TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
6ncı
Birleşim
15 Ekim 2020
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
pandemi sürecinde üniversite öğrencilerinin yaşadığı
problemlere ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, Burdur
Gölü ile Salda Gölüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, ev
sahipliğini Mersin ilinin yapacağı 2020 Avrupa Artistik
Jimnastik Şampiyonasına katılacak sporculara
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
4.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Hatay ilinde yaşanan orman yangınlarına
ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde başlatılan
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Üretim Teşviği Projesine ve 15 Ekim
Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
kamuda çalışan teşeron işçiler ile 696 sayılı
KHKyle taşerondan devlet kadrolarına geçiş yapan işçilerin
mağduriyetinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
7.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 27nci
Dönem Dördüncü Yasama Yılının hayırlı
olmasını dilediğine ve gerçek gündeme odaklanarak millete
verilen sözlerin tutulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pandemi
döneminde sorunları daha da derinleşen sağlık emekçilerinin
taleplerine yanıt verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 13-17 Ekim İmam-Hatip Okulları
Haftasına ilişkin açıklaması
11.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Kamu
Personel Seçme Sınavının mağdur yaratmaya devam
ettiğine ilişkin açıklaması
12.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
şeker pancarı üreticilerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
13.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Türkiye cezaevlerinde mahpuslara yönelik hak ihlallerine
ilişkin açıklaması
14.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 15 Ekim
Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
15.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, pandemi sürecinde zor günler geçiren sağlık
çalışanlarının mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
eğitim desteği olarak verilen kredilerin geri ödemesiz olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
18.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
kıskançlığın ruhun hastalığı olduğuna
ve iktidarın başarılarına ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutladığına, Ermenistan devletinin Azerbaycanın Gence
kentine düzenlediği saldırıyı
kınadığına ve 13 Ekim Kars Antlaşmasının
99uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, orman yangınlarının dünya ve ülke
ormanları için büyük sorun ve tehdit olmayı sürdürdüğüne
ilişkin açıklaması
21.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ili kara yolları ile ilçe bağlantı
yollarında ciddi sıkıntılar yaşandığına
ilişkin açıklaması
22.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe
Sürücünün, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
23.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
Azerbaycanda Ermenistan ordusunun sivillere yönelik vahşetinin devam
ettiğine, Azerbaycan ordusunun haklı davasında her daim
yanında olduklarına, Çin hükümetine toplama kamplarında zorla
tutulan Uygur Türklerinin serbest bırakılması
çağrısı yapılan ve 39 ülkenin imzasını
taşıyan mektupta Türkiyenin imzasının
bulunmadığına, engellilerin ücretsiz seyahat hakkının
pandemiyi gerekçe gösterilerek kısıtlanması sorunuyla
Ulaştırma ve Altyapı Bakanının ilgilenmesini
beklediklerine, Vakıflar Genel Müdürlüğünün Covid-19 pandemi
sürecinde tarihî ve turistik yapıların kira bedellerine yönelik
uygulamasını tekrar gözden geçirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Yıldırım-13 Bestler Dereler Operasyonuna katılan güvenlik
güçlerine başarılar dilediğine, Ermenistanın Lahey
Sözleşmelerine ve Cenevre Sözleşmelerine aykırı
şekilde Azerbaycana düzenlediği füze atışlarında
hayatını kaybeden Azerbaycan vatandaşlarına Allahtan
rahmet dilediklerine, Ermenistan işgaline karşı
Azerbaycanın haklı davasında yanında olduklarına,
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdenizde
yürüteceği sismik çalışmalara ve Türkiyenin uluslararası
hukukun gereğini yerine getirdiğine, Karadenizdeki doğal gaz
rezervine, Genel Kurulun 5inci Birleşiminde TBMM
Başkanının beraberindeki Parlamento heyetiyle Azerbaycana resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin tezkerenin oylanması
sırasında CHP Grubu tarafından yoklama talep edilmesi üzerine
toplantı yeter sayısı bulunamadığından
birleşime son verildiğine ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun,
bölgeyi, Azerbaycanı ve Türkiyeyi alakadar eden bir meselede böyle bir
davranış sergilemesinden üzüntü duyduklarına ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 15 Ekim Halkların Demokratik Partisinin kuruluşunun 8inci
yıl dönümüne, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun
cezaevlerinden gelen başvurulara ciddiyetle eğilmesi
gerektiğine, Van ilinde Kasım 2016 tarihinden bu yana uygulanan eylem
ve etkinlik yasağının valilik kararıyla bir kez daha
uzatıldığına, Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik
değişikliğiyle terörle mücadelede görev alanların suç
işlemesi durumunda seçecekleri avukatların ücretlerinin devlet
kurumları tarafından ödeneceğinin karara
bağlandığına ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 15 Ekim
Fazıl Hüsnü Dağlarcanın ölümünün 12nci, Erol
Günaydının ölümünün 8inci yıl dönümüne, antrenman
yaptığı sırada bir aracın çarpması sonucu vefat
eden Karşıyaka Belediyespor Bisiklet Takımı
sporcularından Zeynep Aslana Allahtan rahmet dilediğine, bisikletin
güvenli bir ulaşım aracı olarak kabul görmesi için Meclis olarak
gerekli adımların atılması, Sağlık Uygulama
Tebliğinin güncellenmesi gerektiğine, öğretmenlerin il
dışı yer değiştirmede kontenjan
artırımı yapılmasını ve ikinci bir başvuru
hakkı verilmesini talep ettiğine, 228 sıra sayılı
Kanun Teklifine ilişkin itirazlarına ve yıpranma payı
olarak bilinen fiilî hizmet zammı ellerinden alınan gazetecilerin
mağduriyetinin giderilmediğine ilişkin açıklaması
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, AK
PARTİ olarak görevlerinin taahhüt ettiklerini yerine getirmek
olduğuna, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, muhalefet olmadan demokrasi
olmayacağına ancak muhalefetin iktidarın attığı
her adımın karşısında olmaması gerektiğine,
Genel Kurulun 5inci Birleşiminde TBMM Başkanının
beraberindeki Parlamento heyetiyle birlikte Azerbaycana resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin oylaması olmayan tezkerede yoklama talep
edilmesi üzerine toplantı yeter sayısı
bulunamadığından birleşime son verildiğine ve belli
meselelerde beraber hareket etmeyi teklif ettiğine, 15 Ekim Dünya
Kadın Çiftçiler Gününe, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın ölümünün
12nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
33.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın CHP Grubuna ithamda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
35.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, Osmaniye
ili Karaçay Mahallesinde beton santrali nedeniyle yaşanılan
mağduriyete ilişkin açıklaması
36.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
15 Ekim 21inci Dönem Mersin Milletvekili Ali Güngörün ölümünün 6ncı
yıl dönümüne, pandemi nedeniyle zor durumda olan okul servisi sahipleri
ile çalışanlarının, kantin işletmecilerinin ve
kahvehane esnafının BAĞ-KUR borçlarının devlet
tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
37.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününe
ilişkin açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin HDP grup önerisi üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
44.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
45.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün HDP Grubuna
yönelttiği sorulara cevap verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
46.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün ve Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
son yıllarda ciddi sorunlar yaşayan yerel televizyon
kanallarının TÜRKSATa ödedikleri kira bedellerinin Türk lirası
üzerinden alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
49.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Adalet ve Kalkınma Partisinin 14 Ağustos 2001
tarihinde milletin umudu olarak kurulduğuna ilişkin
açıklaması
50.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Ankara-Polatlı-Afyonkarahisar-Uşak-Manisa-İzmir
Demir Yolu Projesine ait tutarların Cumhurbaşkanlığı
yatırım programı ile Ulaştırma
Bakanlığının yatırım programında farklı
olduğuna ilişkin açıklaması
51.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Artvin ili Murgul ilçesi Damar köyünde çıkan
yangına ilişkin açıklaması
52.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin,
Ankaranın tarihî mahallesi Saraçoğlunun yok edilmek
istendiğine ilişkin açıklaması
53.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Menemen Cezaevinde 6 kişinin pandemi nedeniyle hastaneye
kaldırıldığına ve ailelerin
bilgilendirilmediğine, cezaevlerinde acilen önlemler alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
54.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylanın,
Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
55.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya ili Elmalı ilçesi Gökpınar köyünde kaza yapan 52
yaşındaki çiftçi Bayram Altıntaşın BAĞ-KUR borcu
nedeniyle sağlık hizmetinden faydalanamadığına ve bu
durumun ülkenin on sekiz yılda ne hâle geldiğinin fotoğrafı
olduğuna ilişkin açıklaması
56.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa ili Yenişehir ilçesinde su problemi
yaşandığına, Yenişehirlilerin de temiz ve
sağlıklı suya erişim hakkı olduğuna ilişkin
açıklaması
57.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
ülke ekonomisine sağladığı değer ve kırsal
kalkınmanın gerçekleştirilmesi açısından önemli olan
süt ve süt ürünlerinde KDVnin yüzde 1e indirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
58.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Yunus Emrenin 228 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Genel Kurulun 5inci Birleşiminde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanının beraberindeki Parlamento heyetiyle birlikte
Azerbaycana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresinin
oylanması sırasında yoklama talep edildiğine ve İç
Tüzükün 57nci maddesi ile 3620 sayılı Kanunun 6ncı maddesi
gereğince yapılan uygulamanın doğru olduğuna ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Genel Kurulu demokratik ve tarafsız yönettiğine
ilişkin konuşması
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerinde İYİ PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentopun beraberindeki Parlamento
heyetiyle Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclis Başkanı Sahibe
Gafarovanın vaki davetine icabetle 18-20 Ekim 2020 tarihlerinde
Azerbaycana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1337)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/10/2020
tarihinde Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili tarafından,
kayıp kaçak elektrik kullanımı ve bu yönlü kullanım
nedeniyle oluşan zararın maddi boyutunun
araştırılması ile alacağın tahsili konusunda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 14/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Kobani protestolarıyla ilgili yargı sürecinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
orman yolları ve yangın emniyet yollarının durumunun
incelenerek bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/588) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228)
XI.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 228) Antalya Milletvekili
İbrahim Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17
Milletvekilinin Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoyun,
Adana-Kayseri-İncesu yolunda yürütülen çalışmalara ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/32923)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun,
geçiş belgesi kotalarının yetersizliğine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/33024)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlık bütçesinden kâr amacı gütmeyen dernek,
birlik, kurum ve kuruluşlara ayrılan toplam bağış ve
yardım ödeneği miktarına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/33260)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğdenin Ulukışla ilçesi ile Adananın Pozantı ilçesi
arasındaki E-90 karayolunun duble yol haline getirilmesi talebine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/33380)
5.- Diyarbakır Milletvekili Semra Güzelin,
Devlet Demiryolları tarafından Diyarbakırda yapılan bir
projeye ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/33678)
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfanın Eyyübiye ilçesindeki yol sorununa ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/33679)
7.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, heyelan
nedeniyle kapanan Silifke-Mut karayoluna ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/33689)
8.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalının, Bitlisin Ahlat ilçesine bağlı Güzelsu köy
yolunun yapılması talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/34121)
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Şanlıurfada köy statüsünden mahalle statüsüne alınan idari
birimlere dair bazı verilere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/34353)
15 Ekim 2020 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare
AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşimini açıyorum.
(x)
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, pandemi döneminde üniversite öğrencilerinin
yaşadığı sorunlar hakkında söz isteyen Konya
Milletvekili Abdulkadir Karadumana aittir.
Buyurun Sayın Karaduman.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
pandemi sürecinde üniversite öğrencilerinin yaşadığı
problemlere ilişkin gündem dışı konuşması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; pandemi sürecinde üniversitelilerin
yaşadığı problemleri ifade etmek üzere gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gençlerin ihmal
edildiği, gençlerin yaşadığı sorunların görmezden
gelindiği bir ülkede, sağlıklı ve güvenli bir gelecek
kurulması mümkün değildir. Özellikle uzaktan eğitimde sorunsuz
bir şekilde eğitimine devam eden öğrenci oranı yüzde 5
seviyelerinde; geri kalan öğrencilerin bir kısmı internet sorunu
yaşıyor, geri kalanı da bilgisayar ve tablet gibi
donanımlardan yoksun, uzaktan eğitim sürecine dâhil olamıyor.
Özellikle gençlerin ülkemizde yaşadığı problemlere
şöyle bir baktığımızda, bakınız, bu ülkede
her 3 gençten 1i işsiz, gelecekten umudunu ve ümidini kesmiş
vaziyette, kimin umurunda? Sadece bir tane yandaş holdingin vergilerini
sıfırlamak için hibe edilen 9,5 milyar lirayla ülkemizdeki bütün KYK
borçlularının borçları silinebilecekken bugün 300 bin KYK
borçlusu yasal takibe alınmış, icralık olmuş, kimin
umurunda?
Uzaktan eğitime geçildiği hâlde
üniversiteliler harç ödüyor, devlet yurtlarına depozito ödüyor, kimin
umurunda? Geçim sıkıntısı ve liyakatsizliğin
olduğu, diplomaların âdeta işsizlik sertifikalarına dönüştürüldüğü
bir ortamda milyonlarca öğrenci okulunu bırakıp herhangi bir
işte çalışmayı düşünüyor, kimin umurunda? Üniversite
mezunu herhangi bir genç; garson, çaycı, çırak, pazarcı, kasiyer
olarak çalışabiliyor ancak yıllarca emek verip eğitim gördüğü
mesleğine atanamıyor, kendi alanında çalışamıyor,
kimin umurunda?
Bakınız yapılan anketlere göre, her
10 gençten 9u borçlu, her 10 gençten 6sı başka ülkelerin
vatandaşı olmak istiyor ama gelin görün ki kimin umurunda? Her 10
gençten sadece 2si mutlu olduğunu söylüyor, yine her 10 gençten 8i
-bakınız çok ilginçtir ki- torpilin, adam kayırmanın
yetenekten önemli görüldüğünü söylüyor ama kimin umurunda? Hiçbiri
umurunuzda değil ama Saadet Partisi olarak gençlerin başka ülke
vatandaşı olma hayali kurmayacakları bir Türkiyeyi kurmak bizim
en büyük vazifemiz ve boyun borcumuzdur.
Değerli milletvekilleri, yine bugünlerde
konuşulan bir başka torba yasadan -Genel Kurula geldi ve çekildi-
çekilsin çekişmelerinin ortasında ısrarla Genel Kurulun
gündemine getirilen bir torba yasadan bahsetmek istiyorum. Özellikle gıda
ve tarım gibi insanlarımızın sağlığıyla
doğrudan ilgili olan konulara ilişkin düzenleme yapılırken
daha titiz davranmalı ve şeffaflıkla süreç yürütülmelidir.
Gıdanın genetiğiyle oynayarak hastalık üreten, dünyadaki
ilaç sektörünü kontrol eden küresel şirketlerin dünya çapında
aynı anda birçok farklı sektörde
çalıştığını hepimiz biliyoruz. Özellikle
insanı, nüfusu, gıdayı kontrol etmek, dolayısıyla
ülkeleri ve devletleri kontrol etmek, piyasayı elde tutmak amacıyla
faaliyet yürüten bu şirketlerin çeşitli vakıfları finanse
ettiği ve bunlarla iş birliği yaptığı da bilinen
apaçık bir gerçektir. Bu amaçla faaliyet yürüten Bill & Melinda Gates
Vakfı ülkemizde de faaliyetlerini hızla
artırmıştır. Nitekim Bill Gates 2018 yılında
amaçlarını şu şekilde özetlemiştir. Bill Gates
Eğer aşı, sağlık ve üreme konularında
başarılı olursak dünya nüfusunu yüzde 10 ve yüzde 15
oranında azaltabiliriz ve dünyayı ancak bir soykırım
kurtarabilir. demiştir. Yine Gates Vakfı -Bill Gatesin
başında olduğu Gates Vakfı- 9 Aralık 2018de
Tarım ve Orman Bakanlığımızı ziyaret ediyor ve
sonrasında bu vakıf ile Dışişleri
Bakanlığı arasında tarımsal kalkınma
alanında iş birliğini öngören bir protokol imzalanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karaduman,
toparlayalım lütfen.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Ardından
bugün Genel Kurula geldi gelmedi kargaşası içerisinde, gıda
ürünleriyle ilgili haber ve bilgi paylaşımları yapanlara
ağır para cezaları getirecek bu düzenlemeleri konuşuyoruz.
GDOlu ürünleri, sağlıksız ürünleri teşhir edenlerle ilgili
düzenlemede yer alan yanıltıcı yayın yapanlara 20 bin ila
50 bin lira para cezası uygulanacaktır ifadesi
insanlarımızı zehirlemeye çalışan odaklara olanak tanıyacaktır.
Bu muğlak tanımlama aynı şekilde fikir ve düşünce hürriyetini
güvence altına alan Anayasanın 26ncı maddesine apaçık
şekilde aykırıdır. Eğer bu düzenleme Genel Kurula bir
daha getirilir ve bu düzenleme geçerse bakınız ne olacak? Bunu hep
birlikte buradan müşahede etmiş olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karaduman,
selamlayalım lütfen.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) - Tüketilen bir
ürünün GDOlu olduğuna dair kimse hiçbir şey yazamayacak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Abdulkadir Bey, öyle
değil.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Tüketilen
üründe nişasta bazlı şeker kullanıldığına
dair kimse bir şey söyleyemeyecek. Yurt dışından gelen
karkas ette herhangi bir hastalık tespit edildiğinde bu haber
yapılamayacak. McCain Foods, Cargill, Monsanto gibi küresel
şirketlerin insanları nasıl zehirlediğine
değinilemeyecek. Yurt dışından pirinç ithal edip
ambalajların üzerine yerli üretim yazan sahtekâr firmalar teşhir
edilemeyecek.
Değerli milletvekilleri, küresel
şirketlerin amaçlarına hizmet edecek bu düzenlemelerin bir daha Genel
Kurul gündemine getirilmemesi üzerinde hassasiyetlerimizi ifade etmek
istiyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, HDP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yanlış bilgi
vermişler size.
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
tarımsal desteklemeler ve çiftçilerin sorunları hakkında söz
isteyen Mersin Milletvekili Sayın Cengiz Gökçele aittir.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Dünya Çiftçi Kadınlar
Günü. Bütün emekçi çiftçi kadınlarımızın Dünya Çiftçi
Kadınlar Gününü yürekten kutluyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu kürsüden Cumhuriyet
Halk Partisi olarak hep çiftçilerimizin sorunlarını dile getirmeye
çalıştık. Çiftçimiz zarar ediyor, üretimden
uzaklaşıyor ve çiftçimiz üretim yapamayacak duruma geliyor diye
iktidarı sürekli uyarıyoruz fakat geldiğimiz noktada iktidar
kulağını tıkıyor, buna rağmen çiftçimiz
dişini tırnağına takıp üretmeye
çalışıyor ama hak ettiği desteği sizden bir türlü
alamıyor. İktidar, çiftçinin sesine kulak vermiyor.
Arkadaşlar, çiftçi cefakâr, çiftçi
çalışkan, çiftçi üretmek istiyor. Peki, iktidar ne yapıyor?
Tabloya bir bakalım: 2002 yılında 5 milyar lira olan çiftçi
borçları, on sekiz yılda 160 milyar liraya çıktı. Mazot, on
sekiz yılda 1 lira 10 kuruştan 6 lira 40 kuruşa çıktı.
İktidara soruyorum: Çiftçi bu yükün altında ezilmesin diye ne
yaptınız? Yem fiyatları ortalama yüzde 450 artarken çiftçi
mağdur olmasın diye hangi politikaları ürettiniz? Ben
söyleyeyim: Dünyada en çok hayvan ithal eden ülke yaptınız
Türkiyeyi. Çiftçinin kullandığı yemin yüzde 60ı ithal.
Patatesi, soğanı ithal ettiniz; patates, soğan depolayan
çiftçiyi terörist ilan ettiniz. Canlı hayvan ithal ettiniz; yetmedi, et
ithal ettiniz, et. Ülkeyi ithalat cennetine çevirdiniz. Bunları duymak
hoşunuza gitmiyor olabilir ama söylemek benim görevim. On sekiz
yıllık AKP iktidarında tohum ithalatına 2,7 milyar dolar
harcandığını söylemek zorundayım.
Değerli arkadaşlar, pancar üreticisi
dertli, üzüm üreticisi dertli. Mersinde portakal, limon üreticisi dertli,
pamuk üreticisi dertli. Erdemli ilçemizdeki domates üreticisi dertli. Besici
dertli, sütçü dertli; bütün çiftçiler dertli. Kurban Bayramında
kurbanlık üreten üreticilerimize küçükbaşta 12 ila 17 lira,
büyükbaşta ise 19 lirayı reva gördünüz. Dertli olmayan bir kesim var
aslında ülkede: Yandaşınız olan ithalat baronları.
Kilo maliyeti 35 lira olan kırmızı ette, besiciyi yok etmek için
28 liradan et ithal ettiniz. Sizin tarım politikanız bu, pardon,
tarımı bitirme politikanız. Çiftçimize, köylümüze bir şey
söylemeden edemeyeceğim: Gerçekten AKP iktidarı tarımı
bitirme politikasında çok başarılı.
Değerli arkadaşlar, AKP
iktidarının tarımı bitirme politikaları sayesinde 3
milyon 484 bin hektar alanı artık ekemiyoruz. Oysa pandemi döneminde
Dünya Sağlık Örgütü en önemli sektör olarak tarımı öne
çıkardı. Peki, bizde durum ne? 682 bin çiftçi topraklarını
bıraktı, artık üretmiyor. Türkiyede kırsalda yaşayan
nüfus kalmadı, nüfusun yüzde 93ü kentte yaşıyor artık.
Köyde kalanların da yüzde 50si kimler biliyor musunuz? Hasbelkader emekli
olmuş, bir aylığa sahip emekliler. Peki, neden? Sırf sizin
ithalat baronlarınız para kazansın diye. Tarımla ilgili her
cümleye stratejik önemde diyerek başlıyorsunuz; sonuna kadar
katılıyorum, tarım stratejik önemde bir sektördür. Peki, bunun
gereğini neden yapmıyorsunuz? Hâlâ tarımsal destekler
açıklanmadı. Çiftçi, bırakın ekin dönemini, hasattan sonra
dahi destek alamıyor.
Hatırlatmakta fayda görüyorum; çiftçi sizden
lütuf beklemiyor arkadaşlar, çiftçi hakkını istiyor,
hakkını. On sekiz yılda çiftçiye verdiğiniz hiçbir sözü
tutmadınız. Lafa gelince atıp tutuyorsunuz ama bal, bal
demekle maalesef ağız tatlanmıyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Gökçel.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) 2006
yılında kabul ettiğimiz Tarım Kanununa göre çiftçiye
verilen destek gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inden az olamaz. Bu
kanun sizin döneminizde çıktı değerli arkadaşlar. Kendi
döneminizde çıkan kanunu neden uygulamıyorsunuz? 318 milyar lira
vermeniz gerekirken çiftçiye neden 142 milyar lira verdiniz? Soruyorum, neden?
Sizin bu ülkenin çiftçisine borcunuz var arkadaşlar, bu ülkenin
çiftçisinin AKPden 176 milyar lira alacağı var. Kendi çiftçinize bu
parayı vermeniz gerekirken siz ne yaptınız? Her fırsatta
başka ülkenin çiftçisini ve yandaşınız olan ithalat
barolarını zengin ettiniz. Çiftçinin 176 milyar lira
alacağı varken borcunu ertelemiyorsunuz ama iş, yandaş
müteahhide gelince bir gecede 9 milyar vergi borcunu affediyorsunuz,
siliyorsunuz. Siz, busunuz işte. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, biz sizi çok uyardık,
tarımın millî politikası olur dedik, alternatif önerdik. Siz,
her köşe başında Yerli ve millîyiz. dediniz, her fırsatta
tarım ürünü ithal ettiniz. Neden ? Daha kârlı diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım, selamlayacağım.
BAŞKAN Evet, selamlayalım lütfen.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Tarım kârla izah
edilemeyecek kadar önemli bir sektördür. Bunun üzerine siyaset yapılmaz,
yapılamaz. 16 milyon kişi ekmeğini topraktan çıkarmak için
zorlanırken tarıma sadece ticaret gözüyle bakamazsınız.
Ticaret gözüyle baktığınızda çiftçi milyarlarca lira borcun
altında ezilir, yok olur ve toprağını bırakıp
çeker gider. Hâlbuki çiftçi sizden çok bir şey istemiyor; tarımsal
destekleri doğru, düzgün ve zamanında ödemenizi bekliyor yani
dürüstlük istiyor. Türk çiftçisi çalışkandır, Türk çiftçisi çok
azimlidir, çalışır ve emin olun üretir. İthalat
barolarını düşündüğünüz kadar bizim çiftçimizi bir düşünseniz
yetecek, çiftçimiz o zaman aslanlar gibi üretecek, ülkenin gıda
ihtiyacı yerli ve millî olacak.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sataşmadan söz istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan, sataşma
konusunu da alabilir miyim lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
sataşmadan istemiyorum aslında kürsüye çıkıp da zaman
kaybetmemek için, ancak 60a göre şunu düzeltmek isterim.
BAŞKAN 60a göre buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Birkaç günden beri
muhalefetteki arkadaşlarımız ısrarla 9 milyar silindi
vergi borcu falan diye güya bizi itham ediyorlar. Revize etmiştik, bir
daha söyleyelim bu bilgiyi Meclisimizin takdirine: Bakınız
değerli arkadaşlar, Damga Vergisi Kanunu var, bu kanun da o
şirkete başka bu şirkete başka uygulanmıyor.
Bakanlık, dışarıdan döviz getirmeyi teşvik eden
adımlar altmış, kim dışarıdan ülkemize döviz
getiriyorsa damga vergisini indiriyor. Rakam 9 değil 3, o ayrı, onu
geçiyorum fakat kişiye özel yapılan bir iş yok. CHPde de
ticaret yapan, yurt dışından ülkemize döviz getiren fabrikatör
vardır, iş adamı vardır benzer
arkadaşlarımız vardır; hepsinin bu kanunun gereği
olarak uygulamaya açık olduğunu ifade etmek istiyorum. Burada
Kalyona özel bir uygulama varmış gibi zanda bulunacak ifadelerin
doğru olmadığı kanaatindeyim Sayın Başkanım.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Başkanım,
özür dilerim, söz istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden 60a göre veriyorum.
Buyurun.
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, bizim kanunlar
karşısında boynumuz kıldan ince, hukukun üstünlüğünü
savunan bir partiyiz.
Ülkeye döviz kazandırmayla alakalı bir tek
şey söyleyebilirim, herkes bunu onaylayacaktır: Tek kuruş
ithalat yapılmadan, tek kuruşluk ithalat yapılmadan ülkemizden
yurt dışına ihracat yapılarak döviz kazandıran tek
sektör tarım sektörüdür. Tarım sektörüne ihracatta verilen destekleri
ortadan kaldırdılar. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunu da anlıyorlar mı acaba, sormak istiyorum.
BAŞKAN Peki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
rakamlar arkadaşımızı yalanlıyor. Daha geçen hafta
görüştük, tarım sektöründe şimdiye kadar kendi ürünlerimizin
markalanarak, soğuk hava deposunda işlenerek ihracat için nasıl
teşvik verildiğini anlattık uzun uzun ama konu burada oradan
oraya girmek değil, Meclisin gündemi var, söylediğim şu: Az önce
iddia ettiği konu baştan aşağı yanlış,
kişiye özel düzenleme değil, damga vergisinin uygulanmasıdır
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Anlaşıldı peki.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, Burdur
Gölü ile Salda Gölüne ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz,
Burdur Gölü ve Salda Gölü hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili
Sayın Bayram Özçelike aittir.
Buyurun Sayın Özçelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Sayın
Başkan; değerli milletvekilleri, Burdur Gölümüzdeki çekilme ve
buharlaşma Burdurun ve Türkiye'nin gündemine aralıklarla
gelmektedir. Göldeki çekilmelere yıllara göre
bakıldığında, yıllık yağış
miktarındaki azalmalar, kurak yıllarda buharlaşma
oranlarının artması, gölü besleyen rezerv alanlarında
yapılan göletlerin su tutması, gölün etrafında su savurganı
ürünlerden ekilmesi, sulu tarım ürünlerinin ekiminin devam etmesi, göl
etrafındaki tarım arazilerindeki sondaj miktarının
fazlalığı gölümüzün sıkıntılı bir süreç
yaşadığını göstermektedir.
Diğer bir özelliği gölümüzün: Çevresinde
276 kuş türü vardır ve dünya ölçeğinde nesli tehlike
altında olan dikkuyruk ördeğinin -gölün donmaması sebebiyle-
yüzde 60-70 popülasyonu gölümüzde kışlamaktadır. Burdur Gölü
havzası Türkiyede en az yağış alan yerlerden biridir.
Gölün 1970lerde 857 metre olan kotu, elli yıl sonra 840 metreye kadar
düşmüş yani Burdur Gölünün kotu 17 metre azalmıştır.
1970li yıllarda su seviyesinin zirveye ulaştığı
görülmüş ama sonraki yıllarda periyodik olarak da azalma
yaşanmıştır. Gölümüzün yüzey alanındaki azalma ise
dikkat çekicidir; 1990da 203 kilometrekare olan gölümüzün yüzey alanı,
2019 yılında 146 kilometrekareye düşmüştür. Burdur Gölü
1994te uluslararası Ramsar Sözleşmesine göre Ramsar alanı,
yine 1998de birinci derece sit alanı, yine 2006da doğal hayatı
geliştirme sahası ve ulusal önemi haiz sulak alan ilan
edilmiştir.
Hükûmetlerimiz döneminde Burdur Gölümüzü direkt ve
dolaylı olarak etkileyen yatırımlar gerçekleştirildi.
İlk önce, 2004 yılında Burdur şehrinin atık suyu için
biyolojik arıtma tesisi tamamlandı, geçmiş aylarda ise yine,
Burdur Belediyesi, İLBANK ve Avrupa Yatırım Bankasından
11,5 milyon avroluk krediyle Türkiyeye ayrılan yüzde 7,5luk bir pay
Burdur Gölünde ileri atık su arıtmaya
ayrılmıştır.
Gölümüzün etrafında köylerimiz vardır,
şehrin tarlaları, ovaları vardır. Buralarda ise
sondajları ortadan kaldırmak ve kapalı sistem sulamaya geçilmesi
için çalışmaları yaptık. Merkez ilçede Askeriye, Çendik,
Karaçal Barajıyla beraber 10 köyümüz Burdur Gölünün etrafında;
Tefenni ilçemizin ovası, Karamanlı ilçemizin ovası, Belenli
ilçesi Kağılcık köyü kapalı sistem tam 24 adet sulama
burada -kapalı sistemde- gerçekleştirilmiş durumda.
Göl yönetim planları hazırlandı:
2008-2012 yıllarında 1.Göl Yönetim Planı, 2013-2018 2.Göl
Yönetim Planı, 2019-2023te de master planlar gerçekleştirildi.
Buharlaşmayı önlemek ve azaltmak için ise AR-GE
çalışması yapıldı: Gölün kenarında 4 tane havuz
açıldı; bu havuzlardan birine güneş paneli konuldu, birine
kimyasal toplar, kimyasal ürünler ve gölün suyundaki, buharlaşma
miktarının ne olduğuna dair bu AR-GE
çalışmasının sonuçlarını da önümüzdeki
yıllarda gölümüzde tamamlayacağız.
Gölü en çok besleyen Bozçay ve Karataş Gölü
üzerindeki dokuz 9 ve 1 ilçemizde de kapalı sistem sulamaya geçmesi için
Devlet Su İşleri ve TOKİyle olan çalışmalar
inşallah gerçekleşecek.
Şeker fabrikamızın 2013
yılında atık su arıtması yapıldı, katı
atık bertaraf tesisleri yapıldı. Yap-işlet-devlet
modeliyle, Burdur Belediyeler Birliğinin yaptığı katı
atık bertaraf tesisi, yap-işlet-devret modeliyle de
genişletildi.
En önemlisi, Burdur Gölüne mutlaka bir su takviyesi
yapılması lazım. Buna da en kolay, 26 kilometre mesafede
Menderesin bir kolundan -ısrarla bizim söylediğimiz- yılda bir
veya iki ay cazibeli su takviyesi yapılmasını istiyoruz, bu
konuda da Devlet Su İşlerimizin mutlaka adım atması için
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Ayrıca, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü,
ilgili bakanlıklarla bir çalışma yaptı; 580 sayfalık
Burdur Gölü Nehir Havzası Yönetim Planı hazırladı. Bu havza
planını, önümüzdeki günlerde Su Yönetimi Koordinasyon Kuruluna
sunacak, orada belirlenen 7 maddenin uygulanması Burdur Gölünün
kurtarılması için elzem bir çalışma olacak, bunun çabası
içerisindeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
BAYRAM ÖZÇELİK (Devamla) Evet, gelelim
Saldaya. Salda Gölümüz görülmeye değer, muhteşem bir kumsal,
mavinin tonlarıyla dinlendirici bir seyirlik. İlk önce, gölün
çevresindeki çöp ve pislikler temizlendi, araçla girişler yasaklandı,
Cumhurbaşkanımız tarafından 14 Ekim 2019 tarihinde Özel
Çevre Koruma Bölgesi kapsamına alındı ve bugün itibarıyla
Saldivler dediğimiz bölgede, beyaz kumsalın olduğu, beyaz
adaların olduğu bu bölgede göle girişler yasaklandı ama
Kayadibi -karşı tarafta- Doğanbaba ve Halk Plajlarında ise
göle girişlerimiz devam edecek. Bu beyaz kumsal ve beyaz adalardan
oluşan, NASAnın da dikkatini çeken, sadece Marsta olduğu
bilinen jeokimyasal ekolojik hidromanyezit kumsal korunmuş oldu. Ocak ayından
bu tarafa 712 bin kişi Salda Gölümüzü ziyaret etti, sizleri de dünya
harikası Salda Gölümüzü görmeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sistemi giren ilk 20 milletvekiline yerinden birer dakika söz vereceğim.
Sayın Özkan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, ev
sahipliğini Mersin ilinin yapacağı 2020 Avrupa Artistik
Jimnastik Şampiyonasına katılacak sporculara
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bu yıl Azerbaycanda yapılması
planlanan fakat Covid-19 pandemisi nedeniyle Türkiyeye alınan 2020 Avrupa
Artistik Jimnastik Şampiyonasının Mersinde
gerçekleşeceğinin heyecanını yaşıyoruz. Mersin,
2013 Akdeniz Oyunları başta olmak üzere, sonrasında birçok
farklı branşta uluslararası organizasyona ev sahipliği
yapmış tecrübeli bir şehirdir. Bu organizasyonun ülkemize ve
şehrimize kazandırılmasında, başta Gençlik ve Spor
Bakanımız Sayın Muharrem Kasapoğlu olmak üzere,
federasyonumuza ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Spor kenti
Mersinimizin 2020 Avrupa Artistik Jimnastik Şampiyonasına ev
sahipliği yapacak olmasından ve sporcularımızı
ilimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyor, katılacak olan tüm
sporcularımıza başarılar diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş
4.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Hatay ilinde yaşanan orman yangınlarına
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz cuma günü Hatay
ilimizde 15 ayrı bölgede başlayan orman yangınları
neticesinde 400 hektar alan yanmıştır. Otuz altı saat süren
yangın, söndürme ekipleri tarafından kontrol altına
alınmıştır. Hataylı hemşehrilerimize geçmiş
olsun dileklerimi iletiyor, gayretlerinden ve büyük özverili
çalışmalarından dolayı yangını kontrol
altına alan tüm kahramanlarımızı kutluyorum.
Yangında can kaybının olmaması
bizleri teselli ederken çok fazla yaban hayatının ve binlerce
ağacın yanması bizleri ziyadesiyle üzmüştür. Esas üzücü
olan nokta da Taksimde birkaç ağacın yer değiştirmesinden
dolayı yürüyenlerden, ortalığı talan edenlerden ve
doğasever görünenlerden hiç ses çıkmamış
olmasıdır. CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu Ormanları yakan, teröristtir. demiştir
ama Bu yangınlara sebebiyet veren PKK terör örgütünü lanetle
kınıyorum. diyememiştir. Bu yangınlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde başlatılan Tıbbi
ve Aromatik Bitkiler Üretim Teşviği Projesine ve 15 Ekim Dünya
Kadın Çiftçiler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde ilaç, kozmetik, kimya, gıda ve
benzeri sektörlerin ihtiyacı olan bitkilerin üretilmesi ve bölgedeki
çiftçilerimizin desteklenmesi amacıyla Ticaret Odasının,
Sağlık İl Müdürlüğünün, Tarım İl
Müdürlüğünün katılımlarıyla tıbbi ve aromatik bitki
işleme projesi başlatıldı. Başlatılan projeyle,
başta biberiye, oğul otu ve tıbbi nane olmak üzere, toplam 120
bin metrekareye dikim yapılacak.
2 Ekim günü Kandıra Duraçali Mahallesinde ilk
biberiye dikimini yaptık. Şu ana kadar yüzde 10 üzerinde dikim
gerçekleşti. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 15 dekara kadar
yapılan dikimleri destekleme, 15 dekar üzeri dikimlerde de ürün satın
alma garantisi veriyor. Belediye Başkanımız Doçent Doktor Tahir
Büyükakına ve ekibine, özellikle kadın çiftçilerimize verdiği
desteklerden dolayı teşekkür ediyorum.
15 Ekim Kadın Çiftçiler Gününü kutluyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
kamuda çalışan teşeron işçiler ile 696 sayılı
KHKyle taşerondan devlet kadrolarına geçiş yapan işçilerin
mağduriyetinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kamuda çalışan taşeron firmalardaki
işçiler hâlihazırda kadro verilmediği için büyük mağduriyet
yaşamaktadırlar. Millî Eğitim, Tarım ve Orman, Ulaştırma
ve Altyapı, Sağlık Bakanlıkları, kamu iktisadi
teşekkülleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde dahi işçiler kadro
beklemektedir. Taşeronla ilgili 696 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle sözde kadro verilenler de köle gibi
çalıştırılmaktadır, hakları verilmemektedir, iki
yıldır ücret artışları
yapılmamıştır, özlük hakları verilmemiştir, tayin
hakları dahi yoktur. Belediye şirketlerini alanların da
mağduriyeti devam etmektedir. 31/10/2020 tarihinde toplu iş
sözleşmesinde olsun, taşerondan geçen işçilerin hakları
verilmelidir.
Millî Eğitim Bakanlığı gibi on
ay çalıştırılıp iki ay işsiz
bırakılanların, hakları verilmeyen binlerce işçinin de
sürekli çalışma kadrolarına alınmaları şarttır.
Kiralık araç şoförleri, kara yolu, demir
yolu, sağlık çalışanları, pandemi sürecinde ciddi
mağduriyetler yaşadılar, kadroları verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya
7.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, 27nci
Dönem Dördüncü Yasama Yılının hayırlı
olmasını dilediğine ve gerçek gündeme odaklanarak millete
verilen sözlerin tutulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Yeni yasama yılı memleketimize ve
milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Değerli arkadaşlar, kısır
çekişmelerden bıkan milletimiz bizlerden kavga değil, dertlerine
çare olmamızı bekliyor, bütün partilerin bir araya gelerek
sorunları çözmesini istiyor. İntibak yasasını bekleyen
emeklilerimiz var, emeklilikte yaşa takılan milyonlarca insanımız
var. 3600 ek gösterge sözünün tutulmasını bekleyen
memurlarımız var. Atama bekleyen öğretmenlerimiz,
mühendislerimiz, sağlıkçılarımız var. Aş ve
iş derdine düşmüş milyonlarca gencimiz var, çare arayan
esnaflarımız var, destek bekleyen çiftçilerimiz, üreticilerimiz var.
Durdurmamız gereken kadın cinayetleri, çocuk istismarları var,
çıkarmamız gereken hayvan hakları yasası var.
Milletimize verilen fakat tutulmayan bu sözleri
tutalım artık. Gerçek gündeme odaklanalım. Milletimizin ve
memleketimizin dertlerine derman olalım. Tüm milletvekili arkadaşlarımıza
yüce Meclisimizin itibarına yakışır,
başarılı bir çalışma dönemi diliyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
8.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pandemi
döneminde sorunları daha da derinleşen sağlık emekçilerinin
taleplerine yanıt verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
asistan hekimlerimiz, intern doktorlarımız ve genç uzman
hekimlerimizin var olan sorunları pandemi döneminde daha da
derinleşmiştir. Özellikle artan ağır iş yükü ve mobbing,
insanüstü gayret ve idare etme çabalarına karşın artık
katlanılamaz hâle gelmiştir.
Amacı seçtiği meslek dalında
yetkinlik kazanmak olan asistan hekimler, intern doktorlar ve genç uzman
hekimler artık tükenme noktasındadır. Bu sorunlar hastanelerdeki
organizasyon eksikliğiyle birleşmiştir. Tüm sağlık
emekçilerinin iş yükü çekilmez hâle gelmiştir. Her gün mesailerine
fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak hazır bir şekilde giden genç
hekimler artık daha fazla mağdur edilmesin. Otuz altı saat hiç
uyumamış bir pilotun uçağına biner misiniz? ve Otuz
altı saat hiç uyumamış bir hekimin sizi ameliyat etmesini ister
miydiniz? diye soran asistan hekimlerimizin hâlini düşünün, artık
taleplerine yanıt verin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
9.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Selam olsun Azerbaycan Türklüğüne, selam olsun
Karabağda öz yurtları uğruna mücadele edenlere. Karabağ;
dinmeyen sızımız, kapanmayan yaramızdır. Karabağ;
şehitlerimizin emaneti, gazilerimizin şeref nişanesidir.
Karabağ; gözü yaşlı anaların, ataların vatan hasreti;
öksüz, yetim balaların boyun bükmesidir. Ah ölmeden bir görseydim /
Düşebilsem toprağına mısralarına can veren bir
sevdanın adıdır. Karabağ, vatan toprağını
kanıyla sulayan, millet sevdasını yüreğinde
taşıyan, Türklüğün coşkusunu yiğitçe haykıran
Azerbaycanın kahramanlar otağıdır. Şehitlerimizi
rahmetle anıyor, gazilerimize şifalar diliyorum. Cansa, can; kansa,
kan; yaşasın Azerbaycan! Biz buradayız, Karabağ için
şehadete hazırız.
Kafkaslardan aşacağız,
Türklüğe şan katacağız.
Azerbaycan Bayrağını
Karabağda asacağız. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kırkpınar
Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türk eğitim sisteminin köklü eğitim
kurumlarından bir tanesi de imam hatip okullarıdır. Geçmişi
1913 yılına kadar dayanan bu eğitim kurumu Cumhuriyet Döneminde
Tevhidi Tedrisat Kanunuyla imam ve hatip mektebi olarak
açılmıştır. Öğrenci yokluğu bahanesiyle 1930dan
1951e kadar kapalı kalan imam-hatip okulları, halktan gelen
yoğun taleple 1951 yılında Demokrat Parti iktidarında
yeniden açılmıştır. Bugün Anadolu İmam-Hatip Lisesi
adıyla devam eden imam-hatip okullarında öğrenciler temel
İslam bilimleriyle birlikte fen ve sosyal bilimler, uluslararası
yabancı diller; musiki, spor, geleneksel ve çağdaş görsel
sanatlar, hafızlık, teknoloji, proje ve programlarından
yararlanabilmektedir.
İçinde bulunduğumuz 13-17 Ekim
İmam-Hatip Okulları Haftasını kutluyor, bu vesileyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
bu
okulların açılmasında emeği olan Celaleddin Ökteni,
dönemin Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleriyi ve Başbakan
Adnan Menderesi rahmetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere...
11.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Kamu
Personel Seçme Sınavının mağdur yaratmaya devam
ettiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Milyonlarca gencimizin büyük emek vererek
hazırlandığı Kamu Personeli Seçme Sınavı ne
yazık ki mağdur yaratmaya devam ediyor. KPSS B grubuna dâhil olan
mesleklere yalnızca çift yıllarda alınan puanlarla atama
yapılması dolayısıyla sistemde büyük
yığılmalar ve kılavuz açıklama sorunu meydana
gelmektedir. Siyasi, sosyal, idari alanlarda ulusal ve uluslararası önemi
haiz meslek gruplarına mensup KPSS B grubu adaylarının
sınav ve atama sistemiyle mağdur edilmesi kamu kurumlarına
liyakat sorunu oluşturmaktadır.
Ayrıca, tüm dünyanın acı bir
şekilde tecrübe ettiği Covid-19 salgınında sağlık
emekçilerinin değerini bir kez daha anlamış bulunmaktayız.
Ancak Sağlık Bakanlığı atama kılavuzunun
yayınlanmaması, başta puanlarını bir sonraki seneye
kullanamayacak olan binlerce sağlıkçımızı zor duruma
düşürmektedir. Buradan ilgili bakanlıklara sesleniyorum:
Gençlerimizin KPSS mağduriyetlerine son verilsin.
BAŞKAN Sayın Karasu
12.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
şeker pancarı üreticilerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ulaş ilçemizde bulunan ve Malatya Şeker
Fabrikası için çiftçilerimizin şeker pancarını toplayan
Bostankaya Pancar Kantarı ve Pancar Toplama Merkezinin
kapatılması çiftçilerimizi mağdur etmektedir. Çiftçilerimiz
Ekimin 15i olmasına rağmen hala söküme başlayamamıştır.
Hem Sivastaki hava şartları hem de pancarın çiftçimiz
tarafından nakli ve bekleme süresinden dolayı meydana gelen fireler
çiftçimizin sırtına yüzde 20lik bir maliyet yüklemektedir. Çiftçilerimizin
bu şartlarda 50 bin ton pancarı söküp Malatyaya nakletme
şansı bulunmamaktadır. Yaşanan bu mağduriyet bir an
önce giderilmeli, pancar toplama merkezi ve kantarı faaliyetlerine
Ulaş ilçemizde devam etmelidir. Aksi durumda çiftçilerimiz
pancarlarını sökmeyecektir.
Ayrıca, eylül ayında açıklanması
gereken pancar fiyatları ekim ortası olmasına rağmen hala
açıklanmamıştır. Tarım ve Orman Bakanına
sesleniyorum: İktidarınız fiyatları açıklamak için
neyi beklemektedir? Sizler bu plansızlıkla çiftçinin pancar
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
13.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Türkiye cezaevlerinde mahpuslara yönelik hak ihlallerine
ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye cezaevlerinde mahpuslara yönelik
sağlık skandalları bitmiyor. Dün ortaya çıkan bir
fotoğraf, kırk sekiz gün önce vefat eden bir mahpusun
yaşadığı ağır hak ihlalini ortaya
çıkardı. Gümüşhane Cezaevinde Mustafa Kabakçıoğlu
isimli eski KHKli polis memuru dört yıllık bir mahpusluk
sonrası, uğradığı ağır hak ihlalleri
sonrası tek kişilik karantina hücresinde beyaz sandalye üzerinde ölü
bir şekilde bulundu. Mustafa Kabakçıoğlunun
uğradığı hak ihlali ne ilk ne sondu. Kendisi cezaevinde
stres sonucu şeker hastası olmuştu ve cezaevi hayatında bu
ihlaller hep sürmüştü. 20 Ağustos günü Covid testi
yapılmamasına rağmen sağlık şikâyeti nedeniyle
tek kişilik hücreye alındı, çoklu koğuşuna
gönderilmedi. Ölümünden önce son dokuz günde 3 kez acillik oldu ama hâlâ tek
kişilik hücrede tutuldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Etyemez.
14.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 15 Ekim
Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Toplumsal hayatın temel direği
kadınlarımız istikbalimizin, birlik ve beraberliğimizin en
önemli mimarlarıdır. Eğitimde, sağlıkta,
çalışma hayatında kısacası her alanda aktif rol alan
kadınlarımız üretimin de en büyük öznesi, can
damarıdır. Ellerinin değdiği her yeri güzelleştiren
kadınlarımız şefkatli yürekleriyle, elleriyle toprağa
bereket katmaktadır. Tarımda istihdam edilen 5,1 milyon kişinin
2,2 milyonu yani yüzde 44ü kadınlardan oluşmaktadır. AK
PARTİ olarak kadın çiftçilerimize birçok destek, pozitif
ayrımcılık yapıyoruz. TARSİMde poliçe primi indirimi,
orman köylüsü kadınlarımıza mikrokredi sağlıyoruz.
IPARD desteklerinde ek puan vererek projelerini öne çıkarıyoruz.
IPARD kapsamında ödenen hibenin yüzde 20si yani 902 milyon lirası,
toplam proje sayısının ise yüzde 19u 3.166 projeyle kadın
yatırımcılara aittir. Bu duygu ve düşüncelerle, alın
teri döken, üretime değer katan tüm kadın çiftçilerimizin Dünya
Kadın Çiftçiler Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
Sayın Şahin
15.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, pandemi sürecinde zor günler geçiren sağlık
çalışanlarının mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Coronavirüs pandemisi devam ediyor. Salgınla
mücadele esnasında 40 bini aşkın sağlık
çalışanı enfekte oldu, 107 sağlık
çalışanımız da maalesef hayatını kaybetti.
Hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarımızın geride kalan çoluk çocuğunun ne
olduğunu bilmiyoruz. Bu mücadele esnasında sağlık
çalışanlarımız, hayatını kaybeden
meslektaşları için görev şehidi hastalanan
meslektaşları için meslek hastalığı hakkı talep
ediyorlar. Atanmayan 620 bin sağlık çalışanı atama
bekliyor. 3600 ek gösterge sözü verildi, bunun yerine getirilmesini talep
ediyorlar.
Salgın sürecinde toplumun her kesimi
fedakârlık yaparken sadece bir kesim fedakârlık yapmadı, onlar
da şehir hastanelerinin müteahhitleri. Sağlık
çalışanlarımızın taleplerine kulaklar
tıkanırken onların ödemeleri dolar bazında
aksatılmadan devam etti. Sağlık çalışanlarımızın
taleplerini karşılayacak kaynağın burada olduğunu
belirtiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Girgin
16.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
eğitim desteği olarak verilen kredilerin geri ödemesiz olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hayaller kurarak üniversiteyi kazanan gençler mezun
olduktan sonra o hayalleri bir bir çöpe atmak zorunda kalmaktadır.
Öğrenciler henüz işsizken kapılarına gelen KYK
tebligatıyla hayata atılmak zorunda bırakılıyor.
Gençler evlerine sadece diplomayla değil, bir de KYK kamburuyla
dönmektedir. Bu iktidar bu ülkeden çok şey çaldı ama gençlerin
geleceğe dair umutları asıl en büyük çalınan.
Yapmayın; gençlerin hayallerini çaldınız, bari
kapılarını tebligatlarla çalmayın.
Eğitim desteği olarak verilen krediler
geri ödemesiz olmalıdır. Şirketlerin milyonluk
borçlarını tek kalemde silerken titremeyen elleriniz, gençlerimizin
KYK borçlarını silerken de titremesin. Gençler için hiçbir
taşın altına elinizi koymadınız, bari kredi
borçlarını silin, en azından kafalarını
yastığa koyduklarında devlete borcunu düşünmesinler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Açanal
17.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Uluslararası Tarım Üreticileri
Derneği 15 Ekimi Dünya Kadın Çiftçiler Günü olarak ilan etmiş
olup bu gün 1997den beri ülkemizde kutlanmaktadır.
Bugünün ve yarının en önemli
sektörlerinden biri olan tarımın yapı taşlarından biri
de kadın çiftçilerimizdir. Bugün dünyada 1,7 milyon kadın çiftçi
bulunmaktadır. Dünya gıda üretiminin yarısından
fazlasını kadınlar gerçekleştirmektedir, bu da
kadının tarımdaki rolünü açık bir şekilde ortaya
koymaktadır. Bu gerçeği gören Tarım Bakanlığımız,
tarımsal destekleme, proje ve eğitimde kadınlara
ağırlık vermiş ve pozitif ayrımcılık
yapmıştır.
Bu vesileyle, tarladan sofraya, tarımın
her aşamasında iş gücüne katılan, aynı zamanda bir
eş ve anne olan kadınlarımızın Dünya Kadın
Çiftçiler Gününü kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir
18.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
kıskançlığın ruhun hastalığı olduğuna
ve iktidarın başarılarına ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Efendim,
güzel düşünen birisi Bütün kötü tutkuların en kirlisi
kıskançlıktır. diyor. Bu tespiti Sanayi üretiminde dünya
2ncisi olduk. haberiyle birlikte okuduğunuzda çok anlamlı oluyor.
Düşünsenize, 2005ten bu yana en iyi sanayi üretimi rakamını
yakalamışsınız; salgın sürecini mükemmel yöneten ülke
pozisyonu alıp Dünya Sağlık Örgütünce taltif görmüşsünüz;
doğal gaz kaynağına ulaşmış, mavi vatan
hakikatini dünyanın belleğine kazımışsınız;
savunma sanayisinde yüzlerce yılda alacağınız mesafeyi ak
iktidarla yakalamış, bölücü terörü inlerine gömmüşsünüz; uçan
araçları semaya salmışsınız; devlet-millet
kaynaşmasını her sahada zirvelere taşıyıp itimat
katsayısını artmışsınız. Durum bu ise
kıskanan, çekemeyen, istemeyen güruhun şamatasına da muhatap
oluyorsunuz. Kıskançlık ruhun hastalığıdır.
kaydını düşene rahmet olsun. Bunlar için şifa dilemek ise
çözüm değil. Öyleyse durmak yok, yola devam.
BAŞKAN Sayın Arkaz
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutladığına, Ermenistan devletinin Azerbaycanın Gence
kentine düzenlediği saldırıyı
kınadığına ve 13 Ekim Kars Antlaşmasının
99uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutluyorum.
Azerbaycan ordusunun ilerleyişi
karşısında ateşkes için Batılı ülkelerin ve
Rusyanın kapısında yatan katil devlet Ermenistan henüz
yapılan ateşkesin üzerinden yirmi dört saat geçmeden
Azerbaycanın Gence şehrindeki sivil kardeşlerimi
vurmuştur. Katil Ermenistanın bu saldırısını
şiddetle kınıyor, Gencede katledilen Azerbaycan Türklerini ve
Karabağ şehitlerini rahmetle anıyorum.
Bu vesileyle, 13 Ekim 1921de imzalanan Kars
Antlaşmasının 99uncu yılını kutluyor, Atatürk
başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı ve bilhassa
Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekiri hürmetle anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
20.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, orman yangınlarının dünya ve ülke
ormanları için büyük sorun ve tehdit olmayı sürdürdüğüne
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Orman yangınları dünya ve ülkemiz
ormanları için büyük bir sorun ve tehdit olmayı sürdürmektedir. Dünya
nüfusunun son yüzyılda katlanarak artması sonucu ormanlar üzerindeki
baskı büyük bir düzeye ulaşmıştır. Afet düzeyindeki
orman yangınları tesadüften çok yangınları oluşturan
faktörlerin büyümesi olarak da değerlendirilebilir. Ülkemiz de diğer
bir kısım ülkeler gibi orman yangınlarının etkisine açıktır.
Kahramanmaraşımızda da son bir haftada
Ayşepınarı ve Kuzgun mevkilerinde büyük orman
yangınları olmuştur.
Orman yangınlarıyla mücadelede,
yangınlardan koruma ve savaş faaliyetlerini geliştirmek, tehlike
oluşturan yanıcı maddeleri azaltmak, yangınlara adapte
olmuş ekosistemlerin yeniden kurulmasına yardımcı olmak,
toplumun yangınlara karşı bilinç ve desteğini
artırmak, ekoterörizm, çevre terörizmi ve ateş terörizmiyle mücadele
etmek en temel stratejik amaçlarımız olmalıdır.
Yanmaz da yürekler ateşe atsan / Bir kibrit
orman yakar, başıboş.
BAŞKAN Sayın Kasap
21.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya ili kara yolları ile ilçe bağlantı
yollarında ciddi sıkıntılar yaşandığına
ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hiç uçuşun olmadığı Zafer
Havalimanıyla meşhur olan ilimiz Kütahyada kara yolları ve
ilçe bağlantı yolları çok ciddi sıkıntılar
yaşıyor. Domaniç, Emet, Hisarcık, Tavşanlı, Simav,
Demirci yolları berbat vaziyette. Balıkesir-Kütahya yolu benim
yaşımı geçti hâlâ bitmedi.
Domaniç-İnegöl-Tavşanlı yolu perişan ve bakımları
seneye bırakıldı, borun geçtiği araziler; 13 kilometre yolu
kırk beş dakikada alıyorlar ve işçi servisi
taşınıyor. Açılan ilçe yollarında
kamulaştırma bedeli üç yıldır ödenmedi, çiftçi de
mağdur edildi. Borun, sülfürik asidin yollara saçılmasından
dolayı yollar çok kötü vaziyette ve bakımları seneye
bırakılmış; 2020 Türkiyesine yakışmıyor.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Sürücü
22.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe
Sürücünün, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün, Dünya Kadın Çiftçiler Günü. Tarım
noktasında buğdayın ithal edildiği bir dönemde söylenecek
çok söz var fakat bu vesileyle sabah beş akşam beş arası
güneşin altında, imkânsızlık ve düşük yevmiyelerle
çalışan kadın ve çocuk mevsimlik tarım işçileri
başta olmak üzere tüm mevsimlik tarım işçilerinin
sağlık, eğitim, sosyal güvence, taşınma ve
barınma sorunlarının samimi bir şekilde
tartışılması gerektiğini tekrardan belirtmek istiyor
ve Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi, sayın
milletvekilleri, Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu
olmadığı için vekâleten Sayın Yasin Öztürkte.
Buyurun Sayın Yasin Öztürk.
23.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
Azerbaycanda Ermenistan ordusunun sivillere yönelik vahşetinin devam
ettiğine, Azerbaycan ordusunun haklı davasında her daim
yanında olduklarına, Çin hükümetine toplama kamplarında zorla
tutulan Uygur Türklerinin serbest bırakılması
çağrısı yapılan ve 39 ülkenin imzasını
taşıyan mektupta Türkiyenin imzasının
bulunmadığına, engellilerin ücretsiz seyahat hakkının
pandemiyi gerekçe gösterilerek kısıtlanması sorunuyla
Ulaştırma ve Altyapı Bakanının ilgilenmesini
beklediklerine, Vakıflar Genel Müdürlüğünün Covid-19 pandemi
sürecinde tarihî ve turistik yapıların kira bedellerine yönelik
uygulamasını tekrar gözden geçirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki
Dağlık Karabağda yaşanan çatışmalar 19uncu
gününe girdi. Ermenistanın sivillere yönelik vahşeti devam ediyor.
Şehirlere saldırılarını sürdüren Ermenistan ordusu
Ağdere, Ağdam, Füzuli, Cebrayıl ve Hadrutta roketler attı.
Ayrıca Terterdeki bir okula ve mezarlıklara toplar isabet etti.
Azerbaycanda Ermenistan ordusu tarafından vurulan sivil yerleşim
yerlerinde şimdiye kadar 43 sivil Azerbaycanlı soydaşımız
şehit oldu. Buna karşılık, Azerbaycan Savunma
Bakanlığı, gece 01.00 ve sabah 08.36da vurulan füze
sistemlerinin sivillerin yaşadığı şehirlere
saldırı hazırlığı yaptığını
duyurdu. Bakanlık, sivilleri hedef alan tüm askerî tesislerin yok
edileceğini vurguladı.
İYİ PARTİ olarak Dağlık
Karabağın kuzeyi ve doğusunda toplam 5 farklı cepheden
ilerleyen Azerbaycan ordusunun haklı savaşında amasız,
fakatsız ve koşulsuz her daim yanındayız. Cansa can,
kansa kan, soysa soy. Azerbaycan Türkiyedir, Türkiye Azerbaycan. Tanrı
Türke yâr olsun, Azerbaycan var olsun.
Geçtiğimiz hafta, Çin Hükûmetine toplama
kamplarında zorla tutulan Uygur Türklerinin serbest
bırakılması çağrısı yapıldı. 39 ülkenin
imzaladığı mektupta Türkiyenin imzası yer almadı.
İçlerinde Haiti, Marshall Adaları, Nauru ve Palau gibi ülkelerin bile
yer aldığı çağrıya destek veren tek Müslüman ülke ise
Bosna Hersek oldu. Çoğunluğunu Batılı ülkelerin
oluşturduğu 39 ülke, yayınladıkları bildiride, Çin
yönetiminin Doğu Türkistandaki toplama kamplarında zorla tutulan
Uygur Türklerinin derhâl serbest bırakılması
çağrısında bulundu. Ayrıca, Çine gönderilen mektupta
imzası bulunan 39 devlet, Pekin yönetiminden, Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri üyelerinin de aralarında
bulunacağı uluslararası bağımsız uzmanlar
heyetine, Doğu Türkistana tam erişim izni verilmesini istedi. Bu
anlamlı çağrıyı İYİ PARTİ olarak
destekliyor, bildiriye destek vermeyen Hükûmeti ise kınıyoruz.
Pandeminin resmen ilan edildiği 13 Mart 2020
tarihinden sonra bütün seyahatler yasaklanmıştır. Seyahat
yasağının sona erdirildiği 28 Mayıs 2020 tarihinden
sonra bu yasak engelliler için devam ettirilmiş, gösterilen tepkiler
sonrasında bu uygulamaya son verilerek ücretsiz bilet hakkı iade
edilmiştir. Ancak herkes için uygulanan, trenlerde yüzde 50 kapasite
indirimi, engelliler için çok daha düşük bir kısıtlamaya
dönüştürülmüştür. Bu kısıtlama yüzde 4 oranına kadar
düşmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Taşımacılık Anonim Şirketinin, engellilerin ücretsiz
seyahat hakkını pandemiyi gerekçe göstererek kısıtlamasının
tutarlı, mantıklı ve hukuksal hiçbir açıklaması
bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryollarıyla engellilerin güvenli ve sağlıklı bir
biçimde seyahat etmeleri için hangi önlemlerin alınacağı
konularını konuşmamız gerekirken her seferinde
ayrımcı uygulamaların konuşuluyor olması Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının engellilerin haklarını
gözetmediğinin açık bir kanıtıdır. Nihayetinde,
engellilerin seyahat hakkının kısıtlanması, her
şeyden önce eşitlik ilkesine aykırıdır ve
ayrımcılık yasağının ihlalidir.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Adil
Karaismailoğlundan konuya hassasiyetle yaklaşıp ilgilenmesini
bekliyoruz. Sorunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, özellikle
İstanbul, Antalya, Bursa, Aydın, Edirne ve İzmir gibi yoğun
olan çeşitli kentlerdeki otel, hamam, bedesten, kervansaray,
çarşı gibi tarihî ve turistik yapılarının kira bedelleriyle
ilgili, Covid-19 pandemi sürecinde, sadece üç ay erteleme, bunu da aylık
yüzde 2,5 faizini işleterek yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Toparlıyorum
efendim.
Hâlbuki 24 Haziran seçimleri öncesi, aynı
esnafa yüzde 30lara varan kira indirimi yapmıştı.
29 Eylül 2020 tarihinde, Bursa Bölge Adliye
Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
yapamadığını yaptı. Kiracı pozisyonundaki birçok
esnafın ticari faaliyetlerinin bitme noktasına geldiği, birçok
iş yerinin kapandığı, iş hacminde meydana gelen ciddi
düşüş nedeniyle 1 Mayıs 2020 tarihinden geçerli olmak üzere,
Covid-19 salgınının etkili olduğu dönem boyunca
kiracının kira bedelini yüzde 50 düşürdü.
Pandemiden dolayı turizmin bittiğinin
farkına varıp Vakıflar Genel Müdürlüğüne, bu mahkeme
kararını da dikkate alarak bütün vakıf kiracısı ticari
faaliyette bulunan esnafların kiralarını pandemi sürecinde
tekrar gözden geçirmesini İYİ PARTİ olarak öneriyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Yıldırım-13 Bestler Dereler Operasyonuna katılan güvenlik
güçlerine başarılar dilediğine, Ermenistanın Lahey
Sözleşmelerine ve Cenevre Sözleşmelerine aykırı
şekilde Azerbaycana düzenlediği füze atışlarında
hayatını kaybeden Azerbaycan vatandaşlarına Allahtan
rahmet dilediklerine, Ermenistan işgaline karşı
Azerbaycanın haklı davasında yanında olduklarına,
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdenizde
yürüteceği sismik çalışmalara ve Türkiyenin uluslararası
hukukun gereğini yerine getirdiğine, Karadenizdeki doğal gaz
rezervine, Genel Kurulun 5inci Birleşiminde TBMM
Başkanının beraberindeki Parlamento heyetiyle Azerbaycana resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin tezkerenin oylanması
sırasında CHP Grubu tarafından yoklama talep edilmesi üzerine
toplantı yeter sayısı bulunamadığından
birleşime son verildiğine ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun,
bölgeyi, Azerbaycanı ve Türkiyeyi alakadar eden bir meselede böyle bir
davranış sergilemesinden üzüntü duyduklarına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün sabah saatlerinde 2.512 askerî personelin
katılımıyla Yıldırım-13 Bestler Dereler
Operasyonu başlatılmıştır. Operasyona katılan tüm
güvenlik güçlerimize Allah yardım etsin diyorum. Terörle mücadelede
sınırlarımız dışında mücadele veren güvenlik
güçlerimize, evlatlarımıza, Mehmetçikimize Allah yardım etsin
diyor, başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, Karabağ
topraklarının terörist Ermenistan işgalinden
kurtarılmasına yönelik Azerbaycan devletinin uluslararası hukuka
tamamen uygun bir şekilde yürütmüş olduğu harekâtta Azerbaycan
ordusu, bütün dünyaya yayılan operasyon görüntülerinde, elinde olan
silahlı insansız hava araçları ve diğer imkânlarıyla,
âdeta mikrocerrahi operasyon hassasiyetiyle hedefleri imha etmektedir. Burada,
Azerbaycan ordusunun sivil hedefleri vurmaktan özellikle
kaçındığı ve daima askerî hedeflere yönelik
saldırılar düzenlediği açık bir şekilde görülmektedir.
Bunun karşısında, terörist Ermenistanın, Lahey
Sözleşmelerine ve Cenevre Sözleşmelerine tamamen aykırı
bir şekilde, âdeta bir insanlık suçu işleme kastıyla
Azerbaycanda cepheden uzakta bulunan illere, şehirlere gerek topçu
gerekse füze atışlarıyla saldırdığı
görülmektedir. Bu saldırılarda kadın, çocuk, yaşlı
dinlemeden birçok Azerbaycanlı kardeşimizin şehit olduğunu
ve yaralandığını hepimiz biliyoruz. Bu vesileyle orada, bu
saldırılarda hayatını kaybeden kardeşlerimize
Allahtan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Azerbaycan inşallah adım adım, büyük
bir kararlılıkla ve büyük bir motivasyonla hedefine ulaşacak
diye düşünüyoruz. Bu noktada, Türkiyenin de bütün süreçlerde
-Dışişleri Bakanlığımızın, Sayın
Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi- gerek sahada
gerek masada; nerede, ne şekilde ihtiyaç duyulursa her zaman Azerbaycan
devletinin ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında olduğunu
bir defa daha ifade etmek istiyorum. Allah onların yâr ve
yardımcısı olsun.
Sayın Başkan, Türkiye, Oruç Reis sismik
araştırma gemisinin Akdenizde yeniden sismik araştırma
faaliyetlerine başlayacağını duyuran yeni bir NAVTEX ilan
etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu ilana göre
Oruç Reis gemimiz 22 Ekime kadar belirtmiş olduğu koordinatlar
çerçevesinde sismik araştırma faaliyetlerini yürütecektir.
Mavi vatanda hukuki haklarını kullanan
ülkemiz, Yunanistandan Avrupanın birçok ülkesine ve ayrıca Avrupa
Birliğinden gelen tehdit açıklamalarıyla ne yazık ki
karşı karşıya kalmaktadır. Son olarak,
Amerikanın da bu noktada yapmış olduğu açıklama son
derece dikkate değerdir. Amerika, Oruç Reis sismik araştırma
gemimizin yapmış olduğu faaliyetten dolayı
endişelerini belirtmiş ve bu faaliyetin yanlış bir faaliyet
olduğunu dile getirmiştir. Bu noktada, Dışişlerimizin
vermiş olduğu cevap son derece önemlidir, bunu buradan dile getirmek
istiyorum. Amerika, geçtiğimiz günlerde isabetli bir şekilde,
Türkiyenin Akdenizdeki haklarını son derece sınırlayan ve
hiçbir şekilde kabulü mümkün olmayan Sevilla Haritasının hukuki
olarak hiçbir geçerliliğinin olmadığını ifade
etmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu, son derece
normal, hukuka uygun bir açıklamaydı, Türkiye olarak da bu
açıklamadan memnuniyet duyduk. Ancak şimdi, Sevilla Haritası
kapsamında Türkiyenin olmadığı ifade edilen, ancak
uluslararası hukuk gereğince ve Amerikanın da kabul ettiği
çerçevede Türkiyenin suları olarak gözüken yerlerde, alanlarda Oruç Reis
gemimizin faaliyet göstermiş olması nedense kendilerini rahatsız
etmiş. Bu son derece büyük bir tutarsızlıktır. Ya önceki
açıklamaları çerçevesinde hareket edecekler ya bu
açıklamaları çerçevesinde Sevilla Haritasını biz kabul
ediyoruz. deyip Türkiyenin karşısındaki hasım grubunun içerisine
dâhil olacaklar. Bu noktada, dünyada uluslararası hukukun gereği
neyse Türkiye bugün onları gerçekleştirmektedir, Türkiye bugün onun
peşindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, tamamlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunun
dışında, Türkiye kimsenin hakkını gasbetmenin
peşinde değildir. Türkiye, kendi haklarının gasbedilmesine
itiraz etmektedir, buna müsaade etmeyeceğini kararlılıkla dile
getirmektedir.
Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde,
Karadenizde doğal gaz arama faaliyetleri neticesinde Fatih sondaj
gemimizin yapmış olduğu faaliyetler sonucunda 320 milyar
metreküp bir doğal gaz rezervine ulaşıldığı,
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından milletimize
müjdelenmişti. Son derece büyük bir mutluluk yaşadığımız
bu gelişmeden sonra bu hafta sonu inşallah yeni yapılan
araştırmalar neticesinde geçmişte açıklanmış olan
320 milyar metreküp rakamının yukarı yönlü revize
edileceğini ve daha büyük bir rezerve
ulaşılacağının açıklanacağını
bizler de büyük bir heyecanla beklemekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Toparlıyorum.
Şimdi, Türkiye'nin yapmış olduğu
bu faaliyetler küçümsenecek faaliyetler değildir. Ortaya çıkan
doğal gaz rezervi ise son derece önemli bir rezervdir. Türkiye buradan 10
milyar metreküp rezerve ulaşmış olsaydı bile biz bundan son
derece mutlu olurduk. Kaldı ki burada ortaya çıkan rezerv
bunların çok çok üzerinde olan ve Türkiye'nin dışa
bağımlılığını azaltacak ve aynı
zamanda, milletimizin refah seviyesini yükseltecek olan bir rezervdir. Milletçe
bundan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bu noktada çalışma yapan bütün
ekiplerimize, enerji faaliyetinde arama ve sondaj faaliyetini yürüten bütün
ekiplerimize, personelimize Allah yardım etsin diyoruz. Onların,
Akdenizde koruma faaliyetlerini yürüten bahriyelilerimize, donanmamıza da
Allah yardım etsin, onların da Allah yâr ve yardımcısı
olsun diyoruz.
Sayın Başkan, dün Azerbaycana Türkiye
Büyük Millet Meclisi Heyetinin ziyaretiyle alakalı olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son sözlerinizi alayım,
Sayın Bülbül.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Azerbaycan
Meclisine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanımızın liderliğinde,
başkanlığında bir heyetin ziyaretiyle alakalı olarak
yapılan görüşmede, bunun Genel Kurulda görüşüldüğü ve
oylandığı sırada, ne yazık ki, bir oylama bu süreçte
söz konusu olacakken bir yoklama istendi Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından. Ve yoklamada Mecliste yeterli çoğunluk
olmadığından dolayı yoklama neticesinde Meclis
çalışmalarına devam edemedi, kapandı. Şimdi, burada
tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi usulden kaynaklanan, İç Tüzükten
kaynaklanan haklarını her daim her yerde bütün partiler gibi kullanabilir,
buna bir diyeceğimiz yok. Fakat bu tarz ziyaretler, bu tarz faaliyetler
alışık olduğumuz üzere Meclisimizin ortak bir şekilde
oylamalarına destek olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunu bitirmem
lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bunlar,
Meclisimizin hep birlikte destek olduğu ve oylamalarda parti
ayrımı gözetmeksizin kabul oyu verdiği oylamalardı. Bu,
özellikle içinde bulunduğumuz dönem göz önünde bulundurulduğunda
Azerbaycana bu ziyaretin gerçekleşmesi ve programın vaktinde,
doğru bir şekilde yapılması açısından Meclisin
Genel Kurulundan bu oylamanın geçip planlamanın doğru bir
şekilde işlemesi son derece önemlidir diye düşünüyorum.
Özellikle bu kadar hassasiyetin olduğu bir dönemde Meclisimizde sadece ve
sadece usuli imkânlardan faydalanıp işi zora sokmaktan, planlamalarda
birtakım sıkıntılara sebep olmaktan başka netice
doğurmayacak bir tercihte bulunarak bu oylama neticesinde Meclisin kapanmış
olması bizleri son derece üzmüştür. Burada kuşkusuz oylama
sırasında bizler olmak durumundayız. Oylama sırasında
Meclisin toplantı yeter sayısının olması tabii ki
önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Fakat bu
haklarımızı iyi niyet çerçevesinde doğru bir şekilde,
doğru bir zamanda kullanmak da son derece önemlidir.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisinin, özellikle
bölgemizi, Azerbaycanı, Türkiyeyi son derece alakadar eden ve hep birlikte,
beraberlik içerisinde irade koyduğumuz bir meselede böyle bir
davranışa girişmesinden dolayı üzüntü duyduğumuzu
ifade etmek istiyor, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) -
Alkışlıyorsan geleceksin kardeşim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu mu yani cevap?
Geleceksin. Bu mu yani?
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, 15 Ekim Halkların Demokratik Partisinin kuruluşunun 8inci
yıl dönümüne, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun
cezaevlerinden gelen başvurulara ciddiyetle eğilmesi
gerektiğine, Van ilinde Kasım 2016 tarihinden bu yana uygulanan eylem
ve etkinlik yasağının valilik kararıyla bir kez daha
uzatıldığına, Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik
değişikliğiyle terörle mücadelede görev alanların suç
işlemesi durumunda seçecekleri avukatların ücretlerinin devlet
kurumları tarafından ödeneceğinin karara
bağlandığına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, 15 Ekim
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Doksan yıllık
tarihimizde bir defa tezkere oylanmamış şimdiye kadar, bir defa
tezkere yoklaması alınmamış şimdiye kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Daha iki ay önce ben
aldım yine.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Devam edeyim mi
Sayın Turan?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özür dilerim
Özür
dilerim
BAŞKAN Sayın Oluç konuşuyor.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
15 Ekim bugün, 15 Ekimde sekiz yıl önce
Halkların Demokratik Partisi kurulmuştu. Kuruluş yıl
dönümümüzü bugün kutluyoruz. Halkların Demokratik Partisi demokrasi,
özgürlük, eşitlik, barış mücadelesi ve toplumsal adaletin her
alanda tesis edilmesi hedefiyle kuruldu ve bu hedefinde de kararlı
duruşunu bugüne kadar sürdürdü. Farklı kültür, kimlik, inançlara
sahip olan halklarımızın eşit koşullarda ve
barış içinde bir arada yaşaması anlayışını
ısrarla savundu ve bunun için mücadele etti. Demokratik, politik kültürün
gelişmesi, toplumsal barış, toplumsal müzakerenin gelişmesi
hedefinden hiç uzaklaşmadı. Bütün baskılara, engellemelere ve
zulme rağmen demokratik siyaset zemininde kaldı ve kalmaya devam
edecek. Bu zemini güçlendirme kararlılığından vazgeçmedi ve
vazgeçmeyecek.
Cezaevlerindeki binlerce insanımıza
buradan bir kez daha selam gönderiyoruz. Bedel ödeyen, dayanışma
gösteren, emeğiyle bizi var eden halklarımıza
saygılarımızı sunuyoruz 8inci kuruluş yıl
dönümümüzde.
Sayın vekiller, Türkiye İnsan Hakları
ve Eşitlik Kurumu diye bir kurumumuz var biliyorsunuz, idari ve mali
özerkliğe sahip ve Adalet Bakanlığına bağlı
çalışıyor. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumunun adı üstünde insan hakları ihlallerini
araştırması, cevap vermesi ve bu konudaki ihlallerin ortadan
kaldırılması için çalışması gerekiyor fakat bu
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun cezaevlerinden gelen
hemen hemen her başvuruya dayanaktan yoksun kararı verdiği
görülüyor. Kurul 15 cezaevi başvurusundan sadece 1i hakkında ihlal
kararı vermiş son dönemde ve bu ihlal kararında da bir kurul
üyesi karşı oy kullanırken İhlal kararı vermek güzide
kurumlarımıza haksızlık olur. demiş. Güzide
kurumlar diye adı geçen kurumlar da Adalet Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı. Yani aslında Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun neredeyse adını
değiştirip Türkiye güzide kurumlarını koruma kurulu
hâline getirecekler.
Şimdi, Aslında özerk
çalışması gereken bu kurumun dayanaktan yoksun bulduğu ve
kabul edilemez diye gördüğü başvurular nelerdir? diye soracak
olursanız: Ceza infaz kurumunda bulunan mahpusların infaz koruma
memurlarınca -her yerde değilse bile kimi yerlerde- tekme tokat
dövüldüğü iddiaları, işkence altında ifade verme
konusundaki başvurular, kanuna aykırı gözaltına alınma
başvuruları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
cezaevinde
sağlığa erişim hakkının engellendiğine dair
başvurular, cezaevlerinde kanuna aykırı bir şekilde
disiplin cezası verilmesine dair başvurular. Bütün bu
başvurulara dediğim gibi dayanaktan yoksun cevabı veriliyor.
Şimdi, biraz evvel bu sözünü ettiğim
başvurunun konusu ne diye merak edecek olursanız onu da söyleyeyim:
Eşi hükümlü olan bir kişi, eşinin hastanede elli gün boyunca
kelepçeli tutulması nedeniyle başvuruyor. İşte, bu
başvuruya karşı oy kullanan üye de 2 güzide kurumumuzu yani
Adalet Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığını yıpratmayalım, hakkaniyet ilkesiyle
örtüşmez böyle bir tutum. diyor, karşı oy gerekçesi
yazıyor. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun bu
konudaki çalışmalara ve başvurulara daha ciddiyetle
eğilmesi gerektiğini burada ifade etmek istiyorum.
Şimdi, Van ilimizde Kasım 2016dan bu yana
valilik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
kararıyla
alınan on beş günlük eylem ve etkinlik yasakları dört
yıldır sürüyor, dört yıldır valilik bu kararları
uzatıyor düzenli olarak, eylem ve etkinlikleri yasaklıyor ve hak
ihlallerini artırıyor.
Şimdi, son dönemde de tabii bahane malum,
pandemi var, o nedenle on beş günde bir bu kararı uzatıyorlar
fakat baktığımızda İnsan Hakları Derneğinin
Van şubesinin de açıkladığı raporlara göre, en az 1170
insan hakkı ihlali bu dönemde Vanda yaşanmış vaziyette.
Van Barosu, Van idare mahkemelerine başvurularda bulunuyor ve ayrı
ayrı 14 iptal davası açıyor ama bu idare mahkemeleri
kararları orantılı ve ölçülü buluyor, demokratik toplum
gereklerine uygun buluyor yani müthiş idare mahkemeleri bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Dört
yıldır her türlü eylemin, etkinliğin yasaklanmasını
orantılı ve ölçülü bulan idare mahkemeleri var, Demokratik toplum
gereklerine uygundur. diyen idare mahkemeleri var. Dehşet bir durumla
karşı karşıyayız yani ve baroların
başvurularını, 14 başvurudan 12sini reddediyor idare
mahkemeleri. Şimdi, Van Barosu, Erzurum Bölge İdare Mahkemesine
taşımış vaziyette durumu. Oradan da nasıl bir karar
çıkacağını bekliyoruz.
Tamamen Valiliğin keyfî uygulamasıyla,
hukukla ilgisi olmayan bir uygulamayla karşı
karşıyayız ve geçen burada da tartıştık bu
konuyu, tabii ki takip etmeye de devam ediyoruz. Helikopterden 2 kişinin
atılmasıyla ilgili ve 1 kişinin hayatını yitirmesiyle
ilgili işkence ve kötü muameleye ilişkin uygulamaların da Vanda
yapıldığını hatırlatmak istiyorum.
Ben de o zaman Vana gittim, bir basın
açıklaması yapacaktım, çok gelişmiş bu konuda Van
Emniyeti de.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bana Tabii,
vekil olarak basın açıklaması yapabilirsiniz, bu
hakkınız var. dediler. Fakat yaptığım basın
açıklamasında basına izin vermediler yani basın, benim
yaptığım basın açıklamasını izleyemedi.
Böyle de demokratik kurallara uygun olan, ölçülü ve orantılı davranan
bir Valilik ve ona bağlı çalışan bir Emniyetle
karşı karşıyayız Vanda. Hani bu durumu bir kez daha
dile getiriyoruz, bu hukuksuzluklar gerçekten artık her türlü
sınırı aşmış vaziyette.
Şimdi, bu hukuksuzluklar devam ederken geçen
gün Resmî Gazetede bir yönetmelik değişikliği
yayınlandı ve o yönetmelik değişikliğinde terörle
mücadelede görev alanların suç işlemesi durumunda seçecekleri
avukatların ücretlerinin devlet kurumları tarafından
ödeneceği karara bağlandı. Yani bakın, devlet Suç
işliyorsanız, o suçları siz işlediğiniz zaman
yargılanmanıza biz yardımcı olacağız. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oluç, tamamlayalım
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamamlıyorum
efendim.
Aslında bugüne kadar bu tür suçları
işleyenleri, kötü muamele, işkence yapanları
cezalandırmıyordu devlet; bir cezasızlık politikası
uyguluyordu. Şimdi, cezasızlık politikasının ötesinde
bir de bu uygulamaları teşvik ediyor bu yönetmelikle beraber ve Hani
bundan dolayı bir suç işleyecek olursanız da sizin
arkanızdayız, halkın vergileriyle sizin avukat ücretinizi
öderiz. demiş oluyorlar.
Bir de şunu yapıyorlar: Personel
tanımını da geliştiriyorlar ve personel tanımına
mülki idare amirlerini de dâhil ediyorlar yani kaymakamlar ve valiler de suç
işlediklerinde, hukuksuzluk yaptıklarında devletin
parasını ödediği avukatlar tarafından savunulacaklar. Yani
bu iktidar tarafından yapılan hukuksuzluğun gerçekten
sınırı kalmadı, bunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 15 Ekim
Fazıl Hüsnü Dağlarcanın ölümünün 12nci, Erol
Günaydının ölümünün 8inci yıl dönümüne, antrenman
yaptığı sırada bir aracın çarpması sonucu vefat
eden Karşıyaka Belediyespor Bisiklet Takımı
sporcularından Zeynep Aslana Allahtan rahmet dilediğine, bisikletin
güvenli bir ulaşım aracı olarak kabul görmesi için Meclis olarak
gerekli adımların atılması, Sağlık Uygulama
Tebliğinin güncellenmesi gerektiğine, öğretmenlerin il
dışı yer değiştirmede kontenjan
artırımı yapılmasını ve ikinci bir başvuru
hakkı verilmesini talep ettiğine, 228 sıra sayılı
Kanun Teklifine ilişkin itirazlarına ve yıpranma payı
olarak bilinen fiilî hizmet zammı ellerinden alınan gazetecilerin
mağduriyetinin giderilmediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 15
Ekim 2008 günü kaybettiğimiz, şiirimizin en önemli isimlerinden,
Türkçemizi en iyi kullanan şairlerimizden Fazıl Hüsnü
Dağlarcanın 12nci ölüm yıl dönümünde kendisini saygıyla
ve rahmetle anıyorum. Dağlarcanın 1946 yılında
partimiz tarafından gerçekleştirilen bir şiir
yarışmasında ödül almış olması da partimiz
açısından ayrı bir mutluluk kaynağıdır.
15 Ekim 2012 günü ise geleneksel tiyatromuza büyük
katkılar sunmuş, tiyatro ve sinemamıza büyük değer
katmış Erol Günaydını kaybetmiştik. Kendisini 8inci
ölüm yıl dönümünde yine rahmet ve saygıyla anıyorum.
Karşıyaka Belediye Spordan Zeynep Aslan,
bisikletiyle seyir hâlindeyken Seyrek yolunda karşı şeritten
gelen bir aracın çarpması sonucu vefat etti. Ailesine, sevenlerine
başsağlığı diliyor, kızımızı
rahmetle anıyoruz. Zeynep, motorlu sürücülerin kurallara
uymasını bekliyordu tıpkı çevresine saygılı tüm
bisikletçiler gibi, motorlu taşıtların yol açtığı
çarpmalar sonucu ölümlerin çok olduğu bir alanda bu tehlikeye hep dikkat
çekiyordu ama maalesef Zeynep de hayatını böyle bir kaza sonucunda
kaybetti. Bu anlamda, bisikletlerin yer aldığı yollardaki
hız sınırlandırmalarıyla ilgili kontrollerin,
bisikletin güvenli bir ulaşım aracı olarak kabul görmesi için
toplumsal bilincin sağlanmasının, güvenli şeritlerin ayrılmasının;
bu noktada Bakanlığa ve yerel yönetimlere düşen
sorumlulukların bir kez daha altını çiziyor, bu konuda Meclis
olarak üzerimize düşeni hep birlikte yapmamız gerektiğini
değerlendiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, önemli bir toplumsal sorun var, Sağlık Uygulama
Tebliği var; bu, devletimizin tedavilere ve destek tedavilerine
ödeyeceği paralara karar verdiği tebliğ, 2015 yılında
güncellenmiş en son. Çölyak hastalarının ve protein
metabolizması bozukluğu olanların devletten alacağı
aylık destek çölyak hastaları için 108 lira; protein metabolizma
bozukluğu olanlar için 120 lira ödeniyor. Ne zaman
kararlaştırılmış? 21 Nisan 2015 tarihinde, o günden
bugüne artmıyor. Hatta 26ncı Dönemde, üç sene önce Mecliste kurulan
sorunları araştırma komisyonu İki yıldır
güncellenmiyor, hemen güncellenmelidir. demiş, beş yıldır
yine güncellenmiyor. Sayın milletvekilleri, tebliğin
yayınlandığı 21 Nisan 2015te dolar 2 lira 30 kuruştu
yani beslenmeleri için çölyak hastalarına 47 dolar veriyorduk, bugün dolar
8 lirayı buldu, 13 dolar 75 sente denk geliyor yani düşünün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bize başvuran bir annenin
verdiği rakamlar
O tarihte aldığımız unun kilogram
fiyatı 2 liraydı, bugün 14 lira -hepsi dolarla belirleniyor
bunların- ve o tarihte aldığımız özel makarnaya 4 lira
veriyorduk, şimdi 19 lira. diyor. Hakikaten dolar fiyatlarıyla
uyumlu zamlanmış, hatta daha fazla zamlanmış.
Sağlık Uygulama Tebliği Meclis kararıyla falan olmuyor,
Sosyal Güvenlik Kurumu yayınlıyor, gidiyor. Bu konuda çok rica
ediyoruz -iktidar partisi herhâlde çok daha etkili olabilecektir- şu
çölyak hastası çocuklarımızın, çölyak
hastalarımızın feryadını duysunlar, bu güncelleme bir
an önce yapılsın.
Millî Eğitim Bakanlığı, 6-10
Ağustos arasında gerçekleştirdiği öğretmenler için il
dışı yer değiştirme atamalarında çok
sınırlı sayıda kontenjan açtı, çok kısa süre
verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Öğretmenlerden büyük bir
isyan var; 2014, 2016 ve 2017 yıllarında olduğu gibi ikinci bir
yer değiştirme, başvuru hakkı istiyorlar. Ayrıca da
her geçen yıl bu kontenjan düşmüş, 115 binden 88 bine ve en son
74 bine. Bu kontenjanın artırılması lazım, yoksa bu, o
kadar öğretmenin ailesinden uzak kalması demek oluyor. Bu konuda da
Meclisimizin, ortak bir duyarlılıkla, Millî Eğitim
Bakanlığına öğretmenlerimizin sesini duyurmasını
bekliyorlar.
Sayın Başkan, bugün Kamu Mali Yönetimi
Kontrol Kanununu görüşeceğiz. Bu kanunun acelesi var çünkü bu kanuna
göre Meclise bütçe sunulacak. Ama geçen hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda ciddi
itirazlarımızı dile getirdik. Ne yapıyor bu kanun?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kanun mali
saydamlığı ortadan kaldırıyor, fonksiyonel bütçe
olarak adlandırılan durumda mega projeler başta olmak üzere
bazı kalemlere yapılan harcamaların gizlenmesine olanak
tanıyor. Meclisin bütçe hakkını ve bütçenin denetim
hakkını elinden alıyor. diyoruz ve bu kanunu getirmişler.
Bu önümüzdeki cumartesi için, şu an için, üç gün sonra bütçe gelecek,
yarından sonra bütçenin gelmesi lazım çünkü 1 Ocaktan yetmiş
beş gün önce sunulması lazım. Arkadaşlarımız
geçen hafta sordu: Nasıl yapacaksınız bu
hazırlığı? Strateji ve Bütçe Başkan
Yardımcısı İbrahim Şenel dedi ki: Bize bu konuda
bütçe hazırlamamız yönünde gerekli talimat ve uyarılar
yapıldı.
Arkadaşlar, vesayete karşı
olalım da Meclis olarak kuvvetler ayrılığı varsa
üzerimizdeki yürütmenin vesayetine, saray vesayetine de karşı
olalım. Bugün sizin bu kanunu çıkaracağınız
öngörülerek bütçe hazırlamış adamlar. Bu kadar açık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kadar açık bir
tahakküm, Meclisi yok sayma, her bir milletvekiline teker teker hakaret eden
bir yaklaşım olamaz. Reddedersek ne olacak? Ne yapacaksın
cumartesi günü? Ama reddedilmez çünkü birileri talimatlandırdı,
Meclis çıkaracak. Bu, Meclise saygısızlıktır. Bu
kanunu şimdi biz engelleyince birilerinin asapları bozuluyor -ki biz
kanunu doğru bulmuyoruz- ondan sonra olur olmadık hamasetlerle
saldırılar
Zamanım kalmadığı için
Azerbaycan konusundaki sataşmaya, Sayın Bülent Turanın
sataşmasından sonra birleştirerek cevap vereceğim.
Son sözüm şu: Temmuz ayında geldi -Anayasa
Mahkemesi- İletişim Başkanlığının da içinde
olduğu 5 tane başkanlığın bütçesi bu kanuna, Meclis
tarafından çıkarılmış kanuna Cumhurbaşkanı
tarafından ilave edilmiş, maaş vermek için orada. Olmaz,
Meclisin görevi, açık yazıyor Anayasa.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Son sözlerinizi alıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anayasa açık
yazıyor: İdareler kanunla kurulacak.
Cumhurbaşkanlığı kendine bağlı daire
başkanlığı kurar ama ona maaş vereceksen o çizelgeye
biz ilave edeceğiz onu arkadaşlar, bizim hakkımız. Söyledik
burada, dinlemediniz. Anayasa Mahkemesine gittik, tak diye iptal etti. Ertesi
gün geldiniz, dediniz ki: Hadi bunu kanuna ekleyelim. 5 partiye ihtiyaç var.
Dedik ki: Gazetecilerin yıpranma hakkı da iptal oldu, 9 ay süre var,
kasımda, onunla bir yapalım. Nasılsa İletişim
Başkanlığı
Yok, olmaz. Bugün İletişim
Başkanlığının sorununu çözüyorsunuz, gazetecilerin
sorununu yine çözmüyorsunuz, bu da vicdana sığmaz.
Allah aşkına, bundan sonra
yaptığımız Anayasaya aykırılık
iddialarını bu kadar kategorik reddetmeyin; tarih önünde haklı
çıkmaktan biz yorulduk, siz haksız çıkmaktan
yorulmadınız, yorulmayacağa da benziyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet Ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Bülent Turan.
Buyurun Sayın Turan.
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, AK
PARTİ olarak görevlerinin taahhüt ettiklerini yerine getirmek
olduğuna, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, muhalefet olmadan demokrasi
olmayacağına ancak muhalefetin iktidarın attığı
her adımın karşısında olmaması gerektiğine,
Genel Kurulun 5inci Birleşiminde TBMM Başkanının
beraberindeki Parlamento heyetiyle birlikte Azerbaycana resmî ziyarette
bulunmasına ilişkin oylaması olmayan tezkerede yoklama talep
edilmesi üzerine toplantı yeter sayısı
bulunamadığından birleşime son verildiğine ve belli
meselelerde beraber hareket etmeyi teklif ettiğine, 15 Ekim Dünya
Kadın Çiftçiler Gününe, Fazıl Hüsnü Dağlarcanın ölümünün
12nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, sondan başlayayım da bu kadar heyecanlı
olmaya gerek yok. Bir daha söylüyorum: Biraz sakin olmakta fayda var, daha
mesainin başındayız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millete hizmetten heyecan
duyuyoruz kardeşim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
daha birbirimizi
anlarız. Az sonra geriliriz, kavga ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz iktidara gelelim, siz o
zaman görün heyecanı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İşte, bu üslupla
iktidara daha çok süre gelemezsiniz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Göreceğiz bakalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sondan
başlayayım: Bir defa, bizim AK PARTİ olarak taahhüt
ettiğimiz ne varsa yapmak en büyük onurumuz; eksiğimiz varsa,
geciktirdiğimiz varsa bunları zamanla yapmak da görevimiz.
Dediği konular başta olmak üzere, hepsini
inşallah seçim de olmayacak olan şu uzun dönemde yapmayı
hedefliyoruz Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
gürültüler)
Ama bu doğru değil yani, bir
susacaksın, dinleyeceksin.
Özgür Bey, müdahale edin
arkadaşlarımıza.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Haklısınız,
sustuk
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, az önce Özgür Bey, ifade ettiği kanun gelmiş de
konuşmalar yapılırken Strateji Başkanı talimat
gelmiş, demiş de
gibi her toplantıda ifade ettiğini
tekrar dile getirdi.
Bakınız, Özgür Bey bilmiyor olabilir,
Türkiye'de sistem değişti. Sistem değişikliğinden
sonra teklif hazırlarken partili cumhurbaşkanlığından
da dolayı Cumhurbaşkanımızın ekibi, genel merkezimizin
bu konudaki ilgilileri, Meclisteki grubumuz ve Cumhur
İttifakımızın paydaşları oturup
çalışıyoruz. Bu, yanlış değil. Siz
kıskansanız da kabul etmeseniz de
Cumhurbaşkanlığı sisteminin esası bu. Partili
Cumhurbaşkanıyla, ekibiyle partimizin beraber
çalışmasında, paylaşmasında, öncelik meselelerini
ortaya koymasında kızmak değil, gurur duymak gerekir diye
düşünüyorum.
Ayrıca, Özgür Beyin engellemekten büyük keyif
aldığını zannettiği söz konusu kanun, aslında,
toplumun ihtiyaç ve beklentilerinin daha etkin bir şekilde bütçede yer
almasını sağlayan, bütçenin daha sade, anlaşılır
ve değerlendirilebilir olmasını sağlayan, girdilerden
ziyade çıkışı, sonuç odaklı olmayı sağlayan
teknik bir mesele. Buna ilişkin OECDnin, Dünya Bankasının çok
sayıda teklifi ve teşviki var. O yüzden bu bütçe gelişmiş
ülkelerin bütçe hazırlama tekniklerinden bir tanesi. Kızmak
değil, sakin bakıldığında aslında -bu işi
bilenlerin incelemesinden- keyif alacağı bir kanun teklifi.
Sayın Başkan, Özgür Bey
sataşacağımdan bahsetti. Sataşmazsak
arkadaşımızı mahcup etmiş oluruz, hiç mahcup
etmeyelim.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakınız,
muhalefet demokrasinin en kıymetli tarafıdır Sayın
Başkanım. Muhalefet olmadan iktidarın da kıymeti olmaz,
muhalefet olmadan demokrasi olmaz. Ancak muhalefet iktidarın
attığı her adımın karşısında
olmamalıdır Sayın Başkan. Muhalefetliğin
düşmanlık olmaması lazım Sayın Başkan. Muhalefet
iktidara Hayır. derken, devlete, millî meselelere Hayır. demek
anlamına gelmemesi lazım Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) Dün Mecliste Azerbaycan
tezkeresi okunuyor. Oylama bile değil, bilgiye sunuş. Nedir tezkere?
Bakınız, diyor ki
Dün, CHPnin ve üzülerek söylüyorum, İYİ
PARTİnin de katılmadığı, yoklamaya girmediği ve
bu yüzden Meclisin kapandığı bu yoklamadan sonraki tezkere
şu: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Profesör
Doktor Mustafa Şentopun beraberindeki Parlamento heyetiyle Azerbaycan
Cumhuriyeti Millî Meclis Başkanı Sayın Sahibe Gafarovanın
vaki davetine icabetle diye devam ediyor. Yani daveti yapan Azerbaycan Meclis
Başkanı, Ben giderim Meclis uygun görürse. diyen bizim Meclis
Başkanımız. Bugün gidecekler, salı günü Azerbaycan
Meclisinde Türkiye Meclis Başkanı konuşma yapacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu heyette her partiden
de birer kişi var ama maalesef teamüllere aykırı, usullere
aykırı bir şekilde, oylaması bile olmayan tezkerede yoklama
isteyerek ve maalesef bazı partilerin girmemesinden dolayı, MHP ile
AK PARTİnin oyu da o an için yeterli olmadığından
dolayı Meclis kapandı.
