TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
42nci
Birleşim
27
Ocak 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III - YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Zeki
Hakan Sıdalının, Mersin ilindeki tarım sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Elâzığ depreminin 1inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Malatya ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, on sekiz yıldır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen
çalışmalarla savunma sanayisinde yerlilik oranının yüzde
70leri geçtiğine, ülkenin ilk millî fırkateyni TCG İstanbulun
denize indirildiğine ilişkin açıklaması
5.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, yol çalışmaları sırasında Düzce
ili Akçakoca ilçesi Hasançavuş köyünde TELEKOM kablosunun zarar
görmesinden dolayı vatandaşlar hizmet göremedikleri hâlde şirket
tarafından faturaların tahsil edildiğine, Düzce ilinin
altyapıyla ilgili sorunlarının palyatif olarak çözülmesinin
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Tüm Emekliler Sendikasının sendikalaşma
hakkının gasbedildiğine, emeklilerin işsizlerden sonra en
yoksul kesim olduğuna, emeklilerin haklarının bir an önce iade
edilmesi için Hükûmeti göreve davet ettiklerine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Cengiz
Gökçelin, üreticilerin ödeyemeyecekleri elektrik faturalarıyla
karşı karşıya kaldığına ilişkin
açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, bilim ve teknolojinin
insanlığın ortak birikimi ve malı olduğuna ilişkin
açıklaması
9.- Bursa Milletvekili Nurhayat
Altaca Kayışoğlunun, Kütahya ilinde Simav-Tavşanlı
ilçeleri arasında 668 hektarlık bir alan için siyanürle altın
ayrıştırılarak maden aranması için ÇED sürecinin işlediğine,
doğaya, tarıma, suya vereceği zararlar düşünülmeden masa başında
ÇED raporları düzenlenmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde eğitimden sağlığa, ulaştırmadan
enerjiye, spordan sosyal devlet uygulamalarına kadar her alanda ülkeye
çağ atlattıklarına, ülkeyi 2023 hedefleri ile 2053 ve 2071
vizyonuna ulaştırmayı da yine milletle beraber
gerçekleştireceklerine inandığına ilişkin
açıklaması
11.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, 15 Şubatta okulların açılması
planlanıyorsa tüm öğretmenlerin ve eğitim
çalışanlarının aşı olması gerektiğine,
eğitim çalışanlarının aşı takviminin öne
çekilmesinin hayati öneme sahip olduğuna, Bilim Kurulu ve iktidarı bu
konuda göreve çağırdıklarına ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Burhanettin
Bulutun, vatandaşlar aşıda sıranın kendisine
gelmesini beklerken ikinci aşamada A3 kriterlerinde görevli kişilerin
aşılanacağının belirtildiğine, bu kişilerin
kimler olduğunu ve belirlenen kriterleri öğrenmek istediğine,
Sağlık Bakanlığını aşı sürecinde bari
şeffaf olmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması
13.- Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın, 29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Millî Direniş
Gününün Batı Trakya Türklerinin birlik ve beraberliğine, omuz omuza
verdikleri demokratik mücadelenin güçlenmesine ışık
tutmasını dilediğine ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Alpay
Antmenin, Mersin ili Akkuyuda, deprem bölgesinde, fay hattının
üzerinde nükleer santral inşa etmek isteyenlerin yerliliğini ve
millîliğini Allaha havale ettiğine ilişkin açıklaması
15.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, pandemi sürecinde gelirlerini kaybeden esnafın devletin
kendilerine yardım elini uzatmasını istediğine ilişkin
açıklaması
16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, bir yıl önce Elâzığ ilinde yaşanan
depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine,
devletin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde Elâzığ iline 8 bin konut
kazandırdığına, AK PARTİ hükûmetleri olarak her alanda
şehit yakınlarının, gazilerin, gazi
yakınlarının ve engellilerin yanında olmaya devam
ettiklerine, bu kapsamda ataması gerçekleşen 3.603 kişiye
atamalarının hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
17.- Sivas Milletvekili Semiha
Ekincinin, Ankara-Sivas arası hızlı trenin test
sürüşlerinin başladığına, Sivas ilinin kenevir ekimi
izni verilen iller arasına girdiğine, bu hizmetlerde emeği geçen
başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ilgili
bakanlara teşekkür ettiğine, Sivas Numune Hastanesinin 3üncü
blokunun hizmete girdiğine ilişkin açıklaması
18.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, son beş yılın en kurak döneminin
yaşandığına, en büyük tehlikenin tarımsal üretimin
düşmesi olduğuna, gübre fiyatlarının fahiş bir
şekilde arttığına, gübrede dışa
bağımlılık sorunu çözülmez ve üretici desteklenmezse
üretimin azalacağına, gıda fiyatlarının daha da
artacağına, iktidarın bu konuda acil çözüm üretmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Gökhan Güneş isimli vatandaşın
İstanbul ilinde güpegündüz kaçırıldığına, Gökhan
Güneşi kaçıranlar hakkında cumhuriyet
savcılarının derhâl soruşturma başlatması
gerektiğine, Türkiye Cumhuriyeti devletini
itibarsızlaştırmaya, hukuk güvenliği olmayan bir ülke
konumuna düşürmeye kimsenin hakkı olmadığına ilişkin
açıklaması
20.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahya ili Simav ve Tavşanlı ilçe
sınırlarında bulunan 6.800 dekarlık alanda maden arama
gerekçesiyle orman, tarım ve doğanın yok edilmeye başlanmak
üzere olduğuna, ÇED raporuna onay verilmemesi için Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını bir kez daha uyardıklarına ilişkin
açıklaması
21.- Denizli Milletvekili
Haşim Teoman Sancarın, 2019 yılında yaşanan depremden
sonra Acıpayam ilçesinin sahipsiz ve yalnız
bırakıldığına, seçimlerden önce gelen bakanların
söz vermesine rağmen hâlâ Acıpayam ilçesinde vatandaşların
9 metrekarelik plastik odalara, barakalara terk edildiğine ilişkin
açıklaması
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, uyuşturucu madde
kullanımının insanlığın en büyük
belalarından biri olduğuna, özellikle Kahramanmaraş ilinin ve
diğer güneydoğu illerinin daha fazla risk altında olduğuna,
ailelerin ve tüm kurumların bu konuda duyarlı olması ve çaba
göstermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işıkın, Van ili Başkale ilçesinin Sualtı
mezrasında 18 Ocakta meydana gelen çığda 9 İranlı
gencin çığ altında kaldığına, 4ünün kendi
imkânlarıyla kurtulduğuna, altı gün boyunca arama kurtarma
çalışması yapılmadığına, ailelerinin
sınırı geçip kendi imkânlarıyla 5 gencin cenazesini
çıkardığına, bunun ihmal değil cinayet olduğuna,
vali ve sorumluların görevden alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 27 Ocak 1937de Cenevrede toplanan
Milletler Cemiyetinin Hatayın
bağımsızlığını kabul ettiğine,
bağımsız Hatay Cumhuriyetinin 2 Eylül 1938 tarihinde
kurulduğuna ve 29 Haziran 1939 tarihinde Türkiyeye katılma
kararı alındığına, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere Hatay ilinin millî sınırlara dâhil edilmesinde
emeği geçenlere Allahtan rahmet dilediğine, Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 27 Ocak 1995te Türkiye
tarafından uygulanmaya başladığına, sözleşmeyle
çocukların korunması ve gelişmesinin temel felsefe olarak kabul
edildiğine, kırk sekiz yıl önce bugün, Türkiyenin Los Angeles
Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demirin ASALA
tarafından şehit edildiğine, teröre kurban verilen tüm
şehitleri bir kez daha rahmetle andığına, kamuya atanan
2.140 engelli vatandaşa başarılar dilediğine fakat
atanmayı bekleyen 200 bin engelli adayın olduğuna,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte Adalet ve
Kalkınma Partisi il başkanlarının zaman zaman kendilerini
vali yerine koyan davranışlarda bulunduğuna, bazı valilerin
de AK PARTİ il başkanı gibi davranmaya
başladığına, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin her alanda ülkeye zarar verdiğine ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, 27 Ocak Uluslararası Yahudi
Soykırımı Kurbanlarını Anma Gününün 76ncı
yılında acıları paylaştıklarına,
TÜİKin ortaya koyduğu 2019 yılı gayrisafi yurt içi
hasıla açısından il bazlı istatistiklerine göre
İstanbul ilinin en yüksek gayrisafi yurt içi hasılaya
ulaştığına, son on, on beş ilin Siirt,
Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Gaziantep, Hakkâri, Bitlis,
Muş, Ağrı, Urfa, Van, Bingöl illeri olduğuna, 1960
yılı, 1980 yılı, 2004 yılı verilerine
bakıldığında da aynı tabloyla karşı
karşıya kalındığına, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarının da bu tabloda herhangi bir değişiklik
yaratamadığını vurgulamak istediğine, bu
eşitsizliklerin azaltılabilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi
için bölgesel ekonomi modelinin gündeme gelmesi, yerel yönetimlerin
demokratikleştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğine, Ticaret
Bakanlığının gıda ve temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili
81 ilde yaptığı fahiş fiyat denetlemeleri sonucunda son bir
haftada 1.674 işletmeye ceza kestiğine, iktidarın
yanlış ekonomi politikalarının yarattığı
tahribat, büyük eşitsizlikler ve toplumsal adaletsizlikler
görüldüğünde sorunun nereden kaynaklandığını çok
açık bir şekilde anlamanın mümkün olduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Soma faciasından birkaç ay sonra ortaya çıkan bir
mağduriyetin giderilmesi için tüm siyasi partilerin Grup Başkan
Vekillerinin de katkılarıyla bir yasal düzenleme
yapıldığına ve Somada 4 bine yakın maden
işçisinin tazminatlarını almaya başladıklarına,
bunun için Meclise teşekkür etmek gerektiğine, madencilerin
mağduriyetlerinin ortadan kalktığına ama Soma
esnafının inanılmaz mağduriyetleri olduğuna, Yahudi
Soykırımını ve Holokostu Anma Gününün 76ncı yıl
dönümünde orada hayatını kaybedenleri andıklarına ve bu
insanlık suçunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kınadıklarına, 4/Dli personelin yaşadığı
mağduriyete, ulusal bir yetim ilaç politikası ile nadir ve çok nadir
görülen hastalıklar politikası geliştirilmesi gerektiğine,
nadir hastalıklarla ilgili kurulan Komisyonun raporunu Genel Kurula
getirmeyenlerin SMAlı çocukların vebalini aldıklarına ilişkin
açıklaması
27.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir ilinde kamu
yatırımlarının birçoğunun inşaatlarının
yıllardır atıl hâlde beklediğine, Kırşehirlilerin
iktidara artık güveninin kalmadığına ve bunları
kendisine reva görenlere gereken cevabı sandıkta vereceğine ilişkin
açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili
Zeynel Özenin, İzmir Şakran Cezaevinde tutuklu bulunan üniversite
öğrencileri Didar Bozan, Merve Nur İşleyici ve Ceylan Bozkurtun
cezaları dolduğu hâlde denetimli serbestlik hakkından
yararlandırılmayarak serbest bırakılmalarının
engellendiğine, bu keyfî uygulamaya
ve hukuksuzluğa derhâl son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
29.- Malatya Milletvekili Mehmet
Celal Fendoğlunun, doğal afetlerde risk ve kayıpların en
aza indirilmesinde şehir plancılarının
istihdamının önem arz ettiğine, şehir plancılarının,
yerel yönetimlerde liyakate ve kamu personeli seçme niteliklerine uygun bir
şekilde istihdam edilmelerini ve atamalarının
yapılmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
30.- Nevşehir Milletvekili
Faruk Sarıaslanın, özel halk otobüslerinin 30 kaleme yaklaşan
bedava kartlarla seyahat eden yolculardan dolayı ciddi zarara
uğradığına, devletin kart bedelinin en az
yarısını aylık olarak özel halk otobüsü esnafına
vermesi ve yaşanan mağduriyetin giderilmesi için mazottan alınan
ÖTVnin kaldırılması gerektiğine, pandemi döneminde ayakta
durmaya çalışan taksici esnafından da en azından pandemi
dönemi bitene kadar ÖTV alınmamasının bir nebze olsun rahatlama
sağlayacağına ilişkin açıklaması
31.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Adana ilinde birçok ilçe ve köyde sağlık ocaklarına
erişim sıkıntısı yaşandığına, bu
durumun hayati önem taşıyan hâllerde ilk müdahalenin
yapılması gerektiği zaman büyük tehlike arz ettiğine,
Tatık, Ömerli, Döşekevi, Tümenli köylerinin muhtarlarının
ortak ulaşım noktasında bir sağlık ocağı
yapılması talepleri olduğuna, Sağlık Bakanı
Fahrettin Kocanın bu projeyi hayata geçirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
32.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Aydın ilinin 2021 Yılı Yatırım
Programında yok sayıldığına,
Aydınlıların bunun hesabını ilk seçimde
soracağına ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Amasya Milletvekili Mustafa
Levent Karahocagilin, muhalefet partilerinin muhalefet yapmak adına
sadece yalan ve iftira ürettiklerine, gerçekleştirdikleri projeleri halkla
paylaşacaklarına ve hizmet etmeyi sürdüreceklerine, Silvan Projesinin
ülkenin en büyük 2nci sulama projesi olduğuna ilişkin
açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, aşılama sürecinde kayırmacılık,
adaletsizlik, hukuksuzluk olmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
36.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, bulaş zincirinin kırılması için toplumun
en az yüzde 60ının bağışıklanması
gerektiğine, uygulanan Çin kaynaklı aşının ülkedeki
faz 3 sonuçlarının ne olduğu ve aşının
etkinliğinin yüzde kaç çıktığı sorularını
ülke adına sorduklarına, anayasal bir hak olan sağlık
hakkının kullanılmasına BAĞ-KUR, SSK, GSS, EYT gibi
engeller konulmasının sosyal devlete ve insan haklarına
aykırı olduğuna ve kalıcı bir çözüme ihtiyaç
olduğuna ilişkin
açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Denizli Milletvekili
Haşim Teoman Sancarın 229 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlunun 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay ili Samandağ ilçesi
Çevlik sahilinde deniz botuyla akıntıya kapılıp kaybolan
Ali Nail Gündoğandan 30 Aralıktan beri haber
alınamadığına, Hatay halkı ve ailesinin Ali Nail
Gündoğanın bulunması için devletin tüm imkânlarının
seferber edilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ve Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın yaptıkları
açıklamalarında CHPye ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 21 milletvekili
tarafından, denizlerimizdeki aşırı avlanma, deniz
kirliliği ve istilacı balık türleri nedeniyle balık
rezervlerimizin azalmasının araştırılması
amacıyla 15/1/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27/1/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından
sendikal hakların korunması için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 26/1/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27/1/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, başta İstanbul Esenyurt ve Tuzla
ilçeleri olmak üzere Türkiyenin muhtelif yerlerinde sayısı 100 bini
aşkın konut satış vaadiyle dolandırılan
vatandaşın durumu ve görevini yapmayan Ticaret Bakanı Sayın
Ruhsar Pekcan hakkında verilmiş olan (10/3007) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 27/1/2021
Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Haydar Akarın, elinden geldiğince İçtüzükün
60ıncı maddesine göre söz vermeye
çalıştığına ama 2nci, 3üncü kez söz isteyenlere söz
vermeyeceğine ilişkin
konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Samsun Milletvekili Fuat
Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
2.- Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi
Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması ile Kurulan Ortak Komite'nin; Temel Tarım Ürünleri ve
İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol I'e Ait Tablo I'in Tadili
Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması'nın "Menşeli Ürünler"
Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sinin Tadili Hakkında 2/2020
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/3003) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı:236)
3.- Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanlarında İş
Birliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2982) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:235)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmaz'ın, Sağlık Bakanı'na yöneltilen
yazılı soru önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/38323)
2.- Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmaz'ın, 2020 yılında
Başkanlığa sunulan yazılı soru ve Meclis
araştırması önergeleri ile kanun tekliflerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/38324)
3.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalım'ın, TBMM Yerleşkesi içinde elektrikli araçlar için
şarj istasyonları kurulması çalışması bulunup
bulunmadığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/38325)
4.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzel'in, elektrik hizmet alımına ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/38660)
5.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzel'in, 27. Dönem milletvekillerinden Covid-19 testi pozitif
çıkan veya tedavi görenlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/38661)
27 Ocak 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 42nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Mersinin
tarım sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Zeki
Hakan Sıdalıya aittir.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Mersin
Milletvekili Zeki Hakan Sıdalının, Mersin ilindeki tarım
sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; topraklarının
beşte 1inde tarımsal üretim yapılan, tek başına
gıda ve tarım ihracatının yüzde 6,5ini, meyve
ihracatının yüzde 9,4ünü karşılayan memleketim Mersin
ülkemizin sayılı tarım kentlerinden biri. Yani Mersin Türkiyeyi
doyuruyor, dünyayı doyuruyor ama yıllardır kendi
hazırladığı sofradan aç ve borçlu kalkıyor. Mersinli
çiftçilerimizin takipteki kredi miktarı bu yüzden 300 milyon lirayı
aştı. Her yıl sayısız çiftçi toprağına veda
ediyor çünkü onlara başka bir şans tanımıyorsunuz. Salgın
döneminde en çok talep gören, popüler ürün gıda oldu ama çiftçi yine
mutsuz ve umutsuz.
Tarım artık radikal tedbirlere ihtiyaç
duyuyor, biz de tarıma hiç olmadığımız kadar ihtiyaç
duyuyoruz çünkü gıda güvenliği ve gıdaya kesintisiz
ulaşımın ne kadar önemli olduğunu artık daha net
görüyoruz, görüyorsunuz. Kendi çiftçimize sırtınızı dönüp
Paramız var ki ithal ediyoruz. diyordunuz ama paranız olsa da ithal
edemeyeceğiniz bir dönemin içerisindeyiz. Sürekli söylediğimiz üretim
ekonomisini yaratmak ve desteklemek işte, tam da bugünler için gerekliydi.
Artık hiç olmadığı kadar çiftçilerimize değer vermek,
onların işlerini kolaylaştırmak, yüklerini paylaşmak
zorundayız. Biz Çiftçilerimizin kredi borçlarını öteleyin.
diyoruz, siz borçların faizlerini artırıyorsunuz. Biz Çiftçiye
doğrudan yardım gönderin. diyoruz, siz tarlaya, traktöre haciz
yolluyorsunuz.
İktidarın yıllardır
uyguladığı yanlış tarım
politikalarının, sürekli artan girdi maliyetlerinin ve pandeminin
yarattığı olumsuzluğun yanında Mersinli çiftçimiz 2020
yılında iklim krizinin yıkıcı etkilisiyle de
yüzleşti. 2020 Mayıs ve Eylül aylarında yaşanan
aşırı hava sıcaklıklarından dolayı tarlada
çok ciddi rekolte kayıpları yaşadık. Portakalda ve
mandalinada kaybımız yüzde 70lere, limonda yüzde 60lara
ulaştı. Bu sezon zeytinde on bir yılın en düşük
üretimini yapabildik ama bu şartlarda bile çiftçilerimiz ürünlerini
sattıklarında maalesef maliyetlerini bile çıkartamıyorlar.
Üreticilerimizin bu zararları nasıl
giderilecek? diye Bakanlığa sorduğumuzda Sıcak
havanın verdiği zarar 2021den itibaren isteğe bağlı
tarım sigortaları kapsamına alınacak. dediler. Bizim merak
ettiğimiz, çiftçilerin bugünkü zararlarının nasıl
karşılanacağıydı. Anlaşılıyor ki bu
zararın yükü de çiftçimizin sırtına tekrar yüklendi, bu yükü
kabul etmiyoruz. Mersin olarak iktidardan alacaklıyız ve
hakkımızı istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz son
yılların en etkili kuraklıklarından birini
yaşıyor, Mersin de bundan payına düşeni fazlasıyla
aldı. Suyun gün geçtikçe daha kıymetli hâle geldiği Mersinde
tarımsal sulamadaki kayıp kaçak oranı yüzde 40. Bunun
önlenebilmesi, tarımda suyun verimliliğinin
artırılması için çok ciddi altyapı
yatırımlarına ihtiyacımız var. Mezitli Kuzucubelen
yıllardır su bekliyor ancak kendileri söylüyor, kendileri dinliyor,
sizse duymuyorsunuz.
Bakliyat üretiminde ve ihracında önemli bir
paya sahip Mersinli üreticiler, bakliyat ithalatında gümrüklerin
sıfıra indirilmesine itiraz ediyor. Bitkisel protein olan bakliyat
üretimini desteklemek artık çok daha stratejik hâle geldi.
Biraz da arıcılarımıza
değinmek istiyorum. Pandemiyle birlikte organik arıcılık
sektörüne talep arttı. Türkiyenin bal üretiminde ilk 5te yer alan
Mersin, bu alanda söz sahibi kentlerden biri ancak
arıcılığın gelişebilmesi için devletin daha fazla
desteklemesine, Mersinde var olan bal ormanlarında Basra böceği
üretimine geçilmesine ve son olarak Eğriçayır gibi kalitesi dünya
tarafından kabul görmüş markalarının
tanıtılmasına ihtiyaç var. Potansiyel var, istek var ama
maalesef yine destek yok.
Kıymetli milletvekilleri, Mersin
tarımının girdi tarafında yüksek maliyet sorunu, üretim
sürecinde parçalı tarım arazisinde iklim kriziyle verimsiz üretim
sorunları yaşanırken pazarlama tarımı da bundan
farklı değil. Mersin olarak markalaşamama, lojistik altyapı
sorunlarının çözülmemesi ve dış ticarette alternatif
pazarlara ulaşamamayla karşı karşıyayız. Bu
lojistik sorunların çözümü için çok kapsamlı projeler lazım.
Yıllardır bitmeyen Çeşmeli Otoyolunun, Gülnar-Silifke yolunun, Konya-Karaman-Silifke
tren yolunun acilen tamamlanması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla)
Tamamlıyorum.
Uluslararası erişim için öncelikle
Çukurova Havaalanının artık bir an evvel bitirilmesi, Mersin
Ana Konteyner Limanı Projesinin tamamlanarak dünya piyasalarına
ulaşımın kolaylaştırılması gerekiyor. Tüm
bunların yapılabilmesi için Mersini böyle gündem dışı
tutan değil, yatırım ve kalkınma ajandasında üst
sıralara koyan bir iktidar gerekiyor yani İYİ PARTİ
iktidarı gerekiyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Elâzığ depreminin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Malatya
Milletvekili Sayın Öznur Çalıka aittir.
Buyurun Sayın Çalık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, Elâzığ depreminin 1inci
yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
2020 yılı afetlerle başladı; 24
Ocakta Elâzığ ve Malatyada 41 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği, yüreğimizi yakan bir depremle
başladı, sonrasında salgınla devam etti. Vanda, Manisada,
İzmirde, Giresunda felaketler yaşadık. Rabbim bir kez daha bu
felaketleri, salgını ülkemize, dünyamıza yaşatmasın
inşallah. Depremlerde, doğal afetlerde, salgında
hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allahtan bir
kez daha rahmet, yakınlarına başsağlığı
dileklerimi iletiyorum. 2021 yılının ülkemiz ve dünyamız
için coronasız, afetsiz bir yıl olmasını temenni ediyorum.
24 Ocak 2020 yılında yaşanan
Elâzığ, Malatya depreminin yıl dönümü dolayısıyla
Elâzığ ve Malatyadaydık. Depremin olduğu anda, bir sene
önce Malatyadaydık, Malatyada yaşayanlardandık. İlk saat
itibarıyla Valimiz, milletvekillerimiz, bürokratlarımız,
belediye başkanlarımız hep birlikte, depremin en yoğun
hissedildiği ilçelerimize, Doğanyola, Pütürgeye ziyaretlerimizi
yaptık ve milletimizle beraberdik. Depremden hemen birkaç saat sonra
Süleyman Soylu Bakanımız, Murat Kurum Bakanımız, Fahrettin
Koca Bakanımız deprem bölgesine geldiler. Yirmi dört saat geçmeden
Devlet Başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız
deprem bölgesine geldi, acımızı paylaştı,
yaralarımızı sarmak üzere bakanlarımızı
talimatlandırdı. Meclis Başkanımız, son
Başbakanımız, bakanlarımız, genel başkan
yardımcılarımız, milletvekillerimiz bizi hiç yalnız
bırakmadılar. Depremin ilk anından itibaren AFADımız,
Kızılayımız, UMKEmiz, Jandarmamız,
muhtarlarımız, vatandaşlarımızla beraber
enkazların altında, açıkta ve aç hiçbir canımız
kalmasın diye hep birlikte mücadele ettik. Bu mücadelede emek çeken bütün
ekiplerimizi canıgönülden kutluyorum. Hemen 5.948 çadır, 650
konteyner; 73 binada hasar tespiti yaptık ve depremden etkilenen ailelere
75 milyon yardım yapıldı. Esnaflarımız için 50 bin ve
25 bin TL faizsiz krediler verildi. Krediler bir yıl faizsiz ötelendi,
vergi ve SGK ödemelerimiz üç ay ertelendi.
Çok kıymetli milletvekillerim, depremden en
fazla etkilenen Malatyada Doğanyol, Pütürge, Kale, Battalgazi ve
Yeşilyurtta önce geçici barınmalarımızı sonra da
kalıcı konutlarımızı üretmek bizim öncelikli
politikamız oldu. Bu doğrultuda Battalgazide 2.022, Pütürgede 517,
Doğanyolda 491, Kalede 309 konut yapıyoruz; 1.555 tane de köy evi
yapıyoruz, 471 tane de ahır yapıyoruz. Allah nasip ederse
Yeşilyurtta ise 645 konut yapacağız. Projeler hazır, yer
tespitlerimiz yapılmış vaziyette. Ayrıca Doğanyol,
Pütürge ve Şehit Fevzi Mahallemizde de kentsel dönüşümlerimizi
yapıyoruz. 2 bin konutu bir yıldan önce tamamladık. Allah izin
verirse 4 bin konutu da bu yıl içerisinde tamamlayıp
hemşehrilerimize teslim edeceğiz inşallah.
Çok kıymetli milletvekillerim, depremin ilk
günü Sayın Cumhurbaşkanımız nasıl gelip
acımızı paylaştıysa depremin yıl dönümünde de
yine bölgemizdeydi, Elâzığımızdaydı ve milletimizin
konutlarını teslim ederken de bunun mutluluğunu yaşarken de
bir kez daha bizimle birlikteydi.
Elâzığda 8 bin konut, Malatyada 2 bin
konut tamamlanmış vaziyette ve toplamda da 26 bin konutu
şehrimize, memleketimize inşa edeceğiz inşallah.
Biz sadece konut inşa etmiyoruz, birer
yaşam alanı inşa ediyoruz. Evlatlarımız için Malatyada
388 yeni derslik yapıyoruz. İş yerleri, camiler,
fırınlar, dinlenme alanları, çocuk oyun parkları, spor
tesisleri, yürüyüş ve bisiklet yolları yapıyoruz.
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, Çevre ve
Şehircilik Bakanımız ve bürokratlarımıza, özellikle
TOKİmize; İçişleri Bakanımız ve
bürokratlarımıza, özellikle AFADımıza; sahada gerçek bir
destan yazan kahramanlara canıgönülden teşekkür ediyorum. Kar
demeden, kış demeden, pandemi demeden çalışarak bu kadar
kısa sürede, böylesine büyük bir iş çıkarıyorlar.
Pazar günü ben Doğanyoldaydım,
Akkentteydim, Poyrazdaydım. Buralar, Malatyaya en uzak bölgeler ve
Poyrazı gördüğünüzde dağların tepesine evler
yapıldı, Akkentte dağların tepesine evler yapıldı.
Ve ben bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan, Recep
Tayyip Erdoğanın yol arkadaşı olmaktan, AK PARTİnin
bir mensubu olmaktan bir kez daha gurur duydum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ve böyle bir
başarının sadece Türkiyede değil, dünyada benzerine az
rastlanır. Ve Nereden nereye? dediğimiz şey tam da budur.
Bunları anlatırken maalesef, ne zaman bir
deprem olsa çirkin bir kampanya da maalesef sahne alıyor. Kötü niyetli
olanlar Deprem vergileri nerede? diye kara propagandaya dönüştürüyorlar.
Deprem vergilerinin nerede olduğunu sadece Malatyaya bakarak dahi
anlayabiliriz. Bakınız, sadece Malatyamızdaki deprem
konutlarımızın ihale bedeli 2 milyar TL yani devletimizin
topladığı deprem vergisinin katbekat fazlası deprem bölgelerine,
depremzede vatandaşlarımıza; depreme hazırlık,
güçlendirme, kamulaştırma, önlem çalışmaları
kapsamında harcanmaktadır. Bugün sadece ülke
sınırlarımız içerisinde değil, dünyada yaşanan
bütün afetlere, insani krizlere anında ve etkili bir şekilde müdahale
edebilen bir Türkiye varsa, bugün her türlü tehdit ve saldırıya
göğüs gerebilen, hedeflerine emin adımlarla yürüyen bir Türkiye varsa
bunu öncelikle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın insanüstü ve samimi çabasına, güçlü liderliğine
borçluyuz, AK PARTİye borçluyuz diyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Yüce Meclisi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Malatyanın sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili
Sayın Veli Ağbabaya aittir.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Malatya ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Malatya, Elâzığ depreminin 1inci yıl
dönümünde hayatını kaybeden 41 yurttaşımızı
tekrar rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Biliyorsunuz deprem Sivrice merkezli oldu; Elâzığı
etkiledi ama hem Pütürge hem Doğanyol, Kale olmak üzere Malatyanın
tamamına yakınını da etkiledi, birçok bina hasarlı
durumda. Biz de depremin en başından itibaren Cumhuriyet Halk Partili
belediye başkanlarıyla birlikte orada olduk. Örneğin, deprem
saat 20.55te oldu, ikinci gün öğle vakti Mersin Büyükşehir
Belediyemiz Doğanyol Gökçede yemek hizmeti vermeye
başlamıştı. İlgi gösteren herkese teşekkür
ederim, Türkiyenin her yanından yardım yağdı hem
Malatyaya hem Elâzığa, Türkiye âdeta örnek bir görüntüyü sergiledi.
Depremin ardından bütün deprem bölgesini
gezdik. Burada beraber gezdiğimiz arkadaşlar var; Cengiz Gökçel var,
Ali Mahir Başarır var, Abdurrahman Tutdere var, birçok
arkadaşımızla birlikte oradaydık. Orada sorunların
başında konut ve barınma sorunu olduğunu, ahır sorunu
olduğunu söyledik ama maalesef şu ana kadar çözülmüş mü,
çözülebilmiş değil değerli arkadaşlar.
Deprem en çok köylerde etkili oldu. TOKİ
yapıyor konutları; yolu beğenmiyor, Buraya giremem. diyor,
Mikser girmez. diyor. Maalesef TOKİ birçok yere konut yapmaktan kendini
imtina etti. Malatyada depremzedeler için toplam 5.024 konut ihalesi
yapıldı değerli milletvekilleri. Bugüne kadar yapılan konut
sayısı, teslim edilen konut sayısı 517 yani ihale edilen
konutun sadece yüzde 10u teslim edilebilmiş.
Malatyadaki deprem sürecinin nasıl
yönetildiğini anlayabilmek için aslında çok uzağa gitmeye gerek
yok. Malatya merkezde, İnönü Anıtını arkanıza
alıp karşıya baktığınız zaman Malatyadaki
depremin nasıl yönetildiğini görebilirsiniz. Malatyalıların
tabiriyle Teze Camisi -ismi Yeni Cami- geçen yıl depremden hasar gördü,
orada bir yıldan beri namaz kılınamıyor, sebebi de hâlâ
tadilatın devam etmesi. Bir yılda Yeni Camiyi teslim edemeyen bir
anlayıştan insanları kış günü çadırda
yatıran anlayış çıkar diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
Malatyanın bir başka sorunu
AKP iktidarının hiç
kuşkusuz en çok övündüğü şey duble yollardır. Değerli
arkadaşlar, maalesef, Malatya bunlardan nasibini almış mı,
onlarla ilgili birkaç görüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakın, burası Malatya-Arapgir yolu
değerli arkadaşlar. Burası Malatya-Arapgir yolu; bırakın
duble yolu, 2 aracın bile çok zor geçtiği bir yol. Değerli
arkadaşlar, aslında bu yol çok önemli bir kara yolu, sadece Arapgir
ile Malatyayı birbirine bağlamıyor, birçok ilçemizi de
Malatyaya bağlıyor. Arapgir, öyle sıradan bir ilçe de
değil, Arapgir çok eski bir ilçe, Kozluk Kanyonu gibi bir kanyonu var,
muhteşem bir kanyon değerli arkadaşlar. Yine Arapgir, camisiyle,
kütüphanesiyle önemli bir ilçe. Hiç kuşkusuz değerli arkadaşlar,
dünyanın, sadece Türkiyenin değil, dünyanın en eski cemevine
sahiplik yapan, Büyük Ocak Cemevine ev sahipliği yapan da Arapgir
ilçemizin Onar köyü.
Yine Onar köyünde kaya mezarları var Roma
Dönemine ait. İki bin yıllık köprü var Arapgirde. Arapgir,
tarih ve kültür mirasında bölgenin en eski yerleşimlerinden Romaya
ev sahipliği yapmış, eyalet merkezi olmuş bir ilçemiz.
Ayrıca, İranlılar ve Danişmentliler devletini kuran,
Osmanlıya devlet adamı, paşa yetiştiren bir ilçemiz.
Yaylalarıyla, kanyonuyla önemli bir ilçe.
Ayrıca, biliyorsunuz, Erzincanın bence en
güzel ilçelerinden biri, Kemaliye ilçesi de bu yoldan faydalanıyor.
Elâzığın en güzel ilçelerinden Ağın ve Keban bu
yoldan faydalanıyor ama maalesef hâlâ bu yolda bir gelişme yok. Yine
dünyanın tek türkü festivaline ev sahipliği yapan, yılda
yüzbinlerce türkü severi ağırlayan Arguvan da bu yolu
kullanıyor. Değerli arkadaşlar, 2021 yılında bu yol
Arapgire de yakışmıyor, Malatyaya da
yakışmıyor.
Yine bir başka problem değerli
arkadaşlar, aslında bu dönemi özetlersem AK PARTİ sadece
ceplerimizdeki paraya göz dikmedi, sadece yolsuzluklarla ün yapmadı, bir
de doğamızı katletti, doğada para eden ne varsa hepsine
saldırdı. Bir taraftan sularımızı sattı HESleri
yaparak, diğer taraftan dağımızı taş
ocaklarıyla darmadağın etti. Bakın, Malatyanın en
önemli problemlerinden biri taş ocakları değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın,
Malatyalılarının sözüyle söylüyorum: Bu taş
ocaklarını yapanlara Allah vicdan versin, Allah göz, izan versin.
Malatyanın köylerine taş ocağı ruhsatı alanlara ve
bunlara ses çıkarmayanlara Allah vicdan versin diyoruz.
Yine, bir problemimiz var ki
Malatya Hekimhan
önemli bir maden yatağı. Şimdi, değerli arkadaşlar,
bir firma orada altın arama ruhsatı almış, maalesef bu
ruhsatla beraber -yöre halkının tamamı karşı, Hekimhan
Belediyesi ruhsatı vermiyor- Güvenç, Basak, Saz köyleri, Deveci, Bahçedamı,
Davulgu, Karaköçek, Başkınık, Köylüköyü, Akmağara, Erdehen
Mahalleleri ciddi bir şekilde etkileniyor. Şimdi o köylerin de oradan
göçmesiyle karşı karşıya. Buradan ifade edeyim, buradan söyleyeyim:
Hekimhanlıların yanında hiç kimse olmazsa Veli Ağbaba
olarak onların yanında eylem yapacağımı, göğsümü
siper edeceğimi bütün Malatyaya, bütün Hekimhana duyurmak istiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) Biz halkın
sorunlarıyla dertlenmeye devam edeceğiz.
Bir de son olarak bir şey ekleyeyim:
Malatyadaki, depremdeki evlerin parasını da vatandaşın
verdiğini Meclisin dikkatine sunmak istiyorum. (CHP sıralarında
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, hatip grubumuza atfen bazı sataşmalar
yapmıştır, kısa bir söz talebiyle düzeltmek istiyorum
yerimden.
BAŞKAN Yerinizden 60a göre bir dakika söz
veriyorum.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, Malatyada ne olup bittiğini
milletvekilimiz anlattı fakat Veli Bey bir şey söylüyor:
Yolsuzluklarla, AK PARTİnin yolsuzluklarıyla ilgili böyle iddialar
ortaya atıyor, Yolsuzluk yapan parti diyor. Veli Beye şu tavsiyede
bulunmak istiyorum: Veli Bey, kamuoyunda şu an gündemi işgal eden
belediyelerinizden tutuklananlar var, soruşturma geçirenler var, organize
suç hâline gelen belediyeleriniz var. Önce o yolsuzlukları bir halledin
siz, ondan sonra bunlarla alakalı konuşma hakkına sahip
olursunuz.
Bir de kendisine bir tavsiyem var
Değerli
arkadaşlar, bu madenlerdir, işte HESlerdir; bunlar çok cafcaflı
laflar, bunları eleştirmek çok kolay. Bakın, mesela şöyle
bir şey diyelim: Veli Bey, mesela siz kullandığınız
elektriği hangi kaynaktan alıyorsunuz? HESlerden mi
alıyorsunuz, termik santralden mi alıyorsunuz yoksa çok çevreci
birisi olarak rüzgârdan mı güneşten mi alıyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) Rüzgârdan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
eğer bu hassasiyetiniz varsa
Mesela devlet bir imkân vermiş,
demiş ki: Rüzgârdan, güneşten üretilenden de alabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla bu imkânı da sizlerin değerlendirmesini
özellikle hatırlatmak istiyorum, belki bilinmeyebilir. Elektrik
kullanımınızı buradan sağlayabilirsiniz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Öznur Hanım.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) 60a göre bir söz talebim
var.
BAŞKAN - Niçin istiyorsunuz sözü? Size bir
sataşma yok Öznur Hanım.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Efendim, yanlış
bilgileri
BAŞKAN Hayır, size bir sataşma yok.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Şöyle: Malatyayla
ilgili, rakamlarla ilgili bir düzeltme
BAŞKAN Ama siz de yanlış bilgiler
verdiniz, ben de buradan düzelteyim mi?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Efendim, siz Meclis
Başkan Vekilimiz olarak müsaade ederseniz 60a göre bu düzeltmeleri ben
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, 60a göre yerinizden söz
veriyorum, bir dakika sadece.
2.-
Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Kıymetli
Başkanım, öncelikle şunu söylemem gerekir ki Malatyaya
toplamda, bugüne kadar 23,5 milyarlık yatırım yaptık ve bu
yatırımları yaparken de başta Ulaştırma
Bakanımız olmak üzere bütün Bakanlarımıza çok teşekkür
ediyoruz. 36 kilometrelik yolu biz bugün 432 kilometreye çıkardık ve
bütün ilçe-il bağlantı yollarımızı da yaptık.
Arapgir-Malatya yolu -Sayın Ulaştırma Bakanımızın
bilgisi dâhilinde- kalan son ilçemiz, Allah nasip ederse proje
çalışmaları başlıyor.
Deprem konutlarıyla alakalı, ilk günden
itibaren
Ben özellikle zamanımızı almasın diye göstermedim
ama bütün Meclisin görmesi gerekir ki biz 2 bin tane konutu tamamladık ve tamamladığımız
konutların teslimatlarını peyderpey yapıyoruz. Şu an
tamamlanan Gelincik Tepesindeki konutlarımız, sadece orada 1.500
konutu bitirmiş vaziyetteyiz; oranın altyapısı, yol
çalışmaları tamamlandığında anahtar teslimini biz
vatandaşlarımıza yapacağız. Ve bununla birlikte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Doldu süreniz.
Bunları kürsüden anlattınız, sadece
fotoğrafları göstermemiştiniz.
Teşekkür ederiz Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkanım, rakamsal olarak 2 bin tane konut tamamlanmış
vaziyette. Veli Ağbaba, Türkiyeyi dolaşırken Malatyaya da
uğrarsa
BAŞKAN Ama şimdi bakın,
sataşmaya mahal veriyorsunuz.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
orada, Malatyadaki deprem
konutlarını yerinde incelerse görür inşallah.
BAŞKAN Peki, tamam.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Sataşmadan
Hem Öznur Hanım hem de Sayın Mehmet Muşun
sataşmasından dolayı kürsüden söz istiyorum.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sataşmadım ya! (AK
PARTİ sıralarından Sataşma yok! sesleri)
BAŞKAN Şimdi, arkadaşlar, takdiri
ben yapacağım sataşma olup olmadığı konusunda.
Bir sataşma var, Sayın Grup Başkan
Vekilimiz Mehmet Beyin belediyelerle ilgili bir ithamı var. Bu nedenle de
sataşmadan, 69a göre kürsüden iki dakikalık söz vereceğim.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muş ve Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın yaptıkları
açıklamalarında CHPye ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, önce Öznur Hanımın son söylediği sözden
başlayayım: Veli Ağbaba, kendi aracıyla geziyor. Veli
Ağbaba valinin, kaymakamın, bakanların aracına binip yol
yapmıyor, Veli Ağbaba helikopterle gitmiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Veli Ağbaba
ayakkabısını giyiyor, çarığını giyiyor, gece
gündüz köy geziyor. Sizin gittiğiniz köyün en az 100 katını
gezmişimdir. Ben öyle iş adamlarıyla, zengin iş
adamlarıyla gezmiyorum. Ben Doğanyolun köylüleriyle geziyorum,
Pütürgenin köylüleriyle geziyorum. Valinin makam arabasına binmiyorum,
kaymakamın makam arabasına binmiyorum; mazotumu kendim koyuyorum,
kendim geziyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
İki: 23,5 milyar lira yatırım
yaptık. diyor. Öznur Hanım 2007den beri milletvekili, 2002den beri
MKYK üyesi, her seçimde Malatyalılara müjde! Ne geliyor?
Hızlı tren. Hızlı tren geldi, geldi; en son hedef
2023tü, o da gitti. Acaba hedef ne? 2071. (CHP sıralarından alkışlar)
2071de tren gelecek. Ya arkadaş, Malatyaya 23,5 milyar yatırım
yapmışsın, hızlı tren yok. İstanbuldan
uçağa binip Malatyaya gidiyoruz.
Başka, havaalanı
Bak Erzincana, her gün
birlikte gidip geldiğimiz Elâzığ Havaalanına bak,
Elâzığ Havalimanına bak. İnsan Malatyanın
havalimanını görünce utanıyor. Ya, biz köyüz, Erzincana bak,
Elâzığa bak.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Büyükşehir,
Malatya büyükşehir.
VELİ AĞBABA (Devamla) Başka,
arkadaşlar, sayenizde Malatyalı hâlâ kanalizasyon suyuyla bahçe suluyor,
bahçe. Bu utanç size yeter! (CHP sıralarından alkışlar)
Başka, Kuzey Çevre Yolu, duruyor mu? Durmuyor.
Başka ne var? Tarım Kredi Kooperatifi
Çiftçine gitsene, ne diyecekler sana?
Başka bir şey, Mehmet Muşa: Diyor ki
Belediyelere bakın. Sayın Mehmet Muş, biz yolsuzluk
yapanı partiden atıyoruz; siz ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz?
Büyükelçi yapıyorsunuz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Sorarım size: AK PARTİli Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanını, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanını, Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanını, Balıkesir Büyükşehir Belediye
Başkanını -daha sayayım mı- niye görevden
aldınız, niye görevden aldınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Ayrıca,
arkadaşlar, Egemen Bağışı unutmuş değiliz,
bakanları unutmuş değiliz, saati unutmuş değiliz,
elbise kılıfındaki paraları unutmuş değiliz,
çikolata kutusundan çıkan parayı unutmuş değiliz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ağbaba, teşekkür
ederiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya mahal
vermeden, toparlayalım.
Buyurun Sayın Muş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, uzatma taraftarı değilim de Veli Bey hararetli
konuşmayı çok seviyor, meseleyi uzatmanın tabii ki manası
yok fakat şöyle bir boyutu var: Biz onu görevden aldık
Görevden
aldıkları da var, almadıkları da var, içeride onlar da var
şu an. Bakın, bir Çankaya Belediye Başkanı vardı, bir
kaydı yansımıştı adamın, sonra adamı bir
daha göstermediler belediye başkanı adayı olarak
Yamyamları doyuramıyorum. demişti adam ve CHP adamı
paketledi, bir daha adamı belediye başkanı adayı
göstermediler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bugüne gel, bugüne!
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla, meselenin o bahsettiği iddialarla alakalı
yargılamalar yapıldı, gereken kararlar verildi, bunu Veli Beye
hatırlatmak isterim. Dolayısıyla, 17-25 sürecinden tutun da
FETÖnün ellerine tutuşturdukları ne kadar materyal varsa
vatandaşın, Meclisin duvarlarına yansıttılar; 2014 seçim
sonuçları ortadadır, milletin verdiği oy ortadadır,
milletin nezdindeki bu ortaya çıkan iddiaların
karşılığı ortadadır.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yargı ne
işe yarıyor, yargı, Sayın Muş?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan
BAŞKAN Öznur Hanım, söz
vermeyeceğim.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkanım, sadece kayıtlara girmesi açısından
söylüyorum: Malatya Havaalanı Terminal Binası ihalesi
yapıldı, 6 Şubatta Ulaştırma Bakanımız
geldiğinde de temeli atılacak, Veli Bey de geldiğinde görür.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hayırlı
olsun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Siz de mi tutanaklara geçsin diye
söyleyeceksiniz?
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) İnşallah
2023e yetişir 2071 diye hedef göstermez Öznur Hanım bize çünkü bu
laflara karnımız tok.
BAŞKAN Ama bekliyor sizi, 2071de de beraber
milletvekili seçileceksiniz, daha ne istiyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Malatya) Ayrıca,
Sayın Mehmet Muş biraz yakına gelsin, yakına, biraz beriye
gelsin; kim hırsızlık yapmış, kim yolsuzluk
yapmış, bütün Türkiye biliyor. Kim paraları bavulla, elbise
kılıfıyla taşımış, sonra onları kim
devlette yükseltmiş, onu da herkes biliyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Biliyorsa problem
yok.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
Sayın Taşkın
4.-
Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, on sekiz yıldır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yürütülen
çalışmalarla savunma sanayisinde yerlilik oranının yüzde
70leri geçtiğine, ülkenin ilk millî fırkateyni TCG İstanbulun
denize indirildiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülke olarak bulunduğumuz coğrafyada son yıllarda
yaşananlar açıkça göstermiştir ki bizim için yerli ve millî
savunma sanayisi olmazsa olmazımızdır. Bu anlamda on sekiz
yıldır Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde yürütülen çalışmalarla savunma
sanayisinde yerlilik oranı yüzde 20lerden yüzde 70leri geçen seviyeye
geldi. Kara, hava ve denizde bizleri gururlandıran yerli ve millî çok
önemli projeler bir bir hayata geçiriliyor. Bu anlamda önemli bir kilometre
taşı olarak Türkiyenin ilk millî fırkateyni TCG İstanbul
geçtiğimiz günlerde denize indirildi. Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından Deniz
Kuvvetlerine kazandırılan İstanbul Fırkateyni
gelişmiş hava savunma ve su üstü harbi, denizaltı savunma harbi
ve karakol faaliyetlerini yerine getirecek.
Bizim için birer gurur kaynağı yerli ve
millî projeleri anlatmaya devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz...
5.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, yol çalışmaları
sırasında Düzce ili Akçakoca ilçesi Hasançavuş köyünde TELEKOM
kablosunun zarar görmesinden dolayı vatandaşlar hizmet göremedikleri
hâlde şirket tarafından faturaların tahsil edildiğine,
Düzce ilinin altyapıyla ilgili sorunlarının palyatif olarak
çözülmesinin mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yaklaşık sekiz ay önce İl Özel
İdaresinin yol yapım çalışmaları sırasında
Akçakoca ilçesinin Hasançavuş köyüne ait TELEKOM kablosu zarar görmüş
ve kullanılamaz hâle gelmiştir. Geçen zaman zarfında defaatle
ilgililerle görüşme yapılmasına rağmen kablo
değiştirilmemiştir. Hasançavuş köyünde yaşayan 150
hane sabit telefon hatlarını ve 80 hane de internet
hatlarını kullanamamakta, 20den fazla öğrencimiz uzaktan
eğitim hizmetinden yararlanamamaktadır. Hasançavuş köyünde
yaşayan vatandaşlarımız bu süre içerisinde hizmet alamazken
faturaları şirket tarafından tahsil edilmektedir.
Vermediğiniz hizmetin parasını almak hangi akla ve hukuka
uymaktadır? Buradan Ulaştırma ve Altyapı Bakanımıza
seslenmek istiyorum: Düzcenin TELEKOM altyapısıyla alakalı
birçok sorunu bulunmaktadır, bunların palyatif olarak çözülmesi
mümkün değildir. Köklü bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın...
6.-
Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Tüm Emekliler Sendikasının
sendikalaşma hakkının gasbedildiğine, emeklilerin
işsizlerden sonra en yoksul kesim olduğuna, emeklilerin
haklarının bir an önce iade edilmesi için Hükûmeti göreve davet
ettiklerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkede bütün kesimlere sendikalleşme hakkı
verilirken Tüm Emekliler Sendikasının bu hakkı maalesef yirmi
beş yıllık hak arama mücadelerine rağmen gasbediliyor.
Hükûmetin uluslararası sözleşmelere uyarak Tüm Emekliler Sendikasını
bir an önce yasal düzenlemeler yaparak yasal hâle getirmesini buradan talep
ediyoruz. Ayrıca, geçen hafta Tüm Emekliler Sendikası Bursa
Şubesi Başkanı Güney Onayman yaptığı
açıklamada da emeklilerin işsizlerden sonra en yoksul kesim
olduğunu dile getirdi. Dolayısıyla, en düşük emekli
maaşının asgari ücrete denk getirilmesi ve bu hayat
pahalılığı içerisinde en çok güçlük çeken kesim olan
emeklilerin de bu haklarının bir an önce iade edilmesi için Hükûmeti
göreve davet ediyoruz ve yasal haklarının da düzenleme yapılarak
uluslararası sözleşmeler kapsamına alınmasını
talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
7.-
Mersin
Milletvekili Cengiz Gökçelin, üreticilerin ödeyemeyecekleri elektrik
faturalarıyla karşı karşıya kaldığına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Enerji stratejiktir, özelleştirilemez. dedik.
Tarımsal ve hayvansal üretimde kullanılan elektrik fiyatları
çiftçinin belini bükmüş durumda. Üreticiler, kullanılan elektrik için
ödeyemeyecekleri faturalarla karşı karşıya kalıyor.
Nereye gitsek üreticiler elektrik faturalarından şikâyetçi.
Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim Aksarayın Sultanhanı
ilçesi Yeşiltömek köyünde üretim yapan çiftçilerin en çok şikâyet
ettikleri şey elektrik faturaları. Üreticiler, her geçen gün daha
yüksek elektrik faturalarıyla karşı karşıya
kaldıklarını anlattılar ve köylüler Artık bu
faturaları ödeyemiyoruz. diyor.
Buradan AKPli arkadaşlara soruyorum: Çiftçi,
köylü bu hâldeyken siz bu yerlerde nasıl başınız dik
gezebiliyorsunuz; daha doğrusu, gezebiliyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
8.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, bilim ve teknolojinin insanlığın ortak
birikimi ve malı olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Modern bilim ve teknoloji, insan aklının
ve iradesinin uygarlığa katmış olduğu en önemli
üründür. Bilim ve teknolojinin gelişiminde şu 4 aşama görülür:
Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına rastlayan ampirik bilgi
toplama aşaması, eski Yunanlıların evreni açıklamaya
yönelik akılcı sistemlerinin kurulduğu aşama, Orta
Çağda Yunan felsefesi ile dinî esasları bağdaştırma
çabaları karşısında İslam bilim ve teknolojisinin
parlak başarılarını kapsayan aşama, Rönesans
sonrası gelişmelerin yer aldığı modern bilim
aşaması. Bilim ve teknoloji insanlığın ortak birikimi
ve ortak malıdır.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
9.-
Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Kütahya ilinde
Simav-Tavşanlı ilçeleri arasında 668 hektarlık bir alan
için siyanürle altın ayrıştırılarak maden
aranması için ÇED sürecinin işlediğine, doğaya,
tarıma, suya vereceği zararlar düşünülmeden masa
başında ÇED raporları düzenlenmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ankaradan iş yapanlar, ülkemizi haritadan
ibaret sanıyorlar; projeleri, raporları belirlerken o bölgenin
gerçekleriyle ilgilenmiyorlar ki bunun birçok örneği yaşandı.
İstanbul-Bursa-İzmiri birbirine bağlayan otoban projesinde
yaşanan güzergâh değişikliklerinin nedeni Uluabat Gölünün
koruma altında olduğu bilgisinden yoksun çizilmesiydi. Uluabat
Gölünü göz ardı eden bir durum daha yaşanıyor şu anda;
Kütahyanın Simav-Tavşanlı ilçeleri arasında, 668
hektarının 509u orman, 160ı zirai tarım ve orman olan
bölgede siyanürle altın ayrıştırılması için ÇED
süreci işliyor. Burası Uluabatı besleyen Emet
Çayının çıkış noktası ve aynı zamanda aktif
fay hatlarıyla çevrili. Doğaya, tarıma, gölümüze, suyumuza
vereceği zararlar düşünülmeden masa başında ÇED
raporları düzenlenmemeli. Aksi hâlde geleceğe, ırmağının
akışına ölecek bir Türkiye kalmayacak.
