TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
57nci
Birleşim
10
Mart 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, 12 Mart İstiklal Marşının kabulü
ve Erzurum ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 103üncü
yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun, şiddetsiz siyasete ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, 10 Ekim Ankara Garı katliamı
davasına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Iğdır Milletvekili
Yaşar Karadağın, 2021 yılının Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı ve 5 siyasi partinin imzasıyla
İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edildiğine,
İstiklal Marşının dünyaya meydan okuyan bir milletin
direnişinin destanı olduğuna ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, TÜİK verilerine göre, nüfus
artışının ülke genelinde binde 5,5 iken Bursa ilinde binde
14,8 olduğuna, kilometreye düşen kişi sayısının
ülke ortalamasının 4 katı olarak 16 olduğuna, artan göçün
yeşil Bursayı griye çevirdiğine ve yaşanamayacak hâle
getirdiğinin açık olduğuna ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili Tamer
Dağlının, Miraç Kandilinin insanlık için hayırlara
vesile olmasını niyaz ettiğine, İstiklal
Marşının kabulünün 100üncü yılında başta Mehmet
Akif Ersoy olmak üzere bağımsızlık mücadelesinin tüm
kahramanlarını rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Covid-19 pandemisiyle birlikte iş ve
eğitim hayatının internete dayalı hâle geldiğine,
Kahramanmaraş ilinde ve tüm yurtta, özellikle kırsal alanlarda mobil
telefona, internete erişimde sorun yaşandığına,
firmaların ağlarını yaygınlaştırmaları
ve yayın kalitesini artırmaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürerin, Sözcü gazetesinin bir yıl önce Sözcü TV için RTÜKe
başvurduğuna, Sözcü TVnin logo değişikliğinin neden
onaylanmadığını ve basın özgürlüğünün hangi keyfilikle
engellendiğini öğrenmek istediğine, yaklaşık bir
yıldır kapalı olan Oda TV haber sitesinin Anayasa Mahkemesinin
emsal kararları dikkate alınarak derhâl açılması
gerektiğine, basın kartlarının habercilik yapanların
hakkı olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun,
Dünya Sağlık Örgütünün yayımladığı rapora göre,
dünyada kadınların üçte 1inin yaşamlarının bir
noktasında fiziksel ya da cinsel şiddete maruz
kaldığına, AK PARTİ Grubunun verdiği önerge
kapsamında kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili Meclis
Araştırması Komisyonunun kurulmasına karar
verildiğine, sırada zihniyet devriminin olduğuna ilişkin
açıklaması
11.- Konya Milletvekili Halil
Etyemezin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
yüzde 70 yerlilik ve millîlik oranına varan savunma sanayisinde büyük
atılımlar gerçekleştirmeye devam edildiğine, yerli ve millî
imkânlarla geliştirilen HİSAR-O füzesinin en uzak menzil ve en yüksek
irtifadaki hava hedefini imha ederek testi başarıyla geçtiğine ilişkin
açıklaması
12.- Osmaniye Milletvekili
İsmail Kayanın, Miraç Kandilinin Müslümanların birlik ve
beraberliğine, insanlığın barış ve hidayetine
vesile olması dileğiyle başta Osmaniyeli hemşehrileri olmak
üzere milletvekillerinin ve milletin Miraç Kandilini
kutladığına ilişkin açıklaması
13.- Adıyaman Milletvekili
Abdurrahman Tutderenin, Kommagene Krallığı başta olmak
üzere büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Adıyaman
ilinin bir kültür merkezi olmadığına, daha önce Adıyaman
Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan
protokole rağmen hâlâ inşaata neden
başlanmadığının bütün Adıyamanlıların
merak konusu olduğuna ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkazın, bir hastalığına adını veren ve 8
Mart 1948de vefat eden Profesör Doktor Hulusi Behçeti rahmetle
andığına, bir hafta sonra kutlanacak olan 14 Mart Tıp
Bayramı vesilesiyle coronavirüse karşı mücadele eden tüm
sağlık camiasına şükranlarını sunduğuna,
milletin Miraç Kandilini kutladığına ilişkin
açıklaması
15.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, AKP iktidarında, Bakan sürekli
değişse de Millî Eğitim Bakanlığının
yaradığı işin yandaş sendika üyelerine makamlar tahsis
etmek olduğuna, Edirne ili Keşan ilçesinde salgının
patlamış olmasından dolayı okulların
kapatıldığına, iktidarın eğitimden sağlığa,
tarımdan ekonomiye ülkeye zarardan başka verebileceği bir
şey kalmadığına ilişkin açıklaması
16.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Mardin ili Yeşilli İlçe Belediye
Başkanlığınca 500 riskli konut tespiti yapılarak güzel
bir dönüşüm projesiyle, yerel mimarisiyle, ulaşım
yollarıyla, yeni ticaret ve konut alanları inşa edeceklerinin ve
vatandaşın mağdur olmayacağının
söylendiğine, gelen bilgiye göre yer gösterilmediği için konutlarda
yaşayanlar olduğu hâlde evlerin yıkılmaya
başlandığına, vatandaşların talepleri göz önüne
alınarak çözüm üretilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili
Eyüp Özsoyun, Miraç Kandilinin bütün İslam âlemine ve
insanlığa huzur, adalet, barış, birlik ve beraberlik
getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
18.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, Türk-İslam âleminin Miraç Kandilini
kutladığına, İstiklal Marşının kabulünün
100üncü yılını kutlarken İstiklal Marşının
yazarı millî şair Mehmet Akif Ersoyu ve tüm şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
19.- Bursa Milletvekili Nurhayat
Altaca Kayışoğlunun, taşıyıcı
esnafının takograftan konaklama sorununa, vergiden otoyolu ücretine,
artan giderlerine kadar yaşadıkları sorunların
yanında, yük boşaltmayla ilgili mevzuatın
olmadığı ve bu nedenle uzun süren beklemeler nedeniyle
mağduriyet yaşadıklarını anlattıklarına,
çiftçilerin küçükbaş hayvancılıkta zaten cüzi olan desteğin
otlayan hayvanların kulaklıkları düşünce ya da on yıl
geçince kesildiğini dile getirdiklerine ilişkin açıklaması
20.- Sivas Milletvekili Semiha
Ekincinin, Miraç Kandilinin bütün İslam âlemine sağlık, huzur,
mutluluk getirmesini temenni ettiğine, 8 Mart günü yapılan AK
PARTİ Kadın Kolları 6ncı Olağan Büyük Kongresinde
Başkan seçilen Düzce Milletvekili Ayşe Keşire
başarılar dilediğine, İstiklal Marşının
kabulünün 100üncü yılında Mehmet Akif Ersoyu bir kez daha minnetle
andığına ilişkin açıklaması
21.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, salgın döneminin en mağdur kesimlerinden
birinin halk eğitim merkezlerinde ders veren usta öğreticiler
olduğuna, kadroları olmadığı için sosyal
güvencelerinin de olmadığına, 90 bin usta öğreticiyi özlük
ve mali haklar bakımından insani ve çağdaş koşullara
kavuşturmanın sosyal devletin asli görevi olması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
22.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Miraç Kandilinin tüm İslam âleminde hayırlara
vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ettiğine, Sözcü
televizyonunun belgelerini eksiksiz tamamlamasına rağmen üç yüz yetmiş
yedi gündür RTÜKten onay beklediğine, Irak Kürt bölgesel yönetiminin
Irakı ziyaret eden Papa için bastırdığı pullardan
birindeki haritada Hatay ilinden Kars iline kadar Türkiyenin birçok ilini
sözde Kürdistana dâhil ettiğine, bu küstahlığı
şiddetle kınadığına, bunu bir hata olarak gören Türk
Dışişlerinin sınıfta kaldığına, ülkenin
bölünmez bir bütün olduğuna, Nevşehir ilinde çiftçilerin depolarda
çürümeye yüz tutan ve 1 liraya mal ettikleri patatesi 40 kuruşa vermek
istediğine, bu konuda Hükûmetin bir çözüm önerisi olup olmadığını
sorduğuna, Ürgüp ve Göremede İmar Barışı
Yasasının geçici 16ncı maddesine göre imar kayıt belgesi
alan ev, otel ve bağ evlerinin yıkılmaya
başlandığına, yıkımların derhâl
durdurulması gerektiğine, Kapadokyayı bölge halkının
koruyacağına ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, tüm İslam âleminin Miraç Kandilini tebrik ettiğine,
8-14 Mart haftasının ülkede Bilim ve Teknoloji Haftası olarak
kutlandığına, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Hayatta en hakiki
mürşit ilimdir, fendir. sözüyle yüz yıl önce milletin istikbaline
ışık tuttuğuna, bilim ve teknolojiyi insan haysiyetine
yakışır bir biçimde ülkenin ve insanlığın
yararına uygun hâle getirmek mecburiyetinde olunduğuna, ülkenin 2023,
2051, 2071 hedeflerine bilimde, teknikte, sanatta, sporda ve bütün alanlarda
öncü ülke olarak emin adımlarla yürüyeceğine inandıklarına,
Batman ili Sason ilçesine bağlı Gürgenli köyünde öğrencileri ve
tekstil işçilerini taşıyan servis aracının yaklaşık
300 metreden uçuruma yuvarlanması nedeniyle hayatını kaybeden 2
öğrenciye Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediklerine ilişkin
açıklaması
24.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Miraç Kandilinin ülkede ve dünyada
barışa, kardeşliğe ve eşitliğe vesile
olmasını dilediğine, Batman ili Sason ilçesinde meydana gelen
trafik kazasında yaşamını kaybeden öğrencilerin
ailelerine başsağlığı dilediğine, Selahattin
Demirtaşın annesine ilişkin çok ağır, ağza
alınamayacak paylaşım yapanların cesareti iktidar
politikalarından aldığını gayet iyi bildiklerine,
iktidar ve yandaşı değilseniz her türlü hakarete ve suçlamaya
maruz kalabileceğiniz duruma gelindiğine, işverenden 200 lira
alacağını isteyen çocuk işçinin beş saat işkence
gördüğüne, İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisinin 2021 yılının şubat ayında
7si kadın, 4ü çocuk, 5i göçmen olmak üzere en az 138 işçinin
çalışırken yaşamını yitirdiğini
duyurduğuna, işverenlere cezai yaptırım
uygulanmadığı müddetçe çözümün mümkün olmadığına,
Mecliste milletvekillerinin odalarına gönderilen ve Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçal adına yazılan kitapta DEP, HEP, HADEP, CHP
ve HDPye yönelik beyin yakan tespitler olduğuna, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmî Gazetede yayımlanan karara
göre Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürlüğüne Kartal İmam Hatip
Lisesi mezunu Selim Arda Ermutun atanmasına ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, sözlerine Miraç Kandilinin İslam âlemine ve dünyaya
barış, huzur ve kardeşlik getirmesini ümit ettiğini
belirterek başladığına, 10 Ekim katliamının
mahkemesinde hayatını kaybedenlerden birinin babasının
Adalet istiyoruz. demesi üzerine hâkimin o kişi salondan
çıkarılmazsa yargılamayı sürdürmeyeceğini
söylediğine, hâkimi kendisinin görevini nasıl
yaptığını izlemekle sorumlu Hâkimler ve Savcılar
Kurulunun dikkatine sunduklarına, Elâzığ ziyareti
sırasında atanmayan öğretmenlerin 60 bin atama beklerken
yapılan 20 bin atamanın yeterli olmadığını
söylediklerine, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığında Ek dersli meslek elemanları diye
çalıştırılan 5 bin kişinin yaşadıkları
sıkıntılara, Türkiyedeki rehberlerin meslek örgütlerinin on
dört günlük kursla alan rehberliği yapanların mesleklerini tehdit
ettiğini dile getirdiklerini Meclisin dikkatine sunduğuna,
Afyonkarahisar ilinde 200 TL alacağını istediği için
dövülen çocuk işçiye avukat desteği verdiklerine ve konuyu
yakından takip ettiklerine, bir siyasetçiye, annesine küfür etmek yoluyla
itibarsızlaştırma saldırısından biraz önce
haberdar olduklarına ve üzüldüklerine, siyasetçilere, liderlere,
onların annelerine karşı yapılan bu saldırılara
karşı İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun, Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün ve AK PARTİ temsilcilerinin bu vurdum duymaz
tavrını kabullenemediklerine, bir milletvekilinin odalarına
partileri hakkında kabul edemeyecekleri ifadeler olan bir kitap
yolladığına, Parlamento çatısı altında böyle
tahrik edici kitaplar yollamanın doğru olmadığına,
Diyarbakır Annelerinin bir siyasi parti tarafından siyasete alet
edilmesinden rahatsız olduğuna, Diyarbakır Anneleriyle ilgili
Meclisin inisiyatif alması gerektiğine, PKKnın elinde hâlen
kamu görevlilerinin olduğuna, ayrıca Diyarbakır Annelerinin
çocuklarıyla ilgili taleplerinin olduğuna, bu konuda bütün siyasi
partilerin de kendi konumları gereği inisiyatif almaları
gerektiğini düşündüklerine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, tüm İslam âleminin Miraç Kandilini
kutladığına, yüz yıl önce 12 Mart 1921 tarihinde
İstiklal Marşının kabul edildiğine, Mehmet Akif
Ersoyu rahmetle andığına, Papanın Irak ziyareti
esnasında ortaya çıkan haritayı kesinlikle reddettiklerine,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın Twitter hesabından
yaptığı açıklamanın siyaset diline
yakışmadığına, bu konuda hassasiyet gösterilmesini
özellikle istirham ettiğine, Arda Ermutun Varlık Fonu Genel
Müdürlüğüne atanmasına, Selahattin Demirtaşın annesine
yapılanın herkesin sorunu olduğuna, bunu en şiddetli
şekilde kınadıklarını ifade etmek istediğine, pek
çok milletvekillinin, siyasi partinin broşürleri, fasikülleri,
çalışmaları Meclise de milletvekili odalarına da
gönderdiğine, o milletvekilinin fikri olduğuna, Diyarbakır
Annelerini siyasete alet etmediklerine, bu söylemin kabul edilebilir bir
şey olmadığına, o annelerin bir buçuk yıldır
orada nöbette olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Genel Kuruldaki
tartışmaların HDP üzerinde yapılmasını kabul
etmediklerine, kimsenin uzantısı olmadıklarına, Genel
Kurulu A Haber stüdyosuna çevirmeye kimsenin hakkı
olmadığına, bir belediye başkanının Kadınlar
Gününde 2 kadın lideri ağaç dikmeye
çağırdığına, en büyük paydalarının
kadın olmak olduğuna, bu ülkede kadın oldukları için
ayrımcılığa maruz kaldıklarına ilişkin
açıklaması
33.- Çanakkale Milletvekili Jülide
İskenderoğlunun, Mecliste 2021 yılının İstiklal
Marşı Yılı olarak kabul edildiğine, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentopun himayelerinde saat
14.00te Tören Salonunda Mehmet Akif Ersoy Sergisinin
açılışını yaptıklarına ilişkin
açıklaması
34.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, İstiklal Marşının kabul edilişinin
100üncü yılını kutladığına, Covid-19la birlikte
kadın işsizliği ve istihdam kaybının daha da
vahimleştiğine, DİSK-ARın hazırladığı
rapora göre her 4 kadından sadece 1inin
çalıştığına, kadına yönelik şiddetin
önlenmesi konusunda kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin son
derece önemli olduğuna, aile sigortasının da hayata
geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili
Hüda Kayanın, Kaz Dağlarında yaşanan ağaç ve
doğa kıyımında halkın direnişi sayesinde
zararın bir yerinden dönüldüğüne, büyük darbe alan Kaz
Dağları Kirazlı bölgesinde acilen bir rehabilite
çalışması yapılmasının yasal bir zorunluluk ve
vicdani bir gereklilik olduğuna, Meclisin üzerine düşeni yapması
gerektiğini düşündüğüne ilişkin açıklaması
36.- Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçalın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili
Habibe Öçalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın HDP grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili
Sibel Özdemirin, Ankara Milletvekili Asuman Erdoğanın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Konya Milletvekili Esin Karanın, 252 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bir ifadesini düzelttiğine ilişkin
açıklaması
42.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, ülkede de
Adıyaman ilinde de milletin tek gündeminin işsizlik ve yoksulluk
olduğuna, hayat pahalılığı ve geçim derdi yaşayan
hemşehrilerine yeni iş imkânı sağlayacak
yatırımları bir an evvel bitirmeleri için iktidara
seslendiğine ilişkin açıklaması
43.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, Tebliğler
Dergisine göre Millî Eğitim Bakanlığında 2019
yılında 7.072 personelin ödül aldığına, gelen
yoğun şikâyet üzerine Bakanlığa konuyla ilgili soru
önergesi gönderdiklerine, Bakanlıkça sadece yönetmelik maddesinin cevaba
iliştirildiğine ilişkin açıklaması
44.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, çalışan
kadınların taleplerinden birisinin doğum borçlanması
olduğuna, şu anki yasal düzenlemelerin sorunu çözmekten uzak
olduğuna ilişkin açıklaması
45.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, bağımsız bir
bilim ve meslek alanı olmasına rağmen psikoloji için hâlâ yasal
bir düzenleme ve denetim yasası çıkarılmamasının büyük
bir hata olduğuna, koşul ve esasların belirlendiği psikolog
meslek yasası için acilen yasa çıkarılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
46.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu ili Fatsa ilçesinde
altın madenine alan açmak için ağaç katliamı
başladığına, ÇED izni olmayan bölgede genişletme izni
çıkmadan kanunsuz kesim yapılarak
suç işlendiğine, Ünye ve Fatsa ilçelerindeki Orman
İşletmeleri yetkilileri hakkında savcılığa suç
duyurusunda bulunduğuna ilişkin açıklaması
47.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Batman ili Sason
ilçesi Gürgenli köyünden ilçe merkezine giden minibüsün uçuruma yuvarlanması
sonucu meydana gelen kazada yaşamını yitiren 2 öğrenciye
Allahtan rahmet, yaralıların da bir an önce
sağlıklarına kavuşmalarını dilediğine, köy
okullarının açılıp çocukların daha fazla mağdur
edilmemesi için iktidara seslendiklerine ilişkin açıklaması
48.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, yüz yıl önce
bugün, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal
Marşının Türk milletinin ortak sesi olduğuna,
İstiklal Marşının TBMMde Kabulü ve Mehmet Akif Ersoyu
Anma Gününde başta vatan şairi Mehmet Akif Ersoy olmak üzere
şehitleri rahmetle, gazileri minnetle andığına ilişkin
açıklaması
49.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, hem sağlık
sorunları hem de ekonomik buhranı bir arada yaşayan
vatandaşın pandemi sürecinde uygulamaya konulan kısa
çalışma ödeneğinde büyük sorunlarla
karşılaştığına ilişkin
açıklaması
50.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Dünya Kadınlar
Günü etkinlikleri çerçevesinde dünyanın birçok ülkesinde kadın
parlamenterlerin kendi hükûmetlerini Çin devletinin Uygur Türkü kadınlara
yapılan zulmü durdurmak üzere acilen göreve
çağırdıklarına, Gazi Meclisin bu sesi duyup gerekli tepkiyi
vereceğine olan inancını koruduğuna ilişkin
açıklaması
51.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Türkiyenin pirinçte
kendi kendine yeterli bir ülke olabilecekken AKPnin uyguladığı
politikalar nedeniyle net ithalatçı bir ülke konumuna geldiğine,
gümrük vergilerinin sıfırlanmasının üreticiyi olumsuz yönde
etkilemeye devam ettiğine ilişkin açıklaması
52.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, eğitimde
fırsat eşitsizliğinin gün geçtikçe arttığına,
öğretmenlere aşı yapılmadığına, birçok
okulda öğretmen açığı olduğuna, internete
erişemeyen öğrencilerin sorumluluğunu kimin üstleneceğine ilişkin
açıklaması
53.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, Yayladağı ve Cilvezgözü
Sınır Kapılarının kapatılmasının Hatay
ilinin ekonomisini olumsuz etkilediğine, Hatay ilinin 5inci teşvik
bölgesine alınıp alınmayacağını sorduğuna,
pandemi desteği adı altında bankalara borçlandırılan
işçi, çiftçi ve esnafın kredi borçlarını ödeyemez durumda
olduğuna ilişkin açıklaması
54.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, Evrensel Hizmet
Kanunu kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin uzaktan
eğitim sürecinde su yüzüne çıktığına, aylardır
Samsun ilinin kırsal mahallelerinde altyapı eksikliği nedeniyle
internet erişimi sağlanamamasıyla ilgili Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğluna soru sorduğuna ama
lütfedilip cevap verilmediğine ilişkin açıklaması
55.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, Covid-19 pandesinde durumun
çok ciddi olduğuna, bu ciddiyete uygun
davranılmadığına, aşının her yurttaşa
bir an önce ulaştırılması gerektiğine, on binlerce
kişinin katıldığı parti kongreleri yapmanın
marifet değil cinayet olduğuna ilişkin
açıklaması
56.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, tüm Türk İslam âleminin
Miraç Kandilini kutladığına, 2021 yılı orman emvali
üretim bölmeleri ve fiyat tarifesinin orman köylerine ve orman kooperatiflerine
gönderildiğine, 310 sayılı Tebliğin devreye
alındığına, fiyatlarda geçen yıla göre
düşüşler yaşandığı için orman köylüsünün hayal
kırıklığına uğradığına, bu
fiyatların günün gerçek rakamlarına göre değerlendirilmesinin
orman köylüsünün beklentisi olduğuna ilişkin
açıklaması
57.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, besilik sığır
ithalatına yeniden izin verildiğine, daha önce birçok kez Tarım
ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin hayvan ithalatının tamamen
biteceğini ve ülkenin hayvan ithalatı yapmayacağını
açıkladığına, ihtalat kararının yerli
hayvancılığa büyük zarar vereceğine ilişkin
açıklaması
58.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün, Eskişehir ilinin
sahip olduğu TÜLOMSAŞ Genel Müdürlüğünün TÜDEMSAŞ ve
TÜVASAŞla birleştirilerek bölge müdürlüğü hâline
dönüştürüldüğüne, TÜLOMSAŞın içinde
barındırdığı 7 fabrikadan 4ünde tezgâhların
tamamen kapatıldığına, bir taraftan da Eskişehir
ilinde verimli tarım topraklarının üzerine URAYSİM
adında bir test merkezi yapılmaya
çalışıldığına, Eskişehir-Gemlik demir yolu
bağlantısının son durumuyla ilgili bilgi istediğine ilişkin
açıklaması
59.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Şırnak
Milletvekili Hüseyin Kaçmazın 252 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
60.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
61.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
62.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
63.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Antalya Milletvekili Kemal
Bülbülün 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
64.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Antalya Milletvekili Kemal
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
65.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, isim ve soyisimle milletvekili
eleştirme hatasına kendisinin de düştüğüne, AK
PARTİli eski Başkan Vekili Sadık Yakutun
uyarılarıyla bunu bir daha yapmadığına, yoksa sonunun
gelmeyeceğine ilişkin açıklaması
66.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Hüda Kayanın 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu
maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
67.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili
Hüda Kayanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
68.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
69.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
70.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
71.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul ilinde 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşüne
katılanların evlerinin basıldığına,
Cumhurbaşkanına hakaretten gözaltılar
yapıldığına, dün 5 partinin ortak oyuyla kadına
yönelik şiddetle ilgili komisyon kurulduğuna,
Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gecenin bu saatinde
kadınlara operasyon yapılmasını
kınadıklarına, 252 sıra sayılı Kanun Teklifi
eğer torba kanun teklifi olarak getirilmeseydi tamamına Evet.
diyeceklerine, itiraz ettikleri hiçbir şey düzeltilmediği için
maddelerine Evet demelerine rağmen tümüne Hayır diyeceklerine ilişkin
açıklaması
72.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya Milletvekili Orhan Erdemin
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre 252 sıra sayılı
Kanun Teklifi hakkında oyunun rengini belli etmek üzere
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Bekaroğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan
tarafından, Türk milletinin tarihten bugüne tevarüs eden yüksek medeni
vasfı ve insan onuruna olan bağlılığı sebebiyle,
Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Uygur Türk halkına yönelik
insanlık ve vicdan dışı eylemlerinin
araştırılması ve sonuçlarının uluslararası
topluma deklare edilmesi amacıyla 10/03/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
pandeminin bir yılda yol açtığı ekonomik, sosyal
sorunların tespiti ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 10/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları tarafından, ücretli
öğretmenlerin sorunlarının araştırılması
amacıyla 5/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3427) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 252)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı (EİT) Kültür Enstitüsü
Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/2020) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 121)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kör, Görme Engelli veya
Başka Bir Nedenle Basılı Materyal Okuma Engelli Kişilerin
Yayımlanmış Eserlere Erişiminin
Kolaylaştırılmasına Dair Marakeş Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2218) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 124)
4.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında
Ticari ve Ekonomik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2819) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 233)
5.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ve
Karadağ Arasında Karadağ Vatandaşlarına Konsolosluk
Yardımı Sunulması Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2983) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 244)
6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip
Devletleri Örgütü Arasında Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1780) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 97)
7.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla
Uluslararası Yük ve Yolcu Taşımacılığı
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2222) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 166)
8.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ve
Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Cezai Konularda
Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının
Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1950) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 101)
9.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1802) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:111)
10.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Güvenlik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2221) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 185)
11.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Standardizasyon, Uygunluk
Değerlendirmesi, Akreditasyon ve Metroloji Bölgesel Enstitüsü
Tüzüğünün 5.4.1.10 Maddesinin Tadiline İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2224) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 126)
VIII.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, karanlıklardan aydınlığa
çıkışın bir zamanı olsun ümidiyle İslam âleminin
ve insanlık ailesinin Miraç Kandilini tebrik ettiğine
ilişkin konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 121) Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı (EİT) Kültür Enstitüsü Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
2.- (S. Sayısı: 124) Kör, Görme Engelli veya Başka Bir Nedenle
Basılı Materyal Okuma Engelli Kişilerin Yayımlanmış
Eserlere Erişiminin Kolaylaştırılmasına Dair
Marakeş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
3.- (S. Sayısı: 233) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün
Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik
İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin oylaması
4.- (S. Sayısı: 244) Türkiye Cumhuriyeti ve Karadağ
Arasında Karadağ Vatandaşlarına Konsolosluk
Yardımı Sunulması Hakkında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
5.- (S. Sayısı: 97) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu
Karayip Devletleri Örgütü Arasında Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
6.- (S. Sayısı: 166) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
7.- (S. Sayısı: 101) Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının Notalarla Birlikte
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Ahmet Tuncay Özkanın, üniversitelerin ve akademisyenlerin sorunlarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/40936)
2.- İzmir Milletvekili
Murat Bakanın, 2020 yılındaki gemi sökümü faaliyetlerine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/41001)
3.- Ankara Milletvekili Murat
Emirin, bir rektörle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41005)
4.- Amasya Milletvekili
Mustafa Tuncerin, Amasyada bulunan bazı yaylaların imara
açılması kararına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41006)
5.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, nüfus artış hızının
düşme nedenlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41008)
6.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, hayvan haklarına yönelik yasal düzenleme
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41009)
7.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Boğaziçi Üniversitesine rektör atanması
nedeniyle yapılan protesto gösterileri sırasında yaşanan
olaylarla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41010)
8.- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaranın, kendilerini kolluk kuvveti olarak
tanıtan bazı kişiler tarafından
gerçekleştirildiği iddia edilen kaçırma olaylarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/41011)
9.- Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruçun, Suriyede Çobanbey Tıp Fakültesi ve
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu kurulması kararına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/41012)
10.- Mersin Milletvekili
Rıdvan Turanın, Mersin ili Mezitli ilçesinde yer alan Davultepe
Mahallesi'ndeki bir tarım arazisi için acele kamulaştırma
kararı verilmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41013)
11.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, inşaat ve onarım işleriyle
uğraşan kurumların bu işlerle ilgili hakediş
ödemelerinde yapılacak kesintiye ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/41014)
12.- Tunceli Milletvekili
Alican Önlünün, Yalovada bazı alevi vatandaşların evlerinin
işaretlenmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41016)
13.- Isparta Milletvekili
Aylin Cesurun, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Senirkent Meslek
Yüksekokulunun kapasitesinin artırılmasına ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41111)
14.- İzmir Milletvekili
Ahmet Tuncay Özkanın, üniversite öğrencilerinin çeşitli
sorunlarının giderilmesine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41113)
15.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 2018, 2019 ve 2020
yıllarındaki tarım ürünleri ithalat verilerine ilişkin
sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/41242)
16.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 2015-2019 yılları
arasında yağlı ayçiçek tohumu ve ham ayçiçek yağı
ithalatına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın cevabı (7/41244)
17.- İzmir Milletvekili
Bedri Serterin, Mart 2020den bu yana Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi'ne
kayıt olan ve ayakkabı sektöründe bulunan firmalara ilişkin
sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/41247)
18.- İzmir Milletvekili
Ednan Arslanın, 2019 ve 2020 yıllarında sosyal medya
paylaşımları nedeniyle haklarında dava açılan
Bakanlık çalışanlarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41268)
19.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 2015 yılından bu yana tutuklu yargılanan
akademisyen sayısına ve çeşitli verilere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41382)
20.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 2020 yılında geri kazanım bedeli
ödemesinden toplanan para tutarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41385)
21.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, Sayıştay bünyesinde çalışan personelin ve
yönetici kadronun cinsiyete göre dağılımına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41386)
22.- Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin, Metsamor Nükleer Güç Santraline ve olası
zararlarına karşı alınacak önlemlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41387)
23.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2018-2021 yılları
arasında Türkiye genelinde ve illere göre kamu görevlileri tarafından
gerçekleştirilen kötü muameleye dair verilere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41472)
24.- Antalya Milletvekili
Rafet Zeybekin, muhasebe ve vergi uygulamaları bölümü
mezunlarının atamalarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41473)
25.- İstanbul
Milletvekili Özgür Karabatın, 2002-2020 yılları arasında
yıllara göre İşsizlik Sigortası Fonundan yapılan
ödemelere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41474)
26.- İzmir Milletvekili
Aytun Çırayın, Milli Piyangonun işletmeci şirketi ile
ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41566)
27.- Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, bir şirketin faaliyetlerine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/41567)
28.- İzmir Milletvekili
Ahmet Tuncay Özkanın, YÖKün yetkilerine ve üniversitelerin yapı ve
bütçelerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/41568)
29.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, bir televizyon
kanalının logo değişikliği başvurusunun RTÜK
tarafından dikkate alınmadığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/41570)
30.- İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülümün, 11 Ocak 2020 tarihinde Şırnak ili
Beytüşşebap ilçesinde kaçırıldıkları
düşünülen eşlerden birinin cinayetinin aydınlatılması
diğerinin akıbetinin belirlenmesine yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/41572)
31.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin Valiliği ile Rize-Artvin
Havalimanı arasındaki mesafeye ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/41573)
32.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, Ankara-Niğde Otoyolu ücretlerinin
yüksekliğine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/41679)
33.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Aksaray-Mersin arasında
yapılması planlanan demir yolu projesine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/41681)
10 Mart 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57nci
Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 12 Mart
İstiklal Marşımızın kabulü ve Erzurumun düşman
işgalinden kurtuluşunun 103üncü yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemire aittir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, 12 Mart İstiklal
Marşının kabulü ve Erzurum ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 103üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Aziz milletimizi temsil eden seçkin
şahsiyetler, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, özel bir ilden bahsediyoruz, her vesile söz
aldığımda altını çiziyorum ki
vatanımızın her noktası mübarektir, her noktası güzeldir
ancak Erzurum için daha farklı kayıtlar düşmek istiyorum:
Erzurum İbrahimi tavrın, İbrahimi tarzın zemine
yayıldığı bir kenttir. Nedir İbrahimi tarz? Hazreti
İbrahim babamızdan nakşedilen, yerleşen bir tarzdır ki
putları kıran, zemini tertemiz, pirüpak yapan bir tarz ve
İbrahimi tarz çok özeldir arkadaşlar, İbrahim Yınal gibi
çok yüksek bir şahsiyetin vatan toprağı
kıldığı bir zemin, Erzurum böyle bir kenttir. Tuğrul
Bey ile Çağrı Beyin kardeşinin şekillendirdiği bir
dimağ vardır Erzurumda; dolayısıyla özeldir,
dolayısıyla güzeldir.
Mart ayı arkadaşlar, mart ayı da
bereket yayan, hususiyet ifade eden bir aydır; martta güzellikler
açığa çıkmış, neşet etmiştir. Özellikle
Erzurum için söyleyeceğim, 12 Mart Kurtuluş Günü diye tarif edilir
ama ben kurtuluş kavramını kulak tırmalayan bir kavram
olarak görüyorum, biz Şahlanış Günü olarak görüyoruz 12
Martı ve bu Şahlanış Gününe İbrahimi tarza bir örnek
sima Alvarlı Muhammed Lütfi Efe hazretlerinin önderlik ettiğini kayda
geçiyorum, not düşüyorum. Nasıl olmuştur bu? Çatta, Çatın
Yavi beldesinde imamlık yapan Alvarlı Muhammed Lütfi Efe hazretleri
bir cuma günü Çatlılara şunu söylüyor: Arkadaşlar, size ben
cuma namazını bu defa kıldırmıyorum çünkü cuma
hürriyetin gereğidir, cuma namazı ancak hür iseniz kaim olur, geçerli
olur; öyleyse hürriyet için, buyurun cepheye. demiştir. Ve o kıyamla
beraber Erzurum, 9 Martta Çattan başlayan bir hususi yürüyüşle 12
Martta özgürlüğüne, hürriyetine kavuşmuştur ve o zemin o gün bugün
devam etmektedir. Ancak arkadaşlar, bu tarif etrafında hususen bir
özel kayıt düşüyorum, çok mühimdir bu; herkes, bütün milletimiz
özellikle bu kayda dikkat kesilsin. Nedir o? O gün kıyam başlatan
Alvarlı Muhammed Lütfi Efe hazretlerinin o tarzı, yetmiş
beş yıl sonra bir intikamla, bir intikam saldırısıyla
muhatap olmuştur. Alvarlı Efe hazretlerinin Hınçak çetelerine
karşı, Taşnak çetelerine karşı milleti ordu hâline
getirmesini hazmedemeyen o günkü damar, 1993te Yaviyi basarak
Bugün, malum,
biliyorsunuz o günkü Hınçak çeteleri bugün PKK diye tarif görüyor ve
1993te Yaviyi basıp 33 insanımızı, bigünah
insanımızı katletmişlerdir. Yetmemiş, yine o zaman
diliminde, Alvarlı Lütfi Efe hazretlerinin torunlarını birkaç
gün sonra Pasinler Çiçekli köyünde katletmişlerdir. Öyleyse, çok net, somut
bir şey söylüyorum arkadaşlar: PKK eşittir
Hınçak-Taşnak çeteleri demektir. PKK asla Kürtü tarif etmez.
Erzurumda asalet timsali Kürt kardeşlerimizle beraber bu kıyam
hareketi başlamış, bütün vatan sathına
yayılmıştır. Erzurum destanlar kentidir arkadaşlar.
Her dadaş bir Manas Destanıdır, her dadaş bir
Türeyiştir, Şu Destanıdır, bir diriliştir. Öyle
olduğu içindir ki Akifin ruhu Erzurumda her zerreye sirayet
etmiştir arkadaşlar.
Öyleyse şunun altını çizelim: Biz,
Yesevi terbiyesinden geçmiş insanlar olarak -burada bulunan herkesi o
kıvamda görüyorum- birliğimizi, bütünlüğümüzü ve
vatanımızın daim ayakta kalmasını temin için şu
zaman dilimlerini bir fırsat bilmeliyiz ve bu zaman dilimleri bize hususen
kalkınmada da özel bir kıvam kazandırmıştır.
Bakın, 9 Mart şahika bir vakittir. Nedir o
vakit? Bu vatanın bütünüyle kalkınmasına, gelişmesine,
zeminin ekonomik olarak pirüpak bir hâle gelmesine vesile olmuş
zamandır; Sayın Cumhurbaşkanımızın 9 Mart 2003
tarihinde milletvekili olduğu zaman dilimidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Onunla beraber vatanımızın her
sathı, her zemini kalkınma fırsatı bulmuştur.
İşte, bakın arkadaşlar, şu elimdeki çalışmalara
bakın: Bunların tamamı -samimi söylüyorum, özet mahiyetli,
tafsilata girmeden, ayrıntıya girmeden- Erzuruma yapılan
yatırımlardır. Bu, sadece Erzurum; 81 vilayet için böyle
çalışmalar yapmışız. Buna vesile olan Sayın
Cumhurbaşkanımızdır, ona minnettarlığımı
özellikle burada ifade ediyorum ve buna yol arkadaşı olan Sayın
Devlet Bahçeliye, Cumhur İttifakımızı ifade eden
Milliyetçi Hareket Partisine de yüreğimizin çok mutena yerinde yer
açmış bulunuyoruz. Bu vesileyle, Değerli Başkanım,
size de teşekkür ediyorum alicenaplığınıza
BAŞKAN Estağfurullah, biz de
teşekkür ediyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
ve
sizlere, değerli milletimizi temsil eden çok değerli
milletvekillerimiz, Erzuruma dair not düştüm, dinlediniz,
minnettarlığımı kayda geçiyorum ve hepinize saygı
sunuyorum, var olun sağ olun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
şiddetsiz siyasetle ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğluna aittir.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
2.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, şiddetsiz siyasete ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giriyoruz,
iki yıl var. 2023 hedefleri koymuşuz. Bakın şu 2023
hedeflerine, ekonomik göstergelere bakın, büyümeye bakın,
işsizliğe bakın; bunlar sorun ama bunların hepsi
halledilebilir yani bu memlekette güneş doğdukça, yağmur
yağdıkça bu millet çalışır eder ekmeğini de
büyütür, inşallah adaletli bir şekilde bunu paylaşır ama
bir topluluk millet olma vasfını yavaş yavaş kaybediyorsa
bu zordur arkadaşlar, barışı kaybediyorsa bu zordur
arkadaşlar. O nedenle, 2023e doğru yani cumhuriyetin ikinci
yüzyılına gelirken bu konuyla ilgili size birkaç cümle edeceğim.
Bakın -eğer millet olma vasfımızı kaybedersek dedim-
siz değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisine
söylüyorum özellikle 2023 hedefleri filan diyorsunuz ama milletin bir yarısını
-hadi düşmanlaştırmak demeyeyim- ötekileştirmek, milletin
içinden çıkarmak için âdeta çırpınıyorsunuz; böyle iş
olmaz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kimi
çıkardık ya?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bakın, bugün
İstiklal Marşını konuşuyoruz -Cumhurbaşkanımız
da sergi açtı- İstiklal Marşını bile kavganın
aracı hâline getiriyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Nasıl ya?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Milletin öbür
yarısını İstiklal Marşına bile dâhil
etmiyorsunuz, Yemen türküsünden bile dışlıyorsunuz milletin
öteki yarısını; böyle olmaz değerli arkadaşlarım.
Barış olmadan cumhuriyetin ikinci yüzyılı olmaz,
sıkıntılı olur. Birinci yüzyılı şöyle böyle,
oranın gerçeklerine dair, hatasıyla sevabıyla çok şükür
geçtik ama bu topraklarda barış içinde yaşamazsak ikinci
yüzyıla çok sıkıntılı gireriz değerli
arkadaşlarım.
Bakın barış dediğimiz zaman da
Türkiyede iç barıştan söz ediyorum. dediğimiz zaman da bir
temel mesele Kürt meselesidir. Hayır, böyle bir mesele
kalmamıştır, biz bu işi hallettik. İşte, ne yaptık
biz? TRT Şeşi yaptık, şunu yaptık, bunu yaptık,
bu işleri çözdük. Böyle değil değerli arkadaşlar, böyle
değil.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne
mesela, nedir?
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yazık,
yazık!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bakın,
Kürtlerin ya da kendini o şekilde tanımlayan insanların
birtakım talepleri var.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Nedir,
ne? Mesela ne?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Yok.
diyebilirsiniz bunlara, eleştirebilirsiniz, Ne? diye de sorabilirsiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Talep
nedir, talep ne?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Dinleyin
arkadaşlar.
Bu talepler iki şekilde dile getiriliyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Talep ne?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) İbrahim, bir
dinle!
İki şekilde dile getiriliyor. Bir tanesi,
şiddetle, terörle, fetişle dile getiriliyor; bir başka şey
de var, demokrasiyle, konuşmayla, siyasetle, Meclisle değerli
arkadaşlarım. Bizim bu ikinci yolun, demokrasiyle, siyasetle,
konuşmayla, Meclisle, Ankarayla talepleri dile getiren yolun önünü
açmamız gerekiyor değerli arkadaşlarım. Bunu
yapmadığımız zaman iş yürümez.
Hayır. diyeceksiniz. Evet, doğru, ben de
katılıyorum, PKK ile HDP arasında sosyolojik bir bağ ve
siyasal etkileşimin olduğu bir gerçek ama HDP, kim ne dersin,
eksiklikleriyle, hatalarıyla, problemleriyle, terörü kınadı,
kınamadı, her neyse ama varlığıyla Kürt meselesi, bu
istikametteki talepleri siyasi olarak, siyasetin meşruiyeti içinde yasal
olarak dile getirmenin temsilcisidir; ne deseniz de budur değerli
arkadaşlarım, böyle olmalıdır, bu hâle getirmeliyiz;
eğer bunu yapmazsak bir yol alamayız, bunu bu şekilde bilin.
Değerli arkadaşlarım, Şöyle
yaptık, böyle yaptık
Bugün bu noktada isek geçmişte muhalefet
eden, iktidar eden herkesin, siyasetin büyük bir sorumluluğu var bu
sorunun hâlâ var olması ve hâlâ şiddetin olması, terörün
olması, can alması, şehitlerimizin olmasında, bu işin
çözülmemesinde büyük bir katkısı var. Bakın, söylediklerimiz ve
yaptıklarımız önemli. Bugüne kadar olanları bir tarafa
koymak durumundayız değerli arkadaşlarım. Siyasetin önünün
açılması gerekiyor, demokratik siyasetin önünün açılması
gerekiyor. Bu taleplerin burada, Ankarada siyasi olarak, konuşularak,
müzakere yoluyla açılması gerekiyor. Bunu yapmazsanız yani
HDPyi kapatacağız. HDPli milletvekillerini bu Ankaradan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkaracağız... Bu yol
değildir değerli arkadaşlarım.
Bakın, HDPyi kapatmak, her şeyden evvel,
demokratik yolla, konuşarak, müzakere edilerek Kürt taleplerini
konuşmak ve sonuca bağlamanın yolunu kapatmak demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bekaroğlu
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) HDPyi
kapatmanın ve HDPli milletvekillerini buradan, Meclisten
çıkarmanın çok daha vahim bir sonucu vardır. HDPye oy verenleri
yani çoğu Kürt yurttaşlarımızı,
vatandaşlarımızı bu milletten, bu topluluktan, bu ülkeden
duygusal olarak koparıyoruz değerli arkadaşlarım. Ben
milletvekili seçtim, gönderiyorlar. Efendim Ben belediye başkanı
seçtim, gönderiyorlar. Bu yanlıştır değerli
arkadaşlarım. Terörle mücadele ayrı bir şeydir. Terörle
mücadele, öncelikle demokratik siyasetle konuşarak, müzakereyle, Kürt
meselesini konuşarak siyasetinin önünü açmakla olur; bunu
yapmıyorsanız siz terörle mücadele etmiyorsunuz. Ne
yapıyorsunuz? Bugüne kadar yapıldığı gibi, terörü iç
politikanın malzemesi olarak kullanıyorsunuz. Burada benim partimi de
eleştiriyorum. Burada kalkıp terör üzerinden at
yarıştırıyoruz. Terörü kınıyoruz arkadaşlar,
bu ayrı bir şeydir ama terörü iç politikanın malzemesi yapmak
HDPyi kapatmaktan geçmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) HDPyi, sivil,
demokratik Kürt siyasetini yüreklendirmekle olur Kürt meselesini çözmek
değerli arkadaşlarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, İç Tüzük 60a göre bir söz talebim var.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bir kere, Sayın Bekaroğluna cevap vermek
istemezdim fakat sürekli, kendi zihin dünyasını, zihin
kodlarını bize yapıştırmaya çalışıyor
Sayın Bekaroğlu; bir kere, bunu reddediyoruz. Bizim, milleti
ötekileştirmek gibi bir derdimiz yok, böyle bir şey yapmayız;
biz herkesin iktidarıyız. Milletin yarısını millet
olmaktan çıkartmak gibi bir derdimiz, bir çalışmamız, bir
çabamız da yok; milletin tamamından oy almak için uğraşan
bir siyasal partiyiz. Bunlar, Mehmet Bekaroğlunun kendi zihin
dünyasının içerisindeki karanlık düşüncelerdir. Laf olsun
torba dolsun diye bir konuşma yapıyor Sayın Bekaroğlu
burada. Herkesi terörize ediyormuşuz, şunu yapıyormuşuz,
bunu yapıyormuşuz, terörü iç politikanın malzemesi hâline
getiriyormuşuz gibi aslı astarı olmayan bir konuşma yaptı;
külliyen reddediyoruz.
Sayın Başkan, biz demokratik siyaseti,
siyasal zemini her zaman destekledik. AK PARTİ iktidarının
bugüne kadar yaptıklarını hiçbir siyasal iktidar
yapmamıştır Türkiyede. Bizim, terörün tasfiyesi için hangi
adımların atılması gerekiyorsa
attığımızı, hangi siyasal bedelleri göze alarak neler
yaptığımızı herkes iyi biliyor ama siz bir taraftan
demokratik siyasal zeminde faaliyet göstereceğinize, meşru alanda
kalmayı tercih edeceğinize bunu yapmayıp da faklı alanlara
giriyorsanız, eğer terör kendisine daha fazla bir alan
oluşturmaya başlıyorsa, kusura bakmayın -orada ne yapar-
devletin ilgili kolluk kuvvetleri devreye girer ve gerekeni yapar. Türkiyede
hukuk içerisinde kalmak kaydıyla herkes demokratik siyaset yapma
hakkına sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kimsenin elini,
kolunu, ağzını bağlayan kimse yok, isteyen istediği
şekilde konuşabiliyor ama Türkiyede bir gerçeklik vardır,
herkes terörle arasına mesafe koyarak siyasal zeminde, şu milletin
çatısı altında icraatlarını, faaliyetlerini göstermek
zorundadır; onun haricinde hiçbir şeyi yamalayıp boyayıp
ambalajlayıp bize yutturmaya kimse kalkmasın. Tekrar ifade etmek
isterim ki konuşmasını baştan sona reddediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Mehmet
Bekaroğlunun karanlık iç dünyasının yansıması.
diye psikanalitik bir yorum yaptı arkadaşlarım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Doğru
söylüyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Bu, sadece
cevap hakkı doğurmadı, hakaret etti.
BAŞKAN Sataşmadan size söz veriyorum.
Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Merhaba
arkadaşlar.
Sayın Grup Başkan Vekili Mehmet
Bekaroğlunun karanlık iç dünyası. dedi. Sayın Grup
Başkan Vekili, ben psikiyatristim biliyor musunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Belli!
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Psikanaliz de
yapıyorum. Ancak meslek etiğim, meslek ahlakım, sizin burada
psikanalizinizi yapmayı yasaklıyor. O nedenle o tarafa girmeyeceğim.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlarım,
karanlık maranlık ben bilmem yani, ama şunu bir daha söylüyorum,
altını çiziyorum: Hiç kimseyi bir şeyle itham etmek için
söylemedim. Bakın, kurduğum cümlelerin arasında şu var: Bu
meselenin bu noktaya gelmesinde ve hâlâ şiddetin devam ediyor
olmasında, geçmişte -iktidarıyla muhalefetiyle- siyaset
yapmış olanların büyük sorumluluğu var. dedim değerli
arkadaşlarım. Bir şey daha dedim. Dedim ki: Burada, terör
üzerinden tartışırken, siyasi bir öne geçmeye kalkmak, partim
dâhil, yanlıştır. Dolayısıyla, yani bir partiyi, sizi
falan eleştirmedim.
Bir şey daha söylüyorum değerli
arkadaşlarım, gerçekten, cumhuriyetin ikinci yüzyılında, bu
coğrafyada barış içinde, kardeşçe burada kalmak istiyorsak
değerli arkadaşlarım, sivil, demokratik siyasetin önünü
açacağız, her tür düşüncenin bu Mecliste
konuşulmasının önünü açacağız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Terörü ne
yapacağız?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Kürt taleplerinin
de bu Mecliste konuşulmasının önünü açacağız.
Eğer bunu yap
(CHP sıralarından alkışlar) Bakın,
beka meselesi budur, bunu yaparsak bu milletin bekasını
sağlarız. Önünü kesersek, konuşmanın önünü kesersek,
tartışmanın önünü kesersek, ifade özgürlüğünün önünü
kesersek, hukuk devletini ortadan kaldırırsak, demokrasiyi ortadan
kaldırırsak işte o zaman başlar beka problemi. İkinci
yüzyılda bu coğrafyada, barış içinde, kardeşçe
yaşayamayız.
Sayın Grup Başkan Vekili, nice partiler
geldiler, senin gibi orada kasıla kasıla oturdular burada grup başkan
vekilleri, yoklar; ANAP yok, ANAP. Ha, siz de devamlı burada
kalacağınızı sanmayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sen de
olmayacaksın.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Ben, sizi de
aşan bir söz söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Terörü ne
yapacağız?
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla)
Dolayısıyla öyle gol atarak falan bir yere gideceğinizi
düşünmeyin. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Yarın nerede olacaksın?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Terörü ne
yapacağız?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Millet silecek sizi
bir seçimde.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) HDPye
gitmenin hesabını yapıyorsun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Yapmıyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Muş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, biz burada düşünceleri yarıştırırız.
Kasılarak falan oturduğum da yok. Sayın Bekaroğlu önce
kendisinin bir psikanalizini yapsın
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Arkalarından etkilenmiş zaten.
MEHMET MUŞ (İstanbul) -
ondan sonra
çıksın kürsüden bize psikanaliz tavsiye etsin, sonra sıra bize
gelir. Kendisinin içinde bulunduğu ruh hâlini konuşması en iyi
şekilde yansıtıyor. Eğer muayene yapmak istiyorsa
milletvekilliğini bırakır, çıkar, Kızılayda da
ofisler bol, açar yazıhanesini, mesleğine geri döner. Burada durup da
düşüncelerin ötesinde kişiselleştirip meseleyi kişisel
bazı boyutlara taşımanın hiçbir anlamı yoktur. Buna
tevessül ediyorsa zaten Bekaroğlunun psikolojik hâli ortadadır
diyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Vah vah!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir de burada biz
şuna inanırız: Her şey emanettir, her şey emanettir,
her şey emanettir.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Mazhar
Osmanı okusun, Mahzar Osmanı.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Herkes
yaptığı hizmetlerle anılır. Özal da
yaptıklarıyla anılıyor, başkaları da
yaptıklarıyla anılıyor, herkes yaptığıyla
anılıyor, dolayısıyla biz de yaptıklarımızla
anılacağız. Biz de mutlaka buradan, elbet, millet yetkiyi
aldıktan sonra, gelip geçeceğiz. Burası kimseye mülk değil,
Bekaroğluna da mülk değil, o da burada kalmayacak.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Grup Başkan Vekili yine psikolojik tahliller falan yaptı.
BAŞKAN Sayın Hocam
HALİL ETYEMEZ (Konya) Sataşma yok
Başkanım, ne var orada? Ya, yok Sayın Başkanım, kendi
kendine
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Ben bir
şey demeyeceğim, kendisi biraz Mazhar Osmanı okusun yani
psikiyatrist olmayan birisinin psikologluk, psikiyatristlik
yapmasının ne anlama geldiğini Mazhar Osmandan
öğrenebilir. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Bravo.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Burası hastane
değil, burada milletvekilleri var.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Hocam, çok sağ olun.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 10 Ekim Ankara Garı
katliamı davasına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
10 Ekim Ankara Gar katliamı davası hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
IŞİDin gerçekleştirdiği 10 Ekim Ankara Gar katliamı
dava duruşmasındaydım. Sanık avukatının, sürekli,
dinlenen tanığa müdahaleleri sonrasında Adalet arıyoruz.
diyen bir baba ve Malatyadan gelmiş duruşmaya, Adalet
arıyoruz. diyen bir baba dışarı çıkarılmak
istendi duruşma başkanı tarafından, sadece bu sözü
söylediği için ve gerçekten küsen bir hâkim gördük biz bugün, mahkeme
başkanı gördük, bunu da gördük. Ben sıkıyönetim
mahkemelerinden beri avukatım ama böyle bir şey görmemiştim ve
dedi ki O çıkmazsa ben içeri girmem. Ondan sonra çıktı, ara
verdi ve tabii ki Adalet arıyoruz. diyen bir babayı, oğlunu
kaybetmiş bir babayı o mahkeme salonundan kimse çıkaramazdı
çünkü o duruşma salonunda 10 Ekim davasına katılanların
hepsi müdahildir, seyirci yoktur o davada, ben de dâhil olmak üzere. Hepimiz
suçtan zarar gören insanlarız o davanın içerisinde,
duruşmasında ama biz bugün buna da tanık olduk. Evet, Sayın
Abdulhamit Gül ve sayın iktidar üyeleri; adalet arıyoruz, adalet
arıyor o insanlar ve duruşma haftaya cuma gününe ertelendi.
Şimdi, 10 Ekim katliamını planlayan
ve hakkındaki delil ve belgelere göre Türkiye-Suriye arasında
geçişleri sağlayan, sınır emiri de denilen İlhami
Balının Türkiyenin pek çok yerinde dava dosyası var.
Balının görüştüğü kişilerden ikisi yetkili kamu
görevlisi; biri asker, diğeri polis, asker veya istihbaratçı
olduğu değerlendirilen bir kişi. Balı ile askerin
konuşmalarında asker Balıya şıhım diye hitap
ediyor, Balıyla arasında irtibat kuran kaçakçıdan memnun
olduğunu belirtiyor, Birbirimize zarar vermemeliyiz. diyor. Balı, kendilerine
karşı tarafa bir şey yapılmayacağı
şeklinde emir geldiğini beyan ediyor, diğer bir görüşmede
ise Balı yetkili kişiyle IŞİDin
kaçırdığı ve daha sonra canlı canlı
yakıldığı ortaya çıkan asker için pazarlık yapıyor.
Bu konuşmalar IŞİDin sınır geçişlerinin ordu ve
devletin gözetiminde gerçekleştiğini ve iki tarafın birbirine
yardımcı olduğunu gösteriyor. Bu tapeler Gaziantepte, Kilis
Ağır Ceza Mahkemesinin dosyasında var ve onlar bütün bu
görüşmelerin tutanaklarını tuttukları hâlde, mahkeme bu
dinlemeleri geçişleri engellemek amacıyla
yaptırdığı hâlde geçişler önlenmiyor, âdeta
katliamın önü açılıyor, üstelik Balı hakkında yakalama
kararı da var ancak Balı ile kamu görevlileri arasındaki
ilişki bir türlü aydınlatılmıyor. 2 Martta bununla ilgili
önerge verdim, hesap soruyorum, bunların cevabını Adalet Bakanından
da Savunma Bakanından da bekliyorum.
Evet, İlhami Balı ve daha başka eli
kanlı isimlerin dosyaları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin önünde
duruyor ama Ceza Dairesi Gergerlioğlu Vekilimizi herhâlde daha tehlikeli
görmüş olacak ki o dosyaları bekletiyor ve Gergerlioğlu Vekilin
dosyasını öne alıyor.
Arkadaşlar, 90lı yıllarda Hizbullah,
Müslüman feminist Konca Kurişi aldı aramızdan ve nice
değerli insanı. Peki, bitti mi? Hayır, bitmedi. Daha sonra,
kullanışlı, elverişli bir başka örgüt çıktı
piyasaya, IŞİD; 10 Ekimde yüzden fazla insanı katletti; bir
günde, bir saatte, bir anda yüzden fazla insanı katletti. Koskoca bir
davaya sil baştan hâkim olmak kolay mı? Bugün heyet değişti
çünkü. Hayır, değil. Biz bugün buna tanık olduk; hiç de kolay
değilmiş, önce o dosyalara hâkim olman gerekirmiş hâkim olmak
için, küsmeden önce. Evet, tıpkı Hizbullah davalarında
olduğu gibi oradaki insanlar adalet arıyorlar.
Ta 90larda olan kendi anımı anlatmak
istiyorum. 90larda geldi bana avukatı olmam için yüzünün yarısı
yanmış bir kadın öğretmen. Neden? Sırf başı
açık ve sarışın olduğu için ve yine
sarışın bir kadın olan bir başka öğretmen
hedeflenmişken yanlışlıkla -tırnak içerisinde- onun
yüzüne kezzap atılmıştı Hizbullah tarafından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Yıllardır uğraşıyordu, ceza davasında
bir adım yol alınmamıştı. Sonra nasıl olduysa
birileri itiraf etti ve AİHMe kadar götürdüğümüz farklı
davalarımızdan sonuç alabildik ancak yıllar sonra.
O sevgili öğretmen 8 Martta beni aradı,
Kadınlar Günümü Kutladı; hep azimliydi, hep umutluydu, hayata hiç
küsmedi, öğretmenliğe de yıllarca devam etti. Evet, bugün 10
Ekim davasında adalet arayan birçok insan gibi adalet aradı. Gerçek
aslında ayan beyan ortada ve gerçekler -merak etmeyin- gün yüzüne
çıkarlar, hiç öyle geride kalmazlar ama daha fazla gözünüze gözünüze
sokulacak ilişkiler dökülecek ortaya IŞİDle, tıpkı
Susurluk kamyonunda olduğu gibi. Kimler, hangi siyasi hesaplar varsa bu
katliamın organizasyonunda, mutlaka bulunacak ve hesap verecekler. Yeter
ki biz bu dünya düzenini birlikte iyilikten, haklıdan yana
değiştirmek için mücadeleden vazgeçmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan, son sözüm.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani adalet aramaktan, tıpkı o babanın
söylediği gibi adalet aramaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Teşekkürler Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, bir söz talebim var.
BAŞKAN Sayın Muş
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ne söz talebiniz var Allah aşkına? IŞİDle
ilgili bir şey
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hanımefendi,
kusura bakmayın, sizden mi izin alacağım? Ne söyleyecekseniz
gelin, buraya söyleyin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Söylerim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Arkanızı
dönerek laf atmayın bana.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Siz, söyledikten sonra, mutlaka sataşırsınız
zaten.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kusura
bakmayın, ben iktidar partisinin Grup Başkan Vekiliyim, sizden mi
izin alacağım söz alacağım zaman?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İktidarın partisi
yok, şahıs var artık. Burada birinci parti
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Muş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum söz verdiğiniz için Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir tape anlatılıyor, bir konuşma
diyaloğu anlatılıyor; ne olduğunu bilmiyorum, detayına
hâkim değilim meselenin. Bir kamu görevlisi ile bir sanığın
-DEAŞten tutuklu veya yargılanan bir sanığın- bir
tapesinden genelleme yaparak bu DEAŞın sınır
geçişlerinin devletin ve ordunun içerisinde olduğunu iddia ediyor;
bunu, bir kere, reddettiğimizi ifade etmek isterim. DEAŞ terör
örgütünü dünyada terör örgütü olarak ilk tanıyan ülkelerin
başında gelir Türkiye ve ona karşı en kararlı
mücadeleyi ortaya koyan da Türkiye Cumhuriyeti devletidir, en büyük darbeyi de
Türkiye Cumhuriyeti devleti vurmuştur; bunun böyle bilinmesi gerekir.
Orada ne olduğunu da bilmediğimiz, doğruluk payı var
mı, yok mu onu da bilmediğimiz bir meseleden esinlenip bunu da
genelleştirerek Meclis kayıtlarına girmesini sağlamayı
da kabul etmiyoruz.
Söyleyeceklerim bu kadar.
Teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sataşma değil ama dosya numarasını da vererek
yerimden açıklama yapmak istiyorum, kayıtlara bir daha geçsin.
BAŞKAN Buyurun.
4.-
Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, bu İlhami Balının
Türkiyenin pek çok yerinde soruşturma ve kovuşturma dosyası
bulunuyor dediğim gibi. Gidip okuyabilirler, avukatları var herhâlde.
Bunların yoğun şekilde, bu sınır geçişlerinin
yoğun şekilde yapıldığını gösteren
dosyalardan en önemlileri Kiliste bulunan dosyalar. Kilis Ağır Ceza
Mahkemesinde sürmekte olan 2016/243 esas sayılı dosyada bulunan
tape kayıtlarında İlhami Balının sınır
geçişlerini nasıl gerçekleştirdiğine ışık
tutan çok sayıda görüşme bulunuyor. Ben elimde gerçekler olmadan
konuşmam ve bunları da isteyen gider inceler. Basbayağı
askerle, polisle görüşme yapmışlar ve ondan sonrasında da
canlı canlı o askerlerin yakıldığını biliyoruz.
Ama burada araştırma önergelerimiz anca ret ret ret diyerek
reddediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Karadağ...
5.-
Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, 2021 yılının
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve 5 siyasi partinin
imzasıyla İstiklal Marşı Yılı olarak kabul
edildiğine, İstiklal Marşının dünyaya meydan okuyan
bir milletin direnişinin destanı olduğuna ilişkin
açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2021 yılı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı ve 5 siyasi partinin imzasıyla İstiklal
Marşı Yılı olarak kabul edilmiştir. Düzenlemeyle 2021
yılı İstiklal Marşı Yılı olacak, yıl
boyunca bütün kamu kurum ve kuruluşları tarafından İstiklal
Marşının anlamını ve Kurtuluş
Savaşının önemini anlatmak amacıyla, halkın ve sivil
toplum kuruluşlarının katılımıyla İstiklal
Marşının kabulü ve Mehmet Akif Ersoyu anma etkinlikleri düzenlenecektir.
İstiklal Marşı, dünyaya meydan okuyan
bir direnişin destanıdır. İstiklal Marşı, zalime,
işgalciye ve sömürgeciye boyun eğmeyen ve dünyaya meydan okuyan bir
milletin destanıdır. Ülkemize, vatanımıza hayırlı
uğurlu olsun.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki
feda?
Şüheda fışkıracak,
toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı
alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydın
6.-
Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, TÜİK verilerine göre, nüfus
artışının ülke genelinde binde 5,5 iken Bursa ilinde binde
14,8 olduğuna, kilometreye düşen kişi sayısının
ülke ortalamasının 4 katı olarak 16 olduğuna, artan göçün
yeşil Bursayı griye çevirdiğine ve yaşanamayacak hâle
getirdiğinin açık olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
TÜİKin şubat ayı raporları
açıklandı. Burada özellikle nüfus ve göçle ilgili olan rakamlar Bursa
için dikkat çekici. Türkiye genelinde 2019-2020 yılında nüfus
artış oranı binde 5,5 iken bu oran Bursada 14,8 yani Türkiye
ortalamasının neredeyse 3 katı. Yine, kilometrekareye düşen
kişi sayısı Türkiye ortalamasında üç yılda 4 kişi
artarken Bursada bu rakam 16 kişi yani Türkiye ortalamasının 4
katı. Bütün bunlara bakıldığında, göçün, Bursayı
yeşil Bursadan griye çevirdiği, işsizlikte, sağlıkta
ve eğitimde büyük sıkıntılar yarattığı ve
yaşanamayacak bir hâle getirdiği açıktır. Atatürkün
Cumhuriyet Döneminde kurduğu vizyonla Anadolunun her tarafına
sanayileşme yapmak gerekirken Bursa ve batıya yapılan bu
sanayileşme bugün Bursayı yeşilden griye çevirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dağlı
7.-
Adana
Milletvekili Tamer Dağlının, Miraç Kandilinin insanlık
için hayırlara vesile olmasını niyaz ettiğine,
İstiklal Marşının kabulünün 100üncü yılında
başta Mehmet Akif Ersoy olmak üzere bağımsızlık
mücadelesinin tüm kahramanlarını rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
TAMER DAĞLI (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aziz milletimizin ve İslam âleminin Miraç
Gecesini tebrik ediyor, bu mübarek gecenin insanlık için hayırlara
vesile olmasını niyaz ediyorum.
12 Mart 1921de Gazi Meclisimizde kabul edilen
İstiklal Marşımız ecdadımızın istiklal ve istikbal
mücadelesindeki inancını anlatırken tam yüz yıldır
geleceğimize ilham olmayı da sürdürüyor. Millî şairimiz merhum
Mehmet Akifin her mısrasına, her kelimesine millî ve manevi
değerlerimizi, ideallerimizi bir nakış gibi işlediği
İstiklal Marşımız ortak değerimiz olarak gönlümüzde
müstesna bir yere sahip olmaya devam ediyor. Akifin Allah bu millete bir daha
İstiklal Marşı yazdırmasın. duasını her
fırsatta tekrar ederken hürriyet için canını ortaya koymaktan
asla çekinmeyen milletimiz ve şanlı geleceğimiz için azimle
çalışmaya devam edeceğiz.
İstiklal Marşımızın
kabulünün 100üncü yılında Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere
bağımsızlık mücadelemizin tüm kahramanlarını
rahmet ve minnetle anıyor, Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
8.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Covid-19 pandemisiyle birlikte iş ve
eğitim hayatının internete dayalı hâle geldiğine,
Kahramanmaraş ilinde ve tüm yurtta, özellikle kırsal alanlarda mobil
telefona, internete erişimde sorun yaşandığına,
firmaların ağlarını yaygınlaştırmaları
ve yayın kalitesini artırmaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, mobil telefon ve internet, hayatımızın artık
vazgeçilmezleridir. Covid-19 salgınıyla hayatımızda ciddi
değişiklikler olmuştur. İş hayatımız,
eğitim hayatımız da artık internete dayalı
olmuştur. Bu nedenle, mobil telefon ve internet ihtiyacı daha da
artmıştır. İnternetin doğru kullanılması,
amaç doğrultusunda kullanılması gereklidir. Bu nedenle de mobil
telefon ve internet ağı sağlayıcı firmaların
ağlarını güçlendirmesi ve yaygınlığını
artırması çok önemli ve acil bir ihtiyaçtır.
Şehrim Kahramanmaraşta ve tüm yurtta,
özellikle kırsal alanlarda mobil telefona, internete erişimde sorun
yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak da her alanda,
iletişimde, haberleşmede, sağlık hizmetlerinde,
eğitimde sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Bu
nedenlerle firmalar ağlarını yaygınlaştırmalı
ve yayın kalitesini artırmalıdır, bunu firmalardan
bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Gürer
9.-
Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Sözcü gazetesinin bir yıl önce Sözcü TV
için RTÜKe başvurduğuna, Sözcü TVnin logo
değişikliğinin neden onaylanmadığını ve
basın özgürlüğünün hangi keyfilikle engellendiğini öğrenmek
istediğine, yaklaşık bir yıldır kapalı olan Oda
TV haber sitesinin Anayasa Mahkemesinin emsal kararları dikkate
alınarak derhâl açılması gerektiğine, basın
kartlarının habercilik yapanların hakkı olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizin en önemli gazetelerinden olan Sözcü
gazetesi, okuyucu taleplerini dikkate alarak bir yıl önce Sözcü TV için
RTÜKe başvurmuştur. Tüm belgeleri eksiksiz tamamlayıp
dosyasını teslim eden Sözcü TVnin logo değişikliği
neden onaylanmamaktadır? Anayasal güvence altındaki basın
özgürlüğü ve yurttaşın haber alma hakkı hangi keyfîlikle
engellenmektedir? Sözcü TVnin yayına başlaması için logo
değişikliği bir an önce onaylanmalıdır.
Odatv.com sitesinin de bir yılı
aşkın süredir haber bahane edilerek kapatılması da kabul
edilemez. Anayasa Mahkemesinin emsal kararları dikkate alınıp
derhâl Oda TV açılmalıdır.
Ayrıca, basın kartlarına erişimi
zorlaştıran, iptali kolaylaştıran yönetmelik keyfî
uygulamalara yol açmıştır. Basın kartları iktidar yanlısı
değil, habercilik yapanın hakkıdır; engellenmemelidir.
Sözcü TV ve Oda TVyle ilgili yaptırımlar sona erdirilmeli ve
talepleri bir an önce karşılanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
10.-
Trabzon
Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun, Dünya Sağlık Örgütünün
yayımladığı rapora göre, dünyada kadınların üçte
1inin yaşamlarının bir noktasında fiziksel ya da cinsel
şiddete maruz kaldığına, AK PARTİ Grubunun
verdiği önerge kapsamında kadına yönelik şiddetin
önlenmesiyle ilgili Meclis Araştırması Komisyonunun kurulmasına
karar verildiğine, sırada zihniyet devriminin olduğuna ilişkin
açıklaması
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Kadına
şiddet maalesef dünyanın gündeminden düşmüyor. Daha dün Dünya
Sağlık Örgütünün yayımladığı ve bugüne kadar
kadına yönelik şiddetle ilgili en kapsamlı çalışma
kabul edilen rapora göre, dünyada kadınların üçte 1i
yaşamlarının bir noktasında fiziksel ya da cinsel
şiddete maruz kalmakta. Raporda, dünya çapında 640 milyondan fazla
kadının erken yaştan itibaren şiddete maruz
kaldığı da vurgulandı. Dünya kadar sorunun
dünyasındaki Türkiyede yapanın yanına kâr kalan kadına
şiddet artık en kararlı şekilde devleti
karşısında buluyor. AK PARTİli yıllarda devlet
kendini bu alanda ciddi anlamda dönüştürdü. AK PARTİ Grubumuzun
verdiği önerge kapsamında kadına yönelik şiddetin
önlenmesiyle ilgili Meclis araştırması komisyonu kurulmasına
karar verildi. Sayın Cumhurbaşkanımıza ne kadar
teşekkür etsek azdır. Şimdi sırada zihniyet devrimi var,
bir köhnemiş kültür olarak fizik gücünü egemen kılan kültün tarihe
gömülmesi var.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Etyemez
11.-
Konya
Milletvekili Halil Etyemezin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde yüzde 70 yerlilik ve millîlik oranına varan
savunma sanayisinde büyük atılımlar gerçekleştirmeye devam
edildiğine, yerli ve millî imkânlarla geliştirilen HİSAR-O
füzesinin en uzak menzil ve en yüksek irtifadaki hava hedefini imha ederek
testi başarıyla geçtiğine ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Büyük ve güçlü Türkiye yolculuğumuzda en büyük
güvencelerimizden birisi yerli ve millî sanayimizdir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde yüzde 70 yerlilik ve millîlik oranına varan savunma
sanayimizde büyük atılımlar gerçekleştirmeye devam ediyoruz.
Ülkemizin yerli ve millî imkânlarla geliştirdiği HİSAR-O, Orta
İrtifa Hava Savunma Sistemimiz ülkemizde yapılan en uzak menzil ve
en yüksek irtifadaki ilk testini hava hedefini imha ederek başarıyla
geçti. Bu hava savunma sistemi özellikle sabit birliklerin ve kritik tesislerin
hava savunmasını sağlayacaktır. Savunma Sanayii
Başkanlığımızın koordinesinde geliştirilen
sistem için ASELSAN, ROKETSAN ve diğer paydaşlara teşekkür
ediyoruz. Türkiye, yerli ve millî sistemle teknolojinin tasarımı,
geliştirilmesi ve üretimindeki kararlılığıyla tam
bağımsız savunma sanayisi hedefine emin adımlarla
ilerlemeye devam edecektir.
BAŞKAN Sayın Kaya
12.-
Osmaniye
Milletvekili İsmail Kayanın, Miraç Kandilinin Müslümanların
birlik ve beraberliğine, insanlığın barış ve
hidayetine vesile olması dileğiyle başta Osmaniyeli
hemşehrileri olmak üzere milletvekillerinin ve milletin Miraç Kandilini
kutladığına ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Miraç, Rabbimizin sonsuz rahmet ve merhametine
ulaşmaktır, merhameti azalan kalplerin, eşrefimahlukat olma
bilinci zayıflayan insanlığın âdeta yeniden dirilişi
için en büyük imkân ve fırsattır. Bu vesileyle, Yüce Rabbimden,
kullukta ve insani değerlerde en yüce mertebelere yükselişi
simgeleyen Miraç Gecemizin Müslümanların birlik ve beraberliğine,
insanlığın barış ve hidayetine vesile
olmasını diliyorum. Başta Osmaniyeli hemşehrilerimiz olmak
üzere tüm milletvekillerimizin ve aziz milletimizin Miraç Kandili mübarek olsun
diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
13.-
Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Kommagene Krallığı
başta olmak üzere büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış
olan Adıyaman ilinin bir kültür merkezi olmadığına, daha
önce Adıyaman Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında
imzalanan protokole rağmen hâlâ inşaata neden
başlanmadığının bütün Adıyamanlıların
merak konusu olduğuna ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman)
Teşekkürler Başkanım.
