TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
54üncü
Birleşim
3 Mart 2021
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin, Afyonkarahisar iline ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlunun, 1921 Teşkilâtı Esasiye Kanununun 100üncü
yılına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ağrı Milletvekili Abdullah
Koçun, Ağrı ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun yaptığı
gündem dışı konuşmasında AK PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Ağrı Milletvekili Abdullah
Koçun, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna sataşması nedeniyle
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, bankaların kredi verirken vatandaştan
istedikleri hayat sigortaları arasında fahiş farklar
olduğuna, pandemi bahane edilerek özellikle belli yaş
gruplarında daha yüksek oranda sigorta parası istendiğine, bunun
düzeltilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
2.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, ülkede boşanma oranlarının
arttığına, evlilik oranlarının ise
düştüğüne, boşanmaların ana sebebi olarak işsizlik ve
ekonomik kaygıların ön plana çıktığına
ilişkin açıklaması
3.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, ülke gündeminin aşılanamayan vatandaşlar, borç
batağındaki esnaf ve çiftçi, artan gıda fiyatları, 10
milyonu geçen işsiz olduğuna, ülkenin gerçek gündemine odaklanması
ve sorunlara çözüm bulması için Hükûmete seslendiğine ilişkin
açıklaması
4.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantep ilinin pandemiye rağmen 2020
yılını rekor ihracatla kapattığına, bunun
şehrin çalışkanlığının ve başarısının
en önemli göstergesi olduğuna, emeği geçen herkese teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
5.- Muğla Milletvekili Burak
Erbayın, Fethiye Körfezinin ciddi bir kirlilikle karşı
karşıya olduğuna, körfezdeki kirlenmenin ana sebeplerinden
birisinin tekne yoğunluğu olduğuna, Muğla-Aydın
İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı
kapsamında bu yoğunluğun daha da artacağına,
halkın ve yerel yönetimlerin görüşü alınmadan uygulanmak istenen
planın iptal edilmesi ve Fethiye Körfezinin temizlenmesi için gerekli
çalışmaların bir an önce başlatılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Yeşilayın
bağımlılıklarla mücadele için 5 Mart 1920de
kurulduğuna, 81 ilde toplam 120 şubesi ve
çalışmalarına destek veren yüzbinlerce gönüllüsü
bulunduğuna, Yeşilayın kuruluşunun 101inci yıl
dönümünü ve 1-7 Mart Yeşilay Haftasını
kutladığına ilişkin açıklaması
7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
AK PARTİ döneminde Niğde iline son sekiz yılda 20,8 milyar TL
yatırım yapıldığına, Ankara-Niğde Otoyolunun
açılmasıyla tüm yolların kesiştiği bir cazibe merkezi
hâline geldiğine, Konaklı beldesi karşısında
yapımı planlanan Yeni Niğde 2nci Organize Sanayi Bölgesinin
kuruluş protokolünün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından onaylandığına, teşvik avantajıyla yatırım
yapmak isteyenleri Niğde iline davet ettiğine ilişkin
açıklaması
8.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Sivas ilinin Örencik, Güneli, Akkoç, Yağmurluseki köyleri
sınırları içerisinde açılmak istenen asbest-talk madeninin
32 köyün içme suyunu, tarımı ve hayvancılığı
tehdit ettiğine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını
yöre halkının karşı olduğu bu maden projesini derhâl
durdurmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Tarım Kredi mağdurlarının
sorunlarının artarak devam ettiğine, söz konusu çiftçi olunca
AKPnin ampulünün yanmadığına, acil olarak başta Tarım
Kredi borçları olmak üzere çiftçinin borç sorununun çözülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, ülkenin 2020 yılında yüzde 2 dolayında
büyüdüğüne, imalat sanayisinde çalışan sayısının
arttığına, son çeyrekte imalat sanayisinin yüzde 10,5 nispetinde
büyüdüğüne, ihracatın rekor kırdığına ilişkin
açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, 2020 yılında Kocaeli Üniversitesinin 3 projesinin
TÜBİTAK performans ödülü aldığına, 5 Avrupa Birliği
projesinin kabul edildiğine, akademik kadro tarafından 2020
yılında üretilen ISI indeksli yayınların yüzde 35inin Scopus
Q1 grubundaki yüksek etkili faktörlü dergilerde yayımlandığına,
Kocaeli Üniversitesinin başarılarının devamını
dilediğine ilişkin açıklaması
12.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Çanakkale ili Bayramiç ilçesinde 2019 yılında
yapılan TOKİ konutları kurasıyla konut sahibi olmaya hak
kazananların bugün birçok sorunla yüz yüze olduğuna, yetkililerden
TOKİ güvencesiyle ev sahibi olan bu insanların sorunlarını
bir an önce çözmelerini beklediklerine ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Amasya ilinde Göynücek Merkez Camii din görevlisinin
Alevilere ağır hakaret ettiğine, Amasya ilindeki Alevi
kurumlarının ilgili hakkında suç duyurusunda bulunduğuna,
bu kişiye neden herhangi bir işlem
yapılmadığını sorduğuna ilişkin
açıklaması
14.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, AKPnin on dokuz yıllık iktidarının
ardından hâlâ İnsan Hakları Eylem Planı
açıklanmasının ülkenin getirildiği ayıplı
noktanın göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, ülkenin pandemi sürecinde sağlık hizmetleri, önleyici
tedbirler ve ekonomik destekler bakımından dünyada takdir
edildiğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından yeni kontrollü normalleşme sürecinin milletle
paylaşıldığına, alınan kararların ülkeye ve
millete hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
16.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Düzce ili Gümüşova ilçesinde esnaf ve çiftçilerin
yaşadıkları ekonomik sıkıntılara ilaveten 2/B
arazileriyle ilgili sorunları olduğuna, Gümüşova ilçesi ve
köylerinin içme suyunun sondaj kuyularından temin edildiğine,
Gümüşovalıların sınır değişikliğiyle
Sakarya iline geçen su kaynağından yararlanmak isteklerini
yetkililerin bilgisine sunduğuna ilişkin açıklaması
17.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, TÜİKin açıkladığı
yıllık enflasyonun yüzde 15,6 olduğuna, bu rakamın
vatandaşın hissettiği enflasyonla uzaktan yakından
alakası olmadığına, TÜİKin hesap becerisiyle de
kurumsal yapısıyla da içler acısı bir hâlde olduğuna,
TÜİKin dokuz ayda 2 asil, 1 vekil 3 Başkan eskittiğine
ilişkin açıklaması
18.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, PKK terör örgütünün şehit ettiği silahsız 13
vatandaşa rahmet dilediğine, PKK ne kadar hainse onun
uzantılarına destek verenlerin de hain olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
Mecliste muhalefete sürekli terörist diye saldıran, bir partinin
demokrasi dışı uygulamalarla kapatılmasını
savunan, yargıya müdahale edip talimat veren, hayatı boyunca
Fetullahçı terör örgütünde yer almış Grup Başkan Vekilinin
kim olduğunu sorduğuna ilişkin açıklaması
20.- Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın, Çinin Doğu Türkistanda insanlık tarihinin en
acımasız ve vicdansız zulmünü yaptığına,
iktidarın Uygur Türklerine sahip çıkmadığına, Çin ile
Türkiye arasında imzalanan suçluların iadesi anlaşmasının
Uygur Türklerini endişelendirdiğine ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Birleşmiş Milletler kayıtlarına
göre en az 1 milyon Müslüman Uygur Türkünün Çinde toplama kamplarında
olduğuna, Doğu Türkistanlıların seslerini duyurmak için
çırpındıklarına, Doğu Türkistan için 22 ülkenin
yayımladığı ortak bildiride neden Türkiyenin
imzasının olmadığını sorduğuna, Doğu
Türkistanda zulüm görenlerin Türk ve Müslüman olduklarına, bu
insanlık ayıbına hep birlikte son verilmesini dilediğine
ilişkin açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, dört gün önce Medeniyetler Beşiğinde
Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneğinde 17 kişinin gözaltına alındığına,
ardından 13 kişinin daha gözaltına alındığına,
ilk gözaltına alanlardan 71 yaşındaki Hatun Aslan ve 79
yaşındaki Meryem Soylunun tutuklandığına, bugün de 81
yaşındaki Şehmus Türkün gözaltına alındığına,
bu kadınlara yapılan zulme son verilmesi çağrısında
bulunduğuna, TÜİKin enflasyon verilerini
açıkladığına, iktidarın TÜİKte iki yılda 4
Başkan değiştirdiğine, Enflasyon Araştırma
Grubunun aylık enflasyon oranını 1,84 ve 2020 enflasyon
oranını yüzde 37ye yakın açıkladığına,
TÜİKin açıkladığı rakamların doğru
olmadığını herkesin bildiğine, Türkiyenin
yanlış dış politikasını düzeltsinler, lobi
yapsınlar diye Amerikadaki lobi şirketleri Greenberg Traurig
şirketine toplam 1 milyon 850 bin dolar ve Arnold & Porter
şirketine altı ay içinde 750 bin dolar ödendiğine ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, 3 Mart 1924 tarihinin dünyaya hem laik hem Müslüman
olunacağının ilan edildiği tarih olduğuna, hilafetin
kaldırılması, Tevhidi Tedrisat Kanununun çıkarılması,
Şeriye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması, Diyanet
İşleri Başkanlığının, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün kurulması gibi yeni bir devletin olmazsa olmazı
olan büyük adımları atan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere o dönem yasama organında görev yapan ve ebediyete irtihal etmiş
tüm milletvekillerini rahmetle andığına,
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün ve İletişim
Başkanının siyasi ağırlığının
bakanların, Meclisteki siyasi parti genel başkanlarının,
parti sözcülerinin önünde olduğuna, yasama organı
bakımından bunun hoş bir tablo olmadığına, S-400
meselesinde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim
Kalın ve Millî Savunma Bakanı Hulusi Akarın
açıklamalarından hangisine inanacaklarını sorduğuna,
milletin kör kuruşunun hesabını sormanın milletvekillerinin
boynunun borcu olduğuna, milletin bekası, huzuru, refahı,
mutluluğu için beytülmalin kör kuruşunun hesabını bilmek
istediklerine ilişkin açıklaması
24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
on sekiz yıldan beri yapılan anayasal ve yasal reformların
ülkenin demokratik standartlarını yükselttiğine ve Avrupa
Konseyi müktesebatıyla uyumlu, hukukun üstünlüğü
anlayışına uygun, demokratik hukuk devletini hayata geçirmek
için mesafe katedildiğine, yapılan reformlara bir yenisini 2021
yılında ekleyeceklerine, 128 kanunda, 60 yönetmelikte ve 180den
fazla idari uygulamada düzenleme getiren bu reform paketiyle yargıya
güvenin artacağına, yargı
bağımsızlığının güçleneceğine, toplumun
refahını geliştirecek olan bu reform paketine toplumun tüm
kesimlerinden destek beklediklerine, terör örgütün dağa
kaçırdığı evlatlarının nöbetini tutan Diyarbakır
Annelerinin nöbetinin 550nci gününde Diyarbakır Annelerinin bu
mücadelesine desteklerini ifade ettiğine, vefatının 8inci
yıl dönümünde Müslüm Gürsesi rahmetle yâd ettiğine ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluunç, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
millet iradesinin tecelligâhında bütün milletvekilleri, siyasi parti
grupları, Grup Başkan Vekilleri Meclisin mehabetine uygun müzakere
anlayışına destek verirlerse bunun ortak aklın hayata
geçmesi için en önemli başarı olacağına, bugünkü yasama
faaliyetinde başarılı ve hayırlı bir çalışma
dilediğine ilişkin açıklaması
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Kahramanmaraş ilinin Doğu Anadolu Fay Hattı
üzerinde olduğuna, depremin değil çürük binanın
öldürdüğüne, fay geçen yerlerde yapılaşmaya izin verilmemesi ve
depreme dayanıklı binalar yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
33.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin,
28 Şubatın millet iradesine, milletin değerlerine, inancına
yapılan bir darbe olduğuna, onurlarına
saldırılırken, ikna odaları kurulurken, meslekleri
ellerinden alınırken kimin nerede durduğunu
unutmadıklarına ilişkin açıklaması
34.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
2014 yılında yapımına başlanan ancak 12 kilometrelik
kısmı tamamlandıktan sonra barajdaki kirlilik nedeniyle Devlet
Su İşlerinin sözleşmeyi feshederek yapımını durdurduğu
Karacaören Barajı Projesinin yeniden gündemde olduğuna, 2017
yılında iptal edilen projenin neden gündeme geldiğini
sorduğuna ilişkin açıklaması
35.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 1-7 Mart Deprem Haftası vesilesiyle deprem gerçeğine
tekrar dikkat çekmek istediğine, herkesin devletin,
Kızılayın ve AFADın aldığı önlemleri takip
etmesi gerektiğine, depremlerde yakınlarını kaybedenlere
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
38.- Zonguldak Milletvekili Ahmet
Çolakoğlunun, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak ili Kozlu ilçesindeki maden
ocağında grizu patlaması sonucu hayatını kaybeden 263
maden işçisinin acısının ve üzüntüsünün hâlâ taze
olduğuna, tüm maden şehitlerini rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
39.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
ömrünü Hatay davasına adayan, eski Hatay Devletinin ilk ve tek
Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmeni vefatının 41inci
yılında rahmetle andığına, millet olmayı devlet
olmaya tercih eden Hataylıların öz yurtta yaşamaktan onur
duyduğuna ilişkin açıklaması
40.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, şehir hastanelerinin idarelerinin
yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle şehir
hastanelerinin inşaatını yapan ve işleten şirketlerle
çalışmak istemediğine, yerel siyasetçilerin kendilerine
yakın şirketlerle çalışmaya devam etmeleri için hastane
idarelerine baskı yaptığına, Sağlık
Bakanlığının pazar testleri sürecinde kamunun yanında
yer almasını beklediklerine ilişkin açıklaması
41.- Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin,
Bingöl ilinde üretilen balların geçen yıl yapılan Dünya Bal
Şampiyonasında dünya 2nciliğini kazandığına
ancak arıcıların ciddi sıkıntıları
olduğuna, aldıkları kredilerin faizlerinin silinerek
anaparanın taksitler hâlinde ödenmesi talepleri olduğuna ilişkin
açıklaması
42.- Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün, Aydın ili Çine Anadolu İmam Hatip Lisesinde bir
öğretmenin kıdeminin yetersiz olmasına rağmen AKPli
siyasilerle akrabalık ilişkisi olduğu için Efeler ilçesi
Süleyman Demirel Anadolu Lisesinde görevlendirildiği iddialarının
doğru olup olmadığını Millî Eğitim Bakanı
Ziya Selçuktan sorduğuna ilişkin açıklaması
43.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
12/2/2020 tarihinde Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 20 milletvekili
tarafından, öğretmenlerin yaşadıkları sorunların
tüm boyutlarıyla incelenerek bu sorunların çözümü için izlenecek
yolların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2517) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 3/3/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, AİHM kararlarının uygulanmamasının
yarattığı sorunların ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 2/3/2021 tarihinde
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa
Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup
Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ek ders
karşılığı çalışan personelin
sorunlarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Haydar Akarın, özellikle Grup Başkan Vekilleri
konuşurken milletvekillerinin müdahale etmesinin doğru
olmadığına, bir sataşma varsa diğer siyasi partilerin
Grup Başkan Vekillerinin bu sataşmalara cevap vereceklerine,
müzakereleri bu çerçevede yürütülebilirlerse görevlerini en düzgün şekilde
yerine getireceklerini düşündüğüne ilişkin konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75
Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1193) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 23)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/3053) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 245)
IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Türkiyeye resmî
bir ziyarette bulunan ve Genel Kurulu teşrif eden Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ersan Saner ve beraberindeki heyete
Hoş geldiniz. Denilmesi
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, özel iletişim vergisinde yapılan
artışa ve uzaktan eğitim sürecindeki öğrencilerin vergiden
muaf tutulması önerisine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/41467)
2.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, özel iletişim vergisine
yapılan zamma ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/41680)
3 Mart 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
54üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, gizemli
şehir Afyonkarahisar hakkında söz isteyen Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın İbrahim Yurdunusevene aittir.
Buyurun Sayın Yurdunuseven. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hepimiz seviyoruz yurdumuzu.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim
Yurdunusevenin, Afyonkarahisar iline ilişkin gündem dışı
konuşması
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memleketim olan gizemli
şehir Afyonkarahisar hakkında gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve Afyonkarahisarlı,
ekranları başında bizleri seyretmekte olan tüm
hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum.
İlimiz, ismini tıpta ilaç yapımında
kullanılan Latincede opium denilen milattan önce 2nci yüzyıldan
beri topraklarımızda ekilen haşhaş bitkisinden
almaktadır. Latincede öz su ya da kutsal su anlamına gelen opium
zamanla yazılış ve söylenişte değişikliğe
uğrayarak Afyon olarak son hâlini almıştır. Osmanlı
döneminde Karahisar olarak anılan ilimize Afyon kelimesi de eklenerek
kullanılması hâli 1650 tarihli şeriyye sicillerinde
geçmektedir.
İlimiz, İhsaniye ilçesi
sınırları içerisinde bulunan Frigya vadilerinin önemli tarihî ve
kültürel öğelerini bir arada barındıran Ayazini köyünün
cazibesini ve kırsal turizm imkânlarını geliştirmekle
beraber, kırsal turizm etrafında alternatif turizm faaliyetlerinin
yaygınlaştırılmasıyla, Frigya vadilerinde turizmden
elde edilen katma değerin ve vadinin ulusal ve uluslararası düzeyde
tanınırlığının artırılmasına
katkı sağlayacaktır.
Ayazini köyünde yapılan çalışmalarla
bölgenin bilinirliğinin artırılması ve turizm acentelerinin
tur programlarına dâhil edilmesiyle önemli bir destinasyona dönüşmesi
beklenmektedir. Ayazini, Emre Gölü gibi birçok değerli
çalışmalarıyla ilimiz turizmine ivme kazandıran Sayın
Valimiz Gökmen Çiçeke ve çok başarılı vali
yardımcılarımıza buradan teşekkür etmek istiyorum.
Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Ayazini köyü, örnek
alınan Bursa Cumalıkızık gibi ya da Ankara Beypazarı
gibi insanların gezip görmeleri ve dinlenmeleri için cazibe merkezi hâline
gelecektir.
İlimiz merkezinde bulunan ve beylikler dönemine
tarihlenen Ulu Camisi ise Anadoludaki döneminin ahşap direkli iki
örneğinden birisidir. Depreme karşı yapının
sağlam durması amacıyla yamuk planda yapılan üç
girişli, taş duvarlı özgün eser gelen ziyaretçileri
büyülemektedir. Burada şunu da zikretmeden geçemeyeceğim; 1455
yılında yapılan Umur Bey Camisi, dört yüz yetmiş sekiz
yıl ibadete açık olduktan sonra maalesef, 1933 yılında
dönemin belediye başkanı tarafından park yapılması
amacıyla kamulaştırılmış -cüzi bir rakamla
kamulaştırılmış- ve Afyondan yıkımına
amele bulunamamış ama zorla yıktırılarak maalesef
oraya park yapılmıştır. Ama bugün, 2018 yılında,
Afyonlu hayırsever bir vatandaşımızın
önderliğinde ve tüm Afyonkarahisarlı hayırsever
vatandaşlarımızın katkılarıyla Paşa Camisi
ve Külliyesi olarak normal rölöveleriyle çıkarıldığı
için normal, orijinal hâlinde, 2 kat hâlinde tekrar ibadete
açılmıştır.
Afyonkarahisar iline adını veren
haşhaş ve kale gizemli kentin önemli öğelerindendir.
Haşhaş, ilimizde ilk defa antik Synnada yani Şuhut kentinde
basılan bir parada ve Apameia yani Dinar antik kentinde ortaya çıkan
mermer lahit üzerindeki betimlemelerde görülmüştür.
Yerden 230 metre yükseklikte andezit özellikli kayaç
üzerine bina edilen kale, ilk defa Hitit İmparatoru II. Murşil
tarafından yapılmış, daha sonra Frigler Frig
tapınağı yapmışlar, Roma dönemindeyse kale
surları üçlü sur sistemiyle güçlendirilmiştir.
Afyonkarahisar ili antik dönemde Frigya Salutaris
(Şifalı Frigya) olarak ün salmış, günümüzde de
sağlık turizmi, seracılık, elektrik üreticiliği,
ısınma gibi çeşitli alanlarda hizmet vermektedir. Bölgemizde
Sandıklı Hüdai, Bolvadin Heybeli, İhsaniye Gazlıgöl ve
merkez Ömer- Gecek havzaları jeotermal enerjinin merkezi
konumundadır.
Bugün itibarıyla Kültür ve Turizm
Bakanlığından işletme ve belediye belgeli 205 adet
konaklama tesisi bulunmakta olup bunların toplam yatak kapasitesi 27 bin
civarındadır.
Antik dönemden günümüze kadar önemini hiç yitirmeyen
ve ilimizin adı anıldığında ilk akla gelen
öğelerden birisi de Afyon mermeridir. İnce kristalli olması
nedeniyle özellikle sanatçılar tarafından aranan Afyon mermeri, bir
sektör olarak ülkemizi temsil etmektedir.
Gaziantep ve Hataydan sonra UNESCO tarafından
ülkemizin 3üncü, dünyanın 36ncı gastronomi şehri olarak ilan
edilen Afyonkarahisar, tescilli lezzetiyle de gastronomi alanında
iddialı bir çalışma yürütmektedir. Afyon gastronomisi denilince
ilk akla gelenlerden ekmek kadayıfı, kaymak, lokum, sucuk,
haşhaş ve patatesli köy ekmeği gibi ürünler ön plana
çıkmaktadır. Afyonkarahisarımızın gastronomi ve
kültürel değerlerimiz alanında toplamda 17 coğrafi işaret
tescili bulunmaktadır, hâlihazırda tescil bekleyen 16 adet de
başvuru bulunmaktadır.
İlimizde millî park olarak ilan edilen
alanlardan bir tanesi de Sandıklı ilçesi sınırları
içerisinde bulunan Kocayayla Akdağ Tabiat Parkıdır. Alan
içerisinde bulunan yılkı atları ve Tokalı Kanyonu, turizm
açısından oldukça dikkat çekmektedir. Tabiat parkı içerisinde
konaklamaya yönelik yapılan bungalov evleri ve karavan turizmi önem
kazanmıştır.
İlimizde bulunan Eber, Akşehir,
Karamık ve Karakaya gölleri doğal varlıklar olarak dikkat
çekmekte, endemik bir bitki olan "eber sarısı" bölgenin
tanıtımı açısından önem arz etmektedir.
Selçuklu, beylikler ve Osmanlı Döneminden
günümüze ulaşan kervansaray, han, hamam, medrese, cami, mescit,
şifahane, rasathane, muvakkithane, köprü gibi kültürel yapıların
yanında sivil mimari yapılar yer almaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
İlimizde, termal turizm bölgesi içerisinde
kendine özgü mimarisiyle uluslararası nitelikteki müzelerde aranan gerekli
bütün üniteleri içerisinde bulunduran, sürekli ziyaret edilebilecek ve
Türkiyede ilk olarak en son teknolojiyle donatılacak olan Afyonkarahisar
Müze ve Kültür Merkezi Kompleksi inşaat olarak devam etmekte ve 2022
yılı içerisinde inşallah tamamlanması hedeflenmektedir.
Burada, arkeolojik alan yanı sıra Türkiyede ilk ve tek olan müzik
aletleri müzesi ve yumurta müzesi de inşallah sergilenecektir.
Siz değerli milletvekillerimizi ve şu anda
ekranları başında bizleri dinlemekte olan tüm
vatandaşlarımızı gizemli şehir Afyonkarahisara davet
ediyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanununun 100üncü yılı
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim
Özden Kaboğluna aittir.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlunun, 1921 Teşkilâtı Esasiye Kanununun 100üncü
yılına ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 20 Ocak 1921
tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Osmanlı, Türkiye anayasal ve
siyasal gelişmelerinin en önemli dönüm eşiğidir.
Bağımsızlığını yitirmiş bir devletin
uğramış olduğu işgale karşı gelişen
meşru mücadelenin hukuki esasları bu Anayasayla belirlendi. Büyük
Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşını demokrasi ve
hukukla yönetmiş, aynı zamanda ulusal egemenlik
anlayışına dayanan yeni bir devlet kurmuştur.
Anayasayı yapan Büyük Millet Meclisi, ilk ve son asli kurucu
iktidardır. 1921 Anayasası, içeriği yönünden olduğu kadar,
görüşülmesi ve kabulü açısından da siyasal tarihimizin en ilginç
belgelerinden biridir. İki ay süren Anayasa görüşmeleri Büyük Millet
Meclisinin idealizmi, vatan sevgisi, bağımsızlık
aşkı, siyasal olgunluğu, ulusal egemenlik ve halkçılık
ilkelerine tartışmasız bağlılık
kanıtlarını sunmaktadır. İçerik olarak toplam 24
maddeden oluşan kısa bir çerçeve anayasa niteliğindedir.
Kanun-ı Esasinin bu Anayasayla çelişmeyen hükümleri yürürlükte
tutulmuştur. Hak ve özgürlükler ve yargılama bu metnin
dışında tutulmuş ve düzenlediği konular itibarıyla
4 ana sözcükte özetlenebilir içeriği: Bir, devlet; iki, egemenlik; üç,
Meclis hükûmeti; dört, yerinden yönetim. Devlet kapsayıcıdır;
madde 3e göre Türkiye devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare
olunur. Egemenlik karmadır; halk-millet egemenliği karması
doğrudan ve temsilî demokrasi karma anlayışını yansıtmaktadır.
Meclis hükûmeti temeldir, zira, Büyük Millet Meclisi kuruculuk ve yasama
yetkilerine ek olarak yürütme yetkilerini de üstlenmiştir. Yerinden
yönetim geniş tutulmuştur, bu da yerel katılım ve yerel
demokrasiye verilen önemi göstermektedir.
Peki, ya, bu Anayasanın uygulaması
nasıl olmuştur? Anayasanın en özgün yanlarından biri olan
Meclis hükûmeti sistemi yerel yönetimler dışında
başarılı bir biçimde uygulanmıştır. Anayasa,
erkler birliği ilkesini koymuş olmakla birlikte, yürütme
işlerini Meclis bizzat yürütmemiş, bu görevi icra vekilleri heyeti
yerine getirmiştir. Bu heyetin giderek güçlenmesi, uygulamayı
parlamenter rejime doğru kaydırmıştır. 11 Ağustos
1923te çalışmalarına başlayan ve 29 Ekimde cumhuriyeti
ilan eden ikinci dönem Meclisi, 3 Mart 1924te hilafet makamını
kaldırdı, aynı gün kabul ettiği 2 yasayla Şeriye ve
Evkaf Vekâletini kaldırarak ve Tevhidi Tedrisat yani eğitimde
birliği sağlayarak laiklik temellerini attı. Uygulama süresi
kısa ancak yoğun olmuş, sonraki dönemler için, hatta bugünkü
tartışmalar bakımından da derin izler bırakan bir
anayasacılık hareketi başlatmıştır. Bu çerçevede,
cumhuriyet, ulusal egemenlik ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstün yeri gibi
esaslar, kurtuluş anayasacılığından kuruluş
anayasacılığına geçen miraslardır.
Peki, bu Anayasa 100üncü yılında
nasıl okunmalıdır? 1921 Anayasası Devlet anayasayla
doğar ve anayasayla yaşar. olgusunu yansıtan, sadece Türkiye
açısından değil, dünya ölçeğinde de özgün bir metin olarak
Türkiye Cumhuriyeti öz geçmişinin temel taşıdır. Ne var ki
100üncü yılı için öncelikle şu acı gerçek kaydedilmelidir:
Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi ve Hükûmeti kurdu ancak bugünkü hükûmetsiz
Meclis ayrıca işlevsiz kılınmıştır, 2017de,
tarihimizde ilk kez, demokratik anayasacılığın özü olan
kurul hâlindeki siyasal karar düzenekleri
kaldırılmıştır. Dokunulmazlıklar örneğinde
olduğu gibi, Meclis işlevinin kalkan ve inen ellere indirgenmesi bu
tasfiyenin sonucudur. Bu nedenle, parlamenter rejime dayalı siyasal ve
anayasal yapının kalkış noktası Türkiye Büyük Millet
Meclisi olmalıdır. Meclis ekseninde demokratik anayasa ereği
meşru olduğu gibi, kurucuların mirasına saygının
da bir gereğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasa ciddiye alınmalı, siyasetçiler
tarafından gündem değiştirme malzemesi olarak
kullanılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki anayasa, bir
toplum için -mecaz anlamında olduğu kadar gerçek anlamında da-
ekmek, su ve hava kadar önemlidir. Toplumsal uzlaşma ve barış
belgesi olan anayasa andına sadakat kadar, kullanılacak anayasa dili
de önemlidir. Bir devlette herkesin saygı göstermek zorunda olduğu
tek belge, insan hakları ve demokrasiye dayanan anayasadır.
Kuruluşun 100üncü yılı ve
laikliğin temellerinin atılışının 97nci
yılı kutlu olsun. 3 Mart 1924 tarihi laikliğin temellerinin
atıldığı gün olmuştur. Bu belgelerin geleceğe
yönelik olarak eşitlik, yurttaşlık ve laiklik ekseninde
okunması, günümüz seçilmişlerinin kuruculara
saygısının ve gelecek kuşaklara karşı
sorumluluğunun bir gereğidir. İçtenlik sınavı
günceldir ve sınavların en büyüğüdür.
Saygılarımla. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz
Ağrının ekonomik ve sosyal sorunları hakkında söz
isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koça aittir.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
3.- Ağrı Milletvekili Abdullah
Koçun, Ağrı ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri ve değerli Ağrı halkı;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli halkımız, ben, size, bugün,
AKP hükûmetleri döneminde en fazla zarar gören, en fazla ihmal edilen bir ilden
bahsedeceğim, Ağrı ili. Yani enleri fazla olan bir ilden
bahsedeceğim değerli arkadaşlar.
Bakın, TÜİK verilerine göre tüketim
harcamalarının en düşük olduğu il, Ağrı ili.
TÜİK verilerine göre işsizlik oranının en yüksek
olduğu il, yine Ağrı ili.
Değerli arkadaşlar, kışı en
soğuk geçiren il, Ağrı ve aynı zamanda gazı en
pahalı tüketen il, yine Ağrı ili.
Değerli arkadaşlar, Ağrıda
hayvan borsasında -hayvancılıkla geçinen halkın- gerçek
anlamda küpe bedelinin en yüksek olduğu il, yine Ağrı ili.
Küpeler karaborsada, küpenin tanesi 400 liraya satılıyor, yine burada
da en üstte olan il Ağrı ili değerli arkadaşlar.
Bakın, halkın kendi üretmiş
olduğu, yetiştirmiş olduğu hayvanlarını
dışarı çıkarıp pazarlamasını yapamayan il,
yine Ağrı ili değerli arkadaşlar.
En çamurlu il, Ağrı ili değerli
arkadaşlar. Çamurlarıyla şu anda gündeme en fazla gelen il,
değerli arkadaşlar, Ağrı ilidir. Bakın -hayvan
pazarının olduğu yerde belki de dünyada örneği en az
görülen- Ağrı ilinin mevcut olan hayvan pazarını sizinle
paylaşmak istiyorum. Çamurdan geçilmiyor, insanlar çamurdan yol
alamıyor. Bu, yine, çamurlu, çamurla bezenmiş il olan Ağrı
ilinden size bahsetmek istiyorum değerli arkadaşlar.
Bakın, yine, sebze ve meyve hali olan küçük bir
yer, en soğuk olan il yine Ağrı ili. Bakın, etrafı
açık, belediyenin söz vermiş olmasına rağmen hiçbir hizmet
götürmediği ve aynı zamanda insanların donarak akşama kadar
pazar yerinde beklemek zorunda olduğu bir ilden size bahsediyorum
değerli arkadaşlar.
En mağdur olan yine Ağrı, bu da
şu şekilde değerli arkadaşlar: Patnos ilçesine
dağıtılan arpa tohumlarında yaşanan sorunlar nedeniyle
tamamen tarımı bitmiş durumdadır, yine en mağdur il
olan Ağrıdan bahsetmek istiyorum değerli arkadaşlar.
En az sağlık hizmetini alan ilden yine
bahsediyorum değerli arkadaşlar, Ağrı ilinden bahsediyorum.
Bakın, sağlık hizmeti çökmüş, doktor gitmiyor, doktor
ataması yapılmıyor ve insanlar yolda yaşamını
yitirmek durumunda kalıyor, bununla da en az sağlık hizmeti alan
bir ilden size bahsetmek istiyorum.
Yine bir ilk değerli arkadaşlar,
bakın, ilk defa, elektrik kesildiği için bir hastane, 1 Mart 2021
tarihinde Patnos Devlet Hastanesi hizmet vermiyor, acil durumda olan bütün
hastalar başka ilçelere ve illere nakledilmek durumunda kaldı.
Bakın, Patnos Devlet Hastanesinde bir jeneratör bile yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Nasıl yok?
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Yine bir ilki
yaşıyoruz bu ilde değerli arkadaşlar.
Ağrı ili, sürekli göç veren bir
yerleşim konumunda olan bir il, net göç hızı gerçek anlamda
tespit edilemiyor. Gelişmişlik düzeyi ve ekonomik açıdan
Türkiyenin 81 ilinin en alt sırasında yer alan Ağrı
ilinden bahsediyorum size. Bakın, bu Hükûmet döneminde, bu AKP hükûmetleri
döneminde, sondan 3üncüyken sondan en aşağı kısma
düşmüş durumdadır. Yine bir en den ve bir son dan size
bahsediyorum değerli arkadaşlar. Bakın, 530 bin nüfusu var
Ağrının, bütün şartları taşımasına
rağmen sürekli göç veriyor ve büyükşehir statüsü kazanması
gereken bir il, maalesef, bu hizmet götürülmediği için, bu hükûmetler
döneminde zarar gördüğü için Ağrının tamamı,
sokakları boşalmış durumdadır.
Bakın, yine en uzun süre
kapısının kapalı olduğu, Gürbulak Sınır
Kapısının kapalı olduğu bir ilden bahsediyorum, yine
Ağrı değerli arkadaşlar.
Bakın, pandemi sürecinde, Ağrıda
400e yakın esnaf dükkânını kapatmış. Bakın, en
fazla esnaf göçü yaşanan ilden bahsediyorum size, yine Ağrıdan
bahsediyorum değerli arkadaşlar.
Bakın, Ağrıdan, sanayi bölgesinde
altyapısı ve ulaşımı dahi olmayan bir ilden
bahsediyorum. Diğer bir sorun, Ağrıdaki kamu kurumları
Ağrı sanayi bölgesinde üretilen ürünlerin yerine, gidip ta
batıdaki illerden hizmet alıyorlar. Bu da bir ilktir ve bu da
maalesef, Ağrıya özgü olan bir meseledir değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, sanayi siteleri
var sanayi sitesi demeye bin şahit gerekiyor değerli
arkadaşlar; hiçbir sanayi sitesinin yolu yok ve hizmeti de yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ağrıya haksızlık yapıyorsun Abdullah,
Ağrıya haksızlık yapıyorsun.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, değerli
milletvekilim buradan laf atıyor ama hizmetlerin tamamı Erzuruma
kadar geliyor, Erzurumdan sonra Ağrıya gelmiyor maalesef.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bak, bak,
bak
Bunların bir Erzurum düşmanlığı var
Başkanım, özel bir Erzurum düşmanlığı var
bunların.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Biz Erzuruma da hizmet
yapılsın istiyoruz ama Ağrıya da yapılsın,
Ağrıya da yapılsın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bakın, HDPlilerin Erzuruma bir düşmanlıkları var.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, biz Erzuruma
da yapılsın istiyoruz ama kesinlikle ve kesinlikle Ağrı
hizmetten yoksun bırakılmış durumda. Türkiye'nin
tamamına eşit oranda ve eşit şekilde hizmet götürülsün, biz
bunu istiyoruz ve biz bunu dile getiriyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ağrıyı 1inci sınıf il yaptık! 1inci
sınıf il yaptık Ağrıyı!
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, bunlar var ya,
50 tane hileyle Ağrı Belediyesini aldılar ama Ağrıya
hiçbir hizmetleri yok değerli arkadaşlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ağrı en kalkınmış il oldu!
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, burası bir
Orta Çağ kenti değil; bakın, çamura bakın; burası
Ağrı, Ağrı!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, yazık ki hiç Ağrıya gitmemiş!
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, laf
atacağınıza sizin hükûmetleriniz biraz hizmet götürsün.
Ağrı halkı bunu hak etmiyor, etmiyor!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Abdullah,
sen Ağrıya gitmemişsin son zamanlarda, görmemişsin
Ağrıyı!
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Hayır, daha yeni bu
fotoğrafı ben çektim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ben hep
oradayım, Ağrı 1inci sınıf il oldu.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Hizmet götürün, hizmet
götürün; yazık değil mi Ağrıya? (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) 1inci
sınıf il oldu Ağrı, haberin yok!
BAŞKAN Sayın Aydemir
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Şu
anda Ekrem Bey çalışıyor, şu anda bile
çalışıyor.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Nerede
çalışıyor ya?
BAŞKAN Sayın Aydemir
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım ama haksızlık ediyor ya, bu kadar olmaz ya!
BAŞKAN Sayın Aydemir, şimdi,
Abdullah Bey kürsüden size sataştı, bütün hizmetlerin Erzuruma
gittiğini söyledi. 69a göre, sataşmadan size kürsüden iki dakika söz
veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, istemedi ki!
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun yaptığı
gündem dışı konuşmasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Arkadaşlar, Değerli Başkanıma
alicenaplığından dolayı çok teşekkür ediyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Başkan, Ağrıyı sadece Sayın Aydemir mi temsil ediyor?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Değerli Başkanımın Erzurumun hakkını
koruması noktasındaki hassasiyetine de
minnettarlığımı ifade ediyorum ve şunu özellikle not
düşmek istiyorum: Erzurum, tabii ki çok özel il, Türkiyenin yüzük kaşı
bir şehri, elbette kalkındı, elbette gelişti ama buna
mümasil, buna eş değer Ağrı da öyle. Ağrıyla
Erzurumu biz hiç ayırmadık ki orası da bizim vilayetimiz,
oranın her zerresine de yatırımlar yaptık.
Dolayısıyla Ağrılıların yüreğinde özel bir
yerimiz var. Şu anda bile Ekrem Çelebi Bey -samimi söylüyorum, laf olsun
diye söylemiyorum arkadaşlar- bakanlıklarda Ağrı için
gayret sarf ediyor. Burada, Abdullah Bey, hakkı teslim et, noksanları
söyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
On-line gidiyor on-line, hiç gitmiyor, on-line gidiyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Yani
senin anlattığın Ağrı yok, belli ki hiç
Ağrıya gitmemişsin sen, samimi söylüyorum gitmemişsin;
Ağrıyla uzaktan yakından ilgisi yok şu anlattıklarının.
Arkadaşlar, ben, Doğu Anadolu Sanayici ve
İş Adamları Derneğinin Başkanlığını
yaptım. 2002den sonra Ağrının çehresini
değiştirdik biz. Böyle ezbere üfürmeyeceksin, hakikati söyleyeceksin.
Artı, Erzuruma olan
düşmanlığınız niye sizin?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ne
alakası var!
HABİP EKSİK (Iğdır) Ayıp,
ayıp! Erzurum benim eşimin şehri.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Bu
Erzurum karşıtlığı nedir? Erzurumu da zirveye
taşıyacağız, Ağrıyı da zirveye
taşıyacağız ve size rağmen taşıyoruz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Erzurum
düşmanı sizsiniz siz. Benim eşim Erzurumlu. Ayıp,
düşman sizsiniz! Ayıp, öyle Düşmandır. diyemezsiniz!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Bakın, arkadaşlar, şu anda bana gelen mesajlar var,
Karaçobandan gelen mesajlar var, Karayazıdan gelen mesajlar var,
Tekmandan gelen mesajlar var ve HDPnin tavrına karşı müthiş
bir tepki var, dolayısıyla haddinizi bilin.
Hepinize saygı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Had
bilecekseniz siz bileceksiniz. Erzuruma ne yaptınız? Hiçbir şey
yapmamışsınız.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müsaade
eder misiniz.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sataşmadan
kürsüde cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Nasıl sataştı diye
soracağım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Sataşmadım Başkanım.
BAŞKAN Müsaade edersen anlamaya
çalışıyorum.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Ağrıya
hiç gitmemişsiniz. Erzuruma düşmanlığınız ne?
Haddinizi bilin. şeklindeki ifadeler sataşmadır.
BAŞKAN Buyurun, kürsüden iki dakika, 69a
göre sataşmadan söz veriyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yalnız bir de oradan da sataşmasın yani konuşma
anlaşılmıyor.
2.- Ağrı Milletvekili Abdullah
Koçun, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Değerli
milletvekilleri, şunu net bir şekilde söyleyelim: Bakın, biz her
zaman Ağrıdayız, her daim Ağrıdayız çünkü biz
halkımızın yanındayız, biz bunu bu şekilde
belirtmek istiyoruz.
Diğer taraftan, bakın, sayın vekil
diyor ki: Sizin Erzuruma düşmanlığınız ne? Bizim
Erzuruma asla bir düşmanlığımız yok, biz Erzuruma
daha fazla yatırım yapılmasını istiyoruz ama
Ağrıya da yapılsın istiyoruz. Bakın Hizmet
götürüyoruz. diyorlar. Ağrıya gidin, size şu
kadarını söyleyeyim, insanlar artık sosyal medyada
Karşıdan karşıya geçmek üzere Ağrıda kayık
imalatı yapacağız. diyorlar. Bakın, gölete
dönüşmüş durumda Ağrı.
Ağrı en son sırada yer alan bir
ilimiz değerli arkadaşlar. Bakın, siz, şimdiye kadar burada
nereye hizmet götürdünüz? Bakın, biz verilere göre bakıyoruz;
TÜİKin verilerine göre en fazla işsiz olan ilden bahsediyoruz. Yani
Allah var ya
Bu, en fazla işsiz olan ilden bahsediyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ağrı
kalkınıyor, Ağrı kalkınıyor, gelişiyor.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Bakın, yine, millî
gelirden en az pay alan ilden bahsediyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yollar, okul
binaları, özel sağlık kuruluşları, spor tesisleri
Modern Ağrıyı inşa ediyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ağrı zirvede Abdullahcığım, Ağrı zirvede.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Bakın, birçok hileyle
bu belediyeyi aldılar ve bu belediyeyi aldıktan sonra da
Ağrıya hiçbir hizmet götürmediler. Bakın, hizmeti
götürmüyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ağrı daha
güzel olacak. Çağdaş geleceğe hazırlıyoruz.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Ağrı halkı
bunu hak etmiyor. Ama şunu ben size söyleyeyim; önümüzdeki seçimde
Ağrı halkından size zırnık oy yok, bundan emin olun.
Ağrıya hiçbir hizmet götürmediniz, Ağrıyı ihmal
ettiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Ağrıyı 5-0 yapacağız, Abdullah, Ağrı 5-0
olacak.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Ve Ağrıdan size
oy olmayacak, bunu net bir şekilde belirtmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) On numara beş
yıldız olacak Ağrı.
BAŞKAN Evet, Ağrı da bizim, Erzurum
da bizim, Kocaeli de bizim
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Abdullah,
Ağrı 5-0 olacak.
BAŞKAN - Bütün illerimize en iyi şekilde
hizmet getirilmesi için burada hepimiz gücümüzü kullanacağız, sarf
edeceğiz ve bütün illerimizin de hak ettiği payı alması
konusunda çalışmaları birlikte sürdüreceğiz
arkadaşlar.
Şimdi, sayın milletvekilleri, ilk 20
milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Sayın Şimşek
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, bankaların kredi verirken vatandaştan
istedikleri hayat sigortaları arasında fahiş farklar
olduğuna, pandemi bahane edilerek özellikle belli yaş
gruplarında daha yüksek oranda sigorta parası istendiğine, bunun
düzeltilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) Ya, burada
konuşan var, bu ne ya?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkanım, bankalar, konut kredilerinde ve ticari
kredilerde kredi kullanan vatandaşlardan hayat sigortası istiyorlar.
Burada, her banka, özellikle pandemiden sonra kendine göre bir kural koyuyor.
Bir banka, kullanılan kredide, 100 bin liralık bir kredi için hayat
sigortasına 1.500-2 bin lira para alırken, diğer bir banka
300-400 lira gibi bir rakam alıyor. Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun mutlaka bu konuyu çözümlemek üzere, bu hayat sigortası
şirketleriyle görüşerek
İş Bankasında 100 bin
liralık krediye 1.800-2 bin lira, Ziraat Bankasında 300-400 lira;
arada bu kadar fahiş fiyat farkları var hayat sigortasıyla
ilgili. Yani bu hayat sigortasının zaten zorunlu olarak
vatandaştan yaptırılması isteniyor ama arada bu kadar
uçurum var, böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Pandemiyi de
bahane ederek özellikle belli yaş gruplarına daha yüksek oranda yani
kredi oranının neredeyse kredi faizi kadar sigorta parası talep
ediyorlar, bunun düzeltilmesini talep ediyorum.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
2.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, ülkede boşanma oranlarının
arttığına, evlilik oranlarının ise
düştüğüne, boşanmaların ana sebebi olarak işsizlik ve
ekonomik kaygıların ön plana çıktığına
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkedeki belirsizlik, karamsarlık ve kötü yönetim
nedeniyle boşanma oranları arttığı gibi evlilik
oranları da düşüyor. Sadece Gaziantep ilinde 3 bin çiftin
boşandığı, aile kavramının çeşitli ekonomik
nedenlerden dolayı yıkıldığını görmekteyiz
ya da aile içi şiddet aldı başını gidiyor.
Boşanmanın ana sebeplerine
bakıldığında işsizlik, ekonomik kaygılar ve
ülkedeki geleceğin karamsarlığı ön plana
çıkmaktadır. Evlilik oranları neden düşüyor diye
baktığımızda yine aynı sebepler; işsizlik,
ekonomik sebepler ve geleceğe kaygıyla bakan psikolojisi bozulmuş
genç bir nesil.
Değerli arkadaşlar, bu yüksek orandaki
işsizliğin, ekonomik sorunların ve toplumun geleceğe
kaygıyla bakmasının nedeni tabii ki ülkedeki kötü ekonomik
politikalar ve kötü bir yönetim anlayışı.
TÜRK-İŞ raporuna göre 4 kişilik bir
ailenin açlık sınırı 2 bin 719 TLye, yoksulluk
sınırı 8 bin 856 TLye yükseldiği ülkemizde, insanlar bu
zor koşullarda nasıl evlensinler, nasıl aile kursunlar,
nasıl çocuk yetiştirsinler?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kasap
3.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın,
ülke gündeminin aşılanamayan vatandaşlar, borç
batağındaki esnaf ve çiftçi, artan gıda fiyatları, 10
milyonu geçen işsiz olduğuna, ülkenin gerçek gündemine
odaklanması ve sorunlara çözüm bulması için Hükûmete
seslendiğine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiyenin gündemi ne yeni anayasa ne de 2023te
Aya gitmektir; Türkiyenin gündemi salgına karşı
aşılanamayan vatandaşlarımızdır, borç
batağındaki esnaftır, artan gıda fiyatlarıdır,
borcunu ödeyemeyen çiftçidir, 10 milyonu geçmiş işsizlerimizdir,
BAĞ-KUR primini, GSS primini ödeyemeyen milyonlar var.
Dar gelirli vatandaşlarımız ve
esnafımız perişan oldu. Pandemiden önce de
sıkıntı yaşayan, kirasını, primini, vergisini ve
giderlerini ödemekte zorlanan esnafımız bu dönemde iyice dibe vurdu
ancak onları duyan yok. Seçim bölgem Kütahya başta olmak üzere,
Türkiye genelinde esnaflarımız kan ağlıyor. Her yerde
satılık, devren dükkânlar göze çarpıyor. Buradan Hükûmete
sesleniyorum: Pembe tablolar çizmekten vazgeçin, Türkiyenin gerçek gündemine
odaklanın ve başta esnafımız olmak üzere
vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlara
çözüm bulalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
4.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Gaziantep ilinin pandemiye rağmen 2020
yılını rekor ihracatla kapattığına, bunun
şehrin çalışkanlığının ve
başarısının en önemli göstergesi olduğuna, emeği
geçen herkese teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, Türkiyenin en önemli üretim ve ticaret
üssü olan Gaziantep, pandemiye rağmen 2020 yılını rekor
ihracatla kapatırken 2021 yılına ise ihracat
artışıyla başlamıştır. Seçim bölgem gazi
şehrimiz geçen yılın ocak-şubat ayına göre yüzde 19
oranında artışla iki ayda 1,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmeyi
başardı. Bu rakamlar göz önüne alındığında,
Gaziantep Türkiyede ocak ayında en fazla ihracat yapan iller
arasında 5inci sıradaki yerini perçinlemiştir. Dış
pazar gücüyle pandemi sürecini iyi yöneten illerden olan gazi şehrimizde
ihracat rakamlarında tam anlamıyla pozitife geçmiş
durumdayız. Bu durum, şehrimizin
çalışkanlığının ve
başarısının en önemli göstergesidir. Emeği geçen
sanayicilerimize, iş adamlarımıza, işçilerimize ve tüm
meslek odalarımıza teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Erbay
5.- Muğla Milletvekili Burak
Erbayın, Fethiye Körfezinin ciddi bir kirlilikle karşı
karşıya olduğuna, körfezdeki kirlenmenin ana sebeplerinden
birisinin tekne yoğunluğu olduğuna, Muğla-Aydın İlleri
Bütünleşik Kıyı Alanları Planı kapsamında bu
yoğunluğun daha da artacağına, halkın ve yerel
yönetimlerin görüşü alınmadan uygulanmak istenen planın iptal
edilmesi ve Fethiye Körfezinin temizlenmesi için gerekli
çalışmaların bir an önce başlatılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Fethiye ilçemiz her yıl milyonlarca turistin
geldiği önemli bir turizm bölgemizdir ancak artan turist
sayısına paralel bir şekilde çevre sorunları da
artmaktadır. Özellikle Fethiye Körfezi ciddi bir kirlilikle karşı
karşıyadır. Birçok kez Fethiye Körfezinin temizleneceği
açıklansa da bugüne kadar bir çalışma
yapılmamıştır. Körfezin kirlenmesinin ana sebeplerinden
birisi de tekne yoğunluğudur. Fethiye Körfezi için mevcut tekne bağlama
kapasitesi bin civarındadır ancak bu sayı yüksek sezonda 4 bine
kadar çıkmaktadır. Çevre Bakanlığı tarafından
askıya çıkarılan ve itirazlara neden olan Muğla-Aydın
İlleri Bütünleşik Kıyı Alanları Planı
kapsamında bu sayı daha da artacaktır. Bu proje, Fethiye
Körfezini geri dönüşü olmayacak şekilde yok edecektir. Muğla
halkının ve yerel yönetimlerin görüşü alınmadan uygulanmak
istenen Muğla-Aydın İlleri Bütünleşik Kıyı
Alanı Planı derhâl iptal edilmeli ve Fethiye Körfezinin temizlenmesi
için bir an önce gerekli çalışmalar
başlatılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Yeşilayın
bağımlılıklarla mücadele için 5 Mart 1920de
kurulduğuna, 81 ilde toplam 120 şubesi ve
çalışmalarına destek veren yüzbinlerce gönüllüsü
bulunduğuna, Yeşilayın kuruluşunun 101inci yıl dönümünü
ve 1-7 Mart Yeşilay Haftasını kutladığına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir asrı aşkın süredir iyi ve
sağlıklı yaşam hedefiyle çalışan Yeşilay,
bağımlılıklarla mücadele için Doktor Mazhar Osman ve arkadaşları
tarafından Sultan Vahdettinin izniyle 5 Mart 1920de İstanbulda
Hilal-i Ahdar adıyla kurulan önemli ve köklü bir kurumumuzdur.
Kuruluşundan günümüze alkol, sigara, uyuşturucu madde, kumar ve
günümüzde internet ve teknoloji bağımlılığı
Yeşilayın mücadele alanlarıdır. Türkiye'nin 81 ilinde
toplam 120 şubeyle hizmet veren Yeşilayın,
çalışmalarına destek veren yüzbinlerce gönüllüsü
bulunmaktadır. Yurt genelinde açılan Yeşilay Danışmanlık
Merkeziyle bağımlılara ücretsiz psikolojik
danışmanlık desteği verilmekte, Türkiye
Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programıyla
milyonlarca öğrenci ve yetişkine farkındalık eğitimi
verilmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın bayraktarlığını yaptığı
sağlıklı nesil ve bilinçli bireyler oluşturmak için zararlı
alışkanlıklarla mücadele eden Yeşilayın
kuruluşunun 101inci yıl dönümünü ve 1-7 Mart Yeşilay
Haftasını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gültekin
7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekinin,
AK PARTİ döneminde Niğde iline son sekiz yılda 20,8 milyar TL
yatırım yapıldığına, Ankara-Niğde Otoyolunun
açılmasıyla tüm yolların kesiştiği bir cazibe merkezi
hâline geldiğine, Konaklı beldesi karşısında
yapımı planlanan Yeni Niğde 2nci Organize Sanayi Bölgesinin
kuruluş protokolünün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
tarafından onaylandığına, teşvik avantajıyla
yatırım yapmak isteyenleri Niğde iline davet ettiğine
ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Her alanda gelişimini hızla devam ettiren
Niğdemize AK PARTİ döneminde son on sekiz yılda 20,8 milyar TL
yatırım yapılmış olup son iki yılda
aldığı birçok yatırımlarla da altın
çağını yaşamaktadır. Şehrimiz, Ankara-Niğde
Otoyolunun da ulaşıma açılmasıyla tüm yolların
kesiştiği bir cazibe merkezi hâline gelmiştir. Ulaşım
kolaylığını fırsata çevirerek Niğdemizin sanayi
alanında da gelişimini daha da hızlandırmak için
Konaklı beldemizin karşısında 5 bin dönüm alan üzerine
planladığımız ve Bakanlık nezdinde takip
ettiğimiz, benim de çok önem verdiğim Yeni Niğde 2nci Organize
Sanayi Bölgemizin kuruluş protokolü Bakanlığımız
tarafından onaylanmış ve tüzel kişilik
kazanmıştır, Niğdemize hayırlı olsun. Hem
ulaşım hem de uygulanan 5inci Bölge Teşvik
avantajlarımızla yatırım yapmak isteyen tüm
sanayicilerimizi Anadolunun parlayan yıldızı Niğdemize
davet ediyorum. Yeni Niğde 2nci Organize Sanayi Bölgemizin ilimize
kazandırılmasında başta Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Sayın
Bakanımız Mustafa Varanka, emeği geçen herkese teşekkür
eder, Genel Kurul saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Karasu
8.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Sivas ilinin Örencik, Güneli, Akkoç, Yağmurluseki köyleri
sınırları içerisinde açılmak istenen asbest-talk madeninin
32 köyün içme suyunu, tarımı ve hayvancılığı
tehdit ettiğine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını
yöre halkının karşı olduğu bu maden projesini derhâl
durdurmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sivasın Örencik, Güneli, Akkoç,
Yağmurluseki köyleri sınırları içerisinde açılmak
istenen asbest-talk madeni 32 köyün içme suyunu, tarımını ve
hayvancılığını tehdit ediyor. Çevreye, insan
sağlığına, yer altı sularına zehir saçacak ve
bilirkişi raporuyla bölgenin tarım ve su kaynaklarını
etkilediği belirtilen maden için şirketlerin kâr odaklı
ısrarı sürmektedir. Bölgedeki su kaynaklarının Sivastan
başlayıp Samsuna kadar uzanan Kızılırmak Nehrine
karışması ne yazık ki asbest-talk madeninden çıkan
kanserojenlerin geniş çaplı bir bölgeye
yayılacağını göstermektedir. Buradan Çevre ve
Şehircilik Bakanlığını, yöre halkının
karşı olduğu bu maden projesini derhâl durdurmaya, bölgenin en
önemli geçim kaynaklarını yok etmemeye ve insan
sağlığını tehlikeye atmamaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
9.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Tarım Kredi mağdurlarının
sorunlarının artarak devam ettiğine, söz konusu çiftçi olunca
AKPnin ampulünün yanmadığına, acil olarak başta Tarım
Kredi borçları olmak üzere çiftçinin borç sorununun çözülmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ankara kapılarında süründürdüğünüz,
evlerine, tarlalarına, traktörlerine el koyduğunuz Tarım Kredi
mağdurlarının sorunu artarak devam ediyor. 31 Marta kadar
hacizleri durdurmuştunuz ama sorun orada da duruyor. Bu sürede faizleri
işlettiniz, sorunu daha da büyüttünüz. Mart ayına girdik ve ayın
sonu geliyor. Sizin görmemeniz âdeta tefeci faizleriyle
borçlandırılmış çiftçimizin gerçeğini
değiştirmiyor. Tarım Kredi mağdurları için bir
şey yapacaksanız şimdi yapın, ayın başından
hatırlatıyoruz.
Söz konusu çiftçi olunca AKPnin ampulü ya
yanmıyor ya ışık vermiyor ya da çok geç yanıyor. Ya da
çıkıp deyin ki: Biz çiftçinin evini, tarlasını, traktörünü
haczedecek, elinden alacağız. Sonra bu
aldıklarımızı da 5li çeteye yedireceğiz.
İnsanlar canından bezmiş,
intiharın eşiğinde. Acil olarak, başta Tarım Kredi
mağdurları olmak üzere çiftçimizin borç sorununu çözün.
BAŞKAN Sayın Aydemir
10.- Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, ülkenin 2020 yılında yüzde 2 dolayında
büyüdüğüne, imalat sanayisinde çalışan sayısının
arttığına, son çeyrekte imalat sanayisinin yüzde 10,5 nispetinde
büyüdüğüne, ihracatın rekor kırdığına
ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
2020de Amerika yüzde 3,5 küçüldü Değerli
Başkanım, İngiltere yüzde 10 civarında küçüldü; Avrupa
ülkeleri hep bu hâlde gidiyor, aşağıya doğru gidiyor ama
ülkemiz, elhamdülillah, yüzde 2ler dolayında büyüdü. Şeamet
tellallarını çıldırtan bir hâldir bu. Bu, ak
politikaların zemindeki berraklığını ifade etmektedir.
İmalat sanayisindeki çalışan sayısı 325 bin civarında
arttı; bu, bu sebepten dolayıdır. Son çeyrekte imalat sanayisi
yüzde 10,5 nispetinde büyüdü, gayrisafi millî hasılaya katkısı
çok yükseldi. İhracat rekor kırıyor, ithalat yüzde 5
dolayında azaldı; ihracat ithalatı yüzde 85 dolayında
karşılar hâle geldi. 2021 çok daha lezzet veren bir hâl olacak
inşallah. Bunu ecnebi otoriteler de söylüyorlar ve yüzde 4 diye daha
önce kayda aldıkları büyümemizi yüzde 6 olarak
değiştirdiler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
11.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, 2020 yılında Kocaeli Üniversitesinin 3 projesinin
TÜBİTAK performans ödülü aldığına, 5 Avrupa Birliği
projesinin kabul edildiğine, akademik kadro tarafından 2020
yılında üretilen ISI indeksli yayınların yüzde 35inin
Scopus Q1 grubundaki yüksek etkili faktörlü dergilerde yayımlandığına,
Kocaeli Üniversitesinin başarılarının devamını
dilediğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, geçen hafta
Kocaeli Üniversitemizin başarılarının bir
kısmından söz etmiştim. Yine, üniversitemizin 2020de 3 projesi
TÜBİTAK performans ödülüne layık görüldü, 5 Avrupa Birliği
projesi kabul edildi. 2020nin ilk yarısında TÜBİTAKın
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı
kapsamında kabul gören 6 projesine 4 milyon TLlik destek aldı. 2020
yılında öğretim elemanları, 15i uluslararası olmak
üzere 45 kongre ve sempozyuma katılırken 14ü uluslararası olmak
üzere 19 kongre ve sempozyumun organizasyonunda yer aldı. Akademik kadro
tarafından 2020 yılında üretilen ISI indeksli yayınların
yüzde 35i Scopus Q1 grubundaki yüksek etkili faktörlü dergilerde
yayımlandı. Siyasi polemiklerle değil bilimle uğraşan
Kocaeli Üniversitemizin başarılarının devamını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
12.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Çanakkale ili Bayramiç ilçesinde 2019 yılında
yapılan TOKİ konutları kurasıyla konut sahibi olmaya hak
kazananların bugün birçok sorunla yüz yüze olduğuna, yetkililerden
TOKİ güvencesiyle ev sahibi olan bu insanların sorunlarını
bir an önce çözmelerini beklediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
2019da Bayramiçte TOKİ konutları kura çekimi
yapılmıştı. Çanakkale Valisinin de hazır
bulunduğu kura törenine AKP milletvekilleri ve yöneticileri de yoğun
bir katılım sağlamışlardı. Kura sonucu konut
sahibi olmaya hak kazanan hemşehrilerimiz bugün birçok sorunla yüz yüzeler
ve henüz taşınmalarının üzerinden bir yıl geçmemesine
rağmen söz konusu konutlardaki manzara içler acısı.
Sayılamayacak kadar çok sorunu konutlarda yaşayanlar tespit
etmiş. İstinat duvarlarında çökme riski, dış cephe
kaplamalarında dökülme ve çatlaklar, binaların ortak kullanım
alanlarında mermerlerin çatladığını, kazan dairelerine
lağım bastığını, çatılardaki kiremitlerin
kırık olduğunu, çatı oluklarından su
sızıntıları olduğunu, ısınma
sıkıntısı yaşadıklarını,
termostatlarının arızalı olduğunu söylüyorlar.
