TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
51inci
Birleşim
24 Şubat
2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, ek süre vermeyeceğine, konuşma yapacak
milletvekillerinin ona göre planlama yapmaları gerektiğine
ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Trabzon Milletvekili Bahar
Ayvazoğlunun, Trabzon ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, 2B arazileri dışında kalan alanlarla ilgili
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Çorum ilinde Ekmekçioğulları firmasında Kod-29la işten
atılan 90 işçinin direnişlerine açlık greviyle devam
ettiğine, İŞKUR müfettişlerinin raporuna istinaden
işçilerin geri alınması, sorumluların
cezalandırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersin ilinin yaş meyve sebze ihracatında
2020 yılı şampiyonu olduğuna, 83 çeşit ürünün
yetiştiği Mersin ilinin ülkenin en önemli tarım kentlerinden
biri olduğuna, pandemi sürecinde bu başarıyı yakalayan
çiftçileri, ihracatçıları ve tarım sektöründe çalışan
kamu personelini tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin ilinde Anamur, Bozyazı, Mut, Tarsus ve birçok
ilçede hazine arazilerinin açık ihale yoluyla satışa
çıkarılması sonucunda başka illerden gelen büyük şirketlerin
bu arazileri satın almasıyla yaşanan sorunların çözümünün
arazilerin kullananlara ya da o köyde yaşayan insanlara
satılması olduğuna, şu anda satışlarda istenen
Yatırım Teşvik Belgesini köylünün nereden bulacağını
sorduğuna, konuyla ilgili acil bir düzenleme yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 2020 yılında tüm dünya salgınla
boğuşurken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, bir yıl içinde 8i şehir hastanesi olmak üzere 25
hastanenin halkın hizmetine sunulduğuna, yerli sağlık
gereçlerinin üretimine başlandığına, onlarca baraj, köprü,
tünel yapıldığına, uydu
fırlatıldığına, yerli üretim silahların
kullanıma girdiğine, yerli elektrikli trenin hizmete girdiğine
ilişkin açıklaması
5.- Trabzon Milletvekili Muhammet Baltanın,
Trabzon ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 103üncü yıl
dönümünü kutladığına, vatan, millet, bayrak uğruna can
veren şehitleri rahmetle andığına, Trabzon ili
Çarşıbaşı ilçesinde meydana gelen yangında
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
6.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, öğrencilerin Covid-19 nedeniyle sınavların yüz
yüze yapılmasından korktuğuna, pek çok öğrencinin de
şu anda okulunun bulunduğu ilde olmadığına ve yolculuk
sırasında hastalık kapma riski olduğuna, liseli gençlerin
sesini duyması için Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuka
seslendiğine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersin ilinde tarımsal üretimin küçük aile işletmelerince
yapıldığına, bunların üretimlerini kendi arazileri
haricinde hazine arazilerinde de gerçekleştirdiklerine ancak Mersin ili
Erdemli, Mut, Anamur, Tarsus ve Bozyazı ilçelerinde hazine arazilerinin
teşvik belgesi olanlara kiralanacağının
belirtildiğine, üreticilerin teşvik belgesi
olmadığına, üreticilerin mağdur edilmemesi için bu hazine
arazilerinin üreticilerin ödeyebileceği bedeller üzerinden kendilerine
tahsis edilmesinin önemli olduğuna ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, pandemi sürecinde işverenlerin İş Kanununun 25inci
maddesini işten çıkarma yöntemi hâline getirdiğine, ücretsiz
izne çıkarılan Sinbo işçilerinin çalışma bölge
müfettişinin denetimi sonrasında işlerine geri döndüklerine
ancak bu kez de işçilerin Kod 29a dayanılarak kıdem
tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik ödeneği gibi
haklardan mahrum bırakılarak tekrar işten
çıkarıldığına, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığını görevini yapmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
9.- Muğla Milletvekili Burak
Erbayın, 2020 yılında turizm sektöründe 1,3 trilyon
dolarlık gelir kaybı yaşandığına, pandemi
sürecinde insanların yat ve tekne turizmine yöneldiğine, gelecek
yıllarda da öncelikli tatil tercihi olacağı görülen yat ve tekne
turizmine yönelik destekleyici tedbirlerin alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Karayolları Genel Müdürlüğünde aynı işi
yapan ve yan yana çalışan işçilere farklı ücretler
ödenmesinin iş barışını bozduğuna, benzer bir
mağduriyetin Demiryolu İşçileri Sendikası tarafından
bir protokolle giderildiğine, aynı tavrı Karayolları Genel
Müdürlüğünden de beklediklerine ilişkin açıklaması
11.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
açıklanan ciro kaybı desteğinden faydalanabilmek için yüzde 50
ve üzerinde ciro kaybının olması gerektiğine, verilecek desteğin
ise kaybedilen cironun en fazla yüzde 3ü kadar olacağına, dükkân ve
işletme sahiplerinin, esnafın, çiftçinin suni söylemler ve
şişirme haberlere karnının tok olduğuna, sektörü
ayağa kaldıracak adımlar atılmadığı takdirde
sorumluluğun AKP iktidarında olduğuna ilişkin
açıklaması
12.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, nüfusun yüzde 7sini engelli vatandaşların
oluşturduğuna, 2005 yılında engellilerle ilgili ilk kanun
olarak Engelliler Hakkında Kanunun çıkarıldığına,
AK PARTİ iktidarının engelli vatandaşların
yanında olmaya devam edeceğine ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, son iki ay içerisinde işini kaybettiği ya da ekonomik
sıkıntı çektiği gerekçesiyle 95 vatandaşın
intihar ettiğine, herkesi vicdana davet ettiğine ilişkin
açıklaması
14.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, ülkede neredeyse herkesin borçlu olduğuna,
iktidarın bu kadar feryada rağmen vatandaşına destek
olmadığına, mağdur olmuş tüm kesimleri kapsayan,
gerçekçi ve ödenebilir bir borç yapılandırmasının bir an
önce hayata geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın 20 bin öğretmen atamasının
yapılacağını duyurduğuna, bu sayının çok
yetersiz olduğuna, en az 150 bin öğretmen ataması
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Trabzon ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
103üncü yıl dönümünü kutladığına, bu toprakları vatan
yapan şehitleri rahmetle andığına, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın 20 bin öğretmen atamasını
müjde olarak duyurduğuna, bu sayının atanamayan
öğretmenlerin derdine çare olmayacağı gibi ihtiyacı da
gidermeyeceğine, öğretmenlerin 3600 ek göstergeyi beklediğine,
KARDEMİRde 2017 yılından sonra yönetim kurulunda görev alan
isimlerin birçok kez değiştiğine, Sermaye Piyasası Kurulu
Başkanının KARDEMİR yönetimine atanacak isimlerin
belirlenmesi konusunda müdahale ettiğine dair iddialarla ilgili olarak
Aralık ayı sonunda verdiği soru önergesine henüz cevap
alamadığına, bu güzide kuruluşun kaderinin 2 ailenin elinde
olduğuna, devlet bağımsız üye atasa da yönetim
kavgalarının şirketin büyümesini engellediğine, Giresun
ilinde pandemi nedeniyle 420 kahvehanenin bir yıldır kapalı
olduğuna, hâl böyleyken AK PARTİnin ilde 3 kongre
yaptığına, Giresun ilinde pandeminin tavan
yaptığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın Trabzon il kongresinde söz verdiği hızlı
tren güzergâhında Giresun ilinin bulunmadığına, Giresun
ilinin sıkıntılarının çözümü noktasında Hükûmeti
göreve çağırdığına ilişkin açıklaması
17.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin 15
Ocakta yaptırdığı ilk doz aşıyla herkese örnek
olduğuna, ülke genelinde 7,5 milyondan fazla kişinin
aşılandığına, aşılamanın emin adımlarla
ilerlediğine, Sağlık Bakanlığının
getirmiş olduğu aşının etkinliği ve
güvenilirliğinin bilimsel testlerle ispatlandığına,
Gaziantep ilinde pandemi sürecinde zor günler geçiren vatandaşların
artık normalleşme sürecini beklediğine, biraz daha dikkat edilirse
el birliğiyle ve rehavete kapılmadan bugünlerin geride
bırakılabileceğine ilişkin açıklaması
18.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Herkes için adalet. kampanyalarının
devam ettiğine, Van ilinde Kasım 2016dan beri her türlü etkinliğin
yasak olduğuna, Van iline giden eş başkanlarının
aynı yasaklarla karşılaştığına,
yoksulluğun diz boyunu çoktan aşmış durumda olduğuna
ama iktidarın HDPyle uğraştığına, HDP
milletvekillerinin dokunulmazlığının
kaldırılmasıyla ilgili fezlekelerin Meclise geldiğine,
bütün bu yapılanların başarıya
ulaşamayacağına ilişkin açıklaması
19.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
CHPnin iptal istemi üzerine İletişim
Başkanlığının Anadolu Ajansının Personel ve
Faaliyetlerini Denetlemesine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle
getirilen hukuki kararı, yayınlarının
tarafsızlığı ve ajansın özerkliğini ihlal
ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin iptal ettiğine, kamu
kaynaklarını kullanan TRT ve Anadolu Ajansının Anayasa
Mahkemesinin bu kararına uymak zorunda olduğuna, Merkez Bankası
rezervlerinde 128 milyar dolara ne olduğunu üç aydan beri
sorduklarına, iktidarın aylarca sustuğuna, hem
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Hazine ve Maliye
Bakanı Lütfi Elvanın ilk kez rezervdeki erimeyi kabul ettiğine,
Merkez Bankasındaki dövizlerin ihale yapılmadan kimlere, ne zaman,
hangi kurda, ne koşulda satıldığının
cevabını istediklerine ilişkin açıklaması
20.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Trabzon ilinin kurtuluşunun yıl
dönümünü tebrik ettiğine, bütün şehitlere rahmet dilediğine,
Covid-19la ilgili 8 milyona doğru yaklaşan bir
aşılamanın söz konusu olduğuna ve bu vesileyle
Sağlık Bakanlığı ve sağlık ordusunu tebrik
ettiğine, bölgede barındığı değerlendirilen
teröristlerin tamamen etkisiz hâle getirilmesi maksadıyla Bitlis ve Siirt
illerinde Eren Bülbülün adını taşıyan Eren-11 Sehi
Ormanları Operasyonunun başlatıldığına, Eren
Bülbül ve tüm şehitlere bir kez daha rahmet dilediğine, Gara
bölgesinde teröristlere çok büyük zayiat verdirildiğine, operasyon
sırasında şehit olan 3 askere ve 13 vatandaşa Allahtan
rahmet dilediğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın 20 bin öğretmen atanacağı ile Tarım
Kredi Kooperatifleri marketlerinin sayısının
artırılacağını ve gerektiğinde de ihtiyaç
odaklı olarak milletin hizmetine sunulacağını
müjdelediğine, Çankırı ili ve Ankara ili arasında
Çerkeş-Kızılcahamam bölgesindeki geçişi sağlayacak
tünelin cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
iştirakiyle açılışının
yapılacağına, AK PARTİ iktidarlarının ülkeyi
nereden nereye taşıdığının hep beraber
görüldüğüne ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Elâzığ Milletvekili Gürsel Erolun 234
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
24/2/2021 tarihinde Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan
tarafından, bazı özel şirketlere tanınan vergi affı,
İstanbul Havalimanı kira ertelemesi, yap-işlet-devret
uygulamasıyla yapılan Kütahya Zafer Havalimanı gibi devlet
hazinesini zarara uğratan işlemlerin tespit edilmesi ve bu
şirketlere tanınan imtiyazlar konusunda kamuoyunun
aydınlatılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 24/2/2021 tarihinde Siirt Milletvekili
Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
küçük esnafın yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
hızlı tren hattı yapımına yönelik olarak ortaya
çıkabilecek sorunların tespit edilerek çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3778) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 24 Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 120, 54, 195, 204, 192, 34,
30, 60 ve 67 Sıra Sayılı kanun tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10uncu sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun; 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde 23 Sıra Sayılı
Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar; 25 Şubat 2021 Perşembe günkü
birleşiminde (10/77), (10/372), (10/491), (10/534), (10/693), (10/817),
(10/868), (10/992), (10/1004), (10/1018), (10/1150), (10/1170), (10/1221),
(10/1305), (10/1434), (10/1518), (101806), (10/1815), (10/1943), (10/2009), (10/2139),
(10/2206), (10/2391), (10/2909), (10/2929), (10/3031), (10/3032), (10/3382),
(10/3558), (10/3575), (10/3581), (10/3583), (10/3647), (10/3677), (10/3682),
(10/3690), (10/3708), (10/3740), (10/3769), (10/3798), (10/3817), (10/3831) ve
(10/3840) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin
görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına, siyasi parti
grupları adına yapılacak konuşmaların süresinin onar
dakika olmasına ve bu birleşiminde Meclis araştırması
açılmasına ilişkin görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında İYİ PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin 234 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
3.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
4.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
195 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşmasında AK PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 195 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasında MHPye sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
7.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında AK
PARTİye ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
9.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana ve AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
10.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh
Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler
Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/2981) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 234)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kalkınma İşbirliği Anlaşması ve Anlaşmada
Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1796) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 120)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su
İşleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Su
Kaynakları Bakanlığı Arasında Su Alanında
Mutabakat Zaptı ve Mutabakat Zaptında Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1542) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 54)
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2499) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 195)
5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Balıkçılık ve
Deniz Ekonomisi Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1365) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 204)
6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti
Cumhuriyeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1413) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 192)
7.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Şili
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1245) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 34)
8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Burundi Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında
Askerî Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1367) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 30)
9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lesoto
Krallığı Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1537) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 60)
10.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri Arasında
Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye
Devletleri Arasında Yatırımların Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın 9/7nci Maddesinin
Değiştirilmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1782) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 67)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Hasan Subaşının, Antalya Larada bulunan PTTnin
sosyal tesislerinin satışa çıkarılmasına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/40405)
2.- İzmir
Milletvekili Bedri Serterin, Yiğitler Barajı Projesi için yapılan
harcama tutarına ve projenin akıbetine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/40566)
3.- İzmir
Milletvekili Bedri Serterin, 2021 yılında Bakanlığın
deniz yolları için kullanılmak üzere ayırdığı
bütçeye,
İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
Ankara-İzmir hızlı tren hattının güzergahında
obruk oluşmasına ve bölgede yapılan altyapı
çalışmalarına,
İlişkin soruları ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/40569), (7/40570)
4.- Kütahya
Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyadan Eskişehir ile
Bozüyük Tren Garlarına ulaşımın sağlanabilmesine
yönelik yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/40574)
5.- Diyarbakır
Milletvekili Remziye Tosunun, TCDD yönetimi tarafından bazı
demiryolu işçilerine haksız tayin ve atama
yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/40646)
6.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Karayolları Genel Müdürlüğüne
bağlı bölge müdürlüklerinde işçilere farklı skalalar
üzerinden ücret verilmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/40744)
7.- Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün, 2021 yılında Bakanlık
bütçesinden Aydın için ayrılan paya ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/40745)
24
Şubat 2021 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Trabzonun
düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğluna aittir.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, ek süre vermeyeceğine, konuşma yapacak
milletvekillerinin ona göre planlama yapmaları gerektiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Konuşma süreleri beş
dakikadır.
Ek süre vermiyorum değerli arkadaşlar, ona
göre kendinizi planlayın lütfen.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Trabzon Milletvekili Bahar
Ayvazoğlunun, Trabzon ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Birinci Dünya
Savaşının en ağır darbelerine maruz kalıp
yaşadığı türlü acı, çile ve kayıpların
ardından düşman işgalinden kurtulan Trabzonumuzun
kurtuluşunun 103üncü yıl dönümünde görüşlerimi ifade etmek
üzere şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce, dün gece Trabzon
Çarşıbaşı ilçemiz Fener Mahallesinde meydana gelen
yangında vefat haberlerini üzüntüyle öğrendiğim merhum Emin
Yılmaz amcamıza ve kıymetli eşi Havva Yılmaz teyzemize
Rabbimden rahmet, ailesi ve yakınlarına
başsağlığı dilemek isterim.
Değerli milletvekilleri, iki yıla
yaklaşan esaretin karşısında verdiği kurtuluş
mücadelesini 24 Şubat 1918de zaferle taçlandıran tarih, sanat,
kültür, medeniyet, eğitim ve spor şehri Trabzona ve vatanın
bölünmez bütünlüğünü tüm değerlerinin üzerinde tutarak mücadeleci ve
kararlı kimliğini teslimiyeti reddediş ve temsiliyeti
seçişle taçlandıran kıymetli hemşehrilerime gönül
selamımı iletiyorum.
Ulusal egemenliğimize olan sıdkı,
öğretilmiş kelamın hakkı adına, yeşil dokusu ve
mavi kokusuna meftun nazlı hilali gökyüzünde sonsuza kadar
dalgalansın diye Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin ilk kurulduğu
şehirdir Trabzon. Kurtuluş mücadelesinin en şanlı
zaferlerine imza atan doğudur, Karadenizdir, kuzeydir.
Küreselleşen bir dünyada, Trabzon,
gelişmeleri izlemek yerine onlara öncülük eden bir şehir
konumundadır.
Tarihsel konum ve işlevine
bakıldığında Trabzonun nerede durması gerektiği
çok daha iyi anlaşılacaktır; Gazi Mustafa Kemalin Samsuna
ayak bastığım zaman bana kalp gücü veren
vatandaşlarımın ilk sırasında Trabzonluların
bulunduğunu asla unutmayacağım. deyişi, bir medeniyet
tasavvurunun atlasındaki Trabzonluları geceye yenilmeyen bir liderin
derinlik ve aydınlık eşiğinde buluşturup
damgasıyla, mührüyle dünya lideri Sayın Erdoğanın
arkasında dimdik bekleyişidir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Fatih fetheder,
Yavuz yönetir ve Kanuni doğarsa bir şehirde, mehabet gereğince
cesaret, kararlılık, adalet ve asalet timsali ecdadının
yoluna da revan olunur.
Dün Çanakkalede düşman donanmasının
Marmaraya girmesine müsaade etmeyen mayınları harbin binbir
güçlüğü altında yurda getirmeyi başaran Beşikdüzülü Ali
Şükrü Bey, bugün düşmanı inlerinden çıkarmayan
İHAların, SİHAların Sürmeneli mucidi Selçuk Bayraktar
olur. Dün Trabzonlu Albay Hamdi Bey ve tek başına işgal
kuvvetlerini durduran Hüsnü Çavuş, bugün ayağındaki kara
lastikle 14üncü yaşından çok daha büyük Eren Bülbül olur ve Ben 11
tane evladımın avucunu ağzıma alıp doyardım.
diyebilen Ayşe Bülbül olur.
Ahi Evran Dedenin, Hacı Hakkı
Babanın, Haçkalı Babanın memleketidir Trabzon. Trabzonlu
olmadığı hâlde Trabzonlu anılan Şamil Ekincinin,
Bedri Rahminin, Allah bu toprağı her zaman korusun. diye dua
ederek bir dönem yaşadığı Trabzondan ayrılan Portekizli
futbolcu Pereiranın eşinin memleket tasviridir. Ezan vakti
bereketine kepenk açan Kemeraltından kardeş şehir
Maraştan adını alan caddeye, görünen kısmı az ama
bilinen kısmı güzel hikâyelerle dolu, renkli camekânların uzun
sokağına ve oradan 15 Temmuzda destan yazılan Meydan
Parkının gücüdür Trabzon. En çok da futboldur; her anlamda her
alanda inandıkları değerler için Dozer Cemil, Şenol, Kadir,
Necati, Turgay gibi müdafaanın, Ünal, Hami, Fatih Tekke gibi taarruzun
sembolü oluverir. Köprübaşının evlatları Adnan Kahvecinin
kıvrak zekâsı, Recep Yazıcıoğlunun devlet vefası
gibidir. Akçaabat, Araklı, Çaykara, Düzköy, Çarşıbaşı,
Vakfıbekir, Maçka, Tonya, Beşikdüzü, Şalpazarı, Yomra, Of,
Dernekpazarı, Arsin, Ortahisar, Sürmene, Köprübaşı, Hayrat;
işte, benim birbirinden kıymetli, her biri farklı coğrafi
ve kültürel özelliklere sahip 18 ilçem, Sultan Fatihin 1461de mühür
bastığı Ayasofyası, dağı taşı oyularak
inanç turizmine kollarını açmış Sümelasıyla,
Uzungölüne kuş bakışı tablosundan, Boztepede içilen demli
çayın tadına ve kırmızı yanaklı, güleç
uşakların yaylası Kayabaşına kadar uzanır.
Dolayısıyla Mahmut Goloğlunun dediği gibi Trabzon
Türkiyedir ve Türkiye de Trabzon.
Damına, tarabasına,
Ağasına, marabasına,
Kara kaşlısına, gözü
yaşlısına,
Erine, yiğidine, kocamışına,
Sakalı tel tel, saçı yeni bitmişine,
Yedisinden yetmişine
Selam olsun. diyor, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bu kadar
güzel anlatılırdı.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
2/B arazileri dışında kalan alanlarla ilgili yaşanan
sorunlar hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili Ümit Yılmaza
aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, 2B arazileri dışında kalan alanlarla ilgili
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sizleri ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Düzcede 2/B arazilerinde yaşanan
sorunları dile getirmek için bugün karşınıza çıktım
ve bu konunun sadece Düzcede değil, bütün Türkiyede, özellikle Karadeniz
Bölgesinde çok büyük bir sorun olduğu hepimiz tarafından biliniyor.
Öncelikle, Bu Kanun nasıl gelmiş ve
nasıl çözülebilir? diye bunu tartışmak için sizlere bilgi
vermek istiyorum. Şimdi, 19/4/2012 tarihinde çıkan 6292
sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları
Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında
Kanunla, 6831 sayılı Orman Kanununun 2nci maddesinin birinci
fıkrasının (B) bendine istinaden orman sınırı
dışına çıkarılan yerlerin vatandaşlara
satışına bir düzenleme getirilmiş. Şimdi, ne bu madde?
Öncelikle, 2nci maddeyi bir okuyalım, 2nci maddenin (B) bendini:
31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman
niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe,
meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep
fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli
tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi
hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit
edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu
olarak bulunduğu yerleşim alanları orman
sınırları dışına çıkartılır.
2nci madde biraz daha uzun ama onu okumayacağım, bizi ilgilendiren
kısım da zaten burası. Şimdi, bu madde çıktıktan
sonra 2012 yılında kanun çıkmış ve 2012
yılının 11inci ayında da yönetmelik düzenlenmiş.
Hangi yönetmelik bu? İşte, 2924 sayılı Kanunun 11 ve 12nci
maddeleri gereğince fiilî durumlarına göre ifraz edilerek bedeli
karşılığı satılacak yer... Yani, Orman
Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği çıkmış ve yine 6292
sayılı Kanuna göre satış işlemleri
başlamış. Satış işlemlerinin
başlamasıyla beraber de sorunlar başlamış. Ne gibi
sorunlar başlamış? Çünkü çok geniş kapsamlı
tutulmuş.
Şimdi, burada, benim elimde 2/B kanunuyla
alakalı Orman Kanunu, yönetmelikler, kanunlar, Kadastro Kanunu gibi, bir
klasörü dolduracak kadar kanun metni var. Aslında bu konu teknik bir konu,
benim konum da değil ama hepimiz vatandaşların
sıkıntısını alana gittiğimiz zaman, sahaya
gittiğimiz zaman görüyoruz.
Şimdi, 1973 yılında
çıkarılan 1744 sayılı Kanun, 1961 yılına
atıfta bulunmuş yani 2nci maddeye atıfta bulunmuş; o zaman
(B) bendi yok, 2nci maddeye atıfta bulunarak ona göre bir düzenleme
yapılmış.
1983 ile 1987 arasında 1982 Anayasasına
atıfta bulunulmuş, 2896 sayılı Yasaya göre kanun
çıkarılmış ve 2/B uygulamaları
yapılmış. 1986 yılında da 3302 sayılı Kanun çıkarılmış.
Yani, tam bir keşmekeş olmuş. Burada devletimiz, 2012
yılında Bir çözüm getirelim, bu insanlara buraları
satalım. demiş ve iyi bir şey de yapmış, doğru
bir şey de yapmış. Ama doğru yaptıkları
şeyle tam bir karmaşaya sebep olmuş. Şimdi, 1975 yılında,
1961 yılı baz alınarak verilen tapular iptal edilmeye
başlamış. Adamın 1948 yılından tapusu var, 1948
yılından tapusu olan adamın tapusu iptal edilmiş, 46 dönüm
yerin 22 dönümü ormana bırakılmış. Ya, yetmiş senelik
yer, yetmiş senedir ormanın aklına gelmeyen yer, yetmiş sene
sonra adamdan alınmış, 2 dönümü sadece 2/Bye konulmuş,
gerisine tapu verilmiş. Ya, buna benzer ne sorunlar.
Çayağzı köyü ile çevresindeki 5 köyde
250nin üzerinde vatandaş davalık olmuş, orman işletmesi
gelmiş dava açmış. Şimdi, Gölyakada görüştüğüm
insanlar var, Cumayerinde görüştüğüm insanlar var.
İnsanların sınırları birbirine kaymış. Yani
CHP ile AK PARTİnin arasında sınır var; AK PARTİnin
sınırı buraya gitmiş, CHPnin sınırı buraya
gelmiş. Ya, adamın tapulu arazisinin sınırı
kaymış, bunların düzeltilmesi lazım.
Şimdi, bunların düzeltilmesi için bizim
bir teklifimiz var. Değerli milletvekilleri, bir Anayasa
değişikliği konuşuluyor ve biz diyoruz ki: 1981
yılına, 1961 yılına, hatta 1937 yılında
çıkarılan kanuna atfedilmesin, yeni çıkacak Anayasa
değişikliğinde bunlara düzenleme yapılsın. Bu
düzenlemeyle beraber gerçekten orman köylüsüne ve köylüye, başkasına
değil, dışarıdan satışı olanlara değil,
sadece ve sadece oraları kullanan köylüye satılsın istiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - AKP istemiyor
işte onu, AK PARTİ istemiyor ki.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Gündem dışı üçüncü söz, Gaziantepin
sorunları hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam
Hüseyin Filize aittir.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep ilinin sorunlarına gündem dışı
konuşması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantepin
sorunları konusunda gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Gaziantep sanayisi,
ticareti ve 8 milyar dolara varan ihracatıyla Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin en gelişmiş şehridir. Bir zamanlar Küçük Buhara
diye anılan Gaziantep, geçmişin ve geleceğin bir arada
yaşandığı şehirdir. Gaziantep, tarihî, turistik ve
doğal güzellikleriyle, eşsiz el sanatlarıyla, Zeugma Müzesiyle,
kalesiyle, enfes yemekleri, baklavası, Antep fıstığı,
kırmızı biberi, üzümü, zeytiniyle önde gelen ve UNESCOnun
aldığı kararla gastronomide öncü şehir unvanı olan
şirin bir şehirdir.
Bunlarla birlikte Gaziantep, sanayiden ticarete,
sağlıktan eğitime, çarpık kentleşmeye,
betonlaşmaya, işsizliğe ve Suriyeli
sığınmacılara kadar birçok sorunla karşı
karşıyadır. Gaziantep Ticaret Odası kendi sektörleriyle
ilgili sorunları ihtiva eden detaylı bir rapor hazırlayıp,
bizi ziyaret edip raporu sundular. Emekleri için çok teşekkür ediyorum.
Şehrimizde şu an en güncel sorun elektrik
kesintileri. Üretim aksıyor, makine ve teçhizatlar zarar görüyor, üretim
taahhütleri yerine getirilemiyor. Bu sebeple, elektrik alt
yapısının yenilenmesi, güçlendirilmesi ve elektrik
hatlarının mümkün olduğu ölçüde yer altına
alınması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, ihracatta önemli
başarılara imza atan ihracatçılarımız konteyner bulmakta
ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Suudi Arabistanın
Türk mallarına uyguladığı boykot nedeniyle
ihracatımız pazar kaybetmekte ve rekabet gücü gün geçtikçe
azalmaktadır. Bu konularda gerekli destek verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Gaziantepte arazi toplulaştırması
masa başında ve harita üzerinde arazilerin verim durumu gözetilmeden
yapılmakta, vatandaşın arazisi birleştirilmekten ziyade
parçalanarak birbirinden uzak parseller hâline getirilmektedir. Mal sahipleri
arasında, dikili arazilerin birbirine girmesinden kaynaklanan
şikâyetleri hâlen devam etmektedir. Ayrıca, toplulaştırma
işlemlerinin yıllardır tamamlanamaması
dolayısıyla çiftçimiz yasal hakkı olan tarım desteklerine
ulaşamamaktadır.
Değerli milletvekilleri, Gaziantepte
diğer illerimizde olduğu gibi çiftçi de perişan. Girdi
maliyetleri 2 katı oldu; mazot, ilaç ve gübre fiyatları uçtu, çiftçi
ürettiği mahsulün fiyatı için tüccarın ağzına
bakıyor. Serbest piyasa koşullarında fiyat belirleme çiftçiyi
değil, tüccarı besliyor. Çiftçinin sesini duyuran, fiyat dengesi
sağlayan, çiftçinin mahsulüne sahip çıkan Güneydoğu Birlik
diye bir kuruluşumuz varken maalesef takip edilen yanlış
politikalar sonucunda kapandı. Aynı işlemi yapacak bir kurum
mutlaka kurulmalıdır diyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm sorunları
beş dakikalık zamanda anlatmak mümkün değil. Biraz da
ilçelerimizin öncelikli sorunlarından bahsedeyim. Karkamış ilçe
yapılmış ama adliyesi, ilçe seçim kurulu, askerlik şubesi
Nizipte; kadastro, ehliyet yenileme ve pasaport işlemleri yine Nizipte.
25 yataklı yeni bir hastane açıldı ama tahliller
yapılamıyor, uzman hekim yokluğundan hasta kabul edilemiyor.
Nurdağı ilçemizde otogar sorunu henüz çözülememiştir.
Ayrıca, çok fazla sayıda ölümlü kaza olan Nurdağı-Gaziantep
yolunun bir an önce yapılması şarttır. İlçe devlet
hastanesinde uzman doktor eksikliği nedeniyle vatandaşlar çareyi
Gaziantepte aramaktadırlar, İslâhiyede benzer durum vardır.
Nurdağı da dâhil olmak üzere biber üreticileri, üzüm
yetiştiricileri, ürün satış fiyatının girdi maliyetlerinden
daha düşük olduğundan, tüccarın elinde oyuncak
olduklarından şikâyetçiler. Yavuzeli ilçesinde tarım ve
hayvancılık çökmüştür. Fırat Nehri üzerindeki doğa
harikası Rumkalenin UNESCO Kültürel Miras Listesinde yer alması
hâlinde turizm ve ayrıca, su sporları alanında Yavuzelililer
için gelir ve istihdam kaynağı olacaktır. Arabanla ilgili
olarak Çat Barajının bir an önce bitirilmesiyle 130 bin dönüm arazi
sulanacak ve çiftçilerimize nefes olacaktır. Nizip ilçemizde Nizip
Çayı ve Hancağız Barajı ve Oğuzeli ilçemizde
Sacır Suyu kesin çözüm bekliyor. Baraj sulama projesi çerçevesinde söz
verilen 5 megavatlık GESin en kısa zamanda faaliyete geçirilmesi
beklentimizdir.
Değerli milletvekilleri, Gaziantepin en büyük
sorunlarından biri Suriyeli sığınmacılar. Gaziantepte
Suriyeli sayısı 450 bin kişiyi geçiyor. Kayıt
dışı çalıştırılma, güvenlik, eğitim
problemi var; ekonomik yükleri çok ama asıl sorun, demografik
yapımızın değiştirilmek istenmesidir. Suriyenin
kuzeyinden Güneydoğu Bölgemize PYD/PKK baskısıyla göç
ettirilerek Suriyenin kuzeyinde demografik yapı
değiştirilmiştir, bizim demografik yapımız da
değiştirilmeye çalışılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) -
Suriyelileri bir süre sonra istismar edecek güçler çıkacak ve Türkiye yeni
bir sıkıntıyla karşı karşıya
kalacaktır.
Bu bakımdan, en kısa sürede Suriyeliler
vatanlarına dönmelidirler diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle
söz vereceğim.
Sayın Çepni, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Çorum ilinde Ekmekçioğulları firmasında Kod-29la işten
atılan 90 işçinin direnişlerine açlık greviyle devam
ettiğine, İŞKUR müfettişlerinin raporuna istinaden
işçilerin geri alınması, sorumluların
cezalandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkanım.
Pandemi sürecinde işçi çıkarmak
yasaklanmasına rağmen kod 29 garabeti sermayenin imdadına
yetişti.
Çorum Ekmekçioğullarında kod 29la
işten atılan 90 işçi direnişlerine açlık greviyle
devam ediyor. BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikası
itirazıyla İŞKUR müfettişlerinin yaptığı
incelemeler sonucunda işten çıkarmaların yasalara ve mevzuata
aykırı olduğu sonucuna varıldı. Bu rapora
bağlı olarak tüm işçiler geri alınmalı, hak
kayıpları karşılanmalı ve sorumlular derhâl
cezalandırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersin ilinin yaş meyve sebze ihracatında
2020 yılı şampiyonu olduğuna, 83 çeşit ürünün
yetiştiği Mersin ilinin ülkenin en önemli tarım kentlerinden
biri olduğuna, pandemi sürecinde bu başarıyı yakalayan
çiftçileri, ihracatçıları ve tarım sektöründe çalışan
kamu personelini tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Türkiyenin geçen yıl yaptığı 2
milyar 730 milyon 157 bin dolarlık yaş meyve sebze
ihracatının 653 milyon 539 bin dolarlık kısmını
gerçekleştiren seçim bölgem Mersin, bu alanda 2020nin ihracat
şampiyonu oldu.
Akdenizin incisi Mersin, iklim yapısı ve
verimli topraklarıyla 83 çeşit ürünün yetiştiği ülkemizin
en önemli tarım kentleri arasında yer almaktadır.
Yaklaşık 333 bin hektar alanda, yılda 2,6 milyon ton meyve, 2,3
milyon ton sebze üretilmektedir. Ülkemizin en büyük konteyner limanına da
ev sahipliği yapan Mersin, ürettiği bu ürünleri ihraç etmesiyle de
önemli ölçüde döviz girdisi sağlamaktadır.
Coronavirüs salgını
yaşandığı bir dönemde bu başarının mimarları
olan çiftçilerimizi, ihracatçılarımızı ve tarım
sektöründe çalışan kamu personelini tebrik ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
3.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin ilinde Anamur, Bozyazı, Mut, Tarsus ve birçok
ilçede hazine arazilerinin açık ihale yoluyla satışa
çıkarılması sonucunda başka illerden gelen büyük
şirketlerin bu arazileri satın almasıyla yaşanan
sorunların çözümünün arazilerin kullananlara ya da o köyde yaşayan
insanlara satılması olduğuna, şu anda satışlarda
istenen Yatırım Teşvik Belgesini köylünün nereden
bulacağını sorduğuna, konuyla ilgili acil bir düzenleme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, tabii,
yıllardır hazine arazileriyle ve 2/B arazileriyle ilgili
sıkıntılar devam ediyor; bu konuyla ilgili aslında çözüm
çok basit.
Seçim bölgem olan Mersin, Anamur, Bozyazı, Mut,
Tarsus ve birçok ilçede hazine arazileri açık ihale yoluyla
satışa çıkarılıyor. Tabii, açık ihale yoluyla
satışa çıktığı zaman da Ankaradan,
İstanbuldan, başka şehirlerden gelen büyük şirketler bu
arazileri satın alıyorlar ve büyük sıkıntılar
oluşuyor. Burada çözüm basittir: Arazinin kullanana ya da o köyde
yaşayan insanlara satışının yapılması. Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı ile Maliye
Bakanlığının mutlaka bunun üzerinde
çalışması lazım. Aksi takdirde sosyal problemler ortaya
çıkıyor. Bir de Yatırım Teşvik Belgesi isteniyor
şu anda, hazine arazisi satılırken firmadan Yatırım
Teşvik Belgesi isteniyor. Köylü, araziyi kullanan, Yatırım
Teşvik Belgesini nereden alacak, ihaleye nasıl girecek, bu prosedürü
nasıl yerine getirecek? Bununla ilgili mutlaka ivedi bir düzenleme
yapılmalı ve özellikle önümüzdeki ayda satışa çıkacak
olan Mersindeki hazine arazilerinin satışı durdurulmalı ve
yeni sisteme göre yeniden o köylülerin alabileceği bir şekilde
satışa çıkarılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
4.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 2020 yılında tüm dünya salgınla boğuşurken
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, bir
yıl içinde 8i şehir hastanesi olmak üzere 25 hastanenin halkın
hizmetine sunulduğuna, yerli sağlık gereçlerinin üretimine
başlandığına, onlarca baraj, köprü, tünel
yapıldığına, uydu fırlatıldığına,
yerli üretim silahların kullanıma girdiğine, yerli elektrikli
trenin hizmete girdiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Halka hizmeti Hakka hizmet olarak gören AK
PARTİ Hükûmeti, pandemi döneminde de hiçbir şeyin eskisi gibi
olmadığını hizmetleriyle ispat etmiştir. 2020
yılında tüm dünya salgınla boğuşurken, Avrupa ve
Amerika maske bulmada dahi zorlanırken dünya lideri Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde Türkiye bir yıl içinde 8i şehir
hastanesi olmak üzere son teknolojiyle donatılmış 25 hastaneyi
halkımızın hizmetine sunmuştur. Yerli solunum cihazı
üretildi, ihracatı dahi yapılmaya başlandı; yerli MR
cihazı üretildi; onlarca baraj, köprü, tünel açıldı; uzaya uydu
fırlatıldı; ALTAY tankı düşmana korku saldı;
yerli denizaltı, millî firkateyn denize indirildi; İHA, SİHA ve
ATAK helikopterleri dünyanın en gözde savunma silahları oldu; yerli
elektrikli tren hizmete girdi, Ankara-Sivas yüksek hızlı trenle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Balta
5.- Trabzon Milletvekili Muhammet
Baltanın, Trabzon ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
103üncü yıl dönümünü kutladığına, vatan, millet, bayrak
uğruna can veren şehitleri rahmetle andığına, Trabzon
ili Çarşıbaşı ilçesinde meydana gelen yangında
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Fatihin fethettiği, Yavuzun yönettiği,
Kanuninin doğduğu Trabzonumuzun düşman işgalinden
kurtuluşunun 103üncü yıl dönümü kutlu olsun.
Vatanı, milleti, bayrağı uğruna
canlarını veren aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle
anıyorum. Bu uğurda yine gazilerimize de Allahtan sağlık,
sıhhat diliyorum. Yine, dün, Çarşıbaşı ilçemizde,
Trabzonun Çarşıbaşı ilçesinde bir yangın neticesinde
hayatlarını kaybeden Emin amcamıza, Havva ninemize Allahtan
rahmet diliyor, yakınlarına da sabırlar diliyorum. Bu vesileyle,
Trabzonlu hemşehrilerimizi, aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
6.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, öğrencilerin Covid-19 nedeniyle sınavların yüz
yüze yapılmasından korktuğuna, pek çok öğrencinin de
şu anda okulunun bulunduğu ilde olmadığına ve yolculuk
sırasında hastalık kapma riski olduğuna, liseli gençlerin
sesini duyması için Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuka
seslendiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın
milletvekilleri, şimdi sizlere, serhat şehri Edirneden Millî
Eğitim Bakanına yazılmış bir mektubu
okuyacağım: Merhaba, ben Balkan Uzun, 16 yaşındayım,
İstanbulda okuyorum. Sizlere Edirne Millî Eğitim Müdürlüğü
önünden sesleniyorum: Kimseyle kavgamız yok. Devletimiz Türkiye
Cumhuriyeti bizim baş tacımız. Sadece sesimizi duyurmak
istiyoruz. Yüz yüze sınavların yapılacak olması Covid
nedeniyle korkutuyor. Üstelik birçok öğrenci -benim gibi- okulunun
bulunduğu ilde değil, ailesinin yanında, yolculuk
sırasında da hastalık kapma riski var.
Sayın Ziya Selçuka sesleniyorum: Sizce
gençlere önem vermek bu mudur Sayın Bakanım? 16-17 yaşında
gençler depresyona girdik. Kendinizi biraz bizim yerimize koyun. Milyonlarca
tweet atıldı, hiçbirinin mi önemi yok gözünüzde?
Saygıdeğer Bakanım, gençlerin
saygısını ve sevgisini yine kazanın, geleceğe yine
birlikte umutla bakalım.
Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya
Selçuk, siz de bir öğretmensiniz, liseli gençlerimize duyarsız
kalamazsınız, lise sınavları iptal edilmelidir.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
7.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersin ilinde tarımsal üretimin küçük aile işletmelerince
yapıldığına, bunların üretimlerini kendi arazileri
haricinde hazine arazilerinde de gerçekleştirdiklerine ancak Mersin ili
Erdemli, Mut, Anamur, Tarsus ve Bozyazı ilçelerinde hazine arazilerinin
teşvik belgesi olanlara kiralanacağının belirtildiğine,
üreticilerin teşvik belgesi olmadığına, üreticilerin
mağdur edilmemesi için bu hazine arazilerinin üreticilerin
ödeyebileceği bedeller üzerinden kendilerine tahsis edilmesinin önemli
olduğuna ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Mersinimizde üretim yapan çiftçilerimiz genellikle
küçük aile işletmeleri şeklinde üretim yapmakta, bu üretim
faaliyetlerini tapulu arazileri haricinde hazine arazilerinde de
gerçekleştirmektedir. Bu nedenle hazine arazileri Mersinli üreticilerimiz
için çok büyük önem arz etmektedir fakat Mersinimizin Erdemli, Mut, Anamur,
Tarsus, Bozyazı ilçelerinde hazine arazilerinin Teşvik Belgesi
olanlara kiralanacağı belirtilmiştir. Üreticilerimizin
Teşvik Belgesi olmadığı gibi, bu belgeyi de belirtilen
sürede almaları mümkün değildir. Üreticilerimizin ihaleye girerek
kullandıkları arazileri almaları da maddi yönden
imkânsızdır. Üreticilerimizin mağdur edilmemesi adına bu
hazine arazilerinin kullanıcıları olan üreticilerimize
ödeyebileceği bedeller üzerinden tahsisi, hem üreticilerimiz hem de Türk
tarımı adına oldukça önemlidir.
BAŞKAN Sayın Özdemir
8.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, pandemi sürecinde işverenlerin İş Kanununun 25inci
maddesini işten çıkarma yöntemi hâline getirdiğine, ücretsiz
izne çıkarılan Sinbo işçilerinin çalışma bölge
müfettişinin denetimi sonrasında işlerine geri döndüklerine
ancak bu kez de işçilerin Kod 29a dayanılarak kıdem
tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik ödeneği gibi
haklardan mahrum bırakılarak tekrar işten
çıkarıldığına, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığını görevini yapmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
17 Nisan 2020de ilan edilen işten çıkarma
yasağı geçtiğimiz ocak ayında iki ay daha
uzatıldı. Ancak yasakta istisna kapsamında tutulan İş
Kanununun 25inci maddesinin II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan
haller ve benzerleri başlıklı maddesi, bazı kötü niyetli
işverenler tarafından işçileri işten çıkarma yöntemi
hâline getirmiş durumdadır.
Daha önce Meclis gündemine getirdiğim ücretsiz
izne çıkarılan Sinbo işçileri, çalışma bölge
müfettişinin yaptığı denetim sonrasında işlerine
geri dönebilmişlerdi. Ancak, bu kez de kod 29a dayanılarak
aralarında Dilbent Türkerin de olduğu işçiler kıdem
tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik ödeneği gibi
haklardan mahrum bırakılarak tekrar işten
çıkarılmışlardır. Bu durum da Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının görevini
yapmadığını göstermektedir. Bakanlığı
işçilerin haklarını koruma konusunda görevini yapmaya ve iktidar
partisini bu konuda acil adım atmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Günnar
Sayın Erbay
9.- Muğla Milletvekili Burak
Erbayın, 2020 yılında turizm sektöründe 1,3 trilyon
dolarlık gelir kaybı yaşandığına, pandemi
sürecinde insanların yat ve tekne turizmine yöneldiğine, gelecek
yıllarda da öncelikli tatil tercihi olacağı görülen yat ve tekne
turizmine yönelik destekleyici tedbirlerin alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
2020de turizm sektöründe 1,3 trilyon dolarlık
gelir kaybı yaşanmıştır. Pandemi sürecinde
hayatımızın birçok alanında olduğu gibi turizm
alanında da davranış değişiklikleri ortaya çıkmıştır.
Bu süreçte insanlar daha güvenli gördükleri yat ve tekne turizmine
yönelmiştir. Yat ve tekne turizminin önümüzdeki yıllarda öncelikli
tatil tercihi arasında yer alacağı görülmektedir. Bu nedenle,
hem pandemi süreci hem de sonrası için bu sektöre yönelik destekleyici
tedbirler alınmalıdır. Ancak otel konaklama hizmetlerinde yüzde
1e indirilen KDV oranı yat ve tekne turizminde yüzde 18dir. Dünya
çapında rekabet edebilecek güçte bir turizm sektörü için yat ve tekne
hizmetlerinde KDV oranı yüzde 1e indirilmelidir.
BAŞKAN- Sayın Kasap
10.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Karayolları Genel Müdürlüğünde aynı işi
yapan ve yan yana çalışan işçilere farklı ücretler
ödenmesinin iş barışını bozduğuna, benzer bir
mağduriyetin Demiryolu İşçileri Sendikası tarafından
bir protokolle giderildiğine, aynı tavrı Karayolları Genel
Müdürlüğünden de beklediklerine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Karayolları Genel Müdürlüğünün işçi
ücretlendirmesinde büyük adaletsizlikler var. Şöyle ki: 1inci cetvelde
yer alanlar 263 lira, 2nci cetvelde yer alanlar 178 lira, 3üncü cetvelde
-skala diyorlar onlar- yer alanlar ise 142 TL günlük yevmiye almaktalar. Hepsi
de aynı işi yapıyor, yan yana çalışıyor; bu
uygulama iş barışını bozuyor. İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesinin 23üncü maddesinde, herhangi bir ayrım
gözetilmeksizin eşit iş için eşit ücret hakkı vardır.
