TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
55inci
Birleşim
4
Mart 2021 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, Çin Halk Cumhuriyetinin Doğu Türkistandaki
uygulamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın, Mersin ilinde ve ülke genelinde esnafın,
işçinin, çiftçinin ve emeklinin yaşadığı ekonomik
krize
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının, 4 Mart 1981, Pariste Türkiye
Büyükelçiliğinde görevli Çalışma Ataşesi Reşat
Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi Tecelli Arının
terör örgütü ASALA tarafından öldürülmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Alparslan Türkeşin Türk dünyasının
varlığına ömrünü adadığına, Türk gençliğini
Türk Bayrağı olarak addeden Alparslan Türkeşi gençliği
zehirleyen biri olarak göstermenin ahlaksızlık olduğuna ilişkin
açıklaması
2.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Muğla ilinde 600 bin metre sulama ağı
olduğuna, Muğla ili büyükşehir statüsü aldığı
için 2014 yılından beri bu sulama ağının sahipsiz
kaldığına, üreticinin mağdur olmaması ve su
kaynaklarının kontrollü kullanımı açısından
sulama tesislerini DSİye devretmeyi düşünüp düşünmediklerini
Tarım ve Orman Bakanlığına sorduğuna ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin ili Tarsus ilçesinin ülkenin en büyük ilçesi
olduğuna, Gençlik ve Spor Bakanlığından kente
yakışan bir stadyum ve Kredi Yurtlar Kurumunca yurt
yapılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili
Saliha Sera Kadıgil Sütlünün, 8 Martta sömürüye, eşitsizliğe,
kadın kırımına karşı 81 ilde sokaklarda
olacaklarına
ilişkin açıklaması
5.- Şırnak Milletvekili
Hasan Özgüneşin, İstanbul ilinde 2 gencin kaçırılıp
ajanlaştırma dayatması yapıldığına,
Şırnak ili Cizre ilçesinde de benzer olaylar yaşandığına,
Süryani vatandaşlar Şimuni ve Hürmüz Dirilin geçen yıl
Beytüşşebapta kaçırıldığına ve bu konuda
hâlâ doğru düzgün bir araştırma olmadığına ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili
Sibel Özdemirin, işçilerin İş Kanununun 25nci maddesine
dayanılarak tazminatsız olarak işten
çıkarıldığına, İstanbul ili Haramiderede
faaliyet gösteren SML etiket fabrikasında çalışan 22
işçinin pandemi gerekçesiyle tazminatsız işten
çıkarıldığına, bu işten çıkarmanın
asıl gerekçesinin sendikalı olmaları olduğuna, pandemi
gerekçesiyle ve kod 29la işten çıkarmaların
arttığına, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına daha sıkı denetim yapılması ve
önlem alınması çağrısında bulunduğuna ilişkin
açıklaması
7.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, sahte, son kullanım tarihi geçmiş ve
silinmiş, bozulmuş, etiket bilgisi olmayan ürünlerin internette cirit
attığına, bu durumun halk sağlığını
tehdit ettiğine, gıda takviyelerinin eczane dışındaki
yerlerde satılmasının ciddi sorunlar oluşturduğuna,
iktidarın bu konuda acilen yasal düzenleme yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesinde halkın Saroz
Körfezinin Katarlılara satılmasına, çevre ve hukuk
katliamına karşı seslerini duyuracağına, ülkesini
seven, yaşadıkları yeri korumak ve çocuklarına
bırakmak isteyen herkesi Saroz halkına destek olmaya
çağırdıklarına ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, küresel şer odakları ve FETÖ terör
örgütünün şimdi de Amerika Birleşik Devletlerinde Türkiye'ye ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana yönelik çirkin
saldırılarda bulunduğuna, bu saldırıları
şiddetle lanetlediğine ilişkin açıklaması
10.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, 3 Martın Dünya Kulak ve İşitme Günü
olarak kutlandığına, profesyonel olarak hizmet veren Engelsiz
112 uygulamasının tüm kurum ve kuruluşlara örnek olması ve
hastanelerde işitme engellilere tercüman sağlanması ile
nitelikli tercüman yetiştirilmesi için eğitim süresinin
uzatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, New York sokaklarında Stop Erdoğan
yazılı reklam panosu üzerinden yeni bir Erdoğan
düşmanlığı körüklenmeye
çalışıldığına, düşmanlığın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiyeye
karşı olduğuna ilişkin açıklaması
12.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, Uluslararası Ekonomi Enstitüsünün
yaptığı bir çalışmayla Pandemi döneminde en çok, en
hızlı gelişen ülke Türkiye. dediğine, insanları
vicdana davet ettiğine ilişkin açıklaması
13.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, AKP iktidarının yanlış ekonomi
politikaları ve pandemiyle birlikte ekonomik krizin ekonomik buhrana
dönüştüğüne, Ticaret Bakanının soru önergesine verdiği
cevapta 2020 yılında, sadece Aydın ilinde 2.543 esnaf ve
sanatkârın, 915 şirket ve ticari işletmenin kepenk
kapattığını belirttiğine ilişkin açıklaması
14.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, binlerce kişiyle davullu, halaylı kongreler
yapan AKPnin vaka
sayılarının yeniden tırmanışa geçmesindeki
vebalinin büyük olduğuna, salgını fırsat bilip ekonomideki
açığı cezalarla kapatmaya çalışanlara ilk seçimde
Kastamonuluların ve tüm vatandaşların cezayı
keseceğine ilişkin
açıklaması
15.- Muğla Milletvekili Burak
Erbayın, özgür ve bağımsız bir yerel basının
demokrasinin yerelden inşası için çok önemli olduğuna, siyasi
iktidarın sopası hâline gelen Basın İlan Kurumu
aracılığıyla yerel basının baskı altına
alındığına, bu olumsuzlukların yanı sıra
Covid-19 salgınının da yerel basını olumsuz
etkilediğine, yerel basının görevini yerine getirebilmesi için
acilen ekonomik destek paketi sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
16.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, coronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında 28
Mart 2020 tarihinden itibaren Adana-Tarsus-Mersin tren seferlerinin de
gerçekleşmediğine, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
Adil Karaismailoğluna yurdun dört bir yanında tren seferleri devam
ederken normalleşen Adanada Mersin-Tarsus-Adana tren seferlerinin neden
başlatılmadığını sorduğuna ilişkin
açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, güçlü irade, güçlü demokrasi anlayışıyla
hazırlanan İnsan Hakları Eylem Planının
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
18.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Çanakkale ili Bayramiç ilçesinde köylülerin Karaköy Göleti ve Sulama
Projesinin biteceği tarihi dört gözle beklediklerine ilişkin
açıklaması
19.- Trabzon Milletvekili Ahmet
Kayanın, yerli ve millî çay varken Azerbaycandan neden çay
alındığını sorduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Niğde Milletvekili Selim
Gültekinin, Yeşilayın 101inci yaşını
kutladığına, ülkede her yıl 1-7 Mart haftasının
Yeşilay Haftası olarak kutlandığına, Niğde
Yeşilay Kurucu Başkanı olarak şehrinde yapılan
Yeşilay etkinlik ve çalışmalarına tam destek verdiğine
ilişkin
açıklaması
21.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, sanki yeni iktidar olunmuş gibi
açıklanan reformların aslında on dokuz yıldır hukuk,
demokrasi ve insan hakları adına doğru adımların
atılmadığının itirafı olduğuna,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Anayasada ve mevzuatta
hâlihazırda var olan ancak yıllardır çiğnediği
sayısız ilkelerden bazılarını
hatırlattığına, gerçeği gördüğü için kendisini
tebrik ettiğine, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat
Kurumun İstanbul ilinde riskli bulunan 300 bin konutun acil, öncelikli
dönüştürülmesi gerektiğini belirterek bu binalarda oturan 1,2 milyon
vatandaşın tehlikede olduğunu açıkladığına,
İzmir depreminden sonra verdikleri kanun teklifiyle önerdikleri riskli
yapı bina kartı uygulamasıyla vatandaşların üzerinde
tasarruf edecekleri yapılara ilişkin daha detaylı ve
kapsamlı bilgi sahibi olmalarının temin edileceğine,
Diyarbakır, Mardin ve Batman illerine yaptığı ziyaretlerle
ilgili önümüzdeki hafta Meclisi bilgilendireceğine, doğusuyla
batısıyla ülkenin derdinin müşterek olduğuna, bu
sorunların çözülmesi noktasında önerilerini de Meclis gündemine
taşıyacaklarına ilişkin açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, 4 Mart 1981 tarihinde Ermeni terör örgütü ASALA
tarafından Pariste görevli Çalışma Müşaviri Reşat Moralı
ile Diyanet görevlisi Tecelli Arının şehit edilmelerinin
yıl dönümünde kendilerini bir defa daha rahmetle andığına,
2009 yılından bu yana 4 Martın Dünya Cinsel İstismar ile
Savaşma Günü olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın açıkladığı İnsan Hakları
Eylem Planının özellikle özgür birey, güçlü toplum ve daha
demokratik bir Türkiye vizyonunu ortaya koyma maksadını
taşıdığına, eylem planında yer alan hususlardan
yasal düzenleme gereken konuların muhatabının Türkiye Büyük
Millet Meclisi olduğuna, bu düzenlemeler hususunda Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak üstlerine düşen katkıyı
sağlayacaklarını tekrar ifade etmek istediğine ilişkin
açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Tahir Elçinin öldürülmesinden dört
yıl iki ay sonra açılabilen davanın 2nci
duruşmasının Diyarbakırda görüldüğüne, faillerin
korunmasının yeni cinayetlere kapı araladığına,
düşünce kuruluşu Freedom Houseun coronovirüs salgınının
damga vurduğu 2020 yılına ait raporunda Türkiyenin özgür
olmayan ülkeler kategorisinde yer aldığına, faturasını
ödeyemeyen 590 bin abonenin doğal gazının kesildiğine,
yılbaşından bu yana doğal gaza 3 kez zam gelirken
BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcanın doğal gazın ucuz
olduğunu savunduğuna, Batman ilinde panzerin ezmek istediği
çocukla ilgili kendi resmî hesaplarından açıklama
yaptıkları için Batman HDP il örgütü hakkında soruşturma
açıldığına, Emniyet Müdürlüğü tarafından
IŞİDcilerden kurtarılan Ezidi çocukla ilgili Mersin
Milletvekili Fatma Kurtulanın soru önergesi verdiğine, bu
çocuğun ülkeye nasıl getirildiğinin, ülkede hâlen
IŞİDcilerin elinde kaç kadın ve çocuk olduğunun,
kaçının kurtarıldığının, bu kadın ve
çocukların sınırdan nasıl geçirildiğinin
açıklanması yönündeki taleplerini paylaşmak istediğine ilişkin açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, 4 Mart 1981 tarihinde ASALA terör örgütünün
saldırısında şehit olan Büyükelçilik görevlisi Reşat
Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi Tecelli Arıya Allahtan
rahmet dilediğine, ASALA terör örgütü tarafından katledilen
diplomatları, vatandaşları, görevlileri rahmet ve minnetle
anmayı bir görev saydığına, kuvvetler
ayrılığının 3 ayağının yasama, yürütme
ve yargı olduğuna, Tahir Elçi duruşmasının yargı
bağımsızlığı kaygılarını
güçlendirdiğine, millete İnsan Hakları Eylem Planı
masalı anlatılacağına var olan Anayasaya uymanın
Cumhurbaşkanının ve devlet yetkililerinin öncelikli görevi
olduğuna, Cumhurbaşkanı dâhil kimsenin kaynağını
Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamayacağına ilişkin
açıklaması
25.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, ülkenin demokratik hukuk devleti standartlarını
yükseltmek ve muasır medeniyetler seviyesi hedefinin üzerine çıkarmak
için anayasal ve yasal reformlar yaptıklarına, okyanusun öte
tarafından, başka ülkelerden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın şahsında ülkeye yapılan
saldırılara müsaade edemeyeceklerine, FETÖ terör örgütünün New
Yorkta reklam panolarını kiralayıp Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanı hedef aldığına, bunun
arkasında uluslararası istihbarat örgütlerinin
finansmanının olduğunun açık olduğuna, 4 Mart 1981
tarihinde ASALA terör örgütü tarafından Fransada şehit edilen
Diplomat Reşat Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi Tecelli
Arıyı şehadetlerinin yıl dönümünde minnetle yâd
ettiğine, Selahaddin Eyyubiyi vefatının yıl dönümünde
rahmet ve minnetle andığına, ülkeye ve millete kastedenlere
karşı mücadelenin devam edeceğine ilişkin açıklaması
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme
Gününe, işitme kaybı olan kişilere işitme cihazı
bedeli ve ileri işitme kayıplarında yapılan beyin sapı
implantı bedelinin tümünün SGK tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
27.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, bazı illerde yüz yüze eğitimin
başladığına, çocuklarını okula gönderen velilere
çocuklarının yaşayacağı herhangi bir sağlık
probleminde sorumluluğun velilerde olduğuna dair bir belge
imzalatıldığına ilişkin açıklaması
28.- Hatay Milletvekili İsmet
Tokdemirin, Hatay ilinde ve özellikle Reyhanlı ilçesinde camilerin
çoğunda ısıtma ve soğutmadan kaynaklı ödenmemiş
elektrik faturası borçlarının birikmesiyle elektriğin
kesilmesi tehdidi yaşandığına, elektrik şirketlerinin
geçmişe dönük borçlardan dolayı abonelik işlemlerini yapmadığına,
geriye dönük borçların bir kereye mahsus ödenerek abonelik işlemlerinin
gerçekleştirilmesi ve camilerin elektrik giderlerinin genel bütçeden
karşılanmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
29.- Konya Milletvekili Halil
Etyemezin, AK PARTİnin reformist bir parti olduğuna, ilk günden bu
yana hak ve özgürlükleri korumak için mücadele ettiklerine, 9 amaç, 50 hedef,
393 faaliyet içermekte olan İnsan Hakları Eylem Planının
iki yıllık bir zaman diliminde uygulanacağına ilişkin
açıklaması
30.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, engelli ya da hasta yakınlarına bakmak
durumunda olan vatandaşların başka yerde
çalışamadığına, bu vatandaşların
sağlık sigortası ve emeklilik haklarının tesliminin
sosyal devlet anlayışı gereğince devletin
sorumluluğunda olduğuna ilişkin açıklaması
31.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Yozgat ili Yerköy ilçesinde Çorum Şeker Fabrikası bölge
sınırlarında kalan pancar üreticilerinin sorunlarının
her geçen gün katlanarak büyüdüğüne, Çorum Şeker
Fabrikasının satıldığı Safi Katı Yakıt
AŞ firmasının çiftçileri ezdiğine, özelleştirme
şartlarına uygun davranmadığına, özelleştirilen
şeker fabrikalarında çiftçinin yaşadığı
sorunları neden duymazdan geldiklerini Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirliden sorduğuna ilişkin açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Şanlıurfa
Milletvekili Ömer Öcalanın 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Aksaray ilinde yapılan
toplulaştırmanın çiftçileri birbirine hasım hâline
getirdiğine, çiftçilerin yıllardır ektikleri Elmacık,
Gençosman köyleri ve Eskil ilçesinin köy ve yaylalarındaki arazilerin mera
olduğu gerekçesiyle ellerinden alındığına ve
ödeyemeyecekleri miktarda para cezalarına maruz kaldıklarına,
yöneticilerin bu duruma çözüm bulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Bitlis ilinde meydana
gelen helikopter kazasında şehit olan 9 askere Allahtan rahmet ve
yaralılara şifa dilediğine ilişkin açıklaması
36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Bingöl ilinden Bitlis ili
Tatvan ilçesine gitmek için havalanan helikopterin kaza kırıma
uğradığının tespit edildiğine, 9 askerin
şehit olduğuna, 4 askerin yaralı
kurtarıldığına, Allahtan şehitlere rahmet ve
yaralılara şifa niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
37.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan ilçesine
hareket eden helikopterin kaza kırıma uğraması sonucunda 9
askerin şehit olduğu ve 4 askerin yaralı kurtulduğu
haberini aldıklarına, Mevladan şehitlere rahmet ve
yaralılara acil şifalar niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Bingöl ilinden Bitlis ili
Tatvan ilçesine giden helikopterin kaza kırıma
uğradığı, 9 askerin şehit olduğu ve 4 askerin de
yaralı olduğu haberini aldıklarına, Türk Silahlı
Kuvvetleri ailesine ve millete başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
39.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Bingöl ilinden Bitlis
ili Tatvan ilçesine gitmek üzere kalkan askerî helikopterin kaza
kırıma uğradığını, kazada 9 askerin
yaşamını yitirdiğini, 4 askerin de
yaralandığını öğrendiklerine, kazada
yaşamını yitiren askerlere Allahtan rahmet dilediğine,
yaralı askerlerin de bir an önce sağlıklarına
kavuşmalarını dilediğine ilişkin
açıklaması
40.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Kayseri ili
Pınarbaşı ilçesine bağlı Yukarıborandere, Hanyeri
ve Kütüklü köylerindeki vatandaşların Mera Komisyonu tarafından
kesilen cezalar nedeniyle yaşadıkları mağduriyetten ötürü
köylerini satılığa çıkardığına, bu
cezaların tekrar gözden geçirilerek affedilmesi ve uygulamanın
durdurulması için yetkilileri göreve çağırdığına ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Cumhuriyet Halk
Partisinin prensip olarak, uluslararası sözleşmelerle ilgili kanun
tekliflerine siyasi bir pencereden bakmadığına, ülke menfaatine,
devletin şan ve şerefine halel getirmeyecek tekliflere de müspet oy
kullanan bir parti olduklarına ilişkin açıklaması
42.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, hem Britanya hem de
Türkiye açısından sadece egemen dil ve kültürlerin
karşılıklı tanıtılmasını hedefleyen
anlaşmayı Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti
açısından tek dil ve tek millet politikasının bir tezahürü
olarak okuduklarına, sadece bir tek dilin
yaygınlaştırılmasına çaba sarf edilmesinin HDPnin çok
kültürlü ve çoğulcu ilkeleriyle çeliştiğine, bu yüzden 23
sıra sayılı Kanun Teklifine Hayır oyu vereceklerine, 87,
89 ve 96 sıra sayılı Kanun Tekliflerini destekleyeceklerine ilişkin
açıklaması
43.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, 23, 87, 89 ve 96 sıra
sayılı Kanun Tekliflerine olumlu oy vereceklerine ilişkin
açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento
heyetinin Ukrayna Meclis Başkanı Dmytro Razumkovun vaki davetine
icabetle 5-6 Mart 2021 tarihleri arasında Ukraynaya bir ziyarette
bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1565)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, başta tarımsal ürünlerde
dış ticaretin durması hâlinde ortaya çıkabilecek
sorunları tespit etmek, sonrasında ise tarımsal ürünlerdeki
fiyat artışını önlemek için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 18/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/3816)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4/3/2021
Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları
tarafından, kadınların çalışma yaşamında
maruz bırakıldığı adaletsizliğin
araştırılması amacıyla 4/3/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4/3/2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Otomatik Bilgi Paylaşımı
Anlaşması'nın ölçütlerinin değerlendirilmesi ve vatandaşların
bilgilendirilerek mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/3588) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4/3/2021
Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 75 Milletvekilinin Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük
Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1193) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 23)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Notalarla Birlikte
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3053) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 245)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili
Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1363) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 31)
5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında
Eğitim ve Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 21)
6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Brezilya
Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1197) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 25)
7.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili
Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mali
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1194) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 26)
8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Uluslararası Kombine Yük
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1773) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 72)
9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası
Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin
Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında
Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin 4 Nisan 2016
Tarihinde Bonnda İmzalanan Anlaşmayı Değiştiren
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi
(2/1799) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 87)
10.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Yirmi Sekizinci Taraflar Toplantısında
Üzerinde Mutabakata Varılan Montreal Protokolüne Yönelik
Değişikliğin (Kigali Değişikliği-2016)
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1896) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89)
11.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi
Krallığı Hükümeti Arasında Gemiadamı Belgelerinin
Karşılıklı Tanınmasına İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi
(2/1775) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 96)
12.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip
Devletleri Örgütü Arasında Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1780) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 97)
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın,
Türkiye Cumhuriyetinin resmî dilinin Türkçe olduğuna, ana dilinin Meclis
kürsüsünden de kullanılabileceğine ama kendisine göre doğru
olanın hatibin söylediklerini tercüme etmesi olduğuna ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın,
Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan ilçesine giden askerî bir helikopterin
düşmesi sonucu 9 askerin şehit olduğuna ve 4 askerin
yaralandığına, Başkanlık Divanı olarak
şehitlere Allahtan rahmet ve yaralılara acil şifalar
dilediklerine ilişkin konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 23) Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin
Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifinin oylaması
2.- (S. Sayısı: 87) Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara
Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
Sekretaryası Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına
İlişkin 4 Nisan 2016 Tarihinde Bonnda İmzalanan
Anlaşmayı Değiştiren Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
3.- (S. Sayısı: 89) Yirmi Sekizinci
Taraflar Toplantısında Üzerinde Mutabakata Varılan Montreal
Protokolüne Yönelik Değişikliğin (Kigali
Değişikliği-2016) Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
4.- (S. Sayısı: 96) Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti
Arasında Gemiadamı Belgelerinin Karşılıklı
Tanınmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Mülga Başbakanlıktan TBMM'ye devredilen
bir limuzine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/40864)
4 Mart 2021 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
55inci Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Çin Halk
Cumhuriyetinin Doğu Türkistan Bölgesindeki uygulamalarıyla ilgili
söz isteyen Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumana aittir.
Buyurun Sayın Karaduman.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Konya Milletvekili
Abdulkadir Karadumanın, Çin Halk Cumhuriyetinin Doğu Türkistandaki
uygulamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, ülkemizde adaletin
tesisinin olmazsa olmaz olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Biz
Saadet Partisi olarak, yargının bağımsız olduğu,
kimsenin hakkının gasbedilmediği, çoğunluk olmanın
veya iktidar olmanın bir hak sebebi olarak görülmediği, 99a
karşı 1in hakkının korunduğu, adil ve
yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz. Bu çerçevede, İnsan Hakları
Eylem Planıyla açıklanan hususların aslında önemli
olduğunu düşünüyoruz ve açıklanan cümleleri destekliyoruz ancak ifade
edilen haklar hâlihazırda zaten bir yasal güvence altındadır.
Nitekim, yasalarca belirlenmiş bu haklar keyfî uygulamalarla
gasbedilmektedir. Türkiye'de temel hakların teslim edilmesi konusunda yeni
bir içerikten ziyade, mevcut yasaları uygulamaya ihtiyaç vardır.
Hukuku rafa kaldırırsanız, mahkemelere talimat verirseniz,
emellerinize uygun karar vermeyen yargı mensuplarını
cezalandırırsanız
Öncelikle bu
anlayışınızı değiştirme noktasında bir
irade ortaya koymanız gerekir. Açıkça söylemeliyim ki süslü cümleler
bu tahribatı görünmez kılmaya yetmiyor, eylemlerinizle çelişki
içerisinde olan söylemleriniz artık umut olmuyor. Bu çelişki,
adaletle birlikte, adalete duyulan güveni de açıkça ortadan
kaldırıyor. Şunu sormak mecburiyetindeyiz: Hangi yasayı
düzeltir, hangi yasayı çıkarırsak ve hangi eylem
planını ortaya koyarsak adil olacağız? Eğer bu soruya
cevap bulamıyorsanız, buradan çıkarılması gereken
asıl mesele, adaleti tesis edecek bir anlayışa olan
ihtiyacın varlığıdır. Zihniyetimizi
değiştirmediğimiz sürece, adil bir yönetim
uygulamasını tatbik etmediğimiz sürece, eylem planı olarak
açıklanan şeyler, söylem planı olmaktan öteye gitmeyecektir.
Kıymetli arkadaşlar, insan hakları
demişken, bütün bir dünyanın gözü önünde cereyan eden bir zulmü
buradan duyurmayı bir mesuliyet olarak görüyorum. Sizi özellikle insan
hakları konusunda hassas olduğunuz bir zamanda yakalamışken
bir konunun altını çizmek istiyorum. Doğu Türkistan diye bir yer
var. Bildiniz değil mi? Uygur Türkleri Çin toplama kampları
bunlar bir şeyler hatırlatıyor değil mi? Çin, Doğu
Türkistanda yıllardır soykırım yapıyor. Çin devleti,
akla hayale gelmeyecek zulümleri uyguladığı toplama
kamplarını dünyaya eğitim merkezî olarak tanıtıyor ve
bu kamplarda 3 milyon Uygur Türkünü esir tutuyor. Katliamlar,
yargısız infazlar, keyfî tutuklamalar ve keyfî gözaltı
işlemleri ve bunlarla birlikte gerçekleşen ölümler sistematik olarak
yıllardır devam ediyor. Uygur dilinin yasaklanmasıyla birlikte,
kültürel asimilasyon sonucunda Doğu Türkistan âdeta
Çinlileştiriliyor. Demografik yapının değişmesi,
insanların zorla göçe tabi tutulması gibi politikalar sonucunda
bölgede insanlar yerinden ediliyor ve bölgeye Çinlilerin
yerleştirilmesiyle işgal açıkça gerçekleştiriliyor. Zorunlu
kürtaj uygulamaları, genç kızların zorunlu işçi olarak
çalıştırılması ve üzülerek ifade ediyorum ki
kadınların fuhşa zorlanması gibi çok ciddi sorunlarla
karşı karşıyayız ve bütün bu zulümler
yıllardır sistematik bir şekilde devam ediyor. Bu zulümleri
bütün dünya görüyor ve geçtiğimiz aylarda konuyla ilgili ortak bir bildiri
yayımlandı; 39 farklı ülkenin imzası varken Türkiyeyi bu
mezalim karşısında sessizliğe mahkûm eden bu
anlayışı reddediyoruz.
Üstelik kamplardaki annesinden, babasından,
çocuklarından haber alamayan Doğu Türkistanlıların
Türkiyede büyükelçilik önündeki eylemleri neticesinde gözaltına
alınması ülkemiz açısından büyük bir utançtır. Burada
Çinden sorulması gereken hesap ne yazık ki Doğu
Türkistanlıların kendisinden soruluyor. Bizim inancımızda
mazlumu korumak vardır, zulme sessiz kalmak bizim inancımızda
yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Biz
inanıyoruz ki zulme rıza ancak ve ancak zulümdür. Ünlü düşünür
Gandi der ki: Altın prangalar demir prangalardan daha da kötüdür. Allah
aşkına, ayağınıza vurulan hangi pranga sizi bu denli
hissiz ve hareketsiz bıraktı? Bu zulüm karşısında daha
ne kadar sessiz kalmayı tercih edeceksiniz? Hiçbir pazarlık Doğu
Türkistanda yaşanan soykırıma sessiz kalmanın bir
gerekçesi olamaz. Bugün sussanız da Türkiye size rağmen mazlumlara
umut ve zalimlere korku olmaya devam edecektir. Bizler bu zulme hiçbir zaman
sessiz kalmayacağız, her platformda Doğu Türkistanlı
kardeşlerimizin sesini ve feryadını en güçlü şekilde
haykıracağız. Bu zulüm karşısında bugün
takınılan tavır, bugünkü sessizlik elbette ki tarihe
düşülen bir nottur.
Tekrar ediyorum: Susmayın, Çinden değil
Allahtan korkun!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Mersinde ve ülke genelinde esnafın, işçinin, çiftçinin ve emeklinin
yaşadığı ekonomik krizle ilgili söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarıra aittir.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Mersin
Milletvekili Ali Mahir Başarırın, Mersin ilinde ve ülke
genelinde esnafın, işçinin, çiftçinin ve emeklinin
yaşadığı ekonomik krize ilişkin gündem dışı
konuşması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, doğasıyla, deniziyle,
yaylasıyla, tarım alanlarıyla, tarihiyle dünyanın en güzel
şehirlerinden biri olan Mersinimizi ve sorunlarını
konuşmak istiyorum.
Geçen hafta arkadaşlarımızla,
milletvekili arkadaşlarımızla Anamuru, Erdemliyi, Tarsusu,
merkezi gezdik. Çiftçilerimizi, esnafımızı, emeklimizi,
işsizlerimizi dinledik. Gerçekten ortada çok vahim bir tablo vardı.
Ben, yaşadıklarımı, gördüklerimi anlatmak istiyorum.
Muhalefet partisi milletvekili olmama rağmen, sizin adınıza
benim yüzüm kızardı.
Çok acı ve vahim bir tablo var. Bakın,
bakkala gidiyoruz; bir ev hanımı çay bardağında yağ
almak zorunda kalıyor. Kasaba gidiyoruz; bir emekli 5 lirayı elinde
sıkı sıkı tutuyor, başını önüne eğiyor
ve 5 liralık et alıyor. Fırına gidiyoruz; insanlar 50
kuruş olduğu için bayat ekmek kuyruğunda. Bakın, birileri
tavukçuda kemiksiz olan eti alırken birileri tavuğun kemiğini
alıyor, çocuğuna çorba yapıyor. İşsiz
çocuklarımız geleceğimiz. Gerçekten Mersinde, geleceğimiz
adına bir üzüntü duydum.
Peki, neden Mersin bu durumda? Bakın, iktidara
geldiğinizden beri Çukurova Havaalanını bitirmediniz.
Türkiyenin en büyük kargo havaalanlarından biri olacaktı.
Mersin-Antalya Otoyolunu bitirmediniz. Bakın, Aksaray-Mersin demir
yolunun liman bağlantısını yapmadınız.
Kazanlı Sahil Projesini yapmadınız. Peki, on dokuz yılda
ne oldu? Çukurova kapandı, SEKA kapandı, Berdan kapandı, Adana
sınırında olmasına rağmen ÇUKOBİRLİK
kapandı. Burada on binlerce insan çalışıyordu. Neden
Mersine yatırım yapmıyorsunuz, neden?
TAMER DAĞLI (Adana) Berdan, on dokuz
yıldan önce kapandı.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) On
dokuz yıldan önce kapansa da evet, Berdan kapandı. Peki, kaç tane
fabrika açıldı? Ne kadar yatırım yapıldı?
Sıfır, sıfır, sıfır. İşte binlerce
işsiz genç var.
Bir durum daha var. Bakın, bir köylü şunu
söylüyor, diyor ki: 80de de ben kriz yaşadım, 90da da, 2000de de
yaşadım. Olabilir, ekonomik nedenleri tartışırız.
Beni üzen şey şu: Sarayın, Cumhurbaşkanının
yakınları, evlatları, saray bürokratlarının yakınlarıyla
benim derdim aynı değil. Benim derdim açlık, benim derdim
sefalet, boş dolap, onlar ise çocuklarının parasını
nasıl koruyacağını düşünüyor. diyor. Bu,
vicdanları rahatsız ediyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Üçüncü bir durum, bir de belediye var. Bu süreçte
-milyarlarca lira borç almış- Mersin Büyükşehir Belediyesi 750
bin aileye sıcak yemek vermiş; bakın, 1,5 milyon maske, 90 bin
sağlık seti dağıtmış; 200 bine yakın erzak
dağıtmış. Bir yandan borç ödemiş, bir yandan alt geçit
dâhil, battıçıktı dâhil, köy yollarını
yapmış. Şimdi, kendisinin yapmadığı borcu ödemek
için Belediye Meclisinden 4 kez, 250 milyon borçlanma yetkisi istemiş,
Cumhur İttifakının Meclis üyeleri reddetmiş. Neden? Neden?
Ha, bu ülkenin Cumhurbaşkanı İzmire su verdim. derse -sanki
Bulgaristana vermiş- onlar da bu belediyelere destek olmuyor. Böyle
şey olur mu arkadaşlar? Neden? Bu borcu siz yaptınız, sizin
borcunuz; ödemek bize düşüyor ama hizmet etmek de bize düşüyor. Ne
kadar üzücü.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ağlama,
ağlama!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Komisyonda, komisyonda
Ben ağlamam beyefendi! Niye ağlayacağım?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Borcunu
söylemeyeceksin!
ALPAY ANTMEN (Mersin) Biz vatandaşa
ağlarız.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ha,
şunu söyleyeyim: Ben bu halk için ağlarım, üzülürüm ama
göbeğimi kaşıyarak da burada oturmam. (CHP
sıralarından alkışlar) Lütfen
Ne demek ağlama?
Ağlarım bu halk için ben.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bağırma,
bağırma! Ne bağırıyorsun?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) -
Göbeğini kaşıyan kim?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Böyle
şey olur mu? Böyle şey olur mu? Ağlama, ağlama
Siz de
ağlayın, siz de! Benim yüzüm kızarıyor, ben üzülüyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Göbeğini kaşıyan kim, onu söylesin. Hayır, göbeğini
kaşıyan yok. Kim bu göbeğini kaşıyan?
BAŞKAN Lütfen
Sayın Başarır, Genel Kurula hitap
edin.
Sayın Başarır, buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi, daha yeni Komisyona geliyor. Hazine, hazine
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Saygılı olun biraz!
TAMER DAĞLI (Adana) Berdan, Çukurova ve
ÇUKOBİRLİK ne zaman kapandı, tarihlerine baksın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Sayın Başkanım
TAMER DAĞLI (Adana) Tarihlerine baksın.
Doğruyu söyle!
BAŞKAN Siz devam edin, Genel Kurula hitap
edin.
Sayın milletvekilleri, lütfen.
TAMER DAĞLI (Adana) Doğruyu söylemiyor
ama Başkanım.
BAŞKAN Size kürsüden söz veririz
konuşursunuz, doğruları anlatırsınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) İki
dakika söz verirsiniz ama Başkanım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Hazine
5li çetenin yurt dışı kredilerine kefil oluyor, yurt
dışı kredilerine kefil oluyor ama bakın, AKP,
Cumhurbaşkanı, bizim belediyelerimizin yurt dışından
aldığı kredilere imza atmıyor. Böyle bir şey olabilir
mi? Böyle bir şey olabilir mi?
TAMER DAĞLI (Adana) Oraların
milletvekilleri var; Berdan, Çukurova, ÇUKOBİRLİK hangi dönem
kapandı?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Yani
benim bu kadar anlattığımdan 2 tane fabrikayı
anlıyorsan ben sana ne söyleyeyim? Ben açlık diyorum, sefalet
diyorum.
TAMER DAĞLI (Adana) Yalan söylemeyeceksin,
doğruyu söyleyeceksin!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ben
yalan söylemiyorum, gerçekler ortada.
TAMER DAĞLI (Adana) Doğruyu
söyleyeceksin!
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Ya, sokağa çıkarken senin yüzünün kızarması
lazım. İntihar eden insanlara bak, çaresiz insanlara bak.
TAMER DAĞLI (Adana) Doğruyu
söyleyeceksin! Tarihlerine bak! Yalan söylüyorsun! Doğruyu söylemeyince
yüzün kızarıyor mu? Yüzün kızarıyor mu?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İnsanlar çay bardağında yağ alıyor, yağ! (CHP
sıralarından alkışlar) Senin görevin ne? Sen
utanmıyorsun, saraya yağ çekiyorsun, ayıp, ayıp! (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAMER DAĞLI (Adana) Doğruyu
söyleyeceksin!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yalan
söylüyorsun!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yalan
söylüyorsun!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İlk kez bir milletvekili olarak utanıyorum. İşçiye,
çiftçiye, millete düşman.
BAŞKAN Evet, Sayın Başarır,
teşekkür ediyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) -
Yazıklar olsun ya! Yazıklar olsun!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sana yazıklar
olsun!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Yazıklar olsun!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
TAMER DAĞLI (Adana) Şov yapma, yürü!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Geldin,
burada yalan söyleyip gidiyorsun. Onun için de millet size itibar etmiyor.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Hayatında Mersine mi geldin?
ALPAY ANTMEN (Mersin) Mersini biliyor musun,
konuşuyorsun.
TAMER DAĞLI (Adana) Çukurovanın
tarihlerine bak Alpay Antmenle.
BAŞKAN - Sayın Dağlı
TAMER DAĞLI (Adana) Yalan söylüyorsun!
BAŞKAN Sayın Dağlı
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Sırıtıyorsun orada bir de!
TAMER DAĞLI (Adana) Başkanım,
tarihlerine baksın.
BAŞKAN - Sayın Dağlı, eğer
Sizin zamanınızda kapatılmış. deseydi ben size söz
verecektim ama Kapatılmış. dedi.
TAMER DAĞLI (Adana) On dokuz yılda.
diyor, On dokuz yılda.
BAŞKAN - Siz itiraz ettiniz. Sizden önce onu da
söyledi zaten, Olmayabilir. dedi, onu da söyledi.
Biz görüşmelerimize devam ediyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) TEKELi
de benim babam kapattı(!)
TAMER DAĞLI (Adana) Yalan söylüyorsun!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Kim
kapattı?
BAŞKAN - Sayın Başarır
Gündem dışı üçüncü söz, 4 Mart 1981,
Pariste Türkiye Büyükelçiliğinde görevli Çalışma Ataşesi
Reşat Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi Tecelli
Arının terör örgütü ASALA tarafından öldürülmesiyle ilgili söz
isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Halil Özşavlıya
aittir.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının, 4 Mart 1981, Pariste Türkiye
Büyükelçiliğinde görevli Çalışma Ataşesi Reşat
Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi Tecelli Arının
terör örgütü ASALA tarafından öldürülmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, iki gün evvel
Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan İnsan
Hakları Eylem Planının vatanımıza, milletimize,
halkımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Bugün sizleri, çok az konuştuğumuz, pek
bilmediğimiz, hatırlamadığımız bir konu
hakkında bilgilendirmek istiyorum: Ermeni terör örgütü ASALA ve
ASALAnın hemen akabinde, ASALAyı kuranlar, kurduranlar
tarafından kurulmuş PKK terör örgütü.
Kırk yıl önce, tam kırk yıl önce
bugün Pariste Büyükelçiliğimizde görevli Çalışma Müşaviri
Reşat Moralı ile Diyanet İşleri görevlisi Tecelli Arı
şehit edildiler. Bu terör örgütleri tarafından öldürülen, ASALA
tarafından öldürülen diplomatlarımızdan sadece 2siydi bunlar.
Olay şöyle gelişti: 4 Mart 1981 tarihinde, saat 12.45
sıralarında, Büyükelçiliğimizde görevli Çalışma
Müşaviri Reşat Moralı ile Diyanet İşleri Görevlisi
Tecelli Arı ve Anadolubank Paris temsilcisi İlkay Karakoç
çalışma müşavirliği binasından çıktılar,
hemen binanın arkasında park etmiş olan Moralıya ait araca
yöneldiler. Araca bindikleri esnada, sırtları o esnada dönük fakat
birden bire onlara dönüp otomatik silahlarla ateş eden teröristlerle göz
göze geldiler. Bu esnada, Moralı şoför koltuğuna yönelmiş,
Tecelli Arı arka koltuğa oturmuş, İlkay Karakoç ise ön
sağ koltuğa oturmak üzereydi fakat gelen kurşunlar neticesinde,
arka koltukta oturmuş olan din görevlisi Tecelli Arı, anında,
başından 2 kurşun yiyerek orada şehit oluyor. Bir terör
saldırısına maruz kaldıklarını anlayan
Moralı ve Karakoç can havliyle kaçmaya başlıyorlar. İlkay
Karakoç, o esnada orada bulunan Park Edilmez levhasının
direğine başını çarpıp yere düşüyor; terörist
gelip yakın mesafeden başına ateş edecekken silahı
tutukluk yapıyor, İlkay Karakoç o esnadaki bir-iki saniyeden istifade
edip kaçmayı başarıyor. Reşat Moralı ise o da o esnada
kaçmakta fakat ileride pusu kurmuş olan başka bir teröristin
kurşunlarına hedef oluyor ve sırtından 4 tane kurşun
yiyerek o da orada hayata gözlerini yumuyor. Böylece, 2 diplomatımız
ASALA tarafından şehit edilmiş oluyor. Bu saldırı 1981
tarihinde gerçekleşiyor. ASALA 1988 tarihine kadar saldırı
yapmaya devam etti. O kadar vahşi ve insanlıktan nasibini
almamış bir örgüt ki ASALAnın resmî yayın organı
Hayastan dergisinde -Hayastan, Ermenistan demektir- cinayetin
fotoğrafını yayınlıyor ve alay ediyor. Reşat
Moralı kanlar içinde yerde, Reşat Moralının eşi naaşın
başında ağlıyor; sözde onun ağzından şöyle
diyor: Ah Reşat, neden beni dinlemedin? Ermeni halkının
haklarını tanımayan faşist bir Hükûmet için
çalışmamanı sana kaç kez söyledim. Bir de alay ediyor,
şehidimizle, şehidimizin naaşıyla. ASALA böyle vahşi bir
terör örgütüdür.
ASALAyla ilgili olarak iki yıldır
sürdürdüğümüz çalışmalar neticesinde 3 cilt bir eser
yazdık. İnşallah, yakında odalarınıza
göndereceğiz. Bu örgütü, İngiliz istihbarat belgeleri ve CIA
belgelerinden, ayrıca ASALAnın kendi resmî kaynaklarından
faydalanarak yazdık. Bu dünyadaki belki, şu ana kadar, ASALA veyahut
da Ermeni terör örgütleriyle ilgili olan en detaylı
çalışmayı yazmış olduk. Gönül isterdi ki şurada
ben size saatlerce ASALAyı ve ASALA-PKK ortaklığını
anlatayım. Şimdilik iki cümle söyleyebilirim: 1980 tarihinde, Sayda
şehrinde, nisan ayında ASALA ve PKK ortak basın
toplantısı düzenliyor -fotoğrafları da var, İngiliz
istihbaratı ele geçirmiş- Bundan sonra Türkiyeye karşı
birlikte eylem yapacağız. kararı alıyorlar ve hemen akabinde,
toplantıdan sonraki aylarda hem Romadaki hem de Yunanistandaki
konsolosluklarımıza yapılan bombalı eylemleri beraber
üstleniyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Sayın
Başkan, yarım dakika.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Diğer bir
Ermeni terör örgütü, kısa adı JCAG dediğimiz yani Ermeni intikam
komandolarıdır. ASALA 1975ten 1988 tarihine kadar 205
saldırı yapmıştır fakat fiilen saldırı
yapabildiği tarih 1984tür. 1988de kendi lideri Harutün Tokaşyan,
kod adı Agop Agopyan, kendi adamları tarafında öldürüldüğü
için resmen bitti diyoruz fakat aslında, resmen 1984 yılında
bitiyor. Ne hikmetse, hemen akabinde PKK başlıyor. Enteresan olan
şey şu: 205 saldırının sadece 83 tanesi Türkiyeye
yapılıyor ASALA tarafından, 122 tanesi ASALA
mensuplarını tutuklayan Avrupalı devletlere; teröre destek veren
Fransa ve İsviçre -Ermeni terörüne çok destek veriyorlar- yine, Ermeni
terörünün hedefi oluyor.
Sözlerime son verirken, başta PKK, ASALA ve
IŞİD olmak üzere tüm terör örgütlerini lanetliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Bu örgütler
tarafından şehit edilen asker, polis, tüm
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
İlk söz Sayın Kılavuza aittir.
Sayın Kılavuz, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Alparslan
Türkeşin Türk dünyasının varlığına ömrünü
adadığına, Türk gençliğini Türk Bayrağı olarak
addeden Alparslan Türkeşi gençliği zehirleyen biri olarak
göstermenin ahlaksızlık olduğuna ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
FETÖ artığı, açılım
meraklısı, hainbaşı Aponun sevdalısı,
satılmış bir zavallının, milliyetçiliği
hastalık, Başbuğumuzu da bu hastalığı yayan biri
olarak göstermesi ibretlik bir durumdur. Başbuğumuz Alparslan Türkeş,
vatanımızın, devletimizin, milletimizin ve Türk
dünyasının varlığına ömrünü adamış;
milyonlarca Türk gencini vatan, millet, bayrak ve mukaddesat sevdasıyla
yetiştirmiş, bozgunculuğa, tembelliğe,
ahlaksızlığa, cehalete ve yalancılığa
karşı Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletiyle
donatmış büyük bir şahsiyettir. Türk gençliğini Türk
Bayrağı olarak addeden Başbuğumuzu, gençliği
zehirleyen biri olarak göstermek ahlaksızlıktır. Milletini
sevmeyi ve yükseltmeyi hastalık olarak görmek, Türk milliyetçilerinin
kurduğu bir devlette Türk milliyetçilerine kin gütmek, Türklüğe
saldırmak için fırsat gözetmek arsızlıktır. Hazindir
ki bu zavallı bunları asla idrak edemeyecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Girgin
2.-
Muğla
Milletvekili Süleyman Girginin, Muğla ilinde 600 bin metre sulama
ağı olduğuna, Muğla ili büyükşehir statüsü
aldığı için 2014 yılından beri bu sulama
ağının sahipsiz kaldığına, üreticinin mağdur
olmaması ve su kaynaklarının kontrollü kullanımı
açısından sulama tesislerini DSİye devretmeyi düşünüp
düşünmediklerini Tarım ve Orman Bakanlığına
sorduğuna ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığına
Muğla ilimiz genelinde 1950li yıllardan 2014 yılına
kadarki zaman zarfında inşa edilmiş 450 bin metre açık, 150
bin metre uzunluğunda kapalı sistem sulama kanalı
bulunmaktadır. Mevcut durumlarıyla çok fazla su kayıplarına
neden olması, yeterli alanı sulayamaması, yeterli çiftçinin
yararlanamaması nedeniyle ekonomik olarak kayıplara neden
olmaktadır. Muğla ili büyükşehir statüsü
kazandığı zaman ilimizde 2014 yılına kadar inşa
edilmiş sulama tesisleri sahipsiz kalmıştır. Muğla Büyükşehir
Belediyemiz tarımı destekleme kapsamında ve üretici
mağduriyetlerini biraz olsun önlemek için bu zamana kadar söz konusu
tesislerde bakım, oranım ve temizlik faaliyetlerinde bulunmuş
olup söz konusu çalışmalara ara vermeden devam etmektedir. Üreticilerimizin
mağdur olmaması, bütünlüğün sağlanması ve su
kaynaklarının kontrollü kullanımı açısından
tarımsal sulama tesislerini Devlet Su İşlerine devretmeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
3.-
Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ili Tarsus ilçesinin ülkenin en
büyük ilçesi olduğuna, Gençlik ve Spor Bakanlığından kente
yakışan bir stadyum ve Kredi Yurtlar Kurumunca yurt
yapılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kentim Tarsus Türkiye'nin
müstakil en büyük ilçesidir. 346 bin nüfusuyla, cumhuriyetle beraber kurulan
futbol kulübüyle binlerce yıldır medeniyetin beşiği olan
bir kenttir. Kentimizdeki Şehir Stadyumu 1950 yılında Tuncel
Kurtizin babası Hamdi Kurtiz tarafından hizmete
açılmış, 1950 yılından bu tarafa da ufak tefek
tamiratlarla günümüze gelmiştir. 350 bin nüfuslu kente
yakışmayan bir stadyum vardır. Gençlik ve Spor
Bakanlığımızdan ricamız şudur: Öncelikle Tarsus
Şehir Stadyumu -yine, kapalı spor salonumuz da teknik ömrünü
tamamlamıştır- kapalı spor salonu ve -kendisine ait bir
Tarsus Üniversitesi olmasına rağmen Tarsusta Kredi Yurtlar Kurumuna
ait bir yurt yoktur, kiralamayla özel yurtlar çalıştırılmaktadır-
bir de Kredi Yurtlar Kurumu yurdunun Tarsusa yapılması elzemdir.
Gençlik ve Spor Bakanlığımız Türkiye'nin birçok yerinde
modern stadyumlar, kapalı spor salonları, gençlik merkezleri ve Kredi
Yurtlar Kurumu yurtları yapmıştır. Bu hizmetlerin
Mersinimize ve Tarsusumuza da gelmesini talep ediyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kadıgil
4.-
İstanbul
Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün, 8 Martta sömürüye,
eşitsizliğe, kadın kırımına karşı 81
ilde sokaklarda olacaklarına ilişkin açıklaması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Önümüz 8 Mart; Biz varız, buradayız.
dedikçe inatla yok saydığınız, yere batasıca
cinsiyetçi dilinizle her gün aşağılamayı marifet
sandığınız, hem evde hem işte sömürüp emeğinin
karşılığını kata vermediğiniz, bu sömürü
düzenini gelenek ve kutsal aile adı altında yutturmaya
kalktığınız kadınların, bu dünyayı döndüren
emekçi kadınların günü kutlu olsun. Biz bir 8 Martta daha tüm bu
sömürüye, eşitsizliğe, kadın kırımına
karşı bilin ki 81 ilde sokaklardayız; Ankarada, Kayseride,
Diyarbakırda, Antepte, İzmirde ve ille de Feminist Gece
Yürüyüşünün ait olduğu yerde, Taksimdeyiz. Buradan muktedir
bıyıklılar kulübünü çok açık ve net uyarıyorum:
Sakın pandemiyi bahane edip de polisi kadınların üstüne
saldırtmaya kalkmayın, sakın bir kez daha bizi tüm dünyaya rezil
etmeyin, sakın lebalep AKP kongrelerinde, gericilerin türlü eylemlerinde
bulaşmayan bu meretin 8 Martta bulaşacağını iddia edip
aklımızla alay etmeyin, sakın. Çünkü sokaklar bizim, geceler
bizim, meydanlar bizim; yaşasın 8 Mart, yaşasın kız
kardeşliğimiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özgüneş
5.-
Şırnak
Milletvekili Hasan Özgüneşin, İstanbul ilinde 2 gencin
kaçırılıp ajanlaştırma dayatması
yapıldığına, Şırnak ili Cizre ilçesinde de benzer
olaylar yaşandığına, Süryani vatandaşlar Şimuni
ve Hürmüz Dirilin geçen yıl Beytüşşebapta
kaçırıldığına ve bu konuda hâlâ doğru düzgün bir
araştırma olmadığına ilişkin açıklaması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Selamlar.