Binaların resimlerini görseniz deprem olmuş
sanırsınız. Yetkililerden, TOKİ güvencesiyle ev sahibi olan
bu insanların sorunlarını bir an önce çözmelerini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
13.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Amasya ilinde Göynücek Merkez Camii din görevlisinin
Alevilere ağır hakaret ettiğine, Amasya ilindeki Alevi
kurumlarının ilgili hakkında suç duyurusunda bulunduğuna,
bu kişiye neden herhangi bir işlem
yapılmadığını sorduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Amasya Göynücekte Göynücek Merkez Camisi din memuru Alevilere
ağır hakaret etmiştir. Bu Göynücek meczubu, Aleviler için
Aleviler düğünden önce eşlerini dedeye teslim
ediyorlarmış. demiştir. Bu meczup, Alevilerin de vergisiyle
aldığı maaşı yerken hiç tereddüt etmezken Alevilere de
hadsizce hakaret etmektedir. Bu Göynücek meczubu hakkında Amasyadaki
Alevi kurumlarımız suç duyurusunda bulunmuştur. Şimdi
iktidara soruyorum: Hakaret sadece size yapılınca mı hakaret
oluyor? Manevi değerlere hakaret sizin için mi geçerli sadece? Dinî
değerlere hakaret sadece sizin için mi geçerli oluyor? Bu meczuba neden
herhangi bir işlem yapılmıyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yargı
kararını verecek ve sorumlular hesap verecek.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
14.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, AKPnin on dokuz yıllık iktidarının
ardından hâlâ İnsan Hakları Eylem Planı
açıklanmasının ülkenin getirildiği ayıplı noktanın
göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Türkiyede hâlâ
parti kapatmaktan bahsediyorsak, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve
yüzlerce siyasi tutuklu AİHM kararlarına rağmen zindanda
tutuluyorsa, Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyorsa; 2
yazısı, yorumu nedeniyle dört yıldır cezaevindeki Ahmet
Altan 71inci yaşına Silivri zindanında girmek zorunda
bırakılıyorsa; Vanda yurttaşlara kötü muamelenin haberini
yapan gazeteciler, İstanbulda kayyum rektörü protesto eden
öğrenciler hukuksuzca tutuklanıyorsa; Facebookta, Twitterda
görüşünü paylaşan on binlerce vatandaş soruşturuluyorsa;
televizyon ekranları karartılıyor, gazetelere ilan ambargosu
uygulanıyorsa; yolsuzluk, taciz, rüşvet haberleri engelleniyorsa
hangi paketi hazırlarsanız hazırlayın nafiledir. Meselenin
çözümü bellidir; yargı bağımsızlığıdır,
güçler ayrılığıdır, denge ve denetleme
ihtiyacıdır. Meselenin çözümü; tek adam yönetiminden kurtulmak,
gerçek demokrasi ve hukuk devletine geçmektir. On dokuz yıllık AKP
iktidarının ardından hâlâ İnsan Hakları Eylem
Planı açıklanıyor olması Türkiye'nin getirildiği
ayıplı noktanın göstergesidir.
BAŞKAN Sayın Özkan
15.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, ülkenin pandemi sürecinde sağlık hizmetleri, önleyici
tedbirler ve ekonomik destekler bakımından dünyada takdir
edildiğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından yeni kontrollü normalleşme sürecinin milletle
paylaşıldığına, alınan kararların ülkeye ve
millete hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiye, hem sağlık hizmetleri hem
önleyici tedbirler hem de ekonomik destekler bakımından dünyanın
takdirle takip ettiği bir yerde durmaktadır. Dünyada ve özellikle
Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakından izleyerek
salgınla mücadele stratejimizi sürekli güncelliyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından yeni kontrollü normalleşme süreci milletimizle
paylaşıldı. Unutulmasın ki salgın tedbirlerinin ne
düzeyde uygulanacağında her bir vatandaşımızın
davranışı etkili olacaktır. Vatandaşlarımız,
günlük hayatlarının her anında temizlik, maske ve mesafe
tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse yaşadıkları illerinin
normalleşmeye o kadar hızla geçebilmesini sağlayacaklardır.
Alınan kararların ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
16.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Düzce ili Gümüşova ilçesinde esnaf ve çiftçilerin
yaşadıkları ekonomik sıkıntılara ilaveten 2/B
arazileriyle ilgili sorunları olduğuna, Gümüşova ilçesi ve
köylerinin içme suyunun sondaj kuyularından temin edildiğine,
Gümüşovalıların sınır değişikliğiyle
Sakarya iline geçen su kaynağından yararlanmak isteklerini
yetkililerin bilgisine sunduğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta Düzce Gümüşova ilçesini
ziyaret ettik. Her yerde olduğu gibi esnaf ve çiftçilerin
yaşadıkları ekonomik sıkıntılara ilaveten
başka sorunları da var. Pazarcık köyünde köylüler yıllardan
beri işledikleri 2/B orman arazilerinde tapu sorunları yaşadıklarını,
bir maden firmasının köylülerin işledikleri arazi aleyhine orman
içerisinde genişlediğini; Halilbey köyünde orman idaresi ve tapu
dairesi arasındaki uyumsuzluk sonucu 2/B tapulu arazilerinin ellerinden
çıkması sorunlarını anlattılar. Ayrıca, Halilbey
köyüyle beraber 3 köyün giriş yolunun yaralanmalı kazaları
önlemek için bir an önce düzeltilmesini bekliyorlar.
Gümüşova ilçesi ve çevre köylerin içme suyu
sondaj kuyularından temin edilmekte ve sular çamurlu akmaktadır.
Gümüşovalılar, Dededüzü köyü sınırları içerisinde yer
alan ve sınır değişikliğiyle Sakarya iline geçen su
kaynağından yararlanmak istemektedirler. Yetkililerin bilgisine
gereği için sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
17.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, TÜİKin açıkladığı
yıllık enflasyonun yüzde 15,6 olduğuna, bu rakamın
vatandaşın hissettiği enflasyonla uzaktan yakından
alakası olmadığına, TÜİKin hesap becerisiyle de
kurumsal yapısıyla da içler acısı bir hâlde olduğuna,
TÜİKin dokuz ayda 2 asil, 1 vekil 3 Başkan eskittiğine
ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye İstatistik Kurumunun bugün
açıkladığı verilere göre yıllık enflasyon yüzde
15,6. Vatandaşın iliklerine kadar hissettiği enflasyonla uzaktan
yakından alakası yok. Bugün TÜİK hesap becerisiyle de kurumsal
yapısıyla da içler acısı bir hâldedir; aslında bu hâl
Türkiye'nin yeni rejiminin içler acısı hâlidir. TÜİK
değirmen misali dokuz ayda 2si asil, 1i vekil 3 Başkan eskitti. Nerede
kürsüden atılan istikrar nutukları? Nerede tıkır
tıkır işleyecek olan bürokrasi çarkları? TÜİK
gönlünüze göre enflasyon sepeti yapıyor ama size yetmiyor. Pandemi var,
hayat felç, işsizlik 10 milyonu aşmış, TÜİK buna
rağmen 1,8lik büyüme hesaplıyor, size bu da yetmiyor. Yeni rejimin
palavraları istikrarlı ama bürokrasisinde istikrarın esamesi
okunmuyor.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
18.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, PKK terör örgütünün şehit ettiği silahsız 13
vatandaşa rahmet dilediğine, PKK ne kadar hainse onun
uzantılarına destek verenlerin de hain olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) PKK
denilen, Kürtüm deyip Kürtü katleden canilerin, hainler sürüsünün tuzak
kurarak kaçırdığı, ellerini kollarını bağlayıp
işkenceyle şehit ettiği silahsız 13
vatandaşımıza, kardeşlerime rahmet, milletime ve ailelerine
sabırlar diliyorum.
Tek dişi kalmış PKK ne kadar hain ise
onu ismen kınamayan, onun lideri Aponun heykelini dikmek isteyen, onun
uzantılarına destek verenler de haindir. Hayır, biz hain
değiliz. diyorsanız Türk ordusu nasıl PKKyı sürdü, ülke
dışına attıysa gelin hep beraber bu hainlerin, bu
kalleşlerin uzantılarını da sürüp atalım.
Mehmet Akifin dediği gibi:
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta
boğarım!...
Boğamasam da hiç olmazsa yanımdan
kovarım!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
19.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
Mecliste muhalefete sürekli terörist diye saldıran, bir partinin
demokrasi dışı uygulamalarla kapatılmasını
savunan, yargıya müdahale edip talimat veren, hayatı boyunca
Fetullahçı terör örgütünde yer almış Grup Başkan Vekilinin
kim olduğunu sorduğuna ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Fetullahçı terör örgütüne sadakatini göstermek
için aracının plakasına bile FG yazan, Balyoz, Ergenekon ve
Kumpas davalarının yılmaz savunucusu olmuş, hatta avukat
olarak da bu davalara müdahil olup ordudaki cumhuriyetçi subayların
cezaevlerine girmesine neden olan, Fetullahçı terör örgütünün
derneklerinde üyeliği bulunan, bu derneklerle 2010 yılında
askerler tutuklansın diye Fenerbahçe Orduevinde konuşan,
açıklamalar yapan, şimdilerde ise AKP Grup Başkan Vekilliği
görevini yürüten, Mecliste muhalefete sürekli terörist diye saldıran,
bir partinin demokrasi dışı uygulamalarla
kapatılmasını savunan, yargıya müdahale edip talimat veren,
hayatı boyunca Fetullahçı terör örgütünde yer almış C.Ö.
isimli Grup Başkan Vekili kimdir? (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ataş
20.- Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın, Çinin Doğu Türkistanda insanlık tarihinin en
acımasız ve vicdansız zulmünü yaptığına,
iktidarın Uygur Türklerine sahip çıkmadığına, Çin ile
Türkiye arasında imzalanan suçluların iadesi
anlaşmasının Uygur Türklerini endişelendirdiğine
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Çin tarafından Doğu Türkistanda
insanlık tarihinin en acımasız ve vicdansız zulmü
yapılmaktadır. Çin yönetimi, Uygur Türklerine karşı;
dillerinin yasaklanması, işkence, çocukların ailelerinden
alınıp asimile edilmesi, Türk kızlarını Çinli
erkeklerle birlikte olmaya zorlama, ibadetlerin yasaklanması gibi birçok
mezalimi devam ettirmektedir. Cumhurbaşkanlığı Forsunda
yer alan 16 Türk devletinden biri Uygur devletidir. Yalandan da olsa
Filistine, Kudüse sahip çıkan iktidar, bunun binde 1i kadar Uygur
Türklerine sahip çıkmamış, sırf Çine şirin görünmek
için soydaşlarımızın adını ağzına bile
almamıştır. Çin ile Türkiye arasında imzalanan
suçluların iadesi anlaşması Uygur Türklerini
endişelendirmektedir. Bu anlaşmayı bir an önce Genel Kurula
getirip tüm partilerin oy birliğiyle reddedelim ki al bayraktan gök
bayrağa selam olsun. Kahrolsun Çin, yaşasın tam
bağımsız Doğu Türkistan diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Birleşmiş Milletler kayıtlarına
göre en az 1 milyon Müslüman Uygur Türkünün Çinde toplama kamplarında
olduğuna, Doğu Türkistanlıların seslerini duyurmak için
çırpındıklarına, Doğu Türkistan için 22 ülkenin
yayımladığı ortak bildiride neden Türkiyenin
imzasının olmadığını sorduğuna, Doğu
Türkistanda zulüm görenlerin Türk ve Müslüman olduklarına, bu
insanlık ayıbına hep birlikte son verilmesini dilediğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Tam 1 milyon kişi, evet, Birleşmiş
Milletler kayıtlarına göre en az 1 milyon Müslüman Uygur Türkü,
Çinin dünyaya eğitim merkezi adıyla yutturmaya
çalıştığı toplama kamplarında. Dünya
Türklüğü, zalim Çin yönetiminin bütün insani değerleri yok
saydığı, insan hak ve hürriyetlerini ayaklar altına
aldığı ve yaşama hürriyetine kastettiği büyük bir saldırıyla
karşı karşıyadır. Bu bir insan avıdır ve
hedefinde yalnızca Türklük vardır, Uygur Türklüğü vardır.
Acımasız kamplarda baskı altında, işkence
altında, akla hayale gelmez yöntemlerle insanların katledildiği,
insanlık dışı uygulamalara maruz bir şekilde hayattan
bezdirilmeye çalışıldığı Doğu
Türkistanlı kardeşlerimiz seslerini duyurmak için çaresizce
çırpınıyorlar.
Çin dışında çeşitli ülkelerde bu
cehennemden fiziken uzak ama yıllardan beri haber alamadıkları
anaları, bacıları, babaları için kan ağlayan, manen
işkence çeken 10 binlerce Uygur Türkü de seslerini duyurabilmek için
çalmadık kapı bırakmıyor. Ancak, Sayın Genel
Başkanımızın Mecliste onlara açtığı
kapı, teslim ettiği kendi kürsüsündeki mikrofon hariç elleri hep
boş kalıyor ve tüm kapılar sanki duvar olmuş,
karşılarına çıkıyor.
Neredesiniz her fırsatta kendini Türk
milliyetçiliğinin temsilcisi ilan edenler? Neredesiniz Kudüste,
Mısırda yaşananlardan sonra Müslümanlara yapılanlar
kırmızı çizgimizdir. diyen Adalet ve Kalkınma Partisi
yetkilileri? Neredesiniz Mısırdaki Rabia için gözyaşı
döken, sonra onu partisinin sloganı yapan, birilerinin ilahî özellikler
yüklediği, birilerinin kendisiyle ilgili halifelik rüyası
gördüğü, her yerde kendini Müslümanların hamisi olarak gören
Sayın Cumhurbaşkanı, neredesiniz? Neredesiniz kendilerini
Müslüman olarak gören İslam ülkelerinin yetkilileri? Neredesiniz
bağımsızlıklarına kavuştukları için
haklı olarak gurur duyduğumuz Türk Cumhuriyetleri?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Doğu Türkistan için 22 ülkeden ortak bildiri
yayınlandı. Neden içlerinde hiçbir İslam ülkesi yok? Neden
içlerinde hiçbir Türk cumhuriyeti yok ve neden içlerinde Türkiye yok? Doğu
Türkistanlılara tüm kapılarını ve Meclis kürsülerini açan
İYİ PARTİ olarak bu tablodan muzdaribiz. Hiç kimse timsah
gözyaşları dökmesin ve herkes elini taşın altına
koysun. Çağrımız herkesedir. Ben Türküm. diyenlere Doğu
Türkistandakiler Türk Ben Müslümanım. diyenlere Doğu Türkistandakiler
Müslüman Ben insanım. diyenlere Doğu Türkistandakiler insan.
Bu insanlık ayıbına hep birlikte son
vermek dileğiyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum
efendim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç
Buyurun Sayın Oluç.
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, dört gün önce Medeniyetler Beşiğinde
Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneğinde 17 kişinin gözaltına alındığına,
ardından 13 kişinin daha gözaltına
alındığına, ilk gözaltına alanlardan 71
yaşındaki Hatun Aslan ve 79 yaşındaki Meryem Soylunun
tutuklandığına, bugün de 81 yaşındaki Şehmus
Türkün gözaltına alındığına, bu kadınlara
yapılan zulme son verilmesi çağrısında bulunduğuna, TÜİKin
enflasyon verilerini açıkladığına, iktidarın
TÜİKte iki yılda 4 Başkan değiştirdiğine,
Enflasyon Araştırma Grubunun aylık enflasyon oranını
1,84 ve 2020 enflasyon oranını yüzde 37ye yakın
açıkladığına, TÜİKin açıkladığı
rakamların doğru olmadığını herkesin
bildiğine, Türkiyenin yanlış dış
politikasını düzeltsinler, lobi yapsınlar diye Amerikadaki lobi
şirketleri Greenberg Traurig şirketine toplam 1 milyon 850 bin dolar
ve Arnold & Porter şirketine altı ay içinde 750 bin dolar
ödendiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi, bir sivil toplum
kuruluşundan bahsetmek istiyorum; MEBYA-DER. Bu MEBYA-DER bir dernek;
Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği.
Şimdi, bu MEBYA-DERde dört gün önce 17
kişiye gözaltı yapıldı. Bugün 13 kişiye daha
gözaltı yapıldı. Dün bu ilk gözaltına alınanlardan
2si tutuklandı; biri 71 yaşındaki Hatun Aslan, diğeri de
79 yaşındaki Meryem Soylu. Bunlar; biri Hatun Aslan, diğeri
Meryem Soylu; biri 71 yaşında, diğeri 79 yaşında. Ve
bugün de Şehmus Türk gözaltına alındı, 81
yaşında. Şimdi, yani bu nasıl bir adalet
anlayışı ya. Yani bu iktidara gerçekten sormak istiyorum: Siz bu
hâkim ve savcıları nerede yetiştiriyorsunuz? Serada mı,
kavanozda mı? Bunlar hukuk eğitimlerini nerede alıyorlar ya? Ya,
eskiden bir laf vardı bu hâkimler için, Cüzdanları ile
vicdanları arasında sıkışıyorlar. gibi
münasebetsiz bir laf vardı; şimdi artık vicdan da kalktı
ortadan, vicdan da kalktı ortadan. Ya, biri 71 yaşında, biri 79
yaşında; niye tutukluyorsunuz bu insanları, niye
tutukluyorsunuz?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kullanmayın
yaşlıları, yaşlıları kullanmayın. Allah
Allah!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sana ne
oluyor ya, sana ne oluyor?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
dolayısıyla iktidara şunu bir kere daha hatırlatmak
istiyorum
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sana ne
oluyor, ne bağırıyorsun?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana ne oluyor? Ben
konuşurum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, böyle bir usul var mı ya! Böyle bir usul var mı?
BAŞKAN Siz devam edin Sayın Oluç.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Var, var; bende
notlar var.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, otur
yerine. Konuşacaksan da yerinden konuş.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Senden emir alacak
değilim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bakın, bir kez daha hatırlatıyorum: Bu annelere, bu
kadınlara yapılan zulmün hiçbir açıklaması olamaz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kadınları
kullanmayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O yüzden bir
kez daha çağrıda bulunuyorum: Bu kadınlara, bu analara zulme son
verin. Çünkü şu çok net, açık: Bakın, medyayı
kullanamıyoruz diye düşünüyorsunuz, televizyonları
kullanamıyoruz diye düşünüyorsunuz ama çok güçlü yüz yüze, kulaktan
kulağa her şey anlatılıyor ve Kürt kadınları,
Kürt anneleri bu zulmü kuşaktan kuşağa aktaracaktır; bundan
en ufak bir şüpheniz olmasın. Bir kez daha iktidara sesleniyorum: 80
yaşına yaklaşmış insanları tutuklamaktan
vazgeçin.
Sayın vekiller, şimdi değinmek
istediğim ikinci konu, bugün TÜİK enflasyon verilerini
açıkladı, ünlü TÜİK. Şubat verileri beklentileri
aştı; yıllık yüzde 15,61; aylık 0,91 olarak
açıklandı. Hormonlu veriler, biliyoruz. TÜİKte iki yılda 4
başkan değiştirdi bu iktidar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani normalde
TÜİK başkanları beş yıldan önce görevden
alınmazdı, şimdi beş yılda 5inci kez başkan
değişti, iki yılda da 4 başkan. Ama başkanları ne
kadar hızlı değiştirirseniz değiştirin, tutmuyor.
Yani bugün açıklanan son enflasyon rakamları da aslında on sekiz
ayın zirvesini gördü. Zaten bunların hormonlu rakamlar olduğunu
da biliyoruz. Bakın, Enflasyon Araştırma Grubu var,
uzmanların, akademisyenlerin, ekonomistlerin içinde olduğu Enflasyon
Araştırma Grubu. 0,91 diye TÜİKin
açıkladığı aylık enflasyon oranını 1,84
olarak açıkladı, 1,84; 2 katı yani. Şimdi, 2020de
enflasyon oranını yine ENAG -yani bu Enflasyon Araştırma
Grubu- yüzde 37ye yakın açıkladı. Gayet normal çünkü
TÜİKin verilerinde bile, ev eşyasına
baktığımızda yüzde 24e yaklaşmış,
ulaştırmada yüzde 23e yaklaşmış ki bunlar
TÜİKin verileri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Açalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
işte, bu yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, önlenemeyen parasal
değer kaybı ve yalancı büyüme rakamlarından ibaret olan bir
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi faaliyetleri var, normal.
Yani, bu TÜİKin açıkladığı rakamların doğru
olmadığını herkes biliyor. Bakın, son bir yıl
içinde temel tüketim maddelerine, ayçiçeği yağına yüzde 110 zam
yapılmış, doğal gaz ve elektrik fiyatlarında yüzde 40,
baklagillerde yüzde 60, peynirde yüzde 27, yumurtada yüzde 80. Ya, hâlâ
TÜİK diyor: Yüzde 15 yıllık enflasyon. Tamamen yalan ama
başkan değiştirerek de bu durumu değiştiremeyeceksiniz
çünkü yanlış ekonomi politikaları üzerinde şekilleniyor her
şey.
Şimdi, yanlış ekonomi
politikaları da, hani dış politikası çok mu doğru bu
iktidarın diye baktığımızda ilginç bir veriyle
karşı karşıya kaldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oluç, son kez
açtırıyorum çünkü ne ekonomiyi böyle bir dakikalarla bitirebiliriz ne
dış politikayı bir dakikalarla bitirebiliriz.
Buyurun, son sözlerinizi alayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum, son defa söyleyeceğim.
Şimdi, dış politikada da sürekli
yanlışlar yapan, fiyaskolarla karşı karşıya kalan
bir hükûmet, bu çok açık. Peki, bu yanlışlarını
nasıl düzeltmeye çalışıyor? Halkın bütçesinden para
harcayarak. Nereye harcıyor? Bakın, Greenberg Traurig, Amerikada bir
lobi şirketi. Dört yılda 1 milyon 728 bin dolar verilmiş. En son
2020nin son dört ayında da 124 bin dolar yani toplam 1 milyon 850 bin
dolar bu şirkete verilmiş. Neden? Türkiye'nin yanlış
dış politikasını düzeltsinler, lobi yapsınlar da
senatörler arasında, Temsilciler Meclisinde düzeltsinler diye. O
yetmemiş, Arnold & Portere 750 bin dolar verilmiş
geçtiğimiz altı ay içinde. Neden? Çünkü F-35 alamıyor
yanlış politikalar yüzünden, onu düzeltsinler diye. Türkiye'nin yanlış
politikalarını, iktidarın yanlış
politikalarını düzeltmek için halkın bütçesinden, hazinesinden
para harcanıyor bir de üstelik.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Altay
Buyurun Sayın Altay.
23.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, 3 Mart 1924 tarihinin dünyaya hem laik hem Müslüman
olunacağının ilan edildiği tarih olduğuna, hilafetin
kaldırılması, Tevhidi Tedrisat Kanununun
çıkarılması, Şeriye ve Evkaf Vekâletinin
kaldırılması, Diyanet İşleri Başkanlığının,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulması gibi yeni bir devletin
olmazsa olmazı olan büyük adımları atan başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere o dönem yasama organında görev yapan ve
ebediyete irtihal etmiş tüm milletvekillerini rahmetle
andığına, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünün ve
İletişim Başkanının siyasi
ağırlığının bakanların, Meclisteki siyasi
parti genel başkanlarının, parti sözcülerinin önünde olduğuna,
yasama organı bakımından bunun hoş bir tablo
olmadığına, S-400 meselesinde
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Millî
Savunma Bakanı Hulusi Akarın açıklamalarından hangisine
inanacaklarını sorduğuna, milletin kör kuruşunun
hesabını sormanın milletvekillerinin boynunun borcu olduğuna,
milletin bekası, huzuru, refahı, mutluluğu için beytülmalin kör
kuruşunun hesabını bilmek istediklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyoruz efendim.
Sayın Başkan, bugün 3 Mart. 3 Mart tarihi
bizim için önemlidir. 3 Mart 1924, cumhuriyet tarihimizin en önemli devrim
kanunlarının yapıldığı gündür; hayata
geçirildiği, Türkiye Büyük Millet Meclisince
yasalaştığı gündür. 3 Mart 1924te dünyaya hem laik hem
Müslüman olunacağının ilan edildiği ve gösterildiği
bir tarihtir. Anadolu Müslümanlığı gerçekten bana göre de-
İslamın en güzel yaşandığı, hissedildiği,
içselleştiği bir hâldir, bir inanç iklimidir. Hilafetin
kaldırılması, Tevhidi Tedrisat Kanununun
çıkarılması, Şeriye ve Evkaf Vekâletinin
kaldırılması, Diyanet İşleri Başkanlığının
kurulması, Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulması
Gerçekten
yeni bir devletin olmazsa olmazı olan toplumsal bütünlüğün, iç
barışın da tesisinde çok önemli bir yer tutacak bu büyük
adımları atan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere o dönem
yasama organında görev yapan ve bugün ebediyete irtihal etmiş tüm
milletvekillerimizi rahmetle, şükranla ve minnetle anmayı,
onların ortaya koyduğu bu devrimleri sonsuza kadar, dünya durdukça,
Türkiye Cumhuriyeti var oldukça yaşatma azim ve
kararlılığında olan bir siyasi partinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi grubu olarak beyan ederken, Büyük Atatürk başta olmak
üzere, o dönemki yasama organı üyelerini rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, dün bu Mecliste bir meseleyi
gündeme getirdim; o da şu idi: S-400 meselesinde Sayın Millî Savunma
Bakanının yirmi-yirmi beş gün önce yaptığı bir
açıklamanın tam tersi bir açıklama, daha doğrusu böyle bir
düşünce ve projenin olmadığına dair bir beyan saray sözcüsü
tarafından dillendirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Türkiyede
-herkes de bilmekte ki- maalesef, saray sözcüsünün ve saray İletişim
Başkanının siyasi ağırlığı -üzülerek
söylemek isterim ki- bakanların, Meclisteki siyasi parti genel
başkanlarının, parti sözcülerinin önündedir. Bu, yasama
organı bakımından da demokrasimiz bakımından da
hoş bir tablo değildir. Şimdi, orasında değiliz ama
şurasındayız: Biz, yasama organı olarak, S-400 meselesiyle
ilgili olarak saray sözcüsü ile Millî Savunma Bakanının
açıklamalarından hangisine inanacağız? Bu, S-400e verilen
2-2,5 milyar dolar para bu Meclisin yaptığı bütçeden karşılanmaktadır.
Bu Meclisin yaptığı bütçeden harcanan bu paranın
akıbetini öğrenmek ve bunu denetlemek, bu Meclise üye bütün
sayın milletvekillerinin -parti ayrımı yapmıyorum- tarihe
ve aziz milletimize karşı bir sorumluluğudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu paralar,
yaptığımız bütçenin kör kuruşu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 585 sayın üyesinin namusudur, şerefidir.
Şimdi, buradan tekrar yürütme organına,
Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Sayın Cumhurbaşkanım,
biz bütçe yapıyoruz, sen o bütçeyi harcıyorsun, öyle kafana göre de
harcayamazsın. S-400ü aldın, Amerikayla takıştın,
dedik ki: Amerika kim? Bu işlere karışamaz Amerika. Biz, senin
S-400le ilgili yanlış politikanı içerde konuşuruz ama
dışarıya karşı da daha tutarlı, daha diplomatik,
daha akılcı bir politika getir. Ama şimdi, içeride de milletin
kör kuruşunun hesabını sormak, şahsen İstanbul
Milletvekili olarak benim boynumun borcudur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay, son kez
açıyoruz.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna mensup bütün milletvekillerimizin de boynunun borcudur, AK
PARTİnin, HDPnin, MHPnin ve İYİ PARTİnin de eminim
boynunun borcudur. Burada yaptığımız iş kutsal bir
iştir. Aziz milletimizin bekası için, huzuru, refahı,
mutluluğu için biz beytülmalin kör kuruşunun hesabını
bilmek istiyoruz.
Sayın Erdoğan, Millî Savunma
Bakanını Meclise yolla, bizi derhâl bilgilendirsin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
on sekiz yıldan beri yapılan anayasal ve yasal reformların
ülkenin demokratik standartlarını yükselttiğine ve Avrupa
Konseyi müktesebatıyla uyumlu, hukukun üstünlüğü
anlayışına uygun, demokratik hukuk devletini hayata geçirmek
için mesafe katedildiğine, yapılan reformlara bir yenisini 2021
yılında ekleyeceklerine, 128 kanunda, 60 yönetmelikte ve 180den
fazla idari uygulamada düzenleme getiren bu reform paketiyle yargıya
güvenin artacağına, yargı
bağımsızlığının güçleneceğine, toplumun
refahını geliştirecek olan bu reform paketine toplumun tüm
kesimlerinden destek beklediklerine, terör örgütün dağa
kaçırdığı evlatlarının nöbetini tutan
Diyarbakır Annelerinin nöbetinin 550nci gününde Diyarbakır
Annelerinin bu mücadelesine desteklerini ifade ettiğine,
vefatının 8inci yıl dönümünde Müslüm Gürsesi rahmetle yâd
ettiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok teşekkürler.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
öncelikle toplum dinamik. Dinamik olan bu topluma reformlarla hukuk üretmek ve
çağdaş modern geleceğe ülkemizi hazırlamak, gençlerimizle
büyük Türkiyeyi muasır medeniyetler seviyesi hedefinin üzerine
çıkarmak için çalışmak zorundayız. Bunun için AK PARTİ
olarak, Cumhur İttifakı olarak, reform yapmaya devam ediyoruz.
On sekiz yıldan beri yapmış
olduğumuz anayasal ve yasal reformlar -hamdolsun- ülkemizin demokratik
standartlarını yükseltmiş ve Avrupa Konseyi müktesebatıyla
uyumlu, milletimizin hak ettiği, hukukun üstünlüğü
anlayışına uygun, demokratik hukuk devletini hayata geçirmek
için nice mesafeler katettik. Bu anlamda toplumun tüm kesimlerine hitap eden,
demokratik toplumu güçlendiren, insan hak ve özgürlüklerine işlerlik
kazandıran ve toplumun tüm kesimlerinde bu standartların işler
hâle geldiğini de gösteren reformlara yenisini inşallah 2021
yılında ekleyeceğiz.
Avrupa Birliği müktesebatını,
milletimizin hakkı olduğu için inşallah adım adım
hayata geçireceğiz. Özellikle 128 kanunda, 60 yönetmelikte ve 180den
fazla idari uygulamada düzenleme getiren bu reform paketiyle inşallah,
yargıya güven artacak, yargı
bağımsızlığı güçlenecek, insan hak ve
özgürlükleri ile temel hakların vatandaşlarımız
tarafından çok daha etkin yararlanmasına imkân sağlanacak, ifade
özgürlüğünden din özgürlüklerine, örgütlenme özgürlüğünden mülkiyet
hakkına kadar toplumun refahını geliştiren bu reform
paketine, inşallah, toplumun tüm kesimlerinden destek bekliyor,
olgunlaşması için katkılarını istirham ediyoruz.
Diğer taraftan, özellikle ülkemiz dâhilî ve
haricî pek çok düşmanlık ve saldırının hedefine
oturmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hani o muasır medeniyetler
seviyesi hedefinin üzerine çıkmak için ülkemizin yolculuğunda
karşı karşıya kalacağı tehlikeleri ifade ederken
şahsi menfaatleri müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edenlere de
dikkat çekmiştir.
Bu anlamda, ülkemize kasteden terör örgütün
dağa kaçırdığı evlatlarının nöbetini tutan
Diyarbakır Annelerinin o kutlu nöbetinin 550nci günündeyiz.
Diyarbakır Annelerinin bu mücadelesini destekliyor, yanlarında
olduğumuzu ve güçlü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diyarbakır
Annelerinin bu kutlu mücadelesinde, maşerî vicdanı ifade eden bu
haklı mücadelesinde, devletimizin tüm kurum ve kurallarıyla, bütün
organlarıyla müteyakkız olduğunu ifade ediyorum. Evlat
acısıyla yanan Diyarbakır Anneleri, küçücük yaşlarda
dağa kaçırılan evlatlarının, kız-erkek
çocuklarının nöbetini tutmaktadır. Kürt kadınları,
Diyarbakır Anneleri, PKKnın gencecik yaşlarda,
kızıyla erkeğiyle dağa kaçırdığı
yavrularının o acılarını kuşaktan
kuşağa aktaracak ve o Kürt düşmanı PKKnın, Kürtlerin,
Arapların, Türklerin bir arada yaşama iradesine kasteden
PKKnın, PYDnin ve arkasındaki güç odaklarının
hesabını soracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; son olarak, yorumladığı Hangimiz
Sevmedik, Senden Vazgeçmem, İtirazım Var, Mutlu Ol Yeter adlı
şarkıları başta olmak üzere sayısız
şarkıyı gençlerimizle, medeniyetimizle buluşturan 1953te
doğup bundan on dört yıl önce vefat eden ve 78 albüm bırakan
Müslüm Gürsesin ölüm yıl dönümünü milletçe idrak ediyoruz.
Yaşadığı acılarla sanatını yoğuran
Gürses, şarkılarında, sevenlerine ve
karşılıksız sevenlere, hasret olanlara derman olmaya,
onların derdiyle dertlenmeye gayret etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Büyük acılarla
dolu altmış yıllık yaşamına 78 albüm, 38 film
sığdıran unutulmaz sanatçı Müslüm Gürsesi rahmetle, minnetle,
şükranla yâd ediyorum. Yarım kalan sevgiye, şu emanet gülmeye,
yaşamadan ölmeye itirazım var. diyen Müslüm Gürsesin mekânı
cennet, ruhu şad olsun. Aziz milletimizin bir kez daha başı
sağ olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yakarsa dünyayı garipler yakar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
12/2/2020 tarihinde Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 20 milletvekili
tarafından, öğretmenlerin yaşadıkları sorunların
tüm boyutlarıyla incelenerek bu sorunların çözümü için izlenecek
yolların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2517) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
03/03/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 03/03/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri;
Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 20
milletvekili tarafından öğretmenlerin sorunları,
öğretmenlik mesleğinin saygınlığının
güçlendirilmesi amacıyla 12/02/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 03/03/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Antalya
Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu olarak, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılması ve mesleğin
saygınlığının güçlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi yönünde vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesi üzerine söz aldım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ana konuya girmeden önce Doğu Türkistandaki
soykırımı kınayarak devam etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin
kurucusu, büyük önder, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
eğitim ve öğretimin ülke geleceğinde oynadığı
rolün önemini Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.
diyerek vurgulamıştır. Ülkemizin bugün ve gelecekte
bağımsız ve onurlu yaşayabilmesinin yegâne yolu eğitim
ve öğretim vasıtasıyla nesillere öğretilecek olan millî
değerler sisteminden geçmektedir. Türk milletine mensubiyet şuurunun
anlamlandırılmasında, yayılmasında yeri doldurulamaz
bir fonksiyona sahip olan öğretmenlerimizin şevk ve heyecan içinde bu
görevlerini yerine getirmeleri için gerekli şartların
hazırlanması devletin temel görevleri arasındadır. Gelecek
nesillerin sorumluluğunu içinde barındıran öğretmenlik
mesleğinin başta ekonomik olmak üzere her alanda hak ettiği
itibarlı konuma gelmesi sorumluluk sahibi herkesin dikkat etmesi gereken
bir husus olmalıdır. Günümüzde öğretmenlik mesleğinin
itibarı ve onuru ne yazık ki alınan kararlarla yok
edilmiştir. Öğretmen mutsuz ise umut dağıtamaz,
öğretmenin mutsuz olduğu bir ortamda ise başarı
sağlanamaz. Öğretmeni mutlu etmek ve ona destek olmak yetkili
kurumların başlıca görevidir. Öğretmene geliri, geçimi,
emekliliği itibarıyla mesleğine yaraşır bir konum
mutlaka sağlanmalıdır. Ek ders ücreti
artırılmalı, öğretmen yardımlaşma ve
dayanışma sandığı kurulmalıdır. Seçim
meydanlarında vadedilen 3600 ek gösterge sözleri artık bir an önce
yerine getirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bu iktidar döneminde
öğretmenlik mesleğinin saygınlığı yerle yeksan
olmuş, yerlerde sürünmektedir. Öğretmenlik mesleği kadrolu
sözleşmeli ve geçici diye saçma sapan kategorilere
ayrılmıştır. Geçtiğimiz yıl 81 ilde 81 bin
öğretmen ücretli öğretmen olarak
çalıştırıldı. Eğitimde ücretli öğretmen
geçici öğretmen diye bir ayrım olur mu Allah aşkına?
Eğitimde kalitenin düşük olduğunu hemen herkes dile getiriyor.
Ücretli öğretmen görevlendirilmesi eğitimde kaliteyi düşüren en
önemli sebeplerden birisidir. Bu sebeple bu öğretmenlerin derhâl kadroya
alınması gerekmektedir. Sayıştay raporlarına göre 138
bin, valilik resmî beyanlarına göre 150 bin, Millî Eğitim
Bakanlığına göre ise 107 bin öğretmen açığı
varken 20 bin öğretmen atamak ne demektir? Salgın sürecinin
eğitime verdiği tahribatın giderilmesi için bir an önce öğretmen
açığı giderilmelidir. Kamudaki tasarruflardan bahsedenlere
şunu ifade etmek istiyorum: Saray koleksiyonunuzdan tasarruf edin,
alımı açıklanan son model arabalardan tasarruf edin, 12 uçaktan
tasarruf edin ama eğitimden tasarruf etmeyin. Asıl itibar, saray,
uçak, araba koleksiyonları değil eğitimdeki
başarıdır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİnin
iktidarda olduğu on dokuz yıl boyunca hiçbir öğrenci,
başladığı sistemle eğitimini
tamamlayamamıştır. Bu dönemde 7 kere bakan, 14 kere sistem
değiştirilmiştir. Değişen bakanların hepsi bir
önceki sistemi eleştirip yeni bir sistem getireceğini ve
başaracağını söyleyerek göreve
başlamıştır ama hepsinde yine aynı hayal
kırıklığı yaşanmıştır. Maalesef,
cumhuriyet tarihimizin, her konuda olduğu gibi bu konuda da en çok
yanılan iktidarıyla karşı karşıyayız. Reform
diye getirilen her sistemin, bir önceki sistemi mumla
arattığını gördük. Şimdi de son bomba olarak
salgın döneminde yapılan uzaktan eğitimde birçok eşitsizlik
varken bütün öğrenciler yüz yüze sınava alınıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Gelişmiş hiçbir ülke salgın
şartlarında öğrencisini riske atıp yüz yüze sınav
yapmıyor ama siz inatla sınav yapmaya çalışıyorsunuz.
Peki, şimdi soruyorum: Gençlerimizin ve ailelerinin
sağlığı konusunda karşımıza
çıkacağı kesin olan olumsuzluklardan dolayı sorumluluk
duymayacak mısınız? Okulları açmak için öğretmenlerin
tıbbi açıdan yeterli bir süre önce aşılanmaları
gerektiğini bilmiyor musunuz? Gençlerimizin
sağlığını ve geleceğini lütfen ama lütfen riske
atmayın.
Bu düşüncelerle Meclis
araştırması önergemize desteklerinizi bekliyor, Gazi Meclisi ve
yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen
Şırnak Milletvekili Sayın Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın Hasan Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Merhaba arkadaşlar.
Öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir
çünkü Kuranda da kutsal olan insan olarak gösterilmiştir.
Dolayısıyla her meslek kendi alanıyla ilgili en iyisini yapma
göreviyle yükümlüdür. Öğretmenlik ise hem insanı eğiten hem
bilgi veren bir meslek, o yönüyle toplumun ve insanlığın
geleceğini belirleyen bir meslektir. Cumhuriyetin kuruluşunun ilk
yıllarında Atatürkün şu sözü önemli: Öğretmenler, yeni
nesil sizin eseriniz olacaktır. Hazreti Alinin Bana bir harf
öğretinin kırk yıl kölesi olurum. demesi son derece
anlamlı ve yol göstericidir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biz,
şöyle bir iddia içerisindeyiz: Eğer, eğitim; ana dille,
bilimsel, laik ve demokratik olmazsa toplumun ve insanlığın
gelişmesi mümkün değildir. Bakınız, AKPnin
akademisyenlerinden iki örnek vermek istiyorum: Nuh telefonla
konuşuyordu. diyor. Bu, sıradan bir vatandaş değil,
akademisyen. Cahil insan, vatana ve millete en hayırlı
insandır. Şimdi, bu ülkeyi yöneten ne diyor? Ayaklar ve başlar.
Evet, ayaklar cahil olmalı. Yani ne diyor? Toplum cahil olursa bize iyi
hizmet eder. Dolayısıyla biz bu zihniyeti reddediyoruz.
438 bin öğretmen atanmamış, atama
bekliyor; Öğretmen açığı 100 binin üzerinde. denildi,
onun yerine lise mezunlarını getirip öğretmen yapıyorlar.
Lise mezununun öğretmenlik vasıflarını mesleki olarak
taşıması mümkün değildir, siz bir marangozu getirip
öğretmen yapamadığınız gibi lise mezununu da
yapamazsınız. Geçici sözleşmeli hikâyesi kaldırılmalı,
herkes asil öğretmen olmalıdır. Geri kalmış illerde
öğretmenlere ek bir ücret verilmelidir. 360 ek göstergesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Ankara) 3600, 3600 Hasan Bey.
BAŞKAN Devam edin lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) 3600 ek göstergesi
hak olarak tanınmalı ve iktidar bunu zaten söz olarak vermişti.
Ayrıyeten değerli arkadaşlar,
öğretmenlerin konuta ihtiyacı var, ücreti düşük, ortalama 5 bin
lira alıyor; Avrupada yıllık olarak, en düşük, ülkelerde
ortalama 40 bin dolardır. İngilterede 2 bin pound, sterlin; bu, 20
bin liraya tekabül ediyor yani öğretmenin eğitsel olarak, mesleki
olarak, ruhsal olarak, ekonomik olarak geri kalması demek eğitimi
kalitesiz vermesi demektir. AKP Hükûmeti, cahil toplum istediği gibi
cahil, gerici, yobaz tarzı -tırnak içerisinde söylüyorum-
öğretmeni istiyor ve siyasal yaklaşıyor; demokratik, bilimsel
düşünen insanları görevden uzaklaştırıyorlar.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
Grubunun öğretmen sorunları üzerine vermiş olduğu
araştırma önergesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doksan yedi yıl önce Tevhidi Tedrisat Kanunu
geçti ve hilafet kaldırıldı. Doksan yedi yıl önce yani
cumhuriyet kurulmadan önce yapılan bu adımları bir bir
hatırlamak gerekiyor. Öğretmen yoksa eğitimden bahsetme
şansınız yok. Öğretmenlerin sorunlarını
çözmüyorsanız eğitimden bahsetme şansınız yok. Hele
hele pandemi döneminde öğretmen ihtiyacını
karşılamadığınız müddetçe ne yüz yüze sınav
yapabilirsiniz ne yüz yüze eğitim yapabilirsiniz ne de bu topluma
sağlıklı bir eğitim verebilirsiniz.
Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığı kendi resmî açıklamasında diyor ki: 107.909
öğretmene ihtiyacım var. Sayıştay da diyor ki: Sadece ve
sadece 12 ilde 138 bin öğretmen açığı var. Sağlık
Bakanlığı bünyesinde kurulan Bilim Kurulu diyor ki: Pandemi
koşullarında eğitim öğretim yapacaksanız 250 bin
öğretmene ihtiyaç var. Peki, saray Eğitim Bakanı ne
yapıyor? 20 bin öğretmen alacağım. diyor. 20 bin
öğretmenle kapalı olan 20 bin köy okulunun sorununu çözemezsiniz.
Hani köy okullarını açacaktınız, yüz yüze eğitimi
sağlıklı koşullara getirecektiniz?
Bugün, Ankara sokaklarında, Türkiye'nin dört
bir yanından yürüyerek gelen öğretmenler var. Bu öğretmenler
diyor ki: 107.909 öğretmen değil, 2021 yılında 60 bin
öğretmen atayın. İl emri tayini bekleyen, eşine
kavuşmak için, çocuğuna kavuşmak için bekleyen 1.183
öğretmenin feryadı var.
Ücretli öğretmenler diyor ki: Bizim
aramıza ayrılık tohumları ektiniz. Biz KPSSye girdik ama
siz kendi yandaşlarınızı mülakatla atadınız.
Mahkeme kararlarına rağmen haklarımızı vermediniz. Bu
öğretmenlerin çığlığını duymayacaksak kimin
çığlığını duyacağız?
Sevgili arkadaşlar, Kurtuluş
Savaşının en kritik döneminde, Sakarya Meydan Muharebesi devam
ederken 15 Temmuz-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankarada Muallimler
Şûrası toplanır. Mustafa Kemal Atatürkün -Kurtuluş
Savaşı daha bitmemiş, cumhuriyet ilan edilmemiş ama-
yüreğindeki inanç Kurtuluş Savaşını
kazanacağım. Bağımsız Türkiyeyi ilan edeceğim,
Türkiyenin bağımsız kalabilmesi için yeni bir eğitim
anlayışına ihtiyaç var. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Bunun için de eğitim
devrimlerini gelecek nesillere taşıyacak öğretmenlere ihtiyaç
vardır. diyor ve Öğretmenler Şûrasına
katılıyor. İşte, öğretmenlere verilen değer bu.
Bugün ise atama bekleyen öğretmenlerin sorununu çözmüyorsunuz. 3600 ek
gösterge sözünüz var, bu sözün üstüne söz söylenmez, eylem yapılır.
Gelin, eş birleştirmesini, il emri tayinlerini yapalım. Sözleşmeli
öğretmenlerin sorunlarını çözelim. 40 bin öğretmen
atamasını nisan ayında gerçekleştirelim. İşte, o
zaman yüz yüze eğitim öğretim yapılabilir. İşte, o
zaman siz, lise öğrencilerini ölüme terk etmeden yüz yüze sınav
yapabilirsiniz. Bunları çözmeden, öğretmen sorunlarını
çözmeden bunları yapamazsınız. Ama siz öğretmenin
sorunlarını çözemezsiniz. Allahın izniyle Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında öğretmenler meslek kanununu çıkaracağız,
3600 ek göstergeyi vereceğiz, 250 bin öğretmen atamasını
yapıp öğretmenlere hak ettiği değeri hep birlikte
vereceğiz; hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tehdit ettiğiniz
öğretmenler için mi kanun çıkaracaksınız?
YILDIRIM KAYA (Ankara) Öğretmenlere laf
söyleme, öğretmenim ben.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Sinop
Milletvekili Sayın Nazım Maviş.
Buyurun Sayın Maviş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NAZIM MAVİŞ
(Sinop) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Biz, eğitimin niteliğinin öğretmen
niteliğiyle çok yakından ilişkili olduğunu biliyoruz.
Öğretmen, öğretim sürecinin öznesidir. Bir okul, içindeki
öğretmenler kadar iyidir. Eğitimde yapılacak iyileştirmeler
öğretmen niteliğini artırmaya dönük politikalardan
başlamalıdır. Öğretmeni dönüştürebildiğimiz
ölçüde eğitim sistemini geliştirebiliriz. Bu düşüncelerden hareketle
politikalarımızın odağında, eğitimi
iyileştirmeye yönelik her türlü kararımızın merkezinde
öğretmen olmuştur. Bu nedenle iktidarlarımız döneminde
öğretmen açığını kapatmak temel hedefimiz oldu. Bizim
iktidarımız döneminde atanan öğretmenlerin sayısı
iktidara geldiğimiz dönemdeki öğretmenlerin sayısıyla
karşılaştırıldığında yüzde 71e denk
gelmektedir. Aslında 516 bin olan öğretmen sayısı 1
milyonlara yaklaşmıştır. Norm kadro doluluk oranı ülke
genelinde yüzde 92 seviyesindedir. Ücretlerde de 2002 yılıyla bugünü
karşılaştırdığımızda çok büyük
artışlar olmuş, yüzde 828lik bir artış
sağlanmıştır. Bunları bu kürsüye her
çıktığımızda defalarca söyledik. Şunu çok
rahatlıkla, gönül rahatlığıyla ifade edebilirim ki 2002den
bugüne kadar öğretmenlerimizin hak ettiği
saygınlığı yakalayabilmesi için en önemli adımlar AK
PARTİ iktidarları döneminde atılmıştır. Ancak
Öğretmen Günü gibi tarihî bir günde Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanının Cumhuriyet Halk Partisine oy vermeyen
öğretmenleri öğretmen olmamakla, hatta onurlarını
-affedersiniz- satmakla suçlamasını da ibretle bu Mecliste not ettik,
izledik, takip ettik ve milletimize de şikâyet ettik. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Biraz önce bu kürsüden konuşan HDP
milletvekilinin sözlerini de burada sizlerle bir kere daha paylaşmak
istiyorum. Güya, AK PARTİ cahil toplum istiyormuş. Çocuklar çukurlara
çağrılırken, çocuklar dağlara çağrılırken,
eğitim hayatından kopartılırken, okullar yakılıp
yıkılırken, öğretmenler şehit edilirken sesi
çıkmayanlar, bu kürsüden, AK PARTİnin cahil toplum istediğini
hiçbir şekilde söyleyemezler. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
AK PARTİ gerici ve yobaz öğretmenler
istiyormuş; gerici ve yobaz sadece totaliter ideolojilere inanan ancak
sizin gibi kafalar olabilir. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Bunu da buradan açık ve net bir şekilde
vurgulamak istiyorum. Sizin söylediğiniz bu ifadeler anakronik, tarih
dışı kalmış, tek parti döneminin totaliter ideolojisi
döneminde söylenmiş sözlerdir. Eğer gerici arıyorsanız,
eğer yobaz arıyorsanız tarih dışı kalmış
ideolojilere, çocuklarımızı mahkûm etmek isteyen
yandaşınız PKKya dönüp de bakın, ona da iki çift buradan
laf söyleyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun sana.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) - Boylarından
büyük silahları taşımak için dağlara devşirilen çocuklar
için bir kere çıkıp da bir söz söylediniz mi buradan?
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun sana!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
PKKyi konuşma, öğretmenleri konuş, öğretmenleri.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Biz, Türkiyenin
her tarafında aydınlık bir Türkiye kurulsun diye,
kızlarımız okullarda okusun diye, çocuklarımız
okullarına gidebilsin diye, barış bu ülkede hâkim olsun diye
terörle mücadele ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun sana!
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sürekli
aynı lafı kullanıyorsunuz ya, her şeye aynı laflar.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Aynı nakarat, aynı nakarat
Başka bir şey söyle, başka
bir şey. 3600 göstergeyi niye vermiyorsunuz, onu söyle.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Cevabınız yok mu, cevabınız?
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Siz
çıkıp da Kürt çocuklarını cehalete mahkûm edecek terör
örgütüne bir tek söz söyleyemezken AK PARTİnin toplumu
cahilleştirdiğini söylüyorsunuz.
O Vekil arkadaşımıza söylüyorum:
Bugün 217 tane üniversite varsa AK PARTİnin sayesinde vardır, bugün
1 milyon öğretmen varsa AK PARTİnin sayesinde vardır. Bugün
Türkiyede özgürce eğitim yapılabiliyor ve derslik başına
düşen öğrenci sayısı, öğretmen başına
düşen öğrenci sayısı bu seviyelere indirilebilmişse AK
PARTİ sayesinde olmuştur.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Özel okullar sayesinde
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Hani, siz
kadın haklarından dem vuruyorsunuz ya, güya feministsiniz ya
Çocuklar, kız çocukları
OYA ERSOY (İstanbul) Orada dur, orada dur!
Çocukları ağzına alma.
NAZIM MAVİŞ (Devamla)
dağa çıkmasın,
kız çocukları teröre mahkûm olmasın diye onları okullara
gönderen biziz; bunu da bugün burada milletimize bu ifadelerle anlatmayı
borç biliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
CHPye de oy verse, HDPye de oy verse, AK
PARTİye de oy verse, MHPye de oy verse öğretmen, bizim için sadece
öğretmendir, onurludur, saygındır, değerlidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun sana!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluunç, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bir Adalet ve Kalkınma
Partisi klasiği daha izledik. Çünkü söyleyecek lafları
olmadığı zaman, o konuda, ilgili konuda elleri zayıf
olduğu zaman ne yapıyorlar? Başlıyorlar Törere
Teröre
Teröre
diye konuşmaya.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hadi ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya,
öğretmenlerin sorunlarını konuşuyoruz, 3600 göstergeyi
konuşuyoruz. Yüz binlerce öğretmen bekliyor atanmak için, daha geçen
gün 20 bin öğretmen atamışsınız, bunu
konuşuyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Cevap ver, cevap.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) 650 bin
öğretmen atandı, 650 bin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunları
konuşacağımız yerde, siz gidiyorsunuz başka yere.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Terör, terör, terör
Terör diyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hukuk
konuşalım. diyorsunuz aynı şekilde
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başka şey
dediği Terör, terör
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın Grup
Başkan Vekili, bakın, mikrofondan cevap vereceksin, öyle laf atarak
değil; mikrofondan cevap ver ki ben de sana cevap vereyim.
Şimdi, onun için sizin taktiğiniz bu; biz
bu taktiği yutmayız. Konuları konuşalım; işsizlik
konuşalım diyoruz Teröre
; yoksulluk konuşalım Teröre
;
yolsuzluk konuşalım Teröre
; hep aynı şey. Başka
söyleyeceğiniz bir şey yok, içi boşalmış
politikalarınız yok artık.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teröre de bir şey
söyle, teröre de!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, bitirelim lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Sizin artık bu millete, bu halka, bu topluma anlatabileceğiniz
yeni bir hayal, yeni bir hikâye, gelecek umudu kalmadığı için
bütün eski defterleri açarak konuşmaya çalışıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Reform paketi geliyor,
reform.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İnsan
Hakları Eylem Planı diyor şimdi Grup Başkan Vekiliniz,
oradan laf atıyor. İnsan Hakları Eylem Planının
açıklandığı gün birisi 71, birisi de 79 yaşında 2
anne tutuklandı. İnsan Hakları Eylem Planının
açıklandığı gün HDPnin kapatılacağı
konuşuluyor, dokunulmazlıkların kaldırılacağı
konuşuluyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Doğruları,
gerçekleri de anlatacağız tek tek, bütün gerçekleri
anlatacağız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ne
anlatıyorsunuz? Hikâye yok çünkü. Hikâyeniz kalmadığından
Teröre
Teröre diye konuşmaktan başka bir çareniz yok; biçaresiniz,
bu duruma geldi, iktidarın durumu budur.
BAŞKAN Evet Sayın Oluç, teşekkür
ediyorum.
Sayın Altay
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Türkiyenin en büyük
problemi terör. Ülkemizin en büyük problemi terör, terör; çok çektik,
artık çekmeyeceğiz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ülkemizin en
büyük problemi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve
sizsiniz. Türkiyenin en büyük problemi odur, en büyük problemi odur.
BAŞKAN Sayın Oluç, Sayın Altaya
söz verdim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Nazım
Maviş -gerçi benim hemşehrimdir ama- Sayın Genel
Başkanımızın ismini de zikrederek Genel
Başkanımızın söylediği bir sözü bağlamından
çıkarmak suretiyle
Cevap hakkı doğmuştur efendim.
AHMET SALİH DAL (Kilis) Umarım teyit
edeceksindir, teyit edeceksindir umarım.
BAŞKAN Buyurun, kürsüden iki dakika 69a
göre. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Çok teşekkür
ederim.
Nazım Bey, tabii, elbette herkes bulunduğu
pencereden olayları değerlendirecek, bu normal. Genel
Başkanımız öğretmenlere hakaret etmedi, Genel
Başkanımız şöyle seslendi: Türkiyede öğretmenlerin
sorunları var. dedi: Örneğin 3600ü bekliyorlar. dedi;
örneğin Meslek sorunlarıyla ilgili, ekonomik sorunlarıyla
ilgili, eğitim öğretim ortamındaki sorunlarla ilgili
öğretmen sendikalarının taleplerine bir öğretmen
kayıtsız kalıyorsa bu yanlıştır. vurgusu
yaptı. Olay bundan ibarettir, olay bundan ibarettir ve ben de
katılıyorum. Bir öğretmen
Bir siyasi parti Öğretmenlere
3600 ek gösterge vereceğim. diyor, sözünde durmuyorsa ve o öğretmen,
o siyasi partinin davasını güdüyorsa ben de biraz şüpheyle
bakarım. Ne var bunda, ne var bunda? (CHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Öyle bir
şey olabilir mi ya Allah aşkına!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi,
öğretmenler şehit edilirken PKK terör örgütü tarafından, bu
öğretmenlerimizi şehit eden örgütün elebaşısına elçi
gönderen, Osloda, Kandilde, İmralıda PKK terör örgütüyle masaya
oturan Cumhuriyet Halk Partisi değildir. Öğretmenleri şehit
edilirken
diye hamaset yapma Nazım Bey. Öğretmenlerimiz PKK terör
örgütü tarafından şehit edilirken Osloda, İmralıda,
Kandilde Apoya ve Aponun adamlarıyla oturan kimse, bir kusur
arayacaksan orada ara. Ben yobazı nerede ararım bilir misiniz
arkadaşlar? Ben kime yobaz derim mesela?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Şimdiyi konuşalım.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ben şuna yobaz
derim: Bülent Arı Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör
Yardımcısı -eski Halkalı Ziraat Mektebini de -Mehmet
Akifin okulunu- buraya verdiniz, Sabahattin Zaime- bu rektör
yardımcısına yobaz demem. Rektör Yardımcısı
şöyle diyor: Cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine
güveniyorum. Ben ona yobaz demem ama onu rektör yardımcısı
yapana yobaz derim; bir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Başkanım, çok
özür dilerim.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) İkincisi de
Atatürke küfür eden adamın, meczubun, deyyusun hasta
yatağının başına gidip diz çökene de yobaz derim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
hatip kürsüden açıkça grubumuza sataştı.
BAŞKAN Nasıl sataştı
Sayın Özkan?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne dedim? Ne
dedim de sataştım?
BAŞKAN Nasıl sataştı? Hiçbir
sataşma yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanakları
isteyin.
BAŞKAN Ben, sataşma olsa zaten söz
veriyorum, biliyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız
Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne dedim ben ya,
adınızı zikretmedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatip kürsüden
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sen Osloda
Apoyla mı görüştün?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte, bu
ifadeleri
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sen Kandilde
Apoyla mı görüştün? Sen İmralıda Apoyla mı
görüştün?
BAŞKAN Sayın Altay, duyamıyorum
Sayın Grup Başkan Vekilini.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Özür dilerim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce kürsüden
tekrar ettiği, âdeta grubumuzu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanaklara
bakın, ben grubunuzu söylemedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKKyla Osloda
görüşme yaptılar. diye doğrudan ithamda bulunmuştur
grubumuza, kürsüden söz istiyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanaklara
bakın efendim, AK PARTİ Grubuna laf etmedim ben.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim, bunun
tutanakla alakası yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne alaka ya!
BAŞKAN Sayın Özkan, bakın
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunun üstünün örtülmesi
mümkün değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Neyin?
BAŞKAN Sayın Özkan, grubunuza bir
hakaret unsuru ben duymadım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım
BAŞKAN Bakın, duymadım. Her zaman
söz veriyorum, biliyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Osloya sen mi
gittin? İmralıya sen mi gittin?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Grup
kararı mı aldınız Osloya gitmek için?
BAŞKAN Her zaman söz veriyorum ama siz
Hakaretten söz istiyorum. derseniz bu sözü ancak tutanaklara bakarak
verebilirim ama Ben yerimden kısa bir açıklama istiyorum. derseniz
bu açıklamayı vereyim, her zaman yaptığım gibi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, şu
anda, hatibin kürsüden konuşması doğrudan grubumuzu hedef
almıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 69uncu maddeye göre
bizim grubumuzun Oslo görüşmelerini yaptığıyla ilgili ve
bazı yerlerde PKK yetkilileriyle görüşme yapıldığı
iddiasıyla ilgili
BAŞKAN Peki, Sayın Grup Başkan
Vekili, tutanağa bakacağım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanağa
bakalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Çünkü bakın, Sayın Grup
Başkan Vekilim, istediğiniz kadar söz veriyorum ama ben dikkatlice
dinliyorum, eğer grubunuza bir sataşma olsa sizin söylemenize
fırsat vermeden bu sözü zaten veriyorum ben.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
şimdi, bakın
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanağa
baksın ya!
BAŞKAN Lütfen, çok rica ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bizim için beş
dakika, on dakika
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hep sizin
dediğiniz mi olacak ya!
BAŞKAN Dediğim gibi, eğer
sataşmadan söz talebiniz varsa tutanağa bakacağım ama
Yerimden 60a göre kısa bir söz talebim var. diyorsanız yerinizden
söz vereceğim ben size.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de isterim
60a göre, uzar. Ben de talep ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İki dakika verin,
buradan konuşayım.
BAŞKAN Ya, onu biz ayarlarız Cahit Bey.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 60a göre ben de
talep ediyorum o zaman efendim.
BAŞKAN Tabii, tabii, önce Sayın Özkana
vereyim sözü.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sürekli tarafsızlık mektubu adı
altında TRTde yapılan bir yayın nedeniyle grubumuza
sataşma yapılıyor, bunu görüyoruz. Terör örgütü PKKyla
Aynı havuzdan besleniyoruz. diyen HDPyle sürekli bu iki konuyu gündeme
taşıyarak iş birliklerini örtmeye çalışıyorsunuz.
