepsi perişan. Telefonlarımız susmuyor ama siz duymamaya devam
ediyorsunuz. Devam edin, çiftçiler seçimde gereken cevabı sizlere
verecekler.
Bakınız, iktidara geldiğinizde -hani
diyorsunuz ya Yeni Türkiye, Yeni Türkiye- yeni Türkiyeye geldiğinizde 2,5
milyar lira olan borç şimdi sizin yerinizde 180 milyara geldi yani
çiftçiyi perişan ettiniz, çiftçinin ayaklarına pranga vurdunuz ve
gelinen noktada çiftçi şu anda nefes alamaz ve tarlada işlem
yapacağı traktörüne, ekipmanlarına haciz yapılıyor ama
siz sessiz bir şekilde, hem küçük ortağınız hem büyük
ortak, kulaklarınızı tıkamış bekliyorsunuz.
Bakınız, Tarım Kredi
Kooperatiflerinde 2019 yılında 8,2 milyar lira kullanılan kredi
2020 yılına geldiğinde 7 milyar 7 milyona çıkmış
ve şu süreçte tam 1 milyar 700 milyon lira çiftçinin takipte olan borcu
var. Biz TÜVTÜRKün 700 milyon lira borcunu sildik, biz Cengiz
İnşaatın en son ihaledeki 9,5 milyar lira KDVsini sildik ama
onlar torpilli ama baktığınız zaman 2 milyon 45 bin ÇKSde
kayıtlı çiftçimiz, o beş tane yandaş sizin şirketinizin
yanına gelemiyorlar. Arkadaşlar, bir an evvel
yapılandırmaya gidelim.
Bakınız, Tarım Bakanı Alice
diyarından hikâyeler anlatıyor bizlere. Çiftçi perişan iken,
hacizlerle boğuşurken Tarım Bakanı başını
kuma gömmüş, paralel başka bir evrende yaşıyor gibi duruyor
ve diyor ki Ya, çiftçimiz çok güzel, yalan rüzgârı estirmeyin, sizler
çiftçimizin moralini bozmayın, iki yıldan beri çiftçimiz müthiş
bir gelir elde ediyor. Sayın Bakana ben buradan sesleniyorum: Asıl
müthiş rekor kıranlar, gelir rekoru kıranlar Rusya, Ukrayna
çitçisi ve ithalat lobisi. Gemiler limanlarda, vagonlar dolu kapılarda ama
biz diyoruz ki: Çiftçimiz çok mutlu. Kim mutlu? İthalat lobisi ve Rusya,
Ukrayna çiftçisi.
Evet, bakınız, geçtiğimiz hafta
kapıya kadar geldiler; yüce Meclisin, Gazi Meclisin kapısına
geldi çiftçiler ama sizler ne yaptınız? Polisle onları
uzaklaştırdınız.
Geldiğimiz noktada, geliniz, bir an evvel
çiftçimizin borçlarını yapılandıralım ve onların
nefes almasını sağlayalım. Arkadaşlar, gelin, en
kısa zamanda yakındaki bir torba kanun içerisine çiftçinin
borçlarını koyalım, faizlerini silelim ve onların da nefes
almasını sağlayalım, işte o zaman gerçek efendilerin
size
Yapmış olduğunuz o güzelliği hep beraber
yaşayalım diyorum.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Vekil, çok
seviyesiz konuştun, çok seviyesiz konuştun. Adi adam!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Adi
adam demeyin. Sözünüzü geri alın! Sözünüzü geri alın! Adi adam
diyemezsiniz bana, bana adi adam diyemezsiniz! Sözünüzü geri alın!
Sözünüzü geri alın! Adi adammış! Adi adam diyemezsin, sözünü
geri al!
Sayın Başkanım
Sayın
Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Erkan ağabey,
nedir konu?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sonra konuşuruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama, yani, doğru
değil. Böyle bir yaklaşım olur mu? Hayır, ne söyledi de
ona
ERKAN AKÇAY (Manisa) Küçük ortak diyemez.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Küçük
ortaksınız.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle şey olur mu
ya? Allah Allah! Eleştiriye tahammülünüz yok mu? Burası Meclis. (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2 üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geçici 2nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
GEÇİÇİ MADDE 2- (1) Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2025 tarihine kadar 9/8/1983 tarihli
ve 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesi uyarınca
tahsil edilen geri kazanım katılım paylarının yüzde on
beşi tahsil edildiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna, 2020
yılında bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil
edilen tutarın yüzde onu bu maddenin yürürlüğe girdiği ayı
izleyen ikinci ayın sonuna kadar Türkiye Çevre Ajansı hesabına
aktarılır. Aktarılacak tutarlar
karşılığında Bakanlık bütçesinde gerekli ödenek
öngörülür.
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Zeki Hakan
Sıdalı
Denizli Gaziantep Mersin
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Altıntaş Behiç
çelik
Eskişehir Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Zeki Hakan Sıdalının.
Sayın Sıdalı, buyurun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan
Sayın Başkanım, Sayın Grup
Başkan Vekili çok hadsiz bir şekilde ithamda bulundu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sensin hadsiz!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ben
kendisinden özür bekliyorum.
BAŞKAN Ben hiçbir şey
duymadığım için bir şey söyleme şansına sahip
değilim.
Sayın Sıdalı, buyurun lütfen.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tutanakları
isteyelim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Tutanaklarda var, tutanaklara bakın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Allah Allah, öyle
şey olur mu ya? O zaman biz de birbirimize öyle diyelim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Tutanakları isteyelim lütfen.
BAŞKAN İsterim tutanakları.
Bakın, konuşmacıyı davet ettim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Her şeyi söyleme
hakkına mı sahipsiniz?
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanunlar öyle alelacele, hesapsız
kitapsız yapılıyor ki daha Komisyondan Meclise inene kadar
açık veriyor, yeniden düzenlenmeye çalışılıyor.
Şimdi bir ajans düşünün, kendine bir bütçe
hazırlıyor; veriler elde, kullanacağı kaynakları
belirlemiş, daha doğrusu belirlediğini zannediyor, sonra bir
bakıyor yanlış hesap yapmış pardon bile demiyor
Değiştirin bu rakamları. diyor. Yüzde 15 yetmez, kaç yapsak?
diye birbirine soruyorlar, muhtemelen biri 15i, 25 yapalım. diyor. Hop,
kanun değişikliği Meclise geliyor Nasılsa stajyer ajans.