Bakınız, değerli arkadaşlar,
Neden yok? diyebilirsiniz. Ben söyleyeyim, bütün vekillerimizin nerede
olduğunun evrakı tek tek bende, hepsi bende. Çevre Komisyonu var,
çalışıyor çünkü biz, CHP, iktidara kötülük yaparken
Azerbaycana yapmaz. diye düşünüyoruz çünkü biz, yoklamaları takip
ediyoruz ama Oylaması olmayan bir tezkerede, hele ki Azerbaycan Meclis
Başkanının davetinin söz konusu olduğu tezkerede yoklama
istenmez. diye düşünüyoruz; isterlerse de İYİ PARTİ de
destek olur. diye düşünüyoruz, CHPnin en azından bir
kısmı destek olur. diye düşünüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dün, 190 vekilimiz
Evet. dedi, 10 eksiğimiz oldu ama bir daha söylüyorum, 10
eksiğimizin hepsi ya komisyonda ya genel merkezde ya da illerinin
sorunları için bakanlıklarda toplantılarda çünkü muhalefet
yaparken Azerbaycan tezkeresine Hayır. deneceği, yoklama
yapılacağı hiçbirisinin aklına gelmez, biz muhalefeti böyle
bilmeyiz.
Bugün, istirham ediyorum, lütfen bir daha isteyin,
bir daha yoklama isteyin, hangi parti Azerbaycan davetinin neresinde hep
beraber bir daha görelim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Usulen imza attığınız, beraber
imza attığımız o bildirinin hatırı için insan
bunu yapmaz, Azerbaycan Meclis Başkanının davetinin
hatırı için insan bunu yapmaz; bu yakışmadı Özgür Bey,
bu yakışmadı arkadaşlar.
O yüzden diyorum ki: Muhalefet demek
düşmanlık demek değildir, muhalefet demek Azerbaycana
Hayır. demek değildir. (CHP sıralarından Neredeydiniz?
sesleri)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ayrıca bir şey daha söylemek isterim: Arkadan
fısıltılar geliyor Neredeydiniz, neredeydiniz? Biz
buradayız; komisyonu biz çalıştırıyoruz, Meclisi biz çalıştırıyoruz,
her türlü görevde varız. Ama sadece bakın, yine 20-25 vekille Meclisi
kilitlemek
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yuh artık!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Bey, bir daha
söyler misiniz o ifadeyi, bir daha söyler misiniz?
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Beyin
söylediğini buradan söyleyemem, özüne davet ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yuh dedim, yuh!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu, ayıp; bu,
terbiyesizlik; bu, yakışmaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bir Grup Başkan Vekiline, bir iktidar alternatifi olan
partiye yakışmaz.
Sayın Başkan, burada az sayıda vekile
nöbet verip de 300 vekil niye yok? diye bağırmak makul değil.
Ama diyorum ki az sonra kanun görüşmeleri var, sonuna kadar direnin,
yoklama isteyin, önerge verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama iktidarlar
değişir, hûkümetler değişir. Azerbaycan tarzı
gündemlerde, ortak meselelerimizde -tırnak içerisinde- çocukça
yaklaşımlarla gol atmak, yoklama istemek bu Meclis çalışması
değil. Dün sizin de ulusalcı, milliyetçi, devletçi vekillerinizin
rahatsızlığını ben duydum, konuştum. Orada
yoklama olmaz, ayıptır ya! Ayıptır arkadaşlar! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bir daha söylüyorum:
Dünkü yoklama bugün olsaydı ve bugün Meclis kapansaydı İç Tüzük
gereği salı gününe kalıyoruz. Yani Azerbaycan Meclis
Başkanının davetine CHPnin öncülüğünde kocaman bir ülkenin
Meclisi Hayır demiş olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi alabilir miyim
Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bu tarzın CHPye faydası var mı, ülkeye faydası var
mı? Faydası olsa on sekiz yıldan beri dön sağa 25, dön sola
25 olmazdı zaten.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Hadi seçime
gidelim, seçime!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden diyorum ki makul
olmayı, sakin olmayı, ülkenin bazı meselelerinde iktidarlarla,
MHPyle, Cumhur İttifakıyla olmayı kötü görmeyin,
yanlış görmeyin. Bunlar yanlış şeyler değil.
Değerli arkadaşlar, ümit ediyorum, bugün,
daha soğuk akılla, sakin bir yaklaşımla -muhalefetimiz
başımızın tacı- eleştirin, itiraz edin ama belli
meselelerde beraber hareket etmeyi, şık olanı yapmayı,
kendinize yakışanı yapmayı teklif ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
aynı zamanda bugün, biliyorsunuz, Dünya Kadın Çiftçiler Günü. Ben
uzattığım için çok kısa söyleyeceğim: Tüm kadın
çiftçilerimizi yürekten kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son cümleniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yine aynı
şekilde bugün, usta şair Fazıl Hüsnü Dağlarcanın
ölümünün 12nci yıl dönümü; rahmetle anıyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, size sataşmadan
söz vermeden önce, düzeltmem gereken bir şey var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neresini düzelteceksiniz?
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Genel Kurulun 5inci Birleşiminde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanının beraberindeki Parlamento heyetiyle birlikte
Azerbaycana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresinin
oylanması sırasında yoklama talep edildiğine ve İç
Tüzükün 57nci maddesi ile 3620 sayılı Kanunun 6ncı maddesi
gereğince yapılan uygulamanın doğru olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili, Oylama olmayan bire bir tezkere diye birkaç
kez kullandı. Bu cümleyi düzeltmek istiyorum çünkü aynı
uygulamayı birazdan yine burada yapacağız. Neye dayanarak
yapıyoruz Sayın Turan? İç Tüzükün 57nci maddesine göre
yapıyoruz. Tezkerelerin oylanması ile kanunların oylanması
esnasında, işaretle oylamaya geçilirken en az yirmi milletvekili
ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama
yapılmasını isteyebilir. deniliyor.
Yine, 3620 sayılı Kanunun 6ncı
maddesine göre yabancı parlamentolara yapılacak resmî ziyaretlerle
ilgili bir düzenleme var, bu düzenlemeye göre de Yabancı parlamentolardan
Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılan ziyaret davetlerine uyup uymamak
konusunda karar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda alınır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı alınan kararı
diplomatik yoldan davet sahibine duyurur. diye devam ediyor; burada da
bunların nasıl yapılacağına dair
açıklamış. Yani uygulamam doğru ve bugün aynı
uygulamayı tekrarlayacağız. Tabii, siz burada, yeterince
milletvekiliyle bulunup bu tezkerenin bir an evvel geçmesini
sağlayabilirsiniz diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, öyle dememeniz lazım, ciddiyete davet ediyorum sizi.
BAŞKAN Beni hiçbir yere davet edemezsiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bu tezkerelerin oylanması her şekilde Meclisin
iştirakiyle
Bugüne kadar böyle olmuştur, bu teamülü siz de çok iyi
biliyorsunuz; bunu AK PARTİye sorumluluk olarak yüklemeniz ve
hatırlatma yapmanız, bu hiç şık olmadı, bunu ifade
ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekili, usulüm hakkında bir tartışma da
isteyebilirsiniz, bir sakınca görmüyorum çünkü konumda haklı
olduğumu biliyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Tavrınız doğru değil!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Grup Başkan Vekilleri
kendi aralarında polemik yapar, tartışır, konuşur,
hata yapar, doğru yapar. Az sonra zaten Özgür Bey söz isteyecektir,
gereği yapılacaktır. CHP adına sizin cevap vermenizi
doğru bulmuyorum.
BAŞKAN Cevap vermiyorum zaten CHP adına.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ön
aldınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz, CHPnin değil
Meclisin Grup Başkan Vekilisiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Turan, CHP adına söz
vermiyorum. Şimdi ben de bir sataşma yapayım buradan. Sayın
Süreyya Bilgiç kadar hiç cevap vermiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Oo,
maşallah!
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sataşmadan söz istiyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Böyle bir
şey olabilir mi ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sözüm bitmedi.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
zaten bugün ve yarın çalışacağımız için
rahatız, konuşuruz, sorun değil ancak Özgür Bey tecrübeli Grup
Başkan Vekili. Biz sataşırsak o cevap verir zaten. Siz,
artık CHPnin değil, Meclisin Başkan Vekilisiniz. Bu tarz
yaklaşımınızı doğru bulmuyorum Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İkincisi, ben
tezkereyle ilgili yaklaşımımı şu açıdan söyledim:
Kıymetli Levent Beyin de ifade ettiği gibi, bu tezkereye CHP de,
İYİ PARTİ de tüm partiler Evet. der zannıyla bunu
söyledim Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Size sataşmadan söz
vereceğim Sayın Bilgiç.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Haydar Akarın, Genel Kurulu demokratik ve tarafsız yönettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisine
yaptığınız sataşmalara mutlaka Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekili cevap verecektir. Ben onlar adına cevap
vermiyorum, gayet demokratik ve tarafsız yönettiğimi düşünüyorum
ama yaptığınız haksız ithama da cevap vermek
durumundayım çünkü yoklama talebini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
yaptı ama ben uygulamaya koydum burada. Niye uygulamaya koydum burada?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Konu
Azerbaycan olunca Hep beraber çıkarmamız lazım. demeniz
lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN - İç Tüzükün ilgili maddesi ve kanun
gereği koydum. Ben bütün siyasi partilerin burada o tezkereye zaten olumlu
oy vereceğini ayrıca düşündüğümü de ifade ediyorum.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sataşmadan iki dakika süreniz var.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan
herhalde bugün bir ilki yaşıyoruz. Mevkidaşınız olarak
görüşmeleri takip ettiğim noktada, aslında bizim kürsü
arkasında ya da Meclis Başkan Vekilleriyle yapmış
olduğumuz ortak toplantılarda aramızda konuşmamız
gereken bir meselenin Meclis Genel Kurulu önünde ve 81 milyon önünde bu
şekilde dile getirilmiş olmasından duyduğum üzüntüyü
öncelikle belirtmek istiyorum.
Ayrıca, şunu ifade edeyim: Evet,
yazılı kurallar, İç Tüzük ama aynı zamanda da teamüller
vardır ve Meclis teamüllere göre de yönetilir. O zaman şunu
soracağım: Madem İç Tüzüke uygun hareket edeceğiz,
açalım, beraber okuyabilir miyiz 57nci maddeyi? Sayın Başkan
bir okuyabilir misiniz bana? İkinci paragrafını bir daha
okuyabilir misiniz?
BAŞKAN Biraz evvel okudum, arzu ederseniz
okuyayım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz okuyun
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun buyurun
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla)
Tezkerelerin oylanması ile kanunların oylanması esnasında
işaretle oylamaya geçilirken yirmi milletvekili yoklama isteyebilir.
deniliyor. Az sonra grup önerileri görüşülecek, grup önerilerinde yoklama
isteniliyor. Bunun İç Tüzükte yeri var mı sizce başka?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anayasa Mahkemesi kararı
var.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla)
Anayasa Mahkemesi kararında öyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var, var. Gerekçesinde
açıkça yazıyor.
BAŞKAN Evet, Anayasa Mahkemesi kararı
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) Size
soruyorum Sayın Başkan, İç Tüzükte bunun yeri var mı?
BAŞKAN Sayın Başkan, şimdi
karşılıklı konuşacaksak konuşmaya devam
edebiliriz.
Buyurun, siz bitirin.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Devamla) Ben
kürsüye geçtiğimde bununla ilgili bir usul tartışması
açacağım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Bilgiçin usul
tartışması talebini yerine getiriyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Yok,
şimdi değil. Ben kendim kürsüye geçtiğimde açacağım.
BAŞKAN Peki.
Evet, Sayın Özel, buyurun, kürsüden lütfen.
Sataşmadan söz istiyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olur, memnuniyetle
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir talep yok
Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sataşmadan
Sataşmadan
bundan sonra kürsüden söz vereceğim arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir talep yok.
BAŞKAN Sayın Turan size açıklar
nedenini.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır Sayın
Başkan, olmaz!
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkan, öyle hareket yapma! Milletvekiline öyle yapılmaz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen de Meclis
Başkanına yapma, otur!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkan, size yakışmıyor, o hareketi düzeltin, geri
alın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Aşkın Bak bağırıyor, ben konuşamıyorum.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz?
Sayın Bakan, yaptığınız
eleştiri ve söylediğiniz şey Sayın Bülent Turanla
konuşursanız cevabını alacaksınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gerek yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) El hareketi yaptı
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 69a göre böyle bir
talep yok Başkanım.
BAŞKAN Onun için de çok fazla polemiğe
neden vermemek için Sayın Özeli eleştirilere cevap vermesi için
kürsüye çağırdım.
Buyurun Sayın Özel.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Böyle bir talep yok!
Siz istiyorsunuz.
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz susmazsanız
konuşmayacağım onu bilin. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
E, buyurun konuşun, siz konuşun.
BAŞKAN Sayın Özel, Genel Kurula hitap
edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan,
birincisi, tabii, Sayın Bülent Turanın yaptığı
eleştirilere cevap verelim de neresini düzelteyim? Hani, bana
Tecrübelisin. diyor, sizin de benim kadar tecrübeli olmanız lazım.
Bir: Azerbaycanla ilgili tezkerenin oylaması
yok. diyorsunuz. Oylama yoksa yoklama zaten olamaz. Bunu biliyor olmanız
lazım. Oylama var çünkü gidecek
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buradasınız,
girmediniz! Buradasınız! İYİ PARTİ burada, siz
buradasınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bak, bunu yapma işte!
Ben yapıyor muyum? Yapma! Bir şey söyleyince kızıyorsun.
(Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, Sayın Grup
Başkan Vekilim, Sayın Bülent Turan
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bir kelimeye tahammülün yok
gruptan, ayağa kalkıp bağırıyorsun. Olacak şey
mi? Böyle şey olur mu canım! Ayağa kalkıp
bağırıyor.
Bir: Oylaması olmayan yerde yoklama olmaz.
Oylama vardı çünkü gidecek heyetin birtakım harcamaları olur,
oylamaya tabi, bunu bilmek lazım. Bu bir.
İki: Heyet bugün gidecek. dediniz, doğru
değil. Heyet Pazar günü gidecek.
Üç: Eğer bugün olsaydı salıya
kalacaktı. dediniz. Kendi grup kararınızdan, grup önerinizden
haberiniz yok. Yarın için çalışma kararı var, bugün Meclis
kapanırsa yarın gelir.
Dört: Diyorsunuz ya teamüller, teamüller
Bir
gerçek var, arkadaşlar. Teamüller çok önemlidir, çok kıymetlidir ama
tahammül bitince teamülün önemi kalmaz. Sen Anayasaya uymazsan dönüp de benden
teamüllere uymamı bekleyemezsin. (CHP sıralarından
alkışlar) Daha önce onlarca örneği var, benzer durumlarda
yoklama istendiğinin ama meseleyi Azerbaycan üzerinden hamasete dökmek
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hamaset yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
dünkü eksikliği bu
konuda telafi etmek için ortak duygularımızı siyasete alet
etmektir. Biz, Azerbaycan meselesine en net tepkiyi vermişiz, imzayı
atmışız. Heyetin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım
müsaadenizle
BAŞKAN Uzatmıyoruz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tamam
ama bu sataşmalardan yani normalde uzatmayın da dakikalarca
ayağa kalktı konuştu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkanım olmaz ki ama 69a göre iki dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Son bir dakika söz veriyorum, onda
tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, o yüzden bir
gerçeği görün, bir gerçeği görün. Biz olmasaydık bu Mecliste,
siz o kararı alırken tutanağa şöyle de geçebilirdi: Bu
oylama sırasında Mecliste toplam 39 AK PARTİli görülüyor.
olabilirdi. Dünkü yoklama sayesinde birazdan 300 kişiyle hep beraber
evet oyunu veririz ama benim size vurgulamak istediğim, söylemek
istediğim en önemli konu şu: Bizim ciğerimiz yanıyor. Siz
bir haksızlığa uğradığınızı
düşünüyorsunuz, bir teamül terkedilmiş. Anayasayı
tanımayan bir mahkeme kararı var ve bunu savunan Adalet ve
Kalkınma Partili yöneticiler, MHPli yöneticiler var. En üst norm olan
Anayasaya uyulmayacak, CHPnin ciğerini oyacaksınız, sesimizi
çıkarmayacağız, sonra gelince teamüllere uyacağız.
Tahammülün bittiği yerde teamül olmaz. (CHP sıralarından
alkışlar) Bundan sonra, bütçe dâhil hiçbir teamüle
uymayacağımızı buradan açıkça ilan ediyoruz. Hodri
meydan! [CHP sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından alkışlar(!), AK PARTİ
sıralarından gürültüler]
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Tebrik ederiz!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, konu
uzamasın diye bir cümleyle özetliyorum. Dünkü oylamadan rahatsız
değiliz, bugün de yapsınlar, biz buradayız. Sadece isterdik ki
dün bu yoklamanın yapıldığı anda İYİ
PARTİ buradaydı; girmedi, CHP buradaydı; girmedi. Ben bunu
kamuoyunun takdirine bırakıyorum Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
Sayın Öztürk, 60a göre mi söz talep
ediyorsunuz, sataşmadan mı söz talep ediyorsunuz?
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sataşmadan.
BAŞKAN Kürsüye buyurun lütfen.
İki dakika süreniz var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne dedik de
sataştık Sayın Başkan?
3.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerinde İYİ PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Süremi sonuna kadar kullanmayacağım
ama AK PARTİ Grup Başkan Vekili başka bir partinin yoklama
talebine bizim partimizin ismini de geçirdiği için cevap vermek istiyorum.
Dün iktidar partisinde grup toplantısı
vardı, maşallah hepiniz grup toplantısında
vardınız. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Biraz önce
Grup Başkan Vekiliniz sayıyı söyledi, 190 kişi. 291
milletvekili olan İYİ PARTİ değil, 291 milletvekili olan
sizlersiniz. Bizim sayımız 38 ama sizin burada 38 milletvekiliniz
yok, biz buradaydık.
Tezkereyle ilgili kısma gelelim
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Siz dün
burada mıydınız?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Beyefendi, siz
burada mıydınız?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Buradayız ama
Meclisi çalıştırma görevi iktidar partisinindir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bulunduğunuz hâlde katılmadınız.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Yoklamaya gelince,
yoklamayı talep eden Cumhuriyet Halk Partisi ama burada bulunmak zorunda
olan sizlersiniz. Komisyonlardaydık, diğer
bakanlıklardaydık. diye konuyu geçiştiremezsiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Siz
buradaydınız, niye katılmadınız?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bizim Azerbaycan
tezkeresine evet oyu kullanacağımızı biraz sonra
görürsünüz, hamaset yapmanıza gerek yok. Bu konuyla ilgili Meclisi
çalıştırmak zorunda olan sizlersiniz çünkü AK PARTİ Genel
Başkanı, dün, sizin milletvekillerinize öncelikle Meclisi
çalıştırma görevini verdi.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sizin göreviniz
ne?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Millet
size niye oy verdi? Millet sizi buraya niye gönderdi?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Daha önceki grup
toplantılarında da bunu ifade etti. Kendi Genel
Başkanınızın söylemesine rağmen, bir saat sonra
burada, Genel Kurulda yoksunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sizin göreviniz
ne, sizin göreviniz?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bizim görevimiz sizi
eleştirmek.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Meclisi engellemek
mi?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Meclisi
çalıştıracak olan iktidar partisi, İç Tüzük bunu söylüyor.
Azerbaycanla ilgili tezkerede ne cevap
vereceğimizi, evet oyunu kullanacağımızı biraz sonra
görürsünüz.(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Dün neredeydiniz?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Dolayısıyla
kendi Genel Başkanınızın size verdiği talimata uyun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Yasin Bey,
göreviniz ne sizin?
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayın lütfen,
tamamlayın Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bundan önce de
yoklamalarda topu topu 9 kişi burada bulunup yasa teklifinde 100e
yakın milletvekilinizin imzası olmasına rağmen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Dün
neredeydiniz?
BAŞKAN Son sözlerinizi alalım.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Kanun tekliflerine
100e yakın milletvekili imza atıyor, kanun teklifi
toplanmalarında burada 9 kişi bulunduğunuzda AK PARTİ Genel
Başkanının size verdiği cevabı hatırlayın ve
dünkü grup toplantısında sizlere Öncelikli göreviniz Meclisi
çalıştırmaktır. demesine rağmen, 190 milletvekili
burada, 101 milletvekiliniz nerede? (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan, söz talebiniz 60a
göre mi, sataşmadan dolayı mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 60a göre Sayın
Başkan.
BAŞKAN 60a göre yerinizden bir dakika
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sataşmadan, fotoğrafı ortaya koyup kapatmak istiyorum izin
verirseniz.
Bakınız, mesele Meclisi kim
çalıştıracak meselesi değil, zaten Meclisi on sekiz
yıldan beri kimin çalıştırdığı belli;
şimdiye kadar hiç geçmeyen bir kanunumuz yok, hamdolsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Onun dışında, üzüntümüz şu: Biz
sorumluluğu kabul ediyoruz; eksiksek tamamlayalım, kabul ediyorum ama
bakın, tüm vekillerimizin nerede olduğunun listesi bende diyorum
size, gelin vereyim. Kim nerede biliyoruz, tek tek biliyoruz; hastamız
var, Covid olan var, Bakanlıkta olan var vesaire. Fakat üzüldüğümüz
şu: Partiler bugün var, yarın yok. Ben bu ülkenin
evladıyım. Bir vekilin, Genel Kurulda olmasına rağmen,
yoklamada fiziken var olup da yoklamaya girmemesine ayıp diyorum,
ayıp! (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bir dakika arkadaşlar
CHP yoklama istediğinde, kanun gereği
-okudunuz ya Tüzükü- Tüzük gereği 20 kişi ayağa kalkar, yoklama
ister. İstediler mi? İstediler, baş tacı. On dakika sonra
ara verdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) 20 kişi
yok! O 20 kişi yok!
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) On dakika sonra ara
verdiniz.
BAŞKAN On dakika ara verdim, evet.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz 2nci yoklamaya
başladık; o yoklamada bir tek CHPli yok. O 20 nereye gitti?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Uçtu, uçtu. Buhar
oldu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu nasıl bir
anlayış? Fizik burada, kafa başka yerde; buna
itirazımız var Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, 60a göre yerinizden
Buyurun.
30.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bunu
bize kim söylüyor? On üç aylık kısa muhalefet döneminde, üçlü
koalisyon hükûmetine karşı her oylamada yoklama talep etmiş bir
siyasi partinin hiçbir 2nci yoklamaya girmemiş grubu söylüyor. Dönün,
bakın, bir tane örnek bulun. On üç aylık muhalefet döneminde 20 kişiyle
ayağa çok kalktınız -Bülent Arınç Grup Başkan Vekili-
ama 2nci yoklamada bir tanesini bana gösteremezsiniz. Bana Azerbaycan
konusunda kim akıl veriyor, kim? On üç aylık kısa muhalefet
döneminde Afganistana kuvvet yollanmasına hayır oyu veren AK
PARTİ Grubu söylüyor. (CHP sıralarından alkışlar) On
üç aylık kısa muhalefet döneminde, Kuzey Irak tezkeresine savaş
tezkeresi nitelemesi yapıp Grup kararı alamayız. deyip Grubu
serbest bıraktık. diyen Mehmet Şahinin sözcüsü olduğu AK
PARTİ söylüyor. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhuriyet Halk Partisinin
Kuzey Irak tezkeresine, Afganistan tezkeresine bırakın hayır
oyu vermesini, bütün tezkerelerdeki tavrı ortadayken, kendi muhalefet
döneminde millîliği aklının ucundan geçirmeyenlerin bize
çizecekleri millî bir hat, millî bir çerçeve yoktur.
Son sözüm: Sayın Bülent Turan, hani sen Dün
CHPden bazı milletvekilleri rahatsızlığını
söyledi, konuştum. diyorsun ya, o milletvekillerinin isimlerini
söylemezsen müfterisin, iftiracısın, yalancısın. Söyle o
isimleri. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bursada stada
Azerbaycan bayrağını almadınız Ermenistan
maçında.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
diyorum ki
BAŞKAN Sayın Turan, 60a göre mi
talebiniz, sataşmadan mı talebiniz? Bunu önce bir netleştirelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 60a göre Sayın
Başkanım.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Azerbaycan
bayraklarını toplattınız Bursa Stadyumunda.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğru söylüyor.
BAŞKAN 60a göre yerinizden bir dakika
veriyorum.
Buyurun.
31.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
izin verirseniz, CHP Grubundan haddim olmayarak tekrar yoklama davetinde
bulunmalarını istiyorum. Ardından tüm partileri de bu mezkûr
tezkereyle ilgili oylamaya davet ediyorum Sayın Başkanım.
Haydi yoklamaya buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadım
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 60a göre yerimden istiyorum.
Bu kadar İç Tüzük bilmemek, bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür.
Kesin tahsil yapmışsınızdır! (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu terbiyeye cevabım
yok Sayın Başkan, bu terbiyeye cevabım yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Elbette, olmaması
lazım zaten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp yani.
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen
kişiselleştirmeyelim ve söyleyeceğinizi 60a göre söyleyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özür dilerim.
BAŞKAN Buyurun.
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ana
muhalefet partisinin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
temiz bir dile davet edin. Özgür Bey'i temiz dile siz
çağıracaksınız Sayın Başkan, bu da göreviniz
sizin.
BAŞKAN Evet, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir kere, sen, ben
konuşurken ayağa kalkıp konuşamazsın Bülent Bey, sonra
söz isteyeceksin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
diyorum ki: Az önce
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, bir dakika dinler misin.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Diyorum ki: Her
tartışma başımızın tacı ama çok özür
diliyorum, çok özür diliyorum, az önce Oha! dedi, Yuh! dedi, şimdi de
başka bir şey. Kocaman doksan yedi yıllık parti bu mu Allah
aşkına? Bu nasıl parti ya? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oha! demedim, Yuh! dedim.
BAŞKAN Sayın Turan, eğer sükûnet
içerisinde bir tartışma sürdürebilirsek
arkadaşlarımızın söylediklerini de anlayabilirim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerçekten kürsüden alandaki
konuşmalar, Genel Kuruldaki konuşmalar duyulmuyor, gerçekten
duyulmuyor çünkü siz de konuşurken, Sayın Özel de konuşurken,
başka sayın grup başkan vekilleri de konuşurken çok yüksek
sesle uğultu yaşandığı için salonda, Divanda bulunan
arkadaşlarımın benim gibi duyduğunu düşünmüyorum,
onlar da duymuyor. Ben, bunları sizlerle aynı sıradayken çok
yaşadığım ve çok da kullandığım için
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Onun için, ben şimdi, Özele son
kez 60a göre bir söz veriyorum.
Lütfen bir sataşma yapmadan bu konuyu
kapatalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
kere Cumhuriyet Halk Partisinin görevi şu: Boşaltın salonu dünkü
gibi 35 kişi kalın, yoklama istemezsem namerdim, bakarım, 200
kişiden şüphem varsa yoklamayı isterim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 190 kişi, 190.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, benim hakkım, bu,
benim görevim.
İkincisi: Size bir şey söyledim.
Arkadaşlarım diyor ki: Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, gidip de
Bülent Turana partisinin kararını, tavrını
eleştirecek bir tane milletvekili yoktur. O ismi açıklamazsa
yalancıdır, iftiracıdır, müfteridir. Seni o isimleri
açıklamaya davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Külliyeye giden
CHPliye benzemesin bu!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
33.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konu uzamasın diye alttan alıyorum, toparlamaya
çalışıyorum.
BAŞKAN Bence de
karşılıklı konuşsanız daha iyi olur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özür bekliyorum
Sayın Başkan. Ama onun dışında
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne özrü ya!
Yalancısın o zaman. Sen önce grubumdan özür dile. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özel
Arkadaşlar
Sayın milletvekilleri, Sayın Turanı
dinleyelim lütfen.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
dün 190 kişinin oylaması varken ısrarla bugün 35 kişi
var. diyen mi yalancıdır, demeyen mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İlk oylamada 35 kişi
vardı, 35.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İkincisi: CHP
dediğiniz bizim düşmanımız değil, çok arkadaş
var, çay içiyoruz, dertleşiyoruz, kahve içiyoruz. Sadece bu konu da
değil, daha önce Sezgin Tanrıkulunun sizden bir eksik oy
almasından sonra çay içtiğimiz arkadaşlarımız
Nasıl bir parti hâline geldik de bu arkadaşlarımız oy
aldılar? dediler. İsim mi vermem lazım benim bunun için?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vereceksin! Vermezsen, bak
hepsi diyor ki: İftiracı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yüzden CHPdeki
kavgayı bilmemek için kör olmak lazım, sağır olmak
lazım; herkes biliyor fakat Yalancılık. derseniz, Sayın
Başkan, Katarda selam veren bir beyefendinin,
Cumhurbaşkanımızın tarzını, tavrını
videoda herkes görüp de onun altından -ufak değil- en ağır,
en kötü yalanlara sığınıp da siyaset
yaptığını zannedenler bize yalan dersi veremez Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın Özel.
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın CHP Grubuna ithamda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sır diye bir şey var. Sır nasıl bir şeydir, biliyor
musunuz? Ben uçakta giderken, telefonlar kapalıyken AK PARTİden bana
neler neler söyleyenler oluyor -kuvvetler ayrılığı, Meclisin
itibarı falan- birini gelip burada söylemiyoruz.(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Şimdi, Bülent Turan
çıkmış, CHP Grubu adına bu ithamı yapıyor. Ben,
onu davet ediyorum: Sen, dün gelip sana bunu söyleyen milletvekillerinin ismini
söyle; sen o sırrı kaldır, ben de partinizi eleştiren
milletvekilinin adını açıklayayım. Hodri meydan! Hadi
bakalım! (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Açıkla
hadi!
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:15.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram
ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentopun beraberindeki Parlamento
heyetiyle Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclis Başkanı Sahibe
Gafarovanın vaki davetine icabetle 18-20 Ekim 2020 tarihlerinde
Azerbaycana resmî ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1337)
13/10/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Sayın
Prof. Dr. Mustafa ŞENTOP beraberindeki Parlamento heyetinin Azerbaycan
Cumhuriyeti Milli Meclis Başkanı Sayın Sahibe Gafarova'nın
vaki davetine icabetle, 18-20 Ekim 2020 tarihlerinde Azerbaycan'a resmî
ziyarette bulunması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkeresini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19ncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/10/2020
tarihinde Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili tarafından,
kayıp kaçak elektrik kullanımı ve bu yönlü kullanım
nedeniyle oluşan zararın maddi boyutunun
araştırılması ile alacağın tahsili konusunda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15.10.2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
İYİ
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili
tarafından kayıp-kaçak elektrik kullanımı ve bu yönlü
kullanım nedeniyle oluşan zararın maddi boyutunun araştırılması
ve alacağın tahsili konusunda alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 14.10.2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
15.10.2020 Perşembe günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu
adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi adına söz almış
bulunmaktayım, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Tüketimde kural nedir? Aldığınız
ürün veya hizmet neyse onun bedelini ödersiniz. Siz marketten bir ürün
alırken size kasadaki diğer müşterinin aldığı
ürünün parasını ödetebilirler mi ya da mağazada bir ürünü çalan
bir kişinin çaldığı ürünün bedelini sizden tahsil edebilirler
mi veya size yansıtabilirler mi? Mümkün değil ama konu elektrik
hizmeti alma bedeli ise bu mümkün çünkü AK PARTİ başarısız
bir özelleştirme sonucu bunu mümkün kıldı. TEDAŞın
parça parça özelleştirilmesi sonucu dağıtım şirketleri
Zarar ediyoruz. diye dayatınca iktidar, tercihini vatandaştan yana
değil dağıtım şirketlerinden yana kullandı.
TEDAŞ özelleştirilirken hedef, kayıp kaçak oranlarının
azaltılması, tüketicinin korunmasıydı. Elektrik
faturasında daha az para ödeyeceksiniz. denilerek özelleştirmeye
kılıf bulundu ama faturalara indirim değil bindirim geldi.
Elektrik faturasına yansıyan kayıp
kaçak oranı yeni bir sorun değil. Enerji harici bedeller
arasında kayıp kaçak bedeli faturayı en çok yükselten miktar
olarak sıkıntı yaratmaktaydı, bu bir gerçek. Ancak, iktidar
özelleştirme yaparken dağıtım firmalarına bu durumu da
iletmiş ve Bölgenizdeki kaçağı önlemek, tahsil etmek ve ceza
vermek de sizin göreviniz. demiştir. Kısaca, eğer bir
dağıtım bölgesinde kayıp kaçak oranı fazlaysa bunun
bedeli de genele yayılmayacak, dağıtım şirketi kendi
bölgesinde bu soruna çözüm arayacaktı yani bölgesel tarifeye geçilecekti.
Ancak, iktidar her özelleştirmedeki başarısızlık gibi
TEDAŞ özelleştirilmesinde de
başarısızlığın faturasını dağıtım
şirketleri kanalıyla vatandaşa yüklemeye devam ediyor.
Kayıp kaçak yani başkasının kaçak olarak
kullandığı elektriğin bedeli faturasını düzenli
ödeyen gariban vatandaşın sırtına yükleniyor.
Değerli milletvekilleri, sizinle elektrik
tüketimi ve kaçak elektrik kullanımına ilişkin bazı
verileri paylaşmak istiyorum: EPDK tarafından hazırlanan 2019
Yılı Elektrik Piyasası Gelişim Raporunda yer alan
bilgilere göre 2019 sonu itibarıyla dağıtım sistemini
kullanan tüketici sayısı yaklaşık 45 milyon olmuştur.
En yüksek tüketici sayısına sahip bölgeler 5,13 milyonla
Boğaziçi, 4,28 milyonla Başkent Dağıtım bölgeleridir.
2019 sonu itibarıyla dağıtım şirketlerinin
bölgelerindeki toplam faturalarda tüketim miktarı 175,90 teravatsaat
olarak gerçekleşmiştir. En yüksek tüketim miktarına sahip bölgeler
24,78 teravatsaatle Boğaziçi, 15,49 teravatsaatle Toroslar Elektrik
Dağıtım bölgeleri olmuştur. En yüksek kayıp
oranları ise yüzde 51,32yle Dicle, yüzde 47,56yla Vangölü ve yüzde
21,64le Aras bölgelerinde gerçekleşirken en düşük kayıp
oranları ise yüzde 4,49la Trakya, yüzde 4,75le Çamlıbel, yüzde
4,82yle Uludağ Elektrik Dağıtım bölgelerinde
gerçekleşmiştir.
EPDK verilerine göre 2019 yılı için Dicle
bölgesinde kayıp oranı yüzde 51,32 olarak açıklanırken
Enerji Bakanlığına yöneltilen bir soru önergesine Bakanlık
aynı yıl ve aynı bölge için kayıp oranına Yüzde
58,37. demiştir. Görüldüğüne göre, devletin iki kurumu farklı
iki cevap vermiştir. Yine, elektrikte kayıp kaçak oranının
yaşandığı aynı bölgeye ilişkin olarak Dicle
Elektrik Dağıtım AŞ 2018 Faaliyet Raporunda yer alan
bilgilerde şunu demektedir: Dicle Elektrik Dağıtım AŞ
6 ilde yaklaşık olarak 22 milyar kilovatsaat elektrik
dağıtmıştır. Yüzde 54,64 kayıp kaçak oranına
göre yaklaşık 12 milyar kilovatsaat elektrik tüketiminin
tahsilatı yapılamamıştır. Piyasa takas fiyatına,
değerine göre tahsil edilemeyen bedel yaklaşık 3,6 milyar lira
tutarındadır. Bu ne anlama gelmektedir? 2018 yılında
sadece Dicle bölgesinde tahsil edilemeyen yaklaşık 3,6 milyar
liralık bedel, en düşük kayıp oranı olan Denizlideki
vatandaştan da Konyadaki vatandaştan da Sivastaki vatandaştan
da Bülent Turan Beyden de tahsil edilmektedir. Bu durumdan dolayı
faturasını düzenli ödeyen birçok vatandaşımız kanuni
yollardan hak arayışına girmiş, tüketici mahkemelerinde
alınan kararlarla elektrik faturalarında ödedikleri kayıp kaçak
bedelini geri almışlardır. Ancak, geçtiğimiz mart
ayında Resmî Gazetede yayınlanan bir Yargıtay kararıyla bu
hak da vatandaşın elinden alındı; Yargıtay, topu
Hükûmete attı. Kayıp kaçak bedeli ile diğer bedeller, yargılama
devam ederken yapılan kanuni düzenlemeyle ilgili tarifeler kapsamında
birer maliyet kalemi kabul edildi, tüketicilerden tahsil edilmesine yönelik
düzenleme yapıldı.
Son durum nedir? İktidar, 2013
yılında çıkardığı 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanunuyla kayıp ile kaçakların 31/12/2015 tarihinden
sonra geçerli olmak üzere bölgesel bazda faturalara
yansıtılacağını hükme bağlasa da yani fiyat
eşitleme mekanizmasındaki ulusal elektrik tarifesinden bölgesel
elektrik tarifesine geçileceğini söylese de elektrik
dağıtım firmalarının kayıp kaçakları
önleyememesi ve alacaklarını tahsil edememesi nedeniyle bu süre yine
kanuni bir değişiklikle 31 Aralık 2020 tarihine kadar
uzatıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz gün Sanayi Komisyonunun alt
komisyonunda görüştüğümüz, önümüzdeki günlerde Genel Kurula gelecek
olan bir kanun teklifiyle bu süre 2025 yılına kadar
uzatılacaktır, hatta bu süre sadece beş yılla sınırlı
kalmayacak, Sayın Cumhurbaşkanı dilerse bu süreyi beş
yıl daha uzatabilecektir. Dememiz o ki: Ey vatandaş, havada bulut,
sen elektrik faturasında indirimi unut.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı konuşacak.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu
belirtmekte fayda var: Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde elektrik dağıtımı yapan şirketlerin
hazırladıkları kayıp kaçak raporları gerçeği
yansıtmamaktadır. Sanki Türkiyede kullanılan kaçak
elektriğin yarısı Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde
gerçekleşiyor da herkese bunun faturası kesiliyormuş
algısı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Özellikle kayıp kaçak olduğu iddia edilen bölgelerde eski trafolar,
elektrik direkleri ve eski hatların varlığı kayıp
oranının zirve yapmasına neden olmaktadır. Kendi
sorumluluğu olan enerji nakil hatlarının modernizasyonunu
yapmayan, eski ve küçük çaplı trafolarla bölgeye elektrik vermeye
çalışan DEDAŞ bu kayıp kaçağın bizatihi
sorumlusudur. Global düzeyde, teknik olarak yüzde 7lik kayıp bütün
dünyada kabul edilebilir bir miktardır.
90lı yılların sonlarında
araştırmalar yapan Eskişehirli elektrik mühendisi bir dostum
müfettiş olarak İstanbula teftişe gönderilmiştir.
Bulduğu kaçak oranının sadece sanayi bölgesinde on günde 10
milyar TL yani bugünün 10 milyon TLsi olduğundan bahsediyordu. Bu dostum
geri çağrılıp İyi görev yaptın. denilerek
teftişin durdurulduğunu anlatmıştı. Yine, ahbap
çavuş ilişkileri ve iktidarın koruması altında
faturalardan üç sıfır hatta altı sıfır
silindiğinden de bahsederdi. O dönem kayıp kaçak oranı ise
Türkiyede yüzde 25 oranında idi. Peki, sorulması ve açığa
çıkarılması gereken soru nedir? Üretilen toplam elektriğin
yüzde kaçı doğu illerinde üretilmektedir? Üretilen toplam
elektriğin yüzde kaçı doğu illerinde tüketilmektedir? Bunun
açığa çıkarılması gerekir. Kayıp
kaçağın enerji nakil hatları uzadıkça arttığı
bir gerçektir.
Velev ki doğuda evsel kullanımda kaçak
yüksek; bu insanlar yoksulluklarından, yokluklarından, her gün artan
fahiş elektrik fiyatları yüzünden bu yola tevessül etmiş
olabilirler. Peki, sermaye sahiplerinin, sanayicilerin kaçak
kullanımına ne diyeceksiniz? Onların gerekçesi ne acaba?
EPDKnin yüzde 40 oranında kaçak elektrik
tespit edilen yerler için Dağıtım Sistemindeki
Kayıpların Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliği
mevcuttur. Buna göre, kayıp kaçak olan yerlerde ölçme ve kayıt
cihazı takılması var ama DEDAŞ bu husustan niçin muaf
tutulmuştur? Diğer bölgelerde elektrik dağıtmakla yükümlü
şirketler tüketiciye elektrik kesintisi durumunda tazminat ödüyorlar.
DEDAŞın yetersiz altyapısı yüzünden özellikle
kış aylarında günlerce elektrik kesintileri yaşanmaktadır.
Bu ölçme ve kayıt cihazlarından muaf tutulma aslında yetersiz
altyapının itirafıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaydalı,
tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bizler kaçak
elektriğin değil, sorumluluğunu yerine getirmeyen
şirketlerin faturasını ödüyoruz. Bunların
araştırılıp gerçeklerin ortaya
çıkarılmasını bizler de destekliyoruz. Buyurun, hodri
meydan, gerçeklerle yüzleşelim; olaya at gözlüğüyle değil,
geniş bir perspektiften bakalım.
Şimdi, bu önerge hazırlanırken bile
gene rakamlarda değişik algı operasyonu var. Mesela
Boğaziçinin 24,78 teravatsaat, Torosların 15,49 teravatsaat
yazılırken niçin Dicleninki kilovatsaat cinsinden
yazılmıştır? Bunun rakamı şişirmekten
başka bir gerekçesi yoktur. Peki, şunu da ben sormak isterim: Dicle
Elektrikin de teravatsaatte 22,1 terevatsaat tutuyor. Nüfus kesafeti ve
sanayinin dağılımını düşündüğünüz zaman bu,
Boğaziçinin bir altı, Torosların üstü oluyor, Toroslarda
15,49ken Diclede 22,1; bence doğru bir rakam değildir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili
Sayın Tahsin Tarhan.
Buyurun Sayın Tarhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİnin
elektrikte kayıp kaçakla ilgili olarak vermiş olduğu grup
önerisi hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şu an Sanayi ve Teknoloji Komisyonunda
görüşülen Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle kayıp
kaçağın ulusal tarifeyle tahsili beş yıl daha uzayacak.
Yetmedi, Cumhurbaşkanına beş yıl daha uzatma yetkisi
veriliyor. Kanun bu hâliyle yasalaşırsa 2013te başlayan ulusal
tarife 2030 yılına kadar uzayacak. Böyle adaletsizlik olur mu
sayın milletvekilleri? Devlet ve yandaş şirketler işini
düzgün yapmadığı için vatandaş neden daha fazla fatura
ödemek zorunda kalıyor?
Yargıtay 2014te karar verdi, abone, kayıp
kaçağın bedelini ödemek zorunda değil ama sizler ek bir madde
getirerek vatandaşın hakkını gasbettiniz.
Değerli milletvekilleri, soygunun belgesi
burada: Vatandaş 5 liralık elektrik kullanmış,
yanlış duymadınız 5 lira, fatura bedeli 50 lira. 5
liralık elektrik kullanmış vatandaş, fatura bedeli 50 lira.
Böyle adaletsizlik olur mu, size soruyorum değerli milletvekilleri?
Sürekli işte Güneydoğuda çok fazla kaçak kullanılıyor deniliyor.
Baktığımız zaman ulusal tüketim 291 milyar kilovatsaat,
Güneydoğu bunun sadece yüzde 6sını kullanıyor değerli
milletvekilleri.
Elektrik dağıtım ihalesini alan
şirketler altyapıya yatırım yapmadığı için
bugün kayıp kaçak bedelini tartışıyoruz, oranların
yüksekliğini tartışıyoruz değerli milletvekilleri.
Gerçekten üzücü, baktığımız zaman bugün sürekli
Güneydoğuyu suçluyoruz değerli milletvekilleri. Urfada 100 dönüm
arazisi olan bir vatandaş 70 bin lira elektrik parası ödüyor, bunun
35 bin lirası vergi. Nasıl üretim yapacak? Sanayide enerjinin
maliyeti yüzde 15, vergi oranı yüzde 100. Eğer biz bu ülkede üretimi
artıracaksak gelir vergisini düşürmeyelim; gelin, üretimdeki
maliyetleri gidermek için enerji fiyatlarından vergi almayalım,
çiftçiye destek verelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup önerisi
üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Nevzat Şatıroğlu.
Buyurun Sayın Şatıroğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubum adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle elektrikte teknik ve teknik olmayan
kayıp oranlarının özellikle dağıtım
özelleştirmelerinin tamamlandığı 2013 yılından
bugüne kadar ciddi oranda azaldığını ifade etmek isterim.
Yüksek kayıplı üç dağıtım bölgesine ve Türkiye
ortalamasına şöyle bir baktığımızda, altı
tane vilayetimizi kapsayan Dicle Elektrik Dağıtım Bölgesinde
2013 yılında yüzde 76 olan kayıp kaçak oranının 2019
yılına geldiğimizde yüzde 51e düştüğünü, yine, 4
ilimizi kapsayan Vangölü Elektrik Dağıtım Bölgesinde 2013
yılında yüzde 64 olan kayıp kaçak oranının 2019a
geldiğimizde yüzde 47e düştüğünü görebiliriz. Yine, yüksek bir
oran olan Aras Elektrik Dağıtım Bölgesinde -ki 7 vilayetimizi
kapsamaktadır- 2013 yılında yüzde 38 olan kayıp kaçak
oranı 2019 itibarıyla yüzde 21lere düşürülmüştür. Türkiye
ortalamasına baktığımızda ise 2013 yılında
tüm dağıtım özelleştirmeleri tamamlandığı
tarihte yüzde 16 olan Türkiye ortalaması 2019 itibarıyla yüzde
11lere düşürülmüş, ciddi bir başarı
sağlanmıştır.
Sayın hazırun, teknik kayıplara dünya
ölçeğinde baktığımızda iletim
kayıplarının yüzde 2-3 oranında olduğunu görürüz. Ki
ülkemizde de TEİAŞın kayıp kaçak oranı yüzde 2
düzeyindedir. Yine, dağıtım şebekeleri için teknik
kayıp oranının yüzde 6-7 olduğunu düşündüğümüzde,
ülkemizde de teknik kayıpların dağıtım bölgelerimizde
yüzde 6-7 olduğunu ifade etmekte fayda olduğu kanaatindeyim.
Önerge sahibi Sayın Yasin Öztürk ifadesinde
kaçak kullanımı engellemek için uygulanan para cezalarının
yeterli olmadığını ifade etmektedir. Oysaki bu para
cezalarının yanı sıra hâlihazırda teknik ve teknik
olmayan kayıplarla ilgili olarak EPDK tarafından ve
Bakanlığımız tarafından ciddi bir mücadele
yürütülmektedir. Bu kapsamda dağıtım bölgeleri özelinde AR-GE
projeleri geliştirilmiş, şebekeye ilave yatırımlar
yapılmış, eskiyen şebekeler, eskiyen
kablolarımız, trafolarımız büyük bir oranda
tamamlanmıştır. Kayıpların azaltılmasına
yönelik mevzuatsal düzenlemeler yapılmış ve
dağıtım şirketlerine yıl bazlı kayıp kaçak
hedefleri verilerek bu hedefi tutturamayan şirketlerin bu maliyetlere
katlanması öngörülmüştür.
Ulusal tarife uygulamasının tek sebebi
teknik ve teknik olmayan kayıplar değildir. Ulusal tarife, insani bir
ihtiyaç olan elektrik enerjisinin sosyal ve coğrafya ayrımı
yapmadan tüm vatandaşlarımızın aynı maliyette
alabilmesini sağlamak amacına matuftur.
Bütün dünya genelinde enerjinin maliyet
girdilerinden biri olan teknik ve teknik olmayan kayıplar, aynı
yatırım ve işletme giderleri gibi elektrik faturalarına
yansıtılmaktadır. Enerji Bakanlığı ile EPDK
tarafından yürütülen denetim çalışmalarıyla her yıl
yeniden belirlenen hedefler doğrultusunda kayıp kaçak oranları
her sene aşağıya doğru düşmeye devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla) İYİ
PARTİ Grubu tarafından verilen önergenin aleyhinde olduğumuzu
belirtir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunmadan önce bir yoklama talebi var, onu
karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Tığlı, Sayın Tarhan, Sayın Şeker, Sayın
Şevkin, Sayın Zeybek, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Başarır, Sayın Şahin, Sayın Arı, Sayın
Güzelmansur, Sayın Emre, Sayın Özcan, Sayın Ünlü, Sayın
Demirtaş, Sayın Keven, Sayın Sarıbal, Sayın Yüceer,
Sayın Köksal.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/10/2020
tarihinde Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili tarafından,
kayıp kaçak elektrik kullanımı ve bu yönlü kullanım
nedeniyle oluşan zararın maddi boyutunun
araştırılması ile alacağın tahsili konusunda
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
İYİ PARTİ grup önerisi kabul
edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline 60a göre birer dakika
söz vereceğim. İsimlerini okuyacağım sayın
milletvekilleri sisteme girsin lütfen: Sayın Durmuşoğlu,
Sayın Ünlü, Sayın Şimşek.
Sayın Ünlü buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, Osmaniye
ili Karaçay Mahallesinde beton santrali nedeniyle yaşanılan
mağduriyete ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Seçim bölgem Osmaniye merkezde yapılmakta olan
devlet hastanesi inşaatında kullanılacak beton için inşaata
yakın Karaçay Mahallemiz içinde bir beton santrali kurulmuştur.
Mahallede yaşayan hemşehrilerimizin şikâyeti üzerine
yaptığımız görüşmelerde, beton santralinin
çalışırken çevreyi çok fazla kirlettiği dile getirilmiştir.