Her tartışma programında, -bunlara yakın bir siyasetçi-
sürekli, teröristbaşı Aponun mektubunu öne sürüyorsunuz. Ancak hem
Kandildeki tüm teröristlerin, hem de HDPli üst düzey yöneticilerin ve HDPye
bağlı tüm oyların desteğini alacaksın ama
teröristbaşı Öcalanın tarafsızlık mesajını
içeren mektubundan, Kandili ve HDPyi eleştiren Osman Öcalanın
röportajından dolayı Başkanlığı
suçlayacaksın. Bunun kabulü mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, ne diyor?
Ekrem İmamoğlunun kampanya danışmanı diyor ki:
İstanbul seçimlerinde CHP seçmeninin yüzde 98i sandığa gidip
Ekrem İmamoğluna oy verirken HDP seçmeninin yüzde 100ü Ekrem
İmamoğluna oy vermiştir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sana ne! İstediğimize oy veririz, sana ne! Size oy verseydik iyiydi
değil mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) CHPliler; Kandilden,
Hozattan Kalkandan, Bayıktan, Rukenden, Andoktan
İmamoğluna destek açıklaması
yapıldığında hiç sesiniz çıktı mı? Terör
örgütü elebaşlarının saldırılarına
karşı bir tek cevap verdiniz mi? Demediler mi Kandilden Orada Ekrem
İmamoğlu oturuyorsa HDPnin yani Kandile sırtını
dayayanın oylarıyla oturuyor. demediler mi? Sesiniz çıktı
mı?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Acınız büyük, acınız büyük!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sen
istemedin mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz Gelin, silah
bırakın, hukuka teslim olun. dedik ancak siz silaha davrandığı
zaman teröristbaşının, onun terör örgütünün ve siyasi
uzantısının müttefiki oldunuz. CHP de bu nedenle ruhunu
kaybetmiştir, ruhunu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 60a göre söz
talep ediyorum efendim.
BAŞKAN Bu sözlerden sonra 69a göre de talep
edebilirsiniz ama ben size 60a göre yerinizden vereceğim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sataşma var
ama buradan ikisini birleştirerek Mecliste zaman tasarrufu olsun diye bunu
yapıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben şunu
anlamadım: Sayın Başkan, ben kürsüye çıktım, dedim ki
Cumhuriyet Halk Partisi Osloda, İmralıda, Kandilde PKK terör
örgütünün yöneticisiyle, kurucusuyla, üyeleriyle görüşmedi. AK PARTİ
Grup Başkan Vekili hopluyor. Biz Siz görüştünüz. demedik ki.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Silah bırakın.
dedik, Silah bırakın. Silah bırakın, hukuka teslim
olun. dedik. Silah bırakın, devlete teslim olun. dedik, inkâr bile
etmiyoruz ama silaha davranınca siz çıktınız ortaya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) İki: Ben dün
de söyledim, İstanbulda Ekrem İmamoğlunun seçilmesi için genel
seçimlerde HDPye oy veren seçmenlerin kahir ekseriyeti Ekrem
İmamoğluna oy verdiyse bunda ne var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kimin
talimatıyla?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kandilden geliyor
cevap, Kandilden, cevap Kandilden geliyor, teröristlerin
elebaşısından; sorun o.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Siz de mi Mehmet
Özhaseki gibi, HDPye oy veren 6 milyon seçmeni lanetli ve cüzzamlı
görüyorsunuz? Bu Mecliste hiç kimse 6 milyon insana bela okuyamaz, beddua
okuyamaz. Türkiye'yi bu böler işte, bu kafa Türkiye'yi böler. (CHP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Avukat
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Üç: PKK terör
örgütünün bu Mecliste kurşun sıktığı tek siyasetçi
Kemal Kılıçdaroğludur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ya, gülme efekti
gelsin.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ve o
saldırıda bir
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hadi oradan!
Artistlik yapmayın!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Burada
şehit annesi var, şehit annesi Başkanım ya.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ya,
sen dinlesene biraz!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, İbrahim
Bey
BAŞKAN Devam edin Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mecliste
kurşun sıktığı, onu söylüyorum. Oraya da geliriz
istiyorsan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kandil talimat veriyor,
Kandil, Kandil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ve o
saldırıda 1 askerimiz de şehit olmuştur.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Osloda beraberdiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz Silah
bırakın. dedik, silaha davranınca
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bir laf söylerken
karşınıza bir ayna koyun da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
milletten
utanmıyorsunuz, bari kendinizden utanın ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bak, cevap veririz.
Kürsüden de sataşma
Hadi bakalım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) HDPyi
meşrulaştırmayı, PKKyı milletin gönlünde
meşrulaştırmayı
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) HDP zaten
meşrudur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) PKK terör
örgütüyle bu Mecliste en çok ilişki kuran parti AK PARTİ. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Milletin ta kendisiyiz,
milletin ta kendisiyiz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKyı
meşrulaştırmaya çalışmaktır bu ya. PKKyı
meşrulaştırmaya çalışmaktır, reddediyoruz bunu.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sen kendi meşruiyetine bak, FETÖnün artıkları!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
FETÖcüler, HDPnin meşruiyetini tartışamaz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Milletvekili, isterseniz Grup Başkan
Vekiline söz vermeyeyim, size söz vereyim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Usule
aykırıdır diye almıyorum.
BAŞKAN Bakın, Meclisin içtihadında
var söz hakkı, laf atılır ama sürekli laf atılmaz, herkese
laf atılmaz, lütfen rica ediyorum
Dünden beri
çalıştırmıyorsunuz bu Meclisi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama konu bu olunca
ENGİN ALTAY (İstanbul) Taciz bu, mütemadiyen
taciz
Ara ver Başkanım, ara ver.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekiline
söz vereceğim, sizin Grup Başkan Vekilinize söz vereceğim ama
siz bana fırsat vermiyorsunuz ki niye söz talep ettiğinizi
anlayayım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKnın
meşrulaştırılmasına karşı
dayanamıyoruz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) İş
birliği yaptığınızda dayanıyordunuz ama
birbirinize. İş birliğini unuttun, şimdi
dayanamıyorsun öyle mi? Allahtan kork!
BAŞKAN Şimdi, bende de
dayanamıyorum En çok meşrulaştıran sizsiniz. mi diyeyim
buradan, kürsüden?
Lütfen, rica ediyorum
Lütfen, rica ediyorum,
Sayın Çilez, lütfen...
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) DAEŞ
her gün Türkiye Hükûmeti arkamızda. diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gündeme bir geçelim.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekili
Cahit Özkan, buyurun.
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mesele, toplumsal barışımıza,
anayasal düzenimize, hukukun üstünlüğüne sahip çıkılıyor
mu, çıkılmıyor mu? Buna kim sahip çıkıyor? Terörle
arasına çizgi çekiyor mu çekmiyor mu? Mesele bu.
Biz eğer bu ülkede toplumsal
barışımızı tehdit eden -Kürtler başta olmak
üzere- Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle,
Sünnisiyle bu millete, 83 milyona kasteden terör örgütü var, bununla
arasına çizgi çekemeyenlere diyoruz. 6 milyon HDPye oy veren aziz
milletimizin her bir ferdi bu milletin eşit vatandaşıdır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Daha dün lanetliyordun. Daha dün lanetlemiyor muydun? Ne çabuk unuttun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ancak mesele şu:
Acaba 6 milyon vatandaşımız HDPye oy verirken terör destekçisi
olsun diye mi verdi? Hayır. Bu millet için, ortak
barışımız için saz çalıp şarkı söyleyip
Özgürlük ve demokrasi istiyoruz. dediğiniz için verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
30 milyon size oy verirken terörün destekçisi olup FETÖyü destekleyin diye mi
oy verdi?
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ondan sonra kalkıp
da
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ülkeye darbe yapın diye mi size oy verdiler? Fetullah Gülen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
terörle aranıza
çizgi çekemezseniz bunun hesabını sandıkta, başta 6 milyon
oy veren HDP seçmeni ve 83 milyon aziz milletimizin her bir ferdi verir ve onun
için göreceksiniz, bakın, Avrupada Türkiye aleyhtarlığı
lobilere güvenmeyin.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul)
Dün niye
konuştun o zaman?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Milletimize güvenin.
Sırtınızı terör örgütüne dayamayın, milletimize
dayanın ve ortak barışımız için varsa diyeceğiniz
çıkın söyleyin.
Teşekkür ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ne istedilerse verdik. diyenlerin konuşmaya hakkı yok bu Mecliste.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hanımefendi dinle, hanımefendi!
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) El Nusrayı
unutmayın. El Nusrayı, DAİŞi, El Kaideyi, FETÖyü
BAŞKAN Sayın Aydemir
(Gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama bakın, biz
konuşurken burası susmadı.
BAŞKAN - Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz konuşurken
susmadı.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sürekli itham ediyor Sayın Başkan, itham ediyor.
BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilleri,
sayın milletvekilleri; bir İYİ PARTİ grup önerisini
görüştük, oylama yapacağız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Oylayalım.
BAŞKAN - Şimdi, evet, oylama
yapacağız ama müsaade ederseniz yapacağız; müsaade
etmezseniz sabaha kadar da sürse bu konuşmayı devam ettireceğim
ara vermeden.
Buyurun Sayın Oluç.
29.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yeni bir durum yok, aynı şekilde devam
ediyoruz, edeceğiz, biz de edeceğiz. Millet size on iki yıl boyunca
cemaate bütün devletin kadrolarını açın da sonra 15 Temmuzda
darbeye yol açın diye mi oy verdi? Millet size IŞİDe silah
gönderin diye mi oy verdi? Millet size, milyonlarca insan size Ahrar-uş
Şamla, HTŞyle iş birliği yapın diye mi oy verdi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunlar hep lafügüzaf,
yalan dolan, bunların gerçeklikle alakası yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Dünyanın
lanetlediği bütün terör örgütleriyle iş birliği yapın diye
mi oy verdi?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PYDye
sırtınızı dayayın diye mi oy verdiler size?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Vermedi
değil mi? O zaman bize de verilen oyları bu şekilde
değerlendiremezsiniz, birincisi bu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yalan dolana
sarılıyorsunuz, bunların gerçekliği yok, bunu biliyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bize oy
verenlere bela okumak, beddua etmek, Kürt halkına ve Türkiye demokrasi
güçlerine bela okumak sizin haddiniz değildir. Seçmenlerimize asla böyle
davrandırtmayız, bir.
İkincisi: Biz kimseye güvenmiyoruz kendi öz
gücümüzden başka.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKKnın
provokatörüsün!
BAŞKAN Son kez açıyoruz mikrofonu,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Halkımıza, bize oy verenlere, bizlerle birlikte yürüyenlere,
demokrasi güçlerine, Kürt halkına güveniyoruz; öyle sizin gibi
Avrupalarda, Amerikalarda iş aramıyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hiçbir zaman ama hiçbir
zaman millet önünde hesap vermekten kaçamayacaksınız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ama size
şunu söyleyelim
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Göreceksiniz milletimiz
nasıl hesap soruyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Siz
Anayasayı çiğniyorsunuz; bak, siyasi cesaretin ve siyasi etiğin
olsa burada adam gibi mikrofona konuşup bana öyle cevap verirsin,
stenograflara konuşarak değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Göreceksiniz
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Böyle bir
şey olur mu! Siyasi ahlaktan yoksun bir insansın sen! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Ne
bağırıyorsun! Ahlak size lazım!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Siyasi
ahlakın yok senin Cahit Özkan, anladın mı bunu! (AK PARTİ
ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar) Böyle
tartışılmaz, böyle tartışılmaz. Ben söz almaya
devam edip senin siyasi ahlaksızlığını bütün
Türkiyeye anlatırım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Hadi oradan! Ahlak
size lazım, size!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Böyle şey
var mı ya! Niye bağırıyorsunuz? Adam cesaret edip buradan
konuşup cevabını alma cesaretine sahip değil,
stenografların kulağına üflüyor. Böyle bir usul var mı? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır öyle
şey olur mu Sayın Başkan, iki kere üst üste söz verdiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
bunun hesabını soracağım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neyin
hesabını soracaksan gel de burada sor; sormazsan namertsin! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Namert sensin, ne
biçim konuşuyorsun sen!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sormazsanız namertsiniz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O ahlaksız ifadeyi
size yedireceğim.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
lütfen sakin olalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
sakini makini mi var!
O ahlaksız ifadeyi sana yedireceğim! O
ahlaksız ifadeyi sana yedireceğim, göreceksin!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi oradan be!
Hadi oradan!
BAŞKAN - Sayın Altay, size söz
vereceğim son kez, bir daha da söz vermeyeceğim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Böyle bir
terbiyesizlik var mı ya! Böyle bir terbiyesizlik var mı!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O ahlaksız ifadeyi
yiyeceksin, böyle bir ahlaksızlık olmaz!
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkan,
bakın, ben Grup Başkan Vekiliyim
BAŞKAN - Sayın Özkan, çok rica ediyorum
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Rica ediyorsun ama ben
Grup Başkan Vekiliyim, bana yaptığı ifadeyi duydun
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neyi
söylemişim, neyi söylemişim?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ahlaksız!
ifadesini kullandı; bu, İç Tüzüke göre yaptırımı
gerektirir. Bunu kabul etmiyorum!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hepsini tekrar
ediyorum, aynen tekrar ediyorum hepsini!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Derhâl ara verip
tutanakları getirip Grup Başkan Vekiliyle ilgili gerekli işlemi
yapmanızı istiyorum. (AK PARTİ ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özkan lütfen
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kime emir veriyorsun? E, grubu da siz yönetin!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Getirsinler,
getirsinler efendim.
BAŞKAN - Sayın Oluç
(AK PARTİ ve HDP
sıralarından gürültüler)
Tutanaklara bakacağız, evet.
Sayın Oluç, Sayın Altaya söz veriyorum.
Sayın Altay, Meclisin en deneyimli milletvekili
ve Grup Başkan Vekili olarak yeni bir sataşmaya mahal vermeden
sözlerinizi alayım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Deneyime, tecrübeye
ihtiyaç yok; biz İç Tüzükü istiyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Tarafsızlık
istiyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tutanağı
istiyoruz Başkanım, tutanağı istiyoruz.
BAŞKAN - Buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben, bu
sözünüzden sonra tabii fazla polemik yapamam. (Gülüşmeler)
Ben siyaseti şöyle okurum,
arkadaşlarıma da hep şunu derim: Arkadaşlar, siyasetçi
toplum ilişkisi şudur: Kendinizi bir MR cihazı içinde
düşünün; bu MR cihazı, içinizi, dışınızı, ne
varsa çeker. Dolayısıyla, toplumu bir MR cihazı gibi
düşünmek lazım; siyasetçinin de kendisini, onun içindeki hasta ya da
sağlıklı bir birey olarak düşünmesi lazım. Böyle
baktığımız zaman bu tartışmaları toplum
izledi; bundan sonra üç kelime fazla konuşmanın, beş kelime
eksik konuşmanın kimseye bir yararı olmaz, bir.
İki; tabii, Sayın Özkanın
stenograflara bu sufle işini ben de çok ahlaki bulmuyorum, doğru
değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu, İç Tüzük
gereği, İç Tüzük. Bir tane değil orada
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle değil
ama bir açalım.
Ara versin Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Vereceğim.
Lütfen karşılıklı konuşmayalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şuna gerek
yoktur
Siz, kabiliyetli bir Grup Başkan Vekilisiniz,
meramınızı çıkıp kürsüden ya da yerinizden, mikrofon
açık olarak konuşabilirsiniz. Stenograflara sufle vermek, AK
PARTİ Genel Başkanına mesaj vermektir. Buna
ihtiyacınız varsa zaten yazık, vah oldu, gitti.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tarihe not
düşüyoruz, hiç merak etme sen.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.52
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
12/2/2020 tarihinde Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 20 milletvekili
tarafından, öğretmenlerin yaşadıkları sorunların
tüm boyutlarıyla incelenerek bu sorunların çözümü için izlenecek
yolların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2517) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İYİ PARTİ grup önerisi kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
millet iradesinin tecelligâhında bütün milletvekilleri, siyasi parti
grupları, Grup Başkan Vekilleri Meclisin mehabetine uygun müzakere
anlayışına destek verirlerse bunun ortak aklın hayata
geçmesi için en önemli başarı olacağına, bugünkü yasama
faaliyetinde başarılı ve hayırlı bir çalışma
dilediğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi milletimizin iradesinin
tecelligâhı. Burası, bir istişare yani doğru, ortak
akılda buluşma yeri. Farklılıklarımız olacak,
farklılıklarımız da zenginliğimizdir.
Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan tezahür eder. Bu anlamda, müzakere
ederken elbette, elimizdeki en önemli değer Meclis İçtüzüğümüz.
Bu noktada bütün milletvekillerimiz, siyasi parti gruplarımız, Grup
Başkan Vekillerimiz eğer Meclisin mehabetine uygun müzakere
anlayışına destek verirlerse bu, ortak aklın hayata geçmesi
için en önemli başarımız olacaktır.
Bu anlamda -251 sıra sayılı Kanun
Teklifi sırada bekliyor- inşallah, bundan sonra uzlaşı
anlayışıyla tam yol devam ederek bugün yasama faaliyetinde
başarılı ve hayırlı bir çalışma diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Haydar Akarın, özellikle Grup Başkan Vekilleri
konuşurken milletvekillerinin müdahale etmesinin doğru
olmadığına, bir sataşma varsa diğer siyasi partilerin
Grup Başkan Vekillerinin bu sataşmalara cevap vereceklerine, müzakereleri
bu çerçevede yürütülebilirlerse görevlerini en düzgün şekilde yerine
getireceklerini düşündüğüne ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, özellikle
Grup Başkan Vekillerimiz, hangi siyasi partiden olursa olsun -grubu
bulunan- Grup Başkan Vekillerimiz konuşurken milletvekillerinin
müdahale etmesi aslında doğru değil.
Baktığınız zaman, evet, laf atma vardır Meclis
literatüründe, kültüründe vardır ama özellikle Grup Başkan
Vekillerimiz konuşurken Grup Başkan Vekillerimizi dinlemememiz
. Ve
ona bir cevap verilmesi gerekiyorsa, bir sataşma varsa diğer siyasi
partilerin Grup Başkan Vekilleri de bu sataşmalara cevap
vereceklerdir. Eğer müzakereleri bu çerçevede yürütebilirsek bize verilen
görevleri de en düzgün şekilde yerine getirmiş oluruz diye
düşünüyorum.
Şimdi, 60a göre, arkadaşlarıma
yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Sayın Arkaz
Yok herhâlde.
Sayın Yalım
O da yok.
Sayın Aycan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Kahramanmaraş ilinin Doğu Anadolu Fay Hattı
üzerinde olduğuna, depremin değil çürük binanın
öldürdüğüne, fay geçen yerlerde yapılaşmaya izin verilmemesi ve
depreme dayanıklı binalar yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bu hafta Deprem Haftası. Ülkemizin büyük bölümü aktif fay
hattı üzerindedir. Şehrim Kahramanmaraş da Doğu Anadolu Fay
Hattı üzerindedir, özellikle Onikişubat, Dulkadiroğlu ve
Türkoğlu ilçelerimiz diri fay hattı üzerindedir.
Ülkemizde çok sık deprem meydana gelmektedir
fakat depremin değil, çürük binanın öldürdüğü gerçektir. Sürekli
Deprem olacak. diye konuşmaktansa beklemeden gereğini
yapmalıyız. Fay geçen yerlerde imar planı işlenmeli,
yapılaşmaya izin verilmemelidir, yapı sınırlaması
getirilmelidir. Bu bölgedeki yapılar içinse kentsel dönüşüm ve
yenileme çalışmaları yapılmalıdır ve yapı
sınırlaması getirilmelidir. Depreme dayanıklı binalar
yapılmalıdır. Teknik olarak 9 şiddetindeki depreme
dayanıklı bina yapmanın mümkün olduğunu biliyoruz.
Şehrim Kahramanmaraşta da bu çalışmaların bir an önce
yapılmasını bekliyoruz.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gözgeç
33.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin,
28 Şubatın millet iradesine, milletin değerlerine, inancına
yapılan bir darbe olduğuna, onurlarına
saldırılırken, ikna odaları kurulurken, meslekleri ellerinden
alınırken kimin nerede durduğunu unutmadıklarına
ilişkin açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Sayın
Başkan, bin yıl sürecek. denen 28 Şubat, millet iradesine,
milletin değerlerine, inancına yapılan bir darbedir. Biz o
günleri unutmadık. Değerlerimize, onurumuza
saldırılırken, ikna odaları kurulurken, mesleğimiz
elimizden alınırken kimin nerede durduğunu unutmadık. 28
Şubatın izleri silinmeye çalışılırken 411 oyla başörtüsünü
serbest bırakan Meclis kararını Türban takanların
takmayanlara karşı baskı oluşturacağı sözleriyle
Anayasa Mahkemesine götürenleri unutmadık. Sayın
Kılıçdaroğlunun Devletin kuralları var. Belki bir gün
türbanı çıkaracak, ömür boyu takacak mı? diyerek başörtü
yasağını savunduğunu unutmadık. Velhasıl dünden
bugüne değişmeyen, milletin değerlerine
saygılıymış, özgürlüklerden yanaymış gibi,
mış gibi siyaset yapanlar.
BAŞKAN Sayın Özer
34.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
2014 yılında yapımına başlanan ancak 12 kilometrelik
kısmı tamamlandıktan sonra barajdaki kirlilik nedeniyle Devlet
Su İşlerinin sözleşmeyi feshederek yapımını
durdurduğu Karacaören Barajı Projesinin yeniden gündemde
olduğuna, 2017 yılında iptal edilen projenin neden gündeme
geldiğini sorduğuna ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Başkanım.
Antalya, bir kez daha Karacaören Barajı
tehlikesiyle karşı karşıya. 2014te yapımına
başlanan ancak 12 kilometrelik kısmı tamamlandıktan sonra
barajdaki kirlilik nedeniyle Devlet Su İşlerinin sözleşmeyi
feshederek yapımını durdurduğu proje yeniden gündemde. 26
Şubat Cuma günü Devlet Su İşlerinde ihale süreci yeniden
başlatıldı. İhale kapsamında isale hattı ile su
alma yapısı ve bir arıtma tesisi bulunuyor. İhale
dosyasında yer alan Arıtma Tesisi Kesin Raporuna göre, barajın
sularındaki kirlilik İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında
Yönetmelike göre sınır değerlerinin altında yer
alıyor. Analizlere göre ise siyanürden arseniğe, kurşundan
cıvaya, çinkodan bakıra birçok başlıkta metal
kirliliği bulunuyor. O hâlde 2017de iptal edilen bu proje neden yine
gündeme geldi? Otuz yıldır atık deposuna dönüşen
barajın suları neden Antalya halkına içirilmek isteniyor?
Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 3/3/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, AİHM kararlarının uygulanmamasının
yarattığı sorunların ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 3/3/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
3 Mart 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
12014 grup numaralı, AİHM kararlarının
uygulanmamasının yarattığı sorunların ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan genel görüşme önergesinin, diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 3/3/2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Bingöl Milletvekili Sayın
Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sayın yasama Meclisi
üyeleri; ben konuşmama başlamazdan önce
İki gün evvel
yürütmenin başı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan yasama Meclisini bir insan uzvuna benzetti, kalkıp inen
ellere benzetti. Ben Sayın Cumhurbaşkanının bu
benzetmesini, demokrasi ve yasama Meclisine bakış
açısını, özellikle AK PARTİ Grubu milletvekillerinden
-eğer demokratik ve hukuki bir cesaretleri varsa- değerlendirmelerini
talep ediyorum ve soruyorum: Kalkıp inen bir ele benzetilmek size nasıl
bir his veriyor?
Sayın Meclis, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Yüksek Dairesi Selahattin Demirtaş hakkında derhâl serbest
bırakılması kararı verdi. Ben bir kez daha bu kürsüden
Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyor ve hatırlatıyorum:
Eğer mahkemeler hiyerarşisine inanıyorsanız yani yerel
mahkemenin vermiş olduğu kararlara karşı bir üst mahkeme
olan istinaf mahkemesi ve istinaf mahkemesinden sonra Yargıtay ve
Yargıtayın üzerinde de -iç hukukta olan- Anayasa Mahkemesi var.
Arkadaşlar, hukuk tahsil etmiş bütün insanlar, bütün hukukçular
şunu çok iyi bilir ki: Bu, hiyerarşik bir yapıdır. Yani bu
hiyerarşik yapı içerisinde, üst mahkemenin vermiş olduğu
kararlara alt mahkemeler herhangi bir itirazda bulunmadan, kesin, kati suretle
uymak zorundadırlar.
İşte Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi de bizim iç hukukumuzda, Anayasanın 90ıncı
maddesinin son fıkrasına göre bir iç hukuk mahkemesi ve iç hukuk
mahkemesinin en üstünde sayılmış ve kabul edilmiştir. Bunu
kim kabul etmiştir? 1948 Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olan ve Avrupa
Konseyine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararları
tanıyacağını ve bunların kendisini
bağlayacağını imzalayan taraf ülke olarak Türkiye
Cumhuriyeti devleti bunu kabul etmiştir. Bu imza ne demektir
arkadaşlar? Bu imza bir devletin namusu, onuru, haysiyetidir.
Eğer Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin, Büyük Dairenin vermiş olduğu bu kararı siz
Tanımayız. derseniz, Bunu uygulatmayız. derseniz
Özellikle
de Sayın Cumhurbaşkanına çağrım: Yok, görmedim; yok,
duymadım; yok, danışmanlarım beni kandırdı; böyle
mazeretlere asla ve kata sığınmayın. Meclis kürsüsünden,
buradan size sesleniyorum: Kesinlikle, bu kararı uygulatın.
Uygulatmamanız hâlinde, bakın, uluslararası devlet
terminolojisinde bu ülkeyi ne hâle düşüreceksiniz; bu ülkeyi şu
tanımlamayla karşı karşıya bırakmayın:
Özellikle Cumhur İttifakının 2 partisi ve iktidarda bulunan,
yöneten partileri; başta AKP ve küçük ortağı olan MHPye ve
kendilerini yerli ve millî olarak ifade eden bu Hükûmete sesleniyorum:
Bakın arkadaşlar, eğer uluslararası bir sözleşmeye
imza atmış ve onun gereklerini yerine getirmiyorsanız
uluslararası hukukta şöyle niteleniyorsunuz: Kati bir şekilde
tarafı oldukları, imzacısı oldukları uluslararası
anlaşmaları ihlal eden, hatta bunu siyasetlerinde bir iç siyaset
aracı olarak kullanan devletler uluslararası alanda haydut devlet
olarak ilan edilirler arkadaşlar. Ben eminim ki, ne MHP ne de AKP
yetkilileri, yerli ve millî duyguları şaha kalkmış bu
partiler, asla ve kata uluslararası alanda böyle haydut nitelemesiyle
karşılaşacakları bir tasarruf içerisinde
bulunmayacaklardır; bu da Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesinin
hayrına olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Evet arkadaşlar,
yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yüksek Dairesinin Selahattin Demirtaş kararının
uygulanması açısından yürütmenin başı,
Cumhurbaşkanının bazı belirlemelerini yine kürsüden paylaşmak istiyorum: Kendimizi başka bir
yerde değil, Avrupada görüyoruz. Geleceğimizi Avrupayla birlikte
kurmayı tasavvur ediyoruz. ve Avrupa Birliği içerisinde bir devlet
olarak bulunacağız. demiş. Peki, Avrupa Birliğinin bir
parçası olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
uygulanmasından sorumlu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararlarına acaba bu düşüncelerle uymayı veya uygulatmayı,
onun takipçisi olmayı taahhüt ediyor musunuz? Etmişsiniz. Buna
uymadığınız takdirde, bir ülkenin onuru, haysiyeti,
şerefi söz konusudur ve dolayısıyla da uluslararası alanda
Türkiye Cumhuriyeti devletinin sicilinin, devlet sicilinin bozulmasına
sebep olacaksınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz İsteyen
Antalya Milletvekili Sayın Rafet Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biz Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin tarafıyız, sözleşmesini
imzaladık ve Anayasamızın 90ıncı maddesine göre de
bu mahkemenin verdiği kararlara uymak zorundayız. Uyuyor muyuz?
Uymuyoruz. Ne yapıyoruz? Anayasayı ihlal ediyoruz. Kim ihlal ediyor?
Yargı ihlal ediyor, Türk yargısı Anayasayı ihlal ediyor,
Türk yargısı yasaları ihlal ediyor. Niye ihlal ediyor? Talimat
aldığı için ihlal ediyor, bağımsız ve
tarafsız olmadığı için ihlal ediyor. Türkiye'nin yargı
konusundaki en büyük sorunu yargının bağımsız ve
tarafsız olmayışıdır. Şu gerçeği görün;
Türkiye'de yargı bağımsız da değildir, tarafsız
da değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Talimatlara
göre karar veriliyor; atamalar ona göre yapılıyor, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu, iddia ediyorum, iktidarın organı gibi
çalışıyor.
SALİH CORA (Trabzon) CHP döneminde
RAFET ZEYBEK (Devamla) Polemiğe girmeyin,
severim polemik yapmayı.
Eğer böyle giderse, dün
açıkladığınız insan hakları eylem projesini silin
gitsin. Kim dağıtacak, bu insan haklarını? Yargı
dağıtacak, değil mi? İnatla söylüyorsunuz Yargı
bağımsız ve tarafsızdır. diye, eğer Yargı
bağımsız ve tarafsızdır. diyen bir insan bu vatana
ihanet eder; demeyin. Kabul edin ki, evet, yargı talimatla iş
yapıyor
SALİH CORA (Trabzon) Yargı
bağımsızdır ve tarafsızdır.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ondan sonra yapacağınız
Anayasa değişikliğinde de şunu yapın: Önce,
yargının bağımsızlığını
sağlayın.
SALİH CORA (Trabzon) - CHP döneminde yargı
taraflı değil miydi? Yargı CHP'nin
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ya, bir sus artık,
dinle! Yeter!
BAŞKAN Sayın Cora
SALİH CORA (Trabzon) Kendisi polemiği
sevdiği için ona yardımcı olmaya çalışıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zeybek, siz Genel
Kurula hitap edin.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, Anayasa değişikliği
yapacağız. diyorsunuz, Anayasa değişiklik çalışmaları
sizin demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti için değildir. Totaliter bir
İslam devleti için Anayasa değişikliği
çalışmaları yapıyorsunuz siz.
SALİH CORA (Trabzon) Bırak bu
işleri, bırak. Aynı paralelsiniz.
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Evet, FETÖ bu ülkede dinî
esaslara dayalı teokratik bir devlet kurma peşindeydi, o
başaramadı ama kesinlikle siz de başaramayacaksınız.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Elli
yıldır aynı şeyi söylüyorsunuz, hiçbir şey olmuyor.
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Bu Türk milleti cumhuriyeti
kucaklamıştır, savunmasını da bilir,
savunmasını da bilir.
SALİH CORA (Trabzon) Bu kampanyayla iktidar
olamazsınız.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Evet, sizin
amacınız Türkiyede bağımsız, tarafsız,
demokratik bir cumhuriyet değildir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 28 Şubattan
mı kaldın sen?
RAFET ZEYBEK (Devamla) İddia ediyorum, evet,
sizin amacınız, Türkiyede din esaslı teokratik bir devlet
kurmaktır ama bunu asla başaramayacaksınız. Eğer gelin
adalet istiyorsanız, adalet istiyorsanız
O zaman yargıya güveni
yüzde 70ti.
SALİH CORA (Trabzon) Ya ne alakası var,
Allahtan korkun ya!
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Yüzde 20nin altında
şimdi; onun için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Tabii
tabii, senin düşüncen öyle.
BAŞKAN Sayın Zeybek, tamamlayalım
lütfen.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Bu
İslam korkunuz nereden geliyor? İslam korkunuz nereden geliyor?
RAFET ZEYBEK (Devamla) - 2010 Anayasa
değişikliği yargıyı çökertmiştir, 2017 Anayasa
değişikliği demokrasiyi çökertmiştir. Sizin adaletle de
demokrasiyle de insan haklarıyla da hiçbir ilişkiniz yoktur.
Demokrasinin temeli laikliktir, demokrasinin vazgeçilmez ilkesi kuvvetler
ayrılığıdır; bitirdiniz bunları, bitirdiniz
bunları.
SALİH CORA (Trabzon) Demokrasiden bahsetmeyin
ya! CHP demokrasiden bahsetmesin ya! CHP ne anlar demokrasiden, insan
haklarından, eşitlikten, özgürlükten? Bunlar CHPnin ağzına
yakışmıyor bile.
RAFET ZEYBEK (Devamla) - Bakın büyük bir
samimiyetle söylüyorum, bu yaptıklarınızın bedelini
ödeyeceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) -
Tehdit ediyorsunuz. Siz neye göre tehdit ediyorsunuz? Kimden cesaret alıp
da tehdit ediyorsunuz?
RAFET ZEYBEK (Antalya) - Devletten.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Bedeli ödeyecek. onu Allah bilir, kimin ödeyeceğini de Allah bilir.
RAFET ZEYBEK (Antalya) - Hukuk önünde. Hukuk bir gün
hâkim olacak. Yargılanacaksınız!
(AK PARTİ ve MHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Halt
etmişsin sen! Milletvekilini yargılamak ne demektir ya!
BAŞKAN Sayın Sezal
Sayın Sezal,
Grup Başkan Vekilinize söz verdim.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar ve gürültüler)
BAŞKAN Sayın Sezal, Grup Başkan
Vekilinize söz verdim.
Arkadaşlar, biraz evvel, oturumun
başında tekrarladık, Grup Başkan Vekilleri söz
aldığı zaman lütfen müdahale etmeyelim ve Grup Başkan
Vekillerini dinleyelim. Bu, bütün Sayın Grup Başkan Vekilleri için
geçerli. Siz, bir başka Grup Başkan Vekilini
konuşturmazsanız diğer arkadaşlar da diğerini
konuşturmayacaktır, bu da doğru bir yöntem değil.
Buyurun Sayın Özkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, tabii, hatip kürsüden
Türkiye yargısıyla ilgili olması gereken -kendisine göre-
şahsi görüşlerini, partinin kurumsal görüşlerini ifade
etmiştir, buna saygı duyuyoruz. Tabii, yeni anayasa milletimizin
önünde, milletimize olan hizmet borcumuzun da bir vesilesi. Ve biz yeni anayasa
yapalım derken inanın bu hususta herhangi bir siyasi parti grubu
kenarda kalsın diye değil, yargı
bağımsızlığı, temel hak ve özgürlükler, Türkiye
uluslararası alanda refah, müreffeh bir ülke olarak yaşasın ve
vatandaşlarımıza eşit vatandaşlık anlayışına
göre yarınların güçlü Türkiyesini inşa edelim; Çanakkale ruhunu,
Kocatepe ruhunu, Sakarya ruhunu aynen o ilk günkü değerleriyle yeniden
inşa edelim; bu anlayışla kurduğumuz, yaptığımız bir inisiyatiftir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Doktor Devlet Bahçelinin
Cumhur İttifakı olarak Meclis içi ve Meclis dışı
siyasi arenada herkese yapmış olduğu bir
çağrıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Açıkçası
arzumuz, amasız, fakatsız ve bugün burada bulunan bütün siyasi parti
gruplarının da katılımıyla, katkılarıyla
oluşacak yeni anayasadır; egemenlik haklarımızı
kullanacak, koruyacak sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa arzusudur.
Bunun için bu inisiyatifin, inşallah, milletimizin bütün toplum
kesimlerinde karşılık bulacağına inanıyoruz.
Eğer hatibimizin kürsüden dile getirdiği kaygılar ve söylemler
Bunların hayata geçmesini bir ideal anlamda istiyorsa, işte, hep
beraber katkı sunalım diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
36.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Burası Meclis, burada kürsüye çıkan her
sayın milletvekili, milletten aldığı yetkiyle, vekâletle,
düşüncelerini özgürce söyleyecektir, söylemeye devam edecektir. Söylenen
düşünceler, serdedilen görüşler beğenilir, beğenilmez ama
her görüşten, içeriğine katılınmayan her konuşmadan
sonra cevap verilmesini de
Vermek gerekirse hepimiz veririz ve Meclis kanun
üretemez burada, bunun altını çizmek istiyorum.
Ayrıca siyasetçi eleştirilere açık
olacak, ayrıca siyasetçi ağır eleştirilere de açık
olacak, iş ki hakaret olmasın. Hep söylerim: Siyaset, nezaket ve
vicdan işidir, böyle bakabilmeliyiz. Muhalefet, sizi övecek değil
yani size methiyeler düzecek değil, elbette endişelerini de
kaygılarını da ortaya koyacaktır.
Tabii, burada bir şey daha var: Her söylenenden
sonra konuyu din eksenine getirmeyi doğru bulmam. Dini biraz iyi bilmek
lazım. Bu din, Peygamberine bile, cenneti-cehennemi garanti etmemiş
bir dindir.
İSMET UÇMA (İstanbul) Bu güzel laf, çok
güzel laf.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Dolayısıyla, kimsenin burada Allahın
tahsildarlığını yapmasına gerek yok; bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir İslam
lafı söylendi diye İslamdan niye korkuyorsunuz? diye laf atmaya
gerek yok; iki. İslamdan korkmuyor, o arkadaşımız, Rafet
Bey, 2 şeyden korkuyor:
1) İslamı
siyasi ikbaline alet edenden korkuyor, milletin bekası için.
2) Allahla aldatandan korkuyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 3/3/2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, AİHM kararlarının uygulanmamasının
yarattığı sorunların ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen
Balıkesir Milletvekili Sayın Pakize Mutlu Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA PAKİZE MUTLU
AYDEMİR (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİnin kuruluş felsefesi, bütün
yasaklarla mücadele etmek, özgürlükleri savunmak ve genişletmek
olmuştur. Bu doğrultuda son olarak Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından dün açıklanan İnsan
Hakları Eylem Planı da partimizin sürekli ve kesintisiz
sürdürdüğü reform yolculuğunun bir adımıdır.
Türkiye'ye bireysel başvuru hakkını AK PARTİ
getirmiştir. Anayasa değişikliğiyle 2012den itibaren bu
yol uygulanmaktadır, hak ihlali olduğunu düşünen herkes bu yola
müracaat edebilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargılama yetkisini
tanımış ve bireysel başvuruyu kabul ederek Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi standartlarını uygulayacağını
deklare etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 22 Aralık
2020 tarihinde verdiği Büyük Daire kararıyla Başvuran
Selahattin Demirtaşın haksız olarak tutuklu bulunduğuna ve
bu sebeple, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46ncı
maddesi gereğince gecikmeksizin serbest bırakılmasına hükmetmiştir.
Ancak bu karar kendi içerisinde bazı çelişkiler
barındırmaktadır. Öncelikle, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararının 220nci paragrafında Mevcut
başvuruyla ilgili tutuklamanın sona erdiği tespitinde
bulunulmuş, 297nci paragrafında da Bu başvuru kapsamında
dikkate alacağı tutukluluk döneminin 4 Kasım 2016 ile, 7
Aralık 2018 arası dönem olduğu açıkça ifade
edilmiştir. Dolayısıyla 20 Eylül 2019da başlayan ve hâlen
devam eden mevcut tutukluluk hâli kapsam dışında
bırakılmıştır. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi son olarak, 19 Ocak 2021 tarihinde Hükûmetimize yapmış
olduğu başvuru bildirimiyle, 20 Eylül 2019da başlayan mevcut
tutukluluğunu ayrı bir başvuru konusu
yaptığını belirterek bu konuda görüş istemiştir.
Bu gelişme de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, henüz inceleyip
kesin hükme bağlamadığı bir tutukluluk işlemi
sebebiyle başvuranın tahliyesini istediği yönündeki
düşünceyi desteklemektedir. Kısaca, bugün Genel Kurulumuzda gündeme gelen
ve hâlihazırda devam eden bir dava için Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi bilgi isterken -yani dosya henüz hükme bağlanmadan
başvuranın tahliyesi istenerek- bağımsız
mahkemelerimize devam etmekte olan davaları için de bir baskı
oluşturulmak istenmiştir. Anayasamızın 138inci maddesinde
de açık ve net olarak belirtildiği üzere, esasen, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin, iç hukuk yolları tükenmeden bizim
mahkemelerimizin yerine geçecek şekilde karar vermesi mümkün
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Devamla)
Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, devam eden bir davayla
ilgili almış olduğu erken kararın siyasi bir karar
olduğunu da söylemek mümkündür.
Bu vesileyle HDP grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu belirtir, yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline 60a göre söz
vereceğim.
Sayın Arkaz
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 1-7 Mart Deprem Haftası vesilesiyle deprem gerçeğine
tekrar dikkat çekmek istediğine, herkesin devletin,
Kızılayın ve AFADın aldığı önlemleri takip
etmesi gerektiğine, depremlerde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Hayatımızın bir gerçeği olan
deprem ülkemiz topraklarında tarih boyunca birçok acılara neden
olmuştur. 1-7 Mart Deprem Haftası vesilesiyle deprem gerçeğine tekrar
dikkat çekmek istiyorum. Depremlerde bir daha kayıpların
yaşanmaması için yetkililerin aldığı önlemlerle
beraber vatandaşların alacağı tedbirler de büyük önem
taşıyor. Her birimiz, devletimizin, Kızılayın ve
AFADın aldığı önlemleri takip etmeli, her daim tedbirli
olmalıyız. Hiçbir depremi unutmadık, acıları
kalbimizde taşıyoruz. Depremlerden dolayı
yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve
evlerini kaybedenlere geçmiş olsun dileklerimi bir kez daha iletiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
38.- Zonguldak Milletvekili Ahmet
Çolakoğlunun, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak ili Kozlu ilçesindeki maden
ocağında grizu patlaması sonucu hayatını kaybeden 263
maden işçisinin acısının ve üzüntüsünün hâlâ taze
olduğuna, tüm maden şehitlerini rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ilimizin Kozlu ilçesindeki
maden ocağında 3 Mart 1992 günü grizu patlaması sonucu 263 maden
işçimiz şehit olmuştur. Dünyada ve ülkemizde kömür
madenciliğinin en büyük felaketlerinden biri olarak sayılan bu
acı günün üzerinden yirmi dokuz yıl geçti. Geçen yirmi dokuz
yıla rağmen acımız ve üzüntümüz hâlâ tazedir,
şehitlerimizin acısı hâlâ yüreğimizdedir.
2002 yılından bu yana AK PARTİ hükûmetleri,
işçi kardeşlerimizin iş güvenliği için gerekli kanuni
düzenlemeleri yapmış ve yeni önlemler, tedbirler üzerinde de sürekli
çalışmalar devam etmektedir. Ülkemizin bu tür acı olayları
bir daha yaşamaması temennisiyle, yerin metrelerce altında
alın teri dökerek ekmeğini kazanmaya çalışırken
şehit düşen tüm madencilerimizi rahmetle anıyor, ailelerine ve
yakınlarına sabır ve başsağlığı
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin
39.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
ömrünü Hatay davasına adayan, eski Hatay Devletinin ilk ve tek
Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmeni vefatının 41inci
yılında rahmetle andığına, millet olmayı devlet
olmaya tercih eden Hataylıların öz yurtta yaşamaktan onur
duyduğuna ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Birinci Dünya
Savaşı sonrası emperyalist devletler tarafından
gasbedilmiş olan Hatay bir Türk yurduydu; Misakımillî
sınırları içerisinde yer almıştır ve ana vatana
bağlanışıyla simge olmuştur. Ömrünü Hatay davasına
adayan, eski Hatay devletinin ilk ve tek Cumhurbaşkanı olan
Kuvayımilliye kahramanı Tayfur Sökmeni vefatının 41inci
yılında rahmetle ve minnetle anıyorum.
Tayfur Sökmenin özgün hitabıyla, eşsiz
Atatürk başta olmak üzere Kırk asırlık Türk yurdu
düşman elinde kalamaz. diyerek mücadele veren ve
Hatayımızı özgürleştiren tüm
kahramanlarımızın ruhu şad olsun.
Tayfur Sökmenin ve Atatürkün emaneti olan Hataya
her daim sahip çıkacağımızın ve bunun onurunu
yaşayacak nesilleri yetiştireceğimizin bilinmesi gerekmektedir.
Millet olmayı devlet olmaya tercih eden biz Hataylılar, öz yurdumuzda
yaşamaktan onur duyuyoruz.
Saygılarımla.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 2/3/2021 tarihinde
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa
Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup
Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ek ders
karşılığı çalışan personelin
sorunlarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3 Şubat 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 3/3/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde ek
ders karşılığı çalışan personelin
sorunlarının araştırılması amacıyla 2/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (2340
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
3/3/2021 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili
Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
CHP Grubu olarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda ek ders
ücreti karşılığında görev yapan personellerin
yaşadıklarına yönelik vermiş olduğumuz Meclis
araştırması önergesi üzerinde söz almış bulunuyor,
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, artık Türkiyede
âdet hâline gelmiş bazı şeyler var; örneğin güvencesiz
çalışma, örneğin emekçilerin en temel haklarının
gasbı. Ama bu çarpık düzen çalışanların
haklarını koruması gereken Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bünyesinde bulunan çalışanlar
üzerinde oluyorsa oturup 2 kere düşünmemiz lazım.
Şimdi, dün grup toplantımızda
Sayın Genel Başkanımız da dile getirdi. Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında ek ders
karşılığında çalışan personeller var ve bu
personeller gerçekten bugünün Türkiyesine, bugünün dünyasına
yakışmayacak koşullarda çalışıyorlar. Bu çalışanlar
Bakanlık oluruyla göreve başlıyor, görev onaylarının
uzatılması için her yıl aralık ayı içerisinde olur
veriliyor ve 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasında
çalışmaları sağlanıyor. Peki, kim bu personeller?
Sosyolog, öğretmen, sosyal çalışmacı, psikolog,
hemşire. Nerede çalışıyorlar? Bakanlığın
taşradaki sosyal hizmet merkezi müdürlüklerinde, engelli ve
yaşlı bakım hizmetlerini değerlendirme heyetinde,
kadın hizmetleri biriminde, koruyucu aile biriminde, korunmaya
ihtiyacı olan çocuk biriminde, sosyal ve ekonomik destek birimlerinde,
şehit yakınları ve gaziler hizmet birimlerinde, il müdürlüklerinde,
idari ve mali hizmetler biriminde, personel işleri müdürlüklerinde yani
kısacası, Bakanlığın her türlü biriminde görev
yapıyorlar. Bu ek ders personelleri, Bakanlığın
bünyesindeki kadrolu meslek elemanlarıyla birlikte asıl işleri
yani hemen hemen aynı işleri yapıyorlar ve aynı
şekilde imza atma yetkisine de sahipler. Ama ne kadar para alıyorlar
diye baktığımızda, aldıkları ücretin asgari
ücretin altında kalması nedeniyle haftalık çalışma
saatleri otuz saatten otuz beş saate çıkarılmış ama
fiilî olarak kırk saat çalıştırıyorlar. Peki, hangi
koşullarda çalışıyorlar? Bir kere, güvencesizler, hiçbir
hukuki güvenceleri yok, amirlerinin bir lafıyla işlerinden
olabilmekteler, onaylarının bir yıllık olması
nedeniyle her an işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıyalar,
ücret veya maaş eşitsizliği içerisindeler.
Bakın, İş Kanununun 55inci
maddesine aykırı olarak ek ders personelleri, kendileriyle aynı
meslek ve unvana sahip olan personelden veya sözleşmeli personelden çok
daha düşük bir ücrete çalıştırılmaktadırlar,
diğer yandan, aldıkları ücretler bakımından da kamuda
çalışanlar içerisinde en az ücret alan grup içerisinde yer
alıyorlar.
Diğer bir konu, bu arkadaşlar en temel
özlük haklarından da yoksunlar. Çift taraflı sözleşme akitleri
yok, çalışma statüleri belirsiz. Bu nedenle yıllık
izinleri, analık izinleri, evlilik izinleri yok; eğlenmeye,
dinlenmeye hatta hasta olmaya bile hakları yok değerli
arkadaşlar. Tazminat alamıyorlar, işsizlik sigortasına dâhil
edilmiyorlar. Bakanlığın öteki personelleri gibi Bakanlıkça
düzenlenen eğitimlere, projelere dâhil edilmiyorlar; harcırah gibi,
yemek parası gibi, nöbet hizmeti gibi ücretlerini alamıyorlar.
Hâlbuki saha görevleri de var bu çalışanların ve ek
masrafları oluyor. Kimlik kartları var ama resmî işlemlerde kullanamıyorlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kadrolu ve
sözleşmeli personellerle aynı işi yapıp, aynı imza
yetkisine sahip olup bu kadar hak yoksunluğu içerisinde
çalışıyor olmak kabul edilebilir bir durum değil. Sonuç
olarak ortaya şöyle bir durum çıkıyor: Türkiyede emekçiler
görünmüyor, iktidar gözünde hepsi birer hayalet; çalışıyorlar,
emek veriyorlar hatta ölüyorlar ama bir türlü görünmüyorlar. Çünkü ülkeyi
yönetenlerin gözü, kulağı, en önemlisi vicdanı
kapanmış. Gördüğünüz gibi, bir Bakanlık kendi personeli
üzerinde bile bir köle düzeni uyguluyor.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin
23üncü maddesi Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna
yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle
desteklenmiş bir yaşam sağlayacak, adil ve elverişli bir
ücrete hakkı vardır. diyor. Dolayısıyla, söz konusu bu
personelimizin özlük hakları sağlanmalı, eşit işe
eşit ücret ilkesi hayata geçirilmeli ve maaş iyileştirmeleri
yapılmalıdır. Bakanlık içinde ötekileştirilen, her
türlü haklarından muaf tutulan, düşük ücretlerle sömürülen bu
personelin sorunları derhâl çözülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Toparlıyorum.
5 bin personeli etkileyen bu uygulamanın örnek
teşkil etmemesi ve kurumlar arasında bulaşıcı
olmaması için, bu sorunu, Parlamento olarak ele almak durumundayız.
Bu sorunun araştırılıp çözüme kavuşturulması
lazım. O nedenle, hiçbir parti ayrımı yapmadan hepinizi bu
önergeye destek vermeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz talep eden Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum. CHP grup önerisi hakkında söz almış
bulunmaktayım.
Malum, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığında çalışan, çoğu öğretmen olan
kardeşlerimizin önemli sorunları var. Burada çözüm yolları
elbette ki Mecliste aranacak; bu manada, bu önerinin buraya getirilmesi oldukça
doğru olmuştur ve biz de destekliyoruz.
Öğretmenler, eğitim ve öğretim
hayatının belkemiğidir. Buna rağmen, ne yazık ki
öğretmenlik toplumsal statüsü düşük bir meslek hâline gelmiştir.
Özellikle ücretli öğretmenlerimizin yaşamış olduğu
sorunlar öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığında ücretli öğretmenler, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeyse ek
ders karşılığı çalışan öğretmenlerimiz
mağdur edilmektedir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı bünyesinde ek ders karşılığı
çalışan yaklaşık 5 bin meslek elemanı mevcuttur.
Bakanlığa bağlı kuruluşlarda ek ders
karşılığı yani saatlik ücretle çalışan
hemşire, fizyoterapist, öğretmen, sosyolog, psikolog gibi birçok
alandan meslek elemanları haftada otuz beş saatin üzerinde çalışmaktadır.
Her 2 Bakanlıkta görev yapan gerek ücretli öğretmenlerin gerekse
meslek elemanı statüsünde çalışan öğretmenlerimizin ortak
sorunları şunlardır: Öncelikle, ücretli öğretmenlerin en
büyük sorunu iş güvencelerinin olmayışı ve
aldıkları maaşların çok düşük olmasıdır.
Aslında maaş bile demek doğru değildir, ek ders ücreti
demek daha doğru bir tanımdır. Girdiği ders
başına ücret alan öğretmenler asgari ücretin altında
çalışmış oluyorlar, tatillerde ek ders ücreti kesiliyor,
kadrolu ve ücretli öğretmen maaşlarının üçte 1i kadar
ücret alıyorlar. Ücretli öğretmenlerin kadrolu öğretmenlerden
farkı, işlerinin geçici olmasıdır. Kadrolu bir
öğretmen geldiğinde ücretli öğretmen hemen kapı önüne
bırakılıyor. Ücretli öğretmenlerimizin sigorta primleri
eksik yatıyor, özlük haklarından yoksunlar ve amirlerinin iki
dudağı arasında çalışmak zorundadırlar. Hiçbir
güvenceleri olmadığı gibi, yarın çalışıp
çalışmayacaklarından maalesef emin değiller. Her sömestir
döneminde sözleşmelerini yenilemeleri gereken bu insanlar Bir sonraki gün
işimiz var mı, yok mu? Bizim işimiz devam edecek mi?
endişesi içinde çalıştırılmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Mobbinge maruz
kalıyorlar, aynı işi yapmalarına rağmen kadrolu
personellerle eşit muamele görmüyorlar. Çoğu ücretli öğretmen,
tüm yıl boyunca, ücretleri kesilmesin diye izin almadan çalışmak
zorunda kalıyor. İzin aldıkları zaman ücretleri kesiliyor,
statüleri yok, kendilerini ifade etmeye zorlanıyorlar, her daim geri
planda kalıyorlar. Ayrıca her görev aldıkları okulda geçici
gözüyle bakıldıkları için huzursuz bir okul ortamında
çalışıyorlar. Ücretli öğretmenlerimiz ve meslek
elemanları için yıllık izin, doğum izni, süt izni ise bir
hayal.
Ücretli öğretmenler başta olmak üzere
kamuda çalışan tüm geçici personel kadroya geçirilmelidir; adalet
buradadır, hak buradadır. Şu kamudaki kadrolu-kadrosuz, geçici,
A grubu, B grubu, C grubu ayrımına artık bir son verelim. Bütün
devlet memurlarını 4/A kapsamına alarak şu kamu düzenine
bir huzur, güven getirelim diyor, bu vesileyle hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden
Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
CHP grup önerisi üzerinde grubum adına söz
aldım. Tabii, bu önemli bir Meclis araştırması önergesi
çünkü gerçekten, aslında çalışma yaşamında bir
Bakanlığı fokuslamış, bir Bakanlıkta farklı
statülerde çalışan insanların mağduriyetlerine dikkatimizi
çeken bir önerge. Bu anlamıyla önemli olduğunu düşünüyorum.
Fakat bu önergeden yola çıkarak aslında nasıl bir
çalışma yaşamı olduğuna, AKPnin nasıl bir
çalışma rejimi inşa ettiğine de yakından bakmamız
gerekiyor. Birincisi ve en önemlisi, aslında bugün anayasal bir devlet
düzenine, Anayasanın temel maddesi olan insan onuruna yaraşır,
kadrolu, güvenceli bir çalışmanın artık istisna
olduğunu görüyoruz. Bu neredeyse çok küçük bir
azınlığın, çok sınırlı bir
azınlığın ulaşabildiği bir durum.
Onun dışında ne var değerli
arkadaşlar? İstihdam biçimlerindeki çokluluk meselesi. Yani bir
bakanlık düşünün, Çalışma Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim
Bakanlığı ya da başka bir bakanlık, aynı işi
yaptığı hâlde birden fazla statüde çalışan, istihdam
edilen insanlar var. Yani ben Sağlık Bakanlığında
çalıştım; 657 var, 4/A var, 4/B var, 4/C var vesaire, var da
var. Peki, bu kadar çeşitli istihdam biçimlerinin olmasının
amacı ne? Çünkü her istihdam biçimiyle aslında AKP bir hak
tırpanlaması yapıyor. Her getirdiği istihdam biçimiyle bir
önceki hakları elinden alıyor ve deyim yerindeyse, aslında
çalışan insanları yapayalnız, özlük hakları olmadan,
hiçbir sosyal güvenceleri olmadan, kölelik koşullarında
çalıştırıyor.
Şimdi, bu önerge de neye ilişkin? Aile ve
Çalışma Bakanlığına. Bakın, Çalışma
Bakanlığı yani çalışma hayatını düzenleyen
bakanlık ama sanırım önce kendisinden işe
başlaması gerekiyor çünkü kendi istihdam ettiği insanları
kölelik koşullarında çalıştırıyor. Bu insanlara
değer vermiyor; buradaki öğretmelere, hemşirelere, psikologlara,
sosyal araştırmacılara değer vermiyor; onları özel
sektörün bile çalıştırmayacağı
-çalıştırdığının altında-
koşullarda çalıştırıyor. Peki, bunu niye yapıyor
değerli arkadaşlar? Çünkü insana dair bir bakışı yok.
Bugün çalışma hayatını bir maliyet olarak gören neoliberal
bakış Bakanlığın kendisine de sirayet etmiş
durumda. Bütün özlük haklarını, bütün sosyal hakları,
çalışma yaşamına dönük her türlü kadroyu kendisi için bir maliyet
olarak görüyor ve kendisini tam da işveren aklıyla örgütleyip bu
maliyetlerden kurtulmak için de bütün bunları yok sayıyor, bütün
bunlardan azade bir çalışma rejimini yerleştirmeye
çalışıyor.
Şimdi, önergede de var, sayılmış
işte. Nelerden yoksunlar? İş güvencesinden yoksunlar, özlük
haklarından yoksunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Birçok yatılı kurumda nöbet
tuttukları hâlde nöbet ücreti alamıyorlar, sahaya
çıktıkları zaman yolluk alamıyorlar -kadrolu olanlar
aldığı hâlde yolluk ödenmiyor bu insanlara- bir şekilde
birçok kurum içi eğitim imkânlarının dışında
tutuluyorlar ve bütün bunları yapan Bakanlığın adı
Çalışma Bakanlığı yani bizim sabah akşam özel
sektörde de olsa, kamusal hayatta da olsa her türlü haksızlıkta,
hukuksuzlukta kapısını çalacağımız, Bu
işçilere, bu çalışanlara, bu emekçilere niye bu
çalışma yaşamını reva görüyorsunuz? diyeceğimiz
Bakanlığın kendisi aslında taşeron
koşullarında işçi çalıştırıyor, taşeron
koşullarında emekçileri çalıştırıyor. Bunun hem
Anayasaya hem uluslararası sözleşmelere aykırı
olduğunu ama en temelde de insanlık onuruyla
bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurun Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; CHP Grubunun
vermiş olduğu öneri hakkında grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, bilindiği gibi,
2015 yılında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatları
bünyesinde düzenlenen hizmet içi eğitim, kurs ve seminerlerde ders vermek
üzere görev alacak eğitim görevlilerinin niteliklerini, ücretli okutacakları
haftalık ders saati sayısını ve diğer hususlar ile
öğretmenlerin ek ders ücretleriyle ilgili usul ve esasları düzenlemek
için bir Bakanlar Kurulu kararı çıkartılmıştı. Bu
kapsamda, günümüzde de Bakanlık, resmî görevi bulunmayanlara haftada otuz beş
saate kadar ek ders görevi, ek ders görevi verilenlere ise 657 sayılı
Kanunun 176ncı maddesi uyarınca ve bütçe ödenekleri çerçevesinde ek
ders ücreti ödemektedir. Yine, olanaklar dâhilinde her yıl bu
sözleşmelerin yenilenebilme olanağı da bulunmaktadır. Bu
personel, hizmet içi eğitim, kurs ve seminerler, hizmet alanlara yönelik
psikososyal destek programı, beden eğitimi, spor
çalışmaları ve benzeri birçok dalı kapsayan farklı
alanlarda fiilen görev almaktadır. Alım yaparken en az lise mezunu
olmalarının yanında, eğitim programlarında yer alan
konularda gerekli bilgi, beceri ve öğretme yeteneği ile bu alanda
öğretici belgesine sahip olmaları şartı aranmaktadır.
Bu esaslar dâhilinde haftada otuz beş saate kadar ek ders görevi
verilebilmekte olup bütçe olanakları dâhilinde her yıl
sözleşmeleri yenilenebilmektedir. Şu an itibarıyla ek ders
karşılığı çalışanların sayısı
yaklaşık 3 bindir. Bahsi geçen esaslar çerçevesinde ek ders
karşılığı çalıştırılan personel
çalıştıkları süre için yani ders
karşılığı ücret almaktadırlar. Doğrudur,
ücretler farklı alınmaktadır ancak
farklılığın kaynağı, haftada on saat
çalışana on, yirmi saat çalışana yirmi, otuz saat
çalışana otuz saat karşılığı bir ücret
ödenmesidir.
Kıymetli milletvekilleri, bu
kardeşlerimizin elbette kadrolu personelle aralarında ücret
farkı vardır. 4/A kadrolu personel veya 4/B sözleşmeli personel
statüsünde çalışanlar, belli şartları sağlayıp,
KPSSden istenilenin üzerinde puan alıp, kurumlarca ayrıca
yapılacak sınav için sıralamaya girmeye hak kazanıp ve
nihayetinde sınavı geçip istihdam edilmeye hak kazanıyorlar. Bu
süreçler, önergeden dolayı burada konu ettiğimiz kardeşlerimize
kapalı veya yasak olan süreçler değildir. Esasen, ek ders
karşılığı ücret verilerek personel çalıştırma
bir istihdam modeli de değildir. Aslında, iş süresinin ve
yoğunluğunun azlığı, işin veya ihtiyacın
haftanın belli zamanlarında ortaya çıkması ve benzeri
sebeplerden ötürü bazı alanlarda kadrolu veya sözleşmeli statüyle tam
zamanlı personel istihdamı yapılamadığından,
KPSS, kurum içi sınav ve benzeri süreçlerin hiçbiri olmadan, ders saati
karşılığında, hem kurumun ihtiyacı
karşılansın hem bir nevi, mesleğini bir parça icra
edilebilme imkânı hem de bir gelir elde edebilme imkânı
sağlanmış olsun diye kurulan bir münasebettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ORHAN YEGİN (Devamla) Bir bakıma, Millî
Eğitim Bakanlığında uygulanan ücretli öğretmenlikte
olduğu gibi bir durumla karşı karşıyayız. Millî
Eğitim Bakanlığında kadrolu veya sözleşmeli
çalıştırılan öğretmenin hastalanması, askere
gitmesi, doğum yapması veya benzeri farklı durumlarla
işinden geçici olarak ayrıldığı dönemler için ücretli
öğretmen istihdam edilmektedir. Bu ve benzeri durumlar için kurumlar, en
başta hangi haklarla ve hangi şartlarda bir münasebet
kurulacağını bildirmekte ve münasebet kurulduktan sonra
vadettiği şartlardan geriye doğru da herhangi bir gidiş
yapmamaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, doğrudur, bu
modelde esas olan geçici olarak hizmetin görülmesi ve saatlik görevlendirme
olduğundan, ayrıca istihdam biçimi olarak da
kurgulanmadığından, izin, yer değiştirme, tayin, terfi
gibi haklar da evet, bu modelde -doğal olarak- öngörülmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Devamla) Başkanım,
tamamlamama müsaadeniz var mı? Bitireyim.