Nasılsa bu da yetmezse 35, 50, 100 yapabiliriz. diyor. Cumhuriyet
tarihinde görülmeyen, yeni türetilen ajansların bütçemize
kattığı işte tam da bu: Kontrolsüzlük,
hesapsızlık, şeffaf olmamanın ve hesap vermemenin
dayanılmaz hafifliği. Biz yıllardır, yüzlerce defa
değişen ihale kanunlarından bu kürsüde şikâyet ettik, Çevre
Ajansını görünce haksızlık etmişiz diyorum. Bu süratle
kanun değişme rekorunu ajanslar bir sene içinde egale ederler.
Komisyonda geçici madde düzenlemesi yaparak Gelir
İdaresi Başkanlığına gelir olarak kaydedilen geri
kazanım katkı paylarının 2021den önce yüzde 10unu,
2021den sonra yüzde 15ini Ajansa istiyordunuz. Genel Kurula geldiğinizde
ise 2020den alacağınız kamu transferi az olacak ki 2021
itibarıyla katkı paylarından alınacak oranın yüzde
25e çıkarılmasını istiyorsunuz. Kullanmayı
hedeflediğiniz bu kaynak kamunun kaynağı değil mi?
Değerli milletvekilleri, teklif sahipleri ne
Komisyonda ne Genel Kurulda bu rakamların boyutunu kamuoyuyla
paylaşmadı. Depozito sistemiyle vatandaştan en az 10 milyar lira
toplanacak. Depozito sistemine toplanan atıklar ne kadar iade edilmezse o
kadar yüksek meblağ Ajansa kalacak. Hâlihazırda halkın cebinden
başlangıç olarak 10 milyar lira çıkacaktı, şimdi bu
rakamı daha da yukarılara taşıyorsunuz. Yapılan
projeksiyonlarda, 2040da ambalaj atığı miktarı yüzde 150
artacak, yani halkın cebinden çıkan para katlanarak artacak.
Şimdi, kimin cebine gidecek bu paralar? Hangi seçkinlerinizi yine ve
yeniden ihya ediyorsunuz? Kurulmadan açık veren bir ajans
yapılanmasının başarılı olacağına,
kendi kendine yeteceğine, devlete, millete fayda
sağlayacağına kim inanır? Hesap vermekten
uzaklaştıkça, hesap yapma ihtiyacı da ortadan kalkıyor;
işte, Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin en büyük ve
taşınamaz sorunu tam da budur. Şeffaflıktan uzak,
denetlemeden muaf hiçbir sistem başarılı olamaz; devletin,
milletin, yoksulun ve yetimin hakkını ziyan eder. O kaynaklar için
vatandaş kıt bütçesinden, çoluğunun çocuğunun
rızkından kese kese, boş cüzdanından eli titreye titreye
harcama yapıyor Ajans da 15 yetmedi 25 ver. diyor.
Türkiye Çevre Ajansı bir tür kamu-özel iş
birliği modelidir. Köprüden, hastaneden farklı olarak bu modelde
Türkiye Çevre Ajansı gelir garantili çöplerden bir iş modeli
yaratıyor, bu modelin eşi benzeri dünyada yok, bu da övünülecek bir
şey değil. Tıpkı vatandaştan geçilemeyen köprülerden,
gidilmeyen şehir hastanelerinden alınan paralar şimdi de
toplanması ve ayrıştırılması meçhul olan ambalaj atıklarından
depozito parası olarak alınacak. Ajans parayı alacak, peki,
atık ne olacak? Toplanırsa ne âlâ, toplanmazsa yine çöp
dağlarına malzeme olacak. Bu mudur atık yönetimi vizyonunuz, bu
mudur çevre vizyonunuz? Yanlış hesap Bağdattan döner. derler.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de
yanlıştır, bu Ajans yapılanması da
yanlıştır. Diyoruz ki: Bağdata gittiniz, acele dönün de bu
sistemi hep beraber değiştirelim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
(1) 1/1/2021 tarihinden 31/12/2025 tarihine kadar
9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun ek 11 inci maddesi
uyarınca tahsil edilen geri kazanım katılım
paylarının yüzde yirmi beşi tahsil edildiği ayı
izleyen ayın sonuna kadar Türkiye Çevre Ajansı hesabına
aktarılır. Aktarılacak tutarlar
karşılığında Bakanlık bütçesinde gerekli ödenek
öngörülür.
Cahit
Özkan Erkan
Akçay Muhammed Fatih
Toprak Denizli Manisa Adıyaman İsmail
Tamer Fehmi Alpay
Özalan Salih Cora Kayseri İzmir Trabzon
Salih
Cora
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Konuşma talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 1/1/2021 tarihinden 31/12/2025 tarihine
kadar 2872 sayılı Kanunun ek 11inci maddesince tahsil edilen geri
kazanım katılım paylarının yüzde 25inin Türkiye Çevre
Ajansına aktarılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 232 sıra sayılı Türkiye Çevre Ajansının
Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geçici 2nci maddesinde yer alan paylarının
ibaresinin oranlarının şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan
Arslan Mehmet
Güzelmansur
İzmir Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Güzelmansurun.
Sayın Güzelmansur, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Türkiye Çevre
Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geçici 2nci
maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurula ve yeşile, ağaca,
doğaya, yaban hayatına saygı duyan, korunması için mücadele
veren tüm çevre dostlarına saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, geçici 2nci madde
kamuoyunda poşet kanunu olarak bilinen kanunla tahsil edilmeye
başlanan geri kazanım katılım paylarının 1 Ocaktan
kanunun yürürlük tarihine kadar yüzde 10unun, yürürlük tarihinden 2025 sonuna
kadar da yüzde 15inin Çevre Ajansına aktarılmasını
amaçlıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz ve tüm dünya yüzyılın kâbusu olarak
adlandırılan bir coranavirüs salgınıyla mücadele ediyor.
Bugün bu salgının çıkış nedenine ilişkin
farklı bilimsel makaleler yayınlanıyor ancak hepsinin bir ortak
paydası var. Bu ortak payda şudur: Coronavirüs çevresel kaynaklı
ve insanoğlunun doğaya müdahalesinin bir sonucu. İnsanoğlunun
uzunca süre mücadele verdiği Ebola salgınının nedeni de
aynıydı. İnsanların yaban hayatın merkezine otoyol
açmak için ağaçlarını katletmesi ve şempanzelerin
yaşam alanını yok etmesi, şempanzelerin de yer
değiştirmeleri sonucu yarasalarla daha yakın temas etmeleriydi
Ebolanın sebebi. Dolayısıyla çevre saygısının
yok olmasıyla, insanoğlunun kendi dışındaki
canlılara yaşam alanı tanımamasıyla, doğa
talanının artmasıyla böyle salgınlar daha da çok
karşımıza çıkacak; evlerimize hapsolacağız,
sevdiklerimizden uzak kalacağız, özgürlüklerimiz
kısıtlanacak, ekonomilerimiz alt üst olacak.