Tarihte Kommagene Krallığı başta
olmak üzere büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarihî bir
kültür hazinesi üzerine kurulu, 630 bini aşkın nüfusuyla
Adıyamanımızın bir kültür merkezi yok. Her seçim öncesi
iktidar yetkilileri tarafından Yaptık, yapacağız.
şeklinde verilen bütün vaatlere rağmen bugüne kadar inşaata bir
türlü başlanamadı. Bir ilin sosyoekonomik, kültürel anlamda
gelişmesi, kalkınması için büyük bir öneme sahip olan kültür
merkezinin olmayışı, başta gençlerimiz olmak üzere tüm
hemşehrilerimizi mağdur etmektedir. Daha önce Adıyaman
Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında
imzalanan protokole rağmen bugüne kadar inşaata başlanmadı;
inşaata başlanmamış olması bütün Adıyamanda
merak konusudur.
Buradan tüm Adıyamanlılar adına
Kültür ve Turizm Bakanlığına açıktan çağrıda
bulunuyorum: Turizmde ihmal ettiğiniz Adıyamanın bari kültür
merkezini yapın, Adıyamanı bu ayıptan kurtarın diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arkaz
14.-
İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, bir hastalığına
adını veren ve 8 Mart 1948de vefat eden Profesör Doktor Hulusi
Behçeti rahmetle andığına, bir hafta sonra kutlanacak olan 14
Mart Tıp Bayramı vesilesiyle coronavirüse karşı mücadele
eden tüm sağlık camiasına şükranlarını
sunduğuna, milletin Miraç Kandilini kutladığına ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ülkemizde dermatolojinin öncüsü olan Profesör Doktor
Hulusi Behçet, 8 Mart 1948de vefat etti. Kendi adını verdiği ve
bir kan damarı enflamasyonu olan Behçet hastalığını
ilk kez tarif eden bilim insanıdır. Hulusi Behçet Hoca gibi Türk tıbbının
öncülüğünü yapan bilim insanlarını saygı ve rahmetle
anıyorum.
Bu hafta sonu kutlayacağımız 14 Mart
Tıp Bayramı vesilesiyle bir yıldır gecesini gündüzüne
katarak coronavirüse karşı mücadele eden hekim
meslektaşlarıma ve tüm sağlık camiasına şükranlarımı
sunuyorum. Ayrıca, milletimizin mübarek Miraç Kandilini kutluyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
15.-
Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP iktidarında, Bakan
sürekli değişse de Millî Eğitim Bakanlığının
yaradığı işin yandaş sendika üyelerine makamlar tahsis
etmek olduğuna, Edirne ili Keşan ilçesinde salgının
patlamış olmasından dolayı okulların
kapatıldığına, iktidarın eğitimden
sağlığa, tarımdan ekonomiye ülkeye zarardan başka
verebileceği bir şey kalmadığına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Uzaktan eğitimi beceremeyen Millî Eğitim
Bakanlığı, yüz yüze eğitime geçme kararını
açıkladı. İyi de siz pandemi başlamadan önce bile yüz yüze
eğitimde de beceriksiz ve başarısızdınız. Millî
eğitimde başarılı olduğunuz tek bir iş yok. AKP
iktidarında başındaki Bakan sürekli değişse bile Millî
Eğitim Bakanlığı bir işe yarıyor, o da
yandaş sendika üyelerine makamlar tahsis etmek. Makamlarına liyakatle
gelmeyenlerin de bir işi becermesi, sorun çözmesi beklenemez. Şimdi
okulları açtınız, öğretmenlere aşı
yapılmadı. Öyle televizyon ekranlarında Bakanın
aşı olmasıyla bu işler olmuyor.
Bakınız, Keşan ilçemizde okullar
kapatıldı. Neden? Çünkü salgın patlamış durumda;
tıpkı AKPnin millî eğitim politikası gibi, tarım
politikası gibi, pandemi politikaları gibi. Sonuç olarak iktidar ve
mahdumlarının eğitimden sağlığa, tarımdan
ekonomiye ülkemize zarardan başka verebileceği bir şey
kalmamıştır.
BAŞKAN Sayın Sümer
16.-
Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, Mardin ili Yeşilli İlçe Belediye
Başkanlığınca 500 riskli konut tespiti yapılarak güzel
bir dönüşüm projesiyle, yerel mimarisiyle, ulaşım
yollarıyla, yeni ticaret ve konut alanları inşa edeceklerinin ve
vatandaşın mağdur olmayacağının
söylendiğine, gelen bilgiye göre yer gösterilmediği için konutlarda
yaşayanlar olduğu hâlde evlerin yıkılmaya
başlandığına, vatandaşların talepleri göz önüne
alınarak çözüm üretilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Mardinin Yeşilli İlçe Belediye
Başkanlığı 500 riskli konut tespiti
yapmıştır. Bu alanda yerinde dönüşümle evleri yeniden
inşa edeceğiz; Mardinin en güzel ilçesinde, bu ilçenin de tam
kalbinde güzel bir dönüşüm projesiyle, yerel mimarisiyle, ulaşım
yollarıyla, yeni ticaret ve konut alanlarıyla inşa
edeceğiz. Vatandaşlarımız mağdur olmayacak.
açıklamasında bulunmuştu. Ancak o bölgedeki muhtarlardan ve
vatandaşlardan bize gelen bilgiye göre vatandaşlara yer
gösterilmediği için konutların içerisinde yaşayanlar olduğu
hâlde eşyaları bulunan evlerin dahi yıkılmaya
başlandığı yönünde. Riskli alanların
dönüştürülmesine, yerlerinin mimari yapıya uygun yeniden yapılanmasına
karşı değiliz ancak vatandaşlarımızın
mağdur edilmemesi, kimsenin zorla evden çıkarılmaması
gerekiyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Mardin Valiliği, Yeşilli Kaymakamlığı ve ilçe
belediyesi yetkililerine buradan sesleniyoruz: Vatandaşların
taleplerini göz önüne alarak beraber çözüm üretin diyoruz.
BAŞKAN Sayın Özsoy
17.-
İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun, Miraç Kandilinin bütün İslam âlemine ve
insanlığa huzur, adalet, barış, birlik ve beraberlik
getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu gece sevgili
Peygamberimize ilahî bir lütuf ve ihsan olarak yaşatılan mukaddes
bir yolculuğun ve manevi bir yükselişin ifadesi olan Miraçın
seneidevriyesi. Ülkemizde, gönül coğrafyamızda ve dünyanın dört
bir köşesinde yaşayan bütün Müslümanların Leyle-i
Miraçını tebrik ediyorum. Yüce Rabbimize açılan ellerin,
yakaran dillerin, dua ve niyetlerin hepsinin bu gece Rabbimiz tarafından
kabul edilmesini diliyorum. Başta vatanımız olmak üzere bütün
İslam âlemine ve insanlığa bu mübarek gecenin huzur, adalet,
barış, birlik ve beraberlik getirmesini Cenab-ı Haktan niyaz
ediyor; yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
18.-
Ordu
Milletvekili Metin Gündoğdunun, Türk-İslam âleminin Miraç Kandilini
kutladığına, İstiklal Marşının kabulünün
100üncü yılını kutlarken İstiklal Marşının
yazarı millî şair Mehmet Akif Ersoyu ve tüm şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
12 Mart 1921 tarihinden bu yana
bağımsızlığımızın temsili İstiklal
Marşımız yüreklerden ve dillerden düşmeyen bir
kahramanlığın destanıdır; toprakları
şehitlerimizin kanıyla yeşermiş bu vatanda aziz
milletimizin cesareti ve imanıyla kazanılmış kutlu bir
zaferdir. Türk milletinin beka mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı,
ülkemizi emperyalist düşlerle boyunduruk altına almak isteyen
dış güçlere karşı tek vücut hâlinde kenetlenerek
verdiği destansı mücadelenin sonucudur. Bu vesileyle, İstiklal
Marşımızın yazarı millî şairimiz Mehmet Akif
Ersoyu ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, İstiklal
Marşımızın kabulünün 100üncü yılını
kutluyorum. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı
yazdırmasın.
Bu vesileyle, milletimizin ve Türk-İslam
âleminin Miraç Kandilini kutluyor, bu mübarek gecenin ülkemize ve tüm
insanlığa sağlık ve huzur getirmesini niyaz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
19.-
Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
taşıyıcı esnafının takograftan konaklama
sorununa, vergiden otoyolu ücretine, artan giderlerine kadar
yaşadıkları sorunların yanında, yük boşaltmayla
ilgili mevzuatın olmadığı ve bu nedenle uzun süren
beklemeler nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını anlattıklarına,
çiftçilerin küçükbaş hayvancılıkta zaten cüzi olan desteğin
otlayan hayvanların kulaklıkları düşünce ya da on yıl
geçince kesildiğini dile getirdiklerine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçen hafta Karacabey ilçemizde
Taşıyıcılar Kooperatifi ve Ziraat Odasını ziyaret
ettim. Taşıyıcı esnafının takograf, konaklama
sorunu; lastiğinden mazotuna, vergisinden otoyolu ücretine artan giderleri
gibi yaşadıkları sorunları çokça dile getirdik. Diğer
yandan, başka bir sorunlarını daha dile getirdiler:
Taşımacılıkla ilgili, yükleme ve taşıma konusunda
yasal düzenlemeler olduğu hâlde yük boşaltmayla ilgili mevzuatın
olmadığı ve bu nedenle esnafın bazen günler, haftalar süren
beklemeler nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını
anlattılar.
Ziraat Odasında ise çiftçilerimiz, dile
getirdiğimiz birçok sorunun yanında, küçükbaş
hayvancılıkta zaten cüzi olan desteğin otlayan hayvanların
kulaklıkları düşünce ya da on yıl geçince kesildiğini
dile getirdiler. Çözüm talebinde bulunmadılar çünkü AKPnin hiç
sorunlarını çözeceğini düşünmüyorlar; bizim iktidar olup
çözmemizi istediler.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Ekinci
20.-
Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, Miraç Kandilinin bütün İslam âlemine
sağlık, huzur, mutluluk getirmesini temenni ettiğine, 8 Mart
günü yapılan AK PARTİ Kadın Kolları 6ncı Olağan
Büyük Kongresinde Başkan seçilen Düzce Milletvekili Ayşe
Keşire başarılar dilediğine, İstiklal
Marşının kabulünün 100üncü yılında Mehmet Akif
Ersoyu bir kez daha minnetle andığına ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Bugün gece idrak edeceğimiz Leyle-i
Miraçın İslam âlemine, aziz milletimize ve aziz Sivaslı
hemşehrilerimize sağlık, huzur, mutluluk getirmesini temenni
ediyorum.
8 Mart günü yapmış olduğumuz AK
PARTİ Kadın Kolları 6ncı Olağan Büyük Kongresinde
görevi devreden ve birlikte çalışmaktan büyük onur ve gurur
duyduğum Lütfiye Selva Çam Başkanıma teşekkürlerimi
sunuyorum; göreve gelen Düzce Milletvekilimiz Sayın Ayşe Keşir
Başkanımıza da başarılar diliyorum.
Ayrıca, İstiklal Marşının
kabulünün 100üncü yılında merhum Akifi bir kez daha minnetle,
şükranla anıyor ve onun söylediği gibi, Rabbim bu millete bir
daha İstiklal Marşı yazmayı nasip etmesin diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
21.-
Samsun
Milletvekili Neslihan Hancıoğlunun, salgın döneminin en
mağdur kesimlerinden birinin halk eğitim merkezlerinde ders veren
usta öğreticiler olduğuna, kadroları olmadığı
için sosyal güvencelerinin de olmadığına, 90 bin usta
öğreticiyi özlük ve mali haklar bakımından insani ve
çağdaş koşullara kavuşturmanın sosyal devletin asli
görevi olması gerektiğine ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Salgın döneminin sosyoekonomik bedelini en
ağır ödeyen kesimlerden biri hiç şüphesiz halk eğitim
merkezi kurslarında çalıştırılan usta
öğreticilerimizdir. Kurslar aylarca kapalı kaldığından
birçok öğreticimiz evlerine ekmek götürememiştir. Kadroları olmadığından
hiçbir sosyal güvenceleri de yoktu. Yılda ortalama altı yedi ay, en
fazla on ay çalışmaktadırlar. Tatil günleri ücretlendirme
dışı olduğundan sigorta primleri de yarı oranda
yatırılır. Bir dönem içinde yatırılan sigorta primi
yüz yirmi günü bulmadığından genel sağlık
sigortası haklarından da mahrum kalmaktadırlar. 90 bin
kişilik bu halk eğitimi ordumuzu özlük ve mali haklar
bakımından insani ve çağdaş koşullara kavuşturmak
sosyal devletin asli görevi olmalıdır. İktidarı bu konuda
gerekli duyarlılığı göstermeye davet ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli
Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Başkan.
22.-
Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Miraç Kandilinin tüm İslam âleminde
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ettiğine, Sözcü televizyonunun belgelerini eksiksiz tamamlamasına
rağmen üç yüz yetmiş yedi gündür RTÜKten onay beklediğine, Irak
Kürt bölgesel yönetiminin Irakı ziyaret eden Papa için
bastırdığı pullardan birindeki haritada Hatay ilinden Kars
iline kadar Türkiyenin birçok ilini sözde Kürdistana dâhil ettiğine, bu
küstahlığı şiddetle kınadığına, bunu
bir hata olarak gören Türk Dışişlerinin sınıfta kaldığına,
ülkenin bölünmez bir bütün olduğuna, Nevşehir ilinde çiftçilerin depolarda
çürümeye yüz tutan ve 1 liraya mal ettikleri patatesi 40 kuruşa vermek
istediğine, bu konuda Hükûmetin bir çözüm önerisi olup
olmadığını sorduğuna, Ürgüp ve Göremede İmar
Barışı Yasasının geçici 16ncı maddesine göre
imar kayıt belgesi alan ev, otel ve bağ evlerinin yıkılmaya
başlandığına, yıkımların derhâl
durdurulması gerektiğine, Kapadokyayı bölge halkının
koruyacağına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Miraç Kandilini idrak ediyoruz, mübarek
olsun. Aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin kandilini tebrik ediyorum,
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Allahın rahmet ve mağfiret yağdırdığı bu
mübarek gecede tüm vatandaşlarımıza huzur ve refah diliyorum.
Sözcü televizyonu, başvurusunu yapmasına
rağmen, tüm belgelerini eksiksiz tamamlamasına rağmen yayın
hayatına hâlâ başlayamadı. Müracaat da sadece logo
değişikliğiyle ilgiliydi yani herhangi bir yeni kanal
müracaatı değil, logo değişikliği. Tam üç yüz
yetmiş yedi gündür RTÜKten onay bekliyor Sözcü TV. Üç yüz yetmiş
yedi gün, bir yıldan fazla.
Şimdi, buradan sormak istiyorum: Sözcünün bu
onayı bir yıldan uzun bir zamandır neden bekletiliyor, sebep ne
yani bir gerekçe var mı? Daha önce Sayın
Cumhurbaşkanının talimatını emir telakki ediyoruz.
diyen RTÜK Başkanı bu konuda bir talimat mı aldı yani
Böyle bir onay vermeyin. mi dedi? Bunu öğrenmek istiyoruz. RTÜK devletin
kurumu mudur yoksa sarayın ekran bekçiliğine mi soyundu? Bunun da
açıklığa kavuşması lazım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Erdoğanın davetlisi olarak
Cumhurbaşkanlığı sarayının da ilk konuğu
olan Papa, Irakı ilk defa ziyaret etti. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, bu
ziyaret anısına, Katoliklerin ruhani lideri Papa için 6 farklı
hatıra pulu bastırdı. Bu pul bir iki gündür basında, sosyal
medyada dönüyor. Belki etkilenirsiniz diye siz bir daha bir görün istiyorum.
Pullardan birinde asla kabul edemeyeceğimiz bir haritaya yer verildi.
Harita Hataydan Karsa kadar Türkiyenin birçok ilini sözde Kürdistana dâhil
ediyor. Yapılan bu alçaklık ve küstahlığı
şiddetle kınıyorum. Barzani bir kez daha tüm dünyaya terör
örgütünün, PKKnın propagandasını yapmıştır.
Üzülerek görüyoruz ki Türk Dışişleri bu konuda sınıfta
kaldı. Hükûmet bugün bu konuda hiç tatmin etmeyen bir açıklama
yaptı -açıklamayı gelirken okudum- Irak Kürt Bölgesel Yönetimi
makamlarından bu vahim hatanın derhâl düzeltilmesine yönelik gerekli
açıklamanın bir an önce ve net bir şekilde yapılmasını
bekliyoruz. dedi. Dışişleri bunu bir hata olarak görüyor. Belki
sizden de bundan daha fazlasını beklemek hata olur. Kongrenize davet
ettiğiniz ve başına konfetiler
yağdırdığınız eski dostunuz Barzaniye
karşı hiçbir şey söylemeyecek misiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Barzaninin bu küstah
meydan okumasına Türk devleti sessiz mi kalacak, görmezden mi gelecek?
Muhalefetin her sözüne anında cevap veren İletişim
Başkanını, konu vatan olunca burada neden göremiyoruz? Bir sessizliğe
gömüldü İletişim Başkanı. Hükûmet nerede, bilmiyoruz ama
biz İYİ PARTİ olarak buradayız. Kimse hayal kurmasın.
Türkiye, 783 bin kilometrekarelik, her bir karışı şehit
kanıyla sulanmış bu vatan toprağıyla bölünmez bir
bütündür. Bayrağı, vatanı ve milletiyle teröre ve bölücülere
karşı yekvücut dimdik ayaktadır; öyle olmaya da devam edecektir.
Son olarak Nevşehirden söz etmek istiyorum.
Nevşehirde binlerce ton patates alıcı bekliyor. Depolardaki
patates artık çürümeye yüz tuttu, bir ay içinde satılmazsa çöpe
dökülmek üzere. Çiftçimiz 1 liraya mal ettiği patatesi 40 kuruşa
vermek istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Eğer alıcı
bulamazlarsa bu yıl ekmeyecek ve geçim sıkıntısı
başlayacak. Seneye de -eğer bu patatesler elde kalırsa-
aynı geçtiğimiz yıl olduğu gibi patates ve soğan
tanzim satış noktaları açmak zorunda kalabilirsiniz. Hükûmete
sormak istiyorum: Bu konuda bir çözüm öneriniz var mı? Çözümünüz yoksa
söylüyorum, devlet, halkının ürettiği patatesi acilen satın
almalıdır, satın alıp ihtiyacı olan fakir fukaraya da
dağıtmalıdır. Devlet, sosyal devlet olmanın
gereğini böyle yerine getirecektir.
İmar barışı yasasının
geçici 16ncı maddesiyle para yatırmak suretiyle imar
barışından yararlanan yapıların önceden verilmiş
yıkım kararları ile para cezalarının
kaldırılacağı yasalaştırıldı. Oturma
ruhsatı yerine geçen imar kayıt belgesi verildi. Buna rağmen
Ürgüp ve Göremede yasal hâle gelmiş evler, oteller, bağ evleri
yıkılmaktadır. Bölge halkı, ekonomik krizin ve
salgının sebebiyet verdiği sıkıntılarla
uğraşmaktan yorulmuşken bir de bu yüzden mağdur
edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu uygulama bir zulüm
değil de nedir? Bu yıkımlar derhâl durdurulmalıdır.
Kapadokya bölgesi, bölge halkının ekmek teknesidir. Şimdiye
kadar bölge halkı korumuştur, bundan sonra da bölge halkı
koruyacaktır Kapadokyayı.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Başkan.
23.-
Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tüm İslam âleminin Miraç Kandilini
tebrik ettiğine, 8-14 Mart haftasının ülkede Bilim ve Teknoloji
Haftası olarak kutlandığına, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. sözüyle yüz yıl önce
milletin istikbaline ışık tuttuğuna, bilim ve teknolojiyi
insan haysiyetine yakışır bir biçimde ülkenin ve
insanlığın yararına uygun hâle getirmek mecburiyetinde
olunduğuna, ülkenin 2023, 2051, 2071 hedeflerine bilimde, teknikte,
sanatta, sporda ve bütün alanlarda öncü ülke olarak emin adımlarla
yürüyeceğine inandıklarına, Batman ili Sason ilçesine
bağlı Gürgenli köyünde öğrencileri ve tekstil işçilerini
taşıyan servis aracının yaklaşık 300 metreden
uçuruma yuvarlanması nedeniyle hayatını kaybeden 2 öğrenciye
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediklerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, millet olarak, İslam âlemi olarak Miraç
Kandilini idrak ediyoruz. Miraç, Hak yolunda bir yolculuktur. Aynı zamanda
tefrikaya karşı birliğe, bozgunculuğa karşı
beraberliğe, nefrete karşı bağışlamaya, acziyete
karşı da kudrete bir yolculuktur. Bu kutlu yolculuğun
milletimizi esenliğe, huzura, rahmete, berekete ve inkişafa
ulaştırmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyor, aziz
milletimizin ve İslam âleminin Miraç Kandilini tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, 8-14 Mart tarihleri
arası ülkemizde her yıl Bilim ve Teknoloji Haftası olarak
kutlanmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde bilgi ve tekniğin aynı
düzlemde birleştirilmesi insanlık yararına önemli bir tarihî
dönemeç olmuştur. Bu süreçte bilim tarafından belirlenen ilke ve
esaslar teknoloji vasıtasıyla ileri seviyelere
taşınmıştır. İnsanlık tarihi bilimin müspet
amacından saptırılması ve teknolojinin hedeflerinin
yozlaşması nedeniyle kötü olay ve olgulara sahne olsa da günümüz
bilim ve teknolojinin ışığında
şekillenmiştir.
Mehmet Akif Ersoy Batının bilim ve
teknolojideki Darwinist, ırkçı, sömürgeci, emperyal
aymazlığını Garp'ın afakını
sarmışsa çelik zırhlı duvar. sözleriyle tescil
etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Hayatta en hakiki mürşit
ilimdir, fendir. sözüyle yüz yıl önce milletimizin istikbaline
ışık tutmuş, rotasını çizmiştir.
Çağımızın bilim ve teknoloji
çağı olduğu bir gerçektir. Bilim ve teknolojideki son
atılımlar içtimai hayatımızın her alanını
kuşatmıştır. Bu gerçeğin farkında olmak, bilim ve
teknolojiyi insan haysiyetine yakışır bir biçimde ülkemizin ve
insanlığın yararına uygun hâle getirmek mecburiyetindeyiz.
Çağımızın bilimsel ve teknik gelişmelerini çok iyi
takip etmeli, bu alanlarda öncü ülke olmalıyız. Bilimsel
gelişmelerle çığır açarken Türk kültürünün insanı
merkeze alan perspektifini düstur edinmeliyiz. Bağrında nice deha ve
mucit potansiyeli ve donanımı barındıran ülkemizde
gençlerimizi teşvik etmeli, beyin göçünü engelleyecek politikaları
hayata geçirmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bugün itibarıyla
üniversite-sanayi iş birliği, AR-GE çalışmaları,
teknoparklar ve çok sayıda resmî ve özel şirket ve kurumların
aldığı mesafe gurur vericidir. Açıklıkla ifade edebilirim
ki Türkiye kaybolan yıllarını telafi etmektedir.
İnanıyoruz ki Türkiye, 2023, 2051, 2071, büyük ülke Türkiye
hedeflerine bilimde, teknikte, sanatta, sporda ve bütün alanlarda öncü ülke
olarak emin adımlarla yürüyecektir.
Sayın Başkan, Batmanın Sason
ilçesine bağlı Gürgenli köyü mevkisinde öğrencileri ve tekstil
işçilerini taşıyan servis aracının yaklaşık
300 metreden uçuruma yuvarlanması nedeniyle 2 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 27 vatandaşımız
yaralanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hayatını kaybeden
öğrenci kardeşlerimiz Selim Barlık ve Yasemin Barlıka
Allahtan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Başkan.
24.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Miraç Kandilinin
ülkede ve dünyada barışa, kardeşliğe ve eşitliğe
vesile olmasını dilediğine, Batman ili Sason ilçesinde meydana gelen
trafik kazasında yaşamını kaybeden öğrencilerin
ailelerine başsağlığı dilediğine, Selahattin
Demirtaşın annesine ilişkin çok ağır, ağza
alınamayacak paylaşım yapanların cesareti iktidar
politikalarından aldığını gayet iyi bildiklerine,
iktidar ve yandaşı değilseniz her türlü hakarete ve suçlamaya
maruz kalabileceğiniz duruma gelindiğine, işverenden 200 lira
alacağını isteyen çocuk işçinin beş saat işkence
gördüğüne, İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisinin 2021 yılının şubat ayında
7si kadın, 4ü çocuk, 5i göçmen olmak üzere en az 138 işçinin
çalışırken yaşamını yitirdiğini
duyurduğuna, işverenlere cezai yaptırım
uygulanmadığı müddetçe çözümün mümkün olmadığına,
Mecliste milletvekillerinin odalarına gönderilen ve Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçal adına yazılan kitapta DEP, HEP, HADEP, CHP
ve HDPye yönelik beyin yakan tespitler olduğuna, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmî Gazetede yayımlanan karara
göre Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürlüğüne Kartal İmam Hatip
Lisesi mezunu Selim Arda Ermutun atanmasına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, bugün Miraç Kandili. Ben de bütün Müslüman
âleminin Miraç Kandilini kutluyorum, mübarek olsun. Miraç Kandilinin
ülkemizde ve dünyada barışa, kardeşliğe ve
eşitliğe vesile olmasını diliyorum.
Yine, Batman Sasonda olan trafik kazasında
yaşamını kaybeden öğrencilerin ailelerine
başsağlığı diliyorum, yaralılara acil şifa
diliyorum.
Sayın Başkan, sevgili Selahattin
Demirtaşın annesine ilişkin çok ağır, asla ağza
alınamayacak, İnsanım. diyen hiç kimsenin telaffuz
edemeyeceği, alçakça, adice bir paylaşımla karşı
karşıyayız. Bu kutuplaştırma ve nefret ikliminde,
maalesef, büyük bir dejenerasyon da beraberinde geliyor. Akıl almaz bir
rezillik
Ve laf konuşanların, bu sözleri söyleyenlerin cesareti
kimden aldığını, iktidar politikalarından
aldığını da gayet iyi biliyoruz. Annelere hakaret,
kadınlara hakaret sınır tanımadan devam ediyor. Mesela
geçtiğimiz yıllarda Esra Erdoğana hakaret edildi, bu suçu
işleyen derhâl tespit edildi ve tutuklandı. Akabinde, bu
şahıs Cumhurbaşkanına hakaretten bir yıl dokuz ay
yirmi beş gün hapse mahkûm edildi. Niye edildi? demiyorum, sadece
olayı anlatıyorum, ayrım olmamalı diyorum.
İçişleri Bakanının annesine hakaret eden hakeza aynen; öyle
ki, İçişleri Bakanı, hakaret eden kişinin tutuklanması
için elinden geleni yaptı; Adalet Bakanı, attığı
tweetlerle yargılamanın seyrine dair yanıtlar verdi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının
soruşturması kapsamında şüpheli hakkında kamu
görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret suçundan bir yıl iki
aydan iki yıl dört aya kadar hapis istemiyle iddianame
hazırlandı.
Daha geçenlerde, mevkidaşımız Özlem
Zengine hakaret edildi, hakaret eden şahıs derhâl tespit edildi ve
tutuklandı.
Peki, sevgili Demirtaşın annesine
yapılan bu alçakça hakarete karşı neden bir açıklama ve
işlem yok, onun annesi anne değil mi? Bu ülkede bütün anneler ve
bütün kadınlar bu saygıyı, bu onuru hak etmiyor mu? Yani, bu
konuda açıkça Demirtaşın avukatları yargıya suç
duyurusunda da bulundular.
Yine, Pervin Buldan Eş
Başkanımıza yönelik tweet atanlara yönelik de hiçbir
işlem yapılmadı suç duyurularına rağmen. Yani, öyle
bir duruma geldik ki iktidar ve yandaşı değilseniz her türlü
hakarete ve suçlamaya, küfre maruz kalabilirsiniz ve bu,
kutuplaştırmanın ne kadar tehlikeli bir yere gittiğini
gösteriyor. Yani, hakaret, küfür ya da kötü söz sadece iktidara dokununca
mı, değince mi canları yanıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani, bu
koruma ve kollama derhâl son bulmalı ve sevgili Selahattin
Demirtaşın annesine bu alçakça saldırıyı yapan
şahsın ortalıkta dolaşması derhâl engellenmeli ve
tutuklanmalıdır.
Sayın Başkan, işçiye 200 TL için
işkence yapıldı geçenlerde. İşverenden 200 lira
alacağını isteyen çocuk işçi, beş saat işkence
gördü. Afyonkarahisarda 16 yaşındaki çocuk işçi Şükrü Can
K. bir süre yanlarında çalışıp
ayrıldığı işveren A.A. ve A.S.den 200 lira
alacağını isteyince önce pazarda çalıştırıldı,
sonra da beş saat işkenceye maruz kaldı; bu, bütün kamuoyunda da
büyük bir dehşetle karşılandı ve açıkçası
çocuklar, büyük bir canilikle baş başa; sadece bu, yansıyan
bölümü. Hani çocuk işçiler için farkındalık
yaratılacaktı? Bunlar sadece yazıya dökülen sözler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi 2 Mart 2021 tarihinde yaptığı açıklamayla 2021
yılının şubat ayında 7si kadın, 4ü çocuk, 5i
göçmen olmak üzere en az 138 işçinin çalışırken
yaşamını yitirdiğini duyurdu. İş cinayetlerinde
vebal, bu iktidarın sırtındadır. İşverenlere
cezai yaptırım uygulanmadığı müddetçe iş
cinayetlerinin çözümü mümkün değildir. İvedi
çalışmaların yapılması gerekiyor.
Sayın Başkan, diğer bir mesele,
odalarımıza dağıtılan -kitap diyemeyeceğim- bir
müsvedde, bir çöp. Getirmedim, reklamını yapmak istemiyorum bu
kitabın. Açıkçası, şu Meclis çatısı altında
siyaset yapıyoruz, hepimiz konuşuyoruz; her parti diğer partiye
karşı düşüncelerini söyleyebilir, eleştirilerini
söyleyebilir, kürsüden sözlerini söyleyebilir ancak son yıllarda etik
dışı birçok yöntem bir arada devreye girmeye başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
İktidar partisinden bir vatandaş, çıkıp seçmenimize bela
okuyor; ortağı, her gün Kapatalım. diye kampanya yapıyor;
seçmene haşere deniyor ve bu konuya iktidar partisinin sözcüleri de dâhil
oluyor. Bütün kanallarda biz konuşuluyoruz ama biz yokuz. Şimdi de
Meclisteki odalarımıza gönderilen ve Maraş Vekili Habibe Öçal
adına yazılan kitapta DEP, HEP, HADEP, CHP ve partimize yönelik akla
ziyan iftiralar ve beyin yakan tespitler var gerçekten. Mesela gizli tanıkların,
itirafçıların ifadeleri esas alınarak İşte, HDP
şöyledir, HDP böyledir. deniyor. HDPnin Nevroz gibi kültürel
değerlere sahip çıkması, kadınların
özgürleştirilmesi ve feminizm konusundaki görüşleri, PKKye bir
meşruiyet algısı üretiyormuş! Bu mantığa göre
dünya kadın hareketi de PKKye hizmet ediyor, dünyanın her yerindeki
kadın hakları savunucuları!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yine,
LGBTlilere karşı saldırılara transfobik dediğimiz
için saldıranları aşağıladığımız
yazılmış, bu da başka beyin yakan bir tespit! Bu
mantığa göre Nazilere faşist demek, onları
kırabilirmiş, yani öyle demememiz lazım. Transfobiklere ne
diyelim, kuşsever mi diyelim? Ne istiyorlar? Kusura bakmayın, biz
faşiste faşist, transfobike transfobik, iftiracıya da
iftiracı deriz.
Hazırladıkları müsvedde ayrı
çirkin, yöntemleri ayrı çirkin. Soruyorum gerçekten daha ne kadar
çirkinleşilecek? Bir sonraki hamlenizde vekillerimizin kapıları
vurulup kaçılacak mı acaba, yani taş mı atılacak?
Şu Meclis çatısı altında 12 Eylül cuntacılarına
rahmet okutacak bir hâle geldiler yani o kitap çöpte, çöp
dışında hiçbir yeri hak etmiyor. Bu yöntemlerden vazgeçin,
bunlar hiç kimseyi etkilemiyor.
Sayın Başkan, son olarak Varlık
Fonuna ilişkin de yeni bir karar var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan imzasıyla bugün Resmî Gazetede yayımlanan karara göre
Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürlüğüne, Bilal Erdoğanın
Kartal İmam Hatip Lisesinden sınıf arkadaşı Selim Arda
Ermut atandı. Şimdi önemli bir CVsi var, daha önce
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi
Başkanlığını yürüttüğünü de biliyoruz, öncesinde
birçok müdürlük pozisyonu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra
Yatırım Ofisi, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde
konumlandırıldıktan sonra, bu sefer Ofis
Başkanlığına getirildi. Açıkçası şu anda
dünyada iki şey çok önemli. Yani, nedir? Şunu söyleyeyim: Dünyada iki
şey popüler, biri Amerika'daki garajlar, Apple, Google, Amazon hep
oralarda kuruldu; ikincisi de Bilalin sınıfı; herkes oradan
çıkıyor, müdür oluyor bir kuruma. Gerçekten liyakat nerede,
donanım, yeterlilik nerede? Kartal İmam Hatip Lisesinden Bilal
Erdoğanın sınıf arkadaşı olarak mezun olmak
yetiyor Varlık Fonu Başkanı olmak için, yani diğer
memurların tek suçu, Bilal Erdoğanın sınıf
arkadaşı olmamak mı? Bu ayrıcalığı
reddediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Başkan.
25.-
Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, sözlerine Miraç Kandilinin İslam âlemine ve dünyaya
barış, huzur ve kardeşlik getirmesini ümit ettiğini
belirterek başladığına, 10 Ekim katliamının
mahkemesinde hayatını kaybedenlerden birinin babasının
Adalet istiyoruz. demesi üzerine hâkimin o kişi salondan
çıkarılmazsa yargılamayı sürdürmeyeceğini
söylediğine, hâkimi kendisinin görevini nasıl
yaptığını izlemekle sorumlu Hâkimler ve Savcılar
Kurulunun dikkatine sunduklarına, Elâzığ ziyareti
sırasında atanmayan öğretmenlerin 60 bin atama beklerken
yapılan 20 bin atamanın yeterli olmadığını
söylediklerine, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığında Ek dersli meslek elemanları diye
çalıştırılan 5 bin kişinin yaşadıkları
sıkıntılara, Türkiyedeki rehberlerin meslek örgütlerinin on
dört günlük kursla alan rehberliği yapanların mesleklerini tehdit
ettiğini dile getirdiklerini Meclisin dikkatine sunduğuna,
Afyonkarahisar ilinde 200 TL alacağını istediği için
dövülen çocuk işçiye avukat desteği verdiklerine ve konuyu
yakından takip ettiklerine, bir siyasetçiye, annesine küfür etmek yoluyla
itibarsızlaştırma saldırısından biraz önce
haberdar olduklarına ve üzüldüklerine, siyasetçilere, liderlere,
onların annelerine karşı yapılan bu saldırılara
karşı İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun, Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün ve AK PARTİ temsilcilerinin bu vurdum duymaz
tavrını kabullenemediklerine, bir milletvekilinin odalarına
partileri hakkında kabul edemeyecekleri ifadeler olan bir kitap
yolladığına, Parlamento çatısı altında böyle
tahrik edici kitaplar yollamanın doğru olmadığına,
Diyarbakır Annelerinin bir siyasi parti tarafından siyasete alet
edilmesinden rahatsız olduğuna, Diyarbakır Anneleriyle ilgili
Meclisin inisiyatif alması gerektiğine, PKKnın elinde hâlen
kamu görevlilerinin olduğuna, ayrıca Diyarbakır Annelerinin
çocuklarıyla ilgili taleplerinin olduğuna, bu konuda bütün siyasi
partilerin de kendi konumları gereği inisiyatif almaları
gerektiğini düşündüklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de sözlerime Miraç Kandilini kutlayarak ve tüm
İslam âlemine, tüm dünyaya barış, huzur ve kardeşlik
getirmesini ümit ederek başlamak isterim.
Sayın Başkan, bugün 10 Ekim
katliamının mahkemesi sürüyor. O yargılamaya milletvekili
arkadaşlarımız gittiler. Biraz önce kürsüden de
bahsedildiği gibi korkunç bir tabloyla karşı
karşıyayız. Hayatını kaybedenlerden 11i, Cumhuriyet
Halk Partisi Malatya Gençlik Kolları üyesiydi. O gece boyunca video
çekerek geldiler, biz o videoları sonuna kadar izlemeye tahammül
edemiyoruz, o kadar üzülüyoruz. Düşünün, onların anneleri,
babaları adalet arıyorlar. Sanık sorgulanırken bir avukat,
IŞİD militanlarının avukatı devamlı meseleyi
provoke ederken, bir baba Adalet istiyoruz. diyor, bu kadar. Mahkemenin
hâkimi, babayı atmaya çalışıyor, çıkaramayınca da
içeri kendi gidiyor Onu çıkarmazsanız yargılamayı
sürdürmem. diye. Acayip bir usul yaratıyor.
Şimdi, Soma davasında da çok yakından
gördük, Ermenekte gördük, tren faciasında gördük, hepsini de izliyoruz,
bu ailelerin yürekleri yanıyor, biz dayanamıyoruz. Zaman zaman
sanıklara karşı ağır şeyler de söyleyebilirler,
ona bile tahammül etmek, onu bile yönetebilmek lazım. Adalet istiyoruz.
diyen babayı salondan çıkarmaya çalışmak nedir ya? Yani
altına imza atacağın kararda Türk milleti adına. yazacak,
Türkiye Cumhuriyetindeki bütün vatandaşlar adına adalet
aranması, sana emanet edilmiş olacak, sen orada Adalet
arıyoruz. diyen bir babayı dışarı atacaksın,
IŞİD militanının provokatör avukatlarının
şovuna seyirci kalacaksın! Bunu kabul etmemiz mümkün değil,
kınıyoruz, davayı takip ediyoruz, daha yakından takip
edeceğiz. O salonlarda kalabalık oluyoruz, çok daha kalabalık
olacağız. Bunu kendisi ve kendisini soruşturmakla, kendisinin
görevini nasıl yaptığını izlemekle sorumlu Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun dikkatine sunuyoruz.
Geçen hafta Elâzığ ziyaretim
sırasında Elâzığda kendilerine atanamayan
öğretmenler denen -oysaki suçu başkasına atıyorlar, sanki
atanamayan öğretmenlerin bir kusuru varmış gibi- atanmayan
öğretmenler. Kim atamıyor? AK PARTİ hükûmetleri atamıyor,
AK PARTİnin Millî Eğitim Bakanı atamıyor, AK
PARTİnin Genel Başkanı atamıyor. Bu arkadaşlar, bana
bir dosya verdiler ve dediler ki 60 bin atama bekleniyordu, 20 bin atama
yeterli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İçeride
sorunlarını anlatıyorlar, kendilerine bu dosyayı gündeme
getireceğimi söylemiştim. Mutlaka tüm partilere de
ulaşıyordur ama birer örneğini de vereceğiz. Gerçekten bu
60 bin atama talebinin arkasındayız ama yetmez, Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında bütün öğretmenleri
atayacağımızı söyledik. Bu öğretmenlere öğretmen
adayı demekten vazgeçsin millî eğitim bürokrasisi. Okulu bitirince
öğretmen olursunuz, siz onları atamıyorsunuz diye onlar
öğretmen adayı falan değiller, onların meslekleri
öğretmenlik. Karşılığında para alamıyor
olmaları, kadrolarının olmaması onların mesleklerini
de ellerinden almaz.
Dün, yine, çok yaralı bir meslek grubu,
Mecliste ziyaretimize geldi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığında Ek dersli meslek elemanları diye
çalıştırılan 5 bin kişi var Sayın Başkan.
Maaşları 2600 TL, 40 saat ve üzeri çalışıyorlar; 35
saatten gösteriliyor ki 40 saat üzerinde çalışanların
hakları olmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşsiz kalınca
işsizlik sigortası alamıyorlar, işten atılınca
kıdem tazminatı alamıyorlar, süt izni kullanamıyorlar,
vefat izni kullanamıyorlar, hakları yeniliyor; bunu Sayın Genel
Başkanımız geçen hafta grup toplantısında söyledi. 35
saati, 39 saat yapmışlar devlet, asgari ücretin altında ödüyor
dedi diye üzerine çıkarmışlar. Bu ay sonunda yine altına
düşecek; bakalım nasıl bir formül bulacaklar. Çok üzücü
hikâyeler anlattılar. Mesela, çocuğunu emzirmek isteyen anneye izin
verilmiyor, emzirmeye gidiyor diye de işten atılıyor.
Bunları kabullenmemiz asla mümkün değil.
Bugünkü gündemimizdeki alan kılavuzluğu
meselesiyle ilgili Türkiyedeki rehberlerin meslek örgütleri, Meclisimize
sesleniyorlar -dün arkadaşlarımız da ifade etti-
sayısız da e-mail alıyoruz, öğrencilerinki çok etkileyici
-herkesle paylaşırım- diyor ki: Özgür Ağabey, 4üncü
sınıf öğrencisiyim, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Turizm
Fakültesi Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği
bölümündeyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
dört yıldır
okuyoruz, rehber olacağız, İngilizce biliyoruz ama alan
rehberliği diye bir şey var, on dört günlük kursla mesleğimizde
yerimize geçiyorlar; mesleğimiz tehdit ediliyor. 12 bin
meslektaşı var turizm rehberlerinin ama yabancı dille ilgili
getirilen kıstas
310 mevcut alan kılavuzu var, 12 bin rehberin
meslek alanına müdahale var, tecavüz var. Bir sürü öğrenci var,
yakınmalar haklı, bu konuyu bir kez daha yüce Meclisin dikkatine
sunuyorum.
Afyonda dövülen, 200 TL hakkını
aradığı için dövülen çocuk işçiye Afyon örgütümüzün,
milletvekilimizin avukat desteği verdiğini ve bu konuyu yakından
takip ettiğimizi ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önce sayın
mevkidaşımızın ifadelerinden yine bir siyasetçiye, annesine
küfretmek yoluyla itibarsızlaştırma
saldırısından, çirkinliğinden haberdar olduk ve üzüldük.
Bütün partilerdeki siyasilere, yakınlarına yapılıyor.
Aynı gecede Türkiyenin dört bir yanından annesine videolarla
küfrettirilmiş ve küfredenlerin hiçbirisi tutuklanmamış birisi
olarak söylüyorum. Genel Başkanımıza, annesine küfredenin tutuklanmadığı
ve sadece AK PARTİli siyasetçilere yapıldığında
konunun ışık hızıyla ele alındığı,
bizimkinde aylarca savsaklandığı, adresinde ifadelerin alındığı
bir eşitsizlik var.
Ben Özlem Hanıma yapılan muameleyi de
kınadım, tutuklanmasını da doğru buluyorum. Recep
Tayyip Erdoğanın kızına yapılanı da
kınadım, tutuklanmasını da doğru buluyorum. Süleyman
Soylunun annesine iftirayı da kınıyorum,
tutuklanmasını doğru buluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siyasetçilere, liderlere,
onların annelerine karşı yapıldığında da
İçişleri Bakanının, Adalet Bakanının, AK
PARTİ temsilcilerinin bu vurdumduymaz tavrını kabullenemiyoruz;
bu, yanlış bir şey.
Bir de Sayın Başkan, şimdi, bir
sayın milletvekili, odalara bir kitap yolluyor, kitapta partimiz
hakkında da kabul edemeyeceğimiz ifadeler var. Bir kere siyasi etik
olarak arkadaşlar, biz de AK PARTİye dünyanın lafını
söyleyen broşür, kitap basarız, vallahi odalarınıza da
dağıttırırız ama doğru bir şey değil
bu. Bu Parlamentoda bir başka siyasi partiye iftira, hakaret olan bir
şeyi kendi milletvekillerinize götürün, o kitapla ilgili herkes kanuni
hakkını da arar ama Parlamento çatısı altında
birbirimizin odasına böyle tahrik edici şeyler yollamak doğru
değil.
Son sözüm, Diyarbakır Annelerine dair. Bu
kitabı yazan arkadaş da o konuyla ilgili bir şeyler yapmaya
çalıştığını söylüyor. Diyarbakır Annelerine
geçen hafta Diyarbakır ziyaretim sırasında gittim, bir gerçeklik
vardı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siyasi partilerin ayrı
ayrı yaptıkları değerlendirmenin her birisine saygı
duyuyorum. Diyarbakır Annelerinin bir siyasi parti tarafından
siyasete alet edilmek ve onun dışındaki siyasi partilere
karşı sürekli bir şekilde, siyasetin içinde dile getirilmesinden
de hep rahatsız oldum, ziyaretimde de gittim. Kırk dakikadan fazla
süren bir ziyarette de benim açımdan da geliştirici, oradaki
annelerle de aramda da çok önemli saydığım diyaloglar geçti.
Daha sonra, koşa koşa gelen bir haber kanalının,
birtakım kişilerle yaptığı röportajlar, servis
ettiği görüntüler
Ben, açıkça da söyledim, annelerden bizleri
eleştirenler de oldu, onu da aldık başımızın
üstüne koyduk ama çok önemli talepleri de oldu. Boynumuzun borcudur,
Diyarbakır Annelerinin dinlenmesi, Diyarbakır Anneleriyle ilgili
Meclisin inisiyatif alması lazım, hangi siyasi partiden olunursa
olunsun.
Efendim, niye gitmiyorsunuz? Sizin
istediğiniz yere kimse siz dediniz diye gitmek zorunda değil ya da
gittiniz Neden geç gittiniz? Sizin dediğiniz zamanda gitmek zorunda
değil ama orada anneler var ve bir şey söylüyorlar, onları
dinlemek lazım, onları duymak lazım, onlara evlat
acısı yaşattırmamak lazım. Garadan sonra hepimiz
kahrolduk. Bugüne kadar ölmemişlerdi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siyaset, bir dönem inisiyatif
almaya çalıştı, bazı kapılar kapandı. Daha sonra,
seslerini duyurmaya başladıkları sırada bazı
kapılar kapandı ama sonuçta orada evlatlarımız öldü. Terör
örgütünün elinde, PKKnın elinde kamu görevlileri var hâlen ve ayrıca
Diyarbakır Annelerinin çocukları ve onların talepleri var, bu
meseleyi hep beraber konuşabilmemiz lazım. Bu Parlamentonun
kompozisyonu da buna son derece müsait, avantajlı bir kompozisyondur. Bu
konuda bütün siyasi partilerin de kendi konumları gereği inisiyatif
almaları gerektiğini de düşünüyoruz.
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Mehmet Muş.
Buyurunuz Sayın Başkan.
26.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, tüm İslam âleminin Miraç Kandilini
kutladığına, yüz yıl önce 12 Mart 1921 tarihinde
İstiklal Marşının kabul edildiğine, Mehmet Akif
Ersoyu rahmetle andığına, Papanın Irak ziyareti
esnasında ortaya çıkan haritayı kesinlikle reddettiklerine,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın Twitter hesabından
yaptığı açıklamanın siyaset diline
yakışmadığına, bu konuda hassasiyet gösterilmesini
özellikle istirham ettiğine, Arda Ermutun Varlık Fonu Genel
Müdürlüğüne atanmasına, Selahattin Demirtaşın annesine
yapılanın herkesin sorunu olduğuna, bunu en şiddetli
şekilde kınadıklarını ifade etmek istediğine, pek
çok milletvekillinin, siyasi partinin broşürleri, fasikülleri,
çalışmaları Meclise de milletvekili odalarına da
gönderdiğine, o milletvekilinin fikri olduğuna, Diyarbakır
Annelerini siyasete alet etmediklerine, bu söylemin kabul edilebilir bir
şey olmadığına, o annelerin bir buçuk yıldır
orada nöbette olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Miraç Kandili, ben de tüm
İslam âleminin ve buradaki milletvekillerimizin, milletimizin Miraç
Kandilini kutluyorum, Cenab-ı Hak, bu gece yapacağımız
duaları, ibadetlerimizi izzetidergâhında kabullerin en güzeliyle
kabul etsin inşallah.
12 Mart 1921, İstiklal Marşının
kabulü; yaklaşık yüz yıl önce İstiklal
Marşımız kabul edildi ve milletimizin verdiği mücadelenin
o kelimelerle, o satırlarda o dizelerle belki de dünyada örneği
olmayacak bir şekilde dile dökülüşüdür, yazıya dökülüşüdür
İstiklal Marşı ve Âkifin dediği gibi Allah, bir daha bu
millete İstiklal Marşı yazdırmasın. Bu vesileyle,
merhum Mehmet Âkifi ben de rahmetle, minnetle anıyorum ve üzerinden yüz
yıl geçti, daha nice yüz yıllar inşallah Türkiye Cumhuriyeti
geçirecektir gök kubbenin altında.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada, Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetimin
Papanın ziyareti esnasında ortaya çıkan bir haritası söz
konusu. Bunu kabul etmemiz mümkün değil, kesinlikle reddediyoruz. Bununla
alakalı, Dışişleri Bakanlığımız gerekli
açıklamayı ve izahatı istemiştir.
Irakın kuzeyinde bulunan yönetim, Türkiye
Cumhuriyetini gayet iyi tanır, neler yapacağını da neler
yaptığını da iradesinin ne olduğunu da iyi bilir, iyi
tanır. Bu tip hayallerin peşinde, bu tip hülyaların peşinde
koşmanın bedeli çok ağır olur, bunu buradan ifade etmek
isterim. Burada şunu da özellikle belirtmekte fayda var, sadece orası
değil, bu, biliyorsunuz, dört parça bir hayalleri var bunların, bu
iş için de Türkiye'nin içerisinde uğraşanlar var, onları da
gayet iyi biliyor milletimiz. Onlara da -bizim burada defaatle
yaptığımız konuşmalar vardır- bu
fırsatı asla tanımayacağız, asla vermeyeceğiz.
Biz, bugün burada varız veya yokuz ama bu millet, bu fırsatı
vermeyecek.
Şunu da ifade etmek isterim, Sayın Türkkan
bu konuya değindi, bir açıklama da yaptı Twitter
hesabından, bu açıklama, siyaset diline yakışan bir
açıklama değil Sayın Türkkan. Şimdi, Telefonlarına
çıkmayan Amerikan Başkanı Joe Bidena mektup yazar bu pulla.
diye bir açıklama
Bu dilin bize bir faydası yok, size de bir
faydası yok. Bir kere, bir telefon görüşmesi olmadı, biz bir
telefon açmadık Bidena. Şimdi, bunu söylemenin sizin,
Misakımillîyle alakalı az önce göstermiş olduğunuz hassasiyetinize
ne katkısı var?
Şimdi, eğer bu dili kullanmak istersek,
ben mesela size mukabele edebilirim bu dille, size şöyle bir dil
kullanırım mesela, hani Demirtaşla bir kahvaltı
planınız var ya, o zaman derim ki adam içeride, gidemiyorsunuz o
zaman siz bu pulu kartpostalın üzerine yapıştırın,
kahvaltının yeri ve saatini bildirin, Meral Akşener bu
şekilde bu pulu değerlendirmiş olsun. Bizden bu şekilde
mukabele görürsünüz. Peki, ne faydası olur? Bir faydası oldu mu?
Olmadı, olmaz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya ne alaka?
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Alakaya
çeyrek kala!
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla bu konuda hassasiyet göstermenizi özellikle istirham
ediyorum. Bu işin içinde kimin olduğunu siz de iyi biliyorsunuz
Türkiye'de, biz de iyi biliyoruz.
Sayın Başkan, ben bilmiyordum, burada az
önce Sayın Beştaş dile getirdi, Demirtaşın annesine
bir hakaret meselesi, bilmiyordum, şimdi duydum. Biz, annelerin hiçbirine,
hiçbirine
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bir hafta ya.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar orada homurdanmayın ya, Turan Bey. Ben yeni öğrendim,
biz netiz bu konularda.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Geç
kalmışsınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla, bu konularda anneliğin ideolojisi olmaz,
kimliği olmaz, siyaseti olmaz. Burada böyle bir şey varsa biz, bunu
en şiddetli
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Varsa!..
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Var, var.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Varsa!..
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben görmedim
arkadaşlar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Senin
görmen gerekmiyor, İçişleri Bakanlığı
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Beştaşın beyanları üzerine konuşuyorum. En
şiddetli şekilde kınarız, bunu reddederiz, bunu kabul
etmeyiz. Fakat burada bir tutarsızlığı da dile getirmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Beştaş
diyor ki: Bu, iktidarın politikalarından kaynaklandı.
Şimdi, iktidarın politikalarından kaynaklanıyorsa bunlar
Şimdi, İçişleri Bakanımıza yapılan hakaretler
ortada, diğer bakanlarımızın,
Cumhurbaşkanımızın ailesine yapılan, ki keza bize
yapılan hakaretler ortada
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Bunların gereği yapılıyor hemen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
değerli milletvekilleri, bunu hiçbirimiz tasvip etmeyiz ama Bu, iktidar
politikaları
derseniz o zaman iktidarın yöneticilerine,
bakanlarına, Cumhurbaşkanına niye bu hakaretler
yapılıyor? Şimdi, bakın, bununla alakalı
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hemen
gereği yapılıyor, hemen tutuklanıyorlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, müsaadenizle bırakın meramımı
tamamlayım. Şimdi bununla alakalı ceza sistematiğimiz belli
-bana da onlarca hakaret yapılmış, onlarca küfürler ediliyor.
Bir kısmına dava açtım, yurt dışında- şimdi
burada her milletvekilimiz bunu bilir. Bunu sağa sola çekmenin bir
manası yok. Yargılama olduğu zaman tazminat davası
açılıyor veya iki yılın altında kaldığı
için adam tutuksuz yargılanıyor veya içeri girmiyor veya denetimli
serbestlik oluyor vesaire. Şimdi, bununla alakalı irade ortaya
koyacaksak yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Hatta bizim bununla
alakalı bir çalışmamız da vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ana muhalefetin
temsilcileri bilir, bir düzenleme yapmıştık bu infazla
alakalı o zaman o müzakerelerde konuşmuştuk.
Dolayısıyla, bu, sadece Sayın Demirtaşın annesinin -annesine
sayın diyorum, anneler kutsaldır bizim için- onun değil, bütün
hepimizin sorunudur bunu en şiddetli şekilde
kınadığımızı ifade etmek isterim.
Bu kitap meselesine arkadaşlar
takılmışlar. Bakın, ben 2011den beri buradayım,
2011den beri pek çok milletvekillinin, siyasi partinin broşürleri,
fasikülleri, çalışmaları Meclise de gönderildi, odalarımıza
gönderildi -HDP Grubu da gönderdi, onların da milletvekillerinin
çalışmaları gönderildi- dolayısıyla içeriğine
katılırsınız katılmazsınız milletvekilinin
fikirleridir bu, düşüncesidir bu. Ha, siz istemiyorsanız bundan sonra
biz, milletvekillerimize söyleriz, size göndermezler, bize gönderirler, onu da
ifade etmek isterim.
Arda Ermut
Bakın buna gerek yok Sayın
Beştaş. Arda Ermut, Kartal İmam-Hatip Lisesi mezunu,
Varlık Fonunun başına geldi diyor. Peki üniversitesini niye
söylemiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hangi üniversite
mezunu? Bu, imam-hatip lisesi mi? Şimdi hakir görmek için İmam-hatip
lisesi mezunu, Varlık Fonunun başına geldi. Üniversiteyi
söylemiyor, o kadar detaylı araştırma
yapmışsınız ki kariyeriyle alakalı, üniversitesini de
görmüşsünüzdür. Mesela Boğaziçi Üniversitesi mezunu olduğunu
söylemiyor, Türkiyede dereceyle bu fakülteye girdiğini söylemiyor Sayın
Beştaş. Yakışıyor mu bunlar bize?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Boğaziçinden mezun başka yok mu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Eleştiri
yapacağınız yere, üniversitesini de söylesenize.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
Boğaziçinden mezun başka yok mu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi,
değerli milletvekilleri, bir şeye daha değinmek isterim.
Sayın Özel Diyarbakır Annelerinin siyasete alet edilmesinden
rahatsızım. diyor ve bizi kastediyor. Bizim bir şeyi siyasete
falan alet ettiğimiz yok. Üzerinden bir buçuk yıl geçmiş, bir
buçuk yıldır bu insanlar feryat figan ediyorlar, HDPnin önüne gidip
Çocuklarımızı bunlar kandırdı. diyor, bu
teşkilatlar marifetiyle dağa götürdüler diye orada eylem
yapıyorlar. Bu insanlara devletin ajanı dediler,
Çocuklarınız burada yok. dediler, oraya gidip insanların
üzerine yürüdüler, yüzlerine tükürdüler, o insanları tahrik eder
şekilde zafer işaretini o insanlara karşı yaptılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunları dile
getirdik, bunları kimse görmedi, bakın bunları kimse görmedi,
yok sayıldı, dinlenilmedi bu insanlar. Şimdi bir buçuk yıl
sonra gittiniz, gidebilirsiniz, bir buçuk yıl sonra gidin ama buradan
kalkıp da bize Bunu siz siyaset malzemesi yapıyorsunuz.
diyemezsiniz, böyle bir şey deme hakkınız, cüretiniz olamaz çünkü
bir buçuk yıldır orada. O zaman birinci haftasında gitseydiniz,
ikinci haftasında gitseydiniz. Siz bizden önce çıkıp bu
meseleyle alakalı tepkinizi, tavrınızı ortaya
koysaydınız. Değerli arkadaşlar, şimdi kalkıp da
bize Bu mesele siyasete alet ediliyor. gibi bir şey söylemek son derece
yanlıştır, bizim açımızdan kabul edilebilir bir
şey değildir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
27.-
Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Mehmet
Muşun o gönderdiğim tweetle alakalı olarak rahatsız
olduğunu müşahede ettim, doğrudur, rahatsız olmuştur
ama Bidena mektup yazma fikri benden kaynaklanmadı, Sayın
Kalın, kendilerinin hâlâ Beyaz Saray tarafından
aranmadığını, bunun da çeşitli nedenleri
olduğunu, en önemli nedenin de kendisinin içeride bazı başka iç
politikayla alakalı işlerinin olduğunu, o yüzden Bidenın
yakın bir zamanda arayacağını bekliyor. Yani aklıma o,
Hakan Altunun şarkısı geldi: Telefonun başında
bekliyorum. Yani daha önce davet bekliyorduk, şimdi telefona fit olmaya
başladık, Amerikayla olan ilişkilerimiz bu aşamada.
Bunu beyan etmek için söylemiştim ama
verdiği örnek talihsiz bir örnek. Biz mektup yazmayız, davet de
etmeyiz ama biz, İmralıya adam gönderip pazarlık da
yapmayız, MİT Başkanını da göndermeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz Osloda oturup
görüşmeler yapmayız. Önce Yapan, şerefsizdir. deyip de
Gönderdiysem ben gönderdim. de demeyiz, biz onu da yapmayız, onu bir
bilin istiyorum. Dolmabahçede mutabakat metni falan da imzalatamaz kimse bize,
haberiniz olsun. Seçim zamanı durum sıkışık diye
İmralıdan mektup getirip onu da okutmayız, ondan da haberiniz
olsun. Öcalanın talimatıyla okullardan Andımızı da
kaldırmayız, burada Andımız getirilsin. deyip
araştırma önergesi verdiğimizde hayır falan da demeyiz.
Öcalana sayın demeyi yasak olmaktan çıkardık. diye de
övünmeyiz, onu da bir bilin istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Ağzına sağlık.
BAŞKAN Sayın Beştaş
28.-
Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, hangi üniversiteden mezun
olduğunun bir önemi yok, ben başka bir şey söyledim. Önemli
olan, Bilal Erdoğanın sınıf arkadaşı mı
değil mi? Size birkaç tane daha veri vereyim. Binlerce, yüz binlerce
üniversite mezununa sesleniyorum: Türkiyede üniversiteden mezun olduğu
gibi Başbakanlık Basın Müşaviri olan kaç kişi var
acaba, kaç kişi bu şansa sahip olabiliyor? Yine, Türk Hava
Yollarının üst düzey yönetimindeki 78 makamın hepsinde Kartal
İmam Hatip Lisesi mezununun yer aldığı, geçenlerde ortaya
çıkmıştı, buna da bir yanıt vermenizi isterim
doğrusu. Yine, Bilal Erdoğan gibi 99da mezun olan Arda Ermut,
yönetim kurulu üyesi oluyor, yine aynı yıl mezun olan Abdülkerim Çay
ve Ahmet Olmuştur, THYde Genel Müdür Yardımcısı; Ebubekir
Akgül, İnsan Kaynakları Başkanı pozisyonunda çalışıyor;
1993 mezunu Ogün Şanlıer de THY Yönetim Kurulu üyesi olarak görev
yapıyor, bu liste çok uzun yani.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
Daha geçenlerde, Kâtip Çelebi Üniversitesi
kadrosunda 27 kişi akraba çıkmadı mı? THY, resmen Kartal
İmam Hatibin pilot iş yeri olarak şu anda bulunuyor. Yani
mademki Boğaziçi Üniversitesinden mezun olmak bu kadar önemli, neden
üniversite öğrencilerine karşı keskin nişancıları
damlara yerleştiriyorsunuz, bu iktidar siz değil misiniz? Hakikaten,
şu anda elimde uzun bir listesi var Kartal İmam Hatip Lisesinden
mezun olanların. Biz, burada kamuoyunu aydınlatmak ve bu
haksızlığa, bu eşitsizliğe karşı çıkmak
için buradayız. Bu nedenle sorun üniversite değil; sorun, kimin kime
yakın olduğu, Bilalin arkadaşı olup
olmadığı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerinden azami derecede istifade ediyoruz.
Sayın Özel, buyurunuz efendim.
29.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, sadece
iki tane tarih vereceğim. Ben başka bir şey söylüyorum, ben
diyorum ki: Gelin, buradan sonra beş grup üzerimize düşeni
yapalım.
Bakın, Garadaki şehitlerin anneleri,
babaları 26 Kasım 2015 günü Meclisteler. Cumhuriyet Halk Partisinden
randevu alırlar, Adalet ve Kalkınma Partisinden randevu alamazlar.
Bizimle görüştükleri, onlarla görüşemedikleri televizyon haberlerinde
sabit. 29 Mayıs 2019da gelirler, bizimle görüşürler, ben Sayın
Naci Bostancıyı ararım: Böyle bir şey var. O da yüksek
hassasiyet gösterir: Ya, olur mu öyle şey, görüşmemek? Mutlaka bir
yoğunluğu vardır Grup Başkan Vekili arkadaşımızın.
Şu arkadaştan randevu alamadılar. dedim ama Mehmet Muş
değildi. O da Olur mu? dedi, kendi kabul etti ve 29 Mayıs 2019 günü
ailelerle yaptıkları görüşme
Ben ailelerin yanından
telefon açarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben böyle şeylerde
randevu vermek, gitmek, gelmek, inisiyatif almak ve Bunun siyasi bir maliyeti
olur mu, bedeli olur mu, bilmem ne... bunları düşünerek siyaset
yapan birisi değilim, Cumhuriyet Halk Partisinde de böyle düşünenler
yok. Ama bir bakıyorsunuz, daha geçen haftaya kadar, ondan önceki haftaya
kadar Gittiniz mi? Gidemezsiniz. Kaldı ki Diyarbakır İl
Başkanımız gitmişti, Ankara Milletvekilimiz Ali Haydar
Hakverdi gitmişti, ben o tarihten sonra ilk kez Diyarbakıra
gitmişim. İki hafta önceye kadar Gidebilirler mi? Hayır, gidemezler.
diyorsunuz, salon balkon alkışlıyorsunuz. Gidiyoruz Niye
gittiniz? Geç gittiniz. diyorsunuz, bilmem ne. Ben de size söylüyorum: 26
Kasım 2015te ailelere randevu vermediniz, görüşemeden gittiler,
televizyonlarda kaydı var. 29 Mayıs 2019da da az daha
görüşemiyorlardı ama Naci Hocanın -üst düzey- duyar duymaz
randevu verdiğini de teyit etmeliyim, o zaman da görüşmüşlerdi.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.52
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 57nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Sayın Muş...
30.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aslında usulde olmayan bir şey, bir daha
tekrarlamamak üzere söz alıyorum. Aslında bir
karışıklık oldu aradan önce, bizim de belki
eksikliğimiz olmuş olabilir, siz de sisteme girmediğimiz için
göremediniz tam. Ben Sayın Türkkanın açıklamalarına yönelik
cevap hakkımızı kullanmak için söz isteyecektim, şimdi nasip
oldu.
Sayın Türkkan açıklamalarında
İmralıyla pazarlık yapmak adam göndermek gibi bazı
ithamlarda, iddialarda bulundu. Şimdi, biz kimseyle pazarlık
yapmadık; Türkiye, PKK'nın tasfiyesi için ne gerekiyorsa yapmaya
çalıştı yani çözüm süreciyle alakalı da aslında
hedeflenen, PKK'nın tasfiyesiydi, tasfiyesi amaçlanıyordu. Terörden
kurtulalım, insanlar fikirlerini meşru ve hukuk içerisinde kalmak
kaydıyla siyasal anlamda dile getirsinler. O da meşru anlamda, meşru
zeminde, hukuk içerisinde kalmak kaydıylaydı. Şimdi, bu
ithamlara, bu ithamlarınıza yönelik size bazı
hatırlatmalarda bulunabilirim. Şimdi, Genel Başkan
Yardımcılarınız var sizlerin -isimlerini arzu ederseniz
söylerim- 2 Genel Başkan Yardımcınız var,
açıklamaları meşhurdur, isterseniz okurum da buradan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi, o
açıklamaları görmezden gelip bize bu iddialarla yüklenmenizi
doğru bulmayız.
Bakın, bir kere, İYİ PARTİ,
siyasal olarak HDPyi nereye konumlandırıyorsunuz? sorusuna, en tepe
isim olarak Sayın Akşener PKK'nın uzantısı olarak
konumlandırıyoruz. diyor; kendi açıklamaları. Şimdi,
peki, PKK'nın siyasi uzantısı olarak
konumlandırdığınız bir partinin 2014 adayı
Sırrı Süreyya Önder Şurada kiminle
çalışacağız, kimi aday gösterelim? diye bize adam
gönderiyorlardı. diyor; size atfen söylüyor, bize söylemiyor
bunları. Bu açıklamalarına yönelik İYİ PARTİden
tek bir açıklama gelmedi.
Bakın, eğer bu partiyi siz PKK'nın
siyasi uzantısı olarak görüyorsanız -öyle görüyorsunuz, ifadeniz
o yönde- peki, içerideki eski Genel Başkanları dün size bir ton laf
söyledi, faşist dedi İYİ PARTİye, ırkçı
dedi, şimdiki Genel Başkanları Pervin Buldan korkaklar dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) PKK'nın
siyasi uzantısı olarak tanımladığınız bu
partinin Genel Başkanını Belediye Başkanınız
ağaç dikim merasimine davet ediyor. O zaman, bir karar vereceksiniz;
PKKnın siyasi uzantısıysa niye bu ilişkileri
geliştiriyorsunuz? Neden bu ilişkiye giriyorsunuz? Neden seçimleri
kazanmak için onların desteğine ihtiyaç duyduğunuzu bu ortaya
koyduğunuz fiillerle dile getiriyorsunuz? Sayın Türkkan bize bu kadar
sert konuşuyorken faşist kelimesine ırkçı kelimesine,
Pervin Buldanın korkaklar kelimesine tek kelime etmemişken
Sayın Akşener bugün çok sert bir konuşma yaptı grup
toplantısında ama kendisinin isminin aynı karede
anılmasıyla alakalı doğru bulmayan arkadaşlar
olmuştur.
Peki, Sayın Genel Başkan, sizin fikriniz,
kanaatiniz, zikriniz bu konuda nedir? Memnun musunuz siz bundan? Ne diyorsunuz?
Şimdi, burada sessiz kalarak, hiçbir şey söylemeden kalkıp
geçmişteki çalışmalardan dolayı veya yürütmek istediği,
ulaşmak istediği bir meseleden dolayı AK PARTİyi itham
etmek, ilzam etmek, dönüp dolaşıp onun etrafında müflis tüccar
gibi aynı şeyleri açıp konuşmak aslında bir
çaresizliğin ve kendini siyasal olarak konumlandıramamanın en
büyük özelliğidir. Arzu ederlerse, kendi Genel Başkan
Yardımcılarının açıklamalarını da buradan
okuyabilirim. Gerek duymuyorum, Meclis kayıtlarına girmesinler,
kendileri bilirler zaten.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
31.-
Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kısa bir cevapla
toparlamak istiyorum.
Öncelikle, Sırrı Süreyya Öndere hem
kamuoyu nezdinde hem de bizzat kendisine ifade ettim: Arkadaş, böyle bir
kelime kullandığın zaman, böyle bir cümle
kullandığın zaman kimin gönderildiğini de lütfen
açıklayacaksın. Açıklamazsan da -kendisi de hayatta-
müfterisin. Yüzüne de söyledim, bizzat yüzüne de söyledim, basın yoluyla
da söyledim.
Bu çözüm süreciyle alakalı da bir şey
söyleyeceğim Sayın Muş. Silah bırakmadan çözüm süreci
olmayacağını biz nasıl öğrendik biliyor musun? Bin
şehitle öğrendik. Günah oldu ya, bin çocuk öldü. Yani sizin için çok
basit anlatılabilir bu iş: İşte biz denedik ama
olmadı. Ama bin şehit var, bunlara ne cevap vereceğiz, bir de
bunu düşünmek lazım.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
32.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Genel Kuruldaki
tartışmaların HDP üzerinde yapılmasını kabul
etmediklerine, kimsenin uzantısı olmadıklarına, Genel
Kurulu A Haber stüdyosuna çevirmeye kimsenin hakkı
olmadığına, bir belediye başkanının Kadınlar
Gününde 2 kadın lideri ağaç dikmeye
çağırdığına, en büyük paydalarının
kadın olmak olduğuna, bu ülkede kadın oldukları için
ayrımcılığa maruz kaldıklarına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, açıkçası, biz bu Genel Kurulda yapılan tartışmaların
HDP üzerinden yapılmasını kabul etmiyoruz, kınıyoruz.
HDPli de olmak, HDPnin yanında da olmak
Neticede, HDPli seçmenler de
büyük bir gururla ve onurla partilerine sahip çıkıyorlar. Biz
kimsenin uzantısı falan değiliz. Eğer bir uzantı
olacaksak bizim temsil ettiğimiz tek bir kitle var, o da halktır;
bizim toplumsal zeminimizdir ve Türkiye yurttaşlarıdır. Yani
açıkçası, şu anda Meclis Genel Kurulunu A Haber stüdyosuna
çevirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Yani yan yana oturuyoruz ya, aramızda bir
sıra var, bir parti var; böyle, o ona bizim üzerimizden
saldırıyor, bu ona. Bize söyleyin, biz çıkıp kendimizi
anlatalım, biz burada her konu hakkında fikrimizi söylüyoruz. A Haber
ve benzeri kanallar üç gündür Ekrem İmamoğlunun tweeti üzerinden
bütün saatlerini doldurdular. Ya, erkekler bir sussun ya, dün de söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne diyebiliriz? Ne
diyeyim yani?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kadınlar Günüyle ilgili bir Belediye Başkanı bence çok
şık bir hareket yapmış. Bu ülkede 2 kadın lider var Sayın
Akşener rahatsız olabilir ama ben kadın olarak bakıyorum- 2
kadın lideri ağaç dikmeye çağırmış. Yani bundan
daha makul bir şey olabilir mi? Biz önce kadınız, sonra bir
partiye mensubuz; en büyük paydamız kadın olmaktır. Çünkü
dünyanın her yerinde ve Türkiyede de kadın olduğumuz için
ötekileştiriliyoruz, ayrımcılığa maruz kalıyoruz.
