TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
43üncü
Birleşim
28 Ocak 2021
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşın,
çini sanatı ve çini sanatçılarının sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun, tırmanan siyasi kutuplaşmaya ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 3
Ocak Mersin ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, her alanda
olduğu gibi tarımda da ülkeyi net ithalatçı hâline getiren
iktidarın çözüm üretemediğine, sadece aracıların mutlu
olduğu, çiftçi, esnaf ve tüketicinin yüzünün gülmediği bu sistemin
değişmesini istediklerine ilişkin açıklaması
2.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Iğdır ilinin tarımsal sorunlarından
biri olan sulama ücretlerinin çok yüksek olması nedeniyle çiftçilerin
üretim maliyetlerinin arttığına, yüksek olan BAĞ-KUR ve SGK
prim miktarlarının düşürülmesi ile büyük ve küçükbaş
hayvanlar için kulak küpesi affının getirilmesinin
Iğdırlı çiftçilerin yetkililerden beklentileri olduğuna
ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, tüm ülkede
olduğu gibi Osmaniye ilinde de çiftçilerin, ekonomik olarak zor durumda
olduğuna, pandemi sürecinde gerekli desteği alamayan çiftçinin yok
olmaya mahkûm edildiğine ilişkin açıklaması
4.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, yüz
yıl önce TKP kurucularından Mustafa Suphi ve 14
arkadaşının Trabzon ili açıklarında öldürüldüğü
gün olan 28 Kanunisaniyi unutmayacaklarına ilişkin açıklaması
5.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
yıllardır tarımın stratejik bir sektör olduğunu ve
desteklenmesi gerektiğini söylediklerine, tarımsal ithalat yöntemiyle
ülke tarımının ayağa kaldırılamayacağına
ilişkin açıklaması
6.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, mezun sayıları her geçen gün artan ağız
diş sağlığı teknikerleri ile anestezi teknikerleri ve
teknisyenlerinin kamuda istihdam için kadro talepleri olduğuna,
yaşanan mağduriyetin telafisi için bir planlama yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Uygur Türklerine reva görülen zulme karşı Durun.
dediğine, Doğu Türkistanlı Nursiman Abdurraşidin
İYİ PARTİ grup toplantısındaki konuşması
sırasında yayını kesen TRTyi
kınadığına ilişkin açıklaması
8.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, ülkede her gün en az 3 kadının
öldürüldüğüne, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için öncelikle
İstanbul Sözleşmesinin uygulanması ve denetim organı olan
GREVIOnun Türkiye Raporunun çevirisinin yapılarak
uygulayıcılara ulaştırılması gerektiğine, bu
konuda her türlü desteğe hazır olduklarına ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
ülkede her alanda su tasarrufuna gidilmesinin mecburi olduğuna, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ olarak son on sekiz
yılda 600 baraj, 1.400 gölet, 260 içme suyu tesisi, 590 hidroelektrik
santrali inşa ettiklerine ilişkin açıklaması
10.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Amasya İl Özel İdaresinin 2021 yılı
bütçesinin büyük bir kısmını sulamaya
ayırdığına, köylüye fidan desteğine devam
edeceklerine, ayçiçeği tohumu ve çilek fidesi dağıtımı
yapacaklarına ilişkin açıklaması
11.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Osmanlı İmparatorluğunun 722nci kuruluş
yıl dönümünü tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
12.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
eski bir AK PARTİ milletvekilinin Kayseri Türkiyenin
Pensilvanyasıdır. dediğine, Kayseri ilini FETÖyle yan yana
getirmenin hiç kimsenin hakkı da haddi de olmadığına
ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Covid-19 salgınının dijital dünyanın
hâkimiyetini daha da artırdığına, çocukların dijital
dünyadan daha fazla etkilendiğine, bu sürecin tehlikeli bir
bağımlılığa dönüşmekte olduğuna ilişkin
açıklaması
14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 27 Ocağın Osmanlı Devletinin
kuruluşunun, 28 Ocağın da Hazreti Alinin şehadetinin
seneidevriyesi olduğuna ilişkin açıklaması
15.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
asgari ücretle geçinmek zorunda olan işçi ve emekçilerin ekonomik
yangından kurtulamadığına, asgari ücretin tümüyle vergi
dışı bırakılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya ilinde yoğun yağış, sel ve fırtınadan etkilenen
tüm üreticilere geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
değişen iklim koşulları nedeniyle daha büyük
olumsuzluklarla karşılaşma ihtimali söz konusu olduğundan
tüm üreticilerin TARSİMli olabilmesi için çalışma
yapılması gerektiğine, zor şartlarda üreten üreticileri
selamladığına ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Suudi Arabistanın Türk mallarına
uyguladığı gayriresmî boykotun ihracatçıları
iflasın eşiğine getirdiğine, iktidarın Suudların
bu ambargosunu kamuoyundan gizlemeye çalıştığına,
Dışişleri ve Ticaret Bakanlığından bu konuda
açıklama beklediklerine ilişkin açıklaması
18.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, Millî
Eğitim Bakanlığının Mesleki Eğitimde 1000 Okul
Projesini başlattığına, projeye emeği geçenlere
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
19.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, AK PARTİnin mazlumlar ve mağdurlar için
verilen mücadelenin uluslararası alanda en yüksek perdeden
seslendirilişinin sembolü olduğuna, 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonuna
uygun bir Türkiyeyi milletçe el ele inşa edeceklerine ilişkin
açıklaması
20.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından müjdelenen
yeni destek tedbirlerinin tüm işletmelere hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, yüz bir yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ana hatlarını belirlediği ilkelerin İstanbulda son
Meclis-i Mebusan tarafından 28 Ocak 2020de Misakımillî olarak kabul
edildiğine, İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral
Akşenerin grup toplantısında Uygur Türklerine uygulanan zulmü
kamuoyu gündemine taşıdığına, üç yıldır
ailesinden haber alamayan Uygur Türkü Nursiman Abdurraşidin kürsüye
çıktığı sırada TBMM TVnin canlı yayını
kestiğine, Çinin Uygur Türklerine uyguladığı zulme
iktidardan hâlâ çıt çıkmadığına, iktidar sussa da
kendilerinin susmayacağına, Doğu Türkistandaki insanlık
dramını güncel tutmaya gayret sarf edeceklerine ilişkin
açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 8 madde hâlinde bir kısım
Meclis-i Mebusan üyeleriyle paylaşılmış olan
Misakımillî kararlarının okunuşunun ve kabul
edilişinin 101inci yıl dönümünde bu kararı alan Meclis-i
Mebusan üyeleri başta olmak üzere Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarına, bütün Millî Mücadele kahramanlarına rahmet
dilediklerine, Çanakkale ili Ayvacık ilçesinde yoğun
yağış nedeniyle oluşan sele kapılan araçta bulunan ve
kaybolan, cansız bedenine ulaşılan vatandaşa Allahtan
rahmet, kaybolan diğer vatandaşın da bir an evvel
bulunmasını dilediğine, fırtına ve yoğun
yağış nedeniyle seralarda ve yerleşim yerlerinde ciddi
zararların meydana geldiği Antalya ilindeki vatandaşlara
geçmiş olsun dileklerini ilettiğine ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iş yükünün önemli bir
bölümünü Rusya, Türkiye, Ukrayna, Romanya ve İtalyanın
oluşturduğuna, 2020de 871 davada karar açıklandığına,
hak ihlallerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özgürlük ve
güvenlik hakkıyla ilgili 5inci, adil yargılanma hakkıyla ilgili
6ncı maddesinin 1inci sırada yer aldığına,
Türkiyenin hakkında en fazla karar açıklanan devletler
sıralamasında 2nci olduğuna, 22 Aralık 2020de Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde Demirtaş davasında Türkiye
aleyhine Büyük Daire kararı verildiğine ve bu kararın hâlen
uygulanmadığına, Türkiyenin 2020 yılı
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün Yolsuzluk Algı Endeksinde
180 ülke arasında 86ncı sırada yer aldığına,
TÜRK-İŞin açıklamasına göre 2021 yılı Ocak
ayı için açlık sınırının 2.652 lira, yoksulluk
sınırının 8.638 lira olduğuna, asgari ücretin ise
2.825 lira olduğuna, asgari ücret belirlenirken insanların nasıl
yaşayacağı göz önünde bulundurulmayarak milyonlarca insanın
pandemi ve zamlar karşısında savunmasız
bırakıldığına, bunun müsebbibinin bu iktidar
olduğunu bir kez daha vurguladığına ilişkin
açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, dün esen
rüzgârın ülkenin birçok ilinde zarara yol açtığına, sel
felaketi yaşayan Antalyalılara geçmiş olsun dediklerine, Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın da konuyu yakından takip ettiğine
ve Parlamentoya selamlarını ilettiğine, 28 Ocak 1920de
İstanbulda toplanan Meclis-i Mebusanın oy birliğiyle
Misakımillîyi kabul ettiğine, bu vesileyle Kurtuluş
Savaşı kahramanlarını ve Misakımillîyi kabul eden
İstanbul Parlamentosunun temsilcilerini bir kez daha saygıyla
andığına, İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuşun
Jön Türkler, İttihat ve Terakki, ardından Anadolu ve Rumeli Müdafaai
Hukuk Cemiyetleri, ardından Cumhuriyet Halk Fırkası; CHP bunun
devamıdır, biz, bunların karşısındaki
akımın devamıyız. dediğine, Adalet ve Kalkınma
Partisi Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlunun kiracısı olan ve
kirasını ödeyemeyen bir kadın kafeterya işletmecisine haciz
götürdüğüne, kendisinin Meclise gelmeden maaş
aldığına, partisinin sırtına
taşıyamayacağı yükler getirdiğine, RTÜK
Başkanının yeniden seçildiğinde Kanunu hazırladım,
Meclise sevk edeceğim, yasalaştıktan sonra da yürürlüğe
girecek. diyen RTÜK Başkanının görevden çekilmesi için destek
vereceklerine, Doğu Türkistan konusunda Çinin aşıyı
pazarlık malzemesi yaparak Türkiyeye şantaj yapıp
yapmadığını öğrenmek istediğine, eğer
yapıyorsa konunun Birleşmiş Milletlere götürülmesi için tam
destek vermeye hazır olduklarına, gerçeklerin gizlenmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığını
korumanın başta üyelerinin görevi olduğuna, Misakımillî
konusundaki duruşlarının çok net olduğuna, Millî Mücadele
sırasında farklı kanaatlerin vatanın kurtarılması
amacıyla CHPde buluştuğuna, çok partili hayata geçişle
birlikte ayrılmalar olduğuna, İstanbul Milletvekili Numan
Kurtulmuşun sözlerindeki kastın Demokrat Parti ve merkez sağ
anlayış olduğuna, Misakımillînin ülkenin yıllar önce
büyük mücadelelerle çizilen haritası olduğuna, milletvekillerinin
kişisel işleriyle alakalı Mecliste konuşma usullerinin
olmadığına, Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğluyla ilgili
konuda bilgisi olmadığından konuşmayacağına,
kanun yapma yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerinin
olduğuna, yeni Anayasaya göre Hükûmetin sadece bütçe kanunu teklifini
Meclise gönderebileceğine, bunun dışındaki teklifleri milletvekillerinin
verebileceğine, herhangi bir kurumun, yöneticinin, kanun teklifi verme
yetkisi olmadığına, Türkiye Cumhuriyeti devletine hiç kimsenin
bir tehdidinin söz konusu olamayacağına, böyle bir durum olduğu
zaman hep beraber gereken tepkinin verileceğine ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin gündeme getirdiği Sakarya Milletvekili
Kenan Sofuoğluyla ilgili konunun özel hukuk alanına giren bir mesele
olduğuna, milletvekilinin Meclise geldiğinin yoklama çizelgeleriyle doğrulandığına,
özel hayatın Mecliste konu edilmesini ayıpladıklarına
ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
32.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün Militan görmek istiyorsanız
vicdanını satmış ve aklını kiraya verenlerin
yargıya zarar verdiği döneme bakın. dediğine, o aklını
kiraya veren hâkim ve savcıları iktidarın o makamlara getirdiğine
ilişkin açıklaması
33.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışan ve aynı
işi yapan işçilerin ücretleri arasında büyük
farklılıklar olduğuna, bu durumun işçiler arasındaki
iş barışını bozduğuna, Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırı bu uygulamanın bir an önce
düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataşın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 42nci
Birleşimde 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmeleri sırasında soru-cevap bölümünde sorduğu sorudaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hatay
Milletvekili Abdulkadir Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Konteyner
Limanı Projesinin Mersin ili ve ülke için hayati bir proje olduğuna
fakat aynı noktaya plastik fabrikası yapılmak istendiğine,
çevreyi kirletecek, kanserojen etkisi olacak bu projeye gece yarısı
kararnamesiyle onay veren Cumhurbaşkanlığı makamını
bir Mersinli olarak kınadığına ilişkin
açıklaması
38.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adana ilinde
Kozan-Mansurlu-Yahyalı yolunun otuz yıldır
tamamlanamadığına, kış koşullarının
ağır olduğu bölgede vatandaşların tek taleplerinin
yollarının tamamlanması olduğuna ilişkin
açıklaması
39.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfa ilinde hâlâ bitmeyen birçok
köprülü kavşakta dekoratif bariyerler nedeniyle kazalar
yaşandığına, Şanlıurfa Ticaret Odası 28inci
Meslek Komitesinin güçlendirilmiş, yüksek standartlara uygun bariyer
yapılması yönündeki tavsiye kararı dikkate alınarak
kavşaklarda ölümcül kazaların önüne geçilmesini hemşehrileri
adına talep ettiğine ilişkin açıklaması
40.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, yüksek
girdi maliyetlerinin zor şartlarda üretmeye çalışan çiftçilerin
en büyük sıkıntısı olduğuna, çiftçinin bir yandan
coronavirüs salgınıyla mücadele ederken diğer yandan da zamlarla
boğuştuğuna ilişkin açıklaması
41.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun,
çoklu baro düzenlemesine karşı yapılan eylemlere katılan
avukatlar hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının soruşturma
başlattığına, bu hukuksuz soruşturmayı
kınadıklarına, demokratik haklarını kullanan
avukatların yanında olduklarını belirtmek istediklerine
ilişkin açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin 229
sıra sayılı Kanun Teklifiinin 11inci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İzmir Şakran Cezaevinde Merve Nur
İşleyici, Didar Bozan ve Ceylan Bozkurtun süreleri dolduğu
hâlde son infaz paketinde iyi hâlli olmadıkları gerekçesiyle tahliye
edilmediklerine, bu yasanın büyük vahametlere yol açacağını
söylediklerine, bunun derhâl düzeltmesinin lazım geldiğine, Kobani
davasında tutuklanan ve Sincan Cezaevinde bulunan HDPnin önceki dönem MYK
üyesi Can Memişe cezaevi idaresinin Saçlarını keseceksin.
şeklindeki tacizini kabul etmediklerine, konuyu iktidarın dikkatine
sunduğuna ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, (199)
sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu
Raporunun geçen mayıs ayında basıldığına ama
görüşülmediğine, raporda 5 partinin ortak tavsiyelerinin
olduğuna, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı
görevlileri ve bakanları da davet ederek bu meselenin hep beraber uygun
bir zamanda görüşülmesine ilişkin açıklaması
48.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanan Melih Bulunun
yardımcılığını kimsenin kabul etmediğine ve
fiilen işe başlamasının önlendiğine, hocalarıyla,
öğrencileriyle, emekçileriyle Boğaziçi Üniversitesinin demokrasi
dersi verdiğine ilişkin açıklaması
49.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslanın,
Tokat ili Almus ilçesinde Alevi köylerinin haritada işaretlendiği
iddiasını kabul etmediklerine, bir aile hekiminin kendi cep
telefonundan yaptığı işlemin genele şamil
edilemeyeceğine, Tokat ilinde Alevi-Sünni kardeşliğini kimsenin
bozamayacağına ilişkin açıklaması
50.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 65
yaş üstü milyonlarca vatandaşın aylardır
yaşadığı mağduriyetin giderilmesi için Hükûmete
seslendiğine ilişkin açıklaması
51.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat
Milletvekili Mustafa Arslanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, geçen
dönemlerde uzlaşıyla bir ayda 300 uluslararası
anlaşmanın Meclisten geçirildiğine, Adalet ve Kalkınma
Partisinin ülkeyi yönetebildiği iddiası varsa kutuplaştırma
siyasetinden medet ummaktan vazgeçmesi, sıcak siyasetin
kavgasının şehvetine kapılmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
53.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
54.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanlığının İçtüzükün 22nci maddesi
çerçevesinde siyasi parti gruplarının oranlarında
değişiklik olması sonucunda Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlunun
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden geri
çekildiğine ilişkin yazısının 28/1/2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/106)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/12/2020
tarihinde Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
milletvekili tarafından, süt üreticilerinin yaşadığı
sorunların tespit edilerek bu sorunların çözümüne yönelik politikalar
geliştirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/3582) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 28/1/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, yargı bağımsızlığının
önündeki engelleri kaldırmak için gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 22/1/2021 tarihinde, Mersin
Milletvekili Ali Mahir Başarır ve arkadaşları
tarafından, Kamu İhale Kanunu çerçevesinde yapılan ihalelerde
herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 248 ve 249 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 3üncü ve 4üncü
sıralarına, 156 ve 157 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin ise yine bu kısmın 5inci ve 6ncı
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 28
Ocak 2021 Perşembe günkü birleşiminde 235 sıra sayılı
Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine, 28
Ocak 2021 Perşembe günkü birleşiminde 235 sıra sayılı
Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmaması
hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 29
Ocak 2021 Cuma günü saat 14.00te toplanması ve bu birleşimde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesine ve 235 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine; 28 Ocak 2021
Perşembe günkü birleşiminde 235 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanması
hâlinde ise 2, 3 ve 4 Şubat 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe
günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 235 sıra
sayılı Kanun Teklifinin gündemin Kanun Teklifleri İle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 6ncı
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna uygun olarak teselsül ettirilmesine ilişkin
önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
HDPye sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 236 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında CHPye ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına
Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin; Temel Tarım Ürünleri ve
İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol Ie Ait Tablo Iin Tadili
Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret Anlaşmasının
"Menşeli Ürünler" Kavramının Tanımı ve
İdari İş Birliği Yöntemlerine İlişkin Protokol
IIsinin Tadili Hakkında 2/2020 Sayılı Kararının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/3003) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı:236)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin Türkiye
Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasına Ek Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İş Birliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol IIyi Değiştiren 1/2020 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/2950) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
248)
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Arasında Serbest Ticaret Anlaşması,
Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Menşe
Kurallarına Dair Ortak Bildiri, Türkiye ve Birleşik Krallık
Hükümetleri Arasında Mutabakat Zaptı ve Kuzey İrlanda ile
Ticarete İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve
Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Teati
Edilen Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunması ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/3327) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 249)
5.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile EFTA Devletleri Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/2372) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
156)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 229) Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
2.- (S. Sayısı: 236) Türkiye Cumhuriyeti
ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş Örgütü
Arasında Geçici Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak
Komitenin; Temel Tarım Ürünleri ve İşlenmiş Tarım
Ürünleri ile Balıkçılık Ürünlerinde Taviz Değişimine
Dair Protokol Ie Ait Tablo Iin Tadili Hakkında 1/2020 Sayılı
Kararı ile Geçici Serbest Ticaret Anlaşmasının
"Menşeli Ürünler" Kavramının Tanımı ve
İdari İş Birliği Yöntemlerine İlişkin Protokol
IIsinin Tadili Hakkında 2/2020 Sayılı Kararının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki
Verilmesi Hakkında KanunTeklifinin oylaması
3.- (S. Sayısı: 248) Türkiye Cumhuriyeti
ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması
ile Kurulan Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına Ek Menşeli Ürünler
Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol IIyi Değiştiren 1/2020
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifinin oylaması
4.- (S. Sayısı: 249) Türkiye Cumhuriyeti
ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Arasında Serbest Ticaret Anlaşması, Türkiye ve Birleşik
Krallık Hükümetleri Arasında Menşe Kurallarına Dair Ortak
Bildiri, Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında
Mutabakat Zaptı ve Kuzey İrlanda ile Ticarete İlişkin
Olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda
Birleşik Krallığı Arasında Teati Edilen Mektupların
Onaylanmasının Uygun Bulunması ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin oylaması
5.- (S. Sayısı: 156) Türkiye Cumhuriyeti
ile EFTA Devletleri Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın
Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun
Teklifinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin,
Kahramanmaraşın Nurhak ilçesinde kurulması öngörülen maden
ocağına dair çeşitli iddialara,
-İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun,
Tokatın Erbaa ilçesindeki Sakarat ve Boğalı Yaylalarında
başlatılan altın ve bakır madeni arama
çalışmalarına,
-Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplanın,
pandemi sürecinde faaliyette bulunmayan veya kısmi olarak
çalışan işletmelerden evsel katı atık toplama ve
taşıma bedelinin talep edilmesine,
-Adana Milletvekili İsmail Koncukun, TOKİ
tarafından yapılan evlerin satış fiyatının ve
site aidatlarının düşürülmesi talebine,
-İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncunun,
Dokuzsele Çayının temizlenmesine ve kirliliğin önlenmesine,
-Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
ülkemizdeki çeşitli yerlerde balık çiftliği kapasite
artırım projeleri için düzenlenecek halkın
katılımı toplantılarına,
-Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Şırnakta çalışan 4 kişinin
çalıştıkları şirketten maaşlarını
alamadıkları yönündeki iddialara,
-İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Karaağaç regülatörü ve HES projesi için alınan ÇED gerekli
değildir kararının geçerlilik süresi bitmesine rağmen
yapım çalışmalarına başlandığı
iddiasına,
-Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Kaz
Dağlarında bulunan endemik bitkilerin korunmasına yönelik
çalışmalara,
-Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Bakanlık bünyesinde kadrolu, sözleşmeli, vekaleten ve geçici statüde
çalıştırılan personele,
Bakanlık bünyesinde vekaleten görev yapan
yöneticilere,
-İzmir Milletvekili Ednan Arslanın,
Bakanlığın İzmir iline deprem önlemleri kapsamında
2019, 2020 ve 2021 yılları için ayırdığı ödenek
miktarına,
-Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
Bakanlığın iletişim ve bilgi teknolojileri hizmeti için
Türksata yaptığı ödemelere,
-Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekinin,
Bakanlığın, bağlı kuruluşlarının 2020
ve 2021 yıllarında Balıkesir için ayırdığı
ödenek miktarına,
-Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Kestelek Açık Ocağı ile Orhaneli Çayı arasında
geçirimsiz duvar yapım işinde ortaya çıkan kurum
zararının karşılanmasına,
-Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Isparta ilinin
Aksu ilçesine bağlı bir köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Eğirdir ilçesine bağlı
bir köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Eğirdir ilçesine bağlı
bir köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Sütçüler ilçesine bağlı bir
köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Yalvaç ilçesine bağlı bir
köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Merkez ilçesine bağlı bir
köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Atabey ilçesine bağlı bir
köyün kanalizasyon sorununa,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün foseptik hattının ve altyapısının
yenilenmesine,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Senirkent ilçesine bağlı
bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Sütçüler ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Sütçüler ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Şarkikaraağaç ilçesine
bağlı bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Şarkikaraağaç ilçesine
bağlı bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Kadılar ilçesine bağlı
bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Şarkikaraağaç ilçesine
bağlı bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Aksu ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Aksu ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Gönen ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Atabey ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Gelendost ilçesine bağlı
bir köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Yalvaç ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Yalvaç ilçesine bağlı bir
köyün içme suyu sorununa,
Isparta ilinin Aksu ilçesine bağlı bir
köyün kanalizasyon sorununa,
-Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın
Çankaya ilçesi Saraçoğlu Mahallesinde yapılan bir televizyon dizisi
çekiminde binaların zarar görmesine,
-Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Balıkesir Ayvalıkta bir prina fabrikasında
meydana gelen zararın çevre kirliliğine sebep olmasına,
-Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Ankara-Niğde otoyolunun Kırşehir
bağlantı noktasında alınan ücretlere,
İlişkin soruları ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/38093), (7/38094),
(7/38095),(7/38097), (7/38098), (7/38375), (7/38376), (7/38377), (7/38378),
(7/38379), (7/38380), (7/38520), (7/38521), (7/38522), (7/38523), (7/38673),
(7/38674), (7/38675), (7/38676), (7/38677), (7/38678), (7/38679), (7/38680),
(7/38681), (7/38682), (7/38683), (7/38684), (7/38685), (7/38686), (7/38687),
(7/38688), (7/38689), (7/38690), (7/38691), (7/38692), (7/38693), (7/38694),
(7/38695), (7/38696), (7/38697), (7/38698), (7/38699), (7/38702), (7/38781),
(7/38975), (7/38979)
2.- İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, taksimetre ayarlama
ücretlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varankın cevabı (7/39424)
28 Ocak 2021 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
43üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, çini sanatı
ve çini sanatçılarının sorunları hakkında söz isteyen
Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşa aittir.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşın,
çini sanatı ve çini sanatçılarının sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET ERBAŞ (Kütahya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Kütahyanın çini sanatçıları ve
sorunları hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bin yıllık tarihçesiyle ilk olarak
Karahanlılar tarafından kullanılmaya başlanan çini
sanatı, Büyük Selçuklu Devletinin ve Anadolu Selçuklu Devletinin
hâkimiyeti altında olan yerlerde sıkça kullanılmıştır.
Osmanlı Devletinin kurulmasıyla çini sanatı, farklı bir
dönem yaşamış, özellikle 16ncı yüzyılda Kütahya ve
İznik çinileri gelişim göstermiştir ve çinicilik, Türk
sanatı olarak zirveye ulaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, çinicilik bir
kültürdür, atalarımızdan bize kalan en önemli miraslarımızdan
biridir. Çini sanatı, geçmişten günümüze gelişerek, büyüyerek
geldiği gibi, gelecek nesillere de tarafımızca
aktarılmalıdır. Çinicilik sanatı, kültürel bağın
güçlenmesi ve bu anlamda bir devamlılığın sağlanmasına
da katkıda bulunmaktadır. Türkiye'de 5 binden fazla çini ustası
olduğu tahmin edilmektedir. Çiniyi icra eden kaç ustamızın
olduğunu tahminle ifade ediyor olmak çok düşündürücüdür.
Kütahya, 2018 yılında UNESCO
Yaratıcı Şehirler Ağına dâhil edilmiştir.
Dünyada üretilen çininin yüzde 80i gibi bir oranı Kütahya tarafından
karşılanırken çini sanatını icra eden çini
ustalarımızın kayıtlı olduğu müstakil bir
odaları maalesef yoktur. Çiniciler, Fotografçılar ve Çiçekçiler
Odasında yer almaktadır. Gelir kaybı desteğinden tüm
sektörler yararlanırken -tabii ki yararlanmalıdırlar- çiniciler,
bu desteğin dışında
bırakılmışlardır. Evinde bu sanatı icra eden
yüzlerce ustayı ne yazık ki tanıma ve tanıtma
fırsatı bulamıyoruz.
Birçok meslek kolunda KDV indirimi yapılmış
iken çinide KDV oranı hâlâ yüzde 18 olarak tutulmaktadır. Ekonomik
anlamda çok ciddi sıkıntılar yaşayan, resmen can
çekişen çinicilerimizi yüzde 18 KDV ödeterek nasıl ayakta
tutacağız? Nasıl onlardan bu geleneği sürdürmelerini
bekleyeceğiz? Çin Halk Cumhuriyetinin geleneksel
sanatımızı fabrikasyona çevirmesine göz mü yumacağız?
Çiniden alınan KDV, mutlaka kademeli olarak ilk önce yüzde 5e, sonra da
yüzde 1e düşürülmelidir.
Çini sanatkârlarımızın Kültür ve
Turizm Bakanlığımızca tescillenmesi gerekmektedir. Yine,
çini sanatkârlarımıza faizsiz kredi ve hibe desteği mutlaka
verilmelidir.
Kütahyamızda bulunan 3 adet çini müzesi, kendi
alanında tek olma özelliğini taşır. Eski tarihî odunlu çini
fırınları, on yıl önce belediye tarafından hava
kirliliğine neden oluyor diye yasaklandı ve yerine elektrikli
fırınlar alındı. Japonya, hâlâ klasik fırından
hiç vazgeçmiyor; Amerika Birleşik Devletleri, Meksika
fırınlarını yıktı, hatasından geri döndü,
tekrar eski fırınlarına dönüyor.
Çini sanatına ilişkin yüzyıllardır
geliştirilen bilgiler, teknikler, reçeteler, ustalık
geleneğindeki etik tutumlar, usta-çırak, ebeveyn-çocuk ilişkisi
içinde kuşaktan kuşağa günümüze kadar
aktarılmıştır. Bundan sonra da aktarılması için
elimizden geleni yapmalıyız.
Kütahyada UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi
ilan edilmiş 3 çini üstadımız bulunmaktadır. 2008
yılında rahmetli Sıtkı Olçar Hocamız, 2010
yılında Mehmet Gürsoy Hocamız, 2020 yılında Hamza
Üstünkaya Hocamız, UNESCO Birleşmiş Milletler Komisyonu
tarafından verilen unvanlarını Kütahya çiniciliğine
kazandırmışlardır. Onun yanında, UNESCO kurul
kararıyla UNESCO logosunun kullanım hakkı, Kütahya Belediyesi
tarafından 38 sanatçı ve iş yerine verilmiştir.
Çini sanatının tanınması ve
tanıtılması için akademisyenler ve sanatçılarla birlikte
sempozyumlar düzenlenmeli, festivaller organize edilmeli, geleneksel el
sanatlarımız, çinicilik de dâhil olmak üzere lise ve üniversitelerde
seçmeli ders olarak okutulmalıdır. En önemlisi biz, bu mirasa sözde
değil, özde sahip çıkmalıyız. Unutulmamalı ki sanat,
uygarlığın imzasıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ifade ettiği gibi Sanatsız kalan bir milletin hayat
damarlarından biri kopmuş olur.
Buradan Meclis Başkanımız Sayın
Mustafa Şentopa sesleniyorum, şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanında bulunan Kütahya Milletvekilimiz Sayın
İshak Gazel Bey de var, teklifim: Ya İstiklal
Marşımızın kabulünün 100üncü yılı olan 2021de
-yani bu yıl- ya da cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yılı
olan 2023 etkinliklerinde bir sergiyi de Kütahya ve çinilerinin yani el
emeklerimizin sergilenmesi için ilimiz adına talep ediyorum.
Görünen o ki turizm açısından 2021
yılı da corona gölgesi altında geçecektir ama biz Kütahya olarak
Sayın Cumhurbaşkanımız ile Kültür ve Turizm
Bakanımız Sayın Ersoydan 2022 yılının Aizanoi
ve Çinicilik Yılı olarak ilan edilmesini talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Başkanım
tamamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl
kayıtlı 5 milyon dolar olan çini ihracatımızı neden 50
milyon dolara çıkarmayalım? Çekya, cam ürünlerinden yılda 2
milyar dolar kazanırken biz neden kazanmayalım?
Değerli milletvekilleri, hepimizin evini,
ofisini süsleyen çinilerimizin çoğunu mutlaka gören de vardır ama ilk
kez göreceğini düşündüğüm arkadaşlarıma bir çini tabak
nasıl yapılıyor, izninizle anlatmak istiyorum: 5
aşamalı olan bir sürecimiz var. Birinci olarak,
işaretlediğimiz yer bisküvi yani ham hâlidir bu tabağın;
ikinci hâli, çizim yani tahrir hâli diyoruz; üçüncü hâli, boyama; dördüncü
hâli, sırlama yani üzerindeki parlaklık; beşinci hâli de en son,
kullandığımız şeklidir. Bu kadar meşakkatli bir
iştir.
Adıyla, yapımıyla, her hâliyle bize
ait olan çinimizi Çine yedirmeyelim, hep birlikte sahip çıkalım.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken yüce Türk milletini, Gazi Meclisimizi ve heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
tırmanan siyasi kutuplaşma hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğluna aittir.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun, tırmanan siyasi kutuplaşmaya ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Terörist, hain, genel müdür, adamcağız,
Nazi, cüruf, proje, arsızlık, hırsızlık, tecavüz
Dünya kadar kelime ortada dolaşıp duruyor. Bunlar yetmezmiş gibi
dün ve bugün iktidar partisinin temsilcileri, televizyonlarda, basın
toplantılarında bir beşinci kol diye tutturdular.
Değerli arkadaşlarım, ne demek ya bir
ülkenin ana muhalefet partisinin lideri ve partisiyle ilgili, beşinci kol?
Yani düşman adına casusluk yapıyor, hainlik yapıyor. Ya, ne
demek arkadaşlar bunlar? Ya, bunlar nereye gidiyor, farkında
mısınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bizim
kuşak geçmişteki bu siyasi kutuplaşmaları, bütün
acılarıyla yaşamış bir kuşak. Yani 1960larda
neler oldu, 1980lerde neler oldu, 1990larda neler oldu değerli
arkadaşlarım? Ne gibi bedeller ödendi? Toplumsal barış
nasıl bozuldu? Ne kadar bedel ödendi, ne kadar insan kaybettik, ne kadar
anne acı çekti, neler oldu değerli arkadaşlar? Bu gerginliklerin
ekonomiye yansımaları, krizler, neler oldu, açlıklar, kaç tane
bebek, çocuk aç yattı bu sebeplerden dolayı değerli
arkadaşlarım? Ülke kaç defa uçurumun kenarına gitti geldi
değerli arkadaşlar?
Peki, ne oluyor size? İktidar partisinin genel
başkan yardımcısı çıkmış televizyonun
karşısına Goebbelsvari böyle bir söylemle ana muhalefet
partisinin beşinci kol faaliyet yaptığını
anlatıyor. Bu, ne değerli arkadaşlar? Bundan evvel sözde
kelimesinin üzerinden kıyamet koptu, ondan evvel işte başka bir
şeyler çıktı. Peki, niçin Amerikada Dışişleri
Bakanlığına atanan zatın sözde stratejik ortak demesine
bir ses çıkarmıyorsunuz değerli arkadaşlar? Yapmayın
etmeyin, içerideki ana muhalefet partisi, diğer partiler sizin
düşmanınız değil, biz sizin düşmanınız
değiliz, siz bizim düşmanımız değilsiniz, sadece ve
sadece siyasi rakibiz. Bugün siz iktidarsınız, yarın biz
olacağız. İktidardan giden partilerin bu sokaklarda gezmesi
gerekiyor.
Bakın, kutuplaşma
araştırmaları yapılmış, sürekli
yapılıyor bu araştırmalar, bir bakın bunlara.
Kız alıp vermem. diyor, Komşum olsun istemem. diyor,
Çocuğumun onun çocuğuyla arkadaş olmasını istemeyiz.
diyor. Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlarım? Ülke
nereye gidiyor, bunun farkında değil misiniz? Bakın, bütün
bunları bir iktidarda kalma stratejisi olarak yürütüyorsunuz. Bu,
yanlış; değerli arkadaşlarım. Bununla bir süre iktidar
uzatılabilir ama bundan hiç kimsenin bir faydası olmaz, olmadı
geçmişte. En son, en yakın geçmişte, İBB seçiminde gördünüz
değerli arkadaşlar, nereye kadar tırmandırdılar. Yani,
terör örgütü liderinin mektubunu da işin içine sokmaya kadar, nerelere
kadar tırmandırdılar. Eğer, onlar kazanırsa Sizin
işte elektrik saatlerinizi, bilmem bu doğal gaz saatlerinizi
teröristler okuyacağa kadar
Ne oldu? Olmadı değerli
arkadaşlarım. Niye olmadı? Çünkü, bakın, bu millet
gerginlikten, kutuplaşmadan bıktı arkadaşlar, gerçekten
usandı. Bunu duyunca kapatıyor televizyonu, siyasetin bu sebepten
dolayı itibarı yerlerde sürünüyor, yapmayın, etmeyin, uyarın.
Bakın, milletvekillerimiz dövüldü
Barış Atay, Selçuk Özdağ; gazeteciler Orhan Uğuroğlu,
Sabahattin Önkibar, Yavuz Selim Demirağ, Ahmet Hakan, Afşin
Hatipoğlu. Nereye gidiyoruz değerli arkadaşlarım? Bunlar
bizi nereye götürecek? Bakın, tecrübeyle bunları geçmişte
yaşamış, görmüş, acılarını hissetmiş bir
arkadaşınız olarak size şunu bir kere daha
hatırlatıyorum: Bakın, buradan iktidar çıkmaz, kimseye bir
faydası olmaz; tam tersi ülke uçuruma gider geçmişte olduğu
gibi. Değerli arkadaşlarım, Bizde olmaz. demeyin, bizde olur,
eğer siz bunu bir iktidarda kalma stratejisi hâline dönüştürürseniz,
olur. Gerginlik olur, iç çatışma olur, problem olur; Allah korusun,
Suriye'ye döneriz, başka ülkelere döneriz, yapmayın, etmeyin;
uyarın bu arkadaşları. Bu arkadaşları uyarın; bu,
doğru değil, siyaseten de bir faydası yok bunun. Yok, işte
İstanbul Büyükşehir seçimlerinde gördünüz, kimseye bir faydası
olmadı.
Bir de başka bir şey var değerli
arkadaşlarım, o da şu: Siz, inançlı
insanlarsınız, Sayın Cumhurbaşkanı öyle, inançlı
bir insan, yani Allah'tan korkarsınız. Örnek
aldığınız insan kimdir? Sizin, bizim, hepimizin örnek
aldığımız insan kimdir? Hazreti Muhammed, Peygamber
Efendimiz. Peki, onun, siyasi rakibi de olsa, birisine hakaret ettiği,
küfrettiği, alay ettiği Genel müdür, adamcağız falan
dediği hiç görülmüş müdür değerli arkadaşlarım? Hani,
siz Liva-ül Hamd bayrağı altında toplanmak için dua edersiniz.
Bunları söyleyin, uyarın onları değerli
arkadaşlarım, bu büyük bir bedel, bu büyük bir vebal, yapmayın,
etmeyin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Firavun demek
serbest mi Sayın Bekaroğlu? İlkeli konuşun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Evet, ben Genel
Başkanıma da söylüyorum, bizim partili arkadaşlarımıza
söylüyorum, bu ülke bizim ülkemizdir. Kimse kimsenin düşmanı
değildir. Bu ülkeden başka gideceğimiz bir yer yoktur. Başka
partililere de söylüyorum: Demeyin arkadaşlar, doğru değildir,
Bu davanın delileri vardır. demeyin; bu, teşviktir;
yapmayın, etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Türkiyenin
bekası, değerli arkadaşlarım, gerçek anlamda demokrasi,
hukuk devletindedir, adalettedir. Bütün bu siyasi tarihimizi bitmez tükenmez
kavgalarla dolduran ve bu yüzden siyasi kültürümüzün rasyonelleşmesini,
hukukun üstün değerler hâline gelmesini engelleyen bu nefret ve
kutuplaşma söylemini artık bırakmak zorundayız.
Zamanımızdaki husumet ve ideolojik kutuplaşmanın ne kadar
zarar verdiğini ileride tarihçilerin yazmasını beklemeden,
bugün, sakin bir dile, rasyonel davranışlara, uzlaşmaya
açık tavırlara geri dönmeliyiz. Bunlar son günlerdir değerli
arkadaşlarım, sizi gerçekten uyarıyorum. Dağ gibi
yığılan problemler var, bu milletin dertleri var,
sıkıntıları var, ekmeği var, geleceğe güvenle
ilgili sorunları var; bunlarla ilgilenelim. Siz de ancak bunlarla seçim
kazanırsınız, biz de ancak bunlarla seçim kazanırız.
Etmeyin değerli arkadaşlarım.
Saygılarımı arz ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
3 Ocak Mersinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Hacı Özkana aittir.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 3
Ocak Mersin ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
HACI ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsım adına gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
ekranları başında bizleri izleyen Mersinli hemşehrilerim
başta olmak üzere, aziz milletimizi, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Milletimiz, tarihi boyunca istiklaline ve
istikbaline yönelik yapılan tüm saldırılara birlik ve beraberlik
ruhu içerisinde karşı koyarak kardeşliğine, vatanına,
kutsal değerlerine kastedenlere asla geçit vermemiştir. Kahraman
milletimiz, Kurtuluş Savaşında her türlü
imkânsızlıklara ve yoksulluklara rağmen esarete asla boyun
eğmeyeceğini, rengini vatanın her karış
toprağı uğruna canını feda etmekten kaçınmayan
aziz şehitlerimizin kanından alan al yıldızlı
bayrağımızı sonsuza kadar göklerde
dalgalandıracağını tüm dünyaya bir kez daha en güçlü
şekilde göstermiştir. 99uncu yıl dönümünü
kutladığımız şehrimizde 3 Ocak 1922 tarihinde
vatanın dört bir yanında olduğu gibi Mersinli
hemşehrilerimiz de bağımsızlık mücadelesini en güçlü
şekilde vererek şanlı tarihimizin altın sayfalarında
yer alan destansı bir mücadelenin sonucunda elde edilen büyük bir zaferle
Mersini esaretten kurtarmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ifadesiyle
Arkadaşlar, gidip Toros Dağlarına bakınız, eğer
orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa
şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi
yenemez. Farklı inanç, kültür ve etnik yapıdan
vatandaşlarımızın bir arada yaşadığı,
sahip olduğu farklılıkları zenginliğe
dönüştürerek birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu içerisinde
buluşturan Mersinliler, Mersine sahip çıkmaya ve Mersinde hayat
bulan barış ve dostluk medeniyetini sonsuza kadar yaşatmaya
devam edecektir. Mersinliler olarak bundan sonra da
karşılaşacağımız her badireyi birlik ve
beraberliğimizi koruduğumuz, kardeşliğimize sahip
çıktığımız sürece rahatlıkla
aşacağımıza inanıyoruz.
Seçim bölgem Mersin, sahip olduğu potansiyeli
en iyi şekilde değerlendiren ve Türkiyenin gelişimine en fazla
katkı sunan şehirlerimizdendir. Kentimizin bu özelliğini
güçlendirecek önemli yatırımları hızla devam ettirerek hem
Mersinin hem de Türkiyenin büyümesine katkı sağlıyoruz.
Mersinde ulaşımdan sağlığa, enerjiden sanayiye,
turizmden sulamaya, eğitimden sosyal konuta kadar tüm alanlarda yürütülen
projelerle hemşehrilerimize hizmetimizi sürdürüyoruz.
Cumhurbaşkanımız ve Genel
Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışıyla aziz milletimize on dokuz yıldır hizmet
yolculuğumuz devam ediyor. Bu anlayışı düstur edinerek
durmadan, dinlenmeden ve yorulmadan Mersinimizi ülkemizin belirlemiş
olduğu hedeflere en fazla katkıyı sunan, en müreffeh illerden
biri yapmak için azim ve kararlılıkla çalışmaya devam
edeceğiz.
Bu duygularla 3 Ocak Mersinin 99uncu kurtuluş
yıl dönümünü en kalbî duygularımla kutluyor, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve bu vatanı bizlere emanet eden aziz şehitlerimiz başta
olmak üzere ahirete irtihal eden tüm kahramanlarımızı
saygı, rahmet ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
Sayın Barut
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, her alanda
olduğu gibi tarımda da ülkeyi net ithalatçı hâline getiren
iktidarın çözüm üretemediğine, sadece aracıların mutlu
olduğu, çiftçi, esnaf ve tüketicinin yüzünün gülmediği bu sistemin
değişmesini istediklerine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, kriz
derinleşiyor. Binbir emekle üreten çiftçimiz maliyetlerin altında
ezilirken esnafımızın ya dükkânı kapalı ya da
siftahsız günü bitiriyor. Bu süreçte tarımda sorunlar gün geçtikçe
daha da ağırlaşıyor, işin içinden çıkılmaz
hâle geliyor. Her alanda olduğu gibi tarımda da ülkemizi net ithalatçı
hâline getiren iktidar çözüm üretmiyor. Ülkemizin sadece tarımda
dış ticaret açığı 30 milyar doların üzerinde.
Buğdaydan pamuğa, etten samana ne varsa üreteni desteklemek yerine
ithalatı seçiyorlar, bir avuç rantiyeci için seferber oluyorlar. Desteklenmeyen
çiftçimizin borcu 180 milyar lirayı aştı. Ürünü para
etmediği için borç batağına saplanan, tarlası,
ahırı, ineği, traktörü haczedilen çiftçi tarımdan
uzaklaşıyor. Çiftçi üretiyor, kazanamıyor, tüketici de ucuza
alamıyor. Sadece aracıların mutlu olduğu, çiftçi, esnaf,
tüketicinin yüzünün gülmediği bu sistem değişsin istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karadağ
2.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Iğdır ilinin tarımsal sorunlarından
biri olan sulama ücretlerinin çok yüksek olması nedeniyle çiftçilerin
üretim maliyetlerinin arttığına, yüksek olan BAĞ-KUR ve SGK
prim miktarlarının düşürülmesi ile büyük ve küçükbaş
hayvanlar için kulak küpesi affının getirilmesinin
Iğdırlı çiftçilerin yetkililerden beklentileri olduğuna
ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Iğdır ilimizin tarımsal
sorunlarından biri olan sulama ücretlerinin çok yüksek olması
nedeniyle çiftçilerimizin üretim maliyetleri artmaktadır. Bu nedenle
sulama ücretleri makul seviyelere çekilmelidir.
Iğdır ilimizde kayısı, elma,
şeftali gibi birçok meyve üretilmekte, bunların kurutulup
satılabileceği bir tesis bulunmamaktadır.
Iğdırımızda pazarlamaya yönelik altyapı
güçlendirilmeli ve piyasa düzenleyici kuruluşlar oluşturulmadır.
Ayrıca yüksek olan BAĞKUR ve SGK prim miktarları
düşürülerek büyük ve küçükbaş hayvanlar için kulak küpesi
affının getirilmesi, Iğdırlı çiftçilerimizin
yetkililerimizden beklentileridir.
BAŞKAN Sayın Ünlü.
3.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, tüm ülkede
olduğu gibi Osmaniye ilinde de çiftçilerin, ekonomik olarak zor durumda
olduğuna, pandemi sürecinde gerekli desteği alamayan çiftçinin yok
olmaya mahkûm edildiğine ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tüm Türkiye'de olduğu gibi seçim bölgem
Osmaniyede de çiftçilerimiz, ekonomik olarak zor durumdadır. Temel
girdiler olan mazot, gübre, tohum, ilaçtaki fiyat artışları çok
fazla olduğundan bunda zorlanan çiftçilerimiz, pandemi sürecinde de
gerekli desteği bulamadıkları için yok olmaya mahkûm
edilmiştir. Tarladaki ürün için gübreleme dönemi yaklaşırken
gübrenin fabrika çıkış fiyatı yüzde 65in üzerinde
artmış, nakliye ve bayi kârları da dâhil edildiğinde gübre
fiyatları yüzde 90a yakın artmıştır.
Değerli arkadaşlar, ivedi olarak önlem
alınmazsa, sıkıntı çeken çiftçimiz yok olacak ve Türkiye
tarıma bağlı bir ülke olarak yaşamaya devam edecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Çepni.
4.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, yüz
yıl önce TKP kurucularından Mustafa Suphi ve 14
arkadaşının Trabzon ili açıklarında öldürüldüğü
gün olan 28 Kanunisaniyi unutmayacaklarına ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - TKP kurucu
kadroları Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, tam 100 yıl önce
Trabzon açıklarında burjuva iktidara bağlı çeteler
tarafından vahşice katledilmiş, eşi ve yoldaşı
Maria Suphi ise tecavüzcü çetelere teslim edilmiştir. Onlar, komünistlerin
birliğini gerçekleştirip sosyalizme yürümeye kararlı
Bolşevizm okulunun öğrencileriydi. 15lerin mirası, sosyalist
bir dünya mücadelemizde yaşıyor; ektikleri tohumlar, yeşermeye
devam ediyor. 28 Kanunısaniyi unutma! Devrimci anıları önünde
saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN - Sayın Kasap
Sayın Ceylan.
5.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
yıllardır tarımın stratejik bir sektör olduğunu ve
desteklenmesi gerektiğini söylediklerine, tarımsal ithalat yöntemiyle
ülke tarımının ayağa
kaldırılamayacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yıllardır, tarımın stratejik bir
sektör olduğunu ve doğru destekleme araçlarıyla sübvanse
edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Yapmazsanız, şimdi olduğu
gibi bu ülkenin kaynaklarını yabancı ülke çiftçilerine aktarmak
durumunda kalırsınız. diyoruz. Son yirmi yıldır
ülkemizin buğday üretim ortalaması 19-20 milyon ton. Yirmi yıl
önce 35 milyon ton üreten Rusyanınsa ortalama üretimi son beş
yılda 75-80 milyon tona çıkmış durumda.
Rusya, kendi tüketicisini korumak için ihracata kota
koyuyor. Biz ne yapıyoruz? Buğday, arpa ve mısırda 21 Nisan
2021 tarihine kadar ithalata sıfır gümrük uyguluyoruz. TMO, 400 bin
ton buğday alımı için ihaleye çıktı, 303 dolardan 95
bin ton alım yaptı. Kendi üreticimizden 1.650 TLye alıyoruz,
dışarıdan 2.240 liraya. Bu yöntemle ülke tarımını
ayağa kaldıramazsınız, bu yaklaşımla ekonomiyi
düzeltemezsiniz.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
6.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, mezun sayıları her geçen gün artan ağız
diş sağlığı teknikerleri ile anestezi teknikerleri ve
teknisyenlerinin kamuda istihdam için kadro talepleri olduğuna,
yaşanan mağduriyetin telafisi için bir planlama yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Ön lisans seviyesindeki ağız diş
sağlığı programından mezun, hasta muayenesinde
diş tabibine yardımcı olan ağız diş
sağlığı teknikeri ve yine, hastanelerimizin kritik
alanlarında çalışan anestezi teknikerleri ve teknisyenleri mezun
sayısı her geçen gün artmaktadır. Kamuda istihdam için kadro
talepleri vardır. Yıllık atama sayılarının
artırılarak bir an önce mağduriyetlerinin telafisinin
sağlanmasına yönelik bir planlama yapılmakta mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
7.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Uygur Türklerine reva görülen zulme karşı Durun.
dediğine, Doğu Türkistanlı Nursiman Abdurraşidin
İYİ PARTİ grup toplantısındaki konuşması
sırasında yayını kesen TRTyi
kınadığına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Partimizin dünkü grup toplantısında
kürsüye çıkan Doğu Türkistanlı Nursiman Abdurraşid,
Doğu Türkistanda yaşanan zulmü yansıtan konuşmasında
özetle Şu an İstanbulda prestijli bir firmada
çalışıyorum ama maalesef sevincimi ailemle, kardeşlerimle
paylaşamıyorum. 18 Haziran 2017den beri ailemle iletişim
kuramıyorum. Tam üç senelik çabadan sonra öğrendim ki annem, babam,
ağabeyim ve küçük kardeşim, ilk önce 21inci yüzyılın
toplama kamplarına götürülmüş, hiçbir gerekçe gösterilmeden hapis
cezasına çarptırılmışlar. Benim mutluluğum için
tüm hayatını adamış annem, babam ve kardeşlerimin bu
kadar zulme maruz kalmalarının sebebi, benim Türkiyede bulunmam. 5
milyona yakın kardeşimiz toplama kampında benzer zulümleri
çekmektedir. dedi. Bu zulmün farkında olarak ben de Uygur Türklerine reva
görülen bu zulme karşı durun diyor, Nursiman Abdurraşidin
konuşması sırasında yayını kesen TRTyi
kınıyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
8.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, ülkede her gün en az 3 kadının
öldürüldüğüne, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için öncelikle
İstanbul Sözleşmesinin uygulanması ve denetim organı olan
GREVIOnun Türkiye Raporunun çevirisinin yapılarak uygulayıcılara
ulaştırılması gerektiğine, bu konuda her türlü desteğe
hazır olduklarına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede her gün en az
3 kadın öldürülüyor ve kadınlara yönelik bir cins kırım
gerçekleşiyor. Kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri önlemek
için yapılması gerekenler bilindiği hâlde somut adımlar
atılmıyor. Bunun için öncelikle İstanbul Sözleşmesinin
uygulanması ve denetim organı olan GREVIO Türkiye Raporunun
çevirisinin yapılarak uygulayıcılara
ulaştırılması gerekiyor. Bütün siyasi partilerin, kamu
kurumlarının, meslek örgütlerinin, sivil toplum
kuruluşlarının, yerel yönetimlerin de dâhil olduğu bir yol
haritasıyla kadına yönelik şiddetle mücadelede gerekli mevzuat
değişikliklerinin yapılması, İstanbul Sözleşmesi
ve 6284 sayılı Yasanın etkin bir şekilde uygulanması,
farkındalık yaratılması ve zihniyet dönüşümünün
sağlanması gerekiyor. Bir kez daha yüce Meclis çatısı
altında çağrı yaparak her türlü desteğe de hazır
olduğumuzu vurguluyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Demir
9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
ülkede her alanda su tasarrufuna gidilmesinin mecburi olduğuna,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK
PARTİ olarak son on sekiz yılda 600 baraj, 1.400 gölet, 260 içme suyu
tesisi, 590 hidroelektrik santrali inşa ettiklerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemiz, yağışların az
olmasıyla ciddi anlamda bir kuraklık tehdidi altındadır.
Hayatımızın her alanında, evlerimizde, tarımsal
sulamalarda su tasarrufuna gitmek mecburiyetindeyiz. Âdeta her yüz yılda
bir görülen kuraklıkla mücadele bilinçli tüketimden geçmektedir.
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK PARTİ olarak
son on sekiz yılda sularımızı korumak için 250 milyar TLyi
geçen yatırımla 600 baraj, 1.400 gölet, 260 içme suyu tesisi, 590
hidroelektrik santrali inşa ettik. Su tutma kapasitemizi bütün
bölgelerimizde en üst seviyeye çıkarmak için projeler hayata geçiriyoruz.
Yaptığımız her eser, hayata geçirdiğimiz her proje 84
milyon insanımız, ülkemiz ve daha güçlü yarınlar içindir.
Unutmayalım ki su varsa hayat vardır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
10.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Amasya İl Özel İdaresinin 2021 yılı
bütçesinin büyük bir kısmını sulamaya
ayırdığına, köylüye fidan desteğine devam
edeceklerine, ayçiçeği tohumu ve çilek fidesi dağıtımı
yapacaklarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Amasya ve
ilçelerinde 2021 yılında çok önemli projeler
gerçekleştireceğiz. Amasya İl Özel İdaremiz, Sayın
Valimiz önderliğinde 2021 yılını Tarımda üretime tam
destek adı altında değerlendirmek için özel idaremiz bütçesinin
büyük bir kısmını sulamaya ayırmıştır. 2020
yılında tarım ve sulama sistemlerine
ayırdığımız bütçeyi 2021 yılında
inşallah 4e katlayacağız. Tarım İl Müdürlüğümüz
ve Özel İdare iş birliğiyle 2021 yılında köylümüze
fidan desteklemelerine devam edeceğiz. Atıl durumdaki 27 bin dekar
alan için yüzde 75 hibeli, toplam bedeli 1 milyon 166 bin TL olacak
yağlık ayçiçeği tohum dağıtımı yapılacaktır
ve yine yüzde 75 hibeli, 60 dekar alan için 270 bin TL bedelli çilek fidesi
dağıtımı yapılacaktır. Ayrıca bu
projelerimize de devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Güneş
11.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Osmanlı İmparatorluğunun 722nci kuruluş yıl
dönümünü tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 27 Ocak 1299 tarihinde kurulan ve yaklaşık altı
yüz yıl boyunca üç kıtada hüküm süren Osmanlı
İmparatorluğu, içinde 72 milleti barındırarak hak, adalet
ve kardeşliği hâkim kılmıştır. Bugünkü egemen
devletler gibi gittiği yerlerde sömürü düzeni kurmamış, o
ülkeleri sömürmemiş, asimilasyon politikaları uygulamayarak hak,
adalet ve kardeşliği hâkim kılmıştır. Böyle bir
ecdadın torunları olmaktan ne kadar gurur duysak azdır.
Osmanlı İmparatorluğunun 722nci kuruluş yıl dönümünü
tebrik eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Arık
12.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
eski bir AK PARTİ milletvekilinin Kayseri Türkiyenin
Pensilvanyasıdır. dediğine, Kayseri ilini FETÖyle yan yana
getirmenin hiç kimsenin hakkı da haddi de olmadığına
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Eski bir AK PARTİ milletvekili Kayseri,
Türkiye'nin Pensilvanyasıdır. diyor. Kayseride bir dönem AK
PARTİnin prensi olarak bilinen Kayseri eski İl Özel İdare Genel
Sekreteri, şimdinin Mersin Vali Yardımcısı Kayseri,
FETÖ'nün başkenti; Kayseride FETÖ borsası ve FETÖ
borsasının yargı ayağı var. diyor. AKPli siyasilere
sesleniyorum: Neredesiniz? Kafanızı niçin kuma gömüyorsunuz? Bu
iddialar karşısında niçin sessiz kalıyorsunuz?
İşin ucunun size dokunmasından mı korkuyorsunuz? Kayseriyi
FETÖ'yle yan yana getirmek hiç kimsenin hakkı da değil haddi de
değil. Sayın Vali Yardımcısı, kimler Kayseride FETÖ
borsası kurdu, yargı ayağında kimler var,
açıklayın. Biz biliyoruz ki FETÖ'yü kazıyınca altından
AKP, AKPyi kazıyınca da altından FETÖ çıkacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aycan.
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Covid-19 salgınının dijital dünyanın
hâkimiyetini daha da artırdığına, çocukların dijital
dünyadan daha fazla etkilendiğine, bu sürecin tehlikeli bir
bağımlılığa dönüşmekte olduğuna ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın
Başkan, dijital dünya hayatımıza tamamen hâkim olmaya devam
ediyor. Covid-19 salgını dijital dünyanın hâkimiyetini daha da
artırdı, yetişkinleri de teslim almış durumda fakat
daha kötüsü, çocuklarımızı teslim almaktadır, bu daha büyük
bir tehlikedir. Çocuklar dijital dünyadan daha fazla etkilenmekte ve etkisi
altında kalmaktadır. Çocukların ellerinden telefonu ve
tabletleri almak giderek daha zor hâle gelmektedir. Bu süreç çok tehlikeli bir
bağımlılığa dönüşmektedir. Telefon ve tablet
dışında başka bir dünyaları olmadığı
yaşam tarzı gelişmektedir. Gençler telefonu yanlarına
alıp yatmaktadır, gece en az bir kez kalkıp telefona
bakmaktadır. Bu, uyku bozukluklarına neden olmaktadır. Toplumda
depresyon daha sık görülen bir durum hâline gelmiştir. Bu tehlikeye
karşı anne ve babaların çok uyanık olması gerekir.
Önce kendilerini korumalı, kötü örnek olmamalı, çocuklara, gençlere
yardımcı olmalı, onlarla ilgilenmeli, zaman geçirmelidir. Bu
kötü gidişi mutlaka çözmeli, çözemiyorsa uzman desteği
almalıdır. Çocukları dijital dünyaya bırakmayalım.
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Kılıç
14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 27 Ocağın Osmanlı Devletinin
kuruluşunun, 28 Ocağın da Hazreti Alinin şehadetinin
seneidevriyesi olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
27 Ocak Osmanlı cihan devletinin
kuruluşunun, 28 Ocaksa Şah-ı Merdan Hazreti Ali Efendimizin
şehadetlerinin seneidevriyeleridir. Herhangi bir toplumu onu
oluşturan ögelerin en başında gelen inanç ve etnik
yapılarını ele almadan incelemek gerçekçi bir analiz ortaya
koymaz çünkü toplum kendisini meydana getiren farklılıklarıyla
toplumdur ve bu farklılıkları olmayan toplumlar kapalı
toplumlardır. Osmanlının yapısında 2 husus göze
çarpar: Bir: Sayıları 50ye varan etnik ve inanç
farklılıkları olan topluluklardan oluşması. İki:
Osmanlı aidiyetinin, primitif olan eski dinlerini terk edip kendilerine
yepyeni bir dinamizm veren İslam dinine girmesi ve bunun kendilerine
sağlamış olduğu imkânları kullanarak kendi
dönemlerinin en yaşanılır toplumu hâline gelmeleridir.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
15.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
asgari ücretle geçinmek zorunda olan işçi ve emekçilerin ekonomik
yangından kurtulamadığına, asgari ücretin tümüyle vergi
dışı bırakılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Asgari ücretle geçinmek zorunda kalan milyonlarca
işçi ve emekçi ekonomik yangından kurtulamıyor. Kuru ekmek
yemenin vatandaşın karnını doyurmaya yettiğini
düşünen iktidar, reva gördüğü 2.825 lirayla işçiyi hayat
pahalılığı ve yaşam mücadelesi arasına
sıkıştırıyor. Asgari ücret, insanca yaşamaya
yetecek asgari emek karşılığı demek. Büyük
şirketlerin vergileri sıfırlanırken, sermaye sürekli olarak
vergi aflarıyla donatılırken asgari ücretten vergi kesmek emek
gasbıdır. Asgari ücret tümüyle vergi dışı
bırakılmalıdır. Meclisi, pandemi koşullarında
asgari ücretle çalışan işçiler başta olmak üzere tüm
işçilerimizin gelirinin iyileştirilmesi için harekete geçmeye ve
gerekli yasal değişiklikleri bir an önce Parlamentodan geçirmeye
davet ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özer
16.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya ilinde yoğun yağış, sel ve fırtınadan
etkilenen tüm üreticilere geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
değişen iklim koşulları nedeniyle daha büyük
olumsuzluklarla karşılaşma ihtimali söz konusu olduğundan
tüm üreticilerin TARSİMli olabilmesi için çalışma yapılması
gerektiğine, zor şartlarda üreten üreticileri
selamladığına ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün akşamdan beri Antalya ve ilçelerinde
yoğun yağış, sel ve fırtınadan etkilenen tüm
üreticilerimize buradan geçmiş olsun diyorum. Özellikle son birkaç
yıldır olumsuz hava koşulları nedeniyle üreticilerimiz hem
ürün kaybına hem de tesis kaybına uğruyor. TARSİMin
üretici dostu olarak üreticilerimizin zarar ve kayıplarına gereken
desteği vermesi bu nedenle son derece önemlidir. Önümüzdeki süreçte değişen
iklim koşulları nedeniyle daha büyük olumsuzluklarla
karşılaşma ihtimali söz konusu olduğuna göre tüm
üreticilerimizin TARSİMli olabilmesi yönündeki gerekli
çalışmaların mutlaka yapılması
sağlanmalıdır. Üretim olmazsa gıda yokluğu ve
açlıkla mücadele ülkemizin kapısını çalar. Bu nedenle
yüzümüzü üretime dönmeliyiz. Buradan zor şartlarda, inatla üretim yapan
üreticilerimizi selamlıyor, kolaylıklar diliyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
17.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Suudi Arabistanın Türk mallarına
uyguladığı gayriresmî boykotun ihracatçıları
iflasın eşiğine getirdiğine, iktidarın Suudların
bu ambargosunu kamuoyundan gizlemeye çalıştığına,
Dışişleri ve Ticaret Bakanlığından bu konuda açıklama
beklediklerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sizin vasıtanızla Dışişleri
Bakanı ve Ticaret Bakanlığına soruyorum: Suudi
Arabistanın Türk ürünlerine yönelik aylardır sürdürdüğü
gayriresmî ambargo dayanılmaz bir hâl almıştır. Suudi
hükûmetinin iyi niyetten uzak, kasıtlı, keyfî ve uluslararası
hukuka aykırı bu tutumu yüzünden Türk ihracatçıları
iflasın eşiğine gelmiştir. Avrupanın hamburgerini
anında pazara indiren Suudi Arabistan yönetimi Türkiyeden gelen seccade
ve namaz takkesi, ferace ve tesettür kıyafetine dahi ambargo uyguluyor.
Nereden nereye
Suudların bu hukuksuz ambargosunu kamuoyundan gizlemeye
çalışan bir iktidar var. Olup bitenler karşısında
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sessiz kalması beklenemez. Gönderdikleri
ürünler Suudi Arabistan limanlarında, gümrüklerinde aylardır
bekletilen ve günden güne zarar eden Türk vatandaşları ve firmalar
kendi kaderlerine terk edildiği için mağdurdurlar.
Dışişleri ve Ticaret Bakanlığının
açıklama yapmasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
Saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Sayın Etyemez
18.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, Millî
Eğitim Bakanlığının Mesleki Eğitimde 1000 Okul
Projesini başlattığına, projeye emeği geçenlere
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
2023 eğitim vizyonu, mesleki ve teknik
eğitim için yeni bir yol haritası ortaya koymuştur. Bu vizyon
ülkemizin önceliklerine göre güncellenen dinamik bir mesleki eğitim
inşasını öngörmektedir. Mesleki ve teknik eğitimdeki genç
kardeşlerimizin pandemi sürecindeki başarısı iş
dünyası ve eğitim camiasından takdir toplamıştır.
Millî Eğitim Bakanlığımız Mesleki Eğitimde 1000
Okul Projesi başlatmıştır. Proje kapsamında
okulların tamamına kütüphane kurulacak, spor alanları oluşturulacak,
öğrencilerimize destek eğitimi hizmeti sunulacaktır. Bu kapsamda
81 ilde belirlenen 350 mesleki ve teknik Anadolu lisesinin
zenginleştirilmiş kütüphane yani Z kütüphanenin kurulumu
tamamlanmış olup önümüzdeki aylarda 657 yeni kütüphane daha
kurulacaktır. Okullar arası başarı farkını
azaltacak bu projede emeği geçen Millî Eğitim Bakanlığı
yöneticilerine teşekkür ediyor, öğrenci kardeşlerime eğitim
hayatında başarılar diliyordum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
19.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, AK PARTİnin mazlumlar ve mağdurlar için
verilen mücadelenin uluslararası alanda en yüksek perdeden
seslendirilişinin sembolü olduğuna, 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071
vizyonuna uygun bir Türkiyeyi milletçe el ele inşa edeceklerine
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
29 Ocak 2009 tarihinde İsviçrenin Davos
kasabasında düzenlenen Gazze: Orta Doğuda Barış Modeli
panelinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın yaptığı one minute
çıkışının üstünden tam on iki yıl geçti. Tüm
dünya, İsrailin Filistinli Müslümanlara yaptıklarına karşı
üç maymunu oynarken Türkiye'nin bağrından tek ses ve arkasında milyonlar
olan bir haykırış yükseldi. One minute diyerek zalime
karşı dimdik duran Cumhurbaşkanımız, dünyadaki mazlum
halklar nezdinde umut oldu, Türkiye varsa zülüm sürmez, eninde sonunda zail
olur. beklentisi oluştu. Elhamdülillah, AK PARTİ mazlumlar ve
mağdurlar için verilen mücadelenin uluslararası alandaki en yüksek
perdeden seslendirilişinin sembolü oldu. Bundan sonraki süreçte de AK
PARTİ olarak, bölgesel ve küresel barış için bütün gücümüzle
çalışacağımızı dile getirmek istiyor, 2023
hedeflerimize, 2053 ve 2071 vizyonumuza uygun bir Türkiyeyi milletçe el ele
inşa edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
20.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından müjdelenen
yeni destek tedbirlerinin tüm işletmelere hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Salgından etkilenen kesimlere yönelik
programlarımızı ihtiyaca göre hem genişletiyor hem de
sürelerini uzatıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından paylaşılan yeni müjdeyle lokanta,
restoran ve kafe gibi sektörlerde alınan tedbirler nedeniyle faaliyetleri
kısıtlanan, 2019 cirosu 3 milyon lira ve altı olan, gerçek
usulde vergilendirilen ticari işletmelere destek ödemesi
yapacağız. Cirosu 2020 yılında bir önceki yıla
kıyasla yüzde 50 ve daha fazla azalan işletmelerimize 2 bin liradan
az ve 40 bin liradan fazla olmamak üzere ciro kaybının yüzde 3ü oranında
destek ödemesi yapacağız. Bu yeni destek kalemimizin tüm
işletmelerimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz talebi, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, yüz bir yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
ana hatlarını belirlediği ilkelerin İstanbulda son
Meclis-i Mebusan tarafından 28 Ocak 2020de Misakımillî olarak kabul
edildiğine, İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral
Akşenerin grup toplantısında Uygur Türklerine uygulanan zulmü
kamuoyu gündemine taşıdığına, üç yıldır
ailesinden haber alamayan Uygur Türkü Nursiman Abdurraşidin kürsüye
çıktığı sırada TBMM TVnin canlı yayını
kestiğine, Çinin Uygur Türklerine uyguladığı zulme
iktidardan hâlâ çıt çıkmadığına, iktidar sussa da
kendilerinin susmayacağına, Doğu Türkistandaki insanlık
dramını güncel tutmaya gayret sarf edeceklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Bugün Misakımillînin kabul edilmesinin
101inci yılını idrak ediyoruz. Yüz bir yıl önce bugün,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ana hatlarını belirlediği ve Sivas
Kongresinde belirlenen ilkeler, İstanbulda son Millet Meclisi, Meclis-i
Mebusan tarafından 28 Ocak 2020de Misakımillî yani Ulusal Ant
olarak kabul edilmiştir. Bu vesileyle Türkiye Cumhuriyeti toprakları
dışında kalıp Misakımillî sınırları
içerisinde yer alan kültür, din, dil ve soybağımız bulunan bütün
kardeşlerimizi hasretle, muhabbetle kucaklıyor,
bağrımıza basıyoruz.
Uygur Türklerinin dünyaya yaptığı
çağrıya göre, son iki yıla aşkın sürede, resmî
rakamlara göre 1 milyondan fazla Uygur Türkü terbiye kampları adı
altında hapse atılmıştır. Kardeş aile projesi
adı altında erkekleri hapse atılan Uygur Türkü
kardeşlerimizin evlerine Çinli erkekler yerleştirilerek alçak bir
asimilasyon süreci başlatılmıştır. Doğu
Türkistanla dışarıdan irtibat kurmak, telefonla görüşmek
artık imkânsız hâle gelmiştir. Doğu Türkistanda hiç
kimsenin can ve mal güvenliği bulunmamaktadır. Uygur Türkleri,
Çindeki kayıp aile üyelerinin akıbetinden kaygılanmaya devam
etmektedir. Çok sayıda Uygur Türkü gözaltı kamplarında
kaybettikleri aile üyelerinin nerede bulunduğunu hâlâ bilmediklerini
söylemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bu kapsamda Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener dünkü grup toplantımızda Uygur Türklerine uygulanan bu
zulmü kamuoyu gündemine taşımıştır. Daha sonra ise
kürsüyü üç yıldır ailesinden haber alamayan Uygur Türkü genç
kızımız Nursiman Abdurraşide bırakmıştır
fakat bu sırada canlı yayında olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Televizyonu yayını kesmiştir. Oysaki TRT
teröristbaşının kırmızı bültenle aranan
kardeşi Osman Öcalanla yapılan röportajı kesintisiz
yayınlamıştı. PKKlı bir teröriste sağlanan
imtiyaz göz yaşları içerisinde ailesinden haber
alamadığını anlatan Doğu Türkistanlı genç bir
kızımızdan esirgenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Çinin Doğu Türkistanlı kardeşlerimize
karşı uyguladığı zulme Avrupadan, Amerikadan ses
gelirken siyasi iktidardan hâlâ çıt çıkmamaktadır. Lafa geldi mi
Müslüman Türk'üm derken sesiniz titriyor ama zulüm gören kardeşlerimizi
duymuyor, haklarını savunma konusunda ortaya ciddi bir irade
koyamıyorsunuz. İnsan hakları ihlallerini sürdüren Çine
karşı Hükûmet sesini çıkarmamakta, Çin zulmüne karşı
uluslararası toplumu harekete geçirme konusunda da son derece pasif
kalmaktadır. Çinin nihai hedefi Doğu Türkistanlıları
tamamen yok etmek ve haritadan silmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Doğu Türkistana sahip
çıkmalı, Çin zulmünü durdurmalı ve derhâl Doğu
Türkistanlı soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini
temin edecek uluslararası girişimlerde bulunulmalıdır.
İktidar sussa da biz susmayacağız. Müslüman
Türk'üm. diye haykıran kardeşlerimizi yalnız
bırakmayacağız. Her gün her yerde her fırsatta duyana
duymayana Doğu Türkistandaki insanlık dramını
anlatacağız ve bu işi güncel tutmaya gayret sarf edeceğiz.
Genel Kurulu
saygılarla selamlıyorum efendim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent
Bülbül.
Buyurun Sayın
Bülbül.
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 8 madde hâlinde bir kısım
Meclis-i Mebusan üyeleriyle paylaşılmış olan
Misakımillî kararlarının okunuşunun ve kabul
edilişinin 101inci yıl dönümünde bu kararı alan Meclis-i
Mebusan üyeleri başta olmak üzere Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarına, bütün Millî Mücadele kahramanlarına rahmet
dilediklerine, Çanakkale ili Ayvacık ilçesinde yoğun
yağış nedeniyle oluşan sele kapılan araçta bulunan ve
kaybolan, cansız bedenine ulaşılan vatandaşa Allahtan
rahmet, kaybolan diğer vatandaşın da bir an evvel
bulunmasını dilediğine, fırtına ve yoğun
yağış nedeniyle seralarda ve yerleşim yerlerinde ciddi
zararların meydana geldiği Antalya ilindeki vatandaşlara geçmiş
olsun dileklerini ilettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
Misakımillî kararlarının okunuşunun ve kabul
edilişinin 101inci yıl dönümüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
tarafından 8 madde hâlinde bir kısım Meclis-i Mebusan üyeleriyle
paylaşılmış olan metin, Türk milletinin hiçbir şart
altında boyun eğmeyeceğinin, bağımsızlıktan
başka bir yaşam şeklinin asla ve asla söz konusu
olamayacağının bütün dünyaya ilanıdır. Ahd-i Millî,
Peymân-ı Müebbed-i Millî olarak da bilinen Misakımillî, Osmanlı
Meclis-i Mebusanında
28 Ocak 1920de 121 mebus tarafından imzalanmış, 17 Şubat
1920 tarihli toplantıda Edirne Mebusu Şeref Bey tarafından
verilen teklifle okunarak kabul edilmiştir. Misakımillî, Birinci
Cihan Harbinin galip devletlerinin sözde barış tekliflerine, Türk
toprakları üzerindeki emperyalist emellerine karşı millî
iradenin vermiş olduğu en önemli tarihî cevaptır.
Misakımillî, Meclis-i Mebusanda kabul edilip ilan edildikten sonra galip
devletlerde öylesine büyük bir tepkiyle karşılaşmıştır
ki nihayetinde İstanbul 16 Mart 1920de işgal edilmiş ve
Meclis-i Mebusan da kapatılmıştır. Türkiye'nin, Türk
milletinin millî mücadelesinin de aynı zamanda siyaset belgesi olarak
kabul edilecek Misakımillî, bugün hâlâ caridir, hâlâ günceldir.
Misakımillî demek, küçük bir kara parçasına
sıkıştırılmak istenen büyük Türk milletinin dünyaya haykırışı
demektir. Misakımillî sonsuz ufuklara uzanan ülkülerimizin bir millet
tarafından yaşatılması demektir. Misakımillî demek
tarihin şanlı sayfalarına yazılan bir mücadelenin vatanlaşmasının
kararı demektir. Misakımillî, bağımsızlık için
kanından, canından vazgeçen yiğitlerin destanlaşan ve sonu
şahadetle biten mücadelesinin adı demektir. Bu noktada, Sayın
Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi,
Misakımillî konusunda tarih henüz hükmünü vermemiştir,
coğrafyanın da bir asırlık özlemi dinmemiştir. Bu
vesileyle bu toprakları bize vatan yapan ve bu kararı alan Meclis-i
Mebusan üyelerimiz başta olmak üzere Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarına, bütün Millî Mücadele kahramanlarımıza
saygı ve rahmet diliyoruz; ruhları şad, mekânları cennet
olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın
Başkan, Çanakkalenin Ayvacık ilçesinde yoğun
yağış nedeniyle oluşan sele kapılan araçta yakınlardaki
enerji santralinde çalışan 1i kadın 2 işçinin olduğu
bildirilmiş ve arama kurtarma çalışmaları
başlamıştır. Kaybolan 2 vatandaşımızdan
1inin cansız bedenine ulaşılmış, diğer
vatandaşımızı arama çalışmaları devam
etmektedir. Bu elim hadisede vefat eden vatandaşımıza Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır
diliyor; kayıp olan vatandaşımızın da bir an evvel
bulunmasını diliyorum.
Yine Antalyada oluşan fırtına ve
yoğun yağış nedeniyle seralarda ve yerleşim yerlerinde
ciddi zararların, maddi zararların meydana geldiği ifade
edilmektedir. Yoğun yağış ve fırtınadan etkilenen
bütün Antalyalı hemşehrilerimize, vatandaşlarımıza
geçmiş olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluçta.
Buyurun Sayın Oluç.
