TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
56ncı
Birleşim
9 Mart 2021
Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydının 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe iline ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Elâzığ Milletvekili Gürsel
Erolun, Elâzığ ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel
Ersoyun 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe iline ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
münasebetiyle sisteme giren kadın milletvekillerine yerlerinden söz
vereceğine ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Türk kültüründe kadına şiddetin
olmadığına, MHP olarak her türlü şiddeti
kınadıklarına, kadının iş yerindeki emeğinin
de aile içerisindeki emeğinin de kutsal olduğuna ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Züleyha
Gülümün, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde ülkenin ve dünyanın dört bir
yanında kadınların alanlarda olduğuna, erkek
şiddetine, kadın emeğine el konulmasına, LGBT+leri yok
sayma girişimlerine, nefret suçlarına Hayır. dediklerine
ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, esnafa
kademeli açılma izni verilmesinin ardından bankaların geriye
dönük POS cihazı hizmet bedeli tahsilatı yaptığı
haberleri geldiğine, Hazine ve Maliye Bakanlığıyla
yapılacak ortak çalışmayla esnaftan POS makinelerinin geriye
dönük birikmiş komisyon ücretlerinin alınmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Öztunçun, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına, Kahramanmaraş ili Onikişubat ilçesinin
turizm bölgelerinden biri olan Süleymanlı Ilıcanın yolunun hâlâ
yapılmadığına, Kahramanmaraş Şehirlerarası
Otogarının aylardır tadilatta olduğuna, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngörü
Kahramanmaraşa hizmet etmeye davet ettiklerine ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, pandemi dolayısıyla hem Rusyada hem de iç
piyasada tüketimde ciddi sıkıntılar olduğundan limon
üreticisinin zor durumda olduğuna, ülkenin limon ihracatının
yüzde 50sinden fazlasını Mersin ilinin
karşıladığına, limon üreticilerine ton
başına destek verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, Kayseri ili Yeşilhisar ilçe merkezine 5 kilometre
uzaklıktaki Akköy ve Kaleköy Mahallelerinde telefon ve internet
olmadığına ilişkin açıklaması
7.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ili Pazarlar ilçesi Hoca Ahmet Yesevi Mahallesinde
yaklaşık 500 civarında ev sahibinin kentsel dönüşüm mağduru
olduğuna, 28 Ocakta vatandaşların Kütahya Çevre ve
Şehircilik Müdürlüğünden 2013 yılında alınan karara
istinaden kırk beş gün içinde evlerin boşaltılmasına
dair tebligat aldıklarına, bu uygulamaya derhâl son verilmesi ve
mağduriyetin giderilmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
8.- Erzincan Milletvekili Süleyman
Karamanın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde AK PARTİ 6ncı
Olağan Kadın Kolları Kongresinde Kadın Kolları
Başkanı seçilen Düzce Milletvekili Ayşe Keşire başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Şanlıurfa ilinde özel elektrik şirketi
TEDAŞın yaptığı elektrik kesintisi nedeniyle sulama
sistemlerinin çalışmadığına, çiftçilerin Şanlıurfa-Akçakale
yolunda eylem yaptıklarına, Afrika çiftçisine yapılan
desteğin Şanlıurfa çiftçisine de verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutladığına, kadına karşı şiddeti ve
cinsiyetçi bakış açısını reddettiğine, AK
PARTİnin kamusal alanda kadınlara yönelik
dışlayıcı, ötekileştirici ve
ayrıştırıcı tüm uygulamalara son verdiğine
ilişkin açıklaması
11.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin,
Konya ilinde Yeni Sanayi Sitesinin temelinin atıldığına,
bu projeyi illerine kazandıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğana, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kuruma, Konya
Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altaya ve
temel atma törenine katılan son Başbakan Binali Yıldırıma
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına,
geçen hafta Bitliste yaşanan helikopter kazasında kaybedilen 11
şehide Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
iktidarın âdeta algı oyuncağına dönüşen TÜİKin
bile yüzde 16lara çıkan yıllık enflasyondaki yükselişi
gizleyemediğine, Merkez Bankasının 128 milyar dolarını
yok edenlerin sorumluluk almadığına ilişkin açıklaması
14.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, Veda Hutbesinin insanın eşrefimahlukat olma
özelliğini öne çıkaran, anlamak isteyen için uyulması hâlinde
mutlu bir dünya, barış içinde bir insanlık
uyarısını barındırdığına, bu
mesajın hikmetine ram olduklarını peşinen kabul ettiklerine
ilişkin açıklaması
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, nakliye işiyle uğraşan şoförlerin kanuna
göre dört buçuk saatte bir mola verme zorunluluğuyla ilgili
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesini talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, kadına karşı şiddetin ve cins
kırıma varan kadın cinayetlerinin önlenmesi için İstanbul
Sözleşmesinin denetim organı GREVIOnun raporunda yer alan
tavsiyelerin bir an önce uygulanmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
17.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin,
tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına, AK PARTİ 6ncı Olağan Kadın
Kolları Kongresini gerçekleştirdiklerine ilişkin
açıklaması
18.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, 8 Martta birlikte dayanışmayla yaşasın
kadın mücadelesi. dediğine, 2020 yılında engelliler için
araç değerleme oranı 303 bin lira seviyesindeyken 2021
yılında bunun 330 bin lira seviyesine geldiğine ancak bir
yılda araç fiyatlarındaki yüzde 200ün üstündeki fiyat
artışı ve ÖTV artışının dikkate
alınmadığına, vergi ve ÖTV artışıyla
engellilerin hakkını ellerinden almaya çalışmanın
kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü tebrik ettiğine, kadına karşı şiddeti ortadan
kaldırmak için hukuki ve toplumsal her alanda tüm güçleriyle
çalışmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, vefat eden Elâzığ ili Ağın ilçesi eski
Belediye Başkanı, İYİ PARTİ Elâzığ eski
İl Başkanı Yılmaz Serttaş ve geçirdiği kalp krizi
sonucunda hayatını kaybeden tiyatrocu Rasim Öztekine Allahtan
rahmet dilediğine, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına, Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin,
Münevver Akbulut gibi hikâyesi yarım bırakılan tüm
kadınları bir kez daha yâd ettiğine, İYİ PARTİ
olarak, şiddet ve fırsat eşitsizliği sorunlarının
olmadığı bir Türkiye vaat ettiklerine, Türkiye Maarif
Vakfına Millî Eğitim Bakanlığının 2021
bütçesinden 1 milyar 231 milyon lira aktarılacağının Resmî
Gazetede yayımlandığına, bu bütçenin, uzaktan eğitime
erişemeyen öğrencilere, yüz yüze eğitimin daha
sağlıklı verilmesi için daha sıkı tedbirlere ve tüm
öğrenci ve öğretmenlere ayrılması gerektiğine
inandıklarına, diğer illerde olduğu gibi gerek salgın
nedeniyle daha da artan ekonomik krizin gerekse tarımda plansız
üretimden kaynaklanan hataların Bolu esnafı ile çiftçisini zor duruma
soktuğuna, Bolu ili ve futbol takımı Bolusporun yeni
stadyumlarına kavuşmayı beklediklerine, Spor Genel
Müdürlüğünün gerekli onayı vermesinin lazım geldiğine
ilişkin açıklaması
21.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, MEBYA-DERe yönelik operasyonlarda toplam 28
kişinin gözaltına alındığına, 7sinin
tutuklandığına, 8inin adli kontrol şartıyla serbest
bırakıldığına, şu anda 13 kişinin adliyede
savcıya ifade vermeyi beklediğine, MEBYA-DERlilerin hepsinin
barış annesi olduğuna, 78 yaşındaki Hatun Aslan ve 71
yaşındaki Meryem Soylunun tutuklandığına, Halkbank
eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atillanın
istifasının ABDde İran yaptırımlarının
delinmesiyle ilgili davada yargılanmasıyla
bağlantısının ne olduğunu kamuoyu adına
sorduklarına, Diyarbakır ili Lice ilçesinde hayvan otlatırken
havan mermisinin patlamasıyla 12 yaşında yaşamını
yitiren Ceylan Önkolun ailesinin İçişleri Bakanlığı
aleyhine tazminat davası açtığına,
Bakanlığın yüzde 90 kusurlu bulunarak tazminata mahkûm
edildiğine, yüzde 10 kusurun da 12 yaşındaki çocuğa
yüklendiğine, Mayınsız Bir Türkiye Girişiminin verilerine
göre 2004-2017 yılları arasında 1.138 kişinin kara
mayını ve savaş artığı patlayıcı
nedeniyle yaşamını yitirdiğine, mayınlı
alanların temizlenmesi konusunda Parlamentoyu göreve
çağırdıklarına ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Gününün bayram gibi kutlanabileceği günlerin
gelmesi ümidiyle kadın milletvekillerini selamladığına,
vefat eden, tiyatronun bir önceki Kavuklusu Rasim Öztekine Allahtan rahmet
dilediğine, gazeteci Levent Gültekinin 25 kişilik bir grubun
saldırısına uğradığına, yakın
geçmişte Milliyetçi Hareket Partisine ve liderine yönelik en ufak
eleştiride bulunan gazetecilerin, siyasilerin mafyavari yöntemlerle sokak
ortasında dövüldüğüne, bu tip olayların yaşanmaması
için Milliyetçi Hareket Partisine önemli bir görev düştüğüne ve bu
konuda inisiyatif almaları gerektiğine, Oda TVnin 5 Mart 2020 günü
BTK kararıyla kapatıldığına, internet sitelerinin
kapalı olmasının ülke için bir ayıp olduğuna, bu
konuda Parlamentonun kendi çıkardığı kanunun arkasında
durup durmayacağını öğrenmek istediğine, Hakan Atillanın
istifasının ABD Başkanı Bidena Türkiyenin
yaptığı bir jest olduğunun söylendiğine, en etkili
bakanlardan birisinin aylardır ortada olmadığına, İMKB
Başkanının kendi istediğiyle istifa ettiğinin
söylendiğine, gazetecilerin, televizyoncuların sokakta linç
edildiğine, ülkenin getirildiği bu durumu kabul etmelerinin mi
beklendiğine, ülkeyi bir hukuk devleti gibi yönetme sorumluluğunu
taşımayanlar bu sorumluluklarını hatırlamayacaklarsa
bu devlet yönetiminden artık aflarını istemeleri
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Milliyetçi Hareket Partisinin şiddeti hiçbir zaman tasvip
etmediğine ve Türk gençliğinin bu memleketin yüz akı olarak
ülkenin geleceğine katkı sağlaması için ilim ile bütün
sosyal alanlarda kendisine yakışır şekilde faaliyet
göstermesini ve yaşamasını arzu ettiğine,
saldırıya uğrayan şahısların sadece MHPye
eleştiride bulundukları için bu akıbetle karşılaştıklarını
ifade etmeyi doğru bulmadıklarına ilişkin
açıklaması
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, başta şehit ve gazi anneleri ve
eşleri olmak üzere, Diyarbakır annelerinin ve tüm annelerin, tüm
kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü tebrik ettiğine,
AK PARTİnin kadınların toplumda huzurla, güvenle,
başarıyla yer almasında büyük imkânların yolunu
açtığına, uygulamadaki eksiklikler, aksaklıklar ve
şiddetin önlenmesiyle ilgili bir Meclis araştırması
önergesi verdiklerini hatırlatmak istediğine, vefat eden tiyatrocu
Rasim Öztekine Allahtan rahmet dilediğine, YSKnin vermiş
olduğu kararla 9 Mart 2003te Siirt ilinde seçimlerin yenilenerek AK
PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın Meclisin
bir üyesi, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve halk oyuyla
seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı sıfatıyla on sekiz
yılda yatırımları 4 misline katlayan bir hizmeti milletin
emrine amade kıldığına, pandemiyle mücadelede 10 milyon doz
aşının yapıldığına, Sağlık
Bakanı Fahrettin Koca ve sağlık ordusunu yürekten tebrik
ettiğine, HİSAR-O hava savunma sisteminin en uzak menzil ve en yüksek
irtifadaki hava hedefini imha ederek başarıyla testi geçtiğine,
millî ve yerli savunma sistemlerini geliştirme mücadelesini
kararlılıkla devam ettireceklerine, Akkuyu Nükleer Güç Santralinin
üçüncü ünitesinin temel atma töreninin yarın gerçekleşeceğine,
katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sunduğuna ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 3
Kasım 2002de 22nci Dönemde CHPyle birlikte Adalet ve Kalkınma
Partisinin Meclise girdiğine, o zamanki CHP Genel Başkanı Deniz
Baykalın seçimi kazanan partinin genel başkanının
Başbakan olması gerektiğini belirtmesi üzerine CHP ile Adalet ve
Kalkınma Partisinin birlikte bir Anayasa değişikliği
yaptığına, Siirt Milletvekillerinin istifa ettirilerek Siirt
seçimlerinin yenilenmesiyle Recep Tayyip Erdoğanın Siirt ilinden
milletvekili olarak Meclise girdiğine ve Başbakan olduğuna,
Cumhuriyet Halk Partisinin nasıl bir demokrasi ve nasıl erdemli bir
siyaset anlayışı içinde olduğunun hatırlanmadan mı
geçileceğine, Siirt üçlemesinde Siirt ilinde okunan şiirle yasak
geldiğine, Siirt ilinde yapılan ara seçimle kendisini Siirtlilere
emanet eden Genel Başkanın Başbakan olduğuna, o
Siirtlilerin son seçimde yüzde 70 oyla seçtiği Belediye
Başkanının yerine kayyum atandığına, demokraside
gelinen noktanın bu olduğuna ilişkin açıklaması
26.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Siirtte okunan şiir ve alınan cezayla
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın bir süre cezaevinde
kaldığına ama hâlâ içeride tutulan siyasetçilere dair bir çift
söz duyamadıklarına, Siirt ilinin şu anda işsizliğin,
yoksulluğun, şiddetin en yoğun olduğu illerden biri
olduğuna, halkın iradesine el konularak Siirt Belediyesine kayyum
atandığına, Covid-19 döneminde kadınların iş ve
istihdam kaybının toplamda yüzde 45i aştığına,
bürokraside bakan, bakan yardımcısı, müdürlüklerde kadın
temsiliyetinin yüzde 7 civarında olduğuna, Birleşmiş
Milletlerin bunun en az yüzde 30 olması gerektiğini söylediğine,
tüm kadınların 8 Martını içtenlikle
kutladığına ilişkin açıklaması
27.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, kendi gündemlerine ilişkin kendi
mesajlarını verdiklerine, her demokratik yaklaşımın
herkesin kabul etmesi ve zaten olması gereken bir yaklaşım
olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
haksız ve hukuksuz bir sonucun ortadan kaldırılmasına dönük
değişikliklerle ilgili o gün de teşekkür ettiğine, bu
yaklaşımın aynen bugün de devam ettirilmesini tavsiye
ettiklerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın millet
iradesiyle iş başında olduğunu ve sözde diyerek millet
iradesini tanımazlıktan gelmenin demokrasiye vurulmuş en büyük
darbe olduğunu vurgulamak istediğine, Türkiye Cumhuriyeti devletinde
herhangi bir rehinin söz konusu olmadığına, tutuklu veya hükümlü
olarak cezaevinde bulunanlar olduğuna, Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik
bir hukuk devleti olduğunu ifade etmek istediğine ilişkin
açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelere ilişkin
açıklaması
31.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün kadına yönelik şiddetin sebepleri ile
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırması Önergelerinin öngörüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, kadınların sorunlarına yönelik 102
önerge verdiklerine, ilk defa 5 grubun bu konuda
ortaklaştığına, konunun tartışılmasında
kullanılın dili ve yöntemi reddettiklerine, daha kadın
haklarını kabul etmeyen bir zihniyetin kadınları siyaset
malzemesi yapmamasına ilişkin açıklaması
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğluna CHPye
cevap hakkı doğurmayacak bir konuşma yapma mecburiyetini
hissettirdiği için İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil
Sütlüyü ve tüm kadın siyasetçileri saygıyla
selamladığına ilişkin açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin kadına yönelik
şiddetin sebepleri ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis Araştırması Önergelerinin
öngörüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bütün
partiler aynı noktaya gelmişken, Komisyonda eşit temsil için
adım atmak böyle bir komisyona yakışacakken üye
sayısının 19 olmasına 5e bölünemeyeceği için
itirazları olduğuna, bu komisyonun çoğunluğun AK PARTİde
olacağı bir komisyon olmadığına ilişkin
açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, komisyon kurulmasını önemsediklerine, bu
komisyonun eşit temsille ve adil bir yaklaşımla
çalışabileceğine, kadına yönelik şiddeti
araştıracak komisyon üyelerinin kadın olmasını, bu
komisyonun hakikaten kadınların sorunlarını masaya
yatırmasını ve çözüm üretmesini istediklerine ilişkin
açıklaması
39.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İYİ PARTİ olarak, hakikaten verimli bir çalışma
çıkması için siyasi partilerin bu Komisyonda eşit temsille yer
almasının doğru olacağını düşündüklerine
ilişkin açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Komisyonun İç Tüzükteki nisaplara göre
oluşacağına, amaçlarının kadına yönelik
şiddetin önüne geçebilecek olan fikirleri ve önerileri bu raporun
içerisinde toplamak ve bunun için katkı sunmak olduğuna ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Hüda
Kayanın, iki yüz on beş günlük ölüm orucundan sonra
Yargıtayın 16. Ceza Dairesinin Aytaç Ünsal davasında infaz
erteleme kararı almasına rağmen kendisinin hâlâ cezaevinde
tutulduğuna dikkat çekmek istediğine ilişkin
açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar
Emecanın, Kadına karşı şiddet ve son on sekiz
yılda 7 kat artan kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için 6284
sayılı Kanunun ve İstanbul Sözleşmesinin etkili biçimde
uygulanmasının ve iş yaşamında, siyasette
eşitliğin sağlanmasının kadınların talebi
olduğuna, yüzde 50 cinsiyet kotasını ve fermuar yöntemini
getiren kanun tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Şentopa sunduklarına ilişkin açıklaması
43.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü bir kez daha
kutladığına, kurulan komisyonun hayırlı
olmasını dilediğine, yeni ölümleri önlemenin yegâne yolunun
kadın dayanışması ve İstanbul Sözleşmesi ile 6284
sayılı Kanunun etkin uygulanması olduğuna ilişkin
açıklaması
44.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, 8
Mart 1857 tarihinde New Yorklu kadın işçilerin eşit işe
eşit ücret talebiyle başlattıkları direnişi
selamladığına, tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutladığına, şiddetin
eşitsizliğin sonucu olduğuna, iktidardan samimiyet ve
kararlılık beklediklerine ilişkin açıklaması
45.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 7 Mart Osmaniye ili Kadirli ilçesinin kurtuluş
yıl dönümünü kutladığına, bin yıllık kardeşliği
bozmaya çalışanlara milletin 15 Temmuz hain darbe girişiminde
olduğu gibi aynı ruhla cevap vereceğinden kimsenin şüphesi
olmamasına, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm şehitleri
ve gazileri minnetle andığına, dünyayı yaşanabilir
hâle getiren kadınların Dünya Kadınlar Gününü tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
46.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, bütün varlığıyla Millî Mücadele
saflarında yer alan, inanç sahibi, vatansever din adamı, dönemin
Ankara Müftüsü Mehmet Rifat Börekçiyi ölümünün 80inci yılında
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
47.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
50.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine tekraren ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun,
bastırılarak dağıtılan 252 sıra sayılı
Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 121, 124, 233, 244, 97,
166, 101, 111, 185, 126, 137, 138, 151, 167, 168, 170, 171, 177, 180, 188, 193,
201, 203 ve 205 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise yine bu
kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13,
14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25inci sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 9 Mart 2021 Salı günkü (bugün)
Birleşiminde 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 10 Mart 2021 Çarşamba günkü
Birleşiminde 137 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine, 252 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesine ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun
9 Mart 2021 salı günkü Birleşiminde (10/96), (10/234), (10/409),
(10/501), (10/698), (10/1743), (10/1747), (10/1912), (10/2187), (10/2203),
(10/2303), (10/2353), (10/2389), (10/2477), (10/2673), (10/2675), (10/2697),
(10/2830), (10/2976), (10/2979), (10/3019), (10/3109), (10/3206), (10/3430),
(10/3476), (10/3479), (10/3482), (10/3484), (10/3485), (10/3493), (10/3504),
(10/3505), (10/3508), (10/3510), (10/3685), (10/3723), (10/3918), (10/3919),
(10/3920), (10/3921), (10/3922), (10/3923), (10/3924) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek yapılmasına, bu görüşmelerde siyasi parti
grupları adına yapılacak konuşmaların süresinin
yirmişer dakika olmasına, bu görüşmelerin tamamlanmasından
sonra başkaca denetim konusunun görüşülmemesine ilişkin önerisi
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, (2/1375) esas numaralı Esnafların Kamu
Bankaları, Özel Bankalar ve Esnaf Kefalet Kredi Kooperatiflerine Olan
Kredi Borçlarının Faizlerinin Silinmesi ve Borçlarının
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzükünün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/112)
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere
Seçim
1.- Milî Savunma Komisyonunda boş bulunan
üyeliğe seçim
IX.-MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
A) Ön Görüşmeler
1.- Adana Milletvekili Müzeyyen
ŞEVKİN ve 22 Milletvekilinin kadın-erkek eşitliğinin
sağlanması, kadınların ve çocukların maruz
kaldığı fiziki ve cinsel saldırıların sona
erdirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/96)
2.- Hatay Milletvekili Serkan TOPAL ve 28
Milletvekilinin cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret suçunun
boyutlarının belirlenmesi ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/234)
3.- İYİ Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile
kadınların sosyal konumunun iyileştirilmesi için
alınması gerekli tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/409)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer
ve 25 Milletvekilinin kadınlara yönelik şiddetin tüm boyutları
ile incelenerek bu soruna karşı önleyici politikaların
geliştirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/501)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 21 Milletvekilinin çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel
istismarın önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/698)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 29 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve
kadın cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1743)
7.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önal ve 24 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve
kadın cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1747)
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü ve 25 Milletvekilinin erkek şiddeti sonucu yaşanan
kadın ölümlerinin araştırılarak geride kalanlar için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1912)
9.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer ve 22 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin
nedenlerinin araştırılarak koruma mekanizmalarının
yeterliliğinin incelenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2187)
10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen
ve 21 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin ve kadına karşı
şiddetin tüm yönleriyle araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2203)
11.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik şiddet
olaylarında medyanın rolünün araştırılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2303)
12.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 20 Milletvekilinin kadın cinayetleri ve kadına yönelik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu konuda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2353)
13.- Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıer ve 21 Milletvekilinin elektronik kelepçe
uygulamasının kadına yönelik şiddet olayları ve
kadın cinayetlerini engellenmesindeki etkisinin incelenerek
yaygınlaştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2389)
14.- Şanlıurfa Milletvekili
Ayşe Sürücü ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin
önlenmesi ile mevcut düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması
sağlamak ve TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/2477)
15.- Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğit ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2673)
16.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve 19 Milletvekilinin kadınların
yaşadığı her türlü şiddet, baskı,
ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı etkin
mücadele yollarının araştırılarak toplumsal cinsiyet
eşitliğini sağlamaya dönük politikaların belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2675)
17.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
20 Milletvekilinin Türkiyede kadın cinayetleri ve kadına yönelik
şiddetin gerçek boyutunun ortaya çıkarılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2697)
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Öztunç ve 23 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin araştırılarak
gerekli önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2830)
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin
ve 24 Milletvekilinin kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına
yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2976)
20.- İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke
ve 26 Milletvekilinin karantina günlerinde artan kadına yönelik
şiddet olaylarının önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2979)
21.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu konuda alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3019)
22.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak şiddetle mücadele kapsamında yasal mevzuatların
etkin işletilmesinin sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3109)
23.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19
Milletvekilinin cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret
suçunun boyutlarının ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3206)
24.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için uluslararası yükümlülüklerin ve yasal mevzuatın
uygulanmasının sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3430)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan ve 20 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve cinayet
vakalarının sebeplerinin tespit edilerek alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3476)
26.- Konya Milletvekili Esin Kara ve 20
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3479)
27.- Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekiliknin kadın cinayetleri ve
kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu
konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3482)
28.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegü ve 19 Milletvekilinin kadına karşı şiddetin
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3484)
29.- Şırnak Milletvekili Nuran
İmir ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/3485)
30.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili
kanun ve sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasının
sağlanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3493)
31.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca
ve 20 Milletvekilinin pandemi döneminde artan kadına yönelik şiddet
olaylarının araştırılarak gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3504)
32.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3505)
33.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak bu şiddeti önlemek için ilgili yasaların
uygulanmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3508)
34.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkun ve 19 Milletvekilinin artan kadına yönelik şiddet ve
cinayet olaylarının önlenmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3510)
35.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini
önlemek için alınması gereken tedbirlerin ve izlenmesi gereken
politikaların belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3685)
36.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalan ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin önlenmesi için
kapsamlı politikalar oluşturulması için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3723)
37.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve 19 Milletvekilinin kadınların
yaşadıkları her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3918)
38.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere ve 21 Milletvekilinin kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3919)
39.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü ve 21 Milletvekilinin pandemi sürecinde artan kadına
yönelik şiddet ve cinayet vakalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3920)
40.- İYİ Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları
her türlü şiddetin engellenmesi ve kadın cinayetlerinin
durdurulması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3921)
41.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 19 Milletvekilinin kadınlara karşı her türlü
ayrımcılığın ve şiddetin son bulması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3922)
42.- MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın Türkiyede
kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3923)
43.- AK Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Grup Başkanvekili
Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Grup Başkanvekili Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Grup Başkanvekili
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın kadına yönelik şiddet olaylarının
sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3924)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle konuşması
4.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye tekraren sataşması nedeniyle
konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek ve
Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin kadına yönelik şiddetin
sebepleri ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis Araştırması Önergelerinin öngörüşmelerinde AK
PARTİ grubu adına yaptıkları konuşmalarında
CHPye sataşması nedeniyle konuşması
XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç
ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252)
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
çiftçilerin sulama birliklerine olan borçlarının
yapılandırılmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/40831)
2.- Mersin Milletvekili Rıdvan
Turanın, Mersinde tarım işçisi Suriyeli mültecilerin
yaşadıkları çadırlardaki elektriğin kesilmesine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
cevabı (7/40922)
3.- İstanbul Milletvekili Ümit
Beyazın, İstanbul Beyoğlunda bulunan bir tarihi binanın
yıkımına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/41107)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, 2020 yılının ilk on ayında geçiş garantisi
verilen köprü ve havalimanı gibi hizmetlerden yararlanan kişi
sayısına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/41466)
9 Mart 2021 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 56ncı Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle söz isteyen
İstanbul Milletvekili Emine Sare Aydına aittir.
Buyurun Sayın Aydın.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydının 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe iline ilişkin gündem
dışı konuşması
EMİNE SARE AYDIN
(İstanbul) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü üzerine
gündem dışı söz almış bulunmaktayım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gönül isterdi ki bugün
konuşmama 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayarak
başlayayım fakat bu son hafta, Samsunda evladının gözleri
önünde şiddete maruz kalan kadının görüntüsü
aklımızdayken, o evladın Anne! çığlıkları
hâlâ kulaklarımızdayken zorlanıyorum. Dolayısıyla,
sözlerime kadına yönelik şiddeti lanetleyerek başlamak
istiyorum. Bu canilerle mücadelemiz sonuna kadar devam edecek ve şiddete
asla göz yummayacağız.
Dün, partimizin Kadın
Kolları 6ncı Olağan Genel Kurulunda Sayın
Cumhurbaşkanımızın kadına yönelik şiddete
ilişkin ortaya koymuş olduğu kararlılık son derece
kıymetlidir. Bu kapsamda, Meclisimizin bünyesinde kadına yönelik
şiddetle mücadeleye yönelik bir araştırma komisyonunun kurulacak
olmasını çok değerli buluyorum. Böylece, hep birlikte kadınlarımıza,
kızlarımıza daha güvenle yaşayabilecekleri, şiddetin
olmadığı bir dünyayı bırakabiliriz.
Kadın-erkek meselesi
gündeme geldiğinde her birimizin illa kendine özgü bir bakış
açısı vardır; yaşadığımız çevre,
aldığımız eğitimler, en nihayetinde temsil
ettiğimiz partilerimize göre değişkenlik gösterir. Bizim bu
konulara bakış açımız nettir: Varoluşta eşit,
sorumluluklarda adil olmaktır.
Buradan yola çıkarak AK
PARTİnin 2002 yılında ortaya koymuş olduğu kadın
perspektifi neyse bugün de gelişerek ve ilerleyerek devam etmektedir.
Konuşmamı hazırlarken önüme, yapılan reformları,
çıkarmış olduğumuz kanunları sıraladım;
şunu gördüm ki on dokuz yıldır kadına yönelik çok yoğun
düzenlemeler yapmışız. Sizler de çok iyi bilirsiniz ki sosyal
değişimler, düzenlenen kanunların yerleşmesi bugünden
yarına olmuyor. Keşke, elimizde bir sihirli değnek olsa da arzu
ettiğimiz hayatı anında değiştirebilsek ancak
hakikatler karşısında ideolojik körlüğe ya da salt muhalif
olma eğiliminin içine girersek kadınlara yönelik bu çatıdan
nitelikli bir çözüm çıkaramayız. Kadınlar, bizden onların
hayatlarını kolaylaştırmamızı bekliyor, kavga
etmemizi değil.
Değerli milletvekilleri,
2002de bizler Kadınlar, her şeyden önce bir birey ve
sağlıklı nesillerin yetişmesinde birinci derecede
etkindirler. dedik. Bu cümleyi partimizin programına koyduk, her yerde
dile getirdik, tüm politikalarımızı bu bakış
açısıyla hayata geçirdik; bu, hiçbir zaman değişmedi. Biz
kadını bir birey, ailenin erkekle birlikte temel üyelerinden birisi
olarak gördük. Kadın ve erkek eşitliğinin altını
çizdik. Bunun için 2009da Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonunu (KEFEK) sizlerle birlikte kurduk.
Yine, nitelikli toplumlar
eğitimli erkek, kız çocuklarıyla kurulur. Kız
çocuklarının okullaşma oranı 2002 yılında yüzde
45 iken bu oran yüzde 85lere çıktı. Yükseköğretimde ise 2002de
kız çocuklarının oranı yüzde 13 iken bu oran bugün 47. Ve
ben buna, kendim de bizzat akademisyen birisi olarak üniversitemde
yıllarca şahitlik ettim kız çocuklarının eğitimde
olan sayısal artışına.
Kıymetli
milletvekilleri, diğer bir husus ise sosyal güvenlik ve çalışma
hayatında kadının güçlendirilmesine yönelik adımların
atılmış olmasıdır ki bu hususun kadına yönelik şiddetle
mücadelede önemli bir ayak olduğunu düşünüyorum. TÜİK verilerine
baktığımızda, 2002 yılında ülkemizde istihdam
edilen kadın sayısı 6 milyon iken 2019-2020 yılları
içerisinde bu rakamın 9 milyona kadar çıktığını
görüyoruz yani oransal olarak yaklaşık yüzde 47lik bir
artış var.
Ve nihayet siyasete
baktığımızda, 1934ten 2007ye kadar kadının
siyasal hayattaki temsili yüzde 4 iken bugün, 2018de, sizlerin ve hepimizin
gayretiyle yüzde 17ye çıkardık. Elbette gidecek daha çok yolumuz
var.
2010 yılından bu
yana uluslararası düzeyde kabul edilen anlaşmalara imza attık.
Kendi mevzuatımızı da bu kapsamda köklü bir biçimde gözden
geçirdik. 2011 yılında imzaladığımız,
öncülüğünü yaptığımız İstanbul Sözleşmesine
bağlı olarak -önemli bir yasa- 6284 no.lu yasayı hayata
geçirdik. Daha da geliştirecek, hem kadının hem kamunun fayda
bulacağı düzenlemeleri hep birlikte yapacağız. Konu
şiddet olduğunda tek yürek olmak zorundayız diye
düşünüyorum.
Ve yine geçen hafta
Sayın Cumhurbaşkanımızın da
açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planında da
hâlâ kadın, aile ve çocukla ilgili toplumda ortaya çıkan sorunlara
yönelik kadını koruyan, güçlendiren adımların
atılacağını ortaya koyduk.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EMİNE SARE AYDIN
(Devamla) Yaşanan tüm bu şiddet vakalarının
arkasında, benim en çok umutla baktığım, kurulacak olan
araştırma komisyonudur kadına yönelik şiddetle mücadelede.
Velhasıl sayın
milletvekilleri, sizlerin ve milletimizin önünde şunu paylaşmak
istiyorum: On dokuz yıllık AK PARTİ döneminde kadına
yönelik iyileştirici politikaların yapıldığını
ben de sizler de biliyorsunuz, daha ileriye taşımak için toplumda
kadını güçlendirebilecek politikaları hep birlikte üretelim.
Konu kadın olunca bunun tarafı, vekili, görüşü olmamalı,
olmamalıdır diyerek her şeye, tüm
farklılıklarımıza rağmen, demokrasinin
kadınların eliyle güçleneceğine olan inancımla tüm
kadın milletvekillerimizin, bizi izleyen tüm kadın
dostlarımızın, arkadaşlarımızın 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününü gönülden kutluyorum, sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sağ olun
Başkanım.
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Elâzığın sorunları
hakkında söz isteyen Elâzığ Milletvekili Gürsel Erola aittir.
Buyurun Sayın Erol.
2.- Elâzığ Milletvekili Gürsel
Erolun, Elâzığ ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
GÜRSEL EROL
(Elâzığ) Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bugün burada, geçen hafta
Tatvanda helikopter kazasında hayatını kaybeden
Elâzığ 8inci Kolordu Komutanı Osman Erbaşı ve 10
silah arkadaşını anmak için söz aldım. Allah rahmet eylesin
diyor, yakınlarına başsağlığı dileklerimi
iletiyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerimize, devletimize, vatanımıza
ve milletimize de başsağlığı diliyorum.
Osman Paşa, gerçekten
görev anlayışıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde gönül
adamlığıyla görev yapan bir komutandı, generaldi,
korgeneraldi. Elâzığda görev yaptığı süre içerisinde
bütün insanların, Elâzığlı hemşehrilerimizin gönlünde taht
kurmuş, gittiği her yerde insan sevgisini önceleyen, terör örgütlerine
karşı yılmadan, korkmadan dik duran bir görev
anlayışıyla bugüne kadar, geldiği rütbeye kadar görev yapan
birisiydi. Hatta cenaze töreninde eşi Ziynet Hanım mateminde,
siteminde Kızım olduğunda ancak bir saat yanıma
uğradın. diyerek Osman Paşanın aslında görevine
duyduğu sadakati, bağlılığı en kısa
şekilde ifade etmişti. Bunları niye anlatıyorum? Tabii,
doğal olarak, ülkemizde her dönem teröre karşı mücadele verirken
birçok subayımız, Emniyet mensubumuz, kolluk kuvvetlerimiz,
generallerimiz şehit oldu ama biz bu şehitlerimizin adını
yaşatmak için, bu şehitlerimizi toplumun bir parçası yapmak
için, isimlerini unutturmamak için zaman zaman şehitlerimizin
adını parklara verdik, caddelere verdik, sokaklara verdik, okullara
verdik, hastanelere verdik. Burada, benim bir kanun teklifimi bugün içeriye
işleme verdim. Osman Erbaşın adının Elâzığ
Havaalanına verilmesiyle ilgili bir kanun teklifimiz var. Eğer bu
konuda, kanun teklifi Meclis gündemine geldiğinde, bütün partiler
Elâzığ Havalalanının adının Osman Erbaş
Havaalanı olarak değiştirilmesine destek ve katkı
verirlerse memnun oluruz. Tabii, aynı şekilde, Sayın
Cumhurbaşkanı hiç kanun değişikliğine gerek duymadan
kararla da havaalanının adını değiştirebilir. Bu,
hem şehitlerimize hem de Silahlı Kuvvetlerimize verdiğimiz bir
değeri gösterecek.
İkinci konu ise 24 Ocak
gecesi Elâzığda yaşanan depremin olumsuzlukları,
vatandaş üzerinde yarattığı mağduriyetler hâlâ devam
ediyor. Gün geldi, Meclis araştırması komisyonları kurulsun
diye önergeler verdik; gün geldi, bu kürsüde bakanların doğru
yaptığı işlerle ilgili teşekkürler ettik; gün geldi,
bu devletin ve milletin varlığını, devletin ve milletin
vatandaşın yanında, sorunların çözümünde yanında
olduğunu bu kürsüde ifade ettik ama geldiğimiz noktada
Elâzığın sorunları çözülmedi ve Elâzığa bir
komisyonun gelmesiyle ilgili taleplerimiz olmuştu, Mecliste bunların
hepsi reddedilmişti ama sevindirici bir gelişme oldu: Mecliste
kurulan Deprem Araştırma Komisyonu çarşamba günü, depremle
ilgili sürecin, mağduriyetlerin giderilmesi ve tespitlerin
yapılmasıyla ilgili Elâzığa gelecek. Buradan Deprem
Komisyonundaki arkadaşlarıma sesleniyorum: Elâzığa
geliş gidişiniz bir protokol geliş gidişi olmasın. Yani
Valilik ziyareti, belediye ziyareti, işte bir iki yerin gezisiyle
sonuçlanan bir ziyaret olmasın. Elâzığa geldiğiniz zaman
Abdullahpaşa Mahallesine gidin, Rüstempaşa Mahallesine gidin,
Mustafapaşa Mahallesine gidin, konteyner kentleri gezin, Sivriceye
gidin, Madene gidin. Oradaki muhtarlarla toplantı yapın, sivil toplum
örgütleriyle toplantı yapın. Orada yaşanan sorunlar ve sorunlara
yönelik çözümlerle ilgili beklentileri yerinde, doğru tespit edin.
Sayın milletvekilleri, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum: Yani şu
anda Elâzığ milletvekilleri aramızda mı bilmiyorum,
eğer aramızdalarsa kürsünün en önüne gelsinler, ön sırada
otursunlar, yanlış bir ifadem varsa müdahale etsinler.
Elâzığda
yaşanan deprem sonrası esas deprem yaşandı. Evlerin
mülkiyet haklarıyla ilgili sorunlar, ödemelerle ilgili sorunlar, evlerin
metrekaresiyle ilgili sorunlar, hak sahipliğiyle ilgili sorunlar, köylerde
yapılacak evlerle ilgili problemler, DASKın geri ödemesiyle ilgili
yapılan sıkıntılar ve sorunlar. Sorunlar, sorunlar,
sorunlar
En son geçen hafta hak sahiplerine konutların verilmesiyle
ilgili kura çekimi yapıldı, kura çekimi Elâzığda
yeni bir deprem yarattı, inanılmaz bir mağduriyet yarattı.
Yani Elâzığ depremi Elâzığı vurmadı,
Elâzığ depreminden sonraki sürecin ve mülkiyet haklarının
korunmasına yönelik vatandaşların taleplerinin çözülmemesi,
mağduriyetlerin büyümesi yeni depremler yarattı. Vatandaş
mağdur, vatandaş çaresiz; fakir fukara nereye gideceği, bu
işlerle ilgili kendi haklarını nasıl koruyacağı
konusunda çaresiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜRSEL EROL (Devamla) - Onun
içindir ki Deprem Komisyonundan beklentimiz ve isteğimiz şudur:
Elâzığ ziyaretinizi bir protokol ziyareti hâline getirmeyin ve AK
PARTİli Elâzığ milletvekili arkadaşlarımdan rica
ediyorum -ben de o gün orada olacağım- Deprem Komisyonunu depremden
kaynaklı mağduriyet yaşayan
vatandaşlarımızın yanına götürelim; biz hiçbir
değerlendirme yapmayalım, bırakalım sokaktaki
vatandaş, konteyner kentteki vatandaş, konutlardaki vatandaş
kendi mağduriyetlerini ve beklentilerini gelen milletvekillerine aktarsınlar
ve sonra oluşturulacak ve hazırlanacak rapor doğrultusunda
gerçekten Elâzığdaki mağduriyetlerin çözümüyle ilgili hep
birlikte sürece katkı vermeyi diliyorum, hepinize saygı ve
sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı
üçüncü söz, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle söz isteyen Adana
Milletvekili Ayşe Sibel Ersoya aittir.
Buyurun Sayın Ersoy.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel
Ersoyun 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe iline ilişkin gündem
dışı konuşması
AYŞE SİBEL ERSOY
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri, yüce Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle
gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Sağlık, huzur ve
mutluluk getirmesi dileğiyle saygıdeğer Türk
kadınlarının ve tüm kadınların 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü kutluyorum.
Kıymetli vekiller, 1995
yılında toplanan Dünya Kadın Kongresinin bildirgesinde
kadın ilerlemesi ve kadın-erkek eşitliğinin
sağlanması bir insan hakları sorunu ve sosyal adaletin bir
şartı olarak tanımlanmıştır. Kadın-erkek
eşitliğinin sağlanması bir kadın konusu olarak
görülmemelidir. Bunlar sürdürülebilir, adil ve kalkınmış bir toplumu
inşa etmenin tek yoludur. Kadının güçlendirilmesi ve
kadın-erkek eşitliği, bütün insanlar için politik, sosyal,
ekonomik, kültürel ve çevresel güvenlik anlamında ön koşuldur.
Kadın-erkek
eşitliği her şeyden önce bir insan hakları sorunu olarak
görülmelidir. Erkek ve kadın arasındaki etkileşim,
farklılık ve güç dengesi yüzyıllardan beri hemen her toplumda
tartışma konularından biri olmuştur. Bu
tartışmalarda asıl nokta ise kadının sorun
sözcüğüyle birlikte anılması ve kadın sorunu
kavramının ortaya çıkarılmasıdır. Sorun
çıkaran kadınlar mıdır yoksa kadınların bazı
sorunları mı vardır? İşte bu soruların
yanıtları dünyadaki ve Türkiyedeki kadın hareketlerinin
temelini oluşturmuştur.
Günümüzde ne yazık ki
kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vicdanları
sızlatan bir konu olarak sık sık gündeme gelmektedir. Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin
söylediği gibi kadın insandır, kadınlık onurdur,
kadına şiddet insanlık sorunudur ve hepimizin sorumluluğu
vardır.
Kadına yönelik
şiddetle mücadele ederken kadına acıyan bir bakış
açısıyla bakmak, onu pasif, edilgen bir konumdan anlamak yerine,
kadının güçlenmesine olanak tanımaya, kadın ve erkek olmaya
yüklenen değerler nedeniyle kadınların şiddet eylemiyle
karşılaştıklarını vurgulamaya ihtiyaç
vardır. Kadının güçlenmesi, ona yöneltilen zavallı
bakış açısının değişmesi değildir;
değişen, kadın bakış açısının
pratiğe dökülmesi yani eğitim aracını kullanarak kadın
niteliklerini artırmasına, kadının yasalardan haberdar
olmasına, kadının üretim araçlarına ulaşabilme ve bu
araçları kullanabilme yetisi kazanmasına, kadının kendi
gücünün farkına varmasına, kendine olan güveninin ve en önemlisi de
kendine olan saygısının artmasına, kadının
bütünsel anlamda kapasitesini geliştirmesine olanak sağlamaktadır.
Kadın, önce gücünün
farkında olmalıdır, emin olunuz ki bu güç onu en iyi noktalara
taşıyacaktır. Kadının iş gücüne
katılımı da hem bireysel hem de ülkemizin kalkınması
açısından önem arz etmektedir. Kadınları sadece belirli gün
ve haftalarda hatırlamak yerinde ve yeterli olmayacağı gibi,
doğru da sayılmayacaktır.
Kadınların
çalışma hayatına büyük oranda katılması ve daha aktif
rol alarak girişimcilik faaliyetlerinde bulunmaları gelişen
ekonomiler için stratejik bir öneme sahiptir. Çünkü iş dünyasında
zengin olmanın, kullanılmayan potansiyeli etkin hâle getirmenin ve
yeni iş sahaları oluşturma yolunun kadın
girişimciliğinin teşvik edilmesinden geçtiği gerek akademik
gerekse iş dünyasında ifade edilmektedir. Yapılan
çalışmalarda kadın girişimcilerin kişisel
karakteristikleri dinamik, bağımsız, öz güvenli, rekabetçi ve
amaç yönelimli olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda,
kadınların ekonomik hayatta erkeklerin yanında yer
almalarını sağlayacak politika ve projelere öncelik verilmesi,
sadece asansörde, trafikte yol vererek değil, kadının
fikirlerine, projelerine destek vererek pozitif ayrımcılık
yapılması büyük önem arz etmektedir.
Konuşmamı
bitirirken özellikle vatana hayırlı evlat yetiştiren
şehitlerimizin annelerinin, onlara destek olan eşlerinin ve gücümüze
güç katan kadınlarımızın Kadınlar Gününü kutluyor,
kadına şiddetin hiç yaşanmadığı günlerde
buluşmak dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
münasebetiyle sisteme giren kadın milletvekillerine yerlerinden söz
vereceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim. Ancak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
münasebetiyle sisteme giren kadın vekil arkadaşlarımıza
yerlerinden söz vereceğiz. Bu konuda da
arkadaşlarımızın bilgisi olsun.
Sayın Aycan
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
Türk kültüründe kadına şiddetin olmadığına, MHP olarak
her türlü şiddeti kınadıklarına, kadının iş
yerindeki emeğinin de aile içerisindeki emeğinin de kutsal
olduğuna ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, Türk kültüründe,
geleneğinde, aile yapısında kadına şiddet yoktur.
Yozlaşmanın, değerlerin yıkılmasıyla yaşanan
kadına şiddet kabul edilemez. MHP olarak her türlü şiddeti
kınıyoruz. Aile içinde, sokakta, iş yerinde kadına
yapılan istismar, ihmal, şiddet her türlü şekliyle
yanlıştır. Aile içinde kadına şiddet uygulayan, öfke
kontrolü olmayan, âciz sözde erkeklerin tedaviye ihtiyacı vardır, en
ağır şekilde de cezalandırılmalıdır.
Kadının iş
hayatında da uğradığı haksızlıklarla
mücadele edilmelidir; kadının da çalışmak, kariyer yapmak
hakkıdır. Bunu engellemek, iş yerinde kadının
emeğini sömürmek, psikolojik şiddet uygulamak da ayrı bir
durumdur. Bunlara izin verilmemelidir. İş yerinde kadına
yapılan tüm yanlış davranışlar
cezalandırılmalıdır.
Kadının iş
yerindeki emeği de aile içerisindeki emeği de kutsaldır,
saygı gösterilmelidir.
Teşekkür ederim,
saygılar.
BAŞKAN Sayın
Gülüm
2.- İstanbul Milletvekili Züleyha
Gülümün, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde ülkenin ve dünyanın dört bir
yanında kadınların alanlarda olduğuna, erkek
şiddetine, kadın emeğine el konulmasına, LGBT+leri yok
sayma girişimlerine, nefret suçlarına Hayır. dediklerine
ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Türkiye'nin ve dünyanın dört bir
yanında kadınlar olarak alanlardaydık. Her türlü yasaklama
girişimine rağmen, sokakları, meydanları, alanları
terk etmedik. Erkek egemenliğine, erkek devlet şiddetine, erkek
şiddetine, emeğimize el konulmasına, yoksulluğun yükünün
sırtımıza yüklenmesine LGBTİ+lara yönelik yok sayma
girişimlerine, nefret suçlarına karşı hep birlikte
Hayır! dedik, Alışın, gitmiyoruz. dedik. Feminist
isyanımız her yerde, kadın isyanımız her yerde;
yaşasın 8 Mart, yaşasın mücadelemiz!
BAŞKAN Sayın
Sümer
3.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, esnafa
kademeli açılma izni verilmesinin ardından bankaların geriye
dönük POS cihazı hizmet bedeli tahsilatı yaptığı
haberleri geldiğine, Hazine ve Maliye Bakanlığıyla
yapılacak ortak çalışmayla esnaftan POS makinelerinin geriye
dönük birikmiş komisyon ücretlerinin alınmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Pandemi nedeniyle kapalı
olan esnafa kademeli açılma izninin verilmesinin ardından
bankaların geriye dönük POS cihazı hizmet bedeli tahsilatı
yapmasının haberleri gelmektedir. Neredeyse tüm işletmelerde
masaüstü veya taşınabilir olmak üzere bankaların POS makineleri
bulunmakta. Bankalar -fiyatları değişmekle birlikte- masaüstü
diye tabir edilenlerden ortalama 80 lira, taşınabilir POS
cihazlarından ortalama 70 lira aylık ücret talep ediyorlar. Bununla
birlikte, her çekimde de belirli oranda komisyon kesintisi yapılıyor.
Buraya kadar her şey normal, anormal olan ise aylardır kapalı
olan esnaftan alınmayan aylık cihaz ücretlerinin bazı bankalar
tarafından, dükkânların açılmasından sonra geriye dönük
olarak otomatikman tahsil edilmesidir. Böyle bir dönemde esnafın üzerine
yüklenen bu ekstra yükler, ayakta kalmak için mücadele eden
esnafımızı iyice zora sokmaktadır. Hazine ve Maliye
Bakanlığıyla yapılacak ortak çalışmayla, POS
makinelerinin geriye dönük birikmiş komisyon ücretlerinin
esnafımızdan alınmaması gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Öztunç
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Öztunçun, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına, Kahramanmaraş ili Onikişubat ilçesinin
turizm bölgelerinden biri olan Süleymanlı Ilıcanın yolunun hâlâ
yapılmadığına, Kahramanmaraş Şehirlerarası
Otogarının aylardır tadilatta olduğuna, Kahramanmaraş
Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngörü Kahramanmaraşa
hizmet etmeye davet ettiklerine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutluyorum.
Kahramanmaraş ilimizin
Onikişubat ilçesinin turizm bölgelerinden biri olan Süleymanlı
Ilıcanın yolu hâlâ yapılmadı. Sayın
Cumhurbaşkanı Kahramanmaraşa her geldiğinde, her
mitinginde Bu yolu yapıyoruz. Yaptık. Yapacağız.
Açtık. Açıyoruz. diyor ama yıllar geçti, on dokuz yıl
geçti, hâlâ Süleymanlı-Ilıca yolu yapılmadı. Neden
yapılmıyor, bunu sorguluyoruz.
Ayrıca,
Kahramanmaraş Şehirlerarası Otogarı aylardır tadilat
içerisinde. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu Büyük İstanbul Otogarını altı ay
içerisinde bitirdi. Onlarca kat büyüklüğündeki bu otogar biterken kaç ay
oldu, hâlâ Kahramanmaraş Otogarı bitmedi, ne zaman biteceği
belli değil. Bu kadar beceriksizlik olur mu? Bu kadar yeteneksizlik olur
mu? Kendi işçileriyle bile toplu iş sözleşmesi yapmayan
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanını artık
Kahramanmaraşa hizmet etmeye davet ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
5.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, pandemi dolayısıyla hem Rusyada hem de iç
piyasada tüketimde ciddi sıkıntılar olduğundan limon
üreticisinin zor durumda olduğuna, ülkenin limon ihracatının
yüzde 50sinden fazlasını Mersin ilinin
karşıladığına, limon üreticilerine ton
başına destek verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan,
geçtiğimiz yıl özellikle Rusyaya olan ihracatta yaşanan
sıkıntılardan dolayı limon üreticileri ve
ihracatçıları Rusyadaki pazarların bir kısmını
kaybetmişlerdir. Şu anda sezon başlamış, herhangi bir
kota ve kısıtlama yok, ihracat devam ediyor; yalnız, pandemiden
dolayı hem Rusyada hem de Türkiyede iç piyasadaki tüketimde ciddi
sıkıntılar var ve limon üreticilerimiz zor durumda. Seçim bölgem
olan Mersin, Türkiye limon ihracatının yüzde 50den
fazlasını tek başına karşılamaktadır. Limon
üreticilerine mutlaka ton başına ciddi bir destek verilmeli, ihracat
teşvikleri artırılmalı ve sıkıntı içerisinde
olan limon üreticilerinin yüzü güldürülmelidir.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Arık
6.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, Kayseri ili Yeşilhisar ilçe merkezine 5 kilometre uzaklıktaki
Akköy ve Kaleköy Mahallelerinde telefon ve internet olmadığına
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeşilhisar ilçe
merkezine 5 kilometre uzaklıkta olan Akköy ve Kaleköy sakinleri âdeta
dünyadan kopartılmış; köylerinde telefon yok, internet yok.
Evinin bahçesinde kalp krizi geçiren teyze 112ye
ulaşamadığı için oracıkta hayatını
kaybetmiş. Evinde yangın çıkan aileyi, itfaiyeye
ulaşamadıkları için komşuları güçlükle
kurtarmış. Köyünde hayvancılık yapan kardeşim, internet
olmadığı için çareyi, okul çağındaki
çocuklarını babaannelerine bırakmakta bulmuş. AKPli Hülya
Hanım da Köyler çok gelişti, köydü mahalle oldu. diyor. 2023te
aya gideceğiz. diyorlar. Önce benim Akköy ve Kaleköyümün telefonuna,
internete kavuşmasını sağlayın, sonra vatandaş
sizi göndereceği yeri bilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kasap
7.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ili Pazarlar ilçesi Hoca Ahmet Yesevi Mahallesinde
yaklaşık 500 civarında ev sahibinin kentsel dönüşüm
mağduru olduğuna, 28 Ocakta vatandaşların Kütahya Çevre ve
Şehircilik Müdürlüğünden 2013 yılında alınan karara
istinaden kırk beş gün içinde evlerin boşaltılmasına
dair tebligat aldıklarına, bu uygulamaya derhâl son verilmesi ve
mağduriyetin giderilmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim bölgem Kütahyanın
Pazarlar ilçesi Hoca Ahmet Yesevi Mahallesinde yaklaşık 500
civarında ev kentsel dönüşüm mağduru, bir kentsel dönüşüm
faciası daha yaşanıyor. Ocak ayının 28inde, 2013
yılında alınan karara istinaden 500e yakın evin
kapısına bir tebligatta bulunuluyor İl Çevre ve Şehircilik
Müdürlüğü tarafından, kırk beş gün içinde evlerinin
boşaltılması, aksi takdirde elektrik ve sularının
kesileceği şeklinde. Deprem dayanıklılık testi de
dâhil hiçbir şey yapılmadan buradaki evlerin
yıkılması
Bu kar kışta, zaten 1.500 nüfusu olan bir
ilçede kiralık bir tek ev dahi yokken insanların zorla, tehditle
evlerinden edilmesi, düşük bedellerle evlerinin yıkılması
çok ciddi bir faciadır. Bu pandemi günlerinde adalete hiç uymayan bir
uygulamadır. Bu uygulamaya derhâl son verilmesi ve
insanlarımızın mağdur edilmemesini talep ediyoruz.
Teşekkürler Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Karaman
8.- Erzincan Milletvekili Süleyman
Karamanın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde AK PARTİ 6ncı
Olağan Kadın Kolları Kongresinde Kadın Kolları
Başkanı seçilen Düzce Milletvekili Ayşe Keşire
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Liderimiz
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve çok
değerli eşleri Emine Erdoğan Hanımefendinin
teşrifleriyle kadınlarımız için anlamlı bir günde, 8
Martta, Dünya Kadınlar Gününde, yürekli, vefakâr analarla dolu
Anadolunun 81 il ve ilçelerinden hanım kardeşlerimizin coşkulu
katılımıyla 6ncı Olağan Kadın Kolları
Kongremize seçim bölgem Erzincandan gelen Kadın Kolları
Başkanımız Sayın Rahşan Külünk ve üyelerimizle
iştirak ettik. Bu vesileyle, tüm kadınlarımızın 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününü tebrik ediyorum. Partimizi 2023 seçimlerine
hazırlayacak, son Başbakanımız Sayın Binali
Yıldırımın ifade ettiği gibi, AK PARTİnin
mihenk taşı kadın kollarımızın yeni Genel
Başkanı, İstanbul İl Kadın Kollarımızın
da müessisi Sayın Ayşe Keşir olmuştur. Yeni Kadın
Kolları Genel Başkanımıza ve tüm ak
kadınlarımıza başarılar dilerim.
AK PARTİye
hizmetlerinden ötürü başta halef ve selef kadın kolları
başkanlarımız başta olmak üzere
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) -
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Tanal
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Şanlıurfa ilinde özel elektrik şirketi
TEDAŞın yaptığı elektrik kesintisi nedeniyle sulama
sistemlerinin çalışmadığına, çiftçilerin Şanlıurfa-Akçakale
yolunda eylem yaptıklarına, Afrika çiftçisine yapılan
desteğin Şanlıurfa çiftçisine de verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yine memleketim
Şanlıurfa, yine TEDAŞ, yine elektrik kesintisi, yine
mağduriyet
Şanlıurfa'da özel şirket TEDAŞ, borç
bahanesiyle elektrikleri kestiği için sulama sistemi
çalışmıyor, tarladaki ekinler kurumak üzere. Seslerini kimseye
duyuramayan çiftçiler dün Şanlıurfa-Akçakale Kara Yolunda eylem
yaptı. TEDAŞ, AK PARTİnin yaptığı kanun
nedeniyle çiftçinin son tarımsal destekleme parasına da el koydu.
Devlet kurumları TEDAŞ karşısında suskun, güçleri
TEDAŞa yetmiyor çünkü TEDAŞın arkasında AK PARTİ
var. Şanlıurfalıları TEDAŞın insafına terk
edenlere yazıklar olsun!