Santralin meydana getirdiği kirlilik insan
sağlığını ciddi şekilde tehdit etmekte ve
santralin çevresindeki evlerin bahçelerinde yetişen sebze, meyve gibi
ürünler zarar görmektedirler. Bölgede yaşayan
vatandaşlarımız konuyla ilgili imza kampanyası
başlatarak durumu yetkili makamlara iletmiş fakat işletme ne
hikmetse birkaç saatliğine mühürlenmiş ve yeniden faaliyete
geçmiştir. Buradan yetkililerin ivedi olarak bölge
vatandaşlarımızın şikâyetlerinin dikkate
almasını ve bahsedilen santralle ilgili gereğini
yapmasını rica ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
36.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
15 Ekim 21inci Dönem Mersin Milletvekili Ali Güngörün ölümünün 6ncı
yıl dönümüne, pandemi nedeniyle zor durumda olan okul servisi sahipleri
ile çalışanlarının, kantin işletmecilerinin ve
kahvehane esnafının BAĞ-KUR borçlarının devlet
tarafından ödenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 15 Ekim 2014, Mersin
Milletvekilimiz rahmetli Ali Güngörün ölüm yıl dönümü. Ülkü Ocakları
kurucularından olan, Gençlik Kolları Genel
Başkanlığını yapan, partimizin Genel Başkan
Yardımcılığı görevinde bulunan ve 21inci Dönemde de
Mersin Milletvekili olarak ülkemize hizmet eden Ali Güngörü rahmetle, minnetle
anıyorum; nur içinde yatsın diyorum.
Sayın Başkan, tabii, pandemi süreci
içerisinde kahveciler, servisçiler ve kantinciler
çalışamamaktadır. Bu esnaflarımız gerçekten büyük
sıkıntı içerisindedir. Bu süreç içerisinde bunlar BAĞ-KUR
primlerini yatırıyorlar, hâlâ muhasebe ücretlerini ödüyorlar ve
birçok vergi kalemini de ödemek durumunda kalıyorlar. Devletimiz birçok
esnafımıza destekte bulundu, ben özellikle, kahveciler için,
kantinciler için -okulların kapalı olmasından dolayı
aylarca çalışamadılar- ve yine, servisçiler için -hâlâ
çalışamıyor birçoğu- çalışmadıkları
süre zarfındaki BAĞ-KUR borçlarının devletimiz
tarafından ödenmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
37.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününe
ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü. Tohumdan
hasada, tarladan sofraya, tarımsal üretimin her aşamasında
kadın çiftçilerimizin emeği çok büyüktür. Ben de bir çiftçi
çocuğu olarak biliyorum ki Anadolu kadını sırtında
bebeği, elinde çapasıyla daima toprakla hemhâl olmuştur. Toprak
ve kadın sevginin ve merhametin sembolüdür, yaşamın
kaynağıdır; o yüzden toprak ana deriz. AK PARTİ olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, ülke ekonomimizin göz bebeği olan tarım sektörüne
hep öncelik verdik ve vermeye de devam ediyoruz.
Toprağımızı koruyan, alın teriyle ülke ekonomisinin
kalkınması, büyümesi ve gelişmesine katkı sağlayan,
her mevsimde çalışmayı ve üretmeyi kendine görev sayan
kadın çiftçilerimizin Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutluyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 14/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Kobani protestolarıyla ilgili yargı sürecinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
15/10/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/10/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
14 Ekim 2020 tarihinde Siirt Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(9165 grup numaralı) Kobani protestolarıyla ilgili yargı
sürecinin tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 15/10/2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Kobani protestoları sırasında
sayıları bir türlü netleştirilemeyen çok sayıda
yurttaşımız yaşamını yitirdi, çok sayıda
yurttaşımız yaralandı, linç olayları
gerçekleştirildi, kamu malı zarar gördü. İşte, biz bu
olayların siyaset malzemesi yapılmaması için bir Meclis
araştırması açılmasını istiyoruz. Gerçekten bu
olayların aydınlatılmasını istiyorsanız buyurun
destek verin. Birlikte mağdurları dinleyelim, mağdurların
yakınlarını dinleyelim, o dönem görev yapan kamu görevlilerini
dinleyelim, her türlü bilgi ve belgeyi inceleyelim, varsa görüntülerini de
inceleyerek bir rapor hazırlayıp kamuoyunu aydınlatalım.
Bakın, gerçekten olaylar sırasında
kaç kişinin yaşamını yitirdiği bile bilinmiyor. Hürriyet
gazetesi 6 Kasım 2014te diyor ki: 50 kişi öldü. Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan Haziran 2015te seçim çalışması
sırasında diyor ki: 53 kişi öldü. Anadolu Ajansı 7 Ekim
2015te 2si polis 31i yurttaş, 33 kişi öldü. diyor. İnsan
Hakları Derneği raporlarında ölen kişi
sayısını 46 olarak açıklıyor. Cumhuriyet
savcısı da en son yeni bir rakam söyledi, dedi ki: 37 kişi
öldü. Evet, Kobani protestoları sırasında yaşamını
yitirenlerin sayısını da bilmiyoruz. Ayrıca bu
olayların tamamıyla ilgili bir soruşturma var mı, yok mu,
bu konuda da bilgi sahibi değiliz. Bildiğimiz kadarıyla 3 tane
soruşturma var, bu soruşturmalar da davaya döndü. 2si
Diyarbakırdaki protestolar sırasında yaşamını
yitiren HÜDA PAR üye ve sempatizanlarının yaşamını
yitirdiği soruşturma dosyası, 1i Vandaki soruşturma
dosyası, 1 tanesi de Ekrem Kaçaroğlunun yaşamını
yitirdiği İzmirdeki dosya. Yalnız savcının
söylediği bilgileri esas alsak bile geriye kalan 31 kişiyle ilgili
herhangi bir soruşturma yoktur. Şimdi diyeceksiniz ki:
Bağımsız yargı var, bağımsız yargı
iş başında. Çok açık söyleyelim, bu ülkede
bağımsız bir yargı yok. Amerikanın Iraka müdahalesi
sırasında anımsarsanız gazeteciler için kullanılan bir
tabir vardı iliştirilmiş gazeteciler diye. Askerlerin
araçlarında, askerlerle birlikte, askerlerin gözünden haber yapan
gazeteciler için söylenirdi. Bugün, ülkemizdeki yargı için söylenebilecek
en iyi kavram kanımca iliştirilmiş yargı
olmalıdır. Çünkü iktidarın dolmuşuna binmiş,
iktidarın gözünden bakan bir yargı var; bunun aksini hiç kimse
söyleyemez.
Bakın, size birkaç resim göstereceğim: Bu,
Amerikan Yüksek Mahkemesi, herkes görmüştür. Amerikan Başkanı
konuşuyor, karşısında Başkan Yardımcısı
ve bakanlar, hemen yanında yüksek yargı mensupları var. Bütün
bürokratlar ayakta, yüksek yargı mensupları oturmuş, hatta bizde
saygısızlık olarak addedilebilecek bacak bacak üstüne
atmış Başkanı dinliyorlar. Peki, bizde nasıl? Bizde
işte böyle: Önünü iliklemiş, şöyle el sallayan yüksek yargı
mensupları, eğilmiş yüksek yargı mensupları;
görüyorsunuz, Cumhurbaşkanının karşısında çay
toplayan yüksek yargı mensupları. Bizdeki yüksek yargının
durumu budur, buradan bir adalet çıkmaz çünkü bağımsız bir
yargı söz konusu değil.
Bakın, çok uzatmak istemiyorum ama birçok soru
sordum, diyoruz ki her düzeyde soru soruyoruz: Kobani protestoları
sırasında öldürülen en az 37 kişinin failleri kimler? Cevap yok.
Bu cinayetlerin tamamıyla ilgili -ki silahla öldürüldü hemen hemen hepsi-
bir idari cezai soruşturma var mı? Bakanlıklardan cevap yok. Katledilenlerin
büyük bir bölümü HDP üyesi veya sempatizanı; bunlarla ilgili bir
soruşturma var mı, özellikle mi soruşturmuyorsunuz? diyoruz,
cevap yok. Katledenler değil, olayların mağdurları
sorgulanıyor. diyoruz yine cevap yok. Varsa yoksa HDPyi hedef gösterme,
HDPlileri suçlama, HDPliler hakkında soruşturma başlatma.
Kobani düşmedi diye mi HDPliler hakkında
soruşturma başlatıyorsunuz. Kobani IŞİDin eline
geçmedi diye mi HDPliler hakkında soruşturma
başlatıyorsunuz? Kürtlerin, bu dünyada bir şeye sahip
olmasından bu kadar mı rahatsızlık duyuyorsunuz? Kobaninin
Suriyedeki, İrandaki, Iraktaki, Türkiyedeki ve dünyanın dört bir
yanındaki Kürtleri ruhen birbirine yaklaştırdığı,
aynı duyguları paylaştığı için mi bu kadar
rahatsızsınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Hani kardeştik, hani etle tırnak gibiydik,
hani biz ne kadar Kürtsek siz de o kadar Türktünüz. Kardeşlikten
anladığınız bu mudur? İnsanları katledenleri
değil Bunun hesabı sorulsun. diyenleri soruşturuyorsunuz
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin HDP grup önerisi üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, HDPli hatip konuşmasının sonunda Kürtler ne kadar
Kürtse biz de o kadar Kürtüz, Türkler ne kadar Türkse Kürtler de o kadar
Türktür. diye Sayın Başbuğumuzun, rahmetli, cennetmekân
Alparslan Türkeş Beyefendinin sözünü hatırlatarak buna
inanmadığını ve bu noktada bunun tersine birtakım
eylemler ve işlemler içerisinde olunduğunu ifade etmiştir. Bir
sefer, Milliyetçi Hareket Partisinin lideri, kurucusunun ifade etmiş
olduğu sözden, Milliyetçi Hareket Partisi gönülden, bilerek ve isteyerek
bu yolda devam etmektedir; bunun altını çizmek istiyorum. Fakat
şunu, Türkiye Cumhuriyeti devletinde bu manada sistematik Kürt
düşmanlığı, Kürt karşıtlığı, etnik
bir ayrıştırma ve ayrışma duygusunun tarihin hiçbir
döneminde olmadığını ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Türkiyenin her
tarafında birtakım keyfî uygulamalar, birtakım hukuka
aykırı fiiller tarihimizin her döneminde olmuştur. Bunları
sadece bir etnik gruba karşı, sadece bir mezhebe karşı
devletin bilerek ve isteyerek sistematik bir şekilde yapmış
olduğu eylemler olarak tarif etmek meseleyi çarpıtmaktır, büyük,
sinsice bir oyundur. Bu oyuna Türkiyenin gelmemesi gerekiyor fakat HDPnin ısrarla
bu meseleyi Kürtlük-Türklük temelinde değerlendirip Türkiyede bir
kardeş kavgasını körükleyecek faaliyetler içerisinde
olduğunu biz buradan büyük bir ibretle takip ediyoruz. Bunlar bizim
adımıza şaşırtıcı faaliyetler değil.
Çünkü biz HDPnin siyasetini ve siyasetinin hangi noktalardan temellendirildiğini
çok iyi biliyoruz. Burada, biz samimiyetle Türkü, Kürtü
ayırmadığımızı hayatımızla da,
siyasetimizle de her türlü alanda bunu ispat edebilecek durumdayız. Birisi
çıkar der ki: Biz, et ile tırnağız. bunu samimiyetle
gönülden söyler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirelim lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz et ile
tırnak ifadesinden alınırsınız tırnakı
Kürt olarak ifade edip bazı fitneciler, efendime söyleyeyim, et
Türkmüş de tırnak kesildiği zaman devamlı
kısaltılan taraf Kürtler oluyormuş; böyle bir şey yok,
böyle bir durum yok. Türk milletinin içerisinde en ufak bir etnik
ayrımcılık duygusu söz konusu olamaz. Bu, devletimize de sirayet
etmiş bir şey değildir, şu anda da Türkiyede yapılan
şey budur.
Kobani eylemlerinin ne olduğunu bütün Türk
milleti bilmektedir, siz burada istediğiniz kadar anlatmaya
çalışın. Mesajlar da bellidir, olaylar da bellidir, nerelerden
talimat alındığı da bellidir. Bu noktada tereddüt
bulunmayan meselelerle ilgili olarak kendinizi meşru gösterecek,
kurtaracak bazı ifadelerle burada milletin gözünü karartmaya
çalışmayın, bunu asla ve asla kabul etmiyoruz.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Ben
bir çarpıtma yapmadım. Çarpıtıyorsunuz. diyerek bir
sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN Peki, yerinizden bir dakika veriyorum
60a göre.
39.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu
Tiryakinin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Grup Başkan Vekilinin hâlâ Bu sözün
arkasındayız. demesi sevindirici. Ben bu sözün arkasında
olmalarından mutluluk duyarım. Laf atmak için falan da söylemedim,
bunun gereğini yapmak gerekir diye söyledim.
Bakın, dost ve kardeş meselesi çok
yaygın kullanılan bir şey. Dost ve kardeş Pakistan dost
ve kardeş Azerbaycan dost ve kardeş Kıbrıs hatta yeni
bir tanesi türedi dost ve kardeş Katar. Bir kez de dünyadaki Kürtler
için birisi çıkıp bu Mecliste, bizim dışımızda
dost ve kardeş Kürtler desin.
Kobanede IŞİD katliamından kurtulmak
için, kadınlarını, çocuklarını kurtarmak için mücadele
edenlere sadece dost eli uzatılsın diye dünyadaki Kürtler ayağa
kalktı. Hiç kimsenin piyonu değildi Kürtler, sadece
kardeşlerinin katledilmesine seyirci kalmadıkları için
sokağa çıktılar ve öldürüldüler. Provokasyon yok muydu? Varsa
araştırılsın diyoruz, söylediğimiz bu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, çok kısa
BAŞKAN Peki, Sayın Bülbül bir
sataşma yok ama size. Onlar da kendi fikirlerini açıkladılar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sataşmadan
dolayı açıklama yaptılar. Ben de açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, size sataşmadan 60a göre
sadece bir dakika, söz veriyorum, kısa bir açıklama yapın.
40.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bu noktada, Türkiyede ben bir riya söz konusu
olmadığını görüyorum. Çünkü böyle bir ayrım söz konusu
olsa
Biz Türkiyenin dışında yaşayan, Orta Doğuda
yaşayan Arapı, Kürt kökenlisi, Kürtü, Türkmeni, Ezidisi dâhil
olmak üzere hepsini bağrımıza bastık; yaşadıkları
sıkıntılara, efendime söyleyeyim, o sivil, masum insanların
yaşadığı zulme karşı Türkiye bütün
kapılarını açtı, bütün imkânlarını seferber etti.
Yunanistandaki kampları görüyorsunuz, rezalet!
Türkiye insani olarak yaşamaları için elinden gelen bir dünya gayret
gösteriyor. Bir gün daha, bu zamana kadar Allah rızası için
Türkiyeye teşekkür ediyoruz, ne güzel bir devletimiz var ki bu
mültecilere, sığınanlara dünyada örnek bir davranış
sergiliyor ve onlara yardım ediyor. demediler, sizler de demediniz. Bu
noktada Türkiye, dünya çapında takdiri hak eden bir ülke. Kürtünü kabul
etmiş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
efendim.
350 bin Kürt kardeşimize, bu topraklarda, o
süreçte Suriyenin kuzeyinden PKK/PYD-YPGnin özellikle sürdüğü Kürt
kardeşimize Türkiye bağrını açtı. Geçen burada bir
konuşmacınız ifade ediyor: Ezidiler size baktı, siz
kapılarınızı açmadınız. diye. Kobani
eylemlerinin iki ay öncesinde Türkiye yine Ezidilere karşı -Sincarda
olan, yaşayan Ezidilere karşı- kapılarını
açtı, onları bağrına bastı, kendi kamplarında
misafir etti. Bunlar hâlâ Türkiye'nin içerisindedir. Bu gerçekleri görmeden,
sadece ve sadece PKKnın Suriye uzantısı olan PYDnin meşru
gösterilmesi için bu tarz siyasetleri, bu tarz konuşmaları burada
yapmış olmak Kürtlüğe hizmet değildir, Kürtlüğe
kötülük etmektir. Biz bunu ifade ediyoruz ve kabul etmediğimizi, orada
oluşacak her türlü terör oluşumuna karşı Türkiye'nin
teyakkuzda olduğunu, buna müsaade etmeyeceğini de tekrar dile
getiriyoruz.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, MHP Sayın Grup Başkan
Vekili birkaç kez partimize yönelik ağır sataşmalarda bulundu,
ithamlarda bulundu; kısa süre içinde birkaç tanesine cevap vermek
istiyorum.
Birincisi; yani bu ülkede bir kardeş
kavgası olmasın diye, böyle bir ortam yaratılmasın diye en
fazla mücadele eden ve uğraşan partilerin başında
Halkların Demokratik Partisi gelir, bu çok açık ve nettir. (MHP
sıralarından gürültüler) Bakın, siz istediğiniz kadar
sesinizi yükseltin bütün politikalarımızla, bütün
uygulamalarımızla, bütün belgelerimizle,
yaptığımız her konuşmayla bu ülkede kardeş
kavgası yaşanmasın, bu ülkede yaşayan herkes; Türküyle,
Kürtüyle, Çerkeziyle, Lazıyla, Arapıyla, Gürcüsüyle farklı
inançlardan olan bütün halklarımız eşit koşullarda ve
barış içinde bir arada yaşasınlar diye mücadele eden ve
politika geliştiren parti, Halkların Demokratik Partisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu konuda
hiçbir şekilde tartışmaya açık değiliz, tutumumuzdan
ve kendimizden son derece eminiz, kendimize güveniyoruz, bu konudaki bütün
sataşmaları da aynen iade ediyoruz.
İkincisi; ya Etnik ayrımcılık
yok. deyip konuşuyorsunuz. Bu ülkede yılarca inkâr inkâr
politikaları sürdürüldü. Kürt yok dendi, Kürtçe yok dendi. Yıllarca,
cumhuriyet tarihi boyunca Kürt vardır ve Kürtçe vardır diye mücadele
edildi, uğraşıldı ve bugünkü noktaya böyle gelindi.
Nasıl etnik ayrımcılık yokmuş? Türkiyede etnik
ayrımcılık basbayağı vardı. Şimdi, biz,
etnik ayrımcılık olmasın, bu ülkede yaşayan herkes
eşit yurttaş olarak bir arada, barış içinde
yaşasın diye uğraşıyoruz; bunun için mücadele
ediyoruz, bunu da söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirelim artık.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) En az o
sataşmalar kadar ben de konuşma hakkımı kullanmak
istiyorum.
BAŞKAN Onlar kadar veriyorum efendim, ona
dikkat ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet, üçüncüsü
yani Sayın Grup Başkan Vekili, biz meşruiyetimizi sizden
almıyoruz. Hiç kimseye de burada kendimizi meşru göstermek için
uğraşmıyoruz. Biz, hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesi
veriyoruz. Hukuksuzlukları ve adaletsizlikleri ortaya çıkaralım
diye tartışıyoruz, gelin araştıralım diyoruz. Biz
meşruiyetimizi halktan alıyoruz, halktan, sizden değil ve asla
da bu meşruiyetimizi tartışma konusu yaptırmayız. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bütün seçmenlerimiz gider, Türkiyedeki bütün
eşit yurttaşlar gibi oylarını verirler ve 6,5-7 milyon
seçmenimizle, aileleriyle birlikte 20 milyona yakın insanın
meşru gördüğü bir siyasi partiyiz; bunu da
tartıştırmayız, onu da söyleyelim.
Üçüncüsü çok açık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Dörde
geldik.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Dört olduysa
dörde geleyim, olur.
Şunu da çok açık söyledik: Türkiyedeki
mültecilere, sığınmacılara yönelik olarak iktidarın
atmış olduğu doğru adımların hepsini biz
destekledik. Kapıları kapatın, kimseyi almayın demedik.
Kapılar açılsın, zorda olan bütün insanlar içeri gelsin. Kürt,
Arap fark etmez; Süryani, Ezidi, Müslüman fark etmez. Herkes buraya gelsin,
savaş çok acı bir şeydir ve kimse o acıdan dolayı
hayatını, ailesini kaybetmesin dedik. Asla o politikaların karşısında
tutum almadık ama yanlış yapıldığı zaman da
eleştirdik. Yanlış yapıldığı zaman ne
zamandı? Mürşitpınar Sınır Kapısı
düşüyor, Kobani düşüyor, orası kapanırsa içeride katliam
yaşanır dediğimizde, o dönemin Başbakanına, o dönemin
iktidarına bunları ilettiğimizde; kapılar
açılsın, insani koridor açılsın, insani yardım
yapılsın dediğimizde bunun için mücadele ettik. Kobani için
mücadele de aslında bu mücadeleydi esas itibarıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
Doğrulara doğru dedik,
yanlışlara yanlış dedik. Biz hiçbir zaman doğru olana
yanlış demedik, kayıtlara bakılabilir bu konuda, bu konuda
da söylediklerimiz çok açık. Kimsenin talimatıyla politika
oluşturmadık, kimsenin talimatıyla adım atmadık. Ne
yaptıysak Halkların Demokratik Partisinin yöneticileri,
milletvekilleri olarak hep birlikte yaptık. Dolayısıyla bu
Talimatla politika yapılıyor. Talimatla adımlar
atılıyor. hikâyelerinden de bir an evvel vazgeçin. Talimatla
yapılıyorsa bu, kim talimat verdiyse gidin, onları
yargılayın. Niye bizimle uğraşıyorsunuz o zaman? Biz
kendi özgür irademizle, doğrusuyla, yanlışıyla
politikalarımızı yaptık ve kararlarımızı
verdik. Yanlışlarımız yok mudur, vardır elbette. Bu
yanlışlarımızın da öz eleştirisini veririz,
bunları açık yüreklilikle konuşuruz ama ne yaptıysak
Halkların Demokratik Partisinin yöneticileri ve milletvekilleri olarak
yaptık; bunu da çok açık bir şekilde bir kez daha
vurgulamış olayım.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, sağ olun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, söz vereceğim
ama çok dikkatli dinledim, sadece kendilerini ifade etmeye
çalıştılar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bize yönelik
ifadeleri var.
BAŞKAN Size söz vereceğim ama şunu
söyleyeyim: Sadece kendilerini ifade etmeye çalıştılar, siz de o
doğrultuda bir konuşma yaparsanız bu tartışmayı
da bitirmiş oluruz diye düşünüyorum.
Buyurun.
42.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, HDP Grup Başkan Vekili Bir yerlerden talimat
aldığımızı ifade ediyorsanız talimat verenleri
yargılayın o zaman. diyor. Efendime söyleyeyim, bir suç
işlenmişse, hukukta, cezada, talimat veren de yargılanır,
talimat gereğince buna destek olan da bunun tahrik edicisi,
iştirakçisi, bu eylemi gerçekleştiren de yargılanır, hukuk
önünde hesap verir. Bu noktada kimin iştiraki varsa bunlar bu işlerin
sorumlusudur. Dolayısıyla talimat vereni de ayırmayız,
talimat gereğince hareket edenleri de ayırmayız bir noktada;
bunu baştan söyleyelim.
Şimdi, biz, bu noktada PKK terör örgütüyle
HDP'nin bağlı olduğunu, organik bir bağı olan parti
olarak gözükmese de siyasetini temsil ettiğini, siyasi olarak temsil
ettiğini biz ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) PYDye olan
yaklaşımda, PYDnin PKKnın Suriye kolu olduğu herkes
tarafından bilinirken, dünya çapında bunun biliniyor olmasına
rağmen, Eş Genel Başkanınızın PYDyi biz
arkamıza aldık. diye ifadeleri herkes tarafından biliniyorken,
en son Grup Başkan Vekilliğinizi yapmış olan Ayhan
Bilgenin, yine milletvekiliniz olan Altan Tanın HDP'nin PKK'yla
ilişkisi gizli saklı bir şey değildir, bu gayet
ortadadır, bunu herkes bilmektedir. Ben milletvekili olduğum zaman da
bunu biliyordum. ifadelerine rağmen, kendi içinizden olanların dahi
bu itiraflarına rağmen -bunu zaten biz yıllardır ifade
ediyoruz, söylüyoruz da- bunları gizlemeye, saklamaya
çalışmanın bir anlamı yok. Bu gerçeklikler ortadayken
bugüne kadar Türkiye'nin başına gelen hadiselerde, Türkiye'nin
yaşadığı acılarda, terör hadiselerinde teröre kurban
olanların, terörden zarar görenlerin yanında değil, o
teröristlerle beraber olduğunuzun her şekilde biliniyor olmasına
rağmen bugün burada kendi kendinizi meşru bir hareket olarak
göstermeye çalışmak, meşruiyetinizi milletten aldığınızı
ifade etmek, benim kanaatimce safsatadan ibarettir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hiç öyle
bir şey yok, öyle safsata falan; olur mu öyle şey ya! Halk oy
veriyor, tombaladan gelmedik buraya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, size de söz
vereceğim, bir saniye müsaade edin.
Bundan sonra söz talep edilmesi hâlinde
sataşmadan dolayı iki dakika olarak kürsüden söz vereceğim ve
süreyi de uzatmayacağım. Bilginize sunuyorum.
Şimdi size yerinizden söz veriyorum.
Buyurun.
43.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bakın, sizin Cumhur
İttifakında ortağınız var ya, siz Cumhur
İttifakındaki ortağınıza soracaksınız,
diyeceksiniz ki: Salih Müslim PYD Eş Genel Başkanıyken ona
kırmızı pasaportu neden verdiniz? Soracaksınız. (HDP
sıralarından alkışlar) Salih Müslime kapıları
açıp onun Diyarbakıra, Ankara'ya gelmesini neden
sağladınız? diye soracaksınız. Asya Abdullahın
bu Meclisin çatısı altına gelip, grup toplantısına
katılıp dinlemesine neden izin verdiniz? diye
soracaksınız. Yine o zaman PYD Eş Başkanı olan Asya
Abdullahın Diyarbakırda Nevroz mitingine gelip konuşma
yapmasına neden izin verdiniz? diye soracaksınız. Onların
hepsini soracaksınız. Neden onların Türkiye üzerinden Avrupaya
gitmesine izin verdiniz? diye soracaksınız. Şimdi, bütün bunlar
varken, bütün bunları konuşmak varken kalkıp bize bunları
sormayacaksınız. Sizin ittifak ortağınıza
soracaksınız. Birlikte iktidarsınız bugün, niye
sormuyorsunuz? (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İkincisi:
Yahu, Kobaniye insani yardım koridoru açılsın. diye mücadele
ettik, yirmi gün sonra yani 9 Ekimden sonra, 29 Ekimde insani ve askerî
yardım koridoru o dönemin başbakanı ve iktidarı
tarafından açıldı; sınırdan içeri peşmergeler girdiler;
80-100 konvoyluk bir araçla Kobaniye gittiler ve askerî elbiseleri içinde ve
askerî teçhizatla gittiler. Soracaksınız Neden izin verdiniz? diye;
bize değil, önce iktidar ortağınıza soracaksınız.
Onlara sormuyorsanız, susuyorsanız, o zaman siz de bunları
desteklemişsiniz demektir. O zaman da o günlerde de zaten siz sesinizi
çıkarmadınız buna. Ortada, sizin itiraz ettiğinize dair çok
fazla bir belge, bilgi yok zaten. Çünkü o günkü koşullarda Kürtlerin
IŞİDli barbarlar tarafından imha edilmesine, katledilmesine karşı
Türkiyede vicdan sahibi herkes itiraz ediyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla, o imhanın ve katliamın
gerçekleşmemiş olması önemlidir. Yani Bulgaristanda
yaşayan Müslüman Türkler soydaşımız ama Kobanide
yaşayan, Kuzey Doğuda yaşayan, Suriyede yaşayan Kürtler
yani bizim Diyarbakırda, Mardinde, Şırnakta, Vanda,
Bitliste, Bingölde, Hakkâride yaşayan Kürt
yurttaşlarımızın akrabaları, kardeşleri, onlar
bizim kardeşlerimiz, soydaşlarımız değil, öyle mi?
İşte, ayrımcılık budur, işte, bölücülük budur ve
siz bunun âlâsını yapıyorsunuz, ben de tam bunu
anlatıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Hepsi
kardeşimiz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
Şimdi, Sayın Bülbül, bir şey söyledim
biraz evvel
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Anlaşalım. diyorsunuz.
BAŞKAN Bir anlaşalım. Ya bir dakika
60a göre söz ya da sataşmadan iki dakika söz ama bunun sonu yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet.
BAŞKAN Bu tezleri günlerce burada
konuşsak, tartışsak bitiremeyeceğiz. Onun için takdiri size
bırakıyorum, nasıl arzu ediyorsanız;
uzatmayacağım süreleri çünkü.
44.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet, tabii, bu
tahammülsüzlüğü görmekte fayda var, bunu görmemizde yarar var.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yapmayın
ya! Tahammülsüzlük olur mu ya?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, ben,
konuşmamda Suriyenin kuzeyindeki kardeşlerimizi Türkiye kabul etti,
bağrına bastı. derken burada, kardeşimizdir,
soydaşımızdır hepsi, ne fark eder? Türkiye, onlara dünyada
hiç kimsenin, hiçbir devletin, hiçbir milletin göstermediği şefkati,
merhameti göstermiştir; hatta ve hatta IŞİDin ve aynı
zamanda o kahrolası PYDnin, PKKnın göstermediği şefkati
göstermiştir. Kim kimi aldatıyor burada? Gerçekleri konuşuyoruz
biz. 350 bin Kürt, PYDnin, PKKnın orada demografik
değişiklikler yapması ve kendi kurallarına, kaidelerine
uymadığı için Türkiyeye gelmek zorunda kaldı; yaşam
hakkı tanımadınız. O, bugün, IŞİDe çok fazla laf
söylediğiniz -efendime söyleyeyim- PYDyi arkalarken IŞİDe
karşı düşmanlığı yapıyorsunuz ama IŞİDlilerin
Rakkadan nasıl çıktığını BBC gösterdi. PYDnin
kontrolüne geçtiği zaman sözde IŞİDe karşı Rakkaya
harekât yapıyorlardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, bu turda ya bir
dakika ya iki dakika kürsüden vereceğimi söyledim ama bu son tur
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitireyim...
Nasıl yapalım Sayın Başkan?
BAŞKAN Ama bitiremeyiz bunu böyle, bakın
arkadaşlar da müdahale ediyorlar.
Siz devam edin o zaman, tutanaklara geçsin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cevap vermemiz
lazım.
BAŞKAN Peki, son bir dakika daha
açıyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, biz, netice itibarıyla orada IŞİD ile PYD
arasında nasıl bir al gülüm ver gülüm hesabı olduğunu çok
iyi biliyoruz. O bölgede IŞİDle savaşanlar, yarın
sakalını kesip PYD saflarında nasıl beraber oluyorlar
onları da biliyoruz. Bunlar kayıtlarla sabittir. (MHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, son olarak şunu söyleyeyim:
Milliyetçi Hareket Partisi yanlış gördüğü ne varsa her zaman,
her daim söylemiştir. Bizim için Ahmet Davutoğlu, o eylemler
sürecinde Serok Ahmet olmuştur. Bunu da daha bugün, daha bu hafta Genel
Başkanımız grup toplantısında o sürece atıfta da
bulunarak ifade etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisinin ne zaman, ne
söylediğine bakarsanız bunlarda hiçbir eksik
olmadığını görürsünüz. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, biraz evvel
sorduğunuz sorularla ilgili iktidar partisinden bir
arkadaşımız da söz istiyor, o da cevap vermek istiyor. O versin,
sonra siz en son toparlarsınız ve kapatırız konuyu.
Buyurun Sayın Can.
45.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün HDP Grubuna yönelttiği
sorulara cevap verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
MHP Grup Başkan Vekilimiz Levent Bey açık
bir soru sordu HDPye, dedi ki: Siz, PKKnın siyasi olarak
uzantısı mısınız? PKKyla bağınız
nedir? Buna bir cevap verin. dedi. Başka soruları bize yöneltmenin
bir anlamı yok, öncelikle siz buna bir cevap verin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Veremezler, veremezler. Onun bir cevabı yok.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Siz
İŞİDle olan bağlantınıza cevap verin.
BAŞKAN Sayın Oluç, son kez size söz
veriyorum. Lütfen, bir sataşma yapmadan.
Buyurun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Alavere, salavere, dalavere
Yine buraya geldik.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bakın önce
BAŞKAN Lütfen Genel Kurula seslenelim
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Söyleyecek hiçbir şeyiniz yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sen kürsüden
konuşuyorsun, ondan sonra alavere dalavere oluyor!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Tabii, öyle. Sanki hiçbir şey yok başka.
BAŞKAN Evet, Sayın Tiryaki, Grup
Başkan Vekiliniz konuşuyor. Lütfen, rica ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Alavere dalavere
yok bu işin içerisinde.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Var,
var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben
söylediğimi biliyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül, dinleyelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, temiz bir dil kullansınlar.
BAŞKAN Sayın Tiryakiyi uyardım.
Lütfen, Oluçu dinleyelim ve konuyu kapatalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, tekrar başlatır mısınız lütfen?
BAŞKAN Buyurun.
46.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün ve Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
birincisi, yani kusura bakmayın, sizin sorduğunuz soru
Yani ben, siz
niye alındınız anlamadım ama size de bir cevap vereyim
yani. Ya, IŞİDle sınırda al gülüm ver gülüm
fotoğraflarınızı unuttunuz mu siz? IŞİDle
sınırda al gülüm ver gülüm... IŞİDle sınır
ticareti yaptığınızı unuttunuz mu? (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) PKKya gel,
PKKya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Bağdadinin nerede öldürüldüğünü unuttunuz mu? Yıllarca IŞİD
terörizmini nasıl desteklediğinizi unuttunuz mu? Soruyorsunuz. Geçin
bunları, geçin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) PKKyla
bağınız var mı yok mu?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sıkıştığınızda, verecek cevabınız
olmadığında, ne zaman acz içine düşseniz, hiçbir soruya
cevap veremeyecek olsanız bunu gündeme getiriyorsunuz. Bunları geçin,
ben bunları yemem, başkasına anlatın bunları.
Şimdi onu geçin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ayhan Bilgene
cevap verin. Altan Tana cevap verin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) IŞİD,
size Cerablusun anahtarını teslim etti ya, size teslim etti. Daha
geçen gün burada Grup Başkan Vekilimiz Türkiye gazetesinin manşetini
gösterdi size Anahtar teslim Cerablus diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son bir dakika.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Anahtar teslim
Cerablus diye Türkiye gazetesinin manşetini size gösterdi. Anahtar
teslim diye sizin yandaş gazeteniz attı bunu. Yapmayın
şimdi böyle bir şeyi.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
IŞİD de PKK da aynı yere hizmet ediyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
dolayısıyla, bakın değerli vekiller, şunu söylemeye
çalışıyoruz: Biz bu meselelerin hepsini niye
tartışıyoruz? Kobani meselesinden çıktı, dedik ki: Bu
konu araştırılsın. Ya, biz araştırılsın
istiyoruz ya. Siz bizi suçluyorsunuz ya, biz diyoruz ki:
Araştıralım yahu. Bak, komisyonda siz
çoğunluktasınız, istediğiniz raporu da
çıkarırsınız. Biz demiyoruz ki: Araştırmayalım,
üstünü örtelim. Araştıralım. diyoruz, gelin
araştıralım, neyse ortaya çıksın. Biz bunu istiyoruz,
siz kaçıyorsunuz hep araştırmadan.
BAŞKAN Anlaşıldı Sayın
Oluç.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şu PKKya
bir gel, PKKya! Ya, olmadı ki, sorduğumuz soru PKKydı.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 14/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Kobani protestolarıyla ilgili yargı sürecinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6-7 Ekim
olaylarında kaybettiğimiz yurttaşlarımızı
saygıyla anarak konuşmama başlıyorum ve o
yurttaşlarımıza bir borcumuz var, gerçeklerin ortaya
çıkarılması için bu araştırma önergesine evet demek;
bunun üzerini kapatmak, bu konuyu istismar etmek değil, gerçekler neyse
tek tek araştırılıp ortaya
çıkarılmasını sağlamak.
Daha önce 10 Ekim Ankara Gar katliamı
araştırılsın. dedik, siz Yok,
araştırılmasın, gerçekler ortaya çıkmasın.
dediniz. Göz göre göre, telefonları dinlene dinlene, yolda kontrollere
takılıp yol verile verile geldiler, Türkiye Cumhuriyetinin en büyük
katliamını Ankaranın göbeğinde yaptılar ve siz Bunu
da araştırmayalım. dediniz. Bir insan araştırmadan
niye korkar? Gerçekler ortaya çıkmasın diye korkar, gerçekler ortaya
çıktığında rezil rüsva olacağı için korkar ve bu
konuyu da araştıralım, bütün gerçekler bütün çıplaklığıyla
ortaya çıksın. Siz oradan diyorsunuz ya işte Serok
Davutoğlu Serok Ahmet oldu orada. Niye Serok Ahmet oldu, bunu buyurun
açıklayın. Madem bazı gerçekler gizleniyor, birlikte araştıralım.
Milyonlarca EYTlinin sorunu
araştırılsın. dedik, Yok,
araştırılmasın. dediniz. İntihar edenler niye
intihar ediyor? Ülke büyük bir yıkıma doğru gidiyor,
araştırılsın. dedik
Daha dün bir taksici Boğaziçi
Köprüsünde taksisini bırakıp intihar etti ve hayatını
kaybetti.
Şimdi, Türkiyenin bu kadar sorunları
varken siz Bunları araştırmayalım. diyorsunuz. Suruç
katliamı, göz göre göre orada gençler katledildi, öldürüldü ve Onu da
araştırmayalım. dediniz. Hiçbir şeyi
araştırmayarak bütün gerçeklerin üstünü örttüğünüzü mü
zannediyorsunuz? Gerçekler bir gün mutlaka açığa çıkar ve o
gerçeklerin üstünü kapatmak isteyenler tarih önünde o utancı yaşamaya
devam eder.
Dün, Covid-19 salgınının yedinci
ayında Ölüyoruz, tükeniyoruz. diyen sağlıkçılar,
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi üyeleri, İbni Sina Hastanesi önünde açıklama yapmak
istediler. Tükeniyoruz, ölüyoruz. demek yasak; tükenmek, ölmek serbest ve
orada 7 yurttaşımız, o İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinden 7
yurttaşımız ters kelepçeyle gözaltına alındı.
Burada hep beraber sağlıkçıları alkışladık,
ama o sağlıkçılar dün ters kelepçeyle orada tek tek
gözaltına alındı, bu utanç da bize yeter. Bu
alkışladığımız sağlıkçılara
gösterilen bu muamele utanç tablosudur.
Her şeye diyorsunuz ki Tek bayrak, tek vatan,
tek millet. Ee, barolara gelince 2 baro, Türk Tabipleri Birliğine gelince
2 birlik; ülkede ne birlik bıraktınız ne dirlik
bıraktınız. Yeter artık, ülkeyi daha fazla bölmeyin. Daha
önce, ülkenin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı
vardı, onu partili Cumhurbaşkanı yaparak, bir Genel Başkanı
Cumhurbaşkanı olarak seçerek maalesef o birliğimize de çok ciddi
zarar verdiniz; meslek örgütlerini de bölmeyin daha fazla. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Meslek örgütleri
vatanı bölsün ama! Meslek örgütleri milleti bölsün!
ALİ ŞEKER (Devamla) Yedi ayda 40 bin
sağlık çalışanı, coronavirüse yakalandı ve 53ü
doktor 117 sağlık çalışanı hayatını
kaybetti. Daha iki gün önce Aydın Tabip Odası Başkanı
Doktor Esat Ülkü, bir Tabip Odası Başkanı maalesef coronavirüs
nedeniyle bu ülkede öldü ve onun öldüğü günlerde siz Türk Tabipleri
Birliğini bölmenin peşindesiniz. İnsanlar Ölüyoruz. diyor, siz
Bölüyoruz. diyorsunuz. Artık yeter, bölmeyin bu ülkeyi. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın İbrahim Yurdunuseven.
Buyurun Sayın Yurdunuseven. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri seyretmekte olan vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 6-8 Ekim Kobani
olaylarının yakın tarihimize kara bir leke olarak geçen 15
Temmuz darbe girişimine giden yolda kilometre taşlarından biri
olduğu tartışmasızdır. 15 Temmuz 2016ya kadar
ülkemizde yaşanan olayları hatırlayacak olursak,
oluşturulmak istenen kaos ortamının hangi amaca yönelik
olduğunu da anlamış oluruz.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
PKK ve KCK örgütünün elebaşları ve üyeleri ile HDPnin MYK üyeleri,
sosyal medya üzerinden toplumu ajite edecek şekilde insanları
sokaklara eylem yapmaya çağırmış ve bir tweetle süresiz
direniş çağrısı yapmışlardır. Bunun
sonucunda 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar
kesilmiş, kamu bina ve araçları ile iş yerlerine zararlar
verilmiş, sivil insanlara saldırılmıştır. Yine,
resmî rakamlara göre 197 okul binası yakılmış, 269 kamu
binası tahrip edilmiş, 1.731 ev ve iş yeri
yağmalanmış, 1.230 araç hasar görmüştür. Masumane bir
şekilde kurban eti dağıtan Yasin Börü ve
arkadaşlarıyla birlikte 40tan fazla vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, güvenlik güçlerimiz şehit olmuş,
326 polis-askerimiz ile 435 vatandaşımız
yaralanmıştır.
Demokrasilerde, teröre bulaşmadan, yakıp
yıkmadan, insanları yaralayıp öldürmeden toplantı ve
gösteri yürüyüşü yapmak en doğal haklardandır. Ancak,
yapılan çağrı ve ortaya çıkan sonuç açıkça terör ve
terör eylemlerine destek niteliğinde olduğunu da göstermektedir.
Anayasanın 26ncı maddesi, yine Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 10 ve 11inci maddeleri ve Birleşmiş Milletler
Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 19uncu maddesi düşünce ve
ifade özgürlüğünün şiddet içeremeyeceğini açık ve net
olarak ortaya koymaktadır. Bu çağrı sonucu oluşan olaylar
sonrasında bağımsız Türk yargısı olaya el
koymuş ve birtakım soruşturmalar açılmıştır.
Zamanaşımı süresi içerisinde de soruşturmalar devam
etmektedir. Olay tarihinde milletvekili olmayanlar yönünden soruşturma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/133816
soruşturma sayılı dosyası üzerinden devam etmektedir. Yine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına iletilen fezlekeler
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına
gönderilmiş ve 2016/35283 soruşturma numarasını
taşımaktadır. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının 2014/146757 soruşturma
sayılı dosyasındaki suç, devletin birliğini ve ülke
bütünlüğünü bozma, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini
gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme ve öldürmeye teşebbüs,
birden fazla kişiyle gece vakti suç örgütüne yarar sağlamak
maksadıyla yağma, cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden
yoksun bırakmaktır. 25/9/2020 tarihinde Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca bu soruşturma kapsamında
Ankara merkezli 7 ilde 82 şüpheli gözaltına alınmış,
17si tutuklanmış, 3 kişi de adli kontrol şartıyla
serbest bırakılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) 6-8 Ekim
olayları, ülkemizin varlığı,
bağımsızlığı, bütünlüğü ve toplumsal
barışını kardeşlik hukuku için ciddi anlamda tehdit
eden bir ihanet girişiminin adıdır, bu ülkede birlikte
yaşama kültürümüzü hedef almış bir ihanet girişimidir.
Bunlarla ilgili bağımsız yargı
kararını verirken elbette bizler siyasiler olarak bu hain
girişimi hayata geçirenlere, yardım edenlere milletimizin huzurunda
hesap sormaya devam edeceğiz. Sizi ve bizleri buraya milletvekili olarak
gönderen irade hepimizin demokratik kurallar çerçevesinde siyaset
yapmamızı istemektedir. Buraya öğretilmiş bir kinle gelip
milletin iradesinin tecelli ettiği bu çatı altında terör
destekçiliği şeklinde tavırla siyaset kimse yapamaz ve kimseye
de yaptırmayız. Bizler, Türküyle Kürtüyle, Çerkeziyle
Arapıyla, Alevisiyle Sünnisiyle bir ve kardeş olarak
yüzyıllardır bu coğrafyada birlikte yaşamış
kişileriz ve hâlâ da birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Sizlerin
öğretilen bu kinini bu coğrafyadaki çocuklarımıza,
kardeşlerimize aşılatmayacağız ve geçirmeyeceğiz
inşallah. Buradan açıkça ve net olarak da tekrarlıyorum: PKKsıyla,
DHKP-Csiyle, YPGsiyle, PYDsiyle, FETÖsüyle, kim olursa olsun, hangi terör
örgütü olursa olsun son terörist imha edilinceye kadar mücadelemiz devam
edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) Bu
vesileyle HDP grup önerisi aleyhinde oy kullanacağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir
sataşma var Sayın Başkan.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Terör
örgütlerine sataştı.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Terör örgütlerine
sataştı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Neydi sataşma Sayın Oluç?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Çağrımızın şiddet içerdiğine dair ifadeler
sataşma.
BAŞKAN Peki, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; burada
daha evvel de söylemiştim, tekrar söyleyeceğim, önce bir tanesini
ifade edeyim: Çağrımızın, o dönemde yapılmış
olan çağrının -hani sizin arkadaşlarınız da o
tweeti aldılar, kullandılar, söylediler daha evvelden- içinde
şiddet barındıran en ufak bir kelime yoktur kesinlikle.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sokakta
şiddet var, sokağa gel. diyorsun. Bu ne demektir?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yok, yok. Ben
bunları geçen gün de anlattım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Olur mu öyle
şey? Şiddete gel. demek gerekiyor mu? Kavgaya gel. diyorsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben
bunları geçen gün de anlattım.
Bakın, şimdi bu rakamlarla ilgili
çeşitli spekülasyonlar var.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sonuca bak.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kaç kişi
öldüyse hepsi bizim canımızdır dedik, Yasin Börü dâhil olmak
üzere hepsi bizim canımızdır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Öldür öldür,
Canımız. de.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kaç kişi
öldü? 37 mi, 43 mü, 54 mü? Bu rakamlar farklı şekillerde telaffuz
ediliyor. Fakat şunu söyleyeyim: Öldürülmüş olanların kaçı
HDPliyse yani 37yse 37nin 27si, 44se 44ün 37si; sayıları teker
teker sizin önünüze çıkartırız, kuralım araştırma
komisyonunu. Bunlar HDPlidir HDPli.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ya olmaz, PKK
daha çok öldürür ki daha çok düşmanlık olsun; PKKnın
varlık sebebi bu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, ben
şimdi isimler vereceğim size. Evet, HDPlidir. Neden öldürüldüler,
biz de bunun ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Fark etmez ki,
HDPliyi de öldürür, öbürünü de öldürür, herkesi öldürür.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama konuşturmuyorlar
Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, tamamlayalım.
Siz Genel Kurula hitap ediyorsunuz Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamam.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) PKK demek
öldürmek demek.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bu ne ya?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) PKK demek
öldürmektir. El kol hareketi yapma bana oradan!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bakın, efendim, biz o gün de sorduk, tekrar soruyoruz: O dönemdeki mülki
amirler, kaymakamlar, valiler, Emniyet müdürleri şimdi hangi görevde
bulunuyorlar?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) PKK demek
öldürmek demek, bunu öğrenin.
BAŞKAN Arkadaşlar, müdahale etmeyin,
bitirelim konuşmayı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çıkın
açıklayın, hangi görevde bulunuyorlar? Neden bu soruyu soruyoruz?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Savunduklarınız öldürmek demek, katillik demek.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şunun için
soruyoruz: Diyorsunuz ya 15 Temmuza hazırlıktı. diye, 15
Temmuza hazırlık idiyse o dönemin mülki amirleri, kaymakamları,
valileri ve Emniyet müdürleri şu anda hangi görevdeler ve kimlerdir?
Açıklayın bunu.
Açıklayın diyoruz, neden? Çünkü 15
Temmuzda Diyarbakırda, Şırnakta, Hakkâride tugay
komutanı olan, ordu komutanı olanlar 15 Temmuzda gelip burayı
bombaladılar ve siz onları sonra yargıladınız,
FETÖden yargıladınız, dolayısıyla şu anda
cezaevindeler. Şimdi, eğer 15 Temmuzun öncesiydi. diyorsanız
eğer 6-8 Ekim 2014 için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Peki, son cümlenizi alıyorum, bir
daha da uzatmıyorum Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Eğer böyle
diyorsanız, o zaman iş başında olan mülki amirleri,
kaymakamları, valileri, emniyet müdürlerini
açıklayacaksınız; ne yaptılar, ne ettiler,
konuşacağız ve İçişleri Bakanının
söylediği Güvenlik güçlerimiz içinde kontrol edilemeyen güçler var.
lafının ne olduğunu, bunların kimler olduğunu
açıklayacaksınız. Dolayısıyla, herhangi bir
şiddet girişiminde bulunulması çağrısını
asla yapmadık. Ve şunu hatırlatıyorum size:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sizin Genel
Başkanınız 9 Ekimde yaptığı konuşmada, 6-8
Ekimden bir gün sonra -2014ten bahsediyorum bakın- dedi ki: Bu eylemler,
bu yapılanlar esas itibarıyla çözüm sürecini hedeflemiştir. Siz
şimdi ne konuşuyorsunuz? Önce o gün konuşulanlara, söylenenlere
bakacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sizin Genel
Başkanınızın kendisi söyledi çözüm sürecinin
hedeflendiğini. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç,
anlaşıldığını düşünüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
aslında bu tartışmayı daha önce birkaç defa yaptık ama
çok bağırarak haklı olunmayacağını da söylemek
isterim. Sayın Grup Başkan Vekilinin bu kadar üst perdeden
konuşması hiçbir gerçeği kapatmaz. Bakınız, tekrar
oluyor çünkü aynı konular bir daha ifade edildi. Biz başından
beri diyoruz ki: 82 milyonun kardeşliği için kim ne
yapmışsa baş tacı fakat daha önce göstermiştim, 6 Ekim
sürecinden birkaç gün önce Öcalanın, ardından Bese Hozatın,
ardından Murat Karayılanın, ardından Cemil
Bayıkın benzer cümlelerle Sokağa çıkın. daveti var.