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iş yükünün önemli bir
bölümünü Rusya, Türkiye, Ukrayna, Romanya ve İtalyanın
oluşturduğuna, 2020de 871 davada karar açıklandığına,
hak ihlallerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özgürlük ve
güvenlik hakkıyla ilgili 5inci, adil yargılanma hakkıyla ilgili
6ncı maddesinin 1inci sırada yer aldığına,
Türkiyenin hakkında en fazla karar açıklanan devletler
sıralamasında 2nci olduğuna, 22 Aralık 2020de Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde Demirtaş davasında Türkiye
aleyhine Büyük Daire kararı verildiğine ve bu kararın hâlen
uygulanmadığına, Türkiyenin 2020 yılı
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün Yolsuzluk Algı Endeksinde
180 ülke arasında 86ncı sırada yer aldığına,
TÜRK-İŞin açıklamasına göre 2021 yılı Ocak
ayı için açlık sınırının 2.652 lira, yoksulluk
sınırının 8.638 lira olduğuna, asgari ücretin ise
2.825 lira olduğuna, asgari ücret belirlenirken insanların nasıl
yaşayacağı göz önünde bulundurulmayarak milyonlarca insanın
pandemi ve zamlar karşısında savunmasız
bırakıldığına, bunun müsebbibinin bu iktidar
olduğunu bir kez daha vurguladığına ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi 2020 bilançosunu açıkladı Strazburgdaki merkezinde bir
basın toplantısıyla ve pandemi koşullarına rağmen
2020de aldığı kararların bir dökümünü yaptı. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin iş yükünün önemli bir bölümünü 5 ülke
oluşturuyor: Rusya, Türkiye, Ukrayna, Romanya ve İtalya.
Baktığımızda, başvuruların toplamda yüzde 75i bu
5 ülkeden geliyor. Rusya, 13.800
dava başvurusuyla yüzde 22,4ünü oluşturuyor. 2nci sırada kim
var? Tabii ki Türkiye, 11.150
başvuruyla başvuruların yüzde 18ini oluşturuyor.
Şimdi baktığımız zaman,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, pandeminin yarattığı
elverişsiz koşullara rağmen, geçen yıl yani 2020de 871
davada karar açıklamış. Bunların 762sinde Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin en az 1 maddesinin ihlaline
hükmetmiş. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5inci yani
özgürlük ve güvenlik hakkı, 6ncı adil yargılanma hakkı
konusundaki ihlaller 1inci sırada yer alıyor.
Şimdi yine rakamlara
baktığımızda, hakkında en fazla karar açıklanan
devletlerin sıralamasında Rusya 185 kararla 1inci sırada. 2nci
sırada kim? Türkiye, 97 kararla. Rusya, en fazla vatandaşların
özgürlük ve güvenlik hakkını ihlalden hüküm giymiş. Türkiye
hakkında açıklanan kararlara baktığımızda, bu 97
karardan 85inde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin en az 1
maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmış. Türkiye
davalarında en fazla ihlal maddesi hangisi? 10uncu madde. 10uncu madde,
düşünce ve ifade özgürlüğü. Şaşırtıcı
mı? Değil.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, geçen
yıl Avrupa geneli için 80 kez 10uncu maddenin ihlalini hükmetmiş.
Kim 1inci sırada? Türkiye, 31 ihlalle. Türkiye davalarında
açıklanan kararlarda 21 kez adil yargılanma hakkı, 16 kez
özgürlük ve güvenlik hakkı, 11 kez de toplanma ve dernek kurma
özgürlüğüyle ilgili maddelerin ihlali görünüyor.
Şimdi Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin 2020 bilançosunu niye hatırlatıyorum? 22 Aralık
2020de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Demirtaş
davasında Türkiye aleyhine Büyük Daire kararı verildi. Hâlen bu karar uygulanmadı ve
Türkiyedeki iktidar, bu kararı uygulamayarak hem Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 46ncı maddesine -altında
imzası olan- hem de Türkiye Anayasasının 90ıncı maddesine
aykırı hareket etmektedir. Bunu bir kez daha, bu vesileyle
hatırlatmış olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
İkinci değinmek istediğim konu,
Uluslararası Şeffaflık Örgütü var. Uluslararası
Şeffaflık Örgütünün yolsuzluk algı endeksi
yayınlanıyor, çok uzun yıllardır uluslararası alanda
da takip edilen bir endeks. Türkiye, 2020 açıklamasında 180 ülke
arasında 86ncı sırada yer almış. Şimdi, bu
endeksteki sıralama şöyle oluyor: 0 ile 100 puan arasında
değerlendiriliyor, 0 yolsuzluğun çok yoğun olduğu, 100 ise
yolsuzluğun olmadığı ülke anlamına geliyor.
Türkiyenin puanı 40 yani 180 ülke arasında 86ncı sırada
yer alıyor. Türkiyeyle aynı puanı paylaşan ülkelere
bakalım; Trinidad ve Tobago, Doğu Timor, Fas, Burkina Faso. Yani
iktidar mensuplarına desek ki Haritada yerini gösterin bu ülkelerin.
bulamazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Endekse göre,
Avrupa Birliği üyesi ülkelerle
karşılaştırıldığında, 44 puanla Avrupa
Birliği içinde en düşük puanı alan Romanyanın da gerisinde
kalmış vaziyette Türkiye 40 puanla. OECD ülkeleri arasında -yani
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatına (OECD)
baktığımızda Türkiye- sondan 3üncü sırada yer
alıyor. Neden bu yolsuzluk endeksinde Türkiye bu kadar vahim bir tabloyla
karşı karşıya? Çünkü bakın, yolsuzluk endeksinde bu
duruma gelmenin nedeni, toplumlar demokrasiden uzaklaştıkça,
açıklık ve şeffaflıktan uzaklaştıkça yolsuzlukla
mücadele etme kabiliyetleri azalıyor. Hukuk devleti olmaktan, hukukun
üstünlüğünden, adaletten uzaklaştıkça yolsuzlukla mücadele etme
çapı düşüyor. Dolayısıyla düşünce özgürlüğünün,
ifade özgürlüğünün altını oyan iktidarlar, insan
haklarını ihlal eden iktidarlar aslında yolsuzlukla mücadele
kabiliyetini de ortadan kaldıran iktidarlar oluyorlar ve Türkiyedeki
iktidarın da durumu budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son olarak bir
noktaya değinmek istiyorum. TÜRK-İŞ ocak ayı açlık ve
yoksulluk sınırını açıkladı, buna göre açlık
ve yoksulluk sınırında 2021 Ocak ayı açısından
baktığımızda, 4 kişilik ailenin sağlıklı,
dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda
harcaması tutarı olarak ifade edilen açlık sınırı
2.652 lira olarak belirlendi. Gıda, giyim, konut, ulaşım,
eğitim, sağlık gibi ihtiyaçları da buna
kattığımızda yoksulluk sınırı 8.638 lira
oldu 4 kişilik bir aile için. Asgari ücreti hatırlatmak istiyorum:
2.825 lira olarak belirlendi Türkiye'de.
Şimdi, buna baktığımızda
işçi ve emekçilerin geniş kesimlerini açlığa ve
yoksulluğa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Peki, son cümlenizi alayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
milyonlarca
insanı açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden bir asgari ücret
belirlemesini geçtiğimiz yılın sonunda hep birlikte
yaşadık ve bu asgari ücret belirlenirken insanların nasıl
yaşayacağı, nasıl geçineceği, insanca yaşamı
nasıl sürdüreceği konusunda hiçbir standart göz önünde
bulundurulmadı, işçilerin, emekçilerin aileleri hesaba
katılmadı ve milyonlarca insan pandemi ve zamlar
karşısında savunmasız bırakıldı; bunun da
müsebbibi bu iktidardır, bunu da bir kez daha vurgulamış
olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun.
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, dün esen
rüzgârın ülkenin birçok ilinde zarara yol açtığına, sel
felaketi yaşayan Antalyalılara geçmiş olsun dediklerine, Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın da konuyu yakından takip ettiğine
ve Parlamentoya selamlarını ilettiğine, 28 Ocak 1920de
İstanbulda toplanan Meclis-i Mebusanın oy birliğiyle
Misakımillîyi kabul ettiğine, bu vesileyle Kurtuluş
Savaşı kahramanlarını ve Misakımillîyi kabul eden
İstanbul Parlamentosunun temsilcilerini bir kez daha saygıyla
andığına, İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuşun
Jön Türkler, İttihat ve Terakki, ardından Anadolu ve Rumeli Müdafaai
Hukuk Cemiyetleri, ardından Cumhuriyet Halk Fırkası; CHP bunun
devamıdır, biz, bunların karşısındaki
akımın devamıyız. dediğine, Adalet ve Kalkınma
Partisi Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlunun kiracısı olan ve
kirasını ödeyemeyen bir kadın kafeterya işletmecisine haciz
götürdüğüne, kendisinin Meclise gelmeden maaş aldığına,
partisinin sırtına taşıyamayacağı yükler
getirdiğine, RTÜK Başkanının yeniden seçildiğinde
Kanunu hazırladım, Meclise sevk edeceğim,
yasalaştıktan sonra da yürürlüğe girecek. diyen RTÜK
Başkanının görevden çekilmesi için destek vereceklerine,
Doğu Türkistan konusunda Çinin aşıyı pazarlık
malzemesi yaparak Türkiyeye şantaj yapıp
yapmadığını öğrenmek istediğine, eğer
yapıyorsa konunun Birleşmiş Milletlere götürülmesi için tam
destek vermeye hazır olduklarına, gerçeklerin gizlenmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Öncelikle, dün, hem memleketim Manisada hem
Antalyada hem birçok ilimizde rüzgâr çok zarar verdi. Antalyada bir sel
felaketi oldu, çok kayıplar var, hem geçmiş olsun diyoruz hem üzerimizdeki
bir selamı aktaralım. Antalya Milletvekilimiz, partimizin önceki
genel başkanı Sayın Deniz Baykal da biraz önce telefonla
arayarak Antalyayı çok yakından takip ettiğini ifade
etmiş, yaraların sarılması ve hasarların ortadan
kaldırılması için kendisinin de takibinde olan bu konunun bizim
tarafımızdan da dillendirilmesi ve takip edilmesi konusunda bizden
ricada bulunmuştur. Onun hem geçmiş olsun dileklerini hem
Parlamentoya selamlarını iletiyoruz ve kendisine acil şifalar
diliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, bugün, İstanbulda
toplanan Meclis-i Mebusanın oy birliğiyle Misakımillîyi kabul
ettiği 28 Ocak. Ve ardından 12 Şubat günü tüm dünya
parlamentolarına ve basına bilgi verilerek aleniyet
kazanmış ve hepimiz açısından bir gurur gününe
dönüşmüştür. Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin
ışığında ilan edilen Misakımillî, Türkiye
Cumhuriyetinin tapu senedi olan Lozana da referans olmuştur. Bu
çerçevede Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı ve
Misakımillîyi kabul eden İstanbul Parlamentosunun temsilcilerini bir
kez daha saygıyla anıyorum.
Elbette 28 Ocak 1920deki Meclis-i Mebusan, 23 Nisan
1920de toplanacak olan kurucu Birinci Meclisimizin de doğal üyeleri
olması sebebiyle Parlamentomuz açısından da gurur duyulan bir
topluluk, gurur duyulan bir kurucu kadrodur ve daha sonra, sürgüne
gönderilmemiş olan üyeleri 23 Nisanda Birinci Mecliste yer
almışlardır.
Tabii, burada bir gerçekliği vurgularken o
günlerden bugünlere bizi getirenleri hepimiz minnetle anıyoruz ve kendini
o sürece ait hisseden herkesten büyük bir memnuniyet duyuyoruz, biraz önce
Sayın Levent Bülbül de ifade etti. Ancak, biz dün Numan Kurtulmuştan
başka bir şey duyduk, Numan Kurtulmuş Jön Türkler, İttihat
ve Terakki, ardından Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetleri,
ardından Cumhuriyet Halk Fırkası; CHP bunun devamıdır.
Biz, bunların karşısındaki akımın
devamıyız. dedi. Şimdi, böyle diyorsanız başka bir
şey var. O günlerde Cumhuriyet Halk Fırkası var; biz
buradayız, kendini ait hisseden herkese de büyük saygımız var,
aynı şeyleri AK PARTİden de duymak isteriz ama Numan
Kurtulmuş dönüyor, diyor ki: Biz onların
karşısındaydık. Biz karşısındaki
akımdayız. dedin mi başka bir yere savruluyorsun. Vallahi, o
zaman 5 tane
1 tanesi mesela İngiliz Muhipleri Derneği falan olmak
üzere 5 tane zararlı dernek var karşımızda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Atatürkün altını
çizdiği
Numan Bey Biz bunların karşısındaki
akımız. diyor. Eyvallah, saflar netleşsin ama duyalım
bakalım, Levent Bülbülün söylediği çizgi ve ittifak
ortağının iki gün önce söylediği çizgi ve Numan
Kurtulmuşa AK PARTİden bir tane kınama yok, bir tane söz yok.
Ne dediğinin farkında mısınız? Numan Kurtulmuşun
ne dediğinin farkında mısınız? Bir oraya bakmak
lazım, ondan sonra bu Numan Kurtulmuşun partinizi temsil
niteliği varsa o zaman başka yerlerdeyiz, o zaman tutup da önüne
gelene Vatan haini. diyenler Numan Kurtulmuşa ne diyecekler? Çizginiz
Numan Kurtulmuşun çizgisiyse ya onunla yolları ayıracaksınız
ya da savrulduğunuz yer başka bir noktadır, bunu göreceksiniz.
Bizim partimiz daha sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaai
Hukuk Cemiyetlerinden Cumhuriyet Halk Fırkasına, sonra Cumhuriyet
Halk Partisine dönüşmüştür. Tarihimizin nerede durduğunun farkındayız,
bütün gruplardan duyduklarımızdan memnunuz da Numan Kurtulmuşa
ne diyeceksiniz onu bir duymak istiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bir yandan da Adalet ve Kalkınma Partisi Sakarya Milletvekili Kenan
Sofuoğlu kendine ait dükkânda kirasını ödemeyen bir kadın
kafeterya işletmecisine haciz götürmüş, eşyaları
toplamışlar götürmüşler. Şimdi, bu Kenan Beyi biz
buralarda görmüyoruz. Bu, bedavadan işte, popülerliğinden
yararlanarak oldu milletvekili. Ben, AK PARTİnin
teşkilatlarından gelen milletvekili
arkadaşlarımızın emeklerine son derece saygı
duyuyorum. Bu Beyefendi hem gelmiş motokros şampiyonu, motor
şampiyonu; hepimizin beğendiği, desteklediği birisiyken
milletvekili yapıldı. Gel kardeşim, görevini yap burada. Nerede
bu? Yoklama isteriz yok ama haciz götürmüş, haciz! Buna da bir şey
söyleyin. Bu arkadaş burada Meclisi takip etmeden maaş alıyor,
öbür taraftan bakıyorsunuz, bir kafeterya işletmecisine haciz
götürüyor; bu olmaz. Yazık, emeğiyle gelenlere yazık; Sayın
Grup Başkan Vekiline yazık. Gece yarılarına kadar
çalışıyor burada, Kenan Beyi taşımak için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonra Kenan Bey,
taşıyamayacağı yükler getiriyor partinizin
sırtına. Bir kadın, tek başına bir kadın
girişimci kafeterya sahibinin dükkânına pandemide haciz Kirayı
ödeyemedi. diye; olacak bir şey değil arkadaşlar.
Son olarak ifade etmek istediğim bir husus
daha: RTÜK Başkanı, RTÜKe yeniden Başkan seçilmiş,
açıklama yapıyor; açıklamadan bir paragraf: Bu vesileyle
buradan bir müjde vermek istiyorum. Bizlerden talepleri olan
yayıncılarımızın reklam süreleriyle ilgili yasal
düzenlememizi tamamladık, çalışma yakında TBMMye sevk
edilecek, yayıncılarımızın çok memnun
olacağını tahmin ettiğim düzenleme TBMMde
yasalaştıktan sonra da yürürlüğe girecek. Ya, böyle hadsizlik
var mı, böyle bir saçmalık olur mu? Bir bürokrat
Bakın, ilk düğmeyi yanlış
iliklediniz Bu, tek adam rejimi. diye biz söylüyorduk, eleştiriyorduk.
Damat bey, bakan oldu; ilk kanun, ilk açıklama; dedi ki: Kalkınma
Bankası Kanununu hazırladım, Meclise sevk ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ağustos 2018, rejime
kasteden Anayasa değişikliğinden sonra yapılan seçimler de
kurulan tek adam rejiminde Meclise geleceği müjdelenen ilk kanun, diyor
ki: Kalkınma Bakanlığı Kanununu hazırladım,
Meclise sevk ediyorum. İlk düğmeyi yanlış ilikledik,
geldi, geldi, geldi
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, hadsiz adam!
Şimdi, buna siz ne diyeceksiniz? Nasıl yapıyor bunu? Kanunu
hazırladım, Meclise sevk edeceğim. diyor.
Yasalaştıktan sonra da yürürlüğe girecek. müjde veriyor. Bu
Ebubekiri geri çağırmak için getirin kanun teklifini, iki elle kimi
diyorsanız yerine hemen seçelim, alın bunu görevden. Meclisin geri
çağırma hakkı vardır. Görevlendirdiğimiz adam bize
kanun teklifi yolluyor. Kanun teklifini hazırlamış,
bitirmiş, sevk ediyormuş ya! Böyle bir hadsizliğe
karşı Ebubekir Şahinin karşısında cumhuriyet
değerleriyle çelişmeyecek, Parlamentoyu utandırmayacak kimi
getirirseniz kapalı oylama oy vereceğiz, tam oyla
çıkaracağız. Çekin bu hadsizi oradan! Parlamentoya
karşı bunu yapamazsınız. Çekin bu hadsizi! (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son bir dakika Sayın
Başkan, son cümle.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bize de sıra
gelsin, sayfa doldu not almaktan.
BAŞKAN Peki, son kez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu RTÜK
Başkanını, çekin bu hadsizi oradan; hepimiz destek verelim. Ben
inanıyorum, bütün gruplar destek verir. Parlamentodan seçileceksin,
Parlamentoya Kanun hazırladım, yolluyorum, onaylayın, yürürlüğe
girecek... Bir de ondan sonra Bu kanunları biz
hazırlıyoruz... Mehmet Beyin buna da bir açıklık
getirmesini bekliyoruz.
Son sözüm, Doğu Türkistan konusunda Çin,
Türkiyeye şantaj yapıyor mu yapmıyor mu? Şu ana kadar
-Sayın Bakanın ifadesiyle- 40 milyon doz aşı gelecekti, 9,5
milyon doz aşı geldi. Tutumumuz net; barış zamanında
aşıyı pazarlık malzemesi yapmak ile savaşta biyolojik
silah kullanmak aynı şeydir; insanlık suçudur. Çin, böyle bir
şantaj yapıyorsa ona karşı bu Parlamentonun bir duruş
göstermesi, sizin de gidip Birleşmiş Milletlerde canına
okumanız lazım bunların. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu konuda da tam destek vermeye hazırız, tam desteğe
hazırız. Netleşin ve doğruları söyleyin. Ülkeden
gerçekleri gizlemeyin.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Usul
açısından yerimden
Şimdi Sayın AK PARTİ Grup Başkan
Vekili konuşacak, kendisinden özür diliyorum sözünü kestiğim için de.
Şimdi, 8 AK PARTİ'li milletvekili
arkadaş var ama kendileri konuşacak. Yazık günahtır. Yani
Grup Başkan Vekillerine inanmıyorlar mı gelip dinlemiyorlar?
Yani böyle bir Parlamento olur mu ya?
BAŞKAN Sayın Tanal lütfen.
Sayın Muş
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz? Milletvekilinin nasıl
davranacağını bir başka milletvekili söyleyemez,
kendilerine baksınlar.
BAŞKAN AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Sayın Mehmet Muş.
Buyurun Sayın Muş.
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığını
korumanın başta üyelerinin görevi olduğuna, Misakımillî
konusundaki duruşlarının çok net olduğuna, Millî Mücadele
sırasında farklı kanaatlerin vatanın kurtarılması
amacıyla CHPde buluştuğuna, çok partili hayata geçişle
birlikte ayrılmalar olduğuna, İstanbul Milletvekili Numan
Kurtulmuşun sözlerindeki kastın Demokrat Parti ve merkez sağ
anlayış olduğuna, Misakımillînin ülkenin yıllar önce
büyük mücadelelerle çizilen haritası olduğuna, milletvekillerinin
kişisel işleriyle alakalı Mecliste konuşma usullerinin
olmadığına, Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğluyla ilgili
konuda bilgisi olmadığından konuşmayacağına,
kanun yapma yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerinin
olduğuna, yeni Anayasaya göre Hükûmetin sadece bütçe kanunu teklifini
Meclise gönderebileceğine, bunun dışındaki teklifleri
milletvekillerinin verebileceğine, herhangi bir kurumun, yöneticinin,
kanun teklifi verme yetkisi olmadığına, Türkiye Cumhuriyeti
devletine hiç kimsenin bir tehdidinin söz konusu olamayacağına, böyle
bir durum olduğu zaman hep beraber gereken tepkinin verileceğine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığını korumak başta onun üyelerinin
görevidir. Yani ben burada konuşma yapacağım zaman, şu an
bütün medya, bütün basın bizi izliyor, görüyor. Dolayısıyla
sesimizi ilgili çevreler ilgiyle yakından takip ediyorlar. Burada herhangi
birisini ikna etmek gibi durumumuz söz konusu değil.
Arkadaşlarımız çeşitli komisyon çalışmalarında,
yasa çalışmalarında işlerini tamamladıkça Genel Kurul
çalışmalarına katılmaktadırlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, zorlama
yorumlara gerek yok. Yani efendim Karşısında Pontus Rum
vardı. İşte efendim
Karşısında Ermeni, Hınçak Cemiyetleri vardı, o
zaman onlar mısınız? gibi zorlama yorumlara gerek yok.
Bakın, neyi kastediyor Numan Bey veya bizim Misakımillî konusundaki
duruşumuz çok nettir.
Şimdi, CHPnin içerisinde 1945li
yıllarda, belki de biraz öncesinde Demokrat Parti diye bir damar
ayrılıyor. 1945 seçimlerini biliyorsunuz, açık oy, gizli tasnif
olduğu için Ce-Ha-Pe tekrar kazanıyor; çok partili hayattaki
kazandığı tek seçimdir. 1950de normal seçimlere geçiliyor ve
Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla seçimi kazanıyor.
Dolayısıyla CHP yeknesak bir yapı değil o zaman, içerisinde
farklı fikirler var; bir noktada buluşuluyor, buluşulan nokta
neresi? Vatanın kurtarılması ama içerisinde farklı
kanaatler var ve 1950de bu ayrılıyor. Dolayısıyla Numan
Beyin kastettiği o Demokrat Parti, o merkez sağ
anlayıştır ve bugün onun devamları oldu; Demokrat Parti
oldu, ondan sonra ANAP geldi, biz geldik vesaire. Dolayısıyla,
kastettiği budur.
Misakımillî, bu ülkenin bundan yıllar önce
büyük mücadelelerle çizilen haritasıdır. Bunun büyük bir
kısmını başardık, bir kısmı Lozanda
maalesef istediğimiz şekilde neticelenmedi ama büyük bir
oranıyla bu vatan toprakları kurtarılmış oldu; burada
kimsenin en küçük bir tereddüdü, bir itirazı söz konusu değil.
Keşke tamamını gerçekleştirebilseydik ama o günkü
şartlar altında bu kadarını başarabildik.
Dolayısıyla, köylüsüyle, çiftçisiyle, çarıklısıyla,
okumuşuyla, mühendisiyle, öğrencisiyle topyekûn bir mücadeleyle bu
vatan kurtulmuştur ve bizlere emanet edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, milletvekillerinin
bireysel, kişisel işleriyle alakalı burada bir konuşma
usulümüz yok. Kenan Beyin bahsettiğiniz meselesinin detayını
bilmiyorum, ne olduğunu bilmiyorum, ilişkiyi bilmiyorum;
dolayısıyla, bilmediğim bir konu üzerinden bir konuşma
yapmam. Milletvekillerinin bireysel ilişkileriyle alakalı, özel
hayatlarıyla alakalı da konuşmamayı tercih ediyorum.
Dolayısıyla, kendisine sorarım nedir mesele. Ama bir
kiracı-işveren ilişkisi; detayı nedir, eskisi var mı,
evveliyatı var mı, nedir bilmiyoruz, bir ihtilaf var aralarında.
Dolayısıyla, bir alacak verecek ilişkisinin Mecliste konuşulmasını
da çok doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, tabii ki kanun yapma
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekillerinindir, üyelerinindir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bunların
dışında, yeni Anayasamıza göre Hükûmet sadece bütçe
kanununu gönderebilir, bunun dışındaki teklifleri
milletvekilleri verir. 600 milletvekili vardır, bu 600 milletvekilinin
herhangi birisi teklif verebilir. Bunun dışında herhangi bir
kurumun, yöneticinin, idarecinin kanun teklifi verme yetkisi, önerisi yoktur.
Ancak, Parlamento bilgi talep ederse kendisinden bilgi alınabilir ama
nihai kararı verecek olan, onu yasalaştıracak olan, teklif
hâline getirip komisyonlarda müzakere edecek olan milletvekilleridir; bunun
dışında hiç kimsenin böyle bir hak ve yetkisi yoktur. Bunu
özellikle de belirtmek isterim.
Şunu da söyleyeyim: Çin böyle bir şey mi
söylüyor? Başka bir devlet şunu mu söylüyor? Değerli
arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti egemen bir devlettir, egemen bir
devlet olarak davranır. Türkiye Cumhuriyeti devletine hiç kimsenin ne bir
tehdidi söz konusu olabilir ne de bir kimse parmak sallayabilir. Buna biz ne
kadar itiraz edersek, bu Parlamento içerisindeki diğer siyasi partiler de
o derece itiraz ederler çünkü devletin sahibi bu milletin tamamıdır
ve bu milletin temsilcileri olan siyasi partilerin tamamıdır; biz
değiliz, biz sadece belli bir süre devleti yönetmek üzere vatandaştan
yetki alan partiyiz; Cumhur İttifakı olarak bunu ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) - Dolayısıyla, böyle bir durum olması söz konusu
değil, olduğu zaman da hep beraber buna gereken tepkiyi birlikte
veririz diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Mehmet Muş Cumhuriyet Halk Partisinin çok partili dönemde
kazandığı tek seçimin 1946 seçimi olduğunu söyledi, bu
konuda bir açıklık getireyim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tek
başına iktidarı kastediyorum.
BAŞKAN Yerinizden 60a göre pek kısa bir
söz veriyorum.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Cumhuriyet Halk Partisi 1961de İsmet İnönüyle yüzde 36,7; 1973te
Bülent Ecevitle yüzde 33,3; 1977de yine Ecevitle yüzde 41,3 oy
almıştır. Adının Cumhuriyet Halk Partisi
olmadığı dönemlerdeki seçimlerde aldığı
oyları da bütün herkes biliyordur.
Numan Kurtulmuşun demeci önümde, bunun yüz
elli sene evvelki bir tartışma olduğunu ve
Bakın,
Sayın Mehmet Muş gibi söylerse hiç bir itirazım olmaz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) O anlama geliyor
ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer Demokrat Partinin
devamını ararsanız, böyle, Parlamentoya
baktığınızda, bunu sizden çok daha fazla hak edecek, çok
saygın sağ siyasi partiler olduğunu görürüz ama Numan
Kurtulmuş, meydanı boş bulmuş, şöyle söylüyor
kongrede: Türkiyede 2 farklı siyaset yolunun olduğunu
anlatıyor. Bu yollardan biri Genç Türkler, İttihat ve Terakki,
Cumhuriyet Halk Fırkası ile bugünkü CHPye kadar gelmiş siyasi
çizgi; milletten kopuk, jakoben bir anlayış. Bundan yüz elli sene
evvelki tartışmalar da aynı tartışmaydı.
Diğer yol ise milletin inandığı yoldur, AK PARTİ bunun
devamıdır. diyor. Ben daha ne diyeyim? Yüz elli yıl önce
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
cümlemi tamamlayım.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüz elli yıl önce diyor
adam. Altmış yıl önce, yüz elli yıl önce
Çok iyi matematik
bilir Mehmet Muş, çıkarınca 1870 Birinci Meşrutiyet, 1908
İkinci Meşrutiyet. Cumhuriyet Halk Fırkası,
karşımızda İngiliz muhipleri, mandacılar. Şimdi,
dedi ki İYİ PARTİ: Biz bunun devamıyız,
destekliyoruz. Buradalar, ben demem ki CHP yaptı. İYİ
PARTİ bunu diyorsa, birlikteyiz. MHP dedi ki: Birlikte yaptık.
Meclis-i Mebusanı selamladı, birlikteyiz ama sayın MHPliler,
karşınızda Numan Kurtulmuş bunu demiş. Parti
ayrışmıyor, ayrışsın, ben Mehmet Muşla da
birlikte olurum Millî Mücadelede. Adam 1870ten beri biz bunların
karşısındayız. diyor. En son, Vahdettin duruyor, Atatürk
çıkıyor, Geldikleri gibi giderler. diyor. Ben de derim ki Numan
Beye: Geldiğiniz gibi gidersiniz kardeşim, biz buradayız. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, uzatmak istemiyorum da toparlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kastım şu: Cumhuriyet Halk Partisi tabii ki seçim
kazanmıştır, tek başına seçim
kazanamamıştır; kastım odur. Tek başına iktidara
gelmemiş yani 45te tek gelmiştir, çok partili hayatta bir daha tek
başına gelememiştir, onu ifade etmek isterim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onun da tarihini veriyorum:
2023 Ekim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yüzde 22 şu
an CHPnin oyu, yüzde 22yle gelirlerse ben de kendilerini tebrik
edeceğim.
Şimdi, bakın, arkadaşlar, 1945i yani
Demokrat Partiyi özellikle söyledim. Bakın, siyasal düşünceler,
siyasal akımlar, siyasal fikirler birden ortaya çıkmaz; bu, bir
damardır. Yani sosyal demokrasi, sosyal demokratlık arkadaşlar,
yani bugün CHPyle ortaya çıkmadı, önceden de varmış; o
zaman çıkmış yani 1850de de varmış, 1800lerde
Osmanlının içinde de böyle bir anlayış, fikir
varmış; oradan beslene beslene bugünlere gelmiş, yarın da
olacaktır. Dolayısıyla kastettiği şu: Arkadaşlar,
Misakımillî konusunda tartışmayı bile zül görürüm. Yok,
Siz onun yanındaydınız, biz destekliyorduk, siz karşısına
çıktınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buradaysanız sorun yok;
beraber olalım diyorum. Numan Beyi ne yapacağız?
Ayrışalım şu Numan Beyle. Ben senin yanındayım
bu konuda.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bir dakika
Arkadaşlar, bunu zül görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, Numan Beyin kastettiği de şu, diyor ki: Bu
fikirler
Bir tarih veriyor. 1870te aynı fikirleri düşünmüyor, ha,
vatanın müdafaasında ortak hareket etmiş; mücadele etmişiz
hep beraber, kazanmışız, Misakımillînin büyük bir
kısmını başarmışız. Fakat kastettiği
şu: Fikrî olarak, meselelere yaklaşım olarak, tarz olarak,
düşünce olarak bir ayrım var. dedi. Ben farklı
düşünüyorum, onlar farklı düşünüyor; bu doğal bir şeydir
arkadaşlar, herkes aynı düşünmek zorunda değildir.
Atıf yaptığı nokta burasıdır. Bunu buradan
alıp da yok İngiliz Muhipleri Cemiyetine, yok Ermeni Hınçak
Taşnak Cemiyetine getirmek zorlama bir yorum olur. Kastettiği bu
fikirdir. Bu fikri 1970e götürmüş; geri de götürürsünüz, 1600lere de
götürürsünüz, 1500lere de götürürsünüz giderseniz. Yani belki o zaman bir
padişahlık var ama toplumun -fikriyatı zikriyatı- hepsi
aynı düşünmüyor ki bu insanların. Yazarlar var, çizerler var,
farklı görüşler var; kastettiği bu. Dolayısıyla bunu
başka yerlere çekmenin bir gereği yok. Bizim duruşumuz da çok
nettir. Taviz veremeyeceğimiz şeyler vardır hayatta, bunlardan
bir tanesi de bu Misakımillîdir arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, daha
geriye giderlerse -tutanağa geçsin- biz Galata Kulesinden uçmaya
çalışan Hezârfeniz galiba Numan Bey de aşağıdan ok
attıran adam. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanlığının İçtüzükün 22nci maddesi
çerçevesinde siyasi parti gruplarının oranlarında
değişiklik olması sonucunda Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait
Kirazoğlunun Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu
üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin yazısının
28/1/2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına
ilişkin önerge yazısı (4/106)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanlığı İç Tüzükün
22inci maddesi çerçevesinde siyasi parti gruplarının
oranlarında değişiklik olması sonucunda Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Sait Kirazoğlunun Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine ilişkin
yazısı 28 Ocak 2021 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/12/2020
tarihinde Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19 milletvekili
tarafından, süt üreticilerinin yaşadığı
sorunların tespit edilerek bu sorunların çözümüne yönelik politikalar
geliştirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/3582) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/1/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/01/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri :
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından süt üreticileri sektöründe yaşanan
sorunların tespit edilmesi, sorunların çözümü için uygulanabilir
politikaların üretilmesi ve üreticilerin mağduriyetlerinin
giderilmesi amacıyla 18/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
28/1/2021 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisinin gerekçesini açıklama üzere Eskişehir Milletvekili
Sayın Arslan Kabukcuoğlu
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; partimizin süt üreticilerinin sorunlarıyla ilgili
vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Milletimizin beslenmesinde önemli bir protein
açığı vardır. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine
göre kişilerin günlük tüketmesi gereken yetişkin bir insan için
tüketilmesi gereken protein 56 ila 70 gram arasındadır; bizde ise bu
35-40 gram arasındadır.
1 kilogram sütte 32 gram protein vardır; süt,
ayrıca sadece protein kaynağı bakımından değil
mineraller ve vitaminler bakımından da zengin bir besin
kaynağıdır.
Süt üretimimizin hayvan cinslerine göre
dağılımı 2019 yılı itibarıyla; inek sütü 16
milyon litre, koyun-keçi sütü 2 milyon litre, manda sütü 800 bin litre
civarındadır. Süt üretimi deyince inek sütü düşünülmelidir ve bu
söylediklerimin hepsi inek sütü konusunda olacaktır.
Avrupa Birliği ortalama süt tüketimi kişi
başına yılda 342 litreyken bizde 276 litredir. Günlük süt
ihtiyacı 2 su bardağı kadardır. Çocuklukta ve yetişkin
yaşta, yaşlılıkta, ileri yaşlarda süt, önemli ve elzem
bir besin kaynağıdır.
Süt endüstrisi, gerek üretim gerekse pazar
bakımından sorunludur. Sağlıklı toplum için süt
tüketimini sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Ülkemizde süt
üretimi, çiftçimizin fedakârlığı üzerinden yürütülmektedir.
Çiğ süt fiyatı litre başına Kasım 2019da 2 lira 30
kuruş; prim 10 kuruşken yem fiyatı ton başına 1.350
Türk lirası olmuştur. Primle birlikte
hesapladığımızda süt/yem paritesi 1,77dir. Bir yıl
süreyle yem fiyatları sürekli yükselirken çiğ süt fiyatı yerinde
saymıştır. Ocak 2021de 1 litre çiğ süt fiyatı 2,80;
prim 30 kuruş; yem 2.200 liradır ton başına. Süt/yem
paritesi 1,40a düşmüştür. Süt destekleme bedelleri devlet
tarafından gecikerek ödenmektedir. Süt/yem paritesi için uluslararası
değer 1,5ken Tarım Bakanlığının kabul
ettiği 1,3tür.
Her büyükbaş hayvan ortalama 450 gün arayla
yavrulamakta ve bir buzağı için ortalama 370 lira destekleme primi
verilmektedir. Bu prim, bölgeler arasında ve de ahırdaki hayvan
sayısına göre değişiyor. Buzağı primleri
zamanında verilmemekte ve yine burada üretici mağdur edilmektedir.
Örneğin İç Anadolu, 2019 yılı buzağı yardımını
henüz alamamıştır.
Süt üretimi, yem/süt fiyat paritesi arasına
sıkıştırılamaz. Çiftçiyle konuştuğumuz
vakit, köylü bir ailenin geçinebilmesi için ortalama 8 ila 10 baş hayvan
gerekmektedir; karı koca 2 kişi tüm mesaisini buna ayırmak
zorundadır. Vatandaş sütünü satar, bedelini yaklaşık bir ay
sonra alır. Süt toplayıcısı nazlıdır, bazen de
vatandaşı dolandırırlar. Üretici bu zorluklarla ürününü
piyasaya verir, tüketici ne yapar? Markette bir litre taze süte 9 lira 95
kuruş bedel öder. Ham maddenin, ham çiğ sütün yaklaşık 4
misli bir fiyattır. Bu anormal bir durumdur; bu konuda acil bir
regülasyona ihtiyaç vardır. Bizde büyükbaş hayvan üretimi mera
üreticiliği tarzında değildir. Üreticilerin yüzde 71i 10
başın altında hayvan beslemektedirler. Eski bir Tarım
Bakanı demiştir ki: Bir bölgeye düşen yağış
yılda 60 santimetrenin altındaysa burada büyükbaş hayvan
besiciliği yapılamaz. Türk köylüsü mucizeler yaratmaktadır.
Her ne kadar konu süt üretimi ise de aslında et
üretimini de tartışmış oluyoruz, onu da
tartışıyoruz. Sistemin verimli çalışması
durumunda dişi buzağılar süt üretimi için bir tarafa
ayrılacaklar, erkek buzağılar da kesime gidecekler; böylece
vatandaşın et üretimi de karşılanmış olacak.
Sekiz on yıl önce çiftçi tarla ziraatı
yanında üç-beş hayvan besleyerek bir miktar yan gelir elde ediyordu
ve kendi kazancını, kendi ihtiyacını gideriyordu ancak
günümüz şartlarında bu büyüklükteki bir besicilik ve hayvan
bakıcılığı zarar ettirmektedir. AK PARTİ
zamanında girdilerdeki aşırı artış küçük
çiftçiyi, aile ziraatını bitirmiştir; pek çok aile süt üretimini
bırakmak zorunda kalmıştır, öyle ki köylüler, ihtiyacı
olan sütü satın almaktadır, bu aynı zamanda köylülerin süt
tüketiminin de azalmasıdır.
Süt üreticileri sektörünün
yaşadığı sorunlar on dokuz yıllık AK PARTİ
iktidarında çözüme kavuşmamış, üreticinin mağduriyeti
artarak devam etmektedir. İYİ PARTİ olarak bu sorunların
çözümü ve mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
süt
üreticilerinin sorunları karşısında yalnız olmadığının
anlaşılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yanında
olduğunu görmesi, konunun her yönüyle araştırılarak çözüm
yollarının bulunması için Meclis araştırması
açılmasını talep ediyoruz.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van)
Sayın Başkan, değerli üyeler; ülkede ekonomik kriz ve coronayla
birlikte AKP-MHP politikalarıyla da mücadele eden tüm çiftçilerin
sorunları acil çözüm beklemektedir. Corona döneminde çiftçiler, borç yükü
altında ve katlanan maliyetler nedeniyle çiftliklerini kapatmak zorunda
kalmış ve iflas etmiştir. Her bölgede ziraat odaları bu
uyarıları yıllardır yapmaktadır. Türkiye'de
çiftçilikle uğraşan 2 milyondan fazla kişi vardır.
Milyonlarca kişinin geçimini sağladığı tarım
sektörü bir bütün olarak AKPnin özelleştirme politikalarına kurban
edilmiştir. AKP döneminde 4 milyondan fazla kişi tarımdan
kopmuştur.
Köy Hizmetlerini, il özel idarelerini plansız
bir şekilde kapatan, gerekli altyapıyı hazırlamayan AKP,
tarımda çalışan nüfusu göçe, yoksulluğa ve kayıt
dışılığa mahkûm etmiştir. Bugün, tarımda
çalışan yaklaşık 5 milyon kişinin yüzde 80inden
fazlası sigortasızdır. Bu oran kadınlarda yüzde 90ı
bulmaktadır. Mevsimlik tarım işçilerinin hâli ortadadır.
AKP iktidara geldiğinde Türkiye'de tarım istihdamı 9,5 milyondu,
şimdi bunun yarısı bile değil. Çiftçiler, geçimlerini
sağlayamadıkları için tarım alanından ve üretimden
kopmuştur. Kırsal kesimde altyapı ve destekler yeterli
olmadığı için bu işin astarı yüzünden pahalı bir
hâl almaktadır. Binbir emekle yapılan çiftçilik işi, dönem sonunda
hiçbir getiri sağlamadığı gibi borç ve iflas durumu
yaşatmaktadır. Ülkede ve dünyada can yakıcı bir gıda
krizi söz konusu iken Türkiye'de çiftçi sayısının azalması,
tarımın çözülmesi ve sektörün daralması bir
plansızlığın ve politikasızlığın
göstergesidir. Nüfusun büyük bir kesimi yeterli ve uygun fiyatlı
gıdaya erişimde sorun yaşamaktadır. Derin Yoksulluk
Ağının son açıkladığı raporu ve
önerdiği acil eylem planları dikkate alınmalıdır.
Öte yandan, gıda fiyatlarındaki
artış enflasyonun patlamasına neden olmaktadır. Süt ve süt
ürünleri üzerine konuşuyoruz. Çiftçinin maliyetleri, yem fiyatları,
kirası, elektrik, su, doğal gaz faturaları ve kendi geçimi için
aldığı malların fiyatları katlanarak artmış
ama ürettiği ürünün, sattığı etin, sütün fiyatı
aynı oranda artmamıştır. Gelişmiş ülkelerde süt,
sadece bir tarım ürünü olarak ele alınmamaktadır, sütten
yapılan ürünler başlı başına bir sektör ve istihdam
alanıdır. Ham maddesi süt olan ürün sayısı peynir
çeşitlerinden çikolataya, pastadan mamaya yüzlerce alana uzanmaktadır.
Bildiğiniz üzere, anne sütünün bir alternatifi yok ama ihtiyaç duyan ebeveynler anne sütü yetersiz kalan
bebekleri için belirli bir süre mama almak zorundalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) Türkiyede
ebeveynlerin güvenerek en çok aldığı mama ve devam sütünün
neredeyse hepsi yabancı menşelidir yani ithal edilmektedir, dolar
kuru arttıkça da zamlanmaktadır. Son iki yılda mama
fiyatları 3-4 kat artmıştır. Artık, ebeveynler mama
alamamaktadır. Bu durum bebek sağlığı için de riskli
bir hâl almaya başlamıştır.
Öte yandan, birçok üründe hem üretim
yetersizliği hem de nüfus artışı gıdaya olan talebi ve
fiyatları da artırmaktadır. Bugün ülkenin dört bir yanından
çöpten gıda ayıklayan yurttaşların görüntüleri geliyorsa;
bu, tarımdan kopartıp kente göç ettirdiğiniz ama iş
vermediğiniz yoksulların tablosudur.
Özetle, AKP, tarım alanlarını
piyasaya, ithalata, özelleştirmeye teslim etmiş ve milyonlarca çiftçi
maliyet ve borç yükü altında ezilmektedir. Çiftçileri desteklemek
amacıyla yapılabilecek her olumlu araştırma ve
uygulamanın yediden yetmişe herkesin gıda ve beslenme
hakkıyla ilgili olduğu bilinciyle hareket edilmelidir.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ensar Aytekin.
Buyurun Sayın Aytekin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENSAR AYTEKİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİ grup önerisi üzerine CHP Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, konumuz süt; ülkenin temel besin
kaynaklarından biri ve AKP İktidara gelene kadar en ucuz protein
kaynakları arasında yer alıyordu. Şu an böyle bir durum söz
konusu değil. Marketlerde 1 litre sütün fiyatı 8 liraya, peynirin
kilosu 50 liraya gelmişken burada kalkıp Ekonomi iyi. demek
vatandaşla dalga geçmektir. Devrî iktidarınızda bebek bezine,
çocuk mamasına ve en sonunda ise peynire marketlerde kilit vuruldu.
Değerli milletvekilleri, 1 litre sütün maliyeti
Ulusal Süt Konseyine göre 2 lira 34 kuruşken aynı Konsey
tarafından verilen referans fiyatı 2 lira 30 kuruş; üreticiye
litrede 4 kuruş zarar ettiren bir sistem kuruldu. Gıda Komitesi diye
bir komitemiz var; Tarım, Hazine ve Ekonomi Bakanlarının
işin içinde olduğu bir komite. Süt üreticilerimiz destek beklerken
Yıllık enflasyonu artırır. diyerek, bu destek verilmedi.
Elektriğe, otoyola zam yaparken yükselmeyen enflasyon ne hikmetse süt
üreticisine gelince yükseliyor. Bu Komite başlı başına üretimi
baltalayan bir komite. Üretici tüm ülkede olduğu gibi Balıkesirde de
on bir ay boyunca çiğ süt fiyatına 1 kuruş dahi zam
alamadı. Balıkesir, tek başına bu ülkenin süt ve süt
ürünleri ihtiyacını karşılayabilecek bir kent iken şimdi
hayvanlarını mezbahaya göndermek zorunda kalan bir şehir oldu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKPnin yarattığı ekonomik buhran belli ki
henüz kendilerine ulaşmamıştır ancak millete bu
kalkınmadan kilitli peynirler, kilitli bebek bezleri, kilitli bebek
mamaları düşmüştür.
Türkiyede 2 tane TBB vardır, birisi Türkiye
Bankalar Birliği, bir diğeri ise Türkiye Barolar Birliği. Bu 2
kurumun birbiriyle alakası neyse AKPnin de adalet ve kalkınmayla
alakası o kadardır.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kırklareli Milletvekili Sayın Selahattin Minsolmaz.
Buyurun Sayın Minsolmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELAHATTİN
MİNSOLMAZ (Kırklareli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; süt üreticileri sektöründe yaşanan sorunların tespit
edilmesi, sorunların çözümü için uygulanabilir politikaların
üretilmesi ve üreticilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla
İYİ PARTİ Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması
açılması önerisi üzerine AK PARİT Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, içinde
bulunduğumuz pandemi süreci bir kez daha göstermiştir ki
tarımsal üretim ve gıda, insanoğlu için vazgeçilmez en önemli
değerlerden bir tanesidir. Bu süreçte üretici dostu
politikalarımızla üreticimizi korurken, bir yandan da tüketicimizi
korumaya, üretim ve tedarik zincirinde hiçbir aksamaya mahal vermemeye büyük
önem gösterdik; hamdolsun bunda da başarılı olduk.
Değerli milletvekilleri, son on sekiz
yılda hayvancılığa verdiğimiz desteklerle
büyükbaş hayvan varlığımız yüzde 81, küçükbaş
hayvan varlığımız ise yüzde 72 artmıştır.
Yani bu kürsüde söylendiği gibi, küçükbaş hayvan ve büyükbaş
hayvan üretiminde bir gerileme söz konusu değildir; buna bağlı
olarak da süt üretimimiz ise yüzde 173lük bir artışla 23 milyon tona
ulaşmıştır.
Süt üreticilerimizin gelirlerinin
artırılması, üretimlerinin sürdürülebilirliğinin
sağlanması ve korunması amacıyla çiğ süt desteği
ödemeleri 2020 yılında 1,6 milyar lira olarak
gerçekleşmiştir. 2020nin ilk altı aylık döneminde destek
dâhil ortalama parite 1,44 olarak gerçekleşmiş, yaşanan maliyet
artışlarına rağmen 2020 yılının destek dâhil
çiğ süt yem paritesi ortalama 1,36 seviyelerinde
gerçekleşmiştir. Üreticilerimizin süt üretim maliyetlerinde
yaşanan artışlardan etkilenmemesi -doğrudur, yem
fiyatlarında ciddi artışlar olmuştur- bunların
önlenmesi amacıyla temmuz-eylül döneminde çiğ süt desteği 40
kuruşa çıkarılmış ve ilk iki ayın ödeme
desteği yapılmıştır. Ekim, kasım, aralık
aylarına ait çiğ süt desteği ise 30 kuruş olarak
belirlenmiştir. Ulusal Süt Konseyinin 11 Aralık 2020 tarihindeki
toplantısında 2021 Ocak-Nisan ayları için çiğ süt
fiyatı litrede 2,80 lira olarak belirlenmiştir. Tarım ve Orman
Bakanlığının aynı dönemde çiğ süt desteği 30
kuruş olarak uygulanacaktır. Bu sayede, paritenin 1,30un üzerinde
kalması yine sağlanmış olacaktır.
Süt üreticilerimiz, Tarım ve Orman
Bakanlığımız, tabii ki birliklerimiz; koyun keçi
birlikleri, damızlık sığır yetiştiricileri birlikleri,
süt üreticileri birlikleri, ziraat odalarımız ve yereldeki tarım
teşkilatımızla birlikte koordineli bir şekilde süt
üretiminin artırılması ve kalitenin de
artırılması yönünde önemli çalışmalar
yapmaktadır.
Benim ilim Kırklareli beyaz peynir üretiminde
ve süt üretiminde önemli merkezlerden bir tanesi, boğazlardan ve Marmara
Denizinden kaynaklanan bir avantajıyla da hayvan
hastalıklarından ari bölgelerden bir tanesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Devamla) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun lütfen.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Devamla) Hem
Tarım ve Orman Bakanlığımızın hem süt
üreticilerimizin hem de tabii ki üretilen sütün işlendiği süt
sanayicilerinin destekleriyle, birlik ve odalarımızın
destekleriyle süt üretiminin artırılması, kalitenin
artırılması, üreticilerimizin üretimlerinin
devamlılığının sağlanması ve bu sektörden
ekmek yiyen, ailesinin, çoluk çocuğunun rızkını çıkaran
tüm üreticilerimizin sürdürülebilir bir üretim sağlaması temel
hedeflerimizden bir tanesidir. Bu çalışmalar sayesinde, Türkiye 2002
yılında 3,7 milyar dolar bir tarımsal ihracat yaparken,
hamdolsun, 2019 yılında bu rakam 18 milyar dolara
çıkmış yani 5 kat artmıştır. Rakamlar, bu konuda,
birçok konuda olduğu gibi çok ciddi başarılara imza atıldığını
göstermektedir. İnşallah daha iyilerini yapmak amacıyla
çalışmalarımız devam etmektedir.
Hükûmetimizin üreticisinden tüketicisine her alanda
vatandaşın yanında olmaya devam ettiğini belirterek yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, yoklama talebimiz var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bundan önce pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunmadan önce bir yoklama talebi var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Önce bir söz
talebim var Sayın Başkan.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Biz önce yoklama
istedik efendim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şimdi yoklama talebini
karşılayalım, ondan sonra size söz verelim, arkadaşlar
ayağa kalktı.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Tanal, Sayın Arık, Sayın Köksal, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Zeybek, Sayın Kaya, Sayın Şeker,
Sayın Sümer, Sayın Aytekin, Sayın Özdemir, Sayın
Tığlı, Sayın Ünsal, Sayın Sarıaslan, Sayın
Keven, Sayın Özer, Sayın Antmen, Sayın Gökçel, Sayın
Bingöl, Sayın Göker, Sayın Kadıgil.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
43üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Yoklama pusulası veren
milletvekili arkadaşlar lütfen salondan ayrılmasın.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın Belgin Uygur? Burada.
Sayın Mehmet Ali Cevheri? Burada.
Sayın Ertunç Erkan Balta? Burada.
Sayın Mustafa Arslan? Burada.
Sayın Sabri Öztürk? Burada.
Sayın Ahmet Tan? Burada.
Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu?
Burada.
Sayın Rümeysa Kadak? Burada.
Sayın Serkan Bayram? Burada.
Sayın Ahmet Erbaş? Burada.
Sayın Zeynep Yıldız? Burada.
Sayın Bülent Tüfenkci? Burada.
Sayın Erol Kaya? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/12/2020
tarihinde Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
milletvekili tarafından, süt üreticilerinin yaşadığı
sorunların tespit edilerek bu sorunların çözümüne yönelik politikalar
geliştirilmesi amacıyla verilmiş olan (10/3582) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, benim bir söz talebim vardı.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin gündeme getirdiği Sakarya Milletvekili
Kenan Sofuoğluyla ilgili konunun özel hukuk alanına giren bir mesele
olduğuna, milletvekilinin Meclise geldiğinin yoklama çizelgeleriyle
doğrulandığına, özel hayatın Mecliste konu edilmesini
ayıpladıklarına ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce Grup Başkan
Vekillerinin konuşmasında Sayın Özel, Sakarya Milletvekilimizle
alakalı bazı iddialar ortaya atmıştı, doğru
bulmadığımızı da söylemiştim. Bu konuyu
araştırdım. Yani bir kiracı meselesi varmış, onu
milletvekilimiz dışarı atmış gibi özel hukuk
alanına giren bir mesele aslında. Burada konuşulmasını
ayıpladığımızı tekrar ifade etmek isterim. Bu,
iki senelik bir mahkeme süreci var. İki senenin sonunda mahkeme böyle bir
karar veriyor. Ciddi problemler çıkmış ve mahkemelik olmuş
mesele, daha sonra yargının verdiği bir kararın
uygulanması. Bu süreç içerisinde, daha önce de milletvekilimiz buradaki bu
işletmeciye nakdî olarak da yardımlarda bulunmuş fakat öyle bir
noktaya gelmiş ki artık iş sürdürülemez noktaya gelince
mahkemelik olmuş mesele ve konu buraya taşınıyor. Tekrar
dediğim gibi, özel hukuk alanına giren bir konu.
Diğer bir meselemiz, milletvekilimiz her gün
burada, bunu yoklamalardan teyit edebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Buraya gelmiyor,
gitmiyor, çalışmıyor. gibi iddiaları vardı Özelin.
Yoklama kayıtlarından milletvekilimizin burada olduğu
görülebilir. Şu an burada değil, şu an Sakaryada; sabah sekizde
oğlunu hastaneye yatırdı, ameliyat olacak, buradan acil
şifalar diliyoruz kendisine.
Bir diğeri, milletvekili maaşını
da milletvekilimiz kullanmıyor, almıyor yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne yapıyor?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Geldiği gibi
bunu ilgili yerlere veriyor. Dolayısıyla, bir iddiada bulunuyorken önünü
sonunu araştırmak lazım. Şu yapılabilirdi: Sayın
Özelin bu hassasiyeti varsa, orada bir vatandaşın hakkını
da önemsiyorsa Kenan Beyi arar, Ya, Kenan Bey, böyle böyle bir konu geldi
bize, ne diyorsunuz yani olayın aslı nedir? diye sorup öğrense
burada birbirimizi bu tip ithamlarla karşı karşıya
bırakmayız, hepimiz milletvekiliyiz, birbirimizin yüzüne
bakıyoruz. Hepimizin özel yaşantısında, özel hayatında
bazı gelişmeler oluyor. Bunlar ayıpladığımız
bir şeydir, bunu özellikle ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ayrıca, Kenan
Bey bizim millî gururumuz, defalarca bayrağımızı
dalgalandırmış başarılı bir sporcumuz, onu da
ayrıca ifade etmek isterim. (AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Mehmet Muşu dinleyince şöyle bir şey
anlıyorsunuz yani sanki bu bize duyum gelmiş, biz bunu
söylemişiz; bütün internet sitelerinde var, kamuoyuna mal olmuş,
zamanında bu konuda kamuoyunu bilgilendirmiyorsunuz. Ayrıca, bu
haberin altında o kadın kiracının darbedildiği haberi
de var, madem artık aleniyet kazandırdınız, onu da
söyleyelim, oradan okursanız Maaşını almıyordu.
filan
Türk Hava Yollarına Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanının eşini
atayacaksınız, üç ayda bir toplantıya katılacak, bilmem ne
kadar huzur hakkı alacak, aleniyet kazanınca Feragat ettim.
Fahrettin Altun 3 maaş alacak, aleniyet kazanınca Hayır
işlerinde harcıyordum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir milletvekili pandemi
sürecinde gidecek kiracısını haczettirecek
Maaşını çekmiyor, hayır işlerinde kullanalım.
Ondan sonra
Motokros şampiyonuyken millî gururumuzdu, AK PARTİye
geçti
Ben, sizin teşkilatlarınızda çalışıp bütün
gün gayret gösterip milletvekili olup gecenin dördüne kadar yoklamaya giren
arkadaşlarıma saygı duyuyorum ama bu yükü partiniz
taşıyacaksa taşıyın kardeşim, siz bilirsiniz.
Teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, geçen dönem Sayın Özel bir dinleyin beni- veya bir
önceki dönem Sabahat Akkiray sizde milletvekilliği yaptı mı?
CAVİT ARI (Antalya) Bugünü konuşun
Başkanım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yaptı mı
milletvekilliği?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2011de.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Niye
yaptınız onu milletvekili? Niye milletvekili? Geçen dönem buradaydı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2011de buradaydı.
Olmadı zaten.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya, şimdi,
arkadaşlar, siyasi partiler belli figürleri aday gösterebilirler, bütün
herkes teşkilatların içerisinden gelmez, akademiden gelir,
teşkilattan gelir, spor dünyasından gelir, sanat camiasından
gelir. Niye tepeden getirip milletvekili yaptınız? Niye?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gelir de, buraya gelir.
Bakın, Sayın Savcım her gün burada.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir dakika
arkadaşlar.
Niye tepeden getirip milletvekili
yaptınız?
Şimdi, iddianızı ispatlamak için
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yoklamaya geliyordu,
Sabahat Akkiray buradaydı ama.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir saniye, bir
saniye dinle Sayın Tanal, bakın Grup Başkan Vekiline söylüyorum
ben, sen girme araya.
Şimdi, eğer Meclis
çalışmalarına katılmadığını iddia
ediyorsanız, yoklama kayıtlarını çıkarıp Meclise
gelmediğini ispatlamanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Biz de diyoruz ki:
Madem böyle bir iddianız var, çıkarın Meclis
kayıtlarını, tutanaklarını, bakın Meclis
kayıtlarında, yoklamalarda var mı bu adam, yok mu. Şimdi,
eğer yoksa dersiniz ki: Meclis çalışmalarına gelmiyor,
katılmıyor. Ama var, buyurun bakın, açın bakın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakacağız,
şimdi bakacağız, madem öyle bakacağız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bugünkü özel
durumunu da bana söyletmek zorunda kaldınız.
Bir diğer mesele, iki sene önce başlayan
Ya, arkadaşlar, Allahınızı severseniz ya! İki sene
önceki bir mesele, pek çok milletvekilinizin, sizlerin de kamuoyuna
yansıyan meseleleri oluyor. Bizim bir gün konuştuğumuzu gördünüz
mü? Özel hukuk alanına giren meseleler bir milletvekili tarafından
başka bir arkadaşı için gelip dillendirilmez, züldür bu ya!
Meclis kürsüsünde konuşmak ayıptır, bunun tutanaklara girmesi
yanlıştır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Ayıp, ayıp!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya, bunu anlatmaya
çalışıyorum. Meselenin boyutu da bu iki sene önce mahkemelik
olmuş, ondan önce de adam yardım yapmış bir sürü. Yani iki
sene önceki mesele
Şimdi, oturup da bunu Sizin milletvekiliniz bunu
yaptı, bizimki bunu yaptı. Arkadaşlar, bunlar bizi büyütmez,
küçültür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Politika
konuşalım, siyaset konuşalım. Kenan Sofuoğlunun ne
olduğunu kamuoyu biliyor. Yapmayın, etmeyin ya!
Yakışmıyor bize ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, yalanı doğru gibi anlatırsak milletin aklıyla
alay ederiz. Bugün Kenan Sofuoğlunun mazereti var, gelmedi değil mi?
Bu konuları hiç konuşmasak yoklama defterinde var. Neden var? Meclis
müşahedeyle açıldı
MEHMET MUŞ (İstanbul) Açmasaydın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toplantı yeter
sayısı vardır. deyince herkes Var. yazılıyor.
Nasıl açıldı?
SALİH CORA (Trabzon) Meclis Başkan
Vekili saydı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meclis Başkan Vekili
bakar Toplantı yeter sayımız var. deyince herkes Var.
yazılır; o yoklama çizelgesi öyle oluşur.
İki: Neden Var. yazılıyor? Neden
yoklama almıyorlar?
SALİH CORA (Trabzon) Kenan Sofuoğlunun
bir kabahati yok ki ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pandemi süreci olduğu
için Meclis Başkan Vekilleri, kendileri aylardır yoklama almadan
açıyorlar, aylardır herkes Var. yazılıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) 2018de
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, gelin, bir iddiayı
dile getiriyorsanız her gün yapılan yoklamalardan kesit alalım,
bakalım kaçında var, kaçında yok?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz gözümüzle görmüyor muyuz
var mı, yok mu; kim geliyor, kim gelmiyor? Ben, şimdi,
çıkıp da burada, bu salonda bulunan birçok arkadaşımdan en
çok laf atan değerli milletvekilimize Gelmiyor. desem yalan
attığımı herkes bilir. Benim kime Gelmiyor. dediğim
belli. Benim dediğim mesele, bu şartlarda hem buraya gelmeyip hem de
kirasını ödeyemeyen kadının dükkânına haciz
götürmüş, bütün haber sitelerinde var; bunu dile getiriyor
arkadaşlar. Bir de dönüp ondan sonra Yoklamaya bakalım. derseniz
sekiz aydır herkes var.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Her iki taraf için de mesele
anlaşılmıştır.
Sayın Zeybek
32.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin, Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün Militan görmek istiyorsanız
vicdanını satmış ve aklını kiraya verenlerin
yargıya zarar verdiği döneme bakın. dediğine, o
aklını kiraya veren hâkim ve savcıları iktidarın o
makamlara getirdiğine ilişkin açıklaması
RAFET ZEYBEK (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül bugün
yaptığı bir konuşmada Militan görmek istiyorsanız
vicdanını satmış ve aklını kiraya verenlerin
yargıya zarar verdiği döneme bakın. demiş. Sayın
Bakan, o aklını kiraya veren hâkim ve savcıları sizin
iktidarınız o makamlara getirdi. Sahte delillerle yapılan
haberleri sizin yandaş medyanız basına yansıttı.
Kumpas davalarının savcılığını sizin genel
başkanınız yaptı. O dönem FETÖ militanlarıyla beraber
yürüyenler bugün dert yanmasın. O dönem FETÖye teslim edilen yargı
bugün iktidara teslim edilmiştir. Yargıda dün FETÖnün
militanları vardı, bugün iktidarın militanları vardır.
Bunu gizleyemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ataş
33.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışan ve aynı
işi yapan işçilerin ücretleri arasında büyük
farklılıklar olduğuna, bu durumun işçiler arasındaki
iş barışını bozduğuna, Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırı bu uygulamanın bir an önce
düzeltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde
çalışan, farklı dönemlerde kadroya alınan, kurumda
aynı işi yapan işçilerimizin ücretleri arasında büyük
farklılıklar bulunmaktadır. Bu işçilerimiz
yıllardır her toplu sözleşme döneminde
umutlandırılmış fakat beklentileri bir türlü
karşılanmamıştır. Kurumdaki 3 farklı ücret
uygulaması işçiler arasındaki iş
barışını bozmakta, kurum idarecileri ve
çalışanlarını karşı karşıya
getirmektedir; işçilerin verimli çalışmasını
engellemektedir. Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bu
uygulama bir an önce düzenlenmeli, yaz kış demeden, gece gündüz
ayırmadan zor şartlar altında çalışan cefakâr
Karayolları işçilerimizin mağduriyetleri giderilmelidir diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ataş
34.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataşın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 42nci
Birleşimde 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmeleri sırasında soru-cevap bölümünde sorduğu sorudaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün CHP Milletvekilimiz Sayın Mahmut Tanal bir
konuşma yaptı Üsküdar Acıbadem Muhtarlığıyla
ilgili. Acıbadem Muhtarlık binasının yanına
yapılan park belediyeye ait bir yer. Yanında kaçak yurt
yapıldığını ifade etti. Yurt kaçak değil. Muhtarlık
binasının yanında yapılan park belediyeye ait olduğu
için belediye başkanımız burayı önceki dönem 15 Temmuz
şehidi olan Mete Sertbaş adına yaptırmıştır.
Bu parkın içindeki muhtarlık binası eski olduğu için
belediye başkanımız burayı yenilemek istemiştir. 33
tane mahalle muhtarlığını yapan belediye, bu muhtarlık
binasını da yenilemek arzusuyla Bir ay başka bir yerde
görevinizi yaparsanız yenileyelim, ondan sonra buraya
taşınırsınız. demiştir. Bu bilgi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 28/1/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, yargı bağımsızlığının
önündeki engelleri kaldırmak için gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/01/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/01/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
28 Ocak 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen 11014 grup numaralı yargı
bağımsızlığının önündeki engelleri
kaldırmak için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
28/01/2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN -
Buyurun Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biraz önce hatip
konuşmasında bana sataşarak, dünkü konuşmamı
alıntılayarak oranın kaçak yapı
olmadığını
Acıbadem Mahallesi
Muhtarlığının bulunduğu yer bir kamu
binasıdır, muhtarın herhangi bir özel yeri değildir. Kamu
binalarına Kaçak denilemez. Yani oradaki muhtarlık binasında
vatandaşa hizmet veriliyor. Niçin o muhtarlık binası
yıkılmaya çalışılıyor? Gerekçesi şu: O
muhtar Acıbademdeki vatandaşın hak hukukunu koruma adına
yan tarafta bulunan bir parselin kaçak yapı olması nedeniyle
İstanbul Bölge İdare Mahkemesinde o inşaatı durduruyor.
Misilleme amacıyla da Üsküdar Belediye Başkanlığı
Acıbadem Mahalle Muhtarlığının bulunduğu
binayı kaçak diye yıkmaya çalışıyor. Durum bundan
ibarettir. Yazıktır günahtır ama vatandaşa.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal, tutanaklara
geçmiştir. Dün tezinizi söylediniz, karşı tez olarak da
arkadaş ifade etti. Size bir sataşma yok burada, sadece dünkü
açıklamanıza yanıt olarak cevap verdi, siz de tutanaklara
geçirmiş oldunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, yani burada sorun, eğer kamu binası
-muhtarlığın binası kamu binası- kaçaksa bu Meclis
binası da kaçaktır.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Meclisin binası
da kaçaktır, onu da o zaman yıksınlar. Olur mu öyle şey ya!
BAŞKAN Sayın Tanal, siz dün söylediniz.
Arkadaş size yanıt vermedi, kendi cephesinden olayları
anlattı; siz de söylediniz, tutanaklara geçti.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Saray
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tabii, saray da
kaçak.
BAŞKAN Bir araştırma önergesiyle
bunu kürsüye getirebilirsiniz.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere, Ankara Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergemiz, yargıda kadrolaşma,
yargı bağımsızlığının sona erdirilmesi,
hukuka olan güvenin sarsılmasının
araştırılması ve bir savcının evrakı
metrukesi üzerine.
Şimdi, cumhuriyet
savcılığından cumhuriyet başsavcı vekili ve
cumhuriyet başsavcılığına, oradan altı günlük
Yargıtay üyeliğine ve Anayasa Mahkemesi üyeliğine uzanan çok
hızlı bir kariyere sahip bir savcı, ismi İrfan Fidan.
Önlenemez demeyeceğim, teşvik edilen yükselişi; bir de Hakan
Fidan vardı, onunla karışmasın. Fidanlar sanıyorum
iktidarın haznesinde önemli bir yer tutuyor. İrfan Fidan
İstanbul Başsavcısıyken 27 Kasım 2020de HSK
tarafından Yargıtay üyeliğine seçildi ve mazbatasını
11 Aralık 2020 tarihinde aldı. Aslında her şey kendisini
AYM üyeliğine taşımak için tertip edilmişti. Yargıtay
Genel Kurulunda Anayasa Mahkemesi üyeliği için Cumhurbaşkanına
önerilecek 3 adayın belirlenmesi amacıyla 1 Aralıkta seçim
yapılması gerekiyordu. Ancak, Yargıtay Başkanlığı
seçimi Covid-19 sebebiyle 17 Aralığa erteledi. Ne hikmetse on
altı günde pandemi ortadan kalkmış, altı günde de bu
kişi Yargıtay üyelerinin önemli bir kısmının takdirini
kazanmış olacak ki seçimlerde en yüksek oyu aldı. Bu ertelemenin
gerçekte İrfan Fidanın Anayasa Mahkemesine seçilmesi amacıyla
yapıldığı zaten kamuoyunda
tartışılıyordu ve bu süreç de tam iddia edildiği gibi
işledi. Fidanın eşine fiziksel şiddet
uyguladığına ve mal varlığındaki
artışın nedeninin karıştığı yolsuzluk
ve rüşvet ilişkileri olduğuna dair hakkında çıkan
iddialar ise hiç araştırılmadan terör kumpası denilerek
kapatıldı.
Bakın, sayalım, şimdi, bu kişi
nasıl hızla bu mevkiye sıçrayabildi? Sıçrama diyorum
çünkü İrfan Fidan hop orada, hop burada; bir Yargıtay, bir Anayasa,
bir önceki savcılık. Nasıl oldu bu sıçrama? Şimdi,
nerede iktidarın yargıyı kullanarak muhalefeti susturmak
istediği bir dava varsa bu şahıs oradaydı. Hangi davalar
bunlar? 17-25 Aralık yolsuzluk, Selam Tevhid gibi soruşturmaları
durdurmayı amaçlayan karşı hukuk operasyonları, şike
davası, binlerce akademisyenin ihraç edildiği barış
bildirisi, Cübbeli Ahmet Hoca, MİT tırları, Balyoz, Reza Zarrab,
Can Dündar, Erdem Gül, Gezi ve Osman Kavala gibi kritik davaların hepsinde
savcılık yapmıştı Fidan. 15 Temmuz darbe
girişiminin ardından ise 3 bine yakın kişi hakkında
soruşturma yürütmüştü yani bağımsız bir savcı
olması gerekirken kendini devletin sahibi sayan ve bu yolda devletin o
bilindik derin tarafının temsil edenlerdendi kendisi. Şimdi,
iktidarın ajandası dışında istisnai olarak da kararlar
alabilen bir Anayasa Mahkemesi kalmıştı, tüm
rahatsızlık bundan. AYMde 7ye karşı 8 gibi bıçak
sırtında alınan kararlar artık alınmasın
isteniyor ve AYMnin İfade özgürlüğüdür. dediği barış
bildirisinden terör suçu çıkarmış birisi bugün AYM üyesi
yapıldı. Yargıtay üyeleri, eline Yargıtayda tek bir dosya
dahi almamış fakat iktidar için bugüne kadar hep çok
kullanışlı olagelmiş bir kişiyi oylarıyla
Cumhurbaşkanının önüne taşıyarak zaten sakat olan
hukuk düzenine bir darbe daha vurmakta beis görmediler. Onlara da buradan selam
olsun!
Kısacası, olanları Değerli
Hocamız Kemal Gözlerin sözleriyle özetlersek: Hukukun genel teorisinde,
bir kanun maddesinin, o maddenin ulaşmak istediği amaca değil
bir başka amaca ulaşmak için kullanılmasına kanuna
karşı hile denir. Bu yolla, kanunun yasakladığı
sonuca yine aynı kanunun imkân verdiği usuller kullanılarak
ulaşılır. Aynı şey Anayasa hukukunda da geçerlidir.
Anayasa hukukunda, Anayasanın yasakladığı bir sonuca yine
Anayasanın imkân verdiği usullerin kullanılarak
ulaşılmasına Anayasaya karşı hile denir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) İşte aynen bunu yaptınız: Kanuna
karşı hileyle Yargıtay üyesi, Anayasaya karşı hileyle
Anayasa Mahkemesi üyesi.
Bizim için getirildiniz o göreve Sayın
Savcı, tüm muhaliflerin yolunu AYMde de kesebilmek için fakat
kesemeyeceksiniz. Siz gidersiniz, namınız da kalmaz ama hak
mücadelesi ve halklar kalıcıdır; hızla geldiğiniz
yerden sizi aynı hızla uğurlayacağız.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
Milleti; Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
partimizin grup toplantılarında gündeme ilişkin konularla ilgili
olarak, kendi söz hakkından kısarak her hafta Meclis kürsüsünü
Meclisin asıl sahibi olan milletimize, vatandaşa bırakmayı
gelenek hâline getirmiştir. Vatandaşın sesi olan Genel
Başkanımız bu kez kürsüyü Doğu Türkistanda yaşanan
Çin zulmü mağduru Kaşgarlı Nursimangül kardeşimize
bırakmıştır. Kendisi Kamplarda 3 ila 5 milyon
kardeşimiz esir tutuluyor. Erkeklerimiz köle gibi
çalıştırılırken kadınlarımız ise
evlilik adı altında tecavüze uğruyor. diyor. Doğu
Türkistanlı kardeşlerimizin sesini maalesef Türk milletinin
vergileriyle yayınını sürdüren,
vatandaşlarımızın devletin televizyonu diye tabir
ettiği TRT çok üzücü bir şekilde, kabul edilemez bir şekilde
kesmiştir. Teröristbaşının kardeşini devlet
televizyonuna çıkaran TRT, Doğu Türkistanlı kardeşimizin
sesini değil, Türk milletinin, mazlum ve masum insanların sesini
kesmiştir. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama cesur lider Meral Akşenerin ve Türk milletinin
sesini kesmeye gücü yetmeyecektir. Türk İslam dünyası adına bu
durumu şiddetle kınıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teamüller, gelenekler, âdetler hukukun ve huzurun tesisinde
olmazsa olmazlardandır. Kanunlar uygulanırken yazılı
olmayan bu içtimai kurallar mütemmim cüz olarak sosyal barışa hizmet
eder. Türkiyede son ayda gerçekleştirilen 2 atama tüm kamuoyunu
meşgul etmektedir. Hukukta usul esastan önce gelir. Bu durumda
yapılan atamalar kuralına uygun atamalardır ancak esasa ne kadar
uygun, o konu biraz tartışılır hâldedir. Hürriyetleri kısıtlamak,
eşitsizliği ve adaletsizliği garanti altına almak, soygun
yapabilmek, yandaşlara menfaat sağlamak ve demokrasiyi yok etmek için
kanun çıkarılabilir. Buna kanun hâkimiyeti değil, kanunla
hâkimiyet denir. Yaşadığımız 2 atamada İskender
Öksüz Hocanın ve çok kıymetli dostum Hakan Paksoy Beyin söyledikleri
gibi kanunla hâkimiyetin ta kendisi burada ortaya
çıkmıştır. Yapılan işlemler kanuna uygun olabilir
ama hukuka uygun mudur değil midir, kamu vicdanı tarafından
kabul görmüş müdür, bu çok önemlidir. Yaptığımız
işler sayısal çoğunluğumuza dayanarak çıkarılan
kanunlarla örtüşmekte ama hukukun temel ilkeleriyle, evrensel hukuk
kurallarıyla ve kamu vicdanıyla örtüşüp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam ediyor musunuz?
AYHAN EREL (Devamla) Takdir sizin.
BAŞKAN Tamamlayınız, peki.
AYHAN EREL (Devamla) Başkanım,
teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İrfan Fidan ismi Türkiye'de kamuoyuna mal olmuş bir isim, bu isim
nedeniyle burada bu konu açıldı. Neden? Çünkü başsavcılığı
döneminde birçok hukuksuz iddianameye imza attı, birçok kanunsuz
iddianameye imza attı ve âdeta Çağlayan Adliyesi rüşvetin,
yolsuzluğun koktuğu bir adliyeye dönüştü; bu, burada çok
konuşuldu.
Şimdi, mesele şu: Anayasaya uygun mudur?
Evet, atama Anayasaya uygundur. Ancak biraz önce de ifade edildi ben de ifade
edeyim: Yani, teamüllere uygun mudur değil midir? Teamüllere uygun
değil. Şimdi bir yargıç, yargıçlık etiğine
aykırı olarak nasıl böyle bir göreve aday olur? Eğer
gerçekten ahlak sahibiyse böyle bir göreve aday olmaması lazım.
Bakın, Kemal Gözler Hocamız araştırmış; 1962den
2020 yılına kadar Yargıtaydan Anayasa Mahkemesine toplam 44 üye
atanmış, toplam 44 üye. Yargıtayda kalma süreleri ortalama dokuz
buçuk yıl ama altı gün kalan yok. Anayasanın 146ncı
maddesinin bir esprisi var, o madde oraya konurken bir espri var yani
Yargıtayda tecrübe kazanacak, oradan gidecek. Dolayısıyla
İrfan Fidan bu göreve aday olmakla aslında yargıçlık
etiğine uygun davranmamıştır ve bu etiğe, bu ahlaka
sahip olmadığını göstermiştir. Yoksa yüksek
yargıç olmuş, tamam, atanmış bir biçimde ama kendisini
oraya götüren sürece kendisinin aday olmaması lazımdı.
İkinci mesele şu: Ya şimdi, orada
yüksek yargıçlar var, 340 yargıç oy kullanmış
Yargıtayda; tam 107 yargıç İrfan Fidana oy vermiş.