Tarım ve Orman
Bakanı Sayın Pakdemirliye sesleniyorum: Birkaç güne kadar Urfada
tarlalar sulanmazsa buğday tamamen kuruyacak. Ne yapıp edin
TEDAŞı ikna edin, çiftçilerimizin ürünü kurumasın. Afrika
çiftçisine yaptığınız desteği
Şanlıurfalı çiftçilere de verin, üvey evlat muamelesi
yapmayın. Seçim sandığında Urfalılar gereken
cevabı verecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutladığına, kadına karşı şiddeti ve
cinsiyetçi bakış açısını reddettiğine, AK
PARTİnin kamusal alanda kadınlara yönelik
dışlayıcı, ötekileştirici ve
ayrıştırıcı tüm uygulamalara son verdiğine
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün, 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü yurt genelinde değişik etkinliklerle
kutlandı. Fedakârlıkları, emekleri, sevgileriyle hayatın
her alanında yer alan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü kutluyorum. Kadına yönelik her türlü şiddeti
kınıyorum. Kadına şiddet bir insanlık suçudur, asla
kabul edilemez. Cenneti annelerin ayaklarının altına seren bir
medeniyetin temsilcileri olarak her türlü cinsiyetçi bakış
açısını reddediyorum. AK PARTİ, Cumhurbaşkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, kurulduğu ilk
günden beri mutlu kadın, mutlu aile, mutlu toplum prensibini
hayatın her alanında hâkim kılmaya
çalışmıştır; kamusal alanda
kadınlarımıza yönelik dışlayıcı,
ötekileştirici ve ayrıştırıcı tüm uygulamalara
son vermiştir.
Başta şehit ve gazi
anneleri ve eşleri olmak üzere tüm kadınlarımızın 8
Mart Dünya Kadınlar Gününü tekrar kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Etyemez
11.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin,
Konya ilinde Yeni Sanayi Sitesinin temelinin atıldığına,
bu projeyi illerine kazandıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğana, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kuruma, Konya
Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altaya ve
temel atma törenine katılan son Başbakan Binali
Yıldırıma teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Konyamızın
geleceğine yön verecek büyük bir değişimin lokomotifi olan Konya
Yeni Sanayi Sitesinin temeli atılmıştır. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ve Konya Büyükşehir Belediyesi
tarafından yürütülen Eski Sanayi ve Karatay Sanayinin
Taşınması Projesi kapsamında temelini
attığımız Konya Yeni Sanayi Sitesinde 2.690 dükkân ve
otelleriyle, lokantasıyla, kuaförüyle, marketiyle, kafeteryasıyla 134
ticari alan bulunacaktır. 2 milyon 80 bin metrekarelik alanda yürütülen bu
dev proje, sunacağı hizmet ve oluşturacağı istihdamla
Konya sanayisine güç verecektir.
Bu büyük projeyi
Konyamıza kazandıran Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğana, Çevre ve Şehircilik Bakanımız
Sayın Murat Kuruma, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Uğur İbrahim Altaya, temel atma törenimize katılarak
bizlere destek veren son Başbakanımız Sayın Binali
Yıldırıma teşekkür ediyorum. Konyamıza
hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
12.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına,
geçen hafta Bitliste yaşanan helikopter kazasında kaybedilen 11
şehide Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutluyorum.
Kültürümüzde kadına
şiddetin yeri yoktur. Aziz Atatürkün dediği gibi, Ey kahraman Türk
kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere
yükselmeye layıksın.
Ayrıca, geçtiğimiz
hafta Bitliste yaşanan helikopter kazasında kaybettiğimiz 11
şehidimize Allahtan rahmet diliyorum; ruhları şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Barut
13.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
iktidarın âdeta algı oyuncağına dönüşen TÜİKin
bile yüzde 16lara çıkan yıllık enflasyondaki yükselişi
gizleyemediğine, Merkez Bankasının 128 milyar dolarını
yok edenlerin sorumluluk almadığına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, AKP iktidarı sorumsuz ve iş bilmez
politikalarla ülkemizi uçuruma sürüklemeye devam ederken algı
oyunlarıyla yurttaşı kandırmaya çalışıyor.
Vatandaşımızın ocağına incir ağacı
diktiler. İktidarın âdeta algı oyuncağına dönüşen
TÜİK bile yüzde 16lara çıkan yıllık enflasyonda
yükselişi gizleyemiyor.
Vatandaşın
bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu 844,2 milyar lira oldu.
KOBİlere ödenemeyen kredi borçları 57,7 milyara, bankalara borçlu
KOBİ sayısı 3 milyon 818 bine yükseldi. Çiftçimizin sadece
bankacılık sektörüne olan borçları 132,1 milyar liradır,
Merkez Bankasının 128 milyar dolarını yok edenler
sorumluluk almıyor. Önce damat Bakan gitti, şimdilerde kendi
isteğiyle Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla. Asıl sorumlu
sarayda sorumluluğu yok gibi oturmayı sürdürüyor. İlk seçimde
gideceksiniz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakır
14.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, Veda Hutbesinin insanın eşrefimahlukat olma
özelliğini öne çıkaran, anlamak isteyen için uyulması hâlinde
mutlu bir dünya, barış içinde bir insanlık
uyarısını barındırdığına, bu
mesajın hikmetine ram olduklarını peşinen kabul ettiklerine
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, Veda Hutbesi, kadın, erkek insanın
eşrefimahlukat olma özelliğini öne çıkaran;
insanlığın, hürriyetin, eşitliğin, hakkın,
hukukun üstünlüğünü öğreten yanıyla çağlar öncesinden
bugüne direkt bir mesaj vermekte; anlayan için, anlamak isteyen için,
uyulması hâlinde mutlu bir dünya, kardeşçe, barış içinde
bir insanlık uyarısını barındırmaktadır.
İçinde bir veda anlamı taşımakla birlikte, Allah Resulü,
bu mesajıyla insanlığın gönlünde ebediyen bir önder olarak
kalmayı başaracak, yaşama örneği olarak hep önümüzde olmaya
devam edecektir; vedasında bile buna şahit olduğumuzu,
risâletinin hakkını verdiğini görmemizi sağlayacak
başlangıç gibi. Veda Hutbesi, bizi içine çeken Peygamberi bir mektup
olarak dünya durdukça okunacak, baş tacı edilecek, hayatın gerçekleri
olarak hem yaşanacak hem de yaşatılacak düsturları kapsayan
yanıyla var olacaktır. Açıkça, bu mesajın hikmetine ram
olduğumuzu peşinen kabul ettiğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Köksal
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, nakliye işiyle uğraşan şoförlerin kanuna
göre dört buçuk saatte bir mola verme zorunluluğuyla ilgili
yaşadıkları mağduriyetin giderilmesini talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sandıklı,
Dinar ilçeleri ile diğer ilçelerde ve Türkiyenin değişik
illerinde nakliye işiyle uğraşan şoförler, kanuna göre dört
buçuk saatte bir mola vermek zorundadır. Bu molanın on beş ila
kırk beş dakika arasında olması gerekmekte, kırk
beş dakikalık molanın ardından ise şoför bir dört
buçuk saat daha araç kullanabilmektedir. Kanunen şoförlerin yirmi dört
saat içinde dokuz saatten fazla yol yapması yasaktır. Ancak dokuz
saati dolduran şoförler bazı tesislerin ve benzin istasyonlarının
ağır vasıta taşıtlarını kabul etmemesi veya
yeterli kamyon ve tır parkı olmamasından dolayı saatlere
uymakta zorluk çekmektedirler. Bu durumda da şoförler mecburen süre aşımı
yapmaktadır; her süre aşımında ise şoförün
ehliyetinden 20 puan düşmektedir; bu durum 5 kere
tekrarlandığında ise ehliyete bir yıl süreyle el
konmaktadır. Şoför esnafı mağduriyetlerinin giderilmesini,
sürüş sürelerinin 4+4+4 şeklinde on iki saate
çıkarılmasını talep etmekte. Zorlu koşullarda
çalışan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kayışoğlu
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, kadına karşı şiddetin ve cins
kırıma varan kadın cinayetlerinin önlenmesi için İstanbul
Sözleşmesinin denetim organı GREVIOnun raporunda yer alan tavsiyelerin
bir an önce uygulanmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Kadına karşı şiddetin ve cins
kırıma varan kadın cinayetlerinin önlenmesi için İstanbul
Sözleşmesinin denetim organı GREVIOnun raporunda yer alan tavsiyelerin
bir an önce uygulanmasını istiyoruz. Bunlardan bazıları
şunlardır:
Toplumsal cinsiyet
eşitliği ilkesinin hayata geçmesini sağlamak ve
ayrımcılığı ortadan kaldırmak için ciddi
tedbirlerin alınması.
Hâkim ve
savcıların, İstanbul Sözleşmesi hükümleri dâhil
kadının insan hakları konusundaki ulusal ve uluslararası
mevzuatın uygulanmasının sağlanması
4+4+4 eğitim sistemi de
dâhil olmak üzere yasa ve politikaların toplumsal cinsiyet
eşitliği ve kadına yönelik şiddet üzerindeki etkileri
açısından değerlendirilmesi ve tüm yasa ve politikaların
toplumsal cinsiyet bakış açısıyla bir etki analizine tabi
tutulması.
Kız
çocuklarının eğitim hakkını kullanması ve
kadınların ekonomik özgürlüğe ulaşma çabalarının
desteklenmesi.
BAŞKAN Sayın
Gözgeç
17.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin,
tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına, AK PARTİ 6ncı Olağan Kadın
Kolları Kongresini gerçekleştirdiklerine ilişkin açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutluyorum.
Dün Kadın Kolları
kongremizi gerçekleştirdik. Kadın Kollarımız, 5 milyona
varan üyesiyle daima kadınların güçlü sesi olmuştur, kadın
siyasetçilerin yetişmesinde siyaset okulu vazifesi görmüştür.
Bugüne kadar millet için,
memleket için yapılan tüm hizmetlerde kadınlarımızın
emeği var, sahip çıkması var. Ekonomiye değer katan
mühendis kızlarımız, tohumdan hasada üretimin her aşamasında
emeği geçen kadın çiftçilerimiz var. Hayallerinin peşinden giden,
kendi fikirlerini hayata geçiren kadınlarımızın her geçen
gün yeni başarı hikâyeleri yazacaklarına yürekten
inanıyorum.
Kadın-erkek hep birlikte
daha güçlü Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz inşallah.
BAŞKAN Sayın
Şevkin
18.- Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, 8 Martta birlikte dayanışmayla yaşasın
kadın mücadelesi. dediğine, 2020 yılında engelliler için
araç değerleme oranı 303 bin lira seviyesindeyken 2021
yılında bunun 330 bin lira seviyesine geldiğine ancak bir
yılda araç fiyatlarındaki yüzde 200ün üstündeki fiyat
artışı ve ÖTV artışının dikkate
alınmadığına, vergi ve ÖTV artışıyla
engellilerin hakkını ellerinden almaya çalışmanın
kabul edilemez olduğuna ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hayatın her
alanında, sözde değil özde eşitlik diyerek 8 Martta birlikte,
dayanışmayla yaşasın kadın mücadelesi diyorum.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; 2020 yılında engelliler için araç
değerleme oranı 303 bin lira seviyesinde iken 2020 yılında
330 bin lira seviyesine gelmiştir ancak bir yılda araç
fiyatlarındaki yüzde 200ün üstündeki artış ve ÖTV
artışı dikkate alınmamıştır. Maddi durumu
araç alımına elvermeyen engelli kardeşlerimiz zaten hiçbir
şekilde bu hakkını kullanamamaktadır. Yurttaş,
kendisine tanınan bu hakkı imkânı ve ihtiyacı dâhilinde,
suistimal etmeden en iyi şekilde değerlendirmek istemekte oldukça
haklıdır. Aracı beş yıl süreyle kullanmak
zorundadır. Şayet bu konuda bir suistimal varsa bunun denetim ve
tahkikini yapmak devletin sorumluluğundadır.
Vergi ve ÖTV
artışıyla engellilerin hakkını elinden almaya
çalışmak kabul edilemez. Engellilere engel çıkaran bu
uygulamanın derhâl düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Kaynarca
19.- İstanbul Milletvekili Tülay
Kaynarcanın, tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü tebrik ettiğine, kadına karşı şiddeti ortadan
kaldırmak için hukuki ve toplumsal her alanda tüm güçleriyle
çalışmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sevgileri ve emekleriyle
insanlığın umudu olan tüm kadınlarımızın 8
Mart Emekçi Kadınlar Gününü tebrik ediyorum.
Kadınlarımızın insan olarak onurlu ve hakkaniyetli muamele
gördüğü bir dünya temenni ediyorum.
Kadına karşı
şiddeti ortadan kaldırmak için hukuki ve toplumsal her alanda tüm
gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya devam
edeceğiz. Kadınları her alanda güçlendirmek için emek veriyoruz
ve emek vermeye devam edeceğiz çünkü kadın incindiğinde insanlık
incinir.
2023ün güçlü ve büyük
Türkiyesine katkı sunacak tüm kadınlarımızın 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü tebrik ediyorum.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ PARTİ
Grubu adına Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan.
20.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
vefat eden Elâzığ ili Ağın ilçesi eski Belediye
Başkanı, İYİ PARTİ Elâzığ eski İl
Başkanı Yılmaz Serttaş ve geçirdiği kalp krizi
sonucunda hayatını kaybeden tiyatrocu Rasim Öztekine Allahtan
rahmet dilediğine, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına,
Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin, Münevver Akbulut gibi
hikâyesi yarım bırakılan tüm kadınları bir kez daha
yâd ettiğine, İYİ PARTİ olarak, şiddet ve fırsat eşitsizliği
sorunlarının olmadığı bir Türkiye vaat ettiklerine,
Türkiye Maarif Vakfına Millî Eğitim Bakanlığının
2021 bütçesinden 1 milyar 231 milyon lira aktarılacağının
Resmî Gazetede yayımlandığına, bu bütçenin, uzaktan
eğitime erişemeyen öğrencilere, yüz yüze eğitimin daha
sağlıklı verilmesi için daha sıkı tedbirlere ve tüm
öğrenci ve öğretmenlere ayrılması gerektiğine
inandıklarına, diğer illerde olduğu gibi gerek salgın
nedeniyle daha da artan ekonomik krizin gerekse tarımda plansız
üretimden kaynaklanan hataların Bolu esnafı ile çiftçisini zor duruma
soktuğuna, Bolu ili ve futbol takımı Bolusporun yeni
stadyumlarına kavuşmayı beklediklerine, Spor Genel
Müdürlüğünün gerekli onayı vermesinin lazım geldiğine
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elâzığ
Ağın ilçesi eski Belediye Başkanı, Elâzığ eski
İl Başkanımız Yılmaz Serttaş Hakka yürüdü;
kendisine Allahtan rahmet diliyorum, ailesine sabrıcemil niyaz ediyorum;
mekânı cennet olsun, camiamızın başı sağ olsun.
Dün ne yazık ki usta bir
tiyatrocuyu kaybettik. Kalp krizi geçirdikten sonra hastanede tedavi
altına alınan Rasim Öztekin hayatını kaybetti; Allahtan
rahmet diliyorum, ailesine, sevenlerine, sanat camiasına başsağlığı
diliyorum.
Dün idrak ettiğimiz 8
Mart Dünya Kadınları Gününü ben de buradan kutlamak istiyorum.
Başta Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener
Hanımefendi olmak üzere tüm kadınlarımızın günü kutlu
olsun.
Özgecan Aslan, Şule Çet,
Pınar Gültekin, Münevver Karabulut, Aleyna Çakır, Ceren Özdemir,
Emine Bulut, Aylin Sözer ve daha nice hikâyesi yarım bırakılan
tüm kadınlarımızı da bir kez daha yâd ediyorum.
Hemen her gün en az bir
haberle gündeme gelen kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri
konusu toplumsal sorunlarımızın başında yer
alıyor. Türkiyede kadına şiddet artarak devam ediyor,
istihdamda kadın sayısı düşüyor, yönetime katılmada
ise cinsiyet ayrımcılığı dikkat çekiyor. İYİ
PARTİ olarak, kadınlara yönelik cinsiyet
ayrımcılığının sona erdiği, şiddet ve
fırsat eşitsizliği sorunlarının ortadan
kaldırıldığı bir Türkiye vaat ediyoruz. Genel
Başkanımızın öncülüğünde kadını özne alan
çalışmalarımıza da aralıksız devam ediyoruz.
Yurt dışında
faaliyet gösteren Türkiye Maarif Vakfına, Millî Eğitim
Bakanlığının 2021 bütçesinden 1 milyar 231 milyon lira
aktarılacağı Resmî Gazetede yayımlandı.
Çocuklarımız, öğretmenlerimiz ve ihtiyacı olan binlerce
okulumuz kaynak beklerken Bakanlık bütçesinin başka yerlere aktarılmasını
kabul etmiyoruz. Covid-19 salgınına rağmen eğitime yeterli
bütçe ayrılmadığı bir gerçektir. Milyonlarca
öğrencinin uzaktan eğitime erişemediği, erişebilen
öğrencilerin ise çoğunun ebeveynlerinin cep telefonlarıyla
ulaşabildiği bir sistemin içerisindeyiz. Maarif Vakfına
ayrılabilen bütçenin, uzaktan eğitime erişemeyen
öğrencilere, yüz yüze eğitimin daha sağlıklı verilmesi
için daha sıkı tedbirlere ve tüm öğrenci ve
öğretmenlerimize ayrılması gerektiğine inanıyoruz.
Son olarak, Bolu ilimizden
bahsetmek istiyorum. Diğer illerde olduğu gibi gerek salgın
nedeniyle daha da artan ekonomik kriz gerekse tarımda plansız
üretimden kaynaklanan hatalar Bolu esnafını, çiftçisini zor duruma
sokmuş ve esnaf da çiftçi de acilen yardım beklemektedir. Bolu
çiftçisinin elinde yaklaşık 7 bin ton patates kalmış ve
çiftçi zarar etmiştir; 1,5 liraya mal ettiği patatesi 80 kuruşa
zor satabilmektedir. Çiftçimizin alternatif ürün çeşitliliği de bir
an önce artırılmalı ve çiftçi desteklenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Salgın nedeniyle dükkânı aylarca kapalı kalan esnaf,
çalışanlarıyla birlikte zor günler geçirmektedir. Esnaf ve
çalışanlar kredi verilerek daha da borçlandırılmak yerine
hibe yoluyla desteklenmelidir.
Boluda yeni stadyumun
yapılması şartıyla mevcut stadyumun kırk dokuz yıllığına
Bolu Belediyesine tahsisiyle ilgili Spor Genel Müdürlüğüne müracaat
edilmesi kararı, 2020 Kasım ayında Belediye Meclisinde kabul
edilmişti. Şimdi, Bolu şehri ve şehrin kırmızı
beyaz renklere sahip takımı Boluspor, yeni stadyumuna
kavuşmayı bekliyor. Bu konuda Spor Genel Müdürlüğünden gerekli
onay verilmeli ve Bolunun uzun zamandır beklediği, şehre vizyon
katacak yeni stadyum bir an önce yapılmalı.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Meral Danış
Beştaş.
Buyurunuz Sayın
Beştaş.
21.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, MEBYA-DERe yönelik operasyonlarda toplam 28
kişinin gözaltına alındığına, 7sinin
tutuklandığına, 8inin adli kontrol şartıyla serbest
bırakıldığına, şu anda 13 kişinin adliyede
savcıya ifade vermeyi beklediğine, MEBYA-DERlilerin hepsinin
barış annesi olduğuna, 78 yaşındaki Hatun Aslan ve 71
yaşındaki Meryem Soylunun tutuklandığına, Halkbank
eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atillanın
istifasının ABDde İran yaptırımlarının
delinmesiyle ilgili davada yargılanmasıyla
bağlantısının ne olduğunu kamuoyu adına sorduklarına,
Diyarbakır ili Lice ilçesinde hayvan otlatırken havan mermisinin
patlamasıyla 12 yaşında yaşamını yitiren Ceylan
Önkolun ailesinin İçişleri Bakanlığı aleyhine
tazminat davası açtığına, Bakanlığın yüzde
90 kusurlu bulunarak tazminata mahkûm edildiğine, yüzde 10 kusurun da 12
yaşındaki çocuğa yüklendiğine, Mayınsız Bir
Türkiye Girişiminin verilerine göre 2004-2017 yılları
arasında 1.138 kişinin kara mayını ve savaş
artığı patlayıcı nedeniyle yaşamını
yitirdiğine, mayınlı alanların temizlenmesi konusunda Parlamentoyu
göreve çağırdıklarına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
MEBYA-DERe yönelik bir
operasyon var; 28 Şubatta başladı, toplamda 28 kişi
gözaltına alındı, bunlardan 7si tutuklandı, 8i adli
kontrol şartıyla serbest ve şu anda 13 kişi adliyede
-savcılıkta- ifade vermeyi bekliyor. Kimdir MEBYA-DERliler? Kadınlardır,
annelerdir, hepsi barış annesi. Geçen hafta söylemiştim, 78
yaşındaki Hatun Aslan ve 71 yaşındaki Meryem Soylu
tutuklanmıştı. Bu barış anneleri -kayıp aileler-
bu ülkede barışın inşa edilmesi için mücadele edenlerdir.
Bu annelerden biri Berfo anaydı, kamuoyu yakından biliyor bu
meseleyi. Hatırlarsınız, Berfo Kırbayırla
Erdoğan bizzat görüşmüştü. Berfo ana çocuğunun kemiklerine
uluşamadan maalesef yaşamını yitirdi. Şimdi,
diğer anneler de aynı mücadeleyi yürütüyorlar.
Şunu biliyoruz ki bütün
toplumlarda ve inançlarda en doğal hak olan cenazeyi layıkıyla
defnetmek ve bununla ilgili, aileler çocuklarının cenazelerinin ve
mezarlıklarının peşindeler. Gözaltına
alınanların tamamı çocuğunu çatışmalarda kaybeden
anneler, kişiler. Yıllardır çocuklarının cenazelerine
ulaşmaya çalışıyorlar ve birçoğu cenazelere daha
ulaşamamış durumda. Defnedilenlerin ise mezarlıkları
sürekli tahrip ediliyor ve bu ailelere açıkçası yıllardır
çok büyük acılar yaşatılıyor. Bu da yetmiyor, şimdi,
gözaltı ve tutuklamalar yapılıyor. Yani MEBYA-DER
yöneticilerinin bir an önce serbest bırakılması gerekiyor.
Özellikle yıllardır çocuklarının kemiklerine ulaşmaya
çalışan, bir mezar hasretiyle kesintisiz acı çeken Cumartesi
Annelerini hepimiz biliyoruz. Anneler arasında bir ayrım yapmayalım,
annelerin annelik duyguları arasına bir hiyerarşi
koymayalım ve MEBYA-DERli ailelerin, kadınların, annelerin bir
an önce serbest bırakılması için Adalet
Bakanlığını da
Açıkçası Yargıya talimat
veremiyoruz. diyorlar ama en azından bu hukuksuzluğa son vermesi
için herkesin sorumluluk almasını talep ediyoruz.
Sayın Başkan,
diğer bir mesele, Hakan Atilla meselesi. Şimdi, Hakan Atilla ortada
yok ama istifa ettiği söyleniyor, kendi isteğiyle istifa ettiği
kaydı düşülmüş. Şimdi, Berat Albayrak At izi it izine
karıştı. diye zemberek ifadelerle istifa mektubu
yazmıştı fakat kamuoyuna Affını istedi.
şeklinde bir kayıt düşülmüştü. Şimdi, istifaya dair
gerçekler aslında iktidarın yaratmak istediği algının
tam tersi bir durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Açıkçası, Halkbank eski Genel Müdür
Yardımcısı Atilla, ABDde İran
yaptırımlarının delinmesiyle ilgili davada
yargılanmış ve Mayıs 2018de mahkeme otuz iki ay hapis
cezası vermişti; Atilla Temmuz 2019da tahliye olmuştu. Bu
istifa ile bu olayların bağlantısı nedir, kamuoyu
adına soruyoruz.
Otoriterleştikçe
kırılganlaşan iktidar kâğıttan kaplan rolünü oynamaya
devam ediyor. İktidar gerek ABDdeki yargılama süreçlerini gerekse de
Rıza Sarrafla geçmişteki ilişki ağlarını Türkiye
halklarından ve siyaset kurumundan saklamamalı ve uluslararası
hukuktan kaynaklı Türkiye halklarına çıkabilecek maliyetlerin
önüne geçmelidir. Hepimiz tüm Türkiye toplumu adına bu istifanın ne
olduğunu, arka plan bilgilerini ve gerçekten kendi iradesiyle istifa edip
etmediğini, Reza Zarrab dosyasıyla bağının
açıklanmasını talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Son olarak, Sayın Başkan, Ceylan Önkol,
aslında çok defa söyledik. Diyarbakırın Lice ilçesinde hayvan
otlattığı sırada havan mermisinin patlamasıyla 12
yaşında yaşamını yitiren bir çocuğumuz.
Şimdi, Ceylan Önkolun
ailesi İçişleri Bakanlığı aleyhine bir tazminat davası
açmıştı ve burada Bakanlık tazminata mahkûm edildi ve
mahkeme İçişleri Bakanlığını yüzde 90
oranında kusurlu buldu. Şimdi, yüzde 10 kusuru da 12
yaşındaki çocuğa yüklediler, hani yüzde 100 devlet kusurlu
olmasın diye açıkçası, yüzde 100 sorumluluğu aklamak
adına 12 yaşındaki bir çocuğa da yüzde 10luk bir
sorumluluk yüklenmiş oldu. Şimdi, Bakanlığın,
olayın meydana geldiği yerin köylülerin hayvanlarını
otlatmak için geçiş güzergâhı ve çocukların oyun alanı
olarak kullanılan bir yer olmadığı yönündeki savunması
-idarenin- kusuru Ceylana yükletmiş oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi, İçişleri
Bakanlığı verilerine göre 1984-2009 yılları
arasında mayınlar ve patlayıcı maddeler nedeniyle 1.269
kişi yaşamını yitirmiş, 5.091 kişi
yaralanmıştır. Mayınsız Bir Türkiye Girişiminin
verilerine göre 2004-2017 yılları arasında 1.138 kişi kara
mayını ve savaş artığı patlayıcı
nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Biz, idarenin, mayın
haritasına ilişkin derinlikli bir çalışma yapması ve
mayınlı alanların temizlenmesi için Parlamentoyu görev almaya
çağırıyoruz. İdarenin kusurunu hafifletmek çözüm
değil, çözümsüzlüktür diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın
Başkan.
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Gününün bayram gibi kutlanabileceği günlerin
gelmesi ümidiyle kadın milletvekillerini selamladığına,
vefat eden, tiyatronun bir önceki Kavuklusu Rasim Öztekine Allahtan rahmet
dilediğine, gazeteci Levent Gültekinin 25 kişilik bir grubun
saldırısına uğradığına, yakın
geçmişte Milliyetçi Hareket Partisine ve liderine yönelik en ufak
eleştiride bulunan gazetecilerin, siyasilerin mafyavari yöntemlerle sokak ortasında
dövüldüğüne, bu tip olayların yaşanmaması için Milliyetçi
Hareket Partisine önemli bir görev düştüğüne ve bu konuda inisiyatif
almaları gerektiğine, Oda TVnin 5 Mart 2020 günü BTK kararıyla
kapatıldığına, internet sitelerinin kapalı
olmasının ülke için bir ayıp olduğuna, bu konuda
Parlamentonun kendi çıkardığı kanunun arkasında durup
durmayacağını öğrenmek istediğine, Hakan
Atillanın istifasının ABD Başkanı Bidena Türkiyenin
yaptığı bir jest olduğunun söylendiğine, en etkili
bakanlardan birisinin aylardır ortada olmadığına, İMKB
Başkanının kendi istediğiyle istifa ettiğinin
söylendiğine, gazetecilerin, televizyoncuların sokakta linç
edildiğine, ülkenin getirildiği bu durumu kabul etmelerinin mi
beklendiğine, ülkeyi bir hukuk devleti gibi yönetme sorumluluğunu
taşımayanlar bu sorumluluklarını hatırlamayacaklarsa
bu devlet yönetiminden artık aflarını istemeleri
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 8
Martla başlayan bu haftada -kadınlar, kadına karşı
şiddet, kadın cinayetlerinin önlenmesi- 8 Martın, adına
yakışır şekilde, bir bayram gibi kutlanabileceği
günlerin özlemiyle, yüce Meclis çatısı altında faaliyet gösteren
tüm siyasi partilerin -ve bağımsız milletvekillerimizin-
kadın milletvekillerimizi, Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutlayabileceğimiz günlerin gelmesi ümidiyle selamlıyorum. Bu konuyla
ilgili AK PARTİ grup önerisinde daha detaylı açıklamalarda
bulunacağız.
Dün akşam saatlerinde acı bir haber
aldık. Geleneksel tiyatromuzun önemli isimlerinden, tiyatromuzun bir
önceki Kavuklusu Rasim Öztekin kaldırıldığı hastanede
yaşamını yitirdi. Çok değil, eylül ayında
kavuğunu sağlık sorunları nedeniyle Şevket Çoruha
devrettiği törende kavuğun bir usta-çırak ve bir liyakat
ilişkisi olduğunun, bugün Türkiyenin en önemli sorununun liyakat
olayının tamamen unutulmuş olduğunun altını
çizmişti. Rasim Öztekinin yaşamını yitirmesinin üzüntüsünü
yaşıyoruz. Kendisine Allahtan rahmet, tüm sanat camiasına da başsağlığı
diliyoruz.
Dün akşam saatlerinde Halk TVde program yapan,
yorumcu olan Levent Gültekin, televizyon önünde, 25 kişi olduğu
belirtilen bir grubun vahşi saldırısına uğradı.
Levent Gültekinin parmaklarında kırık tespit edilmiş.
Yakın geçmişte, Milliyetçi Hareket Partisine ve liderine yönelik en
ufak eleştiride bulunan gazetecilerin, siyasilerin mafyavari yöntemlerle
sokak ortasında dövüldüğü bu kaçıncı olay? Bu konuda
Sabahattin Önkibar, Ahmet Takan, Orhan Uğurlu, Yavuz Selim Demirağ,
Levent Gültekin, Selçuk Özdağ, isimlerini sayabildiğim birkaçı.
Burada birlikte, siyaset yaptığımız, aynı çatı
altında olduğumuz, Mecliste temsil edilen önemli bir siyasi
geleneğin bu konuda bir tutum almasını bekliyoruz, bir
açıklama yapmasını bekliyoruz, yaşanan bu tip olaylarla
ilgili ciddi bir kınama ve men edici söylemleri bekliyoruz.
Sayın Devlet Bahçelinin Genel Başkan
olduğu ilk dönemlerde partisine gönül veren gençlere yönelik çok olumlu
telkinleri vardı; bunlar kamuoyunda çok takdir toplamıştı.
Bence şimdi böyle bir zamana ihtiyaç var. Siyasi polemik için, birilerini
hedef göstermek için, Siz yapıyorsunuz, siz yaptırıyorsunuz.
demek için demiyorum -böyle düşünen olursa bunu şimdiden söylüyorum,
açıkça bunu kastetmiyorum- ama kendisi bugün Milliyetçi Hareket Partisini
eleştiren bir köşe yazarı, birkaç gün sonra patır kütür
dayak yiyor ve bununla ilgili kamuoyunda çok ciddi bir rahatsızlık
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sürekli bu konuda birilerinin
inisiyatif alması gerektiğini ifade ediyoruz. Buradan açık çağrımızdır:
Sayın Devlet Bahçelinin Genel Başkan olduğunda gençlere
yönelik, kendi partisinde siyaset yapanlara yönelik takdir toplayan pek çok
açıklaması çok olumlu karşılık bulmuştu. Bu tip
olayların yaşanmaması için Milliyetçi Hareket Partisine önemli bir
görev düştüğünü, bu konuda inisiyatif almaları gerektiğini
açıklıkla ifade etmek istiyoruz buradan.
Oda TV, bir haber gerekçe gösterilerek 5 Mart
2020de BTK kararıyla kapatıldı. Bir senedir kapalı Oda TV.
İnternet sitelerinin kapalı olması ülke için bir ayıp,
hepimiz için ayıp ama 23 Temmuzda burada sosyal medyayla ilgili
düzenlemelerin olduğu kanun görüşülürken Adalet ve Kalkınma
Partisi adına Ankara Milletvekili Sayın Zeynep Yıldız
şunları kayda geçirmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Problematik bir içerik var, o
içerik dolayısıyla mahkemeye başvuruluyor ve sonrasında
bütün site külliyen kapanıyor. Böyle bir problemli içerikten dolayı
bütün site kapanmamalı. Dolayısıyla, biz oradaki içeriğin
çıkarılmasını sağlamak suretiyle, oradaki siteye
ilişkin, vatandaşların girişini aslında güvence
altına almış oluyoruz. Bu sözler Komisyon tutanaklarında
var, Genel Kurul tutanaklarında var! Bir yılı aşkın
süredir Oda TV kapalı. Kanun koyucu Biz artık, siteler
kapanmasın diye içerik engelleme maddesi getiriyoruz. diyorsa, bu madde
kabul oluyorsa, bu kanun onaylanıp Resmî Gazetede yürürlüğe
giriyorsa, burası hukuk devletiyse, kanun devletiyse Oda TV niye
kapalı? Bu keyfiyet nedir? Bu konuda bu Parlamento kendi
kararının, kendi kanununun arkasında durmayacak mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu konudaki son sözüm de, son
ifade etmem gereken konu da Hakan Atilla meselesiyle ilgili. Bir süredir, Hakan
Atillanın Biden yönetimi tarafından istenmediğini
Ve
istifasının da, Bidena Türkiyenin yaptığı bir jest
olduğu söyleniyor Amerikan basını tarafından. Berat
Albayrak istifa etti, istifası yirmi iki saat duyurulamadı, ancak
kabul edilene kadar. O günden sonra ortada yoktu, bütün Türkiye merak etti
Damat nerede? dedi, kendisinden yine bir açıklama olmadı. Sonra,
128 milyar doların hesabı soruldu, AK PARTİden yine bir
açıklama olmadı, Sayın Albayrakın avukatı
açıklama yaptı. Avukatlık Kanununu dikkatli okursanız,
avukatlar, müvekkillerinin sözcüsü değildir, çok özel şartlarda
müvekkilleri adına bazı açıklamaları yapabilirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onlar, müvekkillerinin
savunucularıdır ama sözcüsü değildir; müvekkili söz
söyleyemeyecek durumdaysa, çok özel şartlarda bu görevi üstlenebilirler.
Bu ifade, hepimize, Berat Albayrakın hangi özel şartlarda
olduğunu düşündürüyor, kendisi de yok. Ve şimdi ortada olmayan
bir başkası, Hakan Atilla, kendi isteğiyle, kendi takdiriyle
istifa etmiş. Memleket ne hâle geldi, görebiliyor musunuz memleket ne hâle
geldi? Ülkenin en etkili bakanlarından birisi aylardır yok, hâlâ yok,
açıklamayı avukatı yapıyor. İMKB Başkanı,
Biden istedi diye kendi ortada olmadan istifa ediyor, Merak etmeyin, kendi
istedi. deniliyor. Ve gazeteciler, televizyoncular sokak önünde dayak yiyerek
linç ediliyorlar. Bu mu on dokuz yıl sonra Türkiyeyi getirmekten gurur duyduğunuz
manzara, bu mudur? Bunu kabul etmemizi mi bekliyorsunuz?
2021 yılında olduğumuzu
hatırlatırım, buranın bir hukuk devleti olduğunu
hatırlatırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
Herkesin canının, malının,
yürütmedekilere, bakanlara, emirlerindeki kamu bürokrasisine emanet
olduğunu hatırlatırız. Ve burada artık ülkeyi bir
hukuk devleti gibi yönetme sorumluluğunu taşımayanların,
eğer bu sorumluluklarını hatırlamayacaklarsa bu devlet
yönetiminden artık aflarını istemelerini, aksi takdirde önlerine
gelecek ilk sandıkta milletin onlara gerekli cevabı nasıl
vereceğini hep birlikte göreceğiz.
Teşekkür ediyorum.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Göreceğiz
inşallah.
BAŞKAN Sayın Bülbül
23.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Milliyetçi Hareket Partisinin şiddeti hiçbir zaman tasvip
etmediğine ve Türk gençliğinin bu memleketin yüz akı olarak
ülkenin geleceğine katkı sağlaması için ilim ile bütün
sosyal alanlarda kendisine yakışır şekilde faaliyet
göstermesini ve yaşamasını arzu ettiğine,
saldırıya uğrayan şahısların sadece MHPye
eleştiride bulundukları için bu akıbetle
karşılaştıklarını ifade etmeyi doğru
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özel; özellikle Milliyetçi Hareket Partisine
eleştiride bulunan ve Sayın Bahçeliyi eleştirenlerin sanki
darbedildiğini, birtakım saldırılara uğradığını
ifade etmişti. Milliyetçi Hareket Partisi şiddeti hiçbir zaman tasvip
etmez, şiddeti her zaman kınar. Ancak, bu kişilerin, bu
saldırıya uğrayan kişilerin sanki sadece Milliyetçi Hareket
Partisine ve Sayın Genel Başkanımıza birtakım ifadeler
kullanmışlar gibi değerlendirme yapılmasına
katılmıyoruz. Bu kişinin, saldırıya uğrayan son
kişinin o konuşmasını takip ettiğinizde Türkiyedeki
birçok siyasetçi hakkında çok ağır birtakım ithamlarda ve
ifadelerde bulunduğunu burada görmek gerekir. Milliyetçi Hareket Partisine
ve Sayın Genel Başkanına bu zamana kadar sadece bu
saydığınız 3 kişi mi, onun içerisinde ahlaksızca
iddialarda, iftiralarda bulunanlar da var ama sadece bunlardan ibaret mi? Genel
Başkanımıza, partimize edilmedik hakaret mi kaldı,
söylenmedik söz mü kaldı? Ne aşağılık benzetmeler, ne
aşağılık sözler sarf edildi. Milliyetçi Hareket Partisi
veya Milliyetçi Hareket Partililer kalkıp bunlara ne yaptı, evini mi
bastı, yok etmek için başka birtakım saldırılara,
hukuka aykırı fiillere mi girdi? Siyaseten burada cevabını
vermeye gayret ediyoruz, o da seviyesi itibarıyla cevap verilebilecek
nitelikte olanlara cevap vermeye çalışıyoruz. Bunun
dışında Milliyetçi Hareket Partisini bu tarz şiddet
eylemleriyle ilişkilendirmediğinizi ifade etseniz de bu şekilde
algıya yol açacak bu ifadeleri kabul etmediğimizi buradan tekrar
ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanının, gençliğe verdiği mesajı, daha
geçen hafta gençliğe vermiş olduğu mesajı, grup
toplantımızda, grup toplantısının tamamını
tam süreli olarak sadece gençliğe doğru bir yön, doğru bir yol
gösterebilmek için ayırdığını buradan ifade etmenin
gerekli olduğu kanaatindeyim. Bizim gençliğe vereceğimiz mesaj
asla şiddet veya şiddete benzer birtakım davranışlar,
birtakım kötü alışkanlıklar olamaz. Milliyetçi Hareket Partisi,
Türk gençliğinin, bu memleketin yüz akı olarak Türkiye'nin
geleceğine katkı sağlaması için ilimde, bilimde, fende ve
bütün sosyal alanlarda kendisine yakışır şekilde faaliyet
göstermesini, yaşamasını arzu eder. Bu noktada Milliyetçi
Hareket Partisine eleştirilerin sanki bunlardan ibaret, bu
şahıslardan ibaretmiş gibi değerlendirilmesi ve bu
şahısların da...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) ...sadece MHPye eleştiride bulundukları için bu
akıbetle karşılaştıklarını ifade etmeyi
doğru bulmuyorum. Bu noktada, şiddet ve şiddet eylemlerini kabul
etmediğimizi, tasvip etmediğimizi buradan yeniden dile getiriyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Muhammet Emin
Akbaşoğlu.
Buyurunuz Sayın
Başkan.
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, başta şehit ve gazi anneleri ve
eşleri olmak üzere, Diyarbakır annelerinin ve tüm annelerin, tüm
kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü tebrik ettiğine,
AK PARTİnin kadınların toplumda huzurla, güvenle,
başarıyla yer almasında büyük imkânların yolunu
açtığına, uygulamadaki eksiklikler, aksaklıklar ve
şiddetin önlenmesiyle ilgili bir Meclis araştırması
önergesi verdiklerini hatırlatmak istediğine, vefat eden tiyatrocu
Rasim Öztekine Allahtan rahmet dilediğine, YSKnin vermiş
olduğu kararla 9 Mart 2003te Siirt ilinde seçimlerin yenilenerek AK
PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın Meclisin
bir üyesi, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve halk oyuyla
seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı sıfatıyla on sekiz
yılda yatırımları 4 misline katlayan bir hizmeti milletin
emrine amade kıldığına, pandemiyle mücadelede 10 milyon doz
aşının yapıldığına, Sağlık
Bakanı Fahrettin Koca ve sağlık ordusunu yürekten tebrik
ettiğine, HİSAR-O hava savunma sisteminin en uzak menzil ve en yüksek
irtifadaki hava hedefini imha ederek başarıyla testi geçtiğine,
millî ve yerli savunma sistemlerini geliştirme mücadelesini kararlılıkla
devam ettireceklerine, Akkuyu Nükleer Güç Santralinin üçüncü ünitesinin temel
atma töreninin yarın gerçekleşeceğine, katkıda bulunan
herkese teşekkürlerini sunduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; rahmetli usta sanatçı Neşet
Ertaşın ifade ettiği gibi; kadınlar insandır, biz de
insanoğlu. Bu vesileyle, başta şehit ve gazi anneleri ve
eşleri olmak üzere, hasretle evlatlarına kavuşmayı arzu
eden Diyarbakır Annelerinin ve tüm annelerin, tüm kadınların 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününü tebrik ediyorum. Bu bağlamda, AK PARTİ
iktidarları döneminde, gerçekten, pozitif ayrımcılıkla,
gerek Anayasada gerek yasal mevzuatta ilgili düzenlemelerin kadınlar
lehine yapıldığını ve bu bağlamda çok büyük
mesafeler katedildiğini de ifade etmek isterim. Hakikaten, kılık
kıyafetleri nedeniyle kamuda, üniversitelerde hakları ihlal edilen
insanlarımız arasındaki bu ayrım ortadan
kaldırılmış, şu anda kamuda yüzde 40lara varan bir
kadın istihdamı söz konusu olmuştur. 54 kadın milletvekiliyle,
AK PARTİ, gerçekten, kadınların toplumda huzurla, güvenle,
başarıyla yer almasında çok büyük imkânların yolunu
açmıştır. Bu bağlamda, bundan sonra da inşallah,
özellikle kadın şiddetinin önlenmesi noktasında sıfır
toleransla bir yaklaşım sergileyen mevzuat ve düzenlemelerle ilgili,
bu bağlamda ortaya çıkan uygulamadaki eksiklikler, aksaklıklar
ve şiddetin önlenmesiyle ilgili de bir Meclis araştırması
önergesi verdiğimiz hususunu da hatırlatmak ve bu bağlamda,
gerçekten, sorunun sıfıra indirilmesi, şiddetin tamamen ortadan
kaldırılmasına ilişkin, Meclisimizde, ortak payda
içerisinde, güzel bir çalışmayla, örnek bir çalışmayla,
inşallah, bu konuda çözüm önerilerinin de ortaya konması hususunda
bir imkânın oluşacağını ifade etmek isterim.
Bu bağlamda, dün
akşam vefat eden usta oyuncu Rasim Öztekine de Allahtan rahmet ve
mağfiret diliyorum; ailesine, yakınlarına ve sevenlerine
sabrıcemil niyaz ediyorum; gerçekten, çok kıymetli bir
sanatçımız, çok kıymetli bir tiyatrocuydu.
Değerli arkadaşlar,
bugün 9 Mart, önemli bir devrin de başlangıcı aynı zamanda,
hakikaten yeni bir devir başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Zira, Yüksek Seçim Kurulunun
vermiş olduğu karara istinaden 9 Mart 2003te Siirt seçimlerinin
yenilenmesi münasebetiyle gerçekten yeni bir devir başladı. AK
PARTİ Genel Başkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
2003 yılından bugüne, yüce Meclisin bir üyesi sıfatıyla,
daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve milletimizin iradesiyle
tarihimizin halk oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı
sıfatıyla, gerçekten, seksen yılda yapılan
yatırım ve hizmetlerin fevkinde, on sekiz yılda
yatırımları 4 misline katlayan bir hizmeti milletimizin emrine
amade kıldı. Bu bağlamda, az zamanda çok ve önemli işler
başarıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu münasebetle, Sayın
Cumhurbaşkanımıza kesintisiz hizmetlerinde üstün
başarılar diliyor ve inşallah Durmak yok, yola devam. diyerek
büyük ve güçlü Türkiyenin öncülüğünde küresel bir oyun kurucu olacak
Türkiyenin adil ve merhametli yeni bir dünya düzenini insanlığa
hediye etme girişiminde Meclisimizin de üstün bir rol üstleneceğini
yürekten, inanarak ifade ediyorum.
Aşı
çalışmalarımızla ilgili de pandemiyle mücadele
kapsamında şu an itibarıyla 10 milyon doz aşıyı
geçtiğimiz hakikaten ortadadır. Bu münasebetle, sosyal devlet
ilkesinin gerekleri kapsamında, bu bağlamda ortaya konulan hizmetler
münasebetiyle Sağlık Bakanımızı, Bakanlık
mensuplarımızı
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
ve sağlık ordumuzu da
hakikaten yürekten tebrik ediyorum, kendilerine teşekkürlerimi ifade
ediyorum.
Bugün güzel bir haberi
paylaşmak istiyorum: Özellikle HİSAR-Adan sonra HİSAR-O hava
savunma sistemimiz en uzak menzil ve en yüksek irtifadaki testini, hedefini,
hava hedefini vurup imha ederek başarıyla geçti elhamdülillah.
Hakikaten, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, vatan güvenliğini
sağlama noktasında kullandığımız silahların
temininde, millî harp sanayisini, millî savunma sistemimizi dışa
bağımlılıktan kurtarmak ve yüzde 20lerden yüzde 70lerin
üzerine çıkarmak suretiyle, bu bağlamda büyük işlere imza
attık. Bu da en son müjdelerimden bir tanesi. Bu konuda düşmana korku
ve dosta güven veren bu çalışmalarımıza hız kesmeden
devam edeceğiz, millî ve yerli savunma sistemlerimizi de geliştirme
konusunda mücadelemizi büyük bir kararlılıkla devam ettireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ayrıca, yarın Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Rusya Devlet Başkanı Sayın
Putinin videokonferans yöntemiyle katılacağı çok önemli bir
temel atma töreni var. Biliyorsunuz, Akkuyu Nükleer Güç Santralinin 3üncü
ünitesinin temel atma töreni yarın gerçekleşecek ve inşallah, bu
manada toplamda 4.800 megavat kurulu güce sahip olacak olan bu santralin ilk
ünitesi cumhuriyetimizin 100üncü yılı olan 2023 yılında
devreye alınmak suretiyle enerji konusunda çok büyük bir
açığın kapanmasına da yerli ve millî imkânlarla
kavuşmuş olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu bağlamda, Sayın
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, Enerji
Bakanlığımıza ve bu konuda katkı veren bütün
Bakanlık mensuplarımıza, burada emeği geçen işçisinden
mühendisine bütün değerli kardeşlerimize hakikaten yürekten
teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclise hürmetlerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade
ederseniz, çok uzatmadan
BAŞKAN Buyurun.
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 3
Kasım 2002de 22nci Dönemde CHPyle birlikte Adalet ve Kalkınma Partisinin
Meclise girdiğine, o zamanki CHP Genel Başkanı Deniz
Baykalın seçimi kazanan partinin genel başkanının
Başbakan olması gerektiğini belirtmesi üzerine CHP ile Adalet ve
Kalkınma Partisinin birlikte bir Anayasa değişikliği
yaptığına, Siirt Milletvekillerinin istifa ettirilerek Siirt
seçimlerinin yenilenmesiyle Recep Tayyip Erdoğanın Siirt ilinden
milletvekili olarak Meclise girdiğine ve Başbakan olduğuna,
Cumhuriyet Halk Partisinin nasıl bir demokrasi ve nasıl erdemli bir
siyaset anlayışı içinde olduğunun hatırlanmadan
mı geçileceğine, Siirt üçlemesinde Siirt ilinde okunan şiirle
yasak geldiğine, Siirt ilinde yapılan ara seçimle kendisini
Siirtlilere emanet eden Genel Başkanın Başbakan olduğuna, o
Siirtlilerin son seçimde yüzde 70 oyla seçtiği Belediye
Başkanının yerine kayyum atandığına, demokraside
gelinen noktanın bu olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Notların arasında varken, AK PARTİ Grup Başkan Vekilinden
duymak daha doğru olacaktır dedim ama hiç Cumhuriyet Halk Partisi
adı geçmedi; hiç 22nci Dönem, Deniz Baykal, demokrasi, Anayasa
değişikliği
Şimdi, nasıl
oluyor? 3 Kasım 2002de bir seçim oluyor; sonra, 9 Martta Siirtte
milletvekili seçimi oluyor. Nasıl oluyor bu? Şöyle oluyor, ben
anlatayım: Recep Tayyip Erdoğan, Siirt Meydanında bir şiir
okur, şiir; bir yargılama süreci olur, hapse mahkûm olur; girer,
yatar, çıkar. O dönemin moda deyimiyle -hani, manşetlerle de
çarpışıyor ya- hakikaten manşetlere de koyarlar Muhtar
bile olamaz. diye. Partisine Genel Başkan olur; milletvekili adayı
olamaz, seçilme yeterliliği yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 3
Kasım 2002de, 22nci Dönemde CHPyle birlikte Adalet ve Kalkınma
Partisi, 2 parti buradadır. Öyle, 9 Martta ara seçim falan yok. Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı der ki: Bir partinin genel
başkanı seçimleri kazandıysa demokratik parlamenter sistemin özü
gereği hükûmetin de başı olur. Başbakan olması
lazım. Cumhuriyet Halk Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi ilk
önce Anayasayı değiştirirler, gerekli kanuni
değişiklikleri yaparlar, sonra Siirtteki bütün milletvekillerini
istifa ettirirler; bizim de var 1 milletvekilimiz. Siirtte, bir ilin
milletvekilleri boşaldıktan sonra 60ıncı günü takip eden
pazar -eski hâliyle- seçim yapılır, Recep Tayyip Erdoğan o
seçimde kendisini Siirtlilere emanet eder, hatta ve hatta, tabii ki -bir
partinin Genel Başkanı- böyle şartlar altında
yapılınca Siirtte biz kazandığımız
milletvekilini de çıkaramayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Recep
Tayyip Erdoğan gelir ve partisinin ikinci Başbakanı olur,
dönemin Başbakanı da Dışişleri Bakanı olur.
Şimdi, bu süreç CHP olmadan olur mu? Hani, çok demokrasi hikâyeleri falan
anlatanlar var ya zamanında; Cumhuriyet Halk Partisinin nasıl bir demokrasi,
nasıl erdemli bir siyaset içinde olduğunu, ne
yaptığını, bunu hiç anmadan mı geçeceğiz?
Leylekler mi getirmiş 9 Marttaki ara seçimi? Anayasa değiştirme
noktasında AK PARTİnin tek başına gücü yetiyor muymuş
mesela? Hiçbiri yok, hiçbiri; milletvekilini istifa ettirmesen olmaz,
bunları görelim. Yani biraz da özellikle atladım, bakalım 9
Martı nasıl anlatacaklar dedim. 9 Martı anlatırken bu
anlatım dili, en basit deyimle
Demokratik bir iş yaptınız.
diye teşekkür beklemeyiz ama bir anın ya, bir söyleyin, bir
konuşun yani.
Ha, bir Siirt üçlemesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitiriyorum Sayın Başkanım, çok özetle
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK
PARTİye söylüyorum, bir Siirt üçlemesi var: Siirtte okunan şiirle
gelen yasak, Siirtte yapılan ara seçim ve kendisini Siirtlilere emanet
eden Genel Başkanın Başbakan olması. O Siirtliler son
seçimde yüzde 70 oyla Belediye Başkanı seçti, ona da kayyum
atadınız; Siirt üçlemesinde, demokraside geldiğiniz nokta da
budur.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Böyle
bir diyalog mu var ya?
BAŞKAN Sayın
Beştaş
26.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Siirtte okunan şiir ve alınan cezayla
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın bir süre cezaevinde
kaldığına ama hâlâ içeride tutulan siyasetçilere dair bir çift
söz duyamadıklarına, Siirt ilinin şu anda işsizliğin,
yoksulluğun, şiddetin en yoğun olduğu illerden biri
olduğuna, halkın iradesine el konularak Siirt Belediyesine kayyum
atandığına, Covid-19 döneminde kadınların iş ve
istihdam kaybının toplamda yüzde 45i aştığına,
bürokraside bakan, bakan yardımcısı, müdürlüklerde kadın
temsiliyetinin yüzde 7 civarında olduğuna, Birleşmiş
Milletlerin bunun en az yüzde 30 olması gerektiğini söylediğine,
tüm kadınların 8 Martını içtenlikle
kutladığına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, Siirt çok
konuşulunca, ben de Siirt Milletvekiliyim -onunla ilgili söz almadım
ama- bir çift söz edeyim: Doğru, Siirtte okunan şiir ve alınan
cezayla ilgili, hâlâ propagandası yapılıyor yani
Cumhurbaşkanı bir süre cezaevinde kaldı ama hâlâ içeride
tutulan, hem de rehin olarak tutulan siyasetçilere dair bir çift söz
duyamıyoruz. Siirt şu anda işsizliğin, yoksulluğun,
şiddetin en yoğun olduğu illerden biri ve Siirtliler bu
dönemeçte Cumhurbaşkanına vermiş olduğu desteğin
karşılığını alamadığını gayet
iyi biliyor. Şu anda Siirt Belediyesinde halkın iradesine el
konulmuş, gasbedilmiş ve kazandığımız bütün
belediyelere kayyum atanmıştır; bu da Siirte reva görülen bir
mesele.
Şimdi, Sayın
Akbaşoğlu bazı veriler söyledi, aslında onun için söz
almıştım. Ben de birkaç veri paylaşayım ve haberi var
mı diye cevap istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) DİSKin yayınladığı,
pandeminin kadın istihdamı üzerindeki etkisi konusundaki rapora göre,
son bir yılda kadın iş gücü 763 bin, kadın istihdamı
yarım milyon kadar azalmıştır. Kadın
işsizliği resmî rakamlara göre 1,5 milyona
yaklaşmışken, geniş tanımlı kadın
işsizliği ise 4,3 milyonu geçti. Covid-19 döneminde
kadınların iş ve istihdam kaybı toplamda yüzde 45i
aşmış durumda. DİSK-ARın aylık olarak
hazırladığı verilere göre ise Covid-19 salgını süresince
Türkiyede kadınların geniş tanımlı işsizlik
oranı TÜİKin açıkladığı verilerin
yaklaşık 2,5 katıdır ve 10 kadından 4ü işsizdir.
Bürokraside -bakan, bakan yardımcısı, müdürlükler- kadın
temsiliyeti yüzde 7 civarında; yüzde 10u bile yakalayamamıştır.
Birleşmiş Milletler bunun en az yüzde 30 olması gerektiğini
söylüyor. Sayın Akbaşoğlu acaba verileri açıklarken
bunlardan da haberdar mı? Yani toplumu doğru bilgilendirmek
adına paylaşmak istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sadece toplumu doğru bilgilendirmek adına
bunu paylaşmak istedim, cevap verirse sevinirim.
Son olarak, 8 Martı ben
buradan kutlamadım ama bütün gruplar söyleyince bir çift söz söyleyeyim.
Biz 8 Martı, sadece 8 Martta değil, 26 Şubattan bu yana
alanlarda kadınlarla birlikte kutladık ve İsyanımız
Özgürlüğümüz İçin sloganıyla dün her yerdeydik. Türkiyedeki
bütün merkezleri mora boyadık. Tüm kadınların 8
Martını içtenlikle kutluyorum ben de.
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu...
27.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, kendi gündemlerine ilişkin kendi
mesajlarını verdiklerine, her demokratik yaklaşımın
herkesin kabul etmesi ve zaten olması gereken bir yaklaşım
olduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın haksız
ve hukuksuz bir sonucun ortadan kaldırılmasına dönük
değişikliklerle ilgili o gün de teşekkür ettiğine, bu
yaklaşımın aynen bugün de devam ettirilmesini tavsiye
ettiklerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın millet
iradesiyle iş başında olduğunu ve sözde diyerek millet
iradesini tanımazlıktan gelmenin demokrasiye vurulmuş en büyük
darbe olduğunu vurgulamak istediğine, Türkiye Cumhuriyeti devletinde
herhangi bir rehinin söz konusu olmadığına, tutuklu veya hükümlü
olarak cezaevinde bulunanlar olduğuna, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
demokratik bir hukuk devleti olduğunu ifade etmek istediğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, biz, kendi bağlamımızda, kendi gündemimize
ilişkin olarak kendi mesajlarımızı verdik. Burada kimseye
hiçbir sataşma söz konusu değilken Niye şunu söylemedin? Niye
bu örneği verdin? Niye şununla ilgili istatistik söylediniz? diye
kendileriyle hiç alakası olmayan bir cevap hakkı oluşturmak suretiyle
değerli arkadaşlarımız, mevkidaşlar kendilerine bir
söz hakkı elde ettiler; bunu da takdire sunuyorum nasıl bir şey,
nasıl bir durumsa. Niye şuna vurgu yapmadın, niye buna vurgu
yapmadın? Hani bir konu gündeme getirilir de yanlış bir
şey söylenir, Ben itiraz ediyorum. dersiniz; kendi sözleriniz
çarpıtılarak bir şey ifade edilir, Hayır, onu söylemedim,
bunu söyledim. dersiniz; bundan doğal bir durum yok. Ancak gerçekten, hem
tutanaklara geçmesini hem de aziz ve asil milletimizin, kamuoyunun gözü önünde
bunun takdirinin yapılmasını öncelikli olarak takdire sunuyorum;
bir.