İçişleri Bakanına soru önergesi
tarzında soru sorduk, komisyonda da sorduk. İstanbulda 3 gencimiz
bir ekip tarafından kaçırılıyor, ormana götürülüyor,
işkence ediliyor, ajanlaştırma dayatması
yapılıyor. Geçen gün yine bir gencimiz aynı akıbete uğradı.
Cizrede benzer olaylar yaşadık. İçişleri Bakanı
adına arıyoruz. deyip yüzlerce ailemize telefon
açılmış; HDPye niye gidiyorsunuz? diye soru soruluyor; Biz
sizi takip ediyoruz. deniliyor.
İkinci bir husus, Süryani halkımızdan
olan Şimuni ve Hürmüz Diril Beytüşşebapta geçen sene
kaçırıldı bir çete, grup tarafından; hâlâ doğru düzgün
bir sonuç yok, bir araştırma yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
6.-
İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, işçilerin İş Kanununun 25nci
maddesine dayanılarak tazminatsız olarak işten çıkarıldığına,
İstanbul ili Haramiderede faaliyet gösteren SML etiket fabrikasında
çalışan 22 işçinin pandemi gerekçesiyle tazminatsız
işten çıkarıldığına, bu işten
çıkarmanın asıl gerekçesinin sendikalı olmaları
olduğuna, pandemi gerekçesiyle ve kod 29la işten
çıkarmaların arttığına, Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığına daha sıkı denetim
yapılması ve önlem alınması çağrısında
bulunduğuna ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Salgın nedeniyle işten çıkarılmaları
yasaklayan düzenlemenin süresi 17 Mart 2021 tarihine kadar
uzatılmıştı ancak bu yasağa rağmen işçiler
İş Kanununun 25inci maddesinin (2)nci fıkrasında
belirtilen subjektif gerekçelerle ve pandemi nedeniyle tazminatsız olarak
işten çıkarılıyorlar. Daha önce gündeme getirdiğim
Sinbo işçilerinden sonra, daha bugün İstanbul Haramiderede faaliyet
gösteren SML etiket fabrikasında çalışan 22 işçi, pandemi
gerekçesiyle tazminatsız şekilde iş yerinden çıkarıldıklarını
tarafıma bizzat illettiler. İşten çıkarılan 22
işçinin işten çıkarılmasının asıl
gerekçesinin pandemi değil, sendikalı oldukları
belirtilmiştir. Yasağa rağmen pandemi gerekçesiyle ve kod 29la
işten çıkarmaların artıyor olması
karşısında bir kez daha Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığına işverenlerin bu suistimallerinde daha
sıkı denetimler yapması ve gerekli önlemleri alması
çağrısında bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydın
7.-
Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, sahte, son kullanım tarihi
geçmiş ve silinmiş, bozulmuş, etiket bilgisi olmayan ürünlerin
internette cirit attığına, bu durumun halk
sağlığını tehdit ettiğine, gıda
takviyelerinin eczane dışındaki yerlerde
satılmasının ciddi sorunlar oluşturduğuna,
iktidarın bu konuda acilen yasal düzenleme yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir eczacı olarak hem Sağlık
Bakanlığını hem de vatandaşlarımızı
uyarmak istiyorum. Sahte, son kullanım tarihi geçmiş ve
silinmiş, kötü saklama koşullarına maruz kalmış,
bozulmuş, etiket bilgisi ve içeriği aynı olmayan ürünler
maalesef internette cirit atıyor ve bu durum
vatandaşlarımızın sağlığını tehdit
ediyor. Ayrıca, gıda takviyelerinin eczane dışındaki
kanallarda satılması halk sağlığı ve kamuoyu
yararı açısından da ciddi sorunlar oluşturuyor. Doğru
gıda takviyesi doğru kişiye doğru dozda verilmediğinde
ilaç etkileşimler oluşturabilir, bazı hastalıklara
tanı konmasını geciktirebilir, organlara hasar verebilir ve ne
yazık ki ölümlere sebep olabilir. Bu nedenle, sağlığa
yönelik her türlü ürün sadece eczanelerde satılmalı ve temin
edilmeli, eczacı danışmanlığında
kullanılmalıdır. İktidar bu konuda acilen yasal düzenleme
yapmalı ve Sağlık Bakanlığından ruhsatlı
gıda takviyelerini piyasaya sürmelidir.
BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu
8.-
Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesinde
halkın Saroz Körfezinin Katarlılara satılmasına, çevre ve
hukuk katliamına karşı seslerini duyuracağına,
ülkesini seven, yaşadıkları yeri korumak ve çocuklarına
bırakmak isteyen herkesi Saroz halkına destek olmaya
çağırdıklarına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yarın Keşan ilçemizde halkımız,
yaşadıkları, atalarından kalan ve çocuklarının
yaşayacağı Saroz Körfezinin Katarlılara peşkeş
çekilmesine, çevre ve hukuk katliamına karşı seslerini
duyuracak. Bunu da lebalep yapmayıp pandemi şartlarında akla ve
bilime uygun rafine bir şekilde yapacaklar. Vatandaşlarımız
haklı olarak soruyor: Buralar için Katarlılar mı
savaşmış, bu topraklarda yatan yüz binlerce şehit
Katarlı mı ki onlar için topraklımız talan ediliyor?
Anladık siz AKP olarak sadece doların yeşilini seviyorsunuz,
anladık maviden özgürlüğü çağrıştırdığı
için hazzetmiyorsunuz, hukuk ve bilimle de hiç işiniz yok.
Anlamadığımız ise şu: Katarlılar doğal gaz
satacak diye cansiparane çabanız niye? Dün parsel parsel
satıyordunuz, bugün katar katar! Biz, ülkesini seven herkesi
yaşadıkları yeri korumak ve çocuklarına bırakmak
isteyen Saroz halkına destek olmaya çağırıyoruz.
BAŞKAN Sayın Taşkın
9.-
Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, küresel şer
odakları ve FETÖ terör örgütünün şimdi de Amerika Birleşik
Devletlerinde Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğana yönelik çirkin saldırılarda bulunduğuna, bu
saldırıları şiddetle lanetlediğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan
Türkiye'ye Gezide, 17-25 Aralıkta, 15 Temmuzda
saldıran, Fatihe, Kanuniye, II. Abdülhamite öfkelenen, ülkemizi içeride
ve dışarıda yalnız bırakmaya çalışan küresel
şer odakları ve FETÖ terör örgütü şimdi de Amerika Birleşik
Devletlerinde Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana yönelik çirkin saldırılarda bulunuyor. Bu
saldırıları en şiddetli şekilde lanetliyorum.
Türkiye'yi durdurmak, küçültmek, işgal etmek istediğinizi aziz
milletimiz çok iyi biliyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın her fırsatta ifade ettiği gibi ne
yaparsanız yapın aziz milletimizi bölemeyeceksiniz, vatanımızı
parçalayamayacaksınız, Türkiye'yi durduramayacaksınız, ne yaparsanız
yapın başaramayacaksınız diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Filiz
10.-
Gaziantep
Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, 3 Martın Dünya Kulak ve
İşitme Günü olarak kutlandığına, profesyonel olarak
hizmet veren Engelsiz 112 uygulamasının tüm kurum ve kuruluşlara
örnek olması ve hastanelerde işitme engellilere tercüman
sağlanması ile nitelikli tercüman yetiştirilmesi için
eğitim süresinin uzatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Telefonun icadıyla tanınan Graham Bell
aslında sağırların sessizliğini ortadan
kaldırmaya çalışmıştır. İşitme engelli
annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi
başaran Bellin işitme kayıpları üzerine yapmış
olduğu çalışmalara ithafen doğum günü olan 3 Mart, Dünya
Kulak ve İşitme Günü olarak kutlanmaktadır. İnsanlar
arasındaki en etkili iletişim olan konuşmanın
öğrenilmesiyse işitmeye bağlıdır. İşitme
kaybının yarattığı içe kapanıklık ve
depresyon, ancak onlara iş vererek ortadan kaldırılabilir.
Profesyonel olarak hizmet veren Engelsiz 112 uygulaması tüm kurum ve
kuruluşlara örnek olmalı, hastanelerde Suriyelilere olduğu gibi
işitme engellilere de tercüman sağlanmalıdır. Ekranlarda
TRT hariç çevirilerin çoğunun hatalı olması, nitelikli tercüman
yetiştirilmesi gereğini ortaya koymaktadır. Bunun için
eğitim materyalleri iyileştirilmeli ve 200 saat olan eğitim
süresi uzatılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çakır
11.-
Kocaeli Milletvekili
Sami Çakırın, New York sokaklarında Stop Erdoğan
yazılı reklam panosu üzerinden yeni bir Erdoğan
düşmanlığı körüklenmeye
çalışıldığına, düşmanlığın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiyeye
karşı olduğuna ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
New York sokaklarında Stop Erdoğan yazılı reklam panosu
üzerinden yeni bir Erdoğan düşmanlığı körüklenmeye
çalışıldığını görüyoruz. İlgililerin
düşmanlığı okyanus ötesi hapse mahkûm olmuş bir gerçek
ama bir gerçek de düşmanlığın Erdoğan üzerinden
Türkiyeye karşı olduğudur, dönüp tarihe bakabilirsiniz.
Erdoğan bu ülkenin Cumhurbaşkanı, girdiği her seçimi
milletin Devam. dediği, başarılı bir sonuçla
kazanmış, milletin güvenine layık olmuş, ülkenin
geleceğine, yarınlarına hizmet etmeye devam ediyor,
Allahın izniyle devam da edecek. Yeni moda Amerikanın,
Amerikadakiler üzerinden onu engellemeye çalışmaları ve
beklentileri de dünkü gibi başarısız olacak, Türkiye yoluna
devam edecektir. Seçim Amerikanın sokaklarında, Amerikanın
gölgesinde, Amerikanın hedefleri ve Amerikan mandası güvencesinde
yapılmayacak; burada, bu milletin sağduyu ve feraseti dâhilinde
yapılacaktır.
Devam Erdoğan, devam Türkiye! diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir
12.-
Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, Uluslararası Ekonomi Enstitüsünün
yaptığı bir çalışmayla Pandemi döneminde en çok, en
hızlı gelişen ülke Türkiye. dediğine, insanları
vicdana davet ettiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Efendim, bir filozof, adaleti En mükemmel vicdan.
diye tarif ediyor ve ben de bunu kayıt düşerek bir not ifade etmek
istiyorum: Uluslararası Ekonomi Enstitüsü, Amerikada bir
çalışma yapıyor ve şunu ortaya koyuyor: Pandemiye rağmen
pandemi döneminde en çok, en hızlı gelişen ülke Türkiye. diyor.
Şimdi, ara ara hep konuşuyoruz, inkâr
üzerine, yalan üzerine, dedikodu üzerine siyaset yapanlar vicdanlarına
yönelsinler ve orada adaleti açığa çıkarsınlar, hakikati
dillendirsinler diyorum burada ve bir cehennem tarifi yapıyoruz, en iyi
cehennem tarifi vicdan azabıdır. İnsanları vicdana davet
ediyor, hepinize saygı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül...
13.-
Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün, AKP iktidarının yanlış
ekonomi politikaları ve pandemiyle birlikte ekonomik krizin ekonomik
buhrana dönüştüğüne, Ticaret Bakanının soru önergesine
verdiği cevapta 2020 yılında, sadece Aydın ilinde 2.543
esnaf ve sanatkârın, 915 şirket ve ticari işletmenin kepenk kapattığını
belirttiğine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
AKP iktidarının yanlış ekonomi
politikalarıyla ekonomik kriz, pandemiyle birlikte ekonomik buhrana
dönüştü; halk yoksullaştı, iş yerleri kapanıyor, esnaf
batıyor. AKP Genel Başkanı ise Diyorlar ki Dükkânlar
kapanıyor, şirketler kapanıyor. Kapanan falan yok, her şey
ortada. dese de Ticaret Bakanlığı bir soru önergeme
verdiği yanıtta 2020 yılında, sadece Aydında 2.543
esnaf ve sanatkârın, 915 şirket ve ticari işletmenin kepenk kapattığını
belirtmiş. Türkiyede ise günde 270 esnaf kepenk kapatmış.
Ticaret Bakanı farklı söylüyor, AKP Genel Başkanı
farklı. Evet, her şey ortada ama Sayın Erdoğanın
söylediği doğru bir şey var Bir tarafta açlık ve yoksulluk
varken diğer tarafta lüks ve şatafat varsa burada bir sorun var
demektir. diyor. Evet, doğru, ülkenin başındaki tek sorun
sizsiniz, sarayınızda lüks ve şatafat içinde yaşarken
esnafı, çiftçiyi, emekliyi, vatandaşı yoksulluğa mahkûm
ediyorsunuz. Vatandaş iş, aş, gelecek kaygısıyla zar
zor yaşıyor. Bu düzen böyle gitmez ama siz ilk sandıkta gideceksiniz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baltacı
14.-
Kastamonu
Milletvekili Hasan Baltacının, binlerce kişiyle davullu,
halaylı kongreler yapan AKPnin
vaka sayılarının yeniden tırmanışa geçmesindeki
vebalinin büyük olduğuna, salgını fırsat bilip ekonomideki
açığı cezalarla kapatmaya çalışanlara ilk seçimde
Kastamonuluların ve tüm vatandaşların cezayı
keseceğine ilişkin
açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülke olarak coronavirüsle mücadele ederken,
esnafımız ayakta kalmaya, vatandaşlarımız hayata
tutunmaya çalışırken binlerce kişiyle davullu, halaylı
kongreler yapan AKPnin bugün illerimizde, ilçelerimizde vaka
sayılarının yeniden tırmanışa geçmesindeki vebali
büyüktür. Halk sağlığını hiçe sayıp kendi koyduğu
yasayı kendi çiğneyen AKP, vatandaşın en küçük ihlalinde
ise bir eliyle yakasına yapışmakta, bir eliyle cebini
boşaltmaktadır. Kastamonuda 1 Eylül ile 24 Şubat tarihleri
arasında yani yüz yetmiş yedi günde 3.013 kişiye İl
Hıfzıssıhha Kurulu kararları doğrultusunda 3
milyon 635 bin 820 Türk lirası para cezası kesilmiştir.
Salgını fırsat bilip ekonomideki açığı cezalarla
kapatmaya çalışanlara ilk seçimde Kastamonulu hemşehrilerim ve
tüm vatandaşlarımız cezayı kesecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Erbay
15.-
Muğla
Milletvekili Burak Erbayın, özgür ve bağımsız bir yerel
basının demokrasinin yerelden inşası için çok önemli
olduğuna, siyasi iktidarın sopası hâline gelen Basın
İlan Kurumu aracılığıyla yerel basının
baskı altına alındığına, bu olumsuzlukların
yanı sıra Covid-19 salgınının da yerel
basını olumsuz etkilediğine, yerel basının görevini
yerine getirebilmesi için acilen ekonomik destek paketi sağlanması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
BURAK ERBAY (Muğla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Özgür, bağımsız ve kendi
ayakları üzerinde durabilen bir yerel basın, demokrasinin yerelden
inşası için çok büyük öneme sahiptir. Ancak günümüzde yerel
basın, iktidarın ekonomik ve siyasi baskıları arasında
sıkışmış, görevini yerine getiremez duruma
gelmiştir. Birçok yerel basın emekçisi hedef alınmakta ve
şiddete uğramaktadır. Siyasi iktidarın sopası hâline
gelen Basın İlan Kurumu aracılığıyla yerel
basın baskı altına alınmaktadır.
Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra
Covid-19 salgını da yerel basını olumsuz etkilemiştir.
Bu nedenle yerel basının görevini yerine getirebilmesi için acilen
ekonomik destek paketi sağlanmalı, SGK primleri indirilmeli,
yıpranma payı hakkı geri getirilmeli, yerel gazete sahiplerine
ve işsiz gazetecilere mali destek verilmeli, Basın İlan Kurumu
komisyon oranı ve uydu bedelleri düşürülmeli, Basın İlan Kurumu
tarafından dağıtılan ilanların kapsamı
genişletilmeli, borçları
yapılandırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Şevkin
16.-
Adana
Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, coronavirüs salgınıyla mücadele
kapsamında 28 Mart 2020 tarihinden itibaren Adana-Tarsus-Mersin tren
seferlerinin de gerçekleşmediğine, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğluna yurdun dört bir
yanında tren seferleri devam ederken normalleşen Adanada
Mersin-Tarsus-Adana tren seferlerinin neden başlatılmadığını
sorduğuna ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Coronavirüs salgınıyla mücadele
kapsamında yüksek hızlı, ana hat ve bölgesel trenler 28 Mart
2020 tarihinden itibaren işletilmiyor. Bu kapsamda iptal edilen
Adana-Tarsus-Mersin tren seferleri de gerçekleşmiyor.
Vatandaşlarımız Adanada, özellikle iş için, yanı
başındaki Mersine ve diğer il ve ilçelere trenle gidemiyor.
Herkesin sizin gibi arabası yok. Her gün bu güzergâhlar arasında
âdeta mekik dokuyan binlerce vatandaşımız on bir aydır
mağdur durumda.
Sayıştay denetim raporlarında TCDDyi
zarar ettiren kurumlar arasına sokmayı başaran
Ulaştırma Bakanına buradan sesleniyoruz: Yurdun dört bir
yanında tren seferleri devam ederken, normalleşen Adanada
Mersin-Tarsus-Adana yolunun tren seferlerini neden başlatmıyorsunuz?
Ayrıca, deniz yolu
ulaşımını etkin kılıp
İskenderun-Yumurtalık-Mersin deniz yolunu neden feribot seferleriyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
17.-
Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, güçlü irade, güçlü demokrasi
anlayışıyla hazırlanan İnsan Hakları Eylem
Planının hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Yakın tarihimiz bize
yaşadığımız acı tecrübelerle mülkün temelinin
adalet olduğunu, adaletin temelinde de hakları ve onurlarıyla
insanın bulunduğunu öğretmiştir. İşte, bunun için
bizim adalet davamızın pusulası insandır, insan onurudur,
insanın sahip olduğu tüm haklarıyla hayatını
sürdürebilmesidir. Hayatın bizatihi kendisinin kesintisiz bir
değişim süreci olduğu gerçeği her alanda reformları
kesintisiz sürdürmemiz gerektiğine işaret ediyor.
İnsan Hakları Eylem Planı,
geçmişin muhasebesi ile geleceğin murakabesinin ürünü bir belgedir.
Her maddenin hayata geçmesi için gereken adımları
kararlılıkla atacağız. Güçlü irade, güçlü demokrasi
anlayışıyla hazırlanan İnsan Hakları Eylem
Planımızın hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
18.-
Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkale ili Bayramiç ilçesinde köylülerin
Karaköy Göleti ve Sulama Projesinin biteceği tarihi dört gözle
beklediklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Bayramiçte 9.380 dekar zirai araziye su sağlayacak Karaköy Göleti ve
Sulama Projesinin inşaat çalışmaları başladığında
araziler sulama suyuna kavuşacak. Karaköy, Yeşilköy, Tongurlu ve
Sarıot köylüleri projenin biteceği tarihi dört gözle beklemeye
başladılar. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı 22,5
milyon lira yatırım bedeliyle inşa edeceğimiz Bayramiç
Göleti, Karaköy Göleti Sulama Projesini 2019 yılında hizmete
almayı hedefliyoruz. diyeli dört yıl oldu. Projeye yeterli ödenek
ayrılmamış ve hangi tarihte bitirileceği öngörülemez bir
hâl almıştır. Özellikle elma, kiraz ve şeftali üretimiyle
geçimlerini sürdüren bu köylülerimiz açısından projenin gecikmeksizin
hayata geçirilmesi son derece önemlidir. Bahçeleri sulama suyuna
kavuştuğunda üretim artacak ve gençlerimiz de belki köylerini terk
etmeyeceklerdir. Karaköy Barajı ve sulamasını ne zaman
tamamlamayı düşünüyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya
19.-
Trabzon
Milletvekili Ahmet Kayanın, yerli ve millî çay varken Azerbaycandan
neden çay alındığını sorduğuna ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Elimde bir Cumhurbaşkanlığı
kararı var, karar sayısı 3583. Kararda diyor ki: Azerbaycan
Cumhuriyeti Menşeli Bazı Ürünlerin İthalatında Tarife
Kontenjanı Uygulanması Hakkında Karar. Kararı
açıyoruz, içeriğinde 300 ton siyah çayın tarife
kontenjanları çerçevesinde yapılacak ithalatla gümrük vergisinden
muaf yani sıfır gümrük vergisiyle Türkiyeye getirilmesi kararı.
Şimdi, buradan soruyorum: Türkiye, çay
üreticisi bir ülke. Rizede, Trabzonda, Giresunda, Artvinde binlerce
insanımız çaydan ekmek yiyor. Türkiyenin yerli ve millî çayı
varken bir başka ülkeden, Azerbaycandan niye çay alıyoruz? Bunu
çıksın, bu ithalat kararının altına imza atanlar
lütfen açıklasınlar. Yerliyiz, millîyiz. diyorlar ama bizim çay
üreticimiz perişanken, ÇAYKURun depoları Türk çaylarıyla
doluyken maalesef Azerbaycandan çay alınıyor.
BAŞKAN Sayın Gültekin
20.-
Niğde
Milletvekili Selim Gültekinin, Yeşilayın 101inci
yaşını kutladığına, ülkede her yıl 1-7 Mart
haftasının Yeşilay Haftası olarak
kutlandığına, Niğde Yeşilay Kurucu Başkanı
olarak şehrinde yapılan Yeşilay etkinlik ve
çalışmalarına tam destek verdiğine ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bağımlılıkların her
türlüsüne karşı başarıyla mücadele eden
Yeşilayımızın 101inci yaşı kutlu olsun.
Bağımlı olma, sağlıklı ol. diyerek ülkemizde
her yıl 1-7 Mart tarihi aralığını Yeşilay
Haftası olarak kutlamaktayız. İyi bir Yeşilaycı olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde geleceğe sağlıklı ve güçlü nesiller
bırakabilmek için bağımlılık yapan sigara, alkol,
uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara karşı
topyekûn savaş veriyoruz, vermeliyiz.
Niğde Yeşilay Şubemiz de başkan,
yönetim kurulu ve gönüllüleriyle el ele vererek, şehrimizde
farkındalık oluşturarak bağımlılıkla
mücadeleyi başarılı bir şekilde yürütmektedir. Ben de
Niğde Yeşilay Kurucu Başkanı olarak şehrimizde
yapılan Yeşilayın etkinlik ve çalışmalarına tam
destek veriyorum.
Niğdemizde bağımlılıkla
mücadelemizi bir üst seviyeye çıkartarak tütün, alkol, madde, teknoloji,
kumar bağımlılarına ve yakınlarına ücretsiz
psikolojik ve sosyal hizmet desteği verecek olan Niğde YEDAMı
Fertek Mahallemizde yakın zamanda hizmete açıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğluna aittir.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.-
İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, sanki yeni iktidar
olunmuş gibi açıklanan reformların aslında on dokuz
yıldır hukuk, demokrasi ve insan hakları adına doğru
adımların atılmadığının itirafı
olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Anayasada ve mevzuatta hâlihazırda var olan ancak yıllardır
çiğnediği sayısız ilkelerden bazılarını
hatırlattığına, gerçeği gördüğü için kendisini
tebrik ettiğine, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat
Kurumun İstanbul ilinde riskli bulunan 300 bin konutun acil, öncelikli
dönüştürülmesi gerektiğini belirterek bu binalarda oturan 1,2 milyon
vatandaşın tehlikede olduğunu açıkladığına,
İzmir depreminden sonra verdikleri kanun teklifiyle önerdikleri riskli
yapı bina kartı uygulamasıyla vatandaşların üzerinde
tasarruf edecekleri yapılara ilişkin daha detaylı ve
kapsamlı bilgi sahibi olmalarının temin edileceğine,
Diyarbakır, Mardin ve Batman illerine yaptığı ziyaretlerle
ilgili önümüzdeki hafta Meclisi bilgilendireceğine, doğusuyla
batısıyla ülkenin derdinin müşterek olduğuna, bu
sorunların çözülmesi noktasında önerilerini de Meclis gündemine
taşıyacaklarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Genel Kurulumuzu da saygılarımla
selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan son yıllarda uluslararası alanda Türkiyeye en fazla
eleştirinin yöneltildiği, başta insan hakları ve yargı
olmak üzere, bir dizi alanda yeni uygulamaların
sıralandığı açıklamasında bulunmuştur. Bu
planda 11 ilke, 9 amaç ve 300den fazla faaliyet yer almıştır.
İktidarın on dokuzuncu yılında sanki yeni iktidar
olmuş gibi açıklanan reformlar, aslında on dokuz
yıldır hukuk, demokrasi ve insan hakları adına doğru
adımların atılmadığının itirafıdır.
Sayın Erdoğan, Anayasamızda ve mevzuatımızda
hâlihazırda var olan ancak uygulamaya bir türlü
yanaşmadığı, hatta tam tersine yıllardır
çiğnediği sayısız ilkelerden bazılarını
hatırlatmıştır. Bu açıdan gerçeği görmüş
olması bakımından kendilerini tebrik ediyorum. Umarım bir
sonraki adımda da cumhuriyeti, demokrasiyi ve güçler
ayrılığını geç de olsa hatırlayacaktır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Murat Kurum yapmış olduğu bir açıklamasında olası
İstanbul depremindeki riskli binalara dikkat çekmiştir. Sayın
Bakan İstanbulda 300 bin konutun acil, öncelikli dönüştürülmesi
gerektiğini belirterek bu binalarda oturan 1,2 milyon vatandaşın
tehlikede bulunduğunu açıklamıştır. Sayın Bakan
yarın deprem olacakmış gibi
hazırlandıklarını söylese de Hükûmetin beklenen büyük
İstanbul depremi için attığı müşahhas bir adım
yoktur, en azından kamuoyu böyle bir konuda bilgi sahibi değildir.
En son yaşadığımız
İzmir depremi sonrası Riskli binalarda oturmayalım. gibi çözüm
sayılamayacak bir açıklama yapan Sayın Bakanın hâlen bir
adım atamadığı da anlaşılmıştır.
Bundan sonra yaşanması muhtemel depremlere karşı atılacak
somut adımlar bizim beklentimizdir. İzmir depremi sonrası
verdiğimiz Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifiyle riskli yapılar hakkında riskli yapı bina
kartı düzenlenmesi ve bu kartın bina girişlerine monte edilerek
ilgili yapılar hakkında tasarrufta bulunacak kişilerin bilgi
sahibi olmasını amaçlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Önerdiğimiz riskli yapı bina kartı
uygulamasıyla vatandaşlarımızın üzerinde tasarruf
edecekleri yapılara ilişkin daha detaylı ve kapsamlı bilgi
sahibi olmaları temin edilecektir. Bu vesileyle gelecekte
yaşanması muhtemel deprem ve benzeri doğal afet hâllerinde
yaşanan can kayıplarının en aza indirilmesi mümkün hâle
gelecektir. Hükûmet, Kanal İstanbul Projesine verdiği önem ve
ciddiyeti deprem tedbirleri için de göstermeli ve bir an önce gerekli
adımları atmalıdır.
Sayın Başkanım, müsaadenizi istirham
ederek bir dakikayı daha alacağım.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Geçtiğimiz hafta içerisinde teşkilat
mensuplarımızla ve milletvekillerimizle birlikte Anadolunun
çeşitli illerini ziyaret etmiştik. Ben de bu kapsamda
Diyarbakır, Mardin ve Batmandaydım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Oradaki vatandaşlarımızın dertleriyle
hemdert, hâlleriyle hemhâl olmaya gayret sarf ettik ve karşı
karşıya bulundukları problemlerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
dillendirileceği ve söze dönüştürüleceği hakkında taahhütte
bulunduk. Buradan onu hatırlatmak istiyorum. Bu hafta çok yoğun bir
hafta geçirdik, önümüzdeki hafta ziyaret ettiğimiz illerdeki
sorunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsüne taşıyacağız.
Ama bir hususa işaret etmekte fayda var:
Türkiyenin doğusunda, güneydoğusunda hangi problemler
yaşanıyorsa, biz yerinde gördük ve gözlemledik ki batısında
da Trakyasında da Karadenizinde de aynı dertler yaşanıyor
ve Türkiyenin derdi müşterektir. sonucu çıkıyor buradan. Bu
sorunların çözülmesi noktasında da önerilerimizi Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine taşıyacağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Başkan Vekili
Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
22.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 4 Mart 1981 tarihinde Ermeni terör
örgütü ASALA tarafından Pariste görevli Çalışma Müşaviri
Reşat Moralı ile Diyanet görevlisi Tecelli Arının
şehit edilmelerinin yıl dönümünde kendilerini bir defa daha rahmetle
andığına, 2009 yılından bu yana 4 Martın Dünya
Cinsel İstismar ile Savaşma Günü olduğuna,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
açıkladığı İnsan Hakları Eylem
Planının özellikle özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir
Türkiye vizyonunu ortaya koyma maksadını
taşıdığına, eylem planında yer alan hususlardan
yasal düzenleme gereken konuların muhatabının Türkiye Büyük
Millet Meclisi olduğuna, bu düzenlemeler hususunda Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak üstlerine düşen katkıyı sağlayacaklarını
tekrar ifade etmek istediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 4 Mart 1981 tarihinde Ermeni terör örgütü ASALA
tarafından, Pariste görevli Çalışma Müşaviri Reşat
Moralı ile Diyanet görevlisi Tecelli Arının şehadetlerinin
yıl dönümünde bir defa daha kendilerini rahmetle anıyor; ailelerine,
yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı
diliyorum.
Bu vesileyle, bugün Genel Kurulumuzda bu hususta
gündem dışı söz almış olan AK PARTİ
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Halil Özşavlıya da
teşekkürlerimizi buradan sunmak istiyoruz çünkü ASALA terör örgütünün
vahşi katliamlarını bize hatırlatırken,
anlatırken aynı zamanda ASALA-PKK ilişkisi konusunda da önemli
tespitlerde bulunmuştur. Kendisinin bu hususta yazmış
olduğu kitabı heyecanla beklediğimizi buradan ifade etmek
istiyor, tekrar teşekkür ediyoruz kendilerine.
Sayın Başkan, 2009 yılından bu
yana 4 Mart, Dünya Cinsel İstismar ile Savaşma Günüdür. Cinsel
istismar, kadına yönelik şiddet biçimleriyle birlikte
kadını baskı altında tutmaya yönelik bir olgudur. Cinsel
istismarın mağdurları genel anlamda
kadınlarımızdır. Kadınlarımızın medeni
hâlleri, fiziksel durumları, engelli olup olmadığı dikkate
alınmaksızın tüm kadınlarımız ve
çocuklarımız bu saldırılara ne yazık ki maruz
kalmakta, hem fiziksel hem de psikolojik manada derin yaralar
almaktadırlar. İster bir yetişkine ister bir çocuğa
karşı işlenmiş olsun hiçbir cinsel suç mazur görülemez.
Bununla alakalı olarak hukuken, sosyal olarak ve devletin imkânları
dâhilinde gereken bütün tedbirler alınmalıdır diyorum.
Sayın Başkan, 9 amaç, 50 hedef ve 393
faaliyetten oluşan İnsan Hakları Eylem Planı Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından önceki gün
açıklanmıştır. Özenli bir çalışmanın
neticesinde ortaya çıkan İnsan Hakları Eylem Planı
Türkiyede özellikle özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye
vizyonunu ortaya koymak maksadını taşımaktadır, 11
temel ilke çerçevesinde 9 amaçtan oluşmaktadır. Daha güçlü bir insan
hakları koruma sistemi, yargı
bağımsızlığı ve adil yargılanma
hakkının güçlendirilmesi, hukuki öngörülebilirlik ve
şeffaflık, ifade, örgütlenme ve din özgürlüklerinin korunması,
geliştirilmesi, kişi özgürlüğü ve güvenliğinin
güçlendirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
kişinin
maddi manevi bütünlüğü ile özel hayatının güvence altına
alınması, mülkiyet hakkının daha etkin korunması,
toplumsal refahın güçlendirilmesi ve kırılgan kesimlerin
korunması ile insan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal
farkındalık amaçlarını taşıyan, nihai amacı
ve hedefi sivil bir anayasa hazırlamanın yolunu açmak olan eylem
planının içeriği milletimizin ihtiyaçlarına göre
hazırlanmıştır. Eylem planında yer alan hususlardan
yasal düzenleme gereken konuların muhatabı Türkiye Büyük Millet
Meclisidir. Yeni ve sivil bir anayasa yapma yolunda önemli bir adım olarak
gördüğümüz eylem planının yasal düzenlemeleri hususunda
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da üstümüze düşen
katkıyı sağlayacağımızı buradan tekrar ifade
etmek istiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış
Beştaşta.
Buyurun Sayın Beştaş.
23.-
Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, Tahir Elçinin öldürülmesinden
dört yıl iki ay sonra açılabilen davanın 2nci
duruşmasının Diyarbakırda görüldüğüne, faillerin
korunmasının yeni cinayetlere kapı araladığına,
düşünce kuruluşu Freedom Houseun coronovirüs salgınının
damga vurduğu 2020 yılına ait raporunda Türkiyenin özgür
olmayan ülkeler kategorisinde yer aldığına, faturasını
ödeyemeyen 590 bin abonenin doğal gazının kesildiğine, yılbaşından
bu yana doğal gaza 3 kez zam gelirken BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcanın
doğal gazın ucuz olduğunu savunduğuna, Batman ilinde
panzerin ezmek istediği çocukla ilgili kendi resmî hesaplarından
açıklama yaptıkları için Batman HDP il örgütü hakkında
soruşturma açıldığına, Emniyet Müdürlüğü
tarafından IŞİDcilerden kurtarılan Ezidi çocukla ilgili
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın soru önergesi verdiğine, bu
çocuğun ülkeye nasıl getirildiğinin, ülkede hâlen
IŞİDcilerin elinde kaç kadın ve çocuk olduğunun,
kaçının kurtarıldığının, bu kadın ve
çocukların sınırdan nasıl geçirildiğinin
açıklanması yönündeki taleplerini paylaşmak istediğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, dün yapılan bir duruşmayla
başlamak istiyorum. Sevgili Tahir Elçinin katledilmesinin üzerinden dört
yıl iki ay sonra açılabilen davanın dün 2nci
duruşması Diyarbakırda görüldü ve ne yazık ki yargı
taraflı tutumunu devam ettirdi. Ne oldu mahkemede? Davaya katılma
talebinde bulunanların katılım taleplerini büyük oranda
reddetti, Tahir Elçinin ağabeylerini mağdur saymadı,
müşteki saymadı ve katılım taleplerini reddetti.
Mağdurları duruşma salonundan atmakla tehdit etti ve
avukatların, sanıkların, sanık polislerin duruşma
salonunda bulunmaları yönündeki taleplerini de tamamen reddetmiş
durumda. Sanık polisler Hatay, Elâzığ ve Malatyadan
SEGBİSle büyük bir rahatlıkla duruşmaya katıldılar
yani sanıklar aradan geçen süre zarfında haklarında üç yıl
sonra şüpheli işlemi gördüler, şimdi de korunmaya devam
ediyorlar. Evet, Elçi cinayetinde faillerin korunması, yeni cinayetlere
kapı aralamaktadır ve dosya kısıtlanmadan avukatlardan
gizlenen dava bugün bir cezasızlık politikasıyla karşı
karşıyadır. Tahir Elçinin katillerini aklamayın, Tahir
Elçi bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en değerli hukukçulardan
biridir. Sevgili arkadaşımı bu arada rahmetle de minnetle de
anmak istiyorum.
Evet, Sayın Başkan, dün, ABD merkezli
düşünce kuruluşu Freedom House coronovirüs salgınının
damga vurduğu 2020 yılında ülkedeki özgürlük ve demokrasi
durumuyla ilgili yeni bir rapor yayınladı; bu yıl da Türkiye
maalesef özgür olmayan ülkeler kategorisinde yerini aldı. Türkiye on
yıl içinde 31 puan geriledi ve rapordaki grafiğe göre, Türkiye son on
yıl içinde en büyük gerilemenin görüldüğü ülkeler arasında,
Maliden sonra 2nci sırada yer aldı. Raporda Türkiye ana akım
medyanın, özellikle de televizyon yayıncılarının
Hükûmetin duruşunu yansıttığı ve sık sık
benzer manşetlerin atıldığı kaydedildi. Ayrıca
raporda bazı bağımsız gazete ve internet siteleri
faaliyetlerine devam etse de bunların büyük bir siyasi baskı
altında oldukları ifade edildi. Bugün, 12 ayrı davada 66
gazetecinin hâkim karşısına çıkacağı realitesi
zaten raporu destekliyor.
Şimdi, başka bir konu, doğal gaz
meselesi. Faturasını ödeyemeyen 590 bin abonenin doğal gazı
kesildi. Yılbaşından bu yana doğal gaza 3 kez zam gelirken
KİT Komisyonunda konuşan BOTAŞ Genel Müdürü Burhan Özcan ise
Türkiyede doğal gazın ucuz olduğunu savundu, ne garip.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neye
göre doğal gaz ucuz, bunu açıklamıyor tabii. Coronavirüsün
etkisiyle kötüye giden ekonomi işsiz sayısını
artırdı. Geçen yılın dokuz ayında, ülke genelinde
-başta da söyledim- 590 bin abonenin doğal gazı borcundan
dolayı kesildi ve her ay yaklaşık 65 bin abonenin doğal
gazının kesildiğini biliyoruz. Kış
şartlarında insanlar açlıkla, yoksullukla ve bir de soğukla
mücadele ediyor. Biz bu konuda BOTAŞ Genel Müdürünün yeni bir
açıklama yapmasını bekliyoruz. Madem gaz bu kadar ucuz, neden
590 bin abone gaza erişemiyor? Madem ucuz, neden kesiyorsunuz?
Diğer bir mesele, Batmanda panzerin ezmek
istediği çocukla ilgili, panzeri kullanan ve talimatı verenler
yargılanmıyor ama bugün -kendi resmî hesaplarından açıklama
yaptıkları için- Batman HDP il örgütümüz hakkında
soruşturma açılmış yani suçlu değil, suçu ifşa
edenler maalesef yine soruşturuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
görüntüleri dün vekillerimiz kürsüden söyledi. Geçmişte de panzerle,
zırhlı araçlarla öldürülenlerin sayısını
düşündüğümüzde, olayın vahametini maalesef çok ciddi bir
şekilde yaşıyoruz. Size sadece birkaç isim vereceğim: 85
yaşındaki Mehmet Tektekin zırhlı araç çarpması sonucu
yaşamını yitirdi. Yine Pakize Hazar, 85 yaşında,
Diyarbakır Licede Kirpi tipi bir zırhlı araçla öldü, öldürüldü;
işte kaza denildi. Silopide Muhammed ve Furkan evlerindeyken panzer
içeri girdi, panzer onları öldürdü ve failler para cezasıyla
cezalandırıldı. Şimdi, on yılda 63 olay
yaşandı bu konuda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş, son kez
açıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlıyorum.
16sı çocuk, 6sı kadın olmak üzere
toplamda 36 kişi hayatını kaybetti.
Son olarak, Ezidi bir çocuğun hikâyesi var, çok
ciddi. 3 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla 10 bine yakın Ezidi
alıkonulmuş, 3 bininin akıbeti hâlâ bilinmiyor.
IŞİDciler tarafından ganimet olarak görülen insanlardan biri
geçen hafta Emniyet Müdürlüğü tarafından kurtarıldı ve bu
basına da yansıdı, polis operasyonuyla kurtuldu. Ezidi
çocuğun IŞİD tarafından derin internette satılmaya
çalışıldığı ve kurtarma operasyonunun da bu
haberlerle başladığı haberleri çıktı. Şimdi,
Ezidi kız çocuğunun kimlik bilgilerine Ezidi cemaati gibi Türkiye
resmî makamları da ulaşamadı. Çocuğun anne ve babası
ile yakınlarının IŞİD tarafından 2014teki
Şengal katliamı sırasında öldürülmüş olması da
ihtimaller arasında. Milletvekilimiz Fatma Kurtulan bu konuda soru
önergesi de verdi. Bir iki sorum var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
Bu çocuk Türkiyeye nasıl getirildi? Türkiyede
hâlen IŞİDcilerin elinde olduğu değerlendirilen kadın
ve çocuk sayısı kaçtır? Türkiyede 2014 yılından bu
yana kaç Ezidi IŞİDlilerin elinden kurtarılmış,
kaçı ailelerine veya Irak resmî makamlarına teslim edilmiştir?
Kaç çocuk ve kaç kadın hâlâ Türkiyede resmî kurumlara bağlı
koruma merkezlerinde tutulmaktadır? Ve son olarak, bu çocuk ve
kadınlar özellikle sınırdan nasıl geçiriliyorlar,
nasıl burada tutuluyorlar? Bu konunun kamuoyuna, ailelere ve bizlere
açıklanması yönünde talebimizi paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay.
24.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, 4 Mart 1981 tarihinde ASALA terör örgütünün
saldırısında şehit olan Büyükelçilik görevlisi Reşat
Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi Tecelli Arıya Allahtan
rahmet dilediğine, ASALA terör örgütü tarafından katledilen
diplomatları, vatandaşları, görevlileri rahmet ve minnetle
anmayı bir görev saydığına, kuvvetler
ayrılığının 3 ayağının yasama, yürütme
ve yargı olduğuna, Tahir Elçi duruşmasının yargı
bağımsızlığı kaygılarını
güçlendirdiğine, millete İnsan Hakları Eylem Planı
masalı anlatılacağına var olan Anayasaya uymanın
Cumhurbaşkanının ve devlet yetkililerinin öncelikli görevi
olduğuna, Cumhurbaşkanı dâhil kimsenin kaynağını
Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamayacağına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim.
Biraz önce Meclis kürsüsünde konuşan Urfa
Milletvekilimiz Sayın Halil Özşavlı kardeşimize ben de
teşekkür ederim.
Geçmişi unutmamak lazım; alınacak
dersleri, çıkarılacak dersleri çıkarıp geleceğe daha
güvenle yürüyebilmemiz için hafızalarımızın taze
olmasında her veçheden fayda vardır. 4 Mart 1981 tarihinde yani tam
kırk yıl önce, Reşat Moralı Büyükelçimizi ve Diyanet
İşleri görevlimiz Tecelli Arıyı ASALA terör örgütünün hain
saldırısında kaybettik, üzerinden kırk yıl geçti. Bu
vesileyle Moralıya ve Arıya Allahımdan rahmet dilerken ASALA
terör örgütü tarafından katledilen bütün diplomatlarımızı,
hariciye mensuplarımızı, vatandaşlarımızı,
görevlilerimizi de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak rahmetle ve minnetle
anmayı da bir görev sayıyorum. Terör ister ASALAdan gelsin ister
PKKdan ister FETÖden gelsin ister IŞİDden, hepsi hain, alçak, adi
saldırılar olarak insan hayatına kasıt olarak
değerlendirilmeli ve lanetlenmelidir.
Sayın Başkan, Anayasamızın
başlangıcında şöyle bir hüküm vardır. Kuvvetler
ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir
işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğunu orta yerdeki Anayasamız,
başlangıç metni ve hükmüyle ortaya koymuştur. Şimdi, bunu
niye okudum? Bunu şunun için okudum: Kuvvetler ayrılığının
3 ayağı var: Yasama, yürütme, yargı. Anayasa diyor ki:
Kuvvetlerin birbirlerine üstünlüğü yoktur. Tahir Elçi
duruşmasına bizim de arkadaşlarımız gitti -biraz önce
Sayın Grup Başkan Vekili de değindi- bu duruşmada
arkadaşlarımdan aldığım bilgi, yargı
bağımsızlığı kaygılarımızı
olağanüstü güçlendirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Oysa,
Anayasamıza göre kuvvetler ayrılığı çerçevesinde
kuvvetlerin birbirine bir üstünlüğü söz konusu olamaz.
Yargı
bağımsızlığı
Yargının
bağımsızlığıyla ilgili var olan
kaygılarımızın dün Tahir Elçi duruşmasında bir
kere daha perçinlenmiş olmasından üzüntü duyuyorum. Bunu ülkemizin
geleceği açısından, iç barışımız
açısından, millî kalkınmamız, refahımız, toplumun
refahı, huzuru, mutluluğu açısından, devletimizin şan
ve şerefi bakımından da tehlikeli görüyorum. Böylesi bir davada,
yargının nereden esinlenip, nereden etkilenip, nereden talimat
aldığıyla ilgili kafalarda kuşku oluşuyorsa bu, masaya
yatırılması gereken bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İnsan
Hakları Eylem Planı gündemde, ben bu vesileyle yürütmeye de seslenmek
istiyorum, iki şeyi bıraksa yetecek: İnsan Hakları Eylem
Planını bırak, bir şeyi daha bırak;
yargının yakasını bırak. Beğenmemekle birlikte
orta yerdeki Anayasaya uyulsun, Türkiye bugünden daha iyi olur,
yarınımız bugünden iyi olur. Millete İnsan Hakları
Eylem Planı masalı anlatacağımıza, beğenelim
beğenmeyelim; bu Anayasaya uymak, her birimizin öncelikli görevidir, Cumhurbaşkanının
öncelikli görevidir, velhasıl devlet yetkisi kullanan herkesin görevidir.
Ve bu Anayasa bir şey daha söyler Sayın Başkan, bu Anayasa der
ki: Kimse kaynağını Anayasadan almadığı bir
yetkiyi kullanamaz. Buna Sayın Cumhurbaşkanı da dâhil, nokta.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
25.-
Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, ülkenin demokratik hukuk devleti
standartlarını yükseltmek ve muasır medeniyetler seviyesi
hedefinin üzerine çıkarmak için anayasal ve yasal reformlar
yaptıklarına, okyanusun öte tarafından, başka ülkelerden
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın şahsında
ülkeye yapılan saldırılara müsaade edemeyeceklerine, FETÖ terör
örgütünün New Yorkta reklam panolarını kiralayıp
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanı hedef
aldığına, bunun arkasında uluslararası istihbarat
örgütlerinin finansmanının olduğunun açık olduğuna, 4
Mart 1981 tarihinde ASALA terör örgütü tarafından Fransada şehit
edilen Diplomat Reşat Moralı ve Diyanet İşleri görevlisi
Tecelli Arıyı şehadetlerinin yıl dönümünde minnetle yâd
ettiğine, Selahaddin Eyyubiyi vefatının yıl dönümünde
rahmet ve minnetle andığına, ülkeye ve millete kastedenlere
karşı mücadelenin devam edeceğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok teşekkürler.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Osmanlı İmparatorluğunun son
döneminden cumhuriyetimizin kuruluşuna ve bugüne kadar ülkemiz,
milletimiz, bayrağımız ve devletimiz sürekli cunta, vesayet,
dâhilî ve haricî ihanet odakları tarafından saldırıya
uğradı. Pek çok zor süreçlerden geçtik. Ekonomik, sosyal, siyasi
anlamda sıkıntılar yaşadık ve tabii, ülkemize
vesayetle, darbelerle, cuntalarla, derin ve paralel yapılarla istikamet
vermeye çalıştılar, siyasi suikastlarla
aydınlarımızı katlettiler ve bu ülkenin maalesef, ekonomik,
sosyal, siyasi kazanımlarını emperyalizme teslim etmek için
büyük bir gayret sarf ettiler. İşte, bu emperyalizme karşı,
ülkemizin demokratik hukuk devleti standartlarını yükseltmek ve
ülkemizi müreffeh, muasır medeniyetler seviyesi hedefinin üzerine
çıkarmak için anayasal ve yasal reformlar yapıyoruz.