Asıl mesele Sayın Cumhurbaşkanında değil, asıl
mesele bence İrfan Fidanda da değil, asıl mesele yüksek
yargıçlık sıfatına sahip bu 107 yargıçtadır;
Yargıtayın yüz karasıdırlar, yüz karası! Ve onlar
Yargıtayda olduğu sürece adalet dağıtamazlar. Bakın,
yargının bütün teamüllerine aykırı olarak,
yargının bütün etik kurallarına aykırı olarak 107
yüksek yargıç oy vermiş. Eğer oy vermeselerdi Sayın
Cumhurbaşkanının önüne gidemezdi, böyle bir durum var.
Sizin döneminizde yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
tamamen ortadan kalkmıştır; kuvvetler
ayrılığı bitmiştir, kuvvetlerin birliği
vardır. HSKnin başka bir genel müdürlükten, Karayolları Genel
Müdürlüğünden bir farkı kalmamıştır. Çağlayan
Adliyesinin Karayolları bölge müdürlüğünden, DSİ bölge
müdürlüğünden bir farkı kalmamıştır, çünkü,
rüşvete boğulmuşlar, yolsuzluğa boğulmuşlar ve
her türlü hukuksuzluğun yapıldığı yerlere
dönüşmüştür. Tabii ki ben bu sözlerimle, hukuka uygun davranan,
hukukun üstünlüğüne uygun davranan, vicdanlı davranan hâkim ve
yargıçları ayrı tutuyorum. Fakat sizin döneminizde, bu dönemde
yargıya güven en dipte, yüzde 30larda, tarihin hiçbir döneminde
olmamış. Hukukun Üstünlüğü Endeksinde Türkiye 128 ülke
içerisinde 107nci sırada. Böyle bir tablo tarihin hiçbir döneminde
olmamıştır ve size kısmet olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devama)
Şunları ifade edeyim: Yani sizin nasıl vicdanlarınıza
uyuyor? Bir yargıç Anayasa Mahkemesi kararına uymam. diyor
Berberoğlu dosyasında, hâlen 14. Ağır Ceza Mahkemesinde
görev yapıyor. Sizin döneminizde gezici cezalandırıcı
heyetler oluştu. Burada hukukçu milletvekilleri var, soruyorum: Aynı
adliye binası içerisinde ağır ceza mahkemesinden başka bir
ağır ceza mahkemesine yargıçlar neden atanır, neden? Çok
başarılıysa istinafa gönderirsiniz, daha da
başarılıysa Yargıtaya gönderirsiniz ama neden 26dan 37ye,
37den 14. Ağır Ceza Mahkemesine alırsınız? Bunun bir
nedeni var mı? Yok.
Şimdi, yarın Berkin Elvan davası
görüşülecek. Yargıtay üyesi yapıldı başkan,
hayırlı olsun. Oraya Gezi davasının
başkanını başkan yaptınız. Ya, aynı
ağır ceza mahkemesi. Neden o mahkemeden alıp bu mahkemeye
atıyorsunuz, nedeni ne? Hangi ihtiyaç? Asliye ceza mahkemesindekini
ağır ceza mahkemesi başkanı yapabilirsiniz ama aynı derecedeki
hâkimleri yapamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Dolayısıyla şunu söyleyeceğim: Sizin döneminizde yargı
denen bir kurum kalmamıştır, yargı yürütme
organının bir parçası hâline gelmiştir ve hangi reformu
yaparsanız yapın, hangi eylem planını getirirseniz getirin
toplumda bir karşılığı olmayacaktır. Sorun
sistemin kendisindedir, sorun saraya bağlı yargı
anlayışındadır. Bunların tümünü kendi
iktidarımızda düzelteceğiz ve yargıyı
bağımsız ve tarafsız hâle getireceğiz.
Yargıyı bu hâle getirenlerden de teker teker bağımsız
ve tarafsız hâle getireceğimiz yargı önünde adil bir biçimde
hesap soracağız; tümünü, başta Ankara kayyumu olmak üzere. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Sayın Abdulkadir Özel.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULKADİR ÖZEL
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısıyken Yargıtay üyeliğine seçilen
İrfan Fidan, Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip
Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesine üye olarak seçildi. MİT
tırları, Gezi olayları, FETÖ davaları, 17-25 Aralık
yargı emniyet darbesi, Selam Tevhid kumpası gibi önemli
davaların soruşturmalarını savcı, başsavcı
sıfatlarıyla yürütmüş olan deneyimli bir hukukçu İrfan
Fidanın Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesi üzerinden HDPnin
yargı bağımsızlığını
tartışmaya açmasını manidar buluyoruz. Bu arada, az önce
HDP hatibinin Fidan soyadlılara olan özel ilgisini buradan işittik.
Ben soyadı Fidan olan bir kişiyi daha anmak istiyorum: Hikmet Fidan.
HADEP Genel Başkan Yardımcısıyken Kandille ters
düştüğü için 2005te PKK tarafından Diyarbakırda
yargısız bir şekilde infaz edilen Hikmet Fidanı da buradan
hatırlatmak istiyorum. Zira, kendi partililerinizin de
karıştığı bu suikastın üzeri örtüldü fakat
Türkiye Cumhuriyetinin yargı makamları bu suikastı ortaya
çıkardı.
Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçiminin usul ve
esasları mevzuatça belirlenmiştir. Yapılan atama, bu yönüyle hem
kanunlara hem de hukuka uygunluğu açısından tartışmaya
kapalıdır.
Sanıyorum bu arada değerli HDP
milletvekilleri Hikmet Fidanın kim olduğunu Googledan
araştırarak öğrenmeye çalışıyorlar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Gerek yok.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) Kaldı ki
anılan davalarla ilgili kanaatlerinizin hukuki olmaktan ziyade siyasi
olduğu, bu davalarla ilgili kulağınıza üflenen suflelerle
defalarca yaptığınız açıklamalarda da görülmektedir.
FETÖ'cü Ekrem Dumanlının Diyarbakır eski Belediye
Başkanı Gültan Kışanaka 30 Mayıs 2015te
yaptığı ziyarette bu suflelerin dışında size
neler verdiğini de aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz.
Her yasal olanın aynı zamanda hukuki ve
etik olmadığı iddiası dillendiriliyor ise daha ontolojik
karşı itirazlar yükseltmek isterim: Örneğin, HDPnin
yürürlükteki mevzuatlara göre siyaset yapma özgürlüğüne sahip olması
yasal iken politik olarak gayriresmî birliktelik içinde oldukları
müttefikleri tarafından hukuki ve etik meşruiyet açısından
sorunlu bulunuyor olmalı ki bu birlikteliği ve ittifakı kamuoyu
önünde ilan ve itiraf etmekten ısrarla kaçınıyorlar.
Müttefiklerinin HDPyle yaptıkları ittifakı ve iş
birliğini gizleme ihtiyacını yadırgamıyorum. Zira, bir
terör örgütünün siyasi kanadı olarak hareket eden seçilmiş tüm
aktörlerinin listelere girmesini ve seçildikten sonra yetki
alanlarını tayin eden erk olarak Kandilin ve oradaki savaş
baronlarının temayüz ettiği bir yapıyla ittifakın
izahının zor olduğu ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
Helal olsun.
BAŞKAN Devam edin.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) Grup Başkan
Vekillerinizin, terörle aranıza mesafe koymanız yönündeki tüm
çağrıları âdeta karikatürize ederek o çok sevdiğiniz
törörö lafıyla geçiştirmeye çalışmanız, gerçeği
değiştirmiyor. Çok iyi biliyoruz ki terör örgütünün parti içinde
tayin ettiği komiserler marifetiyle sigaya çekilen, hesap sorulan, hatta
makam odasında darbedilen belediye başkanlarınız bile var.
Örgütün silahlarının vesayeti altında olduğunuzu, sizlere
çizilen sınırları aşıp sivil siyaset yapmak gibi bir
niyetiniz olmadığını, niyetiniz olsa da buna yetkiniz
olmadığını, yetkiniz olsa da buna cesaretiniz
bulunmadığını, cesaret gösterseniz de örgüt
hiyerarşisinde bunun bir etkisinin olmayacağını ibretle ve
hayretle izliyoruz.
Hukuktan ve yargı
bağımsızlığından bahseden bir hareketin il ve
ilçe örgütlerinde sözde halk mahkemeleri kurarak yargılama yapması,
bu yargılamalar sonucunda silahlı kanada bildirilenlerin sokak ortalarında
infaz edilmesi gibi birçok örneğin terör örgütünün sözde yayın
organlarında bölge halkının gözüne sokulması ve bu yolla
korku tünelleri oluşturulması hangi demokrasilerde kabul edilebilir?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) Bu gerçekleri
işitmek ağırınıza gidiyor olabilir, devamı var.
Sayın Başkan, az önceki hatibe iki dakika
verdiniz, ben de aynısını istirham ediyorum.
BAŞKAN Ama benimle pazarlık
yaparsanız vermem bu sözü.
Evet, bir selamlama yapın lütfen.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) HDPnin, Kandilin
kart savaş baronlarının haremlerindeki kızlardan
sıkılınca ajan suçlamasıyla infaz ettiği sözde
yargı düzeni hakkındaki kanaatlerini de doğrusu merak ediyoruz.
(HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Terbiyesizlik
yapma!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ayıp,
ayıp!
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) Bu cürmü
işleyen mücrimler hakkındaki görüş ve kanaatlerini sormamız
sanıyorum suç olmasa gerek. Yargı kararlarının külliyen doğru,
eksiksiz, hatasız, kusursuz olduğu iddiasında değiliz ancak
yargı veya başka kurumlardaki eksiklikler, aksamalarla ilgili de her
şeyi konuşma ve tartışma cesaretine sahibiz.
Peki, siz yapınızdaki her statünün eş
başkanı varken, eş başkanı olmayan ve şirk
koşmaktan korktuğunuz tek statü sözde önderlikle ilgili sorgulama,
tartışma yapabilme cesaretine sahip misiniz? Gelin, bu esaretten
kurtulun, bu zilletten kurtulun; silahla aranıza mesafe koyun, terörle
aranıza mesafe koyun, kantonculuk oynamak gibi çağ
dışı politik fantezilerinizden vazgeçin; bu ülkenin özgür,
eşit ve asil yurttaşları olmanın gururunu ve huzurunu
yaşayın diyor, Sayın Başkan ve Meclisin değerli
üyelerini saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri ve alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) - Demin Sayın
CHP Grup Başkan Vekili bir örnek verdiler, Hatay Milletvekili olduğum
için ifade etmek istiyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yorma
kendini, yorma çünkü yalan söylüyorsun.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) - Vatandaşlara
pandemi döneminde gönderilen hacizlerle bu kadar ilgiliyseniz, Hatay
Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
Kırıkhanda 6 bin lira su borcundan ötürü bir
vatandaşımıza haciz gönderdi Sayın Özel ve o
vatandaşın evi satıldı, Belediye Başkanınız
da çıktı, özür diledi. Bununla da ilgilenmenizi buradan istirham
ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Kişisel olarak sataşmadan söz istiyorum, Fidanlara özel
ilgim varmış.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı iki dakika
süre veriyorum.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Önergemiz, yargının nasıl arkasından
dolanılarak aletiniz ve siyasi stratejiniz hâline getirildiği ve
İrfan Fidan adlı savcının da -otuz beş
yıllık hukukçuyum, hayatımda görmedim- nasıl altı gün
Yargıtayda kalarak orada, Yargıtayda aday olan 3 üye varken
birdenbire onların adaylıklarını geri çekip Anayasa
Mahkemesine, sırf Cumhurbaşkanı istediği için,
atanıyor olması. Ama siz İrfan Fidan ile Öcalanı falan
karşılaştırıp hani onunla ilgili birtakım
konuşmalar yapacaksanız ben bilemem yani.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Tabii, o işinize
gelmemiş olabilir, doğaldır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Çünkü gerçekten ben anlamıyorum; dün kalkıyoruz,
kadına yönelik şiddetle ilgili önerge veriyoruz; orada
kalkıyorsunuz, başka bir şeyden söz ediyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Hatip,
işinize gelmemiş olabilir o söylenenler.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Müdahale etmeyin,
dinleyin!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bugün İrfan Fidandan söz ediyoruz, bu yargı düzenini
nasıl sizin aletiniz hâline getirdiniz ve bu savcı nasıl oraya
geliyor diye bunu araştıralım, bunu soruşturalım
diyoruz. Çünkü bu, bir başka gün size vuracak, hiç merak etmeyin. Siz
zannetmeyin, hep bu koltuklarda böyle oturacaksınız.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Millet karar
verir ona!
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Millet karar verir, millet!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Biz nasıl oturamıyorsak şu anda, gerçekten sürekli
yargı tehdidiyle karşı karşıya
bırakıyorsanız ama bizim için gerçekten bu bir onursa aynı
zamanda, cezaevlerinde de olabiliriz, dışarıda da olabiliriz,
her yerde sizin yargınıza karşı
savunmalarımızı yapar ve mücadelemize devam ederiz siz ne kadar
o savcıları araç olarak kullansanız da. Ya, bir kere de ben
sizden şunu rica edeceğim: Konu neyse onunla ilgili konuşun.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Siz
ne zaman konuyla ilgili konuştunuz ki?
OYA ERSOY (Diyarbakır) Sen mi söylüyorsun
bunu?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Eğer varsa, konunuz varsa
Mesela dağa
kaçırılan çocuklar diyorsunuz. Bunu buradan defalarca söyledim ben,
dedim ki: Ya, Allah aşkına bir önerge getirin, hakikaten
araştıralım yani. Mesela, Ceylanpınarda polisleri kimler
öldürdü? Ya, 1 tane önergemizi kabul edin, araştıralım dedim.
Bunları hiç
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sataşmadan söz verdiğim için
uzatamıyorum Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sadece bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Uzatamıyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Peki.
BAŞKAN Tamam, tamamlayın orada.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani bunların hiçbirine hiçbir zaman evet demediniz,
kendiniz 1 tane önerge getirmediniz, söyleyecek sözünüz yok, aynı
lafları tekrar ediyorsunuz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) O zaman gerçekten söylenecek söz yok size. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Aşikâr olana ne önergesi? Neyi önergeyle çıkaracaksın?
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Partimize
yönelik ağır ithamlarda ve sataşmada bulunduğu için
kürsüden söz hakkı talep ediyorum.
BAŞKAN Ama Filiz Hanım konuştu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) O kişiseldi. İddialara özel
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O
kişiseldi efendim.
BAŞKAN Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan bir gruba bir tane şey verin, yeni usuller icat etmeyin ya!
Ama hakikaten, Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Muş, hem Filiz
Hanıma sataşma var hem de gruplarına sataşma var. Her
ikisine de onun için veriyorum sataşmadan söz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan tek olur ama.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.
2.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
HDPye sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
şimdi birincisi, yargı konusunu konuşalım diye bir önerge
veriyoruz, yargı konusunu. Tabii ki siz konuşmaktan kaçıyorsunuz
çünkü yargıyı ne hâle getirdiğinizi aslında siz
biliyorsunuz. Türkiyede bugün yargı mekanizmasına güven, toplumdaki
güven yerlerde sürünüyor, ayaklar altına düşmüş vaziyette ve siz
bu hâle getirdiniz yargıyı, bağımlı ve taraflı
yargı yaptınız. Şimdi onu konuşmaktan
kaçtığınız için başka yerlere gidiyorsunuz, başka
yerlere gidiyorsunuz.
Rahmetle anıyorum Hikmet Fidanı, rahmetle
anıyorum Hikmet Fidanı, ama gelin, 90lı yılların
faili meçhullerini konuşalım, 90lı yılların faili
meçhullerini yapmış olanlarla sizin iktidarınız iş
birliği yapıyor, sarayda el ele, kol kola gidiyorsunuz. Tansu
Çillerlerle, Mehmet Ağarlarla, Korkut Ekenlerle, onlarla birlikte,
Çakıcılarla birlikte el ele, kol kola yürüyorsunuz. (HDP
sıralarından alkışlar) Sizin iktidarınızdır
faili meçhulleri yapmış olanlarla birlikte yürüyenler.
Gelin, yargıyı konuşalım
diyoruz, siz ne anlatıyorsunuz bize? Ben biraz evvel size söyledim, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde 2020 bilançosu açıklandı,
Türkiye Rusyadan sonra 2nci sırada dedim. Utanmıyorsunuz, ne
anlatıyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen utanacaksın,
sen utanacaksın!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Şimdi,
bırakalım bunları da bakın, eğer bu ülkede
hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, yolsuzlukların,
hırsızlıkların arkasına
sığınılarak asil ve gururlu yurttaş olarak yaşanıyorsa
o asalet ve o gurur sizin olsun; biz asil ve gururlu yurttaş olarak bu
ülkede adalet, özgürlük, eşitlik, barış ve demokrasi mücadelesi
veriyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Ne asaleti sizden
öğreniriz ne gururla yaşamayı sizden öğreniriz, bunu da
yazın bir kenara. Dolayısıyla, sizin zulmünüze karşı
mücadelemizden, adalet mücadelemizden asla geri durmayız. Bunu da
söylemiş olalım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
normalde söz almayı düşünmüyordum
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Filiz Kerestecioğlu
bağıramadı, siz mi bağırdınız şimdi, o
mu yani?
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sana ne,
sana mı soracak?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya bırak ya!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sana ne?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) O konuştu
olmadı, bağırdılar şimdi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen ne
konuşuyorsun? Otur ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bağırdı
gitti, şimdi de siz mi bağırıyorsunuz bize sırayla?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Herkese müdahale
ediyorsun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bağırın,
bağırın, daha çok bağırın.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen
bağırma!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Çıktı,
bağırdı işte, duymadın mı? Burada değil
miydin? Allah Allah ya!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sen
başlattın, sen!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Oturmuşlar
orada her konuşana laf yetiştiriyorlar ya! Grup Başkan Vekiliniz
yetmiyor mu?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) E, konuşuyor Grup
Başkan Vekili, 2nci niye çıkıyor? Onu mu dinleyeceğiz bir
saat?
BAŞKAN Şimdi müsaade ederseniz
Sayın Çilez
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen orada
oturmuşsun, her çıkan hatibe müdahale ediyorsun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Filiz Hanım
beceremedi, iyi konuşamadı, diğeri gelsin, var mı öyle bir
şey?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Tabii
canım Filiz Hanıma da ayıp etti yani (!)
BAŞKAN Sayın Çilez, müsaade ederseniz
oturuma devam edeceğiz.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Senin
koltuğunu biraz daha öne alacağız, şuraya bitişik
nizam yapacağız, millete daha çok laf yetiştir diye. Oradan ne
dediğin anlaşılmıyor da onun için. Söyle Grup Başkan
Vekiline, senin sandalyeni öne çeksin.
BAŞKAN Lütfen, rica ediyorum... (AK PARTİ
ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
Sayın Özel, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Hatay
Milletvekili Abdulkadir Özelin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Hatayla ilgili bir şey söyledi, beyanı aynen doğru kabul
ediyorum, araştırma şansım yok. Ardından da dedi ki:
Özür dilendi. Özür dilendiyse doğru yapılmış, özür
dilenmediyse büyük ayıp yapılmış. Partimizin kesin
kararı var: Pandemi süresinde bırakın haciz, su kesintisi yapmak
belediyelerde yasak, ne kadar borcu olursa olsun; bunu net söyleyeyim.
Bir de, birbirimizi tanıyoruz, gözünüzün içine
baka baka, Yargıtayda 1 Aralıkta yapılacak seçim Covid var diye
ertelendi; sonra Sayın Fidan, 11 Aralıkta mazbatasını
aldı, 17 Aralıkta seçim yapıldı. 1 Aralık ila 17
Aralık arasında Covidde ne vaka ne ölüm ne
bulaşıcılıkta hiçbir değişiklik yok. Anayasa
demiyor ki: İstanbuldaki bir başsavcıyı, Anayasa Mahkemesi
Başkanlığına Cumhurbaşkanı atayabilir. Diyor ki:
Yargıtay içinde seçim yapılır, en çok oy alan 3 kişiden
1ini atayabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 1 Aralıkta seçilme
şansı yok, mazbatası yok. Tutup Covid var diye seçimi
erteleyeceksiniz, mazbatayı aldıktan altı gün sonra aynı
Covid şartlarında seçim yapacaksınız. Bu, Anayasaya
karşı muvazaa, Anayasaya karşı hile suçu olduğu gibi,
ülkenin Cumhurbaşkanı -65 yaşına kadar ülkenin en üst
mercisinde yargı dağıtacak birisinin
karıştığı bir hile, bir muvazaa olduğu için-
şu anda bizden ahlak, bizden iyi örnek alması gereken herkese de kötü
örnek olacak. Ve sonra, cuma günü cuma namazı
çıkışında çıkacaksınız ve bu konudaki
soruları hiç cevaplamadan insanlara iyi niyet, ahlak, kardeşlik,
dürüstlük, yalan söylememe
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, 60a göre söz verdim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiç uzatmadan, son cümlem.
Gözünüzün içine baka baka söylüyorum: Anayasaya
karşı ülkenin Cumhurbaşkanı ve bir savcı, birlikte
muvazaa suçu işleyip seçici kurul da aslında aday
olamayacağını bildikleri birine, hileyle hurdayla ertelenmiş
seçimde en yüksek oyu veriyorsa, bu şartlar altında, oradan
kalkın buraya oturun zihnen, ben de sizin yerinize kendimi koymaya
çalışacağım, siz bu ahlaksızlığa
susmazsınız, ben de orada otursam bunu savunamam.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Grubumuz
adına konuşan milletvekilimizin konuşmasını tekrar
teyit ettiğimizi ifade etmek isterim. Meselelere ciddi bir
açıklık getirmiş, konuyu teferruatıyla izah etmiştir.
Yapılan atama ve işlem Anayasa ve yasalara uygun
yapılmıştır. Anayasamızda muvazaalı veya uygun
olmayan veya başka bir işlem tanımı yoktur. Yasaya,
Anayasaya uygundur. Eleştirirsiniz, eleştirmezsiniz; seversiniz,
sevmezsiniz ama uygun bir işlem yapılmıştır. Devlet
kanunla ve Anayasayla yönetilir diyorum.
İstanbulda görev yapan bu savcımıza
yeni görevinde başarılar diliyoruz.
Teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 28/1/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, yargı bağımsızlığının
önündeki engelleri kaldırmak için gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/1/2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Gökçel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Konteyner
Limanı Projesinin Mersin ili ve ülke için hayati bir proje olduğuna
fakat aynı noktaya plastik fabrikası yapılmak istendiğine,
çevreyi kirletecek, kanserojen etkisi olacak bu projeye gece yarısı kararnamesiyle
onay veren Cumhurbaşkanlığı makamını bir Mersinli
olarak kınadığına ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biz yıllardır Konteyner limanı
Mersinden kaçırılıyor, yerine zehir fabrikası
yapılmak isteniyor. diye söylüyoruz. Konteyner limanı Mersinimiz ve
ülkemiz için hayati bir projedir ancak bu plastik fabrikası da tam da
aynı noktaya, limanın kara bağlantısına yapılmak
isteniyor. Bu plastik fabrikasının kentin ortasına, en az 200
bin kişinin yaşadığı yere yapılmasının
yanlış olduğunu ifade ediyoruz. Propilen tesisi için yer
seçiminin yanlış olduğunu belirten Mersin Ticaret ve Sanayi
Odasını kutluyorum. Çevreyi kirletecek, kanserojen etkisi olacak bu
projede ısrarın gerekçesi nedir? Bu projeye gece yarısı
kararnamesiyle onay veren Cumhurbaşkanlığı makamını
da bir Mersinli olarak kınıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer
38.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adana ilinde
Kozan-Mansurlu-Yahyalı yolunun otuz yıldır
tamamlanamadığına, kış koşullarının
ağır olduğu bölgede vatandaşların tek taleplerinin
yollarının tamamlanması olduğuna ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adanada Kozan-Mansurlu-Yahyalı yoluna
yıllardır çözüm üretilemiyor. Otuz yıldır tamamlanamayan,
sorun yumağı hâline gelen ve çözüm bekleyen güzergâh için daha önce
köylülerimiz ve muhtarlarımız eylem yapmıştı. Sorunun
en kısa sürede çözüleceği sözleri verildi. Kış
koşullarının ağır olduğu bölgemizde köylülerimizin,
vatandaşlarımızın, bölgede yaşayan
hemşehrilerimizin tek talepleri yollarının tamamlanması. On
sekiz yıldır yol yapmakla övünen iktidar ne yazık ki Kozan
ilçemizin Mansurlu-Yahyalı yolunu yapmayı unuttu. Gelinen noktada,
vatandaşlarımızın bekleyecek, sabredecek gücü
kalmamıştır. İktidar bahane üretmeden en kısa sürede
yolu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın
kullanımına açmalıdır diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydınlık
39.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz
Aydınlıkın, Şanlıurfa ilinde hâlâ bitmeyen birçok
köprülü kavşakta dekoratif bariyerler nedeniyle kazalar yaşandığına,
Şanlıurfa Ticaret Odası 28inci Meslek Komitesinin
güçlendirilmiş, yüksek standartlara uygun bariyer yapılması
yönündeki tavsiye kararı dikkate alınarak kavşaklarda ölümcül
kazaların önüne geçilmesini hemşehrileri adına talep
ettiğine ilişkin açıklaması
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şanlıurfada iktidarın vaat
ettiği projeler ne yazık ki bir türlü bitmiyor, bitse de projelerdeki
hatalı işler yüzünden vatandaşlarımız
hayatını kaybediyor. Hâlâ bitmeyen Çevik Kuvvet Kavşağı
dâhil birçok köprülü kavşakta dekoratif bariyerler nedeniyle araçlar üst
geçitten, çarpma sonucu aşağı düşüyor ve ölümle sonuçlanan
kazalar yaşanıyor. Şanlıurfa Ticaret Odası 28inci Meslek
Komitesi geçtiğimiz günlerde dekoratif bariyerler nedeniyle güçlendirilmiş,
yüksek standartlara uygun bariyer yapılması yönünde tavsiye
niteliğinde bir karar aldı. Bu kararın ilgililerce bir an önce
dikkate alınıp kavşaklarda yaşanan bu tür ölümcül
kazaların önüne geçilmesini hemşehrilerimiz adına talep
ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 22/1/2021 tarihinde, Mersin
Milletvekili Ali Mahir Başarır ve arkadaşları
tarafından, Kamu İhale Kanunu çerçevesinde yapılan ihalelerde
herhangi bir usulsüzlük olup olmadığının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
28/1/2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
28/01/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/01/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ve
arkadaşları tarafından Kamu İhale Kanunu çerçevesinde
yapılan ihalelerde herhangi bir usulsüzlük olup
olmadığının araştırılması amacıyla
22/01/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin (2192 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 28/01/2021 Perşembe günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Mersin Milletvekili Sayın Ali
Mahir Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, konumuz kamu ihaleleri.
Vatandaşlarımız da kamuoyu da çok merak ediyor: On sekiz
yıldır bu büyük ihaleleri neden hep 5 şirket alıyor?
Değerli milletvekilleri, on sekiz yıldır Kamu İhale Kanununu
68 kez değiştirmişiz, 198 madde değişmiş; 3üncü
madde, istihdam maddesi 28 kez değişmiş. Neden? Bir kanun bu
kadar değişir mi? Değişir. Bunun sebebi 5
şirket. Bu 5 şirket ne zaman büyük bir ihaleye girecek olsa
İhale Kanunu değişiyor.
Şimdi, birçok
usulsüzlük var; bunların bazısı Sayıştay
raporlarında, bazısı arkadaşlarımız
tarafından çıkartılıyor, bazısını
gazeteciler ortaya çıkartıyor. Mesela Ovit Tüneli; Rize-Erzurum
arasındaki tünel. Bir iş, hak ediş ne kadar alması
gerekiyor? 19 bin lira. Bunu Sayıştay raporundan öğreniyoruz.
Peki, ne kadar ödeniyor Cengiz İnşaata? 17 milyon. Peki, bunun
hesabını sorabiliyor muyuz? Sormuyoruz. Yargıya sorabiliyor
muyuz? Sormuyoruz. Bakana sorduğumuz zaman cevap alabiliyor muyuz?
Alamıyoruz. Ne yapılması lazım? İzin verirseniz -ki çok
fazla umudum yok- Meclisin araştırması gerekiyor.
Daha yeni bir olay:
2020 Cumhurbaşkanlığının yatırım
planlamasında Trabzon Şehir Hastanesi -900 yataklı
yapılacak- belirlenen bedel 882 milyon. Yaklaşık on ay sonra
ihale Kalyona veriliyor -bu 5 şirketten bir tanesine- 1 milyar 100
milyona; aradaki fark 218 milyon. Bu parayla biz Trabzonun Of, Akçaabat, bir
ilçesine 200 yataklı hastane yapabiliyoruz. Bunu sorgulayan bir yargı
var mı, bakan var mı? Yok ama bunu Meclisin sorgulaması
lazım.
Şimdi,
bakıyoruz, bu 5 şirket dünyada sıralamaya girmiş. Nedense
21/b yani olağanüstü dönemlerde, deprem, sel, felaket dönemlerinde ihale
veriliyor bunlara. Osmangazi Köprüsü, üçüncü köprü, otoyollar; neden? Ben
Malatyaya, Elâzığa, Giresuna sel ve depremden dolayı ihale
verilse anlayacağım ama bu kadar büyük rakamlar 21/bye göre
verilebiliyor mu? Ülkemde verilebiliyor. Açık ihalelere bakıyoruz,
öyle bir tarif yapılıyor ki
Diyelim ki dünya bir canlı alacak
bu ihaleyi, şöyle tarif ediyorlar şartnamede: Çok büyük bir hortumu olacak, iki tane
yanında 1 metrelik dişi olacak, bu canlı 5 ton olacak, e zaten
de 5 tane fil alıyor bu ihaleleri. Açıkça Türk Ceza Kanunu 235, kamu
ihalesine fesat karıştırma suçunu işliyorlar ama biz
bunları sorgulayamıyoruz. Dünyada Limak, Kalyon, Makyol bu 5
şirket ilk 5te kamu ihalelerinde. Ya, bakıyorum, vergi rekortmenleri
açıklandı: İlk 5te yok, ilk 10da yok, 50de yok, 80de yok.
Vergi indirimi bu beylere, istisnalar bu beylere, sipariş ihaleler bu
beylere
Vergi? Ödemeyiz. Kimsiniz kardeşim siz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çatır çatır
alacağız hepsini, geriye dönük.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Kimsiniz siz? Sonra da Genel Başkanımız Biz bu şirketlere
el koyacağız. dediği zaman Ne hakla
E, peki, bunlar ne hakla
ülkeyi soyuyor? İki, bu kadar ihale alıyorsa bu şirketler,
herkes şunu düşünüyor: Arkalarında büyük bir patron var.
diyorlar; çok büyük, çok güçlü, tek karar veren; bunu da bir sorgulayalım
bakalım, gerçekten bu şirketlerle ilişkisi var mı
beyefendinin, insanlar bunu soruyor. Biz de merak ediyoruz, vatandaş
soruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Başkanım, bitireceğim.
Diğer bir durum, hiç
Cuma günü, yarın
Osmangazi Köprüsüne gelin beraber saat 9dan sonra çıkalım. İki
gün sokağa çıkma yasağı var. Allah aşkına, biz bu
şirketlere gidiyoruz, 40 bin araç garantisini vermişiz; sokağa
çıkma yasağı olmasına rağmen, pandemiye rağmen
garanti parayı alıyorlar. Neden indirim istemiyorsunuz? Ama Katar
yayın ihalesi için beIN Sportsa geliyor, sabit kur Biraz da indirim
yapın. diyor, hemen yapıyorsunuz. Siz Katarı bu halktan fazla
mı seviyorsunuz? Yazık değil mi bu insanlara? (CHP
sıralarından alkışlar)
İkinci bir şey: Elektrik alıyor,
inşaat alıyor, yol alıyor... Şu
ışıkların ihalesini Cengiz İnşaat aldı. Ama
unutmayın, bakın, burayı aydınlatırken bu ülkenin
geleceğini karartıyor bu şirketler. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu yüzden, bu önergemize destek istiyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdiye kadar bu kürsüden defalarca söylendi ama hiçbir şey
değişmedi. 2002 yılında kabul edilen Kamu İhale
Kanunu, son on dokuz yılda 190 küsur kez değiştirildi. Bu kadar
değişime rağmen, bir türlü, 21inci maddenin (b) bendindeki
belirsizlik giderilemedi. Bu bentte bulunan önceden öngörülemeyen
olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedilikle
yapılması gerekliliği ibaresi, içinde hiçbir netlik
barındırmadığı için uygulamada ciddi sorunlar
yaratmakla birlikte yanlış ve yanlı yorumlara da sebebiyet
veriyor. Pazarlık usulünü düzenleyen (b) fıkrasına göre ihale,
ilan edilmeden yapılıyor. Bu ihalelerdeki
kapalılığın ve şeffaflığa
aykırılığın yarattığı kamu
zararlarını her platformda dile getiriyoruz. Bizim derdimiz
vatandaşın vergilerinin onun menfaatine kullanılması ama bu
usul, her işi şaibeli hâle getiriyor. Yalnızca çok acil
durumlarda kullanılabilecek bu usulün Kamu İhale Kanununun asli
usulüymüş gibi uygulanması ve ihalelerin sürekli aynı adreslere
teslim edilmesi hem kanunun ruhuna aykırı bir durum hem de kamuoyunda
da ciddi tepkilere yol açıyor. İktidara
yakınlığıyla bilinen malum 5 elit şirketin son
altı yılda 21/b kapsamında aldığı ihale
sayısı 38 ve son iki yılda bu kapsamda aldıkları
ihaleler 12 milyar liraya ulaştı. Altını çiziyorum, sadece
21/bye göre aldıkları bu. 2020 yılında Ulaştırma
ve Altyapı Bakanlığının pazarlık usulüyle
verdiği toplam ihale ise yaklaşık 42 milyar liraya
ulaştı. Malum şirketlerden ikisi geçtiğimiz günlerde Trabzon
Şehir Hastanesinin ve İstanbul Üniversitesi Hasdal Hastanesinin
ihalesini yine 21/b kapsamında aldı. Bu şirketler doğrudan
davet edildi, kapalı kapılar ardında pazarlıklar
yapıldı ve vatandaşın vergilerinden sağlanan
milyarlık ihaleler yine adresine teslim edildi. İstanbul Finans
Merkezi için yapılan ihalenin duyurusu imzalar atıldıktan
kırk gün sonra yapılmıştı. Yani iş öyle bir hâl
aldı ki artık parasını harcadığınız
kamuyu aydınlatmaya bile gerek duymuyorsunuz. Yatırımları
planlamak, kamu kaynaklarını doğru ve en tasarruflu şekilde
kullanmakla yükümlü olanların 2 hastane inşaatını dahi
planlayamamış olması, önceden öngörememiş olması, en
büyük projeniz olarak sunduğunuz şehir hastanelerini bile
öngörülemeyen durum kapsamına sokmanız gerçekten milletin
aklıyla alay etmektedir.
Sayın milletvekilleri, peki söz konusu bütün bu
ihalelerin sonucu ne oldu? Pandeminin yıkıcı etkileriyle
boğuşan vatandaş, iktidarı ve seçkinlerini
taşıyamaz duruma geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Kaynakların
belli odaklara akmasından usandı. Çünkü iktidarın öncelikleri
her zaman milletin önceliklerinden farklı oldu. Artık milletin
parasına sahip çıkmanın vakti geldi, artık önce millet
demenin vakti geldi, artık İYİ PARTİ demenin vakti geldi
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
(HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Gaydalı.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım, sizleri
ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, AKP'nin mücahitlik
felsefesinin zaman içerisinde nasıl müteahhitlik felsefesine
dönüştüğü artık tüm kamuoyu tarafından net bir şekilde
bilinmektedir. Adalet mekanizmasını kendi siyasi çıkarları
için tahrip eden bu anlayış maalesef yasaları da kendi
yandaşlarını ihya etmek için bir araç hâline çevirmiştir.
Bakıldığı zaman bugün Türkiye'de mega proje ya da büyük
proje olarak adlandırılan tüm projelerin altından her seferinde
aynı şirketlerin çıkıyor olması artık bir
tesadüften öte, bir realiteye dönüşmüştür.
Kamu İhale Kanunu 2003ten bu yana 190ın
üzerinde değiştirildi. Revize edilebilir fakat bu, kanunu revize
etmekten çok kanunu rezil etmeye dönüştü. Kamu İhale Kanununa göre 3
usul var: Ya açık ihale ya belli istekliler arasında ihale ya da
pazarlık usulü ihale fakat Türkiye'de iktidar tarafından tercih
edilen 4üncü bir ihale etme yöntemi geliştirilmiş durumda, bunun
adı da adrese teslim ihale usulüdür. Yandaşa ihale vermek adına
Kamu İhale Kanununda bu kadar değişiklik
yapacağınıza Tüm kamu ihaleleri 21/b'ye göre yapılacak.
diye bir hüküm çıkarın, olsun bitsin.
21/b, kamu kaynaklarının kolayca
sömürülmesinden başka bir şey değildir. Kamu İhale
Kanununun 21/b'ye göre doğal afetler, salgın hastalıklar, can
veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların ortaya
çıkması durumunda kullanılması gerekmektedir. Şehir
hastanesi yapılır, 21/b; danışmanlık hizmeti
alınır, 21/b; metro, konut, yol, mal alımı, hepsi 21/b'yle
ihale ediliyor. Eşit, rekabetçi, şeffaf ve hesap verilebilir bir
yönetim anlayışı tamamen terk edilmiştir. 21/b diye,
isteyene ihale verme yöntemi olarak benimsenmiş ve artık kanun, özüne
aykırı bir duruma dönüştürülmüştür. Bu durum,
Sayıştay raporlarına da yansımaktadır; AKPli bir
belediye 21/byi 72 kere kullanmıştır.
Birileri kazanırken birileri kaybeder. Bu,
ticaretin ana kuralıdır. Birileri çok kazanıyorsa birileri de
çok kaybediyordur. Bu teraziyi dengede tutmak da devletin görevidir. Harcanan
para milletin parasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Eski Bakanın
ekonomi literatürüne kattığı çarpan faktörünü düşünürsek
çarpanların kimler olduğunu bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz çünkü
flu görüyoruz ama bir gerçek var ise çarpılan kesinlikle 82 milyon
halktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunca 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 21/b maddesi
kapsamında yapılan ihalelerin bazı şirketlere fayda
sağlayıp sağlamadığı ve bu ihalelerde herhangi
bir usulsüzlük yapılıp yapılmadığı konusunda
verilen araştırma önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu, bundan tam on dokuz yıl önce kabul edilmiş ve
on dokuz yıldır yürürlükte olan bir kanundur. Kanunda ayrıca,
biliyorsunuz, 2018 yılında bir değişiklik
yapılmıştır ve bütün bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından yapılmıştır ve kanunda kamu ihalelerinin
nasıl yapılacağı da açıkça yazılıdır.
Bunlar bildiğiniz gibi açık ihale usulü, belli istekliler
arasında ihale usulü ve pazarlık usulüdür. Kanunun 21/b maddesi de
ihalelerin nasıl yapılacağını açıkça
yazmaktadır ki Doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve
mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği
açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal
güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle
yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut idare
tarafından önceden öngörülmeyen olayların ortaya çıkması
üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması
ifadesine yapım tekniği açısından özellik arz eden veya
yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması
açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece
belirlenen hallerde ibaresi 2018 yılında Meclisimiz tarafından eklenmiştir.
Dolayısıyla Kamu İhale Kanunu ve
değişiklikler sonrasında idareler bu çerçevede ihalelerini
yapmaktadır ve bugüne kadar da yüzlerce firmaya binlerce ihale
yapılmıştır. Konu bu iken 5 firmanın adının
zikredilerek önergede, bu firmaların töhmet altında bırakılacak
Çamur at tutmaz ise izi kalır. şeklinde bu firmaların
adının anılması aslında hukuka uygun değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Elinde bilgi, belge olan
-Türkiye bir hukuk devletidir- mahkemelere ve savcılıklara suç
duyurusunda bulunabilirler. Dolayısıyla, bu kişileri ve
kurumları karalayıcı, töhmet altında
bırakıcı ifadelerin, iddiaların hukuki hiçbir
geçerliliği, kıymeti olmadığını ifade ediyor,
belirtiyor ve önergeye ret oyu vereceğimizi ifade ederek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Bulut
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, yüksek
girdi maliyetlerinin zor şartlarda üretmeye çalışan çiftçilerin
en büyük sıkıntısı olduğuna, çiftçinin bir yandan
coronavirüs salgınıyla mücadele ederken diğer yandan da zamlarla
boğuştuğuna ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Tarım sektöründeki yüksek girdi maliyetleri zor
şartlarda üretmeye çalışan çiftçilerimizin en büyük
sıkıntısıdır. Çiftçi bir yandan coronavirüs
salgınıyla mücadele ederken diğer yandan da zamlarla
boğuşmaktadır. Son bir yılda gübrede yüzde 90lara varan
artış çiftçinin belini bükmüştür. Gübrenin tedarikçilerinden
nakliyesine kadar tüm maliyetler artmış durumdadır. Bu
artışın üstesinden ürünü tarlada para etmeyen çiftçinin
kalkamayacağı aşikârdır.
Tarımsal girdi fiyatlarının kur
etkisiyle yaşanan yükselmeye karşın kurdaki geri çekilmeye
paralel oranda gerçekleşmeyen bir fiyat düzensizliği vardır. Kur
yükselirken aynı hizayla artan girdi fiyatları kur gerilerken sabit
kalmaktadır. Çiftçi, Tarım Bakanlığının bir an
önce harekete geçerek tarımsal girdiler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koç
41.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun,
çoklu baro düzenlemesine karşı yapılan eylemlere katılan
avukatlar hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının soruşturma
başlattığına, bu hukuksuz soruşturmayı
kınadıklarına, demokratik haklarını kullanan
avukatların yanında olduklarını belirtmek istediklerine
ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çoklu baro yasal düzenlemesine karşı
gerçekleştirilen eylemlere katılan avukat
meslektaşlarımız hakkında Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı soruşturma
başlatmıştır. Bu çerçevede,
meslektaşlarımızın ifadelerine başvurulmuştur. Bu
hukuksuz soruşturmayı kınadığımızı ve
demokratik haklarını kullanan avukat meslektaşlarımızın
yanında olduğumuzu belirtmek isteriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.02
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.31
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre vermiş olduğu bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak
dağıtılan 248 ve 249 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 3üncü
ve 4üncü sıralarına, 156 ve 157 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin ise yine bu kısmın 5inci ve 6ncı
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 28
Ocak 2021 Perşembe günkü birleşiminde 235 sıra sayılı
Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine, 28
Ocak 2021 Perşembe günkü birleşiminde 235 sıra sayılı
Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 29 Ocak 2021 Cuma günü saat 14.00te toplanması ve
bu birleşimde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine ve 235 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; 28 Ocak 2021 Perşembe
günkü birleşiminde 235 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde ise 2, 3 ve 4
Şubat 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
toplanmamasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/1/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Muş
İstanbul
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 248
ve 249 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 3üncü ve 4üncü sıralarına,
156 ve 157 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise yine bu
kısmın 5inci ve 6ncı sıralarına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi.
Genel Kurulun;
28 Ocak 2021 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde 235 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi, 28 Ocak 2021 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde 235 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmaması hâlinde haftalık
çalışma günlerinin dışında 29 Ocak 2021 Cuma günü saat
14.00'te toplanması ve bu birleşimde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi ve 235 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi; 28 Ocak 2021 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde 235 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde ise 2, 3 ve 4
Şubat 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
toplanmaması önerilmiştir.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde konuşma talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Samsun Milletvekili
Fuat Köktaş ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 229 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 10 ila 25inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine, İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin ikinci bölümünde 16 madde
bulunmaktadır. Teklifin 10,11,12,13 ve 14üncü maddeleri 5070
sayılı Elektronik İmza Kanununda değişiklik
önermektedir.
10uncu maddede elektronik sertifikaların
kimliklere yüklenebilmesi imkânı getiriliyor.
11 ve 12nci maddelerde tamamen mevzuatla ilgili
düzenlemeler öngörülmektedir.
13üncü madde elektronik mühürle ilgili bir madde.
Burada, elektronik mührün usul ve esasları düzenlenmekte, hukuki olarak
diğer mühürlerle eş değer hâle getirilmektedir. Bu nedenle,
ortaya çıkabilecek sorunları önlemek için izinsiz kullanımlar da
suç hâline getirilmektedir.
14üncü maddede internet sitesi kimlik
doğrulama sertifikasıyla ilgili usul ve esaslar
tanımlanmaktadır.
15 ve 16ncı maddelerde 5147 sayılı
Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunması Hakkında
Kanun ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanununda yapılan değişiklerle bürokratik
işlemlerin azaltılmasına yönelik uygulamalar öngörülmüş,
gereksiz evrak yükü azaltılmıştır. Özellikle, işlemlerde
imza sirkülerinin talep edilmesinden vazgeçilmiştir; 21 ve 22nci maddeler
de benzer kapsamdadır.
Aslına bakarsanız bu tür bürokratik
kolaylıkların kanunla sağlanmasını gereksiz
bulmaktayım. Bu hususta esasen kamuda, bürokrasiyi azaltmaya dönük
çalışmalar yürütülmekte ve genelgeler gönderilmektedir. Keza,
dijitalleşmeye dönük hükûmet hedefleri de genelgelerle kamu
kurumlarına direktifler olarak iletilmektedir. Tüm kurumlar esasen
imkânları nispetinde gerekli teknik ve yazılımsal
hazırlıklarını yapmakta, kanunda anılan ilgili kamu
kurumlarıyla protokoller yaparak uygulamalar için veri
paylaşımı çalışmalarını yürütmekte, hukuksal
iç danışmalarda da bulunarak bu yönde hızla ilerleme
kaydetmektedirler. Pandemi süreci de bu yönde önemli
hızlandırıcı etki yapmıştır. O nedenle, bu
maddelerin gerekçesi büyük oranda havada kalmıştır. İdare,
kendi yönetimsel yetersizliğini kanun yoluyla çözme cihetine gitmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak daha önemli konularla ilgilenelim derim.
19uncu maddede belirtilen AR-GE ve tasarım
merkezleri konusu önemli. Merkez ne kadar AR-GE ve tasarım merkezidir
hususu tartışma konusudur. Konu, koşullara uygun
sayıları temin edip fabrika içinde bir bölme yaparak ve oraya turnike
makineleri koyarak giriş-çıkış sağlayan bir yapı
olarak görülmemelidir. Bakanlık, bu merkezlerin ciddiyet içeren AR-GE ve
tasarım merkezleri hâline bürünmelerini ele alıp yeni ve
kapsamlı önerileri bir gereklilik olarak belirtmeli, gerekirse ek
koşullar getirmelidir. Başlangıçta AR-GEyi, tasarımı
özendirmek için bu yapılar doğru idi ama artık anlayış
ileri hedeflere taşınmalıdır.
AR-GE ve tasarım merkezlerinin
sayılarının artmasıyla Bakanlık tarafından
yapılması gereken denetimlerin etkin olarak
yapılamadığı ifade edilmekte, bu nedenle teklifte, bu merkezlerin
yetkilendirilmiş teknoloji geliştirme bölgeleri yönetici
şirketince denetlenmelerine imkân sağlanmaktadır. Bu hususun,
devletin asli görevi olan denetim yetkisinin bir özel firmaya devri
anlamına geleceğini, dolayısıyla devlet ciddiyetiyle
bağdaşmayacağını değerlendiriyoruz.
Madde 20 önemlidir. Bu maddeyle teşviklerin
süresi beş yıl daha uzatılmaktadır. Bu süre
uzatımı bizce de uygundur.
23üncü maddede ise ticari işletmelerde belli
bir taşınır varlık grubunun bütünü üzerinde rehin
kurulmasına imkân tanınmaktadır.
Konuşmamın bu kısmında konuyla
ilgili olarak çeşitli sivil toplum kuruluşlarından ve özellikle
MÜSİAD temsilcilerinden gelen geri bildirimleri paylaşmak istiyorum.
Türkiye'de 85 teknopark var ancak ihtisas yani tematik teknopark
sayısı oldukça az durumdadır. Uzmanlaşma ve ilgili
altyapıların desteklenmesi noktasında ihtisas teknopark sayısı
artırılmalıdır. Yeni kurulacak anlaşmalı kuluçka
merkezleri, yaşanmış hatalara düşmeden bu amacı yerine
getirebilmek için önemli bir fırsat olabilir. Belirli sektörler için
uzmanlaşmış kuluçka merkezleri gerçek akademi-sanayi iş
birliği fırsatlarını çoğaltacağı gibi,
hızlı gelişen bir ekosistemi de beraberinde getirecektir.
Kasasında ciddi fon bulundurma durumuna gelmiş yönetim
işletmelerinin bu fonları belirli seviyenin üzerinde
çıkarmalarının önüne geçilmelidir; ya amaçlarına uygun
şekilde girişim şirketlerine yatırıma ya da kanunla
sınırlı desteklenen pazarlama, satış, temsil
amaçlı organizasyon işlerini yapma konusunda faaliyet
finansmanına zorlanmalıdır. 5746 sayılı
Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki destek, teşvik,
indirim ve muafiyetten yararlanan kurumlar vergisi mükelleflerinden
yararlandırılan indirim tutarı 1 milyon TL ve üzeri olan
kurumlar vergisi mükelleflerine 1/1/2022 tarihinden itibaren bu tutarın
yüzde 2sini geçici bir hesaba aktarmaları ve aktarmanın
yapılmasından itibaren geçici hesabın oluştuğu
yılın sonuna kadar bu tutarın Türkiyede yerleşik
girişim sermayesi fonu paylarının satın alınması
veya kuluçka merkezinde faaliyette bulunan diğer girişimcilere
sermaye olarak konulmasında kullanım şartı getirilmektedir.
Bu maddede belirtilen yüzde 2lik kesintinin motivasyonunu artırmak için
oluşturulacak olan geçici hesap ile desteklenecek girişim sermaye
fonundan hisse bazlı pay almaları sağlanmalıdır.
Bu kanun teklifinde mevcut salgın ve olası
salgın süreçlerindeki çalışma koşullarına ilişkin
açıklayıcı ve yönlendirici hususlar eksiktir. Kanunda direkt yer
verilmese de salgın koşullarını göz ardı etmeyen
uygulama esnekliklerinin mücbir sebepler olduğunda neler olabileceği
belirtilmelidir.
Bu teklifi doğrudan ilgilendiren ve teklif
içerisinde yer yer değinilen AR-GE ürünlerinin ticarileşmesi
konusunda da yeni bir alt ekosistemin genel sisteme eklemlendirilmesi
gerekmektedir. Buraya dönük Uzak Asya ve Güney Asya modellerinde olduğu
gibi gerekirse müdahil devlet olup bazı siparişe dayalı dev
desteklerin sağlanması, izlenmesi ve sonuçlandırılması
yönünde özel sektörle birlikte hareket edecek kamu mekanizmalarının
kurulması gerekmektedir.
Bu mekanizmalarla ilgili kendi tecrübelerimi ve
çözüm önerimi de sunmak isterim. Bizim teknoloji geliştirme bölgeleri
kurma ve yaygınlaştırma konusunda geldiğimiz nokta çok
önemli, başarılarımız da inkâr edilemez ancak
yaygınlaştırmayı yaparken derinleştirmeyi de
düşünmeliyiz. Her konuda teknolojik derinliği sağlayamayız
ama bazı konuları belirleyerek, o konularda yoğunlaşarak
oralarda dünyanın en iyisi olmayı hedeflemeliyiz. Bu nasıl
olacak? Dünya çapında teknoloji geliştirme, dünya çapında
araştırmacılarla olur. Onları sadece Türkiyeden
değil, dünyanın her yerinden getirebilmeliyiz.
Size içinde yaşadığım bir örnek
vermek istiyorum. Bilkent Üniversitesi, ilk vakıf üniversitesi olarak
kurulduğunda, dünyada en iyi üniversiteler arasına girmeyi
hedeflemişti. Bunu da önemli ölçüde gerçekleştirdi. Bazı
alanlarda, bazı yıllarda ilk 100 üniversite arasına da
girebildi, başka vakıf üniversitelerine de örnek oldu. Bu nasıl
oldu? Birkaç önemli faktör var. Birincisi ve en önemlisi, en iyi elemanlarla
işe başlaması. İkincisi ise bir nevi başlı
başına bir kent havasında olması yani lojmanları,
kreşi, ilk ve ortaöğretim kurumları, çarşısı,
konser salonu, odeonuyla bir
şehir, bugünkü güncel tabirle külliye hatta külliye ötesi hâlinde
olması. Bu sayede dünyadaki en değerli akademisyenleri
Pijamalarını al da gel. denebilecek seviyede davet edebilmesi.
Bizim bu modelin bir benzerini de tematik bir teknoparkta uygulamamız
lazım yani gerçek bir teknopolis yani teknoloji şehri kurmamız
lazım. Oralara dünyanın en iyi
araştırmacılarını getirebilecek altyapı ve ortamı
sağlamamız gerekir diye düşünüyorum. Hedefi yüksek koyalım,
alçak gönüllü olmayalım. İnanırsak, doğru kişilerle,
doğru adımlarla hedefe ulaşmakta sorun yaşamayız diye
düşünüyorum. Ama, maalesef gündemimizi ne işgal ediyor? Birinci
sınıf bir üniversitemize üzerinde intihal iddiası olan bir
rektör atanmasını tartışıyoruz. Her türlü atama
yöntemi birileri tarafından eleştirilebilir, seçim yapmanın da
başka sakıncaları vardır ama önemli olan, atamaların
bir şekilde geri bildirim alınarak yapılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Boğaziçi
Üniversitesi camiası ve toplumun genelinde de şu anda atanan rektör
hakkında oluşan geri bildirim hiç olumlu değil. Bu nedenle
Sayın Cumhurbaşkanımızdan ricam ülkemizi ve
Hocamızı bu sıkıntıdan bir an önce kurtarmasıdır.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ömer Öcalan.
Buyurun Sayın Öcalan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce cezaevinde
bulunan siyasi tutsak konumundaki arkadaşlarımıza bir selam
göndermek istiyorum. Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Gültan
Kışanak, Çağlar Demirel, Nurhayat Altun, Gülser
Yıldırım, Leyla Güven, Ayşe Gökkan, İdris Baluken,
Selahattin Demirtaş, Musa Farisoğulları, Abdullah Zeydan, Adnan
Selçuk Mızraklı; sizi buradan en derin saygılarımızla
selamlıyoruz, mücadeleniz dışarıda devam ediyor;
çıkacağınız gün yakındır, umut ediyoruz en
yakın zamanda çıkıp siyasi faaliyetlerinize devam edeceksiniz.
(HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, kanunla ilgili
fikirlerimizi dün de dile getirdik bugün de ilerleyen maddelerde
düşüncelerimizi belirteceğiz ama ülkenin içinde bulunduğu
yakıcı konulara da dikkat çekmekte biz yarar görüyoruz. Şu an
cezaevinde bulunan siyasi tutsakların altmış üç gündür süresiz,
dönüşümlü bir açlık grevi durumu söz konusudur. Bu konuda bu ülkenin
en meşru mekânı, organı bir şey söyleyecek mi acaba,
muhalefetinden tutun iktidarına kadar? Cezaevinde uygulanan koşullar,
şiddet gözler önündedir. Günlerdir medyada dile getiriliyor, çıplak
aramadan tutun, işkenceden tutun, kaçırmalardan tutun; onlarca böyle
gayrimeşru, gayrihukuki durumlar vardır. Şimdi ülkenin içinde
bulunduğu durum, açlık grevi durumu; buna kör, sağır,
dilsiz kalamayız. Şu an dönüşümlüdür ama yarınki durumu biz
kestiremeyiz. Biliyoruz, iktidar ülkenin tamamını bir cezaevine
çevirmiştir.
Bu açlık grevinin sebeplerine de biraz
değinmek istiyorum. Seversiniz sevmezsiniz,
katılırsınız katılmazsınız ama siz,
cezaevinde bulunan insanlar üzerinde mutlak bir tecridi reva görürseniz bunu da
bizim partimizin, halkımızın, hareketimizin kabul etmesi mümkün
değildir. Birkaç veriyi de burada söyleyelim: Bakınız,
İmralı Cezaevinde 2011 yılından 2021 yılına -on
yıl geçmiş- binin üzerinde avukat başvurusu vardır,
bunlardan sadece, 2018in sonunda başlayan 2019un ortalarına kadar
devam eden açlık grevleri sonucunda avukatlar Sayın Öcalanla 5 defa
görüşme gerçekleştirmiştir ve geçen eylül ayında, 2020nin
Eylül ayında havadan sebep, sudan sebeplerden dolayı altı ay
avukat görüş yasağı getirilmiş. Biz burada devlet
yetkililerini, iktidarı biraz ciddiyete davet ediyoruz. İmralı
tarihinde, yirmi iki yıldır, 27 Eylül 2020de ailesini telefonla 1
defa aramış Sayın Öcalan ve Eylül 2020de Bursa Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından altı ay telefon
görüş yasağı verilmiş. Fikirlere katılın
demiyoruz, düşüncelerde çok da ortaklaşın demiyoruz ama bu ülkenin
hukuku, yasası lastiğe dönmüş, nereye çekiyorsanız oraya
gidiyor. Bu hukuk, bu yasa, bu kanun, bu Anayasa kişilere göre mi
uygulanacak? Bir an önce, yetkililer sorumluluk üstlenmelidir, görevini yerine
getirmelidir. Tabii ki biz biliyoruz, İmralıda uygulanan tecrit Kürt
sorunundan kaynaklıdır. Kürt sorunu, Kürt meselesi Türkiye siyasi
tarihinde köklü ve derin bir sorundur; siz bu sorunu askerî fantezilerle
çözemezsiniz. Bakınız, Kürt sorunu ulusallıktan ziyade
artık uluslararası bir sorun hâline geldi; artık Türkiyenin ve
Kürt tarafının birlikte çözme meselesinden ziyade uluslararası
bir platformda çözülmesi gerekiyor çünkü büyük bir güven bunalımı
vardır; biz söylüyoruz arkadaşlar.
Açlık grevi, tabii ki cezaevlerinde dönem dönem
yapılan bir direniş yöntemidir. HDP burada ne önericisidir ne de
farklı bir durumdur ama bu açlık grevi durumunu demokratik yol,
yöntemlerle, müzakerelerle bir aşamaya taşırsak önümüzdeki
günlerde tahribatların önüne geçmiş oluruz, derin toplumsal
sorunları daha da derinleştirmeyiz. Bir hayal dünyasında
yaşıyorsunuz; asimilasyonla, tekçi zihniyetlerle, baskı
yöntemleriyle, tutuklamalarla, gözaltılarla Kürt meselesini çözmeye
kalkıyorsunuz. Daha dün, 90larda bu ülkede insanlar kaybedildi; bu ülkede
10 binin üzerinde, 17 bin faili meçhul insandan bahsediliyor, katili yargı
önüne çıkarılmamış. Uğur Kaymazlar vardır, Ceylan
Önkullar vardır ve bunun yansıması itibarıyla Türkiye
metropollerinde de büyük sorunlar vardır, karşılıklı
yaşanan can kayıpları vardır, binlerce on binlerce ama
yetkili kişiler, bu kürsüde, ölü sayısı üzerinden bir rekabete
girişmişler; ölü sayıyorlar, öldürülen insanı
sayıyorlar. Kürt sorunu bu şekilde çözülemez. Er veya geç, iktidarda
hangi parti olursa olsun, bu sorunu masaya gelerek çözecektir. Bu
çatışmalı ortam sorunları, acıları da daha da
derinleştirecek, olan bu halkın evlatlarına olacak.
Millî duygularla, ırkçı duygularla
birbirine karşı düşmanlaştırılan bir halk
yaratmaya çalışıyorsunuz. Tabii ki biz, çözümde de demokratik,
adil bir barışın sağlanmasını istiyoruz.
Kürtlerin iradesini tanımayan, Kürtlerin özgürlüğüne saygı
duymayan bir çözüm fantezisinin de başarı şansı yoktur.
Biz, tabii ki, bu son beş yıllık süreci de ayrıntılı
bir şekilde takip ediyoruz. Devlet mekanizması, rasyonel devlet
aklı ortada yok, bazı şeyleri mafyavari yöntemlere havale
etmiş, bazı meseleleri illegal yapılanmalara havale etmiş.
Bu ülkenin en meşru partisini -en meşru
yöneticileri tutuklanınca da- terörle, teröristlikle itham etmektedirler.
Var, sizin partinizde de Kürt kökenli vekilleriniz var. HDPde siyaset yapan,
tutuklanan siyasetçileri teröristlikle itham edemezsiniz. Sizin terörist olarak
gördüğünüz siyasetçiler kendi halkının
kahramanlarıdır. Bunu da böyle bilmek lazım değerli arkadaşlar.
CPT meselesi var. Yirmi iki yıldır
İmralı Adasını, Sayın Öcalanı 8 defa cezaevinde
ziyaret etmiş, kimi tespitlerde bulunmuştur, kimi hak ihlallerini
belirtmiştir, bu hak ihlallerine çözüm getirmesi için iktidarı uyarmıştır.
Bakınız, 11 Ocak ve 25 Ocak arasında da CPT burada kimi
ziyaretler yaptı, Hükûmet yetkilileriyle görüştü ve kimi kurumlarla,
İnsan Hakları Derneğiyle görüştü, İmralı
Adasına gitmemesine rağmen bu durumu da belirtti. CPTye de
çağrımızdır: Bir an önce Türkiye cezaevlerinde bulunan
siyasi tutsaklara ve diğer tutsaklara yapılan hak ihlallerinin
karşısında durun ve karşısında durmaya
çağırıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Kürt sorunu bu
gidişle daha da derinleşecektir. Türkiye, Kuzey Irak Kürdistan
Bölgesel Yönetimi ziyaretlerinde bulunmaktadır, oradaki yetkililerle görüşmektedir;
kendi içinde Kürt siyasetçilerini, HDP siyasetçilerini bastırmak için
elinden geleni yapıyor, şimdi kimi entrikalar peşine
düşmüştür ve Kürtler arası bir çatışmayı ve
çarpışmayı tetiklemektedir.
Ben özellikle buradan halkımıza
sesleniyorum: Özellikle Kürt halkı arasında ya da diğer halklar
arasında herhangi bir çatışmaya, herhangi çarpışmaya
karşı sağduyulu durmalısınız. Kardeş
kanının dökülmemesi için, Kürtler arasındaki
çatışmanın olmaması için herkes rol ve misyonunu
oynamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, İmralı meselesi, Sayın Öcalan meselesi siyasal
bir mesele, politik bir mesele olduğu için biz de burada aile boyutunu
fazla gündeme getirmek istemiyoruz, gerçekçi de bulmuyoruz ama ailesi olmam
itibarıyla da çeşitli tarihlerde Adalet Bakanlığına
yazı yazıyoruz, görüşme talebimiz var, görüşme yapmak
istiyoruz Bu tecridi ortadan kaldırın. diyoruz ama görünen o ki ne
yazılan dilekçelere cevap ne de yazılan başvurulara bir cevap
var. Bu Hükûmet bir an önce aklını başına
almalıdır. Türkiyedeki o kıytırık 80 darbesinin
sonucu oluşturulan 82 Anayasasını da kısmen uygulasa cezaevindeki
tecritler ve bu gerilim ortamına son vermiş olur.
Ben buradan tekrardan halkımızı
saygıyla selamlıyorum, Meclise de başarılar diliyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) 60a göre pek
kısa bir söz talebim var uygun görürseniz.
BAŞKAN Peki, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burası, bu Meclis kürsüsü
milletin kürsüsüdür, terör faaliyetlerini meşrulaştırma yeri
değildir. Karşılıklı can kayıpları... Öldürülen
insanlar yarıştırılıyor.
Arkadaşlar, burada Hükûmet
açıkladığı şeylerle terörle mücadeledeki durumu izah
eder. Burada ortaya çıkan bir tablo varsa bu, terörle mücadele
neticesindeki tablodur; şeffaf bir şekilde, yapılan operasyonlar
açıklanır. Burada ölü yarıştırılmaz, terörle
mücadelenin sonuçları açıklanır.
Mafyavari ve illegal yöntemler
Bunlar bizim
lügatimizde yok yani PKKnın kontrolünde olan bir partinin, çizilen
çizginin dışına çıkamayanların mafyavari ve illegal
yöntemlerden bahsetmek gibi bir hakkı ve haddi olamaz. Önce oradaki
zincirlerini kıracaklar, ondan sonra gelip burada kürsüden eleştiri
yapacaklar.
Bakın, meşru zeminde siyaset yapan herkese
bu koltuklar açık, kürsü açık. Meşru zeminde siyaseti biz sonuna
kadar Türkiyede zorluyoruz. Meşru zeminde herkes siyaset yapabilir,
fikirlerini ifade edebilir; bir tek farkla: Bu işin içerisinde terör
olmayacak.
Bir ateş almış, heyhat, Sincar
Operasyonunun konuşulduğu bir dönemde bir ateş almış
HDPyi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli arkadaşlar,
endişenizi gayet iyi anlıyorum ama siz endişelenseniz de
endişelenmeseniz de Irak ve Suriye arasına kümelenen o PKK terör
örgütü oradan temizlenecektir çünkü Irakın kuzeyinde bulunan yönetim de
anayasal olarak orada tanımlanan yönetim de buradan rahatsız çünkü
onların da canına kastediyorlar, onlar da rahatsız; aynı
tuzakları orada da yapıyorlar, menfezlere bomba orada da
döşüyorlar, onların da canına tak etmiş. Şimdi
sıra o Sincar bölgesine geldi, nasıl Türkiye'nin içinde temizlendiyse
oradan da temizlenecektir diyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi için çok kısa bir
şey söylemek istiyorum.
Bizim de her milletvekilimiz, sizlerde olduğu
gibi, seçim yoluyla, halkın oylarıyla seçilip geldiler ve
görüşlerini burada, kürsüde açıklıyorlar. Dolayısıyla,
meşruiyet meselesi sizin saptadığınız bir
meşruiyetle ilgili olamaz. Biz meşruiyetimizi halkın
desteğinden alırız esas itibarıyla. Dolayısıyla,
bu destekle, bu meşruiyetle birlikte kürsüden de görüşlerimizi
açıklarız. Eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz, buna
elbette ki cevap da veririz ama yani lütfen, bize bir meşruiyet tanımlaması
yaparak Bunun içinde hareket edeceksiniz. tutumuna girmeyin çünkü bunu biz
kabul etmeyiz, böyle de uygulamayız zaten. Dediğim gibi,
meşruiyetimizi halkın desteğinden ve seçim hukukundan
alırız esas itibarıyla.
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Kanunu Teklifi birkaç ufak olumlu destek ve
teşvikle teknoparklara avantaj sağlıyor görünse de ihtiyaca
cevap vermekte yetersiz. Teknokentlerin büyüyüp gelişmesini istiyorsak,
buralardan katma değeri yüksek teknoloji ürünleri üreten firmalar
çıksın istiyorsak, unicorn olmaya aday parlak startuplar büyüsün
istiyorsak gerçekten elimizi taşın altına koymamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, bugün
Ankarada bir teknoparkta metrekare başına kira 54 lira. Buna yüzde
18 KDVyi ve aylık ortalama metrekare başına 26 lira
işletme giderleri bedelini eklediğinizde fiyatlar inanılmaz
boyutlara geliyor. Hiç olmazsa teknoparklar içerisinde ofisleri KDVden muaf
tutun ki bu işletmelerin giderleri bir nebze azalsın. Bugün
teknoparklardan faydalanmak isteyen bir firmadan 3 bin liradan fazla
başvuru ücreti isteniyor, hem de bu ücret peşin olarak isteniyor,
üstelik başvuru ücretinden dahi KDV alıyorsunuz.
İnşaatçı müteahhit mantığıyla teknopark yönetmeye
çalışırsanız bir arpa boyu yol alamazsınız,
Türkiye de bulunduğu yerde saymaya devam eder.
Yasada bir diğer sorunlu nokta da Girişim
Sermayesi Fonuyla ilgili. Yıllık 1 milyon liradan fazla fatura kesen
şirketler, AR-GE gideri 1 milyon liradan fazla olan şirketler bu fona
yüzde 2 ödeme yapmak zorunda kalacaklar. Bu kuralı uygulamayan firmalar
kazançlarının yüzde 20si için kurumlar vergisi muafiyetlerini kaybedecekler.
AR-GE için harcama yapan firmayı niye cezalandırıyorsunuz? Öte
yandan bahsi geçen girişim sermayesi fonlarının kimlerden
oluşacağı, ne zaman kurulacağı veya kimler
tarafından yönetileceği ise belli değil. İktidar, teknoloji
gelişimini baltalamak pahasına da olsa sinekten yağ
çıkarmaya çalışarak bu firmalardan rant elde etmeye
çalışıyor. Bunu bu ülkeye yapmayın, nerede
kullanılacağı açıkça belli olmayan bir kaynak için
teknoparklarda faaliyet gösteren firmaları böyle bir gelir
aktarımına zorlamak hiç kimseye fayda getirmez.
Bakın, değerli arkadaşlar AKPnin on
dokuz yıl sonra Türkiyeyi getirdiği yer yüksek teknoloji ürünleri
üreten, büyüyen, güçlü bir ekonomiye sahip, gelişmiş bir ülke
noktası değildir. AKPnin on dokuz yıl sonra Türkiyeyi
getirdiği yer uçurumun kenarıdır. Uluslararası Para Fonunun
Dünya Ekonomik Görünüm Ekim 2020 Raporunda Türkiyenin gayrisafi yurt içi
hasılasının bu yıl 649 milyar dolara ineceği tahmin
ediliyor. Yeni Ekonomi Programı yani Hükûmetin yaptığı Yeni
Ekonomi Programında bu yılın millî gelir öngörüsü ise 702
milyar dolar. 2021 yılında IMFye göre millî gelirimiz 652 milyar
dolar olacak. Bu gerçekleşirse -burası son derece önemli Sayın
Grup Başkan Vekili- eğer bu gerçekleşirse 20 ekonomi
arasından düşecek Türkiye. Bunun nedeni ülkemizin orta gelir
tuzağına sıkışıp kalması.
2009 yılında Türkiye global krizden en çok
etkilenen ülkelerin arasındaydı. O dönemin Başbakanı dedi
ki: Kriz bizi delip geçmedi, teğet geçti. Fakat teğet
geçmemiş, delip geçmiş. 2009dan beri orta gelir tuzağından
Türkiye bir türlü kurtulamıyor ve bugün gelinen noktada o tarihteki millî
gelir seviyesiyle aynı seviyeye geldik. Yani on bir sene önce, on iki sene
önceki millî gelir seviyesinin aynı noktasındayız şu an. Bu
tabii ki ülkenin de yoksullaşması demek aynı zamanda.
Türkiye bilgi teknolojilerinde bir atılım
gösterip
Güney Koreyi hep örnek verirdik, 1983lü yıllarda Güney Kore
aşağı yukarı aynı ekonomiydi, 90lı yıllarda
da aşağı yukarı ihracatta aynı noktadaydık, hadi
ondan vazgeçtik, yerimize Tayvan geliyor. Konya kadar büyüklükte, 24 milyon
nüfusu var, biz G20den düşüyoruz, yerimize Tayvan gibi bir ülke geliyor.
Bu kabul edilebilir mi Sayın Komisyon Başkanı?
TÜİK, geçtiğimiz aylarda 2019
yılına ilişkin araştırma geliştirme
harcamaları verilerini yayınladı. Buna göre kamu ve özel
sektörün yanı sıra üniversitelerle birlikte toplam 45 milyar 954
milyon lira AR-GE harcaması yapıldı, 8 milyar 92 milyon dolara
karşılık gelen bu tutarın gayrisafi yurt içi hasıla
içindeki payı yüzde 1,06. İlk 10 büyük ekonominin AR-GE harcamalarının
millî gelirlerine oranına bir bakalım: Amerika Birleşik
Devletleri yüzde 2,8, Çin yüzde 2,1, Japonya yüzde 3,2, Almanya yüzde 3, Fransa
yüzde 2,2; bizim de içinde olduğumuz OECD ülkeleri ortalaması 2,4,
Türkiye yüzde 1i bile zar zor yakalıyor. Artık küresel ticarette
marifet kilogram başına katma değeri yüksek kılmaktan
geçiyor ama bizim ihracat göstergelerimiz hiç de olumlu sonuçlar göstermiyor.
Türkiye'nin 2020 yılının ilk on ayında ihraç ettiği
ürünlerin kilogram fiyatı düştükçe düşüyor. 2019daki yani
geçtiğimiz yıl 1,60 dolar seviyesinden bugün 1,09 seviyesine
gerilemiş durumda. Biz, ihraç ettiğimiz ürünleri yüzde 60 daha ucuza
satmak durumundayız, bu bir. İki, bu seviyedeki fiyatlarla para
mı kazanır ülke? Yani bu seviyelerde yaptığımız ihracatlar
bizim ucuz sanayi ürünleri. Yüksek teknolojide yokuz, toplam
ihracatımızın içinde yüksek teknoloji ürünlerinin oranı
yüzde 3 arkadaşlar, yüzde 3. Bakın, tabii, bir çok ülke örneği
verebilirim. Yüksek teknoloji ürünlerinde Uzak Doğudaki birçok ülke yüzde
20-25ler seviyesine çıkmış teknolojiye yatırım
yaparak.
Bir ülkenin üretim teknolojisinin düzeyini ve
değişimini gözlemlemek için AR-GE harcamaları, patent
sayıları, bilimsel yayınlar veya beşerî sermayesini
temsilen PISA skorları gibi değişkenler kullanılır.
Yüksek teknoloji ürünlerinin toplam ihracattaki oranına bakarak bu
alanlarda ne kadar ilerlediğimizi görebiliriz. Bu oran önemli çünkü
ülkenin sadece teknoloji düzeyini değil, aynı zamanda
uluslararası düzlemde karşılaştırılmalı
konumunu da gösteriyor ama görülüyor ki biz, bir arpa boyu dahi yol
alamamışız. İhracatımızda yüksek teknolojili
ürünlerin oranı da çok düşük, yaklaşık olarak yüzde 3
civarında -biraz önce söylediğim gibi- ama diğer ülkelerde,
özellikle -Çin gibi- daha 2000li yıllardan itibaren hızla büyümeye
devam eden Çinde yüksek teknoloji ürünleri yüzde 31 olmuş, Kore için de
yüzde 30 -fark etmiyor ama- Türkiye'nin yüzde 3. Bunlara ulaşabilmek için
bizim bilime, bilim insanına, üniversitelere özerklik vermemizle ancak
beş, on, yirmi yılda biz bu seviyelere gelebiliriz.
Bakın 1 Milyon Yazılımcı
Projesi vardı, bilgi teknolojilerinde atılım sağlama, bu
alanda istihdam yaratma iddiasıyla o dönem Hazine ve Maliye Bakanı
olan damadın sahiplendiği 1 Milyon Yazılımcı Projesi
vardı. Ne oldu acaba bu, nerede şimdi bu proje? Bu proje internet üzerinden
verilen bir eğitimle yazılımcı yetiştirecekti. web
sitesindeki bilgilere göre de Ekim 2020 itibarıyla projeye 750 bin
kişinin başvurduğu görüldü. Peki, şimdi ne oldu bu proje
merak ediyoruz? Çünkü damat Bakanlıktan ayrıldı -devlette
süreklilik vardır- Bakan yok, proje de yok. Yoksa o da bir kenara mı
itildi? Onu hep beraber göreceğiz, takip ediyoruz. 1 milyon şirket
var mı ayrıca? İnternet üzerinden video izlemeden ibaret bir
eğitimle yazılımcı yetişebilir mi? Bu sorulara
yanıt var mı? Biz bu soruların yanıtlarını
bekliyoruz. Anlaşılan, atanamayan öğretmen gerçeğini
yaratan bu iktidar yani siz şimdi de atanamayan yazılımcılar
yaratacağa benziyorsunuz.
Özerk üniversitelere de değinip konuşmamı
bitireceğim eğer Başkan da müsaade ederse.
Değerli arkadaşlar, katma değeri
yüksek ürünler üretilmesi için sadece teknokentlerin işlerini
kolaylaştırmak da yetmiyor. Katma değeri yüksek teknolojiler
üretmek için eğitim seviyesinin artması, insan kaynağına
yatırım yapılması en önemli unsurların
başında geliyor. Yani bilimsel özerkliğe sahip,
baskılanmamış, sadakatin değil, liyakatin gereği olan
akademik kadrolara sahip üniversitelere sahip olmak bu işin en temel
kuralı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ama biz, bilimsel özerklik bir yana
kapısına kelepçe takılan bir üniversite modeline doğru
hızla yol aldık, bunun en somut örneğini de en son Boğaziçi
Üniversitesinde gördük. Üniversiteler özerk değilse, otokratlar
tarafından tepeden inme kararlarla yönetilecekse oralara kim üniversite
diyebilir? ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde Türk ve dünya üniversitelerini
akademik performanslarına göre sıralamak amacıyla kurulan
URAPın 2020-2021 dönemine ilişkin dünya sıralamasında ilk
500de ülkemizden sadece Hacettepe Üniversitesi yer aldı. Dünyanın
önde gelen ilk 500 üniversitesi arasında sadece 1 üniversitesi olması
gelinen noktayı da gözler önüne seriyor.
Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma
Merkezinin yaptığı araştırmayı da
yetiştirebilirsem sizlerle paylaşacağım ve sözlerimi
tamamlayacağım.