Kurmak istediğiniz Çevre Ajansının
yöneticilerini iktidarın belirlemesi, iktidarın da Çevre mi, rant
mı? ikileminde tercihini bugüne kadar hep ranttan yana kullanması da
Ajansın işlevselliğini sorgulamamıza neden oluyor.
Örneğin ülkemizin en önemli sulak alanlarından biri olan Amik Gölü
1975 yılında kurutuldu. Neredeyse yarım asırdır
telafisi mümkün olmayan ekolojik, sosyolojik, biyolojik ve ekonomik zararlara
yol açıyor. Kurutulan Amik Gölünün her yıl ağaçlarla yeniden
canlanmasını, yarattığı taşkın felaketlerini
Türkiye Çevre Ajansı gündemine alacak mı? Amik Gölü sulak
alanının geri dönüştürülmesi için siyasetten
bağımsız bir çalışma yapacak mı? İşte
bunu yaptığınızda biz de var olan şüphelerimizden
kurtulmaya başlarız. Örneğin, Hatayda yaban hayatı
geliştirme sahalarında faaliyetlerine ısrarla devam eden
taş ocaklarının faaliyetlerinin sonlandırılmasına
dâhil olabilecek mi? İşte bunları yapacak mı? Bundan
dolayı Türkiye Çevre Ajansıyla ilgili şüphelerimiz vardır.
Örneğin, Türkiye Çevre Ajansı Hatayda ve diğer illerimizde av
turizmi adı altında nesli tükenmekte olan yaban
hayvanlarının para için öldürülmesi ihalelerine karşı
çıkabilecek mi? İşte, bunu yapacağını hiç tahmin
etmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz önce coronavirüs
salgınından bahsettim. Bu salgın felaketini en yüksek riskle
yaşayan illerden biri maalesef Hatay. Hataydaki vahameti ısrarla
anlatmamız sonucu alınan birtakım tedbirlerle vaka
sayısında az da olsa bir düşüş yaşandı ama hâlâ
Hatayda yatak doluluğu yüzde 90, yoğun bakım doluluğu
yüzde 95 olarak yüksek bir oranda seyretmeye devam ediyor; ağır hasta
yükümüz fazla. Coronavirüsten en fazla can kayıplarının
yaşandığı illerden biri -üzülerek belirtmeliyim ki- Hatay.
1 Kasım ile 22 Aralık arasında yani elli iki günde 1.260
canımızı coronadan yitirdik. Hatayda ambulans sesleri susmuyor;
definlere, cenazelere ve mezarlıklara araç yetişmiyor ancak
Hataydaki bu durumu şiddetli bir kanamaya benzetirsek alınan tedbirler
de yara bandı yapıştırmaktan öteye gitmiyor. Daha etkili,
daha somut tedbirlere ihtiyacımız var.
Daha önce de söyledim, Hatayda 150 bin nüfusu olan
Defnede bir hastanemiz bile yok. Yetkililere, sesimi duyup gereğini
yapana kadar söylemeye devam edeceğim. Hatayda daha fazla can kaybı
yaşamak istemiyoruz. Dolayısıyla, Hatayda hiçbir kesimi
ekonomik olarak mağdur etmeyecek şekilde iki haftalık bir
karantina istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ya, sataşma var
Başkanım
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Tüm
vatandaşlarımıza sağlıklı; çevreye, doğaya,
yaban hayata saygı dolu günler diliyor, Genel Kurulu bir kez daha
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
V.-AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, TBMMde
eleştiri hakkını kullanmak kadar usule uygun bir şey
olmadığına, örnek olması gereken kişilerin, özellikle
Grup Başkan Vekillerinin söyledikleri sözlere dikkat etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; biz hiç kimseye hakaret
etmeden eleştiri hakkımızı kullanıyoruz. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde eleştiri hakkını kullanmak kadar usule uygun
başka bir şey olamaz. Örnek olması gereken kişilerin,
özellikle Gurup Başkan Vekillerinin söyledikleri sözlere dikkat etmesi
gerekir.
Cumhur İttifakının büyük
ortağı AKPdir, küçük ortağı da MHPdir.
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Siz kimin
ortağısınız?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunda
kırılacak, üzülecek, bilmem ne yapacak herhangi bir şey yoktur.
Bir ittifak söz konusuysa ittifakın sayısına göre, gücüne göre
bir tabir kullanılmıştır. Ama Sayın Gurup Başkan
Vekilinin kullandığı söz doğru değildir, tekrar
etmiyorum ama o sözü tamamen kendisine iade ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Biraz evvel kürsüde
konuşan kişi, grubumuza dönerek o sözü sarf etmiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kişi
değil, milletvekili o!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Milletvekili o. Öyle
kişi falan filan yok!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şuna bak ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen
aşağılayınca oluyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin
lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hem saygıdan hem
düşünce özgürlüğünden bahsediyor
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İstediğin
kadar bağır, bağırınca haklı
çıkmıyorsun!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kişi demek hakaret mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yaptığın
şey doğru değil! Biz sana saygı gösteriyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Nasıl saygı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen de saygı
göster o zaman!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Saygı değil bu!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle şey olmaz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu, saygı değildir!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle şey olmaz!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca, benim sarf
ettiğim söz şahsına yöneliktir, konuşmacı grubumuza
yönelik bu sözleri sarf etmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hiç alakası yok!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Alakası yok!
Onun için, bize seviyesiz bir üslupla
yaklaşanlara daha ağır karşılık vereceğimi
tekrar ifade ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aynısını
iade ediyorum, aynısını iade ediyorum, bin mislini iade ediyorum!
(CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben de bin katıyla, bin
misliyle iade ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İçine siniyorsa
sinebildiği kadar devam et! Daha fazlasını da söyleyeceğim.