Arada geçen süre zarfında hamdolsun, hem
düzenleme anlamında hem de uygulama anlamında
yaptığımız çalışmalarla ihanet odaklarını,
çeteleri, mafyaları, derin ve paralel odakları ve gladyoyu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mafyayı
ayır istersen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
çetelerin bütün
ihanetlerini bir bir temizledik ve bu sayededir ki artık, ülkemizde siyasi
suikastlar son bulmuş, okyanusun öte tarafından yani New Yorktan,
başka ülkelerden ülkemize saldırılar devam etmektedir. Tabii ki
Cumhurbaşkanımızın şahsında ülkemize yönelik bu
saldırılara müsaade edemeyiz. FETÖ terör örgütünün New Yorkta öyle
kolay kolay büyük dünya firmalarının dahi kiralayamayacağı
reklam panolarını kiralayıp orada Sayın
Cumhurbaşkanımızı hedef alıyor olması,
aslında arka planında bayrağımızı, milletimizi,
vatanımızı ve devletimizi hedef aldıklarını da
göstermektedir. Zaten FETÖ lobisi de bunu gizlemiyor, buna destek veriyor ve
bunun da arkasında uluslararası istihbarat örgütlerinin
finansmanının olduğu açıktır.
Bu anlamda, bir kez daha, FETÖye, PKKya,
arkasında kim varsa bütün hepsine sesleniyorum: Asla
bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı
bölemeyeceksiniz, devletimizi yıkamayacaksınız.
Ezanımızın bu gök kubbede sedasını
engelleyemeyeceklerini bir kez daha ifade ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, 4 Mart 1981, ülkemize dönük, istikamet verme
girişimlerinin bir süreci olarak ASALA terör örgütü tarafından
Fransada 2 diplomatımız merhum Reşat Moralı ve Tecelli
Arının şehadetlerinin yıl dönümü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Diplomatlarımızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum;
mekânları cennet, ruhları şad olsun. Yakınlarına ve
aziz milletimize bir kez daha sabrıcemil niyaz ederken ülkemizi ve
milletimizi bu tür ihanetlerden ilelebet muhafaza buyurmasını da Yüce
Allahtan niyaz ediyorum.
Aynı zamanda bugün, 4 Mart, farklı bir
kahramanlık destanlarını ortaya koyan Selahaddin Eyyubinin
vefatının da yıl dönümü. Bunu özellikle anmak istiyorum. Çünkü
başta fetih öncesi Ortodoks İstanbulu ve İslam
dünyasını tarumar eden Haçlı saldırılarının
korkulu rüyası olan Selahaddin Eyyubi, sekiz yüz yirmi sekiz yıl önce
bugün vefat etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müslümanlar onu
şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslam
kahramanı olarak gördü. Doğulu ve Batılı tarihçilerin,
yazarların eserlerinde kendisinden övgüyle bahsedildi. Fransız
tarihçi Albert Champdor, onu mertliği,
düşmanlarına karşı adaletli olması sebebiyle
İslamın adil kahramanı olarak niteledi. Kudüs Fatihi
Selahaddin Eyyubi, 4 Mart 1193te Şamda vefat etti. Kudüs işgal
altındayken ben nasıl gülebilirim? sözüyle hafızalara
kazınan Selahaddin Eyyubiyi vefatının yıl dönümünde rahmet
ve minnetle, şükranla anıyor; Filistinin başkenti Kudüsün bir
an önce özgür günlerine dönmesini yüce Allahtan niyaz ediyor, Selahaddin
Eyyubinin vefat yıl dönümü sebebiyle yeniden Kürtlere, Araplara,
Türklere, Türkmenlere ve gönül coğrafyamıza kasteden bütün ihanet
odaklarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
saldırılarının artık son bulmasını ve
milletçe bunlara karşı yekvücut durmamızı Genel Kurulun ve
aziz milletimizin dikkatine sunarken, bu ülkeye ve bu millete kastedenlere de
dik duruşumuzun, kahramanca mücadelemizin devam edeceğini ifade ediyor;
hayırlı, başarılı bir çalışma günü diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve
beraberindeki Parlamento heyetinin Ukrayna Meclis Başkanı Dmytro
Razumkovun vaki davetine icabetle 5-6 Mart 2021 tarihleri arasında
Ukraynaya bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1565)
3/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin Ukrayna
Meclis Başkanı Sayın Dmytro Razumkovun vaki davetine icabetle,
5-6 Mart 2021 tarihleri arasında Ukraynaya bir ziyarette bulunması
hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
6ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ
PARTİ Grubunun, İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili Dursun
Müsavat Dervişoğlu tarafından, başta tarımsal
ürünlerde dış ticaretin durması hâlinde ortaya çıkabilecek
sorunları tespit etmek, sonrasında ise tarımsal ürünlerdeki
fiyat artışını önlemek için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla 18/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/3816)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4/3/2021
Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/3/2021 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, başta tarımsal
ürünlerde dış ticaretin durması hâlinde, ülkemizin hububat ve
temel gıda ürünlerindeki ihtiyaç, yeterlilik, hasat, arz ve stok durumunun
tespit edilerek bir yol haritası oluşturulması olmak üzere,
tarımsal ürünlerdeki fiyat artışının önüne geçerek
vatandaşımızın temel gıda ürünlerine erişimini
kolaylaştırmak amacıyla 18/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
4/3/2021 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine, İYİ PARTİ Grubu adına gerekçesini açıklamak
üzere Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Hüseyin Örs. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu olarak vermiş olduğumuz
araştırma önergesi üzerinde söz aldım, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüzde yaşanan
Covid-19 salgını nedeniyle yaşamın diğer
alanlarında olduğu gibi tarımsal alanda da bazı
değişimler yaşanmaktadır. Tarım, insanların
zorunlu ihtiyaçlarının ham maddesi, ana kaynağı olması
sebebiyle bu alanda meydana gelecek değişimler oldukça önem arz
etmektedir.
Coronavirüs salgını dünya genelinde
tarım dış ticaretine ilişkin önemli kararların
alınmasına neden olmuştur. Sınırların
kapatılması, uçuşların yasaklanması, belirsizlikler, gıda
ihtiyacının ülke içinde karşılanmasının önemini
artırırken, tarımsal üretimde kendi kendine yetebilen bir ülke
olmanın önemi, salgın döneminde daha açık bir şekilde
ortaya çıkmıştır.
2020 yılı hasat sezonuna ilişkin
veriler incelendiğinde, onlara baktığımızda pandeminin
etkisi ve iklime bağlı olarak bazı ürünlerde üretimin
azalması, artan talep, ülkelerin ve bireylerin ihtiyacından fazla
ürün alması, kısıtlamalar gibi birçok nedenle gıda
fiyatlarının son altı yılın en yüksek seviyelerine
geldiğini görmekteyiz. Birçok ülke, coronavirüs salgını
nedeniyle bazı tarım ürünleri ihracatına yasak getirdi.
Özellikle hububat, bakliyat ve yağlı tohumlarda ithalatçı olan
Türkiye, bundan oldukça olumsuz etkilendi. İhracat yasaklarından
dolayı bu ürünlerin üretiminde kendine yeterli olmayan ve ithalat yapmak
zorunda olan Türkiye, bitkisel yağda ve yem sektöründe
sıkıntı yaşamaktadır. Yıllardır tarımda
yapılan hataların faturasını yine tüketici ödüyor, ülke
olarak hepimiz ödüyoruz. Türkiye olarak ithalat politikasından vazgeçerek
üretimi artırmak zorundayız. Tarımda, planlanan bir üretim
politikasıyla dışa bağımlılıktan kurtulmak
tek çaredir.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ olarak sahadayız. Türkiyenin her yöresinde
vatandaşlarımızla, esnafımızla, üreticilerimizle bir
araya geliyoruz, onların sorun ve taleplerini dinliyoruz. Gittiğimiz
her yerde üreticiler kan ağlıyor, girdi fiyatlarının
yüksekliğinden şikâyet ediyor, ürününün para etmediğini
söylüyor, hacizleri bizlere hatırlatıyor.
Değerli arkadaşlar, üreticilerimiz,
tarımsal destekler yetmediği için, mazot gibi ithal girdilerin
fiyatının yüksekliği nedeniyle banka kredilerine yöneliyorlar.
Resmî veriler, çiftçinin hem borçlarının hem de ödeyemediği borç
miktarının arttığını gösteriyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna göre, Kasım 2020 itibarıyla
çiftçilerin bankalara olan toplam borcu 125 milyar lirayı, takibe
düşen kredi miktarı ise 5 milyar lirayı buldu. Tarımsal
kredilerin yeniden yapılandırılması gerekir. Üretimde
devamlılığın sağlanması için maliyetlerin
azaltılması gerekir.
Bir başka husus daha var arz etmek
istediğim: Tarımsal üretim planlaması
olmadığından ve desteklerin yetersiz olmasından dolayı
çiftçi üretimden vazgeçiyor. Çiftçilerin üretim alanından çekilmesi,
kentlerimizde yeni sosyolojik sorunlara yol açarken, tüketicilerin daha
pahalı ürün tüketmesine de neden olmaktadır.
Değerli arkadaşlar, iktidarın bir
reform söylemi var: Her alanda reform. Aslında
baktığımızda, kulağa da hoş geliyor ama
unutmayın ki reformlar, esas olarak her şeyin iyiye gittiği
durumlarda ekonomiyi daha da şahlandıracak, mesafeyi kısaltacak
bir yapıda önümüze gelmelidir. Eğer reformları krizin en kötü
dönemini yaşadığımız bu günlerde hayata geçirmeyi hem
de sloganvari söylemlerle gündeme getiriyorsanız bu, samimi bir
yaklaşım değildir. İktidar Reform yaptık; uçuyoruz,
büyüyoruz. diyor ama üreticimiz Traktörüm hacizlendi. Ürünümü
satamıyorum. diyor.
Dün İYİ PARTİ grup
toplantımızda Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener ifade etti; dardaki vatandaşımızın pazarlardan
patates toplamak zorunda kaldığı Türkiyede, çiftçimiz
depolardaki patatesini satamıyor. Bakın, depolar ağzına
kadar patates dolu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok özür dilerim.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Sadece Niğdede
depolarda çürümeye yüz tutan 450 bin ton patates var, ülke genelinde ise
yaklaşık 700 bin ton patates çürümeyi bekliyor; bir ay daha depolarda
kalırsa hepsi ya çürüyecek ya da çillenecek. Patates üreticisi iki
aydır Ürünümüz çürüyor." diye bağırıyor ama
oralı olan yok. İktidardaki arkadaşlara sesleniyorum: Lütfen üreticinin
sesine kulak verin.
Değerli arkadaşlar, tarım sektörü
stratejik bir sektördür. Tarımsal ürünlerde dış ticaretin
durması hâlinde ülkemizin hububat ve temel gıda ürünlerindeki
ihtiyaç, yeterlilik, hasat, arz ve stok durumunun tespit edilerek bir yol
haritası oluşturulmak üzere, tarımsal ürünlerdeki fiyat
artışının önüne geçilerek
vatandaşlarımızın temel gıda ürünlerine erişimini
kolaylaştırmak için tedbirlerin alınması amacıyla
vermiş olduğumuz bu araştırma önergemize hepinizin
desteğini bekliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkelerin gıda ihtiyacını iç
piyasalardan karşılamasının önemi, tarımsal üretimdeki
kendi kendine yetme ve tarımsal ürünlerdeki fiyat artışının
önüne geçilmesi konusunda verilmiş araştırma önergesi üzerinde
söz aldım.
Türkiyenin 24 Ocak 1980 kararlarıyla birlikte
neoliberal ekonomi politikalarına geçişi sonrasında Türkiyede
tarımsal altyapıyı destekleyen ve besleyen kurumlar,
etkinliğini kaybetmeye başlamış veya
özelleştirilmiş; ayrıca, kendi kendine yeten, hatta üreten,
ihraç eden ülke pozisyonunu da zaman içerisinde Türkiye, kaybetmiş
durumdadır. Bu süreç, tarım ekonomisinin sırtında büyük bir
yük olarak görülmüş, ulusal ve uluslararası sermayenin
dayatmasıyla tarım sektörü kontrolsüz bir şekilde dışa
açılmıştır. AKP iktidarı boyunca, üretime dayalı
ekonomi politikalarından vazgeçilerek yerine ithalata dayalı
tarım politikalarının desteklenmesi, bu süreci daha da
artırmıştır. Bunun sonucunda yüz binlerce yoksul köylü,
tarımsal üretimden vazgeçmek zorunda kalmış, aile
işletmeciliği tasfiye edilerek yerine toprakların bir avuç
sermayenin elinde toplandığı şirket tarımı egemen
kılınmıştır. Bu ise hem çiftçilerin hem de hayvan
yetiştiricilerinin iflasına neden olmuştur.
Tarım toprakları en çok AKP döneminde amaç
dışı kullanılmaya başlanmıştır. Koruma
altına alınan ovalarla termik santraller kurmak için ihaleler
yapılmış, sadece tarım toprakları değil, kurulan
hidroelektrik santralleriyle dereler kurutulmuştur.
Türkiyede çiftçiler, girdi maliyetleri nedeniyle
ürettiğinin karşılığını alamamakta;
çiftçilerin yıllardır çözülmeyen bu sorunlarına ek olarak Covid-19
nedeniyle de ihracat endişesi eklenmiştir.
Türkiyede çiftçi sayısı, son on iki
yılda yüzde 48 azalmıştır.
Tarım alanları da son on sekiz yılda
yüzde 12,3 oranında düşmüştür. Ayrıca sebze bahçeleri için
kullanılan alan ise aynı dönemde yaklaşık yüzde 15
oranında küçülmüştür.
Şimdi, bunun haricinde yeni bir durum var, bunu
da şöyle izah edeyim: Başka ülke topraklarında arazi
kiralayıp, oralarda tarım yapma faaliyeti. Bu, başka bir
postmodern sömürgecilik olarak da adlandırılıyor. Genellikle
yoksul ülkelerin topraklarına gidip, oralarda araziler kiralanıyor ve
büyük şirketler orada tarım ürünleri üretiyorlar. Şimdi, bu
kervana Türkiye de katılmış durumda. Sudanda 2014
yılının başlarında doksan dokuz
yıllığına 780 bin dekar arazi kiralayan Türkiyenin bu
topraklarda girişimciler aracılığıyla
aşamalı olarak ananas, mango, avokado ve kanola gibi tropik
meyvelerin yanı sıra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla)
Türkiye'de
üretim açığı olan ayçiçeği, mısır, pamuk, susam,
şeker kamışı ve yonca buralarda ekilecek, üretilecek; oradan,
sonra, Türkiye piyasasına getirilecek. Şimdi, düşünebiliyor
musunuz, kendi üreticilerimizin zorluk yaşadığı,
sıkıntılar yaşadığı, ekonomik anlamda
sıkıntıya düştüğü bir ortamda Türkiye, Sudan
topraklarında ya da onun gibi başka ülkelerin topraklarında tarım
yapacak ve getirecek, iç piyasaya sürecek. Dolayısıyla Türkiye'deki
çiftçilerin geleceği açısından son derece vahim sonuçları
ortaya çıkaracak bir durumdur.
O ülkeler açısından da kendi
topraklarının istilacı şirketler tarafından, sömürgeci
şirketler tarafından sömürülmesi anlamına geliyor. Yani zaten o
ülkeler yeterince sömürüldü, bir de bu şekliyle toprakları
sömürülecek. Bütün bunların araştırılması ve ortadan
kaldırılması önemlidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden, İzmir
Milletvekili Sayın Kamil Okyay Sındır.
Buyurun Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İYİ PARTİ Grubunun tarımsal
ürünlerdeki fiyat artışına yönelik grup önerisi üzerine grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım.
Tabii tarım ürünlerinde fiyat
artışı deyince önce fiyatı konuşmak lazım. Fiyat
nedir? Fiyat, aslında arz ve talebin buluştuğu noktada
oluşan bir değerdir. Arz yükselir, talep düşerse fiyatlar
doğal olarak düşer; arz düşük, talep yüksekse yani bir ürüne
olan arz yeterli miktarda değilse fiyatlar doğal olarak yükselir. Piyasalar
bunu gerektirir. O nedenle, arz ve talebin güvenliği ve istikrarı,
piyasada olması gerekir. Tarım ürünlerinde böyle bir istikrar var
mı? Maalesef, bundan söz etmek mümkün değil çünkü piyasalar
aracılara, ithalat lobilerine teslim edilmiş durumda. Çiftçimiz,
sahipsiz bırakılmış durumda. Piyasaları kontrol eden
mekanizmalar yok, piyasaları ürün bazında regüle eden mekanizmalar
yok.
Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları
İzleme ve Değerlendirme Komitesi var.
Başkanlığını, daha doğrusu,
sekretaryasını Merkez Bankası yürütüyor. Üyeleri arasında
Ticaret Bakanı var, Hazine ve Maliye Bakanı var, bir de Tarım ve
Orman Bakanı var, o da tesadüfen konmuş herhalde. Bakıyorsunuz,
bu Komite herhalde çay, kahve içiyor; alınan karar ortada yok, ne
yaptığı bilinmiyor.
Piyasalarda kartel oluşturan aracılara
karşı üreticiyi koruması gereken Rekabet Kurulu, tam tersine,
kartellerin yanında, onların destekçisi pozisyonunu almış.
Üretimi planlamazsanız, fiyatlar artar.
Planlama için sağlıklı bir veri tabanınız yoksa ve
buna bağlı ürün desteği ve üretim planlaması
yapamadıysanız, fiyatlar doğal olarak sizin kontrolünüzün
dışında artar. Yani 2001 yılında yapılan genel
tarım sayımından bugüne ülkede genel tarım sayımı
yapılmış değil. Tarımsal girdi maliyetleriniz
yüksekse, tarımdaki verilen desteklemeler amacına uygun değilse
Daha doğrusu, desteklemenin amacı, üretimi planlamaktır;
desteklemenin amacı, verimi artırmaktır, kaliteyi
artırmaktır; tüketicinin daha ucuz, daha sağlıklı,
daha güvenli gıdayla, yeterli gıdayla gıda güvenliğini,
gıda arzını sağlamaktır; yoksa fiyatlar artar. Girdi
maliyetleriniz yüksekse ve girdilerde ithalata dayalıysanız
fiyatlarınız artar.
Değerli arkadaşlar, bakın, üretim
alanlarınız -bu grafikte göstermek istiyorum, daha önce de gösterdim-
2002 yılından 2020 yılına kadar böyle bir azalış
eğrisi gösteriyorsa ve bu yaklaşık 3,5 milyon hektar ise yani 35
milyon dönüm ise ekilir alanlar tarımdan artık
uzaklaşmış ve üretim yapılmıyor ise fiyatlarınız
artar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) - Yine bununla
paralel bir başka grafiği de sizinle paylaşmak istiyorum.
Bakın -bu da gittikçe eksi, bu kırmızılar eksi
değerdir- dış ticaret dengesindeki tarım ürünlerinde,
bitkisel ve hayvansal ürünlerdeki gittikçe azalan ve ekside daha da büyüyen
dış ticaret dengeniz sizin aleyhinizde gelişiyorsa -bunu da
aslında, alanla kıyasladığınızda birbirine
nasıl benzerlik gösteriyor, bunu da gayet iyi görebilirsiniz-
fiyatlarınız artar.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla,
bakın, Hollandanın 1 milyon hektar tarım arazisi var,
yaklaşık 116 milyar dolar ihracat yapıyor, 1 milyon hektar.
Bizim 3,5 milyon hektar tarım arazisi tarım dışına
çıkıyor, bırakın geri kalan tarım
alanlarımızı, 10 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz
değerli arkadaşlar. E, öyle olunca tarım ürünlerinde fiyatlar
artar. Tabii, para politikalarınız dövizi, döviz kurlarını
kontrol eden değil, 128 milyar doları rezerv dışına
çıkarırsa fiyatlarınız artar. İrade yoksa,
politikasızlık varsa fiyatlar artar.
Bu araştırma önergesini Cumhuriyet Halk
Partisi olarak destekliyoruz, yanındayız, ülkemizin, çiftçimizin ve
bütün yurttaşlarımızın lehinde olmak üzere.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden, Kars
Milletvekili Sayın Yunus Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle, bu
konuyla alakalı her konuşmamızda -ki haklı olarak Meclisin
de yoğun olarak gündeminde olan bir meseledir- gıda
fiyatlarının artışının diğer mal ve
hizmetlere oranla daha fazla olduğunu kabul etmemiz lazım. Tabii, bu
sadece Türkiye için olan bir durum da değil. Zaten araştırma önergesini
veren İYİ PARTİden Hüseyin Bey de konuşmasında,
aslında dünyada bu fiyat artışlarına gerekçe olarak nelerin
öne çıktığını kendileri de zaten oldukça güzel izah
ettiler.
Arkadaşlar, tabii, burada, bu
araştırma önergesinde en fazla katılmadığımız
şeyi izah etmek isterim: AK PARTİyle beraber tarım üretiminde,
tarımsal üretimde, hayvansal üretimde bir düşüş
olmadığı gibi, nüfus artışımıza paralel,
hatta onun daha üzerinde üretimimizde ciddi artışlar söz konusu oldu
fakat özellikle pandemi yılına ait bu fiyat
artışlarındaki anormal dalgalanmaların sebebi
Türkiye de
dünyadaki 200 ülkeden bir tanesi yani global dünyada olacaksınız ama
dünyada olan hiçbir şeyden etkilenmeyeceksiniz, böyle bir şey söz
konusu değil. Türkiye, tarımsal üretim anlamında toplamda
ihracatçı bir ülke. Mesela, size, 2020 yılındaki ihracat ve
ithalat rakamlarımızı söyleyeyim -açık ara öndeyiz- 20,7
milyar dolarlık bir tarımsal ihracatımız, bunun
karşılığında 15,2 milyar dolarlık da
tarımsal ithalatımız var yani 5,5 milyar dolarlık
tarımsal ihracat fazlamız var. Demek ki biz Türkiye olarak
tarımda ihracatçı bir ülkeyiz ancak her üründe kendi kendine
yetebilme mevzusuyla alakalı da bazı şeyler söylemek lazım.
Arkadaşlar, eskiden özellikle toplumun büyük
bir kısmı kırsalda yaşarken herkes geçimlik bir üretim
yapardı. Dolayısıyla her insanımızın, ülkenin her
tarafında, istediği her ürüne istediği kadar ulaşabilme
olanağı zaten yoktu. Yani Karstaki et üretir, et tüketirdi;
Manisadaki de sebze üretir, daha çok onunla beslenirdi. Herkesin her ürünü
istediği kadar alabilme lüksü zaten hiçbir zaman Türkiyede olmadı.
Dolayısıyla insanlarımızın gıdaya
ulaşımı her geçen gün artıyor, çeşitleniyor beslenme
alışkanlığı ve AK PARTİyle de bu son derece
hızlanmış. Aynı zamanda, nüfusumuzun artışı,
turist sayısındaki artış ve göçmenlerin gıda
ihtiyaçlarını da düşündüğünüz zaman her geçen gün
ihtiyaçların arttığı da ortada. Bu son zamanlardaki
artışın sebeplerini bir iki cümleyle anlatıp
Zamanımız da bitiyor.
Arkadaşlar, dünyada gıdayı üreten ve
dünyadaki ticaretini yapanların sayısı ne yazık ki bir elin
parmağını geçmeyecek kadar az.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Peki, ne yapıyorlar? Kamil Hocamın da
söylediği gibi -iktisatçı tarafından yaklaştı olaya,
ben de oradan devam edeyim- özellikle, bu dönemde arz açığı varmış
gibi göstererek bir arz enflasyonu oluşturdular. Oysa, dünyada geçen
yıl herhangi bir üründe üretim azalması olmadı. Ayrıca,
geçen yıl pandemi sebebiyle birçok yerin kapalı olmasından,
hizmetlerin verilememesinden dolayı dünyada gıda ürünlerine olan
talepte yüzde 7 oranında azalma oldu. Oysa, bu, dünyada gıda piyasasını
elinde tutanlar talebin azalmasına rağmen fiyatları
artırdılar çünkü suni bir arz enflasyonu oluşturdular ve
ayrı bir şey daha yaptılar, Gıdaya
ulaşamayacaksınız, gıdayı bulamayacaksınız.
kaygısını yaratarak bir de talep enflasyonu oluşturdular.
Şu anda dünyada ve Türkiyede yaşanmakta olan budur. Bunun
haksız bir fiyat artışları olduğuyla alakalı
iddiamız tamamen gerçektir ve piyasada şu anda bunun denetlenmesiyle
alakalı da ciddi bir çalışma vardır. Kısa bir süre
sonra normale döneceğine inanıyor, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
İYİ PARTİ grup önerisi kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun,
Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları
tarafından, kadınların çalışma yaşamında
maruz bırakıldığı adaletsizliğin
araştırılması amacıyla 4/3/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4/3/2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/3/2021 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
4 Mart 2021 tarihinde, Batman Milletvekili
Sayın Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları tarafından
verilen 12041 grup numaralı "Kadınların çalışma
yaşamında maruz bırakıldığı
adaletsizliğin araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
4/3/2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İzmir Milletvekili Sayın
Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Toplumun yarısını oluşturan sevgili
kadınlar başta olmak üzere değerli halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Belki de son otuz yıldır konuşuyoruz,
her yıl kadın istihdamının ne kadar düşük
olduğunu tartışıyoruz fakat herhangi bir çözüm
üretebildiğimizi söyleyemeyiz. Aslına bakarsak, bütün dünyada
kadın istihdamı erkek istihdamının gerisinde fakat bizim
gibi ülkelerde bu had safhada, daha düşük ve kadınlar hem çok az
istihdam ediliyorlar hem de güvencesiz, esnek, eğreti işlerde
çalışıyorlar.
Sosyal devletin güçlü olduğu ülkelere
baktığımızda, piyasada, çalışma
yaşamında kadın istihdamının ise daha fazla yer
aldığını görüyoruz. Ne güzeldir ki feminist literatürün
etkisiyle ve kadın mücadelesinin de yarattığı sonuçlarla bu
konu epeyce derin bir şekilde tartışıldı, aslında
çok uzun bir zamandır da tartışılıyor. Birleşmiş
Milletlerin 4üncü Kadın Konferansında, ta 1994lerde Kadınlar
neden çalışma yaşamında daha az istihdam ediliyor? diye
tartışıldı ve burada aslında temel neden, en
belirleyici neden tespit edildi. Buradaki temel neden, en belirleyici neden
erkek egemenliğidir, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleridir; toplumsal
cinsiyet rollerinin kadınların sırtına ev içi rolleri
yüklemesinden kaynaklanıyor.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Kemalbay, bir saniye
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda ciddi bir
uğultu var. Konuşmacıyı biz Divanda işitemiyoruz.
Lütfen, sohbet etmek isteyen arkadaşlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu tarafta var
uğultu.
BAŞKAN Sayın Başkan, ben ne tarafa
bakacağımı biliyorum, gürültünün nereden geldiğini de
biliyorum.
Sohbet etmek isteyen arkadaşları kulise
davet ediyorum.
Buyurun Sayın Kemalbay.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Feminist literatürün etkisi ve kadınların
mücadelesiyle 1994te Birleşmiş Milletler 4üncü Kadın
Konferansında, kadınların hane içerisinde üstlendikleri ev ve
bakım işlerinin kadınları gelir getirici işlerden
alıkoyan en önemli temel sorunlardan olduğu tespit edildi ve ev
işleri, çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakım işlerine
kadınların çok fazla zaman ayırdığı tespit
edildi. Hatta daha sonra yapılan araştırmalarda
kadınların evde gündelik ortalama olarak dört buçuk
saat ev işlerine emek harcadıkları, buna karşı,
erkeklerin sadece ve sadece ortalama elli dakika ev işlerine zaman
ayırdıkları tespit edildi. Tabii, belki burada erkekler
birbirine soruyordur Bu elli dakikayı kim bu kadar yükseltti? diye.
Kadın
istihdamı, kadınların çalışması kesinlikle ciddi
bir sorun ve sigortalıların evlenme, doğum, bakım
emeği gibi nedenlerle işten ayrılması ya da işe geri
dönmeleri gibi çeşitli sebeplerle sigorta primlerinin zamanında
yatırılamaması, ara vermesi, mola vermesi; bütün bu nedenlerden
dolayı bir türlü bu emekli olabilecek kadar süreyi çalışarak
geçirmesi ve Sosyal Sigortalar Kurumunun standartlarını
tutturması da mümkün olmuyor ve böylece kadınlar emekli de
olamıyor.
Tabii, pandemiyle
birlikte kadınların istihdamdan çekilmesi daha da katlanarak
arttı. Bu konuda da çeşitli raporlar var. Bu raporlar da bu krizin
erkeklere oranla kadınları daha çok etkilediğini net olarak
ortaya koyuyor. Bunun için -isterseniz- Birleşmiş Milletlerin
Kadın Birimi Türkiye Ofisinin Covid-19 etkilerinin toplumsal cinsiyet
açısından değerlendirilmesi raporlarına
bakmalısınız. Burada çok çarpıcı bir şekilde
kadın işsizliğinin ve kadın yoksulluğunun
arttığını, kadın yoksulluğunun
derinleştiğini göreceksiniz.
Yine,
DİSK-ARın -TÜİKe değil, TÜİKe bakmayın- Covid-19
döneminde kadın istihdamı verilerini ele
aldığımız zaman da kadınların çok büyük bir
oranda işsiz olduğunu -yüzde 45,3 oranında- göreceksiniz. Fakat
bütün bu kadınların, işbaşı olmayan
kadınların sayısının artmasına, 5 kat
artmasına, işsizliğin neredeyse yüzde 50ye yakın
kadınlar arasında yaygınlaşmasına dair herhangi bir
önlem alınmadığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Kadınlar, aile içinde ücretsiz çalışanlar,
düşük, güvencesiz, eğreti işlerde çalışanlar,
sigortasız çalışanlar olarak çalışma
yaşamında ayrımcı bir noktadalar ve yine kadınlar hem evde
çalışıyorlar hem iş yerinde çalışıyorlar,
çifte mesai yapıyorlar; kadınların erken emekli olması
gerekirken bakıyoruz, kadınlar hem sigortalanmıyor hem ev
içindeki emeği görülmüyor hem erken emekli olmuyor hem de EYTli
çalışan kadınlar -EYTli kadınlar- emeklilikte yaşa
takılabiliyorlar. Aynı zamanda bütün bunlara
baktığımızda aslında çalışma
yaşamındaki kadınlara yönelen bu
ayrımcılığın tercihlerden
kaynaklandığını söyleyebiliriz. Türkiyede
inşaatçı politikalar ve enerji politikaları nedeniyle
aslında kadınlar çalışma yaşamından
dışlanmış oluyorlar.
Peki, kadınların bu sorunlarını
çözmek için bizler neler yapabiliriz diye önerilerde de bulunmak istiyorum,
salgının istihdam açısından yarattığı
sorunların bölgeselliğine de dikkat çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkür ediyorum, çok sağ olun.
Öncelikle şunu söylemem lazım: Covid-19
öncesinde de istihdama eşit bir şekilde katılamayan
kadınlar, LGBT+lar, göçmen kadınlar ve engelli kadınlar
istihdamda yer alabilmeliler. Bunun için daha fazla çaba harcamalıyız
ve politikalar üretmeliyiz. Yine Kürt coğrafyası başta olmak
üzere Doğu Karadenizde ve İstanbulda kadın işsizliği
daha fazla ve pandemiden kadınlar daha çok etkilendiler;
dolayısıyla, bu bölgelere yönelik özel bir istihdam politikası
düzenlemeliyiz.
Yine, sosyal devlet ilkeleri gereği kamu
hizmetlerini artırmalıyız; kreşleri, bakım
merkezlerini kamusal hizmet olarak üretirsek eğer bunun çarpan etkisini de
görürüz yani hem kadınlar ev içi rollere mahkûm olmaz hem de yüz binlerce
çalışanı kamusal hizmetler için istihdam edebiliriz.
Gelin, sizin dediğiniz gibi Yek vücut
olalım., bu araştırma önergesine Evet. diyelim ve 8 Marta
giderken kadınların yanında olalım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz talep eden
Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Kadınların çalışma hayatına
girmesi ve kadın emeğinin hakkıyla ücretlendirilmesi öncelikli
meselelerimizden biri olmalıdır. Kadın-erkek fırsat
eşitliğinin tam anlamıyla sağlanması,
kadınların iyi eğitim almaları, iş alanında daha
fazla var olmaları, erkeklerle eşit kazanım ve kariyer
edinmeleri hâlinde ancak mümkün olabilir.
Türkiye genelinde kadın istihdam oranı
yüzde 20lerdeyken, Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran yüzde 60
civarında. Türkiyede her 3 kadından 2si maalesef işsiz.
Çalışan kadınlar için sosyal güvenlik sistemi içerisinde bulunup
haklarını alabilmeleri ise tam bir mücadele gerektiriyor.
Örneğin tarımsal faaliyette bulunan kadınlar, sektörde istihdam
edilen çalışanların neredeyse yarısı kadın ancak
tarım sektöründeki kadın çalışanların yüzde 95i
ücretsiz, sigortasız, emeklilik hakkı olmadan, aile işçisi
şeklinde ifade edilen resmî bir statüde çalışıyorlar,
işsizler ordusu içinde de yer almıyorlar. Aile işçisi
denilerek kadının yaratılışından kaynaklı
sahip olduğu duyguları sömüren, aile için gösterdiği
karşılıksız emeğe göz koyan anlayışa göz
yummamalıyız. Adı resmî olarak aile işçisi fakat devletle
aralarında hiçbir akit yok. Bu kadınlar yaşlanmaktan ve hasta
olmaktan korkuyorlar, çoğunun sigortası yok. Bu kadınlara ülke
vatandaşı olduklarını hatırlatmak ve aile içerisinde
kendilerine olan güveni sağlamak için belli şartlar içinde
onları SGK şemsiyesi altına almamız gerekiyor. Bu konuyla ilgili
iki sene önce verdiğim kanun teklifim hâlâ işleme konulmadı.
Tarımda çalışan kadınlarımızı
sigortaladığımız takdirde büyük sorun olan göçü de bir
nebze önleyebilir, tarım istihdamını da koruyabiliriz.
Unutmayalım ki son bir yılda 269 bin
kadın, tarım sektöründen uzaklaştı. Tarım sektöründe
çalışan kadınlarımıza destek vermek, sosyal devlet
olmanın ötesinde pandemide tecrübe ettiğimiz gibi, gıda
arzının sağlanmasında da stratejik önemdedir. Millî ekonomi
temelinin tarımsal üretim olduğu gerçeğini unutmamalıyız.
Geçmişte kredi ve hibe destekleri verebilmek adına yönetmelik
değişiklikleri yapıldığını biliyoruz.
Günümüzde de kırsaldaki kadınlar bu tür desteklerden
yararlanmalı. Kırsalda çalışan kadın kanunuyla sosyal
güvenlik kapsamına alınmalıdırlar.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Samsun
Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu.
Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; salgın sürecinin
daha da derinleştirdiği cinsiyet ayrımına dayalı emek
sömürüsünün nedenlerinin araştırılması istemiyle verilen
önerge hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Dünyada kadın olmak zor, hele de ülkemizde daha
zor. Bir de pandemi gibi olağan dışı koşullarda
kadın olmak çok çok zor. Aslında bu gerçeği resmî veriler de
teyit ediyor. DİSK, Türkiye İstatistik Kurumunun Eylül 2020 tarihli Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasında yer alan verilerden hareketle gelire dayalı
cinsiyet eşitsizliğinin fotoğrafını çeken bir rapor
yayınladı. Raporda şu tespitler yer alıyor: Ülkemizde
erkekler kadınlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ediyor. Kendi nam ve
hesabına çalışan erkeklerin gelirleri kadınların
gelirlerinden yüzde 77,3 daha fazla. Ücret gelirlerinde cinsiyetler arası
eşitsizlik makası yıldan yıla artıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dört gün sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bu tarih
aslında biz kadınların asırlar boyu süren emek ve alın
teri mücadelesinin simgeleştiği tarihtir. Kadının toplumsal
yaşamın her alanında verdiği varoluş mücadelesi ve
elde ettiği bütün kazanımlar alın teriyle, kanla ve
gözyaşıyla elde edilmiş kazanımlardır. 1857nin 8 Martı
bunun en somut örneğidir. Türk milletinin emperyalizme karşı
verdiği bağımsızlık savaşı ve o savaşta
Türk kadınının üstlendiği tarihî rol yine bunun en somut
örneği niteliğindedir. Cumhuriyet devrimini gerçekleştiren
irade, bu devrimi bir kadın devrimiyle taçlandırmak için büyük emek
harcadı.
Biz Türk kadınlarının sosyal,
siyasal, ekonomik ve diğer bütün haklardan adilce yararlanabilmesi için
yüreğini ortaya koyan, ulusumuzun Büyük Önderi Gazi Mustafa Kemal
Atatürke şükran borçluyuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama sadece şükran borcumuz yok, onlara bir de görev borcumuz var çünkü
cumhuriyet devrimi gibi kadın devrimimiz de bir karşı devrim
hareketinin hedefi olmuştur. Karşı devrim sürecini püskürtüp
yeniden cumhuriyet devrimini egemen kılmak, bunu kadın devrimiyle
taçlandırmak zorundayız. Siyaset yapan kadına Evine dön. diyen
zihniyet, kadınların uzay programının bir parçası
olmasını dahi olağan dışı gören zihniyet, biz
Türk kadınların önünde duran en büyük engeldir. Önceliğimiz,
işte bu engeli aşmaktır. Bu nedenle, verilmiş olan bu
öneriyi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak desteklediğimizi belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz isteyen
Sakarya Milletvekili Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek.
Buyurun Sayın Atabek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son on dokuz yıldır İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. şiarıyla yola devam ediyor,
insan onuru ve hakları temelinde millet ve devlet olmanın
gereğini yapıyoruz. Kadınların ekonomik ve sosyal hayata
etkin bir şekilde katılımını hem bireysel bir
kazanım hem de aile yapısının güçlenmesini sağlayan
temel bir değer olarak görüyoruz.
Covid-19 salgını döneminde
kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi ve iş
güvencelerinin sağlanmasına yönelik önemli tedbirler
alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı
tarafından açıklanan ekonomik istikrar kalkanı paketi
çerçevesinde kısa çalışma ödeneğinden faydalanmak için
gereken süreçler kolaylaştırılmış ve
hızlandırılmıştır. Böylece, faaliyetlerine ara
veren iş yerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği
verilirken işverenin de maliyeti azaltılmıştır.
İşsizlik ödeneği kapsamında, 1 milyon kişi için 5,1
milyar TL ödeme yapılmıştır. Maddi ücret desteği
kapsamında, 2,5 milyon kişi için 8,3 milyar TL ödeme
yapılmıştır. Kısa çalışma ödeneği
kapsamında ise 3,7 milyon kişi için 27,7 milyar TL ödeme
yapılmıştır. Bu ödenekleri alanların yüzde 33ü
kadınlarımızdır. Hane başı bin TL ödeme
yapılan programlarda ise hak sahipleri içerisinde kadın oranı
yüzde 52 olmuştur. 2003 yılında yürürlüğe giren yeni
İş Kanunuyla kadın-erkek fırsat eşitliğini
gözeten ve işveren-işçi ilişkisi içerisinde cinsiyet dâhil
hiçbir nedenle temel insan hakları bakımından ayrım
yapılamayacağına ilişkin önemli değişiklikler
getiren birçok düzenleme yapılmıştır. 2011
yılında yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunla
kadınlara yeni istihdam imkânlarının sağlanması
bakımından pozitif ayrımcılık yapılarak 2011den
2020 yılı sonuna kadar 18 yaşından büyük
kadınların özel sektör işverenleri tarafından istihdam edilmesi
hâlinde 24 ila 54 ay süresince sigorta primlerinin, işveren hisselerinin
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacağı
hususları düzenlenmiştir. Söz konusu teşvik uygulaması 31
Aralık 2022 tarihine kadar, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın kararıyla
uzatılmıştır.
2002de yüzde 27,9 olan, kadınların
iş gücüne katılım oranı 2019da yüzde 35e
ulaşmıştır. 2002de yüzde 25,3 olan kadın istihdam
oranı ise yine 2019da yüzde 28,9 olmuştur. Teşvik ve desteklerin
etkisiyle de 2023 yılında kadın istihdam oranını yüzde
34e, kadın iş gücü katılım oranını ise yüzde
38,5e yükseltmeyi hedefliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla)
Ülkemizde iş ve aile yaşamı arasındaki uyumu önemsiyoruz.
Kadın istihdamının ve girişimciliğinin
artırılması için koyduğumuz hedefler ve bu hedeflere
ulaşmak için gösterdiğimiz nitelikli çalışmalarla
kadınlarımızın geleceğin güçlü iş insanları
ve liderleri olacağına inanıyoruz.
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüzü şimdiden
tebrik ediyor, grup önerisini Genel Kurulun takdirine arz ediyor, yüce Meclisi
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.
Şimdi, 3 sayın milletvekiline İç
Tüzük 60a göre yerlerinden söz vereceğim.
İlk söz Sayın Aycanın.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme
Gününe, işitme kaybı olan kişilere işitme cihazı
bedeli ve ileri işitme kayıplarında yapılan beyin sapı
implantı bedelinin tümünün SGK tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günüdür. İşitme,
insanın en temel duyularındandır. Çocuğun
konuşmaması işitmesine bağlıdır.
Doğuştan veya sonradan işitme kayıpları
yaşanmaktadır. Özellikle çocuklarda doğuştan gelen
işitme kayıpları çok önemlidir, bunların erken
tanısı hayati bir konudur. Bu nedenle yenidoğanlara işitme
taraması yapılmalıdır. İlk altı ay içinde fark
edilmesi hâlinde yapılacak müdahale ve eğitimle akranlarından
geri kalması önlenebilir. Okula başlarken de mutlaka işitme
testi yapılmalıdır. Kulak sağlığı önemlidir.
Kulaklara en fazla gürültü zarar vermektedir, gürültüden uzak duralım; cep
telefonu da suçlanan bir diğer faktördür. İşitme kaybı olan
kişilerden işitme cihazı bedeli ve ileri işitme
kayıplarında yapılan beyin sapı implantı bedelinin
tümü SGK tarafından ödenmelidir.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özsoy? Yok.
Sayın Sümer
27.-
Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, bazı illerde yüz yüze eğitimin
başladığına, çocuklarını okula gönderen velilere
çocuklarının yaşayacağı herhangi bir sağlık
probleminde sorumluluğun velilerde olduğuna dair bir belge
imzalatıldığına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, bazı illerimiz okullar,
ortaokul, lise sınıfları- haftada iki gün kademeli olarak yüz
yüze eğitime başlamıştır. Öğrencilerin,
ailelerin, öğretmenlerin, öğrenci servisi işi yapan
vatandaşlarımızın sağlık tedbirlerini alması
gerekmektedir; ondan sonra yüz yüze eğitime başlaması ise ilgili
bakanlıkların görevidir.
Bugün Adanada yüz yüze eğitime başlayacak
çocuklarımızın ailelerine bir belge
imzalatmışlardır, bu belgede aynen şu ifadeler yer
alıyor: Çocuğumun okulda karşılaşabileceği kaza,
salgın hastalık ve benzeri risklerle bu nedenlerden dolayı
kendisine yapılabilecek tıbbi müdahalelerin sonuçları ve
sorumluluğu tarafıma ait olup bu sorumluluğu kabul
edeceğimi taahhüt ederim. Yani Çocuğum okulda Covide
yakalanırsa sorumlusu benim. diye ailelere belge imzalatılıyor.
Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları derhâl bu durumu
çözmelidir. Sorumluluğu ailelere ve çocuklarımıza yükleyen
herkese yazıklar olsun. On dokuz yıllık AKP Hükûmeti, Türkiye
Cumhuriyeti devletini ne hâle getirdi.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu?
Yok.
Sayın Tokdemir
28.-
Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatay ilinde ve özellikle Reyhanlı
ilçesinde camilerin çoğunda ısıtma ve soğutmadan
kaynaklı ödenmemiş elektrik faturası borçlarının
birikmesiyle elektriğin kesilmesi tehdidi yaşandığına,
elektrik şirketlerinin geçmişe dönük borçlardan dolayı abonelik
işlemlerini yapmadığına, geriye dönük borçların bir
kereye mahsus ödenerek abonelik işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve
camilerin elektrik giderlerinin genel bütçeden karşılanmasını
talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Camilerimizde uygulanan çift elektrik abonelik
sistemiyle camilerin aydınlatma giderleri genel bütçeden
karşılanırken ısınma ve soğutma giderlerinin
vatandaşlardan toplanan paralarla ödenmesine
çalışılmaktadır.
Hatay ilimizde ve özellikle Reyhanlı ilçemizde
camilerimizin birçoğunda ısıtma ve soğutmadan kaynaklı
ödenmemiş elektrik faturası borçları birikmiş ve
elektriğin kesilmesi tehdidi yaşanmaktadır. Hatta cami ve
ibadethanelerin birikmiş elektrik borçlarının görevlilerden
talep edildiği ve görevlilere icra takibi
başlatılacağı hakkında duyumlar almaktayız.
Elektrik şirketleri, geçmişe dönük
borçlardan dolayı ısınma ve soğutma giderleri için cami ve
ibadethanelerin abonelik işlemlerini yapmamaktadır. Bu nedenle,
geriye dönük borçlarının bir kereye mahsus ödenerek abonelik
işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve bundan sonraki ısınma ve
soğutma giderlerinin genel bütçeden karşılanmasını
talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.11
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Otomatik Bilgi Paylaşımı
Anlaşması'nın ölçütlerinin değerlendirilmesi ve
vatandaşların bilgilendirilerek mağduriyetlerin önlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/3588) esas numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4/3/2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
4/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/3/2021 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan Otomatik Bilgi
Paylaşımı Anlaşması'nın ölçütlerinin değerlendirilmesi
ve vatandaşların bilgilendirilerek mağduriyetlerin önlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/3588) esas numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 4/3/2021
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden, Eskişehir
Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi ve
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Yurt dışında yaşayan 7 milyon
Türkiye kökenli insanımızın acil çözüm bekleyen
sıkıntılarını paylaşmak için huzurunuzdayım.
Altmış yıl oldu, ellerinde bavullar gurbet kapılarında
çalışmaya gideli; hep çalıştılar, çok
çalıştılar hem Almanya için hem vatanımız için
çalıştılar ama gözden ırak olan gönülden de ırak oldu
hep. Paraya sıkışınca ya da seçim olunca gurbetçiyi
hatırlayanlar zor gününde, dar gününde onun sesini duymaz oldu; yalnız
bıraktılar, maalesef bugün de böyle. İşte, size bir
fotoğraf: Sanmayın ki İstanbuldaki Alman Konsolosluğu,
burası Berlin, burası da Frankfurt değerli
arkadaşlarım. Vatandaşlarımız Türkiye
konsolosluklarının kapısında, buz gibi havada, saatlerce
sıra bekliyor; içeride de aynı sıra var. Gerekçe, pasaport
yenileme. On yıllık pasaportların aynı anda süresi doldu,
herkes pasaport yeniletiyor. İyi ama değerli arkadaşlarım,
daha on yıl önceden bugün bu sıkıntının
yaşanacağı belli; vatandaş unutabilir ama devlet unutamaz,
unutmamalı. Konsolosluk memurlarının nasıl özveriyle çalıştığına
şüphem yok ama yetemiyorlar. O zaman Dışişleri
Bakanlığı yönetimine soruyorum: On yıldır
aklınız neredeydi, niye bunu düşünmediniz,
planlamadınız? Pasaport süresi şubatta, martta doluyor,
ağustosa, eylüle randevu veriyorsunuz vatandaşa.
Sıkıntı büyük, pasaport olmayınca oturma izni
alamazsınız, seyahat edemezsiniz, Allah göstermesin, cenazeniz olsa
Türkiye'ye gelemezsiniz. Vatandaşımızı gurbette böyle kaçak
durumuna düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bakın, noter
randevuları dahi altı ay sonrasına alınabiliyor;
alım-satım, miras, avukat tayini, kira ve başka nedenlerden
vekil tayin etmek isteyenler mağduriyetler yaşıyor. Sırf bu
nedenle yüzlerce euro uçak parası vererek Türkiye'ye gelip pasaportunu,
noter işini halledip geri dönmek zorunda bırakılıyor
insanlarımız. Bu yapılan tek kelimeyle ayıptır
değerli arkadaşlarım. Sıkıntı mı var?
Personel takviyesi yapacaksınız, hafta sonu
çalıştıracaksınız ama çözüm bulacaksınız.