BAŞKAN Peki, bir selamlama yapın.
ORHAN YEGİN (Devamla) Örnek olmasın, ben
geçeyim.
Teşekkür ediyorum. Başkana teşekkür
ediyorum, dakikamı aştım.
Hülasa, o zaman şunu söyleyeyim: Az önce
kölelikten bahsedildi, emeğin sömürüsünden bahsedildi; hak
etmediğimiz, 2002 yılından beri iktidarımızın
pratiklerine asla uymayan ve haksızlık eden birçok söylemler oldu.
Kıymetli milletvekilleri, 2002 yılından önce, sadece
çalışma hayatı değil, eğitim hayatı da
sağlık hayatı da ulaşım hayatı da, hayatın
hangi alanına bakarsanız bakın, her alanda memleketimizin,
milletimizin, insanımızın çok büyük eksiklikleri vardı. Bu
eksiklikleri gidermeye ve bir yandan da milletimizin taleplerini
karşılamaya dönük on sekiz yıldır hep beraber bir mücadele
ortaya koyuyoruz. Allahın izniyle, bundan sonra da bundan önce
olduğu gibi yine, milletimizin taleplerini gerçekleştirmek için bütün
cephelerde ve alanlarda mücadelemizi vereceğiz ve milletimizi hak
ettiği haklara, unsurlara hep beraber ulaştıracağız
inşallah.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerlerinden birer dakika
söz vereceğim.
Sayın Şahin
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, şehir hastanelerinin idarelerinin
yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle şehir
hastanelerinin inşaatını yapan ve işleten şirketlerle
çalışmak istemediğine, yerel siyasetçilerin kendilerine
yakın şirketlerle çalışmaya devam etmeleri için hastane
idarelerine baskı yaptığına, Sağlık
Bakanlığının pazar testleri sürecinde kamunun yanında
yer almasını beklediklerine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı şehir
hastanelerindeki hizmet alımları için pazar testlerine
başladı ve bu konuda hastane idareleriyle toplantılar
yapılıyor. Hastane idareleri, yaşadıkları büyük
sıkıntılar nedeniyle, şehir hastanelerinin
inşaatını yapan ve bu hastaneleri işleten şirketlerle
çalışmak istememektedir. Buna rağmen, yerel iktidar
siyasetçileri, istedikleri gibi eleman alımı yaptıkları bu
hastanelerde, kendilerine yakın olan şirketlerle çalışmaya
devam etmeleri için hastane idarelerine baskı yapmaktadırlar. Gizli
yapılan pazar testlerinde, bu iktidar yanlısı şirketlerin
istedikleri artırımlar ve maliyet bedelleri gerçeği
yansıtmamaktadır. Şehir hastaneleri konusunda bugüne kadar
şeffaf olmayan, ticari sır bahanesi arkasına saklanan
Sağlık Bakanlığının, hiç olmazsa bu süreçte
kamunun yanında yer almasını, pazar testlerini kamuya açık
ve şeffaf olarak yapmasını bekliyoruz. Sağlık
Bakanlığı, şehir hastanelerini işleten şirketlerin
değil, Türk milletinin Bakanlığı olduğunu ve kamunun
yararını gözetmek zorunda olduğunu unutmamalıdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydemir
41.- Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin,
Bingöl ilinde üretilen balların geçen yıl yapılan Dünya Bal
Şampiyonasında dünya 2nciliğini kazandığına
ancak arıcıların ciddi sıkıntıları
olduğuna, aldıkları kredilerin faizlerinin silinerek
anaparanın taksitler hâlinde ödenmesi talepleri olduğuna ilişkin
açıklaması
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Geçen hafta Vekili bulunduğum Bingöl ilinde
özellikle bal, arı üreticileriyle bir araya geldik. İlimiz merkeze
bağlı olan Kur (Dikme) köyünden Hüseyin Celayir ve yine, il merkez
Simsor (Ekinyolu) köyünden Latif Morkoyun, yaşamlarını
aracılık yapmakla ve bal üretimiyle geçirmekteler. Buradan bir
hatırlatmada da bulunmak isterim: İlimiz Bingölde üretilen ballar
geçen yıl yapılan dünya bal şampiyonasında dünya
2nciliğini kazanmıştır. Ancak yerelde
arıcılarımızın çok ciddi sıkıntıları
söz konusudur. Almış oldukları arıcılıktan
kaynaklı kredilere yüksek, fahiş faizler uygulanmakta, bu faizlerin
silinerek anaparanın taksitler şeklinde ödenmesi talepleri var. Yine,
kovan başına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
42.- Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün, Aydın ili Çine Anadolu İmam Hatip Lisesinde bir
öğretmenin kıdeminin yetersiz olmasına rağmen AKPli
siyasilerle akrabalık ilişkisi olduğu için Efeler ilçesi
Süleyman Demirel Anadolu Lisesinde görevlendirildiği
iddialarının doğru olup olmadığını Millî
Eğitim Bakanı Ziya Selçuktan sorduğuna ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aydın ili Çine Anadolu İmam Hatip Lisesine
atanan bir öğretmenin, bu okulda hiç görev yapmayarak kıdemi yetersiz
olmasına rağmen, üç yıldır görevlendirmeyle evinin
yanında bulunan Efeler ilçesi Süleyman Demirel Anadolu Lisesinde
çalıştığı; okulda görev yapan diğer branş
öğretmenlerinin rızası olmadan derslerinin alınarak bu
öğretmene verildiği; ayrıca bu öğretmenin bazı
siyasilerle akrabalık ilişkisi olduğu ve bu gerekçeyle görevlendirmesinin
yapıldığı iddia edilmektedir.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu
öğretmenin kıdemi yetersiz olmasına rağmen AKPli
siyasilerle akrabalık ilişkisi olduğu için
görevlendirildiği iddiaları doğru mudur? Aydında mesleki
kıdemi yeterli olmamasına rağmen görevlendirmeyle başka
okullarda görev yapan kaç öğretmen vardır? Okullarda yeterli
sayıda öğretmen olmasına rağmen ücretli öğretmen
görevlendirerek devletin kaynaklarının doğru
kullanılmaması kamu zararı değil midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifler ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ve 75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75
Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251)
(x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 251 sıra sayılı
Kanun Teklifinin maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Barınma insanoğlunun en temel
ihtiyacı ve harcamalarımızın önemli bir
kısmını da bu ihtiyaç için kullanıyoruz. Her ne kadar
enflasyon verilerini çarpıtıyor olsa da Türkiye İstatistik
Kurumunun 2017, 2018, 2019 yıllarına ait birleştirilmiş
verileri de tüketim harcamalarının büyük bölümünü konut ve kira
harcamalarının oluşturduğunu doğruluyor. Bugün
geleneksel kalabalık ailelerin yerini çekirdek ailelerin alması,
eğitim ve iş nedeniyle göçler, ayrı evde yaşama tercihi
konut ihtiyacına olan talebi artırıyor ancak konut pahalı,
arsa pahalı, kira pahalı. Ne yapıyor vatandaş? Küçük olsun
ama benim olsun, kiralarda sürünmeyeyim. diyerek diğer harcama
kalemlerinden kısıp kira bedeline eklemek suretiyle ev sahibi
olmanın çarelerini arıyor. Ailesinden miras kalanlar
şanslı, anlaşıyor bir müteahhitle, arsasının
üzerine anlaştığı kadar daire ve dükkân alabiliyor. Ama
parası olmayanlar
İşte asıl arayış bu noktada
başlıyor: Nasıl kredi bulabilirim? Google arama trendleri
raporuna göre ülkemizde en çok arama yapılan başlık ihtiyaç
kredisi kredi başvurusu ve enflasyon. Neden enflasyon? Çünkü
vatandaşın bir diğer derdi de şu: Kredi çekip ev
alayım ama bu ekonomide bu ev benim elimde kalır mı, evimin
taksitini ödeyebilir miyim? diye merak ediyor. Haksız mı?
Hayır.
Geçtiğimiz yıl dünya beklenmedik bir
salgınla karşılaştı. Bütün ülkeler teyakkuz haline
geçti ve salgının ekonomilerine etkilerini minimize etmek için art
arda önlem paketleri açıklamaya başladı. Kimi, önceliği zor
durumda olan şirketlere verdi; kimi, işten çıkarmaları
engelledi; kimi, işsizleri öncelikli koruma altına aldı; kimi,
sosyal güvenlik ve vergi ödemelerini ertelemeye yönelik düzenlemeler
yaptı. Tabii ki diğer ülkelere göre daha geç adım atılsa da
diğer ülkelere nazaran devede kulak kalsa da bizim ekonomi yöneticilerimiz
de sosyal hayata destek paketleri açıkladı. Bir yıl geri
ödemesiz, düşük faizli konut kredisi; düşük faizli taşıt
kredisi, düşük faizli ihtiyaç kredisi ve en önemlisi, tatil kredisi.
Coronavirüs salgınından kurtuluşumuzu
müjdeleyen Sayın damat Albayrak bugün görevde değil. Kendileri bu
kararı alırken mutlaka Sayın Cumhurbaşkanına,
Sayın Cumhurbaşkanının Başkanlık ettiği
Ekonomi Politikaları Kuruluna, hatta Sosyal Politikalar Kuruluna da
mutlaka danışmıştır. Tabii,
danışılınca dağlar aşılır;
aşıldı tabii, cumhuriyet tarihinin en düşük kredisiyle
cumhuriyet tarihinin en fazla ve en hızlı borçlanması
gerçekleşti.
Kredi nedir? İhtiyaç duyduğunuz maddi
destektir. Temmuz 2020 itibarıyla bankaların
kullandırdığı kredi hacmi yani maddi destek 720 milyara
ulaştı. Sadece mayıs ayında 699 bin kişi
hayatında ilk defa kredi kullandı. Bu krediler kullanılırken
konut ve taşıt kredileri için bir yıl sonra ödenmek üzere
sözleşme yapıldı, bir yıl dolmak üzere. Covid-19
mutasyonlarıyla birlikte artmaya devam ediyor. Kongre salonları
tıklım tıklım, iş yerleri kapalı. Geri ödenemeyen
kredilerin yaratacağı finansman sorunu artık bir ihtimal
değil, büyük bir problem. Şimdi ne olacak? Bankalar vadesi gelen
kredileri tahsil edemeyecek, önce faiz, sonra faizin faizi, sonra haciz, en
sonra da icradan satış. Hükûmet bu krizi kaldırabilir mi? Belki
bir süre yapılandırma yapıp borçları bir süre daha faizle
erteleyebilir. Ancak şu bir gerçek ki: Bir yıldır tekeri
dönmeyen, dükkânı açılmayan esnaf, anaparasını
ödeyemediği borcun ne yazık ki
yapılandırılmış faizini ödeyemez.
Değerli milletvekilleri, ev sahibi olmak
herkesin hayali ama her isteyenin ev sahibi olamadığı gibi, her
isteyen de kredi kullanamıyor. Öncelikle kredibilite yani gelir
istikrarı gerekli. Gelir istikrarı olmayanlar ne yapıyor? Ya
hiçbir şey alamıyor ya da başka arayışlara giriyor.
İşte Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi diğer
adıyla el birliği sistemi alternatif finansman
arayışlarının sonucunda çözüm olarak sunulan finans
yöntemlerinin başında gelmektedir. Alt gelir gruplarında, konut
sahibi olmak isteyen ancak banka sistemince kredi alabilme imkânı olmayan
vatandaşlar ile özellikle faize karşı hassasiyeti bulunan vatandaşların
tercih ettiği, aynı zamanda bankacılık sistemince
kredilendirilmeyen konut ve arsa hükmündeki gayrimenkullerin
satışını kolaylaştırmak üzere oluşturulan
Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi Türkiye genelinde son
yıllarda hızla yaygınlaşmaktadır. Sistemin temeli,
1990larda atılmıştır. Otomobil satışında
uzun vadeli ve faizsiz bir yöntem olan el birliği sistemini uygulayan bir
firma harekete geçmiş, bu sistemi konut finansmanına uyarlamış
ve bu kapsamda ilk firma 2013 yılında faaliyete başlamıştır.
2016 yılından sonra artan faiz ve enflasyon baskısı,
sisteme yeni firmaların girişini
hızlandırmıştır. Bugün el birliği sistemine
dayalı 50nin üzerinde şirket faaliyet göstermektedir. Şirketler
gayrimenkul, otomotiv, iletişim, organizasyon, pazarlama sanayi, ticaret
anonim şirketi ve/veya emlak müşavirlik şirketi unvanı
taşımakta ve yaklaşık 400 binin üzerindeki müşterinin
tasarruflarını yönetmektedir.
Dünyanın birçok ülkesinde konutta alternatif
finansman yöntemleri uygulanmaktadır. Ancak, ülkemizdeki gibi mevduat
toplayarak, çekilişe dayalı faizsiz finansman sistemi
uygulamasına rastlanılmamaktadır. Dünyada benzerine
rastlanılmayan uygulama sadece çekilişsiz sistem değildir;
sistemin mevzuata dâhil edilmemesi, risk, lisanslama, yasal sorumluluk, kontrol
ve denetim mekanizmasının yasal bir çerçeveye bağlanmaması,
düzenleyici altyapısı bulunmaması da bize özel bir
uygulamadır.
Sistem, bugüne kadar başıboş bir
şekilde, hiçbir sermaye, yeterlilik, lisans belgesi ve izin
şartı aranmaksızın kendi kendilerine kurulup kontrolsüzce
büyümüştür. Şirket sayılarının hızla
çoğalması riskleri artırmış ve mağdur
sayıları da artmıştır. Mağdurların sesinin
yükselmesi ve hızla çoğalmasının da iktidarı bir
düzenleme yapmak zorunda bıraktığı
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu kanun teklifinin
hazırlanmasında çok geç kalınmıştır.
Bugüne kadar iktidarın dikkatini çekmeyen,
mağdur sayısı artana kadar düzenleme yapılması
ihtiyacı hissedilmeyen Tasarrufa Dayalı Faizsiz Finansman Sistemi
şu şekilde yürümektedir: Bu sistemde konut alım işlemleri
detaylı prosedür gerektirmemektedir. Bankalar müşterilerden mevzuat
gereği birçok evrak, bordro, ipotek isterken el birliği sistemindeki
firmalar müşterilerine zorluk çıkarmamaktadırlar. Düşük
gelirli bir ailenin ya da fazla sigorta ödemek istemeyen işverence
düşük ücretli gösterilen bir işçinin maaş bordrosu el
birliği sisteminde finansman bulabilmek için engel teşkil
etmemektedir. Sistem, kişilerin kendi birikimleriyle ev, araba sahibi
olmalarını sağlamaya yönelik taksit sayısı kadar
katılımcının bir havuzda para biriktirmesi esasına
dayanmaktadır. Organizasyon ücreti karşılığı
sisteme üye olan müşteri, istediği ev veya arabanın bedelini
kendi ödeme gücüne göre tespit etmekte ve bu büyüklüğe göre organizatör
şirket tarafından oluşturulmuş gruba eklenmektedir. Bu
sistemde ev almak isteyenlerden oluşan ve benzer vade talebinde bulunan
40, 60, 80, 100, 120 kişilik katılımcılardan oluşan
gruplar şirketler tarafından organize edilmektedir. Belirli bir dönem
sonrasında başlayan çekilişlerle her ay havuzdaki bir
katılımcıya talep ettiği konut bedeli teslim edilmektedir.
Uygulamada sisteme katılırken müşterilerden havuz organizasyon
bedeli olarak yüzde 7 ila yüzde 12 arasında değişen peşin
komisyon tahsilatı yapılmaktadır. Katılımcı ve
çekiliş sonucunda ödenecek para sabitken konut fiyatlarının
sabit olmaması katılımcının aleyhine bir ek maliyet
yaratmaktadır. Ayrıca yasal bir altyapı olmadığı
için katılımcı havuzdan çıkmak istemesi hâlinde de zarara
uğramaktadır. Yüzde 7 ila yüzde 12 arasında organizasyon
bedelinin peşin alınması, katılımcının ilk
bir yıllık süreçte verdiği parayı almak bir yana neredeyse
firmaya borçlanması anlamını taşımaktadır. Katılımcı
eğer kiradaysa ve kurada arka sıralara kalmışsa bu dönemde
hem konut taksitlerini hem kira ödemesini yapmaktadır. Bu süreçte
paranın zamanla değeri azalmakta, konut fiyatlarındaki
artış ve enflasyon gibi nedenlerle birikimler erozyona
uğramakta, katılımcı sisteme dâhil olurken hayal ettiği
konuta da sahip olamamaktadır.
Yine, aynı şekilde sisteme ilişkin
yasal altyapı, sermaye yeterliliği, lisanslama, düzenleme ve denetim
bulunmaması nedeniyle sisteme ödenen tutarların sözleşme
iptalinde veya organize eden şirketin iflası hâlinde hiç
alınamama riski de bulunmaktadır. Sözleşmeler firma bazında
farklılıklar göstermekte, her firma
katılımcısıyla farklı sözleşme yapabilmekte,
katılımcının şirkete yönelik başta cayma
hakkı olmak üzere hakları firmaların inisiyatifine,
insafına terk edilmektedir. Bankaların uygun
bulmadığı, tapusu bulunmayan, hakkında şerh, haciz ve
her türlü kısıtlayıcı kayıt bulunan gayrimenkul,
krediye uygun olmayan konut ve arsalar finanse edilebilmektedir.
Değerli milletvekilleri, birikim yapmak,
birikimini konut, arsa, taşıt gibi değerlendirmek isteyen birçok
vatandaşımız, kimi zaman bankerler, kimi zaman faizsiz finans
söylemi arkasında dolandırıcılık yapan firma ya da
kişilerce dolandırılmıştır. Bu, kimi zaman
Tosuncukun kurduğu hayalî çiftliğe yatırım yapmak
şeklinde olmuş, kimi zaman jet hızıyla kazanç vaadiyle
ortaya çıkan, yine jet hızıyla ortadan kaybolan kişiler
aracılığıyla meydana gelmiştir. AK PARTİsi
bugüne kadar yastık altından çıkan paraların kontrolsüzde
olsa sistemin içine girmesi nedeniyle el birliği sistemiyle para
toplanmasına ses çıkarmamıştır ama AK PARTİsinin
el birliği yaptığı sistemde saadet zincirinin
halkaları kopmaya başlamıştır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Esin Kara.
Buyurun Sayın Kara. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkelerin uzun vadeli ekonomik büyümesinin
sürdürülebilmesi için yurt içi ve yurt dışı tasarrufları
kilit rol oynamaktadır. Bu tasarruf miktarının tabandan tavana
düzenli şekilde işleyebilmesi adına, öncelikle hane
halkının tasarruf miktarı artırılmalıdır.
Ülkemizde bu miktar birçok ülkeye oranla daha azdır. Hane halkı
özeline inildiğinde tasarruf oranının artırılması
için finansal açıdan güvende hissedebilecekleri uygun ürünlerin
sunulması gerekmektedir.
Konut ve araç sahibi olmak günümüz dünyasında
bütün toplumlarda temel bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Özellikle,
şehirleşme oranının yükselmesiyle bu ihtiyaç daha çok
hissedilmiş ve ihtiyaç boyutunu da aşarak çözülmesi gereken bir sorun
hâline gelmiştir. Kişisel birikimle ihtiyaçların
karşılanması güvenli bir yöntem olmaya devam etse de uzun bir
zaman dilimine ihtiyaç duyulması, bu alanda finans ve finansman konusunu
gündeme taşımıştır. Finans, ekonomik faaliyetlerin
ihtiyaç duyduğu sermayeyi ifade ederken finansman, sermaye temin için
başvurulan araçları tanımlamaktadır. Finansal sistem ise
finansal araçlar yardımıyla bireylerin ve kurumların ihtiyaç
duydukları fonları fazlası olanlardan toplayıp talep
edenlere arz eden işleyiştir. Finansman sistemleri, ekonomik
faaliyetlerin ihtiyaç duyduğu sermayeyi temin etme işlevi görürler.
Klasik bankacılık işlemlerinde ortaya çıkan finansal
sistem, bu fonları belirli bir faizle kullandırmaktır. Faizsiz
finans sistemi ise ihtiyaç duyulan sermayenin, nakdin faizsiz teminini
sağlamaktır. Klasik veya katılım bankalarının
ürettiği çözümlerin kişilerin konut ve araç ihtiyaçlarını
çözemediği durumlarda yeni arayışlar ortaya
çıkmaktadır. Bunlardan biri, bütün dünyada ortaya çıkan
tasarrufa dayalı finansman düşüncesinin doğurduğu
kurumlardır.
Tasarrufa dayalı finansman düşüncesi 1775
yılında İngilterede kurulan yapı tasarruf
sandıklarıyla ilk kurumuna kavuşmuş, 19uncu yüzyıldan
itibaren benzeri kurumlar, uygulamalar dünya genelinde yaygınlaşmıştır.
Yapı tasarruf sandıklarının ana düşüncesi, konut ya da
araç sahibi olmak isteyen kişilerin belirli bir hesaba düzenli ödeme
yaparak tasarruf sağlaması ve tasarrufu belirlenmiş bir düzeye
ulaştığında kredi hakkının doğması
şeklindedir. Bankalarla benzer bir yapıya sahip olsalar da banka
statüsünde olmayan bu sistemlerin faizsiz modelleri olduğu gibi
katılımcılara faiz ödemesi yapan modelleri de
bulunmaktadır. Bu sistem ülkemizde otuz yılı aşkın bir
süredir halk arasında el birliği sistemi olarak bilinen adıyla
uygulanmaktadır. Özellikle, faiz kavramına mesafeli yaklaşan
vatandaşların tercih ettiği bu tasarruf sistemi, konut ve
taşıt alımı noktasında
yaygınlaşmaktadır. Sistem katılım arttıkça
büyümektedir, büyüyen sistem içerisinde gözle görünür sorunlar yaşanmasa
da tasarruf amacıyla katılan vatandaşların hukuki olarak
güvence altına alınması amacıyla bazı düzenlemelere
ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü olası bir mağduriyet zinciri bir
yandan sisteme olan güveni yıkarken diğer yandan
tasarruflarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya
kalan vatandaşlar ortaya çıkaracaktır. Özellikle, son
yıllarda bu alanın hızlı bir şekilde büyüdüğünü
ve yeni kurulan şirketlerin de bu kapsama dâhil olduğunu görmekteyiz.
Bu büyümeyle birlikte bankalarda kredi notu düşük olan kişiler
sisteme daha fazla rağbet göstermektedirler. İşleyişte
bugüne kadar önemli bir sorun yargıya
taşınmamıştır ancak özellikle tasarruflarını
almak isteyen vatandaşlarımızın bu süreçte sorunla karşılaştığını
ya da yüksek oranlı kayıplar yaşadığını
görmekteyiz. O nedenle, görüşmekte olduğumuz teklifle, sistemin
getirebileceği olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi
hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şirketler, katılımcılardan
yaptıkları hizmetin karşılığı olarak
organizasyon ücreti organizasyon bedeli veya çalışma bedeli
şeklinde adlandırdıkları bir ücret almaktadırlar. Bu
bedel, vatandaşların seçmiş olduğu yönteme ya da ödeme
planına göre belirlenmektedir. Bütün şirketlerin genelinde, uygulamada,
taksitleri dondurmak, taksitleri düşürmek veya artırmak ya da
sistemden ayrılmak mümkün olmaktadır ancak bunların
doğurduğu bazı sonuçlar bulunmaktadır. Taksit dondurma
hâlinde, fonu kullandırmanın aynı süre miktarı kadar
ertelenmesi söz konusu olmaktadır. Fonu kullanmış müşteri
geri ödemelerini geciktirirse yüzde olarak belirlenmiş gecikme cezası
ödemesi gerektiği genellikle sözleşmelerde belirlenmiştir.
Katılımcıların sistemden ayrılmak istemeleri hâlinde,
yaptıkları ödemelerin toplamı altı ay içerisinde genellikle
kendilerine iade edilmekte, herhangi bir kâr payı, faiz vesaire adı
altında ilave bir ödeme yapılmamaktadır. Organizasyon bedelinin
ödenmesinde ise şirketler arasında farklı uygulamalar
bulunmaktadır; bu ücretin yarısını iade edenler olduğu
gibi, iade etmeyenler de bulunmaktadır. Şirketler, sisteme girişte
belirlenen fonu çeşitli kriterlere göre hak eden müşteriye nakit
olarak teslim etmemektedir. Şirketler, bu finansı, müşteri araç
veya gayrimenkul satın aldığında nakden satıcıya
ödemektedirler. Bu işlem için şirketler teslimat
kavramını kullanmakta ve sitelerindeki çeşitli görsellerde bunun
tapu olduğu izlenimini vermektedirler. Hâlbuki tasarruf finansman
şirketleri, sisteme girişte belirlenen fondan daha
fazlasını üstlenmemektedirler. Bu meblağ satın alınan
malın bedelini karşılayamadığında, müşterilerin
ilave finans araçlarını devreye sokması gerekmektedir.
Şirketi ilgilendiren husus, müşterinin satın
aldığı gayrimenkulün ipoteğe uygun olmasıdır.
Müşteri ile satıcının gayrimenkul için tayin ettikleri
bedel şirketi ilgilendirmemektedir, gayrimenkulün bedeli düşük
olduğu zaman az ödeme yapmak veya yüksek olduğunda fazla ödeme yapmak
gibi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu bakımdan tasarruf
finansman şirketlerinin herhangi bir araç veya gayrimenkulün alımına
aracılık etme veya bizden satın alıp müşterisine
teslim etme görevleri yoktur.
Şirketler finansman
sağladığı katılımcılardan bazı
güvenceler istemektedirler. Bu güvenceler; teslimat anında 2 kefil
istemek, kalan taksitler için düzenli senetler imzalatmak,
katılımcının satın aldığı gayrimenkule
haciz koymak ve katılımcıyı borcu sona erene kadar DASK
sigortası yaptırmakla sorumlu tutmaktır. Buna
karşılık, taahhütlerini yerine getirerek ödemelerini
gerçekleştiren katılımcıya sağlanacağı
vadedilen finansla ilgili herhangi bir güvence verilmemektedir; sadece talep
edenlere ve masraflarını kendileri karşılamaları
şartıyla banka teminat mektubu verebileceklerini beyan etmektedirler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifinde tasarruf finansman şirketlerinin
kuruluş izinleri BDDKnin en az 5 üyesinin olumlu oyuyla verilecektir.
Ayrıca kuruluş için aranan şartlar 6361 sayılı
Kanunda diğer şirketler için öngörülen hükümlere göre belirlenecek,
böylece vadedilen faaliyetleri gerçekleştirmekten yoksun şirketlerin
sisteme girişi engellenecektir. Bununla birlikte, finansal kiralama ve
finansman şirketleri için ödenmiş sermaye tutarı 50 milyon,
tasarruf finansman şirketleri için ödenmiş sermaye 100 milyon Türk
lirası olarak belirlenmektedir. Bu şirketlerin ana faaliyet
konuları dışındaki mal ve hizmetler ile tasarruf finansman
sözleşmeleri dışında borç verememesi, başka
şirketlerle ortaklık payı edinememesi ve ayrıca konut ve
taşıt alımlarını finanse etme şeklinde yurt
dışı faaliyetlerinde bulanamayacakları düzenlenmektedir.
Kanun teklifinde tasarruf finansman şirketlerinin müşteri nezdinde
banka gibi faaliyet gösterdikleri veya ülkemiz katılım
bankacılığı sektörü adı altında yer
aldıkları izlenimini oluşturmamaları amacıyla kamuoyuna
yaptıkları açıklamalara yönelik tedbirlere de yer verilmektedir.
Tasfiyeleri hâlinde mağduriyet oluşmaması için tedbirler
alınmaktadır.
Sözlerime son verirken kanun teklifinin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, büyük Türk milletini
ve onun Büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili
Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu.(HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. 251 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerine HDP Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Bu kanun teklifinin özü, esasında,
vatandaşlarımıza faizsiz taşıt ve faizsiz konut
kredileri sağlayan şirketlerle ilgili bir düzenlemeyi içeriyor. Bu
kanun teklifiyle birlikte şirketler üzerinde BDDK denetiminin
sağlanması öngörülüyor. Teklif, bunların denetimi, iç
organizasyonları, finansman politikaları ve tasfiyelerine kadarki
bütün süreçlerde BDDK denetimine tabi olmaları yönünde bir düzenlemeyi
içeriyor. Tabii, kanun teklifini biz esasen hani, bu alanda, faizsiz finans
alanında bir denetleme mekanizması, bir kontrol mekanizması
oluşturması açısından destekliyoruz. Doğru bir
tekliftir, olması gereken bir şeydir, eksikleri vardır ve
teklifin yapımı esnasında da kimi noksanlıklar gördük,
bunları da kendimiz orada da dile getirdik, burada da kısmen
bunlardan bahsedeceğim.
Bir defa, Türkiyede konut ihtiyacı için
şunu söylüyoruz: İşte, bizim gibi ülkelerde yani
geleceğinden kaygı duyan ülkelerde konut sahibi olmak son derece
önemli. Herkesin bütün hayali, öncelikle bir ev sahibi olmaktır; eğer
kendisinin bir evi varsa çoluğuna çocuğuna bir ev alma ihtiyacı
hisseder. Bu, Türkiye gibi ülkelerde niye gereklidir? Örneğin şöyle
bir istatistik var, dünyada yani Avrupada ve dünyanın çeşitli
ülkelerinde bir istatistik yapılmış ve Türkiyede örneğin
konut sahipliği oranı yüzde 60; şimdi ilginçtir,
bakıyorsunuz bu, İsviçrede yüzde 42, Almanyada yüzde 52,
Avusturyada yüzde 55; ancak millî gelire, kişi başına düşen
millî gelire baktığınız zaman Türkiyede 9.043 dolar,
Almanyada 46.259 dolar, Avusturyada 50.277 dolar, İsviçrede 81.994
dolar yani 81.994 dolar yıllık millî gelire sahip bir vatandaş
ev sahibi olmak istemiyor. Ben bunu Komisyonda söylediğim zaman Ya,
Türkiyede daha fazla ev sahibi oluyorlarmış. gibi itiraz eden bir
vekilimiz olmuştu. Esasında o, Avrupadaki insanların
geleceğinden kaygı duymaması yani parayı konuta
yatırmak yerine Bu sene tatili biz nerede yapacağız? derdine
düşmesi, sağlığına yatırması,
yiyeceğine, içeceğine yatırması yani lüks tüketim olarak
görülen -bizde öyle görülen- kimi ihtiyaçlara harcamasından
kaynaklıdır. Onların öyle Ben illa bir ev alayım,
çocuğuma bir ev alayım. derdi yok çünkü gelecek kaygısı
yok, ülkeleri öyle bir pozisyonda.
Şimdi bizde tabii, konut ihtiyacı böyle
artınca ne oluyor? Dolayısıyla konutta
dolandırıcılık, konut üzerinden yolsuzluklar da hayli
artıyor. Yani burada, bu kürsüde Esenyurt, Fikirtepe, Tuzlada yaşanan
birçok konuyu dile getirmiştik; orada da hâlâ insanlar bu konut
dolandırıcılığından dolayı çözüm bekliyor.
Peki, bu faizsiz finansman sistemi dediğimiz
-konut ve araba üzerine daha çok kurulu- sistem nasıl
çalışıyor? Aslında bu, kamuoyunda hani altın günü
diye de adlandırılıyor; hani bildiğimiz eş, dost,
akraba arasında yapılan, genelde kadınların
yapmış olduğu altın günleri vardır; hani buna benzer
bir şey ama ora ile bura arasında şöyle önemli
farklılıklar var: Bir kere altın gününde insanlar birbirlerini
tanıyorlar, ayda bir bir araya geliyorlar. İkincisi, oradaki
değişim aracı yani topladıkları şey altın
yani size ilk ayda da çıksa, en son ayda da çıksa en nihayetinde
-çeyrek altın ya da büyük altın- neyin üzerine akitleşilmişse
onu veriyorsunuz ve herhangi bir kaybınız da söz konusu olmuyor ama
burada şöyle bir şey var: Burada bir defa gruplar oluşuyor, siz
bu şirketlere başvuruyorsunuz -sonu evimle biten firmalar bunlar
genelde, hepsinin sonunda genelde evim var- bu firmalara
başvuruyorsunuz, bunlar size bir havuz oluşturuyorlar ve siz o
havuzda gruplarda yer alıyorsunuz; kimi 80 kişilik, kimi 100
kişilik, kimi 120 kişilik gruplar. Diyelim bir konut almak için
girdiniz, buraya aylık belli bir tutarda para yatırıyorsunuz.
Sonrasında, noter huzurunda kuralar çekiliyor ve siz artık size,
kendinize ne zaman çıkacağını bekliyorsunuz. Orada, tabii,
başka bir hile devreye giriyor; bu, genelde kamuoyunda
anlatılmıyor, ifade edilmiyor, firmalar bunu joker diye
tanımlıyorlar ancak mahkemeye konu olmuş olaylar var -bunlardan
da bahsedeceğim- dava edilmiş konular var. Bütün bunlarda şöyle
bir şey var, dava eden bir şahıs diyor ki: 30 kişi dolunca
sistemi durduruyorlar, sonra grubu 100e tamamlıyorlar ve aslında,
orada gerçekte 30 kişi var, geri kalanı şirketin kendi
yazdığı isimler ve dolayısıyla, evet, noter huzurunda
bir kura oluyor ama sonuçta size çıkma ihtimali son derece düşük hâle
geliyor. O nedenle de insanlar bekliyor iki yıl, üç yıl, dört
yıl; bakıyorlar ki kendilerine çıkmayacak, ondan sonra diyorlar
ki: Ya, biz bundan çıkıyoruz yani burada bir iş var, bir
tuhaflık var, biz buradan ayrılıyoruz. Ve orada da
başlarına başka sorunlar geliyor, ödedikleri paraları
alamamak gibi.
Şimdi, bu sisteme kimler giriyor? Yani bu
sisteme sadece inançsal durumuyla faizle arasına mesafe koyan insanlar
değil -tabii, bunlar da mutlaka var ama- bunun dışında,
bankalarla sorun yaşayanlar, çeki yazılanlar, kredi kartları
ödenemeyip bankada kredi notu düşük olanlar, hiçbir şekilde
bankaların kendisine kredi vermediği insanlar da bu sisteme
giriyorlar. Bin bir umutla buraya giriyorlar ve buradan ev
alacaklarını umut ediyorlar.
Şimdi, bu Komisyon çalışması
yapılırken tabii ki buraya şirketler
çağırılmıştı, hemen hemen hepsi vardı
neredeyse yani şirketlerle birlikte yapılan bir kanun, bütün
şeylerde olduğu gibi. Vallahi şirketler öyle taleplerde
bulunuyorlar ki yani hakkını yemeyeyim, Başkanın zaman
zaman onlara böyle rest çektiği durumlar oldu. Böyle sonsuz taleplerde
bulunuyorlar yani önüne gelen şeyi talep ediyorlar. Böyle bir pozisyon var
orada ama şu yoktu: Örneğin, bu sisteme girip de mağdur
olmuş bir kişi gelip orada derdini anlatamadı. Yani, böyle bir
sıkıntı konu edilmedi orada ve aslında bizim hep
eleştirdiğimiz mantık şu: Bütün yasalar, burada
görüştüğümüz bütün kanunlar -en azından benim kendi dönemim
açısından söyleyeyim, bu 27nci Dönemde tanık olduğum bütün
kanunlar- şirketlerle birlikte hazırlanıyor. Aslında o
şirketlerin mağdur ettiği, muhatap oldukları kurumlar ya da
kişiler çağrılmıyor, genelde şirketler üzerine kurulu
bir sistem var ve şirketlerle birlikte bu kanunlar yapılıyor.
Şimdi, örneğin, Kocaelide ikamet eden 55
yaşındaki emekli Gülten Duymuş şöyle diyor: Bütün hayalim
ev sahibi olmak. 2017de 7 bin lira katılım ücreti vererek buraya
giriyor ve şirketin, duygularını sömürdüğünü ifade ederek
şunları söylüyor: Ofislerine gittiğiniz zaman sizi neredeyse
kapıda karşılıyorlar. Çalıştıkları
insanların ikna kabiliyetleri çok yüksek, resmen insanı hipnotize
ediyorlar. Bir an önce imza attırmaya odaklı
çalışıyorlar. Öyle bir konuşuyorlar ki kapıdan
çıktığınızda ev sahibi olacaksınız sanki.
Ben de bu duygularla imzaladım. Arkasından baktım ki bunun
olacağı yok. Ondan sonra paramı istedim. Şimdi, o
imzaladığımız sözleşme gereği
yatırdığım paranın tamamını geri
alamıyorum. Bununla ilgili olarak mahkemeye başvurmuş ve
mahkemeyi kazanmış, bu parasını almış. Herkes
başvuruyor mu ayrı bir konu ya da o mahkeme masraflarına
katlanmak da başka bir dert. Çünkü Türkiyede dava açmak da bir problem
yani bir külfet, bir maliyet; o da var.
Yine bilmem ne nokta nokta
evime başvuran
Osman Bey de 80 bin liralık anlaşma yapıyor ve 8 bin lira
organizasyon ücreti ödüyor. Kendisi on beş gün sonrasında konuyu
araştırmaya başlıyor ve diyor ki: Ben mahvoldum! Yani
Nereye girdim? diye dert edinmeye başlıyor. Sonra diyor ki: Ben
çıkacağım bu sistemden. Fakat bir türlü
çıkartılmıyor. Çekiliş sırası da kendisine
gelmiyor ve sahte listelerle bu sistemin yapıldığını
kendisi de ifade ediyor.
Yine, Bursa İnegölde 37 yaşındaki
Mehmet Emin Sayar da çocuklarına bir ev alabilmek için bu sisteme giriyor.
Kendisi, bu evin sistemden kendisine hiçbir şekilde
çıkamayacağını anlıyor, o da çıkmaya
çalışıyor.
Şöyle bir itiraf var, Furkan Özdemir söylüyor
bunu; 2012de nokta nokta bilmem ne
evim sistemine giriyor, o da peşinat
ödüyor filan, şimdi, diyor ki: Ya, ben bunların sitelerine
birtakım yorumlar yazdım, maruz kaldığım duruma
ilişkin yorum yazdım ve tehdit edildim, yorumu silmem konusunda
tehdit edildim. Sonra baktım ki bunlar, YouTube kanallarında kimi
inançları sömürecek düzeyde videolar hazırlatmışlar,
insanları buraya teşvik edecek şekilde iş yapıyorlar.
Bir taraftan da bu sistemle ilgili olarak ya da şirketle ilgili olarak
olumlu yorum yazması için bildiğimiz troller
çalıştırdıklarını söylüyor ve bütünüyle insanların
mağduriyetine yol açan bir sonuç ortaya çıkıyor.
Bunun örnekleri Türkiyede, ülkemizde çok fazla var.
Çiftlik Bankı hepimiz biliyoruz, yaşadık nasıl bir şey
olduğunu. İhlas Finansın bu ülkede nasıl
dolandırıcılık yaptığını biliyoruz.
Yine JetPA örneğini bu ülkede hep birlikte yaşadık, gördük
insanların nasıl dolandırıldığını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Deniz Feneri
örneğini, YİMPAŞ örneğini yaşadık ve bu Mecliste
biz KOMBASSAN Holdingin yapmış olduğu
dolandırıcılıkları da akladık yani bir yerde.
Şöyle bir şey oldu: KOMBASSAN Holding, insanları dini
duygularını sömürerek dolandırdı, arkasından isim
değiştirdi, Bera Holdingi kurdu ancak onun
mağdurlarının kendisine dava açma hakkını da ortadan
kaldıracak şekilde bu Meclisten düzenleme geçirildi ve aslında
onların kim olduğuna da baktığınız zaman
iktidarın birinci partisiyle ilişkili insanlar olduğunu, geçmişte
oralarda siyaset yaptıklarını da görüyoruz. Hatta
KOMBASSANın sahibi Plan Bütçe Komisyonundaki kanuna bizzat
katıldı yani mağdurlar katılamazken kendisi bizzat geldi ve
orada binbir teşekkür ederek görüşlerini sundu. Sistem bunun üzerine
kurulu.
Bütün bunlara rağmen sistemin daha
iyileştirilmesi gerektiğini düşündüğümüzü, bu
anlamıyla da kanunu olumlu bulduğumuzu, olması gerektiğini,
eksiklerinin giderilerek tamamlanması gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz talep eden Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan.
Buyurun Sayın Tarhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geç kalmış, mağdurlar
yarattıktan sonra önlem alınmamış,
Cumhurbaşkanının ağzından çıkan bir kelimeyle
acele yazılmış bir yasayla karşı
karşıyayız. Faizsiz kazanç vaadiyle ev ve otomobil hayaliyle
vatandaşın hem inancını hem sıkıntılı
maddi koşullarını kendi çıkarlarına uygun kullanmaya
çalışan finansman şirketleri ülkemizde yıllardır
faaliyet göstermektedir; küçük ölçekli kuruluşlarla sayısı 300ü
buluyor. Yaklaşık 1 milyon vatandaşımız birikimini bu
firmalara emanet ediyor. Hiçbirinin eylemleri, ne koşullarda
çalıştıkları, nasıl kazanç sağladıkları,
gelirlerini nereye harcadıkları bilinmiyor.
Geçmişte çok hazin örnekler var: KOMBASSAN
vurgunu var; mağdurların yüzüne bakmadınız. İhlas
Holding milyar dolarları faizsiz bankacılık adı
altında hiç etti, araştırmadınız. Partimiz, Cumhuriyet
Halk Partisi araştırma önergesi verdi, reddettiniz.
Parasını kaptıran vatandaşa Üstüne bir bardak su iç.
dediniz. Sadece sizin iktidarınız boyunca Çiftlik Bank 500 milyon
lira, Deniz Feneri 41 milyon euro vurgun yaptı. Jet Fadılın ne
kadar götürdüğünü kimse bilmiyor. Hileyle, yalanla, yerli otomobil
hayaliyle, inşaat vaadiyle inançlarını sömürerek, hak yollu
kazanç diyerek milyonlarca insanı dolandırdılar. Hepsi sizin
uzmanlık alanınız olduğu için, siz onları,
arkasını kolladınız.
Şimdi, her köşebaşında
açılmış bu şirketlere çekidüzen verecek yasa teklifinin
Meclise gelmiş olmasını tabii ki olumlu buluyoruz. Ancak,
teklif, yıllardır sosyal medya üzerinde şikâyetlerini dile
getiren, çözüm isteyen, faizsiz ev alma ümidiyle başvurup mağduriyet
yaşayan vatandaşın sorununu çözmekten çok uzak. Yine, her zaman
olduğu gibi, görmezden geldiğiniz büyük bir mağdurlar kitlesi
oluşacak.
İktidarınız boyunca yolsuzluklar
yalnızca bu şirketlerle, yol, köprü ihalelerinizle, inşaat
vurgunlarınızla sınırlı kalmadı, bugün insanlar
konut alırken dahi dolandırılıyor ama vurgun yapanlar
görmezden geliniyor, dolandırıcıların yaptıkları
yanına kâr kalıyor.
Sayın milletvekilleri, bu kadar insan
yıllardır sesini duyurmaya çalışırken bugün bu
düzenlemeyi gündeme getirmenin arkasında mağduriyeti
meşrulaştırma gayreti vardır. Artık bu şirketlerin
insanları yasal yoldan mağdur etmesinin önü açılmaktadır,
hem de boy boy reklamlarla. Yasa konuşulmaya başladığı
andan itibaren -daha Mecliste duyulmamıştı- bir kelimenin
ardından bütün firmalar, statlara boy boy reklam vermeye
başladı. Bir sorun kendinize: Bu derenin suyu nereden akıyor?
Söylemlerinizle, eylemlerinizle bugüne kadar
yaşattıklarınızla tutarlı da değilsiniz, samimi
de değilsiniz.
İçeriği değerlendirilmemiş bir
yasa var önümüzde. Size soruyorum, bunu değerlendirmek için ekonomist
olmaya gerek yok: Ekonominin hâli böyleyken, enflasyon bu denli yüksekken,
dövizin bu kadar kırılgan olduğu bir ülkede piyasalarda güven
yokken halkın inancını sömürdüğünüz faizsiz finans modeli
nasıl çalışır?
Sayın milletvekilleri, bu kanunun maddelerine
baktığımız zaman, madde 15te şirketlerin faaliyet
iptali kararı tasfiye kuruluna bırakılıyor; üyelerine de
hukuki, idari ve cezai sorumluluk yüklenmiyor. Yetki veriyorsunuz, sorumluluk
yüklemiyorsunuz; bu, doğru değil. Kurula bu kadar geniş bir
takdir yetkisi tanınıyorsa keyfî kararların önüne geçmek
adına üyeler eylemlerinden sorumlu tutulmalı.
17nci maddeyle şirketlere yeni kanuna
altı ay içinde uyum sağlama zorunluluğu getiriliyor, BDDKye ise
altı ay uzatma yetkisi veriliyor. Yetmedi, bir altı ay daha uzatma
yetkisine sahip olacak. Uyum süresi bir yılsa bir yıl, altı aysa
altı aydır; bunu daha fazla uzatmaya hiç gerek yok. Belirli bir uyum
süresine karar verilmeli yasada.
11 ve 20nci maddelerle yargıda olan
erişim engelleme yetkisi BDDKye veriliyor; bu, yargıya müdahale
demektir. Yargı yetkisini BDDKye vermek doğru değildir. 2020
Mart ayında bu meseleyi zaten çözmüştük, şimdi tekrar maddeyle
oynuyorsunuz. Erişim engelleme yetkisi yargıya aittir ve bu mercide
kalmalı, idareye bırakılmamalıdır. Bunun yerine,
yargıya erişim engeli kararı almada kırk sekiz saatlik süre
verilerek sürecin hızlandırılması daha doğru olur.
Maddenin bu doğrultuda düzenlenmesi gerekir.
Kanun teklifinin 2nci maddesinde, ödenmiş
sermayenin 100 milyon Türk lirası olması şartı getiriliyor.
Hâlen tasarruf finansmanı alanında faaliyet gösteren resmî 34
şirketten sadece 1 tanesi bu şartı yerine getirebilir. Sermayesi
100 milyonu bulmayan onlarca firma var. Bankalardan kredi almayan, bir mülke
sahip olmak için bu firmalara giden milyonlarca vatandaş var. Bu yasayla
şirketleri düzenleyeceğiz derken yeni mağdurlar
yaratacaksınız.
Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifi,
finansman şirketlerini denetim altına alıyor gibi gözükse de
iktidarın vatandaş yerine yandaşı kolladığı
bir sistemde, yakın geçmişte yaşanan dolandırıcılıkların
benzerlerinin önünü de açabilir; yolsuzlukları kanunla güvence altına
alarak daha fazla mağduriyete neden olabilir. Oysa bizim önceliğimiz,
vatandaşın haklarını korumak ve bu mağduriyetlerin yaşanmasına
engel olmak olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, Komisyon sürecinde iyi
bir çalışma yürüttük. Komisyon Başkanımız, gerçekten,
davranışlarıyla
Bu işle ilgili, faizsiz finansman
şirketleriyle ilgili bütün firmaları dinledik. Bütün faizsiz
finansman modeli şirketler dinlendi ama bu şirketlere ev ve otomobil
hayaliyle giren vatandaşı dinleme şansımız
olmadı. Kanun teklifi gündeme geldikten sonra mağdurlar bizi
arayıp şikâyetlerini dile getirdiler. Bu nedenle, kanun yaparken
şirketleri değil, bundan en çok etkilenen vatandaşın
haklarını korumalıyız.
Bu kanun taslağı kapsamlı olmasa da
destekleyeceğimizi beyan ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Bölüm üzerinde gruplar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına ilk
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Sayın Ersoy, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün itibarıyla AKP Genel Başkanı
İnsan Hakları Eylem Planını açıkladı.
Şimdi, AKPnin haklar üzerine bu kaçıncı açıklaması ya
da kaçıncı reform paketi; bilmiyorum AKP milletvekilleri
hatırlıyor mu? 2009, 2014, 2019da yargı reformu belgeleri
açıklandı, içinde bulunduğumuz durumu artık herkes biliyor.
Şimdi, bütün bunların nedeni ne biliyor
musunuz? AKP, o bildik ezberini yürürlüğe koyuyor, her
sıkıştıklarında yaptıklarını
yapıyor ama bu ezber bile artık kendilerini kurtaramayacak durumda.
Açıkça ortaya çıkmıştır ki AKP-MHP bloğu yüzde
40ın altına düşmüştür ve bunu yüzde 50lere çıkarmak
artık imkânsızdır. O aylardır
yaşadığımız atmosfer var ya, bütün o yapılanlar,
demeçler, açıklamalar, konuşmalar, icraatlar, hepsinin altında
yatan budur.
Abartma ve çarpıtmaya dayalı propagandada
aklın ve mantığın sınırlarının ötesine
geçildi artık. Karadenizde ve Akdenizde bulunduğu iddia edilen
doğal gaz rezervleriyle neredeyse dünyanın en büyük doğal gaz
üreticisi oluverdik. Başka ülkelerden kiraladığımız
gemilerle Antarktikaya birkaç kez gidiverince, Antarktikaya bilim fatihleri
oluverdik. Başkalarının topraklarından
başkalarının imal ettiği uyduları uzaya fırlatınca
ne oldu? İki yıl sonra yani 2023te aya ayak basabilmeye
inandırılmaya çalışıldık.
Yani saray iktidarının elinde kalan
artık hayal tacirliğidir çünkü
başarısızsınız,
başarısızsınız,
başarısızsınız! Sağlıkta, eğitimde,
kültürde -neyi sayarsanız artık- kadına yönelik şiddetin
önlenmesinde, kadınlara pozitif ayrımcılıkta; çevre, kent,
doğa, hayvan haklarında; işçinin, işsizin, emekçinin,
esnafın insanca yaşanabilecek ücret, güvenceli iş ve güvenceli
gelecek hakkında, her şeyde başarısızsınız
ve baktığımızda, yaklaşık yirmi yıldır
iktidarda olan AKP kadroları, sorsanız hiçbir zaman
başarısız olmadı. Ya onlardan önceki yöneticiler
başarısızdı ya da AKPnin sözünü dinlemeyen yurttaşlar
başarısız. Başta pandemi nedeniyle hayatını
kaybeden insanlarımız olmak üzere bütün suçlu onlar çünkü yeterince
korunmadılar; depremde yıkılan binalar, enkaz altında kalan
insanlar, asıl suçlu onlar çünkü riskli binalarda oturdular;
sınavlarda başarısız olan o milyonlarca öğrenci,
asıl suçlu tam da onlar çünkü çalışmadılar; öldürülen
binlerce kadın var ya, asıl suçlu onlar -evet, biz
kadınlarız- çünkü itaat etmedik, etmiyoruz.
Şimdi AKPye karşı laf söyleyen,
onların iktidarını eleştiren muhalefetin hepsine ne deniyor
biliyoruz, artık bir tanımı var, herkes terörist bu düzende. AKP,
siyaseti artık siyaset olarak yapmıyor, artık
yaptıkları tek bir şey var: Karşı tarafı yani
kendilerine biat etmeyen, kendilerini kabul etmeyen, eleştiren herkesi,
muhalefeti parçalamak siyasetleri hâline geldi. Ve şöyle bakıyor AKP
Genel Başkanı: HDP seçmenini artık hiçbir şekilde
yanımıza çekemeyiz, o nedenle asıl hedefimiz muhalefet
seçmenlerini yan yana getirmeye engel olmak. Ama bir şeyi unutuyor: O
seçmen dediğiniz var ya, onların hepsi yurttaş. Yurttaş
hakları vardır; haklarını bilen, haklarını arayan
insanlardır yurttaşlar ve seçme ve seçilme hakkı o haklardan
sadece bir tanesidir ve sizin geleceğinizi engellemek artık mümkün
değildir. Ancak AKPnin, sarayın bu politikası, maalesef,
iktidarda olmak için, iktidarda kalmak için izlediği politika, o Her yol
mübahtır. anlayışı, bu yolda attığı her bir
adım memleketin sorunlarını daha da derinleştirmeye ve
telafisi uzun yılları alacak ağır tahribatlar yaratmaya
devam ediyor. Peki, bu engellenebilir mi? Evet, tabii ki engellenebilir,
mümkündür ve bunu bilen herkes bu yaptıkları politikalara
karşı çıkmaya ve direnmeye devam ediyor.
Evet, burada, hep birlikte söylenilecek şeyler
var:
1) Hukukunuza uyacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) - 2) O demokrasinin, kendi
demokrasimizin yani burjuva demokrasisinin en küçük
kırıntılarına bile tahammül edemiyorsunuz o toplantı
ve gösteri hakkından hakkını arayan herkesin önüne polisi,
jandarmayı dikmekten tutun basın özgürlüğüne kadar.
Şimdi, zamanım olmadığı
için sayamayacağım her şeyi askıya aldınız ya, o
kurallara uyacaksınız. Anayasa Mahkemesi kararlarından Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına kadar uyacaksınız.
Şimdi, zaman yok ama AİHMnin Selahattin Demirtaş hakkında
verdiği karar tam da hukuk devletini ortadan
kaldırdığınızın, kendi hukuk
kurallarınıza uymadığınızın açık bir
göstergesidir ve o kararda 18nci madde ihlali var ya, AİHM tarihinde 2
ülke hakkında verildi bu; biri Azerbaycan, biri de Türkiye. Bu
başarı da sizin başarınız! Kendi demokrasinize
uyacaksınız. O seçilemediğim seçimi iptal ederim,
beğenmediğim yerlere, olmadığım yerlere kayyum
atarım, ta belediyelerden kalkıp da Boğaziçine kadar; bundan
vazgeçeceksiniz. Her şeyden önemlisi, kendi siyasi kurallarınıza
uyacaksınız, 6 milyonun oy verdiği bir partiyi, HDPyi
düşmanlaştırmayacaksınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde
şahısları adına ikinci söz Konya Milletvekili Sayın
Ziya Altunyaldız.
Buyurun Sayın Altunyaldız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin ilk bölümüne
ilişkin olarak söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, istikrarlı ve
sürdürülebilir bir büyüme performansının anahtarlarından biri de
hiç şüphe yok ki yurt içi tasarruflardır. Hane halkları için
mikro düzeyde finansal güvencenin sağlanmasında etkili olan
tasarruflar, ülkeler için de makro düzeyde ekonomilere can suyu, sürdürülebilir
kalkınma ve refah artışı imkânı vermektedir.
Kamu ve özel sektörümüzün artan tasarruf
eğilimi, ülkemizin toplam tasarruf düzeyinin birçok ülkeye kıyasla
daha iyi bir seviyede gerçekleştiğini göstermektedir. Dünya
Bankası verilerine göre, toplam tasarrufların millî gelire
oranına baktığımız zaman, ülkemizde yüzde 26 olan
tasarruf oranı Fransa ve İspanyada yüzde 23, Avustralyada yüzde 22,
İtalyada yüzde 21 ve ABDde yüzde 19 seviyesinde gözükmektedir. Ancak kamu
ve özel sektöre kıyasla hane halklarının tasarruf
eğiliminde gözlenen görece zayıf performans, özellikle bireyler için
tasarrufları artırıcı tedbir ve uygulamaları daha da
önemli hâle getirmektedir. Birikimlerin etkin ve iyi işleyen yasal
düzenlemeler ışığında güvence altına
alındığı bir tasarruf iklimi, hem bireysel
yatırımların hem de toplam yatırımların
kaynağı olan tasarrufların artmasını
sağlayacaktır.
Hane halklarının konut ve taşıt
başta olmak üzere çeşitli varlıkları edinmeleri için
gereken tasarrufların bir finansman modeliyle yürütülmesi, uzunca bir
süredir dünyanın farklı ülkelerindeki uygulama örnekleriyle birlikte
ülkemizde de hepinizin bildiği gibi var olan bir sistemdir. 1990lı
yıllardan itibaren özel sektör girişimleriyle kapsamı
artıran bu sistem, 2010lu yıllardan itibaren hacmini iyice
büyütmüştür. Bankacılık sistemi dışında, bireysel
tasarruflarla hayalini kurduğu varlıkları edinmek isteyen
vatandaşlarımızın finansman kaynağına etkin bir
şekilde erişiminin sağlanması, tasarruf finansman
sisteminin temelini oluşturmaktadır.
Genel Kurul
çatısı altında görüşmelerini sürdürdüğümüz kanun
teklifimizle, tasarruf finansman faaliyetlerini yasal bir zemine
kavuşturmayı, bu alandaki riskleri mümkün olduğunca minimize
etmeyi ve yönetmeyi ve tasarruf finansman sistemindeki denetim
mekanizmalarını etkin bir şekilde kullanıma sokmayı
amaçlıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun teklifiyle, tasarruf finansman sistemini icra eden
firmaları, vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerinin
korunması amacıyla BDDKnin gözetim ve denetim çatısı
altına alıyoruz; sistemde yer alacak firmaların sürdürülebilir kurumsal
yapılara sahip olmalarını ve yöneticilerin de sistemi
yönetebilecek düzeyde tecrübe ve birikim sahibi olmalarını hayata
geçiriyoruz.
Sistemin en önemli
unsurlarının başında, hiç şüphe yok ki risk yönetimi
gelmektedir değerli arkadaşlar. Kanun teklifimizde ve ikincil mevzuat
düzenlemelerinde ana esasların sektördeki risklerin yönetimine
ayrıldığını ve bu alanda önemli hükümlerin
getirildiğini ifade etmek istiyorum. Şirketlerin lisans süreçleri,
sahip olmaları gereken finansal özellikler ve oranlar, sınırlamalar,
yaptırımlar gibi pek çok husus, yürütmüş olduğumuz bu
çalışmada yerlerini bulmuştur.
Değerli
arkadaşlar, tasarruf finansman faaliyeti yürüten firmalar için
detaylı bir intibak sürecini de elbette düşündük. Bir aylık süre
içerisinde BDDKye sunulacak intibak, birleşme, devir veya iradi tasfiye
süreçlerinden birine karar verilerek sistemin kesintiye
uğramasının önüne geçiyoruz. Şirketlerin nakit
akışlarının, varlık ve yükümlülük görünümlerinin,
kurumsal yetkinliklerinin sürekli gözden geçirilmesini öngörüyoruz. Böylece,
hem şirketlerin etkinliğini artırmayı ve hem de
vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerini en üst düzeyde
korumayı amaçlıyoruz. BDDK başta olmak üzere, Hazine ve Maliye
Bakanlığımız ve ilgili kurumlarımızla, sisteme
dâhil tüm firma temsilcileri ve iştirakçilerimizle, konunun
uzmanlarıyla her
bir madde üzerinde yürüttüğümüz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) -
titiz bir
çalışma ve uluslararası örnekleri analiz ederek
hazırladığımız bu kanun teklifiyle, söz konusu kanun
teklifiyle değerli arkadaşlar, ülkemiz finans sektörünün bir alt
sektöre kavuşması, düşük riskli ve faizsiz finans kriterlerine
uygun şekilde tasarlanan finansman sektörüyle finansal erişimin
artırılması ve kolaylaştırılması, küçük
tasarrufların bir araya getirilerek ekonomiye katılması ve küçük
tasarruf sahiplerinin hayallerindeki mal varlıklarına
kavuşturulmasına imkân sağlıyoruz.
Bu çerçevede oluşturduğumuz bu kanun
teklifi Genel Kurulun oylarıyla kanunlaşacak olup sisteme bir
dinamizm, güven, açılım, denetim getirecek olan bu kanunun ülkemize
ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IX.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Türkiyeye resmî
bir ziyarette bulunan ve Genel Kurulu teşrif eden Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Başbakanı Ersan Saner ve beraberindeki heyete
Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı
Sayın Ersan Saner ve beraberindeki heyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız Sayın Mustafa Şentopla beraber Genel
Kurulumuzu teşrif etmişlerdir, kendilerine Meclisimiz adına
hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75
Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Finansal Kiralama Kanunu Teklifiyle beraber keşke
özelleştirme mağdurlarının -şimdinin 4/B
mağdurlarının- adil ek ödeme, diplomalara göre iş, gerçek
özlük hakları, normal emeklilik isteği ve kamudaki tüm
sözleşmelilerin kadro talebini de yerine getirseydik.
Keşke bu Mecliste bugün geçici işçilere
kadro düzenlemesini getirseydik, keşke bugün üniversiteli işçilere
statü değişikliği hakkı verilseydi, keşke bugün
Edirneden Karsa Jüpiterden Marsa herkesin haklı gördüğü
emeklilikte yaşa takılanların mağduriyeti giderilseydi,
keşke bugün milyonlarca vatandaşımızın umutla
beklediği 3600 ek gösterge verilseydi, keşke bugün borcunu
ödeyemediği için traktörünü, tarlasını satmak zorunda kalan
çiftçinin Tarım Kredi borçları için yapılandırma
getirilseydi. Keşkeler uzayıp gidiyor, AKP umur etmiyor. Umudunuzu
boşa çıkaran AKPye bir çift sözümüz var: Üzülmeyesin ey halkım,
ilk sandıkta biletleri kesiliyor.