BAŞKAN Sayın Özkan
10.-
Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde eğitimden sağlığa,
ulaştırmadan enerjiye, spordan sosyal devlet uygulamalarına
kadar her alanda ülkeye çağ atlattıklarına, ülkeyi 2023
hedefleri ile 2053 ve 2071 vizyonuna ulaştırmayı da yine
milletle beraber gerçekleştireceklerine inandığına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Derdimiz ülkemizi büyütmek, geliştirmek ve daha
müreffeh bir Türkiye inşa etmektir. Cumhurbaşkanımız ve
Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde eğitimden sağlığa, ulaştırmadan
enerjiye, spordan sosyal devlet uygulamalarına kadar her alanda hamdolsun
ülkemize çağ atlattık. Terör örgütleriyle mücadeleden
sınırlarımızın güvenliğini sağlamaya,
dostlarımızla birlikte tüm mazlumlara el uzatmaya kadar
izlediğimiz onurlu ve kararlı politikalarla ülkemizin
itibarını artırdık. Öznesi insan olan siyasetin icra yeri
83 milyon vatandaşımızın gönlüdür. Bugüne kadar ne yaptıysak
milletimizle beraber yaptık, neyi başardıysak milletimizle
beraber başardık. Türkiyeyi 2023 hedeflerine
ulaştırmayı, 2053, 2071 vizyonuna ulaştırmayı da
yine milletimizle beraber gerçekleştireceğimize inanıyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
11.-
Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, 15 Şubatta okulların
açılması planlanıyorsa tüm öğretmenlerin ve eğitim
çalışanlarının aşı olması gerektiğine,
eğitim çalışanlarının aşı takviminin öne
çekilmesinin hayati öneme sahip olduğuna, Bilim Kurulu ve iktidarı bu
konuda göreve çağırdıklarına ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, aşılama sırası nasıl yapıldı,
ne durumdayız; bilmiyoruz. Ancak okullar açılmadan Covid-19a
karşı eğitim emekçisi öğretmenlerimizin korunaklı hâle
gelmesi mutlaka şart. Eğitim öğretim yılının
ikinci döneminin 15 Şubat Pazartesi günü açılması
planlanıyorsa tüm öğretmenler ve eğitim
çalışanlarının aşı olması gerek. Milyonlarca
çocuğun hastalıktan korunması adına ve de ailelerine
bulaş riski hesaba katılarak gerekli tedbirler alınmalı,
okullardaki maske ve dezenfektan ihtiyacı devlet tarafından
karşılanmalı, kalabalık sınıflar için de ek
tedbirler alınmalıdır. Bilinmelidir ki kronik
hastalığı olan birçok öğretmenimiz de var.
Birinci doz aşısının
ardından yirmi sekiz gün sonra ikinci doz aşı için bir zaman
dilimi gerekli. Okulların açılacağı süreye yirmi gün gibi
kısa bir zaman kaldığına göre eğitim
çalışanlarının aşı takviminin öne çekilmesinin
hayati öneme sahip olduğu ortadadır. Yaptıkları kutsal
görevden dolayı öğretmenlerimizin yüzlerce öğrenciye teması
kaçınılmazken Covid-19 bulaş riskinin en yüksek olduğu
meslekler grubunun başında değerlendirilmesi zaruri ve hayati
bir durumdur. Bilim Kurulunu ve iktidarı bu konuda göreve
çağırıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
12.-
Adana
Milletvekili Burhanettin Bulutun, vatandaşlar aşıda
sıranın kendisine gelmesini beklerken ikinci aşamada A3
kriterlerinde görevli kişilerin aşılanacağının
belirtildiğine, bu kişilerin kimler olduğunu ve belirlenen
kriterleri öğrenmek istediğine, Sağlık
Bakanlığını aşı sürecinde bari şeffaf olmaya
davet ettiklerine ilişkin
açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Salgında 5 maske dağıtamayan, yeterli
grip aşısı temin edemeyen, hasta vaka
tartışmalarıyla güvenilirliğini yitiren iktidar bu defa da
Covid-19 aşısı uygulamasında torpil
tartışmasıyla gündeme gelmektedir. VIP filyasyon, yoğun
bakım hizmeti, şimdi de Covid-19 aşısında VIP dönemi
resmen başlatılmış durumda. Aşılama listesinde
sağlıkçı olmayan ve öncelikli aşılanması gereken
grupta yer almayan bazı yöneticilerin ve ailelerinin, hatta iktidar
yakınlarının aşı olduğu basına
yansımaktadır. Vatandaşlar aşıda sıranın
kendisine ne zaman geleceğini beklerken bu defa ikinci aşamada A3
kriterlerinde görevli kişilerin aşılanacağı
belirtilmektedir. Kimdir bu kritik görevdeki kişiler? Belirlenen kriterler
nelerdir? Yoksa aşıda torpile bir kılıf mı
bulunmaktadır? En azından aşı verilerinin şeffaflıkla
paylaşılması toplumda sarsılan güvenin
onarılmasını sağlayacaktır. Sağlık
Bakanlığını bari aşı sürecinde şeffaf olmaya
davet ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özkan
13.-
Bursa
Milletvekili Yüksel Özkanın, 29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve
Millî Direniş Gününün Batı Trakya Türklerinin birlik ve
beraberliğine, omuz omuza verdikleri demokratik mücadelenin güçlenmesine
ışık tutmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Batı Trakya
Türkleri, Türk kimliğine dönük yıllarca süren saldırılara
karşı direnişe geçtikleri günü 29 Ocak Toplumsal
Dayanışma ve Millî Direniş Günü adıyla anmaktadırlar.
29 Ocak ne bizim ne de Batı Trakya Türklerinin hafızalarından
hiçbir zaman silinmeyecek bir milattır. Otuz üç yıl önce Yunanistanda
birçok haksız uygulama ve baskıya maruz kalan Batı Trakya
Türkleri kimliğini, kültürel değerlerini yok sayan antidemokratik
uygulamalara karşı anayasal haklarını elde etmek için
onurlu bir direniş başlattı ve temel hak ve özgürlüklerine
indirilen bu darbeye hayır dediler. Millî Direniş Gününün
Batı Trakya Türklerinin birlik ve beraberliğine, omuz omuza
verdikleri demokratik mücadelenin güçlenmesine ışık
tutmasını diliyorum. 29 Ocak 1988de
soydaşlarımızın gösterdikleri haklı direnişi
unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Antmen
14.-
Mersin
Milletvekili Alpay Antmenin, Mersin ili Akkuyuda, deprem bölgesinde, fay
hattının üzerinde nükleer santral inşa etmek isteyenlerin
yerliliğini ve millîliğini Allaha havale ettiğine ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mersin Akkuyuda, o güzelim cennetten parçaya bir
nükleer santral inşa edilmek isteniyor. Burada reaktörlerin
koyulacağı temel 2 kere çatladı, 2 kere betonla doldurdular ama
buranın altı karstik ve bu temel tutmayacak. Bu da yetmiyormuş gibi
orada yol yapacağız diye ikidir, üçtür sözde kontrollü olarak dinamit
patlatıyorlar. Bu dinamit patlamaları çevrede cam çerçeve
bırakmadı, insanlar evlerinde huzursuz. Kandilli Rasathanesi bile
burayı, bu patlamaları tespit etti. Bölgede son bir iki aydır
durmadan depremler oluyor. Bu deprem bölgesine, fay hattının üzerine,
bu cennet vatan parçasına nükleer santral inşa etmek isteyenlerin
yerli ve millîliğini Allaha havale ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arık
15.-
Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, pandemi sürecinde gelirlerini kaybeden
esnafın devletin kendilerine yardım elini uzatmasını
istediğine
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Pandemi nedeniyle milyonlarca esnaf borcundan
dolayı iş yerlerini kapatmak zorunda kaldı, esnaf kan
ağlıyor. Bu süreçte gelirlerini kaybeden esnaf çaresizce devletten
yardım elini uzatmasını istiyor. Sayın
Cumhurbaşkanının Kapanan esnaf yok. dediği gün, ilim Kayseride
dükkânının kirasını ödeyemediği için icralık olan
bir esnafımız Ödeyemiyorum arkadaş, ödeyemiyorum. diye feryat
etti. Bu feryadı tüm Türkiyedeki esnaflardan duyuyoruz ama sarayda
yaşayanlar bu çığlıkları, bu feryatları görmüyor,
duymuyor, işitmiyor. Onlar birilerini devlet eliyle zenginleştirmeye
devam ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
bir yıl önce Elâzığ ilinde yaşanan depremde
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine, devletin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde
Elâzığ iline 8 bin konut kazandırdığına, AK
PARTİ hükûmetleri olarak her alanda şehit
yakınlarının, gazilerin, gazi yakınlarının ve
engellilerin yanında olmaya devam ettiklerine, bu kapsamda ataması
gerçekleşen 3.603 kişiye atamalarının hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bundan bir yıl önce Elâzığda meydana
gelen deprem sonucunda hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına bir kez
daha başsağlığı diliyorum. İlk andan itibaren
Elâzığda olan devletimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde depremden sadece altı
ay sonra 2.517 konutu depremzedelere teslim etti. 25 Ocakta da 5.500 konutun
teslimatını gerçekleştirerek böylece Elâzığa 8 bin
konut kazandırmış olduk. Hizmet siyaseti, eser siyaseti bu
demektir. Vatandaşlarımızın, halkımızın her
zaman emrindeyiz.
Bir diğer yandan, AK PARTİ hükûmetleri
olarak eğitimden istihdama kadar birçok alanda şehit
yakınlarımızın, gazilerimizin, gazi yakınlarımızın
ve engelli kardeşlerimizin yanında olduk ve olmaya da devam ediyoruz.
Bu kapsamda dün ataması gerçekleşen 3.603 kardeşimize
hayırlı olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ekinci
17.-
Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Ankara-Sivas arası hızlı trenin
test sürüşlerinin başladığına, Sivas ilinin kenevir
ekimi izni verilen iller arasına girdiğine, bu hizmetlerde emeği
geçen başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere
ilgili bakanlara teşekkür ettiğine, Sivas Numune Hastanesinin 3üncü
blokunun hizmete girdiğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
Ankara-Sivas arası hızlı trenimizde
test sürüşleri başlamıştır ve pazartesi günü
itibarıyla hızlı trenimiz test sürüşü kapsamında sultan
şehrimize ulaşmış, inşallah, en kısa zamanda test
sürüşleri bittikten sonra kıymetli hemşehrilerimizin hizmetine
girecektir.
Ayrıca Sivasımız kenevir ekimine
izin verilen iller arasına dün itibarıyla girmiştir;
çiftçilerimize, sanayicilerimize hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Bu hizmetlerde emeği geçen başta Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ilgili bakanlarımıza
teşekkür ediyorum.
Sivaslılara bir müjdeyi daha vermek istiyoruz:
Numune Hastanemizin 3üncü bloku ve 4 tane aile sağlık merkezi ile 12
tane ambulans da kıymetli sultan şehrimizin yiğidolarının
hizmetine girmiştir; hayırlı uğurlu olsun diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
18.-
Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, son beş yılın en kurak
döneminin yaşandığına, en büyük tehlikenin tarımsal
üretimin düşmesi olduğuna, gübre fiyatlarının fahiş
bir şekilde arttığına, gübrede dışa
bağımlılık sorunu çözülmez ve üretici desteklenmezse üretimin
azalacağına, gıda fiyatlarının daha da
artacağına, iktidarın bu konuda acil çözüm üretmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Son beş yılın en kurak dönemini
yaşıyoruz. Ülkemizi bekleyen en büyük tehlike tarımsal üretimin
düşmesidir. Yüksek fiyat nedeniyle çiftçinin ihtiyaç duyulan gübreyi
kullanamayacak oluşu sorundur. Gübre fiyatları fahiş bir
şekilde artıyor. Son bir yılda ürenin tonu yüzde 63 artarak
2.900 liraya, amonyum sülfatın tonu yüzde 40lık artışla
1.500 liraya, DAP gübresinin fiyatı yüzde 64lük artışla 3.450
liraya, 20ye 20 taban gübresinin fiyatı da yüzde 50lik artışla
2.400 liraya çıkmış. Üstelik bu söylediğim rakamlar fabrika
çıkış rakamları, daha bunun üzerine nakliye ve bayi
kârları bindirilmiş değil. Gübrede dışa
bağımlılık sorununu çözmez ve üreticiyi desteklemezseniz
hem verim hem de üretim azalacaktır yani gıda fiyatları daha da
artacak ve çiftçinin yaşadığı sorun sofralarımıza
yansıyacaktır. İktidar bu konuda acil çözüm üretmelidir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Tanal
19.-
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Gökhan Güneş isimli
vatandaşın İstanbul ilinde güpegündüz
kaçırıldığına, Gökhan Güneşi kaçıranlar
hakkında cumhuriyet savcılarının derhâl soruşturma
başlatması gerektiğine, Türkiye Cumhuriyeti devletini
itibarsızlaştırmaya, hukuk güvenliği olmayan bir ülke
konumuna düşürmeye kimsenin hakkı olmadığına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gökhan Güneş isimli vatandaş
İstanbulun göbeğinde güpegündüz kaçırıldı. Altı
gün sonra evine dönen Gökhan Güneş kendisine işkence
yapıldığını, Bizimle çalış. teklifinde
bulunulduğunu açıkladı. Gökhan Güneş kamu görevlilerini
işaret etti. Hukuk güvenliği olan bir ülkede kamu görevlileri insan
kaçırmaz. Eğer kişinin işlediği bir suç varsa hukuk
sınırları içerisinde soruşturulur. İnsan
kaçırıp serbest bırakma işlemi hukuk devletiyle
bağdaşmaz. Böyle bir uygulama Afrikadaki korsanlara, deniz
haydutlarına özgüdür. Anayasasında hukuk devleti vurgusunun yer
aldığı bir ülkede insan kaçırmak suçtur. Gökhan
Güneşi kaçıranlar hakkında cumhuriyet
başsavcıları derhâl soruşturma
başlatmalıdır. Adalet Bakanı ve İçişleri
Bakanının bu konuda duyarlı davranmaları gerekir. Türkiye
Cumhuriyeti devletini itibarsızlaştırmaya, uluslararası
arenada hukuk güvenliği olmayan bir ülke konumuna düşürmeye kimsenin
hakkı, hukuku yoktur.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Sayın Kasap
20.-
Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahya ili Simav ve
Tavşanlı ilçe sınırlarında bulunan 6.800 dekarlık
alanda maden arama gerekçesiyle orman, tarım ve doğanın yok
edilmeye başlanmak üzere olduğuna, ÇED raporuna onay verilmemesi için
Çevre ve Şehircilik Bakanlığını bir kez daha
uyardıklarına ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Altın madeni araması yapan şirket Kütahya
Simav ve Tavşanlı ilçe sınırlarında bulunan 6.800
dekarlık alanda maden arama gerekçesiyle orman, tarım ve
doğayı yok etmek üzere. Proje kapsamında 1 milyon 600 bin ton
cevher öğütülüp siyanürle işlenecek. Bu durumda, işletme
sahası içinde kalan Örencik, Avcılar, Kavaklı ve
Tepebaşı köylülerinin burada yaşayabilmesi mümkün değildir.
Emet Küreci köyü ve 40tan fazla köy ve belediyeye içme suyu sağlayan
Eğrigöz Dağımız ve Eğrigöz Kalesi, İkitaş
Kanyonu yok edilmek istenmektedir. Simav, Tavşanlı, Emet ve
Hisarcıkta vatandaşlarımıza yaşam alanları
bırakılmamaktadır. Murat Dağında olduğu gibi köy
halkımızın yanındayız. Çevre
Bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz. ÇED raporuna onay
vermeyin. Arsenikle zehirlenen, üzerine baraj yapılan Emet Çayına
bir de yetmiyormuş gibi siyanür mü eklemek istiyorsunuz? Bu ne
mantıktır, bu ne mantıktır, bu ne mantıktır?
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Sancar
21.-
Denizli
Milletvekili Haşim Teoman Sancarın, 2019 yılında
yaşanan depremden sonra Acıpayam ilçesinin sahipsiz ve yalnız
bırakıldığına, seçimlerden önce gelen bakanların
söz vermesine rağmen hâlâ Acıpayam ilçesinde vatandaşların
9 metrekarelik plastik odalara, barakalara terk edildiğine ilişkin
açıklaması
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan, 20 Mart 2019 yılında Denizlimizin Acıpayam
ilçesinde oluşan depremden sonra maalesef Acıpayam ilçemiz sahipsiz
ve yalnız bırakılmıştır. Seçimlerden önce gelen
bakanların söz vermesine rağmen bugün, bu tarih itibarıyla hâlâ
Acıpayamda vatandaşlarımız 9 metrekarelik plastik odalara,
barakalara terk edilmiştir ve Şehircilik Bakanını
Denizliye davet ettiğimizde, eksik olmasın, Denizliye gelip Denizli
kebabını yiyip Acıpayama uğramadan Denizliden ayrılmıştır.
Bu barakalar ortadan kalkıncaya kadar, devlet bu gariban köylerimize sahip
çıkıncaya kadar, vatandaşımız sıhhi evlere
kavuşuncaya kadar bizim mücadelemiz devam edecektir ama iktidar partisinin
maalesef umurunda olmayan bu durumun acilen irdelenmesini, ele alınmasını
ve Acıpayamlılarımızın kaderine terk edilmemesini
önemle tavsiye ediyoruz. Acıpayamlılar yalnız değildir.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan.
22.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, uyuşturucu madde
kullanımının insanlığın en büyük
belalarından biri olduğuna, özellikle Kahramanmaraş ilinin ve
diğer güneydoğu illerinin daha fazla risk altında olduğuna,
ailelerin ve tüm kurumların bu konuda duyarlı olması ve çaba
göstermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, uyuşturucu madde kullanımı insanın,
insanlığın en büyük belalarındandır. Uyuşturucu
kullanan bir kişi çok kısa zamanda bağımlı hâle
gelmektedir ve çok şey kaybetmektedir, bazıları da
hayatını kaybetmektedir. Bağımlılıktan kurtulmak
kolay değildir. En iyisi hiç başlamamaktır. Fakat
uyuşturucu kullanımı ve yeni kullanıcıların
sayısı hızla artmaktadır. Bu konuda tüm ülkemiz tehdit
altındadır. Fakat özellikle şehrim Kahramanmaraş ve
diğer güneydoğu illeri daha fazla risk altındadır.
Komşu ülkelerin durumu, terör örgütlerinin faaliyetleri bölgede
sıkıntıyı artırmaktadır. Uyuşturucu maddeye
bölgemizde kolay ulaşılmaktadır. Bu konuda daha fazla çaba
göstermemiz, özellikle yeni başlamaları önlememiz, gençleri
korumamız gerekir. Kişiler, aileler ve tüm kurumlar bu konuda
duyarlı olmalı ve çaba göstermelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Işık
23.-
Van Milletvekili
Muazzez Orhan Işıkın, Van ili Başkale ilçesinin
Sualtı mezrasında 18 Ocakta meydana gelen çığda 9
İranlı gencin çığ altında kaldığına,
4ünün kendi imkânlarıyla kurtulduğuna, altı gün boyunca arama
kurtarma çalışması yapılmadığına,
ailelerinin sınırı geçip kendi imkânlarıyla 5 gencin
cenazesini çıkardığına, bunun ihmal değil cinayet
olduğuna, vali ve sorumluların görevden alınması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Başkale ilçemizin Sualtı mezrasında
18 Ocakta çığ meydana geldi. 9 İranlı genç çığ
altında kaldı, 4ü kendi imkânlarıyla kurtuldu; ailelerine,
mezra halkına haber vererek yardım istedi. Devlet yetkililerine haber
verildi. Ancak Valilik Çığ yok. diyerek altı gün boyunca
hiçbir arama kurtarma çalışması yapmadı. Mezra halkı
yardıma gitti, jandarmalar engelledi. Aileler geldi, izin verilmedi, geri
gönderildi. Ailelerin çığlıkları duyulmadı. 6ncı
günden sonra da Çığ yok. denen yerde Risk var. denilerek yine
hiçbir çalışma yapılmadı. Tüm
çağrılarımıza kulak tıkandı,
aramalarımıza cevap verilmedi. Sekiz gün boyunca bu durum yerel ve
ulusal basında haber bile olmadı. 8inci gün aileler
sınırı tekrar geçip kendi imkânlarıyla 5 gencin cenazesini
çıkarttı.
Bu ülkede insan hayatı bu kadar ucuz mu? Bu
ihmal değil bir cinayettir. Bu yaklaşım ülke için de
insanlık için de bir utançtır. Çağrıları dikkate
almayan Vali ve sorumlular derhâl görevden alınmalıdır.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
24.-
İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 27 Ocak 1937de
Cenevrede toplanan Milletler Cemiyetinin Hatayın
bağımsızlığını kabul ettiğine,
bağımsız Hatay Cumhuriyetinin 2 Eylül 1938 tarihinde
kurulduğuna ve 29 Haziran 1939 tarihinde Türkiyeye katılma kararı
alındığına, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere Hatay ilinin millî sınırlara dâhil edilmesinde emeği
geçenlere Allahtan rahmet dilediğine, Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Sözleşmesinin 27 Ocak 1995te Türkiye tarafından
uygulanmaya başladığına, sözleşmeyle çocukların
korunması ve gelişmesinin temel felsefe olarak kabul edildiğine,
kırk sekiz yıl önce bugün, Türkiyenin Los Angeles Başkonsolosu
Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demirin ASALA tarafından
şehit edildiğine, teröre kurban verilen tüm şehitleri bir kez
daha rahmetle andığına, kamuya atanan 2.140 engelli
vatandaşa başarılar dilediğine fakat atanmayı bekleyen
200 bin engelli adayın olduğuna, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi il
başkanlarının zaman zaman kendilerini vali yerine koyan
davranışlarda bulunduğuna, bazı valilerin de AK PARTİ
il başkanı gibi davranmaya başladığına,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin her alanda ülkeye zarar
verdiğine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
27 Ocak 1937de Cenevrede toplanan Milletler
Cemiyeti, Hatayın bağımsızlığını kabul
etmiş ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar
vermiştir. Anlaşmayla Hatayda tarafsız seçimler
yapılmış, meclisin çoğunluğunda da Türkler yer almıştır.
Böylece, bağımsız Hatay Cumhuriyeti 2 Eylül 1938de
kurulmuş ve 29 Haziran 1939da Türkiyeye katılma kararı
almıştır. Bu vesileyle, Hatayın millî
sınırlarımıza dâhil edilmesinde emeği geçen başta
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Hatayın ilk
Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmene, ilk Meclis Başkanı Abdülgani
Türkmene ve ilk Başbakanı Abdurrahman Meleke Cenab'ı Allahtan
rahmet diliyorum ve hatıralarını minnetle yâd ediyorum.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesi yirmi altı yıl önce bugün 27 Ocak 1995te Türkiye
tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Bu
sözleşmeyle, çocukların korunması ve gelişmesi temel
felsefe olarak kabul edilmiştir. Buna rağmen, Türkiyede 5-17
yaş grubunda, çalışan çocuk sayısı 720 bin
civarındadır. Çalışma ortamında fiziksel
sağlığı olumsuz etkileyen faktörler incelendiğinde ise
çalışan çocukların yüzde 12,9unun uygun ortamda
çalışmadığı görülmüştür. Bu tabloyu
iyileştirmek ve geleceğimiz olan çocuklarımız için daha
yaşanabilir bir Türkiyeyi inşa etmek hepimizin ortak hedefi olarak
belirlenmelidir.
Yine kırk sekiz yıl önce bugün,
Türkiyenin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos
Bahadır Demir, Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit
edilmiştir. Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak
nitelenen bu olay daha sonra bir cinayetler zincirini de
başlatmıştır. Teröre kurban verdiğimiz tüm
şehitlerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum;
ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Sayın Cumhurbaşkanının
katılımıyla dün 2140 engellinin kamuya ataması yapılmıştır.
Bu kardeşlerimize hayırlı olsun diyorum, görev yerlerinde de
başarılar temenni ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Fakat 2.140 atama beklentilerin oldukça altında kalacak ve
ihtiyaca cevap vermeyecektir. Atanmayı bekleyen yaklaşık 200 bin
engelli aday kardeşimiz mevcuttur. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri
Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2020 Engelli ve Yaşlı
İstatistik Bültenine göre ise toplam engelli kontenjan
açığı 7.119 olarak açıklanmıştır. Kamuda
hâlen boş olan 7.119 kişilik kontenjanı dolduracak bir biçimde
atama yapılması icap ederken, bu rakamın yarısı bile
doldurulamamıştır. Hükûmet, her kesimde olduğu gibi engelli
istihdamında da taleplere cevap verememiş ve oluşan
mağduriyetleri giderecek tedbirleri almayı becerememiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte devlet işleyişi bozulmuş, her alanda
baskıcı tek parti devleti hâkimiyeti tesis edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu sistemle birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi
il başkanları kendilerini zaman zaman vali yerine koyan
davranışlar sergilemeye başlamışlardır. Üzücü
olanı, bazı valilerin de AK PARTİ il başkanı gibi
davranmaya başlamış olmalarıdır. Tekirdağda
kapı kapı dolaşıp karne dağıtan AK PARTİ
Tekirdağ İl Başkanı bunun son örneğidir.
Öğrencilerin kişisel verileri üçüncü kişilere verilmiş,
karneler okul idaresinin bilgisi dâhilinde basılmış ve bir
siyasi partinin il başkanına teslim edilmiştir. Üstelik, karne
dağıtımıyla ilgili video okulun resmî işlemlerinin
yapıldığı haberleşme grubunda okul müdürü
tarafından paylaşılarak ilgili siyasi partinin yararına
faaliyette bulunulmuştur. Tüm bunlar ise olağan
karşılanmış, Hükûmetten herhangi bir tepki
gelmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, tamamlıyoruz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İl başkanı ve okul müdürü için herhangi bir
yaptırım kararı alınacak mıdır? Biz bu konunun
takipçisi olacağız ama iktidar grubunun da meseleyi takip etmesini
hassaten istirham ediyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
her alanda Türkiyeye zarar vermeye devam etmektedir. Parti devletinin ortaya
çıkardığı sonuç bellidir: İl başkanları
valilerin, valiler de il başkanlarının görev alanlarına
nüfuz etmek üzereler.
Bu konuda tedbir alınmasını istirham
ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Evet, söz sırası
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı
Saruhan Oluçun.
Buyurun Sayın Oluç.
25.-
İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 27 Ocak Uluslararası Yahudi
Soykırımı Kurbanlarını Anma Gününün 76ncı
yılında acıları paylaştıklarına,
TÜİKin ortaya koyduğu 2019 yılı gayrisafi yurt içi
hasıla açısından il bazlı istatistiklerine göre İstanbul
ilinin en yüksek gayrisafi yurt içi hasılaya
ulaştığına, son on, on beş ilin Siirt,
Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Gaziantep, Hakkâri, Bitlis,
Muş, Ağrı, Urfa, Van, Bingöl illeri olduğuna, 1960
yılı, 1980 yılı, 2004 yılı verilerine
bakıldığında da aynı tabloyla karşı
karşıya kalındığına, Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarının da bu tabloda herhangi bir değişiklik
yaratamadığını vurgulamak istediğine, bu eşitsizliklerin
azaltılabilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi için bölgesel
ekonomi modelinin gündeme gelmesi, yerel yönetimlerin
demokratikleştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğine, Ticaret
Bakanlığının gıda ve temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili
81 ilde yaptığı fahiş fiyat denetlemeleri sonucunda son bir
haftada 1.674 işletmeye ceza kestiğine, iktidarın
yanlış ekonomi politikalarının yarattığı
tahribat, büyük eşitsizlikler ve toplumsal adaletsizlikler
görüldüğünde sorunun nereden kaynaklandığını çok
açık bir şekilde anlamanın mümkün olduğuna ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bugün 27 Ocak Uluslararası
Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü. 76ncı
yılında bu insanlık utancıyla bir kez daha
yüzleşiyoruz, acıları ve yası paylaşıyoruz.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
tarafından 2005 yılında kabul edilen bir kararla 27 Ocak
Holokost Kurbanlarını Anma Günü olarak ilan edilmişti. Bütün
bu holokost sırasında 6 milyon Yahudi, 800 bin civarında Roman
katledildi ve soykırıma uğradı. Dünya tarihi açısından
baktığımızda son derece vahim bir durumdu.
İkinci Dünya Savaşı
sırasında yaşanan bu acıların bir daha
yaşanmaması, dünyanın herhangi bir yerinde yaşanmaması
ancak gerçeklerle ve geçmişle yüzleşmekle mümkündür. Soykırımların
nedenleri ve yol açtığı faciaların herkes tarafından
anlaşılıp tekrar böyle bir felaketin yaşanmaması için
insanlığa katkı sunacak barış
politikalarının yürütülmesi, nefret söyleminden uzak durulması
son derece önemli bir görev olarak hepimizin önünde duruyor.
Katliamlar, soykırımlar
yaşanmış olan bu coğrafyada da işlenen nefret suçlarıyla
yüzleşerek bu acıların anılmasıyla ancak sahici olarak
bir daha asla demek mümkün olabilir. Soykırımları kabul ederek
mağdur halklardan ve inançlardan özür dilemek, onarıcı adalet yollarına
başvurarak sorumluları ve failleri ifşa etmek, birbirini
anlamak, yaraları samimi bir yaklaşımla sarmak için
atılması gereken ilk adımlardır. Bir kez daha, 76ncı
yılında, Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma
Gününde bu büyük insanlık utancıyla yüzleşiyoruz,
acıları ve yası paylaşıyoruz, o süreçte
yaşamını yitirenleri hüzün ve saygıyla anıyoruz.
TÜİKi hep eleştiriyoruz fakat
açıkladığı verileri de bazı gerçekleri ortaya
koyması açısından kullanıyoruz. TÜİK veriler
açıkladı ve 2019 yılı gayrisafi yurt içi hasıla
açısından il bazlı istatistikleri ortaya koydu. İl
düzeyinde cari fiyatlarla gayrisafi yurt içi hasıla hesaplamalarına
göre 2019 yılında İstanbul 1 trilyon 327 milyar 452 milyon Türk
lirasıyla en yüksek gayrisafi yurt içi hasılaya ulaştı ve
toplam gayrisafi yurt içi hasıladan yüzde 30,7 pay aldı. Ankaraya
baktığımızda, bu, yüzde 9,2 pay olarak görünüyor,
İzmir yüzde 6,1 pay olarak gözüküyor. Bunlar tablonun bir kısmı.
Şimdi ben tablonun diğer kısmından da söz etmek istiyorum.
Yine TÜİK verilerine, oradaki son 15 il sıralamasına
baktığımızda hangi illeri görüyoruz? Siirt,
Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Antep, Hakkâri, Bitlis,
Muş, Ağrı, Urfa, Van, Bingöl yani şu harita.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu harita,
aslında Cumhuriyet Dönemi boyunca değişmemiş olan harita.
Yani ülkenin bir kısmında -şu kısmını
görüyorsunuz- farklı renklerle ortaya çıkıyor, bu
kısmındaki gayrisafi yurt içi hasıla değerleri,
payları ülkenin en düşüğü yani bölgesel eşitsizlik her
konuda net bir biçimde ortaya çıkıyor. Cumhuriyet tarihi boyunca da
bu bölgesel eşitsizlik anlamında değişen hiçbir şey
yok. Yani, 1960 yılı verilerine baktım ben acaba o zaman
nasıldı diye, 2004 yılı verilerine baktım, 1980
yılı verilerine baktım; aynı tabloyla karşı
karşıyayız. Yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
da aslında bu tabloda herhangi bir değişiklik yaratabilmiş
değil, özellikle onu vurgulamak istiyorum.
Bu farklı renklerin ortaya
çıktığı tablo, iktisadi eşitlik açısından da
bu farklılıkları gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Demokratik hak
ve özgürlüklerin kullanılması açısından da bu
farklılıkları gösteriyor, eşitsizlikleri gösteriyor,
özgürlükler açısından da bu eşitsizlikleri ve
farklılıkları gösteriyor. Yani, cumhuriyet tarihinin kadim bir
sorunuyla karşı karşıya olduğumuz TÜİK
verileriyle de bir kez daha ortaya çıktı. Bu politikaların
değiştirilmesi, ekonomi politikalarının değiştirilmesi,
bölgesel eşitsizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için elbette
ki çok ciddi çalışmaya ihtiyaç var. İki açıdan
değinmek istiyorum: Bir taraftan, bölgesel ekonomi modelinin gündeme
gelmesi ve bunun tartışılması gerekiyor bu
eşitsizliklerin azaltılabilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi
için. İkincisi, yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesi ve
güçlendirilmesi gerekiyor yani bugünkü iktidarın sürdürdüğü kayyum
atama politikasının tam tersinin yapılması gerekiyor. Buna
da, bir kez daha bu eşitsizliklere değinmek istedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum efendim.
Son bir konuya daha değinmek istiyorum.
Şimdi, Ticaret Bakanlığı -geçtiğimiz günlerde de
açıklandı- gıda ve temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili 81 ilde
yaptığı fahiş fiyat denetlemeleri sonucunda, son bir
haftada 1.674 işletmeye ceza kesmiş ve bu cezalar oldukça yüksek
meblağlarda. Elbette ki fahiş fiyat uygulamaları son derece
üzerine gidilmesi gereken bir konu, bu konuyu tartışmıyoruz ama
mesele başka bir mesele, işin arkasında yatan ekonomik
gerçekleri konuşmamız gerekiyor. Yani, fahiş fiyat
artışları yaşanıyor ama ülkedeki zam politikalarına,
ekonomi politikalarına, özellikle pandemi döneminde yaşananlara
baktığımızda, yönetilemeyen ekonominin
yarattığı sorunlara baktığımızda, çiftçinin,
üreticinin, köylünün, emekçinin, işçinin, emeklinin
yaşadığı sorunlara baktığımızda, esas
bunları konuşmadan, sadece Fahiş fiyat denetimleri
yapıyoruz, fahiş fiyat uygulamaları denetimi yapıyoruz,
böylece halkı koruyoruz. derse iktidar, aslında halkı
yanıltmış olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son cümlelerinizi alayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani
iktidarın başarısız ekonomi politikaları
konuşulmasın diye, onun yerine günah keçileri yaratılıyor
ve bu tür denetimlerle esas gerçekler saklanıyor ve idari para
cezalarıyla bu meselelerin üstesinden gelinebileceği
düşünülüyor. Zamlara baktığımız zaman, bunların
hepsini çok net olarak görmemiz mümkün. Aslında, zam politikalarına
ve açıklanan, TÜİKin gerçek olmayan enflasyon rakamlarına
baktığımızda, aradaki farkları gördüğümüzde;
nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu ve bu
iktidarın yanlış ekonomi politikalarının
yarattığı tahribatı ve yarattığı büyük
eşitsizlikleri, toplumsal adaletsizlikleri gördüğümüzde sorunun
nereden kaynaklandığını çok açık bir şekilde de
anlamak mümkün oluyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
26.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Soma faciasından birkaç ay sonra ortaya
çıkan bir mağduriyetin giderilmesi için tüm siyasi partilerin Grup
Başkan Vekillerinin de katkılarıyla bir yasal düzenleme
yapıldığına ve Somada 4 bine yakın maden
işçisinin tazminatlarını almaya başladıklarına,
bunun için Meclise teşekkür etmek gerektiğine, madencilerin
mağduriyetlerinin ortadan kalktığına ama Soma
esnafının inanılmaz mağduriyetleri olduğuna, Yahudi
Soykırımını ve Holokostu Anma Gününün 76ncı yıl
dönümünde orada hayatını kaybedenleri andıklarına ve bu
insanlık suçunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kınadıklarına, 4/Dli personelin yaşadığı
mağduriyete, ulusal bir yetim ilaç politikası ile nadir ve çok nadir
görülen hastalıklar politikası geliştirilmesi gerektiğine,
nadir hastalıklarla ilgili kurulan Komisyonun raporunu Genel Kurula
getirmeyenlerin SMAlı çocukların vebalini aldıklarına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta
basına da yansıdı. Soma faciasından birkaç ay sonra ortaya
çıkan bir mağduriyetin, bu Mecliste beş yıldır,
altı yıldır üzerinde duruyorduk. Düzenleme
yapmıştık ama sendika, firmayla anlaşarak Meclisin
çıkardığı kanunu boşa düşürmüştü.
Geçtiğimiz yıl boyunca tüm siyasi partilerin Grup Başkan
Vekillerinin de katkılarıyla bir yasal düzenleme yaptık ve
şu anda Somada 4 bine yakın maden işçisi
tazminatlarını almaya başladılar. Bu önemli bir
gelişme, bunun için Meclise teşekkür etmek gerekiyor. Ancak bu
görüşmeler sırasında, daha önceden dönemin Başbakanı,
şimdiki, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğanın söz verdiği Uyar Madencilik işçilerinin
mağduriyetleri sürüyor.
Ayrıca, sadece kıdem ve ihbar
tazminatı yönünden düzenleme yapıldı, ihbarı da son anda
eklemiştik biliyorsunuz. Ancak diğer tazminatlar kapsam
dışıydı, kazalarda sakat kalanların tazminatları
duruyor. Burada, tabii, hem Uyar Madencilik çalışanları
olmaları
Ayrıca gözlerini, bacaklarını kaybetmiş Ali
Kandemir, İdris Sarıkaya gibi arkadaşlarımızın da
mağduriyeti ortada duruyor. Yaptıkları bir yürüyüş
sırasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
yanlarına gelip Bunu gerekirse kendi çabamla ve yöntemlerimle 15 Ocak
gününe kadar çözmeye söz veriyorum. demişti, ocak bitiyor ama çözülmedi.
Çözemezsem yine yürüyün. demişti. Yürüyecekler, göreceğiz
bakalım, yine karşılarına jandarmayı, Alay
Komutanını çıkaracak mı çıkarmayacak mı? Ama
Süleyman Soylunun şahsi sözü var, Recep Tayyip Erdoğanın
şahsi sözü var. Uzuvlarını kaybetmişler için hiç değilse
8 arkadaşın isimlerini almıştı AK PARTİ Grup
Başkan Vekilleri, o konuda da bir ilerleme olmadı. Bu konuyu
hatırlatmak isterim.
Bir diğer mağduriyet yine Somayla ilgili.
Madencilerin mağduriyetleri ortadan kalktı ama Soma
esnafının inanılmaz mağduriyetleri var. Servis
şoförlerinin -madencileri taşıyanlar- dünya kadar
alacakları var ama sıra bir türlü onlara gelmedi. Bu şirketlerin
alışveriş yaptığı, borçlandığı,
faciadan sonra borçlarını ödemedikleri Soma esnafı da sesinin
duyulmasını istiyor; bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
76ncı yıl dönümünde Yahudi
Soykırımını ve Holokostu Anma Gününü burada bir kez daha,
orada hayatını kaybedenleri anarak ve bu insanlık suçunu bir kez
daha kınayarak ifade etmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayatını kaybeden
Yahudileri, Romanları ölümlerinin 76ncı yılında bir kez
daha burada anıyoruz ve bu insanlık suçunu Cumhuriyet Halk Partisi
olarak kınıyoruz.
Sayın Başkan, sizin de çaba göstereceğinizi
ümit ettiğimiz bir konuda Meclisin kendi söküğünü dikmesi lazım.
Gerçi biz sökmedik de bizim üstümüzü söktüler. Bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen, rejime kasteden
Anayasa değişikliğinden sonra yapılan ilk seçimle
çıkarılan yetki kanununu suistimal eden Cumhurbaşkanı,
Meclise bağlı olan Millî Sarayları kendisine bağladı.
Niye? Kendi sarayda oturuyor ya Gecekonduda oturanların temsilcileri
saraydan ne anlayacak? Memurlar saraydan ne anlayacak? Saraylardan ben
anlarım. dedi, kendine bağladı. Bunun sonucunda bir sürü
mağduriyet ortaya çıktı. Yani, düşünün ki Meclisin
misafirhaneleri bile Cumhurbaşkanlığına
bağlıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Alındı
onlar, alındı.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özensizliğe bakın,
uğraştık uğraştık, onlar geriye döndü ama birkaç
sıkıntı yakıcı şekilde devam ediyor.
Örneğin, Topkapı Sarayına gidin, Topkapı Sarayında, Millî
Saraylar devredilirken o zaman taşeronda olanlar sonra bir KHKyle 4/D
kadrosuna geçtiler, 4/D kadrosuna geçince şu anda 3 bin lira maaş
alıyorlar. Sadece Topkapı Sarayındakiler değil, Meclisteki
4/Dli personel, Başbakanlıktayken taşeronda olup Meclise
devrolan 4/Dli personel duruyor. Toplu iş sözleşmeleri bitti, uzun
yıllık yapmışlardı, iki buçuk yıldır zam
alamıyorlardı, şimdi de hazirana atıldı. Bu
arkadaşlar yol ve yemek dâhil 3 bin lira para alıyorlar.
İstanbulda Topkapıda güvenlik personeli, yol ve yemek 450
lirayı düşünce asgari ücretin altında çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlayacağım
Sayın Başkan.
450 liraya evine de gidemez, yemek de yiyemez; velev
ki yesin -devlet 450 uyguluyor- 3 bin liradan düştün mü asgari ücretin
altında, perişan durumdalar. Bu 4/Dli personeli
İnanmayan
çıksın, hemen şurada temizlik yapanlara sorsun 4/Dli var
mı? diye; 4ünden 2si, 3ü Benim. diyor. Biri 4.500 lira alıyor,
biri 3 bin lira alıyor ve toplu iş sözleşmesini hazirana
bıraktık. Buna müdahale edilmesi gerekiyor, çok önemli.
Son sözüm, son başlığım
Sayın Başkanım, yine çok önemli bir iş. Şimdi, biraz
önce de SMA hastalarından bahsedildi. SMA, DMD hastalığı,
ALS, MS gibi nadir ve çok nadir görülen hastalıklar var ya da bir
başka ifadeyle tedavisi bilinmeyen hastalıklar diye
hastalıklar var. Şimdi, bu hastalıklar, nadir ve çok nadir
hastalıklar bin kişide 1, 10 bin kişide 1, 100 bin kişide 1
görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ovadaki bir ağaca
yıldırım düşmesi gibi, altındakiler yanıyor, bir
aile yanıyor. Bunların ilaçlarının adı yetim ilaç;
dünyada orphan drug, Türkçesi yetim ilaç. Türkiyenin bir yetim ilaç
politikası yok. Her bütçeye karşı oy yazıyorum on
yıldır. Yetim ilaç politikası olmadığı için SMA
hastaları mağdur. Buna Meclisin bir çözüm bulması lazım.
Bir araştırma komisyonu 17 kez önerdik, reddedildi, 18incide hep
birlikte kabul edildi. 1i eczacı, 2si hekim bizim milletvekilimiz ve çok
değerli 12 arkadaşımız çalıştılar ancak bu
rapor daha görüşülmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
SMAlı hastaları duyunca Bir bilgi verin, bir çalışma
yapın... Arkadaşlar, çalışma yapıldı,
çalışma burada. Çözüm önerilerini bana getirin, MYKye. Ya, çözüm
önerisi Mecliste var. Şunu Meclise getirip görüşmesini yapmadık
Mart 2020den beri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son sözlerinizi alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son cümlem.
Şurada görüşmek lazım ve ulusal bir
yetim ilaç politikası, nadir ve çok nadir görülen hastalıklar
politikası geliştirmemiz lazım. Yoksa Sağlık
Bakanının düştüğü duruma düşüyorsunuz. Hangimizin
çocuğunun başına gelse
Dört ay sonra ölecek, Amerikada gen
tedavisi var. Kim istemeyecek bunu? İsteyene haksız, bilmem ne,
rencide edici sözler ama başımıza bir gelse hepimiz
çocuğumuz için kampanya açarız. Şimdi, torba yasaya madde kondu,
bu tip kampanyalar da yasaklanıyor. Ya, ateş düştüğü yeri
yakıyor. Allah aşkına, oturalım; Amerika, Almanya,
İsviçre sorunu çözmüş, İran çözmüş, Irak çözmüş,
Suriye çözmüş, Türkiye yetim ilaç sorununu çözemiyor. Bunun çareleri var,
sorulursa daha detaylı konuşuruz ama bunu çözmek
Şu 199
sıra sayılı Raporu buraya getirmeyenler o SMAlı
çocukların vebalini alıyorlar; bu kadarını söyleyeyim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Şimdi sıra Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Muşta.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Söz talebimiz yok.
BAŞKAN Konuşmuyorsunuz, peki.
O zaman birleşime on dakika ara veriyoruz.
Kapanma Saati: 15.12
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.41
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ
PARTİ Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 21 milletvekili
tarafından, denizlerimizdeki aşırı avlanma, deniz
kirliliği ve istilacı balık türleri nedeniyle balık
rezervlerimizin azalmasının araştırılması
amacıyla 15/1/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27/1/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
27/1/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/1/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 21
milletvekili tarafından, denizlerimizdeki aşırı avlanma,
deniz kirliliği ve istilacı balık türleri nedeniyle balık
rezervlerimizin azalmış olması amacıyla 15/1/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 27/1/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubunun önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Samsun Milletvekili
Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Denizlerimizdeki kirlilik ve
avlanma konusunda vermiş olduğumuz Meclis araştırması
önergesi hakkında grubumuz adına söz aldım.
Türkiye, sahip olduğu uzun
kıyıları ve kumsalları, uygun iklim koşulları ve
doğal güzellikleri sayesinde deniz turizminin yanı sıra su
ürünleri avcılığı bakımından da oldukça
elverişli bir konuma sahiptir. Fakat ne yazık ki Türkiyede son
yıllarda avlanan su ürünleri miktarında azalma meydana
gelmiştir. Denizlerimizde, balıkçılarımızın
umutları her geçen gün biraz daha azalmaktadır. Türkiye
İstatistik Kurumunun verilerine göre 2002 yılında 566.682 ton su
ürünleri avcılığı yapılırken bu rakam 2017de 354
bin tona, 2018de de 314 bin tona düşmüştür. Bu rakamlar dikkate
alındığında, ülkemizde avcılık yoluyla elde
edilen su ürünleri miktarında da azalma yaşandığı bir
gerçektir. Bu olumsuz durum, balıkçı tezgâhlarındaki balık
çeşitliliğine ve fiyatlarına da yansımaktadır.
Hamsi yasağı yeniden
uzatılmıştır. Hamsi avcılığı, 8 Ocak
2021 tarihinden başlayarak on gün süreyle İstanbul
Boğazından Gürcistan sınırına kadar
yasaklanmıştı, daha sonra 28 Ocak 2021 tarihine kadar tekrar
uzatıldı. Tabii hamsi yasağı derken, doğal olarak
Türkiyede deniz ürünlerinin yüzde 60ını hamsi oluşturuyor. E,
tabii ki hamsi, bugün fakirin sofrasının en başürünü. Hamsi
deyip geçmemek lazım; hem sanayi sektöründe hem de gıda sektöründe
bol miktarda kullanılıyor. Bugün bile tezgâhlarda kilogramı maalesef
30-35 lirayı buluyor.
Bu çerçevede, dünyada kişi başına
balık tüketiminin dünya ortalaması 19,2 kilogram, Avrupa
Birliğinde bu 24 kilogram; Türkiyede ise 2017 yılı 5,5
kilogram, 2018 yılı ise 6,1 kilogram olarak gerçekleşmiştir.
Uzmanlar, denizlerimizdeki su ürünleri rezervlerinde
son yıllarda ortaya çıkan azalmanın aşırı
avlanma, deniz kirliliği, yeni istilacı balık türleri ile mevsim
değişiklikleri gibi nedenlerden kaynaklandığını
ifade etmektedir. Aşırı avlanma, balık sürülerini
yavaş yavaş azaltmaktadır ve yok olma noktasına
getirmiştir. Dünyada 2,4 milyar kişi okyanus
kıyılarında yaşamakta ve denizleri de kirletmektedir. Yine
her gün yaklaşık 7 bin deniz canlı türü gemi balast sularıyla
bir yerden bir başka yere doğru taşınmaktadır. Akdeniz
başta olmak üzere denizlerimizin pek çoğu yabancı türü
yaşam alanına dönüşmeye başlamıştır.
Değerli milletvekilleri, özellikle şu an
Türkiyedeki durum şu: Ya avcıyı katlediyoruz ya da
balıkları katlediyoruz. diyor bizim Karadenizdeki
balıkçılarımız. Madem biz hamsiyi avlamayacaksak o zaman
bu süre içerisinde hiç olmazsa bizim bankalara olan borçlarımız
ertelensin. diyor.
Yine bunun paralelinde diyor ki: Eğer biz
tuttuğumuz balıkları halde satarsak bunun KDV oranı yüzde
1, zincir marketlerde satarsak bunun da KDV oranı yüzde 8; hiç olmazsa bu
farklılığı ortadan kaldırın.
Aynı şekilde Siz hamsi avını
yasak ettiniz, iyi güzel de Gürcistanda bu serbest. Yani bizim
bıraktığımız küçük boy balıklar zaten
Gürcistanda yakalanıyor, biz de bunları seyrediyoruz. diyor.
Aynı şekilde, büyük teknelerin tuttuğu o balıkların
önemli bir kısmı yine bu 6 santimetrenin altında, bunlar da
tutulduktan bir saat sonra tekrar denize geri
bırakıldığı için bunların tamamı da maalesef
ölmekte.
Yine bunun yanı sıra
balıkçılarımız diyor ki: Parlamentoda
çıkardığınız kanunda, orman arazileri içerisinde
bulunan balık çiftliklerinin kapatılmasına yönelik bir karar
var. Aslında bu karar, mevcutlarla değil bundan sonra kurulacak
tesislerle alakalı. Eğer siz bunları kapatırsanız
balıkçılığa çok büyük bir darbe vurmuş olursunuz.
Yine aynı şekilde diyorlar ki: Biz
bankalardan kredi alıyoruz. E, sadece mevcut denizdeki
ağlarımızı biz her türlü sigorta şirketlerine sigorta
yaptırıyoruz ama bankalar bizim bu tesislerimizi rehin alarak teminata
saymıyorlar, dolayısıyla biz de kredi kullanamıyoruz.
Devamında, özellikle kapalı alan
balıkçılığıyla ilgili Devlet bize kıyılara
yakın yerlerde arazi tahsis etsin, biz de denizden buralara deniz suyunu
çekerek kapalı alan balıkçılığı yapalım. Size
söz veriyoruz, en az 500 milyon dolarlık ihracat yapacağız, bu
alanlarda en az 2.500 de istihdam sağlayacağız. diyorlar.
Tabii, kime söylüyorum ben bunu? İnşallah,
yüce halkımıza söylüyoruz; maalesef, iktidara mensup
arkadaşlarımızı burada görmek mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Onun için yine aynı şekilde ben size küçük
bir fotoğraf göstermek istiyorum. Bakın, bu fotoğraf, cumartesi
günü Samsunda, limanda çektiğimiz bir fotoğraf. Burada 3
arkadaşımız var. Biri Engin; Engin on yedi sene hapishanede
yattı, tayfa olarak teknede çalışıyor. Bu, Alucralı;
hiç evlenmedi, sadece denizlerde ömrünü geçirdi. Patron da inşaat
işleriyle uğraşıyordu, o da iflas etti. Ne yaptılar?
Patron gitti bir tane tekne aldı, tayfa Engin, gemi kaptanı da
Alucralı. Ne yapıyorsunuz diyorum. Vallahi, bugün biz 4 kilogram
balık tuttuk. Patron günde 2 ekmeği standart alıyor. Eğer 4
kiloyu geçen balık tutarsak yanına zeytin ve peyniri de ilave
ediyor. diyor. Peki, ne yapıyorsunuz? Balık
sattığımız gün otelde Alucralıyla ikimiz yan yana
aynı odada yatıyoruz. diyor. Satmadığınız zaman
ne yapıyorsunuz? Vallahi, otelin rezervasyonuna görünmemeye azami gayret
gösteriyoruz. Eğer yakalanırsak da -siz de biliyorsunuz-
dışarıda vaktimizi geçiriyoruz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Selamlıyorum
Başkanım.
Neyiniz var? Herhangi bir sosyal güvenceniz var
mı? Yok. Peki, işte, Türkiyedeki
balıkçılığın geldiği nokta bu. Eğer bunu
merak eden arkadaşlarımız varsa -bu, iki gün önceki resim,
beraber kahvaltı yaptık- diyor ki: Bizim dertlerimizi merak
ediyorsanız Atakumda, limanda, marinada sizi bekliyoruz. Gelin, bu
işlerin altından nasıl çıkılacağını
Biz çıkamıyoruz, varsa bir fikriniz söyleyin hep beraber
çıkalım.
Ben bu araştırma önergesine destek
vereceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİnin denizlerdeki aşırı avlanma, deniz kirliliği
ve yeni istilacı balık türleri ile rezervlerdeki azalmaya yönelik
vermiş olduğu Meclis araştırması önergesi üzerinde
partim adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle bu
araştırma önergesine mevcut olan göllerin de eklenmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
aslında önemli olan hususlardan bir tanesi, sorunlardan bir tanesi de kara
avcılığındaki uygulamaların söz konusu olması.
Bununla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifinde -ne yazık ki-
başka bir canlıyı öldürmenin sporu ve turizminin
olamayacağına ilişkin bir kanun teklifi vermiş
bulunmaktayız. Türkiyenin, taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesinin 6ncı ve 8inci maddeleri uyarınca nesli tehlike
altında bulunan türleri korumaya ilişkin taahhüdü bulunmaktadır.
Son günlerde yine konu olan, aynı zamanda
gündem olan, özellikle Dersimde Hızırın davarları diye
nitelendirilen dağ keçilerine yönelik tehlikeye, aynı zamanda
Doğu Karadenizde yine türleri tükenmeyle karşı karşıya
olan çengel boynuzlu dağ keçilerine ilişkin hususa da özellikle sizin
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Öte taraftan, bu Meclis araştırması
önergesine de eklenmesi gerektiğini düşündüğümüz -özellikle Van
Gölündeki kirlilik ve tehlike boyutlarıyla ilgili- Türkiyenin en büyük
gölü ve dünyanın ise en büyük sodalı gölü olan Van Gölündeki
kirlilik tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır. Verilere
göre, göle her saniyede 1.800 litre lağım suyu akıyor. Çevredeki
yerleşim yerlerinin atık sularını arıtacak tesisler ya
kurulmamış ya da ihtiyacı karşılamaktan çok uzak
durumdadır. Göle bağlanan 18 dere ve akarsu üzerinden günde tonlarca
çöp ve evsel atık göle boşaltılıyor. Bu durum insan
sağlığının yanı sıra, ekosistemi de olumsuz
etkiliyor. Kirlilik hem sudaki canlıların hem de bitkilerin
yavaş yavaş yok olmasına neden olmaktadır.