İkinci olarak şunu
söyleyeyim: Bir kere, her demokratik yaklaşım, herkesin kabul etmesi
gereken, zaten olması gereken bir yaklaşımdır. Sayın
Cumhurbaşkanımız da 2003 yılında, bu konuyla ilgili,
ilgili mevzuata yönelik -haksız bir şekilde birtakım
engellemelerle, Muhtar bile olamaz. diyerek birtakım
yaklaşımlarla, yakıştırmalarla- haksız ve
hukuksuz bir sonucun ortadan kaldırılmasına dönük
değişikliklerle ilgili o gün de teşekkür etmiştir, bugün de
bu demokratik yaklaşım teşekkürle karşılanır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Üçüncü olarak, tabii, bu
yaklaşımın, aynen, bugünkü demokratik konularda da devam
ettirilmesini tavsiye ederiz kendilerine bu manada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Şimdi sataşacak, söz alacağım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sataşmıyorum,
sataşmıyorum, tavsiye ediyorum size demokratik anlamda.
Bu tutum ve
davranışlarınızı
Sayın
Cumhurbaşkanımızın millet iradesiyle, egemenliğin
kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu gerçeğini
kabul ederek, millet iradesiyle iş başında olduğunu ve
sözde falan filan diyerek millet iradesini tanımazlıktan gelmenizin
demokrasiye vurulmuş en büyük darbe olduğunu, demokrasinin
kaynağı olan milletin iradesine saygısızlık
olduğunu da vurgulamak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu demokratik olgunluğu,
Sayın Baykalın olgunluğunu bugün sizlerin de göstermesini size
salık veririm, hatırlatırım bu bağlamda. Sonuç
itibarıyla biz, demokratik olarak Millet ne derse o olur. diyor ve o
bağlamda kendimizi milletimize emanet ediyoruz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Öyle
olmuyor, öyle olmuyor.
HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Her tarafa kayyum atıyorsunuz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti
devletinde herhangi bir rehin söz konusu değildir; tutuklu veya hükümlü
olarak cezaevlerinde bulunan insanlar, tutukevlerinde bulunan insanlar
mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bu konuyla ilgili, Türkiye
Cumhuriyeti devleti demokratik bir hukuk devletidir, bağımsız ve
tarafsız yargı herhangi bir fiilin suç olup
olmadığıyla ilgili kararını verir ve buna göre de
ilgili mevzuat ve idari işlemler gerçekleşir. Bu bağlamda, AK
PARTİye atfedilen hiçbir suçlamanın ve devlete atfedilen
suçlamaların kabul edilemez olduğunu da ifade etmek isterim.
Bütün Meclisi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN Sayın
Beştaş
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, çok kısa
Ben sataşma var demedim,
kürsüden de söz istemedim. Burada halkı doğru bilgilendirme gibi bir
görevimiz var; bu nedenle, objektif verileri, kamuoyundaki resmî istatistikleri
kamuoyuyla paylaştım.
Sayın
Akbaşoğluna bir önerim var. Vekil oranıyla övünecekse HDPyle
övünsün öncelikle yani kendilerinin 289 milletvekili var, 54ü kadın,
yüzde 18; bizim 59 milletvekilinden 23ü kadın, yüzde 41 oranında.
Herhâlde övünme hakkını bize verirler ya da onlar da bizimle
övünürler kadın temsiliyetinde. Diğeri de, hakikaten
şaşırıyorum, 16 Bakandan 2si kadın. Tüm verileri
anlatmayacağım çünkü veriler ortada ama hamaset olunca gerçekleri
söylemek gibi bir sorumluluğum var.
Bir de bu Siirt meselesinde
şunu da söyleyeyim: Erdoğan dört ay hapis yattı, yirmi
yıldır herkesi hapse atıyor. Yok böyle bir şey! Yani
gerçekten, ya, dört ay yattı, hâlâ söyleniyor. (HDP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RECEP ÖZEL (Isparta) Hapse
o mu atıyor? Hapse savcı atıyor ya!
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Dört ay hapsinin cezasını ülke olarak
ödüyoruz; şu anda Demirtaş rehine, Kışanak rehine,
Yüksekdağ rehine, Kavala rehine, binlerce siyasetçi rehine, onların
adı sanı okunmasın ama Recep Tayyip Erdoğan dört ay
yattı diye bütün Türkiye her gün bunu söylesin ve mağduriyet
edebiyatı yapsın. Gerçekler balçıkla sıvanmıyor yani
halkın da gerçekleri bilmek gibi bir hakkı var ve halkın
temsilcileri olarak da bunları söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz.
HÜDA KAYA (İstanbul) O
dört ayı da içeride nasıl yattığını biliyoruz
zaten, ne hesaplarla girip çıktığını da biliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, toparlayalım artık, bu uzar gider.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Mevkidaşlarınız sizinle ilgili böyle bir tutumda
bulunmuyorlar Sayın Erkan Akçay.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok kısa tutarak
şunu söyleyeceğim: Evet, sözde Cumhurbaşkanı dedik,
diyoruz. Mesela sözde Genel Başkanınız demiyoruz ama neden
sözde Cumhurbaşkanı diyoruz? Onun bir anayasal dayanağı
var.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Hiçbir dayanağı yok!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bakın, nasıl Cumhurbaşkanı oluyorsunuz? Seçiliyorsunuz,
gelip ant içince Cumhurbaşkanlığı görevine
başlıyorsunuz. Ant şöyle bitiyor: Türkiye Cumhuriyetinin
şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım
görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle
çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum
ve şerefim üzerine andiçerim. Tarafsızlıkla diyor. Bir siyasi
parti, parti
Geldiği kelimenin kökü bile part, taraf, kısım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
kısmın Genel Başkanı ve tüm siyasi rakiplerine günde 3 kez,
5 kez, 10 kez ama eleştiri, ama hakaret, ama iftira, en sert söylemler
Sonra cevabı gelince de TCK 299 çünkü o tarafsız
Cumhurbaşkanı için yazılmış bir madde. Neden sözde
diyoruz? Çünkü tarafsızlığı sözde kalmış, yeminde
var fiiliyatta yok, ondan sözde diyoruz; yoksa sözde Genel
Başkanınız demiyoruz -size sözde Grup Başkan Vekili
demiyoruz- ama Anayasaya göre tarafsızlığın sözünü verip,
dışarı çıkıp yerine getirmeyince sözde
Cumhurbaşkanı oluyorsunuz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Bu da darbenin dili zaten, sözde Cumhurbaşkanı darbe
dili.
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu
30.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelere ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu işin uzaması bizden kaynaklanmıyor
takdir edersiniz. Söylenenlere de cevap hakkı doğduğu için cevap
vermek durumundayım. İşin ilk başlangıcında biz
kendi mesajımızı verdik, geçtik.
Şunu söyleyeyim: Bir kere, bir hukukçuya
hakikaten yakışmıyor kanaatimce. Sayın
Cumhurbaşkanımız için Yaklaşık dört buçuk ay hapis
cezası yattıktan sonra herkesi hapse attı. falan gibi bir söz
ALİ ŞEKER (İstanbul) Türkiyeyi
hapse attı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yani bunu cevap vermeye bile değer bir cümle olarak
görmüyorum. Hakikaten, bunun abesle iştigal olduğu net. Tarafsız
ve bağımsız yargı kararını verir, kim suç
işlemişse onun karşılığını görür; bu
kadar.
İkinci olarak şunu söyleyeyim: Şimdi,
tabii, hep rejime kasteden Anayasa değişikliği falan diyor
Sayın CHP Grup Başkan Vekili. Bir kere, bakın, millet iradesini
benimsememe, içselleştirememe bu tanımlamadan itibaren devam ediyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Vallahi,
millet bizim belediye eş başkanlarımızı da seçti, ne
oldu? Hani millet egemenliği?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Millet referandumla bir sistem değişikliği
yapmış, hükûmet sistemi değişikliği. Parlamenter
hükûmet sistemi de milletin; Cumhurbaşkanlığı,
başkanlık hükûmet sistemi de milletin verdiği bir karar sonuçta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Bari bunu
söylemeyin ya!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Millet iradesi demeyin,
demeyin.
HÜDA KAYA (İstanbul) AKPyi seçerlerse millet
iradesi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuçta, milletimiz Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini benimsemiş, millet iradesiyle geçerli sistem hâline
gelmiş. Sonuçta, orada görevlerini yaparken zaten herkese hizmet
götürüyor; batıya da doğuya da elhamdülillah- Edirneye de Karsa
da, Antalyaya da Trabzona da, her tarafa hizmet götürüyor, tarafsız bir
şekilde hizmetlerini yerine getiriyor.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Söz diye bir şey var,
söz. Ağızdan çıkan sözleri ne yapacağız? Akşama
kadar hakaret ediyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Atatürk, İnönü ve Bayar da partili
Cumhurbaşkanıydılar. Sonuç itibarıyla, Başbakanlar da
bir partinin genel başkanıydılar. Kendi ileri sürdükleri tezlerin
ne kadar geçersiz ve yanlış olduğu, çelişik bir durum arz
ettiği ortada.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Açıktan yalan söylüyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuda, kesinlikle, bu ithamların hiçbirini kabul
etmiyoruz. Hâlâ demokrasiyi içselleştiremediklerinin itirafıdır
sözde Cumhurbaşkanı yaklaşımı; onu ikrar ettiler,
bizi doğruladılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir kayyum iktidarı
kurulmuş.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuçta, tabloyu millet görüyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Millet her şeyi
görüyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hâlâ sözde demeye, devletimizin başında,
milletimizi temsil eden, devletimizi temsil eden
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Vallahi, bizi
temsil etmiyor, bizi temsil etmiyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Millet iradesiyle
HÜDA KAYA (İstanbul) Yüzde 30 bile
değilsiniz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sevmiyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Açık oy, gizli sayımla değil; gizli oy,
açık sayımla, millet iradesiyle
HÜDA KAYA (İstanbul) Yüzde 30 bile yoksunuz,
gittiniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
30 milyona yakın insanımızın
iradesiyle, yüzde 53 oy oranıyla devletimizi temsil eden bir kimseye
sözde demek, artık kendi meşruiyetini aslında sorgular hâle
getirmektir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Yüzde 90lar var, 90, 90; 90,
53ten büyüktür.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunun farkında olmaları düşüncesiyle, her
birinize selam ve hürmetlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.26
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.44
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun,
bastırılarak dağıtılan 252 sıra sayılı
Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 121, 124, 233, 244, 97,
166, 101, 111, 185, 126, 137, 138, 151, 167, 168, 170, 171, 177, 180, 188, 193,
201, 203 ve 205 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise yine bu
kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13,
14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25inci sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine, Genel Kurulun 9 Mart 2021 Salı günkü (bugün)
Birleşiminde 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 10 Mart 2021 Çarşamba günkü
Birleşiminde 137 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine, 252 Sıra Sayılı
Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
9/3/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu
Çankırı
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 252 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 1'inci
sırasına, yine bu kısımda bulunan 121, 124, 233, 244, 97,
166, 101, 111, 185, 126, 137, 138, 151, 167, 168, 170, 171, 177, 180, 188, 193,
201, 203 ve 205 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin ise yine bu
kısmın sırasıyla 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13,
14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 ve 25inci sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
9 Mart 2021 Salı günkü
(bugün) Birleşiminde 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
10 Mart 2021 Çarşamba
günkü Birleşiminde 137 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne kadar
olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
252 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
252
sıra sayılı Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç ve 21
Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1inci Bölüm |
1 ila 5inci Maddeler |
5 |
2nci Bölüm |
6 ila 12nci Maddeler |
7 |
Toplam Madde
Sayısı |
12 |
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Emine Yavuz Gözgeç.
Buyurunuz Sayın Gözgeç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü kutluyorum.
Aslında 8 Mart,
insanlık dışı şartlarda çalışmak zorunda
bırakılan 129 kadının yanarak can vermesi üzerine
anılmaya başlanan bir gün. Bilge Lider Aliya İzzetbegoviçin
dediği gibi Batının refahı, döktüğü kan,
akıttığı gözyaşı üzerine kuruludur. Oysa bizim
medeniyetimizde, Magna Cartadan beş yüz seksen üç yıl evvel,
İnsan Hakları Beyannamesinden bin dört yüz yıl evvel, ırk,
cinsiyet ayrımı yapılmaksızın Eyyü hannas
Ey
insanlar
diye seslenen Veda Hutbesi var. Veda Hutbesinde kadın
haklarının gözetilmesi, kadınların ve erkeklerin birbirleri
üzerinde hakları olduğu buyuruluyor. Bizim medeniyetimiz, merhamet
medeniyeti; çocuğa, kadına, erkeğe, tüm
yaratılmışlara, hatta eşyaya merhamet. Her şeyini
kaybetsen bile merhametini kaybetme. diyor Muhyiddin Şekur.
Kadına şiddet tüm
dünyanın sorunu. 2015 yılında açıklanan kadına yönelik
şiddetin araştırılması Avrupa Birliği raporuna
göre, Avrupa Birliği ülkelerinde 15 yaşından itibaren her 3
kadından 1i, 62 milyon kadın şiddete maruz kalmış;
tüm kadınlar arasında mevcut veya eski partneri tarafından
şiddete maruz kalma oranı yüzde 22. Bu oran Danimarkada yüzde 52,
Finlandiyada yüzde 47, İsveçte yüzde 46. Bu oranlar gösteriyor ki
kadın-erkek fırsat eşitliğinde başı çeken
ülkelerde dahi kadına yönelik şiddetin bir sorun olmaktan çıktığını
söylemek mümkün değil. Bu sorunla topyekûn bir mücadele gerekiyor.
Biz, tek bir kişinin
dahi burnunun kanamaması için mücadele veriyoruz. Bugüne kadar
yaptığımız kanuni düzenlemeler birçok ülkeden çok daha
ileri düzeyde; KADES, elektronik kelepçe, Alo 183, UYAP, POLNET altyapı
oluşumu, ŞÖNİMler, kanunların uygulanmasıyla ilgili
çıkarılan yönetmelikler bunlardan birkaçı. Yine, en son
açıklanan İnsan Hakları Eylem Planımızda bu konuya
dair önemli hususlar var özel soruşturma bürolarının kurulmasından
şiddet mağduru kadınlara avukat gönderilmesine kadar. Ancak
şu da bir gerçek ki koruyucu tedbirler yanında önleyici tedbirleri
hayata geçirmemiz gerekiyor. Kamu, üniversite, yerel yönetimler, siyasi
partiler, STKler; topyekûn bir iş birliği gerekiyor. Kadına
şiddetin önlenmesiyle ilgili, inşallah, Meclisimizde bir
araştırma komisyonu kurulması önerimiz olacak. Bu konuyu tüm
yönleriyle; ekonomik, sosyal, psikolojik boyutlarıyla hep beraber
inceleyeceğiz inşallah.
Şiddetin
oluşmaması için şiddeti doğuran sebeplerle mücadele etmemiz
gerektiğini düşünüyorum. O yüzden, biz, ailenin güçlü olması
gerektiğini düşünüyoruz. Sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu
bir ailede yetişen çocuk şiddet uygulayabilir mi? O yüzden, biz
Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum. diyoruz. Bize göre anneler sadece
çocuk doğurmaz, aslında bir toplumu doğurur, toplumu inşa
eder. Bizim kültürümüzde, inancımızda anneye of bile denmez. Böyle
bir anlayışa sahipken nasıl eşimize,
kızımıza şiddet gösterebiliriz? Bizlerin, kendi
medeniyetimizle, inancımızla, değerlerimizle bugüne kadar ve
hâlâ koparılmak istenen bağlarımızı yeniden tesis
etmeye, güçlendirmeye ihtiyacımız var. Biz bu konuda samimiyiz; bu
samimiyeti yaptığımız yönetmeliklerle, kanunlarla,
çalışmalarımızla açıkça ortaya koyuyoruz. Şiddete
sıfır toleransı daha da sağlamlaştırmak; tek bir kadının
dahi, tek bir erkeğin dahi, tek bir çocuğun dahi şiddette maruz
kalmaması için mücadele ediyoruz. Bu konuyu bir siyasi çekişme
malzemesi olmaktan çıkarmak istiyoruz.
En temel hak yaşam
hakkını hedef alan; kadın, erkek, çocuk, tüm milletimizi hedef
alan en kapsamlı şiddet hareketi terörle de amasız, fakatsız
mücadele etmek zorundayız. Çocukları dağa kaçırılan
Diyarbakır Anneleri için, şehitlerimiz için, şehit anneleri
için, şehit kızları için, Aybüke Öğretmen için terörle
mücadele etmek zorundayız. Velhasıl, köklü medeniyetimizle
bağlarımızı koparmadan, sevgi ve merhamet dilini yeniden
hâkim kılarak kadın-erkek hep birlikte daha güçlü Türkiye'yi
inşa edeceğimize yürekten inanıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Meral Danış
Beştaş.
Buyurunuz Sayın
Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
8 Martı bir kez daha
kutluyorum.
Şimdi, 8 Mart vesilesiyle
KADES bir açıklama yaptı -şu tabloya lütfen herkes iyi
baksın, uygulamanın reklamını yapıyor- Türkçenin
yanı sıra, Farsça, Arapça, İngilizce, Rusça ve Fransızca
dil seçenekleriyle hizmet vermeye başladığını duyurdu.
Ancak bu dillerin arasında Türkiye'de en çok konuşulan 2nci dil
Kürtçe yok. Şimdi, bu ülkede Kürtler yok mu, Kürt kadınları yok
mu, Kürt kadınları şiddet görmüyor mu? Emniyete başvurmak
istese Rusça mı konuşması lazım, Fransızca mı
yoksa Arapça mı yani hangi dilde konuşacak? Hakikaten bunu anlamak
mümkün değil. Yani Kürt kadınları şiddet gördüğünde
Emniyete başvuru yapamayacak ya da diğer dilleri öğrenmek
zorunda kalacak, bu dilleri bilmiyorsa uğradığı
şiddetle baş başa kalacak; hatta, gerekirse
yaşamını da yitirecek. Yani bunu zaten her gün yaşıyoruz.
Bir dili inkâr etmek, yok
saymak, aslında bu dili konuşan kadınların
haklarını da yaşamlarını da yok saymak anlamına
geliyor. Ama öte yandan, Kürtlerin yaşadığı illerde
Kürtlerin Kürtçe konuştuğunu ve bunu iktidar için bir reklam
malzemesi yaptığını görüyoruz -o afişi getirecektim,
yetişmedi- Kürtçe propaganda yapıyor AKP iktidarı. Ne diyorlar,
biliyor musunuz?
(x) Erdoğanı
seviyoruz. cümlesi Kürtçe, surların üstünde koca koca afişler
asılmış. Biz propaganda yapınca Kürtçe kullanabiliriz, bizi
Kürtçe sevebilirsiniz ama bize kendi dilinizde hitap edemezsiniz, öldürülseniz
de şiddet de görseniz bu dille bize başvuru yapamazsınız.
Neymiş? Kürtçe Kürtlere yasakmış yani bir halka kendi ana dilini
yasaklamak anlamına geliyor. Bu ayrımcılık Kürtçeyi sadece
kriminalize etmiyor, bir dil ayrımcılığı ve dil
kırımı anlamına geliyor. Özellikle KADES uygulamasında
Kürtçenin olmaması konusunda bir an önce iktidardan açıklama
bekliyoruz.
Sağlık Bakanı
pandemiyle ilgili, birçok dilde broşür yayınlıyor, Kürtçe yok.
Birleşmiş Milletler Kürtçe broşür hazırladı ama bu
iktidar en çok konuşulan 2nci dili görmüyor ama söze gelince de Kardeşiz.
diyor milyonlarca insana. Yine, 112 Acili arayan bir Kürt, ana dilinde, Kürtçe
-Türkçeyi bilmiyorsa- derdini anlatamıyor ama dünyanın bütün
dillerinde anlatabiliyor; İngilizce, Fransızca, Arapça, Farsça
anlatabiliyor. Adalet Bakanlığı çalışma yürütüyor,
yine Kürtçe yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) Türk Hava Yolları ihtiyaca göre anons
yapıyor; hiç İngiliz yok, İngilizce anons yapıyor ama orada
Kürtçe bilen bir vatandaş kendisini nasıl koruyacağını
anlayamıyor. Defalarca sorduk niye Kürtçe hizmet yapılmıyor
diye, buna da cevap yok.
Şimdi, size Kürtçe var
ama bize yok. Bizi sevdiğinizi sadece biz yazabiliriz, surlara
asabiliriz. Açıktan soruyorum: Hakikaten Kürt dernekleri ya da herhangi
bir kurum Diyarbakır Surlarına Kürtçe bir pankart, afiş asabilir
mi? Hayır, asamazlar, yasak ama Erdoğanı sevdiğini
söyleyen bir afiş yazılabilir, sadece propagandaya serbest. Bu
ayrımcılık, hakikaten artık herkesin canına tak etmiş
durumda. KADES gibi bir uygulamada, kadına yönelik şiddet gibi hepimizin
çok önemli bir meselesinde bile kadınların kendilerinin
yaşadığı şiddeti kendi dillerinde anlatamaması,
bunun önünün açılmaması
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) - Ne diyeyim bilmiyorum; aslında
ırkçılıktır diyeceğim, faşizmdir diyeceğim
ama bunu soruyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuz
adına, 8 Martın adına yakışır bir şekilde
kutlanabileceği günler umuyoruz. O günlere ulaşmak için ve o günü
artık kutluyoruz diyebilmek için kadın cinayetlerini
engelleyebildiğimiz, kadına karşı şiddeti
sıfır noktasına çekebildiğimiz günlerde 8 Martı
kutlayacağız ama o güne kadar 8 Martın kutlanacak bir gün
olması umuduyla tüm kadınları ve parlamentodaki tüm kadın
siyasetçileri saygıyla selamlıyorum.
7 Martı ve Samsunun
Canik ilçesinden yansıyan görüntüleri izlemeye hiçbirimizin yüreği
yetmedi. Korkunç, canavarca bir şiddet vardı ve 8 Marta
damgasını vuracağı belliydi. 8 Mart günü Adalet ve
Kalkınma Partisinin Genel Başkanı, bu görüntülere de atfen,
kadına karşı şiddetle ilgili bir komisyon
kurulacağını söyledi ve AK PARTİli çok sayıda
milletvekili bu müjdeyi sosyal medyadan paylaştı. Meselenin kendisi
kuvvetler ayrılığına, meselenin kendisi Parlamentonun kendi
gündemine hâkim olma ilkesine falan tamamen aykırı tabii; meselenin
kendisi şu, araştırma komisyonları hep şöyle
kuruluyor: Soma Komisyonu Soma faciasından önce reddediliyor, sonra
kuruluyor. Dopingi önleme kurulmuyor, kurulmuyor, kurulmuyor, reddediliyor;
Kırkpınar Başpehlivanında doping çıkıp dünyaya
rezil oluyoruz, kuruluyor. Veya hekime karşı şiddet 12 kere
kurulmuyor, Gaziantepte Ersin Doktorun karnına bıçağı
sokuyorlar, ertesi gün kuruluyor. Bugün de Samsundaki o kötü görüntülerden
sonra, sırf bu dönem bizim 19 kez önerdiğimiz ve defalarca
reddettiğiniz bu komisyon, artık partinin Genel Başkanı Evet.
dediği zaman kurulma müjdesi veriliyor. Bu, sorunlu bir durum, Parlamento
açısından sorunlu bir durum. Buna dikkat çekmek isteriz.
Ve açık bir şey
söylemek gerekirse bu komisyonu daha önce kurduk bir de 24üncü Dönemde,
Başkanı da AK PARTİden Alev Dedegildi, 950 sayfa da rapor
yazıldı. Ne oldu biliyor musunuz o rapor? Görüşülmeden kadük
oldu, görüşülmediği için ilgili kurumlara yollanılamadı. Bu
raporun, hiç değilse bu kurulacak komisyonun yazacağı raporun
başına bunun gelmemesi, siyasi partilerin rapor çıkar
çıkmaz bunu Genel Kurulda görüşeceklerini hiç olmazsa kamuoyuna
samimi şekilde vadetmeleri son derece önemlidir diye
değerlendiriyoruz.
Kadın milletvekillerimiz
Sayın Şentoptan randevu aldılar; saat 16.00da, altında
Genel Başkanımızın ve gruptaki 136 milletvekilimizin
tamamının imzası olan bir kanun teklifini Sayın
Şentopa götürdüler, kayda soktular.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Önümüzdeki
günlerde de Parlamentodaki siyasi partilerle bu konuyu görüşeceğiz;
kadın milletvekillerimiz kadın milletvekilleriyle, biz gruplarla
temas kuracağız. Teklifimiz şudur: Teklifimiz, siyasette
eşit temsili yani yarısı kadın yarısı erkek
temsili ve sıraların sonlarında yasak savmak için değil,
fermuar sistemiyle eşit temsili öngören, ayrıca 8 Martın da
resmî tatil olmasını öneren bir kanun teklifidir. Bunu bütün siyasi
değerlendirmelerden, polemiklerden uzak, onlardan kenarda tutarak
Parlamentodaki bütün kadın milletvekillerine emanet ediyoruz. Biz,
Cumhuriyet Halk Partili erkek milletvekilleri olarak önümüzdeki dönemde erkek
siyasetçilerin aleyhine sonuçlar doğuracak ama Türkiye'nin lehine,
şiddetin aleyhine, kadın cinayetlerinin aleyhine ve
eşitliğinin lehine sonuçlar doğuracak
imzalarımızın arkasında duruyoruz ve sizlere emanet
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisinin önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun
9 Mart 2021 salı günkü Birleşiminde (10/96), (10/234), (10/409),
(10/501), (10/698), (10/1743), (10/1747), (10/1912), (10/2187), (10/2203), (10/2303),
(10/2353), (10/2389), (10/2477), (10/2673), (10/2675), (10/2697), (10/2830),
(10/2976), (10/2979), (10/3019), (10/3109), (10/3206), (10/3430), (10/3476),
(10/3479), (10/3482), (10/3484), (10/3485), (10/3493), (10/3504), (10/3505),
(10/3508), (10/3510), (10/3685), (10/3723), (10/3918), (10/3919), (10/3920),
(10/3921), (10/3922), (10/3923), (10/3924) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek yapılmasına, bu görüşmelerde siyasi parti
grupları adına yapılacak konuşmaların süresinin
yirmişer dakika olmasına, bu görüşmelerin tamamlanmasından
sonra başkaca denetim konusunun görüşülmemesine ilişkin önerisi
9/3/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
9/3/2021 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Muş Özgür Özel Meral Danış Beştaş
AK PARTİ CHP HDP
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erkan Akçay Lütfü Türkkan
MHP İYİ
PARTİ
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Öneriler:
Genel Kurulun;
09 Mart 2021 salı günkü (bugün)
Birleşiminde (10/96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203,
2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206,
3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723,
3918 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) esas numaralı Meclis
araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek
yapılması, bu görüşmelerde siyasi parti grupları adına
yapılacak konuşmaların süresinin yirmişer dakika
olması (bu süre iki konuşmacı tarafından
kullanılabilir), bu görüşmelerin tamamlanmasından sonra
başkaca denetim konusunun görüşülmemesi önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, (2/1375) esas numaralı Esnafların Kamu
Bankaları, Özel Bankalar ve Esnaf Kefalet Kredi Kooperatiflerine Olan
Kredi Borçlarının Faizlerinin Silinmesi ve Borçlarının
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Teklifinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzükünün 37nci maddesine göre
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/112)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğum (2/1375) esas
numaralı Esnafların Kamu Bankaları, Özel Bankalar ve Esnaf
Kefalet Kredi Kooperatiflerine Olan Kredi Borçlarının Faizlerinin
Silinmesi ve Borçlarının Yeniden Yapılandırılması
Hakkında Kanun Teklifimin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzükünün
37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasını
saygılarımla arz ederim.
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
BAŞKAN Önerge üzerinde
teklif sahibi olarak Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
esnaflarımızın kamu bankaları, özel bankalar ve esnaf
kefalet kooperatiflerine olan borçlarının faizinin silinmesi ve
anapara borcunun yeniden yapılandırılarak dört yıla
bölünmesi üzerine 2018 yılında bir kanun teklifi vermiştim,
şimdi yeni görüşülüyor. 2018 yılında da demek ki
esnafımızın durumu iyi değilmiş.
Kanun teklifimi niye verdim?
Çünkü esnaf orta direktir; orta direk, ülkemizin temel direği. Ciddi
istihdam yaratan, devlete vergi veren, katma değer yaratan sektörün, yani
esnaflarımızın sorunlarını gözler önüne sermekti
amacım. Çünkü o dönemde de esnafımız ciddi anlamda borçluydu.
Şimdi, pandemi geçti, bir yıldan beri esnafımızın
durumunu anlatmaya inanın kelimeler yetmez. 2 milyon civarında
kayıtlı esnafımız var, yanlarında
çalışanlarla birlikte 7-8 milyon kişiden bahsediyoruz,
bunların ailelerini de kattığımızda 10 milyon
kişiden bahsediyoruz, 10 milyon mutsuz ve perişan bir kitleden
bahsediyoruz. Bütün dünya ülkeleri pandemide esnafını,
ticarethanesini, imalathanesini, iş adamını gözü gibi korurken
siz esnafın gözünü çıkardınız. Zaten borçlu olan
esnafımıza yeni borçlar yüklediniz, pandemiyi yeni borçlarla
geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Hipermarketlere -o üç harfli
süper marketlere- sürekli ayrıcalıklar tanıyorsunuz ama
aynı ayrıcalıkları mahalle bakkallarına, nalburlara,
kırtasiyecilere, tuhafiyecilere, ayakkabıcılara
sağlamıyorsunuz. Esnafa yardım paketi açıkladınız
Biner lira vereceğiz. dediniz, birçok esnaf bundan yararlanamadı.
Yararlanana kadar -zaten bu para yetmeyen bir para- yardım gelene kadar
esnaf bitti. Zaten verdiğiniz para bin lira ama
hatırlatırım BAĞ-KUR primi en düşük 1235 lira,
verdiğiniz para primden de az. Hiç vermeseydiniz de esnafın borcunu,
vergilerini, primlerini pandemi sürecinde devlet olarak
karşılasaydınız çok daha iyi olurdu. Devletimize
yıllarca vergi vermiş, ülkemizin gelişmesine katkıda
bulunmuş bu esnafa birazcık da yardım etseydiniz.
Peki, şimdi esnafımız ne yapıyor
hiç haberiniz var mı? Gerçi siz esnafların içerisinde pek
dolaşmıyorsunuz ama biz dolaşıyoruz; biz konuşmuyoruz,
onlar konuşuyor: Kredi kartında artık limit kalmadı,
borçları ödeyemiyoruz; bırak asgari ödemeyi, hiçbir şekilde
ödeyemiyoruz; kredi kartlarımız da bitti. Esnafın borcu çoğaldı,
perişan bir vaziyette. Kimden borç istese onda da para yok, ailelerde de
yok; çok zor durumda.
Bir de direkt olarak hedef
aldığınız bazı esnaf kitleleri var, bunları ise
nedense bir yıldır hiç görmediniz. Örneğin, tekel bayileri,
içkili yerler. Vergiyi bunlardan alıyorsunuz ama nedense bu
mekânların bir kısmını bir yıldır
açmadınız, ciddi saat sınırlamaları getirdiniz.
Kısacası, biz şunu anladık ki sizin defterinizde esnaf yok,
zaten çiftçi yok, emekli yok, işçi yok, işsizler yok; ee, sizin
defterinizde kim var? Sizin yandaşlarınız var.
Tekrar söylüyorum: Bakın, 2018
yılında bu kanun teklifini vermiştim, gündeme yeni geliyor ama
bu teklifi lütfen dikkate alalım. Siz getirin, esnafın
sorunlarını yeter ki çözelim. Böyle, kısa vadeli, aspirin nitelikte
tekliflerle bu işler olmaz arkadaşlar; uzun vadeli, tutarlı
teklifler getirmek lazım.
Biz inanıyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında esnafımızın zaten bu faiz borçlarını
sileceğiz, anaparayı da ödenebilir hâle getireceğiz. Sadece
esnaflarımızın mı? Çiftçilerimizin de borçlarını
sileceğiz, öğrencilerin kredi borçlarını sileceğiz ve
herkesle bir barış sağlayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Toplum sosyal
dengelerine yeniden kavuşacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere
Seçim
1.- Milî Savunma Komisyonunda boş bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN Millî Savunma Komisyonunda boş
bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Kadına yönelik şiddetin sebepleri ile
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (10/96, 234, 409, 501,
698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697,
2830, 2976,
2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479,
3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920,
3921, 3922, 3923, 3924) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin birlikte yapılacak görüşmelerine başlıyoruz.
IX.-MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ (x)
A) Ön Görüşmeler
1.- Adana Milletvekili Müzeyyen ŞEVKİN ve 22 Milletvekilinin
kadın-erkek eşitliğinin sağlanması,
kadınların ve çocukların maruz kaldığı fiziki ve
cinsel saldırıların sona erdirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/96)
2.- Hatay Milletvekili Serkan TOPAL ve 28 Milletvekilinin
cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret suçunun
boyutlarının belirlenmesi ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/234)
3.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun kadına
yönelik şiddetin önlenmesi ile kadınların sosyal konumunun
iyileştirilmesi için alınması gerekli tedbirlerin
saptanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/409)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 25 Milletvekilinin
kadınlara yönelik şiddetin tüm boyutları ile incelenerek bu
soruna karşı önleyici politikaların geliştirilmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/501)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 21
Milletvekilinin çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel istismarın
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/698)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 29
Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve kadın
cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1743)
7.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal ve 24 Milletvekilinin
kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerine
karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1747)
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü ve 25
Milletvekilinin erkek şiddeti sonucu yaşanan kadın ölümlerinin
araştırılarak geride kalanlar için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1912)
9.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve 22
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak koruma mekanizmalarının
yeterliliğinin incelenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2187)
10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen ve 21 Milletvekilinin
kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin tüm
yönleriyle araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2203)
11.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddet olaylarında medyanın
rolünün araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2303)
12.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 20 Milletvekilinin
kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak bu konuda alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2353)
13.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ve 21 Milletvekilinin
elektronik kelepçe uygulamasının kadına yönelik şiddet
olayları ve kadın cinayetlerini engellenmesindeki etkisinin
incelenerek yaygınlaştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/2389)
14.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve 20 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile mevcut düzenlemelerin etkin bir
şekilde uygulanması sağlamak ve TBMMnin daha aktif bir rol
üstlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2477)
15.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 19
Milletvekilinin kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına
yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2673)
16.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve 19
Milletvekilinin kadınların yaşadığı her türlü
şiddet, baskı, ayrımcılık ve ötekileştirmeye
karşı etkin mücadele yollarının araştırılarak
toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya dönük politikaların
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2675)
17.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve 20 Milletvekilinin
Türkiyede kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin gerçek
boyutunun ortaya çıkarılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2697)
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ve 23 Milletvekilinin
kadın cinayetlerinin nedenlerinin araştırılarak gerekli
önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2830)
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin ve 24 Milletvekilinin
kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik her türlü
şiddet ve ayrımcılığın
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2976)
20.- İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve 26 Milletvekilinin
karantina günlerinde artan kadına yönelik şiddet
olaylarının önlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2979)
21.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak bu konuda alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3019)
22.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve 19 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılarak
şiddetle mücadele kapsamında yasal mevzuatların etkin
işletilmesinin sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3109)
23.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19 Milletvekilinin
cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret suçunun
boyutlarının ve bunlara karşı mücadele yöntemlerinin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3206)
24.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için
uluslararası yükümlülüklerin ve yasal mevzuatın
uygulanmasının sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3430)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan ve 20 Milletvekilinin
kadına karşı şiddet ve cinayet vakalarının
sebeplerinin tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3476)
26.- Konya Milletvekili Esin Kara ve 20 Milletvekilinin kadına
yönelik şiddetin önlenmesi ve yaşanan mağduriyetlerin
giderilmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3479)
27.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20
Milletvekiliknin kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin
nedenlerinin araştırılarak bu konuda alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3482)
28.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve 19
Milletvekilinin kadına karşı şiddetin önlenmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3484)
29.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir ve 19
Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3485)
30.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve 20 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili kanun ve
sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasının
sağlanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3493)
31.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve 20 Milletvekilinin
pandemi döneminde artan kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3504)
32.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 Milletvekilinin kadına
yönelik şiddetin önlenmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3505)
33.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve 20 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak bu şiddeti önlemek için ilgili yasaların
uygulanmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3508)
34.- Muş Milletvekili Şevin Coşkun ve 19 Milletvekilinin
artan kadına yönelik şiddet ve cinayet olaylarının
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3510)
35.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay ve 19 Milletvekilinin kadına
yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemek için
alınması gereken tedbirlerin ve izlenmesi gereken politikaların
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3685)
36.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ve 19 Milletvekilinin
kadın cinayetlerinin önlenmesi için kapsamlı politikalar
oluşturulması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3723)
37.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve 19
Milletvekilinin kadınların yaşadıkları her türlü
şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3918)
38.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere ve 21
Milletvekilinin kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3919)
39.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü ve 21
Milletvekilinin pandemi sürecinde artan kadına yönelik şiddet ve
cinayet vakalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3920)
40.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın kadınların toplumsal
hayatta karşılaştıkları her türlü şiddetin
engellenmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3921)
41.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve 19 Milletvekilinin
kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın
ve şiddetin son bulması için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3922)
42.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın Türkiyede kadına yönelik şiddetin sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3923)
43.- AK Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş, Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan, Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Grup
Başkanvekili Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu ve Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın kadına yönelik şiddet olaylarının
sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3924)
BAŞKAN İç
Tüzükümüze göre Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunda sırasıyla siyasi parti gruplarına
ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir
diğer imza sahibine söz verilecektir.
Alınan karar
gereğince konuşma süreleri gruplar için yirmişer dakika, bu süre
iki konuşmacı tarafından kullanılabilir; önerge sahipleri
için onar dakikadır.
Şimdi, söz alan
sayın üyelerin isimlerini okuyorum: İYİ PARTİ Grubu
adına Muhammet Naci Cinisli, Erzurum Milletvekili, on dakika; Şenol
Sunat, Ankara Milletvekili, on dakika. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Nevin Taşlıçay, Ankara Milletvekili, on dakika; Arzu
Erdem, İstanbul Milletvekili, on dakika. Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ayşe Acar Başaran, Batman Milletvekili, yirmi
dakika. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sera Kadıgil,
İstanbul Milletvekili, on dakika; Candan Yüceer Tekirdağ
Milletvekili, on dakika. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Çiğdem Erdoğan Atabek, Sakarya Milletvekili, on dakika; Hülya Nergis,
Kayseri Milletvekili, on dakika.
Şimdi İYİ
PARTİ Grubu adına Muhammet Naci Cinisli.
Buyurunuz Sayın Cinisli.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Tüm kadınların 8
Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarım.
1985 senesinde Nairobide
gerçekleştirilen III. Dünya Kadın Konferansında ortaya konulan
geleceğe yönelik stratejiler kapsamında kadına yönelik
şiddet ilk kez resmen ele alındı. Sonrasında gittikçe önem
kazanan kadına yönelik şiddet konusu, 2011 yılında taraf
devletlere özel yükümlülükler getiren Avrupa çapında bir sözleşmeyi
ortaya çıkardı. 2011 yılı Mayıs ayında imzaya
açılan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin
Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi ilk önce
Türkiye tarafından İstanbulda imzalanarak İstanbul
Sözleşmesi adını aldı. Sözleşme, kadına yönelik
şiddetin insan hakkı ihlali olarak sayılması ve
şiddetle mücadele için kurumsal mekanizma öngörmesi bakımından
önem arz ediyor. Bu kapsamda Türkiye, 20 Mart 2012 tarihinde 6284
sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunla önemli bir yasa çıkardı. Bu
kanunda İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelere
bağlılık vurgulanıyor. Ayrıca, şiddete
uğrayan, şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların,
çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip
mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik
şiddetin önlenmesi amaçlanıyor. Kanunun yürürlüğe girmesiyle
birlikte kadına yönelik şiddete karşı resmî bir mücadele
başlatıldı. Bu mücadeleye kadın sivil toplum
kuruluşları da kadınları bilinçlendirmek,
farkındalık geliştirmek, mağdurları desteklemek
suretiyle ortak olmaktalar. Ancak, atılan tüm olumlu yasal adımlara
rağmen şiddet Türkiyenin gündemini işgal ediyor, şiddet
artarak devam ediyor maalesef.
Değerli milletvekilleri,
kadına yönelik şiddetin tek bir coğrafyaya, topluma,
sınıfa ait bir olgu olmadığı bilimsel raporlarda ifade
ediliyor. Şiddet, her eğitim seviyesinde ve her toplumsal grupta
ortaya çıkan, tüm dünyada var olan evrensel bir problem. Bu yönüyle de hem
ulusal hem de uluslararası mücadeleyi gerektiriyor. Mücadelede sivil topluma,
devlete ve bireylere önemli görevler düşüyor.
Şiddetin
kaynağına inildiğinde, aynı zamanda öğrenilen bir
davranış olarak ortaya çıktığı
anlaşılıyor. Bireyin aile hayatında gördüğü, toplumsal
yaşamda tecrübe ettiği veya bizzat maruz kaldığı
şiddet, normal bir davranışmış gibi
algılanabiliyor. Sosyal yapı içinde genelde erkek çocuğuna
verilen rolde; kendini fazla önemseme, kadını küçümseme, kadına
sert davranma, evde tek hâkim olma, kadına şiddet kullanma
bilinçaltına yerleştiriliyor. Şiddeti garipsemeyen kimseler,
ileriki zamanlarda kendisine davranış tarzı olarak şiddeti
tercih edebiliyorlar. Toplumda ahlaki, manevi değerlerin
yozlaştırılmasına, adaletten uzak figürlerin gittikçe
yaygınlaşmasına üzülerek tanık oluyoruz. Maalesef bu
olumsuz davranışların yerleşmesinde, benimsenmesinde,
yıllardır denetimsiz bırakılan, göz yumulan şiddet
içerikli yayınların, televizyon dizilerinin de büyük payı var.
Olmayan töreleri, olmayan
feodal kuralları varmış gibi gösteren, millî kültürümüzde,
gelenek ve göreneklerimizde olmayan kavramları kitle iletişim
araçlarında sanatmış gibi gösteren bu tür yapımlara hepimiz
tepki göstermeliyiz. Kadına şiddeti örnekleyen, aile
kavramını anlamsızlaştıran televizyon dizileri sosyal
yapımızı, sosyal dokumuzu hançerleyen bir tuzak.
Günümüzde televizyon dizileri
Türk insanının en çok etkilendiği, neredeyse birer eğitim
kurumu hâline gelmiş durumda. Ancak az önce ifade ettiğim türde
televizyon dizileri, bu eğitim kurumu vasfını suistimal edip
kötüye kullanıyor. Medeniyete ışık tutmuş, onur dolu
tarihimizde bulunmayan davranışların, olmayan kuralların
sanki varmış gibi gösterilip insanlarımızın
şiddete yönlendirilmesini mazur göremeyiz. Bu sorumsuz
yayınların, uygulamaların en büyük ıstırabını
her gün şiddete hedef olan kadınlarımız çekiyor.
Kadına şiddetin artmasında, yaygınlaşmasında
RTÜKün sorumluluğu şüphesiz bulunmakta. İnsanları uyutan,
vicdanları körleştiren, para uğruna yapılan bu
yayınlara RTÜK Dur! demeli, kesinlikle yol vermemeli. Nasıl Emniyet
Genel Müdürlüğünün ilgili birimleri dizileri arayarak trafik
kurallarına uyulmaması hâlinde dizi yapımcılarına
uyarı gönderiyorsa, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığınca da benzer uygulamalar
yapılmalı. İzlenme oranı yüksek diziler, kadına
karşı şiddet ve ayrımcılık konusunda ayrı
bir ekip tarafından izlenmeli, kadına karşı şiddet
içeren sahneler hem dizi yapımcılarına hem reklam verenlere hem
de RTÜKe bildirilmeli, bu tip dizilere sponsor olanlar ayıplanmalı,
şiddetle mücadele konusunda toplumsal farkındalık
oluşturacak dizilere sponsor olunmalı, olumlu örnekler
ödüllendirilmeli, toplumsal duyarlılığın etkin şekilde
artırılması için televizyon programları ve özellikle
dizilerde kadın ve çocuğa yönelik şiddet sahnelerine yer
verilmemeli. Şiddetin özendirici nitelik taşımamasına
ilişkin yasal düzenlemeler getirmeliyiz, şiddet haberlerinde
şiddet mağduruna odaklanılması yerine, failin ön plana
çıkartılması sağlanmalı. Medya yoluyla şiddetin
normalleştirilerek sıradanlaşmasıyla mücadele edilmeli.
Örneğin, gerçekleşen şiddetlerle değil, yargılama
sonunda şiddet veya cinsel saldırı faillerine verilen cezalarla
kamuoyu bilgilendirilmeli.
Diğer yandan, RTÜK ile
birlikte RTÜKün bağlı bulunduğu siyasi yapıyı da
unutmamamız gerekiyor. Bu tür dizilere izin veren, önünü açan en büyük otoritenin
AK PARTİ siyasi iktidarı olduğunu hatırlatırım.
Böylesine bozuk, gelenek, göreneğimize uymayan, töremizde olmayan
örneklerin sunulmasına neden devam edilir, neden izin verilir
anlaşılır değil. Aslında AK PARTİ
iktidarında Türkiyede pek çok şeyin bozulduğu gibi Türk aile
yapısının da yaşantısının da sosyal dokunun
da bozulduğu bir gerçek. Kendisinin muhafazakâr olduğunu iddia eden
iktidar, gözleri gibi koruması gereken aile yapımızı
muhafaza edemedi; kadına, anneye, bacıya olan saygıyı
muhafaza edemedi. En temelde korumamız gereken en kutsal
kurumlarımızı bile muhafaza edemeyen AK PARTİ, millî,
muhafazakâr ve demokrat bir parti değildir; aksine, millî, sosyal,
kültürel olarak ülkemizi dejenere eden anlayışa yol vermiştir.
AK PARTİ, fırsatlar üzerine kurulmuş, fırsatçı bir
partidir, her fırsatı kullana kullana değerlerimizi dejenere
etmiştir maalesef; ilkeler üzerine değil, esen rüzgârlar ve önüne
gelen fırsatlar üzerine siyaset yaparak ülkede değer, köklü kurum
bırakmamıştır. Değerlerimize sahip çıkılmamış,
korunmamıştır. Değerlerimiz istismar edilerek
bozulmuştur, muhafaza edilememiştir. Ülkeye küsen gençlik, bozulan
ekonomi, gözden düşürülen tarım, darmadağın edilen millî
eğitim, yatırım görmeyen sanayi elbette düzeltilebilir fakat AK
PARTİnin çok önemli iki kuruma verdiği zarar ve vebal çok büyüktür
ve özüne döndürmek de zaman alacaktır. Bunlardan ilki, sakıncalı
siyaseti için hoyratça kullandığı mukaddes dinimiz, ikincisi de
aile kurumumuz. Bu iki kurumun da hassasiyetlerini siyasetine kurban ederek
aslında büyük zararlar vermiştir. AK PARTİnin on dokuz
yıllık geçmişine bakarsanız, neye çok önem veriyor, ön
plana neyi çıkarıyor gibi gözüküyor ise aslında en büyük
zararı planlı bir şekilde onlara verdiğini görürsünüz.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ Hükûmetinin bizzat imzaladığı İstanbul
Sözleşmesinin, şiddeti sona erdirme,
ayrımcılığı sonlandırma ve toplumsal cinsiyet
eşitliğini sağlama konusunda sosyal boyutu bulunuyor.
Sözleşmeyi imzalamak tabii ki önemli fakat sözleşmeyi uygulamak da
lazım. Türkiye, sözleşmedeki önleme, koruma, soruşturma
dışında politika üretme yükümlülüğünü de yerine getirmeli.
Yapmamız gereken, şiddet fikrinin toplumda
doğmamasıdır. Şiddet fikri doğup şiddet
ortamı oluştuktan sonra alınacak polisiye ve yasal tedbirler
yeterli olmuyor maalesef. Şiddetin henüz başlamadan önlenmesi için
toplumsal farkındalık çalışmalarına
ağırlık verilmeli; kadının sosyal hayata, iş
yaşamına, siyasete katılımını artıracak
fırsatlar desteklenmeli.
İYİ PARTİ
olarak bize göre geleceğin mutlu, zengin ve güçlü Türkiyesi, Türk
kadınının yükselmesiyle mümkündür. Kadının töremizde,
âdetlerimizde, dinimizde son derece kutsal ve önemli bir yere sahip olduğu
her fırsatta hatırlatılmalı. Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşener Hanımefendinin ifade ettikleri gibi, Türklerde
kadın toplumun direğidir. Türklerde kadın öğretendir,
şefkati gösterendir. Türklerde kadın akıldır,
sağduyudur, toplumsal hafızadır. Türklerde kadın devlettir.
Milletini kurtuluşa götüren Anadolu kadını ana eliyle
büyümüştür. Türk devletleri kadını baş tacı
yaptığı zaman yükselir, kadının değerini
bilmediğinde yıkılır.
Sözlerimin sonunda bu veciz
ifadelere memleketim Erzurumdan katkı yapmak isterim: Erzurumda
kadın Nene Hatundur, Kara Fatmadır. Memleketim Erzurumda
kadın handır. Kadınların rütbesi Erzurumda erkeklerden
daha yüksektir. Bizler erkeğe dadaş derken kadınlara da
paşa deriz.
Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kayıtlara geçmesi
açısından söylüyorum. Sayın konuşmacının AK
PARTİmiz ve hükûmetleriyle ilgili ortaya koyduğu temel
iddiaların tümünü reddettiğimizi belirtmek isterim. Grubumuz
adına konuşacak ilgili milletvekillerimiz değerlendirme
yapacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Anlaşılmıştır.
Ankara Milletvekili
Sayın Şenol Sunat.
Buyurunuz Sayın Sunat.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına, kadına
karşı şiddetin engellenmesiyle ilgili Meclis
araştırması açılması için verdiğimiz önerge
üzerine söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
dün 8 Marttı, kadınların haklarının bilincine
varması gerektiğini hatırlatan, bitmeyen ve giderek artan
sorunlarına çözüm aramak için değerlendirilen bir gün olması
gerekirken inanın, artık, Sevgililer Günü ve Anneler Günü gibi kutluyoruz.
Kutlama mesajlarına baktığımızda, kadını
hâlen bir birey değil, ana, bacı, eş olarak görüp kutluyoruz 8
Martları. Tabii ki ana, bacı ve eş olarak zaten kadınlar
bunun bilincinde. Kadın ve erkeğin hak ve özgürlüklere,
fırsatlara erişimde ve temsilde toplumsal cinsiyet
eşitliğinin bir insan hakkı olduğunu unutuyoruz.
Sürdürülebilir kalkınmayı ve demokratikleşmeyi tam
anlamıyla başarmış bir ülke olmak için toplumsal cinsiyet
eşitliğini sağlamamız gerekiyor. Kadına yönelik
şiddeti etkili bir mücadeleyle sona erdirdiğimiz,
kadınların eğitim, çalışma hayatı ve karar alma
mekanizmalarına eşit katılımını
sağladığımız bir Türkiye, daha demokratik ve daha
kalkınmış bir ülke olacaktır.
Hem toplumsal cinsiyet
eşitsizliğinden kaynaklanan hem de bu eşitsizliği besleyen
kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri maalesef giderek
artıyor. Kadın katliamları ciğerimizi yakıyor,
yüreğimizde onulmaz yaralar açıyor. Son altmış beş
günde 67 kadın katledildi. Şiddet ister fiziksel ister cinsel ister
ekonomik ister psikolojik olsun en büyük insan hakkı ihlalidir,
insanlık onurunun ayaklar altına alınmasıdır.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri insanlık
suçudur.
Kadına, çocuğa ve
kendisinden güçsüz olana yönelik olan şiddet, acziyetin,
aşağılık kompleksinin, bozuk ruh sağlığının
ve çarpık ahlak anlayışının bir tezahürüdür sayın
milletvekilleri. Zihniyet dönüşümüne ihtiyacımız var.
İnsan kavramının değersizleştirildiği günümüzde
insanı merkeze alan bir anlayışa ihtiyacımız var. Tüm
hukuki, ekonomik, sosyal tedbir ve uygulamaların yanı sıra
eğitime ihtiyacımız var. Kadına yönelik şiddete
karşı olan samimi erkeklerin seslerinin kadınlardan çok daha
fazla, gür çıkmasına ihtiyacımız var. Şiddetle
mücadelede tavizsiz tutum kamu ve tüm toplum için vazgeçilmez olmalı.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunun şiddeti
önleme ve şiddetle etkili mücadele etme hedefinin tam anlamıyla
hayata geçirilmesi kritik bir önemde.
Evet, İstanbul
Sözleşmesini ilk imzalayan ülke olmamız ve alanında ilk ve
bağlayıcı olma özelliğinden dolayı çok önemli olan bu
sözleşmeye bağlı olarak aynı zamanda 6284 sayılı
Kanunun yani Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 2013te yürürlüğe girdiği
düşünüldüğünde, söz konusu kanunla, şiddete uğrayan veya
şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların,
çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip
mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik
şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin
usul ve esaslar ne güzel düzenlenmiştir ama AK PARTİ iktidarının
yaptığı en güzel iş olarak da hepimizin takdirini toplayan
bu konuda AK PARTİliler yan çizmeye başladı. Yok, bizim kültür
değerlerimize uymuyormuş, aile birliğimizi bozuyormuş gibi,
KEFEK üyesi bir milletvekili hanımefendi tarafından da dile, gündeme getirildi.
Emin olun, buna müsaade etmeyeceğiz sayın milletvekilleri. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı ile biliyorsunuz, Çalışma
Bakanlığı birleştirildi ve kadının adı
-zaten yoktu- tamamen ortadan kalktı. Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü şu anda ne yapıyor, hiçbirimiz bilmiyoruz.
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü eş güdüm ve koordinasyona
ilişkin görevini eskiden, Başbakanlığa bağlıyken
çok daha iyi yapıyordu. Ülkemizin uluslararası yükümlülükleri de göz
önüne alındığında, kadınların durumunu izleyecek
ve geliştirecek kurumsal mekanizmanın hükûmet politikalarında
etkili olabilmesi için üst seviyede
yapılandırılmasının, yeterli kaynağın
ayrılmasının ve gereken otoriteyle donatılmasının
kadına yönelik şiddetle mücadeleye önemli katkılar
sağlayacağı görülmüyor mu?
6284 sayılı
Kanunun uygulama sonuçlarına bakıldığında, kanunun
uygulanmasında ihtiyaç duyulan mekanizmaların
oluşturulmamasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle önleme ve koruma
sürecinde yetersizlik ve koordinasyon eksikliği
yaşandığı da ortada. Evet, ŞÖNİMler kuruldu ama
amacına uygun ne kadar işliyor bilmiyoruz çünkü liyakatli ve
eğitimli personele sahip olmadığı, diğer kurumlar
gibi, ortada. Kadın cinayetlerinin önlenmesi, kadınların güvenliğinin
sağlanması için, hem failler hem de taraflarla irtibat hâlinde olan
çeşitli kurumların hesap vermesini sağlamak için kadın
cinayeti vakalarının analizine yönelik ne yapılıyor?
Sayın milletvekilleri,
kadına yönelik ayrımcılığa neden olan, kadına
yönelik şiddeti onaylayan, yeniden üreten tüm olumsuz yargıların
ve geleneksel tutumların değiştirilmesi amacıyla tüm
topluma etki edecek bilinçlendirme, farkındalık ve zihniyet
dönüşümü seferberliği başlatılmalıdır. Kamu
politikalarının uygulanmasından sorumlu kamu görevlilerinin
nicelik ve nitelik açısından geliştirilmesi, maalesef,
yapılmadı. Kadınların şiddet döngüsünü
kırabilmeleri için iş gücüne, istihdama
katılımlarını artıracak ve çalışma
hayatından kopmalarını engelleyecek önlemlerin
geliştirilmesinin şiddetle mücadeleye önemli katkılar
sağlayacağı ortada iken, heyhat, işi olan kadın da
işini kaybetti.