İyi eğitimli 100 gençten 59u yurt
dışına gidiyor arkadaşlar, 100 gençten 73ü yurt
dışına gitmek istiyor, gidenlerin yüzde 78i de geri dönmek
istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Müsaade eder
misiniz?
BAŞKAN Bir selamlayın.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
Beyin göçü bu ülkenin en büyük, kanayan
yarasıdır. İyi yetişmiş gençlerimizi,
çocuklarımızı bu ülkede tutamıyorsak burada büyük bir sorun
var demektir. Bu sorunun ne olduğu da çok açık bellidir. Türkiye'nin
geniş çaplı bir teknoloji hamlesi yapabilmesi, beyin göçünü
durdurabilmesi ve ekonomik darboğazdan kurtulabilmesi için öncelikle
hukukun üstünlüğü, demokrasi ve özgürlükler alanında göstermelik
değil, gerçek reformlar yapması gerekiyor. Bu ülkenin nefes almaya
ihtiyacı var ama bunu yapacak olanın AK PARTİ
olmadığı da gün gibi aşikâr. Bunu biz yapacağız,
yeni kadrolarla, yeni kurumlarla hep birlikte inşa edeceğiz. Yepyeni
ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle, hukuk devletini, adaleti,
özgürlükleri herkes için yeniden tesis edeceğiz.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim,
hepinize saygılar sunarım. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Esin Kara.
Sayın Kara, şahsınız adına
da söz talebiniz olduğu için süreniz on beş dakika.
Buyurun lütfen. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 229 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teknoloji geliştirme bölgeleri, yeni teknoloji
üreten ve teknolojik bir buluşu ticari ürün hâline dönüştüren,
üniversite-sanayi iş birliği içerisinde kurulan merkezleri ifade
etmektedir. Teknoparklar, sermaye ve bilgi birikimini harmanlamaktadır.
Teknoparklar, ülkelerin uluslararası rekabet gücünü artırarak dünya
ekonomisi ve ticaretine yön veren alanlar olarak hızla
yayılmaktadırlar. Günümüzde gerek firmalar gerekse ülkeler için
teknolojinin kullanımı ve teknolojik gelişmenin takip edilmesi
bir zorunluluktur. Ekonomi ve sanayi alanlarına en büyük kâr payı
getirisi hiç kuşkusuz teknoparkların üretmiş olduğu yüksek
teknolojili ürünlerdir. Toplumlar artık sermaye ve iş gücü
ağırlıklı üretimden bilgi ve teknoloji ağırlıklı
üretime geçmiştir. İnsanoğlunun
yaradılışından itibaren fikri, gayesi anlamak,
keşfetmek, üretmek ve üretmiş olduğunu geliştirmektir.
Teknoparklar, modern insanın araştırma isteğine imkân
sağlayacak tüm bu özellikleri bünyesinde barındırmaktadır.
Bilindiği üzere, ülkelerin ekonomik ve sosyal
kalkınmasının sağlanabilmesi teknolojik olarak
gelişmeleriyle yakından ilgilidir. İleri teknolojili
araştırma geliştirme, dünyayla rekabet edebilme, kalkınma
ve gelişmenin önemli araçları hâline gelmiştir. Bu sebeple,
teknoparkların ana amaçları, kuruldukları yerlerde ileri
teknolojiye dayalı ürünler geliştiren sanayi kollarını
güçlendirmek ve sanayi bölgelerinin gelişimini sağlayıcı
AR-GE çalışmalarını artırmaktır.
Teknoloji, aynı
zamanda ekonomik büyümenin de önemli itici gücü durumundadır. AR-GEye
yapılacak yatırımlar ülkelerin refah düzeylerinin
artmasını sağlamaktadır. Günümüzde teknolojik alanda
yeterli ve gerekli birikimi sağlamış ülkeler, geri
kalmışlığın kısır döngüsünü kırarak
kendi menfaatleri hakkında güçlü bir biçimde savaşmaktadırlar.
Yüzyıllarca farklı medeniyetlerin beşiği olan Türkiye,
Doğu ve Batı kültürünü sentezleyen bir ülke olmakla beraber tüm Türk
dünyasının da merkezindedir. Coğrafi konumunun özellikleri,
günümüz jeopolitik şartlarının verdiği imkânlarla, ülkemiz,
dünya lideri olma hedefine ilerlemektedir. Ayrıca, Orta Doğu
ülkelerinde süregelen istikrarsızlık ortamında, Türkiye, kol
kanat geren, uzlaştıran ve söz sahibi olan konumdadır. Dünyada
hiçbir bölgenin Orta Doğu kadar dış müdahaleye açık
olmaması, ülkemizin de kendi menfaatleri konumunda duruş alması
için, teknolojik altyapımızın gelişimi için gereken
önlemleri almalıyız. 2071, 2053 ve 2023te büyük ve güçlü Türkiye
yolunda bilgi birikimi, tecrübesi, teknolojisi ve güçlü ekonomisiyle bölgenin
en güçlü ve güvenilir ülkesi olmak hedefimizdir. Bunun için teknoloji
geliştirme bölgelerinin artırılması, yerli ve millî
teknoloji ürünlerimizin üretilmesi en önemli gayemiz olmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Konyada bulunan Konya
Teknoloji Geliştirme Bölgesi de 24 Haziran 2015 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulan Türkiye'nin 60ncı
teknoloji geliştirme bölgesidir. Konya Teknoloji Geliştirme Bölgesi; Konya Sanayi Odası,
Konya Organize Sanayi Bölgesi, Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuk
Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Aksaray Üniversitesi, Konya
Ticaret Odası Karatay Üniversitesi, Konya Gıda ve Tarım
Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Konya Teknik
Üniversitesi, Konya Ticaret Borsası ve Konyada faaliyet gösteren 15
sanayi kuruluşundan oluşmaktadır, tescil edilmiş
İnnoPark markasıyla Konya sanayisi ve girişimcilerine hizmet
vermektedir. Konya, ülkemizin birçok iline göre inovasyon arz ve talebi
yönünden oldukça iyi durumdadır. Konya Teknoloji Geliştirme Bölgesi,
bölgemizde hem bilginin ve teknolojinin geliştirilmesi hem de
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin sanayi iş
birliğiyle yürütülmesi bakımından oldukça önemli rol
oynamaktadır. Gelişen sanayi yerli ve millî yüksek teknoloji
ürünlerinin üretimi açısından oldukça önemlidir. Konya sanayisi,
teknik bilgi, altyapı ve teknolojik üretim imkânları bakımından
ülkemizin önde gelen sanayi bölgeleri arasında yer almaktadır.
Konya InnoPark, bölgesel kalkınma
şartlarının iyileşmesi için firmalara destek sağlarken
aynı zamanda millî markalarımızın global dünyayla rekabet
edebilir hâle gelmesi için bölgedeki tüm paydaşlarıyla iş
birliği içerisinde çalışmaktadır. InnoPark, ülkemizdeki
üniversite merkezli teknoloji geliştirme bölgelerinden farklı olarak
üretim sektörü işletmelerinin merkezinde ve üniversitelere yakın
konumlanmıştır. Bu özelliğiyle üniversite-sanayi iş
birliği bakımından bir cazibe merkezi oluşturmaktadır.
Bir sanayi şehri olan Konyada üretilen ürünler
bugün dünyanın 175 farklı ülkesine ihraç edilmektedir. Temennimiz
daha çok Konyalı firmamızın AR-GE
çalışmalarını başlatması ve desteklerden yararlanmasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde elektronik mühür ve elektronik
mühür sahibinin tanımı yapılmakta; elektronik mührün işlevi
ve niteliği hükme bağlanmaktadır; elektronik mührün
niteliği, usul ve esasları düzenlenmektedir. Ayrıca, elektronik
mühür oluşturma verilerinin izinsiz kullanımı suç kabul
edilmekte ve elektronik sertifika hizmeti sağlayanların ilgili
yükümlülüklere aykırı hareket etmesi hâlinde uygulanacak idari para
cezaları belirlenmektedir. 5147 sayılı Yasa gereğince Türk
Patent ve Marka Kurumu tarafından sunulan hizmetler, 1 Ocak 2020
tarihinden itibaren e-devlet kapısı üzerinden yürütülmekte
olduğundan dolayı 15inci maddede entegre devre topografyası,
tescil başvuruları kapsamında imza sirküleri talebi
kaldırılmıştır.
Ticari işletmelerin ticaret sicil
müdürlüğüne tesciliyle taraflarına verilen sicil tasdiknamesinde
işletmeyi temsile yetkili olanların bilgileri mevcuttur.
Değişiklik hâlinde eski sicil tasdiknamesi geri alınarak yeni
sicil tasdiknamesi verilmekte ve imzaya yetkili olanlar son hâliyle
görülmektedir. Bu nedenle 16ncı maddede imza sirküleri kavramı
kaldırılmaktadır. Temel bilimler tanımı revize
edilerek fizik, kimya, biyoloji ve matematik bölümleri dışında
da günümüz şartlarında çıkabilecek yeni alanlar da destek
kapsamına dâhil edilmektedir.
18inci maddeyle AR-GE ve tasarım merkezlerinde
AR-GE ve tasarım personeli istihdamında işverenlere gelir
vergisi stopaj desteği verilerek personel yükünün azaltılması
sağlanmıştır. Bu amaçla, AR-GE ve tasarım personelinde
yüksek lisans yapanlar için bir buçuk yıl, doktora yapanlar için iki
yılı geçmemek üzere, gelir vergisi stopaj teşviki
kapsamında değerlendirmeler için gerekli olan söz konusu merkezlerde
en az bir yıl çalışma şartı
kaldırılmıştır. Merkezlerde esnek çalışma
saatlerine ve personelin faaliyetlerinin bir kısmını merkez
dışında yürütmesine olanak sağlanmaktadır.
Yine, AR-GE faaliyetlerini desteklemek için hibe
mekanizmasının yanı sıra, sermaye fonlarının
Bakanlık tarafından aktarılarak ödenekle kurulması ve
güçlendirilmesi sağlanarak özel sektörde teşvik
sağlanmaktadır.
19uncu maddeyle AR-GE ve tasarım merkezi
sayılarındaki artış nedeniyle destek ve teşvik
unsurlarından yararlananların kanunun öngördüğü
şartları taşıdıklarına ilişkin tespitlerin
yapıldığı süre iki yıldan üç yıla
çıkarılmıştır.
Ayrıca, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının adının Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı olarak değişmesinden dolayı gerekli
revize işlemleri yapılmıştır.
Teklifte 5746 sayılı Kanunun 6ncı
maddesi kapsamında yer alan teşviklerin süresi 31/12/2023ten
31/12/2028e uzatılmıştır. Sermaye şirketleriyle
ilgili olarak, üçüncü şahıs kullanıcılar MERSİS
sistemi üzerinden ticaret siciline tescil edilmiş her türlü bilgiye
rahatça ulaşabilmektedirler. Ticaret siciline tescil ve ilan olunan bilgiler,
üçüncü şahıslar tarafından bilinmedikleri iddia edilse de Türk
Ticaret Kanununun 36ncı maddesi uyarınca mazeret
sayılmamaktadır. Ticaret sicili herkese açıktır. Bu noktada
sermaye şirketlerinin kullandıkları imza sirküleri zaman içinde
yenileneceğinden ve kuruluştaki yetkili kişiler
değişebileceğinden ticari hayatta kullanılan imza sirküleri
kargaşaya neden olmasının yanında ek masraf getirmektedir.
Yapılan değişiklikle kamu kurum ve kuruluşlarınca
ticaret sicili müdürlüklerince düzenlenen belge ve Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanan ilanlar dışında ilave belge aranmaması
hususu düzenlenmiştir. Teklifte, işletmelerin tamamı üzerinde
rehin kurulmadan belli bir taşınır varlık grubunun bütünü
üzerinde rehin kurulmasına imkân tanınması işletmelerin ticari
faaliyetlerini devam ettirmesi açısından amacına uygun
olmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Başbuğumuz Alparslan Türkeş, Dokuz
Işık isimli kitabında ülkücülüğün dokuz temel doktrinini
bizlere miras bırakmıştır. Bunlardan ikisi ilimcilik ve
endüstri ve teknikçiliktir. Türkiyenin gelişmiş sanayi ülkesine
dönüşmesini savunan Başbuğumuz Alpaslan Türkeşe göre
güçlü bir devlet ve millet olabilmenin yolu sanayileşmeden geçmektedir.
Türkiye, modern alet ve makineler yapabilecek bir endüstriye sahip
olmalıdır çünkü içinde bulunduğumuz çağda millî sanayisini
kuramamış bir ülkenin yaşayabilmesi ve
bağımsızlığını sürdürebilmesi mümkün
değildir. Tarih milletlerin mücadelesinden oluşur ve ilim bir
milletin güçlü olmasının araçlarından biridir. İlimde ve
teknikte geri kalmış bir ülke, insanları ne kadar kahraman olsa
da millî savunma ve askerlik yönünden zayıf kalacaktır.
Başbuğumuz, zayıf ve güçsüz devletlerin güçlü tarafından
ezildiğini ve buna da emperyalizm dendiğini vurgulamaktadır.
Emperyalizmin en tehlikeli biçimiyse kültürel emperyalizmdir. Bu nedenle hem
ilim ve teknikte geri kalmamak hem de kültürel emperyalizmin tehlikelerine
karşı direnmek gerekmektedir. Bunun için yapılması gereken
ise Batı medeniyetinin ilim ve teknolojisini almak, ilim ve teknikte
onlarla yarışmak ancak insanımızı kendi kültürümüze
uygun yetiştirmektir. Bu anlamda, Türk milletinin millî değerlerine
bağlı, millî kültürle yoğurulmuş ve millî şuur sahibi
nesiller yetiştirmek önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin bugün geldiği noktada Türk savunma sanayimizin
ürettiği yerli ve millî ürünler havada, karada ve denizde kahraman
Mehmetçikimizin gücüne güç katmaktadır. Ülkemiz kendi taarruz
helikopterini, temel eğitim uçağını, savaş gemilerini,
hücumbotlarını, farklı tür ve sınıflarda savaş
gemilerini, SİHA, İHA ve TİHAlarını, zırhlı
kara araçlarını, hava savunma sistemlerini, füzelerini, radar
algılayıcı ve elektronik harp sistemlerini üretir hâle
gelmiştir. Türkiye artık kendi millî otomobiline sahip konumdadır.
Bu da yerli ve millî teknoloji için AR-GE faaliyetlerine yapmış
olduğumuz yatırımların meyveleridir.
Bu noktada, liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin
23 Kasım 1997 tarihinde 5inci Olağan Kurultayımızda
söylediği ifadeleri hatırlatmak istiyorum: Türkiye niye
cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl dönümünü
kutlayacağımız 2023 yılına lider ülke, Fatih Sultan
Mehmet Hanın İstanbulu fethinin 600üncü yıl dönümünü
kutlayacağımız 2053 yılına süper güç olarak girmesin?
Türkiye niye Karadeniz Ekonomik İşbirliğinin yanında Türk
cumhuriyetleriyle oluşturacağı ekonomik, siyasi ve askerî
organizasyonlara öncülük etmesin? Unutmayalım ki atom silahları,
uzayın derinliklerini fethetme içinde bulunduğumuz yüzyılın
ortalarına kadar hayaldi ama bugün hayal olmaktan çıktı. Yine
unutmayalım ki geleceğini düşünüp planlamayan toplumların
geleceği de yoktur. Bizler Türkiye'yi 20nci yüzyıldan 21inci
yüzyıla taşıyacak nesiller olarak yeni mucizelere imzalar
atabiliriz. Niye bizler büyük bir cihan imparatorluğunun mimarı olan
Fatihler, Kanuniler gibi, Millî Mücadele destanımızı çok zor
şartlar altında yazan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları
gibi zoru başarmayalım?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Misakımillî ilanının 101inci yıl
dönümünde Cumhur İttifakı olarak 2023, 2053 ve 2071
Kızılelma hedeflerimize giderken hiçbir engel
tanımayacağımıza büyük Türk milletimize söz veriyoruz.
Kanun teklifimizin ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, büyük Türk milletini ve onun
büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örsün.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz aldım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında bir hususu sizlerle paylaşmak, bir sevincime sizleri
ortak etmek istiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim: Ben bordo-mavi renkleri
çok seviyorum, bordo-mavi renkleri tercih ettiğim de doğrudur çünkü
bordo-mavi güzel bir renk ama bugün bordo-mavi bir başka güzel.
Biliyorsunuz, dün gece Türk futbolunun süperi belli oldu; TFF Süper Kupayı
kazanan Trabzonsporumuzu yüce Meclisimizin kürsüsünden bir kez daha
kutluyorum. (İYİ PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar) Bu sevinci bizlere yaşatan, Trabzona, milyonlarca
Trabzonspor taraftarına yaşatan herkese huzurlarınızda
teşekkür ediyorum. İnşallah, Süper Lig şampiyonluğumuzu
da yine bu yüce Meclisin kürsüsünden kutlamayı Cenab-ı Allah nasip
eder diyorum. Tekrar, kupamız bordo-mavi camiamıza hayırlı
olsun diyorum.
Değerli arkadaşlar, ben milletvekili
olmadan önce Karadeniz Teknik Üniversitesinde akademisyen olarak görev
yaptığımda, Trabzon Teknokentte yönetim kurulu üyesi olarak
çalışmaktaydım. Teknokentte yöneticilik yapan bir akademisyen
arkadaşınız olarak bu kanun teklifiyle ilgili bazı
görüşlerimi de sizlerle paylaşmak isterim.
Bugün, ülkemizde faaliyette olan teknoloji
geliştirme bölgelerinde AR-GE ve inovatif çalışmalar yürüten
firmalar büyük oranda genç girişimcilerin kurduğu teknoloji
tabanlı Start-up ve Spin-off firmalarıdır. Bu firmalar, her
ne kadar AR-GE desteği alarak bu projeleri gerçekleştirmiş olsa
da bu firmaların yaşaması ve sürdürülebilir bir büyüme
gösterebilmesi için mutlak suretle satış yapabilmesi yani
ticarileşmesi gerekmektedir. Bu firmalar geliştirdikleri ürünleri
piyasaya arz ettiklerinde karşılaştıkları ilk sorun
pazarlama sorunudur. Öncelikle, kamu ve yerel yönetimler AR-GE
aşamasında destekledikleri genç girişimcilerin ürünlerinin
kullanıcısı olmalıdır, alımlarda bu genç
girişimcilerin ürünlerine öncelik vermelidir diyorum.
Yine, teknoloji geliştirme bölgelerinde
Start-up ve Spin-off firmaları tarafından geliştirilen
birçok ürün, maalesef, prototip olarak kalmaktadır çünkü projeyi
geliştirenin yatırım yapacak gücü yoktur arkadaşlar.
Dolayısıyla, bu firmalar yatırımcı desteğine
ihtiyaç duymaktadırlar. Yatırımcılarla görüşüyorlar ama
güvenilir bir yatırım ortamı da yok maalesef çünkü
yatırımcı tedirgin, yarınını göremiyor.
Ayrıca, hep yatırım meleği diyoruz ya, siz bir de bu genç
girişimcilere sorun, bu yatırım meleklerini bir de onlar
anlatsınlar çünkü burada da sıkıntılar var. Birçok kez
yatırım meleği Parayı ben veririm, düdüğü ben
çalarım. havasında maalesef. Yani girişimcinin proje fikri ve
yaptığı çalışmalar yatırımcının
gözünde ekonomik bir değer taşımıyor maalesef. Yani sonunda
olan yine genç girişimciye oluyor.
Değerli arkadaşlar, AR-GE projelerine
sağlanan desteklerin birçoğunda proje başlangıcında ön
ödeme yok. Dolayısıyla, firmalar başlangıçta
harcamaları kendileri yapmak zorunda kalmaktadırlar. Bu durum birçok
firmanın bu desteklere başvurmasına da engel olmaktadır. Desteklere
başvuranlar da geri ödemelerde gecikmeler yaşandığında
büyük sorunlar yaşamaktadırlar. Hatta, başlangıç
aşamasında gelecek desteğe güvenerek kredi kullanmışsa
durum daha da vahim bir hâl almaktadır; bunu da görmezden gelmeyelim
diyorum.
Değerli milletvekilleri, teknoloji
geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren girişimciler zaman zaman
bölgelerden yeterince hizmet alamadığından
yakınmaktadırlar. Peki, bu firmalara kim hizmet verecektir? Tabii ki
yönetici şirket. Peki, bu şirket bu hizmeti kimlerle verecektir?
Tabii ki nitelikli personelle. Ancak Ankaranın doğusundaki bölge
yönetici şirketlerinin birçoğu bölgenin yönetimi ve işletilmesi
anlamında ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır;
özellikle bu süreçleri bilen, tecrübeli, nitelikli ve yeterli sayıda
personel istihdam edememektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Yönetici
şirketlerin mali yapılarına göre gruplandırılarak
özellikle nitelikli personel istihdamına yönelik desteklenmesi için yeni
düzenlemeler yapılmalıdır. Teknoloji geliştirme
bölgelerinin artmasıyla bu bölgelerde faaliyet gösteren girişimci
firma sayılarının da arttığı düşünülürse, bu
bölgelerde hizmet verecek nitelikli personel ihtiyacının da
arttığı bir gerçektir. Bu sebeple bu bölgelerde istihdam edilen
personele yönelik sertifikalı uzman personel eğitimleri verilmelidir.
Değerli arkadaşlar, bir başka hususu
da arz edeyim. Birçok teknoloji geliştirme bölgesi hazine arazileri
üzerinde kurulmuştur. Bu arazilerde bulunan teknokentler hazineye kira
ödemek durumundadırlar. Bu konuda da yönetici şirketlere belli
oranlarda istisnalar sağlanmış olsa da bu durum zorlukları
ortadan kaldırmamaktadır. O yüzden kira ödemeleri tamamen kaldırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Selamlıyorum.
Böylelikle yönetici şirketlerin işletme
maliyetleri azalacak ve bu durum bölgede faaliyet gösteren girişimcilere
olumlu yansıyacak, firmaların -ki bu bölgelerdeki firmaların-
şikâyetçi olduğu yüksek kira ücretleri de azalmış
olacaktır diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölümdeki söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız.
Sayın Fendoğlu? Yok.
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, süt üreticileri süte yapılan 50 kuruş zamma sevinemedi
çünkü yeme yapılan zamlar süt üreticilerinin belini bükmüş durumda.
Geçtiğimiz sene 60 liraya satılan bir çuval yemin fiyatı 135
liraya çıktı. Süt ise 2,80 lirada kaldı, hatta bazı
yerlerde 2,50-2,60tan satılıyor. Nakliye kesintisiyle üreticinin
eline zaten doğru dürüst para geçmiyor. Süte 50 kuruşluk zammı
çok görenler bu zamdan sonra yeme 2 kez zam yaptılar. Üreticinin
ocağına incir ağacı dikmeyin, artık yeter. Öte yandan
gübre fiyatları el yakıyor. Gübre fabrikaları
kapatılıp özeleştikten sonra yapılan zamların haddi
hesabı yok; fiyatlar yüzde 80 artış gösterdi. Üre gübresinde tek
bir üretici kaldı; tüketicinin yüzde 15i karşılanıyor,
gerisi ithal ediliyor. Gübredeki zamlar maliyeti artırdıkça
artırıyor. Çiftçi zarar ediyor. Yazık değil mi bu ülkenin
çiftçisine, yazık değil mi bu ülkenin üreticisine?
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Teknolojide atılım yapabilmek için önce
çocuklarımıza iyi bir eğitim vermek gerekiyor. Yarı
yıl tatilinden sonra okulların açılması gündemde. Hem
yıllardır vaadedilen fakat bir türlü hayata geçirilemeyen tam gün
eğitim sistemine geçilebilmesi için hem de pandemi koşullarında
çocukların iyi bir eğitim alabilmesi için mevcut okulların ve
dersliklerin yeterli olmadığını biliyoruz. Bursada da
depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle 40 civarında okul
yıkıldı ve bir yıldır okullar fiilen de boş
on-line eğitim nedeniyle fakat bu okullar yapılmadı. AKP
iktidarı çocuklarımızın uygun fiziki koşullarda,
nitelikli ve tam gün eğitim alabilmesi için neden eğitime yeterli
kaynak ayırmıyor? Biraz önce Ziya Selçuk da bir tweet atıp
Çocuklara eğitim hakkını layıkıyla teslim etmek
istiyorum. demiş. eğer bunu istiyorsa bu yıkılan
okulları bir an önce yapsın diyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Zeybek? Yok.
Sayın Bulut? Sayın Bulut yok.
Sayın Ünver
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çiftçimiz girdi maliyetlerindeki artış
nedeniyle toprağını ekemeyecek duruma gelmiştir. Özellikle
çiftçimizin en çok kullandığı beş farklı gübrede
fiyatlar 2020 yılı Ocak ayına göre yaklaşık yüzde 80
oranında artmıştır. Ton fiyatı, mesela, üre gübresinde
yüzde 82 artarak 1.650 liradan 3 bin liraya, DAP gübresinde yüzde 87 artarak
1.850 liradan 3.450 liraya yükselmiştir. Gübredeki fiyat
artışını sadece Türk lirasının değer
kaybıyla açıklamak da mümkün değildir. Hükûmet, gübredeki bu
fiyat artışını önleme konusunda
başarısızdır. Tarım Bakanının Paramız
var ki ithalat yapıyoruz. anlayışıyla tarım bu
noktaya getirilmiştir. Tarımda elimizi nereye atsak bir sorunla
karşılaşıyoruz. Paranız varken ithalat
yaptınız, Türk çiftçisini umursamadınız, şimdi hazine
boş, paranız yok, olan da ithalat yapmaya, girdi enflasyonunu
önlemeye yetmiyor; şimdi ne yapacaksınız? Gübre fiyatlarına
bir çare bulacak mısınız?
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün, ilmin kapısı olan Hazreti Ali
Efendimizin şehadetinin yıl dönümüdür. O, bir kısım
sözlerinde şöyle buyurur:
Düşündürücü ve hikmetli sözlerle
ruhlarınızı dinlendirin. Zira, bedenlerin yorulduğu ve
zayıfladığı gibi ruhlar da yorulur.
İnsanlar bilmedikleri şeyin düşmanıdır.
Namus, güzelliğin sadakasıdır.
Aklı tam olanın sözü az olur.
Soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar
söylemekten hayırlıdır.
İnsanlara anlayacakları şekilde
konuşunuz.
Eğrinin gölgesi de eğri olur.
Nefesler ecele doğru atılan adımlardır.
Mahrumiyet, minnet altında kalmaktan daha
hayırlıdır.
Dünyevi arzu ve ümitler, basiretli kimseleri dahi
âmâ eder.
BAŞKAN Sayın Karadağ
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Teşvik ve destekler kapsamında yerli ve
yabancı yatırımcıları korumaya yönelik kanunun
kabulüyle teknoloji merkezlerinin kurulması kanun taslağında
yatırım bölgelerimiz nasıl tespit edilecek ve kriterleri
nelerdir?
Iğdır ilimiz dört ülkenin kesişim
noktasında olup üç ülkeye sınırı olan tek ilimizdir. Iğdır
ilimize kurulacak bir teknokentin ilimizle birlikte tüm bölge için oldukça
faydalı olacağı inancındayım ve ayrıca Türk
dünyasına açılan bir kapı konumunda olması hasebiyle
ülkemiz açısından da fayda getireceğini düşünmekteyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Vatandaş borcunu ödeyemez duruma gelmiş,
bankalarla mücadele etmekten yorulmuştur. Kasım ayından günümüze
borcunu ödeyememiş gerçek kişi sayısı tüketici kredilerinde
404 bin 694, bireysel kredi kartlarında 366 bin 557 kişidir. Bireysel
takip borçlarda hâlen borcu devam eden kişi sayısı Kasım
2020 itibarıyla tüketici kredilerinde 2,3 milyon, bireysel kredi
kartlarında 2,4 milyon, tüketici kredisi veya bireysel kredi
kartlarında 3,4 milyon kişidir. Vatandaşın nefes
alması için acilen kredi ve kredi kartı yapılandırması
gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Herkesin ücretsiz sağlık hizmetinden
faydalandığı yalanı son genel sağlık sigortası
rezaletiyle yine görüldü. 2020de 88 lira olan genel sağlık
sigortası primi 2021de 107 liraya çıkarıldı. Kimdi bu
vatandaşlar? Hiç geliri olmayanlar. Yetmedi, prim ödemeyenleri ölüme terk
ettiniz, hastane kapısından içeri sokmadınız. Siz
saraylara, lüks ve şatafata o kadar alıştınız ki
insanların hâlini, açlığı, yoksulluğu
anlamıyorsunuz. Biz bu rezaleti ortaya çıkarınca da -lütuf gibi-
borç erteleme kararı aldınız. 6 milyon GSS mağdurunu 107
lira için perişan ettiniz; yazıktır, ayıptır,
günahtır. Ertelemelerle vatandaşın zaten hakkı olanı
sadaka gibi vermekle olmaz bu iş. Sağlık hakkı en temel
haktır; bunu sağlamak saray hükûmetinin en önemli görevidir. Ne
yazık ki bunu bile başaramadınız, o koltukları
işgal etmeyin.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Budak
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Teşekkür
ederim.
Dün etkisini gösteren şiddetli yağmur ve
fırtına Antalya genelinde büyük maddi hasara neden oldu. Özellikle,
Kaş, Demre, Finike ve Kumluca bölgelerindeki sera ve tarım
alanlarında büyük hasar var. Bu sabah sular altında kalan
seralarına ulaşan Antalyalı üreticilerimiz yaralarını
sarmaya çalışıyorlar. Daha kırk beş gün önce aynı
şekilde yaşanan kuvvetli yağış ve fırtınada
su baskını yaşayan üreticiler şimdi bir kez daha felaketi
yaşadılar. Bir yara kapanmadan ikinci yara da açıldı ve
bununla ilgili durum tespit çalışmaları da hâlâ bitmemişti.
Yara çok sıcak, acil olarak da bu durumla ilgili devlet üzerine
düşeni, gerekeni yapmalıdır.
Bir kez daha, sel felaketinden etkilenen
Antalyalı çiftçilerimize ve yurttaşlarımıza geçmiş
olsun dileklerimi iletiyor, yaraların acil olarak
sarılmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
KOSGEB tarafından pandemi döneminde verilen
krediler dağıtılırken NACE kodları baz
alınmış, hizmet sektöründe yer alan spor merkezleri, eğitim
kurumları, güzellik salonları, sağlık merkezleri ve benzeri
kuruluşlar NACE koduna göre yardım alamamış ve piyasada
yetim sektörler olarak adlandırılmıştır.
Dünya Bankası tarafından pandemiden zarar
gören firmalara verilmesi için 300 milyon dolar para gönderilmiştir. Bu
gelen paranın dağıtılmasının KOSGEB eliyle
yapılacağı söylenmektedir. Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımızın hizmet sektöründe yer alan ve NACE
kodlarına göre yardım alamayan yetim sektörleri göz önünde
bulundurarak bu gelen paranın yetim sektörlere de
dağıtması, hizmet sektörüne yatırım yapan tüm
vatandaşlarımızın beklentisidir.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sayın Bakanımızın Teknokent
Malatya ziyaretine verdiği destek sözü sonrası, teknokentin en büyük
problemi olan elektrik sıkıntısını bertaraf etmek için
güneş enerjisi santrali projelendirmesi yapılmış, ihalesi
onaylanmıştır ve akabinde 691 kilovatlık güneş enerji santrali
5 milyon 700 bin TL bedelle ihale edilmiştir. İhaleyi alan firma 2020
yılında projeyi imar planlarından kaynaklanan problemler
sonucunda tamamlayamadığı için iş 2021 yılına
sarkmıştır. Teknokentin 2021 bütçesinde GES projesinin yer
almadığı teknokente Bakanlık tarafından tebliğ
edilmiştir. GES projesinin teknokent bütçesiyle tamamlanması mümkün
değildir. Bu projenin tamamlanabilmesi için
Bakanlığımızdan gerekli mali desteğin sağlanmasını
arz ederim. Talebimizdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kırklarelinin Pınarhisar ilçesinde
çimento fabrikası vardır. Bu fabrika kalker ihtiyacını
Istranca Dağlarından almaktadır. Son zamanlarda bu fabrika
önceden kullanılan fakat daha sonra boşa çıkarılan orduya
ait bin dönüm araziye konmuştur. Nasıl konmuştur? Tamamen bedava
olarak konmuştur. Yine, bu bölgede çiftçilerimizin atadan, dededen,
babadan kalma arazilerine 2/B olarak konmuşlar ve bu arazileri işleyen
aynı kişilere 10 misli fiyatla satmak istemektedirler. Şimdi,
özellikle Hükûmete ben şunu soruyorum: Şimdi, LİMAKa bedava
verilen bu araziler niye yüzlerce yıldan beri kullanan kişilere,
çiftçilere 10 katına satılmaktadır? Bunu öğrenmek istiyoruz
ve en kısa zamanda da bunu Türk çiftçisine ve Pınarhisar halkına
bir şekilde anlatmalarını istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Komisyon, buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır
Milletvekili arkadaşımız Yaşar Karadağın
sorduğu soruyla ilgili, Iğdırda teknokentin kurulmasıyla
ilgili Bakanlık yetkilisi arkadaşlarımız şimdi bilgi
verdiler. Bölgeyle ilgili başvurular kurucu heyet ya da yönetici
şirket tarafından yapılır -teknokentin nasıl
kurulmasıyla ilgili ifade ettiniz- bu kurucu heyet içerisinde bir
üniversitenin olması mecburidir. Iğdırda da üniversitemiz
olduğuna göre üniversitemizin öncülüğünde diğer sivil toplum
örgütlerinin katılımıyla, sanayi odası, ticaret odası
ve diğer örgütlerden ihracatçı birlikleri varsa onların da
katılımıyla teknokenti kurmak mümkündür. Başvuruları
değerlendirmek üzere TGB Değerlendirme Kurulu kanunda yer almaktadır.
Başvurular hazırlanacak fizilibite raporu çerçevesinde
değerlendirilmekte ve bölge kuruluşu Cumhurbaşkanı
tarafından karara bağlanmaktadır. Kanun taslağıyla
getirilen en önemli yeniliklerden biri de böyle alanlar dışında
kuluçka merkezlerine izin verilmesidir.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bu
teknoloji geliştirme bölgelerinde önce bir müteşebbis heyetinin
kurulması, bu müteşebbis heyetinin altı ay içinde
kuruluşunun gerçekleşmesi, kuruluş gerçekleştikten sonra da
bir yıl içerisinde teknoloji geliştirme bölgelerinin faaliyete
geçmesi gerekiyor. Nitekim kanunda da bu gibi konularda düzenlemeler mevcut.
Sayın Fendoğlunun sorduğu konuyla
ilgili
Bakanlık yetkilisi arkadaşlar -son anda verdiğiniz için-
o konuyla ilgili bilgi hazırlıyorlardır.
Şimdi, teknokentin kendi çatısı
üzerinde kuracağı enerji -600 küsur kilovat dediniz herhâlde- 660
kilovat, 5 milyon küsur liraya mal olan bir şey. Aslında bunun
verimliliğini muhakkak hesaplamışlardır. Biliyorsunuz, bu
verimlilik konusunda eğer tüketim iyiyse, ürettiğini tüketebilecek
bir noktadaysa yaklaşık altı, yedi yılda amorti etme
imkânı mevcut çünkü sisteme verebiliyor. Bu projeleri
yaptırırken -sizin bölge ne zaman müracaat etti tam bilmiyorum ama-
banka bunu da kredilendirebiliyor.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) 2019da.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bakanım,
biraz önce ifade etti, biz Malatya Teknokentle ilgili desteğimizi
vermiştik. O destekle ilgili de görüşmeleri yapıp muhtemelen
desteğimizin devam edeceğini ancak imar planlarında bir
sıkıntının olduğunu, o sıkıntının
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) İmar
planını çözdüler. Yeniden başvuruyu yaptılar.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İmar
planlarını çözdülerse yeniden başvuru yapabilirler, ki nitekim
eğer öyle bir şey varsa -biliyorsunuz, Genel Kurulumuz
Cumhurbaşkanı kararıyla birlikte- 31/12/2020 tarihinde biten,
teşvikli olan sistem 30 Haziran 2021 tarihine kadar
uzatılmıştır. Onların da eğer bu şekilde bir
lisansları varsa, müracaatları varsa 30 Haziran 2021 tarihinde bu
Malatya Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi bu fiyattan da
elektriğini sisteme satıp verebilir. O çerçevede
değerlendirmenin olduğunu ifade etmek istiyorum. İnşallah
arkadaşlarımız üzerine düşen görevi yerine getirdikleri
takdirde bu işi de yaparlar. Aslında sistem o kadar kendini telafi
eden, yatırımı yapan bir sistem ki 13,3 sentten satacak,
yaklaşık 600-700 bin dolar civarındaki bir süreç muhtemelen dört
beş yılda kendisini amorti edecektir. Bu konuyla ilgili bankalardan
iyi kredi temin ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Arkadaşlarımız
bürokratik süreci beklemek yerine bankalarda eğer bu konuyla ilgili
hızlı bir şey yaparlarsa bunu hemen hayata geçirmiş
olurlar. 30 Haziran 2021 tarihinde bitiremedikleri takdirde teşvikten faydalanamazlar
diye ifade etmek istiyorum. Arkadaşlar, iki yoldan birini muhakkak
denesinler ve o güneş enerji sistemini hayata geçirsinler.
Hayırlı uğurlu olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - İkinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu İle Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 10uncu maddesi ile değiştirilen 15/01/2004 tarihli ve 5070
sayılı Elektronik İmza Kanununun 10uncu maddesine eklenen
fıkradaki vasıtasıyla ibaresinin
aracılığıyla şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Burcu
Köksal Çetin Osman
Budak Kadim Durmaz
Afyonkarahisar Antalya Tokat Tahsin Tarhan Müzeyyen Şevkin Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli
Adana Manisa
Tacettin
Bayır
İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan
BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşma talebi,
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce seçim
bölgem Afyonkarahisar ili Bolvadin ilçesinde dün akşam saatlerinde
çıkan yangında iş yerleri zarar gören, işletmeleri zarar
gören hemşehrilerime öncelikle geçmiş olsun diyor, bir daha böyle bir
felaketin yaşanmamasını diliyorum.
Teknoparklarla ilgili düzenlemeyi konuşuyoruz.
Teknopark nedir? Sanayi ile üniversiteler arasındaki teknoloji iş
birliğini üreten kurumlardır. Teknoparklarla ilgili bölge alanı
iptali konusunda Cumhurbaşkanlığı makamına
sınırsız ve koşulsuz yetki verilmek isteniyor. Bu ne demek?
Teknoparkta muhalif gördüğü iş insanları varsa ben bölge
alanını iptal ederim demek.
Şimdi, AKP Genel Başkanı muhalif
gördüğü teknoparklarla uğraşmak yerine keşke esnafın,
işçinin, çiftçinin, emeklinin, KOBİnin, iş insanının,
işsizin, EYTlinin dertleriyle uğraşsa. Son bir yılda
99.583 iş yeri kapanmış, kimin umurunda. Esnafa sadaka verir
gibi 500 liralık kira yardımı ballandıra ballandıra
anlatılıyor. Şehir merkezlerinde 500 liraya kiralık dükkân
kaldı mı soruyoruz. Bir de basit usul vergiye tabi esnafa verilecek.
Basit usul verginin dışında çalışan esnaf, esnaf
değil mi sizin nazarınızda? Esnafın BAĞ-KUR primleri
1.055 liraya çıkmış, dükkânı kapalı. Hoş,
açık olsa da değişen bir şey yok zaten, çünkü
satışlar çok düşük. Kahvehaneler, kıraathaneler
kapalı; çay ocakları üç beş tane esnafa çay satıp ayakta
durmaya çalışıyor; restoran, lokanta, kafeler, internet kafeler,
nargile kafeler, hepsi kapalı; açık olan lokanta ve restorana paket
servis hakkı tanınmış ancak paket servis buraları
kurtarmıyor. Manifaturacılar, tuhafiyeciler, züccaciyeciler,
ayakkabıcılar, çoğu zaman dükkânlarını siftahsız
kapatıyor. Hiç olmazsa esnafın BAĞ-KUR primini
karşılayın, kira ve faturalarını ödeyin, sicil
affını çıkarın, esnafa faizsiz kredi verin;
taksitlendirmeyi de ödeme gücüne göre yapın. Bütçede para yok. diye de
milleti kandırmaktan vazgeçin artık. 1.100 odalı israf
şaheseri sarayın bir buçuk yıllık masrafı esnafa
verilen destek kadar. Siz ki Cengiz İnşaatın 422 milyon
dolarlık vergi borcunu sildiniz ama esnafın vergi borcu söz konusu
olduğunda gözünün yaşına bakmadınız. Elektrik
dağıtım şirketlerine bile esnafa verilen desteğin 31
katı kaynak ayırdınız. Ha, burada elektrik demişken
şuna da değinmek istiyorum: Son üç yılda elektriğe yüzde
70, doğal gaza yüzde 80 zam getirdiniz. Vatandaş 100 liralık
elektrikte 54 lira dağıtım bedeli, 2 lira TRT payı, 1 lira
enerji fonu, 5 lira elektrik tüketim vergisi ödüyor; yetmiyor bir de bu
bedellerin yüzde 18i kadar KDV yani 29 lira ödüyor, bu da 191 lira ediyor.
Yani, 100 liralık elektrik tükettiğinde 191 lira ödüyor.
Doğal gaza gelince; Doğal gaz bulduk. diye
müjde verip, dünyada doğal gaza yüzde 35 zam yapan tek ülkeyiz. Doğal
gazda kombiye dokunuyorsunuz, 100 liralık kullanımda 15 lira
kullanım bedeli, 2 lira ÖTV, 21 lira KDV ödüyoruz. Onun için millet
artık faturalarını ödeyemiyor, ne yapıyor? Evinde yün yeleğini
giyiyor, soğuğa karşı dayanmaya çalışıyor.
(CHP sıralarından alkışlar) Ne yapıyor? Elektrik
faturalarını ödeyemediği için işte böyle zembillerle,
mumlarla aydınlatmaya çalışıyor kendini sizin sayenizde,
yarattığınız eser.
Bakın, vatandaşın feryadını
duymadınız ama futbol karşılaşmalarını
ihaleyle alan Katar firması Dolar çok yükseliyor, ben bu parayı
ödeyemiyorum. dedi, 90 milyon dolarını sildiniz, yetmedi onlar için
doları 5,80de sabitlediniz. Ama esnafın BAĞ-KUR primlerini
1.055 liraya çıkarıp şu pandemi döneminde hiç olmazsa bari
yarısını biz karşılayalım demediniz. (CHP
sıralarından alkışlar) 1 milyon gündelikçi ve ev
temizliğine giden vatandaşlara, ekonomiye günde 1 milyar, yıllık
200 milyar katkı sağlayan sokak esnafına bir kuruş ödeme
dahi yapma gereğini duymadınız, sizin insafınız,
adaletiniz kurusun! Ya tedbirler alıp bu dükkânları açın ya da
bu esnafa ayakta kalabilecek, geçimini idare ettirebilecek, hatırı
sayılır destekler verin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Bunların tuzu
kuru, bilmezler ki.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen eklenmiştir.
ibaresinin ilave edilmiştir. olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeynel
Özen Abdullah
Koç Kemal
Peköz
İstanbul Ağrı Adana
Mahmut
Toğrul Mahmut
Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Gaziantep Bitlis İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Erhan
Usta Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Samsun Konya İzmir
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
Adana Denizli Edirne
Şenol
Sunat
Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı Mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koçta.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, Meclise getirilen bu kanun
teklifi üzerinde değil, maalesef son günlerde çok ciddi bir şekilde
hak ihlaline neden olan, AKP ve MHP hükûmetinin bu Meclise, bu halka
dayatmış olduğu infaz yasasının ortaya koymuş
olduğu hukuksuzlukları dile getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu İnfaz
Yasası'yla bir taraftan uyuşturucu tacirlerinin, suç örgütlerinin,
uyuşturucu kullanan insanların, katillerin, kadın cinayeti
işleyenlerin cezaevinden çıkarılmasına neden olurken diğer
taraftan siyasi tutsakları, cezaevindeki kadınları, gençleri,
avukatları, siyasetçileri, iş insanlarını, gazetecileri,
düşünce suçlarında yer alan insanları ve bilim insanları
olmak üzere -tırnak içerisinde- terör yansımasıyla, terör suçu
adı altında -cezaevinde yatan insanların önündeki mevcut olan bu
engelle- tahliyelerine engel olacak nitelikte bir yasayla karşı
karşıyayız değerli arkadaşlar.
Bakın, cezaevlerinde yaşanan işkence
ve kötü muameleye karşı altmış üç gündür açlık
grevleri yaşanmaktadır. İnsanlık suçu olan tecride ve
işkenceye karşı başlatılan cezaevlerindeki açlık
grevleri, aynı zamanda uygulamada hukuksuzluklara ve adaletsizliklere yol
açan ve işkenceye dönüşen infaz yasasına da karşı bir
çığlığa dönüşmüştür. Bu sebeple, bütün yoldaşlarımıza,
cezaevlerindeki bütün siyasi tutsak olan arkadaşlarımıza buradan
güzel bir selam göndermek istiyorum değerli arkadaşlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bakın, bu mevcut olan değerlendirme
kurulları, cezaevleri değerlendirme kurulları neden bu
insanların tahliye olmalarının önünde bir engel teşkil
ediyor? Suçundan pişman olmayan
Yani düşünce suçuna diyor ki:
Pişman ol, pişman, ondan sonra seni bırakacağım. Öte
taraftan, özel hayatın gizliliğini ihlal eden kameraya
karşı koyan kişilere de bu tahliye olma yolunu kapatıyor.
Diğer taraftan, ceza infaz kurumlarında insan onuruna
yakışmayan çıplak aramaya tepki gösteren insanların önünde
bir engel teşkil ediyor.
Bakın, bu Hükûmete defalarca Çıplak arama
vardır. denildi fakat çoğu zaman da inkâr etti. Ben size bir karar
getirdim, o karardan sadece bir kısım okumak istiyorum. Patnos
Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer
olmadığına dair vermiş olduğu bir kararı var.
Bakın, 62 kişi cezaevinde şikâyette bulunmuş Hukuksuz üst
arama çıplak arama vardır. diye. Bunun karşısında,
Patnos Cumhuriyet Başsavcılığı vermiş olduğu
kararda diyor ki: Makul bir sebep olması hâlinde öncelikle çıplak
arama yapılır. Önce, elbiselerinin üst kısmı iç
çamaşır üzerinde kalacak şekilde aramasının
yapıldığı, üst kısım giyildikten sonra da iç
çamaşırı üzerinde kalacak şekilde alt
kısmının aranmasını sağlayacak üst ve eşya
aramalarının tamamlandığı
İşleyişin
bu şekilde gerçekleştirildiğine dair kararı var. Patnos
Cumhuriyet Başsavcılığının tespiti
buradadır. Siz şimdiye kadar bunu inkâr ettiniz. Maalesef şu
andaki hukuksuzlar bu şekilde devam ediyor. Buna karşı koyan
cezaevindeki mahpusların bu şekilde önünde engel olarak Sen
cezaevinin kurallarına uymadın. şeklindeki kararıyla bu
mahpusların tahliyesinin önündeki engeldir değerli arkadaşlar bu
mevcut olan infaz yasası.
Bakın, haksız ve keyfî uygulamalara
karşı koyan herhangi biriyle ilgili bu cezaevindeki kurullar buna
benzer bir rapor tutuyor ve bu insanların tahliye hakkı
kapatılıyor maalesef. Bakın, ben bununla ilgili, bu gözlem
kurullarının son dönemlerde vermiş oldukları kararlarla
ilgili sadece bir iki tane örnek vermek istiyorum: İzmir Şakran
Kadın Kapalı Cezaevinde, örgüt üyeliği iddiasıyla 2016
yılından bu yana tutuklu bulunan Merve Nur İşleyici, Didar
Bozan ve Ceylan Bozkurt, 9 Ocak tarihinde cezaları bitmesine rağmen,
tahliye edilmediler. Tek sebep, değerli arkadaşlar, bu
hukuksuzluğa karşı koymalarından ve bu şekilde mevcut
olan, işkenceye dönüşmüş olan bu uygulamalara ses
çıkarmış olmalarından kaynaklı. Buna karşı
bir rapor tutuluyor ve bu insanlar, süreleri geçmiş olmasına rağmen,
daha önce 3/4 cezasını çeken bu siyasi mahpuslar tahliye edilmeleri
gerekirken bu uygulamalarla tahliye edilmiyorlar. Bakın, çıplak arama
var ve mevcut olan, insanlık dışı olan o uygulamaya
karşı oldukları için rapor tutuluyor ve tahliye edilmiyor bu
insanlar. Bu bir işkencedir. Burada, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararlarına, eşitlik ilkesine çok aykırı bir şekilde
uygulamalarla biz karşı karşıyayız.
Bakın, çıplak arama, gerçek anlamda bu
ülkenin yüz karasıdır. Derhâl, bundan vazgeçilmesini biz talep
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Öte taraftan, değerli
arkadaşlar, bir diğer husus ise şu: Bakın, Terörle Mücadele
Yasasında suç tanımı çok geniş bir şekilde
yapılıyor. Suç tanımı o kadar geniş bir şekilde
yapılıyor ki bütün bilim insanları, bütün düşünürler,
kadınlar, gençler, siyaset yapan herkes bu Terörle Mücadele
Yasasının kıskacına girmiş durumda. Bakın, bunu
yapmakla siz toplumsal barışı zedeliyorsunuz, bu toplumda iç
barışı zedeliyorsunuz. Gelin, bu Terörle Mücadele
Yasasını, bu kanunu yeniden düzenleyelim ve bütün düşünürlerin,
Türkiye halklarının önündeki barışa engel olabilecek olan
mevcut bu yasayı ortadan kaldıralım.
Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum ve teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı, Ankara Milletvekili Sayın Şenol
Sunat.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
10uncu maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlarım.
Sayın milletvekilleri, gelişmiş
ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki problemlerin
artışı, artan göç olgusu, otoriter liderlerin seçilmesi ve
ticaret savaşları gibi olaylar yaşanıyor dünyamızda.
Küreselleşmenin yerini gitgide, güçlü ve dünyayla barışık
ulus devletler, kendine yeten devlet yapısı almaya
başlıyor. Evet, salgın bize göstermiştir ki tarımda
kendine yeten ülke olmak, imalat ve sanayide ve özellikle teknolojide
sıçrama yapacak bir ülke olmak artık bugün geçerli.
Bu dönemde, Türkiyenin ekonomi
politikalarını belirlerken katma değerli alanları
tanımlamak, rekabet gücünün unsurlarını yeniden düşünmek ve
rekabet gücünü destekleyecek yenilikçi politikaları tekrar tanımlamak
büyük önem arz etmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin bilim, teknoloji ve yenilik
alanındaki politikaları, bu politikalar doğrultusundaki strateji
ve örgütlenmesi maalesef sadece hamaset. Sizin
anlayışınızda yani iktidarın
anlayışında, savunma sanayisine atfedilen kısmi değer
dışında, dünyaya liderlik etmek, ülkenin fennî kapasitesini,
özellikle eğitim alanını geliştirmek, sanayideki rekabet
gücünü uçtan uca tedarik zincirine eklemlemek ve ilişkili hizmetler
sektörüyle paydaşlık ilişkisi kurmak maalesef yok.
Evet, değerli milletvekilleri, katma
değeri yüksek bir ürün yaratmak için fikir, araştırma, uygulama,
ticaretleştirme ve pazarlama adımları bulunuyor. Bu
adımları atacak olanların özgür olması gerekir. Kısaca
diyorum ki bizim oğlan anlayışından vazgeçin. Ayırt
etmeden memleket evlatlarının önünü açın. Eldeki beşerî
sermaye heba olup gidiyor ve ayrılan bütçe çok yetersiz. AR-GE
harcamalarının gayrisafi millî hasıla içindeki payını
yüzde 3e çıkarmadan başaramayız. Özellikle, uygulamaya geçen bu
ucube dediğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
getirdiği karmaşık yapı ve yeni bürokratik ağlarla,
istenilen bir strateji geliştirilemez ve uygulanamaz. Nedendir
açıklayalım.
İstediğiniz kadar yasal çerçeveyi çizin,
maddeler getirin, kanunlar çıkarın ama Sanayi
Bakanlığının üstünde olan
Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik
Politikaları Kurulu var; bu kurul, politikalarını her şeyin
uzmanı olan Cumhurbaşkanının istekleri doğrultusunda
belirlemek zorunda. Ayrıca bir de Dijital Dönüşüm Ofisi var. Bilim,
Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu, Sanayi Bakanlığı
ve bağlı kuruluşlar, Savunma Sanayii Başkanlığı
ve Dijital Dönüşüm Ofisi, bunlar arasında planlama, tasarım,
uygulama, denetim ve gözetim açısından yetki karmaşası,
çatışma ve verimsizliğe son derece müsait bir yapı var.
Cumhurbaşkanı istemezse bir şey yapılamaz; öncelik, ülke
menfaati değil, Cumhurbaşkanının istekleri.
Sayın milletvekilleri, özellikle beşeri
sermaye anlamında istihdam politikaları, eğitim
politikaları ve sosyal politikalarla ilgili bir planınız var
mı? Giderek hızlanan kentleşme ve bu olgunun getirdiği,
sosyolojik dönüşümün getirdiği ihtiyaca yönelik yenilikçi bir
politika tasavvurunuz var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Özellikle dış
ticaret açığı verilen sektörlere yönelik ciddi bir analiz
yapıyor musunuz? Millî teknoloji hamlesi, maalesef niyet beyanından
öteye gitmiyor. Savunma sanayisinde yaratılan alanın ticari
sektörlere yansıması, son derece kısıtlı birkaç ürüne
odaklanmış durumda.
Evet, bir yerli oto projemiz var. Bir kere bu fikir
baştan ölü doğmuş bir proje değerli milletvekilleri.
İç siyasette kullanılıyor, ortada bir şey yok. Bugün
yandaş bir gazete manşet atmış, millî oto, devlerin
ayarlarını bozmuş yani Volkswagenin, Audinin
ayarlarını bozmuş. Yapmayın Allah aşkına, yeter.
Yerli otomobilin tasarımının İtalyanlara, birçok kritik
bileşenin ise yabancı ülkelerden ithal edilecek olması, ciddi
bir odak bozukluğuna işaret etmektedir.
Hepinizi saygılarımla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 11inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Tokat Antalya İzmir
Abdurrahman
Tutdere
Adıyaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman Tutdere.
Buyurun Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Kanun maddesine baktığımızda itiraz
edilecek çok önemli bir husus yok. Bu kanun maddesine herhangi bir
itirazımız da yok.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanı, bundan bir hafta önce
yapmış olduğu bir konuşmasında aynen şunları
söyledi: Bazı dostlar diyorlar ki: Dükkânlar kapanıyor,
şirketler kapanıyor. Kapanan falan yok, her şey ortada.
Sayın Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden
aynen çağrıda bulunuyoruz: Sayın Cumhurbaşkanım, sizin
dostlarınız doğru söylemiş. Genel
Başkanımız, milletvekillerimiz, hepimiz Anadoluda, Türkiye'nin
her tarafında esnafların kan ağladıklarını, zorda
olduklarını söylüyoruz ve sizin dostlarınızla beraber
kendisine sormuş olduğumuz Sayın Bakanınız da
aynı şeyi söylüyor.
Bakın değerli milletvekilleri, işte,
Ticaret Bakanının vermiş olduğu cevaba göre, 1 Mart 2020-30
Kasım 2020 arası yani dokuz ayda Türkiyede 64.474 esnaf ve sanatkâr
iş yerini kapatmış. Aynı süre içerisinde, dokuz ayda 24.172
tane ticari işletme kapanmış. İşte, Sayın
Cumhurbaşkanı, dostlarınızın dediği tablo bu. Bu
tabloya ek olarak bir de kapatmak isteyip de kapatamayanlar var çünkü iş
yerini kapattığında aldığı kredileri geri
çağıracak bankalardan korkan, sayısı yüz binlerce olan
esnafımız var. Esnaf Anadoluda, Türkiye'nin her yerinde ne diyor,
biliyor musunuz? Eti geçti, duydun mu?/Bıçak kemikte./Duymadınsa duy
artık, behey Allahın kulu, bıçak kemikte./ Duy da silkin ne
olursun./Bu ne biçim uyku bu./Bıçak kemikte. diyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar,
Türkiyede esnafın durumu bu.
Bir de tabii, 24 Ocak Elâzığ depreminin
1inci yıl dönümüydü. Sayın Cumhurbaşkanı
Elâzığda yapılan konutların anahtar teslim töreninde
konuştu. Sayın Çalık -Malatya Milletvekili- dün burada
yapılan evlerin fotoğraflarını gösterdi ve Bu, dünyada bir
başarı. dedi. İşte, Malatyada yapılan evlerin
fotoğrafları. Bir de bu depremin Adıyaman kısmı var.
Sayın Milletvekilim de burada. Sivrice depreminde Adıyamanın
Gerger, Sincik bölgesi de bu depremden etkilendi, 800 konut ağır
hasar aldı ve bu konutlar tahliye edildi. Peki, Sivrice depreminin
üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Sincike, Gergere bir temel
atıldı mı? Vatandaşlarımızın yaraları
sarıldı mı? Sarılmadı.
İşte bu da Adıyaman Gerger tablosu.
Damlamasın diye konteynerin üstüne çadır çeken vatandaşlar ve
Tilloda konteynere çatı yapan Adıyamanlı hemşehrilerim. Ey
iktidar, ey Türkiyeyi yönetenler; görün bu fotoğrafı. Burası
Malatya, burası Adıyaman, bunlar da Allahın kulu değil mi?
Bunlar da bu Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı değil mi? Neden
ihmal ediyorsunuz Adıyamanlıyı?
Vatandaşlarımız şunu
söylüyorlar: Biz iktidara oy verdik
Sincik ilçesi iktidarın
şampiyon olduğu ilçe, her seçimde yüzde 90ın üzerinde oy
aldığı bir ilçe. İşte, burada Hüseyin amca, Hüseyin
Çalıkuşu, çadırda, kışta 4 torununu battaniyenin
altında ısıtmaya çalışıyor. İşte, Adıyamandaki
özellikle Sincikin İnlice beldesinin Çükan Mahallesindeki
yurttaşlarımızın durumu, eksi 20 derecede
vatandaşlarımız çadırda, vatandaşlarımız
konteynerde. Elâzığa yaptınız, Malatyaya
yaptınız, teşekkür ediyoruz ama Adıyamana da, sıra
artık Adıyamana da gelsin. Samsatta, depremin üzerinden dört
yıl geçti, Samsatlılar hâlâ konteynerde. Samsatlılar köylerde
yapılacak evleri bekliyor. Her daim, her zaman iktidar olarak
Adıyamanı neden ikinci plana atıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Depremde bari
Adıyamana ayrımcılık yapmayın. Yanı
başımızdaki bütün kentlere kamunun bütün hizmetlerini
aktarıyorsunuz. Adıyaman her seçimde size destek oluyor, oradaki
hemşehrilerimiz her seçimde size sahip çıkıyor ancak siz iktidar
olarak Adıyamana sahip çıkmıyorsunuz. Bakınız,
buradan uyarıyorum: Adıyamandaki depremzedeler, çiftçiler ve
Adıyamandaki bütün halk AK PARTİ iktidarından verdiği oyun
karşılığını istiyor, sizlerden kamu hizmeti
istiyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, 60a göre pek kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Size bir sataşma olmadı ki.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sataşmadan söz
istemiyorum, 60a göre söz istiyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Adıyaman çok
mutlu, mesut mu Ahmet Başkan?
BAŞKAN Tamam, 60a göre size söz vereyim,
peki.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının, Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin 229
sıra sayılı Kanun Teklifiinin 11inci maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Teşekkür ediyorum
Değerli Başkanım.
Abdurrahman Tutdere Vekilimize de teşekkür
ediyoruz.
Tabii, Adıyamanın hep birlikte
sorunlarını da dile getiriyoruz ama sorun kısmını
zaman zaman söylüyoruz, belki de yapılanlarla ilgili de bazen
çarpıtma, bazen eksik, bazen yanlış bilgiler de
olabiliyor. Tabii ki Adıyaman Milletvekilleri olarak Adıyamanın
her sorununa duyarlılık gösteren arkadaşlarla birlikte
çalışıyoruz.
Şimdi şunu
özellikle ifade etmek isterim ki: Kamu hizmetinden yoksun. diyor. 2002
yılında Adıyamanın almış olduğu kamu
yatırımı tutarı yıllık 10 milyonken, şimdi,
yıllara sâri olarak hesapladığımızda,
yaklaşık 1 milyara yakın kamu yatırımı alan bir
şehir; 100 kat daha fazla her anlamda; ben burada onlara girmeyeceğim
ama deprem konutlarına gelince, keşke o fotoğrafları
gösterdiğinde Samsata yapılan konutların da
fotoğraflarını, yapılanlarınkini gösterseydi. Evet,
eksiklikler var, daha yapılacaklar var.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Yer tahsisi, yer seçimi konusunda arkadaşları ikna
etmek, proje konusunda ikna etmek -ve biz bunu yaparken de istiyoruz ki yerelde
oturanların, mukimlerin de razı olacağı projeler ve yerler
üzerinde yapalım- pek kolay olmuyor ama çok şükür ciddi bir
kısmını yaptık. İnşallah bir aya kadar yer
tespiti yapılan bir 300 küsur daha konutun ihalesi yine yapılacak.
Sincikle, Gergerle
ilgili de: Ben depremin ikinci günü Tilloya kadar da gittim, bütün
kurumlarımızla birlikte köyleri de gezdik. O anlamda,
yapılabilecek ne kadar destek varsa devlet olarak verdik, projeleri de
yapıldı. Sincik ve Gergerde yer tespiti yapılan toplam 300
konutun da yakında yine ihale talimatları verildi, projeleri de
hazır ve inşallah onlar da yapılacak. 2nci etap hâlinde yine
yer tespiti yapılanlara yapılacak çünkü dağlık bölgede yer
tespiti de pek kolay olmuyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Kişilerin de rıza göstereceği, memnun
olacağı projeler ile yer tespitleri de bitti; inşallah
onları tamamlamaya çalışacağız. Her daim
hemşehrilerimizin yanındayız, bunu da bilmelerini isterim.
Teşekkür
ediyorum.
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Başkanım, şimdi, sayın
konuşmacı beni olayları çarpıtmakla itham etti,
sataştı; 69a göre söz istiyorum.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Başkanım, sataşmadım.
BAŞKAN
Yerinizden 60a göre bir söz vereyim ben size, siz de gerekli
açıklamaları yapın. Ben Adıyamana da 2 kez ziyarete
gittim. Adıyamanın eksiklikleri varsa Adıyamanın da
eksikliklerini hep beraber giderelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bir de başkan için kayıp ilanı var yerel gazetede.
BAŞKAN -
Buyurun Abdurrahman Bey.
44.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Adıyaman Samsatta 2017nin Mart ayında, 2018in Nisan ayında
deprem oldu; üzerinden dört yıl geçti. Ahmet Beyin dediği gibi şehir merkezi
için sadece 1inci etap yaklaşık 380 konut yapıldı. Aradan
dört yıl geçmiş olmasına rağmen köylerdeki konutlar ve
vatandaşların kullandığı hayvan barınakları
bugüne kadar yapılamadı. Her sorduğumuzda Proje
aşamasında. dediler. Şimdi, inşallah, Sayın Vekilimin
dediği doğrudur; bir an evvel başlanır ve
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderirler.
Biz burada çarpıtmıyoruz. Komşu
illere; Elâzığa, Malatyaya AK PARTİ iktidarının
göstermiş olduğu ilginin yüzde 1ini Adıyamana da göstermesini
istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229
sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde geçen
"şekilde ibaresinin "biçimde olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Özen Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz
İstanbul Gaziantep Adana
Mahmut
Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu
Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben 11inci madde üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım.
Bu maddenin içeriği, teknoparklarla ilgili
yatırımların düzenlenmesi, vergi muafiyetleri ve 2028e kadar
uzatılması. Biz teknoloji yatırımlarına
karşı değiliz ama teknoloji yatırımları insan
merkezli olmalı. Teknolojik gelişim için öncelikle bilimsel
eğitime, bilimin özerk olduğu üniversitelere önem verilmelidir. Bunun
için öncelikle hukuku hiçe sayan ve iktidarını muhalifler üzerinde rehin
alma gücü olarak kullanan anlayıştan vazgeçilmelidir.
Şimdi, biz teknolojik
yatırımlarımızı ya askerî teknoloji için ya da
bazı dinî şeyler için yapıyoruz. Şimdi neden böyle
söylediğimi konuşmamla açıklayacağım. Şimdi,
dünyanın gelişmiş ülkeleri atom bombaları, uzun menzilli
füzeler, kimyasal silahlar, kitle imha silahları, nükleer silahlar,
insansız savaş uçakları üretiyor ama bunu kime satıyor?
Bundan büyük de kâr elde ediyorlar, kime satıyor? Geri kalmış,
az gelişmiş ülkelere. Bu müşterilerden birisi biziz. Bizler hep
İHAlarla, SİHAlarla övündük ve burada da en büyük payı alan
kim biliyor musunuz? AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın damadı Selçuk Bayraktar. Şimdi, daha yeni, TSK
envanterinden 12 adet TB2 taktik İHA için 47 milyon dolar ödenmiştir.
SİHAlar için yerli ve millî diyoruz
arkadaşlar. Biz halkı aldatıyoruz, biliyorsunuz,
Azerbaycan-Ermenistan savaşında Kanada ve İngiltere
SİHAların önemli parçalarının satışını,
Türkiyeye gönderilmesini durdurdu. Bu konuda biz samimi olmalıyız.
Diğer taraftan, eğitimin içi
boşaltılıp niteliksiz bir hâle getirildi. Zaten bilimden uzak
eğitim sistemiyle bilim insanı yetişmez. Benim gençliğimde
sabırsızlıkla TÜBİTAKın yeni dergisini beklerdik.
Bugün TÜBİTAK ne hâle geldi? Tespih çekme ve ezan okuyan seccade
yarışması yapıyor arkadaşlar, bu hâle getirdiniz.
Diğer taraftan, EBA... Şimdi, Dünya
Bankasından 160 milyon dolar aldınız. Dün Komisyon da söyledi
72 tane teknopark var. diyorsunuz. Bu teknoparklar, bu eğitime
ulaşamayan gençler için ne yaptı? İnternet altyapısı 1
milyon insana hizmet edecek durumda. Oysa, öğrenci ve öğretmenlerin
toplam sayısı 19 milyon. Bundan dolayı araştırmalar
gösteriyor ki en az 6 milyon öğrenci EBAya ulaşamamıştır
ve bunun acı sonuçları da yaşanmıştır. Seçim
bölgem olan İstanbulda sekiz yaşındaki bir çocuk internete
ulaşabilmek için çatıya çıkıp, düşüp
hayatını kaybetmiştir. Memleketim olan Kahramanmaraşta bir
öğretmen internete ulaşabilmek için tepeye tırmanıyor,
hayatını kaybediyor. Diğer taraftan, özellikle Hakkârinin Zap
bölgesinde, ülkenin bir çok yerinde bu kış gününde insanlar
kilometrelerce dağa tırmanıyor internete ulaşmak için.
Şimdi, eğer bilimsel özerkliği olmayan üniversiteler olmazsa,
üniversiteleri arka bahçeniz hâline getirmeye çalışırsanız
olacağı da budur, teknoloji ve bilim üretilmez. Özellikle de
Boğaziçi Üniversitesindeki direnen, mücadele eden, üniversitenin
özerkliği için mücadele eden herkesi saygıyla selamlıyorum. Bir
defa empati yapın arkadaşlar. Oraya kayyum atıyorsunuz,
üniversitedeki öğretim üyeleri arkasını dönüyor ve rektör kendi
kadrosunu kuramıyor. Bir rektör yardımcısını bile
seçemiyor, bulamıyor arkadaşlar ve bu resmi görüyorsunuz. Bu,
dünyada, Türkiyenin ayıbı olarak geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Teşekkür ederim.
Yani koskoca bir üniversitede bir tane rektör
yardımcısı bulamıyor ve siz Uğur Şahinle
övünüyorsunuz. Uğur Şahin bu ülkedeki yoksulluktan dolayı
Avrupaya, Almanyaya giden bir aile. Bu ülkede siz ona o olanakları
sağladınız mı? Silikon Vadisinde, Japonyada,
dünyanın her yerinde bizim bilim adamlarımız var ve ufak bir
ülke olan Hollandada, şunu biliyorum, 1.100ün üzerinde akademisyen ve
bilim adamı var. Bu kafayla bir hukuk devleti, sosyal hukuk devleti
olmadığımız sürece bilim ve teknolojide gelişme olmaz.
Yatırımlar da insan odaklı olmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Beştaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İzmir Şakran Cezaevinde Merve Nur
İşleyici, Didar Bozan ve Ceylan Bozkurtun süreleri dolduğu
hâlde son infaz paketinde iyi hâlli olmadıkları gerekçesiyle tahliye
edilmediklerine, bu yasanın büyük vahametlere yol açacağını
söylediklerine, bunun derhâl düzeltmesinin lazım geldiğine, Kobani
davasında tutuklanan ve Sincan Cezaevinde bulunan HDPnin önceki dönem MYK
üyesi Can Memişe cezaevi idaresinin Saçlarını keseceksin.
şeklindeki tacizini kabul etmediklerine, konuyu iktidarın dikkatine
sunduğuna ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cezaevlerinden bize çok sık başvuru
geliyor, bunlardan iki tanesini çok önemli olduğu için paylaşmak
istedim, yeni geldiler: İzmir Şakran Cezaevinde 3 kadın mahpus,
hükümlü Merve Nur İşleyici, Didar Bozan ve Ceylan Bozkurt süreleri
dolduğu hâlde, son infaz paketinde iyi hâlli olmadıkları
gerekçesiyle tahliye edilmiyorlar, itirazları reddedildi. Bu gösterilen
gerekçeleri Meclisin hakikaten dikkatine sunmak istiyorum: Arama ve
sayımlarda kurum çalışanlarının
çalışmalarını kolaylaştırmaya yönelik ekstra
gayreti olmadığı, aksine personele karşı arama
konusunda serzenişleri ve olumsuz söylemleri olduğu, infaz süresi
içinde tutum ve davranışlarında herhangi bir değişim
olmadığı gibi pişmanlık, itiraf ve benzeri
davranış ve eylemi görülmediği tespit edilmiş. İyi
hâlli olmadığı
Altı ay sonra tekrar
değerlendirelim. deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, bu gerekçeler Türkiye'de -on binlerce- herkes hakkında ileri
sürülebilir. Kolaylaştırmamak ne demek ya? Bir disiplin cezası
yok, bir fiili yok yani herhangi bir suç yok ortada, Altı ay sonra tekrar
senin durumunu değerlendireceğim. Sevmedim seni, sen
pişmanlık göstermiyorsun. diyor. Niye pişman olsun ya? Neden
pişman olsun? Yani düşünce, ifade özgürlüğünden içeri
girmiş bir insandan orada ne bekleniyor? Yani teslimiyet bekleniyor. Bu
yasanın ne kadar büyük vahametlere yol açtığını,
açacağını söylemiştik ve tekrar ediyoruz, bunu derhâl
düzeltmemiz lazım.
Sayın Başkan, izninizle, çok
önemsediğim bir mesele daha var; yakından
tanıdığım, bizim MYK üyemiz önceki dönem, Can Memiş,
bu Kobani kumpas davasında tutuklandı ve şu anda Sincan
Cezaevinde. Canın saçları uzundur, -şurada, bağlar, birçok
gencin yaptığı gibi- uzun saçlarıyla tanıdık Canı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, bu mektup bugün geldi bana. Cezaevi idaresi ısrarla
Saçını keseceksin. demiş. Saçını kesmek
zorundasın. -Uzun bir mektup yazmış- demiş hem de
şifahi. Yönetmeliği istemiş;
Alışılmışın dışında uzunlukta
Şimdi, hijyen yok, disiplin kuralı yok, yani hiçbir
sıkıntı yok. Amaç, tek tipleştirmek.
Şimdi, kişiye sıkı
sıkıya bağlı bir haktır insanın bedeni,
saçı, vücudu, giyimi; yani, uzun saç sebebiyle
Üniversite bitirmiş
bir bilim insanına Saçların uzun, illa keseceksin. tacizini kabul
etmiyoruz. Cezaevlerinde işkence zaten yeterince var, bu tipler de arada
kaybolmasın. Her şeye müdahale var; kişiliğe var, bedene
var, saça var. Yani, neredeyse yarın diyecekler ki:
Kaşının altında gözün var. Böyle tuhaf gerekçeleri iktidarın
dikkatine sunuyorum.
BAŞKAN Anlaşıldı, peki.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3112) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bedri
Yaşar Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Samsun Konya İzmir
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
Adana Denizli Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Samsun
Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin bu maddesiyle, 2023
yılında dolacak süre 2028 yılına kadar
uzatılıyor.
Biz özellikle teknolojiyle,
teknokentlerle ilgili, yani bu memleketin geleceğine yönelik atılacak
bütün adımları destekliyoruz. Bu da bizim Komisyonda da destek
verdiğimiz bir madde ama şunu da ilave etmek istiyoruz, diyoruz ki:
Özelikle bugün, teknolojik olarak gelişmememizin baş sebebi olarak,
eğitim konusunda ortaya çıkan eksiklikleri ülkemizde teknoloji ve
patent sayısı ile araştırma ve geliştirme
çıktılarının düşük olmasının en önemli
nedenlerinden biri olarak görüyoruz. Türkiyenin ilk ve ortaöğretiminde 15
milyon öğrenci olmasına rağmen, Millî Eğitim Bakanlıgı
EBA 1 milyon öğrenciye interaktif öğretim verebilmektedir. diyor.
Hâlen internete ulaşamayan 3 milyon 621 bin 772 öğrenci
bulunmaktadır.
Biz de biliyoruz ki 5369 sayılı Yasa
kapsamında, özellikle telekomünikasyon operatörlerinden toplanan paralar
var. Bu rakam sadece 2019 yılı için 1 milyar 562 milyon 747 lira ve
2005 yılından bugüne kadar 11 milyar TLnin üzerinde olduğu
tahmin edilmektedir. Aslında bu paranın toplanmasının bir
amacı var; bu altyapıların yapılması. Yani internetin
Türkiyenin her yerine ulaşması ama bu manada toplanan paralar
nasıl oluyor, nasıl bitiyor, bir şekilde yok oluyor. Ben buradan
soruyorum, inşallah cevaplandırırlar. Bu paralar bu
altyapılara yatırılmış olsaydı zaten bugünkü bu
sorunları yaşamamış olurduk. Hiç olmazsa bunun bir
cevabını verirler diye düşünüyoruz ya da en azından, bundan
sonra toplanan paraları amacına uygun harcarlar.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede
endüstri-üniversite-devlet arasında kurulması gereken iş
birliği sarmalı ne yazık ki bugüne kadar
kurulamamıştır. Bu durum, Türkiyenin gelişmekte olan
ülkeler statüsünde patinaj yapmasına neden olmaktadır.
Araştırma ve üretim havacılık, uzay teknolojileri,
bilgisayar, ilaç, bilimsel cihazlar ve elektrik makineleri endüstrisine
dayalı olarak ilerlemektedir. Yüksek teknoloji üreterek ihracat yapan
dünyanın ilk 20 ülkesine baktığınız zaman maalesef,
Türkiye yok, ilk 30da da yok. Nerede? Türkiyenin sıralaması 37nci
sırada. Bugün, Çinin yüksek teknoloji ihracatı 560 milyar 58 milyon
333 bin dolar iken Türkiyenin rakamları 2 milyarlar seviyesinde.
Değerli milletvekilleri, bugün, Türkiye,
maalesef, yükte ağır pahada hafif ürünler ihraç etmektedir. Size
şunu söyleyeyim: Türkiye, bol miktarda demir çelik ürünleri ihraç ediyor.
Bugün, 1 ton demir çeliğin ihracat fiyatı 500 dolar. Ne demek? Kilogramı
0,5 dolar. Bugün hepinizin elinde cep telefonları var. 200 gramlık
bir tane cep telefonun maliyeti nereden baksanız 500 dolar. 5 adeti ne
yapar? 2.500 dolar yapar. Şimdi 1 kilogram telefonun fiyatı 2.500
dolar, bizim ihraç rakamımız demir-çeliğin 0,5 dolar. Ne demek?
Yaklaşık 5 bin katı demek. Dolayısıyla bizim özellikle
katma değeri yüksek teknolojik ürünlere yönelmemizde fayda var, onu da
buradan uyarıyorum.