Küçük ortaksınız tabii!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Seviyesizsin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) Sen kimin
ortağısın!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne diyeceğim size,
ne diyeceğim?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Ne
olduğunuzu biliyoruz!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İstediğiniz
kadar konuşun. Ne diyeceğim?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Sayın Grup
Başkan Vekilleri, bakın, gecenin bu vaktinde
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Siz tamamlayın sözlerinizi,
konuşamadınız, tamam, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya, siz kimin
ortağısınız Allah aşkına? Siz
ortaklığınızı bile açıklayamıyorsunuz,
birbirinizden utanıp sıkılıyorsunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Ne ilgisi var ya!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Biz Cumhur
İttifakıyız. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Cumhur İttifakının bir
parçasıyız; açık, şeffaf; saklı, gizli hiç işimiz
olmadan. Siz, gizli ajandalarla, gizli kapılarda Anayasa görüşmeleri
yapıyorsunuz; inkâr ediyorsunuz, yalan söylüyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hiçbir şey
yapmıyoruz, her şeyi açık yapıyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Osman Öcalan TRTye
çıktığında tek kelime edemediniz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan,
bakın, şubat ayında HDP Eş Başkanı Pervin Buldan
İttifakımızı açık ve şeffaf yapalım. diye
çağrıda bulundu CHPye. Sekiz ay geçti, hâlâ CHPden haber yok. Niye?
Böyle bir ittifak işte, onun için zillet ittifakı diyoruz. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cumhuriyet Halk Partisi
söylediği sözlerin arkasında dimdik duran bir siyasi partidir. (CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyet
Halk Partisi kimseye boyun eğmez, kimseye de hesap vermez. Cumhuriyet Halk
Partisi, bir siyasi partinin genel başkanına Senden Cumhurbaşkanı
olmaz. dedikten sonra gidip de onunla beraber ittifak kurmaz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından gürültüler)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Geç
onları, geç!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cumhuriyet Halk Partisi
sonuna kadar sözünün arkasında durur. Anayasayı
değiştireceksek elbette ki kiminle oturacağımıza,
kiminle konuşacağımıza biz karar veriyoruz. Bir daha
söylüyorum: Küçük ortakların büyük ortaklara söyleyecek sözü varsa onlara
söylesinler, bize değil! (CHP sıralarından alkışlar,
MHP sıralarından gürültüler)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Geç
onları, geç!
BAŞKAN Sayın Beştaş
Süreler birer dakika biliyorsunuz
Sayın Beştaş, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle yok! Herkes de
haddini bilecek!
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Sen haddini bil,
sen!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle ahkam kesmek,
kabadayılık yapmak, burada, Mecliste sökmez, onun alanı
dışarıda! Böyle bir şey yok! (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Hadi
oradan be!
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Gel
dışarı, gel!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hadi lan! Yürü git!
Dışarıyaymış! Sen kimsin? Konuşma! (MHP
sıralarından gürültüler)
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Gel
dışarı, gel!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Dışarıya
çağırıyorsun! Dışarıda görüşürüz! Ne
yapacaksınız?
BAŞKAN Sayın Beştaş
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne zaman
saygısızlık yaptık, ne zaman yaptık? Adam gibi
konuşuyoruz. (CHP ve MHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
milletvekillerinin görüşme yeri dışarısı
değildir, Genel Kuruldur. Müsaade edin lütfen.
Evet, Sayın Beştaş yeniden
açıyorum mikrofonunuzu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gelmiş,
Dışarı gel!miş. Kabadayı bozuntusu! (MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin.
Sayın Beştaş, sürenizi yeniden
açıyorum, buyurun.
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, böyle bir tartışmada olmak istemiyorum.
Sadece tek cümle söyleyeceğim: Kimse bizim üzerimizden başka
birilerini suçlamasın -partileri kastediyorum- tamam mı? Biz 31
Martta da 24 Haziranda da aldığımız kararı bütün Türkiyeye
duyurduk, bunu defalarca da söyledik. Bizim üzerimizden, yok gizli anayasa
çalışması, yok ittifak çalışması
tartışmaları gerçekten artık mide bulandırmaya
başladı. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İfadeleri hep
aynı kullanıyor ya, ifadeleri hep aynı kullanıyor küçük,
büyük diyerek. Engin Bey, çok ayıp bir şey bu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun yarını
da var.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
biz, MHPnin, MHP liderinin Cumhurbaşkanına neler söylediğini
tekrar etmeyeceğiz, sonra da nasıl ortaklık
yaptıklarını tekrar etmeyeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yürekle olur, yürekle;
sayılarla olmaz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yürekle
konuşuyoruz, biz de yürekle konuşuyoruz.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
kifayetimüzakere
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, kifayetimüzakere
Bu
işin sonu yok. Anlaşabileceğiniz bir nokta yoktur burada.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Siz öyle diyerek İYİ
PARTİyi mi eziyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun yarını
da var, konuşuruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O anlama gelir sizin
dediğiniz, İYİ PARTİyi eziyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hiçbir şey
etmiyoruz, bak oradalar, koç gibi
Eşit şartlarda konuşuyoruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Eziyorsunuz ama, o
mantıkla bu çıkar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen bizi dolduruşa
getiremezsin, senin aklın ermez! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Çilez
Arkadaşlar, oturun lütfen
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN 34üncü madde üzerinde 1 adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
34üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 34 (1) Bu kanun hükümleri
yayınlandığı tarihte yürürlüğe girer.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Levent
Gök Ednan
Arslan
Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Levent Gökün.
Sayın Gök, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
34üncü maddesi üzerinde söz aldım.
Şuna her zaman inanırım ki bu yüce
Meclis çatısı altında her zaman birbirimizin yüzüne bakacak
şekilde konuşmak ve davranmak durumundayız.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
MHPyle 2011 yılında oturduk, Anayasa çalıştık ya, 66
madde kabul ettik, masada değil miydiniz? Ne oluyor yani!