Lütfen, o stüdyodaki konuklarınıza ve
programcılarınıza söyleyin -bu şekilde siyaseti dizayn
edemezsiniz- İYİ PARTİyi HDPye, HDPyi CHPye kötüleyerek
sadece gülünç duruma düşüyorlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Biz teşekkür ediyoruz Sayın
Grup Başkan Vekillerine.
Şimdi, yerlerinden söz isteyen kadın
milletvekillerimizden Sayın İskenderoğlu
33.-
Çanakkale
Milletvekili Jülide İskenderoğlunun, Mecliste 2021
yılının İstiklal Marşı Yılı olarak
kabul edildiğine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa
Şentopun himayelerinde saat 14.00te Tören Salonunda Mehmet Akif Ersoy
Sergisinin açılışını yaptıklarına ilişkin
açıklaması
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizce, 2021
yılı İstiklal Marşı Yılı olarak kabul
edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın
yayımladığı genelgeyle de bu yıl içerisinde bu temada
etkinlikler düzenlenecek. Bu vesileyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız Sayın Mustafa Şentopun himayelerinde,
Çanakkale Valiliğimizce bugün saat 14.00te Tören Salonunda Mehmet Akif
Ersoy Sergisinin açılışını yaptık; tüm vekillerimizi
gün içinde buraya davet etmek istiyorum.
Ayrıca, saat 18.00de millî şairimizin
Bayramiçteki çocukluğuyla birlikte, hayatını anlatan;
ayrıca Biga Sancağı adı altında milletvekili
seçildiğine dair devlet arşivlerinden alınan belgeselle birlikte
hazırlanan Akif belgeselini izleteceğiz. Bu anlamda, etkinliklerde
başta Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığımıza, Çanakkale Valiliğimize ve
emeği geçen herkese hemşehrilerimiz adına teşekkür etmek
istiyorum.
Çanakkale milletvekilleri olarak Grup Başkan
Vekilimiz Bülent Turanla birlikte siz kıymetli milletvekillerimizi bu
akşam gösterime davet ediyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Geleceğiz efendim,
geleceğiz.
BAŞKAN Sayın Şahin
34.-
Hatay
Milletvekili Suzan Şahinin, İstiklal Marşının kabul
edilişinin 100üncü yılını kutladığına,
Covid-19la birlikte kadın işsizliği ve istihdam
kaybının daha da vahimleştiğine, DİSK-ARın
hazırladığı rapora göre her 4 kadından sadece 1inin
çalıştığına, kadına yönelik şiddetin
önlenmesi konusunda kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin son
derece önemli olduğuna, aile sigortasının da hayata
geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Öncelikle,
İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 100üncü
yılını kutluyorum.
Kadınların yaşamın her
alanında karşı karşıya kaldığı
eşitsizlik ve ayrımcılık, Covid-19la birlikte kadın
işsizliği ve istihdam kaybı daha da vahimleşti.
DİSK-ARın hazırladığı rapora göre her 4
kadından sadece 1i çalışıyor. Geniş tanımlı
kadın işsizliği yüzde 37,7; Covid etkisiyle iş kaybı
ve kadın işsizliği yüzde 43, kadınların aylık
ortalama iş kaybı 1 milyon 484 bin. Kadın iş gücü son bir
yılda yüzde 8,2 azaldı; ümitsiz kadınların sayısı
yüzde 171, kadınlarda zamana bağlı eksik istihdam
sayısı son bir yılda yüzde 472 arttı.
Çalışma hayatında
ayrımcılığın, cinsiyetçi iş bölümünün ve ücret
eşitsizliğinin son bulmasını istiyoruz. Kadına yönelik
şiddetin önlenmesi konusunda kadınların ekonomik olarak
güçlendirilmesi son derece önemlidir. Tüm kadınlara güvenceli ve düzenli
işler istiyoruz, aile sigortasını da hayata geçirin diyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Kaya
35.-
İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, Kaz Dağlarında yaşanan
ağaç ve doğa kıyımında halkın direnişi
sayesinde zararın bir yerinden dönüldüğüne, büyük darbe alan Kaz
Dağları Kirazlı bölgesinde acilen bir rehabilite
çalışması yapılmasının yasal bir zorunluluk ve
vicdani bir gereklilik olduğuna, Meclisin üzerine düşeni yapması
gerektiğini düşündüğüne ilişkin açıklaması
HÜDA KAYA (İstanbul) Merhabalar.
Biliyorsunuz, Kaz Dağlarında çok ciddi
bir ağaç kıyımı ve doğa kıyımı
gerçekleşti. Halkımızın direnişi sayesinde
zararın bir yerinden dönülmüş olundu ama şu anda yapmamız
gereken çok önemli bir adım var; yaralanmış olan, travma
yaşayan, büyük darbe alan Kaz Dağları Kirazlı bölgesinde
acilen bir rehabilite çalışması yapılması yasal bir
zorunluluk ve vicdani bir gerekliliktir.
Meclisimizin bu konuda üzerine düşeni
yapması gerektiğini düşünüyorum ve tüm milletvekillerimizi bu
konuda duyarlılığa davet ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Habibe Öçal
36.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçalın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Az önce, CHP Grup Başkan Vekili ve HDP Grup
Başkan Vekili yedi aydan bu yana kaleme aldığım bir
çalışmayla ilgili eleştirilerde bulundu. Öncelikle, CHPnin
eleştirisini anlamış değilim çünkü kitapta CHPyle ilgili
herhangi bir eleştiri yok, sadece CHPnin çizgisinin jakoben,
aydınlanmacı bir çizgi olduğunu belirttik ve HDPyle açık
ve gizli ittifak içerisinde olduğunu belirttik ki bu, herkesin, bütün
kamuoyunun bildiği bir gerçek.
HDPye gelecek olursak; Değerli
Başkanım, HDPden de birkaç milletvekili arkadaş
odalarımıza yayınlar bıraktılar; bunun en son
örneği, kayyumlarla ilgili yayınlar odalarımıza kadar
geldi. Biz, böyle bir çirkin ve kirli dil kullanmadık.
Şunu da özellikle belirtmek isterim: Ben
Maraş Milletvekili değilim, Kahramanmaraş Milletvekiliyim;
bu benim için önemli bir sıfattır.
Yine, LGBT ve artı oluşumlarla ilgili de
Bunların kullandığı ifade, evet transfobik ifadesi
tamamen HDPnin kendi ifadesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - LGBT ve
artı oluşumlara karşıyım, transfobik
eleştirisini de asla kabul etmiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Başkanım, bu
konuyla ilgili yeterli müzakereler yapıldı ama son bir
açıklamanızı alalım efendim.
37.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Milletvekilleri bir
düşünceyi kağıda döküyorlarsa, onu da paylaşıyorlarsa
bunu çok önemsiyorum; kimi kitap yazıp yolluyor, kimi karikatürünü
yolluyor, kimi bambaşka bir eser. Pek çok paylaşım oluyor,
bunları kıymetli buluyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yalnızca kitap
gelmiyor; peynir, zeytin de geliyor.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama mesela, ben asla kendi
grubumdan böyle bir şey yapılmasını doğru bulmam; AK
PARTİli bir milletvekili arkadaşımıza bir kitap
yolluyorsam onun içinde AK PARTİyi kötüleyen, aşağılayan
veya birtakım isnatlarda bulunan ifadeler
Ayıp bir şey yani
yapmamak lazım. Yapmayız, yapılıyorsa da haberdar
olalım, yaptırmayalım. Asla da yapmadık bugüne kadar yoksa
ben şeyi bilirim...
Şimdi, Sayın Vekilin kitabı burada
CHP çizgisi terörün legal uzantısı durumundaki
siyasi partilerin temsil edilmesine ve güçlenmesine baştan beri destek
vermiş, jakoben -ıvır zıvır- marjinal sol,
sınıf diktatörlüğü savunucusu
Bakın, bunları savunabilirsiniz,
ben, düşünce özgürlüğü noktasında sizin bunu ifade etmenizi de
savunurum. Ben mesela
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ama bu kitabı alıp CHPli milletvekillerine yollarsanız; bu,
ayıp bir şey. Bu Mecliste bu başladı mı, yarın
size şu gelmeye başlar: Fetullah Gülen çizgisinin sürekli destekçisi
olduğu bilinen Adalet ve Kalkınma Partisinin IŞİDle ilgili
birtakım ilişkileri gün gibi ortadayken ve IŞİDe
verdiği destek
Bakın, bu kitap
geldiğinde ne hissederseniz bizim milletvekilleri şimdi onu
hissediyor. Doğru değil, yapmayın. Bunu sizi kırmadan ifade
etmeye çalıştım, bir kez daha rica ediyorum.
Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Beştaş, siz de lütfen son cümlelerinizi söyleyin.
38.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Açıkçası, bu konuyu çok uzatmak
istemiyorum ancak Sayın Vekile şunu söylüyorum: Yani CHPye bir
şey yok. dedi ama HDPye çok şey olduğunu kendisi de biliyor,
gayet iyi biliyor; ben de okudum. Bu, her şeyden önce, siyaset
ahlakına aykırıdır. Siz bize hakaret, küfür, aşağılama
yapıyorsunuz ve o kitabı odamıza gönderiyorsunuz. Yani bunu
nasıl izah ediyorsunuz bir milletvekili olarak?
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Meral Hanım, siz de gönderdiniz kayyumlar
kitabını bize, siz de gönderdiniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi, yani o kitabı siz
yazdıysanız okudunuz mu acaba? 12nci sayfada ne var, 11inci sayfada
ne var, bir açıklayabilir misiniz bize?
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Tabii ki. Kendim yazdım, kendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) O kitabı siz yazmadınız. O
kitabı bir propaganda aracı olarak
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Ben kendim yazdım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Burada konuşamıyorsunuz, gidip
odamıza kitap gönderiyorsunuz ya. Ayıptır, ayıptır!
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Kendim yazdım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani gerçekten burada sizle IŞİD
ilişkilerini mi anlatalım? Sizle cemaat ilişkilerini mi
anlatalım? Ne anlatalım size?
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Cemaatle de ilişkim yok.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Daha jakobenliğin ne olduğunu bilmeden
bunun propagandasını yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Bunlar izcilik veya dağ sporu resimleri değil.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani bu tutumunuzu
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Lütfen bize bu tip kitaplar göndermeyin. Bu yalana
karnımız tok, bu kuru propagandaya karnımız tok.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ
PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ
PARTİ Grubunun, Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan
tarafından, Türk milletinin tarihten bugüne tevarüs eden yüksek medeni
vasfı ve insan onuruna olan bağlılığı sebebiyle,
Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Uygur Türk halkına yönelik
insanlık ve vicdan dışı eylemlerinin
araştırılması ve sonuçlarının uluslararası
topluma deklare edilmesi amacıyla 10/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10/3/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/3/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Milletvekili
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili, Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından, "Türk milletinin tarihten bugüne tevarüs eden
yüksek medeni vasfı ve insan onuruna olan
bağlılığı sebebiyle, Çin Halk Cumhuriyeti tarafından
Uygur Türk halkına yönelik insanlık ve vicdan dışı
eylemlerinin araştırılması ve sonuçlarının
uluslararası topluma deklare edilmesi amacıyla 10/3/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına, Kocaeli Milletvekili
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Başkan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1949
yılına götürmek istiyorum sizi. O yıl Çin işgalinin
yapıldığı, Türkistan coğrafyasında Çin
işgalinin başladığı yıl; Doğu Türkistanda
yetmiş yıllık zulmün, işkencenin ve asimilasyon
politikalarının başlangıcı o yıl.
Bu asimilasyon politikaları sonucunda Doğu
Türkistanda yaşayan Çinli oranı 1950li yıllarda yüzde 4ken,
1950de Doğu Türkistanda yüzde 4 oranında Çinli varken, şu anda
ne kadar biliyor musunuz? Yüzde 50, yüzde 50 Çinliye ulaşmış.
Ancak bu, Çin yönetimine yetmiyor, aile planlaması adı altında
Uygur Türklerine insanlık dışı nüfus kontrolü yöntemleri
uyguladılar. Uygur Türkü kadınlar zorla doğum kontrolüne ve
kısırlaştırılmaya maruz kaldılar.
Çin devleti Mayıs 2014 tarihinden itibaren
Doğu Türkistanlı Uygur Türklerini terörist ilan etti,
soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza karşı
topyekûn bir katliama girişti. O tarihten bugüne kadar esir kamplarında
Çin tarafından uygulanan mezalim artık bir baskı ve asimilasyon
politikasının çok ötesindedir. Bugün en az 3 milyon Müslüman Uygur
Türkü, Çinin Nazi kamplarını aratmayan sözde yeniden eğitim
kamplarında insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir
zulüm ve işkence altındadır.
Çin Halk Cumhuriyeti tarafından Doğu
Türkistan bölgesinde yaşayan Uygur Türk halkına karşı
yürütülen eylemlerin tek bir amacı vardır, o da Doğu
Türkistanda Müslüman Türk varlığını yok etmektir. Uygur
Türkü erkekler esir kamplarında işkence altındayken Çin devleti
onların mahremlerine, hanımlarının,
kızlarının bulunduğu evlerine Çinli erkek memurları
sözde Kardeş Aile Projesi adı altında yerleştiriyor. Bu,
tarihte eşi benzeri görülmemiş bir alçaklıktır. Bu
alçaklığa ve insanlık suçuna karşı Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunda Amerika, Almanya, İngiltere dâhil olmak üzere
tam 39 ülke ortak deklarasyon yayınlayarak Doğu Türkistandaki insan
hakları ihlallerini dünya gündemine getirirken bu ülkeler arasında
Türkiye Cumhuriyeti devletinin olmaması kabul edilemez bir durumdur.
Şimdi buradan soruyorum: Ekseriyeti ecnebi 39 ülke ortak bildiri
yayınlayıp Doğu Türkistandaki zulmün hesabını
sorarken Türkiyede siyasi iktidar nerede?
Doğu Türkistandakiler Türk arkadaşlar,
Doğu Türkistandakiler Müslüman, Doğu Türkistandakiler insan. Neden
sesiniz çıkmıyor, neden korkuyorsunuz? Bu mezalime karşı
sessiz kalan kim varsa, bu zulüm karşısında susan kim varsa
Müslüman Türk Uygur halkının çektiği bu zulmün vebalini
ilanihaye boynunda taşıyacaktır. Birleşmiş Milletler,
dünya ülkelerinin parlamentolarını, yürütme organlarını bu
insanlık suçuna karşı ayağa kaldırmış,
tepkilerini en üst perdeden ortaya koyarken isminin başında Türkiye
olan Büyük Millet Meclisinin bu mezalime sessiz kalmasını biz kabul
edemeyiz. İYİ PARTİ Grubu olarak, geçtiğimiz hafta Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentopa
bizatihi giderek, dilekçe vererek Gazi Meclisin bu mezalimle ilgili bir irade
beyanı ortaya koyması gerektiğini ifade ettik ve Doğu
Türkistan bölgesinde yaşanan mezalim konusunda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ortak bir karar alarak uluslararası topluma ilan etmesi
gerektiğini söyledik ancak bir hafta geçmesine rağmen hâlâ bir cevap
alamadık. Hem milletimize hem tarihimize karşı olan
sorumluluğun gereği olarak, Gazi Meclisi Türk ve Müslüman Doğu
Türkistan halkının hakkını ve hukukunu savunma
noktasında güçlü bir irade beyanında bulunmaya davet ediyoruz, her
fırsatta kendisini Türk milliyetçiliğinin yegâne temsilcisi olarak
gösterenleri Doğu Türkistandaki bu zulme karşı ayağa
kalkmaya davet ediyoruz. Filistinde, Kudüste, Mısırda bütün Arap
coğrafyasında kendisini Müslümanların hamisi olarak gören Adalet
ve Kalkınma Partisinin temsilcilerini Müslüman, Türk Uygur halkına
yapılan bu mezalime karşı ayağa kalkmaya davet ediyoruz.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimize tüm
kapılarını ve Meclis kürsülerini açan İYİ PARTİ
olarak tüm siyasi partilere çağrımızdır: Siyasi
hesapları bir tarafa bırakın ve gelin, Doğu Türkistanda yaşanan
Çin zulmüyle ilgili vermiş olduğumuz bu önergeye destek verin. Türk
milleti tarihten bugüne miras kalmış yüksek medeni vasfının
gereği olarak ne zalimin yanında olur ne de zulüm
karşısında sessiz kalır. Türk milletinin iradesinin
tecelligâhı olan Gazi Meclise yakışan, Doğu Türkistandaki
Çin zulmü karşısında ortak bir iradeyi ortaya koymak
olacaktır.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Uygur Türklerinin yaşadıklarını,
meseleyi aslında 1953teki nüfus sayımı sonucuyla 2000
yılındaki nüfus sayım sonucu ortaya koyuyor. 1953te
yapılan nüfus sayımı sonucunda Doğu Türkistanda Uygur
Türklerinin nüfusunun yüzde 75 olduğunu, 2000 yılında da bunun
yüzde 45e indiğini görüyoruz. Bütün bu aşamalar nasıl
gerçekleşmiş diye baktığınız zaman, ana dilleri,
konuşmaları yasaklanmış, dinî ritüellerini yaşamaları,
yerine getirmeleri yani yerinde yerine getirmeleri yasaklanmış, bu Sincan
Uygur Özerk Bölgesinde doğum kontrolü baskısıyla demografik
yapıda değişiklikler meydana getirilmiş, sistematik insan
hakları ihlalleri bu süreci hızlandırmış, keyfî gözaltılar,
işkenceler, taciz uygulamaları, bütün bu süreçlerin sistematik olarak
uygulanması oradaki nüfusun erimesine neden olmuş.
Şimdi, biz, aslında, burada meseleye
şöyle yaklaşıyoruz: Şüphesiz ki soydaşlık
kavramı, dindaşlık kavramı önemlidir ancak bir taraftan da
baskıya, zulme uğrayan bir topluluk var -dünyanın neresinde
olursa olsun, kitlesel- bir topluluk sistematik olarak imha, inkâr ve
asimilasyona tabi tutuluyor.
Şimdi, burada uygulamalar böyle ya,
dünyanın birçok ülkesi açısından da oradaki Türkü
çıkarın başka bir kelime koyun, başka bir milleti ekleyin,
başka bir etnik kökeni ekleyin, başka bir inançsal topluluğu
ekleyin aynı sonucu görürsünüz.
Peki, zulmedenler ne diyor? Bakın, zulmedenler
de aynı şeyi söylüyor, demişler ki Uygurlar için: Ya, bunlar
bölücü, bunlar terörist. Şimdi, ne kadar tanıdık kelimeler
değil mi yani. Niye? Uygurlar ana dilini konuşmak istiyor, Uygurlar
inancını yaşamak istiyor, Uygurlar kimliğine sahip
çıkıyor ve asimilasyonu reddediyor. Dolayısıyla, Uygurlar
terörist ve bölücü ilan ediliyorlar. Dünyanın her tarafında bu böyle
oluyor demek ki yani. Bize çok tanıdık geliyor bunlar.
Şimdi, oradan bakıyorsunuz, Çinliler
başka bir şey daha söylüyor, zulmedenler, zalimler diyor ki: Ya, bu
Uygurlar Türk değil. Rapor yayınlamışlar Uygurlar Türk
değil diye. Diyorlar ki: Ya, Uygurların zaten çoğu Müslüman da
değil. İnkâr, asimilasyon, ne kadar benzer, ne kadar
tanıdık. Aslında, soydaşlık kavramının
üzerinden değil de bütün toplumlara, bütün halklara yönelik bu tür
zalimliklere, zulme, inkâr, imha ve asimilasyona karşı çıkmak
gerekiyor ama bakıyorsunuz 39 ülke bunu kınıyor bizim
iktidarımızdan ses yok. Niye? Demek ki: Vatan, millet, bayrak, ezan
bilmem ne ekonomiden önde değil yani; onlar işinize geldiği
zaman kullanabileceğiniz kelimeler, işinize geldiği zaman
kullanabileceğiniz tabirler ama ekonomik çıkarlar devreye girince
bunların hepsi unutuluyor ve kimsenin Uygur Türkleri hakkında bir
şey söyleyesi gelmiyor, kimsenin umurunda da olmuyor.
Söyleyeceklerim bunlar, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan
önce herkesin Miraç Kandilini kutluyor, Kandilin insanlığa huzur,
barış ve sağlık getirmesini diliyorum.
Çin Halk Cumhuriyetinde yaşayan Uygur Türkleri,
maalesef, yıllardır artan baskılara ve insan hakları ihlallerine
maruz kalmaktalar; Çinli yetkililer tarafından yeniden eğitim
kampı adı verilen kamplarda akıl almaz işkencelere tabi
tutulmaktalar. Uygur Türkleri hiçbir gerekçe gösterilmeksizin tutuklanmakta,
aileleriyle görüştürülmemekte ve hatta her türlü özgürlükleri ellerinden
alınmaktadır. Bu kamplarda, maalesef, dinî
inanışlarından, yaşam biçimlerinden ve kendi kültürlerinden
vazgeçmeleri için ağır baskılar
uygulandığını da hepimiz gayet iyi biliyoruz.
Birleşmiş Milletler Irk
Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması
Komitesinin 30 Ağustos 2018 tarihli raporuna göre bu kamplarda
yaklaşık 1 milyon Uygur Türkü bulunmakta ve İnsan Hakları
İzleme Örgütünün 9 Eylül 2018 tarihli raporunda da Çinin Uygurlara
yönelik gözaltı, işkence ve kötü muamelelerinden söz edilmekte. Yine,
Çinin Uygur Türklerine yaptığı insan hakları ihlallerine
karşı bir bildiri yayınlandı, bir mektup; bu mektubu 22
ülke imzaladı ama maalesef Türkiye, imzacılar arasında
değildi. Bu ayrıca bir garabettir. Bu konuda Bakanlığa
önerge verdim, hangi gerekçeyle Türkiyenin imzacı
olmadığını sordum ama hâlâ önergemize cevap gelmedi.
Türkiyenin; Uygur Türklerine yeniden eğitim
kamplarında uygulanan bu zulme sessiz kalmasını, İslam
İşbirliği Teşkilatı Zirve
Başkanlığı yürütülürken dahi bir şey yapmamasını,
1-2 Mart 2019 tarihlerinde gerçekleştirilen 46ncı
Dışişleri Bakanları Konseyinde Çinin
yaptığı baskı ve zulümlerden hiç bahsetmemesini, bir de
üstüne üstlük, Çin Halk Cumhuriyetine, sağladığı
hizmetlerden dolayı teşekkür etmesini kabul edemiyoruz. Buraya gelip
Uygur Türkleri kardeşim. diyorsunuz ama onlara yapılan zulme
seyirci kalıyorsunuz. Bu mu sizin kardeşlik
anlayışınız? Haksızlık karşısında
susan dilsiz şeytandır diyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İşkenceden, baskıdan, zulümden en çok
nasibini alanlar yine kadınlar ve çocuklar oluyor maalesef. O kamplarda
tutulmuş kadınlarla çıkın bir konuşun. Kadınlar
zorla kısırlaştırıldıklarından
bahsediyorlar, genç kızlar Kaynaştırma adı altında
Çinli erkeklerle zorla evlendirilmek istendiklerinden bahsediyorlar.
Bakın, burada bir Uygurlu doktor 2013ten bu yana 300 Uygur
kadınından yaklaşık yüzde 27sinin
kısırlaştırıldığını ve bunun,
başka operasyonlarda genel anestezi verildikten sonra kadınların
rızası dahi olmadan yapıldığını tespit
etmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN - Tamamlayalım.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Ve burada Uygur Türkleri
Çinde Dini inanışları ve isimleri yüzünden terörist muamelesi
gördüklerini. söylüyorlar. Burada bir Uygur Türkü var. Kardeşim
lokantasında namaz kıldığı için on yedi sene hapse
çarptırıldı. Çinde terörist sayılmak için Selamünaleyküm
demeniz yeterli. Annemin sesini en son 2017de duydum; kardeşim toplama
kampında işkenceyle felç edildi. diyor.
Yine, burada, Amerika gümrüğünde 13 ton saç ele
geçirilmiş Uygurlara ait; İngilizce bir haber, bunu Türkçeye
çevirdik.
Şimdi, bütün bu yapılanlara
karşı Türküm Müslümanım diyen, onları
bırakın İnsanım diyen bir kişinin kayıtsız
kalmaması gerekiyor. Siz, İnsan Hakları Eylem Planını
açıkladınız. Eğer bu konuda samimi iseniz, gelin buraya bu
komisyonu kuralım; hepimiz oturalım, araştıralım ve bu
yaşanan drama bir çözüm bulmak için bu noktada Türkiye olarak, Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak lütfen çözüme katkı sunalım. Çünkü
oradaki kadınlardan biri biz olabilirdik, oradaki kadınlardan biri
sizin kızınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN - Toparlayalım efendim.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bakın, burada
kadın vekillerimiz var, oradaki kadınlardan biri biz olabilirdik;
burada erkek vekillerimiz var, hepinizin eşi, annesi, kızı,
kız kardeşi var, oradaki kadınlardan biri sizin eşiniz,
kızınız, kız kardeşiniz, anneniz olabilirdi. Onun
için, lütfen, gelin bu komisyonu kuralım, her şeyi
araştıralım ve bu yaşanan insanlık dramına
karşı çözümde bir katkı sunalım diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına,
Antalya Milletvekili Sayın Atay Uslu.
Buyurunuz Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında tüm İslam âleminin Miraç Gecesini tebrik ediyorum, bu
gecenin miracımıza vesile olmasını diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, biz
soydaşlarımızın, akraba topluluklarımızın
dillerinin, kimliklerinin, kültürlerinin insan haklarına ve
uluslararası hukuka uygun bir şekilde dünyanın her yerinde
korunması gerektiğini her daim söylüyoruz, bununla ilgili
adımlar atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Türkiye, yurt
dışındaki tüm soydaş ve akrabalarına bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da her türlü desteği vermeye devam
edecektir. Bu çerçevede Ahıska Türkleri, Kırım Tatarları,
Gagavuz Türkü soydaşlarımız, Batı Trakya Türk
azınlığı, 12 adalar ve Balkanlardaki
soydaşlarımız başta olmak üzere tüm
soydaşlarımızın ihtiyaçlarının
karşılanması ve haklarının korunması için
çalışıyoruz.
Sincan Uygur Özerk Bölgesinde uluslararası
kuruluşların raporlarına yansıyan insan haklarına
aykırı uygulamalardan da endişe duyuyoruz. Kültürel ve dinî
bağlara sahip olduğumuz Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerine
saygı gösterilmesine, dinî ve kültürel haklarının güvence
altına alınmasına, eşit vatandaşlar olarak huzur,
esenlik ve refah içinde yaşamalarına önem veriyoruz. Türkiye, bugüne
kadar olduğu gibi bundan sonra da Uygur Türklerinin mağduriyetlerinin
giderilmesi, haklarının güvence altına alınması
amacıyla konuyu Birleşmiş Milletlere, İslam
İşbirliği Teşkilatına ve diğer uluslararası
platformlara taşımaya devam edecektir. Çine Sincan Uygur Özerk
Bölgesinde Uygur Türkleri ve diğer Müslüman toplulukların temel
haklarına saygı göstermesi, huzur, refah ve barış içinde
yaşamaları temennisinde bulunuyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sincan ismini Çinliler
kullanıyor. Doğu Türkistan deyin Sayın Konuşmacı;
bunu rica edeceğim, Çinlileri sevindirmeyin.
ATAY USLU (Devamla) Bir dinlerseniz iyi olur. Sizi
dinledik.
Sayın milletvekilleri, Uygur Türkü
kardeşlerimizin insan haysiyetine uygun koşullarda yaşaması
için yüksek bir hassasiyete sahibiz. Evet, Çinin toprak bütünlüğüne
saygılıyız fakat Uygur Türklerine yönelik negatif ve olumsuz tavırlardan
kaygılıyız. Bu nedenle, Çinin şeffaf bir tutum izleyerek
uluslararası toplumun giderek artan endişelerini gidermesi gerekir.
Bu hususta Dışişleri Bakanlığımız Çinle
görüşüyor. Şimdi, Çinin daveti üzerine ülkemizden bölgeye bir heyet gönderilmesi
gündemdedir arkadaşlar.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bir senedir
aynı yalanı söylüyorsunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bir komisyon olarak
gidelim bölgeye.
ATAY USLU (Devamla) Salgın
koşulları elverdiği zaman, Dışişleri
Bakanlığımız ve Türkiye heyeti Özerk Bölgeye gidecek;
bununla ilgili hazırlıklar yapılmaktadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bölgeye komisyon
olarak gidelim, kurun komisyonu.
ATAY USLU (Devamla) Yine, bu çerçevede, özellikle
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek
Komiserliğinin uluslararası beklentileri karşılayacak
şekilde o bölgeye gitmesi ve ziyarette bulunması önemlidir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Komisyonu kurun,
bölgeye komisyon olarak gidelim.
ATAY USLU (Devamla) Sayın
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin 2019
yılındaki 40ıncı Oturumunda, yine aynı Konseyin
46ncı Oturumunda, 2011 yılında Cenevrede
yaptığı konuşmalarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ATAY USLU (Devamla)
buradaki insan hakları
durumunun yakından takip edildiğini, endişelerin ve
beklentilerimizin Çine aktarıldığını ve
Birleşmiş Milletlerin bu konuda harekete geçmesi gerektiğini
bizatihi ifade etmiştir.
Sayın milletvekilleri, bakın, burada bir
sorun var, evet ama bazı ülkelerin, bazı mihrakların Uygur Türkleri
meselesini kendi çıkarları ile Çinin arasındaki bir mücadelenin
parçası hâline getirdiğini de görüyoruz. Bu konuda CIAnın,
FETÖnün tuzağına düşmeyelim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Saçmalıyorsun!
ATAY USLU (Devamla) Bu şekilde Uygur
Türklerinin araçsallaştırılmasına razı olmayalım.
Ortada bir güç mücadelesi ve ekonomik savaş var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Beceremiyoruz. deyin.
ATAY USLU (Devamla) Bunun dışında,
Uygur Türklerinin haklarının korunması için mücadele yapmaya
devam edeceğiz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Beceremiyorsunuz, zulme
sessiz kalıyorsunuz.
ATAY USLU (Devamla) Değerli milletvekilleri,
kısa bir şekilde şunu da ifade edeyim: Türkiyede yaşayan
Uygurlu kardeşlerimiz var, onların iş ve işlemlerini
İçişleri Bakanımız ve Bakanlığımız
yakinen takip ediyor; talepleri anında çözülüyor, sorunları
anında çözülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ATAY USLU (Devamla) Başkanım, çok
kısa, bitirmek üzereyim.
İçişleri Bakanımız Süleyman
Soylu Türkiyedeki Uygurlu kardeşlerimizle birebir ilgileniyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Kaç Uyguru
teslim ettiniz, kaç Doğu Türkistanlıyı?
ATAY USLU (Devamla) İstisnai yöntemlerle,
isteyenler vatandaşlığa geçiriliyor.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Teslim
edilenlerin adını söyle sen!
ATAY USLU (Devamla) Yine, başka milletlere
gösterilmeyen bir şekilde, uzun dönemli ikamet izni veriliyor. Sekiz
yıl beklemelerine gerek yok, özel ikamet kartları veriliyor. Yine,
tüm işlemleri kendi evlerinde olacak şekilde
kolaylaştırılmış özel ofislerde yapılıyor.
Biz Uygurlu Türklerle ilgili Türkiyedeki iş ve işlemlerini
kolaylaştırmaya, kardeşliğimizin gereğini yapmaya
devam edeceğiz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Boraltan
Köprüsü, Boraltan!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Onların
Doğu Türkistanda huzur ve barış içinde
yaşamalarını sağlayalım.
ATAY USLU (Devamla) Bu konuyu milletvekili olarak,
grubumuz olarak takip ediyoruz, Cumhurbaşkanımız takip ediyor,
Meclis Başkanımız takip ediyor, Dışişleri
Bakanımız, İçişleri Bakanımız takip ediyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bu konuda
çözüme odaklanalım.
ATAY USLU (Devamla) Bu konuda biz dünyanın
her yerinde olduğu gibi burada da medeniyetimizin gereği; ihtiyaç
sahibi olanlara, mazlumlara, mağdurlara sahip çıkıyoruz,
çıkmaya devam edeceğiz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Doğu
Türkistanda huzur ve barış içinde yaşamalarına katkı
sunalım.
ATAY USLU (Devamla) Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Suriyelilere sahip
çık Uygur Türklerine değil!
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.-
HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, pandeminin bir yılda yol açtığı ekonomik,
sosyal sorunların tespiti ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 10/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
10/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/3/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
10 Mart 2021 tarihinde Siirt Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen (12117) grup numaralı "Pandeminin bir yılda yol
açtığı ekonomik, sosyal sorunların tespiti ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 10/3/2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına, Diyarbakır
Milletvekili Sayın Semra Güzel.
Buyurunuz Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine
söz almış bulunmaktayım.
Ülkemizde ilk Covid-19 vakasının resmî
olarak açıklandığı yılın üzerinden tam bir
yıl geçti bugün. Neoliberal politikalarla piyasalaştırılan
sağlık sisteminin salgın karşında yetersiz
kaldığını, ortaya çıkan vahim tablodan görebiliyoruz.
Salgının bilimsel verilere dayanan şeffaf politikalarla
yürütülmemesinin faturasını öncelikle sağlık emekçileri,
daha sonra da bütün halk yaşadı. Sağlık sisteminin pandemiye
ne kadar cevap verebildiği Türkiye İstatistik Kurumu verilerinin
çarpıcı detaylarında sunulmaktadır. TÜİK verilerine
göre, son beş yıl ortalaması baz
alındığında; 2020 yılında, 1950 ve öncesi
doğmuş 70 bini aşkın yurttaşımızın
fazladan ölümünden bahsetmek mümkün. Sadece TÜİK verilerine
bakıldığında bile Sağlık Bakanlığı
verilerinin ve sağlık sistemimizin tüm çelişkileriyle
tartışmaya açık olduğunu net bir şekilde
görebiliyoruz.
Bizler sürecin en başından beri, birinci
basamak sağlık sistemi güçlü olmadan salgın yönetilemez dedik ve
ortaya çıkan vahim tabloda da salgınla mücadelenin hastanelerde
değil, ilk başvurunun yapıldığı, bölge
tabanlı kamusal hizmetin sunulduğu birinci basamakta
yapılması gerektiğini söyledik. Yine, iktidarın salgını
yönetmedeki bilimsellikten ve şeffaflıktan uzak
politikalarını aşılamada da devam ettirdiğini ifade
etmiştik. Dünya hızla aşılama programlarını
ilerletirken Türkiye aşılamada çok geç kaldı ve
aşılama hızı gittikçe düşüyor. Yeni risk
gruplarına aşı randevuları açılmıyor,
aşı bekleyen milyonlar var. Bir de bu aşılamaya dair açıklanan
bir aşı haritası vardı; mavi bölgede yer alan illerde
yaşayan yurttaşların büyük çoğunluğu Covidi geçirdi
diye mi, ciddi tedbirler alındı diye mi, yoksa yeterli test
yapılmadı diye mi böyle? Tabii, bu haritanın bizim
hafızamızda farklı yerleri de var; sokağa çıkma
yasakları, kayyumlar, faili meçhuller ve daha birçok hak ihlallerinin
haritası.
Değerli milletvekilleri, iktidar sürecin en
ağır yükünü alan sağlık çalışanlarını
salgından koruyamamıştır, izin kullanmalarını
yasaklayarak dinlenme haklarını ihlal etmiş,
istifalarını yasaklamış, emeklerinin
karşılığını ödememiş ve Covid-19un meslek
hastalığı sayılması konusunda ciddi direnç
göstermiştir. Covid-19 pandemi süresince tüm sağlık
çalışanları fiziksel, psikolojik ve mesleki olarak en zor süreci
yaşamıştır; mobbing artmış, şiddet devam
etmiştir. Sonuç olarak en fazla hastalanan ve vefat eden meslek grubu
sağlık çalışanları olmuştur, 400e yakın
sağlık çalışanı Covid nedeniyle hayatını
kaybetmiştir. Bir yıllık süre zarfında AKP iktidarı,
sermayenin her kesimi için önlem paketleri açıklarken halklar,
kadınlar ve emekçiler için doğru düzgün bir önlem
almamıştır. Kamu kaynaklarını toplumun
dezavantajlı kesimleri yerine bir grup yandaş rantçıya dağıtma
konusundaki tutumunu salgın sürecinde de devam ettirmiştir. Halk
ekonomik, sosyal ve sağlık haklarına erişimde ciddi
engeller ve zorluklarla karşılaştı. İşsizlik,
yoksulluk, kadına yönelik şiddet ülke tarihinde görülmeyen düzeyde
artmıştır. Binlerce esnaf kepenk kapattı; istihdam bir
yılda 1,1 milyon, işbaşında olanların
sayısıysa 2,2 milyon azaldı. Türkiyede nüfusun yüzde 71i yani
her 10 kişiden 7si borçlu hâle geldi. Yoksulluk, açlık
sınırı altında olan kişi sayısı 40 milyona
yaklaştı.
Değerli milletvekilleri, başta yaşam
hakkı olmak üzere insan hakları ihlallerinde rekor seviyede
artışlar yaşandı. İktidar lebalep kongreler yaparken
artan haksızlığa, hukuksuzluğa karşı
yapılmak istenen basın açıklamaları, eylem ve etkinliklere
keyfiyetçi, hukuksuz yasaklamalar getirildi. Halk
sağlığının öncelenmesi gereken böylesi bir dönemde
kayyumlar atandı, gözaltılar yaşandı, haksız
tutuklamaların ardı arkası kesilmedi.
Bu süre zarfında ağır hak
ihlallerinin yoğun yaşandığı yerlerden biri de
cezaevleri. Türkiyede cezaevleri mevcut kapasitenin çok üstünde ve
sağlık açısından çok riskli yerlerdir. Özellikle
ağır hasta mahpuslar salgın sürecinde ciddi risk grubunda
olduğu için bırakılmaları gerektiğini ifade ettik
fakat iktidar çıkardığı reform paketleriyle
tutsakların infazlarını yaptı.
Sonuç itibarıyla, bu bir yıllık
pandemi süresinde yaşananları belki beş dakikada anlatmak zor.
Yönetim krizini, ağır hak ihlallerini burada günlerce, saatlerce
anlatarak bitiremeyeceğimizi biliyoruz. Bu yüzden, yaşanan
sorunları aşmak için bir komisyonun kurulması ihtiyaçtır.
İktidar, pandemide sosyal devlet ilkesi gereği yurttaşlara
asgari bir yaşam düzeyi sağlamakla mükellef olan devlet
sorumluluğunu yerine getirememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Oysaki pandemi yönetimi,
bireylerin sorumluluğunu aşan, toplum yararını koruyan bir
kamusal irade ve duyarlılık gerektirir. AKP iktidarının da
bu iradeye sahip olmadığını tüm dünya ve
halklarımız biliyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın Kabukcuoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubum adına
söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ekonomisi kuvvetli olan ülkelerin insanları çok
az sıkıntıyla pandemiyi atlattılar. Kanada ve Almanya
Başbakanları vatandaşlarına Sesimizi nasıl
duyururuz, hayatımızı nasıl idame ettiririz, işimizi
kaybeder miyiz. diye düşünmeyin, sadece
sağlığınızı koruyun, bunların hepsini biz
gerçekleştireceğiz. dediler, sözlerini de tuttular. Amerika
Birleşik Devletleri gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde
18ini, İtalya yüzde 50sini, Almanya yüzde 24ünü, İngiltere yüzde
13ünü, İsveç yüzde 18ini verirken Türkiyede bu sadece yüzde 12,9da
kaldı.
Ekonomik olarak halkımız sefalete mahkûm
oldu, eğitimde ise durum tümden hazindir. Pandemide AK PARTİ Hükûmeti
genel siyasetine uygun bir eğitim hizmeti sergiledi yani mümkün
olduğu kadar alt seviyede bir eğitim, okuma yazma ve dört işlem
öğrenecek kadar. Örneğin, Millî Eğitim Bakanlığı
televizyon ve internetten temel ve ortaöğrenim eğitimi verileceğini
bildirdi. Burada 2,4 milyon öğrenci uzaktan eğitime ulaşamamıştır.
Hakkâride dağ başında internete bağlanmak için
sıkıntı çeken çocukların perişanlıkları,
pejmürdelikleri hâlâ gözümüzün önündedir. EBAda canlı ders
yayınlarına katılım birçok okulda yüzde 15, yüzde 20de
kaldı; canlı derslere katılan öğrencilerin yüzde 70inden
fazlası da sadece dinleyici olabildiler. Orta gelir tuzağına
kapılmış, orta gelirin dibini görmüş olan Türkiye
yokluktan, işsizlikten kurtulacaksa tek çaresi asla ihmal edilmemesi
gereken eğitimdir. Pandemi boyunca 108 ülke eğitimine ara vermeden
devam etmişken ülkemiz ise kısmen açık kalan ülkeler
arasında yer almaktadır. Pandemiyle hemhâl olup ağlayacak
sızlayacak hâlimiz yok. 84 milyondan sıyrılıp gelen 170 bin
kadar tıp mensubu insan var, bunların 17 bini de akademik kadrodur.
Bu insanlar dünyanın her tarafındaki eğitim hizmetleriyle,
eğitim dallarıyla ilişki hâlinde olup var olan
değişiklikleri, gelişmeleri anında temin edebilmekte,
öğrenebilmekte ve orada çalışabilmektedirler; görgüleri
artmış ve yeniliklere hâkim insanlardır.
Ülkemizdeki aşı yokluğu büyük bir
idari kusurdur. Ekonomi çarklarımızın dönmesi, eğitimimizin
tam hizmet vermesi, turizm gelirlerinin sekteye uğramaması,
kısaca -bizim inanmak istemediğimiz- üçüncü dünya ülkesi
olmadığımızın kanıtı aşıyı
üretmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Hükûmet,
halkı siyasi hipnoza tabi tutmaktan kesinlikle vazgeçmeli, ne olursa olsun
aşı imalatını yapmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba.
Buyurunuz Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün pandeminin 1inci yılı. Pandeminin
1inci yılında ortaya çıkan ekonomik, sosyal, siyasal, hukuki ve
toplumsal sorunların araştırılmasını öneriyor HDP
Grubu. Ben de bugün pandeminin, coronanın en çok etkilediği, hiç
kuşkusuz en çok etkilediği esnaflarla ilgili düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii, bu dönemde hayatımızın
olağan akışı değişti, ekonomiden
sağlığa her alanda olağanüstü değişiklikler oldu.
Pandemi herkesi etkiledi; esnafı yoksullaştırdı,
işçisi işsiz kaldı, ücretsiz izne çıkarıldı.
Sokak emekçileri canlarını feda ederek çalışmaya devam
ediyorlar, özellikle bu dönemde sağlık emekçileri de
hayatlarını riske atarak çalışıyorlar. Kahvehanesi,
lokantası, restoranı, barı; motokuryesi, simitçisi, seyyar
satıcısı, servis esnafı, kırtasiyecisi, kantincisi
yani esnafın neredeyse tamamı bu süreçten olağanüstü bir
şekilde etkilendi. Emeklisi, genci eve kapandı. Çay
ocağından lokantaya 2 kişinin yan yana gelmesi yasaklandı.
Sadece yasak olmayan toplu yer AKP kongreleri. Maalesef, genelgeler yayınlandı
geçen hafta, yayınlayanlar utanmıyor, Kongreyi yapamazsın,
düğünü 50 kişiyle yaparsın, cenazeyi 50 kişiyle
sınırlarsın. Riskin olmadığı yerde en fazla 100
kişi bir araya gelir. diyor ama AKP lebalep dolu kongreler yapıyor
değerli arkadaşlar. Sağlık Bakanına esas tavsiyem
şu -Özgür Özelin bir fıkrası var ama onu burada
anlatmayayım- eğer Sağlık Bakanı bir iş
yapacaksa, eğer corona konusunda tedbir alacaksa: Recep Tayyip Erdoğanı
evde tut, sarayda tut, başka bir şey yapma. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, virüs her yere girdi;
düğün salonuna girdi, bara girdi, kafeye girdi, bir tek AKPnin
etkinliklerine girmedi. Herkes etkilendi, etkilenmeyen tek yer saray
değerli arkadaşlar. Kapanan iş yerlerine bakın; iş
yerleri kapalı, müşteri gelmiyor, para gelmiyor ama gelen bir
şeyler var; icra memurları geliyor, bir de 20ye yakın vergi
geliyor. Stopaj vergisi, çevre temizlik vergisi, ilan reklam vergisi gibi
birçok vergi gelmeye devam ediyor, bir de icra memurları kapıdan hiç
eksilmiyor.
Değerli arkadaşlar, esnaf entübe oldu,
esnaf öldü diyoruz. Bakın, bir rakam vereceğim size, bir örnek
vereceğim: Eskiden erzak satan esnaf erzaka muhtaç hâle geldi, belediyeler
gıda paketi kampanyası yapıyor, ekmek satan ekmekçi ekmeğe
muhtaç kaldı. Değerli arkadaşlar, ilk kez sizin döneminizde
bayat ekmek satılıyor. Geçtiğimiz günlerde seçim bölgem eski
Malatyada bir fırına gittim, fırıncı bunu
anlattı, âdeta linç ettiler adamı, onu da söyleyeyim. Ekmekçi bayat
ekmeğe muhtaç kalmış durumda değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) Kapanan iş
yeri sayısı sadece geçtiğimiz yıl 99.588, bu yıl bir
ayda kapanan iş yeri sayısı 22.617.
Değerli arkadaşlar, hele hele bu dönem restoranların,
barların yaşamış olduğu sorunları görmelisiniz.
Âdeta esnafını düşman gören bir anlayışla
karşı karşıyayız. Allah aşkına, aylarca
bağırdık Yardım yapın. diye, 1.000 lira yardım
yapıldı, günlük 33 TL. Esnaf diyor ki: Ben, 1.000 TLyle
BAĞ-KURumu mu ödeyeyim, doğal gazımı mı ödeyeyim,
vergimi mi ödeyeyim? En düşük BAĞ-KUR primi -belki bilmezsiniz siz,
tuzunuz kuru, belki bilmezsiniz SSKli insana ne kadar prim ödendiğini-
sadece 1.055 TL. Bu 1.000 lirayla Allah aşkına esnaf ne yapsın?
Biraz oturduğunuz konutlardan, bindiğiniz lüks makam
araçlarından inin aşağıya, esnafın durumunu görün,
esnafı düşman görmeyin. Beka, bekaysa en önemli beka meselesi
esnafın ayakta kalmasıdır.
AKP bir taraftan, zincir marketler bir taraftan,
uygulanan vergiler bir taraftan; esnaf ölmek üzere.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Dükkânlarını
açsanız bile esnafın en az yüzde 30u dükkânını tekrar
açamayacak.
Bu önergenin lehinde olduğumuzu söylüyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Muş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın
HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Esnafa düşmansınız. diye bir ifade kullandı
Sayın Ağbaba. Böyle bir şey söz konusu olmaz. Esnafa bizim bir
düşmanlığımız olmaz, biz her zaman
esnafımızın yanında olduk, yanındayız. Şunu
bilmemiz gerekir, şunu kabul etmemiz lazım ki, bu Covid belası
dünyanın başına gelmeden önce dünyaya sorsanız Aklınıza
gelebilen musibetleri yazın. diye, dünya ekonomilerinin
kapanacağı, ülkelerin birbiriyle geliş-gidişlerinin
kapanacağı, insanların sokağa çıkamayacağı
bir tabloyu kimse size yazamazdı. Dolayısıyla, karşı
karşıya kaldığımız bu pandemi süreci büyük bir
problem, büyük bir bela. Türkiye hem salgınla mücadelede hem de
ekonomisini ayakta tutmada eldeki imkânlarla gerekeni fazlasıyla yapmaya
gayret ediyor. Esnaflarımızın da bazı sorunları
olabilir, sanayicimizin de bazı sorunları olabilir; bunların
giderilmesi noktasında da Hükûmet gereken çalışmaları
yapıyor, yapmakta, ileriye dönük de belli başlı
çalışmaları yine yapacaktır diyorum. Asla ve asla kimse
bizi esnafla, çalışanla, emekçiyle karşı karşıya
getirmesin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, pandeminin bir yılda yol açtığı ekonomik,
sosyal sorunların tespiti ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla 10/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Orhan Yegin.
Buyurunuz Sayın Yegin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
onu temsil eden Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyor,
Âlemiislamın Miraç Kandilinin tüm insanlık için hayırlara
vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, pandeminin üzerinden
bir yıl geçti ve salgın, ülke ayrımı yapmaksızın
en güçlü ekonomileri bile küçültüp daraltırken tüm dünyada istihdamı,
üretimi, ticareti, yatırımları ve sosyal hayatı etkileyen
sıkıntılara yol açtı maalesef. Böylesine zorlu küresel
konjonktürün Türkiyeyi olumsuz etkilememesi elbette mümkün değildi.
Uluslararası Çalışma Örgütünün verilerine göre, 2020
yılında, büyük çoğunluğu gençler ve kadınlardan
oluşan 250 milyondan fazla insan işini kaybetti. Bu veri bile
yaşanan krizin ne kadar derin olduğuna açık bir işarettir.
Son tahminlere göre, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 3,5
küçülmesi, Avrupa bölgesindeyse bu oranın yüzde 7,2 olması
beklenirken Türkiyenin 2020 yılını yüzde 1in üzerinde bir
büyümeyle kapatacağı tahmin ediliyor. Bunun bir anlamı yok mu
sizce? On sekiz yıldır sağlığa, sosyal güvenliğe,
istihdama, sanayiye, teknolojiye yani toplumun refahını
artıracak her alana büyük yatırım yapmamızın
neticesiyle bu zorlu günleri daha az yara alarak yönetebilme
imkânımız oldu, hamdolsun. Hükûmetimiz Mart 2020de bilim
insanlarımız, iş dünyamız,
çalışanlarımız, ilgili sivil toplum örgütlerimiz ve tüm
kesimlerle birlikte çalışarak kapsamlı tedbirleri hayata
geçirdi. Salgının yayılma hızının artış
gösterdiği dönemlerde tedbirler
sıkılaştırılırken azaldığı
dönemlerde de normalleşme adımları atıldı ve süreç
içinde tüm kesimlerin yükünü hafifletecek destekler oluşturulmaya
çalışıldı.
Kıymetli milletvekilleri, elbette, her
şeye rağmen, salgın tedbirleri sebebiyle işi bozulan,
geliri azalan vatandaşlarımız oldu. Bunları yakından
takip ederek pek çok farklı yol ve yöntemle kendilerini desteklemeye
çalıştık ve çalışıyoruz. Ekonomiyi canlandırmak
ve istihdamı korumak için geliştirdiğimiz tedbirleri
kararlılıkla uyguladık. Yaklaşık 650 bin emeklimizi
kapsayan en düşük emekli maaşı ödemesini 1.000 liradan 1.500
liraya yükselttik. Kısa çalışma ödeneğinin
şartlarını kolaylaştırdık ve kapsamını
da genişlettik, buna rağmen yararlanamayan
vatandaşlarımıza nakdî ücret desteği sağladık,
işten çıkarmaları yasakladık.
Sosyal koruma kapsamında bugüne kadar
çeşitli kesimlere verilen hibe desteklerinin rakamı 50 milyar
lirayı aştı. Mart 2020den itibaren mücbir sebep hâli ilan
ederek bazı sektörlerde vergi yükümlülüklerini, SGK prim ödemelerini
erteledik ve böylece yaklaşık 30 milyar vergi
alacağını ve 40 milyar lira sigorta prim
alacağını erteleyerek 2,5 milyon vergi mükellefini
rahatlattık. Birçok alanda KDVyi yüzde 1e, yüzde 8e indirerek
milyarlarca lira KDV tahsilatı alacağından vazgeçtik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ORHAN YEGİN (Devamla) Sağ olun.
Vergi, prim, para cezası gibi kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılmasını
sağladık. Küçük esnafımızın tamamına ve
kısıtlamalar nedeniyle gelir kaybına uğrayan
esnaflarımıza da hibe şeklinde destekler vermeye
başladık. Basit usule tabi tüm esnaf ve
sanatkârlarımızı doğrudan destek ödemesi kapsamına
aldık. Esnafımıza büyükşehirlerde 750, diğer
şehirlerde 500 lira kira desteği ödemesi yaptık.
Esnaflarımızdan 2019 cirosu 3 milyon liranın altında olan
işletmelere belli koşullar sağlanırsa 2 bin TLden az olmamak
üzere 40 bin TLye kadar alabilecekleri destek alanı oluşturduk. Bu
kadar büyük ve hayatın her alanını olumsuz etkileyen bir
salgına rağmen, hamdolsun, ekonominin üretim, tüketim,
yatırım harcamaları ve ihracat tarafı iyi gösteriyor.
Teşvik tarihimizin rekorunu kırarak 2020de 10.505 adet
yatırım teşvik belgesi düzenledik. Tüm
sıkıntılara rağmen 2020 yılını 170 milyar
dolarlık bir ihracatla kapatarak programın hedefini aştık
ve mali disiplinin korunmasına gösterdiğimiz özenle, gelişmekte
olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ORHAN YEGİN (Devamla) -
ülkelerin ortalama
yüzde 11lere varan bütçe açığı verdiği bir dönemde 2020
yılı bütçe açığını yüzde 3,6 civarında
tuttuk. Geçtiğimiz yıl verdiğimiz 22 milyar liralık
destekle tarımsal üretimin kesintisiz devamını
sağladık ve bir önceki yıla göre 7 milyon ton artışla
124 milyon tonun üzerine çıkarak cumhuriyet tarihi rekorunu
kırdık.
Kıymetli milletvekilleri, bunları
yaptık diyoruz ama bunlar yetiyor mu? Salgından dolayı
vatandaşımızın karşılaştığı
problemleri, iş yeri kapanan insanların, işinden olma riskiyle,
tehdidiyle karşı karşıya kalan
insanlarımızın sorunlarını tam ve mükemmel bir
şekilde çözüyor muyuz? Elbette hayır. Bunu hangimiz iddia edebiliriz?
Bunu söylemek toplumun sorunlarına, toplumun
sıkıntılarına, evet, kayıtsız kalmaktır ve
biz bunu böyle söylemiyoruz. Hep beraber elimizden gelen desteği
vereceğiz, eleştireceğiz elbette ama yıkmak için
değil, yol göstermek, omuz vermek için eleştireceğiz.
Hep beraber el ele verip milletimizin, ülkemizin bu
sıkıntıları aşmasının azami gayretini ortaya
koyacağız inşallah diyor, hepinizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve
arkadaşları tarafından, ücretli öğretmenlerin
sorunlarının araştırılması amacıyla 5/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
10/3/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/3/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve
arkadaşları tarafından, ücretli öğretmenlerin
sorunlarının araştırılması amacıyla 5/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (2356
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
10/3/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Sibel Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ücretli öğretmenlerin görevlendirilme süreçleri,
güvencesiz çalışma koşulları ve özlük haklarında
yaşanan mağduriyetlerin her açıdan araştırılması
amacıyla vermiş olduğumuz öneri üzerine söz aldım. Genel
Kurulu ve bizleri takip eden tüm öğretmenlerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Şüphesiz, bir ülkenin
saygınlığını, gelişmişliğini ve
kalkınmasını sağlayan alanların başında
eğitim gelirken eğitim sisteminin temel bileşenini de
öğretmenlerimiz oluşturmaktadır. Bu bilinç ve
farkındalıkla cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren
eğitime ve öğretmenlere büyük önem verilmiş ve devlet
protokolünde yer almışlardır. Ancak bu bakış
açısı mevcut siyasi iktidar döneminde gerek eğitim sistemi
gerekse öğretmenlerimiz aleyhine olumsuz yönde değişmiştir
ve değişmektedir.
Geçtiğimiz hafta kamuda ücretli statüde görev
yapan öğretmenlerden oluşan Liyakatli Emektar Öğretmenler
Platformunun temsilcileriyle bir araya geldim. Atanan, atanmayan tüm
öğretmenler gibi ücretli öğretmenler de görevlendirme süreçleri,
çalışma koşulları, özlük hakları gibi hemen her konuda
mesleki saygı görmedikleri ve giderek değersizleştirildiklerini
ifade etmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, uygulamaya baktığımızda,
ücretli öğretmenler liyakat, kıdem, alan gibi objektif kriterler
alınmadan; il, ilçe müdürleri, okul müdürleri gibi idarecilerin
inisiyatifi, kararı ve maalesef yakınlık ilişkisine göre görevlendirilmektedir.
İdarecilerin bir kararına ve yine suistimaline çok açıktır.
Yarım yatan SGK primleri, resmî tatil günlerinde maaş kesintisi,
tutulan nöbet ücretlerinin, kırtasiye ödeneğinin ve sosyal kulüp
ödeneğinin verilmemesi, güvencesiz çalışma koşulları,
angarya işler, işsizlik ödeneğinden yoksunluk, tazminat ve
emeklilik hak kaybı gibi gerçekten öğretmenlik mesleğiyle
bağdaşmayan sorunlar yaşamaktadırlar. Ücretli
öğretmenler için ders yoksa ücret de yoktur. Bakın,
durumlarını geçici tarım işçisi statüsüne benzeten ücretli
öğretmenlerin herhangi bir iş güvencesi yoktur; kadrolu bir
öğretmen atanır atanmaz işsiz kalıyorlar.
Değerli milletvekilleri, bakın, bir
ücretli öğretmen haftalık en fazla otuz saat derse girmekte ve bir
ders saati karşılığı 18 lira gibi çok düşük bir
ücrettir. Aylık diyelim ki yaklaşık yüz yirmi saat derse giren
bir ücretli öğretmene ay sonunda sadece 2.186 lira verilmektedir. Bu ücret
asgari ücretin de maalesef açlık sınırının da çok
altında kalmaktadır. Ücretli öğretmen statüsünde
çalışan bir kadın öğretmenimiz ne diyor? Bana biri
maaşımı sorduğunda söyleyemiyorum. diyor.
Değerli milletvekilleri, ücretli kölelik, emek
sömürüsü olarak nitelendirilen ücretli öğretmen uygulaması
eğitimin niteliğinin düşmesinde de çok önemli bir sorun
alanıdır çünkü ücretli öğretmen görevlendirmelerinde eğitim
düzeyi, alan, formasyon durumu yeterince dikkate alınmamaktadır. TÜRK
EĞİTİM-SENe göre, sayıları 2021 yılında 81
bin olan ücretli öğretmenlerin mezuniyet dağılımlarına
baktığımızda, 37 bin eğitim fakültesi, 33 bin lisans,
yaklaşık 8 bin de ön lisans mezunu var. Ama burada dikkatinizi ben
bir konuya çekmek istiyorum: Eğitim düzeyi ve alan ayrımı
dikkate alınmadan yapılan görevlendirmelerde ve özellikle de özel
öğretim ve özel uzmanlık gerektiren zihinsel, görme, işitme
engellilerle ilgili derslerde 2.261 ön lisans mezunu olan ücretli öğretmen
görevlendirilmiş. Yine, ilkokullarda sınıf öğretmeni olarak
263 ön lisans mezunu derse girmektedir. Bu durum, çocuklarımızın
ve ülkemizin bugünü, geleceği için son derece vahim sonuçlara neden
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yine, Millî
Eğitim Bakanlığının son stratejik planında
ücretli öğretmenlik eğitimin zayıf yönü olarak
sayılmaktadır. Ancak, buna rağmen, Bakanlığın ve Hükûmetinizin
ücretli öğretmen uygulamasına ısrarla devam etmesi bu
çelişkiyi de ortaya koyuyor ve bunu da sizin dikkatlerinize sunuyorum.
Evet, öğretmen, çocuğun iyi olma hâlinde
ve başarısında en önemli etkiye sahip olan okul içi etmendir ve
eğitimin niteliği için de belirleyici role sahiptir. Her
sınıfta gerekli öğretmen yeterliliklerini taşıyan
öğretmenin bulunmamasını ve dolayısıyla
öğrencilerin nitelikli eğitime erişim hakkından yoksun
bırakılmasını biz asla kabul etmiyoruz. Hükûmet ve
Bakanlık, ücretli öğretmenliği eğitim öğretimle ve
öğretmenlik mesleğiyle bağdaşmayan kalıcı bir istihdam
modeli olarak görmekten vazgeçmelidir artık.
Değerli milletvekilleri, eğitim sistemimiz
içinde liyakate ve mezuniyet durumuna göre uygulanmayan, güvencesizliğe ve
emek sömürüsüne dayanan ücretli öğretmen uygulamasını ortaya
koyan bütün nedenler detayıyla tespit edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) İzninizle
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Çok
teşekkür ederim Başkanım.
Ücretli öğretmenlerin görevlendirilmeleri,
çalışma koşulları ve özlük haklarındaki
mağduriyetler detaylı olarak ortaya konulmalıdır. Ücretli
öğretmenler de dâhil olmak üzere tüm öğretmenlerin
mağduriyetlerini giderecek, sorunlarını çözecek ve mesleki saygınlıklarını
kazandıracak bir öğretmenlik meslek kanunu çıkarılmasına
yönelik gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Ki biz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Eğitim Komisyonu Sözcümüz Ankara
Milletvekilimiz Değerli Yıldırım Kayanın
imzasıyla bu teklifi Meclise sunduk ve bir an evvel gündeme
alınmasını tekrar sizlerin takdirine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, son olarak, tüm
öğretmenlerin kadrolu olarak atanmasının sağlanması
konusunda bütüncül ve kalıcı bir politikanın ortaya
konulması amacıyla, daha fazla gecikmeden ve öğretmenlik
mesleğiyle bağdaşmayan bu sorunlarla daha fazla karşı
karşıya kalmadan, sunmuş olduğumuz araştırma
komisyonunun kurulması konusunda bütün siyasi grupların desteklerini
bekliyor, Genel Kurulu ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize
saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Bugün Miraç Kandili, İslam âleminin kandilini
kutluyorum. Bilindiği gibi, iki gün sonra İstiklal
Marşımızın yazılışının 100üncü
yılı, bu vesileyle de rahmetli şairimiz Mehmet Akif Ersoy Beyi
bir kere daha rahmetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, öğretmenler
eğitim ve öğretim hayatının belkemiğidir, buna
rağmen, ne yazık ki öğretmenlik toplumsal statüsü düşük bir
meslek hâline getirilmiştir. Özellikle ücretli öğretmenlerimizin
yaşamış olduğu sorunlar öğretmenlik mesleğini
itibarsızlaştırmaktadır. Ücretli öğretmenlerin en büyük
sorunu iş güvencelerinin olmayışı ve aldıkları
ücretlerin yetersizliği. Sayıları 80 bini aşkın
ücretli öğretmen haftada en fazla otuz saat derse girebiliyor ve bu otuz
saati doldurabilenler kadrolu öğretmenlerin aldığı
maaşın üçte 1i kadar ücret alıyorlar. Ücretli
öğretmenlerin kadrolu öğretmenlerden farkı işlerinin geçici
olmasıdır. Kadrolu bir öğretmen geldiğinde ücretli
öğretmen kapı önüne konulmaktadır. Ücretli öğretmenler
yazın okullar kapanır kapanmaz işsizlik kaygısı
yaşıyorlar. Herkes dört gözle tatilin gelmesini beklerken ücretli
öğretmenler Tatil gelecek, işimizden olacağız. diye
endişeyle bekliyorlar. Ücretli öğretmenlerimizin sigorta primleri
eksik yatırılıyor, özlük haklarından yoksun, amirlerinin
iki dudağı arasında çalışmak zorundalar; hiçbir
güvenceleri olmadığı gibi yarın çalışıp
çalışmayacakları da belli değil. İşlerine son
verilmesi hâlindeyse kıdem, ihbar ve diğer tazminatlarını
alamıyorlar. Her sömestir döneminde sözleşmelerinin yenilenmesi
gerektiği için de İşimiz var. duygusuna sahip
olamıyorlar, yarınlar için plan yapamıyorlar, bir nevi modern
köle olarak çalışmaktadırlar. Hani bir Kunta Kinte dizisi
vardı ya, ücretli öğretmenlerimiz AK PARTİ
iktidarımızın eğitimdeki Kunta Kinteleri ama buradan
defalarca söylüyoruz: Şu eğitimde, kamuda
ayrımcılığa bir son verin. Bütün kamu
çalışanlarını, 4/Alı, 4/Bli, sözleşmeli,
çakılı sözleşmeli, ücretli, ücretsiz ayırdınız,
ayırdınız, zaman zaman bir kısmını düzelttiniz
ama hâlâ yanlışlarınıza devam ediyorsunuz. Zaten Sayın
Cumhurbaşkanı da itiraf ediyor, geçenlerde Rizede bir okul
açılışında şöyle bir itirafta bulunuyor Sayın
Cumhurbaşkanımız, diyor ki: Aile, kültür ve eğitim
konularında arzu ettiğimiz inkişafı sağlayamadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Evet, Allah
aşkına, bir ülkenin temeli eğitimden geçer, gelişmesi
eğitimden geçer; zaten itiraf ediyorsunuz, on dokuz yıl bu
başarısızlığınız ortadayken hâlâ, daha,
tekrar tekrar iktidar arzu ediyorsunuz, vallahi size şaşıyorum
ama bu millet size gereken cevabı, başta öğretmenlerimiz olmak
üzere kamu çalışanları verecek; bundan emin olun diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; herkesi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bugün Miraç Kandili. Muhammed Mustafa
Habibullahın Hakla miraç eylediği gündür bugün. Aslında her
insanın, her toplumun, her varlığın kendi ölçüsünde bir
miracı vardır; o miraç Muhammed Mustafanındır, o
başkadır ama her insanın kendi ölçeğinde bir miracı
vardır. Bu miraç tam da bugünlerde adalet için, eşitlik için;
mazlumların, masumların, yetimlerin, hakkı yenenlerin hakkı
için olmalıdır. Miraç, aslında, özellikle hak, adalet ve
eşitlik içindir.
Şimdi, sözleşmeli öğretmenlerin
durumuyla ilgili verilen önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım.
Kadrolu sözleşmeli ücretli atanamayan
KHKli işine son verilen bölücü; bunların hepsi
öğretmenlere yapılan son dönemdeki sıfatlandırmalar.
KHKyle işine son verilmiş ve bir tür, aslında, idama mahkûm
edilmiş, başka bir işte de çalışması
engellenmiş öğretmenler var. Bu sözleşmeli öğretmenlik
denilen şey, öğretmenlik mesleğine yapılmış bir
hakarettir; bir tür ötekileştirme, bir tür
aşağılamadır, böyle bir öğretmenlik olamaz.
Atanamayan
Niye atanamıyor, hayırdır? Daha önce de söyledik
burada atanmayan desenize şuna. Sayın Ziya Selçukun bütçe
görüşmelerinde burada olduğu zamanda da söylemiştik,
kayıtlara geçsin diye bir daha söyleyelim: Öğretmenlik, sıradan
bir devlet memurluğu değildir. Öğretmenlik, akademisyenliktir;
öğretmenlik, sosyologluktur; öğretmenlik, bilim
insanlığıdır. Buna yaraşır bir sıfat ve
bakış açısıyla, bir an önce, öğretmenlik
mesleğini ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki anlamda düzenleyen
öğretmenlik meslek yasası kesinlikle kabul edilmelidir.
Bakınız, öğretmenlere dair
yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar: Yüzde 61i
gelir yetersizliğinden söz ediyor; yüzde 26sı ek iş
yapıyor; yüzde 86sı Çocuğumun öğretmen olmasını
istemiyorum. diyor; yüzde 46sı anne, baba ve yakın
arkadaşlarının, dostlarının ekonomik desteğiyle
ayakta kalıyor; yüzde 46sı görevden alınma korkusuyla
yaşıyor ve yüzde 83ü Devlet okullarında eğitim iflas
etmiştir, bitmiştir. diyor; yüzde 59u gelecek kaygısı
taşıyor, gelecek kaygısı. Öğretmenin gelecek
kaygısı taşıdığı bir yerde toplum iflas
etmiş demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Eğitimin özneleri vardır. Eğitimin en
temel ve aktif öznelerinden birisi öğretmendir; eğitim faaliyetini
yürüten, temsil eden, öğrenciye ve topluma ulaştıran temel
faktördür. Bu faktörün böyle olduğu durumda hiçbir şekilde adil,
eşit, bilimsel, laik, demokratik eğitimden söz edilemez.
Öğretmenlik meslek yasası beraberinde adil, demokratik, laik, ana
dilde ve zorunlu din dersini de kaldıran eşitlikçi bir eğitim
sistemi düzenlenmeli. Bu program buna uygun değil. Dolayısıyla,
bunun çözümü, sözleşmeli öğretmen ve benzeri adı altında
yapılan uygulamaların çözümü öğretmenlik meslek
yasasının söylediğimiz kriterler bağlamında
yürürlüğe konulması ve uygulanmasıdır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Asuman Erdoğan.
Buyurunuz Sayın Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ASUMAN ERDOĞAN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle Miraç Kandilinin tüm İslam âlemi ve
milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Ayrıca, İstiklal
Marşımızın 100üncü yılını da şimdiden
kutluyor, vatan şairi Mehmet Akif Ersoyu da rahmet ve duayla yâd
ediyorum.
Öğretmenlerimizle ilgili söz almış
olduğum için, pandemi sürecinde görevlerini özveriyle yapan tüm
öğretmenlerimize, çabaları ve pandemi sürecinde doğacak
kayıplardan duydukları samimi kaygılardan dolayı
teşekkürlerimi sunarım.
Eğitimden bahsederken sayılar ve
istatistikler tek başına yeterli olmuyor ya da eğitime tek bir
tarafın gözüyle bakmak aslında doğru olmuyor. Okullarda,
evlerde, sokaklarda, sahada aslında verilerin ötesinde çok önemli
gerçeklikler var.
Evet, AK PARTİ döneminde eğitimde,
okullarımızda, öğretmenlerimizin özlük haklarında
aslında devrim niteliğinde iyileştirmeler yaptık; gönül
görmeyince göz ne yapsın derler, maalesef durum böyle; görülmüyor,
görülmek istenmiyor.
CHPnin sözleşmeli öğretmenlerle ilgili
grup önerisine verilecek en güzel cevap -çünkü bunda da anlaşılmayan
bir nokta var- Vanın Gevaş ilçesinde sözleşmeli sınıf
öğretmeni olarak göreve başlayan bir öğretmenimizin kendi
dilinden anlattığı bir hikâyesinde gizli. Diyor ki
öğretmenimiz: Bir yıl önce atandığımda 4üncü
sınıfları okutmaya başladım. 1inci sınıftan
beri 5 kere öğretmen değişmiş, gelen gitmiş, ben
6ncı öğretmenleriydim. İlk yarıyılı birlikte
tamamladık. Tatil bitip de çocuklar ikinci yarıyıl
sınıfa geldiklerinde ilk sözleri: Öğretmenim,
gitmemişsiniz. oldu. 4üncü sınıfa gelmişlerdi ama birçok
öğrencinin okuma yazması çok kötüydü; sadece 12 kelime okuyan
öğrenci vardı, bunun da 8i yanlıştı. Okula gelmek
istemeyen öğrencilerim vardı. Birlikte çalışmaya
başladık. Aileler önce Çok ödev ve etkinlik var. dedi, sonra okulu
öyle sevdiler ki aileler, Hocam, bu çocuklara ne yaptınız? diye
sormaya başladılar. Öğretmenler bir yıl içinde buradan
gidiyor, seneye nasılsa gideceğim düşüncesiyle işlerinde
yeterli özveriyi gösteremiyorlar, öğrenciler de yarım yamalak
eğitimle bir üst sınıfa geçiyor. Gelenin de gideceğini
bildiğiniz öğretmenden ne öğrenebilirsiniz? Bu çocukların
1inci sınıfta başladığı öğretmenle mezun
olmaya hakkı yok mu? demiş öğretmenimiz.