Bakın, 4 tane büyük terörist saydım. Hemen ardından HDPnin
resmî Twitter hesabından, hâlâ bugün kullanılan adresten
"Halklarımızı sokağa çağırıyoruz. diye
aynı ifadelerle var yani Öcalanı, Karayılanı taklit eden
aynı ifadelerle davet var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu davetin sonunda da
50ye yakın insanın ölümü söz konusu. Buradan böyle siyasi kavga
yapmayı, bir daha aynı şeyleri söylemeyi doğru bulmuyorum.
O yüzden sataşmaya mahal vermeden şunu söyleyeceğim: Bir defa
olsun arkadaşlar Pişman olduk, yanlış yaptık.
Haddini, niyetini aşan bir mesele oldu. desinler, kısmen
anlayalım ama bağırarak, itham ederek, o zamanki kardeşlik
vurgularımıza yan bakarak
Bu ithamları doğru bulmuyoruz
Sayın Başkan. (HDP sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir şey demedim ama.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayrıca, Sayın
Başkan, araştırma önergelerine katılmamak, o konuya hassas
olmadığımız anlamına gelmez.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Gelir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bazen gündem
yoğunluğu, bazen benzer araştırmalar olmuş olması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İstismar, bazen istismar
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne ayıp bir şey
ya! Ne ayıp bir şey ya!
BAŞKAN Sayın Turan, lütfen devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne ayıp bir şey
ya!
BAŞKAN Sayın Turan
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İstismar edeceksiniz, onu söylüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
bazen meselenin
yargıda olmasından, bazen tüm kamuoyunun takip etmesinden, benzer
gerekçelerle hayır denebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz 6-8 Ekim
olaylarını başlatan, destek olan, onlarca kişinin ölümüne
sebep olan kim varsa yargı karşısında hesap vermesini
istiyoruz ancak siyasi hesaplarla Meclis gündeminin meşgul edilmesini
doğru bulmuyoruz. İhtiyaçsa kurarız, 4 parti, 5 parti bir araya
geliriz, onu da kurarız. Bundan kaçtığımız,
korktuğumuz yok. Fakat şu anki gerekçemiz: Zaten devam eden büyük bir
operasyon var, konu yargıda takip ediliyor, biz de aynı hassasiyetle
takip ediyoruz Sayın Başkanım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Engel ne? Engel ne?
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 14/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Kobani protestolarıyla ilgili yargı sürecinin tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir söz istiyorum ama
Elimi kaldırdım ama görmediniz
herhâlde.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hem öleceğiz hem özür dileyeceğiz! Böyle bir dünya var mı?
BAŞKAN Sayın Oluç, ben bu konuda
yeterince müzakere yapıldığını düşünüyorum çünkü
üç gündür aynı müzakereleri tekrarlıyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tekrarlıyoruz ama bu söylendiği için cevap vermem gerekiyor.
Kısaca bir kayıtlara geçsin. Bir dakikalık bir şey
isteyeceğim.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sataşmayalım.
BAŞKAN O zaman tutanaklara geçmesi için
yerinizden bir dakika veriyorum, süreyi kesinlikle
uzatmayacağımı bilin.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamam,
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakın, bir şey söyleyeceğim,
diyorsunuz ki: Öcalanın daveti vardı. Yani nasıl davet etti,
nasıl getirdi mesajı, bilmiyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Size sormalı, size!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben şimdi
bir şey söyleyeceğim: Yapmayın
BAŞKAN Ama Sayın Oluç, Genel Kurula
hitap edin, kişiselleştirmeyin lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama bakın,
şunun için söylüyorum Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Avukata söylemiştir,
size söylemiştir, ne bileyim ben.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şunun için
söylüyorum: 9 Ekim sabahı, İmralıdan mesajı siz
getirdiniz, biz okuyalım diye, hatırlıyorsunuz değil mi?
Bunu söylüyorum ben size. Dolayısıyla Öcalanın Herhangi bir
provokasyona asla gelinmemelidir ve provokatörlerden uzak
durulmalıdır. mesajını siz getirdiniz. 9 Ekimde getirdiniz
efendim, 9 Ekimde. Diyarbakırda bunu Selahattin Demirtaş
çıktı, okudu. Bunu söylüyorum ben, hatırlatmak için söylüyorum,
kayıtlara girsin diye; polemik yapmak için söylemiyorum yani
hatırlatmak için söyledim.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bunları çok tartıştık. İnanın
rahatsızım tekrar etmekten ama ne yapmışsak 82 milyonun
kardeşliği için yaptık. O zamanki iyi niyeti, toplumun
verdiği krediyi keşke terörle arasına mesafe koymayanlar
değerlendirseydi de bugün biz Türkiyede artık terörü konuşmuyor
olsaydık, ölümleri konuşmuyor olsaydık. O yüzden O gün
yapılan şuydu, buydu. tartışmalarının çok
sığ olduğu kanaatindeyim ben.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Siz
yapıyorsunuz!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Öcalan nasıl
vermiş o bildiriyi, size sormalı, nerede ve nasıl verilmiş?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Siz
getirdiniz!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama bir daha diyorum: O
zamandan bu zamana kadar yapılan her şey kan akmasın diye
yapılmıştır Sayın Başkanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, mikrofonu açmanıza gerek yok, kayıtlara girsin diye
Sayın Turanın bu son söylediklerine aynen
katılıyorum. Biz de o dönemde ve bugün de kan akmasın, bir tek
kişi ölmesin diye uğraştık ve uğraşıyoruz.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
PKKyı lanetleyin o zaman, lanetleyin PKKyı!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla, yapılmış olan -doğrularıyla
yanlışlarıyla- bu sürecin değerlendirilmesi ve Kürt
sorununda da şiddetin sona ermesi ve bir tek kişinin bile ölmemesi
için
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
PKKyı lanetleyin!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
ortak iradeyle
davranılması gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Oluç
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) PKK
terör örgütünü lanetleyin!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu konudaki
sizin söyledikleriniz o anlamda doğrudur. Yanlış olan, bunu
Meclisteki bütün partilerin hep birlikte yapabilmesi için adım
atılamıyor olmasıdır. Biz de bunu destekliyoruz.
BAŞKAN Peki Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Adım
atılsın, bu sorunların barışçı, şiddetsiz
çözümünün adımları atılsın ve çözüm bulunsun istiyoruz.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN 3 sayın milletvekiline 60a göre
yerlerinden söz vereceğim.
Sayın Ataş
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
son yıllarda ciddi sorunlar yaşayan yerel televizyon
kanallarının TÜRKSATa ödedikleri kira bedellerinin Türk lirası
üzerinden alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yayın yaptıkları bölgelerin sesi,
gözü, kulağı olan, bölgelerindeki olayları dünyanın dört
bir yanındaki izleyicilerine ulaştıran yerel televizyon
kanalları son yıllarda ciddi sorunlarla boğuşuyor. TÜRKSAT
üzerinden yayın yapan yerel televizyon kanalları, kira bedellerini
dolar üzerinden ödemektedir. Önceki yıllarda kira bedelleri için 5,60
TLye sabitlenen döviz kurunun 7 TL olarak güncellendiği bilgisi kanallara
verildi. İktidar, yerel televizyon kanallarına destek vermesi
gerekirken bu uygulamalarla kanalların yayın yapmalarını
daha da zorlaştırmaktadır. Kanallar bu gidişle
ekranlarını kapatacaktır.
Bu bakımdan, kanalların TÜRKSATa
ödedikleri kira bedellerinin TL üzerinden alınmaya başlaması
kanallarımızın yayın hayatını devam ettirebilmesi
açısından son derece önemlidir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
49.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Adalet ve Kalkınma Partisinin 14 Ağustos 2001
tarihinde milletin umudu olarak kurulduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) AK
PARTİmiz, 14 Ağustos 2001 tarihinde bu milletin umudu olarak
kuruldu. AK PARTİnin mayasını milletimiz attı, hamurunu
milletimiz yoğurdu, kumaşını yine milletimiz dokudu. Bir
yıl gibi kısa bir sürede 3 Kasım 2002 seçimleriyle yine
milletimiz iktidara getirdi. Tek başına, iş başına.
diyen milletimizle çıktığımız bu uzun, ince ve
meşakkatli yolculukla on sekiz yıllık iktidarı geride
bıraktık. Üyesinden delegesine ve teşkilat yöneticilerine kadar
AK PARTİde vazife üstlenen tüm arkadaşlarımızın
amacı, can borcumuz bulunan aziz milletimize ve ülkemize hizmet etmek
oldu. Şeyh Edebalinin tavsiyesini kendimize rehber edinerek daima
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla
çalıştık. Türkiyeyi tarihinin en büyük
yatırımlarıyla, kalkınma ve demokrasi hamleleriyle
buluşturduk. Milletimizle birlikte tüm farklılıkları
kucaklayarak temelinde kardeşliğin, dayanışmanın ve
barışın olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köksal
50.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Ankara-Polatlı-Afyonkarahisar-Uşak-Manisa-İzmir
Demir Yolu Projesine ait tutarların Cumhurbaşkanlığı
yatırım programı ile Ulaştırma Bakanlığının
yatırım programında farklı olduğuna ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Cumhurbaşkanlığı 2020 Yılı
Yatırım Programında Ankara-Polatlı-
Afyonkarahisar-Uşak-Manisa-İzmir Demir Yolu Projesinin
karşısına toplam tutar olarak 7 milyar 125 milyon 69 bin Türk
Lirası yazılmıştır. 2019 yılı sonuna kadar
harcanan kaynak 3 milyar 432 milyon 664 bin lira, 2020 yılı için
yatırım tutarı ise 456 milyon 56 bin lira olarak görünmektedir.
Aynı projenin Ulaştırma Bakanlığının resmî
yatırım programındaki tutarlarıysa farklı
gözükmektedir. Orada toplam tutar 10 milyar 407 milyon, 2020 yılı
yatırım tutarıysa 685 milyon 56 bin lira olarak gözükmektedir.
Cumhurbaşkanlığının yatırım programları
ile Ulaştırma Bakanlığının yatırım
programındaki tutar tutmamaktadır. Devletin resmî
dokümanlarındaki bu tutarsızlığa ilişkin bir
açıklama bekliyoruz. Hangi tutar doğru, vatandaş neye inanacak?
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
orman yolları ve yangın emniyet yollarının durumunun
incelenerek bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/588) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
15 Ekim 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
15/10/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/10/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, orman yolları ve
yangın emniyet yollarının durumunun incelenerek bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/583) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin Genel Kurulun 15/10/2020 Perşembe günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Sayın Suzan Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli üyeler; gündemimizde yine orman
yangınları var. Orman Genel Müdürlüğünün verilerine göre son iki
yılda 4.700 yangında 17.824 hektar orman alanı kül
olmuştur. Ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 27,2sini kaplayan
ormanlarımızın yüzde 57si yangın riski yüksek
alanlardadır.
Hep söyledik, yine söylüyoruz: Yangınlara
müdahale kadar yangını önleyici mekanizmaları güçlendirmek de
önemlidir. Yangın yönetim planları oluşturulmaması
hasarın boyutunu artırmaktadır.
Yangınlara erken müdahale edilmesi, orman ve
yangın emniyet yollarının inşası, ormanların
korunması amacıyla 2018 yılının Kasım ayında
yani tam iki yıl önce Meclis araştırması açılması
için vermiş olduğum önergeyi bugün oylayacağız.
Geçtiğimiz cuma günü Hatayın Belen ilçesinde başlayan ve
İskenderun, Arsuz, Dörtyol, Erzin, Samandağ ve Yayladağına
yayılan yangınlarla Hatay ve Türkiye büyük bir felaketle
karşı karşıya kaldı. Hasar gören orman ve
yerleşim yerleri sonrası görüldü ki bu Meclis
araştırması çok değerlidir.
Sayın üyeler, Belenle eş zamanlı
olarak birbirinden kilometrelerce uzakta İskenderun, Arsuz, Erzin,
Dörtyol, Samandağ ve Yayladağında da yangınlar
çıkması sabotaj olasılığını güçlendirdi.
Özellikle Hatay Büyükşehir Belediyemizin tüm ekipleri, Orman Genel Müdürlüğü
ve diğer kurumlar ile çevre illerden gelen destekler ve tabii ki
halkımızın da büyük desteğiyle çok şükür yangın
kontrol altına alındı, can kaybı yaşanmadı.
Rüzgârın olumsuz etkisiyle üç gün süren yangında maalesef
Hatayın 300 hektar civarı ormanlık alanı ile 60a
yakın ev ve iş yeri, araçlar hasar görüp kullanılamaz hâle
geldi; zeytin bahçeleri, elektrik direkleri, tarım alanları kül oldu.
500e yakın aile mağdur; mağdur halkımıza anayasal
görevi gereği devlet bu afet karşısında acil kira,
eşya, nakit desteği yapmalı, tüm zararları
karşılamalıdır. Güzel Hatayıma ve ülkemize bir kez
daha geçmiş olsun diyorum.
Değerli üyeler, orman
yangınlarının önlenmesi, söndürülmesi ve koruma görevi Orman
Genel Müdürlüğündedir ancak Amanos Dağlarının yoğun
orman örtüsüne ev sahipliği yapan Hatayda maalesef bir orman bölge müdürlüğü
yoktur. Orman yangınlarında araçlar üç saat uzaklıktaki
Kahramanmaraş ilimizden gelmektedir. Geciken müdahaleler, orman
yangın yollarının yetersiz oluşu, ormanlara belediye
itfaiyelerinin girememesi ve sık bitki örtüsünden kaynaklı gerekli
olan yangın söndürme uçaklarının eksikliği, hasarların
boyutunu artırmaktadır. Yangın söndürme uçaklarının
önemini her yangında acı bir şekilde görmemize rağmen neden
yangın uçağı yok? Neden Türk Hava Kurumunun uçakları
kullanılmıyor? Bu yönde neden bir yatırım yok? (CHP
sıralarından alkışlar) Daha geçen ay 3.500 hektar orman
Samandağ ve Antakyadaki yangınlarda yok oldu. Her fırsatta,
bölgemizde bir orman bölge müdürlüğü kurulmasını
muhalefet-iktidar tüm vekiller Hükûmete duyurmak için çabalıyoruz ama
nafile.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Bölge
müdürlüğünün kurulmasına karar verildi; hayırlı olsun.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Peki,
teşekkür ederim Sayın Vekilim.
Görevi orman yangınıyla mücadele olan,
yangın eğitimi almış, bu alanda uzmanlaşan kadrolu
personel için istihdam alanı açılmalıdır; yangın
gözetleme kuleleri kurulmalıdır; orman köylülerine yönelik
eğitimler artırılmalıdır ve tabii ki orman
alanlarını korumak için, yanan alanlarda kesinlikle başka bir
faaliyete izin verilmemeli, imara açılmamalı, yapılaşmaya
izin verilmemelidir; bu alanlar ağaçlandırılmalıdır.
Hatay, yangınlar sonrası, kamuoyunu
meşgul eden üç iddiayla karşı karşıya
kalmıştır. Birincisi, Türkiyede toplam 766 alanda maden arama
ihalesi yapılacağı, bu sahalardan 9 tanesinin de Hatayda yer
almasından kaynaklı, madenlere yol vermek için bir sabotaj
olduğu iddiasıydı. İkincisi bu yangınların terör
örgütleri tarafından çıkarıldığı iddiası
olurken üçüncü iddia trafo patlaması oldu. Eğer yangınlar trafo
patlaması kaynaklıysa bu, TEDAŞın yıllardır
Hataya yatırım ve bakım yapmamasının sonucudur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bir denetim ve yaptırım da
yoktur. Rant uğruna Hatayda 75 bin dönümlük alanda maden arama
sahası açılacak olması Hatay halkını ne kadar tedirgin
ediyorsa, yangının maden sahalarıyla ilgili
çıkarılmış olma olasılığı da soru
işaretlerine neden olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Şimdiden tüm
iyi niyetimizle uyarıyoruz: Eğer Hatayda yanan orman alanları
ağaçlandırılmak yerine maden sahası olarak işletmeye
veya imara açılırsa buna karar verenlerin,
vatandaşlarımızın gözünde ormanı yakan hainlerden
hiçbir farkı olmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Eğer bu felaket bir terör eylemiyse bu da Hatay gibi hassas ve kritik bir
coğrafyada Hükûmetin zaafına işarettir; tedbir ve istihbarat
faaliyetleri sınıfta kalmıştır.
Değerli üyeler, ülkemizdeki
yangınların sebepleri araştırılırken hasarın
büyük olmasına neden olan denetimsizlik ve ihmallere ilişkin de
soruşturma yapılmalıdır. Bilinmelidir ki sabotajlar ve
gizli ajandalardaki rant planlarının karşısında
halkımız ayrışmak yerine her geçen gün daha da bütün
olmakta, her şeyi açık ve net olarak görmektedir. (CHP sıralarından
alkışlar) Aziz milletimiz kutuplaştırıcı
provokasyonlar konusunda da tek vücut olup üzerine düşeni yapacaktır.
Herkes bilsin ki doğa bizim nefesimiz, geleceğimizdir; doğa
katliamı ise vatana ihanettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım Suzan Hanım.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Toparlıyorum,
tamam.
Sonuç olarak, oksijen kaynağı, ekolojik
sistemin de dengeleyici unsuru gibi işlevleri bulunan ve gelecek
nesillerin bizlere emaneti olan ormanlarımızda çıkacak
potansiyel yangınlar ile doğa tahribatının önlenmesi,
yangınlara erken müdahale edilmesi, orman ve yangın emniyet
yollarının inşa faaliyetlerinin araştırılarak
tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin belirlenmesi, ormanların
korunması amacıyla -son beş yılda yaklaşık 65 bin
futbol sahası büyüklüğünde ormanlarımızın kül
olduğunu ve Anayasa ve Orman Kanununa göre ormanların
korunmasının devletin güvencesi altında olduğunu bir kez
daha hatırlatarak- çocuklarımızın geleceği için
vermiş olduğumuz önergeyi vicdanlarınıza teslim ediyoruz.
Şairin dediği gibi: Hesap soruyor
şimdi/Hava, su, toprak bizden/Diyor: Nedir çektiğim/
bilinçsizliğinizden?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına Konya Milletvekili
Sayın Fahrettin Yokuş. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı
tarafından hazırlanan rapora göre, dünya genelindeki orman
yangınlarının yüzde 75i insan eliyle
çıkarılıyor. Bunların çoğunu da tarım ve
hayvancılık başta olmak üzere, ekonomik nedenlerle
kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar oluşturuyor.
Ülkemizde 2020 yılının ilk altı ayında 836 orman
yangını çıkmış, 923 hektar alanımız,
maalesef, zarar görmüştür.
Ormanlarımız bizim akciğerlerimizdir,
millî servetimizdir, ormanlarımızı korumak için seyir kuleleri
tüm orman bölgelerinde yoğun olarak kurulmalıdır. Özellikle,
jeopolitik öneme sahip olan bölgelerimizde ormanlarımızı korumak
için ciddi önlemler artırılmalıdır. Karadan müdahale
çalışmalarında orman yolları, yangın emniyet
yolları ile şeritlerin inşa çalışmaları mutlaka
ormanlık alanlarda tamamlanmalıdır. İnsansız hava
araçları düzenli olarak bölgelerde
dolaştırılmalıdır.
Bilindiği gibi, 6831 sayılı Orman
Kanununa göre, köylerimizde yaşayan 18-55 yaş arası orman
köylülerimiz yangına ilk müdahale edecek ekibin içindeydi ve hâlen de bu
böyle biliniyor. Ancak çıkarılan Büyükşehir Yasasıyla
beraber, 30 büyük ilimizin ormanlık bölgelerinde artık orman
köylülerinin yangına müdahale mükellefiyeti ortadan
kaldırılmıştır. Türkiye Ormancılar Derneği
Başkanının şu ifadeleri, talepleri oldukça önemli: Orman
yangınlarında, ilk çıktığı andan itibaren on
beş dakika içinde yangına müdahale edilebilirse söndürülme
imkânı açısından oldukça önemlidir. Bizim bu hızla organize
olabilecek bir yapıya ulaşmamız lazım. Ayrıca orman
yangınlarında ilk müdahale ekipleri bölge merkezlerine çekilmiş
vaziyette, ilk müdahale ekiplerinin orman içinde
konuşlandırılmaması, çıkması muhtemel bir
yangının büyümesine engel olamıyor. Yine Yanan bir
ormanın söndürülmesinde masraf ve yanan alanların değerleri
maliyetle ölçülemeyecek kadar önemlidir. Bu nedenle ormanlarımız için
ayrılacak tüm bütçelerin ve çalışacak elemanların kadrolu
hâle getirilmesi çok önemlidir. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Her
yangın çıkmasının arkasından Tarım ve Orman
Bakanlarımız ağaçlandırmalarının
yapılacağını, asla bu alanların ranta
çevrilmeyeceğini ifade etmesine rağmen, hepimizin
yaşadığı gibi geçmişte, birçok orman yangını
sonrası özellikle turizm bölgelerimizde otellerin
yapıldığını ve ranta çevrildiğini biliyoruz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Örnek verebilir
misiniz?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Tatil
köylerinin yapıldığını
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bir örnek
verebilir misiniz, mesela neresi?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Tatil
köylerinin yapıldığını biliyoruz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bir örnek verin.
BAŞKAN Sayın Şeker, lütfen
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bodrum
Güvercinlik.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Okluk, Güvercinlik,
Marmaris
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin.
Buyurunuz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bir örnek verin de
biz de bilelim yani.
BAŞKAN Lütfen, Genel Kurula hitap ediniz siz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Gelir, burada
konuşursun.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Hayır, bir
örnek verin de biz de araştıralım. Örnek verin, bir örnek verin.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Vermiyorum,
sen anlat o zaman aksini, sen anlat kardeşim.
BAŞKAN Sayın Yokuş
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Verin bir örnek.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir nezaketli
olun ya, kibar kibar konuşuyoruz.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Biz de nezaketen
bir örnek verin dedik.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Başkan, var mı böyle bir şey ya?
BAŞKAN İlyas Bey, böyle bir usul yok
biliyorsunuz.
Sayın Yokuş, siz Genel Kurula hitap edin
lütfen.
Daha sonra size örnekleri verecek.
Buyurun Sayın Yokuş.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz nereden
biliyorsunuz?
BAŞKAN Onlar kişisel görüşecekler,
onu söylüyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Örnek olup
olmadığını bilmiyorsunuz ki.
BAŞKAN Onlar konuşurlar kendi
aralarında.
Buyurun Sayın Yokuş, devam edin.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Böyle bir
şey yok. Yok böyle bir şey. Zaten turizm alanı, otel yapmaya
izin veriyor.
BAŞKAN Evet, son otuz saniyeniz, lütfen devam
edin.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Fahrettin
Bey, Bodrum Güvercinlik; ormanı yaktılar, sonra da otel
yaptılar.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Siz kendiniz Güvercinlike
yaptıklarınıza bakın.
BAŞKAN Sayın Yokuş
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Evet,
konuşmaya devam edelim; zamanımızı öldürdünüz, dikkatimizi
de bozdunuz.
BAŞKAN - Evet, İlyas Bey, Sayın
Yokuşun insicamını bozduğunuz için ona bir dakika ek süre
veriyorum.
Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Şimdi, o
belgeleri getirir arkadaşlar, buluruz ama şunu söyleyeyim: Ormanda
çalışan 8 bin civarında işçimiz var. Bunları altı
ay süreli çalıştırıyorsunuz. Gelin, bunları kadroya
alalım. Kışın da orman fidesi üretmelerini sağlayalım.
Bunların moral, motivasyonlarını yükseltelim. Bunlar kadrolu
olmadıkları hâlde çok yoğun olarak ormanlarımızı
koruyan arkadaşlarımız. Gelin, bunları kadroya geçirelim.
Ama bir şeyi daha söyleyeceğim.
Türkiyenin her yerini ranta çevirdiniz. TOKİlerle tarım arazilerine
birçok inşaat yaptınız, meraları mahvettiniz. Yani
Türkiyede ormanlar dâhil her şeyi iktidarınızda hallettiniz,
şimdi burada savunmaya çalışıyorsunuz. Size
istediğiniz kadar belge buradan sunarız ama hiçbir zaman
yaptığınız yanlışlardan dolayı özür
dilemiyorsunuz, yüzünüz de hiç kızarmıyor; yapacak bir şey yok
size! (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın
Mücahit Durmuşoğlu, Osmaniye Milletvekili.
Buyurun Mücahit Bey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, HDP var. Sıralamayı
karıştırdıysanız bilemem.
BAŞKAN Özür diliyoruz, bir grubu
atladık. Evet, burada karşılıklı bir diyaloğa
girince bir grubu atladık.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Kusura bakmayın Sayın Kenanoğlu.
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. Evet, verilen önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Şimdi, ormanların yok edilmesi
Tabii,
yangınlar başta olmak üzere, maden şirketleri, imara açılan
araziler, mermer ve taş ocakları vesilesiyle birçok ormanlık
alanın tahrip edildiğini, yok edildiğini biliyoruz. Bizler doğanın
efendisi, hâkimi filan değiliz; bizler doğanın bir parçasıyız,
bütün bu ekosistemin de bir parçasıyız. Bu ekosistem yani
ormanların da içerisinde olduğu bütün bu doğadaki ekosistem,
bütün bu yaşamsal alanlar bütün canlılara ait yani insan onlardan
üstün filan değil. Bu dünyada yaşayan bütün canlıların ortak
alanlarıdır buralar. Dolayısıyla bu meselelere bakarken de
insanların menfaatleri doğrultusunda değil, bütün
canlıların menfaatleri doğrultusunda bakmak lazım.
Şimdi, zaman zaman şu oluyor, bu
tartışmalar burada da yaşanıyor: İşte, bir yer
maden sahası ilan edilmiş, 100 bin ağaç kesilmiş,
çıkıyorlar diyorlar ki: Ya, biz evet oradan 100 bin ağaç kestik
ama 150 bin ağaç da diktik. Şimdi, bu ağaç dikmekle orman
ekosistemi oluşmuyor. Aradan belki yüzlerce yıl geçmesi gerekebilir,
bu başka bir şey ama öyle, beş yılda, on yılda ya da
yirmi yılda oluşabilen bir ekosistem değil bu mesele. O
anlamıyla, ormanların hepimiz açısından, bütün
geleceğimiz açısından değerli olduğunu ve mutlaka
korunması
Her şeyden önce, korunmasından öte, insanların
vereceği zararlardan korumak gerekiyor en başta. İnsanlar olmasa
zaten büyük oranda sistem kendisini koruyacaktır.
Evet, şimdi, bir örnek size şu anda
veriyorum: Artvinin Murgul ilçesi Damar köyü yakınlarında dün sabah
bir yangın çıkıyor. Şimdi, burası, uzun süredir, Cengiz
Holdingin siyanür havuzu kurmak için göz diktiği bir yer. Şimdi,
burada ne oluyor? Yerel halk şu iddialarda bulunuyor -bunlar bir
iddiadır, dile getiriyorum ve şu anda sosyal medyada çokça da
paylaşılıyor ve konuşuluyor- diyor ki: 177yi aradık
-ihbar hattını- dediler ki: Kontrol altına aldık.
Diyorlar ki: Biz oradayız, kontrol altına falan
alındığı yok, yangın yayılıyor. Ve tekrar,
devamlı arıyorlar ve kendilerine şu söyleniyor, diyorlar ki:
Helikopter istedik. Çünkü yol yok gitmeye söndürmek için. Helikopter
istedik, verilen cevap şu: 10 hektara kadar yangın
ulaşmadığı zaman yani 10 hektar yanmamışsa biz
uçak gönderemeyiz, 10 hektarın yanması gerekir ki uçak gönderelim.
İddia bu.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Ya, yok öyle bir
şey!
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Şimdi
burada gündeme getiriyoruz bu iddiaları. Şu an çok ciddi bir
şekilde çevre örgütleri bunları gündeme getiriyor ve biz de bunu
kürsüden dile getirerek soruyoruz: Şu anda Artvin Murguldaki bu
yangın niye söndürülmüyor, buraya neden müdahale edilmiyor, burada Cengiz
Holdingin bir payı var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Duyduklarınla konuşuyorsun. Duyduğun adam doğru mu söylüyor
Allah aşkına?
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Doğru, siz
onu araştırırsınız, çok meraklısınız
araştırmaya.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla)
Yangınları kim çıkarıyor? Terör örgütü çıkarıyor.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şunu söyleyelim: Evet, ormanların
yakılması, yaktırılması konusunda biz HDP olarak
başından beri, bu işe karşı, lanetlediğimizi
ifade ettik ve buradan tekrar ediyoruz: Ormanları yakanlara lanet olsun,
ormanları yaktıranlara lanet olsun!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) PKKya da söyle.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Yanan,
yakılan ormanları söndürmeyenlere lanet olsun! Yanan, yakılan
ormanları söndürmeye giden halkı engelleyenlere lanet olsun! Yanan,
yakılan ormanları imara açanlara lanet olsun!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) PKKlı
teröristlere de lanet olsun! Onlara da söyle!
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Ve ayrıca,
trollerin siyasetiyle gündem belirleyip buradan partimize ve insanlara
algı yönetimiyle saldıranlara ve bunu bir siyaset tarzı olarak
belirleyenlere de bin lanet olsun! (HDP sıralarından
alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İftira
atanlara da olsun!
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) PKKya da
lanet olsun. de!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Yakanlara
ve yaktıranlara da lanet olsun!
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili
Sayın Mücahit Durmuşoğlu.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illeri
başta olmak üzere ülkemizin farklı coğrafyalarında ortaya
çıkan orman yangınlarından zarar gören bütün vilayetlerimize ve
vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Orman
yangınlarını bilerek ve isteyerek çıkaran bölücü terör
örgütlerini ve kim çıkartıyorsa onları şiddet ve nefretle
kınıyoruz.
Değerli milletvekilleri, ormanlar yan yana
gelmiş basit bir ağaç topluluğu tanımından ibaret
değil; başlı başlına bir ekosistem, küresel
ısınmanın engellenmesi için ön saflarda savaşan cevval bir
ordu, insanoğlunun en vazgeçilmez nefes kaynağı, oksijen deposu,
süsümüz ve gücümüzdür.
Bu bilinçle, AK PARTİ olarak,
ormanlarımız her zaman kırmızı çizgimiz oldu.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, elli yedi yılda yapılan ağaçlandırmanın
1,5 katını son on sekiz yılda gerçekleştirdik. Bugüne
kadar, yanan ormanlarımızın 40 misli kadar alanı
ağaçlandırdık. Ülkemizde 2002 yılından önce yılda
75 milyon fidan üretilirken son on sekiz yıldır yılda ortalama
350 milyon fidan üretmeyi başardık. Orman yangınlarına en
hızlı ve etkili müdahale edebilmek için gerekli tüm yatırımları
gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. 2020
yılında gerçekleşen orman yangınlarına 27 yangın
söndürme helikopteri, 2 amfibik uçak, 6 idari helikopter, 1 yönetim uçağı,
1 İHAyla havadan; 1.072 arazöz, 281 su ikmal aracı, 2.267 ilk
müdahale aracı, 185 dozer, 473 diğer iş makineleriyle birlikte
toplam 4.278 adet araç ve iş makinesiyle de karadan müdahale edilmiş
ve edilmektedir. 2020 yılında orman yangınlarıyla
mücadelede 1.140 ekiple, 10.545i yangın işçisi olmak üzere,
diğer teknik ve idari personelle birlikte yaklaşık 21 bin
personel görev yapmaktadır.
Yüz seksen bir yıllık köklü
kuruluşumuz olan Orman Genel Müdürlüğümüzün ve kolluk kuvvetlerimizin
orman yangınlarını engellemek için göstermiş olduğu bu
özverili çalışmaların, seçim bölgem Osmaniye ili Kadirli
ilçesinde çıkan bir orman yangınına şahit olan birisi
olarak takdire şayan olduğunu dile getirmek istiyorum. Ben de orada
eski bir Orman teşkilatı mensubu olarak mücadelelere katıldım,
tebrik ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarım ve Orman Bakanlığımızın yapmış
olduğu çalışmalar sonucunda yangınla mücadele ve
çeşitli ormancılık faaliyetlerimizi yürütmek amacıyla
planlanan orman yolu şebeke ağını 315 bin kilometreye
çıkardık. Orman yolları, yangın mevsiminin başlangıcı
olan 1 Mayıstan önce ulaşıma açık hâle getirilmektedir.
2020 yılı sonu itibarıyla toplam 26.684 kilometre yangın
emniyet yolu yapılmış olup bunların hizmet verir durumda
tutulabilmesi için bakımları yangın mevsimi başlamadan önce
gerçekleştirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Ülkemizde uygulamasına 2011 yılında başlanılan ve her
yıl devam edilen YARDOP projeleri kapsamında yangın önleme
tesisleri yapılmaktadır. 2020 sonu itibarıyla toplam 8.358
kilometre yangın önleme tesisi yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılında sıcaklıkların mevsim
normallerinin üzerinde seyretmiş olmasından dolayı tüm dünyada
birçok ülke orman yangınlarıyla mücadele etmekte olup sadece ABDnin
Kaliforniya eyaletinde meydana gelen yangınlarda yaklaşık 1,5
milyon hektar alan zarar görmüş, onlarca kişi hayatını
kaybetmiştir. Hamdolsun, ülke olarak orman yangınlarına
müdahalede çok iyi bir gelişme kaydetmiş durumdayız. Başta
Tarım ve Orman Bakanımız olmak üzere, Orman Genel Müdürümüze ve
çalışanlarına ve işçilerimize, bu müdahaleye destek veren
tüm milletimize teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bu işçilere
kadro verin, Ormanda çalışan geçici işçilere kadro verin,
iktidar olarak bir hayır işleyin ya. Hep laf, hep laf!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Sayın Başkanım, lütfen, bir dakika rica etsem...
BAŞKAN Peki, orman yangını olunca
önemli.
Buyurun.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) Evet,
arkadaşlar, eskiden yangın ihbarı alındıktan kırk
beş dakika sonra müdahale ediliyordu, bugün itibarıyla on iki dakika
içerisinde yangınlara müdahale edilir hâle gelindi hamdolsun.
Yangınların söndürülmesini müteakip
öncelikle yanan emval kesilerek sahadan uzaklaştırılmakta,
kısa sürede teknik heyetin hazırlamış olduğu projeyle
birlikte bir yıl içerisinde yanan alanların doğal
yapısına dönüştürülmesi çalışmaları Orman Genel
Müdürlüğümüz tarafından titizlikle sürdürülmektedir. Yanan ormanlar
devletimizin anayasal güvencesi altındadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Bütün alanlar yeniden ağaçlandırılacaktır ve bu
alanların hiçbir şekilde başka bir amaç için
kullanılmasına müsaade edilmeyecektir. Yanan orman alanları
Anayasamızın 169uncu maddesi gereğince -burası çok
önemli- güvence altına alınmış olup yeniden
ağaçlandırılması yasal zorunluluk olduğu için bunu bir
kez daha hatırlatmak istiyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Vay vay vay!
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Damattan mı
öğrendin? Burası çok önemli. dedin de
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla) 15
Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü de kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunmadan önce bir yoklama
talebi var, onu karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Gökçel, Sayın Antmen,
Sayın Güzelmansur, Sayın Köksal, Sayın Öztunç, Sayın
Zeybek, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Yıldız,
Sayın Karaca, Sayın Karabat, Sayın Gürer, Sayın Tokdemir,
Sayın Kadıgil, Sayın Tığlı, Sayın
Adıgüzel, Sayın Özcan, Sayın Girgin, Sayın Arı,
Sayın Keven.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, orman yolları ve
yangın emniyet yollarının durumunun incelenerek bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/588) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Ekim 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
Birinci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
İbrahim Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17
Milletvekilinin Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
13/10/2020 tarihli 4üncü Birleşimi de İç
Tüzükün 91nci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi, teklifin maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
228 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 8inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerine söz isteyen, İYİ
PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan
Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
Değerli AK PARTİ Milletvekili; sizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, 8
ayrı kanunu kapsayan 17 maddeden oluşuyor. Gelenek hâline
getirdiğiniz torba kanun serinizin son bölümünde, bütçe programından
vakıf üniversitelerine, Cumhurbaşkanlığı
raportörlerinden baz istasyonlarının ruhsat ve izinlerinde muafiyete
kadar her konu var ama milletin gerçek gündemi yok. Örneğin,
siftahsız dükkân kapatan esnaf yok, ürünü tarlada kalan çiftçi yok, girdi
maliyetleri arttığı hâlde süt fiyatları baskılanan süt
üreticileri, süt sanayicileri yok, kısa çalışma ödeneğiyle
aylardır hayat mücadelesi veren işçi, emeklilikte yaşa
takılan, 30 yaşına gelmesine rağmen işsiz olan gençler
yok. Peki, ne var kanun teklifinde? İlk 4 maddede, şu anda
uygulanmakta olan performans esaslı bütçeden program bütçe sistemine
geçiş var. Kanun teklifiyle fonksiyonel sınıflandırma
kaldırılıyor fakat onu neyin ikame edeceği büyük bir soru
işareti. İhtiyacımız yeni bir bütçe
sınıflandırması değil, politika dokümanları ile
kaynak tahsisi arasında bağlantı kuracak bir bütçe sistemine
geçmekti.
Yine, teklifte öngörülen hâliyle tüm ödenekler,
anlam veremediğimiz bir şekilde çok sayıda farklı programa
dağıtılacak. Bu durum, kamu idarelerine gereksiz bir iş
yükü doğurarak kurumlarda odak kaybına da sebep olur. Eğer bu
odak kaybı planlı değilse hatalıdır. Hâlbuki
yapılması gereken çok basit: Az sayıda programı tespit edin
ve kaynakları gerçekten o programdaki hedefe yönelik alanlara tahsis edin.
Program bütçe yapısına bir bütçe gösterim sistemi olarak
bakılmamalı, hesap verme aracı denilip geçilmemelidir. Hesap
verme aracı iyi düzenlenmediği takdirde, gerçek anlamda hesap
kontrolünün sağlanması mümkün değildir.
Bu sistemi hiçbir pilot uygulama dahi yapmadan,
aşağıdan yukarı geri beslemeyle değil, tavandan tabana
dikte ederek karşımıza getirdiğinizi görüyoruz. Böyle
kritik bir karar alelacele değil, en az üç yıllık deneme
neticesinde Meclis gündemine getirilmeliydi. Ama siz, her zamanki gibi Ben
yaptım oldu. anlayışıyla, dere geçerken at
değiştirmeyi tercih ettiniz. Kontrolü kaybettiğiniz, yönetemediğinizi
anladığınız her durumda apar topar yeni sistem
getiriyorsunuz. Siz ilk düğmeyi yanlış iliklediğiniz için,
artık ne yapsanız da düzen tutmuyor.
Değerli milletvekilleri, 2021 Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin bu hafta Meclise gelen program bütçe şeklinde
hazırlandığını biliyoruz. Önemli olan, uygulamada bu
sistemin oturtulabilmesi ve kusursuz şekilde çalışabilmesidir
ancak daha da önemlisi, devlet kurumlarının henüz kabul edilmemiş
bir kanuna göre bütçe hazırlamış olmasıdır.
Bürokratlar kanunun daha Meclise dahi gelmeden kabul edileceğini
biliyorlar. Bu durum, en hafif ifadeyle hem milletvekillerine hem de millet
iradesinin temsil makamı Meclise yapılan
saygısızlıktır, yasamanın üzerinde yürütme vesayetinin
apaçık itirafıdır. Yıllardır yok saydığınız,
etrafından dolaştığınız Türkiye Büyük Millet
Meclisi sessiz milyonların sesi, kulağı, gözü, elidir. Millet
Meclisi, halkların ve özgürlüklerin açıkça, herkesin gözünün önünde
korunduğu ve geliştirildiği yerdir. Millet Meclisi, üstün millet
iradesinin üstün kurumudur. Millet Meclisi, ısmarlama yasaların kabul
edildiği mekân değil, milletin faydasına kararların
alındığı, milleti ve refahını gözeten
yuvadır. Bu sebeple, hiçbir şekilde Millet Meclisi bir kenara
itilemez, itilmesine müsaade edilemez.
Ne yazık ki yüz elli yıllık Türk
Parlamento tarihimizin en işlevsiz yıllarını hep beraber bu
dönemde yaşıyoruz. Başkanlık sistemi,
yaşadığımız bu verimsiz, sürekli aksayan, kuvvetler
ayrılığından her gün uzaklaşan yasama süreçlerinin ana
kaynağıdır. Bu nedenle, iyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistem ülkenin ve milletin tek
çıkış yoludur.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin
6ncı maddesiyle, tıp fakültesi kurmak isteyen vakıf
üniversitelerinin kendisine ait, asgari 200 yatak kapasitesine sahip
hastanesinin bulunması zorunluluğu getiriliyor. Tıp
öğrencilerinin yeterli ve gerekli teorik uygulamaları alarak
sağlık hizmetleri sunmaları hayati öneme sahiptir. Bu sebeple
yapılacak düzenleme olumludur fakat eksiktir çünkü özel hastanelerle
iş birliği yapan vakıf üniversiteleri bu düzenlemenin
dışında tutulmuş, yeni kanuna uyum sağlaması
yönünde bir zorunluluk belirtilmemiş, bir geçiş takvimi ise
belirlenmemiştir. Özel hastanelerde eğitim gören tıp fakültesi
öğrencilerinin temel standartları karşılamayan eğitim
koşullarında mezun olma ihtimali dahi çok riskli ve tehlikelidir. Bu
sebeple, mevcuttaki tıp fakültelerinin de kendi hastanesini kurması
ve doğrudan uygulamalı eğitim vermesi konusunda bir düzenlemeyi
de faydalı görüyoruz.
Kanun teklifinin 7nci ve 8inci maddelerine
baktığımızda, Cumhurbaşkanlığı raportör
istihdamı düzenlemesini görmekteyiz. Cumhurbaşkanlığı
sistemine geçilmesiyle birlikte lağvedilen devlet kurumlarındaki
uzmanlar farklı kurumlara, alakasız görevlere gönderilerek hem
yılların birikimi hem de kurumsal hafıza yok edilmiş,
kariyer meslekleri heba edilmişti. Bu kanun teklifiyle ise
Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kariyer meslek olarak
tanımlanacak. Devlet aklı ve kurumsal hafızaya sahip kariyer
memurlarının yetiştirilmesi devletimizin geleceği için
önemlidir ancak bu alelacele hazırlanan maddeyi nereden tutarsak elimizde
kalıyor.
Raportörün herhangi bir uzmanlık alanı
bulunmamakla birlikte, gerekli tüm konularda atanabileceği söyleniyor. Bu
kadar geniş bir alanda bir kariyer meslek oluşturulması mümkün
değil.
Ayrıca, düzenlemede öngörülen
Cumhurbaşkanlığı raportör kadrolarında bulunanlardan
hizmetine ihtiyaç kalmayanların başka kurumlara gönderilebilmesi
sakıncalı bir durumdur. Cumhuriyetin ilk dönemlerinden beri uygulanan
kariyer meslek anlayışıyla hiçbir şekilde
bağdaşmayan bu tutum, liyakate değil, itaate dayalı bir
yapının işaretidir. Yani anlıyoruz ki itaat yoksa iş
güvencesi de yoktur.
Yine, o teklifte yer alan İhtiyaca göre
yabancı dil aranabilir. ifadesi de çok sakıncalıdır. Bir
devlet görevi için yabancı dil ihtiyacı ya vardır ya yoktur. Ki
bir kariyer mesleği oluşturuyorsanız bunda yabancı dil
zorunluluğu zaten kanunla belirlenmiştir. Tüm bu ifadeler
objektiflikten uzak bir tablo çiziyor, Adama göre iş mi, işe göre
adam mı? sorusunu akla getiriyor. Devlet kadrolarında yapılacak
her türlü atamada liyakat ve ehliyetin esas alınması,
kayırmacılık ve nepotizmden uzak durulması hukuk devletinin
en temel ilkesidir. Cumhurbaşkanlığı dâhil her kurum buna
riayet etmek zorundadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, gelelim,
milletin asıl gündemi ekonomiye. Süt üreticilerinin mağduriyetini
dile getirmek istiyorum. Ulusal Süt Konseyi çiğ süt için litre
başına 2,3 lira fiyat belirlemişti. Çiğ süt fiyatları
aradan geçen on dört aylık süre içinde brüt 2 lira 30 kuruşta
sabitlenirken bu tarihler arasında yem fiyatları yüzde 15,4; saman
yüzde 21,2; mısır silajı yüzde 21,1; yonca otuysa yüzde 15,2
oranında arttı. Maliyetlerdeki bu artışlar üreticileri zor
durumda bıraktı. Belirlenen referans fiyatının bugüne kadar
sabit kalması, damızlık vasfı ve süt verimi yüksek
hayvanların kesime gitmesine neden oluyor. Bir sektörü daha yok
ediyorsunuz. Çiğ süt fiyatının belirlenmesiyle ilgili
toplantıya üreticilerin temsilcisi Ulusal Süt Konseyi
çağrılmamış, fiyat bürokratlar tarafından
belirlenmiş, dolayısıyla Konsey tamamen devre
dışı kalmıştır. Tarım ve Orman
Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonucunda çiğ süt
destek primi litre başına 40 kuruş olarak belirlenmiş.
Yine, basında yer alan haberlere göre, Gıda Komitesi
toplantısında Bakanlığın sanayicilere ve market
zinciri yöneticilerine Zam yapmayın. uyarısında bulunduğu
iddia edilmiştir. Süte biz komik bir zam yapıyoruz ama siz bunu
yoğurda, peynire yansıtmayın, böylece enflasyon artmasın.
diyerek ekonomi yönetilemez. İktidar, piyasa ekonomisini emir komutayla
baskı altına alabileceği hatasına düşmektedir. Piyasa
emir dinlemez, piyasa kendi dengesini kendi yaratır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Türkiye ekonomisini düzeltmek istiyorsanız,
öncelikle şeffaf ve tutarlı bir ekonomi yönetimini benimsemeniz ve
piyasa ekonomisinin kendi dinamiklerini işletmesine izin vermeniz
gerekmektedir. İçinde bulunduğunuz bu otoriter ekonomi
yaklaşımı ne üretimin artmasına ne enflasyonun
azalmasına ne alım gücünün artmasına ne de milletimizin
yoksullaşmasına çare olmayacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde söz isteyen
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın
Mustafa Baki Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine konuşma yapmak üzere Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi ve ekran başında bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm
fertlerini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce Hatay,
Kahramanmaraş, Trabzon ve Osmaniye illerimizde meydana gelen eş
zamanlı orman yangınlarında zarar gören
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyor, mesullerinin tespit
edilerek en ağır şekilde cezalandırılmasını
Cenab-ı Allahtan diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz teklifin birinci bölümünde, genel olarak program bütçe
uygulamasının yaygınlaştırılması, 5018e
ekli kamu kurumlarının düzenlenmesi, vakıf üniversitelerinin
tıp fakültesi açabilmesine ilişkin koşullarının
belirlenmesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesine ilişkin hükümler,
Cumhurbaşkanlığında raportörlük kadrosunun ihdas edilmesi
üzerine düzenlemeler öngörülmektedir.
Teklifin ilk 5 maddesi, performans esaslı
program bütçe esasına uygun olarak Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununda yapılan düzenlemeleri içermektedir. Performans esaslı
bütçeleme yönteminden performans esaslı program bütçe yöntemine
geçilmesiyle, kamu idarelerinin hazırlayacağı performans
programında yürütecekleri faaliyetlerin amaç ve performans göstergelerini
de içerecektir. Bu sayede kamu kaynaklarının hangi amaçlarla tahsis
edildiğini daha açık şekilde gösteren bir bütçe sınıflandırılması
uygulanacaktır.
Bununla birlikte, bütçelerin kalkınma
planı, Cumhurbaşkanı programı, orta vadeli plan, orda
vadeli mali plan, Cumhurbaşkanı yıllık programı ve
stratejik planları program yapısına uyumlu
hazırlanacaktır. Ayrıca, kamu idarelerinin, bütçeleri ile
stratejik plan ve performans programlarını izlemesi ve
değerlendirme kapsamında düzenli olarak veri toplaması ve analiz
etmesiyle sonuçların faaliyet raporlarında gösterilmesi de teklifle
sunulan bir başka düzenleme olacaktır.