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
bakın, hatip kürsüde, lütfen
LEVENT GÖK (Devamla)
çevre kirliliğini
önlemenin, yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine,
geliştirilmesine katkı sağlanmasının
amaçlandığı belirtiliyor. Bir Ankara Milletvekili olarak içimi
acıtan bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum, biraz da sükûnet
olursa ilgilerinize ve dikkatinize sunmak istiyorum, önemli bir konu. Çevreyi
konuşuyoruz, Çevre Ajansı kuruluyor
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz
sessiz lütfen
LEVENT GÖK (Devamla)
bir yandan da Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı Ankarada Saraçoğlu Mahallesiyle
ilgili bir restorasyon çalışması yapıyor. Saraçoğlu
Mahallesi 1946 yılında tamamlanan bir mahalle; o zaman
memurların konut ihtiyacı için yapılan ve memur mesken
yasası uyarınca Alman Mimar Paul Bonatzın
yaptığı bir konut alanı. Alman Mimar Paul Bonatz ünlü bir
mimar, cumhuriyetimizin o yıllarında çok önemli binaları
Ankaramıza kazandırmış bir mimar. Neler var? Türkiye
Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğünü yapan mimar, eski Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünü yapan mimar, Anıtkabirin
tasarlanmasında ve yapılmasında jürinin başkanı yani
önemli bir mimar. Paul Bonatz 1956 yılında vefat ediyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı 21 Ekimde
projeyi tanıtırken yaptığı konuşmada
Saraçoğlu Mahallesindeki taşınmazlara restorasyon
çalışması yapıldığını ifade etti. Ben
de Plan ve Bütçe Komisyonunda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının tartışmalarına
katıldım ve Sayın Bakana şu soruyu yönelttim: Sayın
Bakan -bu aşağı yukarı bir buçuk ay önce olan bir
konuşma- bu Saraçoğlu Mahallesinin mimarı Paul Bonatz önemli
bir mimar ve siz bir restorasyon çalışması yapıyorsunuz; bu
mimarın mirasçılarından Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre
izin aldınız mı? O gün bana cevap verilmedi, daha sonra
Sayın Bakan yazılı bir cevap verdi ve dedi ki: Biz orada -daha
önce restorasyon çalışması yapıldığını
söyleyen Sayın Bakan-rölöve çalışması yapıyoruz ve
mimarından izin almadık.
Değerli arkadaşlarım, Fikir ve Sanat
Eserleri Kanununa göre bir eserin mimarı ölürse onun koruma hakkı
tam yetmiş yıl devam ediyor varisleri tarafından. Paul Bonatz
1956 yılında vefat ettiğinden bunun korunması,
Saraçoğlu Mahallesinin korunması 2026 yılına kadar
mirasçılarının iznine tabi ve Sayın Bakanın
verdiği cevapla burayla ilgili izin alınmadığı ortaya
çıktı ve Bakın, bu, vahim bir gelişme yani sonradan bir
tazminat davasıyla karşılaşmayalım. Niçin böyle
yaptınız? dediğimde aydınlatıcı bir cevap
alamadık ve nitekim arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde Mimar
Paul Bonatzın mirasçıları Ankara Mimarlar Odasına
vekâletname vererek buranın restorasyon çalışmalarıyla
ilgili dava sürecini başlattılar.
Niye böyle yapıyoruz değerli
arkadaşlar? Yani hukuk bir yanda duruyor; kanun bize diyor ki:
Mirasçılarından izin alın. Niçin almıyoruz değerli
arkadaşlar? Yani burayla ilgili restorasyon aslına uygun yapılırsa
biz onlara karşı çıkmıyoruz ama hukuka uygun niye
davranmıyoruz? Yani ben Ankara Milletvekili olarak -Ankaranın
toplanan vergilerinden- eğer karşımıza ileride bir tazminat
konusu çıkarsa niye mükellef olalım değerli arkadaşlar?
Niçin bunun üzerine biz gitmiyoruz? Durup dururken
Kanunu yapıyoruz ama
mimarından izin almıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde, burada, saç baş
yolduran bir hadise oldu. Buraların hepsi tescilli binalar, koruma
altındaki binalar. TRTnin bir dizisi var. Neymiş o dizi?
Teşkilat dizisi. Ya, Teşkilat dizisinin çekimleri 19 Aralık günü
bu binalarda yapıldı arkadaşlar. Ne çektiler, biliyor musunuz?
Yangın sahnesini. TRTnin bir dizisinin yangın sahnesinin çekimleri
bu koruma altındaki binalarda yapıldı, çekim bitti,
yaktıkları yeri söndürmeyi unuttukları için bina gerçekten
yandı değerli arkadaşlarım. Şu kara mizaha bakın.
Korumaya çalıştığımız binaları kendi
elimizle yakıyoruz. Kimden izin aldınız çekim yaparken, kim izin
verdi? Anıtlar Kurulundan izin aldınız mı, Koruma
Kurulundan izin aldınız mı? Tam saç baş yolduran bir
hadise.
Değerli arkadaşlarım, işimizi
doğru yapalım. Hepimiz ciddi olmak durumundayız, devlet
yönetiyoruz, tarihimizi korumak durumundayız. Ben Ankara Milletvekili
olarak Saraçoğlundaki olayları yakından izliyorum, bundan
sonraki gelişmeleri de sizlerle paylaşacağım.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra
sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
35inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Madde 35- (1) Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanlığınca yürütülür.
Vecdi
Gündoğdu Aydın
Özer Murat Bakan
Kırklareli Antalya İzmir
Süleyman
Bülbül Barış
Karadeniz Mahir
Polat
Aydın Sinop İzmir
Ednan
Arslan
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Bakanın.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; gece saat iki buçuk, hepimiz buradayız.
Meclis Başkanımız da, mükerrer defalar söyledi, dün dedi ki: 5
arkadaşımız Covid oldu bu Mecliste. Neden saat iki buçuğa
kadar buradayız; herkes soruyor. Özellikle, biz üst üste yoklama
istediğimizde AK PARTİli arkadaşlar geliyorlar, bize diyorlar
ki: Niye uzatıyorsunuz bu kanunu? Komisyondaki
arkadaşımız diyor ki: Komisyonda gayet uyumlu çalışma
yaptık, niye kanunu uzatıyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, burada bu kanunun iki
buçuğa kadar uzamasının sebebi Cumhuriyet Halk Partisi
değil, bu kanunun az önce görüştüğümüz geçici 2nci maddesi. Bu
kanunu Komisyonda -İç Tüzüke aykırı olarak- hızlı bir
şekilde görüştük. Gruplara gönderildikten sonra iki gün beklemesi
gerekirken bir günde görüştük. Hızlı bir şekilde
Komisyondan geçti. Bizim şerhimizi -sağ olsun- Muhammet Balta bir gün
uzattı Bir gün de fazladan şey yapın
dedi. Kırk gün
bekledi, bütçeden önce geldi, dedik ki: Arkadaşlar, ne acelesi var.