Hepimizin çocukları var, aslında hepimizin
isteği, öğrencisini tanıyan öğretmenlerle devam etmeleri
özellikle ilkokul döneminde. Sadece ilkokul için geçerli değil, diğer
sınıflarda da süreklilik çok önemli, sürekliliğin
sağlandığı bir ortamı bütün çocuklarımız hak
ediyor aslında. Bu, yaşanan tek örnek değil aslında,
Doğu ve Güneydoğu Anadoluda pek çok ilde öğrenciler ilkokulu,
ortaokulu, liseyi tamamlarken yıl içinde, kimi zaman yıl bitmeden
öğretmenleri değişiyor. Türkiye genelinde öğretmenlerin
ortalama görev süresi 11,4 yıl.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Bambaşka bir şey anlatıyorsunuz.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) Ücretli
öğretmenlerle ilgili konuşacağım, ona da geleceğim.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Son on
saniye mi konuşacaksınız?
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla)
Konuşacağım.
Şöyle düşünün: Maalesef,
Şırnakta bir öğretmenin görev süresi 1,8 yıl, İzmirde
15 yıla çıkıyor. Bu da anlaşılmamış bir konu
olduğu için üzerinde duruyorum çünkü gerçekten, bu anlamda da aslında
yapmak istediğimizin anlaşılmadığı ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Tamam, bu doğru da başka bir şey söylüyor, önerge bambaşka
bir konuda.
BAŞKAN Buyurunuz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Siz
başka bir konuyu anlatıyorsunuz.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) Ama ona da
geçeceğim, önerinizde o da var; okursanız, verdiğiniz öneride o
da var.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Ben
yazdım öneriyi.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla)
Bakanlığımız 2016dan beri sözleşmeli
öğretmenlerle ilgili böyle bir çözüm yolu buldu ve güzel işliyor,
gayet iyi gidiyor. Öğretmenlerimiz açısından da iyi çünkü üç
yıl sonunda kadroya kavuşuyorlar ve başka yere tayin isteme
hakları oluyor. Üstelik de en son yapılan düzenlemeyle bu
öğretmenlerimiz sağlık ve eş tayiniyle ilgili haklara da
kavuştular.
Evet, gelelim ücretli öğretmenler konusuna.
Tabii ki ücretli öğretmenlik konusu hiçbirimizin arzu ettiği bir
mesele değil. Gönül ister ki gerçekten ücretli öğretmenlik
olmasın, Bakanımızın açıkladığı da
buydu.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Yasa
lazım, yasa; gönül değil.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) Ama
koşulların bunu gerektirdiği durumlar ortaya çıkıyor.
Ben de öğretmenlik yaptım, benim öğretmenlik
yaptığım dönemde de bir öğretmenimizin çocuğu
rahatsızlanabiliyordu. Yani yılın başında olmuyor da
yılın ortasında oluyor ve bu önceden bilinmeyen bir durum
olduğu için gerekli hazırlıklar, gerekli tedbirler
alınamıyor ve bunun üzerine, çocukların dersleri boş
geçmesin diye ücretli öğretmenlik sistemiyle öğretmen
alınıyor, böylelikle çocukların dersleri boş geçmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Doğru
değil, doğru değil.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Yanlış bir şey.
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) Tekraren söylüyorum:
Yani bu bizim de arzu ettiğimiz bir durum değil. Ücretli
öğretmenlik zaten ders karşılığı olmak zorunda,
bunlar sürekliliği olan işler değil, sürekliliği olan
öğretmenlikler değil.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Sürekli hâle
getirdiniz, ücretli öğretmenliği sürekli hâle getirdiniz.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) Böyle bir şeye
gidilirse zaten diğer öğretmenlerimizin hakkına girilmiş
olur. Bu anlamda, bunun altını çizmek istedim.
Bir öğretmen olarak da şunu söylemek
istiyorum: Öğretmenlik mesleği gerçekten çok özel bir meslek, hiçbir
şeyle değeri ölçülemez. Sadece şununla ölçülebilir: Bir
çocuğun başına ve yüreğine dokunduğunuz zaman,
işte, en büyük ödül bir öğretmen için odur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Başkanım, sayın hatip, benim vermiş olduğum önergenin
dışında bir konu hakkında konuştu; açıklama yapma
gereği duydum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özdemir.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, Ankara Milletvekili Asuman Erdoğanın
CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
AK PARTİ Grubundan değerli hatip
arkadaşımız, önce sözleşmeli öğretmenlerin sorunundan
bahsetti, o da temel bir sorun alanımız. Ücretli ve kadrolu
atanamayan öğretmenlerden sonra sözleşmeli öğretmen
uygulaması da sisteme dâhil edilmiştir. Orada öğretmenlerimiz,
Millî Eğitim Bakanlığının açmış olduğu
sözleşmeli öğretmen kadrolarına kendi istekleriyle ve özellikle
de
Amaç da zaten Güneydoğu ve Doğu Anadoludaki öğretmen
açığını tamamlamak için. Yani vermiş olduğunuz
örnek, benim sunduğum önergeyle bağdaşmıyor. Ben, ücretli
öğretmenlerin sorunları üzerine bir araştırma
yapılmasını istedim. Okuma önerisinde bulundunuz, ben okuma
değil, hazırladım zaten o önergeyi ve bu aşamada Meclise
sundum. Gerekirse sözleşmeli öğretmenlerimizin sorunlarıyla
ilgili de bir araştırma önergesi yapalım, onu da
tartışalım tekrar burada.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir ve arkadaşları
tarafından, ücretli öğretmenlerin sorunlarının
araştırılması amacıyla 5/3/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10/3/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Bursa Milletvekili
Ahmet Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 252 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.29
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 57nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 5inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin
Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüydü. Kadın
emeğine saygı duymayan, kadın cinayetlerine göz yuman
yöneticiler bile kutlama mesajları yayınladılar. Kimin ne
dediği, kimin ne yaptığı belli olmayan karmaşık
bir süreç yaşanmaktadır. Bu süreçte Türk toplumunu kadın
cinayetleri konusunda duyarlı olmaya, topyekûn bu ayıptan kurtulmaya
çağırıyorum. Sebeplerini ortadan kaldırmadan yani
bataklığı kurutmadan bu sorunun çözülmesi mümkün
görülmemektedir. Onun için kurulmuş olan araştırma komisyonunu
kalıcı çözüm bulmak için partilerüstü anlayışla gayret
göstermeye davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
252 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerindeki konuşmama geçerken
selamlarımı sunuyorum.
7 farklı kanunda değişikliği
kapsayan bu torba kanun teklifi de diğer bütün torba kanun tekliflerinde
olduğu gibi karşı çıktığımız bir
usuldür. Her defasında Bu torbanın içinde acaba ne saklanmak
isteniyor? sorusu aklımıza gelmektedir. Komisyonda onlarca teklif
beklerken asgari süre içerisinde, aceleyle gündeme alınması da şüpheleri
artırmaktadır; bu şüpheler şaibe yaratmakta ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin itibarına gölge düşürmektedir. Halkın
düşündüğü gibi bunu bilerek yaptıklarını söylemek de
mümkündür. Vesayete karşı olduklarını söyleyerek iktidara
geldikten sonra zaten her söylenenin tersi yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle de yasama, yürütmenin
vesayeti altına sokuldu.
Komisyonda 2nci maddenin geri çekilmesi konusundaki
bütün ısrarlı isteklerimiz ve açıklamalarımız kale
alınmadı, önergemiz reddedildi. Şimdi, noter gibi gördükleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda teklifi oy çokluğuyla
kanunlaştırabilirler ama şaibeden kurtaramazlar çünkü 2nci
madde şaibelidir, bu maddeyle devlet zarara uğratılacaktır.
Getirilmek istenen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
garantisi üzerine bu ihaleler yenilenecek olursa yeni şartlarla, çok daha
düşük bedellerle ihaleler gerçekleştirilebilir.
Dolayısıyla, getirilen bu maddede kamu yararı yoktur, oysa bu
madde geri çekilseydi, bizler her ne kadar torbaya doldurulmasına
karşı çıksak da diğer maddelere Evet. diyebilirdik.
Yetmiş yıl önce Seyhanda mağdur edilen
vatandaşlarımız ile Akşehir Gölü kıyı kenar
çizgisi yüzünden mağdur edilen Akşehir ve Tuzlukçu ilçesindeki
vatandaşlarımızın mülkiyet sorunlarının
çözülmesinde çok geç kalınmıştır. Bu maddeyle beklentilerin
karşılanmış olduğunu umuyoruz.
Mobil telefon kapsama alanının ve internet
altyapılarının
yaygınlaştırılmasının yerinde olduğunu
belirtmekle beraber, Hükûmetin bu konuda sınıfta
kaldığını, boş sözlerle yılları
kaybettiğini söylemeliyim. Gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler arasında çok geride kaldık. Bu ülkelerde kişi
başına düşen fiber optik ağı yüzlerce metreyken
ülkemizde sadece 3 metre civarındadır. Bunun sonucu olarak da millî
eğitimden ticarete kadar her sahada ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır. Evrensel haberleşmenin kalkınmayı
doğrudan etkilediği bilimsel bir gerçektir, bu gerçek ihmal
edilmemelidir.
Geliboluda alan kılavuzlarının
hizmetlerine devamı için yapılan düzenleme, sadece Çanakkaleyle
sınırlı kalacak bir konu değildir. Bu konuda
kalıcı bir çözüm getirilmek isteniyorsa öncelikle rehberlerin
haklarını koruyacak bir düzenleme yapılmalıdır. Bunun
için de Türk turizminin yükünü taşıyan rehberler ve onların
kuruluşu olan Türkiye Turist Rehberleri Birliği (TUREB)
yapılacak düzenlemenin çözüm ortağı olarak muhatap
alınmalıdır.
Bu torbanın içine konulan ilginç maddelerden
biri de küpesiz nakledilen hayvanlarla ilgilidir. Bu maddeyle bir
haksızlık giderilmiş olabilir ama karantina ve bedeller
konusundaki muğlaklık da giderilmelidir.
Sonuç itibarıyla biz, aynı torbanın
içerisine değişik konuların doldurulmasına, özellikle de
2nci maddeye kesinlikle karşı çıkıyoruz.
Değerli milletvekilleri, 2nci maddeyle ilgili
şüphelerimize ve endişelerimize açıklık getirmek istiyorum:
Yap-işlet-devret modeliyle ihale edildiği hâlde kredi
bulunamadığı için başlanamayan işlerden birinin Kuzey
Marmara Otoyolu olduğu ve Kanal İstanbulun, köprüyle geçecek
kısmı hariç olmak üzere hazır hâle getirileceği iddia
edilmektedir. Henüz bilim çevrelerince kabul görüp proje vasfını bile
kazanamamış bir hayalî çalışma için harcanacak her
kuruş boşa harcanmış olur ve yazık olur.
İstanbulda Karadeniz ve Marmara Denizi arasında yapılmak
istenen kanalla ilgili çok çelişkili ifadeler devlet yetkilileri
tarafından zaman zaman dile getirilirken en çok dikkati çeken,
Cumhurbaşkanının sözleri olmaktadır. 1994ten 2019a kadar
yirmi beş yıl İstanbulu yöneten AKP döneminde İstanbula
ihanet edildiği bizzat Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmıştı.
Bu ihanet, İstanbulu kaybettikten sonra merkezî Hükûmet tarafından
intikam alırcasına daha da şiddetli olarak devam etmektedir.
Geçen ay 26 Şubatta Cumhurbaşkanı
cuma namazı çıkışında sorulan bir soruya cevap
verirken Bu proje, benim Büyükşehir Belediye
Başkanlığım dönemine dayanan, benim çılgın
proje diye ifade ettiğim bir projedir. demiş. 10 Ekim 2017de bir
iş forumunda konuşurken de Kanal İstanbul dediğimiz benim
bir hayalim, hülyamdır; inşallah, büyük ihtimalle bu yıl sonu
veya 2018 başı gibi temelini atacağız. Dünyada Süveyş
var, Panama Kanalı var, işte şimdi de Kanal İstanbul
olacak. demişti. Hayal kurmak güzel bir şeydir, yerinde ve
faydalı bir hayalin gerçekleşmesi daha da güzeldir ancak bazı
gerçekleri hatırlatmak ve kurulan bu hayalin yerinde ve faydalı
olmadığını söylemek zorundayım. Verilen örneklerden
Süveyş, Akdenizi Kızıldenize ve oradan okyanusa; Panama ise 2
okyanusu birbirine bağlarken yolu binlerce mil kısaltmaktadır.
İstanbulda ise Karadeniz ile Marmara Denizi arasında zaten tabii
olarak bir deniz yolu mevcuttur, onun sadece birkaç mil ötesinde su yolu
açmanın bilimsel ve mantıklı hiçbir izahı olamaz. Ekonomik
bir faydasının da olmayacağı bilim insanları
tarafından net olarak açıklanmaktadır.
Dikkat edilecek olursa, Cumhurbaşkanı,
Belediye Başkanı olduğu 1994-1998 arasındaki hayalinden
bahsetmektedir. 2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisince kabul edilen, Belediye Başkanı tarafından da
onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında bu hayalle ilgili hiçbir
ipucu olmadığı gibi, tersine, o alan her türlü
yapılaşmaya kapatılmıştı. Bu suretle kuzeye
doğru gelişme eğilimi kontrol altına alınmış
doğu-batı aksında ve Marmara Denizi boyunca çok merkezli ve
sıçramalı gelişim sağlanmıştı. Hassas
ekosistemler de İstanbulun can damarları olarak kuzey bölgesi
boyunca korunmuştu. Şimdiki Cumhurbaşkanı o zaman AKP Genel
Başkanı ve Başbakandı; Büyükşehir Belediye Meclisinde
alınan, Başkan tarafından onaylanan karardan habersiz
olması elbette mümkün değildi. İstanbulun anayasası
sayılan bu plan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından 2019da değiştirilerek askıya
çıkarıldığında yaptığımız
itirazlara cevap bile verilmedi ve kesinleşmiş oldu. Büyükşehir
Belediye Meclisine ait olan bir görev niçin Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına verilerek gerekli süreçlerden geçmeden
değiştirilmiştir? Bu yapılan darbe değil midir?
İlk defa 2011deki genel seçimler öncesi
çılgın proje olarak gündeme getirilen Kanal İstanbulun,
seçimden seçime konuşulan hayalî bir proje olmaktan çıkarak
Cumhurbaşkanının 2017deki konuşmasıyla 2018
başında temeli atılacağı ilan edilmişti. O
tarihten sonra da işin başlama tarihi sürekli olarak
değişerek bugüne kadar gelinmiştir. Şimdi de bu
yılın sonuna kadar ihale edileceği söylenmektedir. Israrla
tekrarlamak istiyorum ki bu ÇED raporuyla ihaleye katılan hiçbir ciddi
firma olamaz. Bu sayede, bu hayal, tarihin raflarına
kaldırılmış olacaktır.
Ben gene de konunun siyasi tarafına, 126 emekli
büyükelçimizin kaleme alıp imzaladığı ve kamuoyuna
açıkladığı duyuruyu hatırlatarak konuşmama son
vermek istiyorum. Açıklamanın özeti şöyledir:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Az bir
şey kaldı Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Kanal
İstanbul, şayet yapılırsa Montrö Sözleşmesini
tartışmaya açar. Türkiyenin 20nci yüzyıldaki Lozan
Antlaşmasından sonra en büyük diplomasi başarısı olan
Montrö Sözleşmesinin tartışmaya açılması, Türkiyenin
İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki
mutlak egemenliğinin kaybedilmesine yol açar.
Değerli milletvekilleri, her fırsatta
Kanal İstanbul adı verilen İstanbul Boğazına
alternatif su kanalı açılması fikrinin hayalden gerçeğe
dönüşmemesi için gayret edeceğimi ifade etmek istiyorum. Bu doğrultuda
çalışma yapan bilim insanlarının, meslek
odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, yerel
yönetimlerin ve siyasetçilerin ortak gayretiyle geriye dönüşü olmayan
sonuçlar doğurma ihtimali çok yüksek olan bu düşünceden
vazgeçileceğine olan inancımı belirtiyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Esin Kara. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın Kara.
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle 7
farklı kanunda değişiklik öngörülmektedir. Genel
itibarıyla, teklif, bugüne kadar düzenlemeye ihtiyaç duyulan bazı
konuları ele almaktadır. Örneğin, Seyhan Nehrinde yaşanan
taşkınların engellenmesine yönelik yapılan setlerin
yapımı sürecinde karşılaşılan problemlere
ilişkin bir düzenleme getirilmektedir.
Bir diğer konu ise seçim bölgem olan
Konyanın Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde yer alan
taşınmazların mülkiyetine ilişkin kıyı kenar
sorununun çözümüne yönelik düzenlemelerdir.
Yine, teklifle nakil sırasında yakalanan
küpesiz hayvanların akıbetine ilişkin bir düzenleme, Devlet
Demiryollarının bazı yatırımlarının
finansmanının karşılanmasıyla ilgili sürelerin
uzatılması ve Gelibolu Tarihî Alanı sınırları
içerisinde yer alan rehberler ve kılavuzlarla ilgili bir düzenleme yer
almaktadır.
Günlük hayatı, ekonomik ve zirai faaliyetleri
olumsuz yönde etkileyen ve son yıllarda, iklim değişikliği
sebebiyle etkisini daha fazla hissettiren su taşkınları, tüm
dünyada olduğu gibi, Türkiyede de en önemli afet konuları
arasında yer almaktadır. Taşkınların engellenmesi ve
zararın asgariye indirilebilmesi adına bazı çalışmalar
yapılmaktadır.
560 kilometre uzunluğunda olan Seyhan Nehrinin
havza alanı 20.600 kilometrekaredir. 2 önemli kolu bulunan nehir Adana
ilimizin Seyhan ve Yüreğir ilçelerinin sınırlarını
çizip Çukurovanın en batı kesiminde, Adana-Mersin
sınırında, Deli Burnundan Akdenize dökülmektedir. Ülkemizin
önemli tarımsal üretim faaliyetlerinin gerçekleştiği Çukurova
havzası üzerinde bulunması sebebiyle tarımsal üretim için büyük
önem taşırken taşkınlar sebebiyle yüksek zararla
karşılaşılmaktadır. Seyhan Nehrinde meydana gelen
taşkınların en büyüğü 1949 yılında
gerçekleşmiştir. Ovanın tamamının sular altında
kalması sebebiyle 1950, 1951 yıllarında bu
taşkınları önlemek maksadıyla Seyhan Nehrinin iki
yanına sedde inşaatına başlanmıştır. Bu
sebeple sedde sınırları arasında kalan Adana ve Mersine
bağlı 11 köyün tahliye edilmesi mecburiyeti ortaya
çıkmıştır. Tahliye edilmiş köylülere evlerini yapmak
üzere DSİ tarafından arsa tahsisinde bulunulmuş ancak söz konusu
kişilere ait bu arazilerin tapusu verilmemiştir. Zemin ile mülkiyetin
DSİ veya Maliye arazisine ait olması, üzerindeki yapıların
ise vatandaşlara ait olması, vatandaşlar açısından
sürekli problemler oluşturmuştur. Teklif metninde, bu problemin
çözümü için söz konusu kişilere rayiç değeri üzerinden
taşınılan arazinin tapularının verilmesine yönelik bir
düzenleme yer almaktadır.
Bir diğer düzenleme, seçim bölgem olan Konyada
yer alan Akşehir Gölünün Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde yer alan
kıyı kenar çizgisiyle alakalıdır. Kıyı kesimine
ait kıyı kenar çizgisi ilk olarak 12 Mart 1997 tarihinde
onaylanmıştır. Onaylı kıyı kenar çizgisinin
hatalı olduğu ve iptali gerekçesiyle Konya idare mahkemelerine
açılan davalar sonucunda kıyı kenar çizgisinin iptaline karar
verilmiştir. Şu aşamada, ağustos ayında 958 metrelik
kot onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Yeterli olmasa da bu
düşüş yine birçok çiftçimizin, ata yadigârı
taşınmazlarının mülkiyetini kurtarmaktadır.
Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kota göre Maliye hazinesinin
açtığı davalarda birçok çiftçimizin tapusu kıyı kenar
çizgisinin içerisinde kaldığı gerekçesiyle iptal
edilmiştir, hâlen devam eden de birkaç dava bulunmaktadır. DSİ
tarafından belirlenen 958 metrelik maksimum su kotu dikkate alınarak
Akşehir Gölünün Konya ili Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde kalan 98
paftalık kısmında 3621 sayılı Kıyı
Kanununun 9uncu maddesine göre Bakanlık tarafından 4 Ocak 2019
tarihinde kıyı kenar çizgisi onaylanarak kesinleşmiştir.
Yasa değişikliğiyle yeni belirlenen kıyı kenar
mesafesine göre üzerinde bulunan taşınmazların
tapularının çıkarılarak kadastro
çalışmalarının bir an evvel tamamlanması
amaçlanmaktadır. Bu sayede, yaşanan mülkiyet sorununun ortadan
kalkması amaçlanmaktadır. Bu teklifin yasalaşmasıyla dava
konusu olay ortadan kalkacağı için devam eden davalar
düşecektir. Sonuçlanmış olan davalar var ise bu madde
gereğince Adalet Bakanlığımızın gerekli
düzenlemeleri yapması gerekmektedir.
Yine, aynı alan içerisinde bulunan ve daha önce
yapılan kadastro çalışmaları sırasında kadastro
harici bırakılan taşınmazların hazine adına
tescil edilmesi ve bu taşınmazların kullanıcı veya
muhdesat sahiplerine doğrudan kiralanması amaçlanmaktadır.
Son olarak, yaşanan kıyı kenar
çizgisi sorununda çözüm bekleyen birkaç konu daha bulunmaktadır. Maksimum
su kotunun dışında kalıp tapusu iptal edilen
vatandaşlarımızın hakları ile su kotunun
dışında kalan ve tapuları kadastro görmeyen Osmanlı
tapusu olan vatandaşların haklarına yönelik bir düzenleme
yapılması gerekmektedir.
Yine kanun teklifiyle nakilleri sırasında
yakalanan küpesiz buzağı, kuzu, oğlaklar ile gebe
hayvanların kesimi, kesime sevk edilmesi uygulamasına son verilerek
bu hayvanların karantina altına alınması
sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ulaşım sistemleri açısından önemi giderek artan yük ve
yolcu taşımacılığında toplu
taşımacılık anlayışının ilk ve en
önemli unsuru olan demir yolları ekonomik kalkınmanın itici
gücünü oluşturmaktadır. Demir yolları bulunan yerler ekonomik açıdan
güçlenirken sosyal ve kültürel olarak da gelişmektedir. Ülkemizin hem
sanayi bakımından hem de kültürel ve sosyal olarak gelişiminde
demir yollarımızın önemi gün geçtikçe artmaktadır.
Ayrıca, alternatif enerji arayışlarının giderek önem
kazandığı günümüz dünyasında çevreye dost
yapısıyla ön planda tutulmaktadır. Ülkemizde bu alanda yük ve
yolcu taşımacılığı faaliyetini sürdüren Devlet
Demiryollarında yaşanan yapılanma süreci tamamlanıncaya
kadar faaliyetlerinin kesintisiz biçimde devam edebilmesi adına teklifle
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık
AŞnin kamu hizmeti yükümlülüğü süresinin uzatılması
amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde yaşanan kadına ve çocuklara yönelik her
türlü şiddet, cinayet, tecavüz ve istismar olayları hepimizi derinden
yaralamaktadır. Millet olarak her seferinde Bu son olsun. demekten
yorulduk. Bu suçlulara yönelik cezaların
ağırlaştırılması hem caydırıcı
olması hem de kamu vicdanının rahatlaması için gereklidir.
Liderimiz Devlet Bahçeli Bey'in dediği gibi Kadın ve çocuk
istismarı insanlığa ihanettir ve hiçbir ihanet cezasız
bırakılmamalıdır. Kadın ailedir, kadın
vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek
nesillerin teminatıdır. Kim ki bir kadına bir fiske vurduysa,
küfür ve hakarete yeltenmişse buna pişman edilmelidir. Hapisse hapis,
hadımsa hadım, idamsa idam; neyse gereği
yapılmalıdır.
Biz kadınlara bu noktada düşen en büyük
görev, toplumun temeli olan aile yapısını sağlam tutmak;
ahlaklı, faziletli nesiller yetiştirmektir. Çocuğun eğitimi
ailede başlar ve ilk eğitmeni de annesidir. Merhametli, küçüğünü
seven, büyüğünü sayan, içinde yaşadığı topluma
saygılı; vatanını, milletini canından üstün tutan
nesiller kadınların eseri olacaktır. Hayme Ananın
dediği gibi Türkün töresi evvela kadınların omuzlarında
yükselecektir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle tüm
şehit anne ve eşlerinin, evlatları vatan nöbetinde olan asker
annelerinin ve asker eşlerinin, terör örgütüne karşı
evlatlarının nöbetinde olan Diyarbakır Annelerinin;
vatanını, milletini canından seven tüm Türk
kadınlarının Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.
Sözlerime son verirken, bu gece idrak
edeceğimiz Mevlit Kandilimizin(x)
Türk ve İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyor, büyük Türk
milletini ve onun Büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, küçük
bir düzeltme yapacak vekilimiz.
BAŞKAN Buyurunuz.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Konya Milletvekili Esin Karanın,
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde MHP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bir ifadesini
düzelttiğine ilişkin
açıklaması (xx)
ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkanım, düzeltme olsun, kayıtlara geçsin istiyorum. Bu gece
idrak edeceğimiz, Miraç Kandilidir. Mevlit Kandili dediğim için,
onun düzeltilmesini rica ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sağ olun.
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, karanlıklardan
aydınlığa çıkışın bir zamanı olsun
ümidiyle İslam âleminin ve insanlık ailesinin Miraç Kandilini tebrik
ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de bu vesileyle Miraç Kandilinizi
tebrik ediyoruz. Hepinizin bildiği bir şeyi tekrar etmiş
olayım. Kur'an-ı Kerimde karanlıklar çoğul geçer,
aydınlık ise tekil geçer. Karanlıklardan
aydınlığa çıkışın bir zamanı olsun
ümidiyle İslam âleminin ve insanlık ailesinin kandilini tebrik
ediyoruz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurunuz Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum
adına görüşülmekte olan 252 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sizlerin ve kamuoyunun Miraç Kandilini kutlar, hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 1inci ve 3üncü
maddeler aslında uzun zamandır süregelen bir mağduriyetin
giderilmesi amacını taşımaktadır. Bu konuda sorunun
çözümü adına maddelere katılmakla birlikte, bazı
eleştirilerimizi de dile getirmek istiyoruz. 1inci maddeye
bakıldığı zaman 1949 yılından bugüne kadar
süregelen bir mağduriyet söz konusu. Seyhan Nehrinde 1949 ve 50
yılında meydana gelen taşkınlar sonucu, baraj ve sedde
yapımı işi 11 köyü etkiliyor ve sedde içinde kalan haneler
kamulaştırılırken arazileri
kamulaştırılmıyor. Mağdurlar arazileri
karşılığı Devlet Su İşleri ve hazineye ait
arazilere yerleştiriliyor. 1960lı yıllardan bahsediyoruz,
tabii, araziler Devlet Su İşleri ve Maliye hazinesine ait olduğu
için Devlet Su işleri bir kira almıyor ama bildiğimiz
kadarıyla Maliye hazinesi kira alıyor, mülkiyet sorunu bir türlü
çözülemiyor. Bu mağduriyet aslında 2000 yılında Devlet Su
İşleri tarafından ortaya çıkarılıyor ve neredeyse
yirmi bir yıldır kurumlar arası uyuşmazlıklar
neticesinde çözüme kavuşamıyor. Şimdi, bir çözüm
aşamasında fakat bu rayiç bedeliyle satışı gerçekten
doğru bulmadığımızı iletmek istiyorum. Komisyon
görüşmelerinde Adana Milletvekili Sayın Erdinç bu rayiç bedelin çok
düşük olacağını iletti, umarım bu rayiç bedel yeni bir
mağduriyete neden olmaz. Yeniden hayırlı olmasını
diliyorum.
Yine 3üncü maddede Akşehir Gölünün, Konya ili
Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde yer alan kıyı kesiminde
kıyı kenar çizgisiyle ilgili mahkeme kararları sonucu doğan
mülkiyet sorunlarının çözümü amaçlanmıştır. Bu hususta
da bölge insanının sorunlarının çözümü adına
yapıcı bir rol üstlendiğimizi belirtmek isterim. Birinci sorun,
1949lara; ikinci sorun, 1970li yıllara dayanan bir geçmişe sahip.
Aslında bu sorunların daha önce çözümü yapılamaz
mıydı? Tabii ki yapılabilirdi ama burada mesele öncelik
meselesi.
Değerli milletvekilleri, Kanun Teklifinin
4üncü ve 5inci maddeleri 5369 sayılı Evrensel Hizmet Kanununda
bazı değişiklikler öngörüyor. Şimdi, 4üncü maddeyle
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesinde
yer alan ödeneklerin evrensel hizmet ödemelerinin yapılması için
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna aktarılması
sağlanacaktır. Açıkçası bu ihtiyacın neden
kaynaklandığını anlamak mümkün değildir. Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumunun mali raporları
incelendiğinde özellikle gelir gider dengelerine bakılırsa 2020
yılının ilk beş ayında pozitif olduğu ve hatta
gelirinin ciddi oranda yüksek olduğu anlaşılabilir. Özellikle
gelir kalemlerindeki en büyük payı malların kullanma veya faaliyette
bulunma izni gelirleri oluşturmakta. Ortalama 2,5 milyar TL kurumun kendi
finansal gelirleriyle bu yükü karşılayabileceği
düşüncesindeyiz.
Yine, 5inci madde de zorunlu hâllerde evrensel
hizmet yükümlüsü olma şartı aranmadan altyapı kurulumunun
sağlanması amaçlanmıştır. Şimdi, biz evrensel
hizmetlerle ilgili altyapı yetersizliğini 2 dönem de çok sık
tartıştık. Bunlardan birincisi, deprem, taşkın gibi
doğal afetlerde; ikincisiyse, pandemi döneminde uzaktan eğitime
geçilmesiyle birlikte EBA konularında. Ufacık çocuklar, interneti
çeksin diye dağ tepe tırmanıp karda, kışta,
soğukta ders yapmaya çalıştılar. Fakat altyapıyı
kurmakla ilgili yetersizlik sonucu iktidar maalesef sınıfta
kaldı. Şimdi de zorunlu hâllerde evrensel hizmet yükümlüsü şartı
aranmadan altyapı hizmeti sunacak şirketlere önayak olunuyor. Peki,
madem evrensel hizmet yükümlüsü olmayacaklar o zaman 5369 sayılı
Evrensel Hizmet Kanununa da tabi olmayacaklar mı? 5369 sayılı
Kanununun 3üncü maddesi İlkeler başlığıdır ve
buna göre (a) fıkrası: Türkiye Cumhuriyeti sınırları
içerisinde yaşayan herkes, bölge ve yaşadığı yer
ayırımı gözetilmeksizin yararlanır. (b) fıkrası:
Evrensel Hizmet makul fiyatta sunulur. (c) fıkrası: Düşük
gelirliler, engelliler ve sosyal desteğe ihtiyacı olan grupların
da evrensel hizmetten yararlanabilmesi için uygun fiyatlandırma ve
teknoloji seçeneklerinin uygulanabilmesine yönelik tedbirler alınır.
(d) fıkrası: Evrensel hizmet, önceden belirlenmiş hizmet kalitesi
standartlarında sunulur. (e) fıkrası: Evrensel hizmetin
sunulmasında ve ulaşılmasında devamlılık
esastır. Komisyon Başkanımız burada, cevap verebilirse
sevinirim: Evrensel hizmet yükümlüsü olmayan şirketler bu ilkelerden muaf mı
değil mi?
Değerli milletvekilleri, Kanun Teklifinin
2nci maddesini en sona bıraktım ki bence iki açıdan
tartışılmaya muhtaç bir konudur. Bunlardan birincisi,
yap-işlet-devret modelinin ülke ekonomisine verdiği doğrudan ve
dolaylı zararlar; ikincisiyse, söz konusu maddenin -her ne kadar
Komisyonumuzla ilgili bir Bakanlığın meselesi olsa da-
görüşülmesinin aslında yanlış yerde yapılmış
olmasıdır.
Sondan başlarsak bu maddenin kesin olarak Plan
ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi çünkü, bir borçlanma ve bu
borçlanmaya taraf olunması hakkında bir madde. Peki, hadi
Komisyonumuzda görüşüldü, Plan ve Bütçe Komisyonunun raporu nerede ya da
neden tali komisyon da olsa oradan bir görüş alınmadı?
Hepimizin bildiği üzere yap-işlet-devret
modelleri iktidarın kara kutusudur. Sürekli bir şeyler
yap-işlet-devret modeliyle ya da kamu-özel işbirliği modeliyle
yapılıyor fakat bunların gelir gider tabloları, yüklenici
firmalar, ihale bedelleri, iş artışları ya da
azalışları, hak edişleri hakkında kamuoyu
aydınlatılmıyor. Yap-işlet-devret projeleriyle ilgili,
geçtiğimiz haftalarda, İYİ PARTİnin vermiş
olduğu araştırma önergesi vardı. AKPli vekiller Bizim
gurur kaynağımız. diye adlandırıyorlardı
değil mi? İşte, bu, iktidarın değil müteahhitlerin
gurur kaynağı olacak bir maddedir. Maddeyle 15/3/2020 tarihinden
sonra ihalesi başlamış ama ekonomik gerekçelerle uygulama
sözleşmesi imzalanmamış yap-işlet-devret projelerinin
finansman temini aşamasında aksaklıkların giderilmesi ve
özel sektörün finansman temini için çıkarılacak bir madde. Bunu
yaparken de Karayolları Genel Müdürlüğünün harcamaları
karşılayamayacağı ve yükümlülükleri ifa etmekte yetersiz
kalacağından bahsedilmiş; sonuç olarak, yabancı
kreditörlerle yapılacak anlaşmalara Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığının garantör olması çaresi
bulunmuş. Bu tarih sonrası bahsettiğiniz yap-işlet-devret
projelerinin hangileri? Tabii bugüne kadar olanlar. Hangi firmalar ne kadar
ihale aldı. Öncelik ve aciliyetleri nelerdir? Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığının garantör olacağı fiyat
nedir? Tabii bu madde bundan sonraki işler için de bir yol açmaktadır.
Yani dünyanın neresinde böyle bir şey var değerli
arkadaşlar? Kamu İhale Kanunu on dokuz yılda 200e yakın
değişikliğe uğruyor, hem de ısmarlama ihale
yapılıyor. Adrese teslim ihalede firmaya Karayolları Genel
Müdürlüğü kefil oluyor; yetmiyor, Karayollarının
kefilliğinin yanında Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı garantör oluyor, onlar ödemezse biz öderiz diye.
Sonra, firma krediyi buluyor; Londradaki tefecilerden mi buldu, New Yorktaki
tefecilerden mi buldu veya gidip Orta Doğu şeyhlerinden mi buldu
kimse bilmiyor; yüzde kaç faizle buldu bunu da kimse bilmiyor. Köprü, tünel her
neyse yapılıyor; devlet, üzerine bir de garanti geçiş
sayısı ekliyor; yetmiyor, pahalı tarifelerle halkın
sömürülmesine göz yumuyor. Garanti geçiş sayısı yakalanmazsa
devlet, halkın vergisiyle, geçilmeyen köprünün, kullanılmayan tünelin
parasını bu şirketlere ödüyor. Şirketin
aşırı kârdan başka en ufak bir kaybı yok. Kayserili
tüccara bir malın fiyatı sorulunca: Alırken mi, satarken mi?
diye sorar. Ticari aktivitelerde bir alıcı olur, bir de
satıcı ama çok kârlı bir iş olursa bir de komisyoncusu,
yani mahallî lisanla simsarı olur. Buradaki konumunuz nedir bilinmiyor.
Şimdi komisyonda dile getirdiğim bir
hususu yeniden sizlere aktarmak isterim. Ben, Dünya Bankası projelerinde
de çalıştım. ANAP döneminde Dünya Bankası projelere
kredileri direkt veriyordu. Baktılar, paralar çarçur ediliyor, proje
murdar oluyor, sistemini, prosedürlerini değiştirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Paranın her
aşamasını adım adım takip eden bir sistem
geliştirdiler. Bunun üzerine Türkiye de son yıllarda Dünya
Bankası projelerinden de çekildi. Niye? Çünkü ihaleyi istediği firmaya,
istediği fiyata rahatlıkla veremez duruma geldi. Dünya Bankası
müdahil olduğu için açık ve şeffaf yapılıyordu,
buradaki sorun açık ve şeffaf olamamaktan dolayı. Yoksa,
devletin bir projeyle topluma hizmet sunmasından neden
rahatsızlık duyalım? Şeffaf olsun, adil olsun, eşit ve
rekabetçi olsun, rant olmasın, hesap verilebilir olsun, kamuoyu tüm
süreçten hilesiz hurdasız haberdar edilsin, o zaman hiçbir sorun kalmaz.
Sorun, sizin 3-5 müteahhide para aktarma uğruna ülkeyi sürüklediğiniz
ekonomik bataklık sorunudur, bizim karşı
çıktığımız da bu husustur. Yani, kısacası,
esnaf batmış, kan ağlıyor, insanlar evine ekmek
götüremiyor, zamlar ve faturalar kabartılıyor, kredilerle toplum borç
batağına sürükleniyor, siz burada Covid-19 bahanesiyle
yandaşı kayıracak maddelerin onaylanmasını
tartışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Remote control
ile kalkıp inen eller ve oy çoğunluğunuza güvenerek bu maddeleri
geçirebilirsiniz ama gün gelir devran dönünce gerçekler,
yaptığınız hatalar, yanlış uygulamalar lime lime
ortalığa saçılacaktır. Gerçeklerin kötü bir huyu
vardır, ne kadar derin sulara gömerseniz gömün elbet bir gün yüzeye
çıkacaklardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan Baltacı.
Buyurunuz Sayın Baltacı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN BALTACI (Kastamonu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu
söylemek istiyorum: Kurtuluş Savaşının
kahramanlarından Şerife Bacının memleketi Kastamonu
Milletvekili olarak tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutluyorum. İnsanlığın
karşı karşıya kaldığı tüm sorunların ve
krizlerin emekçi kadınların örgütlü mücadelesiyle çözüleceğine
inancımı bu vesileyle bir kez daha tekrar etmek istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, önümüzde
bir kanun teklifi var. 12 maddeden oluşan kanun teklifinin
görüşmelerinde en çok üzerinde durduğumuz konu bu 2nci madde. Nedir
bu 2nci madde? Bu 2nci maddeyle birlikte, kişiye özel, şahsa özel,
firmaya özel ve belli bir zaman dilimini kapsayan bir kanun teklifi gelmiş
karşımıza. Neyle ilgili bu kanun teklifi? Yap-işlet-devretle
ilgili bu kanun teklifi. Komisyonda Ulaştırma Bakan
Yardımcısına, ilk imza sahibi milletvekiline, Komisyon
Başkanımıza sorduğumuz soruların cevaplarını
alamadık. Şimdi, buradan, olay örgüsünü şöyle bir tekrarlamak
istiyorum: Cinayet işlenmiş, maktul yerde yatıyor, kefen
bulunamamış; bu kanunla birlikte kefen biçilmiş ve maktul
defnedilecek. Defnedilirken bir şey unutulmuş, onu da bu kanunla
birlikte tamamlıyorsunuz. Muhtemelen olay şöyle olmuş: Önce
herkesin geçmek zorunda olduğu bir yol, bir köprü ya da bir tünel tespit
edilmiş, herkesin geçmek zorunda olmasa bile para ödeyebileceği bir
proje çizilmiş, sonra bu projeye uygun bir yandaş firma
bulunmuş, sonra (21/b)yle yani pazarlık usulüyle yani davetiyeyle,
hiçbir rekabet ortamı olmaksızın o firma davet edilmiş,
ihale verilmiş. İhale verildikten sonra firma demiş ki: Ya, ben
bunu yapacağım ama cebimde param yok. Demişler ki: Olsun,
önemli değil, sen kredi bulursun. Firma yurtdışına kredi
bulmaya gitmiş. Yurt dışından artık hangi
kuruluşsa, artık hangi tefeciyse bakmış sözleşmeye,
demiş ki: Ya, ben sana kredi vereceğim ama bu projenin kefili
Karayolları Genel Müdürlüğü. Karayolları Genel Müdürlüğünün
attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmiyor,
gelirleri giderlerinden az. Sen başka bir kefil bul. Firma gelmiş,
demiş ki: Ya, ben kredi çekeceğim, paramla yapmak istemiyorum çünkü
bu ülke riskli bir ülke, her an ne olacağı belli olmayan bir ülke;
ben bunu dış kaynakla yapacağım, kredi bulacağım
ama bana bir kefil lazım. Proje 1 milyarın altında olduğu
için hazineden kefillik alınamamış. Ulaştırma
Bakanlığı demiş ki: O zaman biz kefil olalım.
Karşımıza da böyle bir madde gelmiş. Israrla sorduk
Komisyonda -Ulaştırma Bakan Yardımcısı burada, ilk
imza sahibi Plan ve Bütçe Komisyon üyesi Sayın Milletvekili burada- demişiz ki, ısrarla
sormuşuz, 15 Mart 2020den sonra, bugüne kadar yap-işlet-devret
kapsamında ya da kamu-özel iş birliği kapsamında
Ulaştırma Bakanlığının yaptığı
ihaleler nelerdir? demişiz. Cevap alamamışız. Bu
ihaleleri hangi firmalar yaptı? demişiz. Cevap
alamamışız. Kaç tanesinin uygulama sözleşmesi
imzalanmadı? demişiz. Ses yok. Hangi firmaların yurt
dışından finansmana ihtiyacı var? demişiz. Cevap
verilmemiş. Bu firmalar, yurt dışından hangi kuruluşlardan
ve hangi şartlardan ve hangi garantileri sunarak krediyi çekecekler?
demişiz. Kimseden ses seda yok. Cevap vermiyorlar çünkü sebebi belli. Son
bir yıl içerisinde, son on iki ay içerisinde yap-işlet-devret
kapsamında yapılan, (21/b)yle yapılan 12 tane ihalenin sadece 4
tanesini Elektronik Kamu Alımları Platformunda
yayınlamış bir iktidardan bahsediyoruz. O 4 tanesi de
yandaş 5li çeteye gitmiş.
Şimdi, bu kanun teklifinin gerekçesine
bakıyorum, bu maddenin gerekçesine bakıyorum. Bu maddenin
gerekçesinde şöyle bir şey diyor: İçinde bulunulan küresel
koşullar, salgın için alınan tedbirler ve küresel finans
piyasalarının içinde bulunduğu durum sebebiyle,
yap-işlet-devret projesini yapacak olan firmanın finansman
ihtiyacını karşılamak için
Şimdi, buradan -el insaf, arkadaşlar-
sormak lazım: Küresel koşullar nedeniyle, salgın nedeniyle,
içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar nedeniyle finansmana yani
paraya ulaşamayan tek firma bu yap-işlet-devret projesini yapacak
firma mıdır? Bu ülkede 2 milyona yakın esnaf bir
yıldır kredi bulamıyor, çektiği krediyi ödeyemiyorken, bu ülkede
on binlerce öğrenci KYK borçlarını ödeyemiyorken çiftçi
boğazına kadar, gırtlağına kadar borca
batmışken, küçük işletmeler kepenk kapatmış, binlerce
işçi işten çıkartılmışken bir tek paraya
ihtiyacı olan -iktisadi terimle- finansmana ihtiyacı olan yap-işlet-devret
projesini yapacak firma. Yani bu, aklımızla alay etmekten başka
bir şey değil.
Israrla burada şunu söylüyorsunuz, diyorsunuz
ki: Kardeşim, koşullar ne olursa olsun, dünya batsın
çıksın, ekonomik kriz hangi boyutlara ulaşırsa
ulaşsın, enflasyon ne olursa olsun, işsizlik hangi rakamlara
ulaşırsa ulaşsın yandaş yol yapacak, yandaş köprü
yapacak, yandaş otoyol yapacak, yandaş havaalanı yapacak,
yandaş hastane yapacak; ey vatandaş sen de, 400 çeşit vergi
ödeyen vatandaş sen de geçsen de geçmesen de, yatsan da yatmasan da, uçsan
da kaçsan da buraya para ödeyeceksin. Dahası, bitmemiş Eğer bu
firmanın alacağı rakam geçiş garantileriyle, hasta
garantileriyle dolmazsa ben de hazineden sana para aktaracağım.
demişsiniz. Daha, yetmemiş, demişsiniz ki: Kardeşim, sen
ihaleyi yaparken cebine de dokunma, biz senin çektiğin ya da
çekeceğin bütün kredilere kefil oluruz. Bu şartlarda, 83 milyonluk
Türkiyede, bu ihaleyi sokaktan geçen herkes yapar arkadaşlar, sokaktan
geçen herkes yapar bu ihaleyi. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, sadece önümüzdeki üç yılda bu
yap-işlet-devret projeleri için sağlık alanında 60 milyar
lira yani eski parayla 60 katrilyon lira ödeyeceğiz. Ulaştırma
alanında, önümüzdeki üç yılda 49 milyar lira para ödeyeceğiz.
Zaten bu salgın koşullarında, bu yap-işlet-devret projeleri
kapsamında yapılan örneğin İstanbul
Havalimanının işletmecisine siz iki yıl kira ödemesini
erteleyiverdiniz; kiralarını ertelediniz, borçlarını
ertelediniz ama alacaklarını ertelemediniz. Şimdi de üstüne,
tutmuşsunuz, yeni yap-işlet-devret projeleriyle kefilliğinizi
Hazine ve Maliye Bakanlığından Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığına alıyorsunuz. Şimdi soru
şu: Hazine ve Maliye Bakanlığı bu projeleri kefil olmaya
değer görmedi mi? Neden Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı devreye giriyor? Buradaki sırrı elbette ki
çözeceğiz, çözeceğiz ama olan bu ülkeye olacak. Bu ülkedeki
işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, enflasyonun, hayat
pahalılığının en büyük sebebi işte bu
yap-işlet-devret ve kamu-özel iş birliğiyle yapılan ve vatandaşın
vergilerini yandaşların kasasına aktarmaya yarayan bir servet
aktarım mekanizması olan bu projelerdir değerli arkadaşlar.
Biz ısrarla bu kürsülerden sizi yıllardır uyarıyoruz. Yapmayın,
etmeyin; bu ülkenin servetini, bu ülkenin kaynağını bu
şekilde harcamayın. diyoruz ama buna rağmen bizi
dinlemiyorsunuz, yapmaya devam ediyorsunuz.
Son söz olarak şunu söyleyeceğim: Burada
ne söylersek söyleyelim siz bu projeleri yapmaya devam edeceksiniz, ellerinizi
kaldırıp indireceksiniz ama Cumhuriyet Halk Partisinin
iktidarında halkın malı halkın olacak; Cumhuriyet Halk
Partisinin iktidarında yap-işlet-devretle yapılan bütün
projeler, otoyollar, köprüler, hastaneler, hepsi
kamulaştırılacak, yeniden halkın malı olacak;
hiçbirimiz yatmadığımız hastaneye, geçmediğimiz yola,
köprüye, uçmadığımız havaalanına para ödemek zorunda
kalmayacağız.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
sırası İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kayaya aittir.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Sayın Genel
Kurul; bugün, miraç günü. Miraç dediğimiz şeyi tabii ki
anlamamız gerekiyor. Sadece sıradan bir kandil kutlaması
değildir miraç. Miraç, isra yürüyüşüdür. İsra ise
barışa, barış yurduna bir yürüyüştür. Barışa
teslim olmayı, barışa yürümeyi,
yaşadığımız toprakları bir barış
yurduna dönüştürmeyi hedefleyemeyenler ne derlerse desinler miracı
anlayamamışlardır. İsra yürüyüşümüz kutlu olsun,
barışa, barış yurduna yürüyenlere mübarek olsun.
Bir diğer konu ise bugün, İstiklal
Marşının kabul edilişinin 100üncü yıl dönümü. Bu
vesileyle Mehmet Akif Ersoyla ilgili alıntılar
paylaşılıyor, anılar paylaşılıyor, gündem
ediliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bununla ilgili bazı
programları oldu, etkinlikler olmaya devam ediyor. Fakat Mehmet Akif Ersoy
pek çok dizeleri, sözleri, yaşamı, pratiğiyle bugün
yaşasaydı, Türkiyede nasıl bir şahsiyet olarak kabul
edilirdi? İtham edilirdi? Sadece tek bir şiirinden ufak bir bölüm
sizlere nakletmek istiyorum:
Haya sıyrılmış inmiş, öyle
yüzsüzlük ki her yerde
Ne çirkin yüzleri örtermiş meğer o incecik
perde
Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul
Yalan râiç, hıyanet mültezem, her yerde hak
meçhul
Ne tüyler ürperir Ya Rab, ne korkunç inkılab
olmuş
Ne din kalmış ne iman, din harab, iman
türab olmuş
Mehmet Akif Ersoy bu sözleriyle, bu
düşüncesiyle, bu pratiğiyle bugün yaşasaydı sizin
iktidarınızda ya haindi ya teröristti ve yeri de zindan
olacaktı.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda,
tabii ki geçtiğimiz günlerde 8 Mart vesilesiyle Türkiyenin her bir
tarafında kadın etkinlikleriyle, açıklamalarıyla,
yürüyüşleriyle, ülkemizde kadınların rengiyle, meydanları
doldurmasıyla, kadınların sesleriyle, sözleriyle bir hareketlilik
ortaya çıktı ve bu hareketlilik öyle bir hareketlilik ki artık
bastırılamıyor, sesler kesilemiyor. Kadınlar, Türkiyenin
her bir tarafında, sokak sokak, meydan meydan, meydanları doldurarak
AKP iktidarının 19uncu yılının bitmek üzere
olduğu yılda Yeter artık! diye isyan seslerini
haykırdılar, itirazlarını yükselttiler; polisin copuna
rağmen, kelepçelerine rağmen, müdahalelerine rağmen,
gazlarına rağmen. Ve bu vesileyle özellikle kadınların ev
hapsine mahkûm edilmeleri, hapsetmenin AKP iktidarında yeni bir sürece
evrildiğini gördüğümüz bugünlerde, maalesef muhalefette sesini
yükseltenlere, özellikle başta kadınlar olmak üzere, ev hapsi
verilmeye başlandı, ilçe hapsi verilmeye başlandı.
Arkadaşlar, değil o açtığınız, toplama
kamplarına döndürdüğünüz zindanlar, hapishaneler, her birimizin evini
zindanlara da döndürseniz kadınlar, seslerini çıkarmaya devam
edecekler, sizin evlerimize mahkûm etmeye
çalıştığınız kelepçeleri reddedecekler, itiraz
etmeye devam edecekler, sokağa çıkmaya devam edecekler; ondan dolayı
kadınlardan korkan bir AKP iktidarı var karşımızda.
Kadınların muhalefetinden korkan bir iktidar, gençlerin sesinden, hak
taleplerinden, kendi taleplerini ortaya koyan dirençlerinden korkan bir iktidar
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Muhalefet, kadınlar, gençler,
yaşlılar elbette ki yanlışları söylemeye devam
edecekler. Sizin zulümlerinize, yanlışlarınıza tabii ki
teslim olmayacağız, tabii ki biat etmeyeceğiz, tabii ki amma bu
kürsülerde, amma alanlarda, amma salonlarda -ne kadar rahatsız
olursanız olun- sözümüzü söylemeye, doğruları haykırmaya,
doğruları halkımızla paylaşmaya tabii ki devam
edeceğiz. Mart ayı bu vesileyle yılın en hareketli, en
yoğun, en aktivitesi yüksek olan aylardan bir tanesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Ve bunun için de bizler her
fırsatta, AKPnin insanların umudunu çaldığı,
vicdanlarını çürüttüğü, inançlarını
yozlaştırdığı politikalarını halka anlatmaya
devam edeceğiz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim
inanır ki?
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul)
İthamlarını ve partimize yönelik iddialarını
reddediyoruz; geçmişte çok defa dinledik aynı sözleri;
cevaplarımız kayıtlarda mevcuttur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kimse
inanmıyor zaten.
BAŞKAN Şahıslar adına söz
sırası Adana Milletvekili Sayın Mehmet Şükrü Erdinçe
aittir.
Buyurunuz Sayın Erdinç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine, birinci bölümde, şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Öncelikle Miraç gecenizi, Miraç Kandilinizi
kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada şehrimizi ilgilendiren,
Adanamızı ilgilendiren bir hususun çözümü konusunda bir kanun
teklifi var. Teklifin 1inci maddesinde, bu hususta birkaç değerlendirme
yapmak istiyorum. Dünden beri kanun teklifinin geneli üzerinde yapmış
olduğumuz görüşmeler ve bugün birinci bölümde yapmış
olduğumuz görüşmelerde bütün siyasi parti gruplarından
konuşan milletvekillerimizin olumlu görüşlerini dinledik, bazı
hususlarda da hassasiyetlerini dile getirdiler, inşallah o hassasiyetler
de bizler tarafından kanunun uygulanması aşamasında ciddi
şekilde takip edilecektir.
Gerçekten önemli bir sorunu çözüyoruz. 1949
yılında, 1950 yılında ve 1951 yılında Adanada
meydana gelen sel felaketi ve Seyhan Nehrinde yaşanan taşkınlar
sebebiyle birçok yerleşim yeri ve tarım arazisi sular altında
kalmıştır. Bu dönemde, bu sorunu çözmek adına, dönemin
ismiyle Sular İdaresi Seyhan Nehrinin her iki yakasına, sağ ve
sol taraflarına sedde inşaatı yapmaya karar vermiş ve bunun
çalışmasına başlamıştır. Bu çalışma
sırasında özelikle sedde inşaatı arasında kalan 11
yerleşim yerinin taşınması, kamulaştırılması
söz konusu olmuş, buradaki vatandaşlarımızın evleri
kamulaştırılmış ve kendilerine evlerini yapmak üzere
yeni yerler tahsis edilmiştir. 1960 ve 1970li yıllarda yapılan
üç ayrı kadastro çalışmalarında bu yerleşim
yerlerindeki tapular 8 köyde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
adına, 3 köyde de Maliye hazinesi adına tapuya tescil edilmiş,
bu tapuya tescil işlemi sırasında da hak sahiplerinin isimleri
tapunun beyanlar kısmına yazılmıştır. Sorunun
çözümü konusunda önemli çalışmalar olmuş, özellikle sorunu
ilgilendiren bu köylerden Karataş ilçemizdeki Damlapınar Mahallesi;
Yüreğir ilçemizdeki Gümüşyazı ve Karaahmetli mahalleleri; Seyhan
ilçemizdeki Dervişler, Hadırlı, Karayusuflu, Mürseloğlu,
Salmanbeyli ve Yalmanlı mahalleleri ile Tarsus ilçesine bağlı
Çöplü ve Kefeli mahallelerindeki sorunun çözümü noktasında uzun dönem
çalışmalar yapılmış. 1970li yıllarda kanuni bir
düzenlemeyle sadece Hadırlı Mahallesinin tapu problemi
çözülmüş, diğer 10 mahallenin tapu problemi maalesef bugüne kadar
gelmiştir. Biz de bu hususta seçim bölgemizde yapmış
olduğumuz, bu mahallelere yapmış olduğumuz ziyaretlerde
vatandaşlarımızın taleplerini idari yollardan çözme
noktasında gayret göstermemize rağmen maalesef çözüm
olmamış ve tek çözümün kanuni bir düzenleme olduğu maalesef
ortaya çıkmıştı ve bugün de inşallah bu kanuni
düzenlemeyle bu sorunu ortadan kaldıracağız.
Düzenlemenin yasalaşmasıyla birlikte Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım ve Orman
Bakanlığımız işin esasının nasıl
olacağı şeklinde bir yol ve yöntem belirleyecekler. Akabinde
vatandaşlarımız, altı aylık süre içerisinde,
valiliklerde kurulan komisyonlara başvurularını yapacak ve
komisyonlar bu başvurular üzerinde değerlendirmelerini yapıp hak
sahiplerine tapularını verme noktasında kararlar alacaktır.
Tabii, burada bazı hassasiyetler de dile
getirildi demiştim. Bu hassasiyetlerden biri özellikle rayiç bedelle
ilgili konuydu. Burada biz bu sorunun çözümü noktasında ilgili kurumlarla
uzun zamandır çalışıyoruz. Bu yapmış
olduğumuz çalışmalar neticesinde buradaki rayiç bedel de az çok
ortaya çıkmış durumda. Burada rakam vermek doğru olmaz ama
özellikle belediyelerin bu husustaki rayiç rakamları dikkate
alındığında çok cüzi rakamlar olduğunu inşallah kanunun
uygulaması aşamasında hep birlikte göreceğiz.
Burada diğer önemli bir husus da -belki dile
getirdi arkadaşlarımız, ekilen biçilen arazilerden bahsettiler-
burada ekilen biçilen hiçbir arazi yok. Toplam 952 tane tapudan bahsediyoruz.
Bu 952 tapunun toplam büyüklüğü 818 dekar. En büyük parsel de 980 metrekare,
en küçüğü de 500 metrekare yani devasa alanlardan, büyük yerlerden
bahsetmiyoruz; çok küçük alanlar. İnşallah, bu kanunun çözümüyle
birlikte, bu kanunun yasalaşmasıyla birlikte
vatandaşlarımız tapularına kavuşacaklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Erdinç.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
Böyle önemli, mübarek bir güne de denk gelmesi, bu
kanunun, bu maddenin çözümü için de gerçekten güzel bir tevafuk. Katkı
veren başta Komisyon üyelerimize ve bütün siyasi parti gruplarındaki
milletvekillerimize hemşehrilerim adına teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Biz de
seni tebrik ediyoruz Şükrü Bey, yetmiş yıllık problemi
çözüyorsun.
BAŞKAN Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine yerlerinden söz vereceğim.
Sayın Tutdere
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, ülkede de Adıyaman ilinde de milletin tek gündeminin
işsizlik ve yoksulluk olduğuna, hayat pahalılığı
ve geçim derdi yaşayan hemşehrilerine yeni iş imkânı
sağlayacak yatırımları bir an evvel bitirmeleri için
iktidara seslendiğine ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
İktidar olarak gündemi ne kadar
değiştirmeye çalışırsanız da Türkiyede ve
Adıyamanda milletimizin tek gündemi işsizlik ve yoksulluk.
Adıyamanda Adalet Bakanlığının İŞKUR
üzerinden açtığı 9 kişilik temizlik görevlisi kadrosuna
dört günde rekor bir başvuruyla toplam 5.217 kişi başvuru
yaptı. Binbir umutla temizlik görevlisi kadrosuna başvuranlar
arasında binlerce üniversite mezunu gencimiz ile ilk ve ortaöğretim
mezunu gençlerimiz bulunmaktadır. İşte, AK PARTİnin on
sekiz yılda Adıyamanı ve Türkiyeyi getirdiği tablo bu.
Buradan iktidara ve Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum:
Hayat pahalılığı ve geçim derdi yaşayan
hemşehrilerimize yeni iş imkânı sağlayacak
yatırımları bir an evvel bitirin; halkımızın
aş ve iş taleplerini bir an evvel karşılayın diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın İlhan
43.-
Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Tebliğler Dergisine göre Millî Eğitim
Bakanlığında 2019 yılında 7.072 personelin ödül
aldığına, gelen yoğun şikâyet üzerine Bakanlığa
konuyla ilgili soru önergesi gönderdiklerine, Bakanlıkça sadece yönetmelik
maddesinin cevaba iliştirildiğine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tebliğler Dergisine göre Millî Eğitim
Bakanlığında 2019 yılında 7.072 personel ödül
aldı ancak Kırşehirdeki öğretmenlerimizden gelen
yoğun şikâyet üzerine Bakanlığa konuyla ilgili önerge
gönderdik ama Bakanlık cevaben, devlet adabına yakışmayan
bir şekilde, yasama organının denetim yollarından biri olan
önergeyi dikkate almamış, sadece yönetmelik maddesini cevaba
iliştirmiştir. Halkın iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet
Meclisine böyle laçka bir cevap vermek devlet nezaketiyle
uyuşmamaktadır. Sayın Bakana sesleniyorum:
Bürokratlarınız işi sulandırıyor olabilir ama ben
ödüllerin sendikalara göre dağılımını, sınavlarda
çok başarılı olup da hiçbir öğretmenin
ödüllendirilmediği Kırşehir gibi illerin neden
cezalandırıldığını, ödül alan idari kadro ve
diğer personelin karşılaştırmalı yüzdelik
oranlarını sormaya cevap alana kadar devam edeceğim. Umarım
Sayın Selçuk her zaman olduğu gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
44.-
Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, çalışan kadınların
taleplerinden birisinin doğum borçlanması olduğuna, şu anki
yasal düzenlemelerin sorunu çözmekten uzak olduğuna ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İki gün önce 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Günüydü. Emekçi sözcüğünden iktidar ortaklarının
hoşlanmadığını biliyoruz. Şu an iktidarda olan
zihniyet, yurttaş yerine tebaa, emekçi yerine köle istiyor.
Bizim için emek en kutsal değerdir.
Kadınlar en çok ayrımcılığa uğrayan, emeklerinin
karşılığını alamayan; evde, işte, sokakta
ezilen kesimlerdir. Türkiyede çalışan kadınların birçok
sorunu ve talebi var. Bunlardan birisi de doğum borçlanmasıdır.
Kadınların kaç çocuk doğuracağı ya da çocuk
doğurup doğurmamayı seçmesi onların kararıdır,
buna karışmak devletin işi ve haddi değildir. Ancak
devletin görevi olan şey, kadınlara haklarını vermektir.
Bunlardan biri de doğum yapan kadınlara doğum borçlanması
hakkını vermektir. Şu anki yasal düzenlemeler sorunu çözmekten
uzaktır. Yapılması gereken, bütün kadınları kapsayan,
gerçekten sorunları çözen bir doğum borçlanması düzenlemesi
yapılmasıdır. İktidar, çocuk sayacağına, kadınlara
hakkını versin.
BAŞKAN Sayın Ünsal
45.-
Ankara Milletvekili Servet
Ünsalın, bağımsız bir bilim ve meslek alanı
olmasına rağmen psikoloji için hâlâ yasal bir düzenleme ve denetim
yasası çıkarılmamasının büyük bir hata olduğuna,
koşul ve esasların belirlendiği psikolog meslek yasası için
acilen yasa çıkarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Türkiyede görmezden gelinen ancak toplum açısından
çok önemli bir eksiklik var. Bağımsız bir bilim ve meslek
alanı olmasına rağmen, psikoloji için hâlâ yasal bir düzenleme
ve denetim yasası çıkarılmaması büyük bir hatadır.
Resmî ve özel kuruluşlarda binlerce psikoloji mezunu olmasına
rağmen, bu mesleğin ve uzmanlık alanlarının standart
bir tanımı yoktur ve de özel hastanelerde yeri de yoktur.
Coronadaki kaos, siyasi ve ekonomik çöküş
nedeniyle giderek artan psikolojik sorunların çok
yaşandığı ülkemizde psikoloji alanı çok kritik
önemdedir. Bu nedenle psikoloji alanına çağdaş standartlar
uygulanmalı, koşul ve esasların belirlendiği psikolog meslek
yasası için acilen çalışma yapılmalı ve yasa
çıkarılmalıdır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
46.-
Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, Ordu ili Fatsa ilçesinde altın madenine alan açmak için
ağaç katliamı başladığına, ÇED izni olmayan
bölgede genişletme izni çıkmadan kanunsuz kesim yapılarak suç işlendiğine, Ünye ve Fatsa
ilçelerindeki Orman İşletmeleri yetkilileri hakkında
savcılığa suç duyurusunda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bu sabah saatlerinde Fatsada altın madenine
alan açmak için ağaç katliamı başladı, 4.872 ağaç
hukuksuz bir şekilde katlediliyor. Bu hukuksuzluğu önlemek için
defalarca önerge verdik, yetkilileri uyardık. ÇED izni olmayan bölgede
genişletme izni çıkmadan kanunsuz kesim yapılıyor, suç
işleniyor. Millet adına, devlet adına görev yapan yetkililer
altın şirketine taşeronluk yapıyor.
Ünye ve Fatsa Orman İşletme yetkilileri
hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyorum. İnfaz
ekipleri gibi, işgalci emperyaller gibi sabah erken saatte
saldırıya geçtiler. İnancınız da mı yok? Kandil
günü gidip ağaç kesiyor, canlar yakıyorsunuz; sizin doğaya
sevginiz, cana saygınız da mı yok? Aşağıdan
yukarıya bütün sıralı amirler bu yaptıklarının ve
yapacaklarının bedelini er ya da geç kanun karşısında
verecekler. O gün geldiğinde bu ağababalarınız da sizi
maşa olarak oraya sürenler de ortada olmayacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tiryaki
47.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin, Batman ili Sason ilçesi Gürgenli köyünden ilçe merkezine giden
minibüsün uçuruma yuvarlanması sonucu meydana gelen kazada
yaşamını yitiren 2 öğrenciye Allahtan rahmet,
yaralıların da bir an önce sağlıklarına
kavuşmalarını dilediğine, köy okullarının
açılıp çocukların daha fazla mağdur edilmemesi için
iktidara seslendiklerine ilişkin açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu sabah, seçim bölgem olan Batmanın Sason
ilçesinde bir kaza gerçekleşti. Gürgenli (Kaçrenk) köyünden ilçe merkezine
geldiği sırada bir minibüsün uçuruma yuvarlanması sonucu 2
öğrenci yaşamını yitirdi, 3ü ağır olmak üzere
çok sayıda hemşehrim yaralandı. Kazada yaşamını
yitirenlere Allahtan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum. Ayrıca,
yaralıların da bir an önce sağlıklarına ve
sevdiklerine kavuşmasını diliyorum.
Daha önce defalarca söyledik, defalarca söyledim;
köy okullarının kapatılması nedeniyle
taşımalı olarak veya kendi olanaklarıyla ilçelere gitmek
zorunda kalan öğrencilerimizin geçirdiği ve yaşamını
yitirdiği ilk kaza bu değil, taşımalı eğitim
öldürmeye devam ediyor. İktidara buradan sesleniyoruz: Köy
okullarını açın, çocuklarımızı daha fazla
mağdur etmeyin, ölüme mahkûm etmeyin.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
48.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, yüz yıl önce bugün, 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen
İstiklal Marşının Türk milletinin ortak sesi
olduğuna, İstiklal Marşının TBMMde Kabulü ve Mehmet
Akif Ersoyu Anma Gününde başta vatan şairi Mehmet Akif Ersoy olmak
üzere şehitleri rahmetle, gazileri minnetle andığına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bundan yüz yıl önce bugün, 12 Mart 1921 tarihinde
kabul edilen İstiklal Marşı, tarih boyunca sayısız
destanlar yazmış kahraman milletimizin, vatanımızın
bağımsızlığı ve hürriyeti için göstermiş
olduğu büyük fedakârlık ve kahramanlığın adı,
Türk milletinin ortak sesidir. İstiklal Marşımızın
büyük şairi Mehmet Akif, İstiklal Savaşında Türk
milletinin ne için savaştığını, hangi duygularla
vatanını koruduğunu bu şiirinde çok açık bir
şekilde ortaya koymuştur. Bu nedenle, İstiklal
Marşımız, tarihimizi, millî karakterimizi, Millî Mücadelenin
heyecanını ve duygularını içinde taşıyan, edebiyatımızın
seçkin bir örneği olarak kabul edilmektedir.
Bu duygularla, İstiklal
Marşımızın TBMMde kabulü ve Mehmet Akif Ersoyu anma
gününde başta vatan şairi Mehmet Akif Ersoyu ve aziz
şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnetle anıyor, aziz
milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
49.-
Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, hem sağlık sorunları hem de ekonomik
buhranı bir arada yaşayan vatandaşın pandemi sürecinde
uygulamaya konulan kısa çalışma ödeneğinde büyük sorunlarla
karşılaştığına ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Coronavirüs yurdumuzun her bölgesinde büyük
sıkıntı yaşatıyor. Hem sağlık sorunları
hem de ekonomik buhranı bir arada yaşayan vatandaş, bir de
pandemi sürecinde uygulamaya konulan kısa çalışma
ödeneğinde büyük sorunlarla karşılaşıyor. Bu ödenek
vatandaşın derdine derman olmadığı gibi, kısa ve
uzun vadeli sigorta primleri yatırılmamakta, sadece sağlık
sigortası primi yatırılmaktadır. Bu durum, çalışan,
daha doğrusu çalışamayan vatandaşların emeklilik prim
gün sayılarını da olumsuz etkilemektedir. Zaten yetersiz olan
kısa çalışma ödeneği artırılmalı, kısa
ve uzun vadeli sigorta primleri de yatırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Filiz
50.-
Gaziantep Milletvekili İmam
Hüseyin Filizin, Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde
dünyanın birçok ülkesinde kadın parlamenterlerin kendi hükûmetlerini
Çin devletinin Uygur Türkü kadınlara yapılan zulmü durdurmak üzere
acilen göreve çağırdıklarına, Gazi Meclisin bu sesi duyup
gerekli tepkiyi vereceğine olan inancını koruduğuna ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde
dünyanın birçok ülkesinden kadın parlamenterler, yüz binlerce Uygur
kadınının Çin devleti tarafından zorla
kısırlaştırıldığını, zorla kürtaj
yaptırıldığını, reddedenlerin toplama
kamplarına gönderildiklerini, bu kamplarda cinsel tacize ve işkenceye
maruz kaldıklarını, gardiyanların tecavüzüne
uğradıklarını, bu tacizlerin insanlığa
karşı işlenmiş suçlar ve soykırım olduğunu,
bu zulüm ve soykırıma karşı bütün ulusal ve
uluslararası yollarla incelemelerin yapılmasını,
dünyanın bu kadınların eziyet çekmelerine müsaade etmemesi
gerektiğini belirterek kendi hükûmetlerini Çin devletini durdurmak üzere
acilen göreve çağırmaktadırlar.
Bugün Uyur Türkleriyle ilgili İYİ
PARTİ Grubumuzun önergesi reddedilmiş olsa da ben yine de Gazi
Meclisimizin bu sesi duyup gerekli tepkiyi vereceğine olan
inancımı koruyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başkan
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Sayın
Başkan, iki hususta kısa açıklama yapmak için söz aldım,
teşekkür ediyorum.
Celadet Gaydalı Bey Kurum tarafından
doğrudan görevlendirilecek firmalar 5369 sayılı Kanunun 3üncü
maddesinde belirtilen ilkelere uyacak mı? diye bir soru yöneltmişti.
BTK tarafından doğrudan belirlenecek firmalar haberleşme hizmeti
veren değil, sadece altyapı inşa edecek olan firmalar. Ülkemizde
haberleşme hizmeti veren 3 işletme var. Altyapı inşa eden
ve BTK tarafından görevlendirilecek firmalar, altyapıları bu 3
işletmeci adına inşa edecekler, dolayısıyla kendileri
haberleşme hizmeti veremeyecekler. 3üncü maddede belirtilen ilkelere
uygun altyapı hizmeti verme durumundalar.
Bir de Hasan Baltacı Bey 21/b ihalesiyle
çağırılan, davet edilen firmalar konusunu gündeme getirdi. Bu
tartıştığımız 2nci maddede yap-işlet-devret
modeliyle yapılan, 3996 sayılı Kanuna göre yapılan
uluslararası yarışmaya açık, açık, şeffaf ihaleler,
yeterliliği olan her firmanın girebileceği, girdiği
ihaleler, davetiye usulüyle yapılan ihaleler değil. Bunu düzeltme
ihtiyacı duyduk.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Biz de teşekkür ediyoruz.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan rayiç bedeli
üzerinden doğrudan satışını ibaresinin bedelsiz
devrini olarak, doğrudan ibaresinin devrini şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Peköz Tulay Hatımoğulları Oruç İmam Taşçıer
Adana Adana Diyarbakır
Hüseyin Kaçmaz Kemal Bülbül Hüda Kaya
Şırnak Antalya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurunuz Sayın Oruç. (HDP
sıralarından alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu görüştüğümüz maddeyle
Seyhan Nehrindeki taşkınları önleme amacıyla yapılan
seddelerin içinde kalan ve bu nedenle 1949 ve 1951 yılları
arasında binaları kamulaştırılan köylerde köylülere
tahsis edilen arazilerin mülkiyetinin rayiç bedel üzerinden hak sahiplerine
satılmasının önü açılacak.