Yine, aynı şekilde gelişmiş
ülkelerin AR-GEye ayırdıkları rakam gayrisafi millî
hasılalarının yaklaşık yüzde 2,4ü. Tabii,
onların bütçelerini düşündüğünüz zaman; bu, çok ciddi rakamlara
tekabül ediyor. Türkiyede ise bu oran yaklaşık yüzde 1. Bu, OECD
ülkelerinde de 2,4. Bunların büyüklüklerini ifade ettiğiniz zaman, bu
devede kulak kalır hepinizin bildiği gibi. Tabii, özellikle
teknolojik üretimlere yatırım yapmanın yolu istihdam
açısından da önemli. Yani bugün bir kişiye iş
oluşturmak için sanayide yapılacak yatırımın
miktarı 100 bin dolar, turizmde 40 bin dolar gerekiyor ama bu teknolojik
yatırımlarla ilgili bir kişiyi istihdam etmek için
yapılması lazım gelen yatırım da 5 bin dolar. Buradan
işe baktığımız zaman, bir sürü teknopark olmasına
rağmen, sayısını kanunu hazırlayan arkadaşlarımız
da burada ifade ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
İşte 72 tane bölgeden bahsettiler ama
bütün bu olumlu diye ifade ettiğimiz gelişmelere rağmen Türkiye,
maalesef olduğu yerde sayıyor.
Bizim bugün fabrikalarla üniversiteler arasında
muhakkak köprüler kurmamız lazım diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 235 sıra
sayılı Kanun Teklifinin gündemin Kanun Teklifleri İle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
6ncı sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna uygun olarak teselsül ettirilmesine ilişkin
önerisi
28/1/2021
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 28/1/2021 Perşembe günü
(bugün) yaptığı toplantıda, 235 sıra sayılı
Kanun Teklifinin gündemin Kanun Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının 6ncı
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi önerisinin Genel Kurul
onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet
Muş Özgür
Özel Meral
Danış Beştaş
Adalet Ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Muhammed Levent Bülbül Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Milliyetçi Hareket Partisi İYİ
PARTİ
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN - 12nci madde üzerinde üç önerge
vardır; önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12inci maddesi ile değiştirilen 5070 sayılı Elektronik
İmza Kanununun 21inci maddesindeki yerine getiren ibaresinin
gerçekleştiren şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Kocaeli Manisa Tokat Müzeyyen Şevkin Çetin
Osman Budak Utku
Çakırözer
Adana Antalya Eskişehir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşma talep
eden Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şüphesiz ki
Türkiye'nin geleceği bilgi teknolojilerindedir. Türkiye, ancak ve ancak
daha fazla bilgi, teknoloji ve AR-GE sayesinde kalkınma hamlesi
gerçekleştirebilir. Ancak bilginin kaynağı özgür
düşüncedir, ülkedeki demokrasi ortamıdır, bilgiye erişimde
tüm yurttaşlara sağladığınız fırsat
eşitliğidir. Ülkenizde demokrasinizin, eğitim sisteminizin,
üniversitelerinizin hâli neyse teknoloji kapasiteniz de onunla
orantılıdır.
Değerli arkadaşlarım, pandemi dönemi
bilgiye erişimde bu ülkede nasıl bir fırsat
eşitsizliği uçurumu olduğunu hepimize gösterdi.
Salgının birinci yılı doluyor ve biz hâlâ milyonlarca çocuğumuzun
eğitime uzaktan erişimini sağlayabilmiş değiliz.
İstanbulun ortasında internet bağlantısı için babasıyla
çıktığı çatıdan düşerek ölen 8
yaşındaki Çınar Merti unutmadık. Uzakta değil,
Eskişehirimizin İskankuyu Mahallesinde çocuklar bugün bile
aynı Çınar Mert gibi çatıya çıkıp internet
arıyor, onlarca kilometre uzaktaki ilçe merkezine gidip eğitime
katılmaya çalışıyor. Şehir merkezindeki Emek
Mahallemizde internet altyapısının yetersizliği yüzünden
çocuklar EBAya erişemiyor. Evinde televizyonu olmadığı
için eğitimden mahrum kalan on binlerce evladımız var bu ülkede.
Milyonlarca çocuğumuz bu hâldeyken hangi AR-GEden, hangi teknolojiden söz
edeceğiz?
İşin bir diğer boyutuna gelince,
üniversitelerimizde bilim üretimi ileri değil, geri gidiyor. G20 içinde
olmakla övünüyoruz ama bilimsel yayında 39uncu sıradayız.
Dünyadaki 11 uluslararası sıralamanın tamamında
üniversitelerimiz son beş yılda gerilemiş durumda. Bu 11 endeks
arasındaki ODTÜ URAP sıralamasında on yıl önce ilk 500e
6-7 üniversite sokabiliyorken son beş yıldır 1 tane dahi yok;
tek istisnası 2020de, o da 500üncü olabilen Hacettepe. Bu
ayıplı sonucun temel nedeni, üniversiteleri de içine alan ülkedeki
baskı ve özgürlüklere müdahale ortamıdır. Her yıl
Avrupanın ifade özgürlüğünü en çok ihlal eden ülkesi olursak,
akademisyenlerimizi sorgusuz sualsiz atarsak tabii ki bilim üretemez hâle
geliriz.
Bilim üretemiyor olmamızın bir başka
nedeni, üniversitelere atanan, bilimden uzak, partili rektörlerdir. Ankara,
Ege, Erciyes, Dokuz Eylül, Avrasya, Hacı Bektaş Üniversitelerinin
başında eski AK PARTİli milletvekilleri bulunmakta. Belediye
başkanı yapamadıklarınızı Abant İzzet
Baysala, Eskişehir Osman Gaziye rektör atadınız. Yalova, Malatya
ve daha birçok üniversitede siyasetçiler değil ama eşleri ve kardeşleri
rektörlük yapıyor. Dahası da var, bu atanan rektörlerin tek bir
bilimsel makalesi dahi yok. Uluslararası yayını olmayan rektör
sayısı 68, yayınlarına hiçbir atıf yapılmayan
rektör sayısı 71. Türkiye için de, onları atayanlar için de
aslında utanç vesilesi rakamlar bunlar. Peki, bilim üretemeyen bu partizan
rektörler ne yapıyor değerli arkadaşlarım? Yüzde 78i günde
100den fazla "tweet" atıyor, sosyal medya
paylaşımı yapıyor; tamamı AK PARTİye övgü,
tamamı tek adama sadakat. İşte son icraatiniz, Boğaziçi
Üniversitesine atadığınız son rektör; özgeçmişi, bilimsel
başarılardan çok AK PARTİ kadrolarında geçirdiği
süreler ve adaylıklarla dolu. Siz göz bebeği bir bilim yuvasına
böyle partizanca, böyle fetih mantığıyla
yaklaşırsanız, işte öğrencisi de öğretim
görevlisi de atadığınız kayyum rektöre böyle
sırtını döner. Yağmur, kar, soğuk demeden aslında
bilim için, hür düşünce için, aslında evlatlarımızın
geleceği için Boğaziçinde nöbet tutan yürekli akademisyenleri,
direnen öğrencileri, Türkiyenin dört bir yanından onlarla
dayanışma gösteren hocaları, öğrencileri buradan
selamlıyoruz. Sözde bu iktidarın 2023te dünyanın ilk 100
üniversitesine 2 üniversite sokma hedefi var. Siz, bu fetihçi mantıkla
devam ettikçe bunun gerçekleşme ihtimali koca bir sıfırdan
ibarettir. Ayrıca, sormak isterim üniversite kapılarına kelepçe
vurarak nasıl bilim üreteceksiniz, nasıl teknoloji üreteceksiniz?
Değerli milletvekilleri, teknoloji, AR-GE
üretmek için buna hevesli bir gençlik lazım. On dokuz yıllık
iktidarınız sonunda Türkiyede gençlerin yüzde 66sı
aldığı eğitimden memnun değil, yüzde 73ü
geleceğinden umutsuz. Soruyorum, geleceğini, umutlarını,
hayallerini başka ülkelerde arayan bir gençlikle nasıl bilim ve
teknoloji üreteceksiniz?
Kanun teklifinin içeriğine ilişkin
görüşlerime gelince, teknoparklarımızın sanayi bölgeleriyle
entegre edilmesi zaruridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Eskişehirimizdeki
Anadolu Teknoloji Araştırma Parkı bu ilkeyi hayata geçiren; 2
şehir, 4 üniversite, 4 kampüsü tek ekosistemde yani tek çatı
altında buluşturan en başarılı örneklerden biridir.
Ülkemiz için teknoloji üreten 132 firmamızın önde gelenleriyle
konuştum. Bizlerden bu kanun metninde maalesef yer almayan öncelikli
talepleri var. Mesela, KOSGEB, TÜBİTAK, Ticaret Bakanlığı
gibi kamu kuruluşlarından finansal desteklerin zamanında
ödenmesi en büyük öncelik. Bir hatta iki yıllık gecikmeler söz
konusu. Kuluçka olmaktan çıkmış firmaların ayakta
kalması için kira desteği istiyorlar. Teknoparklar
dışında merdiven altı kuluçka merkezlerine
karşılar; İŞKURun teknopark şirketlerine
desteklerinin artmasını istiyorlar; pandemi döneminde bazı
sektörlere sağlanan vergi ertelemesi, SGK prim ertelemesi gibi
imkânların kendilerini de kapsamasını istiyorlar.
Bu düşüncelerle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Kemal
Bülbül
Gaziantep İstanbul Antalya
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
Değerli Divan, değerli Genel Kurul; herkesi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Antalya Kumluca, Finike, Serik ve Kundu
bölgesinde selden ve fırtınadan zarar gören üreticilerimize geçmiş
olsun diyor; sevgi ve saygılar sunuyorum. Zararın bir an önce
karşılanacağı beklentisi var halkta.
İkincisi:
Ayna tuttum yüzüme,
Ali göründü gözüme.
Nazar eyledim özüme,
Ali göründü gözüme.
Ali candır, Ali canan,
Ali dindir, Ali iman,
Ali rahîm, Ali rahman,
Ali göründü gözüme.
Yâr Ali, yaradan Ali, can Ali, canan Ali, aşk
Ali, hakikat Ali, irfan Ali, hikmet Ali.
Bugün, Alinin 28 Şubat 661de İbni Mülcem
tarafından katledildiği gündür ve bugün ne yazık ki caddelerde,
sokaklarda, ıssız sokaklarda Mülcemler dolaşmakta ve bu
Mülcemler, bakınız, önce Tokatta
Tokatta köylerimiz
işaretlendi. Şu ana kadar kapılarımız
işaretleniyordu; Tokatta tek tek Alevi köylerinin eski adı, yeni
adı yazılmış, kırmızı yazıyla Alevi
yazılmış. Efendim, ne yapılmış bununla ilgili?
Soruşturma başlatılmış. Bir doktor
yapmışmış, onunla ilgili soruşturma
başlatılmış. Sonra? Bakın, Yalovada
Arkadaşlar,
bu bir nefret suçudur. Bunu bulmazsanız biz bulacağız,
yazın bir yere bunu. Bunu bulmazsanız biz bulacağız.
EROL KAVUNCU (Çorum) Bul.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Konuşma, dinle lütfen.
EROL KAVUNCU (Çorum) Sen konuşma!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Dinle!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
konuşma!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bakınız,
kapılara, duvarlara çarpı koyup ve arkasından Alevi yazan,
hedef gösteren, nefret suçu işleyen
Bakınız, Yalova Güvenlik
Şube Müdürlüğünün tutanağının
başlığı Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
ve aşağılama. Yalova Güvenlik Şube Müdürlüğünün
tuttuğu tutanağın başlığı. Bu tutanak ne
zaman tutulmuş? 25/1/2021, dört gün olmuş, bir tek kişi
bulunmamış arkadaşlar. 2010 yılından bu yana
sistematik olarak kapılar işaretleniyor, bir tek kişi
bulunmadı, bir tek şüpheli bulunmadı.
Bakın, elimde faili meçhuller dosyası var.
Bu, sadece isimlerden oluşan bir dosya, hikâyesi değil. Elimde
gözaltında kayıp dosyası var. Şimdi, bu neyin hikâyesidir?
Bu, bir, derin devletin; iki, paralel devletin; üç, Gökhan Güneşin
kaçırılmasında ortaya çıkan, görünmeyen devletin. Bakınız,
derin devlet devri bitmiş, paralel devlet devri bitmiş, görünmeyen
devlet devri başlamıştır. Derin devlet neydi? Bakın,
derin devleti Sayın merhum Bülent Ecevit, Giresunda
yaptığı bir konuşmada kontrgerillayı ifşa ederek
söyledi. Sonra, Demirele soruyorlar, Demirele diyorlar ki: Derin devlet
nedir? Diyor ki: Derin devlet devletin kendisidir, ayrı bir devlet
değil ama devlete el koydukları zaman derin devlet olurlar. Sonra,
Kenan Evren diyor ki: Demirel doğru söylüyor. Çünkü derin devlet
kendisiydi. Derin devlet darbe yapar, işkence yapar, katliam yapar, zulüm
yapar. Şimdi, paralel devlet derin devleti tasfiye etti, ele geçirdi,
içine aldı; paralel devlet ve derin devlet ortak, bir sürü katliam
yaptılar. Berkin Elvan, Ali İsmail katliamı da bunlardan
biridir. Şimdi, ne oldu? Şimdi de görünmeyen devlet paralel devlet
ile derin devleti tasfiye edip kendi kontrolüne aldı ve bu görünmeyen
devlet dün akşam -bu kürsüden ilan ediyorum- bana sosyal medyadan ölüm
tehdidi mesajı gönderdi, dün akşam. Telefonumda kayıtlı
duruyor, kamuoyu bilsin bunu. Bu görünmeyen devlet kimdir? Hangi dehlizdedir?
Bu görünmeyen devlet, görünmediğini sanıyor; bir karanlık
deliğe girmiş ama kuyruğu dışarıda
kalmış; o kuyruğundan tutup çıkaracağız ve teşhir
edeceğiz. Görünmeyen devlet, görünenlerin arkasına saklanıyor.
Görünenlerin arkasına saklanıp insan kaçırıyor,
işkence yapıyor, tehdit ediyor, hakaret ediyor ve bu görünmeyen
devletin aklı da her an televizyonlarda HDPye saldırı, halka
saldırı
Ya, yüreğiniz ve beyniniz yetiyorsa açın
televizyon kanallarını, gelip tartışalım ama bir ricam
var sizden: Yazılı metin ve prompterla gelmeyeceksiniz. (HDP
sıralarından alkışlar) Kendi düşüncenizle, kendi
aklınızla geleceksiniz. Hodri meydan! Televizyon mu diyorsunuz,
gazete mi diyorsunuz, siyaset meydanı mı diyorsunuz; her meydanda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bakınız, bu
gösterdiğim dosyalar, sistematik olarak işlenmiş, 17 bin faili
meçhulün, ardından boşaltılan köylerin, ardından
gözaltında kaybedilenlerin dosyası. Ve bugün bunun hesabını
vereceğine hâlâ uyduruk bir Kobani iddianamesi, hâlâ Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kararlarını kabul etmeme, hâlâ tecrit
uygulama, hâlâ buna karşı gelenleri gözaltına alma ve tutuklama
Suçlusunuz, suç işliyorsunuz. Bu suç bir sistematiğe
bürünmüştür. Bu Mülcemleri bir an önce bulun. Tekrar söylüyorum: Siz
bulmazsanız biz bulup teşhir edeceğiz ve bu teşhiri de
bütün Türkiye halkının, her inanç grubunun -fark etmiyor, her inanç
grubuna saygılıyız, her inananın inandığı
bizim için de kutsaldır- Türkiye halklarının önünde bunu
teşhir edeceğiz.
Buradan Yalovaya da, Yalovada evleri
işaretlenen dostlara da sevgi ve saygılar iletiyorum. Haftaya orada
olacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 229 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce sayın hatibin dile getirdiği Gökhan Güneş, İstanbulun
ortasında Başakşehirde 20 Ocak günü kaçırıldı.
Günler sonra evine döndü, evine dönüş şekli de şu: Boş,
karanlık bir yerde gözleri pamuk basılı ve koli bandıyla
bağlı bir şekilde Arkana bakarsan seni vururuz. diyen birileri
tarafından bırakıldı ve arabanın uzaklaşma
sesinden sonra gözlerini açtığında kendini ıssız bir
yerde buldu. Sonra da aldılar, Vatan Polis Merkezine götürdüler, ailesine
teslim ettiler. Ailesine teslim edildikten sonra kendisini
kaçıranların kendisine görülmeyenler dediğini, polisin
olmadığı, kamuya ait olmayan bir mekânda, bir işkence
merkezinde tutulduğunu, kendisine ajanlık ve iş birliği
teklif edildiğini, dayatıldığını ve işkence
gördüğünü ifade ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben ailesiyle konuştum,
onlar anlatmakta ben dinlemekte zorlandım. Buradaki sorun şu: Ben bu
konuda hâlâ bir soruşturma duymadım, hâlâ bu konuda bir açıklama
da duymadık. Mesela her konuda en şiddetli şeyi söyleyen
Süleyman Soylu Benim İçişleri Bakanı olduğum ülkede böyle
bir şey olmaz, ben MOBESE kameralarından, ondan bundan bunu bulurum.
da demiyor, herkes susuyor. Bu tip işlere, iktidar
kaçırılanın kimliğinden ya da kaçıranların
varlığından bağımsız ve kör yaklaşmıyorsa
o ülkede demokrasi yoktur.
İkincisi, şunu da ilave edeyim, biraz önce
duydum hiç tanımam ama yıllarca Cezaevi Komisyonu üyeliği
yaptım. Kenan Evrenden miras bir şey var cezaevlerinde bir
yönetmelik; alışılmışın dışında
saç uzunluğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Açalım, toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu, 12 Eylülcülerin
hapishaneye girenlerin kafasını kazıtmak için
kullandıkları bir şey. Türkiye'de ki birçok hapishane müdürü
böyle bir yönetmeliği uygulamıyor, bazıları diyor ki:
Hijyen için uzun saç yasak. Öyle olsa kadın cezaevinde de yasak olur,
yok böyle bir şey. Yani bu yönetmelik Kenan Evrenin yönetmeliği.
Hakikaten AK PARTİ diye bir parti varsa, ülkeyi yönetme iddiasındaysa,
yılın 2021 olduğunu da biliyorsa dönüp her hâlde der ya.
İstanbulun ortasında adam kaçırmaya soruşturma
açılmıyorsa kendi iktidarınızı inkâr ediyorsunuz. Bu
saçları kazıtırsanız kendi iktidarınızı
inkâr ediyorsunuz. Kenan Evren yattığı yerden Boynuz
kulağı geçti. der, ben karışmam.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini teklif
ederiz.
İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Gaziantep Konya İzmir
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
Adana Denizli Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
12nci maddesiyle ilgili İYİ PARTİ Grubumuzun verdiği
önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 5070
sayılı Elektronik İmza Kanununun 21inci maddesinde bir
düzenleme yapılarak elektronik sertifika hizmet sağlama faaliyetini
yerine getiren kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik ilgili kanunun
8inci ve 15inci maddesinde yer alan muafiyetlerin kaldırılması
teklif edilmektedir, bu teklif, grubumuzca uygun bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu torba kanunda
görüşülen Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile araştırma
geliştirme ve tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi
konularını ülkemizin rekabet gücünü ve toplumsal refahını
etkileyen çok önemli konular olarak görmekteyiz. Ancak, yüksek teknoloji
ürünlerinin ihracattaki yüzde 3,4lük payına
bakıldığında, yaklaşık yirmi yıldan bu yana
faaliyete geçirilmiş 72 teknoparkta faaliyet gösteren firmaların
yüksek teknolojili ürünler bakımından istenilen düzeye geldiklerini
söylemek mümkün değil. Ülke içindeki üretim dinamiklerinin gelişmesinin,
tasarrufların etkin yatırıma dönmesinin, nitelikli eğitim
sonucu nitelikli iş gücünün istihdam edilmesinin, AR-GE faaliyetleri
sonucu elde edilen yeniliklerin yüksek teknolojili ürün ihracat kapasitesini
artırmada önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Üretimin niteliği
ve katma değerinin yüksek olabilmesi için beşerî sermaye düzeyinin
yüksek olması da önemli gereklerdendir.
Değerli milletvekilleri, bir durum tespiti
yapacak olursak, 2017 Yılı Beşerî Sermaye Endeksi
sıralamasında Almanya 6ncı sırada, ABD 4üncü
sıradayken Türkiye 130 ülke arasında 75inci sıradadır.
Beşerî sermayeyi temsilen yüksek lisans ve doktoralı
öğrencilerin toplam nüfusa oranına bakıldığında,
yüksek teknolojili ürün ihracatçısı ülkelerle Türkiye arasında
yine büyük farklar vardır. Almanyada bu oran yüzde 12,3 seviyesindeyken
Türkiyede yüzde 2,1 seviyelerinde kalmıştır.
Türkiye, 2020 yılında Küresel
İnovasyon Endeksinde 131 ülke arasında 51inci sırada yer
alırken Üniversite-Sanayi Araştırma İşbirliği Alt
Endeksinde ise 70inci sıradadır. Dünya üniversiteler sıralamasında
neredeysek İnovasyon Endeksinde ve Araştırma Endeksinde de
oralardayız. Nitelikli insan gücünü yetiştirmekten sorumlu
üniversitelerde rektör atamalarından tutun üniversitelerimizin
dünyanın en iyi üniversiteleri sırlamasındaki yerlerini,
yaşanan kadro ve bütçe sorunlarını, aralarındaki
farklılıkları, akademisyenlerin ve mezun edilecek
öğrencilerin niteliklerini burada defalarca anlattım. Detaylara
girmeyeceğim ama şurası bir gerçektir ki birçok bakımdan
üniversitelerimiz yıllar içerisinde geriye gitmektedir.
Değerli milletvekilleri, akademisyen
nitelikleri açısından bir örnek vermek gerekirse Türkiye'de profesör
olmak için 1973 yılında en az 2 yabancı dil bilme
şartı vardı. Bu, 1981de tek yabancı dile indirilmiş,
1983te yabancı dil sınavından 100 üzerinden 70 almak gerekirken
2018de baraj 55e kadar indirilmiştir. Sadece bu değil tabii, her
alanda geriye gidiş var, erozyon var.
Değerli milletvekilleri, beşerî sermayenin
en önemli araçları olan lisansüstü tezlerin sayıları
artıyor ama nitelikleri içler acısı. Daha da önemlisi, mezun
olma garantisi veren tez yazma şirketleri var. İstanbulda sayı
100e yaklaşmış, naylon tez yazma sektörünün 2020 cirosunun 200
milyon TL olduğu iddia ediliyor.
Akademik kadrolara atamalar daha vahim. Üniversitelerin
birçoğunda adrese teslim, kişiye özel kadro ilanları Sayın
YÖK Başkanının yazılı uyarısına rağmen
hızını kesmeden devam ediyor.
Nitelikli üniversitelerimizi bir kenara koyarsak
böyle üniversitelerin teknoparkların hâkim ortağı olması,
hatta ömründe hiç uluslararası yayın yapmamış ya da
atıf almamış rektörün ve etrafının yönetimde
bulunması gibi sebeplerle, bilim üretme ve teknoloji yaratma konusunda
sorumluluklar yerine gelmeyecek, üniversite-sanayi iş birliği kültürü
gelişmeyecek ve sonuç olarak teknoparklar kuruluş amacını
tam anlamıyla yerine getiremeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkeler teknolojide dev
adımlarla ilerlerken, Japonya Endüstri 5.0i telaffuz ederken, ülkemizle
ilgili olarak bahsettiğim konular gerçekten moral bozucu ancak çözüm o
kadar da zor değil: Şeffaflığı ilke edinerek her
alanda liyakatli ve ahlaklı kişilerin adalet gözetilerek
istihdamı sağlanır, her türlü israfa son verilir ve yüksek katma
değerli alanlar seçilerek daha fazla kaynak ayrılırsa, herkes
işini ciddi yaparsa Türkiye'nin belirli alanlarda uluslararasında söz
sahibi olması, ekonominin gelişmesi ve halkımızın
refah seviyesinin artırılması her zaman mümkündür. Bunun için de
potansiyelimiz vardır diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 13üncü madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229
sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 13üncü maddesiyle 5070 sayılı Elektronik
İmza Kanununa eklenen Ek 1inci maddenin birinci fıkrasındaki
"amacıyla" ibaresinin "için" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli Adana Manisa
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Tokat Antalya İzmir
Mürsel
Alban
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muğla
Milletvekili Sayın Mürsel Alban.
Buyurun Sayın Alban.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 13üncü
maddesi üzerinde grubum adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, içerisinde
bulunduğumuz çağın en büyük gücü bilgidir. Küresel rekabet
hızla artmaktadır. İnsanlığın istek ve talepleri
çok hızlı değişmektedir. Bunun bilincinde olan ülkeler
araştırma, geliştirme çalışmaları için üniversite
ve sanayi iş birliğini sürekli desteklemektedirler. Bunun için büyük
oranda bütçe ayırmakta, ülkenin kaynaklarını üretime
ayırmaktadırlar. Gelişmiş ülkeler üniversiteleri,
sanayileri iş birliğiyle destekliyorlar, AKP Hükûmetiyse
üniversitelerin kapısına kelepçe vuruyor. Gelişmiş ülkeler
teknolojilerinde katma değeri yüksek ürünler üretiyor, AKP Hükûmeti bu
ürünleri ithal edip üstelik 2 kat vergi koyup milletin canına okuyor.
Gelişmiş ülkeler gençlerine bilim diyor, inovasyon diyor,
teknoloji diyor; AKP Hükûmeti gençlere millet kıraathanesi diyor,
Oturun, kek yiyin, çay için, hiçbir şey üretmeyin. diyor. Şimdi, bu
kafayla, bu zihniyetle nasıl teknoloji üretilebilir? 70-80 değil,
isterseniz 1.080 teknopark kursanız da nafile. Bilgiyi teknolojiye
çevirmeden, üretmeden boş binalar neye yarar?
Muğla Teknoparka yeterli desteği
vermediniz, burası hâlâ tamamlanamadı, tam anlamıyla
çalışamadı. Adı geçmekte olan Bakanlık, Muğla
Teknoparka sadece 12,5 milyon TL destek göndermiştir fakat aynı ilde,
Muğlada yazlık saray yaptınız, bu saraya 700 milyon TL
harcadınız ve bunu da açıkladınız. Teknolojiye,
bilime, araştırma geliştirmeye 12,5 milyon, saraya 700 milyon. İşte,
sizin bilime ve teknolojiye verdiğiniz değer bu kadar. Yazlık saraya
harcadığınız parayla Muğlada 1 değil, tam 50
teknopark kurabilirdiniz ama siz teknolojiyi, bilimi değil, sarayı
sevdiniz, sarayı da seçtiniz.
AKP olarak, muhalefetin sesini kesmek için elinizden
gelen bütün antidemokratik uygulamaları yapıyorsunuz. Buraya iyi
bakın, soruyorum: Bu rakam size bir şey ifade ediyor mu? Bu rakam
size despotluğunuzu, sizin antidemokratik uygulamalarınızı,
sizin aykırı seslere tahammülsüzlüğünüzü, eleştiriye
kapalı olduğunuzu, doğruların konuşulmasını
istemediğinizi ifade ediyor. Neden mi? Bir de buraya bakın, iyi
bakın buraya. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Sözcü TVnin logo
değişikliği talebini Anayasaya aykırı bir
şekilde tam üç yüz otuz altı gündür gündeme almıyor, neden?
İki hafta sonra tam bir yıl olacak. Sözcü TVyi siz dikkate
almasanız da ben buradan grubum adına selam gönderiyorum. Selam olsun
Sözcü TVye! (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bir rakam daha size, bunun da size bir
şeyi ifade etmesi lazım: Sizin RTÜK Başkanınız
Ebubekir Şahin iki ayrı yerden maaş alıyor, bir yılda
toplam 360 bin TL maaş alıyor fakat görevini yapıp Sözcü TVnin
başvurusunu gündeme dahi almıyor. Hem 360 bin TL maaş
alacaksın hem de yan gelip yatacaksın, yok öyle bir dünya, yok;
gereğini yapacaksın, görevini yapacaksın.
Değerli arkadaşlar, Meclisin gündemi
teknopark, sarayın gündemi halkı kandırmak, halkın gündemi
yokluk, yoksulluk, açlıktan ölmeden yaşamak. Siz sarayda biraz daha
saltanat sürün, keyfinize bakın. Yokluk içerisinde olan halk, en
yakın zamanda saray saltanatının hesabını
sandıkta size soracak. Burayı da iyi dinleyin: Korkunun ecele
faydası yok, sandık gelecek, saltanatınız bitecek. Yolcudur
Abbas, bağlasan durmaz!
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde geçen
eklenmiştir. ibaresinin ilave edilmiştir. olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muazzez
Orhan Işık Zeynel
Özen Mahmut
Toğrul
Van İstanbul Gaziantep
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Aylin
Cesur Fahrettin
Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Isparta Konya İzmir
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar Ayhan
Erel
Adana Edirne Aksaray
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Van Milletvekili Sayın Muazzez Orhan
Işık.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ifade ve örgütlenme özgürlüğü
için mücadele eden tüm siyasi tutsakları, akademisyenleri, gazetecileri ve
açlık grevi direnişçilerini buradan selamlıyorum. Antidemokratik
bir yöntemle katılımcılıktan uzak bir yasa yine
gündemimizdedir. Baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji gibi
bir konuyla ilgili kanun çıkarıyorsanız biraz daha özen
göstermeli ve kapsayıcı olmak zorundasınız. Mesela, bu
kanunda bahsi geçen bir kurul var; Bilim, Teknoloji ve Yenilik
Politikaları Kurulu. Bu kurul en son 2016 yılında kamuoyuna bir
sonuç raporu yayınlamış, o günden bugüne ne
yaptığı bilinmiyor. Mevcut saray rejimi kapsamında
oluşturulan kurulların kamuoyuna hesap verme gibi bir
yaklaşımı olmadığını biliyoruz. Hiç
kadın üyesi olmayan bu erkekler kulübünün toplantıları için ne
kadar bütçe ayrılmış ve bu bütçenin nereye
harcandığını da bilmiyoruz.
Sayın milletvekilleri, bilim ve teknolojinin
gelişmesinin ön koşulu, dogmalardan uzak bilimsel faaliyetin,
akademik özgürlüğün ifade ve örgütlenme hürriyetinin
tanınmış olmasıdır. Bu ülkede barış
bildirisine imza attığı için haksız, hukuksuz bir
şekilde akademisyenler ihraç edildi. KHKlerle 117 üniversiteden ihraç
edilen 6 binden fazla akademisyen varken geride kalan akademisyenlerden
bilimsel üretim beklenemez. AKP iktidarına rağmen işini
saygın bir şekilde yürütmeye çalışan bilim
insanlarını tenzih ediyorum. Tabii ki AKP iktidarının
özellikle son beş yıldır uyguladığı politikalar
bilimi değil, karanlığı beslemektedir. Üniversite
açmayı bina açmak sanan bu yaklaşımın Şehir
Üniversitesini nasıl açtığını ve nasıl
kapattığını biliyoruz, üniversitelere nasıl kayyum
atadığını biliyoruz. Akademisyenleri iktidarın
memurları gibi görürseniz bilimsellikten söz edemezsiniz. Talimatla bilim
üretemezsiniz. Üniversitelere kayyum zihniyetiyle yaklaşırsanız
teknolojik gelişmeden bahsedemezsiniz. Bilimsel ve teknolojik
gelişimin önündeki en büyük engel iktidarınızdır.
Dünyanın ilk 100 üniversitesi içerisinde tek bir üniversiteniz yoksa veya
herhangi bir alanda öncü değilseniz dönüp aynaya bakmak ve karanlık
yüzünüzü görmek zorundasınız.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede üniversite
okumak artık külfetli ve riskli bir hâl almıştır.
Üniversite okuyan, KYK borcuyla mezun oluyor, borçlarını
ödeyemediği için icralık oluyor. KPSSde 90ın üzerinde puan
alsa bile torpili olmadığı için işe giremiyor. Üniversiteli
işsiz genç sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Daha vahim bir tablo
üniversite terk oranlarında ortaya çıkıyor. Gençler sadece
üniversiteleri değil, işsiz kaldıkları, baskı
gördükleri ve kendilerini özgür hissetmedikleri bu ülkeyi de terk etmek
istiyor. İktidarınız sadece hukuksuzluk değil, umutsuzluk
da yaratıyor.
Bugün, ithal işitme cihazlarından
tıbbi ilaçlara, tekerlekli sandalyeden tüm medikallere, eğitimden
ticarete kullanılan teknolojide ne kadar dışa
bağımlı kaldığımız ortadadır. El
attığı her işe tekçilik ve kayyum mantığıyla
yaklaşan iktidarınız toplumun faydasına olan bir teknoloji
çıkaramaz; çıkarsa çıkarsa savaşa, ranta, yandaşa
hizmet eden ölüm teknolojileri çıkarır.
Montajını yaptığınız
savaş araçlarıyla övünüyorsunuz. Teknolojiyi toplumun yararı ve
hizmeti için değil, toplumu baskı altına almak ve kendinize güç
devşirecek bir alan olarak görüyorsunuz. Teknoloji deyince SİHAlar,
İHAlar ve savaş dışında da bir dünyanın
olduğunu fark etmelisiniz, bu da barış dünyasıdır.
Emin olun ki, size rağmen barışı bu ülkeye biz
getireceğiz.
Değerli arkadaşlar, teknolojik üretim
hukuktan, basın özgürlüğünden, kadına yönelik eşitlik
politikalarından, yolsuzluğun önlenmesinden bağımsız
değildir. Teknoloji geliştirme merkezlerine yüklenen misyonun yerine
gelebilmesi karanlık zihniyetinizin, hukuksuzluğunuzun
durdurulmasıyla mümkündür. Düşünce özgürlüğü, haber alma
hakkı gibi ilkeler anlayışınızda zaten yok;
iletişim teknolojilerini de yalan, propaganda ve manipülasyon için
kullanıyorsunuz. Gazetecileri, yazarları, akademisyenleri,
sanatçıları, öğrencileri yani düşüncesini ifade eden
herkesi sizden farklı düşündüğü için terör yaftasıyla
suçluyorsunuz. Cezaevlerinde tecride, hak ihlallerine, işkenceye
karşı başlayan açlık grevleri 63üncü gününde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Tutsakların
bu haklı talepleri hukukun gereğidir. Hayati riskler oluşmadan
bu hukuksuzluğa son verin. Savaş siyasetinde ısrar ettikçe
halklarımızın acısını çoğaltıyor,
toplumu büyük bir yıkıma sürüklüyorsunuz. Çatışma,
savaş, tecrit çözüm değildir; çözüm müzakeredir, nihayetinde
gelinecek yer müzakere masasıdır. Kürt sorununun çözümü Sayın
Öcalanın üzerindeki ağırlaştırılmış
tecridin kaldırılmasından geçer. Çatışma ve
savaşta ısrar ederek, Anayasayı ve Anayasa Mahkemesi
kararlarını uygulamayarak, AİHM kararlarını
tanımayarak, kendinizi hukukun üstünde görerek iktidarınızı
daha fazla sürdüremeyeceksiniz.
Halkımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesura aittir.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teknolojiyle hızla değişen
dünyamızda Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçmişte para, kaynak ve askerî güçtü
dünyanın kaderini etkileyenler. Bugün, Birleşik Krallıkta ve
Amerikada oylamaların bir algoritmayla nasıl
şekillendiğine tanığız, koskoca devletlerin sistemleri
bir bilgisayar yazılımıyla tepetakla edilebiliyor.
Çin en büyük yatırımlarını
dijital altyapılar alanında gerçekleştirdi ve şirketler
hatta kamu doğru yazılımlarla her yıl milyarlarca dolar
tasarruf ediyor. Dünyada dijital ekonominin değeri 11,5 trilyon dolar.
Ekonomik büyümenin tetikleyicisi AR-GE faaliyetleriyle çıkan yeni ürünler
ve uygulamalar. Küresel ölçekte, boyutta bir pazara girebilen ülkeler ile
giremeyen ülkeler arasında ciddi bir ekonomik makas var ve burada,
işte, teknoloji var. Neden oldu bunlar? Sebep küreselleşme.
Uluslararası hukuktan evrensel hukuka geçildi. Bu yüzyılla beraber
uluslararası insan hakları hukukunun evrimiyle bireyin evrensel hukuk
güvencelerine kavuşması için adımlar atılmaya
başlandı. Terör, uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadele
uluslararası iş birliğinin konusu oldu. Yolsuzlukla mücadele
evrensel kurallarla çevrelendi. Çevreyle barışık sürdürülebilir
kalkınma uluslararası hukuk kurallarına tabi oldu. Dünya tek
pazara girerken ticaret ve yatırım yapmanın kuralları
evrensel düzenlemelere göre bağlandı yani rekabet ve kalite
küreselleşti. Şirketlerin menşesinden çok, nerede
yatırım yapıp nerede istihdam sağladığı önem
kazandı ve bilgi çağı insanı merkez alan bir kalkınma
anlayışı getirdi. İşte, tam burada, eğitim ve
sağlık ön plana çıktı. İnsan kaynakları bir
ülkenin en büyük zenginliği hâline geldi ve uygar olmanın temel
şartı, çağdaşlığın ölçüsü demokrasi, insan
hakları, temel özgürlükler ve serbest piyasa ekonomisiyle formülize edildi
yani evrenselleşti bu kavramlar.
Şimdi, fakirliği azaltmanın çaresi de
sürdürülebilir ve geniş tabanlı bir kalkınma olarak
netleşti. Yani 21inci yüzyıl daha çok refah, daha derin
barış ve daha büyük istikrar yüzyılı olarak ilan edildi.
Bu, Birleşmiş Milletler milenyumunda oldu Okinawada, yüzyıla
girmeden önce oldu ve bunlara ulaşmanın yolu da, işte, bilgi ve
iletişim teknolojilerine uyum sağlamakla oluyor değerli
arkadaşlar.
Bugün, yoksullukla mücadele, hastalıkla ve
cehaletle mücadele gündemin en önemli maddesi. Eğitim ve sağlık
burada başı çekiyor ve keza çevre, çevrenin korunması.
Dünyanın hâli böyle. Dünyanın hâli böyleyken biz teknolojiyi,
yediğimiz ekmeği, yakında içtiğimiz suyu ve hatta üstümüze
giydiğimiz giysinin pamuğunu dışarıdan alır
hâldeyiz. Yani biz ithalci Türkiyeyiz artık, ithalci adımız.
Şimdi, bilişim artık siber
güvenliğin de ötesinde yeni bir stratejik sektör ve treni kaçıranlar
trene belki de artık hiç yetişemeyecekler ve son on dokuz yılda
AR-GEye yatırım yapmak yerine, betona, müteahhitlere ve garantilere
gömülen kaynaklarımızla, hele de son beş senesinde gerçekten de
sokulduğumuz siyasi ekonomik çalkantılı ahvalimizle biz
bindiğimiz trenden indik ve yeniden binmeyi de kaçırmak üzereyiz
sizinle.
OECD ülkeleri arasında gayrisafi millî
hasılada AR-GEye harcanan kaynak bakımından yüzde 1le
bazı Latin Amerika ülkelerinin ardından sondan 6ncıyız.
OECD ortalaması yüzde 2,37; Güney Korenin AR-GEye yatırdığı
oran yüzde 4,5; İsrailin yüzde 5. EUROSTAT verilerinde yüksek teknoloji
üretiminde istihdam edilen nüfusun toplam istihdamdaki yerine
baktığımızda AB ortalaması yüzde 1; Türkiye, Avrupa
ülkelerinde 35 ülke arasında binde 3le sonuncu. Yüksek teknoloji hizmet
sektörlerinde istihdamda AB ortalaması yüzde 3, biz yine 35 ülke
arasında binde 8le yine sonuncuyuz.
2009da Polonya, Yunanistan, Bulgaristan,
İtalya ve İspanya gibi bazı ülkelerle aynıyken durumumuz,
şimdi, bugün, 16 milyon öğrencinin yüzde 25inin EBAya
ulaşamadığı bir Türkiyeyiz ve çatıdan, damdan
düşen öğrencilerin öldüğü bir Türkiyeyiz. Teknolojik cihaza
ulaşamayan öğrencilerle bu rakam yüzde 36 ve OECDye göre, okul
çalışmalarında bilgisayara ulaşamama oranında yüzde
69la 77 ülke arasında 64üncüyüz.
Isparta Sağırköyle ilgili aylar önce bir
önerge verdim, hâlâ internet yok orada ve yine Ispartada şu
gösterdiğim köylerde -58 köyde- hâlâ internete ulaşım yok. Bizim
önergelere cevap alamadık.
2000 yılında pek çok sanayi
atılımını gerçekleştirmiş, altyapı ve enerji
konusunda ciddi atılımlar yapmış, terör sorununu sona
erdirmiş bir Türkiye vardı. Üniversiteleriyle, genç beyinleriyle bu
yeni yüzyılın yeni oyununa girmeye hazır bir Türkiyeydi bu,
dünyanın 16ncı büyük ekonomisiydi, yüzünü çağdaş
Batıya dönmüş bir Türkiyeydi. 2001de Türkiye teknoloji bölgelerine
yönelik ilk kanuni düzenlemesini yaptı. Öncesinde de bilim, teknoloji
ekosisteminin önemli kurumlarını devreye sokmuştu, teknolojik
gelişmelerin altyapılarını da
hazırlamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Yani bir
sıçramaydı Türkiye'nin ihtiyacı ve sıçrama var, sizinle
sıçrama oldu ama aşağıya doğru. Battıkça
batıyoruz.
Kanun teklifindeki teknoloji geliştirme
bölgelerine sunulan teşvikleri ve kolaylıkları destekliyoruz,
yetmez; teşviklerle, minnak düzenlemelerle bu makası
kapatamazsınız. Ülkemizin daha bütüncül bir stratejiye, 21inci
yüzyılın ruhuna uygun bir yönetim anlayışına
ihtiyacı var.
İthalatçısınız ya, vizyon ithal
edip getirseniz de yetmez. Bilişim sektöründe yabancı
yatırımcı demokratik kurumları aşınmış,
ekonomik istikrarı bozulmuş, vahşi kayırmacılık
kol gezen, denetleyici kurumları yoz bir ülkeye yatırım yapmıyor
maalesef. Gelirken baktım da 2 tane yüksek teknoloji enstitüsü var
Türkiye'nin. Demirel Başbakanken birini Gebzede, birini İzmirde
kurmuş, ondan sonra hiçbir şey yok. Formül, iyi yönetimde, huzurlu ve
mutlu bir Türkiyede. Ama ben güzel bir haber vereyim, olacak, olacak çünkü
sizden sonra iyileşeceğiz, hepsini yapacağız inşallah.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 14üncü madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 14üncü maddesiyle Elektronik İmza Kanununa eklenmesi öngörülen
Ek 2nci maddenin dördüncü fıkrasındaki uygulanır ibaresinin
hüküm olunur şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Türabi
Kayan Tacettin
Bayır Kadim
Durmaz
Kırklareli İzmir Tokat
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi
Kırklareli Milletvekili Sayın Türabi Kayanın.
Buyurun Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, teknoloji
geliştirme bölgeleriyle ilgili kanun teklifi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, teknoloji bilgiyle
oluyor, teknoloji çalışmayla oluyor ama en önemlisi teknoloji
eğitimle geliyor. Şimdi, ben çiftçiyim. Bu gübre konusundan biraz
bahsetmek istiyorum size. Değerli arkadaşlar, gelişmiş
ülkeler sıvı gübreyle, organik gübreyle, mantar gübreyle üretim
yapmaya başladılar, bizde ise ne oluyor biliyor musunuz? Üç ay önce
üre gübresi, yüzde 46lık azotlu gübrenin fiyatı 1.500 liraydı,
üç ay sonra bugün bu fiyat 3.000 lira değerli arkadaşlar. Aynı
zamanda, fosforlu gübrenin fiyatı üç ay önce 1.800 liraydı bugün
3.200 lira, 3.500 lira. Biz şimdi bununla uğraşıyoruz.
Değerli arkadaşlar, hadi diyelim ki dolar baz alınıyor,
doların fiyatı üç ay önce 8,5 liraydı,
şimdi 7,40 lira. Gübrenin fiyatı yüzde 80 artmış. Bunun
izahını bize bir anlatın da biz de bilelim. Teknoloji
gelişsin diye burada yasa teklifi getiriyorsunuz. Getirelim, teknolojiyi
üretelim, peki, nasıl üreteceğiz?
Değerli
arkadaşlar, ülkemizin en nadide üniversitelerinden Orta Doğu Teknik
Üniversitesinin çanına ot tıkadınız, şimdi de
Boğaziçi Üniversitesiyle uğraşıyorsunuz. Boğaziçi
Üniversitesi kaç günden beri sürekli olarak bir üniversite rektörüyle
uğraşıyor. Bu mu olması lazım? Bununla mı
uğraşması lazım Bilim Kurulunun? Bilim Kurulunun, bilimin
görevi bu mudur, öğrencilerin görevi bu mudur? Ama öğrencileri mecbur
bırakıyorsunuz, oradaki öğretim görevlilerini mecbur
bırakıyorsunuz. Kaç gündür, kaç haftadır üniversite rektörü
olarak atanan kişi hâlâ bir yardımcı atayamadı? Niye? Çünkü
uygun görmüyorlar, çünkü Bu yanlış. diyorlar, Bu yanlış
olduğu müddetçe biz bu yanlışı üzerimize giyemeyiz.
diyorlar. Şimdi, hâlâ ısrarlısınız bu konuda. Peki, bu
ısrarla, şimdi bu getirdiğiniz yasa teklifiyle nasıl
gelişecek teknoloji? Teknoloji bilimle gelişir. Bunun başka
izahı varsa söyleyin değerli arkadaşlar.
İkinci Dünya
Savaşından sonra Fransız General Almanyaya gelir, Alman
Generaline der ki: Mahvoldunuz, ülkeniz tamamen yerle bir oldu, şimdi ne
yapacaksınız? Hepiniz biliyorsunuz belki, Alman Generalin
verdiği dünya tarihine geçecek bir söz vardır: Ekselans, bizim
Almanyada üniversiteler var.
Değerli arkadaşlar,
bizim on sekiz yıl önce, siz gelmeden önce, hatta on dokuz yıl önce
üniversitelerimiz vardı, üniversitelerimiz bilim üretiyorlardı.
Arkadaşlarımızın aşağı yukarı
birçoğu söyledi, bu üniversiteler ilk 500e giren üniversitelerdi. Bunlar
bilim üretecek diye aklınıza ne geldi, bilmiyorum, bilim üretmesin
diye her şeyi yapıyorsunuz, çiftçi üretmesin diye, para
kazanamasın diye her şeyi yapıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, başta söylemiştim çiftçiyim diye. 80 kilogram gübre
atılır 1 dekara buğday için. Bu 80 kilogram gübrenin, kilo fiyatı 3 liradan
-yapın hesabını- 240 liradır. 200-250 lira da icar
parası dediğimiz kira parası; 450-500 lira olur. Değerli
arkadaşlar, bunun 250-300 lirası da ilaç parası, yakıt
parası ve makine amortisman ücretidir, etti mi size 650-700 lira. 300 kilo
alacak buradan. 300 kiloyu 2 lirayla çarptığınız zaman
-buğdayın kilosu 2 liradır, şimdi daha da
aşağıya düştü- 600 liradır. 750 liraya mal edilen bir
buğdayı 600 liraya satarsa bu çiftçi nasıl kâr edecek, bana bir
izah edin. Bunun yolu nedir? Değerli arkadaşlar, biliyorsanız
söyleyin, ben de gidip bölgemdeki çiftçilere bunu anlatacağım.
Çiftçilerimiz her yaptıkları işten zarar ettikleri için bu
işi bıraktılar. Böyle mi olması lazım bu iş? On
dokuz yılda buraya mı geldiniz, ülkeyi buraya mı getirdiniz?
Peki, ne kazanıyorsunuz bundan? İşte geldiğiniz nokta,
Türkiye 70 cente muhtaç oldu. Yakışıyor mu? Size
yakışıyor mu? Türkiyeye yakışıyor mu? Bu
çiftçiye, bu esnafa yakışıyor mu? Üniversitelerimize
yakışıyor mu? Bir söyleyin bize değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika müsaadenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bilim işi ciddi iştir. Bunu da her fırsatta
söylemeye çalışıyorum. Bilim işi ciddi iştir ve bilim
işine siz duyguyu katamazsınız. Duyguyla bilim yürümez,
geçmişle bilim yürümez; bilim sürekli olarak araştırmaya,
geliştirmeye ve ileriye bakmaya yöneliktir. Bunu maalesef on dokuz
yılda Türkiyeye yerleştiremediniz, sizin geldiğiniz güne kadar
yerleştirilmiş olanların da hepsini yerle yeksan ettiniz.
Türkiye üzerinde AK PARTİ artık bir yük
olmuştur değerli arkadaşlar. Bu yükü Türkiye ilk seçimde
üzerinden atacaktır diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Zeynel
Özen Mahmut
Toğrul
Bitlis İstanbul Gaziantep
Kemal
Peköz
Adana
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Arslan
Kabukcuoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Eskişehir Adana Edirne
Ayhan
Erel Dursun Müsavat
Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş
Aksaray İzmir Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ilk konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut
Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına,
görüşülmekte olan 229 sıra sayılı Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, üniversite ve sermaye
iş birliğiyle ortaya çıkacak teknolojilik gelişmeleri
desteklemek amacıyla hazırlanan bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Fakat bu kanun teklifinin özellikle Meclisin ilk açılış gününde
gündeme getirilmesi aslında bazı sorunların saray ve AKP
tarafından yeterince anlaşılmadığı ve halkın
sesine kulak verilmediğinin işaretidir. Pandeminin
yıkıcı etkileri ekonomik açıdan toplumda ciddi yaralar
açmışken bu kanun teklifinin öncelikli olarak görüşülmesinin
gerekçesi nedir? Bu teklif, toplumun temel ihtiyaçlarını
karşılayacak yasalardan sonra, bir ay sonra hatta üç ay sonra görüşülse
ne olurdu?
Burada AR-GE ve teknolojiden bahsediliyor ama
salgın koşullarında uzaktan eğitim görmek zorunda kalan
çocuklarımıza teknik altyapı dahi sağlanamıyor.
Bitliste ilkokul çocukları, karda kışta İnternet çeksin.
diye tepelere tırmanıyor, siz burada teknoloji geliştirme
bölgelerinden bahsediyorsunuz. AR-GEnin ilk basamağı eğitimdir,
siz EBAyla ilk basamağın birinci adımında
çuvalladınız.
Değerli vekiller, esnaf başta olmak üzere,
küçük ve orta birçok işletmeyle üretici âdeta yapayalnız bırakıldı.
Devlet desteği adı altında borçlandırılan esnaflar,
kredilerini ödemek bir yana dursun elektrik, su faturalarını dahi
ödeyemeyecek durumdalar.
Suni gündemler yaratarak ekonomi
sorunlarının üstü örtülmeye çalışılıyor fakat her
hafta pazara, markete giden insanlar ekonomik sorunun
varlığını iliklerine kadar hissediyor.
Yerel ölçekte de ciddi sorunlar hâlâ mevcudiyetini
korumakta. Bitliste özellikle esnaf kardeşlerimiz ayakta durmakta
zorlanmaktadır. Yeni açıklanan müjdeleriniz açılan yaraya merhem
olmaktan çok uzak. Vergileri ertelemekle her şeyi çözeceğinize
inanıyorsunuz. Esnaf kazanmadığı sürece borcu ne kadar
ertelediğinizin hiçbir önemi yok, bunu dahi göremiyorsunuz. Bu sorun
şirket bazında değil, sosyolojik olarak kişi bazında
yapılacak araştırmalarla çözülebilir. Milyonlarca işsiz
insan var, onlar ne yapsın?
Çiftçinin durumunu soran yok. Daha önce patates,
soğan depolarını basıp Bunlar stokçu, bunlar terörist.
diyen mantalite bugün gidip depoları niye kontrol etmiyor? Depolar dolu,
alan yok. Fırsatçı tüccar da üreticiye kilogramı 1 liraya mal
olan patatesi 40-50 kuruşa kapatma çabasında. Parası çok olup
ithalat yapan Tarım Bakanı, patatesin kilogram üretim maliyetini
hesap edemiyor mu? Avrupanın hiçbir ülkesinde üretici tüccara ezdirilmez hatta
devletin koyduğu minimum fiyatın altına fiyat teklif eden
tüccar, üretici tarafından mahkemeye bile verilir. Bizde ise kimin eli
kimin cebinde belli değil. Üretici fiyat analizi yapamazsan piyasa fiyat
politikasını da beceremezsin. İnsanlarımızın önce
makul fiyatlarla karnını doyurmalıyız ki teknoloji ve
AR-GEye eğilebilsinler. Yoksa AR-GE Sakın araştırma,
sakın geliştirme. anlamına gelir.
Ahlatta patates üreticisi, AKP vekiline
depoları göstererek çare bulmasını ister. Vekilin Ben manav
mıyım? cevabı üreticiyi hayal
kırıklığına uğratmıştır. Siyaset
çözüm arama ve çare bulma yeridir, sorumluluk da iktidar partisine düşer.
Diğer önemli bir husus da doğa
katliamıdır. 1960lı yıllardan beri devlet eliyle Bitlis
yöremizdeki ormanlar tahrip edilmiştir. 1960-1980 yılları
arası çevre illerin yakacak ihtiyacını karşılamak için
kesilen meşe ağaçları, son otuz yıldır da güvenlik
gerekçesiyle genç fide gözetilmeden yakılıyor, kesiliyor hatta
iş makineleri sokularak ağaçların kökleri bile sökülüyor. Bütün
dünyada iklim krizi, küresel ısınma, ekolojik kıyım ve
kuraklık konuşulurken bütün bu yaptığınız orman
katliamını hiç kimseye izah edemezsiniz, ondan sonra da
çıkıp Şu kadar fidan diktik. deyip yalan propagandayla göz
boyayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bir dakika daha
rica ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla)
Gelişmiş ülkelerde 10 ağaç yetiştir, sonra 1 ağaç
kes. slogandır. Bu tabiat düşmanlığı ve ağaç düşmanlığına
son vermezseniz bindiğiniz dalı kesip çocuklarımıza
yaşanması çok zor, berbat bir dünya bırakacaksınız.
Gelin, bu deve kuşu politikalarınızdan vazgeçin, dünyaya at
gözlüğüyle bakmaktan vazgeçin -günün uzay teknolojisiyle herkes sizin ne
yaptığınızı görüyor- siz de at gözlüğünüzü
çıkarıp geniş bir perspektiften dünyaya bakın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz, Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan
Kabukcuoğluna ait.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 229 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Yasa teklifinin genel gerekçeler kısmında,
teknoloji geliştirme merkezlerinin, emek yoğun ekonomiden teknoloji
yoğun ekonomiye geçişi için önemli bir parametre olduğundan ve
ülkede yatırımı artıracağından,
işsizliği azaltacağından bahsedilmektedir.
Profesör Doktor Ufuk Akçiğit, Chicago
Üniversitesi Ekonomi Bölümünde öğretim üyesidir, pek çok alanda ve
eğitim konusunda da çalışmalar yapmaktadır. Almanyadan
Humboldt Ödülünü aldı. Finlandiya ve Danimarka için de eğitim
danışmanlığı yapmaktadır. Ülkemizde TÜBA
adına üniversitelerimizle ilgili bir araştırma yaptı.
Üniversitelerimizde ortaklaşa yayın sayısının
azlığı biliniyor. Bilindiği gibi, yayın
sayısının artması demek, o üniversitede
araştırmanın fazlalığı ve
çalışmanın fazlalığını gösterir. Eski
üniversite olmanın, öğretim üyelerinin ders verme saatlerinin az
olmasının, üniversiteyi kuran çekirdek kadronun güçlü
olmasının, araştırmalara yeterli ödeneklerin
ayrılmasının yayın sayısı artmasını
sağladığı rapor edilmiştir. Bizde Boğaziçi,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Hacettepe, Bilkent, Koç, Sabancı ve Özyeğin Üniversiteleri bu
şartları karşılamaktadır. Bu şartları
sağlayan üniversiteler bizim için çok önemli değildir(!)
Boğaziçi Üniversitesinin başına gelenleri bu çerçevede görmek
gerekir.
Akçiğitin Danirmarka raporu şöyle der:
İcat için konunun bir iş adamı ayağı vardır, bir
de bilim adamı ayağı vardır. İş adamları
devamlı bir rekabet içerisindedirler, devamlı problemlerle
karşı karşıyadırlar ve devamlı çözecek problemleri
vardır. Bunun için araştırmalara iş adamları
ayağından gelecek isteklerde, taleplerde bir eksiklik, bir zorluk
yoktur. İkincisi ise bilim adamları ve üniversiteler
ayağıdır. Üniversite ayağında sorumluluğu
yüklenecek olan, doktoralı teknik insanlardır. Danimarka, lisans
öncesi, lisans ve doktoralı çalıştırılanlar
arasında bir araştırma yapmış, görmüşler ki;
doktora sahibi olanların yaptıkları inovasyonlar, araştırmalar,
icatlar diğerlerinin kat kat fazlası. Bunu devam ettirmek için
iş adamlarına demişler ki: Eğer, doktorası olan
insanları çalıştırırsanız,
çalıştırdığınız insanın yarı
maaşını biz vereceğiz. ve bunun üzerine forse etmişler,
Danimarkada doktoralı adamları çok fazla
çalıştırmışlar, çok fazla ihtiyaç olmuş;
yalnız bir noktaya gelmiş tıkanmış, Danimarka
eğitim sistemi bunun altından kalkamaz olmuş. Akçiğit
bunlara diyor ki: Eğer bunu devam ettirmek istiyorsanız, yine çok
doktoralı insan olmasını istiyorsanız dışarıdan
öğrenci getirmelisiniz ve bu öğrencilere de doktora eğitimi
vermelisiniz, çalıştırmalısınız. Amerika
Birleşik Devletlerindeki kalkınmanın da sırrı
buradadır. Bazı ülkelerin 2016 yılında mezun ettiği
doktoralı öğrenci sayısı; Amerika Birleşik
Devletlerinde 69 bin, Çinde 55 bin, Almanyada 29 bin, Türkiyede ise sadece 6
bin.
Konumuz inovasyonsa, ülkenin kazanması ise
üniversiteleri ele almak lazım; üniversiteleri ele alacaksak bundan önce
ortaöğrenimi ele almak lazım; ortaöğrenimi ele alacaksak temel
öğretimi ele almak lazım; temel öğretimi ele alacaksak okul
öncesi eğitimi ele almak lazım. Yani bu çok geniş bir
yelpazedir. Gelişmek için, yükselmek için, bir yere gelmek için işin
omurgası eğitimdir. Acil olarak üniversitelerden ülkemizin insan
ihtiyacı planlamasına başlamalıyız. Lisans
eğitimi konusunda bizim milletvekillerimiz Sayın Hüseyin Filiz ve
Ayhan Altıntaş konuşmalarında gerekli önerileri
belirttiler, vurguladılar. Yıldız üniversitelerin derhâl önü
açılmalıdır. Buralarda hamiyet sahibi çok insan vardır,
onlara engel olmayalım yeter; iş adamı zaten inovasyona
hazır.
Sayın milletvekilleri, şu anda,
dünyanın en zengin insanı 2 Türktür ve bu 2 insan buldukları
icat sayesinde bir yere geldiler. Bunlar hem şöhret oldular hem de para
sahibi oldular. Sayın Uğur Şahini ve eşi Özlem Türeciyi
saygıyla selamlıyorum.
Üniversite doktora programına öğrenci
yetiştirmeye ağırlık verilmelidir, tüm eğitim
sistemimiz gözden geçirilmelidir.
Bu yasaya emek verilmiş, kafa yorulmuş,
bunu hazırlayanların da Akçiğit gibi düşünüyor
olmaması mümkün değil. Sorunun çözümünü bildikleri hâlde
yapmamaları çaresizlikten mi emin değilim. Burada Akçiğitin
çalıştığı Chicago Üniversitesi ile Ankara
Üniversitesinin bazı verilerini karşılaştırmak
istiyorum: Ankara Üniversitesinde ön lisansta 8 bin, Chicagoda 6.800
öğrenci var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Ankara
Üniversitesinde lisansta 45 bin, ön lisansta 8 bin; Chicago Üniversitesinde
lisansta 6.800 ve doktora programında 18 bin öğrenci var. Yani
Türkiyedeki tüm doktoraların 3 misli doktora programına
alıyorlar. Küçük bir fark daha var: Ankara Üniversitesinin 2021 bütçesi
200 milyon dolar, Chicago Üniversitesininki 4,3 milyar ve artı
bağışlar. 2020 yılı itibarıyla yurt
dışında 2.471 yüksek lisans ve doktora öğrencimiz vardır.
Bu öğrencileri asla beyin göçü olarak görmemek lazım. Bunları
ülkeye çekici birtakım tedbirler almak lazım. Şu kadarki bunlar
içerisinde çok başarılı olanlar, yıldız olanlar yurt
dışında kalıp bizim onlarla olan köprümüzü
sağlayabilir.
Eskişehir, yetişmiş insan gücü
itibarıyla da seçkin bir kentimizdir. Her branşta yetişkin
personel vardır, akademik personel vardır. Eskişehir Teknik
Üniversitesi Teknokenti 5 bin metrekare, yine, bu üniversiteye bağlı
barakalarda hizmet veren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi de 2.100
metrekare kapalı alana ihtiyaç duymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKÇUOĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Selamlayalım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bunlar için her
2 teknokent de finansman beklemektedir. Konuya
Bakanlığımızın bigâne kalmayacağını
umuyorum.
Hepinize saygılarımı sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 15inci maddesinde yer alan yürürlükten
kaldırılmıştır ibaresinin maddenin yürürlük tarihi
itibarıyla kaldırılmıştır biçiminde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Müzeyyen Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Tokat Antalya İzmir
Ali
Fazıl Kasap
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ İFFET POLAT (İstanbul) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Kütahya
Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün Hazreti Alinin
şehadetinin yıl dönümü, ona ait bir sözle başlamak istiyorum:
Kalp temiz olursa dilden güzel sözler çıkar.
Değerli arkadaşlar, bu bir Türkiye Büyük
Millet Meclisi araştırma
komisyonu raporu, Mart 2020de çıkmış. ALS, SMA gibi nadir
hastalıklarla ilgili, tedavisi olmayan hastalıklarla ilgili
çıkarılan bir komisyon raporu. Bu rapordaki öneriler maalesef hemen
hemen bir yılı geçti ve henüz gündeme gelmedi. Bu SMA bir kas
hastalığı. Türkiye'de yaklaşık SGK verilerine göre
1.300 hasta var. SMA-1in de en son ki tedavisi
Şöyle söyleyeyim:
Türkiye'de yaklaşık 100 SMA-1 hastası var. Geçen ayki verilere
göre 96 kalmış. Bu çocuklar 2 yaşı dolmadan genelde
ölüyorlar, yüzde 99u 2 yaşı dolmadan ölüyor. Bu hastalık için
daha önce 2018 yılında Sayın Sağlık Bakanı bir
tarama testi yapılacağını, en geç 2020 yılı
içinde tarama testinin faaliyete geçeceğini söylemişti. Maalesef 2020
bitti, bu test yapılmadı.
Aynı Sağlık Bakanlığı,
bakın, dedi ki:
Dünyada bunun bir tedavisi var değerli
arkadaşlar, 2020 yılından beri dünyada, Amerikada ve Avrupada,
bir sürü ülkede uygulanan tedavi var ama biz Türkiye'de bunu
uygulayamıyoruz. Tedavi yaklaşık bu 100 çocuğumuz için
çocuk başına 2 milyon dolara mal oluyor. Türkiye büyük devlet ve bu
100 ızdıraplı aileye, ölüme terkedilen 100 çocuğumuza bizim
sahip çıkmamız gerekiyor; sağlık hakkına, yaşam
hakkına sahip çıkmamız gerekiyor. Ben bir çocuk hekimiyim,
elimde çaresiz bir şekilde, bu şekilde ölen 10-15 hastamı
hatırlıyorum. Aynı şekilde değerli Sayın
Sağlık Bakanımız da muhtemelen bu tip hastalarla mükerrer
karşılaşmıştır. Bakanımız dedi ki:
Çocuklarımızı biz denek yaptırmayız. Bakın,
değerli arkadaşlar, sene 2019, Amerikan FDA onay vermiş.
Sağlık Bakanı dedi ki: Bununla ilgili Bilim Kurulunun da
kanaati var Sağlık Bakanlığı bünyesinde, hiçbir
geçerli yayın yok, çocuklarımızı denek
yaptırmayız. 2019 yılında Amerikan FDA onay vermiş.
2020 yılında Avrupa EMA (European Medical Association) onlar da onay
vermiş. Avrupada Almanyada uygulanıyor, İngilterede
uygulanıyor, Amerikada uygulanıyor, Türkiyede uygulanmıyor.
Sayın Bakan dedi ki: Yeterli düzeyde
yayın yok. Bu çocukları biz ölüme terk ediyoruz. Bakın,
dünyanın en prestijli dergilerinden biri The New England Journal of
Medicine -İngilterede çıkan dergi- Orphanet Journal of Rare
Diseases nadir görülen hastalıklar yayını var, burada.
Bakın, değerli arkadaşlar, tedavideki gelişimlerle ilgili
yayın var. İnternette baktım, Medlinea baktım, tıbbi
yayın kataloğunda yaklaşık 10 bin tane yayın var ve
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı diyor ki, aynı
coronavirüs aşısında yalpaladığı gibi, bir
sağa bir sola gittiği gibi
Bakın, pediatrik nöroloji var,
binlerce yayın var. Şu anda Japonyaya kadar bir sürü ülke bu
Ve
şunu da söyleyeyim: Tedavi oranı yüzde 90ın üzerinde. Yeterli
düzeyde şeyi görmediğimiz zaman buna başlamayız,
bekleyeceğiz. diyor. Beklediğiniz her gün -geçen ay 112 hasta
vardı, şu anda 96- çocuklarımız ölüyor, aileler mutsuz ve
Bakan her gün -aynı coronavirüs aşısında
yaptığı gibi- İnşallah seneye yapacağız.
İnşallah şu zaman yapacağız
Bakın, değerli arkadaşlar, insan
hayatı her şeyden çok çok önemlidir. Aşıyı temin
edemediniz, dut pekmezini önerdiniz. Bunları içen insanlar da bakın,
ben söyleyeyim, ejder meyveli smoothie, orman meyveli spesiyal, bahçeli
limonata vesaire
100 çocuğun bedeli nedir değerli arkadaşlar?
100 çocuğun hayata tutunma gerekçesi, 100 çocuğun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Cumhurbaşkanlığı
filosunda bulunan bir uçağın maliyeti ne kadar? 420 milyon dolar.
Gelin, bir uçağı satalım, iki sene çocuklarımızı
kurtaralım, hayata bağlayalım, aileler mutlu olsun. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu çocuklar nefes
alamadıkları için ölüyorlar, bu çocuklar bile bile ölüme terk
ediliyorlar. Bakanın konuşmasından sonra 16 çocuk vefat etti;
bunun sorumluluğu, bunun vicdani sorumluluğu hepimizin, Meclisin ve
sizlerin üzerinizdedir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, (199)
sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonu
Raporunun geçen mayıs ayında basıldığına ama
görüşülmediğine, raporda 5 partinin ortak tavsiyelerinin
olduğuna, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sanayi Bakanlığı
görevlileri ve bakanları da davet ederek bu meselenin hep beraber uygun
bir zamanda görüşülmesine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
vekilimiz SMA hastası çocukların sorununu söyledi. Dün de -veya
evvelsi gündü- nadir hastalıklar ve çok nadir görülen hastalıklar ve
bunun yetim ilaçlarıyla ilgili konuşmuştuk. Sayın Bakan
Yardımcısıyla arkada bir arada da konuştuk, ben kendisine
199 sıra sayılı Meclis Araştırması Komisyonunun
raporunu da sundum, kendileri de çalışma yapacaklarını
söylediler; bu, önemli bir yaklaşım. Vekilimizin söylediklerine ilave
bir tek şey söyleyeyim: Geçen sene mayıs ayında basılan
-biz başka çok mühim işlerimizden görüşmedik- raporda 5 partinin
ortak tavsiyesi var. SMA hastalığı için evlilik öncesi
taramayı zorunlu hâle getireceğiz, çok ucuz bir iş ama SMA
hastası çocuk doğmayacak, doğmayınca birkaç yıl sonra
eldeki hasta çocuklarımız dışında böyle bir sorunumuz
kalmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu raporu burada görüşmek
yerine baroları bölmeyi, bu raporu burada görüşmek yerine Süleyman
Soylunun derneklere kayyum atamasına imkân tanımayı, sosyal
medya kısıtlaması düzenlemesi yapmayı falan tercih
ediyoruz. Bu, bu Meclisin önemli ve ağır bir sorumluluğudur.
Vekilimiz anlatırken gözünün içine bakamayan arkadaşlarımız
var, vallahi ben de çok zorlanıyorum yani bu kadar üstünde durmamıza
rağmen. Bu yüzden, hayvan hakları yasası çok önemli, onunla
ilgili bir adım atılacağı söyleniyor, çok uzun süredir
bekleniyor. Bu konuda da, şu raporun görüşülmesi
Çünkü ne oluyor?
Rapor görüşülünce bu rapor tüm bakanlıklara, ilgili kamu
kuruluşlarına ödev olarak yollanıyor. Hatta ilk kez bir şey
yapalım, rapor görüşülürken Sağlık
Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı görevlilerini de,
bürokratlarını da hatta mümkünse -konuşalım aramızda-
bakanları da bu genel görüşmeye davet edelim, şu meseleyi hep
beraber burada uygun bir zamanda görüşelim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
kaldırılmıştır ibaresinin çıkarılmıştır
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Fahrettin Yokuş Bedri
Yaşar
İzmir Konya Samsun
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Orhan
Çakırlar
Adana Aksaray Edirne
Muhammet Naci
Cinisli
Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Erzurum Milletvekili
Muhammet Naci Cinisli konuşacak.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Türkiye, teknoloji alanında katma değeri
yüksek ürün geliştirmekte zorlanan bir ülke görünümünde. Ekipman ve
yazılım ürünlerinde yurt dışına
bağımlıyız. Doğal kaynak eksikliğine dayalı,
yurt dışında bağımlı olduğumuz enerji
ithalatımız ile insani eğitim ve üretime bağlı olan
teknolojideki ithalat miktarlarımız neredeyse aynı. Kendi
kendimize vurduğumuz bu darbe ne doğanın bir azizliği ne de
yabancı parmağı; modern eğitim ve üretime uyumsuzluk
sebebiyle kendi kendimizi küresel rekabetin dışında
bıraktık.
Ülkemizin ihtiyaç duyduğu fiber altyapı
uzunluğu 5 milyon kilometre iken şu anda en iyi ihtimalle 400 bin kilometre
fiber altyapıya sahibiz. 4 milyon 600 bin kilometrelik fiber altyapı
eksikliği tam anlamıyla bir iktidar ayıbıdır. Sadece
şanslı yerlerde 3G ve az sayılı yerde 4,5G var. GSM
şebekelerinin genel durumu değerlendirildiğinde Türkiye
ortalaması 2Gdir. Komşumuz Yunanistan bile Ege Denizindeki
adaların tamamı dâhil 4,5G ülkesi. İktidara ve sayın AK
PARTİ milletvekillerine sesleniyorum: Lütfen kendinizi ve
halkımızı kandırmayın.
Değerli milletvekilleri, bugün ABD ve Çin
arasında yoğun şekilde yaşanan ticaret savaşında
Türkiyeye büyük bir fırsat doğdu. Batılı ülkelerin Çinde
yoğunlaşan teknolojik ürün üretimine alternatif yeni bir ülke
aranırken Türkiye altyapısıyla, yetişmiş genç insan
gücüyle, pazara yakınlığıyla en ideal ülkedir. Hem istihdam
yatırımı hem de teknoloji transferi olarak düşünecek
olursak büyük bir fırsat önümüzde duruyor. Bir Doğu, bir Batı
arasında bocalayan iktidarın doğru bir siyasetle bu
yatırımları Türkiyeye çekmesini dilerim.
Bugün kullandığımız internetin
hem ekipman altyapısı hem de yazılım altyapısı
millî değildir. Ekipmanda büyük oranda Çine bağımlıyken
yazılımda da Batıya bağımlıyız. Ülkemizde
yirmi beş yıldır internet kullanılmasına rağmen
hâlâ yeni bir internet trafik değişim noktasına sahip
değiliz, oysa dünyada 849 farklı internet trafik değişim
noktası var. Bu değişim noktalarının fonksiyonu
internet veri transferindeki trafiği rahatlatmak, ucuzlatmak ve güvenli
hâle getirmek. Tüm uzmanlar İstanbulun ideal bir internet trafik
değişim noktası olduğunda hemfikirler ancak buna
rağmen ülkemizde bir değişim noktası kurulmuyor.
Dünyanın verilerinin geçtiği bir nokta olmak stratejik olarak eskinin
İpek Yolu yerine dijital İpek Yolu hâline de gelmektir aslında.
Bu gereklilik On Birinci Kalkınma Planında mevcut, ayrıca 2019
yılı Temmuz ayında değişim noktalarının
kurulacağına dair bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi
de var fakat her ne hikmetse yapıldığı takdirde internetin
hem güvenli hem de ucuz hâle gelecek olmasına rağmen bu fikir bir
türlü fiiliyata geçirilemiyor. Gerçekleştiği takdirde şaibeli
TÜRK TELEKOMun vatandaşlarımıza şimdiki kadar yük
getirmeyeceğini de belirtmek isterim. Ülkemizde kurulacak
değişim noktaları aynı zamanda dünya operatörlerinin
trafiklerini taşıyacakları ve kira ödeyecekleri kavşaklar
olurlar. Bugün dünyada 25 kadar global taşıyıcı var.
Bunları ülkemize çekmemiz durumunda, bırakın maliyet
tasarrufunu, aynı zamanda Türkiye olarak para kazanmak da mümkün olacak.
Diğer yandan, internet değişim noktaları, siber
saldırıların durdurulabileceği bir ön savunma görevi de
görüyorlar, böylesine güçlü saldırıların engellenmesinde ve
yönünün değiştirilmesinde önemli bir görev üstleniyorlar. Ülkemizde
internet değişim noktası olmaması, siber
saldırılara açık olmamıza ve veri güvensizliğine de
imkân sağlıyor. Siber saldırı altında kalan
şirket ve kurumlar, çözüm olarak veri akışlarını ister
istemez yurt dışındaki değişim noktalarına
yönlendirerek ani gelen istek yükünü hafifletmek yoluna gidiyorlar. Bu da yerli
mahrem verileri, siber saldırılara karşı
kurtarıcı gibi gözüken yabancı üçüncü kurumlara ve mümkün ki
istihbarat kuruluşlarına teslim etmek demek oluyor.
Değerli milletvekilleri, dikkatlerinize sunmak
istediğim diğer bir konu ise sayılarının 15 milyon
olduğu raporlanan ilkokul ve lise öğrencelerinin pandemi süresince
eğitimsiz kalmaları. Sayın Millî Eğitim Bakanından
öğreniyoruz ki 15 milyon öğrenciden yalnızca 1 milyonuna EBA
canlı yayını yapma kapasitesine sahibiz. Geri kalan 14 milyon
çocuğumuz nasıl eğitim alacaklar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İYİ PARTİ olarak e-eğitim
konusunda uzmanlarımızla hazırladığımız
önerilerimizi Meclis kürsüsünden kamuoyuyla özet hâlinde paylaşmak
isterim. Öğretmen ve öğrenciler için bilgisayar, internet bir
eğitim aracı olarak doğal ihtiyaçlarıdır. Devletimiz,
bedava ders kitabı dağıttığı, ücretsiz
eğitim altyapısı sağladığı gibi bilgisayar,
internet erişimi maliyetlerini de karşılamalı. Bu maliyetin
karşılanması için Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumunun sektörden almakta olduğu 6 milyar liralık katkı
payı kullanılmalı. Altyapı kurmak ve EBA içeriğini
geliştirmek için yapılması gereken harcamalar Evrensel Hizmet
Fonundan karşılanmalı. Dünya Bankasının 2023e kadar
ayırdığı 160 milyon dolar da hizmetler için tahsis
edilmeli. EBA verilerinin, Sağlık Bakanlığının
turkuaz tablosu gibi günlük paylaşılması gerekmekte. Kaç
öğrencinin derslere katıldığı, kaç saat ders
yapıldığı, kaç kişinin
bağlanamadığı gibi verilerin günlük açıklanması
gerektiğini ifade eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde geçen yürürlükten
kaldırılmıştır ibaresinin madde metninden
çıkarılmıştır olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tulay Hatımoğulları Oruç Mahmut Toğrul
Zeynel Özen Adana Gaziantep İstanbul Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Bitlis Serpil Kemalbay Pekgözegü İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşmak isteyen
İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç gündür burada âdeta
havanda su dövüyoruz. Söz konusu yasa teklifinin Türkiye'de bir teknolojik
gelişimi sağlayabilmesi için elbette koşullar yok yani böyle bir
yasanın gerçekliği yok, hayatta bir gerçekliği yok. Güzel bir
Japon atasözü var, diyor ki: Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı
değiliz. Tek bir adamın aklıyla yönetilen, yönetilmeye
çalışılan bir tek adam rejimiyle karşı
karşıyayız ve böyle bir ortamda da elbette ki bilimsellikten,
teknolojiden, gelişmeden, toplum yararına, halk yararına bir
ekonomiden bahsedemeyiz. En azından, örneğin Eğitim Bilişim
Ağı olan EBAnın milyonlarca çocuğa
ulaştırılamadığı pandemi sürecinden söz
edebiliriz. Aşı adaletinin sağlanmadığından;
eğitimcilerin, öğretmenlerin
aşılanamadığından bahsedebiliriz ama size
bakılırsa öyle ki sanki dördüncü sanayi devrimini
yapacaksınız bu yasa teklifiyle.