Performans esaslı program bütçe
yaklaşımının 5018 sayılı Kanuna
yansıtılması kapsamında 5018 sayılı Kanunda yer
alan bütçe ilkelerine program yapısının esas
alınmasının dâhil edilmesi, merkezî yönetim bütçe kanununun
gider cetvelinin program sınıflandırılmasına göre
düzenlenmesi ve ilgili mevzuatta yer alan fasıl, bölüm, kesim, madde ile
tertip ibarelerinin tanımlarının program yapısına
uygun olarak yeniden belirlenmesi, düzenleyici ve denetleyici kurumların
da bütçelerinin program yapısına uygun şekilde hazırlanması
sağlanacaktır.
Yapılan düzenlemelerle 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan kamu
idarelerinin güncelleştirilmesi de teklif edilmektedir. 5018
sayılı Kanun kapsamında yer alan idarelerden bir bölümünün
hâlihazırda başka bir idareyle birleştirildiği ya da kapatıldığı
hâlde kanuna ekli cetvellerde bulunmaya devam etmesi sebebiyle, cetvellerde yer
alması gereken idarelerin güncellenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca,
özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş
sürecinde kurulan, kapatılan, birleştirilen kamu idarelerinin
cetvellerdeki karmaşık hâlinin ortadan kaldırılmasına
yönelik düzenleme yapılmakta ve yapılan değişiklikle sadece
cetvellerde olması gereken idarelere yer verilmektedir.
Teklifle sunulan bir başka düzenleme ise
vakıf üniversitelerinin tıp fakültesi açabilmesine ilişkin
şartlarla ilgilidir. Görüşmekte olduğumuz teklifle, vakıf
üniversitelerinde tıp eğitimi gören öğrencilerimizin daha
donanımlı ve uygulamalı eğitim alabilmelerinin sağlanması
amacıyla kendi mülkiyetinde ruhsatı ve işletme hakkı kendisine
ait en az 200 yataklı hastanenin varlığı ya da bu
şartlara sahip bir hastane için Bakanlıktan alacakları ön izin
belgesiyle vakıf yükseköğretim kurumlarına tıp fakültesi
açabilme imkânı sunulmaktadır. Böylece, tıp eğitiminin
kalitesinin de artırılmasına katkı sağlanmış
olacak, vakıf üniversitelerine ait mevcut 35 tıp fakültesi ise bu
düzenlemeden etkilenmeyecektir.
Bir diğer maddeyle,
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığında Cumhurbaşkanlığı
raportörlüğü ve yardımcılığı kariyer mesleği
ihdas edilmesi teklif edilmektedir. Bununla birlikte, kamu kurumlarındaki
bazı kadrolarda bulunup 30 Eylül 2020 tarihi itibarıyla Cumhurbaşkanlığında
geçici görevli olanların raportörlüğe atanabilmesi imkânı
getirilmektedir. Bu düzenlemeyle, ilgili personelin istisnai kadrolarda
istihdamı yerine çeşitli sınavlar ve üç yıllık
yetişme dönemi sonunda mesleğe intisabı sağlanmakta,
kariyer sistemle şeffaf ve objektif süreçler güçlendirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamı
noktalamadan önce Kayserideki vatandaşlarımızın son
zamanlarda yoğun bir şekilde problem yaşadıkları bir
noktaya değinmek istiyorum. Kayseri, Türkiyenin coğrafi olarak tam
ortasında yer alan, Orta Anadolunun en gelişmiş şehridir.
Buna rağmen, ilçelerin birçoğunda ev telefonu ve internet
altyapısı, maalesef, hâlâ bulunmamaktadır. Örneğin,
Yeşilhisar ilçesine bağlı Akköy ve Karaköyde yaşayan
vatandaşlar, köylerinde telefon ve internet olmaması nedeniyle büyük
sıkıntı çektiklerini ifade etmektedirler. Yine, aynı
şekilde, üç yıl önce telefon hatları kesilen
Pınarbaşı ilçesi Kayaaltı Mahallesi sakinleri mağduriyetlerinin
giderilmesi için birçok kez çeşitli mercilere başvurmalarına
rağmen, henüz bir sonuç alamamışlardır. İlçe Belediye
Başkanımız Sayın Memduh Uzunluoğlu hiçbir probleme
kayıtsız kalmadığı gibi bu sorunla da ilgilenmiştir,
gerekli tüm temasları yapmıştır fakat maalesef, bölgede
bulunan hane sayısı az olduğu için telefon ve internet hizmeti
yine henüz sağlanamamıştır. Sarız, Tomarza,
Yahyalı, Özvatan, Sarıoğlan, Felâhiye gibi ilçelerimizde de
mahallelerimizin kanayan yarası, maalesef, internet ve altyapı
problemleridir. Bir zamanlar lüks olarak görülen internet kullanımı,
özellikle de virüs salgınıyla mücadele ettiğimiz bugünlerde
bilhassa eğitim öğretimin çevrim içi olarak uzaktan yürütülmesiyle
olmazsa olmazımız hâline gelmiştir. Bu noktada, özellikle de
hane sayısı az olduğu için telefon ve internet hizmeti alamayan
köy ve mahallelerimizdeki vatandaşlarımızın
sorunlarının giderilmesi için ilgili mercilerden çözüm beklemekte
olduğumuzu da belirtmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz konusu teklifi olumlu değerlendiriyor,
destekliyor, vatanımıza ve milletimize hayırlı
olmasını Cenab-ı Allahtan temenni ediyorum.
Konuşmama yine son vermeden önce
ışığı açık unutmuş vesayet odaklarına
diyorum ki: Yakacağınız her ışığı
kapatacak ve karanlığa mahkûm edecek kudret büyük Türk milletidir;
geleceği aydınlatan ışık değil, kutlu millet
iradesidir.
Yüce heyetinizi ve ekran başında bizleri
izleyen yüce Türk milletinin tüm fertlerini tekrar saygılarımla
selamlıyorum.
Sağ olun. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde söz isteyen
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun, Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de 228 sıra
sayılı Teklifin birinci bölümünün geneli üzerinde konuşmak
üzere kürsüye çıktım.
Bu yasa teklifi birçok bakımdan önemli
bildiğiniz gibi fakat bu birinci bölümle ilgili
baktığımızda üç önemli konu var: Birincisi -ki ilk 5 madde
o anlamda- 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda
değişiklik öneriler, teklifleri var; ikinci olarak tıp fakültesi
açmak isteyen vakıf üniversitelerine en az 200 yataklı hastane
açması zorunluluğu getirilmekte ve bir de Cumhurbaşkanlığı
raportörü denilen yeni bir meslek ihdas edilmeye çalışılmakta.
Şimdi, dolayısıyla, ben bu üç madde üzerinde
konuşacağım ve üç maddenin tabii ki en önemlisi, ilk 5 maddedeki
5018 sayılı Yasayla ilgili bazı değişiklik
teklifleri.
Şimdi, ne teklif ediliyor diye
baktığımızda, 5018 sayılı Yasayla ilgili olarak
bu 5 tane maddede, genel olarak sanırım -ayrıntısına
girmeden söyleyeyim- şöyle bir şey yapmaya
çalışılıyor: 5018 sayılı Yasa, esasında
performans bazlı veya performans esaslı bir bütçeleme
anlayışı taşıyan bir yasa; burada program bütçeleme
adı verilen, bir tık daha yukarıda bir iyileşme öneriliyor
esasında.
Şimdi, bir iki şey söyleyeyim: Bu 5018
sayılı Yasa, biliyorsunuz 2003 yılında geldi ve
geldiği zaman da doğrusu benim de hatırladığım ve
bildiğim kadarıyla kamu yönetiminde önemli bir değişiklik
olarak algılandı, hatta devrim niteliğinde olduğu söylendi.
Gerçekten de klasik veya geleneksel dediğimiz bütçeleme tekniği, daha
çok, var olan kıt kaynakların nasıl
dağıtılacağıyla ilgili bir perspektif içinde
hazırlanırdı, dolayısıyla da daha çok girdilere
kendini focus ederdi yani Var olan kaynaklarımız nedir,
bunları hangi hizmetlere yönlendirelim? biçiminde bir anlayış
üzerinden oluşurdu. Fakat, 5018 sayılı Yasayla birlikte,
buradan bir adım daha öteye gidildi yani herhangi bir hizmetin kalitesi,
seviyesi daha çok öne çıkarılarak bunun hangi kaynaklarla ve
nasıl sağlanacağıyla ilgili bir anlayışa
doğru evrildi. Dolayısıyla da hakikaten -zaten
sonuçlarını da gördük- diyebilirim ki Adalet ve Kalkınma
Partisinin ilk yıllarında mali disiplinin sağlanmasında
büyük ölçüde etkisi olan bir yasadan söz ediyoruz.
Şimdi, diyorlar ki arkadaşlar: Bu 5018
sayılı Yasayı biraz daha ilerletelim, bir tık daha
yukarı çıkaralım. Efendim, harcamaları programlar olarak
tanımlayarak yeni bir bütçeleme anlayışı
oluşturalım.
Şimdi, insanın aklına tabii sorular
geliyor ve niçin bunu yapıyorsunuz diye sorsak -arkadaşlar burada
mı bilmiyorum ama- verilecek cevap çok klasik bir cevap, tabii ki, ne
diyorlar? Efendim kamu hizmetlerinin etkinliğini
sağlayacağız böylelikle ve asıl önemlisi de galiba
şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlayacağız.
Tabii, buradan şöyle bir sonuç çıkarabilirsiniz: Bunu sağlamayı
amaçlayan bu teklif 2020 yılında geliyor, demek ki 2003
yılından bu yana baktığımızda bu söylenen
verimlilik artışı, şeffaflık vesaire tam olarak
gerçekleşmemiş olmalı ki böyle yeni bir adım öneriyorlar.
Evet, şöyle bir şey de söyleyeyim:
Esasında program bütçe Bütün dünyada ve özellikle Anglosakson dünyada
kullanılan bir yöntem yani yerli ve millî bir yaklaşım
değil bu. Yani, bu 80li yıllarda işte, başta Amerikada
olmak üzere ortaya çıkmış bir anlayış ve bu
anlayış giderek bütün Batı dünyasına yaygınlaştı
ve biz de hasbelkader bunu kullanmaya çalışıyoruz. Program bütçe
esasında ne anlama geliyor diye baktığımızda program
bütçe, demin söylediğim gibi, performans bütçenin alternatifi olarak
gelmiyor; onunla birlikte gelen bir yaklaşım ve bu
yaklaşım, esas itibarıyla kamu hizmetlerini de özel sektör
işletmeleri mantığına getiren bir anlayış
içeriyor.
Evet, olabilir
Tabii, özel sektörle ilgili, özel
sektörün etkinliğiyle ilgili konu ayrıca
tartışılabilir ama yapılan bu. Fakat benim aklıma
burada şöyle sorular geliyor. Bir kere şunu da belirteyim ki 5018 sayılı
Yasadaki yani performansa dayalı bütçeleme tekniği, esasında,
özünde ademimerkeziyetçiliği ve
katılımcılığı içeren bir anlayışla
oluşması gereken bir bütçe anlayışını taşıyor.
Dolayısıyla da ben bu çerçeveden baktığımda, bizim
bütçe sürecine baktığımızda, arkadaşlar yani hakikaten
bu yasa teklifini niye getirdiğinizi anlamam neredeyse mümkün değil.
Aklıma gelen birkaç şeyi söyleyeyim. Bir:
Biz Plan ve Bütçe Komisyonuna -başka komisyonlarda da muhtemelen öyledir,
bilmiyorum tam olarak ama- herhangi bir STK yetkilisini getirmekte
zorlanıyoruz, kabul etmiyorlar. Yani onları da ilgilendiren bir
konuda diyelim sivil toplum kuruluşu olan bir kuruluşun
temsilcilerinin oraya gelip görüşlerini söylemesini istiyoruz ama ona da
Hayır. diyorlar. Şimdi, nasıl bir ademimerkezi
arayış bu Allah aşkınıza?
İkinci olarak şeffaflık,
şeffaflık deniyor. Arkadaşlar, biz geçen seneden beri kamu-özel
iş birliğiyle yapılan bazı yatırımların
sözleşmelerini istedik bakanlardan veya yetkililerden, bize verilen cevap
şu: Devlet sırrı. Şimdi, bir yandan şeffaflık
diyeceksiniz, bir yandan da devlet sırrı diye yapılan ve çok
açıkça -en azından gördüğümüz- toplumun aleyhine olmak üzere
çalışan, toplumun vergilerine bir anlamda el koyan bir
uygulamanın ayrıntısını öğrenme şansına
sahip değiliz ve siz bize diyorsunuz ki: Şeffaf bir bütçe olsun.
İyi de şeffaflık nerede Allah aşkınıza?
Hele hele onu da bırakın, Kamu İhale
Yasasına bakın Allah aşkınıza. Geçen gün gördüm, yüz
seksen yedi ayda 186 defa değişmiş. Yani siz neden söz
ediyorsunuz Allah aşkınıza? Yani bu yasa teklifiyle amaçlanan
şeyler gerçekten afaki şeyler.
Ben size şunu söyleyeyim çok açık: Herkes
biliyor ki 5018 sayılı Yasa aşağı yukarı 2003ten
beri uygulanıyor, belli başarılar elde edildi ama bir sürü
sorunu var. Bu sorunları konuşmak ve bu sorunları gidermek
yerine; efendim, 5018 sayılı Yasanın kapsamını,
çalışma tarzını ve kültürünü geliştirmek yerine, benim
anladığım kadarıyla, bir, fonksiyonel bütçe
sıralamasından vazgeçtiğiniz için bazı harcamaları
takip etme şansından yoksun kalacağız; ikincisi, muhtemelen
belirli harcamaları, programların alt programlarına koyarak
gözden uzak tutmayı sağlayabileceksiniz ve asıl önemlisi de
galiba mahallî idarelerin ve yine merkezî bütçe içine alınmış
olan denetleyici kurulların yani bağımsız kurulların
da üzerinde bir anlamda bir bütçe baskısı yaratmış
olacaksınız.
Özetle, ben 1 ila 5inci maddelerde ifadesini bulan
bu yaklaşımı gerçekten de anlayamadım ve
anlayabildiğim kadarıyla da gerçekten bütçe yapım sürecini
gözden kaçırmak ve bütçe sürecini de anlaşılır olmaktan
çıkarmak gibi bir amacınız olduğunu düşündüm.
Çok hızlı geçiyor zaman, onun için de
biraz hızlı hareket etmem lazım.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hayat
böyle bir şey.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Evet, hayat da
böyle bir şey, doğru.
Efendim, vakıf üniversiteleri tıp
fakültesi açmak isteyince 200 yataklı bir hastane koşulu getiriyoruz.
Arkadaşlar, Allah aşkınıza, bu ne demektir? Bu, şu
demektir: Bugün pandemiden dolayı sağlık hizmetlerinin,
eğitim hizmetlerinin kamusal olması gerekliliği dünyada
konuşulurken biz hâlâ sağlık hizmetlerini verecek olan özel
vakıf üniversitelerine 200 yataklı hastane kurma yükümlülüğünü
vermeye çalışıyoruz. Üstelik de arkadaşlar -bir şeyi unuttunuz
siz bence- biliyorsunuz, vakıf üniversiteleri vergi vermiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Katırcıoğlu,
tamamlayalım.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Yani
dolayısıyla da zaten sorunlu olan bu üniversite
yapısını tartışmak yerine, biz bunlara anlamsız
bir şekilde destek vermeyi tercih ediyoruz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Zorlaştırma var burada, kolaylaştırma yok,
zorlaştırma var.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Yok, öyle
değil, öyle değil. Sonuç olarak, 200 yataklı hastane kuran adam,
onu çalıştıracak ve elde ettiği gelirden de vergi
vermeyecek; bu kadar basit çünkü vakıf.
Son olarak, Cumhurbaşkanlığı
raportörlüğü adında bir kurum ihdas etmeye
çalışıyorsunuz, bu da anlaşılır gibi değil.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim:
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yeni bir sistem, eyvallah
İşte bu oluşuyor. vesaire diyorsunuz, bunları da
anlıyorum fakat bu arada bakanlıkların yok olması lazım.
Bakanlar zaten sekretarya düzeyinde. Peki, niçin bakanlıklardaki
bürokrasiyi alıp Cumhurbaşkanlığına
taşımıyorsunuz da ayrı bir
Cumhurbaşkanlığı kadrosu oluşturmaya çalışıyorsunuz?
Maksadınız ne? Biriniz açıklarsa sevinirim.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Kamil Okyay
Sındır.
Buyurun, Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın
İbrahim Aydın ve Ekrem Çelebi ve 17 milletvekili tarafından
teklif edilen (2/3113) esas numaralı, 228 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bir temel kanun
niteliğinde bir torba kanunla karşı karşıyayız.
Komisyonumuza 17 madde olarak gelen, 8-9 ayrı kanunda değişiklik
öngören bu teklif, 1 madde çıkartılıp daha sonra aslında
bütçe için, ülke için ve bütçe hakkı adına çok elzem bir konuyu ihdas
ederek yine 17 madde olarak Komisyondan çıktı. Gerek tümünün gerekse
7, 8, 9, 10, 12 ve 14üncü maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu
düşünülerek Anayasaya uygunluğunun incelenmesi İç Tüzük madde
38e göre gerçekleştirilmedi yine, maalesef, aynı şekilde.
Aslında üzerinde değişiklik öngörülen 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 14üncü maddesinin emrettiği hüküm
olan kanun tekliflerine mali yük etki analizinin eklenmesi zorunluluğu,
şu ana kadar hiç olmadığı gibi, bu kanun teklifinde de
olmadı değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, teklifin ilk 4
maddesinde 5018 sayılı Kamu Malî Yönetim ve Kontrol Kanununda
bazı değişiklikler önerilmekte. Bunlar arasında performans
esaslı bütçeden, bizim başka bir örneğini dünyada
göremediğimiz performans esaslı program bütçe sistemi adı
altında bir sisteme geçiş, merkezî yönetim bütçe kanununun gider
cetvelinin program sınıflandırmasına göre düzenlenmesi,
fonksiyonel sınıflandırılmanın kaldırılması
ve düzenleyici ve denetleyici kurum bütçelerinin de program yapısına
uygun şekilde hazırlanmasının yer
aldığını görüyoruz.
Ancak bu yeni düzenlemenin birçok
sakıncayı ve belirsizliği de beraberinde getirdiğini
söyleyebiliriz. Örneğin; mali saydamlığın ve yapılan
harcamaların proje bazında denetlenebilirliğinin ve bütçe
hakkının uygulanabilirliğinin zorlaşacağı
ortadadır. Fonksiyonel sınıflandırmanın nasıl
yapılacağına açıklık getirilmemiştir.
Kurumların teknik ve personel altyapıları elverişli midir?
Açıklık bulunmamaktadır. Getirilen değişiklikten ne
fayda sağlanacağı da kuşkuludur. Getirilen sistem,
özellikle uluslararası karşılaştırmalarda ve
istatistiki veri paylaşımlarında sorun yaratabilecektir.
Fonksiyonel sınıflandırmanın ortadan kaldırılması
durumunda millî gelir hesaplarına dair detaylı ve
sağlıklı veri üretmek güçleşecektir. Yeni düzenlemeyle elde
edilecek verilerin eski serilerle
karşılaştırılması da bu anlamda zorlaşacaktır.
Söz konusu bu sorunlara ve kaygılara Komisyon görüşmelerimizde de
maalesef tatminkâr yanıtlar alamadık. Ayrıca,
Sayıştaydan da tatminkâr bir görüş
alınmadığı da yine Komisyonda anlaşıldı.
2021 yılı merkezî yönetim bütçe kanun
teklifinin yüce Meclisimize sunulmasına yaklaşık bir hafta kala,
kamu mali yönetimi ve denetimi sistemi açısından önemli
sayılacak bu teknik düzenlemenin aceleyle
yasalaştırılmasını da doğru bulmuyoruz. Söz
konusu düzenlemenin kamuoyuna daha geniş bir zaman düzleminde
anlatılarak tartışılmasının ve üzerinde
detaylı bir yasama çalışması yapılmasının da
gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Ayrıca, Komisyon görüşmelerinde bu teklif
henüz kanunlaşmadan kamu idarelerinin bütçelerini teklifte öngörülen
değişikliklere göre yapmış oldukları
anlaşılıyor. Böyle bir durum var ise bunu asla kabul etmiyor ve
yürütmenin bu davranışını yüce Meclisimize ve milletin
iradesine büyük bir saygısızlık olarak görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin genel
gerekçesinde kamu harcamalarında şeffaflığa ve hesap
verilebilirliğe katkı sağlayacağı ve harcama
önceliği geliştirmek suretiyle mali disiplini de destekleyeceği
belirtiliyor. Allah aşkına, siz kalkacaksınız bütçe
uygulama sonuçları ve borçlanma limitinin neden
aşıldığına ilişkin milletvekilleri tarafından
yöneltilen soruların ve verilen önergelerin hiçbirine cevap
vermeyeceksiniz ya da bunları geçiştireceksiniz; 5018
sayılı Kanunun 14üncü maddesi gereği teklifin getireceği
mali yük hakkındaki zorunluluk hükmünü yerine getirmeyeceksiniz; kamu-özel
iş birliği projelerinin topluma gerçek maliyetini ve gelecek
yıllarda kamu ekonomisine getireceği yükü, bütçe hakkı
gereği bir zorunluluk olmasına rağmen, bunun bir özel hukuka
tabi olduğunu ileri sürerek ne Meclise ne Sayıştaya ne de
herhangi bir başka kuruma bildireceksiniz; kamu ihale mevzuatını
delik deşik edeceksiniz, Kamu İhale Kanununun muafiyet ve istisnalar
maddesini yüzlerce kez değiştirerek ihale süreçlerinden arkada
şaibe bırakarak kaçacaksınız; büyük hacimli inşaat ve
yapım projelerini yandaşınız olan 5 büyük müteahhit
arasında paylaştıracaksınız; millî gelir
hesapları, Tüketici Fiyat Endeksi, Tüketici Güven Endeksi, işsizlik,
büyüme gibi göstergelerdeki veri setlerini ihtiyacınıza göre
başkalaştıracak, manipüle edecek ve değiştireceksiniz;
devletin kariyer sistemine dâhil denetim organlarını kapatacak veya dışlayacak
ve etkisizleştireceksiniz; Meclisi ayak bağı gibi görecek,
yasamanın yürütme üzerindeki denge, denetleme yetkisine dair süreçlerden
-burada olduğu gibi- sürekli kaçınacaksınız; Meclisin bütçe
hakkı adına kamu idarelerinin gelirlerini ve kamu harcamalarını
denetleyen Sayıştaydan rahatsız olacak ve görevini engellemeye
çalışacaksınız; 4749 sayılı Kanunla Meclis
tarafından 2020 yılı için Hükûmete verilen 154 milyar TL
borçlanma yetkisini -yüzde 5 artırımlarıyla birlikte söylüyorum-
kimseye sormadan ve hesap vermeden 100 milyar liraya yakın
aşacaksınız; sonra hiç sıkılmadan, yangından mal
kaçırır gibi, bu yetkinin 2 katına
çıkartılmasını bir ihdas maddesiyle isteyeceksiniz; bu bağlamda,
memleketi borç batağına sürüklemekten hiç tereddüt dahi etmeyeceksiniz;
kamu harcamalarında Kredi Garanti Fonu, İşsizlik Sigortası
Fonu gibi bütçe dışı kaynakları kullanacak fakat
bunları bütçe harcaması gibi halka göstermeye
kalkışacaksınız; kötü yönetimin ve israfın
sonuçlarını pandemiye bağlamaya
çalışacaksınız; sonra kalkıp kamu mali yönetimi ve
denetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlikten bahsedeceksiniz.
Şaka gibi değerli arkadaşlar, buna diyecek bir tek söz olabilir
gerçekten Hadi oradan sen de! İşte tam da bu nedenlerle
milletimizin bu iktidara artık ne güveni ne de tahammülü
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde
dikkatlerden kaçan, belki de kaçırılan fakat çok önemli gördüğüm
bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bildiğiniz gibi 5393
sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununda belediye tanımı Belde sakinlerinin mahallî müşterek
nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar
organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî
özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir, böyle
tanımlanmıştır. Ayrıca 5018 sayılı Kanun
kapsamında mahallî idare bütçeleri de yer almaktadır. Belediyeler de
bu kanundan dayanak alarak bütçelerini hazırlamaktadır. Kanunun
mevcut hâlinde Kamu idareleri bütçelerini, stratejik planlarında yer alan
misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu ve performans esasına
dayalı olarak hazırlarlar. diyor. Oysa siz buraya
değişiklik getiriyorsunuz ve diyorsunuz ki Kamu idareleri
bütçelerini kalkınma planı, Cumhurbaşkanlığı
programı, orta vadeli program, orta vadeli mali plan,
Cumhurbaşkanlığı yıllık programı ve kendi
stratejik planlarının program yapısına uyumlu şekilde
ve performans esasına dayalına olarak hazırlarlar. olarak
değiştiriyorsunuz. Evet, merkezî yönetim kamu idarelerinin
bütçelerini bu yeni duruma göre isteyebilirsiniz ama yerel yönetimler
aslında yatırım hizmetlerine dair bütçelerini yerelin
taleplerine göre yapar; yerelin ihtiyaçlarına ve önceliklerine göre yapar;
kendi siyasal tercihlerine göre yaparlar. Çünkü siyasi niteliği olan bir
kamu kurumudur ve emlak gelirleri, kendi gelirleri, merkezî yönetim bütçesinden
gelen paylarla hazırladıkları bütçelerle halkın yerel
ihtiyaçlarını öncelerler. Oysaki bu düzenlemeyle yerel yönetimlere de
bütçelerini hazırlarken halkın ihtiyaçlarına göre değil de
Cumhurbaşkanlığının, daha doğrusu siyasal iktidar
olan yürütmenin siyasi ve ekonomik plan ve programlarına uyumlu
olmalarını zorunlu olarak getiriyorsunuz. Bu yerelde
kalkınmayı engelleyecek ve yerel yönetimleri, merkezî yönetimin
vesayeti altına sokacak olan son derece yanlış bir düzenlemedir.
Mahallî idare bütçelerinin idari ve mali özerkliğini
tırpanladığınız gibi bir de saraya bağlamak
istiyorsunuz. Nerede kaldı bu belediyelerin mali özerklik hakkı?
Değerli milletvekilleri, kanunun 6ncı
maddesiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 3üncü
maddesinin birinci fıkrasına bir bent ilave ederek vakıf
üniversitelerinin tıp fakültesi kurabilmesi ve devamında öğrenci
alabilmesi için mülkiyeti ve işletme hakkı kendisine ait olan asgari
200 yatak kapasitesine sahip hastanesinin bulunmasını zorunlu olarak
getiriyorsunuz ama yapılan düzenlemede mevcut üniversitelerin getirilen
kurala uyum sağlaması yönünde bir zorunluluk getirmiyorsunuz. Bunun
için bir süre de koymamışsınız. Bu hususu da büyük bir
eksiklik, eşitsizlik ve kayırmacılık olarak görüyoruz.
Cumhurbaşkanlığında raportör ve
raportör yardımcılığı kadrosunun kariyer meslek
sınıfı olarak atanmalarına dair düzenlemeler getiren
teklifin 7nci ve 8inci maddeleri ise Cumhurbaşkanlığında
görev yapacak olan raportör ve raportör yardımcılarının
görevlerinin tanımlanmaması, sayılarının
belirlenmemesi ve görevlerine sınırlama getirilmemesi nedenleriyle
Anayasanın 2, 7 ve 128inci maddelerine aykırılık
taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, aslında bir yandan GSM operatörlerine kıyak
geçilmesi ve buradan GSM operatörlerinin ceza yükümlülüklerini ortadan
kaldıran ve dağı taşı her yeri diledikleri gibi
İmar Kanununu da yok sayarak ve bununla ilgili bütün yasal düzenlemeleri
tamamen operatörlerin lehine düzenleyerek bir kanun değişikliği
ve aynı zamanda kırsal mahalle, kırsal yerleşik alan
konusunda bizim ısrarla her zaman söylediğimiz,
Yapmayınız, kıymayınız köylere, bunlar tarımsal
üretim alanlarıdır. dediğimiz hâlde şimdi bir
değişiklikle gündemimize getirdiniz.
Son sözüm: Değerli milletvekilleri, üzerinde
görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifinin maddeleri üzerinde
milletvekili arkadaşlarımız çok daha detaylı
açıklamalarda bulunacaklardır.
Ben bu teklifin aslında ne anlama
geldiğini bir cümleyle tanımlayarak sözlerimi sonlandırmak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Son cümlem
Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, selamlayın.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Bu kanun teklifi
Tek adam olarak ben milletin parasını, tüyü bitmemiş yetimin
hakkını çarçur ederim, dilediğim gibi israf ederim,
yandaşlarıma dilediğim gibi dağıtırım,
memleketi hiç tereddüt etmeden borç batağına da sürüklerim, hangi
çılgın bana hesap soracakmış şaşarım. Hatta
yasamanın bütçe hakkı da neymiş? Tanımam. diyen
sarayın bir dayatmasıdır, bir dayatma bütçesidir. Bu teklifi
reddediyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde şahsı
adına söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın İbrahim Aydın.
Buyurun Sayın Aydın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 228 sıra sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde söz
almış bulunmaktayım. 27nci Dönem Dördüncü Yasama
Yılının ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçmiş olsun Hatay. Öncelikle yangından
etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum. Büyük yangının söndürülmesinde canla başla gayret
gösteren tüm Orman teşkilatımıza ve emeği geçen herkese
şükranlarımı sunuyorum. Kendilerini Ateşin Çocukları
İnisiyatifi diye tanıtan, Hataydaki yangınları
çıkardıklarını söyleyen hain terör örgütünü şiddetle
kınıyorum. Hak ettikleri cezayı bu dünyada da öbür dünyada da
alacaklardır inşallah.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; malumları olduğu üzere merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanmasına ilişkin usul ve esaslar 5018 sayılı
Kanunda düzenlenmektedir. Söz konusu kanunla kamu mali yönetimi alanında
bütçelerin sonuç odaklı bir yaklaşımla hazırlanması,
mali saydamlık ve hesap verebilirliğin güçlendirilmesi nedeniyle çok
önemli bir reform niteliğindedir. Teklifimizin ilk 4 maddesinde
yapılan değişikliklerle, bu reformun devamı
niteliğinde olan ve bütçe uygulamalarından elde edilen deneyimler ile
modern bütçeleme yaklaşımları esas alınarak oluşturulan
performans esaslı program bütçenin uygulama sürecinin
başlatılması ve performans esaslı bütçeleme sisteminin
etkinleştirilmesi hedeflenmektedir. Program bütçe uygulamasıyla kamu
kaynaklarının hangi amaçlara tahsis edildiğini gösteren bütçe
sınıflandırılmaları kullanılmaktadır. Bu
nedenle Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya gibi
birçok ülkede bütçeler program bütçe yaklaşımına uygun olarak
hazırlanmaktadır. Söz konusu performans esaslı program bütçeyle
harcamaların program sınıflandırmasına göre tasnif
edildiği, harcama önceliği geliştirme konusunda karar
alıcıların kamu hizmetlerinin performansına ilişkin
bilgilerin sağlandığı ve bu bilgilerin kaynak tahsisi
sürecinde sistematik olarak kullanıldığı bir bütçeleme
imkânı doğmaktadır. Bu yaklaşımla, toplumun ihtiyaç ve
beklentilerinin daha etkin bir şekilde belirlenmesi ve kamu
kaynakları ile kamu hizmetleri arasında daha güçlü bir bağ
kurulması sağlanacaktır. Performans esaslı program bütçe,
aynı zamanda kamu harcamalarında şeffaflığa ve hesap
verilebilirliğe de katkı sağlayacak olup Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bütçe hakkını daha etkin bir şekilde
kullanmasına da imkân verecektir. Ayrıca, bütçenin daha sade,
anlaşılır ve değerlendirilir bir yapıya
kavuşturulmasıyla, üst politika belgeleri ile bütçe arasında
hedef-amaç ilişkisi ile dil ve kavram birliği güçlendirilmesi
hakkı sağlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5018 sayılı Kanun kapsamında yer alan
idarelerden bir bölümünün hâlihazırda başka bir idareyle birleştirildiği
ya da kapatıldığı hâlde kanunda ekli cetvellerde bulunmaya
devam ettiği görülmektedir. Bu bağlamda, söz konusu kanun Resmî
Gazetede yayımlandığı 2003 yılından beri ekli
cetvellerde birçok değişiklik yapılmış, bu
değişiklikler de ilgili cetvellerin kamuoyunca takibini oldukça
güçleştirmiştir. Teklifimizle, bahsi geçen sakıncaların
ortadan kaldırılması ve Anayasa Mahkemesi kararına uyum
sağlayabilmek için ilgili madde yeniden düzenlenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifimizle bir diğer değişiklik vakıf
üniversitelerinin tıp fakültesi açmasına yönelik
yapılmaktadır. Bilindiği gibi, tıp fakültesi olan
vakıf üniversitelerinin uygulama eğitimleri üniversitenin kendisine ait
hastanesinde ya da bir özel hastaneyle ortak kullanım, afiliasyon
protokolü çerçevesinde yürütülmektedir. Özel hastanelerde hastanın
ödediği ilave ücret sebebiyle öğrencilere hasta çeşitliliği
kapsamında gerekli ve yeterli uygulama yaptırılmasında
zaman zaman zorluklar yaşanmaktadır.
Ayrıca, üniversite yönetimi ile özel hastane
yönetimi arasında yaşanan sorunlar da eğitimde sorunlara yol
açabilmektedir. Bu yüzden vakıf üniversitesinde tıp eğitimi
veren öğrencilerimizin donanımlı bir uygulamalı eğitim
alabilmesi için söz konusu üniversitelerin kendine ait bir hastanesinin
olması önemlidir. Bu bağlamda, vakıf üniversitelerinde tıp
eğitimi için mülkiyeti, işletme hakkı ve ruhsatı kendisine
ait bir hastanenin varlığı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
İBRAHİM AYDIN (Devamla)
faal bir özel
hastane yoksa tıp fakültesi açılması için Sağlık
Bakanlığının ön izninin alınması ön izinle
kurulan tıp fakültesinin eğitime başlayabilmesi için ise hastane
ruhsatının alınmış olmasına ilişkin
şartlar getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifimizin bir diğer düzenlemesiyle Cumhurbaşkanlığı
görev alanına giren konularda Cumhurbaşkanlığı
İdari İşler Başkanlığında diğer
bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi
kariyer meslek personeli olarak Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü
ve Cumhurbaşkanlığı raportör
yardımcılığı ihdas edilmesini öngörmekteyiz.
Böylelikle devletimizin işleyişine ilişkin kurumsal
hafızanın geliştirilmesi ve daha güçlü aktarılması
amaçlanmaktadır. Düzenleme bakanlıkların merkez
teşkilatlarında istihdam edilen kariyer meslek personeline
ilişkin düzenlemelerle aynı niteliktedir.
Kanun teklifimizin Gazi Meclisimize, ülkemize ve
milletimiz adına hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın Genel Kurul; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Evet, teklif üzerinde görüşüyoruz; bu kanun
teklifiyle esas olarak bu bölümde baktığınız zaman,
bütçelemedeki fonksiyonel sınıflandırmayı ortadan
kaldırıyorlar ve yerine performans esaslı bütçe sınıflandırması
benimseniyor. Yani burada mevcut yöntem yerine başka bir yöntem
benimseniyor. Mevcut yöntem ne getiriyor? Kamu faaliyetlerinin türünü
göstermekte, faaliyetlerin ve faaliyetlere yönelik harcamaların zaman
serileri boyunca izlenmesi ve uluslararası
karşılaştırma yapma imkânları sağlıyor. Yani
bu imkânları ortadan kaldıracak ya da bu imkânları
zorlaştıracak başka bir sınıflandırma yöntemi
benimseniyor. Yani baktığınız zaman, işin özü, hesap
vermeyi ortadan kaldıran ya da hesap vermeyi zorlaştıran, hesap
verdiğiniz zaman teknik olarak buna cevap vermeyi de ortadan
kaldıracak bir yönteme doğru gidiş var.
Şimdi, zaten kısıtlı imkânlarda
hesap veriliyor. Yani yürütme yapmış olduğu faaliyetlerle ve
yapmış olduğu harcamalarla ilgili olarak
Hani kısmen bir
Sayıştay çalışıyor, kısmen o da. Binbir
zorluğa rağmen, üzerindeki baskıya rağmen
Sayıştay zaman zaman bu hususları belirliyor ve bize, kamuoyuna
sunuyor. Ancak Sayıştayın belirlediği hususlar bile
engellenmeye çalışılıyor. Şimdi,
kısıtlı bu imkânlar çerçevesinde şu anda
Sayıştayın da bizlerin de ya da bu konunun uzmanı
kişilerin de bu denetlemelerini ortadan kaldıracak bir yöntemle
işin içine giriliyor.
Burada yine vahim konu, bu teklif alelacele niye
getirildi? Şu an bütçe aşamasına geçilecek, o bütçe
aşaması zaten bu teklifteki şekliyle hazırlanıyor,
dolayısıyla hemen, alelacele bu teklifin geçmesi gerekiyor. Bu
şöyle vahim bir durum: Şimdi güçlü Meclis diye yola
çıkıldı ancak milletvekillerinin milletvekilliğini
hiçleştiren ve Meclisi hiçleştiren bir siyaset anlayışı
ve bir yönetim anlayışı ortaya kondu.
Ben size çok açık bir şey önereceğim.
Yani şu an kamuoyuna çıkılsa ve bir anket yapılsa Ya bu
600 milletvekili ne işe yarıyor? Bu Meclisi kapatalım mı
kapatmayalım mı, lağvedelim mi etmeyelim mi? şeklinde
halka bir anket sorusu sorulsa inanın, yani yüksek oranda, Ya
kapatın bu Meclisi zaten bir işe yaramıyor ki. diye sonuç
çıkacaktır. Şimdi, bu
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Nereden
biliyorsun?
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Evet,
çıkıp kamuoyunda konuşursan nereden bildiğimi siz de
görürsünüz. Çünkü kamuoyundaki algı şu: Ya zaten Meclis bir işe
yaramıyor, yani zaten kanunlar, teklifler bakanlıklarca
hazırlanıyor, zaten Cumhurbaşkanımız her şeyi
biliyor ve her şeyi yönetiyor, Meclis sadece bir onay makamı olarak
çalışıyor. Yani geliyor burada, biz, işte, Meclisteki
milletvekilleri bunu onaylıyor. O zaman biz, bu 600 kişiyi niye
besliyoruz, niye bunlara bu kadar maaş veriyoruz, bir de bunların
danışmanları var, efendime söyleyeyim; giderleri var,
harcamaları var, işte, bu Meclisin bir gideri var. Yani hakikaten
Meclisle ilgili şu anda kamuoyunda bir yoklama yapsanız, yüzde
80lere yakın Lağvedin, kapatın, gidin. derler. Ancak
olması gereken nedir? Olması gereken, Meclis halkın temsil
mekânıdır. Şu anda burada 5 tane grubu bulunan siyasi parti var
ve grubu olmayan siyasi partileri de ortaya koyduğunuz zaman Türkiye
halkının büyük çoğunluğunun Mecliste temsil
edildiğini, yani halkın temsiliyetinin, yüzde 90lar olduğunu
görürüz. Aslında, halkın temsiliyeti burada, Mecliste, yani öyle,
yüzde 51 nokta bilmem kaçla oyla seçilmiş bir milletvekili yok burada.
Hepimizin aldığı oyların toplamı,
farklılıklarımızla birlikte Türkiye'nin tamamını
temsil ediyoruz biz burada.
Şimdi, dolayısıyla esas
güçlendirilmesi gereken, hakikaten bu yasaların, bu kanunların
görüşülmesi gereken yer Meclistir ve hakikaten hesap sorulması ve
sorulan hesaplara cevap verilmesi gereken yer Meclistir. Şöyle bir
şey yok: Biz keyfimizden soru sormuyoruz. Ben çok merak ettiğim için
gidip soru önergesi vermiyorum. Halk merak ediyor, insanlar bu soruların
cevabını istiyor ve biz, bir kamu görevi yerine getiriyoruz, bunun
için maaş alıyoruz ve bundan dolayı bu soruları soruyoruz.
Peki, ne olmuş soru sorduğumuz zaman, bize nasıl cevaplar
veriliyor? Ben, şöyle kendi şeylerime baktım, yani 133 soru
sormuşum çeşitli zaman dilimi içerisinde, bu 27nci Dönemde yani
67sine hiç cevap verilmemiş arkadaşlar, yani 67 sorumuza hiç cevap
verilmemiş. Ya biz, sorduğumuz soruya cevap verilmezse nasıl
denetleyeceğiz, denetim görevimizi yerine nasıl getireceğiz?
Kamuoyunda bir sürü iddialar oluyor. Evet, iddiadır, biz demiyoruz ki
bunlar kesindir. Ancak bu iddiayı araştırmanın,
kesinleştirmenin ya da iddianın yersiz olduğunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) ...iddianın
yersiz olduğunu ortaya koymanın yöntemi nedir? İşte bizim
görevimizdir o, biz burada ilgili Bakanlığa
sorularımızı sorarız ve bunların cevapları bize
gelir, deriz ki: Evet, bu soruları sorduk, cevapları buymuş, bu
iddia yersizmiş arkadaşlar, gereksiz yere bu suçlamalarda
bulunmayın. Ancak soruyoruz, İçişleri Bakanlığına
sorduğumuz soruların hiçbirine cevap gelmiyor, hiç, hiç,
sıfır; Sağlık Bakanlığı sıfır,
hiçbir sorumuza cevap vermemiş; Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı sıfır, hiçbir sorumuza cevap
vermemiş ve diğerlerinden gelen cevaplar da hani zaten şöyle
geliyor: Bir soru soruyoruz, çok somut, net bir konuyla ilgili bir soru
soruyoruz, gelen cevapta o ilgili kanunun metnini yazıp bize
gönderiyorlar, cevaplar da böyle cevaplar. Şimdi, ondan sonra siz
diyorsunuz ki: İşte, güçlü Meclis, güçlü Parlamento filan. Vallahi
bunların hepsi hikâye, halk buna inanmıyor çünkü gerçekçi değil.
Gerçekten Meclisi güçlendirmemiz gerekir, bunun için çabalayalım.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevaba geçmeden önce 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerindeki görüşmelerin
devamı hususunda İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde yapılan
güreşmelere İç Tüzükümüzün 72nci maddesi uyarınca devam
olunmasını arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Cengiz
Gökçel Orhan Sümer
Manisa Mersin Adana
Kamil
Okyay Sındır Ahmet
Kaya Aydın
Özer
İzmir Trabzon Antalya
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Oylamaya geçmeden önce bir yoklama
talebi var, yoklama talebini yerine getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Gökçel, Sayın
Sümer, Sayın Sındır, Sayın Köksal, Sayın Kaya,
Sayın Şevkin, Sayın Emecan, Sayın Karaca, Sayın
Hancıoğlu, Sayın Karabat, Sayın Tokdemir, Sayın Özcan,
Sayın Girgin, Sayın Yıldız, Sayın Güzelmansur,
Sayın Önal, Sayın Şahin, Sayın Kasap, Sayın Emre.
Yoklama için üç dakika veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 228 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerindeki görüşmelerin devam edilmesine dair
verilen önergenin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN - Görüşmelerin devam önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir: Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önergeyi kabul etmek suretiyle
yeni bir tur görüşmenin önünü açtılar, grup olarak söz talep
ediyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Önergeyi reddettik
Sayın Başkan, sayıya bakar mısınız?
BAŞKAN Oylama konusunda kabul veya ret
konusunda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sehven
yapılmış bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İç Tüzük 19, oylamayla
ilgili bir şüphe varsa İç Tüzük 19, usul tartışması
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın grup başkan
vekillerini arkaya davet ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.39
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
228 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde görüşmelere devam edilmesine dair verilen
önergenin oylanmasında, az önce, sayın milletvekillerinin
oylamanın mahiyeti hakkında tereddüt etmeleri nedeniyle
oylamanın sonucuna dair bir belirsizlik oluşmuştur.
Divanımızın grup başkan
vekilleriyle arkada yaptığı görüşmede iradenin ortaya hatalı
bir şekilde -net olarak ortaya çıkmadığı-
çıktığı anlaşıldığından, oylamada
Divanımızın yaptığı bir hata olmamasına
karşın oylamayı yenilemeyi uygun gördük. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
228 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Şimdi on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemlerine başlıyoruz.
Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin ülkemize hayırlı olmasını temenni
ediyorum.
Sorum Komisyona olacak.
Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüne niçin ihtiyaç
duyulmuştur? Mevcut raportörlerin durumu ne olacaktır? Yeni
alımların yapılması KPSS ile mi olacaktır? Diğer
kurumlardaki kariyer mesleklerle özlük hakları aynı mı
olacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ataş
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü ve Türkiye Emekli
Astsubaylar Derneği TEMADın kuruluş yıl dönümüdür.
İki bin iki yüz yirmi dokuz yıllık geçmişi ve tarihî birçok
şanlı zaferleri bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bel
kemiğini oluşturan, ordunun en kritik noktalarında görev yapan,
terörle mücadelede en ön saflarda görev alan, üniformasına ve vatan
aşkına sahip astsubaylarımızın bugün birçok
sorunları bulunmaktadır. Özellikle mesleğe başlama
dereceleri ve görev tazminatları konusunda birçok defa söz verilmesine
rağmen Hükûmet tarafından verilen sözler
tutulmamıştır. Bu konularda mağduriyetlerinin ve
beklentilerinin giderilmesi son derece önemlidir. Bu önemli gün vesilesiyle,
emekli olan veya görevi başında bulunan tüm astsubaylarımızın
Dünya Astsubaylar Gününü ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneğinin
kuruluş yıl dönümünü kutluyor, şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Adıyaman sarmalık tütünle birlikte
sözleşmeli tütünün de üretildiği en önemli merkezlerden bir
tanesidir. Yazın sıcağında, sabahın
şafağında tüm aile bireylerinin binbir emekle üretim yaptığı
tütün üreticilerimiz son birkaç gündür özel tütün firmasının büyük
bir zulmüyle karşı karşıya kalmışlardır.
Sezonun başında üreticiyle sözleşme yapan firma, 2020 ürünü
tütün için 19 bin TL fiyat teklif etmiş ve bu fiyat üzerinden
üreticilerimiz üretimi gerçekleştirmişlerdir. Ancak, sezon sonunda,
firma, tütün alımı sırasında çiftçiye 14 lira fiyat
teklifinde bulunmuş, kabul etmemeleri hâlinde tütün
almayacağını ifade etmiştir. Buradan ilgili firmaya ve
Bakanlığa çağrıda bulunuyorum: Üreticiye uyguladığınız
bu zulmü derhâl durdurun, üreticinin alın terine saygı gösterin,
ilgili Bakanlığı da gerekli denetimleri yapmaya davet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Yozgat ilimiz Yenifakılı
Bektaşlı köyünde yapılan toplulaştırma
çalışmasında çiftçilerimiz mağdur edildi. Yapılan
toplulaştırma tam anlamıyla evlere şenlik; kardeşi
kardeşe, komşuyu komşuya düşman etti. 5 bin parselin
yarısında sorun var. Toplulaştırmayla sorunların
çözülmesi gerekirken, burada yeni ve büyük sorunlar yarattınız. Çiftçiye
gösterilen krokinin askıdan indirildikten sonra değiştirilmesi
Toplulaştırma yapıyoruz. diye bir parselin 2ye, 3e
bölünmesi, Devlet Su İşlerinin işi yapan haritacılık
firmasını yeterince denetlememesi gibi mağduriyetlere yol açan
onlarca şikâyet var. Bunca çiftçiyi mağdur etmeye hakkınız
yok. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü acil bu işin üzerine
gitmeli ve konuyu soruşturmalıdır. Aksi takdirde
Bektaşlıda çıkacak her olayda Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü sorumlu olacaktır.
Saygılarımla
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sultanbeyli, İstanbulun 350 bin nüfuslu büyük
bir ilçesidir. Buradaki halk yıllardır çözülemeyen tapu
sorunları yüzünden çok sıkıntı yaşamaktadır.
Verilen sözler tutulmamıştır. Taksitlendirme ve DOP
mağdurları Çevre ve Şehircilik Bakanından verdiği sözü
tutmasını beklerken, diğer taraftan TÜFE konusunda kanuni bir
düzenleme yapılmasını istemektedirler. 7143 sayılı Yasaya
bir ek madde eklenmesini ve 2012-2019 yılları arasındaki faizin
alınmamasını talep etmektedirler. İktidardan beklentimiz,
çoğunluğu geçim zorluğu içindeki Sultanbeylililerin sesine kulak
vermeleri ve bu düzenlemeyi en kısa zamanda yapmalarıdır.