Buradan Dışişleri Bakanına çağrıda bulunuyorum:
Eski AK PARTİ milletvekillerine, saray bürokratlarına büyükelçilik
koltuğu ayarlayacağınıza bu kuyruklarla ilgilenin;
Avrupalı Türklerin emeklilik sorunuyla, sağlık güvencesiyle,
mavi kartlıların sorunlarıyla ilgilenin. Almanya, çifte vatandaşlığı
olan Türklerden Alman pasaportlarını geri almaya başladı,
binlerce mağduriyet söz konusu, onunla ilgilenin. Bakın, Avrupa,
aşı pasaportundan bahsediyor; bu pasaportla vize alınacak,
seyahat edilecek, lokantaya girilecek, otele girilecek. Bunun kapsamında
Türkiye hâlâ yok. Giremezsek riskli ülke olmaya devam edeceğiz, geliş
gidişler olmayacak, turizm darbe alacak. Bir an önce temasa geçilmeli,
aşı pasaportu kapsamına Türkiye ve
vatandaşlarımız mutlaka sokulmalı. Neden yokuz, ne zaman
gireceğiz bu sorunlarla ilgilenilmesi lazım.
Değerli milletvekilleri, araştırma
önergemizin konusuna gelince, bu iktidar, yurt dışında
yaşayan 7 milyon vatandaşımızın Türkiye
bankalarındaki hesap bilgilerini bulundukları ülkelere yani Almanya,
Fransa ve diğer ülkelere bildirme sözü verdi; 2020 sonunda verilecekti ama
vatandaşların yoğun itirazları üzerine şimdilik
ertelendi. Bu bir uluslararası anlaşma; gerekçe, kara parayla
mücadele, 2011de imzalandı. Meclisten geçerken gurbetçilere etkisi
anlatılmadı bile. Asıl uygulama anlaşması 2017de
imzalandı, Cumhurbaşkanının imzasıyla doğrudan
yürürlüğe girdi. Yani yüce Meclisimizde maalesef ama maalesef ilk kez
bugün tartışabiliyoruz. İmzadan bu yana on yıl geçmiş
ama ne bizi ne de yurt dışında yaşayanları bilgilendiren
tek bir Allahın kulu yok. Şurası kuşkusuzdur, bizim
gurbette alın teri döken, üç kuruş birikimini de ille de vatanım
diye Türkiyeye gönderen vatandaşımızın kara parayla da
terörle de asla ve kata ilgisi olamaz. Tabii ki her yurttaş Türkiyede
olsun, yurt dışında olsun doğru bilgi vermekle mükelleftir
ama milyonlarca yurttaşımıza böylesine sorumluluk getiren bir
düzenleme önceden kendilerine anlatılmaz mı? Bu ne getirir, ne
götürür bilip ona göre davranmak gerekmez mi? Maliye Bakanına da
Dışişleri Bakanına da söyledik, her şeyden önce, yurt
dışında yaşayan her bir kardeşimiz
bilgilendirilmelidir dedik; bugüne kadar eksik yapılan budur.
İki, bu bilgilendirme yapılana kadar bu
uygulama ertelenmelidir, anlaşma buna imkân da tanımaktadır.
Ülkeler karşılıklı olarak erteleme yapabilir ama
Ankaradaki beylerin çok önemli işleri var ya, 7 milyon
insanımızı ilgilendiren bu müzakereleri yapacak
fırsatı on yılda bir türlü bulamadılar. Yumurta kapıya
dayanınca, 2020 Aralık sonunda Avrupa Noel tatiline girince
muhataplarına mektup gönderdiler, erteleme istediler. Avrupalı durur mu?
O da sıkıştırıyor Kara listeye alırım.
diyor. Türkiye tabii ki kara listeye girmesin, ülkemize zarar gelsin kimse
istemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Ama değerli
arkadaşlarım, Türkiye eğer kara listeye girecekse
gurbetçilerimizin 3-5 kuruşu nedeniyle değil, Man Adasında
dönen dolaplar, Zarrabın verdiği rüşvetler, Paradise
belgelerinde ortaya dökülen off-shore hesapları nedeniyle girecektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
7 milyon vatandaşımızı da feda
edemeyiz, bu anlaşma hakkında yeterli bilgiyle donanmadan Almanya,
İngiltere, Fransa vergi memurunun önüne yapayalnız
bırakamayız. Peki, ne yapılmalı? Değerli arkadaşlar,
işte önergemizi bunun için verdik. Gelin, Meclis devreye girsin, bir
komisyon kuralım. Vatandaş nasıl bilgilendirilecek, bilgilerinin
amaç dışı kullanımı nasıl engellenecek, erteleme
nasıl, hangi koşullarda yapılabilecek? Bunları
zorlayalım.
AK PARTİ, MHP, İYİ PARTİ, HDP
gruplarına sesleniyorum: Gelin, bu önergemize destek verin, hep birlikte
gurbetçimizin yanında olduğumuzu gösterelim. Avrupalı Türkler
kara paracı değildir, vergi kaçakçısı değildir,
birikimlerini on yıllardır Türkiyede değerlendiren kardeşlerimizdir.
Gurbetçilerimizi sadece seçim zamanı hatırlamadığımızı
hep birlikte gösterelim, mağduriyet yaşamalarının önüne hep
birlikte geçelim.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz talep eden, Aksaray Milletvekili
Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Otomatik Bilgi Değişimi Anlaşması üzerine verilen
önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
Örgütü öncülüğünde, vergi konularında işbirliğini
kolaylaştırmak, vergi kaçakçılığı, kara
parayı ve terörün finansmanını önlemek amacıyla vergi
konularında karşılıklı idari yardımlaşma
sözleşmesi imzalanmıştır. Ülkemizin de taraf olduğu
uluslararası bu sözleşmenin uygulama esaslarını belirleyen
Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimi Anlaşması 140
ülke tarafından 2017de imzalanmış ve
yasalaşmıştır. Elimdeki vergi konularındaki
karşılıklı idari sözleşmeye
baktığımız zaman özellikle 5inci, 6ncı ve 7nci
maddelerin taraf ülkelere yükümlülükler yüklediği göze çarpmaktadır.
Aksaray, nüfus oranına göre Türkiyede yurt
dışında en çok işçisi bulunan illerden 2nci sırada
yer almaktadır. Bu konuda yurt dışında yaşayan
yaklaşık 7 milyon vatandaşımız kafa
karışıklığı yaşamaktadır. Dönemin
Maliye Bakanı Naci Ağbal hangi bilgilerin otomatik değişim
kapsamına gireceğine ilişkin konuşma yapmış
Mevduat saklama hesapları gibi sadece finansal kuruluşlarda bulunan
finansal hesap bilgileri bu kapsama girecek. demiş, Sayın Bakan
konuşmasının devamında ise Yıl içinde
gerçekleşen hesap hareketleri ve vatandaşlık bilgisi gibi kişisel
bilgiler paylaşılmayacak. demiştir. Bu açıklamada geçen
Finansal kuruluşlarda bulunan hesap bilgileri paylaşılacak ama
hesap hareketleri bilgisi paylaşılmayacak. açıklaması yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızı tatmin
etmediği gibi kafa karışıklığını da
daha fazla artırmıştır. Konuyla ilgilenen AK PARTİ
İstanbul Milletvekili Sayın Zafer Sırakayayla yapmış
olduğumuz görüşmede bu uygulamanın her ne kadar 1 Ocak 2021de
uygulamaya girdiği kabul edilse de henüz yurt dışına
herhangi bir bilginin verilmediğini ve bu konuda taraf ülkelerle,
özellikle 5,5 milyon Türkün bulunduğu Almanya, Belçika, Avusturya,
Hollanda gibi ülkelerle görüşmelerin devam ettiğini ve bir
çıkış yolu arandığını ama bu ülkelerin, bu
anlaşma uygulamaya konulmadığında, az önce önerge sahibinin
de dediği gibi, Türkiyenin de kara listeye alınacağı
yönünde endişelerin olduğu söylenmektedir.
Burada vatandaşta bir kafa
karışıklığı vardır. Almanyadan
aldığı sosyal yardımlar kesilecek mi? Ne bileyim, emekli
maaşıyla ilgili herhangi bir tehdit unsuru meydana gelecek mi? Hükûmetin
yapacağı en önemli iş, bu sözleşmenin yürürlüğe
girmesini bir süre daha ertelemek ve geçen bu süre zarfında buradaki
vatandaşlarımızın zarar görmemesi yönünde
uygulayacakları yöntemi belirlemektir ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) -
devletimiz her zaman
vatandaşlarımızın yanında olduğunu ve onlara
gelebilecek zararları her bağlamda önleme duruşunda ve
tavrında olacağını beyan etmeli ve kafa
karışıklığını ortadan gidermelidir diye
düşünüyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden,
İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Şimdi, bu OECDnin önayak olduğu ve
uluslararası düzeyde kara para trafiğinin önlenmesi ve vergide
şeffaflık sağlanması amacıyla oluşturulmuş
olan anlaşmanın yarattığı belirsizliklerle ilgili bir
öneri ve gerçekten de konuyu biraz irdelediğinizde göreceksiniz ki ortada
bir muğlaklık var; özellikle, Avrupada yaşayan Türk
insanlarımızın sıkıntıda olduğunu anlıyoruz.
Dolayısıyla da bu konuda bir Meclis
araştırmasının yararlı olacağını
düşünüyoruz Halkların Demokratik Partisi olarak.
Şimdi, efendim, ben çok kabaca mekaniğini
anlatayım bu işin. Biliyorsunuz, kapitalizm öyle bir sistemdir ki
bireysel kâr amacına dayalıdır; yani üreticiler kârları
maksimize ederler, tüketiciler de faydalarını maksimize ederler.
Fakat bu bir ulus devlet çatısı altında olduğu için de
işin içine devlet karışır, devlet işin içine
karışınca da vergi meselesi gündeme gelir. Vergi, özellikle
iş dünyası açısından baktığımızda bir
maliyet unsuru gibi algılandığından vergi kaçırma
işlemi de iş dünyasının en azından çokça
kullandığı bir yoldur, öyle söyleyelim. Dolayısıyla bu
sadece bize ait bir şey değil, bütün dünyada da bu böyle. Bu böyle
olduğu için de OECD -116 ülke imzalamış- bilgi
paylaşımı yani farklı ülkelerde elde edilen gelirlerin
paylaşılmasını sağlayan, otomatik olarak
paylaşılmasını sağlayan bir anlaşma önermiş
ve Türkiye de bunun altına imza atmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar, önerge
sahibi arkadaşımız Türkiyenin bu süreçteki tavrını
açıkladı. Yanılmıyorsam 2019da Cumhurbaşkanı
imzalamış ve 2020nin sonunda yürürlüğe girecekti fakat pandemi
vesaire gibi bir gerekçeyle de iptal edilmiş gözüküyor. Fakat iptal
edilmiş olması ortaya çıkmış olan sorunları,
belirsizlikleri gidermiş değil, dolayısıyla da gerçekten de
öyle bir durum ortaya çıkmış ki mesela
yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza Biz
sizin işinizi hallederiz. deyip de bir anlamda bir gelir yolu bulan
insanların da ortaya çıktığı bir dönem
yaşanıyor. Dolayısıyla da gerçekten de bu bilgilerin
yurtdışında yaşayan insanlarımıza
sağlanması lazım, bu konunun netleşmesi lazım ki bu
meselede en azından 6 milyon civarındaki Türk insanının
sorunu çözülmüş olsun.
Tabii, bu arada şunu da eklemeliyim ki
Türkiye'de elde ettiği gelirleri yurt dışına kaçıran,
vergi cennetlerinde tutan bir iş dünyasının da
olmadığını söyleyemeyiz; bu bir gerçek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açayım da Sayın
Katırcıoğlu, demin süreniz dolmamıştı.
Buyurun, tamamlayalım.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla bu kanun esasında iyi bir kanun -kanun diyorum
affedersiniz, bu anlaşma- iyi bir anlaşma. Fakat değerli
arkadaş, neredeyse ömrü boyunca Avrupada, bir yerlerde
çalışmış, üç kuruş para biriktirmiş ve bu
parayı Türkiye'ye göndermiş; Türkiye'nin bir şekilde
değerlenmesini sağlamaya çalışan, bu amaçla yaşayan
ama Avrupada da devlet yardımları alarak hayatını
sürdürmeye çalışan insanlarımızın olduğunu
düşünürseniz ve bunların da oldukça geniş bir sayıda
olduğunu düşünürseniz bu kanun, eğer bu bilgilerin
paylaşılması anlaşması yürürlüğe girerse,
doğrusunu isterseniz bu insanlar zor durumda kalacaktır diye
düşünüyoruz; onun için de bu öneriye destek veriyoruz ve
dolayısıyla da bir araştırma komisyonu
kurulmasını talep ediyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden,
Trabzon Milletvekili Sayın Salih Cora.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Salih Bey, kimse laf atmazsa ben atacağım
buradan size; ona göre!
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH CORA (Trabzon)
Saygılarımla.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından finansal bilgilerin
otomatik paylaşımını öngören Otomatik Bilgi
Paylaşımı Anlaşmasının ölçütlerinin ne
olduğu, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve yurt dışındaki
vatandaşlarımızın mağdur edilmemesi için veya bu
mağduriyetin önüne geçilmesi adına bir araştırma önergesi
verilmiştir. AK PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
tabii, bugün uluslararası anlaşmanın uygulanma sürecinden
kaynaklanan bir süreci değerlendiriyoruz. Evvela şunu ifade etmek
istiyorum ki bu uluslararası sözleşme OECD ülkeleri, AB ülkeleri, G20
ülkeleri arasında vergi konularında iş birliğini
kolaylaştırmak, vergi kaçakçılığını, kara
parayı ve terörün finansmanını engellemek amacıyla
yaklaşık on yıl önce Vergi Konularında
Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi
imzalanmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Daha sonra, bu uluslararası sözleşmenin uygulama
esasını belirleyen Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Bilgi
Değişimi Anlaşması da burada bulunan bütün siyasi
partilerin oyuyla, ortak oylarıyla birlikte, hepsinin onay vermesiyle
Genel Kuruldan geçti, 2019 yılında da
Cumhurbaşkanımızın imzasıyla birlikte yürürlüğe
girdi.
Bu uluslararası sözleşmeye bugün
itibarıyla az önce yanlış bir bilgi oldu, düzeltelim- 141 ülke
taraftır; yine bu uluslararası sözleşmeye taraf olan 110 ülke de
de bu uluslararası anlaşma yürürlüğe girmiştir. Bu
anlaşmanın en önemli özelliği, özellikle vergisel amaçla
kullanılacak olmasıdır. Karşılıklılık
ilkesine, mütekabiliyet esasına uyulacaktır, bir de otomatik
paylaşım esas alınmıştır; bunun anlamı da
şudur: Bu ülkeler özellikle kendi sınırları, kendilerine
sağlanan imkânlar dahilinde talep etmeleri hâlinde
karşılıklı olarak birbirlerinden bu bilgileri daha önce
alabiliyordu. Şimdi, otomatik bir sistemle beraber, bu
anlaşmaların yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkeler birbirlerine
bu bilgi paylaşımında bulunacaktır ve böylece özellikle
vergi kayıp ve kaçaklarını önlemek üzere yaşanan sorunlar
karşılıklı iş birliği çerçevesinde çözülmüş
olacaktır. Burada amaç, uluslararası vergi uyumunu
arttırmaktır. Vergiden kaçınma, vergi
kaçakçılığıyla mücadele etmektir. Yine, bu
anlaşmanın en önemli özelliklerinden biri, uygulanma sürecinde
gizlilik kurallarına uyulmakta, karşılık ilkesi
gözetilmekte, kişisel verilerin korunması için gerekli önlemler de
alınmaktadır.
Değerli milletvekillerimiz, Türk vatandaşlarımız,
daha doğrusu çifte vatandaş olan gurbetçi
vatandaşlarımız, Türkiye'de mukim olan kişiler,
anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte konuyla ilgili olarak
-hem bizim vatandaşlarımız hem Türkiyede mukim olan
yabancı vatandaşlar- gerekli bir şekilde bilgilendirildiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hayranlıkla dinliyoruz kendisini.
SALİH CORA (Devamla) Finansal hesap
bilgilerinin vergi konularında karşılıklı olarak
otomatik değişim standartlarına ilişkin, Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından bir rehber hazırlandı
ve bu rehberde bütün sorulara cevap verilmektedir. Yurt
dışındaki vatandaşlarımızın, çeşitli
yollardan, özellikle mail yoluyla ülkemize ulaşarak soruları
olmuştu, bu sorular cevaplandırılmıştır.
Yine, TÜRMOB tarafından üyelerine bilgilendirme
yapılmıştır. Ayrıca, vatandaşlarımıza
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
tarafından da bilgilendirme çalışmaları
yapılmıştır. Yapılan tüm işlemler yasal
mevzuatımız ve uluslararası anlaşmalar çerçevesinde
yürütülmüştür. Bu nedenle, şunu ifade etmek istiyoruz ki, buna
uyulmazsa özellikle bazı ülkeler kara listeye alınma tehlikesiyle
karşı karşıyadır ve vergi cenneti olarak
adlandırılmamalıdır. Biz, bu nedenle
Önerge pandemi
süreciyle şu anda Norveç ve Letonya dışında
uygulanmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Devamla) Bundan sonraki süreç de
devam etmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerlerinden 60a göre
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Etyemez, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Konya
Milletvekili Halil Etyemezin, AK PARTİnin reformist bir parti olduğuna,
ilk günden bu yana hak ve özgürlükleri korumak için mücadele ettiklerine, 9
amaç, 50 hedef, 393 faaliyet içermekte olan İnsan Hakları Eylem
Planının iki yıllık bir zaman diliminde
uygulanacağına ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
AK PARTİ ortaya çıkan ihtiyaçlar ve
değişen şartlar karşısında kendini ve hedeflerini
sürekli yenileyen bir partidir. AK PARTİ reformist bir partidir. AK
PARTİ olarak ilk günden bu yana hak ve özgürlükleri korumak için mücadele
ediyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın Bizim adalet davamızın pusulası
insandır, insan onurudur. Medeniyet müktesebatımız bize,
adaletin yerini bulmasının çok hassas bir dengeye bağlı
olduğunu anlatıyor. sözleri, adalet, hak ve özgürlüklere
verdiğimiz önemin veciz bir ifadesidir. Özgür birey, güçlü toplum, daha
demokratik bir Türkiye mottosuyla İnsan Hakları Eylem
Planımız 11 temel ilkeyle başlamıştır. 9 amaç,
50 hedef, 393 faaliyet içermekte olan İnsan Hakları Eylem
Planımız iki yıllık bir zaman diliminde
uygulanacaktır. İnsan Hakları Eylem Planı Türkiye'nin temel
politika belgesi olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu? Yok.
Sayın Özen? Yok.
Sayın Kaplan
30.-
Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplanın, engelli ya da hasta
yakınlarına bakmak durumunda olan vatandaşların başka
yerde çalışamadığına, bu vatandaşların
sağlık sigortası ve emeklilik haklarının tesliminin
sosyal devlet anlayışı gereğince devletin
sorumluluğunda olduğuna ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Engelli ya da hasta olan yakınlarına
bakmak durumunda kalan vatandaşlarımız bu
sorumluluklarından dolayı başka yerde
çalışamıyor. Herhangi bir sosyal güvenceleri bulunmayan bu
vatandaşların emeklilik gibi bir hakları da yok. Gelecekleri konusunda
kaygılı olan bu fedakâr vatandaşlarımızın
sağlık sigortası ve emeklilik haklarının teslimi
sosyal devlet anlayışı gereğince devletin
sorumluluğundadır. Tüm günlerini alan ve oldukça ağır
iş kabul edilen hasta bakımı
karşılığında aldıkları sosyal yardım da
oldukça yetersizdir. Emeklilik ve sağlık güvencesi konusunda da ihmal
edilen bu kişilerin mağduriyetlerinin sonlandırılması
konusunda yetkilileri göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Keven
31.-
Yozgat
Milletvekili Ali Kevenin, Yozgat ili Yerköy ilçesinde Çorum Şeker
Fabrikası bölge sınırlarında kalan pancar üreticilerinin
sorunlarının her geçen gün katlanarak büyüdüğüne, Çorum
Şeker Fabrikasının satıldığı Safi Katı
Yakıt AŞ firmasının çiftçileri ezdiğine,
özelleştirme şartlarına uygun davranmadığına,
özelleştirilen şeker fabrikalarında çiftçinin
yaşadığı sorunları neden duymazdan geldiklerini
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirliden sorduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yozgat Yerköy ilçemizde Çorum Şeker
Fabrikası bölge sınırlarında kalan pancar üreticilerimizin
sorunları her geçen gün katlanarak büyüyor. Özelleştirmeden bugüne
kadar birçok defa bu sorunları dile getirdim. Tarım ve Orman
Bakanı Pakdemirliye tekrar sesleniyorum: Çorum Şeker
Fabrikasını satmış olduğunuz Safi Katı Yakıt
AŞ firması, pancar üreticisi çiftçilerimizi eziyor; çiftçiye,
yaptığı sözleşmenin bir nüshasını bile vermiyor;
özelleştirme şartlarına uygun hareket etmiyor; pancar üreticilerine
piyasa fiyatının çok üzerinde bir fiyatla ilaç ve tohum satıyor.
İlaç, şirkette 220 TL, piyasada 120 TL; tohum, şirkette 320 TL,
piyasada 270 TL. Böyle bir kazıkazan düzeni olmaz, böyle bir soygun düzeni
olmaz. Özelleştirilen şeker fabrikalarında çiftçimizin
yaşadığı sorunları neden duymazlıktan
geliyorsunuz? Oradaki soygun düzenine neden Dur! demiyorsunuz? Bunun adı
vicdansızlıktır, bunun adı
insafsızlıktır. Nedir bu çiftçi
düşmanlığı?
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Malatya Milletvekili
Bülent Tüfenkci ve 75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman
Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 251 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 13 ila 23üncü maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
251 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ev fiyatlarının maaşlara oranla çok
yüksek olması halkımızın ev almasını
zorlaştırıyor. Ev almak için vatandaşlarımız
krediye başvurmak zorunda kalıyor fakat bankaların kredilerinde
uygulanan yüksek faiz ev alacakların işini daha da
güçleştiriyor. Bu durum da finansman şirketlerinin banka kredileri
karşısında önemli bir alternatif teşkil etmesini
sağlıyor. Ayrıca, düzenli işi olmayan, yeterli geliri
olmayan vatandaşlarımız bankalardan kredi almakta
zorlandığı için onların birçoğunun ev alma yolu da
finansman şirketleridir. Bu gibi durumlarda avantaj sağlaması ve
birçok vatandaşa ev sahibi olma imkânı vermesi bu kurumlara özellikle
son iki yılda rağbeti artırmıştır, önümüzdeki
dönemde de katılımların devam edeceğini öngörmek kehanet
olmasa gerekir diye düşünüyorum. Saadet zinciri sisteminin firmalara
sağladığı cazip imkânları gören ve bu hususta
düzenleme olmadığı için sözleşmeleri istedikleri gibi
düzenleyip iştirakleri ikna eden çok sayıda firma ortaya
çıktı. 1991den 2016ya kadar sadece 2 firmanın dâhil
olduğu bu sistemde 2018de 6 firma varken bugün bu sayının
80lere çıktığı söyleniyor. Bu firmalar arasında
çıkabilecek herhangi bir suistimal ve yolsuzluk saadet zincirini bozacak
ve diğer firmalara da hızla yayılacaktır,
vatandaşın diğer firmalara olan güveni de
kırılacaktır. Halkımızın mağdur
olmasının önüne geçmeliyiz diye bu teklifi destekliyoruz, hatta geç
kalındığını da belirtiyoruz fakat bazı
değişiklikleri de gerekli görüyoruz.
Her ne kadar desteklesek de bazı
kısımları eleştireceğim. En başta,
alışkın olduğumuz gibi, yine karşımıza bir
torba yasa geldi. Bunu yapmadan da kanun teklifini verebileceğiniz hâlde,
maalesef torba yasada ısrar ediyorsunuz. Mesela, 2005 yılından
beri yürürlükte olan Bankacılık Kanununda bugüne kadar bir sorun
görülmemiş fakat torba kanun mantığıyla hareket edilerek
alelacele 20nci madde eklenmiş. Kaldı ki Bankacılık
Kanunuyla ilgili olarak zaten ayrı bir kanun teklifinin geleceği
ifade ediliyor. Biz 20nci maddenin tekliften çıkarılmasını
ve bu madde içeriğinin de o teklifin içerisinde yer almasını
daha uygun buluyoruz. Torba kanun teklifi mantığından da
oldubittiye getirme gayretinden de uzak durmalıyız. Bu, demokratik
bir anlayış değil arkadaşlar.
Kanun teklifinin ikinci bölümünde yer alan maddeler
üzerindeki görüşlerimize gelecek olursak, 15inci maddeye
itirazımız var. Teklifin 15inci maddesiyle, tasfiye durumunda,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından atanacak ve
tasfiye sürecini devam ettirecek komisyona yapacakları işlemler için
idari, mali ve hukuki sorumsuzluk verilmek isteniyor. Tasfiye kurulunun
görevlendireceği kişiler de bu haktan yararlanacak. İlke olarak,
kamu hizmetinde bulunan herkesin yaptıkları idari, mali ve hukuki
işlemden sorumlu olması gerekir. Aksi bir durumda, görevlerini yerine
getirmeleri için kendilerine verilen imkânları kötüye
kullanmalarının da yolu açılacaktır.
Teklifin bu hâliyle geçmesi hâlinde de tasfiye
edilecek varlıkların çok ucuz fiyata elden çıkarılması
durumu var ve maalesef böyle bir durumda da hesap sorulmayacaktır, bu
durum vatandaşlarımızda mağduriyet
oluşturacaktır. Bizim buradaki beklentimiz, tasfiye kurulu ve
görevlendireceği kişilerin kamu hizmetlerindeki gibi genel hükümlere
tabi olmasıdır. Bu önlem vatandaşı korumak için gereklidir.
Teklifin 17nci maddesinde, hâlihazırda bir
lisansa tabi olmadan faaliyette bulunan şirketlerin mevzuat hükümlerine
uyumu için intibak süreci ve kurula başvuru yapmayıp lisansa tabi
olmadan tasarruf faaliyeti sürdüren şirketlerin tasfiye süreci
düzenlenmektedir. Evet, bu düzenleme birçok dolandırıcılık
faaliyetinin önüne geçmek için uygun ancak düzenlemenin 3üncü
fıkrasında öngörülen uzatma süreleri biraz fazla.
Başlangıçta zaten altı aylık bir süre tanınıyor.
Kanun hükmüne uyum için ilave bir plan sunulması ve söz konusu planın
kurulca uygun görülmesi hâlinde altı ayı geçmemek üzere bir uzatma
daha ekleniyor, daha sonrasında kurula azami altışar aylık
iki uzatma hakkı daha tanınıyor yani toplamda yirmi dört
aylık bir süre verilebilmektedir. Bakın, bu ciddi manada uzun bir
zaman.
Değerli arkadaşlar, Bu süre içerisinde
firmalar mevcut sözleşmelerini yeni kanuna uygun hâle getireceklerdir.
deniliyor. Hepsini uygun hâle getirmezlerse ne olacak? Firmalar belki de
taksitleri almaya devam edecekler ama çekiliş yapamayacaklar.
Dolayısıyla, topladıkları taksitleri ellerinde tutacaklar,
bahane olarak da Kanun izin vermiyor. diyecekler. Bu yolla firmalarca
toplanan büyük meblağlarda para havuza girecek ve vatandaşın
parası orada bekleyecektir, bunu görmemiz lazım.
Bugün bu sistemde yaklaşık 270 bin
iştirakçi olduğu belirtilmektedir. Bu kadar çok sayıda bireysel
sözleşmenin geriye dönük olarak yeniden düzenlenmesi yapılırken
iştirakçilerin kazandıkları hakların ne şekilde
korunacağı açık bir şekilde belirtilmelidir. Bu süreç
içinde aylık ödemelerin, çekilişlerin, finansman tedariklerinin
nasıl yapılacağı detaylandırılmalıdır.
Bu nedenle, biz bu geçiş sürecinin alabildiğince kısa
tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu fıkradaki
altışar aylık iki uzatma süresinin kaldırılması
daha uygun olacaktır. Kaldı ki altışar aylık iki uzatma
süresinin kaldırılması 18inci maddede öngörülen sermaye
yeterliliği koşulunun süre kısaltılmasıyla da uyumlu
olacaktır.
19uncu maddeye bakılacak olursa, Tapu
Kanununun 26ncı maddesinde değişiklik öngörüyor. Tasarruf
finansman şirketleriyse konutla sınırlı değiller,
taşıt finansmanı da sağlıyorlar. Bu yüzden,
taşıtlar için rehin konusunda Karayolları Trafik Kanununda da
bir düzenleme yapılması gerekir.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak,
avantajları ve dezavantajları olan bu sistemin dezavantajlarını
azaltmak amacıyla yapılan bu düzenlemeye olumlu
yaklaşıyoruz. Bu teklifi, sistemin sadece firmaların iyi
niyetlerine bırakılmayıp vatandaşın ekmeğinden,
aşından fedakârlık ederek sağladığı
finansman sisteminin en iyi şekilde devam etmesi için atılan olumlu
bir adım olarak değerlendiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Çinin Doğu Türkistanlı soydaş ve
dindaşlarımıza uyguladığı mezalime,
soykırıma dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Konseyindeki 22 ülke, ortak yayınladıkları
bir mektupla, Doğu Türkistanı dünyanın en büyük cezaevine
çeviren, akla hayale gelmeyecek işkencelerde bulunan Pekin yönetimini
kınayarak bu mezalimin durması için çağrı yaptı. İsveçten
Japonyaya kadar 22 devletin imzaları arasında ne yazık ki
Müslüman ülkelerin imzaları yok. Neden? Ticari ve ekonomik tehditlerden mi
korktular? Peki, Türk milletini temsil eden Hükûmetin, kınama metninde
neden imzası yok? Biz, Türk ve Müslüman olarak ilk imza sahibi
olmalıydık. Bakın, son olarak 23 Şubat 2021de Kanada
Federal Parlamentosu, Çinin Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını
soykırım olarak tanımlayan yasayı onayladı. 25
Şubat 2021de ise Hollanda Parlamentosu, Çinin Uygur Türklerine yönelik
uygulamalarını soykırım olarak nitelendiren karar teklifini
kabul etti. Peki, ya biz, biz ne yaptık? Emperyalizmin zincirlerini
kırarak kurulan bu Gazi Meclis ne yaptı? Çini kınamak için neyi
bekliyoruz? Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yaşayan, sadece Türk ve
Müslüman olduğu için mezalime uğrayan soydaş ve dindaş
Uygur Türk kardeşlerimizin yaralarına merhem olacak, hâlen bu
mezalime devam eden Çine ne yaptık arkadaşlar? Onların
yaralarına merhem olacak ne yaptık? İYİ PARTİ olarak,
Sincan Uygur Bölgesinde yaşanan mezalim ve soykırım konusunda
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak bir karar alarak uluslararası
topluma ilan edilmesine dair talebimizin bir saniye dahi beklemeden kabul
edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan,
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan
Susarsam, hakkını helâl etmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET METENAT ÇULHAOĞLU (Devamla) Doğu
Türkistanda yaşayan Uygur Türklerine, kardeşlerimize desteğini
esirgemekten imtina edenleri yüce Türk milleti affetmeyecektir diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bravo! Bravo!
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ömer Öcalan.
Buyurun Sayın Öcalan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı İnsan
Hakları Eylem Planından bahsetti. Gerçekten ülkeyi görmesek,
yaşananları bilmesek Acaba ne açıklanacak? diye
halkımız merak içinde olacak. Destekliyoruz tabii, insan hakları
lehine yapacağınız tüm çalışmaları destekliyoruz
ama dikenli çiçek ayrıştırıcı bir dil,
ötekileştirici bir dil daha başlamadan İnsan Hakları Eylem
Planının kendi mantalitesinin ayrımcı olduğunu ortaya
koyuyor.
Nereden başlayalım? Anayasa Mahkemesi ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çıkardığı
kararları bir an önce uygulasanız iyi olmaz mı bu ülkenin
geleceği için? Nereden başlayalım? Cezaevlerinde binlerce insan
-100üncü gününe yaklaştı- açlık grevinde, cezaevindeki hak ihlallerinin
geri dönüşümü için, normal bir alana evrilmesi için başlasak iyi
olmaz mı acaba? Cezaevinde, özellikle de İmralıda Sayın
Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılmasından
başlasak acaba iyi olmaz mı?
Burada kimi Grup Başkan Vekili konuşuyor,
insan bazen şaşırıyor. Yüzlerce cezaevi var bu ülkede,
yapılan çıplak aramalar var, işkence var. Maalesef bir Grup
Başkan Vekili vicdanını ve geleceğini ipotek altına
koymaktadır. Sebep? Demek ki bu cezaevinde uygulanan antidemokratik
uygulamaların tamamından haberiniz var, yoksa siz kendi siyasal
geleceğinizi ve itibarınızı nasıl ipotek altına
alabilirsiniz? Adana Kürkçüler Cezaevinde, Diyarbakırdaki cezaevinde,
Vandaki cezaevinde bu antidemokratik uygulamaların
olmadığını, çıplak arama uygulamalarının
olmadığını nereden biliyorsunuz siz?
Şaşırmışsınız, kontrolünüzü
kaybetmişsiniz. Aslında bu yönüyle de, temsil ettiğinizi iddia
ettiğiniz siyasal İslama da zarar veriyorsunuz. Öyle bir noktaya
getirdiniz ki, Kürtlerin siyasal mücadelesini yürüten ve Kürtlerin hakları
için mücadele yürüten partimiz
Ve siyasal İslamın bir daha
birbirine selam vermemesi için elinizden geleni yapıyorsunuz,
geldiğiniz geleneğe kısmen de ihanet ediyorsunuz. 28
Şubatın mağdurları olduğunuzu söylüyorsunuz ama 28
Şubattan onlarca misli zulüm politikalarını uyguluyorsunuz.
Hangi ülkede yaşıyorsunuz? Tutuklu gazeteci sayısında
Türkiye dünyada 1inci sırada. Dünyada 340 civarında gazeteci
tutuklu, bunun 100ü Türkiyeye ait, 100 gazeteci şu an Türkiye
cezaevlerinde. Hangi ülkeden bahsediyorsunuz? Günde onlarca kadın
şiddet görüyor, ayda onlarca kadın yaşamını
yitirmektedir ve erkek şiddetiyle karşı
karşıyadır. Hangi Türkiyeden bahsediyorsunuz? Ülkede hâlâ on
binlerce KHKli insan var. Fişlediğiniz insanları kanun hükmünde
kararnameyle ihraç ettiniz; ekmeğini, aşını elinden
aldınız. Nereden bahsediyorsunuz? Bu hikâye tutmaz, bu hikâye
bitmiştir artık.
Arkadaşlar, her
sıkıştıklarında birkaç yılda bir insan
hakları eylem planından bahsediyorlar. Birkaç yılda bir bu
konuyu ortaya atıp bu işin içinden çıkacaklarını
zannediyorlar. Cezaevinden bahsetmişken şu konuya da dikkat çekeyim,
gerçekten acayip bir durum, bazen şaşırıyoruz. Meclis
Başkanı dile getirmiş, biz ne yapıyormuşuz?
Cezaevindeki arkadaşlarımıza mektup gönderiyoruz. Buradan sesleniyorum
Sayın Meclis Başkanımıza: Musa Aydın, Antep İl
Eş Başkanımız; Musa Alkan, bir önceki Mardin İl
Eş Başkanımız; Hasip Aktaş, benim, 2014-2016
yılları arasında Mardinde İl Eş
Başkanlığı yaptığım süreçte bizim
yöneticimiz; bire bir arkadaşlarımız
Perihan Ağaoğlu,
2014te beraber Mardin İl Eş Başkanlığı
yapmışız; Ferhat Kut, aynı dönemde Nusaybin İlçe
Eş Başkanımız; Zeynel Taş, Bozova Belediye Başkanı;
Mustafa Bayram, Halfeti Belediye Eş Başkanı ve
arkadaşlarımız
Mektup göndermişiz. Gerçekten acayip bir durum;
bizim de Meclis Başkanımız bunu röportajlarla ifşa etmeye
Göndereceğiz tabii. Tutukladığınız,
yakaladığınız arkadaşlarımızı, hepsini
örgüt üyeliği adı altında tutukluyorsunuz, HDP üyesi diye
tutuklamıyorsunuz ki. Yol arkadaşlarımızın, siyasetçilerimizin
büyük çoğunluğu şu an zindanlardadır; siyasi rehine
durumunu uyguluyorsunuz. AKP bu gidişle gidecek ama bir daha gelmeyecek
çünkü şu an zindanlarda, cezaevlerinde açlık grevleri geri
dönüşü olmayan bir aşamaya gelmiş, tecrit en üst seviyede yürütülüyor.
Şimdi, işin içinde biz olmazsak Acaba
mı? deriz. Gerçekten acayip bir durum; ya, özel hükümlü, özel rehine
uygulaması yürütüyorsunuz -içindeyiz- ailesini göndermiyorsunuz,
avukatları göndermiyorsunuz, iletişim araçlarını
kullanmasını engelliyorsunuz, mektupları engelliyorsunuz,
faksı engelliyorsunuz.
Amacınız nedir? Böyle mi büyüyeceksiniz, böyle mi
gelişeceksiniz? Çok gerginsiniz, farkındayız, Sayın
Cumhurbaşkanı da gergindir.
Şu an diğer muhalefet partileri içerisinde
operasyonel faaliyetler içerisindesiniz. Tabii ki biz burada üçüncü yolu örmek
için, demokratik bir düzenin inşa edilmesi için en büyük çabayı
göstereceğiz.
Kobani iddianamesi adı altında bu
Parlamentonun kıymetli vekillerine, halkımızın
kıymetli temsilcilerine şantaj yapmak istiyorsunuz. Siz aynı
uygulamaları yaparak farklı sonuç elde etmeye
çalışıyorsunuz; yaptınız,
yapmadığınız şey mi?
Alışkınsınız bunlara.
2016da, 4 Kasımda bu Parlamentonun üyelerini
tutukladınız, ülkeyi otuz yıl geriye götürdünüz. Demokrasiler
tahammül edebilme becerisini göstermektir, sizin düşüncenize
katılmıyoruz zaten ama herkes birbirinin düşüncesine ya da bir
partinin düşüncesine saygı göstermek durumundadır. Böyle, ülke
demokrasisine katkı sunarsınız; böyle, ülkenin geleceğine
katkı sunarsınız.
Buradan toplumun tüm muhalif kesimlerine söylüyorum:
Tecridi cezaevlerinden başlattılar, tecritte İmralıdan
bahsettiler. Bakmayın şimdi burada kriminalize ettiklerine, 2013 ve
2015 yılları arasında Kürt sorununun demokratik çözümü için
heyetler gitti, Millî İstihbarat Teşkilatının önde
gelenleri gitti, Osloya gitti. Gitmeli miydi? Gitmeliydi, devam etmeliydi bu
ülkede daha fazla tahribatın yaşanmaması için, bu halkın
evlatlarının yaşamını yitirmemesi için. Yönetim bu
değil mi? Siyaset bu değil mi? Hamaset alanına çevirdiler
burayı, taziye evine çevirdiler. Yapacakları bir şey yok, vatan
millet edebiyatı yaparak duygulara hitap ediyorlar. Bu halk sizi buraya,
bu Mecliste taziye kurun diye yollamadı; bu halkın en derin, en
köklü, en ağır sorunlarını çözün diye buraya yolladı.
Diğer bir konu, onu da ana dilimle belirtmek
istiyorum, buradaki arkadaşlar, görevli arkadaşlar -belki değil,
net olarak- x yazacaklar, bilinmeyen dil yazacaklar. Milyonlarca
nüfusu olan, ana dilini kullanan, Türkçeyi bilmeyen insanlar belki buradan
söyleyeceğimiz birkaç kelamla anlarlar. Sonra tercüme de edebilirsiniz:
(x)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Başkan, belki PKK
propagandası yapıyor, ne biliyorsunuz ya?
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
(x)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Belki IŞİD
propagandası yapıyor. Lütfen Başkanım ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Irkçılık bir hastalıktır.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Irkçılık belli, orada.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Irkçılık sizde
var ya!
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
(x)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Başkanım, neyi tamamlayacak!
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Başkanım,
lütfen, buna müsaade etmeyin ya! Başkanım, belki IŞİD
propagandası yapıyor, belki PKK propagandası yapıyor.
BAŞKAN Ne diyor, soracağız.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Müsaade etmeyin, lütfen,
Başkanım ya!
BAŞKAN Lütfen, hatibi dinler misiniz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Ya, böyle bir şey
olur mu! Belki buradan mesaj gönderiyor.
BAŞKAN Lütfen, oturur musunuz
arkadaşlar.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, bu ilk defa
olmuyor ki Mecliste.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Başkanım,
lütfen ya, lütfen, kürsüden indirin; yeter ya, o kadar da olmaz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ezberlemiş ya,
ezberlemiş.
ÖMER ÖCALAN (Devamla)
(x)
(HDP sıralarından alkışlar)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Yürü!
BAŞKAN Ömer Bey, söylediklerinizin
anlaşılabilir olması için isterseniz size süre vereyim ve
tercüme edin çünkü biz de bir şey anlamadık.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Başkanım, neyi tercüme edecek!
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Hiçbir şeyi tercüme
etmesine gerek yok!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) O zaman,
Çerkez çıksın, Çerkezce konuşsun; Arap çıksın, Arapça
konuşsun.
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; yıllardır beraber kardeşçe yaşıyoruz
bu topraklarda. Bir kampanya başlatılmış şimdi. Bu
ülke içerisinde Kürtçenin, ana dilinde eğitim dili ve resmî dil
olması için katkı sunmaya çağırdım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Buna bile tahammülünüz yok,
yazıklar olsun!
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalanın 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, sadece şunu söyleyeceğim: Yani biz bu tür durumlar
olduğu zaman Mecliste
Yani insanlar kendi konuştukları
dilleriyle, efendime söyleyeyim, lehçeleriyle, ağızlarıyla bir
iki cümle, birtakım ifadeler kullanmak isteyebilirler. İşte, bir
iki cümle şey olduğu zaman bunun Meclis kürsüsünde
yaşandığına şahidiz, buna da kalkıp da kimsenin
bir şey dediği de yoktur.
BAŞKAN Evet
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ancak bu,
Mecliste, kürsüde bir hitap hâline dönüştüğü zaman doğru bir
durum hâlini almaz; bu, sıkıntılı bir hâl alır.
Burada, bu memlekette, Anayasamıza göre, konuşulacak olan dil de
bellidir, Türkçedir. Dolayısıyla, bu konuda daha fazla tahrikkâr
duruma girebilecek bu tür şeylerden kaçınmak gerektiği
kanaatindeyiz. Dolayısıyla, bir iki cümle söyledikleri zamanlarda
falan bunun bir şeyi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir de nedir, o
bir iki cümle de nedir, sizin dediğiniz gibi; bunu duymak, bilmek de
önemlidir. Bunlar çevrildiği zaman, Türkçesi de ifade edildiği zaman
tutanaklara geçerler, böyle olur; belki çok iyi temennide bulunuluyordur, belki
de arkadaşlarımızın dediği gibi çok kabul edilemeyecek
ifadeler belki kullanılıyordur. Bunları bizim bilmemiz
Veyahut
da bu noktada bilinmez bir durumun ortaya çıkmasında da yarar
görmüyoruz. Bunu burada ifade etmek istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
33.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, şöyle: Doğrusu Bu, Mecliste
bir hitap dili olmasın. dedi, zaten biz de bunu, bütün
konuşmalarımızı Kürt dilinde yapmıyoruz, Kürtçe
yapmıyoruz. Geçen hafta Dünya Ana Dili Günü sebebiyle Diyarbakır
Milletvekilimiz Dersim Dağ aynen Türkçesini ve Kürtçesini kürsüden
anlatınca da aynı tepki geldi, bugün vekilimiz bir dakikalık bir
konuşma yapınca yine aynı tepki geldi. Hakikaten şu anda
Türkiyede 20 milyonu aşkın yurttaş bu dili ana dili olarak
kullanıyor; evinde, sokağında, iş yerinde bunu kullanıyor
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Masumiyet yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
ve
kendi milletvekillerinden bu dille bir hitap duymasında ne gibi bir
sıkıntı var, ne gibi bir sakınca var, anlamakta çok
zorlanıyorum. Yani biz şöyle bir iddiada olmadık hiçbir zaman,
bütün konuşmalarımızda, hani İç Tüzük, Anayasa dedikleri
şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
ama
bunun olması gerektiğini de, eğitim dili olması
gerektiğini de, özgürce kamu alanında, kamu hizmetlerinde
kullanılması gerektiğini de söylüyoruz, kanun teklifleri
veriyoruz, önerge veriyoruz. Açıkçası bir dile bu kadar büyük bir
tahammülsüzlük çok acı yani kelimenin tam anlamıyla çok acı.
Yani diller arasında düşmanlık olmaz, dillere
düşmanlık olamaz. Ayrıca, vekilimiz böyle, çeviremeyeceği
bir konuşma tabii ki yapmaz, tabii ki hiçbir milletvekili yapmaz. Biz
zaten düşüncelerimizi Türkçe de söylüyoruz, kendisi çevirmeye
başladı ama o kadar büyük tepki geldi ki çeviriye bile izin
verilmedi, işte Kürt düşmanı derken tam da bunu söylüyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarında
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, tutanaklara geçsin, bizim herhangi bir düşmanlık
maksadıyla -efendim- Kürtçe konuşulduğu için, mahsusen Kürtçe
olduğu için ortaya koyduğumuz bir tepki değildir bu; bunun
altını özellikle çizmek isteriz. Bu noktada bir teşebbüsün bir
kural hâline gelmesini, bir teamül hâline gelmesini asla kabul
etmediğimizi ifade ettik, tolerans payımızı da söyledik.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Haydar Akarın, Türkiye Cumhuriyetinin resmî dilinin
Türkçe olduğuna, ana dilinin Meclis kürsüsünden de
kullanılabileceğine ama kendisine göre doğru olanın hatibin
söylediklerini tercüme etmesi olduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN Doğru söylüyorsunuz, Sayın
Beştaş da bunu izah etti.
Tabii ki bizlerin de -Divanın,
stenografların ve milletvekili arkadaşlarımın- buradan, bu kürsüden
Türkiye Cumhuriyetinin resmî dili olan Türkçeyi konuşmaları herkesin
önceliğidir. Zaman zaman sadece Kürtçe değil farklı dillerde de
çünkü Türkiyede de farklı
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Öncelikten ötedir Sayın Başkanım.
METİN NURULLAH SAZAK ( Eskişehir) Tek dil.
BAŞKAN Anayasal bir gerekliliktir, onda bir
sıkıntı yok, lütfen arkadaşlar.
Tabii ki, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde farklı
dilleri, ana dilleri kullanan
Ama Türkiye Cumhuriyetinin resmî dili
Türkçedir. Ana dilini kullanan insanlar var; bu insanlar, zaman zaman
arkadaşlarımız Mecliste de var, kürsüden kullanabilir ama bana
göre doğru olan, söylediklerini tercüme etmesidir, burada bütünü hiçbir
şekilde değil, kısmi kullandığı zaman da tercüme
etmesidir.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Başkan, burada tek dil Türkçedir.
BAŞKAN - Eğer bilinmeyen dil olarak
geçmesini istemiyorlarsa, onu da bizim anlayacağımız
şekilde tercüme ederlerse hem Divan hem stenograflar hem milletvekili
arkadaşlarımız için
Bu bir gelenek hâline de gelmemelidir.
Şimdi, bakın arkadaşlar, burada
Fransızcayı konuşsaydı, İngilizceyi
konuşsaydı ya da başka bir ülkenin dilini konuşsaydı
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) - Aynı tepkiyi verirdik, aynı tepkiyi gösterirdik
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Hayır, ona da
karşıyız.
BAŞKAN Bunu bir haklılık gerekçesi
olarak söylemiyorum, çok rica ediyorum.
METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) - Anayasada Türkçedir Sayın Başkan.
BAŞKAN Özellikle uyardım tercümesini
etmesi için. Türkiye Cumhuriyetinin bir tek resmî dili vardır, Türkçe.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Onu söylüyoruz
zaten.
BAŞKAN Onun ötesinde Mecliste başka bir
dilin konuşulması zaten onaylanacak bir durum değildir. Zaman
zaman arkadaşlarımız -sadece HDP Grubu için söylemiyorum-
kullanıyorlar, bunun da biz tercümesini istedik.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de Gürcüce
konuştum ne var, ne olacak?
BAŞKAN Evet, Engin Bey de daha önce Gürcüce
konuştuğunu söylüyor.
Bu konuyu çok uzatmaya gerek yok, bunu da bir kez
daha tekrarlıyorum: Anayasamız gereği de bizim Türkiye
Cumhuriyetinin resmî dili Türkçedir, Türkiye Cumhuriyeti Meclisinde de Türkçe
konuşulur ama zaman zaman konuşmalarda da tercümesini yapmak
kaydıyla kabul edilebilir diyelim, istisnai bir durum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sadece tutanaklara geçsin.
Bu Mecliste -tanıklığımı
söylüyorum- Çerkezce konuşuldu, Gürcüce konuşuldu, Arapça
konuşuldu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Konuşulur,
ne mahzuru var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İngilizce, Fransızca konuşuldu ama hiçbirine Kürtçe
konuşulduğu zamanki tepki gösterilmedi, bu da tutanaklara geçsin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir deyiş olarak
geçebilir.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN Evet, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmelere, gruplar adına konuşmalara devam ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep
eden Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, bizleri
televizyonları başında izleyen aziz milletimiz; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda,
yıllardır büyük mağduriyetlere yol açmış ve tamamen denetimsiz
bir finansal sistemi düzenlemek için çalışıyoruz. Daha önceleri
Plan ve Bütçe Komisyonunda da defalarca dile getirdik, Bankacılık
Kanunu çıkarılırken ısrarla söyledik, bu sektör yasal
çerçevede denetim altına alınmalıdır dedik ama ne acı
ki AK PARTİ Grubuna kabul ettirememiştik.
Evet, finansal piyasaların düzenlenmesi,
denetim altına alınması çok önemli. Buna elbette biz de destek
veriyoruz ama yapacağımız her düzenleme önce kamu
yararını gözetmelidir çünkü bu konuda yatırım yapan
yurttaşlarımızın yüzde 90ı dar gelirli, zor
şartlarda yaşayan, bankalardan işini göremeyen
yurttaşlarımız. Bu sektörde denetim olmadığı için
mağdur olmuş binlerce insan var. Saadet zinciri mağdurları
var, Tosuncuk mağdurları var, YİMPAŞ var, KOMBASSAN var,
İhlas Finans var, İmar Bankası var, Banker Kastelli var, Jet
Fadıllar var, Esenyurtta da mağdurlar var; var, var, var. Arka
planda büyük tekeller var, büyük sermaye sahipleri var, büyük şirketler
var. Sayın Başkanım, bakın, bu yasa çıkarılmadan,
daha bu düzenleme yapılırken banka hesapları
incelendiğinde, bunların belki bir bölümü bankalarda olan
mevduatlarını farklı hesaplara taşıyor olabilirler;
denetim noktasında üzerimize düşeni yapmalıyız. Küçük sermayeli
şirket olup büyük paraları vatandaştan toplayarak mağduriyet
yaratan şirketler var. Böylesine başıboş bir piyasada, 400
bin civarında dar gelirli insanın hakkını savunacak bir
sistemi elbette ki çıkarmak Gazi Meclisin, yüce Meclisin görevidir,
hepimiz de buna katkı sunacağız. Faizler düşük olsa
vatandaş bu tür kuruluşların ve kurumların
kapısını çalıp kapıdan içeri girmez arkadaşlar.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bu düzenlemeyle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulunun yetkileri biraz daha genişleyerek artıyor. Maalesef,
ülkemizde kurumların çöktüğü bir dönemi de tek başına
iktidar olan AK PARTİ döneminde yaşıyoruz. Bağımsız
olarak bildiğimiz kurullar ortaya irade koyamaz durumu geldi. Sayın
Cumhurbaşkanının etki etmediği hiçbir kurum kalmadı.
BDDK ne yazık ki tıpkı Merkez Bankası gibi siyasi bir
kurula dönüştü. İşte tam da bu nedenlerle, bu düzenlemede
BDDKye verilen yetkilerin kamu yararına kullanılacağı
yönünde endişelerimiz var, bunu da buradan paylaşmak zorundayız.
Ciddiyetsiz yönetim
anlayışınızla, liyakatsiz atama ve hesapsız
harcamalarınızla devlet kurumlarına olan güveni yitirdiniz,
siciliniz bozuk. AKPye aziz milletin vereceği elbette bir sicil notu
vardır, günü gelince de belli olacak.
Genellikle sonu evimle biten bu şirketler
masum bir yardımlaşma örneği mi yoksa ilerleyen dönemlerde
mağduriyetlerle anılacak olan bir zincirin halkası mı,
kafalarımız karışık. Cumhurbaşkanı bile
çıkıp konuşmalarında bu finansal sistemi öneriyor.
Diğer yandan, vatandaşın sicilini bozdunuz. Sicil affı da
çıkarmıyoruz. Vatandaşı da sanki bu kurumlara Meclis eliyle
iktidar âdeta yönlendiriyor gibi geliyor. Ama vatandaşı korumayan, kollamayan
hiçbir yasal düzenlemeden yana da durmayacağız.
Yıllarca insanlar mağduriyet
yaşamış, insanların kıt kanaat biriktirdiği
paralar denetlenemeyen şirketlerce dolandırılıp insanlar
mağdur edilmiş. Bu mağduriyetler tespit edildi mi bugüne kadar?
Hayır. Bunca zaman ortaya çıkan hak kayıplarını
nasıl telafi edeceğiz, hiçbir görüş var mı? Hayır.
Çözüm öneriniz var mı? Bu da yok. İşte bugün milat bundan
sonrası için ama geçmişteki mağdurların boynu bükük, o
aileler perişan, bunu bir kez daha buradan hatırlatmak isterim.
Bu düzenleme bu kadar ihtiyaçken neden bunca zaman
vatandaş bu sistemin içine itildi? Bu da karanlık. Kimler bu
yöntemlerle ne kadar zenginleşti, biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bu kaynaklar
nerelere kullanıldı? Bilmiyoruz. Bunların hepsi cevap bekleyen
sorular. Gelin, samimi olup bunu bir araştıralım, bir
araştırma önergesiyle de besleyip günümüze getirelim.
Ekonomik krizi bankalar üzerinden yönetemeyen
iktidar şimdi katılım finans sistemini pompalamaya
çalışıyor. 2019 yılında, Sayın Cumhurbaşkanı
konuşmasında aynen şöyle diyor: Katılım
finansını istediğimiz yere getirmek için önemli adımlar
atıyoruz. Bu, aynı zamanda yastıkaltına da ciddi anlamda
yarar sağlayacak hareket getirecektir. Sayın
Cumhurbaşkanı, bilmediğiniz bir şey var, vatandaşa
yastığının altında saklayacak hiçbir şey
bırakmadınız. Ama bu ülkede bir gerçek var, kredisini veya kredi
kartı borcunu ödeyemeyip takibe düşen 3,5 milyon vatandaş var ve
bu ülkede ekonomiye güven yok, istikrar yok, bu anlayışın
değişmesine de şiddetle ihtiyaç var. Gittiğiniz yol
çıkmaz sokak. Hep deneme yanılma ve sınama yöntemiyle
ilerliyorsunuz. Ortak akılla önerilerimizi dikkate alın, bu yoldan
dönün. Lütfen, verdiğimiz değişiklik önergelerine desteğinizi
bekliyoruz.
Gelinen noktada, halktan bu kadar kopuk bir iktidar
hiç görülmedi. Varsa yoksa yandaş şirketlerin geleceği,
vatandaşı düşündüğünüz yok. Düzenlemelerin yürürlüğe
girmesi durumunda, sektöre gelecek olan devlet güvencesi sayesinde sistemde yer
alan kişi sayısının ve pazar sayısının
birkaç kat artacağını hepimiz tahmin etmekteyiz. Bugün 760
şube ve 34 firma var; çok lüks, şatafatla döşenmiş o
bürolar var. İşte bu faizsiz sistemde ve bu
yasalaştırdığımız sistemde o paraların
tamamı dar gelirli insanların cebinden alınan paralar
olacaktır. Artık milletin, AKPnin ekonomik uygulamalarına olan
güveni de kalmadı. Vatandaş borçlu, vatandaş mağdur,
vatandaş çaresiz.
Bugün ülkemizde gerçek işsiz sayısı
10 milyonu aştı. Türkiye, dünyada enflasyon liginin 15inci
sırasına yükseldi. Üretim yapan 2 milyon çiftçinin tapusuna ipotek
konuldu. Çiftçinin tarlaları, traktörleri bir bir satılıyor.
Ödenemeyen ticari ve bireysel krediler nedeniyle konuttan fabrikaya, dükkandan
arsaya binlerce gayrimenkul bankalara geçti. Yani üretemeyen, ürettiğini
yok pahasına satan, pahalı mazotla üretim yapan köylü; gübre, yem,
ilaç ve sulama maliyetlerinin altında ezdiğiniz çiftçi;
tarlasını, evini bankaya kaptırmış, devletten de
umudunu kesmiş sayenizde. Bankalar tarafından satışa
sunulan ticari gayrimenkuller arasında fabrika binaları bile var.
Fabrika üretemeyince ne olacak? Banka el koyacak. Ekonomik kriz boyutunu
görüyor musunuz? Borçları yeni çekilen kredilerle kapatıyor yani
borç, yeni bir borçla ancak ödenebiliyor. Ekonomide ciddi kriz var ama AK PARTİ
iktidarı, öğrencilerin borçlarını azaltacak, EYTlilerin,
çiftçilerin, tarım çalışanlarının, emekçilerin,
esnafın, üreticinin sorunlarını giderecek, -cek, -cek, -cek...
Ama ortada çözüm yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Arada -cak,
-cak da yapıyorlar. Sade -cek, -cek değil, arada -cak,-cak.
KADİM DURMAZ (Devamla) Evet, evet.
Hâl böyleyken finans sektöründe düzenlemeler yapsak
da reel sektörün sorunlarına çare olmamız mümkün değil. Acilen,
bu sorunlara buradaki grubu bulunan bütün siyasi partiler, sivil toplum
örgütleriyle ortak bir anlayışla çözüm aramak zorundayız.
Artık, bu aziz milletin kan alacak damarı kalmadı,
yastıkaltında bir şey yok, AKPyi de taşıyamıyor.
Çözüm: Biat esaslı kadroların yerine kamuda liyakati,
kaynakların kullanımında şeffaflığı ve hesap
verebilirliği gelenek hâline getirmeliyiz; demokraside eksiksizliği,
yargıda bağımsızlığı ve devlete güveni esas
almalıyız. Bunu da Cumhuriyet Halk Partisi olarak Millet
İttifakıyla önümüze gelecek ilk sandıkta aziz milletin
vereceği yetkiyle başaracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yüce Meclisin değerli üyeleri, bu hafta,
hepinizin bildiği gibi Muhasebe Haftası. Her koşulda
karşılıksız mesleğini icra eden, topluma değer
katan muhasebecilerin Muhasebe Haftasını kutluyorum. Muhasebeciler,
pandemi sürecinde ne devletten ne odalardan herhangi bir ücret
almadığı gibi yasaklı dönemlerde de muafiyetli olarak
çalışmak zorunda kaldılar. Zor durumda olan firmaların
zararlarına da ortak olan meslek mensupları yalnız bırakıldı.
Muhasebecilerin mesleki sorunlarının yanında cezai, mali ve
hukuki sorumluluklarının da her geçen gün
arttığını görüyoruz. Bu anlamda da bir düzenlemeye ihtiyaç
vardır. Mükellefin, yakınının işi olur, muhasebeciye
uğrar; elemanının işi olur, muhasebeciye uğrar;
davalık hukuk işleri olur, muhasebeciye uğrar; önce muhasebeye
uğrar, danışır, resmî kurumlarla
yazışmalarını yapar, muhasebeciden görüş alır.
Tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, aynı zamanda şahsı adına
Malatya Milletvekili Sayın Mehmet Celal Fendoğlunun söz talebi
vardır.
Konuşma süresi on beş dakika.
Buyurun Sayın Fendoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Yasalaşacak olan bu kanun teklifini Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak desteklediğimizi beyan ederim.
Türk finans sektörü, gelişmekte olan ülkelerin
genelinde olduğu gibi bankacılık
ağırlıklıdır. Ekonomik büyüme, finansal gelişme
ve derinleşmeyle mümkündür. Ülkemizin mevcut finansal
yapısının kredi piyasası ağırlıklı
olduğu ve bu piyasada da mevduat bankacılığının
baskın olduğu görülmektedir. Bu yapı ancak belirli ekonomik
gelişmişlik düzeyine erişinceye kadar yeterli olabilir. Finansal
gelişme ve derinleşme ancak finansal aracılar arasında
denge sağlanmasıyla mümkün olabilir. Diğer finansal
kurumların bankacılığın ağırlıklı
olduğu bu yapıda kendilerine yer açmakta zorlanmaları ve bankacılık
sektörü üzerinde yoğunlaşmanın yarattığı
kırılganlık ve riskler ancak diğer finansal kurumların
gelişimiyle azaltılabilir. KOBİlerin finansmanında önemli
bir role sahip finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin
kaynak maliyetlerinin düşürülmesi, sundukları hizmetlerin
yaygınlaştırılması ve
kolaylaştırılması, reel sektörün finansman
yollarının çeşitlendirilmesiyle sağlanabilir. Finans
sektöründeki kurumların ve araçların çeşitliliği ve
etkinliği düzenlemelerle desteklenirken kurumlar ve araçlar
arasındaki rekabet eşitliğini sağlamak amacıyla
düzenleme farklılıklarının da ortadan
kaldırılması gerekir. Zayıf mali yapıları
nedeniyle bankalardan ihtiyaç duydukları finansmanı sağlayamayan
KOBİler çok yüksek faiz ve kredi maliyetleriyle
karşılaştıklarından sürekli darboğazlar
yaşamaktadırlar. Bu bağlamda, KOBİ ve
esnaflarımızı yaşanabilecek her türlü darboğazdan
kurtarabilmek, banka kredi notlarının düzenlenmesi için sicil
affının sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla
finansal tabana yayılma artırılmalıdır. Finansal
tüketicilerin bilinçlendirilmesi, finansal ürün seçeneklerine erişimlerin
artırılması, finansal okuryazarlığın ve finansal
araçlar ile kurumların bilinirliğinin artırılması,
finansal tüketici tabanının geliştirilmesi ve korunması
gerekmektedir.
Ülkemizin istikrarlı ve uzun dönemli bir büyüme
performansını sürdürebilmesi için yurt içi tasarruflar kilit rol
oynamaktadır ancak malum olduğu üzere, ülkemizde hane halkı
tasarruf oranları istenildiği kadar yüksek düzeyde değildir. Çok
tabiidir ki hane halkı tasarruflarının artması ve bu
tasarrufların ekonomiye kazandırılması, öncelikle,
bireylerin kendilerini finansal açıdan güvence altında hissedecekleri
uygun tasarruf ürünlerinin bulunmasıyla mümkündür. Bu nedenle, özellikle
bireyler için tasarrufları artırıcı tedbir ve uygulamalar
daha da önemli hâle gelmiştir. Uluslararası literatürde
sözleşmeye dayalı tasarruf sistemi olarak adlandırılan,
tasarruf sahibinin belirli bir süre birikim yaptıktan sonra önceden
belirlenmiş bir menfaate ulaştığı yatırım
araçlarının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok uzun
zamandır yaygın şekilde uygulandığı
görülmektedir.
Sözleşmeye dayalı tasarruf sistemleri
arasında en yaygın olanlar; ulusal finansman fonları, hayat
sigortaları, kamu destekli sosyal emeklilik sigorta sistemleri ve özel
emeklilik fonlarıdır. Dünyada yaygın olarak kullanılan diğer
bir sözleşmeye dayalı tasarruf örneği de birikim dönemi
sonrası katılımcıların belirli konularda finansman
kullanma hakkı elde ettikleri tasarruf finansman modelidir. Söz konusu
sistem, dünya genelinde 100den fazla ülkede, konut başta olmak üzere, dar
ve orta gelirli kesimlerin çeşitli ihtiyaçlarının
finansmanı için alternatif bir finansal yöntem olarak
uygulanmaktadır. Genel olarak sistemin, tasarruf oranlarını
arttırma, dar gelirlilerin finansmana erişimini
kolaylaştırma, genç hane halklarında tasarruf bilinci
oluşturma, orta ve uzun vadede finansal istikrara katkı sağlama
gibi önemli faydaları bulunmaktadır.
Ülkemizde de vatandaşlarımızın
konut ve taşıt edinmeleri için finansman hizmeti sunan özel
firmaların bir süredir faaliyet gösterdikleri bilinmektedir. Söz konusu
firmaların uygun şekilde denetim ve gözetime tabi tutulmasıyla
bu alanın güvenliği sağlanarak finansal sektörümüzün
çeşitlenmesine, piyasalarımızın derinleşmesine ve
nihayetinde, ülkemiz tasarruf düzeyinin artmasına katkı
sağlayacağı değerlendirilmiştir. Mevcut uygulamada
firmalar, belirli bir varlığı satmaktan ziyade
varlığın satın alınması amacıyla
müşterisine finansman kullandırmakta, bireysel veya grup hâlinde tasarruf
seçenekleri bulunmaktadır. Müşterilerden, tasarruf ve finansman tutarına
göre değişen oranlarda bir ücret tahsil edilmektedir. Belirli bir
süredir kendi iç dinamikleriyle bir şekilde varlığını
devam ettiren sistemin kurumsal bir yapı kazanması, sistemin
istikrarlı şekilde çalışması, bu sistemde tasarruf
eden müşterilerin hak ve menfaatlerinin korunması
bakımından önem arz eder hâle gelmiştir. Bu çerçevede,
hazırlanan kanun teklifiyle tasarruf finansman şirketleri olarak
adlandırılan firmaların düzenlenmesi ve denetim altına
alınması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarruf finansman sistemi, en genel anlamıyla,
müşterilere birikim yapmaları karşılığında
konut, iş yeri veya taşıt edinmek üzere daha uygun maliyetlerle
finansman kullandırılmasıdır. Modeli finans sektöründeki
diğer uygulamalardan farklı kılan temel unsur, finansman
kullanımının mutlaka belirli bir süre ve tutarda tasarruf etme
şartına bağlı olmasıdır. Diğer bir
deyişle, bu sistemin özü, tasarruf edenler ile finansman sağlayan
kişilerin aynı olmasıdır. Söz konusu özellik, tasarruf finansman
yönteminin hem güçlü hem de zayıf yanını
oluşturmaktadır. Güçlü olmasının sebebi, sistemin
dışarıdan kaynak ihtiyacı duymaması,
finansmanında gerekli fonun, bir kooperatif gibi iştirakçilerden
sağlanmasıdır. Bu sayede, bir taraftan finansman için piyasanın
altında bir maliyet sağlanabilirken, diğer yandan piyasa
dalgalanmalarından bağımsız bir faaliyet sürdürme
imkânı doğmaktadır. Ancak kapalı bir yapı olarak
çalışan sistemin müşteri giriş ve çıkış
dalgalanmalarına karşı olan hassasiyeti en kritik zayıflığını
oluşturmaktadır. Bu bakımdan, tasarruf finansman sektörünün
etkin bir şekilde denetlenmesi, özellikle de finansal
sürdürülebilirliğini sağlamak üzere gerekli likidite önlemlerinin
alınması büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, konuya ilişkin
teknik düzeydeki çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Özellikle
dünya uygulamaları incelenmiş, ülkemiz uygulamaları da göz
önünde bulundurularak sistemin etkin bir şekilde
çalışmasını temin edecek bir yasal altyapı tesis
edilmesi için bu kanun teklifinin hazırlandığını
görmekteyiz. Kanun teklifi sayesinde, firmalar Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumunun denetimi ve gözetimi altına alınacaktır.
Bu faaliyeti icra edecek firmalar için ayrı bir lisans türü ihdas
edilmiş olacak. Dolayısıyla, lisans verilenler dışında
sistemin izinsiz şekilde icra edilmesi yasaklanacak ve cezai
yaptırım uygulanacak. Tasarruf finansman şirketi
unvanıyla bu faaliyeti yürüten firmalar faktoring, leasing ve tüketici
finansman şirketleriyle aynı kanun altında düzenlenmiş
olacak; Finansal Kurumlar Birliğine üye olacaklar. Mevcut dönemde sistemi
icra etmekte olan firmaların intibak sağlamak veya tasfiye olmak
amacıyla BDDKye başvurması gerekecek. Yürürlük sonrası bir
aylık süre içerisinde başvurmayan şirketler hakkında
izinsiz faaliyet hükümleri işletilecek. Öngörülen sürede intibak sürecini
tamamlamayan şirketlerin tasfiyesi istenecek. Müşterilerinin hak ve
menfaatlerini koruyamayacağı anlaşılan firmalara tasfiye
komisyonu atanacak. Firmalar nezdinde toplanan tasarrufların tasfiyesi
genel hükümlere göre gerçekleştirilecek. Bu tasarruflara herhangi bir
devlet güvencesi veya sigorta sistemi getirilmeyecek.
Lisans alarak faaliyet göstermeye hak kazanan
firmaların maruz kaldıkları risklerin yönetilmesi amacıyla
kanun teklifinde ve hazırlanacak alt düzenlemelerde çok çeşitli
tedbirler alınmış olacak. Bu kapsamda, şirketlerin öz
kaynak ve likiditelerine ilişkin kısıtlamalara ve standart
oranlara uymalarına, karşılık ve ihtiyat fonu
ayırmalarına, muhasebe sistemi kurmalarına, ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarına sağlıklı raporlama yapmalarına,
düzenli olarak bağımsız denetimden geçmelerine ilişkin
hükümler getirilecektir. Firmaların başta iç sistemleri olmak üzere
uygun ve yeterli organizasyon ve yönetsel yapılarının tesis
edilmesi sağlanarak kurumsallık düzeyleri artırılacak.
Mevcut firmalar için eleştirilen hususlardan bir tanesi olarak da toplanan
tasarrufların firmanın dâhil olduğu grup içerisindeki diğer
faaliyetlerde kullanılması önlenecek. Bu kaynakların
münhasıran belirli likit finansal varlıklara
yatırılması zorunluluğu getirilecek. Firmalar nezdinde fon
biriktiren müşterilerin hak ve menfaatleri korunacak, müşterilerin
sözleşmeden cayma ve fesih hakları düzenlenerek tasarrufların
iade edilmesini engelleyen firmalara cezai yaptırımlar getirilmiş
olacaktır. Firmayı zarara uğratarak tasfiye aşamasında
müşterileri mağdur eden tasarruf finansman şirketi yönetici ve
mensupları hakkında adli ceza hükümleri düzenlenmiş olacak, bu
kişilerin kişisel mal varlıklarına rücu edilebilecek. Nihai
olarak, ülkemiz finans sektörü çatısı altında kamunun denetimi
ve gözetimi altına alınmış bir sektörün tasarruf
sahiplerinin ve finans sektörünün diğer alt bileşenlerinin olumsuz
etkilenmesi önlenmiş olacaktır.
Sözlerimi Gazi Mustafa Kemal Atatürkün nutkuyla tamamlayacağım:
Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır. Türkiye devletinin
bağımsızlığı kutsaldır.
Bağımsızlığımız lütuf veya ikram değil,
bizzat kahraman ecdadımızın kan ve can pahasına elde
ettiği muhteşem bir kazanımdır. Bilinsin ki Türk milletinin
bağımsızlığı asla çiğnetilmeyecektir.
Millet, sonsuz bir huzur ve güvenlik içinde rahat bulunmalıdır.
Ülkemizin herhangi bir köşesinde halkın güvenliğini, devletin
birlik ve asayişini bozmaya yeltenenler devletin bütün kuvvetlerini
karşılarında bulmalıdır; o, sonsuza kadar güvenlik ve
koruma altında olmalıdır. Hiç unutulmasın ki
bağımsızlığımıza düşkünüz, esaretin de
sonuna kadar düşmanıyız.
Bizi ekranları başında izleyen
vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. Allaha emanet olun, sağ olun, var olun. (MHP, AK
PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz, Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşıya aittir.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
251 sıra sayılı Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında söz
almış bulunuyorum.
Ülkemizde, İstanbul başta, göç alan bütün
büyük şehirlerde yoğunluk nedeniyle hem kiralar çok yükselmiş
hem de konut almak, arsa almak neredeyse imkânsız hâle gelmiştir dar
gelirli için, orta gelir seviyesindeki yurttaşlarımız için.
İlk 2013 yılında bu,
tasarrufları değerlendiren faktoring şirketleri ortaya
çıkmıştır ve sonra da 400 bin müşterinin
tasarruflarını değerlendirir hâle gelmiştir ve bu konuda da
bugün ülkemizde 50 tane faktoring şirketi ortaya
çıkmıştır. Tüm dünyada bu tür alternatif finansman
yöntemleri kullanılıyor. Bizde de 2013 yılında
başlamış olmasına rağmen, açıkça söylemek
gerekirse, devlet tedbir almakta son derece geç kalmıştır. Hele
bizde, çekilişe dayalı faizsiz finansman sistemi sadece Türkiyede
kullanılmakta ve büyük ilgi çektiği için finansman şirketleri
son derece gelişmeye başlamıştır. Ama bütün bunlara
rağmen devletçe hâlâ izinsiz çalışmakta, yeterli denetim ve
düzenleme tedbirleri maalesef alınmamıştı ama bu kanun
teklifiyle bunun alınıyor olması, bazı düzenlemelerin ve
denetimin alınıyor olması da sevindiricidir.
Arkadaşlarımız, daha önceki konuşmacılar bu maddeler
arasındaki eksikleri hatırlattılar. Bu eksikler de
tamamlandıktan sonra bu şirketlerin gelişmesi için bunun
gerçekte bir model olarak sistemde oturması gerçekten fayda
sağlayacaktır.
Devlet, gönül isterdi ki önceden ön alsın,
tedbir alsın; dar gelirli için hem konut üretiminde hem de arsa üretimi
konusunda. Ama maalesef, büyüyen şehirlerde, bilhassa göç alan
şehirlerde devletin bu tür tedbirleri olmadığı için hazine ve
vakıf arazilerinde mafyalar türer, arazi simsarları türer ve
ihtiyacı olan insanlara bu arsaları satmak suretiyle buralarda
gecekondu yapılmaya başlanır. Antalya da bunlardan çok
çekmiş kentlerimizden biridir. Sonra da devlet, bunun tedbirini alamadığı
için bir süre sonra bunun boyutları başa çıkılmaz noktaya
geldiği zaman da bu sorunu, çözemediği sorunu tasfiyeye
kalkışır. Nasıl tasfiyeye kalkışır? Aflar
çıkarmak suretiyle, mülkiyeti devretmek suretiyle tasfiye etmekte ancak
çözümü bulur. Oysa bunun yolu, halkın ihtiyaçlarını belirleyen
belediyelerin ve devletin, öncesinde bunlar için tedbirler alması hatta bu
tür faktoring şirketlerinin denetimini sağlaması, onları bu
konunun içine sokabilmesi ve konut üretiminde yarar
sağlamasıdır.
Ev alma hayali, büyük mağduriyetlere de neden
olmuştur; devlet sistemi yeterince denetleyemediği için
mağduriyetler oluşmuştur. Oysa bugün barınma hakkı,
temel insan hakları kapsamında sayılmaktadır. Yani devletin
tedbir alması gereken önde görevleri arasındadır. Devlet bunu
yapabilir mi tek başına? Devlet de yapamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Bu konuda devlet ancak
belediyelerle iş birliği modeliyle rahatlıkla hem toplu konut
üretebilir hem arsa üretimini çok sağlıklı bir şekilde
yapabilir ve bu tür alternatif finans modellerinin de gelişmesine
katkı koyabilir. Ama maalesef, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin getirdiği bu kutuplaşmalar nedeniyle hem
halkımızdaki kutuplaşmalar çoğalmıştır hem
boşa tartışmalar ülkemizi çok meşgul eder hâle
gelmiştir, üstelik bu kutuplaşmalardan nasibini belediyeler de
almıştır. Şu pandemi döneminde yardım için en
öncelikli seferber edilmesi gereken kurumlar belediyeler olması
gerekiyorken belediyeler, maalesef, bağış toplamakta bile
zorluklar çekmiş, halka ulaşmakta büyük zorlukları
olmuştur. Dilerim ki bu konuya, önemli olan bu konuya yeterli ehemmiyet
verilir; özel sektör, devlet ve belediyeler iş birliğiyle halka
hizmet için daha esaslı tedbirler alınır.
Saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki söz
talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Karahocagil
Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Terör örgütleri Türkiye
düşmanlığına her gün bir yenisini daha ekliyor. Bunun en
son örneği, FETÖ terör örgütü tarafından dün Amerika Birleşik
Devletlerinin New York kentinin en işlek caddelerinden biri olan Times
Meydanındaki dijital reklam panolarına Erdoğanı
durdurun. başlıklı ilanlarıdır.
Ülkemize ve Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana yönelik yapılan bu
saldırıyı şiddetle kınıyorum. Stop Erdoğan
mesajı Türkiyeyi durdurun. mesajıdır. Tarihimize,
iddiamıza, medeniyetimize saldırıdır. Bu ihanet
şebekeleri Türkiyeyi durduramayacaklardır. Devletimizin ve
Cumhurbaşkanımızın arkasında milletimizin iradesi,
desteği olduğu sürece hiçbir güç kirli emellerine
ulaşamayacaktır. Ruhlarını 1 dolara satanlar, Allahın
izni, milletimizin desteği ve dualarıyla ülkemizin büyümesi ve
gelişmesine engel olamayacaklardır. Tek millet, tek bayrak, tek
vatan, tek devlet şiarıyla çıktığımız bu
kutlu yoldan bizleri asla döndüremeyecekler diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özer
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye risk haritasına göre düşük, orta
ve yüksek riskli kentlerde yeme içme yerlerinin açılmasıyla
esnafımız kontrollü normalleşmeye adım attı.
Umarız, doğru ve zamanında yapılmayan uygulamalar nedeniyle
2020de 100 bine yakın esnafın kepenk kapatmasına göz yuman
iktidar, bundan sonra, vergi toplamasını bildiği gibi
yardım etmesini de bilir. Çünkü yüzde 50 kapasiteyle açılmasına
izin verilen esnafın biriken kira borçlarını, bankalara olan
kredi borçlarını, SGKye yatırılmayan primlerini,
vergilerini, yapılandırmalarını hemen iki günde ödeyip
kapatabilmesi çok da mümkün gözükmüyor. O nedenle, esnafa sıfır
faizli ve bir yıl ertelemeli kredi olanağının
sağlanması ve icraların da durdurulması gerekiyor.
Umarız, önümüzdeki süreçte salgın tedbirlerine, başta
iktidarın kendisi olmak üzere, herkes uymasını bilir;
umarız vaka sayıları azalır ve insanımız en
azından geçinme hakkından ve rızkından mahrum olmazlar.
BAŞKAN Sayın Etyemez
Yok.
Sayın Karahocagil
Yok.
Sayın Özsoy
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyede imam-hatip neslinin bugüne gelmesinde büyük
emeği olan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Kurucu
Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın da İstanbul İmam-Hatip Lisesinden hocası
kıymetli Mehmet Yahya Kutluoğlu Hocamızı kaybetmenin derin
üzüntüsü içerisindeyiz. Birçok insana yol gösteren, onların yollarına
ışık tutan ve önderlik eden kıymetli hocamıza
Allahtan rahmet, ailesine, sevenlerine ve imam-hatip camiamıza
sabırlar diliyorum. Rabbim hocamızdan ve bu kutlu davanın
bugünlere gelmesinde emeği geçen, hizmet eden herkesten razı olsun.
BAŞKAN Sayın Erel
Yok.
Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayıştay raporuna göre 138 bin
öğretmene ihtiyaç duyulurken Sayın Cumhurbaşkanının
20 bin öğretmen ataması yapacağız. açıklaması
atama bekleyen öğretmenlerimizi üzmüştür. Ayrıca,
öğretmenlerimizin kadro sıkıntısı, tayin problemleri,
ek gösterge sorunları, ek ders ücreti sorunları, aile
bütünlüğünü sarsacak çalışma koşulları; ücretli,
kadrolu, sözleşmeli öğretmen ayrımından doğan
sorunları devam etmektedir. Öğretmenlerin farklı sıfatlarla
sınıflandırılmasına son vererek tüm öğretmenlerin
kadrolu öğretmen olarak istihdam edilmesi gerekmektedir.
Öğretmenlerimize her seçim döneminde verilen sözler tutulmadı. 24
Kasımda bir maaş ikramiye verilmesi, 3600 ek gösterge hakkı bir
an önce hayata geçirilmelidir.
Tüm zorluklara karşı, yılmadan
geleceğimizi inşa etmek için eğitim mücadelesine devam eden
öğretmenlerimizin sadece sözde değil, gerçekten baş tacı
olduklarını hatırlatmak lazım.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
3 Kasım 2002de Tek Başına,
İş Başına diyerek iktidara gelen AK PARTİ
İşimiz Hizmet, Gücümüz Millet sloganıyla hizmetlerine
başlamış ve bu sloganların hakkını hamdolsun- on
dokuz senedir vermiş, vermeye de devam ediyor. Pandemi döneminde
halkımıza, çalışanımıza, esnafımıza
yardım amacıyla dünya lideri Recep Tayyip Erdoğanın
açıkladığı desteklemeleri sizlerle
paylaşacağım.
Yapılandırma başvurusunda bulunan
sigortalılarımızın idari para cezalarında
cezaların yüzde 50sini, faizlerin tamamını sildik. 4/Bli
sigortalılarımızın durdurulan hizmet sürelerinin
ihyasını yapılandırma kapsamına aldık.
Yapılandırılan borçlar ikişer aylık dönemlerde 18
eşit taksit imkânıyla otuz altı aya kadar ödenebilecek. Genel
sağlık sigortası borcu olan, gelir testi
yaptırmamış halkımızın 31/3/2021e kadar bu testi
yaptırmaları ve asgari ücretin üçte 1inin altında gelir
çıkması hâlinde tüm borçları silinecek ve sağlık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
On beş günde 2 defa Başkan
değiştiren, Tayyip Beyi üzmeyen istatistik kurumu TÜİKin
açıkladığı verilere göre 2020 yılında Türkiye
yüzde 1,8 büyümüş ama gerçeklere bakıldığında durum
çok farklı. Esnafın yüzde 86sı kira, fatura, vergi
borçlarını ödeyemiyor; 100 bin esnaf kepenk kapatmış,
çiftçilerimizin bankalara olan borçları 129 milyar lirayı
geçmiş, çiftçi borç batağında, gazeteler her gün geçim
sıkıntısı nedeniyle intihar eden yurttaşlarımızın
haberleriyle dolu; esnaf perişan, emekli perişan, çiftçi perişan.
5li çetenin cebini dolduran AKP iktidarı
yurttaşlarımızı açlığa terk ediyor. CHP
iktidarında esnafın pandemi döneminde bankalardan
aldığı kredilerin faizleri silinecek, anapara ise makul ölçülerde
taksite bağlanacak, esnafın kira stopaj vergisi kaldırılacak.
Çiftçilerin bankalardan ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden
aldıkları kredilerin faizleri sıfırlanacak, anapara ise
makul ölçülerde taksitlendirilecek. Kredisini ödeyemeyen öğrencinin
borçları silinecek. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında çiftçiye, esnafa,
üreticiye, gençlere hak ettiği değer verilecek.
Teşekkür ederim
BAŞKAN Sayın Özen
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Bu kanun iyi niyetle hazırlanmış
olabilir. Kuşkumuz, yeni bir saadet zinciri felaketine yol açabilir çünkü
para toplamayı yasallaştırıyor. YİMPAŞ,
KOMBASSAN, Jet Fadıl, bankerler ve Tosuncuklar belleklerde tazedir.
İktidar yandaş firmaların yurt dışında
bankalardan aldıkları kredilere kefil oluyor.
Yurttaşlarımızın mağdur olmaması için devlet de
bu firmalara kefil olmalıdır. Sorum şudur: Devlet kefil olacak
mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kayan
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Edirne Kapıkuleden İstanbula giden
hızlı tren demir yolu inşaat çalışmaları
yapılırken servis yolu yapan şirket hat boyunca geçtiği
yerlerden setlerini yırtarak alçak köprüler yapmaktadır. Dere
yataklarına gelen sular biraz yükselince servis yolu için
yırtılan setlerin yırtık yerlerinden sel suları
dışarıya taşarak büyük sel felaketlerine sebebiyet
vermektedir. Kırklareliye bağlı Babaeski ilçemizin Alpullu
beldesinde 2 Şubat tarihinde bu nedenle büyük bir sel felaketi
yaşanmış, 250 konut ve iş yeri 1,5 metre yüksekliğinde
sular içinde kalmıştır. Bu nedenle, 20 milyon Türk lirası
zarar vardır, sel felaketi tamamen demir yolu inşaat şirketinin
hatası sonucu olmuştur. Hem yapımcı şirkete hem de bu
şirkete ihale veren Devlet Demiryolları bunun sorumluluğunu
üstlenmelidir ve 20 milyonu buradaki zarar gören vatandaşlarımıza
vermelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
2020 yılı ve 2021 yılının
ilk çeyreğine bakıldığında Türkiye'nin en fazla
ihracat yapan illeri arasında bulunan Gaziantepin bu
performansını sürdürebilmesi ve artırabilmesi için ihracat
faaliyetlerine bir şekilde mâni olan durumların yeniden gözden
geçirilmesi gerekmektedir. Seçim bölgem olan gazi şehrimizde
ihracatçılarımız konteyner bulma konusunda ciddi
sıkıntılar yaşamaktadır. Önceliğin Avrupa ve Çin
taleplerine verildiği, hatta yapılan rezervasyonların bile iptal
edilerek ihracatçılarımızın mağdur edildiği
meslek odalarımızca tespit edilmiştir. Bu durum göz önüne
alındığında, Ticaret Bakanlığımız ile Ulaştırma
ve Altyapı Bakanlığımızın bu husustaki
sıkıntıların çözümü üzerine olan çalışmaları
ön plana almaları büyük önem arz etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Komisyon
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sorularıyla katkıda bulunan, görüşleriyle
katkıda bulunan değerli milletvekili arkadaşlarımıza
da teşekkür ediyorum.
12 civarında sayın milletvekilimiz
soru-cevap kısmına girdi. Genel olarak, ya niyetlerini belirttiler ya
da başka bakanlıklarla ilgili soruları gündeme getirdiler. Her
zaman ifade ettiğimiz gibi ilgili bakanlıklar değerli
milletvekili arkadaşlarımızın kendilerine yönelttikleri
sorulara cevabı en kısa zamanda değerli milletvekillerine
verirler.
Bir tek Sayın Zeynel Özen konuyla ilgili
Devlet garantisi verilecek mi verilmeyecek mi? diye bir soru sordu. Bu konuda
tasarruf finansman şirketlerinin yaptıkları faaliyetlerden
dolayı devlet garantisi söz konusu değil. Devletin bu faaliyetleri
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu vasıtasıyla
denetlemesi, kontrol etmesi anlamında bir yasa düzenlemesi yapıyoruz.
Çünkü 1991 yılından bu tarafa başlayan vatandaşın
nakdî tasarruflarını bir kumbara hesabı gibi biriktirip
sırası geldiğinde kendi usulleri çerçevesinde çekilişle
veya daha farklı yöntemlerle, vade yarısı yöntemi diye ifade
ettikleri yöntemlerle vatandaşa biriktirdiği kumbaradaki bedeli
başkalarının katkılarıyla iade etme, onlara bir
tasarruf yapma imkânı sunan bir sistem. Bu sistem içerisinde -dün de
altını çizerek ifade ettiğim gibi- 1991 yılından 2018
yılının sonuna kadar 9 tane firma var. 2019 ve 2020
yılında, Ocak 2021 itibarıyla -ki alınan
veriler çerçevesinde- 25 yeni firma sisteme katılmış. Dün birkaç
vilayetten sisteme girmeyi düşündüklerini söyleyen firmalar bizleri
aradılar Bu sermaye oranı 30 milyon lira mı olsa, 50 milyon
lira mı olsa? diye. Ne zaman başladınız? diye sorduk.
Başlamadık ama kanun teklifi çıktıktan sonra
başlamayı düşünüyoruz. diyorlar. Demek ki buradaki gözüken
rakamın, 34 firmanın -Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu tarafından yapıldığı- kesine yakın bir
rakam olabileceğini ifade etmek isterim.
Yine, dün
söylediğim gibi, toplam tasarruf dönemi müşteri sayısı 273
bin olmuş. Tasarruf döneminde bu 273 bin vatandaştan 6 milyar 247
milyon lira tasarruf toplanmış, 100.454 kişiye teslimat
yapılmış. Bu rakamlar, kesin rakamlar değil,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun ulaşabildiği
firmalardan aldıkları rakamlar. 4 milyar 500 milyon liralık
kısımda teslimat yapılmış, toplam müşteri
sayısı 373.615.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifi -ifade ettiğim gibi- kırk yıla
yakın bir zamandır uygulanan bir sistemin yeni firmaların
sektöre girme gayretlerinden ortaya çıkarak üç yıldır cazip hâle
gelmesiyle Komisyonda da yaptığımız tartışma
çerçevesinde tüm siyasi partili milletvekili arkadaşlarımız bu
düzenlemenin yapılmasını hassasiyetle dile getirdiler. Bir
kısım arkadaşımız, hem Komisyonda hem Genel Kuruldaki
görüşmelerinde çok geç kalınmış olduğunu ifade
ettiler. Bu, bakış tarzına bağlı. Bugüne kadar,
dediğim gibi, 2017 yılına kadar 2 firmalı olan sistem, 2017
yılından itibaren 30-40 firmalı bir sistem hâline gelmiş.
Belki Bir yıl gecikmiş. diye söylenebilir veya Altı ay
gecikmiş. diye ifade edilebilir ama ben bugün yapılan işin
doğru bir iş olduğunu, zamanında devreye girdiğini,
varsa bir yanlışlık veya kötü niyetli, olabileceklerin önüne
geçilmesiyle ilgili olduğunu söylemek istiyorum.
Dün de birinci gün
de ifade ettiğim gibi toplam 760 şube var. 760 şubenin 460 tanesi
ilk 10 firmaya ait, 210 tanesi geriye kalan 24-25 firmaya ait yani sonradan
kurulmuş firmaların hem müşteri sayıları çok az hem de
onların vatandaşlardan topladıkları fon miktarları da
az olduğu için bir disiplin altına alınmasıyla birlikte
sektörde olağanüstü bir durumun ortaya çıkmayacağını
ifade ediyorum ve bu kanun yürürlüğe girdiği andan itibaren bugüne
kadar sistemde bulunan 373 bin vatandaşımızın kalpleri
müsterih olarak herhangi bir sıkıntıyla
karşılaşmayacaklarını, ayrılmak istedikleri
takdirde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu vasıtasıyla
onların hak ve menfaatlerinin en iyi şekilde
korunacağını ifade etmek istiyorum.
Sisteme girmek ihtiyari, sistemden çıkmak da
kişinin kendi talebi doğrultusunda olabilmesi hâlâ devam ediyor
mevcut sistemde de var olduğu gibi. Sisteme gelen kişi üç ay sonra,
altı ay sonra, bir yıl sonra hatta üç yıl sonra da çıkma
ihtiyacı hasıl olduğu takdirde sistemden çıkabiliyor. O
sözleşmelerinde, bize gelen birkaç tane sözleşme örneğinde üç ay
içerisinde sistemden -üyelikten ayrılmak isteyen diyelim- üyelikten
ayrılmak isteyenlerin üç ay içerisindeki yatırdıkları
paralar ödeniyor. Mahkemeye de intikal etmiş -Sayın Ali
Kenanoğlunun da ifade ettiği gibi- bir kısım
şirketler topladıkları organizasyon ücretinin tamamını
kesmişler, bir kısmı yarısını ödemiş; sözleşmelerinde
İade edilmez. denmesine rağmen yarısını ödeyenlerle
ilgili mahkemeye müracaat etmişler; mahkeme -Sayın Kenanoğlunun
verdiği örnekte- bir vatandaşın lehinde karar vermiş ama
başka örneklerin de var olup olmadığını bilmiyoruz
fakat bu çerçevede kanun koyucu sözleşme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, bir cümlem kaldı.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen, buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum
izniniz için.
çerçevesinde zaten olmayan bir hakkın,
firmalarda eğer yine kanun gereğince İade edilmez. hükmü var
olmasına rağmen, bildiğim kadarıyla ihtiyari olarak bir
kısmını da iade etmeleri -herhâlde engel bir durum, cezai bir
durum söz konusu değil- mümkün olacaktır.
Ben bu teklife katkı sağlayan tüm
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bizi izleyen 373
bin vatandaşımıza, varsa sistemde ortaya çıkabilecek
aksaklıklar için bir düzenleme yaptığımızı ve
müsterih olmalarını ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 13üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü maddesiyle 6361 sayılı Kanuna
eklenen 49/B maddesinin (3)üncü fıkrasındaki kaldırılan
ifadesinin iptal edilen şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Antalya Adana
Tokat
Ednan
Arslan
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi İzmir Milletvekili Sayın Ednan Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EDNAN ARSLAN (İzmir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her ne kadar 251 sıra sayılı Kanun Teklifinin
13üncü maddesi üzerine söz almış bulunsam da seçim bölgem olan
İzmir Karabağlar ilçesinde var olan Demokrasi Üniversitesi
alanıyla ilgili olarak yaşanan süreçleri kamuoyunun dikkatine sunmak
için söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 11 Nisan 2017 tarihinde Karabağlar ilçemizin Uzundere
Mahallesinde yaklaşık 87 hektarlık bir alan, hazine
tarafından TOKİye devrediliyor, daha sonra Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, 1 Ağustos 2018 tarihinde bu alana yönelik olarak
1/100.000lik ve 1/25.000lik çevre düzeni planı
değişikliği, 1/5.000 ölçekli revizyon nazım ve 1/1.000
ölçekli uygulama imar planlarını onaylıyor. Yapılan bu ilk
planda yaklaşık 35 hektarlık bir alanı üniversite
yerleşkesi, geri kalan alanlar ise konut alanı ve diğer
kullanım alanları olarak planlanmış. Karabağlar
Belediyemiz, bu konuda yasaların kendilerine verdiği yetkiye
dayanarak süresi içerisinde bu alanın tamamının üniversite
alanı olmasına yönelik bir dava açıyor. 1/1.000 ölçekli uygulama
imar planının iptaliyle ilgili bir dava açmıştır ve
açılan dava sonucunda İzmir 6. İdare Mahkemesi 20 Şubat
2020 tarihli ve 2020/173 sayılı Kararıyla planın konut
alanına ayrılan kısmı bakımından iptaline karar
vermiştir. Yani üniversite alanı kalıyor, onun
dışındaki konut alanlarıysa iptal ediliyor. Neden böyle bir
dava açıyor Karabağlar Belediyesi? Çünkü Karabağlar Belediyesi
şunu söylüyor: Bu alanın tamamı üniversite alanı olsun.
diyor. Tabii, bu arada mahkeme süreci devam ederken Karabağlar Belediye
Meclisi de bir toplantı yapıyor ve Karabağlar Belediye Meclisi
oy birliğiyle bu alanın tamamının, yani 87 hektarlık
alanın tamamının üniversite alanı olmasını
istiyor çünkü baktığımız zaman şu anda İzmirde
var olan Ege Üniversitesinin alanı 345 hektar, Dokuz Eylül Üniversitesinin
alanı 1.650 hektar, Yüksek Teknoloji Üniversitesinin alanı 2 bin
hektar. Ya, burada 87 hektarlık alan var, onun 35 hektarlık
alanına üniversite, geri kalanına ise Adalet ve Kalkınma
Partililer, oradaki siyasetçiler hararetle konut yapılmasını
istiyorlar. Karabağlar Belediye Meclisi bile bunu oy birliğiyle
reddediyor, alanın tamamının üniversite alanı
olmasını istiyor. Tabii, bundan sonra Bakanlık tekrar devreye
giriyor, plan iptal olduğu için 2nci kez plan yapıyor. Yapılan
bu 2nci planla da 24 Ocak 2020 tarihinde İzmir 1. İdare Mahkemesine
açılmış olan davayla da üniversite alanı
dışında kalan konut alanı ve diğer kullanım
alanları yönünden yürütmenin durdurulması kararı veriliyor
İzmir 1. İdare Mahkemesi tarafından. Bakın, süreç
şöyle işliyor: 6. İdare Mahkemesi 1inci planı iptal
ediyor. Karabağlar Belediye Meclisi toplanıyor Bu alan küçüktür,
alanın tamamı üniversite alanı olsun. diye AKPli ve MHPli
belediye meclis üyelerinin oyuyla oy birliğiyle karar alıyor.
İzmir 1. İdare Mahkemesi de ikinci plana yürütmeyi durdurma
kararı veriyor ama yargı reformundan bahsedenler, maalesef bu süreçte
yargı kararlarını görmezden gelmeye devam ediyor.
Bir de baktık 26 Ocak 2021 tarihinde TOKİ,
bu alanda yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen, konut
yapım ihalesine çıkmış. Plansız konumda olan alanda
hukuki temeli olmayan ihalenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle
belediyemiz, Ankara 4. İdare Mahkemesine dava açmış
olmasına rağmen, ihale 11 Şubat 2021 tarihinde
kesinleşmiştir. Hemen bir gün sonra Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı 12 Şubat 2021 tarihinde 3üncü kez 1/5.000 ve
1/1.000lik imar planlarını onaylamıştır ve bunu
yeni diye yutturmaya çalışıyor. Ben buradan tüm kamuoyuna ve
Meclisimizin bilgilerine sunuyorum: Bu, eski plan; bu, yeni plan. Hani eskiden
gazetelerin iki resim arasındaki farkı bulun diye bir
bulmacası vardı, ona benziyor biraz. Allah rızası için, bu
2 plan arasında ne fark var ya? Ne fark var bu 2 plan arasında? Biz,
alanın tamamında üniversite yapılsın istiyoruz; siz ise
üniversite manzaralı konut yapmak istiyorsunuz, aramızdaki fark bu.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EDNAN ARSLAN (Devamla) Buradan her daim millî
iradeye vurgu yapan, hatta biraz da ileri giderek vurgu yapan Adalet ve
Kalkınma Partisine bir çağrıda bulunmak istiyorum: Hep millî
irade diyorsunuz ya, hep sandık diyorsunuz ya, bu alanın geleceğiyle
ilgili gelin, sandığı Karabağlar halkının önüne
koyalım. Karabağlar üniversite mi istiyor, konut mu istiyor onun
kararını Karabağlar versin; çıkan sonuca da hep birlikte
saygı gösterelim diyorum.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde geçen
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
Batman İstanbul Adana
Hasan
Özgüneş Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Şırnak İstanbul Muş
Ömer
Öcalan
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Fahrettin
Yokuş Muhammet
Naci Cinisli
İzmir
Konya Erzurum
Yasin
Öztürk Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
Denizli Adana İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Halkların Demokratik Partisi Şırnak
Milletvekili Sayın Hasan Özgüneşe aittir.
Buyurun Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Merhaba
(X) Merhaba arkadaşlar.
Bugün çok gergin bir durumda birbirimize hitap
ediyoruz. Aslında, gerginlik sorunları çözememeden
kaynaklanıyor. Eğer bizde sorunları çözebilme kabiliyeti
olsaydı bu gerginlikler bu ölçüde olmazdı.
Bugün, açlık grevleri var Türkiyenin 120
cezaevinde. Aynı zamanda, talep şu: Cezaevlerindeki hukuksuzluklar
giderilsin. Kemal Vekilimiz bir sürü madde okudu, dahası da var.
İkincisi; İmralıdaki Sayın Öcalan üzerindeki ve
arkadaşları üzerindeki tecrit kaldırılsın.
Şöyle bir durum yaşıyoruz: Türkiyede
demokrasi anlayışı, özgürlük anlayışı, adalet
anlayışı, dindeki ahlak anlayışı ve vicdan
anlayışı olmadığı için Türkiyenin hiçbir
problemini çözemiyoruz. Aya gittiğimizi sanıyoruz, keşke
galaksilere gidebilseydik ama gerçek ortada.
Şimdi, AİHM kurumu Türkiyeyi
bağlayan bir kurum mu? Evet. CPT gelip rapor yazdı mı?
Yazdı. İmralı üzerindeki tecridin ne uluslararası hukuka ne
iç hukuka uymadığını defalarca beyan ettiler, rapor
yazdılar; cezaevleri keza öyle.
Şimdi, Bireyi sevmiyorum. diye, Birey benim
için düşmandır. diye siz uluslararası hukuku, iç hukuku rafa
kaldıramazsınız ama bugün kaldırılmış.
Şimdi, cezaevlerinin bir tarihi var. 1950lerde
Nazım Hikmetle başlar, 1960larda Celal Bayar bu ülkenin
Cumhurbaşkanıydı, o da açlık grevine girmek zorunda
kaldı. Niye? Hukuksuzluk. Demek ki iktidar zehirlenmesinde her türlü
hukuksuzluk yaşanır ve gün gelir yakasına
yapışır.
Şimdi, Denizlerin de açlık grevini
biliyoruz, 1970leri biliyoruz, 1980lerde Diyarbakır zindanını,
Metrisleri, Mamakları çok iyi biliyoruz; onlarca insan
yaşamını yitirdi. 2000lerdeki o hayat kurtarma operasyonu; 30
vatandaş öldü, 2 asker yaşamını yitirdi. Peki, 2012ye
geldiğinde
(x) Öcalan
üzerindeki tecrit kaldırılsın. diye yine açlık grevi
başladı, devlet araya girdi, çözdü. Leyla Güven, yine, iki yüz günlük
bir açlık grevi gerçekleştirdi, yine devlet araya girdi, meseleyi
çözdü ama 8 insanımız yaşamını yitirdi.
Bugün, değerli arkadaşlar, yine açlık
grevi var, 100üncü güne giriyor; bunu sorun hâline getirmeden çözelim.
İkincisi, şunu söylemek istiyorum: Gerçekten bu akıl
tutulmasından kurtulmak için meseleleri realistçe ve cesurca
değerlendirmek lazım. Türk halkı ile Kürt halkı bin
yıllık bir ittifaktan geliyor. Çaldıranda birlikte hareket
ettiler, Salâhaddin Eyyubî de birlikte, Yavuz 26 Kürt beyiyle özerlik temelinde
birleşti, Cumhuriyetin kuruluşunda da keza öyle oldu ama bugün biz
bir kelime Kürtçe söylüyoruz kürdistan diyoruz, kıyamet kopuyor. Bu
nasıl bir arkadaşlık, bu nasıl bir kardeşlik, bu
nasıl tarihî bir birlik?
AKP ilk kurulduğunda Erbakan Hoca bir şey
demişti: Siyaset çoluk çocuk işi değildir.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) O sizin işiniz!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Erdoğan bir
şey demişti: Biz acemilik dönemimizi yaşıyoruz,
inşallah, ustalığa geçeriz. Şimdi, Türkiye'nin
geldiği aşama itibarıyla, ne çocukluk dönemini aşabildiniz
ne usta olabildiniz. Tek bir çare var: Bu halkın sırtından
Demokratik yöntemlerle kendinize yeni bir yer aramanızdır. Çillerin
yanına gitmenizdir. Dolayısıyla eğer biz doğru düzgün
bir siyaset yapacaksak; Kürt sorunu ile demokrasi sorunu ikiz çocuklar gibidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) 1975te bir
arkadaşım öğretmen okulunda bir öğretmenime bir soru sordu:
Niye Fransızca müzik var, Kürtçe yok? Dedi ki: Oğlum, Kürt sorunu
kanserdir Türkiye için, kanser. Evet, çözülürse iyileşir, çözülmezse
kanserdir. Saddamı görelim, Esadı görelim. üçüncü dünya
savaşı var. Eğer biz sorunu demokratik, özgürlükçü,
kardeşçe çözemezsek Efendim, şu kadar Heronumuz var. Benim
atalarım Viyanaya dayanmıştı... Bunların hepsi
hikâye, hepsi hikâye; Kimse söylemedi. demeyin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sen onlara hikâye
diyemezsin.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) 20 milyon, 40 milyon
Kürt, 4 parçada da özgürlüğünü istiyor; hiçbir Heron, hiçbir faşist
zihniyet bu halkın iradesini kıramaz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen, İYİ PARTİ Erzurum Milletvekili Sayın
Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Bugün, sizlerle, on yıllardır gördükleri
düzenli mezalim yüzünden nüfusları artamayan, aksine nüfusları
gerileyen kardeşlerimizin hayatta kalma mücadelelerini, Doğu
Türkistandaki Uygur Türklerinin büyük trajedisini, insan hakları ihlalini
konuşacağım.
Bendeniz, kırk yıl önce, henüz çocukken
Doğu Türkistan Uygur Türkleri sürgün işgal özgürlük
sözlerini büyük mücahit İsa Yusuf Alptekin Beyin evimizi
teşriflerinde bizzat kendisinden ilk defa duymuştum, dün gibi
hafızamda. Mücadele insanı, büyük dava adamı İsa Yusuf
Alptekin Beye Allahtan rahmet dilerim. Bugün ise NATO Parlamenterler
Asamblesinin Başkan Yardımcısı olduğum Komisyonunda
hazırlanan Çin Raporunda Uygur Türklerine yapılan mezalimin kayda
geçmesine vesile olan bir milletvekili olarak burada milletimizin ve sizlerin
huzurunda bulunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, devletimizin Çinle
diplomatik ilişkilerini sürdürerek, iki ülke arasındaki dengeleri
devlet ciddiyetiyle gözeterek Doğu Türkistandaki kardeşlerimizi
koruması, âdeta kendi vatandaşlarımız hassasiyetiyle davranması
insanlık ve millî borcumuzdur. Devlet geleceği görmelidir,
geçmişi de unutmamalıdır. Uygur Türkleri meselesi millî bir
hassasiyet ve haysiyet içinde ele alınması gereken bir konudur.
Yaklaşık yetmiş yıldır milliyetçi-demokrat çevrelerin
gündemindeki Doğu Türkistan meselesinde harcanan en büyük çaba
dünyanın da konuya sahip çıkması ve çığlıklara
kulak vermesiydi. Çabalarımız gerçekleşti, dünya âlem bu gerçek
davaya sahip çıktı. Davaya asıl sahip çıkması gereken,
bugünlere taşıyan Türkiye Cumhuriyeti devletinin -ne hazindir ki-
bugünkü yöneticileri kulaklarını tıkadı,
soydaşlarımıza sırtlarını döndüler. Hiçbir millet
kendi kökünü inkâr edemez. Manzara düşündürücüdür. Siyasi bir
eleştiri yapmıyorum, tarihî bir tespitte bulunuyorum. Keşke
Türkiye bu haklı davaya bugün liderlik edebilse, diğer ülkeler de
takip etselerdi çünkü bizler Haktan ayrılmayan Türkler, Allah
tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. diyen Doğu Türkistanlı
Kâşgarlı Mahmut gibi bir bilgeye sahibiz.
Dünyanın verdiği bu desteğin
şimdilerde farklı yorumlanmasını ise hayretle, üzüntüyle
karşılıyorum. Batılı ülkeler Doğu Türkistan
davasını destekliyor diye kardeşlerimize yapılan zulmü
görmezden mi gelelim? Uygur Türkleri, seslerini duyurup kamuoyu
oluşturmaya, destek bulmaya ihtiyaç duyarken, destek veren ülkelere Bize
neden destek veriyorsunuz? diye mi sorsunlar? Üstelik, ne AK PARTİ
iktidarındaki Türkiye ne de Müslüman ülkeler kendileriyle ilgilenmiyorken.
Uygur Türkü kardeşlerimiz eşlerinden,
kardeşlerinden, çocuklarından, ailelerinden koparılmakta, sözde
eğitim programı altında zalim yöntemlerle geleneklerinden,
göreneklerinden, kültür ve dinî inançlarından ayrılmaya
zorlanmaktalar. Türk vatandaşlığına geçmiş olup
ailelerinden yıllardır haber alamayan kardeşlerimiz var;
anneleri, babaları sağ mı ölü mü bilmiyorlar. Onlar Türkiye'nin
girişimde bulunmasını bekliyorlar. Şayet ölçü Türklükse,
Uygur Türkleri Türk; şayet ölçü Müslümanlıksa, Uygur Türkleri
elhamdülillah Müslüman; şayet ölçü insanlıksa, Uygur Türleri insan.
Doğu Türkistandaki Uygur Türkleri
davasını bazı çevreler gibi yok farz edemeyiz, tıpkı
Kıbrıs Türkleri, Avrupadaki Türkler ve dünyanın farklı
coğrafyalarında gözleri, kulakları, gönülleri Türkiye
Cumhuriyeti devletinde olan diğer Türk ve Müslüman kardeşlerimizi yok
farz edemeyeceğimiz gibi. Pakistandaki, Afganistandaki,
Başkurdistandaki, Tataristandaki, Kazakistandaki, Özbekistandaki,
Balkanlardaki, Batı Trakyadaki, Filistindeki, Libyadaki, diğer
coğrafyalardaki kardeşlerimizin Bize Türkiye nasılsa sahip
çıkar. ümitlerini yıkmaya ve bu ince gönül bağını
koparmaya hiçbir siyasetin, siyasinin hakkı yoktur. Bizim Kıbrıs
davamızdaki veya Azerbaycan davamızdaki haklı
inadımız, mücadelemiz nasıl ki diğer coğrafyalardaki
kardeşlerimize ümit ve moral oluyorsa, Doğu Türkistandaki boş
vermiş tutum, siyasetsizlik yine diğer coğrafyalardaki ümitleri,
güveni sarsar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
2003-2004 Kıbrıs, 2008-2009 Ermenistan
ilişkilerinde AK PARTİ iktidarının tarihimize ve millî
hassasiyetlerimize yakışmayacak, onları hiçe sayan gayrimillî
tutumları az kalsın tarihî birer felakete sebep oluyordu.
Tekrarına bizler İYİ PARTİ olarak izin veremeyiz. Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak bizler Doğu Türkistan meselesini
partilerüstü yaklaşımla ele almalıyız. En kısa sürede
bir Meclis araştırma komisyonu kurup meseleyi milletimizin
vicdanından Türkiye Büyük Millet Meclisine
taşımalıyız.
Ayrıca, bir de Çinle 2017 yılında
yapılmış suçluların iadesi anlaşması
endişemiz var. Bu anlaşma eğer Dışişleri
Komisyonu gündemine ve Genel Kurulumuza getirilirse pratikte Çin Komünist
Partisinin teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüş olur,
Uygur Türkü kardeşlerimizin uğradıkları mezalime imza
atılmış olur. Bu tarihî sorumsuzluğa hiçbir vatansever,
haysiyetli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve milletvekilinin imza
atmayacağına ve kabul etmeyeceğine inanırım.
İnsanlık, tarih ve aziz milletimiz yapılan tarihî hataları
affetmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Çok teşekkür ederim.
Sözlerimin sonunda, İYİ PARTİ olarak
başvuruda bulunduğumuz Doğu Türkistanda yaşanan mezalime
karşı Türkiye Büyük Millet Meclisince ortak bir karar alınarak
uluslararası topluma ilan edilmesi talebimizi dikkatlerinize sunar,
talebimizin tüm partilerce kabul görmesini gönülden diler, Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü maddesiyle 6361
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 49/B maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "az olmamak üzere ibaresinin on sekiz
yıla kadar şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Ali
Özkaya Ramazan
Can
Denizli Afyonkarahisar Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu Cengiz
Demirkaya Metin
Gündoğdu
Osmaniye Mardin Ordu
Nilgün
Ök Mustafa
Demir Salih
Cora
Denizli İstanbul Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, takdir,
takdir
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Genel Kurulun takdiri her
şeyin üstündedir.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, ikinci fıkra uyarınca verilecek
cezanın üst sınırı on sekiz yıl olarak
belirlenmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 13üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Erel
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
Aksaray ilinde yapılan toplulaştırmanın çiftçileri
birbirine hasım hâline getirdiğine, çiftçilerin yıllardır
ektikleri Elmacık, Gençosman köyleri ve Eskil ilçesinin köy ve yaylalarındaki
arazilerin mera olduğu gerekçesiyle ellerinden
alındığına ve ödeyemeyecekleri miktarda para
cezalarına maruz kaldıklarına, yöneticilerin bu duruma çözüm
bulması gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler
Başkanım.
Aksarayda uygulanan toplulaştırma
işlemleri çiftçilerimize hiçbir fayda sağlamadığı gibi
çiftçilerimizi birbirine hasım hâle getirmiştir. Aksarayın
başta Elmacık, Gençosman köyleri ve Eskil ilçemizin köy ve
yaylalarında vatandaşlarımızın yıllardır
ekip biçtikleri arazileri hem mera olduğu gerekçesiyle köylülerimizin
ellerinden alınmakta hem de ödeyemeyecekleri miktarda para cezalarına
maruz kalmaktadırlar.
Köylülerimize bu durumu sorduğumuzda,
zamanında dedelerimiz vergiden kaçmak maksadıyla
tarlalarının bir kısmını hayvan otlağı diye
kayıtlara geçirmişler ama yıllardır bu arazileri ekip
biçiyoruz diye ifade etmektedirler. Yöneticiler çözüm bulmak için vardır.
Yapılacak tespitle bu arazilerin mera vasfını kaybedip
kaybetmedikleri tespit edilmeli, kaybetmiş ise bu araziler kullananlara
makul bir bedel karşılığında verilmelidir diyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN - 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Haydar Akarın, Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan
ilçesine giden askerî bir helikopterin düşmesi sonucu 9 askerin şehit
olduğuna ve 4 askerin yaralandığına, Başkanlık
Divanı olarak şehitlere Allahtan rahmet ve yaralılara acil
şifalar dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Az önce aldığımız
elim bir habere göre, Bingölden Tatvana gitmek üzere havalanan askerî bir
helikopterin düşmesi sonucu 9 askerimiz şehit olmuş ve 4
askerimiz yaralanmıştır. Şehit askerlerimize Allahtan
rahmet ve kederli ailelerine ve milletimize Başkanlık Divanı
olarak başsağlığı, yaralı askerlerimize ise acil
şifalar diliyoruz.
Sayın Altay
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Bitlis ilinde meydana gelen helikopter kazasında şehit
olan 9 askere Allahtan rahmet ve yaralılara şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sizin de işaret buyurduğunuz gibi,
hepimizi derinden sarsan bir kaza haberiyle üzüldük. Bitliste meydana gelen
helikopter kazasında 9 kahraman askerimizi kaybettik. Allahım
mekânlarını cennet etsin; kederli ailelerine, aziz milletimize
başsağlığı diliyorum. Tabii, bu arada 4 askerî
personelimizin de yaralı olduğuna dair haberler var; yaralı
askerlerimize de Allahımdan şifa diliyorum.
İnşallah, böyle acı haberler
duymayız bundan sonra. Üzüntümüz büyük, milletimizin başı
sağ olsun.
BAŞKAN Sayın Özkan
36.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan ilçesine gitmek için havalanan
helikopterin kaza kırıma uğradığının tespit
edildiğine, 9 askerin şehit olduğuna, 4 askerin yaralı
kurtarıldığına, Allahtan şehitlere rahmet ve
yaralılara şifa niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, aziz milletimiz; bugün, almış olduğumuz elim
bir haber üzerine yapılan araştırmalar çerçevesinde, Bingölden
Tatvana gitmek için havalanan, saat 13.55te kalkış yapan Kara
Kuvvetleri Komutanlığımıza ait bir helikopterle saat 14.25
sularında yani yaklaşık yarım saat sonra irtibat
kesilmiş ve yapılan araştırmalar neticesinde askerî
helikopterimizin kaza kırıma uğradığı tespit
edilmiştir ve tabii, yapılan ilk incelemede 9 personelimizin,
askerimizin şehit olduğunu üzülerek, teessürle öğrenmiş
bulunuyoruz; 4 askerî personelimiz de yaralı olarak
kurtarılmıştır. Şehitlerimize Allahtan rahmet niyaz
ediyoruz, ruhları şad, mekânları cennet olsun;
yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil ihsan etmesini Yüce
Allahtan niyaz ediyorum. 4 askerî personelimize de inşallah en kısa
zamanda Allahın -şifa- Şafi ismiyle şifa vermesini Yüce
Allah'tan niyaz ediyorum. Rabbim bu ülkeyi, bu milleti, Silahlı
Kuvvetlerimizi her türlü belalardan, musibetlerden ve kazalardan muhafaza
buyursun.
BAŞKAN - Sayın Çelik
37.-
Mersin Milletvekili Behiç Çelikin,
Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan ilçesine hareket eden helikopterin kaza
kırıma uğraması sonucunda 9 askerin şehit olduğu
ve 4 askerin yaralı kurtulduğu haberini aldıklarına,
Mevladan şehitlere rahmet ve yaralılara acil şifalar niyaz
ettiğine ilişkin açıklaması
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
Bingölden Bitlis Tatvana hareket eden helikopterin kaza kırıma
uğradığını biz de haber aldık. Bu kaza
kırım sonucunda Bitlis ili dâhilinde düşen helikopterde 9 askerî
personelin şehit olduğunu, 4 askerimizin de yaralı
kurtulduğunu haber aldık. Dolayısıyla şehitlerimize
Yüce Mevladan rahmet niyaz ederken yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum. Milletimiz fedakârdır, cefakârdır. Vatan
için, millet için ve kutsal değerlerimiz için hayatını feda
etmeye her zaman hazır olan vatan evlatlarını bu aziz millet
asla unutmayacaktır. Şehitlerimize tekrar Allah'tan rahmet niyaz
ediyorum, nur içinde yatsınlar efendim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN - 14üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 14üncü maddesiyle 6361 sayılı Kanunun
50inci maddesinin (1)inci fıkrasına eklenmesi öngörülen (f)
bendindeki "Şirket tarafından Kurumca istenen" ifadesinin
"Kurumun şirketten istediği" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak
Kocaeli İzmir Antalya
Kadim
Durmaz İsmail
Atakan Ünver Müzeyyen
Şevkin
Tokat Karaman Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Cumhuriyet Halk Partisi Karaman Milletvekili Sayın İsmail Atakan
Ünver.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de Bingölden kalkan askerî helikopterin kaza
kırıma uğramasıyla şehit olan evlatlarımıza
Yüce Allahtan rahmet niyaz ediyor, ailelerine ve ulusumuza
başsağlığı diliyorum. Ruhları şad,
mekânları cennet olsun. Böyle bir ortamda konuşmak da çok kolay
değil aslında.
AK PARTİ sözcülerinin ve Genel
Başkanının sözlerine bakınca Ah bu parti iktidar olsa
ülkeyi uçurur. diyesi geliyor insanın. Sonra sizin yani AK PARTİnin
on dokuz yıldır iktidarda olduğu akla gelince insan Ülkenin
hâlinin sorumlusu AK PARTİdir. Sorumluluğunu unutup sanki iktidara
gelmek isteyen bir muhalefet partisiymiş gibi vaatler veren AK
PARTİnin bu imaj çalışmasına, makyajlama
çalışmalarına kanmamak hatta gelecek ilk sandıkla
iktidardan göndermek gerekir. diyor.
Gündemi değiştirmek için sürekli reform
paketi açıklıyorsunuz, bir şeyler yapacakmış gibi
vaatlerde bulunuyorsunuz ama ne hikmetse hep randevularınız 2023e.
Söylediğiniz her şeyin bir sonraki seçimde koltuğu korumak için
olduğu o kadar belli ki yıllardır bir şekilde manipüle
ederek sandığa götürdüğünüz, size oy veren seçmeni bile
artık ikna edemiyorsunuz. Bence siz yeni anayasa yapmaktan da bahsetmeyin.
Bakın, 2010da Ülkeyi vesayetten
kurtaracağız. diyerek Anayasa değişikliği
yaptınız, devleti FETÖye teslim ettiniz. Reform
yapacağız. dediniz, 16 nisan 2017 mühürsüz anayasa oylamasıyla
bu sefer ülkeyi tek adam dayatmasıyla karşı karşıya
bıraktınız, hem de bunu Hukuki durumu fiilî duruma uydurmak
gerekir. diyerek yaptınız. Aslında, tam tersini, fiilî durumu
hukuki duruma, anayasal duruma uydurmak gerekirdi ve böyle yapmak gerekirdi.
Eğer her fiilî durum yaratıldığında hukuk ve Anayasa
buna uydurulacaksa vay ülkemin hâline. Bu anlayışla yola
çıkanlarla anayasa yapılamayacağı gibi hukuk dahi
konuşulması abesle iştigaldir. Siz önce mevcut Anayasaya bir
uyun, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına bir uyun; uymayanlar,
ayak direyenler, kanun tanımayanlar hakkında gereğini bir
yapın. Sizi kim tutuyor? Yapıyor musunuz? Yapmıyorsunuz çünkü
samimi değilsiniz.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan 2020
yılı büyüme verilerine göre Türkiye, Türk lirası bazında
yüzde 1,8 büyümüş ama dolar bazında yüzde 5,7 küçülmüş. AKP
Genel Başkanının tek adamlığını
ilanından önceki son veri olan 2013 yılında 951 milyar dolar
olan millî gelir, 2020 yılında 717 milyar dolara düşerek
tamı tamına 234 milyar dolar yani yüzde 25 küçülmüş.
Yönettiğiniz Türkiye, üst üste yedi yıldır küçülüyor. Şimdi
dolar bazlı örnekler verince içinizden Ne var yani dolar bazında
küçüldüysek maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?
Dolar borcunuz mu var, dolarla bir işiniz mi var? diyenler olabilir
çünkü geçmişte dediniz. Benim yok da maalesef ülkenin var, sizin var.
Mesela, dolarla verdiğiniz köprü geçiş, otoyol geçiş,
havaalanı yolcu garantileri var. Mesela, yaptığınız
ithalatlar var.
AK PARTİ, iktidarı dönemi boyunca 72
milyon ton buğday ithalatına 18,7 milyar dolar ödemiş, 22 milyon
ton mısır ithalatına 5,1 milyar dolar ödemiş, canlı
hayvan ve hayvansal ürün ithalatına toplam 9 milyar dolar ödemiş.
Çiftçinin kullandığı elektrik, akaryakıt, gübre, ilaç, yem;
evlerimizde yaktığımız elektrik, doğal gaz,
coronavirüs aşısı bile dolarla. Bir tek aldığımız
nefes dolarla değil, o da şimdilik.
Milletin her şeyini dolara
bağladıktan sonra damak Bakanınız çıkıyor
Dolarla ne işiniz var? diyerek milletle alay ediyor. O bile
bıraktı gitti, siz hâlâ hatadan ders almıyorsunuz. Sizin ona
övgüler dizdiğiniz geçen hafta, damat Bakanın adı bile Türk
lirasının döviz karşısında 50 kuruş değer
kaybetmesine neden oldu. Sizin bu tavrınızı görünce soruyorum:
Bir iktidar ve onun temsilcileri bu kadar mı toplumdan
uzaklaşır, bu kadar mı kibre kapılır? Vatandaş 1
liralık ucuz ekmek almak için kilometrelerce yol yürüyüp halk ekmek
büfelerinin önünde saatlerce kuyruk beliyor, haberiniz var mı? En ucuz
beyaz peynirin kilosu 40 lira oldu. Yokluğa mahkûm ettiğiniz
vatandaş, 3 liralık peynir, 5 liralık kıyma alıyor,
haberiniz var mı? Sizler saraylarda adını dahi
duymadığımız meyveler yerken bir zamanlar garibanın
çocuklarına alabildiği ender meyvelerden olan elma 7, portakal 8 lira
oldu, haberiniz var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Aylarca
kasasına 1 kuruş girmeyen, iş yerini açamayan esnafın
binlerce liralık kira, BAĞ-KUR, vergi, kredi borcu birikti; haberiniz
var mı? Olmaz mı, elbette haberiniz var ama görmezden geliyorsunuz.
Millete hizmetkâr olacağız. dediniz, millete efendilik
taslıyorsunuz. O yüzden gerçeklerin konuşulması hoşunuza
gitmiyor, gündem değiştirmek için sürekli ortaya olur olmadık
şeyler atıyorsunuz. Bu akılla ekonomi de yönetilmez, ülke de
yönetilmez. Zaten yönetilemiyor ve yönetemiyorsunuz. Geçen her gün,
gideceğiniz günü bir gün daha yaklaştırıyor; bundan bari
haberiniz olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Bülbül.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan ilçesine giden helikopterin kaza
kırıma uğradığı, 9 askerin şehit olduğu
ve 4 askerin de yaralı olduğu haberini aldıklarına, Türk
Silahlı Kuvvetleri ailesine ve millete başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Bingölden Tatvana gitmek
üzere hareket etmiş olan Kara Kuvvetlerimize ait Cougar tipi bir
helikopterin Bitlis Tatvan civarında kaza kırıma
uğradığı haberini almış bulunmaktayız. Bu
kazada askerlerimizin bir kısmının şehit olduğunu, bir
kısmının da yaralandığını öğrenmiş
bulunuyoruz; acımız çok büyüktür. Allah, yakınlarına ve
milletimize sabır versin. Vatanımız sağ olsun. Türk
Silahlı Kuvvetleri ailesine ve asil milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Teşekkür ederim.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinde yer alan değiştirilmiştir ibaresinin yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Hasan
Subaşı
İzmir Adana Antalya
Ümit
Beyaz Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
İstanbul İstanbul Konya
Yasin
Öztürk Behiç
Çelik
Denizli Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
İYİ PARTİ Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 14üncü maddesi için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tatvanda kaza kırıma uğrayan
helikopterde 9 askerimizi şehit verdik. Şehitlerimize Allahtan
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu acı
içerisinde sizlere hitap ediyorum.
Değerli arkadaşlar, dün konuşmamda
bir cümleyle Uygur Türklerine yapılan Çin zulmünden söz etmiştim.
Yıllardır, yirmi yıldır devam eden baskı ve
yıldırma politikası, özellikle 2014 yılından sonra Çin
Komünist Partisinin her türlü ahlak dışı, insanlık
dışı, hukuk dışı sistemli uygulamalarıyla
bütünüyle bir trajediye dönüşmüştür. 30 milyonluk Doğu Türkistan
halkı, imdat çığlığı atmaktadır. Bu
halkın çoğunluğu, Uygurdur, kalanı ise Kazak,
Kırgız, Moğol ve Altay halkından oluşmaktadır.
Abartmadan diyebiliriz ki milyonlarca Uygur, temerküz kamplarında
işkence altındadır. Uygur kadınlar, eğer yer
değiştirme yapılmamışsa bir Çinli erkekle aynı
evi paylaşmak zorunda bırakılmaktadır. Çocuklar, ailelerin
elinden alınmakta, Çin devletinin çocuk yuvalarında, yetimhanelerde
özel eğitimden geçirilmektedir. Çinin Uygurlar üzerindeki işkence
yöntemleri çok sert ve sonu ölümle biten bir süreçtir.
Halkın aydınları da birer birer yok
edilmektedir. Dayak, elektrik, hastalık hâlinde tedavi etmeme, sıcak
havada iç çamaşırıyla kızgın taşın üstünde
bekletme, soğukta çıplak ayakla buzda yürütme, uykusuz bırakma,
hücre hapsi, kelepçe ve pranga, tuvalete gitmeye izin vermeme, yiyeceği
çok az verme, vücutta sigara söndürme, parlak ışıkta
körleştirme, zorla kürtaj ve doğum kontrol hapları, erkeklerin
kısırlaştırılması, tecavüzler veya toplu
tecavüzler, köle işçilik, yatılı Çinli misafir, çocukların
yetimhanelere devri gibi
Değerli milletvekilleri, Çin devleti, Uygurlar
içinde muhbirlik yaptırdığı kişileri Türkiye dâhil
birçok ülkeye göndermiştir. Tehdit ve şantajla gönderilen bu
kişilerin büyük çoğunluğu, fırsat bulur bulmaz
muhbirliği reddetmişlerdir. Mesela, Yusuf Amat bunlardan biridir. Bu
şahsa suikast düzenlenmiş ancak ağır yaralı olarak
kurtulmuştur. Yakupcan Naman, 17 yaşında bu genç. 2016
yılında Türkiyeye geldiği için dönüşünde
tutuklanmış ve cezaevindeyken vefat etmiştir. Muhtemelen Çin
istihbaratı tarafından öldürülmüştür. Çinin kurduğu temerküz
kampları yeniden eğitim merkezi ya da mesleki eğitim merkezi
olarak da ifade edilmektedir. Tabii ki bunların hepsi aldatmacadır.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılında
şiddetlenen Çin zulmü, aynı tarihte Pekinde imzalanan
suçluların iadesi anlaşması bağlamında hassasiyetini
daha da göstermektedir. Çin Parlamentosunun onayladığı bu
anlaşma bizde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına kadar ulaşmıştır. Çin bu
anlaşmanın Türkiye Büyük Millet Meclisince bir an önce
onayını beklemektedir. Zamanın Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın imzasını taşıyan anlaşmanın
onaylanmadan iadesi, hukuki, insani, İslami ve millî bir vazifedir,
başkaca bir izahı da yoktur.
Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi
ülkeler, Çinin Doğu Türkistan kirli siyasetine alet edilmektedir. Bu
ülkelerle beraber, Tacikistanda bulunan Uygurlardan bazıları da Çine
zorla iade edilmiştir. Bunların birçoğu hakkında daha en
ufak bir bilgi dahi bulunmamaktadır. Keza, Suudi Arabistan ve
Mısır da Tacikistana benzer bir işlem yapmıştır.
Çine teslim edilen soydaşlarımızın akıbeti meçhuldür.
Değerli arkadaşlar, Uygurlar, Türk
toplulukları içinde tarihin binlerce yıllık deveranında en
medeni, en çalışkan, en hünerli bir halktır. Uygur Devleti ve
Karahanlıların mirasçılarıdır, umumi Türk tarihinin
şerefli mensuplarıdır. İlk Müslüman Türk Kağanı
Abdülkerim Satuk Buğra Han da bir Uygurdur, Divanü Lûgat-it-Türkün
yazarı Kaşgârlı Mahmut, Kutadgu Biligin yazarı Yusuf Has
Hacib de buralıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, zalim devlet Çin, bu gidişle zulmün altında
boğulacaktır, bunu söylerken biz Çin halkına
düşmanlıktan ziyade Çin Komünist Partisine, Şi Cinpinge, Çin
yetkililerine özellikle dikkat çekiyoruz. Çin bu gidişle inşallah zulmünde
boğulacak, Doğu Türkistan özgürlüğüne kavuşacaktır.
Çin zulmünde şehit olan soydaşlarımızı da bu vesileyle
rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, 14üncü madde için
verdiğimiz değişiklik önergesine evet demenizi bekler, hepinize
saygılar sunarım. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde geçen şeklinde ibaresinin
biçiminde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Bitlis Batman Muş
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tiryaki.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin, Bingöl ilinden Bitlis ili Tatvan ilçesine gitmek üzere kalkan
askerî helikopterin kaza kırıma uğradığını,
kazada 9 askerin yaşamını yitirdiğini, 4 askerin de
yaralandığını öğrendiklerine, kazada
yaşamını yitiren askerlere Allahtan rahmet dilediğine,
yaralı askerlerin de bir an önce sağlıklarına
kavuşmalarını dilediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bingölden Tatvana gitmek üzere bugün saat 13.55te
kalkan askerî helikopterin saat 14.55te kaza kırıma
uğradığını, kazada 9 askerin yaşamını
yitirdiğini, 4 askerin de yaralandığını öğrendik.
Kazada yaşamını yitiren askerlere Allahtan rahmet diliyor,
yakınları ve sevenlerine başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz. Ayrıca yaralı askerlerin de bir an önce
sağlıklarına ve sevenlerine kavuşmalarını
diliyoruz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve
75 Milletvekilinin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3383) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 251) (Devam)
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Halkların Demokratik Partisi Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan önce ilimde vuku bulan
kazada hayatını kaybeden askerlere Allahtan rahmet, ailelerine de
başsağlığı; yaralılara da acil şifalar
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 251 sıra sayılı Finansal
Kiralama, Faktoring-Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, uzun
yıllardır faaliyette bulunan finansal kiralama, faktoring ve
finansman şirketleri, denetimsiz bir şekilde çalışma
hayatlarını sürdürmekteydi. Dolayısıyla, bu yönlü bir
adımın atılarak devlet güvencesinin sağlanması, geç
kalınmakla beraber olumlu bir adımdır. Denetlenmeyen, belli
prosedür ve kontrol altında olmayan tüm çalışma alanları,
aslında bir mağduriyet habercisi niteliğindedir. Gelecek
adına olumlu bir adım olsa da geçmiş dönemlerde ortaya
çıkan mağduriyetlerle ilgili bir çalışma
yapılması da gerekmektedir. Birçok defa bahsi geçen Çiftlik Bank
örneğinde olduğu gibi hâlâ mağduriyetler giderilememiştir.
Sadece Çiftlik Bank değil, Deniz Feneri, YİMPAŞ, KOMBASSAN, Jet
Fadıl olayı ve aslında saadet zinciri
mantığının geliştiği tüm alanlar, bir tehdit
olarak önümüzde durmaktadır.
Sadece tasarruf finansman şirketleriyle ilgili
değil, inşaat sektöründe de benzer sorunlar mevcuttur. Müteahhitler,
inşaata başladıkları konutlar için, hatta
başlamadıkları konutlar için bile Yüzde 20-30 indirim adı
altında ev satmakta, tamamlanamaması hâlindeyse ciddi sorunlar ortaya
çıkmaktadır. Konut mağdurları, bununla ilgili bir dernek
kurup hak arama yoluna gittiler. Burada da ciddi bir
dolandırıcılık söz konusudur. Devletin denetleyemediği
ekonomik her alan, tüm tehdit ve mağduriyetlere de açıktır.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı, pazartesi akşam saatlerinde normalleşme
stratejilerini açıkladı. Milyonlarca işletme ve esnaf,
televizyon karşısında ekonomik açıdan bir rahatlama
açıklaması beklerken maalesef beklentilerini karşılayacak
bir açıklamada bulunulmadı. Pandemi döneminde geçici ve kısa
süreli desteklerle esnafın feryadına cevap olmayacak bazı
paketler açıklandı fakat özellikle ekonomik olarak açılan yaraya
merhem olmayan bu paketler, zaten darboğazda olan esnafı daha da
karanlık bir girdabın içine itti. Aslında bir yıllık
zorlu süreç, birkaç yıllık birikimleri de yok etti. Bu süreçte
açıklanan bu normalleşme adımı, ülke ekonomisini
canlandırmayacağı gibi alım gücü tamamen yok olan ülke
insanının da çaresi olmaktan çok uzaktadır.
İlleri yoğunluklarına göre
ayıran bir harita paylaşılmış ve ile göre önlem
alınması kararı verilmiştir. Yaklaşık 34 milyon
test yapıldı deniliyor, bu testler 34 milyon insana değil, en
fazla 10,15 bilemediniz 20 milyon insana test yapılmıştır.
Özellikle doğu ve güneydoğu illerinde ise test sayıları
oldukça düşüktür. Birçok insan test yaptırmak dahi istememiştir.
İlk günden beri test sayısı, hasta sayısı, yoğun
bakım hasta sayıları hususunda samimi bir yaklaşımla
kamuoyu aydınlatılmadığı gibi verilen istatistiksel
sayılara da güven düşüktür. Kamuoyunda hastalığa
bağlı ölümler hususunda ciddi bir güvensizlik vardır. Pandemi
sürecini iyi yönetemediniz. İlk maske dağıtım sürecinde
başlayan aksaklıkları İçişleri Bakanının
sokağa çıkma yasağıyla yaratılan izdihamlar
izlemiştir.
Dünyada birçok ülke hükûmetleri ekonomik
sorumluluğu kendi üzerine alırken Cumhurbaşkanının
açıkladığı paketler esnafı borç batağına
itmiştir. Özellikle son zamanlarda izlenen pandemi yasakları, iktidar
partisine uygulanmamış, bunun dışında kalan tüm sivil
toplum kuruluşlarının, odaların, partilerin ve
sendikaların bu yasaklarla faaliyetleri engellenmiştir. Yani lebalep
kongreler, iktidar ve yandaşlarına serbest, hak arayan iki kişi
bir araya gelse pandemi yasağı uygulanmış ve idari para cezası
verilmiştir. İşte kongre yaptığınız illerin
durumu ortada, hepsi yüksek riskli iller. Kendi koyduğu kurallara dahi
riayet etmeyen devlet yönetimi ve ciddiyetten uzak böylesi bir
anlayışı kabul etmek mümkün değildir. Batmış olan
düğün salonları yasaklar gereği 50 kişiyle açılacak,
sizin siyasi emelleriniz için bir il, hayati riskle karşı
karşıya bırakılacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Yasakları
halka şart, kendine ise fırsat gören bu yönetim şeklini kabul
etmediğimizi bir kez daha vurgular, Genel Kurulu ve tüm halkı
saygıyla selamlarım. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 4 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal
Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesiyle düzenlenen 50/A maddesinin 2nci fıkrasının
üçüncü cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir
Adana
İstanbul
Fahrettin
Yokuş Yasin
Öztürk Muhammet
Naci Cinisli
Konya
Denizli
Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Kara Kuvvetlerimize ait helikopterimizin kaza
kırıma uğraması neticesinde şehit olan 9
kardeşimize Allahtan rahmet dilerim, yaralılarımıza da
şifalar dilerim. Allah, bizleri şehitlerimize layık eylesin.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
kanun teklifinin gerekçesinde Türkiyenin toplam tasarruflarıyla ilgili
bir değerlendirme yapılarak toplam tasarruflarımızın
gelişmekte olan ülkelerin, hatta gelişmiş birçok ülkenin
üzerinde olduğu ifade edilmiş. Aynı düşüncede değilim.
Türkiyede birikmiş sermayeden, tasarruftan ziyade birikmiş servet
olduğu kanaatindeyim. Çoğu yurt dışında olan bu
servetler ülkemizde mevcut AK PARTİ yönetimine güven olmamasından
dolayı tasarrufa ve yatırım sermayesine dönüşemiyor.
Ayrıca, tasarruflarımız, özellikle hane halkı tasarruf
oranlarımız çok düşük seviyelerde. Vatandaşlarımızın
bırakın tasarruf yapmayı, bankalara ve finansman
şirketlerine borcu 836 milyar lirayı geçmiş durumda. 3,5 milyona
yakın vatandaşımız kredi borçları nedeniyle yasal
takipte. 2002 yılındaki yurt dışı
tasarruflarımızın oranı 2019 yılından iki kat
daha fazla.
2019 yılında 9.120 dolar olan kişi
başı millî gelir, 2020 yılında 8.500 dolara
düşmüş. Bu gelirle ülkemiz, on dört sene önceki seviyeye geri
gitmiş durumda. Vatandaşlarımızın gelirleri ülkemiz
tarihinde ilk defa peş peşe yedi yılda da düşüş
gösterdi. Sipariş edilen TÜİK verilerinde bile geçtiğimiz
şubat ayının enflasyon oranı, son on yılın en
yüksek değerinde. Dışa bağımlı bir şekilde
büyümeye çalışan Türkiyenin yurt içi tasarruflar
sıralamasındaki yeri AK PARTİ iktidarında her geçen yıl
düşüyor maalesef.
Kanunu savunan AK PARTİ milletvekilleri;
milletimizin tasarruflarının korunmasını, finans
şirketlerinin denetlenmesini istiyorlar, son derce haklılar.
Aynı hassasiyeti milletimizin tasarruflarıyla biriktirilen Merkez
Bankasının 130 milyar dolara yaklaşan döviz rezervlerinin
sorumsuzca eritilmesine karşı da göstermelerini beklerim. Merkez
Bankasının döviz rezervlerini neden satmaya
zorlandığı, rezervlerin hangi fiyatla kimlere
satıldığı, kimlerin bu işlemlerden kazanç
sağladığı gibi sorular yanıtlanmalı. 28
Şubat darbe girişiminin tetiklediği 2001 krizi
sırasındaki para hareketleri nasıl
araştırıldıysa Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bu
soruların yanıtlarını da yine araştırmalı,
kamuoyu dürüstçe aydınlatılmalı, Merkez Bankasının
döviz rezervinin eritilmesindeki sır ortaya çıkartılmalı.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde tasarruf
oranlarını artırmak için uygulanan iki temel sistem var:
Birincisi, tasarruf sahibinin belirli bir dönem birikim yaptıktan sonra
önceden belirlenmiş konut veya taşıt sahibi olduğu sistem.
Diğeri ise birikim sonrası katılımcıların belirli
konularda finansman hakkı elde ettiği model. Dünyada benzeri
uygulamaların sürdüğü her ülkede sistem mevzuata dâhil edilip risk,
lisanslama, yasal sorumluluk, kontrol ve denetim, yasal bir çerçeveye
bağlanmış durumda. Ancak ülkemizin mevcut işleyişinde
bu sistemin herhangi bir yasal ve düzenleyici alt yapısı bulunmuyor.
Ayrıca ülkemizdeki uygulamada olduğu gibi altın günü misali
tasarrufların toplanıp daha sonra çekilişle ev, araba sahibi
olma yöntemi de herhangi bir ülkede görünmüyor. Bankacılık sisteminde
kredi alabilme imkânı olmayan vatandaşlarımız, bu sistemle
hayallerini gerçekleştirmeyi umuyorlar. Ayrıca faize karşı
haklı hassasiyetleri bulunan vatandaşlarımız da bu
sistemlere yöneliyorlar.
Günümüzde bu sistem içerisinde 50nin üzerinde
şirketin faaliyet gösterdiği ifade ediliyor; 400 binin üzerinde
müşterinin de tasarrufları yönetiliyor. Sistemin bugüne kadar
denetimsizce büyümesine göz yumulmuş. Şirket
sayılarının kontrolsüzce çoğalması da riskleri
artırmış, mağdur sayılarını
fazlalaştırmış. AK PARTİ iktidarı, hem
vatandaşlarımızın tasarruflarını hem de ev, araba
sahibi olmak gibi hayallerini koruyamamış; daha önce yaşanan pek
çok örnekte olduğu gibi, sorun büyümeye başladığında
çözüm arayışına girilmiş.
Birikim yapmak, birikimini konut, arsa,
taşıt olarak değerlendirmek isteyen birçok
vatandaşımız kimi zaman bankerlerce kimi zaman da haklı
faiz hassasiyetleri sömürülerek kandırılmışlardır.
Dolandırıcılık bazen hayalî çiftliklere yatırım
yapmak şeklinde olmuş, bazen de yüksek kazanç vaadiyle ortaya
çıkıp jet hızıyla kaybolan ama bazen de kendilerine
devletin üst yönetim kadrolarında yer bulabilen kişiler
aracılığıyla meydana gelmiştir. Sistemin yasal çerçeve
içerisine alınması, denetim altında tutulması doğru
bir adım ancak düzenlemede bazı eksiklikler bulunuyor. Örneğin,
şirketlerde bu kanuna altı ay içinde uyum sağlama
zorunluluğu getiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
BDDKye şirketlerin intibak süresini 2 defa
uzatma yetkisi de veriliyor. Bu süre içinde geçiş yapamayan
sözleşmelerin durumu hakkında teklifte bir netlik bulunmuyor.
Şirketlere 100 milyon lira ödenmiş sermaye
şartı konulması, katılımcının mağdur
olmaması açısından düşünülmüş bir uygulama olmakla
birlikte kartel oluşturma ihtimali var. Ayrıca sistemdeki 50den
fazla şirketin, bu teminat miktarını kaynağı
şaibeli sermayelerden karşılama ihtimali de bir risk olarak
değerlendirilmeli.
Şirketlerin tasfiye kararının BDDKye
bırakıldığı ve tasfiye kararı
alındıktan sonra kurulacak tasfiye komisyonu üyelerine hukuki, idari
ve cezai sorumluluk yüklenmediğini de belirtmek isterim. Ayrıca
BDDKye mahkeme görevi verilmesini son derece sakıncalı
bulduğumu, bunun başka alanlarda takip edilebilecek benzer uygulamalara
yol açabileceğini dikkatlerinize sunar, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 15inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
6361 sayılı Kanuna eklenen 50/A maddesinin ikinci
fıkrasının üçüncü cümlesinde geçen "doğmaz ibaresinin
kaldırılmasını ve "sorumluluğu ibaresinden sonra
gelmek üzere "genel hükümlere göre değerlendirilir ibaresinin
eklenmesini ve maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
(5) Tasfiye hâlinde İhlas Finans Kurumunun
tasfiyesi kaldığı yerden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
tarafından yürütülür. Tasfiye sürecinde bu maddenin (4) numaralı
fıkrasında belirtilen hükümler kıyasen uygulanır.
Müzeyyen
Şevkin
Tahsin Tarhan Tacettin
Bayır
Adana Kocaeli İzmir
Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz Mehmet
Akif Hamzaçebi
Antalya Tokat İstanbul
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bingölden Tatvana giderken düşen helikopterde
yaşamını yitiren 9 askerimize, şehidimize Allahtan rahmet,
yaralı askerlerimize de şifalar, ailelerine ve ülkemize
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Maddede tasarruf finansman şirketlerinin faaliyet
alanlarının izinlerinin kaldırılması ve tasfiyeleri
hususunda BDDK'ye geniş yetki tanındığı bilinmektedir.
Maddenin ikinci fıkrası, tasfiye komisyonundaki üyelerde aranacak
kritere dair somut bir hüküm bulunmamaktadır. Tasfiye komisyonu üyeleri,
aldıkları kararları, yerine getirdikleri görev ve fiilleri
nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluktan ari bulunmaktalar. Sorumlu
olmaları gerektiğine dair Komisyonda sunmuş olduğumuz
önerge maalesef reddedilmiştir. Tasfiye etme konusunda yetki verilen söz
konusu üyelerin keyfî kararlarının önüne geçmek adına sorumlu
tutulmaları gerekmektedir. Getirilen tedbirlerle ölçülülük, belirlilik ve
yasallık ilkelerinin gözetilmesinde yarar vardır; aksi hâlde, konut
finansmanı ve tasarrufları düzenleyen norm, zaten
siyasileşmiş olan bir Kurulun oy çokluğuyla, şirketin mali
dengesini yönetemediği gerekçesine sığınılarak
tasfiyesine ve piyasada güvensizlik ve rekabetin bozulması ve yeni hâkim
durumlar ortaya çıkmasına neden olabilir. 15inci maddenin daha somut
normlara, şartlara ve oranlara bağlanmasında yarar görmekteyiz.
Kurula bu kadar geniş yetkinin, takdir yetkisinin verilmesinin doğru
olmadığını düşünüyoruz. Umarım, nitelikli bir
kanun yapılması konusunda bütün grupların sarf ettiği
çabalar göz önünde bulundurularak bu maddeye ilişkin düzenleme
yapılır.
Değerli milletvekilleri, tabii, burada,
tasarrufların değerlendirilmesine ilişkin kanun
taslağını görüşüyoruz ama millette tasarruf yapacak hâl
kaldı mı, onu sizin takdirlerinize bırakıyoruz. Bakın,
icra dairelerinde, son bir yılda, dosya sayısı 1 milyonun
üzerine çıkmış durumda. Borcunu ödeyemeyen vatandaşın
malına, mülküne haciz gelmiş durumda. Çiftçinin traktörü,
hayvanı, altındaki toprağı maalesef haciz yoluyla
alınıyor. İşsizlik sayısı 10,7 milyona ulaştı.
40.735 şirket kapısına kilit vurdu, 99.588 esnaf kepenk
kapatmış durumda. Âdeta, iktidara ders verir nitelikte esnaf
kapısına, maalesef, ne yazıyor: Namuslu bir şekilde
battık. Devren satılık. (CHP sıralarından
alkışlar) Artık, esnafımız, maalesef, bu
batış ilanlarını veriyor ve biz tasarruftan bahsediyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, iktidarın,
maalesef, bu dertle dertlenmediğini görüyoruz. Son iki ay içerisinde
sadece ekonomik kriz nedeniyle ya da işini kaybettiği için tam 95
vatandaşımız yaşamına son vermiş bulunuyor.
Değerli milletvekilleri, bu hafta Deprem Haftası
ve Deprem Komisyonu üyesi olarak bazı şeylere dikkat çekmek
istiyorum. Üç aya yakın bir çalışma yapıldı, teknik
çalışmalar tamamlandı ve şu anda sahada
çalışmalar yapılacak Deprem Komisyonuyla ilgili. Deprem
bilincinin oluşturulması ve depremlere karşı
hazırlıklı olunması konusunda burada defalarca kanun
teklifi ve soru önergeleri verip Meclisten konuşmalar yapmış
olmamıza rağmen ancak geçen sene 168
vatandaşımızı depremde yitirdikten sonra maalesef bir
Deprem Komisyonu kurulmuştur ve bu depremler nedeniyle dünyada en çok can
kaybının yaşandığı ülke geçen yıl Türkiye
olmuştur maalesef.
Değerli milletvekilleri, 80 bin
bağımsız bina geçen yıl hasar gördü, 20 milyara yakın
maddi kayıp var. Buradan defalarca haykırdık, yine
haykırıyoruz: 18 il, 81 ilçe, 502 köyümüzde derhâl kentsel
dönüşüm yapılarak fay zonlarının belirlenmesi gerekiyor ve
fay yasasının çıkması gerekiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) İmar Yasası, Kentsel
Dönüşüm Yasası, Yapı Denetim Yasası ve Afet
Yasasının derhâl günün koşullarına uygun hâle getirilmesi
gerekmektedir. Önceki dönemlerde olduğu gibi Deprem Komisyonunda
yapılan üretimler, saat 3lere kadar çalışmalar yapılmakta
olup onlarca kurum dinlendi, onlarca komisyon dinlendi, sivil toplum örgütü
dinlendi, bu yapılan üretimlerin daha önceki yapılmış
deprem komisyonlarındaki çalışmalar gibi tozlu raflarda
çürümemesini diliyoruz. Bunun sorumluluğu bizim üzerimizde
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Başka
ülkelerde aynı büyüklükte depremlerde bir tek insanın dahi burnu
kanamazken bizim ülkemizde, bu kadar sismik aktivitenin fazla olduğu
ülkede eğer can kayıplarıyla sonuçlanıyorsa bunun
sorumluluğu hepimizin sırtındadır arkadaşlar.
Evet, önceki gün İnsan Hakları Eylem
Planına ilişkin AKP iyi bir başlangıç yaptı, biz de
umutlandık ama daha ilk satırda Çiçeğe fazla su verirsen
zehirlenir, dikene su verirsen zehirlenir. gibi daha ilk düğmeyi
hatalı ilikleyen bir yöntemle başladılar arkadaşlar. Size
soruyorum: Hangi insan hakları beyannamesinde böyle bir şerh
düşülüyor. Öncelikle iktidar, bu nefret dilini ve söylemini hemen
değiştirmeli -en kutsal hak olan yaşam hakkını-
kadın cinayetinin, iş cinayetlerinin önüne geçmeli, ifade
özgürlüğü ve basın özgürlüğünü sağlamalı,
pırıl pırıl gençlere terörist demeyi bırakmalı,
kadınlara ahlaksız demeyi bırakmalı; her muhalif
olanı hain, her karşı geleni de terörist olarak
nitelendiremezsiniz arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Unutulmamalı ki özgürlük olmadan demokrasi olmaz,
demokrasi olmadan ekonomi düzelmez, ülke kalkınmaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Hasan
Özgüneş Ali
Kenanoğlu
Batman Şırnak İstanbul
Kemal
Peköz Oya
Ersoy Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Adana İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun üzerinde, hem Komisyonda hem de bölüm üzerindeki konuşmamızda
görüşlerimizi ifade etmiştik.
Ben şimdi başka bir konuda konuşmak
istiyorum. Dün burada bir konuyu gündeme getirmiştim, Amasya Göynücekte,
Göynücek Merkez Camisi imamının Alevilere yönelik bir hakaretini dile
getirmiştim. Hakareti eften püften böyle bir hakaret de değildi yani,
doğrudan söylediği şuydu din görevlisinin Aleviler,
düğünden önce eşini dedeye teslim ediyorlar. şeklinde bir
söylem ve bunun üzerinden de Alevi vatandaşlara yönelik söylenmiş bir
sözdü. Şimdi, dün burada bu konuyu gündeme getirdik ve Neden bu kişi
hakkında herhangi bir işlem yapılmıyor? diye sorduk.
Konuya ilişkin Amasyadaki Alevi kurumumuz da şikâyette bulundu,
sonra Amasya Valiliği bir açıklama yapmış. Şimdi,
bununla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum ben, konuyu söylüyor ve diyor
ki: Göynücek ilçemizde bir din görevlisinin Alevi
vatandaşlarımıza hakaret ettiğine yönelik iddialar,
çeşitli kesimler tarafından istismar edilerek, siyasi malzeme olarak
kullanılması sebebiyle bu açıklamayı yapıyoruz. Ya,
insaf bir kere yani şimdi böyle bir şey var mı? Yani birisi
tutacak, insanların namusu, ahlakı, şerefi, onuruyla ilgili
olarak ağza alınamayacak sözler söyleyecek, en kötü hakareti edecek;
biz bir milletvekili olarak, görevimiz gereğince bunu, toplumun bu yöndeki
feryadını, figanını, isyanını buradan dile
getireceğiz; ondan sonra da biz siyasi istismarcı olmuş olacağız.
Ayıp bir kere ya, bu açıklamayı yapmak ayıp yani Valiye
yakışıyor mu bu?
Ondan sonra devam ediyor Tabii, bu şikâyetler
ve konu Mecliste gündeme geldiği için arkasından da bu kişiyle
ilgili soruşturma başlatıldı. diyor. İddia sahibi
vatandaş olayın bir yıl önce meydana geldiğini, görevli ise
bir yıldan çok daha önce bu konunun geçtiğini, ifade ettiğini
söylüyor. Sonra da diyor ki Valilik: Görüldüğü üzere, güncel olmayan
iddiaların, üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen, şu anda
dile getirilmesi ve çeşitli siyasi kesimler ile basın-yayın
organlarının konuyu Hükûmetimiz ve devletimize bağlamaları
kabul edilemez bir tutumdur.
Şimdi, neymiş, olayın üzerinden bir
yıl ya da daha fazla zaman geçmiş. O nedenle, işte, bunu
suistimal ediyormuşuz. Ya, şimdi, burada, Kobani protestoları
yüzünden insanlar hapse atılıyor, özgürlükleri elinden
alınıyor, ortada bir karar yokken, mahkeme kararı yokken mahkûm
ediliyor; Meclisin 3üncü büyük partisinin kapatılmasıyla ilgili
talimatlar veriliyor. Ne zaman olmuş Kobani protestoları? Altı
buçuk yıl önce yani aradan altı buçuk yıl geçmiş, ondan
sonra bununla ilgili bu işlem yapıldığı zaman hiçbir
şey yok, her şey gayet normal ama bir yıl önce Alevilere en
ağır hakareti, en onursuzca, hadsizce hakareti eden kişiyi
gündeme getirince Siyasi istismar var
Şimdi, burada hani denildi ya, efendim reform
filan
Ya, siz mevcut yasaları adil bir şekilde, tarafsız bir
şekilde, herkese eşit uygularsanız zaten gerek yok sizin
reformunuza falan yani yeter bu.
Şimdi, bakıyorsun ne olmuş,
İstanbul Arnavutköyde Alevilerin pişirdiği yemek yenmez.
diyen öğretmen
Ne oldu bu öğretmene? Hakkında soruşturma
açıldı, iddianame düzenlendi. Peki, ne oldu sonra? Takipsizlik yani
Herhangi bir yargılamaya gerek yok. denildi. Okmeydanı Cemevinin
bahçesinde bir cenaze için oraya gelen Uğur Kurt katledildi, onu katleden
polis sadece para cezasıyla cezalandırıldı. Şimdi,
baktığınız zaman, işte; adalet, hukuk, eşitlik,
özgürlük, reform filan bütün bunların hepsi hikâye oluyor. Elimizde bu
kadar somut veriler varken, insanların gözünün önünde olan olaylar varken
sizin En iyi reformları yapıyoruz, ülkeyi uçurduk, demokraside en
iyi noktalara getirdik, ileri demokrasiler uyguluyoruz. filan sözlerinizin
hepsi hikâyeden ibaret kalıyor.
Şimdi, bu kişi hakkında da, Göynücek
meczubu hakkında da yargıya gidilmiş, işte Yargı
şu anda işlem yürütüyor. diyor. Merak ediyoruz, ne yapacak? Acaba bu
başka türlü olsaydı yani bir Alevi vatandaş ya da herhangi bir
vatandaş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) ...bir cami
görevlisine ya da inançlı bir Müslüman kesime yönelik, onların
inancı ile ibadeti üzerinden ya da onların üzerinden bir hakarette
bulunmuş olsaydı sonuç böyle mi olurdu yani bu şekilde mi
sonuçlanırdı? Hemen, gece gündüz demeden, kapısı
kırılarak girilir, apar topar gözaltına alınır, ondan
sonra akıbetinin ne olacağını da kimse bilmezdi. İşte
bütün bunlar bu şekilde uygulandığı zaman ne sizin
adaletinize, ne reformunuza, ne hukukunuza ne de bağımsız
yargınıza kimse inanmıyor; inandırıcı olmuyor.
Teşekkürler. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15inci maddesiyle 6361
sayılı Kanuna eklenen 50/A maddesinin ikinci
fıkrasının üçüncü cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tasfiye komisyonu üyeleri ile bu kişiler
tarafından temsil yetkisini haiz olmak üzere görevlendirilenlere,
atandıkları veya görev yaptıkları şirketlerin
doğmuş ya da doğacak kamu borçları ile Sosyal Güvenlik
Kurumu borçlarının ve her türlü işçi alacakları ile söz
konusu şirketlerin tâbi olduğu ilgili diğer mevzuattan
kaynaklanan borçlarının ödenmemiş olması nedeniyle
şahsi, cezai ve mali sorumluluk yüklenemez.
Cahit
Özkan Ali
Özkaya Ramazan
Can
Denizli Afyonkarahisar Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu Nilgün
Ök Cengiz
Demirkaya
Osmaniye Denizli Mardin
Hüseyin
Şanverdi Mustafa
Demir Metin
Gündoğdu
Hatay İstanbul Ordu
Salih
Cora
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle faaliyet izni kaldırılan
tasarruf finansman şirketlerinde tasfiye işlemlerini
gerçekleştirecek komisyonun görev ve yetkileri ile hukuki ve cezai
sorumluluklarının daha açık ve belirgin şekilde ortaya
konulması amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 16ncı madde
üzerinde 3 önerge vardır. İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı maddesiyle 6361 sayılı Kanunun
geçici 3üncü maddesine eklenmesi öngörülen (6)ncı fıkradaki
sayılır ifadesinin kabul edilir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
Adana Antalya Tokat
Nihat
Yeşil
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Ankara Milletvekili Sayın Nihat Yeşil.
Buyurun Sayın Yeşil. (CHP
sıralarından alkışlar)
NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurula saygılar sunuyorum.
Bitlis Tatvanda askerî helikopterin düşmesi
sonucu şehit olan askerlerimize rahmet diliyor, kederli ailelerine ve
halkımıza başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, yıllar
yılı yasal düzenleme yapılmamış, denetime tabi
tutulmamış, herkesin kendine göre at koşturduğu,
insanlarımızın iyi niyetinden yararlanılarak
sömürüldüğü, mağdur edildiği yasa üzerinde konuşuyoruz.
Bunun üzerinde yüzlerce arkadaşımız günlerden beri teknik ve
idari anlamda fikirlerini açıklıyorlar. Ama şu an yasal düzenleme
yapılmadığı için sistemin boşluklarından
yararlanan kişiler insanlarımızı mağdur ettiler. On
binlerce dar gelirli yurttaşımız ev ve araba alma ümidiyle kötü
niyetli kişilere birikimlerini kaptırdı. Halkı resmen
dolandıran bu kişiler çoğu zaman elini kolunu sallayarak
yurttaşlarımızı dolandırmaya kaldıkları yerden
devam etti.
Geçmişte bunun çok örnekleri var: 80lerde
meşhur bu banker olaylarıyla başladı, hemen peşinden
onu fırsat bilerek KOMBASSAN mağdurları yaratıldı.
Bunlar alınıp da bir sorgulamaya bile tabi tutulmadı. İhlas
Holding, milyar dolarları faizsiz bankacılık adı
altında hiç etti, araştırmadınız. Partimiz Cumhuriyet
Halk Partisi defalarca bununla ilgili önerge vermesine rağmen bunlar hep
reddedildi. Değerli arkadaşlar, Deniz Feneri, YİMPAŞ ve
JetPA denilen Jet Fadıl insanları dolandırmasına rağmen
hâlen daha günümüzde kamuoyu karşısında kalkıp da bunlardan
hesap sorulmadı. Ama yasal düzenleme noktasında böyle bir yasayı
getirmenizi bile az da olsa olumluluk anlamında gördüğümüz için bu
yasaya olumlu oy vereceğiz. En son olarak günümüzde Çiftlik Bank
örneği duruyor. Binlerce yurttaşımız, yakın zamanda
500 milyon liradan fazla parasını sözde Tosuncuk lakaplı bir
çocuğa kaptırdı. Bu çocuğun arkasındaki derin
bağlantıların üzerine dahi gidilmedi. O
yurttaşlarımız mağdur olduğuyla kaldı.
Her köşebaşında
açılmış bu şirketlere çekidüzen verilmesi için bu yasa
bulunmakla beraber, bu yasanın getirdiği belli olumluluklar var ama
her köşebaşına bu tür şirketler kuruldu ve bu
şirketlerle tekrar devam ediliyor ama yasanın içeriğiyle ilgili
net bir şeyi tam getirmiyorsunuz, yine de onlara fırsat vermeye
çalışıyorsunuz. Türkiyenin içinde bulunduğu ekonomik
şartlar, yurttaşlarımızın sırtında
artık bir külfet hâlini almış, bütçe dengesi bozulmuş,
döviz kurları fırladığı için ithalat
ağırlıklı ekonomimiz çıkmaza girmiş,
yurttaşlarımızın alım gücü yerle bir olmuş,
ekonomik daralma bütün sektörleri zincirleme şekilde olumsuz yönde
etkilemiş; bu sektörlerde istihdam düşmüş, işsizlik
oranları fırlamış, ülkemiz ne yazık ki vurkaççı
sermayenin atış alanına döndürülmüş, verimli
kaynaklarımız etkin kılınamamıştır. Tüketime
dayalı ekonomik büyüme modeli dışarıdan gelecek kredilere
bağımlı hâle getirilmiştir. Son noktada faizler reel
ekonomimizin taşıyamayacağı boyutlara kadar yükselmiş
ve ekonomimiz kilitlenmiştir.
Değerli arkadaşlar, siyasi iradenin
ekonomide aldığı hatalı kararlar, ekonomimizi bu acı
tabloyla ne yazık ki karşı karşıya
bırakmıştır. Krediye dayalı büyüme sistemi tıkanmıştır.
Pandemi sürerken 2020 yaz döneminde aşağı indirilen faiz
oranları nedeniyle yurttaşın kredi çekmesi özendirilmiştir.
Kredi artışlarının sonucu yeterince öngörülmeden, hormonlu
büyüyen ekonomimizde enflasyon almış başını
gitmiştir, üstelik bu kredilerin nasıl ödeneceği, kaç
yurttaşımızın bu borç sarmalı nedeniyle mağdur
olacağı şu an meçhul. Bireysel bankalara olan toplam borç 860
milyar lira. Sadece şubat ayının ilk haftasında 723 milyon lira bankalara borç artmış, 23
milyon icra dosyası var, 3 milyon 471 bin kişi bankalar
tarafından takipte, yurttaşlarımız TÜİKin enflasyon
rakamlarına inanmadığı için birikimlerini vadeli mevduata
yatırmıyor, aksine Türk lirasının değer
kaybedeceğini öngördüğü için tasarruflarını dövizde tutmaya
devam ediyor. O nedenle de Merkez Bankasının faizleri
artırması, yurttaşlarımızın bankadaki dövizlerini
bozdurmasına etki dahi edemedi. Bankacılık sistemine güvenmeyen,
krizde canı yanan yurttaşlarımızın bir kısmı
tasarruflarını mevcut sistemde bankalarda tutmak istemiyor ve önlem
olarak yastık altında saklamayı tercih ediyor. Bütün bu
gerçekler iktidarın ekonomik yönetimine güven olmadığı için
yaşanmıştır. Bugün geldiğimiz noktada ise yüksek faiz
oranları nedeniyle, ev ve araba almak isteyen ancak bankalardan kredi
çekemeyen yurttaşlarımız faizsiz konut edindirme vaadinde
bulunan firmalara rağbet etmek zorunda bırakılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Yeşil.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Çok
teşekkür ederim Başkanım.
Ancak faizsiz bankacılık sektöründe
faaliyet gösteren bu firmalar nedeniyle yurttaşlarımız
açısından birçok mağduriyet yaşandığı da
ortadadır. O nedenle, geç gelen bu yasal düzenlemenin yapılması
en azından yurttaşlarımızın mağduriyetini bir
anlamda telafi edecek mi bilmiyorum ama hukukun, adaletin ve yargının
bağımsızlığının olmadığı bu
ülkede bunların olacağı kanısında değilim. Hak,
hukuk ve adaletin geçerli olmadığı; demokrasinin, hukukun egemen
kılınmadığı; sürekli insanlar arasında
Şimdi insan haklarından, yaşam hakkından bahsediliyor ama o
yaşam hakları ekonominin de gelişmesiyle, demokrasinin, hukukun
üstünlüğünün, adaletin ve ancak insan hak ve hürriyetlerinin olduğu
yerde olur. Bunlar olmadığı sürece hiçbir zaman için bu yasal
düzenlemelerin, ne yaparsanız yapın, asla geçerlilik noktasında
rağbet göreceği kanısında değilim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Oya
Ersoy Ali
Kenanoğlu
Batman İstanbul İstanbul
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Kemal
Peköz Erol
Katırcıoğlu
Muş Adana İstanbul
Sıdık
Taş
Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Gaziantep Adana
Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Fahrettin
Yokuş
Aksaray İstanbul Konya
Yasin
Öztürk
Denizli
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Halkların Demokratik Partisi İstanbul
Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli üyeler; hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Ben de konuşmama başlamadan önce Bitliste
helikopter kazasında hayatını kaybeden insanlarımız
için Allahtan rahmet, ailelerine de sabır diliyorum. Böyle
başlayayım konuşmama.
Değerli arkadaşlar, bu madde Finansal
Kurumlar Birliği adında bir birlikle ilgili ve bu birliğin esas
itibarıyla ismi değişmiş, daha önce Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği adıyla
kullanılıyormuş, şimdi Finansal Kurumlar Birliği
adını almış. Şimdi doğrusunu isterseniz -yanlış
söyleyebilirim, Komisyon burada- ben bu metni okuyunca Acaba bu ne işe
yarıyor? dedim. Yani şimdi, hani serbest
piyasacısınız ya, Peki, bu kurum nereden çıktı? Ne
işe yarıyor bu kurum? diye baktığımda kurumla ilgili,
amaçlarıyla ilgili şöyle şeyler söyleniyor: Mesleğin
gelişmesini temin etmek, üyelerin birlik ve
dayanışmasını artırmak, iş birliğini
artırmak... böyle gidiyor. Peki, şirket esasında kamu tüzel kişiliğine
sahip fakat arkadaşlar, yönetim kurulu üyelerine bakıyorum -aşağı
yukarı bu piyasada 40-50 şirket var- bunların 20 tanesi özel
sektöre ait yani bu şirketlerin 20 tanesi yönetim kurulunda. Şimdi bu
tuhaf bir durum değil mi arkadaşlar? Yani bir kamu tüzel kişiliğine
sahip olan bir kuruluş var fakat kuruluşun yönetim kurulunda
faktoring ya da finans şirketlerinin içinden 20 tanesi yönetim kurulunda.
Arkadaşlar, bu bir kartel, bana öyle geliyor. Zaten Türkiye'de bu tür
dernekler, bu tür kurumlar genellikle o piyasadaki rekabeti önleyici kararlar
alırlar esas itibarıyla çünkü ne kadar rekabeti önlerseniz o kadar
fiyatları ve kârları artırabilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, yanılıyor
olabilirim ama Komisyon burada, bana cevap versin ama ben bu metni okuyunca, bu
metinden anladığım benim, finansal piyasaları düzenleyim
derken esas itibarıyla bir tür kartel kurulmuş gibi gözüküyor. Ve bu,
biliyorsunuz, kartel meselesi de Rekabet Kanununun 6ncı maddesi
itibarıyla da yasa dışıdır yani kartel
kuramazsınız ama anlaşılan burada resmî bir kartel
kurulmuş gibi geliyor bana. Yanlışsam düzeltsinler ama böyle bir
şey olmaz arkadaşlar. Rakipler en az görüşenlerdir
esasında, en az görüşmesi gereken şirketlerdir rakip olanlar,
rakipler çok sık görüşemezler; çok sık görüşürlerse, bilgi
alışverişine başlarlarsa sonunda toplumun aleyhine fiyat artışları
oluşur.
Bu teorinin ya da bu serbest piyasa ekonomisinin
babası kabul edilen Adam Smith o tarihlerde, 1700lü yıllarda diyor
ki: Ara sıra da olsa iş dünyasında insanlar bir vesileyle bir
araya gelirler, toplanırlar, sohbet ederler, konuşurlar fakat o
konuşmalardan daima halkın aleyhine fiyat artışları
oluşur. Bunu 1770li yıllarda söylüyor arkadaşlar. Yani bu,
iş dünyamızın, kapitalizmin neredeyse ruhuna uygun bir durum. O
nedenle zaten rekabet kanunları var, o nedenle regülasyon kurulları
var, vesaire. Şimdi, böyle olması gerekirken benim burada
gördüğüm şey bir tür resmî bir kartel anlaşması gibi çünkü
şöyle düşünün: Bu insanlar... Şimdi, yani, İbrahim Bey
benim rakibim, rakibim. Piyasada farklı...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Sataşma oldu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Sataşma
değil bu.
Şimdi, aynı şeyde oturuyoruz,
Finansal Kurumlar Birliğinde oturuyoruz. Değerli arkadaşlar,
böyle bir rekabet ilişkisi olmaz. Biz mutlaka bir şekilde
anlaşmaya çalışabiliriz; efendim, piyasada krediye ihtiyacı
olan bazı insanlarla ilgili olarak farklı faiz hadleri, vesaire
uygulayabiliriz, bu çok mümkün.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Hocam,
anlaşırsınız siz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla)
Anlaşırız evet.
Dolayısıyla da değerli
arkadaşlar, benim kanaatim: Bu kanun -evet, anlıyorum- çok halis
amaçlarla yapılmış gibi duruyor -öyle de muhtemelen- yani
Komisyonda -herhangi bir şekilde yanlış
anlaşılmasın- halis amaçlarla
yapıldığını ben de anlıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Özellikle tasarruf
finansman şirketleriyle ilgili olarak bir düzenlemenin gerekliliği de
ortada ama değerli arkadaşlar, bunu yaparken birdenbire faktoring
finansman şirketlerinin olduğu piyasada bir biçimlenme oluyor ve bu
biçimlenmenin, doğrusunu isterseniz, makul ve anlaşılabilir bir
biçimlenme olmadığını söyleyebilirim. Nitekim geçen günkü
-dündü yanılmıyorsam- yaptığım konuşmada da
söyledim, bireysel olarak da Komisyona özellikle ilettim ki böyle bir kanunun
Rekabet Kurumunun görüşü alınmadan çıkarılmaması
lazımdı. Yani dolayısıyla Rekabet Kurumu da siz de
nasıl değerlendirseniz değerlendirin ama gerçekten bunun
Sayın Cumhurbaşkanımızın çok sıklıkla
söylediği Serbest piyasaya bağlıyız. cümlesine
aykırı olduğu kanaatindeyim. Onun için de uyarmak ihtiyacı
hissettim.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz, İYİ PARTİ Aksaray Milletvekili Sayın
Ayhan Erele ait.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Tatvanda meydana gelen
helikopter kazası sonucu şehit olan 9 askerimize Allahtan rahmet,
yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Yüce ve kahraman Türk
milletinin başı sağ olsun.
Görüşmekte olduğumuz kanunun Türk
milletine ve ticaret camiasına hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Orada, bir vatan var uzaklarda/ Gecesi
işkence, gündüzü zulüm/ Böyle yaşamaktansa yeğ gelir ölüm/
Orada, bir vatan var uzaklarda.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Doğu Türkistandaki soydaşlarımızı
unutmadık, unutturmayacağız. Kanada ve Hollanda
parlamentoları, Çinin Uygur Türklerine yönelik uygulamalarını
soykırım olarak tanımlayan yasayı
onaylamışlardır. Genel Başkanımız Sayın
Meral Akşener grup toplantımızda, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden Uygur Türklerinin uğradığı mezalimin
soykırım olarak tanınması gerektiğine dair talepte
bulunmamızı istemiş ve Grup Başkanımız, Grup
Başkan Vekilleri bunu yüce Meclisimize takdim etmişlerdir.
AK PARTİli arkadaşlarımız bu
konuyla ilgili yapmış oldukları konuşmalarında gönül
coğrafyası diye bir kavramdan bahsetmektedirler ama gördüğüm
kadarıyla, duyduğum kadarıyla maalesef bu gönül
coğrafyalarında Uyguru, Doğu Türkistanı görememekteyiz.
Yine, AK PARTİli kardeşlerimiz, arkadaşlarımız mazlum
ve masum insanların kendilerine baktığını,
kimsesizlerin kimsesi olduklarını; ezilen, hakarete uğrayan,
hürriyetlerinden mahrum kalan insanların her daim yanında
olduklarını göğüslerini gere gere ifade etmektedirler. Biz de bu
söylemlerine alkış tutmakla beraber Acaba bu mazlum ve masum
insanlar kategorisinde evlerinden alıkonulan, namusları kirlenen,
çoluğundan çocuğundan ayrı düşen Uygur Türkleri bu
sınıfa girmemekte mi? diye düşünmekteyiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) En
başta, en başta; ilgileniyoruz.
AYHAN EREL (Devamla) Ne kadar
ilgilendiğinizi, ne kadar gönül coğrafyanıza
sığdırdığınızı ben açıkçası
çok anlamış değilim.
Son gelen bilgilere göre, Çinde 1 milyondan fazla
Uygur ve büyük ölçüde Müslüman olan diğer azınlıklar terörle
mücadele önlemi adı altında Çindeki hapishanelerde ve gözaltı
kamplarına kapatılmış durumda. Yine, gelen bilgilere göre
bu kamplarda toplu tecavüzler yaşanmakta, Uygur kadınları
kısırlaştırılmaktadır. Şimdiye kadar 8,5
milyon insanımız bu dönüşümde kamplardan geçmiştir. Yine 1
milyona yakın Uygur Türkünün çocuğu melekler okulu adı
altında, çocuk kamplarında kimliklerinden, dillerinden, dinlerinden
uzak bir şekilde yetiştirilmektedir. Doğu Türkistanda
yaşanan bu vahşete bazı Batı ülkeleri ses
çıkarırken Müslüman ülkelerinin sessizliği ise Türk
dünyasını derinden üzmekte ve incitmektedir. İslam âlemini ve
Türk dünyasını bu soykırıma Dur. demesi için acil olarak
harekete geçmeye davet ediyoruz. Çinin Doğu Türkistandan
çıkması için tüm insanlığı desteğe
çağırıyoruz. Bu soykırım, artık, Müslümanlık
ya da Türklük meselesini geçmiş, bir insanlık meselesi hâline gelmiştir.
Çinin uzak batı Sincan bölgesine özgü bir Türk grubu olan Uygurlar, var olan
kültürel bağları nedeniyle on yıllardır
sığınmak için Türkiye'ye geliyorlar ancak Türkiye ile Çinin
geliştirdiği ekonomik ve siyasi bağlar nedeniyle son
yıllarda Uygurların içinde bulunduğu kötü durum hakkında
maalesef çok daha az söz söyler ve tepki verir hâle geldik. Çin, Türkiye'yle
yıllar önce imzalanan iade anlaşmasını geçtiğimiz
günlerde onaylayınca Türkiye'deki Uygurların Çine geri
gönderilebileceklerine dair korkuları artmıştır. Türkiye'nin
de bu anlaşmayı onaylaması bekleniyor. İnşallah, böyle
bir hata olmaz, yetkililerimiz böyle bir hataya düşmezler. Buradan biz, bu
mazlum, masum, ezilen, namusu kirlenen soydaşlarımız,
dindaşlarımız için sizleri uyarıyoruz: Türkiye ile Çin
arasında kardeşlerimiz ticarete pazarlık olamaz,
olmamalıdır. Bize göre, her şey ticaret değildir.
İnsanlık adına, buradaki vatandaşlarımızın
dertlerinin dillendirilmesi ve bir kamuoyu oluşturulması
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Irkımız, dilimiz,
dinimiz bir; kültürümüz, özümüz, sözümüz bir. Hükûmeti Çini kınamaya ve
oradaki Türklerin soykırımdan kurtulmaları için elinden ne
geliyorsa yapmaya davet ediyorum. Çinle ticari ilişkileri düşünerek
sessiz kalamayız. Böyle bir utanç, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletine
yakışmaz. Eğer İslam dünyası Müslüman istiyorsa
Doğu Türkistan Müslümandır, eğer Türk dünyası Türk
arıyorsa Doğu Türkistan Türktür, eğer insanlık âlemi insan
arıyorsa Doğu Türkistanda katledilen insanlıktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci maddede 4 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz
İzmir Adana İstanbul
Fahrettin
Yokuş Yasin
Öztürk Hüseyin
Örs
Konya Denizli Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İYİ PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 17nci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmamın başında Bitlis
Tatvanda askerî helikopterin düşmesi sonucu şehit olan kahraman
evlatlarımıza Yüce Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
17nci maddesi, hâlihazırda bir lisansa tabi olmadan faaliyette bulunan
şirketlerin mevzuat hükümlerine uyum için intibak sürecini ve kurula
başvuru yapmayıp lisansa tabi olmadan tasarruf faaliyeti sürdüren
şirketlerin tasfiye sürecini düzenlemektedir.
Bu teklifte birçok eksik vardır. Biz,
İYİ PARTİ olarak, getirilen kanun tekliflerini yapıcı
ve sorumlu muhalefet anlayışımızla değerlendiriyor,
olumlu bulduğumuz maddelerle ilgili müspet görüşlerimizi ifade ediyor,
yanlış bulduğumuz maddelerle ilgili muhalefet şerhlerimizi
de ortaya koyuyoruz. Kanun tekliflerindeki eksiklikleri, gördüğümüz
noksanlıkları da burada, bu kürsüde dile getiriyoruz. Milletin talep
ve istekleri doğrultusunda verdiğimiz değişiklik teklifleri
maalesef teklif Genel Kurula inmeden Komisyonlarda toptancı bir anlayışla
reddedilmektedir. Görüyoruz ki AK PARTİ Grubuna mensup arkadaşlar
Her şeyi ben bilirim, en iyisini ben yaparım. havasında;
muhalefetten gelen değişiklik önerilerini hiç dikkate
almıyorlar. E, bunun sonucunda da sık sık kanunlarda
değişiklik yapmak zorunda kalıyoruz. Sizden talebimiz:
Dediğim dedik, çaldığım düdük. tavrınızdan
vazgeçmenizdir çünkü öyle cakalı, burnu havada siyaset dönemi bitti
arkadaşlar, öyle Ceketimi koyarsam seçtiririm. dönemi geçti. Çünkü biz
halkın içerisindeyiz, halkın arasındayız
Bizler gibi
sizler de halkın içinde olun, halkın arasına
karışın. İktidara gelirken Kimsesizlerin kimsesi
olacağız. dediniz, Mağdurun, sessiz çoğunluğun sesi
olacağız. dediniz ama bugün TVlerde, gazetelerde algılarla
işi idare etmeye çalışıyorsunuz. Biz sahadayız, bugün
sahada olan bir İYİ PARTİ var. Kimsesizlerin kimsesi
İYİ PARTİdir, mağdurların sesi, sessiz
çoğunluğun sesi İYİ PARTİdir.
Değerli arkadaşlar, şu dönemde esnaf
çok büyük sıkıntıda. On aydır dükkânı kapalı,
siftah yapmamış, servis şoförü arabasının
marşına basmamış, okul kantincisi mekânının
tozunu almamış. Hâl böyleyken Kapatan esnaf yok. demek milletten ne
kadar uzak olduğunuzun da bir göstergesidir.
Esnafa 2020 sonunda vergi ve prim ödemeleri sonucu
bir yapılandırma geldi, güzel ama yapılandırmaya göre,
esnaf, vergisinin ilk taksitini şubatın son günü ödemek
zorundaydı; hafta sonuna geldi bu gün, Martın 1ine denk düştü.
Değerli arkadaşlar, aylardır
dükkânını açmayan ama bu sürede kirasını, elektrik,
doğal gaz faturasını da ödemek zorunda kalan esnaf
yapılandırma taksitini neyle ödesin? Birçoğu da zaten ödeyemedi.
Üstelik, yapılandırmaya göre ilk 2 taksitinden birini ödeyemeyen ya
da diyelim ki bunları ödedi, sonraki taksitlerden üst üste 2 tanesini
ödeyemeyenin yapılandırılması iptal ediliyor. SGK
borçları için bu yapılandırmanın ilk taksiti de önümüzdeki
31 Martta ödenecek. Arkadaşlar, eğri oturalım, doğru
konuşalım. Nasıl olacak bu iş? Esnafımız
nasıl yapacak? Neyle ödeyecek?
Değerli arkadaşlar, sırf Bir
şey yaptım. demek için yapılan bir kira yardımı
meselesi var, o da bir ayrı konu. Büyükşehirdeki esnafa ayda 750,
diğer şehirlerdekine 500 TL kira yardımı veriyoruz. diye
Müjde! Müjde! diyorsunuz. Gidin, bir esnafa sorun bakalım, ne kadar kira
veriyor. Bir de bunu bir esnafa sorun diyorum. Orada da yine algı
yapıyorsunuz çünkü bu 500 ve 750 TLlik yardımı da her esnafa
vermiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, kapalı iş
yerlerinden kira stopajı alınmakta, gelirin olmaması
dolayısıyla ödenemediği için de tahliye davaları açılmaktadır.
İş yerlerinin camlarında asılı duran kiralık
veya satılık ilanlarını ne zaman göreceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) İş yerleri
kapalı olduğu dönemde ortalama tüketime göre tahminen düzenlenen ve
birçoğundan iş yerinin sahibinin de haberi olmadığı
için ödenemeyen doğal gaz, su, elektrik faturaları için bir de açma,
kapama ücreti alınıyor.
Şimdi Türkiyede 4 renkle bir normalleşme
dönemine geçiş yapıyoruz. dediniz. Benim şehrim Trabzon da
başta olmak üzere birçok şehrimiz yine en kırmızı
bölgede. Trabzonun, Rizenin, Doğu Karadenizin neden en
kırmızı bölgede olduğunu zaman az olduğu için burada
konuşmak istemiyorum ama herkes neyin ne olduğunu biliyor. Bu kadar
sorumsuzluk, bu kadar iş bilmezlik olmaz, bu kadar duyarsızlık
olmaz. Allahınızı severseniz şu güç zehirlenmesinden bir
an önce çıkın diyorum.
Son söz olarak, bu ve benzeri sorunların acilen
çözümü için, alınan son kararların ardından yeniden açılan
iş yerlerinin çarkı çevirebilmeleri için esnafımıza
faizsiz, bir yıl sonra ödemeli bir can suyu kredisi verin diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 17nci maddesiyle 6361 sayılı Kanuna
eklenen Geçici 7nci maddenin (3)üncü fıkrasının ikinci
cümlesindeki "intibak süresini ibaresinden sonra gelmek üzere , birinci
fıkra kapsamındaki tüm tasarruf finansman faaliyeti yürütenleri
kapsayacak biçimde, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
Adana Antalya Tokat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bitlis Tatvanda askerî helikopterin düşmesi
sonucu şehit olan 9 askerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Şehit olan
askerlerimizin ailelerine ve milletimize başsağlığı ve
sabırlar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, aslında uzun bir
süredir ekranlarda reklamlarını gördüğümüz, fiilî olarak
işlerliği olan, tasarrufa dayalı finansman modeli ile konut ve
otomobil sahibi yapan şirketleri yasal bir çerçeve altına almak
isteyen düzenlemeyi bugün burada görüşüyoruz. Bu yöntemi ev ve araba
sahibi olmayı isteyen faiz hassasiyeti olan vatandaşlarımız
ile bankalardan kredi alma yeterliliği bulunmayan dar gelirli
yurttaşlarımızın tercih ettiğini de görüyoruz.
Uzun süredir ihmal edilen ve suistimale uğrayan
vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çeşitli
platformlarda dile getirdikleri bu alan daha şimdi düzenleme altına
alınmaya çalışılıyor; oysa özellikle son iki
yıldır bu alanda var olan şirket sayısında
olağanüstü bir artış da gözlemleniyor. Bu düzenlemeyi hayata
geçirmek için neden bu kadar gecikildi? Sistemin kendi
mağdurlarını yaratmasına izin verecek kadar neden
beklenildi? Görüştüğümüz bu teklifin içinde hâlihazırda
mağduriyet yaşayan bu vatandaşlarımızın
mağduriyetini giderecek bir hüküm var mı? Maalesef yok. Peki,
onların durumları ne olacak?
Değerli arkadaşlar, teklifin 17nci
maddesiyle kanuna geçici bir madde eklenerek, şirketlere düzenlemeye uyum
sağlamaları için verilecek intibak süreleri belirleniyor, yani
şirketler, faaliyetlerini en geç altı ay içinde kanun hükümlerine
uygun hâle getireceklerine ilişkin bir plan sunacaklar. Bu, elbette
yapılması gereken bir durum; buraya kadar bir itirazımız
yok ancak maddeyle, şirket, kanuna uyum için ek bir plan sunduğu
takdirde BDDK bu süreyi altışar ayı geçmemek üzere 2 kere daha
uzatabiliyor; böylece şirket toplamda on sekiz aylık bir intibak
süresine kavuşmuş oluyor.
Değerli arkadaşlar, bir kere bu süre,
makul olmanın ötesinde uzun bir zamana yayıyor, aynı zamanda
yeni mağduriyetler yaratabilecek kadar da uzun bir süreye
yayılıyor; buna özellikle de dikkatinizi çekmek istiyorum.
Öte yandan, BDDK, kanuna uyum amacıyla takdir
yetkisindeki süre uzatımını belli şirketler üzerinde
değil, kanuna aylık sürede intibak edememiş 1inci fıkra
kapsamındaki tüm şirketlere genel bir kararla getirebilmektedir.
Şunu da burada ifade etmeliyim ki bu konu ileride çok ciddi
sıkıntı yaratacaktır, Komisyona bu konuda verdiğimiz
önerge reddedilmiştir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde asıl
yaşanan sorun, bir türlü üstesinden gelinemeyen ekonomik krizdir.
Bakın, ülkemizde 2014 yılında yüzde 61,1 olan ev sahipliği
oranı 2019da yüzde 58,8e geriledi, hele hele tasarruf yoluyla ev almak
artık tamamen bir hayalden öteye geçemiyor. Zaten milyonlarca
insanımız geçinemiyor ki bir de ev sahibi olmak için tasarruf
yapabilsin.
Geçtiğimiz günlerde TÜİK, evlenme
hızı verilerini açıkladı; buna göre, evlenme
hızı, 2020de on dokuz yılın en düşük seviyesine,
2001 rakamlarının da gerisine düştü; yani vatandaş ev
alamadığı gibi artık yuva da kuramaz hâle geldi. Üniversite
mezunu bir genç, hayata 30 bin lira kredi borcuyla başlıyor. Bu kadar
borcu varken nasıl evlilik hayali kursun, nasıl ev alabilsin? Önce,
bu borçları bir ortadan kaldırmamız gerekiyor ki gençlerimiz
geleceklerine umutla bakabilir hâle gelsin.
Bakın,
Googleda ev sahibi olmak için diye bir tıklama yapın, bir arama
yapın, hemen önünüze ev sahibi olmak için dua diye yüzlerce sayfa
açılıyor; demek ki bu ülkenin ücretle çalışan
vatandaşlarının, sabit gelirli yurttaşların ev sahibi
olabilmeleri için işleri duaya kalmış, tabii istismarcılar
bunu da sömürmeye çalışıyorlar.
Değerli
arkadaşlar tasarrufa dayalı finans sistemi adı altında
faaliyet gösteren şirketlerin kaynak sorunu
yaşadığında yine vatandaşlarımızın
mağdur olacağını unutmamamız gerekiyor. Hassasiyetle
izlenmezse 1980li yılların başlarındakine benzer bir
banker krizi mağduriyeti yaşamak kaçınılmaz olacaktır
çünkü düzenlemeye çalışılan alan tam bir saadet zinciri modeliydi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
ÇETİN OSMAN
BUDAK (Devamla) - Yeni kaynak girişi devam etmez, zincir bir yerden
koparsa sistemin tıkanması kaçınılmaz bir noktaya gelir ki
asıl felaket o zaman olur. Bunu da buraya not düşmek istiyorum.
Toparlamak
gerekirse, özellikle sistemden yararlanan vatandaşların mağdur
olmamaları için yapılmak istenen ama geç kalınmış bir
düzenleme olduğunu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Mehmet
Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Batman Batman Muş
Oya
Ersoy Ali
Kenanoğlu Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Mahmut
Toğrul
Gaziantep
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden,
Halkların Demokratik Partisi Batman Milletvekili Sayın Necdet
İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye için iyi olanla iktidar için iyi olan
arasında ciddi bir fark var ve bu makas giderek açılıyor.
Nedense iktidar kendisine iyi olan için büyük bir algı operasyonu,
pohpohlama, propaganda yapabiliyor ama Türkiye için iyi olanlara hiçbir zaman
yanaşmıyor, konuşmuyor ve şunu öne getiriyor: Ne zaman ki
Türkiye için iyi olan bir şeyden söz edilirse
Sorgulayamazsınız, eleştiremezsiniz,
tartışamazsınız. Öyle bir ülkeye dönüştük ki
iktidarı sorgulamak sorgulanma nedeni oldu, iktidarla ilgili bir tweet
atmak mahkeme açılma nedeni oldu. Buradan buraya geldik çünkü her söylem
millî bir kavrama, bekaya dönüştürüldü; bu, neredeyse pandemide
kullandığımız maskeye dönüştü, böyle bir süreçle
karşı karşıya geldik.
Dün de biraz söz ettim, özellikle, insan
haklarıyla ilgili yayınlanan bu planla ilgili Türkiyede temel bir sorun
var; siz bu sorunların kökenine inmediğiniz sürece, bu
sorunların nedenlerine inmediğiniz sürece yapacağınız
hiçbir plan başarılı olamaz; geçmişte de olamadı. O
nedenle planların asıl konuşulması gereken yer
Ne oluyor,
ne bitiyor, bunu burada ele almamız lazım ve yapısal
sorunları mutlaka kabul etmemiz lazım ama bunu
yapmadığımız sürece, mevcut zihniyetle gittiğimizde
inanın ilerleme olamayacak nasıl ki Türkiyede Kürt meselesi
başta olmak üzere insan hakları alanında yaklaşık
kırk yıldır güvenlikçi politikaların hiçbir yere
gitmediğini gördüğümüz gibi.
Şimdi, arkadaşlar ne diyorlar? Planda
birçok şey açıklanıyor ve özgürlüklerden söz ediliyor. Biliyor
musunuz, benim vekili olduğum Batmanda propaganda yapmak, yürüyüş
yapmak, afiş asmak, herhangi bir gösteri yapmak yasak. Sadece bizim
partiye mi? Eğitimciler, EĞİTİM-SEN, öğretmenler özlük
haklarıyla ilgili, eğitimle ilgili konuştuğunda, yasak;
sağlık emekçileri, sağlık çalışanları
pandemiyle ilgili, sağlık koşullarıyla ilgili
konuştuğunda, yasak; Hasankeyfle ilgili, çevreyle ilgili, ekolojiyle
ilgili bir düzenleme yapıldığında, Türkiye'nin birçok
ilinden, dünyanın birçok ilinden insanlar geldiğinde, yasak.
Başka... İşçiler yapamıyor, barolar yapamıyor,
kadın cinayetlerinin olduğu yerde kadınların yürüyüş
yapması yasak, 8 Mart; yasak. Peki, bu yasaklar nasıl oluyor?
Olağanüstü hâl etkisiyle, valiliğin aldığı kararlarla
on beş günde bir uzatılıyor; yetmedi mi pandemi devreye giriyor.
Size olağanüstü hâl kurallarına uymadığınız için,
yasaklara uymadığınız için ceza kesiliyor, o yetmedi il
hıfzıssıhha kurullarının kararlarına
uymadığınız için ceza kesiliyor; peş peşe
uzatılıyor.
Şimdi, işte deniliyor ki - haritada mavi
olan yerler var; onun üzerine uzun uzun tartışırız- mutlaka
insanların hastalanmaması ve ölmemesi gerekir. Pandeminin en
düşük olduğu 3 ilden 1i Batman ama aynı Batman, insan
hakları konusunda en fazla mağdur edilen yerlerden biri. Bir çifte
standart gibi; ya, Karadenizde birçok ilde kongreler... İşte hep söylenen
lebalep yapılıyor -Kürtçe diyorlar ...(x)
yani oradan yola çıkılıyor fakat insan haklarıyla ilgili
bir etkinlik yapıldığında hiçbir işlem
yapılmıyor. Ne oluyor?
Şimdi, düşünebiliyor musunuz iktidardaki
partinin ismi Adalet ve Kalkınma Partisi tabelası her yerde
asılı ve biz, Halkların Demokratik Partisi (HDP) diyoruz ki:
Herkes için adalet. Yasak. Nedeni? Kışkırtıcı bulunmak
yani neredeyse biz sizden söz ettiğimizde
kışkırtıcı diyeceksiniz. İşte bu
anlayış kabul edilemez bir düzeydedir ve ne oluyor? Türkiye'nin
birçok ilinde bu afiş asılabilirken Batmanda yasak.