Bakın, Bilim Kurulu bir açıklama
yaptı, dedi ki: 15 Şubat tarihi okulların açılması
için erken. Öğretmenler aşılanmadan bu güvenli değil.
Öğretmenlerimizi aşılamamız lazım, niye
aşılayamıyoruz, neden aşılayamıyoruz? Cevap
veremiyorsunuz. Her şeyi çok güzel yaptığınızı,
dünyadaki sağlık sektöründeki başarısızlıktan
faydalanmaya çalışarak Biz herkesten daha iyi yapıyoruz.
diyorsunuz, fakat bunlar hiçbir şeyi açıklamıyor. Dünyada
pandemiyle mücadelede oldukça kötü bir noktada Türkiye ne yazık ki.
Şimdi, Sayın Erdoğan, Sosyal Koruma
Kalkanı çerçevesinde 46 milyar liralık bir kaynağı
karşılıksız olarak bu dönemde, pandemi döneminde
halkın her kesimine sunduğunu söylüyor ve bu esnada da müjdeli bir
açıklamada da bulunuyor; esnaflara, kafeteryalara ve benzeri
kuruluşlara, şahıs firmalarına belli bir destek
açıklıyor ve bunu da müjde diye açıklıyor. Şimdi, bu
46 milyar nereden geliyor diye baktığımızda, halka verilen
bu destekten 8 milyar TL, 8 milyon haneye verildi, yoksullar için pandemide
sosyal yardım olarak hanelere verildi, oradan geliyor. Geri kalan 38
milyar da İşsizlik Fonundan ücretsiz izne ayrılanlara veriliyor,
toplamı 46 milyar. Şimdi, 8 milyon aileye verilenle birlikte 8 milyar
ediyor, toplam 46 milyar. Bunların toplamı millî gelirin yüzde 1i
bile değil. Yani İşsizlik Fonunun parasını
işsizlere vererek devlet halka bir şey sunmuş değil.
İşsizlerin kaynaklarını, kumbarasını
tüketmiş durumda ve kalkıp Biz üstümüze düşeni yapıyoruz.
diyorsunuz, fakat hayır, üstünüze düşeni yapmıyorsunuz ve bundan
üzüntü de duymuyorsunuz, tekrar Müjde, müjde. diye açıklamalar
yapıyorsunuz. Aslında müjde değil de bundan üzüntü duymanız
gerekiyor ve açıklamanızı yaparken şöyle demelisiniz:
Halkımızdan özür diliyoruz, halkımıza üzgünüz demek
istiyoruz çünkü pandemi sürecinde biz halkımızı
koruyamadık. Açlıktan emziremeyen anneler var ülkede, çocuk
maması alamayan, çocuk bezi alamayan, naylonla çocuğunu bezleyen
evler var. Elektrikler kesik, sobalar yanmıyor, doğal gaz kesik. Öyle
çok sorun var ki
10 milyonu aşkın insan işsiz, derin bir
yoksulluk var ve bu derin yoksulluk karşısında sizin halka
verdiğiniz aslında hiçbir şey yok ama en ufak bir hicap da
duymadığınızı görüyoruz. Bir an önce Hükûmeti -bir
yıla yaklaştı- pandemiye karşı gerçek önlemler almaya
davet ediyoruz, gerçek bir desteğin pandemi için halka sunulmasını
burada tekrar hatırlatıyoruz. Bunlar müjde değil, bu yapılanlar
aslında birer kırıntı, sorumluluklarını bu
Hükûmet yerine getirmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bir
konudan daha bahsetmek istiyorum: İzmirde belediyede çalışan
emekçiler işten atıldılar. Anayasa Mahkemesi kamuda işçi
statüsünde çalışacak işçilere yönelik arşiv
taramalarını iptal etmişti fakat bu güvenlik
soruşturmasının iptaline rağmen fiilî olarak valilik,
Aydın Valiliği ve İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir
Belediyesi, İZENERJİ ve İZELMANda 17, Aydın
Büyükşehir Belediyesinde 30, Aydın Efeler Belediyesinde 25, yine
Aydın Germencik Belediyesinde 21 kişi olmak üzere toplam 97
kişiyi Kod 29la yine damgalayarak ahlak ve iyi niyet kuralları ihlal
edildiği gerekçesiyle işten atmıştır. Valilere buradan
sesleniyorum, valiler suç işliyorlar. Şu anda yürürlükte olmayan
güvenlik soruşturması üzerinden insanları damgalıyorlar ve
işiyle, ekmeğiyle oynuyorlar. Buradan, yapılan bu uygulamaya da
son verilmesi çağrısını yapıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
. 15inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.41
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
16ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sıralarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 16ncı maddesindeki yer alan ibarelerinin geçen şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Orhan
Sümer
Kocaeli Tokat Adana
Müzeyyen
Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Çetin
Osman Budak
Adana Manisa Antalya
Tacettin
Bayır
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Sayın Orhan Sümer.
Buyurun Sayın Sümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teknoloji geliştirme bölgelerinin
kurulması, yüksek teknolojinin üretilmesi, nitelikli eğitimin
sağlanması, yatırımların yapılması,
teknoparkların kurulması, sanayi üretimlerinin teknolojiyle
birleştirilerek kalkınmanın artması hepimizin arzusu ve
temennisidir ancak konuşulması gereken, çözüm üretmemiz gereken çok
daha önemli sorunlarımız var. Ne yazık ki ülkemizde yaşanan
durum, teknoloji hamlelerinin atılmasından çok daha geride. Bugün
vatandaşlarımızın en büyük sorunu yoksulluk ve işsizlik.
Millet evine götürecek ekmek bulamıyor. sözleri ne yazık ki
doğru.
Değerli milletvekilleri, sizlere bir
fotoğraf göstermek istiyorum. Bu fotoğraf, maalesef, Adanada bir
semt pazarında çekildi. Vatandaş evine sebze, meyve götürmek için
pazarlarda artıkların arasından iyilerini seçmek zorunda kalıyor
artık. Milleti bu hâle kim getirdi, on sekiz yıldır iktidar
kimin elinde? Tarımın başkenti Adanada vatandaş sebzeye,
meyveye muhtaç hâle nasıl geldi? Çünkü iktidar politikaları maalesef
tarımımızı öldürdü, çiftçiyi tefecilerin eline teslim etti.
Çukurovanın incisi Adana çiftçisi artık tarlasını
ekemiyor, süremiyor maalesef; mahsulünü satınca da borcunu ödeyemez
durumda. Kredi almak için gittiği banka maalesef tarlasına haciz,
traktörüne haciz koyuyor ama aynı banka, yandaş firmaların
borçlarını tek kalemde siliyor, yapılandırıyor. Bu
düzenin sonunda Adanalı çiftçi nasıl ayakta kalacak?
Değerli arkadaşlar,
vatandaşlarımızın ne kadar zor durumda olduğuyla
ilgili tekrar Adanadan bir örnek vermek istiyorum: Sadece Adanada son üç
yılda 2,5 milyon kişinin elektrik faturası ödeyemediği için
elektriği kesildi. En temel ihtiyaç olan elektrikten bahsediyoruz
maalesef. Faturasını ödeyemediği gibi bir de üzerine açma-kapama
parası ödemek zorunda kaldı. Teknoloji bölgeleri kurulması
kanununu tartışıyoruz ama iktidar internet
altyapısını kuramadığı için milyonlarca
öğrenci kardeşimiz uzaktan eğitimden faydalanamıyor.
Değerli arkadaşlar, on sekiz
yıllık AKP iktidarları döneminde geldiğimiz nokta:
Vatandaş çöpten sebze meyve toplamak zorunda kalıyor, millet elektrik
faturasını ödeyemiyor; on sekiz yıl önce hayal olanlar ne
yazık ki şimdi gerçeğe dönüyor. Siz hangi teknolojiye
yatırım yapıp bölgesel kalkınma
sağlayacaksınız? Saray pencerelerinden bakanlar göremiyor ama
ülkemizde maalesef büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. Kimileri ekran
karşısına çıkıp dalga geçer gibi Kapanan dükkân falan
yok. diyor. Yüzbinlerce esnaf kepenk kapattı, hizmet sektöründe
çalışan milyonlarca vatandaşımız işsiz kaldı.
İktidar, bu acı tabloya merhem olacak ne yaptı? 39 lira 40
kuruş destek vererek milleti açlığa mahkûm etti.
Değerli milletvekilleri, bugün devlet
bankaları yönetim kurulu kararıyla referans mektuplarıyla geri
alınamayacağını bile bile kendi yandaşlarına
milyarlarca liralık kredi dağıtıyor. Oysa Türkiyede 6
milyona yakın vatandaşımızın kredi ve kredi kartı
borcu var. İktidar bu konuyla ilgili düzenleme yapılacağına
dair bir açıklama yaptı mı? Maalesef... Milletin içine
düştüğü borç batağından iktidar hiç mi sorumlu değil?
Değerli milletvekilleri, halktan kopuk her
iktidar yıkılmaya mahkûmdur. Maalesef, esnafın, asgari
ücretlinin, emeklinin, öğrencinin derdiyle dertlenip çözüm üretmek yerine
Kolinin, Limakın, Cengizin inşaatının derdiyle dertlenen
iktidar, halkın iktidarı maalesef değildir.
Değerli arkadaşlar, konuşmamı
tamamlarken, iktidarın on sekiz yıldır maalesef övündüğü
konu olan yol yapımıyla ilgili bazı konulardan bahsetmek
istiyorum. Herhâlde Sayın Cumhurbaşkanını da
yanılttılar, 1 Nisan 2018de Adana AKP kongresinde söz vermişti:
Adana-Kozan-Mansurlu-Yahyalı yolunu tamamlatacağız.
İktidar on sekiz yılda daha hâlâ başlamadığı gibi
öylece duruyor. Ayrıca Adana-Karataş yolu, Adana-Aladağ yolu
maalesef yapılmadı. Biz Adanalılar bunu biliyoruz, görüyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde geçen yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Habip
Eksik
Gaziantep İstanbul Iğdır
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten uzun saatlerdir bu teklif üzerinde
görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Önemli bir konu. Ülkenin
geleceği, toplumun geleceği bu tür alanların gelişmesine
bağlı; teknolojinin, bilimin, sanayinin gelişmesine
bağlı ama tabii bunları yaparken aslında tek boyutlu
düşünmemek lazım. Tıpkı, adaletin olmadığı
bir ülkede, demokrasinin olmadığı bir ülkede nasıl ki insanlar
durmak istemiyorsa, çalışmak istemiyorsa, bilim gelişmiyorsa,
aslında iş güvencesinin de olmadığı bir ülkede,
gelecekle ilgili kaygıların olduğu bir ülkede bilimin
gelişmesini, teknolojinin gelişmesini beklemek aslında çok da
doğru olmuyor.
O açıdan, ben -yani gece de ilerledi- bu saatte
değerli milletvekillerimize, Genel Kurula, halklarımıza
şunu hatırlatmak istiyorum: 15 Temmuz 2016da bir darbe girişimi
oldu ve 20 Temmuzda âdeta AKP iktidarı bir siyasi darbe
gerçekleştirdi ve kendine muhalif olan binlerce insanı işinden,
aşından etti. Elbette ki bunların içinde darbe girişiminde
de bulunmuş olanlar olabilir, bu konuyla ilgili elbette ki cezaevinde,
suçlu bulunmuş, şu an hüküm giymiş olan kişiler de var,
bunların tabii ki işten atılması da gerekiyordu ama
maalesef kurunun yanında yaş da yandı. Dünya kadar insanı
hukuksuz bir şekilde, bir gecede çıkarılan KHKlerle AKP
iktidarı ihraç etti ve yaklaşık 1-1,5 milyon insanın
mağdur edildiğini herkes biliyor, çok ciddi anlamda da kanayan bir
yaraya dönüşmüş. OHAL İnceleme Komisyonu kurulmuş,
yıllardır insanları oyalıyor, mahkemelere insanlar
gidemiyor ve bu insanlar tecrit edilmiş bu ortamda kendilerinin suçsuz
olduklarını ispatlayamıyorlar, çok ciddi anlamda da bir
sıkıntı yaşıyorlar. Binlerce insan mağdur
olduğunu, beraat ettiği hâlde, takipsizlik aldığı
hâlde işlerine geri dönemediğini her gün platformlarda, Twitter
sayfalarında ifade ediyor.
Şimdi, şunu özellikle belirteyim: Bilim,
hukuksuzluğun olduğu bir ortamda gelişmez; bilim, tek adam
rejimlerinin olduğu bir ortamda gelişmez, teknoloji gelişmez.
Bakın, AKP iktidarı 15 Temmuz girişiminde gerçekten bu darbeye
iştirak eden insanları tutuklasaydı, onları işten
atsaydı herkes amenna derdi ama bunu fırsat bilerek Genel
Başkanları, AKP Genel Başkanı kendisi Bizim için Allahın
bir lütfu. dedi ve KHKyle insanların ihraç edilmesiyle ilgili listelerin
çok çok öncesinden hazırlandığını ondan sonra kamuoyu
birçok noktada öğrenmiş oldu ve nitekim yıllarca FETÖden
muzdarip olan, zulme uğrayan KESK grubu da maalesef bu ihraçlardan
nasibini aldı. Yani Kamu Emekçileri Sendikası sol bir sendika,
sosyalist bir zihniyete sahip ve yıllarca FETÖ bu kişileri
kurumlardan uzaklaştırdı, sürgüne yolladı ve ciddi anlamda
zulmetti ama AKP iktidarı da o FETÖnün yaptığı darbe
girişimini gerekçe görerek OHAL ilan etti ve bunun neticesinde de bu OHAL
kanunlarıyla, KHKleriyle hiç alakası olmayan KESK grubunu da ihraç
etti. 126 bin insan ihraç edildi, 250 binin üzerinde sözleşmesi iptal
edilen insan var. Bunların içinde, tabii ki birçoğu masum, beraat ve
takipsizlik almış, FETÖyle bir alakası yok ama onların
içinde 4.274 kişi de KESK üyesi var; sol, sosyalist, demokrat
düşünceye sahip olduğu için. FETÖden yıllarca zarar görmüş
olan insanlar, sadece bu iktidara muhalif oldukları için, AKP
iktidarı tarafından bu süreçte ihraç edildiler ve hâlâ büyük bir kesimi
maalesef işlerine geri döndürülmediler. Bakın, bunların içinde
doktorlar var, öğretmenler var, belediyelerde çalışan gerçekten
çok kalifiye insanlar var ve bu OHAL KHKleri hâlâ insanları ihraç etmeye
devam ediyor. Bakın, geçenlerde, iki ay önce Iğdır Valiliği
İl Özel İdaresinde ve Iğdır Belediyesinde 9 kişiyi
OHAL KHKsine dayandırarak -2020ye kadar uygulamasının
süreceği şeklinde düzenlendiği için, uygulanması konusunda
izin alındığı için- ihraç etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bunların içinde, Iğdır Belediyesinde
mimar olan tek kişiyi ihraç etti, zabıta müdürünü ihraç etti. Yani bu
tür hukuksuzlukların olduğu bir ülkede, insanların iş
güvencesinin olmadığı, insanların gelecek
kaygılarının olduğu bir ülkede beyin kalmaz
arkadaşlar, beyin kalmaz sayın milletvekilleri, göç eder, göç ve
bilimin gelişmesini beklemek, bilimin, teknolojinin gelişmesini
beklemek ancak ve ancak safsata olur. O açıdan, gelin, bu hukuksuzluklara
son verin. 2021 yılında, 21inci yüzyılda, insanların
aşlarıyla, işleriyle sınandığı bir durumdan
vazgeçin. Yani bu insanlar Biz mahkemelere gidelim, bizi
yargılayın. diyorlar ama baktığınız zaman, AKP
iktidarı diyor ki: Sen mahkemeye gidemezsin, OHAL İnceleme Komisyonu
var. OHAL İnceleme Komisyonu beş yıla yakındır
insanları oyalıyor, hâlâ 13 bin kişiden fazla insan maalesef bu
konuda mağdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) Sayın
Başkanım, sadece selamlamak için
BAŞKAN Kısa bir selam verin lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
O açıdan, derhâl bu insanların bu
mağduriyetine son verilmeli yani OHAL İnceleme Komisyonunun ve
aynı zamanda Ankara İdare Mahkemesinin önünde bekletilmemeli bu
insanlar. Hukukun işlemesi için mahkemelerin önünün açılması
lazım ve hukukun işletilmesi lazım. Aksi takdirde, bu ülkede
bilim de gelişmez, teknoloji de gelişmez, vallahi de billahi de
ekonomi de batar, sizler de zaten kaybettiniz ama ülkeye de kaybettireceksiniz
bu şekilde; gelin, vazgeçin.
Ben, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın Pekgözegü
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanan Melih Bulunun
yardımcılığını kimsenin kabul etmediğine ve
fiilen işe başlamasının önlendiğine, hocalarıyla,
öğrencileriyle, emekçileriyle Boğaziçi Üniversitesinin demokrasi
dersi verdiğine ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kapısına kelepçe vurulan Boğaziçi
Üniversitesinde, kayyum rektör Melih Bulunun
yardımcılığına kimse kabul edilmiyor, daha
doğrusu yardımcılığını kimse kabul etmedi.
Kayyum rektörün fiilen işe başlaması engellendi.
Dışarıdan öğretim üyesi alınması o kadar kolay
değil çünkü sırasıyla bölümün, fakültenin ve yönetim kurulunun
onayını alması gerekiyor. Şu anda rektör bir türlü akademik
kadroya atanamıyor çünkü kendisini kabul eden bölüm ve fakülte yok. Yani
yalnızca adı rektör olarak oturuyor, kadroya alınmıyor.
Boğaziçi Üniversitesinde direniş şu anda devam ediyor.
Bölümleriyle, hocalarıyla, öğrencileriyle, emekçileriyle
Boğaziçi Üniversitesi demokrasi dersi veriyor. Kayyum rektörün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arslan
49.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslanın,
Tokat ili Almus ilçesinde Alevi köylerinin haritada işaretlendiği
iddiasını kabul etmediklerine, bir aile hekiminin kendi cep
telefonundan yaptığı işlemin genele şamil
edilemeyeceğine, Tokat ilinde Alevi-Sünni kardeşliğini kimsenin
bozamayacağına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül
Tokatımızın Almus ilçesinde Alevi köylerimizin haritada
işaretlendiği iddiasında bulunmuştur. Bunu kabul etmiyoruz.
Aile hekiminin kendi cep telefonundan yaptığı işlem genele
şamil edilemez. Kim yaparsa yapsın, nasıl yaparsa yapsın,
niçin yaparsa yapsın bu durumu kabul etmiyoruz. Kimse Tokatta fitne
ateşi yakmasın. CHP İl Başkanı Sayın
Çağdaş Kurtgözün sosyal medya hesabında yaptığı
açıklama aynen şöyledir: Almus ilçesindeki harita, doktorun bireysel
olarak yaptığı bir iştir. Doktor hakkında gerekli
soruşturma başlatılmıştır. Yöre
halkımız et ve tırnak gibidir, değerlerimiz ortaktır.
Tepki yöre halkı tarafından verilmiştir, birlik gösterilmiştir,
birliktelik ispat edilmiştir. Hadise bundan ibarettir. Tokatta
Alevi-Sünni kardeşliğini kimse bozamaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya
50.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 65
yaş üstü milyonlarca vatandaşın aylardır yaşadığı
mağduriyetin giderilmesi için Hükûmete seslendiğine ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
65 yaş üstü milyonlarca
vatandaşımız benzeri görülmemiş bir uygulamayla
aylardır mağdur ediliyor. Saygın gazeteci Uğur Dündar bu
vatandaşlarımıza uygulanan yasaklarla ilgili bir
çağrıda bulunarak Ne olur bu insanların haklarına sahip
çıkın. dedi. Bu insanlarımız âdeta ev hapsinde,
çocuklarına, torunlarına hasret bir hayat sürüyorlar, bedensel ve
ruhsal açıdan çok yıprandılar, hastalandılar. Bakın,
Trabzondan gelen bir mesajı sizlere okuyorum: 10.00-13.00 saatleri
arasında sokağa çıkmamıza izin veriliyor. Otobüs ve
dolmuş gibi toplu taşıma araçlarından faydalanmamız
yasak. Üstelik, o saatlerde otobüsler bomboş ama biz binemiyoruz. Biz ne
yapalım? İhtiyaçlarımızı nasıl giderelim? Zaten 3
kuruş olan emekli maaşımızla taksi mi tutalım? Bir de
insan haklarına aykırı bu uygulamayı bizi korumak için
yaptıklarını söylüyorlar. Biz kendimizi korumasını
bilmiyor muyuz? Buradan Hükûmete sesleniyorum: Bu haklı sesleri
artık duyun ve gereğini yapın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
51.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat
Milletvekili Mustafa Arslanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önce Adalet ve
Kalkınma Partisinin Sayın Tokat Milletvekili konuştu.
Yaptığı alıntı İl
Başkanımızın sosyal medya paylaşımına ait.
Tokatta tansiyonun çok yükseldiği bir dönemde, sözümüze kıymet
verenler, mesele hakkında soruşturma
açıldığını, konunun takipçisi olduğumuzu ve
gerilimin tırmanmasının Tokata bir fayda
sağlamayacağının bilincinde, son derece sorumlu bir
açıklama yaptı. Bunun alıntılanmasından ve AK
PARTİ Grubu tarafından İl Başkanımızın
paylaşımının alkışlanmasından da ayrıca
memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim.
Teşekkürler.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229) (Devam)
BAŞKAN 17nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin (o) bendinde geçen
Bakanlıkça belirlenecek diğer programları ibaresinin
çıkarılmasını ve yerine eğitim teknolojileri
ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Gaziantep Adana Bitlis
Zeynel
Özen Ömer Faruk
Gergerlioğlu İstanbul Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar, muhaliflerini
cezaevlerine doldurmakla meşgul. Bunun tablosunu, sürecini ve
mağdurlarını bugün anlatmaya çalışacağım.
Size bir tablo, cezaevi nüfusuyla ilgili.
Gördüğünüz gibi, 1970lerden bu yana, iktidarın
başladığı yıla kadar yatay bir seyir ve iktidarın
başladığı yıldan itibaren pik yapan, 55 binden 291
bine çıkan cezaevi mahpus sayısı; maalesef, iktidarın
anlayışını gösteriyor. İktidar, insanları
cezaevine tıkmakla kalmıyor, içeriden çıkarmamaya da
çalışıyor. Bakın, insanların denetimli
serbestliğini çok kötü gerekçelerle yakıyor. Yargıtay
kararlarını geciktiriyor. İnsanlar Yargıtayın kararını
bekliyor, cezaevinden çıkamıyor yani cezası onansa
çıkabilecek ama Yargıtay çalışmıyor. Denetimli
serbestlikler çok basit gerekçelerle iptal ediliyor. Bununla da
kalınmıyor, bakın, 1 Ocak 2021de bir yönetmelik
çıkarıldı, bu yönetmelikle insanların infazları da
yakılıyor ve anayasal hakları ellerinden alınıyor;
olacak bir iş değil. Bana Balıkesir Cezaevinden yazan mahpuslar
bildirdi, Rıza Tuğrul ve arkadaşları: Etkinliğimiz
yok, spor yok, atölye yok, kurs yok ve bunları
yapamadığımız için de bize İşte, bak, bunları
yapamamışsın, o yüzden infazın yandı, altı ay
daha bekleyeceksin
Maalesef durum bu arkadaşlar. Bitmedi, bakın, şu
anda siyasetçiler, gazeteciler, memurlar, işçiler cezaevinde ve eski
Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş
hakkında AİHMin bir kararı var; hepimiz iyi biliyoruz 18inci
maddeye göre Ya, âdeta, beşinci sınıf bir ülkesiniz siz, siyasi
rakiplerinizi hasım görerek cezaevlerinde tutmaya
çalışıyorsunuz. dedi AİHM. Bu kadar, yani gerçekten bizim
açımızdan bu kadar çok üzücü ifadelerle Türkiye yargısı
yerden yeri vuruldu ama Sayın Demirtaş, bir ayı geçti, hâlâ
cezaevinde.
Cezaevlerinde
açlık grevleri devam ediyor çünkü İmralıdaki tecride
karşı barış talebi devam ediyor ve Kürt gençleri mahpus
olarak cezaevlerinde. Bakın, bana gelen birçok mektup var ve oradaki
çarpıcı gerçekleri biraz size anlatmak isterim. Diyor ki: Biz
devrimci tutsaklar yılardır çıplak aramaya uğruyoruz.
Devlet güç gösteriyor, direneceğiz. Yetkililer doğru söylemiyor.
Ankara Savcılığı çıplak arama için soruşturma
başlatmış, bizim için de başlatsın, tanık da
dinlesinler bizi. Güven Usta, İzmir Kırıklar Cezaevinden.
Meydan okuyor mahpuslar.
Bakın, Gebze
Cezaevinden Selda Karataş: Çıplak aramaya direndim, işkence
gördüm, darbedildim, sağlık sorunu yaşadım, mektupla size
ve diğer yerlere yazdım, engellediler. Biz sana her şeyi
yaparız ama sen anlatamazsın. diyorlar.
Yine bir
başkası Osmaniye Cezaevinden. Çıplak arama iddiası
yalan. denildiği için bu kararı size gönderdim. diyor Ömer Bey.
Kararları bize göndermişler, bakın.
Osmaniye T Tipi
Cezaevinde 1.300 kişi çıplak aramaya maruz kaldık. Bu
kararların bir nüshasını da Özlem Zengine gönderiyorum,
bakalım ne diyecek. diyor Ramazan Nazlıer Osmaniye T Tipi
Cezaevinden. Çıplak aramaya inanamıyorum diyen Özlem Zengin ne
diyecek, kendisine de gönderiyorum; çıtını
çıkaramıyor.
Cahit Özkan diyor ki:
Belge getirin. Aha size binlerce belge arkadaşlar, görüyorsunuz. Daha
bunun binlercesi var benim elimde ve susuyorlar.
Bakın, bir
başka önemli belgeyi
size sunacağım, Van T Tipi Cezaevinde yaşandı. Mahsun
Yüksekbağ isimli bir Kürt mahpus ve arkadaşları Van T Tipi ve
Trabzon Beşikdüzünde yaşadıklarını anlatıyor:
Çıplak arama konusuyla ilgili ben de sizlerle paylaşmak istedim. Bu
hikâyenin özü ülkemizdeki cezaevlerinde kalan, özelde siyasi tutsakların
hikâyesidir. Bu hikâye insan olanların ve insanlığı
hoyratlığa karşı savunanların hikâyesidir. Beni, birazdan
yaşanacaklardan bihaber, küçük bir odaya götürdüler. Tabii şimdiye
dek çıplak aramayla karşılaşmamıştım ve
birazdan bu karşılaşmanın olacağını
hissetmeye başladım. Küçük odada yanımda 3 personel bana Soyun
lan! dedi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
ve
birazdan neler olacağını yaşayan ve bana anlatan
arkadaşlarımdan biliyorum, insanlık dışı olan ve
onura aykırı olan bu uygulamayı kabul etmiyorum ve
soyunmayacağım dedim.
BAŞKAN Söz talebiniz mi var?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Evet.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Daha
bunun gibi binlerce örnekle çıplak arama gerçeği ortada ama görmek
istemeyene biz ne gösterebiliriz.
Bakın, size son olarak bugünün çok
çarpıcı, önemli bir belgesini göstermek isterim. İzmir
Büyükşehir Belediyesinin ağır hasar alan depremzedelere
verdiği bir yardım var. CHPli arkadaşlar da iyi dinlesin. 10
bin lira yardım yapmış, ayrımcılık yapmadan.
Sonra ne olmuş? KHKli bir şahsa verilmiş yardım,
şahıs bankaya gitmiş Sen alamazsın 10 bin lirayı.
denmiş. Niye alamam? Evim ağır hasar gördü. demiş.
Hayır, sen KHKlisin, sakıncalı kişi listesindesin,
alamazsın denmiş. Bugün kişi beni aradı -Ayşe Dabak
Hanımefendi- eşi de ağlayarak aradı Biz vatandaş
değil miyiz? Biz insan değil miyiz? Evimiz yıkıldı,
bize bir de bu yapılıyor." dedi. Yani bu kadar
vicdansızlık nasıl olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu
soykırım belgesine ne diyeceksiniz bilemiyorum ama çok açık bir
soykırım belgesidir.
KADİR AYDIN (Giresun)
Soykırımı reddediyoruz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Arkadaşlar, muhatap olmayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
İnsanlık dışı bir belgedir. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229
sıra sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 17nci maddesiyle değiştirilen 5746 sayılı
Kanunun 2'nci maddesinin (o) bendinde yer alan görüş kelimesinin
değerlendirme şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sefer
Aycan Baki
Şimşek Esin
Kara
Kahramanmaraş Mersin Konya
Saffet
Sancaklı Tamer
Osmanağaoğlu
Kocaeli İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Sefer Aycan.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 17nci madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi grubumuz adına verdiğimiz önerge nedeniyle söz
almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bilime, bilim
adamına, teknolojiye önem veriyoruz ve bu konuda yapılacak
düzenlemeleri, ülkemize katkı sağlayacağını umarak
destekliyoruz. Bilim ve bilgi üretmek, pahalı bir iştir, çok
kaynağa ve bilim adamına ihtiyaç duyar, ekip işidir ve bu ekibi
oluşturmak gerekir. Bilgi pahalıdır, bilgiyi satın almak
daha pahalıdır. Onun için, kendi bilgimizi, teknolojimizi üretmemiz
gerekir. Bu konuda da en büyük görev tabii ki üniversitelere düşmektedir.
Onun dışında, teknolojik üretim yapan
firmalar mutlaka AR-GE çalışmalarına önem vermeli, kaynak
ayırmalıdır. Belirli sermayeli olan her kuruluşun mutlaka
AR-GE merkezi olmalı ve buradan finanse etmelidir ve buna da mecbur
edilmeli ve bu gereklilik yerine getirilmelidir.
Onun dışında, organize sanayi
bölgelerinde, özellikle ihtisas sanayi bölgelerinde mutlaka AR-GE merkezleri
kurulmalı ve buradaki kuruluşlar tarafından finanse edilerek burada
AR-GE çalışmaları mutlak yapılmalıdır.
Onun dışında, üniversiteler elbette
çok önemli fakat kamu da devlet de bu araştırmalara kaynak
oluşturmalı, özel sektörün yapmadığı alanlarda mutlaka
enstitüler kurarak araştırma yaptırmalı ve bu
çalışmaları desteklemelidir.
Şimdi, üniversitelerimize gelince,
üniversitelerimizi vakıf üniversiteleri ve kamu üniversiteleri diye ikiye
ayırdığımızda, vakıf üniversitelerinin çok az bir
kısmının araştırma geliştirme faaliyetlerine
destek verdiğini görüyoruz. Bütün vakıf üniversitelerinin
araştırma geliştirme merkezi kurması ve bu
çalışmaları finanse etmesi sağlanmalıdır. Kamu
üniversitelerinde ise araştırma geliştirme
çalışmaları yapılmaktadır ama bu yeterli değildir
çünkü kamu üniversitelerinde araştırma yapmak için yeterli bütçe
yoktur. Evet, kamu üniversitelerinde araştırma fonları
vardır fakat bu araştırma fonları yeterli değildir.
Genellikle de tıp fakültelerinin döner sermayelerinden aktarılan
paylarla bu fon oluşmaktadır fakat bu fon çok yetersizdir. Buradaki
paylarla ciddi araştırmalar yapmak, büyük araştırmalar
yapmak yeterli değildir. Onun için mutlaka kamu bütçesinden üniversitelere
kaynak aktarılmalı ve kamu üniversitelerinde araştırma
merkezleri kurulmalıdır. Bu araştırma merkezlerinde de
araştırmacı ekipler olmalıdır. Şimdi, her
öğretim üyesi iyi bir araştırmacı olamaz ve rutinin
içerisinde boğulmuş öğretim üyesinin araştırmacı
olması da beklenemez. Bu nedenle araştırma işi için
ayrılmış kişilerin mutlaka bu işe gönül vermiş ve
bu işe tamamen zamanını ayıracak kişiler olması
lazım. Araştırma ekiplerinin ayrı olması gerekir.
Tabii her üniversitede de her araştırmayı yapmak mümkün
değildir. Onun için, bazı üniversitelerin bu konuda ihtisaslaşması
ve desteklenmesi gerekir. Örneğin, bir üniversite sadece ziraat alanında
bu tür çalışmalar yaparken, başkası hayvancılık
alanında, diğer bir üniversite mühendislik alanında bu
çalışmaları yapabilir. Onun için, her üniversitede de her
araştırmanın yapılması için kaynak ayırmak
verimlilik açısından doğru değildir. Kaynakların
doğru kullanılması açısından, belirli merkezlere
ağırlık vermemiz, kaynaklarımızı doğru
kullanmamız lazım. Fakat burada oluşacak ekibin mutlaka
ayrı bir ekip olması lazım. Öğretim üyelerinin rutin ders
anlatmaktan veya rutin uygulamalardan çıkması lazım. Hem rutin
dersleri verip hem de araştırma yapmak pek de mümkün değildir.
Araştırma bir yaşam tarzıdır,
araştırmacılık bir yaşam tarzıdır, onun için
araştırmacının tüm mesaisini araştırmaya
ayırması ve bu araştırmayı yaparak da ülkemize, bilime
katkıda bulunması gerekir; onun için de ortamın uygun
olması lazım. Ben de eski bir öğretim üyesiyim, ciddi
araştırmalar yapmak için kaynak bulmamız gerekiyordu; kaynak
bulmadığınız zaman, bulamadığınız
zaman, bir proje olmadığı zaman, bir fondan aktarılan bir
para olmadığı zaman çok ciddi araştırmalar
yapmanız mümkün değildir. Onun için mutlaka kaynak
oluşturmamız lazım ve bu kaynaklarla bilim üretmemiz gerek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
SEFER AYCAN (Devamla) Evet, bilim üretmemiz
lazım, teknoloji üretmemiz lazım, bilgiyi başkalarından
satın almak ve bağımlı olmaktansa kendi bilgimizi ve
teknolojimizi üretmemiz lazım. Bu nedenle, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak her türlü bilimsel çalışmaya ve araştırmaya, AR-GE
çalışmalarına, teknoloji çalışmalarına bu zamana
kadar destek verdiğimiz gibi bundan sonra da destek vereceğimizi
belirtiyoruz. Kanunun Türk milletine hayırlı olmasını
diliyorum.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 17nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5746
sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım
Faaliyetlerinin Denetlenmesi Hakkında Kanunun 2nci maddesinin birinci
fıkrasının (o) bendini değiştiren hükümde geçen
Yüksek Öğretim Kurulundan ibaresinden sonra gelmek üzere ve
TÜBİTAKtan ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Kadim
Durmaz Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli
Tokat Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır
Manisa Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
arkadaşlarımız aslında iyi bir düşünceyle bugün
şu konuyu getirmişler ama TÜBİTAK Sanayi
Bakanlığının ilgili kuruluşu olduğundan
dolayı, Yükseköğretim Kurulundan alacağı görüş, Sanayi
Bakanlığının kendi kurumlarından gelen görüşle
birlikte değerlendirme yapacağız. Zaten Bakanlık diye
geçtiği için, hem Bakanlığın hem de
Bakanlığın ilgili kuruluşunun aynı madde içinde
olması bir kere etik olarak da doğru değildir. O anlamda,
katılmadığımızı ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, desteklenecek programların
belirlenmesi hususunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
Yükseköğretim Kuruluyla birlikte TÜBİTAK'tan da görüş
alması sağlanmaktadır. 5746 sayılı
Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanunun 2nci maddesinde yapılması
teklif edilen değişiklik, 229 sıra sayılı bu Kanun
Teklifinin 2nci maddesiyle yapılan değişikliğe paralel
bir içeriğe sahiptir. Her iki teklif de desteklenecek programları
düzenlemekte ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yeni program
belirleme yetkisi vermektedir. Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının TÜBİTAK ve YÖK'ten görüş almadan tek
başına desteklenecek bilim dallarını belirlemesi bilimsel
liyakatle bağdaşmaz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci maddede bir önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 18inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 5746
sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım
Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3üncü maddesine eklenen
(14)üncü fıkrada geçen "Cumhurbaşkanı bu fıkrada yer
alan tutar ve oranları birlikte ya da ayrı ayrı sıfıra
kadar indirmeye, beş katına kadar artırmaya yetkilidir.
cümlesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Kadim
Durmaz Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Tokat Kocaeli Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır
Adana Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede Cumhurbaşkanının oran ve
tutarları sıfıra indirmeye ya da 5 katına kadar
çıkarmaya yetkili kılınması, tutar
aralığının idarenin bu denli geniş takdir yetkisine bırakılması;
ölçülülük, orantılılık, yasallık, yasama yetkisinin devredilmezliği,
hukuk devleti ilkeleri bakımından sorun teşkil etmektedir.
Yıllık beyanname üzerinden indirim tutarları 1 milyon TL ve
üzerinde olan mükelleflere kazançlarının yüzde 2'sini pasifte geçici
bir hesaba aktarma zorunluluğu getiren madde, üst limiti 20 milyon TL
olarak koymaktadır ancak bu oran ve tutarları sıfırlamak ya
da 5 katına çıkarmak bakımından düşünüldüğünde,
Cumhurbaşkanına tanınan alt ve üst sınırların bu
kadar geniş tutulması, kanunların belirli ve öngörülebilir,
ölçülü olması açısından Anayasaya aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu maddede 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
19uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Kocaeli Manisa Tokat Tacettin Bayır Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin İzmir Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde, kanundaki mevcut hâliyle
korunmalıdır. Yerindelik ve uygunluk denetimi yetkisi
şirketlerle paylaşılmamalı, kamuda kalmalıdır.
Teklifin 19uncu maddesi 5746 sayılı Kanunun 4üncü maddesinde
değişiklik yapmaktadır. 4üncü maddenin (1)inci fıkrasında
yapılan değişikliğe göre, destek ve teşviklerden
yararlananların bu kanunda öngörülen şartları
taşıdıklarına ilişkin tespitler en geç üç yıl
içinde yapılacaktır. Teklifin 5746 Sayılı Kanunun (8)inci
fıkrasında yaptığı değişiklik ise denetim
yetkisinin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yönetici
şirkete geçmesiyle ilgilidir. Fıkranın teklif edilen hâlinde son
karar mercisi kurumun Bakanlık olduğu hususu belirtilmekle birlikte,
Bakanlığın yetki vermesi durumunda yönetici şirket de
yerindelik ve uygunluk denetimi yapabilecektir. Hem tespit süresinin iki
yıldan üç yıla çıkarılması hem de
Bakanlığın denetim sorumluluğunu yönetici şirketlere
devretmesi yanlıştır. İki yıl gibi uzun bir sürenin üç
yıla çıkarılması kanunun işleyişi ve uygulama
hızını yavaşlatacaktır. Ayrıca kamusal denetim
yetkisinin yönetici şirketle paylaşılması kabul edilemez.
Önerge, denetim yetkisini devlette bırakmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "değiştirilmiştir ibaresinin
"yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
İzmir Adana Edirne
Ayhan Erel Fahrettin
Yokuş
Aksaray Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
Önerge üzerinde konuşmak isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 19uncu maddesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teknolojinin gelişmesi, sanayimiz, hizmet
sektörümüz ve tarım sektörümüz için son derece önem teşkil
etmektedir. Her geçen gün artan gıda fiyatlarıyla birlikte
gıdaya ulaşım zorlaşmaktadır. Sağlıklı
ve güvenilir gıda kaynaklarımız kısıtlıyken,
tarımda dışa bağımlılığımız
devam ederken tarımın teknolojideki yerini konuşmak istiyorum
sizlerle. Vatandaşlarımız, çiftçilerimiz ve tarım
sektörümüz can çekişirken tarımı teknolojiyle neden
buluşturmuyoruz? Çiftçilerimizin işlerini kolaylaştırmak
için üniversitelerde neden gerekli AR-GE çalışmaları
yapılamıyor? Ülkemizde binlerce ziraat ve gıda mühendisimiz
işsiz, Tarım Bakanlığı neden AR-GE
çalışmalarında işsiz gıda ve ziraat mühendislerimizi
değerlendirmiyor? Tarım teknolojilerini geliştiren kaç tane
firma mevcut? Tarım sektörüne kaliteli bir hizmet ürünü sağlandı
mı bugüne kadar? Teknoparklar, tarım sektörümüz ve çiftçimiz için ne
yapıyorlar?
Tarımla ilgili Tarım Bakanı
Sayın Pakdemirli fikri kendisine ait olan 2 tane proje düşünmüş.
Bunlardan biri ineklere dijital küpe projesi. Bu projeye göre ineklere
takılacak küpeyle ineklerin konumu, doğumu, hastalıkları ve
takibi yapılacaktır.
Yine, projeye göre inekler bu küpeyle veterinere SMS
yollayacak. Bakan Beyin ifadesine göre bu inekler Merhaba, benim adım
şu, ben buradayım, hayattayım, vücut ısım çok iyi,
hasta değilim, kızgınlık dönemindeyim. diyerek veterinere
SMS atacak inekler. Veteriner de hemen ineğin bu çağrısına
koşarak döllenmesini yapacaktı. Dünyada bile olmayan bir sistem
düşünmüş Sayın Bakan. Soruyoruz: Bu proje ne oldu? İnek
sayısı arttı mı? İthal etten kurtulduk mu? Süt ve süt
ürünlerinde artış sağladık mı? Vatandaş
sağlıklı et ve süt ürünlerine ulaşabildi mi? Ne oldu bizim
ineklerin küpesi? Bu aslında bir hayaldi, gerçekmiş gibi besiciler
aldatıldı.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan
bununla da kalmadı, yine Bakan Beyin dâhiyane bir projesi daha
vardı. Türkiye'nin ilk yerli ve millî elektrikli traktörü.
Hatırlarsanız belediye seçimlerinden önce Tarım
Bakanımız tarım arazisine ayaklarına galoş takarak
girmişti ve elektrikli traktörü Sayın
Cumhurbaşkanımıza tanıtmıştı. 20
liralık elektrikle kırk beş dakikada şarj olacak, yedi saat
toprak işleyecekti elektrikli traktör. Bu sayede de çiftçilerin mazot
parası derdinin son bulacağı ifade edilmişti. İnovatif
girişimci Alphan Manas, projeyi yapan Önder Yolla yaptığı
görüşmesinde elektrikli traktörde kullanılacak pilin 240 kilovata
kadar çıktığını, sadece pil maliyetinin 50 bin dolar
olduğunu ve devlet desteğinin şart olduğunu ifade
etmiştir. 2019 yılında elektrikli traktörümüz seri üretime
hazır olacaktı ama gelin görün ki iki buçuk yıldır
elektrikli traktörden hâlâ bir ses yok. Bakan Bey yine hayal pazarladı.
Hayaller elektrikli traktör, gerçekler hacizli traktör oldu memleketimin dertli
çiftçisine.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet, çiftçilere
yıllardır gayrisafi millî hasıladan yüzde 1 oranında
hakkı olan destekleri vermedi, girdi maliyetlerini düşürmedi. Her
geçen, yıl tarımdaki nüfus azaldı, ekim alanları
daraldı. Çiftçiye elektrikli
traktör üreteceği sözü verip, çiftçinin elindeki mazotlu traktörü haczedip
ekmek teknesi olan bağını bahçesini elinden aldı. Konya
Ovası kadar olan Hollandanın tarımsal ihracatı 2020
yılında 116 milyar doları aşarak rekor kırarken,
Türkiye ise 2020 yılı ilk on bir ayında 16,9 milyar dolar
tarım ve gıda ürünü ihraç edebildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Tarım
Bakanı bu rakamlarla övünüyor, 12 milyar dolarlık ithalatı pas
geçiyor. Hükûmetimiz sayesinde Türk tarımının ocağına
-çok şükür- incir ağacı dikilmek üzere. Bir zamanlar tarım
cenneti olan ülkemiz kendi kendine yeterken, şimdi tarımda ithalat
cenneti olduk. 2021 yılı Türkiyesinde çiftçinin mazotlu traktörleri
haczedildi, binlerce çiftçinin tarlaları, bağları, bahçeleri
Ziraat Bankasınca satışa çıkarıldı.
Bir kez daha çiftçilerimiz, köylülerimiz adına
soruyorum: Sahi, ne oldu yerli ve millî elektrikli traktörümüz? Çiftçilerimiz
hasretle elektrikli traktörü bekliyor. Yalan rüzgârları, maalesef,
hız kesmeden sürdürülüyor. İktidarımızın yerli ve
millî arabası, uçağından sonra traktörümüzün de yerinde yeller
esiyor ama Hükûmet çok başarılı bir iş yapıyor;
çiftçinin tarlasına, bağına, bahçesine el koyuyor. Büyük Atatürk
bu konuda diyor ki: Biz İstiklal Savaşını Halil
Ağanın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık.
Köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınamaz.
Efendim, iyi akşamlar diliyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Adana Aksaray Konya
Orhan Çakırlar Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Edirne İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşma talep
eden, Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi
partim İYİ PARTİ adına saygıyla selamlıyorum.
Aksarayda otuz yıldır çaycılık
yapan, 4 metrekare dükkânında sabah namazından yatsı
namazına kadar yaya olarak çay dağıtan Nimetullah kardeşim
mesaj göndermiş, diyor ki: Ben otuz yıldır devlete prim
ödüyorum. Prim gün sayısını tamamladım ama yaşı
doldurmadığım için maalesef emekli olamıyorum. Günümüzde
1.250 lira BAĞKUR parası ödemek zorundayım. Artık
ayaklarım tutmaz oldu, çalışamıyorum. Otuz yıldır
ben devletime prim ödedim, ben devletimden yaşım doluncaya kadar
emekli maaşı talep etmiyorum ama otuz yıldır ödediğim
prim karşılığında en azından devletim devlet
hastanelerinde, devletin sağlık kuruluşlarında benim
tedavimi bedava yapsın. Haklı ve makul bir talep. İktidar veya
birinci parti milletvekillerine hemşehrimin mesajını iletmek
durumundayım.
Yine, Aksarayın Eskil Akgöl yaylasından
bir hemşehrim diyor ki: Geçen hafta yem 115 liraydı, bir hafta sonra
122 lira oldu. Yine üre gübre 3.050 liraya, DAP gübre 3.550 liraya
çıktı. Dolar 8.500 lirayken gübre 2.400 liraydı, dolar 7.400e
düştü ama gübre 3.050 lira oldu. Bu, anlaşılır gibi
değil. Artık, biz, Tarım Kredi borcundan dolayı
icralık olmaktan, bayi bayi gezip ucuz gübre aramaktan, deposunda
soğanını, patatesini çürütmekten, yem fiyatlarından
dolayı hayvanlarımızı kesmek zorunda kalmaktan, sütümüzün,
etimizin para etmemesinden, elektrik ve mazot fiyatlarından
canımızdan bezdik, artık tarlayı ekmeyeceğiz. Bugün,
dışarıdan alınan buğday 2.400 liraya çıktı.
Bu gidişle Allah muhafaza memleketimizi kıtlık bekliyor, ekmek
bulamayacak duruma geleceğiz. Bu köylümüzün, bu çiftçimizin
feryadına lütfen kulak veriniz.
Yine Aksaraydan hemşehrim, emekli
hemşehrim Faruk Kutlu emekli maaşı bordrosunu göndermiş.
Asgari ücretin 2.825 lira olduğu günümüzde, bordroya
baktığımızda 1.300 küsur lira ama ek ödemelerle beraber
1.500 lirayı buluyor. 1.500 liraya baktığımızda,
vatandaşımızın günlük geliri 50 lira. Bu 50 liranın 20
lirasını kiraya düştüğünüzde, geriye kalan 30 lira. 2
kişi olduğunu varsayalım, torun torba, çoluk çocuk çekip
gitmişler; 2 kişi var, kişi başı 15 lira. Bu 15
liranın da 5 lirasını -yani çok zor ama- elektriğe, suya,
ısınmaya ayıralım; geriye kaldı 10 lira. Empati
yapalım, günde 10 lirayla bu vatandaş ne alabilir? Üstüne elbise
alabilir mi? Ayağına, bırakın ayakkabıyı, çorap
alabilir mi? Canının istediği bir meyveyi pazardan alabilir mi?
Hani bir vatandaş Artık bu canımı taşımaktan
bıktım, çocuklarıma 1 kilo muz dahi alamıyorum, bu can bana
artık fazla geliyor. diyor ya
Lütfen arkadaşlar, günümüzde 1.500
lira emekli maaşıyla bir vatandaş nasıl geçinsin? Bir
vicdan muhasebesi yapalım, elimizi vicdanımıza koyalım.
Buna 1.500 lirayla geçinmek mi diyelim ölüme, açlığa mahkûm
edilmiş mi diyelim? Bu vatandaşlarımızın derdine çare
olmaya çalışalım.
Görüşmekte olduğumuz teklifin 20nci
maddesiyle, daha önce kabul edilen AR-GE teşvik süresinin 2023
yılından 2028 yılına kadar uzatılması
amaçlanmıştır. Gayet güzeldir ama ben bir tarım ve
hayvancılık memleketi olan Aksaraydan sesleniyorum, AR-GElere bu
kadar önem verdiğimiz hâlde 1 kamyon patates
karşılığında hâlâ 1 cep telefonu alabiliyorsak ve 1
cep telefonu üretemiyorsak bu AR-GElerin ne işe
yaradığını vatandaşlarımın adına sormak
istiyorum.
Gecenin bu saatinde hepinize saygı ve sevgiler
sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde geçen "yer alan
ibaresinin "bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen Semra
Güzel
Gaziantep İstanbul Diyarbakır
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sayın Semra Güzel.
Buyurun Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 20nci maddesi üzerine söz aldım ama çok daha
yakıcı ve artık bir gün dahi ertelemenin bu suça ortak olmak
olacağı kadın cinayetlerini ve kadın mücadelesine
saldırıları konuşacağım.
Günlerdir yüzlerce sanatçı, aktivist,
kadın örgütü, EŞİK Platformunun çağrısıyla
sosyal medyada bu Meclisi göreve çağırıyor ve neredeyse her gün
3 kadının katledildiği bu dönemde Meclisin acil önlemler
alması gerektiğini ifade ediyor. Uzun zamandır kadın
cinayetlerinin her gün arttığını, uygulanan
politikaların yetersiz olduğunu Mecliste dile getiriyoruz fakat
iktidar bu çağrıya sessiz.
Değerli milletvekilleri, kadınların
canından bahsediyoruz, erkeklerin kıskançlık uğruna,
boşanmak istedikleri için öldürdükleri kadınlardan. Sokağa
çıktı diye, eve geç geldi diye, sofrayı geç kurdu diye öldürülen
kadınlardan bahsediyoruz. Sadece 2020 yılı içerisinde erkekler
tarafından katledilen 284 kadından ve şüpheli bir şekilde
hayatını kaybeden 255 kadından bahsediyoruz. Neden her gün
vahşice, akıl almaz yöntemlerle kadınların
öldürüldüğünü düşündünüz mü? Kadınları bir odaya kilitleyip
saatlerce işkence uygulama hakkını kendinde gören erkekleri düşündünüz
mü? Neden Pınar Gültekin cinayetinde de olduğu gibi öldürmekle
kalmayıp parçalara bölerek yakmak istediklerini düşündünüz mü? Çünkü
verilmeyen cezalar, uygulanmayan sözleşmeler, her gün televizyonlarda
kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran diziler, filmler
ve siyasetçi söylemleri var. Salı günü Meclis bu cins
kırımına karşı özel gündemle toplansın
çağrısı yaptık ancak AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Göz göre göre bir cins kırımı yaşanmakta. Sayın Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, güya bu şiddeti
önlemekle görevli Bakanlık, ne kadın örgütlerini ne kadın
aktivistlerini dinliyor ne de kadın cinayetlerini kendi gündemine
doğru düzgün alıyor. Güya şiddeti önlemek için
Diyarbakırda, Vanda kayyumlar tarafından açılan evlilik
okulları adını verdiği, Kadınlar nasıl terbiye
edilir -biz kadınların kabul etmediği- toplumsal cinsiyet
rolleri nelerdir ve nasıl uygulanır?
çalışmalarının yapıldığı okulları
açıyor.
Biz buradan Bakana hatırlatalım:
Sayın Bakan, geçen sene öldürülen kadınların yüzde 48i kendi
evlerinde ve en yakınları olan erkekler tarafından öldürüldü. Bu
mesele sadece ilgili Bakanlığın inisiyatifine
bırakılacak bir mesele değil, hepimizin meselesidir. O yüzden,
Meclis, bir an önce bu konuya eğilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kadın
mücadelesindeki en önemli noktalardan biri de bu mücadeleyi veren kurumlar,
kadınların desteklenmesi ve topluma örnek olacak bir şekilde
yaklaşmalıdır fakat Kadına yönelik şiddet nasıl
önlenir? noktasında bir zikri olmayan Hükûmet, yıllardır bu
konuda mücadele etmiş kadınlara verilen gözaltı ve tutuklama
kararlarıyla erkeklere cesaret veriyor. TJA yani Özgür Kadın
Hareketinin dönem sözcüsü sevgili Ayşe Gökkanın tutuklanması da
bu yaklaşımın bir örneğidir. Sevgili Ayşe 2009 yerel
seçimlerinde yüzde 83 oyla Nusaybinde belediye başkanı seçildi ve
kendi yönetimi boyunca ilçede tek bir kadın cinayeti yaşanmadı
fakat Hükûmetin yirmi yıllık süresi boyuncu en az 7.600 kadın
öldürüldü. Ayşe Gökkan, Dünya Kadın Yürüyüşünden tutalım da
hem Türkiyenin hem de dünyanın birçok yerinde kadına yönelik
şiddeti önlemek için ömrünü mücadeleye adamış bir aktivisttir.
83 kez gözaltına alınmış, 215 kez dava
açılmış ve en az 600 sefer mahkemelere gitmiştir. Buna
rağmen kadın mücadelesinden vazgeçmemiş, burada, kendi topraklarında
mücadeleye devam etmiştir. Mücadelesinde saldırıyı
şöyle ifade ediyor sevgili Ayşe: Tacizcilerin ve dilimin
düşmanlarının korkusu aynıdır. Ayşe Gökkan ve
TJA aktivisti Zeynep Ölbecinin tutuklanması şiddetle mücadele eden
kadınlara bu Hükûmetin yaklaşımını bir kez daha
göstermektedir. Keza bu yargı kararları hukuki değil, siyasi
kararlardır. Hukuki bir karar olmadığını Leyla
Güvenin iddianamesinde de gördük. Leyla Güven konuşmalarında ana
soylu topluma atıfta bulunduğu için bunun toplumsal bir nefret oluşturduğu
suçlamasıyla yargılanıyor şu an. Ana soylu topluma
atıf yapmak da bu süreçte, sizin yargınızda suç
sayılıyor. Bugün binlerce kadın, kadın mücadelesi
verdiği için cezaevlerinde. Dışarıda var olan bu
hukuksuzluklar cezaevinde katmerleşerek devam ediyor ve tutsaklar bu
hukuksuzluğa karşı, tecridin son bulması için tecrit
politikalarına karşı altmış üç gündür açlık
grevindeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, kadına yönelik şiddetin
olağanlaşmasına izin vermeyelim, her gün üç kadının
katledilmesine izin vermeyelim. Bu bir suçtur. İstanbul
Sözleşmesinin uygulanması için -sözleşmenin 70inci maddesi
olan- denetleme görevi bu Meclisin sorumluluğundadır ve bu
sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 20nci madde kabul edilmiştir.
21inci maddede bir önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 21inci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun
40ıncı maddesinin 2nci fıkrasındaki
çıkarılacak ibaresinin yayımlanacak şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana Kadim Durmaz Çetin Osman Budak Süleyman Bülbül
Tokat Antalya Aydın
Özkan
Yalım Tacettin
Bayır
Uşak İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanun teklifinin amacı genel olarak
yatırımları etkili ve hızlı hâle getirmek ve
yatırım ortamını iyileştirmek ancak ülkemiz ekonomik
bir buhran içinde, salgınla birlikte işsizlikle, açlıkla
mücadele edilemez boyutlara ulaştı. Ekonomide ithalata
bağımlı duruma geldik. 21 milyon icra takibi var, 12,8 milyon
işsiz var, genç işsizlik oranı 26,4e çıktı ve çiftçi,
esnaf zor durumda, emekli açlık sınırında ve Türkiyede
yaşayanlar zor şartlarda yaşıyor. Dış
yatırımlarsa, AKP iktidarının yarattığı
adaletsiz ve bağımlı yargıyla, ülkeyi yönetememe hâliyle
ülkemizden ne yazık ki kaçıyor. Örnek mi? Manisadan kaçan Volkswagen
gibi. Son on iki aylık ihracat oranı yüzde 7,7 geriledi, ithalatsa
yüzde 2,3, dış ticaret açığıysa yüzde 99 arttı.
Merkez Bankası rezervleri eksiye geçti, 48 milyar dolara indi. 128 milyar
dolarıysa Merkez Bankasında dövizi tutabilmek amacıyla
harcadık. Teknolojik sınırlandırmayla yüksek teknolojili
ürünler yüzde 3,3 oranında iç ve dış pazarlara ihraç edildi, son
beş yılda yabancı sermayenin doğrudan
yatırımları ne yazık ki yüzde 54 geriledi. Bu
rakamların sorumlusu kim? Bu rakamların sorumlusu,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen tek adam yönetimi.
(CHP sıralarından alkışlar)
Keyfîlik, hukuka güvensizlik, siyasi belirsizlik.
Yatırımcı bağımsız kurumlar görmek ister, saraya
bağlı bir ekonomiye, saraya bağlı bir hukuka neden
güvenecek? Yatırımcı niye gelsin? Yatırımcı
yatırımını yaparken hukukun ve Kamu İhale Kanununun,
hukuki istikrarın ve siyasi istikrarın olmasını ister,
ekonomik istikrarın olmasını ister.
Değerli milletvekilleri, teknoloji
geliştirme bölgeleri ve teknoparklar, değeri yüksek üretimin,
nitelikli eğitim ve uzun vadeli yatırımın merkezidir.
Ülkemizin sanayisine ve ihracatına katkının en yoğun olmasını
beklediğimiz alanlardır. Bu alanda üniversitelere büyük görev
düşmektedir. Üniversite-sanayi iş birliğini kurmamız
gerekir. Bunun için de yapılması gereken bu zihniyetin, tek adam
zihniyetinin değiştirilmesidir.
Bakınız arkadaşlar, üniversiteler bir
ekosistem barındırır. Bu ekosistemi siz liyakatsiz ve partili
kayyum rektörlerle, dekan atamalarıyla, eleştirel düşünceyi
cezalandırmakla, tezine bir tane dahi atıf olmayan sözde
akademisyenlerle, üniversite kapılarına vurulan kelepçelerle ne
yazık ki bozdunuz. 196 rektör arasında uluslararası
yayını olmayan rektör sayısı 68dir arkadaşlar.
Yayınlarına hiç uluslararası atıf bulunmayan rektör
sayısı ise 71. Düşünebiliyor musunuz, 2011de dünyada 200
üniversite arasında Türkiyeden 2 üniversite vardı. Şu anda ilk
200de ne yazık ki üniversitemiz yok ama ne var? Partili ve kayyum
rektörler var arkadaşlar. Kısacası ne oldu? Akademik özgürlük ve
bilimsel özgür üniversite bir kenara itildi. Dünya üniversiteler
sıralamasına göre ilk 1.000 üniversitede Türkiyeden sadece 10
üniversite var. Onlar neler biliyor musunuz arkadaşlar? Partili Devlet
Başkanı, Sayın Cumhurbaşkanının çıkıp
da Yerli ve millî değil. dediği Boğaziçi Üniversitesi var.
(CHP sıralarından alkışlar) Sayın Cumhurbaşkanı,
Partili Devlet Başkanının çıkıp da Solcu, ateist ve
terörist. dediği ODTÜ var. Diğerleri nerede? (CHP
sıralarından alkışlar) Sadece 10 üniversite
uluslararası alanda rekabet edebilir durumda. Bunun nedeni ne? Bunun
nedeni şu: Bu hâle kim getirdi? Zehir gibi öğrenciler bu memleketi
niçin terk etti? Beyin göçü nasıl oldu? Arkadaşlar, 2016
yılında Türkiyeden göç eden insan sayısı, yurttaş
sayısı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısı
69.326 iken Türkiyeden yurt dışına göç edenlerin
sayısı 2019da 330.289 oldu. Doktora yapanların yüzde 70i,
yüksek lisans yapanların yüzde 68i, 18-24 yaş arası gençlerin
yüzde 55i gelecek kaygısıyla yurt dışında
yaşamak istiyor.
Bakınız arkadaşlar, size ben
şunu göstereceğim, soru şu: İmkânınız olsa yurt
dışına yerleşip orada yaşamak ister misiniz? Türkiye
genelinde Evet diyenlerin oranı yüzde 62,5; Hayır, gitmem.
diyenlerin oranı ise AKP seçmeninin yani gençlerinin oranı yüzde
37,5.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, soru şu, yeniden söylüyorum: İmkânınız
olsa yurt dışına yerleşip orada yaşamak ister
miydiniz? diye soru sorulmuş, Türkiye genelinde Evet, gitmek isterim.
diyenlerin oranı yüzde 62,5, Hayır, gitmem. diyenlerin oranı
ise yüzde 37,5. AKPye oy veren gençlerin oranıysa, gitmek isteyenlerin
oranı yüzde 47,3. Diğer partilerin oranı yüzde 66,7. On sekiz
yıldan beri bu memleketi yönetiyorsunuz. Size oy veren AKP gençleri
Gideceğiz. diyor. Böyle yönetim olabilir mi? (CHP sıralarından
alkışlar) Böyle yönetim olmaz ama gençlerimizi Avrupaya CHP iktidarında
göndermeyeceğiz, AKPyi ilk sandıkta iktidardan göndereceğiz.
Teşekkür ederiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde kabul edilmiştir.
22nci maddede 1 önerge vardır, önergeyi okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
22nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 373üncü
maddesine eklenen 3üncü fıkradaki "müdürlüklerince ibaresinin
"müdürlükleri tarafından şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz
Kocaeli Manisa Tokat
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Özkan
Yalım
Adana Antalya Uşak
Tacettin
Bayır
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yüce heyeti selamlıyorum, tüm
vatandaşlarımıza da saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
22nci maddesinde söz almış bulunuyorum. Maddeye sadece bir
fıkra eklendiğinden dolayı maddeyle alakalı çok fazla yoruma
ihtiyaç yok ancak önemli olan, şu anda esas gündemimiz olan
vatandaşlarımızın, esnafımızın
sıkıntılarıyla alakalı muhakkak dile getirmek
zorundayım.
İlk önce, ben, AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Sayın Mehmet Muş, aynı zamanda Komisyon
Başkanımız Sayın Elitaşa buradan özellikle bunu
belirtmek istiyorum. Kapalı olan restoranlarımız,
lokantalarımız, kafeler, kahvehaneler, halı sahalar, kantinler,
okul servisleri, düğün salonları, dönerciler yani buna benzer kapalı
olan bütün sektörler, bakın, SOS veriyorlar. Tekrar söylüyorum: Bütün bu
sektörler, kapalı olan sektörler SOS veriyorlar. Buradan bu
bağırtıyı özellikle belirtiyorum çünkü bu
vatandaşlarımız artık mekânlarının, iş
yerlerinin önünde kardan mezarlık yaptılar, gerçekten büyük bir iç
acısı. İç acısı çünkü elektrik paralarını
ödeyemiyorlar, dükkânlarının kiralarını ödeyemiyorlar. Siz
ancak belirli kriterler koyup belki bu kriterler karşısında
sadece 700 TL, 500 TL veya yeni çıkan, restoranlara verdiğiniz rakama
göre en fazla alabilecek oldukları rakam 1.200 TL. Değerli
arkadaşlar, 1.200 TLyle Ankaradaki, İzmirdeki, İstanbuldaki,
Uşaktaki veya büyükşehirlerdeki vatandaş nasıl
kirasını ödeyecek? Neyi ödeyecek 1.200 TLyle, bir düşünün,
imkânsız. Artı, bu şekilde de verilmiyor, belirli kriterlere
uyması gerekiyor. Esnaf geçmişte çekmiş olduğu krediyi veya
kredi kartı borcunu ödeyemediğinden dolayı eğer kara
listedeyse zaten onu siz yok sayıyorsunuz ama diğer Avrupa
ülkelerinde, kapatılmış olan herhangi bir sektörde hangi esnaf
olursa olsun çalıştırdığı işçi
sayısına göre gerekli desteği alıyor. Bakın destek
derken hibe alıyor, kredi, vesaire değil, faizli veya faizsiz
değil, sadece hibe alıyor ama siz nerede
Adam otuz yıl
BAĞ-KUR ödüyor, sosyal sigortalar primini ödüyor, otuz yıl devlete
prim öderken, vergi öderken siz üç ay vatandaşa, esnafa
bakamıyorsunuz; ben yazıklar olsun diyorum, başka da diyecek bir
şey bulamıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Gerçekten, bununla birlikte, bugün
Kırıkkaledeydik, vatandaşlarımızla bir
aradaydık, vatandaşlarımız -biraz önce dediğim gibi-
SOS veriyorlar. Özellikle, bu kapalı olan sektörlerdeki girişlerde -biliyorsunuz,
HES kodu var- artık, bir vatandaşın herhangi bir
sıkıntısı var mı yok mu, sağlık
sıkıntısı, coronavirüsle teması vesaire var mı
yok mu HES kodundan bilebiliyoruz; onun için, önlemlerimizi alalım,
kapalı olan bütün bu iş yerlerini bir an önce açalım. Ya hibe
verin ya açalım; bunun başka yolu yok, çaresi yok.
Bunun yanında, neden aşıyı
zamanında getirip de şu açılış sürecini öne
getirmiyorsunuz? Geçen çarşamba günü Sayın Sağlık
Bakanıyla görüştüm. Benim şahsıma, yüzüme geçtiğimiz
pazar günü 10 milyon aşının daha geleceğini söyledi.
Bakın, yüz yüzeydik, yüz yüze, benim yüzüme söyledi Sayın
Sağlık Bakanı, 10 milyon gelecek. dedi. Peki, ne kadar
aşı geldi? 6,5 milyon geldi. Yine 3,5 milyon fire verdi. Ya,
yaptığınız anlaşmayı düzgün yapın da 83
milyonun geleceğiyle oynamayın, 83 milyonun dükkânını
kapattırmayın, batırmayın vatandaşı. Yani
gerçekten burada, bu yüce Mecliste vatandaşın hakkını
savunurken dilimizde tüy bitti ama siz bir türlü anlamıyorsunuz.
Bunun yanında, bakın, özellikle
kantinciler, okul servisleri
Özellikle okul servisleri
kontağını çevirmedi, on aydır kontağını
çevirmedi. Bütçe konuşmasında da söyledim; gelin, okul servislerinin
bu yıl motorlu taşıtlar vergisini yani MTVsini almayalım;
sigortasını durduralım, donduralım, sigorta almayalım;
bunun yanında TÜVünü
Kullanmadığı aracı TÜVe
gönderiyorsunuz. Aracını kullanmadı ki aracı
yıpranmadı ki. Niye TÜVden geçiriyorsunuz, niye ona ekstra 500 TL
daha ödettirmeye kalkıyorsunuz? Ama yok, dinleyen yok,
vatandaşının yanında duran yok. Böyle bir hükûmet sistemi
olmaz. Tabii, tek adam tarafından yönetilince, Meclisi de dinlemeyince
bütün bunların hepsi başımıza geliyor. Onun için, buradan
vatandaşın, esnafın sesi olmaya devam edeceğiz ama sizler
bir türlü görmüyorsunuz, gerçekten üzüntüyle takip ediyoruz. Ama göreceksiniz,
ilk seçimlerde
Bakın, size hodri meydan diyoruz. Gelin, Kasım
ayında, 2021de seçime gidelim. Seçime gidelim de görelim Sayın
Muş, gelsenize. Buyurun, gelin, açıklayın buradan. Kasım
ayında erken seçime varız. desenize. Gelin, niye gelmiyorsunuz?
Gelsenize. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sabırlı
ol, sabırlı! 2023e hazırlan!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Bugün esnaf
çağırıyor erken seçim diye çünkü yönetemiyorsunuz,
esnafın sesini duymuyorsunuz ama yok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha alabilir miyim?
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, böyle şey olmaz ya, seçime davet ediyor bizi ya!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Seçimden korkmayın,
sandıkla geldiniz sandıkla gideceksiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Eyvallah!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Bugün 83 milyonun en az
yüzde 50si hizmet sektöründen geçiniyor ancak hizmet sektörünü siz yok
ettiniz, 39 TLye talim ettirmeye çalışıyorsunuz. 39 TL neye
yetecek; kirasını mı ödeyecek, doğal gazını
mı ödeyecek? Bugün doğal gaza yüzde 25 zam geldi, aynı
şekilde elektriğe ama nerede, bakan yok, bakmıyorsunuz.
Vatandaşı elinizle ittirdiniz, bunun yanında gelen
misafirlerimize 40 milyar dolar para harcadınız, 300 milyar TL yani;
300 milyar TLnin 30 milyar TLsini, bizim kendi öz evladımıza,
vatandaşımıza, esnafımıza hak vermiyorsunuz,
onları görmezlikten geliyorsunuz. Ben takdiri hem Meclisimize hem de bizi
izleyen tüm vatandaşlarımıza bırakıyorum. Bir an önce
sandık diyoruz. Gelin, Kasım 2021de, pandeminin hemen akabinde
seçime gidelim diyorum.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Özkan, o zamana kadar
adayınızı belirleyemezsiniz ya, adayınızı
belirleyemezsiniz!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Gelin buyurun, gelin
buyurun. Biz günü geldiğinde adayımızı da size
söyleyeceğiz, merak etmeyin, hiç merak etmeyin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bizim adayımız da var, her zaman da
hazırız diyorum.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Adayınızı
bulamazsınız o zamana kadar!
ÖZKAN YALIM (Devamla) Yüce heyeti
selamlıyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü maddede 2 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 23üncü maddesiyle değiştirilen 6750 sayılı
Kanunun 5inci maddesinin (2)nci fıkrasının birinci
cümlesindeki tamamı ibaresinin tümü şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim
Durmaz Alpay
Antmen Tahsin
Tarhan
Tokat Mersin Kocaeli
Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Antalya Adana Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz torba yasanın 23üncü maddesi
Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanununun 5inci
maddesinde değişiklik yapmaktadır. Aslında ülkede ticari
hayat bırakmadınız, esnaf bırakmadınız, çiftçi,
sanayici, tekmil tacir kan ağlıyor, iflasın eşiğinde
ama yine de biz bakalım nedir bu ticari işlemlerde taşınır
mal rehni. Bu kanunla bir ticari işletme veya esnaf işletmesinin tümü
yanında bir kısım unsurları üzerine veya belirli mal veya
haklar üzerine teslimsiz rehin kurulması amaçlanmıştır.
Yani kanunun amacı esnaf işletmelerinin ve ticari işletmelerin
teslim koşulu olmadan taşınır mal ve belirli haklar
üzerinde rehin tesis ederek finansman ihtiyaçlarının
karşılanmasıdır. Değişiklikle getirilen husus,
işletmelerin tamamı üzerinde rehin kurulmasının
yanında, işletmenin belirli bir taşınır varlık
grubunun da rehin edilmesi amaçlanmaktadır. Tamam, güzel, yararlı
olacak mı bu düzenleme, bunu zaman içinde göreceğiz ama normal
şartlarda durum böyle iken, değerli milletvekilleri, ülkemizin
bugünkü ekonomik durumunda esnaf, tacir kan ağlıyor; işletmesine
kredi değil, hibe lazım, hibe. Yani biz burada işletmelere yine
finansman imkânlarını görüşüyoruz ama onlara bir hibe
vermiyoruz.
Bakın, icra dosya sayısı 27 milyonu
aştı. Borcu olmayan vatandaş kalmadı. Sayın
Cumhurbaşkanı Kapanan esnaf yok. dedi. Kapananı
bırakın, kendini yakan esnaf var, tırda kendini asan var.
Eskiden krizlerde insanlar dükkânını kapatıyordu, şimdi ise
borçlarından dolayı kendilerini asıyorlar. Son on beş
yılda kapanan iş yeri sayısı yaklaşık 2
milyondur.
Bakın, daha bugün ortaya çıktı.
Ziraat Bankasından tarım destek kredisi alan çiftçilerin
tarlaları ödeyemedikleri borçları nedeniyle banka tarafından
ihaleyle satışa çıkarıldı. Bankanın sitesinde
ihaleye çıkarılan tarlaların sayısı binleri
aştı. Allah aşkına, bu pandemi sürecinde yapılacak
iş mi bu? Allah aşkına, biraz vicdan!
Sayın milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanı geçen gün yaptığı bir konuşmada Z
kuşağı bilmez, anlatmamız lazım. dedi. Çok güzel,
haydi anlatalım: AKPnin on sekiz yılda bu ülkede
yarattığı tahribatı anlatmaya günler aylar yetmez ama
bazılarını ben genç kardeşlerimle paylaşmak istiyorum.
Gençlerin yüzde 76sı iyi bir gelecek için yurt dışında
yaşamak istiyor, yüzde 77si torpilin yetenekten daha etkili olduğuna
inanıyor. Ben bütün genç kardeşlerime seslenmek istiyorum: Genç
kardeşlerim, AKP iktidarı var ya, bunlar var ya, bu ülkede ne var ne
yok sattılar; senin işe gireceğin fabrikayı Katara, kamp
yapacağın ormanı Kanadaya, içeceğin suyu
İngiltereye, yüzeceğin denizi Arabistana sattılar güzel
kardeşim. (CHP sıralarından alkışlar) Yetmedi, 65
milyar dolarlık özelleştirme yaptılar, o fabrikalar, limanlar,
madenler senindi güzel kardeşim senindi. Bunlar sana ait olan 65 milyar
doları da sana değil 5li çetelerine peşkeş çektiler.
Senin hayallerini çaldılar genç kardeşim,
senin sadece geleceğini değil bugününü kararttılar. Sen
üniversite bitirip işe girmek için yazılı sınavlarda
başarılı olurken seni mülakatta elediler çünkü işe kendi
yakınlarını aldılar. Mülakat demek torpil demek. Bunlara 1
iş yetmedi, 3 maaş, 5 maaş birden aldılar.
Genç kardeşim, sen otobüse binecek para
bulamazken bunlar bu ülkenin varını yoğunu dolar geçiş
garantili köprü sahiplerine verdiler. Senden hayatında geçmediğin,
belki de ömründe görmeyeceğin köprüden geçtin diye para alıyorlar
genç kardeşim.
İktisat, işletme, bankacılık,
muhasebe mezunu olan genç kardeşim, sen ananın ak sütü gibi helal
diplomanla işsiz kalırken bunlar sahte diploma sahiplerini bankaya
yönetici yaptılar. Sen zor şartlarda üniversite sınavına
hazırlanıyorken, sen emeğinle üniversiteye girmeye
çalışırken zamanında bunların ortakları FETÖ,
üniversite sınav sorularını çalıp cemaatine
dağıttı, senin girmeyi hak ettiğin okullara bunların
eski ortakları soru çalarak girdi; haram olsun, zıkkım olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla) Sayın Başkan
toparlayayım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Bakın değerli
milletvekilleri, değerli kardeşlerim, genç kardeşim; sen her gün
iş arıyorsun, sen alın terinle helal ekmek kazanmak için bir
iş bulurum umuduyla her gün kilometrelerce yürürken birilerinin çocukları
ise milyon dolarlık ihaleleri alıp gemilerini yüzdürüyordu. Unutma
genç kardeşim, Ahmet Arifin şiirinde dediği gibi:
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü... Genç kardeşim.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat
Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
İzmir Konya Edirne
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
Adana Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teknoloji geliştirme bölgeleri
ve bilumum kanun değişikliklerinin 23üncü maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Genel Kurulda hepimizin mutabık olduğu
üzere bilim, sanayi iş birliği, AR-GE yatırımları için
destek, teşvik ve vergi muafiyetleri önemli ve gerekli ancak
eleştirilerimiz var. Bu eleştirilerimiz de üniversitelerimizin
durumu, iktidarın liyakatsiz atama ve teşvik uygulamaları
dikkate alındığında haklı ve gerekli; bunu diğer
maddeler üzerinde yaptığım konuşmalarda dile getirdim.