BAŞKAN Sayın Şahin
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Enis Berberoğlu
davasında Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle açık ihlal tespit etti
ve Hak ihlalinin sonuçları yeniden yargılamayla ortadan
kaldırılsın. dedi. Ancak, bugün gelinen noktada, İstanbul
14. Ağır Ceza Mahkemesi, yerindelik denetimi kapsamında
kaldığı gerekçesiyle üst mahkeme olan Anayasa Mahkemesi
kararını tanımıyorum. dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı ise Karar kalkmadı, Berberoğlu Meclise gelemez.
diyor. Şaka gibi
Üst mahkemenin verdiği herkes için kesin ve
bağlayıcı kararı alt mahkeme Uygulamayacağım. diyorsa
bu, yetkinin kötüye kullanılmasıdır ve suçtur, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu resen değerlendirmelidir. Anayasa
tanımazlık hukuka darbedir, Türkiye için felakettir, Türkiye
Cumhuriyetini ve millet iradesini tanımamak demektir.
Vatandaşlarımız da Yasa ve mevzuatları
tanımıyorum. derse ne olacak? Ne maksat diyorsunuz? Güvensizlik ve
kaos mu? Yine mi gündem değiştirme peşindesiniz? Bu akıl
almaz hukuk tanımazlık bunun için mi? Yaratılan tartışmalar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiye'de şehir merkezinden geçen ve
ulaşım yapılabilen tek ırmağımızın
kirliliği kronikleşen bir sorun hâline geldi ve Bartın
Irmağımız can çekişiyor. Bu sürekli tehdit ırmağın
rengini siyaha çeviriyor, bununla da yetinmiyor, kötü kokuyla birlikte
canlı ölümlerine yol açıyor. Bakın, fotoğraflarda
görüldüğü gibi, bu güzelliğimiz uzun yıllardır yok olma
tehlikesiyle aslında karşı karşıya. Test için sürekli
numune alındığı ve yağışların azlığı
ileri sürülse de senelerdir devam eden bu soruna yönelik neden kalıcı
çözümler üretilemiyor? Problemi halının altına süpürmek
Bartınlı yurttaşlarımıza da Bartının
doğasına da fayda sağlamıyor. Biz, Çevre ve Şehircilik
İl Müdürlüğünün ya da Bakanlığın test yapıp
sonucunu açıklamaktan öteye gitmesini istiyoruz. Her çaba değerli
olsa da Belediye tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gökçel
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, Mersin Milletvekili olarak Mersinde özellikle kırsal alanda
ziyaretlerde bulundum. Orada DSİnin yapması gereken
yatırımlar ve başlamış yatırımlarda
yaşanan sorunlar var. Özellikle iki yıldır inşası
durmuş sulama göletleri, 2015 yılında bitmesi gereken Pamukluk
Barajı var ve yapımı bitmiş ancak yapım hataları
nedeniyle su kaçıran göletler var. Bu yatırımların ne zaman
bitirilip hizmete gireceğini ve aynı zamanda su kaçıran
göletlerin tamiratlarının ne zaman bitirileceğini Mersinli hemşehrilerim
öğrenmek istiyor.
Benim de aslında burada, bu konularla ilgili
bir söz söylemem gerekiyorsa, Değerli Başkanım, değerli
Meclis; karşımızda Bakan olarak kimse
bulunmadığından dolayı sorunlarımızı
anlatacak makam da bulamıyoruz, bunun da
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden
kaynaklandığını kamuoyuna duyurmak istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Komisyon.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şu ana kadar 9 kişi soru sordu.
1inci sırada Ali Cumhur Taşkın Bey,
Mersin Milletvekilimizin Cumhurbaşkanlığı
rapörtörlüğüyle ilgili bir sorusu oldu.
Cumhurbaşkanlığı görev alanına giren konularda,
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığında diğer bakanlıklar ve kamu kurum ve
kuruluşlarında olduğu gibi kariyer meslek personeli olarak
Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü ve
Cumhurbaşkanlığı raportör
yardımcılığı ihdas edilmesini öngörmekteyiz.
Böylelikle, devletimizin işleyişine ilişkin kurumsal
hafızasının geliştirilmesi ve daha güçlü aktarılması
amaçlanmaktadır.
Düzenleme, bakanlıkların merkez
teşkilatlarında istihdam edilen kariyer meslek personeline
ilişkin düzenlemelerle aynı niteliktedir. Özel yarışma
sınavına girebilmek için ise KPSSye girmek ve istenen puan türünden
belirlenen asgari puanı almış olmak gerekmektedir. Hizmet
gereklerine göre Cumhurbaşkanlığı raportör
yardımcılığına girişte ayrıca dil
şartı da aranabilecektir.
Özlük hakları yasama uzmanları ve yasama
uzman yardımcılarıyla eşit olacaktır. Hem
Cumhurbaşkanlığındaki görevlerin özelliğini,
teşkilat yapısını ve güvenlik şartını göz
önüne alarak uygun personel politikasının oluşturulması hem
de hakkaniyete uygun olması açısından, Cumhurbaşkanlığı
raportörlük kadrolarına istihdam edilmekteyken hizmetine ihtiyaç kalmayan
personelin, kariyer mesleklerine ilişkin durumlarına uygun diğer
kamu kurum ve kuruluşlarının uzman kadrolarına
atanmasına imkân verilmektedir. Bu şekilde diğer kurumlara
atanan personel aynı özlük haklarını almaya devam edecektir.
Ayrıca, geçici maddeyle hâkim ve savcı, yasama uzmanı, kamu
kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarındaki
kariyer meslek mensuplarına ilişkin kadro veya pozisyonda
bulunanlardan, hâlihazırda Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığı hizmet birimlerinde raportör
olarak geçici görevli olanların, bir defaya mahsus olmak üzere talepleri
üzerine Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüne atanabilmesi
öngörülmektedir.
Bir de diğer milletvekillerimizin genelde
maddelerle ilgili soruları olmadı, bununla ilgili
konuşmaların içerisinde vakıf üniversitelerinde tıp
fakültesi açılmasıyla ilgili değerlendirmeler gündemimize
gelmişti. Bilindiği gibi, tıp fakültesi olan vakıf
üniversitelerinin uygulama eğitimleri, ya üniversitelerin kendisine ait
hastanede ya da bir özel hastaneyle ortak kullanım yani afiliasyon protokolü
çerçevesinde yürütülmektedir. Özel hastanelerde hastanın ödediği
ilave ücret sebebiyle, öğrencilere hasta çeşitliliği
kapsamında gerekli ve yeterli uygulama yaptırılmasında
zaman zaman zorluklar yaşanmaktadır. Ayrıca, üniversite yönetimi
ile özel hastane yönetimi arasında yaşanan sorunlar da eğitimin
aksamasına yol açabilmektedir. Bu yüzden, vakıf üniversitelerinde
tıp eğitimi gören öğrencilerimizin donanımlı bir
uygulamalı eğitim alabilmesi için söz konusu üniversitenin kendisine
ait bir hastanesi olması önemlidir yani en az 200 yataklı bir
hastanesi olması gerekiyor. Maddeyle, vakıf üniversitelerinin
tıp eğitimi için hastanenin taşıması gereken
nitelikler, mülkiyeti, işletme hakkı ve ruhsatı kendisine ait
bir hastanenin varlığı, faal bir özel hastane yoksa
Sağlık Bakanlığından alınacak ön iznin yeterli
olması. Ön izinle kurulan tıp fakültelerinin eğitime
başlayabilmeleri için hastane ruhsatının alınmış
olması şartları düzenlenmektedir.
Yine, milletvekili
arkadaşlarımızın, hem Komisyonumuzda hem de burada, Genel
Kurulda bazı soruları olmuştu. 2012 yılından bu yana,
bu konuda, program bütçeye geçişte Sayıştay görüşü
alındı mı? diye bir soruydu. 2012 yılından bu yana
yapılan program bütçe çalışma süreçlerinde, Sayıştay
Başkanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla
birlikte sürecin içinde yer almıştır. Sayıştay
Başkanlığı, program bütçesinin amacı olan plan,
program, bütçe bağını kuvvetlendirmek hususundaki
gerekliliği, çeşitli yıllarda, gerek kamu idaresi
raporlarında gerekse genel raporlarda vurgulamıştır.
Program bütçeye geçişten sonra da Sayıştay denetimleri devam
edecektir. Konuya ilişkin olarak performans denetimi rehberi güncelleme
çalışmalarına da başlanacaktır.
Tabii, son günlerdeki en büyük gündemlerimizden
birisi Hataydaki orman yangınlarıyla ilgiliydi. Ben otuz yıl
orman bölge müdürlükleri yaptım ve bu yangın konusunda da Türkiye'de
belki en fazla yangına giden kişilerden birisiyim. Son iki
yıldır ülkemizde aşırı kuraklığın ve nemin
düşük olması, rüzgârların şiddetli olmasından
dolayı yangınların sayısı arttı fakat orman
teşkilatımız çok güzel bir şekilde müdahale ediyor bu
konuda, tüm diğer kamu kurum ve kuruluşlarla beraber. Hatay
yangınları gerçekten ciğerimizi yakmıştır. Tabii,
orada o gün nem çok düşüktü, sıcaklık çok yüksekti ve
aşırı bir rüzgâr vardı, onun etkisiyle yangınlar
büyüdü ama en acısı da bu Ateşin Çocukları
İnisiyatifi diye PKK destekli bir örgütün bu yangınları
çıkarması bizi çok üzmüştür. Bu örgütü lanetle
kınıyorum. Bunlar, bu dünyada da öbür dünyada da cezasını
çekecektir ve yanan yerler de yıl içerisinde
ağaçlandırılıyor; bunu her seferinde söylüyoruz, bugünkü
konuşmalarda da gündeme geldi. Şu ana kadar yanmış olan her
yerin ağaçlandırılması yapılmıştır, ne
otel yapılmıştır ne yerleşime
açılmıştır. Bu yerlerle ilgili de özellikle hep gündeme
getirilir; Güvercinlikteki yer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Burası 1987 yılında
Güvercinlik Turizm Merkezi olarak ilan edilmiş, 1991 yılında
Orman Genel Müdürlüğünden Turizm Bakanlığına tahsis
edilmiş ve 2006 yılında da otel yapılmasıyla ilgili
izin verilmiştir. Yangın 2007 yılında çıkmıştır
yani bir yeri otel yapmak için yakmaya falan gerek yok, zaten yanmadan da izin
verilebiliyor. Onun için, bu konuları bu Mecliste devamlı dile
getirmiş bir orman mühendisi olarak, bu işlerin içinde birisi olarak
tekrar burada bunu anlatma ihtiyacı duydum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde 4
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı Necdet
İpekyüz
Şanlıurfa Bitlis Batman
Murat
Çepni Nusrettin
Maçin
İzmir Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu İbrahim Halil Oral Feridun Bahşi
İzmir Ankara Antalya
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu Hasan Subaşı
Adana İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Necdet İpekyüz, Batman Milletvekili.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, dünden beri başladık,
arkadaşlar bugün biraz konuştular Neden bütçe, neden açık
bütçe? Dünyanın her yerinde insanlar vergi verir, vergileri
yurttaşlar daha sonra katılımcı oldukları zaman
şeffaf bir şekilde izlerler Biz parayı nasıl veriyoruz,
nerelerde harcanıyor? Özgürlüklerimiz için, güvenliğimiz için, daha
iyi yarınlar için nerelere harcanıyor? diye. Fakat, maalesef,
ülkemizde değil hesap sormak, her şey kapalı bir kutu.
Şimdi, neden bunu söyledim? İki gün
boyunca burada Grup Başkan Vekillerimiz sordular
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi pandemi nedeniyle bir tiyatro şenliği
düzenledi ve Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı bu oyunu
yasakladı kamu güvenliği nedeniyle. Kaderin cilvesi mi, tarihin
cilvesi mi diyelim? Nobel ödüllü, 1997 yılında Nobel Edebiyat Ödülü
almış Dario Fo -İtalyan oyun yazarı- 13 Ekimde
yaşamını kaybetmiş; 13 Ekimde oyun oynanacak Kürtçe,
yasaklanıyor. Oyunun Kürtçe ismi ne? Beru. Ve bu yasakla ilgili hiçbir
açıklama yapılmıyor. Ama biz biliyoruz ki seçim dönemleri
geldiğinde dolmuşlardan, minibüslerden, anons araçlarından
Kürtçe şarkılar, söylemler, nutuklar atılıyor; başka
yerde başka nutuklar da atılıyor ve yeri geldiğinde de
şu söyleniyor: Daha önce cezaevinde anneler babalar çocuklarıyla
Kürtçe konuşamıyordu, şimdi konuşabiliyor. Ya, bu oyunun
ismi Beru yüzsüz demek utanmaz demek fakat bu durumun
karşısında sessiz olmak
(x)
O da ne demek? İki yüzlülük demek yani hem var hem yok.
Şunun bilinmesi lazım: Kürtçeye gösterilen
saygı Kürtün kendisine gösterilen saygıdır; bunun
unutulmaması lazım.
Şimdi, on sekiz yıl boyunca İlerici
demokrasi. denildi ve giderek tekçi bir anlayışa geldik.
Performans esaslı bir bütçeden söz ediliyor ve
performans esaslı bu bütçe döneminde proje kelimesi, program kelimesi
gibi kavramlar geliştiriliyor. Biz, Komisyonda da tartıştık
-burada da arkadaşlar getirdi- dünyada böyle bir kavram yok,
üniversitelerde yok, tanımlanmış bir kavram yok ve
iktisatçılar da buna şaşırıyorlar ama nedense biz
sorduğumuzda, bize doğru dürüst bir tanım da getirilmedi Plan ve
Bütçe Komisyonunda ve ne oldu? Arkadaşlar, bugün ayın 15i, ayın
17sinde Meclise sunulması lazım, iki gün. Eminim
basılmıştır, bir yerde bekleniyor. Çünkü bizi bir noter
gibi görüyorlar ve bize Bir an önce bunun çıkması lazım.
deniliyor.
Peki, ya, biz yurttaşlar vergi veriyoruz. Bu,
ne olacak, nereye gidecek biliyor muyuz? Hayır. Nitekim, Plan ve Bütçe
Komisyonunda Sayıştay üyeleri yoktu, geldiklerinde, biz
sorduğumuzda -arkadaşlar da burada- Ya, işte, tam
anlayamadık, çözemedik. ve hele, bir bütçenin 2 kat borçlanmasıyla
ilgili yani ona hiçbir açıklama kalmadı; onu ikinci bölümde
konuşacağız.
8 Haziran 2018de, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanı televizyonlarda şunu söyledi: Biz,
çıraklığı bitirdik, kalfalığı bitirdik,
ustalığı bitirdik; baş ustalığa geçiyoruz ve
devleti şirket gibi yönetmemiz lazım. Gerçekten öyle.
Şimdi, biz diyoruz ki: Şehir
hastaneleriyle ilgili bize bir sözleşmeyi verin. Ticari
sırdır. E, bu, şirket anlayışıdır. Biz
diyoruz ki: Havaalanlarına nasıl para harcanıyor?
Sırdır. Ama Sayıştay veya biz, bir şekilde
öğrendiğimizde de rastgele para gidiyor, bunların
hesabını soramıyoruz. Zaten bir yığın fonlar
sayesinde denetim dışı bırakılmış ama bir
performans deyip ve bu işi böyle tanımladıktan sonra, bütçede
hiçbir şey anlaşılmıyor, zaten yazım dili de çok kötü.
Biz konuştuğumuzda, buna arkadaşlarımızın bir
kısmı da katıldı; yazım dili de çok kötü. Sonuçta,
2021 yılı için 1,4 trilyonluk bir para hesaplanıyor merkezi
bütçe için ama gelin görün ki bu para nasıl, nereye harcanacak, ne
yapılacak karmakarışık bir işleme sokulmuş. Zaten
bir bütçeyle ilgili yapılan düzenlemede yani Siz, insan kaynakları
nasıldır? Geçmişle mukayesesi nasıl yapılır?
Gelecekle ilgili kurgusu nasıl yapılır? bunları
öngörmezseniz, tümüyle her şeyi gizleyerek kendinize ait bir tarza
dönüştürürsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Ve şu anda yüzler düzeyinde bile hesap
sorulmazken şimdi, birler düzeyinde hiç hesap sorulmaz.
Aslında şunu söyleyelim; bir taraftan
mobil telefona telefonun 2 katı kadar vergi veriyorsunuz, bir araç
alırken 2 katı kadar vergi veriyorsunuz, sigarada, içecekte birçok
aldığınız şeyde 2-3 katı kadar vergi veriyorsunuz
ve bu vergilerin nereye gittiğini, nereye harcanacağını da
bilmiyorsunuz.
Şimdi, bu sabah ben bir araştırma
şirketinin çalışmasına baktım. Dünya genelinde
açık bütçe denilen bir sistemde bütçe hakkının
kullanımıyla ilgili bir puanlama yapılmış, Türkiyeye
sıfır puan verilmiş çünkü şeffaflık yok,
katılımcılık yok, gözetim yok, hesap sorabilme yok, denetim
yok ve hele hele biz vekiller artık hesap soramaz düzeydeyiz. Birçok
sorumuza kimse cevap vermiyor, birçok sorumuzu söylediğimizde, az önce
söylediğim gibi ticari sır devlet sırrı gibi
tanımlama getiriliyor. Böyle bir düzende bu bütçeyle ilgili yapılan
tanımlama, düzenleme yani madde 1 tümüyle bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkürler.
Sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Antalya Milletvekili Sayın
Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın Bahşi.(İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 228 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1nci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Can Azerbaycan ve büyük Türk milleti için,
işgalci Ermenistanın katil çapulcularını kadim Türk yurdu
Dağlık Karabağdan atmak için operasyon yapan bütün kahraman
Azerbaycan Türkü kandaşlarımı Gazi Meclisimizin bu kürsüsünden
en kalbi duygularla selamlıyorum.
Geçmişte bir olduğumuz, gelecekte de bir
olacağımız; Türkün kudretini damarlarındaki asil kanda
hissedip dosta güven, düşmana korku salan can gardaşlarım,
Elçibeyin yiğit bozkurtlarına da selam olsun. Cephede
yanlarında olamasak da ruhumuz ve dualarımızla onların
yanındayız.
Bizler tarih boyunca iki devlet, bir millet
ilkesiyle yaşamışız. Türk milleti tarih sahnesine
çıktığı andan itibaren mazlumun yanında, zalimin
karşısında dimdik durmuştur. Türklük, müstesna bir
milletin, muzaffer bir duruşun ve muhteşem bir mücadelenin
adıdır. Nice bozkurtlar, bu aziz milletin bağrından
yetişmiştir. Kurulan tuzaklar, hain emeller Türk milletinin mücadele
azmini hiçbir zaman sekteye uğratamamış; tam tersi, tarih boyunca
mücadele ruhu ve azmi en üst seviyede olmuştur.
Değerli milletvekilleri, biz Türk derken
sadece Türkiyede yaşayanlardan değil, sadece Azerbaycanda
yaşayanlardan değil; dünya milletlerinin düşünce
sınırlarını aşan Turan coğrafyasından
bahsediyoruz. Bu coğrafya ki Tanrı Dağlarından
başlayan kutlu bir destanın dünya üzerinde vatanlaşmış
hâlidir. Azerbaycandaki gardaşlarım bugün yeni bir destan yazarak
işgal altındaki Türk topraklarını aslına rücu
ettiriyorlar. Ne demiş Atsız Ata?
Delinse yer, çökse gök; yansa, kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan
yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz.
Evet, bugün dünyanın gözü kulağı bu
tunç yürekli Türklerdedir. Daha düne kadar işgal altındaki Türk
vatanı Dağlık Karabağın nerede olduğunu bilmeyen
Haçlı artığı ülkeler, bugün işgalci Ermenistanı
düştüğü durumdan ateşkes ilan ederek kurtarmaya
çabalamaktadırlar. Bu ülkelere sormak istiyorum: Siz Hankendiyi bilir
misiniz? Hocalı, Laçın, Kelbecer, Ağderede bebek, çocuk,
kadın, yaşlı insanlar katledilip soykırıma
uğratılırken neredeydiniz? Şuşa, Hocalevent,
Ağdam, Cebrayıl, Füzuli, Kubadlı, Zengilan işgal edilirken
ne yapıyordunuz? O gün Kız mı, erkek mi? diye hamile
kadınların karnındaki bebekler üzerinde bahse girip
karınlar yarılırken, genç kızların acıya
dayanıklılığını ölçmek için diri diri derisi
yüzülürken neredeydiniz? Görmüyor, duymuyordunuz ama işgalci
Ermenistanın işgal ettiği topraklarda bile zemin kaybetmesine
dayanamıyorsunuz. Bugün artık yaralı kurt ayağa
kalktı. Elbette çakallar ve onların ağababaları bunu
engellemeye çalışacaklar ama başaramayacaklar.
Değerli milletvekilleri, Azerbaycan Türkü önce
Sovyetler Birliği zamanında,
bağımsızlığını kazandıktan sonra ise
Ermeni soykırımından çok acılar çekti ama artık bu
acıların sonuna gelindi. Türk, dünyaya kudretini yüz beş
yıl önce Çanakkalede hangi ruhla göstermişse, bugün de işgal
edilmiş Karabağın kurtuluşu sırasında aynı
ruhla gösterecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi 2 ayrı
şairin aynı duygularla bezenmiş 2 şiirinden
alıntılarla bitirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Bitirelim şiiri.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Diyor ki
Âşık Gara Borçalı:
Tarihini, geçmişini unutmadan derk eyle,
Bir Türk dünyaya bedeldir mertliğini görk eyle,
Turanı kursan sen eğer şanın
yekûn olacak,
Evvel ahir her ne olsa dünya Türkün olacak.
Aynı duygularla bezenmiş ikinci
şiirse Zelimhan Yakubtan. Diyor ki Zelimhan Yakub:
Yeni mizan yeni dünya gurandı,
İlk andımız, son andımız
Turandı,
Nişan veren Peygamberdi, Gurandı.
Ne yozulsa heyire yozum olacak,
Evvel ahır dünya bizim olacak.
Dağlık Karabağ can
Azerbaycanındır,
Dağlık Karabağ Türkün öz
torpağıdır.
Kimsenin şüphesi olmasın ki Azerbaycan
Türkünün şanlı bayrağı en kısa zamanda
Dağlık Karabağda dalgalanacak ve yine hiç kimsenin şüphesi
olmasın ki Turan bir gün mutlaka kurulacaktır.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Kamil
Okyay Sındır Cavit
Arı Abdüllatif
Şener
İzmir Antalya Konya
MADDE 1-10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 9 uncu maddesinin
başlığı "Stratejik planlama ve performans esaslı
program bütçe şeklinde, dördüncü fıkrası ile beşinci
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye son fıkrasından önce gelmek
üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Kamu idareleri, program bütçeye uygun olarak
yürütecekleri faaliyetler ile bunların kaynak ihtiyacını, amaç,
hedef ve performans göstergelerini içeren performans programı
hazırlar.
'Kamu idareleri bütçelerini, kalkınma
planı, Cumhurbaşkanlığı programı, orta vadeli
program, orta vadeli mali plan, Cumhurbaşkanlığı
yıllık programı, stratejik planları ile program
yapısına uyumlu şekilde ve performans esasına dayalı
olarak hazırlar."
"Kamu idareleri, bütçeleri ile stratejik plan
ve performans programlarını izlemek ve değerlendirmek
amacıyla nesnel, sistematik ve düzenli olarak veri toplar ve analiz eder.
İzleme ve değerlendirme sonuçları idare faaliyet
raporlarında gösterilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununda önemli bir değişikliğe gidiliyor. Teklifin ilk 5
maddesi 2003 yılında kabul edilen bu kanunla uygulanmaya
başlanan ve hâlen uygulanmakta olan performans esaslı bütçeden
aslında iktisatçıların, maliyecilerin tam olarak hâlâ
anlayamadığı performans esaslı program bütçe sistemi diye
bir sisteme geçişi düzenliyor. Böyle bir ihtiyaç vardı deniyor ancak
söylenenle kanun teklifinde getirilen şeyler birbiri tutmuyor. Ve bu
değişikle ne olacak ona bir bakalım. Hâlen kullanılmakta
olan 5018 sayılı Kanunla uygulanan performans esaslı analitik
bütçe sisteminde bütçe harcamalarının dağılımı 4
başlıkta gruplanıyordu: Kurumsal, finansal, ekonomik ve
fonksiyonel sınıflandırma şeklinde.
Şimdi bu düzenlemeyle program bütçe sistemiyle
bu gruplardan fonksiyonel sınıflandırma
kaldırılıyor. Bu değişiklikle teknik olarak bütçenin
mevcut kod sistemini bozacak bir düzenleme getiriliyor. Hem uluslararası
standartlardan uzaklaşılıyor hem de kodlama
değiştiği için geçmiş yılların verileriyle olan
bağ ortadan kalkıyor. Fonksiyonel sınıflandırmada 10
başlıkta düzenlenen hizmetlere yapılan harcamalar ile verilen
ödeneklerin programlara dağıtılması söz konusu. Yani,
izlenmesi, analiz edilmesi ve raporlanması yeni getirilen bu sistemle
mümkün olmayacak. Örneğin bir kurumun eğitimle ilgili,
sağlıkla ilgili alt kalemlerde hangi harcamaları
yaptığını bu yeni getirilmek istenen sistemde
göremeyeceğiz. Bu değişikliğin en önemli sonucu mali
şeffaflığı ortadan kaldıracak olması. Yine
örneğin kamu özel iş birliğiyle hazırlanan ve verilen
garanti ödemeleriyle halkı yirmi beş yıl boyunca milyarlarca
dolar borçlandıracak olan projelerin ve yandaş müteahhitlere ödenecek
olan paraların ne kadar olduğu, nasıl olduğu yine bu
sistemle artık izlenemeyebilecek. Zaten ticari sır denerek
saklanıyordu, şimdi, bundan sonra takip edilmesi çok daha zorlaşmış
olacak. Bir de belediyelerin mali özerkliği de kaybolacak görünüyor.
Bütçelerini kendi stratejik planlarına göre yaparlarken şimdi
Cumhurbaşkanı programına uyumlu hâle getirmek zorunda
kalacaklar. Bu eleştirilerimizi Komisyonda da dile getirdik ancak tatmin
edici hiçbir cevap alamadık bunlarla ilgili. Eğer bu hâliyle
kanunlaşırsa bu teklif bu düzenlemeler gerçeklerin gizlenmesi projesi
olarak ortaya çıkacaktır değerli arkadaşlar.
Tabii, saklamak lazım. Neden? Çünkü ekonomi
çöktü, işsizlik çift haneli rakamlardan aşağı inmiyor,
enflasyon düşmüyor, devlet borç batağına batmış
durumda, hazinenin uzun ve kısa vadeli toplam borcu 1 trilyon 810 milyar
TLye yükseldi, TL sürekli değer kaybediyor, eğitim sistemi çöktü, 3
milyon 37 bin hanede şu anda çocuklar internete erişemiyor, icra
dosyalarının sayısı 23 milyonu aştı, halk
fakirleşiyor, hukuka güven kalmadı; say say bitmiyor; esnaf,
KOBİ kan ağlıyor, kredi taksitlerini nasıl
ödeyeceğini, prim ve vergi borçlarını nasıl
ödeyeceğini soruyor, af bekliyor, sicil affı bekliyor,
yapılandırma bekliyor ama iktidardan bunlarla ilgili hiçbir ses yok,
hiçbir düzenleme yok.
Torba kanuna son dakikada giren bir madde var bu
arada. 2020 yılı Cumhurbaşkanının borçlanma yetkisini
de 2 katına çıkarıyoruz bu kanunla değerli arkadaşlar.
Şimdi, borçlanma yetkisi yüzde 5 yasal artırımla zaten 154
milyarken Eylül 2020 sonu itibarıyla 241 milyar TL olmuş. Şimdi,
bu kanunsuzluğu da kanuni hâle getiriyoruz yani mali disiplin de ortadan
kalkmış görünüyor. Program bütçeye geçiyoruz. denilerek mali
şeffaflık ortadan kaldırılıyor. Muhalefet gerçeklere
ulaşamasın, gerçekler gizlensin. Bu isteniyor.
Yine, Komisyonda sorduk 2020 bütçesinin Meclise
sunulmasına on gün varken bu kadar kısa süre içerisinde bütçelerini
hazırlayan kurumlar bu değişikliğe nasıl uyum
sağlayacaklar diye. Meğer çok çalışmışlar ve
çıkarılacak olan bu düzenlemeye göre
hazırlıklarını yapmışlar yani o kadar eminler ki
Komisyonda bu Meclisten bu kanun teklifinin geçeceğinden
Şunu
söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Bakın,
Sayıştayın da hiç fikri sorulmamış, hiç görüşü
alınmamış, kendisi bilgilendirilmemiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) Asıl
konuşacak çok şey var ama
Bakın, iktidar muhalefet
ayrımı yapmadan ben bütün vekil arkadaşlarıma seslenmek
istiyorum: Meclisin iradesi artık yok sayılıyor yani milleti
temsil eden milletvekilleri artık yok sayılıyor, her şey,
tüm yetkiler tek bir elde toplanmaya çalışılıyor bu
sistemle. Artık bunu lütfen görelim ve lütfen buna göre
davranışlarımızı, görüşlerimizi ortaya
koyalım. Bu gidişata hep birlikte bir Dur! diyelim. Yani birçok
örnek var. Bakın, dünden beri Çevre Komisyonunda da bir kanun teklifi
görüşülüyor, burada da -yine Çevre Ajansı kurulmasıyla ilgili
kanun teklifi- Kamu İhale Kanununun istisnalar maddesine yeni bir ekleme
yapılıyor ve ajansta yapılacak bazı mal ve hizmet
alımlarına ilişkin usul ve esasların
Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi sağlanıyor.
Zaten Kamu İhale Kanunu delik deşik olmuş, bundan sonra
artık her şeyi biz Cumhurbaşkanına devredelim ve Meclisi
kapatalım değerli arkadaşlar. Bu gidişat iyi değil, bu
gidişat hiç iyi değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Devam edin, tutanaklara girsin.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) Bu kanun
teklifini kesinlikle reddediyoruz ve kanun teklifi için kesinlikle
Hayırlı olsun. diyemiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunmadan önce karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Divan üyeleri arasında anlaşmazlık
var, elektronik oylamayla yapacağız.
Oylama için üç dakika veriyorum arkadaşlar.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 1inci maddesiyle 5018
sayılı Kanunun 9uncu maddesine eklenen fıkrada yer alan
gösterilir ibaresinin sunulur olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Saffet
Sancaklı Ali
Muhittin Taşdoğan Yaşar
Karadağ
Kocaeli Gaziantep Iğdır
Mehmet Celal
Fendoğlu Hayati
Arkaz Arzu
Erdem
Malatya İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve ekranları
başında bizi izleyen aziz Türk milletimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hatayın Belen
ilçesine bağlı Sarımazı Mahallesindeki ormanlık
alanda çıkarılan yangın yerleşim yerlerine
sıçramış, Hataylıları ve ormanda yaşayan
canlıları derinden etkilemiştir. Yangından etkilen
vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin de dediği gibi Orman
berekettir, orman emanettir, orman havadır, orman hayattır, orman
yurttur, orman yuvadır. Kaldı ki ormanı topraktan ayrı
düşünmek, ayrı düşlemek, ayrı yorumlamak mümkün
değildir. Ormana kasteden toprağa, toprağa kasteden vatana
kastetmiştir. Dileğim o ki vatanımıza, milletimize,
bayrağımıza kastetmiş vatan hainlerinin hepsinin kökü
kurusun, yaktıkları kadar yansınlar. Rabbim zalimlere
fırsat vermesin, Rabbim tüm şehitlerimize rahmet eylesin;
vatanımız sağ olsun, devletimiz bir ve birlik olsun.
Azerbaycanda yapılan saldırılarda
hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Biz iki devlet, tek milletiz.
Karabağ Türktür, Türk kalacak; Türkün toprağı Türke kalacak,
işgalci Ermeninin asla olmayacak. Rabbim kahraman Azerbaycan ordusunu
muzaffer eylesin, zafer bizim olsun.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun
teklifiyle, kamu mali yönetimi ve bütçe sistemlerinin uluslararası iyi
uygulamalar çerçevesinde modern bütçe yaklaşımlarıyla uyumlu bir
şekilde geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bütçeler uluslararası
standartlara uygun, kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların
görülmesi sağlanacak şekilde hazırlanmakta, bu sebeple de
performans esaslı program bütçe, mali yönetim sistemi
reformlarının yeni bir adımı olarak hayata geçirilmektedir.
Böylelikle, harcamalar program sınıflandırılmasına
göre tasnif edilecek, harcama önceliği konusunda karar alıcılara
kamu hizmet sunumu performansına ilişkin bilgiler sağlanacak ve
bu bilgiler kaynak tahsisi sürecinde sistematik olarak kullanılacaktır.
Kamu hizmetlerine ayrılan kaynak daha detaylı bir şekilde
görünebilecek, kamu harcamalarında şeffaflığa ve hesap
verilebilirliğe katkı sağlayacak ve millî disiplini
destekleyecektir.
Değerli milletvekilleri, bütçe deyince
aklımıza tabii ki israfın önlenmesi ve aynı zamanda
tasarruf gelmektedir. Gıda israfı bugüne kadar üzerinde çok
durduğumuz konulardan bir tanesi olmuştur; üretilen
gıdaların tüketilmeden çöpe gitmesi demektir ve gıda
israfının Türkiyeye ve dünyaya faturası gittikçe ağırlaşmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiyede toplam 24 milyon
hane bulunmaktadır. Haftada yaklaşık 42 milyon ekmeğin
israf edildiği görülmektedir ve ülkemizde hane başı
yaklaşık 2 ekmek çöpe gitmektedir. Dinimizce de, Türkün de
aslında en önemli değerlerinden bir tanesi ekmeğimiz.
Ekmeğin çöpe gitmesi elbette ki hepimizi büyük ölçüde etkilemektedir ve
üzmektedir. Bu açıdan Milliyetçi Hareket Partisinin lideri Sayın
Devlet Bahçeli Beyefendinin askıda ekmek uygulamasını tekrar
başlatmış olması gerçekten çok önemli. Burada ihtiyaç
sahibi olanlara da askıda ekmek uygulaması yapılmaktadır
ve burada teşkilatlarımızın hepsi bu uygulamaya uygun
olarak hareket etmektedir.
Türkiyede mutfaklarda en çok tahıl ve
tahıl ürünleri, sonra sebze, sonra da bakliyat ve meyve tüketilmektedir.
Bunların yüzde 16sının çöpe gittiğini düşünürsek ne
kadar büyük bir miktarın ortaya çıktığını
görmekteyiz.
Türkiye, dünyanın en büyük 4üncü sebze,
10uncu meyve üreticisidir. Dünyada bir yılda üretilen sebzenin yüzde
2,5i; meyvenin yüzde 2si Türkiyede üretilmektedir. Ancak ne yazık ki
çirkin gıdalar tarladan rafa taşıma esnasında iyi
paketlenmediği veya korunmadığı için çöpe gitmektedir.
Küçük çiftliklerde yetersiz insan kaynaklarıyla üretim yapılan eski
nesillerin tarım uygulamalarından kaynaklanan kayıplar da hesaplandığında
aslında büyük bir millî servet çöpe gitmektedir. Bu miktar, Orta Afrika
ülkelerinin bir yıllık toplam sebze üretimine denk gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, hem hızlı
tüketiyoruz hem de hızlı yaşıyoruz. Artık meyve ve
sebzeyi manavdan, eti kasaptan, ekmeği fırından almaya vakit ve
sabır yok. Tüm ihtiyaçların bir arada bulunabileceği
süpermarketlerden veya coronovirüsle mücadele günlerinde aslında internet
üzerinden alışveriş yapmaktayız. Böylelikle en kaliteli
ürünü en ucuza aldığımızı düşünürken aslında
büyük bir israfa da yol açmaktadır bu ve aslında
tüketebileceğimizden daha fazlasını almaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARZU ERDEM (Devamla) Yapmamız gereken çok
basit: Alışverişe çıkmadan önce her bir
vatandaşımız ihtiyaçlarını doğru belirlemeli ve
ihtiyacından fazla ürün satın almamalı. Hepimiz
çocukluğumuzdan belki hatırlarız, marketlere giderken, bakkala
giderken annemiz, babamız elimize liste verirdi ya da ailece
alışveriş listesiyle giderdik, oradaki ürünleri
alırdık. Şimdi maalesef bunlara yeteri kadar hassasiyet
göstermiyoruz. Ürünlerde belirtilen son tüketim tarihi ve tavsiye edilen
tüketim tarihi arasındaki farklar bilinmelidir. Ürünler doğru
depolama koşullarında tutulmalıdır. Ürünler çok miktarda
satın alınmayıp taze olarak alınıp tüketilmelidir.
Ürünler satın alınırken şekli bozuk olanlar
diğerlerinden ayrılmamalı ve satın alınırken
tamamı alınmalı. Anne babaların çocuklarını bu
konuda bilinçlendirmeleri ve buna yönelik eğlenceli etkinliklerle onlarda
gıda israfına karşı farkındalık yaratmaları
oldukça yerinde olacaktır. İsraf edilen gıdalarla birlikte
emeğimiz, paramız, enerjimiz, millî servetimiz çöpe gitmektedir.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Bayraktutan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Artvin ili Murgul ilçesi Damar köyünde çıkan
yangına ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Artvin ili Murgul ilçesine
bağlı Damar köyünde 14 Ekim 2020 tarihinde sabah saat sekiz otuz
civarlarında çıkan yangın rüzgârın etkisiyle yayılmaya
devam etmektedir. Söz konusu bölgede altın madeni işletme ve
ayrıştırma tesisi için siyanür havuzu kurma isteği ve
halkın tepkisiyle gündemde olan Artvinin Murgul ilçesine bağlı
Damar köyü yakınlarındaki ormanlık alanda çıkan
yangının çıkış sebebi, iki günden fazla devam eden
yangının neden kontrol altına alınmadığı
hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmamıştır.
İlgili yangının çıkış
yeri ve zamanı bölge halkında infial yaratmıştır.
Yangının daha geniş bir alana yayılmaması, daha fazla
canlının zarar görmemesi ve civar köylere yangının
sıçramaması için bir an önce yangına müdahale edilmesi,
gerekirse hava da dâhil olmak üzere tüm olanakların seferber edilmesi
elzemdir. Bu yangınla alakalı olarak hiçbir mazeret, hiçbir bahane
kabul edilemez. İlgili makamların bir an önce yangına müdahale
etmesi bölge halkının temennisidir.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Hakverdi
52.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin,
Ankaranın tarihî mahallesi Saraçoğlunun yok edilmek
istendiğine ilişkin açıklaması
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugünlerde Ankaranın orta yerinde bir
mahallenin ve tarihin katledilişine şahit oluyoruz. Genç cumhuriyetin
ilk toplu konut projesi ve Ankaranın tarihî mahallesi Saraçoğlu
hemen 300 metre ötemizde rant uğruna yok ediliyor. Mimarisi ve mazisiyle
Ankara için önemli bir yer olan bu bölge 1979 yılında 1. derecede
kentsel sit alanı ilan edildi. Buranın Kızılayın
ortasında değerli bir arazi olduğunu fark eden AKP iktidarı
mahalleyi önce riskli alan ilan edip sonrasında çürümeye terk etti. Son
olarak ise tüm itirazlarımıza ve devam eden mahkeme süreçlerine
rağmen 124 daire, 680 araçlık otopark, 160 odalı otel, ofis ve
kafeler yapmak için AKP Genel Başkanı Erdoğanın yakın
arkadaşının şirketine peşkeş çekildi. Buradan
iktidarı uyarmak istiyorum: Saraçoğlundan elinizi çekin. Kentlerimize
ihanet etmeye son verin.
BAŞKAN Sayın Çepni
53.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Menemen Cezaevinde 6 kişinin pandemi nedeniyle hastaneye
kaldırıldığına ve ailelerin
bilgilendirilmediğine, cezaevlerinde acilen önlemler alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
İzmir Menemen Cezaevinde 6 kişi pandemi
nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Aileler hiçbir şekilde
bilgi edinemiyorlar. Endişelenmenize gerek yok. dışında
yanıt alamıyorlar. Pandemi nedeniyle kapalı görüş ve
telefon hakkı da engellenmiş durumda. İdarenin böylesine hassas
bir durumda gösterdiği ciddiyetsiz, keyfî tutum kaygıları daha
da arttırıyor. Adalet Bakanlığı ise hazirandan bu yana
pandemi verisi açıklamıyor. İnfaz düzenlemesi sürecinde
söylediğimiz gibi mafya çeteleri, katiller dışarıda;
binlerce mahpus ise pandemi koşullarında içeride ölüme terk edildi.
Durum acilen aydınlatılmalı, aileler bilgilendirilmeli,
cezaevlerinde acil önlemler alınmalıdır.
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.52
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
228 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, özür dilerim sizden ama siz ara verdiniz, yirmi
dakikadır Meclisin üzerinde helikopterler dolaşıyor. Nedir bu?
Acaba siz yetkililerle görüşüp Meclisi bilgilendirir misiniz efendim.
BAŞKAN Mahmut Bey, tabii, alırız
bilgi ve sizi de bilgilendiririz.
Sayın milletvekilleri, 2nci madde üzerinde 4
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı Necdet
İpekyüz
Şanlıurfa Bitlis Batman
Murat
Çepni Nusrettin
Maçin Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
İzmir Şanlıurfa
Muş
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu İbrahim Halil Oral Ahmet
Kamil Erozan
İzmir Ankara Bursa
Feridun
Bahşi Hayrettin
Nuhoğlu Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Antalya İstanbul Adana
Hasan
Subaşı
Antalya
BAŞKAN - Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi adına Sayın
Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yine, aslında
temel kanun olarak görüşülmesi gereken bir kanunu, bir torba kanun olarak
görüşüyoruz ve 228 sıra sayılı bu Kanun Teklifinin
aslında neresinden tutsak elimizde kalacak bir şeyini de
oluşturuyor.
Şimdi bu 228 sıra sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine söz
aldım. Peki, bu madde neyi düzenliyor? Bu madde, aslında 2003
yılında kabul edilen 5018 sayılı Kanunun 13üncü
maddesinin (k) bendini düzenliyor, değerli arkadaşlar. Peki, (k)
bendi ne diyor? Bütçeler kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların
görülmesini sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca
uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir
sınıflandırmaya tâbi tutularak hazırlanır ve
uygulanır. diyor. Peki, yeni düzenleme neyi getiriyor değerli
arkadaşlar? Yeni düzenleme, bu devletin bütün bürokratik
yapısını, aslında bütün bu yerleşmiş teamüllerini,
birikimini, tarihsel arka planını yok edecek şekilde bütün bu
yetkiyi alıp Maliye Bakanlığından
Cumhurbaşkanlığına devrediyor. Peki, bu
Cumhurbaşkanlığına devretme meselesini sadece bir yetki
devri olarak yani devletin bir biriminden bir birimine yetki devri olarak
mı algılayacağız? Hayır değerli arkadaşlar.
Çünkü söz konusu olan şeyin kendisi, Cumhurbaşkanın aynı
zamanda bir partinin genel başkanı olması meselesidir. Yani düşünün
ki bir ülkenin bütün bütçesi, aynı zamanda siyasi bir partinin Genel Başkanı
olan kişinin iki dudağı arasına, onun yapacağı
düzenlemelere, aslında bir şekilde onun işleyişine, emrine
sokulmuş oluyor. Bu ne demek? Bu, yasalardaki -yasa yapma amacı olan-
kamu yararı, toplum yararı gibi bütün temel ilkeleri ortadan
kaldıran, aslında bir demokrasinin gelişmişlik endeksini
gösteren, şeffaflık, yataylık, öngörülebilirlik gibi bütün
kriterleri ortadan kaldıran ve bütçeyi gittikçe dikeyleştiren,
gittikçe merkezîleştiren, gittikçe tekelleştiren ve bu anlamıyla
da aslında yerel yönetimden tutun da bütün kamu maliye sistemini altüst
eden bir düzenlemenin de adıdır değerli arkadaşlar.
Bu anlamıyla, bu düzenlemenin kendisinin hem
Anayasaya aykırılık oluşturduğunu hem de Anayasaya
aykırılığın dışında, en temel ilke olan
bütçe hakkının yani halk adına kullandığımız
bütçe hakkının gasbedilmesi suçunu da gasbedilmesini de aslında
içerdiğini ifade etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bu düzenleme başka neyi getiriyor?
Örneğin, düzenlemenin, gerekçesinde ifade edilen şeffaflık,
yönetilebilirlik, doğruluk gibi bütün kavramları aslında
lağvettiğini görüyoruz. Bakın, Türkiye Varlık Fonunu
kurdunuz, Türkiye'nin en önemli kurumlarını Varlık Fonuna
devrettiniz ve biz, şu anda, Varlık Fonunun ne bütçesini biliyoruz ne
Varlık Fonunun nereye para aktardığını biliyoruz ne de
Varlık Fonu bünyesindeki kurumların, kuruluşların neden
zarar ettiğini biliyoruz değerli arkadaşlar. Aslında,
ikinci bir örtülü ödeneği, ikinci bir bütçeyi, paralel bir bütçeyi orada
oluşturdunuz ama bu da yetmedi; şimdi, devletin bütçesini,
halkın bütçesini iktidar partisinin emrine vererek halkın bütçe
hakkını gasbediyorsunuz. Bu anlamıyla oldukça sorunlu, her
yönüyle Meclisin yetkisini gasbeden, Meclisteki temsiliyeti gasbeden bir
yaklaşım olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor.
Cumartesi günü 17 Ekim ve 2021
yılının bütçe teklifinin Meclise sunulması gerekiyor. Siz,
apar topar, bu gece yarısı bu yasayı oluşturarak, bu
yasayı tartıştırarak 2021 yılının bütçe teklifine
düzenleme yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Peki, soruyoruz: Bu
kadar hızlı, bu kadar acele, bu kadar devletin, milletin, ülkenin,
halkın yararına olan ama biz, muhaliflerin, muhalif partideki
milletvekillerinin görmediği nasıl bir düzenleme var? Hani, ne
yapıyorsunuz da halk yararına biz evet demiyoruz da bu teklifin
aleyhine konuşuyoruz? Bu teklifin uygun olmadığını,
Anayasaya aykırı olduğunu, yasa yapma tekniğine
aykırı olduğunu ve en nihayetinde, bütçe hakkını
gasbettiğini ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Biliyorum, bütün bunları sadece dinleyeceksiniz ama hiçbir şekilde
fikriniz değişmeyecek. Çünkü aslında tartışılarak
gelmiş, istişareyle gelmiş, gerçekten sizin de bütün
vicdanınızla altına imza koyacağınız bir
düzenleme olmadığını da biliyorum.
Bu vesileyle söz almışken bugün, aynı
zamanda 15 Ekim, partimizin 8inci kuruluş yıl dönümü; halkların,
ezilenlerin, kadınların, bu ülkede demokrasi adına, eşitlik
adına mücadele eden herkesin aslında bayram günü. Bu anlamıyla
partimin yaş gününü yeniden kutluyorum, demokrasi mücadelesinde yolumuz
açık olsun diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz, İYİ PARTİ Antalya Milletvekili Sayın
Hasan Subaşı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
228 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi hakkında konuşma yapmak üzere partim adına söz
almış bulunuyorum.
Ama şu son günlerde o kadar önemli olaylar
yaşadık ki ben onca hatipten sonra bu kanun teklifine bile
doğrusu çok girmek istemiyorum ama birkaç cümleyle girdikten sonra son
günlerdeki gelişmeleri değerlendirmeye çalışacağım.
228 sıra sayılı Kanun Teklifi, bütçe
teklifini meri kanuna, mevcut hükümlere göre olmayan taslak
hazırlıklarını bir kalıba, bir kılıfa
uydurmak için yani uygun olan kılıfa uydurmak için
hazırlanmış ve alelacele diğer kanun teklifleri kenara
çekilmek suretiyle teklifin 17 Ekime kadar hazırlığı
düşünülmüş, onaylanması düşünülmüş.
Ayrıca, bu kanun teklifinde üzerinden bir
geçmek gerekirse benim dikkatimi çeken 13üncü maddeyi önemli bulurum. 13üncü
madde, 2012 tarihli 6360 sayılı büyükşehir yasasıyla ilgili
değişikliği içerir. Onda da köyler, bildiğiniz gibi,
büyükşehir sınırları içine alınmıştı. O
günden itibaren ben de bir yerel yönetici olarak bunun çok yanlış
olduğunu her zaman vurguladım. Bugün de söylüyorum, köyleri mahalleye
çevirmek son derece yanlıştı hem hayat
pahalanmıştır hem de tarım ve hayvancılık son
derece gerilemiştir.
Bugün yeni bir düzenlemeyle kırsal
yerleşik alan diyerek köy benzeri mahalleler
yaratmışlardır. Aslında, açıkçası yine köylere
dönebilmek en doğrusudur çünkü eninde sonunda köylere dönülmesinin
zorunluluğunu her geçen yıl daha iyi anlayacağız çünkü
tarım ve hayvancılığı da çok gerilettik. Bu
kırsal alanlarda teşvikler vermek, destek vermek, vergi ve
harçları düşürmek yerine, keşke tarım ve
hayvancılığı ve son günlerde gündemimizde çok olan süt
üreticilerini destekleyebilseydik çok daha hayırlı olurdu.
Son günlerde yaşananlar benim bu kanunun
ayrıntılarına girmemi engelliyor çünkü bir hukukçu olarak 14.