Şimdi, Batmanda insan hakları ihlalinden
söz ediyoruz, diyorsunuz ki: Ne olacak? Belediye eş başkanlarının
yerine kayyum atıyorsunuz, daha bu belge açıklanırken tekrar
Erzurum Karaçobanda kayyum atadınız. Kim size inanacak, kim bu
gelişmelerin, planın devamına inanacak?
Batman Cezaevinden beni aradılar sabaha
doğru; telefon görüşmesi yasak, beslenmeyle ilgili bir çok
kısıtlama getirilmiş, insanlar her bir saatte aramaya tabi
tutuluyor, özel notları karıştırılıyor,
kıyafetleri karıştırılıyor, deyim yerindeyse
sistematik olarak ellerinden gelen bütün işkence uygulamaları
yapılıyor ve telefon görüşmeleri yok, keyfî disiplin
soruşturmaları geliştiriliyor, cezaları veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sadece Batmanda mı? Sabah
arkadaşlarımız dile getirdi, bir çok yerde, cezaevlerinde kötü
uygulamalar olmakta. Bir İnsan Hakları Eylem Planı
açıklanırken aslında nedenlerine yönelmek gerektiği gibi bu
Meclisin veya burada deniliyor ki bir komisyon kurulacak
Komisyonlar
aslında var, onların bütün her yeri gezmesi lazım. Nasıl
dönem dönem Uygurla ilgili konuşuluyor, önce kendi ülkemizde de
yapacağız ki başka ülkelere de müdahale edelim, oraya da
karşı çıkalım, birçok yere de karşı çıkalım
ama bunlara seyirci kalırsak olmaz. Ya, öyle bir insafsızlık ki
arkadaşlar, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş
Başkanımız Selçuk Mızraklının evi
Diyarbakırda, kendisi Kayseri Bünyanda, Demirtaş Edirnede, evi
Diyarbakırda ve siz bunu, birçok şeyi sistematik bir uygulamaya
dönüştürmüşsünüz, deyim yerindeyse her yeri, her alanı, tecride
dönüştürdünüz. Ne diyorduk? Anneler çocuklarıyla beraber cezaevinde.
Şimdi, babaanneler, anneanneler, dedeler, büyükbabalar cezaevinde. Siz
böyle yaptığınızda
(x)
gidersiniz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17nci maddesiyle 6361 sayılı
Kanuna eklenen geçici 7nci maddenin dördüncü fıkrasının birinci
cümlesine "görülmeyenler ibaresinden sonra gelmek üzere "ile bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarruf finansman faaliyeti
kapsamında müşterilerinden para toplayan ancak Kuruma
başvurmayanlar ibaresinin eklenmesini, beşinci
fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, ikinci cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Durumlarını bu Kanun hükümlerine
uygun hale getirerek intibak eden tasarruf finansman şirketlerinin bu
maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlük tarihi öncesinde akdettikleri tasarruf
finansman faaliyeti kapsamındaki sözleşmeler bu Kanun ve ilgili
mevzuat hükümlerine göre tadil olmaksızın uygulanmaya devam olunur.
"(6) 1/1/2025 tarihine kadar yapılacak
sözleşmelerde satıcı konumundaki üçüncü kişilere hesaben
ödeme ve tevsik edici belge şartı aranmaz.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Taner
Yıldız
Denizli Kırıkkale
Kayseri
Meliha
Akyol Mücahit
Durmuşoğlu Ali
Özkaya
Yalova Osmaniye Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Önerge ile Kanunun yürürlük tarihi
öncesinde tasarruf finansman faaliyetinde bulunan şirketlerden 1
aylık yasal süre içerisinde Kuruma başvurmayanlar hakkında da
Kurulun 50/A maddesi kapsamında tasfiye kararı verebilmesi ve bu sayede
bahse konu şirketler nezdinde tasarrufları bulunan müşterilerin
mağdur olmaması amacıyla alınması, kanunda öngörülen
yasal yükümlülüklerin Kanunun yürürlük tarihi öncesinde imzalanan
sözleşmeler kapsamında müşteri aleyhine değişiklik
gerektirmemesi, finansman konularının sözleşme süreleri
içerisinde değiştirilebilmesine imkân sağlanması ve
1/1/2025 tarihine kadar yapılacak sözleşmelerde satıcı
konumundaki üçüncü kişilere hesaben ödeme ve tevsik edici belge
şartı aranmaması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci maddede 3 önerge vardır, ilk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 18inci maddesiyle 6361 sayılı Kanuna
eklenmesi öngörülen Geçici 8inci maddenin ikinci fıkrasındaki
halinde ifadesinin durumunda şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
Adana Antalya Tokat
Emine
Gülizar Emecan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Emine
Hanımı can kulağıyla dinleyeceğiz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Bitlis Tatvanda askerî
helikopterimizin düşmesi sonucu şehit düşen 9 askerimize
Allahtan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Yaralı askerlerimize de
acil şifalar diliyorum. Ülkemizin başı sağ olsun.
Görüşülen bu kanun teklifi değerli
arkadaşlar, uzun yıllardır piyasada var olan tasarruf finansman
şirketleriyle ilgili yasal düzenlemeleri içeriyor. Bugüne kadar çok fazla
mağduriyet içeren bu konuda, tasarruflarını faizsiz finans
modelinde ve tasarruf finansman şirketleri yoluyla kullanarak
taşınır ve taşınmaz mal edinmek isteyen
müşterilerin haklarını koruyacak şekilde getirilen bu
düzenlemeyi birkaç istisna dışında CHP Grubu olarak
destekliyoruz, uyarılarımızın da dikkate
alınmasını bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, içinde
bulunduğumuz 1-7 Mart haftası, deprem bilincinin
oluşturulması ve depremlere karşı hazırlıklı
olunması amacıyla Deprem Haftası olarak ilan edilmiştir
çünkü Türkiyenin içinde bulunduğu coğrafya 1500lü yıllardan
bugüne deprem felaketleri yaşıyor. Kandilli Rasathanesi verilerine
göre, Türkiyede 1900 yılından bu yana 81 deprem
yaşanmıştır; yani, ülkemizde ortalama on sekiz ay gibi bir
periyotta 6 ila 6,9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmektedir. Veriler
açıkça göstermektedir ki Türkiye, bir deprem ülkesidir ve gerekli tüm
önlemler de buna göre alınmalıdır. Daha çok yakın bir
zamanda Elâzığ ve İzmirde iki deprem yaşadık ve
yüzlerce vatandaşımızı kaybettik. Bunlardan ders
çıkarmalıyız ve önlemlerimizi de ona göre almalıyız.
Türkiyede yaşanması muhtemel depremlerin
ne zaman olacağından çok depremin yaşatacağı
tahribatı en aza indirmek gibi bir anlayış ön planda
olmalıdır değerli arkadaşlar. Türkiyede 18 milyonu
aşan yapı stokunun yüzde 67si ruhsatsız ve kaçak, yüzde
60ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşmaktadır; bu
yapıların yüzde 40ı oturulamaz hâldedir ve depreme
karşı güçlendirilmeleri gerekmektedir. Bilim insanlarının
yaptığı araştırmalarla, bunların yanında
Türkiye'nin deprem tarihçesi ve olası bir deprem ihtimali göz önüne
alındığında bir an önce bu yapıların
güçlendirilmesi ve denetlenmesi gerektiği ortadadır.
Peki, İstanbulda durum nedir? İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmaya göre
olası bir depremde İstanbulda 48 bin binanın ağır
hasar alması bekleniyor; bu da sadece İstanbulda 750 bin
kişinin etkilenmesi demek, orta hasar grubunu da buna eklediğimizde
200 bin binanın ve toplam 3 milyon insanın etkileneceği bir
senaryodan bahsediyoruz maalesef. Olası bir deprem senaryosunda
İstanbuldaki binaların yüzde 20si kullanılamaz hâle gelecek,
bu da 120 milyon dolarlık bir kayıp demek değerli vekiller. Saha
çalışmalarıyla da aslında bu rakamların İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından 2 katına
çıkacağı öngörülüyor maalesef. Eğer biz deprem
gerçeğini kabul ediyorsak gerekli önlemleri almak için
çabalamalıyız.
Depremlerde hayatını kaybedenlerin
arkasından üzülüyoruz, canımız yanıyor fakat
sonrasında ne yapıyoruz diye kendimize soralım, burada asıl
önemli olan nokta bu. Aynı şeyleri yapmaya devam ediyoruz, bunun
artık değişmesi lazım. (CHP sıralarından
alkışlar) Mesela, riskli alanlar belirleniyor, sonra oradaki
binaların yıkımı gerekiyor. Peki, yıkıma kim
karar verecek? Belediye belirleyemiyor, valilik Bakanlığa bildirecek,
onaylarsa; belediye, gidip yıkımını yapacak. Yasaların
bu kadar dağınık olması aslında deprem riskiyle
mücadelenin karşısına bürokrasiyi de çıkarmış
oluyor.
Tüm bunlara ek olarak, 2003 yılında
kalıcı hâle getirilen ve halktan, deprem sebebiyle oluşacak
zararların en aza indirilmesi amacıyla toplanan deprem vergisi de
âdeta uçup gitti. 2020 yılına gelindiğinde devletin özel
iletişim vergisinden deprem amaçlı topladığı gelir 67
milyar 715 milyon liraya ulaşırken diğer ek vergiler de dâhil
edildiğinde deprem vergileri için son yirmi yılda toplanan para 72
milyar 82 milyon lira ve bu paranın akıbetini de sormak maalesef
yasaklar içerisinde.
Değerli arkadaşlar, son yirmi yılda,
Türkiye'de AKP iktidarıyla insan ve çevre odaklı politikalar yerine
rant odaklı bir siyaset egemen hâle getirildi. Doğayı, çevreyi,
emeği ve insanı görmezden gelen bu anlayış, ülkenin her bir
karış toprağında kendini gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Yandaş müteahhitlerin zenginleştiği,
bütün yeşil alanların imara açılarak binalara teslim
edildiği ülkemizde denetim ve liyakat esas alınmıyor maalesef;
deprem ve zararlarına da davetiye çıkarılıyor.
Biz muhalefet olarak depremle ilgili 60a yakın
önerge verdik ve bu konunun araştırılmasıyla ilgili de çok
ısrarcı olduk. Maalesef, uzun süre bu çabalarımız
karşılık görmedi, kabul görmedi ama en sonunda bir Deprem
Araştırma Komisyonu kuruldu; Komisyonda birçok uzman, akademisyen,
kurum dinlendi ve şimdi o Komisyon bir rapor çıkaracak, bir rapor
açıklayacak. Umuyorum ki depreme hazırlık konusunda geç de olsa
gerekli önlemlerin alınacağı bir karar, rapor çıkar,
Meclisimizden de bununla ilgili kararlar çıkar.
Bunları temenni ederek hepinizi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir; önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Mehmet
Ruştu Tiryaki Oya
Ersoy
İstanbul Batman İstanbul
Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Kemal
Peköz Filiz
Kerestecioğlu Demir
Muş Adana Ankara
Sıdık
Taş
Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Feridun
Bahşi Ümit
Beyaz
İzmir Antalya İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Yasin
Öztürk
Adana Konya Denizli
Dursun
Ataş
Kayseri
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi, Halkların Demokratik Partisi Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğlunun.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
öncelikle, Bitlis Tatvanda düşen askerî helikopterde hayatını
kaybeden askerlerin yakınlarına başsağlığı,
yaralılara da şifa diliyorum.
Bugün, haklarında ev hapsi verilen insanlar
nasıl yaşarlar, aslında diğer bir deyişle ev
hapishanesi olan elektronik kelepçe hakkında konuşmak istiyorum. Bu
insanlar nasıl geçinirler, ne yer içerler, hele bir de yalnız
yaşıyorlarsa nasıl hayatta kalırlar; aslında
elektronik kelepçe ve ev hapsi derken düşünülmeyen şeylerden bir
tanesi de bu.
Yerli ve millî elektronik kelepçenin bolca
üretilmesinden ve 2021 Ocak ayından itibaren sulh ceza hâkimliklerinin
verdiği ev hapsi, konutu terk etmeme, adli kontrol tedbirleri ve
tıpkı tutuklu yargılama kararları gibi, bütün bunların
bir tedbir olarak değil, cezalandırma aracı olarak
uygulandığını görüyoruz. Peki, ev hapsi ve elektronik
kelepçe uygulamasının yaygınlaşması açısından
ele aldığımızda siyasal iktidarın hedefini nasıl
nitelendirebiliriz? Aslında, şöyle sıralayabiliriz: Sokak
hareketini bitirmeyi; toplumsal muhalefeti eve hapsederek göz önünden
uzaklaştırmayı; arşiv kaydı bulunan muhalif
kişilere fişleme yöntemiyle kıdemli eylemci muamelesi yaparak
onları toplum dışına itmeyi; siyasal iktidarı
eleştirmeye veya protesto etmeye meyyal kitleye gözdağı vermeyi;
Silivriyi gösterip eve razı etmeyi; bu durumu kanıksatmayı,
onun normalleşmesini sağlamayı; siyasal iktidarla organik
bağı olan şirketlere ihale edilen elektronik kelepçe üretimi ve
kullanımını artırarak kamu kaynağının
yandaşlara aktarılmasını sağlamayı;
insanların sosyalleşmesinin önüne geçilerek evden çıkamayan
bireylere dönüşmesini sağlamayı amaçladığı
tespiti yapılabilir. Meslektaşım Tamer Doğan bu
yazısında şöyle diyor elektronik kelepçeyle ilgili: Denilebilir
ki Silivri soğuktur. evde en azından internete girer,
telekonferanslara katılır, misafirleri gelir, camdan
dışarıyı seyreder, gardiyanı yok; hem
dışarıda virüs var. Ancak, mesele buradan
tartışılamaz, hak ve özgürlükler bu şekilde masaya
yatırılamaz. Ev hapsi, konutu terk etmeme ile cezaevi
kıyasını kafamızda bile yapmamalıyız. Çünkü
asıl hapsedilme böyle başlamaktadır. Evet, her şey böyle
başladı; önce gözaltılar, yurt dışına
çıkış yasağı verilmeye başlandı; ondan
sonra, yurt dışına çıkan zaten fazla yok diye pek fazla
önemsenmedi; sonra, önceleri haftada bir gün, sonra, üç beş gün olacak
şekilde keyfî ve kademeli olarak artırılan en yakın
karakola giderek imza atma tedbirleri başladı. Ondan sonrasında,
siyasal yargı sürekli yeni bir şey uydurduğu için bunlarla
yetinmeyerek il veya ilçe sınırı dışına
çıkma yasağı kararları verilmeye başlandı ve
yargıyı sopa olarak kullandığı hâlde muhalefeti
bitiremeyen ve daha da kitleselleştiğini gören siyasal iktidar
elektronik kelepçe denilen prangayı yaygınlaştırmaktan
başka bir seçenek bulamadı. Evet, bu uygulama normalleşirse
eğer, geleceğin tutsaklık modeli olan elektronik kelepçe,
hayatımızın olağan bir parçası, vücudumuzda görmeye
sık sık alıştığımız bir aksesuar hâline
gelecek. Böyle bir ülke arzuluyorsunuz demek ki; gerçekten herkesin, muhalif
olan herkesin ev hapsinde olduğu bir ülke.
Şimdi, bu elektronik kelepçe uygulaması
aslında ilk önce Kadına yönelik şiddet olaylarında
kullanacağız. diyerek pazarlandı fakat ben bunu çok yakinen
biliyorum, kadına yönelik şiddet olaylarında biz Elektronik
kelepçe neden uygulanmıyor? dediğimizde Çok az, yeterli değil ki.
Yeteri sayıda elimizde yok. deniliyordu ama şimdi niyet hasıl
oldu. Aslında niyet, gerçekten özgürlükleri engellemek, toplumsal
muhalefeti engellemek; sokaklara çıkmayı da engellemek tabii.
Sokak demişken, 8 Mart
haftasındayız ve yıllardır 8 Martlar Türkiyenin her
yerinde barışçıl biçimde kutlandı fakat son yıllarda
kadınların tüm talepleri ve isyanıyla sokaklara
çıktığı 8 Martlar polis şiddetiyle karşı
karşıya kalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Özellikle bu sene pandemi bahane edilerek AKPnin
düzenlediği mitingler, kongreler dışında hiçbir
yürüyüş ve protestoya izin verilmedi. Feminist gece yürüyüşleri ve
tüm 8 Mart eylemleri onca barikata, yasağa, kapatılan metrolara,
polis şiddetine rağmen kadınların azmiyle ve birbirinden
aldığı güçle yapılır. Ne yapılırsa
yapılsın, tıpkı dünyada olduğu gibi Türkiyede de yüz
binlerce kadının, feministin isyanının sesi bu yıl da
mutlaka sokaklarda olacak.
Şimdiden tüm kadınların 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü de kutluyorum.
Saygılar sunarım. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden İYİ PARTİ Antalya Milletvekili
Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 251 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 18inci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bitlis şehitlerimizin ruhları şad
olsun, yaralılarımıza sağlık diliyorum.
Konuşmama, geçen hafta bir kez daha
andığımız, bundan yirmi dokuz yıl önce Hocalıda
Rus ve Ermeni çeteleri tarafından vahşice katledilen 613 Azerbaycan
Türkünü anarak başlamak istiyorum. 1992 yılının 25 Şubatı
26sına bağlayan gece Ermenistan Silahlı Kuvvetlerine
bağlı çeteler 366ncı Alayın da desteğiyle önce
giriş ve çıkışını kapadığı
Hocalı köyünde sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı
yapmadan katliam yapmıştır. Katledilenlerin 83ü çocuk,
106sı kadın ve 70ten fazlası yaşlıydı.
Normalde, en şiddetli savaşlarda dahi savaş
dışında tutulan, dokunulmayan bu kesimi Ermeniler ayrım
yapmadan, acımasızca işkenceler yaparak katletti. Bu
soykırımda toplam 487 kişi ağır yaralı olarak
kurtuldu, 1.275 kişi rehin alındı, 150 kişi kayboldu.
Türk, yok edilmeye, soykırıma
uğramaya ve sessiz kalmaya mahkûm edilen bir milletin adı
değildir. Türk, insanlığın, ahlakın, faziletin ve
doğruluğun bütünleştiği mümtaz bir milletin
adıdır. Türk milleti tarihin hiçbir döneminde soykırım gibi
bir insanlık suçu işlememiştir ancak arkasını her
döndüğünde katliama, soykırıma maruz kalmıştır;
Doğu Türkistanda hâlâ devam eden, benim ülkem Türkiyenin de sessiz
kaldığı Uygur Türkleri soykırımı, diğer biri
ise şu anda söz ettiğim Hocalı soykırımı.
Hocalı soykırımının ülkemizde anma günü olarak kabul
edilmesi için geçen hafta yasa teklifi verdim, iktidar tarafından gündeme
getirilirse tüm Meclisten bu yasaya destek bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, yine, geçen hafta 28
Şubatın yıl dönümüydü. Türk siyasetinde 2 tane 28 Şubat
vardır: Biri 1997, diğeri 2015. İktidar, her
sıkıştığında 1997 28 Şubatına
sığınır. Bu yıl da yine, şiir okudukları
için hapse atıldıklarından söz ettiler. Bugün, şiir
okuduğu için bile değil, sadece Twitter yoluyla düşünce
açıklamaları sebebiyle ya da üniversitede yapılan rektör atamasını
protesto etti diye binlerce insan tutuklu. Siz hapsedildiniz, çocuklar hapis
bile edilmeden tutuklu. Biz, AKP Genel Başkanına şiir okudu diye
hapis cezası verilmesini o tarihlerde de yüksek sesle kınadık
ama onlar, bugün yapılanları bırakın kınamayı, çocukları
terörist ilan ediyorlar.
2015 28 Şubatından ise hiç söz eden yok.
Neydi 28 Şubat 2015? Dolmabahçe mutabakatı. HDP Grup
Başkanının geçen hafta grup toplantısında
yaptığı açıklamalar gündem değiştirilerek gözden
kaçırılmaya çalışıldı ama dikkatli gözlerden
kaçmadı. Ne demişti Grup Başkan Vekili? Biz çözüm sürecini üç
ayak üzerinden yürüttük. Birinci ayak İmralı, ikinci ayak Kandil,
üçüncü ayak Hükûmet ya da devlet. Yapılan her görüşme ve Kandil
ziyareti Hükûmet ve Öcalanın onayıyla gerçekleşiyor, sonrasında
da konu hakkında bilgilendiriliyorlardı.
Değerli arkadaşlar, 28 Şubat 2015in
bedelini Türkiye çok ağır ödedi. Kafa çevirme talimatı
sonrası EYPlerle doldurulan şehirlerimizin temizlenmesi için 1.000e
yakın şehit, 4 binin üzerinde yaralıyla normalleştirilebildi.
28 Şubat 97yi anarken 2015ten de kısa bir hatırlatma yapmak
istedim.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümü de daha önce sıkça dile getirdiğim ve bugünlerde de
yoğun bir şekilde mesajını aldığım bir
konuyla ilgili olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Şu an
ülkemizde 1,3 milyon meslek lisesi ve çıraklık okullarından
mezun olan insanımız var. Bunlar, staj yaptıkları
yılların, uzun vadeli sigorta konuları bakımından da
sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas
alınmasını, çıraklık ve staj süresi için borçlanma
hakkı verilmesini istemekteler. Şimdi uygulamada, doğum,
askerlik, aylıksız izin, doktora veya uzmanlık, avukatlık
stajı gibi süreler borçlanılabilmektedir. Anayasanın
eşitlik ilkesi dikkate alınarak uygulamada adaletin
sağlanması için aslında fiilen bir çalışmaya ve
sigortalılığa dayanan çıraklık ve staj süresine de
borçlanma hakkı tanınmalı, sigortalılık
başlangıç tarihi yönünden dikkate alınmalıdır.
Gazi Meclisi, yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Ataş
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın, Kayseri ili Pınarbaşı ilçesine
bağlı Yukarıborandere, Hanyeri ve Kütüklü köylerindeki
vatandaşların Mera Komisyonu tarafından kesilen cezalar
nedeniyle yaşadıkları mağduriyetten ötürü köylerini
satılığa çıkardığına, bu cezaların
tekrar gözden geçirilerek affedilmesi ve uygulamanın durdurulması
için yetkilileri göreve çağırdığına ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Kayserinin Pınarbaşı
ilçesine bağlı Yukarıborandere, Hanyeri ve Kütüklü köylerindeki
hemşehrilerim yaşadıkları mağduriyet nedeniyle
köylerini satışa çıkarmışlardır. Ekonomik kriz ve
pandemi şartlarına rağmen büyük zorluklar altında
toprağını işleyen, alın teriyle çalışıp
rızkını topraktan çıkaran çiftçilerimiz Mera Komisyonu
tarafından kesilen cezalar nedeniyle büyük mağduriyetler
yaşamaktadır. Baba toprağı olarak bildikleri, elli
yıldır ekip biçtikleri tarım arazilerinin mera alanı
içerisinde olmasından dolayı çiftçilerimize 2 milyon TL
civarında para cezası kesilmiştir. Çiftçilerimizin
kullandıkları alanlara kesilen bu cezalar kabul edilemez. Seçimlerde
iktidarın en çok oy aldığı bu köylerde yaşayan
çiftçiler mağdur olmuştur, kesilen bu cezaları ödeme güçleri de
yoktur. Bu cezaların tekrar gözden geçirilerek affedilmesi ve
uygulamanın durdurulması için yetkilileri göreve
çağırıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Evet, 19uncu madde üzerinde 1 önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin çerçeve 19uncu maddesiyle eklenmesi öngörülen fıkradaki
istinaden ifadesinin dayanılarak biçiminde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli İzmir Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Süleyman
Bülbül Kadim
Durmaz
Manisa Aydın Tokat
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bitlis Tatvanda şehit
düşen askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz gün
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan İnsan Hakları Eylem
Planını açıkladı, açıklamasında ilginç olan bir
durum vardı; uluslararası insan hakları mekanizmalarıyla
iş birliği konusunda çalışmalar yapacaklarını ve
insan hakları alanında henüz taraf olmadığımız
uluslararası sözleşmelerin ve ek protokollerin imza ve onay sürecini
gözden geçirdiklerini belirtti. Şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanına sormak istiyorum: Bugüne kadar imzalanan, Anayasanın
90ıncı maddesinde iç hukuk kuralı hâline gelen Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve insan haklarına
ilişkin diğer sözleşmeleri uyguladık da şimdi bundan
sonra uygulayacağımız başka sözleşmeler mi ortaya
çıkaracağız? Arkadaşlar, böyle şey olmaz. Uygulama
önemli ve inandırıcılık önemli.
Şimdiye kadar uygulanmayanları
sayayım ben size: İlk imzacıyız. diye övüne övüne
bitiremediğiniz İstanbul Sözleşmesinin bile bugün Aile
değerlerini zedeliyor. yalanlarıyla iptali kampanyasını
başlattınız ve bu kampanyaları destekliyorsunuz. Hangi
AİHM kararını uyguladınız? Hangi Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 10uncu maddesindeki ifade özgürlüğü
hakkı; toplantı, yürüyüş hakkı kararlarını
uyguladınız? AİHM kararlarını
uygulamadığınız açıkça ortada. Demirtaş
kararı açık ve net, Kavala kararı açık ve net. Bu konuda bu
kararları uygulamıyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinden doğan yükümlülükleri yerine getirmiyorsunuz, sonra
çıkıyorsunuz Biz imzalamadığımız
sözleşmeleri de onay sürecine sokacağız. diyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Reform.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Kimseyi
kandıramazsınız arkadaşlar, kimse de kanmıyor. Bu
çerçevede sicilimiz o kadar kötü ki -sicile baktığımız
zaman- ifade özgürlüğünde 180 ülkede 154üncü sıradayız
arkadaşlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2020
raporlarında; 932 ihlalle adil yargılama hakkını ihlalde
bulunmuşuz, tutuklukta kişi özgürlüğü ve güvenliğinde 771
ihlal var, ifade özgürlüğünde 356 ihlal var. Hukuk devleti, demokrasi ve
özgürlük konusunda nerede kalmışız? Sınıfta
kalmışız. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; HDP sıralarından alkışlar)
Çıkıyoruz ondan sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararlarının bağlayıcılığını
tartışıyoruz, o nedenle inandırıcılık
kalmamış durumda arkadaşlar.
Bakınız, İnsan Hakları Eylem
Planından dem vuran Sayın Cumhurbaşkanı AİHM
kararlarının bağlayıcı olmadığını
söyledi. Atama Bakan ise Sayın İçişleri Bakanı
AİHMin hangi sebeple olursa olsun aldığı karar
boşlukta bir karardır, bu kararın hiçbir anlamı yoktur.
dedi. Ondan sonra, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
denilen Mehmet Uçum ise AİHM kararlarının uygulanmasına
gerek yok. dedi ama Avrupa Komisyonu ne dedi? Avrupa Komisyonu, 2020
İlerleme Raporunda açıkça Hâkim ve savcı güvencesi olmadan
yargıyı iyileştiremezsiniz, yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
Türkiyede zedelenmiştir; bu nedenle her yıl Türkiye geriye gidiyor.
diye açıklamada bulundu. E, siz Avrupa Birliği, Avrupa Konseyinden
gelen yazılara, kurallara -talimat demeyeceğim- uyacaktınız
ya; ne oldu da bugünden, bir hafta on günden beri başladınız
uymaya?
Sayın arkadaşlar, Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan 2019 Mayıs ayında Yargı Reformu Strateji
Belgesini açıkladı. Orada, hatırlar mısınız
Hâkim ve savcılar için liyakat ve coğrafi teminat güvencesi
getiriyoruz yani hâkim ve savcılara sürgün yapmayacağız. dedi.
Ne oldu? Ertesi gün -2019da- HSK Kararnamesi yayımlandı; 3.538 hâkim
ve savcının adli yargıda, 364 hâkimin de idari yargıda
görev yerleri değişti. 2019da
toplam 4.027 hâkim ve savcının yerleri değiştirildi, sürgün
edildi. 2020de ne oldu? 2020de ise 4.261 hâkim ve savcının yerleri
değiştirildi. Gerekçe neydi? HSKnin gerekçesi hizmetin
gerekliliğiydi. Hizmetin gerekliliği yüzünden hâkim ve
savcıların yerleri değiştirildi.
Bir de Çağlayan Adliyesi var. Çağlayan
Adliyesinde ise bir mahkeme heyeti var, heyet devamlı yer
değiştiriyor. O heyetin baktığı davalar da çok ilginç,
ÇHD davasına bakıyor, Kavala davasına bakıyor,
Kaftancıoğlu davasına bakıyor, Sözcü davasına
bakıyor. Heyetlerin artık aynı adliyede, mahkemede yer
değişikliğini getirdiniz. Sayın Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun davasına
bakan hâkimlerin de yerlerini değiştirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yıl 2021e geldik, Sayın Cumhurbaşkanı
çıkıyor yine Hâkim ve savcılara coğrafi teminat
getireceğiz, terfi ve teftiş mekanizması objektif performans
kriterleri çerçevesinde yeniden yapılandırılacak. diyor. Ya,
arkadaşlar, yakında, gelecek hafta ya da on gün içinde büyük bir
ihtimalle hâkim ve savcıların görev yerleri değişecek.
Çünkü AKPnin Hükûmet sisteminde sözde ağızda bir parmak bal
vardır ama gerçekte ise milletin canına okumak var arkadaşlar, uygulama
böyle; inandırıcılığınız kalmadı. Siz,
Anayasanın 159uncu maddesini değiştirmeden, HSKnin
yapısını değiştirmeden, saraydan hâkim ve savcı
atama yetkisini kaldırmadan kimseye teminat vermeyin arkadaşlar. Bu
saray düzeninde bağımsız, tarafsız, liyakate dayalı
yargı olmaz. Bu tek adam sisteminde yargı reformu olmaz
arkadaşlar. Bu zihniyetle değil üç saat, üç yüz saat reform lafı
etseniz dahi sadece konuşmuş olursunuz.
Değerli arkadaşlar, sarayın reform
yapacağına inanmak demek bizim Marsa gitmemiz anlamına gelir,
bu da mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Artık bu ülke
yalanlara inanmıyor ama mitomani diye bir hastalık var,
insanın kendi yalanına inanması. Bu yalana da kendileri
inanıyor arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 20nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesi
arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Ali
Özkaya Ramazan
Can
Denizli
Afyonkarahisar
Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu Mustafa
Demir Cengiz
Demirkaya
Osmaniye
İstanbul
Mardin
Nilgün
Ök Hüseyin
Şanverdi Metin
Gündoğdu
Denizli
Hatay
Ordu
Salih
Cora
Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle kanun teklifinin çerçeve 20nci maddesi
daha sonra yeniden değerlendirilmek üzere tekliften
çıkarılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, teklifin 20nci maddesi teklif metninden
çıkarılmıştır, kanunun yazımı esnasında
madde numaraları teselsül ettirilecektir.
21inci maddede 2 önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra sayılı
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 21inci maddesinin (3)üncü fıkrasında geçen finansman
şirketleri ve tasarruf finansman şirketleri ibarelerinin finansman
şirketleri ile tasarruf finansman şirketleri olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan
Tacettin Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Kocaeli İzmir Manisa
Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Antalya Adana Tokat
Türabi
Kayan
Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli Milletvekili Sayın Türabi Kayan.
Buyurun Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, toplumumuz köyden
kente göç etmeye başladığından bugüne hiçbir zaman
sağlıklı bir konut projesi, konut planlaması
yapılmamıştır. Köylerimizde köy planlaması
yapılmadığından dolayı, mera planlaması
yapılmadığından dolayı köylümüz köyünü terk edip
şehirlere göç etmiştir. Bu şehirlere göç eden köylümüze,
şehirde konut veyahut da diğer sağlık hizmetleri konusunda
hiçbir planlama yapılmamıştır. Dolayısıyla,
köylümüz göç ettiği şehirde de kendi başına
bırakılmıştır tıpkı Osmanlıdaki gibi;
saldım çayıra, Mevlam kayıra. (CHP sıralarından
alkışlar) O günden bu yana da hiçbir şey
yapılmamıştır. On dokuz yıldan beri AKP
iktidarları sürekli olarak, bu, köyden kente geçişi bir menfaat
olarak kullanmışlardır. Konutsuz bu köylülerimizi özellikle
kendi yandaşlarının ceplerini doldurmak için
kullandınız. Nasıl mı? Şimdi söyleyeceğim.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Tek parti döneminde
vardı, Osmanlı Döneminde yoktu.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yurt dışında uzun süre çalışıp
ve yurt içinde, köyünde uzun süre çalışıp cebinde sermaye yapan
insanlarımızın dinî inançlarını istismar ederek
sermayelerini ne yaptınız? Yandaş holdinglere peşkeş
çektirdiniz; YİMPAŞ gibi, KOMBASSAN gibi, bunun gibi onlarca,
yüzlerce holdinge vatandaşımızın parasını
getirdiniz verdiniz, verdirttiniz. Ne yaptınız sonra? Bu
vatandaşlarımızdan aldıkları paraları çarçur
ettiler, kendileri lüks içinde hayat sürdürürken vatandaşımız
yine konutsuz kaldı, yine evsiz kaldı; şehirde aç susuz ve evsiz
kaldı.
Değerli arkadaşlar, sevgili
arkadaşlar; şimdi sizlere soruyorum: Bundan sonra
yapacaklarınız neydi? Bu insanlarımızı ucuz konut
sahibi yapmaktı. Sizler ne yaptınız? Bu ucuz konutlar yerine
lüks konutlar ve iş yerleri yaptınız, AVMler
yaptınız, bu paraları çarçur ettiniz; çünkü iş
yapmasını bilmiyordunuz, çünkü sanayiyi bilmiyordunuz, çünkü ticareti
bilmiyordunuz ama en önemlisi de böyle bir yeteneğiniz yoktu. Bu
yeteneksizlik sayesinde halkımızın elindeki parayı maalesef
soydunuz, cebinize indirdiniz, yandaşlarınızın cebine
indirdiniz. Amerikalara gittiler; Amerikalarda, oralarda gayrimenkul
aldılar, oteller yaptılar. Neyle mi? Vatandaşın
parasıyla. Kim buna sebep oldu? Sizler sebep oldunuz. Şimdi ben size
soruyorum: Bir inşaat yaptığınız zaman veyahut da bir
lüks konut yaptığınız zaman dışarıya satma
şansınız var mı? Parça parça yurt dışına
gönderebilir misiniz? Gönderemezsiniz ama bir makineyi veyahut da bir
elektronik aleti dışarıya satıp yurt içine döviz
getirirsiniz ve bu yurt içindeki dövizle yatırım yaparak
insanımızı iş sahibi, güç sahibi yaparsınız.
İnsanın elinden parayı alıp aç susuz bırakmak hükûmet
etmek değildir, marifet değildir. Size söylüyorum: Marifet, Türk
çiftçisinin ürettiği gündöndünün tohumunu burada üretmektir;
ayçiçeğinin tohumunu burada ürettiğiniz gibi gübresini,
ilacını burada üretmektir; aynı zamanda buğday tohumunu da
bu şekilde. Şimdi, dünyanın her yerinde, özellikle Avrupa gibi
gelişmiş ülkelerde buğdayı dönümünden 1 ton alırken
biz 300 kiloda mahkûm muyuz? Niye mahkûm ettiniz? Yirmi yıldan beri bunun
çıkışı yok muydu, bunun sonu yok muydu? Siz yirmi
yıldan beri bir ayçiçeği üretimini beceremediniz mi tohum olarak?
Beceremediniz. Niye?
Değerli arkadaşlar, sizlere söylüyorum.
Bugün, gübre, özellikle fosforlu gübre artık bitki tarafından
alınamamaktadır. Bunun yerine organik gübreye geçtiniz mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Geçmediler.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Geçmediler, geçemezler
çünkü böyle bir yetenekleri yok, çünkü böyle bir niyetleri de yok. Sizin bu
niyetinizi bu toplum anladı, sizin ne yapmak istediğinizi bu halk
anladı. Türk halkı artık ne yapacağını bekliyor.
Sayın AKPliler, Türk halkı sizden hesap sormanın gününü
bekliyor. O gün ne zaman? mı diyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Yetmiş yıldır bekliyorsunuz.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, gününü bekliyor, günü çok uzakta değil. 23 Haziranda
olduğu gibi; İstanbulda, Ankarada, Adanada olduğu gibi,
şimdi Türkiyenin her yerinde defterinizi dürmenin gününü bekliyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Onun için sizden bir erken seçim
bekliyor. Niçin kaçıyorsunuz, niye kaçıyorsunuz? Toplumdan mı
korkuyorsunuz, bu topluma mı güvenemiyorsunuz? Yoksa, bu toplumu bugüne
kadar aldattınız Artık uyandı. diye ondan korkuyorsunuz,
onun için mi? Evet, anlaşıldı, bunun için ama bu toplum görüyor,
bu toplum anlıyor ve bu toplum sizin bu toplumu
kazıkladığınızı on dokuz yıldan beri gördü,
şimdi cevabını verecek. Cevabı erken seçimde veyahut da
zamanı genel seçimde diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 251 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 21inci maddesinin (5)inci
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Mücahit
Durmuşoğlu
Denizli Kırıkkale Osmaniye
Nilgün
Ök Hüseyin
Şanverdi Metin
Gündoğdu
Denizli Hatay Ordu
Mustafa
Demir Salih
Cora Ali
Özkaya
İstanbul Trabzon Afyonkarahisar
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) -Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçe
Gerekçe:
Önergeyle, tasarruf finansman şirketlerinin
tasarruf ve finansman dönemlerine ilişkin intibak sürecinin
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından bir bütün
hâlinde, hızlı ve etkin hizmet yürütülebilmesi amacıyla
düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 21inci
madde kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 23üncü madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.01
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.09
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2nci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetlerine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1193) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 23) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 23üncü sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, teklifin tümü üzerinde değil ama 60a göre pek kısa bir
söz talebim vardır efendim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhuriyet Halk Partisinin prensip olarak, uluslararası sözleşmelerle
ilgili kanun tekliflerine siyasi bir pencereden bakmadığına,
ülke menfaatine, devletin şan ve şerefine halel getirmeyecek
tekliflere de müspet oy kullanan bir parti olduklarına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisi, prensip olarak,
anlayış olarak uluslararası sözleşmelerle ilgili kanun
tekliflerine siyasi bir pencereden bakmaz, Türkiye penceresinden bakar. Böyle
olunca da ülkemizin menfaatine, devletimizin şan ve şerefine halel
getirmeyecek tekliflere de müspet oy kullanan bir partiyiz. Bugün
görüşülecek olan tekliflerden 23 sıra sayılı Teklifle
Türkiye ile Britanya Krallığı arasında kültür merkezlerinin
kuruluşu ve işleyişine dair bir anlaşma var, bu
anlaşmaya da müspet oy vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim
müsaadeniz olursa.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ancak şunu
kayıtlara geçirmek isteriz ki Yunus Emre Vakfı Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kurulduğu zaman anlayış bakımından, niyet
bakımından gayet hoş gayet de gerekli, Türkiyenin dünya
milletler ailesindeki saygınlığını arttıracak bir
vakıf anlayışıyla kuruldu. Lakin burada tabii şöyle
bir yaklaşım ve anlayış hatası ya da art niyet AK
PARTİ tarafından ortaya koyuldu: Bu vakfın icra organı olan
mütevelli heyetinin üyelerinin 8i bakan, diğerleri de Hükûmetin tayin ve
tespit ettiği üyeler.
Sayın Başkan, böyle olunca biraz önce
dedim ki CHP olarak uluslararası anlaşmalara siyasi pencereden
değil, Türkiye penceresinden bakıyoruz. Bu şudur: Bir gün bir
hükûmet, bir anlayış değişir dışarıda
Nazım Hikmeti anlatır, yarın başka bir anlayış
gelir Necip Fazılı anlatır; ikisi de bizim, ikisi de
anlatılsın. Yunus Emre Vakfının bu niteliğini mutlaka
ama mutlaka düzeltmek zorundayız. Bununla beraber, her şeye
rağmen Türkiye ile Britanya Krallığı arasında
yapılan kültür merkezleri anlaşmasına olumlu oy vereceğiz.
Yine, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında
Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmaya
olumlu oy vereceğiz. Yine, Montreal Protokolüne yönelik
değişikliğe olumlu oy vereceğiz. Yine, Türkiye ile Ürdün
arasında gemi adamı belgelerinin karşılıklı
tanınması anlaşmasına da bütün gemilerde çalışan
emekçi kardeşlerimizin imkânlarının kolaylaşması
bakımından, rahat çalışabilmeleri bakımından
olumlu oy vereceğiz ve Mecliste zaman tasarrufu da olması
bakımından bu 4 uluslararası anlaşmada ayrıca söz
talep etmeyeceğiz.
Arz ederim efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tiryaki
42.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin, hem Britanya hem de Türkiye açısından sadece egemen dil
ve kültürlerin karşılıklı tanıtılmasını
hedefleyen anlaşmayı Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti
açısından tek dil ve tek millet politikasının bir tezahürü
olarak okuduklarına, sadece bir tek dilin
yaygınlaştırılmasına çaba sarf edilmesinin HDPnin çok
kültürlü ve çoğulcu ilkeleriyle çeliştiğine, bu yüzden 23
sıra sayılı Kanun Teklifine Hayır oyu vereceklerine, 87,
89 ve 96 sıra sayılı Kanun Tekliflerini destekleyeceklerine ilişkin
açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de tümü üzerinde söz almayacağım ama 4
uluslararası sözleşme üzerinde müsaadeniz olursa kısa birkaç
şey söylemek istiyorum.
Birincisi, 23 sıra sayılı
uluslararası sözleşme: Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi. Hem Britanya hem de Türkiye çok dilli ve
kültürlü toplumsal yapılara sahip ülkeler olmalarına rağmen,
sadece egemen dil ve kültürlerin karşılıklı
tanıtılmasını hedefleyen bu anlaşmayı
-Britanyanın amaçlarını bir tarafa bırakırsak- Adalet
ve Kalkınma Partisi Hükûmeti açısından tek dil ve tek millet
politikasının bir tezahürü olarak okuyoruz. Hoşgörü kültürünün
Anadoludaki sembol karakterlerinden biri olan Yunus Emrenin ismini alan Yunus
Emre Enstitüsünün, Türkiyedeki çok kimlikli ve kültürlü realitenin tersine
sadece bir etnik kimliğin kültürünü ve sadece resmî dilini dünya
çapında yaygınlaştırmayı esas almasını kabul
etmiyoruz. Ana dili Kürtçe, Arapça, Ermenice olan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı vergi mükelleflerinin parasıyla sadece bir tek dilin
yaygınlaştırılmasına çaba sarf edilmesi HDPnin çok
kültürlü ve çoğulcu ilkeleriyle çelişiyor. Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin
Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifine bu nedenle hayır oyu vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) 87 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
Sekretaryası Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına
İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
Sekretaryası Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına
İlişkin 4 Nisan 2016 Tarihinde Bonnda İmzalanan
Anlaşmayı Değiştiren Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifini destekleyeceğiz.
Yine, 89 sıra sayılı Yirmi Sekizinci
Taraflar Toplantısında Üzerinde Mutabakata Varılan Montreal
Protokolüne Yönelik Değişikliğin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifine de olumlu oy vereceğiz.
Son olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün
Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında Gemiadamı
Belgelerinin Karşılıklı Tanınmasına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifine de evet oyu vereceğiz diyorum, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Sayın Çelik
43.-
Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, 23,
87, 89 ve 96 sıra sayılı Kanun Tekliflerine olumlu oy
vereceklerine ilişkin açıklaması
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi fazla zaman harcamadan 23 sıra
sayılı Kanun Teklifi, milletlerarası anlaşma
kapsamında. 87 sıra sayılı Teklif ve 89 ile 96 sıra
sayılı Tekliflere İYİ PARTİ Grubu olarak biz de olumlu
oy vereceğimizi bildirir, saygılar sunarım.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir
Milletvekili Binali Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin
Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetlerine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1193) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 23) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BÜYÜK BRİTANYA VE KUZEY
İRLANDA BİRLEŞİK KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA
KÜLTÜR MERKEZLERİNİN KURULUŞU, İŞLEYİŞİ
VE FAALİYETLERİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 15 Mayıs 2018 tarihinde Londrada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey
İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında
Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetlerine
Dair Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir. Açık oylamanın ve bugün yapılacak diğer açık
oylamaların elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Bu açıklama, bugün yapılacak diğer
açık oylamalar için de geçerlidir.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya
ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 273
Kabul : 261
Ret : 12
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Bayram
Özçelik
Nevşehir Burdur
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3üncü sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/3053) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 245)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1363) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 31)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik Alanında Eğitim ve
Öğretime İlişkin İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1191) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 21)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Brezilya
Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Brezilya
Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1197) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 25)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mali
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mali
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1194) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 26)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
8.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Belarus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Uluslararası Kombine Yük Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1773) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 72)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9uncu sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme
ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara Girişiminin
Uygulanmasına İlişkin Anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele
Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara Girişiminin
Uygulanmasına İlişkin 4 Nisan 2016 Tarihinde Bonnda
İmzalanan Anlaşmayı Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
9.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara
Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma ile Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara
Girişiminin Uygulanmasına İlişkin 4 Nisan 2016 Tarihinde
Bonnda İmzalanan Anlaşmayı Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1799) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 87) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 87 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BİRLEŞMİŞ
MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ
SEKRETARYASI ARASINDA ANKARA GİRİŞİMİNİN
UYGULANMASINA İLİŞKİN ANLAŞMA İLE TÜRKİYE
CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ SEKRETARYASI ARASINDA
ANKARA GİRİŞİMİNİN UYGULANMASINA
İLİŞKİN 4 NİSAN 2016 TARİHİNDE BONN'DA
İMZALANAN ANLAŞMAYI DEĞİŞTİREN PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- (1) 4 Nisan 2016 tarihinde
Bonn'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş
Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası
Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin
Anlaşma" ile 9 Temmuz 2018 tarihinde Bonn'da imzalanan "Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara
Girişiminin Uygulanmasına İlişkin 4 Nisan 2016 Tarihinde
Bonn'da İmzalanan Anlaşmayı Değiştiren Protokolün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme
ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara
Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşma ile Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Ankara
Girişiminin Uygulanmasına İlişkin 4 Nisan 2016 Tarihinde
Bonnda İmzalanan Anlaşmayı Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 278
Kabul: 278(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Bayram
Özçelik
Nevşehir
Burdur
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
10uncu sırada yer alan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Yirmi Sekizinci Taraflar Toplantısında Üzerinde
Mutabakata Varılan Montreal Protokolüne Yönelik Değişikliğin
(Kigali Değişikliği-2016) Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
10.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Yirmi
Sekizinci Taraflar Toplantısında Üzerinde Mutabakata Varılan
Montreal Protokolüne Yönelik Değişikliğin (Kigali
Değişikliği-2016) Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1896) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
YİRMİ
SEKİZİNCİ TARAFLAR TOPLANTISINDA ÜZERİNDE MUTABAKATA
VARILAN MONTREAL PROTOKOLÜNE YÖNELİK
DEĞİŞİKLİĞİN (KİGALİ
DEĞİŞİKLİĞİ-2016) ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1)
10-15 Ekim 2016 tarihlerinde Kigalide düzenlenen Yirmi Sekizinci Taraflar
Toplantısında üzerinde mutabakata varılan Montreal
Protokolüne Yönelik Değişiklik (Kigali
Değişikliği-2016)in beyan ile onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Yirmi
Sekizinci Taraflar Toplantısında Üzerinde Mutabakata Varılan
Montreal Protokolüne Yönelik Değişikliğin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 276
Kabul : 276(x)
Kâtip
Üye
Kâtip Üye
Mustafa
Açıkgöz Bayram
Özçelik
Nevşehir Burdur
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
11inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı
Hükümeti Arasında Gemiadamı Belgelerinin
Karşılıklı Tanınmasına İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
11.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti
Arasında Gemiadamı Belgelerinin Karşılıklı Tanınmasına
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/1775) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 96) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu, 96 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ÜRDÜN HAŞİMİ
KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA GEMİADAMI BELGELERİNİN
KARŞILIKLI TANINMASINA İLİŞKİN PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 26 Ekim 2017 tarihinde Ankarada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi
Krallığı Hükümeti Arasında Gemiadamı Belgelerinin
Karşılıklı Tanınmasına İlişkin Protokolün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti
Arasında Gemiadamı Belgelerinin Karşılıklı
Tanınmasına İlişkin Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 280
Kabul: 278
Ret: 2
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Bayram
Özçelik
Nevşehir Burdur
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
12nci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip Devletleri Örgütü
Arasında Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1780) ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
12.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip Devletleri Örgütü Arasında
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1780) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 97)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 9 Mart 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler, iyi akşamlar.
Kapanma Saati:21.36
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 251 S. Sayılı Basmayazı 2/3/2021 tarihli 53üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 23 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 87 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 89 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 96 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.