Şimdi bir konuya daha dikkatinizi çekmek
istiyorum. İktidar bir hedef koyuyor, bir hayal kuruyor ama bunu icraata
geçiremiyor ya da geçirmek istemiyor. AR-GE faaliyetleri neden önemli? Yerli ve
millî sanayimizi geliştirmenin ön şartı olduğu için ancak
yerli ve millî nutuklarıyla başlayan AR-GE süreçleri tamamlanmış,
teşvik ve desteği verilmiş sonu gelmeyen sanayi
yatırımları ne olacak? Katarlaşan yerli ve millî tank
motoru üretim projesi üzerinde konuşulması gereken bir örnek. 2018
yılının ocak ayında dönemin Millî Savunma Bakanı
Sayın Nurettin Canikli millî tank üretimiyle ilgili açıklamalarda
bulunmuş ve millî tank motorunun da yerli olacağı hatta 2020
başlarında seri üretime geçecekleri müjdesini vermişti. 2020
yılı bitti, verilen söz tutulmadı, kurulan hayal gerçek
olmadı. Araya sancak tarafından bir aşk girdi, Katar
aşkı. Yelkenler fora, proje alabora. Yerli ve millî ALTAY tankı
geliştirme ihalesine BMC ve OTOKAR firmaları girmiş, BMC
fiyatı yüksek tuttuğu için ihaleyi OTOKAR kazanmıştı.
OTOKAR yüklenici olarak aldığı bu işi savunma sanayimizin
başarılı devlet kuruluşları olan ASELSAN, ROKETSAN,
MKE ve diğer bazı şirketlere dağıttı, yetmiş
sekiz ay süren bu çalışma sonucu 5 ayrı prototip üretildi. Bu
aşamaya kadar yapılan bütün çalışmalar yerli ve millî. Daha
sonra seri üretim için yeni bir ihale daha yapıldı, bu ihaleyi Katar
ortaklı bir firma olan BMC kazandı. BMCnin İzmirdeki
fabrikası seri üretim için yetersiz bulundu. Sakarya Karasuda büyük bir
devlet arazisi bağışı yapıldı; bu yetmezmiş
gibi Tank Palet Fabrikasının işletme hakkı da yirmi
beş yıllığına bu şirkete devredildi hem de ihale
şartnamesinde yer almadığı hâlde. Şimdi sormak
lazım: Millî tankımızın motoru Katarlaşmadan
yapılamaz mıydı? Ki hâlâ yapılmadı. Savunma sanayisinde
millî şirket ROKETSAN var, ASELSAN var, TAI var, Tank Palet var; hepsi de başarılarını
ispatlamış kuruluşlar. Sakaryadaki Tank Palet Fabrikası
elimizde, teknolojisi sağlam, eğitimli iş gücü ve devletin
kurumsal savunma sanayi kuruluşlarıyla elbet hedeflerini gerçekleştirebilir,
devlet savunma sanayisinde dev bir adımı kendi imkânlarıyla
atabilirdi. Olimpiyata katılan sporcuların kendi aralarında
geliştirdiği bir söylem vardır: Olimpiyatlarda felaket 4üncü
olmaktır. İşte, ülkemizin felaketi de budur. Savunma
sanayisinde kendi devimizi kurup 1incilik kürsüsüne çıkmak var iken yarışa
Katarla giriyoruz; lakin sıralamaya bile giremiyoruz. Ancak
görüldüğü gibi iktidar, hedefi icraata taşıyamıyor.
Değerli milletvekilleri, bir de yerli ve millî
aşı konusu var. Dünya corona virüsün yayılmasının
ardından bir yandan salgınla mücadele etti, bir yanda da
aşı çalışmalarına ağırlık verdi.
Almanlar, İngilizler, Amerikalılar tam da bugün bizim
konuştuğumuz üniversite, sanayi iş birliği içerisinde
aşılarını üretip dünya pazarlarına sundular; bizim
kısmetimize ise Çin aşısı düştü. Ülkemizde neredeyse
kasabalarda bile üniversite, fakülte ya da yüksek okul var, TÜBİTAK gibi
bilimsel bir kuruluşumuz var. Ne yok? Kurumsal bir aşı üretim
merkezimiz yok. Peki neden yok? Çünkü 1926 yılında Türkiye'nin
aşı ihtiyacının karşılanması için kurulan
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 2011 yılında
kapatıldı. TÜBİTAK, 1507 kodlu KOBİ AR-GE
Başlangıç Destek Programı çerçevesinde açılan
çağrı kapsamında, aşı, ilaç, maske ve koruyucu
kıyafetler konularında sunulacak AR-GE projelerine hızlı
destek vereceğini açıklamıştır. Peki, aşı
üretebildik mi? Bu aşı merkezimiz hâlâ faaliyette olsaydı
Covid-19 ortamında ülkemize nasıl bir fayda sağlayacaktı
hiç aklınıza geliyor mu? Hayal kurmayın, sadece düşünün.
Kanun çıkararak yatırım
yapılamayacağını, teşvik, vergi avantajı gibi
desteklerin vizyon ve misyon olmadan işe yaramayacağını,
sadece sözle de yerli ve millî olunamayacağını bu 2 örnek
itirazsız, tartışmasız ortaya çıkarmaktadır.
Söz TÜBİTAKtan açılmışken
TÜBİTAK ve benzeri kurumlar bütün dünyada siyaseten ari, özgür kurumlardır
çünkü bilim, özgür ortamlarda yeşerir, kök salır. 2008
yılında yapılan bir değişiklikle Başbakana
TÜBİTAKın 12 kişilik Bilim Kurulu üyesinin tamamını
atama yetkisi verildi -Başbakanın kim olduğunu söylemeye gerek
var mı bilmiyorum- geçmişte bu oran yarı yarıyaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Peki, tamamlayalım.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte kurumun en üst
karar organı Yönetim Kurulu oldu. Yani Bilim Kurulu gitti, Yönetim Kurulu
geldi. Yönetim Kurulu üyeliklerine yapılan atamalar da dikkat çekici oldu.
Sayın Cumhurbaşkanımızın şu an ortada görülen
damadının kardeşi Haluk Bayraktar ile metin
yazarlığını yapan danışmanı Aydın Ünal
da TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi oldu. Millî insansız hava
araçları geliştiren BAYKARın Genel Müdürü Haluk Bayraktar Bey
mutlaka alanında yetkili bir isim ancak savunma sanayisinde büyük
başarılar gösterecek bir mühendisin, Cumhurbaşkanının
damadının kardeşi olması sebebiyle TÜBİTAKta
körelmesine gönlümüz razı değil.
Sözlerime son verirken diyorum ki: Üniversiteler de,
TÜBİTAK da KİT değildir, arpalık hâline getirdiğiniz o
kadar çok kuruluş var ki, üretim için, bilim için, teknoloji için bu
kurulları bari rahat bırakın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
23üncü madde kabul edilmiştir.
24üncü maddede 1 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 24üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 24- Bu Kanun yayımı itibarıyla
yürürlüğe girer.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Tokat Antalya İzmir
Aysu
Bankoğlu
Bartın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Bartın Milletvekili Sayın Aysu Bankoğlu.
Buyurun Sayın Bankoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün teknoloji geliştirme bölgeleriyle ilgili
kanun teklifini görüşüyoruz. Ben isterdim ki Bartınlı
hemşehrilerimin de gündemi bu olsun. Malum, elektriğin
olmadığı yerde teknoloji de olmuyor. Bartında
geçtiğimiz günlerde 200den fazla köyde tam sekiz gün boyunca elektrik
yoktu arkadaşlar. Hemşehrilerimin karanlıkta
kaldığı yetmedi, sular da gitti, karda kışta,
soğukta kaldılar. Lafı dolandırmaya hiç gerek yok. Elektrik
dağıtım şirketine ve Bakanlığa soruyorum: 2020
yaz aylarını ve hatta 18 yaz mevsimini neden ağustos böceği
gibi geçirdiniz? Gerekli yatırımları, bakım ve
onarımları neden zamanında yapmadınız? 5li çetenin
geçilmeyen köprülerine, kullanılmayan havalimanlarına
yatırım yaptınız. Faturaları tahsil ederken,
elektriği kesip sayaçları mühürlerken gösterdiğiniz sürati acaba
neden hizmet verirken göstermiyorsunuz, buradan açıklayın lütfen.
(CHP sıralarından alkışlar) Bakanlık cevaplasın,
elektrik şirketinin yaptığı yatırımları
kontrol etti mi, etmedi mi? Sorumluları sorumluluklarını yerine
getirmediyse eğer bu şirkete uyarı yaptı mı, bu
iş böyle olmaz dedi mi dediyse neden düzelmedi?
Şimdi, hiç kimse kusura bakmasın ama AKP
Hükûmeti özelleştirme bahanesinin arkasına saklanarak bu işten
sıyrılamaz değerli arkadaşlar. 21inci
yüzyıldayız, hiç birimizin yirmi bir dakika bile elektrik kesintisine
tahammülü yok ama benim hemşehrilerim karın, kışın
ortasında bu kadar uzun bir elektrik kesintisiyle
karşılaştılar; bu, apaçık bir eziyettir. Size tek
kelimeyle pes diyorum! On binlerce hemşehrimden bahsediyorum, yüz doksan
iki saat, on bir bin beş yüz yirmi dakika karanlığa,
soğuğa ve çaresizliğe mahkûm edildi, hastalar elektrikli
cihazları kullanamadılar, öğrenciler uzaktan eğitime devam
edemediler. Peki, soralım, vatandaş elektrik faturasını
ödedi mi? Ödedi. Vergisini verdi mi? Verdi. AKP ne yaptı?
Cumhurbaşkanının seçildiği 2014 yılından beri
elektriğe tam olarak yüzde 120 zam yaptı yani 100 lira olan elektrik
faturası oldu 220 lira. Oysa 2013 döneminde Maliye Bakanınız
demişti ki: Dağıtım şebekelerinin tamamen özel
sektöre geçmesiyle sıkıntılar giderilecek. Sonuçsa,
karanlık. 100 liralık fatura oldu 220 lira. On dokuz yıldır
yönetimde olanların altyapı kontrollerini neden
yapmadığını gerçekten merak ediyorum, sadece ben merak
etmiyorum Salih ağabey de soruyor: Yedi gün oldu hâlâ elektrik gelmedi.
10 santim kar yağdı, bu elektrikler gitti, sularımız yok,
buzdolabındaki yiyeceklerimiz telef oldu. 74 yaşındayım
böyle bir rezillik görmedim. Neden bakım yapılmıyor?
Faturamı ödüyorum, vergimi veriyorum ancak zam
yapıldığında akıllarına geliyoruz. 21inci
yüzyıldayız Sayın Vekilim. diyor Salih ağabey. Hacı
amcaysa Neredeyse otuz yıl oldu bu elektrik direkleri dikileli,
değişsin artık, kırk yıl öncesine döndük, hanımla
oturup akşamları evde mum yakıyoruz, sularımız da yok.
diyor. Çoşkun Bey diyor ki: Millet Marsa gidiyor, uzaya
çıkıyor biz hâlâ bu direkleri bekliyoruz. İktidar, tercihini 5
müteahhit yerine halktan yana kullanmalı, yatırımları halka
yapmalı. diyor. Ben merak ediyorum, dün girişimci
Elon Muskla konuşan partili Cumhurbaşkanı acaba şunu
sormuş mudur: Sayın Musk, biz kentlerimize bile elektrik vermeyi
kesintisiz bir şekilde beceremiyoruz, onu söyleyeyim de aramızda
tatsızlık olmasın. demiş midir acaba? (CHP
sıralarından alkışlar) Elektrik şirketi
yaptığı çalışmaların on yılda
yaklaşık 180 köye ulaştığını söylüyor yani
buradan şunu mu anlamalıyız: Kalan onlarca köy on yıl daha
mı beklesin?
Değerli
arkadaşlar, yarın öbür gün şayet 10 santim daha kar yağarsa
ne yapacaksınız? Şirket Afet yaşandı. dedi, acaba
bir sonraki afete Bartın hazır mı?
Peki, çözüm ne?
Bakanlık, bir kere, denetimleri zamanında yapacak ve bundan sonra da
kötü hava koşullarını mazeret olarak hiç kimse gösteremeyecek.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYSU BANKOĞLU
(Devamla) - Yine gerekli yatırımların ivedilikle hayata
geçirilmesi gerekiyor, trafoların, enerji nakil ve dağıtım
hatlarının yenilenmesi gerekiyor, bakım onarım
çalışmalarının yapılması gerekiyor, personel
eksikliklerinin giderilmesi gerekiyor ve ilgili şirketin taahhüt
ettiği tazminatları bir an önce ödemesi gerekiyor ki
vatandaşlarımız daha fazla mağdur olmasınlar. Yani
işin özü; işinizi yapın, iş yapın, devletin
kasasına çalışmadan para sokmak için mirasyedi gibi satmayı
bırakın arkadaşlar ve unutmayın, yurttaşlar bu
keyfîlikleri de yaşadıkları büyük sıkıntıları
da asla unutmayacaklar, cezasını sandıkta kesecekler
arkadaşlar.
Son bir şey:
Diyorsunuz ya Z kuşağı bilmez. Z kuşağı her
şeyin en iyisini biliyor değerli arkadaşlar ama asıl saray
kuşağı 2021 yılında sekiz gün boyunca karanlıkta
kalan vatandaşların olduğunu, elektrik verilemeyen yüzlerce köy
olduğunu bilmiyor, benden size söylemesi.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 24üncü
madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde 1 önerge vardır.
Okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 229 sıra
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 25inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 25 "Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Manisa Adana
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Tokat Antalya İzmir
Murat
Bakan
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununu
konuşuyoruz. Bu kürsüye çıkan AK PARTİli arkadaşlarım
Türkiye'nin teknolojiyle ilgili durumunu savunma sanayisi üzerinden
anlatıyorlar; İHAlar üzerinden, SİHAlar üzerinden,
MİLGEMden
. Peki, Bayraktarın, ASELSANın, TAInın
yaptığı üretim Türkiye'nin teknolojideki durumunu,
gelişmişliğini anlatmak için yeterli mi arkadaşlar?
Değil.
Dünyada geleceği belirleyecek 58 tane teknoloji
var. Bu 58 teknolojiyle ilgili patent başvurularında Amerika
Birleşik Devletleri 50sinde 1inci sırada, arkasından Çin,
Güney Kore geliyor. Bu teknolojilerde, mesela yapay zekâda, ThreeD (3D)
teknolojisinde, büyük veride, gıda ve çevre teknolojilerinde Türkiye var
mı arkadaşlar? Yok.
Dünyada şu an en değerli şirketler teknoloji
şirketleri. Elon Musk diye bir girişimci iş adamı
çıkıyor, 10 milyon dolara PayPal diye bir ödeme aracı, ödeme
şirketi kuruyor; 1,5 milyar dolara satıyor şirketi, oradan
aldığı 165 milyon dolarla da 3 tane şirket kuruyor; bir
tanesi Tesla, diğeri SpaceX, üçüncüsü SolarCity. Bu 3 şirketten
sadece Teslanın şu andaki piyasa değeri 800 milyar dolar
arkadaşlar.
Teknolojiye yatırım yapan bir başka
iş adamı Jeff Bezos, dünyanın en büyük şirketi Amazonun
kurucusu. Seattledaki evinin garajında kuruyor Amazonu. Amazon şu
anda 1,6 trilyon dolar arkadaşlar, Jeff Bezosın mal
varlığı da 202 milyar dolar. Microsoft, Facebook, Google,
Alibaba, Uber, Twitter, Tesla, Netflix, Spotify, Amazon, Apple gibi bilgi ve
teknoloji firmalarının 2009 yılındaki toplam değeri
990 milyar dolar, bugünkü değeri arkadaşlar, 8,5 trilyon dolar;
teknoloji böyle bir şey.
Peki, bizim durumumuz ne? O şirketlerin
kasasında ne var bilmiyorum ama şu an Merkez Bankasının
kasası eksi 52 milyar dolarda. Şimdi mukayese edelim: Bir tarafta 10
milyon dolarla PayPalı kurup 1,5 milyar dolara satan Elon Musk, 300 bin
dolara Amazonu kuran ve dünyanın en büyük şirketini oluşturan
Jeff Bezos, diğer tarafta arkadaşlar, 750 milyon dolara
ANKAPARKı yapan yaratıcı zekâ! Bunun takdirini sizlere
bırakıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Daha
yaratıcısı var, daha yaratıcısı, olmayan ekonomi
teorisini ispat etmek için yani faiz sebeptir, enflasyon sonuç için 130
milyar dolar harcayan yaratıcı bir zekâ var arkadaşlar! (CHP
sıralarından alkışlar)
16 yaşında bir oğlum var,
konuşuyoruz, nerede okuyacak üniversitede? Bakıyoruz dünyadaki ilk
100 üniversiteye, Türk üniversitesi var mı? Yok. 200de var mı? Yok.
300de var mı? Yok. 400de var mı? Yok. 500de var mı? Yok.
Hacettepe sanırım 534, ODTÜ 700üncü sıralarda değerli
arkadaşlar. Benim jenerasyonum, o üniversitelerden mezun olanlar,
ODTÜden, İTÜden, Boğaziçinden mezun olanlar, dünyanın büyük
şirketlerinde iş bulurdu, Avrupada, Amerikada, Kanadada
kapışılırdı, dünyada hâlâ startup projeleri
yapıp satıyorlar ama bugün o üniversitelerden mezun olan
arkadaşların aynı başarıyı göstereceklerinden
şüpheliyim değerli arkadaşlar.
Bir ülkenin teknoloji düzeyini tespit etmek için
bilimsel yayın sayısına, patent sayısına, AR-GEye
ayırdığı paraya bakabilirsiniz. Daha önemlisi var,
ihracattaki yüksek teknolojili ürün oranı, Türkiyede yüzde 3. Brezilyada
kaç? Yüzde 15. Bulgaristanda kaç? Yüzde 10. Meksikada kaç? Yüzde 20,
değerli arkadaşlar. Yani Türkiye'nin yüksek teknoloji ürettiği
palavrasına inanmamızı beklemeyin, bu bir algı
operasyonundan ibaret. Teknoloji ve onu üretecek yaratıcı zekâ ancak
bilgiye özgürce ulaşılan özgür düşüncenin ve demokrasinin
olduğu ülkelerde olur. Nerede gelişmez yaratıcı zekâ?
Mesela yaratıcı zekâ, Wikipediayı yasaklayan bir ülkede
gelişmez. Mesela intihalci yandaşların rektör
yapıldığı bir üniversitede gelişmez. İnternet,
yeni bir dijital vatandaşlık kültürü getirmiş, siz o internet
sitelerine erişim engeli getiriyorsunuz, orada yaratıcı zekâ
gelişmez arkadaşlar. Mesela çocuk ölümlerinin artış
sebebini öğrenmek için şeyhine telefon edip Şeyhim, bir
istihareye yat da sonucunda bize ne yapacağımızı bize
bildir. dediği iddia edilen, kitaplarda yazılan ve yalanlanmayan bir
Sağlık Bakanının olduğu bir ülkede ne bilim
gelişir, ne teknoloji gelişir, ne yaratıcı zekâ
gelişir değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, hukukun üstünlüğünün
olmadığı yerde de kuvvetler ayrılığının
olmadığı yerde de, yargının bağımsız
olmadığı yerde de, demokrasinin olmadığı yerde de
yaratıcı zekâ gelişmez. Türkiyede teknolojik gelişmeyi
sadece teknoparkların sayısını artırarak, teknoloji
geliştirme bölgeleri kurarak, AR-GEye destek vererek
sağlayamazsınız arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT BAKAN (Devamla) Nasıl
sağlanır Türkiyede teknolojik gelişme arkadaşlar? Ben
söylemiyorum, benden önce söylenmiş
Dünyada her şey için,
uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit
ilimdir, fendir. İlmin ve fennin dışında rehber aramak
gaflettir, cehalettir, dalalettir. diyen bir anlayış sağlar. O
anlayış bizde var arkadaşlar, biz sağlarız teknolojik
gelişmeyi. (CHP sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
25inci madde kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre oyunun
rengini belli etmek üzere Kocaeli Milletvekili yani kentimin Milletvekili
Sayın Tahsin Tarhan. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Tarhan.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Bir kanun teklifinin de sonuna geldik. Biliyorum,
yorgunsunuz. Ben öncelikli olarak Komisyon sürecinde, Genel Kurulda katkı
veren bütün milletvekillerine teşekkür ediyorum. Komisyon sürecinde,
Komisyon Başkanımız bu kanun metnini getirdiği zaman
itirazımız oldu. Bu kanuna çalışalım ve kaliteli kanun
yapalım diye mücadelemiz oldu, bir gün dahi müsaade alamadık.
İlgili kurumları çağıralım, düşüncelerini
alalım, katkılarını alalım diye Komisyon sürecinde
mücadelemiz oldu. Kanuna iyi çalışılmamış. 25 maddelik
kanun, Komisyon sürecinde 6 tanesi yani 6 madde değişikliğe
uğradı. Komisyondan acele geçirilen kanun metni üç ay rafta
bekletildi, üç ay. Ne zaman gelecek diye merak ediyorduk, acaba bunun sebebi
ne, biz şöyle düşünmeye başladık: Muhalefetin dikkate almadığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanını AK PARTİ de mi artık
sildi, AK PARTİ de mi artık dikkate almıyor diye merak etmeye
başladık.
Değerli milletvekilleri, kanunun tümünü
görüşürken Genel Kurula baktım, Samsun Milletvekilimiz Fuat Beyin
dışında 48 milletvekili bu kanun metnine imza atmış, 8
kişi vardı. Muhalefet yoklama istediği zaman
kızıyorsunuz, Genel Kurula gelip, imza attığınız
kanun maddesine dahi, kanun metnine dahi sahip çıkmıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Komisyon sürecinde 48
milletvekilinden, takip ettim, 1i gelip o Komisyonda imzaladıkları
kanun metnine sahip çıkmadılar. Kanun yapma tekniği
yanlıştır. Tartışalım, konuşalım;
artık kanun metnini, kanun taslağını milletvekilleri
sunuyorsa, muhalefetle birlikte beraber çalışıp kaliteli
kanunlar yapalım. (CHP sıralarından alkışlar) Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri Kanunu Teklifine yeterli olmadığı
hâlde içerisinde bilim ve teknoloji geçtiği için Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak destek vereceğimizi, oyumun renginin evet olduğunu
bildiriyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, teklifin
tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini;
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Samsun Milletvekili Fuat Köktaş
ve 48 Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 298
Kabul:
297
Ret: 1(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif, kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.43
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2nci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal
Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest
Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin; Temel Tarım
Ürünleri ve İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol 1'e Ait Tablo 1in Tadili
Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret
Anlaşmasının Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İş Birliği Yöntemlerine İlişkin
Protokol 2'sinin Tadili Hakkında 2/2020 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına Filistin
Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret Anlaşması
ile Kurulan Ortak Komitenin; Temel Tarım Ürünleri ve
İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol Ie Ait Tablo Iin Tadili
Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret
Anlaşmasının "Menşeli Ürünler"
Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol IIsinin Tadili Hakkında 2/2020
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/3003) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı:236)(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 236 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Aydın Adnan
Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kardeş Azerbaycanla enerji, madencilik ve askerî
alanlarda iş birliği yapılmasıyla ilgili
anlaşmayı bugün görüşeceğiz, bu anlaşmayı elbette
destekliyoruz.
1991 yılında Azerbaycanın
bağımsızlığının hemen ertesinde
Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ve Başbakan merhum Süleyman
Demirel tarafından temelleri atılan ve Sayın Demirel
tarafından Cumhurbaşkanlığı döneminde sebat,
ısrar ve azimle sürdürülen Türkiye-Azerbaycan ilişkileri 90lı
yıllarda önemli mesafe katetmiştir. 1999 yılında
İstanbulda imzalanan Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi
Anlaşması Azerbaycanın kaynaklarını nihayet özgürce
kullanabilme ve petrolünü dünya pazarlarına ulaştırma yönünde
dev bir adım oluşturmuştur. Bu boru hattı Bakü-TiflisCeyhan,
günde 1 milyon varil, yılda 50 milyon ton taşıma kapasitesine
sahiptir. Azerbaycanın bugünkü güçlü ekonomisinin temeli, 1991den
itibaren iki ülke arasında yürütülen yakın iş birliğidir.
Demirel-Aliyev dostluğu çerçevesinde 1993ten itibaren üzerinde
çalışılan, birçok büyük engelin aşılması için
yoğun çaba sarf edilen ve nihayet 1999 yılında AGİT Zirve
Toplantısında imzalanan BaküTiflisCeyhan Anlaşması çok
şeyi değiştirmiştir. Daha sonra hayata geçirilen
BaküTiflisErzurum Doğal Gaz Boru Hattı ve BaküTiflisKars
demiryolu projeleri de tabiatıyla çok önemlidir. Ayrıca, TANAP ve
TANAP üzerinden Azeri gazını Avrupaya bağlayacak olan TAP
projeleri de Azerbaycana güç katan projelerdir.
Geçtiğimiz aylarda Azerbaycan, neredeyse otuz
yıldır işgal altında bulunan toprakları bir buçuk ay
gibi kısa bir sürede geri alma başarısını
göstermiştir. Türkiye, doğal olarak iki devlet, tek millet
anlayışı içinde Azerbaycanın bu mücadelesine gerekli
desteği vermiştir. Bu zaferin övüncü her birimize ve hepimize aittir.
İki devlet, tek millet anlayışına geçmişte
katkıda bulunanları ve bu anlayışın gelişmesini
sağlayanları daima hatırlamak gerekir. Azerbaycanın kutlu
zaferini elde etmesi için hayatlarını kaybeden kahraman Azerbaycan
askerlerine ve sivil halka Allah'tan rahmet diliyorum. Ağdam, Kelbecer,
Laçin gibi 7 rayonun ve Karabağın tarihî şehri
Şuşanın işgalden kurtarılmış olması
son derece önemlidir ancak Karabağın geri kalan kısmının
akıbeti henüz maalesef belli değildir. Varılan ateşkes
anlaşmasında Karabağın Azerbaycana ait bir otonom özerk
bölge olduğu zikredilmemektedir. Ateşkes sonrasında
oluşturulan barış gücüne Türkiye dâhil edilmemiştir. Türk
askeri Karabağ bölgesinde veya kritik sınır hatlarında
bulunmayacaktır. Azerbaycan toprağı Ağdamda oluşturulacak
olan Ateşkesi İzleme Gücünde Türk personel Rus askerlerle beraber
görev yapacaktır. Ateşkesi izleme görevi tabii ki beklentilerimizin
hayli gerisindedir ama yine de bunu mevcut koşullarda bir kazanım
olarak görmek istiyoruz. Bölgedeki tüm ulaşım yollarının
açık tutulması kararı da mühim bir gelişmedir. Rusya
Federasyonu ise bu anlaşma sayesinde hem Ermenistandaki pozisyonunu
güçlendirmiş hem de Azerbaycanda meşru bir askerî mevcudiyet elde
etmiştir. Rusyanın bölgede kazanmış olduğu bu kuvvetli
konumun ileride ne tür etkileri olacağını, Türkiye-Azerbaycan
ilişkilerine tesirinin nasıl şekilleneceğini, Nahçıvan
koridorunun nasıl yönetileceğini zaman içinde göreceğiz. Rusya,
ayrıca, Minsk Grubunun diğer iki üyesini süreçten
dışlamış, Türkiyeyi de varılan anlaşmanın
dışında tutmayı başarmıştır. Netice
itibarıyla bu ihtilaf, Rusyanın büyük bir kazanç
sağlamasıyla sonuçlanmıştır. Rusya Federasyonu kurulduğundan
bu yana bölgeye hiç bu kadar azametli ve kuvvetli bir şekilde
girmemiş, böyle güçlü bir mevcudiyet ortaya koyamamıştır.
Rusya ağırlıklı bu denklemin büyük bir hassasiyetle
yönetilmesi gerekecektir. Bu meyanda Sayın Erdoğanın önümüzdeki
dönemde bölge ülkeleri arasında iş birliği ve istikrarı
temin etmek amacıyla bir iş birliği mekanizması önermiş
olmasının olumlu bir yaklaşım olduğunu belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Birleşik
Krallıkla imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmasını da
destekliyoruz. Aramızdaki ticaretin hacmi genelde 18 milyar dolar
civarındadır ve genelde Türkiye lehine seyretmektedir. Brexit
sonrası oluşan yeni düzende Serbest Ticaret
Anlaşmasının yapılması hayırlı
olmuştur. Brexit konusunda no-deal diye adlandırılan
anlaşmasız bir ayrılma söz konusu olsaydı yani Avrupa
Birliği ile Birleşik Krallık arasında düzenleyici bir
mutabakata varılmasaydı işimiz çok zorlaşacaktı ve
zaman ve gelir kaybına yol açacak şekilde zahmetli bir anlaşma
akdedilmesi gerekecekti.
İktidarın bazı sözcüleri bugün
görüşeceğimiz anlaşmayı yeni ve olağanüstü bir
adım, büyük bir başarı olarak takdim etmişlerdir; durum hiç
de öyle değildir. Bu anlaşma, Avrupa Birliğiyle mevcut gümrük
birliğimiz çerçevesinde, Avrupa Birliği ile Birleşik
Krallık arasında yapılan Brexit Serbest Ticaret Anlaşmasına
bir teknik uyum anlaşmasıdır, eskinin devamıdır.
Ayrıca, Brexit öncesine göre bazı formalitelerin biraz da
zorlaştığını belirtmeliyiz.
Avrupa Birliğiyle gümrük birliğinin de
yeniden dış politikadaki önceliklerimiz listesinde ön sıralara
çıkarılması gerekmektedir. Bunun muhtelif nedenleri vardır,
Türkiye ekonomisine yararlı bir ufuk verecektir ve daha önce de bu
kürsüden arz ettim, ABDde göreve gelen yeni yönetim Avrupa Birliğiyle
yatırımları da içeren Transatlantik Ticaret ve Yatırım
Ortaklığını yani TTIPi yeniden canlandırmayı
öngörmektedir. TTIP Avrupa Birliği ile ABD arasında
yatırımları da içerecek tarzda geniş kapsamlı bir
gümrük birliği kurulması projesidir ve dünyanın en büyük 2
ekonomisini bir araya getirecektir. Bu süreçte, Avrupa Birliği ve gümrük
birliğinin ülkemiz açısından öneminin daha da artacağı
muhakkaktır. TTIP sonrası dünyada Avrupa Birliğiyle
güçlendirilmiş, güncellenmiş bir gümrük birliği
anlaşmamız olmadan ABDyle ticaretimiz hayli güçleşecektir, yeni
ve zorlu formüller gündeme gelecektir. Hem bu engelleri aşmak
bakımından hem de oluşacak olan bu dev piyasadan faydalanmak
açısından Avrupa Birliğiyle gümrük birliğinin yenilenmesi
elzemdir. Ülkemizin, Avrupa Birliğiyle ilişkilerinde tam üyelik
hedefinden kopmadan yepyeni bir vizyon geliştirmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, dış politikamız
maalesef uzun süredir akılcı çizgiden uzaklaşmış,
geçmişle anlamsız bir hesaplaşma çabasıyla rövanşizm
peşinde koşan bir noktaya gelinmiştir. Suriye başta olmak
üzere Orta Doğu politikamız bize yabancı hatta cumhuriyetin
kuruluş değerlerine hasım birtakım ideolojilerin tahakkümü
altına alınmıştır. Bu yanlış politikalar
sınırlarımıza Türkiye için hayati tehditlerin
oluşmasına neden olmuştur. Son günlerde İdlibde sivil yerleşim
yerlerine yönelik saldırılar sıklaşmıştır.
Burada daha önce de defalarca dile getirdiğimiz İdlibi, bu çok
önemli risk ve tehdit kaynağını bıkmadan, usanmadan
tekrarlayacağız. ABD Merkez Komutanlığı, Suriyenin
kuzeydoğusundaki Ayn el Arap kentinden IŞİDin çekilmesinin
yıl dönümü vesilesiyle dün yayımladığı kutlama
mesajında PKK/YPGyi güvenilir ve başarılı müttefik olarak
tanımlamıştır. ABDyi PKK/PYD-YPGye bu denli
yakınlaştıracak yanlış adımların bir
kısmında iktidarın ideolojik hatalarının ve
yanlış Suriye politikasının vebali vardır ve maalesef
hâlâ Biz Suriye politikasında nerede yanlış yaptık? suali
sorulmamaktadır.
Dün Cumhurbaşkanlığında
düzenlenen Yüksek İstişare Kurulu toplantısında Batı
toplumlarındaki yabancı düşmanlığı ve
İslamofobi ele alınmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı
Batının uzunca bir süre arkasına saklandığı
demokrasi makyajı döküldükçe ırkçı yüzünün kendisini belli
etmeye başladığını belirtmiştir. Evet, Batı
ülkelerinde İslamofobi vardır, yabancı
düşmanlığı da vardır. Bunların öncüleri,
sürükleyicileri çoğunlukla popülist ve aşırı
sağcı faşizan partilerdir. Bunlarla mutlaka mücadele edelim ama
daha önce de defaatle söyledik, bunun mücadelesi, bu akımlara
karşı o ülkelerdeki ana akım partilere yardımcı
olmaktan geçer.
Hatırlar mısınız, bir zamanlar
Avrupa ülkelerindeki Yeşiller ve çevreci partiler AK PARTİyi pek
severlerdi, hatta uluslararası parlamenter kuruluşlarda Gelin, bizim
gruba katılın. derlerdi. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle
müzakerelere başlamasına en fazla destek olan yeşil ve çevre
başlıklı partilerdi, şimdi ise AK PARTİ denince
kaçacak yer arıyorlar. Oysa Yeşiller de İslamofobiyle,
yabancı düşmanlığıyla mücadelenin ön saflarında
yer almaktadırlar. Evet, İslamofobiyle mücadele edelim ama bizdeki
insan hakları ihlallerini, özgürlüklerin baskılanmasını,
Avrupadaki İslamofobi illetinden yüksek sesle şikâyet ederek
gizleyemezsiniz, örtemezsiniz; iktidar bunu da bilsin. Şimdi, bu vesileyle
Batı yine lanetlenmektedir. Hâlbuki gerek Sayın
Cumhurbaşkanı gerek Sayın Dışişleri Bakanı
Geleceğimiz Avrupada. diyordu geçtiğimiz günlerde, hatta birkaç gün
önce. Bu hızlı değişim, dönüşüm metin yazarları
arasındaki farktan mı kaynaklanıyor, yoksa Sayın
Erdoğan çok mu hızlı fikir değiştiriyor? Millî Savunma
Bakanı NATO uluslararası kimliğimizin bir
parçasıdır. diye sık sık vurgu yapmaktadır.
İktidar zaman zaman NATOya katkılarımızla övünmektedir.
Nitekim ülkemiz hâlihazırda NATOnun Çok Yüksek Hazırlıklı
Ortak Görev Gücüne komuta etmektedir. Rusya tehdidine karşı özel
olarak kurulmuş bu komutanlık için ülkemiz 4.200 asker tahsis
etmiştir. Bu komutanlık görevini de bir an önce üstlenmek için Ankara
ciddi diplomatik gayret sarf etmiştir. Bir taraftan ortak tehdit olarak
addedilen Rusyaya karşı böyle bir NATO gücüne komutanlık
ederken, diğer taraftan Rusyadan satın alınan S-400
sistemlerinin aktive edilmesi ve yeni bir S-400 paketi alımından söz
edilmektedir. Burada en hafif deyimiyle ciddi bir çelişki mevcuttur.
Birkaç gün evvel bu kürsüden dış
politikada ikircikli söylem ve politikalar izlemenin
yanlışlığını vurgulamıştım.
İktidarın reform konusundaki Avrupa Birliğiyle ilişkilere
dair tutumundan şüphelerimi ifade etmiştim. Sayın Erdoğan
ve Sayın Çavuşoğlunun bu yeni rotada samimi
olmalarını, bunu vatandaşlarımıza katkısı
bakımında dilediğimi belirtmiştim fakat reform
açıklamalarının somut sonuç vereceğine pek ihtimal
vermediğimi de belirtmiştim. Maalesef iktidar yanlış
tutumunu sürdürmeye devam etmekte ve şüphelerimizi haklı
çıkarmaktadır. Tek adam rejimi son on sekiz yılda izlenen
dış politikayı daha da sefil bir hâle getirmiştir.
Türkiyenın dış politika değerleri ve
Dışişleri Bakanlığının kurumsal
hafızası ulusal gücümüzün önemli bileşenleriydi. Bu
bileşenler sistematik olarak iğdiş edilmektedir. Otoriter,
totaliter rejimler kendilerinden evvelki kurumları berhava ederler; bunu
yaşıyoruz. Dışişleri Bakanlığındaki
tahribat da bu yok etme iradesinin bir parçasıdır.
Dış politikamız
kalmadığı için uluslararası ilişkilerimiz
diyeceğim- uluslararası ilişkilerimizde
yaşadığımız vahim tökezlemeler ve tenakuzlar
iktidarın diplomasız diplomasi sürdürme iddiasıyla
bağlantılıdır. Sayın Dışişleri
Bakanının kendisi de karar mekanizmalarında
ağırlığını muhtemelen kaybetmiş
durumdadır. Oysa ülkemizin bulunduğu stratejik konum,
komşularımız, tarihimiz, üyesi olduğumuz ittifak ve
ortaklıklar, Anayasamızın esas ilke ve hedefleri bizi pek çok
ülkeden farklı olarak son derece hassas ve incelikli bir dış
politika uygulamaya zorlamaktadır. Bu da şüphesiz, bu konuda gerekli
mesleki bilgi, tecrübe, yetkinlik ve kurumsal geleneğe sahip Dışişleri
kadrolarından en verimli şekilde yararlanılmasını
gerektirmektedir.
Keza, dış politikamızda yine kurumsal
tahribata maruz tutulmak istenen Türkiye Büyük Millet Meclisinin de mutlaka
devrede olması gerekmektedir. Ne var ki tek adam yönetimi Türkiye Büyük
Millet Meclisini her konuda olduğu gibi uluslararası ilişkilerde
de gerçek etki gücünden mahrum bırakmıştır. Bunun sonucu
olarak ulusal çıkarlardan kopuk dış politika tercih ve
uygulamaları ortaya çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlar, salı günü
yaptığım konuşmada da değinmiştim, iktidar
Doğu Türkistandaki soydaşlarımız konusunda son derece
duyarsız bir yaklaşım izlemektedir. Sayın
Cumhurbaşkanı, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanıyla
hiçbir ikili görüşmesinde Doğu Türkistandaki kardeşlerimizin
maruz kaldığı insanlık dışı muameleleri
gündeme getirmemiştir. Zulüm ve baskı altında âdeta
soykırıma tabi tutulan Uygur Türklerinin yaşadığı
sıkıntıların milletin iradesini temsil eden Türkiye Büyük
Millet Meclisinde araştırılıp aydınlatılması
için verdiğimiz önerge Cumhur İttifakının oylarıyla
reddedilmiştir. Dışişleri Bakanlığı konuyla
ilgili soru önergelerine özensiz ve yetersiz yanıtlar vermeye devam
etmektedir. Dün Sayın Genel Başkanımız partimizin grup
toplantısında bu meseleyi bir defa daha en kuvvetli şekilde dile
getirmiştir, Çinin Türkistanda Uygur kardeşlerimize
uyguladığı zulme Avrupa'dan, Amerika'dan ses geliyor ama
Ankara'dan hâlâ çıt çıkmıyor. ifadelerini
kullanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim.
Sayın Genel Başkanımız, Çinle
2017 yılında yapılmış olan Suçluların İadesi
Anlaşmasını hatırlatarak anlaşmanın
Dışişleri Komisyonu gündemine getirilmesi durumunda Doğu
Türkistanlı kardeşlerimizin mezalimine iktidar tarafından imza
atılacağını belirtmiştir. İktidar Uygur
Türklerinin sesine yankı vermekten öyle korkmaktadır ki dün
partimizin grup toplantısında kürsüye çıkan bir Uygur Türkünün,
Kâşgarlı Mahmutun diyarından gelen genç bir kadının
konuşmasından rahatsız olmuş TBMM TV
yayınını kesmiştir. Konya Milletvekilimiz Sayın
Fahrettin Yokuş bu konudaki görüşlerimizi daha
ayrıntılı şekilde az sonra sunacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teklifin tümü üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi bu
saatte de olsa izleyen değerli halkımız; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, uluslararası sözleşmeleri
görüşüyoruz ama ben biraz Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimizi,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını, hakikaten bu
kararlar yenilir mi, içilir mi, yutulur mu, bakılır mı, ne
oluyor yani bu 22 Aralıktan bu yana yapılan tartışmalar
ışığında buradan ifade etmek için söz aldım.
Evet, herkesin bildiği üzere 22 Aralıkta Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi Türkiye aleyhine çok önemli bir karar
verdi, Demirtaş kararı. Çok önemli diyorum, önemi şuradan
geliyor: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tarihinde Türkiyenin
bireysel başvuruyu kabul ettiği günden bugüne kadar ilk defa evet,
altını çizerek söylüyorum- Sözleşmenin 18inci maddesiyle
ilgili ihlal kararı verdi. Şimdi bu nedir biraz anlatacağım
tabii. Diğer ülkeler hakkında da zaman zaman 18inci madde ihlali
vermiş -mesela Azerbaycan, Rusya gibi- ama hiçbir 18inci madde ihlalinde
bu kadar ağır, bu kadar kesin tespitler ve kalın çizgiler
yoktur. Yani hukukçu arkadaşlar, merak edenler bakabilirler. Sadece
18inci madde ihlali değil
18inci madde ne? Şunu söylüyor özetle
18inci madde: Siyasi kararla, iktidarın siyasi bir stratejiyle muhalefet
partisi liderlerinden biri olarak Demirtaşı rehin
aldığını, onun bu rehinelik durumunun devam
ettirildiğini, tahliye kararını Daire verdikten sonra Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi biliyorsunuz, önce Daire karar verdi- bir
yeni hamleyle ikinci tutuklama kararı verdiğini, özellikle Cumhurbaşkanının
o dönemde Karşı hamle yapar, işi bitiririz. sözünden
başlayarak yapılan tartışmaları, fezlekelerin
artışını, dokunulmazlıkların
kaldırılması sürecini, bunları bütünüyle o kadar
ayrıntılı tahlil etmiş ki ve demiş ki: Siz hukuken
değil, siyasi olarak Demirtaşı içeride tutuyorsunuz. Ve bu
kararı sadece Demirtaş için vermiyor aslında. Doğru,
başvurucu olarak o bulunuyor, tarafı Selahattin Demirtaş ama
kararın içeriğinde, ayrıntılarında -okuyanlar gayet
iyi biliyorlar- aslında HDPye yönelik bütün saldırılar mahkûm
ediliyor ve bunun siyasi bir operasyon olduğunu, kumpas olduğunu,
darbe olduğunu -adını ne koyarsanız koyun- söylüyor.
Biz ne diyorduk? Beş yıldır,
altı yıldır burada ne anlatıyoruz? Her
konuşmamızda Bize yönelik açtığınız davalar, soruşturmalar,
hazırladığınız fezlekeler -bize derken bütün
HDPlileri kastediyorum, başta milletvekilleri ve belediye
başkanlarını- hukukla ilgili değil, yargıyla ilgili
değil, kriminal bir fiilimiz yok. Olursa bu konuda hiç hesap
veremeyeceğimiz bir şey yok. diyoruz. Bu sizin siyasi
kararlarınızdır, rakip olarak siz bizi yargı eliyle tasfiye
etmeye çalışıyorsunuz, demokratik siyasetten
uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz. dedik, binlerce defa
söyledik. Şimdi bunu biz değil, bunu Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Büyük Dairesi söylüyor, hem de 1 karşı oyla, Türkiye
hâkiminin karşı oyuyla, 16ya karşı 1.
Şimdi, bundan sonra birçok şeyi
değerlendiriyor: Düşünce, ifade özgürlüğünü, örgütleme
özgürlüğünü, siyaset yapma hakkını yani bu kapsamda hepsini
söylüyor ve dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini
anlatıyor Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının
öngörülemediğini, vekiller seçildiği zaman bunun bilinemediğini,
bu nedenle bu Anayasa değişikliğinin de ihlal olduğunu,
yasama sorumsuzluğunun dikkate alınmadığını
söylüyor. Zaten hiç dikkate alınmamış çünkü mahkemeye defalarca
talepte bulunulmuş, dikkate alınmamış ve
dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda da bir bütün
olarak ihlal kararı vermiş ve serbest seçim hakkının da
tabii ki ihlal edildiğini söylemiş. Çünkü Selahattin Demirtaş
-yedi ay yirmi gün, milletvekili olduğu hâlde, on yedi ay mıydı?
Arkadaşlar düzeltsinler, bir an karıştırdım- 4
Kasım 2016da alınmıştı, seçime kadar içerideydi,
Cumhurbaşkanı adayı oldu, buradaki birleşimlere
katılamadı, milletvekili olarak Genel Kurul
çalışmalarına katılamadı ve biz her işlem için
buraya dilekçe verdik, tutanak verdik, dedik ki: Cezaevinde de olsa buraya
gelsin vekiller, katılsınlar çünkü bu bir anayasal bir haktır.
Büyük Daire bunu da söylüyor, Katılamamış, önünde bir engel
var. Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkıp
yarışamamış. diyor. Yani cezaevinden, bir
Cumhurbaşkanı adayı ne kadar etkili bir kampanya yapabilir? Bunu
halkın takdirine sunuyorum. Şimdi, tabii ki sadece bununla da yetinmemiş,
Demirtaşın ve milletvekillerimizin
Ben de 16 Nisanda
cezaevindeydim, Silivrideydim Anayasa Komisyonu üyesi olarak. O dönemde siz,
aynı zamanda Türkiye tarihinin en önemli sistem
değişikliğini de muhalefet partisine bu darbeyi, bu operasyonları
yaparak geçirdiniz. diyor. Büyük Daire söylüyor bunu, ben değil; bunu biz
zaten söylüyorduk. Ve bunu o kadar ayrıntılı anlatıyor ki
Türkiye siyasal haritasını yani çok iyi
çalışmışlar, gerçekten bir yargı erki gibi.
Peki, bunun karşısında ne oldu Türkiyede?
Yine, Büyük Daire karar vermiş. Şimdi, ben Bağlayıcı
mı, değil mi? tartışmasını bir hukukçu olarak
zül kabul ederim. Ne demek ya? Anayasanda var, imzan var, hâkimin var orada,
senin hâkimin var ya. Sen, Büyük Daireye ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
hâkim göndermişsin. Türkiye'de Türk hâkim bulamamış, Türkiyeli
hâkim, gitmiş bir de Alman bir avukat bulmuşsunuz. Şimdi Beni
bağlamıyor. diyor. Ya, nasıl bağlamıyor, bize bir
izah edin. diyoruz, henüz izah eden olmadı. Pardon, Mehmet Uçum var, ona
cevap vereceğim, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
olarak bir tek o konuştu bu konuda. Diğerleri ne diyor? Törörö
lafına devam ediyor. Yok böyle bir şey ya, aynı cümleler:
Demirtaş teröristtir. Ya Demirtaş, bırakın teröristi
Demirtaşın, emredici bir şekilde, beraat etmesi gerektiği
konusunda bir mahkeme kararı var, hem de uluslararası Büyük Dairenin
kararı var; O bir tahliye kararı değil ha, beraat
kararıdır. Neden? Çünkü Kobani protestosu temel iddia. Diyor ki: Kobani
protesto çağrısı barışçıl bir çağrıdır,
demokratik bir protestodur. Hepsini tahlil ediyor, bunu söylüyor. Diğeri,
yaptığı konuşmalar. Konuşmalarının
tamamını değerlendiriyor Demirtaşın, Düşünce ve
ifade özgürlüğü. Bazıları sert olabilir, Türkiye'deki sisteme
uygun olmayabilir ama düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında.
diyor ve bu konuda Demirtaşın derhâl serbest
bırakılmasını söylüyor. Şu ana kadar serbest
bırakılmadı, rehinelik durumu devam ediyor ama törörö
lafları arkasından geliyor.
Şimdi, bu Demirtaş kararına uymama
meselesi sadece Demirtaşı ilgilendirmiyor, önce oradan
başlayayım, önce bağlayıcılığı
bitireyim. Şimdi, çok masraf yaptılar Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde -ben tanığıyım, birkaç defa gittim, oradaki
görüşmelerimizde öğrendim- çok lobi yaptılar -iktidar- bu
kararın verilmemesi için yani bu konuda herkes biliyor.
Şimdi, bu Alman avukata ne kadar para verdiler
bilmiyoruz. Şimdi, mademki bağlayıcı değildi, niye
savunma yaptınız, niye oradaki hâkiminiz karara katıldı,
niye avukat tuttunuz, niye daire kararına itiraz ettiniz, niye bu kadar
masraf ettiniz? Hiçbir şey yapmasaydınız, deseydiniz ki O karar
tarafsız; ben taraf olarak gitmiyorum, karar verilsin, ne oluyorsa olsun.
Ya, o kadar söz yazmışsınız oraya. Hadi, onu da bıraktık,
bu halkın bütçesinden o kadar para harcadınız ya, yazık
değil mi? Sizi bağlamıyordu hani, niye harcıyorsunuz? Bunu
da soruyorum.
Çok yerli ve millîler ya -bu Alman vekile ben
takmış durumdayım- Türkiyede avukat yoktu, Türkiyeli bir avukat
yoktu, gittiniz, Alman avukat buldunuz; ilginç, yerli ve millî olanların
bir yabancıyı da avukat tutması ayrı bir tartışma
konusu.
Şimdi, bu neye benziyor, biliyor musunuz? Hani,
maç olur ya, bir maça çıkmışsınız, yenilirseniz Ben
bu maçın sonucunu kabul etmiyorum. diyorsunuz Ama yenersem, bu
maçın sonucu doğrudur. diyorsunuz. Ya, bu her şeyden önce
-nasıl ifade edeyim- bir ahlak meselesidir. Siz bir insana verdiğiniz
sözü bile tutmak zorundasınız ya, bu bir etiktir, asgari ahlak
kuralıdır. Her şeyi bir tarafa bırakın Ben maçı
kaybettim, ihlal verildi, tanımıyorum. diyorsunuz. Yok öyle bir
dünya, tanıyacaksın, tanımak zorundasın, kendin için
değil, bütün Türkiye yurttaşları için tanıyacaksın.
Şimdi, bağlayıcı
değilmiş. Recep Tayyip Erdoğan 3 defa niye AİHMe
başvurdu -diğerlerini söylemiyorum- niye başvurdu? Bir
açıklama bekliyoruz.
Peki, gerçekten, bu Robert Spanoyu niye bu kadar
gezdirdiniz Türkiyede? Çok merak ediyorum. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Başkanını, adamı kapı kapı gezdirdiniz
ya, götürüp Mardin kayyumuyla bile tanıştırdınız ve
sayfa sayfa -neler- gazete haberleri yayınlandı. Bugün açıklama
da yapmış. Kimlerle görüştü bu Spano?
Cumhurbaşkanıyla, Adalet Bakanıyla, Meclis Başkanıyla,
AYM Başkanıyla. Bunlar da yetmemiş, İstanbul
Üniversitesinden bir de fahri doktora unvanı vermişsiniz adama,
AİHM Başkanına. Bugün ne demiş? Yeni açıklama bu,
diyor ki: 2020de AİHMe en çok Türkiye ve Rusya aleyhine
başvuruldu. Tabii ki bağlayıcıdır. Eleştirilere
Spano yanıt vermiş, hiç tartışmasız bir açıklama
yapmış, ziyaretine ilişkin eleştirilere cevap vermiş
ama bu konuda Türkiye aleyhine olan kararları da değerlendirmiş
ve demiş ki: Tabii ki tartışma dışı; uymak
zorunda. Şimdi, Spano bir daha gelse Mardine götürmeyecek misiniz? (HDP
sıralarından Götürmeyecekler. sesleri, alkışlar)
Gezdirmeyecek misiniz? Yok, çünkü aleyhinize karar çıktı. Ya
şimdi bizim aklımızla alay etmeyin gerçekten. Şimdi, sadece
Demirtaşı ilgilendirmiyor, bütün HDPlileri ve siyasi sebeplerle
içeride tutulan herkesi ilgilendiriyor bu karar çünkü şu anda yargı
siyasal, yargı siyasal; siyaset ne diyorsa onu yapıyor. Bugün bir
önerge indirdik, önerge indirdik; İrfan Fidan
Ben konuşmadım,
hadi söylemiş olayım, ya çok merak ediyorum İrfan Fidanın
Yargıtayda odası var mı? Çaycıyla tanıştı
mı? Bir çay içti mi Yargıtayda ya? Hangi hâkimle
tanıştı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir sayfa çevirmedi, bir
sayfa.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) 107
hâkimi altı günde nasıl tanıdı? El insaf ya! Anayasa
Mahkemesi üyesi yaptınız adamı.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Çok
ayıp çok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Üstelik, üstelik; orada önergemizde ayrıntılar var zaten. Şimdi,
yargının bağımsız olmadığını,
tarafsız olmadığını biz değil artık, dünya
söylüyor, dünya gördü; Büyük Daire kararıyla bunu gördü.
Şimdi, sadece siyaseti de ilgilendirmiyor,
Manisalıyı da ilgilendiriyor biliyor musunuz? Bütün Türkiye
yurttaşlarını ilgilendiriyor. Size iki örnek vereyim: Volkswagen
firması Türkiyede bir fabrika açacaktı devasa, bunun için bir
şirket kurdular Türkiyede; 943 milyon 500 bin lira sermayeli bir anonim
şirket. Fabrikayı nerede kuracaklardı biliyor musunuz? Keçiliköy
Organize Sanayi Bölgesi, Cumhuriyet Bulvarı, Yunusemre, Manisada;
şimdi nerede kuruyorlar? Slovakyada. Neden?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunlar yüzünden.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Çünkü
Türkiye, AİHM kararlarına uymuyor
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Uymadılar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Slovakya uyuyor. Türkiye kaybetti. Kim kaybetti? Hepimiz kaybettik, hepimiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Manisa kaybetti, Manisa.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) En çok
kim kaybetti?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Manisa.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Manisalı
kaybetti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ona
geliyorum Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Emekçiler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - En çok
Manisalı kaybetti. Fena mı olurdu binlerce işçisiyle,
teknikeriyle, mühendisiyle binlerce insanımıza iş imkânı
sağlansaydı, fena mı olurdu? Olmazdı. O fabrikada
çalışacak insanların hangi partiye oy veriyor
olmasının bir önemi var mı sizce? Bizce yok. İşte, bu
iktidara oy verenler de AİHM Büyük Daire kararının
uygulanmamasından etkileniyor, etkileniyor yani bu çok açık.
Volkswagen, fabrika kurmaktan vazgeçti, açtığı şirketi
kapattı, bunu da açıkladı öyle haberimiz oldu. Peki, ya henüz
fikir aşamasında olup bu aşamaya gelmeden vazgeçilen
yatırımlar ne olacak? Kim bilir hangi yatırımcı Büyük
Daire kararının uygulanmamasının ardından
yatırımlarından vazgeçecek. Kim kaybetti? Türkiye kaybetti,
Türkiye yurttaşları kaybetti, hepimiz kaybettik. İşte,
durum çok vahim, yirmi dakika yeter diyordum, hiçbir şeye yetişmedi;
emin olun söyleyecek çok şey var.
Şu Mehmet Uçuma bir çift sözüm var ya, çünkü
hukukçu kimliğiyle çıkıp ortalıkta konuşuyor,
kendisini de tanırım. Şu anda neymiş?
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Cumhurbaşkanlığı
Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili. El insaf ya! Hangi hukuk
fakültesinde okudu gerçekten? Mezun oldu mu, emin değilim. Neymiş?
İstanbul, gerçi biliyorum, elimde var. Ya, birinci sınıfta öğretiyorlar
bunu bize ya, birinci sınıfta anayasa hukuku dersinde bu
anlattıklarımın bin katı anlatılıyor.
Çıkmış, yeni bir icatta bulunmuş -dur,
yazmıştım- Anayasa Mahkemesi kararları
bağlayıcı değilmiş, yönlendirici denetim
içeriyormuş; bu, yeni bir icat. Bir de birincillik diye bir kavram
çıkarmış. Bu kadar yıldır hukuk
çalışırım, bu kavramı yeni duydum. Ne diyorsun ya sen?
İşte, hukuk politikamızın niye bu kadar pespaye olduğu
ortada değil mi? Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları
Başkan Vekiliymiş, yani en yetkili konumlardan biri. Bir de onu
eleştirenleri de Twitterdan Batıcılıkla ve batı
dilleri kullanmakla suçlamış; Kerem Altıparmakı, dikkatimi
çekmişti. Ya, sen kimi hangi adla suçluyorsun? Hukukçuysan hukuki yorum
yap ve çok önemli şeyler söylemiş bu bir makalesinde, diyor ki:
Yürütmeden AİHM kararlarına uyulmasını talep etmek
yargı bağımsızlığını reddetmektir,
siyasi bir yaklaşımdır. Emin olun, kahkaha atmak istiyorum.
Emin olun, bu cümle karşısında kahkaha atmak istiyorum. Yürütme
görüş açıklayabilir. diyor, Yargı uymak zorunda
değildir. diyor. Hangi yürütme ya Mehmet Uçum? Bu yürütme HSKyi
belirliyor, bu yürütme HSK üyelerinin tümünü seçiyor. O HSK üyelerinin hâkimler
üzerinde doğrudan yaptırım kararı var; açığa
alabilir, terfi ettirmeyebilir, işten atabilir, her türlü işlemi
yapabilir. Sen, yürütme bunu söylediğinde o hâkim hangi güçle Uymuyorum.
diyecek? Yürütme eleştirebilirmiş ama biz eleştirince yargı
bağımsızlığına halel getiriyormuşuz.
Şaka gibi ya! Mehmet Uçum eskiden, benim tanıdığım
dönemlerde akıllıydı yani birazcık tartışma
yapardı; şimdi tamamen gitmiş. Yani siyasi yorum
yapacağım diye hukuku bu kadar da katletme ya, yazıktır;
hukukçuları bu kadar zan altında bırakma.
Şimdi, neymiş? AİHM ihlal
kararlarına uyulmasını istemek, aslında ulusal
yargının bağımsızlığını
reddetmekmiş ya. Böyle bir şey olabilir mi? Biz ulusal
yargıyı reddediyoruz eleştirmekle uyun diyoruz çünkü. Ya,
tamam da biz imzalamadık ki o sözleşmeyi. Şu anda bu
sözleşmeleri kim imzalıyor? Burası imzalıyor, Türkiye Büyük
Millet Meclisi halk adına imzalıyor. Rıza Türmenin çok
sevdiğim bir lafı oldu. Millî yargı diye bir şey yok.
Neydi? Millî ve yerli demokrasi
Millî ve yerli hukuk devleti diye bir
şey yok; hukuk kuralları evrenseldir. Biz bu evrensel kuralların
altına imza atmışsak uyacağız. Bu, bizim iç hukukumuzu
bağlamıyor. diyen bir Cumhurbaşkanı
Başdanışmanı var karşımızda. Şimdi
diyor ki: Yürütmenin talimat vermesini istiyorsunuz siz eleştirince.
Hani biz AİHM kararına uyun diyoruz ya, nasıl bakıyor
bilmiyorum. Ya, biz talimat verin demiyoruz, susun diyoruz. Bir karar
çıkınca siz yorumlamayın, Karşı hamlemizi yapar
işi bitiririz. demeyin. Teröristtir. demeyin, hâkimler bunun
karşısında baskı altında kalıyor diyoruz. Mehmet
Uçum bunu yanlış anlamış, tersten yorumluyor, diyor ki:
Siz AİHM kararlarına uyun. deyince yürütmeye talimat veriyorsunuz,
diyorsunuz ki: Talimat ver. Yani ancak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Anayasa
diyor uyun diye zaten.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum.
Şimdi, neyse, herhâlde derdim
anlaşıldı. Mehmet Uçum dışında hukuki yorum
yapılmadığı için Mehmet Uçuma taktım yani sakın
alınmasın yani başka hukuksal yorumlar olsaydı onlara da
yanıt verecektim.
Özcesi şu değerli milletvekilleri ve sevgili
halkımız: Hukuk devleti ilkesinin yerle bir olduğunu Büyük Daire
tespit etti, Türkiyenin demokrasinin büyük tehlike altında olduğunu
tespit etti, yargı tarafsızlığı ve
bağımsızlığının
kalmadığını tespit etti. Hukuk devleti olmaya geri dön
çağrısıdır bu, bu bir tekliftir aynı zamanda,
eğer anlarsak.
Geçenlerde, sanırım dün,
Çavuşoğlu demiş ki: Türk halkı geleceğini ABde
görüyor. Sayın Çavuşoğluna söylüyorum: ABde görüyorsunuz da
AB, yerli ve millî değil ha, oradaki kurallar uluslararası, aman
karıştırma. Eğer geleceğimiz ABde ise ilk iş
Demirtaşı bırakın, bütün siyasi tutsakları
bırakın.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına
İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Ünal Çeviköz.
Buyurun Sayın Çeviköz. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
akşam 4 adet uluslararası anlaşmayı gündemimizde
tartışıyoruz. Bunların 4ünün de ortak noktası
hepsinin serbest ticaret anlaşması olması. Fevkalade de dengeli
bir coğrafi dağılım yapılmış; Doğu
Akdenizden Filistin ile Balkanlardan Arnavutluk ile ve Avrupadan da
Birleşik Krallık ve EFTA ile yani Avrupa Serbest Ticaret Birliği
üyesi olan 4 ülkeyle, İsviçre, Norveç, İzlanda ve Liechtenstein.
Bu dengeli
dağılım aslında önemli çünkü Türkiyenin ticaretinin
fevkalade ihtiyacı var böylesi serbest ticaret
anlaşmalarının onaylanmasına ve bir an evvel yürürlüğe
girmesine çünkü ekonomi zor durumda ve dış yatırım
gelmiyor. Dolayısıyla serbest ticaret anlaşmalarının
ivedi bir şekilde hayata geçirilmesi Türkiyenin ekonomisinin, Türkiyenin
ihracatının, ithalatının yeniden canlanmasına
yardımcı olacak.
Biz bu 4 serbest ticaret
anlaşmasına da olumlu bakıyoruz. Filistinle yapılan
serbest ticaret anlaşması elbette menşeli ürünler kavramı
üzerinden bilhassa tarım ürünleri üzerinde duruyor. Arnavutluk ile
yapılan anlaşma aynı şekilde Arnavutluk ile Türkiye
arasındaki ticari ilişkileri düzenliyor, diğer 2 anlaşma
Avrupayla ilişkilerimiz açısından fevkalade önemli.
Birleşik Krallık, biliyorsunuz, Avrupa Birliğinden
ayrıldıktan sonra Türkiyeyle -ki Avrupa da Türkiyenin en önemli
ticari ortaklarından biridir- ticari ilişkilerini sürdürmesi için üç
yıldır bu anlaşmanın hazırlanması çalışmaları
sürüyordu. Nihayet 2017 yılından bugüne kadar gelen
çalışmalar sonuçlandı ve 29 Aralıkta serbest ticaret
anlaşması Birleşik Krallıkla imzalandı. Serbest
ticaret anlaşmasının Birleşik Krallıkla
yürürlüğe girmesi şu açıdan önemli: Bizim Avrupa Birliğiyle
gümrük birliği ilişkilerimizin de Birleşik Krallık ile
Avrupa Birliği arasındaki serbest ticaret anlaşmasıyla
paralel bir şekilde tanımlanmasına yardımcı oluyor
Birleşik Krallıkla imzalanan serbest ticaret anlaşması.
Biz bu 4 serbest ticaret anlaşmasına da
olumlu oy vereceğiz ve bunları elbette destekliyoruz ancak
desteklemediğimiz bir bölümü var ya da bir yönü var bu
anlaşmaların ki bunu Dışişleri Komisyonunda da dile
getiriyoruz. Bizim bu anlaşmalarla ilgili bir teknik itirazımız
var; o da 22nci Yasama Döneminde Dışişleri Komisyonunun
gündemine gelen bir husustan kaynaklanıyor. O yasama döneminde gündeme
gelen Filistin Kurtuluş Örgütü, Suriye Arap Cumhuriyeti ve Mısır
Arap Cumhuriyetiyle imzalanan ticari nitelikli anlaşmaların
metinlerinde Bu anlaşmanın ek ve protokollerinde
değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. ibaresinin
bulunduğu maddeler yasama yetkisinin devri niteliğinde
olduğundan ve Anayasanın 90ıncı ve 7nci maddelerine
aykırı bulunduğu için Dışişleri Komisyonu tarafından
reddedilmişti. İşte, biz bu gerekçeyle, bugün bu tür serbest
ticaret anlaşmalarında ek protokollerin değişiklik
yetkisinin doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına verilmesini
Anayasanın 90ıncı ve 7nci maddelerine aykırı
buluyoruz; onun için bu teknik itirazımızı burada dile getirmek
isterim.
Neden böyle bir yetkinin verilmesini doğru
bulmuyoruz? Aslında bu, sadece Anayasal açıdan değil siyasi
açıdan da doğru değil çünkü daha ülke içinde dahi serbest
ticareti sağlayamayan, ülkenin bütün önemli ihalelerini 5 şirkete
veren bir iktidara serbest ticaret anlaşmalarının protokol ve
eklerine ilişkin doğrudan onaylama yetkisini nasıl verelim?
Merkez Bankası rezervlerinin eksi bakiye verdiğini takip edemeyen bir
iktidara serbest ticaret anlaşmalarının protokol ve eklerine
ilişkin doğrudan onaylama yetkisini nasıl verelim? İdeolojik
takıntılarla ülkemizi dış politikada
yalnızlığa mahkûm eden, diplomasi masalarından soyutlayan,
savrulan bir iktidara serbest ticaret anlaşmalarının protokol ve
eklerine ilişkin doğrudan onaylama yetkisini biz nasıl verelim?
Dış politikada ikircikli bir tutum izleyen, canı isteyince
Birleşmiş Milletler kararlarını tanıyan, canı
istemeyince görmezden gelen bir iktidara serbest ticaret
anlaşmalarının protokol ve eklerine ilişkin doğrudan
onaylama yetkisini nasıl verelim? (CHP sıralarından
alkışlar) Muhalefeti dinlemeyip, ulusal bir dış politika
izlemeyip, ülkenin kaderini etkileyen anlaşmaları seçim malzemesi
hâline getirip bugün o anlaşmalar güncellensin diye Avrupaya gülücükler
dağıtan bir iktidara serbest ticaret anlaşmalarının
protokol ve eklerine ilişkin doğrudan onaylama yetkisini nasıl
verelim? Ülkemizin demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti
alanlarında Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini
yerine getirmediği gerekçesiyle Nisan 2017de Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi tarafından yeniden denetim sürecine alınmasına neden
olan bir iktidara serbest ticaret anlaşmalarının protokol ve
eklerine ilişkin doğrudan onaylama yetkisini nasıl verelim? (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, bu Avrupa Konseyi meselesi
önemli. Neden önemli? Çünkü Avrupayla ilişkilerimizi aslında Avrupa
Konseyiyle olan ilişkilerimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararlarına olan saygımız ve aynı zamanda Avrupa
Birliğiyle olan siyasi ilişkilerimiz de belirliyor. Biz serbest
ticaret anlaşmalarını imzalamakla sanki Avrupayla her şey
birdenbire güllük gülistanlık bir şekilde ilerleyecek zannediyoruz.
Bakın, bugün Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin Başkanı Spanonun bir basın toplantısı
oldu ve o basın toplantısında yaptığı
açıklamada -size bazı rakamlar vereceğim- fevkalade önemli
işaretler verdi. Diyor ki: 2019 ve 2020 yılında 62 bin dava
gelmiş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gündemine. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin gündemine gelen bu 62 bin davanın
yüzde 22si Rusyanın, yani 1inci sırada 13.800 davayla Rusya var;
yüzde 18i ise Türkiyenin, yani Türkiye 11.150 davayla 2nci sırada. Ve
bu davaların da bazıları bu yıl içinde karara
bağlanmış. 97 dava Türkiye için karara bağlanmış,
bunların 85 tanesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
en az bir maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmış.
İhlal edilen maddeleri de size söylemek isterim: Türkiyeyle ilgili, ihlal
edilen maddeler sırasında 1inci sırada 10uncu madde geliyor.
10uncu madde neyle ilgili? 10uncu madde ifade özgürlüğüyle ilgili. 31
tane davada Türkiyenin, ifade özgürlüğünü ihlal ettiği sonucuna
varılmış. 6ncı madde adil yargı hakkıyla ilgili.
Adil yargı hakkının Türkiyede davalarda ihlal edildiği 21
defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından belirtilmiş.
5inci madde özgürlük ve güvenlik hakkı. Türkiyenin bu maddeyi de 16 defa
ihlal ettiği dile getirilmiş.
Şimdi, bir yandan Yargı reformu
yapılacak. deniliyor, bir yandan Anayasa Mahkemesinin verdiği
kararlar alt mahkemeler tarafından reddediliyor, bir yandan da işte
böyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu
bazı kararlarla Türkiye bu şekilde Avrupa Konseyi nezdinde komik ve
acınacak bir duruma düşüyor. Şimdi, bütün bunları yaparken
bir yandan Avrupayla ilişkilerimizi düzeltmek maksadıyla serbest
ticaret anlaşmalarını alelacele yürürlüğe sokuyoruz ki bu
anlaşmaların bir tanesi -Birleşik Krallıkla ilgili olan-
daha kırk sekiz saat önce Dışişleri Komisyonuna geldi. Bu
da aslında geleneklere pek uygun bir şey değildir çünkü
birtakım anlaşmalar Dışişleri Komisyonundan geçtikten
sonra belli bir süre hazmedilmesi için zaman tanınır,
anlaşmanın metni zaten 760 sayfa, milletvekillerinin bu
anlaşmayı okuyup görebilmeleri ondan sonra da bu anlaşmayla
ilgili değerlendirmelerini yapabilmeleri için hazırlık gerekir.
Biz iki gün içinde apar topar, alelacele bu anlaşmayı getirdik, Genel
Kuruldan geçirmeye çalışıyoruz. Şimdi, bir yandan
bunları yaparken, bir yandan Yargı reformu olacak. derken, iki
aydır yargı reformuyla ilgili söylem sürekli olarak söylenirken -daha
bugün Sayın Cumhurbaşkanı tarafından tekrar edildi- hâlâ
daha ortaya çıkmış bir yargı reformu yok. Ama eğer
yargı reformu yapılacaksa, Avrupa Birliğinin eğer
Türkiyeyi yeniden Kopenhag Kriterlerine uygun bir ülke olarak ve bir aday ülke
olarak kabul etmesi bekleniyorsa bu yargı reformunun da ciddi bir
yargı reformu olması lazım. Bir yandan Yargı reformu
yapacağız. deyip bir yandan da yargı reformuyla hiçbir
şekilde bağdaşmayan böyle kararların, hele hele Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Türkiyeyi bu şekilde
zor duruma sokacak kararların yüzümüze çarpılmaması gerekir.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu
anlaşmaların şöyle bir riski de var, bunu da özellikle burada
vurgulamak isterim: EFTA ile Birleşik Krallıkla imzalan serbest
ticaret anlaşması; ikisini bir arada düşündüğümüzde,
Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerini sadece ekonomik
ilişkilere indirgeyen ve Türkiye'nin Avrupa Birliği perspektifini
aslında Avrupa ekonomik alanı içinde Türkiye'nin AB üyelik
perspektifini de ortadan çıkartacak bir gelişmeye doğru bizi
iten bir sürece doğru gidiyoruz, bunu özellikle vurgulamak isterim, buna
dikkat çekmek isterim. Böyle bir riski asla kabul etmiyoruz. Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak 1963 yılında Ankara Anlaşmasını
imzalayan partiyiz. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle bütünleşmesini daha
en başından itibaren takip eden ve bugün de üstelik ortaklık
müzakerelerinin başlatılması için de en büyük çabayı
gösteren parti, Cumhuriyet Halk Partisidir. Eğer Cumhuriyet Halk
Partisinin Avrupa Birliğine karşı olduğu şeklinde bir
düşünceniz varsa bunu asla kabul etmiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (Devamla) - Bugün Adalet ve
Kalkınma Partisinin de bu şekilde birtakım uydurma
adımlarla Avrupa Birliğiyle üyeliğimizi sanki sahiden
istiyormuş gibi bir görüntü ve algı yaratmasını da asla
tasvip etmiyoruz.
Gerçekçi bir Avrupa Birliği üyeliği ve
Türkiyenin Avrupa Birliği perspektifini savunan parti olarak, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bütün bunlara bir kere daha dikkatinizi çekiyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, geçen
dönemlerde uzlaşıyla bir ayda 300 uluslararası
anlaşmanın Meclisten geçirildiğine, Adalet ve Kalkınma
Partisinin ülkeyi yönetebildiği iddiası varsa kutuplaştırma
siyasetinden medet ummaktan vazgeçmesi, sıcak siyasetin
kavgasının şehvetine kapılmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
içeride konuştuğumuz bir konuyu burada tutanağa geçirmekte fayda
var, benim bir ifademi.
Biz bundan önceki yasama döneminde, benim nöbetçi
olduğum bir haftada, Sayın Pervin Buldanın Meclis Başkan
Vekili olduğu bir haftada, Sayın Erkan Akçayın olduğu bir
haftada, Sayın Doğan Kubatın olduğu bir haftada; bir
haftada 97 uluslararası anlaşma geçirdik, bir ayda 300 tane, 300.
Neden, biliyor musunuz arkadaşlar? Bizim birbirimizin yüzüne bakabilecek
durumumuz vardı, Dışişleri Bakanının Sayın
Genel Başkanı ziyaret edebileceği bir atmosfer vardı.
İYİ PARTİye İP denilmiyordu, Cumhuriyet Halk Partisine
zillet ittifakı denilmiyordu, HDPye bu sözler böyle söylenmiyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve dedik ki: Türkiyenin
faydasına ne kadar anlaşma varsa biz bunu bir ayda yapalım.
Şu anda 4 değil, 5 anlaşma mı olsun, olmasın mı
diye saatlerce müzakere ettik ya; çünkü Çavuşoğlu, gittiği
kongrelerde Genel Başkanımıza hakaret ediyor. Ya,
Dışişleri Bakanı, Dışişleri. Diplomasi
hepimiz adına diplomasi, hepimiz adına, ülkenin faydasına ama
sıcak siyasetin bir parçası. Ne olacak? Orada iki alkış
alacak diye... Bunları öyle yapmasa; Genel Başkanlara birer telefon,
birer ziyaret yapsa; hiç üzerinde konuşmadan, ülkenin yararına bilmem
kaç tane anlaşmayı geçirmek Genel Başkanlarımız
tarafından bize telkin edilir ama bunu yapabilecek bir Dışişleri
Bakanımız yok çünkü sıcak siyasetin şehvetine
kapılmış. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bakın, bunu burada kayda
geçireyim ki Adalet ve Kalkınma Partisi kendi iktidarını inkâr
etmeye devam etmeyecekse, bu ülkeyi yönetebildiğini iddia ediyorsa, bu
ülkenin bekleyen, hepimizin bu kadar destekleyip oy verebileceği
uluslararası anlaşmaları varsa sırf bizi
ötekileştirmek, şeytanlaştırmak, o sayede kendi arkasını
sağlamlaştırmak gibi bir kutuplaşma siyasetinden medet
ummak yerine, birazcık bu ülkenin yararına -hani taç giyen baş
akıllanacak ya- on dokuz yıldır durup da gitgide bunu terk eden
bir aklın, bir trol aklının peşine koca partiyi takmamak
lazım. Siz yine bildiğinizi okuyun ama hiç olmazsa
Dışişleri Bakanı gibi bir makamda bulunan kişilerin
-birazcık uluslararası diplomasiyi- yurt içinde hepimiz
olduğumuz için sıcak siyasetin kavgasının şehvetine
kapılmaması lazım. Yapın bunu, atın bu adımları,
bak, isim isim söyledim, çok da iyi bir haftaydı, bir ayda 300, bir
haftada 97 uluslararası anlaşma...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN Son sözünüzü alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, bu 4'ü için
gecenin ikisine kadar çalışıyoruz.