Yine, Ağrı ilimizin
sınırları içerisinde olan ve Taşlıçay ile
Doğubeyazıt sınırında yer alan Balık Gölüyle
ilgili olan bir bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar,
yüz ölçümü yaklaşık olarak 34 kilometrekare olan gölün derinliği
100 metreden fazladır, deniz seviyesinden 2.250 metre yüksekliğiyle
Türkiyenin en fazla yükseklikte oluşmuş olan tek gölüdür.
Doğubeyazıttaki Balık Gölünde araştırma yapan
Avusturyalılar göldeki alabalığı ilk kez burada
gördüklerini ve bir tür olarak dünyada ilk olduğunu kayıt altına
almış durumdalar. Endemik bir alabalık alt kültürü olan bu
balık türünün de korunması ve özellikle bu tür göllerimizde bilinçsiz
bir şekilde yapılan müdahalelerin de önlenmesi gerektiğini biz
kesinlikle düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla+) Bununla ilgili de
yetkililerin bu konuda önlem alması gerektiğini biz kesinlikle burada
belirtmek istiyoruz.
Partim adına İYİ PARTİnin
vermiş olduğu bu araştırma önergesine olumlu yönde oy
kullanacağımızı ve destekleyeceğimizi burada belirtmek
isterim.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Giresun Milletvekili Sayın Necati Tığlı.
Buyurun Sayın Tığlı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NECATİ TIĞLI (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
Grubu tarafından verilen denizlerimizdeki aşırı avlanma ve
deniz kirliliği önerisi üzerine söz aldım.
Denizlerimizde yapılan su ürünleri
avcılığının nasıl olacağını
belirleyen tebliğ her dört yılda bir olarak
hazırlanmaktadır. Bu tebliğde zaman ve boy yasakları
belirlenirken cezaların da nasıl olacağı düzenlenmektedir.
Ancak denetim yapılmadıktan, kanunlar uygulanmadıktan ve cezalar
kesilmedikten sonra ne kadar düzenleme yaparsanız yapın
sürdürülebilir bir deniz ekosistemine ulaşamazsınız ve bugünkü
duruma geliriz.
Küresel ısınma ile iklim
değişikliğiyle birlikte tüm canlıların, balıkların
üreme mevsimleri değişmiştir. Değişmeyen tek şey,
balıklar üzerindeki aşırı av baskısı ve rant
kaygısıdır.
1380 sayılı Kanun ve tebliğ diyor ki:
Hamsinin avlanma boyu en az 9 santim; barbun, istavrit ve mezgitin avlanma
boyu 13 santim. Ama yeşil belge sahibi ticari balıkçı tekneleri
tarafından yakalanan ve tezgâhlara indirilen balıkların boyu bu
limitlerin çok ve çok altındadır. Bunlar denetimsiz avlanan
balıklardır. Tarım Bakanlığı, yakalanan çoğu
balığın limit altında olduğunu çok iyi biliyor. Ne yapması
lazım? Tabii ki kanundaki cezaları uygulaması lazım. Ama
Bakanlık ne yapıyor, biliyor musunuz? Yeşil belge sahibi ticari
balıkçı teknesine keseceği yüklü miktardaki cezaları o
teknede çalışan sarı belge sahibi tayfaya, miçoya kesiyor. Amaç,
tekneyi bağlamamak ve vahşice yaptığı balık
avına devam etmesini sağlamaktır.
Bu, böyle olmaz değerli arkadaşlar;
görevinizi tam yapacak ve usulsüz avlanan her kim olursa olsun hem teknesine
hem de kendisine ceza keseceksiniz. Yani bir gecede tonlarca limit altı hamsinin,
mezgitin, istavritin avlanmasına göz yuman, ilgili kontrol ve denetimleri
yapmak istemeyen Tarım Bakanlığı, ya görevini yapacak ya da
bu konuyla ilgili yetkisini bu işi yapabilecek olanlara devredecek.
Göstermelik bir şekilde onar gün arayla hamsi balığını
yasaklamak çok ama çok yetersiz bir çözümdür. Çözüm, denetimleri yerinde
yapmak, avlanma tarihini değiştirmek ve cezaları
uygulamaktır.
Sayın milletvekilleri, dünyanın hiçbir
ülkesinde tek bir satır bile örneği olmayan ama ülkemizde olan bir durumu
size özetlemek istiyorum. Tüm ulusal ve uluslararası bilimsel
çalışmalarda, Dünya Doğayı Koruma Vakfı
tarafından hazırlanan bilimsel raporlarda lüferin üreme boyu 26,5
santim olarak kabul edilmiştir. Bu durum, Bakanlığın Su
Ürünleri Tescil Komitesi tarafından 9 Ağustos 2020 tarihli Resmî
Gazetede ilan edilmiştir. Yani bu ne demek? Bu balık bu boya
gelmeden asla ve asla üreyemez ama gelin görün ki Bakanlık tarafından
hazırlanan 5/1 ticari ve 5/2 amatör su ürünleri avcılığını
düzenleyen tebliğlerde bu balığın yani lüferin avlanma boyu
18 santim olarak belirlenmiştir. Bilimin 26,5 santimde ürer. dediği
lüferi, bizim Bakanlık 18 santimetrede zaten katlediyor, üremesine izin
vermiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
NECATİ TIĞLI (Devamla) Bu, utanç verici
bir durumdur ve bu durum bir an önce düzeltilmelidir.
Denizlerimizde bilinçli ve kontrollü bir balık
avcılığı yapılmadığı sürece balık
yeme ihtimalimiz yoktur. İklim değişikliği dikkate
alınarak av sezonunun başlaması 1 Eylülden 1 Ekime
ötelenmediği sürece balık yeme ihtimalimiz yine yoktur. Dört
yılda bir düzenlenen tebliğler, aynı 80li, 90lı
yıllarda olduğu gibi her yıl düzenlenmediği sürece yine
balık yeme ihtimalimiz yoktur.
Çiftçimizi bitirdiniz, esnafımızı
bitirdiniz, vatandaşımızı bitirdiniz bari
balıklarımıza huzur verin diyorum.
İYİ PARTİnin grup önerisini
destekliyor ve Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
Adına Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel.
Buyurun Karayel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Karayel, Kayseride balık da mı
çıkmaya başladı?
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL EMRAH
KARAYEL (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başkanım sorunuz için teşekkür ederim, Su Ürünleri Kanununda
yapılan değişikliğin imza sahiplerinden birisi olarak bugün
kürsüde bulunuyorum.
1971 yılında yürürlüğe giren Su
Ürünleri Kanununda yaptığımız köklü değişiklikle
Ocak 2020de yeni düzenlemeler yürürlüğe girdi. Yeni yapılan
düzenlemelerle hem iç sularımızda hem denizlerimizde sürdürülebilir
su ürünleri avcılığının temin edilmesi
hedeflenmişti. Yapılan bu çalışmalar kapsamında, 2020
Ocak ayından bu yana, on üç aylık sürede 207 adet gemiye av
araçlarıyla birlikte el konuldu. Daha önceki Su Ürünleri Kanunumuzda
çeşitli sebeplerle el koyma işlemi yapılamamaktaydı, Su
Ürünleri Kanununda yapılan değişikliklerle bu uyum
sağlandı ve on üç ayda 207 adet kaçak avcılık yapan -trol
olsun, gırgır olsun, algarna olsun- veya kaçak midye
avcılığı yapan teknelere içindeki alet, ekipman ve av
araçlarıyla birlikte el konuldu. Bu, son derece önemli; kıyı
şehirlerimizde yaşayan milletvekillerimiz bunun ne kadar önemli olduğunu
son derece iyi bilirler. Özellikle trol avcılığının
balıkçılığa ne kadar zarar verdiğini hep birlikte
görüyorduk ama özellikle kaçak trol avcılığının
önlenmesiyle birlikte, dipte yaşayan balık çeşitlerinin sayısının
artmaya başladığını hep birlikte görüyoruz.
Biraz önce bahsedildi, evet, lüfer konusunda da
gerçekten son derece büyük bir bolluk yaşanıyor, bu bolluk var. Sizin
söylediğiniz değişikliklerin yapılması konusunda
partilerin bir araya gelip bu konuda çalışmasına bir engel yok.
Beni sevindiren bir başka husus da bütün partilerimizin
balıkçılığımız konusunda hassasiyet göstermesi.
Tabii, yapılan değişiklikle birlikte
birçok alanda, gerek iç sularımızda gerek denizlerimizde,
yetiştiricilik anlamında, balıklarımızın göç
yollarının garanti altına alınması anlamında,
onların göç yollarının temizlenmesi anlamında son derece
önemli adımlar atıldı, bunu hassaten ifade etmek istiyorum. Bu
süreç içerisinde, 2002den bu yana yeni hiçbir ruhsat verilmedi, bunun
özellikle altını çizmek istiyorum. Dolayısıyla, ruhsat
verilmemesi ve filo içerisinden, 534 milyon lira harcanarak 1.264 adet
balıkçı teknesinin çıkarılmış olması,
bunların ruhsatlarının da aynı şekilde
avcılıktan çıkarılmış olması su
ürünlerimizin gelişmesi anlamında son derece önemli.
Tabii, su ürünleri sadece avcılık yoluyla
temin edilmiyor, yetiştiricilik anlamında da yeni çıkan yasayla
birlikte yetiştiricilerimizin önü açıldı ve 1 milyar dolar,
yetiştiricilikten ihracat gerçekleştirmiş olduk, bunun da son
derece önemli olduğuna inanıyorum. Önümüzdeki süreçte bakın,
Ocak 2020den bu yana kaçak avcılığın engellenmesiyle
birlikte balık popülasyonunda, çeşidinde ve görüldüğü yerler
anlamında son derece ciddi, çok olumlu adımlar atıldı,
balık popülasyonunda son derece fazlalık meydana geldi. Önümüzdeki
süreçte atılacak diğer adımlarla birlikte ben bu popülasyonun da
artacağına, balıkları daha ucuza, daha bol şekilde
yiyeceğimize inanıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın İlhan
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Kırşehir ilinde kamu
yatırımlarının birçoğunun inşaatlarının
yıllardır atıl hâlde beklediğine, Kırşehirlilerin
iktidara artık güveninin kalmadığına ve bunları
kendisine reva görenlere gereken cevabı sandıkta vereceğine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Sayın Başkanım, Kırşehirdeki mevcut kamu
yatırımlarının birçoğunun inşaatları
yıllardır atıl hâlde beklemektedir. Resmî Gazetede yayımlanıp
Hükûmet programına alınan ve bu yıl da bitmesi gereken çevre
yolu inşaatına henüz bir çivi bile çakılmadı. Ödenek yok
bahanesiyle devredilen Valilik binası inşaatında da hiçbir
ilerleme yaşanmadı. Turizm Lisesi Uygulama Oteli, endüstri meslek
lisesi ve atölye inşaatları ve burada sayamadığım
diğer kamu yatırımları da ne yazık ki aynı kaderi
paylaşmaktadır. Hâl böyleyken Hükûmet, Kırşehirdeki
başarısızlığını ileri tarihli yeni hastane
vaadiyle revize etmekte çareyi buldu. İktidar, 2019 yılında eski
hastanenin yerinde açılması gereken 150 yataklı ek hizmet
binasını yapamamasını, revizyon aldatmacasıyla
halkımıza sunmuştur. Kırşehirlilerin, vaatlerini yeni
vaatlerle erteleyen iktidara artık güveni kalmamıştır.
Demokrasi gazisi Kırşehir bu kötü günleri de atlatıp kendisine
bunları reva görenlere gereken cevabı sandıkta verecektir,
bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Özen...
28.-
İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin, İzmir Şakran Cezaevinde tutuklu bulunan
üniversite öğrencileri Didar Bozan, Merve Nur İşleyici ve Ceylan
Bozkurtun cezaları dolduğu hâlde denetimli serbestlik hakkından
yararlandırılmayarak serbest bırakılmalarının
engellendiğine, bu keyfî uygulamaya
ve hukuksuzluğa derhâl son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkanım.
İzmir Şakran Cezaevinde tutuklu bulunan
üniversite öğrencileri Didar Bozan, Merve Nur İşleyici ve Ceylan
Bozkurtun cezaları dolduğu hâlde denetimli serbestlik hakkından
yararlandırılmayarak serbest bırakılmaları engellendi.
9 Ocak 2021 tarihinde cezaevinden çıkması gereken Bozan,
İşleyici ve Bozkurtun tahliyeleri cezaevi yönetimi tarafından
durduruldu. HDP Kadın Meclisiyle yazışmaları yasa
dışı örgüt ilişkisi sayılarak
cezalandırıldılar. Üstüne, cezaevi yönetimi tarafından
müdürlüğe çağrılarak itirafçı olmaları için baskı
yapıldığı söylenmektedir. Fakat cezaevi yönetimi bundan
sonuç alamadığı için, bu arkadaşları âdeta rehin
alarak hukuk dışı yöntemlerle cezaevinde tutmaktadır. Bu
keyfî uygulamaya ve hukuksuzluğa derhâl son verilmelidir.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu...
29.-
Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, doğal afetlerde risk ve
kayıpların en aza indirilmesinde şehir
plancılarının istihdamının önem arz ettiğine,
şehir plancılarının, yerel yönetimlerde liyakate ve kamu
personeli seçme niteliklerine uygun bir şekilde istihdam edilmelerini ve
atamalarının yapılmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Dünyamız ve ülkemiz her zamankinden daha fazla
doğal afetlerin yıkıcı etkileriyle yüz yüze
kalmıştır. Geçmişte ve günümüzde bu afetlerden dolayı
yaşadığımız hem insani hem de maddi kayıplar
hafızamızda hâlâ tazeliğini korumaktadır. Risk ve
kayıpların en az seviyeye indirilmesinde şehir plancılarımızın
istihdamı önem arz etmektedir. Bu nedenle; sürdürülebilir, çevreyle uyumlu,
hayat kalitesi yüksek şehirler ve yerleşim yerleri oluşturmak
üzere planlama, yapım, dönüşüm, çevre yönetimine ilişkin iş
ve işlemleri düzenleyici, denetleyici, katılımcı ve çözüm
odaklı bir anlayışla planlama yapan şehir
plancılarımız, yerel yönetim birimlerinde liyakate ve kamu
personeli seçme niteliklerine uygun bir şekilde istihdam edilmelerini ve
atamalarının yapılmasını beklemektedir.
Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından sendikal hakların korunması için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 26/1/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27/1/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
27/1/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 27/1/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
26 Ocak 2021 tarihinde İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları tarafından verilen,
sendikal hakların korunması için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
10995 sıra numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 27/1/2021
Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İzmir Milletvekili Sayın
Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Genel Kurulu ve değerli halklarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, tarihinin en
büyük iş ve istihdam kaybını yaşıyor şu anda.
Ekonomik krizin ve pandemi krizinin bütün bedelini işçiler, emekçiler
ödüyorlar ve işçilerin, emekçilerin hakları ne yazık ki
korunmuyor. Hükûmete sorarsak der ki: İşten atma yasağı
getirdik, daha ne yapalım? Fakat şunu söylemeliyim ki işten
atma yasağı da bir safsata hâline dönüşmüştür. Şu
anda, DİSK-ARın Ocak 2021 raporu diyor ki:
İşbaşında olanların sayısı son bir
yılda 1 milyon 830 bin kişi azaldı. Bunun anlamı,
çalışanların tek taraflı olarak ücretsiz izne
gönderildiği ya da kod 29la hukuksuz bir şekilde, geçersiz bir
şekilde işten atıldığı bir uygulama hâline
dönüşmüştür.
Şimdi, şöyle: Türkiyenin dört bir
yanında direnişler var, çok sayıda direniş var. Bilmiyorum,
bu direnişlerden sizin haberiniz var mı? Bu direnişlerde
işçilerin ortaya koyduğu şey, sendika haklarını hayata
geçirdikleri için ya da işçi sağlığı, iş
güvenliği önlemlerinin alınmasını istedikleri için ya da
iş yerleri iflas ettiğini söyleyerek ve mal varlıkları
olmadığını söyleyerek işçilerin hem ücretlerini hem de
hak edişlerini vermeden işten attıkları için,
haklarını aramak için sokaktalar. Ben onları burada anmak
istiyorum: Kayı İnşaat işçileri, Bimeks işçileri,
AtlasJet işçileri, Ermenek Uyar Madencilik işçileri, Migros depo
işçileri, PTT, TCDD, Sinbo, Systemair, Baldur Süspansiyon, Ekmekçioğulları,
TÜVTÜRK istasyonları işçileri, Cargill işçileri, Galataport
işçileri, Şişecam işçileri; direnen tüm işçiler, size
sesleniyorum: Zafer direnen işçilerin olacaktır. İşçiler
sokaktalar, direniyorlar çünkü anayasal bir hak olan sendika hakkı ellerinden
alınmak isteniyor. Sendikalı oldukları için ya da sendika
yetkisi aldıkları hâlde, toplu sözleşme hakkını elde
ettikleri hâlde bu işçiler işveren tarafından hukuksuz bir
şekilde ya ücretsiz izne çıkarılıyorlar tek taraflı
olarak ya da kod 29la sokağa atılıyorlar arkadaşlar.
Kod 29 ne diye baktığımızda,
İş Yasasının 25/2nci maddesini oluşturuyor ve
işten atmaların yasaklandığı pandemi döneminde
istisnalardan bir tanesi kod 29. İşverenler hiç utanmadan,
işçileri yaygın bir şekilde bu, geçersiz kod 29la işten
atıyorlar. Bakın, kod 29la işten atılmak demek ne demek
biliyor musunuz? Örneğin, tecavüz etmek, hırsızlık,
küfretmek, hakaret etmek, iş yerinde işverenin iyi niyetini kötüye
kullanmak gibi yüz kızartıcı suçlardan dolayı ancak
kanıtlanmış bir şekilde işçiler atılırsa
işten o zaman kod 29 denilen bu madde 25/2 kullanılabilir ama
işverenler sadece işçileri sendikasızlaştırmak için ya
da kıdem ve ihbar tazminatlarını vermeyerek işten atıp
kâra geçmek için yaygın bir şekilde kod 29u kullanıyorlar. Ben,
Çalışma Genel Müdürlüğünü arıyorum, Sosyal Güvenlik Kurumu
Genel Müdürlüğünü arıyorum, işçilerin kod 29dan dolayı
işten atıldığından haberiniz var mı, yaygın
bir şekilde yapıldığından haberiniz var mı diye
soruyorum bana doğru düzgün bir cevap verilmiyor. Arkadaşlar, kod 29
damgalayıcıdır. İşçileri siz yüz
kızartıcı suçlardan işten atarsanız hem onların
hak edişlerini vermemiş olursunuz hem de onların bir daha
iş bulamamasını sağlıyorsunuz, ayrıca
işsizlik maaşı da alamamalarını
sağlıyorsunuz. Bu büyük bir mağduriyettir, bu büyük bir suçtur.
Bu suçu işleyen işverenler cezasız kalıyorlar ve
yaptıkları yanlarına kâr kalıyor. Kadın işçiler
kod 29la işten atıldıkları zaman eğer yeni bir
iş bulabilirlerse dahi o zaman mobbinge uğruyorlar, cinsiyetçi bir
ayrımcılığa uğruyorlar. Yeni bir iş bulmakta
Yaftalanmış bir şekilde o işe gittikleri için daha ucuza
çalıştırılmak gibi bir durumla karşı
karşıya kalıyorlar ve ailelerine de hesap vermek zorunda
kalıyorlar. Yani bu kod 29la işten atmaktan artık vazgeçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Kod 29
iptal edilmelidir değerli arkadaşlar.
Bunun yanı sıra aynı zamanda
Kayı İnşaatta olduğu gibi, Bimeks, AtlasJet ve Ermenek Uyarda
olduğu gibi arkadaşlar işverenler devletten kredi alıyor,
devlet bankalarından kredi alıyorlar, işçinin de emeğini
kullanıyorlar, daha sonra iş yerinde kâr ediyorlar, sermaye
biriktiriyorlar ve iş yerinin içini boşaltıp Ben iflas ettim.
diye işçinin ücretini ödemiyorlar, işçinin kıdemini,
ihbarını ödemiyorlar, işçileri sokağa atıyorlar.
Kendileri servet sahibiler, kendileri başka işler yapıyorlar,
devletten ihaleler alıyorlar fakat bu şirketleri zombi şirkete
çevirdikleri için ne yazık ki işçiler haklarını
alamıyorlar ve işçiler sokaktalar. Bu uygulama derhâl terk
edilmelidir, eğer işverenin serveti varsa o zaman bu işçilere
işverenin servetinden ödeme yapılmalıdır.
İşsizlik ödeneğinden işçilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen, buyurun.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
İşten atılan işçilerin
işsizlik ödeneğinden hak edişleri ödenerek böylece işçiler
mağdur edilmeyebilir ve daha sonra işverenden devlet, SGK bu hak
edişleri tahsil edebilir. İşsizlik fonları, sermayeye
kolayca teşvik olarak kullanılabiliyor fakat işçilerin
işten atılma koşullarında İşsizlik Fonundan
işçiler yararlanmıyorlar. Bu nedenle bizim burada çözüm önerilerimiz
de var; işçilerin hukuksuzca işten atılmalarına
karşı, haklarının gasbedilmesine karşı, işçi
sağlığı, iş güvenliği önlemlerinin iş
yerinde alınmasına karşı, pandemide işçilerin
korunması için gerekli tüm önlemleri bu Meclis almak zorundadır,
herkesi göreve çağırıyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde,
işçi haklarını korumak adına 4857 sayılı
İş Kanununa geçici 10uncu madde eklenerek iş akdi fesihlerine
yasak getirilmiştir. Bu madde eklenirken de bazı istisnalar
sıralanmıştır. İş Kanununun 25inci maddesinin
(2)nci bendinde işçilerin ahlak ve iyi niyete uymayan hâlleri
sıralanmış ve istisnalar konulmuştur.
Yaşadığımız pandemi döneminde kimi işverenler
işten çıkarma yasağına karşı kod 29u
kullanmaktadır. İşveren, işçi hakkı olsa bile
kıdem tazminatı ödememek için işten çıkış sebebi
olarak 29 numaralı kodu kullanarak işçilerin mağduriyetine sebep
olmaktadır. Bilindiği gibi, 29 kodla işlenen işten
çıkarmalar bir denetime de tabi değildir. İşçi işten
tazminatsız çıkarıldığı gibi İŞKUR ise
29 numaralı kod sebebiyle işten çıkarılanlara işsizlik
maaşı da ödememektedir. İşçiler hem işsiz kalarak hem
de ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadığı gerekçesiyle
damgalanmaktadırlar. Özellikle sendikal örgütlenmelerin
başladığı iş yerlerinde sendikal örgütlenme yapan
işçiler maalesef işveren tarafından bu maddeyle
cezalandırılmakta, iş akitleri feshedilmektedir.
Haklarını aramak için mahkemeye başvuran işçiler için süreç
oldukça uzun sürmektedir. Bu anlamda işçilerin mahkemeleri sonuçlanana
kadar işsizlik sigortasının devam etmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu konuda gazeteci
Sevda Karaca şöyle soruyor: Nedir bu kod 29? diyor ve sorduğu
sorunun cevabını şu ifadelerle tamamlıyor:
Patronların tazminat ödememek ve işten çıkarma yasakları
sürecinde dilediğince işçi çıkarmak için
kullandığı bu madde, işsizlik ödeneğinden
faydalanmanın da önünde engeldir. İŞKUR, işsizlik
ödeneği için başvuru yaptığında işten ayrılış
bildirgesindeki kod numarasına bakıyor. Kod 29 girilmişse
işsizlik maaşı ödemiyor. İşten çıkış
gerekçesi olarak 29 numaralı kod gösterilen, kısa çalışma
ödeneği de maalesef alamıyor. Kod 29, işçinin kıdem
tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik ödeneğine hak
kazanamadığı, acımasız bir işten çıkarma
türü hâline gelmiştir. İşçi kadınlar için ise bu acımasızlık
2 kat artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Kadın
işçilere iş yerlerinde pandemi sürecinde bu kodla işten
çıkarma tehdidinin arttığı, namussuzluk,
ahlaksızlık, cinsel suçlar, ailenin ve iş
arkadaşlarının yüzüne bakamaz hâle gelme olarak
tanımlanıp bir silah olarak kullanıldığı acı
bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri, bu konu
çalışma hayatında kanayan bir yaradır. Bu kanayan
yaranın bir an önce durdurulması gerekmektedir. Ülkemizi
yönetenlerden bu hususta hassasiyet göstermelerini, mağduriyetlerinin giderilmesi
için mutlaka tedbir almaları gerektiğini buradan bir kere daha ifade
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubu adına
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Salgının ekonomik etkilerini azaltmak
amacıyla 17 Nisan 2020de çıkarılan işten çıkarma
yasağı 17 Ocak 2021de iki ay daha uzatıldı. Ancak
işten çıkarmalara bir istisna getirilmişti. İş Kanunu
25/2e göre kod 29 olarak adlandırılan ahlak ve iyi niyet
kurallarına uymayan hâller ve benzerleri istisnası getirilmişti
ve bu nedenle de işten çıkarmalar devam etti ve çıkarılmaya
hâlen devam ediyor. Emekçi aç bırakılıyor, işten
atılıyor. Bu pandemide işverenler işten çıkarma
yasağını delme ve bunu kullanma amacıyla kod 29u
kullandı. İşverenler tazminattan kurtulmak amacıyla
gerçeğe aykırı iddialarla ve düzenlemelerle, kanıta
dayanmayan iddialarla bu kod 29u kullanarak birçok işçiyi işten
attılar. İŞKUR ne yaptı, SGK ne yaptı? Bu
iddiaları araştırmadı. Bu iddiaları
araştırmadan işverenin yapmış olduğu kod 29
uygulamasına göre ne yaptı? Evet. dedi ve işten
çıkarmaları devam ettirdi. SGK tasdik etti, İŞKUR tasdik
etti. İşçiler fişlendi, başka işlere giremediler.
Böyle olunca ne oluyor kod 29a göre? İşçiler artık ihbar
tazminatını, kıdem tazminatını alamıyor, işçiler
işsizlik ödeneğini alamıyor, işçiler kısa
çalışma ödeneğini alamıyor. Peki, nedir bu? İyi ahlak
ve niyet. İyi niyet ne demek? Biraz önce bir milletvekili
arkadaşım söyledi; İstanbulda ahlaka aykırı, iyi
niyet kaidesine aykırı durumu nedeniyle işten atılan
kadına kocası boşanma davası açmış. Böyle
şey olabilir mi arkadaşlar? Kadına yönelik şiddetin bir
tezahürü oldu bu. Başka bir örnek, Aydında, Cumhuriyet Halk Partisi
belediyelerinde çalışan işçiler, emekçiler hiçbir hukuki
dayanağı olmadan, Valilikte oluşturulan güvenlik soruşturması
adı altındaki komisyonlarla ve birçok, 120yi aşan işçi
işten çıkarıldı. Neden çıkarıldı? Kod 29un
içinde bulunan sendikalı olduğundan dolayı
çıkarıldı. Neden çıkarıldı? YÖK protestosuna
katıldığı için çıkarıldı. Neden
çıkarıldı? Sosyal medyada muhalif olduklarını
gördükleri için çıkarıldı. Hatta, YÖK protestosuna katılan
işçi, kesinleşmiş bir takipsizlik kararı olduğu hâlde
yine işten çıkarıldı. Ama ilginçtir neden
çıkarıldı? Babası yasal sendikaya üye olduğundan
dolayı işten çıkarıldı. Arkadaşlar, bu ne
demektir? Bu masumiyet ilkesine aykırıdır.
Bu ne demektir? Bu şahsilik ilkesine, hukuk devleti ilkesine
aykırıdır. Bu komisyonlar fişleme komisyonları
mıdır? Aydın Büyükşehir Belediyesi ve CHPli belediyeler bu
konuda her türlü hukuki yardımı yapmakta ve yapıyorlar.
Bu çerçevede Hükûmet, atamış olduğu
valileriyle birlikte, Anayasayla güvence altına alınmış
çalışma hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü ve
örgütlenme özgürlüğü ve protesto hakkına kadar her şeyi kod
29un içine soktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Ve bu durumda ahlak ve
iyi niyet kuralları adı altında işçiler ve emekçiler aç
bırakıldı. Bu da yetmedi arkadaşlar, işçiyi ara bulucu
ve mahkemeye gönderdiniz, bu süreçte de bu işsizlik ödeneğini
vermediniz, tazminatlarını vermediniz. Bu da yetmedi ayrıca
işçilerin, emekçilerin başına ücretsiz izin belası geldi.
31 Aralık 2020 itibarıyla 2 milyon 216 bin 622 kişi ücretsiz
izne çıkarıldı. Diğer bir tabirle, ülkede açlıkla
savaşanlar ordusuna milyonlar katıldı, 15 milyon geniş
tanımlı işsizle beraber. Yapmayın arkadaşlar,
yapmayın! (CHP sıralarından alkışlar) Bu
işçilerin, emekçilerin aileleri var, bu insanlar hukuk devletinde
yaşamak istiyor, bu insanlar emeğe ve işçiye saygı istiyor.
Arkadaşlar, bu salgınla duvara
tosladınız. Kısaca, işten çıkarma yasağı
koca bir yalan oldu ve emeğiyle geçinenler açlıkla mücadele etmek
zorunda kaldılar. Bu düzen geçecek ve Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında işçiye ve emeğe saygı gösterilecek.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; HDP Grubunun
vermiş olduğu önerge hakkında AK PARTİ Grubumuz adına
söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef Covid-19 salgınının tüm
dünyayı etki altına almasıyla beraber her alanda birçok zorluk
ortaya çıkmıştır. Pandemiden en çok etkilenen kesimlerden
birisi de hiç kuşkusuz ki işçi ve emekçi kardeşlerimizdir,
çalışanlarımızdır.
Kıymetli milletvekilleri, salgının
başından itibaren Hükûmetimiz, Meclisimiz el ele vererek gerekli
tedbirleri almaya hep beraber başladık. İşçilerimizin
işsiz kalmaması, işine devamının sağlanması,
genel salgının sona erip -artık hayat normale döndüğünde-
işçi ve işverenin kaldıkları yerden devam edebilmelerinin
sağlanması amacıyla 2020 yılı Nisan ayında
kolaylaştırılmış kısa çalışma
uygulamasına hep beraber geçiş yaptık. Böylece işsizlik
sigortasından yararlanma şartlarından olan son 120 gün hizmet
akdine tabi olma şartını 60 güne, son üç yıl içinde 600 gün
prim ödemiş olma şartını da 450 güne indirdik. Buna
rağmen şartları sağlayamayan çalışanlarımıza
da salgın sürecinde karşılaşacakları yükü hafifletmek
için, ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma
ödeneğinden yararlanamayan çalışanlar ile iş
sözleşmesi 15 Marttan önce feshedilen işçilere, ücretsiz izinde
bulundukları veya işsiz kaldıkları süre kadar aylık
1.177 lira gelir desteği sağlayan düzenlemeyi yaptık. Yeterli
mi? İhtiyaçları karşılar mı? Elbette değil ancak
daha öncesinde bu imkânlar da yoktu, hiç olmazsa o yükü bir nebze
hafifletebilelim diye bu düzenlemeyi burada hep beraber hayata geçirdik.
Ayrıca, nakdî ücret desteğinden yararlanan
çalışanların genel sağlık sigortalı
sayılması ve sigorta primlerinin İşsizlik Fonundan
karşılanmasını sağlayan düzenlemeleri yaptık.
Şu ana kadar yaklaşık 2,5 milyon kişiye toplamda 7
milyarın üzerinde nakdî ücret desteği sağlamış
bulunuyoruz. Devletimiz, imkânlar doğrultusunda
çalışanlarımızın, işçi kardeşlerimizin
yanında olmaya var gücüyle devam edecektir Allahın izniyle.
Kıymetli milletvekilleri, biz, üretim ile
alın terini, sermaye ile emeği, kazanç ile hakkaniyeti birbirinden
ayıramayız. Kalkınmayı -altını çizerek
söylüyorum- toplumun tüm kesimlerinin refahının orantılı
şekilde yükselişi olarak görüyoruz ve bunun yanında, oransal
olarak dar gelirlilerimizin, çalışanlarımızın
refahını daha fazla artıracak, emeklilerimizin
refahını daha fazla artıracak düzenlemeleri hayata geçirmeye
çalışıyoruz. Hak arayışını çatışma
değil, uzlaşma zemininde gören bir medeniyetin mensuplarıyız
ve belki de Batıyla aramızdaki en büyük farklardan birisi de budur.
Sosyal barışı onlar çatışma üzerinden, biz ise
uzlaşma üzerinden; onlar rekabet üzerinden, biz paylaşma esasına
dayalı olarak inşa etmeyi esas alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla) Biz de bu
anlayışla, tüm hayatımız boyunca her alanda olduğu
gibi emek konusunda da adaletin tesisi için çalıştık, mücadele
ettik, etmeye devam ediyoruz.
Sürem daraldı. Şunu ifade etmek isterim:
İşten çıkışlarda 1den 41e kadar verilen kodlar var.
Bu kodlar içerisinde -az önce burada hatipler bahsettiler- 29 kodda bunu
suistimale kalkışan işletmeler, sendikal
çalışmaların önüne geçmek için bunu kullanmaya çalışan
kötü niyetli işletmeler, işverenler elbette olabilir. Herkes pür, tertemiz,
hayatı algılıyor, bütün kural ve nizamlara uyuyor diye bir
peşin kabulle Hiçbir şey yoktur kardeşim. diyemeyiz ama
eğer sendikal bir faaliyetten dolayı haksız bir feshe dönük bir
işlem olduğuna ilişkin bir şikâyet olduğunda hem
Çalışma Bakanlığı İş Teftiş bunu
incelemekte hem bununla ilgili idari çalışmalar, soruşturmalar
yapılmaktadır; onun haricinde eğer bu uygulamanın
suistimaliyle ilgili başka bir problem varsa zaten hukuk kapısı
hepimize açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım, son
cümle.
BAŞKAN Selamlayalım.
ORHAN YEGİN (Devamla) Dolayısıyla,
biz bu 29 kodun alt başlıklarında belki onun ne olduğunu
daha net bir şekilde tanımlayacak bir ayrışmaya gidebilir
miyiz, kanun buna müsaade ediyor mu, yeni bir kanun
değişikliğine ihtiyaç var mı; bunu yürütmeyle,
bakanlıkla, idareyle konuşalım, tartışalım,
eğer bir yönetmelikle, bir uygulamayla bunu dönüştürme
şansı varsa kanun süreçlerini çok da uzatmadan belki o yola bakmak
daha hızlı, daha doğru bir çözüme götürecektir bizi.
Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylamaya sunmadan önce yoklama talebini
karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Antmen, Sayın Bülbül, Sayın Tanal, Sayın Sancar, Sayın
Kaya, Sayın Alban, Sayın Adıgüzel, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Keven, Sayın İlhan, Sayın
Gökçel, Sayın Sertel, Sayın Bingöl, Sayın Bankoğlu,
Sayın Tarhan, Sayın Göker, Sayın Kayan, Sayın Hamzaçebi.
Pusula veren sayın milletvekilleri Genel Kurul
salonundan ayrılmasın lütfen.
Yoklamayı başlatıyorum, üç dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.44
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada yeter
sayı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun,
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve arkadaşları
tarafından sendikal hakların korunması için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 26/1/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27/1/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Sarıaslan
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslanın, özel halk otobüslerinin 30 kaleme
yaklaşan bedava kartlarla seyahat eden yolculardan dolayı ciddi
zarara uğradığına, devletin kart bedelinin en az
yarısını aylık olarak özel halk otobüsü esnafına
vermesi ve yaşanan mağduriyetin giderilmesi için mazottan alınan
ÖTVnin kaldırılması gerektiğine, pandemi döneminde ayakta
durmaya çalışan taksici esnafından da en azından pandemi
dönemi bitene kadar ÖTV alınmamasının bir nebze olsun rahatlama
sağlayacağına ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Türkiye genelinde ve Nevşehirde şehir içi
taşımacılık yapan özel halk otobüsleri 30 kaleme
yaklaşan bedava kartlarla seyahat eden yolculardan dolayı ciddi
zarara uğramaktadırlar. Adalet duygusuna aykırı bir
şekilde 30a yakın bedava kart yükünün tamamını özel halk
otobüsü esnafına bırakmak yerine devlet de elini taşın
altına koyarak kart bedelinin en az yarısını aylık
olarak özel halk otobüsü esnafına vermelidir. Mağduriyetlerin giderilmesi
için mazottan alınan ÖTV kaldırılmalıdır.
Ayrıca, pandemi döneminde ayakta durmaya
çalışan taksici esnafından da en azından pandemi dönemi
bitene kadar ÖTV alınmaması, taksici esnafını bir nebze de
olsa rahatlatacaktır.
Teşekkür ederim.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, elinden
geldiğince İçtüzükün 60ıncı maddesine göre söz vermeye
çalıştığına ama 2nci, 3üncü kez söz isteyenlere söz
vermeyeceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, elimden
geldiğince 60a göre bir dakikalık sözleri kullandırmaya
çalışıyorum ama 2nci, 3üncü kez isteyen arkadaşlara söz
vermeyeceğimi bir kez daha ifade ediyorum.
Sayın Sümer
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, Adana ilinde birçok ilçe ve köyde sağlık
ocaklarına erişim sıkıntısı
yaşandığına, bu durumun hayati önem taşıyan
hâllerde ilk müdahalenin yapılması gerektiği zaman büyük tehlike
arz ettiğine, Tatık, Ömerli, Döşekevi, Tümenli köylerinin
muhtarlarının ortak ulaşım noktasında bir
sağlık ocağı yapılması talepleri olduğuna,
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın bu projeyi hayata
geçirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adanada birçok ilçenin ve köyün sağlık
ocaklarına erişim sıkıntısı
yaşadığını dile getirdik.
Vatandaşlarımız sağlık hizmetlerini almak için
kilometrelerce yol gitmek zorunda kalıyorlar. Bu durum, hayati önem taşıyan
hâllerde, ilk müdahalenin yapılması gerektiği için, zaman zaman
büyük tehlikeler arz ediyor. Adanada Karaisalı ilçemize bağlı
muhtarlarımızın Tatık, Ömerli, Döşekevi, Tümenli
köylerinin ortak ulaşım noktasında sağlık
ocakları talepleri vardır. 4 köyde ulaşıma yakın,
elverişli sağlık ocağı yapımı köylülerimizin
sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıracaktır.
Sağlık Bakanının bir an önce bu önemli projeyi hayata
geçirmesi gerekmektedir çünkü muhtarlarımızın talepleri de
yerine gelmiş olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bülbül
32.-
Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydın ilinin 2021 Yılı
Yatırım Programında yok sayıldığına,
Aydınlıların bunun hesabını ilk seçimde
soracağına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aydın ne yazık ki 2021 Yılı
Yatırım Programında yok sayılmıştır.
A-Ka-Pe iktidarı yatırımlar için söz verip yerine getirmemeyi
âdet edinmiştir. Aydında yıllardır bitirilemeyen yeni
Selçuk-Ortaklar Demir Yolu ve 2nci hat yapımına,
Aydın-Muğla-Ortaca bölünmüş yoluna, Selçuk-Kuşadası-Söke
yoluna ve Söke-Didim yol ayrımına 2021 Yılı
Yatırım Programında sadece biner lira para
ayrılmıştır. Ama AKP iktidarı Aydının
neredeyse her ilçesine bir millet bahçesi yapmak için var gücüyle
çalışıyor, milyonlarca liralık kaynak aktarıyor.
Çiftçi, memur, esnaf bitmiş vaziyette. İşsizlik tavan yapmış,
gençlerimiz iş bulamıyor. Vatandaşın orada içtiği
çayın parasını ödeyecek gücü yok. AKP Aydına
yatırım yapıp istihdam sağlamak yerine millet bahçesi
açarak vatandaşla alay etmektedir. Aydın devlet
yatırımları konusunda 81 il içerisinde 77nci sırada yer
almaktadır. Aydın AKP iktidarı tarafından âdeta
cezalandırılmaktadır. Aydınlı hemşehrilerim tüm
bunların hesabını ilk seçimde soracaktır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, başta İstanbul Esenyurt ve Tuzla
ilçeleri olmak üzere Türkiyenin muhtelif yerlerinde sayısı 100 bini
aşkın konut satış vaadiyle dolandırılan
vatandaşın durumu ve görevini yapmayan Ticaret Bakanı Sayın
Ruhsar Pekcan hakkında verilmiş olan (10/3007) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 27/1/2021
Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
27/1/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/1/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, başta İstanbul
Esenyurt ve Tuzla ilçeleri olmak üzere Türkiyenin muhtelif yerlerinde
sayısı 100 bini aşkın konut satış vaadiyle
dolandırılan vatandaşların durumu ve görevini yapmayan
Ticaret Bakanı Sayın Ruhsar Pekcan hakkında verilmiş olan
(10/3007) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 27/1/2021 Çarşamba günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemine, daha önce de bu kürsüden
getirmiş olduğum bir konuyu tekrar gündeme getiriyorum. Gündeme
getirdiğim konu, 21. yüzyılda Türkiyede müteahhit, arsa sahibi ve
belediye üçgeninde vatandaşın doğrudan soyulduğu, dolandırıldığı
en büyük soygun, en büyük dolandırıcılıktır. Bunun
rakamsal tutarı, vatandaşlarımızın o tarihte
yaptıkları ödemelerin bugünkü değeriyle tutarı 1,8 milyar
dolardır. Vatandaşlarımız, 1 milyar 800 milyon
dolarlık ödeme yaptığı hâlde o tarihten bu yana
konutlarını alamamışlardır. Bu vatandaşlarımız
Türkiye Konutla Dolandırılan Hak Sahipleri platformu adı
altında örgütlenmişler, seslerini duyurmaya
çalışıyorlar. Sadece İstanbul Esenyurtta değil,
sadece İstanbul Tuzlada değil, Türkiyenin birçok yerinde, birçok
ilinde, birçok ilçesinde bu şekilde mağdur edilmiş,
dolandırılmış vatandaşlarımız var. Evet,
ekonomik kriz, inşaat sektöründeki kriz nedeniyle işlerini
bitiremeyen, konutlarını tamamlayamayan müteahhitler de var ama
gündeme getirdiğim olay ve yaklaşık 100 bin kişiyi -yani
ödeme yapan 100 bin kişiyi, aileleriyle birlikte belki 500 bin
kişiyi- ilgilendiren bu meselede dolandırılan
vatandaşlarımız var. Türkiyede tüketicinin korunması
hakkında çıkan kanunlar var, 1995 yılında
çıkmış olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun var.
Bu kanun diyor ki: Kampanyalı konut satışlarında Ticaret
Bakanlığından izin alınması zorunludur. Yani,
Bakanlıktan izin alınmadan satış yapılamaz. Bunun
yerine yürürlüğe giren -2013 yılında kabul edilip 2014
yılında yürürlüğe giren- 6502 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun çok daha sıkı kurallar getirmiş. Ön ödemeli
konut satışlarında izin almak zorunludur. İnşaat
ruhsatı alınmadan satış yapılamaz. Ön ödemeli konut
satışının tapu siciline tescil edilmesi şarttır.
Satış sözleşmesinin ise, bunun noterde düzenlenmesi
şarttır. Usulüne uygun sözleşme düzenlenmediği sürece
vatandaştan bir kuruş bile para tahsil edemezsiniz. Teminat vermek
zorundasınız, sigorta yapmak zorundasınız, daha birçok
düzenleme. Bunun sorumlusu kimdir? Ticaret Bakanlığı. Ama
maalesef öteden beri sadece bugünkü Ticaret Bakanı değil, önceki
dönemlerin ticaret bakanları da görevini yapmamıştır.
Ben bu meseleyle yakından ilgileniyorum. Bugün
beş dakikalık bir zaman içerisinde bunu anlatmaya
çalışacağım. Bakın, Esenyurta gittim, Tuzlaya gittim,
vatandaşlarımızla toplantılar yaptım, sorunları
yerinde tespit ettim; amacımız vatandaşın evine
kavuşmasıdır.
1 Haziran 2020 tarihinde Ticaret Bakanına
cevaplaması istemiyle bir soru önergesi verdim. 17 Haziran 2020 tarihinde
bir Meclis araştırması önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdim. 24 Haziran tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinde basın toplantısı yaptım. 1 Temmuz 2020
tarihinde Meclis araştırması önergemizi grup önerisi olarak
burada huzurunuza getirdim, sizlere anlattım. İktidar oylarıyla,
AK PARTİnin çoğunluk oylarıyla bu önerge reddedildi. 10 Temmuz
2020 tarihinde Mali Suçları Araştırma Kuruluna Burada kara para
aklama suçu işleniyor, bundan endişeliyim, şüphe ediyorum.
diyerek bildirimde bulundum. MASAK incelemelerini başlattı, hangi
safhadadır bilemiyorum ama kendilerine teşekkür ediyorum. 14 Ekim
2020 tarihinde tekrar basın toplantısı yaptım. Aynı
gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonundaki alt komisyon toplantısına
katıldım. Orada bir alt komisyon kuruldu, bu sorunu o komisyon
çözecek diye bekleniyor; imkânsız, mümkün değil. 1,8 milyar
dolarlık bir soygunun, bir dolandırıcılığın
olduğu bir olayı oradaki alt komisyonun çözme imkânı yoktur, dinledim,
katıldım.
Sayın Ticaret Bakanına, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
bütçe görüşmeleri sırasında giderek bu konuyu tekrar
hatırlattım. Biz, soru önergesine cevap verdik. diyor Akif Beyi
de alt komisyon toplantısında bilgilendirdik. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Şimdi, Sayın Bakan, bu açıklamanız hiçbir işe
yaramıyor. Oradaki vatandaşlarımız sürünüyor. Bakan sadece
bakıyor, görmüyor. (CHP sıralarından alkışlar) Onun
yüreği oradaki vatandaşlarımızın
acısını hissetmiyor. O, kariyerizmin ve konformizmin zirvesinde,
makam koltuğunun sıcaklığında, makam otomobilinin
sıcaklığında hayatını yaşıyor diyelim.
Halktan gelen biri olmadığı için halka karşı
sorumluluğun ne olduğunu bilmiyor.
Size bir fotoğrafı tekrar göstermek
istiyorum: Maket üzerinden yapılan satış. Belediye
Başkanı orada, zamanın Esenyurt Belediye Başkanı. Bu,
tanıtım ofisi, tanıtım toplantısı, Belediye
Başkanı katılmış, güven veriyor vatandaşa. Bu
maketi satıyorlar sonra ama inşaat ruhsatı 5 kat. Ne kadar
yapılmış? 8 kat. Kaç kat üzerinden satış
yapılmış? 20 kat üzerinden. Vatandaşın evi yok,
vatandaş sahipsiz, perişan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu, gerçekten çok
önemli bir konu. Bakın, basına da geçmiş Memduha Kayacan isimli
bir vatandaşımızın, bir annenin ızdırabı.
Zulme, karşısındaki zulme isyan ediyor Memduha Hanım. Diyor
ki: Bir ilan gördüm, Bulut İnşaatın. Gittim, engelli çocuklara
indirimli konut satışı, ilan ikna edici. Gittim, gayet iyi bir
ofis, ikna oldum. 100.800 liraymış bedeli. Benim 34 bin liram
vardı, bunu verdim. Çocuğum yüzde 99 engelli. 10 bin lira ustamdan
borç aldım, kız kardeşimden borç aldım, 700 lira da
çocuğumun kumbarasında vardı, onu verdim ama evim ortada yok,
onu başkasına da satmışlar. Oradaki
dolandırıcıları dolandıran başka müteahhitler de
var, başka dolandırıcılar da var; belediye, müteahhit, arsa
sahibi üçgeni. Memduha annemizin sesine kulak verelim, bu
derde çözüm bulalım değerli arkadaşlar.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
İYİ PARTİ Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan
Erel.
Buyurun Sayın
Erel. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; CHP grup önerisi hakkında
partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Birinin diğer
birini, onun duygularından, saflığından, güzel
düşüncelerinden faydalanarak aldatıp ondan maddi anlamda
faydalanmasını dolandırıcılık olarak tarif
etmekteyiz.
Günümüzde çeşitli
alanlarda dolandırıcılık üst safhalarda, bunlardan bir
tanesi de maalesef konut olarak karşımıza çıkıyor. Bu
konut dolandırıcılığı bugünün problemi
değil, yıllardır bu problem var. Az önce buradaki
konuşmacı bununla ilgili mevzuatı bir bir saydı, ya bu
mevzuat bu dolandırıcıların önüne geçmekte yeterli
kalmıyor ya da uygulayıcılar bu mevzuatı yeteri kadar
uygulayamıyor. Böyle bir problem varsa bu problem devletin ayıbı
ve bu problemin çözümüne katkı sağlamıyorsa aynı zamanda
milletin temsilcisi olduğunu iddia eden Meclisin de bir ayıbı
olarak karşımıza çıkıyor. Bu kadar mağdur varken;
insanlar yemeden, içmeden, giyimlerinden tasarruf ederek Dünyada mekân,
ahirette iman. söylemiyle bu yalan dünyada bir ev sahibi olmak için her türlü
fedakârlığa katlanıp birikimlerini bu sahtekârların güzel
sözlerine aldanıp harcıyorsa bunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
suçu, vebali var diye düşünüyorum. Bu nedenle de böyle bir
araştırmanın kabul edilerek bundan böyle anaların,
bacıların, ev sahibi olma hayaliyle yanıp tutuşan
insanların bir daha aldanmaması adına gerekli düzenlemeler
yapılmalı ve bu sahtekâr insanların, güzel duygularla ev sahibi olmak isteyen
insanları aldatmasına müsaade edilmemelidir diye düşünüyorum.
Konutta
dolandırıcılığın bir başkası da seçim
bölgem olan Aksaray ve İç Anadoluda sıkça yaşanmaktadır.
Kat karşılığı arsa verilmekte, arsa sahibi bir
müteahhitle anlaşarak kat karşılığında
arsasını müteahhide devretmektedir ve bu tapuda işlem görmekte,
taşınmaz müteahhidin adına tapuda tescil edilmektedir. Daha
sonra müteahhit temel atmakta ve kat irtifakı tapusuyla buradaki
taşınmazları saf duygularla ev sahibi olmak isteyen
vatandaşlara satmaktadır. 100 dairelik bir yerde 60 daire müteahhide
kalmışsa 60 daireyi sattıktan sonra müteahhit ortadan
kaybolmaktadır. Dolayısıyla arsa sahibi, müteahhit edimini
yerine getirmediği için açtığı davayı kazanmakta, arsa
tekrar arsa sahibinin adına tapuda devir ve tescil edilmekte ama güzel
duygularla bütün tasarruflarını bu eve, ev alma hayaline yatıran
insanlar ortada kalmakta, belki de otuz yılın, kırk
yılın birikimi heba olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Bu
yanlışlığın, bu sahtekârlığın, bu
dolandırıcılığın önüne geçmek ve
vatandaşlarımızın mağduriyetlerini önlemek adına
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma
önergesini bir toplumsal sorumluluk olarak düşünüp tüm siyasi partilerin
buna evet deyip bundan sonra yaşanacak sorunların önüne geçilmesi
dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul; herkesi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Türkiye gibi ülkelerde konut sahibi olmak son
derece önemli. Hayatın güvence altında olmadığı,
yarın neyle karşılaşacağımızın belli
olmadığı ülkelerde insanlar başını
sokabilecekleri, barınabilecekleri bir yeri öncelik hâline getiriyorlar.
Kimi insanların hayatı boyunca tek hedefleri bu oluyor; bütün
birikimlerini, bütün çalışmalarını, bütün emeklerini sadece
bir konut almak üzerine harcıyorlar. Böyle bir süreç aslında bu.
Tabii, bu durumda çok ciddi dolandırıcılık hikâyeleri de
ortaya çıkıyor ve bu işlerde aslında organize bir
dolandırıcılık oluyor, demin de örnekleri verildi, zaman
zaman müteahhitler, arsa sahipleri, belediyeler ya da işte, buna benzer
aracı firmalar işin içerisinde oluyor. Bunlar öncelikle kendilerine
güzel bir ofis, şatafatlı bir ofis oluşturuyorlar. Çünkü önce halka
bir güven vermeleri gerekiyor, güven oluşturmaları gerekiyor.
Şatafatlı ofis, iyi bir maket proje, çok görkemli, peyzajı filan
çok iyi yapılmış bir maket proje, kâğıt üzerinde de
güzel bir proje ve arkasından da ilanlar, reklamlar, gazetelere ilanlar,
duvarlara afişler; bunları yapıyorlar. Sonraki aşama: Güven
oluşturulabilmesi için mutlaka yerel yöneticilerle ve devlet
erkânıyla da birlikte görünmek gerekir. Yani bir fotoğraf, video
falan lazım bunlara, bunu sağlamadan bu güveni telkin edemiyorlar. Başvurdukları
yöntem: Örneğin Esenyurt bölgesinde verilen bilgilerde, bunlar bir okul
yapımına ya da cami yapımına bağışta
bulunuyorlar ve temel atma törenlerine katılıyorlar.
Dolayısıyla temel atma törenlerinde devlet erkânıyla, belediye
başkanıyla birlikte fotoğraflar veriyorlar, ellerinde videolar
oluyor; bunun reklamını çok iyi yapıyorlar. Burada, aslında
organize bir dolandırıcılık tezgâhı var işin
içinde. Ondan sonra, arkasından da konutların satışına
başlanıyor; 8 kat ruhsatlı yere 24 kata kadar satış
yapıyorlar ve bazı durumlarda bir konutu birden fazla kişiye
veriyorlar ve arkasından da büyük hayaller içerisinde bu işe giren
vatandaşların büyük mağduriyetleriyle karşı
karşıya kalınıyor. Burada verilen örnekte olduğu gibi
Esenyurtta, Başakşehir bölgesinde, Tuzla bölgesinde, Fikirtepede,
bunun çokça örnekleri var İstanbulda ve -100 binden fazla- aileleri de
işin içine kattığımız zaman çok daha büyük rakamlarla
karşı karşıyayız.