Ülkenin, en önemli konusu bütçe değil mi? Bütçe bitsin ondan sonra
görüşelim. Yok yok, bu çok acele, gelsin. Bitmedi, ara verildi -bu
kadar önemli kanun- şimdi tekrar görüşüyoruz. İki buçuğa
kadar görüşmemizin sebebi, bu kanunun geçici 2nci maddesi. Ne diyor
geçici 2nci madde? GEKAPtan toplanan paranın, 2020 yılı
içinde, yüzde 15i, bu yıl içinde kurulduğunda, Çevre Ajansına
aktarılır. diyor. Yani tamamen duygusal sebeple buradayız,
bizden dolayı değil.
Şimdi, ne istiyoruz biz burada Cumhuriyet Halk
Partisi olarak? Devletin malını korumaya çalışıyoruz,
devletin hukukunu korumaya çalışıyoruz, diyoruz ki:
Arkadaşlar, bir devlet kurumu oluşturuyorsunuz, bir kamu tüzel
kişisi oluşturuyorsunuz -Komisyonda da söyledik- ya, Kamu İhale
Kanunundan niye muaf tutuyorsunuz bunu? Bunu söylüyoruz, diyoruz ki: Bir
yapı oluşturuyorsunuz yine; oluşturduğunuz yapı, hep
bu bizim eleştirdiğimiz
Hani PPP diyor Sayın
Cumhurbaşkanı da, hatta, 5inci defadır yapılan PPP
Haftası diye bir şey var. Nedir bu? Public-Private Partnerships yani
kamu-özel iş birliği. Bizim hep eleştirdiğimiz, otoyollarda
ülkenin kaynaklarını tüketen, havaalanlarında
kaynaklarını tüketen, şehir hastanelerinde
kaynaklarını tüketen işi getiriyorsunuz, çevrede yine o
şekilde yapıyorsunuz ve bunu hazırlayan, bu
çalışmayı ilk yapan, bu raporu hazırlayan kurum, Doğal
Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Bakanlığa gidiyor, diyor ki: Bu
depozito sistemiyle, atık yönetim sistemiyle ilgili bir çalışma
yapmak istiyoruz. Boston Consulting Groupla bir çalışma
yapıyor ve bu çalışmayı Bakanlığa sunuyor.
Bakanlık bu çalışmayı yozlaştırıyor
arkadaşlar, sistemi değiştiriyor. Dünyadaki olumlu örnekler var,
20nin üzerinde ülkede depozito sistemi var, yüzde 90ın üzerinde
dönüş sağlıyor ve bu sistem, kâr amacı gütmeyen bir
kuruluşla yapılıyor dünyada, Almanyada böyle yapılıyor,
Finlandiyada böyle yapılıyor, bunu yapan başarılı
ülkelerde. Ama biz ne yapıyoruz? Bunu o, yine, bizim size hep
söylediğimiz 5 tane firmaya ya da 6ncısına -neyse- bunu ihale
edelim diye Kamu İhale Yasasından muaf bir kurum oluşturuyoruz,
bir yönetim kurulu oluşturuyoruz. Yönetim kuruluna girmek için sizin
arkadaşlarınızın nasıl
yarıştığını anlatamam size, biz duyuyoruz
bunları; herkes Yönetim kuruluna nasıl gireceğiz? diyor burada
gelecek şeyle ilgili.
Kamu kurumu kuruyoruz, arkadaşlar, kamu
kurumuna Devlet Memurları Kanununa tabi personel almıyoruz. Ne
alıyoruz biliyor musunuz? İş Kanununa tabi personel
alıyoruz. Niye? Şimdi, buradan siz AK PARTİ Grubu olarak
-Milliyetçi Hareket Partisi Grubu da destekliyor- ne anlarsınız? Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak şöyle bakıyoruz, bir: Burada bir rant
yaratılıyor çünkü bu depozitoda 10 milyar ile 20 milyar lira
arasında bir rant var, oluşacak bedel var, bu rantı kamu-özel
iş birliği ile bir operatör firma aracılığıyla o
sistemi birisi yönetecek. İki: İstihdam. Her gün biz bir haber
duyuyoruz; bir AK PARTİli vekilin eşi, dostu, yakını,
yeğeni bir makam, mevki onun, bir yönetim kurulunda, yani liyakat tamamen
ortadan kalkmış. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yani bir kurum oluşturuyorsunuz, temel olarak -çok itirazımız
var- oluşturduğunuz kurum Kamu İhale Kanunundan muaf, kamu-özel
iş birliği denilen bir sistemle, olmaması gereken
Şuraya
bir arkadaş gelip de demedi ki bize AK PARTİ Grubundan Ya,
arkadaşlar, bu kanunda uzlaşacağımız bir şey var mı?
Beraber uzlaşalım. Biz, Komisyonda birçok konuda uzlaştık
Komisyondaki arkadaşlarla. Eğer bir uzlaşma olsaydı bunu
bir Kamu İhale Kanunu kapsamına...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
MURAT BAKAN (Devamla) Aleyhte konuşmamda
devam edeyim arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın Özkan, buyurun.
V.-AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 2017
yılında yürürlüğe giren Sıfır Atık Projesiyle
yaklaşık 60 bin kamu kurum ve kuruluşunda sıfır
atık sistemini hayata geçirdiklerine, Çevreyi yaşat ki insan
yaşasın. anlayışını Türkiye Çevre Ajansı
Kanunuyla daha ileriye taşıyacaklarına, yasanın
gerçeklemesine destek sağlayan bütün siyasi parti gruplarına ve
milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 2017den beri
yürürlüğe girmiş olan Sıfır Atık Projesiyle
yaklaşık 60 bin kamu kurum ve kuruluşunda sıfır
atık sistemini hayata geçirdik. 20 milyon ton atık dönüşüme
uğradı, dönüşüme kazandırdık. 343 milyon ton su
tasarrufu sağlandı, 2 milyar ton sera gazı
salınımı engellendi. Plastik poşet
kullanımını yüzde 80 oranında azalttık. 190 bin ton
plastik atık oluşumu engellendi.
Özetle Çevreyi yaşat ki insan
yaşasın. anlayışıyla bugüne kadar
gerçekleştirmiş olduğumuz bu çevre
anlayışını bugün kabul edeceğimiz Türkiye Çevre
Ajansı Kanunuyla beraber çok daha ileriye
taşıyacağız.
Bu vesileyle bugün eleştirileri, destekleriyle
yasanın gerçekleşmesine destek sağlayan bütün siyasi parti
gruplarına, milletvekillerimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.-KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.-Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı 232) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, İç
Tüzük 86ya göre 2 milletvekilimize lehte ve aleyhte olmak üzere söz
vereceğim.