BAŞKAN Sayın Kaplan...
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
TÜİK, enflasyon rakamlarını
açıkladı, yüzde 15,61le enflasyon son bir yılın zirvesini
gördü. Aylık en yüksek artış sağlık ve gıda
gruplarında görülürken, 415 üründen 263 tanesinin fiyatı arttı.
TÜİK Başkanını değiştirmek enflasyonu
düşürmeye yetmedi. Artık anlayın, mevzu, TÜİK Başkanını
değiştirmek değil, beceriksiz politikalarınızı
değiştirmek. Aya gitmeyi düşüneceğinize, önce
vatandaşın cebini görün, vatandaşımızın sesini
duyun. Vatandaşlarımız borç batağında, sarayda her
şey tıkırında, TÜİK de Harikalar Diyarında. Enflasyonu düşüremiyorsunuz,
dövizi düşüremiyorsunuz, faizleri düşüremiyorsunuz, ekonomik krize
bir çözüm üretemiyorsunuz; artık kabul edin, yönetemiyorsunuz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu...
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Başta çiftçiler olmak üzere birçok kesimi yok
saydığınız, dertlerine çare getirmediğiniz
yapılandırmada ilk taksitlerin ödeme süresi doldu. Buradan sormak
istiyorum: Yapılandırma yapmış ama ilk taksitini ödeyemeyen
kaç vatandaşımız vardır? Yapılandırma dönemi,
esnafımızın dükkânlarının kapalı olduğu,
evine ekmek bile götürürken borçlandığı bir dönemdi.
İnsanlar borçla yaşarken nasıl yapılandırma taksiti
ödesin? Ülkemize öyle bir ekonomik kriz yaşatıyorsunuz ki sahte
yapılandırmalarla, pansuman tedbirlerle bu iş çözülmez; sorunu
doğru görüp gerçekten çözmek istemek gerekir. Siz Bir
yapılandırma çıkaralım, ne toplarsak kârdır.
mantığıyla bakıyorsunuz; vatandaşın ödeyememesi,
ödeyecek gücünün olmaması sizi ilgilendirmiyor. AKP olarak, esnaf ve
çiftçimiz başta olmak üzere, unuttuğunuz toplum kesimlerine ekonomik
gerçekleri göz önüne alarak yeniden bir düzenleme yapacak
mısınız Sayın Elitaş?
BAŞKAN Sayın Kaya...
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler
Başkanım.
Tarım ve Orman Bakanlığı, çay
üreticilerimize 2020 yılı için kilogram başına 13
kuruş destekleme verileceğini açıklamıştı. Gübre
ve malzeme fiyatları, işçilik maliyetleri, hemen her şey yüzde
100den fazla artarken destekleme fiyatları beş yıldır 1
kuruş dahi artırılmadı. Her şeye zam
yapılırken destekleme fiyatları niye
artırılmıyor?
Ayrıca, mart ayına geldik, çayda gübreleme
dönemi başladı ama çay üreticilerimizin cebinde gübre alacak
paraları yok. Pandeminin ve ekonomik sıkıntıların
belini büktüğü Rize, Trabzon, Artvin, Ordu ve Giresun illerimizdeki yaklaşık
200 bin çay üreticimiz gübre almak için destekleme paralarının bir an
önce hesaplarına yatırılmasını bekliyor. Buradan
Tarım ve Orman Bakanlığı ve ÇAYKUR yetkililerine
sesleniyorum: Destekleme ödemelerini bir an önce yatırın ve çay
üreticilerimizin hakkı olan bu paralardan ÇAYKURa ve bankalara kesilen
komisyon uygulamasına son verin.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Milyonlarca işsizin olduğu, yüz binlerce
işletmenin kapalı kaldığı ülkemizde, bu zor zamanlarda
esnafın biriken kira, elektrik, doğal gaz, stopaj, vergi ve SGK
borçları mücbir sebep diye silinmiyor, sadece yeni faiz oranıyla
altı ay erteleniyor ama iktidar, yandaş müteahhitlerin yüzlerce
milyar liralık vergisini tek kalemde siliyor ya da milyarca euroluk kira
ödemelerini iki yıl öteliyor. Müteahhitlerden sildiği ve
ötelediği bu vergileri, kiraları vatandaşın
sırtına yeni zam ve vergi olarak yüklüyor. Bizlerin aylardır
Mecliste dile getirdiği ve TESK Başkanının esnafın
kredi ve diğer borçlarının 2022ye ertelenmesi talebine kulak
tıkayan iktidar, kimin yanında olduğunu bir kez daha ortaya
koydu. Esnaftan gelen bu yardım çağrılarına kulak
tıkayan, bu talepleri yanıtsız bırakan iktidar, maalesef 5
müteahhidi kurtarmak, ayakta tutmak, kasalarını doldurmak uğruna
83 milyonu yani Türkiyeyi feda ediyor.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünver
Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Dün İnsan
Hakları Eylem Planı açıklandı. Açıklanan
başlıklara baktığımızda bir hukukçu olarak
herhangi bir itirazım yok ancak açıklanan konu
başlıklarının tamamı mevcut Anayasamızda,
tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde ve meri
mevzuatımızda yer alan başlıklardır, düzenlemelerdir.
İktidarın görmek istemediği, adalete ilişkin temel sorun
mevzuat eksikliği değildir, yanlış uygulamalardır;
siyasetin yargıyı tutsak almasıdır, iktidarın talimat
yoluyla yargıya açıkça müdahalesidir. Buradan iktidara sesleniyorum:
İnsan hakları eylem planları ve reformlar hakkında samimi
olmak istiyorsanız yürütme olarak yargıya talimat vermekten vazgeçin
yeter.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arı
CAVİT ARI (Antalya) Antalyanın Kepez
ilçesinde bulunan kentsel dönüşüm hak sahiplerinin mağduriyeti
artarak devam ediyor. 2.658 hak sahibinin Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından alması gerektiği beş aylık
kira alacağı hâlen ödenmedi. Zaten geç teslim nedeniyle devam eden bu
mağduriyet, ödenmesi gereken kiranın ödenmemesi nedeniyle de artarak
devam etmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu ödemeyi
bir an evvel yapmalı ve mağdur olan
vatandaşımızın mağduriyetini sona erdirmelidir.
BAŞKAN Sayın Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aydın ili Çine ilçemizde Hüseyin Özkan
İlkokulu ve Cumhuriyet İlkokulunda görev yapan 2 öğretmenin 60
yaş üstü oldukları için görevlerini yapmalarına izin
verilmediği gibi, uzaktan eğitim sürecinde gerçekleştirilen
on-line derslere girmek istediklerine ilişkin okul müdürlüğü
aracılığıyla İl Millî Eğitim Müdürlüğüne 2
kez dilekçeyle başvurmalarına rağmen uzaktan eğitim
yapmalarının engellendiği, bu öğretmenlerin yerine,
aralarında Aydın İl Millî Eğitim Müdürünün akrabası
olduğu iddia edilen bir kişinin de bulunduğu öğretmenlerin
görevlendirildiği iddia edilmektedir.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Pandemi
döneminde gerçekleştirilen uzaktan eğitim sürecinde 60 yaş üstü
öğretmenlerin canlı derslere katılmalarının
engellendiği iddiaları doğru mudur?
Bakanlığınızın bu yönde bir kararı var
mıdır? Aydın ili Çine ilçemizde Hüseyin Özkan İlkokulunda
60 yaş üstü olduğu dolayısıyla canlı derslere
katılımı engellenen 2B sınıfı öğretmeni
yerine görevlendirilen ücretli öğretmenin Aydın İl Millî
Eğitim Müdürünün akrabası olduğu iddiaları doğru
mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
On binlerce esnaf bin lira yardım almak için
uzun kuyruklarda bekleyip defalarca başvuru yapmak zorunda kaldı. 39
lira 40 kuruş kısa çalışma ödeneğine millet mahkûm
edildi. Şimdi, esnaflara Dükkânlarınızı açabilirsiniz. deniyor
ancak bu söylemler esnafın derdine çözüm olmuyor. İkinci
sınıf statüdeki esnaflar dükkânları kapalı olsa dahi bir
sene boyunca 769 lira KDV beyannamesinin damga vergisi, 912 lira stopaj
beyannamesinin damga vergisi, 399 lira geçici verginin damga vergisi, 133 lira
yıllık gelir vergisinin damga vergisi olmak üzere toplam 2.214 lira
ödemek zorunda kaldılar. Kahvehaneler, pastaneler, büfeler ve tüm ikinci
sınıf işletmeler, bu, verginin vergisi olarak
adlandırılan tutarları ödemek zorunda kaldı. Daha dün,
Adanadan 3-5 esnaf arkadaşımızın gönderdiği makbuz
burada. Tüm bunlar ortadayken yapılması gereken bellidir:
Esnafın 2020 yılına ait tüm borçları silinmeli, vergilerden
muaf tutulmalı, sicil affı getirilmelidir.
BAŞKAN Sayın Komisyon
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sorularıyla katkı sağlayan
değerli milletvekillerimize teşekkür ediyorum ancak sorular bize
değil, ilgili bakanlıklara yöneltildi; onlara muhakkak ki
bakanlıkların ilgilileri inceleyecek ve cevap verecekler.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
İleteceksiniz efendim.
Teşekkür ederiz, sağ olun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Birinci bölüm üzerinde
yapılan konuşmalarda değerli milletvekillerimizin yaptığı
katkıya da teşekkür ediyorum. Komisyon üyesi
arkadaşlarımız genellikle burada konuşma icra ettiler.
Hakikaten Komisyon aşamasında önemli bir çalışma
gerçekleştirdik.
Bazı eleştiriler oldu; mesela, Sayın
Kenanoğlu Sadece sektör temsilcileriyle bu iş konuşuldu. dedi.
Toplam sektör sayısı 34, ilk 7 firmayı çağırdık
Komisyona. Bunların sektör içindeki büyüklükleri yüzde 95, müşteri
sayısıyla birlikte yüzde 95.
Milyonlarca değil, Sayın Tarhan
milyonlarca insan diye söyledi. Şu anda sistemde kayıtlı olan
yaklaşık 272 bin kişi var; bu, 272 bin kişiyi ilgilendiren
bir durum ve yine, 272 bin kişinin hemen hemen çok büyük bir
kısmı, 250 bine yakın kısmı 7 firmayla ilgili.
İnternet sitelerinde Şikâyetim var. diye
aradığınız takdirde bu firmalarla ilgili şikâyetlerin
var olduğunu görüyoruz. Sayın Kenanoğlu, bu süreçte Komisyonumuzda
da bir vatandaşımızın şikâyetini dile getirdi, o
şikâyet dilekçesinde şu ifade ediliyor: Belirli bir zaman içerisinde
kendisine tahsisat yapılmayan veya teslimat yapılmayan teslimat
diye adlandırıyorlar- kişi, organizasyon ücreti sözleşmeden
çıkıldığı takdirde ödenmez. yazılmasına
rağmen, sözleşme haricinde, çıkmasından dolayı o
kişiye organizasyon ücretinin yarısını ödemişler;
şahıs, mahkemeye müracaat etmiş; mahkeme de geriye kalan
organizasyon ücretinin ödenmesine hükmetmiş ama özel hukuk sözleşmesi
İçimizde avukat arkadaşlarımız var; mahkeme böyle bir karar
verdiğinden dolayı bu sözleşmeleri takip edecekler, ne
olduğuna mahkemeler karar verecek.
Değerli arkadaşlar, bu kanun, dün de ifade
ettiğim gibi ilk defa 1991 yılında çıkmış; 1
firma hayata geçmiş, 1992 yılında da 2nci bir firma takip
etmiş. 1992 yılından 2016 yılına kadar 2 firma sektörü
domine etmiş. Arkasından 2016 yılında çıkan 1 firmayla
birlikte yeni yeni firmalar devreye girmeye başlamış. 1991
yılı ve 2018 yılı sonuna kadar kurulan firma
sayısı 9. 1991de 1, 1992de 1, 2016da 1, 2017de 1 firma, 2018
yılında da 5 firma devreye girmiş. 2019 yılında Hazine
ve Maliye Bakanlığının bu konuyla ilgili
yaptığı çalışmalar kamuoyunda gündem tutmuş ve
bunu da biz Komisyon Başkanları olarak değerlendirdiğimiz
çerçevede, kanun teklifiyle ilgili çalışmaların biraz daha
detaylı incelenmesi adına bu noktaya geldik. Milletvekili
arkadaşlarımız -dün ifade ettiğim gibi- imza sahibi
milletvekili arkadaşlarımız dört beş aydır bu konuyu
teferruatıyla inceliyorlar.
Şunu ifade etmeye çalışıyorum:
2019 ve 2020 yılında kurulmuş 25 tane firmanın bir saadet
zincirini beraberinde getirmemesi için, bu sektörün disipline edilebilmesi için
bu kanun teklifini ortaya koyduk ve bütün siyasi partilerin temsilcisi milletvekili
arkadaşlarımız da aynı fikirdeler, aynı kanaatteler.
Yani 1991 ve 2017 yılları arasında bu kadar olağanüstü bir
şikâyet yok. Şikâyetlerin bir kısmı teslimatın
geciktirildiği, organizasyon ücretlerinin iade edilmediğiyle ilgili.
Niye bana iade etmediler? diyor çünkü 2010 yılına kadar
organizasyon ücretleri 8 ila 10 civarında alınıyormuş.
Şu anda organizasyon ücretleri 5 ila 7 civarında alınmaya
başlamış, organizasyon ücretleri de peşin ödeniyor.
Organizasyon ücretlerinin iadesiyle ilgili sıkıntılar ortaya
çıkmış, orada şikâyetler var. Eğer değerli
milletvekili arkadaşlarımız bu firmaların, faizsiz finans
sistemiyle ilgili internete girdikleri takdirde Şikâyetim var.
bölümlerini incelerlerse, şikâyetlerin genellikle zamanında teslimat
yapmadıklarını
Mesela bir firma beni aramış, diyor
ki: Bana aralık ayında teslimat yapılacaktı, aralık
ayında bana teslimat yapmadılar, şubat ayına diye
söylediler, şubat ayında yapılmayan teslimatı da mart
ayına ertelediler. Aslında, sözleşmelerinde nasıl ki ödeme
vadesini iki ay geciktirme hakları varsa, teslimat süresinde de
firmaların -sözleşmede yazıyor bu- iki ay süreyle,
şartları müsait olduğunda geciktirme haklarının var
olduğunu ifade ediyor. Yani buradaki şikâyetler sözleşmeden
kaynaklanan durumdan ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, şunu
ifade etmeye çalışıyorum: Bu sektörde yeni yeni kurulan
şirketlerin saadet zinciri oluşturmasını engellemek
adına yapıyoruz. Burada, yapılan sistemin kötülüğünden
değil, bugüne kadar yürüyen sistemin kötü oluşmasından
değil Bundan sonra kötülükler olabilir mi? yi engellemek için, biz bunu
BDDKnin denetimi altına almaya çalışıyoruz. Burada,
değerli milletvekili arkadaşlarımız, muhalefet milletvekili
arkadaşlarımız hassasiyetlerini dile getiriyorlar ama şu
anda bizi dinleyen vatandaşlarımız varsa bu 300 bin
kişiden, bu sistemde bildiğimiz kadarıyla, gördüğümüz
çerçevede bir tıkanıklığın var
olmadığını
Bu konuşmaları inceleyen insanlar,
374 bin kişi, sanki tasarruf finansman sistemlerinin zor durumda
olduğu endişesiyle bir anda bu firmalara giderse, inanın bu
sorumluluğun müsebbibi hepimiz oluruz. Onun için dikkatli olmamız
lazım. Ben bunu tekrar ifade ediyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
bunun önemli olduğunu
ifade etmek istiyorum. Yani toplam 374 bin kişiden zaten
yaklaşık 150 bin kişiye, 200 bin kişiye teslimat
yapılmış, teslimat oranı yüzde 60a
yaklaşmış. 200 bin kişiye teslimat yapılmış,
geriye kalan 150 bin kişinin teslimat yapılan 200 bin kişiden
alacakları var. Bu şirket, bu kurum, organizasyon şirketi
altın gününde olduğu gibi
Altın gününde herkes kimden ne
alacağını biliyor. Sayın Kenanoğlunun biraz önce ifade
ettiği gibi, mesela üç ay önce altın gününde altın çıkan
kişi -çeyrek altın 860 liraydı, bugün 660 lira-
şanslıydı, şimdi altın bu ayda çıkmış
olsaydı 660 liradan o 15 tane altını bozduracaktı.
Aynı durum, birinci sahip ile çekilişte sonuncu çıkan arasındaki
bu fark gibi durum ortaya çıkıyor. Kötü niyet olmadığı
sürece burada bir mağduriyetin olabilmesi söz konusu değil.
Bakın, kötü niyetliler ortaya çıkmadığı sürece, bu
vatandaştan topladığı fonları kendi değerlerine
kullanmak için kendi şirketlerine transfer etmedikleri sürece, sistemde
herhangi bir organizasyon bozukluğu olması mümkün değil. Zaten
bunu engelleyebilmek için, bu fonları, vatandaşın alın
teriyle, yemeğinden, aşından keserek biriktirmeye
çalıştırdığı değerleri, başka tarafta
değerlendirmeye çalışanları önlemek için bu kanunu
çıkarıyoruz.
Ben katkılarından dolayı değerli
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bizi dinleyen
değerli vatandaşlarımıza, bu şirketlere müşteri
olan vatandaşlarımıza diyorum ki: BDDK'nin denetimi
altında, bir titanı, saadet zincirini oluşturmamak için bu
kanuni düzenlemeyi yaptık. Zaten bugüne kadar olan faaliyetler, bu
çerçevede, sistemin kendi matematiği içerisinde, sistemin kendi etik
kuralları içerisinde aynen devam ediyordu ve aynı şekilde devam
edecek. Ne olacak? Bir denetim güvencesiyle devam edecek diye ümit ediyorum.
Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.16
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeler varsa
o maddeler üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde 4
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini teklif
ederiz.
Erol
Katırcıoğlu Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul Muş Batman
Aynı mahiyetteki diğer önerge sahipleri:
İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur Aydın
Adnan Sezgin
Gaziantep Isparta Aydın
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Adana İzmir
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi İstanbul
Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, bu 251 sıra sayılı Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanun Teklifiyle ilgili
olarak çok şey konuşuldu. Ben biraz, şimdiye kadar
konuşulmamış birkaç konu var, onun üzerinde konuşmak
istiyorum. Tabii ki piyasa düzenlenmesi gereken bir olgudur. Yani,
piyasanın kendi başına çalıştığı ve en
iyi sonuçların elde edildiği hikâyesi bir hikâye. Bu hikâyenin hikâye
olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz ve pandemi de bize
esasında bu hikâyenin böyle olduğunu daha da iyi anlattı.
Şimdi, bir alan var, bu alan esas
itibarıyla faizsiz işlem yapmak isteyen veya bir mal veya hizmet
satın almak isteyen ama şu veya bu sebeple faiz kullanmak istemeyen
bir davranış kalıbı var ve dolayısıyla da bu
kalıba uygun bir şirketleşme söz konusu oluyor. Özellikle araba
ve ev satın alma konusunda böyle bir eğilim var ve bu eğilim
-demin Komisyon Başkanı da gayet iyi özetledi- yıllar
itibarıyla artan bir sayıya sahip olmakla birlikte çok geçmişi
olmayan ve toplam sayıları da kimi hesaba göre 14, kimi hesaba göre
40a varan bir şirketler topluluğunun konusu ve bunun
karşılığında da, bu işlemin karşılığı
olmak üzere de 200 bin-300 bin civarında vatandaşımızı
ilgilendiren bir mesele. Fakat değerli arkadaşlar, bu yasadaki
problem nedir biliyor musunuz? Bana göre, en azından öyle söyleyeyim, bir
kere bir eşik koyuyorsunuz. Neye eşik koyuyorsunuz? Kuruluş
sermayesi, daha doğrusu öz sermaye bağlamında bir eşik
koyuyorsunuz. Özellikle tasarruf finansmanıyla uğraşan
şirketlerin öz sermayelerinin 100 milyon lira olması lazım.
diyorsunuz. Ama bu arada da mesela factoring işiyle uğraşan veya
diğer finansal işlerle uğraşan şirketlerin de daha önce
20 milyon-30 milyon lira civarında olan öz sermayelerini 50 milyon liraya
çıkarmayı öneriyorsunuz ve kanun çıktıktan sonra altı
ay içinde bunun gerçekleşmesi lazım. Fakat değerli
arkadaşlar, bu şöyle bir şey: Şirketler dünyasında
aynı iş kolunda, aynı sektörde çalışan
şirketlerin eğer sıralamasını yaparsanız büyükten
küçüğe, nasıl isterseniz alın -genellikle ciro veya
çalışan sayısı itibarıyla alabilirsiniz- eşit
olmadıklarını ve kimilerinin daha büyük, kimilerinin daha küçük
olduğunu görürsünüz. Öz sermaye bağlamında da
aldığınızda, yine aynı şekilde öz sermaye
sıralamasına baktığınızda bazı
şirketlerin öz sermayeleri daha büyük, bazılarının daha
küçük. Şimdi, siz bir basamak getirdiğiniz zaman buraya, bir
eşik değer getirdiğiniz zaman isteseniz de istemeseniz de bu
dağılıma etki edersiniz. Bu dağılıma etki etmek
demek bu piyasadaki rekabete etki etmek demektir.
Şimdi, dolayısıyla da benim
anladığım ve öğrendiğim kadarıyla -konuştum
bazı şirketlerle- mesela -tasarruf finansman şirketleriyle
ilgili olarak söylüyorum- 100 milyon basamağa, eşiğe
geldiği zaman ancak 4 firmanın bunu karşılayabilecek
durumda olduğu anlaşılıyor. Bu ne demektir? 4 firmanın
dışındaki firmalar sıkıntıda kalacaklar yani
şirket öz sermayelerini artırmak zorunda kalacaklar. Bunu
başarabilirler veya başaramazlar ama 18inci maddede diyorsunuz ki:
Altı ay içinde bunu yaparsanız yapın, yoksa
lisansınız -bir altı ay daha uzatma ihtimali de var, BDDK öyle
bir esneklik de sağlıyor- iptal olur.
Şimdi, arkadaşlar, lisansın iptal
olması demek, esas itibarıyla o şirketin batması veya
batmak üzereyken daha büyük bir şirket tarafından satın
alınmasıyla birlikte ortaya çıkan bu hiyerarşide, bu
şirket hiyerarşisinde daha az sayıda firmanın daha güçlü
hâle gelmesine sebep olursunuz. Diyebilirsiniz ki: Ya, bunun nesi kötü? Burada
şu sorunlu: Böyle bir hâle getirdiğiniz zaman o 4 firmanın
birlikte davranma olasılığını ve dolayısıyla
da tüketiciyi başka biçimde -yani Kastelli veya Çiftlik Bankın
soyduğu biçimde değil belki ama başka biçimde- soyma ihtimalini
ortaya çıkarmış olursunuz. Birinci mesele bu.
Maalesef, zamanım çok az, onun için de çok uzun
konuşamayacağım ama -bir dakika daha vereceksiniz herhâlde- bir
başka konu da şu: Değerli arkadaşlar,
yanılmıyorsam, 5inci maddede satın almalarla ilgili bir
şey söylüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
şirketlerin satın alınması piyasada rekabet düzenini bozar
ya da bir etki yapar ve bu etki büyük bir ihtimalle bozma şeklinde ortaya
çıkar. Neden böyle söylüyorum? Çünkü, nitekim, yanılmıyorsam,
Finansevim ile Vakıfevim birleşmişler -daha geçenlerde
birleşmişler- 25 milyon öz sermayeye ulaşmışlar ve
1inci olduk. diyorlar kendi haber sitelerinde.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
birleşme ve satın alma meselesi doğrudan doğruya Rekabet
Kurumunun meselesidir. 4054 sayılı Yasa bunun için
çıkarılmıştır. BDDK burada karar verici olamaz, burada
Rekabet Kurumunun görüşü alınması lazımdı. Bir önceki
maddeyle ilgili olarak da aynı şeyi söylemiş olayım. Yani
bu yasadaki en önemli eksiklik rekabet sonucunu nasıl etkileyeceğiyle
ilgili olarak Rekabet Kurumundan bir görüş almamış olmanız
gibi geliyor bana. Dolayısıyla da böyle bir eksikliği de var ama
herhâlde çok geç diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı İYİ PARTİ Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili olarak
İYİ PARTİ Grubumuzun verdiği önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 6361
sayılı Kanunun tanım maddesine bu kanunla kurulması
öngörülen tasarruf finansman faaliyetine ilişkin yapı ve süreçlerin
daha iyi anlaşılabilmesi için temel kavramların
tanımları eklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, edindiğimiz
bilgilere göre vatandaşlarımızın konut ve taşıt
ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu kanun teklifine konu olan
faizsiz finansman hizmeti sunan ve 1991 yılından beri faaliyette
bulunan 34 şirket yaklaşık 300 bin civarında
müşterinin tasarruflarını yönetmektedir. Bu şirketlerin
bugüne kadar işlemlerini yasal bir zemine dayandırmadıkları
teklifin gerekçesinde açıkça ifade edilmektedir. Gerekçede Tasarruf
finansman yönteminin düzenlenmesi gerekmekte ve firmaların denetim
eksikliği bulunmaktadır. denilerek 6361 sayılı
Yasanın birçok maddesinde teklif edilen değişikliklerle yeni
bir düzenlemeye gidilmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifleri genel
olarak eksileri ve artılarıyla birlikte yeteri kadar
tartışılmadan, görüşülmeden, muhataplarının
nasıl etkilenecekleri detaylı bir şekilde
araştırılmadan aceleyle kanunlaşmakta ve sorunlar
karmaşıklaşıp vatandaşlarımız mağduriyet
yaşadıktan sonra düzeltilme yoluna gidilmektedir. Bu da zaman
kaybına ve bazen de telafi edilemeyecek mağduriyetlere yol
açmaktadır. Bu bakımdan yapılması lazım gelen
şey, kanun teklifleri aceleye getirilmemeli, muhataplarının
nasıl etkileneceği iyice çalışılmalı, ondan sonra
Genel Kurula getirilmelidir. Hatta kanun etkilerinin ortaya
çıkarılması için etki modeli çıkarılarak uygulama
sonuçları için bilimsel olarak simülasyon çalışmaları
yapılmalı, sonuçların olumlu olmasından sonra teklifin
yasalaştırma çalışmaları tamamlanmalıdır. Bu
olmazsa en azından kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak
vatandaştan geri bildirimler alacak mekanizmalar geliştirilmelidir.
Sayın Komisyon Başkanı kanun teklifinin hazırlanması
sırasında bazı firma yetkililerinin dinlendiğini söyledi,
mutlaka faydalı olmuştur ama kanunun diğer muhatabı olan
katılımcıların da görüşlerinin alınması,
varsa şikâyetlerinin dinlenmesi teklifte ortaya çıkacak eksikliklerin
ortadan kaldırılmasını sağlayacaktı.
Değerli milletvekilleri, geç kalınmış
olsa da tasarruflarıyla faizsiz finans sistemi ve tasarruf finansman
şirketleri yoluyla taşınır ve taşınmaz edinmek
isteyenler için yapılan bu düzenlemeleri olumlu görmekteyiz ancak hemen
belirtmeliyim ki tasarrufa dayalı faizsiz finans sistemi,
katılımcıların ödeyecekleri organizasyon ücreti taksitleri
ve gösterecekleri teminatla dar gelirli vatandaşlarımızın
yararlanacakları bir sistem olmaktan maalesef uzaktır. Bu sistemde
organizasyona katılan müşteri vade sonuna kadar ödemelerini eşit
taksitler hâlinde yapmakta ve vade sonunda başlangıçta tespit edilen
konut, araba bedeli kendisine ödenmektedir. Ancak konut ve araç fiyatları
değişiklik göstereceğinden adil uygulama için taksitler konut ya
da aracın her ayki değeri göz önüne alınarak düzenlenirse son sıralardaki
hak sahipleri mağdur olmayacaklardır; aksi takdirde en sona
kalanların alacağı para konut, araç maliyetine yetmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, bu kanunla
ilişkisi olmamasına rağmen ülkemizde
dolandırıcılık faaliyetleri yapılmıştır
ve fırsat bulanlar yapmaya devam etmektedirler. Çiftlik Bank, Jet
Fadıl olarak bilinen hem yerli otomobil hem de otel inşaatı
olayı ve İhlas Finans bunlara örnek olarak verilebilir. İhlas
Finans mağdurları yirmi yıldan beri paralarını
alamamaktadır, maalesef, bugüne kadar mağdurları rahatlatacak
bir çözüm üretilmemiştir. Her ne suretle olursa olsun
dolandırıcıların halkımızı hileli
davranışlarla aldatmalarının önüne geçilmeli,
halkımızın canını yakanlar için yasal işlemler
zaman geçirilmeden yapılmalıdır. Devletin bunları bilip
neme lazım deme şansı yoktur. Yahya Efendinin Kanuni Sultan
Süleymana Sultanım, bir devlette zulüm yayılsa,
haksızlıklar ayyuka çıksa, işitenler de neme lazım
deyip uzaklaşsalar böyle durumlardan sonra halkın itimadı
sarsılır, asayiş ve emniyete vesile olan itaat hissi gider,
halkta hürmet duygusu yok olur, devletin çöküşü mukadder hâle gelir.
sözünü kimse aklından çıkarmasın.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin sonunda
Uygur Türklerinden bahsetmek istiyorum: Çinin Uygur Türklerine uyguladığı
baskılar artarak devam ediyor. 1 milyonun üzerinde Uygur Türkü toplama
kamplarında zorla alıkonulmakta, her türlü eziyete maruz
kalmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
ABD ve Kanadadan sonra 25 Şubat 2020 tarihinde Hollanda Temsilciler
Meclisi, Çinde Uygurlara yönelik insan hakları ihlallerini
soykırım olarak tanıdı. Hollanda Meclisi, Avrupada Çini
soykırımla suçlayan ilk parlamento oldu. Çinin Doğu
Türkistandaki eylemleri ağır insan hakları ihlalidir ve bu
ihlaller Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesinde
tanımlanan soykırım fiilleriyle örtüşmektedir. Uygur
Türklerini, dindaşlarımızı yalnız bırakmayıp
Gazi Meclisimizde milletvekillerimizin bu konuda gerekli tepkiyi
göstereceğine olan inancımı belirtiyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin çerçeve 1inci maddesi yoluyla 6361 sayılı Kanunun
3üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenmesi öngörülen (1)
bendindeki şartıyla ibaresinin koşuluyla şeklinde
değiştirilmesini teklif ederiz.
Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
İzmir Antalya Tokat
Sibel
Özdemir Müzeyyen
Şevkin Tahsin
Tarhan
İstanbul Adana Kocaeli
Ahmet Vehbi
Bakıroğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi olan
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin Komisyon görüşmelerine katılan
bir milletvekili olarak kanun metninin hazırlık aşamasında
ve Komisyon görüşmelerinde doğrudan sektör temsilcilerinin
görüşlerinin alınmasını nitelikli yasa yapma tekniği
bakımından olumlu bulduğumu, belirterek kalıcı ve
örnek olmasını temenni ederek sözüme başlamak istiyorum. Ancak
tali komisyonların görüşlerinin teklife yansımamış
olmasını da bir eksiklik olarak buradan belirtmek istiyorum. Kimi
vatandaşlarımızın ev ve araç sahibi olmak için uzun
zamandır tercih ettiği bir finans tasarruf alanının yasal
denetim altına alınmasını -ki sistemden uzun yıllar
mağdur olan vatandaşlarımızın korunması anlamında
geç kalmış olmakla birlikte- olumlu bulduğumuzu da belirtmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, benim üzerine söz
aldığım 1inci maddeyle tasarruf finansman şirketleri ile,
tasarruf finansman faaliyetlerine ilişkin özel hükümler getirilmektedir.
Buna göre, organizasyon ücreti, tahsisat, tasarruf finansman faaliyeti ve
tasarruf fon havuzu tanımları eklenmekte, mevcut var olan 6361
sayılı Kanuna, mevcut şirket tanımının içine
finansman şirketleri ve tasarruf finansman şirketleri de dâhil
edilmekte. Ayrıca, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Birliğinin adı Finansal Kurumlar Birliği olarak
da değiştirilmektedir. Sanırım, AK PARTİ Grubunun
vermiş olduğu bir önergeyle de konut ve taşıt
dışında tasarruf edinimlerine çatılı iş yeri
kavramı da ekleniyor. Bu durumun Komisyonda detaylı görüşülmesi
ve çalışılması gerekiyordu, ki bu tür farklı öneriler
de olmuştu, bunun daha detaylı görüşülebildiğini de
belirtmek istiyorum.
Şimdi, teklifin geneline
baktığımız zaman, özellikle gerekçede şöyle bir kavram
var: İstikrarlı ve uzun dönemli bir büyüme performansının
sağlanması için yurt içi tasarrufların kilit rol
oynadığı, ki birçok hatip de buna değindi. Hane halkı
tasarruflarının artırılması yönünde de bir beklenti
var bu sistemle. Ancak bu kanun teklifiyle yurt içi tasarrufları
arttırmaya, yatırım ve istihdamı arttırmaya dönük bir
beklentiyi ben açıkça çok gerçekçi bulmuyorum. Gelinen aşamada -ki
teklifte iddia edildiği gibi bırakalım tasarruf etmeyi-
vatandaşlarımız tasarruf edemediği gibi mevcut olan
tasarruflarını da eritti. Ekonomide yaşanan kötü gidişle
birlikte tasarruf ettiği 3-5 kuruşunu da zorunlu harcamaları,
ödemek zorunda olduğu kredileri ve borçları için kullandılar. Bu
nedenle, teklifte iddia edildiği gibi Avrupa Birliği ya da OECD
ülkeleri içerisinde yüksek ya da orta gelirli gruptaki ülkeler arasında
tasarruflar açısından çok ileride değiliz, hatta gerideyiz. Bu
teklifte düzenlemeye alınan bu sistemle hane halkı
tasarruflarının artacağı beklentisi bir yana değerli
milletvekilleri, mevcut tasarruf sistemleri olan bireysel emeklilik ve otomatik
katılım sistemlerinden, zorunlu harcamaları karşılamak
için ciddi çıkışlar olduğunu görmekteyiz; örneğin,
2021 yılının ilk altı haftasında ekonomik
gerekçelerle, işsizlik ve refah kaybı gibi nedenlerle
yaklaşık 100 bin sözleşme iptal olmuş durumda. 2020
yılında 1 milyona yakın bireysel emeklilik sözleşmesi iptal
edilmiş, yüksek enflasyon karşısında ezilen
vatandaşlarımız tasarrufunu bu süreçte kullanmak zorunda
bırakılmışlar.
Hanelerin zorunlu harcamaları olan elektrik,
doğal gaz zamları aralıksız devam etmekte, bunun
yanında temel tüketim harcamaları ve özellikle de temel sorun
alanımız olan gıda fiyatları artışları
durdurulamamakta. İşte, bugün de açıklandı enflasyon
rakamları, gerçek enflasyon neredeyse yüzde 30u aşmış
durumda. Geçinemeyen vatandaş, esnaf, evini, arabasını
satıp borçlarını kapatmış hatta kiracı durumuna
düşmüş durumdadır. Ticaret Bakanlığının
verilerine göre 2020 yılında 99.500 esnaf kepenk kapatmış,
44 bin şirket iflas etmiş durumda. TÜİKin yeni
açıkladığı verilere göre kişi başına
düşen millî gelirimiz 2006 yılı seviyesine gerilemiş, 8.599
dolara düşmüş durumda. Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarının 2023 yılı için vadettiği 25 bin
doların gerçekleşmesinin mümkün olmadığı açıkça
ortada.
Şu konuyu da dikkatinize sunmak istiyorum
değerli milletvekilleri: Merkez Bankasının çok önemli bir raporu
var, Ekonomi Notları. Tasarruf etme eğilimi noktasında da önemli
veriler içermekte. Bu rapora göre, vatandaşların temel sorunu olarak
düşük gelir ve işsizlik öne çıkmakta. Tasarruf etme
eğilimleri için zorunlu harcamalar dışında gelirlerinin de
artırılması gerekiyor. Bu teklifle, işte, güvenli tasarruf
araçlarını geliştiriyorsunuz ancak burada temel soruna,
vatandaşlarımızın zorunlu harcamaları
dışındaki gelirlerini artırmaya odaklanmalıyız.
Yine, raporda önemli bir veri var, diyor ki:
Eğitim seviyesi arttıkça tasarruf eğilimi de artıyor.
Fakat, baktığımız zaman, sizin iktidarlarınız
döneminde eğitim seviyesi arttıkça işsizlik artıyor. Gerçekten,
Avrupa ülkeleriyle karşılaştırdığımızda
ilginç bir veriyle karşı karşıyayız.
Tasarruflarını artırmasını
beklediğimiz hane halklarının durumuna
baktığımızda değerli milletvekilleri, mevcut
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
Evet, şimdi kanun teklifiyle biz, hane
halkı tasarruflarını artırmayı hedefliyoruz ama mevcut
tasarruflarını artırmasını beklediğimiz hane
halklarının durumuna baktığımızda, mevcut
çalışanlar işlerini kaybediyor. Yeni iş ve istihdam
alanları da yaratamıyoruz. İşte, üniversite mezunu
eğitimli gençler başta olmak üzere iş bulma umudunu yitiren 1
milyon 700 bin insan var. Yine, genç işsizlik 2,5 milyonu
aşmış durumda. Meclis olarak değerli milletvekilleri, bugün
bizim detaylı bir şekilde tartışmamız ve çözüm üretmemiz
gereken temel sorun 10 milyonu aşan işsizlik sorunu, genç
işsizliği, kadın istihdamı, güvenli iş ortamı,
tasarruf, üretim ve istihdama dönük yatırımlar olmalıdır.
Yine, sonuç olarak şunu belirtmek istiyorum:
Düzenlenen maddeyi evet destekliyoruz ancak -her zaman gündeme
getirdiğimiz gibi- bütüncül ekonomi politikalarında
değişiklik yapılmadığı sürece, radikal reformlar
yapılmadıkça, kısmi düzenlemelerle yatırımın
artması, ekonomimizin büyümesi, istihdamın ve tasarrufların
artmasının mümkün olmadığını tekrar belirtmek ve
dikkatinize sunmak istiyorum.
Sabrınız için teşekkürler. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 1inci maddesiyle 6361
sayılı Kanunun 3üncü maddesine eklenen (j) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, (k) ve (l)
bentlerine "konut ibaresinden sonra gelmek üzere , çatılı
işyeri ibarelerinin eklenmesini, (m) bendinde yer alan "ile ihtiyat
fonu tutarı ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
"j) Organizasyon ücreti: Müşterilerin
tasarruf finansman sözleşmesi kapsamında tasarruf finansman faaliyeti
ve tasarruf fon havuzunun yönetimi karşılığında
ödeyecekleri tutarı,
Cahit
Özkan Ramazan
Can Mücahit
Durmuşoğlu
Denizli Kırıkkale Osmaniye
Mustafa
Demir Meliha
Akyol Nilgün
Ök
İstanbul Yalova Denizli
Salih
Cora Halil
Özşavlı
Trabzon
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle;
Organizasyon ücretinin tasarruf ve finansman
dönemlerini kapsayacak şekilde tanımlanması,
Müşterilerin konut ve taşıt
dışında, çatılı işyeri edinimlerinin de tasarruf
finansman faaliyetleri kapsamında finanse edilebilmesi,
Tasarruf fon havuzu tanımında yer alan
birikmiş tasarruflar ve finansman tutarlarının ihtiyat fonunu
kapsaması sebebiyle ihtiyat fonu tutarı ibaresinin
kaldırılarak mükerrerliğin giderilmesi,
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci maddede 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 2nci maddesi yoluyla 6361 sayılı Kanunun
5inci maddesinin birinci fıkrasında değiştirilmesi
öngörülen e) bendindeki en az elli milyon Türk Lirası olması
ibaresinin en az elli milyon Türk Lirası olarak değiştirilmesini
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Kadim
Durmaz Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Tokat
Manisa
Adana
Erkan
Aydın
Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Bursa Milletvekilli Sayın Erkan Aydın.
Buyurun Sayın Aydın (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu kanun teklifini genel olarak olumlu
bulmakla birlikte geçmişte karşımıza çıkan ve bugün
hâlâ yaşanan olumsuzlukları da dile getirmek lazım. Ülkemizde
faizsiz konut sistemiyle, faizsiz gayrimenkul sistemiyle onlarca finanszedenin
olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu kanun belki bir nebze de olsa bunların
önüne geçecek; bu anlamda olumlu.
Şimdi, kısaca örnekler vermek istiyorum.
Hâlâ, bugün, oturduğunuz yerden internette girdiğiniz haberlerde
buradan çıkın, Kızılaya beş dakikada yürüyün, duvar
direklerinde şu şekilde ilanlarla karşılaşıyorsunuz:
Kredi notunuz sıfırsa, bankalardan size para çıkmıyorsa,
ev hanımıysanız, emekliyseniz, gelin, kefilsiz, koşulsuz
sizlere kredi verelim. Peki, nasıl oluyor? Araştırdık,
gerçekten enteresan, -bir banka kredi vermiyor- belki bir geliri yok, işi
yok ancak bir para nakden veriliyor. Sizi davet ediyorlar, burada kişisel
verilerinizle ilgili her türlü bilgiyi alıyorlar, o bilgilerde anne
kızlık soy isminden, TC kimlik numarasından adrese kadar her
şey var, karşılığında da 3-5 bin lira para
veriyorlar; vatandaş da o parayla işini görüyor ancak birkaç ay
geçmeden karşınıza bir borç geliyor, 3-5 bin lira olmuş
12-13 bin lira.
Şimdi, Kişisel Verileri Koruma Kuruluna da
-bizim odalarımıza şöyle broşürler göndermiş- buradan
sesleniyorum: Bu Kurul bu bilgilerin paylaşılmasıyla ilgili
gerekli önlemleri alsın. Vatandaş kapısını
açtıktan sonra bir de bakıyor, icra dosyası. Türkiyede 23
milyon icra dosyası var, her 4 vatandaştan 1isi icralık. Durum
böyleyken, burada bu düzenlemeler yapılmadığı için
internette, Kızılayda, Bursa Heykelde, her yerde bunların
ilanları var. Umarım bu kanun çıktıktan sonra bunlar
engellenir.
Bakın, üç yıl önce, 29 Mart 2018de yine
bu kürsüden Çiftlik Bankla ilgili, yapılan
dolandırıcılıkla ilgili, Tosuncukla ilgili uyarı
yaptım, araştırma önergesi verdik Binlerce vatandaşımız
mağdur. 1 milyara yakın, eski parayla 1 katrilyona yakın
parayı iç etmişler, bunlar araştırılsın. Gelin,
bu konuyla ilgili bir komisyon kuralım. dedik ancak AKP
milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Peki, ne oldu? Bu Tosuncuk elini
kolunu sallayarak yurt dışına gitti; Güney Amerikada zevküsefa
içerisinde, lüks villalarda, lüks yatlarda hayatını sürdürmeye devam
etti. Sonuç? Olan, 10 binlerce mağdura, parasını kaptıran
ve bütün hayallerini oraya yükleyen bir sürü vatandaşımızın
umuduna, geleceğine, çoluğunun çocuğunun rızkına oldu.
Bunları engelleyin dedik. Eğer bunu üç yıl önce getirseydiniz bu
kadar mağduriyet oluşmazdı. Bakın, bu ülkede Jet
Fadıllar, Deniz Fenerleri, YİMPAŞ, KOMBASSAN, Endüstri Holding
gibi vurgunculara 300 bin vatandaşımız maalesef
parasını kaptırdı. Yani aslında yirmi yılın
sonunda AKP iktidarının ülkeye bıraktığı, koskoca
bir borç, kısa yoldan para kazanma hayali ama sonucu hüsran.
23 milyon icra dosyası dedik. Bakın,
sadece şubat ayının ilk haftasında vatandaşın
bankalara olan borcu 723 milyon arttı. Bireylerin bankalara olan toplam
borcu ise 860 milyar TL. 3 milyon 471 bin kişi ise bankalar
tarafından takipte. Yani bu kanunları buradan çıkarmak, Resmî
Gazetede yayımlamak yeterli değil; bunların takipçisi olmak
gerekiyor, vatandaşı kolay para, kolay ev, kolay taşıt alma
hayalleriyle kandıranlarla mücadele etmek gerekiyor, denetimin çok iyi
yapılması gerekiyor; aksi takdirde, buradan
çıkaracağınız kanunlar sadece kâğıt üzerinde
kalır ve 10 binlerce vatandaş dolandırılmakla, umutları
karşılığında geleceklerini, çoluklarının
çocuklarının rızkını kaybetmekle karşı
karşıya kalır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AYDIN (Devamla) Umarım, bizim de
doğru bulduğumuz bu kanundan sonra gerekli denetimler
yapılır ve üç yıl önce Çiftlik Bankta
yaşandığı gibi, Tosuncukun elini kolunu sallayarak
milletin parasını vurgun edip kaçması olayında
yaşandığı gibi olaylar yaşanmaz diyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde geçen yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Koç Ali
Kenanoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki
Ağrı İstanbul Batman
Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Kemal
Peköz
İstanbul Muş Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi
Halkların Demokratik Partisi Ağrı Milletvekili Sayın
Abdullah Koçun.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri, değerli halkımız;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı Erdoğan İnsan Hakları Eylem
Planını açıklarken, yargı
bağımsızlığı ve
tarafsızlığına ilişkin eylem planından
bahsederken aynı saatte partimize yönelik, üyelerimize yönelik yine
operasyonlar devam ediyordu, Erzurum Karaçoban Belediye Eş
Başkanımız ve yanındaki kişiler gözaltına
alınıyordu. Öte taraftan, yargının bağımsız
ve tarafsızlığını dile getiren Cumhurbaşkanı
Erdoğan konuşmasını yaparken yine iktidar partisi
tarafından partimizin kapatılması için yargıya talimat
veriliyordu.
Değerli arkadaşlar, İnsan
Hakları Eylem Planı
Bakın, Türkiye Gazeteciler Sendikasının
verilerine göre 67 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde ve
tutuklu; bu İnsan Hakları Eylem Planı bunlara uygulanacak
mı? Birleşmiş Milletlerin raporuna göre mesleklerini
yapmaları nedeniyle yüzlerce avukat şu anda cezaevinde; bu İnsan
Hakları Eylem Planı bunlara uygulanacak mı?
Yine, 2015 tarihinden bu yana eski eş genel
başkanlarımız, parti yöneticilerimiz, üyelerimiz olmak üzere
partimize yönelik 17 bine yakın gözaltı işlemi
yapıldı, 4 bine yakın partilimiz şu anda cezaevinde;
bunlara İnsan Hakları Eylem Planı uygulanacak mı? Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kararı uygulanmıyor; bunlara
İnsan Hakları Eylem Planı uygulanacak mı? Cezaevlerinde
590ı ağır olmak üzere 1.564 hasta mahpus var; bunlara
İnsan Hakları Eylem Planı uygulanacak mı? KHKyle işlerinden
atılmış binlerce insan var; bunların kendi işlerine
yeniden dönmesi için İnsan Hakları Eylem Planı uygulanacak
mı? Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı binlerce insan
hakkında dava açılmış; bunlara ilişkin İnsan
Hakları Eylem Planı uygulanacak mı? Cezaevlerinde işkence
ve çıplak aramalara maruz kalanlara, bu yasa, bu plan uygulanacak mı?
Yargısız infazlara maruz kalanlara, Suruç, Roboski, Cizre, Sur için
reform, adalet ve İnsan Hakları Eylem Planı uygulanacak mı?
Sokakta polis araçlarında, toplantı ve gösterilere müdahale
sırasında resmî gözaltı yerleri dışında uygulanan
işkenceye, kötü muamelelere bu İnsan Hakları Eylem Planı
uygulanacak mı?
Şubat ayında İçişleri
Bakanlığının talimatıyla 40 ilde düzenlenen
operasyonlarda 800e yakın partilimiz, üyemiz gözaltına
alındı, evlerinde arama yapıldı, her evde kimi yerlerin
kapısı kırıldı, kimi yerlerde kanun
dışı yazılar yazıldı ve girilen her evde ve her iş
yerinde parti binalarımız tarumar edildi.
Değerli arkadaşlar, bu arama ve
gözaltı sırasında -uygulamış oldukları bu malzeme
ve bu mevcut olan durum, bakın, tarumar edilmiş olan evlerin gerçek
durumu bu şekilde- sanki evlere filler girmiş, her tarafı
darmadağın etmiş ve her tarafı dağıtmış
durumda; bunlara İnsan Hakları Eylem Planı uygulanacak mı?
Değerli milletvekilleri, bu hukuksuz
gözaltılar nedeniyle beşikte olan çocuklar dâhil olmak üzere, 80
yaşındaki yaşlılarımıza kadar herkes taciz
ediliyor, bu uygulamalar nedeniyle travmalar yaşanıyor ve
yaşanmaya devam ediliyor; bu düşman hukukuna İnsan Hakları
Eylem Planı çare olacak mı değerli arkadaşlar? Biz hiç
zannetmiyoruz böyle bir şey olacağını. Yine ikili devlet,
yine ikili hukuk sistemi. Bu halkın bu tür müjdelere karnı tok değerli
arkadaşlar. Biz artık inanmıyoruz. Bakın, faşizm devam
ediyor, hukuk askıdadır. Bu anlayışa sahip olan bu AKP ve
MHP iktidarından insan hakları yönünde eylem beklemek kesinlikle ve
kesinlikle saflıktır ve biz inanmıyoruz, halkımız da
inanmıyor.
Değerli arkadaşlar, belli ki
kaynakları bitmiş, kaynakları tükenmiş. Para için, duygusal
sebeplerle böyle bir eylem planı ortaya çıkarmış
durumdalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bu duygusal sebeplerden
yani mevcut olan bütün hazineyi yok etmiş olmalarından,
harcamış olmalarından ve artık, yurt
dışından Türkiyeye gelecek bir sıcak para
olmadığından dolayı bu Hükûmet ne yapıyor değerli
arkadaşlar? İnsan Hakları Eylem Planını devreye
sokuyor. Bakın, gerçekten, bizim karnımız bunlara tok. Bizde
inanacak göz var mıdır sizce? Biz inanmıyoruz. Neden
inanmıyoruz? Çünkü bakın, biz saatlerdir bu hukuksuzlukları dile
getiriyoruz, bunları saymakla bitiremiyoruz. Bakın, bu Hükûmetten bu
halka gelebilecek artık hiçbir yarar kalmamıştır.
Dolayısıyla bunların şu anda eylem planı dedikleri
İnsan Hakları Eylem Planı da artık lafta kalacak ve evrak
üzerinde kalmaktan başka bir şey ifade etmeyecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinde yer alan çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu İbrahim Halil Oral Ümit
Beyaz
İzmir Ankara İstanbul
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun Ataş Hayrettin Nuhoğlu
Adana Kayseri İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi olan
İYİ PARTİ İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifi üzerine
İYİ PARTİ adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, factoring ülkemizde
çok bilinen bir olgu değil, genelde tefecilik gibi algılanan
factoring sisteminin yapısal sorunlarının yanında
algısal problemlerinin de giderilmesi gerekmektedir; ekonomik hayata
yararlı bir sistem olduğu düşünülüyor ise konunun bütün
tarafları sorumluluk almalı, bu olumsuz algı
yıkılmalıdır.
Factoring kurumlarının giderilmesi gereken
tek sorunu ortaklık yapısı değildir. Gelişen
teknolojiye rağmen yetersiz otomasyon bilgi sistemi, hukuki altyapı
sorunları, muhasebe uygulamaları, ihracatta daha etkin
kullanımı gibi sorunlar üzerinde de durulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ milletvekilleri olarak ülkemizin dört bir yanında
vatandaşımıza gidiyor, dertlerini dinliyoruz; sonra da
akşam eve gelip AK PARTİli arkadaşlarımızın
açıklamalarını görüyor, çelişkilere sürükleniyoruz. AK
PARTİli arkadaşlarımız -kusura bakmasınlar- o kadar
halktan kopmuş durumdalar ki asgari ücretlinin evinin önünde arabası
olduğundan, cep telefonlarını altı ayda bir
değiştirdiklerinden, ev sahibi, araba sahibi olmanın
kolaylığından söz edebiliyorlar; buzdolabı, cep telefonu
zenginliğin ölçüsü sayılıyor. Değerli arkadaşlar,
vatandaşın arasına karışan, dertlerine kulak veren hiç
kimse bu sözleri söylemez, söyleyemez. Biraz akıl, biraz izan, biraz
vicdan sahibi olan hiçbir kimse, milletin içinde bulunduğu bu zor
koşullarda bu lafları etmez. Türk milletinin sorunlarına çözüm
bulma mesuliyetini unutup siyaseti saray duvarlarına ve parti genel
merkezlerine sıkıştıranların aksine İYİ
PARTİ olarak sokakta vatandaşın arasındayız. Geçen
hafta iki gün Trakyadaydık, Edirne kan ağlıyor. Bakın,
asgari ücretlinin maaşının 58 kat fazlasına araba
almasını bırakın, çiftçi kredisini, esnaf vergisini
ödeyemiyor. Vatandaşımız, çöken ekonominin enkazı
altında bir yardım eli uzatılmasını beklerken bu
gerçeklerden uzak, ciddiyetsiz açıklamaları görünce umutsuzluğa
kapılıyor. Önünüze yazar kasa atılmıyor diye
sanıyorsunuz ki millet, sizin kafanızda hayal ettiğiniz,
anlattığınız gibi yaşıyor. Halktan uzaklaştınız,
gerçeklerden koptunuz, ne işçinin ne memurun ne köylünün ne gençlerin
sesini duyamıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede
çalışan nüfus son bir yılda çok ciddi gelir kaybına
uğradı. Kapanan iş yerleri sayısı ve işsizlik
2ye katlandı. Adliyelerde icra dosyaları 22 milyona, bankalarda
borçlu insan sayısı 34 milyona kadar ulaştı. Bütün bu
yaşananlara rağmen esnafın vergi borcunu silmek yerine sadece
erteleyebildiniz. Biliniz ki Türk ekonomisi dizi isimleriyle yönetilmez, her
yeni yıla diriliş, şahlanış denmesi sorunları
çözmez. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Doğal gaz çıkarıyoruz. Yerli, millî uçak, otomobil
yapıyoruz. Uzaya gidiyoruz. Süper güç oluyoruz. yalanları bu
sorunları aşmaya yetmez. Gerçekleri görün ve hayal satmaktan
vazgeçin. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, daha önce bu kürsüde
İstanbulda başta Esenyurt ve Beylikdüzü olmak üzere konut
mağdurlarının yaşadıkları
sıkıntıları dile getirmiştim. Bir grup inşaat
firması tarafından dolandırılan ve sayıları 100
bini bulan bu mağdur insanlarımız sorunlarının
çözümünü Mecliste aramaktalar. Bu vatandaşlarımız ne
konutlarını alabiliyor ne de kaptırdıkları
paralarını geri alabiliyor. Organize
dolandırıcılığın kurbanı bu 100 bin
kişi, bugüne kadar haklarını bireysel başvuru
kapsamında arayarak mahkeme kapılarında süründüler fakat konu o
kadar karmaşık ki bir sonuç alınamadı. Mecliste kurulan
Komisyon bu vatandaşlarımız için bir umut
ışığı yaktı. İnanıyorum ki yüce Meclis,
bu mağduriyetin giderilmesi adına gücünü kamu yararına
kullanacak, vatandaşlarımızı mağdur eden kişi ve
kurumların cezalandırılması, mağduriyetlerin
giderilmesi için çaba harcayacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddede dört adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
İbrahim Halil Oral Bedri
Yaşar
Hayrettin Nuhoğlu
Ankara Samsun İstanbul
Dursun Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Kayseri Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İYİ PARTİ Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 251 sıra sayılı Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, biz tabii, çerçeve
olarak bir defa bu kanun teklifini destekliyoruz. Netice itibarıyla bugün
yaklaşık 274 bin kişinin dâhil olduğu bir gruptan
bahsediyoruz. Yani bunun muhakkak kanun eliyle zapturapt altına
alınması lazım. Bunlar uzun vadeli projeler yani
altmış aydan başlayıp iki yüz kırk aya kadar vadelendirilmiş
-adına altın günü deyin, ne derseniz deyin- bir organizasyon. Bugün
iki yüz kırk ay demek şöyle bir baktığınız zaman
yaklaşık yirmi yıl. Yirmi yıl içerisinde bu sektöre, bu
organizasyonlara para yatıran vatandaşlarımızı
yalnız bırakmamız söz konusu olamaz. Ben şahsen -işin
başında da söyleyeyim- yani bu çerçeveyi benimsiyorum, muhakkak
zapturapt altına alınması lazım ama bu
organizasyonların daha çok devlet eliyle yapılması lazım.
Yani bugün bizim bir Emlak Bankamız var. Emlak Bankasının adı
üstünde, görevi ne? Vatandaş emlak sahibi olsun, konut sahibi olsun diye
kurulmuş bir bankadan bahsediyoruz. Türkiye bugün deprem
kuşağında. Ayrıca, deprem kuşağında
olmasıyla beraber, binlerce dönüşüm projesi var. Bu organizasyonu
Emlak Bankası yapabilir. Bununla ilgili ne yapabilir? Biliyorsunuz,
sertifika çıkarabilir yani konut sertifikası çıkarır, bu
sertifikaları da istediği alanda satar; isterse bir yıl sonra
vazgeçsin, isterse iki yıl sonra vazgeçsin. Veyahut da TOKİnin
bununla ilgili bir sürü projesi var. Bu elindeki sertifikalarla beraber
buralardan konut edinmesi de mümkün, Türkiye'nin her tarafından konut
alması da mümkün. Dolayısıyla bu tür büyük
organizasyonların daha çok
Özel sektöre karşı olduğumdan
değil, özel sektörden gelen birisi olarak karşısında
olmamız mümkün değil ama bu tür uzun vadeli organizasyonların
muhakkak devlet eliyle yapılması lazım. Niye bunu söylüyorum?
Çünkü Türkiye'de maalesef bununla ilgili çok ciddi kötü örnekler var. Yani
bugün, özellikle Konya merkezli kurulup ondan sonra dağılan bir sürü
facia proje var, facia organizasyon var. Zaten böyle, işte, organizasyonla
ilgili olarak Komisyon Başkanını da dinleme fırsatım
oldu Komisyon oranları bununla ilgili yüzde 5e, 7ye düştü. diyor.
Firmaların sayısı arttığı zaman bu komisyon
oranları daha da düşecek. Yani normal şartlar altında bunun
yapılabilir olma şansı da otomatikman ortadan kalkıyor. O
zaman ne olacak? Otomatikman Tosuncuk gibi buna benzer bir sürü faciayla
karşılaşabiliriz. Hiç olmazsa bugün için zapturapt altına
alınmasını doğru buluyoruz ama bu işlemlerin mümkün
olduğunca Emlak Bankası marifetiyle yapılmasını da
ayrıca destekliyoruz.
Bugün, özellikle -Bayındırlık ve
İskân Bakanımızı- Çevre ve Şehircilik
Bakanımızı dinliyoruz. Bununla ilgili geliştirdiği bir
sürü projeden bahsediyor; işte Evini yaparsan
Kentsel dönüşüme
girersen
diye bir sürü alternatiften bahsediyor. Aslında en önemli konu
bu. Bu, dönüşüme de bir referans olur. Mesela, dönüşüm yapmak
isteyenlerle ilgili de böyle bir fon açılabilir. Der ki: Evini
dönüşüm yapmak isteyenler, ödeme gücü bin liraysa, 2 bin liraysa, neyse,
bununla ilgili katılım hesapları üzerinden gidebilir. Tabii,
organizasyonları yapanlar önce diyor ki: Siz şu peşinatı
bir yatırın. Komisyon da en az yüzde 7, yüzde 8, bunu da
yatırın. Ondan sonra vazgeçerseniz kendilerine göre süresi var.
Şu vadede öderiz, bu vadede öderiz. gibi sözleri var. Tamam, bugün
kanunla zapturapt altına alınsa bile ben gelecekte bu işin sorun
yaratacağını, sorun oluşturacağını
düşünüyorum. Dolayısıyla, bu işlerin mümkün olduğunca
devlet eliyle yapılmasında ben fayda mütalaa ediyorum. Zaten bugün
konut maliyetlerine baktığınız zaman, Türkiyede asgari
ücretle geçinen bir insanın öyle altmış ayda, yüz yirmi ayda,
iki yüz kırk ayda konut sahibi olması kesinlikle mümkün değil.
Bugün zaten maliyetler de neredeyse yüzde 100e yakın arttı.
Demek ki yine burada devlet devreye girecek. Sosyal
devlet olma özelliğini gösterecek, diyecek ki Ben bu konuda sosyal devlet
olmanın gereği olarak dar gelirli vatandaşlarımızı
konut sahibi yapacağım. Yoksa sistemin faizsiz olmasıyla bir
alakası yok. Bugün, finans sektöründe faizsiz bir sürü banka var,
katılım bankaları var; Albarakasından Kuveytine, Vakıf
Katılımdan Ziraat Katılımına, yine aynı
şekilde Emlak Katılım da dâhil bu faktörler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Ben, bu işin
sadece faizle alakalı olduğunu düşünmüyorum. İnşallah,
bunun altından başka bir şey çıkmaz diyorum. Ama kanuna
genel çerçevesi itibarıyla olumlu baktığımızı
buradan ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 3üncü maddesi yoluyla 6361 sayılı Kanunun 9uncu
maddesine eklenmesi öngörülen (6)ncı fıkradaki
dışında kalan ibaresinin haricindeki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Kadim
Durmaz Cengiz
Gökçel Müzeyyen
Şevkin
Tokat Mersin Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçel.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; kanun teklifinin
başlığında faktoring finansal kiralama
şirketlerini görünce önemli bir sorundan bahsetmek istedim. Aklıma
ilk olarak esnafımızın, çiftçimizin, fakir fukaranın
yaşadıkları geldi.
Coronavirüs pandemisi başlayalı
aşağı yukarı bir yıl oldu. Bu bir yıllık
süreçte esnaf yardımdan mahrum kaldı. Devlet, esnafa gerçek anlamda
destek olması gerekirken onları borçlandırmayı tercih etti,
esnafı yokluğa mahkûm etti.
Bakın, Ankarada önceki gün kafe, bar, restoran
işletmecileri hemen Meclisin arkasında protesto gösterilerini
yaptılar, havaya dilek balonları uçurdular. AKP iktidarına
sesini duyuramayan esnaf, dilek balonlarıyla sesini duyurmaya
çalıştı ama duyan yok.
Değerli arkadaşlar, biz
esnafımızın derdini, sıkıntısını
biliyoruz, ne hâlde olduğunu biliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
esnafa destek vermek için daha önce Meclis araştırması
önergeleri, kanun teklifleri verdik. AKP ve ortağı MHP bunları
dikkate almadı, önergeleri reddetti. Onlara göre esnafın sorunu yok,
aslında ülkede hiç kimsenin sorunu yok ama gerçek öyle değil.
Özellikle esnafın sorunları dağ gibi büyüdü.
Şunu söylemek lazım: Pandemiden önce
AKPnin uyguladığı yanlış ekonomi politikası
yüzünden esnafın durumu kötüydü, şimdi ise perişan hâlde.
Bakın, malum market zincirleri var ya -köylere dahi girip gariban
bakkalın, kasabın, manavın, fırıncının
ekmeğine göz dikenlerden bahsediyorum- sadece bu 3 market zincirinin
toplam şube sayısı 30 bin civarında. Bu şartlar
altında bakkalın, manavın, kasabın,
fırıncının para kazanabilme şansı olabilir mi?
Türkiyedeki AVM sayısı 436yı bulmuş. Peki,
konfeksiyoncunun bu şartlarda rekabet şansı olur mu?
Verdiğimiz kanun tekliflerinde dedik ki: Pazar günleri ve resmî
tatillerde AVM ve zincir marketler kapalı olsun; bakkallar, büfeler,
manavlar, fırınlar en azından haftanın bir günü bari
iş yapsın. Biz AVMler olmasın demiyoruz, olsun ama bizim
bakkalımız, manavımız yok olmasın, onlar da para
kazansın istiyoruz, onlar da çocuklarına harçlık verebilsin,
çocuklarının başı yere eğilmesin diye
uğraşıyoruz. Biz bu noktada adaletin sağlanmasını
istiyoruz. AVMlere karşı değiliz ama bir planlama olmalı.
2007 yılında 145 olan AVM sayısı 2020 yılında 436
olmuş. Bu düzende bakkal, manav, kasap ayakta kalabilir mi? Esnaf
kardeşlerimin şunu bilmesini isterim: AKP sayesinde AVM
sayısı 436yı buldu. Esnaf bu şartlarda ayakta kalabilir
mi; AVMlerle, zincir marketlerle rekabet edebilir mi?
Değerli arkadaşlar, Türkiye oransal olarak
AVMlerin kapladığı alan bakımından dünyada ilk 10
ülke arasında; bu, AKPnin eseri. AKP bununla övünüyor olabilir ama esnaf
bu tablo yüzünden tükendi. Almanya, İspanya, Fransa, Belçika, Danimarka,
Polonya, Portekiz, Yunanistan; bu ülkelerde bizim dediğimiz gibi
haftanın bir günü AVMler, zincir marketler kapalı. Bu ülkeler küçük
esnafın, bakkalın, kasabın, manavın,
fırıncının para kazanmasını istiyor, geçimlerini
sağlamalarını istiyor, kimseye muhtaç olmadan ayakta kalsın
istiyor. AVM ve zincir market çalışanları tatilden mahrum,
aileleriyle vakit geçiremiyorlar; AVM ve zincir market çalışanlarının
ne kadar zor şartlar içinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizim
esnafımızın, işçimizin Avrupalıdan ne eksiği var?
Çalışanlarımızın ne günahı var? On dokuz
yıldır planlama yapılmadan bir ülke nasıl yönetilir, hayret
ediyor insan. Gerçi ülke yönetilmiyor, aslında savruluyor. Esnaf sicil
affı istedi, yapmadınız, esnafa doğru düzgün destek
vermediniz. Esnaf diyor ki: Haftada bir gün iş yapalım. AVMler,
zincir marketler bir gün kapalı kalsın. Biz de çocuklarımızla,
ailemizle vakit geçirelim, nefes alalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Esnaf Biz bittik.
diyor ama AKP hâlâ bu sesi duymuyor, duymak da istemiyor.
Değerli arkadaşlar, benim de şehrim
olan Mersin, biliyorsunuz yayla kültürü bakımından çok
gelişmiş bir il. Burada kışın, 300 nüfusun olduğu
zamanlarda gariban bakkal oraya hizmet vermeye çalışıyor. Yayla
mevsimi geldiğinde, yaylacılar gelince iki ayda para kazanabiliyor
ama o yaylada bile AVM zincirleri var arkadaşlar. Sizin, Türkiyede bütün
esnafı esir alacak o 3 market zinciri, oradaki küçük esnafı da teslim
alıyor; kasabı, manavı orada esir alıyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu insanlar hem kendi geçimlerini
sağlıyorlar hem bulundukları beldede, köyde orada kapalı
olmamak için bir yılın dokuz ayında, on ayında direniyor,
iki ayda para kazanmayı hedefliyor ama sizin
yarattığınız düzende AVM zincirleri, bu esnafın
varını yoğunu elinden almasına neden oluyor, kaybetmesine
neden oluyor.
Ben, yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
. Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Ruştu Tiryaki Filiz
Kerestecioğlu Demir Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Batman Ankara Muş
Ali Kenanoğlu Oya
Ersoy Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Halkların Demokratik Partisi Ankara Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bir ülke düşünün,
on dokuz yıldır iktidarda olan bir parti var, var olanları da
yok ettiği insan hakları için eylem planı yapıyor.
Sanırsınız 1948deki İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesini yeniden keşfettiler ve yeniden yazdılar. Yıl 2021
ama olsun, öğrenmenin yaşı yoktur diyoruz.
İnsan Hakları Eylem Planı farklı
kesimlerle değerlendirilmiş, böyle söylüyorlar. Şimdi, gerçekten
merak ediyorum, toplumun hangi kesimleriyle değerlendirildi, gelen
öneriler neydi. Görüştüğünüz kişiler size eylem
planını açıklarken eş zamanlı olarak Yargıya talimat
verin, parti kapatma çağrıları yapın,
dokunulmazlıkları kaldırın. mı dediler? Tutuklu
gazeteciler, siyasetçiler, muhalifler, sosyal medya
kullanıcıları yokmuş gibi davranın. mı dediler,
gerçekten merak ediyorum.
Eylem planında haber
sınırlarını, haber verme sınırlarını
aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce
açıklamalarının soruşturma konusu olmaması için hâkim,
savcı ve kolluk görevlilerine düzenli eğitim verileceği
söyleniyor. Şimdi, evet, güzel, eğitim verilsin, zaten veriliyor da
ama tepede birisi var, sürekli yargıya talimat veriyor Elinizi
kaldırın, elinizi indirin. Gereğini yaparız,
gereğini yapın. Böyle diyen bir Cumhurbaşkanı var.
Erdoğanı kim eğitecek? (HDP sıralarından
alkışlar) Ya da Siyaseten de HDPyi kapatacağız, hukuken
de kapatacağız. diyen Cahit Özkanı kim eğitecek
gerçekten? (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Seni
kim eğitecek?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Hâkimi, savcıyı eğitmişsiniz ne fayda yani
sonuçta tepeden bu talimatlar geldikten sonra hâkim, savcı eli kolu
bağlı duruyor. Tabii, onlara da söyleyecek söz var ama asıl,
eğitim gerçekten herkes için şart.
Evet, eylem planında Gençlerin toplumsal ve demokratik
hayata katılımını artırmak için ortaöğretim
müfredatına gönüllülük çalışmaları konulacak; bu,
üniversitelerde yaygınlaştırılacak. deniyor. Ya,
Boğaziçi Üniversitesini görüyoruz; rektörlerinin seçimi için
yaptıkları itiraza, bunu istemelerine hak vermediniz. Gençler gerçekten
sadece bilim yapmak istiyorlar, özgürce düşüncelerini ifade etmek
istiyorlar, siz evlilik yardımı diyorsunuz gençlere.
Bir de insan
haklarına duyarlı kamu görevlilerine ödül verilecekmiş.
Şimdi, gerçekten zor bu ödülün sahibini bulmak. Ama bunun için en güzel
başlangıç, mesela İçişleri Bakanının affedilmesi
olur; gerçekten, bu, iyi bir şey olur, hem kendisine hem tüm
yurttaşlara büyük bir ödül olur diye düşünüyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Nihai amaç, darbe
tortularından arındırılmış sivil
anayasaymış. AK PARTİ, Türkiyeye askerî darbelerden sonra sivil
darbe katkısını yaparak zaten tarihe geçti. AKP ve MHPden gelen
sivil anayasa laflarının içinden geçtiğimiz dönemde hiçbir
kesimde karşılığı yok; bu, olsa olsa sivil darbe
anayasası olur ve bugün Mecliste dokunulmazlıkları
kaldırmak için can atanların ise ne 28 Şubatta Sincanda
tankları yürütenlerden ne de 15 Temmuzda Meclise tankları
yürütenlerden bir farkı olmayacaktır tarihte; bunu da böyle bilin.
(HDP sıralarından alkışlar)
Bütün bu laf
kalabalığına rağmen İnsanlar Hakları Eylem
Planı dediğiniz ve aslında 1inci madde
Yani Biz kimse istedi
diye yapmıyoruz. diyorsunuz ama AByle vize serbestisi için istenenlerin
karşılanması hedefini koymuşsunuz. Yani aslında halka
diyorsunuz ki: Ne kadar fon, o kadar hak. Yani fonlanmış bir
İnsan Hakları Eylem Planınız var.
Bütün bunlara
rağmen gerçekler apaçık ortada. Yetmiş bir gün oldu, AİHM
kararını uygulamadınız. Selahattin Demirtaşın ve
aynı durumdaki nice arkadaşımızın hakları yetmiş
bir gündür yeniden ihlal ediliyor. Oysa kararı uygulamak için eylem
planına filan ihtiyaç yok, Anayasanın 90ıncı maddesini
uygulayın, zaten
o yeterli.
Evet, AİHM Demirtaşın ifade
özgürlüğü ihlal edildi. Mahkemeler ve AYM üstüne düşenleri
yapmadı, suçlama konusu açıklamaların dokunulmazlık
kapsamında olup olmadığını dahi incelemeden
yıllarca Demirtaşın hak ve özgürlükleri
kısıtlandı. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yargı siyasal, yargılama siyasal; Demirtaşın
tutukluluğu ve yargılanması, çoğulculuğu bastırma
ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlama amacı
taşıyan bir siyasi stratejidir. diyor.
Evet, fonlanmış eylem
planınızdan önce sizin Türkiye halklarına ciddi bir özür
borcunuz var: KHK mağdurlarına, iradesi gasbedilen seçmenlere, 10
Ekimde yaşamını yitirenler ve yakınlarına, Merasim
Sokakta öldürülenler ve yakınlarına, hâlâ kayıp olan
insanların yakınlarına, kaçırılan gençlere, yerinden
ettiğiniz Cumartesi Annelerine çünkü, aynı zamanda çareyi sizin
bulmanız gerekirken partimizin önünde oturan ailelere, Garada
hayatını kaybeden askerlerin yakınlarına, hepsine bir özür
borçlusunuz çünkü en hafif tabirle, siz önleme yükümlülüğünü yerine
getirmediğiniz için sorumlusunuz ama daha ağır bir tabirle de
bazılarının bizzat sebebi olduğunuz için sorumlusunuz.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hatip kürsüden
demokrasi, özgürlük idealleri üzerine bir konuşma yaptı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yok
canım, idrak edememişsin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kendi idealleridir
ancak demokrasinin yani yöneticilerin göreve geliş usullerinin modern
çağlarda kabul görmüş en ideal modeli Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. anlayışına dayalı yönetim
modelidir yani demokrasidir yani millî iradedir. Yani Platoncu bir
anlayışla bugün burada yöneticilerin nasıl bir eğitimle
göreve geleceği, bu eğitimlerin kimler tarafından
verileceği eğer özgürlük ve demokrasi yöntemi olarak tavsiye
ediliyorsa biz buna karşıyız, böyle bir demokrasi olamaz. Burada
hukuk devleti ilkeleri, kuvvetler ayrılığı anayasal düzen
içerisinde işlemektedir ve bu mukayeseli hukuk çerçevesinde de hamdolsun,
gelişmiş demokrasilerde olmayan uygulamaları bugün
yapıyoruz.
Bakın, Avrupayı örnek aldığınız
zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, ama ya, her seferinde yani...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
sataşmada da bulunmadan ifade ediyorum: Avrupada, şu anda, 15 Temmuz
gibi bir hain darbe teşebbüsüne muhatap olmamış, çukur terörüyle
karşı karşıya kalmamış ve 17-25 Aralık Gezi
kalkışması gibi süreçleri görmemiş bir ülkede bile, bizim
ülkemizde var olan özgürlükler bulunamıyor. Demek oluyor ki Recep Tayyip
Erdoğan, Cumhurbaşkanımız, eğitim değil...
Bakın, bundan sonra siyaset bilimi fakültelerinde -yüzlerce yıl
boyunca- üst üste seçimlerde galip olmuş, millete büyük hizmetler
etmiş, milletin mahrumiyet yıllarını telafi etmiş
liderimiz Recep Tayyip Erdoğan anlatılacaktır.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, bir
sataşma yok.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yok, yok, hayır, sataşma için değil.
BAŞKAN Siz, kendi bakış
açınızla olayı anlattınız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tabii, tabii.
BAŞKAN Sayın Özkan da anlattı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yok, yok.
Bir dinlerseniz, ben sataşma demedim zaten,
sadece kayıtlara geçsin diye... (AK PARTİ sıralarından Ya,
niye geçiyor kayıtlara? sesi) Ben ne Tayyip Erdoğanın ne de
Cahit Özkanın kendi eğitimleriyle ilgili bir şey söylemedim.
İnsan Hakları Eylem Planıyla ilgili, orada yargının
bağımsız olduğundan söz edilirken buradan talimat vermek
durumundan bahsettim ve böyle bir eğitimin gerekliliğinden bahsettim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Anlaşıldı, peki.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Başkan,
ben yerimden kısa bir...
BAŞKAN Sayın Beştaş, bir
sataşma yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşma demiyorum zaten, yerimden 60a göre bir şey
söyleyeceğim.
BAŞKAN Tamam, 60a göre yerinizden bir dakika
söz veriyorum.
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Başkan.
Kamuoyu yanlış bilgilenmesin. diye söz
aldım; Cahit Özkana sakın inanmasınlar, yanlış bilgi
veriyor. Yani eğitim dedi ya, demokrasi ve özgürlükler için bu
uygulansın denirse bu bir eğitim malzemesi olamaz, tam da bu nedenle
lazım. Kuvvetler ayrılığı nedir, yargı niye
tarafsız ve bağımsızdır, yürütme neden yargıya
talimat veremez; bütün bunlar aslında eğitimin bir
parçasıdır. Hatibimiz, vekilimiz, çok önemli değerlendirmeler
yaptı. Cevap veremedi Gelişmiş demokrasilerde olmayan
şeyler yapıyoruz. dedi. Kesinlikle katılıyorum, kırk yıl
düşünsem katılacağımı düşünmezdim yani şu
noktada katılıyorum: Hiçbir gelişmiş demokraside 79
yaşındaki kadınlar gözaltına alınıp
tutuklanmıyor, eli kolu olmayan engelliler bu pandemi döneminde ölüme
mahkûm edilmiyor, hiçbir gelişmiş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bitireyim
Başkan, lütfen...
BAŞKAN Ama bunu daha sürdüremeyiz. Sadece
60a göre söz istediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dakika, sadece bir dakika.
BAŞKAN 60a göre sözünü söyledi, bir dakika
çünkü değerlendirmeleri sataşma üzerinden yapılmıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitirmiştik Başkan.
BAŞKAN Bakın, Sayın
Beştaş, Cahit Özkan kalktı, kendi düşüncelerini söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
kendi düşüncemi söyledim.
BAŞKAN Cahit Özkan bir sataşma üzerine
kendi düşüncelerini söyledi, size sataşmadı ve kendi
düşüncelerini söyledi, katılırsınız
katılmazsınız. Şimdi herkes düşüncelerini burada tek
tek beyan ettiği zaman, biz bunu bitiremeyiz yani Cahit Özkan -siz
beğenirsiniz beğenmezsiniz- düşüncelerini söyledi. Ben size söz
verdim, siz de düşüncelerinizi söylediniz. Bir başka arkadaş da bunu talep edecektir mutlaka;
demokrasi hakkında, eğitim hakkında, kuvvetler
ayrılığı hakkında herkesin söyleyecek bir sözü var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, iki dakikayı aştınız. Ben bir
dakikayla bitirecektim, hakikaten süreyi aştınız.
BAŞKAN Biliyorum. Hep siz
aşıyordunuz, sizler hep aşıyordunuz. Bu sefer ben
aştım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
şunu söyleyeyim, sadece kayıtlara geçsin, ben sözümü
bitirmemiştim: Cahit Özkanın gelişmiş demokrasi
dediği, antidemokratik uygulamaların artık bir paket hâline
geldiği...
BAŞKAN Kusuruma bakmayın, ben devam
ediyorum şimdi.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75
Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3üncü maddesiyle 6361
sayılı Kanunun 9uncu maddesine eklenen (5)inci fıkraya
konut ibarelerinden sonra gelmek üzere ,çatılı işyeri
ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Mücahit
Durmuşoğlu
Denizli Kırıkkale Osmaniye
Nilgün
Ök Meliha
Akyol Metin
Gündoğdu
Denizli Yalova Ordu
Mustafa
Demir Salih
Cora
İstanbul Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle müşterilerin konut ve taşıt
dışında, çatılı iş yeri edinimlerinin de tasarruf
finansman faaliyetleri kapsamında finanse edilebilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde bulunan fıkrasında yer alan ibaresinin
fıkrasındaki biçiminde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Kadim
Durmaz Burhanettin
Bulut Müzeyyen
Şevkin
Tokat Adana Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyede dün Yargı vesayeti var. Ordu
vesayeti var. diyenler, bürokrasinin vesayetinden dem vuranlar bugün
sarayın vesayetine karşı tek kelime etmiyorlar. Her konuda bir
hesap vermemezlik hâkim. En basit konular bile, gelen cevapta ticari sır
diye cevaplandırılmıyor. Sanki Beştepede Erdoğan
kendisine sırlardan bir saray inşa etmiş, neyi sorsak ticari
sır Cumhurbaşkanlığı değil, âdeta sırlar
sarayı. Biz o sorularımızda Bankada ne kadar paranız var?
diye sormuyoruz Milletin vergilerini ne yapıyorsunuz? diye soruyoruz. O
sorulara siz cevap vermiyorsunuz ama Türkiyede çok az sayıda
kalmış gazeteler bunu manşetlerine taşıyor.
İşte burada, bugünkü Sözcü gazetesinde bunu görmek mümkün.
Örneğin, muhalefet milletvekilleri sormuş, demiş ki: Sözcü
TVnin logo talebini neden kabul etmiyorsun? İktidar yanıt
vermiş: Ticari sır. Medya ne kadar vergi verdi, ne kadar ceza
kesildi? diye sorulmuş; iktidar, cevap vermiş, saray demiş ki:
Bunların hepsi ticari sır. Nohut ve kırmızı biber
hangi firmadan ithal ediliyor? diye sormuşuz, ona da cevap olarak ticari
sır demiş. Sanki biz evinize aldığınız nohudu
sormuşuz, sanki biz Evinize kaç litre yağ alıyorsunuz, biber
alıyorsunuz? onu soruyoruz. Yine, yap-işlet-devretlerin
maliyetlerini sormuşuz; otobanları, köprüleri sormuşuz,
şehir hastanelerini sormuşuz, Bunlara ne kadar ödeniyor, nasıl
bir sözleşme var? diye sormuşuz, bunlara da cevap verilmedi. Gerçi
özellikle şehir hastaneleri ve otoyolların ne tür bir sözleşme
yaptığını sadece biz muhalefet milletvekilleri bilmiyor değiliz,
iktidar milletvekilleri de ne tür bir sözleşme yapıldığını
bilmiyor. Yine, Ziraat Bankasına borcu olan, haciz gelen çiftçi
sayısını sormuşuz, sanki biz Çiftçi Mehmet efendinin
bankada ne kadar borcu var? diye sormuşuz gibi buna da ticari sır
diye cevap verilmiş. Kaz Dağlarını kazan şirket
ruhsat süresini ne kadar sürede almış? diye sormuşuz, ona da
cevap vermemişler. Tarım Kredi yönetiminde görev yapan
insanların ne kadar maaş aldığını sormuşuz,
ona da ticari sır diye cevap vermemişler. Burada bizim konu
ettiğimiz bahislerin hepsi devletin kasasında bulunanlara
ilişkin sorduğumuz sorulardır. Biz, devletin kasasına ne
verdiğinizi sormuyoruz, biz size emanet edilen paraları nereye
harcadığınızı soruyoruz. Bu, en azından devletin
şeffaflık ilkesine uygun olan, yapılması gereken bir
durumdur.
Son olarak -gazetenin başlığında
olan- aşılara ilişkin bir soru sormuştuk: Ne kadar
harcıyorsunuz, bu aşılara ne kadar ödüyorsunuz? diye.
Sağlık Bakanı şöyle bir ifadede bulundu, dedi ki:
Aşıları, biz, Çin devletiyle anlaşma yaparak getiriyoruz,
arada hiçbir aracı yok. Sonra da Genel Başkanımız, Madem
öyle, hiçbir aracı yok, ücretsiz şekilde ülkeye gelen 1 milyon
aşının bedelini neden bir aracı şirkete ödediniz?
diye sordu, Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı, Keymen
bir açıklama yaptı; önce Keymenin söylediğini söyleyeyim, dedi
ki: Bu fatura, yaptığımız masraflar
karşılığında alındı. Ne o masraflar?
Lojistik hizmetleri, dolum hizmetleri. Ama o gün Sinovac firması bir
başka amaçla bu aşıların gönderildiğini söyledi, o da:
Teminat mektubu bulamadık, teminat diye sormuşuz, ona da cevap
olarak ticari sır demiş. Sanki biz evinize
aldığınız nohudu sormuşuz, sanki biz Evinize kaç
litre yağ alıyorsunuz, biber alıyorsunuz? onu soruyoruz. Yine,
yap-işlet-devretlerin maliyetlerini sormuşuz; otobanları,
köprüleri sormuşuz, şehir hastanelerini sormuşuz, Bunlara ne
kadar ödeniyor, nasıl bir sözleşme var? diye sormuşuz, bunlara
da cevap verilmedi. Gerçi özellikle şehir hastaneleri ve otoyolların
ne tür bir sözleşme yaptığını sadece biz muhalefet
milletvekilleri bilmiyor değiliz, iktidar milletvekilleri de ne tür bir
sözleşme yapıldığını bilmiyor. Yine, Ziraat
Bankasına borcu olan, haciz gelen çiftçi sayısını
sormuşuz, sanki biz Çiftçi Mehmet efendinin bankada ne kadar borcu var?
diye sormuşuz gibi buna da ticari sır diye cevap verilmiş.
Kaz Dağlarını kazan şirket ruhsat süresini ne kadar
sürede almış? diye sormuşuz, ona da cevap vermemişler.
Tarım Kredi yönetiminde görev yapan insanların ne kadar maaş aldığını
sormuşuz, ona da ticari sır diye cevap vermemişler. Burada
bizim konu ettiğimiz bahislerin hepsi devletin kasasında bulunanlara
ilişkin sorduğumuz sorulardır. Biz, devletin kasasına ne
verdiğinizi sormuyoruz, biz size emanet edilen paraları nereye
harcadığınızı soruyoruz. Bu, en azından devletin
şeffaflık ilkesine uygun olan, yapılması gereken bir
durumdur.
Son olarak -gazetenin başlığında
olan- aşılara ilişkin bir soru sormuştuk Ne kadar
harcıyorsunuz, bu aşılara ne kadar ödüyorsunuz? diye.
Sağlık Bakanı şöyle bir ifadede bulundu, dedi ki:
Aşıları, biz, Çin devletiyle anlaşma yaparak getiriyoruz,
arada hiçbir aracı yok. Sonra da Genel Başkanımız, Madem
öyle, hiçbir aracı yok, ücretsiz şekilde ülkeye gelen 1 milyon
aşının bedelini neden bir aracı şirkete ödediniz?
diye sordu, Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı, Keymen
bir açıklama yaptı; önce Keymenin söylediğini söyleyeyim, dedi
ki: Bu fatura, yaptığımız masraflar
karşılığında alındı. Ne o masraflar?
Lojistik hizmetleri, dolum hizmetleri. Ama o gün Sinovac firması bir
başka amaçla bu aşıların gönderildiğini söyledi, o da:
Teminat mektubu bulamadık,teminat mektubu
karşılığında 1 milyon aşıyı gönderdik;
aracı firmanın bunu alıp bunun bedelinden kendi
masraflarını karşılamasına ilişkin. Ancak burada
gördüğümüz tablo şu: Keymen İlaç, tek bir kuruş kâr etmeyeceğini
ifade ediyor ve üzerine şöyle bir şey daha söylüyor: Ülkemizde
aşılama oranı arttıkça yalan ve iftiralar da artıyor.
Bizim itirazlarımız Keymen İlaca değil, bizim sözümüz
Keymen İlacın kendisine de değil, bizim itirazımız
Sağlık Bakanının kendisine. Neden? Çünkü Sağlık
Bakanı şöyle bir şey söyledi: Biz bu aşıları
doğrudan Çinden alıyoruz, aracı falan yok, sözleşmeyi de
doğrudan Çin firmasıyla yaptık. Yani Burada Keymenin adı
bir TRT muhabirinin fotoğrafıyla çıkmıştı
ortaya- sadece lojistik için geçiyorsa. Peki, o hâlde, bu tümüyle lojistikse bu
12 milyonu niye ödediniz? diye sordum.
Bugün ben burada ikinci bir yalanı ortaya
çıkartacağım. Hani 3 muhatabın 3 ayrı
açıklamasını bir tarafa bırakarak
1 milyon aşıya
ilişkin açıklama yaptılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Ama o 1 milyon
aşının karşılığı verilen 12 milyon
TLlik tutar 4 milyon aşıya tekabül ediyor. Türkiyeye 10 milyonun
üstünde aşı geldi; diğer gelen aşılar likit hâlde
geldi yani mamul, form hâlinde gelmedi, enjeksiyon hâlinde gelmedi, diğer
gelenler likit hâlde geldi ve bunun gümrük fatura tutarı 7 dolar, 7 dolara
1 dolar da flakonlama ücreti ilave ettiğinizde ederi 8 dolar. Yani Keymen
İlaç, bunu 8 dolara mal etmiş. Burada gördüğünüz gibi, ilk gelen
aşılarda yani 4 milyon aşıda sadece Çin
firmasının ismi var ama diğer aşılarda Keymen İlacın
adı var. Buradan çıkan tablo şudur: 6 milyon aşı için
8 dolarlık maliyetiyle yaklaşık 24 milyon dolar ek bir ödeme
vardır; 10 milyon aşıda 36 milyon dolarlık bir kayıp
söz konusudur. Bu tutar da tamamen aracı firmaya ödenmiştir.
Teşekkür ediyorum Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinde yer alan çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu İbrahim
Halil Oral Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
İzmir Ankara Adana Hayrettin Nuhoğlu Dursun Ataş
İstanbul Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
İYİ PARTİ Ankara Milletvekili Sayın İbrahim Halil
Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarruf finansman
şirketleriyle alakalı toplumsal bazı sorunlara çözüm üreten ama
bir noktada da yetersiz kalan bir kanun teklifini görüşüyoruz. Burada, bu
şirketlerin bir kısmının suistimalleri ya da âdeta
dolandırıcılık boyutuna varan uygulamaların
engellenmesinin yanında, düşünülmesi gereken önemli bir nokta var:
Vatandaşımızın alım gücü kalmamıştır.
Alım gücü kalmadığı için Ömrühayatımda
başımı sokacak bir evim olsun. niyetiyle bu tip şirketlere
de umut veriliyor. Alım gücünü en çok kaybeden kesim ise esnaflardır,
esnaf bir bir kepenk kapatmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız Bazı dostlar geldi Dükkânlar
kapanıyor. dedi. İşte rakamlar, ortada kapanan falan yok. diye
söylemişti. Biz İYİ PARTİ olarak sürekli sahadayız,
sürekli esnaf geziyoruz, vatandaşla temas ediyoruz; gördüğümüz
şey şu: Sayın Cumhurbaşkanımızı ya danışmanları
ya da çevresindeki bürokratlar yüzde yüz yanıltıyorlar.
Geçtiğimiz gün Teşkilat Başkanımız Sayın Koray
Aydın ve parti yöneticilerimizle Ankaranın göz bebeği olan
Kızılayda esnaf ziyareti yaptık. Ziyaret yaptık ama sohbet
edecek esnaf bulmakta dahi zorlandık. Herkes dükkânlarını
kapatmış, in cin top oynuyor. Bakın, şu fotoğrafları
size bir göstereyim: Ankara Kızılayda satılık, devren
kiralık veya kiralık fotoğrafları Yani bunları iktidar
tarafına verip de Cumhurbaşkanına iletmelerini rica
edeceğim. Görüyorsunuz ki Kızılayın göbeğinde,
Olgunlar, Konur, Yüksel Caddelerinde dükkânlar, kiralık ya da
satılık ilanları asmıştır. Bu dükkânlar
zamanında yüz binlerce lira hava parası verilip tutulabilen
dükkânlardı, şimdi bomboş duruyorlar. Sayın Cumhurbaşkanına
tavsiyem şudur: Ya etrafınızdaki yalan yanlış bilgiler
paylaşan ekip arkadaşlarınızı derhâl
uzaklaştırın ya da bizim yaptığımız gibi,
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener
Hanımefendinin yaptığı gibi sokaklara bir inin,
insanımıza bir dokunun, esnafın sesini dinleyin. Biz siyaseti
lebalep kongre salonlarında değil dertli sokaklarda yapıyoruz,
saraylarda değil caddelerde politika üretiyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, yeme içme ve
eğlence sektörü çok büyük sıkıntı yaşamaktadır.
Kızılayda yaptığımız ziyaretlerde bu sektörde
çalışan insanların da işletme sahiplerinin de perişan
olduğunu gördük. Pek çoğu vergi ve SGK borçlarını
yapılandırdılar ancak ödemenin son günü geçti. Bu insanlar
dükkânları kapalıyken, iş yapamazken nasıl
yapılandırma ödemesi yapacaklardı? Keza yapamadılar,
borçlarını ve borçlandırmalarını da ödeyemediler.
Kapalı olduğu hâlde stopaj, işgaliye, çöp, eğlence vergisi
ödemek zorunda kalıyorlar. Bunların bir kısmının
tahsilatını belediyeler yapmasa da kanuni olarak borçlar birikiyor.
Kapalı olduğu hâlde dükkânına bir önceki yıla göre ortalama
elektrik, su ve doğal gaz faturasını ödeyen esnafımız
var. Bu esnaf, dükkânlarını açamadıkları için
faturaları göremiyor ve açma-kapama durumuna düşüyorlar üstelik.
Şu an kısmi bir şekilde açılma başladı. Bu
açılma bu sektörde bir kısma çok az iyi gelecek olsa da özellikle
yeme içme ve eğlence sektörü hâlâ aynı sorunlarla devam edecek.
Açılan dükkânlar SGK ödemeleri yapmak durumunda kalacak. Bu noktada
devletimizin bir karar alması lazım. SGK ödemeleri, kapalı olan
ya da kısmi açılmış olan esnaf için altı ay ya da bir
yıl boyunca devlet tarafından karşılanmalıdır.
Bakın, burası çok önemli -hani bir Bakanımız vardı,
Bakın, burası çok önemli. diyordu ya, ben de ondan dolayı
burası çok önemli diyorum- dükkânını açan esnafa, işe
başlamaları için faizsiz ve uzun vadeli işe başlama ve
işletme kredileri acilen verilmelidir. Bu ve benzeri pek çok sorun
vardır; bugün bir umut ev, araba alabilmek için finansman
şirketlerine giden vatandaştan daha kötü durumda esnafımız
vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Esnafımız kredi kartı borçlarını ödemek için yüzde
vererek tefecilere ya da kredi kartı çevirme işi yapan insanlara
düşmüş durumda kalmıştır. Bunlar için ne çözüm
üreteceğiz? Bu çatı altında, aklıselimle bu hususu
düşünmek zorundayız diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen
yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İzmir Batman Muş
Ali Kenanoğlu Oya
Ersoy Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Halkların Demokratik Partisi İzmir Milletvekili Sayın Serpil
Kemalbay.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Genel
Kurulu, değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Ben de sözlerime İnsan Hakları Eylem
Planı komedisini hatırlatarak başlamak istiyorum. Keşke
gerçekten bir insan hakları eylem planını konuşuyor
olsaydık çünkü bu gerçekten Türkiyede şu anda çok akut bir problem,
ihtiyaç. Bakın, size bir fotoğraf gösteriyorum, bu, Batmanda -eminim
sosyal medyada bolca görmüşsünüzdür- bir zırhlı araç ve bu
zırhlı aracın kovaladığı bir çocuk, genç.
Batmanın sokaklarında zırhlı araç bir çocuğu kovalıyor.
Burada sormak istiyorum, yani bu konuyu AKP Grubuna sormak istiyorum: Bu konuda
herhangi bir işlem yapıldığını duydunuz mu,
biliyor musunuz? Bir zırhlı aracın bir çocuğu
kovalaması ne anlam ifade ediyor Türkiye'de, Batmanda? Ve Türkiye'de
yaklaşık 50 insanın zırhlı cinayetlerinde
yaşamını yitirdiğini -özellikle Kürt coğrafyasında-
hatırlatıyorum ve bu konuya bir açıklık getirmenizi
bekliyorum.
Yine, burada gördüğünüz 3 kadın var,
bunlar anne; çocuklarını savaşta yitirmişler,
çatışmada yitirmişler ve başka annelerin gözyaşı
dökülmesin diye bir dernek etrafında birleşmişler. Biri hasta
tutsak Muhlise Karagüzel, elleri kelepçeli bir şekilde tedavi ediliyor
şu anda ve diğer ikisi, 71 yaşındaki Hatun Aslan ile 79
yaşındaki Meryem Soylu; tam da bu İnsan Hakları Eylem Planı
açıklandığı günlerde evlerine baskın
yapılıyor ve şu anda tutuklular. Bu kadınlar neden
tutuklu? diye sorarsak, barışı savundukları için,
partimize yakın oldukları için, siyasi görüşlerinden
dolayı, şu anda tutsaklar ve insan hakları burada ihlal ediliyor.
Bu kadınlar siyasi iktidar tarafından makbul kadınlar olarak
görülmediği için şu anda zindandalar ve insan hakları ihlaline
maruz kalıyorlar.
Peki, böyle tablolar -ki size burada binlerce
aktarabiliriz- Türkiye'de şu anda yaşanıyorken neden İnsan
Hakları Eylem Planı diye bir gündem ortaya attınız? Çünkü,
aslında Türkiyeyi yönetemiyorsunuz. Türkiye'nin sorunları o kadar
ağırlaştı ve iktidarda kalmak için öylesine
çırpınıyorsunuz ki bir gün gündeminiz Gara oluyor, bir gün
gündeminiz HDPyi kapatmak oluyor, aynı gün gündeminiz işte böyle
insan hakları olabiliyor; çırpınıyorsunuz. Bütün derdiniz
Türkiye'deki hak ihlallerini, otoriter rejimin yarattığı
tahribatı ve özellikle de iş-aş problemlerinin üstünü örtmek.
Bunlar konuşulamasın diye yeni gündemler yaratmaya
çalışıyorsunuz.
Bugün TÜİK bir açıklama yaptı ve
enflasyonu açıkladı, Türkiye'deki enflasyon on sekiz ayın
zirvesine çıkmış; bunun üstünü kapatmaya
çalışıyorsunuz. Erdoğan iktidarında geçim derdiyle
intihar eden işsizler, kadınlar, gençler için Türkiye bir cehenneme
dönüştü; bunun üstünü örtmeye çalışıyorsunuz. Bu sistem,
içinde bulunduğumuz sistem işsizliği, yüksek enflasyonu
önleyemiyor ve her gün sarayın dışında hayat
pahalılığı her kapıyı çalıyor; bunu örtmeye çalışıyorsunuz.
Doğal gaza daha birkaç ay oldu 2021e gireli -2nci ayındayız,
3üncü ayına yeni girdik- art arda zamlar geldi, doğal gaz halk için
zamlandı; bunun üstünü örtmeye çalışıyorsunuz. Pandemi
sürecini yönetemiyorsunuz ve insanlar, esnaf, işçiler, işsizler,
kadınlar gerçekten büyük bir ekonomik kriz yaşıyorlar,
açlık yaşıyorlar Bir ekmeğe muhtaç olduk." diye her
evden ses yükseliyor; bunun üstünü örtmeye çalışıyorsunuz.
İşte pandemi haritası burada. Bu tabloyu yaratan sizlersiniz.
Bakın, burada, pandemiyi de politikaya bir araç yaptığınızı
görüyoruz. İşte bu maviyle görülen yerlerde pandemi daha az etkili
olduğu hâlde, Vanda örneğin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) -
sınır kapılarını kapatıp Edirnede
-kırmızı olduğu hâlde- sınır kapıları
açık. Van halkını açlığa mahkûm ediyorsunuz; bunu
örtmeye çalışıyorsunuz.
Sözlerimi sonlandırırken -8 Mart
yaklaşıyor- kadınlar diyor ki: Mutfaktaki tencere kimin
umurunda, bu dünyanın yükü benim sırtımda. Pandemiyle birlikte
kadın yoksulluğu daha da arttı. Dünya bir avuç muktedirin
iktidar, güç ve kâr hırsı yüzünden yaşanmaz hâle getirilirken
erkek egemenliğine ve kapitalizme karşı evde, işte,
sokakta, hayatın her alanında sesini yükselten tüm kadınlar iyi
ki varsınız diyorum. Kadınlar özgürlüğü,
eşitliği, sosyal refahı hepimiz için mümkün kılacak
başka bir dünya için, yeni bir yaşam için rehberlik yapıyorlar
hepimize. Kadınların yolu, yolumuz, açık olsun diyorum.
İsyanımız özgürlüğümüz için. Biliyoruz ki dünya yerinden
oynar kadınlar özgür olsa
(x) (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Oya
Ersoy
Batman Muş İstanbul
Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
İstanbul Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Arslan Kabukcuoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş
Eskişehir İstanbul Kayseri
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK
(Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Halkların Demokratik Partisi Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ruştu Tiryakinin.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 6361 sayılı Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerine birkaç şey söyleyeceğim. Öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teklif sahipleri 6361 sayılı Kanunda bir
dizi değişiklik öneriyorlar; factoringe ilişkin
değişiklik yok, leasinge ilişkin değişiklik yok fakat
tasarruf finansman sistemini düzenlemek istiyorlar. Tasarruf finans sistemi
düzenlenmeli mi? Evet, düzenlenmeli. Denetlenmeli mi? Evet, denetlenmeli, buna
hiç kuşku yok. Tasarruf finans sisteminin düzenlenmesine de denetlenmesine
de hiçbir siyasi parti karşı çıkmıyor, aksine destekliyor.
Ancak, bu düzenleme yapılırken bir
şey unutulmuş: Yerli otomobil üretiyoruz. Herkese ev veriyoruz.
Herkesi Maldivlere tatile gönderiyoruz. diyen Jet Fadılların,
KOMBASSANların, YİMPAŞların, Çiftlik Bankların
mağdurları ne olacak? sorusunun yanıtı maalesef bu
teklifte yok; geçmişe dönük hiçbir düzenleme yer almıyor.
Anlaşılan, teklif sahipleri Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir;
biz önümüze, bundan sonrasına bakalım. diyor. Bu söylenemez mi?
Elbette söylenebilir ama bir bütün olarak sorunları çözemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Cumhurbaşkanı dün İnsan Hakları Eylem
Planını açıkladı. Açıklamada 9 tane amaçtan, 11
ilkeden, 50 hedeften, 393 faaliyetten söz ediliyor. Açıklanan amaçlarda
sorun var mı? Yok. Açıklanan ilkelerde sorun var mı? Yok. Hadi
1215 Magna Cartaya kadar gitmeyelim ama 1948 tarihinde kabul edilen
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden,
1950de kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden bu
yana temel hak ve özgürlüklerin neler olduğunu herkes biliyor. Arka
arkaya, temel hak ve özgürlüklere ilişkin, uluslararası
sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu
hakları saydığınızda bir şey yapmış
olmuyorsunuz çünkü Türkiye bu sözleşmeleri 1948 ve 1950de zaten kabul
etti. Sorun, bu uluslararası sözleşmelere uygun bir yönetimin sergilenmemiş
olması. Kaldı ki bu hakların tamamı zaten ülkemizde
Anayasayla güvence altına alınmış durumda; iktidar bu
haklara uysun yeter, gölge etmesin yeter.
Bakın, daha önce de söyledim: Düşünce ve
ifade özgürlüğü var mı? Yok. Örgütlenme özgürlüğü var mı? Yok.
Toplantı, gösteri yürüyüşü hakkı var mı? Yok. Basın
özgürlüğü var mı? Yok. Özel hayatın gizliliği var mı?
Yok. Konut dokunulmazlığı var mı? Yok. Yargı
bağımsızlığı var mı? Yok. Ama temel hak ve
özgürlüklerin yok sayılması bilfiil var.
Özetle, doğruların arka arkaya
sıralanması doğru yaptığınız anlamına
gelmiyor. Mesele ne söylediğiniz değil, ne
yaptığınız. Ugandanın diktatörü İdi Aminin bir
sözü var, diyor ki: İstediğinizi söylemekte özgürsünüz ama
söylediğiniz andan sonrasına karışmam. İktidarın
yaptığı tam olarak bu. Bir başka örnek şu: Bir de
söylemleriniz neye benziyor? Eşini öldüren kocanın mahkemeye
çıkıp Ben aslında karımı çok seviyorum. demesine
benziyor ve bunun o kadar çok örneği var ki ben size birkaç tane
söyleyeyim. (HDP sıralarından alkışlar) Eşini öldüren
zanlı Karımı çok seviyorum. dedi, 7 Ekim 2018, Nizip;
eşini 46 yerinden bıçaklayıp öldürdü, Canımdan çok
seviyordum. dedi, 19 Kasım 2019, Konya; Adanada öldüren koca Karımı
çok seviyorum. dedi, 17 Ocak 2015; karısını öldürdü,
Eşimi çok seviyordum, öldürme niyetim yoktu. dedi, 27 Nisan 2018,
Antalya. Dolayısıyla, arka arkaya doğruları
sıraladığınızda bunun bir anlamı yok. Esasen,
gerçek yaşamda ne yaptığınıza bakılır ve
Türkiyede temel hak ve özgürlükler tıpkı darbe olmuşcasına
askıya alınmış durumda.
Bir de şunu söylemezsem içimde kalır:
Türkiye Barolar Birliğinin kayyumunun açıklaması var, evlere
şenlik. Kayyum diyorum çünkü altı aydır gerçekten kayyum.
Neden? İktidar barolara seçim yaptırmıyor, Barolar
Birliğinin Başkanını kayyum olarak orada tutuyor. Bu kayyum
diyor ki: İnsan Hakları Eylem Planı sokaktaki
insanımıza, hane halkına dokunuyor. Yıldızları
tarif eden bir eylem planı değil, o yıldızlara
erişmemizi sağlayacak bir eylem planı, ciddi bir yol
haritası. Aya gitmek kesmemiş beyefendiyi, yıldızlara
erişecekmiş, hem de bu eylem planıyla. Ne diyeyim?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Eleştirseydi
Barolar Birliği Başkanı kayyum demezdin.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Eskişehir Milletvekili
Sayın Arslan Kabukcuoğluna ait.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi hakkında grubum
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Hükûmetin vatandaşına sahip
çıkmadığı, sorunlarına çözüm aramadığı
ortamda vatandaş halisane ihtiyaçlarına çare arar, çok kez de iyi
niyetli olmayan insanlara kapılır ve genellikle maddi ve manevi kayba
uğrar. Bunun en tipik örneğini yakın tarihte, 1980
yılında bankerler olayında yaşadık. Bizim millet son
derece iyi niyetlidir. Bankerlerden birisi 2 kez vatandaşı
kandırdı, neyse ki ömrü vefa etmedi ve vatandaş daha da
kandırılmaktan o sayede kurtuldu.
Bir ülke sosyal olarak güçlüyse vatandaş hangi
zorluğa düşerse düşsün devletinin arkasında olduğunu
bilir. O ülkede servet çok önemli olmaz. O ülkenin insanları sadece mutlu
mesut çalışmasına bakar. Bizim gibi gelişmesinde ilerleme
kaydedemeyen, yirmi yıldır yerinde sayan, işsizliğin 10
milyona ulaştığı, asgari ücretin çalışanları
ve ailesini öldürmeyecek kadar geçindirdiği ülkelerde insanlar gelecek
endişesiyle öncelikle ev sahibi olmaya bakarlar.
TÜİK verilerine göre hane halkının en
yüksek giderleri yüzde 24le kira ve meskendir. Aslında olması
gereken, vatandaş öncelikle tasarruf yapmalı, sonra alacağı
kredi buna yardımcı olmalıdır. Gayrimenkule yatırım
güdüsü ancak vatandaşın geleceğine yeterince güven duymadığı
ortamlarda gelişir. 2020 büyüme istatistikleri iki gün önce Hazine ve
Maliye Bakanlığınca açıklandı. 2009 yılında,
on iki yıl önce gayrisafi millî hasıla kişi başına 9
bin dolarken 2020de 8.600 dolara düşmüştür. Ekonominin birinci
önceliğinin güven olduğunu biliyoruz. Hükûmetin eline geçen her
fırsatta vatandaşı yanılttığı, dövizi
kontrol edemediği, cari açığı
artırdığı, Merkez Bankasının
kaynaklarını tükettiği bir ortamda vatandaştan para
tasarrufu beklemek mantıklı değildir. Tüm bu nedenlerden
dolayı, vatandaş tasarruf mevduatına öncelik vermemektedir.
Ekonomik ve siyasi olarak istikrarlı ülkelerde tasarruf
mevduatının daha da yüksek olduğunu görüyoruz. 2019
yılı Dünya Bankası verilerine göre, tasarruflarının
gayrisafi yurt içi hasılalarına oranları şöyle: Türkiyede
yüzde 26, Bulgaristanda yüzde 26, Almanyada yüzde 29, Yunanistanda yüzde 10,
Çinde ise yüzde 44tür. Eğer ülkemizde ekonomik istikrar
sağlanırsa Türk lirası tasarrufları, döviz ve gayrimenkul
yerine birinci derecede önemli olacak ve vatandaşın tercihi
olacaktır.
Komisyon tutanaklarında, 1991
yılından sonra kurulmuş, sayıları tam olarak
bilinmemekle birlikte 80 adet tasarruf finansman şirketinden söz ediliyor.
Bu firmaların şimdiye kadar 100 binlerin katsayısı
şeklinde ev otomobil sattıklarından bahsediliyor. Sektörün
yıllık büyüklüğünün 25 milyar Türk lirasına
ulaştığı dikkate alınırsa bu yasanın önemli
bir eksiği var. Günümüzdeki iş kapasitesine göre 100 milyon Türk
lirası sermaye belirlenmiş, eğer kapasitesi 2ye, 3e
katlanırsa ne olacak? Sayın Komisyon Başkanı bu
gerekliliğin farkında olduklarını, yönetmelikle
düzenleyeceklerini belirttiler. Bu şekilde bir düzenlemeyle alt norm, üst
normun kendine verdiği hukuki sınırların dışına
çıkmış olmaz mı? Bu kadar büyük çaplı, kontrolsüz bir
ticaretin 1980de olduğu gibi ciddi bir sorun yaratmaması Hükûmetin
ve milletimizin şansıdır. Toplumda büyük bir talep
patlaması olduğuna göre, daha ciddi, daha düşük maliyetli mesken
üretme çalışmaları yapılmalıdır. Devlet bir
şekilde buraya müdahil olmalıdır, gerekirse ufak bir rekabet
bile yaratmalıdır. Devlet tarafından uygun, kontrollü finansman
modelleri geliştirilip firmaların bilgisine sunulmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesiyle 6361
sayılı Kanunun 12nci maddesinde değiştirilmesi öngörülen
2nci fıkradaki kaydıyla ibaresinin koşuluyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
Adana Antalya Tokat
Barış
Karadeniz
Sinop
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAŞKAN Anlaşılmadı.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Katılmıyorsunuz, peki.
Ses duyulmuyor.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
Önerge üzerinde söz talep eden Cumhuriyet Halk
Partisi Sinop Milletvekili Sayın Barış Karadeniz.
Buyurun Sayın Karadeniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 251
sıra sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
konuşmaktayım şu anda. Kanunla ilgili çok fazla
sıkıntımız yok; birkaç yerinde düzeltilmesi gereken
noktalar vardı ama kanunu genel anlamıyla destekliyoruz.
Şimdi, Komisyon az önce katılıp
katılmamakta biraz tereddüt etti ama biraz katılma niyetleri
vardı.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ses gelmediği için.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Ses
gelmediği için, anladım.
Şimdi, her zamanki, aynı filmi
seyrediyoruz. Yine AKPnin bir kanun teklifi, yine Meclis bomboş, yine 289
milletvekili içinde toplasan 20-30 milletvekiliyle kanun geçirme çabası.
Şimdi, AKP kongresinin birinde, Rizede, AKP Genel Başkanı
şöyle bir şey demişti: Koronaya rağmen lebalep burayı
doldurduk. Ama yerinde olsam, ben gelirim, bu Gazi Mecliste, bu onurlu
görevimizde, kanun yaparken, milletvekillerinin lebalep burada
olmasını tavsiye ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu öyle bir hâl aldı ki, üzücü bir hâlde. Bakın, lebalep,
tıklım tıklım olan AKP kongrelerinin son hâli; haritalarda
kırmızıyla belirlenmiş olan yerler kongre yapılan
yerler. Demek ki biraz dikkatli olmak lazım.
Anadoluda bir takım Fenerbahçeyle maç
yapıyor, teknik direktör de iyi bir teknik adam. Taktiği veriyor,
sahaya çıkıyorlar, Maho beşinci dakikada kendi kalesine gol
atıyor. İlk yarı bitmek üzere, bir şut daha, top direkten
dönüyor. İlk yarı bitiyor, arada oyuncular Sayın teknik
direktörümüz, taktik değiştirecek miyiz? diyor. Teknik direktör de
Siz Mahoyu tutun yeter. diyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Arkadaşlar, Sağlık Bakanı şu anda
bir çaba gösteriyor, görüyoruz ama birilerini tutamıyor; artık
tutulması gereken bir zamana geldi.
Şimdi, öyle bir süreçten geçiyoruz ki
Vatandaşa
diyorsunuz ki: Araba yapıyoruz. Sizi uzaya yollayacağız.
Vatandaşın pazara gidecek hâli yok, siz vatandaşı uzaya
yollamaya kalkıyorsunuz. Pazara gitse de artık ürünlerden nasıl
alabileceğini vatandaşa öğrettiniz. Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün her fırsatta övdüğü, yükselttiği, muasır
medeniyetler seviyesine çıkartmak istediği Türk milletinin şu
andaki hâli bunu hak etmiyor. 1 liralık ekmek için saatlerce bekleyen
vatandaşlarımız var. Türkiyede veriler 2020 yılında
1,8 büyüdüğümüzü söylüyor. Büyüyen Türkiye ekonomisi değil maalesef
arkadaşlar; büyüyen, Türkiyeyi soyup soğana çeviren 5li
müteahhitler. Büyüyen şu anda sarayın kibri; büyüyen, halkın
açlığı, esnafın borcu, işsizlik. Bu, vatandaşın
feryadıdır. Kredi çekip kredi kartı borcunu ödeyen, kredi
kartından da para çekip krediyi ödeyen bir toplum hâline geldik; bunu
inşallah görüyorsunuzdur.
Ben kendi ilimden örnek vermek istiyorum. Geçenlerde
bir kar yağdı...
ENGİN ALTAY (İstanbul) O ilin adı
yok mu, adı?
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Türkeli-Ayancık
Sayın Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İlin
adı.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sinop ilinden
bahsediyorum.
Bir kar yağdı, sekiz gün köylere elektrik
veremediniz, üç gün yolları açamadınız. Ayancık Belediyesi
suyu olmayan köylere su götürdü. Büyüyen Türkiyenin böyle mi olması
lazım? Uzaktan eğitim dediniz, Durağanın, Saraydüzünün,
Boyabatın köylerinde internet yok. Çocuklar tablete bakıyor, tablet
çocuklara bakıyor. Büyüyen Türkiyenin böyle mi olması lazım?
Bence, 2002 yılında verdiğiniz
sözleri şu anda yerine getirme zamanı. Çünkü arkadaşlar,
gidiyorsunuz. Siz de haklısınız. Nerede
haklısınız? Türkiye'de yerel yönetimleri kaybettiniz,
belediyeleri kaybettiniz. O gün, sizin çöküşünüzün
başladığı gün. Artık tutulmuyor, biraz dikkatli olmanız
lazım, bu çöküşün sizi nereye götürdüğünü biliyorsunuz
arkadaşlar. Söz verdiniz 2002 yılında Türkeli-Ayancık
yolunu yapacağız. diye, hâlen söz yerine gelmedi.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Barış,
beraber gittik o yolu. Beraber gittik Barış.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sakız
yolunu yapacağız. dediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Beraber gittik o
yolu.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Sayın
Başkanım, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Evet, sataşmadan bir dakika daha
veriyorum size Barış Bey.
Buyurun.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) 2002
yılında verilen sözden bahsediyorum. Yapın,
başımızın üstünde yeriniz var ama yapın yani,
yapın.
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) CHP
belediyeleri ne yapıyor, ondan bahsetsene. CHP belediyeleri ne
yapıyor? CHP belediyelerinden bahset biraz.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Belediyelerden
bahsedeyim mi? Türkiye'yi çok güzel yönetiyorlar. Türkiye'de Covid sürecinde
maske dağıtamadınız, bizim belediyelerimizden Allah
razı olsun bin sefer. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Maskeyi dağıtamadınız, maskeyi.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Biz buna ancak güleriz.
ERKAN AYDIN (Bursa) 5 maskeyi
dağıtamadılar.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Bu
vatandaşı kongrelerinizde, annesinin babasının cenazesine
gidemeyen vatandaşları, eşinin dostunun, akrabasının
cenazesine gidemeyen vatandaşları kongrelerde rezil ettiniz.
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Yalovadan
bahset sen, Yalovadan, Yalovadan.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Bu tablo sizin
rezillik tablonuz.
Bakın, kendi ilim de dâhil
ERKAN AYDIN (Bursa) 5 maskeyi
dağıtamadılar.
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Yalovadan
bahset, Yalovadan.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla)
Bahsedeceğim çok şey var ama zaman yetmiyor maalesef.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Erfelekten de
bahset, memleketinden.
ERKAN AYDIN (Bursa) Erfelek, Erfelek.
BARIŞ KARADENİZ (Devamla) Erfelekten de
bahsedeyim: Hâlen suyu olmayan köylerimiz var Sayın Başkanım, bu
kadar kötü durumdayız. İnşallah bunları
iktidarımızda çözeceğiz.
Ben, bütün Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimizi,
ittifak ortaklığımızı kutluyorum. İktidara giden
bu kutlu yolda hepimize başarılar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Bravo.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 6ncı maddesiyle 6361 sayılı Kanunun
15inci maddesine eklenmesi öngörülen (4)üncü fıkranın (b)
bendindeki emin ibaresinin güvenli olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Manisa
Adana
Tokat
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Edirne Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Okan Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Evet, yine bir
şeyler çıkaracağım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hay
maşallah, hay maşallah.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bir de bu var, bunu
tanırsınız, yakından tanırsınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tosuncuk.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bunların
ortağı, ortağı.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifle saadet zincirlerini
önlemeyi hedefliyoruz. Katılıyoruz, destek vereceğiz. Peki,
sözlükten baktım, saadet zinciri nedir? Sisteme katılan bir üyenin
başka bir üyeyi sisteme dâhil ederek amacına
ulaşılması. Yani buradaki amaç ağırlık olarak, ev
sahibi olmak. Güzel bir şey, biz bunu destekliyoruz; insanlar ev sahibi
olsunlar, yuvalarında otursunlar.
Peki, bir de dünden beri konuşuyoruz; not
aldım, herkes şunu söyledi: İleride ortaya çıkabilecek
mağduriyetlerin önlenmesi için çıkartıyoruz. Peki, bundan önce
bir sürü mağduriyet oluştu, bunları niye daha önce yapmadınız?
Yani bu Tosuncuk birçok kişiyi dolandırdı, keşke
dolandırmadan önce bu yasayı çıkarsaydınız. Tosuncuk,
Türkiyede hayvancılıktan en fazla parayı kazandı.
Hayvancılık şu anda perişan bir vaziyette ama Tosuncuk
milyonları vurdu, milyarları vurdu, bastı gitti.
Evet, şimdi, ben tekrar sizi uyarıyorum.
Ne için uyarıyorum? Niye bunları getirdim? Son günlerde zam
şampiyonu. Bu yağ fiyatları neden artıyor? Böyle
gösteriyorum ki kafanıza iyice girsin, Türkiye nasıl bir ülke,
Türkiye nasıl üretici bir ülke ama sizin politikalarınız
sayesinde nasıl ithalatçı bir ülke oluyor? Bakın, bu
ayçiçeği. Bunun 1 tonu bundan beş ay önce 360 dolardı, şu
anda 740 dolar yani 2 katından fazla arttı. Bunu biz üretebiliyor
muyuz? Evet. Sizin politikalarınızla hayır çünkü siz destekleme
yapmıyorsunuz, destekleri zamanında açıklamıyorsunuz.
Türkiyenin bir sürü yağ fabrikası var, yağ fabrikaları
ithal ham maddeye bağlı. Ucuz diye dışarıdan
alıyorsunuz ama bu sene ucuz olmadı -çünkü çok pahalı- 2 kat
arttı. Kuraklık var, dünya çok fazla etkileniyor, biz de etkilendik.
Bu, ayçiçeğinin ham yağı yani bunu
sıktığınızda bunu elde ediyorsunuz; bunun tonu 700
dolardı, şu anda 1.400 dolar, yok.
Siz işi bilmiyorsunuz, Toprak Mahsulleri
Ofisine yetki verdiniz Git, dünya piyasalarından yağ bul. dediniz.
Niye kendi çiftçinize gitmiyorsunuz, niye kendi çiftçinizi desteklemiyorsunuz?
Toprak Mahsulleri Ofisi bulamadı, 100 bin ton için ihaleye çıktı
İlk parti 25 bin ton alırım. dedi, bula bula 5 bin ton buldu
ve bu yağ fiyatlarını o yükseltti. Bulduğu miktar da
Türkiye'nin iki günlük ihtiyacı yani biz size hep günübirlik politikalarla
idare ediyorsunuz diyoruz ya; evet, uzun vadeli bir politikanız yok.
Bu da küspesi. Sayın Cahit Özkan, geçen
gösterememiştim, çantanın içinde kalmıştı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Küspe eksikti geçen
hafta, küspeyi getirmemiştin.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bu küspe bile 200
dolardı, şimdi 350 dolar oldu. Bu kadar dışa
bağımlı olursanız bunun da fiyatı
Fakir vatandaş
markete gidecek, bakkala gidecek; daha önce 7 liradan alıyordu bunun
litresini, 1 litre ayçiçeği yağını, şu anda 17 liradan
alıyor ve bu politika devam ettiği sürece fiyatlar sürekli artacak.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yazık,
yazık! Milleti mahvettiniz, ezdiniz milleti ya!
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bizi suçlamayın,
kendinizi suçlayın. Türkiye üretici olabilecek bir ülkeyken sizin
uyguladığınız politikalarla dünyada 1inci oldu, ithalatta
1inci oldu. 1 milyar dolar ödüyorduk, şu anda 1,5 milyar dolar ödüyoruz.
Bunu kendi çiftçimize verseniz, yarısını kendi çiftçimize
verseniz -ben iddia ediyorum- Türkiye üretici ülke olur, kimseye de
bağımlı kalmaz; ne yabancıya bağlı kalır ne
bir başkasına bağlı kalır. Kendi çiftçimizi
desteklemiyorsunuz, gidiyorsunuz, başka çiftçileri destekliyorsunuz.