Bu olayın benzeri 2020de Demiryolu İşçileri Sendikasında
becerildi, 2020de protokolle bu haksızlık giderildi. Aynısını
Karayolları Genel Müdürlüğünden de bekliyoruz; adalet yerini bulsun.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Sümer.
11.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
açıklanan ciro kaybı desteğinden faydalanabilmek için yüzde 50
ve üzerinde ciro kaybının olması gerektiğine, verilecek
desteğin ise kaybedilen cironun en fazla yüzde 3ü kadar
olacağına, dükkân ve işletme sahiplerinin, esnafın,
çiftçinin suni söylemler ve şişirme haberlere karnının tok
olduğuna, sektörü ayağa kaldıracak adımlar
atılmadığı takdirde sorumluluğun AKP iktidarında
olduğuna ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) -Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İktidar, esnaflarımıza müjde olarak
ciro kaybı desteği açıklaması yaptı ancak uygulanacak
olan ciro kaybı desteğinden faydalanmak için yüzde 50 ve üzeri ciro
kaybının olması gerekiyor. Verilecek destek ise en fazla
kaybedilen cironun yüzde 3ü kadar olacak yani 150 bin liralık ciro
kaybı olan bir işletmeye bir defaya mahsus 4.500 lira verilecek. Bu
tutar, esnafın stopajını bile karşılamıyor. Esnafın
kredi ödemelerinin ertelenmesi, SGK ödemelerinde ve banka sicilinde düzenleme
yapılması, bire bir oranda kira desteği sağlanması
gerekmektedir.
Açıklanan paketler dertlere derman olmuyor. Ne
yazık ki dükkân ve işletme sahiplerinin, esnafın, çiftçinin suni
söylemler ve şişirme haberlere karnı tok. Gerçekten çözüm
üretmek ve yaraları sarmak için sektörü ayağa kaldıracak
adımlar atılmadığı takdirde, sorumluluk tamamen on
dokuz yıllık AKP iktidarın olacaktır.
BAŞKAN Sayın Güneş
12.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, nüfusun yüzde 7sini engelli vatandaşların
oluşturduğuna, 2005 yılında engellilerle ilgili ilk kanun
olarak Engelliler Hakkında Kanunun
çıkarıldığına, AK PARTİ iktidarının
engelli vatandaşların yanında olmaya devam edeceğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 7sini engelli
vatandaşlarımız oluşturmaktadır. Allah korusun,
hayatımızın herhangi bir döneminde bizler de engelli olabiliriz.
AK PARTİ iktidarlarında, engelli
kardeşlerimize özel önem verilmiş, 2005 yılında Türkiye'nin
ilk Engelliler Kanunu çıkarılmıştır. Engelli
kardeşlerimize özel eğitim kurslarından yararlanma imkânı
sağlanarak bugün 28.524 engelli vatandaşımız özel
eğitimden faydalanmaktadır. Ayrıca, ağır özürlü olan
535 bin kardeşimize evde bakım hizmeti verilerek yaklaşık
7,5 milyar TL ödeme yapılmıştır. Engelli
kardeşlerimizin mağdur olmaması için ödenen engelsiz
aylığı artırılmış ve bugün 611 bin engelli
kardeşimize ve 94 bin engelli kardeşimizin yakınına engelli
aylığı verilmektedir. AK PARTİ iktidarları olarak
engelli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Şevkin
13.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, son iki ay içerisinde işini kaybettiği ya da ekonomik
sıkıntı çektiği gerekçesiyle 95 vatandaşın
intihar ettiğine, herkesi vicdana davet ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ekonomik kriz ne yazık ki intiharları beraberinde
getiriyor. Son iki ay içerisinde ya işini kaybettiği ya da ekonomik
sıkıntı çektiği gerekçesiyle tam 95
vatandaşımız intihar etti.
Marketlerde bebek bezlerine takılan alarmdan
sonra, mahalle bakkallarında bebek bezleri taneyle satılıyor.
Ayçiçeği yağını bardakla satın alıyoruz;
şekeri gramla satın alıyor artık bakkallardan insanlar ne
yazık ki. Yumurtayı taneyle satın alıyor; deterjanı
alamadığı için maalesef, pet şişelerde, yarım
litrelik şişelerde satın almak durumunda kalıyor. Üstelik
çoğu da bakkalların veresiye defterlerine kayıtlı,
bunları da ödeyemiyorlar. Bu kalabalıklarda, lebalep kongre
salonlarında toplantı yapanlar artık esnafın derdiyle
dertlense, bu intiharlara son verse, ekonominin önünü açsa çok iyi olacak.
Hepsini vicdana davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Başevirgen
14.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, ülkede neredeyse herkesin borçlu olduğuna,
iktidarın bu kadar feryada rağmen vatandaşına destek
olmadığına, mağdur olmuş tüm kesimleri kapsayan, gerçekçi
ve ödenebilir bir borç yapılandırmasının bir an önce hayata
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Esnafından çiftçisine, emeklisinden
öğrencisine kadar ülkemizde neredeyse herkes borçlu. 2019 yılı
sonunda bankalara borçlu vatandaş sayısı 31 milyon iken 2020
yılı sonunda 34 milyon kişiye kadar çıktı. Yani 83
milyon vatandaşın 34 milyonunun bankalara borcu var. Türkiyede 24 milyon
aile var, bir aileden sadece bir kişi değil, birden çok kişi
borçlu. Yüksek enflasyon ve fahiş zamlar altında ezilen ve geliri
azalan işçi, emekçi ve emeklilerin, çiftçi ve esnafların
borçları ise faizli kredi ve birkaç aylık ertelemenin ötesine
gidemiyor. İktidar, bu kadar feryada rağmen vatandaşına
destek olmuyor. Bir an önce, mağdur olmuş tüm kesimleri kapsayan,
gerçekçi ve ödenebilir bir borç yapılandırması hayata
geçirilmeli; faizler silinmeli, haciz ve icra işlemleri
durdurulmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
15.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın 20 bin öğretmen atamasının
yapılacağını duyurduğuna, bu sayının çok
yetersiz olduğuna, en az 150 bin öğretmen ataması
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı 20 bin
öğretmen atamasının yapılacağını
duyurmuştu. 100 binlerce öğretmen açığı olan
eğitim camiasına 20 bin öğretmen atamasının çok yetersiz
olduğunu sizler de çok iyi biliyorsunuz. 20 bin öğretmen
atamasıyla hangi açık kapatılacak, çok merak ediyorum. En az 150
bin öğretmen ataması yapılmalı ki öğretmen
açığı bir nebze kapatılsın. Diyanet İşleri
Başkanlığına bağlı personel sayısı
2019da toplam 104 bin iken 2020de bu sayı yaklaşık 25 bin
kişi artarak 128 bine yükseldi. İhtiyaç olduğundan Diyanetin
personeli bir yılda yüzde 25 oranında artırıldı, gayet
normal, ihtiyaç olduğu için. Değerli arkadaşlar, Millî
Eğitimin de öğretmenlere ihtiyacı var ama iş eğitime
gelince Bütçe yok. Para yok. diyorsunuz. Millî Eğitim
Bakanlığında görevli 943 bin öğretmen var, eğer
öğretmen sayısı -Diyanetteki gibi- yüzde 25
artırılsaydı eğitimdeki öğretmen açığı
da kapanmış olurdu. Ancak amacınız, eğitim sistemini
düzeltmek mi veya baltalamak mı, nedir; anlamadık.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Türkkan
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Trabzon ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
103üncü yıl dönümünü kutladığına, bu toprakları vatan
yapan şehitleri rahmetle andığına, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın 20 bin öğretmen atamasını
müjde olarak duyurduğuna, bu sayının atanamayan
öğretmenlerin derdine çare olmayacağı gibi ihtiyacı da
gidermeyeceğine, öğretmenlerin 3600 ek göstergeyi beklediğine,
KARDEMİRde 2017 yılından sonra yönetim kurulunda görev alan
isimlerin birçok kez değiştiğine, Sermaye Piyasası Kurulu
Başkanının KARDEMİR yönetimine atanacak isimlerin
belirlenmesi konusunda müdahale ettiğine dair iddialarla ilgili olarak
Aralık ayı sonunda verdiği soru önergesine henüz cevap
alamadığına, bu güzide kuruluşun kaderinin 2 ailenin elinde
olduğuna, devlet bağımsız üye atasa da yönetim
kavgalarının şirketin büyümesini engellediğine, Giresun
ilinde pandemi nedeniyle 420 kahvehanenin bir yıldır kapalı olduğuna,
hâl böyleyken AK PARTİnin ilde 3 kongre yaptığına, Giresun
ilinde pandeminin tavan yaptığına, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın Trabzon il kongresinde söz verdiği hızlı
tren güzergâhında Giresun ilinin bulunmadığına, Giresun
ilinin sıkıntılarının çözümü noktasında Hükûmeti
göreve çağırdığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, Trabzonun düşman işgalinden
kurtuluşunun 103üncü yıl dönümü; kutluyorum, Parlamentoda bulunan
Trabzonlu milletvekili arkadaşlarımızı ve tüm Trabzonlu
vatandaşlarımı en içten duygularımla selamlıyorum.
Hürriyet için mücadele eden tüm
vatandaşlarımızı ve toprakları vatan yapan aziz
şehitlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı dün
yaptığı açıklamada 20 bin öğretmen atamasını
müjde olarak duyurmuştu. Bu sayı atanamayan öğretmenlere çare
olmadığı gibi, ihtiyacı da gidermiyor. Hükûmet ne
yazık ki öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermiyor. Yüz
binlerce öğretmen atama beklerken ihtiyacı karşılamayacak
atamalar günü kurtarmıyor. On dokuz yıllık Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarında öğretmenlerin sorunları her
geçen gün daha da büyüyor. Atanamayan öğretmenler ile zor şartlarda
çalışan ücretli ve sözleşmeli öğretmenler, Hükûmetin
çözmesi gereken öncü konular olmalıdır. Öğretmenlerimizin en
büyük beklentilerinden biri de 3600 ek göstergenin verilmesi. Bu konuyu, Meclis
araştırması önergeleriyle daha önce de birkaç kez Genel Kurulun
gündemine taşımıştık. Verdiğimiz önergeler otuz
hizmet yılında ve 1inci derecenin 4üncü kademesinde bulunan
öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600e yükselmesine, aylık ücretine,
emekli aylığına ve emekli ikramiyesine büyük katkı
sağlayacaktı. Hükûmet seçim öncesi verdiği 3600 ek gösterge
sözünü tutmadıkça bunu uzun zamandır bekleyen polis, öğretmen,
din görevlisi, hemşireler mağdur olmaya devam edecekler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Karabük Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
diye bir şirket var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) KARDEMİRde 2017
yılından sonra yönetim kurulunda görev alacak isimler birçok kez
değişti. KARDEMİRle ilgili olarak yaşanan süreçte Sermaye
Piyasası Kurulunun tebliğine göre hareket edilerek 4
bağımsız üye tespit edildi. Bu kişiler arasında AK
PARTİden eski milletvekillerinin de olduğu isimler vardı. Bu
süreçte Sermaye Piyasası Kurulu Başkanının KARDEMİR
yönetimine atanacak isimlerin belirlenmesi konusunda müdahale ettiğine
dair iddialarla ilgili olarak ben, aralık ayı sonunda verdiğim
önergeme ne yazık ki henüz cevap alamadım. Türkiyenin güzide
kuruluşunun kaderinin 2 ailenin dudaklarının arasında
olduğu, yüzde 5le hâkim hissedar hâlinde olan ailelerin sürekli yönetim
kavgasında olduğu aylar önce iktidara yakın gazetelerde
yazıldı. Devlet, bağımsız üye atasa da yönetim
kavgaları şirketin büyümesini engelliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Örneğin Turkcell
gibi devletin, ülkeye stratejik fayda sağlayacak başka alanlara da
nüfuz etmesi gerekir. şeklinde değerlendirmeler yapıldı
havuz medyasında. Ben şimdi buradan sormak istiyorum:
KARDEMİRin geleceği nerede ve nasıl planlanıyor? Borsada
işlem gören KARDEMİR ve onun gibi şirketlere tehdit yoluyla,
hukuk dışı kılıf uydurarak el mi koyuyorsunuz yani
amiyane bir tabirle çöküyor musunuz KARDEMİRe? KARDEMİRe kayyum mu
atadınız? İktidara yakın şirketlerden birine mi pas edeceksiniz
KARDEMİRi?
Son olarak Giresundan söz etmek istiyorum. Pandemi
nedeniyle Giresundaki 420 kahvehane bir yıldır kapalı, kafe ve
restoranlar da kapalı ama hâl böyleyken AK PARTİ şehirde il
kongresi, kadın kolları kongresi ve gençlik kolları kongresi
olmak üzere 3 tane kongre yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiyor Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Partinin güç
kaybettiği anlaşılmasın diye araçlarla ilçelerden ve çevre
illerden insanlar bu kongrelere taşındı. Hep söylüyorum, bu
virüs lokantaya, pastaneye, kafelere, kahvehanelere uğruyor ama nedense AK
PARTİ kongrelerine uğrayamıyor ve maalesef pandemi Giresunda
tavan yaptı. Artan vakalara karşı da şehirde yeni
kısıtlamalara gidildi.
Sayın Cumhurbaşkanı Trabzon il kongresinde
hızlı tren sözü verdi ancak planlanan güzergâha
bakıldığında ne yazık ki Giresun yok bu güzergâhta.
Güzergâh; Refahiye, Çamoluk, Şiran, Kelkit, Gümüşhane, Tirebolu
şeklinde düzenlenmiş olsaydı Giresunlular da hızlı
trenden yararlanmış olacaklardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiyor
Başkanım.
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Karadenizdeki 4 ilin
hepsinin güney çevre yolu varken Giresun bu yola sahip değildir. Güney çevre
yolu, hem Giresunun trafik sorununu çözecek hem de limana giriş
çıkışa ve çevre üzerine olumlu etkilerde bulunacaktır.
Giresunun sıkıntılarının çözümü noktasında
Hükûmeti göreve çağırıyorum.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Sayın Ali Muhittin Taşdoğan.
Buyurun.
17.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin 15
Ocakta yaptırdığı ilk doz aşıyla herkese örnek
olduğuna, ülke genelinde 7,5 milyondan fazla kişinin
aşılandığına, aşılamanın emin
adımlarla ilerlediğine, Sağlık
Bakanlığının getirmiş olduğu
aşının etkinliği ve güvenilirliğinin bilimsel
testlerle ispatlandığına, Gaziantep ilinde pandemi sürecinde zor
günler geçiren vatandaşların artık normalleşme sürecini
beklediğine, biraz daha dikkat edilirse el birliğiyle ve rehavete
kapılmadan bugünlerin geride bırakılabileceğine
ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ilk aşılamanın yapıldığı 13 Ocaktan bu yana
Türkiyede, öncelikli gruplar başta olmak üzere aşı
çalışmaları sürüyor. Genel Başkanımız Sayın
Devlet Bahçeli 15 Ocakta yaptırdığı ilk doz
aşılamayla hepimize örnek olmuştur. İlk günden itibaren,
aradan geçen sürede, bugün itibarıyla Türkiye genelinde 7,5 milyondan
fazla kişi aşılandı. İllere göre değişiklik
gösteren aşılama tablosuna göre ise seçim bölgem Gaziantepte 110
binin üzerine çıkıldı. Bu rakamlar göstermektedir ki hem
şehrimizde hem de ülkemizde aşılama sistemi emin adımlarla
ilerlemektedir.
Bu aşıyı sırası gelen
vatandaşlarımızın mutlaka olması gerekiyor. Bugün için
bu hastalıkla mücadelede elimizdeki en güçlü silah aşıdır.
Aşının menşesi ya da ülkesi olmaz, etkinliği ve
güvenilirliği önemlidir. Sağlık Bakanlığının
getirmiş olduğu aşının etkinliği ve
güvenilirliği bilimsel testlerle ispatlanmıştır.
Aşı tünelin ucundaki ışıktır.
Dolayısıyla aşıyla ilgili tereddütleri redde
dönüştürmememiz lazımdır.
Türkiye olarak artık pandemi sürecindeki zor
günleri geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Gaziantepte de zor
günler geçiren esnafımızdan öğrencimize, tüm
vatandaşlarımız artık normalleşme sürecini beklemektedir.
Bu sebeple sevgili hemşehrilerimizin biraz daha dikkat etmeleri
gerekmektedir. İnşallah 1 Mart itibarıyla normalleşmeye
başlayan ilk şehirler arasındaki yerimizi almaya
hazırlanalım. Çünkü bu süreçten kurtularak artık ülke ve
şehir olarak rahat bir nefes almaya ihtiyacımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Bitiriyorum Sayın Başkanım
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Bu sebepledir ki biraz daha dikkat edersek el birliğiyle ve
rehavete kapılmadan bugünleri geride bırakabiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun.
18.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Herkes için adalet. kampanyalarının
devam ettiğine, Van ilinde Kasım 2016dan beri her türlü etkinliğin
yasak olduğuna, Van iline giden eş başkanlarının
aynı yasaklarla karşılaştığına,
yoksulluğun diz boyunu çoktan aşmış durumda olduğuna
ama iktidarın HDPyle uğraştığına, HDP
milletvekillerinin dokunulmazlığının
kaldırılmasıyla ilgili fezlekelerin Meclise geldiğine,
bütün bu yapılanların başarıya
ulaşamayacağına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Herkes için adalet kampanyamız devam ediyor
ve herkes gerçekten adalete aç ve susuz bu memlekette. Vanda Kasım
2016dan beri açık hava toplantıları, basın
açıklaması ve her türlü etkinlik yasak. Bu yasaklar bir tek AKP
teşkilatları ve vali için geçerli değil ancak onlar için
işlemiyor. Van Barosu tam 14 kez bu yasaklarla ilgili iptal davası
açıyor ve tam 14 kez Yasaklar ölçülü ve orantılı. denilerek
reddediliyor. Yani nesi orantılı bu kararların gerçekten sormak
istiyoruz. Bütün kongrelerinizde
Belki bütün Karadenize gerçekten virüsün
yayılmasına da neden oldunuz ama bu yasaklar hiçbir şekilde size
işlemiyor. Evet, o yüzden insanlar herkes için adalet kampanyamıza
büyük bir ilgi gösteriyorlar ve zaten sıkıntınız da burada.
Partimiz aynı zamanda iş, aş buluşmalarını
sürdürüyor. Vekillerimiz, eş başkanımız da geçenlerde
Vandaydı ve yine Vanda aynı engellerle, aynı yasaklarla
karşılaştılar ama halkla buluşurken, onlarla
karşı karşıya geldiğimizde gördüğümüz şey
yoksulluk ve gerçekten insanların iş, aş sorunları. Bugün
Migros işçileri, PTT işçileri grevde, yoksulluk diz boyu demiyorum
çünkü diz boyunu çoktan aşmış bir durumda ve siz iktidar olarak
bunlarla uğraşmıyorsunuz, yine HDP, yine HDP
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Deniyor ki haberde Aralarında HDPli vekillerin de olduğu
fezlekeler geldi Meclise. Gerçekten gülmek istiyorum yani -hani bir dejavu-
aynı 4 Kasım darbesine benzer bir süreç
yaşadığımızı düşünüyorum. Bundan
vazgeçmediniz, 80lerde de devlet aklı bundan vazgeçmedi, 90larda da
vazgeçmedi, bugün de vazgeçmeyecek görünüyor.
Aralarında değil, HDP'li vekillere
fezleke geliyor gerçekten. Belki aralarına bir tane, iki tane başka
iliştirilmiş olabilir ki bu da zaten demokratik ahlaka, demokratik
siyasete aykırı bir durum. Ve Erdoğan diyor ki bugün: Süreç
neyse aynen işleyecektir. Meclis Komisyonunda müzakere yapılır,
Genel Kurulda da eller kalkar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ne kadar kolay değil mi? Genel Kurulda da eller kalkar. Haydi
eller havaya, hep beraber eller havaya. 6 milyon oy, aileleriyle birlikte 25
milyon vatandaş hiçe sayılır ve biz demokraside
yaşıyoruz. Şu Meclisin hâline bakın, gerçekten bununla
ilgili daha fazla söylenecek şey yok ama ben biliyorum ve inanıyorum,
bütün bunlar yine başarıya ulaşamayacak, yine başarıya
ulaşamayacak. Ne kadar el havaya kalkarsa kalksın,
halkımızın elleri de her zaman bizim için havada olacak.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
19.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
CHPnin iptal istemi üzerine İletişim
Başkanlığının Anadolu Ajansının Personel ve
Faaliyetlerini Denetlemesine Dair Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesiyle getirilen hukuki kararı, yayınlarının
tarafsızlığı ve ajansın özerkliğini ihlal
ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin iptal ettiğine, kamu
kaynaklarını kullanan TRT ve Anadolu Ajansının Anayasa
Mahkemesinin bu kararına uymak zorunda olduğuna, Merkez Bankası
rezervlerinde 128 milyar dolara ne olduğunu üç aydan beri sorduklarına,
iktidarın aylarca sustuğuna, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan hem de Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvanın ilk kez
rezervdeki erimeyi kabul ettiğine, Merkez Bankasındaki dövizlerin
ihale yapılmadan kimlere, ne zaman, hangi kurda, ne koşulda
satıldığının cevabını istediklerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bugün Anayasa Mahkemesi, partimizin iptal istemi
üzerine, İletişim Başkanlığının Anadolu
Ajansının personel ve faaliyetlerini denetlemesine dair
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlarını
tarafsızlığı ve ajansın özerkliğini ihlal
ettiği gerekçesiyle bu hukuki kararı iptal etmiştir. Anadolu
Ajansını, ucube başkanlık sisteminin ortaya
çıkardığı memur mu yoksa siyasetçi mi, belli olmayan
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunun vesayetinden kurtarmıştır. Kamu
kaynaklarını kullanan TRT ve Anadolu Ajansı AYMnin bu
kararına uymak zorundadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hukukun ve
adaletin peşinde olmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım, üç aydan beri
soruyoruz, Merkez Bankası rezervlerinde 128 milyar dolara ne oldu?
İktidar, damat ve kayınpeder aylarca sustu, inkâr etti; ilk kez
geçtiğimiz gün hem Erdoğan hem de Hazine Bakanı Lütfi Elvan
damadı savunalım derken rezervdeki erimeyi kabul ettiler. Düne kadar
Rezervlerimiz arttı. diyenler resmî olarak Merkez Bankası
rezervlerindeki erimeyi kabul etti. Bugün de Caniklinin açıklamaları
geldi. Çalınan minarenin kılıfını dikmeye
çalışan Canikli ikinci bir adım olarak bizim söylediğimiz
Merkez Bankasındaki dövizlerin ihale yapılmadan birilerine
satıldığını kabul etti, bu da ikinci itiraf oldu.
Şimdi hesap verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Merkez Bankası
sizin telaffuz ettiğiniz rakamlar bile olsa bu dövizleri ihalesiz,
duyurusuz kimlere, ne zaman, hangi kurda, ne koşulda
satmıştır? Dolar 8 liranın üzerine neden çıkmıştır?
Kimler ne kazandı? Millet ne kadar kaybetmiştir? Sorumuzu yineliyoruz
ve cevap verin, hesap verin. Yaratılmak istenen illüzyona karşı
konuya biraz daha açıklık getirelim. Erdoğan Hazinede 95 milyar
dolar rezervimiz var." dedi. Hakikat bu değil. Merkez Bankasının
19 Şubat itibarıyla 96 milyar döviz ve altın
varlığı var, tamam. Buna karşılık swap
borçlarıyla birlikte 155 milyar dolar döviz borcu bulunuyor. Bu ne demek?
Merkez Bankasının kendine ait dövizi yok demek, aksine 58 milyar
dolar döviz açığı var demek.
İkincisi, 2018 yılı sonunda Merkez
Bankasının swap borçları dâhil 29 milyar dolar döviz
fazlası vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayın
sözlerinizi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bugün 58 milyar dolar
döviz açığı var. Yani toplamda, rezervde 86 milyar dolar azalma
meydana gelmiş.
Üçüncüsü, söz konusu dönemde reeskont kredilerinden
47 milyar dolar gelmiş; o da erimiş, hesapta gözükmüyor. Bu da dâhil
edildiğinde, bugün geçerli rakamlarla rezervlerde yer alan tam 133 milyar
dolar ortada yok.
Cevap istiyoruz: Merkez Bankasındaki dövizleri
ihale yapmadan kimlere, ne zaman, hangi kurda, ne koşulda
sattınız? Kimler ne kazandı, millet ne kazandı? Cevap
istiyoruz, hesap verin.
BAŞKAN Evet, Sayın Akbaşoğlu
20.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Trabzon ilinin kurtuluşunun yıl
dönümünü tebrik ettiğine, bütün şehitlere rahmet dilediğine,
Covid-19la ilgili 8 milyona doğru yaklaşan bir
aşılamanın söz konusu olduğuna ve bu vesileyle Sağlık
Bakanlığı ve sağlık ordusunu tebrik ettiğine,
bölgede barındığı değerlendirilen teröristlerin
tamamen etkisiz hâle getirilmesi maksadıyla Bitlis ve Siirt illerinde Eren
Bülbülün adını taşıyan Eren-11 Sehi Ormanları
Operasyonunun başlatıldığına, Eren Bülbül ve tüm
şehitlere bir kez daha rahmet dilediğine, Gara bölgesinde
teröristlere çok büyük zayiat verdirildiğine, operasyon
sırasında şehit olan 3 askere ve 13 vatandaşa Allahtan
rahmet dilediğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın 20 bin öğretmen atanacağı ile Tarım
Kredi Kooperatifleri marketlerinin sayısının
artırılacağını ve gerektiğinde de ihtiyaç
odaklı olarak milletin hizmetine sunulacağını
müjdelediğine, Çankırı ili ve Ankara ili arasında
Çerkeş-Kızılcahamam bölgesindeki geçişi sağlayacak
tünelin cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın iştirakiyle açılışının
yapılacağına, AK PARTİ iktidarlarının ülkeyi
nereden nereye taşıdığının hep beraber
görüldüğüne ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikli olarak
Trabzonun kurtuluşunun yıl dönümünü ben de tebrik ediyorum. Bu
vesileyle bütün şehitlerimize ve gazilerimize rahmet diliyorum. Trabzon
başta olmak üzere, Karadeniz ve bütün Türkiye sınırları
içerisinde yaşayan bütün milletimize esenlikler diliyorum.
Değerli Başkanım, hakikaten
Covid-19la ilgili etkin ve başarılı mücadele devam etmekte, bu
sürece ilişkin de şu an itibarıyla 7,5 milyonu geçmiş ve 8
milyona doğru yaklaşan bir aşılama söz konusu. Ben bu
vesileyle hem Sağlık Bakanlığımızı hem de
sağlık ordumuzu tebrik ediyorum, çalışmalarında
başarılar diliyorum; aziz milletimize de sıhhat, afiyet niyaz
ediyorum.
Bugün itibarıyla, bölücü terör örgütü PKK ve
türevlerini ülke gündeminden tamamen çıkarmak ve bölgede
barındığı değerlendirilen teröristleri tamamen etkisiz
hâle getirmek maksadıyla Bitlis ve Siirtte şehit kardeşimiz
Eren Bülbülün adını taşıyan Eren-11 Sehi Ormanları
Operasyonu başlatıldı. Rabbimiz güvenlik güçlerimize güç kuvvet
versin, ayaklarına taş değdirmesin. Şehit Erenimize ve tüm
şehitlerimize buradan bir kez daha rahmet diliyorum. Erenin tabiriyle
İyi ki varsın Eren, iyi ki varsınız Erenler. diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Hakikaten geçtiğimiz hafta Garada yapılan
operasyon sonucunda özellikle Kandilin kapısı olan, geçiş
noktası olan Garada teröristlere çok büyük zayiat verdirilmiştir.
Bütün sığınakları, bütün barınakları, bütün
mühimmatı imha edilmiştir. Bu manada, maalesef 13
vatandaşımız orada PKK tarafından başlarına
kurşun sıkılarak katledilmiştir, 3 Mehmetçikimiz de
operasyon bölgesinde şehit olmuştur. Şehitlerimize Allahtan
rahmet ve mağfiret diliyorum.
Gara bölgesinde terör örgütü PKKnın
katlettiği 13 kardeşimizle ilgili Garada esas mesele
vatandaşları kimin öldürdüğü değildir.
yaklaşımını da gerçekten kınıyorum. Bu nasıl
bir akıl tutulmasıdır? Bu, açıkça PKKyı, terörü,
teröristleri perdelemedir, arka çıkma yaklaşımıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunu asla benimsemediğimizi ve bunun milletimiz
tarafından reddedildiğini de ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hakikaten Sayın
Cumhurbaşkanımız dün 20 bin öğretmenin atanacağı
müjdesini verdi. Bu manada, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, bize
bir harf öğreten öğretmenlerimizin hizmetindeyiz, onların
emrindeyiz, onların bütün meseleleriyle ilgileniyoruz ve
ilgileneceğiz. Bu manada, daha sonra da inşallah eğitim ordumuza
katılımlar söz konusu olacak.
Değerli arkadaşlar, özellikle, Sayın
Cumhurbaşkanımız bugün bir müjde daha verdiler. Tarım Kredi
Kooperatifleri marketlerinin sayısını evvelemirde 500e, daha
sonra 1.000e ve gerektiğinde de ihtiyaç odaklı olarak bu konuda
hakikaten milletimizin hizmetine sokulacağıyla ilgili bir müjde ifade
ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Ve son olarak, hem seçim bölgem olan
Çankırımız hem Ankaramız hem de bütün Türkiyemiz için
bir müjdeli haberi daha paylaşmak istiyorum. Memleketim
Çankırımız ile Ankaramızın özellikle
Çerkeş-Kızılcahamam arasında tünelle geçişini sağlayacak
tünelin cumartesi günü, Sayın Cumhurbaşkanımızın
iştirakiyle açılışını yapacağız. Bu
tünel, 2.071 metre uzunluğunda. Bu tünelin, hem bölgemize hem
Çankırımıza, Ankaramıza ve Türkiyemize hayırlı
olmasını temenni ediyorum. Ve Bolu Tünelini
hatırladığımızda AK PARTİ iktidarından önce,
soğuk hava deposu, patates deposu olarak düşünülen bir tünelden
yüzlerce tünele yaklaşan ve 6 bin kilometre bölünmüş yoldan 28 bin
kilometre bölünmüş yola çıkaran AK PARTİ
iktidarlarının Türkiyeyi nereden nereye
taşıdığını hep beraber görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım, son kez
açıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Son kez, evet.
Eksiden derlerdi ki: Eller aya, bizler yaya.
Allaha hamdolsun şu anda Türkiye uzayda. Türkiye'nin teknolojisinin
nereye geldiğinin en güzel ifadesi olarak bu cümle yetiyor, milletimiz bu
konuda kıvançla yapılan hamleleri tebrik ediyor; biz de milletimize
saygılarımızı, hürmetlerimizi arz ediyoruz.
Teşekkür ediyorum yüce Meclisimize. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük'ün
19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
24/2/2021 tarihinde Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan
tarafından, bazı özel şirketlere tanınan vergi affı,
İstanbul Havalimanı kira ertelemesi, yap-işlet-devret
uygulamasıyla yapılan Kütahya Zafer Havalimanı gibi devlet
hazinesini zarara uğratan işlemlerin tespit edilmesi ve bu
şirketlere tanınan imtiyazlar konusunda kamuoyunun
aydınlatılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
24/02/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/2/2021 çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından bazı özel şirketlere tanınan vergi
affı İstanbul Havalimanı kira ertelemesi, yap-işlet-devret
uygulamasıyla yapılan Kütahya Zafer Havalimanı gibi devlet
hazinesini zarara uğratan işlemlerin tespit edilmesi ve bu
şirketlere tanınan imtiyazlar konusunda kamuoyunun
aydınlatılması amacıyla 24/02/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 24/02/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Kocaeli Milletvekili.
BAŞKAN Kocaeli Milletvekili olduğunuzu
biliyor Meclis Genel Kurulu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kocaelini duymak
açısından.
BAŞKAN Kocaeli de biliyor efendim.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Kocaeli
bilmiyormuş efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, Uşakta
bilinenleri gördük, gittik, Uşak gördük. Bana sordular Lütfü Bey, bu
arkadaş kim? diye, izah ettim, bu da bizim arkadaşımız
dedim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; coronavirüs salgınının havacılık
sektöründe yarattığı olumsuz finansal etkilerin en aza
indirilmesi için iktidar, sektörle ilgili birtakım kararlar aldı. 19
Şubat 2021de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada havalimanlarında; hava yolu,
yer hizmet kuruluşları ve ticari hacim işleten kiracılar
için 2020 yılı içerisinde düzenlenen ve vadesi 31 Ocak 2021e
ötelenen kira bedeli faturalarına ait tutarların iptal edileceği
belirtildi. 2021-2022 dönemine ait kira bedellerinin de iki yıl boyunca
yüzde 50 indirimli uygulanmasına karar verildi. Söz konusu uygulamayla
vazgeçilen kamu alacağı tutarının 1,5 milyar liraya yani 12
milyar liraya yakın olduğu tahmin ediliyor. Pandemi sürecinde
vatandaşlara kamu bütçesinden geri ödemesiz olarak sağlanan
desteğin 8 milyar lira civarında olduğu düşünülecek olursa
sadece birkaç şirketten vazgeçtiğiniz alacak bunun tam bir buçuk
katı; 84 milyona, 8 milyar lira. Benim o vampir dediğim kan emici
beşli çeteye sağladığınız avantaj 12 milyar lira.
84 milyon bir yerde, beşli çete bir yerde. Pandemi sürecinde
vatandaşlara kamu bütçesinden geri ödemesiz olarak sağlanan
desteğin 8 milyar lirayla kalması aslında Türkiyenin gerçekten
utancıydı. Adalet bu değil, sosyal devlet
anlayışı da bu değil. Adalet, sevdiğiniz
patronları koruyup onları kollamak olmamalı. Pandeminin ekonomik
etkilerini derinden hisseden esnaf var -gittiğimiz her yerde
rastlıyoruz- çiftçiler var, işçiler var; yükümlü oldukları kamu
alacaklarının ertelenmesini veya silinmesini talep etmişlerdi
ama hiçbir destek alamadılar şimdiye kadar.
İYİ PARTİ olarak biz aylardır
sokaktayız, bugün de 7 ilde arkadaşlarımız geziyor.
Kapı kapı, esnaf esnaf geziyoruz, vatandaşları dinliyoruz.
Daha bugüne kadar, lütfedip esnafa verdiğinizi söylediğiniz o 500
lira kira yardımı var ya -yürekten söylüyorum- daha henüz bir
kişi bize Evet, ben aldım. demedi, belki
dağıtılıyordur ama biz henüz daha rastlayamadık; geçen
hafta 10 ildeydik, ben de Bursadaydım, hiç rastlamadım.
Pandemi nedeniyle kapanan dükkânlar hâlâ vergi
ödüyor. Stopaj öderken de bu sosyal devleti görmek istemiştik, göremedik;
dükkân kapalı, stopaj almaya devam ediyorsunuz. Ciro desteği
adı altında verilen yardımlarsa muhatapların büyük
çoğunluğu tarafından şartlar sağlanamadığı
gerekçesiyle ödenmedi. Durum böyleyken büyük havalimanlarının
işletmecisi olan büyük şirketlere sağlanan bu kolaylık
kamuoyunun vicdanını sızlatıyor.
Yeme içme sektöründe çalışan 2 milyon
kişinin, yani aileleriyle beraber düşündüğünüzde 8 milyon
insanın tenceresi kaynamıyor bu ülkede, kiraları ödenemiyor,
faturaları ödenemiyor; posta kutuları elektrik, doğal gaz kesme
ihbarnameleriyle dolu. Mesela bu 8 milyon insanımızın
kirasını erteleme şansı var mı? Yok.
Faturasını erteleme gibi bir şansı var mı? Yok. Hemen
elektrik dağıtım şirketi kapıya çöküyor. 2022
yılında kiranın ya da faturanın yarısını
ödeme şansı var mı? O da yok. Mesela elektrik, su, doğal
gazdaki vergileri iki sene boyunca almayın onlardan, yapar
mısınız? Hayır. Ama beşli çeteye, o patronlara gelince
akan sular duruyor. Siz hangi vicdanla, hangi akılla, milletin durumu
ortadayken bu yandaşlara kol kanat germeye devam ediyorsunuz? Millet
olarak giderek yoksullaşmış ve
fukaralaşmışız, umudu kalmamış insanların.
95 kişi iki ay içerisinde intihar etmiş arkadaşlar, 95
kişi; hepsi de aynı sebeplerle. Tüm bunlar ortadayken bu
getirdiğiniz kira erteleme ve kira indirimi tam anlamıyla bir
soygundur, hem de danışıklı soygundur bunun ismi.
Örneğin, Zafer Havalimanı için 2020 yılına yönelik 1,3
milyon yolcu garantisi verilmiş, sadece 7.235 yolcu uçmuş ya. Hiç mi
öngörünüz yok sizin, hiç mi vizyonunuz yok ya? 7.235 nerede, 1,3 milyon nerede?
Hani bir yanından yaklaşsa, bir ortasından geçse, içinden
geçmişsiniz bütçenin vallahi ya. Yani, böyle bir yanılma değil
bu, başka bir şey. Konuya ilişkin yoğun eleştiriler
olmasına rağmen sözleşmelerin detayları da henüz kamuoyuyla
paylaşılmadı; saklı, gizli, bilinmiyor. Eğer soygun
değilse bu karar, taahhüt edilen yolcu garanti bedelini ödemesin o zaman
devlet. Ödemeyin ya, eğer soygun olarak kabul etmiyorsanız. Kira
bedeliyle mahsuplaşsınlar, kalan fark ödensin ya da
alınsın. Böyle olursa biz de bu işin
danışıklı soygun olduğunu düşünmeyiz o zaman.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Başkanım
bitiriyorum.
BAŞKAN Uzatma vermiyorum ama kayıtlara
geçsin.
Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Mesela, İGA
tarafından işletilen İstanbul Havalimanı için iptal
ettiğiniz 1 milyar 45 milyon euro tutarındaki kiranın iptali
helal midir? Ya, bu konuda fetva verecek çok arkadaş vardı, onlara
soruyorum. Hele ki havalimanı ihalesi sürecinin bitmesinin akabinde
inşaat başlamadan önce proje kotlarının düşürülmesiyle
başlanan yüz milyonlarca dolarlık yolsuzlukla devleti zarara
uğratan bir havalimanı projesinden bahsediliyor. İhaleden sonra
inşaat çalışmaları başlamasına rağmen yer
tahsisi bilinçli bir şekilde iki sene geciktirildi, yer tahsis edilmedi;
inşaat başladı, tahsis edilmedi. Niye? Bu projeyi alanlar
avantaj sağlasın diye. Maksat, yandaşların zarar etmemesi
için ihalede yazan işletme sürelerini uzattınız. Bu yüzden iki
sene boyunca havalimanı inşaatı yer tahsisi olmadan
başladı. Milletin kanını emen bu müteahhitlerin devlete
para ödemeleri gereken süre başlamış olmasına rağmen,
bu iki yıl için ödeyecekleri 2 milyar eurodan zaten kurtuldular.
Şimdi, geldiğimiz noktada geçtiğimiz sene için ödemeleri gereken
yaklaşık 1 milyar eurodan da kurtuldular. Esnafa, çiftçiye, KYK
borçlusu öğrenciye yok ama beşli çetenin işlettiği
İstanbul Havalimanının devlete ödemesi gereken 1 milyar 45
milyon euro tutarındaki kirayı almıyorsunuz, iptal ediyorsunuz.
Gerçekten biz bunları dile getirmekten yorulduk. Ben inanıyorum ki
aranızda bunlardan dolayı gerçekten utanan, gerçekten
sıkılan çok arkadaşımız var, emin olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Buna yürekten
inanıyorum çünkü bu ihaleyi siz imzalamıyorsunuz,
gıyabınızda imzalıyorlar. Hesabı biz size soruyoruz,
siz de utanıyorsunuz. Bu, utanmak önemli bir duygudur, saygıyla
karşılıyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Mahmut Celadet Gaydalı, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİnin vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bütçeye yük
olmayacağı tezi üzerinden tanıtımı yapılan,
Cebimizden 5 kuruş çıkmadan yaptık. diyerek lanse edilen
kamu-özel iş birliği projelerinin ülkenin bütçesine, emekçiye,
yoksula olağanüstü bir yük getirdiği artık tüm kamuoyu
tarafından bilinmektedir. Bu projelerde işletici firmalarla
yapılan sözleşmelerde kâr garanti taahhütlerinde bulunuluyor. Bu
taahhütler tutturulmazsa devlet aradaki farkı firmalara döviz bazında
ödüyor, yani yurttaşlar kullanmadıkları köprüler, tüneller,
havalimanlarına milyarlarca lira ödemek zorunda kalıyor, kullananlar
da son derece yüksek ücretler ödemek durumunda kalıyor. 2019
yılında 9,8 milyar lira ayrılan kamu-özel iş birliği
projeleri için 2020 yılı bütçesine konulan ödenek 2ye katlayarak
18,9 milyar TL olmuştur. En yüksek pay ayrılan bakanlıklardan
birisi de Ulaştırma Bakanlığı. Bu projeler için
ayrılan toplam 18,9 milyar TLnin 8,3 milyar TLsi ulaştırma
projeleri için ayrılmıştır. Ancak yükümlülükler ve döviz
bazlı ödeme anlaşmaları nedeniyle ayrılacak ödeneklerin 20
milyar lirayı aşacağı öngörülmektedir. Bu ödemeleri düzgün
bir şekilde takip etmek neredeyse imkânsız. Birçok başka alanda
olduğu gibi burada da şeffaf davranılmıyor. Sayıştay
raporlarında bu projelerde belirlenen garanti sebepleriyle uğranan
zararın miktarına dair hiçbir veri yer almıyor. Milyarlarca
dolarlık zarar Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve kamuoyundan
saklanıyor. Bu projelerle ilgili harcamalar kamu finansal
tablolarından kaçırılıyor. Yapılan harcamalara
ilişkin veriler ticari sır olduğu gerekçesiyle
Sayıştaya verilmiyor. Bu projelerin yüzde 80inden fazlası yandaş
8 şirketin elinde. Özellikle kamuoyu tarafından iyi bilinen 5li
müteahhitler grubu en çok bilinenlerdir ve Dünya Bankası,
yayınladığı raporda, bu 5 müteahhit şirketin dünyada
en büyük hazine garantisi almış şirketler olduğunu
açıkladı. Eski Ulaştırma Bakanının övünerek
bahsettiği bu şirketler aslında topluma kambur olmuş, kamu-özel
işbirliği projelerinde imzası bulunan şirketlerdir. Hodri
meydan! Eğer bu projelere bu kadar güveniyorsanız bu önergeye evet
dersiniz. Bakalım kamu-özel işbirliği vatandaşa mı
yoksa yandaşa mı hizmet ediyor?
Özet olarak, kamu-özel işbirliği projeleri
kârının müteahhide, zararının ise kamuya yüklendiği
projelerdir.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Gruba
adına Sayın Alpay Antmen.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bir esnaf çocuğu olarak,
ticaretle uğraşan bir ailenin evladı olarak konuşmak
istiyorum.
Evet, vergi vermek hepimizin kutsal görevi.
Esnafımız, çiftçimiz, köylümüz, memurumuz vergisini ödüyor. Ama,
baktığımız zaman, kimler vergi ödemiyor bu ülkede?
İktidara yakın 5li çete diye
adlandırdığımız, bütün ihalelere giren, bütün
ihaleleri kazanan, devlet müteahhitliğinden dünyada ilk 10 müteahhit
arasına giren 5li çete.
Esnafımız ne yapıyor? Çiftçimiz ne
yapıyor? Köylümüz ne yapıyor? Emeklimiz ne yapıyor? Hele
pandemide ne yapıyorlar? Esnafları geziyoruz sayın
milletvekilleri. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun
talimatıyla Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri bu pandemi döneminde
Türkiyede her yerde esnafı geziyor, çiftçiyi geziyor, köylüyü geziyor.
Hepsi dertli, hepsi şikâyet ediyor, hepsi kan ağlıyor. Esnaf
diyor ki: Ben kırk yıldır vergi veriyorum ama devlet bana kırk
gün bakmadı. Küçük esnaf kan ağlıyor, ticaret erbabı kan
ağlıyor ama ne yapılıyor? İşte,
havaalanlarının kira gelirleri alınmıyor ama onlara hiçbir
indirim yapılmadan alacakları ödeniyor.
Ben bir hukukçuyum, akdin yeni şartlara
uyarlanması var. Evet, büyük bir pandemi yaşıyoruz. Neden bu 5li
çeteyle veya rantiyeci sınıfıyla yapılan anlaşmalar
tekrar ortaya dökülüp yeni şartlara uyarlanmıyor; devletin
çıkarları göz önüne alınmıyor; yetimin, küçük
çocuklarımızın, geleceğimizin, tüyü bitmemiş
çocuklarımızın hakkı neden sorulmuyor? Bunlara bakmamız
gerekiyor.
Esnafı dolaşıyoruz. 2020-2021
yılında 100 binin üzerinde esnaf işini kapattı. Esnaf
haftada yedi gün çalışır neredeyse; sabah sekiz akşam sekiz
çalışan, ailesini görmeyen, çoluğunun çocuğunun
rızkı için çalışan esnaf var. Ne yapıyoruz? Hiç. 500
lira, 750 lira, bin lira sana kira yardımı yapalım ama sen
vergini öde. Sana biz hibe vermeyelim, kredi verelim, kredi borcunu da öde.
Hayır, sayın milletvekilleri, devlet eğer devletse, bu,
saraylarda oturmakla olmaz; devlet eğer devletse, sosyal devletse
vatandaşın hakkını savunur. Esnafın, çiftçinin,
köylünün, emekçinin, emeklinin yanında mısınız değil
misiniz; bana bunu söyleyin. Eğer değilseniz, az kaldı, en
kısa zamanda, ilk seçimde zaten esnaf da, çiftçi de, köylü de, emekçi de,
emekli de size bunun hesabını sandıkta soracak.
Evet, araştıralım, işte önerge,
gelin hem araştıralım hem de olacak, ortaya çıkacak çözüm
önerileriyle esnafımızın, çitçimizin, tacirin
sorunlarını giderelim, sonuçları görelim diyorum. Her birinizi
ayrı ayrı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın İbrahim Aydemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Değerli Başkanım, çok teşekkür
ediyorum ve hemen başlarken çete kavramını şu yüksek
mevkiye, şu mehabet ifade eden yapıya
yakıştıramadığımı özellikle söylüyorum ve
iş âleminin içerisinden gelen birisi olarak bir bühtan, bir iftira olarak
gördüğümüzü, dahası bütün camia tarafından böyle
yaklaşıldığını özellikle bilmenizi istiyorum.
Hususen, o âlemin içerisinde olan, iş âleminin içerisinde olanlar için
söylüyorum ve Utanıyorsunuz. dediniz, tam tersi, biz iftihar ediyoruz,
eserlerimizle iftihar ediyoruz, yaptıklarımızla iftihar ediyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gerçekten mi? Bu soygundan
iftihar ediyor musunuz?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Dahasını söyleyeyim
Anlatacağım, onları
anlatacağım, onların hiçbirinin hakikat payı yok. Bir defa
Ciro desteğinden kimse faydalanamadı. diyorsunuz, ya, ayın
31ine kadar müracaatlar devam ediyor Lütfü Bey. En azından
şunları hazırlarken biraz dikkat etmek lazım, biraz
çalışmak lazım, ondan sonra buraya gelmek lazım çünkü
insanlar biliyor. Kaldı ki bu bir finansman yöntemi, kamu-özel iş
birliği, biz bunu hayata geçirerek ülkemizin her zerresini eserlerle
donattık. Bununla sizin de iftihar etmeniz lazım, gurur duymanız
lazım; bu nasıl bir anlayıştır ben çözemiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Arkadaş Efendim, bu 5li çeteye af geldi,
vergiler
Ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim, siz de zaman zaman geliyorsunuz,
arkadaşlarınız var; orada şu mevzuyu kaç defa
tartıştık, kaç defa vuzuha kavuşturduk ama perdeli olunca gözler,
yüreklerde, kalpte bir mühür olunca görülmüyor bu maalesef. Böyle bir şey
olur mu?
Milletimize, özellikle, ben buradan sesleniyorum:
Aziz milletimiz, size yapılan hizmetler, eser eser önünüze
koyduklarımız maalesef birilerini rahatsız ediyor. Bu öneri iyi
bir öneri değildir. Bu grup önerisi, samimi söylüyorum ki sizin
adınıza, bence sonrasında utanacağınız, efendim,
içerik ifade ediyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O zaman
araştıralım, araştıralım, biz de utanalım,
razıyız, kabul ediyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Bakın, size ben bir şey söylüyorum, çok açık bir şey
söylüyorum arkadaşlar.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hiç borcunu
silmediniz mi ya bu grupların?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Biz,
kamu-özel iş birliği yöntemiyle bugüne kadar 57,3 milyarlık
yatırım hayata geçirmişiz 2019 yılı sonu
itibarıyla. Buradan elde ettiğimiz gelir ne arkadaşlar bugüne
kadar? Onu da net rakam veriyorum: 76,5 milyar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Nereden
gelmiş ya o para, nereden? Bir köprüye 13 köprü parası ödediniz ya!
Nereden geldi o para?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Yani
arkadaşlar, Bu devleti zarara uğrattılar, millet kaybetti.
demek afaki, hakikatle uzaktan yakından ilgisi olmayan şeyler. 20
milyar gelirimiz var rakamsal olarak, net rakam; artı, -bu yetmez
arkadaşlar, bu rakam yetmez- bir defa, bir konfor koymuşuz; onun
dışında, yollar yapmışız, yolları
kısaltmışız, her hâliyle insanlarımızın
refahına, huzuruna, hayatının niteliğine katkı
sunmuşuz. Dolayısıyla Ya, ben bunu yazarım, nasıl
olsa orada söylerim, üç beş kişinin kulağında kalsa da
kafi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bu,
hakşinas bir yaklaşım değildir Başkanım,
doğru değil. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Tamam,
araştıralım o zaman.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Araştıralım, sıkıntı yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bir
şey daha söylüyorum arkadaşlar, az önce dediniz ki: Kira
yardımından kimse faydalanamıyor. Hemen, anında Erzurum
Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanımız Rasim
Fıratı aradım, milletvekilinize sorun arasın, Öyle
şey olur mu ya? Kira yardımını elbette ki alıyor bizim
esnafımız. Sırada olanlar da var, alacaklar. dedi.
Şunu söylüyorum arkadaşlar, bakın,
çok net bir şey söylüyorum.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın Vekilim,
Mersini de arasaydınız, 60 bin esnaftan kaç tanesi alıyor
Arayın, lütfen, telefonu var.
BAŞKAN Sayın Aydemir, teşekkür
ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Noksanımız vardır, eyvallah, olabilir, onu söyleyeyim ama
hakikatleri ters yüz etmeyin; bunlar doğru değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Araştıralım, biz de utanmak istiyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bu
önergeyi bütünüyle kabul etmiyor, reddediyoruz; gerçekleri bütün bütün
çarpıtmak olarak değerlendiriyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sözlerinizi mi çarpıttı? Ben
tam dinleyemedim de, ne dedi diye, onun için
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yani
Utanacaksınız. dedi, sözlerimizi çarpıttı. Bu
söylediklerinizden siz utanacaksınız. dedi.
BAŞKAN Yani sataşmanın ne
olduğunu söylerseniz ben de daha rahat yönetirim diye
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında İYİ PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmek istiyorum:
Arkadaşlar, bu araştırma önergesi sonucunda, gerçekten, bu benim
söylediğim rakamların doğru olmadığını ifade
etmek İstiyorsanız, buyurun, böyle bir araştırma komisyonu
kuralım. Araştırma komisyonu sonucuna göre ben de gelip size
Eyvallah, ben özür diliyorum. diyeceğim ama siz diyecek misiniz? (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, bakın, belge koyuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bakın, başka bir
şey daha söyleyeceğim: Marsa araç indi. Kaç paraya biliyor musunuz?
2,8 milyar dolar harcama yapmış NASA. Adamlar, Marsa gitmek için 2,8
milyar dolar harcadılar, biz İzmir Otoyoluna 6,4 milyar dolar
harcadık. Biz, İzmire gidene kadar adamlar 2 defa Marsa gidiyorlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ben
rakamları konuşuyorum. Bakın 20 milyar kârdan bahsediyoruz, 20
milyar kâr etmişiz. Rakam koyuyorum ben, belgeli konuşuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Teşekkür ediyorum,
hayırlı günler diliyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
24/2/2021 tarihinde Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan
tarafından, bazı özel şirketlere tanınan vergi affı,
İstanbul Havalimanı kira ertelemesi, yap-işlet-devret
uygulamasıyla yapılan Kütahya Zafer Havalimanı gibi devlet
hazinesini zarara uğratan işlemlerin tespit edilmesi ve bu
şirketlere tanınan imtiyazlar konusunda kamuoyunun
aydınlatılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kabul edilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kabul edilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 24/2/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, küçük esnafın yaşadığı sorunların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
24/2/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 24/2/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
24 Şubat 2021 tarihinde, Siirt Milletvekili,
Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
(11733) grup numaralı, küçük esnafın yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
24/2/2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut
Toğrul.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle Genel
Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında
bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında biz
pandemiye çok zor koşullarda denk geldik. Daha önce şirazesinden
çıkmış ekonomik koşullar, artan döviz kurları, artan
işsizlik, savaş politikaları, zaten zorda olan
esnafımızın bir de Covid-19 salgın şartlarına
denk gelmesiyle birlikte küçük esnaf gerçekten nefes alamaz duruma geldi.
İşin doğrusu, AKP ve MHP ittifakı, bir taraftan -biraz önce
diyorlar ya- yandaşlarına para aktarırken, onların
borçlarını sıfırlarken, onların borçlarını
silerken -bunlar ortada, gizli saklı rakamlar değil- küçük
esnafın hiçbir sorununa maalesef derman olmadılar değerli
arkadaşlar.
Bakın, küçük esnaf için Covid-19la beraber
neler yapıldı? Öncelikle -işte marketler, manavlar vesaire-
birçok esnaf için çalışma saatlerinde kısıtlamaya gidildi.
Ama birçok esnaf için de özellikle restoranlar, lokantalar, kafeler,
kafeteryalar için sadece gel-al şeklinde paket siparişlere izin
verildi. Bir tarafta AKPnin lebalep dolu salonlarda kongreleri ama bir tarafta
da siftah yapamayan küçük esnaf değerli arkadaşlar. Her gün, siftah
yapamadıklarını, geçinemediklerini ve borçlarını
ödeyemediklerini ifade ediyorlar.
Peki, Hükûmet ne yaptı değerli
arkadaşlar? Hükûmet, öncelikle Kira yardımı yapıyoruz.
adı altında, büyükşehirlerde 750 lira, normal şehirlerde de
500 lira kira yardımı yaptığını söyledi. Ama
gerçekten -hepimiz şahidiz ki- kiralar almış
başını gidiyorken 500 lira esnafın neyine yetecek? Yine
1.000 lira destek veriyoruz. dediler. Aylık 1.000 lira değerli
arkadaşlar, günlük 33 lira eder. Günlük 33 lirayla esnafa, küçük esnafa:
Faturalarını öde. Yanında çalışanların
ücretlerini öde ve bununla ayrıca yaşamını idame ettir.
dediler. Esnaflar bununla geçinemediklerini, zorda olduklarını
söylüyorlar. İşte, Erdoğan, Malatyada esnaflar Geçinemiyoruz.
dediğinde, Buna inanamıyorum. dedi. Bir dostum geldi, dedi ki:
Dükkânlar kapanıyor, esnaflar kepenk kapatıyor. Hayır, böyle
değil rakamlar. dedi. Ama değerli arkadaşlar, bakın, size
rakamlar: 2019da 114 bin kişi, 2020 yılında da 100 bin
kişi yani son iki yılda yaklaşık 214 bin kişi bu
ülkede kepenk kapattı, bu ülkede iş yaşamından çekildi.
Şimdi, durum buyken bizim esnaflarımız sanki bu durumu
yaşamıyormuş gibi, ülkenin TRTsi, ülkenin resmî yayın
kurumu Japonyadaki esnafın nasıl sorunlar yaşadığını
anlattı. Ama dünya ülkeleri kendi esnafına krediler açarken, yardımlar
açarken, küçük esnafa Türkiye'nin neredeyse bütçesini aşan yardımlar
yaparken sanki Türkiye'deki esnafın hiçbir sorunu yokmuş gibi bir
algı yaratılıyor. Değerli arkadaşlar, son olarak
dediler ki: Küçük esnafın kredilerini erteliyoruz. Ama gerçek bu
değil, birçok iş kolunda ertelemediler. Zaten ertelemenin de bir
anlamı yok, küçük üreticiler, küçük esnaflar borçlarının
silinmesini istiyor. Bakın, o 5li çetenin sildiğiniz borcunun
yarısını bile esnafa verseniz esnafın tamamı
hayatını idame ettirecek koşullara ve kepengini kapatmayı
engelleyecek koşullara sahip olacak.
Değerli arkadaşlar, onun için, bu küçük
esnafımıza sahip çıkma noktasında neler yapabiliriz,
ülkenin kaynaklarının küçük esnafa akması, yandaşa
değil küçük esnafa akması için neler yapabiliriz, hepimizin
sorumluluğundadır. Onun için, ben buradan bir çağrı
yapıyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisinde yetkiyi milletten alan tüm
milletvekilleri olarak küçük esnafın derdine çare olmak üzere gelin, bir
araştırma komisyonu kuralım, kepenklerin inmesini
engelleyelim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
yurttaşımıza verdiğimiz sözün
gereğini yerine getirelim diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Süreler konusunda,
Sayın Başkan, hakkaniyetli davranmadığınızı
ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ediyorum.
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Bedri Yaşar, süreniz beş dakikadır.
Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bizden önceki hatip
arkadaşımız Esnafın problemleri çözüldü. dedi,
Erzurumdaki Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanının da
adını söyledi. Ben de buradan diyorum ki: Ben de geçtiğimiz
hafta Samsundaydım, Bafrada hem Kahveciler Odasını ziyaret
ettim hem de Lokantacılar Odasını ziyaret ettim. Bafra Kahveciler
Odası Başkanı Sayın Ahmet Yılmazın
söylediği aynen şu: Hepiniz izliyorsunuz, bizim 8-10 masa olan
kahvehanemizde 2 masa açılsa ne olur? Yani 14 tane kural koydunuz, bize de
114 tane kural koyun. Eğer bu, kurallar manzumesiyse biz de bunlara
uyalım, bu kurallar çerçevesinde biz de faaliyet gösterelim. Aynı
şekilde, bakın, kongreleri yapıyorsunuz Cenaze merasimlerinde
30 kişi. diyorsunuz, yüzlerce kalabalıklarla bu işi
yapıyorsunuz. diyor. Bunun talebi haksız mı? Lokantacılar
Odası Başkanına da gittik Başkanım, o da
aynısını söylüyor, diyor ki: Bakın, paket servisiyle bizim
ciromuz dörtte 1e düştü. Dörtte 1le bizim bu işlerin altından
kalkmamız mümkün değil. Bakın, bu insanları küçümsemeyin,
bunların sayısı 2 milyon, birer de hanımları 4 milyon,
1 kişi de yanında çalışsa o da hanımıyla beraber
8 milyon, birer tane çocukları olsa 12 milyon. 12 milyon kişiyi
devletin üzerine yük olmaktan çıkarmış ve bunların
iaşesini sağlamaya çalışıyor.
Ne diyor biliyor musunuz? Aynı şekilde,
Ordu ziyaretimizde Perşembede Mehmet amca diyor ki: Kırk yedi
yıllık esnafım, kırk yedi senelik. Ben biliyorum,
Anadoluda her esnafın bir kefen parası olur, bir tarafa koyar,
vasiyetini de yazar, der ki: Benim şurada şu kadar param var, bu
parayı al, vaktizamanında Hak vaki olursa bunu kullan. Ne dedi
biliyor musunuz Mehmet amca? Ben kefen paramı da bu ay elektriğe,
suya yatırdım. dedi.
Şimdi, bakın, bu problemleri duymazdan
gelirsek
Problemleri halının altına süpürmeyle bu işlerin
çözülemeyeceğini biz buradan ifade ediyoruz. Buradan yanlış bir
şey çıkarmayın; bakın, bir problem var. Siz de gezin,
geziyorsunuzdur muhakkak. Siz aşağı indiğinizde, bakkala,
manava uğradığınız zaman Sayın Başkanım
Ya, Allah razı olsun, hiçbir problemimiz yok. mu diyorlar? Yani ya bu
dünya
İSMET YILMAZ (Sivas) Hamdolsun
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Herkes
şükreder Sayın Bakanım, şükür başka bir şeydir.
Allahın verdiği nimete, verdiği cana, verdiği nefese
sonsuz, sayısız şükretmek hepimizin vazifesi, bunda problem yok
ama çocukların da nafakasını da ihmal etmemek lazım.
Bununla ilgili de gün bugün, gerekli
katkıyı sağlamamız lazım diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, HDP Grubunun
önerisi üzerine söz aldım ancak önergeyle ilgili konuya geçmeden önce,
biraz önce İYİ PARTİnin grup önerisi üzerine de birkaç söz
söylemek istiyorum açıkçası çünkü hakikaten birbiriyle çok
bağlantılı konular.
Biz bugün kamu-özel iş birliği
projelerinin neden ekonomimiz üzerinde bu kadar büyük kara delik
oluşturduğunu konuşuyorsak bu aslında bizim ekonomimizin AK
PARTİ iktidarı tarafından ne kadar kötü ve yanlış
yönetildiğinin sonucu olarak, özellikle ekonomimizde
esnaflarımızın cebinde, pandemi döneminde işçimizin,
çiftçimizin cebinde açtığı deliklerin
kapatılamamasından dolayı bunları konuşuyoruz.
Şimdi, biraz önce bahsedildiği gibi,
İbrahim Bey söz almıştı Bütün dünyada uygulanan bir
yöntem. dedi kamu-özel iş birliği projeleriyle ilgili
çalışmalara. Evet, doğru, uygulanan bir yöntem
yap-işlet-devret yöntemi ama herhâlde dünyada en kötü uygulandığı
ülke Türkiye olmuştur. Çünkü Türkiyede uygulanırken bu KÖİ
modeli, özellikle 5li çete dediğimiz 5 müteahhit üzerinden bu projeler
yürütülmüştür; çok uzun sürelerde işletme hakkı devirleri, döviz
üzerinden anlaşmalar, köprü ve tünellerde yüksek miktarda geçiş
ücretleri, araç geçişi sayıları, havalimanlarında yolcu
sayıları gibi uygulamalarla aslında müteahhitlerin cebine hazine
garantili çok büyük paralar aktarılmıştır. Hazine garantisi
de ne demek? Aslında vatandaşın ödediği verginin bu 5li
çeteye, müteahhitlere aktarılması demektir değerli arkadaşlar.
Şimdi, buradan baktığımızda
zaten doların da şöyle bir rakamına
baktığımızda -özellikle onu da çıkardım
konuşmaya gelirken- Kasım 2016da 3,40 iken dolar kuru şimdi
7,80 olmuş ve Ulaştırma Bakanlığının bütçe
görüşmelerinde Ulaştırma Bakanı kendi ağzıyla
itiraf etti Evet, bizim bu model, maalesef, işte bu dövizdeki
artıştan dolayı çok büyük garantiler ödeme zorunluluğu
getirmiştir. diye kendi ağzıyla bunu itiraf etti. Aslında
yapılan bu uygulama işte esnafımıza, işçimize,
çiftçimize ciddi anlamda yük bindirmiştir. Bugün biz bunu
konuşuyoruz. 1 milyon 300 bin esnafımız var bugün çok büyük
sıkıntı yaşayan. Onlara ne yapıldı? Kredi
verildi, sonra da kredi borçları daha yüksek faizlerle ötelendi. 700 bin
tane kahve kapalı, 170 bin komi, garson işsiz durumda, restoranlar
kapalı ama bu arada AK PARTİ kongreleri lebalep dolu bir şekilde
maalesef yapılıyor. Siftah yapmadan dükkânını kapatan esnaf
var. Esnafın yanında işsiz kaldığı için sokakta
başka işler yapan, yumurta satan, sebze meyve satan, iş yeri kapalı
olduğu için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN İlave süre vermiyorum Emine
Hanım.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) O zaman
ben şöyle tamamlayım: Bu nedenlerle esnafımızın
dükkânları kapalıyken, bu kadar esnafımız ağlarken,
ekonomimizden, bütçeden esnafımıza sadece 7-8 milyarlık bir pay
ayrılmışken aslında bugün sadece HDP grup önerisini
değil, İYİ PARTİ grup önerisini de tartışmamız
ve kabul etmemiz gerekiyor. 2 grup önerisi üzerine de araştırma
önergelerini biz destekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Sayın Cemal Öztürk.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis
araştırma önergesi üzerinde AK PARTİ Grubu adın söz
aldım, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
2019 Aralık ayında Çinde görülmeye
başlanan Covid-19 virüsü maalesef bütün dünyayı
sarmıştır ve bugüne kadar Covid-19dan 113 milyonu
aşkın insan etkilenmiş ve 2,5 milyonu aşkın insan da
vefat etmiştir. Ülkemizde de 2 milyon 645 bine yakın
vatandaşımız virüse maruz kalmış, 28 binden fazla
vatandaşımız da vefat etmiştir.
Elbette bütün dünyayı etkileyen bu virüs,
ülkemizi de her alanda olduğu gibi, ekonomik alanda da etkilemiştir.
Bundan en çok etkilenen gruplardan birisi de esnafımızdır.
Bugüne kadar esnafımıza Hükûmetimiz gerekli desteği
sağlamıştır. Salgının yol açtığı
sıkıntıları azaltmak için emekliden ihracatçıya,
esnaftan işçiye, çiftçiden sanayiciye kadar herkese yönelik çok ciddi
destek paketleri açıklanmış, hayata geçirilmiştir. Hayata
geçirilen destek ve teşvikler için bugüne kadar 311 milyar lirayı
bulan bir kaynak kullanılmıştır. Sosyal destek ve kısa
çalışma ödeneği başta olmak üzere, Sosyal Koruma
Kalkanı uygulaması kapsamında milletimize doğrudan ve
karşılıksız aktarılan kaynak miktarı ise 53
milyarın üzerindedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yeter mi? Elbette yetmez, daha fazlasını
inşallah veririz ama ümit ediyoruz en kısa zamanda bu Covid
belasından bütün dünya kurtulur.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız
grup toplantısında da yaptığı konuşmada
salgının yayılmasını önlemek için alınan
tedbirler sebebiyle faaliyetlerine ara verilen veya kısıtlanan
sektörlerdeki vatandaşlarımızın
sıkıntılarını bildiklerini, özellikle bu kategoride
yer alan esnafımıza yönelik ciro desteğinden kira
yardımına, kredi kolaylığından istihdam
teşviklerine kadar pek çok ilave destekte bulunduklarını ifade
ederek tek bir vatandaşımızın dahi mağdur
olmaması, kendini sahipsiz hissetmemesi için devletimizin bütün imkânlarını
seferber ettiklerini ifade etmiştir. Hiç şüphesiz bu tür destek ve
teşviklerin kalıcı çözümler olmadığının da
farkında olduklarını söylemiştir. Üretimi, istihdamı,
ticareti yeniden canlandırmanın yolunun normalleşme
adımlarından geçtiğini de asla unutmadıklarını
sözlerine ilave etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Öztürk, ilave süre vermiyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçsin.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Kayıtlara geçsin o zaman,
cümlemi tamamlayayım.
Önümüzde bir tarafta her gün milletimizle
paylaşılan vaka, hasta, ölüm sayıları var, diğer
tarafta ise normalleşme adımları için belirlenen takvim var.
diye sözlerine devam etmiş ve her türlü tedbiri aldıklarını
ifade ederek
Ben, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor ve
önergenin aleyhinde olduğumuzu, ret oyu vereceğimizi ifade ederek
sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, ben bu ek süreleri vermiyorum ama
Kayıtlara geçsin. diye konuşmalarınız da gene aynı
süre kaybına sebep oluyor. Lütfen konuşmacılarımız,
milletvekillerimiz belirlenmiş süre içesinde sözlerini tamamlasınlar.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Sayın
Başkan, milletvekilinin cümlesini bitirmesi için tanıyacağınız
süre bu kadar mı önemli?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bari dinleme nezaketini gösterseniz. Ayıp ya!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yani bu kadar olur
ya! Gerçekten cümleyi motamot saniyesine hesaplayacaksınız, cümleyi
söyleyeceksiniz.
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler..
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan
hızlı tren hattı yapımına yönelik olarak ortaya
çıkabilecek sorunların tespit edilerek çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3778) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 24 Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
24/2/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 24/2/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan hızlı tren hattı
yapımına yönelik olarak ortaya çıkabilecek sorunların
tespit edilerek çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/3778) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
24/2/2021 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bedri Serter,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BEDRİ SERTER (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi önerisi olarak
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
2007de doğan ve bir yılan hikâyesine
dönen Ankara-İzmir tren hattıyla ilgili size bazı anekdotlar ve
bilgiler aktarmak için buradayım.
Demin, Grup Başkan Vekili dedi ya Uzaya araç
gönderiyoruz. diye, şimdi uzaya mı gidiyoruz, İzmire mi
gidiyoruz; bir anlamasını rica edeceğim.
Yüce Atatürk neden Ankarayı başkent
yapmıştır? Çünkü Anadolunun göbeğindeki en güzel
şehirdir, ondan Ankarayı başkent yapmıştır.
Hangi hükûmet gelirse gelsin, bu kentten doğusuna, batısına,
kuzeyine, güneyine bütün hatları yapmak mecburiyetindedir. Bir hükûmet
için yol yapmak, köprü yapmak, tünel yapmak lüks bir olay değildir; bunu
yapmak için hükûmet olunmuştur, ondan dolayı yapılacaktır
ama yaparken de götürmemek gerekir.
Bakın hikâyeye; Ankaradan İzmire 2007
yılında, Dokuzuncu Kalkınma Planı içine bir konu
yerleşmiş ve demişler ki: 2007de 3,7 milyar TLye Ankaradan
İzmire sizi götüreceğiz. Sevindik, İzmirliyiz -o zaman vekil
filan değilim, Meclis üyesiyim belediyede- Allah, ne kadar güzel dedik ama
sonrasında ne oldu? Sonrasında çocuk doğmuyor bir türlü.
2013 yılına gelinmiş, son
Başbakan ve o günün Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım dörtlü bir konsorsiyumla, yakın ve yandaş
konsorsiyumla tokalaşıyor, diyor ki: Bak biliyorsunuz onun yapısını-
üç yılda ben İzmire gideceğim. Konsorsiyum da diyor ki:
Tamam, tabii ki Sayın Bakanım, ne demek gitmemek, hep beraber
gideceğiz. Ve olay
Son Sayın Başbakan gidiyor,
arkasından, o firma batıyor ve geliyoruz 2020 yılına
arkadaşlar. 2020 yılında Plan ve Bütçe Komisyonunda -şu
andaki- yeni Ulaştırma Bakanına bir soru sordum, Ne zaman
gideceğiz ve buraya kaç para harcandı? dedim. Dedi ki
2020den
bahsediyorum, Plan ve Bütçe Komisyonundan, 8,2 milyar TL para harcanmış.
İnanın, arabamla gidip geliyorum şu anda, bir tane tünel, 2
metre ray görmedim. 8,2 milyar TL para harcanmış.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Afyonda
var. Sen kara yoluyla gidince tren yolunu nasıl göreceksin!
BEDRİ SERTER (Devamla) Bu paralar nereye
gidiyor, nasıl gidiyor; anlayamıyorum. Sonuçta, Bakan bana ne dedi
biliyor musunuz? Şaşırırsınız ya,
şaşırırsınız
Ne zaman bitecek Sayın
Bakan? dedim -burada Ceyda Hanım da var, İzmir Milletvekilimiz- dedi
ki: 107 ay. 107 ay, on yıl! 2007de doğmak için giden çocuk on
yıl sonra
Nasıl bir şeydir anlayamadım.
Sonuçta nereye geldik biliyor musunuz
arkadaşlar? 2021 yılında Plan ve Bütçe Komisyonunda yeniden
gündeme gelmiş konu ve ne yapmışlar biliyor musunuz? Projeyi
tekrar ihale etmişler, tekrar ve kaç paraya biliyor musunuz? Elinizi
vicdanınıza koyun, Allah aşkına! 27,7 milyar TLye ihale
edilmiş. Yahu, hani 4,7 milyar TLye binecektik üç yılda Sayın
Binali Yıldırım? Şimdi 27,7 milyar TL nereden
çıktı? 9 katı arkadaşlar. Lütfen ya! Hepimiz hesap
adamıyız, buraya gelen insanlar boş değil, hepimiz dolu
geldik buraya. Bu hesapları nasıl yapıyorlar, nasıl bu
işin altından kalkamıyorlar; anlayamıyorum bir türlü. Bunun
23,3 milyar TLsi de dış kredi, İngilizlerden alınan faizli
krediler ve bu krediler bizi nereye getiriyor biliyor musunuz? Ey halkım, dinle
bizi: Her gün senin cebinden tefecilere 3 ekmek parası faiz ödüyorsun,
anapara ödemiyorsun, faiz ödüyorsun 3 ekmek parasını. (CHP
sıralarından alkışlar) 4 kişilik aile 12 ekmek
veriyor, 5 kişilik aile 15 ekmek veriyor. Yahu, sokakta insanlar ekmek parası
bulamıyorlar ve çöpten ekmek toplarken şu 83 milyon halkın
cebinden günde 3 ekmek parası ödetiyorsunuz ya, helal olsun size! Ne
diyeyim ki
Takdir halkın, takdir milletin.
Bir de son sözüm: Sayın Recep Tayyip
Erdoğan İzmir Kongresinde haykırdı resmen Genel
Başkanımıza. Ben de tesadüf biraderimin evindeydim.
İkizimiz var -Allah bağışlarsa- biri kız biri
oğlan, 5 yaşında ikisi de. Dediler ki: Ya, amca, sen
milletvekilisin -biliyorlar vekil olduğumu- bu Cumhurbaşkanı
amca neden haykırıyor size, neden bağırıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ SERTER (Devamla) Şu
bağırış nedir? 5 yaşında çocuk ve bizim Genel
Başkanımızın fotoğrafı... Yani bunun takdirini
size bırakıyorum, halka bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Serter.
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Öztürk, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
AK PARTİsi iktidarının cilalayarak
sunduğu icraatın başında ulaşım
yatırımları yer almaktadır. Yap-işlet-devret
modeliyle, davetiye usulüyle bilinen, malum firmalara yaptırılan,
garanti sözleşmeleriyle vatandaşa kullansa da kullanmasa da maliyet
yükleyen otoyol, tünel, köprü yatırımlarının yanında
AK PARTİsinin hızlı tren projeleri de vitrin süsü olarak kullanılmaktadır.
Ancak ne hikmetse her seçim dönemi vaat olarak sunulan, her yatırım
programında yer verilen bu renkli hayal, gerçeklerle uzaktan yakından
uyuşmamaktadır. Hızlı tren
yatırımlarını geçtik, cumhuriyetin ilk on yılında
döşenen demir ağlar bugün kullanılmaz durumdadır. Devlet
Demiryollarının konvansiyonel hatlardaki seferleri yavaş
yavaş son bulurken ana hatlarla şehirleri bağlayan, ne zaman
başlayacağı ve ne zaman biteceği belli olmayan
hızlı tren hatları planlanmaktadır. 2021 Yılı
Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programına göre
Türkiyedeki mevcut demir yolu ağı 2019 yılı sonu
itibarıyla 1.213 kilometresi hızlı tren hattı, 9.194
kilometresi konvansiyonel ana hat, 2.396 kilometresi tali hat ve istasyon
hatları olmak üzere toplam 12.803 kilometreden oluşmaktadır.
Avrupa bizi kıskanıyor ama ülkemizin mevcut demir yolu ağ
yoğunluğu hem nüfus hem yüz ölçümü bakımından Avrupa
Birliği ortalamasının çok çok altındadır. Ayrıca,
asıl önemlisi, demir yolu hatlarımız verimli
kullanılmamaktadır, bunu da başka bir rapordan anlıyoruz,
Sayıştay raporundan. Devlet Demiryolları istikrarlı bir
şekilde her yıl zarar etmektedir, son on yıldaki toplam zarar
17,3 milyar liradır. Devlet Demiryollarının zarar zincirine, yük
ve yolcu taşımacılığının cazip hâle
getirilememesi bir tarafa, ikmal ihalesi adı altında bitmemiş
ama ek ödemesi yapılmaya devam edilmiş olan işler ilk
sırada yer almaktadır. Günümüz itibarıyla 624 kilometrelik
Ankara-İzmir, 442 kilometrelik Ankara-Sivas, 105 kilometrelik
Bursa-Bilecik ve 237 kilometrelik Konya-Karaman hızlı tren
hattının inşası devam etmektedir; 16 hızlı tren
projesi de onaylama safhasındadır. Her nedense 2011
yılından bu yana, on senedir onaylanmamış yatırım
programlarına -göstermelik, makyaj maksatlı- Denizli de dâhil
edilmiş, hâlâ bir arpa boyu yol katedilememiştir. Bu 16
hızlı tren projesi arasında yıllardır her seçim
döneminde hayali kurdurulan Denizli-Aydın-İzmir, Ankara-İzmir
Hızlı Tren Projeleri de bulunmaktadır.
İktidar, Ankara-İzmir için 2007
yılından bu yana bağıra çağıra müjde vermiş,
2007-2013 yılları arasında yatırım planına
almış, aynı şekilde Aydın-İzmir-Denizli
hızlı tren hattı da bu plana dâhil edilmiş, çok da güzel
reklamı yapılmıştır. Hatta kendi seçim bölgemden örnek
vereyim, her seçim döneminde belediye başkan adayı sanki demir
yollarını kendi yapacakmış gibi Hızlı tren
geliyor. diye bu hayalin peşine takılmıştır. Her
seçim döneminde gündeme geliyor ancak seçim bitince konuşulmuyor,
unutuluyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Verilen önerge üzerine HDP Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Tabii, bu demir yolları meselesi Türkiyede
çokça tartışılan konulardan bir tanesi. Bu hızlı tren
ilk hayata geçirildiğinde de Pamukova faciasıyla karşı
karşıya kalmıştık. Bir şov uğruna,
hazır olmadan, trenlerin de altyapının da mevcut
istasyonların da demir yolu hattının da hiçbir şekilde
hazır olmadığı, normal hat üzerinden başlatılan
bir şovla birlikte vatandaşlarımızın ölümüne neden
olan bir süreci hep birlikte yaşadık ve hızlı tren meselesi
de 22 Temmuz 2004 yılında bu Pamukova faciasıyla birlikte
Türkiyede çok daha ciddi bir şekilde tartışılmaya
başlanmıştı.
Şimdi, bu Ankara-İzmir Tren Hattıyla
ilgili benden önceki konuşmacılar çok şey söylediler. Ben burada
başka bir şeye dikkat çekmek isterim. Ben aynı zamanda Deprem
Araştırma Komisyonundayım, orada da çok sayıda verileri
dinliyoruz. Bu tren hattıyla ilgili olarak da örneğin
Polatlı-Afyon kesimindeki altyapı güzergâhında obrukların
olduğu tespit ediliyor ve bu tespitlerde ilginç olan şu: Aslında
burası için yapılan bir çalışmada tespit edilmiyor bu,
Jeoloji Mühendisleri Odasının bir raporu sonucunda tesadüfen
öğreniliyor. Şimdi, bu tesadüfen öğrenilen raporda burada
obruklar olduğu ifade ediliyor. Şimdi, buraya da tren hattı
yapılacak. Netice itibarıyla aynı Çorlu tren kasasında yaşadığımız
sonuç. Hani nedir oradaki göçüğün sebebi? İşte toprağın
zeminiyle, jeolojik yapısıyla alakalı. Şimdi, siz bir yere
bu tren hattını yaparken insanları buradan taşırken
önce buranın jeolojik verileri, o hattın bütün jeolojik verileri ortaya
çıkarılmadan bu yapılırsa sonuç da öyle olur. Ancak ne oldu
Çorlu tren kazasına baktığımız zaman? Çorlu tren
kazasına baktığınız zaman da ortada çokça yetkili var
ama sorumlu kimse yok, sadece sorumlu bir gariban makinist bulundu ve
Türkiyede tren kazalarında ne hikmetse hep sorumlu olarak da makinistler
hatalı görüldü ve bütün cezalar, suçlar da onlara yüklendi.
Baktığınız zaman, 22 Temmuz 2004
Pamukovada 41 kişi, 11 Ağustos 2004 Kocaelide 8 kişi
yaşamını yitiriyor, 27 Ocak 2008 Kütahyadaki tren
kazasında 9 kişi yaşamını yitiriyor. 6 Temmuz 2015te
Sivasta 2 yük treni çarpışıyor, 6 Mayıs 2017de
Ankara-Kırıkkale tren vagonu devriliyor, 4 Ağustos 2017de
Elâzığda yük treni devriliyor. 8 Temmuz 2018 Çorlu tren
kazasında 25 kişi yaşamını yitiriyor ki bu kazalarda
da dediğim gibi hakikaten sorumlu bulmak mümkün değil makinistler
dışında. Bu anlamıyla öncelikli olarak tabii ki
bunların maliyeti hesap edilmeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
ama bunun
yanında can kayıplarının da hesaba
katıldığı bir altyapı sistemi oluşturulmalı,
bunlar da dikkate alınmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Başkan, baktım süre bitmiyor, ben de
konuşacaktım ama
BAŞKAN İyi oldu, son anda fark ettik.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Mehmet Habib Soluk, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET HABİB SOLUK
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu tarafından verilmiş olan grup önerisi aleyhine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cumhuriyet öncesi ana demir yolu hattımız 1.436
kilometre, cumhuriyet döneminde 1923 ile 1950 arasında 3.764 kilometreye
çıkmış, 1951den 2003e kadar da 945 kilometre demir yolu
yapılmış, demir yolları âdeta cumhuriyetimizin kurucusu
Atatürkün Demir yolları bir ülkenin refah yoludur, ümran yoludur.
ifadesinin tam tersine, zıt olarak 945 kilometreyle elli beş altmış
yılı geçirmiş. Burada mevcut demir yollarının durumu
vagonları durur, rayları yürür hâline gelmiş, hiçbir tarafta
bakım onarım yapılmamış, tamamen kaderine terk
edilmişti. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
talimatlarıyla demir yolları yeniden devlet politikası hâline
geldi. 2009 yılında 13 Mart tarihinde Ankara-Eskişehir Yüksek
Hızlı Trenin hizmete girmesiyle ülkemiz dünyada 8inci, Avrupada
6ncı yüksek hızlı tren kullanan ülke unvanına da
kavuşmuş oldu. Ayrıca Ankara-Konya, Eskişehir-Konya,
Ankara-İstanbul, Ankara-Konya-İstanbul yüksek hızlı tren
güzergâhları tamamlanarak milletimizin hizmetine sunuldu.
Diğer taraftan Sivas-Ankara Yüksek
Hızlı Treni de inşallah bu sene hizmete girecektir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Özellikle İzmirle
ilgili yaklaşık 2,5 milyar euro tutarındaki bir ihale
824
kilometre olan İzmir hattının yeni yapılan projeyle 624
kilometreye düştüğü, on iki saatlik yolun üç saat, üç buçuk saate
düşeceği de yapılan çalışmalar, planlamalar içerisinde
yer almaktadır. 2007 yılında, doğrudur, planı, projesi
yapılan ve ihale edilen Ankara-Afyon güzergâhının
altyapısıdır, şu anda Afyon-İzmir arasındaki
altyapı güzergâhının da ihalesi yapılmış,
ayrıca üstyapı ve sinyal sistemlerinin ihaleleri
tamamlanmış -tamamlanmış demek belki de doğru bir
cümle değil- yapılmış, şu anda kredi sözleşmesi
görüşmeleri devam ediyor. Bu kredi görüşmeleri
tamamlandığında da inşallah o güzergâhımız da
tamamlanmış olacak.
Diğer taraftan önergenin asıl
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Soluk.
MEHMET HABİB SOLUK (Devamla) Bir tek cümle
BAŞKAN Yok, tamamlandı Sayın Soluk.
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 120, 54, 195, 204, 192, 34,
30, 60 ve 67 Sıra Sayılı kanun tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10uncu sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun; 24
Şubat 2021 Çarşamba günkü birleşiminde 23 Sıra
Sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar; 25 Şubat 2021 Perşembe günkü
birleşiminde (10/77), (10/372), (10/491), (10/534), (10/693), (10/817),
(10/868), (10/992), (10/1004), (10/1018), (10/1150), (10/1170), (10/1221),
(10/1305), (10/1434), (10/1518), (101806), (10/1815), (10/1943), (10/2009),
(10/2139), (10/2206), (10/2391), (10/2909), (10/2929), (10/3031), (10/3032),
(10/3382), (10/3558), (10/3575), (10/3581), (10/3583), (10/3647), (10/3677),
(10/3682), (10/3690), (10/3708), (10/3740), (10/3769), (10/3798), (10/3817), (10/3831)
ve (10/3840) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin
görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına, siyasi parti
grupları adına yapılacak konuşmaların süresinin onar
dakika olmasına ve bu birleşiminde Meclis araştırması
açılmasına ilişkin görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi
24/2/2021
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 24/2/2021 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Muhammet Emin Akbaşoğlu Engin Özkoç Hakkı
Saruhan Oluç
AK PARTİ CHP HDP Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Erkan Akçay Lütfü
Türkkan
MHP İYİ
PARTİ
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan 120, 54,
195, 204, 192, 34, 30, 60 ve 67 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin
bu kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10'uncu
sıralarına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun; 24 Şubat 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde 23 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
25 Şubat 2021 Perşembe günkü birleşiminde
10/77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305,
1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032,
3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798,
3817, 3831 ve 3840 esas numaralı Meclis araştırması
önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılması,
siyasi parti grupları adına yapılacak konuşmaların
süresinin onar dakika olması ve bu birleşiminde Meclis
araştırması açılmasına ilişkin görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Arabuluculuk Sonucunda Yapılan
Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında
Birleşmiş Milletler Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh
Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler
Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/2981) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 234) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 234 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
ARABULUCULUK SONUCUNDA YAPILAN
MİLLETLERARASI SULH ANLAŞMALARI HAKKINDA
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KONVANSİYONUNUN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- (1) 7 Ağustos 2019 tarihinde Singapurda imzalanan Arabuluculuk
Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmaları
Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonunun onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Evet, 1inci madde üzerinde ilk söz,
hem İYİ PARTİ Grubu adına hem de şahsı adına
toplam on beş dakika Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh
Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler
Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi üzerine, partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz teklifle, ticari
arabuluculuk sonucunda taraflar arasında imzalanan sulh
anlaşmalarının milletlerarası alanda icra edilmesinin
sağlanmasını amaçlayan konvansiyonun onaylanmasının
uygun bulunması öngörülmektedir. Birleşmiş Milletler
Antlaşması'nın temel felsefesi, kısaca, uluslararası
barış ve güvenliğin sağlanmasıyla oluşacak
istikrar zemininde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine
ulaşılmasıdır. Barış ve güvenliğin sağlanmasının
temel koşulu ise insan haklarına saygı ve sosyal adaletin
güvence altına alınmasıdır. Dolayısıyla, insan
haklarına saygı ve sosyal adalet, sistemin
başarısının olmazsa olmaz koşuludur.
Özetle, insan hakları ve sosyal adalet,
barış ve güvenlik, istikrar ve kalkınma zinciri;
Birleşmiş Milletler sisteminin temel hedefidir. Daha iyisi
bulunmadığı sürece bu sisteme sahip
çıkılmalıdır. Reformlara ihtiyaç var mıdır? Evet,
vardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda
yapmış olduğu konuşmada Herkes için özgürlük, herkes için
barış, herkes için refah, herkes için adalet, herkes için huzurlu ve
güvenli bir gelecek. demişti. Biz de İnşallah. diyoruz ve
bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu haftaki grup toplantımızda Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener engelli bir
kardeşimize milletin kürsüsünü teslim etti. Bu kardeşimiz, kendi
yaşadığı ve kendi gibi engelli olan vatandaşlarımızın
yaşadığı mağduriyetlerini ve taleplerini dile getirdi.
Engellilere verilen sağlık kurulu raporlarında, ölçme ve
değerlendirme kriterlerinde yapılan değişikliklerde
binlerce engellinin hak ve hizmetlerden mahrum
bırakıldığını, engellilerin toplu taşıma
mağduriyetini yaşadığını ve
ulaşımın içinden çıkılmaz bir duruma geldiğini,
engellilere yönelik doğru politikalar geliştirilerek ciddi
çalışmalar yapılması gerektiğini, şehir
planlamalarında, kamu hizmeti ve istihdam olanaklarında engellilere
yönelik yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiğini dile
getirdik.
Sakatlar Derneğiyle yapmış
olduğumuz görüşmelerde gelir testi nedeniyle engelli
maaşlarının kesilmesi yani engellinin
yaşadığı hane gelirinin toplanması ve kişi
sayısına bölünmesi sonucu bugün uygulanan asgari ücretin 1/3ünü
geçmemesi şartının on binlerce engellinin
maaşının kesilmesine sebep olduğunu belirttiler. Engelli
vatandaşlarımızın kendi geliri yerine, aynı evde
yaşadıkları ailenin gelirinin toplamının dikkate
alınması, on binlerce engellinin maaşının kesilmesine
sebep olmuş ve mağdur olmuşlardır. Uygulanan hane geliri
testi sonucunda Muhtaç değilsin. denilerek maaşı kesilen
engelliler gerçekten zor durumdalar. Maaşı kesilen engelli
kardeşlerimiz, bu uygulama sonucunda ise bu sefer de ailelerine, aynı
hanede yaşadıkları kişilere muhtaç
bırakılmışlardır. Engellilere ödenen aylık 1.035
liranın günümüz şartlarında yetersiz olduğu ve 1.657 liraya
yükseltilmiş olan 1.544 liralık evde bakım
yardımındaki 113 liralık artışın yetersiz olduğu
söylenmektedir.
Yine, 2018-2020 Engelli Kamu Personeli Seçme
Sınavı sonuçlarına göre 500 engelli öğretmen adayı
göreve atanacak. Engelli öğretmen adayları; bu sayının
yetersiz olduğunu, kendileri için en az 2.000 kişilik bir kontenjan
talepleri olduğunu söylüyorlar.
Evet, hani diyoruz ya engelli olmak, hayatı
yaşamak için engel değildir. Engelli kardeşlerimizin önündeki
engelleri kaldıralım, kardeşlerimizin sesini duyalım,
onlara gerçekten sahip çıkalım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20 bin öğretmen ataması, öğretmen
adaylarına müjde olarak duyuruldu. Bu sayı ihtiyacı gidermiyor
ve atama bekleyen öğretmen adaylarının da ihtiyaçlarına,
taleplerine cevap vermiyor. Emekli olan öğretmenlerimizin
boşluğunu karşılayacak bir sayı beklenmekte. Şu
anda ülkemizde ÖSYMnin tespitine göre, verilerine göre atanmayı bekleyen
öğretmen sayısı 460 bin civarında, sendikalara göre ise 700
bin civarında olduğu belirtiliyor.
Valiliklerin norm kadro beyanları dikkate
alındığında, ülkemizde 150 bin öğretmen
açığı olduğu söyleniyor. İtibardan tasarruf olmaz.
deniliyor; doğrudur, doğru değildir, onu
tartışmıyorum ama eğitimde tasarruf olmaz. Zira,
eğitimde yapılacak olan her türlü tasarruf, gelecekte çok
ağır bedeller ödememize sebep olabilir. Bu anlamda, müjde olarak
duyurulan 20 bin öğretmen sayısının devletin
imkânları, atama bekleyen gençlerimizin heyecanları dikkate
alınarak biraz daha artırılması; hiç olmazsa bu
gençlerimizin hayata tutunmalarına, gelecekte ümitlerini
gerçekleştirmelerine sebep olacaktır diye düşünüyorum.
Yine, gıda fiyatlarında yüzde 30
artış var, bu artış maalesef durdurulamıyor, sektör
temsilcileri fiyat artışını önleyecek öneriler sunuyor.
Özellikle, üretim konusunda çok kapsamlı planlar hayata geçirilmeli; süt
ve et fiyatlarını direkt olarak etkileyen yemde dışa bağımlılık
azaltılmalı; temel gıda maddelerinde KDV oranları gözden
geçirilmeli; çiftçi desteklenmeli, daha çok üretime teşvik edilmeli.
Geçen gün söylemiştim, Çorumda
Damızlık Hayvan Birliği Başkanı Yani, köyde
yaşayan, sabah namazıyla çilesi başlayıp yatsı
namazına kadar çilesi devam eden, analarımızın, bacılarımızın
bir hanede bir tanesine devlet sigorta yapsın, hiç olmazsa orada, köyde
kalsın ve üretime devam etsin. diye söylüyor; vatandaşın talebi
bu, takdir iktidardan diyorum. Bu gıda fiyatındaki artışın
durulması için sektör temsilcilerinin önerilerinin acilen hayata
geçirilmesi gerekiyor.
Biz, Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşenerin İYİ PARTİ kurulduğu gün dediği
gibi koltukları değil, ayakkabıları eskitmeye devam
ediyoruz, aynen onu yapıyoruz. Geçen hafta Genel Başkanımız
ve milletvekili arkadaşlarımızla Düzcedeydik, Akçakoca ve
Gölyakada ziyaretlerde bulunduk, çiftçilerimizin söylediklerini size aynen
aktarıyorum. Bir çiftçi kardeşimiz diyor ki: Gübre fiyatlarına
yüzde 60-70 zam geldi. Hayvancılığa başlayalım dedik,
80 liralık yem beş ay sonra 130 lira oldu. Hayvancılık
bitiyor, çiftçilik bitiyor, üretim de bitiyor. Destek kredilerini de
-doğrudur, yanlıştır- iktidar partisinden torpil bulanlar
hariç kimse alamıyor. deniliyor. Gerçekten böyle bir şey varsa,
bunun adında adalet olan bir partiye
yakışmadığını ifade etmek istiyorum. Besicilikte
ve çiftçilikte artık ekmek yok. Başka bir çiftçimiz Bugün sordum,
bir torba gübre 140 lira, 60 torba gübre kullanıyorum; tarım
ilacı 2018de 22 lira, günümüzde 110 lira; bir dönüme bin lira masraf
ediyorum, 40 dönüme 40 bin lira ama sonuca baktığımda
masrafı karşılayamıyorum. Köyde durumu en iyi olanlardan
biriydim artık bittim, tükendim. diyor.
Düzcede dünyanın en kıymetli ürünlerinden
fındık üretimi var, hani bizim ürettiğimiz ama fiyatı yurt
dışında belirlenen fındık. Bir üretici kardeşimiz
diyor ki: Fiskobirlik bitti, her şeyi İtalyanlara verdiler. Yani
çalışan, çabalayan, didinen Düzceli kardeşim; işinin
patronuysa İtalyanlar olmuş. Geçenlerde fındık üreticisi
Fiyat durduk yerde 27 liradan 21 liraya geldi, satıp zarar edeceğime
kırar yerim, kabuğunu da yakar doğal gazdan tasarruf ederim. diyor;
çiftçinin durumu bu.
Değerli başkan, kıymetli
milletvekilleri; yine sözleşmeli infaz koruma memurları
tarafımıza ulaştılar, mağduriyetlerini dile getirdiler.
Sözleşmeli infaz koruma memurları, kadrolu infaz koruma
memurlarından 500 lira daha az maaş alıyorlarmış,
senelik kullanmadıkları izinleri diğer seneye
devretmiyormuş; bu, adalete yakışmıyor. İki günlük yol
izinlerini çoğu zaman kullanamıyorlarmış. Tayin
istediklerinde talep ettikleri yerlerde Sözleşmeli memurlara ait boş
kadro yok. diye ret cevabı alıyorlar. Kadrolu kadın infaz
koruma memurları süt izinlerini öğleden sonra kullanırken,
sözleşmeli memurlar saat ikiden, üçten sonra süt iznine çıkabildiklerini
söylüyorlar. Sözleşmeli memurlarda derece ve kademe hakkı
olmadığını, sözleşmeli memurlarının görevde
yükselme haklarının bulunmadığını,
sözleşmeli memurların aldıkları istirahat raporlarının
ikinci ve üçüncü gününden sonra maaşlarından kesinti olduğunu,
tayini çıkan sözleşmeli memurlara on beş gün mehil müddeti
verilmediği söyleniyor. Yani devletin aynı işini yapan,
aynı görevini yapan insanlar arasındaki bu adaletsizliği
gidermek, herhâlde çalışma huzurunu ve barışını
sağlar diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde sade bir vatandaş -bugün sosyal medyada gördüm,
araştırdım; doğru- sabah güne bismillah dediği anda
yaklaşık 15-20 kalem vergiyle başlıyor.
Boğazımızdan geçen her yudumda, bastığımız
her düğmede dolaylı vergiler var. Örneğin elektrik faturası
içinde 4 ayrı vergi ve fon vergisi bulunmakta. Musluktan suyla birlikte 3
farklı vergi akıyor, hatta bu oran bazı belediyelerde 5 kaleme
bile çıkıyor. Tekstil ürünleri, tüketiciye yüzde 8 KDVyle
ulaşıyor. Ocağımız ister tüp olsun, ister doğal
gaz olsun -bir kısmı özel tüketim vergisi olmakla beraber- gazın
yüzde 18i vergi. Gıda ürünlerinde peynirden zeytine, biberden yumurtaya
yüzde 8 vergi.
Cep telefonunu ise elimiz yanmadan tutmak çok güç.
Telefonun değeri 1.500 liradan fazla ise yüzde 50 ÖTV ekleniyor, buna TRT
bandrolü, KDV, Kültür ve Turizm Bakanlığı kesintisi de eklenince
bir telefonun üzerine neredeyse vergisiz fiyatı kadar da vergi ödüyoruz.
Kullanım ücretine gelirsek özel iletişim vergisinin yüzde 10a
çıkartılmasıyla birlikte faturanın yüzde 35i vergi. Beyaz
eşyada verginin vergisini ödüyoruz, yüzde 6nın üzerine yüzde 18 de
KDV ödemek zorundayız.
Yine, araçlardan alınan vergiler, ülkemizin
önemli gelir vergi kalemini oluşturmakta. Arabaya bir nevi tekerlekli vergi
dairesi desek abartmış olmayız. ÖTV, araçların motor
hacmine göre değişmekte. Gümrük girişi 200 bin lira olan 2000
motor bir otomobil, vergileriyle beraber bayide 756 bin liradan
aşağı satılmıyor, bunun 556 bin lirası vergi.
Yerli üretimi desteklemek amacıyla bir karar alındıysa
bilemiyorum ama gerçekten vergiler çok. Yani, her araç için 2 araç fiyatı
vergi ödemek durumundayız. Benzinin yaklaşık yüzde 50si vergi.
Yıllık vergiler, otoyol, köprüler, cezalarla birlikte şahsi
aracımıza ödediğimiz vergi 15 kalemi buluyor.
Şehir içinde toplu ulaşım
araçlarında KDV ödüyoruz. Maaşlı çalışıyor iseniz
ülkenin vergi kısmının büyük bir bölümü bu
çalışanların üzerinde. 2020 yılında vergilerin büyük
bir bölümü şirket sahiplerinden değil, çalışanlardan
toplandı. Maaşlı çalışanlar yılın
yaklaşık yüz elli günü vergi için çalışmak zorundalar.
Kullanılmasını tasvip etmesek de, bir
paket sigaranın içerisinde 20 tane sigara var, bu 20 tane sigaranın
16 tanesi vergiye gidiyor. Yani, 20 sigaradan 16sı vergiye gidiyor.
Marketlerde satılan 25 kuruşluk
poşetin 23 kuruşu vergi, 2 kuruşu marketlere
kalıyormuş.
Televizyon satın alırken satış
bedelinin yüzde 16sı TRT bandrolü, yüzde 6sı ÖTV, yüzde 18 de KDV
ödüyoruz. Yani, TRTye televizyon alan her vatandaş yüzde 16 vergi ödüyor
ama maalesef TRTden kendi anlamında beklediği her şeyi
bulması mümkün değil. Ben İYİ PARTİ milletvekili
olarak TRTden İYİ PARTİye yeteri kadar zaman
ayrılmadığından şikâyetçiyim. Bu bağlamda da
eğer bir hakkım varsa bunu TRTye helal etmediğimi beyan etmek
istiyorum. Satın aldığımız bilgisayarlarda yine yüzde
2 TRT bandrolü, yüzde 18 KDV var. Türkiyede maaşlı
çalışanların dolaylı vergilerle birlikte
maaşının yüzde 42si vergiye gidiyor.
Yine burada defalarca söylememize rağmen,
tabiri caizse dilimizde tüy bitmesine rağmen, şu taşeron
işçiler arasında yüzde 30 ile yüzde 70 ayrımını neye
göre yaptınız, bu insanlar arasındaki barışı,
huzuru neye göre bozdunuz, anlamış değiliz. Bir hastanenin
mutfağında yerleri süpüren bir kardeşim kadroya geçmiş,
mutfakta soğan doğrayan arkadaş kadroya geçememiş. Yani
bunu ne ben anlatabiliyorum ne oradaki arkadaşlar anlayabiliyor ne de
sayın yetkililer bunu anlatabiliyor. Bu para, mademki devletin
kasasından çıkıyor -aradaki taşeron firmalar para
kazanıyorsa onu bilemiyorum yani amaç onları korumaksa ki
sanmıyorum- yani devletin kasasından çıkan bir para varsa -ki
çıkıyor- hepsini kadroya alın; ne değişecek onu
anlamıyorum yani devletin bu cebinden çıkacağına bu
cebinden çıksın para.
Bu huzursuzluğa da bir son verilmesini talep
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde ilk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın İsmail Özdemirin.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 234 sıra
sayılı Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh
Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler
Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve büyük Türk
milletini sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
2020 yılı içerisinde
yaygınlaşmaya başlayan Covid-19 pandemisi, küresel ticareti
baştan sona etkilemiştir. Dünyada ticarette yaşanan daralma,
beraberinde yeni önlemlere, yeni koşullara uygun arayış,
strateji ve uygulamalara geçmeyi her ülke için zorunlu hâle getirmiştir.
Bu durumda ülkeler arası ilişkilerde ticari münasebetlere yönelik
tedbirlerin geliştirilmesine dair çaba ve gayretler de
yoğunlaşmıştır. Hiç kuşku yok ki pandeminin
etkisinin azalmasıyla beraber küresel ticari faaliyetlerde önemli bir
ivmenin yakalanması, daha şimdiden, açıklanan verilere bakarak
mümkün gözükmektedir.
Ülkemiz, pandeminin ağır
koşullarını, alınan yerinde ve doğru olan tedbirleri
kararlılıkla uygulayarak aşmayı başarmış ve
küresel seviyedeki ticaretimizde de hızlı bir toparlanma şimdiye
kadar gözlemlenegelmiştir. Dış ticaret hacmimiz, 2020
Aralık ayında bir önceki yılın yani tam da Covid-19
pandemisinin başladığı dönemle mukayese edildiğinde
yüzde 13,58 oranında artış göstermiştir. 2020
yılındaki toplam dış ticaret hacmimiz ise 388 milyar 939
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yine, 2020 yılı
içerisinde küresel ticaret hacmi, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma
Konferansı verilerine göre, 2019 yılıyla mukayese edildiğinde
yüzde 9 oranında azalmıştır. Türkiye bu daralmadan en az
etkilenen ve en hızlı toparlanma gösteren ülkeler arasında en
üst sırada bulunmaktadır.
Dolayısıyla, alınan tedbirler ve
geliştirilen ilave stratejilerle 2021 yılının ülkemiz
açısından küresel ticaretteki yerini daha ileri bir seviyeye
taşınması anlamında çok daha olumlu bir şekilde
geçeceğine dair inancımız da bu verilere bakarak tamdır,
mümkündür. Zira Türkiye artık sadece bölgesinde değil, farklı
kıtalarda kendisini ticari olarak kanıtlamış, katma
değeri yüksek ürünleriyle talebe yönelik prestijini
artırmış, ikili ve çoklu yeni ticaret anlaşmalarıyla
yeni koşullara adapte olabilmeyi de yine başarmıştır.
Bu kapsamda ithalat ve ihracat alanlarında faaliyet gösteren
teşebbüslerimize verilen destekle birlikte hak ve menfaatlerinin
kurulmasına yönelik sergilenmesi gereken gayretlerin olduğu da
aşikârdır.
Değerli milletvekilleri, ticaret
dünyasında zaman zaman bazı anlaşmazlıkların
olabildiği malumdur. Bu kapsamda son yıllarda gerek
anlaşmazlıkların daha kısa sürede çözülerek zaman
israfının önlenmesi ve buna dayalı ekonomik kayıpların
daha düşük bir seviyeye indirgenmesi gerekse maliyet ve emek tasarrufunun
sağlanması anlamında ara buluculuk müessesesinin
geliştirilmiş olması, hiç kuşku yok ki büyük bir avantaj
olmuştur.
Ara buluculuk süreci, ilk olarak ülkemizde 14
Kasım 2013 tarihinde uygulamaya geçmiştir. Gelinen noktada ve bugünkü
verilere baktığımızda 1 milyon 917 bin 869 dosyanın
ara buluculuk sürecine girdiği ve bu çalışmaların
diğer ülkelerce de dikkatle takip edildiği yine ifade edilmektedir.
Ayrıca iş dünyasına katkı sağlayan ara buluculuk
sistemi, mahkemelerimizdeki yükü de azaltmış, sadece ekonomi ve
ticari faaliyetlere katkı sağlamakla kalmamış, hukuk
sistemimize de değer biçmiş ve yine, fayda
sağlamıştır. Aynı gayretler, bugün dünyanın pek
çok ülkesi tarafından da uygulamaya geçirilmiştir. Her ülke; kendi iç
hukuk, nizam ve kuralları çerçevesinde uygulamaya geçirdiği ara
buluculukla anlaşmazlıkların aşılması için
rekabet koşullarındaki pozisyonlarını güçlendirmeyi arzu
etmiştir. Ara buluculuk uygulamasının başarılı
sonuçlar vermesi, uluslararası ticarette de uygulanabilirliğini ve
her tarafa kazandıracağını şimdiye kadar
göstermiştir.
Bu kapsamda, şimdiye değin, ara buluculuk
yönteminin yasal yükümlülüklerini düzenleyen bağlayıcı bir
metnin olmaması, bu uygulamayı hayata geçirememişti. Bugün
gündemimizde olan, görüştüğümüz ilgili konvansiyon, ara buluculukla
alakalı olarak uluslararası ticarette ihtiyaç olan hukuki talebin
karşılanmasını sağlayabilecektir. Milletlerarası
Ticaret Odası verilerine göre, 25 milyon dolarlık
uyuşmazlık davasında tahkime gidilmesi hâlinde
yaklaşık 2,9 milyon dolarlık ekstra bir masrafın ortaya çıktığı,
aynı uyuşmazlığın ara buluculuk yoluyla çözümündeyse
maliyetin 120 bin dolara kadar düştüğü ifade edilmektedir. Bu
açıdan bakıldığında, Türk şirketlerinin
yaşayabileceği olası anlaşmazlık hâllerinde ara
buluculuk sistemi sayesinde hak ve menfaatlerinin korunmasının daha
sağlıklı olarak gerçekleşebileceği anlaşılmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Birleşmiş Milletler, ülkeler arası ilişkiler ve diğer
küresel gelişmeler konusunda tesis edilmiş olan en üst düzeydeki
uluslararası yapılanmadır. İkinci Dünya Savaşı
sonrasının şartlarına göre kurulan yapı, aradan geçen
yetmiş yılı aşkın uzun zaman sonrasında
yapısal olarak güncellenme ihtiyacında olduğunu her yönüyle
göstermektedir. Bunun ilk nedeni, Birleşmiş Milletlerin
kurulduğu dönemdeki dünya koşullarının artık bugün
mümkün olmadığı gerçeğidir; ne siyasi ne ekonomik ne de
başka bir kıstasla ele alındığında asla
1940lı yılların, günümüz ve özellikle de 21inci
yüzyılın geri kalan dönemiyle mukayese edilemeyeceği
açıktır.
Bugün, ülkeler arası ilişkilerde
anlaşmazlıklar taraflar arasında doğrudan
yürütüldüğünde ekonomileri ve siber dünyayı hedef alan
saldırılar ile farklı coğrafyalarda vekil güçler
arasındaki mücadele çerçevesinde çözülmeye
çalışılıyor. Ülkeler arası rekabet sahaları,
genelde kendi sınırları dışında, hangi bölgede
rekabet ediliyorsa oranın insanını etkileyen
yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Dış müdahalenin
yaşandığı her ülkede bu sonuç açık bir şekilde
kendisini gösterirken vekil güçler olarak kullanılan terör örgütleri dahi
ne yazık ki kategorize edilebiliyor. Dolayısıyla, adında
her ne kadar güvenlik geçse de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
üyesi olan ülkeler, küresel güvenliği riske atan eylemlerini bugün dahi ne
yazık ki sürdürmeye devam ediyorlar.
Nükleer silahların yahut balistik teknolojinin
yaygınlaşmasının önlenmesi, sadece bu silahlara sahip
olmayan ülkelerin çabalarını sınırlandırma gibi absürt
bir yaklaşımla küresel güvenliği daha ciddi bir risk alanı
hâline getiriyor. Söz gelimi, nükleer silaha sahip olduğu iddia edilen
İsrailin faaliyetlerine kimse, bilhassa da Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler
bugünlerde ses çıkarmazken diğer ülkelerin çabalarının
küresel barışı olumsuz etkileyeceği yorumundan hareketle
farklı bir gayret yürütülüyor. Bu yaklaşımın adil
olduğu söylenemez. Var olan bir kabul, her ülke nazarında aynı
yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu yapılmıyorsa
amaç, barış ve istikrarı tesis etmek değil; aksine,
seçilmiş ve belirlenmiş ülkelerin üstünlüğünü kurabilmektir ki
bunun kabulü de mümkün değildir.
Diğer yandan, günümüzde sadece devletler
arası ilişkilerle ilgili olmayıp çevre ve sağlık gibi
diğer alanları da ilgilendiren, insanlığın ortak
problemleri vuku bulmaya başlamıştır. Üstelik, bu
problemler, aynı anda dünyanın genelini, tüm bölgeleri ve
kıtaları ilgilendiren yüksek riskli bir seviyeye doğru
hızla ilerlemektedir. Covid-19 pandemisi dahi, başlı
başına Birleşmiş Milletler ile bu bünyede çalışan
uluslararası kuruluşların yetersizliğini ve üzerinde
çalışılarak günümüz koşullarına uygun hâle getirilmesi
zorunluluğunu karşımıza getirmiştir. Ne
hastalığın zamanında teşhisinde ve diğer ülkelerle
paylaşılmasında ne tedavisinde ne de -şimdilerde
görüldüğü üzere- aşılamanın adil bir şekilde
yapılmasında ve uygulanmasında Birleşmiş Milletler,
mevcut yapısıyla başarılı olamamıştır.
Şimdi yeni bir tehlike daha insanlığın hemen
karşısında bulunurken hâlâ iklim değişikliği
gibi, yıkıcı etkileri olan bir süreçle alakalı
sağlıklı iş birliği mekanizması
kurulamamıştır. Bu kriz, dünyayı yalnızca çevre
koşulları itibarıyla değil, doğrudan her ülke
açısından millî güvenlik meselesi hâline gelebilecek gelişmeler
sebebiyle de etkileyecektir.
İklim değişikliğiyle mücadelenin
başarılı bir şekilde yönetilememesi hâli ise beraberinde
yıkıcı bir buhran ve kaos dönemini de getirebilecektir.
Dolayısıyla insanlığı bekleyen böylesine büyük, yeni
ve güncel riskler karşısında Birleşmiş Milletlerin
yapısal olarak gözden geçirilmesi ve yeniden ele alınması acil
bir ihtiyaçtır. Temel ölçü, mutlak suretle insanlığın
huzurunun tesis edildiği bir yapı olmalıdır ve bu kapsamda
da ülkemizin sürekli ifade ettiği dünyanın 5ten büyük olduğu
gerçeği, her tarafça dikkatlice ve üzerinde hassasiyetle düşünülmesi
gereken bir konudur. Her ne kadar Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin ilk etapta
buna sıcak bakmayan bir tutum takınmaları gözlemlense de kaçınılmaz
gelişmeler kapımıza geldiğinde dünyanın huzur ve
barışı için yeni veya revize edilmiş bir küresel sisteme
geçilmenin ne derecede zorunluluk olduğu görülecektir.
Bu vesileyle, sözlerime son verirken ilgili teklife
olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, sevgili halkımız; sayın AK
PARTİliler bugün konuşmam size, hatırlatmak istediğim bir
şey var çünkü. Sizler artık mağdur değilsiniz, on dokuz
yıldır iktidarsınız siz. Nasıl bir konfor ki bu, hâlâ
sürekli mağdurmuş gibi davranabiliyorsunuz ama bir yandan da sürekli
herkese gözdağı veriyorsunuz; Fezlekeler gelsin gereğini
yapacağız. demeler, seçmenlerimize kadar bela okumak, sövmek,
sürekli soruşturmalar, gözaltılar. Siz ne olacak sanıyorsunuz,
merak ediyorum. Halk bizleri seçmekten vaz mı geçecek, biz siyasetten,
mücadele etmekten vaz mı geçeceğiz? Bunların hiçbiri olmayacak
ama bu topraklara tıpkı daha öncekilerin yaptığı gibi
verdiğiniz acılarla, haksızlıklarla anılacaksınız.
Bu ülkeyi tıpkı öncellerinizin yaptığı gibi
yoksullukla, zulümle, öfkeyle cebelleşen bir ülke olarak
yaşatmış olacaksınız.
Siz, anlamıyor musunuz artık gerçekten; A
Haber, ana haber değil. Herkes her şeyi biliyor, koskoca bir
iletişim çağındayız, hiçbir gerçek gizli kalmıyor,
manipülasyon çağı bile bitti, troller bile artık işe
yaramıyor. Siz Başkanınıza bir taraftan inanılmaz
övgüler düzerken iki dakika sonra Allah canını alsın AKP.
diyen eski videonuz düşüyor ortama. İffetli kadın, çıplak
aramayı söylemek için bir yıl beklemez. derken hemen ardından
Kadınlar, şiddeti yıllarca söyleyemezler; bu, çok zordur.
diyen videonuz düşüyor ortaya. Çaresiz kalırsınız, bu
çağda sadece sosyal medyada trol kullanarak yaşanmaz, hayat sizi
süpürür. Üstelik, o polis amirlerine verdirdiğiniz Süpür, süpür.
emirleri gibi de olmaz bu. Polisin süpür dediği insan haklı
olduğu için, hakkını aradığı için ertesi gün
aynı yerde dimdik dikilir ama siz, hayat sizi süpürdüğünde esameniz
bile okunmadan kalırsınız.
Bakın, bir kanun teklifi çerçevesinde, geçen
hafta Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunu
toplantıya çağırdık, CHPnin bir kanun teklifiydi. Konu ne?
Şiddet uygulayan erkekler, genelde ısrarlı takipte de
bulunuyorlar ve Türk Ceza Kanununda ısrarlı takibin de ayrı bir
suç olarak düzenlenmesine ilişkin bir kanun teklifiydi bu ve bunu gene A
Haber denilen haber sitesi, üşenmemiş üç dört dakikalık bir
haber yapmış. Peki, konu ne? Bu haberin içerisinde konuyla ilgili,
ısrarlı takiple ilgili bir şey var mı? Hayır, asla
yok. Diyor ki: CHPnin kanun teklifine HDP de, DBP de imza attı.
İşte, ittifak böyle görüntülendi. İYİ PARTİ ise
katılmadı. Ya, Allah aşkına, vebalıyız ya biz,
aman yanımıza yanaşılırsa neler olur, neler. Aklı
sıra bunlar habercilik yapıyorlar. İşte, bunları
besliyorsunuz, bu kötülüğü besliyorsunuz. Kadınlar her gün ölüyor,
KEFEK toplanmıyor. diyoruz, toplantıya çağırıyoruz ve
haberci müsveddesi Ahanda bir araya gelmişler. diye haber yapıyor
kendi kendine. Keşke tüm kadınlar bir araya gelebilse. Ne var bunda?
Bakın, bir başka icraat ise Özlem
Zenginin Bu insanlar, artık talimatla bebek sahibi oluyorlar Sırf
bebekli kadınlar cezaevinde. demek için. sözleri. Ben, bu sözleri nereye
sığdıracağımı bilemiyorum. Bir kadının
ağzından kadın bedenini, kimliğini bu denli yok sayan bir
söz nasıl çıkabilir, inanın, havsalam almıyor. Ancak Özlem
Zenginin tweetini alıntılayarak ona ve aslında tüm
kadınlara Twittterdan sarf edilen cinsiyetçi sözleri de aynı
derecede kınadığımı ifade etmek isterim. Bu arada,
benim paylaşımlarımın altına yazılan ve Özlem
Zengine hakaret içeren paylaşımları da bildirip
engellediğimi söylemeliyim. Aynı tavrı sizden bekliyor muyum?
Hayır, sizden hiçbir şey beklemiyorum. Ama eğer arzu ederseniz
Dilan Vekilimize yapılan cinsiyetçi saldırılara, linç
girişimlerine karşı da siz de aynı tutumu gösterebilirsiniz
tabii, elinizi tutan olmaz.
Bakın, bir icraat da Meclis
Başkanından, pul yapıştırma ve mektup yazmaya
ilişkin. Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odasının efsane
kişiliklerinden Ersin Ağabeyi anmak isterim burada. Biz hukukta,
Ankarada öğrenciyken Mimarlar ve Mühendisler Odasına gider,
dayanışma için zarfların üzerine pul
yapıştırırdık, üyelerine postalayacakları
yazılar için dayanışma gösterirdik onlar yorulmasın diye. O
dönem bu yüzden örgütle suçlanmadık pul yapıştırıyoruz
diye. Ama şimdi Sayın Şentopun laflarına
bakılırsa pul ve mektup örgütü diye bir örgüt ya da suç tipi de
çıkabilir yakında. Siz iyi misiniz gerçekten? Şöyle diyor
Şentop: Cezaevlerinde terör örgütü mensuplarının zaman zaman
eylem hazırlığında olduğunu duyuyoruz. Bazı
vekillerin de bu içerikleri Meclis gündemine taşıdıklarına
şahit oluyorum. Geçenlerde gelen bir bilgiye göre cezaevlerinde bazı
terör örgütü mensuplarına eski ve yeni vekiller tarafından büyük
hacimde pullar gönderildiğini ve cezaevlerinden bazı mektup
kampanyalarını organize etmek için bir faaliyet düzenlendiğini
ifade etmek isterim. Allahım, ne büyük suç Ya Rabbim! Yani, mektup
kampanyası da nedir Allah aşkına, mektup kampanyası nedir
gerçekten? Siz o mektupların her birini okuyup denetlemiyor musunuz? Bu
mektuptan, puldan suç ve örgüt çıkarmaya çalışmak nedir?
Bakın, bugün
yaşadığınız başarısızlıkları
bizimle uğraşarak çözmeniz, atlatmanız mümkün değil.
Çocuklar bile sorumluluk almayı öğreniyor, siz ise koca bir ülkeyi
yönettiğinizi iddia ediyorsunuz. Ve Kaynım ona demiş ki, o da
bana dedi, sonra da görümcem duymuş. şeklinde yalan dolanla ülke
yönetmeye kalkıyorsunuz. Tabii, bu yönetme işini tırnak
içerisinde söylüyorum.
Vekillerimizi karalamak için
yapmayacağınız şey, başvurmayacağınız
yöntem kalmadı. Her biriniz birer gizli tanık olma yolunda
ilerliyorsunuz.
AK PARTİli Öznur Çalıkın sözlerine
bakın mesela. Diyor ki: Geçen hafta tanımadığım bir
numaradan arandım. Karşımdaki kişi kendisinin Pervin Buldan
olduğunu söyledi. Ne bu şimdi? Dün hiç
tanımadığım biri sırf sana benziyor. diye bir
şarkı vardı, gerçekten onu hatırlattı bana. Ya, arayan
Pervin Başkan, numarası değişmiş bir yıldır,
haberiniz olmayabilir ama bu gizem yaratma hâli nedir Allah aşkına?
Yani gerçekten nedir? O yüzden tekrar soruyorum: Siz iyi misiniz gerçekten?
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Niye
Öznur Hanımı hedef alıyorsunuz? Niye alıyorsun...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Niye aradığını Pervin Hanım ile Öznur Hanıma
sorun, bana değil. İki insan konuşabilir.
Örneğin, onca insanın, ayırt
etmeksizin hakkını savunan vekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu
sırf size ayna tuttuğu için hukuksuzca ona
yaptıklarınızı bu halk unutacak mı sanıyorsunuz?
Örneğin, fotoğraf koleksiyoncusu Soylunun
yaptıklarına bakalım, bu açıkça cana kastetmektir, çok
ciddiyim. Normal bir ülkede yalanla, O bunu demiş. Şundan duydum.
dolanlarıyla Dilan Vekilimizi hedef gösteren, her saldırıya açık
hâle getiren bir kişinin bu sözleriyle ilgili soruşturma
açılır ama tabii ki böyle bir beklentimiz de yok. Aynı şeyi
80 yaşındaki Üstün Ergüderi tehdit ederek de yapıyor bu Bakan.
Üstün Hocanın rektörlüğündeki Boğaziçinde 28 Şubat
sürecinde başörtüsü yasağı uygulanmadı, tek üniversiteydi
Boğaziçi. Bunları hatırlamıyorsunuz değil mi? Çünkü
mağduru oynamak çok daha konforlu, hâlâ buna devam ediyorsunuz.
Evet, şunu bilin ki sorumluluk almadan iktidar
olunmaz. Garanın hesabını verecek olan da halka
yaşattığınız yoksulluğun hesabını
verecek olan da sizsiniz. Bana ne; siz yaptınız, biz mağduruz.
oyunu bitti artık, bitti arkadaşlar.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Mağdur edebiyatı yapan sizsiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Son olarak diyeceğim şu ki: Gerçekleri
karartamıyorsunuz, aydınlık ve gerçek olanın
ışığını yok edemiyorsunuz, derdinize yanın
vallahi. Siz ne yaparsanız yapın, herkes daha çok HDPli oluyor
(x)yani.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, yerinizden
bir dakika söz mü istiyorsunuz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kürsüden iki dakika efendim, sataşma var.
BAŞKAN Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin 234 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, tabii, biraz evvel
konuşan hatibin konuşmalarını reddediyoruz. Sayın
Özlem Zengin Hanımefendiye ilişkin söylediği söz, Meclis
Başkanımıza ilişkin söylenen sözlerin hepsi bir terör
propagandasının aleti olmamakla ilgilidir. Milletvekillerinin terör örgütlerinin,
cezaevlerindeki insanların, birtakım mahkûmların talimatla
mektup kampanyalarına alet olmamaları, destek vermemelerine
ilişkindir.
Özlem Hanımın konusuna gelince, bu
konuyla ilgili bağlamından hiçbir şeyi koparmamak lazım
gelir. Her sözü kendi bağlamında değerlendirmek zarurettir
hakikate ulaşmak için. Bir farklı durum söz konusu, sadece Özlem
Hanım bunu söylememiş, bakın, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel Bey de FETÖ terör örgütlerinin emirle
Hamile kalın. şeklindeki sözünü aynı şekilde ifade
etmiş bir eleştiri anlamında. Bu konudaki, terör örgütlerinin
talimatları hususunda, Sayın Özlem Zengin Hanımefendi de
işte bu meseleye dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, bu konuda
eleştirilerinizin hiçbir yeri yoktur, tutarlılığı
yoktur, gerçekliği yoktur. Ters yüz edilmemesi gereken şey
hakikattir. Siyaset, ahlak ve hakikat üzerine bina edilmelidir. Öncelikli
olarak doğruları ortaya koymak siyasetçinin görevidir. Ancak
görüyoruz ki maalesef, biraz evvel gündeme
taşıdığınız hususlar hakikatleri ters yüz etmeye
dönük hususlardır. Her konuyu bu şekilde bir propaganda yöntemine
çevirdiğiniz de milletimizin gözünden kaçmamaktadır. Bu hakikatleri
dile getirmek istedim.
Meclisi ve milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Hakikat sizin
tanıdığınız bir şey değil, size çok
yabancıdır o.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Müsaade ederseniz,
yerimden 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben sataşmadan söz istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN Bakın, önce verdim.
Buyurun.
Size de sataşmadı ayrıca ama
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Nasıl
sataşmadı, nasıl sataşmadı Başkan!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sataşmadım, hayır kimseye
sataşmadım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Öyle mi? Bir açıklayayım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiç kimseye sataşmadım, açıklamada
bulundum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Öyle mi? Size
söylenince size sataşma oluyor, bize söylenince hiç sataşma olmuyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok, sataşmadım.
BAŞKAN Mahmut Bey
Buyurun Sayın Özkoç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, hani, kel
başa şimşir tarak diyeceğim, herkes bana bakacak,
başka bir şey olacak.
BAŞKAN Bana da bakıyorlar, onun için
söylemeyin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani ne alaka, yani
Özgürle ne alakası var? Özgür Fetullahçı terör örgütünün örgüt
sistemleri içeresindeki bir mekanizmasını anlatmış,
diğeriyse tamamen cezaevindeki kadınlarla ilgili, cezaevindeki
kadınlarla. Arkadaşlar, Özlem Zenginle ilgili ben de dedim ki
-aynı sayın hocam gibi, az önce ifade ettiği gibi- Ona
karşı yapılan saldırıyı da kınıyorum.
Ama artık bunu bırakmak lazım. Yani orada kadına yönelik
söylenen şeyi tarih boyunca bütün kadınlar hatırlayacaktır.
Onun için bunun üstünü hiçbir şeyle örtemezsiniz. Özgür Özelin
söylediğiyle de bunun hiçbir alakası yok.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim
BAŞKAN Müsaade eder misiniz?
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
Size bir sataşmada bulunmadı aslında.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Siz, başka durumda açıklama istemiyorsunuz ama biz söz
konusu olunca istiyorsunuz sanıyorum. Terör örgütlerine, o mektup vesaire
işlerinde onların talimatlarına alet oluyorsunuz. gibi bir söz
sarf etti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır hayır, öyle değil.
BAŞKAN Sizinle ilgili olarak öyle bir
şey söylemedi, yapmayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Kiminle ilgili söyledi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Meclis Başkanının sözü bu
manadadır. dedim, o kadar.
BAŞKAN Yani tutanakları
çıkarırım, sizinle ilgili öyle bir şey söylemedi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söylemedim, evet, söylemedim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Meclis Başkanı böyle diyor, ters yüz ediyorsunuz. dedi.
BAŞKAN Ben biliyorum efendim yani.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Siz genellikle
BAŞKAN Ama üzerinize
alındınız, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sizin böyle bir şey yapmaya hakkınız olduğunu
düşünmüyorum Sayın Başkan. Üzerime alındım değil
BAŞKAN Ben tutanakları da
isteyeceğim.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben duyduğunu anlayabilen bir insanım genelde. O yüzden bu
ayrımcı tutumunuzu da kınıyorum.
Ama dün Sayın Akbaşoğlu, Kürtçe
konuşma yaptığında vekilimiz Ben bunları tamamen
reddediyorum. demişti. Siz de Anlamadığım konuşma,
nasıl oldu, nasıl anladınız da reddediyorsunuz?
demiştiniz. Ama galiba benim konuşmam için de aynı şey oldu
yani benim konuşmamı da yeterince anlayamadınız ya da ben
ifade edemedim herhâlde, öyle düşünüyorum.
Hiçbir şeyi ters yüz etmiyorum. Hiçbir
kadın ya da erkek, bir kadın bedeni üzerine kalkıp da Siz,
talimatla bebek sahibi oluyorsunuz, sırf Cezaevinde bebekli kadınlar
var. demek için. diyemez. Ben bu sözleri söyleyenleri zaten kadınlara
havale ediyorum. Seçmenimize beddualar eden Özhasekiyi de zaten halk siyasetin
dışına tamamen havale etti, onu havale edecek bir yer yok. Ama
sözlerimi lütfen doğru anlayın çünkü ben Özlem Zengine
yapılanı da aynı şekilde kınadım. Aslında,
yapılması gereken, bu Mecliste olması gereken tutum budur. Ama
siz, sadece particilik yaptığınız için kalkıp sizinle
ilgili olan söylenenleri alıyorsunuz, kendi işinize gelenleri
alıyorsunuz, bunun dışındakileri de anlamamakta ısrar ediyorsunuz.
Her şey sizin kontrolünüzde şu anda.
Bakın, Vanda -az önce söyledim- 2016dan beri toplantı, gösteri
hakkı ihlal edilmiş durumda. Bütün bunları yapıyorsunuz,
cezaevlerindeki bütün mektupları okuyorsunuz, denetliyorsunuz, kantini
denetliyorsunuz, kitap alışverişini denetliyorsunuz,
arkadaşlarımızın dosyalarını bile ellerinden
alıyorsunuz kontrol bahanesiyle ve şimdi kalkıp da, Allah
aşkına ya, bir Meclis Başkanının Mektup
kampanyası örgütleniyor. demesi gerçekten abesle iştigal.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bir
sataşma yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle bir sataşma var
BAŞKAN Sataşma yok
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle efendim
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlunun
sözlerinde
Bakın
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Dünkü konuşmaya atıfla
söylediğimi başka maksatta bir şekilde yorumladı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir sataşma yok
efendim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, o bir
sataşma değil, rica ediyorum, lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, kesinlikle, bakın,
şöyle
BAŞKAN Bakın, Grup Başkan Vekili
olarak istiyorsanız yerinizden bir dakika söz verebilirim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, şöyle efendim: Kürtçe konuşmayla
ilgili, dünkü Kürtçe konuşmaya siz
BAŞKAN Ben anlamadım, evet.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama böyle bir şey demedim ben.
BAŞKAN Anlamayan benim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama böyle bir şey demedim, ben ne dediğimi
anlatacağım, böyle bir şey demedim yani.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
lütfen, sataşma yok. Yerinizden bir dakika 60a göre söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kesinlikle dünkü konuşmamı çarpıtarak
anlattı sayın konuşmacı. Bir kere, öncelikli olarak Kürtçe
konuşulmasıyla ilgili Bunu reddediyorum. demedim Yürütmeye
ilişkin, AK PARTİ iktidarına ilişkin iddialarını
reddediyorum. dedim, bir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Hayır,
Konuşmacıyı reddediyorum. dediniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkinci olarak, Sayın Özhaseki, PKK terör
örgütünü lanetlemiştir.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Onlar mı oy
kullanıyor?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Onu lanetlemeyenlere, onu kınamayanlara yönelik söz
söylediğini kendisi de açıklamıştır, hiçbir
şekilde sözü çarpıtmanın bir manası yoktur.
Üçüncü olarak, biz, her mazlumun ve mağdurun
yanındayız, bu konuda ikircikli bir tutumumuz yoktur.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Söz
çarpık, söz; neyini savunuyorsun?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Özgür Özel ile Sayın Özlem Zengin,
ikisinin de söylediği bu konuda, terör örgütlerinin söyledikleriyle
ilgili, talimatlarına ilişkin aynı noktaya temas
etmişlerdir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ancak Özlem Hanıma karşı gelenler, Özgür
Özelin sözlerini kabul etmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkircikli yapı bu manada ortaya
çıkmaktadır.
Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.43
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.05
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 51inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh
Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler
Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/2981) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 234) (Devam)
BAŞKAN 234 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin 2nci maddesi üzerindeki görüşmelerde
kalınmıştı.
Evet, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gürsel Erol; şahsı adına da beş
dakika, toplam on beş dakikadır süreniz.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum.
Ben aslında bugünkü konuşmamı
Sayın Cumhurbaşkanının hem İzmir İl Kongresinde
hem de bugün grup konuşmasında gerek Sayın Genel
Başkanımızla ilgili gerek CHPnin tarihiyle ilgili
söyledikleriyle ilgili bir genel değerlendirme yapmak istiyorum.
Aslında, siyasette nezaketin her zaman
olması gereken
Özellikle devleti yönetenlerin, siyasi parti genel
başkanlarının çok daha mütevazı, hoşgörülü olması
gerektiği düşüncesindeyim hatta buna güzel bir örnek vererek
konuşmama başlamak isterim: Bir gün Adalet Partisi
milletvekillerinden birisi İsmet İnönüyle ilgili çok ağır
ifadeler kullanınca Süleyman Demirel, Adalet Partisinin milletvekilini
çağırır, der ki: Senin eleştirdiğin ve haddini
aşarak konuştuğun kişi İsmet Paşa, arkasında
2 savaş zaferi var; senin arkanda ensen ve yalnızca ceketin var.
Yani bunu siyasetin nezaketini, siyasetin hoşgörüsünü ve geçmişte
yapılan işlerle ilgili saygının bir ifadesi olarak
değerlendirmek isterim.
Şimdi, her şeyden önce, tabii, bütün
siyasi partilerin kendilerine göre siyaset tarzı, dili, bakış
açısı, ideolojisi, parti programı; hükûmet olduğunda
hükûmet programı, uygulamaları, kadrolaşması; doğal
olarak birbirimizden farklılıklarımız var. Zaten hepimiz
aynı şeyi düşünmüş olsaydık ayrı partilerde
olmazdık ama hepimizin ortak amacı şu olmalı: Devletin
liyakati, devletin geleneği, devletin geleceği olmalı; yani
bugün A partisi iktidar olabilir, yarın B partisi iktidar olabilir.
Geçmişte bizden önce de bu koltuklarda oturan birçok partinin milletvekili
vardı; bugün biz oturuyoruz, bizden sonra da başka milletvekilleri
olacak ve geçmişte yine bu Parlamentoda başbakanlık,
cumhurbaşkanlığı yapan partililer vardı.
İşte, Süleyman Demirelin DYPsi, Turgut Özalın ANAPı,
Necmettin Erbakanın Refah Partisi, Bülent Ecevitin Demokratik Sol
Partisi -Allah hepsine rahmet eylesin- yani bunlar bu ülkede
milletvekilliği yaptılar, Başbakanlık yaptılar,
Cumhurbaşkanlığı yaptılar ama bugün Parlamentoda
partileri yok ama devlet var ama Parlamento var. Onun içindir ki birinci
görevimiz, yalnızca kendi iktidarımızı korumaya yönelik,
kendi siyasi amaçlarımızı Hükûmetin uygulamalarına
dönüştürmeye yönelik değil, devletin geleneklerine uygun davranmak
zorunda olduğumuzu asla unutmamalıyız. Bununla ilgili, ülkemizin
efsane milletvekillerinden, Millî Eğitim Bakanlarından Hasan Ali
Yücelin çok güzel bir sözü var, diyor ki: Devlet adamları bir sonraki
nesli, siyaset adamları bir sonraki seçimi düşünürler. Bugüne kadar
Önemli olan, siyasi vasfımızla, siyasi kimliğimizle siyaset
yapmak değil ama aynı zamanda devlet geleneklerine uygun davranmak.
Bunları niye anlatıyorum? Bunları
şunun için anlatıyorum. Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanının her televizyon programında, her il
kongresinde, her grup toplantısında 2 konu üzerinde genelde çok
yoğun bir söylemi var; nedir bu? Birincisi, CHPnin dikili
ağacı yok. ikincisi, cibilliyet meselesi. Ben ikincisinden
başlamak istiyorum, cibilliyet meselesinden.
Bu ülkede Anadolu toprakları üzerinde yüzyıllardır
yaşayan bütün medeniyetler, bütün kültürler; dini, mezhebi, ırkı
ne olursa olsun herkesin cibilliyeti kendi şerefi, kendi onurudur; kimse
kimseyi cibilliyetsizlikle suçlayamaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü niye? Hepimiz bir kültürden geliyoruz, hepimizin kendimize göre aile
geleneklerimiz var; soyumuz var sopumuz var. Herkesin kendine göre soyu sopu
kendisinden sonraki nesillere bırakabileceği en büyük mirastır,
şereftir ve onurdur. Cibilliyet meselesinden bir söylem geliştirilmesini,
bu siyaset dilini asla kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum.
İkincisi, CHPnin dikili ağacı yok.
Doğru, CHPnin dikili ağacını bırakmadınız,
vardı. Neler vardı? Yani CHPnin dikili ağacı olarak neler
vardı? Birincisi, 1950 yılına kadar yani tek partili hükûmet
döneminde, o dönem, Cumhuriyet Halk Partisi, İstiklal
Savaşını veren bir parti olduktan sonra cumhuriyeti bir tarafta
kurarken, devletin kurumlarını bir tarafta oluştururken ve
ülkenin ekonomik yapısını, siyasi yapısını,
eğitimini, dış politikasını kurumlarıyla
yerleştirirken, Osmanlıdan kalan borçlarını da öderken
bakın neler yapmış.
Mesela, Merkez Bankasını kim kurdu? Merkez
Bankasını Cumhuriyet Halk Partisi kurdu. İş Bankası,
Etibank, Denizbank, Sümerbank yani -sürem kısıtlı olduğu
için ben yalnızca bir kısmını söylüyorum size- bugün
ülkenin ekonomisine destek veren ve ayakta tutan en önemli bankalar Cumhuriyet
Halk Partisinin döneminde kuruldu ve bugün hâlâ o gelenekler bu ülkenin
ekonomisini ve bürokrasisini yaşatan geleneklerdir. Şimdi, örnek olarak,
sanayi yatırımları
Ya, bakın, bu ülkede Kayseri Uçak
Fabrikası kuruldu, Eskişehir Uçak Bakım Fabrikası kuruldu.
TEKEL fabrikaları, şeker fabrikaları, çimento fabrikaları,
gübre fabrikaları, Petrol Ofisi, maden ocaklarının hepsi
yabancı işletmelerin elindeydi, Cumhuriyet Halk Partisinin döneminde
hepsi kamulaştırıldı ve devletleştirildi. SEKA
Bakın, bunların hepsi Cumhuriyet Halk Partisi döneminde kurulan ve
sanayi yatırımlarını ayakta tutan yatırımlar,
bunların hepsi Cumhuriyet Halk Partisi döneminde yapıldı.
Ulaşımda
Ya, tabii ki doğal olarak
her parti döneminde yapılan işler var. Allah rahmet eylesin, Süleyman
Demirel dedi ki: Yaptığımız yolları böldünüz,
adı duble yol oldu. Bir yol vardı. Doğru, çağın
koşullarına göre, teknolojinin gelişimlerine göre standartlar,
koşullar sürekli değişecek; doğaldır bu. Peki, duble
yolların fikir babası kim? Sabri Erbakan; Ulaştırma
Bakanlığı Müsteşarıydı. Sabri Erbakan kim?
Necmettin Erbakanın yeğeni, daha ötesine gideyim, 2015
yılında bizim Fatih Belediye Başkanı adayımız.
Yani duble yolların fikir babası Sabri Erbakan; duble yoların
fikir babası ve bizim Fatih Belediye Başkan adayımız. Yine,
CHP düşüncesi ve CHP mantığı.
Yine, geleyim, kara yolları, demir
yolları, Türk Hava Yollarının kuruluşu, limanlar
Haydarpaşa
ve İzmir Limanı devletleştirildi,
kamulaştırıldı. Havaalanları
Sizin döneminizde
havaalanları yapılmadı ki iyileştirildi, bunlar zaten
vardı. Yani her dönemin koşullarına göre kamu
yatırımlarının geliştirilmesi gayet
doğaldır.
Tarım
Mesela, bence şu anda corona
sürecinden sonra Türkiyenin, ülkenin birinci öncelik süreci tarım,
tarım politikalarının gözden geçirilmesi. Ne
yapmışız? Bakın, devlet üretim çiftlikleri kurmuşuz;
Malatyada, Maraşta, Sivasta, Ankarada Atatürk Orman Çiftlikleri. Kamu-özel
sektör ortaklıklarını geliştirmişiz ve
tarımı desteklemişiz. Tarım Kredi Kooperatifleri, Toprak
Mahsulleri Ofisinin kuruluşu, Zirai Donatım Kurumu ve en önemlisi,
toprak reformu Cumhuriyet Halk Partisi döneminde gerçekleşmiştir,
hâlâ onun dışında gerçekleşen bir şey yok.
Eğitime gelince; bugün övünüyoruz değil
mi? Ne diyoruz? Diyoruz ki: Sağlık sistemimiz öyle bir sağlam
ki. Ama bu, şehir hastanelerinden dolayı değil, o şehir
hastanelerinde hizmet eden, cumhuriyet eğitimini alan akademisyenler ve
doktorlar sayesinde. Peki, o akademisyenler hangi üniversitelerde
yetişmiş? O akademisyenlerin büyük bir bölümü, yüzde 80lik, yüzde
90lık bir bölümü kamu üniversitelerinde, Hacettepede, Sütçü
İmamda, Ankara Üniversitesinde, Diyarbakır Üniversitesinde, Karadenizde,
birçoğu Cerrahpaşada, devlet üniversitelerinde yetişmiş ve
bugün eğer sağlıkta bir başarı varsa bu
başarı şehir hastanelerinin büyüklüğünden ve
modernizasyonundan değil, cumhuriyet eğitimi ölçeğinde verilen
eğitimlerden ve mesleki sorumluluktan dolayıdır.
Yine, gelelim, bakın, şimdi
Kaç
yıldır iktidarsınız? AKPli bütün milletvekillerine seçim
bölgeniz neresi olursa olsun soruyorum, Sayın Grup Başkan Vekili, bu
kürsüden cevap verin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Vereceğim.
GÜRSEL EROL (Devamla) Yaklaşık on dokuz
yıldır iktidarsınız, binlerce fabrika sattınız,
limanları sattınız; değil mi? Bakın,
sattınız; üretime dayalı bir yatırımınız
yok.
Her şeyiniz kötü mü? Hayır, tabii ki
doğru yaptığınız işler de var ama istihdam
alanı yaratan, ama katma değer yaratan, ama ülke ekonomisini ayakta
tutan bir yatırımınız yok; hep tüketim politikası,
tüketim, tüketim, tüketim.
Size bir örnek vereceğim. Binlerce fabrika
satıldı, kamu mülkleri peşkeş çekildi. Bakın, MHPli
milletvekillerine sesleniyorum. Ben de milliyetçi, CHPnin milliyetçi
kültüründen gelen bir milletvekiliyim. Size bir örnek vereceğim. TEKEL
fabrikası 2004 yılında özel sektöre 292 milyon dolara
satıldı. Daha sonra, bu TEKELi alan ortak girişim, 2006
yılında bunu Amerikalı bir şirkete 810 milyon dolara
sattı, daha sonra Amerika Birleşik Devleti şirketi
İngilizlere bunu 2011 yılında 2 milyar 100 milyona sattı
yani 10 katına ve içi boşaltılmış şekilde,
mülklerinin bir kısmı da şirketten şirkete devredilirken
verilmedi. Şimdi soruyorum size: Bu mu milliyetçilik? Yani kamunun,
devletin malını peşkeş çekmek mi milliyetçilik? Bu
hepimizin malı mülkü değil mi? Bu, devletin, fakir fukaranın
malı değil mi? 292 milyon dolara satılan bir mülk yedi yıl
içinde 2 milyar 100 milyon dolara nasıl satılır? Alın size
yalnızca bir örnek.
Şimdi gelelim CHP döneminde kuyruklar
vardı. Bugün grup konuşmasında Sayın
Cumhurbaşkanı 1974 yılındaki kuyrukları gösterdi. Ben
üzülerek seyrettim, demek ki danışmanları yeterince bilgi vermemiş.
Niye vermemiş? Çünkü 1974 yılındaki kuyruklar yoksulluktan
kaynaklı kuyruklar değildi, yokluktan kaynaklı kuyruklardı.
İnsanların cebinde para vardı, alım gücü vardı ama mal
yoktu. Ne yoktu? Yağ yoktu. Ne yoktu? Tüp yoktu. Ne yoktu? Akaryakıt
yoktu. Niye yoktu peki? Çünkü o zaman -tarihinizi bilmiyorsunuz, tarihinizi
öğrenin- 1974 yılında MSP-CHP Hükûmeti emperyalist güçlere
karşı direndi ve Kıbrıs Barış
Harekâtını gerçekleştirdi. Kıbrıs Barış
Harekâtından dolayı o emperyalist güçler ambargo koydu ama Türkiye,
dik durdu. Bugün ne var? Bugün yoksulluk var, kötü olan bu. Millet pazarlardan
çürümüş meyve topluyor, sebze topluyor. Yani yokluğun olması
yoksulluğun olmasından daha kötü değil. Yoksulluk insana her
şeyi yaptırır ama yokluk varsa beklersin, bir süre sonra o
yokluk telafi edilebilir.
CHP her şeye karşı. CHP hiçbir
şeye karşı değil. CHPnin karşı olduğu ne
biliyor musunuz? CHPnin karşı olduğu, sizin haksız
uygulamalarınız. Bakın, bir örnek vereceğim: Birinci
boğaz köprüsünü kim yaptı? Allah rahmet eylesin, Süleyman Demirel
döneminde yapıldı. Doğru bir proje mi? Evet, doğru bir
proje. Peki, nereden yapıldı? Kamu bütçesinden. Kimin mülkiyetinde
şu anda? Karayolları Genel Müdürlüğünün. Geliri kimin?
Karayolları Genel Müdürlüğünün yani devlet malı. İkinci
boğaz köprüsünü kim yaptı? Turgut Özal yaptı, Allah rahmet
eylesin. Doğru bir proje mi? Evet, doğru bir proje. Nereden
yapıldı? Kamu bütçesinden. Kimin mülkiyetinde? Karayolları Genel
Müdürlüğünün. Geliri kime gider? Karayolları Genel Müdürlüğüne.
Üçüncü boğaz köprüsü kimin döneminde yapıldı? Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde yapıldı.
Doğru proje mi? Evet, doğru proje. Peki, kim tarafından
yapıldı? Özel sektör tarafından yapıldı. Peki, onun
kaynağı nereden bulundu? Kamu bankalarının finansı ve
hazinenin garantisiyle yurtdışı kredileri. Şimdi
kardeşim, kimin orası? Özel sektörün. Sen kamu parasını
verdin mi oraya, kamunun malı mı? Değil. Peki, hazine
garantisini şirkete vereceğine, kamu bankalarının kredisini
o şirkete vereceğine Karayolları Genel Müdürlüğüne
verseydin değil mi; o köprü de, üçüncü boğaz köprüsü de devletin
olsaydı, geliri de Karayolları Genel Müdürlüğünün olsaydı,
geçiş garantili olmasaydı, devletin malı olsaydı.
Şimdi, hastaneler
Bakın,
Elâzığda da şehir hastanesi var. Gerçekten güzel projeler,
gerçekten güzel projeler, beş yıldızlı otel ayarında,
girdiğiniz zaman gerçekten güzel projeler.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Doktor yoktu.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Peki, soruyorum size? Özel
hastanelerin yapılmasına karşı değiliz, işletme
mantığına karşıyız. Elâzığdaki tüm
hastanelerin aylık masrafı, devlete maliyeti 3 milyonken, şu
anda şehir hastanesinin devlete aylık maliyeti 34 milyon; yazık,
günah değil mi? Yatak kapasitesi aynı, doktor kapasitesi aynı
ama bir tarafta mükemmel bir bina ama diğer taraftaki binalar da kötü
değildi ki. Bu neyi gösteriyor? Kamu bütçesini, kamu
kaynaklarını doğru kullanmıyorsunuz. Çünkü
Cumhurbaşkanlığı partili sistem kamu
kaynaklarının doğru kullanılmasına engel.
Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı
vardı, Devlet Planlama Teşkilatından yetişen çok
saygın siyasetçiler vardı, Hikmet Çetin gibi, Turgut Özal gibi,
birçok isim sayabilirsiniz. Bunlar, Devlet Planlama Teşkilatı hem
siyasete devlet adamı niteliğindeki siyasetçiler kazandırırdı
hem de devlete iyi bürokratlar yetiştirirdi ve kamu bütçesini uzun vadeli,
kısa vadeli ihtiyaçlara göre, önceliğine göre planlarlardı.
Şimdi, hiçbir bakanlığın birbirinden haberi yok;
Ulaştırma Bakanlığının Çevre Bakanlığından
haberi yok, Çevre Bakanlığının Kültür
Bakanlığından haberi yok; herkes bütçesini kendi yapıyor.
Ne oluyor böyle olunca? Devlette bir birliktelik, bir bilgi
akışı yok. Bunların hepsi problem.
Şimdi,
demokrasi inancımıza gelince: Bakın, bizim demokrasi
inancımızı sizin asla tartışma hakkınız yok.
Ben, siyaseti nezaket kurallarıyla yapan birisiyim. Eğer CHP
olmasaydı siz bu kürsülerde oturamazdınız. Bakın, bu kadar
iddialı konuşuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Siz bu kürsülerde milletvekili olarak oturamazdınız, niye biliyor
musunuz? Sizin Genel Başkanınızın ve şu anda Sayın
Cumhurbaşkanımızın siyaset yasağını
Cumhuriyet Halk Partisi kaldırdı; bakın, siyaset
yasağını Cumhuriyet Halk Partisi kaldırdı ve yine
Cumhuriyet Halk Partisi 1950 yılında çok partili sisteme geçti.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRSEL EROL
(Devamla) - Ama siz İstanbul seçiminin sonuçlarını bile
kabullenmediniz, 2nci defa seçim yaptınız.
Bu düşüncelerle
hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erol.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım, biraz
evvel sayın hatip, konuşması esnasında Kamu kaynaklarını
doğru kullanmıyorsunuz. dedi.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Bu, sataşma değil.
HAYDAR AKAR
(Kocaeli) Sataşma değil ki.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Havalimanları
yapmadınız, sadece iyileştirdiniz. şeklinde grubumuza
sataşmıştır, gerçek dışı bilgi
vermiştir.
ENGİN ÖZKOÇ
(Kocaeli) Sataşma değil, fikir beyanı.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bu sataşma değil, eleştiri ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Gerçek dışı bilgi
vermiştir ve grubumuza da sataşmıştır. Bu nedenle,
kürsüden söz almak istiyorum efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Bu bir eleştiri, sataşma ayrı bir şey.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Sataşma değil efendim, fikir beyanı.
BAŞKAN
Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Başkalarının eleştiri
hakkına bile tahammül edemiyor Sayın Akbaşoğlu, doğal
olarak sokakta nasıl tahammül edecek?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Eleştiri ile sataşma farklı kavramlar.
BAŞKAN
Sayın Akbaşoğlu, projelerin yapımı konusunda ve
uygulanan metot konusunda bir eleştiri getirdiler yoksa grubu hedef alan
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır efendim, şöyle: Kamu
kaynakları doğru kullanılmadı ve siz havalimanı
yapmadınız. diyor yani buna cevap vermeyeceğim, ne yapacağım?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Ya, bu bir eleştiri, sataşma değil ki.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Eleştiri efendim, sataşma değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Eleştiri ile sataşmayı
karışmasaydınız keşke.
BAŞKAN
Yerinizden söz vereyim Sayın Akbaşoğlu.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Evet efendim, sataşma yok.
BAŞKAN -
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Elâzığ Milletvekili Gürsel Erolun 234
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sonuçta, sayın hatip biraz evvel
Gelip bu kürsüden bunlara cevap vermenizi istiyorum. şeklinde açık
bir beyanda da bulundu.
Değerli
arkadaşlar, bu manada şunu ifade ediyorum: Bazıları
konuşur, AK PARTİ yapar; farkımız bu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sonuç itibarıyla Fikirler bizden
çıktı falan. diyorsunuz. Bütün cumhuriyet tarihimiz boyunca, seksen
yılda yapılan bölünmüş yol 6 bin kilometredir, biz on sekiz
yılda 22 bin kilometre ilave ettik; 4 misli bunu yukarı
çıkardık.
Evet, havalimanlarıyla ilgili şunu
söyleyeyim: 26 tane havalimanı vardı AK PARTİ iktidara
geldiğinde, 56ya çıkardık; 4 tanesi devam ediyor.
Dolayısıyla, bu tür bilgilerin hiçbiri doğru değil.
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Siz
yapmadınız, özel sektör yaptı; özel sektörün.
BAŞKAN Gürsel Bey lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hep beraber biz yaptık.
İkinci olarak; sonuç itibarıyla, dünyada,
bütün dünyada 10 büyük yatırımın 7 tanesi Türkiyede
yapılmıştır; bu, bir rekordur. Bunu yapan AK
PARTİdir. Aynı zamanda uçak fabrikalarını kapatan
Cumhuriyet Halk Partisi değil mi? Sonuç itibarıyla, tarihi
bilgilerinizi lütfen tekrar teyit edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuda Sayın
Cumhurbaşkanımızın Sayın
Kılıçdaroğluna söylediği de o eleştirilere yönelik
cevaplar mahiyetindedir. Bu konuda başka bir hakaret veya başka bir
şey söz konusu değildir.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım
karar yeter sayısı istiyoruz!
BAŞKAN Evet, 3üncü maddeyi okutuyorum:
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN İşlemi başlattım,
okutayım da
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece efendim,
kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Hatibimiz Gürsel Erol kürsüden
yaptığı konuşmayla
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım
karar yeter sayısı istiyoruz!
BAŞKAN Sayın Tanal lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
cumhuriyet tarihi
boyunca hangi iktidarların hangi konuda doğru ve yanlış
yaptığını, bunları tek tek anlatmıştır.
Grup Başkan Vekillerinin görevi, burada bir
çarpıtma varsa o zaman buna cevap vermektir. Mustafa Kemal Atatürkün
kurduğu cumhuriyet tarihi boyunca 33 tane fabrika yapılmış
on beş yılda, on beş yılda 33 tane fabrika
yapılmış. Grup Başkan Vekili söylesin, hangi fabrikayı
yaptınız?
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hangi fabrikayı
yaptınız?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben de cevap vereyim efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Söyleyin, hangi
fabrikayı yaptınız?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sordunuz cevap vereyim.
Müsaadenizle Sayın Başkanım, sordu
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hangi fabrikayı
yaptınız; 1 tane
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz, on sekiz yılda binlerce fabrika yaptık.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya 1 tane, 1 tane
fabrika söyle.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, Sayın Kılıçdaroğlu bir
şey söyledi -Çankırıdan örnek vereceğim-
Çankırıda fabrika mı açtınız? dedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 1 tane, 1 tane...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Cumhurbaşkanımızın 2015
yılında kurdelesini kestiği...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 1 tane fabrika...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...550 milyon dolarlık...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, 1 tane fabrika...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...Türk-Japon ortaklığıyla açılan ve
şu anda 2 bin kişinin çalıştığı Sumitomo
Fabrikası Çankırıda açılmıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiyede, Çankırı Kurşunluda 1
milyon metrekare kapalı alana sahip olan...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen, 1 milyon metrekare
kapalı alan duydun mu hiç?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...Avrupanın en büyük seramik ve granit
fabrikası Çankırı Kurşunluda AK PARTİ döneminde
açılmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yüzlerce fabrika AK PARTİ döneminde açılmıştır.
Bu kadar hakikati bile görmezden gelen bir
anlayışı milletimizin mahşerî vicdanına havale
ediyorum; bu kadar Güneş yoktur. demek ancak bu şekilde izah
edilebilir. Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin artık maddi
gerçekliği, varlığı bile inkâr eden bir konuma gelmesi
nasıl bir şaşkınlık içerisinde olduğunu gözler
önüne sermektedir.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekilleri...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu fırsatı verdiğiniz için
teşekkürlerimi arz ediyorum Sayın Grup Başkan Vekilim, sağ
olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, bir dakika...
BAŞKAN Siz de kayda geçirin.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum:
Şimdi hezeyan geçirmeye gerek yok ki. Niye
bağırıyorsun? Gerçeği söylersin, dersin ki... Bak, benim
sesim.
Vallahi bütün herkes ayağa kalktı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama sesim duyulsun diye, mikrofon kapalı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Olur mu? Bak, benimki
duyuluyor.
Ben diyorum ki: Oradan, benim duyabileceğim
kadarıyla devletin yaptığı 1 fabrika söylesene.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Olur, bak söylüyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, 1 fabrika
söylesene...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) 1 tane mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, 1 fabrika söyle
devletin yaptığı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çankırıdan...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı diyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Devlet de özel sektör de...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya,1 fabrika söyle!
Bağırma, Allah aşkına
bağırma!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bütün fabrikalarımız...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı 1 fabrika söyle.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...milletin hizmetinde.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı 1 fabrika söyle...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çankırıda 550 milyon dolarlık...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, yazıklar
olsun...
BAŞKAN Evet, Sayın Grup Başkan
Vekilleri, teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 1 fabrika, 1 fabrika...
Devletin yaptığı bir fabrika...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
çok önemli bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Siz de kayıtlara geçirin efendim,
aradan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...Sumitomo Lastik Fabrikası...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı tek bir fabrika..
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
...Çankırıda birçok akü fabrikası...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı tek bir fabrika...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...Çankırıdan bir tane daha örnek vereyim...
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
Sayın Grup Başkan Vekilleri...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ...Çankırıda teknokentle ilgili şu anda
6.600 kişinin çalışacağı...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, bunların
hiçbiri doğru değil.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) ...Çankırı Karatekin Üniversitesinin
inşaatına devam ediliyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı 1 fabrika, 1 tane fabrika?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Var, var; ÇAYKUR
Fındıklı Fabrikası var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şu anda Spor
Bakanı değilsin. Otur!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var
ya? Rizede 4 tane fabrika yaptık. Hazan Çay Fabrikası,
Fındıklı Çay Fabrikası...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bütün illerimizde teknokentler, devletin
yaptığı fabrikalar... Sonuç itibarıyla şu anda
İHAsıyla, SİHAsıyla, TİHAsıyla,
MİLGEMiyle, Cirit Füzesiyle bütünüyle bunlar Makine Kimya Endüstrisi
Kurumunun içerisinde bulunan muazzam bir...
Sonuç itibarıyla, hakikati lütfen, kabul edin.
(AK PARTİ, CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar rica ediyorum lütfen.
Değerli arkadaşlar, lütfen rica ediyorum.
Evet, buyurun Sayın Türkkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir fabrika söyleyebilir
misiniz devletin yaptığı, 1 tek?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bölgemizden söyledim
işte. Bak, sor Fındıklı Belediye Başkanına sor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 1 tek.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Sümer Çay
Fabrikası, Hazan Çay Fabrikası. Gel, beraber gezelim. Gel, beraber
gezelim, gel! (AK PARTİ, CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Devletin
yaptığı 1 fabrika? Hep sattınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tamam, devlet
yaptı işte ÇAYKURu; yazın kapasiteyi 10 binden 11 bine
çıkardı, ya!
Gel, beraber gezelim. Gel, götüreyim beraber!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sattınız
ÇAYKURu be! ÇAYKUR bitti.
BAŞKAN Arkadaşlar müsaade eder misiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gel beraber gezelim.
Mehmet Bekaroğluna sor, Mehmet
Bekaroğluna. Fındıklı Sümer Çay Fabrikası. Ya,
fabrika ismi istemiyor musun? Söyledik işte. Ben, seçim bölgemden
söyledim.
BAŞKAN Sayın Bak, rica ediyorum.
Sayın Bak, lütfen müsaade eder misiniz?
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
Sayın Türkkan, buyurun.
Buyurun Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Sayın Akbaşoğlu konuşuyorken çok bağırınca
yalanların kaybolacağını zannediyor, kaybolmuyor. Lisede
matematiğiniz kaçtı Sayın Akbaşoğlu, lisedeyken kaç
alıyordunuz matematikten?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var
ya?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir şey
söyleyeceğim: 1 milyon metrekare kapalı alandan bahsediyorsunuz, 1
milyon metrekare kapalı alan, fabrika; böyle bir fabrika Türkiyede var
mı? Avrupada var mı arkadaş ya? Ya, yalanın da bir
sınırı var. (CHP sıralarından alkışlar) 1
milyon metrekare kapalı alan... Allah Allah, ya! (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin...
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Açıkça, bakın...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hangisi fabrika?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Pardon, pardon, bir dakika. Lütfen, arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Fındıklı Sümer Çay Fabrikası...
Tamam, tamam; ben gezdireceğim onları.
BAŞKAN Sayın Bak, bakın, Grup
Başkan Vekili konuşuyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, sakince konuşuyorum, sakince.
Arkadaşlar, siz susarsanız sakince konuşacağım ama
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Başkanım,
mikrofonu açsınlar. Mikrofon kapalı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Açalım, buyurun, lütfen. Açın. diyorlar da.
BAŞKAN Hayır canım, onların
demesiyle mi
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Mikrofondan duymak istiyoruz. diyorlar, Halk da
duysun. diyorlar da... Halkın huzurundayız.
Sayın Grup Başkan Vekilim, sizi de
-zatıalinizi de- özellikle Engin Özkoç Beyi de beraber -yarın
çalışıyoruz ama arzu ederseniz cuma günü- hemen buradan bir
saatimizi alır
Sizi Çankırı Kurşunluda -bir saat, buradan
bir saat- 1 milyon metrekare
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Adı ne ya?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Adı ne, adı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söğüt Seramike ait seramik ve granit fabrikası,
Avrupanın seramik ve granit alanında en büyük fabrikası
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Özel sektör.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, çok teşekkür
ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, değerli arkadaşlar, sizi
davet ediyorum, beraberce gezelim.
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, siz bu müzakerelerin
bitmesini istemiyorsunuz galiba.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh
Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler
Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/2981) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 234) (Devam)
BAŞKAN Evet, 3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İhracat rekorları kırıyor, 700 insan
oradan evine ekmek götürüyor Allaha çok şükür. 1 milyon metrekare
kapalı alana sahip ve benim de
Sonuç itibarıyla şunu söyleyeyim:
Sayın
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rizeye gel. 5 tane
fabrika.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Özel sektör, Osman, özel...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, ÇAYKUR
devlet ya! Ağabey, ÇAYKUR devlet ya!
BAŞKAN Evet, değerli milletvekilleri
Sayın Bak, lütfen, rica ediyorum ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Geliriz de o özel
fabrika.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rizeye gel, Rizeye.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çankırıya geliyor musunuz?
Çankırıya, Kurşunluya geliyor musunuz? Sizin, Sayın
Kılıçdaroğlunun inkâr ettiği barajı da göstereyim.
Kızlaryolu Barajı yok. diyordu ya Sayın
Kılıçdaroğlu, gelin, oraları gezdireyim ben size, ev sahipliği
yapayım, beraberce
BAŞKAN Ya, rica ediyorum, Allah
rızası için yapmayın lütfen.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hep beraber gidelim, Sayın
Kılıçdaroğlunun inkâr ettiği Kızlaryolu
Barajını size göstereyim.
BAŞKAN Bakın, müsaade ederseniz 3üncü
madde üzerinde konuşmacı hatibi davet edeceğim.
Evet, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Mahmut Toğrul, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Engin Başkan,
Rizeye gel. 500 ton kapasiteli 2 tane
Gel, gel
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Osman Bey devam
ediyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, hatibi davet ettim,
lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gel, gezdireceğim
seni, gelin ya! ÇAYKUR diyorum sana ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Onlar gecekondu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Toğrul.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Salih Bey
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Başkanım,
konuşmalar devam edince
BAŞKAN Sayın Akar, rica ediyorum
Haydar
Bey, lütfen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
lütfen ya
Salih Beye izah etmeye çalışıyorum, anlatmaya
çalışıyorum.
BAŞKAN Sayın Mevkidaşım,
lütfen
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Size yardımcı
olmaya çalışıyorum.
BAŞKAN - Sayın Toğrul, buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Değerli
milletvekilleri, sizleri, Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
İşin doğrusu, tabii,
uluslararası sözleşmeler üzerine söz aldım ama uluslararası
sözleşmeden ziyade ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ve buna
bağlı olarak yaşanan sorunlar üzerine konuşmamı
sürdüreceğim. Türkiye halkları, günümüzde derinleşmiş bir
ekonomik kriz ve çöküş hâlinde olan bir ekonomik sistem içerisinde
yaşıyorlar. Saraya ve saraya yakın yandaşa göre ekonomi
tıkırında ama halka göre ekonomi batık durumda. Kapanan
şirket sayısı artıyor, batık krediler nedeniyle
iflaslar artıyor, icra dosyalarının sayısı
artıyor, takibe düşen kredi miktarı artıyor; esnaf
iflasın eşiğinde, çiftçiler tarlasını ekemiyor,
KOBİler borç batağında; enflasyon, işsizlik, döviz kuru, cari
açık ve yoksulluk tarihî rekor kırmış, saraya göre ekonomi
nasıl tıkırında, gerçekten biz anlamış
değiliz.
İktidar olarak rakamlarla oynayarak ekonominin
iyi gittiğini söylüyorsunuz ama biz size söyleyelim, ekonomi iyi gitmiyor.
Rakamlarla oynayarak enflasyonun yüzde 14-15 olduğuna inanmamızı
istiyorsunuz fakat biz biliyoruz ki memlekette gerçek, reel enflasyon yüzde
30un üzerinde; her şey ateş pahası. Rakamlarla oynuyorsunuz ve
işsizliğin yüzde 12 civarında olduğunu söylüyorsunuz ama
gerçek işsizlik yüzde 30 civarında. Türkiye, yüksek enflasyon ve
faizle dünyada ilk 5 ülke arasına girmiş durumda. Bu, vahim bir
durumdur. Bütçe açığı 172,7 milyar TLye, cari açık 40
milyar dolara yakın ve millî gelirin yüzde 5,6sı
Yüzde 5 kritik
eşik, dünyanın her yerinde bu rakam ülkenin krizde olduğunu
söylüyor, bizde bu rakam 5,6 ama buna rağmen Ülkede ekonomik kriz yok.
diyorsunuz.
Sayın vekiller, peki, pandemi dönemiyle
birlikte ekonomi ne oldu? Kötü durumda olan ekonomi daha da katmerleşerek
kötüleşti. Gerek iktidarın yanlış politikaları gerekse
de pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik krizden dolayı dar gelirliler
daha da yoksullaştı, vatandaş işini kaybetti. Birçok
iktidar yurttaşlarını pahalılık
karşısında korumaya yönelik tedbirler alırken AKP
iktidarı sadece borç vererek yoksulluğu derinleştirdi, iktidar,
yurttaşı desteklemek yerine onları borçlandırdı.
Pandemi sürecinde bütün hükûmetler ikilemle yüz yüze kaldı, ekonomi mi,
insan mı; ekonomi mi, halk sağlığı mı? Türkiye'de
ise bu ikilem böyle kurulmadı,
Kâr mı, rant mı, sermaye mi? diye bakıldı meseleye. Çok
net olarak, işbaşındaki rejim Rant, kâr ve sermaye dediği
için sorunlar katmerleşti. Zaten 2020 yılında vatandaş zor
bir yıl geçirdi, 2020 yılında vatandaşlarımız
ekonomik olarak büyük bir yara aldı. Sadece elektrik ve doğal gaz
konusunda bile 2020 yılının ilk on ayında 3 milyon
kişinin elektrik ve doğal gaz aboneliği kesilmiş durumda.
Normalde böyle şartlarda iktidarlar ne yapar? Vatandaşlarına
umut verir, vatandaşlarına gelir güvencesi verir, onlara
iş-aş müjdesi verir ama yeni yılın ilk saatlerinde
vatandaşlarımız iktidardan ne duydu? Tek bir şey duydular:
Zam, zam, zam
Pandemiyle birlikte gıda ürünlerine yapılan fahiş
zamlar yoksulluğu derinleştirdi, insanlar zaruri
ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz noktaya geldiler, bu
dönemde meyve sebze, yağ ve bakliyat gibi birçok temel gıda maddesinde
fahiş fiyatlar söz konusu oldu.
Bakın, İstanbulda 402 mahalle
bakkalıyla yapılan bir araştırmaya göre, salgın
sonrası veresiye yazdıranların sayısı yüzde 32,2;
veresiye defterindeki borç miktarı yüzde 54,8 arttı. En çok veresiye
yazdırılan ürünler nedir biliyor musunuz? Ekmek ve yumurta
değerli arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, geldiğimiz noktada
yurttaş için bıçak kemiğe dayanmış durumda.
İktidar, pandeminin birinci dalgasında iş yerlerini
kapattı, işçiler ekmeksiz, aşsız şekilde evlerine
gönderildi; esnafın iş yerlerini güvencesiz olarak kapattı,
esnafı iflasa sürükledi, daha önce ciddi anlamda sorunları bulunan
esnafın, pandemi süreciyle birlikte sorunları daha da
derinleşti, pandemiyle mücadele adı altında esnaf
cezalandırıldı. İktidar hep bir ağızdan Türkiye
tırmanışta. Türkiye uçuyor. diyor ama esnaf battıkça
batıyor.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan diyor ki: Bazı dostlar bize geldi Dükkânlar
kapanıyor. dedi, işte rakamlar ortada. Ama gerçek rakamlar nedir
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Sadece 2019 ve 2020
yılında 214 bin küçük esnaf dükkânlarının kepenklerini
kapattı. Türkiyede yaklaşık 6 milyon sokak esnafı var ama
bu insanları dikkate alan tek bir yetkili olmadı. Esnaf bu dönem
Dışarı çıkarsak coronadan, evde kalırsak da açlıktan
öleceğiz. diye feryatta bulundu.
Sadece 2019da 3.406 kişi intihar etti
değerli arkadaşlar. Öte yandan sadece 2021 yılı Ocak
ayı içerisinde işsizlik, geçim sıkıntısı gibi
ekonomik nedenlerle 9 yurttaş intihar girişiminde bulundu, 5
yurttaş hayatını kaybetti. Yine 1-13 Şubat 2021 tarihleri
arasında ise 9 yurttaş intihar girişiminde bulundu, 7
yurttaş hayatını kaybetti.
Değerli arkadaşlar, küçük esnaf
açısından durum bu ama son olarak da bugün, işçinin
yaşadığı ciddi bir sorundan bahsetmek istiyorum: Kod 29
diye bir garabet çıkarıldı. Son günlerde özellikle
işverenler tarafından kod 29 gerekçesiyle birçok insanın,
işçinin işine son veriliyor. Kod 29 gerekçesiyle çıkarılan
işçi başka bir yerde de çalışamıyor değerli
arkadaşlar çünkü yüz kızartıcı suç olarak tarif ediliyor ve
insanlar işinden ediliyor.
Peki, gerçekte insanlar, işçiler niye
işinden çıkarılıyor biliyor musunuz? Sendikal
çalışma yaptıkları için, örgütlendikleri için patronlar
tarafından kod 29 gerekçesiyle işlerinden çıkarılıyor,
değerli arkadaşlar. Bakın, Sosyal Güvenlik Kurumunun işten
ayrılış kodları arasında yer alan kod 29, işveren
tarafından, işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına
aykırı davranışı nedeniyle fesih anlamına
geliyor. İşverenin çalışanı kod 29la işten
çıkarabilmesi için işçinin, 4857 sayılı İş
Kanununun 25inci maddesinin IInci bendi kapsamında belirtilen
fiillerden birini işlemesi gerekiyor. Pandemi başlarında
İş Yasasına eklenen geçici bir maddeyle sözde yasaklanan
işten atma, 25/II maddesiyle yani kod 29 olarak bilinen
Bu madde kapsam
dışı bırakıldığı için insanlar bugün
işlerinden oluyor. Kod 29la patronlar işçileri tazminatsız
işten alıyor.
Değerli arkadaşlar, son olarak kod 29
gerekçesiyle Antepte bugün, işinden atılan işçilerin durumunu
anlatmak istiyorum. Türkiye genelinde olduğu gibi, vekili olduğum
Gaziantepte de ahlaksız davranış anlamına gelen kod 29
maddesi nedeniyle işten çıkarmalar giderek artıyor. Toplam 630
işçinin çalıştığı Yasin Kaplan Halı
Fabrikasında kod 29 gerekçesiyle son bir hafta on gün içerisinde 17
işçinin işine son verildi. Daha önce de aynı şey Güven
Boyada yaşandı, benzer şekilde işçilerin işine son
verildi. Kod 29la işten atılan işçiler sanki
alınlarına bir kara leke sürülmüş gibi başka yerlerde de
iş bulamıyorlar. İşverenler, her ne kadar, işçinin
ahlak ve iyi niyet durumunu sorgulayarak kod 29la işçilerin işine
son veriyorlarsa da gerçeğin böyle olmadığını herkes
biliyor. Yasin Kaplan Halı Fabrikasında çalışan ve işten
atılan 17 işçinin suçunun, daha önce işten atılan 2
arkadaşının haksız yere, tazminatsız işlerinden
atılmasına tepki göstermek, açıklanan düşük zam
oranına itiraz edip insanca yaşamaya yetecek bir zam talep etmek ve
bunlar için fabrika yönetimiyle toplantı yaparak taleplerini ve
şikâyetlerini dile getirmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Ve en
önemlisi, bu işten çıkarılmaların asıl nedeni ise
sendikalaşmadır değerli arkadaşlar.
Kısaca, bu sürece ilişkin gerekli
tedbirler alınmazsa kod 29 yasal ihtiyacın ötesine geçerek işçi
kıyımının silahı hâline gelecektir, bunu belirtiyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
açık oylamaya tabidir. İç Tüzükün 145inci maddesinin ikinci
fıkrası Başkanın gerekli görmesi halinde açık oylama
oturumun sonuna veya haftanın belli bir gününe bırakılabilir.
hükmünü havidir. Bu hüküm uyarınca, teklifin açık
oylamasını 25 Şubat 2021 Perşembe gününe
bırakıyorum. Belirtilen gündeki birleşimde, gündemin
Oylaması Yapılacak İşler kısmında teklifin
tümünün açık oylaması yapılacaktır.
2nci sıraya alınan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Kalkınma İşbirliği Anlaşması ve
Anlaşmada Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kalkınma İşbirliği Anlaşması ve Anlaşmada
Değişiklik Yapılmasına Dair Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1796) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 120) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 120 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Söz talebi yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SOMALİ FEDERAL
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KALKINMA
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI VE ANLAŞMADA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR NOTALARIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 26
Nisan 2017 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kalkınma
İşbirliği Anlaşması ve Anlaşmada
değişiklik yapılmasına dair Notaların
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Evet, madde üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Sayın Fahrettin Yokuş.
Beş dakika da şahsı adına,
toplam süreniz on beş dakika. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu konuşmamda kamu
çalışanlarının yani devlet memurlarının
sorunlarını bir kez daha dillendirmek istiyorum. Türkiyenin önde
gelen memur konfederasyonlarından olan TÜRKİYE KAMU-SEN
geçtiğimiz haftalar içerisinde Yüksek İstişare Kurulu
Toplantısı gerçekleştirmiştir. Söz konusu toplantı
sonrasında yayınlanan bildiride Türkiye Büyük Millet Meclisinden,
Hükûmetimizden bazı talepleri var. Bu talepleri burada ifade etmeye gayret
edeceğim. Devletimizin olmazsa olmazı kamu
çalışanlarımız ekonomik ve sosyal yönden oldukça büyük
sıkıntılar yaşamaktadır. Özellikle son bir
yıldır yaşanan pandemi süreci toplumun diğer kesimlerinde
olduğu gibi, kamu çalışanlarımızda da büyük
sıkıntılara sebep olmuştur.
TÜRKİYE KAMU-SEN Yüksek İstişare
Kurulu madde madde şu taleplerde bulunuyor: Covid-19 salgını
tüm hızıyla sürerken salgına karşı insanüstü mücadele
veren, başta sağlık çalışanları olmak üzere kamu
çalışanları maddi ve manevi olarak desteklenmelidir. Ekonomik
gerçekler dikkate alındığında memur maaşlarına
ilave zam yapılmak zorundadır. Hâlihazırda açıklanan resmî
enflasyonun yüzde 14leri aştığı 2020 yılında
memur maaşları enflasyon farkı dâhil yalnızca yüzde 9,8
oranında artmıştır. Yaşadığımız
pandeminin de etkisiyle gıda fiyatlarındaki artış yüzde
21leri aşmıştır. Aylığın zorunlu
harcamaları aynı oranda yükselmiştir. Buna bağlı
olarak kamu çalışanlarının ve emeklilerin alım gücü
son bir yılda yüzde 11 düşmüştür. Merkez Bankasının
faizleri artırması önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da
yükseleceğinin işaretidir. Kaldı ki bu dönemde memur
maaşları altın, gümüş, döviz, gayrimenkul gibi tüm
yatırım araçları karşısında yüzde 50ye varan
oranlarda değer kaybetmiştir. Hâl böyle iken yetkili olduğu
hâlde etkisini ortaya koyamayan, sözde yetkili sendikalar ve
konfederasyonların basiretsizliği nedeniyle 2021 yılında
memur maaşlarına yalnızca yüzde 3+3 zam yapılması
kararlaştırılmıştır. Bütün bu gerçekler
ışığında, 2021 yılı için memur ve emeklilere
reva görülen bu zammın hiçbir mesnet ve karşılığı
bulunmamaktadır. Gerek ekonomik gerçekler gerekse resmî tahminler göz
önünde bulundurulduğunda, 2021 yılı için memur ve emeklilere yapılması
kararlaştırılan yüzde 3+3 zammın güncellenmesi ve
geçmiş dönem kayıplarını da karşılayacak
şekilde tatminkâr bir maaş artışı yapılması
zorunludur. Kamudaki her türlü ayrımcılığa son verilmesini
istiyoruz. diyor sendika bu maddede de. Covid-19 salgını
esnasında ayrım yapmaksızın bütün kamu görevlilerimizin
yaptığı fedakârlıklar bir kere daha görülmüşken
çalışanlarımızı sendikal aidiyetler üzerinden
ayrışma, bölünme ve baskı ortamına sürükleyen
anlayışı kabul etmiyoruz. Kamudaki her türlü
ayrımcılığın bir an önce
sonlandırılmasını talep ediyoruz. Evrensel
sendikacılığa uygun, uluslararası sözleşmelerde
tanınan hakları içeren adil, demokratik ve çağdaş bir
sendika ve toplu sözleşme kanunu istiyoruz. Vergi adaletsizliğinin
çözülmesi, 3600 ek gösterge uygulamasının tüm memurları
kapsayacak şekilde genişletilerek hayata geçirilmesi, bütün ek
ödemelerin emekli maaşı hesabına esas alınması, kamuda
liyakatin geçerli olması, mülakat uygulamasına son verilmesi, bütün
güvencesiz, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi olmazsa olmaz
taleplerimizdir.
Değerli milletvekilleri, yine aynı
bildiride, devamla şunlar söyleniyor: Vergi adaletsizliği son
bulmalıdır. Bugün, kamu görevlilerinin en büyük
sorunlarının başında ülkedeki vergi sisteminin
adaletsizliği gelmektedir. Gelir dağılımındaki
adaletsizliğin kaynağı da vergi sistemindeki bu
adaletsizliklerdir. Ücretli kesimden alınan gelir vergisi
oranlarının kısa sürede yüzde 20 ve yüzde 27lik dilimlere
yükselmesi nedeniyle kamu görevlilerinin maaşları yıl içinde
düşmekte, alınan maaş zamları artan vergi yüküne gitmektedir.
Bu nedenle, TÜRKİYE KAMU-SEN Yüksek İstişare Kurulu, gelir
vergisine ilişkin mevzuatta çalışanlar lehine bir düzenleme
yapılmasını ve kamu görevlilerinin ödediği gelir vergisi
oranının yüzde 15e sabitlenmesini talep etmektedirler.
3600 ek gösterge konusu, bütün memurları
kapsayacak şekilde genişletilerek sonuca
bağlanmalıdır. talebi de bu taleplerin içindedir. Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından verilen söze paralel olarak
öğretmen, din görevlisi, hemşire ve polislerle birlikte şube
müdürleri, müdürler, müdür yardımcıları, şefler, merkez
taşra ayrımına tabi tutulanlar ile kurum içi yükselme
sınavıyla gelen uzmanlar, idareci konumundaki kamu görevlileri,
denetmenler, avukatlar ek gösterge uygulamasından hiç faydalanamayan
mübaşirden teknisyen yardımcına, şoförden hizmetlisine,
yardımcı hizmetli sınıfına kadar olan personel gibi
bütün kamu görevlilerinin ek gösterge rakamlarının yeniden ve
adaletli bir şekilde düzenlenmesi elzemdir. Bütün ek ödemeler emekliliğe
sayılmalıdır. Kamu görevlilerinin çalışırken elde
ettiği ücret ile emekli olduğu zaman alacağı maaş
arasındaki uçurumu kapatmak, özellikle emekli kamu görevlilerini yoksulluk
sınırında yaşamaktan kurtarmak amacıyla memur
maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, döner
sermaye, ek ders, sosyal denge sözleşmesi gibi tüm ödemelerin emeklilik
keseneğine dâhil edilmesi, yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi,
bu yolla her çalışanın eline geçen ücretle orantılı
emekli maaşı almasının sağlanması gerekmektedir.
deniliyor.
Yine, bildiride devamla deniliyor ki: Görevde
yükselme ve atamalarda tarafsızlık ve liyakat esas
alınmalıdır. Kamu görevlilerinin atanmalarında, görevde
yükselmelerinde, tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat
ilkelerinden vazgeçilmemesi, idareci kadrolarına hak eden liyakatli kamu
görevlilerinin getirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışma barışının, birlik, dayanışma ve
verimlilik artışının sağlanması için en temel
gerekliliktir. Bildirinin devamında Kamu görevlileri arasında
kadrolaşmanın, adam kayırmanın,
haksızlığın, hukuksuzluğun son bulmasının,
kamu kurum ve kuruluşlarının idarecilerinin
tarafsızlığının sağlanmasının, adil bir
sınav ve atama sistemiyle çağdaş bir yönetim anlayışının
oluşturulmasından geçtiği bilinmelidir. deniliyor.
Bu kapsamda, özellikle, yönetici atamalarında
yazılı sınava dayalı, adil, şeffaf ve tarafsız
bir sistem oluşturulmalı, kamuya personel alımlarında
mutlak surette yazılı sınava itibar edilmeli, taraflı
değerlendirmelere açık sözlü sınav uygulamalarından bir an
önce vazgeçilmelidir. Sözleşmeli personel istihdamına son verilmeli,
tüm sözleşmeli personel kadroya geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Kamuda iş
güvencesini zayıflatan, her türlü baskı ve istismara açık bir
yapı arz eden, 4/Bli, 4/Cden 4/Bye geçen sözleşmeli, geçici, vekil,
idari hizmetli sözleşmeli gibi adlar altında güvencesiz istihdam
modelinin kaldırılarak personelin memur kadrolarına geçirilmesi
sağlanmalı, kamu kuruluşlarında memur işi yapan
işçiler de aynı çerçevede kadroya geçirilerek kamu istihdam
yapısı güvenceli bir şekilde düzenlenmelidir. Yardımcı
hizmetler sınıfı personelinin beklentileri mutlaka
karşılanmalıdır. Kamuda liyakat ilkesinin bir gereği
olarak yardımcı hizmetler sınıfı da dâhil personel bir
defaya mahsus olmak üzere genel idare hizmetleri sınıfına
geçirilmeli, bu yolla kamu görevlilerimiz arasında oluşan
adaletsizlikler giderilmeli, herkesin eğitim seviyesinin gerektirdiği
kadro derecesine yükselmesi sağlanmalıdır. Kamu görevlilerinin
acil çözüm bekleyen sorunlarının, hazırlanacak bir memur paketi
içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşarak çözüme
kavuşturulmasını istiyoruz. diyorlar. TÜRKİYE KAMU-SEN
Yüksek İstişare Kurulu Yukarıdaki
sıraladığımız taleplerimizle birlikte, kamu
görevlilerimizin bayram ikramiyesi, sosyal yardımların emeklilere
ödenmesi, aile bütünlüğünün korunması, kadın
istihdamının geliştirilmesi, kreş ve gündüz
bakımevleri açılması, zorunlu rotasyon, sicil ve disiplin
uygulamaları, görevde yükselme, atama ve yer değiştirme gibi
personelin ekonomik durumunu, verimliliğini ve etkinliğini
doğrudan etkileyen konulardaki sorunların sürüncemede
bırakılmamasını istiyoruz ve bu sorunların çözülmesi
için mutlaka bir memur paketinin hazırlanmasında ısrarcıyız."
diyorlar. Hazırlanacak memur paketinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kanunlaşarak sayıları 3 milyonu aşmış olan kamu
görevlilerimizin beklentilerinin bir an önce karşılanması
sağlanmalıdır. denilerek sözler bitiriliyor.
Değerli milletvekilleri, bu açıklama
gerçekten çok önemli. TÜRKİYE KAMU-SEN, Türk memur hareketinin millî ve
gerçekçi bir sendikasıdır; hak, hukuk ve adalet noktasında
Türkiye sevdalılarının oluşturduğu bir
kuruluştur. Bu kuruluşun bu talepleri asla kulak ardı
edilmemelidir ama bu kuruluş diyor ki burada: Kamu kurumlarında hâlâ
ayrımcılık var, adaletsizlik var, hukuksuzluk var, liyakat hâlâ
geçerli değil, geçer akçe değil. Bunları artık on sekiz
yıllık AK PARTİ iktidarında sonlandırmamız
lazım. Yeter artık! Artık sözlü sınavlar
kaldırılmalı, artık yükselme sınavlarına yeni bir
yöntem geliştirilmeli -burada ifade ediliyor- artık kamu düzeninde
huzur sağlanmalı ve diyoruz ki: Siyasi iktidar bu taleplere sessiz
kalmamalı.
Bilindiği gibi, 2021 yılı için
memurlara yüzde 3+3 artış öngörülmüştü. İlk altı ay
için öngörülen yüzde 3lük zammın yarıdan fazlası ocak
ayında erimiştir. Ocak ayı enflasyonu yüzde 1,63 oranında
gerçekleşmiştir. Aslında, memurlarımız sadece
hakkı olanı istiyor, millî gelirden payına düşeni istiyor;
sözün özü adalet istiyor. Kamuda ayrımcılık sonlansın,
atamalara liyakat gelsin ve tekrar ediyorum, on sekiz yıllık AK
PARTİ iktidarında bu talepler bugüne kadar
karşılanmadı, artık karşılansın isteniyor
çünkü şöyle deniliyor: Devlette adalet olmazsa, kamuda liyakat olmazsa, kamu
çalışanları arasında huzur olmazsa; devletin
kurumları, devletin memurları Türk milletine sağlıklı,
nitelikli, gerçekçi hizmet veremez. Huzurun olmadığı yerden
sağlıklı hizmet çıkmaz. O bakımdan, inşallah bu
talepler karşılanır ve yine buradan ifade etmeliyim ki
başta memur emeklileri olmak üzere SGK ve BAĞ-KUR emeklilerinin de
emeklilik sisteminde adaletli bir noktaya getirilmesi, hâlen asgari ücret
altında maaşı olan tüm emeklilerimizin emekli
maaşlarının asgari ücret seviyesine artırılarak yeni
bir düzenleme yapılmasını buradan talep ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına, 1inci
madde üzerinde Sayın Utku Çakırözer.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Çakırözer, süreniz beş
dakikadır; ek süre vermiyorum, bilginize.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum
Ülkemizde ekonominin beceriksiz ellerde, yönetilemez
noktaya getirilmesi nedeniyle yurttaşlarımız zor günler
geçirmekte. Size bugün Eskişehirden örnekler vereceğim. Pandemide
bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Esnaf kan ağlıyor.
3 üniversitemiz kapalı, 100 bin öğrenci gelmediği için ticaret
durmuş durumda. Sadece Bağlarda yüzlerce öğrenci apartı
kapalı durumda.
Bir de pandemi yasakları var. Emek
Mahallemizden, esnaf lokantalarından geliyorum. Köfteci
Yaşarın, Konyalım Pidenin, Emek Simitçisinin, Dönerci
İsmail Ustanın derdini anlatacağım. Lokantalara
müşteri yasak, cirolar yüzde 80 düşmüş durumda. Doğal gaz,
elektrik, su faturaları; kiralar ödenemiyor. Arabasını, evini
satmak zorunda kalmış durumda; evine ekmek götüremiyor esnaf. Destek
verdik. diyorsunuz, bu destekler Emek Mahallesine uğramamış.
Köfteci Yaşar mesela, dört masasına müşteri
alamadığı için sadece paket servisi veriyor; kendi
pişiriyor, kendi kuryelik yapıyor; günde 100 lirayla dükkân
kapatıyor. Bu 100 lirayla evini mi geçindirsin; kirasını,
faturasını mı ödesin; hangisini yapsın?
Bir yanda Köfteci Yaşarın dört
masasını yasaklıyorsunuz virüs bulaşır diye;
diğer yanda lebalep parti kongreleri, kayak merkezleri ağzına
kadar dolu. Vatandaş cenazesinde acısını sadece 10
kişiyle paylaşabiliyor ama protokol cenazelerinde ne sınır
var ne de mesafe. Ayıptır, günahtır; bir an önce bu
lokantaların, HES kodu ve hijyen kurallarına göre hizmete
açılması şarttır.
Sadece Eskişehirde son bir yılda 178
lokanta, 150 kahvehane, 117 berber, 54 tuhafiyeci esnafı kepenk kapatmak
zorunda kalmış; tam 550 bakkal, 74 servisçi işini devretmek
zorunda kalmış. Böyle, Eskişehir gibi 81 tane il var
değerli arkadaşlar. Bu esnafımızın yanında olmamız
lazım.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyenin en
yaşanabilir illeri arasında bulunan Eskişehirimizde bile
evlatlarımızın eğitime erişimini
sağlayabilmiş değiliz. EBAya erişemeyen öğrenci
sayısı 11 bini bulmuş. Ankaradan 11 bin tablet istenmiş,
sadece 2 bin tane gönderilmiş, gerisi yok; bu hepimizin ama hepimizin
ayıbıdır.
Değerli arkadaşlarım, neye baksak
elimizde kalıyor. Milletvekili arkadaşımız gitti, gördü; 5
bin nüfuslu Güllük Mahallemizde haftada 300 haneye icra gönderiliyor.
Emeklilerimize, bu ülkenin kalkınmasına on
yıllarca çalışıp katkı sağlayan emeklilerimize
şu salgında hak ettikleri refahı veremiyoruz. Cumhuriyet Halk
Partisinin ısrarlı talepleriyle getirilen 2 bayram ikramiyesi bile
yıllardır hâlâ bin lira, enflasyon oranında dahi artmıyor.
Emeklilerimiz muayene katkı payları altında da ezilmekte. Neden
böyle? Çünkü millî zenginliğimiz üç-beş müteahhide peşkeş
çekilmekte, sarayın hesapsız harcamalarına gitmekte,
kaynaklarımız işte böyle tükenmekte. İktidar üç-beş
yandaş müteahhidin derdiyle dertlenirken Eskişehirde başta
Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere belediyelerimiz hemşehrilerimiz
için seferber, hem de gelirlerindeki yüzde 80-85lik düşüşe
rağmen. Sadece Büyükşehir Belediyemiz 181.821 hemşehrimize
erzak, gıda ve benzeri ayni yardımda bulunmuş durumda.
Bağış hesaplarına el koyduğunuz belediye
aşevlerimiz binlerce Eskişehirliye her gün sıcak yemek
dağıtıyor. Tepebaşı Belediyemiz, Odunpazarı
Belediyemiz esnafımıza kol kanat geriyor. Saray yönetimi üç-beş
yandaş müteahhitin işlettiği hazine garantili
havaalanlarının milyarlık kiralarını ertelerken
onların dönüp bakmadığı küçük esnafın
yardımına Büyükşehir Belediyemiz koşuyor. Tam 347
işyerinden pandemi süresince kira alınmazken 308 işyerinin de
kira bedeli ertelenmiş durumda. Cumhuriyet Halk Partili Millet
İttifakının belediyeleri bu dönem verdikleri hizmetlerle
halkımızın en önemli güvencesi, hepimizin gururu olmuş
durumda.
Yeri gelmişken sizlere bu pandemi
ortamında en fazla destek vermemiz gereken çiftçilerimizi anlatmak
isterim. Bir tarafta gübre, mazot, elektrik faturalarının yükü,
diğer yanda ürünün para etmiyor olması. Mahmudiyede soğan
depolarda çürüyor. Alpunun, Çiftelerin, Seyitgazinin çiftçisinden
buğdayı ucuza alan devlet, şimdi ithal buğdaya
dünyanın parasını döküyor.
Değerli arkadaşlarım,
Mihalıççıkta, Diközü köyünde 15 traktörden 8ine haciz gelmiş,
22 bin liralık borç 150 bin lira olmuş. Dönüm başına 15
lira, her çiftçiye en az 2 bin lira DSİ sorma, ver faturası
göndermiş. Böyle sorumsuzluk, böyle vurdumduymazlık, böyle devlet
yönetimi olmaz.
Değerli arkadaşlarım, nereye baksak
-dediğim gibi- elimizde kalıyor ama umudumuz vardır, umut Millet
İttifakındadır, umut Cumhuriyet Halk Partisindedir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamayı, İç Tüzükün 145inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 25 Şubat 2021
Perşembe gününe bırakıyorum.
3üncü sıraya alınan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su
İşleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Su Kaynakları
Bakanlığı Arasında Su Alanında Mutabakat Zaptı ve
Mutabakat Zaptında Değişiklik Yapılmasına Dair
Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın
Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile
Irak Cumhuriyeti Su Kaynakları Bakanlığı Arasında Su
Alanında Mutabakat Zaptı ve Mutabakat Zaptında Değişiklik
Yapılmasına Dair Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1542) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 54) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 54 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI İLE IRAK
CUMHURİYETİ SU KAYNAKLARI BAKANLIĞI ARASINDA SU ALANINDA
MUTABAKAT ZAPTI VE MUTABAKAT ZAPTINDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR NOTALARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 25
Aralık 2014 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su
İşleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Su
Kaynakları Bakanlığı Arasında Su Alanında Mutabakat
Zaptı ve Mutabakat Zaptında değişiklik
yapılmasına dair Notaların onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde ilk söz, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Olcay Kılavuzun.
Buyurun Sayın Kılavuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında
bizleri izleyen yüce Türk milleti; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ve Irak arasında su alanında
imzalanan mutabakat zaptına dair kanun teklifi üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Türkiye Cumhuriyeti ve Irak Cumhuriyeti yüz
yıla yakın süre zarfında iyi ilişkiler
geliştirmiş iki dost ve kardeş ülkedir. İki ülkenin
sınır birlikteliğinin yanı sıra ortak tarihî geçmiş
ve sosyal dokuya sahip olması, dostane ilişkilerin yürütülmesi ve
karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi
açısından doğal bir ortam yaratmakla birlikte ekonomik,
kültürel, sosyal, siyasi ve askerî alanlarda iş birliği
yapılmasını zaruri kılmaktadır. Bu ikili ilişkiler,
Türkiye ve Irakın bölgede söz sahibi olması, mevcut sorunların
karşılıklı güven içerisinde suhulete erdirilmesi ve iki
ülkenin refahının artırılması bakımından
elzemdir.
Küresel ısınmadan kaynaklı iklim
değişiklikleri etkisini gün geçtikçe artırmakta ve
hissettirmektedir. Bu etkiyi en aza indirebilmek, gelecek nesillerin
sağlığını ve refahını muhafaza etmek ve
ülkelerin kalkınmasına katkı sunmak adına su
kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve
kullanılmasında sınıraşan sulara ilişkin
komşu ülkelerle yapılacak olan iş birliğinin önemi
aşikârdır. Bu iş birliği taraflar arasında
eşitlik ve karşılıklı fayda temelinde
oluşturulmalıdır. Özellikle uluslararası hukukta
sınıraşan sulara ilişkin bağlayıcı bir metin
ya da teamül olmaması iş birliğini, özel koşullar
bağlamında nüfus, ekonomi, sosyal yapı, güvenlik ve suya duyulan
ihtiyaç gözetilerek çözümü zorunlu kılmaktadır. Türkiye bu konuda
uzun yıllardır izlediği sınıraşan sular politikasında
suyun insani boyutunu her zaman ön planda tutmakta, uluslararası hukukun
değerlerini gözeterek hakkaniyete yaraşır bir tutum
sergilemekte, suyu politik bir silah olarak kullanmamakta, aşağı
kıyıdaş ülkelerle iş birliği odaklı bir politika
izlemeye ve uygulamaya devam etmektedir.
Türkiye ve Irak arasında 1980 yılında
kurulan Ortak Teknik Komiteyle Türkiye, havza sularının
tartışılması ve su sorununun çözülmesi hususunda önemli bir
adım atmıştır. Günümüzde de Irakla akdedilen protokoller
uyarınca ilişkiler devam etmektedir. Bu noktada hakça,
akılcı ve etkin kullanım yaklaşımını
benimseyen Türkiye için iki nehir tek havza ilkesi vazgeçilmez bir
koşuldur. İki nehrin tek bir nehir olarak denize dökülmesi bu konuda
haklılığımızın bir yansımasıdır.
Bununla birlikte kişi başına
düşen su miktarı ülkemizde 2020 yılı DSİ verilerine
göre 1.346 metreküptür, bu oranlar Irakta da neredeyse ülkemizle
aynıdır. Bu oran, ülkemizin su stresi yaşayan ülkeler
arasında olduğunu gösterdiği gibi Irakla aynı kaderi
paylaştığımızın kanıtıdır. Bu
sebepten ötürü, su ihtiyacımızın giderilmesi, gıda
güvenliğimizin sağlanması, enerji ihtiyacının
karşılanması ve GAP alanlarının sulanması
bakımından Fırat ve Dicle Nehirleri konusunda ülkemizin
çıkarlarının korunmasını da önemli görmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ve Irak ortak bir tarihî geçmişe, sosyal,
kültürel ve siyasi ilişkilere sahip aynı coğrafyada yer
alıp birbirine sınır olan iki ülkedir. Bu nedenden ötürü Türkiye-Irak
ilişkilerinin geliştirilip güçlendirilmesi hem iki ülkenin hem de
Orta Doğu coğrafyasının istikbali adına oldukça
elzemdir. Bölgede huzur ve güven ikliminin oluşması, kan ve
gözyaşının dinmesi ikili ilişkilerin geliştirilmesiyle
mümkündür. Irakın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin
korunması Türkiye'nin Irak politikasının temelini
oluşturmaktadır. Bununla birlikte, özellikle ekonomik
ilişkilerin geliştirilmesi, iki ülkenin ilişkilerinin
sacayaklarından birini oluşturmaktadır. 2020 yılında
Türkiye-Irak ikili ticaret hacmi 20 milyar doları aşmış;
Irak, 2020 yılında ülkemizin üçüncü en büyük ihracat
pazarını teşkil etmiştir. 2001 yılında kurulan
Türkiye-Irak İş Konseyi, 20 Haziran 2019 tarihinde
açılışı gerçekleştirilen Türkiye-Irak İş
Forumu, ekonomik iş birliğinin artırılması hususunda
sevindirici. Bununla birlikte, Şubat 2018de Kuveytte düzenlenen Irak
Donörler Konferansında 5 milyar dolarla Iraka en büyük yatırım
taahhüdünde bulunan ülke Türkiye olmuştur.
Bunun yanı sıra, Türkiye-Irak
ilişkilerinde Türkiyenin güvenliği bizler için her zaman ön
plandadır. Irak topraklarında konuşlanan kahpe ve kalleş
PKK/PYD, DEAŞ gibi terör örgütlerinin varlığı Türkiye için
tehdit oluşturmakta, Türkiyede meydana gelen birçok terör olayı bu
bölgede bulunan terör unsurları tarafından
gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, özellikle terör örgütü
PKKnın kampları Irak sınırları içerisinde bulunmakta
ve hatta Irak şehirlerinde dahi faaliyet göstermektedir. Aynı zamanda
FETÖnün de Irakta Türkiye aleyhine faaliyetler yürütmeye devam ettiği
bir gerçektir. Türkiye-Irak ilişkilerinin daha güçlenmesi, Irak Merkezî
Hükûmetinin terör örgütleriyle mücadele etmesiyle, topraklarını terör
unsurlarından temizlemesiyle ve bu alanda iş birliğini
önemsemesiyle mümkün olacaktır.
Türkiye, millî güvenliğini tesis etmek üzere uluslararası
hukuktan kaynaklanan hakları ölçüsünde başta Pençe Harekâtı
olmak üzere sınır ötesi operasyonlar gerçekleştirmektedir. Irak
Merkezî Hükûmetinin bu operasyonlara gerekli ve yeterli desteği vermesi
ilişkilerimizi daha da güçlendirecektir. Özellikle Kandil, Mahmur, Sincar
hattının PKKdan temizlenmesi, kadim Türk yurdu olan Kerkükte
PKKnın etkinliğinin azaltılması hayati bir öneme sahiptir.
(MHP sıralarından alkışlar)
Bugünlerde DEAŞın Irakta faaliyetlerini
artırdığını görmekteyiz. Bu noktada, PKK gibi
DEAŞın Irak topraklarında etkinliğini artırıp
her iki ülke için de tehdit oluşturmaması adına Irak Hükûmetinin
gerekli önlemleri alması zaruridir. Ayrıca, Suriye örneğinde
olduğu gibi DEAŞla mücadele adı altında PKK terör örgütü
ve uzantılarına alan açılmaması, özellikle küresel odaklar
tarafından destek verilmesinin önlenmesi hem ülkemiz hem de Irak için
oldukça ciddi bir konudur. Bunun yanı sıra PKKnın, Iraktan
Suriyeye bir koridor açma isteği hepimizin malumudur. Bu husus da her
yönüyle tetkik edilerek Türkiyenin tarihî hak ve menfaatleri gözetilmelidir. Ayrıca, Türkiye Irak
arasında açılması planlanan Ovaköy Sınır
Kapısı ile Türkiyeden
Basraya kadar uzanması planlanan yeni kara yolu ve tren hattı
projelerinin de hem Türkiye hem de Irak için tarihî bir önemi haiz
olduğunu belirtmek istiyorum. Bu projeler hem ekonomik hem siyasi olarak
iki ülke ilişkilerine ciddi katkılar sağlayacağı gibi
iki ülke vatandaşlarını birbirine daha fazla yakınlaştıracağı
da malumunuzdur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Irakta bulunan Türkmen soydaşlarımız Irak
politikamızda merkezî bir rol oynamalıdır. Irakın kurucu
unsurlarından biri olan Türkmen soydaşlarımızın
güvenliklerinin temini, hak ve menfaatlerinin garanti altına
alınması Türkiyenin Irak politikasının önceliğini
oluşturmalı, Türkmen soydaşlarımıza yönelik her türlü
asimilasyon ve inkâr politikaları bertaraf edilmeli, şiddet ve terör
eylemlerinin önüne geçilerek failleri bulunup cezalandırılmalıdır.
Irakın kurucu unsuru olan kadim Türk varlığı yerel,
ulusal, bölgesel ve küresel dinamiklere kurban edilmemelidir. Bununla birlikte,
Irakta yer alan Türk kültür eserlerinin, tarih vesikalarının yok
edilmesinin önlenmesine yönelik çalışma yapılmalıdır.
Bu kapsamda, Kerkük gibi tartışmalı hâle getirilen
Türkmenelinin diğer parçalarının statüsü de
netleştirilmelidir. Ayrıca, Irak parlamentosunda yönetim, idari ve
güvenlik mekanizmalarında Türkmen soydaşlarımızın
diğer unsurlarla eşit temsili yolundaki adımları hayati
bulmaktayız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bereketli topraklar üzerinde yaşıyoruz.
Topraklarımız yüzlerce yıl sadece
yurttaşlarımızın değil, birçok ülkedeki
vatandaşların da âdeta can suyu oldu, kan verdi. Sularla çevrili bir
ülkeye sahibiz; 3 yanımız deniz, akarsularımız ve
göllerimiz 7 bölgede hüküm sürüyor ama bunların hiçbirinin kıymetini
bilemedik. AKPnin iktidarı döneminde 3 milyon 500 bin hektar tarım
arazisi yok oldu. Bunların tamamı rantçı bir anlayışla
yandaşlara peşkeş çekildi ve o verimli tarım arazileri yok
edildi.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki
yılların iki değeri var: Biri toprak, diğeri su. Bütün
ülkelerin, insanlığın vazgeçilmezidir toprak ile su ama biz
ikisinin de kıymetini bilemedik. Topraklar böyle de peki ya
akarsularımız? Akarsularımıza kelepçe vurduk. 1924 ile 2003
yılları arasında bu ülkede özel sektörün ve DSİnin
yaptığı 134 HES vardı, AKP iktidarı döneminde bu
sayı 674e çıktı; lisanslı ve lisanssız. Ve maalesef
bunların hepsi, o doğanın yaratıcı özelliğini
taşıyan akarsular ile çevresini tarumar etti. Bu da rantçı
anlayışın bir ürünüydü. Oysa biz, o akarsularla birlikte sadece
bölgeyi değil, komşularımızın da hayatını
idame ettiriyorduk zira o akarsular insanlığın ortak
malıdır. İyi komşuluk ilişkileriyle bölgedeki
komşularımızla sularımızı birlikte kullanmak son
derece kıymetli. Onun için bu uluslararası anlaşma son derece
önemli ve önemsiyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri,
Mezopotamyanın toprakları var, iki evladı var o
toprakların: Biri Dicle, diğeri Fırat. Dicle, 1.900 kilometre
uzunluğuyla dünyanın en uzun nehirlerinden bir tanesi ve o Dicle 4 havzaya
sahip, o nedenle bu bölgenin ortak değeridir Dicle. Peki, sorarım
size: Dünyada kaç şehir su şehri diye anılır?
Sınırlı sayıda, bunların bir tanesi de bizim
ülkemizde. Meriçle, Ardayla, Tunca Nehirleriyle Edirne, su şehridir.
Peki, ya Çukurovanın o bereketli topraklarını besleyen
nehirlerimize ne demeli? Koca bir Çukurovayı o iki nehir bereketli
kılıyor; biz ise bunların hiçbirinin kıymetini bilmedik.
Şimdilerde, adı su fakiri ülkeler arasında anılıyor
çünkü vahşice sulama yaptık, çünkü bu bölgedeki bütün akarsulara
kelepçe vurduk. Bize, 83 milyona cennet vadedilmişti,
hayatımızı zehreden bu iktidar, bu ülkede yaşayan
insanların hayatını âdeta cehenneme çeviren bir
anlayışla hükmediyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bizim, elbette sulara, toprağa çok önem vermemiz lazım. Niçin
bereketli topraklar diyoruz? Tropikal meyveler ülkemize gelmeye
başladı; ya, bu tropikal meyveler bile Türkiyenin belli bölgelerinde
ekildiğinde âdeta, o asıl ülkelerinden çok daha fazla, çok daha
verimli ürün almaya başladık.
Bunların hepsini, hepimiz yakından
biliyoruz. Peki, bütün bunları, topraklarımızı,
sularımızı nasıl koruyacağız? Bunun
korunmasının çok temel nedenlerinden bir tanesi, yeniden, iktidarın
yok saydığı tarımı önemseyerek, tarıma gerekli
desteği vererek topraklarımızı koruyabiliriz. Bugün
artık, -saymayacağım, herkesçe malum- birçok tarım ürünü
dışarıdan alınıyor. Oysa biz bu tarım ürünlerinin
tamamının ihracatını yapıyorduk, tamamının.
Şimdilerde sadece tarım ürünü değil, bizim sularımız
bile artık çok farklı bir şekilde değerlendirmeye tabi
tutuluyor. Göreceksiniz, ilerleyen yıllarda biz, suyla ilgili, belki
komşularımızla birlikte farklı bir anlayışa
bürüneceğiz. Çünkü önce var olan kendi ülkemizin
yurttaşlarının su ihtiyacını karşılamaksa o
zaman su ihtiyacını karşılamak adına suyun
kıymetini bilmek zorundayız. Suyun kıymeti bilinmiyor, su
hoyratça, bu iktidar döneminde, bahsettiğim şekilde, çok kötü bir
şekilde kullanıldı, yok sayıldı tarımla birlikte
ve bir süre sonra dönüp bakacağız, eyvah ki eyvah, ne suyumuz ne
toprağımız bu ülkenin insanlarına yetmeyecek düzeye
gelecek. Ve şöyle bir tehlike var değerli milletvekilleri: Su
savaşlarından bahsediliyor, bu çok vahim bir olay. Eğer, dünyada
su savaşları yaşanırsa, işte o zaman, çok net bir
şekilde söylüyorum, insanlığın sonu gelir çünkü susuz bir
hayatı düşünmek mümkün değil, çünkü su olmadan hele günümüzde
hiçbir şekilde yaşamımızı sürdürmemiz mümkün
değil ama biz sularla ilgili bakış açımızı Devlet
Su İşlerinin yanlış politikalarına teslim ettik. Devlet
Su İşleri Yatırım yapacağız. diye bu su
kaynaklarımızı kötü ellere emanet etti; yine bahsedeceğim,
o yandaşların rantçı hırsına mahkûm edildi
tıpkı topraklarımız gibi ve bugün sularımızla
ilgili o vahim tabloyla karşılaşmamak için oturup ciddi bir
şekilde bunu değerlendirmemiz lazım. Evet,
komşularımızla paylaşmalıyız; evet, iyi
komşuluk ilişkilerimiz bunu gerektiriyor. Mezopotamya toprakları
sadece Türkiyede değil, İranda, Irakta, Suriyede hüküm sürüyor ve
Dicle, Fırat bu ülkelerin ortak malıysa birlikte kullanmayı, ama
adil bir şekilde birlikte kullanmayı da bu Parlamento yasal
düzenlemelerle kayıt altına almalı. Yoksa biz, sadece zevahiri
kurtarmak adına, sadece komşularımıza başka bir anlayışla,
başka birtakım çıkar hesaplarıyla alelacele bu yasaları
bu Parlamentoya getirirsek korkarım ki çıkaracağımız
bu yasalar ilerleyen yıllarda bizim başımıza bela olacak.
Bu teklifi destekliyoruz, bunda bir sorun yok;
elbette Iraklı dostlarımızla suyu birlikte kullanmanın
onurunu, olgunluğunu birlikte yaşayalım ama dediğim gibi,
belli çıkar hesapları gütmeden, sadece gerçeklikle hareket ederek,
suyu kendi ülkemizin yurttaşlarının ihtiyacını, her
türlü ama her türlü ihtiyacını karşılayacak bir şekilde
kullanmak üzere, komşuluk ilişkilerimizin gereği
sularımızı birlikte kullanmaya açacağız elbette ama
dediğim gibi, aslolan Türkiye, aslolan 83 milyon
vatandaşımızın birincil öncelikli ihtiyaçlarını
karşılamak; sonrası? E sonrası düğün bayram. Herkese
yetecek suyumuz varsa herkesle suyumuzu da paylaşırız, topraklarımızda
ürettiklerimizi de onlarla paylaşırız; hiç kimsenin aç ve
açıkta kalması bizi mutlu etmez, yeter ki tarım
politikalarını değiştirin, yeter ki muhalefetin sesine
kulak verin, yeter ki yeniden bu ülkenin o onurlu çiftçisinin tarım
yapmasının önünü açın, o zaman herkese yeter; biz de
karnımızı doyururuz, komşularımıza da yeterli
derecede su da veririz, tarım ürünlerini de onlarla paylaşmanın
önünü açmış oluruz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu adına
Sayın Erhan Usta.
Sayın Usta, beş dakika da şahsı
adına konuşma talebiniz var, toplam on beş dakika süreniz.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Değerli Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de bugün burada Türkiye ekonomisi gündemindeki son
konuları değerlendirmek üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bir
süredir tartışma var, tartışma bir miktar kesilmişti
ancak Sayın Lütfi Elvanın ve Sayın Erdoğanın son
çıkışlarıyla tekrar alevlendi bu rezerv meselesi. Merkez
Bankasının -veya daha doğrusu Merkez Bankası da değil
tam, çünkü kamu bankaları ve KİTler de var bunun içerisinde-
yaklaşık 128 milyar dolarlık rezervi ne oldu, nereye gitti?
sorusunun cevabına ilişkin üç-dört aylık ve belki de daha fazla
süredir olan suskunluk bozuldu ve savunma psikolojisi içerisinde birtakım
sözler ifade edilmeye başlandı. Yalnız tabii, keşke hiç
savunulmasaydı, özürleri kabahatlerinden büyük. Öyle açıklamalar
yapılıyor ki hayret ediyoruz. Hangi eller Türkiye'yi yönetiyor?
Türkiye nasıl yönetiliyor? diye insan hayret etmekten kendini
alamıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
açıklamaların, tabii, olumlu bir yanı var: Rezervlerdeki erime
kabul edilmiş oldu yani bir suskunluk vardı, hiçbir şey
söylenmiyordu ama şu anda rezervlerdeki erimeyi iktidar partisi -daha
doğrusu Hükûmet- kabul etmiş oldu fakat gerekçeleri. artık, bunu
savunurken yani niye bu rezerv eridi anlamındaki hususları
açıklarken söylenilen gerekçeler çok anlamlı değil. Bunlara
ilişkin ben, bir miktar değerlendirme yapmak istiyorum: Sayın
Elvan finansal istikrar hedefi doğrultusunda
yapıldığını söyledi, Sayın Cumhurbaşkanı
da ona yakın bir şey söyledi; Sayın Canikli, bir muhasebeci
mantığıyla kalem kalem nerelere ne kadar para verildi
şeklinde hususlar ifade etti. Ya, bu söylenilenler, bunlar, bilinmeyen
hususlar değil. Yani, nereye gittiğini az çok
Yani devletin bir
kısım istatistikleri geçmişe göre sınırlandırılmış
olsa bile az çok bunları rakamlardan görme imkânı var. Evet, biz de
görüyoruz, bunun yaklaşık 32 milyar doları, efendim, cari
açığın finansmanı için kullanıldı. Şimdi,
bir Türkiye hayal edin -yani bu, uzun süredir karşılaştığımız
bir şey değil- cari açığımızın neredeyse
tamamını açıkla finanse ediyorsunuz. Açıkla finansman
derken borç da bulamıyorsunuz, elindeki rezervi harcayarak ithalat yapan
bir Türkiye ekonomisi; Türkiye'nin geldiği nokta bu. O yüzden özürleri
kabahatlerinden büyük diyorum. Hiç olmazsa insan böyle bir açıklamayı
yapmaz. Türkiyeye karşı güvensizlik o kadar çok arttı ki,
gelirleri azaldı, harcamaları o kadar çok arttı ki rezervleri
kullanarak -nasıl, hani, ihtiyat akçelerini, kefen paralarını
kullanarak bütçe harcaması yaptığı gibi- şimdi de
uluslararası rezervlerimizi kullanarak ithalat yapan bir Türkiyeyle
karşı karşıyayız.
Şimdi, Caniklinin ifadelerinde: Efendim,
işte, konvertibiliteye geçtik, talep edilen parayı elbette
vereceğiz. Tabii ki vereceğiz. Ama niye Türkiyede hem yerliler hem
yabancılar hem ithalatçılar bu kadar çok döviz talep etti? Esas soru
bu. Yani nasıl bir Türkiye idare ettiler ki Türkiye böyle bir şeyle
karşı karşıya kaldı? Hani, diyorlardı ya:
Finansal saldırı, kur saldırısı, yabancı
saldırıyor. Bakın, o hikâyelerin hepsi
bırakıldı, onların zaten gerçek
olmadığını herkes biliyor, öyle bir finansal
saldırı filan yok. Arkadaşlar, marttan bu yana 30 milyar dolar
sadece -o da bizim gördüğümüz yani döviz tevdiat hesaplarında
gördüğümüz- yerlilerin tasarruf mevduatlarında, dolar
tasarruflarında, daha doğrusu döviz tasarruf mevduatlarında
artış var. Bir kısmı da mutlak surette efendim, altın
veya döviz olarak yastık altına gitmiştir. Yani onları
bilemediğimiz için bir şey söylemiyorum ama asgari 30 milyar
dolarını zaten kendi vatandaşımız talep ediyor. Kendi
vatandaşımız mı bu ülkeye saldırıyor? Ülke o
kadar kötü yönetiliyor ki, öyle bir güvensizlik ortamı var ki herkes kendi
şahsının veya firmasının kârını korumak
için, kendi yatırımlarını korumak için bir
davranış sergiliyor. Bunlara böyle milletimizin o hassas
duygularından faydalanmak için Türkiyeye finansal saldırı
var. filan yalanları atıldı. Şimdi, artık
bunları söylemiyorlar çünkü bunların gerçek olmadığı
ortaya çıktı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir miktar
bunun detaylarına girmek istiyorum. Az önce ifade ettim,
ithalatınızı karşılayacak ihracatınız olmaz,
turizm gelirleriniz düşer -bakın, bunların hepsi
anlayışla da karşılanabilir- bunları normal
şartlarda finanse edecek güven ortamı olmuş olsa doğrudan
yaptırımlarla finanse edebilirsiniz veya uzun vadeli veya kısa
vadeli borçla finanse edebilirsiniz. Bunların hiçbiri olmamış
İşte, bir miktarı buraya vermişiz, diğeri
yabancı yatırımcılar
Elbette içeride bir sürü yatırımcı
var. Sizin ülkenizde güvensizlik artarsa, yerliler bile dolara
saldırırsa öyle bir ülkede yabancı durur mu? Elbette
yabancı da
Ama finansal saldırı değil. Bakın, ikisini
ayırt etmek gerekir. Nihayetinde, bunların hepsi bir kurum
yönetiyorlar yani fonları yöneten insanlar, sorumlulukları var kendi
ortaklarına karşı veya kendi paralarıysa da içeride bir
güvensizlik, sıkıntı görürse elbette yurt dışına
çıkmaya çalışacaktır. Onların döviz talepleri var,
biraz önce ifade ettiğim gibi, yerlilerin döviz talepleri var. Fakat -biz
bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda Merkez Bankası Başkanı
geldiğinde de sorduk, kamuoyuna açık bir şekilde, bütün
konuşmalarımızda da soruyoruz- temel soru şu: Şimdi,
bu para, bu 128 milyar dolar
Tabii, bu, hangi dönemi aldığınıza
bağlı olarak değişir. Şimdi, belli bir dönem için
konuştuk, artık orada kestik, yoksa rakam değişiyor
elbette, her gün rakam değişebilir, o ayrı bir konu. Bu 128
milyar dolar hangi yöntemle satıldı? Dünyada merkez
bankalarının yaptığı işler çok şeffaftır.
Merkez bankalarının en büyük varlığı
itibarıdır, itibarı da şeffaflığından gelir.
Şeffaf olmayan merkez bankasının trilyonlarca doları olsun,
piyasaya müdahale etmesinin hiçbir anlamı olmaz. İtibar her
şeyden önemlidir, dolayısıyla itibar da şeffaflıktan
gelir.
Şimdi, örnek olsun diye söylüyorum: Bir
yöntemdir, Merkez Bankası doğrudan piyasaya, dövize müdahale
edebilir; alım yönünde de olabilir, satım yönünde de. Ne olur? Kur
çok düşüyordur, gider Hem de rezervimi biriktiririm. der, piyasadan
müdahaleyle alım yapabilir ama bunları, bu tür alımları
yaptıktan bir süre sonra -çünkü bunlar anlık
yapıldığı için bunları hemen, o anda açıklayamaz-
internet sayfasında açıklar. Buna ilişkin en son açıklama
ne zaman biliyor musunuz? 2014 yılında, en son Ocak 2014te açıklama
yapılmış işte Biz şu vakitte, şu saatte şu
kadar dolar aldık piyasadan. veya Şu kadar sattık. diye.
Böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Ondan sonraki müdahaleler nerede?
Yok, hiçbir şey yok. Veya ilan eder önceden -atıyorum- der ki: Ben
günlük 20 milyon dolar alacağım, satacağım. Veya Şu
kadar miktarda alacağım, satacağım. diye duyurular yapar.
Piyasaya bu bir mesaj verir. Bakın, bu mesajı verdiğiniz zaman
piyasaya, bu ne anlam taşır biliyor musunuz? Döviz alıp
satmasanız bile, döviziniz olmasa bile piyasa bilir Aha, Merkez
Bankası piyasaya giriyor, dolar alacak, dolayısıyla dolar kuru
şuraya gidecek. der, o panik veya şey havasını, o
kaçışları, varsa o birtakım spekülasyonları,
onları engeller. Şimdi, böyle bir ihale yöntemiyle döviz satımı
en son -Merkez Bankası sayfasına bakıyoruz- 2016
yılında yapılmış. Arkadaş, 128 milyar
dolarımız gitti, bu para nasıl gitti peki? Yani daha önceki
yapılanların hepsi bu Hükûmet döneminde de -sonrasında veya
öncesinde- ilan edilmiş ama şimdi -işte, problem burada- yöntemi
belli değil. Kamu bankaları bu süreçte nasıl kullanıldı,
ne kadar kullanıldı, belli değil. BOTAŞ nasıl
kullanıldı, belli değil. Tedirginliği yaratan nokta
burası, bunların açık olması lazım. Tabii kime
satıldı? Kime verdik bu paraları? Kaç liradan verdik? Şimdi
bakıyorum ben, bir kısım yandaş televizyoncular diyor ki:
Ya 8,50den sattıysa iyidir işte, şimdi 7 liraya düştü.
Nereden biliyoruz kaçtan aldı, kaçtan sattı? 6,20den
sattığına ilişkin de hesaplamalar var ama bunları
bilmek bizim, Türkiye Cumhuriyeti milleti olarak hakkımız değil
mi arkadaşlar, Türk milleti olarak? Elbette ki hakkımız ve
bunları, bakın bütün dünyada merkez bankaları bunları
şeffaf yapar, geçmişte bizim Merkez Bankası da şeffaf
yapıyordu ancak bu şeffaflık yok. Tabii o zaman insanın
aklına Ya, bunlar niye açıklanmıyor, gizlenen bir şey mi
var, bir şey mi saklanıyor? diyor, elbette ki hepimizin aklına
geliyor. Dolayısıyla hâlâ Merkez Bankası Başkanı, yeni
Başkan eğer kredibilite kazanmak istiyorsa, itibar kazanmak istiyorsa
bunlara ilişkin açıklamaları yapar doğru veya
yanlış, ondan sonra da millet de bununla ilgili kendi
kararını verir. Bunların mutlak surette yapılması
gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi gelelim şu 95 milyar dolar
meselesine. Hani, şimdi muhalefet diyor: 128 milyar dolar eridi, gitti.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi? 95 milyar
dolarımız var kardeşim, ne eksisi? filan dedi, değil mi?
Doğru. 95 milyar dolar
Arkadaşlar, şimdi şu kavramlarda
bir anlaşalım: Bir brüt rezerv var, bir de net rezerv var. Şimdi
bizim geçmişte 130 milyar dolara da rezervimizin
çıktığı zamanlar oldu, oralarda net rezervimiz hiçbir zaman
eksi değildi, hatta işte bunlar ay ay, gün gün değişiyor;
50, 60, 70 milyar dolar netteydi yani 130 brüttü ama 60, 70 de
yükümlülüklerinizi çıktıktan sonra netiniz vardı. Şu anda
problem şurada: 95 milyar dolar, evet, 42si altın; şimdi
altını da Ayrıca var. diyor yandaşlar. Şimdi benim
beyanatlarımı eleştiriyorlar, gazetede, sabah yorum
yapıyorlar, diyor ki: Bunun hiçbir şeyden haberi yok, bir de altın
var ayrıca. Kardeşim, 95 milyar doların içerisinde altın,
döviz, hepsi var, hatta SDR var, duymamışlardır bu kelimeyi ama
şimdi ben onlara söyleyeyim fakat yükümlülüklerimiz var. Bir defa bu 95
milyar doların -bunu en son rakamlar olarak söylüyorum, bizde bunlar her
konuşmamızda değişiyor çünkü rakam değişiyor, en
son rakamı söylüyorum- 56,4 milyar doları bize ödünç olarak
verilmiş, swap dediğimiz, takas
karşılığında; bir ay, iki ay, üç ay, dört ay vadeli
olarak verilmiş paralar yani belki de bunun bir kısmının
yarın ödemesi var yani birisinin size emanet olarak verdiği
parayı şöyle gerile gerile Benim 95 milyar dolarım var.
diyebilir misiniz ya? İki gün sonra adam isteyecek parasını ve
karşılığında sana TL verecek.
Şimdi, 56,4ü düştüğünüz zaman geriye
ne kalıyor? 38,2 kalıyor, değil mi? Merkez Bankasının
diğer yükümlülükleri var. Bakın, bunlar Merkez Bankası bilanço
rakamı arkadaşlar, Nereden bulunuyor bu rakamlar? deniliyor ya,
hiçbir yerden uydurulmuyor bunlar. Biri çıksın, şu teknik
açıklamayı yapsın bize, 95 milyar doların altında ne
olduğunu. Şimdi, orada da 96,1 milyar dolar da diğer
yükümlülükler var. Tek tek saymayacağım çünkü Samsunluların bir
meselesini de konuşacaktım ama vakit fazla gitti. Şimdi, onu da
çıktığınız zaman eksi 57,8 milyar dolardır.
Nasıl eksi oluyor? İşte, böyle eksi oluyor. Bundan farklı
bir tane rakam söyleyecek varsa ben buradayım, çıksın, kürsüden
bize bunu söylesin arkadaşlar. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı
2002yle mukayese yapmaya bayılıyor fakat hep açığa
düşüyor. Tabii, bizim söylediklerimizi duymuyor; kendisi söyleyip kendisi
dinlediği için duyulmuyor. Şimdi, 2002yi savunmak benim işim
değil, onun siyasal sorumluları burada ama şu kadarını
söyleyeyim
Tabii, dürüstlük adına da bunu söylemek durumundayız,
hâlâ 2002 eleştirisi var. Efendim, 2002 yılında Türkiye'nin
rezervleri 27,5 milyar dolardı. diyor. Evet, 27,5 milyar dolardı ama
-şimdi Merkez Bankasının bilançosundan değil, Hazinenin
açıkladığı kısa vadeli borçlardan söylüyorum- bunun
karşılığında o dönem Türkiye'nin kısa vadeli borcu
Yani bu rezervleri niçin tutuyoruz? Kısa vadeli yükümlülüklerimizi yerine
getirmek için tutuyoruz, değil mi? Bir aksama oluşursa hemen
dövizimizden çıkaralım, ödeyelim, ülke temerrüde düşmesin diye
tutuyoruz. 16,4 milyar dolar yani 27,5 milyar dolar rezervim var ama kısa
vadeli borcum 16,4 milyar dolar. Türkiye'nin, o zaman, kısa vadeli
borcunun 1,7 katı rezervi vardı. Şimdi ne kadar var? Rakamlar
karışmasın çünkü kısa vadeli borç rakamları açıklanmadığı
için eylül sonu itibarıyla söylüyorum rakamları: Türkiye'nin, eylül
sonu itibarıyla 79,7 milyar dolar rezervi var ama bunun
karşılığında 134 milyar dolar kısa vadeli borcu
var. Kaç katı? 0,6 katı. 1,7 katından
almışsınız; 0,6 katına getirmişsiniz; hâlâ
çıkıp bin kişilik, tıklım tıklım dolu
salonlarda aslı varmış gibi bunları konuşuyorsunuz ya,
olmaz böyle bir şey! Ya, bu, milletin aklıyla alay etmekten
başka bir şey değildir, samimi söylüyorum. Olmaz böyle bir
şey! (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, az önce burada bir tartışma
oldu. Başkanım, bu Samsun meselesini ayrı bir konuşmada
yapacağız artık, Samsuna zaman kalmadı. Buradan Gülsan
Sanayi Sitesi esnafının meselelerini dile getireceğimi ifade
etmek istiyorum çünkü orada büyük bir zulüm var. Biz Üretim devam etsin.
diyoruz ama -genel Hükûmet de böyle, yerel idareler de böyle- orada üretimi,
ticareti aksatacak şekilde Samsunun esnafına, 2 bin esnafına
zulüm yapılıyor; onu artık başka bir zaman
konuşacağız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 2003-2020
on sekiz yıllık dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
küresel likiditenin bolluğundan da faydalanarak 570 milyar dolar cari
açık vermiş ve dolayısıyla bunun anlamı şudur
-iktisatçılar daha yakından bilir- bu tasarruf, yatırım
farkıdır. 570 milyar dolarlık da tasarrufları ile
yatırımları arasındaki farkı cari açıkla
kapatmış, buradan finanse etmiş, 570 milyar dolar.
Şimdi, cari açık ile büyüme
arasındaki ilişkiye bakılır. Yani ülkelerin büyüdüğü
zamanlarda, bizim gibi finansman sıkıntısı çeken ülkelerde
cari açıklar artar. Dolayısıyla büyüme ve cari açık
ilişkisine bakmak çok sağlıklı bir yöntemdir. Şimdi,
AK PARTİden önceki on sekiz yılda Türkiyenin -yine on sekiz
yıl, bakın, her şey adil; on sekiz yıl ile on sekiz
yılı mukayese ediyoruz- toplam cari açığı, yani
dışarıdan kullandığı toplam kaynağı 21
milyar dolar. Yani 21 milyar dolar bir tarafta, 570 milyar dolar bir tarafta.
Peki, bunun karşılığında
Türkiye ne yapmış? Emsal ülkelerle
karşılaştırıyoruz çünkü her dönemin şartı
farklıdır. 2000den sonra gelişmekte olan ülkeler
açısından olumlu koşullar vardı; zaten herkes büyüdü, biz
de büyüdük. Zor zamanlar vardır, kolay zamanlar vardır, dönemiyle
mukayese ederiz; daha doğrusu o dönemde, aynı dönemlerde emsal ülkelerle
mukayese ederiz. Şimdi, bu mukayeseyi yaptığımızda
Türkiye AK PARTİden önceki on sekiz yılda, sadece 21 milyar dolar
cari açık vererek gelişmekte olan ülkeler ortalamasının 0,4
puan üzerinde büyümüştür; bunu başarabilmiştir 21 milyar dolar
cari açıkla. Yani gayrimenkulünü satmadan, borçlanmadan,
sıkıntıya girmeden 21 milyar dolarla bu işi çözmüş.
Ama burada 570 milyar dolar yabancı kaynak kullanarak Türkiye,
gelişmekte olan ülkelerin 0,6 puan altında büyümüştür. Mesele bu
işte yani bu Hükûmete eğer bir karne vereceksek vereceğimiz
karne budur. Dolayısıyla ben konuların bu çerçevede
değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Samsuna ilişkin konuları da daha sonra
değerlendirmek üzere huzurlarınızdan ayrılıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım efendim.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından söylüyorum. Bu konuyla ilgili gerek Maliye
Bakanımız gerek Nurettin Canikli Bey gerekli açıklamaları
yapmışlardır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne yaptılar?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuyla ilgili teferruatı oradan herkes
görebilir. Bu iddiaların hepsini reddettiğimizi ifade etmek
istiyorum.
Sağ olun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bu
teferruat mı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne dediler?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Engin
Başkanım, teferruat mı?
NİLGÜN ÖK (Denizli) Yanlış
kıyaslama, doğru bir kıyaslama değil o.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkanım,
ben de tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum. Ben zaten Maliye
Bakanının ve Caniklinin söylediklerine cevap verdim, onların
söylediğinin ne kadar anlamsız olduğunu söyledim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Onların söyledikleri
ERHAN USTA (Samsun) Sizin anlamlı söyleyecek
bir şeyiniz varsa buyurun, kürsü burada yani tabii ki bağırmaya
benzemiyor. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Uzatmamak için konuşmuyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Bir diyeceğiniz varsa
lütfen Sayın Grup Başkan Vekili, çıkarsın, bu kürsüde
söylersin.
BAŞKAN - 1nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Madde 2 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3 (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Başkanım,
çağırın, göreve çağırın. Hiç olmazsa burada
yeteri sayıda adam otursun.
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum. AKP sıralarında Kabul edenler
Etmeyenler
dediğiniz zaman muhalefette daha çok insan vardı.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) 9
kişi vardı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bakın, yani, 2, 4,
6
BAŞKAN Sayın Özkoç, şöyle:
Başkanlık Divanının milletvekillerini Genel Kurula davet
etmek gibi bir şeyi yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben söylüyorum
arkadaşlar, kabul ediyor musunuz yani şuradaki sayıyı, az
önceki oylamayı? Bir daha oylayın. Kabul edenler
Etmeyenler
Edilmedi ki, arkadaşlar kaldırdılar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ettik, kabul edildi.
BAŞKAN Efendim, edildi, şöyle:
Kaldırılmadığı için edildi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kaldırdık
efendim, hepimiz kaldırdık.
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, biraz ciddiye
alalım. Genel Kurulu ciddiye alalım ya!
BAŞKAN Açık oylamayı İç
Tüzükün 145inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 25
Şubat 2021 Perşembe gününe bırakıyorum.
Birleşime on dakika veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.59
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 51inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
4üncü sıraya alınan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2499) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 195) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 195 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi? Yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GÜRCİSTAN HÜKÜMETİ
ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASINA
İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 19
Temmuz 2016 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Gürcistan Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Veli Ağbabanın.
Sayın Ağbaba, şahsınız
adına da beş dakika talebiniz var, ikisini birleştiriyorum,
toplam süreniz on beş dakikadır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi gözlerinizi
kapatın, hep birlikte bir yıl gerisine bir gidelim, tam bir yıl
gerisine. Bundan tam bir yıl önce tarihimizin herhâlde en
yıkıcı, en acı, en trajik ve en korkunç olaylarından
birini millet olarak yaşadık. Bu olayda, Kurtuluş
Savaşından sonra tek seferde en fazla şehidi verdik. Tarih 27
Şubat 2020, Rusya destekli Suriye kuvvetleri askerlerimize
saldırdı; 36 askerimiz şehit oldu, onlarca askerimiz
yaralandı. Bu olay, bu saldırı, bu katliam hiç kuşkusuz
tarihimizin en önemli katliamlarından biridir. 36 şehit verdik ve yer
yerinden oynasın diye beklerken, dünyayı ayağa
kaldırmayı beklerken, biz ne yaptık bir de onu
hatırlayalım. Bu olayda 36 asker şehit verdik, sadece şehit
vermekle kalmadık âdeta Türkiye Cumhuriyetinin onuruyla, gururuyla
oynandı. Bu sıra dışı olay karşısında
-dediğim gibi Kurtuluş Savaşından sonra en fazla
şehit verdiğimiz bu olay karşısında- verdiğimiz
tepkiye bakalım, ülkeyi yönetenler ne yapmış? 27
Şubatı bir kez daha hatırlayalım değerli
arkadaşlar ve hiç unutmayalım, hiç. Saat 17.00de, akşam
beşte askerlerimize saldırı oluyor. Türkiye, olayı
yabancı basından, yabancı ajanslardan duymaya
başlıyor. Tarihimizin en korkunç olayı yaşanırken
kamuoyuna açıklamayı kim yapıyor? Mikrofon görünce konuşanlar,
pandemide miting yapanlar ya da herkese sataşanlar açıklama yapmıyor;
kim yapıyor, hatırlayın? Hatay Valisi yapıyor değerli
arkadaşlar, Hatay Valisi yapıyor. Diyor ki Hatay Valisi Rahmi
Doğan: TSK unsurları hava saldırısına
uğramıştır. Bu saldırı sonucunda 9 Mehmetçikimiz
şehit oldu. Bitti mi? Bitmedi. Daha sonra tam 23.49da yine Hatay Valisi
açıklama yapıyor: Şehit sayımız 22e yükseldi.
diyor. Olaydan hemen sonra, sosyal medyaya erişim engeli getiriliyor,
Cumhurbaşkanlığı güvenlik zirvesini topluyor. Hatay Valisi
gece 02.00de bir açıklama daha yapıyor: Şehit
sayımız 29 oldu. diyor. Bu olay duyulur duyulmaz Kemal
Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk Partisi MYKyi olağanüstü
topluyor, yetkililere ulaşmaya çalışıyor. Gecenin bir
vaktinde Meclis Başkanına ulaşabiliyor. Değerli
arkadaşlar, sözcümüz diyor ki Meclisi olağanüstü toplayalım.
diyor ama AKP sözcülerinden tıs yok, tıs; çıt
çıkmıyor. Saat dörde on kala, gece dörde on kala Hatay Valisi bir
açıklama daha yapıyor: 33 askerimiz şehit oldu. diyor.
Değerli arkadaşlar, bu muhteremlerin, her
yerde konuşanların sesi 27 Şubatta çıkmadı, 28
Şubatta da çıkmadı, akşama kadar bekledi herkes,
akşama kadar bekledi, orada da çıkmadı. Ne zaman çıktı
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? 29 Şubat Cumartesi saat
14.00te. Ne için yaptı bu toplantıyı Recep Tayyip Erdoğan?
Şehitlerle ilgili yapmadı, Rusyayı kınamak için
yapmadı, halka bilgi vermek için yapmadı. Ne için yaptı? Rutin
bir toplantı, İstanbul milletvekilleriyle bir araya geldi. Kimle bir
araya geldi? Hatırlarsınız burayı, bu Meclisi maalesef
talihsiz bir şekilde yöneten, Atatürk düşmanı, cumhuriyet
düşmanı İsmail Kahramanla yaptı. Bakın, görüntüye
bakın değerli arkadaşlar, bakın da ibret alın Allah
aşkına. Burada herkesin, AK PARTİnin, MHPnin, CHPnin,
herkesin utanması gereken bir görüntü, şuraya bakın.
Konuşuyor. Ne zaman? 36 askerimiz toprağa düştüğü gün. Ne
yapıyor? Fıkra anlatıyor. Kim gülüyor? Damat Bakan ile
İsmail Kahraman gülüyor. Bunu da hatırlatacağım birazdan.
Değerli arkadaşlar, 36 şehit
vermişiz. Ne yapacak? Ne konuşması lazım? Her konuya
giriyor, her konuya giriyor değerli arkadaşlar. Diyor ki: Gezi
olayları diyor, Cami diyor, Camide bira içti. yalanını
söylüyor. Bekliyoruz ki Putine bir laf söyleyecek. Ey Rusya! mı
diyecek? Ey Putin! mi diyecek? Ne diyor? Ey Kılıçdaroğlu, Bay
Kemal, Ce-Ha-Pe, Ce-Ha-Pe Ce-Ha-Pe. Buradan bir şey söyleyeyim size: Ce-Ha-Pe kadar
başınıza taş düşsün, Kemal Kılıçdaroğlu
kadar başınıza taş düşsün. Yine iftira, yine yalan.
Kahkahalar havada uçuşuyor değerli arkadaşlar, konuşulmayan
bir konu yok. Merkel konuşuluyor, diyor ki: Ondan para istedim, vermedi.
Konuşulan her şey var ama ne diyor en sonunda biliyor musunuz? Bu
vesileyle, Suriyede şehit olan 36 askerimizi anıyoruz. diyor. Kim
diyor değerli arkadaşlar? AK PARTİnin, şehitleri kimseye
bırakmayan, şehit tabutlarının üzerinde politika
yapmayı seven Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Şimdi, Putine laf
yok, Rusyaya laf yok; konu Ce-Ha-Pe zihniyeti.
Değerli arkadaşlar, bakın, sadece o
mu? Cumhurbaşkanı açıklama yapmıyor, eyvallah. Millî
Savunma Bakanı var, Millî Savunma Bakanı. O da her şeye
konuşuyor, İlker Başbuğun Cumhuriyet gazetesine
verdiği röportaja gece on ikide cevap veriyor ya da Ali Mahir
Başarırın saptırılan konuşmasına sert bir
şekilde cevap veriyor. 36 asker ölmüş, şehit olmuş, Hulusi
Akardan çıt yok, tıs yok değerli arkadaşlar. En çok
konuşması gerekenlerin dilleri tutuluyor, lal oluyorlar,
konuşamıyorlar. Değerli arkadaşlar, AKP MYKsi
konuşamıyor. Bir de AKPdeki seçilmiş milletvekillerinin, grup
başkan vekillerinin, genel başkan yardımcılarının
görevini yapan bir çakma Goebbels var, Siz yapamıyorsunuz görevi. diyor.
Çakma bir Goebbels var sarayda, her gün açıklamaya tweet atıyor ya,
pergolacı; pergolacı da konuşamıyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, bakın, arkadaşlar, cevap verin Allah aşkına,
bir cevap verin. Herkese ayar veren birisi konuşmuyor; gazeteciye ayar
veriyor, Müjdat Gezene laf söylüyor, Nuray Merte laf söylüyor, Hollandadaki
sıradan bir milletvekiline laf söylüyor, CHP milletvekillerine laf
söylüyor, Engin Özkoça laf söylüyor ama Putine çıt çıkmıyor.
Diyoruz ki: Ulusal yas ilan et. Kabul etmiyorlar.
Ulusal yas ilan et. diyoruz. Niye? Bakın, arkadaşlar,
hatırlayın, bundan birkaç yıl önce -Engin ağabey bilir,
Engin Özkoç- 100 mü, 150 yaşında mı tam hatırlamıyorum,
Suudi Kral vardı, eceliyle yatağında öldü, üç gün yas ilan
ettiler, Türk Bayrağını yarıya indirdiler ama
şanlı Türk Bayrağı için toprağa düşen 36
şehit için ulusal yas ilan edemediler. (CHP sıralarından
alkışlar)
Peki, sadece AK PARTİli arkadaşlar
mı, biraz da MHPye sataşayım. MHPden bir laf çıktı
mı, bir şey çıktı mı?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
HDPyle
İşine bak sen, onu sorgula.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Onlardan da
çıkmadı, onlar da Putini kınayamadılar. Boğaziçi
öğrencilerinin kafasını ezeceğiz. diyenler ama Putine 36
şehidimizin karşısında bir şey diyemediler
değerli arkadaşlar.
Başka bir şey,
karşılaştırma bir şey, 36 şehit
Bir başka
olay: 2015, bir Rus uçağı düşürüldü, 2 de Rus askeri öldü
değerli arkadaşlar. Bakın, onlar ne yaptı? Dünyayı
başımıza yıktılar, dünyayı
başımıza yıktılar. Recep Tayyip Erdoğan, dört gün
sonra Özür dilerim. diye telefon açtı, Putin kabul etmedi.
İhracatı durdurdu, ithalatı durdurdular; meyvemize, sebzemize,
domatesimize yasak koydular. Erdoğan dedi ki: Yaşanan hadiseden
dolayı özür dilerim. Kabul etmediler. Dışişleri
Bakanı, Rusya Dışişleri Bakanını
günaşırı aradı, kabul etmedi; Rusya da, bir askeri
öldüğü için ABDyi araya koydu, NATOnun olağanüstü
toplanmasını sağladı. Recep Tayyip Erdoğan ve AKPnin,
özrünü Rusya, Putin kabul etsin diye araya sokmadığı kimse
kalmadı. En son Bursalı bir iş adamı devreye girdi,
Türkiyeyle Rusyayı barıştırdı, daha doğrusu
Putin ile Erdoğanı barıştırdı; değerli
arkadaşlar, 27 Haziran 2016da Putin mektubu kabul etti.
Allah aşkına, bir, Rusyada, öldürülen 2
askerin değerine bakın, bir de fakir, yoksul, Anadolu
topraklarında doğmuş 36 askerin durumuna bakın
arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun, bir bakın. Ya, 36 asker
ölmüş, katledilmiş değerli arkadaşlar ya. Dünyayı
ayağa kaldıran bizden çıt çıkmadı, ne
yapıldı biliyor musunuz? Olaydan birkaç gün sonra, 6 Mart günü, Recep
Tayyip Erdoğan başkanlığında, Hulusi Akarı,
Mevlüt Çavuşoğlusu, Bakanlar Kurulu
gitti, Rusya devlet televizyonunun canlı yayınında, Putinin
huzurunda, ayakta, iki dakika kronometre tutularak bekletildi. Ne için gitti?
Rusyayla ilişkileri düzeltmeye gitti. Sanki Rusların 36 askerini biz
öldürmüşüz, ayaklarına gittik; Türkiyenin onuru
yıkıldı, Türkiyenin gururu yıkıldı değerli
arkadaşlar. Olacak iş değil.
Şimdi, sorumlu kim? Ya, sorumlu bulmamız
lazım. O 13 askerin de sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan. diyoruz ya.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir başarı varsa bunu AKP yapıyor;
bir başarı varsa Recep Tayyip Erdoğan ayrı konuşuyor,
Grup Başkan Vekili ayrı konuşuyor, bir
başarısızlık varsa tıs çıkmıyor. Ya, köprüyü
sen yapıyorsun, yolu sen yapıyorsun, doğal gazı sen
buluyorsun, uzaya sen gidiyorsun; askerimiz şehit olunca kim yapıyor?
Devlet yapıyor. Diyorum ya, meşhur duble yolları AKP
yapıyor, PKKyla görüşmeyi devlet yapıyor. Değerli
arkadaşlar, durum bu; elinizi vicdanınıza koyun, bir Rus
askerine bir de bize bakın.
Şimdi, dün, bugün, sağ olsun Recep Tayyip
Erdoğan, bizim de bir videomuzu yayınladı. Değerli
arkadaşlar, bir Cumhurbaşkanına veya bir AKP milletvekiline
trollük yakışmaz. Şimdi, bakın, ben insan hakları
savunucusuyum; cinsiyetine, diline, dinine, siyasi görüşüne bakmadan,
mağdur olan, mazlum olan herkesin yanında oldum. Özellikle,
milletvekili olduktan sonra, kim gelmişse mazlum, onun yanında yer
aldım. Bazen siyasi görüşüne hiç katılmadığım
Salih Mirzabeyoğlu için Türkiye Büyük Millet Meclisinde basın toplantısı
yaptım. Bazen, sizin hukuksuzca cezaevine attığınız
-bu da rahmetli Kamer Genç- Balyoz, Ergenekon, askerî casusluk
davalarından mağdurların yanında yer aldım. Bazen Aziz
Yıldırımla, bazen İlker Başbuğla. Bazen,
değerli arkadaşlar, çocukları askerde intihar eden ailelerle
basın toplantısı yaptım. Bazen -hatırlar
mısınız bilmiyorum- IŞİDten kaçan, Kerkükten
Türkiyeye yürüyerek gelen Türkmen aileleri ve çocuklarıyla basın
toplantısı yaptım. Değerli arkadaşlar, bazen
Balyozcularla, Ergenekoncularla yaptım. Kim mağdursa onun
yanında yer aldım, onların sesini duyurmaya
çalıştım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bundan
dokuz yıl önce, 13 Kürt çocuk -Kürt ailenin çocuğu- Hacettepede
okuyor, haber geldi, tutuklanmışlar; gittim cezaevine. Suçunuz ne?
Saçma sapan iddialar; halk sağlığı topluluğuna üye
olmak, aralarında komite kurmaktan -komite, ders komitesi kuruyorlar-
tıp fakültesinden 13 çocuk tutuklu. Gittim yanlarına değerli
arkadaşlar, anneleri aradı -Türkçe bilmeyen anne- geldiler,
basın toplantısı yaptık birlikte, ailelerle,
ağladılar. Onların içinde, bir de tıp fakültesinde okuyan
bir kız çocuğuyla beraber basın toplantısı
yaptık, 13 aile. Şimdi, bu yargılanan 13 çocuktan hiçbiri ceza
almadı, hepsi beraat etti. Şimdi hepsi ya senin annene bakıyor,
ya senin babana bakıyor; Anadolunun birçok yerine yayılmış
o Hacettepe mezunu çocuklar, coronadan annenize, babanıza bakıyor ve
Özge Aydın da bir ceza almıyor, yargılama yok. Arkadaşlar,
bu çocuk, bu kız, okulu bitiriyor -dokuz yıl sonra- Ağrıya
doktor olarak atanıyor. Ağrıdan sonra YPGye
katılıyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi size bir
şey soracağım: Tam kırk yıl el ele, kol kola, diz
dize, omuz omuza yürüdüğünüz Fetullah Gülenin gözlerine bakıp
terörist olduğunu anlamadınız, bana diyorsunuz ki: Dokuz
yıl önce dokuz dakika yanımda duran bir kızın terörist olduğunu
anla. Yahu, bu kadar vicdansızlık olur mu? Değerli
arkadaşlar, bakın, bu mantığa göre Meclise en çok terörist
sokan parti kim biliyor musunuz? Sizsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar) Meclise en çok terörist sokan insan kim? Recep Tayyip
Erdoğan. Niye söylüyorum değerli arkadaşlar? Hem de 1-2
değil, belki 100 terörist soktunuz Meclise. Şimdi, değerli
arkadaşlar, ben dokuz dakikalığına soktum, siz
dokunulmazlık verdiniz, maaş bağladınız; kimini
milletvekili yaptınız, kimini bakan yaptınız, kimini
Başbakan yardımcısı yaptınız.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Sağ tarafa söyle, sağ tarafa.
VELİ AĞBABA (Devamla) Size söylüyorum,
size söylüyorum, buraya söylüyorum.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Sağ tarafa söyle.
VELİ AĞBABA (Devamla) Kimini bakan
yaptınız, kimini milletvekili yaptınız. diyorum. Size
demiyorum, sizin içinizde şu anda var mı bilmiyorum ama siz
yaptınız.
Değerli arkadaşlar
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İtham ederek
konuşma!
VELİ AĞBABA (Devamla) İtham ederek
söylemiyorum. Yahu, sizin içinizde FETÖden cezaevinde olan milletvekili var
mı? Var mı? Var.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Düzgün konuş, itham
etme!
VELİ AĞBABA (Devamla) Meclisi
bombalayanlar sizin yakınlarınız değil mi? Meclise bomba
atanların kardeşlerini büyükelçi yapmadınız mı?
Şu anda -cezaevinde olan rektör- bakanınız değil mi?
Versenize hesabını! Suçlamak kolay, terörist demek kolay ama bu
mantıkla Meclise en çok terörist sokan sizsiniz, en çok terörist sokan da
Recep Tayyip Erdoğan.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
İftira
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın, hep
söylüyorum, burada bir daha söyleyeyim, bir daha söyleyeyim son kez: Teröristin
Allah belasını versin.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
İş birliği yapanların da
VELİ AĞBABA (Devamla) Teröristi Meclise
sokanların da Allah belasını versin. Teröristle iş
birliği yapanların da Allah belasını versin. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Eyvallah. Versin.
VELİ AĞBABA (Devamla) Mafya
babalarıyla kol kola girenlerin de Allah belasını versin.
Katille, teröristle yan yana gelenlerin de Allah belasını versin.
(CHP sıralarından alkışlar)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Versin.
VELİ AĞBABA (Devamla) Ama iftira
edenlerin de Allah belasını versin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Allah senin de belanı versin!
VELİ AĞBABA (Devamla) Hele hele vekile
iftira edenlerin de Allah bin türlü belasını versin. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Allah senin de belanı
versin!
VELİ AĞBABA (Devamla) Ya, ben bu
olayın mağduruyum.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Geç
bunları, geç! Millet yemez!
VELİ AĞBABA (Devamla) Ya, Meclis
başkanı kim? Hepiniz ziyaretçi alıyorsunuz, siz ziyaretçi
alıyorsunuz; bana laf atıyorsunuz ya, ziyaretçi alıyorsunuz
Meclise. Kim sokuyor? Ben mi sokuyorum? Meclis Başkanından izin
almadan bir şey yapabiliyor muyuz? Meclis Başkanı soktu.
Şimdi, diyorlar ki
Terörist varsa onu sokan da sizsiniz. Ben mi soktum?
Ya, adamın emniyette şey
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hadi oradan!
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, onun için, herkese terörist demek, büyük bir
iftiradır; yazıktır, günahtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Genel Başkanın
FETÖye terör demiyor.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, süreniz bitti.
Teşekkür ederiz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bakın, PKK
Ömrümde terörle yan yana gelmedim, bundan sonra da gelmeyeceğim; ömrümde
insana zarar veren, canlıya zarar veren hiç kimseyle bir araya gelmedim,
bundan sonra da gelmeyeceğim ama Geldi. diyenleri de tekrar buradan
kınadığımı belirtmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Bu
millet bunu yemez!
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Kimse
yemez bunları, kimse yemez!
VELİ AĞBABA (Malatya) Sözün varsa gel,
söyle!
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Kılıçdaroğlu FETÖye terör örgütü diyemem. diyor.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Kılıçdaroğlu da güzel bir konuşma yaptı!
VELİ AĞBABA (Malatya) Buraya bak,
buraya; şehitler gelirken
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Bakıyorum, her şey açık ve ortada. Suç atarak
saklayamazsınız kendi kimliklerinizi!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Timsah
gözyaşları bunlar, timsah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Baştan aşağı sataşma var.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
195 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasında AK PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel baştan aşağı birtakım
hezeyanları dinledik. Söylediği bütün sözleri kendisine iade
ettiğimi ifade etmek istiyorum öncelikli olarak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Biz PKK terör örgütüne, YPGye, DAEŞe El Bab,
Cerablus, Afrin, Azezde gerekli cevaplarını verdik; Veli Bey, sizin
ağababalarınıza, demokrasi dilendiğiniz Amerikaya da
cevabını verdik. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar(!)] Evet, Amerika da Rusya da gelip imzalamak suretiyle
masaya oturmak durumunda kaldı. Sonuç itibarıyla Türkiye'nin millî
güvenliği ve millî egemenliği kırmızı çizgimizdir.
Kendi göbeğimizi kendimiz keser hem terör örgütlerine hem onları
içeride ve dışarıda siyasi yelpazesi altına almaya,
korumaya, kalkan olmaya çalışanlara da her platformda gerekli
cevaplarını verdik ve veririz; bir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İkinci olarak, siz, bak, burada bir terör
örgütü mensubunu, YPGli bir teröristi, gelmiş,
ağırlamışsınız, günah çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Öncesini bilmeyebilirsiniz, olabilir ama FETÖ,
terör örgütü olarak ortada yokken iş birliği hâlinde olduğumuzu
iddia ediyorsunuz, söylüyorsunuz; tamam, peki, terör örgütü olduktan sonra siz
niye devam ediyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Beraber yürüdüler
onlarla, beraber!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Biz teröristlerle ilgili mücadeleyi başlattık ancak siz FETÖnün
terör örgütü olduğunu bile bile onlarla birlikte hareket ediyorsunuz. 15
Temmuzda biz onlarla mücadele ederken o darbeyi Genel Başkan bacak bacak
üstünde kahvesini yudumlayarak izliyordu. Sayın Ağbaba, biz sizin
ağababalarınıza da cevap veriyoruz, herkese cevap veriyoruz,
bunu unutmayın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkinci olarak şunu ifade edeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Değerli arkadaşlar, baştan aşağı iftira ve
çarpıtmayla dolu bu konuşmanın tamamını
reddettiğimizi, iade ettiğimizi ifade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın 195 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasında MHPye sataşması
nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önceki konuşmacı kaba,
saygısız ve pek çok saptırma ifadesinde, partimizin de
adını zikretmek suretiyle kendince birtakım şeyler
söylemeye çalışmıştır. Şimdi Ben, kim
mağdur olduysa onların yanında oldum. diyor. Vallahi, siz hep
teröristlerin yanında oldunuz bugüne kadar. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde
eski Muğla Milletvekilinizle birlikte basın toplantısı yap,
ondan sonra bu kişi PYD saflarında Türk Silahlı Kuvvetlerine
karşı saldırı da bulunurken de etkisiz hâle getirince,
ondan sonra da sorumluluğu Meclis Başkanlığına
yıkmaya kalk; bu, ne alaka! (CHP sıralarından gürültüler)
Ayrıca, Diyarbakır Annelerinin
mücadelesini veren ve çocuğu PKK tarafından kaçırılan bir
polis memurunun ailesine Aman, PKK sizi şöyle yapar, böyle yapar!
diyerek, onun mücadelesini sona erdirme konusunda, âdeta PKK doğrultusunda
dolaylı imada bulunacaksın, güya koruyacaksın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kim o kim, kim?
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Var basında.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kim o? Söyleyin?
ERKAN AKÇAY (Devamla) Var şimdi.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kimse söyleyin.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Şeyhmus Kaya.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şeyhmus Kaya
kim?
ERKAN AKÇAY (Devamla) 2020 Eylül ayında
ailesini aramışsınız. Daha sonra eşi de seni
arıyor ve cevabını da veriyor.
Yine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Katara
satıldığını söyleyen bir şahsiyetsin sen.
Değerli arkadaşlar, ayrıca, o
Suriyede askerlerimize yapılan, sizin bahse konu ettiğiniz
saldırıda ve diğer pek çok hususta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) -
Sayın Genel
Başkanımız Rusyaya defalarca en ağır ifadelerle
gerekli açıklamaları yapmıştır ve bunun üzerine hemen
ertesi günü Rusya devletinden Sayın Genel Başkanımıza
cevaben açıklama yapılmıştır, bir. Onun da ertesi günü
yine Ankaradaki Sovyet Büyükelçiliği kendince birtakım
açıklamalar yapmıştır.
BAŞKAN Sayın Akçay, teşekkür
ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Siz ABDyle iktidar
hayalleri kurarken ABDsi, Avrupası, Rusyası bize laf
yetiştirmekle meşgul. Kendinize bakın, dostlarına
bakın; düşman safında yer almayın. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, özellikle AKP
Grup Başkan Vekili isim vererek hatibimize saldırıda
bulunmuştur, kürsüden kendisine söz vermenizi istiyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sizin ağababalarınız dedim,
saldırıda bulunmadım.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben şimdi her
2 milletvekiline ve Grup Başkan Vekiline bir şey söyleyeyim:
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisine üye olan ve milletvekili olan herkes bir
şeyin farkındadır. Bizler, yedi düvele meydan okuyan,
İngilizine, Fransızına meydan okuyan bu toprakların
yetiştirmiş olduğu en büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürkün
evlatlarıyız, kardeşleriyiz; onu bil. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hadi oradan, hadi oradan!
NİLGÜN ÖK (Denizli) Senin partin hâlâ Canan
Kaftancıoğlu
VELİ AĞBABA (Devamla) Ayrıca idam
sehpasına giderken korkmadan, ürkmeden, cellatlarına karşı Yaşasın
tam bağımsız Türkiye! diyen Deniz Gezmişin
kardeşleriyiz biz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler) Biz Tam bağımsız Türkiye. derken sizler
İstanbulda Amerikan askerlerine peçete tutuyordunuz. Bizler Kahrolsun
Amerika! derken Yaşasın tam bağımsız Türkiye!
derken sizler İsmail Kahramanla beraber Deniz Gezmişlere
karşı miting yapıyordunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NİLGÜN ÖK (Denizli) Hadi oradan, hadi oradan!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) PKKnın
orada ne işi vardı? Geç o boş konuşmaları
Sen
PKKyı niye Meclise getirdin?
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, kim ki teröristle beraberse onun Allah belasını
versin, kim ki mafya babasıyla beraberse Allah belasını versin,
kim ki kadın katiliyle
beraberse Allah onun belasını versin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) PKKyı bu
Meclise getirenin de Allah belasını versin mi, Meclise getirenin de
Allah belasını versin mi?
NİLGÜN ÖK (Denizli) Canan
Kaftancıoğluna, İstanbul İl Başkanına bak önce
bir!
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, kim ki Şehmus Kaya diye birini aramışsa o
şerefsizdir, namussuzdur; kim ki o PKKyla ara bulmaya
çalışmışsa
Onu da grubumuzda yapacak hiç kimse yok. Bakın,
değerli arkadaşlar, FETÖ diyor FETÖ; ya, FETÖyü siz beslediniz,
büyüttünüz. Bu Meclise atılan bombaların sorumlusu sizsiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Genel
Başkanına sor FETÖyü, Genel Başkanına!
VELİ AĞBABA (Devamla) 15 Temmuzda
Meclisi bombalayan adamın kardeşini büyükelçi yapan sizsiniz, 15
Temmuzda Boğaziçi Köprüsüne kurşun sıkanların
kardeşini Bakan yapan sizsiniz. Bu FETÖ ayıbından
kurtulamayacaksınız. Alnımız açık yüzümüz ak, bugün de
öyle, dün de öyleydi, 80de de öyleydi, 60da da öyleydi; alnımız
açık yüzümüz ak arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Arkadaşlar, cevap vereceğim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
PKKlıyı buraya getirenin Allah belasını versin mi? Versin
inşallah.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Versin.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade
ederseniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Başkanım
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun, ne istemiştiniz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben, açıkça ismimi zikrederek
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, ben
hiçbir şey duyamadım konuşmalardan, gürültüden dolayı. Ne
dediğini söyler misiniz bana? Ben duyamadım, hakikaten
duyamadım. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin, bakın bunu da
duyamıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sonuçta, baştan aşağıya sataşmada bulundu ve
partimizi, grubumuzu ilzam edici, şahsımı ilzam edici sözler
etti.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, hayır.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Atatürke hakaret var ortada.
KEMAL PEKÖZ (Adana) İfadeyi söylüyor,
ifadeyi!
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın Divan
olarak duyamıyoruz, lütfen.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
7.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında AK
PARTİye ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Şunu ifade edeyim: Herhâlde siz, Atatürkle
ilgili, İstanbul İl Başkanınınız Kaftancıoğluna
bir göndermede bulundunuz zannediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yok, şeye
yönelik
Fesli Kadire, Fesli Kadire! Hocanız Fesli Kadir var ya, Fesli
Kadire!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Teröristlerle ilgili de Teröriste, terörist diyemeyenlerin Allah
belasını versin. dediniz ya. Kendi Genel Başkanınız
YPG terörist değil. dedi.
VELİ AĞBABA (Malatya) Cehaleti de
haklı bulduğunuz, ayakta hazır ol da beklediğiniz
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
PKKlılar da, hendek kazanlar da çukur kazıyor arkadaşlar. dedi.
VELİ AĞBABA (Malatya) Fesli Kadir var ya
Fesli Kadir! Biz Atatürkün elçisiyiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Herhâlde kendi Genel Başkanınıza bela okudunuz,
hayırlı olsun. Ne diyeyim ben size. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Fesli Kadir, Fesli
Kadir!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sayın Ağbaba
VELİ AĞBABA (Malatya) Söyle
bakalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Biz sizin ağababalarınızla mücadele ediyoruz. Sağ kolumuzu
yukarı kaldırıyoruz Kahrolsun Amerikan emperyalizmi. diyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ne zaman?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sol kolumuzu yukarı kaldırıyoruz, sol kolumuzla bütün
emperyalizmi, hepsini lanetliyoruz; sağımızla da solumuzla da.
Siz emperyalizmin aparatları olarak onlardan medet umuyorsunuz, demokrasi
ithalinde bulunuyorsunuz. S-400leri hangara kaldıracağız,
aktif hâle getirmeyeceğiz. diyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Nerede S-400,
nerede?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Yazıklar olsun! Sizin içinize FETÖ kaçmış, sizin içinize PKK-YPG
kaçmış.
VELİ AĞBABA (Malatya) Nerede S-400,
nerede?
CAVİT ARI (Antalya) S-400ler nerede?
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
duyamıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Siz artık onların oyuncağı olmuşsunuz. Siz güya denge
siyaseti noktasında terör örgütlerine bile terörist diyemeyen bir
noktadasınız. Gerçekten milletimiz bu olup bitenlerin hepsini
maşerî vicdanında tartıyor, Allahın izniyle zamanında
yapılacak 2023 seçimlerinde de sandıktan size öyle bir tokat vuracak
ki neyin ne olduğunu göreceksiniz.
Şunu söyleyeyim: Atatürk, bütün milletin
lideridir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Fesli Kadire sor,
Fesli Kadire! Rehberinize sor, rehberinize!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Kurtuluş mücadelesinde dedelerimiz canlarını verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Rehberin var ya,
rehberin; fesli Kadir, rehberiniz!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bizim de bu vatan uğruna, din ve devlet uğruna, bayrak uğruna,
dinimiz uğruna mutlaka şehadete canımızı vermeye
hazır olduğumuzu ilan ediyorum; bunu bilin. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Ve aynı zamanda, Atatürkün istiklali, tam, tam bağımsız
Türkiye idealini hayata geçiren liderin adı Recep Tayyip
Erdoğandır; bu böyle biline. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri, kifayetimüzakere dememe az kaldı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç, ne
istiyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim
(Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum,
lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Terörle irtibatlı
olduğumuzu, direkt partimize atıfta bulunmuştur.
BAŞKAN Söyledi efendim.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
8.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda mitingde gibi bağırmakla bir şey elde edemeyiz;
birbirimizi kırarak, üzerek de bir şey elde edemeyiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz kırıyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bir sonuca
gideceğiz. (MHP sıralarından gürültüler)
Biraz sonra, biraz sonra
Bana müsaade edin.
Türkiye Cumhuriyeti 16 şehit verdi, 16
şehit. Generaller askerde ne der askerlerine? Evladım. der. Türkiye
Cumhuriyetinin Başkomutanı Cumhurbaşkanıdır.
Cumhurbaşkanı, cenazesi daha orada duruyorken AKP kongresine gidip
de, fıkra anlatıp da böyle gülerse, o, Türkiye Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanı değildir.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne ilgisi var
onun, ne ilgisi var ya!
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Çarpıtma, çarpıtma!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bakın, burada,
altında da, burada yazıyor, tamam mı?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne ilgisi var! Ne
alakası var ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bitmedi, bitmedi.
İki: Kongrede, şehit annesinin haberi yok,
cenazesinin başında
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sonraki
açıklamalarını dinledin mi şehit annesinin?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) AKP kongresinde
çıkıp da, şehit annesinin sesini açıp da orada kendi
politikana alet edemezsin, edemezsin.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hiçbir ilgisi
yok, alakası yok! Sonradan şehit annesinin ne dediğini duydun
mu?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Üç: Hangi
bağımsızlıktan bahsediyorsun benim güzel kardeşim!
Senin Genel Başkanın Ben Amerika Birleşik Devletlerinin Orta
Doğudaki katliamının eş başkanıyım. dedi;
sen hangi emperyalizmden bahsediyorsun, hangi emperyalizmden? (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hiç öyle bir
şey olmadı, hiç öyle bir şey yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Onun kasetini
yarınki basın toplantısında herkese izleteceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hiç öyle bir
şey yok.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) FETÖ
oyunları başlamış!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz evvel Sayın Grup Başkan Vekili Genel
Başkanımıza ilişkin, grubumuza ilişkin açık
suçlamada bulundu.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Suçlama ne?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Suçlamayı görmediniz mi, duymadınız
mı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır, neyse onu
söyle; ne o?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, güya fıkra
anlattığından bahsetti, yalan bir hususla ilgili ve terörle
ilişkilendirerek bizleri ilzam edici sözlerde bulundu.
Dolayısıyla, sataştığı için ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Müsaade ederseniz Sayın
Akbaşoğlu
Değerli Grup Başkan Vekilleri, bu böyle
gittiği zaman ve kürsüye çıktığımızda da
aynı konuşma üslubunu sürdürdüğümüz müddetçe
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz oradaydık,
siz orada mıydınız? Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın Bak, müsaade eder misiniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu resmi
unutmayın, bu resmi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bırak onu. Ben
oradaydım, sen orada mıydın? Fıkra falan anlatmadı.
BAŞKAN Sayın Bak
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Boşuna
bağırma.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Boşuna
bağırma. değil; ben oradaydım, sen orada mıydın?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bağırma!
Cenazede böyle gülünmez!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Orada cenazeler
duruyor, böyle gülemezsin; sen başkomutansan böyle gülemezsin cenazede,
cenazede böyle gülemezsin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen cenazenin
sahibisin, böyle gülemezsin.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz
Sayın Grup
Başkan Vekilleri, lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Fıkra falan
anlatmadı, yalan söylemeyin.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, müsaade
eder misiniz
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Böyle gülemezsin; bu,
başkomutanlık değil.
BAŞKAN Sayın Bak, yerinize oturur
musunuz lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rize kongresi
orası be! Ben oradaydım, sen orada mıydın?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Boşuna şov
yapma, bir daha seni Bakan yapmaz!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan söylemeyin be!
Fıkra anlattı. diyorsun, yalan söylüyorsun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gülmeyeceksin,
gülmeyeceksin; cenazen var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz orada
mıydınız? Fıkra anlattı. dedin, fıkra falan
anlatmadı, biz oradaydık.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hadi oradan!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi, yalan söyleme,
biz oradaydık be!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hadi, hadi
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan söyleme!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
her kürsüye çıktığınızda aynı üslubu
sürdürürseniz bu görüşmeler tamamlanmaz. Bir daha sataşma yapmamak
üzere son kez söz vereceğim.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ama eğer sataşma olursa da
ara vereceğim, onu söyleyeyim size.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ara vermeyin.
Sayın Başkan, sataşma olursa niye ara veriyorsunuz? Bizim söz
hakkımız yok mu?
BAŞKAN - O zaman size söz vereyim, siz
sataşın, öyle devam edin gitsin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Genel Kurulun kaideleri
neyse o.
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu, lütfen
yeni bir sataşmaya yol açmadan.
Buyurun.
9.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana ve AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bakın
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Neden gülüyordu
açıkla? Şehit annesini açıkla.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
siyaset, ahlak ve hakikat üzerine bina edilir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kesinlikle, kesinlikle.
Neden gülüyordu açıkla?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Asla ve kata yalan ve iftira siyasetiyle bir yere varılamaz, asla, genel
olarak, herkes için söylüyorum.
BAŞKAN Öyle yapıyorsunuz. demedi size.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Biz hakikati, işin gerçeğini ortaya koymaya her zaman özen
gösteriyoruz. Bahsettiğiniz konunun hakikati nedir?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu, gülüyor mu,
gülmüyor mu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Burada hiçbir şekilde şehit aileleriyle ilgili, şehitlerimizle
ilgili bağlantısını kurduğunuz şekilde bir gülme
söz konusu değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cenaze
kalkmamış, Başkomutan gülüyor mu, gülmüyor mu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Asla ve kata söylediğiniz kesinlikle doğru değil, kesinlikle.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gülüyor mu, gülmüyor
mu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sonuç itibarıyla, başka bir olayla ilgili orada
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evladın ölse güler
misin, gülmez misin? Buna cevap verecek ağabey.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
vatandaşlarımızla yapılan konuşma esnasındaki
bir başka enstantaneyi orada fıkra anlatımı gibi anlatmak
kesinlikle yalandır, yanlıştır, doğru değildir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evladın ölse güler
misin?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan söyleme!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hamaset yapma!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Kesinlikle orada bir fıkra anlatımı yoktur. Siz Fıkra
anlattı. dediniz, bu gerçek dışıdır kesinlikle.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Fıkra
anlattı, güldü.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sonuç itibarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımız, her zaman
şehit ailelerini arayarak taziyede bulunur, onların
acılarını paylaşır ve onlara her zaman tezkiyede
bulunur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kongreye
bağlayarak değil, kongreye bağlayarak değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla bunu her ortamda, her zaman yapa gelmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Başkomutan
sıfatıyla, sonuç itibarıyla, bu konuda şehit ailemizin de
gönlünü ferahlatmak noktasında kendisiyle her zaman, her ortamda irtibata
her zaman geçmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kongrede, kongrede
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Ve o konuda da geçmeye devam edecektir. Bu konuda sizi hakikatleri söylemeye
davet ediyor, her olayı bağlamından kopartarak lütfen
çarpıtmamaya özellikle özen göstermenizi istirham ediyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sataşmadım.
BAŞKAN Evet,
buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Direkt Yalan söylüyorsun. diyerek ithamda bulundu.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizden ricam, lütfen
yeni bir sataşmaya yol açmayın.
MUHARREM VARLI
(Adana) Sadece Grup Başkan Vekillerinin sataşacağı bir
oturum yapsak nasıl olur acaba? Biz onları dinlemek zorunda
mıyız?
BAŞKAN Bence
gayet makul bu öneri; bunu değerlendireceğim(!)
Buyurun.
10.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Arkadaşlar, olmaz; bir siyasi parti bizim
Andımızı kaldırdı. Bir siyasi parti Türkiye
tabelalarından TC kimliğini kaldırmaya kalktı. Bir siyasi
partinin lideri, evlatlarımızın cenazesi kalkmadan şehit
annesini kongrede bağlayarak politika yaptı. Arkadaşlar, biz bunu
hep birlikte kabul etmeyelim. Ben kimseye hakaret etmiyorum ama ben diyorum ki
acımız mı var, acımızı birlikte
yaşayalım. Kongre nedir ya? İptal et. Şehit cenazeleri
kalkana kadar kongreleri iptal ediyorum. de. Ne var bunda? Yas ilan ediyorsun
ya
Ya arkadaşlar,
düşman değiliz ki ya.
METİN NURULLAH
SAZAK (Eskişehir) - Olmamamız lazım.
ENGİN ÖZKOÇ
(Devamla) - Bir şey ifade ediyorum, şehit cenazesinde, şehidin
olduğu yerde, eğer bir Cumhurbaşkanı kongrede gülerek
kongreyi yapıyorsa, şehit annesini kongreye bağlayıp da bir
politika yapıyorsa, Allah aşkına ya, bir kere hep beraber Yetti
artık! diyelim ya, yetti! (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bağlamından
koparmayın, bağlamından koparmayın!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2499) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 195) (Devam)
BAŞKAN 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi otuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde
üzerinde söz talebi İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Bedri
Yaşarın.
Sayın
Yaşar, beş dakika da şahsı adına söz talebiniz var,
toplam süreniz on beş dakika.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Ben kongredeydim. Hepsi yalan, söylediklerinin hepsi yalan!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sen çok güvenilir bir adam değilsin Osman!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olayı bilmiyorsun
sen, olayı!
CAVİT ARI (Antalya) Sana mı
inanacağız, gördüğümüze mi inanacağız?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben oradaydım!
BAŞKAN Sayın Bak, müsaade eder misiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bilmiyorsunuz
olayı.
BAŞKAN Evet, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Başkanım
BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın, hatip
arkadaşınız kürsüde, yapmayın.
Buyurun Sayın Yaşar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben oradaydım.
CAVİT ARI (Antalya) Ordaymış;
ordaysan ordasın, ne yapalım?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Ne demek
Ordaysan
Tabii ki ordaydım ya! Benim il kongrem kardeşim!
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlamaya çalışıyorum.
CAVİT ARI (Antalya) Nerede vardın?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan söylüyorsunuz,
ben oradaydım! Yalan söylüyorsunuz!
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Değerli
arkadaşlar
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gösteriyor işte
CAVİT ARI (Antalya) Televizyon gösteriyor,
sen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, ne alakası
var? Olayı bilmiyorsun.
BAŞKAN Sayın Arı, lütfen
CAVİT ARI (Antalya) Sana mı
inanacağız gördüğümüze mi inanacağız?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Osmana bir söz versenize konuşsun, bir boşalsın çünkü
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var!
Sen kendine bak ya! Senin aklına ihtiyacımız yok! Senin
aklına ihtiyacımız yok, biz konuşuruz.
BAŞKAN Sayın Yaşar, buyurun, siz
devam edin lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sayın
Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, adam kürsüde, hatip
konuşuyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hatibi dinleyelim,
hatibi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olsun, sen
konuşurken biz dinliyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Dinleyeceksin, hatip
konuşuyor.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, sabahtan beri on-on beş dakikadır yüksek sesle hâlâ
Parlamentoda tartışmalara devam ediliyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan beyan var
burada.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Şunun bu
ülkemize katkısını siz anlatın, yüce Türk milleti dinlesin,
biz de istifade edelim diyorum, ben konuya dönüyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan beyan var, biz
de düzeltiyoruz.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Gürcistanla yaptığımız bir
anlaşmadan bahsediyoruz. Burada, Parlamentoda, bir sürü ülkeyle
yaptığımız karşılıklı
anlaşmaların onayıyla ilgili siyasi partiler görüş beyan
ediyor ama hepimizin gördüğü gibi işin aslını
bırakıp farklı şeylerle meşgul oluyoruz. Yüce Türk
milleti
İşte diyorlar ya bazen Anadoluyu dolaşırken Niye
bu partiyi kurdunuz? İşte bunun için kurduk, bunun için kurduk.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bütün bu
siyasi mülahazalardan uzak, sadece ve sadece ülkenin problemlerine odaklanmak
için kurduk.
Değerli arkadaşlar, Gürcistanın
bağımsızlığını 16 Aralık 1991 tarihinde
ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Diplomatik
ilişkilerin tesisinde de 21 Mayıs 1992de
karşılıklı ekonomik yatırımların
korunmasıyla ilgili anlaşmamızı imzalamışız.
Bu kapsamda biz Batuma Başkonsolosluk açtık. Gürcistan da aynı
şartlar altında İstanbul ve Trabzonda başkonsolosluklar
açmıştır. Türkiye ile Gürcistan arasındaki ilişkiler
stratejik ortaklık düzeyindedir. Ülkemiz 2007 yılından beri
Gürcistanın en büyük ticaret ortağıdır. Gürcistanla
doğrudan yatırım yapan ülkeler arasında da Türkiye yine ilk
sıralarda yer almaktadır. Bildiğiniz gibi, Gürcistan, aynı
zamanda da enerji yolları üzerindedir. Türkiye'nin özellikle Avrupaya
giden projeleri Gürcistan üzerinden geçmektedir. 2019 yılıyla ilgili
ticaret hacmimiz de yaklaşık 1,4 milyar dolar seviyesinde
gerçekleşmiştir.
Bildiğiniz gibi, özellikle,
yaptığımız Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattımız var,
2006 yılında devreye girdi. Bu hat üzerinden özellikle petrolün
Bakü-Ceyhana iletilmesi... Bakü petrollerini Tiflis üzerinden Akdenize
ulaştıran bir projedir. Devamında, TANAP projesi var, o da
yaklaşık 16 milyar metreküp gazı Avrupaya iletecek projelerden
biridir. Bunun da yaklaşık 6 milyarı ülkemizde
kullanılacak, gerisi de diğer ülkelere transfer edilecektir.
Dolayısıyla Gürcistan, bizim ciddi problemimiz olmayan ama stratejik
açıdan da vazgeçemeyeceğimiz bir ülke.
Son dönemde yerel paralarla ticaret yapmaya
başladık; bu, olumlu bir gelişme. Bugün lirayla Tifliste
alışveriş yapmak mümkün, onların yerel parasıyla
Türkiyede alışveriş yapmak mümkün. Özellikle bu coğrafyada
-geçmişte Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusyayla da
böyle bir anlaşması vardı, Çinle görüşmeleri vardı-
bu coğrafyayla ilgili yani Asya coğrafyasıyla ilgili, yerel
paralarla ilgili anlaşmalar yapılırsa bunun çok ciddi
katkıları olacağını buradan söylüyorum.
Yine, bu bölgelerle ilgili belli problemlerimiz var.
Bu coğrafyadaki ticaret ataşesi kadroları çoğu zaman
boş, buralara atamaların bir an önce yapılması lazım;
ben buradan uyarıyorum. Aynı şekilde, ticaret ataşelerinin
orada yaptığı görevler açısından baktığımız
zaman da diğer ülkelerde ticaret ataşeliklerinde çalışan
eleman sayısı -özellikle Çin için- neredeyse büyükelçiliklerde
çalışan eleman sayısına eşittir. Bu coğrafyalarda
da mümkün olduğunca ticaret ataşeliklerini güçlendirerek ticaret
hacmimizi artırmamız mümkün. Bugün, Avrupa da dâhil hepsinin yönü
Asyadır. Asyanın kaynakları henüz ekonomik değerine tam
manasıyla kavuşmamıştır. Bugün, Çinde dâhil Bir
Kuşak Bir Yol Projesiyle beraber aynı hat üzerinden Avrupaya kadar
uzanmaktadır. Dolayısıyla, ticaret ataşeliklerimizi ciddi oranda
tahkim etmemiz lazım.
Yine, bu coğrafyada iş
adamlarımızın zaman zaman problemleri var. Dün Azerbaycan
Dışişleri Bakanı, Türkmenistan Dışişleri
Bakanı ve bizim Dışişleri Bakanımızın ortak
yaptığı bir toplantı vardı. İnşallah, oradan
da hayırlı sonuçlar alınır ama bu coğrafyada iş
yapan müteahhitlerimizin özellikle tahsilat konusunda problemleri var. Bunlarla
ilgili de bir çalışma yapılmasında fayda var. Buna belki
değişik bir boyut da getirebiliriz diye düşünüyorum. Bizim
iş adamlarımızın alacaklarına karşılık
o ülkelerin üretimleri var. Mesela Özbekistanın, Türkmenistanın
tekstil ürünleri var, Gürcistanın tarımsal ürünleri var,
Kazakistanın yine buğday konusunda çok ciddi ihracatları var.
Şu olabilir: Yani müteahhit alacaklarımızın tahsilini o
ülkede üretilen ürünlerle takas yöntemiyle belki bu borç alacak ilişkisini
dengeleyebiliriz. Onunla ilgili de gümrüklerde zaman zaman belli sorunlar
yaşanıyor. Mesela, özellikle tekstil alanında doğal olarak
kendi ülke üreticilerimizi korumak adına konulan fonlar var ama hiç
olmazsa iş adamlarının alacaklarına karşılık
alınabilecek bu tür o ülke ürünleriyle ilgili gümrükler
kaldırılabilirse bu da karşılıklı ticaret
hacminin büyümesi açısından çok ciddi katkılar
sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Yine, özellikle Kars-Tiflis Demir Yolu Hattı
son dönemde devreye girdi. Bu da çok önemli bir proje. Gerçi standartlar
açısından, özellikle Rus coğrafyasının demir
yollarının standartları, bizim demir yolu
standartlarımızla aynı değil. Ama bir aktarma istasyonu
marifetiyle bu şimdi aktarılabiliyor. Bu demir yolu marifetiyle bugün
Pekinden Adriyatike kadar demir yoluyla bir ürünü göndermek mümkün.
Şahsen bizim zaman zaman Hükûmetin eleştirdiğimiz projeleri
vardı ama bu da yine takdir ettiğimiz bir projedir. Bu hat
sağlanmış, demir yoluyla bugün Orta Asyaya da ticaretin önü
açılmıştır. Ama tabii, bunlar yeterli mi? Kesinlikle
yeterli değil, iç bağlantılarının da
yapılması lazım. Yani demir yollarının o
bağlantısı var ama mesela -özellikle Karadeniz
açısından söylüyorum- bugün, Karadenizde demir yolu
ulaşımı ciddi olarak yoktur. Bugün, Samsun-Sarp demir yolu
-Trabzon milletvekillerimiz de zaman zaman gündeme getiriyorlar- veyahut
işte Trabzon-Hopa demir yolu bir an önce projelendirilmeli. Bu da yeterli
değil, aynı şekilde bunun Akdeniz-Karadeniz otoyol bağlantısıyla
da desteklenmesi lazım ki Akdenize gelen gemiler aynı şekilde
bu yükleri otoyol üzerinden Karadenize, Karadeniz üzerinden de Orta Asyaya
iletebilsinler ama maalesef bu demir yolu konusunda
Zaman zaman
arkadaşlarımız hep hızlı trenden bahsediyorlar,
doğru şeyler yapılıyor ama mesela maalesef hâlâ
Ankara-Samsun -ki Samsunu bugün Doğu Karadeniz bölgesinin
tamamının bölgesel başkenti gibi de algılayabiliriz.
Havaalanıyla, limanıyla, kara yolu bağlantısıyla,
demir yolu bağlantısıyla, serbest bölgeleriyle
dolayısıyla her şeye hazır olan bir ilimizden bahsediyoruz-
demir yolu projesi daha sadece projelendirilme aşamasında, ne zaman
yapılacağı konusunda herhangi bir fikrimiz yok.
İnşallah hem Ankara-Samsun demir yolu bir an önce başlar,
devamında da Samsun-Sarp demir yolu bir an önce yapılır,
projelendirilir. Özellikle, bugün, Asyayla olan ticaretlerimizde çok ciddi
mesafeler katedebileceğimizi düşünüyorum. Bizim bu
bağlantıları yapmadığımız takdirde bu
coğrafyalarda kolay kolay ticaret yapmamız mümkün değil.
Özellikle bu coğrafyalara yönelik Asya Kalkınma Bankasının,
Avrupa Yatırım Bankasının özel kredileri var, bu bölgelerde
yatırım yapıyorlar. Bizim de bunları yapabilecek çok ciddi
firmalarımız var. Tabii, bu bankaların kredileri üzerinden
firmalara destek olabilirsek en azından bizim firmalarımız da bu
coğrafyada çok ciddi işler yapabilirler. Aynı şekilde
EXIMBANK bu coğrafyalara özel limitler açabilir, bunlar üzerinden de yine
bu ülkelere özellikle inşaat sektöründe çok rahat gidebiliriz, çok rahat
mesafeler katedebiliriz. Bugün, bu coğrafyada
firmalarımızın çoğu devlet kredileriyle, işte,
Fransızların dev firmaları, Çinlilerin dev firmalarıyla ve
ülkelerinin o ülkelere açtığı kredilerle yaptığı
işlerle rekabet etmeye çalışıyorlar. Bunlarla beraber
rekabet etmeleri doğal olarak mümkün değil. Bununla ilgili
EXIMBANKın da bu bölgeye muhakkak bir hat açması lazım, bir
kredi açması lazım. Şimdi, Kredi açılması lazım
geliyor. dediğiniz zaman daha çok, buradan da söylüyorum, belli
başlı firmalara
Buradan bol miktarda ifade ediliyor, bu EXIMin
kredilerinden de bu belli başlı firmalar istifade ediyor. Hâlbuki
küçük ve orta boy işletmeleri desteklemediğiniz sürece bu
işlerden sonuç almanız mümkün değil. Yani orta direği, hani
Özalın getirdiği tabirle bizim orta direği desteklememiz lazım
ki çadır çökmesin. Bu kredilerle ilgili de ben özellikle Ticaret
Bakanımızı buradan uyarıyorum çünkü sadece bütün Orta Asya
değil, bunun devamında Balkan coğrafyasında da aynı
işlerle karşılaşıyoruz; oradan da iş
adamlarının zaman zaman gündeme getirdiği en önemli olaylardan
biri bu EXIM kredileri, bunların
EXIM kredileri tahsis edilirken en
azından küçük ve orta boy işletmelere de bir hat
açılmasını istiyorlar, bununla ilgili oluşturulan
teminatların da karşılanabilir, yerine getirilebilir seviyede olmasını
istiyorlar.
Bugün her zamankinden daha fazla -bu pandemi
dolayısıyla zaten sıkıntılar yaşıyoruz- iç
piyasada belli daralmalar var. Bunu enerjiden de görebilirsiniz, enerji
koridorundan bahsettik. Türkiyenin enerji tüketimi üç senedir neredeyse değişmiyor;
aynı rakamlarda gidiyoruz. Demek ki içeride bir tıkanma var,
pazarın süratle dışarıya açılması lazım.
Tabii, küçük işletmelerden bahsederken bizim
Samsunun merkezinde -biraz önce Erhan Beyin fırsatı olmadı,
onun yerine ben söyleyeyim- GÜLSAN diye bir sanayi sitemiz var. Tabii,
şehir kurulurken orası uygundu, bundan elli sene önce,
altmış sene önce yapılan bir sanayi sitesi. Şimdi
şehrin içinde kaldığı için devlet diyor ki: Buradan biz
sizi, Toybelen diye bir mevkimiz var, oraya nakledelim. Buna kimsenin
itirazı yok, doğru Siz bizi alın, buradan oraya nakledin.
diyorlar ama şimdi, tabii, orada bir ticaretleri var; burayla ilgili,
devletin kamulaştırırken bir değer tespiti var. Şimdi,
tespit ettikleri şehrin göbeğindeki metrekare birim fiyatı, daha
henüz rüşdünü ispat etmemiş Toybelen diye de bir yerimiz var,
oranın fiyatlarıyla
Yani diyor ki: Biz size oradan 100 metrekare
dükkân verelim, fiyatı 405 bin lira ama sizin buna muadil GÜLSANdaki
yerinizi
Onun daha altında bir fiyatı teklif ediyor yani bu,
işin doğasına ters. Şehrin merkezinde olan bir
dükkânın metrekare fiyatının, daha yeni bir yerde açılacak
alanda fiyatının altında olması kabul edilemez çünkü GÜLSAN
esnafının da hepsi ayağa kalktı, Biz böyle bir şeyi
kesinlikle kabul etmiyoruz. diyorlar, bir. İki: Bunlarla ilgili, tamam,
size beş yıl vade yapalım. diyorlar. Ama
açıkladıkları faizi bizim ödememiz mümkün değil. diyorlar.
Üç: Buna en az on yıl vade yapın ki en azından bir ödeme
kabiliyetimiz olsun.
Tabii, bütün bu sorunları söylerken bizim
İYİ PARTİ olarak olaya bakış açımız da
şu: Kesinlikle, arsa, yatırımcı için bir maliyet unsuru
olmamalı diyoruz. Eğer yatırımcı bir yere yatırım
yapmak istiyorsa gerekirse devlet bunu tahsis etsin. Yani
yatırımcı arsaya bir bedel ödeyerek bu yatırımda bir
artı değer olmasın, yatırımcıya bu arsaları
biz ücretsiz tahsis edelim diyoruz çünkü dünyanın her yerinde böyle. Siz
bugün özellikle Balkanlara veya Türk coğrafyasına gittiğiniz
takdirde bir yatırımdan bahsedin, size hangi imkânları sunduğunu
siz de görürsünüz. Hatta ben bir toplantıya
katılmıştım Özbekistanda, Cumhurbaşkanı,
Başbakana Ayağa kalk. dedi, kaldırdı. Bakın, Türk
iş adamları burada ne istiyorsa, ne gerekiyorsa
yapacaksınız. Eğer bir eksiklik varsa ben sizden bilirim. diyen
bir Cumhurbaşkanı var. Ee, bugün de bizim gerçek manada
yatırıma ihtiyacımız var, yatırımcının
bir başka ülkede nasıl önü açılıyorsa Türkiye'de de önünün
açılması lazım geldiğini buradan ifade ediyorum.
GÜLSANda da bir an önce bu kanayan yaraya bizim bir
çözüm bulmamız lazım. Tamam, TOKİ, ihalesini yaptı, bu
dükkânları yapacak ama bu fiyatla GÜLSAN esnafının bu
dükkânları alma şansı yok. Diyor ki: Siz almazsanız
başkasına satarız. Hâlbuki bizim derdimiz, oradaki esnafı
kendi şartları içerisinde yeni açılan sanayi bölgesine
kavuşturmak. Şunu da ilave ediyorlar, diyorlar ki: Sanayi
dükkânları talepler doğrultusunda yapılmalı. Yani bugün,
galeri için dükkânın hesabı farklıdır, mobilyacı için farklıdır,
tesisatçı için farklıdır, kaportacı için
farklıdır yani işin kendi nevi şahsına münhasır
metrekareleri vardır. Bunları da dikkate alarak yapın. Kendi
kafanıza göre Yaptım, oldu. mantığından vazgeçin.
Dolayısıyla burada 3-5 değil, 1.500-1.600 esnafımız
var. Samsun için bu önemli. Ben hem Belediye Başkanımızın
hem TOKİ Başkanımızın hem Sanayi
Bakanımızın bu işe bir el atacağını ümit
ediyorum.
Ümit ediyorum ki bu sorunlar çözülür, bu ülkenin
üretimine Samsunun da bir katkısı olur diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamayı İç Tüzükün 145inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca 25 Şubat 2021 Perşembe gününe bırakıyorum.
5inci sıraya alınan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Balıkçılık ve
Deniz Ekonomisi Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moritanya
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Balıkçılık ve
Deniz Ekonomisi Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1365) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 204) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 204 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Görüşmeleri tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MORİTANYA İSLAM
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA BALIKÇILIK VE DENİZ
EKONOMİSİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 28
Şubat 2018 tarihinde Nuakşotta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Moritanya İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Balıkçılık ve Deniz Ekonomisi Alanında
İşbirliği Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde gruplar
adına söz talebi? Yok.
Şahsı adına Sayın Burak Erbay,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BURAK ERBAY (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli vekiller, Covid-19
salgınının etkileri tüm şiddetiyle devam ediyor. Bu
salgın sürecinde kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımıza
Allahtan rahmet, tedavisi devam edenlere de acil şifalar diliyorum.
Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere,
salgınla mücadele eden herkese de teşekkürlerimizi bir kez daha
yinelemek istiyorum.
Değerli vekiller, salgından dolayı
birçok sektör olumsuz bir şekilde etkilendi. Ben, sizlere, bu
salgından en çok etkilenen turizm sektörünün sorunlarından bahsetmek
istiyorum. 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan
Covid-19 salgını nedeniyle turizm sektörü önemli bir gerileme
yaşamıştır. Dünya Turizm Örgütünün verilerine göre, 2020de
turizm sektöründe 1,3 trilyon liralık gelir kaybı yaşanmıştır.
Turizm sektörü tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de birçok açıdan
stratejik öneme sahip sektörlerden bir tanesidir. Turizm ülkemizin en önemli
döviz girdi kaynaklarından biridir.
Değerli vekiller, turizmle ilgili ülkemizden de
bazı veriler paylaşmak istiyorum: 2019 yılında ülkemize 52
milyona yakın turist gelmiştir. Yaklaşık 35 milyar dolar
döviz girdisi elde edilmiştir. Türkiye genelinde turizm sektöründe
çalışan sayısı yaklaşık 3 milyon 500 bin
kişidir. Bu sektör ailelerle birlikte yaklaşık 12 milyon
kişiye geçim kapısı olmaktadır. Ülkemizin toplam yatak
kapasitesi yaklaşık 2 milyona ulaşmaktadır. Turizm sektörü
taşımacılıktan tekstile, tarımdan
hayvancılığa kadar birçok sektörü de etkileyen lokomotif bir
sektördür. Maalesef, 2020 yılında ülkemize gelen turist
sayısı da 52 milyondan 15 milyona düşmüştür. Turizm geliri
de 35 milyar dolardan 12 milyar dolara gerilemiştir.
Değerli vekiller, birçok ülkede bu zor
koşullarda işletmelere karşılıksız hibe
desteği verilerek vatandaşların bu süreci en az
mağduriyetle giderilmesi sağlanmıştır ancak ülkemizde
birçok sektöre yeterli destek sağlanmadığı gibi turizm
sektörü de maalesef görmezden gelinmiştir ta ki bugüne kadar. Bugün
-basına da düştü- Halk Bankası ile TÜRSAB arasında
imzalanan bir anlaşma yapıldı. Tabii ki olumlu bir gelişme,
teşekkür ediyoruz. Geç kalan da bir gelişme. Bu destek paketinin
detaylarını incelediğimizde 100 bin liralık bir destekten
bahsediliyor. Uygun koşulda olanlar faydalanabilirler ancak
detayını incelediğimizde bunun gene aynı şekilde
faizli olduğunu ve altı ay sonra geri ödenmek zorunda olduğunu
gördük. Şimdi, buradan sormak istiyorum: Eğer gerekli
hazırlıklar yapılmazsa, gerekli tedbirler alınmazsa, turizm
sektöründe çalışanlar aşılanmaz ve turistler gelmezse bu
krediler nasıl ödenecek?
Değerli vekiller, gayrimenkul satış
internet siteleri var. Buralara girdiğinizde, turizm sektöründe beş
yıldızlı otellerden butik otellere kadar birçok otelin
satış aşamasında olduğunu görebilirsiniz. Sektör
temsilcilerinin dışında da bu kurumlarda, bu işletmelerde
çalışan vatandaşlarımız maalesef çok mağdur
durumda. Daha bundan birkaç gün önce şahsi mailime atılan bir maili
sizlere okumak istiyorum: Lütfen diye başlıyor. Ben,
Muğlanın seçim bölgem Muğlanın- şu ilçesinde ikamet
ediyorum, eşim ve 3 yaşında kızımla pandemi
dolayısıyla çalışamıyorum. Aşçıyım,
malum oteller kapalı, sizlerden kızım için gıda ve giyim
yardımı rica ediyorum. Gerçekten zor durumdayım.
Kızıma dört gündür süt bile alamadım. Lütfen
diye mesaj
atıldı. Kendisinin sorununu çözmeye çalıştık ama bir
kişi neye yarar? O yüzden arkadaşlar, az önce bu konuşmayla
ilgili mesaj attığımızda Marmaristen bir kardeşimiz
de aradı Ağabey ne olur, bizi de dile getir. Yüz binlerce
liralık kira borcumuz var, biz ne yapacağız? Bizi de dile
getir. diyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Avrupadaki
aşılamaların hızlı bir şekilde devam etmesi bir
umut vaat etmekte. İngiltere Başbakanı Boris Johnson geçenlerde
bir açıklama yaptı, 17 Mayıs tarihini verdi. Eğer bu
şekilde devam ederse seyahat yasaklarının kalkması söz
konusu ancak ev sahibi olarak bizlerin de gerekli hazırlığı
yapması gerekiyor. Güvenlik ve eğitimciler evet, öncelikli; daha
sonra da turizm çalışanlarının muhakkak
aşılanması gerekiyor.
Evet, yerinde karar yöntemi doğru bir yöntem.
Rakamlarla oynamadan bu süreci götürmemiz lazım. Ancak buradan
Sağlık Bakanına, Turizm Bakanına ve tüm yetkililere
sesleniyorum: Gecikmeden turizm çalışanlarını
aşılayalım, 2021 turizm sezonunu da kurtaralım diyorum. Bu
hususa buradan da dikkat çekiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamayı İç Tüzükün 145inci maddesi 2nci fıkrası
uyarınca 25 Şubat 2021 Perşembe gününe bırakıyorum.
6ncı sıraya alınan Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti
Cumhuriyeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti
Cumhuriyeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1413) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 192) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 192 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi yok,
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE CİBUTİ CUMHURİYETİ ARASINDA
DENİZCİLİK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 24
Ocak 2015 tarihinde Cibutide imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Cibuti Cumhuriyeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamayı İç Tüzükün 145inci maddesi 2nci fıkrası
uyarınca 25 Şubat 2021 Perşembe gününe bırakıyorum.
7nci sıraya alınan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Şili
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Şili
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1245) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 34) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 34 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi yok,
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE ŞİLİ
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 7 Aralık 2017
tarihinde Kolomboda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Şili
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir. Açık
oylamayı İç Tüzükün 145inci maddesi 2nci fıkrası
uyarınca 25 Şubat 2021 Perşembe gününe bırakıyorum.
8inci sıraya alınan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Burundi
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Askerî Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Burundi
Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Askerî Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1367) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 30) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 30 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ İLE BURUNDİ CUMHURİYETİ
HÜKÛMETİ ARASINDA ASKERÎ ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 10
Eylül 2018 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Burundi Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Askerî Çerçeve
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamayı
İç Tüzükün 145inci maddesinin 2nci fıkrası uyarınca 25
Şubat 2021 Perşembe gününe bırakıyorum.
9uncu sıraya alınan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lesoto Krallığı Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lesoto
Krallığı Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1537) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 60) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 60 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi yok.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE LESOTO KRALLIĞI HÜKÜMETİ
ARASINDA TİCARET VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 3
Kasım 2016 tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Lesoto Krallığı Hükümeti Arasında Ticaret ve
Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamayı İç Tüzükün 145inci
maddesinin 2nci fıkrası uyarınca 25 Şubat 2021
Perşembe gününe bırakıyorum.
10uncu sıraya alınan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri
Arasında Yatırımların Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Üye Devletleri Arasında Yatırımların
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
9/7nci Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1782) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
10.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri Arasında
Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye
Devletleri Arasında Yatırımların Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın 9/7nci Maddesinin
Değiştirilmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1782) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 67) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 67 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz talebi yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ÜYE DEVLETLERİ
ARASINDA YATIRIMLARIN TEŞVİKİ VE KORUNMASINA
İLİŞKİN ANLAŞMA İLE EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ÜYE DEVLETLERİ
ARASINDA YATIRIMLARIN TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN
ANLAŞMANIN 9/7NCİ MADDESİNİN
DEĞİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 7
Temmuz 2005 tarihinde İstanbulda imzalanan Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri Arasında
Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşma ile 7 Nisan 2007 tarihinde Antalyada imzalanan Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri Arasında
Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın 9/7nci Maddesinin Değiştirilmesine
İlişkin Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Evet, madde üzerinde ilk söz talebi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Arzu Erdemin.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 67 sıra sayılı Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri Arasında
Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye
Devletleri Arasında Yatırımların Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın 9/7nci Maddesinin
Değiştirilmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi, basın mensuplarımızı
ve ekranları başında bizi izleyen aziz Türk milletimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Uluslararası sözleşmelerin birincil önemi,
sürdürülebilir kalkınmadır. Sürdürülebilir kalkınma,
toplumların ekonomik kalkınma yaklaşımı
arayışı içinde olurken aynı zamanda da çevre ve yaşam
kalitesi olarak da yararlandıkları bir stratejidir. Sürdürülebilir
kalkınma anlayışı, ülkelerin ekonomik ve sosyal
gelişme hedeflerinde ortak faydaya sürdürülebilirlik
katmalarıdır. Bu açıdan, şu ana kadar görüşmüş
olduğumuz uluslararası sözleşmelerin her biri, birbirinden
kıymetli ve özellikle ülkemizin ve dünyanın da içinde bulunduğu
coronavirüsle mücadele döneminde ekonomik zayıflamanın çok
görüldüğü diğer ülkelerde de güçlenmeye sebep olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı; Türkiye, İran ve Pakistan
arasında bölgesel ekonomik iş birliğini geliştirmek
amacıyla 1964 yılında oluşturulmuş, Kalkınma
İçin Bölgesel İşbirliği Teşkilatının
devamı olarak 1985 yılında kurulmuştur. Sekretaryası
Tahranda bulunan teşkilat, üyeleri arasında ekonomik, teknik ve
kültürel iş birliğini artırmayı amaçlamaktadır.
1992 yılında Afganistan, Azerbaycan,
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve
Türkmenistanın da katılımıyla üye sayısı 10a
yükselmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Konseyi ve
Enerji Şartı Sekretaryası gözlemci üyesidir.
Ekonomik İşbirliği
Teşkilatının temel işlevleri; üye ülkelerin sürdürülebilir
ekonomik kalkınması, ticaretin önündeki engellerin
kaldırılması ve bölge içi ticaretin teşvik edilmesi, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı bölgesinin artan dünya ticaretinde
daha fazla rol alması, üye ülkelerin birbirleriyle ve dünyayla
bağlantısını sağlayan ulaştırma ve
haberleşme altyapısının geliştirilmesi, ekonomik
serbestleşme ve özelleştirme, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı bölgesinin kaynaklarının harekete geçirilmesi, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı bölgesinin tarım ve sanayi
potansiyelinin etkin kullanımı, uyuşturucu ticaretinin
önlenmesi, ekoloji ve çevrenin korunması ve Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı bölgesindeki milletlerarası
tarihî ve kültürel bağların güçlendirilmesi, bölgesel ve uluslararası
örgütlerle karşılıklı yararlı iş birliğinin
tesis edilmesi. Ekonomik İş Birliği Teşkilatı, bu
hedefler doğrultusunda ülkemizin üye ülkelerle ilişkilerinin
geliştirilmesinde çok yönlü bir platform olarak dikkat çekmektedir.
Günümüzde gerçekleştirilmeye çalışılan hedefler de bir
bakıma bu önemli potansiyelin üye ülkelerce benimsendiğinin ve
artık değerlendirilmesi gerektiği yönündeki iradenin
göstergesidir.
Büyük enerji kaynaklarından yüksek kaliteli
endüstriyel ürünlere kadar Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı üyeleri arasında ticari faaliyetlerin
artırılması için büyük bir potansiyel mevcuttur. Ancak,
Teşkilatın kuruluşundan bu yana arzu edilen ekonomik iş
birliği seviyesine ulaşılamamıştır ve bu
açıdan da gelişmesi için bu anlaşmanın faydalı olacağı
göz önünde bulundurulmalıdır. Ekonomik İş Birliği
Teşkilatının kuruluş hedefi olan bölgesel iş
birliği ve kalkınma, üye ülkeler arasındaki ticaretin
artırılmasıyla gerçekleşebilecektir.
Ülkemize yapılan doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının korunması ve daha fazla
yabancı sermaye gelişinin özendirilmesi için bugüne kadar 94 ülkeyle
yatırımların karşılıklı teşviki ve
korunması anlaşması imzalanmıştır. Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı üye ülkeler arasında daha
istikrarlı bir yatırım ortamının teminini öngören,
yatırımların teşviki ve korunmasına ilişkin
anlaşmayla birlikte bölge ülkeleri arasında sermaye
akışında artış gerçekleşmesi beklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, anılan
anlaşma 7 Temmuz 2005 tarihinde, anlaşmaya yönelik olarak
İranın değişiklik önerisini içeren protokol ise 11 Temmuz
2012 tarihinde ülkemiz tarafından imzalanmıştır. Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı üye devletleri arasında
yatırımların teşviki ve korunmasına ilişkin
anlaşmanın temel esasları şu şekildedir:
1) Anlaşmaya taraf ülkelerde diğer akit
taraflarının yatırımcıları tarafından
gerçekleştirilen yabancı sermayeli yatırımcıların
ve ilgili faaliyetlere tabi olacağı muameleyi belirleyerek ekonomik
iş birliği için uygun koşulları yaratmak.
2) Anlaşmaya taraf ülkelerde yabancı
yatırımların kamulaştırma ve devletleştirme
yönünde tabi olacağı muamele ve sahip olduğu haklara
açıklık getirme.
3) Taraf ülkeler açısından özel
teşebbüs ile ev sahibi devlet arasında yatırımlarla ilgili
çıkabilecek ihtilafların çözüm yollarını tespit etmek.
4) Taraf ülke
yatırımcılarının elde ettiği kârlar ve diğer
gelirlerin gecikme olmaksızın transfer edilmesini güvence altına
almak.
Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı üye ülkeler arasında daha istikrarlı bir
yatırım ortamının teminini öngören bu anlaşmayla
birlikte bölge ülkeleri arasındaki sermaye akışında
artış gerçekleşmesi beklenmektedir. Anlaşma,
yatırımcılara ekonomik ve yasal güvence verirken ilgili ülkelere
herhangi bir yük getirmemektedir.
Değerli milletvekilleri,
yatırımların teşviki ve korunması,
anlaşmaların ana amacıdır. Beraberinde yalnızca
sermaye değil, aynı zamanda teknoloji, yönetim becerisi,
uluslararası pazarlara giriş şansını da getiren
doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını taraf
ülkeler arasında teşvik etmek ve ilgili ülkelerin hukuki düzeni
içinde bu yatırımların korunmasını
sağlamaktır.
2018 yılı itibarıyla, Türkiye,
Afganistan, Azerbaycan, İran ve Pakistan olmak üzere 5 ülke
anlaşmayı imzalamış, Afganistan, İran, Pakistan ve
Türkiye anlaşmayla birlikte protokolü de imzalamış;
yalnızca İran ve Pakistan tarafından anlaşma ve protokolün
onay süreci tamamlanmıştır. Anlaşmanın yürürlüğe
girişi için 4 üye ülkede onay sürecinin tamamlanması gerekmektedir.
Bahse konu anlaşma ile protokol, 21 Mart 2019 tarihinden bu yana yüce
Meclisimizde onay için beklemektedir. Ekonomik İşbirliği
Teşkilatının kurucu ülkeleri arasında yer almamız ve
Teşkilatı, proje ve sonuç odaklı bir yapıya kavuşturma
hedefimiz doğrultusunda, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı bünyesinde geliştirilen program ve projelere yeni bir
ivme kazandırmak adına söz konusu anlaşma ve protokolün onay
sürecinin bir an evvel tamamlanması da oldukça önemlidir.
Değerli milletvekilleri, Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı, coğrafyasının en
batısında yer alan ve işlevsel 2 deniz yolu ulaşımından
birine sahip olan ülkemiz bakımından özellikle çok önemli bir
durumdadır. Ülkemizin dış politikada bölgesel istikrara ve
iş birliğine gösterdiği hassasiyet bağlamında Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı, önemli bir bölgesel birlik olarak
dikkat çekmektedir. Özellikle Asyanın öneminin geçmiş yıllara
nazaran farkına varmaya başlayan bir Avrupa Birliği için Türkiye
vasıtasıyla bu coğrafyalarla iş birliği
mekanizmasının oluşturulmasına da olanak
sağlayacaktır. Türkiye'nin gerek Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı coğrafyasıyla gerek Asya'nın tamamıyla
olan siyasi, ekonomik, kültürel, dinî ve insani ilişkileri de göz önüne
alındığında, ülkemizi dışlayarak buradaki
ülkelerle iş birliği ve bütünleşme hedeflerini içeren her tür
planın sonuçsuz kalacağı da açıktır. Bu da ülkemizi
oldukça avantajlı bir pozisyona taşıyacaktır.
Kurucu ülke sıfatıyla üye olduğumuz
da göz önünde bulundurulduğunda ülkemiz sermayesinin dış
ülkelere açılması, yabancı yatırım ve ileri
teknolojilerin ülkemize gelmesi yoluyla ekonomimizin küreselleşen dünya
ekonomisi içerisinde etkin bir şekilde yer almasının genel
ekonomik politikamızın ana hedefleri arasında yer alması;
ülkemizin söz konusu anlaşmaya onay sürecinin bir an evvel
tamamlanması açısından da özellikle önemini ortaya
koymaktadır.
Burada tekrar şunu da belirtmek istiyorum:
Özellikle uluslararası anlaşmalarla birlikte, Avrupa Birliği
müzakere süreci içerisinde Gümrük Birliği Anlaşmasına
ilişkin de çalışmaların hız kazandığı
bu dönem, gerçekten, bizim için çok önemli. Ülkemizin, Türkiye Cumhuriyeti
devletimizin ne kadar kadim bir devlet olduğu, ne kadar derin köklere
sahip olduğu; bu açıdan, Orta Doğunun ve özellikle kendi
coğrafyamızın ağabeyi, hamisi konumunda olduğumuz
bugün de 2023 güçlü Türkiye hedefine ulaşırken bu
anlaşmaların her birine önem vermemiz ve geliştirmemiz için
bizlerin her birimizin üzerine düşen görevi yapması oldukça elzem.
Ben hepinizi saygılarımla
selamlıyorum ve teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 1inci madde üzerinde diğer konuşmacı,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Ruştu
Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 120 sıra sayılı Uluslararası
Sözleşmenin Uygun Bulunması Hakkında Kanun Teklifi üzerine söz
almış bulunuyorum. Öncelikle, Genel Kurulu ve ekranları
başında bizleri izleyen halklarımızı sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
120 sıra sayılı Uluslararası
Sözleşme, Türkiye ile Somali arasında kalkınma ve iş
birliğini düzenliyor. Halklar arasında köprü olmasını
umduğumuz bu uluslararası sözleşmelere genel olarak, ilkesel
olarak karşı çıkmadığımızı belirtmekle
yetineyim.
Bugünkü konuşmamda Adalet Komisyonu üyesi bir
hukukçu vekil olarak ülkemizin her gün yeni bir adaletsizlik üreten hukuk
sistemi ve bu adaletsizliği besleyen iktidar uygulamalarını dile
getirmeye çalışacağım. Yeni anayasa, demokratik anayasa
yapacağız. deniliyor ya, bakalım var olan temel hak ve
özgürlüklere bu iktidar ne kadar saygılı davranıyormuş.
Evet, ülkemizde düşünce özgürlüğü yoktur.
Düşünce özgürlüğü, ancak bir bilgiye ulaşabilirseniz
vardır. Oysa, bu ülkede Wikipedia yasaklandı, Twitter
yasaklandı; yüzlerce, binlerce internet sitesine, haberlere erişim
engeli getiriliyor. Ne yapıyor haber siteleri buna karşı? Bir
örnek: Sendika.org1, sendika.org2, sendika.org3, 4, 5, 66, 67, 68. Bu
yasaklarla aslında düşünceye ulaşma, engellenmiş olmuyor
ama Türkiye düşünceye ulaşmanın engellendiği ülkeler
kategorisine giriyor.
Evet, ülkemizde ifade özgürlüğü yok.
Yalnızca 1 tweet attığı için her gün onlarca yurttaş
ya gözaltına alınıyor ya dava açılıyor hakkında
ya da tutuklanıyor. Protesto hakkını kullanan öğrenciler
gözaltına alınıyor, sendika üyesi emekçiler gözaltına
alınıyor, kadın haklarını savunan kadınlar,
feministler gözaltına alınıyor, gazeteciler gözaltına
alınıyor, HDPnin gerçekleştirdiği neredeyse her
etkinliğe müdahale ediliyor ve onlarca, yüzlerce kişi gözaltına
alınıyor.
Evet, ülkemizde örgütlenme özgürlüğü yok, 15
Temmuz darbesini Allahın lütfu olarak gördünüz, 1.748 tane vakıf
ve derneği kapattınız, bırakın darbeyi
Fetullahçılarla hiçbir ilişkisi olmayanları da
kapattınız. Kürt dili çalışmaları yürüten Kurdi-Deri
kapattınız, Mezopotamya Kültür Merkezini kapattınız.
Kapattığınız tarihten önceki otuz yılda henüz AKP
diye bir parti, Adalet ve Kalkınma Partisi diye bir parti yokken otuz
yıl boyunca kültür, sanat, edebiyat, resim çalışmaları yürüten
bir dernekti ve kapattınız. Özgürlükçü Hukukçular Derneğini
kapattınız, Çağdaş Hukukçular Derneğini
kapattınız. 1974te kurulmuş olan Çağdaş Hukukçular
Derneğini 15 Temmuz darbesini Allahın lütfu olarak görüp
kapattınız. UNICEFle birlikte onlarca proje yürüten Gündem 21 diye
bir dernek vardı, çocuk çalışmaları yürütüyordu ve bu
derneği de 15 Temmuz darbesini Allahın lütfu olarak görüp
kapattınız.
Evet, ülkemizde basın özgürlüğü yok.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtiniz,
İletişim Başkanlığı diye bir kurum kurdunuz.
İletişim Başkanlığını kurduktan sonra
hepimizin bildiği sarı basın kartlarının
tamamını iptal ettiniz, Bunların yerine turkuaz kart
vereceğiz. dediniz. Onlarca yıllık gazetecilik yapan basın
emekçilerine hâlâ turkuaz kart vermediniz, yüzlerce basın emekçisi,
turkuaz kart vermenizi bekliyor. Bu verdiğiniz kartlar, onların
gazeteci olup olmadığını tespit eden bir kart değil
ama her tarafta, onları akredite etmediğiniz için haber
yapmalarını da engelliyorsunuz. Türkiye, Basın Özgürlüğü
Endeksinde 180 ülke arasında 154üncü sırada, geri kalan ülkeleri ne
siz sorun ne ben söyleyeyim. Yalnız 2020 yılında, 79 gazeteci
yaptıkları haberler nedeniyle ama başka suçlamalarla
gözaltına alındı, 24 tane gazeteci tutuklandı. 2020
yılında, bu nedenle Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde
154üncü sıradayız.
Evet, ülkemizde konut dokunulmazlığı
ve özel hayatın gizliliği her gün, her saat ihlal ediliyor. Telefon
ve iletişimin dinlenmesi kararlarının sınırı yok.
Bakın, sizin iktidarınız döneminde bir cumhuriyet
savcısı, bir ağır ceza mahkemesine başvurdu ve Türkiye'nin
tamamında bütün telefonların dinlenmesi için izin istedi. Bir
savcı, mahkemeye başvurdu, Türkiye'nin her tarafında, her
karışında, her telefonu dinlemek için izin istedi ve bir mahkeme
de izin verdi. Şimdi, sorsak diyeceksiniz ki O savcı, FETÖcüydü, o hâkimler de FETÖcüydü.
Gözaltına almak için gidilen her evde
kapılar kırılıyor, evdekiler yaşına
başına bakılmaksızın yere yatırılıyor,
evlerin altı üstüne getiriliyor, zar zor aldıkları telefonlarına
el konuluyor, çocukların bilgisayarına el konuluyor ve yıllarca
vatandaş, telefonlarına, bilgisayarlarına ulaşamıyor.
İçişleri Bakanlığı, önceki
hafta bir veri yayınladı, dedi ki: Biz, terör operasyonları
kapsamında bu hafta 718 kişiyi gözaltına aldık. Gaziantep
Milletvekilimiz, Meclis İdare Amiri Mahmut Toğrulla beraber biz
Gaziantepteydik. Gaziantepte 49 kişi bu kapsamda gözaltına
alındı. Ne için biliyor musunuz? 2016 yılında
kapatılan derneklere üye oldukları için. Hepsinin gece yarısı
evi basıldı ve hepsi bu biçimde gözaltına alındı. Gözaltına
alındıktan sonra onlara ne soruldu? Bu derneğe üye misin,
değil misin? Sadece bunun için beş yıl beklediniz, 5inci
yılın sonunda insanlara çektirdiğiniz şey buydu, sonra
hepsini serbest bıraktınız. Her gün televizyonlarda terör
operasyonu deniliyor ya işte, terör operasyonu bunlar.
Evet, ülkemizde neredeyse her hafta vatandaşlar
kim olduğu bilinmeyen ama tahmin edilen kişilerce
kaçırılıyor, failler, garip bir şekilde hiçbir zaman
bulunmuyor. Beyaz Torosların yerini siyah Transporterlar aldı. Kaçıranlar,
kaçıran kişiler her nedense kendilerini istihbarat elemanı,
polis olarak tanıtıyor fakat bu ülkenin İçişleri
Bakanlığı, bu kaçıran hiçbir kimseyi bulamıyor.
Evet, ülkemizde cezaevleri her gün hukuksuzluk
üretiyor. Cezaevlerindeki hukuksuzluk üzerine çok şey söyledim, bugün
bunları tekrar etmeyeceğim ama yeni bir şey yapıyorsunuz;
cezaevlerine soktuğunuz yüz binlerce kişi yetmiyor, bu ülkede
binlerce kişinin evini hapishaneye çevirdiniz, binlerce kişi ev
hapsiyle cezalandırılmış durumda. Ayrıca, mahkûm
olursa, bu, cezadan da düşülmüyor; bir yıl boyunca evinde
hapsediyorsunuz, daha sonra ceza alırsa o bir yıl hiçbir şeye
sayılmıyor. Ülkenin her tarafını, her evi hapishaneye
çevirdiniz.
Evet, ülkemizde toplantı, gösteri yürüyüşü
hakkı yok. Bu yasaklar hakkın özünü ortadan kaldıracak biçimde,
hak kaldırılmış durumda. Benim zamanım çok yok, birkaç
tanesini söyleyeyim: Yani 2017 yılında Nuriye ve Semih için
yapılan eylemleri yasakladınız. Elimde 2018 Ekim, Kasım,
Aralık raporları var derneklerin hazırladığı, her
konuda yasak var. Batman Valiliğinin yasağı, Van
Valiliğinin yasağı, Ankara Valiliğinin yasağı,
Kocaeli Valiliğinin yasağı, Diyarbakır Valiliğinin
yasağı; spesifik valilik yasakları, her konuda
sınırsız yasaklar
Özel günlerde yasaklama; 10 Ekim anmasını
yasaklama, 25 Kasım etkinliklerini yasaklama, 8 Mart için yapılacak
etkinlikleri yasaklama
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı diye
bir haktan söz etmek, bu ülke için neredeyse imkânsız. Ayrıca her yerde
yasak; Kadıköy Kaymakamlığı da yasaklıyor, Kartal
Kaymakamlığı da yasaklıyor, Hatay Valiliği de
yasaklıyor, Kürt illerinin tamamında yasak var; Vanda bin beş
yüz gündür her tür etkinlik yasak, toplantı ve gösteri yürüyüşü
değil, her tür etkinlik; stant bile açamazsınız Vanda, bildiri
bile dağıtamazsınız; genel durum bu.
Daha dramatik olan şeyler var,
zamanımı dikkatli kullanmaya çalışacağım.
Bakın, biz Herkes için adalet kampanyası başlattık, bu
kampanyanın startını 8 Şubatta verdik, bir lansmanla
kampanyayı başlattık; Eş Genel Başkanlarımız
amacını açıkladı, Grup Başkan Vekillerimiz bu konuda
konuşma yaptı, sözcülerimiz yaptı. Bunun için şöyle
afişler hazırladık billboardlara asmak için Herkes için
özgürlük, herkes için adalet Herkes için eşitlik, herkes için adalet
Herkes için iş aş, herkes için adalet bunları billboardlara
asmak için valiliklere başvurduk.
Batman Valiliği ne yaptı biliyor musunuz?
Batman Valiliği bunu bile yasakladı, billboardlara Herkes için iş,
herkes için aş dememizi, Herkes için adalet dememizi yasakladı.
Vali efendi diyor ki: Siz böyle bir afiş asarsanız, ülkemizde adalet
yokmuş gibi anlaşılabilir, bu yüzden böyle bir kampanya
yürütmeyin. Siyaset yapmak için AKPden icazet almadık, AKPden izin
almadık, bu kampanyayı da dört ay boyunca yürüteceğiz diyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2 (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
açık oylamaya tabidir. Açık oylamayı İç Tüzükün 145inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 25 Şubat 2021
Perşembe gününe bırakıyorum.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır. Alınan karar gereğince Kişisel
Verileri Koruma Kurulunda boşalacak olan 1 üyelik için seçim
yapılması ve gündemin genel görüşme ve Meclis
araştırması yapılmasına dair ön görüşmeler
kısmında yer alan işlerin görüşmelerin yapılması
için 25 Şubat 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.27
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 234 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) 120 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 54 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 195 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 204 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 192 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 34 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 30 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 60 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 67 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.