Tabii, burada devletin, iktidarın da görevini
eksik yaptığını görüyoruz ya da
yapmadığını görüyoruz. Çünkü ortada kanunlar var;
örneğin, 4077 ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunun uygulanması var, bu kanunun uygulanması
esnasında yapılması gerekenler var. Ön bilgilendirme,
Bakanlıktan izin alma gibi, bu ön ödemeli satışlarda, maketten
satışlarda yapılması gereken birtakım hususlar var.
Bina tamamlama sigortası zorunluluğunun olması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Teminat
alınması gerekiyor. Yapı ruhsatı alınmadan
tüketicilerle sözleşme yapılmaması gibi bir yaptırım
var. Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil
edilmesi zorunluluğu var. Satış vaadi sözleşmelerinin
mutlaka noterden yapılması gibi zorunluluklar var. Şimdi,
bunlarla ilgili takibat yeteri kadar yapılmadığı zaman
hakikaten vatandaşın uğraşamayacağı bir sonuçla
da karşı karşıya kalınıyor. Bunların boy boy
fotoğrafları var yani bunların bu şekilde
yaptıklarına dair boy boy resimler var, afişler var, gazete
kupürleri var. Vatandaşın şikâyetiyle, peşine düşüp
bir hukuk mücadelesi içerisine girmeden de devletin, iktidarın,
dolandırılan vatandaşın yanında olacak şekilde bu
takibatları yapması ve bu dolandırıcılık
hikâyesini sonlandırıp mağduriyetleri de gidermesi gerekiyor.
Tabii, bunun öncelikle bir zihniyet meselesi olduğunu ifade etmek
lazım. Müteahhitten, tüccardan, şirketten değil
vatandaştan, halktan yana bir tutumla bu olacaktır, ancak o zaman
mümkün olur. Bu anlamıyla önergeyi desteklediğimizi ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. CHPnin önerisi doğrultusunda AK
PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Satış vaadiyle yapılan ve özellikle
Esenyurtta bahsi geçen konut
dolandırıcılığının
yaşandığına dair şikâyetler şüphesiz var ve
kamuoyuna yansımıştır. Esenyurt Belediyesinin veya herhangi
bir belediyenin imar mevzuatı dışında hareket etmesinin söz
konusu olamayacağını -bu tüm belediyeler için geçerlidir-
düşünüyorum. Ayrıca, tüketicinin korunması amacıyla
sistemli ve kapsamlı bir düzenleme 2013 yılında, yine bizim
dönemimizde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanun çıkarılmıştır. Bu kanunda aslında konut
satışını düzenleyen hükümler de yer almaktadır.
Arsanın imara açılmasından inşaat izninin
alınmasına, şirketlerin kurulmasından belediyenin
inşaatlara iskân ruhsatı vermesine kadar her adım bu mevzuatta
vardır.
Değerli milletvekilleri, satış
yönetmeliğine göre maketten ön ödemeli satışlarda bankadan
garantörlük sözleşmesi, ayrıca tamamlayıcı sigorta
yapılması zorunludur. Bunlar tüketicinin mağdur olmaması
için alınmış tedbirlerdir. Yapılan bütün işlemler
kanunlara dayanmak zorundadır ve bunun dışında yapılan
iş ve işlemlerde muhakkak soruşturma
açılmıştır, açılmaya devam ediyordur.
Vatandaşlarımızın yaşadığı
mağduriyetin farkındayız.
Mağduriyeti oluşturan sorunlardan
birincisi, sözleşme konusu gayrimenkulün ya hiç veya eksik olarak
verilmesi, tamamlanması; ikincisi, teminat sağlama
yükümlülüğünün şirketlerce yerine getirilmemiş olması;
üçüncüsü, mükerrer satışların yaşanması; dördüncüsü,
kredi kullanımı nedeniyle tapuların ipotekli olması;
beşincisi, kurumsal inşaat şirketlerinin yanında küçük
şirketlerin kredi kullanmalarından dolayı tapuyu
devredememeleri; altıncısı da yabancılara yapılan
satışlarda ön ödemeli gayrimenkullerde ciddi
sıkıntıların ortaya çıkmış
olmasıdır.
Değerli arkadaşlar, Meclisimiz ön ödemeli
gayrimenkul satışlarında yaşanan sorunların
araştırılması ve alınabilecek önlemler için bir alt
komisyon oluşturmuştur. Komisyonumuz bu konudaki
çalışmalara devam etmektedir. Yaşanan mağduriyetler
yargı makamına intikal etmiştir, detaylı incelemeler ve
yargılamalar da devam etmektedir. Yargılama sürecinde olan şu
ana kadar 2 şirkete kayyum atanmıştır. Diğer
şirketlerde şahıslarla ya da kurumlarla ilgili
sıkıntılar, problemler devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Alt komisyonun
raporları, paydaşlarla yapılan görüşmeler ve istişare
çalışmaları devam etmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, İstanbul Milletvekili Mustafa
Demirin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Mustafa Demirin
açıklamalarını üzüntüyle dinledim, şöyle bir cümle kurdu:
Ne Esenyurt Belediyesinin ne de Türkiyedeki bir başka belediyenin
yasalar dışında hareket etmesi söz konusu değildir.
Sayın Demir bu açıklamasının bir benzerini 1 Temmuz 2020
tarihinde Genel Kurulda yapmıştı, oradaki cümlesini aynen okuyorum:
Şu anda konu yargıya intikal etmiştir. Bu konuyla ilgili sadece
Esenyurt Belediyesi değil, herhangi bir belediyenin imara
aykırı, mevzuata aykırı herhangi bir şey yapması
mümkün değildir. Söylüyorum: Zamanın Esenyurt Belediyesi, Esenyurt
Belediye Başkanı bütün imara aykırılıkların ana
nedenidir, ana faktörüdür; onun nedeniyle bu imar cinayetleri
işlenmiştir, onun müsamahasıyla bu
dolandırıcılık meydana gelmiştir.
Burada Dilekçe Alt Komisyonuna atıf
yapıyorsunuz, onu da söyleyeyim: Dilekçe Alt Komisyonundan Esenyurt
mağdurları için hiçbir çözüm çıkmayacaktır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, başta İstanbul Esenyurt ve Tuzla
ilçeleri olmak üzere Türkiyenin muhtelif yerlerinde sayısı 100 bini
aşkın konut satış vaadiyle dolandırılan
vatandaşın durumu ve görevini yapmayan Ticaret Bakanı Sayın
Ruhsar Pekcan hakkında verilmiş olan (10/3007) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 27/1/2021
Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Sayın Karahocagil
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, muhalefet partilerinin muhalefet
yapmak adına sadece yalan ve iftira ürettiklerine,
gerçekleştirdikleri projeleri halkla paylaşacaklarına ve hizmet
etmeyi sürdüreceklerine, Silvan Projesinin ülkenin en büyük 2nci sulama
projesi olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
Halkımız şunu iyi bilmeli ki
muhalefet partileri, muhalefet yapma adına sadece yalan ve iftira
üretiyorlar; gerçi söylediklerine milletimiz de zaten inanmadığı
için on sekiz yılda 15 seçimde dünya lideri Recep Tayyip Erdoğana
teveccüh göstermişlerdir. Bizler Şu, yalan. Bu, iftira. demekten
bıktık. Bunun için, gerçekleştirdiğimiz projeleri
halkımızla paylaşacağız, ülkemize hizmet etmeyi
sürdüreceğiz.
Silvan Projesi ülkemizin 2nci büyük barajı,
7,3 milyar metreküp su depolanması, 1 milyar 791 milyon metreküp sulama
suyu topraklarımızla buluşacaktır. Gövde dolgu hacmi 8
milyon 680 bin metreküple ülkemizin en büyük 2nci sulama projesidir. Millî
ekonomiye yıllık 1,91 milyar lira katkı sunacak proje 305 bin
kişiye iş ve istihdam imkânı sağlayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
35.-
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, aşılama sürecinde
kayırmacılık, adaletsizlik, hukuksuzluk olmaması
gerektiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bana ulaşan bir
şikâyet var, o da şu: İlçe Sağlık Müdürlüğüne
-Şile- Covid-19 aşısı uygulamasında yaşım
gereği aşı sıram gelmiştir. Yani bu kişi 88
yaşındadır. 65 yaş üzeri kızım ve damadımla
birlikte ikamet ediyorum. Aile sağlık güvenliği
açısından Melih Gökçekin yararlandığı aşı
uygulamasının kızım ve damadıma da
yapılmasını arz ederim. Aynı şekilde, kızı
ve damadı diyor ki: 88 yaşındaki kayınvalidemiz bizimle
birlikte yaşıyor. Ona da aşı yapın, bize de
yapın. Ancak diyorlar ki: Efendim, biz bunu yapmayız. Peki, Melih
Gökçeke bu uygulamayı nasıl yaptınız? Kayınvalidesi
80 yaşın üzerinde olduğu için Melih Gökçeke bunu
yaptınız. Melih Gökçeke uygulanan hukukun tüm vatandaşlara
uygulanmasını istirham ediyorum. İşte dilekçe, işte
kayıt. Böyle kayırmacılık olmaz, böyle adaletsizlik olmaz,
böyle hukuksuzluk olmaz. Buna son verilmesini istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
36.-
Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, bulaş zincirinin
kırılması için toplumun en az yüzde 60ının
bağışıklanması gerektiğine, uygulanan Çin
kaynaklı aşının ülkedeki faz 3 sonuçlarının ne
olduğu ve aşının etkinliğinin yüzde kaç
çıktığı sorularını ülke adına
sorduklarına, anayasal bir hak olan sağlık hakkının
kullanılmasına BAĞ-KUR, SSK, GSS, EYT gibi engeller
konulmasının sosyal devlete ve insan haklarına aykırı
olduğuna ve kalıcı bir çözüme ihtiyaç olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Pandemide bulaş
zincirinin kırılması için toplumun en az yüzde 60ının
bağışıklanması gerekir. Yaptığınız
aşının yüzde kaç etkili olduğunu bileceğiz ki yüzde 60
bağışıklık sağlamak için kaç kişiye
aşı yapılması gerektiğini hesaplayalım. Peki,
ülkemizde uygulanan Çin kaynaklı aşının Türkiyedeki faz-3
sonuçları nedir? Kaç yurttaşımız çalışmaya
katılmıştır? Kaçına plasebo, kaçına gerçek
aşı yapılmıştır? Aşının
etkinliği yüzde kaç çıkmıştır? Biliyor muyuz?
Hayır. Türkiyede herkesin sorduğu, şu ana kadar cevap verilmeyen
bu sorunun cevabını tüm Türkiye adına soruyoruz.
Sağlık hakkı anayasal bir
vatandaşlık hakkıdır; BAĞ-KUR, SSK, GSS, EYT; hangisi
olursa olsun prim borcu nedeniyle sağlık hakkına engel
konulması sosyal devlete de insan haklarına da aykırıdır.
Pandemide Hükûmet prim borcu olanlara geçici sürelerle hak
tanımıştır ancak burada kalıcı bir düzenlemeye
ihtiyaç vardır. Prim borçları veya başka bir nedenle
kişilerin sağlık hizmetlerini eşit ve kaliteli bir
şekilde alma hakları engellenemez.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Samsun Milletvekili
Fuat Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
(´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 229 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız.
Öncelikle dünkü birleşimde sisteme girmiş
olan milletvekillerimize söz vereceğim. Bu milletvekilleri; Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Kılıç, Sayın Köksal,
Sayın Gökçel, Sayın Sancar, Sayın Yalım, Sayın
Karabat, Sayın Bülbül, Sayın Sümer, Sayın Alban, Sayın
Aycan, Sayın Fendoğlu sisteme girerlerse birazdan söz vereceğim
kendilerine.
Evet, Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Meclisimizde bir yapılandırma kanunu kabul
ettik. Çiftçiyi dışarıda bırakan bu kanun en azından
emeklilik için prim borcu olanlar için bir fırsat olur dedik. Bu durumdaki
vatandaşlarımız için daha önce olduğu gibi kamu
bankalarıyla bir kredi anlaşması yapılır,
vatandaşlarımız da kredi borçlarını
aylıklarından öder diye düşündük. AKP, önce bankalarla bu
vatandaşlarımız için bir protokol yapmadı. Burada böyle bir
protokolün gerekliliğini söylemiştim. Meclis
çalışmalarına ara verildiğinde kamu bankaları ile SGK
arasında protokol yapıldı. Tamam, sorun çözüldü diye
düşünürken gördük ki bankalar kredi vermek için vatandaşın kredi
siciline bakıyor. SGK primini ödeyememiş insanların banka
sicilleri nasıl temiz olsun? Zaten bu insanlar size emekli
maaşlarını teminat gösteriyor, kredilerinin
karşılığını oradan takır takır
keseceksiniz. Kumar borçlarına yapılandırma yapan kamu
bankaları bir zahmet zor durumdaki vatandaşı için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bilim ve teknoloji refahı, refah, bilim ve
teknolojiyi tetikler. 19 ve 20inci yüzyıllarda bilimsel gelişmeler
çok hızlı ilerlemiş ve toplumun her alanında hayata etkisi
olmuştur. Bu dönemde dev laboratuvarlar kurulmuş, üniversite sanayi
iş birliği artmıştır. Bilim
kurumsallaşmış ve bu da çeşitli ülkelerde uluslararası
merkezlerin oluşmasını sağlamıştır. Yine bu
yüzyıllar, bilimde geniş kapsamlı kuramların
geliştirildiği bir dönemdir. Astronomide ortaya atılan ve
evrenin oluşumuna ilişkin Büyük Patlama Kuramı astronomi, fizik,
hatta biyolojideki kavramları neredeyse kökten değiştirmiştir.
Atom bombasının kullanılmasıyla bilimin etik tarafı
tartışmaya açılmış, bilimsel bilgilerin
kullanılmasında etik faktörlerin göz ardı edilemeyeceği
görülmüştür. Bu durum pozitivizmin tahtını da
sarsmıştır. Bilgi güçtür. anlayışının
yerleşmesi, gelişmek için bilime daha fazla pay
ayrılmasını sağlamıştır.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Afyonkarahisar merkez Sadıkbey ve Çetinkaya Mahallelerindeki
TOKİ konutlarının ilanında yüzde 10 peşin, kalanı
Ziraat Bankası veya Ziraat Katılım Anonim Şirketi
tarafından kredi kullandırılarak ve iki yüz kırk ay sabit
taksitlerle satış yapılacağı belirtildiği hâlde,
hak sahibiyle yapılacak sözleşmeye, TÜFE ve ÜFE oranına göre
ocak ve temmuz aylarında taksitlerin artış göstereceği
hükmü konulmuştur. Bu durumda hak sahiplerinin ödeyeceği tutar
yükselecek ve dar gelirli hemşehrilerimin bu konutların taksitlerini
ödeyebilmeleri mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, hemşehrilerimin
mağduriyetinin bir an önce giderilerek TOKİnin sözünde
durmasını, bu yanlıştan dönülmesini, ilanda belirtilen
koşullarda sözleşmenin yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Gökçel
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkede açlık, yoksulluk, sefalet
almış başını gidiyor. Öğretmenler,
sağlık emekçileri, mühendisler, veterinerler, ağız ve
diş sağlığı teknisyenleri, odyometristler her gün
atanamadıklarını söyleyerek bizi arıyorlar, sosyal medyadan
seslerini duyurmaya çalışıyorlar. En son Aksaray ilimizi
ziyaretimizde, gıda mühendisi arkadaşlarımız
atanamadıkları için çok zor durumda olduklarını söylediler,
atamalarda kontenjanların çok az olduğundan dert yandılar.
Sağlıklı gıdanın çok önemli bir rol
oynadığı pandemi koşullarında gıda
mühendislerinin atanmaması anlaşılabilir değildir. Elimizde
bu kadar nitelikli insan gücü varken bu emekçilerimizi evde oturmaya mahkûm
bırakmak, yetişmiş gençlerimize hakarettir. İktidar
atamaların ne zaman yapılacağını bir an önce
açıklamak zorundadır.
BAŞKAN Sayın Sancar
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkanım, Denizlimizin Çal, Çivril ve Baklan bölgelerinde 2.700 adet
çiftçi kardeşimizin Devlet Su İşleriyle yaptıkları
anlaşmada, geçtiğimiz sene mart ayı ile haziran ayında 3,5
trilyon liranın üzerinde para su karşılığında
tahsil edilmiştir fakat maalesef, bu çiftçilerimize su verilmemiştir.
Bununla ilgili yaptığımız konuşmalarda Tarım
Bakanının bunları karşılayacağını
söylemesine rağmen bugüne kadar bu çiftçilerimize ne para verilmiş ne
mahsuplaşma yapılmış ne de münavebeden dolayı bir
bilgilendirme yapılmıştır. Çiftçi parasını
soruyor Elektriğe yatırdık." diyorlar, suyu soruyor
Yağmur yağmadı." diyorlar. Çiftçimizle artık
oynamayı bırakıp Tarım Bakanının meydana
çıkarak çiftçilerimizin mağduriyetini çözmesini önemle rica ediyorum.
Takibimiz devam edecektir. Sayın Bakan bir an evvel bu münavebeli
çalışmayı da aydınlatmak ve bilgilendirmek zorundadır.
Çiftçinin mağduriyetini bir an evvel çözmeleri için Sayın Bakanı
göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım? Yok.
Sayın Karabat? Yok.
Sayın Alban
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Tarımsal ve turizm
kaynaklarının yanı sıra enerji, su ve doğal
kaynakların geliştirilmesi ve bu alanlar teknolojik üretim
bakımından avantajlı bir konumda bulunmaktayken Muğla
Teknoparkı hâlâ tam anlamıyla verimli bir çalışma düzenine
geçmemiştir. İstenilen düzeyde teknoloji üretimi
gerçekleştirilememiştir, projeleri de
oluşturulamamıştır. Konuyla ilgili olarak Bakanlık
neden tam olarak bir destekleme girişimi içinde değildir? Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı tarafından Muğla Teknoparka
kuruluşundan itibaren kaç lira destekleme yapılmıştır?
Diğer kentlerde bulunan teknoparklara kurulmuşsa- kaçar liralık
destekleme sağlanmıştır? Muğlaya her alanda
olduğu gibi teknoparklarda da yine üvey evlat muamelesi mi
yapılmaktadır? Bunu sormak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Son yıllarda kontrolsüz bir şekilde
artış gösteren mimarlık bölümleri mimarlık eğitim
şartlarını karşılamamaktadır. Mimarlık
eğitimi niteliksizleşmiş ve mezun sayısı son on
yılda 3 binden 8 bine çıkmıştır. Buna karşın
kamu kurumlarında çalışan mimar sayısı 200den 20ye
gerilemiştir. Öncelikle mezun sayısını artıran ama
sonunda gençleri işsizliğe mahkûm eden bu çarpık eğitim
politikası bir an önce düzeltilmelidir. Bununla birlikte yaşanan
işsizlik sorununun çözümü için kamu kurumlarında gerekli istihdam
sağlanmalı, kamu kurumlarında mimar sayısı
artırılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bilindiği üzere Covid-19 salgını
nedeniyle eğitim öğretim evlerden ve on-line olarak devam etmektedir
ancak birçok öğrencilerimizin internete ve öğretim araçlarına
erişimindeki güçlük hâlâ devam ediyor. Adana Yumurtalık ilçemizde
Narlıören, Asmalı ve Kırmızıdam Mahallelerimizde
internet altyapısı olmadığı için öğrencilerimiz
ve aileleri büyük problem yaşıyor. Adana Büyükşehir Belediyemiz
bu sorunu çözmek için gerekli adımları attı ancak
Ulaştırma Bakanlığının mahallelerimizde mutlaka
çalışma gerçekleştirmesi, altyapı sorununu çözmesi
lazım. Yüz yüze eğitime ne zaman geçileceği belli
olmadığı bu dönemde öğrencilerimizin daha fazla mağdur
edilmemesi lazım.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, ülkemizde AR-GE çalışmalarını
artırmalıyız ve AR-GE çalışmaları göstermelik
değil, gerçekten yeni fikir ve uygulamaları geliştirmeyi
sağlamaya yönelik olmalıdır. AR-GE çalışmaları
için kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör yeterli kaynak
ayırmalı ve birim kurmalıdır. Kaynak ayırmak zorunlu
olmalıdır. Özel sektör cirosu üzerinden belirlenecek oran
doğrultusunda mutlaka AR-GE çalışmalarına kaynak
aktarılmalıdır. Organize sanayi bölgelerinde teknoparklar
kurulmalıdır. Organize sanayi bölgelerinin eğitim
kurumlarıyla iş birliği sağlanmalıdır. Üniversitelerin
araştırma fonları güçlendirilmelidir. Araştırma
fonlarındaki kaynaklar başka alanlara aktarılmamalı,
başka amaçlar için kullanılmamalıdır. Özellikle doktora
tezlerinde orijinallik şartı aranmalı, bilime katkı önemli
bir şekilde aranmalıdır. Üniversiteler araştırma
çalışmaları için teşvik edilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Teşvik ve destekler kapsamında yerli ve
yabancı yatırımcıları korumaya yönelik kanunun kabulü
ile teknoloji merkezlerinin kurulması kanununun taslağında
yatırım bölgelerimiz nasıl tespit edilecek ve kriterleri nedir?
Hâlihazırda Malatya İnönü Üniversitesi bünyesinde 203 personel, 67
firma, 88 devam eden proje ve 147 toplam projesiyle bölgeye hizmet veren
Malatya Teknokent de istihdam, teşvik ve desteklerden payını
alacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Osmangazi Köprüsü ve bağlantı
yollarındaki cezalı geçişlerde öyle rakamlarla karşılaşıyoruz
ki insan hayrete düşüyor. Kamyoncu esnafımız bu konuda çok
mağdur. Kamyonun değeri 80 bin lira, 130 bin lira ceza gelmiş.
Bakanlığa soruyoruz, böyle bir ceza olur mu? 4 katı sözleşme
imzalanmış bu yap-işlet-devret modeliyle yapılan yol ve köprü
inşaatlarıyla ilgili. Kamyoncu esnafımız teknolojiyi
kullanmadığı için, on beş gün içerisinde OGSden
geçişte, hatalı geçişlerde ödeme yapamadığı için
bu cezalarla karşılaşıyor. Bu bir soygun düzenidir.
Kamyoncu esnafımız mağdurdur.
BAŞKAN Sayın Komisyon
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ve 48 milletvekili arkadaşımız
tarafından 30 Eylül 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulmuş ve Başkanlıkça da 1
Ekim 2020 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş.
6 Ekim 2020 tarihinde, Komisyonumuz 9uncu
Birleşiminde, teklif sahibi, 1inci imza sahibi Sayın Fuat
Köktaşın sunumu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
temsilcisi, Ticaret Bakanlığı, Hazine ve Maliye
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı temsilcileri ile
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Dijital
Dönüşüm Ofisi, Türk Patent ve Marka Kurumu, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Sanayici ve
İş İnsanları Derneği, Uluslararası Yatırımcılar
Derneği ile Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği
temsilcilerinin katılımlarıyla incelenip
görüşülmüştür. Bu çerçevede, Komisyonumuzda biraz önce ifade etmeye
çalıştığım kamu kurum ve kuruluşlarının
bütün maddeler üzerindeki görüşleri dikkate alınmış,
bilgiye ihtiyaç olduğu anda onlara sorulmuş ve sivil toplum örgütü
temsilcileri hem maddelerin geneli üzerinde yapılan görüşmelerimiz
sırasında hem de maddeler üzerinde görüşmeler
yapılırken katkı sağlamıştır. Bu arada tüm
siyasi parti gruplarına dâhil milletvekili
arkadaşlarımızın -hem komisyon üyesi
arkadaşlarımızın hem de dışarıdan
katılan milletvekili arkadaşlarımızın- kanun teklifi
görüşülürken, yaptıkları olumlu eleştirilerle birlikte çok
büyük katkı sağladıklarına inanıyorum. Bu teklif
komisyonumuzda görüşülürken teknik madde babında diyebileceğimiz
2 madde konusunda arkadaşlarımızın farklı
düşünceleri vardı, o konuyla ilgili biraz daha değerlendirelim,
ifade edelim diye düşündük.
Sonuç olarak, en son arkadaşlarımızla
yaptığımız o 2 madde konusunda da teknik bir düzenlemenin
olduğunu, siyasi parti gruplarının bir araya gelerek özellikle
bir madde konusunda anlaşabileceklerini fakat böyle bir yapının
da aslında afaki bir şey değil, olabilecek
Biraz önce
Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan arkadaşımızın ifade
ettiği gibi Teknoloji geliştirme bölgelerinin imkânlarının
artırılması, ihtiyaçlarının karşılanabilmesi
için daha etkin bir görev almasını sağlayabilecek diye ifade
ettiğimiz teklifin 6ncı maddesindeki gelir ve kurumlar vergisinden
istisna kapsamında olan matrahtan yüzde 2lik kısmın belli bir
süreyle yıl içerisinde ayrılması ve bu yüzde 2yi istisna
kapsamında olan 1 milyonu geçen kurum ve kuruluşların istisna
kapsamında bir fonda tutup melek yatırımcı diyebileceğimiz
çeşitli AR-GE araştırma şirketlerine ortak olarak katılmalarını
sağlayan önemli bir düzenleme. Buradan Cumhurbaşkanına yüzde
2yle o 1 milyonluk kısmı ve 20 milyonu aşamayacağı
yani bir yıl içerisinde elde edilecek kısmın 20 milyonu aşamayacağı
şeklindeki düzenlemede Sayın Cumhurbaşkanına 5 misline
kadar artırmaya veya sıfıra kadar indirmeye verilen bir yetki
var. Bir kısım milletvekili arkadaşımız 5 misli
ibaresinin çok yüksek olduğunu ifade etti ama bu, zaman içerisinde -ki bu
bizim yazdığımız 1 milyon lira ile 20 milyon lira enflasyon
oranı içerisinde yıllar itibarıyla eskale edilecek- devam
edecek. Kanun teklifine, kanuna ilk defa giren bir teklif düzenleme. Yani AR-GE
şirketlerinin elde ettikleri kurumlar vergisi istisnasından
kaynaklanan menfaatlerin, yine küçük olabilecek veya önemli diye
sayabileceğimiz, yatırım konulduğunda desteklendiği
takdirde ülke ekonomisine veya yeni buluşlara, yeni patentlere, yeni yol
açılımlarına, hedefe doğru ilerlemesinde katkı
sağlayabileceğini düşündüğümüz kaynakların
artırılmasıyla ilgili bir düzenleme. Bu konuda arkadaşlarımız
ya 5 misli olan kısmı kabul ederler veya siyasi parti grupları
kendi aralarında konuşup bunu 10 misline de çıkarabilirler ya da
3 misline düşürme imkânları da mevcut. Biz Komisyon olarak bu konuda
takdiri Genel Kurula bıraktığımızı ifade etmek
istiyorum.
Aslında, bu düzenleme, Komisyon
aşamasında ve diğer zamanlarda görüştüğümüz
milletvekili arkadaşlarımızın katkılarıyla
hazırladığımız tamamen teknik bir düzenleme. Bu düzenleme
içerisinde, az önce ifade ettiğim gibi, bu oranların ne olması
gerektiği konusunda tartışmalar var. Bu
tartışmanın özü itibarıyla rakamların 5 misline
çıkarılması, melek yatırımcı veya zihninde bir
kıvılcım olduğu hissedilen insanlara bu desteği
verebilmek, onların içindeki cevheri ortaya çıkarabilmek için, maddi
imkânı olmayan kişilere imkân sağlamak adına
yapılmış önemli bir düzenlemedir diye düşünüyorum. Belki bu
20 milyon liralık üst sınırı daha yüksek bir rakama
ulaştırarak, AR-GE dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi
istisnasından imkân sağlayan, o gelir ve kurumlar vergisini ödemeyen
kurumların, kişilerin; gerçek veya tüzel kişilerin bu
imkânlarını başkalarının fikirlerini destekleyebilmek
adına belki daha da artırmak için teklifte de bulunulabilir ama
Sayın Bakan Yardımcımızla dün
yaptığımız istişare çerçevesinde şu anda 20
milyon liranın bu çerçevede verdiğimiz AR-GE destek kapsamına
uygun bir rakam olduğunu, istisna kapsamındaki kısmın
Çünkü bir yıl içerisinde bu geliri alıyorsunuz ve pasifte, geçici bir
hesapta koyuyorsunuz, yıl içerisinde bunu harcamak mecburiyetindesiniz.
Nasıl harcamak mecburiyetindesiniz? Bir işletmeye iştirak etmek
mecburiyetindesiniz, o işletmenin büyümesine imkân sağlamak
mecburiyetindesiniz. Bunu yapmadığınız takdirde istisna
olan gelir ve kurumlar vergisinin bir sonraki yıl indirilmemesini sağlamak
Ama burada, istisna kapsamında olmasına rağmen vergi ziyaı
cezası almadan -yani 1 verginin aslı, 3 misli de ziyaı
cezası almadan- 4 misli mükellefiyetten kurtulmak için yapılan bir
düzenleme. Bunu yapmadığı takdirde ertesi yıl
yapmadığı oran kadar AR-GE imkânından
faydalanmamasını sağlayan bir düzenleme. Daha önceki dönemde
olmayan böyle bir zaruretin olmaması ve şimdi kanunla koyduğumuz
bu düzenlemeyle birlikte ihmal edildiği veya yapılamadığı
takdirde ya da eksik bir rakam ortaya çıktığı takdirde
AR-GEden imkân sağlayan müesseselerin, kurum veya kuruluşların,
gerçek veya tüzel kişilerin bir cezalandırılmaya mahal
bırakmadan sadece bu istisnadan bir sonraki yıl
faydalanmalarını engelleyecek bir düzenleme şeklinde
yapılmış.
Değerli arkadaşlarımız, teklif
sahibi arkadaşlarımız ilgili kuruluşlardan bu konuyla
ilgili muhakkak bilgi almışlardır ve iyi bir çalışma
olduğunu düşünüyorum. Biraz önce ifade ettiğim gibi, Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD, YASED, ASKOM gibi kurum ve
kuruluşlar da hem Komisyonumuzda bu konuyla ilgili katılım
yaptılar hem de Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya
Hazine Maliye Bakanlığı başkanlığında
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon
Kurulunda çok önemli toplantıların
yapıldığını, bu teklifin hazırlanmasına
altyapı oluşturabilecek, bir zemin hazırlayabilecek
çalışmaların uzun yıllardır
yapıldığını ve
tartışıldığını biliyoruz. Bu
tartışma kapsamında, şu ana kadar bize sivil toplum
örgütlerinden herhangi bir itirazın gelmediğini ifade etmek
istiyorum. Az önce ifade ettiğim gibi, 6ncı maddedeki bu
oranın, bu rakamın, 1 milyon lira alt sınır, 20 milyon lira
üst sınır olan rakamın ve yüzde 2lik nazım hesaplara
ayrılacak rakamın 5 misline kadar artırılmasında
Cumhurbaşkanına yetki verilmesi ya da sıfıra
düşürülmesiyle ilgili Cumhurbaşkanına yetki verilmesi konusunda
çeşitli fikirler var. Bu fikirleri de ifade ederken hep iyi niyetle,
samimiyetle olduğunu düşünüyoruz çünkü Türkiye'de araştırma
geliştirme ve nitelikli ürün ortaya çıkarabilmek için,
arkadaşlarımızın düşünceleriyle katkı
sağlamak için yaptıkları bir ifadedir diye düşünüyorum.
Komisyonumuzda bu konuyla ilgili destek veren, görüşleriyle,
eleştirileriyle çok olumlu katkı yaptıklarını
düşündüğüm tüm siyasi parti temsilcisi arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teklif sahibi milletvekili
arkadaşlarımız da gerçekten çok güzel çalışmışlar,
o arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Kanun teklifinin
umuyorum en kısa zamanda yasalaşarak iş dünyasına imkân
sağlayacağını, Türkiye'nin gelişmesine katkı
sağlayacağını ümit ediyorum.
Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. Birinci bölüm 1 ila 9uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve devamındaki torba kanun
değişikliklerinin birinci bölümü üzerine İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Küreselleşen dünyada ülkeler, rakiplerinin
rekabet üzerine kurduğu oyunlar üzerinden yönetilmektedir. Bu oyunun en
önemli değişkeni bilim ve teknolojidir. Bilim ve teknoloji
alanında önde gelen ülkeler, geleceğe hâkim olmak üzere oyun kurucu
durumdadır. Ülkelerin yapması gereken en büyük hamle ise ülke ve
sanayi yapısına uygun teknolojilerle oyuna dâhil olmaktır. Bu
sebeple gelişmiş ülkeler yeni teknolojiler bulabilmek için
araştırma geliştirme faaliyetlerine büyük önem vermekle
birlikte, bu bilgilerin yayılması ve ekonomik uygulama
alanını bulabilmesini de sağlamaya çalışmaktadır.
Bir ülkeyi diğerinden üstün kılan bilgi
birikimi ve teknolojik altyapının temelini, sanayi
yatırımları kadar üniversitelerle yapılan etkin iş
birliği de oluşturmaktadır. İşte, işin
sırrını çözen birçok ülke, büyük
yatırımlarını teknoparklar, bir diğer deyişle
teknoloji geliştirme bölgeleri üzerinden güce dönüştürmüşlerdir.
Görüştüğümüz kanun teklifi, bilgi ve teknolojiye dayalı güç
oyununda Biz de varız. diyebilmek adına eksiklikleri olsa da
doğru bir hamledir, ancak bilgiye ulaşmak, teknolojiyi
geliştirmek ve bunu ekonomiye dönüştürmek için sadece kanuni bir
düzenleme yeterli değildir.
Teknoloji geliştirme bölgelerinin en önemli
kuruluş amacı, üniversitelerdeki bilgi birikiminin en kısa
yoldan sanayiye aktarılmasıdır. 2020 itibarıyla ülkemizde
şu an eğitim veren 207 üniversite bulunmaktadır; bu
üniversitelerin 130u devlet, 77si özel üniversite statüsündedir. Bu
üniversitelerin 129u AK PARTİsi iktidarı döneminde
açılmıştır. Bu kadar çok üniversite açılması bir
başarı mıdır? Üniversite açmak bina dikmekle eş
değer sayılınca 129 değil, 1.129 üniversite de
açabilirsiniz. Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor? Bazı
üniversitelerimiz istediğimiz yere ulaşamamış noktada.
Haklı ama istediği yere ulaşamamış noktadaki
üniversiteler kendi iktidarları döneminde açıldı. Üniversite
mezunu olduğu hâlde iş bulamayan, üniversiteyi bitirdiği hâlde
meslek sahibi olamayan genç sayımız dikkate
alındığında bu bir başarı değil,
plansızlıktır. Üniversiteler söz konusu olunca ortak
kanımız, bu kurumların özerk, bağımsız bilim
yuvaları olduğu yönünde idi. Hâlâ öyle mi? Resmî Gazetede
yayınlanan, Cumhurbaşkanı kararnamesine göre atanan kayyum
rektörler gerçeği ortadayken, akademik eğitimi bambaşka bir
bilim dalı olmasına rağmen alakasız üniversitelere,
fakültelere dekan atamaları alışkanlık hâline
gelmişken, laboratuvarı, akademik kadrosu olmadığı
için farklı illerde, farklı üniversitelere geçici olarak
görevlendirilen, gönderilen öğrenciler bulunurken ne özerklikten ne
bağımsızlıktan ne de bilim yuvasından bahsedebiliriz
ne de bu üniversitelerin bilgi birikimlerini en kısa yoldan sanayiye
aktarılabilmesinden.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde ilk teknopark 1985 yılında
kurulmuştur. 2001 yılında kabul edilen Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunundan itibaren kurulan teknokent sayısı 85tir ancak
71i aktif hâldedir. Tekrar üniversite sayımızı ve açmakla
övünülen yeni üniversite sayımızı hatırlatmak istiyorum:
Üniversite sayısı 207, AK PARTİsinin açtığı
üniversite sayısı 129. Üniversitelerle iş birliği hâlinde
olan teknokent sayısı ise 71. Neredeyse her ilimizde üniversite var,
üniversitelerin fakülteleri var, meslek yüksekokulları var hatta birçok
ilimizde fazlasıyla var ama değil üniversite sayımız il
sayımız kadar teknokentimiz yok. Her ilde teknokent olmak zorunda
mı? Hayır. Ancak bölgeler arası gelişmişlik
farkını azaltmak, yerel ekonomiyi canlandırmak, bölgeye sermaye
çekmek, KOBİlerin yatırım ve üretim potansiyelini artırmak
gibi bir hedefimiz varsa cevap evet. Her üniversite teknokent kurmak zorunda
mı? Hayır. Ama neredeyse her ile üniversite
açmışsanız, bir alan tahsis etmişseniz, akademik personel
görevlendirmişseniz ve bu üniversiteleri gerçekten üniversite hâline
getirmek gibi bir hedef peşindeyseniz cevap evet.
Bugün,
üniversitelerimiz yapısal, yönetsel sorunlar yanında ekonomik
sorunlarla da boğuşmaktadır. Bu nedenledir ki AR-GE
yatırımları birçok üniversite için lüks sayılmaktadır.
2018 yılında 152 üniversite bütçesinin yaklaşık yüzde 4ünü
AR-GE faaliyetleri kapsamında kullanmış, sadece 8 üniversite
bütçesinde yüzde 15 ve üzerinde bir oranı teknolojinin altyapısını
oluşturan AR-GE faaliyetleri için ayırmıştır. Birçok
üniversite de araştırma geliştirme faaliyetlerinde bulunmak
yerine gayrimenkul yatırımcılığına soyunmuş,
teknoparkta hizmet veren firmalara bina kiralamak suretiyle gerçek amaçtan
uzaklaşılmıştır.
Teknoloji
geliştirme bölgelerinin en önemli ayaklarından biri, olmazsa olmazı
üniversitelerimiz. Kanun teklifinin Komisyondaki görüşmeleri
sırasında seçim bölgemdeki bir üniversite rektörünün
uygulamaları da konuşuldu. Daha sonra kendisi istifa etmek zorunda
kaldı ama tekrarlanmaması gereken bir örnek olması
açısından burada da dikkatinize sunmak istiyorum.
Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ
atanmasının hemen ardından kendisini Pamukkale Teknoparkın
Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü atamış, kendisine ve
danışman olarak görevlendirdiği bir kişiye yüksek maaş
bağlamıştır. Rektörün kendi kendisine
yaptığı görevlendirmeler sonucu Pamukkale Teknoparkta
yaklaşık yüzde 40 hissesi bulunan Denizli Sanayi Odası, Denizli
Ticaret Odası, Denizli Ticaret Borsası ve Denizli
İhracatçılar Birliği Başkanları Teknokent Yönetim
Kurulundan istifa etmişlerdir. Olayın duyulması üzerine Sanayi
Bakan Yardımcısı Rektörle görüşmüş ve teknoparkla ilgili görevlerinden
istifa etmesi sağlanmıştır. Daha sonra da YÖK bahsi geçen
Rektörü görevden almıştır.
Bilim, teknoloji ve sanayi iş birliği ülke
ekonomisinin kalkınmasında bir kurtuluş reçetesi gibidir.
Sağlıksız ekonomimizin tedavisinde uygulanacak reçete ancak
bilinçli kullanım sağlanırsa sonuç verecektir. Bahsettiğim konu
belki münferit bir örnektir ama üniversite-sanayi iş birliğini
sağlamak, araştırma geliştirme projelerine destek vermek
için kullanılması gereken bir yetki, eş dost
kalkınması için arpalık olarak değerlendirilirse
kurtuluş reçetesinin de işe yaramayacağı ortadadır.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
teklifle Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu başta olmak üzere 8
kanunda değişiklik yapılmaktadır. Tabii ki mali konularda,
vergi muafiyet oranlarının değiştirilmesi gibi konularda
birçok kanun teklifinde olduğu gibi bu kanun teklifinde de
Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir. Teknoloji geliştirme
bölgelerinin kurulması, vergi ve diğer avantajların
sağlanması azami önemdedir. Ancak mevcut teknoparklarımızın
durumu, ihracatımıza katkısının olup
olmadığı, kâr zarar analizi de detaylı ele
alınması gereken konular arasındadır.
Bakınız, teknoparklarımız
çalışıyor ama ihracattaki yüksek teknoloji ürün
oranımız sürekli azalıyor. Ne yazık ki AR-GEnin ötesine
geçemiyor, ürün odaklı çalışmayı bilmiyoruz. Prototip var
ama ürün yok, ürün var ama pazarlama yok. Tabii ki teknoparklar birçok
mühendisin kendisini geliştirmesine katkı sağladı. Ancak bu
mühendislerimiz de beyin göçünün kurbanı oldu, biz yetiştirdik eller
faydalandı.
Teklifte Teknoloji geliştirme bölgelerini
yaygınlaştıralım, bölge dışında
açılacak kuluçka merkezlerini de destek ve muafiyetlerden
yararlandıralım. denilmektedir. Atölye binaları ya da kuluçka
merkezleri daha çok ihtisas teknoloji bölgelerinde yapılırsa ve
efektif kullanılma eğilimi varsa amaca hizmet eder. Bunun
dışında, tematik kümelendirme yapılmadan büyük maliyetlerle
AR-GE binası yapımı, yaygın atölyelerin inşa edilmesi
gereksiz masraflara yol açabilir. Araştırma geliştirme ve
teknoloji üretme kapasitesi ve potansiyeli olmayan yerlere teknopark
açılması, bunun siyasi yönlendirmelere göre bir yarış
hâlini alması kamu kaynaklarının çarçur edilmesine sebebiyet
verebilir. Oysaki bunun yerine Bakanlık, sınırlı
kaynaklarını, farklı destek mekanizmalarını
geliştirerek gerek teknoloji geliştirme bölgelerinin içindeki gerekse
KOBİ veya teknoloji geliştirme bölgeleri dışındaki
küçük sanayi esnafımızın acil AR-GE ve inovasyona yönelik proje,
niyet ve girişimlerini doğrudan destekleme yoluna giderek de
destekleyebilir. Bunun hayata geçirilmesi hem doğrudan teknoloji
geliştirme bölgelerinin kuruluş amacına uygun hem de ülkenin
genel ihtiyacı olan teknolojik geliştirme bölgelerine yönelik elzem
ve hedef odaklı bir adım olacaktır.
AR-GE ürünlerinin ticaretlendirilmesi konusu bu
konuyu da doğrudan ilgilendiriyor. AR-GE ürünlerinin
ticarileştirilmesi konusunda yeni bir alt ekosistemin genel sisteme
eklemlendirilmesi uygun olacaktır. Bugün Türkiyenin mikro teknolojilerde
attığı adımların temelini oluşturan KOBİ
AR-GE teknoloji destekleme ve teşviklerinin her türlü
artırılması gerekir. Büyük sanayinin özellikle dünya
çapında büyük markalar yaratacak gerek teknoloji gerekse yönetimsel
yapılarını güçlendirip onların elini güçlendirecek devlet
girişimli operasyonların devreye sokulması gerekmektedir. Buraya
dönük de Uzak Asya ve Güney Asya modellerinde olduğu gibi gerekirse
müdahil devlet olup bazı siparişlere dayalı desteklerin
sağlanması, izlenmesi ve sonuçlandırılması yönünde
özel sektörle birlikte hareket edecek kamu mekanizmalarının
kurulması gerekmektedir.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Kaşlı.
Buyurun Sayın Kaşlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 229 sıra sayılı
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Sözlerimin başında heyetinizi, Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, jeopolitik konumumuz
itibarıyla dünyanın en stratejik bölgesinde yer alan Türkiye, millî
menfaatleri doğrultusunda kararlı duruşunu ortaya koymuş,
bugünkü küresel tehdidin ülkemizi, bölgemizi ve insanlığı
sürüklediği akıbete karşı millî tavır ve politikalar
geliştirmiştir. Bizler, köklü devlet geleneğimizi
çağdaş gelişmelerle oluşturan bir anlayışla güçlü
bir Türkiye inşası için sahip olduğumuz imkân ve kabiliyetleri
evrensel değerlerle bütünleştirerek küresel ölçekte etkili ve güçlü
bir ülke inşası için gayret göstermekteyiz.
Hiç şüphe yok ki ekonomik büyümesini, sosyal
gelişmesini ve millî bütünleşmesini sağlamış bir
Türkiye siyasi, askerî, ekonomik ve sosyal açıdan milletler
camiasının belli başlı aktörlerinden biri konumuna
gelecektir. Dünya kamuoyunca da bilindiği gibi, güçlü bir ekonomiye sahip
olan toplumlar dünya refahından daha fazla pay alabilmektedirler. Türkiye
güçlü bir ekonomik yapıya kavuştuğu, modern ve teknoloji
kapasitesi yüksek güvenlik gücüne sahip olduğu takdirde lider ülke olma
hedefi doğrultusunda küresel bir güç hâline gelecektir.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak üretimin
teşvik edilmesi, Türk girişimcisinin dünya ekonomisinde söz sahibi
olabilmesi için Türk firma ve markalarının küresel düzeyde rekabet
gücü kazanmasına stratejik bir önem atfetmekteyiz. Bu bağlamda,
bölgesel ve küresel gelişmelerin önde gelen belirleyicileri arasında
yer alan teknolojik gelişmeyi, yenilikçiliği, verimliliği ve
istihdamı esas alan bir üretim ekonomisinin oluşturulmasını
gerekli görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz çağ, bilgi ve
teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı ve bilgi
üretiminin desteklenmesinin zorunlu hâle geldiği bir bilgi ve teknoloji
çağıdır. Günümüz dünyasında yaşamımızın
her alanı artık teknoloji ve bilimin egemenliği
altındadır. Yaşadığımız çağın
gereği olarak bilgiye hızlı ve kolay ulaşımın
sağlanması, üretim tekniklerine dayalı bilgi birikiminin etkin
tarzda kullanılmasının geliştirilmesini sağlayan en
önemli sacayaklarından biri ise teknoloji geliştirme bölgeleri, yaygın
olarak bilinen adıyla teknoparklardır.
Teknoparklar, teknoloji eksenli işletmelerin
oluşumunda ve gelişiminde çok önemli bir yere sahiptir. Bilimsel
çalışmaların uygulanmasında teknoparkların ana
amacı üniversiteler, ileri teknoloji enstitüsü ya da AR-GE merkez veya
enstitüsü alanlarındaki akademik, ekonomik ve sosyal yapının bir
araya geldiği araştırma kuruluşlarının da
desteklediği, kuruldukları yerlerle ileri teknolojiye dayalı
ürünler geliştiren sanayi kollarını güçlendirmek ve sanayi
bölgelerinin gelişimini sağlayıcı AR-GE
çalışmalarını artırmaktır.
Teknoparklar, 2001 yılında 4691
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunuyla yasal zemine
kavuşmuş; üniversiteleri, araştırmacıları,
iş dünyasını bir araya getirerek teknoloji üretimine ve ürünlerin
ticarileşmesine imkân sağlamıştır. 2001
yılından itibaren uygulanmaya başlanan kanun neticesinde 85 adet
teknopark kurulmuş ve bunlardan 71 tanesi
çalışmalarını aktif olarak sürdürmektedir. Ağustos
2020 itibarıyla faaliyette olan teknoparklarda, AR-GE
çalışmalarını yürüten firmaların sayısı
5.920ye ulaşmış, 2020 yılı Ağustos ayı
itibarıyla toplam 60.757 personele istihdam
sağlanmıştır. Yabancı sermaye açısından
değerlendirdiğimizde toplam 317 yabancı veya yabancı
ortaklı firma faaliyet göstermektedir. Bu verilerden hareketle
anlıyoruz ki teknoparklarda firmalara sağlanan destek ve
teşvikler cazip karşılanmış, girişimciliği
teşvik etmiş ve ekonomik gelişmelere önayak olmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tüm dünyada etkisi kısa sürede hissedilen Covid-19
salgınıyla mücadele esnasında yapılması gereken
yenilikçi çalışmaların önemi gün yüzüne
çıkmıştır. Bu kapsamda, teknoloji firmalarının
yapmış olduğu çalışmalar önem
kazanmıştır. Bilim ve teknoloji alanında AR-GE çalışmalarının
yürütüldüğü teknoparklar ve bölgede faaliyet gösteren firmalar, bu dönemde
bilimsel araştırmalar, ülke ekonomisi, inovasyon stratejileri ve
büyüme noktasında bir kez daha gündeme gelmiştir. Covid-19
salgını çeşitli sağlık önlemleriyle beraberinde
yaşantımızı ve çalışma düzenimizi de
etkilemiş, uzaktan çalışma sistemiyle birçok yenilikçi yöntemi
hayatımıza adapte etmemizi sağlamıştır.
Tüm bu katkılar göz önünde
bulundurulduğunda görüşülmekte olan kanun teklifiyle -daha önce
yapılan düzenlemelerle birlikte birbirini tamamlayıcı ve
destekleyici olarak- üretim tezgâhlarının daha verimli hâle geleceğine
inanıyoruz.
Teklifte yapılan düzenlemeyle teknoloji
geliştirme bölgesi, yönetici şirketlerinin bünyesinde yer alan
kuluçka merkezlerinin Bakanlıkça belirlenecek şartlar çerçevesinde
bölge dışında açılabilmelerine imkân tanımış
ve böylece, yönetici şirketler tarafından oluşabilecek kurumsal
problemlerin önüne geçilmiştir. Belirlenen bu şartlar çerçevesinde
girişimcilerin destek, teşvik ve muafiyetlerden
yararlandırılması amaçlanmış, girişimcilerin
desteklenmesinin yanı sıra ilgili idareden alınması gereken
iş yeri açma ve çalışma ruhsatında da Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından il müdürlüklerine yetki verilmesiyle
girişimcilere önemli kolaylıklar sağlanmıştır.
Ayrıca, yüksek katma değerli AR-GE ve yenilik faaliyetleriyle
bunlardan doğan çıktının artırılması
kapsamında Bakanlıkça belirlenen AR-GE şartlarını
taşıyan doktora öğrencilerinin AR-GE personeli olarak istihdam
edilerek desteklenmesi ülkemiz adına son derece faydalı
olacaktır. Devletimizin sağladığı bu teşvik ve
desteklerle yapılacak olan çalışmalar sonucunda ortaya
çıkan yerli ürünlerin yurt içi ve yurt dışı pazarlarda
kabul görmesi, AR-GE harcamalarının,
yatırımlarının artması, ileri teknoloji üreten
firmaların güçlenmesi 2023 lider ülke Türkiye hedefinin temeli hâline
gelmiştir. Türk savunma sanayisinin inovasyon merkezi konumunda yer alan
teknoparklar, Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından
ülkemizin ileri teknoloji ihtiyaçlarının millî kaynaklardan
karşılanabilmesi için dinamik, bilimsel ve teknolojik
altyapının oluşturulmasına destek sağlamakta,
nitelikli iş gücünü ve bölge sanayisinin tecrübesini özellikle savunma
sanayisine entegre etmektedir.
ASELSAN, TAI, ROKETSAN, HAVELSAN ve TUSAŞ gibi
kuruluşlar millî savunma sanayimizde çığır açacak
çalışmalara imza atmıştır. Bu çerçevede, özellikle,
ASELSAN ve ROKETSAN tarafından tamamen millî ve yerli olarak
geliştirilen HİSAR-A Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi
oldukça önemli bir eksiği giderecektir. İlk yerli ve millî havadan
havaya füzemizin üretilmesi amacıyla yürütülen GÖKTUĞ Projesi
kapsamında geliştirilen BOZDOĞAN Görüş İçi ve
GÖKDOĞAN Görüş Ötesi Füzelerinin testlerinin de başarıyla
gerçekleştiğini ve 2021 yılı içerisinde envantere
gireceğini biliyoruz.
MİLGEM Projesi kapsamında Türkiyenin ilk
millî savaş gemisi Heybeliada şu an aktif olarak Türk ordusuna hizmet
vermektedir. Türk İHA, SİHA ve TİHAların ülkemize küresel
ölçekte yükselen bir rol kazandırdığı aşikârdır.
Ticaret savaşlarının ortaya çıktığı,
ekonomik operasyonların kur, faiz, sıcak para üzerinden
tetiklendiği bu dönemde ekonomik istikrarın ve güvenliğin
önceliğe alınması, her alanda millî üretim şuurunun
teşvik edilmesi ülkemizin bağımsızlığı
noktasında zorunlu bir görevdir.
Cumhuriyetin 100üncü yıl dönümü olan 2023te
ekonomide yerli ve millî diriliş sayesinde, siyasette birlik ve
dayanışma ruhunun ayağa kalkışıyla Türkiye,
bölgesinde süper güç, küresel düzeyde de sözü dinlenen bir ülke seviyesine
mutlaka çıkarılacaktır.
Sözlerimi liderimiz Sayın Devlet Bahçeli
Beyefendinin 12nci Olağan Büyük Kurultayımızda söylediği
ve önümüze ışık tutan şu ifadeleriyle bitiriyorum: Gelecek
Türk asrı, geleceğin gücü Türkiyedir. Gelecek, Türk-İslam
toplumlarının küflü prangalarını söküp atmasına sahne
olacaktır. Türk-İslam ülküsünü Türkiyenin ve komşu
coğrafyaların bayraktarlığı göreviyle ilâyi
kelimetullah mührünü cihana vuracaktır. İşte Kızılelma
o zaman cevap bulacak ve amacına ulaşacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Covid-19 için aşıları nereden
alıyoruz? Çinden alıyoruz. Bize maddi yükü ne kadar? Belli
değil çünkü Hükûmet açıklama gereği duymadı. Yeterli
aşı var mı? Yok. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin çoğu
toplumun büyük bir kısmını aşılamışken bizde
toplumun yüzde 2si bile aşılanmadı.
Peki, Türkiyenin aşı konusunda köklü bir
geçmişi ve bilgi birikimi var mıydı? Vardı tabii. Refik
Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Aşı Serum Üretimi Merkezi
bu konuda başarılarını kanıtlamıştı.
1920-1921de Fransa, İngiltere ve ABDye çiçek; 1940ta Çine kolera;
İkinci Dünya Savaşı sırasında çok sayıda ülkeye
tifüs aşısı ihraç eden Türkiye değil miydi? Evet.