Hayvancılığa destek vermiyorsunuz; bu Tosuncuklara destek
verdiniz, paraları kaptılar, gittiler. Bütün üreticiler perişan,
gübre fiyatları almış başını gidiyor, ilaç
fiyatları yükseliyor, her şey yükseliyor, çiftçinin borcuna
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çiftçi her hafta televizyonun
karşısına geçiyor, sizden müjde bekliyor. Bize dünya kadar mesaj
geliyor Ne zaman çıkacak bu yapılandırma? diye. Şimdi,
sizi uyarıyorum, 31 Mart diye bir tarih verdiniz Tarım Kredi
Kooperatiflerinin üreticilerine. İnanın, herkes bekliyor, diken
üstünde Acaba 31 Marttan sonra ne olacak? Benim traktörüm alınacak
mı? Benim ahırdaki hayvanlarım alınacak mı? Benim
tarlama el konulacak mı? diye bekliyor. Ya, arkadaşlar, bu kadar zor
mu bu yasayı çıkarmak ya da bir kararname çıkarmak? Alt
tarafı, 5 milyar lira bir parayı, hacizli, icralı bir
parayı yeniden yapılandıracaksınız; silin gitsin.
Üreticinize destek verin; size ayçiçeği üretsin, buğday üretsin,
çeltik üretsin.
Bakın, sizin yüzünüzden şu anda
İpsalada tam 270 bin ton çeltik depolarda duruyor, gemiler
fırıl fırıl pirinç getiriyor. Yazıktır,
günahtır; artık kendi çiftçinizi düşünün, başka ülkelerin
çiftçilerine destek vermeyin diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik İbrahim
Halil Oral Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Mersin Ankara İzmir
Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Kayseri Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İYİ PARTİ Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi için vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde konuşmak için söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada bir zulmetten,
bir devletin zulmünden, Çin devletinin zulmünden bahsetmek istiyorum. 30 milyon
Uygur Türkü Çin zulmünden dolayı yok olmayla karşı
karşıyadır ama iktidardan ses seda yok. Açıkça bir halka
soykırım uygulanıyor ama Türkiye Cumhuriyetini yöneten yönetici
elit bu konuda oldukça sessiz. Uygurlar Türktür, Uygurlar Müslümandır ve
burada, özellikle yüce Mecliste şunu ifade etmek istiyorum: Doğu
Türkistana özgürlük. diyoruz.
Değerli milletvekilleri, leasing ve factoring
ile finansman şirketleri, yıllardır Türkiyede
varlığını hissettiren, önemli mali kuruluşlardır.
Bunların Türk Ticaret Kanunu ile bankacılık ve mali piyasalara
ilişkin genel hukuki metinlere bağlı addedilmesi bir
aymazlıktı. Bakınız, 6361 sayılı Kanun ancak 2012
yılında mevzuatımıza dâhil olmuştur. Önceki
yıllar, halkın sırtlanların eline terk edildiği
yıllar olarak mütalaa edilebilir. Küçük tasarruf sahiplerinin bu
sırtlanlar karşısında himaye edilmesi asla
düşünülmemiştir.
Değerli milletvekilleri, bavullarla
paraların taşındığı banker faciaları, kesif
yolsuzluklar, batırılan bankalar, sözde İslami şirketler
yoluyla soyulan gurbetçiler, toplanan ianeler, himmetler, hepsi maddi
varlıklarımızın kirli eller tarafından talan
edildiğinin birer kanıtıdır.
Değerli arkadaşlarım, millî servet
sadece bunlarla talan edilmemektedir. Cumhuriyetin fabrika ve tesis olarak
kurduğu tüm varlıklarımız 70 milyar dolara yandaşa
peşkeş çekildiği gibi, bu yağma yoluyla belki de daha fazla
gelir bir avuç arsızın cebine inmiştir. Daha da fenası,
yıllarca belediyeler kanalıyla semirtilen dernek ve vakıflar,
kentsel rantı yemiş, doymak bilmek bilmez bir iştihayla hâlâ
hücum etmekten geri durmuyorlar. Belediyeler, kentleri parsel parsel satarak
hem ekonomik iktidarlarını haram taşlarla inşa ederken hem
de siyasal iktidarlarını bu yolla tahkim etmeye gayret
ediyorlardı ama haramla abat olunmaz.
Tabii, iş burada da bitmiyor, artık
hibeyle, himmetle, kentsel rantla veya rüşvet ve irtikâpla yetinilmiyor,
bankalar dahi yolsuzluk sarmalının içine çekiliyor. Düşünün, bir
bankanın genel müdürü bile içi dolar dolu ayakkabı kutularıyla
evinde yakalanıyor. Peki, bu bankalar vatandaşlara nasıl kredi
kullandırıyor; hısım, akraba, eş dost, partili
kayırmacılığıyla mı? Bunları da dikkatinize
sunuyorum. Ya müteahhitlere pompalanan milyarlar, haram gelirler,
aşırı maliyetli köprüler, yollar, havaalanları ve
hastaneler? Bu da yetmiyor, bizzat Merkez Bankasından transfer edilen 128
milyar dolarlık kaynak
Geçen gün kabaca bir hesap yaptık, 255 milyar
TLlik kazanç şeklinde bir meblağ karşımıza
çıktı. Şimdi soruyoruz: Bu para nerede? Bunun hesabını
verecek kim arkadaşlar, kimler? İktidarın televizyona
çıkarak yüce Türk milletine hesap vermesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, arz ettiğim gibi,
6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu 2012 yılında yürürlüğe girmiştir. Aradan tam dokuz
yıl geçmiş olmasına rağmen, tasarruf finansman yöntemiyle
birçok firma faaliyet gösterirken, yine AKP Hükûmeti, milletin canı
çıktıktan sonra bu kanun teklifini gündeme taşıyor. Bu,
boşluğun doldurulması yönünden hayırlı bir
teşebbüstür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Özellikle alt
gelir gruplarının ev, araba, arsa sahibi olma yönünde küçük
tasarruflarını faizsiz bir biçimde, kontratla söz konusu firma
hesabına vermeleri, aynı zamanda suiniyetliler için bir suistimal
alanı da yaratmış olmaktadır. Bu yasa, temenni edelim ki
suistimal kanallarını bütünüyle tıkamış olsun.
Değerli milletvekilleri, biz Türkiyenin her
ilini İYİ PARTİ olarak tarıyoruz, gördüğümüz şu:
İşsizlik, enflasyon, pahalılık ve yoksulluk; başka
hiçbir şey yok. İnsanlar bu konulara çözüm arıyor, iktidardan
bunlar için çözüm bekliyor ve kaynakların kitlelere ulaştırılması
yönünde ısrarlı talepleri var; bunu iktidarın dikkate almasını
özellikle bu kürsüden ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla, bu
insanlarımızın tasarruflarını, bu
insanlarımızın geleceğe dönük niyetlerini çarçur
ettirmeyelim ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak halkımızın
çıkarlarını koruyalım diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde geçen yer alan ibaresinin bulunan
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Musa
Piroğlu Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Batman İstanbul Muş
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Musa
Piroğlu.
Buyurun Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Perihan Pulat, dün hayatını kaybetti. Ankara demokrasi
güçleri onu Perihan abla olarak bilir. Pek çok eyleme katıldı, pek
çok kez darbedildi ama 2018 yılında bir polis amirinin şiddeti
sonrasında bu hâle getirildi. Emniyette saldırı devam etti, bir
daha toparlanamadı ve dün hayatını kaybetti. Onun
hayatını kaybetmesine dolaylı olarak yol açan yani onu darbeden
polis amiri yargılandı, 3 bin lira para cezası aldı ve
cezası ertelendi ama Perihan Pulat hayatını kaybetti, yarın
Denizlide cenazesi defnedilecek. Anısını saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Mümin Kara, yüzde 90 engelli. Antalyada yüzde 40
engelli karısıyla beraber bir arabada komşuları
tarafından darbedildiler. Bir hafta hastanede yattı,
hayatını kaybetti. Darbedenler önce yaralamadan gözaltına
alındılar, dün birisi tutuklandı. Mümin Karanın ölümüne
yol açan bu şiddetin sorumlusu, Perihan Pulatın ölümüne yol açan
amirin aklanmasıdır.
Ve bu şiddet dalgası bunlarla
sınırlı değil. Ben milletvekiliyim. İstanbulun
göbeğinde, Aksaray Meydanında bir polis memuru tekerlekli
sandalyedeki bir milletvekilini gözünüzün önünde, televizyonların önünde
itekledi, yere düşürdü, zorla kucaklayıp sandalyeye bindirdi; bu
Meclisten gık çıkmadı, ses bile çıkmadı.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Danışmanın düşürdü seni.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Sen bekle.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Danışmanın düşürdü seni.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Ayıp, ayıp ya, sus!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bir
dinle ya, o kadar da değil ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne dinleyeceğim
ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayıp ya! Her şeye niye itiraz ediyorsun ya? Görevin bu mu?
MUSA PİROĞLU (Devamla) İki: Bu
ülkede Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı linç
saldırısına uğradı, saldırganlar sokakta geziyor
ama gene ses çıkmıyor. Bu ülkede bir partinin başkan
yardımcısı sokakta öldürülmek üzere linç edildi, gene ses
çıkmıyor. Şiddet dili, şiddet dalgası sizden geliyor,
yöneticilerinizden geliyor ve sokağa adım adım
yayılıyor, sokak şiddet tarafından teslim
alınıyor.
Bununla da bitmiyor. İçişleri
Bakanına Saçın yok. dendiği için insanlar tutuklanıyor
ama bizim buralarda saçı olmayana kel deniyor, başka bir şey
denmiyor. O bunu hakaret kabul ediyor ve insanlar tutuklanıyor. Beni
düşüren Emniyet amiri hâlâ İstanbulda görev yapmaya devam ediyor,
hâlâ terör estirmeye devam ediyor. (HDP sıralarından alkışlar)
İktidar bu şiddet dilini niye kullanıyor?
Derler ki Türkçede 100 bin kelime varmış ama insanlar genellikle
gündelik yaşamlarında sadece 300 kelimeyle konuşurmuş.
İktidar 5 harf, 2 heceden oluşan tek kelimeyle konuşuyor. Biz
diyoruz ki buradan: Merkez Bankasının 128 milyarı nereye gitti?
İktidar sözcüsü kalkıyor: Terör. Biz diyoruz ki: İnsanlar
yoksullukla, sefaletle boğuşuyor. İktidarın sözcüsü
geliyor: Terör. Biz diyoruz ki: Kadınlar öldürülüyor.
İktidarın sözcüsü geliyor: Terör. Ve iktidarın sözcüleri, bu
ara HDPye her çeşit yöntem ve dille saldırıyor, her çeşit
hakareti yapma hakkını kendinde görüyor, insanları tehdit
ediyor, insanları hedef hâline getiriyor, 6 milyon seçmeni lanetlemeye
devam ediyorlar. Sebebi basit: Bizi durdururlarsa bu ülkenin
karanlığını ömür boyu sürdüreceklerini sanıyorlar, bu
ülkeye bir deli gömleği giydireceklerini sanıyorlar.
Ben, bizi tehdit ederek, bizi kapatma tehditleri
altına alarak susturacaklarını sananlara Hasan Hüseyinin
şiiriyle cevap vereyim:
Ekilir ekin geliriz
Ezilir un geliriz
Bir gider bin geliriz
Bizi vurmak kurtuluş mu?
Bize saldırmak sizi kurtaracak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSA PİROĞLU (Devamla)
Başkanım, ek süre kullanmak istiyorum izninizle.
BAŞKAN Süreniz devam ediyordu,
kullanmadınız.
Bitirelim lütfen.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bu
gördüğünüz Anadolu Grubun gökdeleni, bunlar da onun önünde polis
ablukasında direnmeye çalışan Migros işçileri. Anadolu
Grup, Migrosun sahibi. Bu Migros denilen şirket 2020 yılının
ilk altı ayında, salgın döneminde 13,4 milyar ciro yaptı.
100 işçiyi ücretsiz izne çıkardı, şimdi de kod 29
uygulamasıyla işinden attı. Bu gökdelenin sahipleri, bu önündeki
çadırla direnen işçileri sindirmek, bastırmak, onların iş
haklarını, onların kazanılmış haklarını
yok etmek istiyorlar; bu gökdelenin gölgesinde bu polislerin arkasına
sığınarak işçilerin en doğal haklarını yok
etmek istiyorlar. Siz bizi yıldıramayacağınız gibi bu
gökdelenlerdekiler de bilsinler, bu çadırlarda direnenler bu gökdelenleri
yıkacak, onların saltanatına son verecek. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
7nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7nci
maddesiyle 6361 sayılı Kanuna eklenen 39/A maddesinin (3)üncü
fıkrasında yer alan "on dört ibarelerinin
"altmış ibaresiyle değiştirilmesini, (4)üncü
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, (5)inci fıkrada yer alan "gelir ibaresinin
fıkra metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
"(4) Müşteri, tasarruf finansman
sözleşmesinin tasarruf dönemi bitimine kadar sözleşmede fesih
hakkına sahiptir. Şirket, müşterinin sözleşmede fesih
hakkını;
Doksan gün içinde kullanması hâlinde
organizasyon ücreti bedelinin yüzde on dışında kalan toplam
birikim tutarını,
Yüz yirmi gün içinde kullanması halinde
organizasyon ücreti bedelinin yüzde yirmi beş dışında kalan
toplam birikim tutarını,
Yüz elli gün içinde kullanması halinde
organizasyon ücreti bedelinin yüzde elli dışında kalan toplam
birikim tutarını,
Yüz seksen gün içinde veya tasarruf dönemi bitimine
kadar kullanması halinde organizasyon ücreti bedelinin
dışında kalan toplam birikim tutarını,
Kurulca belirlenecek
süre içerisinde müşteriye iade etmekle yükümlüdür. Müşterinin talebi
ile tahsisat ileriki bir tarihe ertelenebilir, erteleme hâlinde müşterinin
sözleşmedeki hak ve yükümlülükleri
saklı kalır. Tasarruf finansman sözleşmeleri, müşterinin
sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumu
haricinde, şirket tarafından tek taraflı olarak feshedilemez.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Adana Gaziantep
Aylin Cesur Ayhan
Altıntaş
Isparta Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İYİ PARTİ Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, değerli Komisyon üyesi
arkadaşlar; Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Atasözümüz Ahirette iman, dünyada mekân. der.
Vatandaşlarımızın harcamalarının önemli bir bölümü
kira ve konuta gidiyor. Her ne kadar bazı iktidar milletvekillerine göre
ev ve araba alabilmek artık zor olmasa da maalesef rakamlar bunu
söylemiyor. AK PARTİ iktidarının inşaat sektörüne
verdiği bunca desteğe rağmen, oturduğu eve sahip
olanların oranı her geçen sene azalıyor. TÜİKin eylül
ayında yayınladığı verilere göre 2014te yüzde 61,1;
2018de yüzde 59 olan ev sahipliği oranı, 2019 yılında
58,8e düşmüş. Kısacası, yapılan evler üst gelir
grubundakilere gitmiş, ev sahipliği tabana yayılamamış
diyebiliriz. Bunun en önemli nedeni, maalesef, ülkemizde gelir
dağılımının adaletsiz olması denilebilir.
Alt orta düzey gelir grubundaki vatandaşlar
bankalardan kredi alamıyorlar; daha doğrusu, bankalar onlara kredi
vermekte isteksiz davranıyor çünkü zaten bankaların ellerinde çok
fazla sorunlu kredi mevcut. Ev sahibi olmak için iktidardan çözüm gelmeyince
alt gelir grubundaki vatandaşlarımız kendi çözümlerini
üretmişler, güven esasına dayalı el birliği yöntemine umut
bağlamışlar, faizsiz finansman sistemi oluşturanlara
güvenip paralarını emanet etmişler ve pek çok kişi bu
sistemle ev sahibi olabilmiş. Talebin çok olması nedeniyle özellikle
son iki yılda tasarruf finansman şirketleri lisans ve denetime tabi
olmadan pıtrak gibi ortaya çıkmışlar. Ayrıca yüksek
enflasyon ortamında faiz almak ya da ödemek istemeyen dinî hassasiyetleri
yüksek vatandaşlara da hitap etmişler. Bankalar
dışında vatandaştan tasarruf toplamak yasal olarak mümkün
değilken tasarruf finansman şirketi adı altında para
toplayan bu firmaların içinde çürük elmaların olma
olasılığı çok yükselmiş durumda. Bu yüzden bu alanda
düzenlemeler önemli; hiçbir yurttaşımızın
dolandırılmasına, mağdur edilmesine müsaade etmemeliyiz. Bu
durum ayrıca işini düzgün yapan firmalar için de önemli.
Bu düzenlemeyi genel olarak olumlu buluyoruz,
destekliyoruz ve hatta geç kalındığını da söylüyoruz.
Fakat madde üzerinde bazı ufak noktalara itirazımızı
belirteceğim; madem vatandaşlarımız için bir adım
atıyoruz, her noktasını iyi düşündüğümüz bir kanun
olsun.
7nci maddeyle getirilen 39/A-(3)üncü
fıkradaki organizasyon ücretinin geri ödenmesi hakkının ilk on
dört gün içinde kullanılacak cayma hakkıyla
sınırlandırılmasını yeterli bulmuyoruz. Bu
organizasyon bedeli ilk on dört günden sonra da fesih hakkını
kullanan bir katılımcı için üyelik süresiyle orantılı
olarak geri ödenmelidir. Bireysel emeklilik sistemindeki gibi altmış
günlük bir süre belirlenmesi daha uygun olabilir. Bu şekilde
katılımcılar daha fazla cesaretlendirileceklerdir.
Ayrıca yine 7nci maddeyle öngörülen
sözleşme imzalanması sonrasında konut ve taşıt edinimi
arasında katılımcının değişiklik
hakkının bulunmaması katılımcı aleyhine bir
durumdur. Katılımcıların ihtiyaçları zaman içerisinde
değişebilir, bu yüzden burada da katılımcı lehine bir
esneklik sunulması doğru olacaktır.
Katılımcının değişiklik hakkı
bulunmaması yerine, firma ve katılımcının uygun
bulmaları hâlinde edinim değişikliğine izin verilmesi bizce
makuldür.
Son olarak burada belirtmekte fayda görüyorum, kanun
teklifi Komisyonda görüşülürken (5)inci fıkranın ilk cümlesinde
geçen gelir ifadesinin netleştirilmesi
kararlaştırılmıştı. Madde gerekçesinde,
şirketin havuzunda biriken tasarrufun nema gelirinden bahsediliyor.
Finansman şirketleri, Komisyonda belirttikleri kadarıyla ellerindeki
finansmandan bir nema elde etmiyorlar. Dolayısıyla, sözleşmedeki
bu gelir kelimesinin hangi manada kullanılacağının
açıklığa kavuşturulmasının faydalı
olacağı hususunda mutabık kalınmıştı fakat
kanun teklifinde değişiklik yapılmadığını
görüyoruz.
Vatandaşlarımız için gerekli
gördüğümüz bu kanun teklifini destekliyoruz. İktidardan da
muhalefetin önerilerine uymasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Konuşmamı
tamamlarken bir hususu da belirtmek istiyorum: Doğu Türkistanın
Çince adı Sincan. Sincan ne demektir Çincede? Yeni Bölge demektir. Bu
bile, Yeni Bölge denmesi bile Çinin aslında burayı daha sonradan
ilhak ettiği anlamına gelmektedir. Bunun üstüne Çin, şu anda
Doğu Türkistanda çok ciddi bir mezalim yapıyor; tüm dünya bunu
kınıyor, biz de bunu kınıyoruz. Tüm partilerden de bu
kınamamıza katılmalarını bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251
sıra sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesiyle 6361 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen 39/A maddesinin 2nci fıkrasındaki yoluyla
ibaresinin suretiyle şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir
Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
Adana Antalya Tokat
Ali
Şeker
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insanların ev sahibi olma
umudunu, araba sahibi olma umudunu maalesef şirketler uzun zamandır
istismar ediyorlardı; JetPA gibi, İhlas gibi, Deniz Feneri gibi yeni
saadet zincirlerinde insanlar kurban olarak bekliyorlardı. Bu kanunun hazırlanması
önemli, eksiklerine rağmen desteklediğimiz bir kanun teklifi.
Özellikle Esenyurtta, Beylikdüzünde, Tuzlada
birçok insan maalesef bu şirketler tarafından istismar ediliyor,
dolandırılıyor. Millî gelirimiz gittikçe düşüyor ve on dört
yıl öncekinden daha kötü duruma düştü Türkiyede ortalama millî
gelir. Gelir adaletsizliğindeki çarpıklığın
dışında, gelirdeki bu düşüş nedeniyle insanlar, ev
sahibi olma umutlarını gittikçe yitirdikleri için bir
arayış içerisinde ve maalesef, bu şirketlerin kurbanı
oluyorlar.
Bizim, bu başkanlık sisteminin
Türkiyede
gerek gelirin düşmesi gerek adaletsizliklerin artması gerek tek adam
rejiminin insanları işsiz bırakması neticesinde artık
-insanlar da görüyorlar ki- bir an önce, başkanlık sisteminden
başka bir sisteme, eksiklikleri giderilmiş bir parlamenter sisteme
tekrar geçmenin ihtiyaç olduğunu herkes iliklerine kadar hissediyor.
Burada, bu kanun teklifi hazırlanırken, bu
görüşülürken Komisyonda da bir teklif vardı. Teklifte 5li çetenin
aldığı ihalelerde yarım kalan otoyollarla ilgili devletin
kefil olması getiriliyor. Yani yurt içinden kredi bulamadı mı
yurt dışından kredi bulacak, devlet buna kefil olacak;
istimlakleri devlet yapacak ama devlet, halkını o şirketlere
fahiş fiyatta borçlandırıp o fahiş bedellerle, o
otoyollardan geçmesini sağlayacak. AKP maalesef, gelecek kuşaklara
borç bırakmaya devam ediyor. Bunu da yine milletin kefaletiyle
yapıyor; milletin sefaletini getirecek bu kamu-özel iş birliklerine
ısrarla devam ediyor, özelleştirme politikasına ısrarla
devam ediyor.
Biliyorsunuz, bugünlerde bir İnsan Hakları
Eylem Planını ortaya koydunuz. Avrupa Birliğinin
fonlamasıyla ortaya koyduğunuz bu plan bir yanda dururken bir yanda
Osman Kavala hâlâ içeride duruyor. Bir yandan Perihan Pulat
Belki burada
birçoğunuz, iktidar tarafı bilmeyecek ama muhalefetten
arkadaşlarımız bilecekler, nerede insan hakları ihlali
varsa, nerede hak ihlali varsa emekli Sayıştay Hâkimi Perihan Pulat
oradaydı, onların yanındaydı. Maalesef, Perihan Pulatı,
biz, polis şiddeti sonucu yaralanmasının arkasından,
hastalığının devamında kaybettik. Böylesi bir dönemde,
bir yandan, diyorsunuz ki İnsan Hakları Eylem Planı ama
uygulamalarınız bunun tam tezadı.
Bizim bu süreçte insan haklarıyla ilgili
başka bir sorunumuz daha var. Beş yılda 63 bin kişiye
Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmış durumda ve
bunlardan 139u 12 ile 15 yaş arasında, çocuk. Çocuk haklarına
dahi saygı duymayan, çocukların hakaret ettiğini düşünüp o
hakaretlere dava açılan bir düzende İnsan Hakları Eylem
Planı ne kadar inandırıcı olur, ne kadar oyalar, hep
beraber göreceğiz.
Coronavirüs sürecinin Türkiyede
başlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçti.
Çocuklarımızın üçte 1i, 6 milyon öğrenci maalesef bu
eğitim süreçlerine, EBAya dâhil olamadı, o çocuklarımızın
eğitim hakkı gasbedildi.
Bu süreçte esnaf perişan oldu ve kapalı
olan kafeler, restoranlar, lokantalar açılmaya başlandı dünden
itibaren. Bunlar açılırken bu arada elektriğe katbekat zam
geldi, daha dün doğal gaza zam geldi ve bu işletmeler
kiralarını maalesef ödeyemediler. Kiralarını ödeyemedikleri
gibi İşten çıkarma yasağı var, destek oluyoruz. diye
bir kısmına destek olundu, şimdi açılırken bu
işletmeler kapanma durumuna geçecekler, fiilî bir iflas vardı
buralarda. Onlar kapandıklarında 30-40 liraydı ayçiçeği
yağının kilosu, şimdi bir patates kızartması
yapmaya kalksa 80-90 liraya o yağı almak durumunda. Birikmiş
kiralarını, birikmiş vergi borçlarını ödemek
durumunda; elinde bunları ödeyeceği ne bir para var ne bir şey
var.
Bir yandan da işsizlik gırla giderken
sanayi sektöründe 91 bin kişi, tarım sektöründe 361 bin kişi,
hizmet sektöründe 750 bin kişi işinden oldu. Bu süreçte
açılırken kapananlarla birlikte çok daha büyük kapanmalar, çok daha
büyük işsizlik olacak; bunu önlemek devletin, Hükûmetin görevidir, bunu
seyredemez. Bugün Japonya 700 milyar dolar yardım yaparken, Amerika 1,9
trilyon dolar yardım yapıyorken bizlerin Esnaf, vatandaş; ne
hâlin varsa gör, kapanırsan kapan. deme lüksümüz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ ŞEKER (Devamla) Meclise bir kanun
teklifi getirdim; bu süreçte, pandemi sürecinde kirasını ödeyemeyen
lokanta, kafe, bar, herhangi bir işletmenin ciro kaybı yüzde 30dan
fazlaysa, üçte 1den fazlaysa bu işletmelerin cirosunun düşmesi
oranında kirasının hazineden karşılanmasıyla
ilgili bir teklif. Bu, sadece o işletmeleri kurtarmayacak o
işletmelerin sokağa bırakacağı milyonlarca
işsizin de önüne geçecek. Bu konuda Meclise görev düşüyor, bunun bir
önce Meclisten geçirilmesi ve iflasların önüne geçilmesi gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal
Peköz Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy
Adana İstanbul İstanbul
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mehmet
Ruştu Tiryaki Sıdık
Taş
Muş Batman Siirt
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 7nci
maddesi üzerine söz aldım ancak tümü üzerinde ve bölüm üzerinde
konuşan arkadaşlarımız maddeyle ilgili olumlu
bulduğumuzu ama eksikliklerini de ifade ettikleri için o konuya
girmeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, Sanayi Bakanı
birkaç ay önce bir açıklama yapmıştı, demişti ki:
Cezaevlerinde ve ev hapsinde olan insanlar için
kullandığımız kelepçeler var. Biz bir şirket kurduk ve
bu kelepçeleri yerli olarak üreteceğiz, böylece ithalattan kurtulmuş
olacağız. Dün Cumhurbaşkanı eylem planını
açıklarken -değişik konularına arkadaşlarımız
değindiler- 2 tane şey benim de dikkatimi çekti, diyordu ki:
Cezaevine göndermektense ev hapsiyle insanları cezalandırmak daha
doğrudur. Burada iki şey aklıma geldi: Birincisi, cezaevlerinin
boşaltmalara rağmen yeniden dolduğu. Bir de bu şirketin işleyişini
kolaylaştırmak ve onun kâr garantisini sağlamış olmak
için de kelepçeler için de bir piyasa oluşturuldu mu acaba diye
aklıma bir şey geldi.
Bir başka konu:
Cumhurbaşkanı Her boynunu büken çiçeğe su verilmez. dedi. Ben
bu su verilmemesi gereken çiçeklerin nasıl seçileceğini çok merak
ettim. Acaba bu sulayıp sulamamayı yetiştiği bölgeye ve
toprağa göre mi seçecekler, rengine göre mi ya da kokusuna göre mi
seçecekler diye merak ettim. Bu merakımı giderirlerse sevinirim.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede uzun zamandır kanayan ve şimdi de
şiddetle kanayan bir yara, cezaevleri ve cezaevlerindeki uygulamalar.
Türkiye hapishaneleri bu durumu uzun zamandır yaşıyor. Ancak son
dönemde pandemi nedeniyle bu ihlallerin şiddeti çok daha fazla arttı
ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında cezalandırılmış
olanlarla ilgili de bu durum çok daha ağır seyrediyor.
Cezaevlerindeki hak
ihlallerini söyleyecek olursak; öncelikle, cezaevine girişlerde
çıplak arama söz konusu oluyor. Bununla ilgili daha önce çokça
tartışmalar yapıldı ancak daha sonra bazı ünlü
sanatçıların devreye girip kendilerinin de çıplak
arandığını söylemesi nedeniyle yapılan
tartışmalardan sonra öğrenildi ki daha sonra yapılan bir
yönetmelik değişikliğiyle bu çıplak arama zaten
varmış ve uygulanıyormuş. Bu, önemli bir problem.
Ayrıca, Adalet
Bakanlığının 1 Ocak 2021de başladığı
İdare ve Gözlem Kurulu Uygulaması adı altıdaki
uygulamayla sudan bahanelerle tahliyeler engelleniyor; insanların süreleri
doluyor ama İnfaz Kanunundan yararlanıp şartlı tahliyeyle
serbest bırakılması gerekenler tahliye edilmiyor. Bunun için de
bazı suçlar uydurulmuş. Bu suçlardan bir tanesi kitap okumak;
cezaevlerindeki insanların kitap okumasının sakıncalı
olduğu düşünülüyor. Ayakta sayım vermeme ve aynı zamanda
pişman olmama da var. Şimdi, düşünün, bir insan herhangi bir
nedenden cezaevine girmiş, bir seneye, beş seneye, on seneye, yirmi
sekiz seneye kadar yatan insanlar var, otuz sene yatan insanlar var. Otuz sene
yatmış bir insana son anda Seni şartlı tahliyeden
yararlandırmak için önüne bir kâğıt koyuyorum, şurayı
imzala ve pişman olduğunu ifade et. deniyor. Bu hangi akla, hangi
mantığa sığar ve böyle bir şey gerçekçi midir? Bu
kadar sene yatmış olan bir insanın, düşüncesinden
dolayı yatmış olan bir insanın pişman olması söz
konusu olabilir mi? Dolayısıyla da tahliyeleri bu şekilde
engellenmiş oluyor.
Yine, pandemi dönemi gerekçe gösterilerek spor,
havalandırma, sohbet, kültürel faaliyetler yaptırılmıyor.
Birinci derece yakınları dışındaki birbirini
tanıyan insanların cezaevi içerisinde haberleşmeleri ve
mektuplaşmaları da yine yasaklanıyor. Karantina
koğuşları olmadığı için mahpusların tek
kişilik hücrelerde tutulmasına devam ediliyor. Dergi ve gazetelerin
verilmesi düzenli olarak yapılmıyor ve kendilerinin, yönetimin istemediği,
beğenmediği gazeteler de zaten verilemiyor, Kürtçe kitap verilemiyor;
OHALde toplatılan radyolar sahiplerine iade edilmiyor ve mahkûmlar radyo
dinleyemiyorlar. Hasta mahpusların tedavileri aksıyor; mahpuslar
kelepçeli olarak tedaviye götürülmek istendiği için, onlar da bu
uygulamayı kabul etmedikleri için çoğu zaman tedavileri
yapılamıyor. Cezaevinde doktora ve ilaca ulaşım bir hayli
zorlaşmış durumda. Keyfî biçimde disiplin ve hücre cezaları
veriliyor. Telefon görüşü hakları düzenli olarak kullandırılmıyor.
Covid-19 için yeterli hijyen tedbirleri zaten hemen hemen hiçbir cezaevinde tam
olarak uygulanmıyor ve alınmıyor.
Cezaevlerinin önemli konularından bir tanesi de
hasta tutuklular. 604ü ağır hasta olmak üzere 1.605 hasta mahpus
bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Normal koşullarda bile
bu hastaların tahliye edilmesi gerekirken pandemi döneminde bu
arkadaşların hiçbiri tahliye edilmediği gibi
hastalıkları son ana kadar gelmiş olan, ilerlemiş olan
çoğu kişi de son anda tahliye edildikleri için ya bir gün ya iki gün
sonra -benim şahit olduklarımda var- vefat etti,
yaşamını yitirdi ama daha önce tahliye edilmiş
olsalardı, sağlık sistemine girmiş olsalardı,
tedavilerini yaptırabilmiş olsalardı bu insanları
kaybetmiş olmayacaktık. O nedenle hasta mahpusların durumunu bir
kez daha dile getirmek istedim. Hasta mahpuslarla ilgili mutlaka ve mutlaka
acil bir girişimde bulunulması ve o insanların tahliye edilip
tedaviye ulaşabilmelerinin sağlanması gerekiyor.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 7nci maddesiyle
6361 sayılı Kanuna eklenen 39/A maddesinin birinci
fıkrasına "konut ibaresinden sonra gelmek üzere ,
çatılı işyeri ibaresinin eklenmesini, (5) inci
fıkrasına "konut ibaresinden sonra gelmek üzere ,
çatılı işyeri ibaresinin eklenmesini, aynı
fıkranın 3üncü ve 4üncü cümleleri ile (5)inci cümlesinde yer alan
"tasarruf dönemine ilişkin olarak ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Cahit Özkan Ramazan
Can Mücahit
Durmuşoğlu
Denizli Kırıkkale Osmaniye
Nilgün Ök Hüseyin
Şanverdi Meliha
Akyol
Denizli Hatay Yalova
Salih Cora Mustafa
Demir
Trabzon İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA
KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle müşterilerin konut ve taşıt
dışında çatılı iş yeri edinimlerinin de tasarruf
finansman faaliyetleri kapsamında finanse edilebilmesine, tasarruf
finansman şirketlerinin finansman dönemlerinde müşterilerine fon
kullandırımında uygulayabilecekleri muhtelif yöntemlerin bu maddede
yer verilen yetkiye dayalı olarak kurul tarafından belirlenebilmesine
ve tasarruf finansman sözleşmeleri kapsamında belirlenen finansman
konusunun sözleşme süresi içerisinde değiştirilebilmesine imkân
sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 7nci
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 8inci madde üzerinde 3
önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyetteki önergelerdir, önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Bingöl Batman Muş
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat
Dervişoğlu Aylin
Cesur Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
İzmir Isparta Adana
Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş
İstanbul Kayseri
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ilk söz Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemire aittir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insanı insan yapan en büyük
erdemi vicdanıdır, vicdan sahibi olmasıdır ancak gelin
görün ki on sekiz yıllık AKP iktidarı döneminde, maalesef, bu
vicdan, insanların ve toplumun vicdanı cepleri ile mideleri
arasına sıkıştırıldı. AKP bir cep ve mide
iktidarıdır, evet, bir kez daha haykırıyoruz; AKP bir cep
ve mide iktidarıdır. Sizin vicdanlarınız ancak cepleriniz
ve mideniz arasında çalışır çünkü siz bu ülkenin kamu
vicdanını oluşturacak olan kalp ve beyinleri yok ettiniz,
maalesef ki toplumu, ülkeyi bu hâle düşürdünüz.
Bakın arkadaşlar, AKP asfalt sevicidir,
AKP çimento sevicidir; AKP çiftçileri sevmez, AKP buğday üreticisini
sevmez, AKP pirinç, çeltik üreticisini sevmez, AKP patates üreticisini sevmez,
AKP soğan üreticisini sevmez, ezcümle
AKP üreten bütün kesimlere düşman olarak bakar, maalesef, bu böyle.
AKP esnafı sevmez; AKP bakkal esnafını sevmez, AKP şoför
esnafını sevmez, AKP nakliyeci esnafını sevmez...
SALİH CORA (Trabzon) AK PARTİ terör
örgütünü sevmez.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) ...AKP büfeci
esnafını sevmez, AKP lokantacı esnafını sevmez, AKP
kıraathaneci esnafını sevmez.
SALİH CORA (Trabzon) AK PARTİ
teröristleri sevmez.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) AKP kimi sever? AKP
AVMyi sever, AKP patronları sever. AKP kime tapınır? 5li
çeteye tapınır. AKP emekçilerden, memurlardan, emeklilerden,
işçilerden topladığı vergileri 5li çeteye aktarmayı
sever. İşte AKP, bunların Hükûmetidir. Maalesef ki bu böyle.
Arkadaşlar, şimdi size şu
fotoğrafı göstereceğim, özellikle de AKP Grubuna: Şu kuyruk
ne kuyruğu biliyor musunuz? Ey 1.150 odalı sarayda oturan yürütmenin
başı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; bakın, on
sekiz yılda Türkiyeyi getirdiğiniz hâl. Bu sıra ne sırası
biliyor musunuz? Bakın, bakın; gözlerinizi önünüze eğmeyin;
bakın, bu sıra
RECEP ÖZEL (Isparta) Bakarız, bakmayız;
sana ne ya? Sana ne? Üslubuna dikkat et! Sana ne? Allah Allah!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bakın, bu
sıra, bayat ekmek sırası, bayat ekmek sırası. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar) Siz bu ülke insanını
bayat ekmek kuyruklarına mahkûm ettiniz. Ülkem insanı bayat ekmek
almak için
Bayat ekmek 50 kuruş, normal, taze ekmek 1,5 lira ama bugünkü
yaptığınız zamlarla 1,75 liraya çıkardınız.
Bunun sorumlusu kim? Sizsiniz, siz; AKP iktidarı yani AKP
iktidarının başı olan Recep Tayyip Erdoğan.
İşte bu ekmeği bulamayanların
Bu halkı bu
insanları bayat ekmeğe mahkûm edenlersiniz. İşte sizin
vicdanınız bu.
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) Millet her
şeyi biliyor, millet yapılan hizmeti görüyor. Milletimiz yapılan
hizmeti görüyor.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Tekrar tekrar
söylüyorum: İşte, eğer sizin vicdanlarınız cepleriniz
ve mideniz arasındaysa siz bu bayat ekmeği göremezsiniz.
Evet arkadaşlar, AKP grubu, bunu biliyor
musunuz, tanıyanınız var mı? (HDP sıralarından
alkışlar) Varsa söyleyin.
RECEP ÖZEL (Isparta) Dalga geçme de sen
konuş; şov yapma, şov yapma! Şov yapma, şov yapma!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu ne biliyor
musunuz, bu? Bu kuru soğan, kuru soğan. Siz bu ülkenin yiğit
evlatlarını kuru soğana muhtaç ettiniz. Tabii, on sekiz
yıldır siz bu kuru soğanı da tanımazsınız.
Niye tanımazsınız? Çünkü saraylarınızda ejder
meyveleri, ejder meyveli smoothie içiyorsunuz çünkü siz artık bu kuru
soğana yabancısınız, yabancısınız.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
AHMET TAN (Kütahya) Hadi oradan!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Evet, evet, aynen
öyle, yabancınız.
Şimdi, tekrar, partimiz HDP'yle ilgili gerek
kapatma gerekse fezlekelerle ilgili bir kamuoyu oluşturuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Bakın, tüm
Meclise, tüm milletvekillerine, tüm Türkiye kamuoyuna buradan sesleniyorum:
Bakın, HDP kapatılamaz. Niye kapatılamaz? HDP Rizedeki çay üreticisidir.
HDP Ordudaki fındık üreticisidir
RECEP ÖZEL (Isparta) HDP teröristtir. HDP silah
BAŞKAN Sayın Özel
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
HDP Zonguldaktaki
maden işçisidir
RECEP ÖZEL (Isparta) HDP teröristtir. Allah Allah!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
HDP Edirnedeki
çeltik üreticisidir, HDP Somada madene gömdüğünüz, öldürdüğünüz 301
maden işçisidir, HDP Karsta hayvan üreticisidir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) HDP Konyada buğday üreticisidir, HDP
Ankara Polatlıda soğan üreticisidir, HDP Niğdede patates
üreticisidir, HDP Türkiye halklarının umududur, umudu. (HDP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Hadi oradan!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bunu hepiniz
beyinlerinize yazın eğer kalan beyniniz varsa. (HDP
sıralarından alkışlar)
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) HDP terör destekçisidir.
HDP teröristleri besleyen partidir.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın Milletvekili
Sayın
Milletvekili
RECEP ÖZEL (Isparta) Aynen öyle!
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) HDP çocukları
dağa kaçıran
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Otur yerine!
BAŞKAN - Sayın Milletvekili
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) HDP Kandildir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Otursana!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı İYİ PARTİ Isparta Milletvekili Sayın
Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarrufa dayalı faizsiz finans
sistemlerinde düzenleme yapmayı ve denetim eksikliğini gidermeyi
amaçlayan geç kalınmış bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Özellikle düşük gelirli
vatandaşlarımız, yüksek olan konut ve araba fiyatlarına
yüksek faizler eklenince bu sistemleri kullanmak zorunda kaldılar. Geç
kalınmış. diyoruz çünkü gerekli olan düzenlemeler gecikince
sistem boş, vatandaş da mağdur oldu; el birliği
sistemlerine dolandırıcılık karıştı, bu
sistemleri işleten şirketler battı ve zaten
vatandaşlarımızın dişinden tırnağından
artırdığı birikimleri uçtu gitti. Bir kısmı da
faizden kaçayım derken bu sistemlerde enflasyona tutuldu ve kuralarda
sıralarını beklerken paraları eridi, konut fiyatları
arttı, birikimleriyle ev alamaz hâle geldiler. Bu düzenlemeleri eğer
siz baştan yapsaydınız birikimlerini kaybeden
vatandaşlarımızın da vebalini almazdınız.
İyi de vatandaş niye riske girdi de bu tür bir finansman yönetimini
seçti? diyorsanız; ekonomiyi hasta ettiniz ve bir türlü
sağlığına kavuşturamadınız da ondan.
Açıklayalım. İlk sebep; yüksek kira
ve buna karşılık düşük gelir. TÜİK hane halkı
bütçe araştırmasının son beş yıllık
verilerine bakalım; en az harcama yapabilen yüzde 40lık kesimin
kiraya ayırdığı bütçe yüzde 35,7; 2004te yüzde 30,8. Bu
kira ve konut harcaması ne olmuş? Kira baskısı artınca
kira öder gibi ev almak daha cazip hâle gelmiş. Neden bankalara
başvuramamışlar? Çünkü 2015ten beri Amerikada yüzde 2,5un
üzerinde, Avrupada yüzde 0,5in üzerinde faiz görülmezken biz de en düşük
yüzde 7,5; kimi zamansa yüzde 24e dayanan faizleri gördük. Şimdi de dünya
sıfır faize, hatta negatif faize yönelmişken bizde yüzde 17 faiz
var. Öyle olunca vatandaş bir ev alırken Yarım ev de bankaya
almayayım. demiş. Yani sorun aslında yine yapısal. Büyük
bir kesim zaten ev almaya filan cesaret edemez hâlde. Nedenini söyleyelim:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre son iki buçuk yılda
enflasyon yüzde 31,33; yine aynı, Merkez Bankasının Konut Fiyat
Endeksine göre konut fiyatları son iki buçuk yılda yüzde 44
artmış yani konut fiyatı artışı olması
gerekenin yüzde 50 üzerinde. Buna karşın mesela memur
maaşları yüzde 19 artmış. Bu ne demek? Vatandaş otuz
iki yılda alacağı konutu kırk yılda alabilir hâle
gelmiş. Yani bir ev, bir ömürde alınamaz hâle gelmiş demek ve
bunu siz, tam iki yılda başarmışsınız. Siz
yapmışsınız çünkü manşet sizden: Yaparsa AK
PARTİ yapar.
Bu arada, müstafi Bakan Albayrak,
çıkmış, demiş ki: Faiz ekonomisinden hizmet ekonomisine
geçiş işte budur. Cümlede bahsi geçen hizmet sözcüğü
doğru da eğer kime gittiğiyle ilgilenmezseniz doğru. E,
biz, işte, o ilgilenenleriz ya hani, hizmet diye ödenen aslında
örtülü faiz. Kime? 5 müteahhite. Nerede? Kamu-özel iş birliği
projelerinde. Nasıl? Yatırım bedeli 55 milyar dolar projeye
hizmet diye ödenen 155 milyar dolar. Fark ne? Örtülü faiz. Sonuç? Mali
dengeyi İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomilerinin
standartlarına düşürmek. Bir de görünmeyen açık var: O,
işte, varlığını, borcunu,
kârlılığını kimsenin bilmediği ve paraların
nereye gittiğini bilmediğimiz Türkiye Varlık Fonu. Bununla kalsa
iyi; bu iki buçuk yılda elektrik fiyatları yüzde 73, doğal gaz
fiyatları yüzde 52 artmış, ham petrol fiyatları dünyada
yüzde 41 düşerken bizde mazot yüzde 15 artmış. Besi yemine yüzde
106, gübreye çeşitlerine göre yüzde 57 ile 90 arası zam gelmiş,
ekmek yüzde 16 ve et yüzde 40 zamlanmış; sizin sayenizde. Ne olacak
peki? Emekli olacak vatandaşın geliri düşecek, kirada
kalırsa başka şeylerden kısacak. E, sağlık
harcamaları var, çocuğunu everecek, bütün bunların hepsini
ileriye atacak.
Asgari ücretliler demeyeceğim, size göre onlar
zenginler. Altı ayda bir telefon, yılda bir araba alıyorlar ya
hani size göre, onlardan hiç bahsetmeyelim. Gençlerimize de değinmeyelim
çünkü onların ileride bir ev alma hayalleri yok artık. Onların
tek hayalleri kapağı başka bir yere, başka diyarlara atmak
artık sayenizde. Araba almak artık memlekette hayali cihan değer
olmuş, 10-15 yaşında arabalar 90 bin lira. Emekliye, asgari
ücretlilere her ay kenara 750 lira atmak imkânsız da yine de olur da
attı diyelim, on yılda ancak ikinci el bir araba alabilir kişi.
Yani banka kredisi alsa bunun için on üç on dört yıl ve biz, bu sorunu ev
stoku bolluğunda yaşıyoruz. Büyük şehirlerimize bakın;
inşaata boğulan 1,5 milyon boş konut var. Peki, konut bol da bu
fiyatlar niye? Piyasa der ki arz çokken fiyatlar azalır. E, azalmıyor
çünkü konut yatırım aracına dönüşmüş. Bu da sayenizde,
beceriksiz yönetimden dolayı. Çünkü sizin iktidarınız yatırımı
reel sektöre ve üretime değil betona yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Ne istikrarlı bir
piyasa oluştu ne ücretler arttı ne de istihdam. Tek yol üretimken siz
ithalci ve betoncu yaptınız ülkeyi ve beton ormanları inşa
ettiniz her bakarken nazardan korktuğumuz cennet ülkemize. Kestane,
gürgen, palamut idi bizim çocukluk türkülerimiz. Her yerde boş konutlar
ve Sen evi de arabayı da unut. oldu o türkülerin batık kredilerdeki
tınısıyla şekillenen sözleri. Önce evler değer üstüne
değer etiketlendi, sonra o evleri alanlar parasını
çıkarabilmek için kiraları yükseltti, düşük gelirliler
şehrin dışına çıktı.
E, nasıl çıkalım düşük ücret
yüksek kira sarmalından? diye sorun bize. Biz biliyoruz nasıl
çıkacağımızı. Doğru konut politikaları ve
kaynakların üretime olan yatırımlarla doğru
kullanılmasıyla vatandaşlarımızı bu
kısır döngüden biz çıkaracağız ve insanca
yaşayacaklar gençken helal kazandıkları paralarla
aldıkları yuvalarında. Ve gençlerimize önce umut vereceğiz,
sonra da yokluklar içinde geçmeyen bir gelecek olacak hem hayalleri hem
kavuşacakları. İyileşeceğiz ve biz yapacağız
bunu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 251 sıra sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesiyle 6361
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 39/B maddesinin ikinci
fıkrasındaki "kaynaklanan ifadesinin "doğan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli İzmir Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak
Manisa Tokat Antalya
Özgür
Ceylan
Çanakkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Sayın Özgür Ceylan.
Buyurun Sayın Ceylan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 8inci madde üzerinde grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken değerli
meslektaşlarımın da Muhasebe Haftasını kutluyorum.
Düzenlemeye konu olan tasarrufa dayalı faizsiz
finans sistemi, bugün karşımıza ilk kez çıkan bir durum
değil. Türkiyede 1991 yılından beri bu finans modeliyle
çeşitli şirketler faaliyet yürütüyor. Bugüne kadar denetlemeyen alan,
teklifle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun denetim ve
gözetimine dâhil ediliyor. Düzenleme faizsiz finans diye tabir edilen sisteme
bir çekidüzen verilmesi anlamında aslında geç kalınmış
bir düzenlemedir.
Teklife genel olarak olumlu bakıyoruz ama
toplanan paranın nasıl kullanılacağı, geri ödenmemesi
durumunda doğacak risklerin neler olacağının daha net
tanımlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Görüştüğümüz maddeyle finansal kiralama, faktoring ve finansman
şirketleri müşterilerden topladıkları kaynakları, yani
şirket fon havuzunu kendi operasyonel hesaplarına ayıracak. Fon
havuzundaki paralar amacı dışında kullanılamayacak, bu
kaynaklar haczedilemeyecek, buna bir itirazımız bulunmamakta.
Değerli milletvekilleri, benim burada asıl
dikkat çekmek istediğim nokta, bu kurumlara müracaat eden,
çoğunluğu orta ve alt gelir grubuna dâhil
vatandaşlarımızın durumudur. Türkiye Cumhuriyeti,
Anayasamıza göre bir sosyal devlettir. Sosyal devlet,
vatandaşların refah durumlarıyla ilgili olan, onlara asgari bir
yaşam düzeyi sağlamakla görevli devlet olarak tanımlanmıştır.
Kuşkusuz ki bir devletin sosyal devlet olma derecesi Anayasadaki sosyal
ve ekonomik hakları gerçekleştirme gücüne bağlıdır.
Ama bence devletin, bu gelir grubundaki vatandaşlarımızın
konut ihtiyacını karşılaması temel görevlerinden biri
olmalıdır. Konut sahibi olmak isteyen bu dar gelirli
vatandaşlarımızı devlet, bankaların ve finans
kurumlarının kucağına atmamalıdır. Bu nasıl
gerçekleştirilebilir? Tabii ki vergi gelirleriyle. Vatandaşlık
bağıyla Türkiye Cumhuriyeti devletine bağlı olan her Türk
vatandaşının temel ödevlerinden biri devletine vergi ödemektir.
(CHP sıralarından alkışlar) Bu vergilerin yol, su, elektrik
ve konut gibi sosyal hizmetler olarak bize geri dönmesi gerekmektedir. Peki,
pratikte böyle oluyor mu? Olmuyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı,
Plan ve Bütçe Komisyonunda kamu-özel iş birliği ve iktidar
döneminizin modası yap-işlet-devret projelerine ilişkin ödenen
garanti tutarlarına yönelik soruya Efendim, Vandaki adam buradaki
şeyi niye ödüyor? Ondan sonra diyorsunuz ki: Bunlar niye pahalı?
Ya, benim bu vatandaşa ücretsiz yol hizmetim var, zorla buraya kimseyi
davet etmiyorum. Burayı kullanan, kendi menfaatini düşünerek buradaki
zamandan, akaryakıttan sağladığı tasarruf
karşılığında bu parayı veriyor. diye yanıt
verebilmiştir. Yani, sarayın atadığı Bakanın 5
Kasım 2018de Komisyonda verdiği yanıt, âdeta 2002
yılından beri toplanan vergilerin vatandaşa dönmediğinin
açık itirafıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, konut hakkı
sosyal bir devlet olarak Anayasamızda güvence altına
alınmış temel bir haktır. Peki, bizim devletimiz bu
anayasal yükümlülüğünü yerine getirmiş midir? Getirdi ise bu finansal
kurumlara vatandaşımız neden mecbur kalmıştır?
KOMBASSAN, YİMPAŞ, JetPA örnekleri hâlâ
hafızalarımızdaysa demek ki burada da sınıfı
geçememişiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şirketler daha fazla kazanç için insanları araç olarak gördüğü
sürece insanımız pazardaki metaya indirgenmekte ve finansal
tehditlere maruz kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu finansal
düzenlemelerin temel amacı piyasalara güven vermeye
çalışmaktır, bunu anlıyoruz ancak ekonomide güven için
öncelikle tam bağımsız bir yargıya ihtiyaç vardır.
(CHP sıralarından alkışlar) Sarayın
talimatlarıyla hareket eden bürokratlardan bir farkı kalmayan
yargıyla hangi düzenlemeyi yaparsanız yapın, piyasalara güven
veremezsiniz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 251 sıra sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesiyle 6361
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 40ıncı maddesindeki
görülenler ifadesinin bulunanlar şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir
Manisa
Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Antalya Adana Tokat
Orhan
Sümer
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Sayın Orhan Sümer.
Buyurun Sayın Sümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz aldım.
Yaklaşık otuz yıldır yasal
düzenleme olmadan uygulanan tasarruf finansman sistemine düzen ve denetim
getirmesi açısından teklifin 9uncu ve diğer ilgili maddelerini
doğru buluyoruz. Yalnız, doğru bulmadığımız
konu ise Türkiye Büyük Millet Meclisinin vatandaşın gerçek
sorunlarına çözüm üretmek için çalıştırılmaması.
Esnafın, çiftçinin, asgari ücretlinin, emeklinin, işsizin
sorunlarına çözüm aramak üzere Meclis Başkanlığına
verilmiş binlerce soru önergesi var, ne yazık ki iktidar hiç birini
tartışmıyor, çözüm aramıyor, suni gündemlerle, geçici
söylemlerle, çarpıtma haberlerle vatandaşın derdini görmezden
geliyor. Bugün vatandaş evine sıvı yağ alamıyor,
pazarlarda artık sebze meyve topluyor, marketlerde bebek mamalarına
dahi alarm takılıyorsa sorumlusu on dokuz yıldır halkı
değil, rantı düşünen AKP iktidarıdır. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İktidar Tüm dünyada salgın var, öncelik
hayatta kalmaktır, sağlıklı günlere geri dönmektir.
açıklamalarında bulunarak başarısız ekonomi yönetimini
perdeleyemez. AKP iktidarının Bizi kıskanıyor, ekonomisi
küçüldü. dediği Almanya, karantina nedeniyle kapalı olan iş
yerlerine yaptıkları cironun yüzde 75ini hibe olarak ödeme
kararı almıştır. Biz Esnaf kan ağlıyor.
Bırakın kirasını ödemeyi, aylardır siftah bile
yapamıyor. dediğimizde, Dükkânlar kapanıyor, milyonlarca
kişi işsiz kaldı. dediğimizde, Sayın Cumhurbaşkanı
televizyon kanallarında Arkadaşlara sordum, kapanan dükkân var
mı? Yok, aksine açılan dükkânlar var." dedi. Ama ben şehrim
Adanadan bahsetmek istiyorum. Adana'yı bilenler bilir, Atatürk Caddesi,
Ziyapaşa Caddesi, Gazipaşa Caddesi, Turgut Özal Bulvarı
Adananın en işlek caddeleri. Gelin, bakın, en az yüzlerce
dükkân ya satılık ya kiralık ya da devren satılık
yazılı. (CHP sıralarından alkışlar) Ama maalesef,
Türkiye ekonomisinin bugünkü hâli Covid salgınından önce de
çökmüş durumdaydı çünkü inşaata dayalı, kullanılmayan
köprü, geçilmeyen yol, uçak kalkmayan havaalanı, gereksiz yapılmış
TOKİ inşaatlarıyla ekonomik döngü ayakta tutulmaya
çalışıldı, ekonominin temel dayanağı olan sanayi,
teknoloji ve tarım yatırımlarından ise vazgeçildi.
İstihdam yaratacak kalıcı yatırımlar
yapılmadı. Açıklanan enflasyon rakamları ile
vatandaşın hissettiği gerçek enflasyon arasında uçurum
olduğu ortaya çıktı. Sarayın istediği enflasyon
rakamı ile vatandaşın mutfağındaki yangın
birbirini tutmadı. Sahte enflasyon rakamları sarayın
istediği kadar aşağı düşmediği için TÜİK
Başkanı görevinden alındı. Döviz kuru sarayın
istediği kadar düşmediği için Merkez Bankası
Başkanı görevinden alındı. 128 milyar dolar buhar oldu ve
halka hesap veremediği için Hazinenin başındaki damat görevinden
alındı. Alınması gereken önlemler zamanında
alınmadığı, faiz lobisine, yandaşa ve rant ekonomisine
dayalı uygulamalara devam edildiği için Türkiye ekonomisi içinden
çıkılmaz bir hâl aldı. Maalesef, ekonomi,
yatırımın sanayiye dönmediği,
yatırımcının desteklenmediği, üretimin girdi
maliyetlerinin düşürülmediği, rant ve inşaat sektörünün
vazgeçilmeyen sistemine devam edildiği için başarılı
olmayacaktır, maalesef bu kötü gidiş devam edecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ülkenin ekonomik anlamda bu kadar zor durumda
olmasının temel nedeni, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş
AKP iktidarına özgü bu başkanlık sistemi yani tek adam
sistemidir. İktidarın bu ortamda yapması gereken siyasi parti
kongrelerini lebalep doldurmak değil, vatandaşın cebini lebalep
doldurmaktır. Memleketim Adana da işsizlikte yüzde 14le Türkiye
sıralamasında maalesef ilk 10 içerisinde. Bereketli Çukurova
toprakları tarıma küsmüşse, çiftçinin tohum alacak parası
yokken üzerine bir de traktörüne, tarlasına, evine barkına haciz
geliyorsa, esnaf kendi kaderine terk edilmişse, emekli unutulmuş,
asgari ücretli yok sayılıyorsa; iktidarın pembe tabloları
değil, hayatın acı gerçekleri var demektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi tasarruf finansman şirketleriyle ilgili ama
maalesef, vatandaşın, bırakın tasarruf yapmaya, evine ekmek
götürmek için bile cebinde parası yok.
Finansman şirketlerini ilgilendiren kanun
teklifinin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisin
asıl gündeminin vatandaşın derdine çözüm olacak işler
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan üye olmak zorundadır ibaresinin
üye olmak mecburiyetindedir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu İbrahim Halil Oral
İzmir Adana Ankara
Zeki Hakan Sıdalı Hayrettin
Nuhoğlu Dursun
Ataş
Mersin İstanbul Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
İYİ PARTİ İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin
Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama, Faktoring ve
Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldım,
selamlarımı sunarım.
Yeterlilik belge ve izin şartı aranmadan,
kontrolsüz şekilde, başıboş büyüyen bu sistemde riskler ve
dolayısıyla mağdurlar artınca düzenleme ihtiyacı ancak
hissedilmiştir. Bu sebeple, teklifin Meclis gündemine getirilmesinde çok
geç kalınmış olduğunu söylemem gerekir.
Tasarrufa dayalı faizsiz finans sistemi,
vaktinde düzenleme yapılmadığı için, konut sahibi olmak
isteyen, bu hayali kuran dar gelirli aileler için büyük
sıkıntılara yol açmıştır. Aynı zamanda, bu
sistemde faaliyet gösteren iyi niyetli kurumsal firmalar da zarar
görmüştür. Şunu da belirtmekte fayda görüyoruz: Yeni
mağduriyetlerin önü kesilmek istenirken kaynağı şaibeli
sermayelerin sistemde etkin konuma gelmesi ihtimalinin önü açıktır ve
bu durum bizce risk olarak görülmektedir. Teklif henüz kanunlaşmadan bütün
riskler ortadan kaldırılmalıdır, tasarruf finansman
şirketlerinin mağdur ettiği kimselerin sorunları
kalıcı olarak çözülmelidir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümü Kanal İstanbulla ilgili olacaktır. Geçen hafta Adalet ve
Kalkınma Partisi İstanbul İl Kongresinde, Genel Başkan
Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaparak Kanal İstanbul
Projemizin etüt kapsamında yer alan tüm teknik çalışmalar
tamamlandı, diğer adımlar için de gerekli
çalışmaları başlatıyoruz. Onlara rağmen Kanal
İstanbul'u yapacağız, inadına yapacağız ve Kanal
İstanbulla İstanbul nasıl güzelleşecek, İstanbul
nasıl başka bir şehir olacak, bunu da görecekler."
demiştir. Öyle anlaşılıyor ki bu konuşmayı,
kongresine katıldığı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı sıfatıyla yaptı, şayet
Cumhurbaşkanı olarak yapmış olsaydı İnadına
yapacağız. demezdi diye düşünüyorum. Çünkü
Cumhurbaşkanı devletin başıdır, Anayasanın
verdiği görevleri yerine getirmek için tarafsızlıkla
davranacağına dair yemin etmiştir. Elbette, farklı
düşünceler, karşı fikirler olduğunda onlara tahammül
göstermesi beklenen ve arzu edilen bir durumdur. Çok sayıda bilim
insanı Kanal İstanbul denilen projeye karşı
olduklarını sebepleriyle açıklamışlardır,
açıklamaya da devam ediyorlar. Ev sahibi konumunda olan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi de karşı çıkıyor; gerekçelerini
bilimsel toplantılar yaparak açıklıyor, kamuoyu anketleri
yaptırıyor, İstanbulda yaşayanların yüzde 67sinin karşı
olduğunu tespit ediyor. Ben de karşı olmanın ötesinde, bu
çalışmanın henüz proje sıfatını bile
kazanamadığını düşünmekteyim. Niçin karşı
olduğumun gerekçelerini defalarca açıkladım, açıklamaya da
devam edeceğim. Bu çalışmanın proje olabilmesi için
uygulanabilir olduğunun bilim çevrelerince kabul edilmesi
şarttır. Böyle bir ihtiyacın olmadığı,
yapılmaması yönündeki mutabakatın daha geniş olduğu
görülmektedir. Ayrıca, çelişkilerle dolu ÇED raporunda, Kanal
İstanbul resmî internet sayfasında, 7 üniversite ve 55 kuruluş
adına açıklama yetkisine sahip olduğunu söyleyen
Çankırı Üniversitesi sitesinde ve bakanların
açıklamalarında uyum olmadığı gibi, bilimsel yönden
kabul edilebilecek makul hiçbir bilgi de yoktur. ÇED raporundaki
hesapların birçoğu yanlıştır. Bizler bu konudaki
fikirlerimizi ifade ederken bir fayda sağlayacağını umuyoruz.