Size küçük bir örnek
sayın milletvekilleri: Kadınlar, devletin ve şirketlerin çocuk
bakım desteğinin yetersizliğinden şikâyetçi. Özellikle
çocuk bakımı ve okul öncesi eğitim konusunda güvenebilecekleri
yer yok, iyi olanlara da zaten güçleri yetmiyor; bu durum, kadınları
aileleri ve çalışma hayatı arasında bir tercih yapmaya
zorluyor. Türkiyede, yalnızca okul öncesi eğitim ve bakım
sektörü OECD ortalamasına çıktığında 700 bin yeni
iş yaratılıp bu işlerin yüzde 73ünde kadınlar
istihdam edilebilir, bu durum göreli yoksulluğu da yüzde 1,5 olarak
azaltır, üstelik yapılan yatırımların
yaratacağı inşaat sektörüyle 1 milyon kişiye de iş
imkânı doğar.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde kadına yönelik şiddet alanında yürütülen
çalışmalarda derin birikimleri olan sivil toplum
kuruluşları, kanun çıktıktan sonra önemli bir paydaş
olarak sürece dâhil edilmedi. Kadına yönelik şiddetle mücadele
konusu, ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki ve tıbbi boyutuyla birçok kurum
ve kuruluşun görev alanına girdiğinden çok taraflı iş
birliğini zorunlu kılmaktadır.
Tüm partilerin önergeleriyle
bir Meclis araştırması açılacak görülüyor. Sonuçta, ortaya
çıkacak sonuçları ve önerileri ortaya koyacak raporun, muhtelif
konuları içeren raporlar gibi tozlu raflarda kalmamasını temenni
ediyorum.
Bakınız, 2014te
bir Meclis araştırması açılmıştı,
kadına yönelik şiddetin sebeplerinin
araştırılmasıyla ilgili. 8 Mayıs 2015te bu rapor
bitti ama seçimler girdi; bu rapor görüşülmedi, hükümsüz kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Bir dakika...
BAŞKAN Buyurunuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Yine, 23üncü Dönemde
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu. Üyesi
olduğum bu Komisyonda teklifimle kurulan kadına yönelik şiddetin
önlenmesinde uygulamadaki noksanlıkların tespiti adı
altındaki alt komisyon raporunu, kitapçığını,
maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi sayfalarında, sitesinde
bulamadım.
Değerli milletvekilleri, bu bir siyasetüstü
meseledir. Hiçbir kadının şiddete
uğramadığı, eğitim, iş ve özel
yaşamında ayrımcılığa maruz
kalmadığı ve her kadının özgürce
yaşadığı bir Türkiyeyi hepimiz hedeflemeliyiz diyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Nevin Taşlıçay.
Buyurunuz Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına yönelik
şiddetin sebeplerinin araştırılarak alınması
gereken önlenmelerin belirlenmesi konulu Meclis araştırması
komisyonu kurulması hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve bizi izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında çok zor bir yılı geride
bıraktık, pandemi hâlâ ana gündemimiz. Bu süreç, bizlere hayatı
sorgulama, dolayısıyla farkındalıkları artırma
noktasında katkı sağladı diye düşünüyorum; dünya
telaşı sürüp giderken sahip olduklarımızı
unutmuştuk, hatırlattı; sevdiklerimize gönlümüzce
sarılabilmenin, sokakta rahatça yürüyebilmenin, korkmadan nefes
alabilmenin, paylaşabilmenin, koklayabilmenin, tadabilmenin kıymetini
hatırlattı. Bizden aldıklarının acısıyla
birlikte bize kattıklarıyla unutulmayacak bir yıl oldu. Ne
yazık ki böyle bir sürecin ardından birbirimizin kıymetini daha
çok bilmemiz gerekirken, daha iki gün önce tanık olduğumuz
caniliklerle tekrar irkildik. Bu vahşetlerin insanlık kavramı
içerisinde asla yeri olamaz. Şundan eminim ki: Bu salondaki hiçbir
milletvekili, kadın veya erkek, özellikle bu yüce kürsüde, asla
şiddet ile kadın kelimelerini yan yana kullanmak istemez.
İsterdim ki Kadınlar Günü vesilesiyle, bugün, maruz kalınan
şiddet yerine kadınlarımızın başarılarından
daha çok söz edelim, uluslararası arenada farklı alanlarda nasıl
daha iyiyi başarabileceğimizi konuşalım, kadının
daima hayatın olumlu gelişmelerinde nasıl başrol
aldığını gururla anlatalım. 8 Martın,
kadınların maruz kaldığı şiddetin
karanlığında çevrelendikleri bir gün değil,
başarılarının yankılandığı bir dünyada
aydınlattıkları insanlığın
hatırlandığı bir gün olmasını
sağlayalım. Böylesi bir toplumsal yaşamı
şekillendirmek, tarihin yüce milletimize verdiği sorumluluktur. Bu
sorumluluk, ekonomik, idari ve siyasi düzenlemelerin ötesinde, kadını
yaşamın her alanında var etmektir. Fakat acıdır ki
teknolojik gelişmelerin, yaşamsal kolaylıkların bunca
fazlalaştığı dünyamızda, kendini arayan
insanların sayısındaki büyük artışı kendini
kaybeden insanlıkta da aynı oranda görmek, şahit olmak durumunda
kalıyoruz. Bir gün mutlaka kendi zehrinde çürümeye mahkûm olacak kötülük,
kadınlarımızı asla anmak istemeyeceğimiz olaylarla
karşı karşıya bırakıp bu durumu yaşamsal
rutinimizin bir parçası hâline getirmek için olağan ötesi bir gayret
gösteriyor. Böylesi bir rutini asla kabul etmeyecek olmakla birlikte, binlerce
yıllık tarihsel geleneğimizin, kadim gelenekler
doğrultusunda şekillenen sosyal yaşantımızın,
tarihe denk yaşlarda biriken maneviyatımızın hiçbir safhasında
kadına şiddetin yerinin olmadığının idrakindeyiz.
Siyasal sorumluluk alanımız hasebiyle,
Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde, insani
sorumluluk alanımız hasebiyle, dünyanın herhangi bir
noktasında hayatını sürdüren her kadının yaşam
hakkının dokunulmazlığının kutsiyetine
inanıyor; yaşamını huzur ve güven içerisinde, psikolojik
sağlığı dâhil, vücut bütünlüğünü korumak için
tedbirler düşünmeye ihtiyaç duymadan özgürce sürdürebilmeleri için çaba
göstermeyi kendimize vazife biliyoruz. Bu vazifeyi, doğrudan mukaddesimiz
olan öz kültürümüz ve mensubu olduğumuz Türk milliyetçiliği
hareketinin özünden alıyoruz. Kadim öğretilerden ve kültürel
tecrübelerimizden biliyoruz ki Türk töresinde kadın-erkek ayrımı
yoktur. Kültürümüzün her evresinde kadın ve erkek, insan temelli bir bakış
açısıyla toplumun asli unsuru olmuştur. Birleştirici ve
bütünleştirici bir dilin hâkim olduğu bu topraklarda da toplumsal
hiçbir konuda ayrımcılığa yer olmadığı gibi,
kadın-erkek bağlamında da bir ayrım söz konusu
olmamıştır. Dünyadaki pek çok dillerdeki kelimeler bile
eril-dişil olarak ayrılırken, Türk dilinde böyle bir ayrım
söz konusu değildir. Unutmayalım, dil düşüncenin ürünüdür.
Böylesine derin bir kültürün içinde
yaşayıp kadını erkekten ayıran, daha da
acısı, kadını erkeğe ait bir metaymış gibi
gören sığlığın vicdanlarda açtığı yara
sanırım aşikârdır. Günümüzde şiddet
olaylarının temelinde yatan sebeplerden biri de, sözüm ona sahip
olduğunu düşündüğü kadının üstünde artık tahakküm
kuramayacağının farkına varan hastalıklı bir
düşüncenin varlığıdır. Bu hasta düşünceyi ortadan
kaldırmak, kadının hak ettiği değeri ve ona
gösterilmesi gereken saygıyı sağlamakla mümkündür; bu, her
şeyden önce insan olma vasfının bir gerekliliğidir.
İffet ve namus gibi insana ait hasletlerin
yalnızca kadına özgüymüş gibi bilinçli bir şekilde
algı oluşturulması, toplum içinde kadınlara yönelik
cinsiyetçi bir bakış açısının da oluşmasına
sebebiyet vermektedir. Makbul ve makul olan bütün ahlaki kavramlar cinsiyet
ayırt etmeksizin herkes için geçerlidir. Özellikle namus
kavramını yalnızca kadın cinsiyeti üzerinden
değerlendirmek ve bu anlamda kadını tanımlama derdine
düşmek, onları manevi olarak yaralamaktan başka bir anlam
taşımamaktadır. Kadını tanımlamayalım,
tanıyalım. Hayatı müşterek gören, müşterek
yaşayan, yardımlaşma ve dayanışmanın iliklerimize
kadar işlediği bir kültür dairesinden birer fert olarak kadın da
erkek de aynı zamanda birer şahsiyettir ve şahsiyet olarak da
kalmalıdır.
Kendi kültürümüzden, öz değerlerimizden
uzaklaştıkça kadınlara olan bakış açımız da
maalesef değişmiştir. Kadın özelinde tarihimizle,
kültürümüzle çelişen her düşünce, her şeyden önce huzur
kavramını aleni şekilde tehdit etmektedir. Toplumun huzuru
kadın ve erkeğin birlikte yürümesine bağlıdır,
kadını yalnızlaştıran bir düşünce ikliminde
beşeriyetin yeşermesi mümkün değildir. Zor bir coğrafyada
yaşıyoruz ancak biliyoruz ki her zorluğun üstesinden gelecek
irade bizde mevcuttur, bu iradenin adı ise birliktir. Bizler bir
olduğumuz müddetçe, beraber yaşamanın hazzına
vardıkça, geleceğimize ipotek koymak isteyenler de emellerine asla ulaşamayacaktır.
Bir olmanın, toplumsal bütünlüğü ve huzuru sağlamanın yolu
ise kadını kalkındırmakla mümkündür.
Kadınlarımızın hayata
karşı korkulu, isteksiz, mutsuz gözlerle bakışını
değiştirmek, o bakışlara umut ve mutluluk
aşılamak hepimizin sorumluluğudur, çünkü Türk kadının
bakışında ne varsa Türk milletinin ileri tarihinde gergefine
işlenecek nakışta da o olacaktır. Müreffeh Türkiye'nin
anahtarı Türk kadınıdır. Bu müebbet inancımızdır.
Biliyor ve inanıyoruz ki mutlu kadın huzurlu Türkiyedir, güçlü kadın
güçlü Türkiyedir ve Türkiye'nin kadınları Türkiye'nin
yarınlarıdır.
Sözlerime son verirken geçen hafta toprağa
verdiğimiz 11 şehidimizi rahmetle anıyor, şehitlerimizin
anneleri ve eşleri başta olmak üzere yüce Türk milletine bir kez daha
başsağlığı diliyorum.
Şiddet sonucunda hayatını kaybeden
bütün kadınlarımızı rahmetle anıyorum.
Türk kadınının ruh ikliminin
beslendiği manevi pınarların yozlaşmanın, çürümenin ve
insanı günden güne kıymetsizleştiren hastalıklı
fikirlerin panzehri olacağına inancımla kadınlarımıza
dünyaya mutlu gözlerle bakacakları yarınlar diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası İstanbul
Milletvekili Sayın Arzu Erdeme aittir.
Buyurunuz Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik
şiddetin sebeplerinin araştırılarak önlemlerinin
belirlenmesi konulu araştırma komisyonu kurulması üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi
izleyen aziz Türk milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime kahraman
Türk kadınlarımızdan bahsederek başlamak istiyorum.
Songül Yakut, kıymetli hemşehrim:
Şırnaktaki 23. Jandarma Sınır Tümen
Komutanlığında Harekât Merkez Amiri olarak görev yaparken,
beraberindeki 12 askerle birlikte içinde bulundukları askerî helikopterin
kazası sonucu 41 yaşında şehit olmuştur.
Esma Çevik: Patlayıcı İmha
Uzmanı Jandarma Astsubay Üstçavuş Esma Akgül Çevik, 9/12/2019
tarihinde, Şırnakta EYP patlaması sonucu şehit
olmuştur.
Ayfer Gök: Türkiye'nin ilk kadın pilotu Ayfer
Gök, hayallerini süsleyen pilotluk rüyasına tüm zorluklara rağmen
ulaşmış, yine o çok sevdiği mesleğini yaparken
şehit olmuştur.
Mürüvvet Akpınar: Emniyetin ilk kadın
şehidi Mürüvvet Akpınar, mesleğe 1979da İstanbulda
başlamış, İstanbul Zeytinburnunda hain PKK terör örgütünün
kurduğu pusuda 2 silah arkadaşıyla birlikte şehit
olmuştur.
Demet Sezen: 15 Temmuz darbe girişimi gecesi
çağrılmayı beklemeden, meslektaşı ve eşi Hakan
Sezene 3 yaşındaki oğlunu emanet ederek görevinin
başına gitmiş, Başkanlığa atılan ikinci
bombada şehit olmuştur.
Gülşah Güler: 15 Temmuzda, Gülşah Güler
arayanlara Beni meşgul etmeyin, saldırı var. Ben sizi
arayacağım. demiştir. Önce Gülerin ağır yaralı
olduğu haberini alan aile, ikinci telefonla kızlarının
şehit olduğunu öğrenmiştir.
Cennet Yiğit: 23 yaşında olan on
aylık Özel Harekât polisi Cennet Yiğit, Ankara Gölbaşı Özel
Harekât Daire Başkanlığına düzenlenen bombalı
saldırıda vücuduna isabet eden misket bombasıyla şehit
olmuştur. Kendisi aynı zamanda 15 Temmuzun en genç isimlerinden
biridir.
Şerife Özden Kalmış: Mardinin Midyat
ilçesinde, hain teröristler tarafından Emniyet Müdürlüğüne
yapılan hain saldırı sonucu meslektaşı Nefize Özsoyla
birlikte şehit edildiğinde altı aylık hamileydi.
Nefize Özsoy: Mardinin Midyat ilçesinde, hain terör
örgütünün bomba yüklü araçla Emniyet Müdürlüğüne düzenlediği
saldırıda şehit olmuştur. Kendisi, aynı zamanda,
2013te Sultanahmet Camisinin avlusunda canlı bombayı etkisiz hâle
getiren kahraman polisimizdir.
Nurcan Karakaya, Bedirhan bebek: Hakkârinin
Yüksekova ilçesinde, 31 Temmuz 2018 hain teröristlerin yola
tuzakladığı patlayıcının infilak etmesi sonucu
asker eşi Nurcan Karakaya ile bebeği Bedirhan Mustafa şehit
olmuştur.
Şenay Aybüke Yalçın: Batmanın Kozluk
ilçesinde, 9 Haziran 2017de, dönemin Belediye Başkanı Veysi
Işıkın aracına yönelik hain teröristlerce düzenlenen
saldırıda, karne dağıtım töreninin ardından evine
giderken ağır yaralanmış,
kaldırıldığı Kozluk Devlet Hastanesinde şehit
olmuştur.
Neşe Alten: Diyarbakır ili, Bismil ilçesi,
Çavuşlu Köyü İlkokulunda görevine 30/9/1993 tarihinde
başlamış, yirmi beş günlük öğretmen iken 26/10/1993
tarihinde PKKlı teröristler tarafından haince şehit
edilmiştir.
Dilay Turan Kerman: Tunceli Munzurda, halı
saha maçı yapan polis memurları ve izleyicileri üzerine hain terör
örgütü tarafından ateş açıldığı sırada,
Komiser Cem Kerman ve onu izlemeye gelen eşi zihinsel engelliler
sınıf öğretmeni Dilay Turan Kerman şehit olmuştur.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Değerli milletvekilleri, tarihten bu yana Türk
kültürümüzde kadın her zaman baş tacı edilmiş, devlet
yönetiminde danışılan olmuş, büyük değer
verilmiştir. Nice kahraman kadınlarımız kutlu tarihimizin
en müstesna sayfalarına adlarını altın harflerle
yazdırmışlardır, üretmiştir, evlat
yetiştirmiştir, hanesini derlemiştir, yuvasını
kurmuştur, gün gelmiş düşman vatanına göz koyunca var
gücüyle savaşmıştır; gerektiğinde canını
vermiş, bir karış toprağını vermemiştir,
gerektiğinde erzakını cepheye götürmüş, yavan ekmekle
gününü geçirmiştir; bizim kadından anladığımız
budur. Kadınlar Günü kutlanması gereken birileri varsa onlar bu
kıymetli kadınlarımız ve bu sarsılmaz ruhu
taşıyan evlatlarımızdır.
Bizler, Bedirhan bebeğiyle birlikte hainler
tarafından şehit edilen Nurcan Karakayanın Kadınlar
Gününü kutluyoruz. Bizler, hain terör örgütünün hunharca katlettiği
Aybüke Yalçın öğretmenimizin Kadınlar Gününü kutluyoruz.
Bizler, bu eli kanlı hain terör örgütünün şehit ettiği onlarca
kadınımızın Kadınlar Gününü kutluyoruz.
Hain terör örgütüyle beraber olanlar hiçbir
şekilde kadın haklarından bahsetmemelidirler. Onlar, şehit
kadınlarımızın, analarımızın,
evlatlarımızın haklarını nasıl ödeyecekler, önce
oturup onu düşünmelidirler. Anneleri yıllardır evlatsız
bırakan bir cinayet şebekesi olan terör örgütü PKK, çocuk
yaştaki kız evlatlarımızı dağa götürüp istismar
etmiştir; bu evlatlarımız her tür taciz, tecavüzle
karşı karşıya kalmışlardır. Terör örgütü
baronları tarafından kullanılan bu evlatlarımızı
görmezden gelenlerin kadın haklarından bahsetmeleri gerçekten mümkün
değil.
PKKnın ve diğer terör örgütlerinin
şehit ettiği tüm kadın öğretmenlerimizi,
doktorlarımızı, askerlerimizi, polislerimizi, masum
sivillerimizi, el kadar bebeklerimizi rahmetle anıyorum. Cumhuriyet
tarihinden bugüne kadar kahramanlık öyküleriyle destan yazmış
olan kahraman kadınlarımızı da tekrar rahmetle
anıyorum.
Liderimiz Sayın Devlet
Bahçeli Beyefendinin kadınlarımıza verdiği yüksek
kıymet ve hassasiyet bu sözlerde anlam bulmaktadır: Bir kadına
el uzatan, dil uzatan, kanına ve canına kastedenlere tahammülümüz yoktur.
Kadın cinayetlerini, kadına şiddeti bütün kalbimle,
hissiyatımla lanetliyorum. Kadın annedir, kadın vatandır,
kadın ülkedir, kadın gelecek nesillerin teminatıdır.
Değerli milletvekilleri,
şanlı, şerefli Türk tarihimize baktığımızda,
toplumumuzun ayakta kalabilmesi kadın ve erkeğin birlikte, yan yana,
omuz omuza mücadele etmesiyle gerçekleşmiştir. Boşuna
değildir ilk yazılı kitabelerimizde İlbilge Hatunun da
adının geçmesi, boşuna değildir ataerkil dönemde bile
kağanın yanında hatun olmadan kurultayın
toplanamaması. Tarihimiz, Türk kadınlarımızın
kahramanlıklarıyla doludur, bugün de Türk
kadınlarımızın yaşadıkları sorunlara
rağmen her alanda başarılı olma çabası sürmektedir.
Ekonomiden sanata, siyasetten spora her geçen gün yenileri eklenen
başarılı Türk kadınlarımız diğer ülkelere
örnek olabilecek performanslar sergilemektedir.
Kadınların
çalışma hayatında daha çok yer almaları ve daha aktif rol
almaları, girişimcilik faaliyetlerinde bulunmaları gelişen
ekonomiler için stratejik bir öneme sahiptir. Çünkü iş dünyasının,
zengin olmanın, kullanılmayan potansiyeli etkin hâle getirmenin ve
yeni iş sahalarını oluşturmanın yolu
kadınların girişimciliğinin teşvik edilmesinden
geçmektedir. Verilere göre ülke nüfusumuzun yüzde 49,8ini kadın nüfusumuz
oluşturmaktadır. Düşünelim ki nüfusun bu yarısı
diğer yarısı kadar ekonomik hayata katkıda bulunursa sonuç
ne olur? Ben size kısaca söyleyeyim: Kadınların iş
dünyasında önünün açılması ülkemizin de önünü açacaktır. Bu
durum, ülkemizin gelişmiş ülkelerle olan kalkınma
yarışında çok daha büyük başarı elde etmesini ve daha
iyi yerlere gelmesini sağlayacaktır. Hepimizin de gördüğü ve
bildiği gibi kadınlar, ellerinin değdiği her şeyi
güzelleştirmek gibi bir güce sahiptir. Daha fazla kadın yönetici
olsa, daha fazla kadın sporcu olsa, siyasette daha fazla kadın olsa
ülkemizin sevgi eşiğinin yükselmesini hep birlikte izleyeceğiz.
Bu sebeple aile içi şiddet kıskançlık aldatma adı
altında işlenen kadın cinayetleri ve kadına şiddet
özel mesele ya da aile meselesi değil, toplumun bir sorunudur, toplumsal
bir sorundur. Kadın güvenliğini sağlamak hepimizin görevidir;
sokakta, evde, kısaca, toplumun her kesiminde. Unutmayalım ki
geleceğimiz olan çocuklarımızın yetişmesinde
annelerimizin, dolayısıyla kadınlarımızın konumu
oldukça önem teşkil etmektedir. Millî ve manevi değerlerimizin
korunmasında, gelecek kuşaklara aktarılmasında biz
kadınlara oldukça fazla görev düşmektedir. Bu şuur ve birikim de
kadınlarımızda elbette ki mevcut ve bunların toplum
hayatında değerlendirilmesi de çok büyük önem arz etmektedir.
Bu vesileyle, kurulacak olan
araştırma komisyonunun, bilhassa bireysel, toplumsal ve devlet olarak
alınması gereken tedbirlerin incelenmesi ve bunların
araştırılarak kadınımızın, Türk kadınının
toplumdaki yerinin daha da güçlendirilmesi ve yukarı seviyeye
taşınması için üzerimize düşeni yapmamız konusunda da
önemli olduğunu düşünüyor, kurulacak olan araştırma
komisyonunun da -önergemiz olduğundan dolayı- tekrar hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Ayşe
Acar Başaran.
Buyurunuz Sayın Acar
Başaran. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR
BAŞARAN (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, dün, İstanbuldan Diyarbakıra, Vandan Ankaraya,
İzmirden Aydına, Batmandan Muğlaya Türkiyenin dört bir
yanında bütün zorluklara, bütün engellemelere, bütün baskılara
rağmen sokakları mora boyayan, kadın rengine boyayan bütün
kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.
Yine, kadın mücadelesi
yürüttükleri için 8 Marta katıldıkları için, 25 Kasımı
örgütledikleri için, erkek egemen siyasete karşı en önde mücadele
ettikleri için cezaevlerinde rehin tutulan Figen Yüksekdağ, Sebahat
Tuncel, Ayşe Gökkan, Leyla Güven, Şevin Alaca, Ayla Akat Ata ve bütün
kadın yoldaşlarımızı buradan sevgi, saygıyla
selamlıyor, 8 Martlarını kutluyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Yine, Eşit işe
eş değer ücret. demek için günlerdir fabrika önlerinde oturan,
mücadele eden emekçi kadınların, doğasını savunan
kadınların da 8 Martını buradan bir kez daha kutlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
ben de kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması ve bunun önlenmesi için kurulacak komisyon
hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Evet, biz, aslında uzun
bir süredir, bu kürsüye her çıktığımızda defalarca,
Türkiyede son süreçte kadına yönelik şiddetin, özellikle fiziksel
şiddetin, cinsel şiddetin, ekonomik şiddetin ne kadar
arttığını özellikle ısrarlı bir biçimde
söylüyoruz. Sadece bir yıl içerisinde, HDP olarak toplam 422 defa soru
önergesi verdik, cevapsız kaldı; toplam 102 araştırma
önergesi verdik; sadece 27nci Dönemde 21 önergeyi Genel Kurula indirip
ısrarlı bir biçimde kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması, mekanizmaların işletilmesi için
bir komisyon kurulmasını ısrarla ifade ettik. Yine, 2 defa bu
kürsülerden gelip bir genel görüşme talebiyle bir komisyon
kurulmasını ifade ettik ama maalesef, her defasında AKP-MHP
oylarıyla bütün taleplerimiz reddedildi.
Bugün, bu komisyonun
kurulmuş olması, kuruluyor olması gerçekten bizim
açımızdan çok önemli ama Yeterli mi? derseniz; hayır.
Şimdi, hem komisyonun nasıl işlemesi gerektiği üzerine
görüşlerimizi ifade edeceğim hem daha fazla neler yapılması
gerektiği üzerine görüşlerimizi ifade edeceğim. Çünkü biz
şunu çok net biliyoruz: Evet, bugün bu komisyonun kurulmuş
olması, gerçekten kadınların verdiği büyük mücadelelerin
sonucudur. Bizim, burada, Mecliste verdiğimiz mücadele,
kadınların alanlardan, meydanlardan ısrarlı bir biçimde ses
yükseltmesinin sonucunda kurulan bir komisyondur. Ama yeterli mi? Değil, arkadaşlar.
Şimdi, sadece bir komisyon kurularak, bütün bu ihlaller,
kadınların bu cinsiyet eşitsizliği nedeniyle
yaşadıkları her türlü şiddet, saldırı yönelimi
bir komisyona havale edilip bütün toplumun dinleyebileceği bu Mecliste
kapalı kapılar ardında ve yine kadın kurumlarının
katılmayacağı bir komisyonla bu mesele çözülmüyor çünkü
örneklerini yaşadık.
Şimdi, bu komisyonlar
nasıl çalışmalı ve neler yapmamalı üzerinden
görüşlerimizi sunalım arkadaşlar çünkü gerçekten bir savaş
tablosuyla karşı karşıyayız, artık kadınlar
isyanda. Dün Türkiye'nin dört bir yanında çıkan kadınların
tümü İsyandayız. diyorlardı Artık bardak
taştı, artık dayanamıyoruz, nefes alamıyoruz ve bu,
bize karşı yürütülen bir savaş, bir kırım.
diyorlardı. 2020 yılı içerisinde en az 300 kadın
-basına yansıyan çünkü, maalesef, Bakanlık verileri
açıklamıyor, maalesef, bütün sorduğumuz sorular cevapsız
bırakılıyor- erkek şiddeti nedeniyle, erkekler
tarafından katledilmiş; 171 kadın -bunların da büyük bir çoğunluğunun
cinayet olduğunu biliyoruz- yine erkekler tarafından katledilmiş.
Bu yıl, bakın ocak ayı içerisinde en az 23 kadın
katledilmiş, yine 14 kadın şüpheli bir biçimde
yaşamını yitirmiş, bunların da cinayet olduğunu
biliyoruz. Şubatta en az 29 kadın yaşamını
yitirmiş, 10 şüpheli ölüm.
Şimdi, mesele, sayısal bir mesele
değil. 1 kadın bile bu ülkede erkekler tarafından politik bir
yönelim sonucunda katlediliyorsa, bu, Meclisin problemidir, bununla ilgili
Meclis acil olarak toplanmalı. Ama dediğim gibi, artık veriler
bir savaş tablosunu, bir kırımı gösteriyor. Biz, her defasında
bu Meclis kürsüsüne geldiğimizde Kadına yönelik şiddet
politiktir. diyoruz ve neden politiktir dediğimizi bir kez daha
açıklayalım arkadaşlar. Çünkü erkekler, erkek egemenliğinin
oluşturulduğu, bunun kendine sağladığı güçle
kadınları kadın oldukları için öldürüyorlar. Bu, sanki
alelade, başka bir yönelimmiş gibi tariflenemez. Erkek ölümleriyle
karşılaştırılacak bir mesele değil çünkü bu,
aslında iktidarın yürüttüğü cinsiyetçi, kadın
düşmanı politikaların bir sonucu olarak
karşımızda duruyor; tam da bu erkek egemenliğinin sonucunda
kadınlar öldürülüyor. Kadınlar kendi tercihlerini
yaptıkları için, kadınlar kendi yaşamlarında kendi
kararlarını verdikleri için, yaşamın her alanında olmak
istedikleri için, dayatılan makul ve makbul kadın olma kimliğini
reddettikleri için öldürülüyorlar. Kadınlar bir erkekte şiddeti kabul
etmedikleri için, biat etmedikleri için katlediliyorlar. İşte bu
nedenle kadına yönelik şiddet politiktir ve alınacak bütün
tedbirler de aslında politik bir perspektifle alınmalıdır.
Dediğim gibi, şimdi, bu Komisyon ne
yapmamalı arkadaşlar? Biz burada daha önce de komisyonlar kurduk.
Bakın, KEFEK (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu)
yine büyük mücadelelerle, kadınların dışarıda, bizim
burada verdiğimiz mücadeleyle kuruldu. Aslında Kadın Erkek
Eşitlik Komisyonu olacaktı ama iktidar yine oraya bir fırsat
sıkıştırıp Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği hâline getirdi. Bu Komisyon bu süreç içerisinde maalesef ya
toplanmadı ya da toplantılarının sonucunda aslında
düzenli bir biçimde çalışmalar yürütmedi. Bir komisyon var evet ama
bu fırsat eşitliğini yürütmek için değil.
Bakın, size bir tane örnek vereceğim: Bu
Komisyonun bünyesinde Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile
Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile
Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
diye bir komisyon kuruldu ama Komisyon sonra neye döndü AKPnin müdahalesi
sonucunda? Boşanmanın önlenmesi komisyonuna döndü. Yine, aslında
kadınların yaşadıkları şiddeti çözmek için
kurulan bir komisyondu, kadınlara reva görülen bu yaşamla ilgili bir
komisyondu ama bu Komisyonun kendisinden ne çıktı? Nafaka
hakkının tartışılması çıktı, Nafaka
nasıl kaldırılır? Bu Komisyondan geçenlerde, ısrarla
infaz yasasına sıkıştırmak istedikleri,
çocukların istismarını meşrulaştıran düzenleme
çıktı, bu Komisyonun kendisinden çıktı. Bu Komisyon
çalışmasını yaptı. Toplumda boşanma
oranlarının ciddi olmamasına ve temel sorunlardan biri
olmamasına rağmen üç ay boyunca, tüm mesele buymuş gibi, bu
Komisyon çalıştırıldı ve dediğim gibi,
kadınların en tarihsel kazanımları hedeflendi bu Komisyonun
kendisinde.
Şimdi, bir komisyon daha kuruldu
arkadaşlar; yine burada, 27nci Dönem. Büyük bir mücadeleyle, bizim de
özellikle verdiğimiz önergelerle yine burada bir komisyon kuruldu;
KEFEKin altında İstanbul Sözleşmesinin Etkin Uygulanması
ve İzlenmesi Konulu Alt Komisyon kuruldu. Bu Alt Komisyon 14 Kasım
2018de kuruldu, son toplantısını 12 Şubat 2020de
gerçekleştirdi. Bir yıldan fazla oldu bu komisyonun raporu henüz
açıklanmadı, henüz açıklanmış bir rapor yok ama
iktidar meydan meydan gezip, kanal kanal gezip, kürsü kürsü gezip bu komisyon
nasıl uygulanır üzerinden bir çalışma yürütmesi gerekirken
İstanbul Sözleşmesi nasıl hedef alınır, İstanbul
Sözleşmesinden nasıl çekiliriz tartışmasını
yürüttü. Tam da corona döneminde, pandemi döneminde yani bir kriz döneminde
yani kadınların eve hapsedildiği dönemde yani
kadınların evde kalmak zorunda kaldığı dönemde yani
kadınların en tehlikeli olduğu alanlarda yani
kadınların en fazla yoksullaştığı dönemde yani
krizin yükseldiğinde kadınların en fazla şiddetle yüz yüze
kaldığı dönemde iktidar ne yaptı? İstanbul Sözleşmesini
tartışmaya açtı, 6284ü tartışmaya açtı, bütün
mekanizmalar askıya alındı.
Şimdi, bu komisyonlar nasıl olmalı
sorusunun cevabı şu: Bir, gerçekten bu komisyonlar geçici bir
komisyon olarak çalışmamalı çünkü bir dönem sadece işte,
kadınların tepkilerini dindirmek, bugün bütün kadınların
üzerinde yükselen sesleri bastırmak, oluşan bu toplumsal infiali
dindirmek için komisyona havale ettik, bir komisyon kurduk ve çözdük üzerinden
bir mesele değil bu. Çoklu olarak bu meselenin ele alınıp
çözülmesi gerekiyor. Bakın, toplum olarak gerçekten artık tariflenemez
bir durumla karşı karşıyayız. 92 yaşında bir
kadın tecavüze uğradı bu ülkede ve katledildi. Bakın, bu
artık tarifi olmayan bir süreç; bir kadın defalarca
başvurmasına rağmen kendisiyle ilgili güvenlik tedbiri verilmedi
ve kadın çocuğunun önünde katledildi. Kadınlar her gün bu
şiddetle yüz yüzeler ve geçici, üç aylık, dört aylık bir
komisyonla -dediğim gibi- geçici bir çözüm olur, işte,
kadınların bu yükselen sesini bir dönem rafa kaldırmak için
olur. Dediğim gibi, olumlu, yetmez çünkü politik olarak tümden,
baştan sona düzenlememiz gereken bir yaklaşımla kadına
yönelik şiddeti en aza indirgeyebiliriz.
Bugün 8 Martı konuşmak üzere
toplandık ama sabahtandır yine erkekleri konuşuyoruz. Bir
erkeği konuşuyoruz; bir erkek ve yaşadığı
mağduriyetler. Her gün kadınlar ölüyor ama bir erkeğin dört ay
yattığı cezayı biz her gün konuşuyoruz.
Mağduriyet egemenliği bunun adı da artık.
Mağduriyetin bir egemenliği sizde. Ya, kadınlar artık isyan
noktasında, dayanamıyorlar ama e, Cumhurbaşkanı dönemin
birinde dört ay ceza yatmış! Ya, bu kadar çığırından
çıkmış bir haldeyken bile Meclis hâlâ meselenin ciddiyetine
yakışır bir tavır sergilemiyor. Daha meselenin ciddiyetine
yakışır bir tavırla bu meseleye yaklaşmamız ve
çözüm bulmamız lazım. Bir, gerçekten bu cinsiyetçilikten, kadın
düşmanı siyasetinden iktidarın vazgeçmesi lazım. Bu
televizyon programlarında her gün erkekleri kışkırtmaktan
vazgeçmeli, erkekliği kışkırtmaktan vazgeçmeli. Her gün
Nasıl makul ve makbul kadın yaratırız? siyasetini
üretmekten vazgeçmeli. Her gün kadın mücadelesi yürütenleri hedef almaktan
vazgeçmeli. Kadın kazanımlarını diline dolayıp kendi
siyasetini, kendi iktidarını korumaktan vazgeçmeli.
Kadınları, kadın mücadelesini her gün hedef almaktan vazgeçmeli.
Cezaevlerini kadın mücadelesi yürütenlerle doldurdu bu iktidar. 8 Martı
kutladığı için kadınlar cezaevinde, kadın mücadelesi
yürüttükleri için, 25 Kasıma katıldıkları için.
İktidar yargı üzerinde kurduğu bu tahakkümden, yargıyı
araçsallaştırarak kadınlara karşı sopa olarak
kullanmaktan vazgeçmeli. Alanların, sokakların, meydanların
kadınlara ait olduğunu bilmeli ve buna göre davranmalı.
Kolluğu kadınlara saldırı aracı değil,
kadınları koruma aracı hâline getirmeli. Bakın, ne oldu
Kadıköyde? Kadınlar çıktı, bütün renkleriyle
çıktılar ama orada kolluk, kadınlar için almadığı
korumayı kadınlara saldırmak için kullandı. Aynı gün
içerisinde bir kadın katledildi. Defalarca, 9 kez başvuru
yapmıştı o kadın. Beni koruyun." diye 9 kez
başvuruyu yapan kadının yanında kolluk yoktu ama
Kadıköyde renkli bayraklar var." diye saldırı vardı.
Orada kadınlar ne dedi: Kimseyi arkamızda
bırakmayacağız. İstanbul Sözleşmesini LGBTliler
üzerinden bir hedef hâline getirmekten vazgeçin. Biz esasında sizin
hassasiyetinizle ilgili olmadığını da çok iyi biliyoruz.
Bizler başörtülü kadınlar için de mücadele ettik, hep beraber
mücadele ettik, onlarla omuz omuza mücadele ettik; kürsümüzdeki
arkadaşlarımızın hepsi, bizim sıralardakiler. Ama
bunu, özellikle LGBTlileri -onlara saldırarak- muhafazakâr kesimi
konsolide etme aracı olarak kullanmaktan vazgeçin ve herkesin bu ülkede
eşit yurttaş gibi hakları olduğunu kabul ederek
başlayın meselelere.
Değerli arkadaşlar, meselenin esaslı
çözümü bu Meclisin kadın temsiliyetinin artmasıdır. Biz HDP
olarak, HDPliler olarak bunun mücadelesini vererek yüzde 41e getirdik ve emin
olun, bugün Mecliste kadın temsiliyetinin artmasının esaslı
nedenlerinden biri HDPdir çünkü HDP bir örnek teşkil edip bu
sıralara geldi. Şu anda bütün alanlarda kadın temsiliyetinin
eşit olması için mücadele ediyoruz. Eğer kadınların siyasette
kendi iradeleriyle, kadın bakış açılarıyla
varlığını sağlayabilirsek meselenin çözümünü
gerçekleştirebiliriz ama iktidar, kadınları kadın
temsiliyetinde her gün hedef alarak bir taraftan, kadına yönelik
şiddeti, bu cinsiyetçi yaklaşımları çözemez. 108
sayfalık eş başkanlığı kriminalize eden
iddianameleri hazırlatarak kadına yönelik şiddeti,
cinsiyetçiliği, bu problemleri çözemez. Kars Belediye Eş
Başkanımız Şevin Alaca 108 sayfalık iddianamesinde
eş başkanlığı üzerinden yargılanıyor.
İşte meselenin çözümü politik olarak baştan ayağa yeni bir
düzenleme, yeni bir perspektif, yeni bir bakış açısı ama bu
iktidarın bakış açısıyla değil. Bu bizi sürekli
ayrıştıran bu iktidarın bakış açısıyla
çözülecek bir problem değil arkadaşlar çünkü bakın, az önce Grup
Başkan Vekillerimiz buradan bir kez daha ifade etti; yürüttüğünüz
mekanizmalarınız bile ayrımcı mekanizmalar,
ayrımcı. KADES uygulaması var. KADES uygulaması, bu
ülkedeki milyonlarca kadının şikâyetini yok sayıyor, dilini
yok sayıyor. Kürtçe yok, 6 dil var ama bu ülkenin en fazla konuşulan
ikinci dili yok. Kürt kadınları tam da bu nedenle bu mekanizmalara
ana dilinde ulaşamadıkları için katledildiler. Ağrı
örneği en yakın örnekti. Gidip başvuru yaptı, karakolda ana
dilinde hizmet alamadığı için evine geri gönderildi, sonraki gün
şüpheli bir biçimde yaşamını yitirdi kadın. Çünkü ana
dilinde hizmet alamadı. Karakollarda ana dilinde hizmet alamıyor,
adliyelerde ana dilinde hizmet alamıyor ve en nihayetinde, bir uygulamaya
bile ana dilinde hizmeti ekleyemedik. Böyle bir ayrımcı uygulamayla
kadına yönelik şiddet, ayrımcılık çözülmez. Öncelikle
ikna olmak lazım, ikna. İkna mı bu sıralar kadınlarla
erkeklerin eşit olduğuna? En tepenizdekiler diyor ki: Fıtraten
eşit değil kadınlar. Hâlâ bu kürsülerden
Kadınlarımız, kadınlarımız,
kadınlarımız
diyor. Biz kimsenin kadınları
değiliz, biz bireyiz ve birey olarak var olmaya
çalışıyoruz. Birey olarak mücadele ediyoruz, birey olarak
toplumsal dönüşümü sağlamaya çalışıyoruz. Kimsenin
kadınları değiliz. Kimsenin bacıları olarak
anılmak istemiyoruz. Kimsenin eşleri, kız kardeşleri olarak
anılmak istemiyoruz. Nasıl ki erkekler erkek olarak
anılıyorsa biz de kadın olarak anılmak istiyoruz. Bu
noktadayken daha bu noktayı bile aşamamışken bu sorunun bir
komisyonla çözülebileceğini düşünmek gerçekten hayal maalesef.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi
toparlayacağım, iki dakikam kaldı ama yetmez çünkü biz daha önce
de söylemiştik, bu Meclisin özel bir gündemle toplanması ve
kadınların konuşması lazım. Kadınların ortak
komisyonu kurması, bu komisyonun eşit sayıda, demokratik
yöntemlerle kurulması, bu komisyonun kadınlara, kadın
kurumlarına ve onların görüş ve desteklerine açık
olması gerekiyor yani sadece vekiller olarak değil
Kadınlar
gelsin, kadın mücadelesi yürütenler, feminist kadınlar gelsin, Kürt
kadın hareketinin temsilcileri gelsin, kadın kurumlarının
temsilcileri gelsin; gelsin, burada Nasıl çözeriz? diye onlar bize fikir
versin. KEFEK böyle kurulmuştu ama KEFEKe birkaç defa kadınlar geldi;
bir defa geldiklerinde de E, çok konuşmak istiyorsanız vekil olup
gelin. dendi kadınlara, kadınların, kadın
kurumlarının görüşleri alınmadı.
Eğer bu meselenin çözümünü istiyorsak her
alanda kadına yönelik bu ayrımcılığı nasıl
ortadan kaldırabileceğimizi politik olarak ortaya koyalım. Kadınlar
tepkili, kadınlar sokağa çıktı, 92 yaşında bir
kadın tecavüze uğradı, katledildi, bir infial var, bu infiali
dindirelim. 8 Marta çıkalım Kadınlar,
bacılarımız, annelerimiz, güller
deyip bu meselenin üstünü
örtelim, kapatalım. yaklaşımıyla bu mesele çözülmez.
Dediğim gibi, bütün Meclisin, tek tek arkadaşların bu meselenin
ciddiyetini de görerek ele alması ve buna göre bir çözüm üretmesi
lazım. Biz bu komisyonun içerisinde olacağız, bu
mekanizmayı da işletmeye çalışacağız ama yeterli
olmadığını, Meclisin daha ciddi bir tavırla bu
meseleye yaklaşması gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek
istiyoruz.
Buradaki kadın arkadaşların, bütün
kadın milletvekillerinin ve ekranları başında bizi izleyen
bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.
İnanıyoruz ve kendimize de güveniyoruz ki daha yaşanabilir,
cinayetlerimizi konuşmayacağımız, şiddeti
konuşmayacağımız, kadınların toplumda gerçekten
ne kadar var olduğunu konuşacağımız bir 8 Martta bir
araya geleceğiz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Konuşmacının temelsiz
iddialarının tümünü reddettiğimizi ifade etmek isterim AK
PARTİ adına.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
-kayıtlara geçsin bari- konuşmacımızın tüm
söyledikleri, hepsi gerçek.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Sera Kadıgil.
Buyurunuz Sayın Kadıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın üyeler; ben de hem Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum hem de gerek işte gerek evde
emeğiyle bu dünyayı döndüren tüm kadın arkadaşlarımın
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.
Şimdi, bugün neden buradayız? Çünkü sadece
bu senenin geçirdiğimiz altmış yedi gününde bu ülkede 68
kadın katledildi ve artık toplumsal tepkinin önünde
duramıyorsunuz. Şimdi, aynı yöndeki önergelerimizi defalarca
reddetmiş olmanıza karşın kadına yönelik şiddetin
nedenlerinin araştırılması için bir önergeyle
karşımızdasınız. Güzel. Elbette biz sizin gibi
davranmayacağız ve halka faydası dokunacağını
düşündüğümüz bir öneriyi kimden gelirse gelsin kabul etmekle
mükellefiz çünkü bu millet bunun için bize oy veriyor. O nedenle, kadına
yönelik şiddetin neden olduğunu ve nasıl çözüleceğini
aslında çok net biliyor olsak bile bu araştırma teklifine
Evet. diyeceğiz ve bu komisyonda olacağız.
Peki, kadına yönelik şiddetin gerçek
sebebi nedir sevgili arkadaşlar? Bakın, sadece
Bakanlığınızın verilerine göre 2020 yılında
öldürülen 300 kadının 181i kendi evinde kendi aile bireyleri
tarafından katledilmiş. Bu kadınların yüzde 80i ise
doğrudan eşi, sevgilisi, babası, oğlu, erkek kardeşi
gibi o çok kutsal diye saydığımız aile fertleri
tarafından öldürülmüş. Bu nedenle, Kadınlar neden öldürülüyor?
diye sormak yerinde ama eksik kalıyor. Asıl soru şu olmalı:
Neden kadınlar ille de en yakınlarındaki erkekler tarafından
öldürülüyor?
Şimdi, araştırma komisyonu eminim
uzun uzun çalışacak ama çıkacak rapor eğer samimiyetle
hazırlanırsa oradan çıkabilecek yegâne sonucu ben size
peşin peşin söyleyeyim, buradan bir spoiler vereyim. Kadına
yönelik şiddetin temel sebebi fıtrat adı altında satmaya
çalıştığınız erkek uydurması toplumsal
cinsiyet rolleri, bununla körüklenen cinsiyet eşitsizliği ve tarih
sahnesine çıktığı günden bu yana sırtını bu
eşitsizliğe dayamış kapitalist üretim ilişkileridir.
Bu eşitsizliği ve sömürüyü ortadan kaldırmadıkça
kadına yönelik şiddetle mücadele etmeniz mümkün falan değil.
Başımızdaki belanın adını açık ve net koymak
gerekir, bu belanın adı mülkiyet aşkıdır. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu hastalıklı aşktan
kurtulmadan ne kadınlar ne toplumlar kurtulabilir. Çünkü ataerkil ve
kapitalist toplumda toplumsal cinsiyet şiddeti münferit bir hadise
değildir sevgili arkadaşlar, sistematiktir; bu düzenlerin
sürdürülebilmesi için de hayatidir. Bunu anlamak işine gelmeyen ama
kendilerince düzgün ve namuslu aile kadınları da ölmesin isteyenlerin
tek bir hayali var o da şu: Kadınlar fıtratına uygun
davransın; iyi bir anne, itaatkâr bir eş olsun; erkek de bir zahmet
buna uygun davranan kadınları dövüp öldürmesin. Yani, bu
hastalıklı toplumsal sözleşmenin ilk kısmından
aslında hepiniz gayet memnunsunuz. Kadının erkeğe tabi
olması sizin için bir problem değil, tam da bu nedenle işte bir
arpa boyu yol ilerleyemiyorsunuz. Çünkü bu aidiyeti ya da kadının ve
erkeğin doğası gereği bazı kişilik özellikleriyle
doğduğunu kabul ettiğiniz anda erkeğin kadın
üzerindeki tasarrufunu da aslında kabul etmiş oluyorsunuz. Çünkü
zaten tüm rolleri bu sistematik üzerine kurmuş durumdasınız.
Çünkü, bu anlayışın doğal bir sonucu olarak kadın
erkeğe tabi bir mal, bir mülk en makyajlı tabirinizle evin süsü ve
çiçeği olarak tanımlanıyor.
Yüzleşecek cesaretiniz varsa, eğer
gerçekten samimiyseniz gelin şu erkek aklına, şu erkekliğe
bir yakından bakalım, neler geçiyor aklından bu erkeklerin. Sen
benimsin. Senden ben sorumluyum. Senin için neyin en iyi olduğunu ben
bilirim. Sözümden çıkamazsın. Ben okumanı istemezsem
okuyamazsın. Ben çalışmanı istemezsem
çalışamazsın. Çalışsan bile yine de bu evi tek başına
geçindirmek, tek başına temizlemek, birlikte
yaptığımız çocuklara tek başına bakmak
zorundasın. Benden ayrılmaya zinhar hakkın yok. Bunları
yapmazsan benim seni dövmeye ya da öldürmeye hakkım var çünkü sen
benimsin. İşte sizin asıl istediğiniz şey tüm bu
-tırnak içinde- kadınlık vazifelerini yerine getiren
analarınıza ve bacılarınıza el kalkmaması. Yani
zorla verdiğiniz öldürmeme sözünüz bile aslında çok
aşağılık bir şarta bağlı arkadaşlar. Ya
bu şekilde kadına yönelik şiddetle mücadele edilemeyeceğini
anlayamayacak kadar geri bir seviyedeyiz şu anda ya da her gün 3
kadın ölüyor olmasına rağmen sırf işinize geldiği
için bu düzende inadına diretecek kadar kötü insanlarsınız siz,
bunun bir ortası yok.
Bakın, kapitalizm bir yandan kadın
emeğini hem işte hem evde sömürüyor dedik, diğer yandan iş
hayatında etinden sütünden faydalanıp patronundan arta kalan
kırıntıları önüne atarak yaşamasını
beklediği erkeklere de bu ataerki tek bir havuç veriyor aslında.
Hayatta, işte, sokakta olmasa da tek bir alanda, evin içinde mutlak
otoriteyi ona sunuyor ve bu şekilde gönlünü hoş eylemeye
çalışıyor. Her alanda hayatının kontrolünü çoktan
egemenlere kaybetmiş erkeğimiz de bu anlaşmaya gönüllü razı
geliyor, bu nedenle bu toplum yapımız gelenek göreneklerimiz, kutsal
ailemiz masalına dört kolla sarılıyor çünkü sarılacak
başka hiçbir şey kalmadı sayenizde. (CHP sıralarından
alkışlar) Eşi ve çocuğu üzerindeki hâkimiyetini de
eğer bu erkek kaybederse sizin düzeninizde erkekliğini ispatlayacak
hiçbir donesi kalmıyor; bu yüzden işte her kadın katili
çıkıp Erkeklik onurumla oynadı Hâkim Bey. diyor ve tam da bu
yüzden her erkek hâkim Haklısın be kardeşim. diyor. Yani,
özetle, arkadaşlar, erkeklik egolarınızı öyle bir
şişiriyorsunuz ki en küçük bir iğnede patlayıveriyor, sonra
da kendinizi haklı sanıyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, özetlemem gerekirse, bugün günde 3
kadın ölüyorsa, 2 milyon 800 bin kadın okuma yazma bile bilmiyorsa, 3
milyon kadının elinde bir ilkokul diploması bile yoksa, her 4
kadından yalnızca 1i istihdam hayatına katılabiliyorsa,
çocuklar vesair hastalar, yaşlılar tamamen kadının
sırtına yüklenmiş durumdaysa bilin ki ataerkinin ve kapitalizmin
yılmaz neferi olan muktedir bıyıklılar kulübünüz bunu böyle
istediği için oluyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunları sadece ben uydurmuyorum, ben
söylemiyorum; GREVIO diye bir tane kuruluş var, bir tane rapor
hazırladı; azimle resmî çevirisini yapmıyorsunuz, azimle buraya
getirmiyorsunuz çünkü GREVIO raporu da tam olarak bunu söylüyor. Çünkü
aklın yolu bir, çünkü GREVIO da diyor ki: Kardeşim, sen toplumsal
cinsiyet eşitliğini sağlamadan bir arpa boyu yol alamazsın,
kadın cinayetleriyle mücadele falan edemezsin.
Peki, gerçekten kadına yönelik şiddetle
mücadele etmek istiyor olsaydınız ne yapardınız ya da ne
yaptınız geçtiğimiz on sekiz yılda? Az zamanım
kaldı ama özetleyeceğim: Mesela bu Meclisin emeklerine, bu Meclisin
yasamasına bir parça saygı duyardınız,
imzaladığımız uluslararası sözleşmeleri
tartışmaya açmak yerine nasıl uygulayacağımızı
tartışırdınız. Mesela, toplumsal cinsiyet
eşitliği programlarını üç beş gerici yobaz
saldırdı diye liselerin, üniversitelerin müfredatlarından
çıkarmaya tenezzül etmezdiniz. (CHP sıralarından
alkışlar) Mesela, erkek yargının katil erkeklere mavi
boncuk dağıtır gibi dağıttığı
haksız tahrik ve iyi hâl indirimlerini kaldırır, bizim sadece 3
tane önergemiz var, tenezzül edip bunları bir görüşürdünüz. Mesela,
analar başınızın tacı ya, gerçekten analar sizin
başınızın tacı olsaydı eğer, analık
ödeneğine göz dikmezdiniz patronların sesini dinleyip, anaların
sesini dinlerdiniz. Kadınlar iş aradığı için
işsizlik artıyor. diyebilen Bakanınızı aynı gün
kapının önüne koyardınız arkadaşlar.
Çocuk bakımı tek başına
kadının sırtında olmasın, ekonomik bir eşitlik
olsun istiyor olsaydınız, tarikat yurtları açmak yerine ücretsiz
ve güvenilir kreşler açardınız arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) İş yerlerinde kanuni
yükümlülük var ya hani Kreşler açılması lazım. diyor, bir
iki müfettiş gönderirdiniz, patronlar 3 kuruş az kazanırdı
ama kadınlar güven içinde çocuklarını bırakacak bir yer
bulurdu mesela.
Köy ilkokullarını kapatmazdınız
mesela. 4+4+4 diye bir garabet getirip kız çocuklarını
eğitimden hepten uzaklaştırmazdınız mesela.
Elektronik kelepçeler var ya, Boğaziçili
öğrencilerin bileğine değil de belki Ayşe Tuba
Arslanın şikâyet ettiği -23 kez şikâyet etmesine
rağmen öldürüldü- o katilin bileğine takardınız mesela.
(CHP sıralarından alkışlar)
Ve son olarak, bilin ki sevgili arkadaşlar,
cinsiyetçilik her daim sömürüyle olduğu kadar ırkçılıkla da
kol kola yürümüştür. Siz gerçekten eksiksiz bir şekilde bu ülkenin
tüm kadınları için adalet istiyor olsaydınız 6 dil
koyduğunuz KADES uygulamasına Kürtçeyi de eklemeyi akıl
ederdiniz ve bu ülkede Kürtçenin kullanılabileceği tek yer Sayın
Erdoğana aşkınızı itiraf ettiğiniz tabelalar
olmazdı diye düşünüyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Eğer siz gerçekten de mutlak bir eşitlik
istiyor olsaydınız bu ülkenin bir kısım
yurttaşına sırf cinsel yöneliminden ötürü bu kadar
saldırmazdınız, bu kadar zulmetmezdiniz; kendi Anayasanıza,
kendi yargı içtihatlarınıza bir parça saygı gösterir,
LGBTİ+ arkadaşlarımızı şeytanlaştırmaz,
varoluşlarına saygı göstermeyi bilirdiniz.
Yani araştıralım, hadi gelin komisyon
da kuralım ama biliyor musunuz alacağımız sonuçlar da, bu
sonuçları ortadan kaldırmanın yolu da aslında çok belli ama
bunu isteyen bir siyasi irade ne yazık ki yok. Yani ne yapmamız
lazım? Tamam, araştıralım, konuşalım, GREVIO var
orada, onun raporunu buraya getirmiyorsunuz, KEFEKi
çalıştırmıyorsunuz
Benden sonra Sayın Nergis
konuşacak, gerçekten şu konuda da bir açıklama bekliyorum
Sayın Nergis: Kadınlardan daha çok erkekler öldürülüyor. diye bir
beyanınızı gördüm, itimat etmek istemiyorum, sizden dinlemek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
Eğer bu samimi görüşünüzse bize lütfen
şunu da açıklamanızı sizden istirham edeceğim: Bu
erkeklerin mesela kaçı eve gece 12de geldi diye karısı
tarafından öldürüldü? Bu erkeklerin mesela kaçı Sen nasıl eve
ekmek getirmezsin! diyen karısı ya da annesi tarafından
öldürüldü? Ya bunu da açıklayın ya lütfen görevinizden istifa edin.
Bunca yıllık teşrikimesaimiz var, ben çok
kırıldım bu açıklamanıza, bunu bilmenizi isterim. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
Otuz saniyem var, ne yapmamız gerektiğini
çok kısa açıklayacağım: Sömürünün,
ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin her türüyle
aynı anda topyekûn mücadele etmemiz lazım. Ha, bu arada bilin ki
sadece üst sınıf kadınlara göz kırpmak, onları
tavlamak için uydurulan bu cam tavan kırma saçmalıklarına da
düşmüş değiliz. Milyonlarca kız kardeşimiz
yalnızca kırık camları temizlemeye layık görülürken
bizim amacımız, o cam tavanları kırıp oralara
yükselmek değil, o cam tavanlı ofislerden, bu dünyanın
kadın-erkek demeden yüzde 99unu sömüren egemenlerden kurtulmak
olmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Ve bunun
için atacağımız ilk adım da ataerkinin ve kapitalizmin
âdeta vücut bulmuş hâli olan AKPyi ilk seçimde uğurlamaktır
diyorum. Bulaşıklar bize kalacak, CHP olarak bize kalacak ama olsun
diyorum.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Akbaşoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün kadına yönelik şiddetin sebepleri ile
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırması Önergelerinin öngörüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz evvel kürsüde
konuşan konuşmacı tabii, tamamen hakikat dışı,
kendine göre kurguladığı bir dünyada
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Neresi hakikat dışı?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
ayrımcı ve nefret diline
dönük bir şekilde birtakım iddialarda, abesle iştigal
diyebileceğimiz suçlamalarda bulundu.