Bu topraklardaki ilk aşı üretimi
Osmanlı İmparatorluğu dönemine uzanıyor. Öyleyse
geçmişte kuduz, çiçek, tifüs, verem, tetanos, kolera ve grip gibi pek çok
hastalığın aşısını ve antiserumunu
gerçekleştiren ülkemiz, bugün neden aşı ithalatçısı
konumunda? 1990lardan itibaren bu kurumun aşı üretme kapasitesi
neden bitirildi? Çünkü 1928de kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha
Enstitüsüne önce yatırımlar kesildi, sonra da 2011de Enstitü tamamen
kapatıldı.
Hıfzıssıhha Enstitüsü bir otorite ve
referans merkeziydi. Dünyada kabul gören, raporlarına, sonuçlarına
güvenilen bir merkezdi. Sadece üretim değil, denetleme ve akreditasyon
merkeziydi aynı zamanda. Şimdi, her konuda her kafadan bir ses
çıkıyor, birbirinden bağımsız birçok
çalışmadan söz ediliyor. Türkiyedeki 16 farklı aşı
çalışmasından sadece 1ine izin verildi. Neden? Çünkü klinik
çalışmalarda kullanılabilecek aşıyı üretebilecek
standartta tesis yok da ondan. Oysa Enstitü tek elden süreci yönetiyordu.
Eğer Hıfzıssıhha olsaydı bugün
yaşadığımız karmaşayı yaşamazdık.
Bu köklü kurum neden kapatıldı öyleyse? Çünkü Türkiyede yeni
teknolojiye uygun bir aşı ve serum üretim tesisi kurmak yerine
aşı ithalatı daha az maliyetli görüldü tıpkı her
şey de olduğu gibi. Çok şey üreten bu ülke hiçbir şey
üretmez hâle geldi sayenizde çünkü hazırı alıp tüketen, sürekli
heybeden yiyen bir düzeni benimsedik.
Sayın milletvekilleri, bana dışa
bağımlı olmadığımız tek bir alan
söyleyebilir misiniz? Söyleyemezsiniz çünkü yok. Dışa bağımlı
olmadığımız tek bir alan yok ama hepimiz vatanseveriz öyle
mi? Bu nedenle bırakın dünyayı etkileyen pandemilerde
yurttaşlarını ilk aşılayan ülkeler arasına
girmeyi grip ve zatürre aşısını bile zamanında getirip
uygulayamıyoruz. Bakın, eğer bu pandemi de en azından
sağlık ve gıda gibi en temel alanlarda kendimize yeten, bilim
üreten bir ülke olmamız gerçeğini bize öğretemediyse hiçbir
şey öğretemez.
İktidarınıza göre toplum
yararına gelecek perspektifi olan bilim üretmek pahalı ve gereksiz.
Bunun yerine derhâl kâr getiren teknolojilere -o da topluma sunmak için
değil ha- sanayi yararına yatırım yapılmalı, ülke
şirket gibi yönetilmeli. Bu yüzden üniversite-sanayi iş birliği
kanun teklifleri hazırlanıyor. Desteklemeyi öngördüğünüz
teknokentlerin asıl amacı nedir? Çok açık olarak söylüyorum:
Büyük sermaye çevrelerinin yapacağı bilimsel
çalışmaları üniversite laboratuvarlarında, onun teknik
araçlarını kullanarak ucuza mal etmek. Madem teknokentler ileri teknoloji
üretme kapasitesine sahip, tüm dünyada Covid-19 pandemisine karşı
teknolojik buluşlar yapılırken ülkemizde neden tek bir
buluş yapılmış değil? İşçilerin, emekçilerin
vergileriyle oluşturulan ve tüm toplumun yaşamına katkı
sunmak için bilim üretmesi gereken üniversitelerle ortak çalışan
teknokentlerde en çok silah ve savaş sanayisi alanında
araştırma yapılıyor da ondan. Örneğin, sadece ODTÜ
Teknokentte 35 tane silah teknolojisi üreten firma var ve 6 kişiden
oluşan Teknokent Yönetim Kurulunun bir üyesi de yüksek rütbeli bir asker.
En iyi üniversitelerimiz savaş sermayesinin
ucuz laboratuvarları olma yolunda ilerliyor. Üniversite-sanayi iş
birliği diye anılan bu modelde asıl amaç, özel sermayenin
omuzlarından külfetli AR-GE yatırımlarının maliyetini
almak, bu maliyeti vergi veren herkese ödetmek; öğrenciler ve
akademisyenler dâhil, üniversite kaynaklarını sermayenin
sınırsız kullanımına açmak.
Bunun endişe verici bir diğer sonucu da
gerçekleştirilen projelerin üniversiteye gelir getirdiği oranda
değerli sayılması; eğer gelir getirmiyorsa değerli sayılmıyor.
Akademisyenlerin bilimsel yaratıcılıktan ve düşünce ufkunun
sınırlarını toplum yararına genişletmekten
uzaklaşarak sermayenin ilgi gösterdiği kısa sürede patent
alabilecekleri alanlara yönelmeye başlaması, birer girişimciye
dönüşmeleri çok ciddi bir tehlike. Oysa önce bilgi ve sonrasında da
katma değeri yüksek ürünler üretmenin tek yolu temel bilimlere önem
vermek, üniversitelerin giderlerini kamu bütçesinden sağlayarak özerk
yapılarını sağlamak ve üniversite içi demokratik bir
yapının oluşmasını sağlamak. Fakat Hükûmetin
üniversite perspektifi Boğaziçi Üniversitesindeki gibi Melih Buludan
ibaret olursa liyakatsizlikle, intihalle, sırf AKPli olduğu için hak
etmediği mevkileri işgalle özdeş üniversitelerden bilim
üretmesini bekleyemezsiniz. Öyle Metallica dinleyip kırmızı
çanta taşıyarak da üretmeden sevilmiyor insanlar, bunu da bilmek
lazım. Bu vesileyle, üniversitelerin gerçek sahiplerine, Boğaziçi
Üniversitesinde direnen öğrencilere ve akademisyenlere bir kez daha
selamlarımızı göndermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi bir ay önce tüm
yurttaşlarımız için son derece önemli bir karar verdi.
Selahattin Demirtaşın tutukluluğunun ciddi hak ihlallerine
neden olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak bir
açıklıkla ortaya koyarken bir yandan da Türkiyede iktidar emrindeki
yargı sisteminin çürümüşlüğünü gözler önüne serdi. Tam otuz
altı gün oldu, tam otuz altı gün; karara göre derhâl serbest
bırakılması gereken Selahattin Demirtaş hâlâ tutuklu.
Öncelikle bilmelisiniz ki bu kararı uygulamadığınız
her gün aslında kararın ne kadar haklı ve doğru bir karar
olduğunu da teyit ediyorsunuz. Çünkü AİHM bu kararda diyor ki:
Demirtaş sadece ve sadece milletvekili olarak yaptığı,
ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken siyasi
beyanlarından dolayı tutuklu ve serbest
bırakılmadığı her yeni gün yeni bir ihlal demektir.
Karar ne diyor? Türkiyede yargı, terör kavramını eğip
bükerek, Ceza Kanununu keyfî şekilde kullanarak muhalif siyasetçilere
açıkça kumpas kurmanın bir aracı hâline geldi. diyor.
İktidar partisi, muhalefeti siyaset yapamaz hâle getirmek için
dokunulmazlıkları kaldırdı, dokunulmazlıkların
kaldırılması yönünde Cumhurbaşkanı defalarca emir
verdi. Çözüm sürecinin sona ermesinin ve örneğin, 28 Temmuz 2015te HDP
liderleri bedelini ödeyecek. diyen Cumhurbaşkanının
açıklamalarının ardından Demirtaş hakkında
hazırlanan ceza soruşturmalarının sayısı ve
hazırlanma hızı birdenbire arttı. diyor. Yeterli gerekçe
olmadan, suçlamaların siyasi olup olmadığına bakmadan uzun
süre hapiste tutarak Demirtaşın bir parlamenter, bir siyasetçi
olarak görevini yapması engellendi. diyor. İkinci büyük muhalefet
partisi başkanı olarak yaptığı konuşmalar,
tutukluluğun gerekçesi olarak kabul edilen şüphenin makullüğü
için yeterli değil. diyor. Demirtaşın eylemleri ve suçlamalar
arasında ilişki olduğunu gösteren delil yok. diyor.
Demirtaşın kaçma, delil karartma şüphesi yok. diyor. Ve
gelelim esas meseleye: Mahkeme nihai olarak Demirtaşın
tutukluluğu ve yargılanması, çoğulculuğu bastırma
ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlama amacı
taşıyan bir siyasi stratejidir. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani stratejiniz buymuş ve bunu açıkça, aslında
bizim yıllardır söylediğimiz şeyi Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tescil ediyor. Şimdi, bakın,
Cumhurbaşkanının o sayıları sürekli değişen
danışmanlarından, başdanışmanlarından birisi
kararı alıyor, oradan oraya çeviriyor, buradan buraya çeviriyor ve
AİHM bizi bağlamaz. demeye getiriyor. AİHM kararı bizi
bağlar arkadaşlar. Sizler de başvurdunuz, bizler de
başvurduk, bütün yurttaşlar başvurdular. AİHM kararı
bizi bağlamaz. demek bu ülkede Anayasa yok demektir çünkü Anayasa
90ıncı maddeyi de 2014te sizler getirdiniz. Bir sözleşme
imzalanırsa ne olur? O sözleşmeye uyulur, ahde vefa denir buna.
Demirtaşı serbest bırakın, Gültan Kışanakı
serbest bırakın, İdris Balukeni serbest bırakın, tüm
arkadaşlarımızı serbest bırakın. Son cümlemi
söyleyebilir miyim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Selamlıyorum.
AİHM diyor ki: Ey Türkiye Cumhuriyeti,
46ncı maddedeki hakları ihlal ettiniz. Burası Türkiye
Cumhuriyeti arkadaşlar, burası bizim yurdumuz, hepimizin yurdu ve bu
yurtta hep birlikte yaşıyorsak o kimseye karşı keyfî
uygulama hakkınız yoktur. Bunu da böyle bilin.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU
(Manisa) Değerli milletvekilleri, 229 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü hakkında söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Söz konusu teklifle, 4691 sayılı Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Kanununda birtakım değişiklikler
yapılacak. Bu kanun teklifiyle, teknopark yönetici firmalarına bölge
dışında da kuluçka merkezi açabilme imkânı verilecek ve
burada faaliyet gösteren girişimcilerin de destek, teşvik ve
muafiyetlerden faydalanması sağlanacak. İş yeri açma ve
çalıştırma ruhsatları Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından verilebilecek ve teknoparklarda
faaliyet gösteren firmaların kazançları üzerinden alınan gelir
ve kurumlar vergisi istisnası beş yıl daha uzatılacak.
Ayrıca, AR-GE, yenilik, tasarım faaliyetlerindeki yerindelik
denetimini mevcut durumda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
yürütürken teklifle, şayet Bakanlık isterse, uygun görürse bu
denetimi teknoparkın yönetici şirketlerinin yapmasına da imkân
sağlanacak.
Değerli milletvekilleri, konumuz teknoloji
geliştirme bölgeleri, daha bilinen ismiyle teknoparklar. Ülkemizde,
diğer hatiplerin de bahsettiği gibi, 85 teknopark kurulmuş ve
bunlardan 70 tanesi aktif durumda. Bu teknoparklarda 5.900 firma AR-GE
çalışması yapmakta ve bu firmalar yaklaşık 60 bin
personeli istihdam etmekte. 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanununa göre, teknoparkların amacı; üniversiteler ile
üretim sektörünün iş birliğini sağlamak, ülke sanayisinin
uluslararası rekabet gücünü artırmak, ihracata yönelik teknolojik
bilgi ve yüksek teknoloji üretimi yapmak. Burada altı çizilmesi gereken
bazı anahtar kelimeler var. Nedir bunlar: Üniversite, uluslararası
rekabet, ihracat, yüksek teknoloji, bilgi üretmek ve AR-GE. Burada bence
irdelememiz gereken konu Sayısı 85e çıkan
teknoparklarımız amaca hizmet edebiliyor mu? Sayı
artmış ancak bu kurumlarımız yeterince işlevsel mi?
Anahtar kelimelerden bir tanesi ihracat,
diğeri de yüksek teknolojiydi. Şimdi, ihracatımızdaki
yüksek teknolojili ürünlerin oranına bir bakalım: 2020 yılı
Ocak-Ağustos döneminde ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürün
oranı yüzde 3,4; bir önceki dönem yüzde 3,3müş. Hedefimiz ne?
Hedefimiz bu oranı yüzde 5e çıkarmak. Bu hedef yıllardan beri
yerinde duruyor ancak oran bir türlü kıpırdamıyor. 2000li
yılların başında yüksek teknolojili ürünlerin ihracattaki
payının yüzde 6,73 olduğunu düşünürsek gerilediğimizi
de görmekteyiz.
Bir diğer anahtar kelime AR-GE. AR-GE
harcamaları ilk kez bu sene millî gelirin yüzde 1inin üzerine
çıktı. İsrailde bu oran yüzde 4,9; Güney Korede yüzde 4,5;
OECD ortalaması ise yüzde 2,4; bizim hedefimizse hiç değişmiyor,
yüzde 2. Hedefimiz yıllardır değişmiyorsa bu bize yerimizde
saydığımızı göstermektedir. Avrupa Yenilik Skor
Endeksine bakıyoruz çünkü önemli bir endeks, karne notumuz ne yazık
ki orta.
Uluslararası rekabet kavramından
bahsetmiştim, bu konuda da geliştirilmiş birtakım endeksler
var. Dünya Bankasının çalışmasına göre 2012
yılında 140 ülke arasında 43üncü
sıradaymışız, 2018 yılında 144 ülke arasında
61inci sıraya düşmüşüz. Alt başlıklarda durum daha da
kötü, Makroekonomik İstikrar başlığında 144 ülke
arasında 116ncı sıradayız, Emek Piyasaları
başlığındaysa yerimiz ne yazık ki 111incilik. Küresel
İnovasyon Endeksinde de benzer durum var; 2016 yılında 42nci
olan Türkiye 2020 yılında 51inci sıraya düşmüş
durumda.
Değerli milletvekilleri, sizlere ülkemizin
rekabet, yenilik, inovasyon, yüksek teknolojili ürün üretme kabiliyeti
konularında an itibarıyla dünyadaki yerinin ne olduğunu
anlatmaya çalıştım. Gördüğünüz gibi durum pek iç
açıcı değil. Konumuz teknoparklar. Dünyada bine yakın
teknopark var ve bunların 85 tanesi yani dünyadaki teknoparkların
kabaca yüzde 9u ülkemizde yer almakta. Belki de dünyada en fazla teknoparka
sahip olan ülke konumundayız şu anda. Peki, bu kadar çok teknoloji
merkezine sahip ülkemiz neden dünyayla rekabet edemiyor? Rekabet gücümüz,
inovasyon yeteneğimiz neden günden güne erimekte? AR-GE
harcamalarını artırıyoruz, yeni teknoparklar, kuluçka
merkezleri kuruyoruz; teşvikler, istisnalar, vergi avantajları
sağlıyoruz -ki bu teklifte de amaçlanan bu-ancak yüksek teknolojili
ürün üretemiyoruz. Sizce bu durumda bir çelişki yok mu? Teknoloji
geliştirme bölgeleri sayısını, kuluçka merkezi
sayısını artıralım; teknoloji firmalarına
teşvikler, istisnalar tanıyalım ama bu çelişkiyi de görelim
ve kabul edelim. Bir şeyi veyahut da bir şeyleri yanlış
yaptığımızın farkına varalım.
Nerede yanlış yapıyoruz peki, sorun
ne? Değerli milletvekilleri, teknoparkları bilginin
ticarileştiği yer diye tarif etmekteler. Belki de en kısa
tanımı bu. Yani öncelikle bilgi üretmeliyiz. Peki, bilgi nerede
üretilecek? Bilgi tabii ki üniversitelerde, okullarda üretilecek. Zaten
teknoparkların olmazsa olmazı üniversiteler. Teknoloji
geliştirme bölgelerinin amacı da bu zaten yani bilgi üretecek
üniversiteler ile sanayiyi bir araya getirmek. O hâlde kendimize şu
soruları soralım: Üniversitelerimiz bilgi üretebiliyor mu? Üniversitelerimiz
özgür mü? Üniversitelerimiz özerk mi? Üniversite yönetimleri ehil ellerde mi?
Mesela atamalarda liyakat gözetiliyor mu? Üniversite öğrencileri mutlu mu?
Akademisyenlerimiz mutlu mu, özgür mü? Ülkemizin en önemli eğitim kurumlarından,
bilim yuvalarından birinde, mesela Boğaziçi Üniversitesinde okuyan
öğrencilerimiz mutlu mudur sizce? Boğaziçi Üniversitesindeki bilim
insanları kendilerini özgür hissediyorlar mıdır? Sorunun
yanıtı esasında bu resimde. Bu fotoğraf, değerli
milletvekilleri, bu Meclis çatısı altında bulunan hepimizin, en
başta da iktidar milletvekillerinin utanç duyması gereken bir
fotoğraf. Bu fotoğraf dünyaya rezil olduğumuzun resmidir.
Üniversite kapısına kelepçe vurulan bir ülkede bilim olur mu? Böyle
bir ülke bilgi üretebilir mi?
Alın size başka bir vesika, bir gazete
haberi; başlık Yönetim Şekli Nepotizm. Haberde Yalnızca
üniversitelerde ve yalnızca son bir haftada ifşa olan akraba
kayırmacılığı skandalları ülkenin geleceğini
tehdit eden problemin ulaştığı boyutları göstermektedir.
denmekte ve her hafta ve bir haftada üniversitelerde yaşanan
skandalları yan yana vermiş. Neymiş bunlar? Dicle Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dekanı, üniversitenin diyetisyen kadrosuna daha
yüksek puanlı adaylar olmasına rağmen kızını
atamış. Batman Üniversitesi Rektörü oğlunu ve eşini
öğretim görevlisi olarak kendi üniversitesine atamış.
Bakın, burası çok ilginç, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü üç
kızını, yetmemiş bir damadını üniversiteye
araştırma görevlisi olarak atamış, rektörün yeğeni ise
Tıp Fakültesinde görevli. Skandal açığa çıkınca
görevden alınan Pamukkale Üniversitesi eski Rektörü Hüseyin Bağ ise
eşi için adrese teslim iş ilanı vermiş. Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi eski Rektörünün eşi Sağlık Kültür Dairesine
memur olarak atanmış. Bir başka gazete haberi: Habere göre
Gaziantep Üniversitesinde yöneticilerin eşleri de öğretim görevlisi
olarak çalışmakta. Bir başka gazete haberi: Cumhuriyetin
manşeti Üniversiteler aile şirketi hâline gelmiş. Haberde
Üniversiteler aile ve akraba topluluğuna dönüştü. Bu
yapılanmada eğitim, bilim, teknoloji olmaz, akademi
çoraklaşıyor. denilmekte.
En son bir ilan var, bir ölüm ilanı, belki de
en çarpıcı olanı bu, Gaziantep Üniversitesi internet sitesinde
yayınlanmış. Okuyorum: Üniversitemiz Makine Mühendisliği
Bölümü Öğretim Üyesi Nihat Yıldırımın
kayınpederi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Sekreteri Ayfer
Yıldırımın babası -buradan Nihat Bey ile Ayfer
Hanımın evli olduğunu görüyoruz- Sosyal Bilimler Meslek
Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Aykut Direzincinin dedesi, Özel Kalem Aysun
Şahanın dedesi vefat etmiştir. diyor. Allah rahmet eylesin
diyoruz biz de kendisine. Bu ölüm ilanı esasında üniversitelerin
içinde bulunduğu durumu, içler acısı durumu gözler önüne
sermekte.
Değerli milletvekilleri, üniversitelerimizin
durumu bu. Üniversitelerinde nepotizmin olduğu,
kayırmacılığın olduğu bir ülkede ne yazık ki
bilim yeşermez, bilim olmaz. Osmanlı yüz yıllarca üretmedi,
Sanayi Devrimini kaçırdı. Neden? Beşik uleması gibi bir
uygulamanın olduğu yani âlimin beşikteki bebesinin de âlim kabul
edildiği, kayırmacılığın olduğu bir devlet
ayakta durabilir miydi? Duramadı. Bilimin olmadığı bir
ülkede istediğiniz kadar teknopark inşa edin, teşvik verin,
vergi istisnası sağlayın, amacımıza
ulaşamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) O
hâlde bir soru sormamız lazım kendimize. Bu korkunç tablonun, bu
yozlaşmanın sorumlusu kim? Biz nasıl bu hâle geldik? Sahi, kim
atadı bu rektörleri? Boğaziçi Üniversitesinin kapısına kim
kelepçe vurdurdu? Bütçe görüşmelerinde sevgili hatibimiz Tuncay Özkan
çürümeden bahsetmişti, hoşuma gitmişti, durumu da özetliyordu
esasında ve Çürüyen her şey düşer. diyerek de bir hakikatin
altını çizmişti. Evet, değerli milletvekilleri, ne
yazık ki çürüyoruz ve çürüyen her şey de düşer. Bu vesileyle
Boğaziçi Üniversitesinde direnen öğrenci ve akademisyenleri
selamlıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde gruplar
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi şahıslar adına
konuşmalara geçiyoruz.
İlk söz Siirt Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaşa ait.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, biz burada
teknolojiyle ilgili kanunu görüşürken dışarıda farklı
bir hayat akıyor maalesef tüm haşmetiyle; baskı, özgürlük
karşıtı tutumlar, hukuksuzluk olanca hızıyla devam
ediyor. Bu sabah TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan hakkında uzun süredir
tutuksuz yargılandığı bir davadan mahkeme durup dururken
tutuklama kararı verdi. Başka bir TJA aktivisti Zeynep Ölbeci
hakkında da
İstanbuldaki evine baskın yapılarak gözaltına
alındı.
Ayşe Gökkan kimdir? Ayşe Gökkan kadın
özgürlük mücadelesi yürüten bir kadın hakları savunucusu, aktivisti
ve Türkiye'de bütün kurumların yakından tanıdığı
bir arkadaşımız ve kendisi hakkında daha önce yine
gözaltına alındığını da bu Mecliste
söylemiştim. 83 defa gözaltına alınmış ve bütün
gözaltılarının sebebi de kadın özgürlük mücadelesi
yürütmek. Şimdi biz şunu söyleyelim: Bu iktidarın temel bir
hareket biçimi var. Konjonktürel suçlar, konjonktürel gözaltılar,
operasyonlar, saldırılar
Kendi iklimlerini kendileri önce
hazırlıyorlar ve onun üzerine operasyon yapıyorlar.
Şimdi, TJAya bu yönüyle bir diğer
operasyon var. Dün partimizin HDP Gençlik Meclisi üyesi, içinde MYK üyemiz
Sevim Akdağın da olduğu 8 genç arkadaşımız
gözaltına alındı, 6 genç hakkında da yakalama kararı
çıkarıldı. Diyeceksiniz ki: Bir yandan kadın hakları
savunucuları bir yandan gençlik meclisi üyeleri neden gözaltına
alınıyor? Tabii ki ben bunu halka anlatıyorum. Bu
gözaltıların sebebi, HDPye yönelik sistematik saldırıların
sadece bir boyutu. Bu iktidar bütün var gücüyle HDPyi kriminalize etmeye âdeta
yemin içmiş. Bizim de yeminimiz demokratik siyasetten vazgeçmemektir, bu
siyaseti yürütmektir, muhalefet görevimizi sonuna kadar devam ettirmektir.
Elimde bir iddianameden bölümler var; Antep il ve
ilçe yöneticilerimiz hakkında hazırlanan iddianame. İddianamede
ne yapılmış biliyor musunuz? HDP Gençlik Meclisi KCK gençlik
meclisi gibi anlatılmış. Yani keşke
Başka zaman
anlatacağız bunu. KCK gençlik yapılanmasının HDP
Gençlik Meclisi üzerinden -iddianame bu- yürütüldüğü söyleniyor. Yine, TJA
yani Özgür Kadın Hareketi
Burada da TJAya ilişkin, bu da yine
KCKnin bir yapılanması olarak lanse ediliyor. Şimdi bu ne? Bu
belge hukuki bir belge olamaz. Bunu hazırlayan savcılara söylüyorum.
Böyle HDPnin kurumlarını, organlarını ya da kadın
kurumlarını bu şekilde İllegaldir. diyerek illegalize
edemezsiniz. Siz daha önce Demokratik Toplum Kongresine de bunu
yaptınız. Şu anda Leyla Güven de hâlâ tutuklu ve demokratik bir
platform; yüzlerce sivil toplum örgütü üyesi, onlarca çalıştay
yapmış. Aleni çalışıyor, şeffaf
çalışıyor Türkiyedeki birçok kurum gibi. Pat diye DTK bir suç
örgütüymüş gibi lanse edildi.
Şimdi, TJAya sıra geldi. TJA, bir suç
kurumuymuş gibi bugün sözcüsü hakkında tutuklama kararı verildi.
Bir kere bu yöntemlerle kadın özgürlük mücadelesini engelleyemezsiniz,
demokrasi mücadelesini engelleyemezsiniz. Demokratik kurumları illegalize
etmekten vazgeçin. Aleni çalışan hiçbir kurum, bu şekilde
illegalmiş gibi kabul ettirilemez. Yani bugün yargı elinizde, bunu bu
şekilde geçirmeye çalışıyorsunuz ama gidiyor Strazburgdan
dönüyor. DTKye ilişkin Büyük Daire diyor ki: Demokratik platformdur.
Şimdi, o cümleden sonra DTKden tutuklanan herkesin derhâl serbest
bırakılması gerekiyor. Yine, TJA için de yarın
çıkacak.
HDP Gençlik Meclisi ve kadınlara yönelik
şunu söylemek istiyorum: Kadınları öldürenleri, işkence
yapanları tutuklamayan, onları koruyan bir akıl var ama
kadınları koruyan, kadın mücadelesi yürütenleri tutuklayan
zihniyet de bunun tam merkezinde yer alıyor. Ayşe Gökkanı
derhâl serbest bırakın. Ayşe Gökkandan suçlu
çıkaramazsınız. Daha önce de söylemiştim; 83 kez
alınmış, hiçbir şey ispatlayamamışsınız.
Gece gündüz televizyon yayınlarında, gazete önünde kadın
hakları mücadelesi yürüten arkadaşımızı suçlu gibi
topluma lanse etmeyin, sözcüsü olduğu TJA da legal, demokratik bir
platformdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Kadın hakları mücadelesini engelleyemeyeceksiniz. HDP Gençlik Meclisi
üyelerimizi de başka illegal kurumlarla ilişkilendirerek kendi
saldırılarınızı, partimizi zayıflatmanın
aracı hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Gençlik Meclisine
yönelik baskılardan medet umanlara şu cevabı vermek istiyoruz:
Gençliğe yaptığınız operasyonlar çeliğe su vermek
gibidir; onlar bunun karşısında daha fazla öfkelenir, daha fazla
mücadele eder, daha fazla çoğalırlar. Yani bu konuda aynı
hataları, aynı yönelimi tekrar tekrar yapmaktan gerçekten vazgeçin.
Bizim MYK üyemiz Sevim Akdağ başta olmak üzere, 8
arkadaşımızı serbest bırakın ve bu şekilde
partimizin organlarını suç işliyormuş gibi, kriminal
örgütlermiş gibi fişleyerek aslında kendinize geçmişte
yönelen iddialar karşısındaki sözleri de yalanlıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, selamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Selamlıyorum.
Özetle şunu söylemeye
çalışıyorum: Halkların Demokratik Partisi, Gençlik
Meclisiyle, Kadın Meclisiyle, ilişki kurduğu TJA gibi Mor
Çatı gibi, kadın özgürlük mücadelesi yürüten bütün kadınlarla,
demokrasi güçleriyle birlikte bu ülkeye demokrasiyi getirecek ve siz bunun karşısında
duramayacaksınız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz, Malatya milletvekili Sayın Bülent Tüfenkciye ait.
Buyurun Sayın Tüfenkci. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ah Sayın Bakan,
parlamenter sistem olacaktı, bunların hepsi doluydu,
sıradaydı bunlar; Sayın Bakanım, Sayın Bakanım
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Yok ya, onlar
askerlik gibi, hiç sıkıntı yok.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım.
Emek yoğun ekonomiden bilgi ve teknoloji
yoğun ekonomiye geçişin en önemli parametrelerinden biri teknoloji
geliştirme bölgeleridir. Yaygın bilinen adıyla teknoparklar
ülkenin araştırma, AR-GE, teknoloji ve patent üretim merkezleri
olarak da tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle ise teknoparklar,
üniversiteler, araştırma kurumları ve sanayi
kuruluşlarının aynı ortam içerisinde araştırma
geliştirme ve inovasyon çalışmalarını sürdürdükleri;
birbirleri arasında bilgi ve teknoloji transferleri
gerçekleştirdikleri; ekonomik, akademik ve sosyal yapının
bütünleştiği organize iş geliştirme ekosistemleridir.
2001 yılında 4691 sayılı
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunuyla yasal zemine kavuşan
teknoloji geliştirme bölgeleri, üniversiteleri,
araştırmayı, iş dünyasını, sanayiyi bir araya
getirmiş ve başarılı rol modeller üretmiştir. 85 tane
teknoloji geliştirme bölgesi kurulmuş, bunlardan 71 tanesi faaliyete
geçmiş, diğerleri de çalışmalarına devam etmektedir.
Yine, AR-GE şirketlerine vergi istisnası
ve indirimi neticesi sağlanacak önemli kazanımlar var bu yasayla
birlikte. Aynı zamanda, buradan şirketlerde melek
yatırımcı dediğimiz yatırımcıları da
destekleyen, girişimcileri de destekleyen önemli destekler
sağlanması düşünülmektedir.
Ağustos 2020 itibarıyla faaliyette olan
teknokentlerde AR-GE çalışmaları yürüten firmaların
sayısı 5.920ye ulaşmıştır. Esasında AR-GE
proje sayısı da 36.963, yürütülen AR-GE projesi 10.283 ve 317
yabancı ortaklık yer almaktadır. Buradaki amaç da esasında,
burada faaliyet gösteren şirketlerin kolay tescil, patent ve
ticarileşmelerini sağlayabilmek, yatırım ortamını
iyileştirebilmek, bu teknoloji bölgesinin faaliyetlerini destekleyerek
önemli markalar oluşturmaktır.
Teklifle, teknoloji geliştirme bölgesi
kurulmasına karar verilen Değerlendirme Kurulunda da teknoloji
konusunda faaliyet gösteren yetkili kurum ve kuruluş sayısı
artırılmaktadır.
Geldiğimiz süreçte, AR-GE ekosisteminin
gelişmişliği giderek artmış, AR-GE kültürü önemli
ölçüde gelişmiş ve böylelikle ticarileşen buluşlar da
artarak ihracatımıza da olumlu anlamda katkı sunulmuş,
katma değeri yüksek ürünlerin piyasaya sürülmesi sağlanmış,
özellikle üniversitelerde görev alan bilim insanlarının
buluşlarını ticarileştirme imkânı
sağlanmış, buradaki çalışma süreleri
artırılmıştır.
Esasında, bu noktada,
baktığımızda, özellikle Doğu ve Güneydoğu
Anadoluda teknokentlerin bulunması o illere farklı bir boyut da
kazandırması bakımından önemliydi. Bunlardan biri de
Malatya. Malatya benim seçim bölgem ve oradaki teknokentte yer bulunmuyor.
Oradaki firmaların Türkiye'ye ve ihracata katkıları
yadsınamaz. Baktığımız zaman, oradaki
üniversitelerimizdeki -2 üniversitemiz var- bilim insanlarının
buradaki çalışmaları, burada faaliyetlerde bulunması ve
ticarileştirilmesi Malatyamız için de Türkiye için de önemli bir
kazanç.
Baktığımız zaman, bu
teknokentlerde ne üretiliyor? Özellikle Covid-19la birlikte mesela yoğun
bakım solunum cihazı yine bu teknokentlerde üretildi. İlk
elektrikli akıllı sıfır emisyonlu ekskavatörler
buranın ürünü. Yine, tünel açma ki daha önce Türkiye bunu ithal ediyordu,
bu noktada bir geliştirme yapıldı ve patent alındı, bu
ürünler teknoparkın ürünleri. Yine, ilk helikopter motorumuzu biz
teknoparklarda ürettik. Yine, özellikle oyun sektörü Türkiye'nin önemli ihracat
kalemlerinden biri ve bu oyun geliştirmeler de teknoparklar içerisinde
yapılmakta ve bu noktada teknoparklar özellikle üniversitelerdeki
gençlerin kendini geliştirebildiği önemli sahalardan biri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TÜFENKCİ (Devamla) Bu noktadaki
özellikle yazılım firmalarının Türkiye'ye
katkılarını da bu sistem içerisinde, ekosistem içerisinde
görmekteyiz.
Ben, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:18.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.08
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölüm üzerinde on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Özel okulları koruyup kollama ve yüceltmeden
başka bir şey yapmayan Millî Eğitim Bakanına buradan sormak
istiyorum: Halk eğitim merkezlerinde çalışan usta
öğreticiler bir yıldır ne yapıyor, nasıl
yaşıyor, haberiniz var mı? Siz bir yıldır bu insanlar
için ne yaptınız? Gerçi siz Bakanlık olarak öğrenciler,
öğretmenler, EBAya ulaşamayanlar için de bir şey
yapmadınız. Eğitim için bir karne verilecek olsa 1 bile
alamazdınız. Usta öğreticiler bir yıldır kurslar
açılmadığı için ücret alamıyor, sigortaları
yatırılmadığı için sosyal güvenceden mahrumlar, çok
zor durumdalar. Millî Eğitim Bakanlığının usta öğreticiler
için kalıcı düzenlemeler yapması gerekiyor. Kadroları,
özlük hakları gibi konularda mutlaka adım atılması
gerekiyor. Sorunlar duymadım bilmiyorum görmüyorum demekle çözülmez.
Sarayın duvarları halkın sesini geçirmez ama biz buradan söylüyoruz,
anlatıyoruz, gösteriyoruz. Usta öğreticilerin seslerini duyun,
taleplerine cevap verin.
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
sağlık emekçilerimiz ekonomik ve özlük haklarının
iyileştirilmesini, izin ve nakil gibi haklarını etkin kullanmayı,
ağırlaşan iş yükünün hafifletilmesini istiyor. Tüm
bunların yanı sıra sağlıkta personel eksikliği de
büyük bir sorun oluşturuyor. Sağlıkta, tüm branşlarda
eğitimli gençlerimiz işe atanmak için feryat ediyor. Ülkesine ve
milletine hizmet etmek isteyen, görev bekleyen bu gençlerin sesini ne zaman
duyacaksınız? Bu anlamda sağlıkta büyük sorun yaşayan
gruplardan biri de sağlık teknikerleri ve tıbbi sekreterlerdir.
Alımlarda sağlık teknikerlerine yeterli kadro
açılmasını, kadroların bölümlere adil dağıtılmasını,
sürekli işçi alımlarında yaş şartının
kaldırılmasını istiyorlar. Mezun sayısında
yığılma olan bölümler için kontenjan ayarlanmasını
talep ediyorlar. Yeterli tıbbi sekreter ataması yapılmadığı
için hemşire ve ebelerin tıbbi sekreterlerin görevini
yaptığını unutmayın. Açık kadroların
belirlenip atama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Hayat pahalılığı, gıda
maddelerindeki zamlar nedeniyle zor günler geçiren çiftçilerimiz, bir de üst
üste gelen gübre zamlarıyla mahvoldular. Önceki yıla oranla 2021 Ocak
ayı itibarıyla üre gübrenin fiyatı yüzde 82, DAP gübrenin
fiyatı yüzde 87 zamlandı. Zamlar çiftçimizin belini büküyor,
hayatı çekilmez bir hâle getiriyor.
Geçen yıla göre ürün fiyatı sabit olan
çiftçi zam nedeniyle tarlasına giremez duruma geldi. Anadoluda çiftçi
zorda, köylü darda. Buradan Tarım Bakanına açıkça
çağrıda bulunuyorum: Kâhta Ziraat Odamız başta olmak üzere
Türkiyedeki tüm ziraat odalarımızın ve çiftçi birliklerimizin
gübre zamlarına ilişkin yapmış oldukları
açıklamalara kulak verin, çiftçinin mağduriyetini giderin diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydınlık
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidarın çiftçinin Fatihasını
okuduğunu defalarca burada söyledik. Şimdi görüyoruz ki aynı
durum hâlihazırda kapalı olan ya da paket servise açılan
lokanta, kafe, pastane ve kahvehanelerde geçerli. Şu anda esnaf
tükenmiş durumda.
Esnafın yerine sadece sermayeye sahip
çıkan iktidar temsilcilerine soruyorum: AVMlerde, uçaklarda, kayak
merkezlerinde bulaşmayan bu virüs sadece kahvehanelerde, lokantalarda
mı bulaşıyor? Bir an önce bu uygulamadan vazgeçmesini ve
tıpkı AVMlerde, uçak ve otobüs seyahatlerinde
yapıldığı gibi HES kodu uygulanmasının
işletmelerimiz için de geçerli olmasını esnafımız
adına talep ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ilinde Osmangazi Elektrikin alt
taşeronu olan Buluş Enerji firmasının vatandaşın
elektriğini kesmek için bahane aradığı iddiaları
ortalıkta dolaşmakta. Özellikle, vatandaşın ihbarnamelerden
çoğu zaman haberdar olmadığı ve elektrik kesildiği
zaman da 37,5 lira açma kapama ücreti alınması için sırf
vatandaşın elektriğinin kesildiği iddia edilmekte.
Ayrıca, Buluş Enerji çalışanlarına bu ücreti alabilmek
için elektriği kesme baskısı uygulandığı da gelen
iddialar arasında.
Pandemi döneminde, bu firmada çalışan
personele öğle yemeği verilmediği, özellikle köylerde,
kasabalarda yemek yiyebilecekleri restoran, lokanta ve benzeri bulamayan
personelin sabahtan akşama kadar aç bir şekilde çalıştırıldığı
da yine bize gelen iddialar arasında. Bu konuda firma yetkililerinden
acilen bir açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
İstanbul Üsküdar Acıbadem Mahallesi
Muhtarı, Acıbadem muhtarlık binasının yanındaki
arsaya Üsküdar Belediyesi kaçak yurt inşaatı ruhsatını
verdiği için, bu işlemin iptali için dava açmıştır.
Ancak Üsküdar Belediyesi, Acıbadem Muhtarlığının
açmış olduğu bu davaya karşı, misilleme amaçlı
olarak, yıllardan beri muhtarlık binası olan binaya kaçak
diyerek yıkım işlemi kararını vermiştir. Bu
işlemi iptal eden muhtarlıkla ilgili, Acıbadem sakinleri
mağdur durumdadır. Burası kamu binasıdır, burası
muhtarın herhangi bir yazlığı veya binası filan
değildir. Bu konuda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığını, İçişleri
Bakanlığını göreve davet ediyorum, aynı zamanda
Acıbadem Mahallesi sakinlerinin muhtara ve muhtarlık binasına
sahip çıkmalarını diliyorum. Üsküdar Belediyesinin bu
kararı siyasidir, hukuki değildir, mobbing amaçlıdır,
baskı amaçlıdır. Hukuka aykırı olan bu işlemden
vazgeçilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kemalbay
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Pandemide kadınlar derin yoksulluk ve
şiddetle karşı karşıya. Kırkyama Kadın
Dayanışması, kadınlar için güvence talep ediyor, devletin
ve yerel yönetimlerin bütçe planlarının kadınların
ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenmesini istiyor.
Kadınlar için güvence talebine bu Meclis cevap vermelidir. Yine, aynı
zamanda Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığını, siyasi partilerin
Grup Başkan Vekillerini ve Meclisin tüm milletvekillerini, Meclisi,
kadın cinayetlerinin durdurulması, İstanbul Sözleşmesinin
uygulanması ve 6284 sayılı Yasa ve GREVIO Türkiye Raporunun
gereğinin yapılması için, cins kırımının son
bulması için göreve çağırıyor. Bu sese kulak verelim
diyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Günümüzde bilim ve teknolojiyi birbirinden
bağımsız olarak düşünmek imkânsızdır. Bilime
dayalı Sanayi Devrimi sayesinde bilim toplumunun sosyoekonomik
yapısında önemli bir değişim ve dönüşüm oldu. Bugün,
dünyada çoğu üniversitede bilim ve teknoloji tarihinin yanında bilim
felsefesi dersleri zorunlu dersler arasına girmiş durumdadır.
Günümüzde, bilim ve teknoloji arasındaki fark giderek kapanmaktadır.
Bilimde uzmanlaşmayla bilim ve teknoloji bütünleşmektedir. Bilim ve
teknolojinin etkisi sadece sanayiyle sınırlı değildir,
tarım ve genetik mühendisliğindeki ilerlemeler de bilim ve teknoloji
çerçevesinde değerlendirilmektedir.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Libyada çalışmakta olan
vatandaşlarımız Hafterin eline düşmüş durumdalar.
Neredeyse iki yıla yakın süredir aileleri hiçbir şekilde bu
insanlardan haber alamıyorlar. İçinde Adanalı
hemşehrilerimin de olduğu bu vatandaşlarımızın
akıbeti hakkında bir an önce bilgi alınması ve
tutsaklıklarının sona erdirilmesi konusunda
Dışişleri Bakanlığını ve yetkililerini
göreve çağırıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Komisyon
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz 229 sıra
sayılı Kanun Teklifi esas itibarıyla teknoparkları ve
Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanunda yapılan düzenlemeleri içeriyor.
Teknoparklar, katma değer yaratıcı nitelikte yeni yeni veya
ileri teknolojilerin üretimi ya da geliştirilmesi için, üniversitelerin
bilimsel ve teknik imkânlarıyla, devletin düzenleyici rolü çerçevesinde
AR-GE yapma imkânı sağlayan, üniversite-sanayi iş birliği
ilişkilerinin somut iş birliğine dönüşmesinde köprü
görevini üstlenen kuruluşlardır. Teknoparklarda firmalar
arasında sinerji ve iş birliği fırsatlarını
artırmak; üniversitelerdeki bilginin teknolojik ürünlere dönüştürülüp
ticarileşmesi ve teknoloji transferi için uygun ortam sunmak; destek
mekanizmalarıyla teknoloji kökenli firmaların ve ürünlerin
oluşmasını teşvik etmek; ortak altyapı, tesis ve
hizmetlerde katılımcılarının çalışma ve
yaşam standartlarını yükseltmek; maliyetleri düşürmek;
kurulan bölgenin, kampüsün cazibesini artırmak; bölgedeki yatırım,
yenilik ve AR-GE kapasitesini artırmak; bölgeye yeni istihdam
alanlarının açılmasına ve beyin göçünün önlenmesine
katkı sağlamak ve yabancı yatırımı çeken cazibe
alanları oluşturmak en önemli hedeflerinin arasında.
Bu kanun teklifinin verildiği ekim
ayındaki ya da hazırlandığı eylül ayındaki genel
gerekçeye ve kanun teklifi -birinci imza- sahibi
arkadaşımızın Komisyonda yaptığı
açıklamaya baktığımızda, hâlihazırda 85 teknoloji
geliştirme bölgesinin var olduğunu ve 71 teknoloji geliştirme
bölgesinin aktif hâlde olduğunu ifade etmişti ama şimdi Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığından aldığımız bilgi
çerçevesinde baktığımızda, 87 teknoloji geliştirme
bölgesinin olduğunu -yani dört aylık süre içerisinde 2 tane daha
teknoloji geliştirme bölgesinin ilave olduğunu- 71 olan faal
vaziyetteki teknoloji geliştirme bölgesi sayısının da 72ye
çıktığını -1 arttığını- ifade
etmek istiyorum; 15 tane de kurulum aşamasında teknoloji
geliştirme merkezinin varlığı ortaya çıkıyor.
Bunun yanında, AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesiyle ilgili kanuna ilave
ettiğimiz ve teknoloji geliştirme bölgeleriyle ilgili 4691
sayılı Kanuna ilave ettiğimiz -yeni madde ihdasıyla- yeni
maddelerle birlikte gelir ve kurumlar vergisinden istisna olan kısmın
yüzde 2sinin bir nazım hesaba, pasife aktarılması -teknoloji
geliştirme bölgelerinde veya dışarda olan yeni yeni cevherleri
ortaya çıkaracak firmaları desteklemek amacıyla- sinerji ortaya
çıkaracak önemli bir düzenlemedir.
Tekrar, Komisyonumuzda, geneli üzerinde yapılan
görüşmelerde ve birinci bölüm üzerinde fikirlerini beyan eden değerli
arkadaşlarımızın katkıları -Komisyon
aşamamızda ve Genel Kurul aşamasında da- ziyadesiyle
görülmekte. Tüm siyasi parti gruplarımıza, bu kanuna, Türkiyenin
teknolojik yönden ilerlemesine, onların daha da gelişkin bir hâle
getirilmesine, istihdam, ihracat ve nitelikli ürünler elde edilmesine
katkı sağlayacağını düşündüğümüz bu kanun
teklifine olumlu katkılarından ve yapıcı
eleştirilerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 1- 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 1inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun
kararları da dikkate alınarak ibaresi Bilim, Teknoloji ve Yenilik
Politikaları Kurulunun kararları da dikkate alınarak
şeklinde değiştirilmiştir.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Tacettin
Bayır Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak
İzmir
Tokat
Antalya
Nurhayat Altaca Kayışoğlu
Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa Milletvekili Sayın Nurhayat Altaca Kayışoğlu.
Buyurun Sayın Kayışoğlu. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde 1inci maddede grubum
adına söz almış bulunuyorum.
Kanun teklifinin gerekçesine
baktığımızda gerekçe süslenmiş; biraz önce Komisyon da
gerekçeyi belirtti. Yatırım ortamının iyileştirilmesi,
iş yapma kolaylığının geliştirilmesi, AR-GE ve
yüksek teknoloji yatırımlarına destek verilmesi, yüksek
teknolojiye dayalı üretimin artırılması, yüksek katma
değerli ürünlerin artırılması; bunlar için destek,
teşvik süresinin uzatılması, velhasıl, istihdamın
artırılması gibi güzel hedefler, amaçlar, gerekçeler var. Biz
bunların gerçekleşmesini inanın ki sizden çok çok daha fazla
istiyoruz. Bunu da zaten her defasında dile getiriyoruz ama bu kanunla
veya on sekiz yıldır, on dokuz yıldır bu Meclise
getirdiğiniz onlarca yatırım ortamının iyileştirilmesi
kanunlarıyla bu amaçların gerçekleşmediğini ve
gerçekleşmeyeceğini yaşayarak maalesef görüyoruz. Bu kanunla da
bu amaçlar gerçekleşmeyecek. Niye gerçekleşmeyecek? Çünkü öncelikle
bu ülkede yatırım ortamının iyileştirilmesi için bir
güven ortamına ihtiyaç var, hukuk devletine ihtiyaç var, demokrasiye ihtiyaç
var, adalete ihtiyaç var. Baktığımızda ne görüyoruz?
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin kredi notunun -maalesef- ülkenin kredi
notundan daha yüksek olduğunu görüyoruz. Peki, bunu hiç sorguluyor musunuz
değerli arkadaşlar? Niye böyle oluyor, iktidar olarak on dokuz
yıldır bu ülkeyi yönetmemize rağmen niye biz bu güveni
veremiyoruz? diye soruyor musunuz? Lütfen bunu kendinize sorun çünkü sebebi
Anayasada gerçekleşiyor, Anayasadan başlıyor. Önce bu
Anayasayı bir değiştirmemiz lazım. Ne yapmanız lazım?
Tek adam rejimine son vermeniz lazım. Bütün yetkilerin tek kişide
toplandığı bir ortamda sermaye, yatırım maalesef
gelmez ve tam tersine, gördüğümüz üzere ülkeden kaçar.
Şimdi, Anayasadaki emredici hükümlere dahi
-maalesef, yargıdan itibaren, yürütmeden itibaren bu ülkenin
yöneticilerine baktığımızda-
uyulmadığını görüyoruz. Böyle bir ortamda yatırım
gerçekleşir mi değerli arkadaşlar? Sermaye gelir mi? Böyle bir
ortamda, AR-GE araştırmaları gerçekten özgür bir ortamda
gerçekleşir mi? Hayır. Tek başına, son dönemde
Boğaziçi Üniversitesinde gerçekleşenlere -o
fotoğraflara-baktığımızda dahi maalesef bilimsel
özerkliğin olmadığını, üniversitelerde özgür
ortamın olmadığını, gençlerin özgürce
düşünemediğini, bilimsel çalışmaların özgürce
yapılamadığını görüyoruz. İşte, böyle bir
ortamda, maalesef, kurulacak bu bölgeler, kurulacak AR-GE ve teknoloji
geliştirme merkezleri işlevini yerine getiremeyecek.
Şimdi, Bursa özeline
baktığımızda, bu konudaki uzman arkadaşlarla
konuştuğumda şunu öğrendim: Bursada 130 tane AR-GE merkezi
var, 31 tasarım merkezi var fakat çoğu otomotiv yan sanayisiyle
ilgili AR-GE merkezleri, dolayısıyla da bağımlı yani
ana sanayiye bağlı olduğu için, gerçek anlamda
bağımsız ve uluslararası düzeyde yarışacak
anlamda bağımsız bir şekilde AR-GE
çalışmaları yapamıyorlar ve işlevlerini tam
anlamıyla yerine getiremiyorlar.
Bunu belirttikten sonra şunu söyleyeyim:
Ülkenin ekonomik durumuyla ilgili de artık on dokuz yıldır AKP
iktidarı halktan adım adım koptuğu için
masabaşında tahlil yapıyor. Masabaşında tahlil
yaptığı için de iş yerlerinin
kapanmadığını, işte, vatandaşların ekonomik
durumunun çok iyi olduğunu dile getiriyor. Oysa sahada
dolaştığımızda tam tersi bir manzarayla
karşılaşıyoruz. Örneğin, Mudanyadan bir esnaf bana
dedi ki: Vekilim, biz önceden bir yıl sonrasını
düşünüyorduk, şimdi maalesef bir gün sonrasını
düşünüyoruz. Yine, esnaf odalarında kayıt dışı
Daha doğrusu, vergi kayıtları var ama odaya kaydolmayan
esnafın, desteklerden faydalanmak için esnaf odalarına kayıt
yaptırdığını görüyoruz. Bu da size maalesef sanki kapanan esnaf yokmuş gibi
yansıtılıyor ama gerçek bu değil. O bin liralar bir nebze
olsun işte faturasını ödeyebilsin diye, o desteği alabilmek
için, ki maalesef ondan da faydalanamıyor esnafımız. Bu nedenle,
esnaf odalarına kayıt yaptırdığı için, siz
masabaşında fotoğrafı yanlış çekiyorsunuz
değerli arkadaşlar.
Kapalıçarşı esnafını
dolaştık, bugün Değerli Başkanın
açıklamaları da var. Artık dayanacak gücümüz kalmadı,
esnaf kepengini kapatıyor. diyorlar ama siz onların sesini
duymuyorsunuz. Belli sektörler, lokantalar, düğün salonları,
kırtasiyeler, kafeler aylardır kapalı, artık evlerine ekmek
götüremez olmuşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum.
Çiftçiler diyorlar ki: Traktörlerin ücreti 3
katı kadar arttı; biz eskiden ürünümüzü satardık, yeni traktör
alırdık, artık alamıyoruz ve artık dayanacak gücümüz
kalmadı.
Değerli arkadaşlar, size tavsiyem: Önce
sahaya çıkın, önce vatandaşı dinleyin, önce gerçek anlamda
demokrasiyi, adaleti sağlayacak bir anayasa değişikliğini
gerçekleştirin, ondan sonra bu kanunlar gereken sonucu verir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Mahmut Celadet
Gaydalı
Gaziantep
İstanbul
Bitlis
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu
Adana
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına,
görüşülmekte olan 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce, siyasi erklerin yargı üzerindeki baskısı
sonucu haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutulan tüm siyasi
tutukluları ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, maddeyle teknik bir
düzenleme yapılmaktadır. Dolayısıyla, burada
tartışılması gereken asıl husus teknopark ya da
teknokent olarak anılan bu sistemdir. Teknokentler, üniversitelerin
teknik bilgisi ile sermayeyi bir araya getirip teknoloji üretmek, teknik bilgi
geliştirmek amacıyla kurulan alanlardır. Evet, proje olarak
kulağa hoş geliyor, teknolojinin ihtiyaç duyduğu en önemli
etkenlerden biri olan sermaye ile üniversiteleri bir araya getirmesi hem
akademik çalışmalar hem de bilginin işlenmesi
açısından ciddi olarak nitelikli duruyor. Bu çerçevede
yatırımlar yapıldı, binalar inşa edildi; peki,
bunların hangisinde katma değer üreten ve Türkiyeye büyük katkı
sağlayan bir gelişme sağlandı?
Bu alanlar, aynı zamanda, ciddi emek
sömürülerine de sebep olmaktadır. Akademisyenlerin ve öğrencilerin
gerek çalışma saatleri gerekse aldıkları ücretler
bakımından, katkı oranında esnek bir istihdam sistemine
tabidir. Teknokentlerde küresel ve ulusal ölçekte büyük firmalar bulunsa da
ağırlıkla spin-off veya start-up olarak tabir edilen küçük,
KOBİ ölçeğinde firmalar faaliyet göstermektedir. Bu tarz küçük
ölçekli firmalarda çalışan personel sayısı oldukça az,
çalışanların işte kalma süreleri düşüktür. Bu tarz
küçük işletmelerde genellikle firma sahipleri aynı zamanda
firmanın yönetici pozisyonunda olduğu için, yetişmiş bir
teknik personelin firmada yükselme olanağı yok denecek kadar
azdır. AR-GE çalışmaları için sağlanan proje
destekleri ticarileşebilme potansiyeli olan ürüne dönüktür.
TÜBİTAKın ARDEB desteği dışında tüm proje
desteklerinde piyasanın gereksinimlerini karşılayacak kriterler
üzerine kaynak sağlanmaktadır fakat fikir aşamasında olan
projeler destek bulamamaktadır. KOBİ ölçekli firmaların
hazırladıkları projeleri destek olmadan, öz kaynaklarıyla
hayata geçirmeleri gerekmektedir. Bu da bu tarz küçük ölçekli işletmeler
açısından ekonomik boyutuyla mümkün olmamaktadır.
Yine, proje destekleri firmanın
büyüklüğüyle doğrudan orantılı bir durumdadır yani
KOBİ ölçeğinde bir firmanın büyük bir projeyi hayata
geçirebilmesi mümkün değildir. Büyük ölçekli projeye destek için temel
şart, ya büyük bir firma olacaksın ya yabancı ya da yabancı
ortaklı olacaksın. Bu alanlarda, özellikle destekleme, mühendislik,
biyoteknoloji gibi alanlarda gerçekleşmektedir.
Üniversitelerin sermayenin bir parçası hâline
getirilmesi, üretilen bilginin bir kamusal yarardan ziyade bilginin sermaye
gibi bir meta hâline gelmesine sebebiyet vermektedir. Üniversiteler, bilim ve
teknolojinin yuvasıdır; sermaye ve çıkarlarının
doğrultusunda şekillenmez, tam tersine kamusal yararı gözetir ve
çalışmalarını bu doğrultuda yapar. Aksi takdirde bu
alanlar bilim ve teknolojiye göre değil, sermaye gruplarının
çıkarlarına göre şekillenir. Üniversiteye bakış
aslında bir vizyon meselesidir. Kimi, üniversiteye ilim, irfan yuvası
gözüyle bakar; kimi, üniversiteye ucuz işçilik gözüyle bakar fakat sizin
üniversiteye bakışınız bu ikisinden de farklı.
Üniversiteye bakışınızı özetleyen en önemli iki
göstergeden birincisi, Ankara Üniversitesinin akademisyenlerinin cübbelerini
polis postallarına ezdirmeniz; ikincisi de Boğaziçi Üniversitesinin
kapısına polisin kelepçe takmasıdır. Üniversiteler size
göre, özgün bilginin üretim alanı değil, kontrol edilmesi gereken
birer alandır ve bu alanlarda liyakat değil, riayet esas
alınmaktadır. Size göre, savaş
çığırtkanlığı karşısında
Savaşa hayır. diyen akademisyen kötü, üniversiteleri fuhuş
yuvası olarak nitelendiren akademisyen iyi olmaktadır.
Son olarak, Boğaziçi Üniversitesi Rektörünün
yerinde olsam bir dakika bile o koltukta durmazdım. Rektör olmak bir
yazıyla atanmak değildir; gerçek bir rektör, arkasına polisi ve
iktidar gücünü alan değil, arkasına öğrencisini ve
akademisyenini alarak takım ruhuyla çalışmasını bilen
bir anlayıştadır.
Dünya artık bir teknolojik yarışta ve
bu yarışın ilk basamağı da eğitimdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bu basamağa
sağlam basamazsanız daha yukarı çıkma
şansınız yoktur. Yarış kayığındaki
yarışçılar ritim davulcusunu sever, inanırsa azimle
asıldıkları küreklerle yarışı kazanabilirler ama
siz, yarışçıları Orta Çağ zihniyetiyle kürek mahkûmu
olarak görür, başlarına kamçılı birini koyarsanız, bırakın
yarış kazanmayı kayığı hareket bile
ettiremezsiniz.
Atanma yasal olabilir ama şunu da unutmamak
gerekir: Hitlerin de bütün yaptıkları yasaldı çünkü
yasaları kendisi yapıyordu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Konya Adana
Orhan
Çakırlar Abdul
Ahat Andican Zeki
Hakan Sıdalı
Edirne İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok kapsamlı ve hızlı
bir küresel dönüşümün içindeyiz. Bu dönüşüme ayak uydurabilmek için
yüksek teknoloji üretmekten başka çare de yok. Dünya piyasasına
baktığımızda en büyük ilk 6 şirketin tamamı
teknoloji ve iletişim şirketleri. Biz de bu alanda millî
markalarımızı ve küresel firmalarımızı yaratmak
zorundayız. Dünyadaki inovasyon yarışından kopmak demek
Türkiyeyi sadece ham madde pazarı ve teknoloji âşığı
tüketiciler ülkesi yapmak demektir ki bu, kesinlikle kabul edilemez.
Artık jeopolitik üstünlük, yer altı
kaynakları, yer üstü kaynakları, kalabalık nüfus,
gelişmiş ekonomiler yaratmak için yeterli değil. Ekonomide refah
yaratan birinci lige çıkmanın yolu bilim, teknoloji, eğitim ve
üretim arasındaki ilişkiyi doğru kurgulamaktan geçiyor. Beton
rant gözlüğüyle iş merkezi gibi planlanmış üniversitelerin
ve teknoparkların sayısını artırmaksa görüyoruz ki
fayda üretmiyor.
2020 WIPO raporuna göre Güney Korenin 219 bin, bizi
kıskanan Almanyanın 67 bin, 6 milyonluk Singapurun 14 bin patent
başvurusu varken -rakam vermek istemiyorum- sizin çok daha azıyla
övünüyor olmanız, en nazik ifadeyle vizyon, teknoloji ve bilime
bakış yetersizliğidir. Patent sayılarındaki
başarısızlığın kaynağına bakalım.
OECD ülkelerinin AR-GEye ayırdığı pay, gelirlerinin
ortalama yüzde 2,4ü; hayali 2023 hedefiniz bile yüzde 1,8; şu anda ayırdığınız
paysa yalnızca yüzde 1. Bu bütçelerle birinci ligde değil sadece
amatör ligde oluruz. Üst düzey ülkelere baktığımızda yüzde
4ü, hatta yüzde 5leri görüyoruz. Lafın özü; bu yolun sonunda diğer
ülkelere göre emeği yoğun, geliri düşükler arasında kalmaya
devam edeceğiz, dijital çağı ve nimetlerini asla
yakalayamayacağız.
Kıymetli milletvekilleri, hatırlatmak
isterim ki küresel ticaret çok hızlı değişiyor, rekabetse
gittikçe zorlaşıyor. Küresel Rekabetçilik Endeksi başta olmak
üzere birçok çalışma, ülkemizin rekabet etme yeteneğini
geliştiremediğini ortaya koyuyor. Zira sadece bu endekste 61inci
sıradayız. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki
payı yalnızca yüzde 3,7 yani çok düşük. Bugün tekrar yönümüzü
çevirdiğimiz Avrupa Birliğine baktığımızda bu
oran yüzde 15i buluyor. Ortak ve yüksek teknolojili ürünlerde TÜİKe göre
2020de yaklaşık 25 milyar dolarlık dış ticaret
açığımız var.
Sürekli ihracatımızın
arttığını söylüyorsunuz ama bir şeyi
kaçırıyorsunuz: Ülkemizin ihracatı son beş yılda yüzde
20 oranında artarken kilogram başına ihracat birim fiyatı
1,6 dolardan 1,09 dolara geriledi, Japonya ve Almanyada bu rakam 4 dolarlar
seviyesinde. Yani küresel ticarette marifet, sadece çok miktarda satmakta
değil, kilogram başına katma değeri de artırabilmekte.
Bu iki veri bile Rekabetçilik Endeksinde neden geri
kaldığımızı açıkça ortaya koyuyor. Hızla
dijitalleşen dünyada yaklaşımınızın
sürdürülebilir olmadığının artık farkına
varın. Dünya makine öğrenmesi, nesnelerin internetiyle değer
zincirini çok farklı bir boyuta, Sanayi 4.0a taşırken bizim
hâlâ düşük teknoloji sarmalına hapsolmamız dijital dönüşüm
trenini kaçırmak demek.
Sayın milletvekilleri, özellikle pandemi
döneminde dijitalleşme, artık bir tercih değil, oyunda
kalmanın tek yolu. Dijital dünyada önümüzdeki engellerin belki de en
önemlisi bağlanabilirlik sorunu. İnternet hızı
açısından G20 ülkeleri arasında orta sıralarda, geniş
bant internet yayıncılığı açısındansa OECD
ülkelerinin bile çok gerisindeyiz. Seçim meydanlarında 5Gye geçen ilk ülke
olacağız. demekle olmuyor, sonra şirketler altyapı için
BTKden izin alamayınca Yerli 5G altyapısı kurmadan 5Gye
geçmeyeceğiz. demeye başlıyorsunuz. Teknolojik
gelişmelerin temelinde yüksek hızlı internet hizmeti
yattığını herkes biliyor. Mesela, Mersin Teknoparkta fiber
altyapı bile yok, Mersinlilere Kısıtlı imkânlarla dünyayla
rekabet edin. diyorsunuz, o zaman size ne gerek var?
Teknoloji yarışında kaybedecek tek
bir saniyemiz dahi kalmadı. Genel Başkanımız Sayın
Meral Akşenerin işaret ettiği gibi ülkemizi bir
yazılım ve teknoloji üssü hâline getirmeliyiz; beyin göçü veren
değil, beyin göçü alan bir ülke olmalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Bunun için de
gençlerin kaçtığı değil, gençlerin tüm dünyadan
koşarak geldiği, düşünce ve ifade özgürlüğünün serbestçe
yaşandığı, demokratik kurumların kusursuz şekilde
çalıştığı, hukukun üstünlüğünün ve kuvvetler
ayrılığının tesis edildiği bir ülke olmalıyız.
Bunu siz yapamıyorsunuz belli oldu da biz gelince yapacağız.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
2nci madde çerçevesinde eklenmiştir ibaresinden sonra gelen (,)
işaretinin (.) olarak değiştirilmesini; "ee)" bendinde
"Yüksek Öğretim Kurulundan" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ve TÜBİTAK'tan" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sibel
Özdemir Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır
İstanbul
Kocaeli İzmir
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen Şevkin Kadim
Durmaz
Manisa
Adana Tokat
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP sıralarından
alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teknoloji geliştirme
bölgeleriyle ilgili kanun teklifinin 2nci maddesi üzerine söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu 2nci maddeyle teknoloji
geliştirme bölgeleri yönetici şirketleri bünyelerindeki kuluçka
merkezlerini teknoloji geliştirme bölgeleri dışında da
kurabilecek. Böylece teknoparklara sağlanan teşvik, muafiyet ve
destekler o teknopark dışında da verilebilecek. Fakat bizim burada
merak ettiğimiz, teknoparklar dışında verilecek bu
desteklerin ilerisi için bir etkinlik ve verimlilik açısından bir
değerlendirilmesi yapıldı mı? Teknoparkların
kuruluş amacına zarar verdiği yönünde bazı
kaygılarımız bulunmaktadır. Kanuna eklenen kuluçka
girişimci AR-GE binası atölye ve stajyer tanımları
yoluyla, teknoparklarda şartları taşıyan firmalara da yeni
kısmi desteklerin sağlanmasının önü açılıyor.
Ancak on sekiz yıllık iktidar döneminde çok geciken bu düzenleme, tek
başına yatırımcıya güven verme ve istihdam yaratma
noktasında elbette çok gecikmiş, kısmi, sınırlı
ve yetersizdir.
Yine, bu maddeyle yapılan düzenlemeyle mevcut
yasada sadece temel bilimler mezunlarını istihdam eden firmalar
destek kapsamına alınırken şimdi Bakanlığın
destekleyeceği diğer lisans programları konusunda da YÖKten
görüş alınarak belirlenecek olan bölüm mezunları da destek ve
muafiyet kapsamına alınabilecek.
Değerli milletvekilleri, biz verdiğimiz
önergeyle sadece YÖKten değil özellikle TÜBİTAKtan da görüş alınmasını
savunuyor ve fıkraya eklenmesini teklif ediyoruz. Son birkaç
yıldır nihayet üniversite-sanayi iş birliği konusunda YÖK
ve TÜBİTAK oldukça geç kalmış düzenlemeler ve
çalışmalar başlattılar ancak bu çalışmalar
bütüncül, tutarlı politikalarla desteklenmedikçe sonuç vermiyor maalesef.
İşte, sizin on sekiz yıllık iktidarınızda tek
odak noktanız olan kalkınma ve istihdama dönük politikalar yerine
inşaat ve benzeri sektörleri desteklemeniz nedeniyle, ekonomik
kalkınma ve istihdamın sürdürülebilir kılınmadığına
bugün hep birlikte şahitlik ediyoruz.
Yine, maddeyle hangi lisans programı
mezunlarının ücret desteğinden faydalanacağının
da açıkça yasanın değil de Bakanlığın takdirine
bırakılmasını, ki atamalarda liyakatin nasıl yok
sayıldığı ve devlet desteklerinin nasıl birilerine
aktarıldığı ortadayken bu yetkinin tek başına
bakanlıkta olmasını da açıkçası doğru bulmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, üniversite-sanayi
iş birliği, AR-GE, teknolojiyle ilgili bu kanundaki düzenlemeler
eksik, yetersiz olmakla birlikte elbette biz bu düzenlemeleri
destekleyeceğiz ancak Parlamento olarak bizim asıl odaklanmamız
gereken konular şunlar: AR-GE ve bilimsel araştırma
noktasında birçok yasal düzenleme yapılmasına rağmen, neden
kayda değer bir sonuç alamıyoruz? Genç işsizliği neden
hızla artıyor? Üniversite mezunlarına neden iş alanı
yaratamıyoruz? Neden yüksek teknoloji ürünleri üretemiyoruz ve
kalkınma ve istihdama yönelik bir sonuç alamıyoruz? 63 ülke
arasında rekabette neden sondan 4üncü sıradayız hâlâ?
Üniversite eğitim sisteminde çağdaş, nitelikli, yüksek seviyeye
neden hâlâ ulaşamıyoruz? Gündeme getirdiğiniz bu teklif bu
sorunlara kalıcı çözümler üretebilecek mi? Elbette üretemeyecektir.
Değerli milletvekilleri, yatırım
ortamının iyileştirildiği, hukuk güvenliğinin olduğu,
güçlü adalet ve yargı sisteminin olduğu ve en önemlisi güçlü,
bağımsız, özerk kurumları öne çıkarmamız
gerekiyor. Üretim ve istihdam alanındaki sorunlara kalıcı
çözümler üreten yasal düzenlemeleri hızla gündeme almamız gerekiyor.
Bunların tam tersine, yapısal reformlardan ve planlı büyümeden
uzaklaşılıyor, liyakat yok sayılıyor; geçici,
günübirlik düzenlemelerde neden ısrar ediyorsunuz? Bilgi üretmesi ve
nitelikli üniversite mezunları yetiştirmesi gereken üniversiteler
asıl işlevlerinden uzaklaşıyor. Bir taraftan AR-GE,
teknoloji geliştirmeyle ilgili bu yasal düzenlemeler yapılıyor;
YÖK, TÜBİTAKın çalışmaları var ama aynı zamanda
diğer taraftan köklü ve başarılı bir üniversiteye bir oldubittiyle,
demokratik ve bilimsel olmayan bir yöntemle siyasi yakınlığa
göre rektör ataması da bu tezatlığı ve
tutarsızlığı ortaya koyuyor ve bir ilerleme kaydedemiyoruz
ve sonuç alamıyoruz. Üniversitelere yönelik bu tür uygulamaların
neticesinde üniversitelerin saygınlığı düşüyor,
üniversiteler asıl işlevlerinden uzaklaşıyor, kamu
kaynakları maalesef israf ediliyor ve zaman kaybediyoruz.
Türkiye Bilimler Akademisinin Türkiye Bilim Raporu,
bilimsel yayınlar konusunda 2000-2006 yılları arasında
aslında iyi bir performans sergilediğimizi ortaya koyuyor. Ancak 2006
yılından sonra akademik yayınlarda önce yavaşlama ve
şimdi de bir duraksama ve son yıllarda da ciddi bir yavaşlamayla
karşı karşıyayız. 2006 yılından sonra
hızla açılan üniversitelerin verimliliğinin çok düşük
olduğu tespiti yapılıyor.
Bilimsel çalışmalardaki verimsizlik devam
ettikçe, akademik ve idari özerklik yok sayıldıkça -görüşmekte
olduğumuz teklifte de olduğu gibi- istediğimiz kadar geçici,
kısmi düzenleme yapalım ekonomimizin büyüyüp kalkınması,
inovasyon yapması ve nitelikli istihdam yaratması asla mümkün olmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sonuç olarak bu teklifin, ekonomi ve sanayi politikasında
köklü bir değişikliğe gidilmeden, uygulamaya dönük bütüncül bir
hukuk reformu yapılmadan; eğitim, kalkınma, istihdam
politikalarını bütüncül düşünmeden beklenen etkiyi
yaratması asla mümkün olmayacak ve var olan sorunların da gün
geçtikçe maalesef ağırlaşacağı uyarısında
bulunuyorum. Ve bu teklifi, eksik ve kısmi olmasına rağmen,
destekleyeceğimizi tekrar belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 2nci maddesinin ee) bendinde geçen
Bakanlıkça belirlenecek diğer programları ibaresinin
çıkarılmasını ve yerine eğitim teknolojileri
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Gaziantep Adana Bitlis
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ali
Kenanoğlu
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşma talep
eden Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu,
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı ve Genel Kurulun sevgili emekçilerini
öncelikle selamlıyorum.
Üzerine konuştuğum maddeyle Bakanlığın
ismi değişiyor, Bakanlığın isminden bilim kelimesi
çıkarılıyor. Zaten bilime şaşı
baktığı belli olan bir iktidar; dolayısıyla, bilim
yuvaları olan üniversiteleri ne hâle getirdiğini biliyoruz.
Bu ülke çok daha önemli bir şeyini
kaybetmiş durumda, adaleti kaybetti değerli arkadaşlar. Bu
ülkede adalet yok, hukuk yok.
Buradan seslenmek istiyorum: AKP
Genel Başkanı, Anayasa Mahkemesi kararları sizi
bağlıyor mu? AKP Genel Başkanı, AİHM kararları
sizi bağlıyor mu?
Ülkenin Adalet Bakanı,
Anayasa Mahkemesi kararları sizi bağlıyor mu? Ülkenin Adalet Bakanı,
AİHM kararları sizi bağlıyor mu?
Ülkenin Dışişleri Bakanı, size
sesleniyorum: Anayasa Mahkemesi kararları sizi bağlıyor mu?
Ülkenin Dışişleri Bakanı, size sesleniyorum: AİHM
kararları sizi bağlıyor mu?
Anlaşılan bir kez tekrar etmekle olmuyor,
bir kez daha tekrarlamak istiyorum: AKP Genel Başkanı, Anayasa
Mahkemesi kararları sizi bağlıyor mu? AKP Genel
Başkanı, AİHM kararları sizi bağlıyor mu?
Adalet Bakanı, Anayasa Mahkemesi kararları
sizi bağlıyor mu? Adalet Bakanı, AİHM kararları sizi
bağlıyor mu?
Dışişleri Bakanı, AİHM
kararları sizi bağlıyor mu? Dışişleri
Bakanı, Anayasa Mahkemesi kararları sizi bağlıyor mu? (HDP
sıralarından alkışlar)
Bakın, AİHM kararında ne diyor,
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Aslında AİHM burada
Demirtaş v. Türkiye kararı diyor ama bu, aslında AKP-MHP
ittifak kararıdır çünkü AKP-MHP ittifakı, bu ülkede hukuk
olmadığını ve hukuken veya siyaseten mücadele
edemediği rakiplerine komplo düzenleyerek, yargıyı
araçsallaştırarak, onlarla mücadele edemediği yolda hukuku
devreye sokarak, bağladığı hâkimleri devreye sokarak
HDPyi, en güçlü rakibi HDPyi siyasetin dışına itmeye
çalışmıştır. Bu karar, çok net olarak bunu söylüyor
yani diyor ki: 2015 yılında AKP iktidarı 7 Haziranda tek
başına seçimi kaybettiğinde HDPyle baş edemeyeceğini
anladı, hukuku devreye soktu, daha doğrusu ele geçirdiği
yargıyı devreye soktu ve yargı yoluyla siyasi rakiplerini dizayn
etmeye kalktı. Karar açıkça diyor ki: Bu ülkede referandumda en
güçlü rakibini devre dışı bırakmak için Selahattin
Demirtaşı içeri aldı. Yine Haziran seçimlerinde,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en güçlü rakibi -Eş
Genel Başkanımız- Sayın Demirtaşı devre
dışı bırakarak ancak
Cumhurbaşkanlığını kazanmıştır. diyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu karar
aslında, AKP biliyor, bağlayıcıdır. AKP şunu
bilmiyor mu, AİHSin 46ncı maddesi ne diyor; Türkiye'nin
Anayasasının, cari Anayasasının 90ıncı maddesi
ne diyor, bunu bilmiyor olamaz. Bakın, siz ulusal yargıyı,
işte İrfan Fidanı atadığınız gibi,
kanunlarla oynayarak kendi parti mahkemeniz hâline getirebilirsiniz. Peki,
uluslararası mahkemeleri ne yapacaksınız? Uluslararası
mahkemeleri de ele mi geçirmeye çalışacaksınız? Bunu
beceremeyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, kim ne derse desin
Halkların Demokratik Partisi sizin yargı dizaynınıza
karşı yine mücadele edecek ve ilk seçimde size kaybettirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tamamlıyorum.
Evet, buradan eş genel
başkanlarımızı, tüm siyasi rehin ettiklerinizi -ki bu karar
onu söylüyor, artık onların rehine olduğunu biz söylemekte beis
görmüyoruz çünkü karar tescil ediyor- tüm siyasi rehine
arkadaşlarımı buradan selamlamak istiyorum.
Tekrar sesleniyorum: Adalet Bakanı, AİHM
kararı sizi bağlıyor mu?
AKP Genel Başkanı, AİHM kararı
sizi bağlıyor mu?
Dışişleri Bakanı, AİHM
kararı sizi bağlıyor mu?
Bal gibi bağladığını
biliyorsunuz ama ne yaparsanız yapın sizi yeneceğiz, bunu bilin.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Muhammet
Naci Cinisli Abdul Ahat
Andican
Adana Erzurum İstanbul
Orhan
Çakırlar Dursun
Müsavat Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş
Edirne İzmir Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erzurum
Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. 2021 yılındaki
çalışmalarımızın devletimize, milletimize
hayırlar getirmesini dilerim.
Görüştüğümüz torba kanun teklifi
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ismini taşıyor. Teknolojinin
sağladığı katma değerler, ayrıca teknoloji
ürünlerinin yaygın kullanımları göz önüne
alındığında, teklif, toplumun tümünü ilgilendiriyor. Ancak
bu teklifin başlığı ile içeriği yine çok farklı.
Teklifte teknoloji geliştirecek insan kaynağı,
yatırım, araştırma geliştirme programlarının
finansmanı gibi temel kavramların karşı karşıya
kaldığı sorunlara çözüm aranmıyor maalesef.
Üniversiteler ile sanayi
kuruluşlarının yenilikçi fikirler geliştirip ekonomik
manada değer sağlamaları için
kolaylaştırıcı, yön gösterici düzenlemelere yer
verilmemiş. Hâlbuki teknoparklar üniversiteler ile sanayi
kuruluşlarının bir arada araştırma geliştirme
faaliyetlerini yaptıkları, birbirleri arasında bilgi ve
teknoloji transferi gerçekleştirdikleri organizelerdir. Bu kapsamda hem
ülkemizin gelişmişlik seviyesinin artırılması hem de
artan beyin göçünün azaltılmasını sağlamak için
teknoparklar önemli.
Ülkemiz ile gelişmiş ülkelerdeki
teknoparklar karşılaştırıldığında,
ülkemizde üniversiteler ile sanayi kuruluşları arasında iş
birliğinin yeteri kadar olmadığı görülüyor. Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığının güncel verileri dikkate
alındığında, toplam 85 teknoparktaki verimsizlik
açıkça görülebiliyor. Teknoloji bölgelerimiz yabancı
yatırımcı alamıyorlar. Türkiyede araştırma
geliştirme faaliyetleri için ayrılan pay yalnızca yüzde 1; oysa
OECD ülkelerinin ortalaması ülkemizin 2,5 katı, Güney Korenin
ortalaması ülkemizden 4,5 kat fazla. Üniversitelerimizin büyük
çoğunluğu, ancak bütçelerinin yaklaşık yüzde 4ünü
araştırma geliştirme faaliyetlerine ayırabiliyorlar.
Üniversitelerde araştırma geliştirme faaliyetlerine daha fazla
kaynak aktarılmadığı sürece teknoloji geliştirilemez.
Bununla birlikte, sanayi için gerekli
yatırım imkânları sağlanamazsa katma değerli
sürdürülebilir kalkınmadan bahsedemeyiz. Bugün enerji ithalatına 25
milyar dolar harcarken teknoloji ithalatına da 23,7 milyar dolar
harcıyoruz. Bunun üzerine düşünmeliyiz. Diğer yandan,
teknoparklar destekleme ve teşvik uygulamalarından da yararlanıyorlar.
Buna rağmen yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatı sürekli
azalıyor. OECD raporlarına göre, 2012 yılında elektronik,
5100560002306414 bilgisayar ve optik alanlarında on
binde 13 olan ihracat oranı 2015 yılında on binde 11e, 2018
yılında da on binde 9a düşmüş. Destekleme ve teşvik
uygulamaları, ilgili kurumların bir gelir kapısı
olmamalı. Ayrıca, mevcut durumda teknoparkların da
üniversitelerin gelir kapısı hâline geldiği görülüyor.
Teknoparkların üniversiteler tarafından kira gelir kapısı
olarak görüldüğünü üzülerek ifade etmeyelim.
Bununla birlikte ne
yazık ki teknoparklar, bilişim merkezleri, AK PARTİ torpilli
kişilerin vergiden ve SGKden muaf ticari alanları olmuş
durumda. Teknoparkların ilk kuruluş felsefesi teknoparklarda
çalışan gençlerin tecrübe kazanıp, pratik bilgiye sahip olup girişimci
ruh kazanmalarıydı. Bu amaç vaktiyle nispeten gerçekleşti. Ancak
günümüz şartlarında AK PARTİ iktidarında gençlerimizin
ülkedeki geleceklerinden ümitlerini kesmelerinden dolayı bu yüksek
niteliklere sahip kalifiye çalışanlar kariyerlerini yurt
dışında, geri dönmemek üzere daha gelişmiş ülkelerde
devam ettirmek istiyorlar. Yani teknoparklarımız, gelişmiş
ülkelere eleman yetiştiren, acemiliklerini atıp tecrübe
kazanmalarını sağlayan kuluçka merkezleri durumuna geldiler.
Bunu önlemek için fikir ve ürün odaklı çalışmalara
başlanarak rekabetçi avantaj sağlanmalı; bu çalışmalar
için de torpilden uzak, rekabetçi ortam hazırlanmalı.
Ülkemiz
girişimcisinin üst düzey rekabet şartlarıyla globalleşen
dünyada yer alması gerekliliğini ifade etmek isterim. Eşit rekabet
şartlarının oluşması için ülkemizin teknik
altyapısındaki eksiklikler ve moral değerlerindeki
aşınma giderilmeli. Particiliğin, hak gasbına varan
bölücülük hâline getirilmemesi lazım.
Ülkemizin ihtiyaç
duyduğu fiber altyapı uzunluğu 5 milyon kilometre iken şu
anda 355 bin kilometre fiber altyapıya sahibiz. Aradaki eksik 4 milyon 645
bin kilometrelik fiber altyapı öğrencilerin, iş
insanlarının, hastanelerin, sanayinin, halkımızın acil
ihtiyacıdır. Burada yanıtlanması gereken, bugüne kadar
Ulaştırma Bakanlığı ve şaibeli TÜRK TELEKOMun ne
yaptığı sorusudur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ
CİNİSLİ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Diğer yandan, kritik devlet
kurumlarımıza ait yurt dışında saklanan stratejik
önemde ulusal verilerimizin yedeklenip korunması şüphesiz ki hayati
önem arz ediyor.
Sözlerimin sonunda, projelendirme
aşamasında olduğunu memnuniyetle öğrendiğimiz ulusal
kamu entegre veri depo merkezinin kuruluş yeri olarak hem iklim
şartları hem lojistik imkânları hem Erzurum Atatürk ve Erzurum
Teknik Üniversitelerinin bulunması hem de yetişmiş genç insan
kaynağıyla memleketim Erzurumun seçilmesini teklif ederim. Uzun
zamandır şehrim Erzurum için ideal olduğunu savunduğum bu projenin
ülkemizde geç de olsa gerçekleşiyor olmasından dolayı memnuniyet
duyuyorum. Tarih boyunca vatanını cansiparane korumuş, üstelik
devlet yatırımlarına hasret kalmış
hemşehrilerimin bu türde projeleri layıkıyla
gerçekleştireceğini ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü madde çerçevesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"4691 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim
Durmaz Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Tokat İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teknoloji üretimi ve
teknokentlerin sağlıklı bir şekilde
çalışması ekonomik istikrara bağlıdır. Ancak
Türkiye hızla bu istikrar koşullarından
uzaklaşmıştır. 2018den bu yana başkanlık sistemi
ve 2020 yılında Covid-19 salgın krizinin daha yoğun bir
şekilde yaşanması nedeniyle karşı karşıya
kaldığımız tablo, maalesef 2018 seçimlerinde iktidar
partisinin dile getirdiği vaatlerin hiçbirini yerine getirmemesiyle
sonuçlanmıştır.
Sanayi üretimine bir göz
attığımızda, 100 tezgâhtan 30u maalesef şu anda
üretim yapamamakta. Yine, Covid-19 nedeniyle üç ay icra takipleri durmuş
olmasına rağmen mahkemelerde bekleyen dosya sayısı 1 milyon
600 bin artarak 23 milyona yükselmiştir. Ayrıca, işten
çıkarma yasağına rağmen işsizlik oranı yüzde
12,8, genç işsizlik oranı ise maalesef yüzde 26 seviyesine
yükselmiştir. Teknoloji geliştirme bölgelerinde her 4 gençten 1inin
işsiz olduğu bir ortamda bu yasa önümüze getirilmiştir maalesef.
Teklifin 3üncü maddesindeki değişiklik
bölge alanı iptali konusunda Cumhurbaşkanlığına
sınırsız ve koşulsuz iptal yetkisi vermektedir ve bu durum
son derece sakıncalıdır. Yasanın 4üncü maddesinde
geliştirme bölgelerinin nasıl sonlanacağına dair hükümler
zaten bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu teknoparkta faaliyet
gösteren firmalar ve o firmalar aracılığıyla devam etmekte
olan bilimsel ve sanayi üretimi, maalesef bu yasa taslağının
3üncü maddesiyle zarar görecektir.
Şunu üzülerek belirtmek istiyorum ki bugüne
kadar konuyla ilgilenen ne iş dünyasıyla ne vatandaşlarla
teknoparklar buluşturulamadı. Teknoparklardaki iş hacmi,
nitelikli personel, kalifiye personel, ekipman, teşvik, destek ve benzeri
gibi özelliklerde, maalesef 2019 ve 2020 yılında, bu alanda
atılan adımlarda hiçbir bilgimiz ve fikrimiz olmadı,
olamadı ne yazık ki.
Ülkemiz, bilim, sanayi ve teknoloji
politikasındaki belirsizlikler nedeniyle, sürekli olarak değişen
yasalar nedeniyle hem işsizlikle karşı karşıya
kalmakta hem de girişimci gençlerin önündeki karanlık tabloyla,
maalesef karar alma sürecinin, takdir yetkisinin tek bir kişide
toplanmasına yönelik yanlış yöntemle teknoparkları
geliştirmemiz oldukça zor görünüyor.
Evet, liyakat
Arkadaşlar, bizim yapmamız
gereken liyakat, yapısal reform, adil bir teşvik sistemi, kalifiye
personel eğitimine dayalı bir sistemdir. Bakın, bugün, binlerce
mühendisimiz, mimarımız, şehir plancımız,
teknisyenlerimiz, teknikerlerimiz, bilgisayar, elektronik mühendislerimiz
maalesef işsizlikle karşı karşıya, kamuda
bunların atamaları yapılamıyor. Türkiyenin teknolojik
gelişmesine bu kadar katkıda bulanacak genç beynimiz varken maalesef bu
alımlar yapılamıyor şu anda.
Arkadaşlar, teknokentlerle ilgili konu bu.
Geçen hafta, milletvekillerimizle Aksaraydaydık, biraz Aksarayla ilgili
konuya da değinmek istiyorum. Eskil ilçesi, Eşmekaya beldesi,
Bozcamahmut, Mutlu, Yeşilkent, Yenikent, Yeşilova, Yeşiltepe, Acıpınar
gibi yerlere ziyaretlerde bulunduk. Yaptığımız ziyaretlerde
aşırı yer altı suyu çekimi nedeniyle tarımsal sulama
konusunda buralar maalesef susuzluk yaşıyor ve tarım neredeyse
bitme noktasına gelmiş.
Yine, köylülerin işlediği hazine arazileri
ve topraklar ya birkaç zengine satılmış ya da
emlakçıların elinde. 23.500 dekar alanın sadece 5.500
dekarını köylü alabilmiş maalesef. Ekonomik zorluğu içine
sindiremeyen esnaf konuşamaz durumda.
Yine, burada süt üreticisi emeğinin
karşılığını alamıyor. Süte 300 kuruş
zam yapılırken yem fiyatları 5 bin-6 bin liraya getirilmiş
durumda ve meralar da çöle dönmüş olduğu için süt üretimi de
neredeyse yapılamaz duruma gelmiş. Bölgede arpa, buğday,
sarımsak, pancar ve ayçiçeği üretimi yapılırken maalesef
susuzluk başta olmak üzere, mazot ve gübre fiyatlarının, ilaç
fiyatlarının yüksekliği ve benzeri gibi nedenlerle tarım
tamamen bitme noktasına gelmiş. Şeker fabrikasının
özelleştirilmesi sonrasında da pancar üreticisi kota gibi sorunlarla maalesef
karşı karşıya kalmış. Fiyat dengesizliği ve
ağır sözleşme hükümleri nedeniyle zor günler yaşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Yıllar
önce dönemin Bakanı Sayın Veysel Eroğlu tarafından
Kızılırmak Nehrinin Mamasın Barajına takviye yapma
sözü verilmiş olmasına rağmen hâlâ bugüne kadar bu sulama
projesi hayata geçirilmemiştir. Acıpınar köylüleri
haykırıyor arkadaşlar, açılmış kuyuları var:
Parasını biz ödeyelim, MEDAŞ elektriği çeksin. demelerine
rağmen maalesef buradan Enerji Bakanlığına sesleniyoruz:
Lütfen, MEDAŞ bu köylülerin su sorununu çözsün. Su faturalarının
da altından kalkamıyorlar. Aksarayda CHPnin milletvekili yok,
onların sözcüsü olarak buradan dile getirmeye söz verdim.
Acıpınar köylülerinin ve Aksaraylı çiftçi kardeşlerimizin,
tarımla uğraşan kardeşlerimizin yanındayız. Bu
sorun sadece Aksaraya mahsus değil, Türkiyenin her yerinde aynı
sorunlarla karşı karşıyayız. Lütfen, iktidar olarak
artık milletin derdiyle dertlenin, mutlaka milletin derdine çare olmak
için çözümler arayın. Siz olamıyorsanız biz yakında
iktidara geliyoruz, bütün bu sorunları çözeceğiz hiç merak etmeyin.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen şartıyla
ibaresinin koşuluyla olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Habip
Eksik
Gaziantep İstanbul Iğdır
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Adana Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, gerçekten önemli bir konu bilim. Yani,
ülkenin kalkınmasını sağlayacak, geleceğini daha iyi
yerlere taşıyacak en önemli konu bilim, teknoloji ve sanayidir. Peki
Bilimi geliştiren, bilimin bir ortamda gelişmesini sağlayan en
önemli etken nedir? diye sorarsak herhâlde hepimiz şu cevabı
veririz: Özgür ortam. Ama maalesef bugün Türkiyede özgür bir ortam
olmadığının hepimiz farkındayız, hepimiz bunu
biliyoruz. Hepimiz, Türkiyede insanların eşitlikle ilgili
veryansınları olduğunu çok iyi biliyoruz. Hepimiz, Türkiyede
adaletle ilgili ciddi sorunların olduğunu çok iyi biliyoruz. Hepimiz
demokrasiyle ilgili, hukukla ilgili ciddi sorunların olduğunu çok iyi
biliyoruz. İşte bunun neticesinde de doğal olarak bilimin de
gelişmesini beklemek çok abes olacaktır.
Bunu niçin söylüyorum? Bakın, ben size
şöyle söyleyeyim: Ülkemizde ciddi anlamda bir beyin göçü vardır.
Kalifiye, eğitimli, genç, üretebilen gençlerimizin çoğu illegal
yollarla yurt dışına gitmeye çalışıyorlar,
kaçmaya çalışıyorlar; kimisi burslar alıp gitmeye
çalışıyor ya da şöyle söyleyeyim: Bizler ülke olarak
AKP
iktidarı maalesef bu ülkenin gençlerini sadece muhalif oldukları için
ötekileştiriyor, iş hayatından, bilim ortamından
uzaklaştırıyor ve bunun neticesinde de çok ciddi anlamda bir
beyin göçü olduğunu söyleyebiliriz. Bunu neye göre söylüyorum? Bakın,
ben sizinle şöyle bir tablo paylaşayım: Avrupa Birliği
Sınır Polisi (Frontex) verilerine göre illegal yollarla Türkiye
dışına çıkıp Avrupa ülkelerine sığınan
Türk vatandaşlarının sayıları aylık olarak.
Bakın, 2017 yılında âdeta tavan yapmış. Bilin
bakalım 2017 yılında ne oldu? Başkanlık sistemi.
Cumhurbaşkanlığı sistemi dayatıldı, tek adam
rejimi sistemi âdeta bu topluma zorla kabul ettirilmek istendi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yüzde
51in çoğunluğuyla
HABİP EKSİK (Devamla) Ha, oyla
olduğunu iddia edebiliyorsunuz, doğrudur, halkımız size oy
da verdi ama havuz medyasıyla, işle, aşla insanların
nasıl tehdit edildiğini de bütün Türkiye biliyor. Ama her zaman da
şunu söyleyelim, halk iradesine de saygımız sonsuzdur, onu da
belirtelim.
Şimdi, devam ediyoruz, 2020ye kadar âdeta bir
patlama var, yurt dışına kaçma illegal yollarla. Bir de bunun
legal yollarla gidenleri var, sayısının haddi hesabı yok.
Şimdi size şöyle söyleyelim: Yine, 2017 yılına kadar ne
oldu? 2016 yılında bir darbe girişimi oldu, bunu bir
Allahın lütfuna çevirmeye çalışan AKP iktidarı, binlerce
insanı hukuksuz yollarla, hukuksuz KHKlerle işinden ve
aşından etti ve bu insanlara Ağaç kovuğu yesinler. diye
Cumhurbaşkanı -Genel Başkanınız- kendisi söyledi.
Bakın, şöyle söyleyeyim: Hukukun olduğu, demokrasinin
olduğu, adaletin olduğu, özgürlüğün olduğu bir yerde, hiç
kimseye bu tür hukuksuz KHKlerle zulmedemezsiniz, etmemelisiniz.
Yine bir tablo daha sizinle paylaşayım.
Bakın, İstanbul Ekonomi Araştırmanın
yaptığı 12 ilde
Türkiye ekonomi raporuna da
yansımış, 2019 sonunda yapılmış bir anket
çalışmasını ben sizlerle paylaşayım: Bu ülkede
imkânınız olursa yurt dışında çalışır
mısınız? diye sorulduğu zaman doktora
mezunlarının yüzde 75,1i Evet. demiş. Yüksek lisans
mezunlarının yüzde 68,2si Evet. demiş. Yüksekokul veya
fakülte mezunlarının yüzde 53,6sı Evet. demiş. Bu böyle
devam ediyor eğitim düzeyine göre. Yani dehşet verici bir rakam.
Yine, bunun aynı şekilde yaşa göre sorulan sorulara verilen
cevaba baktığınız zaman: 18-24 yaş arası yüzde
55,4; 25-34 yaş arası yüzde 51; 35-44 yaş arası yüzde 40.
Dehşet bir rakam. Gençlerimiz bu ülkede bilimin önünün kapalı olduğunu,
bu ülkenin özgür olmadığını, bu ülkede demokrasinin
olmadığını, bu ülkede hukukun
olmadığını, kısacası bu ülkeden gelecek
kaygısı yaşadıkları için gitmek istiyorlar. Bu ülkede
bilim üretmekten ziyade başka ülkelerde bilim üretmeye çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bakın, sürekli övünüyorsunuz, AKP
iktidarının özellikle belli bir kesimi. İşte,
Pfizer-BioNTech aşısının üreticisi Türk, Türkiyeli;
işte, Aziz Sancar Türk, Türkiyeli veya işte Ayonix yüz tanıma sistemini
bulan, Japonyaya giden hoca Türkiyeli. Evet, bunlar Türkiyeli. Bu
insanların bu ülkede bilim üretmemesi
Japonyaya gidip o yüz tanıma
sistemini bulan kişi cebinde 350 dolarla gidiyor Japonyaya ve bu
şeyi geliştiriyor. Bu insanların burada bilimin öncüsü
olmamaları, bilim üretmemeleri, teknolojinin öncüsü olmamaları,
geliştirmemeleri bu iktidarın ayıbıdır, bu
iktidarın utancıdır. Bugün eğer bizler, başka
ülkelerde buluş yapan bilim insanlarımızla övünüyorsak bu
ayıp bir şeydir arkadaşlar. Bu insanları kendi ülkemizde
tutup bu insanlara imkânları sağlayacak, özgür bir ortamı
sağlayacak alanlar oluşturmalıyız; üniversitelere,
belediyelere kayyumlar atayarak yapmamalıyız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesi arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu Orhan
Çakırlar
Konya İzmir
Edirne
Abdul Ahat
Andican Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Edirne
Milletvekili Sayın Orhan Çakırlar.
Buyurun Sayın Çakırlar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün Çanakkale Zaferinden sonra 3 terfi birden alarak 27 Ocak 1916
tarihinde 16. Kolordu Komutanı unvanıyla Edirneye gelişinin
105inci yılı hemşehrilerime kutlu olsun.
Değerli milletvekilleri, maddeyle,
Değerlendirme Kuruluna temsilci göndererek kurum veya
kuruluşların revize edilmesi amaçlanmış ve
Değerlendirme Kurulunda faaliyet gösteren kurum, kuruluş
sayısı artırılmıştır. Maddeye ayrıca
ibare eklenerek Cumhurbaşkanının yetkisi
genişletilmiştir. Eklenen ibareyle Cumhurbaşkanı, teknoloji
bölge kuruluşları ve bölgeye ek alan katılmasına, bölge
sınırı değişikliğine ek olarak bölge alanı
iptaline de karar verme yetkisine sahip olacaktır.
Değerli milletvekilleri, günümüz ve ilerleyen
yıllarda ekonomik büyümenin en önemli bileşenlerinden biri teknolojik
gelişmeler olacaktır. Teknolojik gelişmelere destek vermeyen,
verimli bir şekilde kullanmayan ve yeterli bir şekilde AR-GE
çalışmaları yapmayan ülkeler zamanın ve çağın
gerisinde kalacaktır. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak
için, geleceğimiz olan ve teknolojik çalışmalara daha fazla
katkı sağlayabilecek olan gençlerimize çok daha kapsamlı
teknolojik eğitim ve teşvikler vermemiz gerektiği kanaatini
taşımaktayım.
AR-GE, kültür, insan ve toplum bilgisinden
oluşan bilgi dağarcığının
artırılması ve bunun, yazılım dâhil, yeni süreç,
sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik
bir temelde yürüyen yaratıcı çalışmaların tümüdür.
Dünya genelinde AR-GE harcamaları 1,7 trilyon dolar civarında,
ülkemizde ise 2019 yılında 46 milyar Türk lirasına yakın
bir harcama yapılmıştır. AR-GE harcamalarının
gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı ise yüzde 1,06dır. 2018
yılında OECD ülkelerinin bütçelerinde AR-GEye
ayırdığı payın ortalamasının yüzde 2,4
olduğu göz önüne alındığında ülkemizin AR-GE çalışmalarında
ne kadar geride kaldığı ve gerekli kaynak aktarımı
yapılmaması durumunda teknoloji gelişiminin süresinin çağa
ayak uydurmakta yaşayacağı problemlerin çok uzak
olmadığı anlaşılmaktadır.
2001 yılında mevzuatı
oluşturacak 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanunuyla birlikte belirli bir zemine oturtularak teknopark çalışmalarının
hızlandırılması öngörülmüştür. Teknoparklar,
üniversite, sanayi ve girişimcileri bir araya getiren kuruluşlar
olmakla birlikte, bu üç paydaşı bir araya getirerek üretim
sağlamayı hedeflerler. 21inci yüzyılda dünyanın
gelişmiş ülkeleri refah seviyesini artırmak için politik olarak
geleneksel ürünler yerine bilgi tabanlı teknolojiler geliştirerek
yüksek katma değerli mal ve hizmetler üretmektedir. Devletlerin bu
politikaları benimsemesinin nedeni, hızla küreselleşen dünya
ekonomisinin içinde önemli bir paya sahip olmayı ve sürdürülebilir bir
kalkınmayı hedeflemelerinden kaynaklanmaktadır. Ancak
bunların ülkemizde gerçekleşebilmesi için kararsız bir ekonomi
değil istikrarlı bir ekonomi şarttır. Bu da maalesef,
günümüz Türkiyesinde doların tırmanışa geçtiği ve
vergi yükleri sonucunda özellikle gençlerin teknolojik ürünlere erişiminin
uzak olduğu bu süreçte pek mümkün gözükmemektedir.
Değerli milletvekilleri, teknolojinin
gelişimi için bir diğer önemli husus ise bilimsel
araştırmaların en büyük yuvası olan üniversitelerdir.
Üniversitelerin beton yığınından ibaret
olmadığını, aklın ve bilimin gelişmemize
ışık tutacak bir bütün olduğunu unutmamamız
gerekmektedir. Üniversitelere en iyi şekilde hizmet verebilmenin yolu da
yöneticilerin liyakat kıstaslarına uygun olarak belirlenmesinden
geçer. Üniversiteler ancak bu düşünceyle bilimsel üretime,
dolayısıyla teknolojinin gelişmesine önemli ölçüde katkı
sağlayacaklardır. Üniversite kadrolarının siyasi partilerin
teselli ikramiyeleri olmayacak kadar değerli olduğunu belirtir, Genel
Kurulu saygılarımla selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 4üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4691
sayılı Kanunun 5inci maddesine dördüncü fıkradan sonra gelmek
üzere eklenen fıkranın teklif metninden çıkarılmasını;
maddede yer alan dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra, mevcut ibaresinin
çıkarılmasını; on birinci fıkranın ardından
gelmesi öngörülen yeni fıkradaki sözleşme fesh olunmuş
sayılır ibaresinden önce girişimcilere eksikliklerini
tamamlamaları için 6 ay süre verilir. Bu 6 ay içinde eksikliklerin
tamamlanması durumunda ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Çetin
Osman Budak Tahsin
Tarhan Haşim
Teoman Sancar
Antalya Kocaeli Denizli
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Kadim Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Manisa Tokat Adana
Tacettin Bayır
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Denizli Milletvekili Sayın Haşim Teoman Sancar.
Buyurun Sayın Sancar. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Yasasıyla ilgili teklifin 4üncü maddesinde söz almış
bulunmaktayım. Tabii ki teknoloji geliştirme bölgelerinin AR-GE
merkezlerindeki kuluçka merkezlerinin bölgesi dışına
çıkarılmasıyla ilgili bizlerin de tereddütlerimizle beraber
katıldığımız maddeler de var. Kuluçka merkezlerinin teknoloji
geliştirme bölgeleri dışına
çıkarılmasının
Geçmişte özel üniversitelerin ve
şu anda da devam eden kampüslerinin merdiven altı odalarda,
binaların altlarında bir özel üniversite ve kampüs gibi
kullanılmasını, kontrol edilmesini, takip edilmesini ve
sosyalleşmesini engellemektedir. Bununla ilgili tereddütlerimizi size
sevgi ve saygıyla arz ediyorum.
Tabii ki pandeminin bu döneminde
esnafımızın çaresizliği dururken,
esnafımızın kanayan yarası dururken aklımıza
herhangi bir madde maalesef gelmemekte değerli milletvekilleri.
Değerli arkadaşlar, faizin esnafı boğduğu, kredilerin
ödenemediği; elektik, su, sigorta, BAĞ-KUR ötelenmese neredeyse her
esnafa icra geleceği bugünlerde artık AK PARTİ Hükûmetinin de
oturup bazı şeyleri düşünmesini önemle rica ediyorum. Bu bir
siyaset değildir arkadaşlar, bu bir geçim meselesidir. Artık
bıçak kemiğe dayanmıştır.
İnanın, pandemiyle ilgili
götürebildiğiniz uzun bir süreç asla yok, hiçbir süreci uzun soluklu
götüremiyorsunuz. Örneğin, daha temmuz ayında Yükseköğretim Kurulu
dedi ki: Üniversiteler açılacak. Hemen ardından, üniversitelerin
olduğu bölgedeki esnaflar, apartçılar, kafeciler, lokantacılar,
o bölgedeki kahvehaneler ve buna hizmet veren tüm esnaflar hazırlık
yaptılar, işçisini aşçısını koydular. Sizlere
güvenip üniversite açılacak diye bekleyen esnafı ne
yaptınız? On beş gün sonra rektörleriniz YÖKü yalanladı,
Yetki bizdedir, biz üniversiteleri açmıyoruz. dediler. Örneğin
Denizlide 55 bin öğrenci gelmedi, 2.500 esnaf kepenk kapattı.
Şu anda ekmek davasındalar, sizin vereceğiniz 500 lirayla, 700
lirayla bu işletmeler yürümez değerli arkadaşlar,
yürümemektedir.
Yine, buna bağlı, ben size söyleyeyim
arkadaşlar: Pandemi, pandemi, pandemi... 2 kişi bir araya gelemez,
top oynamak yasak, lokanta, kafe, restorana gitmek yasak, kahvede bir
masanın karşılıklı iki tarafında oturmak yasak,
halı sahada top yasak, dernek genel kurulları yasak, tekel
bayilerinde, tekel büfelerinde satış yasak, toplantı ve gösteri
yürüyüşü yasak, 2-3 ailenin bir araya gelip oturması yasak, bankaya 2
kişiden fazla girmesi yasak, düğün yasak, nişan yasak, cenaze
yasak, asker uğurlaması yasak ama maalesef AKPnin son iki haftada
yaptığı 27 kongre serbest. Ya yazıklar olsun Allah
aşkına! Yazıklar olsun ya! (CHP sıralarından
alkışlar) 50 bin kişiyi bir araya topluyorsunuz, 4 kişiyi
köfteci dükkânına oturtmuyorsunuz. Amacınız nedir ya, sizin
pandemiyle ne alakanız var? Şu fotoğrafa bakar
mısınız, şu fotoğrafın pandemiyle, önlemle ne
alakası var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O
fotoğrafta 50 bin kişi mi var?
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Denizliye
4 bin kişiyi, 5 bin kişiyi soktunuz, Denizlide pandemi patlarsa
vebali de senin, günahı da senin arkadaş, haberin olsun.
Alırsın bunun riskini bak bakalım. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) 50 bin
diyorsun ya!
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Senin
pandemiyle ne alakan var? Önlemle ne alakan var?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) 50 bin
diyorsun sen, 50 bin.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Evet,
Denizlide pandemi artarsa, müsebbibi sensin.
BAŞKAN Sayın Sancar, lütfen Genel Kurula
hitap edin.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ya sen git
Elâzığa bak Zülfü, Elâzığa!
ORHAN SÜMER (Adana) Sen git Elâzığa
bak, Elâzığa! Senin ne alakan var Denizliyle? Sen
Elâzığda yoktun. Sen Elâzığa bak, Elâzığa.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Elâzığda
yoktun, Elâzığda yoktun. Sen Elâzığdaki depremzedelere
bak, sana ne Denizliden!
BAŞKAN Sayın Köksal
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla)
Arkadaşlar, ben sana doğruları anlatıyorum, ben sana
doğruları anlatıyorum.
BAŞKAN Sayın Sancar, Genel Kurula hitap
edin.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Bugün,
senin Genel Başkanın söyledi İki haftada 27 kongre
yaptık. dedi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tamam.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) 60 bin, 70
bin kişiyi bir araya topladınız. Niye maçlara, tribüne kimseyi
sokmuyorsun? Niye köfteci dükkânında 2 kişi köfte yiyemiyor? Niye
aylardır kafeler kapalı? Hiç bunu sordun mu
Cumhurbaşkanına, hiç sordun mu? (CHP sıralarından
alkışlar) Bak, ben size şunu söyleyeyim arkadaşlar, bunu
dostça söylüyorum, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum: Allah aşkına,
koca kongrede 5 bin kişiyi idare eden Hükûmet, 5 bin kişiye pandemiye
karşı önlem aldıran Hükûmet eğer bir kafede 4
kardeşimizi oturtturamıyorsa o ayrı bir âcizliktir, o ayrı
bir üzüntüdür. Ben de derim ki arkadaşlar, sizin esnafla derdiniz nedir
ya? İlla para verelim, para verelim. Para da vermiyorsunuz. 500 lira, 700
lira kira yardımıyla bu insanlar geçinemiyorlar. Bakın, bu
sosyal bir sorun hâline geldi, bu ticari bir sorun hâline geldi. Ben
Denizlimizle ilgili size söyleyeyim: 37 bin Esnaf Kefalet üyesinin 37 bini de
krediye başvurur mu? 37 bin Esnaf Kefalet üyesinin 37 bini de kredi ister
mi bankadan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla)
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, bakın, tekrar
söylüyorum: Pandemiyle ilgili Bilim Kurulu hangi kararı nasıl
aldığının farkında olsaydı, sizin bu kongreye
katılanlara 3.100er lira ceza yazardı, 3.100er lira. Ben de diyorum
ki: Size kongre serbest de bu millet asker uğurlayamıyor ya, bu
millet kına gecesi yapamıyor, cenazesini uğurlayamıyor, ya
nedir bu tutarsızlık? Sizler efsunlu musunuz, okuttunuz mu kendinizi?