Söz konusu maddenin, uzun yıllardır
yaşayan insanların mağduriyetini gideceği aşikâr. En
nihayetinde, biz bu maddenin bu amaca hizmet etmesi bakımından bu
şekilde geçmesini tabii ki istiyoruz.
Burada şunu bir hatırlatmakta fayda var:
Adananın Seyhan ilçesine bağlı Hadırlı,
Yalmanlı, Karayusuflu, Salmanbeyli, Mürseloğlu, Dervişli
köyleri; Karataş ilçesine bağlı Damlapınar köyü;
Yüreğir ilçesine bağlı Kuranşa (Gümüşyazı)
köyleri; Mersinin Tarsus ilçesine bağlı Çöplü ve Kefeli köyleriyle
toplam 11 yerleşim yeri bu su taşkınlarından
etkilenmiş ve çıkacak olan bu yasayla buralarda, bu köylerde
oluşmuş olan mağduriyet giderilecektir.
Burada, tabii, Komisyondaki
arkadaşlarımız şunu ifade ettiler: Bu rayiç bedelin hiçbir
şekilde alınmaması. Hiçbir bedel alınmaması,
özellikle içinden geçtiğimiz ekonomik krizde, bu corona
koşullarında bu ekonomik krizin daha da derinleşmesi, temsili
bir fiyat olduğu söylense dahi bu fiyatın, bu bedelin hiçbir
şekilde alınmaması gerektiğini ifade ediyor ve bu
şekilde bu maddenin düzeltilmesini talep ediyoruz.
Evet, yine seçim bölgem olan Adana ve hemen
yanı başındaki Mersini ve dolayısıyla Mersin ve Adana
halkını doğrudan ilgilendiren bir konuya daha işaret etmek
isterim. Özellikle ulaşımın
pahalılaştığı bir dönemden geçiyoruz.
Ulaşımın bu süreçlerde ne kadar pahalandığına
dair bu kürsülerden çokça konuşmalar yapıldı. 28 Mart 2020
tarihinden bugüne kadar pandemi nedeniyle Adana-Mersin tren seferleri
kısıtlanmış durumdadır. Adana-Mersin bölgesel tren
seferleri başta olmak üzere elbette ki bütün yurttaşların
yolculuk yapma hakkını ve ucuz bir şekilde buna uluşma
hakkını her daim genel olarak savunduk. Bakın, günlük olarak
yaklaşık 12 bin insan Adana-Mersin hattında işi için,
sosyal aktiveler için gidip geliyor. 12 bin insan bu konuda mağdur; ya
özel aracıyla gelmek zorunda ya farklı toplu
taşımaları kullanıyor; hem pahalı hem pratikte
olmuyor, yolda da çeşitli gecikmeler oluyor. Biz daha önce bir soru
önergemizle ulaştırmıştık bu sorunu ama bu konuya dair
ümit ediyoruz ki en hızlı şekilde bu sorun da hallolur.
Bir diğer değinmek istediğim konuysa
Devlet Demiryolları emekçilerinin yaşadığı sürgünler
ve yaşadığı ihraçlardır. Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığına bizler bu konuyu çeşitli
şekillerde dile getirdik. Bu tabii ki yeni bir süreç değil, uzunca
bir zamandır Türkiyede sendikal mücadele içinde olan, Türkiyede
emeğinin hakkını savunanları işiyle,
aldığı ücretle terbiye etmeye çalışan bir iktidar var
karşımızda. Ne yazık ki şunu üzülerek ifade ediyoruz
ki: Çine ilk ihracat trenimiz yola çıkıyor. diye gerek
Bakanın gerekse Cumhurbaşkanının yaptığı
açıklamanın akabinde, Birleşik Taşımacılık
Çalışanları Sendikası (BTS)nin yapmış
olduğu bir basın açıklamasının hemen akabinde
sürgünler ve ihraçlar başladı. Bu konuda Devlet Demiryolları
emekçileri, mağduriyetlerini ifade etmek ve taleplerinin görünür
olmasını sağlamak için Türkiye'nin dört bir yanından
Ankaraya yürüyüşler gerçekleştirdiler, çoğu vakit kolluk
kuvvetlerinin engellemeleriyle ve baskısıyla
karşılaştılar. Ama şunu bilmeniz gerekir ki liyakatsiz
atamanın en fazla yaşandığı kurumlardan biri Devlet Demiryollarıdır.
Bu liyakatsizliğin üzerine aynı zamanda siyasi hesaplaşmayı
da eklediğinizde, BTS üyesi dâhil olmak üzere, muhalefette bulunan birçok
kesimin sürgünlerinin ve ihraçlarının gerçekleştiğine
tanıklık ediyoruz.
Buradan bir kez daha muhataplarına iletmek
istiyoruz ki işten atılan Devlet Demiryolları emekçileri
işe geri alınsın, sürgün edilenler ise çok acil bir biçimde
yerlerine geri gönderilsin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
1inci maddesiyle 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına
Karşı Korunma Kanununa eklenen geçici 1inci maddedeki idareye
ibaresinin yönetime olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Müzeyyen Şevkin İsmet Tokdemir
Sivas Adana Hatay
Mürsel Alban
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurunuz Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Seyhan Nehrinde
geçmiş yıllarda, 1949lu yıllarda sık yaşanan
taşkınlar sonrası 1950 ve 1951 yılları arasında
Seyhan Nehrinin sağ ve sol sahillerinde sedde inşaatı
yapılmıştır Devlet Su İşleri tarafından ve
bu sağ ve sol seddelerin içerisinde kalan yerleşim alanları da
seddelerin dışına taşınmıştır.
Yaklaşık yetmiş iki yıldır bu insanların mülkiyet
problemi çözülmemiş. 1968li yıllarda bir kısmı Maliyeye
geçmiş, bir kısmı da Devlet Su İşlerinin mülkiyetinde
kalmış olan bu sorunun çözülmesi elbette olumludur. Keşke on
dokuz yıl beklenmeseydi. Buradan yine söylüyorum, daha önce
çözülebilmiş
Ama yine de çözülmüş olmasını olumlu
bulduğumuzu buradan ifade ediyorum tabii ki.
Adana ili Seyhan ilçesinde Hadırlı,
Yalmanlı, Karayusuflu, Salmanbeyli, Mürseloğlu, Dervişli ile
Karataş içindeki Damlapınar ve Yüreğirdeki Gümüşyazı
ve Karaahmetli köyleri ile Mersin Tarsus ilçe sınırı içindeki
Çöplü ve Kefeli köylerinin seddelerin dışına
çıkarılmasıyla ilgili yaşanan mağduriyetleri bu kanun
maddesiyle giderilmiş olacaktır.
Tabii, yine, burada en önemli başlık rayiç
bedeli arkadaşlar. Rayiç bedelinin mümkünse hiç alınmaması
-Komisyonda da önerdiğim gibi- buradan yapacağım bir öneridir
yine. Çünkü düzenlemenin amacına ulaşabilmesi için bu bölgede,
gerçekten, Adananın güney mahallelerinde oturan bu kesimlerde minimum
seviyede bile tutulsa vatandaşlara yük getireceği ortadadır.
Ülkemizin içinde bulunduğu hem ekonomik kriz hem de o güney bölgelerindeki
ekonomik sorunlar nedeniyle rayiç bedel üzerinden satışın
yapılması değil, mümkünse bedelsiz olarak verilmesi çok
önemlidir. Bu süreçte, tabii, yetmiş iki yıllık süreçte çok
sayıda mülk el değiştiriyor ve sözleşme üzerinden
satışların yapıldığı görülüyor. Muhtarların
imzalarıyla ya da muhtar senediyle birtakım satışların
gerçekleştiği görülüyor.
İkinci önemli sorun yani rayiç bedelinin
yanı sıra ikinci önemli sorun, tabii ki hak sahipliği ve burada
hak kaybının olmaması için oluşturulacak komisyon
içerisinde muhtarların ve ihtiyar heyetlerinin mutlaka bu komisyona dâhil
edilmesi son derece önemli.
Adana ve Mersindeki bu köylerimizde bu karar uzun
süredir bekleniyordu. Eğer yasal değişiklik
yapılmasaydı Devlet Su İşleri bunu tabii ihaleyle
satışa çıkaracaktı, bu da bir sürü hak kayıplarına
neden olacaktı. Bu mağduriyetlerin yaşanmaması için
uygulamanın nasıl yapılacağına ilişkin kanunda
muğlak ifadeler yerine net ve açık ifadelerin olması önem
taşımaktadır. Kullanıcıların mutlaka net olarak
tespiti ve aralarındaki ihtilafın nasıl çözüleceğine
ilişkin mutlaka çözüm önerilerinin de olduğu şekilde düzenleme
yapılmasında yarar görmekteyiz. Her ne kadar itiraz süreciyle ilgili
teklif gerekçesinde açıklamalar yapılmış da olsa,
dediğim gibi, bu muğlak ifadelerin giderilmesi önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu bölge benim
bildiğim bir bölge. Rayiç bedeller, biliyorsunuz, ilçe belediyeleri
tarafından belirleniyor ve metrekare fiyatı 13 ila 70 lira
arasında değişmekte bu bölgede. Yani 1 dönüme yakın
-sayın vekilimiz az önce 900 metreyle 500 metre arasında parsellerin
değiştiğini ifade etti- bir arazi tapusunun verilmesi durumunda
13 bin ila 70 bin lira arasında vatandaşın sırtına yük
binecektir. Dolayısıyla pek çok insanın ödeyemeyeceği bu
paranın
Yeniden satmak isteseler bile bu paraya belki kimseye
satamayacakları bu arazinin yeniden bedelsiz olarak verilmesinin son
derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Sadece 11 köyü içeren, sadece 11
köyden ibaret olan bu sorunun çözülmesi çok önem taşımaktadır.
Vatandaşlarımızın hakkını teslim ederken herhangi
bir bedel ödenmemesi son derece önemlidir.
Değerli milletvekilleri, teklifle ilgili tüm bu
hassasiyetlerin gözetilmesi son derece önemli.
Ayrıca, yine Seyhan ilçemizde Akkapı ve
Bey Mahallelerinde yaklaşık altmış yıldır
çözülmeyen bir sorun daha var; bunun da gündeme getirilmesi, Meclisimizde bu
konunun da gündeme getirilmesi çok önemlidir. Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ait bu arazilerde yaklaşık 400
vatandaşımız mağdur durumdadır, Akkapı ve Bey
mahallelerinde. Burada ikamet edilen evlerden Vakıflar her yıl kira
bedeli almaktadır ve bu artık kangrene dönmüş durumdadır.
Bu sorunun da çözülmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Her yıl
Akkapı ve Bey Mahallelerindeki vatandaşlarımız bu konunun
mağduriyetini yaşamaktadırlar. Bu mağduriyetlerin de
mutlaka giderilmesi gerekmektedir.
Denizi, güneşi, doğası, yaylası,
tarım toprakları, insanlığı ve tarihî geçmişiyle
Türkiyeye büyük değer katan Adanamızın artık hak
ettiği yere ulaşması için AK PARTİnin yüzünü Adanaya
dönmesini diliyorum, iktidarın yatırımlar yapmasını
istiyorum ve bu inançla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Fahrettin Yokuş Ayhan Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Konya Aksaray Adana
Zeki Hakan Sıdalı Feridun Bahşi
Mersin Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurunuz Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuya girmeden, şu anda burada
çalışmalarımıza katkı sağlayan değerli
kadın milletvekillerimizin, çalışan kadın personelimizin ve
tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyor, hepsine
sonsuz saygılarımı sunuyorum.
AK PARTİ iktidarının ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yasama kalitesini yerle bir eden torba kanun uygulamasının
yeni bir örneğiyle karşı karşıyayız. Öyle ki bu
kanun teklifinin başlığı dahi yok. Bazı Kanunlar
başlığı altında Genel Kurulumuza getirilen teklifle,
birbiriyle alakası olmayan tam 7 ayrı kanunda düzenleme yapılmak
isteniyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1inci maddeyle 14/1/1943 tarihli ve 4373 sayılı
Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma
Kanununa geçici bir madde eklenmektedir. Adana Seyhan Nehri civarında
mülk ve arazi sahibi olan hemşehrilerimin sorunlarının
giderilmesi amacıyla getirilen bu 1inci maddeye İYİ PARTİ
olarak olumlu baktığımızı belirtmek isterim.
Kısaca, bu maddeye göre, 1949, 1950 ve 1951 yıllarında Seyhan
Nehrinin seddelerinin yapımı sırasında tahliye edilen
vatandaşlarımızın mülkiyet sorununun giderilmesi
maksadıyla Devlet Su İşleri tarafından tahsis edilen
arazilerin mülkiyetinin kullanıcılara verilmesi için rayiç bedel
üzerinden doğrudan satışını yapmaya arazi maliki
idarenin yetkili kılınması öngörülüyor.
Tarih kronolojisine göre, 1930 yılından
1956 yılında inşaatı bitirilerek hizmete giren Seyhan
Barajı yapılmadan önceki yıllarda Adana yıllarca sel ve
taşkınlarla karşı karşıya kalmış, en
son ve şiddetlisi 1949 yılında yaşanmış,
Adanalı hemşehrilerimiz maddi zararlara
uğramıştır. 1950-1951 yıllarında Seyhan Nehri
taşkınlarını önlemek amacıyla nehrin sağ ve sol
üst seddelerinin inşaatına başlanmış olup bu
inşaat esnasında Seyhan ilçemiz sınırları içerisinde
olan Hadırlı Köyü şahıslara tahsisli yani tapular
şahıslara tahsis edilmiş, Yalmanlı, Karayusuflu,
Dervişli, Salmanbeyli ile Karataş ilçemiz sınırları
içerisinde bulunan Damlapınar köyleri Devlet Su İşlerinin
tasarrufunda olan köylerimizdir. Yüreğir ilçemiz sınırları
içerisindeki Gümüşyazı, Mürseloğlu ve Kumrulu köylerimiz ise
hazine arazisine tahsisli görülmektedir. Kefeli ve Çöplü de Tarsus ilçemiz
sınırları içerisinde kalmakta. Bu köylerimizde
kamulaştırma yapılırken evlerin
kamulaştırılması yapılmış olmasına
rağmen arsaları kamulaştırılmamıştır.
Konunun muhatabı olan vatandaşlarımızla
yaptığımız görüşmelerde muhtarlarımızın
ve köy ihtiyar heyetlerinin kesinlikle kurulacak komisyonlarda yer
almalarını talep ettiklerini gördük. Neden böyle diyorlar? Çünkü
süreç içinde sözleşmeli satışlar yapılmış, çok
sayıda mülk el değiştirmiş. Bu el değiştirmelerin
çoğu muhtarlar aracılığıyla yapılmış,
onun için komisyonlarda muhtarların da olmasını talep ediyorlar.
Değerli arkadaşlarım,
vatandaşlarımızın üzerinde durduğu ikinci konu rayiç
bedel konusu. Burada bu konuya çok dikkat edilmesi gerektiği inancındayım.
Mağduriyet yaşanmaması adına, belirlenecek olan rayiç
bedelin, her ne kadar büyükşehir belediye sınırları
içerisinde mahalleye dönüşmüş olsalar da bu yerleşim yerlerinde
yaşayanların ortalama gelir seviyelerine uygun olarak değer
tespiti belirlenmeli, satışlar buna göre yapılmalı. Hatta
aslında doğru olan da bedelsiz olarak bunlara devirlerinin
yapılması daha uygun olur görüşündeyim. Bu
insanlarımızın çoğu, geçim sıkıntısı
çeken, dar gelirli, geçimlerini çiftçilik yaparak kazanan
insanlarımız. AK PARTİ iktidarları döneminde, yüksek girdi
maliyetleri nedeniyle üretim yapamaz durumda olan çiftçilerimiz, haciz
kıskacı ve bankalarla başları dertteyken kesinlikle
mağdur edilmeyecekleri şekilde bu konu çözümlenmelidir. Bazı hak
sahiplerinin yerlerinde olmamasından dolayı buralara başka
kişilerin yerleştiği de konuşulmaktadır. Bu nedenle
satış sürecinden önce hak sahipleri belirlenirken bu konuya da dikkat
etmek gerektiği inancını taşıyorum. İşte tüm
bu nedenlerden dolayı devlet babalığını yapmalı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
ve
hakkaniyet içerisinde işlemlerini adil bir şekilde
sonuçlandırmalıdır. Bizler de iktidarıyla, muhalefetiyle
tüm Adana milletvekilleri olarak bu konunun takipçisi
olacağımızı ve vatandaşlarımız mağdur
edilmeden bu hak sahipliklerinin yerine getirileceğinin takipçisi
olacağımızı bir kez daha ifade ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 12 Mart 1921de kabul edilen İstiklal
Marşımızın kabulünün 100üncü yılını
yaşıyoruz. İstiklal Marşımızın yazarı
Sayın Mehmet Akif Ersoyu rahmetle, minnetle anıyorum.
Yine, bu gece Miraç Kandili. Türk milletinin ve
İslam âleminin Miraç Kandilini kutluyorum.
Milletimize ve siz değerli
arkadaşlarıma sağlıklı günler diliyor, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, çok
teşekkür ederim.
Şimdi 1inci maddeyi oylayacağız. Bir
torba kanun tuhaflığıyla karşı
karşıyayız. Örneğin, 1inci madde Adana Seyhan için çok
önemli. Biz, 1inci maddeye evet oyu vereceğiz ama 2nci madde korkunç
bir madde, çok tartışılıyor. 2nci maddeye hayır oyu
vereceğiz. Daha sonra, hayvanların küpeleriyle ilgili yıllardır
üzerinde durduğumuz bir madde var, o maddeyi destekleyeceğiz. Yine,
Konyayla ilgili maddeyi destekleyeceğiz ama Çanakkale Alan
Başkanlığında, orada olumsuz oy kullanacağız.
Toplamında da olumsuz oy kullanmak mecburiyetindeyiz. Ama bize bunu yaptıran
iş, torba yasa garabetidir. Bunu kayda geçirmek istedim. 1inci maddeye
tüm Adanalılar ve Seyhanlılar için evet oyu kullanacağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge
vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Kemal Peköz İmam Taşçıer Hüseyin Kaçmaz
Adana Diyarbakır Şırnak
Hüda Kaya Kemal Bülbül
İstanbul Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Fahrettin Yokuş Ayhan Erel
Adana Konya Aksaray
Zeki Hakan Sıdalı İbrahim Halil Oral Feridun Bahşi
Mersin Ankara Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Aykut
Erdoğdu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Aynı
mahiyetteki önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı, Diyarbakır Milletvekili Sayın
İmam Taşçıer.
Buyurunuz Sayın Taşçıer. (HDP
sıralarından alkışlar)
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde söz aldım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu madde, yap-işlet-devret projesinin
ekonomik yönden sürdürülebilir olmadığıyla ilgilidir. Komisyon
toplantılarında da dile getirildiği gibi 2nci maddenin kanun
teklifi metninden çıkarılması yönünde önergeler verilmiş
ama AKP oylarıyla bu önergelerin hepsi reddedilmiştir.
Uzunca bir süredir başta sağlık ve
ulaşım olmak üzere pek çok hizmet yap-işlet-devret modeliyle
hayata geçirilmiştir. Bu model kapsamında yapılan şehir hastaneleri,
köprüler, yollar, havalimanları, gar gibi hizmetlerin kamuya ciddi bir yük
getirdiği, kamuoyu tarafından da bilinmektedir. Bu maddeyle, 15 Mart
2020 tarihinden sonra ihalesi gerçekleştirilen ama finansal açıdan
yaşanan zorluklar neticesinde yapımına başlanamayan
projelerle ilgili şirketlere kefil olunması planlanmaktadır. Bu
şirketlerin hangisi olduğu da kamuoyuna açıklanmamaktadır.
Yap-işlet-devret projesi adı altında Ankara Yüksek Hızlı
Tren Garı, yolcu teminatlı olarak ihale edilmiş, 29 Ekim 2016da
hizmete açılan gar için, ihale kapsamında, on dört yıl boyunca
1,5 dolar+KDVden 106 milyon yolcu garantisi verilmiştir.
Yine, araç geçiş garantisi verilen köprüler,
yollar var olup kamu kaynakları buralara aktarılmakta;
şirketlerin kârlarına kâr katarak zengini daha çok zengin, fakiri
daha çok fakir yapmak için iktidar âdeta yarışmaktadır.
Kamuoyunun merak ettiği konu şu, eğer
iktidar buna açıklık getirirse sorunu anlamış oluruz:
Ticaret yapan, elit bir şirkete neden gelir, kâr garantisi veriliyor?
Ticari işletmeciliğin ruhuna ve yapısına aykırı
bu durum. Yoksa bu, sadece yandaş birkaç şirketin isteği için
midir? Şirketlerin gelirleri nerelere akıyor? İnsanın
aklına bu soru işaretleri gelir.
Bu işletmelere bir de para tahsilatında
verilen müthiş kıyaklar vardır. Bir örnek vereceğim,
gerisini kamuoyu düşünsün ve sayın vekiller, bu konuda bir karara
varsınlar. Ankaradan Urfaya otoban 920 kilometre kadardır. Bu
otobanda geçiş ücreti 35-40 lira arasıdır. Gişelerden
geçerken ücretini ödemediğinizde on beş gün sonra faize girer,
yıllık banka faizleri oranında bir faiz uygulanır; bu,
doğrudan tahsil edilir veya başka bir şekilde tahsilat
yapılır. İşleyiş normal. Hani birkaç ay önce Cumhurbaşkanının
açılışını yaptığı yap-işlet-devret
kapsamında yapılan Ankara-Niğde Otobanının ise her
şeyi farklı. Otoban 275 kilometre, alınan ücret ise 145 lira.
Karayollarının otobanında 920 kilometreye 35-40 lira
alınırken, yap-işlet-devret modeliyle yapılan 275
kilometreye 145 lira alınıyor; bu da yetmiyor on beş gün içinde
otoyol ücreti ödemediğiniz takdirde bu ücret 4 kat oluyor, bir de kendi
katı 5; toplam 725 lira 15 gün içinde. Bu 725 lirayı da, acele bir
tebligat geliyor, onu da ödemediğiniz zaman hemen avukatlar devreye girer
ve avukat ücretiyle beraber artık hesabını siz yapın.
İşte, yap-işlet-devret modeli bu, sayın milletvekili
arkadaşlarım.
Bu maddeyle haksız kazancın sürekli hâle
getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu, bir örnek idi; böyle köprülerin,
yolların, hastanelerın var olduğunu hepimiz biliyoruz.
Örneğin Kuzey Marmara Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu,
Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Aydın-Denizli Otoyolu, Yavuz
Sultan Selim Köprüsü, Gebze Orhangazi Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Şehir
hastaneleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Taşçıer.
İMAM TAŞÇIER (Devamla) Bu listeye daha
çok ekleme yapılabilir ama hepsinin uygulaması biraz önce size
anlattığım gibi yap-işlet-devret modeliyle yapılan
Ankara-Niğde Otoyolunun uygulamasıdır ve haksız kazanç elde
edilmektedir.
Teşekkür ediyorum, saygılar.(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Ankara
Milletvekili Sayın İbrahim Halil Orala aittir.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 252 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, Miraç Kandili. Bütün milletimizin ve
İslam âleminin Miraç Kandilini tebrik ederim. Yüce Allahtan niyazım
odur ki zulüm, adaletsizlik ve akan Türk ve Müslüman kanı, masum insan
kanı diner ve inşallah son bulur.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz teklif, başlığından da
anlaşılacağı üzere AK PARTİ'nin yasama süreçlerini
gecekondu inşaatlarına çevirdiği torba kanun
mantıksızlığının bir örneğidir.
Hayvanların karantina süreçlerinden kamu-özel iş birliği
yatırım projelerine kadar pek çok konuda düzenleme yapan bu teklif,
birbiriyle ilgisiz 7 farklı kanunda değişiklik yapmayı
amaçlamaktadır. Hatta içinde bulunan bazı düzenlemeler, başka AK
PARTİli milletvekilleri tarafından müstakil kanun teklifleri olarak
verilmişken bir anda bu torbanın içinden
çıkmıştır. AK PARTİ Konya Milletvekili, Akşehir
Gölüyle alakalı madde için bunu komisyon görüşmelerinde de
zikretmiştir.
Ben AK PARTİ'nin bu çorba olmuş kanun
tekliflerini artık gene AK PARTİ Milletvekili Sayın Ahmet Hamdi
Çamlının bir ifadesiyle tanımlamayı teklif ediyorum: Bu
teklifler görünürde amacı belli olmayan horolop şorolop kanun
teklifleridir. Ancak teklife bu kadar horolop şorolopluğun
yanında öyle bir madde konulmuştur ki AK PARTİ tarihine
geçecektir. Biz geçmişte itfaiye personeli ilanında felsefe mezunu
olmak şartının konulmasını, büro personeli
alınırken insansız hava aracı sertifikası istenmesini,
yani adrese teslim kadro ilanlarını görmüştük ama AK PARTİ,
bu çıtayı bir üste taşıyarak adrese teslim kanun teklifini
de siyasi literatürümüze sokmuştur.
Sayın milletvekilleri, teklifin 2nci maddesi,
baştan sona kadar faciadır. Bu teklifle, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, özel şirketlerin mali durumlarının
kurtarılmasına alet edilmekte; bakanlıklar, özel şirketlere
finansman sağlama kuruluşları hâline getirilmektedir. Kanunda
geçen 15 Mart 2020den sonra ihalesi yapılmış ama
sözleşmesi imzalanmamış, yurt dışından finanse
edilmesi planlanan yap-işlet-devret projeleri
ifadesiyle adrese teslim
bir kanun yapılmıştır. Bu tanıma uyan 2 proje
vardır: Biri Kuzey Marmara Yolunun bir kısmı, diğeriyse
Aydın-Denizli Otoyoludur. Komisyonda ısrarla sormamıza
rağmen bu projelerin adları söylenmemiş, söylenememiş; bu
projeleri alan firmaların kim oldukları, Komisyon üyeleriyle
paylaşılmamış, paylaşılamamıştır.
Âdeta üstünü gizleme amacıyla yapılmış gibi, teklifte
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı
özel bütçeli kamu idareleri ifadesi kullanılmıştır. Yahu
neden Karayolları Genel Müdürlüğü diye açıkça
yazmıyorsunuz da laf cambazlığı yapıyorsunuz?
Bilindiği üzere ilgili bakanlığa bağlı iki özel
bütçeli idare vardır: Birisi Karayolları Genel Müdürlüğü, bir
diğeriyse Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüdür. Sivil
Havacılık böyle bir ihale yapmadığına göre, tek adres
Karayollarıdır.
Kıymetli milletvekilleri, bu teklifle iktidar,
yabancı finans şirketlerinin, Karayolları Genel
Müdürlüğünün borç üstlenim kefaletini kabul etmediğini itiraf
etmektedir. Yabancı finansörlerin talebiyle Bakanlık, ihalelere kefil
yapılmak istenmektedir. Bu durum, devletimizin itibarını
sarsmaktadır. Bu durum, Gazi Meclisi, dünyada en çok kamu ihalesi alan
şirketler sıralamasında şampiyonluğa oynayan, yandaş
müteahhitlerin mali müşaviri durumuna sokmaktadır. Bu teklif, hazine
birliği ilkesini zedelemekte, Hazine ve Maliye
Bakanlığının borç üstlenim anlaşması
yapmadığını, topu Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığına attığını itiraf etmektedir.
İhalelerin şartnameleri de bu kanunla dolaylı olarak
değiştirilmektedir, fırsat eşitliği engellenmektedir.
İhaleyi alan şirket, finansman bulamıyorsa bunun çözüm mercisi,
Türkiye Büyük Millet Meclisi midir Allah aşkına? Hepinizin
bildiği, iktidarın bilmek istemediği, maç esnasında kural
değiştirilmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım bitirebilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu düzenleme yasalaşırsa bu şartlarla
yeni bir ihale yapılmalı, ilgili şirket de
yaşattığı kamu zararını
karşılamalıdır. Daha önce ihaleye giremeyen şirketler
de bu yeni ve eşit finansman şartlarında ihaleye girebilmelidir.
Bu teklife sonuna kadar karşı
olduğumuzu ifade ediyor, bu maddenin tekliften çıkarılmasını
talep ediyoruz ve bu duygularla Genel Kurulu selamlıyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkındaki konuşmacımız, İstanbul Milletvekili
Sayın Aykut Erdoğdu.
Buyurunuz Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gazi Meclisimiz abesle işgale
zorlanıyor, gazi Meclisimiz bir suç işlenmesine ortak edilmeye
çalışılıyor, değerli arkadaşlar. Böyle bir kanun
maddesi olmaz, böyle bir kanun maddesi, bu Meclisin hukukuna
saygısızlıktır. Bakın, madde ne diyor: 15/3/2020
tarihinden sonra ihalesi yapılmış -yani ihaleyi
yapmışlar, geçen yıl içinde ihale yapılmış- ancak
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte henüz uygulama sözleşmesi
imzalanmamış. Niye imzalanmamış? İhalesini
yapıyorsunuz, şartnamesi ortada, şartnamesine uygun
sözleşmesini yaparsınız, kural budur, değil mi? Ama siz bu
sözleşmeyi yapamıyorsunuz çünkü ihale ettiğiniz şirketin
bir itibarı yok, bu itibar uluslararası arenada yok, kredisini alamıyor,
siz de öyle bir ilkellik yapmışsınız ki Genel Müdürlük
buna garanti verecek. diye yazmışsınız. Karayolları
Genel Müdürlüğü nasıl bir garanti veriyor? Sizlerin zamanında
icat edilmiş bir şey. Sonra uluslararası bankacılar
çıkıyor diyor ki: Sizin devletiniz batmış,
Karayolları Genel Müdürlüğünüz batmış. Yani şirketin
itibarı değil devletinizin de itibarı yok diyor; bu, o anlama
gelir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Alakası yok.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Genel
müdürlüğünüz batmış. diyor bana Bakanlık, hazine garantisi
getirin. Şimdi, arkadaşlar, normalde bir hazine garantisi sistemi
vardır. Şimdiye kadar hiç kimse duydu mu ulaştırma
garantisi? Aha bu kanunla yaptığınız, ulaştırma
garantisi. Ya devletin hazine birliği ilkesi var; devletin
malını mülkünü, eshamını, tahvilatını, nakdini
hazine yönetir. Düşünün şimdi bu işlemin sonucunu. Her
bakanlık, kafasına göre garanti vermeye başlarsa bu devlet
nasıl yönetilecek? Ulaştırma garantisi diye bir yerde bir
şey duydunuz mu? Düşünün ki bir şirket var, şirketin
muhasebe müdürü, çeki imzalamıyor Bu çek, doğru değil. diyor,
gidilip şoförüne, bahçıvanına imzalatıyorsunuz. O zaman
böyle bir şey olacaksa Tarım Bakanlığı hasta
baksın, Sağlık Bakanlığı okulları yönetsin,
Millî Eğitim Bakanlığı da Genelkurmaya geçsin.
Arkadaşlar, böyle bir şey olmaz. Bu, devlet ciddiyetine
saygısızlıktır her şeyden evvel.
Artı, siz bir şartnameyi sonrasında
kanunla nasıl değiştirirsiniz ya? Sözleşme
değiştireceksiniz, kanunla getiriyorsunuz. Arkadaşlar, eğer
bir ihale yapıyorsanız ihalenin şartları kamu aleyhine,
kamuyu yükümlülüğe sokacak şekilde daha sonra
değiştiriliyorsa bu, suçtur. Türk Ceza Kanunu 236ncı maddesi,
edimin ifasına fesat karıştırma suçunu tanımlamıştır.
Yani edimin ifasında, ihalenin gerçekleştirilmesinde kamu aleyhine
bir hüküm koyuyorsanız bu, suçtur; siz bunu kanunla yapıyorsunuz.
Yazık günah bu millete. Üstelik saçma sapan bir sebep yazıyorsunuz,
Covid-19 salgını nedeniyle finansman bulunamıyormuş! Ya,
arkadaş daha inşaat başlamamış, bu Covid, yirmi
yıl mı sürecek? Bunun işletme süresi, 15-20 yıl. Kimi
kandırıyorsunuz? Covid varmış da finansman
bulamıyorlarmış!
Öyle bir proje yapıyorsunuz ki bankacı
görüyor Ya, bu, zaten batacak, bunların CDSi 600 puan, çakalım biz
Türklere bu krediyi, 600 puandan ödemeseler de gidip Hazinenin
gırtlağına çökelim, bunu alalım. Şimdi
Ulaştırma Bakanlığı garanti vermiş,
Ulaştırma Bakanlığının bir geliri mi var? Gelir
Hazinede. Ulaştırma Bakanlığına icraya mı
gidecekler, gelip bunu Hazineden alacaklar ama Hazineciler daha bürokrat kökenli
olduğu için, belki Bakanı istemediği için Hazine garantisi
verilemiyor. Bu şekilde siz kamu mali yönetimini bozarak nereye varmaya
çalışıyorsunuz?
Bu Mecliste bu işlere
Bakın, 2nci
maddeye karşıyız. diye bütün Komisyon boyunca anlattık.
Ya, koskoca Türkiye Cumhuriyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 tane firmaya
mı yenildi ya? Yaparsınız ihaleyi yeniden, itibarlı bir
şirket gelir. Eğer bu krediyi buluyorsa bulur, sen o zaman bu krediyi
bulamıyorsan bu ihaleye niye girdin? Yakarsınız
teminatını bir daha da böyle bir şey yapmaz. Geliyor size,
garanti veriyor Ben bunu bulacağım. diyor çünkü
yap-işlet-devretin mantığı bu. Yap demek,
parasını bulmaktır. Parayı Hazine garanti ediyor, müşteriyi
de hazine garanti ediyor, işletmeyi de hazine garanti ediyor. Kâr niye bu
insanların cebinde? O zaman biz gidelim Hazine olarak çok daha ucuza
borçlanırız. Biz yapalım 25 yıl vadeyle,
vatandaşımıza da bu fahiş fiyatlardan satmayalım,
devleti çürütüyorsunuz. Bakın, millet yoksulluktan ölüyor, bu iş
olmaz arkadaşlar. Bunu vicdanınız kabul etmesin, buna bir
başlarsanız bu işin sonu yok.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım, ilk önergeyi okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
3üncü maddesi ile 4706 sayılı Hazineye ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici
27nci maddenin a bedindeki İki yıl ibarelerinin Üç yıl
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Yıldız Ulaş
Karasu Mürsel
Alban
Aydın Sivas Muğla
İsmet
Tokdemir Abdüllatif
Şener Hasan Baltacı
Hatay Konya Kastamonu
Gökan
Zeybek
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Konya
Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener.
Buyurunuz Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Kanun Teklifi, bir torba kanun. Torba kanunlarda
olan bütün mahzurları taşımaktadır. Bu nedenle biraz önce
geçen 2nci madde, gerçekten çok büyük sakıncaları olan, devlet
itibarına zarar verecek nitelikte bir maddedir. Bu nedenle bu maddeye ret
oyu vermiştik ama torba yasa olmasına rağmen, torba yasanın
bütün sakıncalarını taşımasına rağmen bu
teklifin içerisinde olumlu baktığımız, biraz önce
Sayın Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi evet oyu
verebileceğimiz maddeler var. Bu evet oyu vereceğimiz maddelerden
biri de üzerinde söz aldığım 3üncü maddedir.
Bu madde, Akşehir Gölünün kıyı kenar
çizgisinde meydana gelen değişiklik nedeniyle
vatandaşlarımızın uğradığı
mağduriyetleri ortadan kaldırma amacına yönelik olarak
düzenlenmiştir. Özellikle Konya ilimizin Akşehir ve Tuzlukçu
ilçelerinde yaşayan vatandaşlarımız, geçmiş tarihlerde
Akşehir Gölünün kıyı kenar çizgisinin değişmesi
nedeniyle büyük mağduriyetlere uğramışlardır. Bu
değişiklikler, ihtilaflı bölgelerdeki
taşınmazların mülkiyet ve kullanım hakkını
değiştirmiştir ve böylece çok sayıda hemşehrimiz,
bundan etkilenmiştir, pek çok hukuki ihtilaf, devlet ve vatandaşlarımız
arasında hâlen devam etmektedir. Bu mağduriyetler, devlet ve vatandaşlarımız
arasındaki bu ihtilaflar, elbette çözülmesi gereken bir durumdu; bu
nedenle bu kanun teklifi, bu madde önümüze gelmiş bulunmaktadır.
Bu maddeyle özü itibarıyla şu
değişiklikler yapılmaktadır: Birincisi, şu ana kadar
işlem yapılmayan tapu kayıtlarına dokunulmuyor yani mevcut
tapu kayıtları terkin edilmeyecektir deniliyor. İkinci husus
ise, tapu iptal davaları devam eden taşınmazlarla ilgilidir,
bunlarda da mahkemeler herhangi bir karar vermeyeceklerdir yani tapu
kayıtları korunacaktır. Üçüncü durum ise, tapu iptal
davaları kesinleşmiş ancak terkin işlemleri yapılmayan
konularla, taşınmazlarla ilgilidir. Bunlarda da terkin
işlemlerinin yapılmayacağı ifade ediliyor. Dördüncüsü ise,
tapu terkin işlemleri yapılmış taşınmazlarda
başvuru hâlinde öncelikli malikleri ve mirasçıları adına
tescilin yapılacağı ifade ediliyor ancak bu kişilerden
taşınmazlara karşılık yer verilenlere
kıyıdaki yerleri iade edilmeyecektir deniliyor. Diğer bir durum
ise, taşınmazlarına karşılık bedel tahsil edenler
veya tazminat elde edenler, aldıkları bedel veya tazminatı
faizleriyle birlikte ödemek koşuluyla taşınmazı
adlarına tescil ettireceklerdir deniliyor. Bir son durum olarak da, yine
bu düzenlemede daha önce kadastro haricî bırakılan yerler, Hazine
adına tescil edilecek ve 4/1/2019 tarihindeki zilyetleri ve
kullanıcılarının buraları kiralayabilmelerine imkân
sağlanacaktır.
Görüldüğü gibi bir ihtilafı ve çok
sayıda mağduriyeti ortadan kaldırmaya yönelmiş bir madde
olmakla birlikte yine de bazı eksiklikleri bulunduğu, bunların
düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyim. Her şeyden önce
taşınmazlarına karşılık kendilerine başka
bir yer verilenlere kıyıdaki yerleri istedikleri takdirde iade
edilebilmelidir yani takas edilebilmelidir diye düşünüyorum. Yine bedel ve
tazminat almış kişilere yerleri geri verilirken bedel ve
tazminata ilave faiz istenmesinin de doğru olmadığı
kanaatindeyim. Bir üçüncü nokta, davası kesinleşmiş ve terkini
yapılmış taşınmazlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) -
vatandaşlardan yargılama giderleri istenilmemelidir ve son bir durum
olarak da, ihtilaflar nedeniyle ceza alan vatandaşların
aldıkları cezaların ortadan kaldırılması ve adli
sicil kayıtlarının silinmesi gerektiği kanaatindeyim. Ancak
bu düzenleme, iyi niyetli bir düzenlemedir ve mevcut pek çok ihtilafı ve
mağduriyeti kaldırabilecek özelliklere sahiptir. Bu hâliyle de olsa
bunu desteklediğimizi ve evet oyu vereceğimizi bildirir, hepinize
saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir.
Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal Peköz Züleyha Gülüm İmam Taşçıer
Adana İstanbul Diyarbakır
Hüseyin Kaçmaz Hüda Kaya Kemal Bülbül
Şırnak İstanbul
Antalya
Abdullah Koç
Ağrı
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş
Adana Aksaray Konya
Zeki Hakan Sıdalı Muhammet Naci Cinisli
Mersin Erzurum
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen,
Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugünkü konuşmamı, maalesef
Türkiyede büyük bir sorun hâline gelen düşünce hürriyeti üzerinde yapmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türk Dil Kurumuna göre
düşünce, mütalaa yani fikir demektir. Düşünce özgürlüğü ise
düşüncenin dış baskı veya yasaklarla
sınırlandırılmaması yani fikir hürriyeti olarak
tanımlanmaktadır. Bakın, darbe anayasasının yani 1982
Anayasasının 26ncı maddesi, herkes düşünce ve
kanaatlerini, hürriyet kanaatini söz, yazı, resim veya başka yollarla
yayma hakkını, 28inci maddesi ise Basın hürdür, sansür
edilemez. ilkesini ve diğer bir hukuki düzenlemeyse, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 9uncu maddesine göre Herkes, ifade
özgürlüğüne sahiptir. ilkesini içermektedir. Bunların hepsi,
Türkiyenin üst norm kurallarıdır değerli arkadaşlar.
Peki, Türkiyenin bu konudaki karnesi ne
şekildedir, birkaç tane örnek vererek sizlerle paylaşmak istiyorum.
İçişleri Bakanlığının verilerine göre, 1 Ocak-1
Kasım 2020 tarihleri arasında 12.160 sosyal medya
kullanıcısı hakkında işlem yapılmış,
Covid-19 paylaşımı nedeniyle 496 kişi hakkında
gözaltı kararı ve 10 tutuklama söz konusu. Türkiye İnsan
Hakları Vakfı verilerine göre, 2020 yılının ilk on bir
ayında sosyal medya paylaşımları nedeniyle 7 davada 4
kişiye on dokuz yıl beş ay hapis cezası verilmiş.
Yine, BTKye göre -sadece 4 Kasım 2020 verileri- 165 haber, 862 internet
sitesi, 10 sosyal medya hesabı hakkında engelleme kararı
verilmiş.
Bakın, düşünceye karşı
kullanılan bir diğer husus: Türk Ceza Kanununun 216ncı
maddesine göre, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan
15.044 kişi hakkında soruşturma ve 2.300 kişi hakkında
kamu davası açılmış.
Son dört yıl içerisinde Kürt yayınevlerine
ait 31i Kürtçe olmak üzere toplam 109 kitap farklı gerekçelerle
yasaklanmış ve binlerce para cezasına hükmedilmiş.
Cezaevlerinde yaşam âdeta kitaplarda anlam
kazanıyor ve bu kitaba ulaşma, evrensel bir hak olmasına
rağmen toplatma kararı bulunmayan birçok kitap, dergi ve gazete
hapishanelere alınmadığı gibi, aramalarda kitapların
sakıncalı bulunarak alındığı, yayınlara
erişme hakkının ciddi bir şekilde engellendiği
olayıyla biz karşı karşıyayız.
Bakın, Türkiye Gazeteciler
Sendikasının 1 Nisan 2019-1 Nisan 2020 verilerine göre, son bir
yılda 100ün üzerinde gazeteci gözaltına alınmış.
Yargı reformuna rağmen 70ten fazla gazeteci şu anda
cezaevlerinde. 81 gazeteci için, Terörle Mücadele Kanunu, MİT Kanunu,
Bankacılık Kanunu, SPK Kanunu gibi kanunlara muhalefetten dolayı
7 müebbet ve toplamda yedi yüz
altmış yıl hapis cezası isteniyor veya hapis cezası
verilmiş durumda. 8 gazetecininse 1 milyon 410 bin TL tazminatla
karşı karşıya kaldığı gerçeğini biz
yaşamaktayız. Sınır Tanımayan Gazetecilerin
raporlarına göre Türkiye, dünyada en fazla gazetecinin tutuklu olduğu
ülkeler arasında yer alan ülke; özgür olmayan, özgürlüklerin en çok
gerilediği ülke. İhlalleri saymakla ne yazık ki bitiremiyoruz
değerli arkadaşlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına göre de ifade ve düşünce özgürlüğünün en çok ihlal
edildiği Avrupa ülkesi Türkiye. Bakın, darbe anayasasına göre
basın hürdür, sansür edilemez, doğrudur ama bu iktidar ceza verir,
darbettirir, bunlara yasak yok maalesef. Bakın, gazeteci Müyesser
Yıldıza üç yıl yedi ay on gün hapis cezası; İsmail
Zeki Dükele bir yıl on beş gün hapis cezası verildi.
Bakın, gazeteci Levent Gültekin 25 kişilik bir kalabalık grup
tarafından sokakta darbedildi, işte sansür edilmeyen ve hür
basın anlayışı budur bu Hükûmetin, ne yazık ki.
Sözüm ona bilim kurumları, üniversitelerin
durumu ise içler acısı bir durum. Bakın, 12 Eylül askerî darbesi
sonucunda 70e yakın üniversiteli veya akademisyen üniversiteden
atıldı, fakat Erdoğan rejiminde 6 bine yakın üniversite
hocası, akademisyen üniversite dışına itildi. Bilimsel
özgürlük alanı ve özerk olması gereken üniversiteden bahsetmek ise
neredeyse mümkün olmayan bir husus değerli arkadaşlar.
Bakın, bu ülkede bir Kürt sorunu var, hukuk ve
demokrasi sorunu var, kaç üniversitede bu konuda bir araştırma
yapıldı? Kürt tarihini kaç tane üniversite yazdı? Mümkün
değil rastlamak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Televizyonlara çıkan
ve isimlerinin önünde profesör yazan zevatın tek işi Kürtlere hakaret
etmek. Dünya bilim insanları Kürt tarihini, Kürt dilini, Kürt sorununu
yazdı ve tek kelime etmeyen Türkiye üniversiteleri. Bakın,
Türkiyedeki mevcut olan düşünce hürriyeti bu durumda.
Son olarak değerli milletvekilleri, bakın
Orta Çağdan bu yana önemli bir laf var Kanta ait, diyor ki: Hiçbir
şey eleştiri dışında kalamaz. Bugün eleştiri ve
düşünce tamamen suç sayılıyor Türkiyede. Bu hâliyle Türkiye
kaostan çıkamaz; insan hakları eylem planları, hukuk reformları
bu kafayla mümkün olamayacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Diğer konuşmacımız
Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesiyle ilgili görüşlerimi
sunmak istiyorum. Bu maddeyle amaçlanan, Akşehir Gölü çevresindeki
Akşehir köylerimizin, Tuzlukçuya bağlı köylerimizin yıllardır
yaşadığı sorunları çözmek. Aslında 2002
yılında orada böyle bir sorun yoktu, ne zaman AK PARTİ iktidara
geldi, sorun başladı. Burada 3 bin civarında çiftçimiz para
cezasına, 520 çiftçimiz de hapis cezasına çarptırıldı
kendi tarlaları, kendi tapuları olduğu hâlde, ecdattan kalma
arsalarını ektikleri hâlde.
Kıyı kenar çizgisi dediler, sit
alanı dediler, çiftçilerin canına okudular. Zaten çiftçi
düşmanı bunlar yani buna da şaşırmadık. Ben iki
buçuk sene önce oraya gittim, bu durumu Meclise taşıdım,
defalarca konuştum, nihayet getirdiler. Getirdiler de hiçbir işi
doğru yapamadıkları için yine yamuk bir yasa
çıkarıyorlar; eksikleri var, birçok eksiği var. Ya,
kardeşim, bir işi de doğru yapın, sorunu bitirin.
Şimdi, soruyorum: Bu yasa her şeyi
hallediyor mu? Hayır. Ceza alanlar ne olacak? Hapis cezası alanlara
iadeiitibar var mı? Para cezası alanlara bir şey var mı?
Hayır, canlarına okudular. Ha, şimdi ödül gibi sunuyorlar.
Haklarını ödül gibi sunan herhâlde dünyada AK PARTİ gibi bir
iktidar vallahi yoktur; ben Türkiyede göremedim, dünyada da olması mümkün
değil. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Onun için bu yasa elbette kısmen iyi ama yeterli
değil. Yine bunun mücadelesini vereceğiz, vermeye devam edeceğiz
çünkü Konyalı çiftçi sahipsiz değildir, Konyanın sahipleri
vardır, var olmaya devam edecektir.
İkinci konu: Otuz sekiz yıl önce
şeker üretmeye başlayan Ilgın Şeker Fabrikası
bildiğiniz gibi 2018de alelacele kamulaştırıldı.
Sonra, alan firmalar bunu iade ettiler. Sonrası ne oldu? Şeker
üretmeye güya devam etti ve şimdi ne oldu? Efendim, koskoca
fabrikanın kireç sistemi artık ömrünü doldurmuş, o yüzden
şeker üretemez hâle gelmiş. 150 bin ton pancar maalesef çürümeye terk
edildi. Sonra biraz vicdana gelen devlet yöneticileri var ki Ya, bari
çürümesin, başka fabrikalara gönderelim. dediler ve gönderdiler.
Şimdi, Ilgın Şeker Fabrikası için hiçbir adım
atmıyorlar. Niye atsınlar ya? Önce zarar ettirecekler.
Özelleştirmenin amacı ne? Önce zarar ettir, sonra yandaşlara
peşkeş çek çünkü ucuz fiyata satacağız ya, sistem bu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ama bunun
da peşini bırakmayacağım, buradan söylüyorum,
Ilgınlılar duysun: Ilgın Şeker Fabrikası,
iktidarımızda inşallah tekrar kamulaştırılacak,
bunun çaresi yok. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Üçüncü bir konu: Ilgının Çavuşçugöl
kasabası var -burada yine konuştuk- ya, kardeşim, acele
kamulaştırmaları varmış, aceleleri varmış;
köyün bitişiği, Allahtan kork ya, köyle bitişik. Maden
kazacaklarmış, çiftçilerin arazisine girdiler, sonra ne oldu?
Şimdi mahkeme, Danıştay durdurdu, yürütmeyi durdurdu ama yeter
mi? Bunlar vazgeçmez.
Şimdi, Çavuşçugöl halkına buradan
sesleniyorum: Size zulmettiler, memurları sürdüler, tehdit ettiler,
gözaltı yaptılar; sonuna kadar arkanızdayım, orada maden
kazılmasını engellemek için sonuna kadar her şeyi
yapacağız, Türk milleti yapacak, iyiler yapacak. Onun için hiç
kimse bu ülkeyi, Konyayı sahipsiz sanmasın.
Ya, kardeşim, şimdi, pancarı niye
özelleştiriyorsun? E, Cargill böyle istiyor, küresel sermaye böyle
istiyor. E, sonuçta ne oluyor? İthal ediyoruz. Sonuçta ne oluyor, kimin
çiftçisini kazandırıyoruz? Verdiğiniz hiçbir sözü tutmuyorsunuz.
Sayın Cumhurbaşkanı çiftçiye, köylüye diyor ki: Bir
karış arazi kalmasın, ekin. Hayhay, ekti.
Cumhurbaşkanına güvenmeyecek de benim çiftçim kime güvenecek? Elbette
güvenecek.
Sonra, ayağı galoşlu bir Tarım
Bakanı var, evlere şenlik. Yani diye diye utanıyorum ben bu
adamdan yahu! Bu adam ne yapıyor biliyor musunuz? Şu sözü söyledi,
zaten hiçbir sözü doğru değil de: Gerekirse yerinde alım yaparız.
Hani, hani kardeşim? Niye soğanlar çürüyor? Niye patatesler çürüyor?
Niye halk perişan? Niye, niye, niye? Bir kere sözünüzü tutun ya, Allah
aşkına, bir kere! (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.57
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 57nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
4üncü madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge
vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal Peköz İmam Taşçıer Hüda Kaya
Adana Diyarbakır İstanbul
Kemal Bülbül Züleyha Gülüm Hüseyin Kaçmaz
Antalya İstanbul Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel Feridun Bahşi
Adana Aksaray Antalya
Fahrettin Yokuş Muhammet Naci Cinisli
Konya Erzurum
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
İsmet Tokdemir Ulaş Karasu Mürsel Alban
Hatay Sivas Muğla
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ METİN YAVUZ (Aydın) Aynı
mahiyetteki önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurunuz Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Ulaştırma
ve Altyapı Bakanlığının bütçesine ilişkin bir
tartışma yürütülüyor, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumuna ilişkin ama yine, her zamanki gibi aslında sermayeyi
kollayan, sermayeye yeni aktarımların, maddi aktarımların
yolunu açan bir tartışmanın yürütüldüğünü görebiliyoruz.
İnternet erişimi konusunda pandemi sürecinde öğrenciler çok
büyük sıkıntılar yaşadılar, eğitim
haklarından yoksun kaldılar ama bu, sizin umurunuzda olmadı.
Bugün yine, süslemelerle, güzel gerekçelerle ama aslında sermayeye yeniden
yeni fırsatlar yaratan bir yasa teklifini önümüze getirmiş
durumdasınız. Her zamanki gibi şaşırdık mı?
Elbette ki hayır.
Ulaşımdan bahsediyorsunuz, size Çorlu tren
kazasını hatırlatmak isterim. Bu Çorlu tren katliamında 25
canı kaybettik, hâlen hesabı verilebilmiş değil, hâlen
yargılamada bir sonuç alınabilmiş değil.
Yakınlarını kaybedenler, yaralılar, kollarını,
bacaklarını kaybedenler üç yıldır adalet
arayışını sürdürüyor ama ortada bir adalet yok. Bunun
yerine yani gerçek sorumluların yargılanması yerine aileler
yargılanıyor. Mısra Öz heyete hakaret ettiği gerekçesiyle
cezalandırıldı ama gerçek sorumluların
cezalandırıldığı bir durum göremiyoruz. Ailelerin
sesleri kesilmeye çalışılıyor, susturulmaya
çalışılıyor. 16 Martta duruşması var, herkesi de
bu duruşmaya, adalet talebini birlikte haykırmaya
çağırıyorum.
Evet, 8 Marttan geçtik. 8 Martta biz kadınlar
alanlardaydık, bütün kadınlar, bütün renklerimizle bir
aradaydık. Patriarkala, kapitalizme, erkek devlet şiddetine, erkek
yargıya, tacize, tecavüze, yoksulluğa, sömürüye, homofobiye,
transfobiye, ayrımcılığa, savaş
politikalarınıza, kod 29a, gökkuşağına olan
nefretinize karşı hep birlikte Hayır! dedik.
Gökkuşağı renklerine tahammülsüzlüğünüz o kadar
fazlaydı ki renkli çoraplara, renkli şemsiyelere dahi müdahale etmeye
kalktınız ama durduramadınız, rengarenk dövizlerimizle,
pankartlarımızla alanlardaydık. Yan yana gelip
kahkahalarımızla, isyanımızla, öfkemizle bütün
engellemelerinize, kapatılan yollara, gözaltılarınıza
rağmen her yerdeydik; 19uncu kez, 8 Martta Feminist Gece
Yürüyüşünde mücadelemizi büyüttük.
Neler söyledik? Hocaya, kocaya, sopaya, patrona
itaat etmiyoruz! dedik. Erkeklik, coronadan daha öldürücü. dedik.
Dağları delme Ferhat, evi süpür. dedik.
(x)
dedik. Sokakta, gecede, işte, meydanda, şantiyede, adliyede, evde;
feminist isyanımız her yerde. dedik. Krizin bedelini evde de
işte de kadınlar ödemeyecek. dedik. Kanala, betona, savaşa
değil kreşe, sığınağa bütçe. dedik. İstanbul
Sözleşmesi kalacak, kadın düşmanları gidecek; ben yaşadıkça
sen çıldır! dedik. Trans kadınlar vardır. dedik.
Hashtag olmamak için buradayız. dedik.
Bu kürsülerden defalarca çağrıda bulunduk,
sayısız kez önergeler verdik İstanbul Sözleşmesini, 6284
sayılı Kanunu uygulayın, GREVIO Raporuyla yüzleşin.
dedik. Bizler her gün ama her gün erkeklerin katlettiği bir
kadının isminin hashtag olmasını istemiyoruz. dedik.
Kadınları şiddet faili erkeklerle barıştırmak
yerine erkek şiddetini önleyin. dedik. Boğaziçili
öğrencilerin, kadınların, kadın siyasetçilerin bileklerine
taktığınız elektronik kelepçeyi fail erkeklere takın,
kadınlara takmayın. dedik. Anayasal haklarını kullanan
insanlara polis ordusu göndereceğinize kadın cinayetlerini durdurun.
dedik.
Polisiniz kadınlar öldürülürken, sokak
ortasında şiddete uğrarken neredeydi? Samsunda sokakta bir
kadın öldürülesiye dövülürken sizin ünlü bekçileriniz neredeydi? Bizler,
şiddet mağduru kadınları evine gönderen, evli
oldukları fail erkeklerle zorla uzlaştırmaya çalışan
memurlar istemiyoruz. Cinsel taciz ve saldırı dosyalarında fail
erkeği sorgulamak yerine mağdur kadının
yaşamını sorgulayan bir yargıyı, erkek
yargıyı istemiyoruz. ŞÖNİM ve kadın
sığınaklarının sayısı
artırılsın. diyoruz. Koruma talebinde bulunan kadınlar
hakkında kopyala yapıştır kararlar değil,
kadınlara gerçek bir koruma sağlayacak yol ve yöntemler istiyoruz.
Mülteci kadınların, göçmen kadınların, trans
kadınların, engelli kadınların özgürlükleri ele
alınarak özgünlükleri çerçevesinde korumalar
sağlanmalıdır. diyoruz.
Trans kadınlar kadındır; onları
alanlardan, eylemlerden, mücadelemizden ayırmaya gücünüz yetmeyecek.
Bizler gökkuşağını bütün renkleriyle sahipleniyoruz.
Kürt kadınları kendi ana dillerinde destek
alamıyor. Kürtçe tercüman bulundurmadığınız için
şikâyetini almadığınız ve sonrasında evli
olduğu erkek tarafından katledilen Fatma Altınmakası
korumadınız. Görüyoruz ki bu ayrımcı, inkârcı, yok
sayan anlayışınız devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Emniyet
teşkilatı sosyal medya hesabından KADES uygulamasını 6
dilde tanıtıyor, Kürtçe yok. Milyonlarca Kürt kadını
yaşıyor bu ülkede, Kürt düşmanlığınızı
bu kadar açık etmeseydiniz;
ayrımcılığınızı, çifte
standardınızı kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Biz
kadınlar patriarkal düzeninizin kadınları ucuz ve güvencesiz
iş gücü olarak gördüğü bu düzeninizi değiştireceğiz.
Kod 29la emeği sömürülen ancak
gözaltılara, tehditlerinize rağmen Sonuna kadar direneceğim.
diyen Migros işçisi Fatma Yiğitin yanındayız. Eş
başkanlığı savunduğu, 8 Mart ve 25 Kasıma
katıldığı için, kadın derneklerinde görevler
aldığı için yargılanan kadın siyasetçilerimiz için
adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. İlk iş olarak
kadınlara saldıran, kadın merkezlerini ve
sığınaklarını kapatan kayyum rejimine karşı
adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Yani işin özü, ne
yaparsanız yapın kadınlar kazanacak, biz kazanacağız,
özgürlükler kazanacak. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Antalya
Milletvekili Sayın Feridun Bahşiye aittir.
Buyurunuz Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün ben de geçen
hafta açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı üzerine
konuşacağım. Açıklamayı, fiilî yirmi beş
yıllık hâkim ve bu sürenin yarısını da ağır
ceza mahkemesi başkanı olarak geçirmiş, eski uygulamaları
da iyi bilen emekli bir hâkim olarak şaşkınlıkla izledim.
Bir parti düşünün, iktidarının 19uncu yılında insan
hakları diye bir kavram keşfediyor ve eylem planı
hazırlıyor. Eylem planı 11 temel ilke, 9 amaç, 50 hedef ve
avukatların vergi indirimi de dâhil olmak üzere 393 faaliyetten
oluşuyormuş. Cumhurbaşkanı bazı kriterlere de özel
vurgu yaptı. Neydi bu kriterler? Birincisi, AİHM kriterleri. Hâlbuki
2004 Anayasa -madde 90- değişikliğiyle, mahkemeler zaten
AİHM kararlarına ve kriterlerine uymak zorunda. Yine, neye vurgu
yaptı? AYM yani Anayasa Mahkemesi kriterlerine; Anayasanın 153üncü
maddesine... Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel
kişileri bağlar. hükmü karşısında mahkemeler zaten
AYM kararlarına uymak zorunda.
Değerli milletvekilleri, öyle bir düzen kuruldu
ki ne Anayasa kaldı ne erkler ayrılığı ne de
kişisel hak ve özgürlükler.
Buradan bir de hatırlatma yapmak istiyorum:
1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisinin 16ncı maddesi,
bir metnin anayasa sayılabilmesi için kişisel hak ve özgürlükler ile
kuvvetler ayrılığı konusunda mutlaka düzenleme yapması
gerektiğini vurgular.
Bugün Türkiye'de hak ve özgürlüklerden
bahsedilebilir mi? Asla. Peki, kuvvetler ayrılığı,
yargı bağımsızlığından bahsedilebilir mi?
Kesinlikle hayır. Yerel mahkemeler AYM ve AİHM kararlarına
uymama cesaretini nereden alıyorlar? Saraydan. Cumhurbaşkanı
Başdanışmanı her kritik karar öncesi gazetelere
açıklama yapıyor; bu açıklama ilgili mahkemelerce talimat olarak
algılanıyor ve AYM, AİHM kararları yok sayılıyor.
Örnek, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin Berberoğlu
kararı. Mehmet Uçum konuyla ilgili ne demişti? AİHM ve AYM
kararları hiyerarşik değil, yönlendirici denetimdir. Peki, bu
açıklama karşısında Anayasa'nın 90 ve 153üncü
maddelerini nereye koyacağız?
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı, tutuklama konusunda da yeni müjdeler veriyor. Ne
diyor? Tutuklamada somut delil aranacak. Kardeşim, 2014 öncesi zaten
somut delil aranıyordu tutuklamalarda. CMKnin 100üncü maddesi, katalog
suçlar için delil karartma, kaçma, tarafları etkileme hususlarında
somut olguların varlığını şart koşuyordu.
Yeni sistemle erkler birliğine geçilip yargı da tek adama teslim
edilince uygulama bugünkü hâle geldi.
Eylem planında ilk kez gelecekmiş gibi
açıklanan bir başka konuysa tutuklamada dikey itiraz yani sulh ceza
hâkimlerinin kararlarına dikey itiraz geliyor. Hâlbuki yüz yüz elli
yıldır Türkiye'de AKP iktidarına kadar dikey itiraz zaten
uygulamadaydı, kendileri kaldırdılar, şimdi de yeni bir
reformmuş gibi Getiriyoruz. diye açıklama yapıyorlar. Üstelik
yine 2014te Türk Ceza Kanununun 277nci maddesi değişikliğiyle
savcılara soruşturmayla ilgili emir ve talimat vermeyi suç olmaktan
çıkarmışlardı, üstelik bir de sulh ceza hâkimliklerine
ucube mülakat sistemiyle parti militanları atanmıştı. Böyle
bir sistemde adalet olur mu?
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanının söz ettiği bir başka konu ise hâkim
ve savcılara coğrafi teminat konusu. HSK değişikliğine
yani 2010 yılına kadar coğrafi teminat zaten uygulanıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) Hâkim ve
savcılar ne zaman tayin göreceklerini, hangi bölgede ne kadar süre görev
yapacaklarını, yılın hangi dönemlerinde kararname
çıkacağını bilirdi, hiç kimse verdiği karar, hele de
tutuklama kararı sebebiyle atamaya tabi tutulmazdı. Bir buçuk
yıl kadar önce açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesinde de
somut olarak coğrafi teminat düzenlemesi yapılacağı net
olarak açıklanmıştı ancak bugüne kadar herhangi bir
düzenleme yapılmadı.
Zaman kısıtlılığı
sebebiyle konuşmayı burada kesiyorum ancak İnsan Hakları
Eylem Planı üzerine konuşmaya devam edeceğim. Gazi Meclisi ve
yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki son konuşmacımız, Hatay Milletvekili İsmet
Tokdemir.
Buyurunuz Sayın Tokdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubum adına
söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında
bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 5369 sayılı
Evrensel Hizmet Kanununda yapılacak değişiklikle,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesinde yer
alan ilgili ödeneklerin evrensel hizmet ödemelerinin yapılabilmesini
teminen yıl içerisinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bütçesine
aktarılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Özetle, BTKnin görev ve
yetkileri genişlemektedir. Her ne kadar söz konusu düzenlemenin evrensel
hizmet kapsamında yer alan altyapı yatırımlarını
teşvik edeceği iddia edilse de düzenleme mevcut hâliyle izaha muhtaç
birkaç soruyu da beraberinde getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, hiç kuşkusuz ki
bilişim teknolojileri hayatımızda merkezî bir rol
oynamaktadır. Bilişimin, dijitalleşmenin önemi her gün artmakta,
yeni bir dönem oluşmaktadır. Özelikle pandemiyle birlikte bir kez
daha kanıtlandı ki internete erişim gündelik
hayatımızın bir parçası olarak temel bir ihtiyaç hâline
gelmiştir. Dünyadaki aktif internet kullanıcısı
sayısı 4,5 milyarı geçmiş durumda. Tüm gelişmiş
ülkeler artık internete erişimi temel bir insan hakkı olarak
değerlendiriyor ve vatandaşına kaliteli, hızlı ve ucuz
internet sunmanın yollarını arıyor. Peki, biz ne
yapıyoruz? Altyapıya yatırım
yapmadığımız gibi zamlar, vergi
artırımlarıyla vatandaşa, öğrenciye, girişimciye,
yatırımcıya destek değil, köstek oluyoruz.
Değerli milletvekilleri, internete erişimin
suya, elektriğe erişim gibi yaşamsal önem
taşıdığı bir dönemde, 2021in AKP iktidarında
milyonlarca öğrenci ne yazık ki internete erişemiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Pandemiyle birlikte AKPnin on dokuz
yıllık geçmişinin çocuklar ve gençler için, eğitim
alanı için nasıl bir hüsran tablosu oluşturduğu açıkça
ortaya çıkmış oldu. Tüm ülkemizde bilgisayar sahiplik oranı
yüzde 50nin altında kaldı. İnternete, bilgisayara erişemeyen
milyonlarca çocuğun olduğu bir ortamda, vatandaşı
ilgilendiren her soruna olduğu gibi AKP, uzaktan eğitime de uzaktan
bakakaldı. (CHP sıralarından alkışlar) Öyle ki EBAda
çökme yaşandıkça Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk istifa
etmek yerine, öğrencilerin ve öğretmenlerin EBAya girememesine
seyirci kalmıştır. Resmî rakamlara göre 2 milyon 600 bini
aşkın öğrenci EBAya giremedi, milyonlarca öğrenci
derslerini küçük cep telefonu ekranlarından takip etmeye
çalıştı. Ben buradan samimi bir şekilde size sormak
istiyorum: Aynı hanede 3, 4 öğrencinin 1 cep telefonunu
paylaştığı ya da derslere girmek için akşam annesinin,
babasının işten eve dönmesini bekleyen çocukların
olduğu bir ortamda bu öğrencilerin küçücük bir ekrandan
sınırlı mobil internetle eğitimden geçerken verim aldığına
inanıyor musunuz? Bakanlık 2020 yılında EBAnın dünyanın en çok ziyaret edilen
internet eğitim sitesi olduğuyla övünüyor. Bununla övünmeden önce
cevap verilmesi gereken asıl soru: Bu öğrencilerden kaçı on-line
eğitimine düzenli olarak, öğrenme ortamına uygun koşullarda
devam edebilmiştir; devam edemeyen öğrenciler neden devam edemiyor?
Komşusunun internetini kullanabilmek için babasıyla çatıya
çıkan 8 yaşındaki Çınar neden çatıdan düşüp öldü?
Değerli milletvekilleri, birtakım
istatistikler, veriler de zaten Türkiyenin var olan mevcut yapı
sorunlarını destekler niteliktedir. Endüstri 4.0 çağında
fiber altyapımız 400 bin kilometre gibi kısır bir döngüye
sıkışmış durumda, 783.562 kilometrekare yüz ölçümü
olan Türkiyenin fiber uzunluğu 413 bir kilometre ama yüz ölçümü 100 bin
kilometrekare olan Güney Kore 574 bin kilometre, yüz ölçümü 62 bin
kilometrekare olan Portekiz ise 890 bin kilometre fiber uzunluğuna sahip.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
İSMET TOKDEMİR (Devamla) Ülkemizin
tamamı henüz 3G kapsama alanına bile sokulamamış, seçim
bölgem Hatay ilimizin kırsal bölgelerinin büyük bir bölümü internete
erişim sıkıntısı yaşamaktadır.
Şimdi, tüm bu gerçekler ortada iken getirilen
bu düzenlemenin yaşadığımız altyapı
sorunlarına gerçekçi bir çözüm olacağını düşünmek
büyük bir yanılgı olacaktır. Eğer gerçekten istenilen
Türkiyenin sorunlarına çözüm aramak, altyapıyı geliştirmek
ise gelin önce, Evrensel Hizmet Fonunu çocuklarımızın
internete, bilgisayara, tablete erişimi için kullanmanın
yollarını arayalım, vatandaşın üstündeki vergi yükünü
azaltalım.
Tüm vatandaşlarımızın ve
İslam aleminin Miraç Kandilini kutluyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır;
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmekte olan 252 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5inci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek
üzere yeni bir cümle eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bu işletmeler, kanunun 3üncü maddesinde
belirtilen ilkelere uymak zorundadır.
Kemal Peköz Semra Güzel İmam Taşçıer
Adana Diyarbakır Diyarbakır
Hüseyin Kaçmaz Hüda Kaya Kemal Bülbül
Şırnak İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Diyarbakır Milletvekili Sayın Semra Güzel.
Buyurunuz Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım.
Maddeyle, Evrensel Hizmet Kanununun 7nci
maddesinde değişiklik yapılmak istenmekte.
Temel haklar bağlamında
değerlendirilmesi gereken internet, bilişim, teknoloji hizmetleri ve
erişimi özel sektöre devredilmiştir fakat bu
değişikliğin toplumsal fayda getirmediğini bizler en çok da
pandemi sürecinde gördük. Birçok köy, mahalle internete ulaşamazken, şehir
merkezlerinde hatta büyükşehirlerde dahi internet altyapısı
birçok kez yetersiz kaldı. Ekonomik farklardan kaynaklı zaten
eğitimde bir eşitsizlik mevcutken, bu eşitsizlik pandemi
sürecinde uçurumlara yol açtı ve burada defalarca dile getirmemize rağmen,
bırakalım bu eşitsizliği ortadan kaldıracak
tedbirlerin alınmasını çocukları ve gençleri bu durumdayken
aynı sınavlara sürükleme politikasından vazgeçilmedi.
Millî Eğitim il müdürlüklerinin
Bakanlığa gönderdiği EBA Erişim Raporuna göre, devlet
okullarındaki 15,2 milyon öğrenciden 2,5 milyon öğrencinin
EBAya hiç erişemediği belirtildi; sadece Şanlıurfada
öğrencilerin yüzde 55,2si, Ağrıda yüzde 47si, Vanda yüzde
40ı, Mardinde yüzde 35,8inin EBAya erişmediği görüldü.
Şunu kabul edelim ki pandemi sürecinde, yeterli altyapı ve ekonomik
çalışma olmadığı için Bakanlık sınıfta
kaldı. Gençler, öğrenciler seslerini her ne kadar duyurmaya
çalışsa da sınavların ertelenmemesi başta olmak üzere
birçok eşitsiz durum gençlere dayatıldı ve dayatılmaya da
devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, maalesef ki bu
eşitsizlik hâli bu ülkenin artık her yerinde derinleşmiş
durumda. Bildiğiniz gibi, 8 Mart haftasındayız ve pandemi
sürecinde bizi en çok etkileyen mesele kadına yönelik her türlü
şiddet oldu. Hükûmetin söylemleri, politikaları her geçen gün bu
şiddeti kışkırtmaya devam ediyor. İnsanın
söylemeye dili varmıyor ama AKPli bir kadın vekil TVye
çıkıp Kadın cinayetlerinin medyada alıcısı daha
çok diye bunları gösteriyorlar ama erkekler kadınlardan 12 kat daha
fazla öldürülüyor. diyor. Bunlar erkek oldukları için mi öldürülüyor? Bu
mudur şiddetle mücadele? Kim öldürüyor bu erkekleri? Kadınlar
mı? Ama biz söyleyelim, kadınları erkekler öldürüyor. Üstüne
üstlük boşanmak istedikleri için, kıskançlık, aşk gibi
nedenlerle öldürülüyorlar. Bu söylemlerle erkek şiddetini
meşrulaştırıp erkeklere cesaret veren
açıklamaları kabul etmediğimizi, kadına yönelik şiddet
politikasının böyle olmayacağını belirtmek istiyoruz.