Aslında kendilerinin
konuşmasını biliyoruz. CHP teşkilatlarındaki taciz ve
tecavüz olaylarıyla ilgili hakikaten herhangi bir şey
söylemediği hâlde, kötülemediği hâlde, kınamadığı
hâlde maalesef bunu meşrulaştıracak bir dile
yaklaşımlarıyla tanınan bir
arkadaşımızın bizim bir milletvekilimizi istifaya davet
etmesi karşısında aynaya bakarak kendisinin bu istifayı
düşünmesinin daha doğru olduğunu ifade ediyor, hepinize
teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Hülya Hanım kendini savunur,
bıyıklılara gerek yoktu bence. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Grup Başkan Vekilinin biraz önce hatibimizin
yaptığı konuşmayı değerlendirirken
kullandığı tüm sıfatlar hakaret niteliğindedir.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Alakası yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cevap
hakkı kullanmak istiyoruz. İç Tüzük 69a göre, uygun görürseniz,
Sayın Sera Kadıgil cevaplayacak efendim.
BAŞKAN Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkinci bir
tartışmaya meydan vermeyelim.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Hayhay.
Ne dediğini tam
duymadım Sayın Akbaşoğlunun ama ilk önce şunu
söyleyeceğim: Gerçekten ben böyle bir günde herhangi bir
bıyıklıyla muhatap olmak istemiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Nasıl bir ifadedir ya! Ne kadar çirkin bir ifade. Ne
demek bıyıklı ya!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) O yüzden gayet kibar bir üslupla Sayın Nergise
sordum ve çok açık bir şekilde dedim ki: Bunca yıldır
teşrikimesaimiz var, KEFEKte biz birlikteyiz. Sayın Nergisin böyle
bir şey söylediğine ihtimal dahi vermek istemiyorum. Benden sonra söz
alacak, lütfen buraya gelsin ve kendisini açıklasın. Eğer ki bu
doğruysa ben kendisini istifaya davet ediyorum.
Bakın, ben KEFEKin grup
sözcüsüyüm, bu benim en doğal hakkım; eğer ki benim bir
kadın arkadaşım -KEFEK gibi bir Komisyonda olan bir kadın
arkadaşım- Bu ülkede kadın cinayetleri abartılıyor.
Efendim, kadınlardan 12 kat daha fazla erkek ölüyor. İstanbul
Sözleşmesi gerekirse tartışmaya açılabilir. gibi
görüşler öne sürüyorsa onu istifaya davet etmek benim anamın ak sütü kadar
helaldir Sayın Akbaşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü ben bunun için maaş alıyorum, bu millet bana bunun için
maaş veriyor. Kadınların haklarını savunmak için biz o
Komisyonu kurduk ve bunun için konuşuyoruz. 2 kadın arasındaki
diyaloğa böyle bir günde daha fazla girmezseniz de çok sevineceğim.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Çok cinsiyetçisin, çok!
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Oraya, oraya
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Çok cinsiyetçisin.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Siz konuşun. Siz konuşun efendim, çok daha
iyi konuşursunuz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Konuşacağım, zaten
konuşacağım.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Bakın, hanımefendi konuşsun, Fatma
Hanım konuşsun, Saliha Hanım konuşsun
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu
(AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurunuz Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Değerli arkadaşlar, biraz
evvel grup adına söz isteyip
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Grup
adına değil, grup adına istemedim söz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biraz evvel grup adına Grup
Başkan Vekili olarak söz isteyip kendi milletvekiline bize cevap vermesi
adına
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır,
yalan, doğru değil ki.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz talep etmediniz mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır, yok öyle bir şey.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Siz talep ettiniz. Kendisi talep
etmedi, siz talep ettiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, kesinlikle grup adına istemedim, tutanak açık.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sonuç itibarıyla
BAŞKAN Sayın
Özel, lütfen
Buyurun efendim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bakın, bir maddi
vakıanın gerçekleşmesini bile göz göre göre inkâr cihetine
gidiyorsunuz. Grup Başkan Vekili ayağa kalktı ve bir
sataşma olduğundan hareketle milletvekiline söz istedi. Milletvekili
de kürsüye çıkarak bizi sadece doğruladı ve
Bıyıklı bir kimseyle muhatap olmak istemiyorum. diyerek bize
sataştı. Bu nedenle ben de sataşmadan dolayı söz istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkanım, bu talebi karşılamadan önce
Çünkü
beni itham ediyor.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hayır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Karşılansın, istediğiniz gibi konuşun, hiç itirazım
yok ama yerimden bir dakika söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel, ondan sonra size söz vereceğim. Sayın Akbaşoğlundan
sonra sözü size vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır.
Sayın Başkan,
şu anda Sayın Akbaşoğlu yapmadığım bir
şeyi yaptığımı iddia ederek söz hakkı istiyor.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Alakası yok.
BAŞKAN - Tamam,
izahınızı yaparsınız Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hayır Sayın Başkan, şu anda
Bakın, bu Mecliste
şöyle bir gerçeklik var, eğer
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu, lütfen buyurun.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Akbaşoğluna bu sözü verin ama bakın
BAŞKAN Sayın
Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkan, şu doğru değil: Usulüne ve İç
Tüzüke uygun bir talepte bulunsun, dünya kadar kullansın, hiç umurumda
değil. Ben biraz önceki konuşmamda açıkça, kendisinin
konuşmasında kullandığı tüm sıfatların Sera
Kadıgilin şahsına itham ve hakaret niteliğinde
olduğunu ve kendisinin cevap vereceğini söyledim, grup adına söz
talebinde bulunmadım. Bulunup onu kullandırtma hakkım her zaman
vardır.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Özel.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
2.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, biraz evvelki konuşmaları hep beraber
dinledik. Ayrımcı, cinsiyetçi ve nefret diline dönük bir
yaklaşım içerisinde olduğu tekrar teyit ve tescil edildi.
ORHAN SÜMER (Adana) Ya,
sizin sözcünüz cevap versin, sen niye cevap veriyorsun o zaman?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Ya, erkekler yine mi mağdur oldu? Kıyamam ama
ya!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sonuç itibarıyla herhangi bir hakarette
asla kimseye bulunmadım, bulanmam da. Ancak
yaptığımız, bir tespitten ibarettir. Önce, burada
kadına şiddetle ilgili konuşma yapan Sayın
Konuşmacının hakikaten bu konuda bütün
ayrımcılığı ortadan kaldıracak nitelikte
konuşması lazım.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Ya, bize akıl öğretmeyin yeter!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bize göre aile kutsaldır. Kutsal saydığınız
aile diyerek aileyi zemmetmeye dönük yaklaşımlarını
kamuoyunun nezdinde kınadığımı ve kabul
etmediğimi ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo, helal olsun.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Bağır, bağır bence de
bağır
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) CHP Grubuna göre aile kutsal değil midir?
Aileyi kutsal görmüyor musunuz? (CHP sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜMER (Adana) Polemik
yapma. Niye kutsal olmasın? Ne alakası var aileyle?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Doğruları konuş, doğruları
söyle doğruları.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sonuçta aileyle ilgili ortaya koyduğunuz
yaklaşım milletimizin gözü önünde cereyan ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Ne
alakası var aileyle?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne
alakası var?
BAŞKAN Sayın
Özel, lütfen Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hak
etti, yalanla çıktı ya, hak etti.
ORHAN SÜMER (Adana) Aileyle
ne alakası var?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Anayasa aileyi kutsal sayıyor ve aileyi
kutsal sayan Anayasaya göre de yükümlülüklerimizi yerine getirdiğimiz bir
hakikattir. (CHP sıralarından gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Bağırma, sesin kısılıyor.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bu manada kadınlarla ilgili
ayrımcılığı tamamen ortadan kaldırmaya dönük
anayasal pozitif ayrımcılığı getiren parti AK
PARTİdir arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo, helal olsun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) İlgili mevzuatı bu manada hakikaten
iyileştiren parti AK PARTİdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bütün taciz ve tecavüzlerin
karşısında duran parti AK PARTİdir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ancak taciz ve
tecavüz CHPnin içerisinde olunca bunu örtmeye çalışanları
kamuoyu da görmektedir.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yetmez, yetmez bağır!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Sizi de görmektedir, bizi de görmektedir diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun, ağzına sağlık, bravo.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Yetmez, yetmez bağır
1950lilere dön yetmez.
ORHAN SÜMER (Adana)
Yurtlardaki tacizleri unutmadık, Bir defayla bir şey olmaz. diyen
biz değildik herhâlde.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, değerli arkadaşlar; Sayın Grup Başkan
Vekillerini lütfen sükûnet içerisinde dinlemeye davet ediyorum sizi.
Buyurunuz Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, öncelikle şunu hatırlatmak isterim ki
Sayın Akbaşoğluna: İç Tüzük Grup Başkan Vekillerine
çeşitli yetkiler veriyor. Bu gruba yapılan sataşmalara cevap
hakkı talep edip bu hakkı bir milletvekiline kullandırmak da bir
yöntemdir -bunu yaptığımız oluyor- milletvekiline
yapılan sataşma ve açıklama hakkını savunmak ve onu,
onun adına talep etmek de. Ben biraz önce onu yapmıştım.
Şimdi Sayın
Akbaşoğlu, biraz önce partimize yönelik kullanmış
olduğunuz ithamlara cevap vermek üzere Grubumuz adına İç Tüzük
69a göre söz talebinde bulunuyorum. Riyaset makamının uygun görmesi
durumunda söz talebini Grubumuz adına Sera Kadıgil
kullanacaktır. Böyle oluyor Beyefendi.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Kadıgil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle
yapılacak efendim anladınız mı? Böyle yapılır.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Öyle değil, öyle değil.
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
BAŞKAN Lütfen
Sayın Kadıgil
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Bir sataşmaya daha mahal vermeyeceğim çünkü
bağırırken sesi kısıldığı için
Sayın Akbaşoğlunun ne dediği tam
anlaşılmıyor arkalardan. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sinirinizi
bozmayın, sakin sakin Sayın Akbaşoğlu, sakin sakin.
BAŞKAN Genel Kurula
hitap edelim efendim.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Bir sataşmaya daha ben burada mahal vermeyeceğim
çünkü çıkıp bu kürsüde bir erkeğin daha kadınlarla ilgili
ahkâm kesmesini istemiyorum.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Nedir bu erkek karşıtlığı,
nedir bu erkek düşmanlığı?
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Sizden sonra kadın konuşmacıların kürsüye
gelmesini, onlarla ben tartışmayı gerçekten çok istiyorum.
Ne anladınız
bilmiyorum benim yaptığım konuşmalardan ama
yaptığım konuşmaları anlıyor olsaydı AKPnin
Grup Başkan Vekili zaten on sekiz yıldır tek başına
yönettiğiniz bu ülkede bu içler acısı hâl olmazdı
Sayın Akbaşoğlu (CHP sıralarından alkışlar)
Eğer ki siz bizim söylediklerimizi bir parça olsun anlamış
olsaydınız, eğer ki kadın-erkek eşitliğine bir
parça olsun inanmış olsaydınız, inanın bu
konuşmaların hiç birine gerek kalmazdı; altmış yedi
günde de 68 kadın erkekler tarafından katledilmezdi Sayın
Akbaşoğlu. Eğer ki siz ve sizin zihniyetiniz kadını
yalnızca ve sadece ailenin içinde bir eş ve anne olarak
konumlandırmasaydı, geriye kalan tüm kadınları kendi küçük
aklınca şeytanlaştırmaya kalkmasaydı -buradan
kastım siz değilsiniz, genel olarak bu ataerkil zihniyetin temsil
ettiği küçük akıllardır- zaten biz ne bu durumda olurduk ne bu
tartışmaları yapardık ne de bu kadar çok kadın
arkadaşımızı kaybederdik. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) O yüzden, siz, bence, kadınlara laf
yetiştirmek yerine iktidardan doğan görevinizi bir parçacık
yapın, bu ülkenin kadınlarını koruyun, bu ülkenin
mevzuatlarını uygulayın Sayın Akbaşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Bunun sonu
gelmez Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biraz evvelki
konuşmalarında tekrar sataştığı açık, net
bir şekilde; müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Akbaşoğlu.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Lütfen kadınlar konuşsun. Sadece
zabıtlara geçsin. Burada ilk defa kadınlarla ilgili bir komisyon
kurulacak, erkekler bağırmasın, kadın temsilciler
konuşsun -bu doğru bir şey değil- kadın meselesi
konuşuyoruz. Ayıp yani! Bunu kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
4.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye tekraren sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz AK PARTİ olarak kadın ve erkek hep beraber, her
noktada birlikte hareket etmeyi ve bütün herkesin hakkını hep beraber
savunmayı ahlaki bir siyaset ilkesi olarak görüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Sonuç itibarıyla, hakkın
kadını erkeği yok, doğuştan hep beraber haklara
sahibiz. Ancak burada âdeta erkekleri kötülemeye, zemmetmeye dönük bir dili de
hakikaten yakıştıramadığımı ifade etmek
istiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
Biz, AK PARTİ olarak
kadınlarla ilgili de erkeklerle ilgili de 84 milyon
insanımızın tamamının hak ve hukukunu gözeten bir
anlayış içerisinde hareket ediyoruz. Söylediğiniz sözlerden
hareketle ben karşılık veriyorum, cevap veriyorum. Grubumuzu
itham edecek, Hükûmetimizi itham edecek yaklaşımlarda, haksız
ithamlarda bulunuldu. Bununla ilgili olarak ben de grubumuz adına, hem
kadın milletvekillerimiz hem erkek milletvekillerimiz hem de bütün
kadın ve erkek milletvekilleri adına burada kanaatlerimi ifade
ediyorum. Ancak bazen işte, böyle faşizan yaklaşımlarla,
ayrımcı yaklaşımlarla hakikaten gülünç duruma düşüp
kendi suçunu bastırırcasına bunu karşıya
yansıtmaya dönük yaklaşımlar psikolojinin bir
vakasıdır, bir yansıtma vakasıdır. (CHP
sıralarından gürültüler)
Dolayısıyla işin
hakikati yönünden bakıldığında herkesin şunu ifade
etmesi lazım gelir ki: AK PARTİ toplumun bütününe dönük
iyileştirici, kucaklayıcı ve kuşatıcı bir
politikayı herkes için şamil kılmıştır. Aile de
bu toplumsal değerler bakımından âdeta devletin küçültülmüş
bir kesiti olarak
Devletimizin temelleri aileye dayanmaktadır. (CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Aileyi oluşturan bireyler
annedir, babadır,
çocuktur.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Velhasılıkelam bütün bir milletin her
bir ferdi en büyük aileyi oluşturmak suretiyle milletimizin selameti
açısından, devlet millet kaynaşmasıyla bugüne kadar
nasıl...
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bitiriyorum sözlerimi, bitiriyorum;
kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum.
BAŞKAN Lütfen, lütfen
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Devlet millet kaynaşmasıyla,
inşallah, 84 milyon insanımızın hiçbir ferdini
dışarıda bırakmadan, en demokratik, en güzel yasal
faaliyetleri yaparak uygulamayı bu yönde gerçekleştireceğiz...
(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) ...ve inşallah, bu konuda, sizlerin
nasıl bir Türkiyede yaşayacağınızla ilgili de
güzellikleri ortaya koyacağız diyor, bütün Meclise selam ve
hürmetlerimi sunuyorum. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Beştaş...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, kadınların sorunlarına yönelik 102
önerge verdiklerine, ilk defa 5 grubun bu konuda
ortaklaştığına, konunun tartışılmasında
kullanılın dili ve yöntemi reddettiklerine, daha kadın
haklarını kabul etmeyen bir zihniyetin kadınları siyaset
malzemesi yapmamasına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, bize bir sataşma
olduğu için söz istemedim, sadece yerimden bir açıklama yapmak
istiyorum.
Bizim 102 tane kadına
yönelik önergemiz var ve yıllardır burada Kadına yönelik
şiddetle ilgili Meclis çalışsın. diyoruz. Bunu isterken
ilk defa 5 grup bir komisyon kurulmasında ortaklaştı. Buna ilişkin
tartışmalardaki bu dili, bu yöntemi reddediyoruz. Sayın
Akbaşoğlu dedi ki: Hakkın kadını erkeği olmaz.
Yok efendim, olur. Daha kadın haklarını kabul etmeyen bir
zihniyet, kadınları siyaset malzemesi yapmasın. Her gün
kadınlar toprağa düşüyor, her gün kadına yönelik
şiddet artarak devam ediyor. Kadın bakış açısı
olmadığı zaman kürsüden bir erkek çıkıp -maalesef,
üzülerek söylüyorum- Hakkın kadını erkeği olmaz. diyor.
Biz bu yaklaşımı reddediyoruz. Kadınlara ilişkin
yaklaşım, siyaset dışı bir yaklaşımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şu anda toprağa düşen, eşinden,
ailesinden şiddet gören, her yerde, nerede olursa olsun şiddete maruz
kalan kadınlar burada bizden hamaset beklemiyor, buradan çözüm istiyor;
burası Millet Meclisi ve kadınların da Meclisi. Yani
Akbaşoğluna sataşmak için söylemedim, biz erkeklere de
düşman değiliz, erkekliğe düşmanız, erkek egemen
yaklaşıma düşmanız, biz eril yaklaşıma
düşmanız. Yoksa bizim erkeklerle tabii ki bir problemimiz yok, yeter
ki temel hak ve özgürlükler kapsamında yaklaşılsın.
Teşekkür ediyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel, konu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğluna CHPye
cevap hakkı doğurmayacak bir konuşma yapma mecburiyetini
hissettirdiği için İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil
Sütlüyü ve tüm kadın siyasetçileri saygıyla
selamladığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ilk
kez bir şey yapacağım: Söz istemek için, cevap hakkı için
söz almadım çünkü bu konuşmada bize cevap vermemiz gerekecek bir
sataşma yapılmadı. Sayın Akbaşoğluna Cumhuriyet
Halk Partisine cevap hakkı doğuracak hiçbir şey söylemeyecek
dikkatte iki dakikalık süreyi dolduracak bir konuşmayı yapma
mecburiyetini hissettirdiği için Sayın Sera Kadıgili ve tüm
kadın siyasetçileri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.59
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
İshak GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
IX.-MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- Adana Milletvekili Müzeyyen
ŞEVKİN ve 22 Milletvekilinin kadın-erkek eşitliğinin
sağlanması, kadınların ve çocukların maruz
kaldığı fiziki ve cinsel saldırıların sona
erdirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/96) (Devam)
2.- Hatay Milletvekili Serkan TOPAL ve 28
Milletvekilinin cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret
suçunun boyutlarının belirlenmesi ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/234) (Devam)
3.- İYİ Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile
kadınların sosyal konumunun iyileştirilmesi için
alınması gerekli tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/409)
(Devam)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer
ve 25 Milletvekilinin kadınlara yönelik şiddetin tüm boyutları
ile incelenerek bu soruna karşı önleyici politikaların
geliştirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/501) (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 21 Milletvekilinin çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel
istismarın önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/698) (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 29 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve
kadın cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1743) (Devam)
7.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önal ve 24 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve
kadın cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1747) (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü ve 25 Milletvekilinin erkek şiddeti sonucu yaşanan
kadın ölümlerinin araştırılarak geride kalanlar için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1912)
(Devam)
9.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer ve 22 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin
nedenlerinin araştırılarak koruma mekanizmalarının
yeterliliğinin incelenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2187)
(Devam)
10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen
ve 21 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin ve kadına karşı
şiddetin tüm yönleriyle araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2203)
(Devam)
11.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik şiddet
olaylarında medyanın rolünün araştırılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2303) (Devam)
12.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 20 Milletvekilinin kadın cinayetleri ve kadına yönelik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu konuda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2353)
(Devam)
13.- Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıer ve 21 Milletvekilinin elektronik kelepçe uygulamasının
kadına yönelik şiddet olayları ve kadın cinayetlerini
engellenmesindeki etkisinin incelenerek
yaygınlaştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2389)
(Devam)
14.- Şanlıurfa Milletvekili
Ayşe Sürücü ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin
önlenmesi ile mevcut düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması
sağlamak ve TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/2477) (Devam)
15.- Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğit ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2673)
(Devam)
16.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve 19 Milletvekilinin kadınların
yaşadığı her türlü şiddet, baskı,
ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı etkin
mücadele yollarının araştırılarak toplumsal cinsiyet
eşitliğini sağlamaya dönük politikaların belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2675) (Devam)
17.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
20 Milletvekilinin Türkiyede kadın cinayetleri ve kadına yönelik
şiddetin gerçek boyutunun ortaya çıkarılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2697)
(Devam)
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Öztunç ve 23 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/2830) (Devam)
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin
ve 24 Milletvekilinin kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına
yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2976) (Devam)
20.- İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke
ve 26 Milletvekilinin karantina günlerinde artan kadına yönelik
şiddet olaylarının önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2979) (Devam)
21.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu konuda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3019)
(Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak şiddetle mücadele kapsamında yasal
mevzuatların etkin işletilmesinin sağlanması amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/3109) (Devam)
23.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19
Milletvekilinin cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret
suçunun boyutlarının ve bunlara karşı mücadele yöntemlerinin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3206) (Devam)
24.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için uluslararası yükümlülüklerin ve yasal mevzuatın
uygulanmasının sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3430)
(Devam)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan ve 20 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve cinayet
vakalarının sebeplerinin tespit edilerek alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3476) (Devam)
26.- Konya Milletvekili Esin Kara ve 20
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3479)
(Devam)
27.- Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekiliknin kadın cinayetleri ve
kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu
konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3482) (Devam)
28.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegü ve 19 Milletvekilinin kadına karşı şiddetin
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3484) (Devam)
29.- Şırnak Milletvekili Nuran
İmir ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/3485) (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili
kanun ve sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasının
sağlanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3493) (Devam)
31.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca
ve 20 Milletvekilinin pandemi döneminde artan kadına yönelik şiddet
olaylarının araştırılarak gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3504)
(Devam)
32.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3505)
(Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak bu şiddeti önlemek için ilgili yasaların
uygulanmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3508)
(Devam)
34.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkun ve 19 Milletvekilinin artan kadına yönelik şiddet ve
cinayet olaylarının önlenmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3510) (Devam)
35.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini
önlemek için alınması gereken tedbirlerin ve izlenmesi gereken
politikaların belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3685)
(Devam)
36.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalan ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin önlenmesi için
kapsamlı politikalar oluşturulması için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3723) (Devam)
37.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve 19 Milletvekilinin kadınların
yaşadıkları her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3918) (Devam)
38.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere ve 21 Milletvekilinin kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3919) (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü ve 21 Milletvekilinin pandemi sürecinde artan kadına
yönelik şiddet ve cinayet vakalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3920) (Devam)
40.- İYİ Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları
her türlü şiddetin engellenmesi ve kadın cinayetlerinin
durdurulması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3921) (Devam)
41.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 19 Milletvekilinin kadınlara karşı her türlü
ayrımcılığın ve şiddetin son bulması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3922)
(Devam)
42.- MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın Türkiyede
kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3923) (Devam)
43.- AK Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Grup Başkanvekili
Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Grup Başkanvekili Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Grup Başkanvekili
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın kadına yönelik şiddet
olaylarının sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3924)
(Devam)
BAŞKAN Kadına
yönelik şiddetin sebepleriyle alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan Meclis araştırması
önergelerinin birlikte yapılan görüşmesine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Söz sırası
Tekirdağ Milletvekili Sayın Candan Yüceerin.
Buyurunuz Sayın Yüceer.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CANDAN YÜCEER
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hak
mücadelemizde en özel günü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü yine
kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet haberleri ve polis
engellemeleri gölgesinde geride bıraktık. Eşitlik ve özgürlük
taleplerini ortaklaştırıp duymayan kulaklara haykırdık.
Eşitsizlikleri mor kıyafetlerimizle, ellerimizdeki dövizlerle omuz
omuza görmek istemeyen gözlerin içine soktuk. 365 güne sığan ama
sadece 1 güne sığdıramadığımız bu kadar çok
sorunu elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık. Bu
mücadelede emek veren, yüreğiyle olan her kadını saygıyla
selamlıyorum, hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum.
Ülkeyi yönetenler, sanki kadına yönelik
şiddeti hiç konuşmamışlar, hiç yapmamışlar,
kadına yönelik şiddet konusunda olsun, kadın-erkek
eşitliği konusunda olsun kıllarını hiç kıpırdatmamışlar
gibi Eşitlik son bulsun. dediler, Kadınlar en kutsal
değerimizdir. dediler. Sadece ülkeyi yönetenler değil, her yerde
erkekler, sanki bugüne kadar kadın haklarını görmezden
gelmezlermiş gibi kadınlara Başımızın tacı.
dediler. 8 Mart günü bunu diyenler 365 gün Böyle gelmiş, böyle gidecek.
diyorlar, Kadının yeri evidir. diyorlar, Kadın erkeğin
tamamlayıcısıdır. diyorlar, Kadın evin süsüdür,
kadınlar için tek kariyer anneliktir. diyorlar, Kadınlar iş
aradığı için işsizlik artıyor. diyorlar. Kahkaha
atana iffetsiz diyeni mi ararsınız, Hamile kadın sokağa
çıkmasın. diyenleri mi; diyorlar da diyorlar. Bu zihniyet
altında her gün en az 3 kadın tanıdığı,
tanımadığı, eşi, akrabası tarafından
cinskırıma uğrarken kadına yönelik şiddet gündelik
hâle getiriliyor Türkiyede.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği her alana
sirayet etmiş Türkiyede. Kadınlar özgürlüğü için,
eşitliği için, yaşamak için, doğuştan gelen
hakları için mücadele etmek zorunda Türkiyede. Bu mücadele sadece
kadın mücadelesi değil, aynı zamanda insan hakları mücadelesi.
Neredeyse insan hakları mücadelesiyle yaşıt olan kadın
hakları mücadelesi, bu mücadelenin en önemli halkası. Kadınlar
baskılarla, cinsiyet temelli ayrımcılıkla, şiddetle,
kadını yok sayan, birey olarak görmeyen bu çağ
dışı zihniyetle mücadele etmek zorunda.
Yasalarla kuşatılmış
değiliz değerli milletvekilleri. Eksikliğine rağmen var
olan yazılı yasalar önümüzde engel değil ama yazılı
olmayan bir yasa var ki işte bu gerçekten en güçlü olanı. Toplumu
saran, toplumu etkisi altına alan bir zihniyetle mücadele etmek zorunda
kalıyor kadınlar, erkek egemen zihniyetle. Kadının yeri
evidir. diyen, Kadının görevi anneliktir. diyen, Kadın-erkek
eşit değildir. diyen, Elinin hamuruyla erkeğin işine karışma.
diyen zihniyetle. Böylesi bir toplumda bu sözlerden cesaret alanlar
kadını metalaştırıyor, kadını ikinci
sınıf görmeye başlıyor ve kadına yönelik şiddeti
kendine hak görüyor. O yüzden bizler kadın diye başlayan bir cümle
duyduğumuzda yüreğimiz ağzımıza geliyor. Nasıl
olmasın ki? Nasıl gelmesin ki?
Bakın, İstanbul Sözleşmesinin
yürürlüğe girdiği 2014 yılından bugüne 2.548 kadın
kardeşimiz katledilmiş. Bunların içinde şüpheli diye
ifade edilen ölümler de yok. Kadın şiddeti en çok aile içinde, aile
büyüklerinden, yakınlarından, eş ve akrabasından, sevgilisinden,
hatta erkek çocuklarından oluyor.
Size, 2021 yılının ilk
aylarındaki bazı kadın hikâyelerinden bahsedeyim. Sevgi Tekinin
duyduğu son sözler, katilinin Bana döneceksin, beni
bırakamazsın! sözleri oldu. Aleyna Yurtkölesi -henüz 22 yaşında,
üniversite öğrencisi- barışmak isteyen sevgilisi tarafından
katledildi. Süryan Büyük sığınmaevinden evine dönerken daha önce
de şikâyetçi olduğu eşi tarafından katledildi. Ayşe
Paşalı, Özgecan, Güldünya, Şule Çet, Ayşe Tuba Arslan,
Güleda Cankel, Helin Palandöken, Gülay Mübarek, Rabia Kaya, Emine Bulut ve
dahası
Her biri yarım kalmış yaşam öyküleriyle,
hayalleriyle, umutlarıyla, kaybettiğimiz,
yaşatamadığımız, koruyamadığımız kadınlar.
Burada bulunan herkesin bu kadınların başarı hikâyelerini
dinlemek istediğinden, bu kadınların mutluluk haberlerini almak
istediğinden hiç şüphem yok ve bunun için çabaladıklarından
da kuşkum yok. Yaşam hakkı, belki toplumun büyük bir kesiminin
üzerinde uzlaştığı en temel hak, en temel kavram ama
yaşadığımız gerçek İstanbul Sözleşmesinin
etkin ve eksiksiz bir şekilde uygulanmaması, -6284- korunmayla ilgili
kanunumuzun uygulanmaması hatta kaldırılmak istenmesi ve en
acısı, aslında bu kayıpların önlenebilir kayıplar
olması.
Devlete, kadınları şiddetten koruma,
önleme, soruşturma yetkisi veren İstanbul Sözleşmesi yedi
yıldır yürürlükte. 6284 sayılı Kanun dokuz yıldır
yürürlükte ama uygulanmıyor ama eksikleri giderilmiyor ama
kaldırılmak isteniyor. İşte, bu bizim
kayıplarımızı artırıyor. İki gün önce
Samsunda bir kadının yaşadığı vahşet,
milyonlarca kadının bir gerçeği oluyor işte bu şiddet.
Emine Bulutun Ölmek istemiyorum! feryadı, 10 yaşındaki
yavrusunun Anne lütfen ölme! çığlığı ve 22nci
şikâyetinden sonra 23üncü şikâyeti çantasından çıkan
Ayşe Tuba Arslanın Ben öldükten sonra mı yardımcı
olacaksınız? çığlığı hepimizin
hafızasına kazınmışken Samsunda annesinin
yanındaki -çığlık çığlığa- o yavrunun,
o küçük kızın feryadı hepimizin yüreklerini dağlamaya devam
ediyor.
Evet, yüreklerimize her gün kor düşüyor bu
ülkede ama bir baktık ki bu olaydan sonra Samsunda yaşanan
vahşete ilişkin devlet erkânı peşi sıra
açıklamalar yaptı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Olayın takipçisiyiz, davaya müdahil olacağız.
dedi. Adalet Bakanı Failin yaptığı yanına kâr
kalmayacak. dedi. Şimdi, onlarca şikâyete rağmen bir şey
yapılmıyorsa, eğer bir cezasızlık kültürü
oluşmuşsa; polis, erkek şiddetini engellemek yerine
hakkını arayan, Şiddete hayır! diyen kadınları
engelliyorsa; ülkeyi yönetenler, kadını ikinci sınıf gören
söylemleri pervasızca kullanıyor, İstanbul Sözleşmesi
kaldırılsın. diyebiliyorsa elbette kadına şiddet
durmaz ama sizin de söyleyecek sözünüz olamaz, olmamalı. Devletin görevi
yalnızca iş işten geçtikten sonra suçluların peşine
düşmek, kınamak, hayıflanmak, vahlanmak değil; suçu yaratan
toplumsal sorunları dönüştürmek, önlemek, hukuku etkin kılmak,
yasaları uygulamak. Devlet, koruma, önleme, kollama, kovuşturma
görevini yapmadığı için kadınlar ölüyor, öldürülüyor.
Kadını şiddetten korumakla yükümlü olan devlet, ancak toplumda
infial yarattıktan sonra, toplum tarafından bu görüldükten sonra
göstermelik olarak görevlerini hatırlıyor, sonra yeniden unutuyorsa
bunun adı -mış gibi yapmaktır, bunun adı
ikiyüzlülüktür. Kadın sorunlarına samimi yaklaşmamız
lazım, eğer bu sorunu çözmek istiyorsak samimi yaklaşmamız
lazım ama kadınlar söz konusu olduğunda iktidarın
yaklaşımı maalesef samimi değil. Bir yandan Kadına
uzanan eller kırılsın. derken bir yandan 8 Martta sokaktaki
kadınlar şiddete uğradı, gözaltına alındı; bir
yandan Cennet, annelerin ayakları altındadır. derken
Kadın-erkek eşit değildir. söylemleri oldu; bir yandan
İstanbul Sözleşmesine ilk imza atan ülke olmakla övünürken bir
yandan İstanbul Sözleşmesi kaldırılsın. deyip
altını oymaya başladık; bir yandan Kadına
şiddete sıfır tolerans! derken bizlerin, muhalefetin bu yönde
verdiği onlarca, yüzlerce önerge reddedildi ve bir cezasızlık
kültürü artık ülkemize hâkim oldu; bir yandan çocuklarımız derken
çocuk istismarında çocuğu istismarcısıyla evlendirmenin,
erken evliliklerin önü açılmak istendi; bir yandan insan hakları
eylem planları, yargı paketleri açıklanırken GREVIOda
bulunan bu denetim görevi hâlâ Parlamentoya getirilmedi, hâlâ GREVIO raporu
görüşülmedi, hâlâ basımı, dağıtımı
yapılmadı ve raporda belirtilen ısrarlı takip başta
olmak üzere eksik kalan, Türk Ceza Kanununda tanımlanması gereken
suç tipleri düzenlenmedi ki onlarca teklifimiz var.
Bugün, Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun ilk imzacısı da olduğu, 400e
yakın kadın örgütünün de talepleri doğrultusunda verdiğimiz
bir kanun teklifi var. Kadınların siyasete etkin
katılımının, eşit katılımının
önünü açacak bu teklif ve bugün burada, kadına yönelik şiddeti
araştırmak, önlemek için hep beraber
oluşturacağımız komisyonun kurulması için
yaptığımız bu komisyon raporu görüşmeleri aslında
devletin samimiyetini göstermesi için; kanunlarla, uygulamalarıyla ilgili
konuşabilmesi için bir fırsat.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Devam edebilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
CANDAN YÜCEER (Devamla) Suimisal bu sefer emsal
olmasın diyorum. Daha önce kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle
ilgili komisyonlar kurduk, evet, bir infial yaratan bir olaydan sonra.
Sağlık çalışanlarına yönelik komisyonlar kurduk ya da
çocuğun cinsel istismarı artık infial yarattı, ondan sonra
kuruldu ama suimisal emsal olmasın. Bu sefer şunu söylemek istiyorum:
Bu komisyon raporlarındaki çözüm önerileri, tespit edilen şeyler;
bunların sadece Parlamentoda tozlu raflarda kalmasına izin vermeyeceğiz,
iki elimiz yakanızda olacak. Bunların yaşama geçmesi için,
bunların uygulanması için takipçisi olacağımızı
söylemek istiyorum.
İnşallah, bu kurulan Komisyon, gerçekten
geçmişte olduğu gibi sadece kadük kalıp tarihin tozlu
raflarında yer almasın, bu sorunun çözümüne samimi olarak katkı
sunsun diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, yerimden bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin kadına yönelik
şiddetin sebepleri ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis Araştırması Önergelerinin
öngörüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bizim hatiplerimiz gerekli açıklamaları
yapacaklardır grubumuz adına, bu meseleyle alakalı
görüşlerimizi ifade edeceklerdir. Bir konuya açıklık getirmek
istiyorum: Burada hatip konuşmasında İstismarcılarla küçük
yaştakileri evlendirmenin önünü açmak istediniz. diye bir ithamda
bulunmuştur, bunu kabul etmediğimizi, bunu reddettiğimizi ifade
etmek isterim.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Ne
ithamı? Meclisin tutanağı var, önergesi var, resmî belgesi var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hanımefendi,
oradan laf atmayın, açarsınız tutanağa bakarsınız
tamam mı.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Laf
atmıyorum ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, bir
kere bunu reddettiğimizi ifade etmek isterim. Bir kere, bu meselede bu
cezaların ağırlaştırılmasıyla alakalı
düzenlemeler Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yapılmıştır.
Yani bizden önceki dönemde, mahkeme kararlarıyla veya işte, anne
babanın rızasıyla evlilikler oluyorken biz bunu ceza hukukuna
taşıdık ve yaptırımlar daha da ağırlaştı.
Dolayısıyla, burada aslında daha koruyucu düzenlemeleri Adalet
ve Kalkınma Partisi yapmıştır. İstismarcılarla
küçük yaşta çocukların evlendirilmesiyle alakalı bir mesele söz
konusu değildir, böyle bir şeye biz asla rıza göstermeyiz, aksi
düzenlemeleri de yapan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) 5237 sayılı
Kanun oy birliğiyle geçti Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
meselenin özüne ilişkin konuşmacılarımız gerekenleri
söylediler. Yalnız, Sayın Grup Başkan Vekilinin ifade
ettiği olay yaşandığında hepimiz, birçoğumuz
buradaydık, ben buradaydım. Sayın Bekir Bozdağ Adalet
Bakanıydı. Gecenin bir yarısında çantadan bir tane önerge
çıktı. Eğer 4 kişi daha olsaydı AK PARTİde, yani
karar yeter sayısını tutturmuş olsalardı önerge
geçecekti. Önergenin özü, sayın hatibimizin ifade ettiği
sıkıntıyı taşıyordu. Ardından zaten dört
günlük sürede Türkiye bunu çok tartıştı ve Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın değerli kızlarının da
bulunduğu KADEMin de önergenin o hâline duydukları itiraz ve rahatsızlık
üzerine önerge salı günü işleme alınmadı. Bekir Bozdağ
da zaten Yapmayın, bunu nasıl yaparsınız?
dediğimizde Bunu bu gece geçiremezsem bir daha geçiremem. sözünü
kullanmıştı. O, dün gibi hepimizin hatıralarında olan
o gecedeki o önergenin arkasında AK PARTİ siyaseti de
duramamıştı zaten. Hatibimizin ifade ettiği mesele budur.
Teşekkür ediyorum.
IX.-MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- Adana Milletvekili Müzeyyen
ŞEVKİN ve 22 Milletvekilinin kadın-erkek eşitliğinin
sağlanması, kadınların ve çocukların maruz
kaldığı fiziki ve cinsel saldırıların sona
erdirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/96) (Devam)
2.- Hatay Milletvekili Serkan TOPAL ve 28
Milletvekilinin cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret
suçunun boyutlarının belirlenmesi ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/234) (Devam)
3.- İYİ Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Yavuz
Ağıralioğlunun kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile
kadınların sosyal konumunun iyileştirilmesi için
alınması gerekli tedbirlerin saptanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/409)
(Devam)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer
ve 25 Milletvekilinin kadınlara yönelik şiddetin tüm boyutları
ile incelenerek bu soruna karşı önleyici politikaların
geliştirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/501) (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 21 Milletvekilinin çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel
istismarın önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/698) (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 29 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve
kadın cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1743) (Devam)
7.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önal ve 24 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve
kadın cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1747) (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü ve 25 Milletvekilinin erkek şiddeti sonucu yaşanan
kadın ölümlerinin araştırılarak geride kalanlar için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1912)
(Devam)
9.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer ve 22 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin
nedenlerinin araştırılarak koruma mekanizmalarının
yeterliliğinin incelenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2187)
(Devam)
10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen
ve 21 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin ve kadına karşı
şiddetin tüm yönleriyle araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2203)
(Devam)
11.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik şiddet
olaylarında medyanın rolünün araştırılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2303) (Devam)
12.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer
ve 20 Milletvekilinin kadın cinayetleri ve kadına yönelik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu konuda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2353)
(Devam)
13.- Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıer ve 21 Milletvekilinin elektronik kelepçe
uygulamasının kadına yönelik şiddet olayları ve
kadın cinayetlerini engellenmesindeki etkisinin incelenerek
yaygınlaştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2389)
(Devam)
14.- Şanlıurfa Milletvekili
Ayşe Sürücü ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin
önlenmesi ile mevcut düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması
sağlamak ve TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/2477) (Devam)
15.- Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğit ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetleri
başta olmak üzere kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2673)
(Devam)
16.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve 19 Milletvekilinin kadınların
yaşadığı her türlü şiddet, baskı,
ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı etkin
mücadele yollarının araştırılarak toplumsal cinsiyet
eşitliğini sağlamaya dönük politikaların belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2675) (Devam)
17.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
20 Milletvekilinin Türkiyede kadın cinayetleri ve kadına yönelik
şiddetin gerçek boyutunun ortaya çıkarılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2697)
(Devam)
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali
Öztunç ve 23 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/2830) (Devam)
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin
ve 24 Milletvekilinin kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına
yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2976) (Devam)
20.- İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke
ve 26 Milletvekilinin karantina günlerinde artan kadına yönelik
şiddet olaylarının önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2979) (Devam)
21.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu konuda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3019) (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak şiddetle mücadele kapsamında yasal
mevzuatların etkin işletilmesinin sağlanması amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3109) (Devam)
23.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19
Milletvekilinin cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret
suçunun boyutlarının ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3206) (Devam)
24.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç ve 19 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için uluslararası yükümlülüklerin ve yasal
mevzuatın uygulanmasının sağlanması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3430) (Devam)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan ve 20 Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve cinayet
vakalarının sebeplerinin tespit edilerek alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3476) (Devam)
26.- Konya Milletvekili Esin Kara ve 20
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3479)
(Devam)
27.- Muş Milletvekili Gülüstan
Kılıç Koçyiğit ve 20 Milletvekiliknin kadın cinayetleri ve
kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılarak bu
konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3482) (Devam)
28.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegü ve 19 Milletvekilinin kadına karşı şiddetin
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3484) (Devam)
29.- Şırnak Milletvekili Nuran
İmir ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3485) (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili
kanun ve sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasının
sağlanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3493) (Devam)
31.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca
ve 20 Milletvekilinin pandemi döneminde artan kadına yönelik şiddet
olaylarının araştırılarak gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3504)
(Devam)
32.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3505)
(Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve
20 Milletvekilinin kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak bu şiddeti önlemek için ilgili yasaların
uygulanmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3508)
(Devam)
34.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkun ve 19 Milletvekilinin artan kadına yönelik şiddet ve
cinayet olaylarının önlenmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3510) (Devam)
35.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini
önlemek için alınması gereken tedbirlerin ve izlenmesi gereken
politikaların belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3685)
(Devam)
36.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer
Öcalan ve 19 Milletvekilinin kadın cinayetlerinin önlenmesi için
kapsamlı politikalar oluşturulması için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3723) (Devam)
37.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve 19 Milletvekilinin kadınların
yaşadıkları her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3918) (Devam)
38.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutdere ve 21 Milletvekilinin kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3919) (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlü ve 21 Milletvekilinin pandemi sürecinde artan kadına
yönelik şiddet ve cinayet vakalarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3920) (Devam)
40.- İYİ Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
kadınların toplumsal hayatta karşılaştıkları
her türlü şiddetin engellenmesi ve kadın cinayetlerinin
durdurulması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/3921) (Devam)
41.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm
ve 19 Milletvekilinin kadınlara karşı her türlü
ayrımcılığın ve şiddetin son bulması için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3922)
(Devam)
42.- MHP Grubu adına Grup
Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın Türkiyede
kadına yönelik şiddetin sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3923)
(Devam)
43.- AK Parti Grubu adına Grup
Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Grup
Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Grup Başkanvekili
Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Grup Başkanvekili Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Grup Başkanvekili
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın kadına yönelik şiddet
olaylarının sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3924)
(Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekili Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek.
Buyurunuz Sayın Atabek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi
noktasında çok önemli yasal düzenlemeleri yapmış ve uygulamaya
geçirmiş bir partinin milletvekili olma şerefini
taşıdığımı ifade ederek sözlerime başlamak
istiyorum. Yeryüzündeki tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü en içten dileklerimle tebrik ediyorum.
Kadın-erkek yan yana medeniyet yolunda
yıllardır birlikte yürüyoruz. İnsanoğlu güzel olduğu
kadar çirkin manzaralara da şahitlik ediyor. Kadına yönelik
şiddet bu manzaraların en çirkinlerinden biri maalesef. Şiddet,
kime ve ne şekilde uygulandığı fark etmeksizin
toplumların ruhunda derin yara açmış kötü huylu bir tümördür.
Kadına karşı şiddet bizim toplumumuzun geniş
kesimlerinin nefretle yaklaştığı, maalesef, kendini
bilmezlerin ise bir şekilde bunun içinde yer aldığı bir
hastalıktır. Elbette bu sorunun kökünden kazınması
noktasında hepimiz canla başla mücadele ediyoruz. Maalesef ki
kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaşanan küresel bir sorundur;
belli bir coğrafyası, dili, dini ya da ırkı yoktur.
Ülkemizde, maalesef, bizi insanlığımızdan utandıran
elim vakalar yaşandı. Çok yönlü gayretlere rağmen 2014-2019
yılları arasında 1.938 kadın cinayeti işlenmiş,
2020de 267, 2021in ilk iki ayında ise 47 kadın şiddete
uğrayarak hayatını kaybetmiştir. Bu elim vakalar toplum
vicdanında derin yaralara sebep olmakta, hem bireylerin hem de toplumun
sosyal psikolojisini olumsuz etkilemektedir.
Gelişmiş olduğu düşünülen
ülkelerde de şiddet ve cinsel saldırıların ne kadar
yaygın olduğunu maalesef görüyoruz. Hepimizin bildiği gibi, bu
vahim konu sadece hukukun ya da kolluk güçlerinin ilgi alanında
değildir. Kadına karşı şiddette olduğu gibi,
insanın en karanlık yönlerinden biri olan şiddet meselesi,
kadınıyla erkeğiyle ve toplumun tüm paydaşlarıyla
ortak çözülebilecek siyasetüstü, partilerüstü bir meseledir.
Son on dokuz yıldır AK PARTİ
iktidarları döneminde, başta kadına yönelik şiddet olmak
üzere, kadını ilgilendiren her türlü meselede büyük bir hassasiyet ve
gayret gösterilmiştir. AK PARTİ, kadınlara ve
kadınların güçlenmesinin önemini sadece cinsiyet temelli olarak ele
almamakta, gelecek nesilleri büyütme, yetiştirme ve aileye güç katma
değerini de göz ardı etmemektedir. Kadınlarımız
toplumsal hayatın olduğu kadar, ailelerimizin de temel direği ve
kalkınmamızın öznesidir. Kadınların refahı ve
toplumsal hayatta karşılaştığı engellerin ortadan
kaldırılması ve Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye
hedefimiz, Türkiye olarak topyekûn kalkınma anlayışı için
bir vazgeçilmezdir. Kadınların bireysel ve toplumsal olarak daha
fazla güçlenmeleri, daha nitelikli eğitim imkânlarına sahip
olmaları, karar alma mekanizmalarındaki etkinliklerinin
artırılması, iş gücü piyasasına girişlerini
kolaylaştırarak istihdamlarının artırılması ve
ekonomide daha fazla katma değer oluşturması AK PARTİnin
temel hedeflerinden biridir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan önderliğinde AK PARTİ iktidarları olarak
kadınlarımızın güçlenmesi vizyonumuzu aynı zamanda
uluslararası platformlara da taşıdık. Türkiyenin 2015
yılında G20 Dönem Başkanlığında, ekonomik büyüme
hedefine ulaşmanın ancak kadının statüsünün yükseltilmesine
duyarlı olunarak mümkün olunacağı anlayışıyla
Kadın20 Platformunun kurulmasına Türkiye olarak bizler öncülük ettik.
İslam İşbirliği Teşkilatına üye ülkelerde,
kadın meselelerinin istişare edileceği Kadın
Danışma Konseyi, Dönem Başkanlığını
yürüttüğümüz süreçte, Sayın Cumhurbaşkanımızın
çağrısıyla ülkemiz öncülüğünde kuruldu.
Türkiye, kadınların güçlenmesi ve
toplumsal hayata etkin katılımına yönelik geliştirdiği
politikalarla hem Avrupa ülkelerine hem de İslam ülkelerine örnek
teşkil etmektedir. Kadına yönelik şiddetle mücadele çok yönlü,
bütüncül bir yaklaşımı ve toplumun tüm kesimlerinin ortak ve
kararlı mücadelesini gerektirmektedir. Dolayısıyla bilimsel
olarak da farklı disiplinler arası yaklaşımlarla ilgili
çalışmaların yürütülmesi ve ilgili tüm tarafların önleme,
koruma, cezalandırma ve politika boyutuyla sürecin içinde yer alması
büyük önem arz etmektedir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımızın şiddetle mücadele yol
haritası olan, 2016-2020 yıllarını kapsayan Kadına
Yönelik Şiddetle Mücadele Üçüncü Ulusal Eylem Planı
hazırlanarak Bakanlık koordinesinde uygulaması
gerçekleştirilmiştir. Üçüncü Ulusal Eylem Planı
doğrultusunda, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, Adalet, Millî Eğitim, Sağlık
Bakanlığı ve Diyanet İşleri
Başkanlığı iş birliği yaparak öne çıkan
sorunlar ve çözüm önerileri üzerine ortak çalışmalar
yapılmış, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
Koordinasyon Planı gerçekleştirilmiştir.
AK PARTİ iktidarı, devletin tüm
kurumlarıyla birlikte şiddet mağdurları ve çocuklarına
yönelik koruyucu, önleyici hizmetlerin etkin verilmesi ve
yaygınlaştırılması ile mağdurların sosyoekonomik
olarak güçlenmesini önceleyerek ele almıştır.
İktidarımız kadına yönelik şiddetle mücadele il eylem
planlarını 81 ilimizde hazırlayıp etkin bir şekilde
yürürlüğe koymuştur. Ayrıca, 81 ilimizde kadına yönelik
şiddetle mücadele il koordinasyon izleme ve değerlendirme komisyonları
oluşturulmuştur. Kadına yönelik şiddetle mücadele
çalışmalarında sadece kriz odaklı değil, aynı
zamanda risk odaklı yaklaşımla şiddet mağduruna
doğru müdahale ve etkin hizmet sunmak için kadına yönelik şiddet
vakalarına Risk, Analiz ve Yönetim Modülü uygulaması 18 ilimizde
pilot uygulama olarak başlamıştır. Şiddet önleme ve
izleme merkezleri 81 ilimizde aktif olarak hizmet vermektedir. İlçe
düzeyinde şiddet mağduru ve beraberindeki çocukların ihtiyaç duyduğu
konularda sosyal hizmet modellerine erişimini kolaylaştırmak
için, karşılaştıkları sorunların çözümü için bire
bir destek almaları amacıyla ülke genelinde 355 sosyal hizmet
merkezinde şiddetle mücadele irtibat noktaları oluşturulmuştur.
Türkiye genelinde, 112si Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına
bağlı 148 kadın konukevi 3.576 kapasiteyle hizmet vermektedir.
AK PARTİ iktidarları döneminde kadına yönelik şiddetle
mücadele kapsamında 2007-2021 yılları arasında 1,3 milyon er
ve erbaşa, 299 bin kolluk görevlisine, 159 bin sağlık
görevlisine, 106 bin din görevlisine ve 75 bin kamu görevlisine, toplamda 1,9
milyonu aşkın kişiye eğitimler ve seminerler
verilmiştir. Bütün bu rakamlar ele alındığında AK
PARTİ iktidarı kadına yönelik şiddete karşı etkin
bir çalışma içindedir.
Kadınlara yönelik şiddet olayları
üzerinden iktidarımızı hedef alanları kınıyorum.
Teşkilatlarında kadınlara yönelik şiddetin önüne
geçemeyenlerin, şiddet gösteren insan müsveddelerini partisinden
uzaklaştıramayanların bu konuda AK PARTİyi
eleştirmeleri trajikomik bir durumdur. Ayrıca, bugün böyle önemli bir
komisyonun kurulması aşamasında Grup Başkan Vekilimize
bıyıklı diye bir ifadede bulunmak cinsiyet
faşistliğidir. Burada bıyıklı uzun saçlı diye
bir ayrım yapmak acizliktir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Şiddeti konuşurken şiddet tavrını
ve ayrımcı dili kınıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kadına yöneltilen şiddet
tüm topluma, tüm insanlığa yöneltilmiş bir eylemdir. İktidarımız
her konuda olduğu gibi kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi
için de politikalarını her gün geliştirmektedir.
2 kız evladı bir anne olarak buradan tüm
anne ve babalara seslenmek istiyorum: Evlatlarımızı
yetiştirirken onlara sevgi, şefkat ve merhametle davranalım.
Cinsiyetlerinden dolayı imtiyazlı olduklarına
inandırmayalım. Hem aile ortamında hem de izledikleri
yayınlarda şiddet içerikli her şeyi yavrularımızdan
uzak tutalım. Unutmayalım, şiddet, öğrenilen bir
davranıştır.
Sözlerimi Anadolunun bilge ozanı Neşet
Ertaşla tamamlamak isterim: Kadın insandır, biz
insanoğluyuz.
Şiddete maruz kalmış
kardeşlerimiz adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulacak
araştırma komisyonuyla şiddetle mücadele noktasında önemli
çalışmalara imza atacağımıza inanıyoruz.
Şehit olan tüm kız kardeşlerimize,
şiddet sonucu hayatını kaybeden tüm kız kardeşlerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Kayseri
Milletvekili Sayın Hülya Nergise aittir.
Buyurunuz Sayın Nergis. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜLYA NERGİS
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına
yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili Meclis araştırması
önergesi hakkında AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Günümüzde tüm dünyada şiddet ve özellikle
kadına yönelik şiddetle mücadele, uluslararası kuruluş ve
devletlerin de ilk gündem maddeleri içerisinde yer almaktadır. Kadına
yönelik şiddet ve aile içi şiddet; ekonomik gelişmişlik
düzeyi, kültür, coğrafi alan, dinî farklılıklar gösteren tüm
toplumlarda yaygın olarak görülmeye devam eden bir insan hakları
sorunu olarak güncelliğini korumaktadır. Çok boyutlu bir sorun
alanı olarak kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet
yalnızca kadınları değil, tüm toplumu olumsuz etkileyen
unsurlardan bir tanesidir.
Birleşmiş Milletler verilerine göre
dünyada her 3 kadından 1i yaşamının herhangi bir döneminde
fiziksel veya cinsel tacize maruz kalmaktadır. Gelişmişlik
düzeyi ne olursa olsun dünyanın her ülkesinde kadına yönelik şiddetin
en uç noktasını kadın cinayetleri oluşturmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü 2015 yılı verilerine göre Brezilyada 1
milyon kadından 42 kadın cinayete kurban giderken Amerika
Birleşik Devletlerinde bu rakam 22yi bulmaktadır; Arjantinde 13,
Belçika ve Avustralyada 8, İsrailde de 7 kadın cinayete kurban
gitmektedir. Türkiye ise Almanya, İsveç, Norveç, Hollanda, İspanya
gibi ülkelerle birlikte 1 milyonda 5 bandında seyretmektedir.
Uluslararası alanda şiddetin önlenmesine
yönelik olarak Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi önemli
çalışmalar yürütmüştür ve bu kapsamda oluşturulan
sözleşmeler ülkemizin de imzalayarak yürürlüğe koyduğu
sözleşmelerdendir. İç hukuka aktarılması yönünde
çalışmalar yapılmış ve bu sözleşmeler hızla
iç hukukumuza aktarılmıştır. Ülkemiz, taraf olunan tüm
sözleşmeler, Anayasa ve temel kanunlarımız başta olmak
üzere reform niteliğinde yasal düzenlemeler ve kadına yönelik
şiddetle mücadele ve kadınların güçlenmesine yönelik yürütülen
politika ve programlarıyla özellikle son on dokuz yıl içerisinde
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
liderliğindeki Hükûmetimizce bu alanda yürütülen kararlı ve
istikrarlı politikalarla çok ciddi ilerlemeler
sağlamıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ülkemiz tarafından insan haklarına
saygılı, sosyal hukuk devleti olarak özellikle 2000
yılından sonra başta Anayasa ve temel kanunlarımız
olmak üzere mevzuatımızda kadın-erkek eşitliğinin
hukuki zemini güçlendirilerek önemli düzenlemeler yapılmış ve
yasal mevzuat gözden geçirilerek cinsiyetçi unsurlardan
arındırılmıştır. Kadın haklarının
geliştirilmesi, kadının toplumsal statüsünün güçlenmesi ve
kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi amacıyla
yapılan düzenlemelerle şiddetle mücadeleye yönelik yasal altyapı
güçlendirilmiştir. Bu kapsamda, 2012 yılında şiddetle
mücadelede etkin tedbirler öngören 6284 sayılı Ailenin Korunması
ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan
farkındalık çalışmalarında kadına yönelik
şiddetin millî ve manevi değerlerimizle asla bağdaşmayan
bir insanlık suçu olduğu ve bu konudaki mücadelenin sıfır
tolerans ilkesiyle yürütüleceği Cumhurbaşkanlığı
düzeyinde dile getirilmiştir.
Kadına yönelik ve aile içi şiddetle
mücadelede kurumlar düzeyinde seferberlik anlayışıyla
çalışmalar yürütülmektedir. On Birinci Kalkınma Planında
kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı önlemek,
kadınların toplumsal hayatın tüm alanlarında hak,
fırsat ve imkânlardan eşit bir şekilde
yararlanmalarını ve güçlenmelerini sağlamak temel amaç olarak
benimsenmiştir.
Ülkemizde gerek yasal düzenlemelerin hızla
yürürlüğe konulması suretiyle yasal önlemlerin alınması
gerekse Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı,
Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
ile diğer kurum ve kuruluşların konuya hassasiyetle
yaklaşımı ve yürütülen çalışmalar devletimizin
şiddetle mücadelede kararlılığını ortaya
koymaktadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin devlet
politikası olarak uygulanması esasıyla ulusal eylem planı
kapsamında 81 ilde kadına yönelik şiddetle mücadele il eylem planları
hazırlanıp yürürlüğe konulmuştur. Şiddet Önleme ve
İzleme Merkezleri Hakkında Yönetmelik
çıkarılmıştır. 2020-21 döneminde kadına yönelik
şiddetle mücadelede acil alınması gereken önlemlerin
uygulanmasının sağlanması amacıyla 75 maddeden
oluşan koordinasyon planı yürürlüğe girmiştir. 2020
yılı sonunda ise Bakanlığımızın üstün
gayretleriyle bu plandaki faaliyetlerin tamamına yakını
gerçekleştirilmiştir. 2020 yılı başında Adalet
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili genelgelerini
güncellemişlerdir. 2019 yılında aile mahkemelerinden
bazıları tedbir mahkemesi olarak belirlenmiştir. 7242
sayılı Kanunla getirilen denetimli serbestlik, özel infaz ve
şartlı salıverme hükümlerinden kadına yönelik şiddet
suçu kapsamındaki suçlardan hüküm giyenler
yararlandırılmamıştır. Düzenleme kapsamında
ayrıca kasten adam yaralama suçunun canavarca his saikiyle işlenmesi
hâli nitelikli hâller arasına alınmış ve suçun bu suretle işlenmesi
durumunda verilecek azami ceza on sekiz yıla çıkarılmıştır.
10 Haziran 2020 tarihinde mağdur hakları
alanında reform niteliğinde hükümler içeren 63 sayılı Suç
Mağdurlarının Desteklenmesine Dair
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlanmıştır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının şiddet mağdurlarına yönelik
hizmetleri, ilçeler de dâhil yurt genelinde 7/24 anlayışıyla
devam etmektedir. Adalet Bakanlığınca suç
mağdurlarının özellikle şiddet mağduru kadın ve
çocukların adalete erişimini kolaylaştırmak amacıyla
adliyelerde Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlükleri
kurulmuştur. Adli görüşme odaları da müdürlük şemsiyesine
alınmış ve uzman personel görevlendirilmiştir. Aile içi ve
kadına yönelik şiddetle mücadele birimleri ilçe düzeyinde de
yayılarak il, ilçe düzeyinde toplam 1.086 birim oluşturulmuş
olup uzman personeller görevlendirilmiştir. Savcılıklarda
kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet kapsamında
işlenen suçların soruşturmaları Aile İçi Şiddet
Suçları Soruşturma Bürolarında takip edilip
sonuçlandırılmaktadır. Önleyici çalışmalar
kapsamında farkındalık oluşturmak ve zihniyet
dönüşümünün sağlanması amacıyla eğitim ve seminerler
gerçekleştirilmektedir. Ocak 2021 itibarıyla etkin bir tedbir olan
elektronik kelepçe uygulaması Elektronik İzleme Merkezinde bin
kapasiteyle 7/24 esasına göre tüm il ve ilçelerde uygulanmaktadır.
Şiddet anında en yakın kolluk birimine en hızlı
şekilde ulaşmak için geliştirilen KADES mobil uygulaması
bulunmaktadır. Bugün KADES uygulamalarını 1,5 milyon insan,
kadın kullanmaktadır. Mağdura daha hızlı ulaşma,
takip ve izleme sürecinin etkinliğini artırmak için veri sistemi
entegrasyonu tamamlanmıştır. Kadına yönelik şiddet
suçlarında soruşturma süresi seksen günden elli beş güne
düşürülmüştür. 6284 sayılı Kanun kapsamında
Bakanlık, şiddet mağdurlarına yönelik her türlü davaya katılabilmektedir.
2 Mart 2021 tarihinde
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından
açıklanan 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyetten oluşan İnsan
Hakları Eylem Planında aile içi şiddetle ve kadına
karşı şiddetle mücadelenin etkinliğinin
artırılması hedefine yönelik, eşe karşı
işlenen suçlarda cezayı artıran sebeplerin
boşanmış eşe de uygulanması düzenlenecektir.
Israrlı takip fiilleri ayrı bir suç olarak düzenlenecektir. Suç
mağdurları için hastanelerde oluşturulan özel merkezlerin
yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.
Savcılıklardaki özel soruşturma bürolarının ülke
genelinde yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.
Şiddet mağduru kadınlara avukat görevlendirilmesi ve adli
yardımdan etkin yararlanmaları sağlanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim, buyurun.
HÜLYA NERGİS (Devamla) Yargı
mensuplarına konuyla ilgili eğitim verilmesi, önleyici ve koruyucu
kapasitenin artırılması, şiddet uygulayanların
rehabilitasyonu, boşanma sürecinde taraflar ve çocuklara yönelik
psikososyal destek sağlanması gibi çok sayıda faaliyete de yer
verilmiştir.
Bu arada, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilimizin
şahsıma karşı eleştirisine de kısa bir cevap
vermek isterim. Bütün kamuoyunu uzun süre meşgul eden Cumhuriyet Halk
Partisinin kendi teşkilatları içerisindeki taciz ve tecavüz
vakalarına karşı duruşu ve net bir tavır
sergileyememeleri bütün Türkiye'nin malumudur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O sizin yalanınız,
AK PARTİnin yalanı! Türkiye'nin malumu değil, AK PARTİnin
yalanı o!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yalan
algınız, yalan algınız!
HÜLYA NERGİS (Devamla) Kendi içlerindeki
şiddete çözüm üretemeyenlerin ülke içerisindeki şiddet
vakalarına çözüm üretmeleri mümkün değildir. Bunu
halkımızın takdirine sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo,
helal olsun. İşin özü bu işte, işin özü bu.
HÜDA KAYA (İstanbul) İktidar sizsiniz,
siz çözüm üreteceksiniz.
HÜLYA NERGİS (Devamla) Ayrıca, kurulacak
olan komisyonun kadın sorunlarına, şiddete çözüm üretmesi
noktasında hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, her 2
hatibi peşi sıra dinledik, 2sinin de partimize yönelik, biraz önce
sizin de duyduğunuz, benim tekrarında fayda görmediğim
ifadelerine grup adına cevap vermek üzere Milletvekilimiz Sera
Kadıgil adına söz talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Başkanım, siz
lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok efendim; ben bir
hanımefendiye böyle bir günde cevap verecek kadar bu işte acemi
değilim, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar) Müsaade ederseniz Sera Kadıgil kullanacak söz
hakkımı efendim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Asıl erkek
konuşsun, şiddeti erkek yapıyor.
BAŞKAN Sayın Kadıgil
(CHP sıralarından
alkışlar)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek ve
Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin kadına yönelik şiddetin
sebepleri ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis Araştırması Önergelerinin öngörüşmelerinde AK
PARTİ grubu adına yaptıkları konuşmalarında
CHPye sataşması nedeniyle konuşması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Sayın Nergis, siz benim hem hemşehrimsiniz hem KEFEKte iki senedir
biz sizinle beraber çalışıyoruz. Birincisi: Grubumuza bir
sataşmanız oldu İçindeki taciz, tecavüzlere yeterince ses
çıkaramayan
diye. Ben bunu daha önce buradan defalarca anlattım,
Grup Başkan Vekilim, arkadaşlarım defalarca anlattı; biz ilgililerin
tamamını kulağından tuttuk, kapının önüne koyduk,
gereken bütün hukuki desteği mağdur arkadaşlarımıza
verdik. Buna rağmen, ben bu kürsüde bir cümle kullandım, sizin havuz
medyanız aldı onu, on saniyesini kesip biçip kullandı.
Aslında, az önce ben burada on dakika boyunca
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sakin olun kızlar ya! Bakın, sakin
konuşuyorum, sakin olun. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben az önce burada on dakika boyunca anlattım
ya, aslında o kurduğum cümlenin kökeni de odur. İşte, bak,
daha yeni, 92 yaşındaki ninenin, elinden çıkan MHP
Sakın
sataşma olarak algılamayın. Emin olun İYİ
PARTİnin içinde de emin olun HDPnin içinde de CHPde de AKPde de
Eğer biz bu toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamazsak,
buna ilişkin adımları atmazsak bu iş devam edecek.
Birbirimize sataşarak bunun içinden çıkamayız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Benim size bu kürsüden sorduğum tek soru
vardı. Bakın, ben KEFEK Sözcüsüyüm, siz AKPnin KEFEK Grup
Başkan Vekilisiniz ve ben size bir televizyon programında şunu
sordum: İstanbul Sözleşmesinden geri adım
atılabileceğini söylediğiniz iddia ediliyor
Artı olarak
şunu sordum: Bu ülkede kadın cinayetleri abartılıyor,
kadınların 12 katı erkek öldürülmüş.
beyanınızın arkası önü var mıdır? Çünkü ben havuz
medyası değilim, ben milletvekiliyim, sizden de bu tutumu beklerim.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Kendinizi burada açıklamanızı
isterim. Eğer bunlar samimi görüşlerinizse de KEFEK Grup Başkan
Vekilliğine uygun olmadığınızı düşünürüm ve
sizi tekrar istifaya davet ederim. Buna cevap vermek üzere kürsüye gelirseniz
çok sevinirim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.-MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- Adana Milletvekili Müzeyyen ŞEVKİN ve 22 Milletvekilinin
kadın-erkek eşitliğinin sağlanması,
kadınların ve çocukların maruz kaldığı fiziki ve
cinsel saldırıların sona erdirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/96)
(Devam)
2.- Hatay Milletvekili Serkan TOPAL ve 28 Milletvekilinin
cinsiyetçiliğin ve kadına karşı nefret suçunun
boyutlarının belirlenmesi ve bunlara karşı mücadele
yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/234) (Devam)
3.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlunun kadına
yönelik şiddetin önlenmesi ile kadınların sosyal konumunun
iyileştirilmesi için alınması gerekli tedbirlerin
saptanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/409) (Devam)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 25 Milletvekilinin
kadınlara yönelik şiddetin tüm boyutları ile incelenerek bu
soruna karşı önleyici politikaların geliştirilmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/501) (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 21
Milletvekilinin çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel istismarın
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/698) (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 29
Milletvekilinin kadına karşı şiddet ve kadın
cinayetlerine karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1743) (Devam)
7.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal ve 24 Milletvekilinin
kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerine
karşı alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1747)
(Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü ve 25
Milletvekilinin erkek şiddeti sonucu yaşanan kadın ölümlerinin
araştırılarak geride kalanlar için yapılması
gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1912) (Devam)
9.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve 22
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak koruma mekanizmalarının
yeterliliğinin incelenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2187) (Devam)
10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen ve 21 Milletvekilinin
kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin tüm
yönleriyle araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2203) (Devam)
11.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddet olaylarında medyanın
rolünün araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2303)
(Devam)
12.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 20 Milletvekilinin
kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak bu konuda alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2353) (Devam)
13.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ve 21 Milletvekilinin
elektronik kelepçe uygulamasının kadına yönelik şiddet
olayları ve kadın cinayetlerini engellenmesindeki etkisinin
incelenerek yaygınlaştırılması amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/2389) (Devam)
14.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve 20
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile mevcut
düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması sağlamak ve
TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2477) (Devam)
15.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 19
Milletvekilinin kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına
yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2673) (Devam)
16.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve 19
Milletvekilinin kadınların yaşadığı her türlü
şiddet, baskı, ayrımcılık ve ötekileştirmeye
karşı etkin mücadele yollarının
araştırılarak toplumsal cinsiyet eşitliğini
sağlamaya dönük politikaların belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2675)
(Devam)
17.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve 20 Milletvekilinin
Türkiyede kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin gerçek
boyutunun ortaya çıkarılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2697) (Devam)
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ve 23 Milletvekilinin kadın
cinayetlerinin nedenlerinin araştırılarak gerekli önlemlerin
alınması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2830) (Devam)
19.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin ve 24 Milletvekilinin
kadın cinayetleri başta olmak üzere kadına yönelik her türlü
şiddet ve ayrımcılığın
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2976) (Devam)
20.- İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve 26 Milletvekilinin
karantina günlerinde artan kadına yönelik şiddet
olaylarının önlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2979) (Devam)
21.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin nedenlerinin
araştırılarak bu konuda alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3019) (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve 19 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddetin nedenlerinin araştırılarak
şiddetle mücadele kapsamında yasal mevzuatların etkin
işletilmesinin sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3109)
(Devam)
23.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19 Milletvekilinin cinsiyetçiliğin
ve kadına karşı nefret suçunun boyutlarının ve bunlara
karşı mücadele yöntemlerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3206)
(Devam)
24.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç ve 19
Milletvekilinin kadına yönelik şiddetin önlenmesi için
uluslararası yükümlülüklerin ve yasal mevzuatın
uygulanmasının sağlanması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3430)
(Devam)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan ve 20 Milletvekilinin
kadına karşı şiddet ve cinayet vakalarının
sebeplerinin tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3476) (Devam)
26.- Konya Milletvekili Esin Kara ve 20 Milletvekilinin kadına yönelik
şiddetin önlenmesi ve yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3479) (Devam)
27.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve 20
Milletvekiliknin kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin
nedenlerinin araştırılarak bu konuda alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3482) (Devam)
28.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü ve 19
Milletvekilinin kadına karşı şiddetin önlenmesi için
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3484)
(Devam)
29.- Şırnak Milletvekili Nuran İmir ve 19
Milletvekilinin kadın cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/3485) (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve 20 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili kanun ve
sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasının
sağlanması amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3493) (Devam)
31.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve 20 Milletvekilinin
pandemi döneminde artan kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını
sağlamak amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3504) (Devam)
32.- Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 Milletvekilinin kadına
yönelik şiddetin önlenmesi için yapılması gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3505) (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve 20 Milletvekilinin
kadına yönelik şiddet olaylarının
araştırılarak bu şiddeti önlemek için ilgili yasaların
uygulanmasını sağlamak amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3508)
(Devam)
34.- Muş Milletvekili Şevin Coşkun ve 19 Milletvekilinin
artan kadına yönelik şiddet ve cinayet olaylarının
önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/3510) (Devam)
35.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay ve 19 Milletvekilinin kadına
yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemek için
alınması gereken tedbirlerin ve izlenmesi gereken politikaların
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3685) (Devam)
36.- Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ve 19 Milletvekilinin
kadın cinayetlerinin önlenmesi için kapsamlı politikalar
oluşturulması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/3723) (Devam)
37.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve 19
Milletvekilinin kadınların yaşadıkları her türlü
şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi için
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3918)
(Devam)
38.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere ve 21
Milletvekilinin kadına yönelik her türlü şiddet ve
ayrımcılığın önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3919) (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlü ve 21
Milletvekilinin pandemi sürecinde artan kadına yönelik şiddet ve
cinayet vakalarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3920) (Devam)
40.- İYİ Parti Grubu adına Grup Başkanvekili
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın kadınların toplumsal
hayatta karşılaştıkları her türlü şiddetin
engellenmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/3921)
(Devam)
41.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve 19 Milletvekilinin
kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın
ve şiddetin son bulması için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3922) (Devam)
42.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın Türkiyede kadına yönelik şiddetin sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3923) (Devam)
43.- AK Parti Grubu adına Grup Başkanvekili İstanbul
Milletvekili Mehmet Muş, Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili
Bülent Turan, Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Grup
Başkanvekili Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlu ve Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın kadına yönelik şiddet olaylarının sebeplerinin
tüm yönleriyle araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/3924) (Devam)
BAŞKAN Meclis
araştırması önergeleri üzerinde birlikte yapılan
görüşme tamamlanmıştır.
Meclis
araştırması açılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meclis
araştırmasını yapacak komisyonun 19 üyeden
kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma
süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi
tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun gerektiğinde
Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, söz talebimiz var bu hususta.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Özel...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bütün
partiler aynı noktaya gelmişken, Komisyonda eşit temsil için adım
atmak böyle bir komisyona yakışacakken üye sayısının
19 olmasına 5e bölünemeyeceği için itirazları olduğuna, bu
komisyonun çoğunluğun AK PARTİde olacağı bir komisyon
olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, itirazımız şudur: 19, 5e
bölünemediği için itiraz ediyoruz. Şimdi, Komisyonun kurulması
güzel, dünya kadar acı çekildi, eziyet çekildi; yüzlerce önerge verildi,
onlarcası reddedildi. Bu kadar berbat şartlar altında,
Samsundaki görüntüler bu ülkedeki tüm siyasileri, yaşayan herkesi bu
kadar rahatsız etmişken, ayrımsız bütün partiler aynı
noktaya gelmişken, kadına karşı şiddeti
araştırma noktasında partiler arasında eşit temsilin
olduğu bir adımı atmak böyle bir Komisyona
yakışacakken, 19 5e bölünmediği için itiraz ediyoruz.
İkincisi, 4
Başkanlık Divanı üyesinin seçileceğini söylediniz. 5 grup
olduğu için bu konuda gruplar bir çalışma yapabilirler
nasıl bir adalet sağlanacak diye ama şunu doğru
bulmayız: AK PARTİ kaldırsın elleri indirsin elleri, AK
PARTİnin çoğunluğuyla, bu Komisyonun çoğunluğu Adalet
ve Kalkınma Partisinde olsun, bu böyle bir mesele değil. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bitiriyorum.
Meseleyi buna
indirgeyeceksiniz. Yani bir araştırma komisyonunun, kadın
meselesine uygun şekilde, eşit temsille ve özel bir çalışma
gerektirdiği açıkken, bu şekilde 19 kişiden olsun,
toplansınlar, Başkan, Başkan Vekili AKP
KEFEKin neden o zaman
böyle bir güvencesi var, Başkan Vekili muhalefet partilerinden oluyor? Bu
işe samimi yaklaşmazsanız, Çoğunluk bizde. derseniz,
Emir komuta zinciri içinde ilerleyeceğiz. derseniz, bu doğru olmaz.
Komisyonun kurulmasına evet, 5e bölünmeyen 19 kişiye hayır,
herhangi bir siyasi partiye düşmeyecek komisyon yönetim temsiline
hayır diyorum.
Teşekkür ediyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Beştaş
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, komisyon kurulmasını önemsediklerine, bu
komisyonun eşit temsille ve adil bir yaklaşımla
çalışabileceğine, kadına yönelik şiddeti
araştıracak komisyon üyelerinin kadın olmasını, bu
komisyonun hakikaten kadınların sorunlarını masaya
yatırmasını ve çözüm üretmesini istediklerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Biraz önce de konuşmamda
söyledim, bu Genel Kurulda en çok tartıştığımız
meselelerden birkaçı kadına yönelik şiddet, kadının
insan hakları ve Türkiye'deki ayrımcı uygulama; idari,
yargısal ve siyasi bakış açısı olarak
ayrımcılık. Biz 102 önerge vermişiz, 400ü aşkın
soru önergesi vermişiz ve şu ana kadar kadına yönelik
şiddetle ilgili kararlı, ısrarcı ve net bir duruş bu
Parlamentodan çıkmadı, genellikle önergelerimiz reddedildi. Bugün
ortak, 5 partinin oyuyla, önergeyle bunun kabulünü tabii ki önemsiyoruz ve biz
de destekledik baştan beri. Ancak, bu Komisyonda da diğer
komisyonlardaki gibi çoğunluk, nisap uygulamasına göre alınacak
kararlarda yine iktidar ve ortağının oylarıyla bizim
önerilerimiz kabul edilmeyecek gibi görünüyor. Biz bunu kabul edilemez
buluyoruz. Ben önerdim de iktidar grubuna, yani eşit temsille, adil bir
yaklaşımla bu Komisyon çalışabilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Ayrıca, biz, mesela bu Komisyonda erkek milletvekillerinin de
çalışmasını uygun görmeyiz, yani kadın meselesinde,
kadına yönelik şiddetin araştırılmasında
kadınların görev almasını isteriz ve 5 grup
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Asıl, erkekler olsun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Oya Hanım, neresine itiraz ettiniz, gerçekten
anlamadım.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Asıl, erkekler olsun çünkü şiddeti uygulayan onlar.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şiddeti uygulayanlar şiddeti önlemezler
işte, biz onları önleteceğiz.
Yani özetle şunu
söylüyorum Sayın Başkan: Biz sayıya oy vermedik, bu
Başkanlık Divanı üyelerine oy vermedik çünkü bunu doğru
bulmuyoruz ve hâlâ bunu değiştirebiliriz. Bu Komisyon gerçekten
çalışsın ve Türkiyenin en önemli, Türkiyenin yarısını
oluşturan biz kadınların sorununu hakikaten masaya
yatıralım ve çözüm yöntemlerini birlikte bulalım diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Usta
39.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
İYİ PARTİ olarak, hakikaten verimli bir çalışma
çıkması için siyasi partilerin bu Komisyonda eşit temsille yer
almasının doğru olacağını düşündüklerine
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, tabii, bu konuda
bütün siyasi parti gruplarının hassasiyeti aynı. Önemli bir konu,
buradan hakikaten verimli bir çalışma çıkması
açısından siyasi partilerin bu Komisyonda eşit temsille yer
almasının biz de İYİ PARTİ Grubu olarak doğru
olacağını düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Muş
40.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Komisyonun İç Tüzükteki nisaplara göre
oluşacağına, amaçlarının kadına yönelik
şiddetin önüne geçebilecek olan fikirleri ve önerileri bu raporun
içerisinde toplamak ve bunun için katkı sunmak olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bir
araştırma komisyonu, bütün gruplar bu meselenin
araştırılmasını talep ediyorlar. İç Tüzükümüze
göre, Meclisin anayasası olan İç Tüzüke göre kurulmuş ve
oradaki nisaplara göre oluşacaktır. Şimdiye kadar kurulan
araştırma komisyonlarında, bu çalışmalarda Meclis
gayet uyumlu bir çalışma ortaya koymuştur, yani bundan önceki
araştırma komisyonlarında da
Yani burada
yaptığımız tartışmalar araştırma
komisyonlarımızda olmuyor, orada hakikaten mesele bilimsel olarak,
hukuki olarak, toplumsal olarak, sosyolojik olarak ele alınıyor.
Dolayısıyla, burada da bu anlamda bir çalışma
olacağını düşünüyoruz ve İç Tüzükün ilgili
maddelerine göre kuruldu. Yani burada Biz istediğimizi
yapacağız, sizin her şeyinize kapalı olacağız.
gibi bir anlayışla hareket etmiyoruz. Meclisin büyük partisiyiz ama
bizim amacımız bu meseleyle alakalı, kadına yönelik bu
şiddetin önüne geçebilecek olan fikirleri ve önerileri bu raporun
içerisinde toplamak ve bunun için katkı sunmak. Bütün gruplardan da bu
yönde bir katkı geleceğini düşünüyoruz. Yok nisap
tartışması, yok Eşit olsun. tartışmaları
bu çalışmayı, bu Komisyonu gölgede bırakır, böyle bir
tartışmanın içerisine girmeyelim diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi,
yerlerinden birer dakika söz vereceğim bazı milletvekillerine.
Sayın Kaya
41.- İstanbul Milletvekili Hüda
Kayanın, iki yüz on beş günlük ölüm orucundan sonra
Yargıtayın 16. Ceza Dairesinin Aytaç Ünsal davasında infaz
erteleme kararı almasına rağmen kendisinin hâlâ cezaevinde
tutulduğuna dikkat çekmek istediğine ilişkin
açıklaması
HÜDA KAYA (İstanbul)
Teşekkür ediyorum.
Ben, cezaevinden, Aytaç
Ünsaldan gelen mektuptan hemen küçük bir alıntı yapmak istiyorum.
Biliyorsunuz -iki yüz on beş gün ölüm orucuyla- tahliye edilmişti
ölüm sınırında olduğu için. Kendisi 16. Ceza Dairesi
tarafından tahliye edildi. Yargıtay, iyileşene kadar, yani
hukuken en az bir yıl infazını ertelemiş olmasına
rağmen, ortada Yargıtayın 16. Ceza Dairesinin infaz erteleme
kararı olduğu için alt mahkemenin buna uyması zorunlu
olduğu hâlde, Hapishanede kalamaz. diyen Adli Tıp raporu ve Çapa
Tıp Fakültesi Nöroloji Bilim Başkanlığının
raporları infaz ertelemeyi zorunlu kıldığı hâlde
şu anda mahkemeler bile bu davayla ilgili tahliye kararını
vermiyorlar ve ısrarla cezaevinde sağlığı son derece
kötü bir şekilde tutulmaya devam ediyor; özgürlüğü ve tedavi olma
imkânı engelleniyor. Bununla ilgili dikkatinizi çekmek istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Emecan
42.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar
Emecanın, Kadına karşı şiddet ve son on sekiz
yılda 7 kat artan kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için 6284
sayılı Kanunun ve İstanbul Sözleşmesinin etkili biçimde
uygulanmasının ve iş yaşamında, siyasette
eşitliğin sağlanmasının kadınların talebi
olduğuna, yüzde 50 cinsiyet kotasını ve fermuar yöntemini
getiren kanun tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Şentopa sunduklarına ilişkin açıklaması
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sizlere öncelikle, 8 Mart
vesilesiyle, kadınların temel taleplerini tekrarlayacağım:
Kadına karşı şiddet ve son on sekiz yılda 7 kat artan
kadın cinayetlerinin önlenebilmesi için 6284 sayılı Kanunun ve
İstanbul Sözleşmesinin etkili biçimde uygulanması, toplumsal
cinsiyet eşitliği kapsamında iş yaşamında
eşitliğin sağlanması, siyasette eşit temsil
hakkının sağlanması tüm kadınların talepleridir.
Dün, ilk imzası Genel
Başkanımız tarafından atılan, siyasette eşit
temsili sağlayan, yüzde 50 cinsiyet kotasını ve fermuar
yöntemini getiren kanun teklifimizi 17 kadın milletvekili olarak
imzaladık; bugün de 135 milletvekilimizin imzasıyla 8 Mart gününün
çalışan kadınlar için resmî tatil edilmesi teklifimizle birlikte
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentopa
sunduk. Kanun teklifimizin tüm parti grupları tarafından
desteklenmesini bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kerestecioğlu
43.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü bir kez daha
kutladığına, kurulan komisyonun hayırlı
olmasını dilediğine, yeni ölümleri önlemenin yegâne yolunun
kadın dayanışması ve İstanbul Sözleşmesi ile 6284
sayılı Kanunun etkin uygulanması olduğuna ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ben de bütün
kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Dünya Kadınlar Gününü bir
kez daha kutluyorum.
Yeni bir komisyon kuruldu,
hayırlı olsun. Ancak, gerçekten hayırlı olması için
eski komisyonun raporunu tamamlaması ve kamuoyuna, bizlere sunması
gerekiyor; İstanbul Sözleşmesinin Etkin Uygulanmasının
İzlenmesi ve Denetlenmesi Alt Komisyonun raporunu. Bu raporu bekliyoruz,
bir yıla yakındır bekliyoruz ve artık daha fazla beklemek
istemiyoruz. Yeni ölümleri önlemenin yegâne yolu gerçekten kadın
dayanışmasıdır ve İstanbul Sözleşmesinin,
6284ün etkin uygulanmasıdır diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Şahin
44.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, 8
Mart 1857 tarihinde New Yorklu kadın işçilerin eşit işe
eşit ücret talebiyle başlattıkları direnişi
selamladığına, tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutladığına, şiddetin
eşitsizliğin sonucu olduğuna, iktidardan samimiyet ve
kararlılık beklediklerine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
8 Mart 1857de New Yorklu kadın işçilerin eşit işe
eşit ücret talebiyle başlattıkları direnişi
selamlıyor ve onlardan aldığımız direnç ve güçle tüm
kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.
İstanbul Sözleşmesi
diyor ki: Kadına yönelik şiddet ister kamusal alanda ister özel
alanda olsun bir insan hakkı ihlalidir ve toplumsal cinsiyetle
doğrudan alakalıdır. Sözleşmeye karşı olmak,
Anayasa'mızın ayrımcılığı yasaklayan
maddesine de devletin bu konudaki sorumluluğuna da karşı
olmaktır, eşit bir yaşamı reddetmek ve kadınların
yaşam hakkını yok saymaktır. Hayatımızı
güvence altına alan İstanbul Sözleşmesini de 6284ü de eksiksiz
uygulayana kadar İstanbul Sözleşmesi yaşatır. demeye
devam edeceğiz. Buna alışın; hayatın her alanında
varız, var olacağız ve her alanda tam eşitlik istiyoruz.
Şiddet, eşitsizliğin bir sonucudur. İktidardan samimiyet ve
kararlılık bekliyoruz.
Saygılar. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
45.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 7 Mart Osmaniye ili Kadirli ilçesinin kurtuluş
yıl dönümünü kutladığına, bin yıllık
kardeşliği bozmaya çalışanlara milletin 15 Temmuz hain
darbe girişiminde olduğu gibi aynı ruhla cevap vereceğinden
kimsenin şüphesi olmamasına, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere
tüm şehitleri ve gazileri minnetle andığına, dünyayı
yaşanabilir hâle getiren kadınların Dünya Kadınlar Gününü
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çukurovada hürriyet ve istiklal güneşi 7 Martta
Kadirlide doğmuştur. Çukurovanın işgalden kurtulan ilk
şehri olan Kadirlinin 7 Mart kurtuluş destanını
kutluyorum. Bugün 101inci kurtuluş yılını hep birlikte her
geçen gün daha büyük bir coşkuyla kutladığımız bu
kadim toprağın kadirşinas evlatlarının
bağımsızlıkları için verdikleri mücadele tarihin onur
ve gurur sayfalarındaki yerini almıştır.
Ecdadımızın vatan sevgisini ve bu uğurda gösterdikleri
kahramanlıkları asla unutmayacağız,
unutturmayacağız. Bin yıllık kardeşliğimizi
bozmaya çalışanlara, 15 Temmuz hain darbe girişiminde
olduğu gibi milletimizin aynı ruhla cevap vereceğinden hiç
kimsenin şüphesi olmasın.
Sözlerime son verirken başta Gazi Mustafa Kemal
olmak üzere tüm şehitlerimiz ve gazilerimizi minnet, şükran ve
saygıyla anıyor, bu vesileyle de emekleri, sevgi dolu yürekleri,
fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren, daha
yaşanabilir hâle getiren kadınlarımızın Dünya
Kadınlar Gününü tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
46.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, bütün varlığıyla Millî Mücadele
saflarında yer alan, inanç sahibi, vatansever din adamı, dönemin
Ankara Müftüsü Mehmet Rifat Börekçiyi ölümünün 80inci yılında
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurarak Millî Mücadeleye
katılan, Heyet-i Temsiliye ve Mustafa Kemal Paşayı Ankaraya
davet ederek karşılayan, Ankaralılardan topladığı
46.500 lirayı Heyet-i Temsiliyeye teslim eden, kendisi ve eşi için kefen
parası olarak biriktirdiği bin lirayı da Millî Mücadeleye
bağışlayan Şeyhülislam Dürrizadenin Mustafa Kemal ve
Kuvayımilliyecilerin idam fetvasına karşı 153 müftüyü
toplayarak karşı fetva oluşturan, Hilafet ve saltanat
düşman elinde esirdir, baskı altında hazırlatılan
fetva hükümleri geçersizdir. diyen, 31 Mart 1924te ilk Diyanet
İşleri Başkanı olan ve 5 Mart 1941de ölene kadar bu görevi
sürdüren, bütün varlığıyla Millî Mücadele saflarında yer
alan, samimi, inanç sahibi, vatansever, din adamı, dönemin Ankara Müftüsü
Mehmet Rifat Börekçiyi ölümünün 80inci yılında rahmetle ve minnetle
anıyorum.
BAŞKAN Alınan
karar gereğince gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sıraya
alınan, Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç ve 21 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç
ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (X)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Komisyon Raporu 252 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz
isteyen, İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili
Sayın Erhan Usta.
Buyurunuz Sayın Usta.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Konuşmama geçmeden önce
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü ben de kutluyorum. Kadına şiddetin
önlenmesi için etkin mekanizmalar mutlak suretle
oluşturulmalıdır. Az önce kurmuş olduğumuz Komisyonu
bu vesileyle iyi değerlendirmek gerekir. Yani temennimiz şu: Bu,
yasak savmak için, bugünkü hassasiyetlerden dolayı kurulmuş bir
komisyon olmasın; iyi çalışan, sonuca odaklı bir komisyon
olmasını arzu ediyoruz. Biz o çerçevede gayretlerimizi
göstereceğiz İYİ PARTİ Grubu olarak.
Ayrıca, tabii, sürekli
ekonomiyi konuşuyoruz. Burada kadınların iş gücüne
katılımının da ekonomik büyüme açısından, gelirin
artması açısından çok ciddi bir katkı sunduğunu, hatta
dünya örneklerinde ciddi bir korelasyonun olduğunu, kadın iş
gücüne katılım oranı ile yüksek gelir grubu ülkeler
arasında bir korelasyon olduğunu da ifade etmek isterim. Bu anlamda
da konu son derece önemlidir. Mutlaka kadınlarımızı yeteri
kadar istihdama, iş hayatına katmak durumundayız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, yine bir torba kanun gündemimizde.
Defalarca söyledik burada torba kanunların ne kadar niteliksiz bir kanun
yapma şekli olduğunu, ancak AK PARTİ bunu bir
alışkanlık hâline getirdi ve yine bir torba kanunla
karşımıza çıktı. Tabii, her zaman olduğu gibi,
burada da yine, tali komisyonlardan görüş alınmadı. Örnek olsun
diye söylüyorum; bu, 2nci madde Plan ve Bütçe Komisyonuyla ilgili bir
maddedir. Bu, Komisyona bir şekilde gelmedi; gelirse de Başkan
yazı yazıp gönderiyor. Millî Eğitim Komisyonundan da yine
görüş alınmadı. Yangından mal kaçırır gibi bir
gayret içerisinde bir kanun teklifi şimdi önümüze geldi ve Genel Kurulda
görüşüyoruz. Şu sıra sayısı bile daha bu sabah elimize
geçti, yani hiç kimsenin çalışmasına imkân vermeyen bir
anlayış içerisinde bir kanun yapılıyor. Sivil toplum kuruluşları,
meslek örgütleri Komisyon çalışmalarına davet edilmedi.
Dolayısıyla bu da yapılacak kanunun kalitesini düşürüyor
elbette.
Şimdi, bu kanun
teklifiyle 7 tane kanunda düzenleme yapılıyor; hayvanların
kulaklarına takılacak küpeden internet hizmetlerine verilecek
teşvike, Çanakkale Tarihî Alandan Seyhan Nehri civarındaki sorunlara,
demir yolu taşımacılığından yap-işlet-devret
projelerine kadar birçok konu yine 12 maddelik bu kanun teklifi içerisinde yer
alıyor. Şimdi, tabii, burada 2nci madde dışındaki
hususlar da aslında bir kısım eksiklikler olmasına
rağmen yine bizim de katılabileceğimiz, diğer siyasi
partilerin de katılabileceği hususlar. Ancak burada 2nci madde var
ki, o, bomba gibi oraya konulmuş, hatta öyle anlaşılıyor ki
diğer maddeler bu 2nci maddeyi perdelemek için paravan olarak
kullanılmaktadır. Burada asıl amacın, bunun bu kadar
hızlı getirilmesindeki amacın 2nci maddede yapılan
düzenlemenin geçirilmesi olduğu gözden kaçmıyor.
Şimdi, bu 2nci maddeyle
ne yapılıyor? 2nci madde şunu söylüyor, diyor ki: Mart 2020den
sonra ihalesi yapılmış, ancak uygulama sözleşmesi
imzalanmamış ve dış finansman ihtiyacı olan bir
kısım yap-işlet-devret projelerinde, 4749 sayılı Kamu
Finansman ve Borç Yönetimi Kanunu var oradaki sınırlamalara tabi
olmaksızın, tamamen sistemin dışında, Hazineyi daha
doğrusu Hazineyi değil de Ulaştırma
Bakanlığını kefil yapan yani özel sektörün borcuna Hazineyi
kefil yapan bir düzenleme getiriliyor.
Şimdi, tabii,
yapılan tanımlamadan öyle anlaşılıyor ki bu, adrese
teslim bir madde. Yani bu maddeyle yapılmak istenen şey
Komisyondaki
arkadaşların tespitlerine göre 2 tane projenin bu kapsama
girdiğini görüyoruz. Bunlardan bir tanesinin Aydın-Denizli Otoyolu
Projesi, diğerinin de Kuzey Marmara Otoyolu Projesinin
Nakkaş-Başakşehir kesimi olduğu anlaşılıyor.
Tabii, Komisyonda ısrarlı sorulara rağmen bir proje ismi
verilmiyor; hâlbuki projeler belli. Bu projeleri hangi şirketlerin
aldığına ilişkin de yine Komisyonda bilgi verilmiyor.
Tabii, burada açık olarak Karayolları Genel Müdürlüğü de
söylenmiyor aslında Ulaştırma Bakanlığına
bağlı özel bütçeli kuruluşlar deniliyor. Bunun 2 tane
muhatabı var: Ya Karayolları Genel Müdürlüğüdür ya da Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğüdür. Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün son zamanlarda bu verilen tanımlara uyan bir
sözleşmesi, yap-işlet-devret projesi olmadığına göre
Karayolları Genel Müdürlüğü olduğu anlaşılıyor.
Fakat şeffaf olmamasından dolayı, yani böyle yangından mal
kaçırırcasına yapılmış olmasından
dolayı da yine, zannediyorum bu bilgi verilmiyor.
Tabii, burada yabancı
finansörler nezdinde Karayolları Genel Müdürlüğü gibi bir genel
müdürlüğün ne kadar itibarsız hâle geldiğini
Hâlbuki burada
Karayolları Genel Müdürlüğünün geliri aslında bir anlamda garanti
ediliyor fakat kredibilitesinin olmadığını, yabancı
finansörlerin ilave kefil istediğini de buradan anlamış
oluyoruz. Bu da Türkiyenin kurumlarının geldiği noktayı
göstermesi açısından son derece manidardır.
Diğer bir husus, tabii,
burada ihale şartları değişiyor. Birazdan bunların
detaylarını konuşacağız arkadaşlar. Yani bu daha
önce açıklanmış olsaydı, bu ihale şartnamesinden önce,
Hazinenin -Ulaştırma Bakanlığı demek Hazine demektir-
kefaleti konusu daha önce ihale şartlarının içerisinde
olmuş olsaydı mutlaka kamu yararına olacak şekilde, daha
fazla yararına olacak şekilde bu ihale sonuçlanacaktı. Burada en
masum ifadeyle ihaleye fesat karıştırma gibi bir durum var.
Burada, bu firmalara ciddi bir kıyak yapılmaktadır.
Şimdi, nelere tabi
değil bu 2nci maddedeki getirilen hüküm, onu biraz daha açmak istiyorum.
Biliyorsunuz, 4749 sayılı Kamu Finansmanı Kanunu var, bu, 2002
yılında çıkmış, reform niteliğinde bir kanundur.
Tabii, AK PARTİ reform yapmadığı gibi hep daha önce yapılmış
reformlarında da sapma gösteren bir anlayış içerisinde hareket
ediyor, bu tespiti yapmamız gerekiyor arkadaşlar. Yani, birazdan
ifade edeceğim, 34 tane geçici madde var 4749 sayılı Kanunun
arkasında, her biri, emin olun, birilerine yapılan bir
kıyağı ifade ediyor. Dolayısıyla Türkiye bir reform
yapıyor, AK PARTİ reform yapmadığı gibi önceki
yapılan reformları da geri alıyor.
Şimdi, burada bu
muafiyeti vererek, bir defa Hazine ve Maliye Bakanlığı
tarafından üstlenilmesi söz konusudur bu tür durumlarda, bunu
Ulaştırma Bakanlığına alıyor. Bu defa bütçe
birliği de bir anlamda burada zedelenmiş oluyor.
Şimdi, kanun diyor ki:
Bu tür borç üstlenimleri belli sınırlar içerisinde olabiliyor. Yani
şu ana kadar 7 tane proje kapsamında da 17,2 milyar dolarlık,
aslında, borç üstlenimi de yapılmış 7 ayrı projede.
Ancak onlar hepsi bir sistem içerisinde yapılmış ve ihale
şartnamesi yayınlanmadan önce, eski ifadeyle Hazine
Müsteşarlığının, yeni ifadeyle de Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşünün alınması
şartı var. Şimdi, burada böyle bir şey yok. Burada ihale
yapılmış, iş bitmiş, adres belli olmuş,
şimdi, bundan sonra borç üstlenim anlaşması yapılıyor;
dolayısıyla böyle bir sapma getiriliyor. Bütçe kanunlarıyla
bunlara ilişkin limitler belirleniyor arkadaşlar, bu limitlerin de
tamamen dışına alıyor. Daha bütçenin mürekkebi
kurumadı, bütçeyi yeni geçirdik burada. Bu işler bir sene öncesinden
sonra yapılan yani Mart 2020den sonra yapılan işler
olduğuna göre çok rahat bir şekilde bunu 2021 yılı bütçesi
içerisinde değerlendirebilirdik; bu da yapılmıyor. Tabii,
bunların niye yapılmadığı, niye bu
şeffaflığın olmadığı ayrıca bir
kuşku konusu, ayrıca bir tartışma konusu. Tabii, eğer
bu sistem içerisinde yapılmış olsaydı ilgili idarenin de
sermaye giderlerine yani yatırım harcamalarına ödenek olarak
kaydedilecekti, bu işlem de yapılmayacak. Esas kilit koşul da
sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi durumu söz konusuysa bu tür borç
üstlenimleri yapılıyor. Burada şu anda ortaya
çıkmış böyle bir durum yok, buna rağmen niye bunun
yapıldığı konusu anlaşılamıyor. Yani
neresinden bakarsak bakalım burada ciddi ölçüde kamuyu zarara
uğratacak ve ismi konulmuş, ihalesi yapılmış firmalara
kıyak yapılacak bir durum var.
Şimdi -az önce ifade
ettim- Kamu Finansmanı Kanununa 34 tane geçici madde eklenmiş
arkadaşlar ve bunların önemli bir kısmı da 2008
sonrasında yoğunlaşmaktadır. Her olayda, kanunun
sınırlamalarının dışına taşan,
birilerine kıyak yapan bir anlayışla, geçici maddeler konularak
yapılıyor. Bu sefer geçici madde buraya konulmuyor, 3996ya konuluyor
ama fark etmez, aynı şekilde bu da 3996 kapsamında adı
geçen firmalara veya adı geçen sözleşmelere, projelere yapılan
bir kıyağı ifade ediyor. Bu şekilde sistemin
bozulmasının son derece yanlış olduğunu, kamu
finansman sisteminin bozulmasının yanlış olduğunu
ifade ettik.
Şimdi, 2nci maddenin
gerekçesinde -arkadaşlar, konu çok önemli olduğu için ben
konuşmamı buna iyice yoğunlaştırmak istiyorum- şu
ifade ediliyor, deniliyor ki: Covid-19 pandemisi çıktı,
yatırımcıların uluslararası finansman bulmakta
zorlandıkları görülüyor, o yüzden
Yani bir defa bu hakikaten çok
saçma bir şey ve kendi içerisinde çelişkileri barındıran
bir gerekçe. Niye? Mart 2020den sonra ve pandemiden dolayı
diyorsunuz.
Zaten Mart 2020den sonra bu ihale yapılıyor. Yani 2020nin
başında dünyada salgın çıkmış, Türkiyede ilk
salgın vakası 11 Martta görülmüş. Buna rağmen, ortaya
çıkmış bir şeyi gerekçe göstererek, efendim, bunun, bu
muafiyetlerin tanınması ve bu kıyakların
yapılması anlaşılabilir bir şey değil. Yani
burada başka bir şey aramak gerekiyor.
Diğer bir husus da
pandemi sonrasında, tam tersine, merkez bankaları pandemiyle mücadele
anlamında bilançolarını olağanüstü şekilde
genişlettikleri için aslında pandemi sonrasında küresel likidite
şartları genişledi, küresel likidite bollaştı.
Eğer sizin kredibiliteniz varsa, sizin ülkenizin itibarı varsa, sizin
kurumlarınızın itibarı varsa para bulmak eskisine göre çok
daha kolay. Böyle bir vaka varken şimdi, pandemiyi gerekçe göstermek son
derece geçersizdir, saçmadır, efendim, batıl bir gerekçedir,
aklımızla alay etmektir diye değerlendiriyorum.
Şimdi, az önce ifade
ettiğim gibi, bugüne kadar -evet, yine hepsi 2012 ve 2019 döneminde
oluyor- AK PARTİ hükûmetleri döneminde, bu yap-işlet-devret
projeleriyle gelir garantileri verildiği yetmiyormuş gibi, çok yüksek
garantiler verildiği yetmiyormuş gibi, 7 tane projede de
yaklaşık 17,2 milyar dolarlık bir borç üstlenim
anlaşması imzalanmış ama bu seferki bunların hepsinden
çok daha farklı; bunların hepsi ihale şartnamesi yayınlanmadan
önce olmuş, ihaleden önce olmuş, 2 defa Hazine Müsteşarlığı
buna görüş vermiş, ondan sonra yapılmış
işlemlerken şimdi, ihaleden sonra yapılmış olması
son derece sakıncalı bir durumdur ve dolayısıyla bunlar
bütçe limiti içerisinde yapılmış, bütçeyle ilişkisi
kurulmuş, şu anda yapılanın hiçbir şekilde bütçeyle de
ilişkisi kurulmuyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi -burada zaman zaman ifade
ediyoruz- Türkiyenin, şu anda, kamu-özel iş birliği projeleri
kapsamında 154 milyar dolarlık bir yükümlülüğü var. Bu,
olağanüstü yüksek bir yükümlülük; neredeyse millî gelirin dörtte 1i kadar
bir yükümlülüğümüz var ve buralardan garantiler kapsamında ciddi
paralar ödüyoruz. Garanti kapsamında ödemesek bile milletin üzerine bir
yük geliyor çünkü zaten bu projelerde biliyorsunuz burada geçiş
ücretleridir veya işte, diğer hizmetler, hepsi dolar cinsinden
olduğu için çok ciddi miktarda ya vatandaş para ödemek zorunda
kalıyor ya da garantinin altında kalması durumunda da Hazine
para ödüyor. Biz aslında meseleye sadece Hazinenin ödediği para
açısından da bakmıyoruz, milletin üzerine, daha doğrusu
ekonominin üzerine gelen bir yüktür. Bu yükler, işte, ekonominin rekabet
gücünü azaltıyor.
Şimdi, 2021 bütçesine,
biliyorsunuz, 31 milyar TL bu kapsamda, garantiler için ödeme konuldu. Büyük
ihtimal, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, 2021 yılında
da harcamalar bunun çok daha üzerinde olacak. Şimdi, 2 milyon esnafa bir
yıldır iş yerleri kapalıyken, gelir kaybına
uğramışken 5 milyar lira destek öngöreceksiniz; burada hepsi,
sağdan saysan 5, soldan saysan 7 müteahhide garanti kapsamında 31
milyar lira ödeme yapacaksınız. Bunun insafla, izanla, akılla,
vicdanla bağdaşacak bir yanı yoktur. Ondan sonra da
çıkıp Bunlar iş bilmezler, biz finansman buluyoruz, biz iş
yapıyoruz. gibisinden caka satacaksınız. Bunlar kabul
edilebilir şeyler değil. Aşırı bir kârlılık
var. Bakın, biz burada, 2021 bütçesi görüşülürken hem Plan ve Bütçe
Komisyonunda hem de Genel Kurulda
Özellikle Fuat Oktay Meclisin 1inci gününde
buradayken Grup Başkanımız Sayın İsmail
Tatlıoğlu burada kendisine ifade etti; biz de Komisyonda sorduk,
iddialarımızı ortaya koyduk. Örnek olsun diye söylüyorum:
Osmangazi Köprüsü yaklaşık 1,2 milyar dolara yapıldı.
Bundan sonra faizleri, yapılacak ağır bakımların hepsini,
işletme masraflarının tamamını on yedi, on sekiz
yıl boyunca koysanız 2,5 milyar doları bulmayacak bir maliyet
var. Bunun karşılığında 13 milyar dolar; 2,5 milyar
dolar maliyetin karşısında 13 milyar dolar hatta küsuratı
da var- bir geliri garanti ediliyor bu projenin dedik biz. Ve bunlara varsa bir
cevabınız verin dedik, bunların hiçbirine cevap verilmedi. Hatta
şu oldu, şunu da kendisi itiraf etti: Sayın İsmail
Tatlıoğlu burada Sadece Osmangazi Köprüsünün iki buçuk yıl
önce devreye, hizmete alınmasından dolayı firmaya 2,4 milyar
dolar bir kıyak yapıldı, ilave gelir
bırakıldı." dedi ve bunu Fuat Oktay burada tasdik etti
arkadaşlar; tutanaklar hepinizin elinde, bakabilirsiniz.
Şimdi,
dolayısıyla, ortada böyle bir soygun, ortada böyle bir vurgun varken
bunu daha da katmerlendirecek bir şekilde bir de gelip bunların hem
gelirini garanti edeceksin hem de borcuna kefil olacaksın; böyle bir
şey kabul edilebilir bir şey değildir, bunlardan Türkiye'nin
vazgeçmesi lazım. Birazdan ifade edeceğim, Türkiye'nin
kırılganlıklarının temel nedeni budur işte; bu
yanlış kararlardır, bu yandaş kayırmalardır, bu
şeffaf olmayan işler Türkiye'nin
kırılganlığını artırıyor. Yurt
dışında hafif bir sarsıntı olsa Türkiye'de tsunami
olarak hissediyoruz biz onu. Şu anda dolar/TLde
yaşadığımızı hepiniz görüyorsunuz.
Tabii, ülkenin
borçluluğunu artırıyor. Bakın, burada kamu kısa vadede
borçlu olarak görünmüyor ama yani öyle bir
Muhtemelen
karşılaşacağız -bu, tutanaklara geçsin, tarihe
kayıt düşmek için söylüyorum- bu projelerin çok önemli bir
kısmını Türkiye Cumhuriyeti hazinesi ödemek zorunda kalacak;
bunu göreceğiz, bunu yaşayacağız. İnşallah olmaz
ve bu, şimdi böyle kamu borcunda göstermeyip özel sektörün üzerine
yıktığımız bu borçlar, bu kıyaklar yarın bir
gün hepimizin vergilerinden, çoluğumuzun çocuğumuzun
boğazından, nafakasından kestiğimiz vergilerle ödenecektir.
Dolayısıyla, ben bunu burada AK PARTİ milletvekillerinin
vicdanına bırakıyorum.
Bu 2'nci maddenin buradan
çıkarılması lazım arkadaşlar. Bu yapılan şey
gayriahlakidir, bu yapılan şey yanlıştır, bu
yapılan şey ihaleye fesat karıştırmaktır. Ya,
ihalesi yapıldıktan sonra hiç olmazsa bunları yapmayın.
İhalesi yapılmamış işlerde zaman zaman
yapılmış ancak ihalesi yapılmış bir işte
bunun yapılmış olmasının insafla, vicdanla, ahlakla
bağdaşır bir yanı yoktur. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) 84 milyon insan vergi vererek bu
paraları ödüyor arkadaşlar, buralarda hassas olmamız lazım.
Yeri gelince, işte, yetim hakkı öksüzün hakkı yetimin
hakkı diyoruz. Dolayısıyla, bunların hakkına burada
milletvekilleri olarak sahip çıkmak durumundayız.
Şimdi, gelir garanti
ettik, borca kefil olduk. O zaman şu soruyu sormak en tabii
hakkımız: Niye bu işleri biz yapmıyoruz? Niye bu
işleri hazine
Bizim bakanlıklarımız var, Karayolları
Genel Müdürlüğümüz var veya diğer, hizmetleri yapan
yatırımcı bakanlıklarımız var, yatırımcı
kuruluşlarımız var. Hiç olmazsa 2,5 milyar dolarlık
işi, arkadaşlar, hadi biraz kazık yedik diyelim, 3 milyar
dolara, 4 milyar dolara bitiririz; 13 milyar dolar vermek durumunda
kalmayız. Yani her şeyini ben üstlendikten sonra, bütün finansal
risklerini Hazine olarak üzerimize aldıktan sonra, gelirini garanti ettikten
sonra niye bunları devlet yapmıyor, devletin kuruluşları
yapmıyor? Bizim bunları yapacak kapasitemiz var. Bu soru çok
haklı bir soru olarak karşımızda duruyor.
Şimdi, tabii, bu tür
yanlış kararların getirdiği nokta Türkiye'de bir
güvensizlik ortamıdır. Güvensizlik, belirsizlik ve artan
kırılganlık ortamı ülke riskini de artırıyor,
ülkenin finansman maliyetlerini de artırıyor. İşte,
biliyorsunuz, bundan on gün önce Amerika'da, on yıllık Amerikan
tahvillerinde bir miktar faiz artışı oldu. Ondan sonra,
Türkiye'ye geliyorsunuz, Türkiye'de Türk lirası ciddi bir değer
kaybetti. Şimdi, tabii, bu bütün ülkeleri etkiledi, onu kabul ediyorum,
ancak bizdeki etkisi diğer ülkelerin çok daha üzerinde arkadaşlar.
Örnek olsun diye söylüyorum, bakın, Arjantin ekonomisinde, 24
Şubattan 9 Marta gelen süreç içerisinde Arjantinin yerel parasında
değer kaybı sadece yüzde 1,02. Çin yuanında yüzde 1,08;
Hindistan rupisinde yüzde 1,06; Endonezya rupisinde 2,41; Malezya
parasında 1,49; Filipinler pesosu, hatta o değer bile
kazanmış; Tayland bahtında yüzde 2,73 ama Türk parasında
yüzde 7,33. Yazık değil mi arkadaşlar! Bu, artan her dolar kuru
ülkenin kaynaklarının yurt dışına akması
demektir.
Şimdi, tabii, Sayın
Cumhurbaşkanına şu güven geldi: Dolar 8,50ye vurduğu zaman
bütün herkesi paldır küldür değiştirdi etti, ondan sonra dünyada
faizin eksi olduğu, bizim gibi ülkelerde yüzde 1-2, bilemedin 3
olduğu dönemde yüzde 17 faizi getirince sanki işler düzeliyor
zannetti. Efendim, dolar kuru 7nin altına doğru salınınca
eski kendine güvenleri başladı, damada sahip çıkma
atraksiyonları başladı, yine, böyle, efendim, sorumsuzca
konuşmalar başladı, şu anda dolar tekrar 7,69a geldi.
Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Şu anda piyasa,
bakın, yüzde 17 faize rağmen, piyasa şimdi yeni bir faiz
artırımı bekliyor. Bu faiz artırımını
yapmadığı sürece, yarın -göreceksiniz- dolar kurunun tekrar
dalgalanmaya başladığını göreceğiz. Bu da
ekonomide ciddi bir istikrarsızlık demektir.
Hiçbirimiz bunlardan keyif
alıyor değiliz. Demek istediğimiz şey şu: Gelin, bu
ülkeyi şeffaf bir şekilde yönetelim, aldığımız
kararları şeffaf bir şekilde alalım, kamu
yararını gözeterek alalım. Yandaşları gözeterek bu
kararların alınması durumu son derece sakıncalıdır.
Sayın
Cumhurbaşkanı pazartesi günü konuşma yapıyor, diyor ki:
Türkiyeye sermaye girişleri arttı. Yani tabii, rakamlara kendisi
bakmıyor olabilir ancak danışmanları kendisini
yanıltıyor. Arkadaşlar, gelen para dediğimiz sıcak
para. Sıcak para tahrip edicidir, geldiği anda işte, kuru
aşağı çeker, en ufak bir oynaklıkta kuru yukarı
doğru fırlatır. Bu para Türkiye'nin arzu ettiği bir para
olmamalı. On sekiz yıllık bir iktidar hâlâ sıcak para geldi
diye sevinecekse burada oturup düşünmemiz gerekir. Bu anlamda ben
Sayın Cumhurbaşkanının danışmanlarını
tekrar bir gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu aklı, bu
fikri kim veriyor kendisine, bu sözleri kim söyletiyor, ben bunu bilemiyorum.
Fakat bu para, efendim, güvenilecek bir para değildir. Bu para -şu
anda mesela çıkış başladı hafif- geldi, kurdan
kazandı, yüzde 17 faizin dönemsel faizi ne kadarsa onu da aldı;
Türkiye'nin kaynakları yurt dışına çıkıyor.
Yarın öbür gün tekrar gelecek, kur aşağı gelecek, tekrar
çıkacak. Bunlarla bu işler olmaz, eğer biz kurun tekrar yukarı
doğru gitmesini istemiyorsak ve Türkiye'nin makroekonomik istikrar
kazanmasını istiyorsak yapmamız gereken şey reform sürecini
başlatmaktır. Tabii, reform yapmadan önce, bir defa,
yapılmış reformları bozmaktan bu Hükûmetin vazgeçmesi
lazım, bu idarenin vazgeçmesi lazım. Bunlar
yapılmadığı sürece Türkiye ekonomisinin istikrar
kazanması mümkün değildir, bu yapılmadığı sürece
milletin fakirlikten kurtulması mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla)
Bakın, yedi yıldır üst üste küçülen bir ekonomiden bahsediyoruz
kişi başı gelir açısından. İkinci Dünya
Savaşında dahi arkadaşlar, Türkiye ekonomisi dört yıl üst
üste küçüldü. Şu anda, kişi başı gelir açısından
yedi yıldır üst üste küçülen bir Türkiye ekonomisi var. 94 krizi
derin bir krizdi, bir yıl küçüldü, ondan sonra toparladı Türkiye
ekonomisi; 2001 krizinde bir yıl küçüldü, toparladı ama şu anda,
artık kriz kronikleşti. Yedi yıldır sürekli gelir kaybeden
Kümülatif gelir kaybı da yüzde 31,7yi buldu. Bunu iyi düşünmek ve
adımlarımızı buna göre atmak gerekir diye düşünüyorum.
Bu anlamda da Hükûmete
Türkiye'nin yararına olacak kararlar almasını öneriyorum. Bu
anlamda, bu 2nci maddenin de kanun teklifinden mutlak suretle
çıkarılmasının ülkemiz açısından, milletimiz
açısından faydalı olacağını takdirlerinize arz
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Baki
Şimşek.
Buyurunuz Sayın
Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 252 sıra sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve aziz Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dalga dalga yayılarak küresel boyuta
ulaşmış bir farkındalığın, eşitlik
bilincinin ve sosyal uyanışın bir miladıdır. Her yıl
8 Mart günü geldiğinde hem ülkemizde hem dünya üzerinde kadınlar
konuşuluyor, kadınlarla ilgili değerlendirmeler
yapılıyor. Bu konuda vicdani farkındalık düzeyinin küresel
ölçekte yükselişi şüphe yok ki memnuniyet vericidir.
Biz kadın deyince ne
anlamalıyız? Beşik sallayan anne, çocuğunu doyurup
giydiren, büyüten ebeveyn mi? Biz kadın denildiğinde neyi görmeliyiz?
Evini çekip çeviren, eşine destek veren, aşını işini
dert eden bir fedakârlık anıtı mı? Biz kadını
nasıl tarif etmeliyiz? Şeref ve namus timsali, ar ve iffet simgesi
mi? Kadına baktığımızda neyin mahcubiyetini
yaşamalıyız? Dinmeyen şiddetin mi, verilmeyen değerin
mi, eksilmeyen istismar ve cinayetlerin mi? Kadına
baktığımızda bu söylediklerimin hepsi fazlasıyla vardır
ve karşımızdadır. En temel sorun, en bariz ayıp,
kadının bir insan olduğu gerçeğinin unutuluyor,
umursanmıyor oluşudur. Kadın, her şeyden önce
insandır. Bozkırın tezenesi merhum Neşet Ertaşın
da dediği gibi Kadınlar insandır, biz ise insanoğlu.
Ancak kadınlarımızın gönülleri
yıkılmaktadır. Kadınlar şiddete, istismara, tacize
maruz kalmakta. Dehşet verici bu durum, insanım diyen, vicdan sahibi
her kişi için utançtır. Sokak ortasında, adliye önünde, ev veya
meskenlerin içinde, iş yerinde hunharca öldürülen kadınlar, sadece
Türkiye'nin değil, bütün bölge ülkelerinin, tüm insanlığın
kanayan yarası, kanatlanmış
çığlığıdır; bu çığlık masumdur, bu
çığlığın gözü yaşlıdır. Her kadın
ve çocuk istismarı insanlığa ihanettir ve hiçbir ihanet
cezasız bırakılmamalıdır. Genel
Başkanımız, liderimiz, Türkmen Beyimiz Devlet Bahçelinin söylediği
gibi Her kadın cinayeti, istikbalimizin kalbine indirilmiş hançer,
Türk-İslam medeniyetinin ufkuna gerilmiş kanlı gömlektir.
Kadın demek insan demektir. İnsanın mutsuz olduğu yerde
devlet istikrarlı olamaz, insanın korku içinde olduğu yerde
asayiş ve huzurdan iz bulunamaz. Kadın ailedir, kadın annedir,
kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın
gelecek nesillerin teminatıdır.
Değerli milletvekilleri,
sözlerimin bu kısmında size güçlü bir kadın olan Tarsuslu Adile
Haladan bahsetmek istiyorum. Adile Hala, 1870 yılında Tarsusta
doğdu. Elleri nasırlı Anadolu kadını ortaya
çıktı, 1919 yılında Fransızlar Çukurovayı
işgal edince silaha sarılarak Kuvayımilliye saflarına
katıldı ve kadınlığını aklına
getirmeden, vatan deyip erkeklerle aynı safa girdi, omuz omuza
savaştı. Adile Hala savaşta ön saftadır, matarası
belinde, mavzeri elinde Bela gelecekse gâvurdan gelsin, benim vatanım
var; bana yâr olmuş, beni var eden, sonra yanına alacak Allahım
var. diyerek gözünü sakınmadan vuruşur durur. Dört yıl
kalır Kuvayımilliye saflarında. Üzerinde milis kıyafeti
vardır, elinde mavzeri, başında siyah kalpak, belinde
fişekleri ve ayaklarında deri çizmesi. Gören, kadın
olduğuna hükmetmez, Yaman bir çetecidir. deyip geçer. Adile Hala her
silahlı çatışmada ve her baskında ön saflarda yer
aldı. Her yerde hazır ve nazır olup görev bekledi, hangi görev
verildi ise başarıyla yaptı.
Çukurovanın
Fransızlar tarafından işgalinden sonra Büyük Taarruza da
katılan Adile Hala 10 askeriyle beraber Afyona giderek cephane ve silah
taşımasında önemli hizmetler yaptı ve onbaşı
rütbesini aldı. Savaş ve elde edilen zafer sonrası Adile Hala
Tarsusa döner ve anılarıyla baş başa kalır. Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün 17 Mart 1923te Tarsusu ziyareti sırasında,
Mustafa Kemalin Tarsusa geldiğini duyan Adile Hala milis elbiselerini
giyer ve dışarı fırlar, onu karşılayanların
arasına katılır. Gazi Mustafa Kemal kalabalık arasında
ilerlerken halk onu daha yakından görmek için yanına gitme
uğraşı veriyordu. İşte böylesi bir anda milis
kıyafetleri içindeki Adile Onbaşı, Mustafa Kemalin önüne
çıkarak, ayaklarına kapanarak, gözyaşları içerisinde
Bastığın toprağa kurban olayım Paşam. diyerek
ayaklarını öpmek ister. Mustafa Kemal kadını yerden
kaldırmak için eğilirken yanındakilerden biri Paşam, bu
kadın Kara Fatma lakaplı Adile Onbaşı, Adile
Haladır. der. Paşa, Adile Onbaşıyı elinden tutarak
ayağa kaldırır ve kadının yaşlı gözlerine
bakarak Kahraman Türk kadını, sen, yerlerde sürünmeye değil,
omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın. der. Böylelikle Türk
kadının kahramanlığını dünyaya
haykırıyor ve Adile Onbaşının şahsında tüm
kadınları selamlıyordu Gazi Mustafa Kemal. (MHP
sıralarından alkışlar)
Başta Adile Hala ve
şehit annelerimiz olmak üzere, PKK tarafından katledilen şehit
Öğretmenimiz Şenay Aybüke Yalçının annesinin, PKK
tarafından dağa kaçırılan evlatları için nöbet tutan
Diyarbakır Annelerinin ve tüm kadınlarımızın 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
hazırlanan kanun teklifiyle, kamu kurum ve
kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması
amacıyla çeşitli kanunlarda düzenlemelerin hayata geçirilmesi
hedeflenmektedir. Bu kapsamda 7 farklı kanunda değişiklik
yapılmaktadır. 1950 ve 1951 yılları arasında Seyhan
Nehrinde meydana gelen taşkınların önlenmesi maksadıyla
seddelerin yapımı sırasında tahliye edilen
vatandaşlarımızın mülkiyet sorununun çözülmesi yani Adana
ve Mersindeki vatandaşların yetmiş yıldır süren tapu
sorunlarının çözülmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamda Seyhanın
sağ ve sol seddelerinin inşaatına başlanmış, bu
seddelerin yapımıyla, seddeler arasında kalan Adana ili Seyhan
ilçesi sınırları içerisindeki Hadırlı, Yalmanlı,
Karayusuflu, Salmanbeyli, Mürseloğlu ve Dervişli köyleri ile
Karataş ilçesi sınırları arasındaki Ziyamet köyü,
Yüreğir ilçesi sınırları içerisindeki Kuranşa ve
Kumrulu köyleri ile seçim bölgem olan Mersin ili Tarsus ilçesi
sınırları içerisindeki Çöplü ve Kefeli köylerinin seddelerin
dışına çıkarılması zarureti ortaya
çıkmıştır. Taşkın Sulara ve Su
Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu hükümleri gereği
Seyhan Nehrinin her iki yanına yapılan seddelerin
kamulaştırma çalışmaları yapılmış ve
ayrıca, sağ ve sol seddenin içerisinde kalan, suyun
akışına mâni olabilecek her türlü muhdesatın
kamulaştırılması yapılmıştır. Ancak
evlerin kamulaştırılması yapılırken söz konusu
köylerin sedde dışına çıkarılması maksadıyla
köylerde ikamet edenlere yetecek kadar arazinin kamulaştırması
DSİ Genel Müdürlüğünce 1951 yılında yapılmıştır.
Bu araziler, söz konusu köylerde ikamet eden vatandaşlara, evleri
yapılmak suretiyle, o yıllarda ilgili valilik makamı nezaretinde
dağıtılmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Seyhanla ilgili Taşkın Sulara ve Su
Baskınlarına Karşı Korumu Kanunu 43 yılında
çıkarılmış, 49 ve 51 yıllarında
taşkından dolayı DSİ tarafından bu bölgede binası
bulunan vatandaşların binası kamulaştırılmış,
arsa bedeli ödenmemiş ve DSİ tarafından başka bir yerde
arsa kamulaştırması yapılarak insanlar buraya
taşınmış ve burada bina yapılmış. Yeni
düzenlenen kanunla beraber, yetmiş yıldır süren tapu
sorunlarının sona ermesi
Buradaki en önemli husus,
vatandaşlarımıza tapu verilirken bedellerin yüksek
tutulmamasıdır. Burada asıl gaye devletin herhangi bir kazanç
elde etmesi değildir, vatandaşların yetmiş yıllık
sorununun kökünden çözülmesidir. Herkesin bu noktada hassasiyet göstermesi
gerekir.
Yine, 3üncü maddeyle Konya
ili Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde yer alan kıyı kesiminde
70li yıllardan itibaren, yapılan kadastro
çalışmalarıyla şahıslara ait mülkiyetler ile kadastro
harici bırakılmasına karar verilen yerler belirlenmiştir.
Ancak, söz konusu alanda 97 yılından itibaren, farklı tarihlerde
belirlenen kıyı kenar çizgilerine istinaden, şahıslara ait
tapu kayıtlarının iptali ve terkinine ilişkin işlemler
yapılmıştır. Bu alanda henüz tapu iptal ve terkin
davası açılmayan, tapu iptal ve terkin davası açılan ve
davası devam eden, şahıslara ait taşınmazlar
bulunmaktadır; 1.800e yakın tapu bulunmaktadır. DSİ
tarafından belirlenen 958 metrelik maksimum su kotu dikkate alınarak
Akşehir Gölünün Konya ili Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde kalan 98
paftalık kısmında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından 4/1/2019 tarihli belgeyle
kıyı kenar çizgisi onaylanarak kesinleşmiştir. Yapılan
düzenlemelerle, 4/1/2019 tarihli kıyı kenar çizgisi dikkate
alınarak söz konusu taşınmaz maliklerinin mülkiyet
sorunlarının çözüme kavuşturulması amaçlanmaktadır.
Yine aynı kanunla,
aslında o bölgede daha önceden buranın koruma alanı içerisinde olması
sebebiyle 500e yakın vatandaşımıza da hapis cezası
verilmiş, bir yıl sekiz ay ceza almışlardır.
Aslında, daha sonra burası koruma alanından
çıkarıldığı için, bu vatandaşlarımıza
verilen hapis cezalarının da iptal edilmesi gerekmektedir. Daha önce
yapılan kadastro çalışmaları sırasında kadastro
harici bırakılan taşınmazların 3402 sayılı
Kanunun ek 4üncü maddesi hükümlerine göre kadastrosu yapılarak hazine
adına tescil edilmesi ve bu taşınmazların
kullanıcı veya muhdesat sahiplerine doğrudan kiralanması
amaçlanmaktadır.
Kanunun 6ncı maddesiyle
nakil esnasında yakalanan küpesiz buzağı, kuzu ve oğlaklar
ile gebe hayvanların kesime sevk edilmesi uygulamasına son verilmesi,
son derece önemli olan ve hepimizin mutabık olduğu bir konudur. Bu
kanun maddesiyle hayvan katliamları son bulacak, iki aylık, üç
aylık kuzular kesilmekten kurtarılacak, direkt kesime
gönderilmeyecektir. Komisyonda da bu konuda herkes mutabık
kalmıştır. Belki bu konuyla çok alakalı değil ama geç
kalan bir konu olduğu için bu torba yasa içerisinde ele
alınmıştır ve çözümüyle de birçok hayvan kesimden
kurtarılacaktır.
Yine, kanunun 4üncü
maddesiyle, mobil telefon kapsama alanının ve internet hizmet
altyapılarının
yaygınlaştırılmasını teşvik edecek
düzenlemenin yapılması... Burada telefon operatörleri nüfusu 500ün
altında olan köylere çok fazla yatırım yapmak istemiyorlar. Bu
köylere yaptıkları yatırımı da Ulaştırma
Bakanlığının isteği doğrultusunda yapıyorlar,
yalnız buradaki ödemeler bir yıldan uzun zaman aldığı
için de operatörler bu yatırımları yapmak istemiyorlar. Bu
düzenlemeyle bunlara ara ödeme yapılabilecek ve bununla nüfusu 500ün
altında olan ve cep telefonu ve internet hizmetinden faydalanamayan
köylere daha hızlı hizmet götürülmesi hedeflenmektedir.
Yine, kanunun 2nci maddesiyle,
15/3/2020 tarihinden sonra ihalesi yapılmış ancak uygulama
sözleşmesi imzalanmamış yap-işlet-devret projelerine
ilişkin, özel bütçeli kuruluşun yanında Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığının da üstlenim anlaşmasına
taraf olmasının sağlanması istenmektedir. İhale
kararı alınmış, ihalesi yapılmış ancak henüz
uygulama sözleşmeleri imzalanmamış yap-işlet-devret
projelerinin finansman temini noktasında aksaklıklar meydana
gelmiş, özel sektörün finansman temin ederken zorlandığı
görülmüştür. Yap-işlet-devret projelerinde -maliyeti 1 milyar TLnin
altındaki krediler- yurt dışından kullanılan
kredilerde, sadece Karayolları kefaletiyle ilgili
sıkıntılar yaşandığından dolayı
Hazinenin de kefil olması gerekmektedir. Komisyonda da bu madde üzerinde
tabii çok sayıda polemik yapıldı. Şimdi, burada, bu ihale 1
milyar liranın üzerinde olsaydı Hazine zaten otomatikman kefildi.
ERHAN USTA (Samsun)
Hayır, öyle bir şey yok.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) 800-900 milyon liralık bir ihalede,
Karayollarının kefaleti, bulunduğumuz pandemi
şartlarında uluslararası kreditörler tarafından çok uygun
bulunmuyor. Şimdi, Karayollarının kefaletinde ola ki bir aksama
oldu, bu parayı kim ödeyecek? Yine Hazine ödeyecek, yine Bakanlık
ödeyecek. Yani burada, bu konuda, aslında çok abartılı bir durum
yok. İhale bedeli 1 milyarın üzerinde olsa zaten Hazine kefil;
800-900 milyon lira, buna Ulaştırma Bakanlığı kefil
oluyor. Şimdi, belediyeler yap-işlet-devret projeleri yapıyorlar
ya da metro ihaleleri yapıyorlar. Bütün siyasi partilerden milletvekilleri
gidip Bakanlıkta Hazine buna kefil olsun. diye görüşmeler
yapıyor, biz bunlara şahidiz ama Karayolları gelip bir proje
yapacağı zaman ya da Ulaştırma Bakanlığı bir
proje yapacağı zaman, aynı şahıslar ondan sonra dönüp
Efendim, niye bu krediye devlet kefil oluyor? diyorlar. Zaten burada bir
aksama olursa, proje yürümezse ne olacak?
Devlet devreye girecek; gerekirse müteahhidin hak edişine,
alacağına ve projesine el konulacak, bu projenin
tamamlanmasını Karayolları yapacak, Ulaştırma
Bakanlığı yapacak ve daha sonra da devlet işletecek. Yani
bu konuda abartıldığı gibi bir polemik
yapılmasının çok doğru olduğunu düşünmüyorum.
Yine, kanunun 9uncu
maddesiyle, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî Alanında alan
kılavuzlarının görev yapmaya devam edebilmesine yönelik
düzenleme yapılması
Bu maddeyi ihdas eden kanunla 6546
sayılı Kanuna ek madde eklenerek tarihî alan ve bağlantı
noktalarıyla sınırlı olmak üzere hizmet veren alan
kılavuzlarına ve verdikleri hizmete ilişkin açıklamalar
getirilerek alan kılavuzlarının 6326 sayılı Turist
Rehberliği Meslek Kanunu ile 1618 sayılı Seyahat Acentaları
ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununa aykırı olmayacak
şekilde hizmet vermesi amaçlanmaktadır.
Yabancı dilde hizmet
verecek olan kılavuzların ise başvuru yılı içerisinde
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca
yapılan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından
hizmet vereceği yabancı dilde en az (C) düzeyinde puan alması
veya Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca
buna denk kabul edilen bir belgeye sahip olması gerekir. Sınavda
alınacak puanlar, sınav tarihinden itibaren beş yıl süreyle
geçerlidir. Burada da bunlar zaten devletten herhangi bir maaş
almayacaklar. Burada görev yapacak alan kılavuzlarını belirli
bir sınavdan geçirip bunlara belge verecekler ve bunlar, tarihî alanda,
gelen vatandaşlara hizmet verecekler.
Yine, kanunun 7nci
maddesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları Taşımacılık AŞnin
bütçelerinin hazine tarafından desteklenmesine devam edilmesinin,
Taşımacılık AŞnin finansman
açığının Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
tarafından desteklenmesinin süresi 2023 yılı sonuna kadar
uzatılıyor; bu, zaten mevcut olan bir düzenlemeydi. Özellikle pandemi
şartlarında yapılan sosyal yardımların ve
birtakım hizmetlerin Taşımacılık AŞ
tarafından yapılmasından dolayı burada bir finansman
açığının ortaya çıktığı için bu sürenin
2023 yılına kadar uzatılarak bu açığın
kapatılması düşünülmektedir.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak kanun teklifinin tamamına destek vereceğimizi
buradan beyan ediyoruz.
Konuşmamın son üç
dört dakikasında da Mersinimizin sorunlarıyla ilgili bazı
konuları gündeme getirmek istiyorum.
Tabii, kamuoyunun da uzun
zamandan bu tarafa tartıştığı Mersin Mezitlide bir sanayi
sitesinin yapılması, Mersinin gündemini aylardır işgal
ediyor. Yine, aynı şekilde, Mersin Akdeniz Bekirdede
yaklaşık 5 bin dönümlük bir alana depolama alanının
yapılması Mersin gündemini meşgul ediyor.
Hazine arazilerinin
satışlarıyla ilgili ciddi tartışmalar var. Ben buradan
Çevre ve Şehircilik Bakanımıza ve Maliye Bakanımıza
teşekkür ediyorum. Mersin Anamur ve Bozyazıdaki hazine arazilerinin
açık ihaleyle satışı iptal edilmiş; bizim daha önce
burada gündeme getirdiğimiz teşvik belgesi olanlara satışı
yapılacak olan yerlerin ihalesi iptal edilmiştir. Bizim önerimiz
-yine, daha önceden burada dile getirdiğimiz gibi- hazine arazilerini
orada yaşayan, o ilçede, o köylerde yaşayan
insanlarımızın alması yönündedir. Mezitli Sanayi Sitesi ve
Bekirdedeki depolanma alanlarıyla ilgili de mutlaka alternatif yerlerin
araştırılması, buradaki narenciye bahçelerinin ve
tarım arazilerinin korunması noktasında da talebimizi
yineliyoruz; Mersinin değişik bölgelerinde daha farklı,
tarım arazisi niteliğinde olmayan arazilere bu
yatırımların yapılmasının doğru
olacağını belirtiyoruz.
Yine, tarımla ilgili,
tabii, Mersinde sulama projeleri olan Pamukluk Barajı, Erçel Barajı,
Değirmençay Barajı, Sorgun Barajı ve Aksıfat
Barajıyla ilgili çalışmalara yoğunluk verilmesini
Çünkü
bu yıl Mersin normalde alması gereken yağışın
ancak yüzde 20sini alabildi; geçmiş yıllara göre
yağışta yüzde 80lik bir azalma söz konusu.
Yine, Mersinde çok
sayıda gölet projemiz var. Tarsus Alibeyli Göletinin, Mezitli
Fındıkpınarı Göletinin, Tepeköy Gölpınar Göletinin,
Kargasekmez Göletinin, Demirışık Göletinin ve Çevlik
Göletinin de bitirilerek çiftçilerimizin hizmetine sunulmasını
buradan ben talep ediyorum.
Yine, sulama suyu
fiyatlarıyla ilgili çiftçilerimizin talepleri var. Sulama birlikleri
kapatılıp Devlet Su İşlerine devredildikten sonra sulama
suyu fiyatlarında ciddi bir artış oldu. Geçtiğimiz yıl
da yine aynı şekilde dövizdeki yükselişlerden dolayı, gübre
ve ilaç fiyatlarında ve özellikle seracılıkta kullanılan
naylon fiyatlarında ithalatçı firmalar, dövizi bahane ederek
doların 8 liraya, 9 liraya çıktığı dönemlerde
fahiş fiyat artışı yaptılar ama bugün dolar 7-7,5 lira
seviyesine düşmesine rağmen, fahiş fiyat
artışları devam ediyor. Yani, kasım ayında 20 lira
olan bir sera naylonunun kilogramı şu anda 35 lira; dolar 9 liradan 7
liraya düşmüş, burada ithalatçı firmaların bir oyununun
olduğu görülüyor. Mutlaka girdi maliyetlerinin
azaltılmasını, bu noktada daha iyi bir denetim yapılmasını
ve çiftçilerimizin girdi maliyetlerinin düşürülmesini de buradan talep
ediyoruz.
Ben kanun teklifinin
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet
Ruştu Tiryaki.
Buyurunuz Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi
ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili
halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Ben de Dünya yerinden oynar
kadınlar özgür olsa. diyen kadınlar başta olmak üzere, bütün
dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutluyorum.
Evet, tipik bir torba kanunla
daha karşı karşıyayız. Birbiriyle yakından
uzaktan ilgisi olmayan 7 kanunda değişiklik yapıyorsunuz.
Böylece her bir kanunda yapılan değişiklikleri o kanunun sistematiği
içerisinde değerlendirme şansını kaybediyoruz. Böyle
yaparak tali dediğiniz komisyonlarda teklifin görüşülmesini de
engellemiş oluyorsunuz. Örneğin, bugün görüştüğümüz 252
sıra sayılı Kanun Teklifi, 3996 sayılı
Yap-İşlet-Devret Modeli Kanununda değişiklik yapıyor
mu? Yapıyor. Dolayısıyla, Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesi gerekiyor mu? Gerekiyor. Peki, görüşüldü mü? Hayır,
görüşülmedi. ÖSYMye seviye tespit sınavı yapma,
kılavuzlara belge verme görevi yükümlülüğü getiriyor mu? Getiriyor. Dolayısıyla,
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülmesi
gerekiyor mu? Gerekiyor. Peki, görüşüldü mü? Görüşülmedi.
Yine, torba kanun olarak
görüşülmesi nedeniyle kanun teklifinin her maddesi hakkında bir
değişiklik önergesi vermeden hiç kimse o kanun teklifi ve o kanun
teklifinin maddesi hakkında bir konuşma yapamıyor.
Dolayısıyla eylemli olarak fiilen kanun teklifini
tartışmayı engellemiş oluyorsunuz. Sonuç ne oluyor? Türkiye
Büyük Millet Meclisi kalitesiz kanunlar yapıyor ve bu kanunları çok
kısa süre aralıklarıyla tekrar tekrar
değiştiriyorsunuz.
Teklifte yer alan maddelere
gelince
1inci maddesinde Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına
Karşı Korunma Kanununa bir geçici madde ekliyorsunuz. Buna göre,
1949 ve 1951 yıllarında Seyhan Nehrinde yaşanan taşkınlardan
sonra nehrin her iki yakasına yapılan seddeler nedeniyle ev ve
arsaları kamulaştırılan vatandaşların
sorunlarını çözeceğinizi söylüyorsunuz. İyi, güzel ancak bu
süre zarfında bu arsalar satıldı, bu arsalar el
değiştirdi. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Yeni
sorunlar yaşanmayacak mı? Bir de rayiç bedel üzerinden
satış yapacağınızı söylüyorsunuz, bu durumda
vatandaşa zaten fiilen kendi mülkiyetinde olan bu arsalar nedeniyle bir ek
yük getirmiş olmayacak mısınız?
Teklifin 2nci maddesiyle
Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli
Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna geçici bir madde
ekliyorsunuz. Bu teklifin belki de en kritik maddesi, kanun teklifinin 2nci
maddesi. Muhalefet partilerinin tamamı uzun uzun tartıştı
ve teklifin 2nci maddesinin geri çekilmesini istedi. Fakat siz, bu 2nci
maddede ısrar ediyorsunuz, birkaç büyük projenin yüklenicilerinin
uluslararası kredi sorununu çözmek için ısrar ediyorsunuz. Hiçbir
yurttaşın, pandemi nedeniyle yaşam savaşı veren hiçbir
yurttaşın kredi borcuna kefil olmayan siyasi iktidar, 5li çete veya
onlara yakın olanların uluslararası kredi sorununu çözmek için
bir kanunda ısrar ediyor; gerçekten çok yazık. Bugün ve yarın
2nci madde üzerine çokça konuşma yapılacak ben sadece bunları
söylemekle yetineyim.
Teklifin 3üncü maddesiyle
Akşehir Gölünün Konya sınırlarında tapuları iptal ve
terkin edilenlerin yaşadıkları mülkiyet sorunlarını
çözeceğinizi söylüyorsunuz. Bunu da şöyle yapacaksınız:
Daha önce açılmış davalar var ve bu açılmış
davalarda lehe karar verilenler var. Siz de diyorsunuz ki Biz bu terkin
işinden vazgeçeceğiz. Ayrıca bu teklifle mahkemelere bir emir
veriyorsunuz, diyorsunuz ki: Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra devam
eden davalarda mahkemeler karar verilmesine yer olmadığına karar
verecek. Bakın, yargı kararlarına saygılı bir
idarenin ne yapması gerekir? Mahkemeler herhangi bir konuda seri birkaç
karar verdikten sonra benzer davaların açılmaması için bu sorunu
topluca çözmesi gerekir, ama böyle yapmıyorsunuz. İstiyorsunuz ki
bütün mağdurlar; binlerce, on binlerce, yüz binlerce kişi dava
açsın istiyorsunuz, belki bir kısmı aleyhe karar verilir diye
düşünüyorsunuz veya 100 bin mağdurdan 5 bin-10 bin kişi dava
açmazsa bunu kâr sayıyorsunuz. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin
sorunu değil, aslında Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarından önce de benzer sorunlar vardı ama her nedense Adalet ve
Kalkınma Partisi iyi olan şeyleri değil, nedense kötü olan
şeyleri sürdürmekte kararlı gözüküyor.
Teklifin 4 ve 5inci
maddeleriyle Evrensel Hizmet Kanununun 6 ve 7nci maddelerini
değiştiriyorsunuz. Bu değişikle iki şey
yapıyorsunuz: İlki, evrensel hizmetlere ilişkin ödemelerin
yapılabilmesi adına BTKye, Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı tarafından gerektiğinde ödenek
aktarılabilecek; siz bunu istediği zaman, istediği miktarda
şeklinde anlayın çünkü gerektiğinde derken neyin
kastedildiği belli değil.
İkincisi de, evrensel
hizmet yükümlüsü olmayanlar da, yani BTK tarafından mevzuata uygun olarak
yetkilendirilmemiş kuruluşlar da altyapı işlemleri
yürütebilecek. Ne zaman? Zorunlu hâllerde. Zorunlu hâllerin ne olduğu
belli mi? Yasada buna ilişkin bir düzenleme yok, dolayısıyla siz
bunu kurum istediği zaman, istediği kişiye, kuruluşa
altyapı işlerini yaptırabilecek şeklinde anlayın.
Bütün bunların bir tek anlamı var, o da keyfî idare.
Şimdi, Evrensel Hizmet
Kanununda evrensel hizmet Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
coğrafi konumlarından bağımsız olarak herkes
tarafından erişilebilir, önceden belirlenmiş kalitede ve herkesin
karşılayabileceği makul bir bedel
karşılığında asgari standartlarda sunulacak olan,
internet erişimi de dâhil elektronik haberleşme hizmetleri ile bu
Kanun kapsamında belirlenecek olan diğer hizmetler. şeklinde
tanımlanıyor. Bedeli makul mu? Bu, tartışılabilir ama
standardın asgari olduğu çok açık. Şimdi, ben, bu
yasayı tekrar okuyunca fark ettim, gerçekten 2005 tarihli Evrensel Hizmet
Kanununda aynen şöyle yazıyor:
asgari standartlarda sunulacak
olan, internet erişimi de dâhil elektronik haberleşme hizmetleri
Yurttaşlara layık gördüğümüz evrensel hizmet maalesef asgari
standartta, umarım ilk yasa değişikliğinde bu maddeyi bir
bütün olarak değiştiririz.
Bakın, Serbest
Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Temmuz 2019da
BTK ve TÜİK verilerinden yararlanarak ülkemizin fiber altyapı
haritasını çıkarmış; Türkiye'nin fiber altyapı
uzunluğu 355.028 kilometreymiş; bu altyapının 157.068
kilometresi şehir içinde, 197.960 kilometresi şehirler
arasındaymış. İstanbulda kişi başına
düşen fiber altyapı uzunluğu 3,1 metre, Ankarada 4,3 metre,
İzmirde de 4 metreymiş. Bakın, İsveçte değil sadece
Stockholmde fiber altyapı uzunluğu 1 milyon 800 bin
kilometreymiş; bu, kişi başına 770 metre fiber altyapı
demek. Yani sadece Stockholmde Türkiyenin toplam fiber
altyapısının 5 katı kadar fiber altyapı
varmış.
Uluslararası
standartlar, OECD verileri göz önünde bulundurulduğunda Türkiyenin fiber
altyapısının en az 200 kat artması gerektiği
söyleniyor. Muhtemelen bu veriler bir buçuk yıllık süre içerisinde
biraz değişmiştir. Ne kadar değişmiş biliyor
musunuz? Kırk beş gün kadar önce Cumhuriyet Halk Partisinin Bilgi ve
İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Onursal Adıgüzel benzer bir karşılaştırma
yapmıştı, yeni olduğu için
karşılaştıralım; İstanbulda 3,1 metreden 3,3
metreye çıkmış, Ankarada 4,3 metreden 4,5 metreye
çıkmış, İzmirde de 4 metreden 4,3 metreye
çıkmış. Stockholmde bir buçuk yıl önce ne kadardı?
Kişi başına 700 metre.
Şimdi, ne diyor teklif
sahipleri? Gerekçede yok ama Komisyonda dile getirmişler; EBAya
erişimde sorun varmış, o sorunlar giderilecekmiş bu
getirdikleri teklifle. Nasıl mı? Bakanlığın
bütçesinden BTKye ödenek aktararak, yetkisiz kuruluşlara yani
taşeronlara altyapı yaptırarak bütün bu sorunu çözebileceklerini
söylüyorlar. Ne diyelim, gerçekten bilmiyorum.
Bakın, daha önce de
söyledim, yine söylüyorum: Hükûmet olarak ne yaptığınız
elbette önemlidir ve yaptıklarınızla sonuna kadar
övünebilirsiniz. Şu kadar duble yol yaptık. Başka? E, şu
kadar duble yol yaptık. Başka? E, bu kadar duble yol yaptık.
deyip duruyorsunuz ya. Şehir hastanesi yaptık; gerçi işte, bu
kadar hastaneyi kapattık ama şehir hastanesi yaptık.
İstanbula yeni havaalanı yaptık; işte, Atatürk
Havalimanını kapattık ama yine de bir havaalanı
yaptık. Geçmeyen yolcu için para ödediğimiz köprü yaptık,
geçmeyen yolcu için para ödediğimiz otoyol yaptık, binmeyen yolcu
için para ödediğimiz havaalanı yaptık. Yine de bu ülke için
yaptığınız her yatırım için sağ olun, var
olun diyoruz. Yeter ki bunları bu ülkenin vatandaşlarından
aldığınız vergilerle yaptığınızı
unutmayın.
Peki, siz on dokuz
yıldır iktidardasınız, bu süre içerisinde diğer
ülkeler ne yapmış? Sadece bir tane şey söyleyelim: Marsa
gitmişler. On dokuz yıldır sizin yaptıklarınıza
bakın, başka ülkelerin yaptıklarına bakın.
İnternette durumumuz bu.
Bir çarpıcı örnek,
eğitimde durumumuz. Ben her zaman söylüyorum, konuşuyor işte
Hükûmet adına konuşanlar veya milletvekilleri: Şu kadar okul
yaptık, şu kadar derslik açtık, şu kadar öğretmen
atadık. E, ne oldu? İlk 100 üniversite arasına yeni üniversite
mi koydunuz? İlk 500 üniversitede üniversitelerimiz mi var? Ya da PISAda
sıramız mı çok yükseldi, çok mu başarılı olduk?
Hani böyle çok çok gelişmiş ülkelerden söz etmeyeyim ama Güney Kore,
Estonya, Finlandiyanın eğitim seviyesini mi yakaladık bu süre
içerisinde? Yapmadık. Dolayısıyla gerçek anlamda ilerleme ancak
karşılaştırma yaparak olur; siz nereden nereye
gelmişsiniz, sizin standardınızda olan ülkeler nereden nereye
gelmiş? Bizim ülkemiz aradan geçen yirmi yılda kişi
başına 3 metre fiber optik altyapı sağlamış,
başka ülkeler 700 metre altyapı sağlamışlar.
Şimdi, teklifin
6ncı maddesiyle Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun 36ncı maddesini değiştiriyorsunuz.
Bu, olumlu bir düzenleme; dolayısıyla bir itirazımız yok,
destekliyoruz ama ilginç olan şey şu: Teklif doğrudan
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunu ilgilendiriyor ama tali
komisyon olarak bile oraya havale edilmemiş. Eğer gönderilseydi ne
olurdu? Bazı eksiklikler giderilebilirdi. Tamam, işte 1
yaşının altındaki hayvanlar, 6 aylıktan küçük
hayvanlar kesimhaneye gönderilmeyecek; nereye gönderilecek? Karantinaya
gönderilecek. Parayı kim verecek? Vatandaş verecek. Ya zaten
vatandaşın parası olsa, bu hayvanları yetiştirebilse
bu hayvanları niye kesimhaneye göndersin? Ondan para mı tahsil
edeceksiniz? Dolayısıyla bu tür boşluklar var. Keşke tali
komisyonlarda bunlar görüşülse ve bu tür sorunlar yaşanmasa.
Teklifin 7 ve 8inci
maddeleriyle Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanunda değişiklik
yapıyorsunuz. Değişikliğin amacı ne? Aslında 31
Aralık 2020 tarihinde, yani iki ayı aşkın süre önce biten
TCDD ile TCDD Taşımacılık AŞnin desteklenmesi.
Yatırım finansmanı, finansman açıkları, sermaye
transferi nedeniyle oluşan açıkların hazine kaynaklarıyla
karşılanması süresini 2023 sonuna kadar uzatıyorsunuz.
Kanun ne zaman çıkmıştı? Sizin döneminizde, 2013
yılı 1 Mayısında. O zaman ne demiştiniz? Beş
yılın sonunda bu süre bitecek. demiştiniz. 7061
sayılı Yasayla 2017de bu süreyi 2020 yılına
uzattınız; 2020 yılını geçtik, 2021e geldik,
şimdi de 31 Aralık 2023e kadar uzatıyorsunuz. Aslında
olmayacağını, 31 Aralık 2023te de bu sürenin bitmeyeceğini
biliyorsunuz, o yüzden ikide bir kanun değişikliği yapmak yerine
Cumhurbaşkanına bu süreyi on yıla kadar uzatma yetkisi
veriyorsunuz. Uygulamayacağınız kanunları niye
çıkarıyorsunuz, çıkardığınız kanunlara neden
uymuyorsunuz?
Demir yollarıyla ilgili
o kadar çok şey söylemek istiyorum ki ama zamanım yok. Daha önce de
söyledim; şimdi, TCDDyi, Devlet Demiryollarını 2ye bölmek,
yani altyapı ve üstyapı olarak 2ye bölmek sizin fikriniz değil.
Bunu, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği 1995-1996, 2004-2006,
2005-2006, 2009-2010 yıllarında yapılan proje önerileriyle
gündeme getirdiler ve proje sahipleri size şunu söylüyorlardı:
Yeniden yapılandırın, altyapıyı ve
üstyapıyı birbirinden ayırın, böylece kârlı
kuruluşlara dönecek. Siz de aynen öyle yaptınız, altyapı
ve üstyapı olarak 2ye böldünüz, hâlâ kâr edeceksiniz. O çok
beğendiğiniz 1950li, Demokrat Partili yıllar var ya, işte
o zamanda Amerika Birleşik Devletlerinin kara yolları genel müdür
yardımcısı Türkiyeye gelmişti ve Türkiyede yük
taşımacılığının da yolcu
taşımacılığının da tarihi değişti.
Nasıl mı? 1950li yıllarda yük taşımacılığının
yüzde 25i kara yoluyla, yüzde 68,2si demir yoluyla, yüzde 6,8i de deniz
yoluyla yapılıyormuş. 1960da, on yıl içerisinde kara
yollarındaki yük taşımacılığı yüzde 25ten
yüzde 45e çıkmış; bu oran 1970te yüzde 75,4e, 2000de de
yüzde 90a çıkmış. ABD kara yolları genel müdür
yardımcısı geldikten sonra, elli yılda bu olmuş. Peki,
bu süre içerisinde demir yolu taşımacılığı ne
olmuş? Yüzde 68den yüzde 3,9a düşmüş. 1950li yıllarda
yolcu taşımacılığının yüzde 50si kara
yoluyla, yüzde 42,2si demir yoluyla, yüzde 7,5i de deniz yoluyla
yapılıyormuş; 2005 yılında ne olmuştur sizce?
Yüzde 42,2den yüzde 1,1e düşmüş demir yolu yolcu
taşımacılığı, kara yolu yolcu taşımacılığı
da yüzde 50den yüzde 90a çıkmış. İşte, ülkenin demir
yolu tarihi budur.
Şimdi, bir tane örnek
vereyim bu demir yoluyla ilgili: Ulaştırma Bakanına sordum
Batman ile Diyarbakır arasında demir yolu
taşımacılığı, yolcu
taşımacılığı var; niye sefer
sayılarını artırmıyorsunuz? Çünkü tıklım
tıklım tren, cevap verdi Ulaştırma Bakanlığı,
Yolcu yok. dedi. Ya, siz, sefer sayılarını bir
artırın, birkaç ay içerisinde göreceksiniz. Eğer bu seferler
tıklım tıklım dolmazsa o zaman biz hiçbir şey
bilmiyoruz. Ama yok, demir yoluyla yolcu
taşımacılığına da yük
taşımacılığına da karşısınız;
şimdi her nedense birkaç değişiklik yaparak bu sorunu
çözeceğinizi düşünüyorsunuz.
Teklifin 9 ve 10uncu
maddeleriyle bir yasa değişikliği yapıyorsunuz. O
değişikliğe de ilkesel olarak karşı değiliz.
Kılavuzlar zaten fiilen görev yapıyor, dolayısıyla rehberlerle
benzer koşullarda çalışmasına karşı değiliz
ama yeter ki bunu ülke çapına yaygınlaştırmayın ve
turist rehberleri ile kılavuz çatışmasına yol açmayın.
11inci ve 12nci maddeler de
yürütme ve yürürlükle ilgili.
Konuşmamın kalan
kısmında İnsan Hakları Eylem Planı, yargı reformu
tartışması üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Dün
akşam Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül bir televizyon
programına katıldı ve sorulara cevap verdi, daha doğrusu
veriyor gibi yaptı ama sorulara cevap vermedi. Gazeteciler soruyor,
diyorlar ki: HDPnin kapatılması hakkında ne
düşünüyorsunuz? Bakan diyor ki: Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının şöyle yetkisi var, kararı Anayasa
Mahkemesi verir; Adalet Bakanı olarak ben bu konuda bir şey
söyleyemem. HDPli vekillerin dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında ne düşünüyorsunuz? diyor;
işte Dokunulmazlığın kaldırılması konusunda
grup kararı alınamaz, işleyiş öyle; ben Adalet Bakanı
olarak bu konuda hiçbir yorum yapamam. diyor Bakan. Şimdi, soruda HDP
olmasa, soruda HDPli vekillerin dokunulmazlığının
kaldırılması olmasa Adalet Bakanı çıkıp
göğsünü gere gere diyecek ki: Ben parti kapatmalarına da
karşıyım, dokunulmazlıkların kaldırılmasına
da karşıyım. Ama demokrasi HDPye kadar, HDPye geldiği
anda bütün demokratik değerler, inanışlar orada sona eriyor;
sonra da İnsan Hakları Eylem Planı, yargı reformu söylemi.
Bir de bir yargı
devriminden söz etti, özellikle burada sizinle paylaşmak istiyorum, dedi
ki: İfade özgürlüğü için Yargıtay yolunu açtık. Yani,
bölge adliye mahkemelerinde kararlar kesinleşmeyecek. Ya arkadaş,
bölge adliye mahkemelerini siz kurdunuz, Yargıtayın önünü siz
kapattınız; şimdi de bunu bize Yargıtayın önünü
açıyoruz diye, devrim diye yutturuyorsunuz. Gerçekten eğer
yargı reformu, İnsan Hakları Eylem Planı dediğiniz
şey buysa vay hâlimize!
Şimdi, son iki şey
daha söyleyeyim. Kanaatim odur ki Adalet ve Kalkınma Partisi
kurulduğu günden beri yargıyla çatışma hâlinde
olmuştur, yargıyı denetim altına almaya
çalışmıştır, hatta defalarca yargıyı
aşağılamak için Jüristokrasi mi, demokrasi mi?
tartışması yürütmüştür. Şu anda mahkemelerde görev
yapan, AKPde yöneticilik yapmış yüzlerce hâkim ve savcı var.
Şimdi, herhangi bir hâkim ve savcı, bir siyasi partiden milletvekili
veya belediye başkanı adayı olmak istediğinde görevinden
istifa ediyor ve bir daha görevine dönemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Ama Adalet ve Kalkınma Partisinde il ve ilçe
yöneticiliği yapmış yüzlerce hâkim ve savcı bugün
mahkemelerde görev yapıyor. Bakın, bu Hükûmet bir tane kararla
Yargıtayın ve Danıştayın bütün üyelerini görevden
aldı, tamamını, üçünü beşini değil, hepsini görevden
aldı. Neydi gerekçe? Darbe girişimi. HSYK, bundan sonra dört saat
süren bir toplantıda Yargıtaya 267, Danıştaya ise 75 yeni
üye atadı. Kırk iki saniyede bir yeni üye seçimi yapıldı.
Anayasa Mahkemesinde Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi olan yargıç
var. Oysa daha önce rahmetli Özdemir Özoka da bu teklif götürülmüştü ama
Anayasa Mahkemesinin tarafsızlığına gölge düşer diye
bu görevi kabul etmemişti. Yargıtayda tek bir gün görev
yapmamış, fiilen bir dosyayı incelememiş kişiler
Anayasa Mahkemesine üye olarak seçildiler.
AİHM kararları
uygulanır mı, uygulanmaz mı diye bir tartışma yürütüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Son cümlelerimi söyleyeceğim
Başkanım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bence AKPnin sorunu bir bütün olarak
yargıyla ilgili, AKPnin bir bütün olarak sorunu bağımsız
yargıyla ilgili diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Gökan Zeybek.
Buyurunuz Sayın Zeybek.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
252 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
kanun teklifinin 1inci maddesinde, 1949-1951 yıllarında Adana Seyhan
Nehrinin taşkın sonucu taşmasıyla birlikte Adananın
Seyhan, Yüreğir, Karataş ilçeleri ile Mersinin Tarsus ilçesindeki
bir kısım köylümüzün uğradığı mağduriyetin
giderilmesi adına bir düzenleme geliyor. Burada, buraların Devlet Su
İşlerinin yapacağı ihale yoluyla değil, hak
sahiplerine bedelsiz verilmesi konusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak bir
önerimiz olduğunu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum. Salgın döneminde
zor koşullarda yaşayan, AKPnin uyguladığı tarım
politikası yüzünden on sekiz yıldır zaten
varlıklarını önemli ölçüde kaybetmiş olan köylümüzün zaten
bu durumda rayiç bedel üzerinden satışa çıkarılacak olan bu
gayrimenkullerini alabilmelerinin de zor olduğunu belirtmek istiyorum.
Bir konuda da ilgilileri
buradan uyarmak istiyorum: Burada gerçek hak sahipleri ile belli dönemlerde
burada ekme biçme eylemini gerçekleştirmiş olan, son zamanlarda bu
alanda faaliyet gösteren kimi şahıs ya da tüzel kişilikler arasındaki
ayrımı son derece dikkatlice yapmalarını öneriyorum. Bizim
de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ve Adana milletvekillerimizle bu
meseleyi yakından takip edeceğimizi belirtmek istiyorum.
Şimdi, 2nci maddede ise
yeni bir düzenleme geliyor. Nedir bu yeni düzenleme? Karayolları, özel
bütçeli kurumlar ile bunların kredibilitesiyle ilgili piyasada iş
yaptırdıkları müteahhitlerin yeteri kadar borçlanamaması
sebebiyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının
da artık 15 Mart 2020 tarihinden sonra ihalesi yapılmış,
sözleşmesi bağıtlanmamış işlerle ilgili garantör
olmasının yolu açılıyor.
Devletin kamusal mal ve
hizmetler üretecek altyapı tesislerini yapması ve finanse etmesinde
temelde iki model var: Bunlardan birincisi, tesislerin hazine tarafından
doğrudan finanse edilerek ilgili kurum ya da kuruluşlar
tarafından yapılması; ikincisi ise AKP döneminde çok yaygın
biçimiyle yapılan yap-işlet-devret ya da kamu-özel iş
birliği yöntemleriyle yapılmış olması.
Yap-işlet-devret modeliyle yapılan kamu hizmeti
yatırımlarına ilişkin kamuoyunda yüksek bir protesto ve
karşı duruş vardır. Niye vardır? KÖİ
şeklinde hayata geçirilen kamu hizmeti nitelikli projeler, AKP döneminin
özellikle son üç yılında garantili geçiş ücretlerinin hazine
tarafından ödenmesi nedeniyle ilk kez geniş biçimiyle kamuoyunun
dikkatini çekmiştir. Özel sektörün kullandığı kredilere
hazine garantileri verilmiştir. Söz konusu hizmetlerin bedelleri, üstelik
yabancı para cinsinden verildiği için dövizdeki artışla
birlikte, hazinenin yani 83 milyonun üzerindeki yük daha da
artmıştır. Şimdi, bakın, projelere verilen talep
garantileri gelecekte kamuya olağanüstü yükler getirecektir ve bu yükler
de gelecekte bütçe üzerindeki baskıyı daha da artıracaktır.
Elinde yeterli kaynak olmasa da kamunun bu projeleri borçlanarak
gerçekleştirmesi mümkünken iktidarınız tarafından kamu
görünür biçimde borçlanmamakta ama KÖİ projeleri ve yap-işlet-devret
projeleriyle birlikte bütün bu yükler de hazinenin ve Maliyenin üzerine
yüklenmektedir. Burada siz devletin borçlarını gizlemenin bir yolu
olarak bu projeleri uyguluyorsunuz ama gerçek yani mızrak çuvala
sığmamaktadır.
Fiyatların döviz
cinsinden sözleşmeye bağlanmasının esas nedeni, bu
projelerin hayata geçirilmesi için gereken kaynağın yurt
dışından döviz cinsinden kredi olarak getirilmiş
olmasıdır, yani yüklenici şirket bu projeleri hayata geçirirken
öz kaynakları yoktur ve öz kaynağı olmayan bu şirketler
yurt dışından borçlanma usulüyle bunları getirmektedir.
Şimdi, Türkiyenin en önemli kurumlarından bir tanesi olan
Karayolları Genel Müdürlüğü bu durumda resmen Osmanlının
son dönemindeki Düyun-ı Umumiye vazifesini işlevlendirmiş
bulunmaktadır. Dolar cinsinden alınan kredilerin dolar cinsinden
ödenecek yükümlülükleri karşısında Düyun-ı Umumiye görevi
Karayolları Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
AKP döneminde yapılmış olan, hazinenin borç üstlenmesine tabi
kimi projeleri sizlere belirtmek istiyorum: Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara
Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolunun Akyazı kesimi, Kuzey Marmara
Otoyolunun Kınalı kesimi, Osmangazi Köprüsü,
İstanbul-İzmir Otoyolu, Çanakkale-Malkara Otoyolu, Çanakkale Köprüsü,
Ankara-Niğde Otoyolu. Bakın, 22 milyar 367 milyon dolarlık
yatırım bütçesi olan bu projeler için kamunun ödeyeceği bedel 29
milyar 227 milyon dolardır. Bunun için, Ankara-Niğde Otoyolu için
hazinenin, devletin ödeyeceği rakam, bizim tarafımızdan da
milletvekilleri tarafından da türlü uğraşlara rağmen
maalesef öğrenilememiştir.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bu getirdiğiniz maddeyle, kamu-özel iş birliğiyle
yapılan projelerde zamanından önce bitirilemeyen işlerde kamu
tarafından sözleşme feshedilirse ya da yüklenici firma bu
yükümlülüklerini yerine getiremezse bu firmanın almış
olduğu kredilerle ilgili bütün geçmiş süreçlerdeki risklerin
tamamını Karayolları Genel Müdürlüğü üzerinden
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına, böylelikle de
devletin sırtına yüklemeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, aslında
KÖİ projeleri ve yap-işlet-devret projelerini değerlendirecek
olursak bunlar garantinin garantisinin garantisinin garantili
sözleşmeleri gibi tanımlanabilir. Yani bir projeyi yapacak olan
yüklenici firmaya
Ki siz başlangıçtan beri Bütçe
olanaklarımız el vermediği için, yeterli kaynağımız
olmadığı için biz, şirketlerin öz sermayeleri ya da
bulacakları krediye güvenerek bunları yapacağız.
diyorsunuz ama gelinen noktada şu gözüküyor ki Karayolları Genel
Müdürlüğünün ihaleye çıktığı bir projede bile
uluslararası finans çevreleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en önemli ve
en güçlü kurumlarından biri olan Karayollarının kefaletini
yeterli görmemektedir.
Şimdi, bununla ilgili,
tabii, şöyle bir değerlendirme yapmak gerekir. Mademki bu projelerle
ilgili hazine, devlet bu kadar yükün altına girecek, o zaman ben
şimdi sizlere şu soruyu sormak istiyorum:
Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demir Yolu
Hattı inşaatı
Şimdi, bakın, bu ihale 2018
yılında yapıldı. 2018 yılında yapılan
ihaleye on beş firma katıldı; en düşük değer 2 milyar
379 milyon TL. Sayın milletvekilleri, tekrar söylüyorum: 3 Nisan 2018de
yapılan bu ihaleye en düşük teklif 2 milyar 379 milyon TL,
Bakanlık ve hazine bütçe olanakları el vermediği için bu ihaleyi
feshetti. İki yıl geçti, 21/8/2020 tarihinde, meşhur 5li
şirketten birine 21/b usulüyle aynı iş 9 milyar 449 milyon
liraya verildi. Mademki bu şirketler yurt dışından para
bulup getiremiyorlar, mademki hazine her türlü riski üstüne alarak garanti
verecek, o zaman açık ihaleyle yaptığınız işleri
neden iptal ederek siz 21/byle şahsa, firmaya özel işler
veriyorsunuz; bu, bir. Yetti mi? Hayır, yetmedi. Başka bir iş
daha var, Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Hattı, keşif
bedeli 16 milyar 403 milyon TL. Herkes bilir -burada çok sayıda müteahhit
milletvekili var- 16 milyar 403 milyon TLlik bir iş açık ihaleye
çıktığında yüzde 25in altında olmayan bir iskontoyla
kesinlikle ihale edilir yani 12 milyar civarında bir bedel üzerinden ihale
edilir. Açık ihaleye göre keşifleri hazırlanmış,
yayınlanmış olan bu iş... Bakın, bütün dosya bende
var, isteyen İhale Kurumuna girip bu dosyaların
aynısını indirebilir. Peki, ne yaptı bu Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı? 12 milyar TLye yapılacak olan bu
demir yolu ihalesini, gene herkesin çok yakından tanıdığı
bir AKP milletvekilinin yakınına 2 milyar 162 milyon 600 bin avroya
21/byle verdi. Şimdi, mademki bizim devletimizin kaynakları bu kadar
fazla, mademki özel sektörün yüklenicilerinin bütün teminatlarının ve
kredilerinin altına garantinin garantisinin garantisini verecek kadar yasa
getiriyorsunuz, mademki 15 Mart 2020 günü ihalesi yapılmış özel
bütçeli kurumlar için getiriyorsunuz -bu ihale de
Nakkaş-Başakşehir ihalesinden başkası değildir- 8
milyar 239 milyonluk ihalenin teminatını niye Ulaştırma Bakanlığının
üzerine yıkıyorsunuz? Niye? Çünkü söz konusu firma... Niye? Çünkü
Adalet ve Kalkınma Partisinin neredeyse her 5 işinden 1 tanesini
yapan firmanın uluslararası kredi kuruluşlarından yeterli
finansmanı sağlayamadığı gerçeği ortaya
çıkıyor. O zaman,
değerli arkadaşlar, yani bu ülkede yüz yıldır bir kurum
geleneği var, yüz yıldır ihale geleneği var.
Değiştire, değiştire, değiştire İhale
Yasasını yani iğdiş ettiniz. Her türlü
değişikliği yaptığınız hâlde yine de
yapacağınız işlerin sürecini yönetemiyorsunuz. Buradan da
kamunun üzerine, buradan da devletin kurumlarının üzerine, buradan da
hazinenin üzerine, 83 milyonun üzerine ciddi yükler gelmektedir.
Şimdi, bir başka önemli kanun maddesi,
Evrensel Hizmet Kanunu. Değerli arkadaşlar, 1 Mart 2020, pandemiyle
ülkemizin tanışması, karşılaşması ve
ülkemizdeki eğitim çağındaki, öğretim çağındaki
18 milyon gencimizin uzaktan eğitimle, EBA eğitimiyle baş
başa kalması. Değerli arkadaşlar, bugün 9 Mart 2021 yani üç
yüz yetmiş dört gün önce biz pandemi süreciyle karşı
karşıya kaldık. Bu yasa teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisine
getirmek için siz 18 milyon gencin bir yıllık eğitim ve
öğrenim hakkının ortadan kalkmasına... Özellikle de bu
rakamları vereceğim, EBAdan yararlanan genç sayısı Eylül
2020 yılında 1 milyona, yakın geçmişte de 3 milyona
çıktı. Yani 18 milyon öğrenciden EBAdan yararlanan öğrenci
sayısı maksimum 3 milyon. Geriye kalan gençleri şöyle bir
değerlendirin, yoksul Anadolu çocuklarını, emekçi, işçi
çocuklarını düşünün, özel ders alan, zengin çocuklarıyla
aynı sınavlara girecekler, 8 ve 12nci sınıflardaki çocuklar,
iyi koşullarda özel ders alan, dershanelere giden çocuklarla birlikte
aynı sınavlarda yarışmak durumunda kalacak.
Şimdi, görünen o ki Evrensel Hizmet Kanunuyla
ilgili 2018 yılına kadar, bizdeki rakamlara göre, 10 milyar TL
toplanmış bulunuyor, bunun için harcanmış para 1 milyar 739
milyon civarında. O zaman soruyorum: Bu 10 milyar TL nerede? Evet,
gerçekten soruyorum: Evrensel Hizmet Kanunu gereğince kamunun
topladığı bu 10 milyar TL nerede? Ha, 128 milyar doların
nerede olduğunu bulamayanların evrensel hizmet bedeli için toplanan
10 milyar TLlik paranın da nerede olduğunu tabii ki söylemesinin zor
olduğunu belirtmek istiyorum.
Şimdi, burada önemli bir madde de Devlet
Demiryollarındaki düzenleme, 7 ve 8inci maddeler. Şimdi, bakın,
arkadaşlar, 2013 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine
iktidarınız tarafından bir yasa getiriliyor, tarih 1 Mayıs
2013.
Sevgili milletvekilleri, şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisinin 2010 yılından sonraki
performansının düşmesi, ülkedeki millî gelirin azalması,
kişi başına düşen dolar bazında gayrisafi millî
gelirimizin azalması ve ülkedeki yatırımların
durmasının temel göstergesi. Deniliyor ki -1 Mayıs 2013
yılında bir yasa geçiyor, bu yasayla belli şartlar getiriliyor
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına- Bunların hepsini
yapacağız, özelleştirme yapacağız, kamunun
yaptığı birtakım hizmetleri özel sektöre
yaptıracağız, taşımacılık hizmetiyle ilgili
birtakım düzenlemeler getireceğiz. ve beş yıllık süre
öngörülüyor, beş yıllık süre. Şimdi, 1 Mayıs 2013,
beş yıl geçiyor, 1 Mayıs 2018. Şimdi, bakın, 2018
yılı geliyor, hiçbir şey yapılamamış. Yeniden,
Türkiye Büyük Millet Meclisine bir yasa geliyor, bu yasayla diyorlar ki Biz
bunun süresini 31/12/2020ye uzatalım. Bugün günlerden ne? 9 Mart.
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu torba yasanın içinde
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları Taşımacılık AŞyle ilgili getirilen
düzenleme bu yasanın başlangıç tarihini 1 Ocak 2021 olarak
belirliyor. E, Bugün 9 Mart. Arkadaşlar siz neredeydiniz, siz
neredeydiniz? Bu yasanın süresinin dolduğunu, bu yapılan
işlerle ilgili yeni süre uzatılması gerektiğini size hiç
kimse söylemedi mi? Ha, niye söylemediler? Çünkü siz Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının yönetim kadrolarını İstanbul ve
Ankarada başarısızlığı tescillenmiş
kadrolarla doldurduğunuz için bu kurumdaki evveliyatı da bilmeyen bu
kadrolar, işte size böyle süresi geçmiş yasaları gündeme
getirirler. (CHP sıralarından alkışlar)
Başka bir şey daha var değerli
arkadaşlar, başka bir şey daha var: Devlet
Demiryollarının
Bu yetkiyle ilgili üç yıllık bir süre
öngörülüyor, 31/12/2023e kadar; Cumhurbaşkanın da süreyi
uzatması için on yıllık bir süre öngörülüyor. Arkadaşlar,
en geç Haziran 2023 yılında Türkiyede
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
milletvekilliği seçimlerinin yenilenmesi yapılacak. E, Türkiyenin
İstanbul ve Ankara gibi şehirlerden sonra da Parlamentoda sizlerin o
sıralardan kalkıp bu sıralara geçeceği ve
Cumhurbaşkanının da Cumhur İttifakından Millet
İttifakına geçeceği ayan beyan ortadayken siz neden on
yıllık bir süre öngörüyorsunuz? Bu
Cumhurbaşkanımızın süresi ne zaman bitiyorsa yasa teklifine
de süresinin dolduğu günü getirmeniz gerekir. Burada da bir öngörüsüzlük
olduğunu söylemek gerekir.
Şimdi, bir başka madde şu, o da
Çanakkale bölgesiyle ilgili getirilen bir düzenleme, alan kılavuzluğu
hizmeti. Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiyede doğusundan
batısına, kuzeyinden güneyine bu milletin bütün fertleri Çanakkale
Savaşında şehit olmuştur, Ulusal Kurtuluş
Savaşında bütün illerimizin şehitleri vardır, bütün bu
coğrafyanın şehitlikle ilgili genel bir hassasiyeti vardır.
Çanakkaleye de 1915 yılının 100üncü yılı olan 2015
yılından başlamak üzere bütün Türkiyeden turlarla insanlar
gelip orada şehitlerimizi yâd etmekte ve o manevi duygular içinde bir günü
geçirmekte, oranın tarihini öğrenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; şimdi, 2013 yılında -tarih veriyorum- alan
kılavuzları bölgede hizmet vermeye başladığında
-yani sizin iktidarınız döneminde- alan kılavuzluğu
hizmetini alanda veren şirketlerin tamamı Fetullahçıydı,
tamamı. Yani bunların anlattığı Çanakkale
Savaşında, Gelibolu destanında ne Mustafa Kemalin adı
geçiyordu ne de Kurtuluş Savaşını ya da Çanakkale
Savaşını yapan kahramanlar vardı. Bunlar, birtakım
tefrikalar üzerinden, birtakım hikâyeler üzerinden kendi bağlı
oldukları grupların ya da cemaatlerin kimi önderlerini yüceltmek için
uydurma tefrikalarla insanlara bir Çanakkale anlatıyordu. Buradan benim
önerim şu: Alan kılavuzluğuyla ilgili Danıştayın
bir iptal kararı var, bu konuyla ilgili Rehberler Odasının
açmış olduğu bir dava sonucunda alan kılavuzları uzun
süredir alanda hizmet veremiyorlardı. Şimdi, mademki Çanakkale
Geliboluda bir Alan Başkanlığı oluşturuldu, bu Alan
Başkanlığı burada hem alan kılavuzluğunu yani
buranın tarihini ve sürecini doğru bilen insanlarla bir
çalışma yapacak
Ama arkadaşlar, sizden tek bir ricam var:
İçinde Mustafa Kemal Atatürk geçmeyen, içinde yüz binlerce
şehidimizin kahramanlığı geçmeyen, içinde 81 ilimizden
gelmiş olan şehitlerin birliği ve bütünlüğünü kapsayacak
konuşmalar yapmaktan yoksun insanların -2013te teslim olduğunuz
gibi- bugün de başka tarikat ve cemaatlerin lütfen orada cirit atmasına
izin vermeyiniz. Kim bu topraklarda yaşanmış olan tarihe
sadık olarak bunu anlatacaksa onun aktarmasının önemli
olduğunu düşünüyorum.
Bu kanun teklifinin bir değişik maddesi de
yavru buzağı ve küçük kuzular ile oğlakların belli bir
yaşın altında kesilmesini engelleyen düzenleme. Bu düzenlemenin
ben geç kalınmış bir düzenleme olduğunu söylüyorum.
Türkiyede hayvancılığın ve hayvancılıkla
uğraşan çiftçilerin korunmasının çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Bilgisizlik, bilinçsizlik ya da ekonomik kaygılar
nedeniyle yapılan kimi yanlışların farkındayız.
Burada üzerinde hassasiyetle durmamız gereken
nokta şu: Trakya bizim açımızdan ari bölgedir. Trakyanın
ari bölge olmasıyla ilgili hassasiyetimiz devam etmelidir. Ari bölge
sayılarımızı olabildiğince artırmalıyız
ama birkaç aylık yavru kuzuların ya da oğlakların veya
buzağıların yakalandığı anda kesilmesiyle ilgili
yanlışın düzeltilmesini çok doğru buluyorum. Ben bu konuyla
ilgili olarak nakil esnasında yakalanmış olan bu hayvanların
karantina koşullarından sonra, masraflar çıktıktan sonra
tekrar ilgilisine verilerek ekonomik açıdan bir kayıp
yaşanmamasının önemli olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiyede gerçekten, çiftçilikle, tarımla ve
hayvancılıkla uğraşan özellikle küçük işletme
sahiplerinin artan yem fiyatları, artan girdi maliyetleri, artan lojistik
ve nakliye giderleri yüzünden ciddi sıkıntı içinde olduğu
bir dönemde, hiç olmazsa belki bu maddeyle elinde var olan değerinin de
ortadan kalkmasının engelleneceğini düşünüyorum ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına Sivas
Milletvekili Sayın Ulaş Karasu.
Buyurunuz Sayın Karasu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle yine yasa yapımının ruhuna
aykırı bir teklifle karşı karşıya olduğumuzu
görüyoruz, aynı itirazı Komisyonda da dile getirdim, burada da bir
kez daha tekrarlıyorum. Teklife baktığımızda
Türkiyenin ne duruma geldiğinin ve nasıl yönetildiğinin en
güzel örneklerini görüyoruz. Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeleri olarak getirdiğiniz kanun
teklifinde kuzu ve oğlakların küpesini konuşup birbirinden
tamamıyla alakasız konuları bir arada görüştük ne
yazık ki.
Değerli arkadaşlar, öncelikle teklifin
2nci maddesiyle ilgili görüşlerimi dile getirmek istiyorum. Bu 2nci
maddeye nereden ve ne için ihtiyaç duydunuz? Maddenin içeriği:
İhalesi 15 Mart 2020 tarihinden sonra yapılmış ancak bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte henüz uygulama sözleşmesi
imzalanmamış projeler için Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığının yap-işlet-devret modeline kefil
olmasının önünü açıyorsunuz. Şimdi, Komisyonda sorduk, bir
kez daha soruyoruz: İçeriğini
açıklamadığınız bu maddeden faydalanacak 2 ihale var;
birisi Aydın-Denizli Otoyolu, diğeri Kuzey Marmara Otoyolundaki
Başakşehir-Nakkaştepe bölümü.
Açıklamadığınıza göre bizim bilmediğimiz, sizin
yaptığınız başka ihaleler de mi var? Sormak istiyorum:
Bu ihaleyi verdiğiniz firmalar ihaleden önce bu işi yapabilecek
yeterlik belgelerini sundular mı? Sundular ise bugün niçin
Ulaştırma Bakanlığının teminatına ihtiyaç
duyuyorlar? Bu ihalelerin şartnamesinde Karayolları Genel
Müdürlüğünün borçlanma için teminatı söz konusu. Ancak Karayolları
Genel Müdürlüğünün teminatının finans kuruluşları
tarafından kabul edilmediği görülüyor. Ülkemizin en önemli
kurumlarından biri olan Karayollarının 1 milyar TLlik kefaleti
bile ne yazık ki kalmamış durumda.
Bir diğer husus, bu ihale şartnamesini
yayımladığınızda Ulaştırma
Bakanlığının teminat vereceğini
açıklamış olsaydınız ihaleye girecek firmaların
stratejileri değişebilir, farklı firmalar ihaleye girebilir,
iş daha düşük ücretle yapılabilirdi. Gerçi, siz
alışkınsınız maç başladıktan sonra kural
değiştirmeye. 191 kez oynadığınız Kamu İhale
Yasasının neresinde yazıyor getirmiş olduğunuz bu
değişiklik? Aslında, bu teklifle Ulaştırma
Bakanlığının da yabancı kredi şirketlerinin
piyonu hâline gelmesinin önünü açıyorsunuz. Ulaştırma
Bakanlığı bu işlerin sonunda, tıpkı Hazine
Bakanlığı gibi, bir Düyun-ı Umumiye hâline gelecek. 5li
çete için hazinenin kanını emdiniz, diğer müteahhitlere verecek
bir şey kalmayınca onlara da Ulaştırma Bakanlığını
veriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, on sekiz
yıldır iktidardasınız. On beş yıl önce bir
özelleştirme yaptınız, TÜRK TELEKOMu gittiniz yabancılara
peşkeş çektiniz ve on beş yıldır bu ülkenin köylerini,
bu ülkenin ilçelerini yatırımdan -özellikle teknolojinin bu denli
hızla geliştiği bir dönemde- uzak tuttunuz. Seçim bölgem
Sivasın 1.233 tane köyü var, her gün muhtarlarımız arıyor
Biz, Bakanlığa başvuru yaptık, telefonlarımız
çekmiyor, TÜRK TELEKOMun hatları çalışmıyor, internete ulaşamıyoruz.
diye isyan ediyorlar. Kralın çıplak olduğunu bir
yıldır yaşadığımız pandemi sürecinde gördük.
Sırf on beş yıldır yapılmayan yatırımlardan
dolayı 3 milyon 645 bin çocuğumuz uzaktan eğitim alamadı.
5Gnin konuşulduğu bir dünyada sizler milyonlarca çocuğumuza bir
yıl boyunca eğitim veremediniz. Bu kadar çocuğun vebali sizin
omuzlarınızdadır. Hâl böyleyken şimdi de uzaktan
eğitimde en fazla tartışılan Evrensel Hizmet Kanununun
yapısında değişiklik öngörülüyor.
Değerli arkadaşlar, 2006-2018
yılları arasında toplanan evrensel hizmet geliri tam 10 milyar
TL ancak FATİH Projesine baktığımızda, bunun
yalnızca 1 milyar 700 milyon TLlik kısmı eğitimde
fırsat eşitliği için harcanmış yani 10 milyar TL bir
kaynak yaratılmış, bunun beşte 1inden daha az miktarı
kullanılmış, gerisi nereye gitti, bilen yok. Bakın, yine,
2019da GSM operatörlerinden evrensel hizmet gelirleri adı altında
toplanan paranın miktarı 1 milyar 562 milyonu buldu. Bu gelirin
yalnızca 76 milyonu harcanmış. Geriye kalan 1 milyar 486 milyon
TLnin akıbeti yine bilinmiyor. Böyle bir fon yönetimiyle ne kadar kanuni
düzenleme yapsak da boş. Ben buradan sordum, arkadaşlarım sordu,
şimdi tekrar soruyoruz: Evrensel Hizmet Fonundaki paralar nereye
harcandı? 1,5 milyar nerede? Bunun cevabı verilmeden
çıkarılmaya çalışılan her kanun hükümsüzdür.
Altyapının yetersiz olduğunu biliyordunuz, böyle bir kanuna
ihtiyaç olduğunu biliyordunuz, peki bir yıl niçin beklediniz? Bir
yıl boyunca çocuklarımızı eğitimden hangi gerekçeyle
mahrum bıraktınız?
Değerli milletvekilleri, şimdi, teklifte
yine 7nci ve 8inci maddelerde Devlet Demiryollarıyla ilgili düzenlemeler
var. Kanunla Devlet Demiryollarının finansman açıkları ve
harcamalarının hazine tarafından karşılanmasına
ilişkin uygulama 2023e kadar uzatılıyor. Buraya kadar tamam.
Ancak yine teklifle Cumhurbaşkanına 2023 yılından itibaren
de on yıllık bir yetki tanınıyor. Bu on yıllık
yetkiye ne gerek var, 2023 yılında zaten seçimler yapılacak.
Yani seçimlerin yapılacağı bir yılda böyle on
yıllık bir yetki verilmesi bir ihtiyaç değil, buna hiç gerek
yok.
Demiryollarıyla ilgili maddenin gerekçesinde
yüksek hızlı trenlerin gerekse de diğer demir yolu
taşımacılığının yeterli büyüklüğe
erişemediğine vurgu yapılmış. Burada iki husus var:
Genel Başkanınız her fırsatta Ülkeyi demir ağlarla
biz ördük biz. diye övünürken bu gerekçeyle Kusura bakmayın, biz bu
işi beceremedik, beceremedik, beceremedik! diyorsunuz. Diğer husus
ise: Büyüklükten kasıt kâr-zarar oranı ise Devlet Demiryolları
bu konuda en savurgan kuruluşların başında geliyor.
Bakın, burada dile getirmiştim, geçen gün de Sayın Bakana bire
bir sordum. Şimdi, Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı
2008 yılında başladı, 2021 yılının Mart
ayındayız hâlâ hizmete açılmadı. Süresiyle, maliyetiyle,
her şeyiyle yılan hikâyesine dönen bir hat. Önce maliyeti 9
milyardı, şubat 2020de 13 milyar TLye mal olacağı
açıklandı, yine Ağustos 2020de bu rakam 16 milyar TLye
çıktı. Bu yıl, on iki senedir yapımı devam eden
Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Projesine yine harcama
yapılması planlanıyor Üstelik bu kadar yatırıma
rağmen Ankara-Kırıkkale arasında 1930 yılından
kalan hattan gidilecek. Şimdi bir ihale düşünün,
başlangıcı ile bitişi arasındaki fark 2 katından
fazla; bunun adı olsa olsa plansızlıktır,
programsızlıktır, beceriksizliktir.
Değerli milletvekilleri, yine, Devlet
Demiryollarının iştiraklerine baktığımızda,
eski adı RAYSİMAŞın, yeni adı Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları Teknik Mühendislik ve Müşavirliğinin yüksek
hak edişle aldığı işleri düşük bedelle taşere
ettiğini görüyoruz. Mesela, Malatya 5inci Bölge Müdürlüğü demiryolu
hattı haritası yapım işi. RAYSİMAŞ, işi 10
milyona alıyor, 3 milyona taşere ediyor. Bunun gibi örnekler çok
ancak sürem azaldığı için detaya girmeyeceğim ama ne
yazık ki şunu söylemek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları birçok kurumda gördüğümüz gibi bir arpalık hâline
gelmiş durumda.
Son olarak, her zamanki gibi kanunların
içeriğine baktığımızda Üç beş yandaşı
nasıl kurtarırız? Giderayak birilerine nasıl kıyak
çekeriz? onun derdinde olduğunuzu görüyoruz. 83 milyonu temsil eden
Türkiye Büyük Millet Meclisine, Cumhur İttifakının 2-3
firmayı kurtarmak için oluşturduğu torba yasalar gelmeye ne
yazık ki devam ediyor. Gelin, bu anlayışınızdan
vazgeçin. Buradan size bir çağrı yapmak istiyorum:
Yandaşlarınızı kurtarmaktan vazgeçin. Gelin, bir
yıldır siftah yapamayan, iş yeri kapalı
esnafımızın sorunlarını çözelim. Tarlası,
traktörü hacizli çiftçimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat
Bankasına olan borçlarının faizlerini silip
yapılandıralım. İş bulamayan üniversite
mezunlarımızın KYK borcunu silelim. Bugün
Karayollarını konuştuk, Karayolları işçilerinin
yaşamış olduğu skala mağduriyetine çözüm olalım
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın
Muş
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; burada çeşitli görüşler
ortaya konuluyor, bunlar her siyasi partinin kendi kanaatleri ve
yorumlarıdır. Millet size icracı bir görev verdiği zaman bu
fikirlerinizi uygularsınız. Fakat burada
katılmadığımız bir ifade var, Hazinenin
kanını emdiniz. gibi bir ifade; bunu reddediyoruz, bunu kesinlikle
kabul etmediğimizi ifade etmek isterim. Eğer hazine bu kadar kötü durumda
olsaydı on sekiz yıldır muhalefet eden bir partinin millet
tarafından iktidara getirilmesi gerekirdi.
İkinci konu: Bakın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi yurt dışı borçlanma için hazineye
müracaat ediyor ve ısrarla Bana izin verin, izin verin
Verildi, 580
milyon dolar borçlandı, bunu da İstanbulda bir törenle
açıkladı. Sonra bir 350 milyon dolar daha istedi yine yurt
dışı borçlanma için. İzmir Belediyesinin bir
yatırımı var, dün ona da izin verildi; İzmir Belediye
Başkanı çıktı, Cumhurbaşkanımıza
teşekkür etti. Şimdi, değerli arkadaşlar, burada
yapılan mesele şu: Firma almış işi, kredi
anlaşmasıyla ilgili genel müdürlük yerine bakanlık taraf olacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada ödemeyi
yapacak olan firmanın kendisi. Dolayısıyla, uluslararası
anlamda borcun bir tarafına da genel müdürlük yerine
bakanlığın imza atması meselesi. Olağanüstü bir durum
olursa o zaman, yapılan yatırım da devletin kendisine geçer.
Şimdi, bir taraftan, siz kendinizle alakalı, yönetime geldiğiniz
yerel yönetimlerde borçlanmayı çok tatlı bir şekilde
anlatıyorsunuz İyi yapıyoruz. Yatırım
yapacağız, hizmet edeceğiz. diye, bunu törenlerle
açıklıyorsunuz; diğer taraftan, yapılan yatırımları
farklı şekilde eleştiriyorsunuz. Bir tutarlılık
olması lazım; o zaman, İzmirde de İstanbulda da öz
kaynaklarla yatırımları yaparsınız, gelirsiniz burada
bizi eleştirirsiniz. Ama siz burada bizi eleştirdiğiniz
noktaların daha ötesinde bir icraat ortaya koyuyorsanız, bir yöntem
uyguluyorsanız ve yatırım yapmak için finansman kullanma
noktasında adım atıyorsanız kalkıp da bizi burada bu
şekilde itham etmenizi kabul etmeyiz, kabul edemeyiz.
Dolayısıyla, tutarlı olmanızı tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
48.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, burada
tabii, açıklığa kavuşturulması gereken bazı
noktalar var. Bir kere, meselenin kendisi şu: İstanbulda ve
İzmirde büyükşehir belediyelerimiz yurt dışından
Türkiye'nin risk primi üzerlerinde olduğu hâlde çok uygun krediler
buluyorlar. Zaten İzmir Büyükşehir Belediyesinin olabilecek en iyi
şartlarda borçlanmasıyla ilgili gelenek geçen dönemden beri de devam
ediyor. O A+ noktasındaki kredi notunu hatırlatırım.
İstanbulda bu metal yorgunluğu deyip rahmetli Belediye
Başkanımızı alıp yerine getirdiğinizde 10 tane
metro projesini olduğu gibi durdurmuştunuz, sonra tazminat
doğacak uluslararası alanda diye sembolik, yüzde 1lik yürüdü. Ekrem
İmamoğlunun bulduğu krediler bu projeleri sürdürmeye
yöneliktir, bir tanesi de İstanbul Finans Merkezinin altından
geçmektedir. Ne kadar enteresandır ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ... dün İstanbul Finans
Merkezi için neler yapabiliriz diye, Cumhurbaşkanı
Yardımcısının Başkanlığında bir
toplantı düzenlendi, AK PARTİnin Grup Başkan Vekili orada,
ilgili Bakan orada, herkes orada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yok
orada. Şimdi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi sizden olsa davet
etmeyecek miydiniz? Böyle bir ayrımcı, böyle bir hor gören, böyle bir
dışta tutan tavır da var.
Krediyi buluyoruz, Ben onaylamazsam
alamazsın. diye had bildiren bir üstten söylem var, bir de gerçek var.
Bunlar, İstanbula kendi kaynaklarıyla hizmet edecek olan,
İzmire hizmet edecek olan belediyenin açtığı ihaleler.
Sizin bahsettiğiniz yap-işlet-devret, hem geçiş garantisi
veriyorsunuz hem ihaleyi yaptığınız sırada ihaleye
giren herkese tanıyabileceğiniz bir hakkı tanımayıp
Hazine garantisi değil, işte Karayolları Genel Müdürlüğü
garantisi veriyorsunuz; kredilerin maliyeti ona göre şekilleniyor. Herkes
sanıyor ki diğer ihaleye girenler gidiyor yurt dışına
kredi bulmaya, bir taslak hazırlayacak ve gelecek bir fiyat verecek. Senin
garantörün kim? Karayolları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugüne geldiğinde ihaleyi
alan şirkete bir yıl geriye dönük olarak şimdi
Bakanlığı, Hazineyi garantör yapıyorsunuz. Yani ne
yapıyorsunuz? Aşkın zamanlı ihaleye fesat
karıştırma işi, olacak bir şey mi? Kabul edilecek bir
şey mi? Bunu birinin kulağına fısıldadıysanız,
o da daha uygun kredi bulduysa nasıl bu ihale adaletli olacak?
Geçmişe dönük devlet garantisi verilir mi? Ya, yapamıyorsa,
bulamıyorsa, kredi akışı kesildiyse, yüklendiği,
üstlendiği görevi yapamıyorsa iptal edersiniz, yeni kredi
açarsınız, eşit şartlarda yarışır. Sapla
samanı, elmayla armudu birbirine karıştırmayın; birisi
kamu kurumu olan kurumun ihalesi için bulduğu kredi ve mecbursun, Hazine
garantisi gerekiyor, bir de onu vermeseydiniz yani onunla övünüyorsunuz.
İstanbullu bize bu yetkiyi verdi, size de o krediyi onaylama yetkisi
verdi; vereceksiniz onu ama öbür tarafta bir kişinin kulağına
fısıldanmış, bir sene sonra geriye dönük Hazine garantisi,
olacak şey değil.
Teşekkür ediyorum.
49.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, toparlayayım.
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, bu
raylı sistemle alakalı da bir bilgi paylaşayım. Raylı
sistem 10.959 kilometreymiş, biz bunu 12.803e çıkardık, 2021
sonu itibarıyla da 13.631 kilometreye çıkacak, yaklaşık
yüzde 20lik bir artış söz konusu. Bir de burada, tabii, ciddi olarak
sinyalizasyon hattını artırmışız, yüzde 161
sinyalizasyonlu hat hâline çevirmişiz. Elektrikli hat uzunluğunu 2
bin kilometreden 5.753 kilometreye çıkarmışız, orada da yaklaşık
yüzde 176lık bir artış söz konusu. Dolayısıyla
bunları da ifade etmemiz gerekiyor. Yüksek hızlı tren hiç yoktu,
onu da 1.213 kilometreye çıkarmışız.
Sayın Başkanım, burada, şimdi,
yatırım yapılıyorken bir finansman meselesi var.
Şimdi, her kurum yani siz yurt dışından borçlanmaya
gittiğiniz zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin oranları neyse, riski
neyse o oranda gider borçlanırsınız. Şimdi, en uygun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir kere,
İzmir Belediyesi daha borçlanma yetkisi aldı, daha borcu alıp
gelmedi yani finansmanı daha sağlamadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, hayır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir dakika
Onun daha ne olduğunu, hangi oranda
alacağını bilmiyor. Dolayısıyla, bu da dış
kaynak olduğu için bunları belirleyecek olan ülkenin genel ekonomik
havasıdır ve hazinenin oranı neyse ona yakın
Hazine hatta
daha makul rakamlara finansman sağlayabiliyor.
Sayın Başkan, şimdi, Onu böyle
yaptınız, şunu böyle yaptınız.a gerek yok. Şimdi,
eğer siz dış finansman kullanılmasına
karşıysanız iktidarda olduğunuz yerel yönetimlerde buna
müsaade etmezsiniz. Dersiniz ki: Biz öz kaynakla yapacağız
kardeşim. Böyle söylediniz zaten Biz öz kaynakları kullanarak
yatırımları yapacağız. İstanbulun,
Ankaranın, İzmirin öz kaynakları kendisine yeter. Ha, biz
yatırım konusunda sizin gibi düşünmüyoruz, farklı
düşünüyoruz ama seçim kampanyanızda öyle konuşmadınız,
başka konuştunuz, öyle söylemiyordunuz. Dolayısıyla, bugün
eleştirdiğiniz bir konu, daha hazineye bir yük gelmemiş,
hazineye bir yük gelmeyecek; dolayısıyla, firmanın
sorumluluğu da var, bir problem olursa, bir aksilik olursa oradaki
varlıklar hazineye geçiyor, o zaman borç üstlenimi devletin üzerine geçer;
aksi takdirde böyle bir durum söz konusu değil, firma kendi borcunu
ödeyecek. Dolayısıyla, olay bundan ibarettir. CHPnin bunda tenkit
ettiğimiz noktası, ilkeli bir duruş ortaya koymasını
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ya karşı
olursun, sen yapmazsın, eğer yapıyorsan da buradaki
çalışmaya o zaman o ilkeden dolayı gelir, destek verirsin
diyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan,
uzatmayacağız bu konuyu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Net söyleyeyim, net
söyleyeyim
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
50.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine tekraren ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok net, hemen söyleyeyim:
Cumhuriyet Halk Partisi, biz İstanbulda, İzmirde, orada burada öz
kaynak
Cumhuriyet Halk Partisi şunu söyledi, çok net: Bu 5li çetenin
geçiş garantili ve havaalanları, tüneller, otoyollarla ilgili
meseleyi kamulaştıracağız ve bunları bir daha böyle
yap-işlet-devretle yapmayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi
şey dedi mi
Biz belediyeleri aldığımızda
dış kaynak kullanmayacağız. demişiz gibi söylüyorsun.
Dedi mi? Mümkün mü? İzmir Büyükşehir Belediyesi geçen dönem yurt
dışından dünya kadar Türkiyenin en uygun faizli kredilerini
bulup getirmişken tutup da şunu mu diyecek: Biz belediyelerimizde
dış kaynak
Buradaki hazımsızlık şudur: Sizin
yüzde 6yla borçlanabildiğiniz yerde İzmir Büyükşehir Belediyesi
yüzde 3le kredi buluyor, sizin sıkıntınız, sizin
hazmedemediğiniz mesele budur.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir dakika, bu
önemli bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim size itiraz ettiğim
nokta şu: Bir ihale yaptınız, o ihaleye giren firmalar bir sene
sonra Hazine garantisi vereceğinizi bilmeksizin kredi aradılar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Genel Müdürlük garantisi
var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün
yaptığınız iş
O gün firmalar şöyle biliyordu:
Karayolları Genel Müdürlüğünün garantisi olacak ama bugün neden
krediyi vermiyorlar o firmaya? Ya, Karayolları olmaz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hazine garantisi olursa
akış sağlayabileceksiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hazine yok burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakanlığın
garantisini istiyor oradaki firma, krediyi sağlayacak. Geçmişte bunu
bilseydi herkes ona göre pozisyon alırdı. Geçmişe dönük ihaleye
fesat karıştırmanın suçüstü hâliyle karşı
karşıyayız.
Teşekkür ederim.
XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç
ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252)
BAŞKAN Evet,
şahıslar adına söz sırası Bursa Milletvekili
Sayın Ahmet Kılıça aittir.
Buyurunuz Sayın
Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET KILIÇ (Bursa)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evlatlarını bu
millet için şehit veren annelerimizin, dağa kaçırılan
çocuklarını gözyaşı içinde bekleyen Diyarbakır Annelerinin
ve bizi biz yapan değerlerin bekçisi tüm hanımefendilerin 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününü bir kez daha kutluyorum.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Seyhan Nehrinde meydana gelen
taşkınların en büyüğü 1949 yılında
gerçekleşmiş, tüm ovanın sular altında kalması
sebebiyle 1950 ve 51 yıllarında Seyhan Nehrindeki bu
taşkınları önlemek maksadıyla Seyhan Nehrinin iki
yanına sedde inşaatına başlanmış, bu seddelerin
yapımıyla seddeler arasında kalan Adana ve Mersin illerinde
toplam 11 köyün seddelerin dışına çıkarılması
zarureti ortaya çıkmıştır. Tahliye edilmiş köylülere
evlerini yapmak üzere Devlet Su İşleri tarafından arsa
tahsisinde bulunulmuş ancak, söz konusu kişilere bu arazilerin tapusu
verilmemiştir. Zemin ile mülkiyetin Devlet Su İşleri veya Maliye
arazisine ait olması, üzerindeki muhdesatın ise vatandaşlara ait
olması, vatandaşlar açısından sürekli problem
oluşturmuştur. Teklifimizle yapılacak düzenlemeyle, bu
problemlerin çözümü için söz konusu kişilere rayiç değeri üzerinden
taşınılan arazinin tapusunun verilmesi sağlanacaktır.
Teklifimizdeki bir diğer
düzenleme: Akşehir Gölünün Konya ili Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde
yer alan kıyı kesimine ait kıyı kenar çizgisi ilk olarak 12
Mart 1997 tarihinde onaylanmış olup onaylı kıyı kenar çizgisinin
hatalı olduğu ve iptali gerekçesiyle Konya İdare Mahkemesinde
muhtelif esaslarda açılan davalar sonucunda kıyı kenar
çizgisinin iptaline karar verilmiştir. Mahkeme kararının
infazı amacıyla Bakanlık tarafından onaylı
kıyı kenar çizgisi iptal edilmiştir. Yapılan yargılama
sonucu oluşturulan bilirkişi raporlarına göre hükmen yeni bir
kıyı kenar çizgisi tespit edilmiştir. Daha sonrasında, 2019
yılında, Bakanlık tarafından kıyı kenar çizgisi
tekrar belirlenmiştir ancak bu tarihe kadar tapuları iptal ve terkin
edilen şahısların bir kısmı tarafından tazminat
davası açılmıştır, yine, bunun yanında, tazminat
davası devam edenler bulunmaktadır ve mülk sahiplerinden
bazılarına hâlihazırda tazminat ödenmiştir ve mülk
sahiplerinden bazılarına da yapılacak düzenlemeyle, 4 Ocak 2019
tarihli kıyı kenar çizgisi esas alınarak söz konusu
taşınmazların sahiplerinin mülkiyet sorunlarının
çözülmesi amaçlanmaktadır. Öte yandan, aynı alan içinde
bulunması ve daha önce yapılan kadastro çalışmaları
sırasında kadastro harici bırakılan
taşınmazların Hazine adına tescil edilmesi ve bu
taşınmazların kullanıcı veya muhdesat sahiplerine
doğrudan kiralanabilmesi hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; teklifimizin bir diğer maddesiyle, 15 Mart
2020 tarihinden sonra ihalesi yapılmış, henüz uygulama
sözleşmesi imzalanmamış, finanse edilmesi planlanan ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı
özel bütçeli kamu idareleri tarafından borç üstlenim anlaşması
imzalanacak olan ancak bazı teknik ve mücbir sebeplerle söz konusu özel
bütçeli kamu idarelerinin taraf olamadığı projeye
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının borç
üstlenim anlaşmasına taraf olması finansmana erişimde
önemli ölçüde avantaj sağlayacaktır.
Çok değerli
milletvekilleri, haberleşme ve elektronik iletişim sistemlerinin
ulaşılabilir olması bir tür kamu hizmetidir. Söz konusu
hizmetlerin bütün yurt sathında düzgün dağıtılması
ülkemizin her bölgesinde fırsat eşitliğinin sağlanması
için de son derece önemlidir. Kamu hizmetlerini haiz ancak telekomünikasyon
işletmecileri tarafından karşılanmasında mali güçlük
bulunması nedeniyle altyapı götürülemeyen yerlere Ulaştırma
ve Altyapı Bakanlığı tarafından uygulanan projelerle
gerekli yatırımlar yapılmaktadır. Uygulanan mevcut sisteme
göre işletmecilerden toplanan evrensel hizmet gelirleri, yine
işletmeciler aracılığıyla yürütülen projeler
çerçevesinde, evrensel hizmetin Bakanlık tarafından belirlenen
yerleşim yerlerine götürülmesi için kullanılmaktadır. Mevcut
uygulamada, işletmeciler proje kapsamında gerçekleştirdikleri
faaliyetlere ilişkin maliyetlerini bir sonraki yıl
Bakanlığa bildirmekte, Bakanlık gerekli denetlemeleri
yaptıktan sonra ödenecek miktarı belirlemekte ve ödeme
yapılmaktaydı. Bu sürece göre, bir işletmeci
yaptığı bir faaliyetin bedelini yaklaşık olarak on
sekiz ve yirmi dört ay sonra alabilmekteydi.
Bunun neticesinde, hizmetin maliyetinin öngörülmesi zorlaşmakta, ilave
finansman maliyeti oluşmakta, evrensel hizmet projelerine olan ilgi
azalmakta ve gerçekçi proje bedelleri belirlenememekteydi. Öngörülen değişiklikle
bu konuda bir düzenleme yapılmakta ve finansman maliyetinin asgariye
indirilerek proje faaliyetlerinin daha gerçekçi değerlerde
oluşması amaçlanmaktadır. Söz konusu değişiklikle,
evrensel hizmet kapsamında altyapı kurulumlarının daha
hızlı ve etkin hâle getirilmesi, BTKnin daha fazla yere altyapı
ve hizmet götürmesi hedeflenmektedir.
Kanun teklifimizle düzenleme
getirmek istediğimiz bir diğer husus da hayvancılık
alanındadır. Yapılan düzenlemeyle, toplum
sağlığı ile hayvan haklarının korunması
arasındaki dengeyi gözeterek nakil esnasında yakalanan küpesiz
buzağı, kuzu ve oğlaklar ile gebe hayvanların kesime sevk
edilmesi uygulamasına son verilerek karantina altına
alınması amaçlanmaktadır. Bundan önceki uygulamalarda hepimizin
canını sıkan, içini parçalayan, hayvan hakları
açısından da çeşitli sakıncalar barındıran bir
usul söz konusuydu. Nakil sırasında yakalanan küpesiz hayvanlar
derhâl en yakın kesim noktasına yönlendiriliyor ve orada kesimi
gerçekleştiriliyordu. Bu sebeple, henüz kesim aşamasına
gelmemiş çok küçük hayvanların ve gebe hayvanların da
kesildiğini görüyorduk. Bu uygulama her ne kadar insan ve çevre
sağlığını gözetmek bakımından önemli bir
husus olsa da insan vicdanını sızlatan bir görüntü arz ediyordu.
İnşallah, yapacağımız değişiklikle bu konuda
iyileştirme yoluna gideceğiz. Teklifimizin yasalaşması
hâlinde de bundan böyle nakil sırasında yakalanan küpesiz
buzağı, kuzu, oğlak ve gebe hayvanlar karantina altına
alınacak ve karantinaya esas olacak hususlar da Bakanlık
tarafından belirlenecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanayileşmek, kalkınmak ve katma değer üreten
sanayi tesislerinin devamlılığını sağlamak bir
ülke için son derece önemlidir. Bütün bu saydığımız
hususlarda gereken ulaşım ve lojistik imkânlarının
sağlanmasında en etkili yol, şüphe yoktur ki demir
yollarıdır. Ülkemizin ve cumhuriyetimizin göz bebeği
kurumlarından biri olan TCDD, üzerine düşen bu kritik görevi ifa
etmek için yoğun bir tempoyla çalışmaktadır. Mevcut yük ve
yolcu taşımacılığı hizmetlerinin yeniden
yapılanma süreci tamamlanıncaya kadar aksamadan sürdürülmesi ve
mevcut altyapının güçlendirilerek vasfının
iyileştirilmesi için hem altyapı hem de tren
işletmeciliğinden kaynaklanan sorunlar sebebiyle altyapı
işletmeciliği ile taşımacılık hizmetlerinin
yapılamaz hâle gelmesinin önlenmesi amacıyla öngörülen geçiş
sürecinin uzatılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Ticari olmayan yolcu
taşımacılığı için yakın zamanda özel tren
işletmecilerinden de talep olmadığından TCDD
Taşımacılık AŞnin yürüttüğü kamu hizmetinin
devamının sağlanması, yolcu
taşımacılığında da mağduriyet
yaşanmaması için kamu hizmeti yükümlülüğü süresinin
uzatılması amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi,
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî Alanı, millî
kimliğimizin ve millî mücadele ruhunun ortaya koyulduğu son derece
önemli bir savaşa, Çanakkale muharebelerine şahit olmuştur.
Çanakkale savaşlarının insanımıza ve özellikle genç
nesillere iyi anlatılması son derece mühimdir. Alan
kılavuzları bu anlamda önemli bir görevi ifa edecek ve
boşluğu dolduracaktır. Tarihî alanda görev yapan alan
kılavuzları hâlihazırda rehberlik hizmeti yerine getirmeksizin
yönlendirme faaliyetleri yapabilmektedir ancak alana gelen ziyaretçi
yoğunluğu ve turist rehberlerinin sayıca yetersiz kalmaları
dikkate alındığında alan kılavuzlarının
hizmetine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacın giderilmesi
amacıyla mevzuat çalışması yapılmasına, Seyahat
Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu ve Turist
Rehberliği Meslek Kanunuyla çatışma yaşanmaması ve
yeniden uygulamada kesinti yaşanmaması amacıyla mevzuatın
kanun olarak yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; teklifimizle getirdiğimiz düzenlemelerin, sizlerin de
katkılarıyla yüce Meclisimizden geçerek kanunlaşmasını
temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
İshak GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi soru-cevap işlemini
başlatıyorum.
Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözde artık hayvan ithalatı
yapılmayacaktı ancak dünkü kararnameyle besilik hayvan ithalatı
kararı alındı. İthalatı küçük üreticiler adına Et
ve Süt Kurumu, Tarım Kredi ve birlikler yapacakmış. Küçük
üreticileri düşünmüş olsaydınız zaten ithalata izin
vermezdiniz. Tarım Bakanı bundan iki ay önce büyükbaş hayvan
sayısının artışından bahsediyordu. Peki, neden
yeniden ithalat yapılıyor? Neden yerli besici desteklenmiyor da Güney
Amerika ve Avrupa ülkelerinin besicilerine para kazandırıyorsunuz?
Avrupa ülkelerinin içinde Yunanistan da var. Ayrıca ithalatın yurt
içi maliyetleri düşürmek için yapıldığından söz ediliyor.
Peki, neden o zaman ithal edilen her büyük hayvan başına Tarım
Bakanlığı 330 lira sorma ver parası alıyor.
Acaba ne zaman ithalatçı yerine besiciyi
destekleyeceksiniz merak ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ünver
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Yeniden
normal hayata dönüşle birlikte okulların haftada iki gün
açılmasına ve kamudaki esnek çalışmanın
kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu karara göre çocuklar
haftanın üç günü evde kalıp uzaktan eğitime
katılacaklardır. 10 yaş altında çocuğu olan ailelerde
her iki ebeveynin de çalışıyor olması hâlinde çocukların
özellikle annenin desteği ve gözetiminden uzak olarak hafta içi üç gün
evde eğitimlerine devam edecek olmaları zaten pandemi nedeniyle
kendinden önceki nesillere göre olağan dışı bir döneme
rastgelen günümüz çocuklarının akademik ve bilişsel
gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecektir. Bakıcı ve büyükbaba,
büyükanne gözetiminde derslerin uzaktan takip edilmesi de yaşanan
dezavantajı gidermeyecektir. Bu nedenle, en azından 10 yaş
altı çocuğu bulunan kamudaki kadın çalışanlar için
yeniden esnek çalışma modellerinin uygulanması zarurettir.
Hükûmeti bu konuda adım atmaya çağırıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, demiryolu taşımacılığı ekonomiktir,
yolcu ve yük taşıması için zorunlu bir durumdur. Demiryolu
taşımacılığı ve yüksek hızlı tren
taşımacılığını destekliyoruz,
yaygınlaşmasını ve ağın genişlemesini
ülkemiz için zorunlu görüyoruz, başlamış projelerin hızla
bitirilmesini bekliyoruz.
Şehrim Kahramanmaraş, sanayi ve
tarımsal üretimiyle ticari hacmi olan bir büyükşehirdir. Şehrim
Kahramanmaraş, demiryolu taşımacılığı
konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Demiryolu
taşımacılığından ve yüksek hızlı tren
taşımacılığından Kahramanmaraşın da
yararlanmasını bekliyoruz. Kahramanmaraşa demiryolu ve yüksek
hızlı tren taşımacılığıyla ilgili
projelerin durumu nedir? Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle yapılan
düzenlemeden Kahramanmaraşla ilgili projeler de faydalanacak
mıdır? Kahramanmaraşa demiryolu projelerinin bitim tarihi
nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Türkiyede ve seçim bölgem olan Adıyamanda
çiftçilerimizin birinci gündemi geçim sıkıntısı ve hayat
pahalılığıdır. Çiftçilerimizin bu
sıkıntıları, Bakanlığın destekleme paralarını
zamanında ödememesi nedeniyle de katlanarak artmıştır.
Tarım Bakanlığınca önceki günlerde ödeneceği
açıklanan buğday fark ödemesi desteği, mazot desteği, gübre
desteği açıklamaya rağmen bugüne kadar ödenmemiştir.
Çiftçilerimiz ödeme bekliyor. Mevsim nedeniyle üretime hazırlanan
çiftçilerimize ödeme yapılmaması, üretimi Türkiye genelinde olumsuz
etkileyecektir.
Buradan bütün çiftçiler adına Tarım
Bakanlığına açıkça çağrıda bulunuyorum:
Çiftçilerimizin mazot, gübre, ürün farkı desteklerini bir an evvel ödeyin,
çiftçilerimizi bankalara ve tefecilere mecbur bırakmayın diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, minicik buzağıların, kuzuların,
oğlakların ve gebe hayvanların nakil esnasında küpesiz
olduğu gerekçesiyle katledilmesi kanayan bir yaramızdı. Daha
geçen ocak ayında işte gördüğünüz bu buzağılar ne
yazık ki nakil esnasında küpesiz olduğu için böyle
katledilmişti ve ben bu insanlık dışı katliama
karşı 22 Ocak 2021 tarihinde Bakanlığa önerge verip gündeme
taşımış, bu yanlıştan dönülmesini
istemiştim. Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinde gebe
hayvanların, minicik buzağı, kuzu ve oğlakların nakil
sırasında küpesiz olduğu için kesime gönderilmesi
yanlışından dönülerek karantinaya alınacağı
hususu yer alıyor. Bu konuda uyarılarıma kulak verilerek
yanlıştan dönüldüğü için son derece memnunum. AKPnin bizim
sesimize kulak vererek başka yanlışlarından da dönmesini
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Verimli tarım arazilerimiz bir bir ranta kurban ediliyor. Bursa Nilüfer
ilçemizin Badırga köyü 2008den beri 7 kez kamulaştırmayla
karşı karşıya kaldı. Kamulaştırmalarla
düşük bedelle alınan taşınmazlar OSBlere geçince rant
alanına dönüşüyor. Geçen gün ziyaret ettiğim
Badırgalılar artık ekecek biçecek tarım
alanlarının kalmadığını, kalanların da
sanayi bölgelerinin ortasında kaldığını belirtiyorlar.
En çok isyanları da atalarından kalan topraklarının
kendilerinden ucuza alınıp imar değişikliğiyle rant elde
edilmesi ve topraklarının el değiştirmesine yönelik.
Badırgalılar adalet istiyorlar.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kısa çalışma ödeneği, zora
düşen işletmelerin çalışanlarını işten
çıkarmasının önüne geçmek için
çıkarılmıştı. İşten çıkarma
yasağı 17 Marta kadar uzatılırken kısa
çalışma ödeneği yani nakdî ücret desteğiyse
Cumhurbaşkanlığı Kararıyla 31 Marta kadar
uzatıldı. Kısa çalışma ödeneğinin 31 Mart
tarihinde sona ermesiyle işten çıkarmalar da serbest kalacak.
Şimdi çalışanlar ya işsiz kalırsam korkusu
yaşamaya başladı. Pandemi sürecinde de birçok çalışan
zaten işini kaybetti, kısa çalışma ödeneği sayesinde
birçok çalışanımız da zor koşullarda da olsa
çalışma hayatına devam etti. Esnaf ile üreticiye, işverene
yaralarını saracak hiçbir destek vermeden geçirilen bu süreç sonunda
işten çıkarmaların önünü açacak yasal düzenleme için çok
erkendir. Hem işverenlere hem de çalışanlara destek olmak
amacıyla kısa çalışma ödeneğinin artırılarak
devam etmesi, işten çıkarma yasağının sürmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Aydınlık
AZİZ AYDINLIK (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
CHPli belediyeler asgari ücreti en az 3.100 TL
yaparken Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinde toplu iş
sözleşmesi sekiz aydır yapılamıyor.
Çalışanların bir kısmı aynı mezuniyete sahip ve
aynı işi yaparken farklı ücretler alıyorlar. Ayrıca,
çalışanların kadrosu olmasına rağmen kısa
çalışma kapsamında değerlendiriliyor. Ne yazık ki
şikâyetler çok; belediye çalışanlarımızın sigorta
primlerinde, çalışma saatlerinde ciddi sıkıntılar
yaşandığına dair çok sayıda telefon alıyorum.
Yapılacak toplu iş sözleşmesinde belediye
çalışanlarımızın haklarının
korunmasını, verilen sözlerin tutulmasını ve Cumhuriyet
Halk Partisi belediyelerimizin yaptığı toplu iş
sözleşmesinin Şanlıurfaya da örnek olmasını temenni
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler
Başkan.
Aşı sayılarına ve
oranlarına baktığımız zaman ne yazık ki
Türkiyede hâlâ yeterli ve etkili noktaya
yaklaşamadığımızı görüyorum. 9 Mart
itibarıyla elli beş gündür süren aşılamada toplam
aşı miktarı 10 milyon 300 binlerde, 2nci doz olan
sayısı 2,5 milyon civarında. Günde 2 milyon aşı
yapacağız. diyen Hükûmet yine vatandaşları
kandırdı. Aşı oranlarına
baktığımızda İsrail yüzde 95, Birleşik Arap
Emirlikleri yüzde 58, Maldivler yüzde 37, Britanya yüzde 34, ABD yüzde
26ları geçti, biz hâlâ yüzde 12lerdeyiz. AKP ve MHP kongreleri için normalleşme
yapıldığını çok iyi biliyoruz ama bir kere daha
söylüyorum: Bu hızla virüse karşı koruma sağlayamadan çok
kayıp yaşayacağız, tekrar tüm harita
kıpkırmızı olacak, vaka sayıları patlayacak, çok
hızlı bir şekilde aşı tedariği
sağlanmalı ve aşılama oranı yükseltilmeli.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Antmen
Sayın Sürücü
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, şu anda Edirne Cezaevinde hukuksuz bir şekilde tutulan
önceki dönem Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin
Demirtaşın değerli annesi Sadiye Demirtaşa yönelik
cinsiyetçi hakaretlerde bulunan ve bunu sosyal medya kanalı
aracılığıyla dolaşıma sokarak kadına yönelik
şiddeti tekrar tekrar yaratan şahıs hakkında herhangi bir
hukuki işlem ve soruşturma başlatılmış mıdır?
Başlatılmamışsa sebebi nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Başkan
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Milletvekili arkadaşlarımızı da
saygıyla selamlıyorum.
Komisyonumuzdan geçen kanun teklifiyle ilgili
değerlendirmeleri not aldık konuşmalardan. Sorularda da
Komisyonumuza yöneltilen sorulara cevap vermeye
çalışacağız.
Tabii, bu kanun teklifi aslında 7 kanunda
değişiklik yapan bir teklif. Şöyle
baktığımızda bugüne kadar birikmiş bazı
problemleri çözmeye yönelik olduğunu görüyoruz. Bir yerde
Cumhurbaşkanlığı sisteminin bir yansıması yani
elli yıllık, altmış yıllık, yetmiş
yıllık bazı problemler de var çözülmesi gereken, bunlarla ilgili
de düzenlemeler var. Arkadaşlarımız tekrarladılar. Seyhan
Nehri bölgesindeki mülkiyet sorunlarının çözümü. Yine, Akşehir
Gölü çevresinde ki kendi şehrim olan Konyada, buna vakıfım-
yıllardır çözülemeyen mülkiyet sorunlarının çözümü.
Evrensel Hizmet Kanunuyla ilgili operatörlerin götürmediği hizmetlerin
yapılmasının sağlanması amaçlı, köylerde baz
istasyonu kurmayı sağlamayı amaçlayan, köylerden gelen özellikle
şikâyetlerin giderilmesini sağlayacak olan bir düzenleme. Tabii,
nakil sırasında yakalanan, Sayın Köksalın da işaret
ettiği, küpesiz gebe hayvanlarla, oğlak, kuzu ve
buzağıların karantinaya alınması konusu burada Yunus
Hocam da var arkada, Tarım ve Hayvancılık Komisyonu
Başkanı- biraz burada farklı bir düzenleme olarak bu teklifin
içinde bir farklılık olarak yansıyor ama nakil
sırasında yakalanması sanıyorum Komisyonumuzla
bağlantılı bir teklifin içine girmiş oldu ama önemli olan
çözülmesiydi. Bu çözülmüş olacak.
Devlet Demiryolları
Taşımacılık AŞnin Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından desteklenme sürecinin
uzatılması ve yine Cumhurbaşkanına uzatma yetkisinin
verilmesi, özellikle Gökan Beyin işaret ettiği 2013
yılında çıkan bir kanun için yine uzatma ihtiyacı
duyulması ve amacına, arzu edilen noktaya ulaşamaması
aslında bana şunu hatırlattı: 2013 yılında
başlayan Gezi olaylarıyla, sonra 17-25 Aralık süreçleriyle, daha
sonra yine işte 15 Temmuz hadiseleriyle falan birlikte
düşünüldüğünde Türkiye'nin aslında daha farklı noktalarda
olmasının önüne geçen süreçleri de en son pandemi süreciyle birlikte
değerlendirme imkânı var.
Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihî
Alan Başkanlığının o alandaki probleminin çözülmesi de
bu paket teklifin içinde yer alıyor.
Tabii, en çok üzerinde durulan, Komisyonumuzdaki
görüşmelerde de yine en çok üzerinde durulan konu 2nci maddedeki
düzenleme. Şimdi burada temel tartışma -benim kanaatime göre de
o- yap-işlet-devret modeli ve kamu-özel iş birliği, kamu-özel
ortaklığıyla ilgili bir tartışma.
Yap-işlet-devret modeli ve kamu-özel ortaklığı süreçlerine
baktığımızda, belki yüz elli yıl önce bile uygulanan
bir sistemin günümüz şartlarına uygun olarak yönetilmesi, yürütülmesi
süreci. Burada tabii bir temel yaklaşım
farklılığı var. Şimdi, yap-işlet-devret ve
kamu-özel iş birliği modeli aslında altyapı
yatırımlarında başlangıç aşamasındaki yüksek
maliyetlerin, yüksek kaynak ayırma zorunluluğunu bertaraf ederek daha
çok iş yapılması, daha çok hizmet üretilmesi ve kamunun
borçlanma ihtiyacının azaltılması çabasının da
aslında bir yansıması. Burada ihale şartnamesiyle ilgili
bir değişiklik yapılmıyor. Bütçe birliğine de
aykırılık olmadığını düşünüyoruz. Çünkü
zaten bu Karayolları Genel Müdürlüğünün borç üstlendiği bir
konu, bir borçlanma değil. Kredi sürecinde, yapım sürecinde ortaya
çıkabilecek olan problemlere yönelik bir tedbir mahiyetinde, bütçeye borç
olarak yansıyan bir konu bu aşamada değil. Bir borçlanma
değil, borç üstlenme anlaşması. Buna özellikle dikkat çekmek
istiyoruz. Kaldı ki bu sözleşmeleri imzalayan burada
Ulaştırma Bakanlığı, uygulama sözleşmelerini
imzalayan Bakanlığın kendisi. İhaleyi Karayolları
Genel Müdürlüğü yapsa bile Ulaştırma Bakanlığı
sözleşmede taraf ve imza atan kurum.
Şimdi, 15 Marttan sonra yapılan ihalelerle
ilgili bir düzenleme bu. Yani pandemi dönemine işaret ediyor. Hukukçu
arkadaşlar bunu farklı bir açıdan da takdir ederler. Bir mücbir
sebep, beklenmeyen bir hâlle ilgili bir düzenleme olarak da
değerlendirilebilir. Belki bu kadar yaygın bir pandemi yüz yılda
ilk defa ortaya çıktı. Bunun getirdiği şartları da
dikkate alan bir teklif. Yap-işlet-devret modelinde
Bakanlığın da hem bütçesini doğrudan denetleme imkânı
veren, Bakanlığı daha fazla işin içine sokan, zaten uygulama
sözleşmelerini imzalayan Bakanlığın inisiyatifinde bir
konu. O nedenle ihaleye fesat gibi bir konu olmadığını
düşünüyoruz.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Aycanın demir yolu taşımacılığı konusundaki
değerlendirmesi ve ona ilaveten Kahramanmaraşla ilgili projelerin
olup olmadığına ilişkin sorusuna yönelik şunu
söyleyebiliriz: Demir yolu ağı konusunda aslında, 2002
yılından, 2003 yılından bugüne ciddi bir atılım
yapılmış durumda. Biraz önce de mevzu oldu 10 bin
kilometrelerden 2021 sonunda 13.631 kilometreye ulaşmasını
hedeflediğimiz bir süreci yaşıyoruz. Kahramanmaraşın
Türkiye Cumhuriyetindeki Devlet Demiryolları ağına
bağlanmasıyla ilgili de -şimdi arkadaşlarımızdan
aldığım bilgi- bir fizibilite çalışmasının,
bir ön proje çalışmasının şu anda yürümekte
olduğunu biliyoruz. Bu sürecin de Kahramanmaraş adına
hayırlı olmasını dilerken tabii, bir an önce
gerçekleşmesi bizim de temennimiz ama bitim tarihiyle ilgili şu anda
bir şey söyleme imkânımız burada yok.
Bu değerlendirmeler
ışığında, bu kanun teklifinin, bahsettiğim gibi 7
kanunda değişiklik yapan bu teklifin, yıllardır bekleyen
bazı problemlere, projelere çözüm getirdiğini ve onların
hızlanmasına vesile olacağını ifade ediyorum.
Özellikle evrensel hizmete yani mobil erişim internet hizmetine
ilişkin ödemelerin Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından da
yapılabilmesi amacıyla Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı bütçesinde yer alan ilgili ödeneklerin yıl içinde
Bilgi Teknolojileri Kurumu bütçesine aktarılabilmesi yoluyla bin nüfusun
altındaki köylere de altyapı götürülebilmesinin
hızlanacağını görüyoruz. Bunun için bu, bu teklifin içine
dâhil edilmiş durumda.
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan
sınırları içinde turist rehberlerimizin de bu konuda
tereddütlerinin olduğunu gördük, sorular sorduklarını gördük.
Kanun çalışması sırasında teklif sahibi
arkadaşlarımız ilgili birimlerle, ilgili kuruluşlarla,
ilgili kuruluş temsilcileriyle de görüşmeler yaptılar, bunun da
bilgisini aldık. Onların da tereddütleri dikkate alınarak bir
düzenleme yapıldı. Özellikle, Gökan Beyin bu Gelibolu Tarihi Alan
sınırları içindeki turist rehberlerinin nitelikleriyle ilgili ve
onların bakış açılarıyla ilgili
uyarısını, değerlendirmesini ben de doğru buluyorum. O
konuda da gereken hassasiyetin Bakanlıkça gösterileceğini düşünüyoruz.
Sayın Köksalın, ondan bahsettim,
gecikmiş de olsa böyle bir düzenlemeye katkı
yaptığını, böyle bir düzenlemenin yerinde olduğunu
beyan etmesine de dikkatinizi çekiyor, bu kanun teklifinin ilgili kurumlarımız
için ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, Sayın
Başkana ve arkadaşlarımıza teşekkür ederek soru-cevap
bölümünde bize düşen bölümü tamamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başkan.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.23
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.24
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 10 Mart 2021 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 22.24
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Birleştirilerek görüşülmesi kabul edilen (10/96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) esas numaralı Meclis Araştırması Önergeleri tutanağa eklidir.
(X) 252 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.