Size gelmiyor mu pandemi, size girmiyor mu bu corona? Yani bunun bir
mantığı olsun.
Değerli arkadaşlar, ben size şunu
söyleyeyim, bunu bütün samimiyetle söylüyorum, inanarak söylüyorum: Bu
pandemiyi, bu virüsü, bu coronayı bu millet atlatır ama bu millet, bu
dönemde sizden yediği cefayı, sizden yediği
kazığı asla unutmaz. Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz;
hayırlısı olsun arkadaşlar. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Anca
gidersin, anca gidersin!
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Al,
vereyim fotoğrafları. Bitirdiniz memleketi, bitirdiniz esnafı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli)
Esnafı bitirdiniz, bitirdiniz! Al burada belgeleri, al!
BAŞKAN Arkadaşlar, Grup Başkan
Vekilinizi anlamaya çalışıyorum, lütfen...
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, yerimden 60a göre bir söz talebim var uygun görürseniz.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Denizli Milletvekili Haşim Teoman Sancarın 229
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada pandeminin çeşitli
dönemlerde pik yapıp bazı dönemler aşağı doğru
inen, tekrar yükselen bir trendi söz konusu. Bütün dünyada olduğu gibi
ülkemizde de Bilim Kurulu bu meseleyi takip etmekte ve tavsiyelerde
bulunmaktadır. Rahatlama olduğu zaman mekânlar açılmakta,
insanların hayatı normalleştirilmekte, problem
çıktığı zaman kısıtlamalar getirilmektedir.
Şöyle bir durumla karşı karşıyayız
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Genel
Başkanınız da Genel Kurul
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz de
yaptınız, değerli arkadaşlar sizin Genel Kurulunuz
nasıl oldu?
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Nerede?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hayır, bir
dakika arkadaşlar, sizin Genel Kurulunuz da oldu. Mesafeli
yaptınız.
Şimdi, bakın, değerli
arkadaşlar, vaka sayıları artar, Toplu kısıtlama
yapalım, sokağa çıkma yasağı ilan edelim. Belli
kısıtlamalar alırsınız, tedbir
alırsınız Esnafa kimse gitmiyor, kısıtlamaları
niye alırsınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
değerli arkadaşlar, eleştirmek en kolayı ama sorumluluk
makamında olup bir taraftan hayatı aksatmadan ülkeyi yönetmek bir
taraftan da pandemiyle mücadele etmek ve bu sorumluluğu taşımak
ayrı bir şey. Konuşması en kolayı. Biz de
esnafımızın çektiği sıkıntının
farkındayız, biz de bir an önce hayatın tamamen normalleşmesi
için bir çaba içerisindeyiz, bir gayret içerisindeyiz, bir uğraş
içerisindeyiz. Bir taraftan aşılama programımız devam
ediyor. İnşallah kısa vadede bu pandemi belasından da
memleket kurtulmuş olacaktır.
Bakın, biz kongrelerimizi pandemi kurallarına
uygun şekilde ve ağzımızda maskeyle yapıyoruz.
Şimdi, arkadaşlar, bulaş oranlarının fazla olduğu
yerlere müdahale ediliyor. Şimdi, ağzımız açık iki
kişi karşılıklı yemek yediğimiz zaman bulaş
oranı yükseliyor. Bilim Kurulunun tespiti neticesinde bu kararlar
alınıyor. İnsanlar cenazelerini uğurluyorlar
arkadaşlar, merak etmeyin; mesafe kurallarına uymak kaydıyla
cenazelerini uğurluyorlar. Dolayısıyla, meseleye böyle
yaklaşmak lazım. Biz meseleye böyle yaklaşıyoruz.
Vatandaşımızın da bizi anladığını düşünüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, siz 60a göre mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, 60a göre yerimden,
uygun görürseniz.
BAŞKAN Buyurun.
38.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, burada
sorun, çifte standart; burada sorun, bir kuralın bazı cemiyetlere
başka bazı cemiyetlere başka uygulanması. Tabii,
çarpıcı bir şekilde de ifade edildi.
Şimdi, vatandaşa Sayın Mehmet
Muşun söylediklerini anlatırsınız. Vatandaşın
yaşadığı ile bu anlatılan birbirine aynen uyuyorsa
kimse bir şey demez zaten ama bugün 30 üyeli, 50 üyeli, 100 üyeli, 200
üyeli baro pandemi var diye genel kurul yapmayacak, sonra siz Türkiye'de 81
ilin, bine yakın ilçenin genel kurullarını
yapacaksınız. Neden? Adalet ve Kalkınma Partisinin
kurultayını, kongresini yapmasında gecikmede fayda yok ama
kanunu çıkarırken çok emindiniz, yandaş barolar
kurulacaktı, ak avukatlar koşuşacaktı, baroları
bölecektiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Barolar Birliği
Başkanını da yeniden seçtirecektiniz. Baktınız,
şimdi burada söylendiği gibi değil, avukatlar mesleklerine sahip
çıkıyorlar, avukatlar biat, itiyat yerine kendi
akıllarını ve vicdanlarını dinliyorlar, başka bir
noktaya savruldunuz.
Şimdi, bakar vatandaş. Elâzığda
Cumhurbaşkanı mesir saçar gibi çay atıyor vatandaşın
kafasına, millet kapışıyor burun buruna; öbür tarafta
Sayın Mehmet Muş diyor ki: 2 kişide bulaş artıyor.
Ya, artıyor da sen her yerde bu tedbiri alırsan sana kimse bir
şey demez. Baroya yaptırmıyor ama bak kendileri de
yapmıyor. derler veya derler ki: Evet, bak, miting yapmıyor
Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanına miting serbest, 4
kişinin bir kahvehanede oturması yasak. Bu, çifte standart;
arkadaşımız, hatibimiz bunu söyledi. Bu sebepten biz, bu kadar çifte
standardın olduğu bir yerde bu savunmayı vatandaşın
aklıyla alay etmek olarak görüyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Beştaş, sizle ilgili bir
sataşma yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Genele
var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yani Cumhuriyet Halk Partisi hatibine
cevap verdi Sayın AK PARTİ Grup Başkanvekili ama her turda, her
konuşmadan sonra
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, HDPnin söyleyecek
sözü yok demek ki.
BAŞKAN İlk kez yapıyoruz, onun için
size yerinizden 60a göre bir söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Varsa söylesin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
demek? Anlamadım yani.
BAŞKAN Şimdi
39.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmadan söz istemedim, 60a göre söz istedim ve bizim de sözümüz var
çünkü bu konudan ciddi bir şekilde muzdaribiz. Hakkâride, Vanda,
Diyarbakırda, İstanbulda, gittiğimiz bütün etkinliklerde
Yasak var. denilerek pandemi sebebiyle izin verilmiyor ama burada AKP rozeti
varsa her türlü koruyucu sağlık hizmeti devreye giriyor. Aslında
koruyucu sağlık hizmeti demek koruyucu rozet demek. AKPnin
etkinlikleri serbest ama diğer partilere yasak.
Size bir örnek vereyim: Yani maske
alamadığı için maskesiz gezen vatandaşa ceza kesen kolluk
var. Evsiz olduğu için, sokağa çıkma yasağında sokakta
bulunduğu için ceza alan vatandaş var. Bunların bilgileri
elimizde. Bu ülkede her şeyin çivisi çıkmış hakikaten. Yani
iktidarsanız, dediğim gibi Adalet ve Kalkınma Partisi rozetiniz
varsa kongre de yaparsınız, sokağa da çıkarsınız,
miting de yaparsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Rizedeki gibi çay da atarsınız milletin üstüne ama muhalifseniz
bunların hepsi pandemi sebebiyle yasaklanmıştır. Gerekçeyi
sorduğumuzda Sizi koruyoruz, sağlığınızı
düşünüyoruz. diyorlar. Oysaki sağlığımızı
düşündükleri falan yok. Yani burada pandemiyi de fırsata çeviren bir
iktidar zihniyeti var. Bunun en önemli örneği de bir, barolardır;
baroların genel kurulları ertelendi çoklu baro, yeni barolar
kurulması için
Ve İrfan Fidan olayını Türkiye hiç
unutmasın. 17 Ocağa ertelendi seçim. Sanki 17 Ocakta pandemi bitti.
AYMye üye seçilecek, seçim erteleniyor pandemi sebebiyle. Sonra koşulları
oluşunca AYMye nur topu gibi yeni bir üyemiz oldu. Yani bu kadar
açık her şey.
BAŞKAN Peki.
Sayın Demirbağ, size bir soru sordu hatip,
cevaplamak ister misiniz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ben
soruyu tekrar alabilir miyim?
BAŞKAN Efendim?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Soruyu
tekrar alabilir miyim? Grup Başkan Vekilimiz
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen şartı
ibaresinin koşulu olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Kemal
Peköz
Gaziantep
İstanbul
Adana
Mahmut Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Bitlis
İstanbul
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bir İnsan
Hakları İnceleme Komisyonu üyesi olarak bugün size ne yazık ki
yine kaçırılmalardan, işkencelerden bahsedeceğim.
Bana Cumhur İttifakı vekilleri diyor ki:
Ha bire niye kaçırılmalardan bahsediyorsun, anlatıyorsun. Ee,
sürekli devam ediyorsunuz, bitirmiyorsunuz ki. Apaçık olaylar
hakkında bir açıklama yapmıyorsunuz.
Bakın, daha yedi gün önce kaçırılan
bir insan vardı. Sanırım tüm Meclis bunu öğrenmiştir.
Gökhan Güneş, İstanbulda kaçırıldı. 20 Ocakta iş
yerinin önünde 4-5 kişi üzerine atladı, zorla arabaya bindirilmeye
çalışıldı, binmek istemedi, şok aletiyle bindirdiler.
Bütün bunlar kamera görüntüleriyle sabit, daha sonrasını bilemiyoruz.
Sonrasını Gökhan Güneş anlattı; bir yere götürmüşler, ıslatmışlar,
çırılçıplak soymuşlar, elektrik vermişler, kaba dayak
ve mezar denilen bir yerde ayakta ve gözleri bağlı bir şekilde
altı gün boyunca tutuluyor ve Bizimle iş birliği yap. deniyor.
Gökhan Güneş: Siz kimsiniz, istihbaratçı mı? Hayır,
görünmeyenlerdeniz diyorlar. Kimmiş bu görünmeyenler arkadaşlar? Aslında
çok iyi görünüyorlar biliyor musunuz ama görmek istemeyen, göstermek istemeyen
bir iktidar var karşımızda.
Bitmedi, OHAL döneminde tespit ettiğimiz
kaçırılan, aylarca işkence edilen en az 32 vaka var. Ciddiyetle
takip ediyorum bunları ve hiçbir bakanlık bize cevap vermiyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Fotoğraf
gösteriyor, işkence anlatıyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) -
Bakın, 29 Aralık günü Ankarada kaçırıldı.
Akşama Kocaeliye geliyorum dedi Hüseyin Galip Küçüközyiğit -eski
Başbakanlık çalışanı, KHKli bir kişi- ve
Kocaeliye varamadı, bir aydır ortada yok. Savcılığa
koşturdu kızı, savcılık araştırmıyor,
savcı atanmıyor. On sekiz gün boyunca savcı atanmadı. Ya
yaşam hakkı kardeşim, yaşam hakkı. Bir insanın en
önemli hakkı yaşam hakkıdır ama savcı on sekiz gün
boyunca atanmıyor. Sonra ne mi oluyor? HTS kamera kayıt
araştırması hâlen yapılmıyor, kızı iş
yeri kamerasından bir görüntü tespit ediyor. Kamerada 3 kişi Hüseyin
Galip Küçüközyiğiti takip ediyor ve sonra bu kişi yok. Ne
olmuştur? Belli ki kaçırılmış, bir aydır yok.
Bitmedi, Yusuf Bilge Tunç -inanılmaz bir
şey- dünyaya karşı bizi utanç içinde bırakan bir vaka. Bir
buçuk yıldır kayıp bu insan, 6 Ağustos 2019da
kaçırıldı, beş yüz kırk gündür kayıp; ne ölüsü
var ne dirisi. Hiç kimse bir açıklama yapmıyor.
Hürmüz Diril, Süryani bir
vatandaşımız, eşi ölü olarak bulundu, kendisinden bir haber
verilmiyor.
Mehmet Bal, Batmanlı bir
vatandaşımız, İstanbulda kaçırıldı, hiçbir
araştırma yok.
Gülistan Doku, aylardır yok ve ciddi bir
araştırma yok, bulunamıyor.
İşte, bütün bunlardan sonra biz ne
yapıyoruz? Görüyoruz ki karakol ve savcılıklara gidiyor bu
insanlar, kimse yüzlerine bakmıyor.
Bahtiyar Fırat
kaçırılmıştı İstanbulda, kırk beş gün
sonra aniden İstanbul Emniyet Müdürlüğünde ortaya çıktı,
ben takip ediyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü resmî bir
açıklama yapmadı, kırk beş gün sonra bitkin, perişan,
işkence edilmiş bir hâlde bulundu ve eşi öncesinde
savcılığa sormuştu, Gaziosmanpaşa Savcısı
demişti ki: Onu MİT almış, biz o işe
karışmıyoruz. Kırk beş gün boyunca cevap vermedi.
Şu bahsettiğim 32 kaçırılan
insanın Ankara Emniyet Müdürlüğünde ortaya çıktıktan sonra
yargılandığı yer neresi biliyor musunuz? MİT
mahkemelerine bakmakla, sadece bu mahkemelere bakmakla mükellef Ankara 34.
Ağır Ceza Mahkemesi; başka bir yerde yargılanmıyor bu
insanlar, bulundukları zaman orada yargılanıyorlar.
Ben bunu İçişleri
Bakanlığına soruyorum, tüm bu vakaları sordum, cevap yok.
Hiçbirinde cevap yok. Bakın, Gökhan Güneş çıktı, bütün
bunları anlattı, işkenceleri anlattı; korkmadan
anlattı, İçişleri Bakanlığı kaç gündür tek bir
açıklama yapmıyor. Ya, bu ülkede İçişleri
Bakanlığı yok mu? Hangi işlere bakıyor bu
Bakanlık ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Çıplak aramaları, işkenceleri, kaçırılmaları
söylediğimiz zaman bize Terörist demeye çalışan bir
İçişleri Bakanlığı mı var? İşine baksın
İçişleri Bakanlığı.
Şimdi, bakın, biz daha sonra
Cumhurbaşkanlığı makamına gidiyoruz, yazılı
ve sözlü soruyoruz, cevap vermemeye çalışıyorlar. Fuat Oktay
bana diyor ki geçen bütçe görüşmelerinde: Türkiyede insan kaçırma
diye bir suç olmamıştır. Kasım ayında
söylemişti, üstüne 2 kişi daha kaçırıldı. Her yıl
ben ona, Böyle bir suç yoktur. dedikten sonra İki üç kişi daha
kaçırılıyor. diyorum. Peki, Meclisin bir İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu var, oraya gidiyoruz, oraya bu
vakaları götürüyorum, incelemiyor. Alt komisyon kurun diyorum, incelemiyor.
Tek tek vakaları götürüyorum, incelemiyor. Bu ülkenin TİHEK denen
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu var, o incelemiyor.
Ombudsmanlık var, incelemiyor. Ya, niçin var bu kuruluşlar? Allah
aşkına burası hukuk devleti değil mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değil.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu
devlet millet için değil mi?
ORHAN SÜMER (Adana) Değil.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Anayasa
diye bir şey yok mu? Nasıl bir ülke burası?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Çıplak arama konusunu gündeme getirdik, bize yalancı, terörist
dediler, ardından Uşak Emniyet Müdürlüğündeki genç
öğrenciler suç duyurusunda bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Anayasa Mahkemesi savcılığa eksik soruşturma
yaptığı için hak ihlali kararı verdi. Boğaziçi
Üniversitesi öğrencilerine çıplak arama yapıldı.
Selamlamak istiyorum.
BAŞKAN Peki, selamlayın.
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Elâzığ) Gördün mü
Boğaziçindeki çıplak aramayı?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Ve
daha sonra, bakın, bana her gün cezaevlerinden mektup geliyor, her
kesimden, insandan geliyor. Bugün daha biraz evvel Mezopotamya Ajansı
muhabiri Mehmet Aslanın ağabeyi aradı, Antalya L Tipi
Cezaevine girdiğinde kardeşime çok onur kırıcı bir
şekilde çıplak arama yapılmış. Dedi. Daha birçok
mahpus bana bunu yolluyor, Cezaevinden sizi izliyoruz. diyor mahpuslar
Öylesine haklısın ki Ömer Bey, bir adım bile geri atma,
çıplak arama onursuzluğu var. diyorlar ve Biz bu onursuzluğa
karşı tüm gücümüzle direniyoruz ve bu çıplak arama ortadan
kaldırılsın
Tek bir sözünüz yok sizin, tek bir sözünüz yok.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Çıplak arama var,
işkence var, kaçırılmalar var, eğer ki bu ülkenin
milletvekiliyseniz çıkıp bunlar konusunda bir açıklama
yaparsınız. Ben milletin bir vekili olarak bu sorunları gündeme
getiriyorum, sizinse derdiniz bütün bunları sümen altı etmek,
başka bir işiniz yok. (HDP sıralarından alkışlar)
Çıplak arama da var, işkence de var, kaçırılma da var ama
devlet yok ya, devlet yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sakin olun, sakin
olun!
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Elâzığ) Yalan
söylüyorsun!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Devlet
var, sen haddini bil, devlet var! PKKnın kaçırdığı
binlerce çocuğu göstersene orada? Tecavüz ettiği kızları
göster?
BAŞKAN Sayın Demirbağ
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
PKKdan niye bahsetmiyorsun?
HABİP EKSİK (Iğdır) Otur sen!
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Elâzığ) Sen otur!
BAŞKAN - Sayın Demirbağ
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Elâzığ) Sabahtan
akşama kadar bu devlete küfredeceksiniz, bizler de tepki
vermeyeceğiz, öyle mi?
HABİP EKSİK (Iğdır)
Konuşma, konuşma
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR (Elâzığ) Sen
kimsin?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen kimsin? Ne var?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen herkes yerine
otursun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre bir söz talebim var.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin Yokuş Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Konya İzmir Adana
Orhan
Çakırlar Hüseyin
Örs Abdul Ahat
Andican
Edirne Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Muş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 229
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
Kendi
grubuma sesleniyorum: Arkadaşlar, bu konuşan kişiyi ciddiye
almayın, herhangi bir tepki de vermeyin. Ciddiye alacağımız
bir adam değil bu arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Ciddiye
alacağımız, dikkate alacağımız bir insan
değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Konuştuklarının hepsi yalan zaten.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Grup Başkan Vekili, kişilik haklarına
da saldırarak açıkça sataşmıştır. O nedenle
sataşmadan söz istiyoruz.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, iki dakika
BAŞKAN Buyurun
kürsüye, 69a göre iki dakika süreniz var.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu? Lütfen,
istirham ediyorum ya!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Niye olmuyor?
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Ciddiye almıyoruz.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Değerli arkadaşlar, işte
âcziyeti görüyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne âcziyeti ya!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Benim gündeme getirdiğim tüm vakalar
bilgilidir, belgelidir, raporludur.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Hepsini ayrıntılı bir
şekilde sizlere sunabilirim. İstediğiniz kadar bunları yok
saymaya çalışın, yalanlamaya çalışın.
ZÜLFÜ TOLGA AĞAR
(Elâzığ) Ne alakası var!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Ya, utanın ya!
BAŞKAN Sayın
Gergerlioğlu, sataşmaya mahal bırakmadan
konuşmanızı tamamlayın lütfen.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Dikkate almayın.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, Mehmet Aslan
Bakın, Gökhan
Güneş daha dün kaçırıldığı yerden
çıktı. Korkunç işkencelere uğramış, perişan
bir hâlde.
EROL KAVUNCU (Çorum)
Hepsi yalan!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu insan korkmadan, çekinmeden
uğradığı işkenceleri anlattı. Bakın, size
başka bir örnek vereyim, hepsi bende, bilgi, belgeli. Sayın Muş,
zor durumda kalacaksın, beni iyi dinle.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Seni dinlemiyorum, seni dinlemiyorum. Git, Diyarbakır
Annelerine sahip çık, ondan sonra gel.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) - Zabit Kişi isimli
bir şahıs yüz sekiz gün boyunca
kaçırılmıştı.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Seni dinlemiyorum, seni dinlemiyorum.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Korkunç işkencelere uğradı.
Bana cezaevinden yazdığı mektupta diyor ki: Yetmiş
beşinci günde ancak yıkanmama izin verdiler. Yüz sekiz gün sonunda 30
kilo zayıflamıştım, perişan hâldeydim.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Kandilde altı ayda bir
yıkanıyorlar.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ve sonrasında savcılığa
suç duyurusunda bulunuyor.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kandilde senede bir
yıkanıyorlar.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Ne oluyor biliyor musunuz? Bu kadar önemli
suç duyurusunda savcılık bu kişiyi dinlemiyor bile.
Ardından ben bu kişinin şikâyetlerini Meclis
Başkanlığına araştırma önergesi olarak götürdüm.
İşkencede makatıma cop soktular. diyen bu adamın
dediklerini Meclis Başkanlığı Kaba ve yaralayıcı
ifadeler var. diyerek reddetti. Utanıyorum, böyle bir şey olamaz. Bu
memleketin Meclisinin Başkanlığı işkenceyi nasıl
araştırmaz? İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
işkenceyi, kaçırılmaları, çıplak aramaları
nasıl araştırmaz? Vandaki işkenceleri gördük,
helikopterden atmaları gördük, bunlar nasıl araştırılmaz
arkadaşlar? Utanın ya, Allah aşkına! Yazıklar olsun
bütün bu itirazlarınız için sizlere de.
ZÜLFÜ TOLGA
AĞAR (Elâzığ) Böyle bir suçlama olamaz. Nasıl böyle bir
şeyi burada konuşabilir?
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kandile kaçırılan çocuklar
senede bir defa yıkanıyor.
HABİP
EKSİK (Iğdır) - Nereden biliyorsun?
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senede bir defa banyo yapıyorlar.
BAŞKAN - Sayın
Demirbağ, izin verirseniz Grup Başkan Vekiline söz vereceğim.
Buyurun Sayın
Muş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az
önceki kanaatlerimizi ve fikrimizi tekrar ifade ediyoruz. Hiçbir şekilde
bu hatibi dikkate de almıyoruz, dinlemiyoruz da, söylediklerinin bizim
açımızdan hiçbir kıymetiharbiyesi de yoktur. Biz görünmeyen
adamlarmışız da, kaçırmışız da, görmüşüz
de
Kusura bakmasın da burada Mezopotamya Haber Ajansını referans
veriyor. PKKnın haber ajansı bu ya. PKKnın haber
ajansını referans olarak veren birisi bu. Dolayısıyla
kıymetli AK PARTİ Grubu, sizlere sesleniyorum: Söylediklerinin
hiçbirinin kıymetiharbiyesi yoktur, dikkate almayınız,
nefesinizi boşa tüketmeyin bu kişi için.
EROL KAVUNCU (Çorum)
Dikkate alınacak bir adam değil zaten.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Evet, almayın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Beştaş, bir sataşma yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, ben
konuşacağım.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Yine aynı sözü söylüyor.
BAŞKAN Sizi
ciddiye almadığını söylüyor.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır Dikkate almayın.
dedi.
BAŞKAN - Siz de
dersiniz ki Ben de ciddiye almıyorum. Zaten söylüyorsunuz. Yani bunu ne
kadar sürdüreceğiz?
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Dikkate almayın. dedi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ben yerimden konuşuyorum.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yani seni ciddiye almak zorunda
mıyız?
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Ciddiye mi alacağız? Ciddiyetsiz bunlar, ciddiye
almaya değmez.
BAŞKAN
- Herkes kendi fikrini söyledi, siz iddialarınızı, tezlerinizi
söylüyorsunuz, onlar da tezleri kabul etmiyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yani
seni ciddiye almak zorunda mıyız?
BAŞKAN Sayın Demirbağ, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, sadece
yerinizden bir dakika süre veriyorum.
Yeterince konu anlaşıldı.
42.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Vekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu, tıpkı Sayın Muş
gibi halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekilidir ve burada
halkı temsil etmektedir.
BAŞKAN Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Anayasaya göre bir milletvekiline yönelik bu Ciddiye almıyoruz.
Yaklaşımı, kelimenin en hafif tabiriyle Kabul edilmez.dir yani
daha ileri gitmek istemiyorum.
Bu iktidarın İçişleri Bakanı da
başka bakanları da özellikle vekilimizi hak ve özgürlükleri
savunduğu için, gerçekleri çıplak bir vaziyette ifade ettiği
için hedef gösteriyorlar. Bunu kabul etmeyiz, vekilimizi onlara asla
çiğnetmeyeceğiz. İnsan hakları savunuculuğu
ateşten bir gömlektir, bunun farkındayız.
Ayrıca, basın-yayın organları
AKPye göre yayın yapmak zorunda değildir. Basın-yayın
özgürlüğünün olmadığını biliyoruz, herkesi A Haber
standardına istiyorlar ama böyle bir şey olmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Muhalif
basın var, bütün baskılara rağmen var ve bu
varlığını da devam ettirecek. Bu ülkede insanlar
helikopterden atılmayı belgelediği için şu anda 5 gazeteci
Vanda tutuklu. Gazetecileri tutuklamakta rekordan rekora koşan bir
ülkenin yurttaşlarıyız, bundan kimse mutlu olmuyor herhâlde.
Şimdi, vekilimizin verdiği gazete
haberlerini bu sefer gazeteyi karalayarak başka bir yerden yine
saldırıyor. Yani eğer varsa bir cevap söylediği örneklerin
aksini getirsinler. Çıplak aramada Yoktur. dediler, binlerce kere
ispatladık. Binlerce insan çıkıp Çıplak arandım.
dedi, bu kürsüden vekiller çıkıp Ben çıplak arandım. dedi.
Bu nedenle ciddiye alacaksınız Ciddiye almıyoruz. diyerek
aslında size tutulan aynanın sizi ne kadar incittiğini
anlıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
(Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örs, önerge üzerinde
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili maddede,
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 5inci maddesinde yeni bir
düzenleme yapılarak yönetici şirketlerin kuruluş
aşamasında hazırlanan esas sözleşmesiyle bu
sözleşmelerde yapılacak değişiklikler için Bakanlık
izni şartı aranacağı, bölge yönetici şirketleri tarafından
bölge alanları dışında Değerlendirme Kurulunun
kararı üzerine Bakanlıkça izin verilmesi hâlinde kuluçka merkezi
açılabileceği ve bu merkezlerde sadece kuluçka girişimcilerinin
yer alabileceği hükmü getirilmekte ve bu kanun kapsamında
sağlanan destek, teşvik, muafiyet ve istisnaların bu merkezlerde
de aynen uygulanacağı belirtilmektedir. Bu değişiklik,
kuluçka merkezlerinin ihtiyaç duyulduğu, özellikle genç girişimci
potansiyelinin yüksek olduğu üniversite kampüs alanları içerisinde
ulaşımı kolay, altyapı imkânları iyi merkezlerin
kurulmasına vesile olacaksa da bu merkezlerde faaliyet gösterecek
girişimcilerin gerçekleştirdikleri proje
çıktılarının ticarileştirilmesi ve kurulan teknoloji
tabanlı yeni şirketlerin sürdürülebilir olması için yeni
mekanizmalara ihtiyaç vardır. Bu anlamda, var olan mekanizmalar yetersiz
kalmakta ve bu merkezlerde faaliyet gösteren birçok girişimci maalesef
büyük hayallerle çıktığı yolun sonunda hayal
kırıklığı ve hüsranla
karşılaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine bu madde
kapsamında Teknoloji Geliştirme Bölgesi yönetici şirketi ile
bölgede yer alan AR-GE ve tasarım faaliyetinde bulunan firmalar için
iş yeri açma ve çalışma ruhsatı ilgili mevzuat çerçevesinde
Bakanlık il müdürlükleri tarafından düzenlenir ve bu kapsamda
denetlenir. hükmü yer almaktadır. Yönetici şirketlerin ve
bölgelerinde faaliyet gösteren girişimcilerin yaşadığı
sorunların başında ilgili mevzuatlarda
karşılaştıkları zorluklar gelmektedir. Bu
işlemlerin aynı mevzuatlar çerçevesinde il müdürlüklerine devredilmesi
bu zorunlulukları aşmada yeterli olmayacaktır. Çünkü il
müdürlüklerinde bu işlemleri yürütebilecek yeterli sayıda bilgili
teknik personel maalesef yoktur. İş yeri açma ve çalışma
ruhsatı verilmesi kapsamında teknoloji geliştirme bölgelerine
yönelik mevcut mevzuatlarda düzenleme yapılmalı, işlemleri daha
kolaylaştırıcı mekanizmalar geliştirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, yine, bu madde
kapsamında Bölgede faaliyet gösteren girişimcilerin projelerinin
tamamlanma tarihinden itibaren yönetmelikle belirlenen şartlar dahilinde
yeni bir proje sunmamaları ve ilgili mevzuat çerçevesinde yönetici
şirkete iletmekle yükümlü oldukları bilgi ve belgeleri süresinde
iletmemeleri halinde, sözleşme fesh olunmuş sayılır. Fesih
tahliye nedenidir. hükmü getirilmektedir. Bu hüküm, bölge yönetici
şirketlerine kanun kapsamında taşıdıkları sorumluluklar
açısından bir miktar rahatlatma sağlayacaksa da yetersiz
kalacaktır. Bölge yönetici şirketlerine kanun kapsamında
sağlanan destekler, nitelikli ve teknik altyapı, sosyal çevre ve
eksiksiz bir ekosistem oluşturulması için sağlanmaktadır.
Oluşturulması hedeflenen bu ekosistemi yönetmekle sorumlu olan
yönetici şirketlerin bu görevlerini layıkıyla yerine
getirebilmesi için nitelikli personele ihtiyacı vardır. Her bir
nitelikli personelin de ilave, ek bir maliyet getireceğini
unutmayalım. Bu noktadan hareketle, kanun kapsamında AR-GE
personeline uygulanan destek, teşvik ve muafiyetler aynı şekilde
yönetici şirketlerde istihdam edilen bütün personele de
uygulanmalıdır. Bölge yönetici şirketlerine sağlanacak bu
destekler devletimize fazla bir ilave yük getirmeyecek ama yönetici
şirketler için önemli bir katkı sağlayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Buradan sağlanan
istisnanın, yönetici şirketlere ilave personel istihdam edebilme
imkânı sağlayacağını da göz ardı etmeyelim.
Değerli milletvekilleri, yapıcı ve
sorumlu muhalefet anlayışımızla dile getirdiğimiz bu
eksikliklerin ve eleştirilerin dikkate alınmasını diliyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:20.59
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 5inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4691
sayılı Kanunun 8inci maddesinin beşinci fıkrasındaki
Bakanlıkça ibaresinden sonra gelmek üzere 1 ay içerisinde ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa
Adana
Tacettin
Bayır Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak
İzmir Tokat
Antalya
Burhanettin
Bulut
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Sayın Bulut, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin ailesinde, yakın çevresinde,
akrabalarının içerisinde mutlaka bir esnaf var. Esnaf Anadolu
kültürünün geleneğidir, Ahilik geleneğinin de temsilcisidir
esnaflarımız. Yıllardır mahallemizde
saçımızı kesen berberimiz, çocuğumuzu emanet ettiğimiz
servisçilerimiz, aile büyüklerimizin gittiği kıraathaneler, mahalle
bakkallarımız, lokantacılar, bunlar hep bizim sorunlu
zamanlarımızda birlikte olduğumuz, dertlerinde, tasalarında
birlikte olduğumuz bizim mahalle komşularımızdır da
aynı zamanda.
Yakın zamanda, Covid sonrası acaba hiç
gidip hâllerini, hatırlarını, bugünlerde durumları nedir,
dertleri nedir diye sordunuz mu? Biz, Meclisin ara vermesi fırsatıyla
bu esnaflarımızı Türkiyenin değişik illerinde gezdik.
Onların yaşadığı sorunları dile getirdik Nedir
sorunlarınız, on aydır ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz,
karnınız doyuyor mu, evinizin geçimini sağlıyor musunuz?
diye ancak bir dokunduk bin ah işittik. Birçoğunun evinde
elektriği kesik durumda. Farkında değiliz belki de ama
birçoğu Covid-19 salgınından daha öte ekonomik sorunlarla
boğuşur hâlde. Salgın gündemi ekonomik gündeminin gerisine
düşmüş durumda. Özellikle marttan bu yana kepengini indirmiş,
hiçbir geliri olmayan, eğlence sektörü başta olmak üzere müzisyenler,
kıraathaneler, paket servisiyle ayakta durmaya çalışan
lokantalar, restoranlar, maalesef, düğün salonu, berberler Covidle
değil açlıkla mücadele ediyoruz. diye ifadede bulunuyorlar.
Bunların birçoğu dilinin döndüğünce
sorunlarını anlatsalar da her seferinde bir parmak balla susturulmaya
çalışılıyorlar ve nihayetinde Sayın
Cumhurbaşkanı Dükkânlar kapanmıyor. diye de ifade etti. Evet,
rakamsal olarak açılan iş yerleri daha fazla olabilir ancak kapanan
iş yerleri sayısının en az 2 katı kapanmayan, kapatamayan
iş yerleri var. Bunların büyük çoğunluğu vergi yükünden ya
da aldıkları krediden dolayı maalesef iş yerlerini
kapatamıyorlar. Adanada esnaf ve sanatkârlar odası
başkanlarıyla yaptığımız görüşmelerde,
üyelerinin büyük çoğunluğunun kredi borcu içerisinde olduğunu ve
devredebilirlerse iş yerlerini devredip ticaretten geri çekileceklerini
ifade ediyorlar çünkü pandemi sürecinde bile, iş yapmasalar bile, iş
yerleri kapalı olsa bile 27 kalemi bulan vergiyi ödemeye devam ettiler.
Eğlence sektöründen -alkol ruhsatı- TAPDK ruhsatının bedeli
bu kapalı olduğu süreçte bile yine istenmektedir. Burada, biriken
borçları, faizleri silerek bu işlerden çıkma
şansımız yok, mutlaka esnafımıza soyut bir nakit
destekte bulunmak lazım çünkü bunların büyük çoğunluğu
aşırı borçlu durumda.
Türkiyede 2020 yılındaki borç oranı,
KOBİlerin borç oranı 856 milyarı bulmuş durumda ve bunun
yüzde 10u da şu anda icra dosyasında. Türkiyede esnafın ve
firmaların icra dosyalarının sayısı 23 milyonu
bulmuş durumda. Bu dönemde artık kimse mektup yazmıyorken
postacılar çok sık muhtarları ziyaret ediyor, hepsinin de elinde
icra tebligatları var, bunların hepsi de bu
esnaflarımızın.
Vatandaşın birinci derdi pandemi
değil diye söylemiştim; işsizlik yüzde 30ları bulmuş
durumda, mutfak enflasyonu da yüzde 30ları bulmuş durumda. Burada, pandemi
döneminde esnafın BAĞ-KUR ödemesini geri çekmek lazım, SSK
primlerinden ve vergilerden -ileri tarihte ödenecekler dâhil olmak üzere- muaf
tutulması lazım. Özellikle de kira stopajının bu dönemde
kaldırılması gerekiyor. Kirayı ödeyemeyen esnaf kira stopajını
nasıl ödesin? Eğer burada ekonomiyle ilgili bir beka konusu varsa
ekonominin bekası esnaftır. Esnaf siyasetin bir öznesi olamaz,
esnafın siyaset üstü olması gerekiyor çünkü esnafın
borçlarının bugün silinmesi sorunu çözmeyecek, iş yapamayan
esnafın mutlaka bu tarihler dönemi boyunca olan vergilerinden muaf
tutulması lazım. Ekonominin en önemli ayaklarından birini
oluşturan esnafların durumunu iyileştirmeye, desteklemeye,
varlığını devam ettirmek için gerekli tedbirleri almaya bu
ülke ekonomisinin geleceği için mecburuz. Sarayın 5 müteahhidine
değil, esnaflara destek vermek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Son olarak bugün,
Sayın Cumhurbaşkanı yine esnaflara yönelik bir paket
açıkladı. 3 milyon TLnin altında cirosu olanlara en fazla 40
bin lira yardımda bulunulacağı ifade edildi ciro üzerinden. Daha
önce yaptıkları gibi üç ayda bin lira kira yardımı veya
kredilerin uzatılması gibi bu yardım da sorunu çözecek bir
yardım değil, bu yardım da adaletsiz bir yardım. Tüm
esnaflara aynı oranda destek verilmesi lazım ve kapalı
olduğu dönemlerde BAĞ-KUR ve vergilerin alınmaması
gerektiğini tekrar ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Güzelmansur
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Hatay Milletvekili Mehmet
Güzelmansurun, Hatay ili Samandağ ilçesi Çevlik sahilinde deniz botuyla
akıntıya kapılıp kaybolan Ali Nail Gündoğandan 30
Aralıktan beri haber alınamadığına, Hatay halkı
ve ailesinin Ali Nail Gündoğanın bulunması için devletin tüm
imkânlarının seferber edilmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
Hatayın Samandağ ilçesi Çevlik sahilinde denizde botuyla
akıntıya kapılıp kaybolan Ali Nail Gündoğandan 30
Aralıktan beri haber alınamıyor. Ailesi ve yakınları
perişan durumda, Ali Nailden gelecek haberi umutla bekliyorlar. Hatay
Valiliğinin, Sahil Güvenlik ekiplerinin çalışmalarından
şu ana kadar herhangi bir sonuç alınamadı. Hatay halkı ve
ailesi Ali Nailin bulunması için devletin tüm imkânlarının
seferber edilmesini bekliyor. Ali Nail bulunsun, annesinin babasının
acıları dinsin.
Teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun
Milletvekili Fuat Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Ömer
Öcalan
Gaziantep İstanbul Şanlıurfa
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Adana Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ömer Öcalan.
Buyurun Sayın Öcalan. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Bu ülkede ya da Parlamentoda teknolojiye, yüksek
teknolojiye, bilime, AR-GE kurumuna kimsenin karşı
çıkacağını ben düşünmüyorum, toplum içinde de bu
böyledir. Ama siz bilim alanında yapılan çalışmalara,
teknolojik alanda yapılan çalışmalara halkı katıyor
musunuz, katmıyor musunuz; biraz oradan bakmak lazım. Doğrudur,
teknik kimi değişiklikler vardır, kimi şirketlere vergi
muafiyetleri getirilmeye çalışılıyor ama işin arka
planında, siz bu ülkede özgür yaşamı ve demokratik düzeni
inşa etmezseniz, bu bilimi oluşturacak, inşa edecek ne
akademisyen bulursunuz ne öğrenci bulursunuz. Ülkede hukuk adına,
insan hakları adına zerreyimiskal kadar bir şey
kalmamıştır. Bakınız, gelişmişliğin en
büyük düzeylerinden olan bir ülkenin fiber altyapısına
bakarsınız, internetine bakarsınız, eğitim seviyesine
bakarsınız, eğitim alanında geliştirilen teknolojiye
bakarsınız. Ben, kendi şehrimden örnek vereyim; bakınız,
bu pandemi koşullarında, Urfada, 2020 Eylül ayı itibarıyla
530 bin ilk, orta, lise öğrencisi var, 450 bin öğrenci EBAdan
yararlanamamış, hem fiber altyapı koşulları yoktur hem
de yoksul olduklarından dolayı. Gidin, Urfa Eyyübiye, Haliliye
merkeze bakınız arkadaşlar, bir, bir buçuk yıl maalesef,
heba oldu. Biz, her defasında söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz.
Bu kafa yapısıyla, baskılayan, bastıran, tasfiye eden
anlayışla ülkeyi ileri götüremezsiniz ki götüremiyorsunuz da; ülkeyi
koca bir cezaevine çevirdiniz.
Bütçe görüşmelerinde Bakanın eline bir
tane alet verilmiş Bakınız, Mercedesle biz bu plastiği
üretiyoruz. Efendim, otomobil üretiminde tüm firmalar dışarıdan
kendilerine otomobilin diğer parçalarını almaktadırlar. Volkswagen size bir mesaj verdi
arkadaşlar, yirmi gün önce açıklama yaptı. Ülkenin içinde
bulunduğu koşullardan kaynaklı uluslararası AR-GE
kurumları, şirketler ülkeden kaçıyor; ülkeyi farklı bir rejime
götürdünüz, ülkeyi farklı bir şekilde yönetmeye çalışıyorsunuz.
Bu gerici anlayış, bilimi kabul etmeyen şekilci
anlayışla bir yere varamazsınız.
Bu maddenin içeriğine de bakıyoruz,
neymiş? Efendim, şirketleri vergiden muaf edeceksin. Tabii,
desteklenebilir. Bilime önem veren, AR-GElerin gelişmesi için, teknolojinin
gelişmesi için alan açmak lazım ama bu sistemde siz alanı nereye
açacaksınız, kim gelecek burada bilime katkı sunacak,
teknolojiye katkı sunacak? İkide bir övündüğünüz, yüksek
teknoloji SİHAlardan, İHAlardan bahsediyorsunuz. Her zaman
olduğu gibi teknolojide de insan merkezli ve doğa merkezli olmak
zorundasınız. Savaş politikalarıyla, buradan Libyaya
transfer ettiğiniz, Azerbaycana transfer ettiğiniz, Suriye'ye
transfer ettiğiniz temel politikanız olan savaş ve şiddet
politikasından bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor, demokratik bir sistemin
inşa edilmesi için adım atmanız gerekiyor.
Küçük ortağınız sizi derin bir
uçuruma doğru sürüklüyor. Tabii, yolunuz açık olsun, bu yoldan da
geri dönüş artık yoktur. Türkiye siyasi tarihi içerisinde kara bir
leke olarak bu on sekiz yıllık, yirmi yıllık tarih
anılacaktır. Siz toplumsal muhalefeti tasfiye ediyorsunuz, toplumsal
muhalefeti tasfiye ederken yeni kuşakları da tasfiye ediyorsunuz.
Daha dün Cumhurbaşkanı grup konuşmasında dile getirdi, Z
kuşağı iktidarın zihniyetini anlamıyormuş.
Arkadaşlar, Z kuşağının önünü kapattınız.
Artık yandaşçılık, kafakol ilişkisi, amca-dayı
ilişkisiyle işler yürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Bakınız,
arkadaşlar söyledi, arkadaşlarımız bahsetti, bir
üniversitede veya birçok üniversitede rektör akademisyen, eşi akademisyen,
oğlu akademisyen, gelini akademisyen; bilim merkezlerini maalesef bir
yandaş şirket hâline getirdiniz. Atadığınız
rektörler ortada. İnsanların iradesine saygı duymak lazım
ya! Boğaziçili öğrenciler, akademisyenler kendi rektörünü kendileri
seçmek istiyor, bu müdahalelerle daha fazla antidemokratik ortamı
derinleştiriyorsunuz, gerinizde de büyük bir enkaz
bırakacaksınız, bunun da farkındayız ama biz, bu yolda
mücadele etmeye, demokratik sistemin inşası, özgür yaşamın
inşası için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Halkımızı da buradan saygıyla
selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Konya Adana
Orhan
Çakırlar Abdul
Ahat Andican Dursun
Ataş
Edirne İstanbul Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kayseri Milletvekili
Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde
teşvik, destek ve muafiyetlerin süreleri uzatılarak AR-GE ve ileri
teknoloji yatırımlarına destekler verilmesi, teknoloji tüketen
değil, üreten bir ülke hedeflendiği belirtilmiştir. İlgili
kanun maddesinde ise teknoparklara yapılaşma desteğinin
yanı sıra bina, atölye, makine ekipman ve yazılımlara
yönelik destekler verilmekte, desteklenen programlardan mezun olanların
istihdamına dönük düzenlemeler yapılmaktadır.
İlk bakışta kanunun olumlu
düzenlemeler içerdiği görülse de AR-GE ve teknoloji üretme potansiyeli
olmayan yerlere yeni binaların yapılması gereksiz masraflara yol
açacaktır. Yeni binalar yapıp yeni israflar çıkarmak yerine,
sıkıntılı kamu kaynaklarını altyapısı
mevcut, belirli seviyede yatırım yapılmış teknoloji
geliştirme bölgeleri içerisindeki KOBİlere, küçük sanayi
esnaflarının projelerine kullanmak, mevcut yatırımcıların
gelişmesini sağlayıp bu zor dönemde onları ayakta tutmak
daha gerçekçi ve daha uygun olacaktır. Ülkemizin içinde bulunduğu
ekonomik kriz düşünüldüğünde, bu zor dönemi atlatmak için
sanayicimizin, çiftçimizin, esnafımızın yanında olmak
gereklidir.
Değerli milletvekilleri, ekonomik kriz ve
pandemiyle mücadele ettiğimiz bu sıkıntılı günlerde
sanayi, ticaret, tarım ve turizm şehri Kayseri iktidardan yeterli
yatırım ve desteği bir türlü görememiş, âdeta
cezalandırılmaktadır. Kayseri, Erciyes Dağı, turizm
potansiyeli, tarihî ve turistik değerleri, yaklaşık 80 bin
öğrencili 4 üniversitesiyle, 2 bine yakın fabrikanın olduğu
3 OSBsi, 1 serbest bölgesiyle, 2,5 milyar dolarlık ihracat kapasitesiyle
yapılacak her yatırımı misliyle ekonomimize iade edecek bir
şehirdir. Kadim şehir Kayseriye ticaretin merkezi diyorsak,
altı bin yıllık ticari mazisinden bahsediyorsak sebebi
şehrin önemli ticaret yollarının kavşak noktasında yer
almasıdır. Bu şehre yapılacak yüksek hızlı tren,
otoyol bağlantısı, lojistik merkezi, havaalanının
genişletilmesi, Mersin demir yolu hattının iyileştirilmesi
gibi ulaşıma dönük yatırımlar şehrimizi eski
ihtişamlı günlerine geri döndürecektir.
Ancak Kayseri 2021 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programında yine
umduğunu bulamamış, yine dağ fare doğurmuştur.
Yatırım programının toplam tutarı yaklaşık
138,3 milyar TL iken Kayseriye düşen yatırım tutarı 850
milyon TLde kalmıştır. Ayrıca bu 850 milyon TLnin
içerisine Büyükşehir Belediyesini 136 milyon TL borçlandıran tramvay
hattı da dahildir. Yani Kayseriye merkezî bütçeden yapılacak toplam
yatırım 714 milyon Türk lirasıdır. Kayseriye
yapılacak yatırım miktarı geçen seneye göre yüzde 0,59dan
yüzde 0,51e düşmüştür. Geçen sene yüzde 1 bile değil diye
eleştirirken bu sene daha da düşürülmüştür. Yaklaşık
350 sayfa olan yatırım programında Kayseri ismi doğrudan 18
defa geçiyor, bunun 7 tanesinde ise iz ödenek belirlenmiş, dalga geçer
gibi bin TL ödenek ayrılmıştır.
Değerli milletvekilleri, iktidar her
fırsatta kuraklık ve sulu tarımın öneminden bahsediyor, söz
konusu Kayseri olunca önemli su projelerine yatırım yapmıyor.
Örneğin, proje tutarı 2,2 milyar TL olan Develi 2. Merhale
Barajına bin TL, proje tutarı 140 milyon TL olan Yeşilhisar
Kovalı Sulama Projesine ise 41 milyon TL ödenek ayrılmış.
Kayserinin denizi dediğimiz Yamula Barajının ismi dahi yer
almamıştır. Baraj ve sulama projeleri tamamlansa binlerce hektar
alan sulanacak, çiftçimiz de kazanacak, şehrimiz de kazanacak, ülkemiz de
kazanacak.
Değerli milletvekilleri, Kayserinin olmazsa
olmazı, âdeta yılan hikâyesine dönen, Cumhurbaşkanından
Başbakana, Bakanından bürokratına söz vermeyen yetkilinin
kalmadığı yüksek hızlı tren projesidir. 2021
yılında yapımına başlanacağı sözü verilen,
9,1 milyar TL yatırım maliyeti olan hızlı trene 2021
Yılı Yatırım Programında sadece 2 bin TL ödenek
ayrılmış, sözler yine tutulmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Bu proje kadar önemli,
Kayseri ticaretine büyük katkı sağlayacak, 378 milyon TL maliyetli
Boğazköprü Lojistik Merkezine 5 milyon TL ödenek ayrılmış,
bu proje de Kayserinin diğer önemli yatırımlarında
olduğu gibi beklemeye alınmıştır. Kayseri
Havaalanına ise maliyetin beşte biri oranında ödenek
ayrılmıştır. Ankara-Niğde otobanına bağlanma
taleplerimiz dikkate bile alınmamıştır. Söz konusu Kayseri
olunca iktidar kör ve sağır oluyor, sadece söz verip gidiyor.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak bir
tarafta 1,5 milyon nüfuslu, her seçimde iktidara sonsuz kredi veren,
verdiği rekor oyların karşılığını
işsizlik ve ucuz gıda kuyrukları olarak geri alan Kayserili var;
diğer tarafta ise Kayseriye bir yılda yapacağı
yatırımdan fazla parayı Ankaradaki sarayın
bakımına, Marmaristeki yazlık saraya, Ahlattaki
kışlık sarayına harcayan saray eşrafı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Selamlıyorum
Başkanım.
İktidarı Kayserililerin vicdanına
bırakıyor, ilk seçimde Kayserili işini bilir, gereğini
yapar diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde 3 önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 Sıra
Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinde geçen "Cumhurbaşkanı bu fıkrada yer alan tutar
ve oranları birlikte ya da ayrı ayrı sıfıra kadar
indirmeye, beş katına kadar artırmaya yetkilidir"
cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Çetin
Osman Budak Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır
Antalya
Kocaeli İzmir
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen Şevkin Kadim
Durmaz
Manisa
Adana Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Tokat
Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün burada ülkemizin gelişmesini
yakından etkileyecek teknoparklarla ilgili bir yasa görüşüyoruz.
Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Eğer bir gün benim
sözlerim bilimle çelişirse siz bilimi seçin. öğüdünü hiç unutmamalıyız.
Bilim ve teknoloji demek demokrasisi, hukuku, üretimi, sanayisi
gelişmiş, her alanda kalkınmış bir ülke demektir.
Gelişmiş ülkelerin önceliği bilim ve liyakat, sizin sadakat.
Onların önceliği teknoloji ama sizinki talan. Onların olmazsa
olmazı hukuk ve adalet, sizin saray ve saltanat.
Bugün üniversitelerde yapılan antidemokratik,
siyasi kayırmacı atamalar bilimin özellikle AKP döneminde nasıl
siyasileştirildiğini, liyakatin nasıl ortadan
kalktığını gösteriyor. Teknoloji transfer ofislerinde görev
alan akademik personel tamamen gönüllülük esasına göre
çalışmaktadır. Bu ofiste görev alanlar rektörlük inisiyatifiyle
görevlendirilmiş, hiçbir güvenceleri de yoktur. Rektör
değişimlerinde bu kadro tamamen değişebiliyor,
sürdürülebilirlikten de uzaktır. Eşitlikten, bilimsellikten, hukukun
üstünlüğünden ve demokrasiden uzak yönetimlerden teknolojik gelişme
beklenemez.
Gelin, bazı verilere birlikte bakalım.
Teknoloji bölgelerimiz yabancı yatırım çekemiyor. Teknoloji
bölgelerinde faaliyet gösteren 5.920 firmanın sadece 317si yabancı
ortak bulabilmiştir. Dünyanın teknoloji devleri neden Türkiye'yi
tercih etmiyor. Bari şu anda yatırım yapan
firmalarımızı dinleyip teknokentlerin kaynak kullanımı
ve görüşlerini dikkate alarak bina yapımı, yer tahsisi
noktasında firmalara fırsat verip önlerini açalım. Dünyada 185
ülke arasında enflasyonu en yüksek 15inci ülkeyiz. Türk
lirasının değer kaybı yüzde 30lara dayandı. 60 bin
öğretmen atama beklerken iş bulmaktan ümidini kesen gençliğin
sayısı 1,5 milyonu buldu. Esnafı, sanayicisi, çiftçisi, köylüsü
perişanken, üreticiye hiçbir destek verilmezken, yabancı
yatırımcılar ülkemizi tercih etmezken şimdi biz ülkenin bu
durumunda, bunca eşitsizlik, üretimsizlik ve hukuksuzluk ortamında teknoparklardan
konuşuyoruz, teknolojik gelişmeleri konuşuyoruz.
Teknoparkların sorunları böyle yasa çıkarmakla çözülemez.
Hukuka, demokrasiye, eşitliğe, akla ve bilime dayalı köklü bir
reform gerekir. Bir ülkede açlık, yoksulluk konuşulurken teknolojik
ilerleme sağlayabilme ne yazık ki o kervana binebilme
şansımız yok.
Değerli milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk
Partililer elbette kalkınmanın, bilimin ve bilime verilecek her türlü
desteğin sonuna kadar yanındayız ama bunu yaparken de demokrasi
ve yasamanın üstünlüğü ilkesine özen göstermeliyiz. 6ncı
maddede yapılacak teşvikleri olumlu bulduğumuzu komisyonda
belirttik, burada da yineliyorum ancak bu maddede tek başına
yetkilerin Cumhurbaşkanına devredilmesine de şiddetle
karşıyız. Cumhurbaşkanının oran ve tutarları
sıfıra indirmeye ya da 5 katına kadar çıkarmaya yetkili
kılınması ölçülülük, orantılılık, yasallık,
yasama yetkisinin devredilmezliği, hukuk devleti ilkeleri
bakımından mahzurludur diyoruz. Yani ülkeyi tam saray şirketi
konumuna getiriyorsunuz, dikkat edin, uyarıyoruz. Bu anlamıyla bilimsel
gelişme ve teknolojiye dayalı başarı asla elde edilemez.
Kararnamelerle devlet yönetiyorsunuz. Yetmiyor, bir de yasalarla
Cumhurbaşkanını sınırsız yetkilendiriyorsunuz.
Sabah bir uyanıyoruz, orman sınırlarını belirleme
yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiş. Meclisin Kanun Hükmündeki
Kararnameleri denetleme yetkisi bile yok. Bu durum demokratik denge ve
denetleme hukuk sistemine aykırıdır.
Cumhurbaşkanının yetkileri Meclisin yetkilerinin üzerinde
olamaz, olmamalıdır. Parlamentoyu işlevsizleştirmek için
her şeyi yapıyorsunuz. Kararnameleri düzeltmek için kararname
çıkarıyorsunuz. Bu yılın başında 24 asıl
kararnameyi düzeltmek için 31 farklı kararname çıktı,
farkında mısınız? Gazi Meclisi torba yasaları
onaylayan merci hâline getirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Devam edin.
KADİM DURMAZ (Devamla) Saray güç
zehirlenmesiyle halktan tamamen koptu. Sizler ise evine ekmek götüremeyen
insanların, esnafın, sanayicinin, çiftçinin, emeklinin, işçinin,
işsizin sorunlarını görmezden gelmeye devam ediyorsunuz. Millete
kuru ekmeği reva gördünüz. İktidarsınız diye her yetkiyi
denetimden, hukuktan uzak kullanamazsınız. Bu vatanın topraklarını,
doğasını, ovasını, yaylasını
sınırsız yetkilerle talan ettiremezsiniz. Artık güç
zehirlenmesini bırakın, vatandaşı görün. Vicdani
mesuliyetinizin olduğunu yüce Mecliste tekrar hatırlatıyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Oya
Ersoy
Gaziantep İstanbul İstanbul
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
Adana İstanbul Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin yokuş Abdul
Ahat Andican
İzmir Konya İstanbul
Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Aydın Adnan Sezgin
Adana
Aydın
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz
İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoya aittir.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi yine bu teklifte bol bol teşvikler
vesaire, 2028e kadar uzatmalar var. Bunlardan bahsetmeyeceğim ama
teklifin özünde olan o Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nda
bahsedilen teknokentler nedir? Bu teklifte de bahsediliyor, yine gerçek, ana
yasasında da bahsediliyor: Üniversite-sermaye iş birliği. Valla
bizim üniversite öğrenciliğimiz sırasında bunu kimse
söylemeye cesaret edemezdi. Daha çok kariyer günleri vesaire yaparak sermaye
sevimli yüzüyle sevdirilmeye çalışılırdı. Çünkü bir
kere üniversitenin karakteri bilimseldir, bilim üreten merkezlerdir. Şimdi
bakıyoruz, aslında yine teknokentlerle, teknoparklarla sermayeyi
üniversiteye sokacak bulunmaz fırsatlar yaratıldı. Ve akademinin
bilimsel ve kamusal bilgi üretme karakterinin bilginin sermayeye
satılması olarak değiştirilme sürecidir aslında bu
süreç. Sermaye girdiği her yerde olduğu gibi üniversitelerde de kendi
yapısını işletir ve kendi ihtiyaçlarını
dayatır. Ve açıldığından bu yana sadece AR-GE
faaliyetlerine bakın, onların çalışmalarına
bakın, toplum yararı için ne kadar çalışma
yapılmış, şirketlerin neye ihtiyacı varsa ne kadar
onlar için çalışma yapılmış bunu bir
karşılaştırın.
Buradan şunu da söylemek istiyorum: Bilginin
kendi çıkarına ve kendi kurallarına göre üretilmesini
sağlamak üzere sermayenin müdahalesi sağlanıyor bu projeyle.
Yine sermaye üniversiteden, neye ihtiyacı varsa üniversiteye giriyor,
alıyor ve çıkıyor. Ucuz iş gücü de çekiyor, aynı
şekilde bilim insanlarını kendi çıkarları
doğrultusunda çalıştırmanın
aracılığını da kılıyor.
Ama bakıyoruz, işin bir başka boyutu
daha var -tabii her projede olduğu gibi- teknokentler
yandaşların rant kapısına dönüşmüş durumda
iktidarınız döneminde. Öğrencisi olmayan üniversitelere atanan kadrolar,
teknokentlerde maaş alan rektörler say say bitmiyor.Ama bakın, bir
tane örnek vereyim: Pamukkale Üniversitesine TÜBİTAK tarafından
araştırma yapılsın diye aktarılan 247 bin lira
kayıp. Nerede bu para? Sayıştay da aramış ama
bulamamış bu parayı. Yine, aynı üniversitenin Rektörü
Hüseyin Bağ üniversitenin bedelini ödeyip -ben buna da
karşıyım tabii- yüzde 73lük hissesine ortak olduğu
şirkete kendisini genel müdür olarak atamış ve
aldığı tüm maaşların yanında -yine birçoğu
gibi- 11 bin lira maaş alıyormuş.
Evet, on sekiz yılda üniversiteleri
geçmişteki Başbakanınızın dediği gibi
-meşhur deyimiyle- dikensiz gül bahçesine çevirmek için elinizden geleni
yaptınız. Yılların birikimini, bu toprakların
birikimini, bu ülkenin yetiştirdiği akademisyenleri ihraç ettiniz.
İlahiyat profesörlerinden hukuk fakültesi dekanları
yaptınız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
adındaki bilimi çıkardınız.
TÜBİTAKın kabul etmediği ama NASA
tarafından kabul edilip Mars proje ekibine katılan
İlaydanın yani İlayda Şamilgilin sıvılarda
bulunan su oranını mıknatısla ölçebilen bir sistem
geliştiren projesi yerine kötü söz söyleten kavanoz, kansere
karşı dua, papaz eriğini imam eriğine çevirme projelerini
desteklediniz. On sekiz yılda kuramadığınız kültürel,
ideolojik iktidarınızı üniversiteleri ele geçirerek
kuramazsınız. Bilimsel araştırmaların, evrensel bilgi
üretmenin ve beşerî insan yetiştirmenin kurumlarıdır
üniversiteler ve tüm bu ideallerinden uzaklaştırılarak
şirketlerin AR-GE laboratuvarları hâline getirilemez.
Toplum için bilgi üretir diyorum. Toplum için bilgi
üretmek ne demek biliyor musunuz? Ondan 5, ondan 3 aşı dilenmek
yerine bu ülkede aşı üretmek demektir. Pandemide 6 milyon
öğrencinin eğitime katılamamasının nedeni olan EBA
sistemine mecbur olmak değil, 15 milyon öğrencisine yetecek on-line
eğitim sistemini kurmak demektir. Savunma sanayinin ihtiyaçları için
değil insanlığın ihtiyacı için
çalışmaktır. Doğanın talanını engelleyecek projeler
yapmak demektir. Kansere çare bulmak demektir. Üniversiteler halk için bilim
üreten yerlerdir, halkın mimarlarını, mühendislerini,
doktorlarını sosyal bilimcilerini yetiştiren yerlerdir.
Akademisyenleri de ihraç etseniz, üniversitelerin kapılarına kelepçe
de koysanız başaramadınız,
başaramayacaksınız, başaramazsınız çünkü. Yandaş
rektörlerle üniversitelerde hegemonya kuramazsınız. Üniversite sizi
kabul etmez, size üniversite biat etmez çünkü bilim biat etmez.
Değerli milletvekilleri, son olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Bakın, Boğaziçi size
bir kez daha ders veriyor. Üniversite öğrencilerinin haklı,
demokratik tepkisi karşısında iktidar ne yaptı?
Üniversitelerinde seçim isteyen öğrencilere yine aynı terane
marjinaller, teröristler dediniz. Sabaha karşı sadece
öğrencilerin evlerinin kapısını değil, İstanbul
Kadıköyde Yeldeğirmeni Mahallesi Muhtarının
kapısını kırarak eve girdiniz, çocuğunu, evde bulunan
kim varsa yere yatırıp, kafasına silah dayayıp arama
yaptınız. Öğrencileri gözaltına aldınız, emniyete
götürdünüz, çıplak arama dayatması yaptınız. Hiç demagoji
yapmayın, suç atmayın, çıkıp açık açık
konuşun, deyin ki: Biz seçim karşıtıyız, biz bilim
karşıtıyız, biz çıplak aramadan yanayız.
Son sözüm: Bilimle, akılla, etikle ele
geçiremediğiniz üniversiteleri maşayla, demagojiyle, korkuyla,
baskıyla zorla ele geçiremezsiniz, üniversite sizi kusar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Aydın Milletvekili Sayın Aydın Adnan
Sezgine ait.
Buyurun Sayın Sezgin (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
6ncı maddeyle girişimcilerin ve teknokentlerin desteklenmesine
yönelik bir fon oluşturulması amaçlanmaktadır. Girişimciler
elbette desteklenmelidir, ancak iktidarın fon yönetimi konusundaki karnesi
zayıf olduğu için düzenlemedeki muğlaklıklar şüphe
uyandırmaktadır. Cumhurbaşkanına bu rakamları tek
başına değiştirme yetkisi verilmesi de düzenlemenin
diğer bir yanlışıdır.
Sanayileşme politikalarının
teknokentlerle desteklenmesi doğrudur. Günümüzde küresel ekonominin güçlü
aktörleri, en önemli yatırım harcamalarını teknokent ve
AR-GE faaliyetlerine yönlendirmektedir. Ülkemizde 2001 yılından başlamak
üzere 84 teknokent kurulması planlanmıştır, şu ana
kadar sadece 72 tane teknokent kurulabilmiştir. Teknokentlerin
sayısında da niteliklerinde de istenen düzeye maalesef
ulaşılamamıştır. Bu teknokentlerde kaç marka
yaratılmış, kaç patent alınmıştır?
Sayıların yetersiz olduğu ortadadır. Hep söylüyoruz, Çin ve
İsrail gibi ülkelerin ihracatının üçte 1ini yüksek teknolojili
ürünler oluştururken bizim ihracatımızda bu oran, hem Dünya
Bankası hem TÜİK verilerine göre yüzde 5 bile değildir. Bu
oranın bir an önce yükseltilmesi için teknokentlerin etkili şekilde
işlemesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, teknokentler elbette
önemli. Ben bir de bölgem Aydının ve ülkemizin büyük bir sorununa
değinmek istiyorum. Turizm sektörü can çekişmektedir. Türkiyenin en
önemli dış gelir kaynaklarından biri olan, birçok sektörle
irtibatı sayesinde sürükleyici kapasitesi çok yüksek olan bu sektör
çökmektedir. Turizm sektörüne 1960lardan beri yapılan beşerî
yatırım da uçurumun kenarındadır. Sektörün en önemli
bileşenlerinden seyahat acenteleri çok önemli sıkıntılar
yaşamaktadır. Sayısı 12 binin üzerinde olan seyahat
acenteleri pandemi nedeniyle ağır yara almıştır.
Krizden çıkabilmek için TÜRSAB üyesi seyahat acentelerinin ciro
odaklı ve on sekiz ay ödemesiz düşük faizli kredi talepleri
bulunmaktadır. Acenteler, hava yolları ve otellerdeki alacakları
için muhatap bulamamaktadır. Ayrıca seyahat acenteleri 1972 tarihli
Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Yasasında
değişiklik öngören düzenlemelerin bir an önce Meclis gündemine
gelmesini haklı olarak istemektedir. Böyle dinamik bir sektörün elli
yıllık bir yasayla düzenlenmesi zaten mümkün değildir.
Aydındaki turizmcilerin önemli bir talebi de
ilimizin turizmini on iki aya taşıyacak olan Kuşadası
Kongre Merkezinin bir an önce aktif hâle getirilmesidir.
Sektörün diğer bir önemli bileşeni olan
turist rehberlerinin ekonomik sorunları da giderek derinleşmektedir.
Rehberler zaten sosyal güvenlik açısından sıkıntılar
yaşayan, yılın büyük bölümünde çalışamayan ve düzenli
devlet desteği alamayan bir meslek grubudur. Covid-19 nedeniyle rehberlere
verilen 10 bin lira destek kredisine başvuran rehberlerin sadece yüzde
60ı krediden faydalanabilmiştir. Krediden yararlanabilenlerin geri
ödemeleriyse kasım ayında başlamıştır. 2020
yılında neredeyse hiç çalışmamış olan rehberler
kredi geri ödemelerinde ciddi güçlükler yaşamaktadır. Acilen yeni ve
etkili destek paketlerinin devreye sokulması gerekmektedir. Ayrıca 10
binin üzerindeki mevcut rehber iş bulamayarak sektör değiştirmek
zorunda kalırken yabancı dil aranmaksızın rehberlik
yapılabilmesi tartışmaları gündeme gelmektedir. Turist
rehberliğinin mesleki kalitesinde mutlak bir gerileme yaratacak olan böyle
bir uygulamadan uzak durulmalıdır. Yetişmiş turizm
profesyonellerinin kendi alanlarını bırakıp başka
sektörlere gitmeleri pandemi sonrası temenni edilen canlanmaya ciddi engel
teşkil edecektir. Karar verici makamların bu gerçeği mutlaka
doğru değerlendirilmeleri icap ediyor.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde
3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4691 sayılı
Kanunun geçici 2nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci
cümlesinde geçen suretiyle ibaresinin yoluyla biçiminde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim Durmaz İsmail Atakan Ünver Çetin Osman Budak
Tokat Karaman Antalya
Tacettin Bayır
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz isteyen Karaman Milletvekili Sayın İsmail Atakan
Ünver.(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Ünver.
İSMAİL
ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yıllık
cirosu 260 milyar dolar olan bir otomotiv devi Türkiyede yatırım
yapma kararından vazgeçince Biz değil, onlar kaybeder. diyen bir
Sanayi Bakanının olduğu yerde teknopark, AR-GE, yüksek katma
değerli teknolojik üretimden bahsederek ancak kendinizi avutursunuz. Milletin
gündemi; iş, aş, ekmek. Milleti kuru ekmeğe muhtaç ettikten
sonra şimdi yüksek katma değerli teknolojik üretimden
bahsediyorsunuz. Günaydın! Kaynak bolken parayı taşa
toprağa, betona gömmeyecektiniz, üç beş müteahhidi zengin
etmeyecektiniz. Bunu 2000li yıllarda ülkeye dışarıdan
kaynak akarken yapacaktınız.
Geçtiğimiz
günlerde Cumhurbaşkanlığınca açıklanan 2021
Yılı Yatırım Programında başlarken ya da
programlanırken koca koca lafların edildiği çoğu projeye
hazine boşaltıldığı için kaynak ayrılamadığını
gördük. Ben
seçim çevrem Karamanla ilgili olarak projelerin sahipsiz
kaldığını ifade ettiğimde bazıları
alınganlık göstermişlerdi. 2021 Yılı Yatırım
Programından hareketle projelere bir kere daha bakalım.
Konya-Karaman Hızlı Tren Hattı
Projesi bitirilemediği için bu yıl da programdaki yerini koruyor.
Programa 2012de girip defalarca Önümüzdeki yıl bitirilecek. vaadinde
bulunulan projeye 2021 yılı için 50 milyon lira ödenek
ayrılmış. Böylelikle, proje tutarının bin lira
eksiğiyle 2021de tamamlanacağı öngörülüyor. Ödeneği
tüketilecek proje, inşallah, bu sefer, söz verildiği gibi,
yılın ilk çeyreğinde hizmete alınabilir. Daha birkaç ay
önce projenin 2020 sonunda bitirileceğini söyleyerek havanda su dövenler
de havanda su dövmeye devam etsinler, biz işimize bakalım.
Yıllarca Karamanlıya hızlı tren hattının
açılamama sebebi olarak sinyalizasyon işinin Konya-Karaman hat
yapımı ihalesine dâhil edilmediği, Karaman-Ulukışla
hat yapım işiyle birlikte ihale edildiği anlatıldı.
2023te bitirilmesi öngörülen bu projeye 2021 yılı için tahsis edilen
ödenek nazara alındığında projede hâlen harcanamayan ve
tahsis edilmeyen 1 milyar 511 milyon 575 bin lira yani bugüne kadar harcanan
ödenekten daha fazla bir ödenek kaldığı görülüyor. Projenin bu
ayağı ne zaman biter bilmiyorum ama 2021 yılında
bitmeyeceği kesin. Verilen sözlerin tutulup tutulmamasıyla ilgili
takdiri de zamanı geldiğinde hemşehrilerim yapacaktır.
Programa göre, 2023te bitirileceği öngörülen
190 milyon 97 bin lira tutarlı Karaman Lojistik Merkezi Projesi de
programda yerini koruyor. Projeye henüz başlanmadı, 2021
yılı için ayrılan ödenekse bin lira iz ödenek.
Yatırım programına göre 2023te
tamamlanacağı öngörülen 239 milyon 454 bin lira tutarlı Karaman
Havalimanı Projesi de henüz başlamadı, 2021 için tahsis edilen
ödenekse 2 bin lira. Anlaşılan, Karaman ve Karamanlı, AK
PARTİnin seçim afişlerinde sıklıkla
kullandığı havaalanı için daha çok bekleyecek.
2003 yılında programa giren Sertavul
Tüneli Projesine bugüne kadar 450 milyon 969 bin 200 lira harcanmış
ve 2021 yılı için de bin lira iz ödenek tahsis edilmiş. Bu
hâliyle projenin programda öngörüldüğü gibi 2024te bitmesi mümkün
gözükmüyor. Dolayısıyla, Karamandan kırk beş dakikada
Akdenize ulaşma ihtimali de ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen
bir geleceğe terkedilmiş.
Karaman Kalesi restorasyon projesinde ise 10 milyon
lira olan proje tutarının bugüne kadar 6 milyonu harcanmış.
Projenin bitirilebilmesi için 4 milyon lira daha ödeneğe ihtiyaç varken
2021 yılı için tahsis edilen ödenek, bin lira iz ödenek.
146 milyon lira tutarlı Karaman Stadyumu
projesi için bugüne kadar 65 milyon lira harcanmış, 2021 için ise 30
milyon lira ödenek tahsis edilmiş. Projenin bitirilebilmesi için daha 51
milyon lira ödenek gerekmekte. Zaten yapımı geciken stadyum projesinin
bitirilmesi için gerekli olan ödenek de tahsis edilerek proje bir an evvel
bitirilmelidir.
Programda Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin
bazı projeleri için de ödenek tahsisi yapılmış. Bazı
bakanlıkların ve kamu kurumlarının rutin faaliyetleri ya da
yıllardır sürüncemede kalmış ve iz ödenek
ayrılmış birkaç projesi dışında, programda
Karamana özgü başka bir proje yok. Mesela, Tarım ve Orman
Bakanlığının 2021 yılında Karamanda
uygulayacağı hiçbir sulama projesi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla)
Karaman-Bucakkışla-Ermenek yolunun programda esamesi yok. Karaman
Belediyesi MHPye geçmeden önce AK PARTİdeyken başlanan ve
bitirilemeyen Karaman Çevre Yolu projesinin de programda esamesi yok.
Karamanlı hemşehrilerim bilsin ki biz bu
projelerin hepsinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Hizmetin partisi
olmaz, devletimiz büyüktür, ülkemiz zengindir. Tüm bu projeleri tamamlamaya ve
daha nicelerini ve daha fazlasını yapmaya muktedirdir. Önemli olan
iktidarın ülkenin kaynaklarını nasıl
kullandığı ve nasıl kullanılacağı yönündeki
tercihidir. Maalesef, AK PARTİ iktidarı 2021 yılı için
tercihini, yapılan tüm seçimlerde yüzde 55-60 oy aldığı
Karamandan yana, Karamanlıdan yana kullanmamıştır. Karaman
sahipsiz bırakılmıştır ve bu sahipsizliği asla
haketmemektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Semra
Güzel
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Adana Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sayın Semra Güzel.
Buyurun Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 7nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Kanun teklifiyle teknoparkların doluluğuna çözüm üretmek için
teknopark sınırları dışında kurulan kuluçka
merkezleri de girişimcilere tahsis ediliyor ve orada yapılan
çalışmalara da aynı vergi avantajları sağlanıyor.
Bu büyük teknoloji devlerine böylesi avantajlar sağlanıyorken
maalesef milyonlarca öğrenci pandemi sürecinde eşitsizlik üzerine
eşitsizlik yaşadı.
Evet, eğitim alanı da iktidarın
yanlış eğitim politikalarından dolayı pandemiden en
çok etkilenen alanlardan biri oldu. Pandemiyle beraber uygulamaya konulan
uzaktan eğitim sistemi sadece teknolojik imkânlara ulaşabilenler için
bir sistem oldu. Kırsal alanlar başta olmak üzere birçok bölgede
yoksullukla beraber yaşanan elektrik kesintileri, internet
altyapısının olmaması da eğitime erişimi
imkânsız hâle getirdi. Millî Eğitim Bakanlığı zaman
zaman dağıttığı tabletlerin reklamlarıyla gündeme
gelse de 21 Aralık tarihine kadar toplamda 200 bin tablet
dağıttığını bildirdi. Ancak bunun da
ihtiyacı karşılamadığı ortada, hâlâ yüz binlerce
öğrenci tablete ve bilgisayara erişemiyor. Örneğin, çok nüfuslu
olan yoksul ailelerde okul çağındaki çocuklar, evde yeterli
sayıda tablet ve bilgisayar olmadığı için maalesef
sırayla derse girmek zorunda kalıyorlar.
Yine, ebeveynlerinin cep telefonundan internete
girmek zorunda kalan çocuklar ebeveynleri işe gittikleri zaman derse
giremiyorlar. Bir telefon dahi bulup derse giremeyen öğrenciler var.
Bakın, EBAya erişim için çocuklar tepe tepe geziyor; burası
Hakkâri Yüksekova, burası Konya Ereğli. Bu çocukların talebi ne
biliyor musunuz? İnternete erişebilmek, internet
sorunlarının çözülebilmesi; tablet ve bilgisayar
sorunlarının çözülebilmesi.
Değerli arkadaşlar, internet
şebekesini bulamayan bu öğrenciler EBAyı nasıl bulacak?
Tabii ki bulamayacak. Cezaevlerinde de bu fırsat eşitsizliği had
safhada. Binlerce çocuk şu an cezaevinde. Bunun gibi daha yüzlerce örnek
verebiliriz. Yani pandemi bir kez daha bize şunu gösterdi ki eğitim
eşit ve parasız değil.
Değerli milletvekilleri, OECD raporuna göre, 77
ülke arasında internet bağlantısına erişimi olan
öğrenciler listesinde Türkiye 70inci sırada. EĞİTİM
SENin raporuna göre de okullarda EBAya ortalama katılım yüzde 15-20
civarında. Türkiye Eğitim Derneğinin
açıkladığı rapora göre de öğrencilerin yüzde 60ı
EBAya giriş bile yapmamış. Bakanlık ise buna dair hiçbir
veri açıkladı. Örneğin, Mardin ilimizde EBAyı aktif
kullanan öğretmenlerin oranı yüzde 80 iken öğrencilerin
oranı yüzde 22de sınırlı kaldı. Seçim bölgem olan
Diyarbakırda, Bismil ilçesinde 6 mahallede internet altyapısı
yok, Kulpun birçok köyünde telefon dahi çekmiyor. Mart-Haziran 2020 tarihleri
arasında Bağlarda 24 bin, Surda 20 bin, Silvanda 15 bin
öğrenci EBAya bir saniye dahi giriş yapamamış. Fakat
Diyarbakırda 2021 Ocak ayı itibarıyla sadece toplamda 4.500
tablet dağıtılmış.
Değerli milletvekilleri, 15 Şubatta yüz
yüze eğitime yeniden başlanacağını Bakanlık
açıkladı. Fakat son bir yıldır yaşanan sorunlara dair
ne gibi çözümler üretilecek, bu konuda Bakanlığın çizelgesi ne
olacak bilmiyoruz. Bu son bir yılda derinleşerek ortaya çıkan
eğitimdeki eşitsizlik nasıl giderilecek? EBAya erişebilen
ve erişemeyen öğrenciler aynı sınıflarda, aynı
müfredata mı maruz kalacaklar? İnterneti olmayan köylerdeki çocuklar
ile internet sıkıntısı yaşamayan öğrencilerin
aynı sınava dâhil olması adil midir? Bu yüzden, uzaktan
eğitim süresi boyunca yapılan sınavların iptal edilmesi tüm
toplumun talebidir. Ayrıca, her ne kadar vaka sayılarında
kısmi düşüş yaşanmış olsa bile, 15 Şubatta
başlatılacak olan yüz yüze eğitime okullar, öğrenciler,
eğitim emekçileri hazır mı? Yüz yüze eğitim verildiği
dönemde birçok emekçi arkadaşımız virüse yakalandı ve
hayatını kaybedenler oldu. Eğer okullar açılana kadar
aşılama olmayacaksa eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin
can sağlığı nasıl sağlanacak? Bütün bu risklerin
yeniden düşünülerek eğitim emekçilerinin derhâl
aşılanması gerekmekte.
Yine, uzaktan eğitimle birlikte akşam geç
saatlere kadar -hafta sonları da dâhil- derse giren eğitim emekçileri
maalesef yakınlarına zaman ayıramıyor ve emek sömürüsüne
maruz kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Değerli
milletvekilleri, pandemi sürecinin yanlış politikalarla yönetilmesi
birçok toplumsal, sosyal, ekonomik problemi de beraberinde getirdi. Bunlara
dair bütüncül, kapsamlı planlamalar, çözümler üretmek hepimizin
sorumluluğunda. Geleceğimiz olan çocukların, gençlerin
kaygılı bir şekilde geleceğe bakmamaları, eğitim
eşitsizliği içerisinde sınavlara, derslere girmemeleri için
gerekli politikalar üretilmeli. Bakanlığın bu eşitsiz
durumu göz önüne alarak yeni müfredatlar ve ders programları
çıkarması gerekmekte. Ancak kapsamlı ve bütünlüklü bir
eğitim ve sağlık politikası bizleri başarıya
ulaştırabilir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin Yokuş Yasin
Öztürk
İzmir
Konya Denizli
Orhan
Çakırlar Abdul
Ahat Andican
Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerindeki konuşmacı
Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Kanun teklifinin 7nci maddesinin birinci
fıkrasıyla Meclis yine bir onay müessesesi görevini yerine
getirmektedir. 9 Temmuz 2018 tarihli 703 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
ismi değiştirilmiş, Bakanlığın adı Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı olmuştur. An itibarıyla da bir
buçuk yıl önce adı değiştirilmiş bir
Bakanlığın isim değişikliği kanunla
onaylanıyor. Bu tür düzenlemeler AK PARTİsi iktidarında
alışkanlık hâlini aldı hatta bazen önce yönetmelik
çıkarılıyor sonra kanun. Bakanlık isminden bilim
kısmı çıkarılıyor ama ilginç olan Türkiye Uzay
Ajansı, Türkiye Bilimler Akademisi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu gibi adında bilim barındıran kurumlar
ilgili ve bağlı kuruluşlar olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
bünyesinde yer alıyor.
Yine, aynı şekilde görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi de bilim, sanayi iş birliği üzerine
kurulu bir yapıyı, teknoloji geliştirme bölgeleri diğer
adlarıyla teknopark, teknokent gibi araştırma geliştirme
faaliyetlerinin baş aktörlerine yönelik düzenlemeleri içeriyor. Bu açıdan
bakıldığında Bakanlık adında yapılan
değişim mevzuata uygun hâle geliyor ama bağlı
kuruluşlar açısından bir çelişki ortaya çıkıyor.
Günümüz dünyasında teknoloji ve AR-GE
faaliyetleri devletler için artık vazgeçilmez hâle gelmiştir. Enerji,
gıda, tarım ve su kaynaklarının azaldığı
dünyada öncelikli hedef kıt kaynakları bilim ve teknolojiyle verimli
hâle getirmek kadar bunu kalkınma, baskı ve güç unsuru olarak
kullanmak. Araştır, geliştir, üret, sat denklemi
gelişmişlik formülünün anahtarıdır. Denklem eksiksiz
uygulandığında gelişmiş, denklemin ayakları eksik
kalınca gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülke statüsü
doğrudan kazanılmaktadır.
Görüşülmekte olan kanunla AR-GE faaliyetlerinin
desteklenmesi, nitelikli çalışanların yetiştirilmesi
amacıyla firmaların istihdam sağlamasının teşvik
edilmesi amaçlanmaktadır. Araştır, geliştir, üret, sat
formülünün ilk etabında yüksek lisans, doktora öğrencileri ile
akademisyenlerin AR-GE çalışmalarının ve ülkemizin
teknolojik gelişiminin altyapısının oluşturulmasının
teşvik, vergi ve muafiyetlerle desteklenmesi gerekli ve doğru bir
adımdır ancak AK PARTİsi iktidarının
kronikleşmiş sıkıntıları var.
Öncelikle, kamudaki liyakatsiz atamalar özerk
olması gereken üniversitelerde de alışkanlık hâlini
almış, hatta bazı üniversiteler aile şirketi hâline
dönüştürülmüştür. Ne yazık ki bu konuda da çok fazla örnek var.
Pamukkale Üniversitesindeki eski rektör, kendisini 22 fakülteye dekan vekili
atamış, eşi için adrese teslim kadro açmıştır.
Karadeniz Üniversitesinde 3 kız, 1 damat ve 1 yeğen işe
alınmış, Gaziantep Üniversitesinde yönetici konumunda olan
personelin eşleri öğretim görevlisi olarak istihdam edilmiş,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Dumlupınar Üniversitesi rektörlerinin
eşleri işe başlatılmıştır. Mersin Üniversitesi,
Cumhuriyet Üniversitesi, Batman Üniversitesindeki akraba atamaları, Çorum
Hitit Üniversitesindeki 30 personelin birbiriyle evli olması
üniversitelerdeki -tırnak içinde- liyakat sisteminin nasıl
işlediğini ortaya koymaktadır. Hâl böyle olunca da bilim ve
teknoloji iş birliği ilk ayakta yatmaktadır. Bizlerin bilim
teknoloji iş birliği üzerinde kalkınma planları
yapılırken bu tabloyu kabul edebilmesi mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, yine, iktidarın
kronik sıkıntılarından biri de teşvik sisteminin
adaletli işleyememesidir. Devletin sınırsız ekonomik
imkânları yok, doğal olarak teşvik sisteminden yararlanmak için
de iş yapabilirliğinizi bir şekilde kanıtlamak
zorundasınız, bu kabul edilebilir bir durum. Öncelikle, AR-GE
faaliyetleri maliyeti yüksek yatırımlar, bu nedenle uzun ömürlü bir
yatırım maliyet zincirini gerektiriyor. Birçok başvuru, birçok
nedenlerden dolayı teşviklerden yararlanamazken bazı meşhur
yatırımcılar ise teşvike boğuluyor.
Bu kanun değişikliğinde olduğu
üzere Cumhurbaşkanına, firmalara yapılacak desteklerdeki tutar
ve oranları sıfıra kadar indirmeye, 5 katına çıkarmaya
yetki verildiğinde de ödül ve cezalandırma mekanizmaları da
kanuni bir hâle dönüştürülüyor. AK PARTİsi 2023te rekor ihracat
rakamları hayalleri kuruyor; kursunlar, hayal kurmak serbest ama
ayaklarını yere basmaları için bir tavsiyem var: AR-GE
faaliyetlerine öncelikle kendi yönetim sisteminizdeki kronik
sıkıntıları araştırarak başlayın.
Adalet lafta, liyakat rafta bir sistemde bilim filim, kalkınma hayal hâlini
alır. Bu hastalıklı hâli ne tahsilinden vazgeçebildiğiniz
vergi ne de verdiğiniz destek kurtarır.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
maddede teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alan girişimcilerin
üzerindeki istihdam yükünün azaltılabilmesi için vergi istisnaları
getiriliyor. Damga vergisi de istisnalara dâhil ediliyor. Bu kadar vergi yükü
altında elini taşın altına koymuş her işverene
verilen desteğin arkasındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkanım,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bununla birlikte bir
talebim daha var, çalışanın üzerindeki vergi yükünü de hep
birlikte kaldıralım. Asgari ücret brüt üzerinden SGK pirimi, gelir
vergisi, damga vergisi, işsizlik sigortası, işçi payı
kesintisi geçen yıl 619 lira iken bu yıl 133 lira artarak 752 lira
oldu. Asgari ücretle çalışan bir işçi için 752 lira önemli bir
tutar. Gelin, haydi, bir destek de asgari ücretliye verelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 8inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 4691
sayılı Kanunun geçici 4üncü maddesinin birinci
fıkrasının 4üncü cümlesindeki ya da ibarelerinin veya
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Tokat Antalya İzmir
Cengiz
Gökçel
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerindeki konuşmacı
Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teknokentler sanayimiz için AR-GE
çalışmaları anlamında önemli merkezlerdir. Elbette
teknokentlerin sorunları var ancak teknokentlerin sorunu sadece bu kanun
teklifiyle düzelecek bir şey değil.
Değerli arkadaşlar, bana göre şu an
konuştuğumuz teklif, teknokentlerin sorununu tek başına
çözmeye yetmez çünkü ülkede hukuk ve güven sorunu var. Yatırımcı
gelmiyor, gelmediği gibi mevcut yatırımcılar da
kaçıyor. Yatırım olmazsa AR-GE ne işe yarar? Ancak bunun sorumlusu
ne bu teknokentler ne de çalışan mühendisler. Bunun tek sorumlusu AKP
iktidarı ve onun getirdiği başkanlık sistemidir.
Değerli arkadaşlar,
yatırımcı bir yere yatırım yapmadan önce oradaki
altyapıya, ekonomik koşullara ve güven ortamına bakar.
Başkanlık sistemiyle, maalesef, ülkemizde güven yerle yeksan oldu.
Kimse bu süreçte başkasına suç bulmasın. Güven öyle zedelendi ki
Avrupanın en düşük asgari ücretlisi ülkemizde olmasına
rağmen, emekçilerimiz emeğinin
karşılığını alamazken yatırımcı
yatırımdan çekiniyor.
Bakın, daha trajik olanını
söyleyeyim: Daha önce yatırım yapmış olan şirketler de
artık kaçmaya çalışıyor. Yirmi dört yıldır
Türkiyede üretim yapan Honda gelecek yıl fabrikasını kapatacak.
Zaten kamunun elinde fabrika kalmadı, hepsini sattınız.
Kanunlarda değişikliği yapacağız, sizler ellerinizi
kaldırıp evet diyeceksiniz. Ülkedeki AR-GE sorunu bu şekilde
çözülecek mi? Sanayileşme sorunu çözülecek mi? Bu kanun geçerse
yatırımcı gelecek mi? Elbette gelmeyecek.
Bakın, bir başka örnek daha
vereceğim: Alman Volkswagen ülkemize yatırım yapmayı
düşündüğünde davul zurna çaldınız. Ne oldu? Volkswagen
yatırım yaptı mı? Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bir
hatanız, kusurunuz yok mu? Elbette ki var. Neden bu
yatırımcı yatırımdan vazgeçiyor, dönün bir bakın,
bir kez de kusuru kendinizde arayın. Başkanlık sistemi yüzünden
ülkeye yatırımcı gelmiyor yahu! deyin, işin içinden
çıkın. Kendinizi sorgulamak bu kadar zor olmasa gerek.
Arkadaşlar, yirmi dört sene çalışan
fabrika üretimini durduruyor, binlerce çalışanımız
işinden olacak, ülkemiz ekonomik kayba uğrayacak, itibar kaybedecek.
Gerçi siz itibar deyince uçan sarayları, yüzen sarayları,
Beştepedeki sarayı anlıyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar) Çıkıp da Başkanlık sistemini
getirmekle hata yaptık. demiyorsunuz. Biz hukuku katlettik, liyakati
ortadan kaldırdık, bunun için ülke yatırımcı
kaybediyor. demiyorsunuz, kendinizi sorgulamıyorsunuz.
Arkadaşlar, bu sistemle devam edildiği
sürece ülkemize yatırımcı gelmesi zor çünkü
yatırımcı bir kanun hükmünde kararnameyle iş yerinin
kapatılıp iş yerine el konulup konulmayacağını
bilmiyor. Bir kişinin sözüyle Anayasa Mahkemesi üyeliğine
Yargıtayda yirmi gün mesaisi olmayan biri getirilirse, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararları yok sayılırsa, hukuk
devletinden uzaklaşırsanız yatırımcı gelmez,
böyle devam ederseniz de gelmeyecek. Ve siz, hukuk devletinden
uzaklaşırsanız, bu ülkeye gelen ancak bankalardan faiz, borsadan
da ülkenin kaymağını yemek için gelir, bir gün de çekip gider.
Buradan AKPli arkadaşlara çağrı
yapıyorum. Gerçekten bir hukuk reformu yapılacaksa -ki bu gerekli,
siyaset bir uzlaşı sanatıdır- buradan açık
çağrı yapıyoruz: Hukuk reformu diye sarayda
hazırlanmış kanun taslaklarını Meclise dayatan
değil, Parlamentoda grubu bulunan partiler başta olmak üzere
üniversiteden hukukçu profesörleri, sivil toplum kuruluşlarının
temsilcilerini, baroları davet edelim, ne bekliyorlar konuşalım.
Demokrasiyi güçlendirecek, her kesimi kucaklayacak ve güven ortamı
yaratacak bir hukuk reformu yapalım. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, biz buna açığız ama siz her reform
dediğinizde etik olmayan, evrensel hukuka uymayan bir düzenlemeyle
çıkıyorsunuz karşımıza. Ülkenin hizmetkârı
olduğunu söyleyip bu ülkenin sahibi olduğunu sanan arkadaşlara
sesleniyorum: Önce bir düşünün, neden bu ülkeye yatırımcı
gelmiyor, neden bu ülkede huzur yok? Hukuku nasıl ayaklar altına
aldığınıza bir bakın, düşünün. Eminim
arasında bir bağ kuracak kadar kabiliyetli olan
arkadaşlarınız vardır; bilenler bilmeyenlere
öğretsinler, ben bunu hepinize tavsiye ediyorum. Ülkenin ekonomik ve
sosyal yönden kalkınmasını istiyorsak, demokrasinin güçlenmesini
istiyorsak mutlaka demokratik hukuk reformunu hep birlikte, Parlamento çatısı
altında gerçekleştirmeliyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Zeynel
Özen Mahmut
Toğrul
İzmir İstanbul
Gaziantep
Kemal Peköz Mahmut
Celadet Gaydalı
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerindeki konuşmacı
İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller, değerli halkımız;
bugün burada teknopark ve teknokentlerle ilgili konuşacağız
fakat ondan önce şunu hatırlatmak istiyorum: Bilmiyorum herkes
farkında mı, Türkiyede, şu anda dönüşümlü, süresiz
açlık grevleri var altmış iki gündür. Açlık grevleri,
tecride karşı Türkiyede barışın, demokrasinin, adaletin,
refahın sağlanması için zindanlarda bir direniş olarak sürüyor.
Herkesi, tüm kamuoyunu zindanlardaki bu açlık grevine duyarlı olmaya
davet ediyorum.
Türkiyede uzun bir süredir hukukun tamamen ortadan
kalktığını hepimiz yaşıyoruz. Hukukun
olmadığı bir devlet yönetimiyle karşı
karşıyayız. İşte, Gökhan Güneşten Ömer Faruk
Gergerlioğlu bahsetti. Güpegündüz kaçırılan, işkence edilen
ve daha sonra gözleri bağlı bir şekilde sokağa atılan
bir insan ve bugün burada, bunun cevabını alamadık. Yani AKP
Grup Başkan Vekili bize bir açıklama yapmadı. Ne oldu? Gökhan
Güneş neden, kim tarafından kaçırıldı, işkence
yapıldı ve bırakıldı?
MİT mahkemelerinden bahsetti yine Ömer Faruk
Gergerlioğlu. Burada gürültü patırtı içerisinde
cevaplanmadı. Bir zamanlar devlet güvenlik mahkemeleri vardı,
Türkiyede askerî vesayet vardı. E, şimdi saray vesayeti var ve demek
ki bir de MİT mahkemeleri kurulmuş. Bunu da bilmiyorum farkında
mıyız?
Korkunç bir ülke, korkunç bir tablo. Geleceksizlik
her tarafı sarmış, karanlık her tarafı
sarmış. Böyle bir ülkede bir kadın hakları aktivisti
Ayşe Gökkan defalarca gözaltına alındığı ve
defalarca tutuklanamadığı hâlde bir kez daha gözaltına
alınıyor, bir kez daha partimize operasyonlar yapılıyor. Ne
olacak böyle? Yani Türkiye bu siyasi kavganın içerisindeyken biz hangi
teknoparktan, hangi teknokentten bahsedebiliriz? Gerçekten Türkiyede
nasıl bir umut yaratabiliriz, nasıl bir gelecek vaat edebiliriz?
Bakın, bu tablo size daha önce gösterildi. Bu,
Türkiyeden Avrupaya giden insanların sayısı. 2017den beri
böyle grafik yükseliyor. İnsanlar bu ülkeden kaçıp gidiyor, beyinler
göçüp gidiyor. Yine bu ülkede hapishaneler en büyük üniversite, gençler dört
duvar arasına zincirlenmiş durumda ve bu ülkenin en çok üreten
akademisyenleri, 6 binin üzerinde akademisyen de, barış için
akademisyenler de akademiden uzaklaştırıldılar.
Onların biriktirdiği devasa bilgi şu anda yok, Türkiye bundan
yararlanmıyor; çöpe atıldı, savruldu, atıldı. Elbette
çöp değil, elbette onlar bu bilgiyi bir şekilde halka ulaştırmaya
çalışıyorlar ama bu kurumların içinde, Türkiyedeki
akademinin içerisinde bu bilgiler yok edildiler. Peki, böyle bir üniversiteyle,
böyle bir akademiyle, böyle bir gençlikle, böyle bir anlayışla
Türkiyede hangi inovasyondan bahsedebiliriz? Türkiyede nasıl bir
yenilikçilik, nasıl bir ileri teknoloji, AR-GE olabilir? Ve bu AR-GE,
ileri teknoloji halka ne verebilir, halkın ekonomisini nasıl
geliştirebilir? Elbette ki siz bunu, bu yasaları, halkın
ekonomisini geliştirmesi için getirmiyorsunuz; bu yasaları her zaman
olduğu gibi Sermayeyi daha çok nasıl büyütebiliriz? diye
getiriyorsunuz, bunun farkındayız.
Üniversiteleri, yıllar içerisinde tamamen
sermayenin hizmetine soktunuz. Üniversitede bağımsız demokratik
bir bilim yapılamıyor, maalesef. Üniversitelerin başına da
kayyum atamanızın sebebi bu. Yani bu zihniyetle ne yazık ki biz,
Türkiyede gelişimden, bilimin gelişmesinden, teknolojinin
gelişmesinden; ekolojiye, doğaya, kadınlara, halka hizmet edecek
bir inovasyondan bahsedemeyiz. Olsa olsa burada 5li çeteye bir kapı daha
açalım, onlara bir ihale daha verelim, bir davetli ihale daha açalım
diye çabalıyorsunuz. E, bizi yormayın, biz gelip burada boşu
boşuna bunlar için konuşmayalım, tartışmayalım.
Çünkü siz bunu zaten yapıyorsunuz, yapacaksınız. İşin
içinde bir bilim yok, teknoloji yok, sanayi yok ve bunun halk için kullanılması
yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Bakın, biz bu meseleleri şöyle bir ülkede konuşuyoruz: Diyanet
İşleri bence bu fotoğrafı en iyi anlatan resmi verdi. Diyanet
İşleri Başkanının yurttaşlara akşam
saatlerinde pazara çıkma öğüdü verdiği bir ülkede
konuşuyoruz teknoparkı ve bu inovasyon meselesini. Diyor ki Diyanet
İşleri Başkanı: Gerçek mümin yoklukta sabredendir.
Halkımıza yokluk öğütleyen bir iktidarın böyle bir
gelişme ufku, teknopark, teknokent ufku olamaz diye düşünüyorum;
boşuna bir çabadır. Burada sermayeye yeni bir kapı
aralıyorsunuz, biz bunu asla kabul etmiyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin Yokuş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Konya Adana
Orhan
Çakırlar Abdul
Ahat Andican
Edirne İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmacı
Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 229 sıra sayılı
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun görüşlerini ifade
etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddeyle, 2023
yılı sonuna kadar uygulanacak olan hüküm 2028 yılı sonuna
kadar uzatılmakta yani daha önce yaptığınız
düzenlemede yeterli görmediğiniz kısmı 2028 yılına
kadar uzatıyorsunuz. Yine, indirim yapılacak tutar
sınırını da 500 bin liradan 1 milyon liraya
çıkarıyorsunuz ve Cumhurbaşkanına da bunu 4 katına
kadar artırma yetkisi veriyorsunuz.
Evet, değerli arkadaşlar, sizlerden
istirhamım, şimdi çıkıp da burada her zaman
yaptığınız gibi Bu ülkede her şeyi biz yaptık,
AK PARTİden önce bu ülkede teknolojinin adı bile
anılmıyordu, teknokentler akıllarda bile yoktu, hepsini biz
düşündük, biz hayata geçirdik. falan demeyin. AK PARTİ iktidara
gelmeden önce ülkemizin bilim, teknoloji ve yenilik ekosisteminin önemli
kurumları devreye girmiş, teknolojik gelişmelerin
altyapıları hazırlanmıştır. Ülkemizde teknoloji
bölgelerine yönelik ilk kanuni düzenleme de 4691 sayılı Kanunla 2001
yılında yapılmıştır. O günden bugüne AK
PARTİ iktidarının yaptığı sadece, bu düzenlemede
yapıldığı gibi, kanunlar içinde geçici olarak işe
yarayan yani geçiştirici düzenlemeler yapmak olmuştur. Gerçekte, bu
teknoloji bölgeleri için geniş ölçekte onarım ve iyileştirmeler
yapılması gerekmektedir. O günden bugüne neden buna ihtiyaç duyularak
gerekli seviyede reformlar yapılmamıştır? Çünkü AK
PARTİ iktidarının önceliği beton ekonomisine
yatırım yapmak oldu. Üniversite-sanayi iş birliğini bir
türlü aklınıza getirip gerekli yatırımları
yapmıyor, bunlara yeterli kaynağı aktarmıyorsunuz. Sadece 5
müteahhidin önünü açmakla, yandaşları abat etmekle kul hak
yediğinizin de farkına varmıyorsunuz.
Biz İYİ PARTİ olarak şuna
inanmaktayız: Yeterli destek ve kaynak verilmediğinden ülke olarak
AR-GEnin ötesine geçilememekte ve ürün odaklı çalışma henüz tam
olarak bilinmemektedir. Esas sorun da buradadır. Bir AR-GE
çalışmasını ürün hâline getirip pazarlamak farklı bir
konudur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, artık, teknoloji tüketen değil, teknoloji
üreten bir ülke olmalıdır; teknolojiyi satın alan değil,
üreterek satan, ihraç eden bir duruma gelmeliyiz. Bunun için de teknoloji
geliştirme bölgeleriyle ilgili teknoparklara yapılacak AR-GE ve ileri
teknoloji yatırımlarına yapılacak desteklemeleri İYİ
PARTİ Grubu olarak olumlu buluyoruz. Hiç kuşkusuz teknolojideki
gelişmeler ekonomik gelişmeye daha geniş ve yeni ufuklar
açmaktadır. Teknolojideki gelişmeyle elde edilen üretim
metotlarının sanayiye uygulanmasıyla elde edilen yeni ürün ya da
geliştirilen mevcut ürünün sağladığı fayda,
üretimde yeni metotlar için AR-GE faaliyetlerine yapılan harcamalardan
daha büyük olabilecektir.
Uluslararası
alanda rekabet edebilmemizin ve varlığımızı devam
ettirebilmemizin temel koşulu ucuz ve kaliteli ürün üretebilmektir. Bu da
üretim teknolojilerimizin yenilenmesi ve geliştirilmesine
bağlıdır. Bunun için bizim de ülke olarak uluslararası
konumda teknolojik düzeyde sürekli kendimizi yenilememiz ve geliştirmemiz
elzemdir.
AK PARTİye
tavsiyemiz, mevcut teknoparkların iyi çalışıp
çalışmadığına, altyapılarının yeterli
seviyede olup olmadığına bir an önce bakmasıdır.
Pratikte bu teknoparkların üniversitelerin içerisinde olması gerekmez
mi? Parti olarak bizim görüşümüz teknoparkı olan tüm üniversitelerin
içi de teknopark statüsünde olmalıdır. Firmalar üniversite binalarının
aralarında yer almalıdır diyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Bilindiği üzere İç Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü
fıkrası Görüşülmekte olan teklife konu kanunun, komisyon
metninde bulunmayan, ancak teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılır. şeklindedir. Söz konusu önerge bu
mahiyette olmamakla birlikte, siyasi parti gruplarından bir itirazın
bulunmaması nedeniyle emsal teşkil etmemek üzere önergeyi işleme
alıyorum.
Şimdi, söz
konusu önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifine 8inci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Muhammed
Levent Bülbül Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul Sakarya İstanbul
Osman
Aşkın Bak Fuat
Köktaş Ramazan
Can
Rize Samsun Kırıkkale
Mustafa
Açıkgöz
Nevşehir
"MADDE 9 - 20/2/1930 tarihli
ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanun uyarınca
yürürlüğe konulan genel ve düzenleyici işlemler kapsamında
bankalarca; süresi içinde ilgili vergi dairesi
başkanlıklarına/defterdarlıklara veya vergi dairesi
müdürlüklerine ihbar edilmeyen açık ihracat hesaplarının bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün
içinde ihbar edilmesi durumunda, bu bildirimler sebebiyle bankalar
hakkında 3 üncü madde uyarınca işlem tesis edilmez. Bu
fıkra hükmü, süresi geçtikten sonra ihbar edilen ancak, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Cumhuriyet savcılıklarına
bildirim yapılmamış olan ihlaller için de uygulanır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla birinci fıkra kapsamına giren ve Cumhuriyet
savcılıklarına intikal eden ancak haklarında idari para
cezasına karar verilmemiş işlemler için Cumhuriyet
savcılıklarınca idari yaptırım kararı verilmez,
karar verilmekle birlikte henüz kesinleşmemiş ya da
kesinleşmiş olup henüz ödenmemiş olan idari para cezası
kararları bütün neticeleri ile ortadan kalkar, ödenmiş olanlar red ve
iade edilmez.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
Komisyonumuzun salt çoğunluğu vardır, önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
maddedeki söz haklarımızı kullanmıyoruz ama yerimizden söz
istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
aşamada bir konuya açıklık getirmek istiyoruz. Şimdi,
Maliye Bakanlığından gelen bu talep incelendiğinde
Komisyondaki üyelerimiz de bunun haklı bir talep olduğunu söyledi.
Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili ve
yöneticileri nezaket kurallarına uygun, usule uygun, uzlaşmaya
açık bir şekilde durumu gruplara izah ettiler. Biz de böyle bir
maddenin eklenmesini bütün gruplar olarak uygun gördük ve şu anda çok
nadir görülen bir durum var, Meclisteki bütün siyasi partilerin mensubu arkadaşlar
birlikte oturdular. Bu Komisyonun üyesi Manisa Milletvekili Sayın Semra
Kaplan Volkswagen Manisaya gelsin. diye çok samimi gayret gösterdi.
Ben Volkswagen Manisaya gelsin. diye Genel Müdürüne ve çok güçlü bir sendika
var, başkanına mektup yazıp muhalefet partisi olarak her türlü
desteği vereceğimizi söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Almanyayla yaşanan
bir gerginlik ve Türkiyedeki hukuk sistemiyle ilgili birtakım
endişeler, sorunlar, gerginlikler, biraz önce kürsüden defalarca istenen
bu yatırımı Türkiyeye gelemez hâle getirdi.
Muhalefet bugün şöyle bir görüntü gösteriyor:
Uzlaşmaya açık olunursa ortaklaşılabilecek konularda
birlikte hareket edilebilir.
Biraz önce hatipler söyledi, bir hukuk reformu,
Meclisteki bütün partilerin evet diyeceği, Türkiyede hukuk
güvenliğini yeniden tesis edecek, yargı
bağımsızlığını tesis edip içerideki,
dışarıdaki yatırımcıya güvence verecek durumlar,
bu ülkedeki herkesin faydasınadır. Bakın, bugün biz
oradayız, yarın da -Genel Başkanımızın grup
toplantısında dediği gibi- memleketin yararına ne gelirse
biz orada oluruz. Memleketin faydasına, işçinin, emeklinin, emekçinin
ve Türkiyedeki yatırım ortamının faydasına ne
olacaksa bu desteğimiz sürecek.
Buradaki 5 grubun göstermiş olduğu bu
birlikteliğin, bundan sonra başta insan hakları ve hukukun
üstünlüğü noktası olmak üzere, yapılacak, atılacak ve
uzlaşma kültüründen beslenen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...adımlara örnek
olması ümidiyle bu maddede kullanabileceğimiz belki saatler sürecek
söz haklarından feragat ederek bunu tutanağa geçirmek istedim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında,
ihracatçılarımızın karşı karşıya
kaldığı bir problem bize intikal etti, sağ olsun, burada diğer
siyasi parti grupları da konuyu anlayışla
karşıladılar ve burada düzenlememiz içerisinde olmamasına
rağmen sizlerin de takdiriyle bu madde ihdasını yapıyoruz.
Burada sistemsel bir problemden dolayı
ihracatçılarımızın karşı karşıya
kaldığı bir sorun giderilmiş oluyor. Bu anlamda ben de buna
katkı veren tüm gruplara teşekkür ediyorum. Meclisimiz,
ihracatçılarımıza bu düzenlemeyle önemli bir katkı
yapmış olacaktır.
Teşekkür ediyorum, hayırlı
akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yeni maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir. Herhangi bir karışıklığa mahal
vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine mevcut
sıra sayısı, metindeki madde numaraları üzerinden devam
edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül
ettirilecektir.
9uncu madde üzerinde önerge yok.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:22.43
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisini 42nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 236 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal
Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest
Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komite'nin; Temel Tarım
Ürünleri ve İşlenmiş Tarım Ürünleri ile
Balıkçılık Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol
I'e Ait Tablo I'in Tadili Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile
Geçici Serbest Ticaret Anlaşması'nın "Menşeli
Ürünler" Kavramının Tanımı ve İdari İş
Birliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sinin Tadili
Hakkında 2/2020 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/3003) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:236)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 235 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
3.-
Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Madencilik Alanlarında
İş Birliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2982) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:235)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için, 28 Ocak 2021 Perşembe
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.46