Kaldı ki Hükûmet, zaten olması gereken bir kadın politikası
da yürütmüyor. Müjdeli haber olarak basına yansıyan KADES
uygulamasının çok dilli olmasını bile becerememiş,
ülkede en çok konuşulan 2nci dil olan Kürtçeyi uygulama içerisine
koymamış bir Bakanlıktan söz ediyoruz. KADES uygulamasında
6 dil var ama Kürtçe yok. Size bir kez daha kendisini Türkçe ifade
edemediği için karakolda şikâyeti alınmayan ve katledilen Fatma
Altınmakası hatırlatmak istiyoruz. Sizin kadın
politikalarınızla da, Kürt ve Kürtçe
düşmanlığınızla da kadınlar ölmeye devam ediyor.
Bu düşmanlığı biz Diyarbakırda MEBYA-DERe yönelik
yapılan baskınlarda da gördük. Sözde İnsan Hakları Eylem
Planının açıklandığı gün 71 yaşındaki
Hatun Aslan ile 79 yaşındaki Meryem Soylu tutuklandı, ikisinin
de ağır hastalıkları var. Yeri geldiğinde Cennet,
anaların ayaklarının altındadır. diyen iktidar, Kürt
analarına pandemide cezaevlerini layık görüyor ve bu pandemi
sürecinde bu operasyonda gözaltına alınan kişilerin
birçoğunun gözaltı süresi 4+4+4 olarak on iki güne uzatıldı
ve bunların 12si tutuklandı. Bu da yetmiyormuş gibi, mesleki ve
savunma sorumluluklarını yerine getirip gözaltındakilerin ifade
işlemlerini takip eden 16 avukata, örgüt üyeliği ve örgüt
propagandası yaptıkları gerekçesiyle soruşturma
başlatıldı. Sadece şu birkaç haftada olan bu pratikler bize
şunu gösteriyor ki: Hükûmetin İnsan Hakları Eylem Planı göz
boyamaktan, iktidarı için yapmaktan öteye gitmeyen bir plan ama toplum
artık bu boş vaatlere inanmıyor.
Değerli milletvekilleri, insan hakları
herkes içindir İktidara var, muhalefete yok. şeklinde
olmamalıdır. Mevcut anlayışla sadece benden olana adalet
zihniyetiyle devam ettiği sürece bunun adı insan hakları
olmaz.
Sözlerime son verirken belirtmek isterim ki
eşitsizliğin, adaletsizliğin olduğu bir ülkedeyiz ve
gençler, kadınlar, risk grupları, yaşlı insanlar bu
adaletsizlik potasında yok edilmeye, eritilmeye
çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Fakat Hükûmet, eylem
planlarını sadece kendisi için yapmaya devam ettiği sürece
eriyip yok olacak olan kendisidir, bunu çok iyi bilmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
5inci maddesiyle 5369 sayılı Kanunun 7nci maddesinin ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkradaki tevsik eden
ibaresinin belgeleyen olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın
Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Onursal Adıgüzel
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Onursal Adıgüzel.
Buyurunuz Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Önümüzdeki teklif 7 farklı kanunda
değişiklik öngörmektedir; bunlardan biri de pandemi sürecinde her
fırsatta dile getirdiğimiz Evrensel Hizmet Fonu. Ne var bu kanunun
içinde? diye sorarsanız, özellikle, özel sektörün
yatırımından imtina duyduğu yani kâr etmeyeceği için
yapmadığı haberleşme yatırımını,
aynı zamanda götürmediği internet hizmetini coğrafi açıdan
dezavantajlı bölgelere götürmek için yapılmış bir kanundur
bu. Kısacası, şöyle söyleyebilirim: Teknolojik açıdan
eşitsizliği ortadan kaldırmak için özel sektörün
yapmadığını devletin yapacağı bir
çalışma.
Tabii, on beş yılda 10 milyar lira
toplanmış bu fonda. Peki, nereye harcanmış, nasıl
harcanmış? Ortada hiçbir bilgi yok. Soru önergeleri sorumuşuz,
cevap yok. Aklımızla dalga geçer gibi CİMER
başvurularımıza şöyle cevaplar geliyor; bu
ciddiyetsizliği millete havale ediyorum: Yatırım
harcamaları yapılmaktadır. Böyle bir ciddiyetsizlikle cevap
verilmiş soru önergelerimize, bilgi edinme başvurularımıza.
Peki, bu 10 milyar lira ne için kullanılmış diye
baktığımız zaman görüyoruz ki on dokuz yıllık
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında bu para sadece onda 2
oranında eğitime kullanılmış. Bunu da vicdanlı
bir memur şaşırıp bir önergemize cevap verdiği için
öğreniyoruz yani milletvekilleri olarak bir puzzleyi birleştiriyoruz,
puzzleyi birleştirerek de bir fonun nereye
kullanıldığını bulmaya çalışıyoruz. Bir
yıldır sorun yaşıyoruz biliyorsunuz, herkes uzaktan
eğitimden, eşitsizlikten bahsediyor yani bu fon, 10 milyar lira
gerektiği yere aktarılamamış; bu net bir şekilde
görülüyor.
MEBin son güncel verileri: Büyük FATİH Projesi
81 ilde yapılmış. 81 ilde 47.300 okulun sadece yüzde
46sına etkileşimli tahta götürülebilmiş, yüzde 31ine sadece
fiber internet götürülebilmiş. Cumhurbaşkanı, çıktı 2
milyon tablet dağıttık. dedi. Millî Eğitim
Bakanlığı Cumhurbaşkanını yalanladı
Hayır, bu dönemde sadece 500 bin tablet dağıtabildik. dedi.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede 1,5 milyon
çocuk, coğrafi açıdan dezavantajlı bölgelerde internete
ulaşamıyor. Türkiyede 2,5 milyon öğrenci EBAyı hiç kullanmamış,
6,5 milyon öğrenci ara ara kullanabilmiş, yeteri kadar verimli
kullanamamış, 8,5 milyon öğrenci de cep telefonlarından
EBAya girmeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, bunları, bu
rakamları söylerken ben üzülüyorum, hicap duyuyorum, siz hiç mi üzülmüyorsunuz?
8,5 milyon öğrenci şu telefondan saatlerce internete giriyor, hiç mi
vicdanınız sızlamıyor, hiç mi çocuklarımızın
geleceğiyle ilgili bir kaygı hissetmiyorsunuz değerli
arkadaşlar?
Bakan geçen çıktı, açıkladı,
diyor ki: Örgün öğretimde 18 milyon öğrencimiz var ama bizim EBA
kapasitesi daha yeni 1 milyona çıkabildi. yani 18 milyon öğrencinin
1 milyonunun kullanacağı seviyeye çıkılabildi. diyor.
Bu Evrensel Hizmet Fonunu her fırsatta dile
getirdiğimizde, bütün paydaşlar Burada para var. Bu parayı
EBAnın geliştirilmesine, içeriğin üretilmesine,
okullarımıza harcayın. dediğinde bizi duymayanlar, Mevcut
kanunda hiçbir sorun yok, hiçbir engel yok. dediğimizde bizi duymayanlar
ne olduysa bir anda BTKye genişletilmiş çeşitli yetkiler
veriyorlar. On beş yıldır neden Evrensel Hizmet Fonu hiç
aklınıza gelmedi? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kürsülerden
defalarca çocuklar için, öğrenciler için, tablet için, internet için bu
Fonu seferber edelim. dediğimizde, neden hiç buna olumlu cevap vermediniz,
neredeydiniz?
Değerli arkadaşlar, BTK görevini
yapmıyor, ne yazık ki bunu söylüyorum: BTK görevini yapmıyor.
Eğer bugün bu ülkede BTK görevini layıkıyla yapsaydı onca
vergiye, onca gelire rağmen internet altyapımız yerlerde
sürünmezdi.
Size bir örnek vereyim: Türkiye, dünyada sabit
internet hızı sıralamasında 175 ülke arasında 103üncü
sırada. Değerli arkadaşlar, 175 ülke arasında 103üncü.
Avrupanın en yavaş ama bir yandan da en çok vergi ödediğimiz
internetini kullanıyoruz. 2020 yılında 4 kişilik bir aile
3.736 lira para ödemiş iletişime, bunun 759 lirası vergi
değerli arkadaşlarımız yani yavaş internete yüksek
vergi ödeyen bir ülke hâline gelmiş durumdayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Eski
Bakanlarımızdan Mehmet Şimşek, bir gün Dünyada
iletişim vergisinde rekor seviyedeyiz. Dünya rekoru bizde. dedi, bir
yandan da itiraf etti aslında durumu.
Biliyorsunuz bir deprem vergisi var, meşhur
iletişim vergisi -deprem vergisi- bu vergi bir dönem Binali
Yıldırım tarafından kaldırılacağı
söylenen bir vergiydi -milyarlarca lira harcandı ama hâlâ depremle yüz
yüzeyiz, baş başayız- bu vergi de ne hikmetse geçen ay yüzde 33
artırıldı arkadaşlar. Hem de hangi dönemde
artırıldı biliyor musunuz? Hem de vatandaşın
çocuğunun eğitimi için en çok internete ihtiyacı olduğu
dönemde artırıldı. Lafın kısası, bizim ülkedeki
internetin gelişimine hiçbir itirazımız yok. Bunu sonuna kadar
destekleriz, hiç de gocunmayız bundan ama bir şeyi söylemek isterim:
Türkiyede BTK ne yazık ki topladığı vergileri şeffaf
bir şekilde kullanmıyor, bunu açıklamıyor,
şeffaflık yok. BTKnin sicili bozuk ve bu ortamda öngörümüz
şudur ki: Kamu zararı ortaya çıkacaktır, ondan dolayı
bu maddeye ret veriyoruz.
Hepinize teşekkür ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Zeki Hakan Sıdalı Feridun Bahşi
Adana Mersin Antalya
Fahrettin Yokuş Ayhan Erel Hüseyin Örs
Konya Aksaray Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili teklifin 5inci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu akşam mübarek
Miraç Kandili; sizlerin ve aziz milletimizin kandilini kutluyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili maddeyle
evrensel hizmet yükümlüsünün belirlenmesine yönelik yöntemlerin
çeşitlendirilmesi, evrensel hizmet yükümlüsünün 1den fazla işletmeci
arasından belirlendiği hâllerde net maliyet hesabına esas
teşkil edecek yöntemin tanımlanması, evrensel hizmet
yükümlülerine evrensel hizmet işine ilişkin bedelin yüzde 30una
kadar avans ödenebilmesi ve ortalama on sekiz ayı bulan ödeme periyotlarının
kısaltılabilmesi ve evrensel hizmet kapsamında yürütülecek
projelerde, zorunlu hâllerde altyapı kurulumu gerektiren işlerde
evrensel hizmet yükümlüsü olma şartı aranmaması öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın
41inci maddesi der ki: Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler
arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle
ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının
öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri
alır, teşkilâtı kurar.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamızın bu maddesini hatırlattıktan sonra,
milyonlarca kamu çalışanımızı çok yakından
ilgilendiren bir hususu bugün burada, Genel Kurulda sizlere arz etmek
istiyorum: Kamuda çalışan süresiz sözleşmeli işçilerimizin,
özlük hakları, statüleri, maaşları, maaş
artışlarındaki düzensizlikler, sendikal hakları, aile
birliğinin bozulmaması adına görevlendirme ve tayin
haklarının toplu iş sözleşmesine dâhil edilmesi gibi pek
çok sorunu vardır. Bu durumdaki işçilerimizin sorun, talep ve
şikâyetleri zaman zaman basına yansımakta, bizlere ve sizlere de
ulaşmaktadır.
Pazartesi günü Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener ve milletvekili arkadaşlarımızla
birlikte Sincandaydık, esnaf ve vatandaşlarımızın
talep ve şikâyetlerini dinledik. Tam da 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığımız o gün, Sincanda, kucağında
çocuğuyla bir anneyle karşılaştım ve kendisini
dinledim. Bu kardeşimiz bir devlet kurumunda
çalıştığını, taşerondan 4/D kadrosuna geçen
sürekli işçi olduğunu, ekonomik zorlukların doruklarda
olduğu günümüzde 2,5 yaşındaki kızına kendisinin hem
annelik hem de babalık yaptığını ifade etti. Ben de
Neden? diye sordum. Eşinin Samsunda 4/B kadrosunda
çalıştığını, tayin hakları
olmadığı için bir araya gelemediklerini ve
kızının, babasını ayda bir iki gün ancak
görebildiğini ifade etti. Değerli milletvekilleri, bu kardeşimiz
gibi aile birliği bozulan ya da bozulma tehlikesi yaşayan birçok
vatandaşımız var. Bu işçi kardeşlerimizin
mağduriyetleriyle ilgili olarak 23 Mayıs 2019da ve 9 Ekim 2019da 2 farklı
soru önergesi vermiştim, onu da burada hatırlatmak isterim.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda AK
PARTİ Grup Başkan Vekili olan bir milletvekilimiz, geçtiğimiz
ocak ayında katıldığı bir televizyon programında
süresiz sözleşmeli personelin yaşadığı sorunların
çözümü için Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde bir
çalışma yürütüldüğünü açıkladı ve dedi ki:
Sözleşmeli personelimiz belirli bir süre çakılı kadro
anlayışıyla çalıştığı için aileleriyle
bulaşamıyor, eş durumu tayininden yararlanamıyor, özlük hakları
noktasında da bazı sıkıntılar yaşıyor.
Bazı birimlerde, bakanlıklarda çalışma yaptık ama
bunun sadece bir bakanlık nezdinde değil, bütün bakanlıklar,
bütün kamu personeli nezdinde yeknesak bir düzenlemeyle çözümünü öngörmek üzere
Maliye Bakanlığı nezdinde bir çalışma yürütülüyor.
Ben de buradan soruyorum: Yapılan bu çalışma ne durumdadır
ve ne zaman bitecektir? Çakılı kadro mağduru, birbirine hasret
anne, baba, çocuklar ne zaman kavuşacaktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Kamuda
çalışan 4/B ve 696 sayılı KHKyle taşerondan kadroya
geçirilen 4/D kadrosundaki süresiz sözleşmeli ve çakılı kadro
mağduru işçilerin yaşadığı sorunların çözümü
noktasında atılacak her adıma destek vereceğimizi de
belirtmek isterim. İYİ PARTİ olarak süresiz sözleşmeli
kardeşlerimizin yaşadığı mağduriyetlerin çözümüne
ilişkin sürecin takipçisi olduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm, 6 ila 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, teklifin ikinci
bölümü üzerinde görüşlerimi ifade etmeden önce iki konu hakkında
görüşlerimi belirtmek istiyorum. Ayasofya Camisinin ibadete
açılması, kubbesinden tekbirlerin, ayetikerimelerin yankılanması
bizleri gönülden, derinden mutlu etmiştir. Ayasofya Camisi, milletimizin
hem millî ve manevi değerleri açısından bir birlik sembolüdür
hem de kadim İstanbul tarihi açısından medeniyetler
arasında bir köprüdür. Bu köprü, bugün İslamın ışığıyla
aydınlanmaktadır ancak Ayasofya Camisi Başimamı
kıymetli İslam âlimi Sayın Mehmet Boynukalının, bu
bahsettiğim değerler manzumesi kapsamında çok daha dikkatli
olması elzemdir. Sayın Boynukalın önce laiklik hakkında
kullandığı ifadelerle toplumsal bir kutuplaşmaya mahal
vermiş, sonra da kadın cinayetleriyle alakalı kabul edilemez
sözler söylemiştir. Unutmayalım ki fikrin özgürlüğü kadar
sorumluluğu da vardır. Sayın Boynukalın bulunduğu
konum itibarıyla birleştirici olmalıdır. Maalesef mutat
aralıklarla kadın cinayetlerini, kadına şiddeti, çok
acı görüntüleri ülkemizde görmekteyiz. 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününde, bu hassasiyetin daha arttığı bir dönemde Sayın
Boynukalının kadın cinayetleri haberlerini medya
propagandası olarak nitelemesi insani değerlere de İslami
değerlere de maalesef uygun değildir. Hep söylediğim gibi,
evrensel hukukta, medeni hukukta ve İslam hukukunda iki şey tamamen
birbirinden farklıdır: Biri hata, diğeri ise kasıttır.
Sayın Boynukalının kasıtlı olarak bu ifadeleri
kullanmadığını düşünüyor ve hatası sebebiyle bir
inanmış âlim olarak özür dilemesi gerektiğini vurgulamak
istiyorum. Hadisişerifte Kolaylaştırınız,
zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
denilmektedir. Bugün, İslamı insanlara sevdirecek, müjdeleyecek
Boynukalın gibi gerçek âlimlere ihtiyacımız vardır.
Saygıdeğer milletvekilleri, sizlerle
bazı isimleri paylaşmak istiyorum: Bir anne, Suriye Tursun; bir anne,
Havvahan Mehmet; bir anne, Halime Turdi; bir kız kardeş Mevlüde
Hilal; iki evlat, Zahide ve Zarife Faruh ve niceleri. Bu isimler zihninizde ne
çağrışım yaptı bilemiyorum ancak 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü idrak ettiğimiz bugünlerde çok şey ifade
etmeliydi. Bu kadınlar Çinin Doğu Türkistanda ki toplama
kamplarında tutsaktırlar. Aileleri bu insanlardan haber
alamamaktadırlar. O kamplarda tecavüz vardır, işkence
vardır, taciz vardır ve o kamplarda köle işçiliği
vardır. Üstelik bu isimlerden bazıları Türkiye Cumhuriyetinin
onurlu vatandaşlarıdır ancak ne hikmetse Hükûmetimiz bu zulme
kulaklarını tıkamaktadır. Allah Resulü Efendimiz ne diyor?
Sizden biriniz kendisi için arzu edip istediği şeyi din kardeşi
için de arzu edip istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz. Doğu
Türkistandaki kardeşlerimiz bizim din kardeşlerimizdir; kendimiz
için istediğimiz huzuru, barışı ve özgürlüğü onlar
için de istemezsek bizim Müslümanlığımızın ne
anlamı kalacaktır.
Sayın milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener bu konuda çok
anlamlı sözler söyledi, dedi ki: Gözünüzü kapatın, hayal edin;
kızının evine, gelininin evine, eşinin evine sen yokken Çinliler
gelmiş, torunlarını almışlar, çocuklarını
almışlar; o evlere damadın yokken, sen yokken Çinli
adamları koyuyorlar. Bu ne Türklüğe sığar ne
Müslümanlığa sığar ne de insanlığa
sığar. Doğu Türkistan meselesine tepki göstermeyen herkes
gözlerini kapatıp hayal etmelidirler; bu yaşananlar kendi
başlarına gelseydi acaba ne yaparlardı?
Ben bir Ankara Milletvekili olarak, şehrimizde
Çin Büyükelçiliği önünde demokratik haklarını kullanarak
ailelerinden bir haber almak için eylem yapan Doğu Türkistanlı
kardeşlerimizi ziyaret ettim, danışmanıma en baştan
itibaren kardeşlerimizin sorunlarını takip etmesi
talimatını verdim ancak ne acı ki bu mazlum ve mağdurlara
polis müdahale etti; 4ü saatlerce gözetim altında tutuldu,
kaldıkları evin önünde günlerce polis bekledi, bu insanlar cuma
namazına bile polis nezaretinde gittiler.
Her zaman mazlumların sesi olmakla övünen AK
PARTİye sesleniyorum: Zalim İsrailin liderine one minute
dediğiniz gibi neden bu soykırımcı Çine tepki
koyamıyorsunuz? Bu soruyu vicdanlarınıza sormanızı
bekliyorum. Bu sorunun cevabını bütün Türk dünyası ve bütün
İslam alemi bekliyor. Gelin, hep beraber, bu Mecliste Çin zulmünü en
azından mezalim olarak tanıyalım; gelin, gök bayrağı
mahzun bırakmayalım.
Saygıdeğer milletvekilleri, gelelim
görüşmekte olduğumuz kanun teklifine. Teklifin 7nci ve 8nci maddesi
Devlet Demiryollarının yeniden yapılandırılması
sürecinin başarısız olduğunun itirafıdır. TCDD
Taşımacılık AŞnin zararları bu teklifle 2023
yılına kadar hazineye yüklenecek, üstüne üstlük, 2023te Sayın
Cumhurbaşkanına bu süreyi on yıl uzatma yetkisi
sunulacaktır. 2023te görev ve yetkisini devretme ihtimali olan bir kamu
yöneticisine on yıllık bir uzatma yetkisi vermek hakkaniyet
değildir. TCDDnin doğru işletilmesi için bir uzatma
yapılacaksa, 2023 geldiğinde bu Meclis yeniden toplanır,
uzatmaya gerek var mı yok mu değerlendirir, uzatılacaksa da
uzatır. Her şeyi bir tek adam yapsın, her şeyi Sayın
Cumhurbaşkanı yapsın. mantığından artık
vazgeçmelisiniz. 9uncu ve 10uncu maddede, alan kılavuzlarının
mağduriyetleri sadece Çanakkale tarihî alanı sınırları
olarak çözülüyor. Biz, bu teklife olumlu oy verdik ancak bu teklif
genişletilmeli, bütün alan yönetimlerini kapsamalı ve alan
kılavuzu, turist rehberi görevlilerinin karşılıklı
mağduriyetler üretmeden yeniden düzenlenmeleri gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, ilk bölümdeki
konuşmalarda ifade ettiğim hususlara birkaç ek yapmak istiyorum.
1980li yıllarda İngiltere kamu-özel iş birliği
alanında atılımlar yapmış, özel finansman girişimleri
sistemiyle dünyaya örnek olmuştur. İngiltere KÖİ projelerini
denetlemek, verimliliğini ölçmek için Hazine çalışma grubu
oluşturmuştur ancak ayrıca, Japon Hükûmetiyle birlikte dünyaya
bu konuda danışmanlık veren bir merkez kurmuşlardır.
2010lu yıllardan itibaren ise KÖİ mantığı, Avrupada,
kamu bankalarından finansman sağlama, Hazine garantisi ya da borç
üstlenimi yerine, kamunun sağlamış olduğu imkânlardan
yararlanarak ikincil sermaye piyasalarından kaynak aktarımının
yapılması ön plana çıkmıştır. Bütün bu
gelişmelerin en sonunda ise Avrupada özel sektörün finansman
sağlamakta zorlanmaya başlamasıyla yükün devletin üzerine
kalması sebebiyle KÖİ sisteminden vazgeçmeye
başlanılmıştır. Biz, Türkiyede ne bu işin doğru
düzgün denetiminin yapıldığını görmekteyiz ne de sorduğumuz
sorulara cevap verilmektedir. Avrupanın bu projelerden vazgeçmeye
başlamasının sebepleri ise ülkemizde de ortaya
çıkmaktadır ama biz özel şirketleri kurtarma kanunları
çıkarmaktayız.
Millete hizmet diye
açılışlarını yaptığınız şehir
hastanelerinin sözleşmeleri hakkında bilgi alamamaktayız.
Sağlık Bakanlığı binasının maliyetini
sorduğum 13 Ekim 2020 tarihli soru önergeme hâlâ cevap
verilememiştir. Otoyollarda ise fahiş fiyatlar görmekteyiz.
Ankara-Niğde Otoyolu 145,5 Türk lirası, Avrasya Tüneli gidiş
geliş 92 Türk lirası, Osmangazi Köprüsü bağlantı
yolları hariç 147 Türk lirası, eğer İzmire kadar
giderseniz 367 liraya kadar artmaktadır. Bu yatırımlar sizin
seçim meydanlarında parti propagandanızın malzemesi olmaktan
başka bir mana ifade etmemektedir.
Yeni yatırımlarınız gibi, seçim
kampanyalarınız da milletin cebini yakmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Umarız, 2023te, iktidardan gideceğiniz güne kadar 5li müteahhit
çetesi yerine Türk milletinin menfaatlerini, fakirin fukaranın
hakkını savunmayı tercih edersiniz ve hiç değilse giderken
hayırla yad edilirsiniz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tulay
Hatımoğulları Oruç.
Buyurunuz Sayın Oruç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben bu
konuşmamda bir iktidar hikâyesinden bahsetmek istiyorum, Türkiyede mevcut
olan iktidarın hikâyesinden. Muhafazakâr bir parti olarak yola
çıktılar, ülkenin ekonomik krizle kıvrandığı bir
dönemde demokratik açılımlardan bahsettiler, Kürt sorunu, Alevilik
sorunu, haklar ve özgürlükler sorunlarını çözeceğiz. dediler.
Bu yaklaşımla ve kimi icraatlarla toplum uzunca bir süre
oyalandı. Tabii ki bu arada sessiz sedasız bir şekilde, telefon şebekelerinden
tutun da elektrik şebekesine kadar, hastanelerden tutun da okullara kadar
her yeri özelleştirdiler. Türkiye tarihinin en hızlı
özelleştirmesi bu iktidar zamanında oldu. Şeker
fabrikalarından tutun da Tank Palet Fabrikasına varana kadar, iğne,
iplik, bu ülkenin neyi varsa, varlığı, kaynağı,
hepsini yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çektiler. Bir yandan,
ülkenin ekonomisi çökmüş, açlık ve yoksulluk derinleşirken iç ve
dış siyasette iyice sarpa saran bir siyaset izlediniz.
Bir parti vardı ki sizin
hesabınızı bozdu ve tek başına iktidar olmanızı
engelledi, o parti HDPdir, ondan sonra bütün okları HDPye yönelttiniz.
Tabii, Kürt sorununu çözmemeye karar verdiniz, Alevileri yok saymaya karar
verdiniz, mütedeyyinleri de şöyle tehdit ettiniz: Biz bu iktidardan
gidersek bu ülkede size yaşam hakkı yoktur ha. diyerek mütedeyyin
kesime de oradan bir mesaj vermeye çalıştınız.
Kısacası, şedit bir iklimle bu ülkeyi yönetmeye devam ettiniz,
ediyorsunuz da.
Şimdi diyorlar ki: 1994 ruhunu
yaşatacağız. Yani vaktinde çıkardıkları millî
görüş gömleğini yeniden giymeye karar verdiler. Bu da 2023 vizyonuna
hazırlık için yeni kostüm. İktidarda kalmak ve istibdat rejimini
kalıcılaştırmak için her yolu mübah gören millî görüş
takiyesi yapmak istiyorlar şimdi. Ama şunu hatırlatmamız
gerekir ki içinize buna karşı çıkan ortaklarınız
kaçtı, bunu hatırlatmak isterim.
Muhafazakâr taban ve Türkiye toplumunun
tamamının şimdi sıralayacağım birkaç noktayı
görmediğini mi zannediyorsunuz. Nedir bunlar? Bir yüzükle gelen
Erdoğanın dünyanın en lüks saraylarda yaşamaya
evrilmiş olan hayatı. Lüks ve şatafatın içine tam boy
girmesi. Ümmet değil aslolan; Rabia. demesi. İçine kaçan -eksik
tanımlamış olabilirim ama- ilkel milliyetçilikle kurulan
rezonans. Çıkış noktalarınızdan biri olan ve en
azından öyle göstermeye çalıştığınız, manevi
değerlerle bezenmiş olan ideolojiden hızlıca
uzaklaşıp tamamen bütün değerleri ranta bağlayan bir
çizgiye geldiniz. Kısacası, siz bu çizgiye gelirken ülke yangın
yerine çevrildi sizin tarafınızdan. Bir dönem
kaldırdığınız işkencenin, gözaltı
merkezlerinde, cezaevlerinde, sokak etkinliklerinde daha da katmerlisini geri
getirdiniz. Zam üstüne zam yaptınız.
Bakın, yeni gündeme gelen konulardan biri;
mesela, Gazprom gaz fiyatlarını düşürdüğü hâlde Türkiye'de
sürekli doğal gaza zam var. Elektriği Türkiye üretiyor, elektrik
ihtiyacı yok bu ülkenin, yeterince elektrik üretiyor ama buna rağmen,
hazineden boşalan, hazineden sağa sola, yandaşa aktarılan
paraların yerine tekrar para koyabilmek için doğal gaza ve
elektriğe zam yapmakta hiç beis görmüyorsunuz.
Gazeteciler bu ülkenin vicdanıdır. Özgür
basın olmadan bir ülkenin demokrasisinden bahsetme imkânı yoktur ama
Levent Gültekine -ki daha önce başka gazetecilere uygulanan şiddeti
burada ifade etmiştik- şiddet uygulandı. Levent Gültekine
uygulanan şiddeti bir kere daha kınıyor ve kendisine geçmiş
olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Bakın, tarafı olduğunuz hiçbir
sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmiyorsunuz. AİHM kararı
var ortada ve Demirtaşı serbest bırakın. diyor ama siz
hâlâ Demirtaşı rehin tutmaya, onun arkadaşlarını
rehin tutmaya, hatta ve hatta yeni rehineler eklemeye özel çaba
harcıyorsunuz. Siyasi yasakların mağduru olarak ortaya
çıktınız ama HDPnin kapatılması tartışmalarının
üstüne, âdeta ateşe körükle gidiyorsunuz. Fezlekeler vesaire vesaire,
dokunulmazlıkların kaldırılması; bunlar sizin
döneminizde icat edilmiş olan şeyler. Siyasi güçsüzlüğünüzü
baskı, şiddet, talimatla çalışan yargı eliyle
bastırmaya çalıştığınız aşikâr, ki bu
liste uzar gider, tabii ki süremiz bunların hepsini sıralamaya
yetmiyor.
Kurucu Anayasa dediniz, kurucu Anayasadan
bahsedildi. AKPnin bir Grup Başkan Vekili sehven söylemedi bunu; toplumun
duygusunu, düşüncesini ve refleksini tartmak için söyledi. Baktı ki
refleks var, bir başka Grup Başkan Vekili bunu düzeltmeye
kalktı. Ama biz biliyoruz kurucu Anayasa derken neyi
kastettiğinizi. Yeni yönelimde Cumhur İttifakının
diğer ortaklarıyla birlikte bu konudaki tutumu ve yürüyen
tartışmalar, kendi aralarında yürüyen tartışmalar
hangi boyuttadır biz bilmiyoruz ama biz şunu biliyoruz: Muhafazakâr
kesimin oy vereceği tek adres olmaya çalışıyorsunuz,
olamayacaksınız. Bunun için de mesela bu 8 Martta özel olarak
LGBTİ+lara dönük uygulanan baskı öyle haybeden aklınıza
geldi de gökkuşağıyla uğraşalım diye
değildi, bu kesimi konsolide etmek için yapmaya çalışıyor
ve yeni şeytanlaştırmalar üretiyorsunuz, onun sonucuydu bu.
Bakın, 8 Martta Adana mitinginde ayağında
gökkuşağı çorabı olan bir insanın mitinge
alınmaması için Çorabı burada soyacaksın." diyor
Emniyet Müdür Yardımcısı. Hayatta görülmemiş bir şey
ya. Hayatta görülmemiş bir şey bir insana Çorabını burada
soyacaksın." denildi Adanada. Bunu da bütün Türkiye buradan duysun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Yazıklar olsun!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Renklerle
kavga ediyorsunuz. Yine kurucu Anayasa diyerek, zaten bir türlü Türkiye'de
tam anlamıyla yerleşmemiş olan seküler hayatı istibdat
rejimiyle tehdit etmeye devam ediyorsunuz. Kurucu Anayasadan kasıt, 2023
vizyonu olarak faşist, otoriter, istibdat rejimin bir anayasal güvence
altına alınmasıdır, asla ve asla bunun
demokratikleşmeyle alakası yoktur. Ama Türkiye toplumu şundan
emin olmalı ki, bu iktidardan sonra oluşacak bir demokrasi iklimiyle
bir demokratik anayasayı geniş bir toplumsal mutabakatla hep beraber
yazacağız. Bu ülkede muhafazakârlar demokratik bir ülkede
inandıkları gibi yaşayacak. Başörtüsünün farklı
taraflar için siyasal simge hâline getirilmesine bizler asla müsaade
etmeyeceğiz. Bu, başı açık olmayı ya da başı
kapalı olmayı savunan iki ayrı çizgi arasında
kalınmasına asla müsaade etmeyecek, başörtüsü bir siyasal simge
değildir, kadınların inançları doğrultusunda kendi
tercihleridir. Erkek anlayışla yürütülen siyasetin başörtüsünü
tekeline almasını asla kabul etmiyor, etmeyeceğiz.
Seküler insanların, Alevilerin, bu ülkede
yaşayan farklı inançlardan milyonlarca yurttaşın
barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşamasını
sağlayacağız. Bizler her şeyden önce kadınlar olarak
bunu başarabiliriz. Başı açık kapalı, eteği uzun
kısa fark etmez. Erkek egemenliğine, kadın cinayetlerine,
tacize, tecavüze karşı el ele, omuz omuza bizlerin bu ortak
davamız uğruna hep beraber mücadele edebileceğimiz bir iklimi
oluşturacağımızdan da Türkiye'deki tüm yurttaşların
şüphesi olmasın.
Bu ülkede yaşayan Aleviler kapılarına
çarpı işareti konulmadan, semahlarına cümbüş denilmeden
bu ülkede özgürce ibadetlerini yerine getirebilecekler. Ezan, çan, hazzan
yani Türkiye'nin gerçekleri yan yana barış ve kardeşliği
temsilen bulunacaktır.
Kürtler bu ülkenin üvey evlatları olmayacak,
ana dilleriyle eğitim görebilecek, eşit vatandaş olarak bu
ülkede yaşayabilecek; bu iklimi bizler yaratacağız. Hiç kimse
siyasi görüşünden dolayı yargılanmayacak, yadırganmayacak,
işkence görmeyecek, cezalandırılmayacak, tutuklanmayacak.
Evet, Cumhurbaşkanının ve Adalet
Bakanının ağzından düşürmediği şey
İnsan Hakları Eylem Planı ve detaylı bir şekilde sözüm
ona bir açıklama yaptılar. Şunu hatırlatmak isterim: Bütçe
görüşmeleri sırasında, Adalet Bakanı, bir insan
hakları eylem planı hazırlığı içindeyken geldi,
burada milletvekillerine, bu ülkenin seçilmişlerine sopa gösterdi aha bu
kürsüden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Ve ondan sonra diyorlar ki: İnsan Hakları
Eylem Planı. O eskidendi ama şimdi toplum hiçbir şekilde buna
kanmaz, kanmayacaktır. On dokuz senedir iktidarda siz vardınız,
ülkeyi elli sene geriye götüren sizsiniz. Mazlumdan yana yola çıktınız,
zulüm makinesine dönüştünüz. Toplumu küçümsediniz, Zaten topluma ne
dersek inanıyorlar. dediniz ama hikâyenin sonuna geldik. Bu toplum size
çok geniş bir kredi verdi ama siz kendi elinizle, icraatınızla,
antidemokratik uygulamalarınızla, insanların emeklerini sömüren
bir sistemin çarkını daha da derinleştirmenizle zaten bu krediyi
tükettiniz. Mevcut yasaları bile uygulamıyorsunuz ki İnsan
Hakları Eylem Planından bahsedesiniz. Artık bu ülkenin bu
yalanlara karnı tok. Bundan sonra bu ülkenin halkları, işçileri,
emekçileri ve kadınları konuşacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız.
Buyurunuz Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutluyorum. Yine, Türkiyenin ve tüm İslam âleminin Miraç
Kandilini kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, bu teklif
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonuna geldiğinde, baktığımda, gerçekten hayretler
içinde kaldım. Bu, torba yasa. 1, 3, 6 numaralı maddeleri
aslında Tarım Komisyonuna gitmesi gereken bir teklif ama ne hikmetse,
bu maddelerin hepsini Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna getirdiniz ve orada görüşüldü. Neden?
Sebep şu arkadaşlar, işin gerçeği bu: Yani birinci
bölümdeki 2 numaralı maddeyi geçirmek için bunu
Bir pasta getirdiniz;
üstü şeker, altı şeker, içinde zehir var; işin gerçeği
bu. Bu nedenle, teklifteki -hâlen Başkan burada, orada mücadele ettik, bütün
siyasi partiler karşı çıktı AKP dışında- bu
2nci maddeyi çıkarabiliriz.
Değerli arkadaşlar Bu 2nci madde nedir?
derseniz, bu 2nci madde, ihalesi olmuş, sözleşmesi olmuş bir
firmaya özel yapılan bir kanundur. Yani, bu teklif geçtiği zaman
şunu diyor: 15/3 diyor. Yani bu teklif
Allah rahmet eylesin, kimsenin
arkasından konuşmak istemiyorum ama bu Mecliste, Unakıtan Maliye
Bakanıyken bir gecede mısır ithalatı kanununu
değiştirdi, ertesi günü tekrar yerine koydu; bu kanun da aynı
şekilde yani bu firmaya özel hazırlanmış ve uygulanan bir
kanun değerli arkadaşlar.
Bu yap-işlet modelleri
Dün Mehmet Beyi
dinlerken -AK PARTİ Grup Başkan Vekili- hayretler içinde kaldım,
diyor ki: Ankara, İstanbul, İzmir
Bizde hazine kefil oldu.
Şimdi, elma ile armudu birbirine karıştırıyor. Bu
maddeyle özel şirkete -devlete ait olmayan bir şirkete- kredi
uygulanıyor. Ankara, İstanbul, İzmirdeki hazine kefilliği
Zaten belediyelerin vergiden dolayı hazineden bir alacakları oluyor.
Yani, belediyeler devletin bir kuruluşu -herhâlde Cumhuriyet Halk
Partisinin belediyeleri değil- yani sonuçta Türkiye Cumhuriyetinin
belediyeleri. Orada hazine kefil olduğu zaman halkın malı
oluyor. Ama burada Sayın Başkanım, Sayın Bakanım;
buradaki sistemde bu firmaya özel hazırlanmış ve Türkiye
Cumhuriyetinin Ulaştırma Bakanlığı tüzeli kefil
oluyor. Peki, bu 2nci maddede kefillik yaptığı zaman bu firma
orada yazıyor mu valör artı bir diye, borçlanacak diye?
Hayır yazmıyor. Yani, sınırı yok. O firma gidip yüzde
3le de bulabilir, yüzde 5le de, yüzde 6yla da bulabilir. Ve biz Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak, hazine olarak 83 milyon insan buraya kefil oluyor
ve bu şekilde, bu süreçte, bu teklif Anayasaya aykırıdır
her şeyden önce değerli arkadaşlar. Biz Hazine kefil
olmasın. demiyoruz; tabii ki, olsun; İşler
yapılmasın. demiyoruz; tabii ki olsun ama burada şu var
değerli arkadaşlar: Hazine gider, proje bazında
Yine, bir
arkadaşım burada söyledi, Dünya Bankasından proje bazında
kredi veriliyor ama o krediyi verirken Dünya Bankası, projesinden tam
bitimine kadar hep kontrol eder. Çünkü Dünya Bankasından gelen bir parayla
asla ve asla iktidar partisi X bir firmaya ihale veremez çünkü denetimi
onların elinde, yolsuzluk yapamaz, yandaş şirketlere ihale veremez,
hak neyse o hak doğru verilir ve gerçek borçlanma da budur değerli
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, şimdi, yine,
ikinci bölümde 6, 7, 8, 9 ve 10uncu maddeler
6ncı madde zaten bu sorunu
çözer mi? Çözmez. Çünkü daha on beş gün önce Afyon
Başmakçıdaydım. Orada bir besici bana ne dedi biliyor musunuz?
Sayın Vekilim, 30 tane süt ineğim vardı, götürdüm kestirdim.
Eskiden bana bir gübre kâr kalıyordu, o gübreyi de elimden aldılar.
İcralardan kurtulmak için ben süt veren ineklerimi götürdüm kestirdim. Bu
madde sorunu halleder mi? Halledemez. Doğru mu? Doğru ama bu,
çiftçinin, besicinin sorununu çözmez. Sizlerin çiftçiye destek vermeniz
gerekiyor, aksi takdirde bu maddeyle siz sadece çok az bir önlem alabilirsiniz.
O yüzden, önemli olan, burada besicilere destek vermemiz lazım. Süt
Sayın
Tarım Bakanı zam verecekti, tam iki yıl geçti, hâlâ üreticiler,
sütçüler prim bekliyor.
Değerli arkadaşlar, yine, 7 ve 8inci
maddede, Ulaştırma Bakanlığına, Demiryollarına
hazineden para aktarılması var. Değerli arkadaşlar, 1
Mayıs 2013te bu yasa çıktı, beş yıl süre verildi size
-Sayın Ulaştırma Bakan Yardımcısı burada-
beş yıl boyunca burada bir iyileştirme yaptınız
mı? Hayır. Ne oldu? 2018de doldu. 2018den sonra tekrar iki yıl
uzattınız 31/12/2020ye. Tekrar bürokratlar unuttu, üç ay sonra getirdiniz,
yeniden 2023e uzatıyorsunuz. Biz buna karşı değiliz ama
değerli milletvekilleri, 2013te çıkan bir yasa yani yedi yıldan
beri siz bu iyileştirmeyi yapamamışsanız bundan sonra hiç
yapamazsınız, net söylüyorum. Şimdi, burada 2023 yazıyor
Bakanın süresi ama Cumhurbaşkanına on yıl yetki veriyor.
Şimdi, Cumhurbaşkanına on yıl yetki verdiğiniz zaman,
değerli arkadaşlar
2023te seçime gitmiyor muyuz Sayın
Muş? Seçime gidiyoruz. Seçime giderken neden
Cumhurbaşkanının yetkisini on yıl uzatıyorsunuz, sebebi
ne onun açıklayın bari. En azından bunu 2023e aynı
şartlara getirmeniz gerekiyor.
Yine, değerli arkadaşlar, 9 ve 10uncu
maddeler
Değerli arkadaşlar, bu 9 ve 10uncu maddeler doğru bir
işlemdir. Ama yeterli mi? Değil. Şimdi, TUREB diye bir yer var
yani Rehberler Birliği; bu Rehberler Birliğinin 11.310 üyesi var.
Şimdi, bunu yaparken en azından bu insanları çağırarak
bu işi yapmanız gerekiyordu. Yeterli mi? Yeterli değildir. Ama
yine de biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak -Komisyonda da söyledik- bu maddeye
destek veriyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben özellikle kendi
bölgemden, turizm bölgesinden bahsedeyim. Şimdi, bu konu geldiği
zaman, Numan Kurtuluş Turizm Bakanıyken bir çalışma
yaptı paydaşlarla beraber; otelciler vardı, TÜRSAB vardı,
TUREB vardı, bütün bu paydaşlar toplandı; 1618 sayılı
Kanuna göre 1972de çıkan bir kanunu değiştirmek için bir
yıl boyunca her yerde toplantı yaptılar, biz de o
toplantıları takip ettik, hatta bir toplantı da
Kuşadasında oldu, kendi bölgemde. Ama maalesef, 2018de seçime gittikten
sonra, Turizm Bakanı, o yapılan çalışmayı aldı,
kendisi götürdü, rafa koydu. Daha önce birkaç sefer söylemiştim Sayın
Turizm Bakanına Sayın Bakanım, bu yasa tam bir yıl
çalışıldı, neden getirmiyorsunuz Meclise? dedim. Aynen
şunu söyledi, net ve öz söylüyorum: Benim şirketimin müdürünü ikna
edin, ben getireyim. Şimdi, o yasada ne var? O yasada teknik bir sorun
var, yani -Türkiye'de 12 bin acente var- bu acenteler otelle anlaşma
yaptığı zaman diğer acenteyle yapabiliyorlar ama orada
kanunda bir yeri var, diyor ki Eğer bir acente bir otelin
odalarını kiralamışsa diğer acente giremez. Bu ne
demektir? Etsturun sahibi, şu anki Turizm Bakanı, maalesef kendi
şirketlerini büyütmeye çalışıyor, başka hiçbir
şey değil, net söylüyorum. Turizm Bakanına hem Komisyonda bunu
dile getirdim hem Genel Kurulda getiriyorum.
Değerli arkadaşlar, biz 2015ten beri
buradayız, eski sistemde bakanlar buradaydı ve bu bakanlarla kendi
bölgemizin sorunlarının yüzde 50sini burada çözebiliyorduk ama öyle
bir sistem getirdiniz ki ya boş verin muhalefet partisinin
milletvekillerini, kendiniz, sizler bile bakanlara ulaşamıyorsunuz.
Şimdi, bu sorunu, Türkiyenin bu sorununu nasıl çözeceğiz?
Önümüzde turizm sezonu var. Ben geçen hafta
Kuşadası, Didim, Bodrum bölgelerinde çalışma yaptım,
şu an coronadan en çok etkilenen kesim turizm değerli
arkadaşlar. Turizm bölgesinde dükkânların hepsi kapalı.
Şimdi, bir yasa çıkardınız, sabah yedi-akşam yedi,
sonra kapanacak. Ya, size soruyorum arkadaşlar, hepiniz restoranlara
gidiyorsunuz, ya sabah yedide restoran çorba mı satacak? Size soruyorum
ya, sabah yedi de çorba mı satacak restoran? Yasak varsa da en
azından dokuza kadar o restoranların açık olması gerekiyor.
İkincisi, diyorsunuz ki: Sayın
Cumhurbaşkanımız İngiltere Başbakanını
aradı, turizm konusunda konuştu. Eyvallah, konuşması da
gerekiyordu. Şimdi, İngiltere karar aldı, 15 Mayıstan sonra
vatandaşlarını seyahate gönderecek ama şart var orada,
şartı şu: O gidilen ülkelerde aşılanma olmak
şartıyla. diyor. Şimdi, turizm bölgelerine bakalım,
İngilizler nereye geliyor? Kuşadası, Didim, Bodrum, Fethiye,
Marmaris
O bölgelerdeki turizmciler aşılandı mı
arkadaşlar? Hayır. Rehberler aşılandı mı?
Hayır. Otel çalışanları aşılandı mı?
Hayır. Peki siz o İngilizleri nasıl buraya getireceksiniz değerli
arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yaptığınız işlerin yüzde 99u
yanlış. Turizm Bakanı bu konuda acilen, yarın sabahtan
itibaren çıkacak diyecek ki: Ey Sağlık Bakanı, sahil
kesimindeki, turizm bölgelerinde çalışanların, esnafın,
otelcilerin, rehberlerin, seyahat acentelerinin acilen aşı
vurulması gerek. Aksi takdirde -2020 gitti- önümüzdeki sezon, 2021de de
yok oluruz ve bir dahaki dönemde, göreceksiniz, turizmin bir daha bu ülkede
olma şansı yok. Otellerin, iş yerlerinin hepsi el
değiştirecek, bir daha esnaf bulamazsınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Aksaray Milletvekili Sayın Ramazan Kaşlı.
Buyurunuz Sayın Kaşlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Şahsınız adına da
konuştuğunuz için süreniz on beş dakikadır.
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu
temsilen söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında
heyetinizi, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bugün, Batmanın Sason ilçesinde
meydana gelen elim trafik kazasında hayatlarını kaybeden
kardeşlerime Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize
başsağlığı ve sabırlar, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, önceki gün
kutladığımız Kadınlar Günüyle ilgili birkaç cümleden
sonra değişiklik yapılmasını görüştüğümüz
kanun teklifinin içeriğindeki konularla ilgili parti grubumuzun
görüşlerini sizlere aktaracağım. Türk töresinde kadın
bizler için namustur, vazgeçilmezdir ve kutsaldır. Tarihimiz, topluma yön
veren, destan yazan kadınlarımızla doludur; Tomris Hatun, Hayme
Ana, Zübeyde Hanım, Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı gibi
isimler de tarihimizde ilk akla gelen fedakârlık, cesaret ve iffet abideleridir.
Genel Başkanımız, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli
Beyefendinin de belirttiği gibi kadın anadır, kadın
ailedir, kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın vatanın
geleceği ve teminatıdır. Gözünün nuru şehit evladını
vatan toprağına uğurlarken döktüğü gözyaşlarıyla
bu milletin ruhudur kadın; evinde annedir, iş yerinde
çalışandır. Gelecek nesillerin yetişmesinde yeri
doldurulamayacak bir önemi olan ve toplumda saygın bir fert olan
kadınlarımızın siyasi, sosyal, ekonomik ve hukuki alanda
hak ettikleri ilgi, destek ve saygının toplumsal anlamda her yönden
gösterilmesi toplum huzuru için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Son zamanlarda
ülkemizde yaşanan kadınlarımıza yönelik zalimce
saldırılar toplumsal huzurumuzu hedef almış ve bizleri
derin bir üzüntüye sevk etmiştir. Kadınlarımızın
muhatap olduğu ve bizleri son derece kaygılandıran insanlık
dışı muamelelerin tamamen yok edilmesi için herkes üzerine
düşeni eksiksiz yerine getirmelidir. Son bir hafta içerisinde ülkemizin
farklı yerlerinde yaşanan şiddet ve cinayet vakaları millet
olarak yüreğimizi derinden sızlatmıştır. Bununla
birlikte, aziz milletimizin hafızasında ve vicdanında hak
ettikleri en ağır cezayla cezalandırılacaklardır.
Aydında 92 yaşındaki bir kadına cinsel saldırıda
bulunup öldüren sapığın nefret uyandıran çirkin
eylemlerinin faturası çeşitli bahanelerle partimize kesilmeye
çalışılmıştır. Elli iki yılı
aşkın siyasi mücadelesi boyunca Türk milletine olan
sevdasını her koşulda türlü fedakârlıklarla ve nice bedeller
ödeyerek ispat etmiş, milletin huzur ve refahını
sağlamayı şiar edinmiş partimizi töhmet altında
bırakmaya çalışan kirli zihniyet, fitne ve komplolarıyla
yıkılmaya mahkûmdur.
Milliyetçi ülkücü hareket, tarih boyunca
Türk-İslam medeniyetinin engin ahlakıyla dünya
insanlığını imar, ihya ve inşa etmiş ve
ulaştığı her coğrafyada güzel izler
bırakmış kutlu bir duruşun simgesidir. Partimiz tüm
muhteviyatıyla ilmin, erdemin ve güzel ahlakın yanında yer
aldığı hâlde her türlü çirkinliği her fırsatta
milliyetçi ülkücü hareketle bağdaştırmaya çalışan
fitne odaklarına da fırsat vermeyeceğimizi özellikle vurgulamak
istiyorum. Liderimizin de altını çizerek ifade ettiği gibi,
bunun bir tertip mi yoksa gerçek mi olduğunun bütün yönleriyle
araştırılması hayati bir zorunluluktur.
Bu itibarla, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
münasebetiyle, başta şehit anaları ve eşleri olmak üzere
Türk-İslam coğrafyasının tamamında anlamlı bir
ses bekleyen bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, hazırlanan kanun
teklifiyle, vatandaşlarımızdan gelen taleplerin
değerlendirilmesi sonucunda bazı kurum ve
kuruluşlarımızın ihtiyaçları doğrultusunda
çeşitli konularda öngörülen kanuni düzenlemelerin yapılması
planlanmıştır. Bu düzenlemelerin 7nci ve 8inci maddeleri demir
yolu taşımacılığı ve yüksek hızlı tren
işletmeciliğiyle ilgilidir. Türkiyenin bütünsel kalkınması
için gereken altyapının temel ayaklarından biri de demir yolu
taşımacılığıdır. Demir yolu
taşımacılığı, ulaşım ve lojistik
imkânlarının sağlanması noktasında en etkili yol
olarak değerlendirilmiş, geçmişten günümüze gereken özen hep
gösterilmiştir. Hicaz ve Bağdat demir yollarını inşa
etmiş kültürün varisi olan ülkemiz, özellikle Cumhuriyet Dönemimizde,
millî çıkarlar doğrultusunda uzun demir yolu ağlarıyla
örülmüştür. Bu vizyon doğrultusunda demir yolları
politikası bir devlet politikası hâline getirilmiş; Türkiye,
Avrupada 6ncı, dünyada 8inci hızlı tren işletmecisi
durumuna gelmiştir. Demir yolunun yatırımlardaki payı 2013
yılında yüzde 33 iken 2020 yılında bu oran yüzde 47ye
çıkarılmıştır. 2020de yüzde 47 olan demir yolu
yatırım payı, 2023 yılında yüzde 60 olarak
öngörülmektedir. Ülkemizin ve cumhuriyetimizin göz bebeği
kurumlarından biri olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları,
üzerine düşen bu kritik görevi ifa etmek için yoğun bir gayret
gösterirken, hâlihazırda mevcut yük ve yolcu
taşımacılığı hizmetlerinin yeniden yapılanma
süreci tamamlanıncaya kadar aksamadan sürdürülmesi ve mevcut
altyapının güçlendirilerek vasfının iyileştirilmesi
için hem altyapı hem de tren işletmeciliğinden kaynaklanan
sorunlar sebebiyle öngörülen geçiş sürecinin uzatılmasına
ihtiyaç duyulmaktadır. 8inci maddeyle de ticari olmayan yolcu
taşımacılığı için yakın zamanda
özelleştirmeyle ilgili işletmecilerden talep olmadığı
için kamu hizmeti devamlılığının sağlanması
amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının hizmet
yükümlülüğü süresinin 2023 yılına kadar uzatılması
amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, teklifin 9uncu ve
10uncu maddeleri alan kılavuzluğuyla ilgilidir. Çanakkale, tarihi
şan ve şerefle dolu büyük Türk milletinin vatan sevgisinin
şehadetle imtihan olduğu yerin adıdır. Tarihte eşine
rastlanmayan büyük bir destan, Anadoluyu yurt edinme savaşıdır.
Atalarımız Çanakkalede yüksek bir imanla, süngüleriyle bağımsızlığımızı
düşmanın göğsüne âdeta kazımıştır. Çanakkale
bir diriliştir. Namus bildiğimiz değerlerimizin zedelenmemesi
için asil, soylu atalarımızın kendilerini feda etmekten asla
çekinmedikleri emsalsiz bir meydan okumadır. Dolayısıyla,
Çanakkale savaşlarının milletimize ve özellikle
genç nesillere iyi aktarılması son derece önemlidir. Alan
kılavuzları, bu bağlamda, savaşın meydana geldiği
Gelibolu tarihî alanının tarihî, kültürel ve manevi değerleri
ile doğal dokusunun korunması, geliştirilmesi,
tanıtılması noktasında önemli bir görev ifa
edecektir. Sahada ziyaretçilerle bire bir temas hâlinde olan alan
kılavuzlarına verilecek eğitimlerin kapsamının
belirlenmesi ve bir denetleyici mekanizmaya bağlanması uygun bir
karar olacaktır.
Bir diğer düzenleme ise -6ncı madde-
ülkemizdeki hayvancılıkla ilgilidir. Hayvancılık,
gelişmişlik durumu ne olursa olsun tüm ülkeler için büyük önem arz
etmektedir. Türkiyede hayvancılık, artan nüfusun hayvansal protein
ihtiyacının karşılanması, ihracatın artırılması,
sanayi sektörüne ham madde sağlanması, bölgeler ve sektörler
arası dengeli kalkınma ve kalkınmanın istikrarı, gizli
işsizliğin önlenmesi, sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam
yaratılması ve kalkınma finansmanının öz kaynaklara
dayandırılması açısından önemli bir potansiyele
sahiptir. Genel itibarıyla insanların yeterli ve dengeli
beslenebilmesi için bu konudaki mevcut potansiyelin ve uygulanan
politikaların iyi analiz edilmesi gerekmektedir.
Hayvancılığın
sürdürülebilirliğinin sağlanması, yem bitkilerinin ekiliş
alanlarının arttırılması, girdi maliyetlerinin
düşürülmesi, kaba yem ihtiyaçlarının yerli kaynaklardan
karşılanabilmesi, çiftçilerimizin daha ucuz ve kaliteli yem elde
edebilmeleri için çeşitli destekler verilmektedir. Ancak tüm dünyayı
etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle tüm sektörlerde
olduğu gibi hayvancılık sektörünün de olumsuz etkilenmelerini
önlemek adına yapılan teşvik ve desteklerin
artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu
desteklerin artırılması hem ülkemizde
hayvancılığın sağlıklı bir şekilde
sürdürülebilmesini ve hem de üretimde devamlılığı mümkün
hâle getirecektir.
Teklifin 6ncı maddesinde yapılacak olan
düzenleme, nakil esnasında yakalanan; küpesiz buzağı, kuzu, ve
oğlaklar ile gebe hayvanların kesime sevk edilmesi uygulamasıyla
ilgilidir. Bu maddeyle, toplum sağlığı ile hayvan
haklarının korunması arasındaki dengeyi sağlamak
adına, nakil esnasında yakalanan kayda alınmamış gebe
hayvanlar, 6 aylıktan küçük koyun ve keçiler ile 1 yaşındaki
küçük sığır cinsi hayvanların kesime sevk edilmesi
uygulamasına son verilerek sahibinin bilgisi dâhilinde, Bakanlıkça
karantina altına alınması amaçlanmıştır.
Yapılan düzenlemeyle atılan bu adımla, hayvan
haklarının korunması ve düzenlenmesi
amaçlanmıştır. Bu durum, ülkemiz adına sevindirici bir
adım olacaktır. Ayrıca, yine konu kapsamında, Aksaray
Organize Sanayi Bölgesinde 300ün üzerinde fabrikası bulunan ve bu sanayi
tesisleriyle birlikte tarım ve hayvancılığın da önemli
kentlerinden biri olan Aksarayımıza, pandemi sürecinde Hükûmet
tarafından gerekli destekler sağlanmış, 2020 yılı
içerisinde toplamda 267 milyon TL yatırım ve hayvancılık
desteği alınmıştır.
2020 yılında yüzde 4,8 büyüyen tarım
sektörü, son üç yıldaki en yüksek büyüme rakamına
ulaşmış, tarımsal hasılamız bir önceki yıla
göre yüzde 20 artarak 333 milyar liraya yükselmiştir. Bu destek ve
teşviklerin bu süreçte devam etmesi, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan vatandaşlarımızın en öncelikli
beklentisidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aksaray ilimiz Ortaköy ilçemiz Bozkır köyümüz
sınırları içerisinde bulunan Bozkır Sulama Barajı ve
sulama tesisinin, Niğde-Ankara Otoyol inşaatı kapsamında
yapılan çalışmalarda sağ ve sol sahil ana kanalları
tahrip olmuş, bu sebeple 2019 ve 2020 yılı sulama sezonunda
sulama faaliyeti gerçekleştirilememiştir; içinde bulunduğumuz
2021 yılında aynı durum devam edecektir. Kırk bir
yıllık Bozkır Barajının açık sulama
kanalları da oldukça eskimiş durumdadır. Bozkır ve çevre
köylerde yaşayan vatandaşlarımızın hem suyu daha
verimli kullanabilmeleri hem de sulama maliyetlerinin düşmesi için sulama
tesisinin ivedilikle yapım ve yenileme çalışmaları
yapılarak basınçlı sisteme dönüştürülmelidir.
Yapımı devam eden bu projenin bir an önce tamamlanması bölgedeki
önemli bir mağduriyeti giderecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aksaray, Covid-19 risk değerlendirme kriterlerine göre 4
kategoriye ayrılmış durumdadır. Düşük riskli, orta
riskli, yüksek riskli ve çok yüksek riskli -kırmızı- olarak
kategoriler belirlenmiştir. Covid-19 vaka sayılarında Aksaray
ilimiz maalesef en yüksek riskli -kırmızı- kategoridedir. Buna
göre normalleşme adımları Aksaray Valiliğimizce alınan
kararlar doğrultusunda ve bizzat Sayın Valimiz Hamza Aydoğdunun
gece gündüz demeden özverili çalışmalarıyla uygulamaya başlanarak
tedbirli ve kademeli normalleşme sürecine geçilmiştir.
Buradan, Aksaraylı
vatandaşlarımıza bir kez daha şunu söylemek istiyorum:
Hastalıktan kurtulmak bizim elimizde. Tedbirlere uymak tek çözümümüz.
Kalabalık ortamlardan, misafirliklerden uzak duralım. Maske, mesafe
ve temizlik kurallarına riayet edelim. En önemli hususlardan birisi de
aşı sırası gelen vatandaşlarımızın
ihmal etmeden aşı olmasıdır. Normalleşme istiyorsak
sabırla ve titizlikle tedbirlere ve Valiliğimizin almış
olduğu kararlara uyalım, uymayanları uyaralım. En büyük
sorumluluk bizlerde. Lütfen, kendimizi ve sevdiklerimizi ihmale kurban
vermeyelim.
Değerli milletvekilleri, 100üncü yıl
dönümünü kutlayacağımız İstiklal Marşı, dünyaya
meydan okuyan Türkün kahramanlık destanıdır. Allah bu millete
bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. diyen Mehmet Akif
Ersoyu rahmetle anıyorum.
Tüm Türk-İslam âleminin bugün idrak
ettiğimiz mübarek Miraç Kandilini kutluyor, görüşülmekte olan kanun
teklifinin hayırlı olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahısları adına
söz sırası Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürkte.
Sayın Öztürk, buyurunuz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tüm milletimizin Miraç Kandilini kutluyorum.
Vatandaş imkânsızlıklar nedeniyle
mutfak torbasını dolduramazken AK PARTİsinin yasa
torbasına atacağı madde hiç bitmiyor. Yine bir AK PARTİsi
klasiği, yine Ne bulursan at torbaya. başlıklı bir kanun
teklifi. Yeni vergi yüküne hazırlanın çünkü iktidar size borç
vadediyor, sizi kefil gösteriyor, sizi ipotek altına alıyor ve bunu
kim istiyor? Yabancı kreditörler. Neden? Çünkü kreditörler,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı
özel bütçeli idarelerin harcama ve gelirlerinin birbirini
karşılayamayacağı, yükümlülüklerini yerine getirmekte
yetersiz kalabileceği konusunda tereddüt yaşıyor. Devlet
Demiryolları ve Devlet Demiryolları Taşımacılık
AŞnin bütçelerinin yatırım programlarında yer alan
yatırımlarının finansmanı, işletme bütçesinde yer
alan finansman açıkları, fiilî finansman açığı ile
işletme bütçesinde öngörülen arasındaki fark, sermayesine mahsuben
Devlet Demiryolları tarafından karşılanır. Kamu
hizmeti yükümlülüğü 31 Aralık 2023 tarihine kadar Devlet
Demiryolları Taşımacılık AŞ tarafından
yerine getirilir. Bu maddenin özeti şudur: Devlet Demiryollarının
borçlarına şimdilik 2023 yılına kadar ortağız.
Devamı da var, bu süreleri on yıla kadar uzatmaya Sayın
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Şimdi bakalım, ortak
olacağımız borç yükü ne kadar? 2020de ne kadar zarar
ettiği henüz belli değil ama mazeret hazır: Pandemi nedeniyle
yolcu taşımacılığı yapamadık. Hadi, geçtiğimiz
yılı mazur görelim, son on yılda istikrarlı şekilde
artan zararın bahanesi nedir? 2016 yılında 2,5 milyar lira, 2018
yılında 3,5 milyar lira, 2019 yılında 2,5 milyar lira, son
on yılda toplam 17,3 milyar lira. Vatandaş sorabilir Biz ilk defa
mı Devlet Demiryollarının zararını ödeyeceğiz?
diye. Yok, aslında yeni bir durum da değil; Devlet Demiryolları,
toplam KİT sistemi içerisinde en çok transfer yapılan kuruluş.
2019 yılında Devlet Demiryolları Genel Müdürü Şu kadar
yolcu taşıdık, bu kadar yük taşıdık, cumhuriyet
rekoru kırdık. diye güzelleme yapsa da, personel sayısı
azalsa da iktidar merkezî yönetim bütçesinden yani hazineden yani milletin
hakkından Devlet Demiryollarının yatırım
harcamalarını ve zararlarını karşılamak üzere
10,6 milyar lira bütçe ayırdı. Peki, son on yılda ne kadar pay
ayrıldı? 60,7 milyar lira. İyi haber, bu paranın hepsi
zarar değil, bir kısmı yatırım için
ayrılmış ama kötü haber, yatırım için harcanan paralar
da yerine gitmiyor. Mesela yatırım adı altında öyle
ihaleler veriliyor ki kurumun zarar etmemesi mümkün değil. Mesela ikmal
ihaleleri. Şundan artık eminiz, bir ihalede ikmal kelimesi
geçiyorsa o iş mutlaka bitmemiş, parası ödenmiş ve yine
birilerine ödeme yapılmaya devam edilecek demektir. Örnek mi istiyorsunuz?
Gebze-Köseköy Demir Yolu Hattının 3üncü ve 4üncü peron,
üstyapı ve elektrifikasyon işi. Bakın, bu hat için 2018
yılında ihale açılmış, ihale bedeli 144 milyon,
tamamlanma süresi yüz doksan gün. Yüz doksan günde bitmesi gereken iş
bitmemiş, şirket dört yüz beş güne kadar süre uzatmış,
yetmemiş üzerine bir de ek ödenek almış; sonra iş yine
bitmemiş, aynı işin ikmali için 2020de tekrar ihale
açılmış. Sonuç, ihaleyi aynı firma kazanmış;
işin süresi altı yüz güne, ihale maliyeti de 323 milyon 353 bin
liraya çıkmış. Ne diyelim? Yapılmayan işi ha bire
aynı şirkete, her seferinde yükselen bedelle ihale eden Devlet
Demiryolları zarar etmesin de ne yapsın? Devlet
Demiryollarının 1.250 adet taşınmazı kirada. Ne
usulüne göre kiraya verilmiş ne kiralama yapılırken piyasadaki
fiyatlara bakılmış ne de doğru dürüst zam
yapılmış, bir de üstüne üstlük kira süreleri
uzatılmış. Ucuza kirayı ha bire aynı şirkete, her
seferinde daha da düşük bedelle kiraya veren Devlet Demiryolları
zarar etmesin de ne yapsın?
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz iktidar
demir yolu işletmeciliğini özelleştirmek istemişti; özel
sektör kazancına bakar, özelleştirilse ihaleye davet edilecek firma
sayısı belli, bir elin parmaklarını geçmeyen
yap-işlet-devretçiler ama talip yok, rakamlar ortada. Bu yapıyla
Devlet Demiryollarının işletmeciliği kâr getirmese de demir
yolu yapım işi birilerine para kazandırıyor, hem
teşvikle kazandırıyor hem vergi indirimiyle
kazandırıyor hem garantiyle kazandırıyor hem süresi içinde
bitmezse de kazandırıyor hem de kredisini de devlet buluyor.
Yap-işlet-devretçilere ne kadar garanti verildiğini de bilmiyoruz,
merak etmeyin bundan sonra da Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığının hazinenin borç üstlenim
anlaşmalarına ne kadar taraf olduğunu da bilmeyeceğiz. Ne
de olsa cevap hazır: Ticari sır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi yerlerinden söz isteyen
sayın milletvekillerine söz vereceğim.
Sayın Gaytancıoğlu
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
51.-
Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Türkiyenin pirinçte kendi kendine yeterli bir ülke
olabilecekken AKPnin uyguladığı politikalar nedeniyle net
ithalatçı bir ülke konumuna geldiğine, gümrük vergilerinin
sıfırlanmasının üreticiyi olumsuz yönde etkilemeye devam
ettiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye pirinçte kendi kendine yeterli bir ülke
olabilecekken AKPnin uyguladığı üretici ve üretimden yana
olmayan politikalar nedeniyle maalesef net ithalatçı bir ülke konumuna
gelmiştir. 2000li yılların ortasından beri üreticilerin
büyük yatırımları ve Trakya Tarımsal Araştırma
Enstitüsünün geliştirdiği yerli çeşitler sayesinde Türkiye ciddi
üretici ülkelerden biri hâline gelmişti. Ancak AKPnin bunları
görmezden gelerek ithalata yönelmesi ve sürekli gümrük vergilerini
sıfırlaması ithal pirinçlerin piyasadaki
varlığını artırdı.
Gümrük vergilerinin sıfırlanması
üreticiyi olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Hasat zamanı 4.200 liraya
satılan çeltik AKP Hükûmetinin pirinçteki gümrük vergilerini sıfırlamasıyla
3.500 liraya bile alıcı bulamıyor. Marketteki pirinç
fiyatlarının da düşmediği göz önüne alınırsa
gümrük vergilerinin düşürülmesi sadece ithalatçıya ve ithal edilen
ülke çiftçilerine yarıyor. Şu anda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya
52.-
Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, eğitimde fırsat
eşitsizliğinin gün geçtikçe arttığına,
öğretmenlere aşı yapılmadığına, birçok
okulda öğretmen açığı olduğuna, internete
erişemeyen öğrencilerin sorumluluğunu kimin üstleneceğine ilişkin
açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
eğitimde fırsat eşitsizliği gün geçtikçe artmaktadır.
6 milyon lise öğrencisi bu eşitsizlikten en çok etkilenen
çocuklarımız oldu. Görmedikleri derslerden sınavlar
yapacaksınız. Tableti olmayan, televizyonu olmayan, internet
erişimi olmayan bu öğrencileri hangi yüzle sınav
yapıyorsunuz?
Öğretmenlerin hiçbirisine aşı
yapılmadı. Birçok okulda öğretmen açığı var ama
atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin
çığlığını duymuyorsunuz, lise öğrencilerinin
haklı çığlığına yanıt vermiyorsunuz. Ya,
görmedikleri derslerden sorduğunuz soruların yanıtını
veremeyen öğrencinin sorumluluğunu kim üstlenecek? İnternete
erişemeyen öğrencinin sorumluluğunu kim üstlenecek? 2 milyon
tablet dağıttık. denilmesine rağmen Millî Eğitim
Bakanı 500 bin tablet dağıttığını söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin
53.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin,
Yayladağı ve Cilvezgözü Sınır Kapılarının
kapatılmasının Hatay ilinin ekonomisini olumsuz
etkilediğine, Hatay ilinin 5inci teşvik bölgesine alınıp
alınmayacağını sorduğuna, pandemi desteği
adı altında bankalara borçlandırılan işçi, çiftçi ve
esnafın kredi borçlarını ödeyemez durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Yayladağı,
Cilvegözü Sınır Kapılarının kapatılması
Hatay ekonomisini olumsuz etkiliyor. Sınır ticareti,
yatırımlar, projeler durdu. Reel sektör zorda, esnaf perişan,
siftah yapamıyor. İhracat hızla azalıyor, esnaf kepenk
kapatıyor. Kapıları açacak mısınız açmayacak
mısınız, bir alternatifiniz var mı? Israrla 5inci
teşvik bölgesine alınmayan, Türkiyenin en fazla vergi veren 7nci
ili olan Hatayın ekonomisi yardım bekliyor. Hatayın
tamamını 5inci teşvik bölgesine alacak mısınız?
Şubat ayı açlık sınırı
2.719, yoksulluk sınırı 8.856 TL. Pandemi desteği
adı altında bankalara borçlandırdığınız
işçi, çiftçi, esnaf kredi borçlarını ödeyemez durumda. Faizleri
kaldırıp sicil affı getirecek misiniz? Asgari ücretten vergiyi
kaldıracak mısınız? Çiftçinin gayrisafi millî
hasıladan alacağını ne zaman vereceksiniz? EYTlilerin
akıbeti ne olacak? 3600 ek göstergeye ne oldu? Şehit ve gaziler için
toplanan paralara ne oldu? Millete ne zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
54.-
Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, Evrensel Hizmet Kanunu kapsamındaki
yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin uzaktan eğitim sürecinde su
yüzüne çıktığına, aylardır Samsun ilinin kırsal
mahallelerinde altyapı eksikliği nedeniyle internet erişimi
sağlanamamasıyla ilgili Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğluna soru sorduğuna ama lütfedilip
cevap verilmediğine ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evrensel Hizmet Kanunu kapsamındaki
yükümlülüklerin yerine getirilmediği, zorunlu uzaktan eğitim
sürecinde yaşanan sorunlarla su yüzüne çıkmıştır.
Aylardır seçim bölgem Samsunun kırsal mahallelerinden altyapı
eksikliği nedeniyle internet erişimi
sağlanamadığı yönünde şikâyetler ulaşıyor.
Ocak ayında Sayın Bakana sordum: Samsunda internet erişim
sorunuyla ilgili kaç kırsal mahalleden şikâyet başvurusu
yapıldı? Evrensel Hizmet Fonunda şu ana kadar ne kadar para
birikti ve bunun ne kadarı Evrensel Hizmet yatırımı olarak
kullanıldı? Samsuna ne yapıldı? Ne yazık ki
Sayın Bakan lütfedip cevap vermedi. Bu soruların asıl sahibi
Ulaştırma Bakanlığının sunmakla yükümlü
olduğu hizmete erişemeyen vatandaşlarımızdır,
evlatlarımızdır. Vatandaşlarımızı,
evlatlarımızı yok saydınız, bunun hesabını
milletimize nasıl vereceksiniz?
BAŞKAN Sayın Şeker
55.-
İstanbul Milletvekili Ali
Şekerin, Covid-19 pandesinde durumun çok ciddi olduğuna, bu
ciddiyete uygun davranılmadığına, aşının her
yurttaşa bir an önce ulaştırılması gerektiğine,
on binlerce kişinin katıldığı parti kongreleri
yapmanın marifet değil cinayet olduğuna ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ülkemizde ilk
Covid vakasının açıklanmasının üzerinden tam bir
yıl geçti. Sadece 1 hasta vardı bir yıl önce, bugün bir günde
14.556 vaka açıklandı ve şu anda 143 bine yakın aktif vaka
var. Bunlar resmî rakamlara göre ve durum çok ciddi, maalesef bu ciddiyete
uygun davranılmıyor. Bir yılda 3 milyona yakın
yurttaşımız hastalandı. Resmî rakamlara göre, PCR pozitif
30 bine yakın yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu
işin ciddiyetine uygun olarak mutlaka herkes sorumluluğunu yerine
getirmeli, aşı her yurttaşa bir an önce
ulaştırılmalı.
Kongreleri 300 kişiyle sınırlı
tuttunuz ama binlerce, on binlerce kişinin katıldığı
parti kongreleri yapmak bu dönemde marifet sayılıyor; bunlar marifet
değil, cinayet. Tek adaylı kongreler için partililerinize
kıymayın. Bu, vatandaşlarımıza da
yayılacaktır.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
56.-
Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, tüm Türk İslam âleminin Miraç Kandilini
kutladığına, 2021 yılı orman emvali üretim bölmeleri
ve fiyat tarifesinin orman köylerine ve orman kooperatiflerine
gönderildiğine, 310 sayılı Tebliğin devreye
alındığına, fiyatlarda geçen yıla göre
düşüşler yaşandığı için orman köylüsünün hayal
kırıklığına uğradığına, bu
fiyatların günün gerçek rakamlarına göre değerlendirilmesinin
orman köylüsünün beklentisi olduğuna ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm Türk İslam âleminin mübarek Miraç Gecesini
kutluyorum.
Orman Genel Müdürlüğünün 2021 yılı
orman emvali üretim bölmeleri ve fiyat tarifesi orman köylerine ve orman
kooperatiflerine gönderilmiştir. Ancak gönderilen tarifeye
baktığımızda, 310 sayılı Tebliğin devreye
alındığı, fiyatlarda ise geçen yıla göre
düşüşler yaşandığı görülmektedir. Mazot, yedek parça,
işçilik gibi girdi fiyatlarının arttığı, pandemi
şartlarının ağırlaştığı bugünlerde
orman köylüsü fiyat artışı beklerken düşüşler köylüyü
hayal kırıklığına uğratmıştır.
Orman köylüsünün üretimini engelleyecek ve kente göçmesinin önünü açacak olan
bu fiyatların günümüz gerçek rakamlarına göre değerlendirilmesi
tüm orman kooperatiflerimizin ve orman köylümüzün beklentisidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
57.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
besilik sığır ithalatına yeniden izin verildiğine,
daha önce birçok kez Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
hayvan ithalatının tamamen biteceğini ve ülkenin hayvan
ithalatı yapmayacağını açıkladığına,
ihtalat kararının yerli hayvancılığa büyük zarar
vereceğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdürlüğü besilik sığır
ithalatına kapılarını yeniden açtı. Bir süreden beri
ithalata izin vermeyen Bakanlık 2021 yılı için 3 ayrı
dönemde ithalat yapılacağını ilan etti. Besilik
sığır ithalatı için gerekli olan kontrol belgesi nisan,
haziran, ağustos olmak üzere 3 dönemde düzenlenecek. İthalatla ilgili
ilk başvuru 8 Mart 2021de başladı. Oysa daha önce birçok kez
Tarım ve Orman Bakanı hayvan ithalatının tamamen
biteceğini ve Türkiyenin hayvan ithalatı
yapmayacağını açıklamıştı. Bu karar yerli
hayvancılara büyük zarar verecektir. Toprağını ekemeyen
çiftçi şimdi de ahırındaki hayvanla sınanıyor.
Tarım ve hayvancılık ne yazık ki gerekli önemi
göremediği gibi, çiftçinin sırtına binen yük sürekli
katlanıyor. İthal kesim ya da ithal besi
hayvancılığına izin verilmesiyle sektörde zar zor direnmeye
çalışan rençperlerin, çiftçilerin emeği hiçe
sayılmaktadır.
BAŞKAN Sayın Süllü...
58.-
Eskişehir Milletvekili Jale Nur
Süllünün, Eskişehir ilinin sahip olduğu TÜLOMSAŞ Genel
Müdürlüğünün TÜDEMSAŞ ve TÜVASAŞla birleştirilerek bölge
müdürlüğü hâline dönüştürüldüğüne, TÜLOMSAŞın içinde
barındırdığı 7 fabrikadan 4ünde tezgâhların
tamamen kapatıldığına, bir taraftan da Eskişehir
ilinde verimli tarım topraklarının üzerine URAYSİM
adında bir test merkezi yapılmaya
çalışıldığına, Eskişehir-Gemlik demir yolu
bağlantısının son durumuyla ilgili bilgi istediğine ilişkin
açıklaması
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Osmanlı
İmparatorluğundan beri demir yolcular kenti olarak bilinen
Eskişehirin sahip olduğu TÜLOMSAŞ Genel Müdürlüğü, ne
yazık ki TÜDEMSAŞ ve TÜVASAŞla birleştirilerek bölge
müdürlüğü hâline dönüştürülmüştür. TÜLOMSAŞın içinde
barındırdığı 7 fabrikasından 4ünün üzerindeki
tezgâhlar tamamen kapalıdır.
Bir taraftan da Eskişehirde verimli tarım
topraklarının üzerine URAYSİM adında bir test merkezi
yapılmaya çalışılmaktadır. Oysaki bildiğimiz
gibi, bizim hızlı tren üretimimiz yoktur, yüksek hızlı tren
üretimimiz yoktur, bu konuyu sormak istiyorum.
Bir de Bursa hızlı tren demir yolunun
yanlış yapıldığı ve büyük zarara yol
açtığı söyleniyor, bu konuyla ilgili de bilgi almak istiyorum.
Eskişehir-Gemlik demir yolu
bağlantısı ne olmuştur? Bu konuda da bilgi almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Başkanım...
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
252) (Devam)
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Şimdi, ikinci bölüm görüşmelerinde de
cevaplandırılması gereken bazı konular oldu.
Bir tanesi, Evrensel hizmetler için Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bütçe aktarımına niye
ihtiyaç duyuluyor? diye soruldu. Evrensel hizmetlerin sunulması için
elektronik haberleşme sektöründen elde edilen gelirler kullanılmakta,
evrensel hizmet geliri kullanılmakta. BTK tarafından yürütülecek
evrensel hizmet projelerinin finansmanının da bu gelirlerden
karşılanmasını teminen ödenek aktarılması
öngörülüyor, bunu belirtmek istiyorum.
Yine, Evrensel hizmet yükümlüsü
şartının aranmadığı durumlarda ilgili
şirketler 5369 sayılı Kanuna tabi olacak mı? Kanun
çerçevesinde alternatif imkânlar sunulması için bu madde görüşüldü,
kabul edildi, bu madde öyle değerlendirildi.
Yine -konuşmalarda tabii- Gelibolu alan
yönetimiyle ilgili, alan kılavuzlarıyla ilgili konu konuşulurken
hani Turizm Bakanının şirketleri
falan gibi ifadeler
kullanıldı. Bu ifadelere
katılmadığımızı da ifade ediyorum. Genel
düzenlemeler bunlar; hiçbir firma, şahıs ve kurum gözetilerek
yapılan düzenlemeler değil.
Devlet Demiryollarıyla ilgili, bu sorularla
ilgili de bilgileri alıp aktaracağız
arkadaşlarımıza.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başkan.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.43
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.06
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 57nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
252 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Başkanım, söz talebiniz
vardı.
Buyurunuz.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Eskişehir Milletvekili Jale Nur Hanımın soruları
vardı Sayın Başkanım. Onlarla ilgili kısa bir cevap
vermek istiyorum.
Bursa-Gemlik, hem yük hem yolcu
taşımasına imkân sağlayacak, 22 kilometre uzunluğunda,
160 kilometresaat hızında, çift hatlı, elektrikli demir yolu
yapımı planlanmış, söz konusu proje yatırım
programına alınmış yani o konu da yatırım
programına alınarak, planlanarak masada şu anda yürütmeye
hazır hâle getirilmiş durumda. Ayrıca Bursa-Yenikent-Osmaneli
bağlantı yapımı planlandığı şekilde
devam ediyor. Osmaneli-Sakarya-Bilecik yüksek hızlı demir yolu hattının
iyileştirme çalışması da şu anda devam ediyor.
Bilecik-Osmaneli ile Sakarya bölgesindeki T26 Tüneli ve Doğançay-1 ve
Doğançay-2 yapımı devam ediyor. Bilgi olarak onu da aktarmak
istedik.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başkan.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
6ncı madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin 1inci
fıkrasının metinden çıkarılmasını, eklenmesi
öngörülen cümlelerin ilkinin ise Tanımlattırılmamış
sığır cinsi hayvanlar ile, koyun ve keçiler nakil
sırasında yakalanması durumunda kestirilmez sahibinin bilgisi
dahilinde karantina altına alınır olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Peköz Hüseyin Kaçmaz İmam Taşçıer
Adana Şırnak Diyarbakır
Hüda Kaya Kemal Bülbül
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.
Buyurunuz Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
6ncı maddedeki değişikliği
aslında olumlu buluyoruz ancak eksik buluyoruz. Yetiştiricinin yükümlü
ve sorumlu olduğu tanımlattırma işleminin
gerçekleştirilmemesi sebebiyle tanımlattırılmamış
hayvanların kesimhanelerde kesilmesi uygulaması tümden terk
edilmelidir, kesim işlemi yerine karantina uygulaması yalnızca
gebe ve altı aylıktan küçük koyun ve keçiler ile bir
yaşından küçük sığırlar için değil,
tanımlattırılmamış ve nakil esnasında yakalanan
tüm hayvanlar için uygulanmalıdır. şeklinde
değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tarih boyunca gericilerin en büyük korkusu
kadının özgürleşmesi olmuştur çünkü kadın toplumun
yarısını değil, tamamını etkiler; kadın
öğrenirse çocuğuna da öğretir. Zincirlerinden kurtulmuş ve
zincirlerini beraber kıracağımız tüm kadınların
Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Ataerkil zihniyetin yarattığı erkek
örneğine ve bunun uyguladığı şiddete bir örnekle dün
akşam karşılaştım. Her ne kadar yıllar öncesinde
yaşanmış bir olay olsa da bunu Genel Kurulda paylaşmak
istedim: Kocası, komşularına hediye götürdü diye ellerini
tırpanla kesmiş. başlıklı bir haber. Bir düğünde
komşusuna hediye verdiği için eşi tarafından bilekleri
tırpanla kesilen 93 yaşındaki Ayşe Gökkaya yetmiş iki
yıldır elleri olmadan hayata tutunmaya çalışıyor,
sadece komşularına hediye götürdü diye. Yani erkek zihniyetinin
yaşattığı acılardan biri bu, itiraz ettiğimiz.
Hannah Arendt perspektifinden siyaset ve yalan
ilişkisi üzerine okuduğum bir çalışmada ilgimi çeken
bazı kısımlar olmuştu, bir kısmını sizinle
paylaşmak isterim: Siyasetin özünde yalan bulunur mu? sorusuna Arendt
Adalet yerini bulsun, gerekirse dünya yıkılsın. der. Tam da
son dönemlerde Adalet Bakanının kullandığı söz
olduğu da ortaya çıktı.
Arendt modern ve klasik olmak üzere yalanı
ikiye ayırır. Asıl tehlikeli olan ve Arendtın üstünde
durduğu modern yalandır. Modern yalan örgütlü yalandır, küresel
bir manipülasyonu içerir. Klasik yalanda ise yalan tamamen her alana
yayılmamıştır, yalancı da yalanın
farkındadır, bu durum yalancıyı kemirir; bu, klasik
yalanı modern yalana göre daha zararsız yapar. Ancak modern yalanda
ise tüm alana yayılır, yalan söyleyen bile artık neyin hakikat
olduğunu bilemez. Bunun nedeni modern yalandaki manipülasyondur. Bugün AKP
iktidarının özellikle bizlere karşı
kullandığı bir siyaset türü olan manipülasyon gibi. AKP iktidarındaki
birçok yetkili, birçok siyasetçi arkadaşımız artık
gerçekten hakikati ıskalamış durumda; bunun sebebi de budur. Bu
manipülasyonla olgular yok edilir ve bir imaj yaratılır. Klasik
yalanda sadece hakikat gizlenir ama modern yalanda bir yok etme ve yaratma
eylemi vardır. Bugün hakikati yok edip siyasi rakiplerini -tırnak
içerisinde- terörist ilan etmeniz gibi. AKP iktidarının yapmaya
çalıştığı şey tam da bu.
Totaliter rejimler baskı altına
alamayacakları güçten korkar ve nefret ederler. Yine Arendt Totaliter
rejim için ideal kişi, davaya kendini kalpten adamış bir Nazi ya
da komünist değildir, gerçek ile hayal ürünü arasındaki ve doğru
ile yanlış arasındaki farkı önemsemeyen kişidir.
demiştir yani birçoğunuzun artık doğru ile
yanlışı önemsemediğiniz gibi.
Örgütlü yalan, aynı zamanda şiddet
barındırır, bundan dolayı da totaliter rejimlerle iyi
anlaşır. İçinde şiddet barındırmasının
nedeni, sadece olguları yok etmekle kalmayıp aynı zamanda
olgulardan bahsedenleri de yok etmektedir. Irkçı, faşist, tekçi
politikalara itiraz ediyor diye uzun zamandır Kürtlerin, Alevilerin,
sosyalistlerin ve birçok kesimin, özellikle son dönemlerde, özellikle
gazetecilerin ve en sonunda da Levent Gültekinin saldırıya
uğraması bu söylediklerime örnek teşkil etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devletini vesayeti altına
alan etnik Türkçü derin yapılanma, tüm toplum katmanlarını
Pantürkizme devşirmek için her türlü metodu uygulamaktan çekinmemekte.
Etnik Türkçülük, bir güvenlik ve beka sorunudur; bu gerçek, yüksek sesle dile
getirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) İktidar göz
boyamalık İnsan Hakları Eylem Planı hazırlayıp
ilan edeceğine, öncelikle AİHMin kararlarına uyup Demirtaş
ve Kavalayı serbest bırakmalıdır.
Yine, İnsan Hakları Eylem Planı
açıklanırken 71 yaşındaki Hatun Aslan ve 79
yaşındaki Meryem Soylu isimli Kürt anaları
çocuklarının cenazesini arıyor diye, çocuklarının
cenazesine sahip çıkıyor diye tutuklandı.
Şunu defalarca aslında dile getirdik; Kürtçeye
karşı olan bir düşmanlıktan, Kürtçeye karşı
itirazlardan dolayı aslında bunu defalarca dile getirdik: AKP Genel
Başkanı Mecliste benim 50ye yakın Kürt milletvekilim var. der
ama Kürtçe, Meclis tutanaklarında x diye geçer. TRT Kürdî isminde bir
kanal x dilinde xce yayın yapar ama gel gör ki polis teşkilatı
Biz Kürtçeyi tanımıyoruz. deyip KADESe almaz. Bunun adı
ayrımcılıktır, bunun adı
ırkçılıktır.
Aslında söylenecek daha bir çok söz var ancak
sürem bitti. Bu sebeple, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
59.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bizim Kürtçeye bir
düşmanlığımız yok, Türkiyede konuşulan bütün
diller bizim dillerimizdir. Bu Parlamentoda Parlamentonun resmî dili Türkçedir.
Bunun dışında kullanacağınız hangi dil olursa
olsun bu tutanaklara bilinmeyen bir dil veya x diye geçer. Bu sadece
Kürtçeyle veya Arapçayla veya İngilizceyle, Fransızcayla alakalı
değil, Türkçenin dışında konuşulan bütün dillerle
alakalı bir kelam edildiği zaman burada bu şekilde geçer. Bunun
özellikle bilinmesini arzu ediyorum.
Burada ayrımcılık vesaire falan
gibi bir şeyin söz konusu olması mümkün değil; bütün diller
bizimdir, bütün diller güzeldir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
60.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Doğrusu bu tartışmayı burada çok
yaptık, yapmaya devam edeceğiz çünkü dillere yasak devam ediyor. Yani
daha dün KADESin uygulamasını bu kürsüden anlattık ve
Türkiyenin tamamı bu ilanı gördü. Şiddet gören
kadınların başvurusu bile kendi ana dilinde alınmıyor
ya da Sağlık Bakanlığının broşürleri bile
Kürtler tarafından, Türkçe bilmeyen Kürtler tarafından
okunamıyor ya da uçaklarda anlamadıkları bir dilde anons
yapılıyor. Yani bunun adı maalesef ayrımcılık.
Yani maalesef dememin sebebi, kendi sözüne itibar etmek istiyorum ama
yaşananlar ile söylenenler 180 derece bir zıtlık arz ediyor.
Bütün dillerin özgür olması gerekiyor, herkesin anladığı
dilde hem anonsları hem eğitimi hem yaşamını devam
ettirmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ana
dilinde yaşam herkes için temel bir haktır. Biz bunu savunuyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Muş
61.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın
Başkanım, ayrımcılık HDPnin
yaptığıdır, Sayın Beştaşın
yaptığıdır ayrımcılık.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Herkes Türkçe öğrenecek
Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kusura
bakmasın, biz ne kadar yapıcı, kuşatıcı olursak
olalım bu ayrımcılık dilinden asla vazgeçmiyorlar.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Müsaade
ederseniz bir yanıt vereyim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
62.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben uzatmak istemediğimi söyledim ama daha sert
bir tepki geldi. Ben ayrımcılık yapmadım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yok,
ayrımcılık yapıyorsunuz. Kimsenin gündeminde yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
hiçbir dile yönelik bir ayrımcı dil kurmadım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İçişleri
Bakanı dün açıkladı. PKK bile, o hani çok sevdiğiniz, onlar
bile Türkçe yazışıyorlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, ben
sizi dinledim.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
İnsanların gündeminde olmayan bir şeyi siz kendiniz zorla
gündeme sokmaya çalışıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben sizi
dinledim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz
ayrımcılık yapıyorsunuz ve vazgeçmiyorsunuz,
vazgeçmiyorsunuz siz ama biz de müsaade etmeyeceğiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
ayrımcılık yapmıyorum. Şu andaki iktidar, tamam
mı, bir yandan Kürt kardeşlerim! derken bir yandan Kürtlerin ana
diliyle yaşamının önünde bütün kararları alıyor, bütün
kararları, Emniyet Müdürlüğünden Sağlık
Bakanlığına, Millî Eğitime.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya, PKK bile
Türkçe yazıyor, PKK.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Benim
yaşadığım ilde, vekili olduğum ilde Celadet Ali
Bedirhanın kütüphanesi yıkıldı ya, Kürtçe kitaplar imha
edildi, Ahmedi Hani büstü yıkıldı. Yani şimdi bu
ayrımcılığı ifade etmek ayrımcılık
oluyorsa bu meseleyi bilmiyorlar demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
ayrımcılığa karşı bir konuşma yaparken
ayrımcılıkla itham edilmek; yani bilmiyorum, bunun neresinden
tutalım? Bu, kendilerini bir savunma biçimi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Herkes her
şeyi biliyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Herhâlde
şöyle düşünüyorlar: En iyi savunma, saldırıdır.
diyorlar ama bunu yemiyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, herkes her şeyi gayet iyi biliyor.
Vatandaşın gündemi bu değil; bu, HDPnin gündemi.
Vatandaşın gündemi başka, vatandaşın gündemi Türkiye.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Şiddete uğrayan kadının Kürtçe destek
alamaması da
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şiddete uğrayan kadının gündemi de kendi ana diliyle
başvuru yapmak.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, bunun için kardeşlik teranesi diyoruz, teranedir terane,
teranedir bu.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
6ncı maddesiyle 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun değiştirilen 36ncı maddesinin
birinci fıkrasının (f) bendine eklenmesi öngörülen cümlelerin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tanımlattırılmamış gebe
hayvanlar, altı aylıktan küçük koyun ve keçiler ile bir
yaşından küçük sığır cinsi hayvanlar nakil
esnasında yakalanması durumunda kestirilmez, sahibinin bilgisi
dahilinde karantina altına alınır. Karantinaya alınan
hayvanlar sahibine iade edilir. Karantina ile ilgili hususlar Bakanlıkça
belirlenir. Bu önlemler, insan, bitki ve hayvan sağlığı ile
çevre için doğrudan ya da dolaylı herhangi bir olumsuz etkiye sebep
olmayacak şekilde uygulanır. Bu iş ve işlemler için
yapılacak tüm masraflar sahibi tarafından karşılanır.
İmha ve itlaf halinde Bakanlıkça herhangi bir tazminat ödenmez.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın
Kastamonu
İsmet Tokdemir Orhan Sarıbal Ulaş Karasu
Hatay Bursa Sivas
Mürsel
Alban
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bursa Milletvekili Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurunuz Sayın Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan,
değerli emekçi arkadaşlar, değerli milletvekilleri; yine bir AKP
enteresan düşüncesi. Çok merak ettim bu Komisyon ile bu maddenin
ilişkisi nerededir diye. Herhâlde kaçak kesime giden hayvanların
kamyonda taşınmasıyla bir alakası var, başka da bir
alakası yok. (CHP sıralarından alkışlar) Kısaca
şunu söylemek lazım: Kaçak hayvan kamyonda gidiyor, yakalanırsa
kesime engel olacak; kuzularda ve keçilerde altı aydan daha küçük,
büyükbaşta 1 yaştan daha küçük. Amaç: Et veriminin
artmasını sağlamak.
Değerli milletvekili arkadaşlar,
değerli iktidar yetkilileri; bir fotoğrafın bütününe baktığımızda
tarımın ve hayvancılığın temel
sorunlarını çözmeden çıkaracağınız
kanunlarının mevcut sorunları çözebilme
olanağının olmadığını aşağı
yukarı hepinizin bildiğine inanıyorum. Şu sorulara cevap
vermeden bu dengeyi, düzeni tutturma şansınız yok:
Bir: Neden besici, çiftçi hayvanının
doğumunu görür, doğumu olur ama bunu resmî olarak kaydettirmez, küpe
almaz? Bu sorunun cevabını lütfen kendinize sorun.
İki: Neden bu hayvanı büyütüp daha fazla
para kazanmayı tercih etmez -size göre- bunu kaçak satar? Çok net,
hayvancılığın en önemli gideri yemdir. Yemi iki alandan
karşılarız: Bir, meralarımız; iki, fabrika yemi. Evet,
Bakan bugün açıklama yapmış, diyor ki: Cumhuriyet tarihinin
rekorunu kırdık, en fazla büyükbaş hayvan 2020de, tarihe
geçtik. Söyleyelim Bakana çünkü yeni, 2018den sonra Bakan olduğu için
eskiye dair bir bilgisinin olmadığı net. Sene 1980, 44 milyona
yakın nüfus var, 88 milyon baş hayvan var yani 1 kişiye 2
baş hayvan düşüyor. Şu anda nüfus 84 milyon, mültecileri,
turistleri ilave edin 90 milyon, eğer 1980le
karşılaştırırsak tam 160 milyon baş hayvan
olması lazım. E, tabii, Bakan burada yaşamadığı
için bundan doğru haberi yok.
Bir de Rekor kırdık. diyor. Söyleyeyim o
kırdığı rekorları: İki yıldır dünya
rekoru kırıyorsunuz, dünya rekoru. Buğdayda, pamukta,
ayçiçeğinde dünya rekoru kırmaya devam ediyorsunuz. Rekorlar deyince
üst üste, dünyada hiç olmayan rekorları kırıyorsunuz.
Diğer bir konu, gene bu maddeyle ilgili.
Şunu söyleyelim: Sınırdaki kaçak hayvancılık
işinde bu yasayı nasıl uygulayacaksınız? Trakyada,
ari bölgede hayvan geçişleri olduğunda bu yasayı nasıl
uygulayacaksınız? Arabada yakaladığınız
hayvanların sahibi kim? Tüccar mı, kasap mı, çiftçi mi? Sahibi
nerede? Dolayısıyla, bütününe baktığımızda
hayvancılığın sorununu çözmeden bu kanun maddesini sadece
yazarsınız, ne et üretimini arttırırsınız ne
başka bir şeyin.
Yine buradan Bakana bir gönderme yapalım. Diyor
ki: Hayvancılıkta şuraya geldik. E, doğru; gelirsin
kendine göre. Nasıl gelirsin? On yılda 8,5 milyar dolara küçükbaş,
büyükbaş hayvan ithalatı yaparsın, 130 milyon ton yem
ithalatı yaparsın çok istikrarlı bir şekilde; dünya
rekorudur, bunu da bilin. 2002de 146 milyon dönüm mera var, hâlâ 146 milyon
dönüm mera; ne 1 metrekare azalma ne 1 metrekare fazlalık var. Bu da
Tarım Bakanlığının, AKP iktidarının özel,
tarihe yazacağı TÜİK rekorudur. Bu kadar istikrarlı, hiç
değişmiyor ama, metrekare bile değişmiyor. Şimdi,
böyle bakıldığında, hayvan ithal, 8,5 milyar dolar; yem
ithal, 58 milyar dolar; Bakan çıkıyor Ben hayvan
sayısını artırarak cumhuriyet tarihinin rekorunu
kırdım. diyor. E, doğru çünkü Bakanın Türkiye
gerçeğinden kesinlikle ve kesinlikle haberinin
olmadığını net bir şekilde söylemekte yarar var.
Bir başka temel meselede de açıkçası
şunu söylemek lazım: Tarım Bakanı ve iktidar tamamen
ithalat kaynakları üzerinden bir zenginleşme modeline doğru
gidiyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Bugün Türkiyede kişi
başına 14 kilogram civarında et düşüyor fakat aslında,
kişi başına 14 kilo kırmızı et herkes
tarafından eşit tüketilmiyor. Bir eli yağda, bir eli balda
olanlar 200-300 kilogram civarında kırmızı et tüketiyorlar
ama öbür taraftan, yoksul halkın -ki toplumun çok büyük bir
kısmı- eğer Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olmasa
sofrasına kırmızı et gelmeyecek. Belki çok sonra
söyleyeceğimizi hemen baştan söyleyelim yani, hani, bu çok ironi bir
sözdür ama kıymetlidir: Domuz eti yemekten korktuğunuz kadar
halkın hakkını, emeğini yemekten korksaydınız
Türkiye bugün bu hâllere gelmezdi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesiyle eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Tanımlattırılmamış gebe
hayvanlar, altı aylıktan küçük koyun ve keçiler ile bir
yaşından küçük sığır cinsi hayvanlar nakil
esnasında yakalanması durumunda kestirilmez, sahibinin bilgisi
dâhilinde karantina altına alınır. Karantina sürecinin detayları,
karantina merkezlerinin muhteviyatı ve sair hususlar Bakanlıkça
belirlenir. Bu önlemler, insan, bitki ve hayvan sağlığı ile
çevre için doğrudan ya da dolaylı herhangi bir olumsuz etkiye sebep
olmayacak şekilde uygulanır. Bu iş ve işlemler için yapılacak
tüm masraflar sahibi tarafından karşılanır. İmha ve
itlaf hâlinde Bakanlıkça herhangi bir tazminat ödenmez.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel İmam Hüseyin Filiz
Adana Aksaray Gaziantep
Fahrettin Yokuş Zeki Hakan
Sıdalı
Konya Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın İmam Hüseyin Filiz,
Gaziantep Milletvekilimiz.
Buyurunuz Sayın Filiz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 252 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili
İYİ PARTİ Grubumuzun verdiği önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Ayrıca, tüm İslam âleminin Miraç
Kandilini kutluyor, iyiliklere ve güzelliklere vesile olmasını
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 5996
sayılı Kanunun 36ncı maddesinin (1)inci
fıkrasının (f) bendinde değişiklik yapılarak,
özetle, nakil esnasında yakalanan gebe hayvanlar, 6 aydan küçük koyun ve
keçiler ile 1 yaşından küçük sığır cinsi
hayvanların kesime sevk edilmesi uygulamasına son verilerek sahibinin
bilgisi dâhilinde karantinaya alınması amaçlanmaktadır. Bu
değişiklik grubumuzca uygun bulunsa da karantinaya ilişkin
hususların çerçevesinin teklifte yer almaması bir eksiklik olarak
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, hayvancılık
sektörü için 2020 gerçekten zor bir yıl oldu. Sektörün ana girdisi olan
yemde ham madde bakımından yüzde 50den fazla dışa bağımlılık,
dövizdeki artışlar, coronavirüsle gelen kısıtlamalar
sebebiyle yem fiyatlarındaki artış yüzde 60a ulaştı,
çiğ süt maliyetinde ise yüzde 50 artış oldu ama çiğ süt
referans fiyatı 11 Aralık 2020 tarihinde litre başına 2
lira 30 kuruştan 2 lira 80 kuruşa çıkarıldı yani
çiğ süt fiyatının artışı yüzde 23 oranında
kaldı. Daha önce litre başına 40 kuruş olarak belirlenen
destekleme primi ise 30 kuruşa düşürüldü. Yem fiyatının
yüksek, süt fiyatının düşük olması nedeniyle
hayvancılığı sürdüremeyen üreticiler, ineklerini kesip ya
sektörden çekildi ya da küçüldü. Besicilik yapanlar için de kolay bir yıl
olmadı. Karkas etin maliyeti 39-40 lirayı bulurken üretici bu
maliyetin ancak 5-6 lira eksiğine satabilmekte, bu da sektörden çekilmelere
sebep olmaktadır. Hem et hem de sütte, üretici maliyetin altında ürün
sattığı için para kazanamazken tüketici yüksek fiyata et ve süt
ürünleri tüketmeye devam etti.
Cumhurbaşkanlığı
yıllık programına göre, hayvancılık destekleme
ödemelerinin artırılması gerekirken bu yıl 558 milyon
azalarak 6 milyar 304 milyon liraya düşürülmesi sektörü olumsuz
etkileyecektir. Bu sıkıntılara ilaveten, Suudi Arabistanın
Türkiye'den kırmızı et ürünleri ile süt ithalatını 15
Kasım 2020 tarihinden itibaren askıya alması
hayvancılık sektörüne ayrı bir darbe olmuştur.
Değerli milletvekilleri, besicinin en
azından enflasyon oranından biraz daha fazla para kazanması
lazım ki ayakta kalabilsin ve besicilik devam etsin. Tarım sektörünün
tümünde yapılacak en büyük katkı, yem, gübre ve akaryakıtta KDV
ve ÖTVnin kaldırılması ya da düşürülmesi ve elektrikten
TRT payının alınmaması olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye,
hayvancılıkta ithalattan kurtulmak için ithalat yaptıkça daha
çok dışa bağımlı hâle geliyor. Damızlık
düve, besilik dana, kasaplık sığır, karkas et, koyun, kuzu,
keçi, saman, aşı, ilaç ve daha birçok ürün ithal ediliyor. 2010-2019
yılları arasında büyükbaş, küçükbaş ve et
ithalatı toplam 8,5 milyar dolar olup bu para maalesef başka
ülkelerin çiftçisine gitmiştir. Kısacası, Türkiye, tarımda
sahip olduğu potansiyeli yeterince değerlendiremiyor, bu potansiyeli
zenginliğe dönüştüremiyor. Çiftçi de tüketici de bu durumdan memnun
değil, hayvancılık politikası maalesef iyi yönetilemiyor.
Bununla ilgili bir örnek vermek istiyorum. Devletin
verdiği düşük faizli kredinin cazibesine ve çiftlik kurma
furyasına kapılarak yatırım yapan, on iki yıldır
bu sektörde olan bir vatandaşın yazdıklarını aktarmak
istiyorum. Diyor ki: Hayvancılığa başlayanların hemen
hepsi benim gibi hiçbir deneyim ve tecrübeye sahip değillerdi. Tarım
il müdürlüğünde veteriner hekimlerin meslekleri dışında
evrak takip etmekle meşgul olduklarını gördüm. Herhangi bir
sorunu çözecek, yönlendirecek kimse yoktu; sorduğumuzda da Biz
bilmiyoruz. cevabını aldık. Araştırmalar yaparken
karşımıza çıkanlar, fikir almaya
çalıştığımız kişiler, akademisyenler ve bu
işlere daha önce başlayan çiftlik sahipleri bizi komisyon
alabilecekleri, çiftlik malzemeleri satan veya yapan kişilere
yönlendirdiler. diye şikâyet ediyor. Bu, işlerin liyakatli ve
ahlaklı kadrolara teslim edilmediğinin ibretlik bir örneğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
İşi ehline vermeyerek bütün bu suistimallerden, devletin ve yetimin
parasının çarçur edilmesinden Tarım ve Orman Bakanları ve
diğer yetkililer de sorumludur diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin çerçeve hükmüne
"birinci fıkrasının ibaresinden sonra gelmek üzere
"(e) bendinin birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, bende birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümleler eklenmiş, ibaresinin ve işlenecek
hükümler bölümünün başına aşağıdaki cümlelerin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"7 nci madde gereği Bakanlıkça
belirlenen esaslara uygun olarak hayvanlarını tanımlatmayan,
hayvanlarını kayıt altına aldırmayan ve gerekli
bildirimlerde bulunmayan hayvan sahiplerine sığır cinsi
hayvanlar için hayvan başına elli Türk Lirası, koyun ve keçi
türü hayvanlar için hayvan başına beş Türk Lirası,
diğer hayvan türleri için hayvan başına elli Türk Lirası,
işletmelerini kayıt altına aldırmayan ve kayıt
tutmayan hayvan sahiplerine işletme başına ikiyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
"Hayvanlar tanımlanarak karantina
altına alınır. Karantina ile ilgili hususlar Bakanlıkça
belirlenir. Hayvan sahiplerine bu fıkranın (f) bendi gereği
ayrıca idari para cezası uygulanmaz.
Mehmet Muş Mehmet Doğan Kubat Erkan Akçay
İstanbul İstanbul Manisa
Ziya Altunyaldız Yunus Kılıç Hüseyin Şanverdi
Konya Kars Hatay
İbrahim Aydemir Necip Nasır Ahmet Aydın
Erzurum İzmir Adıyaman
İlyas Şeker Mustafa Açıkgöz
Kocaeli Nevşehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 5996 sayılı Kanunun
36ncı maddesinin (1)inci fıkrasının (e) bendi
kapsamında işletme başına uygulanan idari para
cezalarının hayvan başına uygulanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederim.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel Feridun Bahşi
Adana Aksaray Antalya
Fahrettin Yokuş İmam Hüseyin Filiz Muhammet
Naci Cinisli
Konya Gaziantep Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurunuz Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. Mübarek Miraç Gecesinin
milletimize ve bütün âlemlere hayırlar getirmesini yüce Allahtan niyaz
ederim.
AK PARTİ siyasi karar vericileri bir tespitimi
doğrulamak için maalesef çaba sarf ediyorlar âdeta. Bu da AK
PARTİnin elitist bir yapıya dönüştüğü
Yetmiş
yıldır milliyetçi ve demokrat çevrelerin hak için, adalet için,
millet için verdiği demokrasi mücadelemizin sonucu böyle
olmamalıydı. Tekrar geriye dönüp sil baştan aynı mücadeleyi
vermek mecburiyetinde kalacağımızı nereden bilecektik.
Evet, elitist AK PARTİ, Meclise yeni getirdikleri torba kanun teklifiyle
yine kendi üst zümresinin çıkarlarının takip edilmesi için
Türkiye Büyük Millet Meclisini alet etme girişiminde, üstelik ülkemiz
ekonomik ve sosyal kriz içerisindeyken, pandemiyle birlikte daha çok hissedilen
bu ekonomik ve sosyal yıkımda esnaf, çiftçi, memur, sanayici, gençler
ve pek çok kesim Meclisimizden destek bekliyorlarken. İYİ
PARTİnin millet iktidarında torba kanun ciddiyetsizliğini
geride bırakıp milletimizin meselelerine planlı ve yapısal
çözümler bulan, Meclisimize yakışan kod kanun uygulamalarına
geçeceğiz inşallah.
Görüştüğümüz teklifle Karayolları
Genel Müdürlüğünün kefil olduğu kamu-özel iş birliği
projelerine Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığının da kefil olması isteniyor. Düzenlemeyle
geri ödeme garantisi verilen krediler için bir devlet kurumumuzun
yabancılarca yeterli görülmemesi ülkemizin itibarının AK
PARTİ tarafından nerelere sürüklendiğinin itirafı
olmuş. Ek garanti talebi pervasızlığına cüret
edebilmesi devlet ciddiyetinden ne kadar uzak bir Hükûmete sahip olduğumuzun
çok açık kanıtı. Bugüne kadar birçok şirketin 127 milyar
lira borcunu üstlenmek zorunda kalan hazineye, 50 milyar liralık yeni bir
yük daha getiriliyor. Diğer yandan, iktidarın
vatandaşlarımıza pandemi nedeniyle verdiği desteklerin
toplamının 53 milyar lira olduğu söyleniyor. KÖİ
projelerini gerçekleştiren malum çevrelerden üstlenilen borçlar ise 177
milyar lira.
İYİ PARTİ olarak, milletimizin
hazinesini yağmalayan bu bezirgân saltanata son verip milletimizin
devletiyle kucaklaşmasını yeniden sağlayacağız.
Milletimiz devletine güvenecek, yanında hissedecek. Aziz milletimiz
giderek fakirleşiyor. Türkiye, her gün potansiyelini
gerçekleştirmekten, dünyayla rekabetten uzaklaşıyor.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Yakında Kandile
çıkarsın!
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Sen mi söylüyorsun bunu? Bunu söyleyecek en son insanlardan birisin.
Aziz milletimiz her şeyin farkında. Her
hafta gezdiğimiz Anadolu şehirlerinde insanımızın
bize, İYİ PARTİlilere aktardıkları artık
şikâyeti aşmış, feryada ulaşmış durumda.
İYİ PARTİ olarak, kurulduğumuz
günden beri, sürdürülebilir bir kalkınmanın ancak üretimle,
teknolojiyle, adaletle, istihdam oluşmasıyla
sağlanacağını ifade ediyoruz. İYİ PARTİ,
milliyetçi, demokrat ve kalkınmacı bir partidir. Kalkınmacı
politikalardan ne amaçladığımızı dikkatlerinize sunmak
isterim. Bizler büyüme ile kalkınma arasındaki farktan ne
anlıyoruz? Kalkınma, gelir dağılımı
bozukluğunun düzelmesi, işsizliğin, fakirliğin
azalması, yalnızca sermayedarların ve yüzde 20lik üst gelir grubunun
değil, geri kalan yüzde 80in de yani maaş ve yevmiyeyle
çalışan tüm kesimlerin ekonomik büyümeden ve refahtan pay alması
demek. Geçinme Endeksi, mutluluk ve gelecekten beklenti istatistikleri hep
kalkınmayı ölçer. Topyekûn nüfusumuzu olumlu etkileyen büyüme
değil, kalkınmadır. Büyüme, sayı ölçer, kalkınma ise
nitelik ve yaşam kalitesi ölçer.
İYİ PARTİ olarak bizler,
kalkınmacı politikaları takip ederek büyüme arzusundayız.
Kalkınma olmadan sadece büyüme rakamlarının artması, küçük
bir zümreye ve yabancı yatırımcıya yarar; ülkemizi tüketim
toplumu hâline getirir. Tüketim toplumu olduktan sonra ise vahşi düzenin
ağır koşulları çevremizi sarmış olur, ekonomik
çöküntü kaçınılmaz olur. Allah korusun, arkasından da
yabancının ülkemizden siyasi taviz beklentileri başlar. KÖİ
projelerini gerçekleştiren malum çevreler, bu sorumluluk ve bilinçten
uzaklar. Milletimizin ödediği vergilerle gelir elde eden hazinenin, bu
projelerin verildiği şirketlere kaynaklarını aktarması
millî bir anlayış değildir. Devlet, vatandaş adına
düzenleyici ve kalkınmacı olmak durumundadır. Maliyetlerin
altında ezilen, tarlasını ekemeyen, süremeyen, borcu her geçen
gün çığ gibi artan, haciz gelmesin diye traktörünü satan
çiftçilerimiz bu yüzden kalkınamıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
AK PARTİ devrinde Türkiye rekor kırarak
yedi yıl üst üste küçülürken 2020 yılında dolar bazında
yüzde 6 küçüldü. Bu durumda bile Türkiye yüzde 1,8 büyüdü. haberleri, AK
PARTİ iktidarının Türk milletine kalkınmayı,
zenginliği değil, siyaseten yararlanıp yönetmek istediği
fakirliği layık görmesinin bir belirtisi. Üstelik bu tür haberler
esnafımızda, sanayicimizde, çiftçimizde, gencimizde artık
karşılık da bulmuyor. İşsizlik artıyor,
esnafımız siftah yapamadığı için kapısına
kilit vuruyor. Mübarek gecede bu eleştirileri yapmak istemezdim.
Sözlerimin sonunda, iktidarın, aziz
milletimizin feryatlarına kulak vermesini tavsiye ederim; kalan ömründe
bir nebze de olsa milletimiz için çalışmasını, en
azından milletimizin gönlünde hoş bir seda bırakmasını
dilerim.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 7nci
maddesiyle 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanunun geçici 3üncü maddesine eklenen
(4)üncü fıkradaki on yıla ibaresinin bir yıla olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Mustafa
Adıgüzel
Ordu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Adıgüzel.
Buyurunuz Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Değerli
arkadaşlarım, Karadenizde Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve
Artvinden oluşan sahil şeridinde il merkezlerinden hariç 32 ilçe
var. Bu ilçelerden bazılarının nüfusu 100 binin üzerinde. Toplam
bu 6 ilde 4 milyon nüfus var. Burada metrekareye, kilometrekareye düşen
insan sayısı Türkiye ortalamasından çok daha yüksek.
Ayrıca, bölgede yaşayan nüfusun 2 katı da bu bölge
dışında var. Bunlar bazen, dönem dönem bu nüfusa eklenerek ulaşıma
da ilave yoğunluklar getirmektedir. Karadenizin coğrafi özellikleri
nedeniyle çoğunluğu dolgu olan mevcut sahil yolundan başka bir
kara yolu yoktur. Bırakın yeni bir yol açmayı, her yöne 2
şerit olan bu yola ilave bir şerit yapmak bile mümkün değildir.
Dolayısıyla, bizim, buraya alternatif ulaşım araçları
sağlamamız lazım. Bu nedenle Samsun-Sarp demir yolu hattı
Karadeniz illerimiz için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Karadeniz Bölgesi, doğa, gastronomi, yayla ve
kayak turizmi için de gelecek vadediyor, Gürcistan üzerinden yurt
dışı bağlantısı da var. Hâl böyleyken ve daha
önce bütün siyasi partiler bu sözü vermişken bir de duyduk ki yine
Karadenizli olan Ulaştırma Bakanı bu projeyi iptal etmiş.
Soruyoruz: Neden iptal ettiniz? Cevap yok. Yani bölge halkı bu sorunun
cevabını bekliyor. Güzergâh değiştiyse başka bir
güzergâhın bu yoğun nüfusu olan ve ulaşım sorunu olan
bölgeye katkısı nedir? İnsanlar bu sahil şeridinde ve nüfus
bu sahil şeridinde olduğu için başka bir alternatif neden
düşünülmüştür? Ayrıca, Karadenizde Samsundan Artvine kadar
bütün iller birbirine akrabadır. Yani buradaki illerin
nüfuslarının tamamı o diğer illerden
oluşmaktadır. Trabzon ya da Rizeye gidecek bir tren
yolcularının Ordudan, Samsundan, Giresundan olma ihtimali çok çok
yüksektir; tersi de doğrudur, doğudan batıya aynı
şekilde. Yani siz dağlardan taşlardan Trabzona ne
taşıyacaksınız, merak ediyorum.
Ayrıca, bu demir yolu hattının
turizme katkısı da olacaksa Karadeniz sahillerinde olacak kruvaziyer
limanlarına da bağlantı noktası oluşturacağı
için bu hattın önemi çok büyüktür.
Bu işe biz siyaset üstü bakıyoruz. O
yüzden, ben, Giresun ve Ordunun AK PARTİ milletvekillerini ve Demokrat
Parti Ordu Milletvekilini de aradım, bütün milletvekilleri bir araya
gelerek bir ortak aklı oluşturmak üzere çalışmaya karar
verdik. Cumhuriyetimizle birlikte yurdumuzu demir ağlarla ördük ancak
Karadeniz bundan nasibini alamamıştır. Bu nedenle, Samsun-Sarp
demir yolu, cumhuriyetimizin Karadenize bir borcudur.
Burada pandemiyle ilgili de iki soruyu sormak ve
cevabını aramak istiyoruz: Türkiyede artan vaka sayıları
ve aşı. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre şu anda
Türkiye dünyada en çok salgının görüldüğü 10 ülke arasında
fakat diğerlerinden bir farkımız var, her yerde marttan sonra
doğal seyir olarak vakalar azalırken bir tek Türkiyede artıyor
yani bunun nedenlerini araştırmamız lazım. Biz sürekli
söyleyip haklı çıkmaktan bıktık fakat siz sürekli toplumu
aldatmaktan bıkmadınız. Burada aynı zamanda bir hekim
olarak uyarıyorum: İlave önlemler almazsanız, on dört gün tam
kapatma yapmazsanız bu doğal seyirle yaz ve bahar için bir miktar
düştükten sonra önümüzdeki sonbahar ayında çok büyük bir felaketle
karşı karşıya kalacağız. Bu bahar, yaz
aylarındaki salgının seyrindeki doğal azalmayı, günü kurtarmak
yerine bu salgını bitirmeye kullanalım diyorum. Virüs bile
alınan önlemlerden kaçmak ve yaşamak için mutasyon geçiriyor fakat
siz hâlâ bir yıl önce kaldığınız yerde devam
ediyorsunuz. Bir yıl önce aşı yoktu, şimdi dünya
aşıyı buldu, bizde yine yok. Biraz önce burada arkadaşlar
söylediler turizmcilere aşı eğitimcilere aşı diye.
Sorun ne biliyor musunuz? Çünkü aşı yok. Yani bu ülkeye 170 milyon
doz aşı gerekirken siz 50 milyon, sonra bir 5 milyon daha
Fakat
elimizde hâlâ bir şey yok ve yine söylüyoruz, aşı geçtikçe, süre
uzadıkça virüs de sürekli mutasyon geçirdiği için bu mevcut
aşının da buna etkisi olmayacak. Bakana soruyoruz Aşı
nerede? diye. Diyor ki: İşte, Çin şuna verdi, o ele verdi, el
yele verdi. Yani nerede olduğu belli değil. Hani bir tekerleme
vardı Komşu, komşu, hu, aşı geldi mi? Gelmedi,
gelmedi. İşte, sonra Dağa çıktı, çaydan geçti
Böyle olur mu arkadaşlar? Bir de ne dedi? Ticari sır. Sen Ticaret
Bakanı mısın, Sağlık Bakanı mısın? O
yüzden, bırakın bu işleri. Biz çok net bir soru soruyoruz:
Aşı nerede, aşı? Bu soruyu soruyoruz. Gerçi ben pandemiyle
ilgili bu Sağlık Bakanına 27 soru önergesiyle 127 soru sordum, 1
tanesine bile cevap gelmez mi arkadaşlar, 127 sorunun 1ine bile cevap
gelmedi. Başka bir dil mi konuşuyoruz, bilmiyorum, kendimizi mi
anlatamıyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Mesela aşı diyoruz, millet bu
aşıyı merak ediyor. O yüzden ben getirdim, göstereceğim,
millet bulamıyor, bari görsün. Arkadaşlar, aşı şu
oluyor işte, siz milleti buna mahkûm ettiniz, aşı işte bu.
Ben şimdi soruyorum: Bu aşı nerede? Sağlık
Bakanına soruyorum: Bu aşı nerede? (AK PARTİ
sıralarından İşte! sesleri)
Bu, boş arkadaşlar.
Şimdi, insanlar bekliyor, Gelsin
aşı, aşımız olsun. Sağlık
çalışanları bekliyor, Geleceğiz, yapacağız.
Fakat aşı yok. Biz o yüzden başka soruları sormuyoruz, biz
şunu soruyoruz: Milleti bu aşıdan bile mahrum ettiniz.
İnsanların anayasal hakkı var, sağlık hakkı var,
bundan bile mahrum ettiniz. O yüzden, her şey var, un var, yağ var,
şeker var; ne yok? Aşı yok.
Teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal Peköz Hüseyin Kaçmaz İmam Taşçıer
Adana Şırnak
Diyarbakır
Hüda Kaya Kemal Bülbül
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli Genel Kurul üyeleri; herkese iyi akşamlar.
Ben Birleşik Taşımacılık Sendikası
üyelerinin, mevcut TCDD iş kolunda örgütlü olan Birleşik
Taşımacılık Sendikası üyelerinin karşı
karşıya kaldığı
Sendika üyesi ve İzmir TCDD
3üncü Bölge Müdürlüğü Trafik ve İstasyon Servis Müdürlüğünde
Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Ünal Karadağ 10
Şubat 2020 tarihinde hiçbir gösterilmeden Malatyaya sürgün edildi. Bu
yetmedi, Covid-19 pandemisi nedeniyle il dışına çıkma
yasağının olduğu günlerde bile
çalışanlarını sürgün ederek ilişkilerinin kesilmesi
bir hukuksuzluk iken aralarında kanser hastası olmasına
rağmen yine, engelli çocuğu olan, eşi kronik hasta olan ve
Diyarbakırdan Malatyaya sürgün edilen çalışan var. Zonguldak
Çaycuma Gar Şefliğinde çalışmakta iken Sivas Demirdağ
Gar Şefliğine sürgün edilen çalışan var ve bu sürgün edilen
çalışanların listesi oldukça uzayıp gidiyor. BTS bu iş
kolunda örgütlü olmasına rağmen, burada tamamen uzman olmasına
rağmen bunların fikirlerinden, bunların deneyimlerinden
yararlanılacağına ne yapılıyor? Bunlar sürgün
ediliyor. Neden? Çünkü düşünceleri farklı, çünkü sendikal örgütlenme
peşindeler, çünkü hak iddia ediyorlar, çünkü KESKe bağlılar.
Evet, bu gece Miraç Kandili. Kandil geceleri kandil
oluruz/Kandilin içinde fitil oluruz/Hakkı göstermeye delil oluruz/Fakat
kör olanlar görmez bu hâli. Böyle demiş Şahkulu Sultan
Dergâhında Hilmi Dedebabadan irşat olan mürşidi kâmil Edib
Harabi, çok güzel demiş. Şimdi tam bu kandili kudretin
yaşandığı günlerde hakkı, hakikati, adaleti,
eşitliği, özgürlüğü, hukuku, Anayasayı,
insanlığı ve ahlakı ayaklar altına alarak televizyon
kanallarından bize hakaret eden, tehdit eden, ağzı gayya
kuyusundan farksız olanlara söyleyeceğimiz bir sözümüz var, biz daha
önce de bu kürsüden söyledik: Korkuyu Kerbelada bıraktık geldik.
İFFET POLAT (İstanbul) Hani hümanizm,
hani insan sevgisi?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) İnsan sevgisini
anlatıyorum, insan olanlar anlarlar.
Biz, canı canana, cismi ihvana kurban edip
geldik bu meydana, canı canana, cismi ihvana kurban edip geldik bu
meydana. Bunu söylerken böyle Allah, Allah! dedirtiriz ha, o kadar etkilidir
yani.
Şimdi, bu hâle, bu kemâlâta, bu adalet, bu
toplumsal barış istemine tehditle, şantajla, küfürle, hakaretle,
ahlaksızlıkla yaklaşanların bu mübarek gecedeki adı
iblistir, bu mübarek gecedeki adı zebanidir, bu mübarek gecedeki adı
kerberostur; başka bir tarifi yoktur bunun. Varsa irfanınız
çıkalım meydana, nasıl dilinize kırk düğüm
attığımızı göreceksiniz, o diliniz dönmeyecek çünkü
diliniz ve ifadeniz
O televizyon kanallarından ha bire hakaret ve tehdit
edenler, Selahattin Demirtaş arkadaşımızın o pirüpak,
niyaz edilesi annesine hakaret ve küfür edenler, eşlerine küfür edenler,
bizi tehdit edenler, bir kere daha söylüyorum: Bilesiniz, burası siyaset
meydanı değil, burası hakikat meydanıdır ve biz
canı canana, cismi ihvana kurban edip geldik bu meydana. Yüreğiniz
varsa, yetiyorsa yüreğiniz, ilminiz irfanınız, edebiniz
erkânınız varsa buyurun meydanlara, televizyonlara
tartışalım. Öyle devleti arkanıza alıp da güvenlik
güçlerini arkanıza alıp da polisi, jandarmayı arkanıza
alıp da oradan aldığınız güçle siyaset yapmak tam da
beceriksizliktir.
SALİH CORA (Trabzon) Biz milleti
arkamıza alıyoruz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Hiç laf atma, dediğimi
yapıyorsun. Zıplama yerinden, hakikati dinle.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Sana göre
hakikat, sana göre hakikat!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Evet, burası hakikat
meydanıdır, burası er meydanıdır, burası adalet
meydanıdır. Adaleti ve hakikati berbat edenlerden öğrenecek
siyasetimiz yoktur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Herkes
dilini düzeltecek, herkes edep erkân, ilim irfan sahibi olacak. Herkes
hakikatle, adaletle siyaset yapmasını öğrenecek.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Siz
de dâhil, siz de dâhil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu mübarek gecenin
gereği budur. Biz bunu söylüyoruz. Biz bu ülkede barışın,
adaletin, eşitliğin, özgürlüğün garantisiyiz; siz de bunu çok
iyi biliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Öyle
zıplamayacaksın yerinden. İlmin irfanın yetiyorsa gelip
aynı dille buradan cevap vereceksin ama yok.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Sana
göre yok, sana göre yok!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bana göre değil, halka
göre yok.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Hangi
halka göre?
BAŞKAN Selamlayın Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bana göre değil,
hakikate göre yok; bana göre değil, adalete göre yok; bana göre
değil, mevcut yürürlükteki yasalara göre de siyasi edep tükenmiş,
saldırı, küfür, hakaret başlamış.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Önce
aynaya bak, aynaya!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Buna karşı
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Konuşmana
dikkat et!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Konuşmama gayet dikkat
ediyorum.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Siyasi ahlakı
senden öğrenecek hâlimiz yok, siyasi edebi senden öğrenecek hâlimiz
yok!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - İlimle, irfanla,
edeple, erkânla konuşuyorum, ahlakla konuşuyorum. Edebi, ilmi,
irfanı olanlar buna cevap verirler.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Çok konuşma
orada!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Konuşma, sus oturduğun
yerde!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sen konuşma,
sus orada!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Siyasi edebi
öğrenmemişsin! Ayıp!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
63.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, Kemal Bey burada sürekli
ilim, irfan, edepten bahseder fakat konuşması tepeden
tırnağa kibir; tevazudan bahseder fakat sesinin gürültüsünden,
yüzünün kızarmasından, o bağırmaktan ne tevazu var ne
kemâlât var ne siyasi edep var ne siyasi ahlak var. Şimdi, hepsinden
bahsediyor ama kendisinde hiçbiri yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakın şu kürsüdeki bütün
konuşmalarını çıkarın, hangi maddeyle alakalı -birçok
madde var içinde- konuşma aldıysa onları da yan yana koyun,
hiçbir alakası yok. Kemâlâttan, irfandan, bilgelikten bahseder. Bilge bir
insan bir milletvekiline Otur oturduğun yerde, bilgisizsiniz siz,
cahilsiniz siz
Ey, heyhat bu ne kadar bilgili bir adammış, herkes
cahil, bir tek Kemal Bülbül bilgili!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Aslında,
kendi sirkatini söyledi kürsüde, kendisini tarif etti. Ne kemalliği var ne
de bülbüllüğü! Hiç soyadına yakışır bir konuşma
da yapmadı.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kem âlâtlı, kem
âlâtlı!
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bülbül gibi
konuşsa daha iyi anlayacağız kendisini. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bülbül gibi değil de daha
farklı konuşuyor kendileri. (AK PARTİ sıralarından
siyasi ahlak yoksulu sesi)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan
siyasi ahlak yoksulu kavramı söz kullanmamı gerektiren bir
şeydir. Sataşmadır, söz istiyorum.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Biz cahiliz, anlamayız!
BAŞKAN Evet, Sayın Bülbül hepimizi
yanıltacak göreceksiniz.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Biz bildiğimizin
âlimi, bilmediğimizin talibiyiz. Bildiğimizi irfanla söyler,
bilmediğimizi edeple dinleriz. Cismimiz gül, dilimiz bülbüldür, eyvallah.
Buna tanıksınız, bu kibir değildir, bu var olan bir
hakikati ifade etmektir; birincisi bu.
İkincisi; bakınız, ben televizyon
ekranlarında güya profesör
Hani halk arasında bir laf var, diyor:
Paçasından herle akar, başına reyhan sokar. Onlar var ya,
işte o türleri gidip orada her türlü hakareti yapıyorlar, sizin
siyasi edeple onlara Bunu yapmayın. demeniz gerekirken siz de onlara
ortak oluyorsunuz. Tabii ki buna cevap vereceğiz, tabii ki buna
karşı düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Biz burada siyaset de
yapıyoruz, hakikat de yapıyoruz. Dolayısıyla
söylediğimiz sözler üzerinden, ismimiz, soy adımız üzerinden
bazı tahkir sözler kullanıp da burada kendince egemenlik
sağlamaya çalışmak bir siyaset değildir.
Bulunduğunuz yerin olanaklarını
kullanarak değil, kendi siyasi becerilerinizi, yeteneklerinizi kullanarak
bunu yapmanız lazım Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir şey
kullandığım yok, mikrofon var.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Dolayısıyla,
asıl olan şey mademki siyasi tartışma ise, aslı olan
şey mademki müzakere ise bunu siyaset diliyle, hakikat diliyle, adalet
diliyle, hukuk diliyle yapmak lazım.
Ben konuşurken kızarabilirim.
Kızarmışlığımız, yüzümüzün
kızarması yüz kızartıcı bir şey
yaptığımızdan değil, eyvallah,
Kızılbaşlığımızdandır, biz de onu kabul
ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bülbül.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, uzatmak istemiyorum, kısa bir şey
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Muş
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
64.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kemal Bey bana
şunu söylüyor: Arkanızda
Ne aldıysak arkamıza
Arkamızda işte arkadaşlarımız var, milletimiz var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bir de önümde bir
mikrofon var. Eşit şartlardayız burada. Biz fikirlerimizi
yarıştırıyoruz Kemal Bey, başka bir şey yok.
Bakın, bende de 1 mikrofon var, hatta sizde 2 tane var. Bak, ben 1 taneyle
konuşuyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, bir
cümle.
BAŞKAN Sayın Özel.
65.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, isim
ve soyisimle milletvekili eleştirme hatasına kendisinin de
düştüğüne, AK PARTİli eski Başkan Vekili Sadık
Yakutun uyarılarıyla bunu bir daha yapmadığına, yoksa
sonunun gelmeyeceğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
Mecliste bazen bizim de tarafı olduğumuz durumlarda, iki taraf
arasında geçen bazı şeyler ıskalanıyor. Bizim bu
komşuluk ilişkisinden, iki tarafın arasında oturan
komşu grup ilişkisinden bir şeyi hatırlatayım, itiraf
da edeyim. 2012 yılı falandı, isimle ve soy isimle
milletvekilini eleştirme hatasına ben de düşmüştüm. Sonra
Parlamentoda bizden çok tecrübeli, AK PARTİ'li bir Meclis Başkan
Vekili bana münasip dille buna bir başlarsak sonunun gelmeyeceğini
arka tarafta söylemişti. O gün bu gün kimsenin ismiyle ve özellikle soy
ismiyle
Çünkü neler olur düşünün yani. Hani Bülbül değilsini öyle
bir tutar ki
Örneğin, İçişleri Bakanının soy ismiyle
ilgili bunu söylerler, karışır burası. O yüzden ben o
günden beri hiç yapmadım. Grubumuzda da kimseye yapmasını
önermeyiz. İlk toplantılarımızda -elbette laf
atılır, şu olur ama- milletvekillerinin ismiyle, soy ismiyle
böyle cümleler kurmayalım diye ilk baştaki oryantasyon
toplantılarında dile getiririz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben, iki tarafın
komşusu ve komşuluk hukukuna dayanarak, AK PARTİ'li Meclis
Başkan Vekilinden, Sadık Yakuttan aldığım bir tembihi
o günden beri tutmuş ve hiç zararını görmemiş birisi olarak
-Sadık Yakutu da selamlayarak- hatırlatmak isterim.
Teşekkür ederim.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Eşin var, âşiyanın
var, baharın var ki beklerdin./ Kıyametler koparmak neydi ey bülbül,
nedir derdin? (AK PARTİ, CHP, HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkanım, ben vazgeçiyorum.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Nazire edelim ama.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Tamam, yeter da!
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyle ilgili 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 8'inci
maddesiyle 6461 sayılı Kanunun 4'üncü geçici maddesine eklenen 3'üncü
fıkradaki "on yıla" ibaresinin "bir yıla"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. 1/3/2021
Gökan
Zeybek Hüseyin
Yıldız Hasan
Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş
Karasu Mürsel
Alban İsmet
Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Ali
Fazıl Kasap
Kütahya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Kütahya Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap.
Buyurunuz Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Miraç Kandilimiz hepimiz için kutlu
olsun. Barış, huzur, mutluluk, kardeşlik ve aydınlanma
getirmesi dilek, temenni ve dualarıyla hepinizin kandilini kutluyorum.
Türkiye'nin gerçek gündemi, bu 8inci maddede yer
alan şeyler olmamalıydı. On yıl daha
Cumhurbaşkanlığının yetkilendirilmesi vesaire bunlar
çok yersiz, zamansız ve uzun vadeyi, geleceği öngörmeyen şeylerdi.
Bakın, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bugün
Allahın lütfu, işte, 10 Mart 2020de Dünya Bankası bir şey
yayınlıyor kamu-özel iş birliği kapsamında
yapılan yerlerle ilgili. Aynı gün yine 10 Martta Uluslararası
Ticaret Örgütü, Ticaret Odası bir şey yayınlıyor, diyor ki:
Kamu-özel iş birliğiyle yapılmış olan
yatırımlarla ilgili clause -İngilizcesi, ticari terminolojide-
anlaşmaya taraf olan ülkenin gerektiğinde gümrük tarifeleri ve
diğer ödünlerini uygulamama hakkı doğar ve bunun
uygulanması gerekiyor. Aynı Ticaret Örgütü diyor ki: Sebepsiz
zenginleşme, sözleşmenin sonlandırılması, geçici
olarak askıya alınması ve zararın azaltılması
konusunda tedbirler alınır. Ve burada Mücbir sebep diye, İngilizcesini
yine söylemek istiyorum Act of God Allahın işi diyor ama siz
burada kul işi karıştırıyorsunuz, bunun Allahla falan
alakası yok. Birilerinin menfaati için Türkiye'yi heder ediyorsunuz.
Beka sorunu sizsiniz değerli arkadaşlar.
Neden? Bu sene için 2020de garanti ödemelerine ödenen para, meblağ; döviz
kurundan sonra 18 milyar lira, gelecek sene için 31 milyar lira, 2022
projeksiyonu 37 milyar lira, 2023 40 milyar lira. Projeksiyon bu şekilde
giderse Türkiye'nin 2023teki bütçe açığı, 500 milyar TL olacak.
Siz ne yapıyorsunuz? Bu kamu-özel iş birliği için tüm dünya
Mersine giderken siz tersine gidiyorsunuz. Eller gider Aya, biz kaldık
yaya. mantığıyla gidiyorsunuz ve bakın, kamu-özel iş
birliğiyle ilgili mevzuatın 59uncu maddesi diyor ki: Mücbir sebep.
Mücbir sebepler arasında salgın hastalık var. Siz bununla ilgili
hiçbir tedbir almıyorsunuz ve bugün getirmiş olduğunuz 2nci
maddeyle, ne acelesi varsa, Türkiyenin gerçek gündemi açlıkken,
işsizlikken, esnafın perişanlığıyken,
aşıları temin edilememişken siz birkaç müteahhidi daha
zengin etmek için, birkaç yandaşı daha zengin etmek için acelesi
olmayan, feshedilmesi gereken, sözleşmeleri ve ihaleleri
yapılmış olsa da feshetme hakkınız bulunan o
yükümlülükleri iptal etme şansınız varken ve tüm kamu-özel iş
birliğiyle yapılmış olan yatırımlarda gereken
yaptırımları uygulama şansı varken Türkiyenin, tam
tersine 20-30 milyar TL daha zarar etmesine sebep oluyorsunuz. Beka sorunu,
gerçek anlamda burada sizsiniz.
Beka için hiçbir şey
yapmadığınız gibi yaptığınız
farklı bir şey var. Bakın, bu köprüler. Bir tanesi yüzde 99,6
hata yapılan köprü, havalimanı. Bu hataların üzerine bir
şey daha ekliyorsunuz. Ne kadar acıdır ki Kuzey Marmara Otoyolu
ve üçüncü köprüden geçen ambulanslara, itfaiye araçlarına ceza
yazıyorsunuz, icraya veriyorsunuz. Kütahyadan kalkan 2 tane ambulans,
coronalı hasta taşıyor Başakşehir Hastanesine ve
ambulans şoförlerine olaydan bir ay sonra icra takibi geliyor. Ya, burada,
devletin haklarını korumak için, halkın haklarını
korumak için varız değil mi sayın milletvekilleri? Ve burada bir
ambulansın geçişi için dahi siz ücret talep ediyorsunuz ve bunu
sözleşmeye koymuyorsunuz. Siz kimin bekası için
buradasınız, biz kimin bekası için buradayız?
Hepinize teşekkür ediyorum.
Tekrar, kandiliniz kutlu olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal Peköz İmam Taşçıer Hüda Kaya
Adana Diyarbakır İstanbul
Kemal Bülbül Hüseyin Kaçmaz Dilşat Canbaz Kaya
Antalya Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen değerli halkımız; 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, direnen ve mücadele eden tüm emekçi
kadınları saygıyla selamlıyorum. Hapishanelerde haksız
ve hukuksuz yere tutsak olan devrimci ve yurtsever tüm kadın
arkadaşlarımızın da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutlarım.
Bu hafta 8 Martı geride bıraktık ama
kadın cinayetlerini, nefret söylemlerini, şiddeti, tacizi, erkek
iktidarının, erkek adaletinin vahim sonuçlarını, maalesef,
yine geride bırakamadık. 2021in ilk altmış beş
gününde 67 kadın, erkekler tarafından katledildi. Her gün bir yenisi
eklenen bu katliamların en büyük sorumlusu, nefretin dilini kullanan, her
fırsatta ötekileştiren iktidardır; her kadın cinayetinden
sonra Cezasız bırakmayacağız. deyip ilk fırsatta
serbest bırakılan erkek adaletinizdir.
Değerli arkadaşlar, iktidar,
geçtiğimiz günlerde İnsan Hakları Eylem Planı
açıkladı. Bunu açıklarken, on dokuz yıldır iktidarda
sanki siz değilmişsiniz gibi bireyin ve toplumun özgürlüğünden
bahsediyorsunuz. Oysaki İstanbul Sözleşmesini
kaldıracağız. diyen zihniyet ile İnsan Hakları Eylem
Planını açıklayan zihniyet aynıdır ama artık
coğrafyamız halkları bunlara inanmıyor, sizin
samimiyetsizliklerinizi görüyor.
Siz, 8 Martta Kadın en yücedir. deyip mahpus
kadınlara Talimatla çocuk doğuruyor. diyebilecek kadar
düştünüz. İnsan Hakları Eylem Planı
açıklıyoruz. deyip ertesi gün LGBTİ+ bireylere her türlü nefret söylemini kustunuz, şiddeti, hedef
göstermeyi yaptınız. Siz, 8 Martta, LGBTİ söylemi olan
pankartları yasakladınız, yetmedi gökkuşağına
bile tahammül edemediniz. Siz, 8 Martta bile böyle bir günde, İstanbulda
hukuka aykırı, darbedilerek kadınlara, LGBTİ bireylere
gözaltılar yaptınız. Eğer ki karşımızda insan
haklarına sahiden önem veren bir iktidar olsaydı Adalet Bakanı,
koltuğunda bir dakika bile oturamazdı ama erkek adalet olunca
kadına yapılan her türlü şiddet, doğrudan iktidar eliyle
meşrulaştırılıyor. Bu yüzden, sizin
açıkladığınız İnsan Hakları Eylem
Planınızın kadınların gözünde hiçbir
kıymetiharbiyesi yoktur. Çünkü iktidar olarak siz, barış ve
özgürlük mücadelesi veren anneleri, 71 yaşındaki Hatun Aslanı
ve 79 yaşındaki Meryem Soyluyu evlerine baskın yapıp
tutuklayacak kadar zalimleştiniz.
Samsunda sokak ortasında beş
yaşındaki kızının gözü önünde bir kadın
öldürülesiye darbediliyor, 92 yaşında bir kadın tecavüze
uğrayıp katlediliyor ve bir AKPli kadın milletvekili ise Kadın
ölümleri abartılıyor, aslında erkekler daha çok öldürülüyor.
şeklinde bir açıklama yapıyor. Dün, buradan birkaç vekil
arkadaşımız buna değindi ama ben de kendisine sormak
isterim, tekrar sormak istiyorum: Peki, erkekler, kadınlar tarafından
mı öldürülüyor, şiddete ve tacize maruz mu kalıyorlar,
Boğaziçi direnişine katılan kadın öğrenciler gibi
gözaltına alınıp, tutuklanıp çıplak aramaya maruz mu
kalıyorlar ya da elektronik kelepçe uygulamasıyla evlerine hapis mi
ediliyorlar? Ben de bunu tekrardan sormak istiyorum, merak ediyorum. Ne kadar
uğraşırsanız uğraşın, artık mızrak
çuvala girmiyor. Herkes sizin İnsan Hakları Eylem
Planınızın, adalet anlayışınız gibi sahte
olduğunun farkında.
Bakın, İnsan Hakları Eylem
Planı, kadın kazanımlarını güvence altına almak
bir yana, İstanbul Sözleşmesi ve toplumsal cinsiyet
eşitliği ilkesine yer vermemektedir. Belediyelerde kadın
danışma ve dayanışma merkezlerinin, üniversitelerde
LGBTİ kulüplerinin kapatıldığı, antidemokratik
dernekler yasası değişiklikleriyle örgütlenme özgürlüğünün
kısıtlandığı bir ortamda açıklanan bu eylem
planı, hak ihlallerine çözüm değil, yasaklara meşruiyet
kılıfı olmayı hedeflemektedir. Ama bilinmeli ki sizin
iktidarınıza da erkek adaletinize de direnen kadınlar son
verecektir. Bizler kadın olmanın sınavını her gün
veriyoruz, bize her gün 8 Mart, söyleyeceklerimiz de yapacaklarımız
da bir güne sığmaz.
Ve son olarak, Yaşasın kadın
dayanışması, yaşasın kadın mücadelemiz diyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
10/03/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu
maddesiyle 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihî
Alanı Hakkında Bazı Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Kanunun 2'nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen "d bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"d) Alan kılavuzu: Başkanlık
tarafından belirlenen usul ve esaslara göre Başkanlıkça
düzenlenen kurs ve sınav sonucunda başarılı olan ve
yetkilendirilen, ziyaretçilere Tarihî Alan ve Çanakkale Savaşları ve
Mustafa Kemal ATATÜRK ile ilgili bilgi veren gerçek kişiyi."
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Muğla Milletvekili Sayın Mürsel
Alban.
Buyurunuz Sayın
Alban. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Çanakkale Savaşı, bizim tarihimizin en
önemli dönüm noktalarından biridir. Tarihte eşi benzeri az görülen bu
kahramanlık destanı, yurttaşlarımıza doğru
anlatılmalıdır. Bu, her şeyden önce, doğusundan
batısına, kuzeyinden güneyine ülkenin her yerinden gelip Çanakkalede
şehit düşen atalarımıza saygının gereğidir.
Bu, emperyalizme karşı atılmış en büyük tokattır.
Maalesef, yıllarca hurafelere boğuldu, bu alan da din
istismarcılarına teslim edildi. Bu savaşta tarih sahnesine
çıkan Türk milletinin kader ufkunda bir güneş gibi parlayan Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları yok sayılmaya,
unutturulmaya çalışıldı. Her alanda olduğu gibi bu
büyük savaş da bazı din tüccarları tarafından sömürüldü,
yanlış anlatılarak çarpıtıldı.
Şunu herkes iyi bilsin ki askere: Ben size
taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmadan, silah arkadaşları olmadan Çanakkale destanının
tarihi yazılamaz.
Şimdi, getirilen bu kanun teklifinde Çanakkale
Savaşının Gelibolu tarihî alanı hakkında bazı
düzenlemeler yapılıyor. Alan kılavuzluğu
tanımlanıyor, Kurs ve sınav sonuçları ile yabancı dil
sınavında başarılı olan ve yetkilendirilen,
ziyaretçilere tarihî alan ve Çanakkale Savaşlarıyla ilgili bilgi
verecek kişiler burada görevlendirilecek. deniyor. Bu kişilerin
yabancı dil bilmesi tabii ki gerekli ama en önemlisi, bu kişilerin
Çanakkale savaşlarını, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, tarihin
gerçek kahramanlarını bilmesidir. Hurafelerden ve din
istismarcısı yapılardan uzak, gerçek anlamda vatan sevgisini
içinde bulunduran insanların seçilip görevlendirilmesi gereklidir. Buradan
bir kez daha sizi uyarıyoruz: Çanakkale savaşları, Gelibolu
tarihi; bu milletin en şanlı, en şerefli, en temiz, en onurlu,
en gururlu, en duygulu noktalarındandır. Buraya hurafecileri
sokmayın, bunun takipçisi olacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyadaki bütün demokratik parlamentoların, meclislerin
ana hedefi, halkın ihtiyacı olan kanunlar yapmaktır. Demokratik
ülkelerde halkın gündemi ile iktidarların, meclislerin gündemi
aynıdır. Peki, şimdi buradan bu kanun teklifini
hazırlayanlara, imzalayanlara, altlarına imza atanlara soruyorum:
Getirdiğiniz bu kanun teklifinin -bir iki maddesi hariç- halkın gündemiyle,
ihtiyacıyla ilgisi var mıdır? Çiftçi perişan, ona mı
çözüm arıyorsunuz? Esnaf borç batağında, bunu mu
kurtarıyorsunuz? Memur, emekli, işçi bitmiş tükenmiş,
onlara yardım eli mi uzatıyorsunuz? Hayır, bunların
hiçbirini yapmıyorsunuz. Siz, bir avuç yandaşa, iş adamına
nasıl yeni kaynak buluruz, onun derdindesiniz.
Bu kanun teklifinde, yap-işlet-devret projeleri
kapsamında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına
bağlı özel bütçe kanunu idareler tarafından imzalanacak, borç
üstlenim anlaşmalarına Bakanlık da taraf olacak diyorsunuz. Bu,
ne demek? Dünyanın büyük finans kuruluşları, artık AKP
iktidarına, yöneticilerine, ekonomiye güvenmiyor demek, size iş yapan
firmalara kredi vermiyor demek. Merkez Bankası kasasını
boşalttınız, şimdi, yandaşlara kredi çekmek için
devlet kurumlarını kefil gösteriyorsunuz.
Bizim içinde olduğumuz krizle, pandemi
koşullarında getirdiğiniz bu kanun teklifinin hiçbir ilgisi yok.
Siz vatandaşın derdine değil, yandaşın derdine çare
arıyorsunuz. Kısaca, bu kanun ne diyor? Siz Bizim yandaşlarla
sözleşmeyi imzalayın, bunlar bizim teklifimiz. diyorsunuz,
yandaş para kazansın diye, kefil gösteriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Kefen parasını
harcadınız. Gerekirse devleti bile satarız. diyorsunuz.
Şatafat da israf da bitmiyor, bitmiyor. Uzaya çıkmaktan, Aya
gitmekten söz ediyorsunuz, daha internetin altyapısını bile
kuramadınız, nereye çıkıyorsunuz? Bakın, benim size
bir önerim var: Siz şimdiden ayağa kalkın, zıplamaya başlayın,
zıplayın, zıplayın, zıplayın; Aya anca öyle
gidersiniz.
Ben buradan tüm yurttaşlarıma
sesleniyorum: Merak etmeyin, az kaldı az, AKP gitti gidiyor. Siz gidince
ne olacak, biliyor musunuz? İsraf bitecek, talan bitecek, yağma
bitecek, yalan bitecek, tüm Türkiyenin yüzü gülecek, herkes özgür kalacak. Bu
halk özgürlüğü hak ediyor, yüzünün gülmesini hak ediyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal Peköz İmam Taşçıer Hüda Kaya
Adana Diyarbakır İstanbul
Kemal Bülbül Hüseyin Kaçmaz
Antalya Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Torba
yasanın 9uncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP
iktidarının ülkemizi, insanımızı,
kadınlarımızı getirdiği yer içler acısı,
bunu hepimiz biliyoruz, toplum biliyor. 2008de 66 kadın
katledilmişti, 2020nin 8 Martından 2021 8 Martına kadar 304
kadın katledildi, 182 şüpheli kadın ölümü de cabası.
Bunlar, İstanbul Sözleşmesi var diye olmuyor, İstanbul
Sözleşmesi uygulanmıyor diye oluyor. Erkekçi nefret politikaları
ile ekonomik krizler, ahlak ve inanç sömürüsünü -coronadan beter- topluma
yaydığınız için yaşanıyor.
Her fırsatta aile kurumunun
kutsallığından bahsediliyor, 8 Martta da muhalif olan
kadınların itirazından rahatsız oldukları için yine
aile kutsiyeti söylemleriyle saldırılmaya çalışıldı.
Kişi neye inanırsa inansın önce insan olması, insan bilincine
nasıl sahip olması gerekiyorsa kadınlar da önce kadın
bilincinin farkında, kadın olmasının özelliğinin,
özgünlüğünün farkında olması gerekmektedir ki nerede olursa
olsun kendi kişiliği ve kadın kimliğiyle
varlığını temsil edebilsin, yaşama zenginlik ve renk
katabilsin ama sizlerin inandığı referanslarda kadın,
tanrısallaştırılmış erkekliğin gölgesinde
kalmalı, sesini yükseltmemeli, yaşam alanı sadece erkeği
memnun edecek alanlar içerisinde kısıtlanmalıdır.
İşte sizin kutsal aile dediğiniz gerçeklik budur.
AKP Genel Başkanının, İnsan
Hakları Eylem Planı hakkında konuşmasını yaparken
aynı saatlerde 70 ve 80 yaşının üstünde hasta ve
yaşlı kadınlar tutuklandı. Çok ironik, değil mi?
Hapishanelerde 800ün üzerinde kadın ve binlerce çocuk ve bebek,
duvarların arkasında dünyayı tanımadan büyüyor. AKP
döneminde kadınlar, kelepçeyle gözaltında doğum yapmak zorunda
kalıyorlar; çıplak aramalarla her kesimden kadına ve erkeğe
zulümler devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde önceki Eş Genel
Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaşın annesi Sadiye
Demirtaş hakkında Serdar Saraç adında bir ahlaksız
sapık, bir videoyla iğrenç, tecavüzcü niyetlerini ortaya koyan bir
paylaşım yaptı. Bu rezilliği hakaret olarak
algılayanlar oldu; hayır, bu sapığın ifadeleri hakaret
değil, hakaretten öte tecavüzcü, cariyeci
ahlaksızlığın ifadeleriydi.
Kendi kızları ve anneleri için tutuklama
furyası yapanlara, özellikle iktidar yöneticilerine soruyorum: Sadiye
Demirtaş gibi muhterem bir kadına bu niyetlerini, bu ahlaksız
niyetlerini taammüden ortaya koyan Serdar Saraçı ne zaman
tutuklayacaksınız? Hâlâ aramızda, özgürce dolaşıyor bu
sapıklar. Siz hangi aile kutsiyetinden bahsediyorsunuz? Her şeyiniz,
her sözünüz gibi kutsiyet söylemleriniz de yalan. Neden? Bakın Dindar bir
nesil yetiştireceğiz. dediniz. Yirmi yıl, bir insan ömrü için
gençlik döneminin çok ciddi bir dönemidir. Artık gençler, yaşlı
ve çocuk demeden sizin döneminizde sizin
yozlaştırdığınız inançlar ve değerler
çerçevesinde ne yaşlı dinliyorlar ne çocuk dinliyorlar; ülkemizin,
toplumumuzun her tarafı sapık ve tecavüzcülerle
sarılmış durumda.
92 yaşında bir kadını tecavüz
ederek öldürecek kadar sapık bir nesil yarattınız. Sapık
bir nesil yarattınız. Elinde üç hilal göründü diye soruşturmalar
başlattınız ve suçun şahsiliğinden dem vurmaya çalıştınız
ama başka çevrelerde suç veya itham olduğu zaman suçun
şahsiliği değil, karısını, kocasını,
annesini, partisini, kurumunu hiç değerlendirmeden hepsini itham
edebiliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatta hasta ve endişeli bir toplum
yarattınız. Konyada bir baba Benim gibi günahkâr olmasın.
diye 10 yaşındaki oğlunu öldürdü. Vanda borçlarını
ödeyemeyen 5 çocuklu bir ayakkabı boyacısı, intihar etti, Adanada
işsiz kalan bir müzisyen, geçinemediği için intihar etti. KHKliler,
aileleriyle beraber, 2 milyondan fazla vatandaşımız; canlı
canlı tabutlarda ölüme terk edildi, insanlık ve vatandaşlık
haklarından mahrum durumdalar. Ve öylesine bir inanç ve kutsal
istismarıyla nefret pompalıyorsunuz ki ülkeye Türkiye gazetesi gibi
bir gazetenin bulmacasında Sapık bir mezhep? diye soru soruluyor ve
cevabı Şii olarak veriliyor. Bizim, Şii ve Caferi
vatandaşlarımız var. Oy isterken, ziyarete giderken onların
yüzlerine nasıl bakacaksınız? İnançlar arasında, bu,
halkı kin ve düşmanlığa teşvikten öte bir şey
değil mi?
Sözlerimi tamamlıyorum, teşekkür ediyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
66.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, yerimden kısa bir söz talebim var.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce bu kürsüden dinlediğimiz dil, zehirli bir dildir;
bakın, zehirli bir dildir. Bir neslin tamamına sapık ve
tecavüzcü diyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir neslin tamamı
diye bir şey yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiç, hiç
. Bir
nesle sapık ve tecavüzcü diyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Her sözünüz yalan ya,
her sözünüz yalan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ve toplumda ortaya
çıkan, kimsenin arzu etmeyeceği, bizim net bir şekilde tavır
koyduğumuz durumların hepsini getirdi, partimize bağladı.
Şimdi, böyle bir kafaya, böyle bir akla ne diyebilirsiniz?
Karşımızdaki akıl ve kafa yapısı bu.
Dolayısıyla, bir kere bunları net bir şekilde
reddettiğimizi ifade etmek isterim.
Şimdi, Saliha Demirtaşla alakalı,
konuşmamın başında net bir şekilde ifadelerimizi
kullandım. Duruşumuz ortadır, çok nettir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sadiye
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bizim, burada,
zehirli dili kullananlar gibi bir yaklaşımımız olmaz;
annelerin hepsi, bizim için kutsaldır, kıymetlidir, değerlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Siyasallaştırılması, kişisel çıkarlar için,
siyasal çıkarlar için kullanılmasını kesinlikle tasvip
etmeyiz, doğru bulmayız, çok nettir tavrımız.
Şimdi, bir diğer konu: Sabahtan beri
tacizcilerden, tecavüzcülerden bahsetti. Değerli arkadaşlar,
bakın, bunu söylediğimiz zaman çok zorlarına gidiyor, Hüda
Hanım hiç o konulara girmiyor. Biliyorsunuz dağda sürekli bunlara oy
desteği veren Biz olmazsak yüzde 5i geçemezsiniz. diyen Biçirpinin
diye bir sapık var. Ufacık, gencecik kızları dağa
kaçırıp o PKKnın kamplarında iğfal edenlere selam
gönderen bir siyasi parti, Onlar bizim evlatlarımız, onlar bizim
yoldaşlarımız, onlar bizim destekçilerimiz. deyip, o genç
kızları dağa kaçıranlara karşı tek bir ifade
kullanamayan, o tecavüzcülere karşı tek laf edemeyen, o annelerinden
koparılan küçücük çocukları, kız çocuklarını dağa
kaçıranlara bir şey diyemeyen bir siyasi partinin temsilcisi
kalkmış burada tecavüzcülerden, sapıklardan bahsediyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sapık da
varsa Allah belasını versin, tecavüzcü de varsa Allah belasını
versin. Sapıkların da tecavüzcülerin de cezalarına bakın,
yapılan ceza değişikliklerinde, bizim dönemimizde yapılan
düzenlemelerde hem infazları hem de uygulanan ceza oranlarını
katbekat arttıran iktidar biziz. Bunu arttıran biziz ve bizim parti
olarak bu konuda ne kadar hassas olduğumuzu herkes bilir. Sapık veya
tecavüzcü arıyorsanız kendinize bakacaksınız, bize
değil.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sataşmadan buyurunuz Sayın
Kaya.
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Hüda
Kayanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HÜDA KAYA (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, iktidar olmak, yönetici olmak sorumluluk sahibi olmak
demektir. Sorumluluğunun bilincine varamayanlar, yaptıkları
politikalarda çürümeyi, yozlaşmayı önleyemeyenler, sonuç alamayanlar
artık yüzde 51, 51 diyerek yüzde 30ların altına inen, çökmüş,
iktidar olamayacak bir partinin yöneticileri, vekilleri bize adap erkân
gösteremezler.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Siz
de bize gösteremezsiniz.
HÜDA KAYA (Devamla) Bu, sizin
çökmüşlüğünüzün, sizin çözümsüzlüğünüzün, çaresizliğinizin
bir göstergesidir. Her şeyde yalan söyleyebildiğiniz gibi ben
konuşmamda sizlere örnekler verirken Kindar bir nesil yetiştirdiniz.
diyorum. Yok efendim, gençliğin tamamını ben kindarlıkla
itham etmişim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sapık
dediniz.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Aynen
öyle, sapık ve tecavüzcü dediniz.
HÜDA KAYA (Devamla) - Hayır, efendim. Sizin
yetiştirdikleriniz, sizin Türkiyenin geleceği için hedef
aldığınız gençlik, ülkenin canını okuyor.
Tecavüzcülerle doldurdunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Bak,
tekrar ediyorsun.
HÜDA KAYA (Devamla) - Ama öyle bir gençliğimiz
var ki insan haklarının bilincinde, barışın
bilincinde, özgürlüğün bilincinde, adaletin bilincinde, nerede
hakkını nasıl arayacağının da farkında. Bu
gençlerimiz de var elhamdülillah.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Doğuda bebeleri öldürdünüz, Doğuda kadınları öldürdünüz,
önce bunun hesabını verin!
HÜDA KAYA (Devamla) - Çaresizliğinizden,
çaresizliğinizden
Tacizci ve tecavüzcü arıyorsanız içinizde,
evlerinde kadınların katledildiği, ölüleri çıkan
vekillerinizin soruşturmalarını yapın.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
İyice ayarını kaçırdın, iyice!
HÜDA KAYA (Devamla) Biz yapıyoruz ve
cevabını da veriyoruz.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) Çok
güzel cevap veriyorsun, iyice ayarı kaçırdın!
HÜDA KAYA (Devamla) - Çaresizliğinizle
kalkıp biz burada Ankaradayız, bana Kandilin hesabını
soramazsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Nasıl soramayız?
HÜDA KAYA (Devamla) - Soramazsınız.
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Sorarız.
HÜDA KAYA (Devamla) - Siz kimsiniz bana Kandili
soruyorsunuz? Biz Ankaradayız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Çocuk katillerisiniz hepiniz.
HÜDA KAYA (Devamla) -
Türkiyede
vatandaşımızın iradesini temsil ediyoruz.
ORHAN ERDEM (Konya) - Kandili lanetler misin
burada? Ağzından onu bir duyalım.
HÜDA KAYA (Devamla) - Burada çözüm
bulacaksınız. Tacizcilere, tecavüzcülere engel olacaksınız
ve onları hapsedeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Vekil, Kandili bir
lanetle, ağzından duyalım burada. Yazıklar olsun!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, Yalan söylüyorsunuz. diyor grubumuza, partimize. Yerimden
cevap hakkımızı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Lütfen Sayın Muş
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
67.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; şimdi, bakın, kendi
içerisinde çok tutarsız olan bir anlayışla karşı
karşıyayız. Bir taraftan Biz herkesi kucaklıyoruz. diyen,
barış, kardeşlik türküleri söylediğini iddia edenler
-tırnak içerisinde- öbür taraftan diyor ki: Bizim gençlerimiz hak, hukuk
bilir, sizin yetiştirdikleriniz sapık. Böyle bir şeyi
reddediyorum. Az önce de söyledim, sapıkları kendi içinizde
arayın.
Şimdi, dönmüş, O milletvekiliniz böyle
Bak, o işlere hiç girmeyin. Ya, bir kadını evine götürüp tecavüz
etti; dokuz ay, bir sene geldi, yöneticileriniz söyledi, sesiniz
çıkmadı, üzerini örtbas ettiniz, olay kamuoyuna çıkınca
mecburen sevk edildi, şimdi çıkmış milletvekilliğinden
bahsediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Biz gerekeni
yaptık, siz yapmadınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Başka
milletvekilleriniz de var, onların da ilişkilerine bakın.
Şimdi, kadın
HÜDA KAYA (İstanbul) Biz yaptık
yapacağımızı.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Sen ikna etmeye
gittin.
HÜDA KAYA (İstanbul) Biz gerekeni
yaptık.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, bir saniye
O işlere hiç girmeyin, onların
altında kalırsınız.
HÜDA KAYA (İstanbul) İsterseniz girin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kadına
şiddetten bahsediyor, milletvekiliniz, ya kendi eşine şiddet
uyguladı. Gerekeni yaptı, kamuoyuna yansıdı, tehdit edildi,
üzerini hemen örtbas etmeye çalışıyorlar.
HÜDA KAYA (İstanbul) Nasıl bir
iktidarsınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
Kandilin hesabını bize soramazsınız. E, onlara selam
gönderirseniz, yoldaş derseniz hesabını sorarız tabii.
HÜDA KAYA (İstanbul) Nasıl bir
iktidarsınız. Biz, herkese cevabını verdik.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Birilerinden
hesabını soracağız. Siz onların
politikasının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, bu mevzu
MEHMET MUŞ (İstanbul) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz onların
amaçlarının propagandasını siyasal zeminde yaparsanız
elbette ki hesabını sorarız biz bunun.
HÜDA KAYA (İstanbul) Soramazsınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Onları telin
ederseniz, onlara karşı durursanız tabii ki sizi sorumlu
tutmayız bunlardan.
Şimdi, bir diğeri değerli
arkadaşlarım, ya, bir şey oldu Yüzde 51 diyordunuz, yüzde 51
alamıyorsunuz. Arkadaşlar, bu Parlamentoda en yüksek oy
alanınızdan 2 kat yükseğiz şu an. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) En yüksek oy alanınız bizim
yarımızı alıyor şu an.
HÜDA KAYA (İstanbul) Gerçek değil, hiç
gerçek değil.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Çıkmış diyor, yok 30un altına düştünüz, yok
40ın altına düştünüz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bittiniz, bittiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne oldu?
Hayırdır? Siz yüzde 50yi mi buldunuz? Kaç oldunuz? Yüzde 50yi mi
buldunuz? Bakın söylüyorum, kamuoyu yoklamaları elimizde var,
şurada bizim haricimizde en yüksek oy alan partinin 2 katından fazla
alıyoruz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yarın seçime
gidelim, göreceğiz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Beni
konuşturmayın.
Teşekkür ediyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yarın gidelim
seçime.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Elbette
göreceğiz, elbette göreceğiz, elbette göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (İstanbul) Yarın gidelim
seçime, cesaretiniz varsa gidelim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Elbette. Sabredin,
sabredin, 2023te. Yenilen pehlivan güreşe doymaz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Getirin sandığı
da görelim o zaman ya.
BAŞKAN Sayın Beştaş
68.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu iktidar grubu çarpıtmanın
kitabını yazıyor, her zamanki gibi.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Yalancılığın, çarpıtmanın âlâsını
yazıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hangi
konuda konuşursak konuşalım işi; örgüte, silaha,
farklı yönlere çekmeyi maharet sanıyorlar. Başka bir şey
yok hikâyelerinde, başka bir yanıt veremiyorlar, hakikaten
veremiyorlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sizde başka
bir şey yok.
MUSTAFA KENDİRLİ (Kırşehir)
Sizde başka bir şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, biz iktidar grubu olsak bu ülkede hırsızlık artsa,
uyuşturucu kullanımı artsa, tecavüz artsa, cinayet artsa, bizim
objektif sorumluluğumuz var ya. İktidar grubuna eleştiriyi
yöneltmeyeceğiz de kime yönelteceğiz? Şimdi, bu ülkede yani her
gün bir kadın, cinayete kurban giderken, cezasızlık
almış başını giderken, 92 yaşındaki ninelere
tecavüz edilirken, biz muhalefeti mi suçlayalım? Kimi suçlayalım?
Tabii ki iktidar grubunu, bunları önleme noktasında göreve davet
ederiz, biz muhalefet partisiyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani
biz, her eleştirimize, anayasal olsun, uluslararası olsun hangi
değere göre itiraz etsek bizi bir yerlerle
bağlantılandırıyorlar. Ya, bu
bağlantınızın temeli boş.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Ne boşu ya
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
kökümüz de, vücudumuz da, beynimiz de, siyasetimiz de burada. Bizi
başkalarıyla bağlantılılandırarak suçlamaktan
vazgeçin. Biz şeffaf bir şekilde burada çalışmalarımızı,
siyasetimizi yürütüyoruz. Yani burada yaratmak istediğiniz algı
artık arşa ulaştı. Hakikaten, biraz önce Vekilimiz Kemal
Bülbül söyledi, inanın birazcık etiği olan biri her gece
televizyonları izlerken sadece şunu söyler: Ya, ayıptır,
ayıp.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Vicdan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Vicdan,
vicdan.
Birini suçlarken Cevap hakkı verin. der.
Cevap hakkı bile verilmiyor ve bunu iktidar grubu yönetiyor. Biz,
işte, haksızlık derken, ayrımcılık derken,
baskı derken, hukuksuzluk derken tam da bunu söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Son,
bitiriyorum Sayın Başkan.
Yani iktidar grubunu eleştirmek muhalefetin en
doğal hakkıdır. Biz eleştiririz, biz muhalefet ederiz. Dün niye
komisyon kurduk? Çünkü kadın hakları alanında bir felaket
tablosu var. Bir felaket tablosuna çözüm arıyoruz, siz işi başka
yerlere havale ediyorsunuz. Çıplak aramayı burada yüzlerce kere
konuştuk. Çıplak aramaya sahip çıkan bir iktidar bize laf söyleyemez.
(HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
69.-
İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım, kendisi hukukçudur, çıplak aramanın ne
olduğunu gayet iyi bilir kendisi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Biliyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gayet iyi bilir
kendisi. Sanki bizim iktidarımız döneminde yapılmış
bir şey, bu dönemde başlamış bir şey.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Kaldırın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kaldırın. diyoruz.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Bir saniye, bir saniye, sakin olun, rahat olun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
rahatız, biz gayet rahatız.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Biz
rahatız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz
avukatsınız, Çarpıtıyor. diyor. Ya, siz
çarpıtıyorsunuz.
Şimdi, bakın, göreve davet etmek
başka bir şey, hakaret etmek, suçlamak başka bir şey. Ha,
tabii ki göreve davet edebilirsiniz, bu olaylarla alakalı eleştiri
koyabilirsiniz ama tutup da Yetiştirdiğiniz neslin hepsi
sapık. demek ne demek ya?
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
İsnatta bulundu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kusura
bakmayın da burada bir sınır olacak ya. Biz eleştiririz,
biz muhalefetiz, her şeyi deriz, size hakaret de ederiz, sapık da
deriz, tecavüzcü de deriz. Yok ya, biz de bekleyeceğiz, öyle mi? Bir
yanağımıza vurdunuz, döneceğiz, öbür
yanağımıza da vuracaksınız, böyle bir şey yok.
Şimdi, bakın, biz kimseyi kimseyle
ilişkilendirmeyiz, biz somutlar üzerine konuşuruz.
Arkadaşlar, sizin eski Genel
Başkanınız kim? Nurettin Demirtaş. Nerede şu an?
Dağda, yönetimde, Kandilin yönetiminde.
HÜDA KAYA (İstanbul) Nurettin Demirtaş
mı, o nereden çıktı ya?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Eski Genel
Başkanınız.
HÜDA KAYA (İstanbul) Nurettin Demirtaş
kim?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Nerede? Orada,
Kandilde, dağda.
HÜDA KAYA (İstanbul) Nasıl bizim Genel
Başkanımız ya?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yahu, sizin somut
ilişkiniz var. Bir tanesi, kardeşi burada, ağabeyi orada;
ilişkiniz bu.
Sayın Başkan, şimdi, bir diğer
mesele de şu: Bakın, bizim dönemimizde yapılan her şeyde
hesabını veremeyeceğimiz, savunamayacağımız
hiçbir şey yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Bir kere, dünyanın tamamında
uygulamaların ne olduğunu hukukçular, buradaki avukat arkadaşlar
gayet iyi bilirler; hapishanelerde içeri girerken yapılan arama
yöntemlerini de, dünyada hangi uygulamaların olduğunu da iyi
bilirler. Bizden önce nasıl yapıldığını, bizim
dönemimizde insan hak ve onurunu koruyacak şekilde yönetmeliklerin
nasıl çıkarıldığını da bilen bilir.
Şimdi, sanki bu hiç yokmuş, bizim dönemimizde icat edilmiş de
kalkıp, çıkıp buradan bizi suçlamaya kalkışmanın
da yersiz olduğunu söylüyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) Suçlayacağız
tabii ki.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Çünkü Meral
Hanım bunları biliyor, avukat kendisi. Ya, nereden baksanız
kendisi otuz yıllık avukattır diye düşünüyorum. Biz yirmi
yıldır varız, ondan öncesinde nasıldı bunlar? Öyleydi.
Şimdi, biz bu noktada ileri adımlar atmaya gayret ettik.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yirmi yıl oldu,
yirmi yıl.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ha, bu ayrı
bir tartışma konusu. Teknoloji gelişti, yeni adımlar
atalım. demek ayrı bir şey, kalkıp da bizi bunun üzerinden
ilzam etmek, itham etmek, suçlamak apayrı şey; ikisi farklı
şeyler.
Sayın Başkan, uzatmak istemiyorum, kusura
bakmayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sağ olun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kısa tutacağım.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
70.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, gerçekten bu tartışmaya istemeden girdim, onu
söyleyeyim. Biz hiç kimseye Sapık. demeyiz, asla.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum)
Dedi.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Dedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben suç
ve cezaların şahsiliğine inanan bir yerden kuruyorum bu cümleyi
ve söylediklerimin arkasındayım, tamam mı? Biz bir partiyi bu
sözlerle itham etmeyiz. Siz daha dün Pensilvanyaya sefer düzenliyordunuz ya.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kandile
düzenlemedik ama.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Daha dün
Ne istediniz de vermedik? diyordunuz. Siz kendi göbeğinizden âdeta yeni
bir örgüt doğurdunuz ve onu terör örgütü ilan ettiniz. Şimdi, bunu
söylerken insan birazcık rahatsız olur. Yani, açıkçası, ben
olsam rahatsız olurum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Meral Hanım,
Nurettin Demirtaş nerede?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz ne
dediğimizin farkındayız Sayın Başkan ve bir partiyi
itham ederken bizim vekilimizi, bizim Dokunulmazlığı
kaldırılsın. dediğimiz vekilimizi her seferinde önümüze
getiriyorlar, sanki bundan parti sorumlu gibi. Biz Yargılamanın önü
açılsın, gitsin yargılansın, adalet karar versin. dedik
ama siz bunu yapmadınız, siz yargının önünü
kapattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
-iktidar olarak- yargının önünü kapatıyorsunuz, biz
yargının önünü -muhalefet olarak- açıyoruz. Çıplak
aramanın olduğunu tabii ki biliyorum, evet doğru 1991de
avukatlığa başladım ama 1991de otuz gündü gözaltı
süresi, sistematik işkence vardı ve iktidardakiler işkenceye
sıfır tolerans demiyordu, iktidardakiler hak, özgürlük, demokrasi
demiyordu. Siz şimdi tersini söyleyerek çıplak aramaya bugün sahip
çıkıyorsunuz. Benim diyeceklerim bu kadar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Grup
Başkan Vekillerine.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyle ilgili 2 önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
10uncu maddesiyle 6546 sayılı Kanuna eklenen 1inci ek maddenin
2nci fıkrasındaki yerine ibaresinin ile birlikte olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
İsmet Tokdemir Emine Gülizar Emecan Ulaş Karasu
Hatay
İstanbul
Sivas
Mürsel Alban
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurunuz Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi bu mini torba kanunda yer alan birkaç tane önemli
maddeye değineceğim. 2nci maddeyle yine adrese teslim bir kanun
teklifi getiriliyor, küresel ölçekte pandemiden kaynaklı ekonomik sorunlar
nedeniyle bazı projelerin finansman bulmakta zorlandığından
bahsediliyor. Hangi projeler bunlar? Yap-işlet-devret modeliyle yani
kamu-özel iş birliği modeliyle yapılan projeler çünkü
yabancı kreditörler projelere verilen gerekli gelir garantilerini
artık yeterli bulmuyorlar ve bir aksilik çıkması hâlinde bu
projeleri kamu devralırsa borçları da devralsın istiyorlar. Yani
bu projelerin muhatabı olan Karayolları Genel Müdürlüğü -yani
Türkiye Cumhuriyeti devletinin çok köklü ve değerli bir kurumu olan
Karayolları Genel Müdürlüğü- ve bu ülkenin koskoca hazinesinin
garantisini uygun görmüyorlar, bu maddeyle bir de Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığının kefil olması istenmekte.
Bitti mi? Bitmedi. Bir de Bakanlığın
bu kefilliği geriye dönük işletiliyor yani ihalesi 15 Mart 2020
tarihinden sonra yapılmış ama henüz uygulama projesi
imzalanmamış projelerle ilgili borç üstlenim anlaşmalarını
da kapsıyor bu madde. Yaptığımız
araştırmalarda da karşımıza bir proje
çıkıyor bu konuda: İhalesi 8 milyar 239 milyon liraya
yapılan İstanbulda Kuzey Marmara Otoyolu Projesi
Nakkaş-Başakşehir kesimi. Şimdi, burada şunu sormak
gerekiyor: Bu projenin verildiği şirket madem kredi bulamıyor
neden bu şirkete ihale verildi değerli arkadaşlar?
İşte, tam da adrese teslim proje budur.
Şimdi, işin doğrusu -biliyorsunuz- bu
projeleri yapan şirketler dolar üzerinden çok yüksek gelir garantileri
alıyorlar yani devlet bu şirketlere yüksek oranda gelir garantileri
veriyor, geçiş garantileri veriyor. İşte, bu şirketler
dolarla aldıkları bu kredileri ödesin diye aslında 83 milyon
insan borçlanıyor, geçmedikleri köprülerden, yollardan dolayı paraları
ödemek zorunda kalıyorlar ve devlet geleceğe dönük de çok yüksek
oranda borçlanmış oluyor.
Şimdi, devlet aslında bu projeleri kendi
öz kaynaklarıyla yapmadığı için borç hanesinde görülmüyor
tabii bu borçlar ve devlet borçları da gizlenmiş oluyor bu yolla.
Devlet aslında kendi öz kaynaklarıyla yapabilir bu projeleri. Borçlar
gizleniyor ama bu projeler 1 liraya mal olacakken 5 liraya mal oluyor ve Hazine
garantisi zaten cepte.
Covid-19 salgını nedeniyle asıl
şunu sormak gerekiyor işte: Tüm dünyada kamu-özel iş birlikleri
kapsamındaki proje yatırımları kısmen durdurulurken,
askıya alınırken, bir mücbir salgın mücbir sebep olarak
kabul edilirken ülkemizde bu projeleri yapmakta ısrar etmenin sebebi nedir
değerli arkadaşlar?
Biliyorsunuz, TÜİK sürekli hesaplama
yöntemlerini değiştiriyor, başkanlarını
değiştiriyor ama gerçekleri gizleyemiyor; Türkiyede artık
işsiz sayısı 10 milyonu aştı. Şimdi işsiz
sayımız yetmezmiş gibi bir de kısa çalışma
ödeneğinin uzatılıp uzatılmayacağını
tartışıyoruz. Yani uzatılmadığı takdirde bu
işsiz sayısı 10 milyonun çok daha üzerine çıkacak.
Kadın işsizliği yüzde 40a dayanmış ve 8 Martta sizler
gelip Kadın istihdamını artırabildik. diyebildiniz, bunu
söyleyebiliyorsunuz. Hâlbuki, kadın iş gücü son bir yılda yüzde
8,2 azaldı.
Her kesimden mağdur yaratmayı
başardınız değerli arkadaşlar. Esnaf kan
ağlıyor, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde
günde yaklaşık 300, ayda da
yaklaşık 9 bin esnaf kepenk kapattı. Siz ne yaptınız?
Esnaflarımıza sadaka gibi sadece bin lira verirken bu projelere büyük
olanaklar, destekler verdiniz. KHK borcu olan 5 milyon gencimiz var, hâlâ
iş vermediğiniz o gençlerin borçlarını faizleriyle geri
istiyorsunuz. Şimdi tekrar soruyorum, tüm bu sorunlara kaynak
ayırmanız gerekirken başka kimlerin menfaati var bu projelerin
yapılmasında? Ama şundan emin olun ki bu 2nci maddeyi biz
Anayasa Mahkemesine götüreceğiz değerli arkadaşlar.
Şimdi, önemli başka bir madde de 7 ve
8inci madde, Devlet Demiryollarında düzenleme içeriyor. Süre
uzatımları var bu 2 maddede de. Ne diyorlar? TCDD -kısaca böyle
diyelim- harcamalarının, borçlanmalarının Hazine
tarafından karşılanmasına ilişkin uygulama 2020
sonunda bitiyordu, 2023 yılı sonuna
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Toparlayacağım Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Şimdi bu TCDDnin projeleriyle ilgili Hazine
garantisi 2023 yılına uzatılıyor. Yine demir yolu
taşımacılığının özelleştirilmesi için
kurulan şirketin, TCDD Taşımacılık AŞnin,
finansman açıklarının da TCDD tarafından üstlenilmesi 2023 yılına
uzatılıyor yani TCDD AŞnin kamu yükümlülüğü 2023
yılı sonuna uzatılıyor. Bir de beş
yıllığına seçilen Cumhurbaşkanına bu süreleri on
yıla kadar uzatma yetkisi veriliyor değerli arkadaşlar. Yani bu
nasıl bir şey, anlaşılır gibi gerçekten değil.
Ben, bu kanun maddesini hazırlayanlara size Allah akıl fikir versin
diyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, son yıllarda atanan
liyakatsiz, deneyimsiz yöneticilerle çok kötü yönetilmiştir, 2016, 2018,
2019 yılını milyarlarca lira zararla kapatmıştır
dolayısıyla vermiş olduğu sözleri
tutamamıştır; bu uzatmaların sebebi budur. Ama nafile, siz
ne yapsanız olmayacak, bizim iktidarımızda biz bütün bu sorunları
çözeceğiz ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
kamu-özel iş birliği projelerini
kamulaştıracağız. Bunun yanında, Kanal İstanbul
Projesini de rafa kaldıracağız değerli arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayşe Sürücü Kemal Peköz Hüseyin Kaçmaz
Şanlıurfa Adana Şırnak
İmam Taşçıer Hüda Kaya Kemal Bülbül
Diyarbakır İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü.
Buyurunuz Sayın Sürücü. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, tüm kadınların
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum. Hukuksuz bir şekilde
cezaevlerinde tutulan Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan
Kışanak, Leyla Güven ve Ayşe Gökkan
arkadaşlarımızı buradan saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, toplumda toplumsal
cinsiyet eşitliğini sağlamak zorundayız. Bu durum
eğitimle başlar. Sormaya devam ediyoruz:
Millî Eğitim Bakanlığının
26 hedefi arasında yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği
kavramını bir gecede neden internet sitesinden
kaldırdınız? Neden kadına şiddetin yegâne çözümü olan
toplumsal cinsiyet eşitliğini, eğitim hedeflerinin
arasından bazı tarikat ve cemaatlerin telkinleri sonucu kaldırdınız?
Bunun hesabını gelecek nesillere nasıl vereceksiniz? Bugünkü
küçük kız çocuklarına şiddetsiz bir gelecek hazırlama
sorumluluğundan kaçıyorsunuz. Kaçıyorsunuz çünkü toplumun her
alanında yaratmaya çalıştığınız tahakküm ve
korku imparatorluğunda toplumsal cinsiyet eşitliğine yer yok.
Çünkü güçlü kadınlar kimseden korkmaz ve siz kadınların
güçlenmesinden rahatsızsınız.
Sözlerle, şovlarla demokrasi torbası
dolmuyor. Kadınlar karakollara şikâyet için gittiğinde,
şiddet failine neden hiçbir yaptırım yapılmayıp
İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor? 6284 kimin için var ve neden
uygulanmıyor? Kadınların uğradığı çoğu
şiddet durumu sosyal medyada paylaşılmasa tutuklanmayacak birçok
şiddet faili erkek var ve kadınlar her gün öldürülüyor. Her öldürülen
kadının ardında sözde ölüm gerekçeleri ve onlarca karakol
şikâyet kayıtları kalıyor. Kadınlar, öldürülmeden önce
bu erkekleri şikâyet ediyor fakat ev hapsi ve tutuklama gibi önlem
alıcı tedbirler uygulanmıyor.
Kadına karşı uygulanan şiddetin
faili olan erkeklere takılmayan kelepçeyi, Urfalı barış
annesi 65 yaşındaki Adalet Çayın bileğine
takıyorsunuz; bundan da hiç utanmıyorsunuz ve bununla övünüyorsunuz.
Barış annesi Adalet Çaya verilen ev hapsini kaç şiddet faili
erkeğe verdiniz? Adalet anneye verilen ev hapsinin gerekçesi de yine tutsak
ettiğiniz bir başka ağır hasta, mahpus olan bir
barış annesinin taziyesine katılmaktı.
Değerli halkımız, KADES
uygulamasında mevcut olan 6 dil arasında Kürtçe bulunmuyor. Bu ülkede
Türkçe dilinden sonra en çok konuşulan dil Kürt dili Kürtçedir. Ve yine
birçok kadının kullandığı ve bildiği tek dil
Kürtçedir. Bu noktada mevcut uygulama Kürt kadınlarının
varlığını kabul etmemektedir. Yani Fransız,
İngiliz, Arap, Türk, Rus ve Fars kadınları KADES
uygulamasında kendini ifade edebilecek fakat Kürt kadınları
şiddetle baş başa kalacak. Bu ülkede milyonlarca Kürt
kadını var. Kürt kadınları şiddet görmüyor mu? Kürt
kadınları şiddet gördüğünde kendi diliyle konuşup
yardım talep edemeyecek mi? Sizin yaptığınız, dil
ayrımcılığı ve dil kırımıdır. Bu
utançla iktidarda nasıl kalabileceksiniz? Kürt kadınlarına
karşı bu ayrıştırıcı politikalardan vazgeçin
ve bu durumu bir an önce düzeltin.
Evet, değerli arkadaşlar, her ne kadar
kayıtlara x ve bilinmeyen dil olarak geçse de ana dilimle de birkaç
şey söylemek istiyorum.
(x)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Bu, teamül hâline geldi;
böyle bir teamül yok Başkan. Ne anlattığını
bilmiyoruz, belki propaganda yapıyor Meclis kürsüsünde.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Şu an Kürtçe
yaptığım konuşmanın anlaşılması ve
kayıtlara geçmesi için Türkçe de tercüme etmek istiyorum.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Ne bileceğiz biz
senin aynı şeyi tercüme ettiğini?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Maksadını aştı, maksat başka Başkan.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Mevcut iktidarın
sergilediği pratik, Kürt ve Kürtçeyi yok sayma üzerinedir. Bunun son
örneği ise KADESin ortaya koyduğu pratiktir. KADES, 6 dile yer
vermiş ancak bunların içinde Kürtçe yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Sürücü.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Kürt kadınlarının
ve Kürtçenin ayrıştırılmasını kabul etmiyoruz.
Biz Kürtüz, ana dilimiz Kürtçedir ve Kürtçe ninnilerle büyüdük, ana dilimiz
onurumuzdur. Sonuna kadar ana dilimize de onurumuza da sahip çıkacağız.
Bu temelde, tüm kadınların 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününü kutluyor, Genel Kurulu ve halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
11'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 11 - Bu Kanunun;
a) 7'nci ve 8'inci maddeleri 1/1/2021 tarihinden
geçerli olmak üzere
yayımı tarihinde,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde, yürürlüğe
girer.
Gökan Zeybek Hüseyin
Yıldız Hasan
Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu İsmet Tokdemir Mürsel Alban
Sivas
Hatay
Muğla
Suzan Şahin
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hatay
Milletvekili Sayın Suzan Şahin.
Buyurunuz Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tüm İslam âleminin Miraç
Kandili mübarek olsun diyorum ve sevgili kadınlar, sözlerime 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günümüzü kutlayarak başlamak istiyorum.
Değerli üyeler, biz kadınlar
yıllardır mücadele ederek kazanımlarımızı
bugünlere getirdik. Kadınların eşit ve özgür birey olarak
yaşadığı bir ülke yaratana kadar da mücadelemiz devam
edecek. Anayasamızın 10uncu maddesinde açık bir şekilde
kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu ve bu
eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla devletin yükümlü
olduğu belirtilmektedir. Bugün, Türkiyede kadına yönelik
şiddete ilişkin mevzuat hâlâ hakkıyla uygulanmıyorsa,
yandaş medya kadına yönelik hak ihlallerine etkin adımlar
atmayan AKP Hükûmetini sorgulamak yerine kadınları sorgulamaya
kalkıyorsa durup düşünmek gerekir. Kadın cinayetleri, yargı
önünde dahi meşrulaştırılmaya
çalışılıyorsa bu aleni olarak kadına yönelik
şiddetin politik olduğunun göstergesidir ve sorumlusu da mevcut
Hükûmettir.
Gelinen noktada İstanbul Sözleşmesi ve
6284ü tartışmaya açıp alt metinlerde kadını
erkeğe tabi kılmak isteyen zihniyet unutmamalıdır ki
Türkiye Cumhuriyeti devleti İstanbul Sözleşmesinin de ilk
imzacısıdır. Hani Batı tarafından
dayatıldı. dediğiniz sözleşme var ya, altına imza
atıp bolca reklamını yaptığınız, o
İstanbul Sözleşmesi bir çeviri metin değildir, 2011
yılında, oy birliğiyle bu çatı altında kabul
edilmiştir.
Gelin, beraber hafızalarımızı
bir tazeleyelim. İstanbul Sözleşmesinin temelinde Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin şiddet gören Nahide Opuzun devlet
tarafından korunmadığı ve ayrımcılık
yapıldığı gerekçesiyle verilen mahkûmiyet kararı yani
Nahide Opuz, Güldünya Tören ve Ayşe Paşalı gibi kız
kardeşlerimizin kanı var, hayatı var. O dönemde,
başımızı yere eğdiren bu utancı unutmayın.
Bu utanç bitti mi? Hayır, hâlâ devam ediyor: Geçtiğimiz günlerde
Samsunda bir kadın sokak ortasında az kalsın canından
olacaktı; 92 yaşında bir kadın önce tecavüze
uğradı, sonra canice öldürüldü; 2020 yılında 300 kadın,
2021 yılının ilk altmış yedi gününde 68 kadın
öldürüldü.
Sayın üyeler, İstanbul Sözleşmesi
diyor ki: Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir,
ayrımcılıktır ve toplumsal cinsiyetle doğrudan
alakalıdır. Yani kısaca Şiddeti önle; önleyemiyorsan
kadını koru; koruyamıyorsan adaleti tesis et,
kadınları güçlendir. diyen bir sözleşmeye karşı olmak
devletin bu konudaki sorumluluğunu reddetmektir, kadınların
yaşam hakkını yok saymaktır. Üstelik bunu sadece biz
söylemiyoruz, sözleşmenin uygulanıp
uygulanmadığını takip eden GREVIO da 2018de
yayımladığı raporunda Türkiyeyi yükümlülüklerini yerine
getirmeye çağırdı, çalışmaların yetersiz ve
başarısız, bu durumun da endişe verici olduğuna dikkat
çekti. Peki, AKP ne yaptı? Günde ortalama 3 kadın öldürülürken,
kadın kırımı varken tüm ısrarlı
çağrılarımıza rağmen GREVIO Raporunu Meclis gündemine
bile getirmedi. Neden? Bugün ne değişti de bir anda aile
değerlerimize aykırı oldu İstanbul Sözleşmesi? Ne oldu
da Türkiyenin uluslararası alanda öncülük yaptığı bir
sözleşmeden vazgeçmek konuşulur oldu? Çocuk oyuncağı
mı bu? Devlet ciddiyetimizin uluslararası alanda itibarı
tartışılır hâle getirildi; çok yazık! Şiddet,
taciz, çocuk istismarı olayları gün geçtikçe artarken, kendi
kanunlarımız bile doğru düzgün uygulanmazken uluslararası
kamuoyu ve sözleşmeleri yok sayan hukuksuz tavırları asla kabul
etmiyoruz.
Şiddetin temeli eşitsizliktir; demokrasi,
adalet, eğitimsizlik ve kadının ekonomik
bağımsızlığının olmamasının
sonucudur. Biz de bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için Cumhuriyet
Halk Partisi olarak gerekli adımları atıyor, gayreti
gösteriyoruz. Yıllardır mevzuatımızda olan ama uygulanmayan
aile sigortasının bugüne kadar neden
uygulanmadığını bilmek istiyoruz. Aile sigortası
sisteminin bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyoruz ki kadınlar
nefes alsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Dün, Mecliste
kadına yönelik şiddetin araştırılması konusunda
oy birliğiyle bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu; bu
uzlaşı mutluluk verici. Partimizin Meclise sunduğu, Siyasi
Partiler Kanununda eşit temsil ve fermuar sisteminin düzenlenmesine dair
kanun teklifine aynı şekilde tüm partilerin ortak bir irade
göstermesini bekliyoruz ki samimiyetinizi görelim.
Kadınları karanlık bir koridora
çekmeye çalışanlara karşı tavrımız net oldu,
olacak da; hayatımıza da haklarımızı da sahip
çıkmaya devam edeceğiz. Hiç kusura bakmayın, kadınlar
olarak hayatın her alanında varız, var olacağız ve her
alanda tam eşitlik isteyeceğiz. Bilin ki
kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz;
hayatımızı güvence altına alan İstanbul
Sözleşmesini de 6284ü de eksiksiz uygulayana kadar her platformda
İstanbul Sözleşmesi yaşatır. demeye devam edeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
Saygılarımla. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 1 önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 252 sıra
sayılı ve (2/3427) esas numaralı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
12nci maddesindeki Kanun ibaresinin yasa olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Deniz Yavuzyılmaz Bedri Serter İsmet Tokdemir
Zonguldak İzmir Hatay
Mürsel Alban Ulaş Karasu
Muğla Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
İzmir Milletvekili Sayın Bedri Serter.
Buyurunuz Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Çok teşekkür
ederim Başkanım.
Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım;
bu getirdiğiniz kanun teklifinin özellikle 2nci maddesi ve birkaç ilgili
maddeyle öyle düzenlemeler yapıyorsunuz ki ta 2020 Mart ayında yani
bir yıl önce yapılan ihalelerde yandaşa kıyak yapılırken
halktan yine halkın ekmeğine göz dikerek eksiltiyorsunuz. Son kertede
öyle bir hâle getirdiniz ki toplumu baba oğula, kardeş kardeşe,
eş kocaya kefil bile olmazken siz yandaş müteahhitlerinize garantör
olur hâldesiniz ve bunun yetkisini de tek kişiye bırakıyorsunuz.
Sorarım hepinize, yanlış mı konuşuyorum acaba diye.
Hepinizin bildiği gibi, önce AKP
iktidarının mucidi olduğu bir sistem olan yap-işlet-devret
ya da kamu-özel iş birliğiyle yapılan ihalelere toplumun büyük
tepkisi var, sizler daha hiç farkında değilsiniz. Halk,
geçemediği yolların, kullanamadığı köprülerin
garantilerini kendi boğazından geçecek ekmekten keserek öder
hâldeyken siz diğer taraftan kullanılmayan havaalanlarının
kiralarını ertelemeye durun. Devletimiz o kadar güçlüydü ki
zamanında -hatırlatayım sizlere, tamamen unuttunuz çünkü
bunları- politikası önce millîydi, millî ama siz,
iktidarınızda, on sekiz yılda, her geçen yıl devletin
gücünü yerle bir ettiniz, parça pürçük ettiniz, kayınpeder ve damadın
ayaklarının altında çırpınır hâle getirdiniz.
Eskiden yapılan her tesis, her yatırım,
Hazine tarafından doğrudan finanse edilip devletin ilgili kurum ve
kuruluşları tarafından yapılırdı.
Hatırlatıyorum, şimdi, devletin kurumlarının kefaleti
kabul edilemez hâle geldi. Devletin ciddiyeti ve dürüstlüğüyle
yetişen o kadar çok bürokratımız vardı ki en ince
ayrıntılara kadar çalışırdı -aramızda da bu
arkadaşlarımız mevcut- en kaliteli işin
yapılacağı en makul fiyatı çıkarırlardı.
Bugün ise liyakat değil, sadakat dediğiniz için devletin ne ciddiyeti
kaldı ne de dürüstlüğü.
Bir zamanlar Bayındırlık
Bakanlığı vardı, hatırlıyor musunuz? Pek çok
bakanlık sizin zamanınızda tarih olduğu için
hatırlamayabilirsiniz. Bu Bakanlıkça verilen birim fiyatlar geçerli
olurdu, bir yıl geçerli olurdu hem de şimdi ise o fiyatların 5
katı, 25 katı fazlasıyla sonuçlanan ihaleler bu milletin
iliğini, kemiğini sömürmekte. Her geçen yıl kişi
başı millî gelir daha çok yerlerde süründü, halk
yoksullaştı.
Yine, soruyorum sizlere: Osmangazi Köprüsü kaç
paraya mal oldu? Aranızda bu konuda bilgisi olan var mı? Avrasya Tüneli
kaç paraya mal oldu? Sorsam, bu konuda sizin aranızda bilgisi olan var
mı arkadaşlar? Yavuz Sultan Selim Köprüsü kaç paraya mal oldu?
Karadeniz tünelleri ve otoban kaç paraya mal oldu? Şu anda korkularak
binilen hızlı tren hatları kaç paralara mal oldu? Allah
aşkına, aranızda bilen var mı? Buna benzer milyar
dolarlık ihaleleri kimlere, neden, nasıl veriyorsunuz sayın
milletvekilleri? Nasıl teyit veriyorsunuz? Halkın ve halkın
temsilcileri olan bizlerin bunları bilmesi en doğal
haklarımız.
Damat, zamanında devletin parasını
kayınpederinin parası gibi çarçur etti. Ortadan buhar olan
paraların hesaplarını sakladı, neden kendisi de buhar oldu?
Çıkardığınız kanunlarla Zaten harcamalarımız
ne kadar az görünürse o kadar kârdır. dediniz. Soruyorum: Neden
saklıyorsunuz? Kendinizden şüpheniz mi var acaba? Soruyorum
şimdi: Çocuk doğmuş, donu unutulmuş, 1 yaşına
gelmiş çocuk don biçiyorsunuz. Bu memleket sahipsiz değil
arkadaşlar, sahibi bizleriz, sahibi hepimiziz, halkımız.
Birtakım yandaş firmalara ihale kazandırıyorsunuz,
ceplerinden bir tek delikli kuruş çıkmıyor adamların,
şirketleri batmış, hiçbiri garanti edilemez hâldeler, buna
rağmen devlet garantili krediyle yurt dışı kredileri
sağlayarak bu ihaleleri veriyorsunuz. Ayıptır ya! Bu ne perhiz
bu ne lahana turşusu! Ey halkım, unutma bunları; her gün bu
ülkenin kapısından giren her bir yabancı delikli kuruş
senin elindeki ekmeği sömürmekte. Memleketi bu kadar boş ve âciz
zannetmeyin. Yine yemin ediyorum, bu kanunlara inatla onay veren AKPli vekil
arkadaşlarım, eğer inançlarınız varsa ve
ızdırap çekmiyorsanız, bu akşam yatağınıza
girip rahat uyuyorsanız sizlere helal olsun! Bu işler doğru
işler değil arkadaşlar, biraz hep beraber düşünmemiz
lazım.
Son sözlerimi de çok dikkatle dinlemenizi rica
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Serter.
BEDRİ SERTER (Devamla) Teşekkür ederim.
192 milyar dolar İngiliz tefecilere verildi,
sebebi ve sonucu nedir? Kendinizi sorgulayın. 128 milyar dolar neden buhar
oldu? Lütfen kendinizi sorgulayın. Köylülerin topraklarının
büyük bir kısmı yurt dışı bağlantılı,
kime destek verdiği belli olmayan tefeci bankaların eline geçti;
kendinizi sorgulayın. Geleceğimiz elden gidiyor; kendinizi
sorgulayın eğer vicdanlar varsa.
Teşekkür ederim, iyi akşamlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
71.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul ilinde 8 Mart Feminist
Gece Yürüyüşüne katılanların evlerinin
basıldığına, Cumhurbaşkanına hakaretten
gözaltılar yapıldığına, dün 5 partinin ortak oyuyla
kadına yönelik şiddetle ilgili komisyon kurulduğuna,
Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gecenin bu saatinde
kadınlara operasyon yapılmasını
kınadıklarına, 252 sıra sayılı Kanun Teklifi
eğer torba kanun teklifi olarak getirilmeseydi tamamına Evet.
diyeceklerine, itiraz ettikleri hiçbir şey düzeltilmediği için
maddelerine Evet demelerine rağmen tümüne Hayır diyeceklerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gecenin bu saatinde İstanbulda operasyon var.
Kime? Kadınlara. Niçin? 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü için. Şu
anda hızla isimler geliyor, evler basılıyor, eller
kelepçeleniyor. Aralarında MYK üyemiz İlknur Birol da var, Nimet
Tanrıkulu, Sevtap Akdağ, Pelin Şahin, İlyada Candaş,
Ebru Sert, Merve Bektaş, Zeynep Çakır. Ve gerekçe ne biliyor musunuz?
Şimdi, avukatlardan biri iletti: Zıpla, zıplamayan
Tayyiptir. şeklinde bir slogan atmışsınız, bu
sebeple Cumhurbaşkanına hakaretten sizi gecenin on ikisinde
gözaltına alıyoruz. Ya, daha dün, İnsan Hakları Eylem
Planı açıklandı; daha bugün, şimdi bu Parlamentoda
kadın haklarını konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Daha
dün, 5 partinin ortak oyuyla kadına yönelik şiddetle ilgili komisyon
kurduk.
Bu ülkede kadın haklarını
savundukları için kadınların gözaltına alınması
değil, kadınlara karşı suç işleyenlere karşı
bu muamele yapılabilir. diyeceğim, onun da sınırları
var. İşkence yasaktır, gecenin bu saatinde gidilmez ve
Cumhurbaşkanı, açıklamasında hatta şunu söyledi,
hepimiz gülümsedik Mesai saatleri içinde artık gözaltı olacak.
dedi. Şu anda ne mesaisi var? Bu insanların hepsi adresinde ikamet
ediyor, istedikleri zaman gidip ifade verirler. Cumhurbaşkanına
hakaret gibi bir fiil suçlamasıyla ve kadın hakları savunusuyla
gecenin bu saatinde operasyon yapılmasını kabul etmiyoruz,
kınıyoruz.
Bir de kanun teklifine ilişkin çok kısa
bir cümle söyleyeceğim: Normalde bu kanuna, torba kanun olmasaydı biz
tamamına Evet diyecektik, bütün açık yüreklilikle söyleyeyim fakat
2nci madde başta olmak üzere 9,10,4 ve 5inci maddelerde
itirazlarımızın hiçbiri ne Komisyonda ne Genel Kurulda dikkate
alındı. Normalde maddelere Evet verdik ama tümüne Hayır
vermek durumundayız çünkü itiraz ettiğimiz şeylerin hiçbiri
düzeltilmedi ve iktidar grubunu özellikle bu operasyon konusunda
duyarlılığa çağırıyorum. İki gündür
kadın hakları dinliyorlar, gecenin bu saatinde kadınlar
gözaltına alınmasın.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylamadan önce, İç Tüzükün
86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere, lehte
Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem.
Buyurunuz Sayın Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkanım,
çok değerli milletvekilleri; sizlerin ve İslam âleminin Miraç
Kandilini kutlarım. Gecenin bu saatinde hakkınızı helal
edin.
Önemli bir kanun görüştük; 7 farklı
kanunda değişiklik yapıyor ama benim için önemli olan, uzun
süredir, 22nci ve 23üncü Dönem milletvekilliklerimde de yakinen takip
ettiğim Konya Akşehir, Tuzlukçu bölgesindeki kıyı kenar
çizgisinden doğan sorunlarla ilgili çözümün, verdiğimiz kanun
teklifinin 3üncü maddesinde, torba kanunda yer almasıdır ki bugün
gerçekleşen bu konuya birazcık değinmek ve teşekkür etmek
istiyorum.
Değerli vekiller, 3üncü maddeyle ilgili
İYİ PARTİden Fahrettin Yokuş Bey AK PARTİyle
başlayan sorun. dedi; bir düzeltme yapalım. 1992de
başlamış bir sorundan bahsediyoruz, 1997de kesinleşen bir
kıyı kenar çizgisi var, 2003 yılında Akşehir Asliye
Hukuk Mahkemesinde kesinleşiyor ve biz, AK PARTİ 2002 Kasımda
iktidar olduk, 2003 yılında kucağımızda bir sorun
bulduk; Akşehir ve Tuzlukçuda. Akşehirde 7, Tuzlukçuda 1
mahallede, 10 bin kişiyi etkileyen 2 bin tapunun bir anda iptal
olduğu bir sorunla karşılaştık, o günden bugüne de
takiplerimiz devam etti. 2007de idari mahkeme bu çizgiyi, kıyı kenar
çizgisini tekrar bozdu. 2019 yılında 958 kodu kabul edildi.
Şimdi biz, bu kanun teklifiyle 2 bin tapunun çoğunluğunu
Tamamını halledemiyoruz, bunu da açıklamak gerekir ama sorunun
çoğunu tapularını iade ederek, mahkemeleri bitirerek kadastro
geçmediyse, geçen yerlerde hak sahiplerine kiralama imkânı vererek
bitirmiş oluyoruz.
Bu kanun teklifini getirmekte bize büyük imkân
sağlayan da çok eleştirdiğimiz başkanlık sistemi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Genel kanunlar tabii ki
çıkıyor milletin menfaatine ama artık -AK PARTİyle-
yöresel konuları da Meclisin bu çalışma sistemi içinde
görüşmeye başladık; hem Seyhanın hem Konyanın
Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinin bir sorununu burada hep birlikte
çözmüş oluyoruz. Bu bakımdan da Grup Başkanımıza,
Başkan Vekillerimize, bilhassa, Grup Başkan Vekilimiz Mehmet
Muşa hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum.
Sorun bitmedi. Diğer parti
gruplarının da hepsi bu maddede olumlu görüş verdi,
teşekkür ediyorum. Ancak aynı zamanda doğal sit alanı ilan
edilen bu bölgede
Yine, 1992de ilan edilmiş, 2017de o bölgede bir anda
Doğal sit alanına tecavüz var mı? diyerek incelemeler
yapılmış, 500 vatandaşımıza da doğal sit
alanına girdikleri gerekçesiyle bir yıl sekiz aylık cezalar
verildi. Ancak daha sonra Bakanlık, burayı nitelikli alan olarak
çevirdiği hâlde bu cezalar devam etmekte, insanlar ufak bir suç
işlediklerinde birleşen cezalarıyla hapse girmekteler.
İnşallah, bunun da bu Mecliste halledileceğine inanıyorum.
Ben bu kanunun bütün maddeleriyle geçmesiyle ülkemize hayırlı
olacağını biliyorum, bilhassa 3üncü maddedeki gerekçelerini de
bahsettiğim konunun desteklerinizle geçmesinden
minnettarlığımı ifade ediyorum.
Tekrar geceniz hayırlı olsun. Bu yasa
ülkemize, milletimize hayırlı olsun diyor, saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
72.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Konya Milletvekili Orhan Erdemin İç Tüzükün 86ncı maddesine göre
252 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında oyunun rengini belli
etmek üzere yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Milletvekilini dinledim. Bizim milletvekillerimiz de hem Konyadaki
sorunla ilgili, Akşehirdeki sorunla ilgili katkılarını
sağladılar. Bir milletvekilinin uzun süredir takip ettiği bir
konuda sonuç alması da son derece önemli bir şey, bizim
arkadaşlarımız da aynı memnuniyeti yaşıyorlar.
Ama bu sorunu Meclis çözüyor, Başkanlık sistemi sayesinde falan da
çözülmüyor; Meclis, gündemine hâkim.
Ayrıca, hangi milletvekilinin muhalefetle
ortaklaşabileceği hangi sorunu varsa o konuda yazılabilecek her
kanunun altına birlikte imza atacağımızı da buradan
defalarca söyledik. Türkiye'deki kronikleşmiş sorunları çözmek
için Meclisin önünde hiçbir engel yoktur. Çok net söyleyelim, Kamu İhale
Kanununu 187 kere değiştirmeye vakit bulan Meclis, on dokuz
yıldır Akşehirin sorununu çözmeye vakit bulamadıysa bu
meselenin sistem tartışmasıyla değil, bir zihniyetle sorunu
vardır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç ve 21 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3427) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 252) (Devam)
BAŞKAN Aleyhte, Zonguldak Milletvekili
Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurunuz Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifi genel olarak yetersiz bulsak
da olumlu yanları olduğunu düşünüyoruz ancak teklifin tümüne
2nci madde nedeniyle ret vereceğiz. Hiç şüpheniz olmasın ki
sadece 2nci maddeyi Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Neden? Çünkü sizin
yap-işlet-devret mantığınız sorunlu.
Şimdi, bunu size açıklayayım. AK
PARTİnin Zafer Havalimanıyla Guinness Dünya Rekorları
Kitabına girecek berbat performansı: Yıl 2020, hazinenin
görevli şirkete garanti ettiği yolcu sayısı 1 milyon 279
bin 352, gerçekleşen yolcu sayısıysa sadece 7.429; AK PARTİnin
hata payı yüzde 99. Şimdi, diyeceksiniz ki: 2020 yılında
coronavirüs vardı, o yüzden böyle oldu. değil mi? Ama gerçek bu
değil, bunu siz de biliyorsunuz. 2020 yılı öncesine
bakalım; yıl 2019, hazinenin garanti ettiği yolcu
sayısı 1 milyon 236 bin 89, gerçekleşen yolcu sayısı
39.609; AK PARTİnin hata payı yüzde 97. 2018 ve 2014
yılları arasındaki hata payı yüzde 96, 2013
yılındaki hata payı yüzde 95, 2012 yılındaki hata
payı yüzde 98 yani ortalamanız 2012-2020 yılları
arasında yüzde 97. Bugüne kadar görevli şirkete ödenen tutar 45
milyon avro, yatırım bedeli ise zaten 50 milyon avro; gerçi bunun da
araştırılması gerekli çünkü bu veriyi bize görevli
şirket ve anlaşmayı imzalayan Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğü veriyor. Eğer 2044 yılına
kadar aynı hata payıyla Zafer Havalimanı ilerlerse ki bu hata
payının düzelmesi için bir neden yok çünkü havalimanının
bulunduğu bölgede zaten nüfusun 5 katına, 10 katına, 50
katına çıkmasıyla ilgili bir projeksiyon yok.
Dolayısıyla böyle devam ederse 2044 yılına kadar
şirketin kasasına 208 milyon avro tutarında para girecek.
Vatandaştan neredeyse hiç uçak inmeyen, kalkmayan, yolcusu olmayan bir
havalimanı için yandaş şirketin kasasına âdeta
hortumlanacak olan 208 milyon avro var. Şimdi, diyeceksiniz ki: 2044
yılında kamuya devredilecek. Ya kamuya ne devredilecek? Bir terminal
binası, apronunda, pistlerinde otlar bitmiş bir alan yani
aslında, kısaca özetlersek net bir bakış
açısıyla, Zafer Havalimanı hayalî bir iştir, hayalî bir
havalimanıdır, bütünüyle kamu zararıdır.
Dolayısıyla, biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne yaptık? Bu
konuyu kamu zararı yönü itibarıyla Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmak suretiyle
vatandaşın ödediği vergilere sahip çıktık,
çıkmaya da devam edeceğiz.
Bir nokta, şimdi, mücbir sebep konusu. Mücbir
sebep nedir? Mücbir sebep; hukukta görevin, taahhüdün ve sorumluluğun
yerine getirilmesine engel teşkil edebilecek nitelikte bulunan ölüm,
iflas, hastalık, salgın, tutukluluk, afet ve buna benzer hâller,
tanımı bu. Şimdi ben size soruyorum, bu dünyada olan pandemi,
coronavirüs süreci bir mücbir sebep midir değil midir? Eğer mücbir
sebep değilse İstanbul Havalimanında veya diğer pek çok
projede neden bazı istisna ve imtiyazlar tanıdınız,
borçları sildiniz veya ertelediniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Eğer mücbir
sebepse, bizim ortaya çıkardığımız Zafer
Havalimanının, Devlet Hava Meydanları İşletmesiyle
görevli şirket arasında yapılan sözleşmedeki mücbir sebep
hükümleri dolayısıyla neden 2020 yılında tutturulamayan
garanti yolcu sayısının bedelini mücbir sebep hükümlerine göre
2044 yılının sonuna ertelemiyorsunuz veya tümüyle silmiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, Zafer Havalimanı
AK PARTİnin plansızlığının,
hesapsızlığının, öngörüsüzlüğünün eseridir ve
Zafer Havalimanı sizlerin ellerinde israfın anıtına
dönüşmüştür.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer
alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Kültür Enstitüsü Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT)
Kültür Enstitüsü Şartının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2020) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 121) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon raporu 121 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (EİT) KÜLTÜR
ENSTİTÜSÜ ŞARTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 15 Mart
1995 tarihinde İslamabadda imzalanan Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı (EİT) Kültür Enstitüsü Şartının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın ve bugün yapılacak
diğer açık oylamaların elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim, bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Bu
açıklama bugün yapılacak diğer açık oylamalar için de
geçerli olacaktır.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 121 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 274
Kabul: 272
Ret: 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel
Özdemir
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3üncü sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Kör, Görme Engelli veya Başka Bir
Nedenle Basılı Materyal Okuma Engelli Kişilerin
Yayımlanmış Eserlere Erişiminin
Kolaylaştırılmasına Dair Marakeş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Kör, Görme Engelli veya Başka Bir Nedenle Basılı
Materyal Okuma Engelli Kişilerin Yayımlanmış Eserlere
Erişiminin Kolaylaştırılmasına Dair Marakeş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2218) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 124) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 124 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
KÖR,
GÖRME ENGELLİ VEYA BAŞKA BİR NEDENLE BASILI MATERYAL OKUMA
ENGELLİ KİŞİLERİN YAYIMLANMIŞ ESERLERE
ERİŞİMİNİN KOLAYLAŞTIRILMASINA DAİR
MARAKEŞ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 27
Haziran 2013 tarihinde Marakeşte imzalanan Kör, Görme Engelli veya
Başka Bir Nedenle Basılı Materyal Okuma Engelli Kişilerin
Yayımlanmış Eserlere Erişiminin Kolaylaştırılmasına
Dair Marakeş Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN - 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum, oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 124 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 252
Kabul: 252
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel
Özdemir
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
4üncü sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün
Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik
İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi
Krallığı Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İş
Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2819) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 233) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 233 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ÜRDÜN HAŞİMİ
KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ VE EKONOMİK
İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (l) 1 Ekim 2019 tarihinde
Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi
Krallığı Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İş
Birliği Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (l) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum. Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 233 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 240
Kabul:
240(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel
Özdemir
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
5inci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ve Karadağ
Arasında Karadağ Vatandaşlarına Konsolosluk
Yardımı Sunulması Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ve Karadağ Arasında Karadağ
Vatandaşlarına Konsolosluk Yardımı Sunulması
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2983) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 244) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 244 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ VE KARADAĞ ARASINDA KARADAĞ VATANDAŞLARINA
KONSOLOSLUK YARDIMI SUNULMASI HAKKINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 11 Şubat 2020 tarihinde
Podgoritsada imzalanan ‟Türkiye Cumhuriyeti ve Karadağ
Arasında Karadağ Vatandaşlarına Konsolosluk
Yardımı Sunulması Hakkında Anlaşmanın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 244 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 272
Kabul:
272(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel
Özdemir
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
6ncı sırada yer alan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip Devletleri
Örgütü Arasında Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip Devletleri Örgütü Arasında
Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1780) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 97) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 97 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE DOĞU KARAYİP DEVLETLERİ ÖRGÜTÜ ARASINDA
MUTABAKAT MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 3 Haziran 2016 tarihinde
Havanada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Doğu Karayip
Devletleri Örgütü Arasında Mutabakat Muhtırasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN - 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum, oylama
işlemini başlatıyorum.
BAŞKAN 97 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 277
Kabul:
277(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel
Özdemir
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
7nci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu
Taşımacılığı Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2222) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 166) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 166 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE ÇİN HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA KARAYOLUYLA ULUSLARARASI YÜK VE YOLCU TAŞIMACILIĞI
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 13 Mayıs 2017 tarihinde Pekinde
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Karayoluyla Uluslararası Yük ve Yolcu
Taşımacılığı Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum. Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 166 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 235
Kabul: 234
Çekimser: 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel
Özdemir
Nevşehir İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
8inci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının Notalarla Birlikte
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti
Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının Notalarla Birlikte Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1950) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 101) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 101 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ VE HIRVATİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA
CEZAİ KONULARDA KARŞILIKLI ADLİ YARDIMLAŞMA
ANLAŞMASININ NOTALARLA BİRLİKTE ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) 26 Nisan 2016 tarihinde Zagrebde
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında
Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Notalarla birlikte onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum. Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 101 sıra sayılı Kanun
Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 241
Kabul:
241 (x)
Kâtip
Üye Kâtip Üye
Mustafa
Açıkgöz Sibel Özdemir
Nevşehir
İstanbul
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
9uncu sırada yer alan 111 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1802) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:111)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10uncu sırada yer alan 185 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
10.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentop'un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti
Arasında Güvenlik İş Birliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2221) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 185)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
11inci sırada yer alan 126 sıra
sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
11.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Standardizasyon, Uygunluk Değerlendirmesi, Akreditasyon ve Metroloji Bölgesel
Enstitüsü Tüzüğünün 5.4.1.10 Maddesinin Tadiline İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi
(2/2224) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
126)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından,
alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Mart 2021
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.56
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(X) 252 S. Sayılı Basmayazı 9/3/2021 tarihli 56ncı Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisinin 174üncü sayfasında yer almaktadır.
(xx) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu birleşim Tutanak Dergisinin 173üncü sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 121 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 124 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 233 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 244 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 97 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 166 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 101 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.