Bu sebeple, Cumhurbaşkanının Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı sıfatıyla da olsa İnadına
yapacağız. demesini yadırganacak bir durum olarak
değerlendiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, devlet yönetimiyle
ilgili Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülkün Siyasetname adlı eserinin
18inci fasıl 107nci sayfasında yer alan bir tavsiyesiyle sözlerimi
bitirmek istiyorum: Devletin başındaki kişinin önemli bir olay
karşısında ihtiyarlar, bilginler ve dostlarla meşveret
etmesi vacip oluyor. Herkesin ve bilhassa ihtisas sahiplerinin o konuda
bildiklerini söyleyerek görüşlerini açıklamaları, her âlimin
zıt da olsa fikrini ortaya koyması doğrunun ortaya
çıkması için gereklidir. Meşveret yapmadan icraatta bulunan
liderler bencil ve zayıf görüşlüdür.
Bu tavsiyenin dikkate alınmasını
umuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde geçen şekilde
ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Oya
Ersoy
Batman Muş İstanbul
Kemal
Peköz Sıdık
Taş Ali
Kenanoğlu
Adana Siirt İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Halkların Demokratik Partisi Muş Milletvekili Sayın Gülüstan
Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben 9uncu madde üzerinde söz aldım. Burada çok
önemli bir düzenleme yok açıkçası, Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun gözetim ve denetimine tabi kuruluşlardan
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca uygun görülenlerin üye
olmaları amaçlanmakta ve birliğin ismi Finansal Kurumlar
Birliği olarak değiştirilmektedir. Buna dair çok bir şey
söylemeye gerek yok.
Fakat, şuna dair çok söz söylememiz gerekiyor:
Bu hafta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir İnsan
Hakları Eylem Planı sundu, tamı tamına 180 sayfa. Ben bir
kısmını inceleme fırsatı buldum ve sonra bu metinle
yani bir kısmı burada olan bu metin ile gerçeklik arasındaki
açı farkına bakınca da herhâlde Alice Harikalar Diyarında
romanını ya da hikâyesini Tayyip Erdoğanın çok
okuduğunu düşünmeye başladım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Temel
ilkeler diye bir bölüm var ama tabii, en önemli kısmı şu: Bu
eylem planının giriş kısmı gerçekten harika yani
okuduğunuz zaman kendinizi eşit, özgür, demokratik bir ülkede
hissediyorsunuz ve diyorsunuz ki: Bu kadar iyi bir metni yazan AKP olabilir
mi? Ama sonra karıştırınca, aslında hepsinin
geçmişte çıkmış yasalardan, Birleşmiş
Milletlerden, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinden alıntılarla dolu
olduğunu görebiliyoruz. Şimdi, bunun Temel ilkeler diye bir bölümü
var, birkaç maddesi var, sizlere okumak istiyorum. Örneğin diyorsunuz ki:
İnsan onuru bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması
altındadır.
Şimdi, biz soruyoruz: Bu insan onuru sadece
AKPlilerin onurunu mu temsil ediyor? Mesela cezaevlerinde, gözaltı
merkezlerinde, karakollarda çıplak aramaya maruz kalanların onuru
sizi ilgilendiriyor mu? Yoksa, bu onur, bir yıl sonra gidip şikâyetçi
oldukları için, aslında sizin için onursuzluk, ahlaksızlık
mıdır? Ya da işkence yaptığınız
insanların etkili başvuru yollarına ulaşmak için
harcadıkları çaba yönünde en büyük ayrımcının, en
büyük engelin siz olduğunu biliyor musunuz değerli arkadaşlar?
İnfaz kurumlarınızın, cezaevi müdürlerinizin,
başgardiyanlarınızın, bugün, her gün sistematik olarak
cezaevlerinde insanlık onurunu zedelediğini biliyor musunuz?
Sanırım biliyorsunuzdur. Yine insan, doğuştan sahip
olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar. Devletin temel amaç ve
görevi bu hakları korumak ve geliştirmektir. demişsiniz. Peki,
Korumak ve geliştirmektir. dediğiniz bu hakları Ceylan Önkol
için tanımadınız değerli arkadaşlar. Uğur Kaymaz
için, Berkin Elvan için, Medeni Yıldırım için, Miray bebek için,
Taybet ana için, Roboski katliamında katlettiğiniz çocuklar için
insan yaşamını korudunuz mu? Hayır, korumadınız
çünkü sizin için onların hakkı korunmaya değer değil, çünkü
onlar muhalif, çünkü onlar Kürt, çünkü onlar yok edilmesi gerekenler.
Peki, diğer bir şey, yine koymuşsunuz
Kamu hizmetlerinin eşit, tarafsız, dürüst biçimde sunulması
bütün yönetsel faaliyetlerin temel özelliğidir. Soruyorum, yüzlerce dilde
anons yaptığınız İstanbul Havalimanında niye
Kürtçe anons yapmıyorsunuz? Ya da niye Kürtçe ana dilde eğitim ve
sağlık hizmeti vermiyorsunuz? Herkese tarafsız, dürüst biçimde
sunulmasını buraya yazmışsınız.
Tarafsızlık neyi kapsıyor sizin için? Kamu hizmetine erişebilmenin
en temel özelliği ana dilinde olması değil midir değerli
arkadaşlar? Bunu da pas geçmişsiniz.
Peki, o zaman başka bir şeye bakalım.
Demişsiniz ki: Dil, ırk, renk, cinsiyet ayrımı yapmadan
ayrımcılık söz konusu olmayacak. Peki, soruyoruz: Kürtler,
Aleviler, kadınlar, gayrimüslimler, LGBTIler, solcular, demokratlar, HDPliler,
muhalifler bu kapsamın içine giriyor mu, yoksa parantez açıp Bunlar
hariçtir. diye mi yazacaksınız değerli arkadaşlar?
Sanırım bütün bu gruplar bu sizin belirttiğiniz ilkenin
dışında kalıyorlar.
Diğer bir mesele ve bence çok önemli,
burası çok önemli, şimdi demişsiniz ki: Haklarının
ihlal edildiğini iddia eden herkes etkili kanun yollarına zahmetsiz
şekilde erişebilmelidir. Adalete erişim, hak ve özgürlüklere
saygının merkezindedir. Ya, biz KHKliyiz, dört yıldır
OHAL Komisyonu karar versin de yargıya ulaşalım diye bekliyoruz.
Siz bu ilkeyi yazarken gerçekten hiç utanmadınız mı ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bunu bir KHKlinin okuyacağını, kanun
hükmünde kararnamelerle işinden, aşından ettiğiniz
insanların okuyacağını ve dört yıldır bu
insanların mahkemeye ulaşmak için OHAL Komisyon kararını
beklediğini bilmiyor musunuz? Bu yıl bir kez daha uzattınız
Komisyonun görev süresini. Nasıl yazıyorsunuz buraya?
Yazabiliyorsunuz yani bu kadar pervasız olabiliyorsunuz.
Yaptığınız başka bir şey, söylediğiniz
başka bir şey ama çok açık ve net söyleyelim, biz sizi
yaptıklarınızdan tanıyoruz.
Bir de buraya başka koyduklarınız
var: Masumiyet karinesi, adil yargılanma vesaire vesaire. Soruyoruz:
Masumiyet karinesi Selahattin Demirtaş için niye geçerli değil?
Masumiyet karinesi HDPliler için, Kürtler için niye geçerli değil? Bir
tek sizin için mi masumiyet karinesi geçerli değerli arkadaşlar?
Cezanın kişisel sorumluluğu. Siz, bu
ülkede Can Dündar ceza aldı diye eşinin pasaportuna üç yıl el
koydunuz, yasal olmayan yöntemlerle yurt dışına çıktı.
Hangi sorumluluk? Hangi şahsi sorumluluk?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Siz bütün aileyi arşiv araştırması diye fişlediniz,
insanları işe almadınız ya. Önce dönün, aynaya bakın
ve lütfen ama lütfen biraz utanın. Biraz utanın, çok değil.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde üzerinde 3
önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 10uncu maddesiyle 6361 sayılı Kanunun
44üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenmesi öngörülen k) ve l)
bentlerindeki veya ifadesinin ya da şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Kadim
Durmaz Sevda Erdan
Kılıç Müzeyyen
Şevkin
Tokat İzmir Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi adına İzmir Milletvekili Sayın Sevda Erdan
Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu hafta Deprem
Haftası. Ben de son İzmir depreminde depremi yaşadım,
Deprem Araştırma Komisyonunun bir üyesiyim. Öncelikle deprem
nedeniyle hayatını kaybeden bütün
vatandaşlarımızın ailelerine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum, bir daha böyle acılar
yaşamamayı da canıgönülden diliyorum
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin
geleceği olan ve ülkemize büyük yıkımlar yaratmış,
canlarımızı yitirdiğimiz deprem felaketlerinden
yıllarca ders alamadığımız apaçık ortada. Hâlen
kamu kurumları, okullar, hastaneler dahi depreme dayanıklı hâle
getirilememiş. Toplanan deprem vergileri başka yatırımlara
harcanmış ve bu paralar şeffaflıktan uzak bir şekilde
çarçur edilmiş. Ancak önümüzde bir fırsat var, Deprem
Araştırma Komisyonu üyeleri olarak tarihî bir sorumluluğumuz
olduğunun farkındayız. Deprem konusunda yetkin kurumların,
bilim adamlarının, sivil toplum kuruluşlarının da
dâhil olduğu, herkesin görüşlerinin alındığı,
ortak akılla çıkacak bir raporun yasalaşması hâlinde,
ileride yaşanabilecek depremlerde can ve mal kaybını en aza
indirmeyi sağlayabiliriz. Rant değil, insan odaklı
çalışmalarla, vatandaşlarımızın hem yaşam
haklarını hem de mülkiyet haklarını güvence altına
almak hepimizin, bu Meclisin görevi. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifine gelirsek, bu düzenleme tasarruf finansman
şirketleri alanında çok çok geç kalınmış bir
düzenleme. İleriye dönük, geneli itibarıyla olumlu bulduğumuz bu
teklif, geçmiş yıllarda yaşanmış ve binlerce
vatandaşımızı mağdur etmiş finanszede sorununu
maalesef kalıcı bir şekilde çözmekten çok uzak. Yıllarca,
insanlar bir umut yatırım yapacaklarına, ev, araba sahibi
olacaklarına inanmışken maddi kayıpları bir yana çok
da büyük hayal kırıklıklarına
uğramışlardır.
Değerli milletvekilleri, umut demişken,
insanlar bu pandemi sürecinde -aslında bu iktidara olan
inançlarını yitirdikleri hâlde- bakanların,
Cumhurbaşkanının televizyona çıkacağı anlarda
Belki bu zorlu süreçte bir yaramıza merhem olur mu? Güzel bir haber duyar
mıyız? diye televizyon ekranlarının başına
oturdular. Ama ne gördüler? Ey Kılıçdaroğluyla
başlayıp Şöyle büyüdük, böyle büyüdükle devam edip sonra da
TÜİKten yalan yanlış rakamlarla biten konuşmaları
dinlediler. Vatandaşlarımız, ellerinde kumanda, derin bir
umutsuzluk ve hayal kırıklığıyla devletin
yanlarında olmadığını bir kez daha hissederek zor
şartlardaki yaşamlarına geri döndüler. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, saraylardan,
köşklerden, salonlardan çıkmazsanız, vatandaşın gerçek
hâlini göremezsiniz. İnsanlar siyaset kurumuna artık güvenmiyor,
insanlar devlet kurumuna da güvenmiyor. İnsanlar mahkemeye, hâkime,
savcıya, adalete güvenini yitirmiş durumda. Son bir aydır,
Elâzığ, Aksaray, Uşak, Kütahya olmak üzere, sokak sokak
milletvekili arkadaşlarımızla gezip vatandaşı
dinliyoruz. Ve ne çıkıyor ortaya biliyor musunuz? Hangi bölgede,
hangi ilde olduğunuz önemli değil, sorunlar ortak ama vatandaş
kaderine terk edilmiş maalesef. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, maalesef, gerçekler ne
TÜİK rakamlarında ne de kamuoyu araştırmalarında;
gerçekler sokakta, gerçekler gözyaşlarıyla mahsulünü çöpe döken
çiftçilerde, gerçekler Namusumla battım. yazıp dükkânını
kapatan esnafta, gerçekler fırının önünde askıda ekmek için
kuyruk beklerken çocuğunun gözüne bakamayan babada, gerçekler doğal
gazı ödeyemediği için evinde sıcak su kaynatıp çocuğunu
ısıtmaya çalışan annelerin yüreğinde. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Gerçekler markete
gidip kasada parası yetmediği için sepetin yarısını
kasada bırakmak zorunda kalan emeklinin gözlerinde, gerçekler
pazarların dağılma saatlerinde ezik, çürük meyve ve sebzeleri
tezgâhların yanlarından toplayan babaların ellerinde ama ülkeyi
yönetenler nerede? Ülkeyi yönetenler saraylarda, zevklerde, sefalarda.(CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, iktidar istediği
kadar zaten Anayasada var olan, yasalarda var olan ama uygulanmayan eylem
planlarını açıklasın; paketler, raporlar havada
uçuşsun, hepsi açıklansın ama boş, ama nafile. Neden mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Beş
dakika ver Başkanım, beş dakika daha ver. Güzel konuşuyor
çünkü Allah için.
BAŞKAN -Tamamlayalım lütfen.
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Çünkü bu ülkenin vatandaşları
yoksulluktan, hukuksuzluktan, haksızlıklardan nefessiz
kalmış. Bu ülkedeki vatandaşlar nefes alamıyorlar. Burada
en iyi kanunları yapsak ne yazar? Uygulayanların, bu ülkeyi
yönetenlerin kulaklar sağır, vicdanları kör olmuş, biz ne
yaparsak yapalım burada. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bir seçim yapmalısınız:
Ya bu vicdansızlığa göz yumarak tarihin sayfalarına
halkına sırtını dönen vekiller olarak geçeceksiniz ya da
bizler gibi halkın gerçeklerini bu kürsülerde haykırıp insanlık
dışı bu sisteme karşı bir duruş göstereceksiniz
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Mehmet
Ruştu Tiryaki Ali
Kenanoğlu
Batman Batman İstanbul
Oya
Ersoy Kemal
Peköz Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul Adana Muş
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş Aylin
Cesur
Adana Kayseri Isparta
Hayrettin Nuhoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Halkların Demokratik Partisi Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüze aittir.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında partim adına söz
almış bulunmaktayım.
Burada cezaların artırılmasından
söz ediliyor. Aslında, Türkiyede yurttaşa ceza
artırılıyor; sermayeye, yandaşa ceza
kaldırılıyor, affediliyor. Bir kere temel anlayış bu.
Bir yığın problem var; biz iş ve
aş buluşmalarıyla birçok yere gidiyoruz, vatandaş
açlıkla karşı karşıya, işsizlikle karşı
karşıya; hele hele, hak ihlalleriyle ilgili insanlar artık isyan
eder derecesine gelmişler ve Türkiyede hiçbir şey
olmamışçasına dün yeni İnsan Hakları Eylem Planı
açıklandı. Arkadaşlarımız değindi, birçok siyasi
partiden grup başkan vekilleri değindi. Şöyle bir
kitapçığı ben spiralli bastırdım. Burası Türkiye
Büyük Millet Meclisi, hangi milletvekiline İnsan Hakları Eylem
Planı gönderildi? Yemin ederken var, açıklanırken var, yurt
dışı, medya, herkese var, bu Mecliste içeriği sadece
Komisyonda görüşülmüş, hiç kimseye dağıtılmamış.
Dış kapının dış mandalı
Siz ilgilenmeyin, karışmayın,
sadece noter gibi elinizi kaldırın, indirin. Bu böyle olduğu
zaman siz gerçek insan haklarıyla yan yana gelemezsiniz. Neydi? Bunun
içeriğinin ve bu kitabın hepimizin elinde olması lazımdı,
incelememiz lazımdı ama böyle bir şey yok.
Ne diyor Türkiye İnsan Hakları Vakfı
uzun dönemdir, kurulduğundan beri? İnsan haklarıyla ilgili
konuşmalarında diyor ki: Biz ateşin düştüğü
yerdeyiz. Halkların Demokratik Partisi ateşin düştüğü
yerde olduğu için hep bunu gündemde tutuyor ve gündemde tutmaya devam edecek;
dün, bugün, yarın. Ne olursa olsun bunu getireceğiz,
anlatacağız.
Neydi? İki yıldır İnsan
Hakları Eylem Planı açıklanacak. Geçtiğimiz yıl da
İnsan Hakları Komisyonunda konuşuldu, bu yıl da Adalet
Bakanı gelip konuştu. İki yıldan sonra bir açıklama yapıldı.
Yedi yıl önce de açıklama yapılmıştı. Yedi
yıl önce açıklama yapılırken yetkililer bir veri
sunmuştu: Biz İnsan Hakları Eylem Planını
açıklıyoruz çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
başvuranlarda en çok insan hakları ihlallerinin olduğu ülkelerden
biri Türkiye. Kaçıncı sırada? 5inci sırada. Yüzde 15
buradan gitmiş. Yıl 2021; 2020 sonuyla oran ne olmuş biliyor
musunuz yedi yıl sonra? 2nci ülke Türkiye, 1inci ülke Rusya. Orana
vurmuyorum, Rusyanın nüfusuna bakın, Türkiye'nin nüfusuna
bakın. Siz yedi yılda nereden nereye gelmişsiniz. Bu,
aslında, insan haklarında ne kadar açık verdiğimizin
göstergesi ve ne tesadüf ki Adalet Bakanı bugün açıklama yaparken
diyor ki: Bir yerde demokrasi gelişmiyorsa insan hakları ihlalleri
vardır ve bütçe açığı olur. Ama biz biliyoruz ki iş
aşta ve birçok arkadaşımız gezdiğinde, değil
bütçe açığı, insanlar Açız. diyor. Burada, Mecliste
Adalet ve Kalkınma Partisinin grubunda Açız. diye bağıranlar
oldu. Oraya girmek her babayiğidin harcı değil, 10 kontrolden geçip
giriyorlar. Orada Açız. diye bağırdılar. Veya giden
yetkililere insanlar Açız. diye bağırıyorlar. Bunu
dikkate almadığınızda ne olur?
Bir diğer sayı artmış, o da çok
çarpıcı bir sayı. Türkiyede cezaevleri yapılıyor,
sürekli cezaevi yapılıyor. Bir ülke normalde cezaevlerini
kapatıyorsa, cezaevine giren insan sayısı azalıyorsa
Hele
hele siyasetçisi, gazetecisi, düşünce insanı, öğrencisi
giriyorsa bunun izahı yoktur.
Neymiş? Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine uyacağız. Birleşmiş Milletlerden söz ediyoruz;
Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa
Konseyi, Avrupa Parlamentosu eleştiriyor. Bakın, Amerika
Birleşik Devletlerinde yeni seçim oldu. Senatoda 50 küsur senatör
Başkana Türkiyeyle ilgili mektup gönderdiler. Daha iki gün önce
Temsilciler Meclisinden 172 tane temsilci tekrar Türkiyedeki insan
haklarını gündeme getirdiler. Siz önce içeriye, yurttaşa dönün
ve buna bakın.
Cezaevlerinden söz ediyorduk, sayı
artıyordu. Arkadaşlar, geçtiğimiz yıl, 2019da cezaevinden
289 bin kişi çıkmış, 290 bin kişi girmiş. Bunu
ben söylemiyorum, TÜİK söylüyor. Rakamlarla oynayan TÜİK bunu
söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Ve siz bir infaz
yasası değişikliği yaptınız geçen nisan
ayında. Biz dedik ki: Yapmayın, etmeyin; siyasetçileri
bırakın, gazetecileri bırakın, düşünce
insanlarını bırakın. Yok. Şimdi Avrupaya hoş
görünmeye çalışıyorsunuz, bir
sıkışmışlığınız var bütçe
açısından. Ya, Demirtaş davasından
İki gündür biz
anlatıyoruz, bir aydır anlatıyoruz, dinlemiyorsunuz. Siz bunu
yapmadığınız sürece ilerleyemezsiniz.
İnsan haklarıyla ilgili çok güzel bir
deyim de geliştirmişsiniz, demişsiniz ki: İnsan
hakları ihlalleri artık olmayacak, şu anda istisnadır.
Nasıl ki siz İhale Kanununda istisnalar geliştiriyorsanız,
nasıl ki siz yandaşın vergisine bir istisna getiriyorsanız,
siz insan hakları kurallarına da istisna getiriyorsunuz, ihlalleri
kurala dönüştürüyorsunuz. Şu anda Türkiyede insan hakları
ihlalleri kurala dönüşmüş. Nedir? Bakın, iki gündür gösteriyor
arkadaşlar. Batmanda bir çocuk kovalanıyor, bugün Batman Eş
Başkanımız ifadeye çağırılıyor, ne deniyor
biliyor musunuz? Kışkırtıyorsunuz. Normalde
iktidarın bunu yapanları ortaya çıkarması lazım,
yargılaması lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Adana Milletvekili Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğluna aittir.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun
görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 251 sıra sayılı Kanun Teklifiyle 6361
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanununun 44üncü maddesi üzerinde idari para cezalarında tutarlar
yeniden düzenlenerek artırılıyor. Bu kanun teklifinin olumlu
bulduğumuz maddelerini desteklerken, eksiklerini de düzeltmenizi
bekliyoruz.
Lafa gelince Diclenin kenarında kurdun
kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.
derken 5 müteahhide vergi ve kira affı tanıyanlara soruyorum: Bu
kanundan önce mağdur olanların mağduriyetlerini giderecek bir
düzenleme neden aklınıza gelmedi? Şehidimizin bize emanet
ettiği değerli eşi Sultan Nur İmalı
Hanımefendinin mağduriyetini nasıl gidereceksiniz? Adanalı
hemşehrilerimden 120 ailenin mağduriyetini nasıl gidereceksiniz?
Ankarada 100 aile ne olacak? Daha niceleri mağdur olduklarıyla
mı kalacaklar, dolandırıldıklarıyla mı
kalacaklar, tüm bunları sineye mi çekecekler?
Vatandaşlarımız, hak ve
hukuklarını koruyalım diye bizleri milletvekili seçtiler.
Hâkimlerimiz burada çıkardığımız yasalara göre hüküm
veriyorlar. Yasalaşacak tüm kanun tekliflerinin her harfine, her
kelimesine, her cümlesine dikkat etmeli, özen göstermeliyiz. Böylece hem
vatandaşımızın mağdur edilmesinin önüne geçmiş
hem de yıllardır bu sistemde faaliyet gösteren iyi niyetli kurumsal
firmaların korunmasını sağlamış oluruz. Mesela,
bu kanun teklifiyle firmaların yaptıkları sözleşmelerde
cayma hakkının on dört gün olması, yüzde 7 ila yüzde 12
oranlarında organizasyon bedelinin peşin alınması ve on
dört günü aşan sürede üyelikten ayrılma durumunda bu bedelin geri
ödenmemesi katılımcıları maddi anlamda ciddi zarara
uğratır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
Hanımefendi ve biz İYİ PARTİ milletvekilleri Anadoluyu il
il, ilçe ilçe geziyoruz; vatandaşlarımızla, esnafımızla,
çiftçimizle, işçilerimizle olmaya, dertlerini dinlemeye devam ediyoruz.
Kahve, lokanta işletmecilerinin taleplerini söyleye söyleye dilimizde tüy
bitti, nihayet duyurmayı başardık.
Geçen hafta Konyada, Çumrada, Ereğlide ve
memleketim Adanada çiftçilerimiz feryatlarını bu kürsüden dile
getirmemizi istediler. Bakın, hayvan ticareti yapan bir
vatandaşımız ne diyor? 80 liralık yem beş ay sonra
130 lira oldu. Hayvancılık da, çiftçilik de bitti artık. diyor.
Bir başka çiftçimiz Gübre fiyatlarına yüzde 70, yüzde 80 zam geldi, bir
ton gübre 3.200-3.400 lira oldu, tarlama gübre atacak hâl kalmadı.
Tarım ilacını 2018 yılında 22 liraya alıyordum,
şimdi 110 lira oldu. Bugün bir dönümde yıllık bin lira masraf
ediyoruz, 40 dönümde 40 bin lira masraf ediyoruz. Köyde en iyi durumda olanlardan
biri olmama rağmen artık ben de, diğerleri de bitti, tükendik.
diyor. 3 milyondan fazla insanımız tarımsal üretimden vazgeçti.
Üretim yapan bu çiftçilerimizin çığlıklarını duyun
artık diyoruz, hâlâ duymuyorsunuz.
AK PARTİ iktidarları döneminde, on dokuz
yılda ülkemizin 4,5 milyon hektar tarım arazisi boş kaldı,
ekilmiyor yani çiftçi tarlasını ekemez oldu. Haciz gelmesin.
diyerek traktörümü satmak zorunda kaldım. diyen çiftçinin sesini duyun
artık.
Büyükşehir Belediyesi Yasasıyla bir
gecede 17.803 köy ve beldemiz, son yılda da köy kırsalı
nüfusumuzun 755 bini âdeta yok oldu. Yani yılda 100 bin
insanımızın köy kırsalından kentlere göç etmesine
seyirci kaldınız. Meraları, yaylaları büyük şirketlere
kiraladınız, bununla yetinmeyip -daha yeni- Karadenizde 15
yaylanın statüsünü de kaldırdınız. Siz ne
yaptınız biliyor musunuz? Çiftçinin toprağına olan
bağını bitirdiniz. Köylü milletin efendisiyken siz köylüyü
itibarsızlaştırdınız. Tarımın bir millî
güvenlik meselesi olduğunu görmüyorsunuz, görmeye de hiç niyetiniz
olduğunu sanmıyorum. Ama unutmayın ki bugün vatandaşın
yanında olmayanlar yarın perişan olacaklardır. Bu
yanlış ve yandaş tarım politikanızı
değiştirmezseniz gıda enflasyonundaki bugünkü yükselme daha da
artmaya devam edecek. Vatandaşlarımız artık peynirini,
sütünü alamayacak. İşte, sizin yandaş medyanız bile
Peynire alarm kilidi takıldı. haberlerini yapıyorlar
artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Sözün bittiği
yerdeyiz. Elbette bu aziz Türk milleti bunun hesabını da
sandıkta sizden soracaktır diyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 11inci madde üzerinde 3
önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 11 - 6361 sayılı Kanunun
46ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve finansman
ibaresi , finansman ve tasarruf finansman şeklinde, üçüncü
fıkrasının birinci cümlesi ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"Yukarıdaki fıkralara
aykırılık hâlinde Kurumun ilgili Cumhuriyet
başsavcılığını muhatap talebi üzerine sulh ceza
hâkimince, dava açılması hâlinde davaya bakan mahkemece iş
yerlerinin faaliyetleri ve reklamları geçici olarak durdurulur,
ilânları toplatılır, bu aykırılıkların
internet aracılığıyla işlendiğinin tespit
edilmesi durumunda içerik ve yer sağlayıcıları yurt içinde
ise internet sitelerine erişimin engellenmesine ve/veya içeriğin
çıkarılmasına ilişkin karar en geç kırk sekiz saat
içinde verilir.
"(4) Birinci ve ikinci fıkralardaki
aykırılıkların içerik ve yer
sağlayıcıları yurt dışında bulunan internet
siteleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi durumunda bu İnternet
sitelerine erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin
kaldırılmasına ilişkin karar, Kurumun başvurusu
üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yerine
getirilir.
(5) İzinsiz tasarruf finansman faaliyetinde
bulunan şirketler hakkında Kurul, 50/A maddesinin birinci
fıkrası kapsamında tasfiye kararı verebilir. Hakkında
tasfiye kararı verilen şirketlerle ilgili olarak 50/A maddesinin
ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Tokat Antalya Adana
Burcu
Köksal
Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama Kanun Teklifiyle
ilgili görüşüyoruz. Esasında bu kanuna olumlu bakıyoruz ama bu
madde üzerinde çekincemiz var.
Ben size başka bir kiralamadan, daha
doğrusu AKP döneminde sıkça rastladığımız bir
cukkalamadan bahsedeceğim. Güzel memleketim Afyonkarahisarda Çobanlar
ilçesine bağlı Kocaöz kasabasında yaşayan ve
hayvancılıkla uğraşan bir vatandaş, Belediye
Başkanının merayı ekip biçtiğinden dolayı
merayı kullanamadığı için Kaymakamlığa mera işgalinden
dolayı şikâyetçi oluyor 25/9/2019 tarihinde. Kaymakamlık
tarafından keşif yapılıyor ve sonuçta Kocaöz Belediyesinin
bir kısım araziyi kiraladığı ancak Belediyenin
kiraladığı arazinin dışında kalan yerlerin de
Belediye tarafından işgal edildiği tespit edilip men kararı
veriliyor ve Kocaöz Belediye Başkanlığının
haksızca işgal ettiği tespit ediliyor. Sonrasında -apar
topar- Çobanlar Kaymakamlığı 15/10/2019 tarihinde men
kararının uygulandığı şeklinde tutanağı
tanzim ediyor. Fakat Belediyenin haksız işgali devam ediyor, hatta belediye
bu araziyi babasının malı gibi çitlerle çeviriyor. Ayrıca
söz konusu tutanağı düzenlemek için görevlendirilen İhsan Yalman
adlı memurun eşinin AKPnin eski İlçe Kadın Kolları
Başkanı olduğu için yanlı davrandığı
iddiaları ortalıkta dolaşıyor. Yine, Çobanlar Millî Emlak
Şefliği ile Kocaöz Belediyesinin arasındaki kira sözleşmesinin
de vatandaşın şikâyet tarihinden sonra elle düzenlendiği
şeklinde iddialar da konuşuluyor. Söz konusu meranın Kocaöz
Belediyesince kiralanıp ekildiğini belirtiyorlar ancak pancar teslim
fişlerinde Belediye Başkanının isminin olduğu yani
Belediye Başkanı adına teslim edildiği belirtiliyor ve
soruyoruz biz de: Bu pancarların Belediye veya Millî Emlak adına
teslim edilmesi gerekmiyor mu? Söz konusu merada bulunan trafo Belediye
Başkanının adına mı kayıtlı, elektrik
faturaları nereden ödeniyor?
İşte bu soruların cevabı ve
Belediyenin işgale devam etmesi yüzünden vatandaş çaresizce
cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuyor çünkü
oradaki araziyi kullanamıyor, hayvanlarını otlatamıyor ve
vatandaşa da deniyor ki: Biz güçlüyüz, arkamızda AK PARTİ var;
sen kadın başına ne yapabilirsin? Bu kadıncağıza
her türlü baskı uygulanıyor ama tehdit ve baskılara boyun
eğmiyor, diyor ki: Ben tek başıma da kalsam mücadele
edeceğim. Ferah Hanım, sana Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden
sesleniyorum: Bu mücadelede tek başına değilsin, ben ve 134
Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşım sonuna kadar senin
arkandayız. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi de bu araziye Rizeli bir iş
adamını bulmuşlar; neymiş efendim,
Cumhurbaşkanının Danışmanının referansıyla
gelmiş! Neymiş efendim, orada para kazanacakmış! Peki,
köylü ne olacak? Tek geçim kaynağı hayvancılık olan
insanlar ne yapacak? Coğrafya kaderdir. diyorsunuz, eğer
coğrafya kaderse o coğrafyanın verdiklerinden yararlanmak da
orada yaşayan insanlara ait olmalı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, siz, Çobanlarlı, Kocaözlü
hemşehrilerimin kullanması gereken araziyi Afyonkarahisarlı bile
olmayan birisinin kullanımına haksızca vermeyi
düşünüyorsunuz. Neymiş? Yatırımmış; hangi
yatırım, neyin yatırımı, kimin için yatırım?
Yatırım, o bölgeyi ve o bölgenin insanlarını
kalkındırmak için yapılmalı ama AKP dönemindeki
yatırımlar yandaşları kalkındırmak için oluyor.
Alışmışsınız İstediğimi yaparım.
mantığına, haksızlıklara karşı gelen, sizin
baskılarınıza boyun eğmeyeni de ezmeye kalkıyorsunuz. Size
daha önce bu kürsüden söyledim yine söylüyorum: Hiçbir hemşehrimi size
ez-dir-me-ye-ce-ğim. (CHP sıralarından alkışlar)
Para sevginiz, rant sevdanız öyle boyutlara
ulaştı ki artık kendi seçmeninizi ve tabanınızı bile
gözünüz görmüyor. Size oy veren milyonlarca kişiyi mağdur etmekten
çekinmiyorsunuz. Meraları talanınız, yanlış tarım
politikalarınız yüzünden tarım ve hayvancılık sürekli
kan kaybediyor. Size söyleyeceğim tek bir şey var, Albert Einstein
çok güzel bir şey söylemiş: Tarımı ihmal eden ülke,
intihar ediyor demektir. Gelişmiş bir ülkenin semalarında ne
kadar çok uçağın uçtuğu değil, ne kadar çok
arının uçtuğu önemlidir. Eğer arılar ölürse sonraki
yıllarda insanlar da ölür. Kulağınıza küpe olsun AKP.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini teklif
ederiz.
Habip
Eksik Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
Iğdır İstanbul Adana
Oya Ersoy Mehmet Ruştu
Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İstanbul Batman Muş
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
İbrahim
Halil Oral Hüseyin
Örs Hayrettin
Nuhoğlu
Ankara Trabzon İstanbul
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Kayseri Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Halkların Demokratik Partisi Iğdır Milletvekili
Sayın Habip Eksike aittir.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve halklarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten önemli bir süreç geçiriyoruz. Ben dün de
bir konuşma yapmıştım bu pandemi süreci üzerine, bugün de
konuşmamı buna ayıracağım.
Hepimiz hatırlarız, halklarımız
da hatırlar; Sağlık Bakanı çıkıp Her vaka, vaka
değildir. dedi ve ondan sonra da maalesef 9 Ekimde de bu
söylediğinin yanlış olduğunu kabul ederek turkuaz tabloyu
değiştirdi ve vaka sayılarını bu defa
artırıp doğru şekilde yazdı. Ki bundan daha fazla
olduğunu da söylemiştik ama en azından 1 milyon 748 bine
çıkardığını gördük; bir anda yüzde 200-300
artırdığını gördük. Fakat Plan ve Bütçe Komisyonunda
da burada Genel Kurul aşamasında da sağlık bütçesi
görüşülürken söylemiştim; Sayın Bakanın ölüm
sayılarını düzeltmediğini, pandemiyi başından
sonuna kadar gerçek dışı verilerle yönettiğini ve maalesef
her Bilim Kurulu kararını da saraya götürüp, onaylatıp öyle
getirmek zorunda kaldığını, o açıdan ölüm
rakamlarını doğru vermediğini söylemiştik. O da bize
şunu söylemişti: Bu rakamlar sene sonunda TÜİKin verdiği
rakamlarla karşılaştırıldığı zaman doğru
olduğunu göreceksiniz. Böyle bir savunma yapmıştı. Biz o
zaman da hazırlanan ölüm raporlarını, Ölüm Bildirim Sistemine
giren ölüm raporlarını göstererek yanlış
düzenlendiğini, âdeta sahte ölüm raporlarının
düzenlendiğini çünkü yanlış tanılar konduğunu
söylemiştik, anlatmıştık, kabul etmemişti. Fakat
geçenlerde TÜİK nüfus artış hızını
açıkladı ve orada gerçekten dehşet verici bir rakam ortaya
çıktı. Geçmiş yıllardan bugüne, 2008den 2020ye kadar
verileri kıyasladığımız zaman, nüfus artış
miktarını kıyasladığımız zaman 2020nin
devasa düzeyde düştüğünü, çok acayip şekilde
azaldığını gördük; bir önceki yıl 1 milyon 151 bin 115
iken, 2020de 459.365e düştüğünü gördük. Şimdi size şöyle
söyleyeyim: TÜİKin verileri geçmiş yıllar paralel çiziyor ama
bir anda, 2020de sanki insanlar uzaya fırlamış gibi ortadan yok
oluyor, puf. Şimdi, bu verileri kıyasladık. Nüfus
artış miktarını belirleyen parametreler vardır.
Birincisi, o yıl içerisinde doğan canlı doğum
sayısı. İkincisi, o yıl içerisinde gerçekleşen ölüm sayıları.
Üçüncüsü, artı-eksi şeklinde etkileyen göç miktarı. Bakın,
canlı doğum sayılarına ulaşmamız zor, vermiyor
çünkü. Biliyorsunuz, maalesef bilimsel çalışmalara Sağlık Bakanlığı
birçok şeyi kapatmış. Bu pandemi sürecinde coronavirüs üzerine
de çalışma yapılamasını yasaklamış, izne
tabi tutmuş, ona erişemedik. Yalnız TÜİKin
açıkladığı verilerden yola çıkarak 0-4 yaş
grubunu bulabiliyoruz, zaten bizimle paylaşmış. Bir önceki sene
6 milyon 345 bin 136. 2020de ise bu rakam yani 0-4 yaş grubu arası 6
milyon 121 bin 707. Biz bunları çıkardığımız
zaman şöyle bir rakam ortaya çıkar: 223.429. Ama totale
baktığınız zaman bu sene Türkiyede nüfus artış
miktarının 691.750 azaldığını görürsünüz. Yani
buradan ortaya çıkan, çocuk sayısıyla ilgili olan sadece 223 bin.
Açıkçası şunu görüyoruz: 468.321 kişi ortada yok, puf, yok
olmuş yani. Bunların sebebi şu olabilir: Pandemiden dolayı
bu insanlar yaşamını yitirdi ama AKP iktidarı sakladı,
bu olabilir. İkincisi, sağlık hizmetine erişemediği
için yaşamını yitirdi, bu olabilir. Üçüncüsü, her sene bizim
ülkemize 400 bin-500 bin göç oluyormuş, oturma izni veriyormuşsunuz,
vatandaşlık veriyormuşsunuz, bu sene onu vermemişsiniz,
ondan dolayı olabilir ki böyle bir şey olsa bu rezalet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Böyle bir durum söz konusu değil. Büyük
ihtimalle bu, ölümle alakalıdır, pandeminin ortaya
çıkardığı etkiyle alakalıdır, onun
yarattığı nedenlerden dolayı insanlarımızın
yaşamını yitirmesiyle alakalıdır.
İbrahim Bey, dün sormuştunuz,
başınızı eğmeyin, iyi dinleyin. Ölüm
sayılarının gerçeği yansıtmadığını
söylemiştim ben size, açıklayacağımı da söylemiştim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bana
sataştı.
HABİP EKSİK (Devamla)
Sataştım, onu da söyleyeyim.
Şimdi, bir şey daha söyleyeyim: Çocuk
sayısının azalması yani canlı doğum
sayısının azalması da ayrı bir
sıkıntıdır, ekonomik krizden dolayı
insanlarımız demek ki çocuk yapmak istemiyorlar. Kısacası,
Sağlık Bakanının pandemiyi yönetme süreci âdeta
Erzurumdaki Dadaş Teyo amcanın yalanlarıyla süreci yönetmesine
benziyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın
Hüseyin Örse aittir.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 11inci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 1-7 Mart tarihleri
arasında kutlanan Muhasebe Haftasında, pandemi sürecinde çok zor
şartlarda hizmet vermeye devam eden serbest muhasebeci mali müşavir
ve yeminli mali müşavirlerimize işlerinde kolaylıklar diliyorum,
sağlık temenni ediyorum.
Bu meslek grubunda üniversitede
hocalığını yaptığım çok sayıda
öğrencim var. Başta onlar olmak üzere, tüm muhasebecilerimizin bu
haftasını da kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, ilgili maddeyle
tasarruf finansman şirketlerinin izinsiz faaliyette bulunan kişiler
hakkında belirlenen adli ceza hükümleri kapsamına alınması
amaçlanmaktadır. Ayrıca, maddeyle izinsiz faaliyetin internet
aracılığıyla işlenmesi hâlinde içeriğin
çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı
verilebilmesi ve izinsiz tasarruf finansman faaliyetinde bulanan şirketler
hakkında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
tarafından tasfiye kararı verilebilmesi yönünde düzenleme
yapılmaktadır ki bu düzenlemeyi de olumlu bulmaktayım.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİye
mensup arkadaşlarımız, çok sevgili, sayın
milletvekillerimiz hemen her gün bu kürsüde konuşuyor, pembe tablolar
çiziyorlar, yetmiyor akşamları televizyonlarda adının
başına unvanlar almış akademisyen, gazeteci,
araştırmacı, yazar, uzmanlar konuşuyorlar Türkiye
şöyle uçtu, dünyada böyle lider oldu, bakın Avrupa bizi nasıl
kıskanıyor. diye anlatıyorlar; sabah aynı manşetle
çıkacak olan gazeteleri saymıyorum bile.
Değerli arkadaşlar, başta Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener olmak üzere
milletvekili arkadaşlarımızla Anadoluyu adım adım
dolaşıyoruz; il il, ilçe ilçe Türkiyenin her bölgesinde
vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz. Şahsen ben son bir
ayda Aksaray, Kırşehir, Ordu, Mersin ve geçtiğimiz hafta da Edirne
illerimizdeydim, değerli milletvekillerimiz de başka şehirlerde
programlarını yaptılar. Bu saha çalışmalarında
gördük ki insanımızın yaşadığı sorunlar ile
akşam medyanın tartıştığı sorunlar
birbirinden çok farklı, gündüz sokakta yaşanan ile akşam
televizyonda konuşulanlar bir değil, vatandaşın gündemi ile
iktidarın gündemi bambaşka. Buradan AK PARTİli
arkadaşlarıma biraz seslenmek istiyorum: Değerli
arkadaşlar, esnaf Bir gün bile dayanacak gücümüz kalmadı. diyor,
siz Müjde müjde, yeni Anayasa çalışmasında yol aldık.
diyorsunuz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Aya gidiyoruz, Aya!
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) 2 milyon küsur
öğrenci Tablet ve internete ulaşamıyorum, eğitimden mahrum
kaldım. diyor, siz İngiltere küçüldü, biz büyüdük. diyorsunuz.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Aya gidiyoruz
Hocam, Aya!
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çiftçi, üretici Girdi
maliyetleri arttı, ürünüm para etmiyor, traktörüm hacizlendi. diyor, siz
Türkiye 2020de yüzde 1,8 büyüdü. diyorsunuz. Değerli arkadaşlar,
algı karın doyurmuyor. Yapay gündemler, elektrik, su, doğal gaz
faturası ödemiyor, siyaset iletişimiyle ay sonu hiç gelmiyor. Siz
Aya gidiyoruz, Aya gidecek insanımıza astronot, kozmonot demeyelim
de ne diyelim? diye isim ararken, Aydaki madenlerden nasıl
faydalanırız? diye televizyon reklamlarında derin akademik
tartışmalar yaptırırken, millet Ayın sonunu
nasıl getiririm? diye düşünüyor. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Şunu bilesiniz ki: Milletin
gündemi Aya gitmek değil, ayın sonunu getirmektir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün ekonomide, hukukta,
liyakatta, kamu idaresinde gelinen nokta partili
Cumhurbaşkanlığının getirdiği bir savrulma
sürecinin sonucu ve bir parti devleti inşasının
tahribatıdır. Bundan umutlu olan bir avuç azınlık
vardır ama milletin durumu da ortadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin gündemi yoksulluktur, Türkiye'nin gündemi
fakirliktir, işsizliktir, Türkiye'nin gündemi torpildir, adam
kayırmacılıktır.
Konuşmamın sonunda yine AK PARTİli
arkadaşlarıma bir çağrıda bulunmak istiyorum: Milletle
inatlaşmayın. Ülkenin gerçek gündemine dönün, milletin sesine kulak
verin, vatandaşın derdine derman olun diyor, Genel Kurul
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 12nci madde üzerinde 3
önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 12nci maddesiyle 6361 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen 49/A maddesindeki davrananlar ibaresinden sonra ,
işaretinin eklenmesini, veya ibaresinin ya da şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir
Manisa
Çetin Osman Budak Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Antalya Adana
Tokat
Bedri Serter
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Sayın Bedri Serter.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Kanunun 12nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Burada bu maddeleri hazırlayan kişilere,
emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Bugüne kadar vatandaşa tabela ofislerini kredi
finansman şirketi diye yutturup halkımızı bir rüyaya
daldıran, Ev ve araba vereceğiz. diyen ve şu ana kadar hiçbir
hükmi şahsiyeti olmayan kişiler ile vatandaşı baş
başa bıraktınız. Hani, size bir hatırlatayım, bir
dönem Jet Fadılınız vardı ya, arkasından Deniz Feneri
ve buna benzer bir yığın dernek, reklamlarda Çiftlik Bank diye
bağıran Tosuncukunuz vardı ya, işte, bu işin sonu da
ona benzeyecek gibi geliyor. Bu maddeyi koysanız da koymasanız da
halkımızın aileleriyle ve çocuklarıyla kurdukları
hayallerini şimdiye kadar yıktınız, yine yıkacaksınız
diye çok üzgünüm. Şu anda siz bu şirketleri adaletten ve
yargıdan kaçırıp işlemlerini istediğiniz gibi yapacak
BDDKye teslim ediyorsunuz; bunu da bugüne kadar sır gibi saklamaya
çalıştınız ama bizim gözümüzden hiçbir şey
kaçmıyor. Sır açığa çıktı ve kendiniz de
uygulamaya çalışıyorsunuz.
Sır dedim, bir anda aklıma geldi;
özellikle Ticari sır. deyip duruyorsunuz ya Hükûmet olarak;
anlamına bir bakayım dedim, ne demekmiş biliyor musunuz? Bir
şirketin rakiplerine karşı ekonomik avantaj elde etmesini
sağlayan bilgi bütünü. İkinci anlamı Gizli bilgi ya da
sınıflandırılmış bilgi demekmiş. Şimdi
esasa gelelim: Hani, AKP Genel Başkanı söyleyip duruyor ya Devleti
anonim şirket gibi yöneteceğim. diye; işte, o yüzden bütün bu
olup bitenlere ticari sır demek zorunda kalıyorsunuz. Ama bu
Hükûmetin başının şunu bilmesi lazım ki: İdare
ettiğiniz her delikli kuruşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı
var. Halktan devletin işlerini ticari sır diye saklamak
insanın aklında tuhaf şeyler uyandırıyor; takdir
halkın ve Meclisimizin.
Gelelim sırlarınızın ne
olduğunu değerlendirmeye. Hepinizin hayatını,
canını ilgilendiren coronavirüs aşısını soruyoruz
Ne kadar geldi? Kaça geldi? diyoruz ticari sır diyorsunuz.
Yap-işlet-devret yatırımlarının maliyetini soruyoruz
Bunlar kaça mal oldu? diyoruz ticari sır diyorsunuz. Haftaya
getireceğiniz torba kanunda Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığının borcu olan özel sektör firmalarına aleni
devlet desteği sağlayacak bir madde getiriyorsunuz; yine halk aç
kalıp yandaşları ihya edecek ve bu yetki önümüzdeki on yıl
için Cumhurbaşkanına verilecek, buna da ticari sır diyorsunuz.
Soruyoruz İngilteredeki, sayısı elimizin parmakları kadar
olan faizci tefecilere 192 milyar dolar ödendi, niye ödediniz? diyoruz ticari
sır diyorsunuz. Her şey sır ama 11 milyon genç işsizim
çıplak, ortada. 1 trilyon 833 milyon devlet borcu çıplak, ortada.
Sarayın bir günlük maliyeti 10 milyar TL, çıplak, ortada. Bir senede
kişi başına düşen millî gelir de 5 bin TL
azalmış, çıplak, ortada. Çöpten karnını doyuran
vatandaşlar çıplak, ortada. İşte, bunların hiçbirini
sır olarak saklayamıyorsunuz, apaçık, gerçekler ortada. (CHP
sıralarından alkışlar) Damat Bakan istifa edeli dört aya
yakın oldu, o günden beri sorup duruyoruz 128 milyar dolar nereye gitti?
diye, AKP Hükûmetinin aklı başına yeni geldi, bir hafta önce
evelendi gevelendi ve birkaç cevap verilmedi; dört aydır verilmeyen cevap
çırılçıplak ortada. 128 milyar dolar kaç Türk lirası ediyor
biliyor musunuz arkadaşlar? 932 milyar TL etmekte. Bununla neler
yapılabilir biliyor musunuz? Siz yapmadınız ama biz neler
yapardık bu para buharlaşıp gitmeseydi. 1 milyon işsizimize
-hiçbir iş yapmadan- bu Covid döneminde üçer bin lira her ay bir yıl
öderdik, 1 milyon 300 bin esnafın 13 milyon TL kredi borcunun tamamını
kapatırdık, çiftçilerimizin bankalara olan 5 milyar TL borcunun
tamamını kapatıp devletten alacakları teşviklerin
hepsini verirdik, 4 milyon 35 bin KOBİnin 16 milyar TL kredi borcunun
tamamını kapatırdık, asgari ücretlinin doğal gaz
borçları silinirdi, 50 milyon vatandaşımız dünyadaki en iyi
Covid aşısıyla 2 doz aşılanırdı, EBAya
erişemeyen her bir öğrencimizi yeni tabletlerle buluştururduk,
sizin dilenci durumuna düşürdüğünüz 807 bin esnafımıza bir
yıl boyunca her ay 3 bin TL karşılıksız destek verirdik,
bu dönemde işsiz kalan 26 bin müzisyenimizi hiçbir şekilde
parasız bırakmazdık. Bu kadar destekleri verdikten sonra
cebemizde ne kalıyor biliyor musunuz? 467 milyar TL. Bu kalanla da
emeklilikte yaşa takılanların haklarını öderdik.
Başta Tank Palet Fabrikası olmak üzere kapatılan,
yabancılara satılan tüm fabrikaların hepsini hayata geçirir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEDRİ SERTER (Devamla) -
1 milyon istihdam
yaratıp onları tekrar ekonomiye kazandırırdık; üstüne,
Ankara-İzmir hızlı tren hattı, Sivas hızlı tren
hattı, Aksaraydan Mersine kadar uzanan hızlı tren hatları
biter, Çandarlı Limanı ve bütün limanlarımızı deniz
ticaretine kazandırma yoluyla canlandırırdık. Üstüne para
yine kalıyor. Bütün paraları üniversite gençliğimizin rahat
etmesi, iş sahibi olabilmesi için tüm eğitim kurumlarımıza
ve gençlerimize harcardık. İşte, bunların hiçbir tanesi
bizim iktidarımızda sır değil, apaçık, şeffaf
ortada ve gerçek olacak hem de iktidarımızın ilk haftasında
uygulamaya konacaktır.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Mehmet
Ruştu Tiryaki
İstanbul Muş Batman
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Dursun Ataş Hayrettin Nuhoğlu
Adana Kayseri İstanbul
İbrahim Halil Oral Şenol Sunat Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Ankara Ankara İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili
Sayın Zeynel Özene aittir.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, Selahattin Demirtaş
davasıyla konuşmama başlayacağım. Burada onlarca defa
anlatıldı fakat Selahattin Demirtaş ve onun gibi rehin tutulan
tüm tutsaklar bırakılana kadar da anlatmaya devam edeceğiz.
AİHM, hâlihazırda tutuklu bulunan Selahattin Demirtaşın serbest
bırakılmasına dair önlemlerin alınmasına karar
vermiştir. AİHM Büyük Dairenin kararları ise kesin olup
başkaca da itiraz yolu yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
90ıncı maddesinde, Türkiyede yürürlüğe konulmuş
uluslararası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu,
Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacağı,
milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda
farklı hükümler içermesi hâlinde milletlerarası andlaşmanın
esas alınacağı hükme bağlanmıştır. AİHM
tarafından Demirtaş başvurusuna dair kararın verilmesinin
üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen Demirtaş, hâlâ
cezaevinde rehin tutulmaktadır. Avrupa Parlamentosunun
Demirtaşın siyasi rehineliğinin bir an önce
sonlandırılması gerektiği çağrısı da
ortadadır. Osman Kavala ve daha birçok aydın, AİHM
kararlarında aksi yönde hükümler verilmesine rağmen
yargının iktidarın siyasi sopası olmasından ötürü
rehin durumdadırlar. Berberoğlu kararı da ortadadır; bu da
Meclisin bir ayıbıdır.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 9uncu ve 14üncü maddelerinde hiçbir, din, siyasal ve
diğer kanaate ayrımcılık yapılamayacağı
hükme bağlanmıştır. Alevi yurttaşların Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine açtıkları davalarda Türkiyede
cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmediği için iç hukukta
tanınan avantajlardan mahrum bırakıldığını
işaret eden çeşitli mahkeme kararlarında, bunun Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 9uncu ve 14üncü maddelerine
aykırı olarak Alevilere ayrımcılık
yapıldığı birçok kez ifade edilmiştir. Zorunlu din
dersleriyle ilgili de birçok kez kaldırılması gerektiğine
dair kararlar verilmiştir fakat bugüne kadar Alevilerle ilgili çıkan
bu müspet yöndeki kararların hiçbirisi uygulanmamıştır.
AİHMin hâlihazırda tutuklu bulunan bu insanlar hakkında
verdiği kararlar bir an önce uygulanmalıdır.
AKP Genel Başkanı Erdoğan, dün
İnsan Hakları Eylem Planı diye bir şey
açıkladı. Burada Yargı Reformu Strateji Planı olarak
belirtilen bölümde tutukluluğun istisnai hâle getirilmesi, düşünce
açıklamaları nedeniyle kişilerin özgürlükten yoksun
bırakılmayacağından söz edilmekte. Zaten bu ifadeler bile
ülkenin başlı başına demokratik bir ülke
olmadığının, demokrasinin olmadığının
tescilidir, itirafıdır. En asgari demokrasiyle yönetilen ülkelerde
bile bu temel haklar sağlanmıştır. Bunun için, kamuoyunu yanıltmak
için bir paket açıklamaya gerek yoktur.
Bizim seçmenlerimize hakaret eden bir iktidar
mevcuttur. İktidar HDPye saldırarak bitmek üzere olan siyasi ömrünü
uzatabileceğini sanmaktadır, HDPye oy verenleri lanetleyip
hakaretler ediyor. Bizim seçmenlerimiz bize gönül bağıyla
oylarını veriyor. Sizler gibi, makarna paketleri, çaylar, odun ve
kömür torbaları için oy almıyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) -
Vatandaşı aşağılıyorsun, hakaret ediyorsun.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) İktidar, 12 Eylül
faşist cuntası anayasasıyla ülkeyi yönetiyor ama bu faşist
anayasa bile AKPnin hızına yetmemektedir. Şimdi de
siparişle gelen siyasi fezlekelerle bizlerin mücadele azmini
kırabileceklerini sanıyorlar; ne kadar
yanıldıklarını bir sonraki seçimde göreceklerdir.
Burada HDPnin logosuna bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bu bir çınar ve
meşe ağacıdır. Çınar binlerce yıl yaşar,
meşe de öyle bir ağaçtır ki yakarsınız,
bombalarsınız, kesersiniz ama daha da gür çıkar ve yok
edemezsiniz. Bizleri fezlekelerle, kapatma tehditleriyle korkutabileceklerini
sananlar...
Hüseyin İnana idama giderken diyorlar ki:
Hüseyin korkuyor musun? Biz o korkuyu Kerbelâda bıraktık.
Yezidin, Muaviyenin oyunları bizi korkutamaz. diyor.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Kayseri Milletvekili Sayın
Dursun Ataşa ait.
Buyurun Sayın Dursun Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 12nci
maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülen kanun teklifi, olumlu bulduğumuz
bir kanun teklifidir ve buradan Komisyon Başkanımıza
-hemşehri kontenjanından- Komisyon üyelerinin de tamamına
teşekkürlerimi belirterek başlamak istiyorum.
Genel olarak olumlu olmakla beraber kanun teklifinin
genelinde eksikler mevcuttur. Devlet, şirketler karşısında
güçsüz olan vatandaşını korumakla yükümlüdür. Geçmişte
örnekleri olan Çiftlik Bank, JetPA, YİMPAŞ, KOMBASSAN gibi benzer
şirketlerden vatandaşı koruyacak düzenlemeler de
yapılmalıydı. Bu düzenlemeleri ihlal edenlere de siyasi ve dinî
görüşlerine bakılmaksızın gerekli cezalar verilmelidir. Hiç
kimsenin, vatandaşın zorla kazandığı üç kuruşu
dolandırmaya cesareti olmamalıdır.
Sayın milletvekilleri, 2018 yılından
beri giderek derinleşen ekonomik kriz, enflasyon, yeni getirilen vergiler,
zamlar, hayat pahalılığı, alım gücünün azalması
ve pandemi kısıtlamaları karşısında vatandaş
geçinemez hâle gelmiştir. Yoksulluk her geçen gün artmaktadır.
Geçinemeyen vatandaş kredi üstüne kredi kullanmakta, kredi kartlarına
mahkûm olmaktadır. Borcunu borçla kapatarak hayatını idame
ettirmeye çalışan milyonlarca vatandaşımız
bulunmaktadır. İşsizliğin tavan yaptığı,
esnafın kepenk indirdiği, halkın yüzde 64ünün borçlu
olduğu, yüzde 90ının da borcunu ödemekte
zorlandığı göz önüne alındığında durumun
vahameti daha net görülmektedir. Tüm bunlar karşısında iktidar
milletvekili Vatandaş kuru ekmek yiyorsa aç değildir. demektedir.
Hükûmet üç maymunu oynasa da gelinen noktada açlık sınırı
2.257 lira, yoksulluk sınırı 7.353 lira, asgari ücret ise 2.825
liradır yani iktidar sahipleri saraylarda yaşam sürerken,
yandaşlar ihalelerle ihya edilirken milyonlarca asgari ücretli açlık sınırında
yaşam savaşı vermektedir. İktidar ekonomik krizin yükünü
vatandaşın sırtından alacak önlemler yerine her geçen gün
artan vergilerle şatafatını, lüksünü, israfını vatandaşın
sırtına yüklemektedir; bu düzen böyle gitmez, vatandaşa bu kadar
yüklenilmez.
Sayın milletvekilleri, seçim bölgem Kayseride
de vatandaş zor durumdadır. Eskiden sanayi, ticaret ve tarım
şehri olarak bilinen Kayseride bugün her şey geriye gitmektedir.
Dün, iktidara rekor oylar veren Kayseride bugün, sanayici, esnaf, çiftçi,
işçi, emekçi, emekli kısaca her kesim iktidardan şikâyetçidir.
Yatırımlarda hep görmezden gelinen Kayseri, Türkiyenin tam
ortasında, bütün önemli yolların kesişen noktasında
olmasına rağmen zor ulaşılan bir şehir hâline
gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında demir yoluna
kavuşarak önemli sanayi tesisleri kurulan Kayseride bugün havaalanı
yetersiz, direkt uçuşlar çok az, Ankara-Kayseri yolu bile düzenli
değil, çalışması bir türlü bitmiyor, otobanı yok,
hızlı tren maalesef ki yok.
Sonuç olarak, ulaşım projelerinden
dışlanmış Kayseri lojistik anlamda da geri
kalmıştır, ihracat yapan firmalarımız da bundan
olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. İktidarın yanlış
politikaları yüzünden plastik, mobilya, makine, cam, kimya ve inşaat
gibi birçok sektör geriye gitmektedir. Kayseride birçok firma zaten
değerinin çok üzerinde olan konteynerleri bulamamaktadır,
ürettiği ürünlerin ihracatını yapamamakta, malları teslim
edemediği için ücretlerini alamamaktan depolarda yer kalmamıştır
ve depolama maliyetleri artmıştır. Eğer bu konuya bir çözüm
üretilemezse Kayseride birçok firma batacaktır. İktidar, Kayseriyi
görmezden gelmeyi bırakmalıdır. Aksi takdirde, köklü bir ticaret
ve üretim kültürüne sahip Kayseri, cumhuriyet tarihi boyunca yetiştirdiği
iş adamlarıyla, yaptığı üretim ve katkılarla
Türkiye ekonomisindeki önemli yerini kaybetmek üzeredir.
Yine, Kayseride esnaf zor durumdadır. Milattan
önce 2000lerden itibaren Kayseride başlayan ticaret belki de en zor
günlerini yaşamaktadır. Cumhurbaşkanı Kapanan iş yeri
yok. dese de, Kayseri Esnaf Odası kayıtlarına göre son bir
yılda yaklaşık bin esnaf kepenk kapatmıştır.
Kayseri Ticaret Odası kayıtlarına göre de tam 317 firma yani
şirket kapanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Yaklaşık 70
bin kişi kısa çalışma ödeneğiyle geçimini sürdürmeye
çalışmaktadır. Şehrimizde 30 bin kişi ücretsiz izne
çıkarılmıştır. 2020 yılında Kayseride
İŞKURa ilk kez başvuranların sayısı 90 bin
kişiden fazladır. Bu rakamlar resmî rakamlardır, kayıtlara
geçmeyen çok daha fazlasıdır.
Sonuç olarak, Kayserinin en önemli gelir
kaynakları olan ticaret, sanayi, madencilik, tarım ve
hayvancılık alanlarındaki faaliyetlerin azalması; buna
bağlı işsizlik, enflasyonun yükselmesi, döviz kurlarının
artması ve pahalılık vatandaşı çok zor duruma
düşürmüştür.
Sayın milletvekilleri, iktidar bir an önce
harekete geçmeli, saraylardan çıkıp vatandaşın hâlini
görmeli, geçim derdindeki vatandaşa çare olacak hamleleri
yapmalıdır. AKP Genel Başkanı Sayın
Erdoğanın dediği gibi, bir tarafta açlık ve yoksulluk,
diğer tarafta lüks ve şatafat varsa burada bir sorun var demektir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 23 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin
Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1193) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 23)
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan 245 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/3053) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 245)
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da Komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 4 Mart 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.28
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 251 S. Sayılı Basmayazı 2/3/2021 tarihli 53üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.