İlk söz, lehte olmak üzere Sayın
Çiğdem Karaaslanın.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÇİĞDEM KARAASLAN (Samsun) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre
Ajansının kurulmasıyla ilgili teklif üzerine lehte söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Öncelikle, tabii, gecenin bu saatinde
görüşmeler devam ederken aslında yapıcı eleştirilere
daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum ama gecenin
saatinden ya da zamandan bağımsız olarak da yüce Meclisin
çatısı altında bütün siyasi partilerin birbirlerine küçük, büyük
sıfatlarıyla değil, isimleriyle hitap etmesi gerektiğinin
her zaman altını çizmek ve grubumuz adına bunu çok
yanlış bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Evet, çevre konusu, son yıllarda etkileri
derinden hissedilmeye başlanan iklim değişikliğiyle
birlikte yalnızca ülkemizin değil, dünyanın da en önemli gündem
maddeleri arasında yer almaktadır. Sadece son bir yılda dünyaya
baktığımızda, orman yangınlarından şiddetli
kuraklığa, sel ve taşkınlardan salgın
hastalıklara kadar elimizde ağır bir bilanço var.
Küresel sorunların küresel çözümlere ihtiyaç
duyduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye olarak her ne kadar dünyayı
en az kirleten ülkeler arasında yer alsak da ülkemizi ve dünyayı
ilgilendiren hiçbir meseleye duyarsız kalmadığımız
gibi sonucu insana, doğaya, tabiata, gelecek nesillere fayda
sağlayacak olan her türlü mücadelede elimizi taşın altına
koymaktan asla çekinmiyoruz. Çok değil daha 90lı yıllarda
çöpün, çamurun, çukurun, kirlilikten nefes alınamayan şehirlerin,
kokudan yanına yaklaşılamayan nehirlerin, denizlerin olduğu
bir Türkiyeyle karşı karşıyaydık. Bugün ise
yenilenebilir enerji, sıfır atık, mavi bayraklı plajlar,
çevre dostu ulaşım, havası, suyu, toprağı daha temiz
sürdürülebilir şehirler hedeflerimize dair projelerimize güç katması
amacıyla Türkiye Çevre Ajansını kuruyoruz.
Tabiata nimet, ibret ve emanet nazarından
bakmayı bir görev olarak insanlığın omuzlarına
yükleyen inancımız, bizden yok sayan değil saygı duyan bir
yaklaşım sergilemeyi bekleyen medeniyetimizle, ihtiyacımız
olan bilinç ve farkındalığı uzaklarda aramaya gerek
olmadığını düşünüyorum. Kendimize dönüp
baktığımızda, bugün Batı terminolojisiyle hayata
geçirmeye çalıştığımız ya da yeni olduğunu
düşündüğümüz kavramların her biri bizim inanç, kültür ve
medeniyet kodlarımızda zaten mevcuttur.
AK PARTİ olarak, çevreye emanet şuuruyla
yaklaşıyoruz ve tüm canlıların temiz ve
sağlıklı bir ortamda yaşama hakkını savunuyoruz.
Ormanlarımızı yakan hainlere tek kelime etmeyen, teslim
ettiğimiz atık su arıtma tesislerini dahi çalıştırmayı
beceremeyen, Haliçi eski günlerine mahkûm edenler; kısacası, çevreye
dair hiçbir hayırlı işin altında imzası olmayanlardan
nasıl çevreci olunacağını öğrenecek değiliz. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Vizyon çizen,
strateji belirleyen; havası, suyu, toprağı daha temiz
şehirler için çıtayı sürekli yükselten AK PARTİ olarak daha
iyisini yapma iradesini ve yeni hedeflerimizi milletimizle birlikte koyuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kaynaklar hızla tükeniyor. İşte, böyle bir
dünyada atıklarımız çöp olamayacak kadar değerlidir. Tam da
bu noktada Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından
Sıfır Atık ve Sıfır Atık Mavi Projeleri güçlü
Türkiyenin aynı zamanda sürdürülebilir kaynaklarla ve temiz çevre
projeleriyle devamlılığını sağlayacaktır.
Dolayısıyla, bu projelere devam edeceğiz.
Biliyorsunuz Geleceğe Nefes dedik, bir günde
milyonlarca ağaç diktik. Bu mevsimde fidan dikimi olmaz. Bu
ağaçlar zaten kurur. Her konuda olduğu gibi, biliyorsunuz, bu konuda
da birtakım iddialarda bulundular ama bu yalanlar tutmadı, bizim
diktiğimiz fidanlarsa tuttu. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Yalanların yanı sıra bir de yakanlar
var. Onlar kulaklarını iyi açsınlar ve bizi iyi dinlesinler:
Ağaca, toprağa, kurda kuşa zulmetmeyi kendilerine hak görenler
bu haksızlık ve zulüm karşısında bizlerin her zaman
dimdik duracağını bilmelidir. Çevreyi siyaset malzemesi
yapanlara aldırmadan daha yeşil bir Türkiye idealiyle, hassasiyeti
gerçekten çevre olan gruplarla ve sivil toplum örgütleriyle çok sık bir
araya geliyoruz ve onlarla yol yürümeye devam edeceğiz. Tabiata, çevreye,
yeşile, canlılara, şehirlerimize sahip çıkmaya devam
edeceğiz. Millet bahçelerinin, ekolojik koridorların, doğal
korunan alanlarımızın sayısını ve niteliğini
artırarak tüm çevre dostu projelerle ülkemizi bir uçtan diğer uca
yeşil ağlarla öreceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Rüzgârın gücünü arkamıza alıp ileri
doğru yürümeye, güneşin enerjisiyle geleceğimizi aydınlatmaya
devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karaaslan.
ÇİĞDEM KARAASLAN (Devamla) Hem ekonomik
olarak kalkınıp hem de Çevreci olamazsınız. diyenlere
rağmen ülkemizi hedefleriyle buluşturmaya devam edeceğiz
diyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin aleyhinde olmak üzere
Sayın Murat Bakan
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Değerli
arkadaşlar, Sayın Başkan; konuşmam demin yarım
kalmıştı Neden buradayızı ilave olarak söyleyeyim.