Buradan Sayın Çavuşoğluna da bu
gecenin tutanakları önüne gider çünkü o yüzden söylüyorum. AK
PARTİyi yöneten, yönlendiren bir akıl varsa da bu kadar gerginlik,
bu kadar saldırganlık, bu kadar trol işlerinin peşine takılmanın
kimseye faydası yok, ülkemize de faydası yok; bunun altını
çizmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına
Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin; Temel Tarım Ürünleri ve
İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol Ie Ait Tablo Iin Tadili
Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret
Anlaşmasının "Menşeli Ürünler"
Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol IIsinin Tadili Hakkında 2/2020
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/3003) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı:236) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1nci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE FİLİSTİN ULUSAL
YÖNETİMİ ADINA FİLİSTİN KURTULUŞ ÖRGÜTÜ ARASINDA
GEÇİCİ SERBEST TİCARET ANLAŞMASI İLE KURULAN ORTAK
KOMİTE'NİN; TEMEL TARIM ÜRÜNLERİ VE İŞLENMİŞ
TARIM ÜRÜNLERİ İLE BALIKÇILIK ÜRÜNLERİNDE TAVİZ
DEĞİŞİMİNE DAİR PROTOKOL I'E AİT TABLO
I'İN TADİLİ HAKKINDA 1/2020 SAYILI KARARI İLE
GEÇİCİ SERBEST TİCARET ANLAŞMASI'NIN
"MENŞELİ ÜRÜNLER" KAVRAMININ TANIMI VE İDARİ
İŞ BİRLİĞİ YÖNTEMLERİNE
İLİŞKİN PROTOKOL II'SİNİN TADİLİ
HAKKINDA 2/2020 SAYILI KARARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA VE
ANLAŞMANIN PROTOKOLLER VE EKLERİNE İLİŞKİN
DEĞİŞİKLİKLERİN CUMHURBAŞKANINCA
DOĞRUDAN ONAYLANMASINA DAİR YETKİ VERİLMESİNE
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 9 Ocak 2020
tarihinde imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi
Adına Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması ile Kurulan Ortak Komite'nin; Temel Tarım Ürünleri ve İşlenmiş
Tarım Ürünleri ile Balıkçılık Ürünlerinde Taviz
Değişimine Dair Protokol I'e Ait Tablo I'in Tadili Hakkında
1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması'nın 'Menşeli Ürünler' Kavramının
Tanımı ve İdari İş birliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol II'sinin Tadili Hakkında 2/2020
Sayılı Kararı"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddede İYİ
PARTİ Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Fahrettin
Yokuş
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu adına hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum.
Sizlere Dünya Uygur Kurultayı Reisi Dolkun
İsa Beyin bana göndermiş olduğu bir mektubunu okumak istiyorum:
Sayın İYİ PARTİ Milletvekili
Fahrettin Yokuş, malumunuz olduğu üzere, 26 Aralık 2020
tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında
Suçluların İadesi Andlaşması Çin Halk Kongresi Daimi
Komitesi tarafından oylanarak
yasallaştırılmıştır. Çin tarafı, aynı
yasanın Türkiye tarafından da onaylanmasını beklemektedir.
Yine, bilindiği üzere, Çin, idam cezalarını asmak ve
kurşuna dizmek şeklinde uygulayan totaliter bir ülkedir. Çin
tarafından kabul edilen yasa metninde Ölüm cezasının
uygulandığı ülkelere iade yapılamaz. ilkesinin
olmaması bizleri derinden endişeye sevk etmiştir. Çin
tarafından kabul edilen yasa, Türkiyede ikamet izniyle yaşamakta
olan ve vatandaşlık almaya henüz hak kazanmamış on binlerce
Doğu Türkistanlıyı bir korku iklimine sokmuş
durumdadır. Henüz Türkiye Cumhuriyeti devletinin yüce Meclisinde
onaylanmamış olan anlaşma dünyanın farklı
ülkelerindeki Uygur, Doğu Türkistan STKlerinde de üzüntüyle
karşılanmıştır. Türkiye samimi olarak bu anlaşmayla
FETÖ ve PKK terör örgütü üyelerini Çinden çıkarmak veya iadelerini
istemek düşüncesinde olabilir, lakin mezkûr anlaşmayla Çinin hedefi
teröristler değil, masum ve mazlum Uygurların tek umudu olan
Türkiyeyle arasını açmak, Türkiyeyi ise tüm devletler nezdinde
itibarsızlaştırmaktır. Çinin on yıllardır Doğu
Türkistanda yürüttüğü zulüm siyasetinin son yıllarda
soykırım boyutuna ulaşması dikkate
alındığında, anlaşma Türkiye tarafından kabul
edildiği takdirde daha büyük insanlık facialarının
yaşanmasına, yaşatılmasına neden olacağı
aşikârdır.
Çin tarafından kabul edilen yasadaki imza henüz
kurumadan Çin basınında Doğu Türkistan bölücü teröristlerini
himaye edecek Türkiye artık yoktur. ve Doğu
Türkistancıların kaçabilecek yeri kalmadı. gibi haberler
Türkiyedeki Uygurlar arasında derin endişe ve korkuya sebep
olmuştur. Her Doğu Türkistanlının, Çine iade edildiği
takdirde ceza kampları veya hapishanelerde çürüyeceğini, hatta idam
edileceğini çok net şekilde tecrübe ederek öğrenmiş bir
milletiz.
Çinle yapılan bu anlaşma, içeride ve
dışarıdaki halkımız üzerinde henüz Türkiye
tarafından yasa kabul edilmeden bile psikolojik baskı kurmaya
başlamış, hatta bunda başarılı olmuş
gözükmektedir. Yine, tekrar etmek isteriz ki, Çin Halk Cumhuriyeti, hür dünya
memleketlerinin gözleri önünde yetmiş bir yıldır Doğu Türkistanda
sistematik asimilasyon siyasetini devam ettirmekte, son beş yılda ise
daha da ileri giderek soykırım olarak ifade edilebilecek
insanlığa karşı suç işlenmektedir. Çin, hiçbir
uluslararası hukuk kuralına uymadan, 1949 yılında
işgal ettiği vatanımız Doğu Türkistanda uygulaya
geldiği zulüm siyasetine karşı doğal mecrasında
gelişen tepkileri dahi bölücülük ve terörist faaliyet olarak
adlandırmaktadır. On yıllardır sonucu sebep olarak kabul ettirmeye
çalışan Çin yönetimi, bölgede işlediği insanlığa
karşı suçlarını örtmeye ve bu suçlara meşruiyet
kazandırmaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere, Çinin
Doğu Türkistanda uyguladığı asimile politikaları son
yıllarda uluslararası kamuoyu ve uluslararası toplum
tarafından ciddi bir dilde eleştirilmektedir. Mağdur Doğu
Türkistanlılar olarak bizler zalimlerin karşısında,
mazlumların yanında şiarıyla varlığını
devam ettiren Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun saygıdeğer
idarecilerinin, mazlumların kalbindeki tahtını Çinin sinsi
emellerine alet etmeyeceğine, mazlum Doğu Türkistanlıların
feryadına kulak vereceğine ve Çin Hükûmetinin, 20 milyonu
aşkın Uygur Türkünü topyekûn suçlu ilan etme hevesini
kıracağına yürekten inanmaktayız. diyerek sözlerini bitiriyor.
Hepinizin malumu olduğu üzere, 2017
yılında Çin Hükûmetiyle yapılan sözleşme henüz Meclisimize
intikal etmemiştir, inşallah etmeyecektir de.
Değerli milletvekilleri, Çinin 3 milyon
civarında Doğu Türkistan Türkünü kamplarda ve cezaevlerinde
tuttuğu bütün dünyanın bildiği bir husustur. Birleşmiş
Milletler bünyesindeki 39 ülke bu hususta Çini uyarmıştır.
Yine, onlarca ülkenin insan hakları örgütlerinin, zulüm kamplarında
bulunan kardeşlerimizle ilgili olarak kamplarda inceleme yapma talepleri
Çin tarafından reddedilmiştir. Çin devletinin zulmünden kaçarak başta
Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelere sığınan on binlerce
Uygur, Özbek ve Kırgız kardeşimizi terörist olarak ilan etmekte
olan bir Çin devletiyle yüz yüzeyiz. Hepimiz biliyoruz ki Çinden kaçarak
ülkemize sığınmış olan
soydaşlarımızın yakınları maalesef Çinde ya
kamplarda ya cezaevlerindedir. Doğu Türkistanda yaşayan
soydaşlarımıza, dindaşlarımıza sessiz
kalamayız, sessiz kalmak zulme ortak olmaktır, sessiz kalmak
aslında insanlık suçu işlemekle eş anlamlıdır.
Ben yüce Meclisimizdeki tüm milletvekillerimizin bu zulme geçit
vermeyeceğine bütün kalbimle inanıyorum, inanmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, önceki gün partimizin
grup toplantısında, ülkemize sığınan Doğu
Türkistanlı bir kardeşimizi misafir ettik. Ailesinin tüm fertlerinden
haber alamayan ve ailesinin tamamının ağır cezalarla
cezalandırılıp hapse atıldığı ve dört
yıldır onlardan haber alamadığı gerçeğini bize ve
kamuoyuna bu kardeşimiz anlattı. Bu, aslında tek örnek
değildi, binlerce böyle örnek var. Biz grup toplantımızda
Doğu Türkistanda yaşayan Müslüman kardeşlerimize Çin devletinin
yaptığı insanlık dışı muameleyi ifşa
edince ne oldu biliyor musunuz? Çin devletinin Türkiyedeki beşinci kol
faaliyetini yürüten karanlık ihanet dünyasının
başgardiyanı şan şik şan Perinçekten ses geldi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) O Perinçek ki sözde
aydınlık özde karanlık paçavrası, İYİ
PARTİye ve Sayın Genel Başkanımıza iftiralarla
saldırdı. Aslında şaşırmadık. Karanlık
dünyanın adamı Maocu Perinçekten gelen tepki elbette bizi asla
şaşırtmaz. 80 öncesi onlarca ülkücüyü hedef göstererek,
karanlık gazetesinde hedef göstererek şehit edilmesine sebep olan bu
hain zihniyetin Çinin yanında olmasına elbette
şaşırmadık ama bilinsin ki ve buradan ilan ediyoruz ki onun
ihanetini asla unutmayacağız. Şehitlerimiz adına buradan
haykırıyorum, şehitlerimizi unutmayacağız,
unutturmayacağız, unutursak gök girsin, kızıl
çıksın! (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
daha alabilir miyim?
BAŞKAN Peki, tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, değerli şairimiz, ülkücü şairimiz
Abdurrahim Karakoçun bir şiiri var:
Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sina, Dedem Korkut, Alparslan
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Mazlumlar hakkını almayıp ele
Günü gün edersem zalimler ile
Evdeşim, öz kızım, öz oğlum bile
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Yaşasın Doğu Türkistan
Türklüğünün özgürlük mücadelesi! Yaşasın büyük Türk milleti!
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın
İsmail Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
Filistin ile ülkemiz arasındaki Temel Tarım Ürünleri ve
İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Serbest Ticaret
Anlaşmasıyla ilgili 1inci madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi sevgi
ve saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, kapsamı küçük olsa da bizim
açımızdan Filistinle varmış olduğumuz bu protokol
maneviyat itibarıyla değerlidir ve büyük bir protokoldür.
Yıllardan bu yana Filistinin İsrailin hukuksuz ve insanlık
dışı eylemlerine maruz kaldığı ortadadır.
Son olarak, Amerika Birleşik Devletlerinin Büyükelçiliğini Birleşmiş
Milletlerin kararlarına rağmen Kudüse taşıma kararı
alması bölgede var olan sorunu daha da fazla derinleştirmiştir
ve bunlar karşısında Türkiye'nin haklı, sağlam ve dik
duruşu ise hiç kuşku yok ki Filistinin en büyük dayanağı
olmuştur. Dolayısıyla 20inci Kolordu 36ncı Tabur 8inci
Bölük 11inci Ağır Makineli Tüfek Takım Komutanı
Iğdırlı Hasan Onbaşının Kudüsteki son Türk
askeri olarak sürdürdüğü nöbet bugün de aynı azim, aynı inanç,
aynı şerefle devam etmektedir. Filistin vermiş olduğu
mücadelesinde yalnız değildir, bundan sonra da olmayacaktır.
Dolayısıyla, bu protokole de desteğimizi tekraren ifade etmek
isterim.
Bununla beraber gündemimizde olan diğer
bazı anlaşmalar da var. Bunlar içerisinde, hiç kuşku yok ki,
İngilterenin Brexit kararı sonrasında Avrupa Birliğinden
ayrılması neticesinde ülkemizle varmış olduğu serbest
ticaret anlaşması var.
Saygıdeğer milletvekilleri, 2020
yılı, tüm dünya için, yaşanan salgın nedeniyle oldukça zor
bir yıl olmuştur. Bu salgının başlamasının
üzerinden bir yılı aşkın sürenin geçmiş olmasına
rağmen hâlâ her ülke gelişmelerin nereye varacağı,
kendileriyle birlikte uluslararası düzlemde nelerin vuku bulabileceği
üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Zira bu salgın
yalnızca insan sağlığını ve sağlık
sistemini etkilememiş, ekonomiler üzerinde de ağır
tahribatlar yaratmıştır. Dahası, buna ilave olarak iklim
krizi gibi insanlığın tamamını etkileyebilecek yeni
bir tehditle daha karşı karşıyayız. Bu durumda,
ülkelerin hepsi çıkarlarını gözden geçirmek ve hem geçici hem de
tespit ettikleri kadarıyla kalıcı gelişmelere
karşı adapte olmaya gayret göstermektedirler.
Küresel ticaret 2020
yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı
dönemine göre yüzde 14,3 oranında azalmış, tarihteki en sert
düşüş gerçekleşmiştir. Bölgeler itibarıyla bakıldığında,
Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde ihracat sırasıyla yüzde 24,5 ve
yüzde 21,8 oranında düşerken Asya ülkelerinin ihracatı yüzde 6,1
düşüşle fazla etkilenmemiş görünmektedir. 2020nin ikinci
yarısından itibaren küresel ticaret hacmi belirli ölçülerde
toplanmaya başlamıştır. İşte bu aşamada bir
ucu Asyayı, diğer ucu Avrupayı ilgilendiren iki önemli siyasi
ve ekonomik gelişme yaşanmıştır ki bu gelişmeler,
önümüzdeki yüzyılda gidişatı tayin edebilecek sonuçlar
barındırması sebebiyle üzerinde titizlikle durulması ve
ülkemizin çıkarlarının hesaplanması gereken
durumlardır. Bunlardan ilki -Asyayı ilgilendiren boyutta- 15
Kasım 2020 tarihinde Vietnamda düzenlenen 37nci ASEAN Liderler
Zirvesinde imzalanan, kısa adı RCEP olan Bölgesel Kapsamlı
Ekonomik Ortaklık Anlaşmasıdır. Sekiz yıl gibi uzun
süren görüşmelerin ardından Uzak Doğu, Asya ve Pasifik
Bölgesinde bulunan 15 ülke tarafından imzalanan anlaşma,
niteliği itibarıyla son derece geniş kapsamlı bir serbest
ticaret anlaşmasıdır. Ayrıca, buna taraf olan ülkelerin
bulunduğu alan bakımından dikkate alındığında,
aynı anlaşma, dünyanın en büyük serbest ticaret
anlaşması olarak değerlendirilmektedir. Yine aynı ölçüyle
Avrupa Birliğinden ve ABD, Kanada, Meksika arasındaki ticaret anlaşmalarından
da daha büyüktür. Bu anlaşmaya imza atan 15 ülkenin, başta Güney Çin
Denizinde yaşanan gerginlikler olmak üzere, kendi aralarında pek çok
sorun yaşarken böylesi kapsamlı bir ekonomik pazar
oluşturmaları doğrusu ilgi çekici olan bir başka
gelişmedir. RCEP Anlaşması, Asyanın 21inci yüzyılda
yeni ekonomik güç merkezi olacağının en somut göstergesi olarak
değerlendirilebilecektir. Bu anlaşma sayesinde 2030 yılında
Asya-Pasifik
genelinde ihracatın 668 milyar dolar artacağı hesap
edilmektedir, aynı dönemde Avrupadaki ihracata etkisinin ise 9 milyar
dolarlık bir azalma olarak görüleceği hesap edilmektedir.
Dolayısıyla, başta Avrupa Birliği olmak üzere çok
sayıdaki birliğe üye olan ülkeler bu anlaşmanın olumsuz
etkileri üzerinde şimdiden çalışmaya koyulmuşlardır.
Avrupayı ilgilendiren siyasi ve ekonomik gelişme ise Britanyanın
Avrupa Birliğinden ayrılması yani Brexit olarak alınan
kararın anlaşmalı olarak yürürlüğe girmesidir. Bu durum
sadece Avrupayı değil, neticeleri ve bundan sonraki olası
gelişmeler itibarıyla dünyanın diğer bölgelerini de
etkileyebilecek, diğer bölgelere de tesiri olabilecek mühim sonuçlar
doğuracaktır. Olayı daha da basite indirgersek, 2020nin
ağır koşullarında Asya önemli bir girişimle yeni
yüzyılın kalan bölümlerini etkisi altına alabilecek
çıkışı yaparken Avrupa ise tam tersi bir ivmeyle muhatap
olmak, yeni koşullara adapte olma yolunda daha fazla gayret sarf etmek
durumunda kalmıştır. İşte böylesi bir dönemde bugün
görüştüğümüz ve Dışişleri Komisyonundan geçerek Genel
Kurulun gündemine gelmesi beklenen, başta karşılıklı
ticaret ve savunma olmak üzere her alanda yapılmış bulunan
anlaşmaların ülkemiz açısından da önemi büyüktür. Bu
anlaşmalar arasında -yaygın adıyla- İngiltereyle
vardığımız anlaşmanın önemi kuşku yok ki her
iki taraf açısından da zamanlama, niyet ve içerik
bakımından oldukça değerlidir.
Avrupada 17 milyar dolarlık ticaret hacmiyle
Almanyadan sonra en büyük ticaret ortağımız olan
İngiltereyle ilişkilerimiz tarihsel bir derinliğe sahiptir.
Yurt dışındaki toplam yatırım tutarımızın
da yaklaşık olarak yüzde 10u yine bu ülkede bulunmaktadır. Her
alanda kapsamlı iş birliği imkânımızın
olduğu İngiltereyle gündemimize konu olan anlaşmanın 2017
yılından bu yana görüşüldüğü kaydedilmektedir. Kayda
değer bir başka husus ise İngilterenin Avrupa Birliğinden
ayrılmasına ilişkin vardığı anlaşmanın
ardından ilk serbest ticaret anlaşmasını ülkemizle
imzalamış olduğudur. Şimdiye kadar Avrupa Birliğiyle
süregelen Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde ticaret
yaptığımız İngiltereyle bundan sonraki döneme yönelik
varılan serbest ticaret anlaşması uyarınca ülkemizin 2,4
milyar dolarlık kayıp yaşamasının önüne
geçilmiştir. Ayrıca, anlaşma kapsamında,
ihracatımızın yüzde 95ini oluşturan sanayi ürünlerinde
gümrük vergilerinin kaldırıldığı
anlaşılmaktadır. Hazır giyim, beyaz eşya, otomotiv,
gıda ve tarım ürünlerinin ticareti konusunda da ülkemizin
menfaatlerinin korunduğu görülmektedir. Dolayısıyla,
İngiltereyle imzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla ülkemizin
çıkarlarının her yönden gözetildiği açıktır,
ikili ilişkilerimiz açısından doğru zamanda doğru bir
adım atılmıştır. Temennimiz, İngiltereyle
ilişkilerimizde etkilenme potansiyeli bulunan diğer sektörler için de
kapsamlı bir değerlendirme sonucu eksikliklerin kısa zamanda
giderilmesidir. Diğer yandan, Avrupa Birliğinden ayrılarak
kendine yeni bir rota çizmek isteyen İngilterenin başta
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz meseleleri, müşterek eylem
konuları olmak üzere ülkemize yönelik nasıl bir politika
izleyeceği de önemli olacaktır.
İngiltereyle geliştirilen yeni ticari ve
siyasi ortaklık, Avrupa Birliğiyle gündemimize getirdiğimiz ve
revize edilmesini talep ettiğimiz Gümrük Birliği Anlaşması
üzerinde de tesir edebilecek, menfaatlerimize doğacak sonuçlar
verebilecektir. Dolayısıyla, dünya ticaret pazarının bir
ucunun dayandığı İngiltere ile öbür ucunun uzandığı
Çin ve Uzak Doğu Asya arasında güncel gelişmeleri ülkemizin
vaktinde değerlendirerek başarılı bir siyaset izlediği
görülmektedir. Gelinen aşamada Londra ve Pekin arasında ticaret mallarının
dolaşımı Ankara üzerinden yapılmaya koyulduysa buradaki
ağırlık merkezini her çevre doğru hesap etmek
durumundadır.
Ağır gündemler ve hızlı
gelişmelerle seyreden 21inci yüzyılda Türkiye, bir başı
Doğuya bir başı Batıya bakan, bir pençesiyle Doğuyu
diğeriyle Batıyı tutan Selçuklu Türk kartalı edası ve
ölçüsünü koruyarak yoluna devam etmelidir; mühim olan da budur. Asya da bizim
gündemimizdedir, Avrupa da öyle ve elbette Avrupada olduğumuz kadar
Asyada da varız, var olmaya, potansiyelimizi daha da artırmaya devam
edeceğiz, etmeliyiz.
Biz Türkiyeyiz, büyük hedefleri ve vizyonu olan,
her alanda bağımsızlığını önceleyen, dünyada
insanlığın huzur bulmasını arzulayan, iddialı,
güçlü ve köklü bir devletiz.
Bu vesileyle sözlerime son verirken ilgili
anlaşmaların tümüne olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor,
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Gazi Meclisimizi sevgi
ve saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci madde üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen Adana Milletvekili Sayın
Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun Sayın Oruç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu
saatinde 4 uluslararası sözleşmeyi şu an konuşuyoruz ve bu
sözleşmelerin de önemli bir bölümü şüphesiz ki evet oyu
kullanabileceğimiz sözleşmelerdir. Sadece bu 4 sözleşme için
değil, bugüne kadar, özellikle bu Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi adı verilen sistemle birlikte Meclis bütün yetkilerini
Cumhurbaşkanına devrettiği için biz şerhlerimizi bu maddelerde
de bu anlaşmalarda da bildiriyoruz. Bugün
Cumhurbaşkanlığının bu sözleşmelerde bütün
değişiklikleri yapma yetkisi devredilmiş oluyor. Bu da demektir
ki Meclis denge ve denetleme görevini tamamen bir insana, tek bir adama
devretmiş oluyor. Bu sebeple de buna itirazımız var.
Evet, Filistin anlaşması var ve
Filistinle bir ticari anlaşma. Tabii ki özellikle Filistin
halkının her türlü konuda yanında olduğumuzu parti olarak
buradan bir kere daha ifade etmek istiyorum. Filistin toprakları
işgal altında, Filistin mazlum bir halktır. Filistinde El
Nakbayı nasıl Filistin halkı, Araplar unutmadıysa bu
ülkede, bu bölgede yaşayan bütün halklar asla unutmaz, unutamaz ve
özellikle Trumpın damadı Kushnerin mimarı olduğu
yüzyılın barış anlaşmasıyla ilgili, özellikle bu
süreçte mutlaka bu konuyla ilgili geri adım atmaları hususunda
Türkiyenin de üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor fakat AKP
iktidarının bugüne kadarki tarihine baktığımızda,
Marmara gemisiyle ilgili yaşanan sürece baktığımızda,
one minute siyasetine baktığımızda; Türkiye, işgalci
siyonizme bir tavır koymayacağını geliştirdiği
ticari anlaşmalarla da ortaya koymuş durumdadır.
Bölgede Filistin ve Kürt halkının kaderi
birbirine o kadar benziyor ki iki halkın ciddi ciddi kanayan yaraları
var. Gazzeli, Kudüslü, Afrinli, Kobanili; yaşadıkları
şeyler o kadar benzer ve aynı ki direnişleri de birbirine
benziyor; intifadaları, tanklara karşı çocukların
attığı taşlar, şu an cezaevlerinde çocukları
açlık grevinde bulunan anaların beyaz tülbentleri birbirine ne kadar
benziyor, beyaz tülbentli eylemleri birbirine ne kadar benziyor, değil mi?
İşte, buradan çıkarılacak çok fazla ders var.
Dünyadaki siyasal gelişmeler ve şüphesiz
ki herkesin gördüğü gibi Türkiyedeki siyasi, daha doğrusu
iktidarın siyasi tercihleri Türkiyede iç siyasette iktidarın
alanını daralttığı gibi Türkiyenin
tamamının alanını dış siyasette de
daraltmış durumdadır.
İktidarın ölü taklidi
yaptığı konu Doğu Akdeniz konusu; bunu çok konuştuk
burada, tabii ki üzerinde duracak yeterli bir süremiz de yok ama şunu
eklememiz gerekiyor bugüne kadar söylediklerimize: ABDnin yeni
Başkanı Türkiyenin de Libyadan çekilmesi için saf tutmuş
durumda. Yunanistanın AB girişimleriyle ABnin yaptırım
kararlarıyla karşı karşıya kalınca ne
yapmış oldu? 2016dan beri kesilmiş olan görüşmeler yeniden
başlamış oldu ve bir istikşafi görüşme
gerçekleşmiş oldu. Dışişleri Bakanı, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Rum kesimiyle oturup
birlikte konuşulabileceğini söylüyor. Bugüne kadar Ey Biden! Ey Macron!
diyen Cumhurbaşkanı
Şimdi, onlardan bir görüşme
koparabilmek için neler yaptıklarını, gece gündüz
Avrupanın sokaklarında nasıl yattıklarını bütün
dünya kamuoyu biliyor. İktidar şuna karar vermek zorunda: Bütün
ipleri eline geçirmiş Avrasyacı ekiple mi yola devam edecek yoksa
yüzünü gerçekten Avrupaya dönmüş olan bir siyasi politika izleyecek mi?
Bunlara karar vermek zorundadır.
İç ve dış
siyasetteki tercihler ne yazık ki Türkiyenin şu anda yüzünü ABye
çevirecek somut adımlar atmadığını gösteriyor, ki
yaptırım üstüne yaptırım uygulandığı zaman
hemen bir açıklama yapıyor Cumhurbaşkanı,
Dışişleri Bakanı, Hükûmet sözcüleri, diyorlar ki: Biz
yüzümüzü Avrupaya dönmüş durumdayız. Bakın, şunu
hatırlatmamız gerekiyor: ABDnin yeni Dışişleri
Bakanı Türkiye için sözde müttefik dedi. Şimdi, AKP
iktidarının önünde çok önemli bir sınav var: Stratejik olarak
karar vermiş olduğu S-400 füzelerini iade edecek mi, etmeyecek mi?
ABDyle ilişkileri belirleyecek olan budur. Tabii ki stratejik akıl
yayılmacı, Kürtlere karşı düşmanlık
politikası ve siyasal İslam modeli olarak İhvancılık
siyasetini bölgede yaymayı benimsediği için şu anda aklı ne
yazık ki ne ABye dönmüş ne de bu yaptırımlara
karşı ciddi bir adım atmaya niyetleri yoktur.
Bakın, bugün, AKP iktidarı yemiyor
içmiyor, Irakı nasıl karıştırırım diye
bakıyor; bugün, Irakta Kürt halkını birbirine
kırdırtmak, kardeşler arası bir çatışmayı
geliştirmek için adımlar atıyor. Irakta, Bağdatta
IŞİDin üstlendiği 2 intihar saldırısı
gerçekleşiyor -IŞİD üstleniyor, özellikle altını
çiziyorum- 32 sivil insan yaşamını kaybediyor, 100ün üzerinde
insan yaralanıyor. Ben buradan Bağdat halkına
başsağlığı dileklerimizi, yaralılara geçmiş
olsun dileklerimizi iletiyorum.
Daha Suriye kaosu, Suriye geriliminden
çıkılamamışken yepyeni bir Irak gerilimine doğrudan
müdahil olmak, bu, Türkiyenin Orta Doğu siyasetinde savaş
stratejisiyle devam edeceği anlamına geliyor. Cumhurbaşkanı
grup konuşmasında şunu söyledi: Türkiyeyi temel hak ve
özgürlüklerden ekonomide güven ikliminin güçlendirilmesine kadar her alanda
geleceğe hazırlayacak bu reform sürecine hep birlikte sahip
çıkacağız. Bu reform süreci ne Allah aşkınıza?
Haftalardır bununla ilgili konuşuyorsunuz, ortada somut bir adım
yok. Az önce Grup Başkan Vekilimiz uzun uzadıya detaylı bilgi de
verdi, AİHM kararını uygulamıyorsunuz en basitinden.
AİHM kararını uygulamayacak, tarafı olduğu, imza
atmış olduğu sözleşmelere uymayacak olan bir iktidardan biz
bir demokrasi, biz bir reform falan beklemiyoruz, bekleyemeyiz.
Bakın, bugün neler yaptı AKP
iktidarı? Yine, elbette süremiz yetmeyecek ama Osman Kavalanın
tahliyesine de burun kıvırıyor. Milletvekillerinin
dokunulmazlığını kaldırıyor. Ne kadar hukuksuzluk
varsa, mesela İmralıda
ağırlaştırılmış tecrit var ve CPTnin
raporları ortada, onları da takmıyor. Yani, kendi
Anayasasını dahi çiğneyen bir iktidardan biz ne bekleyebiliriz?
Hangi demokrasiyi insanlara vadedebilir ve buradan nasıl Türkiyeyi biz
toparlarız. diyebilirler?
Bir de şu vurguyu yapmak istiyorum: On sekiz-on
dokuz senedir bu ülkeyi yöneten sizsiniz ve bu ülkeyi yönettiğiniz dönemde
geldiği hâlden Biz kurtaracağız. diyen de sizsiniz. Bu kadar
akıl tutulması -gerçekten, söylemekten insan hicap duyuyor ama- bu
kadar saçma bir yaklaşım asla olamaz ve bu kabul edilemez.
Bakın, bugün bu kadar reformdan, demokrasiden,
insan haklarından bahsederken, hızınızı alamayıp
siyasetçi, gazeteci dövdürtecek kadar ileri gittiniz. Hitlerin SS faaliyeti,
Türkiyeyi kaosa sürüklüyor. Türkiye kaosa sürükleniyor. Türkiyeyi kaosa sürükleyen,
bu iktidarın kurduğu ittifaklardır ve bu iktidarın ta
kendisidir.
Bakın, ülkenin itibarı demokrasiyle
ölçülür bize göre. Ama Demokratik talepleri ülkeyi kaosa sürüklemek için
istiyorlar. diyor ortağınız ve burada günlerdir sayılan,
burada yıllardır sayılan, AKP iktidarı döneminde
yaşanmış insan hakları ihlalleri işte bu
iktidarın mevcut olan karnesidir. Ben, üyesi olduğum
Dışişleri Komisyonuna soruyorum: Bu karneyle siz hangi AB ilişkisi
kuracaksınız; bu karneyle hangi insan haklarından bahsedebilir,
hangi demokrasiden bahsedebilirsiniz?
Burada, tabii, ben şunu özellikle belirtmek
isterim: Bizler 2 pakt arasında kalıp birini seçmek zorunda
değiliz. Bizler emperyalist kutuplar arasında tercih yapmak zorunda
değiliz. Buna mahkûm değiliz ama bu ülkede demokrasiyi inşa
etmek, bu ülkede insan haklarını inşa etmek, bu ülkede
işkenceyi ortadan kaldırmak, bu ülkenin demokratik bir anayasaya
kavuşmasını sağlamak, bu ülkede demokratik bir parlamenter
sistemi inşa etmek hepimizin boynunun borcudur, hepimizin görevidir ve
bunu yapmak zorundayız.
Biz şuna inanıyoruz: Asıl
kurtuluş adil, eşit, demokratik bir düzenin inşasından
geçer, zor olan budur, doğrudur ama bizler zor olanı seçmek
zorundayız ki büyük insanlık ailesi hep beraber kurtulsun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına 1inci madde üzerinde söz isteyen, Malatya Milletvekili Sayın
Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Filistin
halkının özgürlük ve yaşam mücadelesinde Filistin halkıyla,
Filistin Kurtuluş Örgütüyle omuz omuza mücadele eden, antiemperyalist
Deniz Gezmişi ve tüm devrim şehitlerini saygıyla sevgiyle
anıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, devletler arası
ilişkileri düzenleyen uluslararası bazı temel kurallar
vardır: Bu kuralların birincisi komşuların iç işlerine
karışmamak kuralıdır. Karıştınız
mı? Vallahi billahi karıştınız. Suriye'de
karıştınız, hem ülkeyi mahvettiniz hem Türkiye'yi
mahvettiniz. Türkiye'nin başına bir mülteci sorunu açtınız
ve Suriye de darmadağın oldu. Yanlış politikalarla,
Suriye'de bu mülteci meselesinin dışında, Aylan bebek gibi, on
binlerce insanın Egenin ve Akdenizin karanlık sularında
kaybolmasına neden oldunuz. Bu yanlış politikaların öyle
acı bir sonucu var ki hem gururumuzu incitti hem bu ülkenin onurunu
aşağıladı hem de 36 ana kuzusunu şehit verdik. Bir
seferde, Kurtuluş Savaşından sonra en fazla şehidi bu
olayda verdik; Suriye'de 36 canımız, 36 kardeşimiz,
evladımız maalesef geçen yıl bu zamanlar şehit oldu.
Bir başka ilke, komşuların toprak
bütünlüğüne saygılı olmak. Oldunuz mu? Vallahi
olmadınız. Hatırlarsınız, Suriye'de cuma namazı
kılacağız. dediniz, kendi toprağımızı
kaybettik; Süleyman Şah Türbesini taşıdınız ve mobil
türbeye dönüştürdünüz. Kiminle taşıdınız? Onu da
hatırlayalım. PYDyle taşıdınız, PYDyle; PYDden
yardım aldınız, beraber taşıdınız.
Değerli arkadaşlar, öyle bir çark var ki
burada, herhâlde dünya tarihinde gözükmeyen bir çark; devlet konukevinde
ağırlanan PYD liderinden terörist PYDye doğru anormal bir
dönüşe şahit olduk. PYD, Türkiyede ağırlanırken de
yandaş medyanız ve sizler alkışlıyordunuz, PYD
teröristken de alkışlıyorsunuz. Değerli arkadaşlar,
buna en hafif deyimle çark denir, bunu yapanlara da çarkçı denir. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sizin
duruşunuz nedir?
VELİ AĞBABA (Devamla) Başka bir
konuyu daha hatırlayalım değerli arkadaşlar. Suriye
sınırında Rusya uçağı düşürüldü;
Cumhurbaşkanı, Başbakan Biz düşürdük. diye
yarıştı, Putin dişini gösterince Biz değil, FETÖ
düşürdü. dediniz. Şimdi, değerli arkadaşlar, Rusya,
Türkiyeye yaptırımlar uygulamaya başlayınca, Rusya
Doğal gazı keseriz. deyince Gerekirse tezek yakarız.
söyleminden Gerekirse İncirliki Rus uçaklarına açarız.
dediniz. Rusyayla barışmak için yalvardınız,
yakardınız, araya elçiler soktunuz, özür mektupları
yazdınız değerli arkadaşlar ve Rusyayla barıştınız.
Bakın, bir askeri öldüğü için Rusya, dünyayı
başımıza yıkmaya kalktı; bizim Suriyede 36 yoksul,
fakir Anadolu çocuğu şehit oldu, gıkınız
çıkmadığı gibi Erdoğan, heyetiyle beraber gitti,
Putinin kapısında bekledi. Türkiye'nin onuruyla, gururuyla oynadınız
ve oynattınız. Bu ayıp da size yeter arkadaşlar ve bunu
tarih yazacak, bu unutulmayacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi size Sefter Taş, Fethi Şahin
isimlerini hatırlatmak isterim. Size ne hatırlatır bilmem ama
ben bu isimleri görünce çocuklarım aklıma geliyor, yüreğim
yanıyor, gözlerim doluyor. Değerli arkadaşlar, şu
fotoğraflara bakın değerli arkadaşlar, buna bir bakın.
Bir başka fotoğraf daha var ama gururumuzu kırdığı
için o fotoğrafı burada göstermiyorum. 2 askerimiz -bakın,
bakın, bunlar ana kuzusu- cayır cayır yakıldı. Kim
yaktı? Sizin büyüttüğünüz, beslediğiniz, sınır
kapılarını açtığınız IŞİD
katilleri, bu topraklara gelmiş geçmiş en barbar örgütün
mensupları katletti bu çocukları. Bu çocukların kanı sizin
elinizde!
Değerli arkadaşlar, peki, ne
yapıldı? Sadece yayın yasağı getirildi.
Değerli arkadaşlar, AKP dış
politikası deyince akla çark gelir, çarkçılar gelir. Bakın,
Avrupa Birliği en temel hedeflerimizden biriyken Ankaranın
Kızılay Meydanında Avrupa Birliğiyle anlaşma
imzaladık. diye havai fişekler fırlatırken ne
yaptınız? Avrupa Birliğiyle yolumuz ayrıdır.
dediniz. Daha dün Faşist Avrupa Birliği Hitlere benzetilirken,
Almanyaya Nazi Almanyası. Hollandaya Nazi kalıntısı.
derken, ekonomi krize girince, para bitince ne yaptınız? Kendimizi
Avrupada görüyoruz. dediniz, Avrupayla ilişkileri rayına
oturtmamız gerekir. dediniz. Ey Birleşmiş Milletler, sen ne
işe yarıyorsun? Alnımızda enayi mi yazıyor? Kapıyı
açar hayırlı yolculuklar dileriz. dediniz. Alkışlarla
mültecileri Edirne sınırına yığdınız,
yandaş basın alkışladı. Milletvekilleri burada
konuşmalar yaptı, İçişleri Bakanı Türkiye de
mültecileri Avrupaya gönderdi. diye nutuklar attı. Kendi belediye
otobüslerinizle Edirneye insanları yığdınız. Ne oldu,
ne oldu? Geri döndünüz, biraz para alınca sustunuz.
Değerli arkadaşlar, Merkeli Hitlere
benzettiniz. Şimdi, Merkele sırçalı saray aynası hediye
ediyor beyefendiler.
Bakın, söze bak, mahallede söylenmez, diyor ki:
Zihinsel tedaviye ihtiyacı var. Başka? Diyor ki: Macron,
Fransızların başının belasıdır.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kavgada
söylenmez.
VELİ AĞABABA (Devamla) Kavgada
söylenmez, doğru söylüyorsun.
Sonra ne yapmış biliyor musunuz? Mektup
sızdı, mektup -gülüyorum- 20 Ocak 2020de bir mektup basına
sızdı: Sizinle ilişkilerimizi geliştirmek istiyorum
sevgili Emmanuel. Kim o? Macron. (CHP sıralarından
alkışlar) Sevgili Emmanuel, siz iyileşir iyileşmez
ilişkilerimizi düzeltmek istiyoruz. demiş dünya lideri, hatta muska
yazdıracak belki Emmanuel Macron iyileşsin, tekrar görüşsün
diye. Arkadaşlar, olacak iş mi ya? Vallahi billahi gülüyorum. Diyor
ya U dönüşlerinin partisi, çarkların partisi
Vallahi billahi
gülüyorum değerli arkadaşlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kendi
kendinizi tarif ediyorsunuz!
VELİ AĞBABA (Devamla) Ne diyordu? Ey
Macron
Ne oldu Ey Macron
a? Yakında beraber fotoğraf verirler.
Değerli arkadaşlar, Emmanuel Macrona ne
zaman söylemiş? 6 Aralıkta hakaret etmiş, 20 Ocakta -daha
kırkı çıkmadan- Emmanuelle barışmış.
Şimdi, Avrupa Birliğinde böyle, Amerika
Birleşik Devletlerinde nasıl? Onun da pek farkı yok
değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir başka resim göstereceğim
değerli arkadaşlar bulabilirsem. Er ya da geç bir cuma Gazzeye
gideceğim. dedi. Kim? Reis. Bakın arkadaşlar, Erdoğan Gazzeye
niye gidemedi? 12 Eylül 2011, ne diyor? Nisanda Gazzeye gideceğim. 14
Nisan 2013 Tarih kesinleşti, mayıs sonu gibi Gazzeye
gideceğim. 21 Nisan 2013 ABD Dışişleri Bakanı John
Kerry Erdoğana Gazzeye gitme. dedim. 14 Mayıs 2013 Kerrynin demeci
hiç şık değil, haziranda Gazzeye gideceğim. (CHP ve HDP
sıralarından gülüşmeler) 18 Mayıs 2013 Haziranda
Gazzedeyim. Ocak 2021, hâlâ gidecek. Kaç cuma geçmiş? Tam 489 cuma
geçmiş, hâlâ gidecek. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar) Peki, kim bu? Orta Doğunun lideri. Orta Doğuda
selam veren ülke yok, beyler diyor ki: Orta Doğunun lideri.
Değerli arkadaşlar, bakın, Mavi
Marmarayı da unutmayın. Mavi Marmarayı giderken Bakanlar
uğurladı, samimi, Filistin davasının yanında olan 10
insanımız şehit oldu; katil devlet oldu. Sonra ne oldu? Mavi
Marmarayla İsraile giderken, Gazzeye giderken dönemin
Başbakanına mı sordunuz? dedi. Kim dedi? Sizinki.
Şimdi değerli arkadaşlar, nereden
tutsak elimizde kalıyor. Orta Doğuda sorun çözen bir ülkeden, sorunun
kaynağı bir ülkeye dönüştük. Orta Doğuda selam alacak ülke
yok.
Bakın, değerli arkadaşlar -Suudi
Arabistan 100-150 yaşında vardır herhâlde- kral öldü, Suudi
Arabistan kralı, üç gün yas ilan ettik. Bu kral Türkiyeye geldiği
zaman, Cumhurbaşkanı, Başbakan oteline gitti, selam durdu.
Şimdi nedir ilişkimiz? Şimdi Suudi Arabistan bisküvi
almıyor, bisküvi. Ali Şeker diyor ki: Karamanda bisküviciler Ya,
kimseyle kavga etmeyin, bisküvi satamıyoruz, bisküvi. diyor.
Arkadaşlar, geldiğimiz durum bu Suudi Arabistanla.
Başka? Mısır
Bakın,
arkadaşlar, Mısırda, Suriyede, İsrailde
büyükelçiliğimiz yok. Mısır tarihsel dostumuzdu.
Mısırda kınadığımız bir darbe
yaşandı, Mısırla bütün ilişkilerimiz kesildi
değerli arkadaşlar. Şimdi, Mısırla barışmak
için alttan alta elçiler gönderiliyor, heyetler gönderiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla)
Başkanım
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) Türkiyenin
geleceğini gören Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Mısıra 2 milletvekilini göndermişti. Siz o zaman Sisinin
yanında olmakla suçladınız bizi. Değerli arkadaşlar,
yakında Sisiyle barışır, Emmanuele
yazdığınız mektubu Sisiye yazarsanız
şaşırmayız. Ne derler? Sevgili kardeşim Sisi, sen
bizi yanlış anladın! diye söyleyebilirler.
Yine, bakın, arkadaşlar, eskiden Arap
dünyasını birleştiren bir şey vardı. Kimdi? Arap
dünyasını birleştiren İsraildi, Arap dünyası
İsrail karşıtlığında bir araya gelirdi.
Şimdi üzülerek, utanarak söylüyorum, Arap dünyasını kim
birleştiriyor? Türkiye karşıtlığı
birleştiriyor, Türkiye karşıtlığı.
Geldiğimiz nokta bu değerli arkadaşlar.
Başka sayayım mı? Sayacak çok
şey var. Oruç Reisi gönderdiniz büyük bir gösterişle, şimdi
Antalya Körfezinde. Allah aşkına hiç düşünüyor musunuz?
Başka bir şey sözlerime son verirken
arkadaşlar, bakın, AKP döneminde tarihimizde akmadığı
kadar Müslüman kanı aktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, hadi selamlayalım
Sayın Veli Bey.
VELİ AĞBABA (Devamla) Suriye paramparça
oldu, Irakta 1,5 milyon Müslüman katledildi, yüz binlerce kadına tecavüz
edildi ve hepsini izleyen bir Türkiye devletiyle, Türkiye Hükûmetiyle
karşı karşıya kaldık. Ben bu
çarkçılığınızı sizlere hatırlatmak isterim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Çarkçılığı sen yapıyorsun.
Kılıçdaroğluna söyle çarkçılığı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, eleştirilerin ötesinde, hakarete varacak kadar Meclisin
mehabetine yakışmayacak ifadelerle gurubumuza sataşmalarda
bulunmuştur Sayın Ağbaba. İç Tüzük 69a göre bu
hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun, süreniz iki dakika. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 236 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hayat dinamik, uluslararası
ilişkiler de dinamiktir.
Şimdi, birçok şey ortaya attı.
Değerli arkadaşlar, bizim PYDye bakışımız belli.
Siz PYDyle alakalı kendi duruşunuzu, onu da söyleyin burada. Siz
nasıl bakıyorsunuz? Siz arkadaş diye bakıyorsunuz hâlâ,
bildiğim o. Siz duruşunuzu da burada söyleyin.
Suriye rejiminin askerlerimize
saldırdıktan sonra ona yapılan harekâtın ve ona en büyük
darbeyi, onun bedelinin nasıl ödetildiğini bütün dünya gördü ama bir
tek Sayın Ağbaba göremedi herhâlde. O herhâlde hava puslu olduğu
için görmedi kendisi, görmek istemiyor ama onu da bir görseydi iyi olurdu.
Askerlerimizin kanı asla ve asla yerde bırakılmadı.
Şimdi, bakın, şu çok talihsiz bir
ifadedir: IŞİDi büyüttünüz.
Değerli arkadaşlar, bu ana muhalefetten
konuşma yapacak bir milletvekiline yakışacak bir dil değil.
IŞİDi büyüttünüz. iftirasını bize atan PKK var ve de bir
de şimdi ben Veli Ağbabadan duydum. Yazıklar olsun,
yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IŞİDin Suriyeden sökülmesini sağlayan, IŞİDin yok
olmasını sağlayan en büyük operasyonu yapan Türkiye Cumhuriyeti
devletidir ya. Bunu bari çıkın söyleyin ama
kullandığınız söylemi bakın kullanan bir PKK var ya.
Yazıktır, günahtır.
Bakın, Macron mektubu
Arkadaşlar,
geçmiş olsun diye yazılan bir mektup var, akabinde Macronun
yazdığı mektup var, onu söylemeyeyim. Macrona bir mektup
yazıldı. Arkadaşlar, insani ilişkiler vardır. Burada
biz sizi de arıyoruz, siz bizi arıyorsunuz. (CHP
sıralarından gülüşmeler) Olay bu. Evet arkadaşlar,
söylediği lafların karşılığını
almıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sevgili Emmanuel
MEHMET MUŞ (Devamla) - Söylerse yine alır
karşılığını. Bakın, bu kadar dirayetli
siyasi
Bir örnek vereceğim size, o zaten size yeter. Boraltan Köprüsünü
biliyorsunuz değil mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biliyoruz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Nasıl teslim
ettiniz Azerileri? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
yüz karası size yeter ya, siz ömrünüzün sonuna kadar kafanızı
kaldırmasanız, yere baksanız ancak temizlersiniz bu işi.
Size yalvardılar Bari bizi burada öldürün de bizi teslim etmeyin.
dediler. Ne kadar dirayetli, ne kadar ilkeli, ne kadar böyle dik bir
dış politika ortaya koyduğunuz o zaman ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) Ondan sonra ülkeyi
yönetme sorumluluğunu almadınız ki bir dış politika
uygulayacaksınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir şey daha var Sayın Başkan
BAŞKAN Sataşmadan verdiğim sözleri
uzatmıyorum, iki dakika
MEHMET MUŞ (Devamla) Bitiriyorum
(AK
PARTİ sıralarından Aç ama
sesleri)
BAŞKAN Bunun sonunu alamayız
arkadaşlar, finale geldik.
Tutanaklara geçmesi adına da devam edin.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, az önce HDP
Grubundan başka bir konuşmacı da burada Bir gazeteciyi
dövdürdünüz. iftirasını atıyor. Değerli arkadaşlar,
bakın, kolluk, polis yakalamış, savcılık devreye girmiş,
bunların bir kısmı tutuklanmış, böyle bir
iftirayı nasıl atarsınız? Biz siyasal partiyiz.
Arkadaşlar, biz siyasal partiyiz, adam dövdürmek, farklı mahkemeler
kurup temizlik işçilerine belediye başkanlarını
yargılatmak sizin marifetiniz, bizde yok o. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler) Sizin marifetiniz, onu siz iyi biliyorsunuz.
Bir de Irakta halkı birbirine
kırdırıyorlar. Değerli arkadaşlar, elhak...
BAŞKAN Sayın Muş,
tamamlayalım, nasıl olsa bir sataşma daha olacak, devamında
söylersiniz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım, bitiriyorum. Affınıza sığınarak
bitiriyorum, bir daha söz almayacağım.
Irakta halkı birbirine
kırdırıyorsunuz. Arkadaşlar, bizim halkı birbirine
kırdırdığımız yok. Bakın, Irakın
kuzeyinde bulunan yönetim, hani Irakın Anayasasına göre orada
oluşan meşru yönetim PKKdan rahatsız, biz de
rahatsızız. Onları da katlediyorlar, onların yollarına
da menfezlerine de bomba döşüyorlar, dolayısıyla Sincardan,
oradan çıkmasını istiyorlar. Kırılacak olan birisi var
orada; PKK terör örgütü, halklar değil, bunu karıştırmayın.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) PKKya yapılacak
operasyonu Halklar birbirine kırdırılır. diye üzüntünüzü
bu kürsülerden ifade etmeyin; çaresi yok, çıkacaklar oradan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Muş
konuşmasında hem konuşmacıya hakaretamiz kelimeler söyledi
hem de Cumhuriyet Halk Partisine.
İSMET YILMAZ (Sivas) Ne dedi?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Ne dedi hakaret olarak?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Arkadaşlar,
yediğiniz kadar yakamıza düştü. O hakareti tekrar edecek kadar
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hangisi
yediğimiz kadar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
PKKyla aynı söylemi kullanmakla ilgili partimize yapılan
sataşmayı cevaplamak üzere Malatya Milletvekilimiz Veli Ağbaba.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Berabersiniz zaten, ya,
kol kolasınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yediğiniz kadar
yakanıza dökülsün.
BAŞKAN Hem şahsı hem de partiye
yapılan sataşmayı cevaplamak üzere iki dakika kürsüden
sataşmadan söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
4.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında CHPye ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Değerli
arkadaşlar, önce bu IŞİDle ilgili anlatayım ben size,
belki unutmuşuzdur. Arkadaşlar, evet, iddiamız doğru;
IŞİDin beslenmesinde, büyütülmesinde AKPnin büyük rolü var.
Bakın, hatırlarsanız 20 Temmuz 2015te Suruçta bir patlama
oldu, 33 gencecik insan şehrin göbeğinde, kaymakamlık
binasının yanında katledildi. Ardından Cumhuriyet Halk
Partisi, Sayın Ali Şekerin de içinde bulunduğu bir heyetle bir
rapor hazırladı. Adıyamana gittik, günlerce kaldık, o
raporu hem Başbakana verdik hem gruba verdik değerli arkadaşlar.
O raporda diyor ki: O raporda 22 canlı bomba ismi yazdık, 22.
Onlardan birisi kimdi biliyor musunuz? Yunus Emre Alagöz. Yunus Emre Alagöz
kim? Suruç katliamında 33 insanın katledilmesine yol açan,
Adıyaman doğumlu katildir, bunun kardeşi
Hiçbir tedbir
alınmadı. Değerli arkadaşlar, hatırlayalım,
Adıyaman raporunda yazdık, dedik ki: IŞİD militanları
20 TL karşılığında dolmuşlarla Suriyeye gidip
geliyor. Bu bizim iddiamız, raporumuz. 20 TL
karşılığında
Daha vahim başka bir şey
söyledik, dedik ki: Ambulanslarla gidip, geliyor. İfadeler var,
kayıtlar var, ses kayıtları var. Bunlar gerçek değerli
arkadaşlar, bunlar doğru olan şeyler.
Bakın, hâlâ yüreğim yanıyor. 10
Ekimde bir katliam yaşandı Ankaranın göbeğinde.
Ankaranın göbeğinde bu adamlar, bu Alagöz çay içe içe, piknik yapa
yapa kayıtlı, devletin göz yumduğu bir katliama imza attı.
103 insan öldü, o gençlere terörist diyen teröristoğluteröristtir! O
insanlara, o gençlere -bir daha söylüyorum- orada 10 Ekimde ölen insanlara
terörist diyen teröristoğluteröristtir! (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
Gelelim PYDye
Biz devletin kanunları ne
diyorsa onu söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) PYDye terörist
demeyen sendin, Salih Müslimi ağırlayan sendin devlet konukevinde.
Ben miydim? Devlet konukevinde ağırlarsan sonra
sıkıştığın zaman Süleyman Şah Türbesini
taşıtırsın, Süleyman Şah. Onları da
taşıttın sen. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Kılıçdaroğlu diyemedi. Onlar terörist değil. dedi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Veli
Ağbabanın IŞİDle alakalı iddiaları yersizdir,
reddediyoruz, kabul etmiyoruz, hiçbir geçerliliği yoktur.
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, Sayın Muş konuşmasında açıkça partimize
sataşmıştır, bunun için
BAŞKAN - Ne sataştı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sizin
marifetiniz, adam dövdürmeyi iyi bilirsiniz. dedi, daha ne desin?
BAŞKAN - Peki, kürsüden iki dakika. (HDP
sıralarından alkışlar)
5.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya, gecenin
bu saatinde doğrusu söz almak istemezdim ama direkt itham ettiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet, siz de bizi
itham ettiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz
adam dövdürmeyi bilmeyiz. Biz öldürenleri korumayı, aklamayı
bilmeyiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Biliyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ya,
son bir hafta, sadece son bir hafta olan Gökhan Güneş olayından sonra
iktidarınızın düşmesi gerekiyor, biliyor musunuz,
düşmesi gerekiyor (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Biliyorum, biliyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bir
genç İstanbulun göbeğinde kaçırılıyor, kameralar
tespit ediyor ve beş gün işkence görüyor. Şu anda Türkiye
İnsan Hakları Vakfında tedavi görüyor. Ve gözü
bağlanıyor, öyle bir bantla bağlanıyor ki On dakika açamadım.
diyor -kendi beyanı- ve hâlâ İçişleri Bakanından
açıklama yok, hâlâ bir gözaltı yok, hâlâ nerede tutulduğu yok,
hâlâ bu ülkede, bu şekilde çeteciliği kimler yapıyor bir
açıklama yok. Siz gazeteciye Selçuk Özdağa saldıranları
tutukladık. demekle kurtulamazsınız ki.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne
yapacağız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Siz
gazetecileri tutukluyorsunuz Niye haber yapıyorsunuz? diye.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne
yapacağız adamlara yani?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Gökhan
Güneşin failini bulacaksınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani
burada sizinle yarışacak ne bir parti ne bir ülke ne bir yönetim var.
Yani gerçekten insan söylerken şu anda mevcut vakalara bakar. Gökhan
Güneşi söylüyorum. Bizim gençlik meclisi üyelerimiz, şu anda 8i gözaltında,
4 gençlik meclisi üyemiz kaçırıldı, şantaj
yapıldı, tehdit edildi, baskı uygulandı, ajanlık
dayatıldı. Biz İçişlerine de bildirdik, buradan da
söyledik, hâlâ tek bir soruşturma yok. Bu ülkede artık çetecilik
faaliyetleri yürütülüyor, 90lı yıllara bir özenme hâli var ve bu çok
tehlikelidir. Biz hep uyarıyoruz, bakın, hep uyarıyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yaa, çok mu
istiyorsunuz 90lı yılları? Meşruiyet
oluşturuyordunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
siz konuşurken dinledim, gerçekten büyük bir ciddiyetle dinledim,
dinlemenizi tercih ederim, size önemli bilgiler veriyorum. Gökhan Güneşle
ilgili hiçbir açıklamanız yok, niye yok? Bunun cevabını
istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, pek kısa bir söz talebim var yerimden, uzatmak
istemiyorum.
BAŞKAN Sayın Muş, yerinizden, 60a
göre söz veriyorum, sadece bir dakika.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
53.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, devlet adam kaçırmaz. Olayın
araştırılması, bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu tip
hadiseler gündeme geldi, İçişleri Bakanımızın -orada
tutanakları da vardır, isteyen gidip inceler- bununla alakalı
açıklaması mevcut.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kamera
kaydı var, ayıp ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, birisi
bir yerden kaybolmuş, Bunu Hükûmet yaptı. Bu kolay bir iddia.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kamera
kaydı var.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kamera
kaydı var, kaybolmamış.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bunu kabul etmemiz
mümkün değil arkadaş. O kamera kayıtlarını o zaman
getirin, burada paylaşın, kamuoyuyla paylaşın her yerde.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sosyal medyada
paylaşılanlar oldu.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Savcılığa götürün, suç duyurusunda bulunun
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bulundular.
Gereğini yapmadılar.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
ne
istiyorsanız yapın ama buradan kalkıp da bizi itham etmek, bu
iftiralarla bizi ilişkilendirmeye çalışmak kabul edilebilecek
bir şey değildir. Devlet adam kaçırmaz.
Haa, 90larla alakalı bir özleyiş varsa o
bizde değil, o sizdedir. Oradan bir meşruiyet kaynağı
oluşturuyordunuz kendinize. 90ları bitiren AK PARTİ
iktidarıdır, bu böyle biline. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN İktidar Partisi Grup Başkan
Vekili sizin tezlerinize karşı kendi fikirlerini açıkladı,
bir sataşma olmadı burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
kendi tezlerimi söyleyeceğim.
BAŞKAN Siz de açıkladınız, bir
sataşma olmadı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yerimden istiyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, bir
sataşma yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 60a
göre istiyorum.
BAŞKAN Ama bunun sonu da yok, 60ın sonu
yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bir
cevap vereyim ama.
BAŞKAN Yani siz söylüyorsunuz, onlar da
söylüyor, bu konuyu akşamdan beri görüşüyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir dakika izah edebilir miyim?
BAŞKAN Efendim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dakika izah edeceğim sadece.
BAŞKAN Peki, sadece bir dakika veriyorum.
Buyurun.
54.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir ülkede herhangi bir yerde bir insan
kaçırılıyorsa -bakın, kaybolmuyor- ondan kim sorumlu olur?
Tabii ki iktidar ve devlet sorumlu olur. O kaçıranları bulmak da o
fiili işleyenleri yakalamak da soruşturmak da cezalandırmak da
ilgili mekanizmalarda çözülür; bunu muhalefet partisi olarak herhalde biz
yapamayız. Siz, her gün yargıya talimat vermeyi gayet iyi
biliyorsunuz ama kaçırılanlara dair İçişleri Bakanı
Ya, İstanbulun göbeğinde diyorum ya
Kamera kayıtları var,
her şey ortada, hâlâ bir açıklama bile yok. Plan ve Bütçede
yapılan açıklamalar Gökhan Güneşe ilişkin değil,
tatmin edici hiçbir açıklama yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Orada da aynı
iddialar vardı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Soylu
burada söyledi, İçişleri Bakanı. Helikopterden insan
atıldı. diyoruz, diyorlar ki törörö, törörö hiçbir açıklama
yapmıyor. İnsan öldü. Diyoruz, törörö demeye devam ediyor. Yani
bunlar açıklama değil, bunlar saçmalık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet, iddialar da
saçmalık.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İddia değil.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Ulusal Yönetimi Adına
Filistin Kurtuluş Örgütü Arasında Geçici Serbest Ticaret
Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin; Temel Tarım Ürünleri ve
İşlenmiş Tarım Ürünleri ile Balıkçılık
Ürünlerinde Taviz Değişimine Dair Protokol Ie Ait Tablo Iin Tadili
Hakkında 1/2020 Sayılı Kararı ile Geçici Serbest Ticaret
Anlaşmasının "Menşeli Ürünler"
Kavramının Tanımı ve İdari İş Birliği
Yöntemlerine İlişkin Protokol IIsinin Tadili Hakkında 2/2020
Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine
İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca
Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/3003) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı:236) (Devam)
BAŞKAN - 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 10/2/2005 tarihli ve 5301 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Yönetimi Adına Filistin Kurtuluş
Örgütü Arasındaki Geçici Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun 1 inci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Birinci fıkrada belirtilen
Anlaşmanın protokolleri ve eklerine ilişkin
değişiklikleri doğrudan onaylamaya Cumhurbaşkanı
yetkilidir."
BAŞKAN 2nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Mahir
Polat.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHİR POLAT (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde üzerine söz
aldım fakat birazdan görüşülecek Birleşik Krallık ile
aramızda yapılan serbest ticaret anlaşması üzerine
konuşacağım. Fakat belirtmek isterim ki Cumhuriyet Halk Partili
olmakla, Cumhuriyet Halk Partisi tarihiyle gurur duyarız biz, Cumhuriyet
Halk Partisinin bütün liderleriyle de gurur duyarız. Cumhuriyet Halk
Partisinin hiçbir liderine, hiçbir ülkenin Başkanı ya da
Başbakanı Akıllı ol. diye mektup yazamaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, ülkelerin ulusal
hedefleri vardır, ulusal politikaları vardır. Türkiye
Cumhuriyetinin ulusal hedef ve politikalarını yıllar önce bu
ülkeyi kuranlar belirlemişlerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
önderliğindeki kurucu liderlerimiz Türkiyenin ulusal
politikasını Yurtta sulh, cihanda sulh olarak belirtmiş,
ulusal hedefini de muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak
olarak belirtmiştir. Bu, Avrupa Birliği tartışmalarına
da son nokta olsun diyoruz çünkü muasır medeniyet neredeyse Türkiye oraya
doğru gitmek zorundadır.
Değerli arkadaşlar, İngilterenin
uzun süredir, Avrupa Birliğiyle ayrılması, Brexit süreci tüm
dünyada tartışma konusu oldu. Bu tartışmaların
içerisinde küresel ticaretin nasıl etkileneceği de büyük bir
kaygıyla izlendi. İngilterenin kurumları ve anlaşma
yapılan diğer ülkelerin kurumları, bizim kurumlarımız
da sıkı bir çalışmayla bu süreci sorunsuz bir şekilde
atlattılar. Bu anlamda, çalışan Dışişleri ve
Ticaret Bakanlığı yetkililerine teşekkür etmek isterim
fakat bizim birtakım eksiklerimiz oldu, onları da belirtmeden
geçemeyeceğim.
İngiltere 1 Ocakta yürürlüğe sokarken biz,
geçici kararnameyle, geçici süre yürürlüğe aldık. Bu geçici sürenin
bize birtakım maliyetleri oldu çünkü bu anlaşmalardan doğan
vergileri maalesef
(Uğultular)
MAHİR POLAT (Devamla) Başkanım, çok
uğultu var.
BAŞKAN Devam edin siz.
MAHİR POLAT (Devamla)
bu anlaşmalardan
doğan yükümlülükler, özellikle ithalat ve telafi edici vergi doğuran
durumları teminata bağlayarak ticaretle uğraşan
arkadaşlarımıza bir yük getirdi. Umarım, hızlı
bir şekilde yasalaşır, hızlı bir şekilde
yayınlanır, ticaret insanlarının üzerindeki, iş insanlarının
üzerindeki bu teminat baskısı da kaldırılır diyorum.
Bir de arkadaşlar, güzel bir şey yapmışlar, menşe
uygulamasını fatura beyanı şeklinde
gerçekleştirmişler. Umarım, bundan sonraki gümrük ve
dış ticaret işlemlerinde de bu tarz basitleştirici
işlemlere başvurulur.
Bu anlaşma öyle çok büyük bir anlaşma
değil; statükonun korunduğu, Avrupa Birliğinden kaynaklı
anlaşma, bir başarı olarak ya da bir
başarısızlık olarak addetmek mümkün değildir fakat
güçlendirilmesi gerekiyor. Bu anlaşmanın güçlü tarafı
aslında Türkiye iken sanki başarı olarak yansıtıyoruz.
Çünkü İngilterenin yakın coğrafyasında bu kadar
çeşitli ürün gamını bu kadar kolay lojistik imkânlarla elde
edebileceği başka bir ülke, bu kadar ucuza elde edebileceği
başka bir ülke yok. Dolayısıyla bu anlaşma Türkiye lehine
geliştirilmesi gereken bir serbest ticaret anlaşmasıdır.
Mesela ne yapabiliriz? Turizm anlamında, pandemi sürecinde can
çekişen turizm sektörüne can suyu olacak anlaşmalar yapabiliriz.
Doğrudan yatırımların Türkiye'ye dâhil edilebilmesi,
tekrardan hızlı bir şekilde çekilebilmesi için bir anlaşma
yapabiliriz. Ülkemizin çok ihtiyacı olduğu teknoloji transferi ve
teknoloji üretimi konusunda iş birliğini geliştirebiliriz. Yine,
aynı şekilde, dünyada büyük bir pazar olan İngilizlerle iş
birliği yapıp Türkiye'nin alternatif pazarlara
açılmasının önünü açabiliriz. Avrupa Birliği kapsamında
belli, tanınmayan tavizleri İngiltereden alabilirdik. Örneğin
neyle ilgili? Tarımla ilgili tavizler alabilirdik. Türkiye'nin tarım
ve hayvancılık ürünlerinin ihracı konusunda İngiltereden
biraz daha fazla taviz almamız gerekiyor.
Tarım konusunda taviz derken değerli
arkadaşlar, biz Venezuelayla çokça eleştirdiğimiz bir tavizli
ticaret anlaşması yaptık. Bu tavizli ticaret
anlaşmasının da süresini uzattık ne hikmetse, 30 Nisana
kadar uzattık, Aralık ayında karar verdik. Yani bu ne demek
oluyor? Venezuelalı üreticilerin süt ürünlerini, tarımsal ürünlerini
bizim Türk üreticilerine, Türk tarımına tercih edeceğiz. Bu
konuda da dikkat etmemiz gerekiyor. Onlara sıfır vergili
tanıdığımız imkânları Türk çiftçisine de
tanımamız gerekiyor değerli arkadaşlar.
İhracatçıların sorunları var.
dedik. Burada Ticaret Bakanlığımızın yetkilileri de
var. Defalarca Ticaret Bakanına dile getirdim fakat biz kime
konuşuyoruz bilmiyoruz, bunlarla ilgili hiçbir önlem alınmıyor.
Türkiye'nin dış ticaretiyle ilgili çok ciddi sorunlar
yaşıyoruz.
Kral öldüğünde bu ülkede bayraklar yarıya
indirildi, Suudi Arabistan Kralı için millî yas ilan edildi. Bugün Türk
ihracatçısının, üreticisinin, sanayicisinin milyarlarca
dolarlık, değerli arkadaşlar, milyarlarca dolarlık
malları Suudi Arabistan gümrüğünde, limanlarında,
kapılarında bekletiliyor. Ticaret
Bakanlığımızın bir an önce Dışişleri
Bakanlığımızla birlikte bunu çözmekle ilgili önlem
alması gerekiyor çünkü bu insanlar, özellikle doğu ve
güneydoğudaki sanayiciler dükkânlarına, tezgâhlarına kilit vurma
noktasındalar. Bununla ilgili olarak dikkatinizi çekeyim, Bakan dinlemez
ama bir zahmet iletirsiniz.
Yine burada söyledim değerli arkadaşlar,
Rusyayla domates kotalarının kaldırılmasıyla ilgili
Maalesef bununla ilgili hiçbir çalışma olmadığı gibi
bu aralar yine virüsten kaynaklı domates iadeleriyle ve narenciye
iadeleriyle karşılaşıyoruz. Oysaki biz Rusyaya çok
fedakârlık yaptık; işte, enerjide fedakârlık yaptık,
ne bileyim, savunma sanayisiyle ilgili iş birliklerine gittik. En
azından bir domates kotasını kaldıracak kadar bir
hatırınız olsun diyorum.
Yine, değerli arkadaşlar, dünyada
pandemiden kaynaklı lojistikte sorunlar yaşanıyor. Mesela, bilir
misiniz bilmem, konteyner arzıyla ilgili ihracatçılarımız
çok ciddi sıkıntı hâlinde. Sizin de ihracatçı
arkadaşlarınız var, konteyner bulamıyorlar arkadaşlar,
haftalar sonrasına konteyner alınıyor. Bununla ilgili önlem
almak zorundayız çünkü değerli arkadaşım, bizim Ulaştırma
ve Ticaret Bakanlığımız yeterli önlemleri almıyorlar.
Bu armatörler daha kârlı olan ve ihracatın arttığı
ülke olan Çine doğru kayıyor. Özellikle Türk armatörlerinin
desteklenmesi, teşvik edilmesi ve bu konteyner arzı konusunda
yaşanan sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor
değerli arkadaşlar.
Ben buradan mesleğim olan gümrük
müşavirliğiyle ilgili de çokça şeyler dile getirdim fakat bizim
getirdiklerimizin aksine gümrük müşavirlerine öksüz evlat muamelesi
yapmaya devam eden bir Bakanlıkla karşı
karşıyayız. Özelde görüşmemize rağmen Bakanlık
gümrük müşavirlerinin emeğini sermayeye boğdurmaya,
peşkeş çekmeye çalışıyor. Nasıl değerli
arkadaşlar? Mesela asgari ücrete bence yetmez- yüzde 21 zam
yapıldı; yetmez, bu şartlarda asgari ücretlinin geçinme
şansı yok fakat gümrük müşavirlerine, ana sermayesi insan
kaynağı olan gümrük müşavirlerine asgari ücretlerinde yüzde 10
zam yaptı Bakanlığınız; reva gördüğünüz bu, üvey
evlat muamelesi bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Bizim gümrük sistemleri çöküyor, daha dün Doğan
Kubatla da konuştuk. Gümrük sistemlerimiz çöktüğünde bir muhatap bulamıyoruz;
Bakanlığınızda bir masa kurmak, bir birim kurmak bu kadar
mı zordur, bu kadar mı zor geliyor ya da bu işleri yapmak sizin
için bu kadar mı basit?
Değerli arkadaşlar, gümrük
müşavirleri dış ticaretin yüzde 91ini yönetirler. Siz gümrük
müşavirlerini bu kadar yok sayıyorsunuz. Mesela bugünlerde yeni
gümrük kanunu yapıyorsunuz. Gümrük Kanunuyla ilgili en çok söz söyleyecek
bir meslek erbabı varsa gümrük müşavirleri. Onlar
Bakanlığınızdaki ilgili birimlerden zorlayarak bilgi ve
belge almaya, buna katkı sunmaya çalışıyorlar fakat bu
süreç bizimkilerden gizlenerek götürülmeye çalışılıyor.
Unutmamak gerekiyor ki değerli bürokratlar, özellikle Gümrükler Genel
Müdürlüğünün değerli bürokratları, son geleceğiniz mesleki
zirveniz gümrük müşavirliğidir. Gümrük Müşavirliği
Derneğinin önünde belgenizi almak için düğmenizi ilikleyeceksiniz.
Yine, değerli arkadaşlar, biz gümrük
müşavirlerinin -üvey evlat muamelesi yapmayın, öksüz evlat değil
bunlar- bir odaları olsun. Israrla söyledik, odalarının önündeki
engelin Rifat Hisarcıklıoğlu olduğunu ben bu kürsüden
defalarca söyledim. (CHP sıralarından alkışlar) Yalanlama
gelmediğine göre doğrudur, bir suskunluk varsa doğrudur. Bunu
yapamıyor. Bakanlığın TOBB Başkanına bu kadar
gücü yetmiyorsa bile biz de sizlerin üvey evlatları değilsek en
azından gümrük müşavirleri meslek kanunu çıkartarak gümrük
müşavirlerinin de bakanlığı olduğunuzu
hatırlatmanızı diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 236
sıra sayılı Kanun Teklifinin yapılan açık oylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 293
Kabul : 282
Çekimser: 11 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 3üncü sıraya
alınan, Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk
Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına Ek
Menşeli Ürünler Kavramının Tanımı ve İdari
İş Birliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'yi
Değiştiren 1/2020 Sayılı Kararının
onaylanmasının uygun bulunduğuna ve Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki
Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Dışişleri
Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında
Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin Türkiye
Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasına Ek Menşeli Ürünler Kavramının
Tanımı ve İdari İş Birliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol IIyi Değiştiren 1/2020 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/2950) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
248) (x)
BAŞKAN - Komisyon, yerinde.
Komisyon raporu 248 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesine oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE ARNAVUTLUK CUMHURİYETİ ARASINDA
SERBEST TİCARET ANLAŞMASI İLE KURULAN ORTAK
KOMİTENİN
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ARNAVUTLUK
CUMHURİYETİ ARASINDA
SERBEST
TİCARET ANLAŞMASINA EK "MENŞELİ ÜRÜNLER KAVRAMININ
TANIMI VE İDARİ İŞ BİRLİĞİ
YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN PROTOKOL 11'Yi
DEĞİŞTİREN 1/2020 SAYILI KARARININ ONAYLANMASININ
UYGUN
BULUNDUĞUNA
VE ANLAŞMANIN PROTOKOLLER VE EKLERİNE İLİŞKİN
DEĞİŞİKLİKLERİN
CUMHURBAŞKANINCA DOĞRUDAN ONAYLANMASINA
DAİR YETKİ VERİLMESİNE
İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE I- (I) 23 Ocak 2020
tarihinde imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti
Arasında Serbest Ticaret Anlaşması ile Kurulan Ortak Komitenin
Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasına Ek 'Menşeli Ürünler' Kavramının
Tanımı ve idari İş Birliği Yöntemlerine
İlişkin Protokol II'yi Değiştiren 1/2020 Sayılı
Kararının onaylanması uygun bulunmuştur.
(2) Birinci fıkrada belirtilen Anlaşmanın
Protokoller ve Eklerine ilişkin değişiklikleri doğrudan
onaylamaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (I) 11/12/2007
tarihli ve 5723 sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti
Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının
onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun 1inci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
2) Birinci fıkrada
belirtilen anlaşmanın protokolleri ve eklerine ilişkin
değişiklikleri doğrudan onaylamaya Cumhurbaşkanı
yetkilidir.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (l) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- (I) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde söz isteyen yok.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 248
sıra sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonuçları:
Kullanılan oy sayısı : 290
Kabul : 279
Ret : 11 (X)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, dördüncü sıraya
alınan Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Arasında Serbest Ticaret Anlaşması,
Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Menşe
Kurallarına Dair Ortak Bildiri, Türkiye ve Birleşik Krallık
Hükümetleri Arasında Mutabakat Zaptı ve Kuzey İrlanda ile
Ticarete İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve
Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Arasında Teati
Edilen Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunması ve
Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/3327) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda
Birleşik Krallığı Arasında Serbest Ticaret
Anlaşması, Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri
Arasında Menşe Kurallarına Dair Ortak Bildiri, Türkiye ve
Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında Mutabakat Zaptı ve
Kuzey İrlanda ile Ticarete İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti
ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Arasında Teati Edilen Mektupların Onaylanmasının Uygun
Bulunması ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/3327) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 249) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 249 sıra sayısıyla
bastırıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerine söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BÜYÜK
BRİTANYA VE KUZEY İRLANDA BİRLEŞİK KRALLIĞI
ARASINDA SERBEST TİCARET ANLAŞMASI, TÜRKİYE VE
BİRLEŞİK KRALLIK HÜKÜMETLERİ ARASINDA MENŞE
KURALLARINA DAİR ORTAK BİLDİRİ, TÜRKİYE VE BİRLEŞİK
KRALLIK HÜKÜMETLERİ ARASINDA MUTABAKAT ZAPTI VE KUZEY İRLANDA
İLE TİCARETE İLİŞKİN OLARAK TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE BÜYÜK BRİTANYA VE KUZEY İRLANDA
BİRLEŞİK KRALLIĞI ARASINDA TEATİ EDİLEN
MEKTUPLARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNMASI VE ANLAŞMANIN PROTOKOLLER VE
EKLERİNE İLİŞKİN
DEĞİŞİKLİKLERİN CUMHURBAŞKANINCA
DOĞRUDAN ONAYLANMASINA DAİR YETKİ VERİLMESİ HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 29
Aralık 2020 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük
Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Arasında Serbest Ticaret Anlaşması, Türkiye ve Birleşik
Krallık Hükümetleri Arasında Menşe Kurallarına Dair Ortak
Bildiri, Türkiye ve Birleşik Krallık Hükümetleri Arasında
Mutabakat Zaptı ve Kuzey İrlanda ile ticarete ilişkin olarak
Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı arasında teati edilen Mektupların
onaylanması uygun bulunmuştur.
(2) Birinci
fıkrada belirtilen Anlaşmanın protokoller ve eklerine
ilişkin değişiklikleri doğrudan onaylamaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 249
sıra sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 295
Kabul : 284
Ret :11 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik İshak
Gazel
Burdur
Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 5inci sıraya
alınan Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti ile EFTA Devletleri Arasında Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve
Anlaşmanın Eklerine İlişkin Değişikliklerin
Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki
Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile EFTA Devletleri Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna ve Anlaşmanın Eklerine İlişkin
Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan
Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi
(2/2372) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
156) (XX)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 156 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE EFTA DEVLETLERİ
ARASINDA SERBEST TİCARET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA VE ANLAŞMANIN EKLERİNE İLİŞKİN
DEĞİŞİKLİKLERİN CUMHURBAŞKANINCA
DOĞRUDAN ONAYLANMASINA DAİR YETKİ VERİLMESİNE
İLİŞKİN
KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1)
25 Haziran 2018 tarihinde imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile EFTA
Devletleri Arasında Serbest Ticaret Anlaşması"nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
(2) Birinci fıkrada
belirtilen Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri
doğrudan onaylamaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde hakkında söz isteyen?
Yok.
2inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 156
sıra sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
293 |
|
Kabul |
: |
282 |
|
Ret |
: |
11 |
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Kâtip Üye İshak Gazel Kütahya |
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, bugünkü gündemimizde yer
alan işler tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 9 Şubat 2021 Salı günü saat 15.00'te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler arkadaşlar.
Kapanma Saati: 02.31
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 229 S. Sayılı Basmayazı 26/1/2021 tarihli 41inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 236 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 248 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 249 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 156 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir