TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
53üncü
Birleşim
2
Mart 2021 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Yeşilay Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, 2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe
Yılı olarak kutlanmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Trabzon Milletvekili Ahmet
Kayanın, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 28 Şubat postmodern darbesinin 24üncü
yıl dönümünün geride bırakıldığına, 15 Temmuz
gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın davetiyle darbeyi
durduran milletin bir daha asla 28 Şubatlara müsaade etmeyeceğine ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, çeşitli nedenlerle eğitim hayatını kendi
istekleriyle sonlandırmak zorunda kalan gençlerin öğrenci affı
beklediğine, cana kastetmemiş, kural hataları nedeniyle ehliyetlerine
el konulan ve ekmeğini şoförlük yaparak kazanan vatandaşlara
ehliyet affı çıkarılmasının talepleri olduğuna ilişkin
açıklaması
3.- Muğla Milletvekili Burak
Erbayın, 1-7 Mart haftasının deprem bilincinin
oluşturulması amacıyla Deprem Haftası olarak ilan
edildiğine, yapılacağı söylenen adalet reformu içinde
avukatların çalışma koşullarının
iyileştirilmesi ve avukatların hayatlarının önemli bir
bölümünü geçirdikleri adliye binalarının yenilenmesinin olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
4.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, son yıllarda Gaziantep ilinde cinayet,
şüpheli ölüm ve intiharın arttığına, İstanbul
Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunun ivedilikle uygulanması
gerektiğine, konuyla ilgili bir araştırma komisyonu
kurulması için Hükûmeti göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin ili Çamlıyayla ilçesinin nüfusunun yaz
aylarında 100 bini geçtiğine, Mersin-Çamlıyayla arasında on
beş yıla yakın bir zamandır yapım çalışması
süren yolun kamulaştırma sorunu nedeniyle bir türlü
bitirilemediğine, gerekirse acele kamulaştırma kararı
alınarak bu yolun tamamlanmasını Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlundan talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
6.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Uşaklılara ve il yöneticilerine pandemi
sürecindeki dikkatlerinden dolayı teşekkür ettiğine,
normalleşme süreci başladığına göre bir
yıldır kapalı olan Uşak Havalimanının hizmete
açılmasını talep ettiklerine, ikinci el otomobil
satışına binde 5 vergi getirilmesine ilişkin tekliften
vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, pandemi döneminde trafik cezalarının çok
arttığına, âdeta vergilendirmeye dönüşen bu uygulamalardan
vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, Covid-19 pandemi sürecinde getirilen kısıtlamaların
toplumu olumsuz etkilediğine, AKPnin çözümsüzlükte ısrarcı
politikaları ve sosyal devlet anlayışından uzak
yaklaşımının yurttaşların sorunlarını
daha da derinleştirdiğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili
Sibel Özdemirin, ücretli öğretmenlik uygulamasının Millî
Eğitim Bakanlığının başvurduğu
kalıcı bir yöntem hâline geldiğine, bu yöntemin
mağduriyetlere neden olduğuna, ücretli öğretmenlerin
oluşturduğu Liyakatli Emekli Öğretmenler Platformu
temsilcilerinin sorunlarını kendisiyle
paylaştığına, ücretli öğretmenlik
uygulamasının son bulması, bu öğretmenlere kadro verilmesi
taleplerini Millî Eğitim Bakanlığına ilettiğine ilişkin
açıklaması
10.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanin, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurumun Kırşehir ilini ziyaretinde bol vaatlerde bulunduğuna,
Kırşehir ilinde yapımına başlansa dâhi atıl hâlde
bulunan birçok kamu yatırımı olduğuna, ziyaret
sırasında Belediye Başkanının programa katılma,
iletişime açık olma ve misafir etme talebi olmasına rağmen
İl Koordinasyon Kurulu toplantısına gerek Belediye
Başkanı gerekse STK temsilcilerinin davet edilmediğine, bu
yaklaşıma Kırşehirlilerin zamanı geldiğinde
gereken cevabı vereceğine ilişkin açıklaması
11.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, yaşanan pandemide ülkenin en az hasar alan
ülkelerden biri olduğuna, sürecin şeffaf yönetildiğine, milyonlarca
insanın aşı olduğuna ve aşı sürecinin devam
ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Muğla ili Bodrum ilçesinde özellikle kamuya ait ortak
alanların muhafaza edilmesi gerektiğine, bu alanların imara
açılmasının mı düşünüldüğünü öğrenmek
istediğine
ilişkin açıklaması
13.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, Millî Görüşün lideri Necmettin Erbakanı
vefatının 10uncu yıl dönümünde rahmetle
andığına, 28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden yirmi
dört yıl geçtiğine ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
İnsan Hakları Eylem Planını kamuoyuyla
paylaştığına, söyleme değil eyleme bakacaklarına,
on dokuz yıldır iktidarda olan AK PARTİnin insan
haklarını yeni keşfetmiş gibi davrandığına ilişkin
açıklaması
15.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, ülkenin 6ncı büyük elma yetiştiricisi olan Çanakkale
ilindeki elma üreticilerinin hastalık ve zararlılarla mücadele
ettiğine, artan maliyetler nedeniyle çok zor durumda olduğuna,
tüccarın ürüne verdiği fiyatların maliyetleri
karşılamasının imkânsız olduğuna, Tarım ve
Orman Bakanlığının elma üreticilerinin
yaşadığı mağduriyeti ortadan kaldıracak bir eylem
planı hazırlaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Eskişehir Milletvekili
Utku Çakırözerin, Eskişehir ilinde Alpu Ovasının verimli
toprakları üzerine Ulusal Raylı Sistemler Test Merkezi
kurulmasının gündemde olduğuna, pandemi döneminde önemi ve
değeri bir kez daha anlaşılan verimli toprakların yok
edilmemesi için projenin Alpu Ovası yerine yakında bulunan kıraç
alanlara kaydırılması çağrısını Mecliste
dile getirmek istediğine ilişkin açıklaması
17.- Adana Milletvekili Ayşe
Sibel Ersoyun, 1-7 Mart Deprem Haftasında vatandaşların
depreme karşı hazırlıklı olmasının
sağlanmasının, toplumda afete hazırlık bilincinin
yaygınlaştırılmasının
amaçlandığına, Deprem Haftasının ülkede depremsiz
geçecek ve depreme dayanaklı konutlar üretilen günlere vesile
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
kısmi de olsa bir açılma geldiğine ancak genelgede tiyatro,
sinema ve konserler için herhangi bir düzenleme olmadığına, bu
belirsizliğin bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, son yıllarda ekonomik sebeplerden intiharların
toplam intihar vakaları içindeki payının
arttığına, intihar vakalarının doğrudan ele
alınması ve bu kapsamda politikalar oluşturulmasının
elzem olduğuna, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Zehra Zümrüt Selçuka intihar vakalarıyla ilgili bir
çalışmalarının olup olmadığını
sorduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Adıyaman Milletvekili
Abdurrahman Tutderenin, büyük şehirlerdeki büyümeye rağmen kamuda
istihdam edilen harita mühendisi, harita ve kadastro teknikerlerinin sayısında
büyük düşüş yaşandığına, bu meslek
gruplarının sesine kulak verilmesi ve mağduriyetlerinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Şırnak ilinde teröristlerle
çıkan çatışmada şehit olan Piyade Uzman Onbaşı
Furkan Umuta Allahtan rahmet dilediğine, Rize ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılında Rizelileri
selamladığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından yapılan pandemiye dönük alınan kararlarla ilgili
açıklamanın toplumun çoğunluğu tarafından tam olarak
anlaşılamadığına, Hükûmetin pandemi sürecini en
başından beri belirsizlik içerisinde götürdüğüne, Çin
yönetiminin Doğu Türkistanlılara karşı gerçekleştirdiği
mezalimi defaatle kınadıklarına, konuyla alakalı olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir kararlılık sergilemesi
hususunu da sürekli gündeme taşıdıklarına, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanını ziyaret ederek ortak bir kınama
metninin hazırlanması yolunda gerekli adımları
atacaklarına, Hükûmetin de sorumluluğunun farkında olarak
hareket etmesi gerektiğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanı sorumluluklarını yerine getirmeye İYİ
PARTİ Grubu olarak davet ettiklerine ilişkin açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, Şırnak ilinde PKK saldırısında
şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Furkan Umuta Allahtan rahmet
dilediğine, 1-7 Mart haftasının ülkede Yeşilay Haftası
olarak kutlandığına, herkes için madde bağımlılığından
uzak, sağlıklı ve huzurlu bir dünya dilediğine,
Yeşilay Haftasını kutladığına, Sağlık
Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleri göz önünde
bulundurularak belirlenen yeni düzenlemelerin Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığına, ABD
Temsilciler Meclisinde Demokrat ve Cumhuriyetçi 180 milletvekilinin ABD
Dışişleri Bakanı Antony Blinkene Türkiyeyle ilgili bir
mektup göndermesinin ülkenin bağımsızlığına,
istiklaline ve demokratik hukuk devleti yapısına karşı
büyük bir saygısızlık olduğuna, bunu kabul etmediklerini
tekrar dile getirdiğine ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, 2 Mart 1994 tarihinde Kürt siyasetçiler Ahmet Türk,
Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınakın dokunulmazlıkları kaldırılarak
tutuklandıklarına, bu iktidarın da yirmi yıl sonra Kürt
siyasi temsilcilerine bakışında ve yöneliminde hiçbir
değişiklik olmadığını gördüklerine, kendilerinin
de demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelesine aynen Leyla Zana, Ahmet
Türk, Orhan Doğan, Hatip Dicle, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınaktan gördükleri gibi devam ettiklerine, Erzurum ili Karaçoban
Belediyesi Eş Başkanının gözaltına
alındığına, bugüne kadar seçilmiş belediye eş
başkanlarının birçoğunun yerine kayyum atandığına,
TÜİKe yeniden yeni bir başkan atandığına,
iktidarın, ülkenin ekonomisiyle, sosyal hayatıyla ilgili verileri
güvenilir bir şekilde üretmekle görevli bir devlet kurumunu pespaye bir
hâle getirdiğine, TÜİKin 2020 yılında ülkenin yüzde 1,8
büyüdüğünü açıkladığına, iktidarın büyüme
dediğinden işçi, emekli, çiftçi, esnaf ve köylünün payını
alamadığına, yandaş şirketlerin pay
aldığına, yandaş sermayenin büyüdüğüne, halkın
ise küçüldüğüne ilişkin açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, PKK terör örgütüyle girilen çatışmada şehit
olan Piyade Uzman Onbaşı Furkan Umutun ailesine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak başsağlığı dilediklerine, terör
örgütüyle etkin bir mücadele edileceğine ama bunu yaparken temel hak ve
özgürlüklerin ve insan haklarının korunmasının da terör
örgütünün amacına ulaşmasını engelleyecek en büyük bariyer
olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
İnsan Hakları Eylem Planını açıklarken bile temel hak
ve özgürlüklerine âdeta saldırıda bulunduğuna, 83 milyonun
Cumhuriyet Halk Partisinin sesini duymasını önlemek amacıyla
Cumhuriyet Halk Partisinin grup toplantısının
yapılacağı saate İnsan Hakları Eylem Planı
açıklama toplantısı koyduğuna, aşı konusunda ilk
5 ülkeden biri olunduğunun açıklandığına, doğruysa
memnun olacaklarına, Filistinin Covid-19 aşısına
ulaşması için Türkiyenin elinden geleni yapması
gerektiğine, aylardır devletteki çürümeye dikkat çektiğine,
S-400lerle ilgili olarak Millî Savunma Bakanı Hulusi Akarın mı
yoksa Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim
Kalının mı söylediklerine inanacaklarını
sorduğuna, 28 Şubatın yıl dönümüne, AK PARTİnin 28
Şubat refleksini 27 Nisan e-muhtarısıyla ilgili gösterip
göstermeyeceğini merak ettiğine ilişkin açıklaması
25.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, 28 Şubat postmodern darbesinin yirmi dört yıl önce
millî ve manevi değerlere saldırı olarak gerçekleşen ve
millet üzerinde ağır yaralar açmış bir darbe süreci
olduğuna, Bosna-Hersek Cumhuriyetinin kuruluş yıl dönümüne, 1-7
Mart haftasının Yeşilay Haftası olarak
kutlandığına, AK PARTİnin bağımlılıkla
mücadelede özellikle Yeşilayın da desteğiyle çok büyük
başarılar elde ettiğine, Deprem Haftasına, Deprem Master
Planını 2003 yılında oluşturduklarına, 2014
yılında Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı UDSEPi hayata
geçirdiklerine, millî eğitim müfredatında deprem konusunda
farkındalık dersleri verilmeye başlandığına,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
açıkladığı İnsan Hakları Eylem
Planının on sekiz yıldan beri gerçekleştirdikleri anayasal
ve yasal reformlara işlerlik kazandıracak ve vatandaşlar
arasında hukuka, yargıya ve kardeşlik hukukuna güveni artıracak
yeni bir reform olarak yakında hayata geçeceğine, 2021
yılının ekonomi, hukuk, insan hakları, çevre ve
hayvanları koruma alanında pek çok reforma imza atacakları bir
yıl olacağına inandığına ilişkin
açıklaması
26.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, vefatının 6ncı yıl dönümünde
Yazar Yaşar Kemali sevgiyle andığına, Yaşar Kemalin
ömrünü bu toprakları, burada yaşayan halkları ve
barışa özlemini anlatmaya adadığına ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkazın, Yeşilay Haftası vesilesiyle milletin dikkatini
bağımlılıklara çekmek istediğine ve Yeşilay
gönüllülerine şükranlarını sunduğuna ilişkin
açıklaması
28.- İzmir Milletvekili Bedri
Serterin, Van ilinde 2017 yılından beri atama bekleyen belediyede
çalışan 306 taşeron işçisinin hakları kendilerine
verilmeyince açtıkları davada haklı bulunduklarına ama
hâlen kayyum vali yönetimindeki Van Belediyesinin verdiği sözleri yerine
getirmeyerek 306 işçiyi pandemi şartlarında belediyenin önünde
beklettiğine, İçişleri Bakanlığını göreve
davet ettiğine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili
Ali Kenanoğlunun, Ankarada Yüksel Caddesi eylemlerinin sembol
isimlerinden emekli hâkim Perihan Pulatı kaybetmenin üzüntüsüyle
yakınlarına başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
30.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Düzce ili Yığılca ilçesinde esnaf ve
çiftçinin perişan olduğuna, Yığılca-Düzce
arasındaki yolun hâlen düzeltilmediğine, taş ocakları ve
çimento fabrikasıyla doğa katliamı
yapıldığına, Yığılcadan Yedigöllere giden
yolun düzeltilmesinin turizm ve ticarete canlılık
getirebileceğine ilişkin açıklaması
31.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, Adana ilinde doğal gaza geçemeyen birçok mahallede
alım gücü olmadığı için düşük kalorili ve
karbondioksit orana çok yüksek kalitesiz kömür
kullanıldığına, son bir haftada 4 kişinin sobadan
sızan karbonmonoksit gazı nedeniyle hayatını
kaybettiğine ilişkin
açıklaması
32.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Ankara Milletvekili Murat Emirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun, Üsküp radyosunda Türkçe yayın yapmak, Türkçe
kitap dağıtmak, Türkçe tiyatro düzenlemek suretiyle Türk
kimliğine sahip çıktıkları için göstermelik mahkemede idama
mahkûm edilen 4 Türk gencinin 27 Şubat 1948de Makedonyada kurşuna dizilerek
idam edildiğine, bu gençlerin mezar yerlerinin tespit edilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
35.- Amasya Milletvekili Mustafa
Tuncerin, serbest muhasebecilerin ve mali müşavirlerin 1-7 Mart Serbest
Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Haftasını
kutladığına, serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin mali
tatil sorununa ve arabuluculuk taleplerine Meclis çatısı altında
çözüm bulunacağını ümit ettiğine ilişkin
açıklaması
36.- Osmaniye Milletvekili Baha
Ünlünün, pandemi sürecinde alınan kısıtlama
kararlarının esnafı olumsuz etkilediğine, dükkânları kapanan
ve tüccarlık sıfatını kaybeden esnaftan kredi ve kefalet
kooperatiflerinden çektikleri kredilerin geri alınma şeklinin
esnafı koruma amaçlı olmadığına ilişkin
açıklaması
37.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili
Zeynel Özenin, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle 2021
yılının Yunus Emre Yılı olduğunun
belirtildiğine, UNESCO tarafından bu yılın aynı
zamanda Hacı Bektaş Veli Yılı olarak da ilan
edildiğine ilişkin
açıklaması
41.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, bir yılda 11 askerin şüpheli şekilde
hayatını kaybettiğine, çelişki dolu açıklamalara
ailelerin inanmadığına ilişkin açıklaması
42.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Yozgat ilinde köylerde otuz yıl önce yapılan evlere ceza
yazıldığını öğrendiğine, bu
yanlıştan derhâl vazgeçilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
43.- Amasya Milletvekili Mustafa
Levent Karahocagilin, Amasya Tarım İl Müdürlüğünün
hazırladığı, Amasya Özel İdaresinin maddi
katkıyla desteklediği üretici köylüye destek projelerine ilişkin
açıklaması
44.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, Kayseri ili Pınarbaşı ilçesinin Yukarıborandere
Mahallesinin satılık olduğuna, meraları
kullandıkları gerekçesiyle köylülere 2 milyon liranın üzerinde
para cezası kesildiğine ilişkin açıklaması
45.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İzmir Milletvekili
Tacettin Bayırın 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
27/2/2021 tarihinde Diyarbakır ilinde gözaltına alınan 14
kişiden 3ünün adliyeye çıkarıldığına, 11inin
gözaltı süresinin uzatıldığına, biri 79, biri 71
yaşında 2 annenin tutuklandığına, sistematik
şekilde muhalefete, özellikle partilerine ve seçmenlerine yönelik
saldırının planlı bir şekilde yürütüldüğüne ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili tarafından,
mutasyona uğrayan virüslerin yol açabileceği salgın
dalgalarının önlenmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi ve kısıtlama önlemlerinin yeterliliğinin
araştırılması amacıyla 19/2/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/3836) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 2/3/2021
Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Van
Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Van
ilinde süregelen sosyal, politik ve ekonomik sorunların
araştırılması amacıyla 2/3/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/3/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından, Covid-19
aşısına ilişkin tüm süreçlerin
aydınlatılması amacıyla 2/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/3/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 251, 245, 31, 21, 25, 26, 72, 87,
89, 96 ve 97 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12'nci sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun; 2, 3, 4, 9, 10, 11, 16, 17, 18, 23,
24, 25, 30, 31 Mart 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 9, 10, 11, 16, 17,
18, 23, 24, 25, 30, 31 Mart 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe
günkü birleşimlerinde saat 24.00'e kadar, 2 Mart 2021 Salı günkü
birleşiminde 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 3 Mart 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde 136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 3 Mart 2021
Çarşamba günkü birleşiminde 136 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde 4 Mart 2021 Perşembe günkü birleşiminde 136 sıra
sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine, 251
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91'inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Murat
Emirin, Erzurum Milletvekili Recep Akdağın CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın AK PARTİ
grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
İzmir
Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, (2/1783) esas numaralı Kanun
Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/111)
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75 Milletvekilinin Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç'un, TCDD bünyesindeki bazı
görevlendirmelere dair çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/40403)
2.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işık'ın, tahsili gecikmiş alacakların icra
takibine ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi
Elvan'ın cevabı (7/40799)
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, yerel gazetelere destek verilmesi önerisine ilişkin
sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın cevabı (7/40859)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 3 Şubat 2021 tarihi
itibariyle tahsil edilen özel iletişim vergisi tutarına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/40862)
5.- Adana Milletvekili Ayhan
Barut'un, bir sendika yönetici ve üyelerine baskı
yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/41110)
6.- İzmir Milletvekili
Bedri Serter'in, Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesinin
akıbetine ve maliyetine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/41260)
2 Mart 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53üncü
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Yeşilay
Haftası münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Sefer Aycana aittir.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Yeşilay Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Yeşilay Haftası nedeniyle
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Yeşilay bağımlılıkla
mücadele demektir. Bu nedenle bu hafta bağımlılıklarla
mücadele haftası diye de adlandırılabilir. Bağımlılık,
bir insanın bir nesneye veya bir duruma aşırı derecede
muhtaç hâle gelme durumudur yani o nesneye veya o duruma
ulaşamadığında bunun hem organik hem psikolojik hem de
sosyal sıkıntılarının yaşanması hâlidir.
Maalesef tüm dünyada ve ülkemizde de
bağımlılıklar giderek artmaktadır. Ülkemizde de
bağımlılıklar artmaktadır. Daha kötüsü
bağımlılık yaşı erken yaşlara, çocuk
yaşlara inmiştir ve şu an toplumun en önemli sorunlarından
biri bağımlılıklardır. Mevcut tütün, alkol, madde,
uyuşturucu madde, kumar bağımlılıklarına
şimdi de internet bağımlılığı
eklenmiştir ve tüm bu bağımlılıklar her türlü
yaşantımızı ciddi bir şekilde etkilemektedir. Tütün
bağımlılığı çok ciddi sağlık
sorunlarına sebep olmaktadır. Bir yılda ülkemizde 83 bin
kişiyi tütüne bağlı nedenlerden dolayı kaybediyoruz. Bir
yıldır Covid salgını yaşıyoruz. Her şeyimiz
Covidle belirleniyor, Covidle yatıp Covidle kalkıyoruz. Covidden
bir yılda ölen kişi sayısı 30 bin ama tütüne
bağlı ölüm sayısı 83 bin. Alkolün ve tabii ki madde
bağımlılıklarının da sağlık üzerine
etkilerini çok daha iyi biliyoruz. Aşırı madde
kullanımları veya uygunsuz madde kullanımından ülkemizde
direkt ölümler oluyor. Bunun dışında, alkol kendi
başına sağlık sorunu. Bir de yanlış maddelerle
yapılan alkollere bağlı ölümleri geçen sene çok sık
yaşadık.
Yeni bağımlılık internet
bağımlılığıdır. Tabii ki bunun da organik
sorunları var, sosyal sorunları var. Bunların hepsiyle birlikte
mücadele etmek gerekiyor. Tabii, sadece Yeşilayın bunun üstesinden
gelmesi mümkün değil. Bağımlılıklarla tüm toplum
olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Tüm kurumlarla -Sağlık
Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Millî
Eğitim Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı- her yönüyle topyekûn mücadele etmemiz
gerekiyor.
Bir taraftan, bu
bağımlılıkları tedavi etmeye
çalışıyoruz. Evet, bağımlılık bir
hastalıktır, tedavi edilebilir bir durumdur ama en iyisi
bağımlılık durumunun ortaya çıkmasını
önlemektir. En önemli, en büyük halk sağlığı
sorunlarından biridir. Hep birlikte
bağımlılıkların oluşmasını önlemeye
yönelik çabalar içerisinde, organize çabalar içerisinde olmamız gerekir.
Tabii, risk gruplarını iyi belirlemek gerekir. Özellikle madde
bağımlılığı için parçalanmış aileler,
yoksul ailenin çocukları, ortada kalmış çocuklar en önemli hedef
hâlindedir. Bu çocuklara ulaşmak ve bu çocukları bu tür kötü
alışkanlıklardan korumamız gerekiyor. Ailelere çok büyük
sorumluluk düşüyor. Tabii, ailelerin öncelikle kendi çocuklarına
örnek olması lazım. Çocuklarını bu
alışkanlıklardan korumak için kendilerinin yapmaması, rol
model olması gerekiyor. Kendisi bir madde kullanırken, sigara veya
alkol kullanırken veya buna özendirirken, çocuğun bunu
kullanması ve bağımlı hâle gelmesi çok olağan bir
şeydir.
Diğer bir sorun, tabii ki internet
bağımlılığıdır. Çocuklarımıza
sahip çıkalım. Herkes, şimdi, elinde bir cep telefonu, bir
köşeye çekilip kendi âleminde yaşıyor; sosyal ilişkiler
tamamen bozuldu. Aile bağlarımızı yeniden kuvvetlendirmek
ve ailelerin çocuklarına sahip olması lazım, onlarla ilgilenmesi
lazım.
Tabii ki madde
bağımlılığında, sigara
bağımlılığında, alkol
bağımlılığında önemli bir konu da akran
ilişkisidir. Onun için, tüm ailelerin çocuklarını takip etmesi
gerekir. Kiminle iletişimi var, hangi yere gidiyor; bunlara müdahil olmak,
bunları takip etmek gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SEFER AYCAN (Devamla) Bir diğer konu: Tabii
ki internet bağımlılığı sosyal
hayatımızı çok etkiliyor. Bu çocukları, mutlaka, boş
zamanlarını değerlendirmek için spor merkezlerine göndererek
veya sosyal kuruluşların içerisine alarak ya da aile içerisinde
sosyal ilişkileri artırarak buna karşı da korumamız
gerekiyor.
Evet, konu çok geniş, çok boyutlu; hep birlikte
bununla mücadele etmemiz gerekiyor. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her
türlü mücadeleye, yapılacak her şeye hazırız. Sayın
Genel Başkanımızın talimatları doğrultusunda Ülkü
Ocaklarımız özellikle madde bağımlılığı
konusunda çok büyük çaba göstermektedir. Bu çocuklara sahip olmak ve madde
bağımlılığından kurtarmak için, özellikle ortada
kalmış, parçalanmış ailelerin çocuklarına sahip olarak
bu kötü alışkanlıklardan korumaya çalışıyoruz ve
bundan sonra da yapılacak her türlü çalışmaya Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak var olduğumuzu belirtiyor, saygılar sunuyorum.
Herkese sağlıklı günler dilerim,
sağ olun var olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe Yılı olarak
kutlanması hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Sami
Çakıra aittir.
Buyurun Sayın Çakır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Kocaeli
Milletvekili Sami Çakırın, 2021 yılının Yunus Emre ve
Türkçe Yılı olarak kutlanmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe
Yılı olarak kutlanmasına dair
Cumhurbaşkanlığının 29 Ocak 2021 tarihli Genelgesiyle
ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Genelgede Türk dili ve medeniyetinin temel
taşlarından biri olan Yunus Emrenin vefatının 700üncü
yılı hasebiyle 2021 yılı, UNESCO tarafından Anma ve
Kutlama Yıl Dönümleri arasına alınmıştır.
denilmekte. Genelgeyle, Yunus Emrenin şiirlerinde insan ve doğa
sevgisini, hoşgörü, kardeşlik ve barış
kavramalarını en duru Türkçeyle işlemiş olduğu ve
şiirlerinde din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığa
seslenmiş olduğu vurgulanarak, Yunus Emrenin dünya
insanlığına ortak bir değer olarak takdim edilmesi, hem de
ülkemizde bir değer olarak tekrar hatırlatılması
amaçlanmıştır.
Bugün Yunusun deryasından birkaç damlayı
hep beraber yudumlayabilir miyiz bilmiyorum ama bir Yunus deryasında
kaybolmayı arzulamıyor da değilim.
Selçuklu Devletinin sonlarında ve
Osmanlının kurulduğu yıllarda yaşayan bir halk
şairi, halktan biri, Hak ve halk aşığı bir ozan.
İfade gücü ve tarzı, dile hakimiyeti ve kelimeleri raks ettiren, inci
dizer gibi her yanınızı saran ve duygularınızı
sarsan mesajı asırlar öncesinden bugüne dinmeyen nameler, sönmeyen
kandiller olarak yanmaya devam ediyor. Çocukluğumuzda evlerimizde terennüm
edilen Şol cennetin ırmakları/Akar Allah deyü deyü/Çıkmış
İslam bülbülleri/Öter Allah deyü deyü. mısraları hâlâ
kulaklarımızda ırmakların ve bülbüllerin sesini
yankılatmaya devam ediyor.
Bu gönül sultanını anlamaya ve anlatmaya
çalışmak, derinlere inmeden sözün başında, Yunusun kalbi,
Allahın evi Kâbe gibi gördüğünü ifade edersek ondaki insan sevgisini
ve sevgi damarının kaynağını ve onun nasıl bir
aşkın ateşiyle yandığını anlamakta
zorlanmayız. Asırlardır dilden dile dolaşan
mısraları, deyişleriyle gönüllere tercüman olmuş, sade,
sakin bir üslup mimarı, bir ince sanatkâr.
Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri/Ger
taş isen eriyesin, bakıp görücek bunları. dizeleriyle
hayatın son safhasından ibret alınmasına dikkat çekerek
aslında Yaşanan günün değerini bilin. demektedir. Bazen bir
cümlesi dakikalarca şerhi gerektirecek ağırlıkta
karşımıza çıkar. Beni bende demen, bende değilim/ Bir
ben vardır bende, benden içeru. ifadesinde olduğu gibi sizi içinizde
bir şey aramaya yönlendirir.
Onun yaşadığı dönem kaosun
zirvesindeyken o söyledikçe, söylendikçe güzelleşen, büyüyen
dünyasında Rabbine olan şükrüne, kendisine, ailesine ait
dünyasını sadeleştirme çabasını eklemiş ama
feraseti, toplumsal sorumluluğu sözlerinin temeline oturtmayı başarabilmiştir.
Hiç eskimeyen, her gün yenilenen yanıyla sanki yanımızda,
karşımızda durmaktadır.
Bir garip öldü diyeler/ Üç günden sonra duyalar/
Soğuk suyla yuyalar/ Şöyle garip bencileyin. Bir garibin ölüm
tasvirindeki mısralarında yaşar, kendinizden geçersiniz. Duygu
dünyanızı gökkuşağı güzelliğinde renklendirdiğini
hissedeceğiniz erik dalında üzüm yemeği başarabilmek ancak
Yunus derinliğinde olabilecek bir varış noktası
olmalıdır. Aslında, Yunusu tarif ederken sözünün gücünü,
inanışın, samimiyetin ve safiyetin gücünden
aldığını anlamak zor olmasa gerek. Tarihe ve
insanlığa mal olmuş, tarihin hazinesi olmuş Yunusu,
deyişiyle, dokunuşuyla bir anlık bir fotoğrafa hapsetmek
haksızlık olacaktır. Neresini ele alırsanız bir
başka yönünü eksik bırakmış olacaksınız.
Bugün insanlığın içinden
geçtiği, kin, nefret tohumlarının ortaya
saçıldığı şu pespaye hayatın yeniden
yeşermesinin yolu Düşmanımız kindir bizim. ifadesini
yeşerttiğimiz kadar zemin hazırlayacak; savaşların,
adaletsizliklerin, sevgisizliklerin çağında Ben gelmedim dava için/
Benim işim sevi için/ Gönüller dost evi için/ Gönüller yapmaya geldim.
diyebilecek anlayışı sahiplenmekten, onu hayatın bir
gerçeği hâline getirmekten geçmektedir.
Her dem yeniden doğarız, bizden kim
usanası. Bir bebek misali masum bir doğuşu, duruşu
sembolize ederseniz elbette sizden usanan olmayacaktır.
İnandığı kapıya eğri odun sokmayı bile uygun
görmeyen bir aşk insanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SAMİ ÇAKIR (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Aşkın aldı benden beni/ Bana seni
gerek seni. dizeleriyle tescillediği, vurguladığı ilahi
aşkı anlamaya çalışmak, Yunusu hakkıyla
tanımaktan geçer. Yunusa veda olmaz, onun dizeleriyle tadında
bırakalım.
Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.
Elif okuduk ötürü/ Pazar eyledik götürü/ Yaratılmışı
severiz/ Yaradandan ötürü.
Gelin tanış olalım/ İşi
kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz.
Yunusun dünyasını günümüze
taşıyabilmek ümidi ve temennisiyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo,
helal olsun, ağzına sağlık.
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
fındık üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ederim
Başkanım.
Genel Kurulumuzu ve ekranları başında
bizleri izleyen kıymetli yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün sizlere Trabzon
ilimizin Maçka ilçesi Esiroğlu Mahallesinde görülen bir böcek
istilasından bahsedeceğim. Tabii, böcek deyince bazı
arkadaşlar bunu basit bir sıkıntı olarak
algılayabilirler ama o kadar önemli ki bugün dünyada, üretiminde birinci
olduğumuz, ihracatında birinci olduğumuz Türk
fındığını tehdit eden ve belki de gerekli tedbirler
alınmaz, etkin mücadele yapılmazsa
fındığımızı büyük bir sıkıntıya
sokabilecek bir böcek türünden bahsedeceğim.
Bakın, bugün, Trabzonun Maçka ilçesi
Esiroğlu Mahallemizde şu resimde de gördüğünüz gibi
fındık bahçelerinde iş makineleri dolaşıyor.
Şubat ayındayız, şu anda bahçelerde gübreleme faaliyetleri
ve budama faaliyetleri yapılması gerekirken Trabzon Maçka ilçemizin
fındık bahçelerinde maalesef şu an iş makineleri
çalışıyor. Bu iş makinesi fındık bahçesinde ne
yapıyor arkadaşlar? Üreticilerin kendi elleriyle diktiği,
Ekmeğim. dediği, yıllardır ekmeğini yediği
fındık dallarını üreticilerimiz maalesef kesiyorlar.
Kesilen dallardan geri kalan fındık ocakları iş makineleri
marifetiyle gömülüyor. Arkadaşlar, bu hikâye değil; bu bir gerçek ve
büyük bir sıkıntı.
Bakın, böcek şu arkadaşlar, bir
fındık dalını gösteriyorum size: Adı turunçgil
uzunantenli böceği. Bölgemizde şu ana kadar hiç görülmemiş bir
böcek. 80 yaşındaki insanlarla konuştum, ilk defa görüyoruz, bu
nereden çıktı. diyorlar. Birazdan nereden
çıktığını anlatacağım. Fındık ağaçlarının
kök kısmını yiyor, fındık ağaçlarını
delip içine giriyor ve fındık bahçelerini kurutuyor arkadaşlar.
Şu anda Trabzonun Maçka ilçesindeki 7 mahallemiz karantina altında.
5 bin dönüme yakın fındık bahçesi sökülüyor.
Bu böcek nereden geldi arkadaşlar? Bu böcek, AK
PARTİ belediyesinin yurt dışından, İtalyadan
getirdiği süs bitkileriyle beraber bölgeye geldi. Orada bir fidanlık
var, o fidanlığa konan süs bitkilerinden bu böcek fındık
bahçelerine sirayet etti. O zaman, tespit yapıldığı zaman
Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri, bu böceğin olduğu
yerde karantina tedbirlerinin uygulanması ve o süs bitkilerinin imha
edilmesi gerektiğini söylediler ama o dönemin belediye yetkilileri bunu
dikkate almadılar ve dar bir alandaki bu böcek istilası şu an 5
bin dönüme yakın fındık bahçemizi kaplamış durumda.
Şimdi arkadaşlar, bu böcekle mücadele
konusunda, karantina tedbirleri konusunda birçok eksiklikler
yaşanıyor. Maalesef böcek hızla yayılıyor, tedbirler
alınıyor fakat yetersiz tedbir alınıyor. Özellikle yaz
aylarında böceğin yayılma hızı çok artıyor. Bizim
orada yaptığımız girişimler, fındık
bahçesinde yaptığımız açıklamalar sonrasında
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle fındık bahçesi
kesilen üreticilerin mağdur olmaması adına -dört
yıllık, kilogramı 15 liradan hesaplanmak üzere- üreticilere bir
destekten bahsedildi ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu
destek verildi. Şimdi, o konuya değinmek istiyorum.
Arkadaşlar, bakın, karantina tedbirlerinde
deniliyor ki: Bu böceğin görüldüğü yerde fındık
dalları kesilir ve kesilen fındık dallarının yerine
dört yıl boyunca hiçbir fındık dikilemez. Dolayısıyla,
bu fındık bahçelerimiz dört yıl boş kalacaklar, buralara
ancak dört yıl sonra fındık fideleri dikilebilecek. Dört
yıl sonra dikilen fındık fidelerinin büyüyüp meyve vermesi de,
fındık vermesi de en az üç dört yıl alacak.
Dolayısıyla, fındık üreticilerimizin total kaybı sekiz
yıl olacak ama Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
üreticilerimize sadece dört yıllık zararlarının
karşılığı veriliyor ve verilen para arkadaşlar,
kilogram başı 15 TL. Bakın, şu anda fındık 22
lira; bu yıl 22 lira açıklandı, 24 liralara kadar da
çıktı. Şimdi, bu yıl 22 lira, seneye fındık 30
lira olacak, sonra 40 lira, 50 lira olacak. 15 lira nedir arkadaşlar? Yani
dört yıllık fiyat 15 lira, bunu kabul etmek mümkün değil. Ben
üreticilerimizle konuştum, bu paranın en az 25 lira olması ve
sekiz yıl boyunca üreticilerimize destek verilmesi gerektiği
konusunda bütün üreticilerimiz hemfikir.
Ciddi bir mağduriyet var, bu mağduriyetin
sebebi süs bitkilerini yurt dışından getiren AKPli belediye
arkadaşlar. Sanki Karadeniz Bölgesinde süs bitkisi yokmuş, sanki o
cennet Karadenizde dikilecek ağaç yokmuş gibi İtalyadan süs
bitkisi getirdiler. Niye getirdiler? İşte yandaşlara para
kazandırmanın bir yöntemi bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Maalesef bunu yaparak fındık üreticisinin ekmeğiyle oynadılar.
Şimdi fındık üreticisini ekmeksiz bırakan, fındık
üreticisinin ekmeğiyle oynayan o insanlara diyorum ki bu mağduriyeti
siz yarattınız, bunu siz çözeceksiniz. Fındık üreticisini
mağdur etmenize izin vermeyeceğiz; bunu böyle bilin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, arkadaşlar,
fındık bahçeleri kesilen üreticilerimiz için bunu bir fırsata da
dönüştürebiliriz diye düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bunların
her şeyi zarar, her şeyi.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AHMET KAYA (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yaşlanan fındık dallarını
gençleştirmek adına bunu bir fırsata dönüştürebiliriz.
Buradan yetkililere sesleniyorum: Dört yıl sonra fındık
üreticisine verilecek o fındık fidelerinin hazırlığı
bugünden yapılmalıdır. Verimli ve kaliteli fındık
üretimine katkı vermek adına, o bahçelerin gençleştirilmesi
adına bunu bir fırsata dönüştürebiliriz. Ayrıca, dört
yıl boyunca o tarlalar, o bahçeler boş kalacak, oralara tek
yıllık bitkiler dikilebilir, bu anlamda da üreticilerimize bilgi
desteği, tohum desteği ve fidan desteği verilmesi
gerektiğini hatırlatıyorum.
Bir eksiklik de şu: Bakın, bazı
yerlerde dönüm başı 150 ile 180 kilogram arası fındık
alınıyor ama Cumhurbaşkanı kararnamesiyle deniyor ki: Biz
dönüm başına 80 kilogram fındık kabul ediyoruz. Burada da
büyük bir haksızlık, eşitsizlik var. Bu rakamın da en az
120 kilograma çıkarılması gerekiyor diyorum, bu durumu
ciddiyetle takip ettiğimizi hatırlatıyorum, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinde birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Taşkın
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 28 Şubat postmodern
darbesinin 24üncü yıl dönümünün geride
bırakıldığına, 15 Temmuz gecesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın davetiyle darbeyi
durduran milletin bir daha asla 28 Şubatlara müsaade etmeyeceğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçen 28
Şubat postmodern darbesinin 24üncü yıl dönümünü geride
bıraktık. 28 Şubatta irticayla mücadele adı altında
dindar vatandaşlarımıza her türlü baskı, zulüm ve
ayrımcılık devlet politikası hâline getirildi;
başörtülü oldukları için binlerce devlet memurunun memuriyetlerine
son verildi; başörtülü öğrenciler terörist muamelesi gördü,
binlercesi tutuklandı, üniversitelerden atıldı; kamusal alan
yaftasıyla başörtülü vatandaşların okullara, hastanelere
girişleri engellendi, başörtülü diye tedavi edilemeyen hastalar oldu;
asker oğlunun yemin töreninde başörtülü diye anneler
kışlaya alınmadı; hortumlanan bankalar üzerinden devlet
hazinesi 300 milyar dolar zarara uğratıldı.
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın davetiyle canını ortaya
koyarak darbeyi durduran milletimiz, bir daha 28 Şubatlara asla müsaade
etmeyecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
2.-
Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, çeşitli nedenlerle eğitim
hayatını kendi istekleriyle sonlandırmak zorunda kalan gençlerin
öğrenci affı beklediğine, cana kastetmemiş, kural
hataları nedeniyle ehliyetlerine el konulan ve ekmeğini şoförlük
yaparak kazanan vatandaşlara ehliyet affı çıkarılmasının
talepleri olduğuna ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çeşitli nedenlerden ötürü ve bir mecburiyet
sonucu eğitim hayatını kendi istekleriyle sonlandırmak
zorunda kalan, geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz öğrenci
affı beklemekte. Binlerce öğrenci Meclisten müjdeli bir haber duymak
istemektedir. Daha önce de dile getirdiğimiz gibi, Türk gençliğinin
eğitim alma hakkını sağlamak ve yaşadıkları
mağduriyeti gidermek adına terör irtibatı nedeniyle
ilişiği kesilenler hariç olmak üzere öğrenci affı
getirilmesi yerinde olacaktır.
Bununla birlikte, cana kastetmemiş,
yaptıkları kural ihlalleri nedeniyle ehliyetlerine el konulmuş,
pandemi sürecinde zor günler yaşayan, ekmeğini şoförlük yaparak
kazanan vatandaşlarımıza ehliyet affı
çıkartılması talebimizdir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erbay
3.-
Muğla
Milletvekili Burak Erbayın, 1-7 Mart haftasının deprem
bilincinin oluşturulması amacıyla Deprem Haftası olarak
ilan edildiğine, yapılacağı söylenen adalet reformu içinde
avukatların çalışma koşullarının
iyileştirilmesi ve avukatların hayatlarının önemli bir
bölümünü geçirdikleri adliye binalarının yenilenmesinin olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
İçinde bulunduğumuz 1-7 Mart haftası,
deprem bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı
hazırlıklı olunması amacıyla Deprem Haftası
olarak ilan edilmiştir. Hepimizin bildiği gibi ülkemiz bir deprem
kuşağı ülkesidir. Ülkemizde birçok binanın depreme
dayanıklı olmadığı uzmanlar tarafından dile
getirilmektedir. Bu binaların arasında adliye binaları da yer
almaktadır. Son olarak İzmir depreminde adliye binasının
ciddi hasar görmesi bu gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur.
Ülkemizde birçok adliye binası depreme dayanıksız, derme çatma yapılardır.
Özellikle ilçe adliye binaları, kaymakamlık binalarının
içinde âdeta sığıntı gibi yer almaktadır. Adaletin
sağlanmasında fiziki şartlar çok önemli bir unsurdur. Ancak
bugüne kadar adliye binalarının fiziki yapısı yetersiz
olmuştur. Buradan, avukat bir milletvekili olarak Adalet Bakanına
sormak istiyorum: Yapacağınızı söylediğiniz adalet
reformu içinde avukatların çalışma koşullarının
iyileştirilmesi ve avukatların hayatlarının önemli bir
bölümünü geçirdikleri adliye binalarının yenilenmesi var
mıdır?
BAŞKAN Sayın Kaplan
4.-
Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, son yıllarda Gaziantep ilinde
cinayet, şüpheli ölüm ve intiharın arttığına,
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunun ivedilikle
uygulanması gerektiğine, konuyla ilgili bir araştırma
komisyonu kurulması için Hükûmeti göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son birkaç yılda Gaziantepte cinayetler,
şüpheli ölümler ve intiharlar kaygı verici boyutta arttı.
Gaziantepte her gün yeni bir cinayet, intihar ya da şüpheli ölüm
vakasıyla karşı karşıyayız. Ekonomik kriz, geçim
sıkıntısı, artan işsizlik, erkek şiddeti ve
yoksulluk gibi birçok nedenden dolayı kaygı verici boyutta artan bu
intiharlar ve şüpheli ölümlerin sosyoekonomik ve psikolojik sebeplerinin
araştırılması gerekmektedir. İstanbul Sözleşmesi,
6284 sayılı Kanun tamamıyla ve ivedilikle
uygulanmalıdır. Konuyla ilgili acilen bir araştırma
komisyonu kurulması için buradan Hükûmeti göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
5.-
Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ili Çamlıyayla ilçesinin
nüfusunun yaz aylarında 100 bini geçtiğine, Mersin-Çamlıyayla
arasında on beş yıla yakın bir zamandır yapım
çalışması süren yolun kamulaştırma sorunu nedeniyle
bir türlü bitirilemediğine, gerekirse acele kamulaştırma
kararı alınarak bu yolun tamamlanmasını Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlundan talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çağrım
Ulaştırma Bakanınadır. Mersin Çamlıyayla ilçemiz, yaz
aylarında nüfusu 100 bini aşan, özellikle yaylacıların
yoğun olarak Mersinden, Adanadan geldikleri bir ilçemizdir.
Mersin-Çamlıyayla yolunda on beş yıla yakındır bir
çalışma yürütülmektedir. Yalnız, trafiğin en yoğun
olduğu Tarsus Takbaş, Sucular ve Ulaş köyleri arasındaki
sadece 10 parsellik bir kısımda kamulaştırma işlemi
mahkemelerde bir türlü neticelenmemektedir. Yolun her iki tarafından da
bağlantı bu noktaya gelmiş olmasına rağmen, gözle
görülmesine rağmen burada bedel yönünden, başka sebeplerle sürekli itirazlar
yapılmakta ve 10 parsel, toplam 13 bin metrekarelik bir alan bir türlü
kamulaştırılamamakta ve bu yol bağlantısı
sağlanamamaktadır. Dolayısıyla insanlar dar bir yoldan ve
daha uzun mesafe giderek ulaşım imkânına kavuşabilmektedir.
Bu kamulaştırmanın bir an önce yapılması, bedel
yönünden açılamıyorsa mutlaka acele kamulaştırma
kararı alınarak bir israfın önüne geçilmesi ve bu yolun
tamamlanmasını talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
6.-
Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, Uşaklılara ve il
yöneticilerine pandemi sürecindeki dikkatlerinden dolayı teşekkür
ettiğine, normalleşme süreci başladığına göre bir
yıldır kapalı olan Uşak Havalimanının hizmete
açılmasını talep ettiklerine, ikinci el otomobil
satışına binde 5 vergi getirilmesine ilişkin tekliften
vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Uşakımızın tüm halkına ve
tüm yöneticilerimize pandemi sürecinde dikkatlerinden dolayı teşekkür
ediyorum Türkiye haritasındaki bu verdikleri güzel görüntüden dolayı
ve de aynı süreçte, aşı süreci tamamlanıncaya kadar,
aynı şekilde tüm vatandaşlarımızdan dikkatlerinin
devam etmesini özellikle rica ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın
Ulaştırma Bakanına sesleniyorum: Madem normalleşme süreci
başladı, yaklaşık bir yıldır kapalı olan
Uşak Havalimanımızın bir an önce tüm
vatandaşlarımızın hizmetine açılmasını
özellikle talep ediyorum çünkü tüm vatandaşlarımız bu konudan
oldukça şikâyetçi.
Sayın Başkan, bugün, ikinci el otomobil
satışına maalesef binde 5 vergi getirilmek isteniyor. Bu zor
şartlarda, bu pandemi sürecinde hem esnafımıza hem de
vatandaşımıza ekstra yük getirmeyin, bir an önce bu tekliften
vazgeçin diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
7.-
Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, pandemi döneminde trafik
cezalarının çok arttığına, âdeta vergilendirmeye
dönüşen bu uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Pandemi döneminde Covid-19 virüsünden
hızlı yayılan bir şey var, trafik cezaları. Ceza
caydırıcılık özelliği taşır, oysa AKP âdeta
bir yeni vergi gibi, vatandaşı nasıl tuzağa düşürürüm
derdinde. Ceza kesmekle devlet yönetiliyorsa herkes yönetir. Trafik
cezaları Vatandaşı nasıl tuzağa düşürürüm?
anlayışıyla kesilmeye başlandı. Pazar günü sokağa
çıkma yasağı var, pazar günü her yere radarlar konulmuş.
Olur ya, yollar boş diye boşa düşen bir vatandaş olursa
ceza keseriz. hesabı yapılıyor. Trafik cezalarında âdeta
vergilendirmeye dönüşen bu uygulamalardan vazgeçilmelidir. Olur olmaz her
yere hız levhası koyarak, vatandaşa ceza keserek trafik
kazalarına çözüm getirilmez. Yandaşlara yedirdiğiniz bütçenin
açığını vatandaşı haraca bağlayarak kapatamazsınız.
Bütçe rahatlasın, vatandaş rahat nefes alsın istiyorsanız
sarayın şalterlerini indirin.
BAŞKAN Sayın Barut
8.-
Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, Covid-19 pandemi sürecinde getirilen
kısıtlamaların toplumu olumsuz etkilediğine, AKPnin
çözümsüzlükte ısrarcı politikaları ve sosyal devlet
anlayışından uzak yaklaşımının
yurttaşların sorunlarını daha da
derinleştirdiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
ekonomik kriz, Covid-19 salgını ve bunun getirdiği
kısıtlamalar toplumun tüm kesimlerini çok olumsuz etkiliyor. AKPnin
çözümsüzlükte ısrarcı politikaları, sosyal devlet
anlayışından uzak yaklaşımı
yurttaşların sorunlarını daha da derinleştiriyor. Halk
sağlığı ve sosyal yaşamın yanı sıra
özellikle ekonomiyle ilgili ortaya konan veriler bu söylediklerimizin de
ispatıdır. Türkiye Bankalar Birliğinin
açıkladığı veriler bile
yurttaşlarımızın nasıl borç batağına
batırıldığını göstermektedir. 2020
yılında bireysel kredi borcu olanların sayısı 2019
yılına kıyasla 2 milyon 107 bin kişi artarak 34 milyon 4
bine yükseldi. Bu kişilerin kredi borcu da 618,5 milyar liradan 866,6
milyar liraya yükseldi. Bu veriler de gösteriyor ki iktidar sorunları
çözmüyor, aksine derinleştiriyor. Bu yangını seyretmeyin, lütfen
çare üretin.
BAŞKAN Sayın Özdemir
9.-
İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, ücretli öğretmenlik uygulamasının
Millî Eğitim Bakanlığının başvurduğu
kalıcı bir yöntem hâline geldiğine, bu yöntemin
mağduriyetlere neden olduğuna, ücretli öğretmenlerin
oluşturduğu Liyakatli Emekli Öğretmenler Platformu
temsilcilerinin sorunlarını kendisiyle paylaştığına,
ücretli öğretmenlik uygulamasının son bulması, bu
öğretmenlere kadro verilmesi taleplerini Millî Eğitim
Bakanlığına ilettiğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkanım.
Ücretli öğretmenlik uygulaması,
öğretmen açığını kapatmak amacıyla Millî
Eğitim Bakanlığının başvurduğu
kalıcı bir yöntem hâline gelmiş durumdadır. Gelinen
aşamada hiçbir öğretmenin kabul etmediği ücretli
öğretmenlik uygulaması ne öğretmenler için ne öğrenciler
için ne de eğitim sistemimiz için sorun çözmek bir yana yeni sorunlara ve
mağduriyetlere neden olmaktadır. Ücretli öğretmenlerin
oluşturduğu Liyakatli Emekli Öğretmenler Platformu
temsilcileriyle dün bir araya geldim. Yarım yatan SGK primleri, maaş
kesintisi, idarecilerin inisiyatifindeki güvencesiz çalışma
koşulları, angarya işler, işsizlik ödeneğinden
yoksunluk, tazminat ve emeklilik hak kaybı gibi yaşadıkları
sorunları paylaştılar. Bu temel sorunların çözülmesi,
ücretli öğretmenlik uygulamasının son bulması, ücretli
öğretmenlere liyakatlerine göre kadro verilmesi talep ve çözüm önerilerini
Meclisten Millî Eğitim Bakanlığına iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın İlhan
10.-
Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanin, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurumun Kırşehir ilini ziyaretinde bol vaatlerde bulunduğuna,
Kırşehir ilinde yapımına başlansa dâhi atıl hâlde
bulunan birçok kamu yatırımı olduğuna, ziyaret
sırasında Belediye Başkanının programa katılma,
iletişime açık olma ve misafir etme talebi olmasına rağmen
İl Koordinasyon Kurulu toplantısına gerek Belediye
Başkanı gerekse STK temsilcilerinin davet edilmediğine, bu
yaklaşıma Kırşehirlilerin zamanı geldiğinde
gereken cevabı vereceğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçen hafta Çevre ve Şehircilik Bakanı
Sayın Murat Kurum Kırşehiri ziyaret ederek bol vaatli
toplantı ve görüşmelerde bulundu. Burada, alelacele
oluşturduğu vaatlerini saymayacağım. Zira
Kırşehirde yapımına hiç başlanmamış ancak
teslim süresi gelince Revizyon yaptık. aldatmacasıyla geçiştirilen
veya başlansa dâhi atıl hâlde bulunan birçok kamu
yatırımı varken hemşehrilerimizin bu şifahi sözlere
itimat etmeyeceği ne yazık ki aşikârdır.
Bir diğer önemli husus ise Kırşehir
halkının iradesine Bakan düzeyinde saygısızlık
yapılmasıdır. Belediye Başkanımızın programa
katılma, iletişime açık olma ve misafir etme talebi
olmasına rağmen ne yazık ki İl Koordinasyon Kurulu
toplantısına gerek Belediye Başkanımız gerekse de STK
temsilcileri davet edilmemişlerdir. Geçmişte de şehrimiz
nezdinde siyasi saiklerle denenen bu cezalandırıcı ve
intikamcı yaklaşıma, çok büyük bir siyasi hafızaya sahip
olan Kırşehirliler, zamanı geldiğinde gereken cevabı
verecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydemir
11.-
Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, yaşanan pandemide ülkenin en az
hasar alan ülkelerden biri olduğuna, sürecin şeffaf
yönetildiğine, milyonlarca insanın aşı olduğuna ve
aşı sürecinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım çok teşekkür ediyorum.
Malum, 2020 büyük bir hercümerç yılı oldu,
panik yılı oldu. Bütün ülkeler bu hâlden de payına düşeni
aldı. Tabii ki ülkemiz de bu hâli yaşadı, elan da bu durum devam
ediyor. Ne ki şu bir hakikat, en az hasar gören ülkelerden biriyiz. Sebep
şu: Covid sürecini çok şeffaf yönettik, devlet olarak üzerimize
düşen her vazifeyi bihakkın yerine getirdik; bundan dolayı da
gıptayla bakılan bir ülke halindeyiz, elhamdülillah. Aşı
sürecini yönetmedeki hâlimiz de böyle; şu anda milyonlarca
insanımıza aşı vuruldu, bundan sonra da devam ediyor bu
aşı süreci. İhyayı esas alan yürekler bu hâlden çok mutlu
ama imha siyaseti güdenler; yalan, iftira, dedikoduyla iştigal edenler de
hâlden dolayı çok rahatsızlar. Milletimiz bunu not ediyor;
gerektiği zaman, gerektiği an mutlaka bunun
karşılığını verecektir.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Girgin
12.-
Muğla
Milletvekili Süleyman Girginin, Muğla ili Bodrum ilçesinde özellikle
kamuya ait ortak alanların muhafaza edilmesi gerektiğine, bu alanların
imara açılmasının mı düşünüldüğünü öğrenmek
istediğine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Korumamız gereken alanlarımız bir bir
ranta kurban ediliyor; yaşam alanlarımız, doğamız
katlediliyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Bodrumda 4 milyon 500 bin metrekare büyüklüğündeki 79 parselin imar
durumunu sordu. Bu alanlardan biri iki adadan oluşan Ada
Boğazıdır; tamamı birinci derecede doğal sit ve
tescilli meradır, üzerinde kültür varlığı olarak tescil
edilmiş sarnıç yapısı ve zeytinin binlerce yıllık
atası olarak kabul edilen yaklaşık 30 bin kök delice
bulunmaktadır. Akvaryum Koyu dâhil kıyısı ve tüm
alanıyla denizcilere balıkçılara, çobanlara, doğa
yürüyüşçülerine yani yöre insanımıza ve her türlü
varlığa mekân ve yuva olmaya devam etmektedir.
Hazine ve Maliye Bakanlığına
soruyorum: Özelleştirme İdaresi, imar planlarını kendisi
yapıyor, 79 parselin durumunu belediyeden niçin sormuştur? Özellikle
kamuya ait ortak alanlarımızın muhafaza edilmesi gerekir; yoksa
bu alanları imara açmayı mı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
13.-
Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, Millî Görüşün lideri Necmettin
Erbakanı vefatının 10uncu yıl dönümünde rahmetle
andığına, 28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden yirmi dört
yıl geçtiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, millî görüşün
lideri ve Türk siyasetinin hocası Profesör Doktor Necmettin Erbakanı
vefatının 10uncu yıl dönümünde rahmetle, minnetle anıyorum;
mekânı cennet olsun.
28 Şubat postmodern darbesi üzerinden yirmi
dört yıl geçti. Erbakanın Başbakan olması pek çok
cenahı rahatsız etmişti, 54üncü REFAH-YOL Hükûmetinin
düşürülmesi için yargı, TÜSİAD, medya ve askerden oluşan
koalisyon devreye girdi. Gazeteci İsmet Berkan: 28 Şubat ana
aktörlerinden biri de medyaydı, kendimizi kullandırdık; 28
Şubat sürecinde hepimizin günahı var. diyerek medyanın
işin içinde olduğunu itiraf etti.
Yine, başörtülü öğrenciler okullara
alınmadı, FETÖ de Başörtüsü teferruattır. diyerek
darbecilere destek verdi. Darbeciler 28 Şubat, bin yıl sürecek.
demişlerdi ama 3 Kasım 2002de millî irade demokrasiye sahip
çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
dediği gibi Milletimiz 28 Şubatı gerçekleştiren
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
14.-
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın İnsan Hakları Eylem Planını
kamuoyuyla paylaştığına, söyleme değil eyleme
bakacaklarına, on dokuz yıldır iktidarda olan AK PARTİnin
insan haklarını yeni keşfetmiş gibi
davrandığına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan
İnsan Hakları Eylem Planını kamuoyuyla paylaştı;
Erdoğan, 9 amaç ve 11 temel ilkeyi sıraladı. İlkesel olarak,
söylem ve vaatlere değil uygulamaya bakacağız. Biliyorsunuz
Erdoğan Başkanlık sistemi gelince ekonomi uçacak. dedi ama tam
tersi oldu, tek adam rejiminde ekonomimiz yere çakıldı. Kamu
hizmetlerinde bürokrasi azalacak. dediler ancak daha beter bir duruma
sürüklendik, bürokrasi iyice çekilmez bir hâl aldı. Erdoğan, seçimden
önce Bu kardeşinize yetkiyi verin ondan sonra faizle, şunla bunla
nasıl uğraşılır göreceksiniz. demişti daha
beteri oldu; bu milletin parası faize gidiyor. Bu yüzden söyleme
değil eyleme bakacağız.
Çok eski çağlardan beri insan hakları hep
vardı, on dokuz yıldır iktidarda olan AK PARTİ ise insan
haklarını yeni keşfetmiş gibi davranıyor.
İktidarınızın insan hakları karnesi ortada, size
verilen krediyi tükettiniz, samimiyetiniz sorgulanıyor. Hukuk devleti
için, barış için, insan hakları için, demokrasi için Cumhuriyet
Halk Partisine destek veriniz.
BAŞKAN Sayın Ceylan
15.-
Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, ülkenin 6ncı büyük elma yetiştiricisi
olan Çanakkale ilindeki elma üreticilerinin hastalık ve zararlılarla
mücadele ettiğine, artan maliyetler nedeniyle çok zor durumda
olduğuna, tüccarın ürüne verdiği fiyatların maliyetleri
karşılamasının imkânsız olduğuna, Tarım ve
Orman Bakanlığının elma üreticilerinin
yaşadığı mağduriyeti ortadan kaldıracak bir eylem
planı hazırlaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Çanakkalede elma üreticiliği, başta Bayramiç ilçesi olmak üzere
Lapseki, Merkez, Biga ve Yenice ilçelerinde yoğunlaşmaktadır.
Çanakkalenin hemen hemen bütün ilçelerinde elma bahçeleri tarımsal
üretimin öncüsü durumundadır. Türkiyenin 6ncı büyük elma
yetiştiricisi konumunda bulunan Çanakkaledeki elma üreticileri
hastalık ve zararlılarla mücadele etmekteler; gübre, mazot, budama,
toplama, muhafaza ve pazarlamada artan maliyetler nedeniyle çok zor durumdalar.
Hasat yaklaşmasına rağmen soğuk hava depoları yüzde 80
oranında dolu. Tüccar 1,5-2,5 liradan alım yapıyor; bu
fiyatlarla üreticinin maliyetlerini karşılaması imkânsız.
Çiftçi bu durumda nasıl ayakta kalsın? Marketlerde elma 7-8 liraya
satılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığının elma
üreticilerinin yaşadığı mağduriyeti ortadan
kaldıracak bir eylem planı hazırlaması gerekmektedir.
Elmada ürün bazlı destek uygulamasına geçilmesi için daha ne
bekleniyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
16.-
Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehir ilinde Alpu
Ovasının verimli toprakları üzerine Ulusal Raylı Sistemler
Test Merkezi kurulmasının gündemde olduğuna, pandemi döneminde
önemi ve değeri bir kez daha anlaşılan verimli toprakların
yok edilmemesi için projenin Alpu Ovası yerine yakında bulunan
kıraç alanlara kaydırılması çağrısını
Mecliste dile getirmek istediğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, Eskişehirimizde Bakanlar Kurulu kararıyla büyük ova
ilan edilen ve koruma altına alınan Alpumuzun verimli
toprakları üzerine Ulusal Raylı Sistemler Test Merkezi kurulması
gündemde. Demir yolcu Eskişehirimizde URAYSİM gibi bir projeye ve bu
projenin Alpu içerisinde hayata geçirilecek olmasına kesinlikle
karşı değiliz ancak tüm dünyayı etkisi altına alan
pandemi döneminde önemini ve değerini bir kez daha
anladığımız verimli topraklarımızın yok
edilmemesi için projenin Alpu Ovası yerine yakında bulunan kıraç
alanlara kaydırılması çağrımızı yüce
Meclisin huzuruna getirmek isterim.
URAYSİM Projesi rayları Anadolunun
buğday ambarı Alpu Ovamız üzerine kurulursa binlerce dönüm sulu
tarım arazisi yok olacak, raylar tarlaları pek çok parçaya bölerek
işlemez hâle getirecektir. Bozan, Yeşildon ve Çardakbaşı
köylülerimiz sıkıntı içindedir. Ray hatları verimli
tarım arazilerinin yanı sıra mera alanlarını da yok
edecek ve bölgedeki hayvancılığı bitirecektir. Ray
hatlarının döşeneceği topraklarda arpa, buğday, yonca,
pancar, mısır, yanı sıra domates ve patates ekimi
yapılmakta.
Projenin yapılması planlanan
alanının değiştirilmesi için belediyelerimiz, sivil toplum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersoy
17.-
Adana
Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 1-7 Mart Deprem Haftasında
vatandaşların depreme karşı hazırlıklı
olmasının sağlanmasının, toplumda afete
hazırlık bilincinin yaygınlaştırılmasının
amaçlandığına, Deprem Haftasının ülkede depremsiz
geçecek ve depreme dayanaklı konutlar üretilen günlere vesile
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bilindiği üzere 1-7 Mart tarihleri arası
Deprem Haftası. Deprem Haftasında ülkemizde
vatandaşlarımızın depreme karşı
hazırlıklı olmasının sağlanması, depremden
korunma yollarının anlatılması ve toplumda afete
hazırlık bilincinin yaygınlaştırılması
amaçlanmaktadır.
Dünyanın en etkin deprem
kuşaklarından birinin üzerinde olan ülkemizde
vatandaşlarımızın can ve mal kayıplarının
yanında ülke ekonomimiz açısından da büyük kayıplara yol
açan deprem felaketlerini yaşamaktayız. Depremin ne zaman
olacağını bilmemiz mümkün olmasa da depremlere dayanaklı
binalar yaparak olumsuz etkilerinden korunmamız mümkün.
Deprem Haftasının Türkiyede depremsiz
geçecek ve depreme dayanaklı konutlar ürettiğimiz günlere vesile
olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
18.-
Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, kısmi de olsa bir açılma
geldiğine ancak genelgede tiyatro, sinema ve konserler için herhangi bir
düzenleme olmadığına, bu belirsizliğin bir an önce
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün itibarıyla kısmi de olsa bir
açılma geldi; işletmelerin çalışma saatleri ve
koşulları ayrıntılı olarak belirlendi ve
açıklandı ancak genelgeye baktığımızda tiyatrolar,
sinemalar, konserler için herhangi bir uygulama maddesi yok maalesef. Pek çok
oyuncu, sahne çalışanı, sanatçı bir yıldır
ekmeksiz, bir an önce sahnelerin açılmasını bekliyor hatta
Devlet Tiyatroları için durum daha da belirsiz; keza, sinema salonu
çalışanları da aynı şekilde perişan, müzisyenleri
ise söylemeye gerek yok, maalesef her gün intiharlara tanık oluyoruz.
Sanatçılar ve çalışanlar için de durum bu kadar iç
açıcı değilken İçişleri Bakanlığı ya da
Kültür Bakanlığı bu konuda maalesef net bir açıklama
yapmıyor.
Bu belirsizliğin bir an önce giderilmesi
gerekiyor ve Bakanlıkların ivedilikle karar almasını
istiyoruz diyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
19.-
Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün, son yıllarda ekonomik sebeplerden
intiharların toplam intihar vakaları içindeki payının
arttığına, intihar vakalarının doğrudan ele
alınması ve bu kapsamda politikalar oluşturulmasının
elzem olduğuna, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Zehra Zümrüt Selçuka intihar vakalarıyla ilgili bir
çalışmalarının olup olmadığını
sorduğuna ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülke genelinde ekonomik sebeplerden
intiharların toplam intihar vakaları içindeki payı son
yıllarda artmıştır. Türkiyede 2002-2019 arasında
5.806 intihar vakası yaşanmış ve bu vakaların sebebi
geçim sıkıntısı ve ticari başarısızlık
olarak belirlenmiştir. Aydın ili intihar hızının en
yüksek olduğu 6ncı il olmuştur. Aydında 23 Şubatta,
bir günde 3 kişi yaşamına son vermiştir.
Sosyal politikaların intiharlarla doğru
orantılı olduğu açık olmakla birlikte intihar vakaları
giderek artmaktadır. Bu nedenle, intihar vakalarının
doğrudan ele alınması ve bu kapsamda kamusal politikaların
oluşturulması elzemdir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanına sormak istiyorum: Bakanlığınızda intihar
vakalarıyla ilgili bir çalışma var mıdır? Artan
intihar vakalarıyla işsizlik ve ekonomik sıkıntılar
arasında bağ Bakanlığınızca nasıl
değerlendirilmektedir?
Aydında bir yıl içinde intihar
vakası sayısı kaçtır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tutdere
20.-
Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, büyük şehirlerdeki büyümeye
rağmen kamuda istihdam edilen harita mühendisi, harita ve kadastro
teknikerlerinin sayısında büyük düşüş
yaşandığına, bu meslek gruplarının sesine kulak
verilmesi ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Ülkemizde
köyden kente göç tüm hızıyla devam etmektedir; buna bağlı
olarak büyükşehirler başta olmak üzere kentleşme oranında
da büyüme söz konusudur. Kentleşmedeki hızlı büyümeye
rağmen kamu kurumlarında istihdam edilen harita mühendisleri, harita
ve kadastro teknikerleri sayısında büyük bir düşüş
yaşanmaktadır. AK PARTİ iktidarının son beş
yılında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesine 182
kişi, son iki yılda 40 bini aşan mezun sayısına
rağmen harita ve kadastro teknikerlerinden ise sadece 64 kişi
atanmıştır.
Mezun harita mühendisleri ve harita ve kadastro
teknikerleri millete hizmet etmek istiyorlar. İlgili bakanlıklara
sesleniyorum buradan: Mağdur ettiğiniz harita mühendisleri, harita ve
kadastro teknikerlerinin sesine kulak verin, bunların
mağduriyetlerini giderin diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğluna ait.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.-
İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Şırnak ilinde
teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Piyade Uzman
Onbaşı Furkan Umuta Allahtan rahmet dilediğine, Rize ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılında
Rizelileri selamladığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan tarafından yapılan pandemiye dönük alınan
kararlarla ilgili açıklamanın toplumun çoğunluğu
tarafından tam olarak anlaşılamadığına, Hükûmetin
pandemi sürecini en başından beri belirsizlik içerisinde
götürdüğüne, Çin yönetiminin Doğu Türkistanlılara
karşı gerçekleştirdiği mezalimi defaatle
kınadıklarına, konuyla alakalı olarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ortak bir kararlılık sergilemesi hususunu da sürekli
gündeme taşıdıklarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanını ziyaret ederek ortak bir kınama metninin
hazırlanması yolunda gerekli adımları atacaklarına,
Hükûmetin de sorumluluğunun farkında olarak hareket etmesi
gerektiğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanı
sorumluluklarını yerine getirmeye İYİ PARTİ Grubu
olarak davet ettiklerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu da saygılarımla
selamlıyorum.
Şırnakta PKKlı teröristlerle
çıkan çatışmada kahraman askerimiz, Piyade Uzman
Onbaşı Furkan Umut maalesef şehit olmuştur. Şehidimize
Allahtan rahmet, kederli ailesine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, bugün Rizenin Düşman
İşgalinden Kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü; tüm Rizeyi
ve Rizeli vatandaşlarımızı en içten duygularımla
selamlıyor, kurtuluş günlerini tebrik ediyorum.
Bağımsızlık için mücadele eden tüm
vatandaşlarımızı ve bu toprakları vatan yapan aziz
şehitlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Dün, Sayın Cumhurbaşkanımız,
akşam saatlerinde, Kabine toplantısı sonrası pandemiyle
ilgili alınan yeni kararlara ve mevcut kısıtlamalara dair
açıklamalarda bulunmuşlardır fakat yapılan açıklama
toplumun çoğunluğu tarafından ne yazık ki tam olarak
anlaşılamamıştır. Milletimizin tamamını
birinci dereceden ilgilendiren böylesi önemli kararların topluma
açıklanma şekli bu denli üstünkörü ve bu denli karışık
olmamalıdır. Kararları açıklamadan önce dakikalarca parti
propagandası yapmak ise hiç hoş olmamakla birlikte tam da Sayın
Erdoğana yakışan bir tutum olarak kendini göstermiştir.
Kısıtlamaların neler olduğu, hangi günler, hangi saatler
arası kimleri kapsadığı net olarak
açıklanamamıştır; şüphesiz ki bu durum uygulamada
kargaşa getirecektir. Okulların açılış tarihiyle ilgili
sürekli değişen kararlar ise güvensizlik oluşturmaktadır.
Hükûmet, pandemi sürecini en başından beri
belirsizlik içerisinde götürmektedir. Kararların açıklanması ne
kadar beceriksizlikse, alınan kararlar -zayıflığı- da
o denli yetersizdir.
Sayın Başkanım, sevgili milletvekili
arkadaşlarım; biliyorsunuz, millet tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisine gönderildiğimiz günden itibaren zalim Çin yönetiminin
Doğu Türkistanlı soydaşlarımıza karşı
gerçekleştirmiş olduğu mezalimi defaatle kınadık ve bu
konularla alakalı olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir
kararlılık sergilemesi hususunu da sürekli gündeme
taşımıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu mezalim devam ediyor ve bir eylemin soykırım
sayılabilmesi için ne kadar gerekçe varsa Çin yönetimi tarafından
Doğu Türkistanlı soydaşlarımıza yöneltiliyor.
Bu kapsamda, soykırım niteliğindeki
mezalimin kınanması için Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı nezdinde gerekli girişimlerde
bulunacağız; yarın parti grubunu temsilen Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanımızı ziyaret ederek ortak bir kınama
metninin hazırlanması yolunda da gerekli adımları atacağız.
Yalnız Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuda adım atması
yeterli değildir, her fırsatta Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle alakalı methiyeler düzen iktidar grubunun da aynı
zamanda bu olupbitenlerin Cumhurbaşkanlığı makamına,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ve Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetine de sorumluluk yüklediğinin farkında hareket etmesi
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Doğu Türkistanda gerçekleştirilen ağır
insan haklarının tespiti için gerekli çalışmaların
yapılması ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu çalışmalar
hakkında bilgilendirilmesi, Doğu Türkistanda gerçekleştirilen
hak ihlallerine karışanlara ilişkin ekonomik yaptırım
kararlarının alınması, mali imkânlar çerçevesinde,
Doğu Türkistandaki zulümden kaçarak Türkiyeye
sığınanlarla ilgili gerekli desteklerin verilmesi, Doğu
Türkistandaki Çin zulmüne karşı uluslararası kamuoyunun
oluşturulması ve lobi faaliyetlerinin yapılması için
gerekli çalışmaların başlatılması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Birkaç cümlem kaldı.
Birleşmiş Milletler Şartı
çerçevesinde uluslararası toplumun sivil halkı koruma
yükümlülüğünün Doğu Türkistan için uygulanmasını
sağlayıcı faaliyetlerde bulunulması, İslam
İşbirliği Teşkilatı bünyesinde ivedilikle Doğu
Türkistanla ilgili çalışma yapılması ve karar
alınması için gerekli girişimlerin başlatılması,
3 Ekim 2009da imzalanan Nahçıvan Anlaşmasıyla kurulmuş ve
Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkeler
tarafından oluşturulmuş Türk Keneşinde vakit kaybetmeden
gerekli girişimlerin yapılması ve yukarıdaki
başlıklarla ilgili olarak gerçekleştirilen girişim ve
işlemlerden Türkiye Büyük Millet Meclisinin kesintisiz haberdar edilmesi
hususunda Sayın Cumhurbaşkanını sorumluluklarını
yerine getirmeye ve görevini yapmaya İYİ PARTİ Grubu olarak
davet ediyoruz.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
22.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Şırnak ilinde PKK
saldırısında şehit olan Piyade Uzman Onbaşı
Furkan Umuta Allahtan rahmet dilediğine, 1-7 Mart haftasının
ülkede Yeşilay Haftası olarak kutlandığına, herkes
için madde bağımlılığından uzak,
sağlıklı ve huzurlu bir dünya dilediğine, Yeşilay
Haftasını kutladığına, Sağlık Bakanlığı ve
Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleri göz önünde bulundurularak belirlenen
yeni düzenlemelerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından açıklandığına, ABD Temsilciler Meclisinde
Demokrat ve Cumhuriyetçi 180 milletvekilinin ABD Dışişleri
Bakanı Antony Blinkene Türkiyeyle ilgili bir mektup göndermesinin
ülkenin bağımsızlığına, istiklaline ve demokratik
hukuk devleti yapısına karşı büyük bir saygısızlık
olduğuna, bunu kabul etmediklerini tekrar dile getirdiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Şırnakta PKK terör
örgütünün hain saldırısında şehit olan kahraman askerimiz,
Piyade Uzman Onbaşı Furkan Umuta Allahtan rahmet; ailesine,
sevenlerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, 1-7 Mart tarihleri
arası ülkemizde Yeşilay Haftası olarak kutlanmaktadır.
Yeşilay, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve
sonrasında, işgal güçlerinin toplumumuzda alkol ve uyuşturucu
maddeleri yaygınlaştırmasını ve işgale
karşı mücadele ruhunun yıkılmasını önlemek
amacıyla dönemin Şeyhülislamı İbrahim Haydarzadenin
himayesinde Doktor Mazhar Osman Uzman ve arkadaşları tarafından
Sultan Vahdettinin izniyle 5 Mart 1920de İstanbulda Hilal-i Ahdar
adıyla kurulmuştur. Hilal-i Ahdar ismi daha sonra Yeşil Hilal
ve Yeşilay olarak değiştirilmiş, 1934 yılında
Mustafa Kemal Atatürkün Cumhurbaşkanlığı, İsmet
İnönünün Başbakanlığında Bakanlar Kurulu kararıyla
Yeşilaya kamuya yararlı dernek statüsü verilmiştir.
Kuruluşundan günümüze bağımlılık türleri arttıkça
Yeşilayın da tüzüğünde çalışma alanları
çeşitlenmiş, alkolden sonra sigara, uyuşturucu madde, kumar ve
yakın tarihte teknoloji bağımlılığı
Yeşilayın mücadele alanına dâhil olmuştur.
Günümüzde madde
bağımlılığı tüm dünya için ortak bir sorun hâline
gelmiştir. Alkol, sigara, uyuşturucu gibi zararlı
alışkanlıklar aile bağlarımızı
zayıflatmakta, sevgiyi yok etmekte, manevi değerlerden
uzaklaşmamıza ve ülke ekonomisinde büyük kayıplar vermemize
neden olmaktadır. Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı
bireyler yetiştirmek, aile ve toplum huzurunu korumak,
çocuklarımıza barış ve saygının hâkim olduğu
bir gelecek bırakmak için tütün, alkol, uyuşturucu başta olmak
üzere tüm bağımlılıklara karşı bilinçli olmak
zorundayız.
Bu vesileyle hepimizin için madde
bağımlılığından uzak, sağlıklı ve
huzurlu bir dünya diliyor, Yeşilay Haftanızı kutluyoruz.
Sayın Başkan, 1 Mart 2021 günü Sayın
Cumhurbaşkanımız başkanlığında gerçekleştirilen
Kabine toplantısında yeni kontrollü normalleşme sürecine dair
temel usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs
Bilim Kurulunun tavsiyeleri göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Sağlık
Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulu tarafından tespit
edilen kriterlere göre iller 4 ayrı risk grubuna ayrılarak
salgınla mücadeledeki tedbir seviyeleri risk gruplarına göre
belirlenmiştir. Bu kararlar doğrultusunda risk gruplarına göre
-belirlenen- illerde kısıtlamalar gevşetilmiş ve
vatandaşlarımızın günlük yaşamları daha da normal
hâle gelmiştir.
Salgınla mücadelede kalıcı
başarının sağlanması için temizlik, maske ve mesafe
kurallarının yanı sıra hayatın her alanını
kapsayacak şekilde belirlenen kurallara ve tedbirlere toplumun tüm
kesimlerince azami düzeyde uyulması büyük önem
taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Seçim bölgem
Sakarya ilimizin de içinde olduğu yüksek risk grubundaki
şehirlerimizin ve vatandaşlarımızın özellikle bu
kurallara riayet etmelerini önemle rica etmekteyim. Aşılama
programı kapsamında her geçen gün hızla artan aşılanan
nüfus oranıyla beraber tüm illerimizde beklenen normalleşme
kararlarının alınması hayatımızı çok daha
kolaylaştıracaktır.
Sayın Başkan, son olarak; ABD Temsilciler
Meclisinde Demokrat ve Cumhuriyetçi 180 milletvekilinin ABD
Dışişleri Bakanı Antony Blinkene Türkiyeyle ilgili bir
mektup gönderdiği kamuoyuna yansımıştır. 26 Şubat
tarihinde yazılıp gönderilen, 1 Martta kamuoyuyla paylaşılan
mektupta Türkiyenin NATO müttefiki olduğu, ABDnin önemli bir
ortağı olduğu bildirilirken, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
insan haklarını önemli ölçüde ihlal ettiği, demokratik yoldan
saptığı, yargıyı zayıflattığı,
siyasi muhalifleri, gazetecileri ve azınlık gruplarını
haksız yere hapsettiği şeklinde açıklamalara yer
verilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) 2017
yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD
ziyaretinde PKKlıların yaptığı protesto gösterisini
barışçıl gösteri olarak gösterip Türkiye Cumhuriyetinin kendini
düzeltmesi gerektiğini, Hükûmetin ve iktidar partisinin
politikalarının değiştirilmesi gerektiğini ifade
etmişlerdir.
Bu görünen tablo ABDde, özellikle
Başkanlık seçimi sonrasında, Türkiyeye karşı
baskıyı artırmak noktasında ABDnin ciddi bir politika
izleyeceğini, izlediğini ortaya koymaktadır. Ne yazık ki
ABD, şu an kendi kapasitesine ve imkânlarına bakmaksızın
dünyayı soğuk savaş dönemindeki mantıkla değerlendirerek
Ya benden olacaksınız ya da benim düşmanım
olacaksınız. şeklinde yorumlamak cihetine gitmektedir, bu,
tarihî bir hatadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tabii.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ABD de içerisine dâhil
olmak üzere Batıyla iyi, hakkaniyetli ve karşılıklı
saygıya dayanan uluslararası ilişkilerini devam ettirmekle
birlikte yine Doğuda, Avrasyada kendi hak ve menfaatlerini,
alakalarını ilgilendiren meselelerde de bağımsız bir
şekilde karar alabilmeli ve bu politikaların Batı
tarafından saygıyla karşılanması gerekmektedir. Bunun
yerine NATO üyeliğimizi gerekçe göstererek veya diğer
ilişkilerimizi gerekçe göstererek Türkiyeyi tahakküm altına almaya
ABD dâhil hiçbir ülkenin hakkı yoktur. Bu, Türkiye'nin
bağımsızlığına, istiklaline ve demokratik hukuk
devleti yapısına karşı büyük bir
saygısızlıktır. Bunu kabul etmediğimizi ve etmeyeceğimizi
buradan tekrar dile getiriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
23.-
İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, 2 Mart 1994 tarihinde Kürt
siyasetçiler Ahmet Türk, Leyla Zana, Orhan Doğan, Hatip Dicle,
Sırrı Sakık ve Mahmut Alınakın
dokunulmazlıkları kaldırılarak tutuklandıklarına,
bu iktidarın da yirmi yıl sonra Kürt siyasi temsilcilerine
bakışında ve yöneliminde hiçbir değişiklik
olmadığını gördüklerine, kendilerinin de demokrasi,
özgürlük ve eşitlik mücadelesine aynen Leyla Zana, Ahmet Türk, Orhan
Doğan, Hatip Dicle, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınaktan
gördükleri gibi devam ettiklerine, Erzurum ili Karaçoban Belediyesi Eş
Başkanının gözaltına alındığına, bugüne
kadar seçilmiş belediye eş başkanlarının
birçoğunun yerine kayyum atandığına, TÜİKe yeniden
yeni bir başkan atandığına, iktidarın, ülkenin
ekonomisiyle, sosyal hayatıyla ilgili verileri güvenilir bir şekilde
üretmekle görevli bir devlet kurumunu pespaye bir hâle getirdiğine, TÜİKin
2020 yılında ülkenin yüzde 1,8 büyüdüğünü açıkladığına,
iktidarın büyüme dediğinden işçi, emekli, çiftçi, esnaf ve
köylünün payını alamadığına, yandaş
şirketlerin pay aldığına, yandaş sermayenin büyüdüğüne,
halkın ise küçüldüğüne ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi size çok kısa
bir şey okuyacağım: Türkiye'de toplumsal uzlaşmayı ve
iç barışı istemeyen güçlerin başlattıkları
psikolojik savaş kampanyalarıyla devletin resmî
televizyonlarında günlerce teşhir edildik, inanılması
mümkün olmayan komplo ve senaryolarla kamuoyuna suçlu olarak sunulduk,
mitinglerde, meydanlarda linç edilmesi gereken insanlar olarak
tanıtıldık, hedef gösterildik, yanı
başımızda bombalar patladı, arkadaşlarımız
öldürüldü, hakaretlere maruz kaldık. Düşüncelerimiz çok
aykırı, çok uç ve ötesinde tahammül edilmez de olabilir ancak
bunların doğruluğu ya da yanlışlığı
ellere kelepçe vurularak değil, burada tartışılarak
anlaşılabilir. Bizim Kürt sorununun çözümüne ilişkin görüş
ve düşüncelerimiz farklı olduğu içindir ki sanık
sandalyesine oturmak üzereyiz. İlginç değil mi bu sözler? Bu sözleri
kim söylemiş, biliyor musunuz? Yirmi yedi yıl önce, 1994
yılında 2 Mart günü merhum DEP Milletvekili Orhan Doğan bu
Meclis kürsüsünde söylemiş. Yani o gün, 2 Mart 1994 günü Meclisin 78inci
Birleşiminin ilk oturumunda bu sözleri söylemiş ve bu
konuşmanın ardından Kürt siyasetçiler Ahmet Türk, Leyla Zana,
Orhan Doğan, Hatip Dicle, Sırrı Sakık ve Mahmut
Alınakın dokunulmazlıkları kaldırılarak
tutuklanmışlar; yirmi yedi yıl önce 2 Martta. Şimdi bu
sözleri bugün bir HDP milletvekili de söylemiş olabilirdi. Yirmi yedi
yıl geçmiş aradan, hiçbir şey değişmemiş; böyle
bir durumla karşı karşıyayız maalesef. Yani bu iktidarın
da yirmi yedi yıl sonra Kürt halkına, Kürt siyasi temsilcilerine bakışında
ve yöneliminde hiçbir değişiklik olmadığını
görüyoruz.
2 Mart 1994 darbesini yapmış
olanları hatırlıyor musunuz? diye sorsam buradaki, Meclisteki
Grup Başkan Vekillerine, hiçbirinin ismini hatırlamazlar; tarihten
silinip gittiler. O parmaklar kalktı, indi ama onlar tarihten silinip
gittiler. Unutulmayanlar kimler? Ahmet Türk unutulmadı, Sırrı
Sakık unutulmadı, Orhan Doğan -rahmetli- unutulmadı, Leyla
Zana unutulmadı, Hatip Dicle unutulmadı, Mahmut Alınak
unutulmadı; onlar eşitlik, demokrasi, barış ve özgürlük
mücadelelerine devam ettiler.
Bizler de Halkların Demokratik Partisi
milletvekilleri olarak, bu köhnemiş, darbeci anlayış
karşısındaki mücadelemize, demokrasi, özgürlük ve eşitlik
mücadelesine aynen Leyla Zana, Ahmet Türk, Orhan Doğan, Hatip Dicle,
Sırrı Sakık ve Mahmut Alınaktan gördüğümüz gibi devam
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Demokrasinin ve
barışın kazanılabilmesi için, haklarımızı
elde edebilmek için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bir kez daha
arkadaşlarımızı saygıyla yâd ediyoruz, saygıyla
kendilerinden söz ediyoruz ve bu mücadelede onlara verdiğimiz sözü de
tutacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bu darbeci zihniyetin devamında
yani lanetlediğimiz 28 Şubat darbesi ile 2 Mart 1994 darbesini
yaşadığımız hafta içinde bugün ne oldu? Sabah, Erzurum
Karaçoban Belediyesi Eş Başkanımız gözaltına
alındı, büyük ihtimalle kayyum atanacak. Yani bugüne kadar
seçilmiş belediye eş başkanlarımızın bir
çoğunun yerine kayyum atandı, belediye meclisleri işlemez hâle
getirildi ve halkın iradesi yok sayıldı, Kürt halkının
siyasi iradesi ortadan kaldırılmaya çalışıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu sabah,
işte, Erzurum Karaçobanda da aynı şeyin
yaşandığını görüyoruz. Yani bu iktidar da darbeci
zihniyeti sürdürme kararlılığında olduğunu, ne
yazık ki halkın iradesini gasbetme kararlılığında
olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor. Bunu da tarihe not olarak
düşelim, bu konuları konuşmaya elbette ki devam edeceğiz.
Diğer değinmek istediğim konu, hani
şöyle bir laf vardır Gün geçmiyor ki şu olmasın. diye;
gerçekten bu TÜİK Başkanlığına atama
yapılması neredeyse bu lafı haklı hâle getirdi. Gün
geçmiyor ki TÜİKte başkan değişmesin. diyeceğiz
neredeyse. İki hafta önce ben, yine burada, TÜİKe yeni bir
başkan atandı, diye konuşma yapmıştım, şimdi
yeniden yeni bir başkan atandı. Ya, iki yılda TÜİKe 4 tane
başkan atadı bu iktidar. Neden? Bu sorunun cevabı var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yani
TÜİKi (Türkiye İstatistik Kurumu) Türkiyenin ekonomisiyle, sosyal
hayatıyla ilgili verileri inanılır ve güvenilir bir şekilde
üretmek durumunda olan bir devlet kurumunu pespaye bir duruma getirdi bu
iktidar; ikide bir başkan atıyor. Her bakan geldiğinde yeni
başkan; yetmiyor -başkanlar dayanamıyor tabii- düzmece veri üretiminin
de bir sınırı var oradaki insanlar için, onlar
dayanamayınca yenisi geliyor. Yani TÜİKi bitirdiniz. Yalan
verilerle, toplumu kandırmaya çalışmakla ekonomiyi sürdürmek
mümkün olmayacaktır, bunu söyleyelim.
Daha geçen gün TÜİK, yine açıkladı
2020 yılında Türkiye, yüzde 1,8 büyüdü. diye, 2020nin son
çeyreğinde de büyüme 5,9 olmuş. Ya, bakıyoruz kişi
başı gelir yıllık 8.599 dolara gerilemiş. Hangi
yıla denk geliyor, hangi yılın değerlerine denk geliyor bu?
2004 yılının. Yani 2020 yılında 2004
yılının verilerine, değerlerine geri döndürmüş iktidar
ekonomiyi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
Teşekkür ederim.
Gayrisafi yurt içi hasıla 760 milyar dolardan
717 milyar dolara düşmüş; durum bu. Şimdi, bakıyoruz, bu
büyüme denen şeyde vatandaş Ya, bu büyüme olduysa ben mi büyüdüm?
diye soruyor. Bakın, öyle bir şey yok. 2019da iş gücünün büyüme
içindeki payı yüzde 34,8miş, 2020de yüzde 33e düşmüş,
2020nin son çeyreğinde yüzde 29a düşmüş. Yani, sizin büyüme
dediğinizden işçi, emekçi, emekli, çiftçi, esnaf, köylü
payını almıyor; düşüyor. Kim pay alıyor o büyümeden?
İktidarın yandaş şirketleri pay alıyor, iktidarın
yandaş holdingleri pay alıyor. Esas itibarıyla büyüme
dediğiniz şey, saraya yakın olan şirketlerin büyümesidir,
yandaş sermayenin büyümesidir; halkın ise küçülmesidir. Esas
itibarıyla yaşanan budur ve vatandaş da bunu görüyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay.
24.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, PKK terör örgütüyle girilen
çatışmada şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Furkan
Umutun ailesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
başsağlığı dilediklerine, terör örgütüyle etkin bir
mücadele edileceğine ama bunu yaparken temel hak ve özgürlüklerin ve insan
haklarının korunmasının da terör örgütünün amacına
ulaşmasını engelleyecek en büyük bariyer olduğuna,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın İnsan
Hakları Eylem Planını açıklarken bile temel hak ve
özgürlüklerine âdeta saldırıda bulunduğuna, 83 milyonun
Cumhuriyet Halk Partisinin sesini duymasını önlemek amacıyla
Cumhuriyet Halk Partisinin grup toplantısının
yapılacağı saate İnsan Hakları Eylem Planı
açıklama toplantısı koyduğuna, aşı konusunda ilk
5 ülkeden biri olunduğunun açıklandığına,
doğruysa memnun olacaklarına, Filistinin Covid-19
aşısına ulaşması için Türkiyenin elinden geleni
yapması gerektiğine, aylardır devletteki çürümeye dikkat
çektiğine, S-400lerle ilgili olarak Millî Savunma Bakanı Hulusi
Akarın mı yoksa Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
İbrahim Kalının mı söylediklerine inanacaklarını
sorduğuna, 28 Şubatın yıl dönümüne, AK PARTİnin 28 Şubat
refleksini 27 Nisan e-muhtarısıyla ilgili gösterip
göstermeyeceğini merak ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Gün geçmiyor ki içimize bir ateş düşmesin,
bir şehit haberi almayalım. Piyade Uzman Onbaşımız
Furkan Umut kardeşimizi PKK terör örgütüyle girilen bir
çatışmada kaybettiğimizi büyük bir üzüntüyle öğrendik.
Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu olarak başta
kederli ailesine, aziz milletimize başsağlığı ve
sabır diliyoruz, Allahım mekânını cennet etsin.
Ama ben belki bu Genel Kurulda, bu Mecliste
-abartmıyorum- 500 defa söylemişimdir; Meclis, taziye
çadırı değildir, Meclisin görevi taziye dilemekten ibaret
değildir. Ana kuzularının, vatan evlatlarının
hayatlarını yitirmeleri, yaşamlarını yitirmeleri,
terör örgütleriyle bir çatışma içinde bile olsa, Meclisin el
atması gereken bir durumdur. Hiç şüphesiz, terör örgütüyle katı,
kesin, etkin bir mücadele edilecektir ama bunu yaparken kimi tedbirler,
başta hukuk devleti normlarının, hukuk normlarının
titizlikle uygulanması olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin ve insan
haklarının korunması da terör örgütünün amacına
ulaşmasını engelleyecek en büyük bariyerdir. Hep söyledim, bir
kere daha söyleyeyim: Devletin hukuk dışına çıkması en
çok terör örgütlerinin işine yarar, terör örgütlerinin istediği de
zaten budur. Bu bakımdan, Hükûmetin, terörle kesin mücadele ederken hukuk
dışına çıkmamak suretiyle terör örgütlerinin kamuoyundan
destek bulmalarını önlemesi gerekmektedir.
Hukuk demişken
Beyefendi bugün İnsan
Hakları Eylem Planını açıklıyor fakat İnsan
Hakları Eylem Planını açıklarken bile temel hak ve
özgürlüklerimize âdeta saldırıda bulunuyor. Şöyle bir
haksızlık yapıyor: Siyasi parti genel başkanlarının
salı günleri Mecliste grup toplantıları vardır ve
Türkiye'nin her tarafında bu saat bellidir. Cumhuriyet Halk Partisinin
saati 13.30dur. Beyefendi aynı saate İnsan Hakları Eylem
Planı açıklama toplantısı koyuyor, böylece Cumhuriyet Halk Partisinin güya sesini
83 milyonun duymasını önlemek amacıyla, çünkü Türkiyedeki
görsel medyanın büyük ekseriyeti beyefendinin ve saray avanesinin
basınç ve baskısına maruz kaldığı için de bütün
televizyonlar, beyefendi konuşmaya başlayınca Ana Muhalefet
Partisi Genel Başkanının konuşmasından, canlı
yayınından çıkıyorlar. Senin ortaya koyacağın
eylem planı buysa eyvah ki eyvah! Vah ki vah! Hani, burada söylemek
lazım ki Sayın Erdoğana Aman, gölge etme başka ihsan
istemez. Bırak eylem planını, orta yerdeki Anayasada
verilmiş olan temel hak ve özgürlüklerimize biraz saygı göster.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Orta yerdeki
Anayasaya biraz uy, biz buna razıyız. Siyaset hamasetle olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin şan ve şerefini yüceltmek herkesten,
Cumhurbaşkanından daha çok bu Meclisin işi ve görevidir.
Böyle olduğu vakit, evet Aşı
konusunda dünyada ilk 5 ülkedeyiz. diye açıklamalar var; doğruysa
biz bundan memnun oluruz, alkışlarız, teşekkür ederiz.
Aşı konusunda bir yolsuzluk da var ama, bunu da bugün Sayın
Genel Başkanımız söyledi, geçen hafta söylediklerini de zaten
ilgili firma -Genel Başkanımızın söylediğini- teyit
etti.
Büyük devlet olmanın bedelleri vardır.
2003-2004tü, dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanla beraber gittik
Moğolistana, Orhun Yazıtlarına yol yaptık. Ben de bundan
iftihar ettim ama şimdi İsrailin Filistinli kardeşlerimize
yönelik izolasyonu orta yerde dururken gıdadan, yiyecekten, askerîden,
bunlardan geçtim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şu anda her
ulusta 3 bin ya da 5 bin kişi Covid aşısı olmuştur.
Bir Filistinli kardeşimiz bile Covid aşısına
ulaşamıyor. Türkiye bunu seyredemez. Büyük devletsek Filistinli
kardeşlerimize o Covid aşısını ne yapıp edip
bizim getirmemiz lazım. Büyük devlet hamasetle olmaz, şahsım
diplomasisiyle olmaz. Büyük devlet olmanın sorumluluğu ve bedeli
vardır. Bunu bekliyoruz. El insaf!
Her vesileyle söylediğim bir şey var
Sayın Başkan, devlette çürümeye dikkat çekiyorum aylardır,
Devlet çürüyor, devlet tefessüh ediyor. diyorum ve bu tezimi doğrulamak
için yürütme organı yarış ediyor âdeta. Şimdi, yüce
Meclisin saygıdeğer üyelerine soruyorum: Bir S-400 meselemiz var,
dedik ki: Amerika Türkiyenin iç işine karışamaz, haddini
bilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Gereksiz yere
alınmış, kullanılmayan bir füzeye verilmiş 2 milyar
dolar, devletin parasının çarçur edilmesi meselesi ayrı bir
meseledir lakin şimdi soruyorum kardeşim: Bu nasıl devlet! Millî
Savunma Bakanı yirmi üç gün önce dedi ki: Biz S-400lerde
Yunanistanın S-300lerle ilgili Girit modelini uygulayacağız,
buna çalışıyoruz. Olabilir, ben bunun artısını,
eksisini tartışacak değilim. Şimdi, yirmi üç gün sonra,
bakın, yirmi üç gün sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
-Cumhurbaşkanlığı deyince hepiniz İletişim
Başkanı diyecek, peşine bu gelecek diye düşünüyorsunuz,
biliyorum çünkü İletişim Başkanı bu ara AK PARTİnin
bütün üst düzey yöneticilerinden daha üst protokolde yer alıyor bir devlet
memuru olarak- İbrahim Kalın diyor ki bugün: Böyle bir
düşüncemiz, planımız yok. Böyle bir plan yok. Şimdi, biz,
yasama organının üyeleri olarak -siyasi parti ayrımı
yapmadan- devletin hangi görevlisine inanacağız ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Millî Savunma
Bakanına mı inanacağız, yoksa sarayın sözcüsüne mi
inanacağız? Bu konuda da yasama organı olarak bu çelişkiyle
ilgili olarak -bu mühim bir çelişkidir bence- zatıaliniz
aracılığıyla yürütme organına buradan çağrı
yapıyorum: Ey Millî Savunma Bakanı, gel, Meclise bilgi ver;
İbrahim Kalın seni yalanlıyor. Eğer bundan vazgeçtiyseniz
bunu senin yapman lazım. İbrahim Kalın, neticede, evet, bir
Cumhurbaşkanlığı bürokratıdır. Bu da siyasete
gölge düşürür, siyasete gölge düşürür; her şey biraz gölge kabul
eder, her şey vesayet kabul eder ama siyaset ve Parlamento vesayet kabul
etmez Sayın Başkan.
Bak, 28 Şubatın yıl dönümü, Allah
belasını versin alayının, alayının!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İlk mesaj, bravo!
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ama sizden de bir
mesaj daha bekleyeceğim ben. Ben 28 Şubatı burada yüz kere
konuştum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Müsamahanıza
sığınarak
BAŞKAN Sayın Altay, tamamlayın
lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Şimdi daha
marttayız, nisan geldi, 27 Nisanda bakayım ne yapacaksınız?
27 Nisan elektronik muhtırasını da lanetleyecek misiniz çok
merak ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kürsüden
savunmasaydınız olurdu da.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kim savundu
kürsüden? Bırak, ayıp ediyorsun. Darbelerin iyisi kötüsü olmaz. AK
PARTİnin 28 Şubat refleksini 27 Nisanda göreceğiz bakalım,
aynı refleksi verecekler mi.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlarken yürütme organına tekrar çağrıda bulunuyorum:
Birbirleriyle çelişkili açıklamalar yapmak Türkiye Cumhuriyeti
devletine ve Hükûmetine yakışmaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Sayın Cahit Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
25.-
Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, 28 Şubat postmodern darbesinin yirmi
dört yıl önce millî ve manevi değerlere saldırı olarak
gerçekleşen ve millet üzerinde ağır yaralar açmış bir
darbe süreci olduğuna, Bosna-Hersek Cumhuriyetinin kuruluş yıl
dönümüne, 1-7 Mart haftasının Yeşilay Haftası olarak
kutlandığına, AK PARTİnin bağımlılıkla
mücadelede özellikle Yeşilayın da desteğiyle çok büyük
başarılar elde ettiğine, Deprem Haftasına, Deprem Master
Planını 2003 yılında oluşturduklarına, 2014
yılında Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı UDSEPi hayata
geçirdiklerine, millî eğitim müfredatında deprem konusunda
farkındalık dersleri verilmeye başlandığına,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
açıkladığı İnsan Hakları Eylem
Planının on sekiz yıldan beri gerçekleştirdikleri anayasal
ve yasal reformlara işlerlik kazandıracak ve vatandaşlar
arasında hukuka, yargıya ve kardeşlik hukukuna güveni
artıracak yeni bir reform olarak yakında hayata geçeceğine, 2021
yılının ekonomi, hukuk, insan hakları, çevre ve hayvanları
koruma alanında pek çok reforma imza atacakları bir yıl
olacağına inandığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz de kalındığı yerden devam edelim. 28
Şubat postmodern darbesi yirmi dört yıl önce millî ve manevi
değerlerimize âdeta bir haçlı saldırısı olarak
gerçekleşen ve bu millet üzerinde ağır yaralar açmış
ve hâlâ yaraları sarılmaya çalışılan bir darbe
süreciydi. Yüzde 22 oy almış Refah Partisi kapatılmış,
387 milyar dolar -doğrudan ve dolaylı millete- bedel ödetmiş, 11
bin öğretmenimiz istifaya zorlanmış, ikna odaları
garabetleri yaşanmış
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bana niye
bakıyorsun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
600 bin başörtülü
öğrencimiz başarıyla kazandıkları okullara alınmamış,
1.732 Kuran kursu kapatılmış, 4.625 kişi tek tek
fişlenmiş, 2.500 kişi emekliye sevk edilmiş, kartel
medyasına 3 milyar dolar maalesef haksız kredi
kullandırılmış, bu kredi de batmıştır; 26
banka -30 milyar dolar- maalesef boşaltılmıştır.
İşte, bu günlerde yaşadığımız
yetişmiş iş gücü ihtiyacımız da o günlerde imam
hatiplerle beraber endüstri meslek liseleri ve teknik liselere uygulanan
katsayı gerekçesiyle maalesef önümüze gelmiştir. Yani Bin yıl
sürecek. diyenlerin o vermiş olduğu zarar maalesef hâlâ devam
ediyor, biz de hesabını sormaya kararlılıkla, Allahın
izniyle devam edeceğiz.
İnançlarımıza, millî ve manevi
değerlerimize karşı girişilen bu soykırımın
bir benzeri de Bosna-Hersekte yirmi dokuz yıl önce maalesef acı bir
şekilde yaşanmıştır. Bugün, yirmi dokuz yıl önce
Boşnak vatandaşlarımızın Yugoslavyadan ayrılarak
kurdukları Bosna-Hersek Cumhuriyetinin kuruluş yıl dönümü.
Tabii, Bosna-Herseke karşı etnik temizlik
bu dönemde başlatıldı Avrupanın göbeğinde,
Hollandanın ve BMnin şemsiyesi altında maalesef.
Avrupanın ortasında üç buçuk yıl süren savaş boyunca çok
büyük sivil katliamlar gerçekleştirildi. Başkent Saraybosna kırk
dört ay kuşatma altında kaldı. Srebrenitsa soykırımında
8.372 Boşnak katledildi. Prijedor, Foca, Zvornik, Visegrad gibi birçok
şehirde yapılan etnik temizlik nedeniyle maalesef neredeyse hiç
Boşnak kalmadı.
Bizi toprağa gömdüler fakat tohum
olduğumuzu bilmiyorlardı. diyen Aliya İzzetbegoviç,
vefatından bir gün önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğana şu sözlerle seslendi: Tayyip, siz
evladıfatihansınız. Onun için buralar size emanet. O emaneti
koruyun. Biz de gönül coğrafyamızda ve bütün dünyada
insanlığa karşı işlenen bu suçları takip edeceğiz,
hesabını sormaya ve gönül coğrafyamızın, bütün
dünyanın hak ve hukukunu savunmaya Allahın izniyle devam
edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Siz değil,
Türkiye, Türkiye; hep beraber yapacağız o işleri.
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yeşilay
Haftasındayız. 1 ve 7 Mart arası Yeşilay Haftası
olarak, malum olduğu üzere kutlanıyor. Yüz bir yıl önce kurulan
Yeşilayımızın her daim yanındayız.
AK PARTİ bağımlılıkla
mücadelede özellikle Yeşilayın da desteğiyle çok büyük
başarılar elde etti. Dünya Sağlık Örgütü 2016
yılında bağımlılıkla mücadelede Türkiyeyi örnek
gösterdi. Toplum temelli ruh sağlığı merkezleri kuruldu.
Bakanlık düzeyinde Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu
oluşturuldu. Bağımlılıkla mücadele il koordinasyon
kurulları Hükûmetimizle ortak çalışmaları
sağlıklı bir şekilde yürüttü. 7/24 ALO 191 Uyuşturucu
İle Mücadele Danışma ve Destek Hattı oluşturuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine, aynı
konudaki kararlılık ve liderlik sayesinde Tütünle Mücadele
Programında da dünya birincisi olduk ve ülkemiz model ülke olarak
seçildi. Sigarayla mücadelede Dünya Sağlık Örgütü tarafından 4
kez, hamdolsun, ödüllendirildik. Tütünle mücadele kapsamında sigara
bırakma polikliniklerinde ücretsiz ilaç imkânlarını sunduk.
Deprem Haftasında, malum, depremi her zaman
konuşacağız. On sekiz yıl boyunca ve bugüne kadar taş
üstüne taş koyan bütün hükûmetlerimize de yürekten
şükranlarımızı sunuyoruz. Deprem Master Planını
2003te oluşturduk. Yine, UMKE 2005te kuruldu 8.500 personelle, AFAD
kuruldu. Deprem Yönetmeliği güncellendi, deprem gözlem istasyonunu 1.100e
çıkardık. 2014te Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı
UDSEPi hayata geçirdik.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sonuç
ne, sonuç?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yeter ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Deprem riskine
karşı 12 binden fazla okul analiz edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millî eğitim
müfredatında bu hususta farkındalık dersleri verilmeye
başlandı. On yedi yılda deprem vergilerinden 147 milyar
liranın toplandığı, deprem bölgelerinde bunun 8,3 katı
yani 1,21 trilyon lira, hamdolsun, harcanarak
vatandaşlarımızın sağlıklı evlere kavuşması
sağlandı.
Evet, Kıymetli Başkan, değerli
milletvekilleri; reform insanlık tarihince vardır ve var olmaya devam
edecektir. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın çerçevesini
açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı, on
sekiz yıldan beri gerçekleştirdiğimiz anayasal ve yasal
reformlara işlerlik kazandıracak ve
vatandaşlarımızın arasında hukuka, yargıya ve
kardeşlik hukukuna güveni artıracak yeni bir reform olarak
inşallah yakında hayata geçecek.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yeter ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, son kez süre
veriyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu çerçevede, 2021
yılının ekonomi, hukuk, insan hakları, çevre ve
hayvanları koruma alanında pek çok reforma imza
atacağımız yıl olacağına inanıyor;
hayırlı, başarılı bir çalışma günü temenni
ediyor, Sayın Başkan, sizleri ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ
PARTİ Grubunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından, mutasyona uğrayan virüslerin yol açabileceği
salgın dalgalarının önlenmesi için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi ve kısıtlama önlemlerinin
yeterliliğinin araştırılması amacıyla 19/2/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/3836) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/3/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/3/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından, yeni mutant virüslerin yol açabileceği salgın
dalgalarının engellenmesi için doğru yöntem ve tekniklerin
geliştirilmesi, aşı tedarikinde ve aşılama
süreçlerinde yaşanan sorunların tespiti ve çözümler bulunması,
kısıtlama önlemlerinin doğru uygulanması ve doğru
esneme yöntemlerinin araştırılmasına ek olarak bu
politikaların yurt dışındaki muadilleriyle
kıyaslanarak ülkemize uygun çözümler geliştirilebilmesi amacıyla
19/2/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 2/3/2021 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
gerekçesini açıklamak üzere Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sağlık Bakanımız bir
yıldır açıklamalar yapıyor. Geçen sene bugünlerde, hatta
bir ay sonra, 1 Nisanda Biz, bu virüsün yani Covid-19un bu kadar
hızlı yayıldığını bilmiyorduk.
demişti. Biz de 30 Ocakta Çok önemli, yayılır bu, aman. deyip
önerge vermiştik, sürekli söylemeye devam ediyorum, bu konuya her
çıktığımda. Niye söylüyorum? Şimdi, yine
Sağlık Bakanı açıklamalar yapıyor ve diyor ki:
Normalleşeceğiz. Biraz sonra açıklayacağım.
Şimdi, bu sürede ne oldu? 2 milyon 711 bin hastamız, 383ü
sağlık çalışanı, 28 bin 638
vatandaşımızı da kaybettik; sadece bununla kalmadık,
aslında bunun 2 katı ölümler PCR negatifleri de sayarsak. Bir de
aynı zamanda 100 bin esnaf kepenk kapattı; borçlular, icralar
arttı; geniş tanımlı işsizlik arttı, iflaslar
zinciri arttı ve zincirler hâlâ kapıda duruyor çünkü destek yok. Yani
yok denecek kadar az ve aslında var diyecek kadar da yok. Yani 1 Haziranda
bütüncül veya çağdaş bir pandemi yönetimi olmadığı
için erken normalleşme kararı alarak daha sonra günlük 30 bin vakaları
gören Türkiye, bugün bir yenisiyle daha karşı karşıya.
31 Mart 2020de dünya ekonomik destek paketleri
açıklarken biz İYİ PARTİ Grubu olarak Vatandaşa
ayrılan kaynak çok az, salgın destekleri yetersiz ve millî
gelirlerinin yüzde 10-12sini ayırıyor devletler, siz de bu
şekilde ayırın, bizim de böyle yapmamız gerekiyor. dedik
ve 2020 biterken IMF verilerine göre, Türkiyede vatandaşlara
sağlanan nakit desteğinin millî gelire oranı yüzde 1,1. Bu neyi
ifade ediyor size? Belki hiçbir şey ifade etmiyor ama şöyle
söyleyeyim: Dünyada biz Meksikadan sonra sonuncuyuz yani bizden daha kötü bir
Meksika var. Şimdi, gelişmekte olan ülkeler ortalamasına
bakıyorsun, yüzde 3,5; gelişmiş ülkeler yüzde 12,5; bizde yüzde
1,1. Daha iyi anlaşıldı mı? Anlaşılmadıysa
bir de şöyle söyleyeyim: Salgın ekonomik destek paketinde
vatandaşlara ayrılan pay bizde yüzde 11,1. Vatandaşa bunu
veriyorsunuz paketten ve burada da dünyada sonuncuyuz, bütün dünya ülkeleri
arasında sonuncuyuz. Desteklerin yüzde 89unu şirketlere ve bankalara
veriyorsunuz, sözde destek veriyorsunuz yani. Gelişmekte olan ülkeler
yüzde 58, gelişmiş ülkeler yüzde 53 veriyor vatandaşına.
Şimdi, bugün, salgın yeni bir boyut
kazandı; bir mutasyon, mutantla karşı karşıyayız.
Nedir bu mutant? Virüs mutasyona uğradı, daha bulaşıcı
olduğu söylenilen İngiliz varyantıyla karşı
karşıya dünya; Güney Afrika varyantına karşı üstelik
aşılar da çok etkili değil, o da var. Brezilya varyantı
var, varyantlar var yani çeşit çeşit ve siz yine destek vermeyerek,
yayılırken ve hızlı yayılma ihtimali de varken
erkenden normalleştiniz. Biz, bugün, bunu en kötü yöneten ülkeyiz ya hani,
destek vermeyip açılıyorsunuz ya hani, o da yarım yamalak,
vatandaşın anlama imkânı olmayan bir durumda. Hani, havuz
problemleri vardı, işte 3 musluk 1 havuzu şu kadar saatte
doldurursa
falan diye. Çok şükür, vatandaşı havuz
problemlerinden daha zor bir şeyle karşı karşıya
bırakıyorsunuz, kafalar iyice karışsın da
anlayamasınlar diye ve vatandaş eli çenesinde düşünüyor,
kaygılı yani Düşünen Adam Heykeli hâline geldi herkes. Köyünden
kentine bu şekilde. Rodinin Düşünen Adam Heykelinde Rodin onu
Cehennem Kapısı Heykelinin üzerine koymuştu. Bizde
vatandaş sabretmekten herkes cennetlik sayenizde.
Şimdi, en son, Sağlık Bakanı 10
Şubatta 3.758 testte 416 mutant varyant tespit ettiğini
söylemişti. Yirmi gün geçti hâlâ bir açıklama yok, yeni açıklama
yok ama açıklanan, daha doğrusu belli olan bir şey var; kongre
yaptığınız, gittiğiniz iller
kıpkırmızı, kırmızıya boyuyorsunuz
Türkiye'yi ve Karadeniz alarm veriyor. İngiliz varyantı maske filan
dinlemiyor değerli arkadaşlar, o sebeple Almanya toplu
taşımada N95 tipi maskeleri zorunlu hâle getirdi. Biz, omuzlara
çıkarak, davullu zurnalı kongreler yaparak bunun sonucunda ne kadar
bulaşıcılık artıyor, dünyada böyle bir yayılma
olmadığı için hani bunu örnek veremiyoruz Dünyada, bakın,
bunun yayılıcılığı şu kadar." diye. Ama
biz, sayenizde, bir süre daha geçtikten sonra bununla ilgili bilimsel
yayınları da yapacağız. Burada vaktim yok,
göstereceğim ama anlatamayacağım. Her hafta boyunca
Türkiye'deki ilk 10 il var, hemen bunların yanlarında da kongre
tarihleri var AK PARTİnin yaptığı, ilk 10 ilde bunun
bulaşıcılık, kuluçka süresiyle doğru
orantılı olarak artış var. Yani bunun için çok büyük ilim
adamı, dâhi falan olmaya da gerek yok. Yani yok mu
Bakanlığınız bünyesinde bunların hesabını
yapıp da çıkıp da kendi partinize ya da bunu yapanlara gerekli
cezaları kesecek? Ben geçen gün utandım, çok utandım, çok
değerli jandarma askerlerimiz çıkmışlar, dağın
başında sosyal medya hesabımdan paylaştığım
bir video- çok yaşlı teyzeme ceza kesmeye kalkıyorlar,
anlatıyorlar Evine git." diye, diyor ki: Kuzular çok meliyordu,
mecbur kaldım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Ya, bir yanda bunlar
var, bir yanda da bunlar var. Şimdi, bunlar varken diğerlerinin
olması tam olarak maalesef bir hukuksuzluk. Hukukun üstünlüğü yerine
hukukun ayrıştırmacılığı
kavramını Türkiye'ye getirdiniz, üstünlerin hukukunu getirdiniz;
biz bunu kabul etmiyoruz. Dünyada başka yerlere
baktığımız zaman Şimdi, aşı var,
aşıyla biz bunu geçebiliriz." diyorsunuz belki. Onu da hemen
söyleyelim: Şimdi, 189 bin doz aşı yapılmış günde
ortalama, ilk günden bugüne. Ne kadar sürüyor biliyor musunuz? Bir yıl on
ay. Eğer aşıyı bulabilirseniz, vadedilen aşılar
gelirse ve vatandaşlar bu hızla -dünyanın bin hâli var-
aşılanabilirse bir yıl on ay. Yani siz en az iki sene daha bu
işte risk altındasınız, vatandaş risk altında.
Derhâl önlemleri almalı ve mutasyona karşı
uyarmalısınız. Onun yerine, normalleşme kararları
alıyorsunuz; normalleşme elbette olmalı, tabii ki olacak, ki
vatandaşımız artık aç ve vatandaş sesini
çıkarıyor Bir an önce açın dükkânları. diye, haklı
ama bizim söylediğimiz şu: Siz devletsiniz, sosyal devletsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) Derhâl
vatandaşı iki hafta kapatacaksınız, R0ları
hesaplayacaksınız bölgesel; yüksek riskli vesaire, bilmem ne,
çeşitli şekillerde dün açıkladınız, hesapladınız
ama bu şekilde olmuyor. Bilimsel olacak, R0larla olacak. İllerden
illere geçişi engelleyeceksiniz ve israfa, köprülere, geçilmeyen
köprülere, hastanelere, havaalanlarına verdiğiniz parayı
vatandaşa ayıracaksınız. Bunun yolu bu değerli
arkadaşlar. Yoksa siz de biz de vatandaşlarımızı,
yakınlarımızı kaybetmeye ve siz bu işi elinize
yüzünüze bulaştırmaya, biz de buradan konuşmaya devam ederiz ve
edeceğiz de. Yapmayın gözünüzü seveyim, gelin, şu
vatandaşın işine ve önergemize bu sefer evet deyin ama evet
demek için yani 6 kişi var.
BAŞKAN Sayın Cesur
AYLİN CESUR (Devamla) Bilemiyorum nasıl
olacak. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İnanarak konuşmuyorsunuz. Aylin Hanım, siz de
inanmıyorsunuz.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Iğdır
Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Genel Kurulu ve halklarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten çok zor bir süreç geçiriyoruz. Bütün dünya
bu zor süreçle karşı karşıya. Bu süreçte gerçekten krizi
yöneten, halklarıyla ilgili sorunlara çözüm üreten iktidarlar o ülkelerde
yaşayan insanların bu süreci daha az zararla atlatmasına sebep
oluyor ama bizim ülkemiz gibi her şeyi kulağının
arkasına atan, dikkate almayan iktidarlar da sorunlara sorun katmaya devam
ediyor. İşte, bu sorunların bir tanesi de bu coronavirüste
mutasyon, ciddi anlamda büyük bir sıkıntı. Bugün, bilinen örneği,
İngiltere ve Brezilya, Güney Afrika mutant varyasyonları var; daha
ölümcül olma, daha çok ve hızlı bir şekilde bulaşma
özellikleri var ki nitekim, Sağlık Bakanlığının
yaptığı tetkiklere göre birçok virüsün de mutant şeklinin
tam adının konulamadığı da ortada.
Bunun temel sorunu şudur arkadaşlar:
Eğer siz yeterince önlem almazsanız, sürü
bağışıklık sistemine sürüklerseniz ve kitlesel
aşılama yapmazsanız, o zaman, bu virüs yayılmaya devam eder
ve mutasyona uğrar. Mutasyona uğradığı zaman birçok
konuyla ilgili de sorun ortaya çıkabilir; bulaş sorunu ortaya
çıkabilir, daha öldürücü olabilir veya başka başka özelliklere
sebep olabilir.
Bugün, görünen o ki Türkiyede AKP iktidarı bu
pandemiyle mücadele sürecinde sürü
bağışıklığını izlediği için ciddi
bir problemle karşı karşıyayız. Önümüzdeki günlerde
şöyle bir sorun ortaya çıkacak: Türkiye mutantı diye bir
mutasyonla karşılaşabiliriz. O açıdan, bu sorunlarla
karşılaşılmaması için etkili önlemler almak
zorundayız ve aynı zamanda, kitlesel aşılama yapmamız
gerekiyor. Bu şekilde, halkı kandırarak 50 milyon doz gelecek.
yok şu olacak, yok bu olacak diyerek -aşılama sisteminde-
insanları kandırmaya, insanları oyalamaya çalışmamak
gerekir çünkü bu, gerçekten, son derece önemli bir şey; toplumun sağlığıyla
ilgili bir konu, hepimizin sağlığıyla ilgili bir nokta.
Onun için de buradan tekrardan dile getiriyoruz: Bu
sorunlara sebep olan, Sağlık Bakanlığının
yetersizliği, bu süreci şeffaf yönetmemesi, bütün bilgileri bizden
saklamasından dolayı bu önergenin kabul edilmesi gerekiyor. Bu
önergeye biz parti olarak evet oyu vereceğiz ve bir an önce Türkiye
Büyük Millet Meclisince, gerçekten, sağlık alanında bu pandemi
sürecini yönetmedeki başarısızlığa sebep olan
kişilerle ilgili bir araştırma yapılması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Şunu özellikle belirteyim: Hâlâ ne kadar doz
aşı alındığı, bununla ilgili, ne kadar doz
aşıyla ilgili sözleşmeye imza atıldığı belli
değil.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
nasıl belli değil?
HABİP EKSİK (Devamla) Kaç liraya
alındığı belli değil. Hangi süreç içerisinde
aşılmanın yapılacağı belli değil. Ve sürü
bağışıklığında kaç kişinin bu
hastalığı geçirdiği, antikor geliştirdiği bizimle
paylaşılmıyor, belli değil. Bununla ilgili, Kovaks
sistemine niçin katılmadığımızla ilgili durum ortada,
belli değil.
Bugün, bakıyorsunuz, AVMler açık,
kongreler yapılıyor ama küçük esnafın lokantası ve çay
ocağı kapalı. Bu şekilde, pandemi süreci yönetmede
başarısız olursunuz. Kaç kişinin öldüğü belli
değil.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
açık onlar, açık. Habip Hocam, açık.
HABİP EKSİK (Devamla) Bugün,
baktığımız zaman, rakamların gerçeği
yansıtmadığını sokaktaki her insan biliyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok,
Habip Hocam, öyle değil.
HABİP EKSİK (Devamla) Bu açıdan
Ben açıklayacağım, bunu da önümüzdeki süreçte
açıklayacağım. Siz, sadece manipüle etmek için bu şekilde
müdahale ediyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne
manipülesi ya, sen kendin inanmıyorsun söylediklerine.
HABİP EKSİK (Devamla) Ve emin olun, halk
bunun hesabını çok rahat soracak. Çünkü halkın çocuğu
bununla karşı karşıya. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Eksik.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değil, Habip Hocam, değil; sen rahat ol.
BAŞKAN Sayın Aydemir
HABİP EKSİK (Devamla) Emin olun, bu
şekilde olayı manipüle etmeniz de, olayla bu şekilde dalga
geçmeniz de yanlış. Sağlık bu şekilde dalga geçmeye
gelmez.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bak, bir
yetkilisi şimdi cevaplayacak onları, rahat ol.
BAŞKAN Sayın Eksik
Sayın Eksik,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Aydemir, arzu ederseniz, size de kürsüden
bir söz vereyim, arkadaşın eksik söylediği şeyler varsa
düzeltelim lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayır efendim.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine
HABİP EKSİK (Iğdır) Çok
yanlış İbrahim Bey, çok yanlış.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekilli
Sayın Bayram Yılmazkaya.
Buyurun Sayın Yılmazkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİnin grup önerisi üzerine partim adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mutant virüsün bile mutasyona
uğradığı bir dönemden geçiyoruz ama her konuda olduğu
gibi iktidar bu tehlikenin farkında mı acaba, bilmiyoruz. Çünkü her
şeyi gizli saklı yapıyorsunuz. Bir dediğiniz bir
diğerini tutmuyor. Tıpkı ülkemizde bir dönem vaka-hasta
ayrımı diyerek sayıları sakladığınız
gibi. İnşallah, iktidar bu tehlikenin farkındadır.
Değerli arkadaşlar, virüsler mutasyona
uğradığında 2 forma ayrılır; ya öldürücülüğü
artar ya da iyice zayıflar, etkisi azalır. Ülkemizde, 416 virüs
varyantından 106sının kökeni bilinmeyen virüs tipi, 263ünün
İngiltere varyantı, 23ünün ise Güney Afrika varyantı
olduğu belirlenmiştir. Ülkemizdeki varyantların daha yüksek
bulaşıcılıkta olduğu, kongreler
yaptığınız illerdeki sayısal değerlerimizle
belirgindir.
Tabii, biz, ülkemizde yeterince varyant virüs
analizi yapamıyoruz. Mevcut PCR testleri kökeni bilinmeyen mutant
virüslere duyarsız olduğu için vakalar tespit edilememekte; bir an
önce farklı varyantların gen haritaları
oluşturulmalıdır. Zaten yeteri kadar aşı tedarik
edilmediği gibi yeterince aşılama da
yapılmadığı için bunun üzerine mutant virüslerin de ortaya
çıkması aşılama uygulamasının işe
yaramasını zorlaştırmaktadır. Salgın
durmadıkça ülkemize özgü yeni varyantlar da ortaya çıkabilir. Bu
nedenle, virüsün her yeni formuna karşı düzenli olarak mücadele
verebilecek kapasitede aşı ve ilaç geliştirebilecek kurumlara
ihtiyaç vardır. Ama bildiğiniz gibi, siz, cumhuriyetin en
değerli kurumlarından biri olan Hıfzıssıhha
Enstitüsünü kapatmıştınız. Derhâl
Hıfzıssıhha Enstitüsü açılmalı ve beraberinde modern
kurumlarla birlikte farklı aşıların geliştirilmesi
çalışmaları hızlandırılmalı, bunun için
gerekli insan kaynağı ve tüm imkânlar seferber edilmelidir. Ama bu
önemli konuyu, inşallah, uzaya, aya gitme projeniz gibi ele
almazsınız. Bazılarımız -ben dâhil- eğer aya
gidemezsek çok kahrolacağız ama inanın eğer bu konuyu
ciddiye almazsak çok insanımız öldü ve ölecektir. Bu konuda
uyarıyorum burada Meclisimizi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, en önemlisi, mutant
virüs tespit edildiğinde çok ciddi bir tam izolasyon gereklidir. Çünkü,
tüm dünya tarafından bilinmektedir ki bulaşıcılık
hızı ilk formuna göre çok çok daha fazladır. Ancak biz
geçmiş aylar boyunca önceki bulaşıcılığı
normal olan virüs formunda bile izolasyonu tam yapamadığımız
için ülkemiz, doktorlarıyla, hastaneleriyle çok kötü bir dönem geçirdi. O
dönemdeki başarısızlığınız yüzünden insanlar
yakınlarıyla vedalaşamadan, helallik alamadan anne
babalarını toprağa verdiler, yakınlarını
toprağa verdiler. Gaziantep ili de bu acıları yaşayan
illerden biri oldu.
Değerli arkadaşlar, virüsün hangi formu
olursa olsun en önemli başarı tam izolasyon ve aşılamayla
olur. Ama maalesef, iktidarınız, her ikisini de yüzüne gözüne
bulaştırdı. Aralık ayında Beğenmezsek geri iade
ederiz. dediğiniz 50 milyon Çin menşeli aşının
şu anda sadece 13 milyon 500 bin dozu gelmiş durumda. Bu üç
aylık süreçte aşının gelmesindeki aracı firmanın
durumu da ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Güya 100 milyon doza
yakın aşı anlaşma çalışmaları yapılmaktaymış,
kendi özel adlarımızın geliştirdiği BioNTech
aşısından sadece 4,5 milyon doz tedarik edeceğinizi
söylüyorsunuz. Hangi dediğinize inanalım?
Değerli arkadaşlar, atı alan virüs
Üsküdarı geçti. Taşıyıcı riski yüksek kafe
çalışanları, restoran, berber, kuaför ve tedarik zincirindeki
çalışanların tamamı şimdiye kadar
aşılanmış olmalıydı; öğretmenlerimizin
tamamı aşılanmış olmalıydı, emniyet
görevlilerimizin, askerlerimizin yani halkla iç içe olan tüm
vatandaşlarımızın, rahatladığımıza
inandırdığınız iki üç aylık dönemde ikinci
dozları dâhil aşıları yapılmış
olmalıydı ama maalesef olmadı.
Ekonomik zorluklar nedeniyle
insanlarımıza, esnafımıza bakamadığınız
için kısıtlamaları gevşetmek zorunda kaldınız,
inşallah daha kötü günler görmeyiz ama inanın gidişat iyi
değil. O nedenledir ki bu önemli gerekçeler nedeniyle İYİ
PARTİnin vermiş olduğu bu araştırma önergesine evet
diyoruz. İnşallah daha kötü günleri görmeyiz diyoruz arkadaşlar.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili
Sayın Mustafa Esgin.
Buyurun Sayın Esgin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ESGİN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; İYİ
PARTİ grup önerisinin aleyhinde AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, dünyanın yüz yılda bir
karşılaştığı pandemik bir salgınla
karşı karşıyayız ve devlet-millet el ele
yaklaşık bir yıllık bir süre içerisinde mücadele ediyoruz.
Elbette, muhalefet partilerine mensup arkadaşların birtakım
eleştirileri oldu. Öncelikle şunu ifade edeyim: Bütün
eleştirileriniz baş göz üstüne, hiçbir problem yok ama eğer ki
Covidi bahane ederek, tanı kitlerini bahane ederek, tedavi ve
hastanelerimizdeki durumu bahane ederek, aşıyı bahane ederek bir
polemik ortaya koyarsak bu polemiklerin talihsiz polemikler olduğunu ifade
etmek durumundayım. Çünkü bakın, on sekiz yıllık iktidarımızda
gerçekten hem birinci basamakta hem ikinci basamakta hem hastane
yatırımlarında çok önemli adımlar attık.
Bağışıklamada elbette ki bizden önce de çok önemli
işler yapıldı. Bakın, bağışıklamada
yüzde 70lerden yüzde 98lere gelen uygulamaları birlikte yaptık. Bu
başarı sadece AK PARTİnin başarısıdır
demiyoruz; bunun, on sekiz yıldır AK PARTİ kadrolarına
destek veren aziz milletimizin başarısı olduğunu ifade
etmek durumundayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Evet, şehir hastaneleri, gördüğüm
kadarıyla muhalefetin elinde, söyleminde bir muhalefet tekniği hâline
gelmiştir, bundan da üzüntü duyduğumu ifade etmek durumundayım.
Son üç yılda 16 şehir hastanesi yapılmış, 22 bin
nitelikli yatak milletin hizmetine sunulmuş. Bunun finansman yöntemiyle
ilgili bir eleştiriniz olabilir. 2019 bütçesinde bunu
tartıştık, 2020 bütçesinde bunu yine tartıştık.
Ağzımızda maskelerle 2021 bütçesinde de eğer
tartışıyorsak bu bir muhalefet tekniği hâline gelmiş
bir olgudur, benim söylemek istediğim şey budur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ezber,
ezber.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Bunu da doğru
bir yaklaşım olarak görmediğimi ifade etmek durumundayım.
Evet, virüsle mücadelemizi hep birlikte yürütüyoruz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Sizde de var, sizde de finansmana itiraz edenler var.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Sayın Genel
Başkan Vekili, bakın, çok saygı duyuyorum size ve bu anlamda hep
birlikte yürüttüğümüz bu sürecin zarar görmemesi adına bunları
ifade ediyorum.
Evet, mutasyon çok önemli bir konu
AYLİN CESUR (Isparta) - Dünya nüfusunun ne
kadarı göreceğiz.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Doktor Hanım,
sizin ifade ettiğiniz grup önerinizdeki her cümleyi satır satır
okudum. Mutasyon çok önemli bir konu ve bu mutasyonla ilgili söylediğiniz
her cümleyi çok dikkatli bir şekilde okudum ama şunu bilin ki en az
sizin kadar mutasyonu biz de yakından takip ediyoruz ve bu anlamda
mutasyonla ilgili yayılma hızı ve
bulaşıcılığın hızlı olduğuna
katılıyorum ama bakın, mutasyonlu virüsün etkinliği
bulaş ve yayılma hızıyla aynı oranda değil, bu
bilgiyi de sizinle paylaşmış olayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 9 milyonun üzerinde
aşı yapılmışız. Hedef kitlenin yüzde
13,5uğunu aşılamış durumdayız şu an.
Almanyada bu aşılama oranının Türkiyenin çok gerisinde
olduğunu ifade etmek durumundayım. İskandinav ülkelerinin de
Türkiyenin gerisinde olduklarını ifade etmek durumundayım.
Mayıs ayının sonuna kadar 20 yaş üstü 52,5 milyon
vatandaşımıza, evet, tekrarlarıyla birlikte 105 milyon
aşıyı uygulayacağız. Aşı temininde herhangi
bir sorun söz konusu değil. Aşı uygulamasını da
şeffaf bir şekilde yürütüyoruz, bunu en iyi aziz milletimiz biliyor.
Yerli aşıyla ilgili süreci de çok yakın takip ediyoruz, faz 3
aşamasına yakında geçiyoruz.
Evet, normalleşme sürecine göre illeri
ayırdık. Bu, normalleşmenin tamamen uygulanması
değildir, bir normalleşme sürecidir. Bu çerçevede, evet, adı
üzerinde normalleşme sürecidir. On beş günde bir bu süreci de tekrar
gözden geçireceğimizi ifade ediyorum.
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun.
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Pardon Aylin Hanım, nasıl
sataştı?
AYLİN CESUR (Isparta) İsmimi kullanarak
BAŞKAN İsminizi kullandı ama sizin
söylediklerinize katıldığını söyledi,
sataşmadı size. Sataşma olsaydı söz verirdim.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, aşı sayılarıyla ilgili
katılmadığını söyledi.
AYLİN CESUR (Isparta) Sonra söyledikleri
doğru değil.
BAŞKAN Ama size
katıldığını söyledi tespitler konusunda.
Evet, sayın milletvekilleri, İYİ
PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
İç Tüzük 60a göre yerlerinden 3 arkadaşa
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Kerestecioğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, vefatının 6ncı
yıl dönümünde Yazar Yaşar Kemali sevgiyle andığına,
Yaşar Kemalin ömrünü bu toprakları, burada yaşayan
halkları ve barışa özlemini anlatmaya adadığına ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Aramızdan ayrılışının
6ncı yıl dönümünde, değerli Yazar Yaşar Kemali sevgiyle
anıyorum.
Yaşar Kemal bu toprakları, burada
yaşayan halkları ve barışa özlemini anlatmaya
adamıştı ömrünü. Hem eserleriyle hem adaletsizliğe
karşı her dönem zulüm görenlerin yanında oluşuyla bizlere
büyük bir miras ve sorumluluk bıraktı. Yaşasaydı o da
muhtemelen Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmaktan
yargılanıyor olurdu bugün, tıpkı Şebnem Hoca ve Eren
Keskin gibi.
Bu coğrafyaya büyük ustanın özlemini
duyduğu ve bu uğurda kalemiyle mücadele ettiği
barışı getirmek bizim sorumluluğumuz. Onu kendi
cümleleriyle anmak isterim: Bir dil bulacağız her şeye varan,
bir şeyleri anlatabilen. Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük
pörçük dolaşmayacağız bu dünyada.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Arkaz
27.-
İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, Yeşilay Haftası vesilesiyle
milletin dikkatini bağımlılıklara çekmek istediğine ve
Yeşilay gönüllülerine şükranlarını sunduğuna ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yeşilay 5 Mart 1920de kuruldu. İşgal
yıllarında bile bağımlılıkla mücadele için
çalıştı. Cumhuriyetimizin kurulmasının ardından
Aziz Atatürk öncülüğünde mücadeleye devam edildi. Yeşilay
ayrıca, dünyanın birçok farklı ülkesinde bu mücadelenin
başlamasına destek oldu. Yeşilayımızın
öncülüğünde kurulan Uluslararası Yeşilay Federasyonu hâlen
Sırbistandan Ugandaya, Malezyadan Karadağa 80 farklı ülkede
faaliyet gösteriyor. Alkol, tütün, kumar ve maddi
bağımlılıkların yanı sıra, günümüzde
yükselen teknoloji bağımlılığıyla mücadelede
Yeşilayın önemli bir yeri vardır. Yeşilay Haftası
vesilesiyle, milletimizin bağımlılıklara karşı
dikkatini çekmek istiyorum. Ayrıca, Yeşilay gönüllülerine
şükranlarımı sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Serter
28.-
İzmir
Milletvekili Bedri Serterin, Van ilinde 2017 yılından beri atama
bekleyen belediyede çalışan 306 taşeron işçisinin
hakları kendilerine verilmeyince açtıkları davada haklı
bulunduklarına ama hâlen kayyum vali yönetimindeki Van Belediyesinin
verdiği sözleri yerine getirmeyerek 306 işçiyi pandemi
şartlarında belediyenin önünde beklettiğine, İçişleri
Bakanlığını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim.
Bugün, Vanın sesi olmak ve 2017den beri atama
bekleyen 306 belediye taşeron işçisi kardeşimin sorununu dile
getirmek için söz aldım. Formalite gereği
yapıldığı söylenen birkaç mülakat sonrası
başarısız gibi gösterilen işçi kardeşlerimiz, o dönem
kayyum olan, şimdi de Trabzon Belediye Başkanı olan Vali
tarafından kendilerine verilen kadro sözü yerine getirilmeyince
haklarını adalette aramak maksadıyla dava
açmışlardır. Van İdare Mahkemesi ve Erzurum İdare
Mahkemesi tarafından da haklı bulunmuşlardır ama hâlen
bugün kayyum Vali yönetiminde olan Van Belediyesi şu pandemi
şartlarında bile verdikleri sözleri yerine getirmeyerek 306 işçi
kardeşimizi belediyenin önünde bekletmektedir. Bu konuda İçişleri
Bakanlığını, kayyum Belediye Başkanını bu
işi çözmeleri ve işçilerimizi işlerine kavuşturmaları
için göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 53üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun,
Van Milletvekili Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından,
Van ilinde süregelen sosyal, politik ve ekonomik sorunların
araştırılması amacıyla 2/3/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/3/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
2/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/3/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Mart 2021 tarihinde, Van Milletvekili Sayın
Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, (11890 grup
numaralı) Vanda süregelen sosyal, politik ve ekonomik sorunların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 2/3/2021 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili
Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, saygılarımı
sunuyorum.
Van ilimizle ilgili olarak bu önergeyle
amacımız, esas itibarıyla, Vanda giderek artan sorunları
Meclis gündemine getirmek ve bir araştırma komisyonuyla konunun
burada ele alınmasını sağlamaktır diyebilirim.
Şimdi Nedir Vanı farklı kılan şey? diye
baktığımızda, vallahi, aklıma şöyle bir cümle
geliyor: Van hakikaten hem ekonomik olarak hem de yapısal olarak çöküyor
gibi geliyor bana. Yani ekonomik olarak baktığımızda,
Vanda kiminle konuştuysam diyebilirim, kiminle konuştuysak
-anlatılan hikâye- gerçekten de ekonomik olarak çok zor durumda
olduğunu söylüyor. İkinci olarak, belki de Vanın şu andaki
asıl problemi, Kapıköy Gümrük Kapısının hâlen
kapalı olması.
Değerli arkadaşlar, gerçekten bunu
esnafla, oradaki iş adamlarıyla konuştuğumuzda anlamakta
zorlanıyorlar ve diyorlar ki: Bunun sebebi -devlet öyle
açıklıyormuş- pandemi. İrandan gelen turistlerin
engellenmesi gerekiyor çünkü pandemi, mutasyon vesaire, bir şekilde bizim
insanlarımıza da bulaşır. diyerek bir gerekçe
gösteriyorlar. Fakat değerli arkadaşlar, çok haklı olarak Vanlılar
şunu diyorlar: Peki, uçakla İstanbula giden İranlılar,
uçakla Antalyaya giden İranlılar virüs taşımıyor da
otobüsle, kendi arabasıyla Vana gelen İranlı turistler
nasıl oluyor da virüs taşıyor ki? Dolayısıyla da
gerçekten de açıklanması son derece zor bir mantığı
var bu işin anladığım kadarıyla. Ve tabii ki
Kapıköy Gümrük Kapısının kapalı olmasının
getirdiği inanılmaz bir yoksullaşma var Vanda. Bu, hakikaten
çok dikkate değer bir gelişme gibi geliyor bana. Neden böyle? Bu
tıpkı şeye benziyor; Türk ekonomisi, biliyorsunuz, ithalata
bağımlı bir ekonomidir, ithalat olmazsa Türk ekonomisi hareket
edemez; Van da öyle bir hâle gelmiş ki değerli arkadaşlar,
İranlı turist gelmedikçe Vanda hayat duruyor ve durmuştu
gerçekten -bir grup arkadaşımla üç günlük bir ziyaret yaptık-
yani hayat durmuştu. Düşünün, bütün oteller neredeyse
kapalıydı. Hani pandemiden dolayı diyelim bütün esnaf, dükkanlar
kapalı fakat öyle bir hâle gelmiş ki Vanlılar, gerçekten de
Hükûmetin kendilerini dikkate almadığını, buradaki talepleri
dikkate almadığını ve dolayısıyla da bir tür
ayrımcılık yaptığını söylüyorlar.
Bakın, bu Kapıköy Sınır Kapısının önemi çok
açık olarak gözüküyor.
Bunun dışında, o kadar çok sorun var
ki, bunlardan bir tanesi zincir marketler sorunu. Hani neredeyse her sokakta
bir zincir market var. Değerli arkadaşlar, zincir marketler bizim
geleneksel olarak esnafımızı yok ediyor, zorluyor ve
dolayısıyla da bir şekilde regüle edilmeleri gerekirken tamamen
-tırnak içinde- serbest piyasaya uygun serbestlikte her yere, neredeyse
her sokağa bir zincir market kurulmuş durumda. Tabii, zincir
marketler kuruldukça Ne oluyor? diye baktığımızda bütün
küçük esnaf kepenkleri kapatmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla da
zincir marketler sorununun, Vanı düşünürken, Vanın ekonomisini
düşünürken önemli bir öge olduğunu unutmamak gerekiyor. Bunun
dışında, Hükûmetten, kredi faizlerinin düşürülmesi ve
ötelenmesi gibi talepleri var. Önemli bir talep de, Kuzey Anadolu Tren
Hattının tamamlanmasını istiyorlar çünkü bu, bir tür
ticari açılım sağlayacak Vana ama bir türlü o da bitirilemiyor.
Bunun dışında Van Gölünü koruma kanununun
çıkarılmasını talep ediyorlar, çünkü arkadaşlar,
bildiğiniz gibi bu Van Gölü koruma kanunu çeşitli zamanlarda gündeme
geliyor ama bir türlü de çıkmıyor. Fakat öte yandan Van Gölünün
etrafındaki bütün kanalizasyonlar Van Gölüne akıyor
dolayısıyla da göl küçülmeye başladı; demin Van çöküyor.
derken esasında Van Gölünün de gerçekten küçülmekte olduğunu da ima
eden bir şekilde söylemeye çalıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bunların dışında Vanlılar kendi
taleplerini ifade edebilmeleri için özgür bir ortama sahip değiller; tam
bin beş yüz gün olmuş Vanda, Valilik, herhangi bir şekilde
gösteri ve basın açıklaması yapma eylemlerini
yasaklamış vaziyette. Dolayısıyla da Vanlılar
yaşadıkları sıkıntıyı ancak oraya giden
bizim gibi vekillerle kurdukları temas içinde anlatmak durumunda
kalıyorlar. Değerli arkadaşlar, nedir bu, anlamış
değiliz; olağanüstü hâl mi var Vanda da insanlara bin beş yüz
gündür konuşma imkânı verilmiyor? Bu da kabul edilmesi son derece zor
bir durum diye düşünüyorum.
Öte yandan, arkadaşlar, Vanda VEDAŞ
inanılmaz bir elektrik faturası üretiyor. Gerçekten, bu da
baktığımızda Vanlıların çok canını
yakan bir sonuç üretiyor.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubunun Van
ilinin sorunları üzerine verdiği araştırma önergesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, TÜİKin
kalkınma durumlarını tespit etmek üzere yaptığı
gelir ve yaşam koşulları araştırmasına göre Van
ilimiz -benim de memleketim olan- Bitlis, Hakkâri ve Muş illerimizle
birlikte 2018 yılında hane halkı fert geliri en düşük
şehirlerimiz olmuştur. 2019da aynı araştırmaya göre
bir üst sıraya yükselmişlerdir. Kısacası, bu bölge ülkemizde
yoksulluğun, fukaralığın ve kalkınma problemlerinin
kol gezdiği bir coğrafyadır.
Van için bu yoksulluk sarmalından
çıkışın yolu ticaretten geçmektedir, Vanın ticareten
en önemli kapısı ise İrana açılmaktadır. Kapıköy
Sınır Kapısı mevcut iktidarın önemli projelerinden
biridir, bu noktada hakkı teslim etmek gerekir. Ancak bugün bu
sınır kapısı pandemi dolayısıyla 24 Mart 2020den
beri kapalıdır. Herhâlde ülkemizde Covid-19 virüsü sadece bu
kapıdan girmektedir ki pek çok sınır kapımız
açılmışken Kapıköy Sınır
Kapısının hâlen kapalı olması manidardır.
Sayın milletvekilleri, dün Sayın
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı
normalleşme adımları kapsamında gördük ki Van mavi renkle
işaretlenmiş ve düşük riskin olduğu bir şehrimizdir.
Madem Van maviyi görmüştür, Kapıköy Sınır Kapısı
da artık ticareti görmelidir. İranda mutasyonlu virüsün
çoğalmış olması ve halk sağlığı tabii
geçerli bir sebeptir ancak mutasyonlu virüs sadece İranda mı
vardır? Kontrollü bir şekilde geçiş kısıtlamaları
ve karantina süreçleri sert bir şekilde uygulanarak bu kapıdaki
ticaretin bir an önce açılması şarttır.
Vatandaşlarımız mağdurdur, bir an önce sınır
kapısının açılması müjdesini beklemektedirler.
Ülkemizde yeterli ekonomik destek verilmediği için mecburen
normalleşme başlamıştır. Van için de normalleşme
ve ekonomik toparlanmanın yolu Kapıköy Sınır
Kapısından geçmektedir.
Vanı geçiş yolu olarak kullanan bir kaçak
göçmen akını vardır. Bu akının bir istasyonu
İrandır, diğer durağı ise Tatvan ve Vandır. Bu
akın tam olarak engellenemezken sınır kapısının
kapalı kalması doğru değildir. İktidarın bu
hususu etraflıca değerlendirip aklıselim bir çözüm
üreteceğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Cavit Arı.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vanın sosyopolitik
ve ekonomik sorunları üzerine CHP Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Van ilimiz, sahip olduğu tarihî ve kültürel
zenginlikleriyle, gölüyle ülkemizin en önemli illerindendir. Nüfusunun 21,5lik
yaş ortalamasıyla Türkiyenin en genç nüfusuna sahip olan ilimizde
genç işsizlik oranı, maalesef, yüzde 40lar seviyesine yükselmiştir.
Yoğun işsizlik, bireysel yoksulluğu da getirmektedir.
Van ilimizin iktidar tarafından
yıllardır çözülemeyen ya da çözülmeyen sorunları
bulunduğunu hep birlikte görüyoruz. Bölgenin kalkınmasına insan
odaklı bir kalkınma anlayışıyla hareket edilmesi gerektiği
de ortadadır. Vanda 2011 yılında meydana gelen 2 büyük deprem
sonrası TOKİ tarafından inşa edilen konutlar
vatandaşlara maliyetinin çok üstünde satılmış.
TOKİden ev sahibi olan yüzlerce vatandaş aidat, kömür parası ve
faizini ödeyemediği için icralık olmuş durumda. Vanın o
dönemlerde afet bölgesi ilan edilmemesi, bugün yaşanan tüm sorunların
neredeyse sebebi olmuştur. On yıla yakın bir süredir Vanın
çevre yolu sorunu çözülememiştir. Kayyum da atanmış bulunan Vali
aynı zamanda Belediye Başkanı olduğu hâlde bu sorun hâlâ
çözülememiş bulunmakta. Aynı zamanda, otogarı olmayan bir
büyükşehir belediyesi durumundadır Van.
Yine, AKP tarafından her seçim döneminde
vadedilen bir stadyum dahi hâlen yapılamamış durumda. Van, AKP
iktidarından önce doğunun hayvancılık merkezi olarak
bilinen bir şehirdi, meraya dayalı büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılık sayesinde bölge üreticisi düzenli bir gelire sahip olarak
yaşamını sürdürmekteydi ancak mera yasağı nedeniyle
birçok aile hayvanlarını satarak bölgeyi terk etmek zorunda
kaldı. Bu da Van kırsalının boşalması
anlamına geldi. Bölgedeki kurum ve kuruluşların tamamı mera
yasağının kaldırılmasının bölgedeki
ekonomiye ciddi katkısı olacağını ifade etmektedir.
Van ilimizin en önemli sorunu güven ve huzur
ortamının sağlanmasıdır, bu sayede yatırımların
önü açılacaktır. Ekonomik sorunların temelinde de
plansızlık yatmaktadır. Bölgede hayvancılığı
harekete geçirebilecek, karkas eti satabilecek ciddi pazarlar yoktur. Et ve Süt
Kurumu herhangi bir varlık gösterememektedir. Örneğin, büyük çabalar
sonucu kurulmuş olan Van Et Kombinası ancak yüzde 15 seviyelerinde
çalışabilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Türkiyede belki de tek kapalı olan
sınır kapısı, 24 Marttan bu tarafa kapalı olan Van
Kapıköy Sınır Kapısıdır. Buradan günde neredeyse
yaklaşık 500 İranlı Vana giriş yapar iken, 24 Marttan
itibaren İranlı turistler Türkiyeye girememiş durumda, bu da
özellikle Van ekonomisini ciddi şekilde zayıflatmış bulunmaktadır.
Vanın çok sorunu vardır ve özellikle de
desteklenmesi gereken şehirlerimizin başında gelmektedir.
Kişi başına düşen millî hasılada Van, maalesef en geri
sıralarda yer almaktadır.
İş dünyasında bir güven, istikrar
problemi yaşandığı çok açıktır. Ekonomiyi ve
sanayiyi ayağa kaldırmak için beş yıllık eylem
planlarının yapılması gerektiği ortadadır.
Organize sanayi bölgelerinin altyapılarını güçlendirme
noktasında kamudan daha fazla destek alınmaya ihtiyaç vardır.
Van özelinde sanayinin gelişmesi için özellikle tren hatlarının
yapılması önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım.
CAVİT ARI (Devamla) Son cümlem
Başkanım.
Organize sanayi bölgelerinin tarım konusuna
eğilmesi gerektiği, bu noktada bölgede tarımsal
araştırma enstitüsünün kuruluşunun desteklenmesi de yine çok
önemli bir şekilde ortada durmaktadır.
Doktor ve sağlık çalışanı
ihtiyacında da büyük ölçüde açık bulunmaktadır.
Kısacası, Van, bütün siyasi partiler tarafından desteklenmesi
gereken çok önemli bir kültür şehrimizdir. Buradan Vana hep birlikte
destek verelim diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Van
Milletvekili Sayın Abdulahat Arvas.
Buyurun Sayın Arvas. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULAHAT ARVAS (Van)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubu tarafından
verilen Meclis araştırması önergesinin aleyhine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sosyoekonomik
kalkınmışlık sıralamasında 75inci sırada
yer alan Vanın kalkınması için, AK PARTİ hükûmetlerimizin
döneminde gözle görülür, samimi bir çaba vardır. AK PARTİ döneminde
uygulanan KÖYDES ve BELDES projeleri Cumhuriyet Döneminin en kapsamlı
altyapı ve üstyapı yatırımlarıdır. Cazibe
merkezleri destekleme programlarıyla kente değer katacak, istihdam
sağlayacak birçok alanda büyük ölçekli yatırımlar
yapıldı. Özellikle, işsizliğin panzehri olacak istihdam
kaynakları oluşturmak için Erciş Organize Sanayi Bölgesi
kuruldu, Van Organize Sanayi Bölgesi genişletildi, Tekstilkent kuruldu.
Gürpınarda Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi
kurulma aşamasında, Jeotermal OSB kurulma aşamasında. Van
ve bölge illerine pozitif ayrımcılık sağlayacak
şekilde yeni teşvik uygulamaları hayata geçirildi.
Yine, bölgeler arası gelişmişlik
farklarını azaltmak amacıyla hükûmetlerimiz döneminde yeni
kalkınma ajansları kuruldu. DAP ve DAKA kalkınma idareleri
tarafından Vanda çok önemli icraatlar yapıldı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Elektrik sayaçlarından bahsedin!
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) AK PARTİli
belediyelerimiz başarılı çalışmalarının
yanında, Gevaş ve Gürpınarda belediye
başkanlarımız, emek yoğun sektöründe faaliyet gösteren
iş adamlarıyla iş birliği yaparak bu ilçelerimizde
fabrikalar kurdular. AK PARTİ kadroları ve kayyumların
amacı da sadece ve sadece halkına hizmet etmektir.
Yıllardır PKK terör örgütünün neden olduğu sosyal, siyasal,
ekonomik ve psikolojik tahribatın ve etkilerinin ortadan
kaldırılması için gayret ediyoruz. Terörün bitmesi,
asayişin sağlanması, huzurun ve güvenin tesis edilmesiyle ilgili
çabalarımız mevcuttur.
Bugüne kadar Vanda yaptığımız
bazı yatırımlara baktığımızda, küçükbaş
hayvancılıkla ilgili Türkiye 1inci sıradadır ve otuz
yıl aradan sonra ilk defa Katara geçen sene 33 bin hayvan ihracatı
yapıldı.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Ya,
sınır kapısını niye açmıyorsunuz, sınır
kapısını?
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Türkiyede küçükbaş
hayvancılık destekleme konusunda 1inci sıradayız. Yine,
Türkiyede 197 bin büyükbaş hayvan mevcuttur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
Helal olsun!
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) 2020 yılında
87.201 çiftçimize 162 milyon destekleme ödemesi yapılmıştır.
Bakanlığın yaptığı son değişiklikle
hayvanlarla ilgili küpeleme meselesi çözülmüştür. İlimizde mera
alanımız 1 milyon 300 bin hektar olup Türkiyedeki mera alanının
yaklaşık yüzde 10unu kapsamaktadır. 673 yaylamız
mevcuttur. Yaylalarımızın neredeyse tamamı şu an
vatandaşımızın hizmetine açıktır. Gübre
desteklemeleri 2020 yılında yüzde 100
artırılmıştır. Pandemi sürecinde çiftçilerimizin
üretimlerini artırmak amacıyla 3,5 milyon TL değerinde yüzde 75
hibeli hububat desteği sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) O
zaman biz Vana gitmedik
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Öğren, öğren; dinle de öğren!
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Van Valiliği
tarafından Ziraat Bankası marifetiyle 100 bin TL kredi,
sıfır faiz, bir yıl ödemesiz, yedi yıl geri ödemeli olarak
çiftçilerimizin hizmetine sunulmuştur.
Organize Sanayi Bölgemizde 116 tane fabrikamız
var, 26 tanesi de inşaat aşamasında. Şubat 2021 pandemi
sürecinde dahi organizede 3.101 çalışanımız mevcut; 1.202
kadın çalışanımız var; Tekstilkentte 3 bin
çalışanımız var. 2019 yılında organize sanayi
bölgemizde kullanılan elektrik sarfiyatı 16 milyon kilovatsaat iken
2020 yılında 19 milyon kilovatsaate çıkmıştır.
İşsizlikle ilgili sorunlarımıza da bir nebze olsun çareler
aranıyor.
Yine, Organize Sanayi Bölgemizde 5inci etabın
altyapısı DAKA ve YİKOB tarafından tamamlanmış.
100 hektar alan içerisinde 15 bin gencimizin
çalıştırılması için Organize Sanayi Bölgesinin altyapısı
geliştirilmiştir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İnsanlar ekmek bulamıyor, işsiz, işsiz!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Van
uçmuş Hocam, bravo ya! Uçuyor yani.
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Vanla ilgili,
yatırımlarla ilgili birçok
İşsizlik, Türkiyenin sorunu,
işsizlik, dünyanın sorunu, işsizlikle ilgili mücadelelerimiz
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz,
selamlayalım lütfen.
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Son sözüm, sürem
yetmedi.
Eldeki imkânlar bölge halkı için, ancak eldeki
imkânları bölge halkı için kullanmayanlar, terör örgütünü
destekleyenler, iş insanından haraç alanlar, aileleri ve malıyla
tehdit edilenler ve göz yumanlar, Kapıköy memurlarının PKK
tarafından kaçırılmasına sessiz kalanlar, iş
makinelerinin yakılmasına seyirci kalanlar, hizmeti öteleyerek
projeleri anlatmak yerine kimlik siyaseti yapanlar
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun! Bravo!
ABDULAHAT ARVAS (Devamla)
korkutarak siyaset
yapanlar, kısacası, Van ve bölgenin geri
kalmışlığında pay sahibi olanlar, Vanın
dertleriyle dertlenemezler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Miş,
mış, yapmış gibi hiçbir zaman muvaffak da olamazlar.
Kalkınma, gelişme, büyüme kavramları asayiş, huzur ve güven
ortamı için şarttır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sermaye kırılgan ve ürkek olduğu için hiçbir
yatırımcı huzursuzluğun olduğu bir bölgeye gitmez.
Terör son noktasındadır, bölge
gelişiyor. Türkiyenin her tarafında olduğu gibi Vanda da
istihdama yönelik, yatırımlara yönelik çok ciddi
çalışmalarımız var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İnşallah, daha da güzel günlere
kavuşacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
60a göre 3 sayın milletvekilimize yerlerinden
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Kenanoğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
İstanbul
Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Ankarada Yüksel Caddesi eylemlerinin
sembol isimlerinden emekli hâkim Perihan Pulatı kaybetmenin üzüntüsüyle
yakınlarına başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Ankarada Yüksel Caddesi eylemlerinin sembol isimlerinden biri
olan emekli hâkim Perihan Pulat tedavi gördüğü hastanede 79
yaşında yaşamını yitirmiştir. Ankarada
verdiği mücadeleyle tanınan Yüksel direnişçisi ve
Sayıştay eski hâkimi Perihan Pulat, 2018 yılında Yüksel
direnişi sırasında polisin arkadan iteklemesi üzerine yüzüstü
yere kapanarak ciddi bir şekilde alnından yaralanmış ve o
günden beri de eski sağlığına
kavuşamamıştı. Sevgili Pulat solunum yetmezliği rahatsızlığı
sebebiyle kaldırıldığı hastane yoğun bakımda
yaşamını yitirmiştir. Yüksel direnişinin sembol ismi
ve demokratik hakların yılmaz savunucusu Perihan Pulat
yoldaşımızı kaybetmemizin üzüntüsüyle yakınlarına
ve sevenlerine başsağlığı diliyor, anıları
önünde saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
30.-
Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Düzce ili Yığılca
ilçesinde esnaf ve çiftçinin perişan olduğuna,
Yığılca-Düzce arasındaki yolun hâlen düzeltilmediğine,
taş ocakları ve çimento fabrikasıyla doğa katliamı
yapıldığına, Yığılcadan Yedigöllere giden
yolun düzeltilmesinin turizm ve ticarete canlılık
getirebileceğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta Düzcenin
Yığılca ilçesini ziyaret ettik. Her yerde olduğu gibi bir
dokunduk bin ah işittik. Esnaf, çiftçi perişan. Ekonomik durumdan
kaynaklanan göçe ilave olarak Yığılcanın başka
sorunları da var. Yığılca ve Düzce arasındaki yol
-Sayın Erdoğan 2011 yılında bizzat söz vermiş
olmasına rağmen- hâlen düzeltilememiş.
Yığılcadan köylere giden köy yolları on sekiz
yıldır verilen sözlere rağmen tamamlanamamış. Her
yıl yaşanan sel felaketleriyle mevcut yollar hızla bozulmakta ve
köylere ulaşım büyük ölçüde aksamaktadır.
Yığılcada haddinden fazla taş ocağı ve çimento
fabrikasıyla doğa katliamı yapılıyor.
Yığılca coğrafi olarak bir çıkmaz sokak
durumundadır. Yığılcadan Yedigöllere giden yol
düzeltilerek Yığılcanın turizm ve ticari hayatına
canlılık getirilebilir ve ekonomik sebeplerle devam eden göç
durdurulabilir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
31.-
Adana
Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adana ilinde doğal gaza geçemeyen
birçok mahallede alım gücü olmadığı için düşük
kalorili ve karbondioksit orana çok yüksek kalitesiz kömür
kullanıldığına, son bir haftada 4 kişinin sobadan
sızan karbonmonoksit gazı nedeniyle hayatını
kaybettiğine ilişkin
açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İktidar, 1 Kasım 2015te seçim
bildirgesinde, 2017 yılına kadar tüm illerde konutlara doğal gaz
verileceğini vadetmişti ancak günümüzde birçok kentte -doğal gaz
gelmediği için- hâlâ ısınmak için soba
kullanılmaktadır. Seçim bölgem Adanada doğal gaza geçemeyen
birçok mahallede alım gücü olmadığı için düşük kalorili
ve karbondioksit oranı çok yüksek, kalitesiz kömür
kullanılmaktadır. Bu tür kömür kullanımı, hava
kirliliğinin yanı sıra ölümlere de neden olmaktadır.
Adanada son bir haftada 4 kişi sessiz ölüm olarak
adlandırılan sobadan sızan karbonmonoksit gazından
hayatını kaybetmiştir. AFAD ve sağlık müdürlüğü
tarafından soba zehirlenmelerine karşı sobaların nasıl
yakılacağı, zehirlenmelere karşı alınması
gereken önlemler hakkında vatandaşlar bilgilendirilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun,
Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından,
Covid-19 aşısına ilişkin tüm süreçlerin
aydınlatılması amacıyla 2/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/3/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/3/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından Covid-19 aşısına
ilişkin tüm süreçlerin aydınlatılması amacıyla
2/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (2315
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
2/3/2021 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Ankara Milletvekili Sayın Murat
Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Genel Başkanımız geçen
hafta basit bir soru sordu, dedi ki: Devlet Malzeme Ofisi, ücretsiz
girdiğini belgesiyle ispatladığımız 1 milyon doz
aşı için herhangi bir ödeme yaptı mı, bir fatura kesildi
mi? Cevabı vermesi gereken kim? Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü. Kim?
Onun bağlı olduğu Hazine ve Maliye Bakanı ama kim cevap
veriyor? Sağlık Bakanı. Peki, olsun çünkü aşıyla
ilgili. Sağlık Bakanı nasıl bir cevap veriyor derseniz?
Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürüne sormuyor, Hazine ve Maliye Bakanına
sormuyor, kendisi bildiğini söylemiyor, Sinovac firmasından
getirttiği belgeleri gösteriyor. Değerli arkadaşlar, bu belge
bir kâğıt parçasıdır, belge niteliği
taşımaz. Peki, Bakan niye buna ihtiyaç duyuyor? Çünkü
inandırıcı olması lazım. Bakın, garip olan, sanki
bunda patates baskı bir mühür kullanılmış. Niye? Çünkü
eğer bu Çinde üretildiyse, Çinde üretildiyse gerçekten bu belgeler
Türkçesini niye üretiyorlar, zaten İngilizcesini yazmışlar? (CHP
sıralarından alkışlar) Böyle akılsızca bir
şey olur mu? Neresinden baksanız tutarsız ve bir bakana
yakışmayacak derecede bizce yanlış bir işlem.
Peki, 12 milyon doların ödendiğini
anladık. Peki, bu 12 milyon dolar niye ödenmiş? Biz diyoruz ki: Bu
12 milyon dolar sizin ısrarla sakladığınız aracı
firmanın komisyonudur. Sayın Bakan şu belgeye güvenerek dedi
ki: Nakit akışı için yapılmış bir şey. Bakın,
burada diyor ki, buradan okuyoruz: Geçici teminat mektubu gerekiyormuş,
firma verememiş, o yüzden 1 milyon dozu bedava, ücretsizmiş gibi
yolladık. Ama Keymen firması dün açıklama yaptı, o da
diyor ki: Ben bazı masraflar yaptım. Bakın, teminat mektubu
verdim, lojistik işlemler yaptım, dolum tesislerinin işlemlerini
yaptım ve bu nedenle de bu masraflar için de bana 1 milyon dozu ücretsiz
yolladılar.
Değerli arkadaşlar, bir defa, bu ikisi
arasında tutarsızlık var, birisi Teminat. diyor, diğeri
Masraflara mahsuben, ticareten mahsuplaştık. diyor. 2 belge bile, 2
firmanın sunduğu belge bile tutarsız; bir. İkincisi: Bizim
mevzuatımıza göre maldan teminat olmaz, mal teminat olarak
gösterilemez gümrükte. Bu, usule aykırı, yasaya aykırı,
akla aykırı, ticaretin mantığına da aykırı.
Peki, devam ediyoruz. Bakın, bu da
faturası, sizin söylemekten çekindiğiniz fatura. Faturada parti ne
kadar? 1 milyon 340 bin doz için gelmiş. Eliniz değmişken niye
bunu bu kadar yapmadınız madem bir bağış söz konusu
değilse? Niye 1 milyon doz? Nereden çıkıyor 1 milyon doz?
Değerli arkadaşlar, yine, bakın,
burada firmanın açıkça bir kârı söz konusu. Bu paranın
firmanın kasasında olduğu apaçık ortada. Bir an için
doğru olduklarını düşünelim. Diyelim ki masrafları
var, masraflarını karşılıyor. O zaman bu şirketin
masraflarının karşılığında fatura kesmesi,
onları vergide beyan etmesi, onları gelirinden düşmesi gerekmez
mi? Böyle bir ticaret var mıdır? Mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, açık seçik
yakalandınız. Neresinden baksanız tutarsızlık var.
Ticari sır kavramının arkasına saklanamazsınız.
Ticari sır, 83 milyonun sağlığı söz konusu
olduğunda, tüyü bitmemiş yetimin hakkı söz konusu
olduğunda, halkımızın her bir kuruş vergisi söz konusu
olduğunda geçerli olamaz.
Firma diyor ki: Biz, sorsalardı söylerdik.
Gümrük memurlarından bunu almalarına gerek yoktu. Bakan diyor ki:
Bir telefon etseydiniz söylerdik. Değerli arkadaşlar, ben bu Meclis
kürsüsünden, Mecliste soru önergesi vererek
Arkadaşlarımın,
hepimizin dilinde tüy bitti, aylardır soruyoruz: Sözleşme
yaptınız mı? Sözleşmeyi kiminle yaptınız?
Sözleşme üzerinde aşının birim fiyatı kaç lira?
Aşı bize kaç liraya mal oluyor? Nasıl, hangi partiler hâlinde
gelecek? Bir gram cevap gelmedi, bir gram. Sonra da yakalanınca
Sorsaydınız söylerdik. diyorsunuz.
Bakın, aracı var mı yok mu, bir türlü
öğrenemedik. Önce Aracı
kem küm etti Sayın Bakan, sonra benim
Aracı var mı? ısrarlı sorularımı Sevilay
Yılman sorunca Aracı maracı yok, biz Çinle direkt
sözleşmemizi imzalayacağız. dedi ama şimdi
anlaşıldı ki sözleşme Keymen firması ile Devlet
Malzeme Ofisi arasında kurulmuş ve biz hâlâ o sözleşmenin
ayrıntılarını bilmek istiyoruz. İşin
doğrusu, biz o sözleşmenin ne olduğunu da biliyoruz.
Bakın, bir bakanın böylesine kritik bir
konuda, böylesine hassas bir konuda Aracı var. Yok. Var. tekrar
Yok. demesi akla uygun mudur? Keymen firmasının etiketleri Çinden
gelen aşı kolilerinin üstünde yakalanınca bu sefer dedi ki: Ya,
biz Çinden alıyoruz, direkt alıyoruz, sürekli onlarla görüşüyoruz
ama temsil ve lojistiğini bu firma sağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Temsil ve lojistik
dedi, oysa Sayın Bakan hâlâ aklımızla alay etmeye devam ediyor.
Sayın Bakan, bir kere de doğruyu söyleyin, bir kere. Lojistik
firması başka bir firma, Transshipping diye başlayan bir firma
üzerinden lojistiği yapılıyor. Temsil de zaten, bilindiği
gibi imzalar Keymen tarafından atılıyor. Dolayısıyla
şimdi, burada, Sayın Bakanın, Sağlık
Bakanlığının niye sakladığını biz,
doğrusu, itiraf etmesini bekliyoruz.
Şimdi burada çok önemli bir sorun var
arkadaşlar, şu söylenebilir
Firma diyor ki: Ben Türkiye
Cumhuriyetinden bir kuruş almadım. Doğru, almadın çünkü
kuruşa ihtiyacınız yok, sizin işiniz milyon dolarlarla. 12
milyon dolar bu firmanın kasasında kalmıştır
değerli arkadaşlar; bu, belgesiyle ispat edilmiştir. Peki, bu
firma niye tercih edilmiştir? Niye Türkiye ısrarla, ilk günden
itibaren Cansız virüs aşısıdır ve alabileceğimiz
tek aşı bu. demiştir? Niye diğer seçenekler
başından beri denklemin dışında tutulmuştur?
Acaba Bakanlığın içerisinde bu firmayla birlikte hareket eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla)
Toparlayacağım.
BAŞKAN Selamlama lütfen
MURAT EMİR (Devamla) Acaba
Bakanlığın içerisinde bu firmayla ortaklaşan ve sadece ilk
partinin komisyonu olan 12 milyon doların ve daha sonra kazanılacak
komisyonların paycısı olan başka birileri mi var?
Bir şeyi söyleyeceğim size, Sayın
Başkanın sabrını zorlamayacağım. Değerli
arkadaşlar, dünyada sadece Sinovac aşısı alan, bir tek
Sinovac aşısına mahkûm olmuş, başka
aşıları henüz alamamış başka hiçbir ülke yok; bu
ayıp da sizin Hükûmetinize yeter.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına Eskişehir Milletvekili
Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken Şırnak şehidini
rahmetle anıyorum, yakınlarına ve ülkemize
başsağlığı diliyorum.
CHPnin Covid-19 aşısına ve tüm
süreçlerinin aydınlatılmasına ilişkin vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesi üzerine İYİ
PARTİ adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın Sağlık Bakanı 26
Kasım 2020 tarihinde ilk aşının 11 Aralık 2020de
geleceğini söylemişse de bu tarihte aşının gelmesi
gerçekleşmemiştir. 16 Aralık 2020 tarihinde ise 25 Aralık
2020de geleceğini bildirmiş ancak ilk aşılama 13 Ocak 2021
tarihinde gerçekleşmiştir. Önceleri, aşı için devletler
arası direkt irtibat kurulduğu bildirildi; daha sonra, Türkiyeden
bir aracı firmanın ismi telaffuz edilmeye başlandı.
Hükûmetin tüm icraatlarında olduğu gibi, yolsuzluk dosyaları,
çocuk istismarı suçları gibi, olayları nasıl
vatandaşın bilgisi dışında tutuyorsa aşı da
vatandaşın bilgisi dışında tutulmaktadır.
Tıpkı paralı yollar, tüp geçitler gibi, şehir hastaneleri
gibi, aşı temini büyük bir gizlilik içerisinde yürütülmektedir.
Aşının tutarı konusunda vatandaşa bilgi
verilmemektedir. Kaça aldık, kaça getiriyoruz? Kimsenin haberi yok.
Vatandaşa, Hükûmet sadece Sorma, öde. diyor.
Aşıda sorun sadece fiyat değildir,
stratejik gelişmeler de vatandaşın bilgisi
dışındadır. Aşının ülkemize Çin
tarafından geç verilmesi 2017 yılında 2 ülke arasında
imzalanan Suçluların İadesi Anlaşmasına
atfedilmiştir. Bu anlaşma, Çin Ulusal Halk Kongresinde Aralık
2020 tarihinde onaylanmıştır. Anlaşmaya göre, ülkenin kendi
yasalarına göre suçlu bildirdiği kişilere diğer ülkeden
sığınma hakkı tanınmayacaktır.
Aşının bu anlaşma için şantaj konusu
yapıldığından bahsedilmektedir. Suçluların İadesi
Anlaşmasıyla Uygur Türklerine getirilmek istenen Çin
baskısını biz kabul etmiyoruz. Çin Hükûmeti tarafından gece
evlerinden alınan Türklerin sorunlarını, Uygur Türklerinin
evinde ikamet eden Çinli sorunlarını, kimlikleri
olmadığı için eğitim hakları elinden alınan Uygur
çocuklarının sorunlarını Uygur Türklerinin
hapsedildiği ceza kamplarının sorunlarını her Türk
içinde hisseder ve bu haksızlığı kabul etmez. Bu
haksızlığı kabul etmektense, oradaki
soydaşlarımıza yapılan bu baskıları kabul
etmektense biz Türk milleti olarak ölmeyi tercih ederiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
84 milyondan süzülüp gelen 175 bin kişilik Türk
hekim camiası içerisinde en az 17 bin akademik kadro vardır, akademik
pozisyon vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bu kadar büyük
bir ülkede, bu kadar güçlü bir ülkede, ağzımızı
açtığımız zaman dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeye
talip bir ülkede aşı yapılamaması kabul edilemez; bu bir
skandaldır. İYİ PARTİ olarak biz bunu kabul etmiyoruz.
Öncelikle bunun sorumluları ortaya çıkartılmalı ve
hızla aşı üretimini gerçekleştirmeliyiz. Koskoca ülkeyi
şantaja maruz bırakmaya kimsenin hakkı yoktur.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türk Tabipleri Birliği geçtiğimiz dönem
bir yayın çıkartmıştı Aşı Pazarı Can
Pazarı diye. Gerçekten sağlık ve savaş, sağlık
ve silah atbaşı gibi ilerlerse aslında insanlık kaybediyor
ve o yüzden, aşı gibi hepimizin kurtarıcı bir şeyini
bir meta gibi ele almak, ticari bir kavram gibi ele almak dünya için
başlı başına bir felaket. Neden? Bir aşı dünyada
hastalığ önleyebilecekken -nasıl ki çiçekte bir başarı
kazanmışken, dünyada çiçek hastalığından söz
edilmemişken- sağlık giderek bir biyolojik savaşa
dönüşmüş, tehdide dönüşmüş. Şu ülkeden şunu
alacağız, bu ülkeden bunu alacağız; şu kadar fiyata
alacağız. Önemli olan, herkese eşit, erişilebilir
sağlık hizmeti sunmak ve o yüzden HDP, Halkların Demokratik
Partisi gerek içeride, ülke düzeyinde gerek de tüm dünya için eşit,
erişilebilir sağlık hizmetlerinin olması gerekir
Şimdi, pandemiyle beraber, Covid-19la beraber,
testler, işlemler, yapılan yatışlar ve tedavi edip
etmediği hâlâ belirsiz olan kullanılan ilaçlar ciddi bir maliyet
getirirken bir rekabet de getirdi. Nasıl ki sağlık bir ticari
kavrama dönüştü, rekabet de öyle. Ne oldu? Dünya Sağlık Örgütü
şöyle bir şey dedi: Artık aşı meselesi ahlak
dışı bir meseleye dönüştü. Dünya Tabipler Birliği ne
dedi? Dünya Tabipler Birliği dedi ki: Aşıda bencillik, milliyetçilik,
dünyayı bir yere götürmez, ülkeleri bir yere götürmez.
Şimdi, aşı ne peki? Korur, önler,
olmazsa olmaz. Her aşı olan, çok önemli ama, her aşı olan
toplumu korumaz; aşı olanın sayısı fazla oldukça
toplumun diğer riskli kesiminde de korunma sağlanmış olur. Uzun bir süredir Türkiyede
aşı meselesi tartışılıyor. Çinden geldi mi,
gelmedi mi, üretildi mi, üretilmedi mi? Pandemi ilk
başladığında Aşı üreteceğiz. deniyordu Üç
ay sonra faz 1, iki ay sonra faz 2. hâlâ yok. Yerli, millî kavramı o
kadar kullanılıyor, buna o kadar söz atılıyor ama
aşıda hiçbir şey yok, ithalata dönüştü.
Peki, ben size bir şey söyleyeyim: 1928de
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünde aşı üretiliyordu
ve ta 1980lere kadar, 12 Eylülden sonra dahi 18 aşı ve serum
üretiliyordu. Geçmişe baktığınızda -şimdi Çinden
aşı geliyor ya, Sayın Bakan da burada, çok iyi biliyor-
geçmişte, kolera salgınında Türkiye Çine aşı
göndermiş. Peki, ne oldu? Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: Sizin
yaptığınız tesislerin artık güncellenmesi lazım,
geliştirilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Peki, ne
yapıyor o zamanki Hükûmet? Diyor ki: Biz bir maliyet çıkaralım.
Biz, Türkiyenin ihtiyacı olan aşıyı getirirsek 13 milyon
dolara getiririz ama yatırım yaparsak 40 milyon dolara mal oluyor.
Üç yıllık bir maliyete vazgeçiyor. Arkadaşlar, şu anda
Türkiye, Nasıl getirilecek? diye bunları konuşurken,
aşı üreten ülke, aşı ithal eden bir ülkeye dönüştü ve
yapılan şeyler de montaj.
Arkadaşlar, unutmamamız gereken bir
diğer şey, Almanyada 2 Türkiyeli yurttaş aşıyı
buldu. Niçin onlar Türkiyeden gitti? İşte, barış
akademisyenleri dediğimizde, özerklik dediğimizde, bilime
yatırım dediğimizde, kaçınılıyor. Neden? Çünkü bu
ülke şirket gibi yönetilmek isteniyor, yandaşa peşkeş
çekilmek isteniyor. 12 milyon dolarlardan, farklı fiyatlardan yola
çıkanlar şunu bilsinler: Türkiye, İstanbul Havalimanı için
1 milyar 45 milyon euroyu, bir yıllık kirayı sildi pandemi
nedeniyle.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) İki
yıllık kirası için de Almayacağız. diyor.
SALİH CORA (Trabzon) Ne zaman gittiler
Türkiyeden?
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Selamlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, selamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
1 milyar 45 milyon euroyu siliyor. Var mı
milat? Siz bunu yapamaz mısınız gerçekten ya? Bu ülkede
yatırım yapamaz mısınız? Aşı üretemez
misiniz? İşiniz rahat. Ben şirketim, ben patronum, şirket
gibi yönetirim. Böyle olduğu sürece hastalık da artar, gelişme
de artar ve siz sadece hastaya bakarsınız, korumaya, önlemeye
bakmazsınız. Önemli olan, herkesin erişebileceği,
eşit, ücretsiz sağlık sistemidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili
Sayın Recep Akdağ.
Buyurun Sayın Akdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin Covid-19 aşı süreciyle ilgili Meclis
araştırması açılması hususundaki grup önerisi üzerine
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerinin gerekçesinde şöyle deniyor: Aracı
firma kullanıldığı iddiamıza karşılık
Aracı yok. diyen Bakanlık, daha sonra Çin aşısı
Sinovacın Keymen firması aracılığıyla
getirildiğini itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, işin
gerçeği, ortada ne aracı firma var ne de bir itiraf var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Niye?
RECEP AKDAĞ (Devamla) Çünkü Keymen
firması bir aracı firma değil. Biraz ticareti bilen herkes bilir
ki uluslararası firmalar ya da yurt dışına bir ürün satan
firmalar bazen doğrudan doğruya kendi firmalarının eliyle
orada bir satış yaparlar, bazen de bir distribütör firmayla
anlaşırlar, tek yetkili bir firmayla anlaşırlar, o firma o
satışları yapar. Şimdi, Türkiyede olan hadise bu.
Dolayısıyla ortada bir aracı firma yok, ortada Sinovac
firmasını temsil eden tek yetkili bir distribütör var. Nitekim, biraz
önce bu kürsüden de değerli milletvekilimiz, önerinin sahiplerinden bir
milletvekilimiz gösterdi; firma açıkça şunu söylüyor. Ha, neden
İngilizcesinin yanında Türkçesini de göndermişler? Herkes kolay
anlasın diye, İngilizce tercümesini de yapmışlar. Bundan
daha tabii ne olabilir? Firma diyor ki değerli arkadaşlar
MURAT EMİR (Ankara) İngilizceden
Türkçeye mi çevirmişler Sayın Bakan, yapmayın!
RECEP AKDAĞ (Devamla) Tabii ki Türkçeye
çevrilir canım, neden çevrilmesin? Biz birçok evrakın bu
şekilde, kendi bakanlığımız döneminde de Türkçeye
çevrilmesini de istedik, Türkçeye de çevirdiler. Bu çok tabii bir hadisedir.
Değerli arkadaşlar, Sinovac firması
şunu söylüyor, diyor ki: Keymenin tarafımızdan
geliştirilen inaktif Covid-19 aşısı olan CoronaVacın
Türkiyedeki tek distribütörü olduğu ve CoronaVac
aşısının Sinovac ve Keymen arasında imzalanan
anlaşmalara uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığına
Sinovac adına tedarik edildiğini teyit etmekteyiz. Şimdi hâl
böyle iken neyi araştıracağız ben gerçekten
anlayamıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yani bir defa, öneri başından anlamını yitirmiş
oluyor.
Benim buradan Cumhuriyet Halk Partisinden
değerli arkadaşlarıma önerim, bu önerinizi geri çekin. Gerçekten
araştırmaya değer bir şey olursa beraber
araştırırız bunu değerli arkadaşlar.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 12 milyon
doları araştırmayalım mı?
RECEP AKDAĞ (Devamla) Ama gerçekten
araştırmaya değer bir şey olursa bunu
araştırırız. Dolayısıyla böyle bir zamanda,
aşı tedarikinin gerçekten güç olduğu, ülkelerin aşı
tedarikçi firmalardan biraz daha aşı alabilmek için gayret
ettiği bir dönemde, lütfen, istirham ediyorum, aşı tedarikçisi
firmaları ve ülkeleri tedirgin edecek birtakım teşebbüslerin
içine bu yüce Meclis olarak girmeyelim; bu aşıya bütün milletin
ihtiyacı var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RECEP AKDAĞ (Devamla) Takvimde gecikme
olmuş. deniliyor. Evet, olmuş olabilir. Bütün dünyada takvimde
gecikmeler var. İşte, ben diyorum ki bu takvim gecikmelerini yani
tedarik edilecek aşı miktarlarını bir riske sokmamak için,
hepimiz beraber itina gösterelim. Değerli arkadaşlar, bu bir halk
sağlığı sorunu. Aşı karşıtı
insanlar var, aşı karşıtı gruplar var. Ülkeler
birbirinin elinden aşı almak için mücadele içerisindeler. O zaman
biz, bize bu aşıyı tedarik edecek mevcut firma ya da bundan
sonraki firmaları tedirgin edecek bir söyleme, tedirgin edecek bir
araştırma içine gereksiz yere girmemeliyiz.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Bakan
kendisinden önce konuşan grubumuza mensup Ankara Milletvekilimiz
Sayın Murat Emirin konuşmasıyla ilgili olarak, Sayın
Emirin ileri sürdüğü görüşten farklı bir görüşü Sayın
Emire atfetmek suretiyle İç Tüzük 69a göre sataşmış
bulunmaktadır; söz talep ediyoruz Sayın Emir adına efendim.
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Nerede
sataştık ya?
BAŞKAN Evet, kürsüden iki dakika söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Sataşma olmadı
aslında Sayın Başkan.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara
Milletvekili Murat Emirin, Erzurum Milletvekili Recep Akdağın CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MURAT EMİR (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Recep Akdağ Bakanımıza
teşekkür ederim, bir konuyu daha açıklama fırsatı verdi
bana. Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, o ilk
açıklamasında Biz doğrudan Çinden alıyoruz, aracı
falan yok, sözleşmeyi de doğrudan Çinle yapıyoruz.
demişti, bunu da tutanaklara geçirelim ve bunu siz de bilin. Yani,
Bakanın tutarsızlığı bir değil, beş
değil; hiç savunmaya çalışmayın, aracı var.
Şimdi, distribütör firma nedir?
Dağıtıcıdır. Oysa burada, distribütörlük görevini
yapıyor
Ama bizim aracıdan kastımız ne? Bu malı
getiriyor, bu malın üstüne kârını koyuyor, devlete satıyor.
Amacımız bu bizim, bunu söylüyoruz size. Aracı deyin,
komisyoncu deyin, distribütör deyin, hiç fark etmez. Bakın, bu firma
kendi nam ve hesabına çalışıyor. Kendi nam ve hesabına
Çinden aşıyı getiriyor ve Türkiye Cumhuriyeti devletine, DMOya
satıyor. Nereden biliyoruz? Çünkü gümrük mevzuatına göre, gümrük
giriş beyannamesini kim veriyorsa malın sahibi odur ve Keymen
firması veriyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Distribütör ne
demek, distribütör?
MURAT EMİR (Devamla) Konşimento kime
aitse malın sahibi odur. Yani şunu demek istiyorum değerli
arkadaşım, anlamadıysanız: Keymen firması, bu
malın aracısıdır, bu mal ticaretinden de para
kazanmaktadır. Şimdi, burada sorun, bir firmanın para
kazanması değil arkadaşlar. Burada sorun, buradaki fahiş
fiyat farkıdır, sadece ilk partiden kazanılan para 12 milyon
dolardır. Buna Meclis el koymayacaksa biz burada ne yapacağız
Allah aşkınıza? İlk parti ödemeden 12 milyon dolar
aldıysa toplamda 50-60 milyon dolar aracılık faaliyetinden para
kazanmadığını hanginiz iddia edebilirsiniz? Peki, bu 50-60
milyon doların Bakanlığın koridorlarında, gizli
odalarında paylaşılmadığını hanginiz
söyleyebilirsiniz? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Savcılığı devreye
sokmamız lazım. Bakın, bunları ben ispatlayamam ama
Bakanlıkta kimlerin Keymen de Keymen diye herkesi
dışladığını ben biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) İftira
atıyorsun ya, iftira atıyorsun!
MURAT EMİR (Devamla) Bakın, bir gün biz
iktidar olacağız, MASAK bakacak, MASAK. MASAK vatandaşın
paralarının nerelere gittiğine bakacak ve o paralardan kimin
para kazandığını anlayacak.
Hemen bağlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Emir.
Sataşmadan devam edemiyoruz, ek süre
veremiyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Konuşamaz.
MURAT EMİR (Devamla) Bakın, Sayın
Bakan Recep Akdağ -karışmasın diye- yine güzel bir şey
söyledi, dedi ki: Bu şekilde üretici firmaları tedirgin etmeyelim.
Doğru söylüyor ama bütün üretici firmaları tedirgin kim etti biliyor
musunuz? Fahrettin Koca ve bürokratlar etti. O yüzden bir aşı
alıyoruz sadece. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Emir, peki, teşekkür
ediyoruz.
Buyurun Sayın Özkan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Murat Emirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, şu anda dünyada,
küresel bir salgın karşısında, bütün dünya devletleri âdeta
aşı üzerinden büyük bir rekabet içerisindeler ve hamdolsun, biz
salgın başlamadan önce, salgının tedavisi için
ilaçları tedarik etme noktasında, en ucuz, en uygun
bağlantıları yaparak vatandaşlarımızın
sağlığını koruduk.
MURAT EMİR (Ankara) Nereden biliyorsun en
ucuzu olduğunu? Hani ticari sırdı?
BAŞKAN Sayın Emir, lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine burada da en ucuz,
en uygun fiyatla aşıyı vatandaşlarımıza yetecek
kadar tedarik etme noktasında elini çabuk tutan ülkeler arasında yer
aldık. Bu bağlamda, bu süreç devlet-millet dayanışması
ve karşılıklı güven nezdinde devam etmesi gereken bir
hadisedir. Sayın Bakanımızın söylediği ve grubumuz
adına yapılan konuşma, net, açık ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
uluslararası
aşı rekabetinde ülke olarak, millet olarak sahip çıkmamız
gereken güven ikliminin gereğidir. Bu bağlamda, bütün
şeffaflıkla yapılan çalışmaların milletimiz
nezdinde de takip edildiğine inanıyoruz. Bu hususta yapılan bu
çalışmalara gölge düşürülmemesinin ülkemizin ortak menfaati
olduğuna inanıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, İç
Tüzük 60a göre pek kısa bir söz istemekteyim.
BAŞKAN Buyurun.
33.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Biz devletin, Hükûmetin Covid-19la mücadele
konusunda, aşıyla ilgili gayretlerini yeri geldi takdir ettik ama
Siz bu işi gölgelemeyin, Covid-19la mücadele ediliyor." diye,
ortada bir suistimal varsa, yolsuzluk varsa, hırsızlık varsa
Sayın Başkan, hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisinin buna seyirci
kalmasını beklemesin. Buna seyirci kalamayız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ona biz müsaade etmeyiz
zaten. Seyirci kalmayı bırak, biz müsaade etmeyiz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Genel
Başkan 1 milyon doz aşı ücretsiz geldiği hâlde Devlet
Malzeme Ofisine 12 dolardan yani 12 milyon dolar fatura kesilmesinin
gerekçesini sorduğunda evelendi gevelendi, sonra Keymen dandik bir
açıklama yapmış.
Ayrıca herkes bilir ki Sayın Bakan,
distribütör demek aracı demektir zaten. Yani Sağlık
Bakanının sözü hâlâ askıdadır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yayıcı
demek o.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet,
distribütör aracı hiç fark etmez
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sağlık
Bakanı Aracı yok, biz Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak direkt
Çinle muhatabız." demişti. Bu söz boşa
düşmüştür. Hiç lafı eveleyip geveleyip halefinizi buradan
çıkaramazsınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Selef bir kere o.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Halef. Halefi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Halef değil,
selef. Selefinizi dedin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Halefi dedim
ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Selefi diyeceksin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Selefi
değil, halefi ya. Selef o ya, selef o.
BAŞKAN Sayın Özkan, Sayın Altay;
halefi, selefi bir sonraki turda
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Selef.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Selef o. O halef.
Evet, sonuç ve kanaat: Efendim, aşıyla
mücadele var, Covidle mücadele var, CHP de bizim
yaptığımız ufak tefek yolsuzluklara göz yumuversin
canım. deniyorsa
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gramına halel
getirtmeyiz, gramına!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Diyorsunuz
demiyorum canım, diyorsunuz demiyorum. Deniyorsa burası Meclis, yetim
hakkı yedirmeyiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Vatandaşlarımızın hakkının gramına halel
getirtmeyiz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Beytülmale uzanan
her eli de ifşa ederiz.
Kayıtlara geçsin efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gramına halel
getirtmeyiz.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun,
Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından,
Covid-19 aşısına ilişkin tüm süreçlerin
aydınlatılması amacıyla 2/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2/3/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
İç Tüzük 60a göre, 3 arkadaşımıza
yerlerinden söz vereceğim.
Sayın Nuhoğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Üsküp radyosunda Türkçe yayın
yapmak, Türkçe kitap dağıtmak, Türkçe tiyatro düzenlemek suretiyle
Türk kimliğine sahip çıktıkları için göstermelik mahkemede
idama mahkûm edilen 4 Türk gencinin 27 Şubat 1948de Makedonyada
kurşuna dizilerek idam edildiğine, bu gençlerin mezar yerlerinin
tespit edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şuayip Aziz İshak, Ali Abdurrahman Ali,
Nazmi Ömer Yakup, Ali Adem Ali; bu saydıklarım yetmiş üç
yıl önce 27 Şubat 1948de Makedonyada kurşuna dizilerek idam
edilen Yücelciler Hareketinden 4 Türk gencinin adlarıdır. Geçen
hafta yıl dönümüydü. Üsküp radyosunda Türkçe yayın yapmak, Türkçe
kitap dağıtmak, Türkçe tiyatro düzenlemek suretiyle Türk
kimliğine sahip çıktıkları için göstermelik mahkemede idama
mahkûm edilen bu şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.
Onların sayesinde Balkanlardaki Türkçe ve Türk millî kimliği
yaşamaya devam etmektedir. Birer tohum olarak toprağın
bağrına ekilen bu yiğit Türk gençlerinin mezar yerleri
artık tespit edilmelidir. Mekânları cennet olsun, Türkçe ve Türk
millî kimliği ilelebet var olsun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tuncer
35.-
Amasya
Milletvekili Mustafa Tuncerin, serbest muhasebecilerin ve mali
müşavirlerin 1-7 Mart Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler
Haftasını kutladığına, serbest muhasebeci ve mali
müşavirlerin mali tatil sorununa ve arabuluculuk taleplerine Meclis
çatısı altında çözüm bulunacağını ümit
ettiğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
1-7 Mart Serbest Muhasebeciler ve Mali
Müşavirler Haftası nedeniyle, faaliyet gösteren tüm serbest
muhasebeciler ve mali müşavir dostların haftasını
kutluyorum.
Serbest muhasebeciler ve mali müşavirlerimizin
dört önemli sorunundan bahsetmek istiyorum ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında bu sorunlara çözüm bulunacağını
ümit ediyorum.
Birinci sorun, mali tatil sorunu. Serbest
muhasebeciler ve mali müşavirlerin başlangıcı ve
bitişi belli bir mali tatilleri var ancak bu tarihler arasında
çalışmak zorunda olan meslek grubu mali tatilde maalesef tatil yapamıyor.
Yeni bir düzenlemeyle mali tatilin amacına ve adına uygun hâle
getirilmesi gerekiyor.
İkinci sorun, ara buluculuk talebidir. Serbest
muhasebeci ve mali müşavir arkadaşların bu talepleri, ara
buluculuk alanına giren tüm uyuşmazlıklar için değil sadece
ticari alacaklar ve işçi-işveren ilişkisiyle
sınırlı olup
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünlü
36.-
Osmaniye
Milletvekili Baha Ünlünün, pandemi sürecinde alınan kısıtlama
kararlarının esnafı olumsuz etkilediğine, dükkânları
kapanan ve tüccarlık sıfatını kaybeden esnaftan kredi ve
kefalet kooperatiflerinden çektikleri kredilerin geri alınma şeklinin
esnafı koruma amaçlı olmadığına ilişkin
açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bilindiği üzere, pandemiyle mücadele
çerçevesinde alınan kısıtlama kararları binlerce
esnafımızı olumsuz etkilemiştir. İşletmeler bu
süreçte çok düşük kazançla faaliyetlerine devam etmek zorunda
kalmış ya da SGK primlerini, vergi borçlarını,
faturalarını ve kiralarını ödeyemedikleri için tamamen
kapanmıştır. Dükkânları kapanan ve tüccarlık sıfatını
kaybeden esnafımızdan, kredi ve kefalet kooperatiflerinden hazine
destekli düşük faiz oranıyla çektikleri kredilerin geri alınma
şekli esnafımızı koruma amaçlı değildir.
Esnafımız ya ticari banka faiz oranıyla ya da kredinin
tamamını tek seferde ödemeye zorlanmaktadır. Evine ekmek
götüremeyen esnafımıza uygulanan bu yanlış uygulama derhâl
iptal edilmelidir.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ
Grubunun, gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 251, 245, 31, 21, 25, 26, 72, 87,
89, 96 ve 97 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12'nci
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun; 2, 3,
4, 9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31 Mart 2021 Salı, Çarşamba
ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesine;
9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31 Mart 2021 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerinde saat 24.00'e kadar, 2 Mart 2021
Salı günkü birleşiminde 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 3 Mart
2021 Çarşamba günkü birleşiminde 136 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar, 3 Mart 2021 Çarşamba günkü birleşiminde 136 sıra
sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 4 Mart 2021 Perşembe günkü birleşiminde
136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine, 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün
91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/3/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 251, 245, 31, 21,
25, 26, 72, 87, 89, 96 ve 97 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu
kısmın sırasıyla 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12'nci
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
2, 3, 4, 9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31
Mart 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31 Mart 2021
Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde saat
24.00'e kadar,
2 Mart 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
3 Mart 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
3 Mart 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 4 Mart 2021 Perşembe
günkü birleşiminde 136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi;
251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,
Önerilmiştir.
251
sıra sayılı Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75 Milletvekilinin
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3383) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 12nci
maddeler |
12 |
2. Bölüm |
13 ila
23üncü maddeler |
11 |
Toplam Madde |
23 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
önerisi gerekçesini açıklamak üzere Amasya Milletvekili Sayın Hasan
Çilez.
Buyurun Sayın Çilez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Konuşmamın başında, 28
Şubattaki postmodern darbeyi, tüm darbecileri, darbeye yeltenenleri ve
buna fikren de, kalben de, ruhen de destek veren herkesi kınayarak
sözlerime başlamak istiyorum. Bin yıl sürecek dediler fakat esamesi
çok kısa sürede bitti. Yine, milletin iradesi, milletin azim ve
kararı üstün geldi.
Değerli arkadaşlar, Meclis Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Cahit Özkan tarafından çalışma
saatleriyle alakalı, çalışma gündemiyle alakalı bir önerge
verildi. Bunun üzerine söz almış bulunuyorum.
Bizim bu önerimizle birlikte gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 251 sıra sayılı Kanun Teklifi, 245,
31, 21, 25, 26, 72, 87, 89, 96 ve 97 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla, 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,
10, 11 ve 12nci sıralarına alınmasını ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesini teklif
ediyoruz. Yine, Genel kurulumuzun; 2, 3, 4, 9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25
ve 30, 31 Mart 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesini teklif ediyoruz.
9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25 ve 30, 31 Mart
2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde saat
24.00e kadar çalışmayı; 2 Mart 2021 Salı günü yani bugünkü
birleşimde 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümünün görüşmelerinin tamamlanmasına kadar; 3 Mart 2021
Çarşamba günkü birleşimde 136 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar; yine 3 Mart 2021 Çarşamba günkü birleşimde 136 sıra
sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 4 Mart 2021 Perşembe günkü birleşimde
136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışılmasına; 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin İç Tüzükün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak -ki
birinci bölüm 1 ila 12nci maddeler, ikinci bölüm ise 13 ila 23üncü maddeler-
görüşülmesini Genel Kurulumuzun takdirine sunuyor, hepinize saygı ve
hürmetlerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın
Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, bugün burada yerimizde otururken de
konuşurken de 28 Şubat darbesini lanetledik, darbecilerini
lanetledik, biz de o günden bugüne kadar bunu her fırsatta dile getirdik;
çok da önemli olduğunu düşünüyoruz. Her darbe gibi 28 Şubat
darbesini de lanetliyoruz. Ben, biraz evvel, 2 Mart 1994 yılında
demokratik siyasete yönelik, o zamanki DEP milletvekillerine yönelik
dokunulmazlıkların kaldırılması ve demokratik
siyasetten tasfiye edilmelerine yönelik yirmi yedi yıl önceki adımları
anlattım size ve onu da lanetledik, yapanları lanetledik. Şimdi,
demokratik siyasete dönük olarak bu saldırıların bugünkü
tezahürü nedir? Yani Bitti mi demokratik siyasete yönelik tasfiye
girişimleri, ortadan kalktı mı? diye soracak olursanız,
kalkmadı.
Bakın, bugün, biraz evvel Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan bir
basın toplantısı yapmış ve basın
toplantısında demiş ki: Elbette, Cumhur İttifakı
olarak AKP ve MHP siyasal vizyon itibarıyla, aynı istikamette yürüyen
bir anlayışla siyaset yapıyoruz. Tamam, bundan şüphemiz
yok, sorun da değil zaten. Onun için -HDPyi kastederek- elbette HDP hem
siyasi olarak kapatılacak hem de hukuken kapatılacaktır.
demiş, Hukuken kapatılacaktır. demiş.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Yazıklar olsun!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bir iktidar
partisinin Grup Başkan Vekili çıkıyor ve diyor ki: HDP hukuken
kapatılacaktır. Bu nedir? Bu, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısına talimat vermektir. Bu, Anayasa Mahkemesine talimat
vermektir. Hukuken kapatılacaksınız. demekle Anayasa
Mahkemesine Kapatacaksınız. diyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İstifa, istifa!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Çünkü neden? Anayasa
Mahkemesinde çoğunluğumuz var, o çoğunluk yoluyla HDPyi hukuken
kapattıracağız. diyor. İşte darbeci zihniyetin,
demokratik siyasete darbe vuran zihniyetin bugünkü tezahürü budur. Onun için,
Adalet ve Kalkınma Partisine kapatma davası
açıldığı zaman, açanları ve kapatmaya
çalışanları biz lanetledik ama Adalet ve Kalkınma
Partisinin bugün gelmiş olduğu yer aslında başka siyasi
partilerin kapatılması yönünde yargıya talimat vermektir.
Açıkça yürütmenin, iktidarın, yargının üzerinde ve Anayasa
Mahkemesi üzerinde, en üst mahkeme olan Anayasa Mahkemesi üzerindeki
talimatıdır.
Bakın, insan biraz utanıp
sıkılır daha bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı İnsan Hakları Eylem Planını
açıkladı ve dedi ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayalım
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Tamamlıyorum
efendim.
Yargı
bağımsızlığı bahsi altında Hukuk devletinin
ancak bağımsız, tarafsız ve insan haklarına
saygılı mahkemelerin varlığıyla vücut
bulacağı inancıyla bu kapsamda yeni adımlar atıyoruz.
Bu mu atılan adım, bu mu? Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekilinin Anayasa Mahkemesine talimat vermesi ve Hukuken HDP
kapatılacaktır. demesi mi yeni anlayış, İnsan
Hakları Eylem Planı bu mu? 1inci maddesi HDP kapatılacak, öyle
mi? Lütfen biraz ciddi olun ve siyaseti ciddi yapın. Üstelik de
yürütmenin, iktidarın yargı üzerindeki tasallutuna, tahakkümüne daha
fazla cüret etmeyin; bunu da özellikle vurguluyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sandıkta
gereği yapılacaktır. Milletimiz siyaseten ve hukuken
kapatılmasını istiyor.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Engin Altay
(CHP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yo, yo, öyle
değil. Sandıkta değil hukuken kapatılacak demiş,
hukuken kapatılacak demiştir. Yalan söylüyorsun. Kayıtlara
geçsin, yalan söylüyorsun!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O yalan sahibine
aittir, sana aittir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Hukuken
kapatılacak demişsin.
BAŞKAN Sayın Oluç
Sayın Oluç
Sayın Altay, bir saniye bekler misiniz lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yalan söylüyor
Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O yalan sahibine
aittir!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Resmen bir
partinin Grup Başkan Vekili yalan söylüyor Mecliste.
BAŞKAN Sayın Oluç
Sayın Oluç,
kürsüde bir
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Hakaret ediyor
halka ve Meclise, Öyle bir şey olur mu?
BAŞKAN Sayın Oluç,
anlaşıldı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
Söylediğini savunamıyor, çık savun, kürsüden savun. Öyle,
kayıtlara geçsin diye yalan söylüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yalan dolan sizin
siyasetiniz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ben de
kayıtlara geçsin diye onun yalanını vurguluyorum. Yok öyle
yalancılık! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, peki.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yalan size aittir,
yalan! O yalan size aittir!
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Bu ne hırs ya!
Saygısız! (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, kürsüde Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekili Engin Altay var.
Buyurun Sayın Altay.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Sayın Başkan, sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Özkan, bence parti kapatma,
mağaraları kapat, terör kamplarını kapat.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onları
kapatıyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Parti kapatmanın
Türkiyede çözüm olmadığı her vesileyle görülmüştür; bunu
belirtmek istedim.
Ayrıca, ben şunu da anlamıyorum -yani
konum bu değildi ama ben de topa kenarından girmiş oldum- bir
şeyi anlamıyorum, AK PARTİnin şu
yaklaşımını ben anlamıyorum ve çözemiyorum:
Şimdi, AK PARTİye göre HDPnin milletvekilleri ve HDPye oy veren 6
milyon insan terörist, AK PARTİye göre. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Öyle
bir şey yok.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hayır,
hayır, anlamamışsın.
PERO DUNDAR (Mardin) Aynen öyle diyorsunuz, aynen
öyle.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Öyle
bir şey yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Var, var, tam da öyle.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Anlamıyorsunuz.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Yanlış anlamışsın Başkan, öyle bir şey yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Grup Başkan
Vekilin cevap verir.
Benim anlamadığım şurası:
AK PARTİ HDPye böyle bakarken eli kanlı terör örgütüyle de
düşüp kalkıyor ya, PKKyla da düşüp kalkıyor; ben bunu
anlamıyorum, doğru bulmuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Nerede, nerede?
ENGİN ALTAY (Devamla) 50 tane gösteririm.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Göster.
BAŞKAN Lütfen karşılıklı
konuşmayalım.
Sayın Eronat, yine verilir size söz, her zaman
veriyoruz ama bu bir alışkanlık hâline geldi; size söz verdikçe
oradan laf atıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ah, Sayın Eronat
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Eronat, HDP
milletvekili burada Sayın Öcalan deyince bağırıyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sataşma var.
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen
Siz
bağırdığınız sürece süreyi uzatacağım.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama Türkiyede siyaset
literatürüne Sayın Öcalan kavramını sokan Sayın
Erdoğandır ya, gözünüzü seveyim yapmayın ya! (CHP sıralarından
alkışlar) Öcalana düzülen, dizilen methiyeler orada, dosyamda var.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Var, var!
ENGİN ALTAY (Devamla) Öcalan Türkiyeyi ve
dünyayı en iyi okuyan adam. diyeni mi ararsın, Öcalan Türkiyeye
vizyon getiren adam. diyeni mi ararsın; hangisini sayayım?
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Beraber
salladık. diyeni mi ararsın!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Beraber
salladınız!
ENGİN ALTAY (Devamla) Aldığı
kellelerin bedelini ödüyor. diyeni mi ararsın.
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Siz ne diyorsunuz?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen ne diyorsun, sen;
onu söyle!
ENGİN ALTAY (Devamla) Saymakla bitmez. HDP
düşmanınız, PKK bir gün bir masada paydaşınız,
bir gün düşmanınız; ertesi gün bir daha
paydaşınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Terörle böyle mücadele edemezsiniz.
Gelelim konuya, tekrar ediyorum
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Altay, HDPye
oy satmadık. Oy sattınız, oy!
ENGİN ALTAY (Devamla) HDP meşru bir
parti. Ben Öcalanla düşüp kalkmıyorum. Ben senin
ağababaların gibi Öcalanla düşüp kalkmıyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Siyaset tarihinin kara
lekesidir, kara!
BAŞKAN Sayın Çilez
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Türk siyaset tarihinin
kara lekesidir yaptığınız. Oy sattınız, oy.
Oradan oy devşirdiniz, öbürüne de oy sattınız
ENGİN ALTAY (Devamla) HDP meşru bir
partidir. Bak, burada oturuyor adamlar, senin ne kadar hakkın varsa onun
da o kadar hakkı var. Ayıptır!
BAŞKAN Sayın Çilez
ENGİN ALTAY (Devamla) PKKyı
şımartan sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özkan
Sayın Özkan,
lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi konuya
gelelim, 251 sıra sayılı Kanun Teklifini görüşeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
İmralıya kim gönderdi? TRTye kim çıkardı?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Onu bir
konuşacağız. Oy sattınız oy kardeşim, bunu kabul
edin. Hiçbir CHPli bunu kabul edemiyor.
ZAFER IŞIK (Bursa) Ya, hepiniz HDP sayesinde
o sıralarda oturuyorsunuz, burada ahkâm kesiyorsunuz. HDP Grup Başkan
Vekili söyledi.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Konuşma!
BAŞKAN Sayın Çilez, Sayın Aygun;
Grup Başkan Vekili kürsüde.
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz HDPyi meşru
bir parti olarak görüyoruz, altını çiziyorum ama biz Abdullah
Öcalandan İstanbulu kazanalım diye mektup istemiyoruz.
Ayıptır ya, yüzünüz olsun biraz ya, yüzünüz olsun ya! (CHP
sıralarından alkışlar) Biraz yüzsüz olmayın bu kadar
ya! Abdullah Öcalanın kardeşini TRTye çıkaran adamalardan,
insanlardan, siyasi iradeden vatan sevgisi, bayrak sevgisi, terör
seviciliği konusunda duyacağımız tek laf olamaz, tek laf
olamaz. (CHP sıralarından alkışlar) Geçin bu işleri.
Konuya gelemedim sataşmadan dolayı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Engin Bey, bizden
duyacağınız sözler işinize gelmez, gelmez!
BAŞKAN Sayın Çilez
Sayın Çilez
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaş, biz
Öcalanı övmedik. Öcalanı siz övdünüz, Öcalanla masaya siz
oturdunuz. Biz HDPyi resmî muhatap alıyoruz, evet.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Gizli gizli anayasa
görüşmelerini siz yaptınız, tartışılmaz maddeleri
tartışmaya açtınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Tabii, tabii!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Başkanım,
sataşma var.
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen ya, size ne
sataştı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Terör örgütleriyle
görüşen, onlarla pazarlık yapan şerefsizdir, namussuzdur,
alçaktır, vatan hainidir. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Kaboğluna söyle, Sayın Kaboğluna
ENGİN ALTAY (Devamla) Geç, geç!
BAŞKAN Sayın Çilez
Sayın Çilez
ENGİN ALTAY (Devamla) Konuma gelemedim, AK
PARTİ grup önerisi hakkında konuşamadım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Başkanım, konu
açıldı. O gün buradaydı, okuduk biz, konu hakkında
görüşsünler bitsin ya.
BAŞKAN Ama lütfen müdahale etmeyin, Grup
Başkan Vekili konuşmasını tamamlasın yoksa tamamlanana
kadar süreyi uzatacağım. Tamamlayana kadar süreyi
uzatacağım.
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan,
evet, konuşmama başlıyorum. Sizi ve Genel Kurulu tekrar
saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
251 sıra sayılı Kanun Teklifini, AK
PARTİ, grup önerisiyle Bugün, bu hafta görüşelim. diyor. Yetmez, 13
tane de kanun görüşelim diye koymuş Cahit Bey.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sözleşme.
ENGİN ALTAY (Devamla) O da kanundur ama.
Yetmez, denetim konularını da
konuşmayalım. Peki, konuşmayalım, 13 değil
Bir
şey söylüyorum CHP adına, HDP ve İYİ PARTİyi bilmem,
şu Merkez Bankasında eritilen 128 milyar dolarla ilgili
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan, yalan!
ENGİN ALTAY (Devamla) Bak, bak; yalan
değil.
Bu satış hangi yöntemle yapıldı,
bir? Bu satış hangi tarihte yapıldı, iki? Hangi kurdan ne
kadar döviz satıldı, üç? Alıcılar kimdi, dört? Bu
işlemin altında kimin imzası var, beş? (CHP
sıralarından alkışlar) Bu sorulara cevap ver, Mecliste
birikmiş ne kadar uluslararası anlaşma varsa CHP olarak taahhüt
ediyorum, alayını görüşmesiz, konuşmasız kabul
edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaşlar, AK
PARTİ grup önerisi diyor ki: Denetim konusu konuşmayalım. E, biz
buraya milletin kör kuruşunun hesabını takip etmeye geldik.
BAŞKAN Sayın Altay, son kez bir dakika
daha açıyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Merkez
Bankasının buharlaşan 128 milyar dolarını sormak
Cumhuriyet Halk Partisinden önce AK PARTİli milletvekillerinin görevi.
Niye biliyor musunuz? Şimdi, son kongrelerde AK PARTİ bir ruh
arayışına girdi 94 mü, 2002 mi? diye. Bence 2002 ruhunu
arayın, oraya yaslanın. 2002 ruhunda AK PARTİnin 97 sayın
milletvekili 1 Mart tezkeresine Türkiye, emperyalizmin, Amerikan
emperyalizminin Orta Doğudaki maşası değildir. diye ret
oyu verdi o sıralardan. 97 milletvekili, AK PARTİ milletvekili verdi.
(CHP sıralarından alkışlar) Bir ruh arıyorsanız
da, sizin için, sizi kurtaracak ruh işte o 2002 ruhudur.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sataşmadan söz
istiyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden, doğrudan bizden cevap istedi, onun için 69a göre kürsüden
söz istiyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İstemedim.
BAŞKAN Peki, 69a göre kürsüden size iki
dakika söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama beş dakika
konuştu.
BAŞKAN - Konuşturmadıkları için
konuştu Sayın Özkan.
Sataşmadan sözler iki dakika, uzatmıyorum
da.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda, elbette, bize sorulan
soruların hepsinin yanıtı var. Biz diyoruz ki: Terör örgütünün
başını eziyoruz. Nerede?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nerede?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Ülkemiz
sınırları içerisinde temizledik, şu anda da Kandilde
köklerini kazıyoruz. Destek verirseniz Allahın izniyle Almanyada ve
Parlamento çatısı altında varsa onların da
hesabını soracağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Size çağrımız budur.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Haddini bil!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakın, biz, bu
mücadeleyi verirken hangi ruhla
Evet, biz, Menderesin ruhuyla, Özalın
ruhuyla...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
FETÖnün ruhuyla
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Süleyman Demirelin,
Necmettin Erbakanın, Alparslan Türkeşin ruhuyla, 2002 ruhuyla, 94
ruhuyla mücadele ediyoruz.
AYLİN CESUR (Isparta) Isparta meydanında
Demireli yuhalatmadınız mı?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ancak siz, ruhunuzu
kaybettiniz ruhunuzu, ruhunuzu kaybettiniz. (CHP sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bravo, helal olsun! Ruh
yok onlarda!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Size soruyoruz, o
yaptığınız gizli anayasa neydi; kiminle ne konuştunuz?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sana ne?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Hangi konular üzerinde
anlaştınız? Küçükçekmeceye Cumhuriyet Halk Partili belediyenin
diktiği o PKK bayrağının hesabını soruyoruz
sizden. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler) Onun için
çıkıp -o gizli anayasada kim, hangi konularda, ne çerçevede
anlaştı- bunların hesabını
sormadığınız müddetçe, bunların hesabını
vermediğiniz müddetçe milletin eli iki yakanız üzerinde olacaktır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
MİT tırları ne oldu Cahit Özkan? MİT
tırlarını anlat. Bayır Bucak Türkmenlerini anlat.
Bayır Bucak Türkmenlerine giden
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Gizli ittifak
yaptınız. Biz demiyoruz, gizli ittifakın sahipleri dedi ki:
Bundan sonra gizli ittifak yok, bundan sonra açık ittifaklar
yapacağız. Çıktınız siz de dediniz ki:
Dostlarımızla iktidara geleceğiz. Sonra o
dostlarınızın kim olduğu açıktan destek verenlerle
beraber ortaya çıktı. Bakın, bugün ilan ediyoruz, aziz milletimize
sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi ile HDPnin arasında fark
kalmamıştır.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Aynı senin gibi!
RAFET ZEYBEK (Antalya) PKKyla da sizin
aranızda fark kalmamıştır.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) HDP, terörle
aranıza çizgi çekin!
Ey CHP, terörle aranıza çizgi çekin! (CHP
sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum.
RAFET ZEYBEK (Antalya) PKK ile sizin aranızda
fark yok!
VELİ AĞBABA (Malatya) Fetullahın
emriyle
BAŞKAN Sayın Ağbaba
RAFET ZEYBEK (Antalya) FETÖ ile sizin
aranızda fark yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) Fetullahın
emriyle
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Ağbaba, lütfen
Sayın milletvekilleri, Grup Başkan
Vekilleri birbirlerine ithamlara karşı cevap vereceklerdir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sataşma var.
BAŞKAN Siz bağırdıkça, zaten
konu, mesele anlaşılmıyor kürsüden de.
Ben, şimdi, Engin Bey ve Sayın
Özkanın karşılıklı münazarasından ziyade, önce
bir Dervişoğluna söz vermek istiyorum.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
İki dakika süreniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gizli anayasa dedik ya,
gizli anayasayı kiminle yaptınız?
RAFET ZEYBEK (Antalya) Ya,
siz anayasadan ne anlarsınız.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Evet, çok teşekkür ederim.
Şimdi, bu Mecliste ne zaman gerçekler ifade
edilse
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Gizli anayasa olur mu bir kere ya?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Olamaz. diyorsun. Niye
yapıyorsun, niye?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sana ne ya,
yaparım, yaparım!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Doğru.
BAŞKAN Sayın Çilez, dinlerseniz
Bakın, Grup Başkan Vekiliniz duyamıyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Engin Bey sordu da cevap
veriyorum.
BAŞKAN Bak, duyamıyor Grup Başkan
Vekiliniz.
Buyurun Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Eğer bittiyse, ben, Sayın
Başkanımızın
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Buyurun, buyurun, merak
ediyoruz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Benim söyleyeceklerimi mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Elbette.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Tabii ki merakınıza mucip şeyler
söyleyeceğim, sadece merak etmeyin, endişe de edin.
Az önce çıktınız söylediniz, Türkiye
Büyük Millet Meclisi
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Endişe ediyoruz
zaten gizli olduğu için.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Maskaralık yapma, maskaralık!
BAŞKAN - Siz devam edin Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sakin
Şimdi, bakın, ben lisanımünasiple
meramımı anlatmaya çalışıyorum, ayrıca bana laf
atmanız fikren beni besler, fikir insicamımı bozmaz.
Şimdi, Menderesin ruhundan, Özalın
ruhundan bahsettiniz; gömleği çıkartıp değiştirdiniz,
Erbakanın ruhuna sarılın da yerli ve millîlik neymiş onu
öğrenin, aksi takdirde sizin ruhunuz nane ruhu ya da tuz ruhu olmaktan
öteye gitmez, bu bir. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Endişe ediyoruz,
endişe.
BAŞKAN Açalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Durup durup HDP ile bizim aramızdaki mesafeyi ölçmeye
kalkışıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kenetlenin işte,
kenetlenin!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bu yaptığınız mezura milliyetçiliğidir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Daha çok kenetlenin!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) - Biraz da Türkeşin ruhundan
yararlanın içinize sindirebiliyorsanız, Türk milliyetçiliğinin
ne olduğunu öğrenirsiniz. Yani maziyle ilgili laf söylerken dikkat
etmekte fayda var.
İttifakların açık mı kapalı
mı olduğuna dair bir merak içerisinde olduğunuzu söylediniz. Bu
ittifakları zaruri kılan sizin getirdiğiniz
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine Cumhurbaşkanı
seçen sistemin bir mecburiyetidir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) HDPyle ittifak
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - HDPyle olan durumumuzu biz o kürsüden defalarca dile getirdik.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bugün çözeceğiz, bugün
çözeceğiz o işi.
ZAFER IŞIK (Bursa) HDP
öyle demiyor.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sen oradan bana laf yetiştirmeye uğraşma, verecek
cevabın varsa ver.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZAFER IŞIK (Bursa) HDP öyle demiyor, Fatma
Kurtulan
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Fatma Kurtulan
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Cevapsız kaldı
o hadise.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade buyurun.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Son kez açtık Sayın Dervişoğlu.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Biz genel seçimde Cumhuriyet Halk Partisiyle ittifak yaptık
ve bu ittifaka
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Başkanım, ama
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ya, siz anlamamak mı istiyorsunuz?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yani, bak, orada bir
denklem var, onu çözün.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir dakika
Nasıl
kenetlendiğini anlatıyor!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben anlatıyorum ya size. Ben size diyorum ki Fatma
Kurtulanın dediğini
Az önce de Anayasadan, İbrahim
Kaboğlundan vesaire bahsettiniz. Bak, bundan beş altı ay önce
size dedim ki
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Biz demedik ama
bakın, o gruptan arkadaş dedi
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Siz hırsız feneri gibi tuttuğunuz yeri
aydınlatmak istiyorsunuz, ben gerçekleri anlatıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nasıl
kenetlendiniz onu anlat, boşver!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Niye dinlemek sabrına sahip değilsiniz? Söylüyorum
size işte.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nasıl
kenetlendiniz?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Beni buraya Türk milleti gönderdi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bizi de, bizi de.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sizi de Türk milleti gönderdi. Bu Parlamentoda bulunan herkesi
Türk milleti gönderdi. Dolayısıyla siz bizim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sizin mağlup olduğunuz birisi Allah bir, peygamber
hak. dese inkâr mı edeceksiniz muhaliftir diye?
Ben size şu öneride bulunuyorum: Siz bizim
almış olduğumuz kararlar münasebetiyle HDPyle olan mesafemizi
ölçüp biçmeye kalkmayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aranıza girmiyoruz
ki zaten.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Siz kendinizin hukuka ya da adalete ne kadar yakın
olduğunu ölçmeyi becerin ve Türkiyeyi karşı karşıya
bulunduğu sıkıntılardan kurtaracak tedbirleri almaya gayret
sarf edin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Oluç
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Başkanım
aradaki mesafeyi ölçmüyoruz, arada mesafe olmamasına karşı bir
OYA ERONAT (Diyarbakır) Söz istiyorum
sataşmadan
BAŞKAN Size söz vermeyeceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, sana ne, olur
olmaz, sana ne ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben dedim ki
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öcü mü bunlar ya?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Size Kürt
düşmanı. diyorlar ya, vallahi doğru söylüyorlar ya!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Alayınız Kürt düşmanısınız ya! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Özkan, Sayın Çilezi
susturursanız Grup Başkan Vekillerine -siz de dâhil olmak üzere- söz
vereceğim.
ZAFER IŞIK (Bursa) Benim eşim Kürt,
kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Sayın Işık, Sayın
Çilez, lütfen
ZAFER IŞIK (Bursa) Kayıtlara geçsin.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Sen teröristin mağaradaki ortağısın! Kandilde onunla
sofra kuransın!
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sözle olmaz; icraat,
icraat!
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) İmralıda onunla
buluşansın! Osloda karar alansın! (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Dolmabahçede çay, kahve içensin! Bize ne anlatıyorsun?
BAŞKAN Sayın Oluç
38.-
İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yeniden
başlatın Sayın Başkan.
BAŞKAN Devam edin lütfen, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben güçlü bir insanım
BAŞKAN - Sayın Dervişoğlu,
Sayın Oluça söz verdim lütfen.
RAFET ZEYBEK (Antalya) FETÖden de
yargılanacaksınız, PKKdan da.
BAŞKAN Sayın Zeybek
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O eski mesele. Bunlar
FETÖnün sözleri, FETÖnün, FETÖnün sözleri, FETÖnün.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tekrar açacak
mısınız Sayın Başkan?
BAŞKAN Açarız, açarız, siz devam
edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Şimdi, sizin bu
yaptığınızı yemeyiz, neden yemeyiz biliyor musunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kenetlenin işte,
daha çok kenetlenin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bak, neden
yemeyiz? Şimdi, birincisi, ben orada söyledim, HDP hukuken
kapatılacaktır. lafının nasıl bir laf olduğunu
anlatamıyorsunuz. Neden? Çünkü açıkça, açıkça talimat vermişsiniz
Anayasa Mahkemesine. Açıkça suç işliyorsunuz ya! Anayasayı
çiğniyorsunuz, Anayasayı çiğniyorsunuz!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Darbedir bu, darbe!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sadece darbeci
değilsiniz, Anayasayı çiğniyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Lafügüzaf bunlar!
Beyanlarımız açıktır, millet sandıkta da hukuk önünde
de
BAŞKAN Sayın Özkan, daha önce
konuşmuştuk bunu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunun
cevabını veremediğiniz için bu konuşmaları
yapıyorsunuz, bu bir.
İki: Bak, ben daha evvel söyledim Cahit Özkan,
Öyle camdan kulenin içine oturup bana taş atmayacaksın. dedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kale orası kale,
camdan değil, merak etme!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neden
söylüyorum? Sana Fenerbahçe Orduevi önüne yürüyüşünü
hatırlatırım, sana cemaat hakkında yaptığın
televizyon konuşmalarını hatırlatırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben gittim, bilerek
gittim, bilerek gittim, merak etme!
BAŞKAN Sayın Oluç, son kez
açıyorum.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Cemaate
verdiğin destekleri hatırlatırım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cemaat değil o,
FETÖ! Hâlâ FETÖ diyemiyorsun! Hâlâ FETÖ diyemiyorsun, cemaat diyorsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Cemaat
hakkındaki televizyon konuşmalarını
hatırlatırım. Ergenekon, Balyoz davaları hakkında
söylediklerini hatırlatırım, sen camdan kuleye oturup bana taş
atamazsın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hâlâ cemaat diyor
FETÖye. Hâlâ FETÖ diyemiyorsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Senin o camdan
kuleni bir ufacık taşla tuz buz ederim, anlaşıldı
mı? Cemaat destekçisi olarak şimdi bize saldırıp da kendini
aklatamazsınız Cahit Özkan, yapamazsın bunu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hâlâ FETÖ
diyemiyorsun, cemaat diyorsun terör örgütüne. Terör örgütüne hâlâ FETÖ
diyemiyor, cemaat diyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biz bunu
yemeyiz! Terör örgütünden destek konusunu konuşuyorsak
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok yazık,
Parlamento çatısı altında hâlâ terör örgütüne terör örgütü
diyemiyorsun. Aranızdaki ilişkiyi bir anlatın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
senin terör
örgütlerine verdiğin açık desteği konuşuruz.
Anlaşıldı mı? Yok öyle yağma, yemeyiz biz onu,
yemeyiz. (HDP sıralarından alkışlar) Yargı üzerinde
tahakküm, terör örgütlerine destek, ondan sonra burada geleceksin, bize
taş atacaksın; yemeyiz biz onu.
ERHAN USTA (Samsun) Cevap ver Cahit Özkan, cevap
ver.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, bir söz talebiniz
var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, Cahit
Bey bize sataştı ama buradan da olabilir tabii.
BAŞKAN Yerinizden iki dakika vereceğim
69a göre.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gizli ittifak ve gizli
anayasa
BAŞKAN Sayın Özkan
Buyurun Sayın Altay.
39.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Şimdi, gizli anayasa falan diyor ya bunlar.
Anayasanın gizlisi olmaz da gizli görüşme olabilir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Olmaz işte.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bak, şu
olmaz işte: Gizli görüşme de olur da herkesle herkes her şeyi
görüşüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Milletten
kaçırılmaz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi, bak,
bir metin okuyacağım müsaadenizle, bir paragraf, pek kısa: Biz,
bu toplumun içinde yeni bir nizamı hâkim kılmanın mücadelesi
içindeyiz. Neydi o mücadele? Zamana ve zemine göre değişmeyen doğrunun
iktidar olmasıdır. Bu mücadeleyi iktidara getirme noktasında
eğer benim emir komuta merkezim bana Papaz elbisesi giymen gerekiyor
diyorsa yaparım. dedim, papaz elbisesi dahi giyerim. Bu var mı
usulün içinde? Var tabii ki. Bu, tam bir Bâtınî zihniyeti işte, tam
bir FETÖ zihniyeti. Bu sözlerin kime ait olduğu da bellidir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime otuz beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 53üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ
Grubunun, gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 251, 245, 31, 21, 25, 26, 72, 87,
89, 96 ve 97 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12'nci
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun; 2, 3,
4, 9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31 Mart 2021 Salı, Çarşamba
ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 9, 10, 11, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31 Mart 2021
Salı, Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde saat
24.00'e kadar, 2 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar, 3 Mart 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 3 Mart 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde 136 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 4 Mart 2021
Perşembe günkü birleşiminde 136 sıra sayılı Kanun
Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine, 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91'inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisinin
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, (2/1783) esas
numaralı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/111)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/1783) esas numaralı Kanun Teklifimizin,
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını saygılarımla arz ederim.
Serpil
KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
İzmir
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken
Türkiyenin yarısını oluşturan sevgili kadınları
ve değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Bugün gündeme getirmek istediğim konu, son
derece önemli. Umarım, bu Genel Kurul, kadınları ilgilendiren bu
konuda gerekli duyarlılığı gösterir çünkü kadınlar ve
kadınların emeği ne yazık ki görünmüyor. Yemek yapmak,
bulaşık yıkamak, çocuk bakmak gibi pek çok şey, evin
içerisinde yapılan pek çok iş görünmeyen emek olarak hiçbir
değere sahip değil ve bu işlerin uzantısı olarak, kadınların
ev işçisi olarak ev hizmetlerinde yaptığı
çalışmalar da görünmeyen işler nezdindedir. Ve ne yazık
ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunun altını çizerek söylemek
istiyorum: 4857 sayılı İş Kanununda kadınların
ev hizmetlerinde yaptığı iş, iş olarak görünmüyor.
Kadınlar, 4857 sayılı İş Kanununun 4üncü maddesinin
(e) bendinde istisna hükmünde tutulmuştur yaptıkları bu
çalışmalardan dolayı.
Ev hizmetlerinde çalışan
yaklaşık 1 milyona yakın işçi var, ev işçisi var ve
bunların bir kısmı göçmen ev işçilerinden oluşuyor.
İş Kanunu kapsamına alınmadığı için
İş Kanununun, işçileri sosyal koruma altına
aldığı bütün maddeleri ev işçilerine uygulanmamış
oluyor. Dolayısıyla, ev hizmetleri açısından
baktığımız zaman kadın emeği, cinsiyetçi iş
bölümünün ve eril zihniyetin bir uzantısı olarak çalışma
yaşamında da kadınlar ayrımcılığa
uğruyor.
Aynı zamanda, bizim çalışma
yaşamıyla ilgili yasalarımızın,
kanunlarımızın kafası oldukça karışık. 4857
sayılı İş Kanununda kadınlar, ev işlerinde çalışan
işçiler, İş Yasası kapsamında tutulurken, 5510
sayılı Sosyal Güvenlik Yasasında, Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda ise, bu kanunun kapsamına
alınabiliyor, yeter ki sürekli çalışıldığını
kanıtlayabilsin ve ücretli
çalışıldığını kanıtlayabilsin.
Peki, bu kanun, normal şartlar altında
diğer işçiler için nasıl diye baktığımızda,
herhangi bir işçi, bir tekstil işçisi, büro emekçisi, inşaat
işçisi, bir işte bir gün bile çalışsa sigortalanmak zorunda
ve sosyal güvenlik kapsamına alınmak zorundayken ev hizmetlerinde
çalışanlar eğer çalıştıklarını
mahkemelere giderek kanıtlarlarsa -yani sürekli
çalıştıklarını ve ücretli
çalıştıklarını kanıtlarlarsa- o zaman 5510a göre
işçi sayılırken 4857ye göre işçi
sayılmıyorlar; böyle bir karışık durum da var.
Dolayısıyla, bizim yapmamız gereken şey: Ev hizmetlerinde
çalışan emekçileri İş Yasası kapsamına almak.
Bunun için sadece ve sadece 4üncü madde (e) bendini İş Kanunundan
çıkarmamız yeterli oluyor ve diğer çelişkili
kavramları ve maddeleri İş Kanunundan ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunundan
çıkarmamız gerekiyor, düzenleme yapmamız gerekiyor; çok basit
bir işlem.
Bu arada, AKP iktidarı döneminde bir yöntem
daha getirildi ve ev işçileri on günden az
çalıştıkları zaman sadece sağlık sigortası
yani meslek hastalıklarına ve iş kazalarına karşı
sigortalanarak emeklilik hakkından ve diğer sosyal korumadan
yararlanmamaları sağlandı. Yani sosyal korumadan yararlanmadan
sadece iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasına
dâhil oldular, on günden fazla çalışanlarsa, kanıtlarlarsa
işçi sayılıyorlar. Bakın, ne kadar karmaşık bir
şeyden bahsediyorum, ne kadar kafası karışık bir
İş Kanunundan bahsediyorum. Dolayısıyla, bu kanunu insan
haklarına ve çalışma haklarına uygun bir şekilde düzenlemek
ve çalışma yaşamında kadınlara yönelik
yapılmış ayrımcılığı ortadan
kaldırmak ve ev işlerini iş saymak ve ev işçilerini
işçi saymak, ev işçilerinin çalıştığı
yerleri iş yeri saymak gibi pek çok düzenlemeyi yaparak bu
eşitsizliği, ayrımcılığı ortadan
kaldırmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Pandemi döneminde ev işçileri, sosyal koruma
dışında bırakıldı. Örneğin, başka
işlerde çalışan işçiler kısa çalışma
ödeneğinden yararlanırken 1 milyonu aşkın ev işçisi
kayıtsız, güvencesiz çalıştığı için
kısa çalışma ödeneğinden yararlanmadı, işlerini
kaybetti. İş kazalarına maruz kalıyorlar, cinsel istismara
maruz kalıyorlar, iş cinayetlerine maruz kalıyorlar, meslek
hastalıklarına maruz kalıyorlar ve bütün bu zorluklar
altında aynı zamanda gelirden uzak kaldılar pandemi döneminde ve
pandemi döneminde de sigortalı olmadıkları için, güvenceli
çalıştırılmadıkları için ne yazık ki korunmadılar.
Kadın emeğinin görünmemesine
karşı bu Parlamentodaki bütün milletvekillerini bu kanunun
düzenlenmesi, ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına
alınması için davet ediyorum. Burada bu kanunu değiştirelim,
ev işçilerini güvenceli bir çalışma yaşamına
kavuşturalım diyorum ve ev işi iştir, ev işçisi
işçidir. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
İç Tüzük 60a göre milletvekillerine
yerlerinden bir dakika söz vereceğim.
Sayın Altıntaş, yok.
Sayın Özen...
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle
2021 yılının Yunus Emre Yılı olduğunun
belirtildiğine, UNESCO tarafından bu yılın aynı
zamanda Hacı Bektaş Veli Yılı olarak da ilan
edildiğine ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Değerli Başkan.
AKPli bir vekil, UNESCOnun bu seneyi Yunus Emre
Yılı ilan etmesine dair gündem dışı söz aldı.
Fakat UNESCOnun bu yılı aynı zamanda Hacı Bektaş
Veli Yılı olarak ilan etmesinden ise tek bir kelime söz etmedi.
Cumhurbaşkanlığı
tarafından, geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir genelgede, 2021
yılının sadece Yunus Emre Yılı olduğunu
belirtip yurt içi ve yurt dışında kampanyalar yapılmasının
talimatı verildi. Yunus Emre ve Hacı Bektaş; aynı
felsefenin, aynı tasavvufun değerleri olmasına rağmen
onları bile ayrıştıran, bölen bu anlayışı
kınıyoruz. Sözlerime Yunusun şu sözleriyle son veriyorum:
Dervişlik baştadır, taçta değildir/ Isılık
oddadır, sacda değildir/ Eğer bir insanın gönlünü
yıkarsan/ Hakka eylediğin, secde değildir.
UNESCOnun kararı buradadır, bu
kararı okumalarını tavsiye ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ağbaba
41.-
Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, bir yılda 11 askerin şüpheli
şekilde hayatını kaybettiğine, çelişki dolu
açıklamalara ailelerin inanmadığına ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, önümüzde çok yakıcı ve trajik bir konu var: Şüpheli
asker ölümleri. Bir yılda 11 askerimiz şüpheli bir şekilde
hayatını kaybetti. 19 Ocak 2021de Şırnak Uluderede Azmi
Ayverdi, vatani görevini yaparken hayatını kaybetti. Azmi Ayverdinin
ölümünün üzerinden kırk gün geçtikten sonra Malatyada yaşayan bir
ailemiz daha kara haberi aldı. Uzman Onbaşı Furkan Umut, Şırnakta
vatani görevini yaparken öldü maalesef. Azmi Ayverdinin annesi Ben
çocuğumu merdiven temizleyerek binbir zorlukla büyüttüm. Eline kına
yakarak gönderdim. Kınalı kuzumu bana tabutta teslim ettiler. diyor.
20li yaşlarda vatani görevlerini büyük bir heyecanla yapmaya giden
gencecik fidanlar silah kazası, mühimmat patlaması gibi
İntihar diyorlar. Gencecik fidanlar hayatlarının
baharında toprağa düşüyor, çelişki dolu açıklamalara
aileler inanmıyor. Sorumluların cezalandırılması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven
42.-
Yozgat
Milletvekili Ali Kevenin, Yozgat ilinde köylerde otuz yıl önce
yapılan evlere ceza yazıldığını
öğrendiğine, bu yanlıştan derhâl vazgeçilmesini talep
ettiğine
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yozgatta köylerde yaşayan
insanlarımıza otuz yıl önce yapılmış evlerinden
dolayı ceza yazıldığını öğrendim. Bu
uygulamadan vazgeçilmesi, bu cezaların iptal edilmesi için Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına sesleniyorum: Bu köy evleri villa değil,
köşk değil. Köydeki bir eve 74 bin TL ceza yazmak hangi aklın,
hangi vicdanın ürünüdür? Köylünün yıllar önce
yapılmış, başını soktuğu 2 göz evi var, ona
da göz diktiniz. Köylülerimizi rahat bırakın, köylümüzü rahat
bırakın, çiftçimizi rahat bırakın. Gübre alamayan, borcunu
ödeyemeyen, emeğinin karşılığını alamayan,
traktörü haczedilmiş köylülerimizi bir de böyle cezalarla
uğraştırmayın. Bu yanlıştan derhâl vazgeçilmesini
talep ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
43.-
Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Amasya Tarım İl
Müdürlüğünün hazırladığı, Amasya Özel İdaresinin
maddi katkıyla desteklediği üretici köylüye destek projelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli Amasyalı kardeşim Yaparsa AK
PARTİ yapar. sloganıyla yola çıkan On sekiz yıldır
yaptıklarımız, yapacaklarımızın
teminatıdır. diyen hizmet kervanı 2021 yılında da
yola revan oluyor. Amasya Tarım İl Müdürlüğümüzün
hazırladığı, Amasya Özel İdaremizin maddi
katkıyla desteklediği üretici köylümüze destek projelerini
paylaşmak istiyorum. Yüzde 75 hibeli desteklemelerimiz: 27 bin dekar alana
yetecek yağlık ayçiçeği tohumu, 60 dekar için çilek fidesi, 150
dekar için incir fidanı, 500 dekar için misket elma fidanı
dağıtılacaktır. Yüzde 50 hibeli desteklemelerimiz: 3 bin
dekar için nohut tohumu, 800 dekar için ceviz fidanı
dağıtılacaktır, 60 dekar için yüzde 87 hibeli yüksek sistem
bağ tesisi desteklenecektir. Yüzde 25 hibeli desteklemeler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arık
44.-
Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri ili Pınarbaşı
ilçesinin Yukarıborandere Mahallesinin satılık olduğuna,
meraları kullandıkları gerekçesiyle köylülere 2 milyon
liranın üzerinde para cezası kesildiğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şener Şenin köyünü
satılığa çıkardığı Züğürt Ağa
filmi, ilim Kayseride gerçek oldu: Pınarbaşı ilçemizin
Yukarıborandere Mahallesi satılık. Yukarıboranderede yaşayan
272 yurttaşımıza Meraları kullandınız. diye 2
milyon liranın üzerinde para cezası kesildi; evlerini,
topraklarını satsalar 2 milyon lira etmez, onlar da çareyi köyü
toptan satmakta bulmuşlar. Sayın milletvekili Hülya Nergis Hanım
da çıkmış, âdeta dalga geçer gibi Köylerimiz çok gelişti,
köydü mahalle oldu. diyor. Hülya Hanım, köylerin ne kadar
geliştiğini yerinde görmek için Pınarbaşına,
özellikle Yukarıborandereye gidin, köyken bir gecede mahalle olan, sizin
deyiminizle gelişen Yukarıborandere sizi bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Alınan karar gereğince,
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri
İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ve 75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 251 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif, İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerinde
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen, İYİ
PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, Şırnakta
bölücü terör örgütü PKKyla çatışmada şehit olan,
hayatını kaybeden Piyade Uzman Çavuş Furkan Umuta Allahtan
rahmet, ailesine ve Türk milletine başsağlığı dilerim.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, son
dönemde bireylerin, konut ve taşıt almak için özel firmalar
aracılığıyla tasarrufa dayalı faizsiz finansman
organizasyonlarına büyük ölçüde katıldığını
görüyoruz, bunlar gündemimize girdi. Aslına bakarsanız, buna benzer
uygulamalar yurt dışında da var. Yapılan iş, bizim
düzenlemelerimize göre, aslında bir finansal aracılık hizmeti.
Dolayısıyla Türkiyede finansal aracılık hizmetleri
regülasyona tabidir ve lisanslı olarak yapılmaktadır.
İşte bu kanun teklifi de tasarrufa dayalı faizsiz finansman
sistemini de regüle eden, düzenleyen maddeler içermektedir.
Bunun, bu anlamda, tabii, sistemin düzenlenmesi,
mağduriyetlerin önlenmesi anlamında, vatandaşın
sıkıntı çekmemesi anlamında düzenlemeye tabi tutulması
normaldir ve doğrudur; hatta, geç kalmış bir durumdur çünkü bu
sistemin üyeleri 400 bin kişiyi bulmuştur, kocaman bir sistem
olmuştur, 50nin üzerinde de şirket vardır. Hatta, çok fazla mağduriyetlerin
oluştuğunu, şu ana kadar düzenlenmemiş olmasından
dolayı mağduriyetlerin oluştuğunu, suistimallerin
oluştuğunu da biliyoruz. Bu anlamda, bu düzenlemenin
yapılmasını doğru buluyoruz. Fakat burada -bir eksiklik
belki- geçmiş mağduriyetlere ilişkin herhangi bir düzenleme yok.
Hâlen sistemde olanlara getirilecek yeni yükümlülükler dolayısıyla
ortaya çıkabilecek mağduriyetler konusunda da herhangi bir düzenleme
içermiyor. Dolayısıyla bunların bu anlamda gözden geçirilmesi
gerekiyor.
Fakat Düzenleme yapalım. derken de bu sistem
engellenmemelidir çünkü biliyorsunuz, Türkiyede bankacılık sistemi,
toplam finansal sistemin yüzde 86sı kadar. Bu, OECD ortalamalarıyla
mukayese ettiğimizde, olağanüstü yüksek bir oran.
Dolayısıyla bankacılığın dışındaki
finansal sektörü, sermaye piyasalarını mutlak suretle
geliştirmemiz gerekir. Bu anlamda baktığımızda, bu
yapılan işlem doğru bir işlemdir ama dediğim gibi, bu
anlamda engellenmemelidir, düzenlenmelidir. Alternatif piyasaların
gelişmesine katkı vermemiz gerekir.
Bunlara, teknik anlamda, bir kısım itirazlarımız
var. Bunların neler olduğu hususunu maddelerde ve bölümlerde yeri
geldikçe arkadaşlarımız ifade edecekler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biliyorsunuz, dün gayrisafi yurt içi hasıla
rakamları açıklandı, 2020 yılı. Ben buna ilişkin
bir değerlendirme yapmak istiyorum: Bu rakamlara göre, aslında bütün
dünya küçülürken, hemen hemen bütün ülkeler küçülürken Türkiye'nin
büyüdüğünü ilan eden bir açıklama yapıldı. Tabii,
şimdi vatandaş şunu soruyor: Madem Türkiye büyüdü, niye kuru
ekmeği bulanı tok sayıyorsunuz? Vatandaş şunu
soruyor: Neden millet, çöpten yiyecek topluyor, madem Türkiye büyüdü? Madem
Türkiye büyüdü, TRT neden Çöpten nasıl sağlıklı gıda
toplanır? diye belgesel yapmak zorunda kalıyor? Bunları
vatandaş bize soruyor. Aynı zamanda, şunu söylüyor: Siz
Türkiye büyüdü. diyorsunuz, ben işimi kaybettim. 1 milyon 100 bin
kişi işini kaybetmiş, işsiz sayısı geçen
yıla göre 4 milyon üzerinde artmış. Dolayısıyla madem
Türkiye büyüdü, niye esnaf kepenk kapatıyor? Madem Türkiye büyüdü, neden
emeklisi, asgari ücretlisi, memuru, işçisi perişan durumda?
Şimdi o zaman, bu rakama yani 1,8 büyüme
rakamına, bir miktar daha detayına inerek bakmak gerekiyor. Benim en
sonunda geleceğim nokta şudur: Bu, sağlıklı ve
tutarlı bir büyüme değildir; niteliksiz, kalitesiz bir büyümedir,
hatta bunun bir büyüme olup olmadığı konusu da şüphelidir.
Birazdan o konularda size kanıtlar ortaya koyacağım yine
TÜİK rakamlarıyla. Konuştuğumuz her şey, bütün
rakamlar TÜİKin detay rakamlarıdır değerli
arkadaşlar.
Şimdi, öncelikle, kişi başı
gelir açısından bakalım. Bu rakamla birlikte, Türkiye,
aslında AK PARTİ bir rekor kırdı. Türkiye yedi yıl üst
üste kişi başı gelir açısından küçülüyor, yedi
yıl üst üste; bu, cumhuriyet tarihinde ilk olan bir şey
arkadaşlar. Yani İkinci Dünya Savaşı zamanlarında dahi
en fazla 4 defa küçülmüşüz üst üste, kişi başı gelir
açısından. Ancak mesela, 2001 krizinde 1 defa küçüldü, hemen 2002de
Türkiye, toparlandı, devam etti yoluna. 1994 krizinde aynı şey
oldu, diğer krizlerde benzer şeyler oldu. Dediğim gibi, sadece
İkinci Dünya Savaşı esnasında, o günün getirdiği
zorluklar çerçevesinde 4 defa üst üste küçülmüş olan Türkiye, bu yeni
rakamların ilanıyla 7 defa üst üste küçülen bir ekonomidir.
En son kümülatif küçülmesi, kişi başı
gelir açısından, Türkiye'nin son yedi yılda yüzde 31,7dir. Daha
bu konuştuklarımız da dolar cinsinden, nominal rakamlardır;
malum, dolarda da enflasyon var, dolar enflasyonunu göz önünde
bulundurduğumuzda durum daha da vahim. En son açıklanan rakamlarla
2013 yılına göre toplam millî gelir kaybı 241 milyar
dolardır. İşte, o yüzden vatandaş az önceki
şikâyetleri yapıyor, işte, o yüzden vatandaş perişan
hâlde, işte, o yüzden vatandaş bu büyümeyi hissetmiyor. Şunu da
hemen ifade edeyim: Burada dolar kuru da 7 liradır yani öyle çok yüksek
bir dolar kuru değil, gelecek yıl açısından yani 2021
yılı açısından da durum daha sıkıntılı
olarak görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, tabii, büyümeye
metodoloji olarak -biliyorsunuz- 3 şekilde bakılıyor. Bunlardan
birincisi: Aslında, büyüme, hesaben bakıldığında,
üretim yöntemiyle hesap ediliyor. İşte, tarım sektöründe ne
kadar üretim oldu, imalat sanayisinde, madencilikte veya hizmetler sektöründe
ne kadar oldu diye bunlara tek tek bakılıyor, buradan bir büyüme
hesap ediliyor. Bu büyüme sonradan getiriliyor, harcama tarafından bu
tutturulmaya çalışılıyor. Bu kısmın çok önemli
olduğunu düşünüyorum. 5 trilyon 47 milyar liralık bir millî
gelire ulaşılmış, harcama tarafından
bakıldığı zaman bu rakama ulaşılamıyor. Ne
yapıyorlar? Kalan kısmı, çok önemli bir kısmı stok
değişimi ve hata kalemine atılıyor. Aslında
baktığınızda, 2020 yılında 1,8 dediğimiz
büyümenin 3,41i işte, bu bahsettiğim hata kaleminden ve stok
değişimi kaleminden geliyor. Böyle bir zamanda, finansman
maliyetlerinin bu kadar arttığı, bu kadar
sıkıntılı bir dönemde sizce firmalar, Türkiyeyi yüzde 3,41
büyütecek kadar, 230 milyar TLlik bir stok artışı yapabilir mi?
Bu mümkün değil, hiçbir iktisatçı buna inanmaz. Dolayısıyla,
burada, yapılan işlemde bir sıkıntı var. O yüzden, tekraren
şunu söylüyorum: 1,8 dediğimiz büyümenin 3,41i yani daha
fazlası stok değişimi ve hata kaleminden geliyor. Eğer
burası normal, beklendiği gibi sıfır olmuş
olsaydı bugün Türkiye 1,8 büyüdü değil, 1,7 küçüldü diye
konuşacaktık. Dolayısıyla, bu anlamda kalitesiz, niteliksiz
ve tutarsız bir büyümedir diyorum.
Diğer bir husus da şu: Bu büyümeyi
doğru bir büyüme olarak kabul edelim, üretim tarafından
baktığımızda bu büyümenin çok önemli bir kısmı
-şimdi üretim tarafından söylüyorum bu sefer- finansal hizmetler ve
sigortacılık sektöründen geliyor yani tabana yayılmış
bir büyüme değil. Tabii, 2020 yılında bankalar ciddi kâr elde
etti, sigorta şirketleri ciddi kâr elde etti. Ben, bunu birkaç defa dile
getirdim. Bu pandemi döneminde şöyle veya böyle her tarafa bir miktar
müdahale ettik.
Değerli arkadaşlar, bizim
araçlarımızın, vatandaşın araçlarının da
büyük filoların araçlarının yani ticari araçların da özel
araçların da dört beş ay neredeyse hiç kontağına
basmadık, hiç çalışmadı bu araçlar ama hepsinin kasko
bedelleri ödendi, trafik sigortaları ödendi ve bunlara hiçbir uzatma
verilmedi. Normal şartlarda poliçelerin en az üç dört ay
uzatılması gerekirdi. İşte, bunları
yapmadığımız için kazalar da az olduğu için sigorta
sektöründe aşırı bir kâr artışı oldu ve geldi bu
millî gelir büyümesi olarak, sanki bütün vatandaşta büyüme
varmış gibi rakamları etkiledi. Dolayısıyla yani
baktığınızda finans ve sigorta faaliyetlerinin 2020
yılında reel olarak yüzde 21 büyümesi nasıl olabilir?
Şimdi, buradan baktığımızda 1,8lik büyümenin 0,9unun
finans sektöründen geldiğini bu anlamda görüyoruz değerli
arkadaşlar.
Şimdi, kalitesi düşük ve niteliksiz bir
büyüme dedik. Tabii, istihdamla ilgili sorunları biliyoruz. Kasım
sonuçları itibarıyla, Türkiyede istihdamdaki kayıp -yani
bırakın çalışan sayısının
artmasını, şimdi normal şartlarda büyüyen bir ekonomide
istihdamda az da olsa bir artış olur- TÜİK rakamlarına göre
1 milyon 100 bin kişi. Geniş tanımlı işsizlikte ise 4
milyonun üzerinde bir artış var. İşte, bunların
etkisini de yine millî gelir rakamları üzerinde görüyoruz. Onu nerede
görüyoruz? Onu da gelir yöntemiyle bakılan millî gelirde görüyoruz. Burada
baktığımızda iş gücü ödemelerinin millî gelir, daha
doğrusu katma değer içerisindeki payı 2019 yılında
yüzde 34,8ken, 2020 yılında yüzde 33e düşüyor, yani emekçinin
mağdur olduğu, emekçinin toplam hasıladan aldığı
payın azaldığı bir büyümedir bu büyüme.
Kimin payı artmıştır? Hemen çok
net bir şekilde onu da görüyoruz. İşletme artığı
dediğimiz, kâr rakamları yani büyük firmaların, büyük zincir
marketlerin bunun içerisinde esnaf da yok, esnaf mağdur, esnaf kepenk
kapatıyor, esnaf zarar ediyor fakat tabii- ve bankacılık
sektörünün lead ettiği, öncülediği, efendim veya birtakım işte,
sigorta şirketleri tarafından ortaya çıkan bir büyümedir, bu
büyüme. Bu anlamda baktığımızda bu büyüme, ücretliye
yansımayan, vatandaşa yansımayan bir büyümedir.
Şimdi, tabii, bu rakamlara -bunlar bir büyüme
rakamıysa bile bunlara- nasıl ulaşıldı, bunların
bir bedeli var mı? Şu anda 1,8 büyüdük diye iktidar tarafı,
Sayın Erdoğan başta olmak üzere söylüyor da yani bunun bedelinin
ne kadar ağır olduğunu, Türkiyenin ne kadar ağır bir
bedel ödediğini de mutlak surette görmemiz lazım. Önce özetini
söyleyeyim: Bu politikalar sonucu yani pandemi döneminde uygulanan
yanlış iktisadi politikalar sonucu; bir defa milletin borçluluğu
arttı tüketiciler başta olmak üzere -birazdan rakamlarını
vereceğim- enflasyon aşırı bir şekilde yükseldi, cari açık
arttı, kuru tutamadılar, 8,50ye vuran bir kur gördük, rezervler
eridi, 128 milyar doların hesabını soruyoruz ve bundan sonra da
sormaya devam edeceğiz, en sonunda da hiçbir şey olmadı, hiçbir
sonuç alınamadı; en sonunda Merkez Bankası, politika faiz
oranını yüzde 17ye yükseltmek durumunda kaldı.
Dolayısıyla, pandemi döneminde yapılan iktisat politikaları
son derece başarısız olmuştur, şeffaf değildir,
usulsüzlüklerle dolu, milleti mağdur edici politikalar olmuştur.
Şimdi bunların bir miktar detayına bakalım.
Şimdi, 2020 yılında tüketici
kredilerindeki artış yüzde 41,6 yani Yüzde 14,6 enflasyon. var
dediğimiz bir dönemde tüketici kredileri yüzde 41,6 artmış.
Toplam kredi büyümesi ise arkadaşlar, yüzde 35. Daha enteresan bir
şey söyleyeyim size: Nominal rakamlarla millî gelirdeki artış
728 milyar iken kredi büyümesi 924 milyar TL, yani bu da iktisaden üzerinde
mutlak surette düşünülmesi gereken bir şey, yani kredi büyümesiyle,
krediyle finanse edilen bir millî gelir artışı var, hatta kredi
büyümesi, millî gelir artışının çok daha üzerinde
kalmış. Dolayısıyla, güvensizliğe işaret eden ve
milletin de mağduriyetinin arttığı; aslında
insanların işte, zar zor hayatını geçindirecek kadar
harcadığı, bu harcamaları da borçlanmayla finanse ettiği
bir büyüme rakamıyla karşı karşıyayız. Bunun
nedenini de biliyorsunuz; pandemi döneminde bütün dünya millete, mağdur
olan vatandaşlarına, efendim, karşılıksız
transfer yaparken, bizim Hükûmet daha önceden hazineyi talan ettiği için
ne yaptı? Gitti, işte, bankaların yolunu gösterdi millete. Bu
kredi büyümesi oldu ama bu kredi büyümesinin de getirdiği
sıkıntıları az önce ifade ettim.
Şimdi, tabii, bunların sonucunda kredi
üzerinden, aşırı bir kredi artışıyla ortaya
çıkan aşırı talep de enflasyon üzerinde çok ciddi bir
olumsuzluk meydana getirdi. Önce
gelişmekte olan ülkelerin enflasyonuna bakalım. Şimdi, ben
bakıyorum, takip ediyorum havuz medyayı; orada böyle iktisatçı
da olmayan, işte, bir kısım, her akşam gördüğümüz
insanlar Ya, bütün dünyada enflasyon artıyor. diyerek yalan
konuşuyorlar milletin gözünün içine baka baka. Şimdi, bakın,
gelişmekte olan ülkelerde enflasyon 2019 yılında 5,7 imiş.
2020 yılına geldiğimizde 4,3e düşmüş arkadaşlar,
gelişmekte olan ülkelerde düşüyor. Gelişmiş ekonomilerde
nasıl? Yüzde 1,5muş 2019da. Yani, hiç kimse pandeminin
arkasına sığınmasın, bunu söylemeye
çalışıyorum. 2019 yılında 1,5muş, 2020
yılında, gelişmiş ekonomilerde enflasyon yüzde 0,9a
düşmüş. Arkadaşlar, bu konuştuğum, on iki aylık
rakam, yani on iki aylık. Yıllık rakam söylüyorum, aylık
rakam falan değil. Tabii, bizim aylık rakamlarımız,
bunların yıllık rakamlarının üzerinde. Bizde ne
olmuş: TÜFEde 2019 yılı çok yüksek zaten 11,8. Emsal
ülkelerimizin 2 katından fazla enflasyonumuz varken 2020de bu, 14,6ya
yükselmiş, 3 katına çıkmış emsal ülkelerin.
Dolayısıyla, pandemiyle alakalı bir şey değil.
Yanlış iktisat politikalarından ortaya çıkan
güvensizliğin ortaya çıkardığı bir durumdur bu.
Hatta daha berbatını söyleyeyim -az önce
söylediğim tüketici fiyat endeksiydi- üretici tarafında ise Türkiye
yüzde 25,2 enflasyona geldi. Bu Hükûmet, Türkiyeyi enflasyon
açısından on sekiz yıl önce aldığı noktaya tekrar
getirdi değerli arkadaşlar. Hatta diğer ülkelerle mukayese
ettiğimizde göreceli olarak çok daha kötü durumdayız. Yani, düşünebiliyor
musunuz, şu devirde gelişmiş ülkelerde yüzde 1in altında
enflasyon olduğu bir dönemde üretici fiyat endeksi 2020 yılında
yüzde 25,2 olarak gerçekleşti. Peki, bu yanlış iktisat
politikası
Yani, 1,8 büyüyebildik diye efendim, bunu iç siyaset malzemesi
yapmak adına yürütülen bu politikanın cari açık üzerindeki
etkisi ne olmuş diye baktığımızda; Türkiye 2019
yılında 6,8 milyar dolar cari fazla verirken bu, 2020
yılında 36,7 milyar dolar cari açığa dönüşmüş.
Yani, bütçe dengeleri bozulduğu gibi ödemeler dengesi de olağanüstü
bir şekilde bozulmuş.
İhracat
Şimdi, bakın, bugün
bakıyorum ben, yine Sayın Ticaret Bakanı, ihracat
rakamlarında bir miktar artış olduğu zaman hemen
çıkıyor, bir açıklama yapıyor. Bugün Sayın
Cumhurbaşkanı da aynı açıklamaları yapmış.
Yani, bunlar -inanın- artık çok garip oluyor, yani bunu nasıl
ifade edeceğimi bilmiyorum. Şimdi, Ticaret Bakanı veya
Cumhurbaşkanı
Ya, ihracatı açıklıyorsan ithalata da
bir şey söyle arkadaş. Yani, ithalat, bu ülkenin ithalatı
değil mi? İthalata para ödemiyor muyuz? İthalat, ihracattan daha
da önemli bana göre. İthalattaki artış ihracatın çok daha
üzerinde olmasına rağmen ve miktarı çok yüksek olmasına
rağmen sadece ihracatı konuşan bir anlayış var.
Sayın Cumhurbaşkanı da bugün işte ihracat rakamlarıyla
övünüyor ama şunu sorması lazım
Ben buradan
danışmanlarına sesleniyorum: Niye ithalat rakamlarını
söyletmiyorsunuz veya Cumhurbaşkanını niye bu kadar
açığa düşürüyorsunuz? Yazık değil mi bu ülkenin
Cumhurbaşkanına? Yani sanki bu ülke ithalat yapmadı mı?
İthalattaki artış ihracatın daha üzerinde, onu
konuşmayan, sadece ihracatı konuşan bir anlayış var.
Şimdi, dolayısıyla,
bakıyorsunuz, 2020 yılında 2019a göre ihracatımız da
yaklaşık 11 milyar dolar azalmış ama propaganda ne?
İhracatta rekor üzerine rekor kırıyoruz. Arkadaş, 2019
yılının 11 milyar dolar altındasın. İthalat ne
yapmış? Tam tersine o da 9 milyar dolar 2019 yılının
üzerine çıkmış, dış ticaret
açığımız altüst olmuş bir durumdadır.
Dolayısıyla, tabii, bunlar, pandemiyle mücadeledeki az önce
söylediğim o yanlışlar olunca yani krediyi verdik, bir yandan
kuru tutamadık, öbür taraftan altın ithalatı arttı,
piyasalar bozuldu, kuru tutmak için bu sefer rezervlerin üzerine
abanıldı, Türkiye 128 milyar dolara yakın rezervini kaybetti ve
eksiye döndü. Ha, sonunda ne oldu? Hani sonunda bir başarı gelse
diyeceksin ki: Bu kadar maliyet ödedik ama başarılı olduk.
Sonunda yine başarılı olamadık, kur 8,50ye vurdu. En
sonunda -ilk başta yapılması gereken iş neydi, faizleri
arttırmaktı- faizler arttırıldı fakat bu kadar
ağır bir fatura üzerimizde kaldı, net rezervler de bu anlamda
eridi.
Sürem azaldığı için kamu
bankalarının çok fazla üzerinde durmayacağım ama
bakın, kamu bankaları diğer bir pimi çekilmiş bomba gibi
ortada duruyor. Kamu bankaları ciddi açık pozisyon veriyor; kamu
bankaları ile Hazine arasında tamamen usulsüz, kayıtsız ve
hiçbir şekilde akıl erdirilemeyecek bir ilişki var. Bu ilişki biçimi Türkiyeye çok ciddi
bir şekilde sıkıntı verecektir. Bu anlamda da aslında
ben şimdiden buradan yöneticileri ikaz etmek istiyorum.
Dolayısıyla kamu bankalarının açık
pozisyonlarının 26-27 milyar dolarlara vurduğu vakitler oldu.
Şu anda dahi kamu bankalarının bilanço içi açık
pozisyonları 15 milyar doların üzerinde. Dolayısıyla bu
yanlış politikalarla sadece Merkez Bankasının rezervleri
erimedi, kamu bankalarının rezervleri de eridi, hatta
BOTAŞın elindeki dövizler de bu esnada eridi gitti.
Şimdi, bu yanlış iktisat
politikası başka nereyi bozdu? Bugün 1,8 rakamını
açıklamak adına yapılan yanlış iktisat politikası
bütçeyi bozdu. Bütçe açığı 2019 yılında 125 milyar dolarken
2020 yılında 173 milyar dolara çıktı. Bu neye rağmen
çıktı? Vergi gelirleri 674 milyar TLden 833 milyar TLye
yükselmesine rağmen. Hani dediler ya Pandemiden dolayı vergi
toplayamıyoruz. Tamamen külliyen yalan arkadaşlar. Yani hatta
başlangıç bütçesinde öngörülenin 50-60 milyar dolar civarında-
üzerinde vergi toplandı. Yani vatandaşa Sen ne çekersen çek
kardeşim, kiranı ödemeyeceksen de stopajını bana
ödeyeceksin. diyerek milletin gırtlağına sarılan Hazinenin
âdeta bir eli milletin cebine girdi ve geçen yılın 159 milyar lira
üzerinde vergi toplandı. Ama buna rağmen ne oldu? Buna rağmen
bütçe açığı arttı. Niye arttı? Çünkü kontrolsüz ve
yanlış harcamalardan dolayı. Sadece faizlerdeki artış
yüzde 34tür. Bakın, önümüzdeki dönemde çok daha hızlı artacaktır
bu yanlış politikalarla.
Onun dışında, tabii, bizim çok
kıymetli 5 tane müteahhidimiz var; onların dolar cinsinden ödemeleri
devam ediyor. Bu tür ödemelerle, usulsüz, yanlış harcamalarla bu
şeyler devam ediyor.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı dün
akşamki açıklamasında diyor ki: Kamu harcamalarında israfa
tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibine ve
izlenmesine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Ben bakanlıklara söyledim; bundan
sonra, zorunlu olmadıkça tahsis edilen ödeneğin üzerinde harcama
yapmamalarını hatta bu ödeneklerden tasarruf etmelerini istiyoruz.
Arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı bunu söylüyor fakat 2020
yılında faiz dışı harcamalarda ödenek üstü harcama 112
milyar TL. Şimdi, Cumhurbaşkanı Tasarruf edin, ödenek üzerinde
harcamayın. derken, şu yüce Meclisten yetki
alınmaksınız kurumların ödenek üzerinde 112 milyar TL
harcadığı bir bütçe var. Yani ben anlamıyorum,
Cumhurbaşkanı mı yanıltılıyor yoksa
Cumhurbaşkanı bu rakamları bildiği hâlde bu sözleri mi konuşuyor?
Bunu anlamak mümkün değil.
Tasarruf edin. diyor. Ben baktım hangi
kalemlerden tasarruf edilmiş diye, çok enteresan. Bakın, 2020
yılında bütçe ödenekleri kullanılmayan, tasarruf edilen kalemler
neler, biliyor musunuz? Bir tanesi kamu personelinin sağlık
giderleri, 110 milyon lira ödeneğinin altında gelmiş.
Diğeri hane halkına, daha doğrusu garibanlara yapılan
ödemeler. Burada 76 milyon lira ödeneğin altında
kalınmış. Yani o müteahhitlerin paraları, faizlerin
paraları, saltanat, şatafat; oralar gırla gitmiş ama
geliyorsunuz hane halkına yapılan transferlere, ödeneğin
altında kalıyor. Tarımsal destek ödemeleri ödeneğini dahi
harcatmamış, 25 milyon lira ödeneğin altında
kalmış. Sosyal amaçlı transferler 334 milyon lira ödeneğin
altında gerçeklemiş. Savunma Sanayii Destekleme Fonu: Hani Savunma
sanayisine şu kadar yatırım yapıyoruz, para
harcıyoruz, bundan dolayı bütçe açığımız
artıyor. diye her tarafta sloganlarla konuşulurken Savunma Sanayii
Destekleme Fonuna verilen başlangıç ödeneğinin altında harcanmış,
999 milyon lira altında gelmiş.
Sonra ne? İşte, fakirlere yardım
yaptığımız Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı ve Teşvik Fonu, burası da yine
ödeneğin altında kalmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) Teşekkür ederim.
Paralar buralardan kısılmış,
başka lüzumsuz yerlere ve yandaşlara aktarılmış.
Öğrenim ve harç kredisi
Bakın, yani
aileler çocuklarına yardım edemiyor. Efendim, bu kadar
sıkıntının olduğu, âdeta insanların açlıkla
sınandığı bir dönemde öğrenim ve harç kredisinde
ödeneklerin altında bir harcama yapılmış. Buradan da
tasarruf edilmiş.
En son da yine, firmaların inim inim
inlediği bir dönemde Kredi Garanti Fonunun ödeneğinden de 2 milyar
35 milyon lira tasarruf edilmiş. Bu anlaşılır bir şey
değil. Bu çelişkiyi ben milletin vicdanına ve aklına emanet
ediyorum, yani lüzumsuz harcama kalemlerinde milyarlarca lira
aşırı ödeme var ama yani şu pandemi döneminde, fakire fukaraya
yardım etmemiz gereken yerlerde de bu yardımlar yapılmamış
ve ekonomiyi rahatlatacak hiçbir iş yapılmamış. Tabii, bu
yanlış bütçe uygulamaları sonucunda da merkezî yönetimin borç
stoku hem net anlamda hem de brüt anlamda olağanüstü bir şekilde
yükselmiştir.
Buradan şunu ifade etmek istiyorum: Bu
maliyetli bir büyüme olmuştur. Bu büyümenin bedeli Türk milletine
ağır olmuştur. Aslında ortada bir büyüme de yoktur.
Ben bu şekilde sözlerimi bitirmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın
Abdurrahman Başkan.
Buyurun Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri ve
televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milleti; 251
sıra sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce
Şırnakta şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Furkan Umuta
Allahtan rahmet, ailesine ve aziz Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Bir ülkenin hedeflediği ekonomik büyüme ve gelişmişlik
düzeyine ulaşabilmesi, yatırım yapması ve sermaye stokunu
artırması kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Yatırımların finansmanında ise en önemli unsur
tasarruflardır. Sermaye oluşumunu sağlayacak olan
yatırımların finansmanı ise yurt içi ve yurt
dışı tasarruflarla karşılanmaktadır. Yüksek ve
sürdürülebilir büyüme sürecini hedefleyen bir ülkede tasarrufların yüksek
ve istikrarlı olması gerekmektedir. Ülkemiz açısından da
yüksek tasarruf oranlarının sağlanması,
yatırımların finanse edilmesi ve vatandaşlarımız
için hedeflediğimiz refah düzeyine erişmesi açısından ciddi
öneme sahiptir. Tabii, bu tasarrufların yastık altında
kalmaması ve yatırıma dönüştürülmesinin teşvik
edilmesi de önemlidir.
Yurt içi ulusal tasarruf düzeyinin
artırılması, bu tasarrufların finansal sistemde kayıt
altına alınarak yatırıma ve dolayısıyla istihdama
dönüştürülmesi ülke ekonomisinin geleceği açısından büyük
önem taşımaktadır. Bu bağlamda yurt içi tasarrufları
yeterli ve istikrarlı hâle getirmeye ve bu tasarrufları
yatırımlara dönüştürmeye yönelik politikaların hükûmetlerce
önemle ele alınması elzemdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyede 1980lerde altyapısı kurulan finansal
piyasalar, otuz senede işlem hacimleri, kurumsallaşma, teknolojik
altyapı gibi nitelikleri itibarıyla sürekli önem kazanıp ülke
ekonomisinin önemli bir parçası hâline gelmiştir. Türkiyede finansal
piyasaların en önemli parçası şüphesiz bankacılık
sektörüdür. Bu önem, sektörün sermaye hacminin büyüklüğü ve hane
halkının tasarruflarının büyük kısmının
banka mevduatlarında değerlendirilmesi gibi unsurlarla daha da iyi
anlaşılmaktadır. Türkiyede hane halkının
tasarruflarının yüzde 80e yakını bankacılık
sektöründe tasarruf mevduatı olarak değerlendirilmiştir. Bu
verilere göre, Türkiyede hane halkı varlıklarının büyük
çoğunluğu banka mevduatlarında değerlendirilmektedir. Ülke
ekonomilerinin ve finans sektörünün en önemli aktörü olan bankaların
farklı kaynaklardan elde ettikleri fonları, özellikle tasarruf
birikimiyle oluşan mevduatları ekonominin gereksinim duyulan
alanlarına yönlendirmesi kredi mekanizmasıyla
sağlanmaktadır. Bunun yanında Finansal Kurumlar Birliğinin
Bankacılık Dışı Finans Sektörünün 2020
Sonuçları incelediğinde finansal kiralama, faktoring ve finansman
şirketlerinin pandemiye rağmen büyümeyi sürdürdüğünü
görmekteyiz. Finansal Kurumlar Birliğinin, faktoring, finansal kiralama ve
finansman şirketlerinin 2020 yılına ilişkin konsolide
verilerine göre, bu 3 sektörün 2020 yılı konsolide verileri şu
şekilde oluşmaktadır: İşlem hacimleri 210 milyar
TLdir, aktif toplamı 154 milyar TLdir, öz kaynak büyüklüğü ise 27,8
milyar TLdir; müşteri sayısı ise 2,6 milyona
ulaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gelişmiş finansal piyasaların temel
özelliklerinden birisi, çeşitli finansal ürün ve hizmetlerin tasarruf
sahiplerinin ve yatırımcıların kullanımına
sunulmasıdır. Bahse konu ürün ve hizmetler, bir yandan tasarruf
birikimini artırabilirken, diğer yandan da
yatırımcılara kendi risk toleransları dâhilinde
yatırım imkânı sunmaktadır.
Tüm dünyada olduğu gibi
vatandaşlarımız da kendilerini finansal açıdan güvende
hissedebilecekleri uygun tasarruf ürünleri aramaktadır. Ülkemizde çeyrek
asırdan fazladır uygulanan ve özellikle faizsiz olarak, faize karşı
mesafeli duran ya da banka kredisindeki ek faiz maliyetini yüklenmek istemeyen
kesimlerce tercih edilen, el birliği tasarrufu diye de
adlandırılan sistemlerin konut ve taşıt alımı
noktasında yaygınlaştıklarını görmekteyiz. 1980li
yıllarda birikimlerini ortak bir havuzda, yardımlaşma
esasına dayalı olarak birleştirmek isteyen kişileri
otomobil sahibi yapan organizasyonlar şeklinde ortaya çıkan bu
sistem, bugün büyük hacimlere ulaşmış durumdadır. Özellikle
son birkaç yıldır bu alanın hızlı bir şekilde
büyüdüğünü ve yeni organizasyon şirketlerinin devreye girdiğini
görmekteyiz. Bugün, bu alanda faaliyet gösteren şirket sayısı ve
katılımcı sayısı artmış, Türkiyedeki toplam
konut satışlarındaki aldığı pay yüzde 15lere
yaklaşmıştır. Farklı isimler altında uzun
zamandır uygulanan bu sistemde büyük mağduriyetlerin
oluşmadığını ve yargıya intikal eden
çekişmelerin az olduğunu görmek memnuniyet vericidir. Ancak son
yıllarda sektördeki firma sayısı ve satışlardaki
artış bazı riskleri de beraberinde getirmiştir. Bu alanda
faaliyet gösteren firmalar için sermaye şartı aranmaması, hem de
sisteme dâhil olan katılımcıların bu firmalara
yaptıkları ödemelerin devlet güvencesinde olmaması sisteme
ilişkin önemli riskler ortaya çıkarmaktadır. Bugüne kadar
mağduriyet oluşmaması demek bundan sonra mağduriyet
oluşmayacağı anlamına da gelmemektedir.
Dolayısıyla bu alanın düzenlenmesi ve denetlenmesi ileride
meydana gelebilecek olan mağduriyetlerden milleti korumak için son derece
elzemdir. Faizsiz konut ve otomobil finansmanı sisteminin yasal
altyapısının şu ana kadar bulunmaması ciddi bir
eksikliktir. Bugün burada bu eksikliği gidermeye yönelik önemli
adımlar atma arifesindeyiz. Özellikle dar gelirli ve birikimi olmayan
kesim için kullanışlı olan bu sistemin vatandaşlarımızı
mağdur edecek şekilde kullanılmaması için gerekli
önlemlerin alınması ve güven ortamının
oluşturulması gerekmektedir. Bu kanun teklifini bu manada son derece
gerekli buluyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu Teklifi kapsamında tasarruf finansman
şirketlerinin asgari sermaye tutarı 100 milyon TL olarak
belirlenmiştir. Bu alanda faaliyet gösterecek olan firmaların sermaye
anlamında güçlü olması sağlanacak ve yararlanıcılara
bir koruma şemsiyesi oluşturulacaktır. 100 milyon lira sermaye
şartının etkisi ve BDDK incelemeleri sonrasında firmalar
arasında bir konsolidasyon sürecinin oluşması beklenebilir. Bu
süreç sonucunda mali ve idari anlamda daha güçlü yapılar ortaya çıkacaktır.
Yeterli öz kaynağı olmayan merdiven altı firmalar ise ortadan
kaldırılmış olacaktır. Ayrıca
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna verilen belli standartlar
oluşturma ve sınırlamalar getirme yetkisi de piyasanın
düzenlenmesi ve denetlemesi açısından son derece önemli bir
gelişmedir. Bu çerçevede, aktif kalitesinin ve gelir-gider dengesinin
bozulması dolayısıyla öz kaynaklarının faaliyetlerinde
emin bir şekilde yürütülmesine engel olacak şekilde bozulması ya
da şirket yönetimlerinin basiretsizliği nedeniyle maruz
kılınan risklerin önemli ölçüde artması ve mali bünyeyi
zayıflatacak şekilde yoğunlaşması hâllerinden birinin
tespit edilmesi hâlinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
şirketlerden ilave tedbirler alınmasını isteyebilecektir.
Bunun yanında, tasarruf finansman
şirketlerinin birleşme, devir, bölünme ve iradi tasfiyeleri de
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun denetiminde
olacaktır. Bu tasarruf finansman şirketleri yalnızca konut veya
taşıt ediminden doğan borçları finanse edebilecek, tasarruf
finansman sözleşmeleri dışında finansman
sağlayamayacak ve yalnızca yurt içinde tescil edilmiş konut veya
taşıt alımına yönelik finansman sağlayabilecektir.
Yine, özellikle şirketlerin fon havuzunun kendi
operasyonel hesaplarından ayrı tutulması zorunluluğu
getirilmektedir. Böylece şirket hesaplarından ayrılan fon
havuzunda müşteriye karşı yükümlülükler ve müşterilerden
olan alacaklar daha kolay ve şeffaf bir şekilde izlenebilecektir. Bu
da sistemde yer alan birçok önemli riskin bertaraf edilmesini
sağlayacaktır. Ayrıca, fon havuzundaki paralar amaçları
dışında kullanılamayacak ve haczedilemeyecektir.
Zimmet suçu işleyen tasarruf finansman
şirketi yöneticisi ve mensuplarına altı yıldan on iki
yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası getirilecek
olması, bunun yanında, tasarruf finansman şirketinin
uğradığı zararın tazmininin de ceza olarak
belirlenmesi sevindiricidir. Bu önlemler sayesinde piyasa daha etkin ve verimli
olacak, ortaya çıkabilecek olan sorunlara anında müdahale imkânı
sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, tasarruf finansman
şirketleri, inançlarından ötürü finansal sisteme dâhil olmayan
vatandaşlarımızın tasarruf yaparak ev, araba sahibi
olması noktasında önemli bir alternatif oluşturmaktadır.
Ayrıca, bankalarda kredi notu düşük olan
vatandaşlarımızın da bu sistemden önemli bir şekilde
faydalanacağını da düşünmekteyiz. Burada, vatandaş hem
belirli bir süre tasarruf ederek konut veya taşıtına
ulaşacak hem de ödeme kabiliyeti kazanacaktır. Bu durum, aynı
zamanda, ülke genelinde tasarruf seviyesinin artmasına da vesile
olacaktır.
Tasarruf finansman şirketlerinin
sözleşmelerinin kapsamının belirlenmesi, hak sahibi
vatandaşlarımızın sözleşmeyi imzaladıkları
tarihi takip eden on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden
çekilebilmelerini sağlamaktadır. Yapılan değişiklikle
birlikte, kampanya süreçlerine dâhil olan
vatandaşlarımızın, sadece organizasyon bedelini ödemek
kaydıyla, başka hiçbir kesintiye maruz kalmadan tasarrufunu geri
alabilmesi sağlanmakta; böylelikle, yaşanma ihtimali olan
mağduriyetlerin de büyük oranda önüne geçilmektedir.
Diğer yandan, tasarruf finansman
müşterilerinin sözleşme fesih ve sözleşmeden vazgeçme
haklarını kullanmaları durumunda birikimlerinin iade edilmesini
engelleyen kişilere altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş
yüz güne kadar adli para cezası verilebilecektir. Bu cezaların,
vatandaşlarımızın büyük zorluklarla, dişlerinden
tırnaklarından artırarak meydana getirdikleri
tasarruflarını korumak açısından son derece
caydırıcı bir önlem olacağı inancındayım.
Güven ortamının
sağlanmasının ardından sektörün büyüme hızında
ciddi artış olacağı, kazanılan yasal statüyle ülke
ekonomisine yıllık katkısının artacağı da
muhakkaktır. Bu sektörde yapılacak olan düzenlemeler konut sektörüne
de canlılık kazandıracaktır.
Değerli milletvekilleri, Cumhur
İttifakının kararlı duruşuyla, Türk ekonomisinin,
gücüne güç katacağına, değişen durumlar
karşısında hızlı bir şekilde refleks gösterebilme
kabiliyetinin daha da gelişeceğine, 2021 yılının
ikinci altı aylık döneminde yeni yatırımlarla birlikte
büyüyeceğine yürekten inanıyoruz. Bu kapsamda, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, 24 Haziran 2018 Seçim Beyannamemizde Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyin ifade ettiği gibi Reel ekonominin
ihtiyaçlarını karşılayacak, büyümeyi finanse edecek her
türlü finansal aracın ihraç edilebildiği, işlem maliyetlerinin
düşük olduğu, güçlü bir ekonomik ve beşerî altyapıya sahip,
etkin bir biçimde denetlenen, yenilikçi, şeffaf ve uluslararası standartları
sağlıklı işleyen bir mali piyasa yapısı
oluşturulmalıdır. Başta bankacılık sektörü olmak
üzere, finansal piyasaların millî niteliğinin korunmasına özen
gösterilmelidir. Finansal sistemin işlevlerini yerine getirebilmesi için
ülke şartları ve uluslararası standartlar dikkate alınarak
hukuki düzenlemeler yapılmalı, gözetim ve denetim sistemleri
uluslararası standartlara uygun hâle getirilerek etkin işlemesi
sağlanmalıdır. denmiştir. Bu çerçevede görüşülmekte
olan kanunu, etkin, verimli bir finansal ortam hazırlanması konusunda
çok önemli buluyoruz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
desteklediğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde seçim bölgem olan, turizmin
başkenti Antalyamızla ilgili birkaç hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum:
Antalyamız sadece tarihî değil, aynı zamanda doğal
güzellikleri, eşsiz sahilleriyle de ülkemiz adına her yıl yerli
ve yabancı milyonlarca misafiri Türk kültürü ve misafirperverliğine
yakışır bir şekilde ağırlamaktadır.
Maalesef, coronavirüs salgını 2020
yılında tüm dünyayı olduğu gibi Antalyamızı ve
ilçelerini de fazlasıyla etkilemiştir. Buna rağmen, bu zorlu
süreçte devletimiz, aldığı tedbirler kapsamında esnafımıza
nakdî yardımlar sağlamış, bu süreci
esnafımızın en az hasarla atlatması için elindeki
imkânları seferber etmiştir.
Aralık ayında ülkemizde Covid-19
aşısının uygulanmaya başlamasıyla birlikte
önümüzdeki yaz inanıyorum ki Antalyamız da ülkemiz de eski günlerine
kavuşup turizmde yeni bir rekora imza atacaktır.
Belirtmek istediğim bir diğer husus ise,
Antalyamızın hem iç hem de dış piyasa için örtü altı
ve açık alan tarımı konusunda çok önemli mesafeler katetmiş
olmasıdır. Özellikle tropikal meyve noktasında kendisini
göstermesi hem ülkemiz hem de Antalyamız için büyük bir kazanımdır.
Bu bağlamda ülkemizde yapılan örtü
altı üretimin yüzde 39u Antalyamızda gerçekleştirilmektedir.
2020 yılında gerçekleştirilen örtü altı domates üretiminin
yüzde 60ı, biber üretiminin yüzde 68i, patlıcan üretiminin yüzde
55i, salatalık üretiminin ise yüzde 43ü Antalyamızda
yetiştirilmiştir. Süs bitkileri üretimine
baktığımızda ise karanfil üretiminin yüzde 59u, gerbera
üretiminin yüzde 84ü, anemon üretiminin yüzde 76sı Antalyamızda
yetiştirilmektedir.
Antalyamızın tarımdaki
başarıları hepimizi ve başta bir ziraat mühendisi olarak
beni gururlandırmakta ve mutlu etmektedir. Bu nedenle, Antalyamız,
14 milyar Türk liralık bitkisel üretim değeriyle Türkiye 1incisi
olmasının gururunu da haklı olarak yaşamaktadır.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılında
portakal üretiminin yüzde 39u, nar üretiminin yüzde 24ü, muz üretiminin yüzde
41i ve avokado üretiminin yüzde 83ü Antalyamızda üretilmiştir.
2019 yılında 536 bin ton olan yaş meyve ve sebze
ihracatımız 2020 yılında 664 bin tona çıkmış
ve bunun karşılığında Antalyamıza ve ülkemize
585 milyon dolarlık nakdî döviz girişi
sağlanmıştır. Diğer yandan, Antalyamızın
2020 yılı keçi yetiştiriciliğinde ve ipek böceği
yetiştiriciliğinde Türkiye 2ncisi olması,
Antalyamızın sadece turizm sektöründe değil tarım ve
hayvancılık sektörlerinde de ülkemizin lokomotifi olma yolunda
hızla ilerlediğinin bir göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkücü, bir ülküsü olandır. Ülkücü olmak zor, ülkücü
kalmak daha zordur. Bu hareketin temelinde kan, ter, anaların
gözyaşı ve çekilen çileler vardır. Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyin deyimiyle, bu hareket
dualı bir harekettir.
Bu vesileyle, 1 Mart 1977de İstanbulda
bulunan Adana Erkek Öğrenci Yurduna düzenlenen saldırıda
şehit olan ülküdaşımız Mustafa Erolu şehadetinin
44üncü yılında tüm şehitlerimizle birlikte, rahmet, minnet ve
duayla anıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve özellikle
televizyonları başında bizleri izleyen sevgili halkımız;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Neden televizyonlar dedim? Çünkü bugün Susma
Platformu yeni bir rapor daha yayınladı. Neymiş, biliyor
musunuz? 2020 yılının sansür ve otosansür raporuymuş. En
çok sansür uygulayan kurum RTÜK, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu.
Şaşırdık mı? Hayır. Biz hiç
şaşırmadık çünkü şu anda RTÜK, iktidarın
propaganda aygıtı olarak çalışıyor.
Televizyonları tamamen kendi istedikleri doğrultuda bir partinin ve
ortağının siyasetini, sözlerini,
tartışmalarını Türkiye kamuoyuna sunuyor ve bir algı
yaratmaya çalışıyor. Hakikaten, o televizyonları
izleyebilen var mı, bilmiyorum? Ben bu konuşmayı tamamen halka
yapıyorum. Her gece televizyonlarda izliyorsunuz, zaman zaman zappingle
biz de beş dakika izliyoruz. Ya, böyle bir utanmazlık olamaz, en
hafif deyimiyle diyorum. Saatlerce, günlerce, haftalarca -üç haftadır,
birkaç kanal var, bütün kanallar öyle ağırlıklı yandaş
kanallar- dört saat HDPyi tartışıyorlar. Böyle bir şey
olamaz. Yani, izlerken
Ya, tamam da siz HDPyi tartışıyorsunuz,
HDP uzayda değil, HDP kıtalar arasında bir yerde değil. Bu
ülkede HDPliler var. Siz bu yayını yaparken televizyonu
başında sizleri izleyen HDPli seçmeni hiç mi düşünmüyorsunuz?
Hadi bizi geçtim, o yurttaş ne hissediyor? Siz terör diyorsunuz, siz
aşağılayıcı sözler kullanıyorsunuz, küfür
ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz, seçmene her türlü hakareti ediyorsunuz.
Neymiş? Çünkü hikâyeniz yok, tek hikâyeniz kaldı, HDP. HDPyi
tartışalım. çünkü iktidar ve ortağının
başka bir hikâyesi kalmadı, Türkiyeye verecek bir şeyi
kalmadı. Bir düşman yaratıyor, ona vurarak, neymiş? Siyaset
yapıyormuş. Böyle bir aymazlık, böyle bir utanmazlık, böyle
bir ilkesizlik olamaz. Bunun yayınla, yayın etiğiyle, basın-yayın
özgürlüğüyle hiçbir ilgisi yok. Bu ülkede medya ağırlıklı
muhalif medya hariç- iktidarın yaratmak istediği algıyı
yaratmak üzere yola çıkmış. Ya, öyle bir şey ki yağmur
yağsa HDP sorumlu, kar yağsa HDP sorumlu, öksürse HDP suçlu, yürüse
suçlu, sussa suçlu. Yani, o programda hep de aynı konuklar
çıkıyor, o konukların uzmanlık alanı HDP olmuş.
İsimlerini vermiyorum, izleyenler biliyor. Ama o programı yapan
sunuculara ve o televizyonların sahibine bir çift sözüm var: Utanın
ya, hakikaten utanın! Yani, orada siz HDPli vekilleri, HDPnin yönetim
kadrosunu bu kadar eleştirirken cevap hakkı, yayın ilkesi,
asgari ahlak kurallarını hiç mi düşünmüyorsunuz, hiç mi
rahatsız olmuyorsunuz ya? Yani, 2 kişi konuşuyor, 3üncü
kişiyi suçluyor ama o 3üncü kişi olarak telefon açıyoruz, yok;
tekzip etmek istiyoruz, yok; bağlanmak istiyoruz, yok. E,
yasaklanmış, bunu da biliyoruz ama olsun, biz halka
ulaşıyoruz.
Şimdi, bunu çok uzatmak istemiyorum. Size bugün
AİHMi anlatacağım yine, Demirtaş kararını çünkü
televizyonda bunun üzerine de çokça yaygara koparıyorlar, çokça yalan
atıyorlar. Kararı okumamışlar, Demirtaş
davasını, HDPlilerin davasını okumamışlar,
tamamen yalan üzerine bir politika güdüyorlar.
Şimdi, Daire kararına geleyim, neydi? 20
Kasım 2018de AİHM Dairesi -Büyük Daire değil- dedi ki:
Selahattin Demirtaşı derhâl serbest bırakın.
İktidar kıyameti kopardı İtiraz edeceğiz;
haksızdır, hukuksuzdur, yasal yollarımız var. dedi, itiraz
etti. Tamam itiraz etti, ne oldu? 22 Aralık 2020de bu sefer bütün
devletlerin temsilcisi olan hâkimlerle, sadece Türkiye hâkiminin
karşı oyuyla Büyük Daire kesin bir karar verdi; kesin, itiraz yolu
yok. Ne dedi? İşte Sözleşmenin 10,5,1,3, Ek Protokol 3 ve
18inci maddesi ihlal edilmiş. dedi, bunları açacağım.
Şimdi, nedir bu? Türkiye, Avrupa Konseyinin ilk
kurucu üyelerinden. AİHM, Avrupa Konseyinin bir organı
tıpkı Venedik Komisyonu gibi. Şimdi bunlar, Avrupa Konseyi ne
iş yapar, ne yer ne içer? Temel görevi, insan hakları, demokrasi,
hukukun üstünlüğünü savunmak için çalışmak. Burada Konsey üyesi
Türkiye, kurucu üye. Peki, yetmiş iki gündür Selahattin Demirtaş
neden serbest bırakılmadı? Bu sorunun cevabı var mı? O
kararı Türkiye neden tartışmıyor? Çünkü işlerine
gelmiyor, çünkü AKP ve ortağı bu kararın ne kadar hayati
olduğunu biliyor. Bu karar pırlanta niteliğinde, yüzyıl da
geçse Türkiyenin önüne çıkacak çünkü orada hukuksal değerlendirmeler
var, siyasal değerlendirmeler yok. Şimdi, ben bugün kararı
konuşturacağım; ben değil, karardan alıntı
yapacağım, hani bazıları itiraz ediyorlar ya.
Şimdi, bugün 2 Mart, 1994 yılı
darbesinin
Leyla Zana, Hatip Dicle, Sırrı Sakık, Selim Sadak,
Mahmut Alınakı hatırlarsınız; yirmi iki yıl
sonra, 4 Kasım 2016 darbesi oldu, bu Meclise darbe yapıldı
üstelik bu Meclisteki milletvekillerinin oylarıyla. Şimdi, aynı
tartışma tekrar ısıtılıyor çünkü başka hikâye
yok; HDPyi düşmanlaştıracaklar ki, hukuk dışında
konuşacaklar ki kendilerine siyaset yapsınlar. Şimdi Fezleke,
kapatma, şu, bu, hukukidir. diyenlere tek sözle yanıt vermek
istiyorum: Hukuku bilmiyorsunuz, hukuktan anlamıyorsunuz. HDPyle ilgili
bütün kararlar, bütün fezlekeler, bütün yargılamalar, bütün tutuklamalar
tamamen siyasi kararlardır; bunu artık sadece biz söylemiyoruz
uluslararası bir yargı söylüyor.
Şimdi, garip bir şey var elimde;
fezlekeler nasıl artmış? -Geçen dönem
anlatmıştım- 15 Aralık 2015te 182 fezleke var; 1 Ocak
2016da Erdoğan konuşuyor, kaça çıkıyor? 211e;
-konuşmasını söylemeyeceğim zaman almamak için- 6 Ocak
2016da konuşuyor, fezleke sayısı 221e çıkıyor; 24
Şubat 2016da konuşuyor, fezleke 263 oluyor; 16 Mart 2016da konuşuyor,
fezleke 326 oluyor; 11 Nisan 2016da konuşuyor, en son, fezleke
sayısı 510 oluyor ve 20 Nisan ila 20 Mayıs arasında bir
aylık sürede 250yi aşkın fezleke geliyor. Savcılara
talimat verilmiş; hızlıca ne bulursanız yazın, fezleke
getirin çünkü biz hazırlık yapıyoruz.
Şimdi, bu oran, bu istatistik bize neyi
gösteriyor? İktidarın talimatıyla fezleke hazırlanıyor
ve Anayasa değiştiriliyor. Bunu biz değil belgeler söylüyor,
bunu biz değil gelen fezlekelerin tarihleri söylüyor. Sonra ne oluyor?
Şimdi, burada HDPye karşı
Bunun bir adını
koyalım önce, sonra AİHM kararına gelelim. Türk Ceza Kanunu 77
-bunu hukukçular bilir- önce girişi okuyayım; deniliyor ki:
Aşağıdaki fiillerin siyasal, felsefi, ırki veya dini
saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda
-altını çizerek söylüyorum- sistemli olarak işlenmesi
insanlığa karşı suç oluşturur. Bunun
fıkraları var, epeyce uzun, 4 fıkra var; 1inci
fıkranın (h) harfine kadar fıkraları var. (d)
fıkrası: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; yani gözaltı
ve tutuklama. Neymiş bu suç? İnsanlığa karşı
suçmuş. Bu suçta -neymiş- zaman aşımı yokmuş, son
fıkrada. Bu suçta zaman aşımı uygulanmaz. Asgari sekiz
yıldan başlıyor ve bunun esin kaynağı da Nürnberg
yargılamalarıdır, oradaki yargılamalardan
alınmış; zamanım olmadığı için
ayrıntılara girmeyeceğim.
Adını koyalım; partimize
karşı planlı, kararlı; önceden tartışılan,
değerlendirilen, adı konulan, sistematik bir gözaltı ve
tutuklama operasyonu var. Hangi sebeple maddeye göre? Siyasi saikle. Siyasi
saikle bu yapılıyor. Şimdi, uluslararası Nürnberg
Mahkemelerinde bu tespit edilmiş, TCK de oradan almış. Yani bu
suç cezasız kalmaz ilelebet.
Diğeri ne? Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararı aslında bunu tespit ediyor; 18inci maddenin
ihlali bu anlama geliyor, diyorlar ki: Siz hukuk devletinden vazgeçtiniz,
demokrasiden vazgeçtiniz. Siz bir siyasi partiyi tamamen etkisiz kılmak
için yargıyı kullanıyorsunuz. Bunu ben değil, Büyük Daire
söylüyor. Ha, biz söylemedik mi? Biz altı yıldır bunu
anlatıyoruz, altı yıldır bunu anlatıyoruz;
söylediğimiz her şeyi orası araştırdı, buldu ve
tespit etti. Mesela, bir tespiti
Onu şimdi okuyacağım, karardan
okuyacağım. Ya, insan kaç kere tahliye edilir? Selahattin
Demirtaş -Bu arada, kararı anlatırken; Demirtaş
kararıdır ama içerideki bütün HDPliler için geçerli bir
karardır bu, hepsini bağlıyor çünkü onun şahsında
HDPye yönelik bütün operasyonları mahkûm ediyor, bütün
operasyonları- 2 Eylül 2019da tahliye oluyor, cezası var diye bırakılmıyor,
20 Eylül 2019da tekrar tahliye oluyor, mahsup yapılıyor, aynı
gün talimat veriliyor; aynı suçtan, Kobani tekrar
canlandırılıyor altı buçuk yıl sonra, yeni bir
tutuklama kararı veriliyor. Ya, Roma hukukundan beri bir ilke vardır;
bir suçtan 2 defa yargılama olmaz. Bunu biz değil, bizden yüzlerce
yıl önce hukukçular tespit etmiş ama ne olmuş? AKP iktidarı
bunu tanımamış tabii ki. Şimdi, ne oluyor? Bir
yanlışta ısrar etme hâli var; evet, bu ısrar ne anlama
geliyor?
Şimdi, sözleşmenin
Sözü, Büyük Dairede
devletlerin yargıçlarının tespitine birkaç cümleyle
bırakacağım. Ne diyor ilk tespitte? Mahkeme, başvurucunun
tezinin Türkiye siyaset sahnesindeki rolü sebebiyle onu susturma ve baskı
amacı taşıdığını gözlemlemektedir. Tabii, AİHM
dili naif, hassas ve hukuki bir dildir; yani biz bunu siyaseten çok farklı
şekillerde söyledik.
Diğer bir tespiti; Mahkeme, ilk olarak, 2014
yılından önce dahi savcılıkların Meclis Genel Kuruluna
başvurucu hakkında bazı fezlekeler sunduğunu not
etmektedir. Ancak, çözüm sürecinin sona ermesine kadar ve büyük oranda HDPnin
başarısı sebebiyle, iktidar partisinin 2002 yılından
bu yana Mecliste ilk kez çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran 2015
seçimlerine kadar hiçbir önlem alınmamıştır. Gerçekten, HDP
ile Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi arasında siyasi bir gerilim
başlayıncaya kadar, başvurucu özgürlüğünden alıkonulma
riskiyle karşı karşıya kalmamıştır. Ancak,
çözüm sürecinin sona ermesinin ve örneğin 28 temmuz 2015te HDP liderleri
bedelini ödeyecek. diyen Cumhurbaşkanının
açıklamalarının ardından, başvurucu hakkında hazırlanan
ceza soruşturmalarının sayısı ve hazırlanma
hızı artmaya başlamıştır. Bunu, Büyük Daire
söylüyor, biraz önce söylediğimi söylüyor.
Hükûmet, görüşlerinde ne demiş biliyor
musunuz? Her yerde olduğu gibi, aslında orada da herkesi rezil
etmiş; şaka gibi. Demiş ki: Ya, AKPden 5, CHPden 9, MHPden 1
milletvekillinin dokunulmazlığını kaldırdık, ceza
aldılar. Bunu savunma olarak sunmuş; bu, 18 Eylül 2019 tarihli
duruşmada -Büyük Daire diyor- taraflara sorulmuş, Hükûmet,
iddialarını tekrarlamış -aynen karardan- ama diyor ki:
İktidar partisi bloğundan, yani AKP ve MHP üyesi milletvekillerinin
ceza aldığını veya tutuklandığını
ortaya koyamamıştır. çünkü öyle bir tutuklama yok. Sonra, Dolayısıyla
bu iddiayı destekleyecek herhangi bir delil olmadığı için
mahkeme -şuraya dikkat edin lütfen- Hükûmetin -Selahattin Demirtaş,
Türkiye; işte, şu kararı- bu argümanına ehemmiyet
verememektedir. Yine de kibarlığını elden
bırakmıyor AİHM Ehemmiyet verememektedir. önemsizdir diyor,
siz yalan atıyorsunuz diyor; tutuklama yok ki niye bize tutuklama var. diyorsunuz
diyor. MHPli ve AKPli vekil tutuklandı da bizim mi haberimiz yok yani.
Böyle bir yalan olabilir mi?
Şimdi Mahkeme -burası CHPyi de
ilgilendiriyor- yalnızca muhalefet partileri CHP ve HDP milletvekillerinin
haklarında başlatılan ceza yargılamalarında
tutuklandığı ve/veya ceza aldığı sonucuna
varmaktadır. Bir başka deyişle, Millet Meclisi üyeleri
arasında 20 Mayıs 2016 tarihli Anayasa değişikliğinden
gerçekten etkilenen yalnızca muhalefet partisi milletvekilleri
olmuştur. Şimdi, bunlar kararın gerekçesi, 18inci maddenin
gerekçesi. Devam ediyor, diyor ki: Mahkeme, bu sebeple, başvurucunun
tutuklanmasının ve tutukluluk hâlinin devam ettirilmesinin münferit
bir örnek olmadığını düşünmektedir; tam tersine
belirli bir örüntü izlediği görülmektedir. yani sistematiktir, HDPye
yönelik saldırılar sistematiktir diyor. Bu bağlamda Mahkeme,
başvurucunun 16 Nisan 2017 tarihli referandum ve 24 Haziran 2018 tarihli
Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere 2 kritik seçim
kampanyası sırasında özgürlüğünden yoksun
kılındığını gözlemlemektedir.
Şimdi Mahkeme, ilk olarak, başvurucunun o
dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından önerilen herhangi
bir başkanlık sistemine sert bir şekilde karşı
çıktığını dile getirdiğini ve bunun AKP ve HDP
liderleri arasında büyük bir anlaşmazlığa yol
açtığını gözlemlemektedir. Türkiye Cumhuriyetinin
kurulduğu 1923 yılından bu yana, belki de en önemli anayasal
reformlarından birine ilişkin Türkiye kamuoyunda
tartışmalar sürerken başvurucu tutuklu
kalmıştır. diyor; yani siz, Anayasayı, liderleri,
milletvekillerini tutuklayarak değiştirdiniz diyor.
Şimdi, mahkemenin belirttiği üzere,
serbest seçimler, ifade özgürlüğü, özellikle siyasi tartışma
özgürlüğü demokrasinin temelini oluşturmaktadır; karar hepsi.
Bu, Anayasa referandumu bağlamında da geçerlidir. Mahkemeye göre,
başvurucunun tutukluluğu onu tartışmasız bir
şekilde, Türkiyeye başkanlık sistemi getirilmesine
karşı etkili bir kampanya yürütmekten alıkoymuştur. Evet,
başvurucunun siyasi muhaliflerinin onun özgürlüğünden
alıkonulmasından faydalandığı görülmektedir. Neden?
Çünkü HDPnin karşı kampanya yapması Eş Genel
Başkanlarının tutuklanmasıyla engellenmek istendi.
Sonra, hani, AKP konuşuyor ya
ortağıyla beraber; Kobani davası, Kobani iddianamesi -keşke
sürem olsaydı- 2nci tutuklamaya ilişkin çok uzun
değerlendirmeler var; diyor ki: Aynı olaydan, aynı somut
olgulardan sen, 2nci kez tutuklama kararı vermişsin. Bu nedenle
serbest bırakılması tüm tutuklamaları için geçerlidir.
Sizin oyun oynadığınızı görüyoruz diyor, sizin kurnazlık
yapmaya çalıştığınızı görüyoruz ama bunu
yutmuyoruz. Ve Cumhurbaşkanı hakkında şunu söylüyor: Yeni
anayasal sistemde Cumhurbaşkanının tarafsız bir güç
değil, bir siyasi partiye ait olduğu işaret edilmiştir.
Daha ne desin? Çok uzun tabii ki
Ve şunu da söyleyeyim: Başvurucunun
tutuklanması ve tutukluluk hâlinin devam ettirilmesi, yalnızca ona oy
veren binlerce seçmenin Millet Meclisinde temsil edilmesini engellememiş,
aynı zamanda tüm topluma, özgür, demokratik tartışmanın
kapsamını daraltan tehlikeli bir mesaj verilmiştir. Bu unsurlar,
yetkililerin başvurucuyu tutuklarken gösterdiği sebeplerin
yalnızca baskın siyasi amaçlar için kılıf olduğu, esas
amacın tartışmaya yer bırakmayacak şekilde
demokrasinin aşağıya çekilmesine ilişkin bir konu olduğu
sonucuna varması için yeterlidir. diyor. Diyor ki: Demokrasiyi tehdit ediyor
artık; hukuk devletinden uzaklaştınız, siz, bütün toplumu
tehdit ediyorsunuz. Yani, ancak bu kadar açık ifade edilebilir.
Bu kararı okumayanlara, halkımıza
söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bugün,
her gün törörü laflarıyla yok Hukuken kapatacağız. yok
Siyaseten kapatacağız. Ya, kendinize güveniyorsanız, siyasi
partilerin yargılanacağı yer sandıktır sandık.
Sizin tehditlerinize kimse kulak asmıyor. Siyaseten bizi kapatacak olan
tek bir güç var, o da halktır, emir ve talimatla
çalıştırdığınız, araç olarak
kullandığınız yargı değildir. Artık,
Türkiyede hukuk kalmamıştır, hukuk devleti
kalmamıştır, demokrasi kalmamıştır; her gün bunun
kalmadığını defaatle yaşıyoruz.
AİHM kararı bizi bağlamaz. diyen
iktidara Türkiyenin huzurunda soruyorum: Uluslararası hukuk sisteminin
içinde kalmak istiyor musunuz istemiyor musunuz? Buna karar verin. Eğer,
Bizi bağlamaz. diyorsanız, o zaman bu sistemin
dışına çıkmayı göze alıyorsunuz demektir ya da
biz hukuksuzluğa devam edeceğiz diyorsunuz. İşte, bu konuda
kararınızı vermeniz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Selamlayacağım Başkanım.
BAŞKAN- Selamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tamam
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Şimdi, AİHM kararını
tanımayan, AYM kararını tanımayan iktidarla İnsan
Hakları Eylem Planı açıklayan, hukuk reformundan söz eden
iktidar bir arada olmaz, olamaz. AKP, hangi iktidarı temsil edeceğine
gerçekten karar versin. Bu kadar çelişkiler içinde bir hukuk devleti
olmaz, olunamaz. Ayrıca, bugün Sayın Özkanın Hukuken
kapatacağız. sözü artık bir itiraf olarak Türkiye tarihinde
kayıtlara geçmiştir; bunu da not etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın
Tacettin Bayır.
Buyurun Sayın Bayır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
görüşmelerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım; bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun Teklifi, sektördeki şirket temsilcileri
için temel yaptırımlar ve yükümlülükleri içeren, tasarruf sahipleri
için ise hedeflenen piyasada çok geç kalınmış olsa da genel
hatları itibarıyla olumlu sayılabilecek bir adımdır.
Teklif, kanunlaşması hâlinde müşterilerin bazı
haklarını şirketlere karşı koruyacak olsa da
geçmişte, hafızamızda tazeliğini koruyan binlerce
finanszedenin geçmiş mağduriyetlerini gidermekten uzak bir pakettir.
Teklif, tasarruflarını faizsiz finans modelinde ve tasarruf finansman
şirketleri yoluyla kullanarak taşınır ve taşınmaz
edinmek isteyen müşteriler ve finansman şirketleri
açısından temel haklar ve yükümlülükler getirmektedir.
Uzun yıllardır piyasada var olduğu
bilenen tasarruf finansman şirketleri için bugüne kadar yasal bir zemine
oturtulma gereği duyulmamıştır. Bu şirketler önemli
bir kitleye hitap etmektedirler. Sektörde 7 tane büyük ana firma
bulunmaktadır, sayıları tam olarak tespit edilmese de yerel
firmalarla birlikte yaklaşık 300 firmada 1 milyon
vatandaşın konut finansman ve organizasyon şirketlerinin
müşterisi olduğu tahmin edilmektedir. Bu kadar insanı etkileyen,
yıllardır denetime tabi tutulmayan ve vatandaş için risk
oluşturan bu şirketlerin yasal olarak güvence altına
alınmasının olumlu fakat geç kalınmış bir
adım olduğunu düşünmekteyiz.
Türkiyede bugüne kadar 300 bin kişi konut
alırken dolandırıldı. Burada görülmesi gereken,
ısrarla savunulan İslami
finans modelinin ve bu şemsiyenin altına toplanan benzer
anlayıştaki şirketlerin piyasanın ihtiyaçlarına çare
olmadığıdır. Kanun teklifiyle, finansman şirketlerinin
likidite taahhütlerini karşılayamaması hâlinde ivedilikle bir
tasfiye düzenlemesi hayata geçirilmektedir. Komisyonda da dile
getirdiğimiz üzere, benzer uygulamanın yirmi yıldır
mağduriyet yaşayan İhlas Finanszedeleri için de yapılması önemlidir; hem ekonomide
yaratılan güvensizlik ortamının iyileştirilmesi hem de
İslami finans modeline dayanarak piyasada varlığını
sürdüren firmaların hukuki zemine oturtulması ve halkın
tasarrufunu güvence altına alacak bir sistemin oluşturulması
gerekmektedir.
Vatandaşa çok cüzi taksitlerle istediği
yerden ev, istediği modelde araba vadeden; topladıkları
gelirleri ne amaçla kullandıkları takip edilmeyen bu şirketlerin
kontrol ve denetim altına alınması anlayışını
desteklemekteyiz ancak ileride yaşanabilecek olası hak ihlallerinin
önüne geçmek ve vatandaşı korumak amacıyla teklifteki bazı
kısımların yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, yasama
yetkisinin yürütmeye devrini bir alışkanlık hâline getirmiş
olan iktidarın bu teklifinin 11inci ve 20nci maddeleriyle bu defa
yargı yetkisini yürütmeye devretme girişimine karşı
çıkıyoruz.
Teklifin 11inci ve 20nci maddelerinde yer alan ve
mevcut kanunda yargı yetkisinde olan yurt içindeki içerik ve yer
sağlayıcısı tarafından işlenen,
Bankacılık Kanunundaki izinleri almadan faaliyet yürüten internet
siteleri hakkındaki erişimin engellenmesi kararının sadece
bir yıl önce değişmiş yasadan geri adım atılmak
suretiyle mahkemelerden alınarak BDDKye verilmesi, diğer bir
ifadeyle, yargı yetkisinin yürütmeye devredilmesi düzenlemesinin tekliften
çıkarılmasını önerdik. Ancak teklifin söz konusu 15inci
maddesi, tasfiye komisyonu üyelerine, aldıkları kararlar, yerine
getirdikleri görev ve fiiller nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk
yüklememektedir; burasını önemsiyoruz. Komisyonda verdiğimiz
önergeyle, bu kişilerin eylem ve işlemlerinin,
sorumluluklarının genel hükümlerine göre değerlendirilmesini
teklif etmemize karşın önergemiz reddedilmiştir. Tasfiye etme
konusunda yetki verilen söz konusu üyelerin keyfî kararlarının önüne
geçmek adına hukuki, idari, mali ve cezai olarak sorumlu tutulması
gerekmektedir.
Bir ay içerisinde tasarruf ve finansman
şirketlerinin başvurusunu istiyorsunuz. Peki, bu finansman
şirketleri bir ay içerisinde başvuruda bulunmaz ise, gerekli
şartları yerine getirmez ise ne yapacaksınız, bununla
ilgili belirgin hiçbir şey yok yasada.
17nci madde de sistemin istikrarını
sağlamak ve yeni kanuna uyum için olumludur ve tasarruf finansmanı
şirketlerin süre uzatımı başvurularında asgari
sermayelerini denkleştirmeleri için ek süre talep edemeyecek olmaları
doğrudur ancak verilen intibak süresini uzatma yetkileri gözden
geçirilmelidir. Teklif, BDDKye 2 uzatma yetkisi vermektedir. Birinci olarak,
teklif maddesi, kanuna intibak için şirketlere altı ay bir süre
öngörmekte ve şirket, kanuna uyum için ek bir plan sunması hâlinde
BDDK bu süreyi en çok altı ay uzatma yetkisine sahiptir. İkinci
olarak ise BDDK, intibak süresini altışar ayı geçmemek üzere 2
defa uzatabilecektir. İkinci olarak verilen 2 defalık süre uzatma
yetkisiyle birlikte şirket on sekiz aylık intibak süresine
kavuşacaktır. Peki, bu süreçte toplanan paralar nerede, nasıl
saklanacaktır? Çünkü sistem işlemektedir, şu anda şirketler
para toplamaya devam etmektedirler. Ancak bu süre kanuna uyum
açısından çok uzundur, makul bir süre verilmesinde yarar vardır.
Ayrıca, BDDK, mevzuata uyum amacıyla takdir yetkisi
kullanacağı belli şirketler üzerinde değil, kanuna
altı aylık sürede intibak edememiş bu madde kapsamındaki
tüm şirketlere bu süre uzatımını genel bir kararıyla
getirebilmelidir. Komisyonda verdiğimiz önergeyle maddenin 1inci
fıkra kapsamındaki tüm şirketleri kapsayacak biçimde
düzenlenmesini talep etmemize rağmen önergemiz reddedilmiştir.
Bankacılık Kanunuyla ilgili bir maddeyi
de bu kanun teklifinin içine koyup Hazır gelmişken bunu da
geçirivereyim canım. deyip banka ortak sayısını 5ten
aşağıya çekmek, pay defterine kayıt yaptırarak
şahıslarda devrî sağlamak gibi bir teklifi de kanunla ilgisi
olmayan bu torbanın içine attılar ve ne yazık ki
ısrarımız sonucunda, uyarılarımız sonucunda
çektiler, geçici madde eklediler.
Teklifin 20nci maddesiyle 5411 sayılı
Bankacılık Kanununda değişiklik yapılmaktadır.
Söz konusu madde teklifin 11inci maddesiyle paralel bir maddedir; her iki
teklif maddesi de içerik ve yer sağlayıcısı yurt içinde
olan internet sitesinde işlenen ve Bankacılık Kanununda
yaptırımı düzenlenen izinsiz faaliyetlerle ilgili erişim
engelleme kararını mahkemelerin elinden almaktadır. Yargı
yurt içi kaynaklı içerik ve yer sağlayıcısı internet
sitesinin erişiminin engellenmesindeki yetkisini mevcut kanundaki gibi
devam ettirmelidir. Komisyon görüşmelerinde maddenin Genel Kurulda
değiştirilebileceği bazı AKP milletvekilleri
tarafından da söylenmişti. Önergemiz de erişimin engellenmesi
kararının yargı yetkisinden alınmamasını
önermiş, maddeden çıkartma önergesi verilmiştir.
Sonuç olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak,
teklifin genelini, gecikmiş olmasına rağmen olumlu
bulmaktayız. İleriye dönük gördüğümüz bir kanun teklifi olmakla
beraber bu, geçmiş yıllara yayılmış ve binlerce
vatandaşımızı mağdur etmiş finanszede sorununu
kalıcı biçimde çözmekten uzaktır. AKP iktidarı,
yıllarca faizsiz konut ve araç piyasasında yaşanan büyük
vurgunlara karşı somut adım atmaktan geri durmuştur. Bu
bakımdan, geçmiş mağduriyetleri çözmek adına Komisyonda
eklenebilecek maddelere iktidar bir kez daha sessiz kalmıştır.
Genel Kurulda önerilerimiz doğrultusunda kanun teklifinin düzenlenmesi
hâlinde hem tasarruf sahiplerinin haklarını daha fazla koruyacak hem
de piyasada rekabet, güven, denge unsurlarını sağlayabilecek,
şirketlerin yükümlülüklerini netleştirebilecek düzenlemelerin
yapılabileceğini savunuyoruz.
Neredeyse finans kurumlarının istemlerine
göre kanun çıkarılıyor. İddia ediyorum ki AKP iktidarı
bu ülkenin 83 milyon insanını bir elin parmakları kadar az
iş adamına teslim etmiş durumdadır. Siyasi parti
milletvekillerinin bulunduğu Komisyonda ilk kez -çıkarılacak
olan bu yasanın- bu işi yapan iş adamlarının Komisyonu
takip ettiklerine ve AKPli Komisyon Başkanıyla, vekillerle
görüştüklerine, zaman zaman itiraz edip müdahale ettiklerine ilk kez
şahit oluyorum. Beş buçuk yıldır Komisyonda görev
yapıyorum, çıkacak olan bir kanuna, Komisyona sermaye sahiplerinin
müdahale ettiğini ilk kez görüyorum.
Geçmiş yıllarda saadet zinciri
oluşturup bankerzedeler, Jet Fadıllar, Çiftlik Bankın
tosuncukları tarafından binlerce insanımız alın teri
ve emeği heba edilip dolandırıldı. Acaba yeni bir felaketle
karşı karşıya mıyız diye insan düşünmeden
edemiyor.
Ayrıca, belirtmeden geçemeyeceğim;
zamanında AKP Hükûmeti bu firmaların açılışlarına
gidip âdeta insanlara güven telkin ettiler. Şimdi, nerede bu sahtekârlar?
Devlet olarak peşinde miyiz tosuncukların? Bilen yok. Yandı
bitti, kül oldu, gitti. Olan yine garibanların birikimlerine oldu.
Geçtiğimiz günlerde, Komisyon
Başkanının ağzından kaçırmasıyla,
yandaş bir televizyon kanalında bahsi geçen firmalardan birinin çok
sık reklam verdiği ve bu konuda, saraydan gelen talimatla Kontrol
altına alalım bunları ve yasa çıkaralım.
dediğini de öğrenmiş olduk. Sistemin nasıl
çalıştığını anlamaları için
arkadaşlarıma bunu söylemek zorundayım. Bu finans
kuruluşlarının, ülkenin önemli caddelerinde albenisi yüksek
iş yerleri kiralayarak âdeta banka görüntüsü verecek biçimde bürolar
açtığını görüyoruz. İster istemez aklımıza
bu yatırımları nereden ve nasıl karşıladıkları
sorusu geliyor. Şimdi gelelim o soruya: Bu arkadaşlar her ne kadar müşterilerine
Bu işin içinde faiz yok. deseler de bu parayı ödeyen
vatandaşlar bankalardan ödüyor mu? Ödüyor. O zaman, bu finans
kurumları bankalardan faiz almayacaksa o parayı nerede saklayacaklar?
Kendimizi kandırmayalım.
Ayrıca şunu sormak istiyorum: Şimdi,
bu firmaların kendi işletmelerindeki büro giderleri, personel
giderleri, kira giderleri, devasa reklam giderleri var. Bu paralar faiz olmayan
bir sistem içerisinde kimden, nasıl kazanılıyor? Nasıl
kazanıyorsunuz bu parayı? Eğer bir sistem içinde... Yani, bunun
maliyeti, bunun katılımcılarına yüklenmemiş ise -finans
kurumları Komisyonda katılımcılardan para
alındığını ifade ettiler, bu rakamın düne kadar
yüzde 7 civarında olduğu ifade edildi- muhtemelen bu bir komisyon
bedelidir. Her ne kadar bu, sistemde, vatandaşın daha erken ev
alması gibi, daha erken araç alması gibi, yardımlaşma gibi
görünse de asıl meselenin gözden kaçırıldığı,
bankalardaki farklılığın ortaya çıkacağı
yani parasal akışın faizi olmayan, faiz sisteminde
çalışmayan İslami bankalar üzerine yönleneceği gibi bir
endişeyi taşıyorum. Bu uygulamanın, mevcut bankaların
işleyişine müdahale edeceğini düşünüyorum. Aylık
tahsil etmekle kalınmayacağını, alınacak ev yada
otomobilin hangi müteahhitten, hangi firmadan alınacağı
yönlendirmesini de yeşil sermayeye uzatacaklarını
düşünüyorum. Ülkeyi yönetenlerin sermaye gurupları arasında
taraf olmasını onaylamıyorum. Hayata geçmesi durumunda tarihe de
geçeceğinizi ifade etmek istiyorum.
Aslında, AKPnin son yıllarda
yaptıklarıyla tarihe geçtiğini iddia edebilirim. Örneğin,
eğitimi yazboz tahtasına çevirerek tarihe geçtiniz! Üniversiteleri
bilim yuvası olmaktan çıkarıp medreseye dönüştürerek,
üniversite kapılarına kelepçe takıp öğrencileri içeri almayarak,
yurt yapmayıp gençlerimizi cemaat ve tarikatların kucağına
iterek, YÖKe ve üniversite yönetimlerine AKPli
yandaşlarınızı atayarak, Atatürkçü düşünce
topluluklarının etkinliklerini engelleyerek, başka
insanların hakkını gasbedip liyakat sistemini kaldırarak,
eş dost, akraba, dayı yeğen atamalarıyla tarihe geçtiniz!
Seksen yılda oluşan 131 milyar dolarlık borcu on sekiz
yılda 304 milyar dolara çıkararak tarihe geçtiniz! Ülkemizin kurucu
değerlerini yok etmeye çalışarak tarihe geçtiniz! Türkiye
Cumhuriyetinin T.C. kısaltmasını, Atatürk resimlerini ve Ne
mutlu Türküm diyene! ulusal birliğimizin çimentosu olan sözleri kurum
adlarından, web sayfalarından, dağlardan taşlardan
silerek; ulusal Andımızı kaldırarak, 19 Mayıs, 23
Nisan gibi ulusal bayramlarımızın kutlanmasını sudan
nedenlerle yasaklayarak, 10 Kasımda Anıtkabiri bakıma
aldık. deyip ziyaretçilere kapatarak tarihe geçtiniz! Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının tartışılması mümkün olmayan ilk 4
maddesini tartışmaya açarak tarihe geçtiniz! Yasama, yürütme ve
yargı erkini tek kişide birleştirerek, tek adamlı parti
devleti kurarak tarihe geçtiniz! Anayasal rejimi ilgilendiren çok önemli
yasaları bile Meclise -tek adam tarafından torbaya atılıp-
tasarı değil teklif yöntemiyle getirerek, yargı ve hukuk sistemine
yaptığınız müdahalelerle adalet kavramını yok
sayıp talimatlarla ayar verdirerek, seçimleri gizli oy, açık tasnif
yerine açık oy, gizli tasnife dönüştürerek tarihe geçtiniz!
Yetmedi, yasaların soyut, genel ve nesnel olması evrensel ilkesinden
vazgeçilerek kişiye özgü yasalar çıkararak tarihe geçtiniz!
Yoksulluğu ve işsizliği artırarak, mutfaktaki
yangını büyüterek tarihe geçtiniz! Başta, saman, buğday,
ayçiçeği gibi temel ürünlerimizi ithal ederek; EYTlilerin
sorunlarını görmezden gelerek
SALİH CORA (Trabzon) - Kendi tarihinize
bakın Tacettin Bey, kendi tarihinize bakın! Açık oy, gizli
tasnif Cumhuriyet Halk Partisinin tarihinde var!
TACETTİN BAYIR (Devamla) -
kendiniz gibi
düşünmeyen herkesi terörist ilan ederek, SMA hastası çocukların
ilaç taleplerine duyarsız kalarak, Bir kereden bir şey olmaz.
diyerek taciz ve tecavüzcülere cesaret vererek
SALİH CORA (Trabzon) O da sizin tarihinizde
var!
TACETTİN BAYIR (Devamla) -
kadına
şiddet ve kadın cinayetlerini görmezden gelerek, Gezi
direnişinde demokratik protesto haklarını kullanmak isteyen
vatandaşlarınıza karşı kolluk güçlerinin
saldırısına sessiz kalarak tarihe geçtiniz!
SALİH CORA (Trabzon) Bırak ya!
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Hayvan
haklarına gerekli duyarlılığı göstermeyerek tarihe
geçtiniz!
SALİH CORA (Trabzon) Hayvana siz mal
diyordunuz, biz can diyoruz!
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Verdiğiniz
maden arama ruhsatlarıyla ve yeni imar uygulamalarıyla
doğanın katledilmesine göz yumduğunuz için tarihe geçtiniz!
Yapılan yeni cezaevlerini müjde olarak lanse eden bir iktidar olarak
tarihe geçtiniz! 5 tane maskeyi bile dağıtamayan,
vatandaşına IBAN numarası veren bir iktidar olarak tarihe
geçtiniz! 65 yaş üstündeki insanları Covid yayılmasın diye
eve tıkıp kendiniz lebalep kongreler yaparak tarihe geçtiniz!
SALİH CORA (Trabzon) Siz kongreyi ne zaman
yaptınız?
TACETTİN BAYIR (Devamla) - 17 Aralık
yolsuzluk ve rüşvet olayına adı karışan iş
adamını cezadan kurtarmak için hapis cezasını para
cezasına çevirerek tarihe geçtiniz! Aynı kişiye farklı kamu
kurumlarından ayrı ayrı 5-6 maaş bağlayarak tarihe
geçtiniz! Ergenekon ve Balyoz adı altında düzmece delillerle,
gizli tanıklarla TSKnin kahraman ve şerefli subaylarını
tasfiye edip TSKnin içini boşaltarak tarihe geçtiniz! Beşiktaş
saldırılarından sonra açılan bağış
kampanyasında toplanan 52 milyon TL paranın ne olduğunu
açıklayamayan bir iktidar olarak tarihe geçtiniz! Yandaş ve
bağımlı medya yaratıp basın özgürlüğünü yok eden
iktidar olarak tarihe geçtiniz! İstediğiniz kişileri Twitter ve
YouTubedan takip edip telefonlarını dinleyerek, iletişim
yasağı getirerek; tarafsız medyayı takip edip RTÜK sopasıyla ceza
uygulamaları yapan bir iktidar olarak tarihe geçtiniz! Televizyon
kanallarında partili Cumhurbaşkanına iki saat, diğer parti
liderlerine üç dakika süre veren bir iktidar olarak; yandaş medya,
televizyon, gazete kanalları satın alanlara faizsiz kredi imkânı
sağlayarak tarihe geçtiniz! Yurtta sulh, cihanda sulh.
anlayışını terk edip komşularıyla sıfır
sorunken aldığınız, sırf sorun hâline
getirdiğiniz ülkemizle tarihe geçtiniz! Askerimize, polisimize altı
yıl boyunca sahip çıkmayarak Gara Operasyonu
başarısızlığıyla tarihe geçtiniz!
SALİH CORA (Trabzon) PKKyı
TACETTİN BAYIR (Devamla) Süleyman Şah
Türbesine sahip çıkamayıp taşımak zorunda kalarak,
kaçırarak tarihe geçtiniz! Bu fakir bu görevde olduğu sürece
teröristi alamazsın. diyerek Rahip Brunsonu Amerikaya kendi elinizle
geri vererek tarihe geçtiniz! Suriyede 33 askerimizin şehit
düşmesinin ardından, güya, hesap sormak için Rusyaya gidip Putin
tarafından kapıda bekletilen Cumhurbaşkanı olarak tarihe
geçtiniz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Tacettin Bey, bu
çelişkili konuşmayla tarihe geçtiniz!
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Bozamazsınız mizacımı.
SALİH CORA (Trabzon) Bozamadık
hakikaten.
BAŞKAN Tamamlayalım Tacettin Bey,
lütfen
TACETTİN BAYIR (Devamla) Lütfen
SALİH CORA (Trabzon) Ben de bu
sataşmayla tarihe geçtim.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Başka ülkenin
kralı için yas ilan edip kendi ülkesinin şehitleri için ulusal yas
ilan etmeyen bir iktidar olarak tarihe geçtiniz! Irakta askerlerimizin
başlarına çuval geçirildiğinde Türk halkının Nota
verin. söylemlerine Ne notası yahu, müzik notası mı? diyerek
devleti itibarsızlaştırdığınız için tarihe
geçtiniz! Damat Bakanın ülkemizin tarihi boyunca hiç görülmemiş
biçimde sosyal medya üzerinden istifasını duyurmasına tam iki
gün boyunca sessiz kalarak tarihe geçtiniz!
Ve son olarak, kendinize bir tek saray yetmedi, 7-8
saray yapıp emrinde 2 değil, 3 değil, 4 değil tam 8 uçak
kullanarak savurganlıkta tarihe geçtiniz! Türkiyenin kamu ihalelerini
5li çeteye vererek tarihe geçtiniz! Vatandaşın gitmediği
hastaneden, kullanmadığı yoldan, geçmediği köprüden
dolaylı vergi alarak, para alarak tarihe geçtiniz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TACETTİN BAYIR (Devamla) Son
Toparlıyorum.
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Milyarlarca dolar
kamu malını yandaşlarınıza peşkeş çekerek,
partili belediyelerinizden kurdurduğunuz vakıf ve derneklere para aktararak
yarattığınız kamu zararıyla tarihe geçtiniz! Bir
zamanlar kol kola girerek ortaklık yaptığınız,
devletin tüm imkânlarını onlar için seferber ettiğiniz sonra da
kendilerine Ne istediniz de vermedik? dediğiniz o teröristlerle tarihe
geçtiniz! 2009 yılında en büyük para birimi olarak
bastığınız 200 TLyle 131 dolar alır iken, bugün ancak
27 dolar alacak kadar paramızın değerini kaybettirip
paramızı pul ederek tarihe geçtiniz! Tabii, bu kadar icraatla tarihe
geçince de ilk seçimde partiniz AKP de tarihin tozlu sayfalarında yer
bulup tarihe geçecektir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Bu çelişkili
konuşmayla tarihe geçtiniz Tacettin Bey.
TACETTİN BAYIR (İzmir) Böyle laf atarak
bozamazsınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, İzmir Milletvekili Tacettin Bayırın 251
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden defaatle sataştı, her cümlesi sataşmaydı.
Kayıtlara geçsin diye... Bu saatte çok uzatmak istemiyorum. Her bir
cümlesi gerçek dışı olan bu beyanları reddediyoruz. Türkiye
Cumhuriyeti devleti, Cumhurbaşkanımız liderliğinde, millî
iradenin tecelligâhı Parlamento çatısı altında, bu ülkenin
bu coğrafyada ilelebet muhafazası ve ilelebet payidar olması
mücadelesi vermektedir.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Gündem
dışı oldu bu Başkanım; sataşma değil, gündem
dışı oldu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anlamda, gecenin bu
saatinde çıkıp da her bir cümlesinin ayrı ayrı
cevabını verecek değiliz. Ancak egemenlik kayıtsız
şartsız milletinse, yani millî iradenin tecelligâhı olan
Parlamento çatısı altında görev yapan milletvekilleri olarak biz
-gelecek seçimlerde milletimizin huzuruna
çıktığımızda- bugüne kadar seçimlerle gelen bu iktidar
ve bu ittifak milletimizden tam not alıyorsak demek ki doğru ve güzel
işler yapıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR (İzmir) Haydi gidelim
seçime, haydi seçime gidelim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Haydi koyalım
sandığı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ayrıca, müsaade
ederseniz Sayın Başkanım...
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu hususta, özellikle
altını çizmek istiyorum: Bu ülkenin millî ve manevi değerlerinin
örselenmesi... Eğer bu ülkenin vermiş olduğu beka mücadelesi,
sözde terörle iltisak içerisine sokulmak iddiasıyla örselenmek isteniyorsa
bunu kabul etmiyoruz. Bu topraklarda
Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde FETÖnün,
PKKnın düşmanlığının muhatabı olan sadece
Sayın Cumhurbaşkanımız, AK PARTİ ve Cumhur
İttifakıdır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) IŞİD...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) IŞİD...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Vaktiyle hani Bir
şefaat hakkım olsaydı, şunun için
kullanırdım." diyen FETÖ elebaşısı, bu ülkede
bedduasını sadece Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan için kullanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamam, peki, anlaşıldı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu anlamda,
iddiaları kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Bu ülke, bu tür beyanlarla
değil, millî iradeden güç alan, millî iradenin gösterdiği istikamette
yol alan bir anlayışla onurlu, şerefli yürüyüşünü
Allahın izniyle devam ettirecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki Sayın Özkan.
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim,
tutanaklara geçmesi bakımından söylüyorum.
İzmir Milletvekilimiz Sayın Tacettin
Bayırın kürsüde yaptığı konuşma hem
görüşülmekte olan 251 sıra sayılı Kanun Teklifine büyük
bir ışık tutmuştur, çok güzel
hazırlanılmış, kanun teklifinin eksiklerini de ortaya koyan
ama ihtiyacını da ortaya koyan bir konuşmadır.
İlaveten, sonradan yaptığı bütün siyasi
değerlendirmeler de adan zye doğrudur, altına
imzamızı atıyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Sayın Beştaş...
46.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, 27/2/2021 tarihinde Diyarbakır
ilinde gözaltına alınan 14 kişiden 3ünün adliyeye
çıkarıldığına, 11inin gözaltı süresinin uzatıldığına,
biri 79, biri 71 yaşında 2 annenin tutuklandığına,
sistematik şekilde muhalefete, özellikle partilerine ve seçmenlerine
yönelik saldırının planlı bir şekilde yürütüldüğüne
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçen hafta, 27 Şubatta 14 kişi
Diyarbakırda gözaltına alındı, bugün adliyeye 3 kişi
çıkarıldı, 11 kişinin gözaltı süresi
uzatıldı ve 2 anne tutuklandı; Meryem Soylu 79
yaşında, Hatun Aslan 71 yaşında. Yani, cezaevinde,
bırakın cezaevini, evlerinde bile sağlıklı bir ortam
var mı yok mu bu pandemi koşullarında tartışmalı
olan, 2 yaşlı insanı cezaevine kapatan bu iktidardır.
Bu iktidar kendisine oy vermeyen, kendisini
desteklemeyen halka savaş açmıştır. Demin kürsüden de
söyledim, sistematik bir şekilde muhalefete yönelik, özellikle partimize
ve seçmenlerimize yönelik bu saldırı planlı bir şekilde
yürütülmektedir. Şunu söyleyeyim: Daha önce -bitiriyorum zaten-
Kandırılmış. Baskı altında oy veriyorsunuz.
dedikleri seçmen ve halka şimdi yeni bir söylem geliştirdiler,
artık beddua ediyorlar, yani hikâyeleri burada bitiyor, kendileri de
bitmiş ve bedduadan medet umar duruma gelmişler. Halka
açtığınız savaş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Halktan
daha büyük güç yoktur. Halka karşı açtıkları
savaşı durdurmazlarsa asıl bu halk sandıkta onlara bunun
hesabını soracak. Sürekli millî iradeden söz edip partimize oy
verenleri millî iradeden saymayanlar tam olarak ikiyüzlü bir politika yürütüyorlar
ve bütün Türkiye bu gerçeği görsün, bu yalan politikalarla daha fazla
mesafe alamayacağımızı da herkes duysun.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde siyasi parti
gruplarının söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebiye aittir.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize iyi
akşamlar diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, 2012 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin
de destek vermiş olduğu 6361 sayılı Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununda değişiklikler
öngörmektedir. Bu değişikliğin en temel amacı, hâlen
piyasada tasarruf finansman şirketi bağlamında faaliyet gösteren
şirketlerin bu kanun kapsamına alınmak suretiyle disipline edilmesidir.
Çok başıboş bir piyasa var, resmî kayıtlara göre
yaklaşık 35 civarında kurulmuş olan şirket var; bunun
daha da fazla olduğu ifade edilmektedir. Ve bunlar,
vatandaşlarımızın ev ve araba almak maksadıyla, banka
sisteminden sağlayamadığı kredileri, küçük birikimlerini
ortaya koymak suretiyle kendilerinin bu değerleri almak için onlara bir
finansman sağlanması şeklinde bir faaliyet yürütmektedirler.
Tasarruf finansman şirketleri
Şöyle baktım, şu anda,
elimdeki rakamlara göre -30 şirketin bilgileri var bende, bunlar Ticaret
Sicili Gazetesinden ve İstanbul Ticaret Odası Bilgi Bankası
kayıtlarından elde ettiğim rakamlardır- burada ödenmiş
sermayesi 300 milyon lira olan şirket de var, nominal sermayesi 50 bin
lira olup, ödenmiş sermeyesi 12.500 lira olan şirket de var.
Böylesine başıboş bir piyasa var.
Teklif, genel gerekçesinde Türkiyedeki tasarruf
problemini anlatmakta, Türkiyenin tasarruf düzeyinin gelişmekte olan
hatta gelişmiş ülkelerden bile yüksek olduğu şeklinde bir
değerlendirmede bulunmaktadır. Bir kere bu ifade yanlış.
hatta gelişmiş ülkelerden bile yüksek. Elbette yüksek çünkü
gelişmiş ülkelerde tasarruf oranları düşüktür, onlardan
yüksek olması gayet doğaldır. Önemli olan, Türkiyenin tasarrufu
gelişmekte olan ülkelerden yüksek midir düşük müdür? Birkaç ülke
bulursanız onlardan yüksek olabilir ama Türkiye, gelişmekte olan ülke
ortalamasının altındadır. Türkiye, millî gelire oran olarak
yüzde 25lik bir tasarruf düzeyine sahiptir yaklaşık olarak, gelişmekte
olan ülkeler ortalaması yüzde 30lar seviyesindedir. Hani Tasarrufumuz
eksik, hane halkı tasarrufları göreceli olarak düşük, bu
tasarrufları artıralım. diye bir gayretin içerisine kendini
yerleştiriyor bu teklif.
Elbette, teklifi şahsen olumlu buluyorum,
prensip olarak teklifi olumlu buluyorum ancak eksiklikleri vardır,
bunların tamamlanması gerekir. Zamanın izin verdiği ölçüde
onların bir ikisine çok kısaca değineceğim. Bir kere,
Türkiyede mevcut finansal piyasa banka sisteminin egemenliği
altındadır. Asıl problem buradadır, sisteme bankalar
hâkimdir. Rakamlara baktığımızda -rakamlar OECDnin
rakamlarıdır- Türkiyede finansal piyasalarda bankaların toplam
ağırlığı yüzde 85,5 düzeyindedir. Diğerleri yani
sigorta şirketleri, emeklilik şirketleri, diğer finansal
kuruluşlar, banka dışı diğer kamu finans
kuruluşları, bunların hepsinin toplamı da yüzde 14,5dir.
OECDnin en yüksek banka sistemi ağırlığı olan
ülkesiyiz. En yüksek hangi ülke var OECDde? İspanya var, banka sisteminin
ağırlığı yüzde 70dir, diğerlerinin payı
yüzde 30dur. Çoğaltabiliriz bunu, çoğaltabiliriz. Örneğin,
Kore, İtalya, Meksika Türkiyenin çok altında. Özellikle Meksika
Türkiyeyle OECDde birçok rakamlarda paralel gider; orada, Meksikada bile
banka sisteminin ağırlığı Türkiyenin
ağırlığının neredeyse yarısı kadar, bunu
değiştirmek lazım.
Şimdi, teklifi hazırlayan arkadaşlar
diyecek ki Zaten biz bu teklifi bunun için getiriyoruz. Bunun için
getiriyorsunuz ama bu tip yasal düzenlemelerle bu tasarrufu artırma
imkânı yok. Tasarruf finansman şirketleri nereden doğdu? Vatandaşımız
ev almak istiyor, araba almak istiyor, parası yok; cebinde her ay
yatırabileceği belki 500 lirası var, 1.000 lirası var,
2.000 lirası var. Bankaya gitmiyor ya da belki faizin haram olduğu
düşüncesiyle vatandaşımız bankaya gitmiyor -elbette bu tercihe
devletin saygı göstermesi lazım- ya da banka formalitesinden
kaçınıyor, kredi faizinin yüksekliği, belki sicili bozuk, çeki
yazılmış
Bir şekilde bu küçük tasarruflar bu
şirketlerde toplanıyor. Şirketler de her ay veya belli
aralıklarla çekiliş yapmak suretiyle, işte piyango kime
çıkıyorsa oradaki birkaç kişiye, 1 kişiye, 5 kişiye,
her neyse, araba almak üzere, ev almak üzere bir finansman sağlıyor.
Alınacak evi alıcı belirliyor, gidip o evin sahibine bu para
ödeniyor. Peki, sistemde faizler düşük olsa vatandaş oraya gider mi?
Gitmeyebilir. Mortgage sistemi yani ipotekli borç senedi üzerine kurulan
sistem gelişse, kurumsallaşsa vatandaş oraya gider mi? Gitmez.
Faiz yüksek, enflasyon yüksek, inancı nedeniyle vatandaşımız
bankaya gitmek istemiyor, bankaların kredide bir sürü formalitesi var.
Bütün bunlar normale otursa, normal seyrine girse, özellikle konut kredi
faizleri aşağı inse vatandaşlarımız belki de bu
şirketlere gitmeyecek. Her neyse, böyle bir gerçek var. Bu gerçekten
hareketle bu sistemi disipline etmek gerekiyor.
Teklifin 17nci maddesi 6361 sayılı
Kanuna bir madde ekliyor, geçici madde 7. Bu çok önemli. Bu madde
şunları getiriyor, diyor ki: Mevcut şirketler, tasarruf
finansman faaliyetinde bulunan şirketler bir ay içerisinde BDDKye
başvuruda bulunacak, başvurduğu sırada altı aylık
bir planı da sunacak ya bu kanunun öngördüğü şartları
yerine getirecek ya da Ben bu şartları yerine getiremiyorum, beni
tasfiye edin. diyecek ama herkesin hakkını hukukunu koruyacak
şekilde, parasını yatıran vatandaşımız
parasını alacak. Tasfiye tercihinde bulunup başvuran
kişinin, şirketin, her neyse, o talebi üzerine o tasfiyeyi BDDK
yapacak, gerekirse o kişilerin mal varlığına da gidecek.
Doğru. Zamanında TMSF bankaları tasfiye ederken ya da
bankaların alacaklarını üçüncü kişilerden alırken,
banka sahiplerinden alırken onların şahsi mal
varlığına da gitti. Bunun buraya getirilmesini çok olumlu
buluyorum. Ama bu şirketler başvurmaz ise ne olacak? Piyasada 50 bin
lira nominal sermayeli şirket var, ödenmiş sermayesi 12.500 lira
Kanunun yürürlük tarihinde ben başvurmadım. dedi, 10 bin
kişiden para toplamış belki, ne olacak? Ben, kendim İcra
ve İflas Kanununa göre, genel hükümlere göre tasfiye olacağım.
derse onun da ayrıca bir prosedürü var tabii- bu yok burada. Bunu
hatırlattım Sayın Komisyon Başkanına, ilgili
arkadaşlara, sanıyorum bununla ilgili bir önerge yarın gelecek.
Burada büyük mağduriyetler doğabilir,
başvuran şirketler arasında da doğabilir. Bakın,
bazıları belki sorun yaşamayacak, sermaye yapısı son
derece yüksek olanlar var. Tabii, mali tabloların
ayrıntısını bilemiyorum, o tabloyu görüp ona göre
değerlendirme yapmak lazım. Veya topladığı
fonları başka alanlarda değerlendiren şirketler var, enerji
sektörüne yatırım yapan şirketler olduğunu duyuyorum. Evet,
teklif madde getirmiş, onu önlüyor, Başka bir tarafta bunu
kullanamayacaksın. diyor, kullanmış olanlar var. Onu tabii,
görmek lazım, o bilançoları, mali tabloları görmek lazım.
Teklif sahibi arkadaşlar keşke bir konsolide sektör tablosunu, bilançosunu
önümüze koysaydı Komisyonda da bu tablodan hareketle bir
değerlendirme yapma imkânı bulabilseydik.
Bir diğer konu şudur: Bu şeylerin
sonucunda belki binlerce insan mağdur olabilir. Bunu şimdiden bir
uyarı olarak yapıyorum. Bunun önlemlerini almak lazım. Mümkün
olduğu kadar şirketleri birleşmeye teşvik etmek lazım.
Tasfiye tercihini bir şirketin yapması alacaklıların
haklarını alması anlamına gelmeyecektir. Bunu özellikle
söylüyorum. Evet, önlemler güzel ama umarım buradan büyük bir
mağduriyet doğmaz, Kastelli faciası gibi bir şey
doğmaz, bir Titan olayı umarım doğmaz, 2001
yılında, hatırlıyorum, o zamanın Maliye Bakanı, o
banker faciası, banker krizi olduğunda şunu demişti:
Vatandaş üç beş kuruş fazla para kazanmak için kumar
oynamıştır. Ve onları oynadıkları kumarla, o
zararla baş başa bıraktılar o zaman. Umarım bunlar
meydana gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Böylesi örnekleri çok görüyoruz, Esenyurtta böyle,
bir facia diyebileceğimiz ölçekte, farklı bir boyutta -gerçi bununla
ilgisi yok ama-görüyoruz. Bunun önlemlerini almak lazım. Bunlar, tasarruf
finansman şirketleri fon toplayacaklar tabii ama toplanan fonun
sigortası yok. Bankalarda mevduatta bir sigorta var, sigorta primi ödüyor
elbette bankalar. Bunlar da prim öderse efendim maliyet yükselir ama bu
toplanan fonların bir şekilde güvence altına alınması
lazım, belli limitlerle de olsa bir şekilde güvence altına almak
gerekiyor değerli arkadaşlar.
Sürem bitiyor, aslında konuşacak çok
şey var. Sayın Başkan, müsamahanıza teşekkür ediyorum.
Teklifin görüşmeleri sırasında arkadaşlarımız,
hepimiz önergelerle teklifin iyileştirilmesi için gerekli gayreti
göstereceğiz.
Sözlerimi burada bitiriyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 53üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şahıslar adına ikinci söz, Malatya
Milletvekili Sayın Bülent Tüfenkcide.
Buyurun Sayın Tüfenkci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz üzerinde konuşmak için
şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Cumhurbaşkanımız liderliğinde,
ülkemizin kalkınması yolunda sürdürdüğümüz projelere hız
kesmeden devam ediyoruz. Geçtiğimiz dönem boyunca birçok projeyi başarıyla
hayata geçirdik. Ülkemizin ekonomik
bağımsızlığına ve
vatandaşlarımızın refahına önemli katkılarda
bulunduk. Aynı azim ve kararlılıkla devam edecek
çalışmalarımız kapsamında nihai amacımız,
ülke olarak kendine yetebilen, dış kaynaklara ihtiyaç duymayan bir
Türkiyedir.
Hepimizin malumu olduğu üzere, ekonomik
gelişme ve kalkınma yolunda ihtiyaç duyulan en önemli kaynak
sermayedir. Yapılacak yatırımların ve hayata geçirilmesini
beklediğimiz projelerin en önemli kaynak ve araçlarla finanse edilmesi kalkınma
sürecimizdeki istikrar açısından önemlidir. İşte bu
noktada, özellikle, hane halkımızın tasarruflarının
görece az olduğu düşünüldüğünde, bu yasa teklifimizle birlikte
tasarruflarımızı da artırmayı amaçlamaktayız.
Özellikle, hane halkı tasarruflarının artırılması
için öncelikle kişilerin kendilerini finansal açıdan güvence
altında hissedebilecekleri uygun tasarruf ürünlerinin bulunması
gerekmektedir. Ülkemizde, vatandaşlarımızın konut ve
taşıt başta olmak üzere çeşitli varlıkları
edinmeleri için finansman hizmeti sunan özel firmalar belirli bir süredir
faaliyettedir. Otuz seneye, otuz üç seneye yakındır bu şirketler
Türkiyede faaliyetlerine devam etmekte; önemli bir aksaklık görülmemekle
beraber, bu boşluğu gidermek, mağduriyetlere yol açmamak
adına bu teklifimizi sunuyoruz. Özellikle bu teklifimiz, esas
itibarıyla, bireylerin bireysel olarak veya grup hâlinde tasarruf
edecekleri ve sonunda bir finansman elde edecekleri organizasyon
yapılarını tesis etmektedir. Özünde bir finansal aracılık
faaliyeti yürüten söz konusu firmaların uygun şekilde denetim ve
gözetimlere tabi tutularak, bu alanın güvenliğini ve
sürdürebilirliğini sağlayarak finansal sektörümüzün büyümesine ve
piyasalarımızın derinleşmesine katkı
sağlayacağımıza inanıyoruz.
Biz, bu sistemin, özellikle dünyada 100e yakın
ülkede kullanıldığını ifade etmek istiyoruz ama
Türkiyede uygulanan sistem, Türkiyeye özgü bir model ve gerçekten biz, bu
finansal şirketlerin de yaşamasını istiyoruz ama tasarruf
sahiplerinin mağdur olmasını da istemiyoruz. Getirdiğimiz
teklifle tasarruf finansmanı olarak adlandırılan yöntemin
düzenlenmesi ve denetim altına alınması amaçlanmaktadır.
Tasarruf finansmanı sistemi, en genel anlamıyla, firma ve
müşteri arasında önceden kararlaştırılmış
olan ya da müşteri grupları arasında çekiliş yapma
yöntemleriyle belirlenen vadeye kadar müşterinin birikim yapması
karşılığında müşterilere konut veya
taşıt edinebilmesi amacıyla finansman sağlanabilmesidir.
Burada, bu şirketler, konut veya taşıt alıp
müşterilerine vermiyorlar, müşterilerinin bulduğu konut ve
taşıtlara finansman sağlamış oluyorlar. Bu,
uluslararası literatürde sözleşmeye dayalı tasarruf sistemleri
diye ifade edilmekte, çeşitli nedenlerle bu tür organizasyonlara
vatandaşlarımız başvurmakta, kimisi faizi haram olarak
nitelendirdiği için bu sistemi tercih etmekte, kimisi bankalarda kredi
notu düşük olduğu için bu sistemi tercih etmekte, kimisi de maliyet
açısından bu sistemi tercih etmekte, yani bazı
arkadaşların burada ifade ettiği gibi yeşil sermaye,
şu sermaye, bu sermayenin kullandığı bir araç veya metot
değil, ayrıca sermayeyi ötekileştirmek, renklere ayırmak da
gerçekten bu Meclise yakışmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, biz bu teklifimizle
beraber bu firmaların, özellikle tasarruf finansman sistemini icra eden firmaların,
finansman aracılık faaliyetlerinde bulunduğunu
değerlendirdiğimizde BDDKden izin almasını istiyoruz.
Sermaye şartı getiriyoruz, sermayenin 100 milyon olarak verilmesini,
konulmasını istiyoruz.
Yine, lisans alacaklar bu firmalar, lisanslı
olarak faaliyetlerine devam edecekler. Bu kanun yürürlüğe girmeden önce
icra eden şirketlere de özellikle bir süre tanıyoruz; bu süreler,
makul süreler. Sermaye şartı için belirli süreler var, diğer
eksiklikleri gidermek için de farklı süreler var ve bu süreleri Komisyonda
tartıştık; arkadaşlarımızın da oy
birliğiyle veya kararıyla bu noktada, bu süreleri ortaya koyduk.
Tasfiye hâlinde neler yapılabileceğini bu
teklifimizde yine gündeme getirdik. Tasfiyede
vatandaşlarımızın, şu veya bu nedenle tasfiyeye giren
şirketlerdeki mudilerin, tasarruf sahiplerinin mağdur olmaması
için düzenlemeler getirdik.
Yine, kötü niyetli organizasyon şirketlerinin
suistimalleri hâlinde, zimmetlerine para geçirmeleri hâlinde
Bankacılık Yasasına koşut düzenlemeler getirerek en
ağır cezaları alması noktasında sisteme bir güvence
getirdik ve bu noktada, sistemin işleyişini denetleme noktasında
da BDDKye ayrıca bir yetki verdik.
Yine, bu sistemin
Özellikle bu sistemde hangi
finansman aracı için para toplanmışsa -konut veya
taşıt için- onun dışındaki başka araçlara,
enstrümanlara bu paraların gitmemesi için düzenlemeler ortaya koyduk.
Tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla,
sistem kapsamında faaliyette bulunan firmaların özellikle kendi
şirketlerine para aktarılmaması noktasında da özel hükümler
koyduk ve bu noktada, mali durumları bozulması hâlinde de yine,
BDDKnin denetiminde tasfiye sürecine girilmesi noktasında da biz,
hükümler koyarak sistemi daha işler hâle getirdik.
Mevcut firmalar için eleştirilen hususlardan
bir tanesi olarak söylenen, toplanan tasarrufların firmanın dâhil
olduğu grup içindeki diğer faaliyetlerde
kullanılmasını önleme noktasında da hükümler getirdik.
Yine, firmaların başta iç sistemleri olmak üzere yeterli organizasyon
ve yönetsel yapılarının tesis edilerek
sağlamlaştırılması ve böylelikle kurumsallık
düzeyini artırması noktasında da biz yeni düzenlemeler
getiriyoruz bu teklifimizle. Yine, özellikle bu çerçevede konuya ilişkin
teknik düzeydeki çalışmaları da gerçekleştirmek için,
yönetmelikler çıkarmak için de yine BDDKye yetki veriyoruz.
Kanun teklifimiz sayesinde firmalar,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun gözetimi altında bu
faaliyetleri yaparken özellikle bir aylık süre içerisinde başvurma
zorunluluğu getiriyoruz. Bununla ilgili, bu süre içerisinde
başvurmayanlarla ilgili birtakım düzenlemeler var ve
başvurduğunda yeterlilik alamayanlarla ilgili düzenlemelerimiz var.
Böylelikle bu firmaların özellikle vatandaşlarımızı
mağdur etmemesi noktasında bir güvence oluşturuyoruz. Bunu
Titanla veya geçmişteki birtakım şirketlerle
karıştırmamak lazım. Bu sistemin işleyişi ile çok
ortaklı şirketleri birbirine karıştırarak işleyen
bir sistemi rencide etmeyi de doğru bulmuyoruz. Biz bu sistemin özellikle
kurumsal anlamda güçlenerek yoluna devam etmesinden yanayız ve
vatandaşlarımızın, dar gelirli
vatandaşlarımızın da özellikle konut alması
noktasında, taşıt alması noktasında veya diğer ihtiyaçlarını
gidermesi noktasında -BDDKmiz denetlemelerini yaparak onların gözetiminde-
bu sistemi büyütmek istiyoruz. Bu sistemin,
vatandaşlarımızın özellikle ihtiyaçlarını
gidermesinde farklı bir enstrüman olmasını da istiyoruz.
Özellikle bu teklifte emeği geçen bütün
arkadaşlarımıza, Komisyonumuza teşekkür ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TÜFENKCİ (Devamla) İnşallah,
birlik içerisinde bu teklifimizi yasalaştırırız. Türkiyede
özellikle bu enstrümanın daha sağlıklı bir şekilde
hayata geçmesini istiyoruz. Sözlerime son verirken, yeni kurulacak sistemin
ülkemiz ekonomisine, finansal piyasalarımıza ve
vatandaşlarımızın refah ve huzuruna katkı
sağlamısını temenni ediyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, pek
kısa bir söz talebim var 60a göre.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Bülent
Tüfenkci teklifin ilk imza sahibidir, konuya da hâkimdir,
Bakanlığı vardır Sayın Bakanın. Hem Sayın
Bakana hem Komisyona hem AK PARTİ Grubuna şunu söylemek istiyorum: En
iyinin iyisi vardır; bana ait bir sözdür. Şimdi, gerek grubumuz
adına konuşan Tacettin Bayır gerekse Sayın Akif Hamzaçebi
teklife grup olarak olumlu yaklaştığımızı ortaya
koyduktan sonra, biraz önce söylediğim En iyinin de iyisi vardır.
yaklaşımıyla da bu teklifin daha verimli, daha rantabl, daha
kapsamlı ve daha tasarruf sahiplerini korurken piyasalara, sisteme güven
veren bir hâle getirilmesinin mümkün olduğunu da hem Sayın Hamzaçebi
hem Sayın Bayır ortaya koydular. Hatta İYİ PARTİ de bu
çerçevede bir konuşma yaptı. Yarın, teklifin detaylarına
gireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben, bu
vesileyle, hem AK PARTİ Sayın Grup Başkan Vekiline hem Komisyon
Başkanımıza hem Sayın Tüfenkciye -ilk imza sahibi
sıfatıyla- Sayın Hamzaçebinin ve Sayın Bayırın
önerilerinin dikkate alınarak teklifin daha iyi hâle getirilmesi hâlinde
Genel Kuruldan geçme süresinin de bir zaman tasarrufuyla hızlanacağını
beyan ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şahıslar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2000 yılı sonrası emekli olan
vatandaşlarımız acil bir intibak yasası istiyor.
Emeklilerimiz açlık sınırının altında bir
maaşla yaşamaya çalışıyor. Verdiğiniz üç kuruş
maaşı da tuhaf yasalarla iyice kırpıyorsunuz. Bu
insanlarımız ne yiyecek ne içecek; nasıl geçinecek, nasıl
yaşayacak, torunlarına nasıl harçlık verecek? Biz CHP
olarak 2000 sonrası emekli olanlar için bir intibak yasası teklifi
getirdik, ittifakla reddettiniz. Duyun artık emeklinin sesini. Asgari
ücretin altında maaşlarla emekli nasıl geçinsin? Dünyada,
çalıştıkça batılan tek ülke Türkiye. AKP Türkiyesinde
çiftçimiz, emeklimiz çalıştıkça zarar ediyor.
Hakkınızı da teslim etmemiz gerek, çalışmadan
milyarları götürebileceğiniz tek ülke de biziz.
Sözün özü, açlık sınırının
altında yaşayan milyonlarca emekliyi görün, onların dört gözle
beklediği intibak yasasını bir an evvel çıkarın ya da
bizim getirdiğimiz teklifleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, şehrim Kahramanmaraşın ve ülkemizin tarım
potansiyeli yüksektir, bunu doğru kullanmalıyız. Günümüzün en
önemli konularından biri tarımsal üretimi artırmaktır.
Artan nüfus, yeterli ve dengeli beslenme ihtiyacı tarımsal üretimi artırmayı
gerektirmektedir. Ülkeler arası rekabet, ülkeleri farklı müdahaleler
yapmaya zorlamaktadır. Biz de ülke olarak tarımsal üretime müdahale
etmeliyiz; kapalı sistem sulama ağımızı
artırmalıyız, sulanan arazi miktarını artırmalıyız,
tohum ıslah çalışmaları yapmalıyız. Ayrıca,
tarımsal üretimi artırmak için kamuda, özel kuruluşlarda ziraat
mühendisi istihdamını artırmalıyız.
Danışmanlık ve üretimde bilimsel yöntemleri kullanarak
doğru uygulamalarla tarımsal üretim, verim artırılmalıdır.
Elimizde yeteri kadar ziraat mühendisi vardır, bunları etkin kullanarak,
topyekûn tarımsal üretimi artırmalıyız.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
Çiftçilerimiz Meclisten gelecek sesi dinlerken muma
döndüler. Hâlâ Tarım Kredinin ve Ziraat Bankasının çiftçi borçlarını
yapılandırmasıyla ilgili bir çalışma yok. Tarım
Kredilerle ilgili son tarihî düzlüğe girilmekte, yakında yine
çiftçilere haciz işlemleri başlayacak. Bakanlığın bir
an evvel verilecek torba kanun teklifi içerisine çiftçilerimizle ilgili
yapılandırmayı bir an evvel getirmesini bekliyoruz. Ama
dediğim gibi, muma döndüler, hiç de olacak gibi durmuyor.
Yine, bakınız, Sayın
Cumhurbaşkanı müjde dedi, gübreye yüzde 100 destek verdiğini
söyledi. Eğer buğdayda 210 liraya gelen gübre rakamının
sadece 16 lirasını büyük müjde olarak veriyorsanız, ben
şapka çıkarıyorum sizlere. Yine, ayçiçeğinde 150 liraya
gelen gübre kullanımında sadece 8 lirasını müjde olarak
veriyorsanız -4 liradan 8 liraya çıkarmayı- aşk olsun
diyorum. Eğer bu gübre desteği sizin için müjdeyse takdir
halkındır.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisarda, Ahmet Uçmak isimli bir gazeteci,
aylardır AKPli Çay Belediyesinin iş yaptığı
firmalardan birinin FETÖyle iltisaklı olduğu iddialarını
yazıyor. Bu haber Afyonkarahisarın da gündemindedir. Yetkililer
niçin aylardır bir açıklama yapmıyor? Eğer bu iddia
doğru değilse çıkıp Çay Belediyesinin FETÖyle
iltisaklı bir firmayla iş yapmadığını söyleyin.
FETÖyle iltisaklı bir firmayla çalışıyorsa da
gereğini yapın; bu gazeteciyi mahkeme mahkeme
dolaştırmayın.
Öte yandan, Afyonkarahisara yeni bir belediye
binası yapmak istediğini söyleyen Afyonkarahisar Belediye
Başkanı, bu konuyla ilgili Afyonkarahisarlı hemşehrilerimle
röportaj yapan Nail Azbay isimli bir gazeteciye had bildirmeye kalkıyor.
Hem basın özgürlüğünden bahsediyorsunuz hem de özellikle yerel
gazeteciler üzerinde baskı kurmaya kalkıyorsunuz; eleştiriye
tahammülünüz yok. Bu mu sizin basın özgürlüğü
anlayışınız?
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Dün açıklanan kararlar neticesinde, risk
grupları ve illere göre, bazı işletmelerin kademeli olarak
açılmasına karar verilmiştir ancak esnaflarımız
İzin verdik, işe başlayın. diyerek düzelecek konumda
değiller; aylardır biriken borçları, ödenmeyen faturaları
ve kredileri bulunmaktadır. Mutlaka esnafı
karşılıksız ayağa kaldıracak kalkış
kredisi desteği verilmelidir. Çiftçi borçlarının
yapılandırılması gibi esnafın da eski borçları
yapılandırılmalıdır. Kamu bankaları esnafa
altmış ay vadeli sıfır faizli destek kredileri
sağlamalıdır. Bu aşamada esnafın son bir senede kötüye
dönen sicili silinmelidir. Hâlen çözüm üretilmeyen vergileri ve kira stopajları
alınmamalıdır.
BAŞKAN Sayın Ünver
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Gıda
enflasyonu şubat ayında yüzde 2,8 oldu. Son bir yılda yüzde 30
olan gıda enflasyonu yılın ilk iki ayında yüzde 6,5a
ulaştı. Bu yıl enflasyon farkı düşüldükten sonra memur
ve emeklisine yüzde 3, SSK ve BAĞKUR emeklisine yüzde 4 zam yapan AKP
iktidarının yılın ilk altı ayı için verdiği
zam iki ayı bile çıkaramadı. 2014ten bu tarafa tek adam
rejimiyle yönetilen Türkiyede şubat ayı açlık
sınırı 2.718 lira, yoksulluk sınırı da 8.856 lira
olmuştur. Tek adam rejimi, işçisiyle, memuruyla, emeklisiyle,
esnafıyla tüm milletimizi açlığa ve yokluğa mahkûm
etmiştir. Tek adam rejimi istediği kadar TÜİK Başkanı,
Merkez Bankası Başkanı ya da bakan değiştirerek
makyajlansa da gerçeklerin saklanması mümkün olmamaktadır. Çare
ülkeyi, milleti yok sayan bu rejimden kurtarmaktır.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bulut
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sağlıkçıların kanayan
yarası atama sorunu. Her yıl sağlıkla ilgili bölümlerden
mezun olan binlerce genç, Kamu Personeli Seçme Sınavından yüksek
puan almalarına rağmen atanamadıkları için mesleklerini
yapamamaktadırlar.
Kadro dağılımındaki
adaletsizliğin mağdur ettiği bir diğer meslek kesimi ise
diş protez teknikerleridir. 20 bin mezunu olan diş protez
teknikerliğinde son on iki senede 426 kişilik sözleşmeli
personel alımı yapılmıştır; 18 binlik alımda
19, 12 binlik alımda ise 7 kişilik kadro verilmiştir. Diş
protez teknikerlerine verilen kadro çok azdır ve her alımda giderek
azalmaktadır. Mesleğin devamlılığı için adil bir
kadro dağılımı yapılmalı, diş protez
teknikerlerine yeterli kadro açılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) 10 milyondan
fazla işsizin, milyonlarca yoksulun, çöplerde ekmek toplayan
vatandaşların olduğu bu ülkenin 128 milyar dolarını
yok ettiniz. Buradan, 10 milyon işsiz, milyonlarca yoksul, takibe
düşen çiftçiler, kirasını ödeyemeyen emekliler, kredi borcunu
ödeyemeyen esnaflar, tableti olmayan milyonlarca öğrenci, gençlerimiz, kadınlarımız
adına, 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı adına
soruyorum: 128 milyar doları kime sattınız, kaça
sattınız, ne zaman sattınız? Bu işlemi hangi yöntemle
yaptınız? Bu işlemde kimin imzası var? Sizde vicdan var
mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aydın Sökede 1996 yılında
eğitime başlayan ve 882 öğrencinin eğitim gördüğü
Nebahat Alpan İlk ve Ortaokulu binasının 2018 yılında
yapılan deprem etüdüyle depreme dayanaksız olduğu tespit
edilmiştir ancak tespitin yapıldığı bu tarihten
itibaren okulun değil yıkılması, güçlendirilmesi adına
hiçbir adım atılmamıştır. Bir deprem bölgesi olan
Aydında bahsi geçen okul öğrencilerin hayatını tehdit
etmektedir. 30 Ekim tarihinde gerçekleşen İzmir depremiyle birlikte
binada yeni hasarlar da oluşmuştur. Bakanlık tarafından
yapılan etütte okulun yüzde 49 oranında depreme dayanıksız
olduğu, daha sonra yapılan incelemelerde ise yüzde 39 hasarlı
bulunduğu, okul velileri tarafından yapılan CİMER
başvurusu yanıtında Bakanlık tarafından iletilmiştir.
Depreme dayanıksız olduğu yapılan testler sonucunda da
ortaya konulan bu okulla ilgili gerekli çalışmalar bir an önce
başlatılmalı, öğrencilerimizin hayatı daha fazla
tehlikeye atılmamalıdır. Ayrıca, birinci derecede deprem
kuşağı olan Aydın ilinde depreme dayanıksız
okullarla ilgili ne gibi çalışmalar yürütülmektedir?
BAŞKAN Sayın Şahin
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İşitme engelli çocukların
duyması için gerekli olan kohlear implant ve beyin sapı implant
operasyonları, maliyetleri nedeniyle bir süredir
yapılamamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından implant
bedelinin sadece 38 bin lirası karşılanıp ailelerden ilave
olarak 60 ila 90 bin lira ek ödeme yapmaları istenmektedir. Mali
yetersizlik içinde olan aileler doğal olarak bu operasyonları
yaptıramamaktadırlar. Çocuğun işitme ve konuşma
yeteneğinin gelişmesi için bu operasyonların 4 yaşa kadar
yapılması hayati önem taşımaktadır. Bu durumda olup
operasyon bekleyen yaklaşık 50 çocuğumuz vardır. Bu
çocuklarımızın aileleri, Sosyal Güvenlik Kurumunun implant
bedelinin tamamını ödemesini ve çocuklarının operasyonunun
bir an önce yapılmasını istemektedirler.
Bakanlığın bu konuda ivedi olarak düzenleme yapmasını
aileler adına talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hükûmet, yama tutmayan bütçe için yeni kaynak
arayışlarına girdi. İlk göz dikilen alan ise geçen yıl
6 milyon satışın yapıldığı ikinci el araç
pazarında oldu. Meclise getirilmesi beklenen yasa taslağına göre
ikinci el araç satışında binde 5 oranında vergi
alınacak olması zaten daralmış piyasada ciddi bir
mağduriyet yaratacak. Araç fiyatlarının yükseldiği
sıfır araç temininde yaşanan sıkıntı,
maliyetlerin artışının ardından neredeyse on
yılda bir aracını değiştirmek isteyen vatandaşa
yeni bir vergi yükü bindirilmesi kabul edilemez. Ayrıca, ehliyetini
yenilemek isteyen vatandaştan 15 lira alınmasına
karşılık ehliyetini beş yılda bir güncellemek isteyen
ağır vasıta ehliyet sahibi insanlardan 270 lira alınması
da hangi aklın ürünüdür? Hükûmet, büyüyen bütçe açığına
vatandaşın sırtına yeni vergiler bindirerek çözüm bulma
alışkanlığından vazgeçmeli, iğneden ipliğe
vergi yükü altında ezilen, pandemi sürecinde kepenk kapatan, açlık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Siyasetçi kimliğinin yanı sıra
akademisyen kimliğiyle ülkemizin ve dünyanın önde gelen isimleri
arasında yer alan millî görüş hareketinin lideri Profesör Doktor
Necmettin Erbakan Hocamızı rahmetle, minnetle yâd ediyorum,
mekânı cennet olsun.
Demokrasinin, halk iradesinin, meşru
iktidarın, temel hak ve özgürlüklerin darbeci zihniyet tarafından
askıya alınması ve Bin yıl sürecek. dedikleri postmodern
28 Şubat darbesi, milletimizin inancına, medeniyetimizin değerlerine
yapılan bir darbedir. İnşallah, bundan sonra darbeler tarihin
karanlık sayfalarında yer alacaktır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından dün açıklanan 2020 yılı
yüzde 1,8lik büyüme oranımız, başarılı
politikalarımızın en somut göstergesidir. Hedefimiz, her bir
vatandaşımıza dokunacak, refahı daha da artıracak,
sağlıklı ve istikrarlı bir büyümenin orta ve uzun vadede
güçlenerek sürmesidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Antakya-Samandağ yolu 27 kilometre uzunlukta
olup ama yıllardır tam olarak bitirilememiştir.
Kuşalanı ve Yeşilköy Mahalleleri arasında yol
genişletilmesi için kamulaştırma yapılmasına
rağmen yol henüz genişletilememiştir. Bu durum, sürekli ölümlü
trafik kazalarına sebep oluyor ve bir sürü
vatandaşımızı bu güzergâhta trafik kazasında
kaybettik. Ayrıca, Samandağ yolu üstünde yayaların geçişi
için Uzunbağ ve Koyunoğlu Mahallelerine üst geçit acilen
yapılmalıdır. Buradan, Ulaştırma Bakanı ve
Karayolları Genel Müdürüne sesleniyorum: Lütfen, Samandağ-Antakya
yolunun genişletme çalışmalarını bitirin. Uzunbağ
ve Koyunoğlu Mahallelerine üst geçit yapın, insanlarımız
artık bu yolda trafik kazalarından ölmesin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Komisyon
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Genel Kurulda kanun teklifi üzerinde fikirlerini
beyan eden değerli milletvekili arkadaşlarımıza, siyasi
parti gruplarına teşekkürlerimi sunuyorum.
Kanun teklifini, Sayın Bülent Tüfenkci ve 75
milletvekili arkadaşımızın teklifini Komisyonumuzda
görüştük. Özellikle Komisyon aşamasında siyasi partilerimizin
Komisyon üyesi değerli temsilcisi milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum. Ayrıca Komisyon üyesi olmayıp bu konuyla
ilgili hassasiyet duyan diğer siyasi partilerden bütün milletvekili
arkadaşlarımızın samimiyetle bu kanun teklifi üzerinde çok
değerli katkılarının olduklarını ifade etmek
istiyorum, hâlâ da o katkılarını verdiklerini memnuniyetle ifade
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kanunun ortaya
çıkarılmasıyla ilgili hem iktidar partisi grubu adına hem
de diğer partideki milletvekili arkadaşlarımızın
geneli ve şahsı adına yaptıkları görüşmeler
çerçevesinde ortaya çıkan, çok hızlı bir şekilde büyüyen
sistemi disiplin altına alabilmek. Biraz önce Sayın Hamzaçebi, mevcut
34 firmadan bahsetti bilinen rakamlar çerçevesinde. Ben biraz daha Genel Kurulu
aydınlatmak adına şöyle ifade edeyim: 1991 yılında ilk
defa bir şirket kurulmuş. 1992 yılında 2nci şirket
kurulmuş. 1992den 2016 yılına kadar herhangi bir şirket
yok, sadece 2 şirket faaliyet gösteriyor. 2016 yılında bir
şirket kurulmuş. 2017 yılında bir tasarruf finansman
şirketi kurulmuş yani 1991 ile 2017 yılı arasında 4
firma faaliyet içerisinde. 2018de 5 firma faaliyete geçmiş, 2019da 13,
2020 yılında 12 firma faaliyete geçmiş. Toplam 34 firma tasarruf
finansman şirketi faaliyetlerine devam etmiş.
Biraz önce burada ifade edildiği gibi, bankadan
kredi alma imkânı olmayan veya faizli bir sistemle uğraşmak
istemeyen, inancı gereği başka bir yöntemle ev, araba sahibi
olmak isteyen kişilerin bir fırsat penceresi olarak
görülebileceğini ifade edebileceğimiz kumbara hesabı
diyebileceğimiz -bize de ifade ederken altın günü diye tabir
edilen- altın günlerinin benzeri ama bir organizasyon firması
vasıtasıyla yapılan bir düzenleme. Toplam 34 firmanın
bizdeki kayıtlarına göre 760 tane şubesi var. Artık bunlar
sadece büyük vilayetlerde değil, Türkiyenin hemen hemen 60 vilayetinde,
belki de 81 vilayetinde faaliyet gösteren firmalar hâline gelmiş. Bu 760
şubenin 510 tanesi ilk 9 firmaya ait, geriye kalan 250 şube 26
firmaya ait. Yani 2019 ve 2020 yılında kurulan 25 firma toplam 250
şubeyle faaliyet gösteriyor, ilk 9 firma 510 şubeyle faaliyet gösteriyor.
Biraz önce de ifade edildiği gibi bir firmanın kayıtlı
sermayesi, ödenmiş sermayesi 300 milyon, öbür firmanın, sonuncu
firmanın kayıtlı sermayesi 50 bin lira ama ödenmiş
sermayesi 12.500 lira diye ifade edildi. İşte, buradan
insanların tasarruflarının, kıt kanaat aldıkları
ücretlerle biriktirmeye çalıştıkları Gelecekte bir kumbara
hesabım olsun, ortaklaşa, birlikte bir el birliği çerçevesi
içerisinde konut sahibi olabilir miyim, ev sahibi olabilir miyim, araba sahibi
olabilir miyim? diye 1991 ve 1992 yılında kurulmuş, bugüne
kadar yaklaşık 150 bin veya 200 bin civarında insanın
finanse edildiği bir sistemden ortaya çıkıyoruz. Ondan önceki
dönemlerde pek bir mağduriyetin olmadığını,
şikâyetlerin makul bir seviyede sadece -ki firmalar bunu sistemde teslimat
diye ifade ediyorlar- teslimatların zamanından bir ay sonra, iki ay
sonra, üç ay sonra yapıldığıyla ilgili; sistemden geriye
çıkmak isteyenlerin, kurada olmayanların sistemden geri çıkarken
ödedikleri organizasyon bedelinin sözleşmeler çerçevesinde, aslında
sözleşmelerde Hiç ödenmez. diye ibare olmasına rağmen bir
kısım firmalar bunun yarısını, yüzde 20sini ödeme
imkânı ortaya çıkardıklarından dolayı Bana niye
organizasyon bedelini ödemediler? diye şikâyetler söz konusu. Son
zamanlarda yani son üç yılda -2018, 2019, 2020 yıllarında-
ortaya çıkan 30 şirketin çoğalmasıyla birlikte sistemde
teslimat diye söylenen yani yüz aylık bir sisteme girdiğiniz
takdirde normal şartlar altında 40ıncı aydan bütün havuz
üyesi -havuz diye tabir ediliyor- olan katılımcıların
tamamı bütün ödeyecekleri miktarın yani 100 bin lirayı 1.000
lira olarak varsayarsak 1inci, ilk şanslı olan 1inci ayda 100 bin
lirayı alıyor, nihai olan kişi 40ıncı ayda 100 bin
lirasını alıyor. Sisteme yeni girişler olduğu sürece,
yeni yeni havuzlar oluştuğu sürece geriye kalan 60 kişinin
finansman edilmesine imkân veren, adına da el birliği sistemi diye
söylenen ve -güzel de bir tarif aslında el birliği sistemi diye
ifade ettikleri durum- bu çerçevede son zamanlarda ortaya çıkan yeni yeni
firmaların teslimat sürelerini rekabet şartları
dolayısıyla veya yaptıkları reklamlar münasebetiyle
katılımcıların yoğun bir şekilde ortaya
çıkması ve teslimat sürelerinin normal şartlar altında
kredili veya faizli sistemde en büyük örneklerinden biri Almanyada gözüküyor.
Almanyada 40ıncı ayda nihai teslimatı gerçekleştiriyorlar
çünkü bir faiz alıyorlar o sistem içerisinde. Bizde faizsiz olan sistemde
normal şartlar altında 40ıncı ay veya 50nci ayda
teslimatlarının tamamını gerçekleştirme imkânları
var ama sistemin reklama girmesiyle birlikte ve cazip hâle gelmesi ve önceki
geçmiş örneklerinin olumlu olmasından kaynaklı, biraz rekabetin
de verdiği unsurlarla birlikte hem organizasyon ücretinde bir düşme
hem de teslimat sürelerinde bir azalma ortaya çıkıyor. Hem
milletvekili arkadaşlarımız, teklif sahibi milletvekili
arkadaşlarımız, benim bildiğim kadarıyla dört beş
aydır bu konuyla ilgili gayretli olarak çalışıyorlar ve destek
sağladıkları Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
aynı zamanda Hazine ve Maliye Bakanlığı hem TMSFyle
birlikte yaptıkları görüşmeler çerçevesinde bunun bir disiplin
altına alınması, çünkü Ticaret Kanunu çerçevesinde
kurulduğundan dolayı finans toplayan ama sistem normal
çalıştığı takdirde sadece organizasyon faaliyeti gösteren
firmaların organizasyon ücretiyle hayatlarını devam ettirdikleri
ki yüzde 5 ile yüzde 7 arasında, yüzde 8 arasında organizasyon
ücreti alıyorlar; son duyduğumuz, emin değilim, yüzde 2lere,
yüzde 3lere düşen organizasyon ücretiyle birlikte- bu sistemin artık
havuzdan kaynak temin etme mecburiyetinin olabileceği kaygısıyla
değerli arkadaşlarımız çok güzel bir teklif
hazırlamışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Komisyon
tartışmalarımız sırasında, bütün siyasi parti
grubundan arkadaşlarımızın hem kanun teklifi sahibi
arkadaşlarımızın hem BDDKnin hem Hazine ve Maliye Bakan
Yardımcısının hem de Komisyon Başkanı olarak bize
tevdi ettikleri sorular gerçekten çok önemliydi ve Sayın Tacettin
Bayırın ifade ettiği gibi ilk defa sektör temsilcilerinin bu
kanuna bu kadar katkı yaptıkları nadir tekliflerden biri. Gerçi
eleştirel manada söyledi kürsüde konuşurken ama bir kanun teklifini
yaparken biz bu sektörde faaliyet gösteren 34 firmanın yaklaşık
350 bin katılımcısının firmaların zor durumda
kalarak bir Titan benzeri hadisenin ortaya çıkmaması için,
hayallerini gerçekleştirmek amacıyla kıt kanaat biriktirmeye
çalıştıkları, yavrularının rızkından
kestikleri, başka sosyal imkânlarından farklı olarak
biriktirmeye gayret ettikleri, gelecekteki umutlarını güncel
ihtiyaçlarından keserek gayret etmeye çalışan insanların
umutlarının mağdur olmaması için yapılması
gereken, sistemin tıkanmaması için, sistemin çökmemesi için, 350 bin
katılımcının mağduriyetinin ortaya çıkmaması
için yapılan bir düzenlemeden sistem temsilcileriyle ilgili 34
firmanın tamamının temsilcileriyle hem birer birer hem de toplu
hâlde görüşerek Sistem içerisindeki tıkanıklar ne olabilir,
nasıl mağduriyetler olur, nasıl giderilebilir? konusunda
araştırmalar yaptım. Bunda da katkı yapan hem teklif sahibi
arkadaşlarıma hem Cumhuriyet Halk Partisinden değerli Komisyon
üyelerimize ve Komisyon dışından katkı yapan değerli
milletvekillerimize, HDP milletvekillerine, Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekillerine ve İYİ PARTİ milletvekillerine teşekkür
ediyorum. Büyük bir samimiyet içerisinde, büyük bir gayret içerisinde biz bu
kanunda 350 bine yakın insanın bu havuz içerisinde bulunduğu ve
mağdur olmamaları için gayret gösterdiğimiz çok önemli bir kanun
teklifini yerine getirdik ve orada da Komisyonda hem ben hem değerli
milletvekili arkadaşlarımız sektör temsilcilerine, bir tüketici
gibi ve 350-400 bin civarındaki sözleşme sahibi dar gelirli, sabit
gelirli insanın hakkını savunabilecek şekilde sorular tevdi
ederek; hem Hazine ve Maliye Bakanlığına hem TMSFye hem de
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna o vatandaşlarımızın
adına soruları sorarak bu kanun teklifini bu hâle getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sistemin
tıkanmaması, böylesine bir saadet zinciri hâline getirilip
Titanların oluşmaması için katkı veren ve
görüşleriyle, fikirleriyle bize yön veren değerli milletvekili
arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.
Bu meyanda, hem İYİ PARTİden hem
Milliyetçi Hareket Partisinden hem HDPden gelip Komisyonumuzda katkı
sağlayan değerli milletvekillerinin, özellikle de Cumhuriyet Halk
Partisinden Sayın Akif Hamzaçebinin katkılarına da çok çok
teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Nitekim, biraz önce de bu kanun
teklifi üzerinde yaptığımız Şöyle olsa daha mı
iyi olur? diye düşündüğümüz -ki diğer partilerden diğer
arkadaşlarımız da bu şeye katkı sağladılar-
iktidar partisi grubunun değerli teklif sahibi
arkadaşlarımıza ve Grup Başkan Vekillerine teşekkür
ediyorum.
Biz, sistemi tıkamadan, yeni
mağdurların oluşmasını engelleyip, bu şirketleri
sistem dışına çıkararak 350 bin mağdur ortaya
çıkarmadan, sistemin sağlıklı bir şekilde
yürüyebilmesi için elden geldiğince gayret gösterdik.
Özellikle hem Cumhuriyet Halk Partisinin
değerli milletvekillerine ve Cumhuriyet Halk Partisinin Komisyon
temsilcisi değerli arkadaşıma, HDPnin değerli
milletvekillerine ve Komisyon temsilcisi arkadaşlarımıza,
Milliyetçi Hareket Partisinin Komisyon temsilcisine ve milletvekili
arkadaşlarımıza, İYİ PARTİnin, katkı
sağlayan tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Sistemi tıkamadan, olumlu bir şekilde
devam ettirebilmek adına ben bu arada sektör oyuncularıyla da 34
firmanın her biriyle, tamamıyla da görüştüm. Nasıl olur da
bu sistem tıkanmadan ve dar gelirli, sabit gelirli 350 bin insan
mağdur edilmeden bu kanunu işleyebilir, yürüyebilir hâle getiririz?
diye gayret gösterdik, çalıştık ve bununla ilgili biraz sonra
-çeşitli önergeleri de AK PARTİ Grubundan milletvekili
arkadaşlarımız verdi- sizlerin de katkılarınızla
bu kanun teklifini en iyi şekilde yapacağımızı ümit
ediyorum.
Konuşmalarıyla katkı sağlayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, tamamlayın Sayın
Elitaş.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Komisyonumuzda bugüne kadar
faaliyet gösterip ahenk içerisinde herkesin gıpta ettiği bir Komisyon
faaliyeti çalışmasına gayret gösteren tüm siyasi parti
gruplarından Komisyon temsilcisi milletvekili arkadaşlarıma
Komisyon Başkanı olarak teşekkür ediyorum. İYİ
PARTİden, MHPden, HDP, CHP ve AK PARTİden bütün temsilci
arkadaşlar Komisyonumuzun aktif bir şekilde ve verimli bir
şekilde çalışması için çok büyük gayret gösterdiler.
Komisyonumuza gelerek katkı sağlayan değerli milletvekili
arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Elitaş.
Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür etmedim, söz istiyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon
Başkanımız teşekkür etmemiş.
Son bir söz verelim.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Genel Kurulda da
konuşmalarıyla katkı yapan değerli arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum.
Hakikaten ileride ortaya çıkabilecek
mağduriyetleri önleyebilmek için tüm milletvekili
arkadaşlarımız samimiyetle katkıda bulunmuşlardır.
Katkıda bulunan değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyor
ve kanunun, katılımcılara hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.44
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 53üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
251 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 3 Mart 2021 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.46