Bu Meclis, Yunan askeri Polatlıya geldiğinde bir tartışma
yapıyor, bazı Meclis üyeleri, milletvekilleri diyor ki: Kayseriye
taşımamız lazım Parlamentoyu. O zamana kadar hiç
konuşmamış Diyap Ağa, Dersim Mebusu Diyap Ağa söz
alıyor, diyor ki: Arkadaşlar, biz buraya savaşmaya mı
geldik, kaçmaya mı geldik? Ankarada kalıyor. Biz,
Polatlıdayken Yunan askeri, bu Meclisi terk etmedik. Buradaki
milletvekilleri, hangi risk olursa olsun, nasıl bir sağlık çalışanı
Ben hastaneye gitmem, Covid-19 var. demiyorsa bir milletvekili de gerekirse
canını verecek, bu Meclisi açık tutacak. (CHP
sıralarından alkışlar) Bizim, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bakışımız budur. Dolayısıyla, sabaha kadar
çalışmak gerekiyorsa sabaha kadar, Meclis hiç kapanmadan
çalışsın, varız arkadaşlar, çalışsın.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, Divanda
sıkıntı yok, lütfen müdahale etmeyin.
MURAT BAKAN (Devamla) Şimdi, bakın,
burada çevreyle ilgili, AK PARTİnin çevreye bakış
açısıyla ilgili hem Grup Başkan Vekili konuştu hem de
sayın milletvekili arkadaşım konuştu çevre
politikalarıyla ilgili. Çevre politikalarıyla ilgili AK
PARTİnin karnesi zayıf ama çevre politikası deyince,
işte, ekolojik koridor, ağaç diktik, bundan ibaret değil çevre
arkadaşlar. Bir defa iklim krizi diye bir şey var dünyada
yaşanan, iklim krizi. Şimdi, bu bir terminolojidir, iklim krizi.
Çevre Bakanı ne diyor biliyor musunuz? İklim
değişikliği. Şimdi, iklim değişikliği ile iklim
krizi arasında terminolojik bir fark var. Dünya şunu tartışıyor,
diyor ki: Değişiklik pozitif bir durumu da yansıtabilir.
Dolayısıyla, bizim yaşadığımız, içinde
bulunduğumuz aciliyeti, gezegenin bir varoluş problemiyle karşı
karşıya olduğunu ifade etmez. Bu yüzden Greta Thunberginden The
Guardianına kadar dünyadaki tüm çevre örgütleri diyor ki: İklim
krizi. Ama Bakan ne diyor? İklim değişikliği. Çünkü
dünyadaki terminolojinin farkında değil. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı sunum yapıyor, bütçe sunumu, 30 küsur
sayfalık sunumun 24-25 sayfası şehircilikle ilgili -çevreyi
katleden bir şeyle ilgili şehircilik, tabii çevre açısından
kompakt çözümler de üretebilir ama değil öyle Türkiye'de- 6 sayfası
çevreyle ilgili ve onda da iklim krizinden, Paris İklim
Sözleşmesinden hiç bahsetmiyor.
Dünya 1,5 ile 2,5 santigrat arasında
ısınırsa arkadaşlar, şu an Türkiye'de 5 milyon kadar
göçmen var -İçişleri Bakanının rakamı, Süleyman
Soylunun rakamı; 3 milyon 600 bin Suriyeli göçmen var, onun
dışında Afganistandan, şuradan buradan gelenler de var-
Sahra ülkelerinden, Sahra Altı ülkelerinden su kıtlığı
sebebiyle, suların yükselmesi sebebiyle, besin bulamama sebebiyle, mahsul
yetiştirememe sebebiyle bir bu kadar daha Türkiye'ye insan gelecek.
Bununla ilgili bir tedbiriniz, stratejiniz var mı? Yok.
Dönüyoruz, suyla ilgili
Şu önümüzdeki geçen
yirmi beş yılda Türkiye'de su yüzde 20 azalmış. Dünya
savaşları artık sudan çıkacak, enerjiden çıkmayacak,
böyle bir su kıtlığına gidiyoruz ve biz su fakiri ülkeyiz.
Siz suyla ilgili ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Çevre bilinciniz çok yüksek,
Katarla su anlaşması yapıyorsunuz, Su Yönetimi
Anlaşması. (CHP sıralarından alkışlar) Arkadaşlar,
dünyada su konusunda en zayıf ülke, 1 numaralı ülke hangi ülke
biliyor musunuz; tahmin edin? Katar. Suyunu denizden arıtan bir ülkeyle Su
Yönetimi Anlaşması yapıyorsunuz. Ben daha önce de söyledim, su
bizden, yönetim Katardan. Çevre bilinciniz bu kadar.
Haritalarda 200 tane gölümüz var, o haritalara
işaretlenmiş 200 tane gölün tamamına yakını ya
kirlilik ya su azalması ya da suyunun tamamen kuruması sebebiyle
bitmiş; gölleri tüketmişsiniz. Salda Gölündeki bungalovlardan,
iş makinalarından bahsetmiyorum, Cerattepeden bahsetmiyorum, Kaz
Dağlarından bahsetmiyorum. Yani bir vicdan, bir milletvekilinin
vicdanı o Kaz Dağlarını görüp de çevre konusunda gelip
burada nasıl konuşma yapabilir? (CHP sıralarından
alkışlar) Yani bunu benim vidanım almıyor. Ben gittim Kaz
Dağlarına ve o manzarayı gördüm arkadaşlar.
Bakın, bu kanuna biz aleyhe oy vereceğiz.
Bu kanunun aleyhine oy vermemiz, bu kanunu her şeyde yaptığınız
gibi yozlaştırarak getirmenizden dolayı değil, tüm çevre
politikalarınızdan. Siz çevreyi bir rant politikası olarak
görüyorsunuz ve bu ajans Çevre Ajansı değil, rant ajansı arkadaşlar,
rant ajansı. Biz o yüzden bu kanuna karşıyız ve bugüne
kadar yaptığınız çevre politikalarına, çevreyi tahrip
etmeye bundan dolayı karşıyız. Vatan tek başına
soyut bir kavram değildir, vatan bizim deremiz, vatan bizim
dağımız, ovamız, toprağımız. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT BAKAN (Devamla) Vatansever olmak, o
dağı, taşı, kurdu, kuşu, o ormanları korumak
demektir değerli arkadaşlar. Ya koruyacaksınız ya
korumayacaksınız. Biz bu yüzden bu kanuna aleyhe oy vereceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Konya Milletvekili Selman
Özboyacı ve Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60
Milletvekilinin Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 302
Kabul : 228
Ret : 74(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Sibel Özdemir Mustafa
Açıkgöz
İstanbul Nevşehir
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Hayırlı uğurlu olsun.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 24 Aralık 2020 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.47
(x) ) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 232 S. Sayılı Basmayazı 2/12/2020 tarihli 22nci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.