Ağır Ceza Mahkemesinin Anayasa Mahkemesi kararına
yapmış olduğu tanımama eylemini ve kararını,
doğrusu, anayasal hukuk düzenine karşı bir saldırı,
bir darbe olarak yorumlarım.
Aynı zamanda Sözcü gazetesi
çalışanları ve yazarlarına bir cezanın
kesinleşmesi de yine çok vahimdir. Türk Ceza Kanunu 220/7nci maddeyle
ilgili bir değişiklik teklifim vardı çünkü çok keyfî uygulanan
bir madde. O değişikliği maalesef yapamadık. Onun için,
terör örgütüne üye olmadan, keyfî uygulamalarla Yarar
sağladınız. demek suretiyle, bir gazeteciyi,
yazdığı yazıdan dolayı Bu filan terör örgütüne
yarayabilir. şeklinde bir ithamla onu terör örgütüne üye olmak suçundan
rahatlıkla yargılayabiliyoruz ve ona ceza verebiliyoruz. Bu da
aynı şekilde
O zamanki kanun teklifimde Siz hedeften
uzaklaşıyorsunuz, Sözcü gazetesi ve Cumhuriyet gazetesi yıllarca
FETÖyle uğraşmasına rağmen, halkı bilgilendirmesine
rağmen, korkarım bu maddenin uygulanmasıyla onlar ağır
cezalar alacaktır. demiştim ve nitekim söylediğim gibi
ağır cezalar aldılar.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz
biliyoruz ki son günlerde hukuk darbesi diyebileceğim o eylemden sonra bir
de ışık yakma olayı oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Işık
yakılması
Anayasa Mahkemesinde bağırdılar, bir bardak
suda fırtına kopardılar Bu darbe ima ediyor. diye. Oysa
elimizdeki şu uyguladığımız ve bugün baş
tacı ettiğimiz Anayasa, darbe anayasasıdır. Bu Meclis ve
Hükûmet utanmalıdır, mahcubiyet duymalıdır; on sekiz
yıldır iktidar olan Hükûmetin bu darbe anayasasını
değiştirip yerine sivil bir anayasa ikame edememesi doğrusu utançtır.
Bazı konuşmacılar Meclisi feshedelim. deseler halk
Feshedin. der. demişti. Gerçekten bu darbe anayasasıyla
yaşamak darbe ima etmiyor, hatırlatıyor, gözümüze sokuyor ve
Işıklar yandı, darbe imasıdır. diye feryat edenler
bunu görmezden gelerek bir rolün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Selamlıyorum
efendim.
Her şeyden önce şunu vurgulamak istiyorum:
14. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı eylem bir darbe
sayılır. Darbe imasından bile tedirgin oluyorsunuz. Bu darbe
hatırasıdır, süratle bu eylemin düzeltilmesi gerekir, yoksa
kalıcı etkilerinden, hasarından Türkiyeyi kurtarmak son derece
zor olur. Hele Cumhurbaşkanının Bu olağandır. demesi
son derece vahimdir. Çok kısa zamanda bu tahribattan kurtulmamız
gerekir.
Saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Abdüllatif Şener Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
Konya Antalya İzmir
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
MADDE 2-5018 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"k) Bütçeler program yapısı esas
alınarak kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini
sağlayacak şekilde Cumhurbaşkanlığınca
uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir sınıflandırmaya
tâbi tutularak hazırlanır ve uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen,
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim
Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 3113 esas
numaralı Yasa Önerisinin 2nci maddesinde 5018 sayılı Kanunun
13üncü maddesinin (k) bendine program yapısı esas alınarak
kaydı ekleniyor. Bu kayıttan hareketle yasa teklifinin maddeleri
incelendiği zaman ilk 5 maddesi için şu üç saptama yapılabilir:
Meclisin bütçe yetkisi, vergi yükümlülerinin hakları. İki: Bir
yasanın kimin iradesi olduğu. Üç: Bir yasanın geçmişe
yürütülüp yürütülemeyeceği sorunu. Bu üç sorunda düğümlenmektedir. Bu
açıdan şöyle açabiliriz: Bu yasa teklifinin üçte 1i sadece
başlığı yansıtıyor. Üçte 1i de 5 Anayasa
Mahkemesi kararının sonucu olarak getirilmiş bulunuyor. Demek ki
çokça yasa oylanmış Anayasaya aykırı olarak ve düzenleme
gereği duyulmuş. Bir de 6360 sayılı Yasa gibi Anayasaya
aykırı yasanın ortaya çıkardığı
sorunların bu yasa teklifine aktarılması söz konusu.
Şimdi, bunları biraz açıklayabilmek
için öncelikle bir düzeltme yapmak gerekir. 1inci ve 4üncü parti yetkilileri
sürekli Sistem değişti, artık siz Anayasaya
aykırı. demeyin. diyorlar. Oysa sistem değişikliği,
Anayasaya aykırı söylem, işlem ve eylemleri meşru ve
haklı kılmaz, suç olmaktan çıkarmaz. Peki, değişen
nedir? Değişen, devlet ve yürütme yetkisinin tek kişide
toplanması, madde 104e göre. Evet, yürütme tek kişi tarafından
yerine getiriliyor fakat unutmayalım, yasama kolektiftir yani 600
milletvekili tarafından kullanılan bir yetkidir. Sorun nereden kaynaklanıyor?
Yürütmeyi tek başına kullanan kişi yasamayı da yönlendirmek
istiyor. Peki, bunu nasıl yapıyor? Bunu parti
başkanlığı yoluyla yapıyor. Parti
başkanlığı, bu, Anayasaya bile aykırıdır
çünkü Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır. Şu hâlde,
burada yapılması gereken husus şudur, sorunun özü şu,
anayasal olan şu: Evet, yürütme tek kişiye aittir fakat yasama
yetkisi yasamaya aittir. Bu nedenle:
Bir: Anayasal yetkiler anayasal çerçevede
kullanılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri anayasal çerçevede kullanılmalıdır ama
Cumhurbaşkanı Anayasa dışı yetki ihdas edemez. Buna
dikkat etmemiz gerekir. Bu yetki, özerk yetki, yasama yetkisi, bize ait olan
bir yetkidir, yasama organına ait olan bir yetkidir.
Tekrar dönecek olursam (2/3113) esas numaralı
Yasa Teklifine, içerisinde birbiriyle hiç ilişkisi bulunmayan, çok
sevdiğimiz deyimle iltisakı olmayan yasal düzenlemeler bir araya
getirilmiş bulunuyor. Bu açıdan hepsi Plan ve Bütçe Komisyonuna
gönderilmek suretiyle komisyonlar arasında nimet ve külfet dengesi ortadan
kaldırılmış bulunuyor, kamu hukukunun temel ilkesi.
İkinci olarak: Komisyonların uzmanlık
ilkesine tecavüz edilmiş bulunuyor.
Üçüncü olarak: Bütçe hakkı, Meclis
açısından yetkisi, yurttaşların, vergi yükümlülükleri
hakları zedelenmiş oluyor.
Dördüncü olarak: Yasanın öngörülebilir,
ulaşılabilir ve anlaşılabilir niteliği zedelenmiş
oluyor.
Ve en önemlisi de beşinci olarak: İç Tüzük
madde 91de tanımlanan temel kanunla hiçbir ilgisi
bulunmadığı hâlde bu öneri temel kanun olarak görüşülüyor,
düzenleniyor.
Altıncısı: Kamu
sağlığına aykırı bir düzenleme
yapılıyor, özellikle kaçak baz istasyonlarına af getirilmek
suretiyle. Aynı şekilde toplumsal barışa dinamit konuluyor,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen hakları iade edilmek
durumunda olan mağdurların idare önünde altı ay daha
bekletilmesi suretiyle.
İşte bu nedenle esasen bu yasa teklifi
Anayasaya aykırıdır çok yönlü olarak. Bütçe açısından
ise bu kanuna göre önce bütçe yapılacak, yapıldı, teklif
hazırlandı ve sonra yasa ilkesi; böylece hukukumuzda, anayasal
sistemimizde mevcut olmayan bir biçimde yasanın geriye yürütülmesi söz
konusu olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim, bağlıyorum.
Bu itibarla şunu itiraf etmeliyim ki kırk
yıl süreyle yasayı genel iradenin ifadesi şeklinde
tanımladım kürsülerde ama burada Tek kişinin iradesini
yansıtan bir normatif düzenleme mi olacak? sorusunu da sormadan
edemiyorum. Bu nedenle öncelikli olarak anayasal normatif hükümlere saygı
gösterilmesi gerekir. Bunun için de bizim nitelikli yasa kavramını
sahiplenmemiz gerekir.
İkinci olarak, ortak andımız
gereği hukukun üstünlüğü, demokratik ve laik cumhuriyeti zedeleyen
Anayasanın maddelerinin değiştirilmesinden başlamak gerekir,
bu da Anayasanın 104üncü maddesidir. 104üncü maddesiyle devlet yetkisi
ile temsil yetki ile yürütme yetkisinin tek başına, tek kişiye
verildiği bir düzenleme sadece Cumhuriyet Döneminde değil
Osmanlıya bile yabancıdır, çağdaş herhangi bir devlette
böyle bir düzenleme bulunmamaktadır.
Dikkatiniz için teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2nci maddesiyle
değiştirilen 5018 sayılı Kanunun 13üncü maddesinin
birinci fıkrasının k) bendinde yer alan esas alınarak
ibaresinin temel alınarak şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saffet
Sancaklı Mehmet
Celal Fendoğlu Ali
Muhittin Taşdoğan
Kocaeli
Malatya Gaziantep
Hayati
Arkaz Yaşar
Karadağ
İstanbul Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
Önerge üzerinde konuşmak isteyen Milliyetçi
Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Sayın Yaşar
Karadağ.
Buyurun Sayın Karadağ. (MHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türkün bayrağına!
Ah! deyerdin, hiç ölmezdim
Düşebilsem ayağına.
Ayrı düşmüş dost elinden,
İller var ki, çarpar sinem!
Vefalıdır geldi, giden,
Yol ver Türkün bayağına!
Başta Azerbaycan Millî Marşı olmak
üzere Çırpınırdın Karadeniz gibi pek çok eserin şair
ve yazarı, fikir adamı Ahmed Cevad, Turancılıkla suçlanarak
13 Ekim 1937de Ruslar tarafından kurşuna dizilerek şehit
edilmiştir. Unutmayacağız; ruhu şad, mekânı cennet
olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri, yine Ahmed
Cevadın dediği gibi Men Türk evladıyam, derin aklım,
zekâm var. Zulme karşı isyankaram, ezilsem de susmaram.
Susmadık, susmayacağız! Yine Karabağ, yine devam eden
Ermeni zulmü.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugünkü
konuşmamda, bilindiği üzere, terör devleti Ermenistan ve Ermeni
çetelerinin 27 Eylül sabahı Azerbaycanın sivil yerleşim
alanlarına saldırısıyla başlayan ve Azerbaycanın
kendi topraklarındaki işgali sonlandırmak için vermiş
olduğu mücadeleden bahsetmek istiyorum. Bugünü daha iyi anlayabilmek için
öncelikle coğrafyanın geçmişinde neler olduğuna
bakalım: İki yüz yıllık zulüm, katliam, sürgünler,
acılar ve işgal.
1800lü yılların başından
itibaren Güney Kafkasyaya inen Çarlık Rusyası, bölgede hâkim olan Türk
hanlıklarını tek tek hâkimiyeti altına almaya
başlamıştır. 1928de imzalanan Türkmençay
Anlaşmasıyla birlikte Aras Nehrinin kuzeyi Rusların, güneyi
ise İranın hâkimiyetine geçmiştir. Bölge halkı bu
acıyı:
Arazı ayırdılar
Gan ile doyurdular
Men senden vazgeçmezdim
Zulümle ayırdılar.
Diyerek ağıtlarına döküyordu.
Türkmençay Anlaşmasının 15inci maddesiyle birlikte, bölgede
yaşayan Türklerin kaderi değişiyordu. Bu maddeyle birlikte,
Ruslar dünya üzerinde yaşayan gerek Orta Doğuda olan gerek Avrupada
olan gerekse İranda olan Ermenileri bu bölgeye getirip yerleştirmeye
başladılar. Hem Erivanın olduğu yer kadim Türk yurdudur,
bin yılı aşkındır kadim Türk yurdudur, Revan
Hanlığıdır hem Zengezurun olduğu yer, şu anda
bir kamu olarak, özellikle Stalin döneminde Nahçıvan ile Azerbaycan
arasına sokulmuştur hem de zaman içerisinde Dağlık
Karabağın bulunduğu yere getirilip yerleştirilen
Ermeniler... Ne oldu biliyor musunuz? Gerçekten iki yüz yıllık bir
sürgün politikası, bir katliam politikası ve yerlerinden,
yurtlarından sökülüp atılan, acı çektirilen, evladın
anasından ayrıldığı, sürüldüğü bir tarih süreci
yaşandı. Bu tarih süreci, maalesef, özellikle 1900lü
yılların başında katliamlara dönüştü. Bölgede,
devamında Anadoludaki o terör olayları da, Hınçakın,
Taşnakın yaptığı terör olayları da dâhil, 500
binin üzerinde Türk katledildi. Hem bugünkü İran topraklarında hem de
şu an ki Ermenistan topraklarında 500 binin üzerinde Türk katledildi.
Hiç kimse bu tarihî gerçeği saptıramaz. Bugün gidip
baktığımız zaman, o toplu mezarlardan çıkan,
katledilen Türklerin kemikleridir. Bu zulüm devam etti. Özellikle, dünya
üzerinde yaklaşık 20 milyon insanın katili olan Stalin döneminde
yine 1 milyonun üzerindeki Türk, bulunduğu bölgelerden sökülüp bu
coğrafyalardan uzaklaştırıldı ve devamında
Çarlık Rusyası, devamında Sovyetler döneminde de aynı
şey devam ediyor. 1990lara geldiğimiz zaman özellikle
Dağlık Karabağda başlayan katliamlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YAŞAR KARADAĞ (Devamla) Dağlık
Karabağda neler oldu? Hocalıda 613 Azerbaycan Türkü bir gecede
katledildi. Hamile kadınların karınları yarılıp
içerisinden çıkarılan bebekler süngülere dizildi ve
yaşlısıyla kadınıyla o coğrafyadan sürüldü. Bunu
yapan kimdi? Bunu yapan, emperyalizmin uşaklığını
yapan ve dünya üzerindeki tüm bölgelerden toplanıp getirilen terör örgütü
mensuplarıydı. Bugün de aynı şey yapılıyor,
Lübnandan, Süleymaniyeden, Yunanistan uçağıyla Süleymaniyeden
kalkan PKK/PYD örgütü mensupları bugün yine Türk kanı içmek için
Karabağdalar ve karşılarında kimi görecekler biliyor
musunuz? Karşılarında yine bin yıldır direnen
toprağını namus bilen Türkü görecekler ve o Türkün kudretini
yaşayacaklar. Dünya belki sessiz kalabilir ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAŞAR KARADAĞ (Devamla)
Başkanım, bir dakika daha rica edebilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
YAŞAR KARADAĞ (Devamla) Türkün
kudretini görecekler. Belki Dünya sessiz kalabilir, Birleşmiş
Milletler kararlar verebilir, verdiği kararlara uymayabilirler ama
Azerbaycan halkı, Türk milleti kendi namusunu, toprağını
korumasını bilecektir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçelinin dediği gibi, Saldırgan ülke Ermenistandır,
masumları öldüren ülke Ermenistandır, işgalci ülke Ermenistandır,
hak ve hukuk tanımayan ülke Ermenistandır. Dağlık
Karabağ Türktür, Azerbaycan Türklüğünün öz yurdudur. İki
devlet, tek millet ülküsüyle sonuna kadar Azerbaycanın
yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Nitekim Vatan
ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan / Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir:
Turan! (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Ceylan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylanın,
Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NEVZAT CEYLAN (Ankara) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdi arkadaşımız Ankara
Saraçoğlu Mahallesiyle ilgili bir açıklamada bulundu. Ben o
açıklamanın eksik bilgilerden oluştuğunu
düşündüğüm için söz almış bulunuyorum.
Şimdi, Saraçoğlu Mahallesi
Ankaramızın en önemli merkezlerinin başında gelir,
Ankaranın göz bebeğidir, özellikle Kızılayın göz
bebeğidir, hepimiz için son derece önemlidir. Burada, Sayın
Başkanım, 45 tescilli yapı var, 437 daire var. Bir defa,
bunların hiçbiri yıkılmıyor, kesinlikle restorasyon
yapılıyor. Diğer taraftan 210 tescilli ağaç var, 437 de
tescilli olmayan ağaç var; toplam 647 ağacın hiçbirine
dokunulmayacak, tamamen yeşil alan korunacak ve proje
tamamlandığında 2023 yılında, cumhuriyetin 100üncü
yılında hep beraber açılışını
yapacağız. Dokuya kesinlikle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEVZAT CEYLAN (Ankara) Tamamlayabilir miyim
Başkanım?
BAŞKAN Evet, süre bitti.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 3üncü
madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Murat Çepni Nusrettin
Maçin
Ankara İzmir Şanlıurfa
Mahmut Celadet Gaydalı Necdet İpekyüz Ayşe
Sürücü
Bitlis Batman Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu İbrahim Halil Oral Hüseyin Örs
İzmir Ankara Trabzon
Hayrettin Nuhoğlu Hasan
Subaşı Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
İstanbul Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Ankara Milletvekili
Sayın Filiz Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe kanunu
bu Meclisin yaptığı belki en önemli kanun. Şimdi, Meclisin
istişare zeminini hakkıyla kullanmadan bütçe sisteminin
değiştirilmesi teklif ediliyor. 2021 bütçesinin Plan Bütçe
Komisyonuna gelmesine iki gün kala yapılıyor bu ya da günler kala
yapılıyor ve muhtemelen de basılmıştır bu metin
ama umarım hatalı basılmıştır, kadük olur buradan
geçse bile.
Gerçekten, yapmak istediğinizi yapamayın
istiyorum çünkü teklifin gerekçesinde bu değişiklikle hedeflenenin
hesap verilebilirlik ve mali saydamlık, kamu kaynaklarının
etkin, verimli ve tutumlu kullanılması olduğu söyleniyor. Peki,
emel ile amel birbirini tutuyor mu? Hayır, tutmuyor. Hem Hesap verebilir
olacak. deyin hem de 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Teklifini
kabul edilmemiş bir düzenlemeye göre sunmaya kalkın. Oldu da teklif
kabul edilmedi, ne olacak? Hayatta aklınıza böyle bir şey
gelmiyor tabii değil mi? Yani Mutlaka, zaten kabul edilecek, biz o yüzden
bastık, zaten burada duruyor... Bu, işte, hepimizi ve bu Meclisi ve
halkın iradesini hiçe saymaktır. Hedefte inandırıcı
olmak için yürüdüğünüz yolun, yolu yürüme biçiminizin hedefinizle
birazcık ama birazcık uyumlu olmasına bari özen gösterin. Bu en
azından karşınızdaki insanlara asgari saygıdır
demek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, son yıllarda
ekonomik krize karşı uygulanan tezlerin, yepyeni ekonomi
programlarının bir değil birkaç kere çöküşüne tanık
olduk. Mesela Türk lirasının önlenemez değer kaybı
nedeniyle faizler yükseltildi, piyasalara güven teşkil edecek siyasi
istikrar ortamı ve demokratikleşme olmadan, tüm komşularla
savaş hâlinin son bulması hedeflenmeden sadece faiz düşerse
enflasyon düşer tezi çöktü mü? Çöktü. Merkez Bankasının 110
milyar dolar rezervi eridi, Türkiye'nin kredi notu düştü, enflasyon
yükseldi, dolar 8 lira sınırına geldi, kamu
bankalarının açıkları inanılmaz büyüdü, Merkez Bankası
yapması gerekenleri yapamadı, neticede AKPnin faiz bütün kötülüklerin
anasıdır ya da babasıdır taktiği çökünce Merkez
Bankasının yeniden faiz yükseltmesine izin verildi.
İktidarın bütün seçim dönemlerinde
dillendirdiği cumhuriyetin 100üncü yılı için 2023 hedefleri
vardı. Millî gelir 2 trilyon dolar olacak. diyorlardı. Şimdi
hedef küçüldü, 875 milyar dolara düştü o da eğer 2023te dolar 8,2
lira olursa. Kişi başı gelirimiz 25 bin dolar olacaktı o da
10.300 dolara düştü. Türkiye'nin 2008deki kişi başı geliri
10.600 dolardı. Yani on beş sene sonraki 2023 hedefimiz 2008in
gerisinde şu anda. İhracat 500 milyar dolar olacaktı o da
yarısına düştü. Sonuç olarak, iktidar bu ekonomi
programıyla kendi hedeflerini tamamen silmiş oldu. Bunların
başarılamayacağını söylediğimizde Türkiye'nin
önünü kesiyorsunuz. diyordunuz. Şimdi açık olan bir şey var ki
Türkiye'nin önünü siz kesiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu kriz, emek
maliyetini düşürerek zor geçinen toplumu daha fazla yokluğa mahkûm
ederek çözülemez. Kıdem tazminatlarına göz dikerek, emeklilik
hakkına saldırarak, krizin tüm yükü emekçilere yıkılarak
çözülemez. Şehir hastaneleri, otoyollar, havalimanları gibi kamu-özel
sektör iş birliği projeleri için döviz cinsinden verilen hazine
garantileriyle halkın bütçesi hortumlanarak çözülemez. Köprü ve otoyol
garanti ödemeleri için 2020 yılı programında ayrılan 8,3
milyar lira şimdiden aşıldı. Önümüzdeki bütçe döneminde
ciddi şekilde tartışmamız gereken konulardan biri bu yükten
nasıl kurtulacağımız olacak. Bu kriz, ülkede
yurttaşlar boğazına kadar borç ve açlık içindeyken 10 milyar
liralık demir yolu hattı ihalesi alan yandaş Kalyon
İnşaata 9,5 milyar liralık vergi teşviki sağlanarak da
çözülemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bunun adı ülke ekonomisi değil,
yandaş ekonomik düzendir, tekelleşmedir, kartelleşmedir ve bu
sistemle ülke yönetilemez. Yönetebilmek için ancak Ankaranın
ortasında hakkını arayan sağlık emekçilerini göz
altına aldığınız gibi, hakkını arayan herkesi
gözaltına aldığınız gibi baskıya ve otokrasiye
müracaat edersiniz ki zaten yaptığınız da budur. Ama ne
olursa olsun, hangi baskıyla olursa olsun yoksullaşmanın önüne
geçmedikçe başkaldırının da önüne geçemezsiniz. Bu kriz
ancak adil bir paylaşım düzeni olursa çözülür; bu ülke çok güzel, çok
yaşanabilir bir ülke olabilir. Para dünyada çok ama adil bir
paylaşım yok. Bu paylaşımı yaşayan,
yoksulluğa, eşitsizliğe son veren bir ülke olabiliriz. Bu nedenle
bu despot rejime karşı tercih
yurttaşlarımızındır diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın
Hüseyin Örsün.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 3üncü maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddede
yapılan düzenlemeyle, merkezî yönetim bütçe kanununun gider cetvelinin
program sınıflandırmasına göre düzenlenmesi ve ilgili
mevzuatta yer alan tertip ve ilgili hizmet tertibi ibarelerinin,
tanımlarının program yapısına uygun olarak yeniden
belirlenmesi amaçlanmıştır. Teklifin 3üncü maddesinde geçen
analitik bütçe sınıflandırması ifadesinden, program bütçe
yapısına geçişe rağmen eski gösterimlerin de korunma
riskinin bulunduğu görülmektedir. Birtakım gerekliliklere
bağlı olarak mevcut sistemin bazı unsurları pekâlâ
korunabilir ancak bunun, gösterim alışkanlıklarından
vazgeçmemek adına değil, işlevsel gerekliliklerden dolayı
olması gerekir. Buradaki çerçeveye bir açıklık getirilmeli ve
nasıl bir uyum sürecinin öngörüldüğü ortaya konulmalıdır.
Teklifin ardından en azından şematik bir gösterimle ikincil
mevzuatta uygulanması tasarlanan yapının konulması da
önemlidir. Yeni gösterim nasıl olacaktır? Program bütçe
yapısındaki programların içeriğinde neler olacaktır?
Bu soruların açık olarak cevap bulması gerekir.
Değerli milletvekilleri, Onuncu Kalkınma
Planı dönemindeki öncelikli dönüşüm programları deneyimi
göstermiştir ki bu tür program yaklaşımlarında uygulamaya
yön veren esas unsur programlardan ziyade alt programlardır. Kalkınma
planındaki amaçlar her ne kadar sektörel ağırlıklı ve
Bakanlıklarımızın yapısı sektörel bir
tasarımın mahsulü olsa da plandaki ülke öncelikleri ya da üst amaçlar
bir Bakanlık ya da kurumun kendi araçlarıyla tek başına
gerçekleştirebileceği hususları
barındırmamaktadır. Bu nedenle program bütçe sistemiyle plan ve
bütçe hedeflerine ulaşılabilmesi için kamu yönetim sistemimizde ortak
çalışma kültürünün de güçlendirilmesi gereklidir.
Değerli milletvekilleri, program bütçe
yapısına bir bütçe gösterim sistemi olarak
bakılmamalıdır, hesap verme aracı denilip geçilmemelidir.
Unutmayalım ki hesap verme aracı iyi dizayn edilmediği takdirde
gerçek anlamda hesap vermenin sağlanması da mümkün olmayacaktır.
O nedenle programlara Bakanlıkların yerine getirdiği fonksiyon
isimlerinin verilmesinden ziyade ortak amaçla örtüştürülmüş isimler
verilmesi, alt programlara da program amacına hizmet edecek hedeflerle
örtüştürülmüş isimler verilmesi ve içeriğinin de buna göre
oluşturulmuş olması gerekir. Program bütçe sistemi bu
şekilde başlatılmazsa geçmişte olduğu gibi bütçenin
ana program unsurlarının yüzeysel, genelleştirilmiş,
sektörel Bakanlıkların kurumsal yapılarını
çağrıştıran tabela isimlere doğru gitme riski
bulunmaktadır. Örneğin, analitik bütçe gösteriminden önceki bütçe
sistemimizin alt unsurları neredeyse kurumların ana faaliyet
birimlerinin adlarıyla özdeş hâle gelmişti. Durum öyle bir hâl
almıştı ki bütçede hangi amaca değil, hangi genel
müdürlüğe harcama yaptığımızı anlar hâle
gelmiştik. Program sınıflandırmasının da bu anlamda
-sadece bir bütçe sınıflandırması gözüyle değil- her
yıl bütçe görüşmelerinde tartabileceğimiz şekilde amaçlanan
sonuçlara ulaşılıp ulaşılamayacağının
görülebildiği kullanışlı araçlar olarak
tasarlandığından emin olmamız gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, detay bazında
bakıldığında bir diğer risk, üretilen tüm kamu
hizmetlerinin program yapısına dönüştürülmeye
çalışılması hâlinde bu hizmetlerin
bazılarının niteliğinin program yapısına uygun
olmaması nedeniyle programa sadece bir bütçe kodu niteliğinde dönüşmesine
neden olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bu durum, uygulamada
verimli işleyebilecek program yapısını da olumsuz
etkileyecektir. O nedenle programlaştırma ve alt
programlaştırma aşamasına titizlikle yaklaşılması
gerekmektedir.
Bu anlamda önümüze alelacele getirilen bu
yapının güçlü bir pilot deneyimi olmaması da büyük bir
eksikliktir. Bu durum, yeni tasarımın aşağıdan
yukarıya geri beslemeyle yapılmayıp merkezden dikte edilen bir
yapı olarak karşımıza getirildiğine dair
endişelerimizi arttırmaktadır. Bu çerçevede, teklifin en az üç
yıllık bir pilot uygulama sonuçlarıyla karşımıza
getirilmesi önem arz etmektedir ancak buradan anlıyoruz ki bu yıl
uygulamanın başlamasıyla tüm kamu kurumları bir pilot kurum
olarak görülmektedir.
Bu nedenle, bu belirttiğim nedenlerden
dolayı bu 3üncü maddenin teklif metninden
çıkarılmasını talep ediyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 3- 5018
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Merkezî
yönetim bütçe kanununun gider cetvelinin bölümleri, analitik bütçe
sınıflandırması esas alınarak programlar
itibarıyla düzenlenir.
İlgili
mevzuatta giderlere ilişkin olarak yer alan "Tertip deyimi program
sınıflandırmasının ilk düzeyini, kurumsal, fonksiyonel
ve finansman tipi sınıflandırmanın bütün düzeyleri ile
ekonomik sınıflandırmanın ilk iki düzeyini, borç ödemeleri
yönünden "ilgili hizmet tertibi" deyimi borç konusu hizmetlerin
yürütüldüğü ilgili tertipleri ifade eder.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla Abdüllatif Şener Cavit Arı Kamil Okyay
Sındır
Konya Antalya İzmir Mahmut Tanal
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Konuşacağım konu şu: Türkiye ve
dünya gündemini yoğun bir şekilde ilgilendiren Enis Berberoğlu
hakkındaki davada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin
yapmış olduğu usuli hataları sizlere tek tek yani bir
ilkokul öğrencisinin veya sıradan bir insanın, hukuku bilmeyen
bir insanın anlayabileceği şekilde tane tane
anlatacağım arkadaşlar.
Şimdi konu şu, İstanbul 14.
Ağır Ceza Mahkemesinin ek kararının birinci
paragrafında diyor ki: Mahkememizin 14/6/2017 tarihli, 2016/205 esas,
2017/97 sayılı Kararıyla hükümlü Kadri Enis Berberoğlu
hakkında verilen yirmi beş yıl hapis cezasına
karşı istinaf yoluna başvurulmak üzere İstanbul Bölge
Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmişti. Doğru, ilk
kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi yirmi
beş yıl ceza veriyor. Yirmi beş yıl ceza verdikten sonra bu
karara Enis Berberoğlu itiraz ediyor, istinaf mahkemesine yani
İstanbul Bölge Adliyesi 2. Ceza Dairesi gidiyor. 2. Ceza Dairesi dosya
numarası 2017/275 esas, 2018/287 Kararla diyor ki: Ey İstanbul 14.
Ağır Ceza Mahkemesi, senin verdiğin bu karar
yanlıştır. Ben senin bu kararını bozuyorum, ortadan
kaldırıyorum, yirmi beş yıl ceza vermiyorum, senin
verdiğin bu kararı ben iptal ediyorum. İptal ettikten sonra,
kaldırdıktan sonra beş yıl on ay hapis cezası veriyor,
beş yıl on ay.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yargılama
yapamaz.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bunun üzerine
istinafın kararına Sayın Berberoğlu itiraz ediyor, 16. Ceza
Dairesine geliyor. 16. Ceza Dairesine gelince de 16. Ceza Dairesi diyor ki:
Evet, İstanbul 2. Ceza Dairesinin yani istinaf mahkemesinin verdiği
karar beş yıl on ayı ben onaylıyorum. Bu karar bu
şekilde onaylandıktan sonra kesinleşiyor. Enis Berberoğlu,
bu karara karşı, bireysel başvuru hakkını kullanarak
Anayasa Mahkemesine gidiyor. Anayasa Mahkemesi de Evet, bu, istinaf mahkemesinin
verdiği karar: 1) Anayasanın 19uncu maddesi, kişi
güvenliğini ihlal etmiştir. 2) Anayasanın 67nci maddesindeki
siyasi faaliyette bulunma hakkı ihlal edilmiştir. diyor, kararı
bozuyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Karar bozulmaz.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bozduktan sonra şimdi
bu kararın geleceği yer neresidir? Bunu, bu kararı ne yapmak
lazım? Bu sefer Anayasa Mahkemesi diyor ki: Bu karar hukuka
aykırıdır. Bu kararın, aykırı olması
nedeniyle, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Hakkında Kanunun 50nci
maddesine göre bu cezayı veren mahkemeye gönderilmesi gerekir iken bu
karar 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderiliyor. Diyeceksiniz: Mahmut
Tanal, peki, bu kararın niye istinaf mahkemesine gitmesi lazım? Bana
laf atacağınıza, hukukçuyuz diye geçinirsiniz
Ceza Muhakemesi
Kanununun 304üncü maddesinin (2)nci fıkrasının (b) bendi
diyor ki: Hukuka aykırılık kararını veren yere
gönderir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Aynen öyle.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bu kararın
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine değil, bu ceza
kararının beş yıl on ay veren, istinaf mahkemesi olan 2.
Ceza Dairesine gönderilmesi gerekir idi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bravo, doğru.
MAHMUT TANAL (Devamla) Buna gönderilmemesi,
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin yaptığı bu
usuli hata bir yetki gasbıdır, bir görev gasbıdır. Bu karar
yok hükmündedir, bu kararın hiçbir geçerliliği yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar) Burada yapılması gereken
-şu anda bu dosya 15. Ağır Ceza Mahkemesinde- Ceza Muhakemesi
Kanununun 304üncü maddesinin (2)nci fıkrası uyarınca,
Anayasamızın 40ıncı maddesi uyarınca yetkili,
görevli olan yer istinaf mahkemesi olan 2. Ceza Dairesine gönderilip
kararı orasının vermesi gerekir. Aksi takdirde vicdanlar
yaralanmış olur, yargı itibar kaybetmiş olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Hiçbir kurum ve
kuruluşun yargımızı itibarsızlaştırmaya
hakkı yoktur. Kendi siyasi ikballeri uğruna, hukuku bir tarafa
bırakıp siyasi karar veremez; vermemelidir, kaçınmalıdır
bundan. Yani, burada hepimizin sığınabileceği liman hukuk
limanıdır değerli arkadaşlar. Hukuk limanı
dışında, hiçbirimizin sığınacağı
başka bir yer yoktur. Onun için ben -AK PARTİ Grup Başkan Vekili
arkadaşımız hukukçu bir arkadaşımızdır,
deneyimli bir arkadaşımızdır- sizden istirham ediyorum:
Lütfen 304üncü maddeye bakın, Yargıtayda bozulan kararlarla ilgili
Kanun koyucu burada Parlamento. 304üncü maddenin gerekçesini bu Parlamento
koymuş ama ne yapıyoruz? Yani 14. Ağır Ceza Mahkemesi ne
yapabilirdi? Görevli ve yetkili olmayan bir mahkemenin verdiği karar yok
hükmündedir. O yok hükmünde kararın
Bir an önce Meclis
Başkanının harekete geçip Enis Berberoğlunun milletvekili
sıralarında, milletvekilliği görevini ifa etmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bravo.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mahmut Bey, bunu
tartıştık; kısmen haklısın, kısmen
değilsin.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3üncü maddesiyle
değiştirilen 5018 sayılı Kanunun 15inci maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan ifade eder ibaresinin ifade
etmektedir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Nurullah Sazak Ümit
Yılmaz Arzu
Erdem
Eskişehir Düzce
İstanbul
Ahmet Özyürek Sermet
Atay Ali Muhittin
Taşdoğan
Sivas Gaziantep
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Pardon, bir şey
söyleyeyim. Değerli Başkanım, çok özür diliyorum sizden.
BAŞKAN Buyurun Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, burada
14. Ağır Ceza Mahkemesi diyor ki: Mahkememizin 14/6/2017 tarih,
2016/205 esas, 2017/97 karar sayılı hükmün aynen ifasına... Bu
hükümde yirmi beş seneyi vermiş arkadaşlar. İlk kararda,
yazdığı bu kararda -garabete bakar mısınız- yirmi
beş yıl ceza vermiş; ek kararında, yeni kararında bu
kararın ifası diyor. Yani, burada hiç olmazsa bu yirmi beş
yılın ifası verilmeyebilirdi, yine beş yıl on ay
denilebilirdi. Yaptığı hatayı bariz bir şekilde
hepinizin bilgilerine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum sabrınız için de.
BAŞKAN Anlaşıldı Mahmut Bey.
Önerge üzerinde söz isteyen Milliyetçi Hareket
Partisi Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Muhittin Taşdoğan.
Buyurun Sayın Taşoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; nadir hastalıklarda
uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu hastalıklara sahip
kişiler ve yakınlarının yaşadıkları
sorunların ve çözümlerinin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu 2019 yılında yoğun bir
çalışma dönemini tamamlamıştır. Bu çalışmalar
kapsamında, ülkemizde nadir hastalıklar konusundaki
farkındalık düzeyi hem kamuoyu hem de kamu kurum ve
kuruluşları nezdinde artmıştır. Hasta odaklı ve
uzun soluklu çözümlere yönelik millî politikalar geliştirilmesi
görüşü benimsenmiştir. Gerekli adımlar, Sağlık
Bakanlığı ile ilgili diğer Bakanlıklar tarafından
atılmaya başlanmıştır.
Ülkemizde Covid-19 salgınını
aşma sürecince bazı nadir hastalıklara sahip bireylerin tedaviye
erişimde sorunlar yaşadıklarını gözlemledik. Bu
hastaların aileleri veya hekimleri hastane ya da kliniklere gitmelerini
sakıncalı bulduğu için tedavi alamadılar. Hastaların
infüzyon uygulamasıyla enzim replasman tedavisi aldığı
hastaneler, son altı ay boyunca Covid-19 pandemi hastalarını da
kabul ettiler. Evde sağlık hizmetlerinin genişletilmesine
yönelik ihtiyaç olduğunu biz de gözlemledik.
Gaucher, Fabry, Pompe, Mukopolisakkaridoz ve benzeri
nadir görülen bir lizozomal depo hastalığından muzdarip
hastaların, yaşamları süresince her iki haftada bir infüzyonla
yani damar yoluyla ilaç almaları gerekmektedir. Normal koşullar
altında, haftada 2 kez hastaneye giderek bu tedaviyi almak zorunda
olmaları, özellikle de kırsal alanda yaşayan ve zor
koşullarda seyahat etmek zorunda kalan nadir hastaların günlük
yaşamlarını ve hayat kalitelerini olumsuz etkilemektedir.
Evde infüzyon uygulaması, yüksek teknoloji
gerektiren bir evde sağlık hizmetidir. Klinik olarak gerekli
görüldüğü durumlarda ve evde infüzyon uygulaması tedavi kriterlerini
karşılayan nadir hastalara evde güvenilir tedavi seçeneğinin
bulunması, bağışıklık sistemi zayıf olan bu
hastaların Covid-19 veya diğer salgın hastalıklara
karşı olası enfeksiyon bulaşı riskini
azaltacaktır. Tedavilerine devam edebilen nadir hastaların hayat
kalitesini iyileştirecektir.
Kıymetli milletvekilleri, ALS, SMA, DMD, MS
hastalıklarında ve kesin tedavisi bilinmeyen diğer
hastalıklarda uygulanan tedavi ve bakım yöntemleri ile bu
hastalıklara sahip kişiler ve yakınlarının
yaşadıkları sorunların ve çözümlerinin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu 11 Mart 2020
tarihinde raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın
Şentop'a sundu. Evde sağlık hizmetleri kapsamında hastaya
konulmuş olan tanı ve planlanan tedavi çerçevesinde, bulunduğu
ev ortamında muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi bakım ve
rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesine de raporda değinildi. 2019
yılında gerçekleşen hizmet rakamları ve kapsamına
bakıldığı zaman, MS, DMD ve diğer bazı nadir görülen
hastalıklar kapsamında evde infüzyon tedavisi hizmeti verildiği
görülmektedir.
Sayın milletvekilleri,
Almanya,
Hollanda, Finlandiya, İngiltere, Kolombiya ve Amerika gibi ülkelerin
ulusal sağlık sistemlerine bakıldığında evde
infüzyon tedavisi, özel sağlık sigortalının veya
beraberindeki destek gruplarının kapsamında yapılabilmektedir.
Pandemi döneminde Fransa ve İtalya'da da evde infüzyon tedavisi
uygulamaları çeşitli hastalık gruplarında
yapılmıştır. Bir kez daha vurgulamak isterim ki evde
infüzyon planlamadan önce nadir hastanın klinik tablosu ve infüzyon
şartları kapsamlı değerIendirilmelidir.
Dünyadaki iyi uygulama örnekleri de göz önünde
bulundurularak, pandemi ve benzer durumlarda lizozomal depo
hastalıklarından muzdarip hastaların tedavi
devamlılığını sağlamak ve doğabilecek
mağduriyetlerinin önüne geçmek için, evde sağlık hizmetleri
kapsamında evde infüzyon tedavisinin Sağlık
Bakanlığı tarafından belirlenecek kriterler çerçevesinde
değerlendirilmesini öneriyoruz.
Gaziantepin adaşı Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Özer
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin,
Antalya ili Elmalı ilçesi Gökpınar köyünde kaza yapan 52
yaşındaki çiftçi Bayram Altıntaşın BAĞ-KUR borcu
nedeniyle sağlık hizmetinden faydalanamadığına ve bu
durumun ülkenin on sekiz yılda ne hâle geldiğinin fotoğrafı
olduğuna ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Antalya Elmalı Gökpınar köyünde çiftçilik
yapan 52 yaşındaki Bayram Altıntaş traktörle
tarlasından dönerken kaza yapıyor, ciddi şekilde
yaralanıyor. Elmalı Devlet Hastanesine kaldırılan kazazedenin
kaburgalarının kırıldığı, bir kemiğin
ciğerine saplandığı ve kanaması olduğu görülünce
Antalyaya sevk ediliyor. Pandemi yoğunluğu nedeniyle Medical Park
Hastanesinde yer bulunabiliyor. Acilden yoğun bakıma
yatırılan kazazedenin ameliyat olması gerekiyor ama birikmiş
BAĞ-KUR borcu nedeniyle sağlık hizmetinden faydalanamıyor.
Ameliyat içinse 15 bin lira isteniyor ki bu parayı ödemesi mümkün
değil.
Durumu özetleyecek olursak, çiftçimiz BAĞ-KUR
primini ödeyemiyor çünkü tarlasını sürmek için mazot
parasını bile zor buluyor. Tarlasını sürse bile ürününü
değerinde satamıyor. Karnını doyurma derdine düşünce
de sağlığını düşünmeyi bırakıyor.
Çiftçimiz yoğun bakımda ve ölümü bekliyor. Bu, on sekiz yılda bu
ülkeyi ne hâle getirdiğinizin fotoğrafıdır.
Teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 4üncü
madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Celadet Gaydalı
Şanlıurfa Batman Bitlis
Necdet
İpekyüz Murat
Çepni Nusrettin
Maçin
Batman İzmir Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat
Dervişoğlu Hasan
Subaşı Hayrettin
Nuhoğlu
İzmir Antalya İstanbul
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Behiç
Çelik Aylin
Cesur
Adana Mersin Isparta
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Halkların Demokratik Partisi Batman Milletvekili Sayın
Mehmet Ruştu Tiryakiye ait.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa Teklifini
görüşüyoruz, ben de görüşümü sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklif sahipleri ilk 5 maddeyle şunu
söylüyorlar: Stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yerine,
stratejik planlama ve performans esaslı program bütçeye geçiyoruz. 4üncü
madde uyarınca, düzenleyici ve denetleyici kurumların bütçeleri de
performans esaslı program bütçeye göre düzenlenecek. Evet, düzenleyici ve
denetleyici kurumlar için bir şey yapmanız gerekiyor, o da bu
kurumları kuruluş amaçlarına uygun olarak özerk hâle getirmek,
hem siyasi olarak özerk hâle getirmek hem de ekonomik olarak özerk hâle
getirmek.
Ülkemiz tarihinin ekonomik olarak en güç
dönemlerinden birini yaşarken ve siyasi iktidar bundan doğrudan doğruya
sorumlu iken önümüze getirdiği teklif ne? Bütçe performans esaslı
mı olsun, performans esaslı program bütçe mi olsun?
Evet arkadaşlar, ekonomi iyiye gitmiyor. Ben
size 2 tane örnek vereceğim: Ne diyor Adalet ve Kalkınma Partisini
yönetenler? Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayanları yaptık.
Kesinlikle doğru, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayanları
yaptınız. Bakın, Cumhuriyet tarihi boyunca cari açık
nasıl seyretmiş: 1923-1938 84 milyon dolar, 1939-1949 219 milyon
dolar, 1950-1959 1,21 milyar dolar, 1960-1969 1,76 milyar dolar, 1970-1979 10,3
milyar dolar, 1980-1989 10,4 milyar dolar, 1990-2002 yani sizin iktidara
geldiğiniz döneme kadar 20,3 milyar dolar. 1923ten 2002 yılına
kadar yani seksen yılda cari açık 44,1 milyar dolar olmuş. Peki,
Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olduğu 2003 ve 2020
yılları arasında ne olmuş? Tam 550 milyar dolar yani
cumhuriyet tarihinin toplam cari açığının 12,5 katı
açık vermişsiniz. Ne yapmışsınız? Cumhuriyet
tarihi boyunca yapılmayanı yapmışsınız.
Bir örnek daha vereceğim: Türkiye, 2000
yılında 273 milyar dolarla dünyanın 17nci büyük ekonomisiydi,
2017 yılına geldiğimizde 851 milyar dolarla yine dünyanın
17nci büyük ekonomisi. On yedi yılda bir arpa boyu yol alınamamış.
Ondan sonra ne olmuş, bugün ne oluyor? Türkiye 2018 yılında 764
milyar dolarla dünyanın 18inci ekonomisi olmuş. Türkiye 2019
yılında 706 milyar dolarla dünyanın 20nci büyük ekonomisi.
Şimdi, Türkiye büyüyor mu, küçülüyor mu? Ekonomik olarak büyüyor muyuz,
küçülüyor muyuz? Hedef G8e girmekti, dünyanın en büyük 10 ekonomisi
arasına girmekti, şimdi G20 bile hayal olmak üzere. Bu yıl ve
izleyen yıllarda muhtemelen G20 ülkeleri arasında olmayacak. Siz
dolara bakmamaya devam edin, bütün dünya bakacak.
Matematikçilerin ünlü bir örneği var, diyorlar
ki: Birleşip yükselmek, yükselip birleşmekten iyidir. Şöyle
bir örnek: 2nin küpü ile 4ün küpünü toplarsanız 23+43=72 ediyor ama 2
ve 4ü toplayıp küpünü alırsanız 216 ediyor. On sekiz
yıllık iktidarınızda, AKP olarak ekonomik açıdan
büyüdüğünüze hiç kuşku yok. Etrafınızda kim yer
aldıysa ballı ihalelerle köşeyi döndü. Çevreniz kâr, pay kapma
yarışında olan insanlarla dolu. Peki, siz büyüdükçe ülke büyüdü
mü? Az evvel söyledim, ülke ekonomik olarak küçülüyor. Sizin
dışınızdaki herkes yoksullaştığı için,
kaybettiği için Türkiye küçüldü ve küçülmeye devam ediyor. Tam da
matematikçilerin dediği gibi, eğer hep birlikte, bir arada olup
büyürsek bu ülke büyüyecek; yoksa AKPnin -Adalet ve Kalkınma Partisinin-
ve etrafındakilerin büyümesi Türkiye'nin büyümesi anlamına gelmiyor.
Ekonomi kötü. diyoruz, dış güçler
diyorsunuz; Euro, dolar aldı başını gitti. diyoruz,
dış güçler diyorsunuz; Halkın alım gücü düşmedi,
bitti. diyoruz, dış güçler diyorsunuz. Marketlerde ortalama
peynirin fiyatı 40 TL, iyi bir peynirin kilosu 60 TL.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Tamamlıyorum.
Göreve geldiğinizde bir öğretmen;
aylığıyla, ek ders ücretiyle beraber -burada öğretmen
arkadaşlar var, bilir- 9 tane cumhuriyet altını alabiliyordu,
şimdi bir öğretmen bütün maaşıyla 3 tane cumhuriyet
altını alamıyor, 2 tane cumhuriyet altınını ancak
alabiliyor. Bunu söylüyoruz, yine diyorsunuz: Dış güçler.
Tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden 1iydi; Türkiye, tarımda
ithalat yapan bir ülkeye döndü.
Şimdi, bu dış güçler, dış
güçler diyorsunuz ya, sanırsınız otomobil üretiyoruz, Çine,
Japonyaya, Hindistana, Endonezyaya otomobil satıyoruz, dış
güçler bunu engelliyor; sanırsınız uçak üretiyoruz, Kanadaya,
Amerikaya, Brezilyaya uçak satacağız, bazı dış
güçler bunu engelliyor; sanırsınız yüksek teknoloji ürünleri
üretiyoruz, dış güçler bunu satmamızı engelliyorlar. Böyle
bir şey yok arkadaşlar; ekonomideki kötü tablonun sorumlusu
dış güçler değil, içeride ekonomiyi kötü yöneten, bundan
doğrudan sorumlu olan iç güçlerdir, sizlersiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz İYİ PARTİ Isparta Milletvekili Sayın
Aylin Cesurun.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz yasama yılında önümüze
getirdiğiniz son yasa, sosyal medyaya yasaklar getiren teklifti. Ben de
son konuşmamda Yeni dönem dizileri gibi sezonu bir bombayla
kapatıyorsunuz. demiştim. Şimdi bu yeni yasama
yılındaki ilk konuşmamda da yine belirtmeliyim ki bombayla
kapattığınız sezonu yine bir bombayla açıyorsunuz ama
sezon uzun ya, bu seferki saatli bomba. Bunu bir torbaya
saklamışsınız, araya başka şey
sıkıştırılsa da biz bu bombanın geleceğini
biliyorduk çünkü partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin
başlangıcından beri milletin eline saatli bomba
tutuşturduğunuzun haberini biz vermiştik. Şimdi, bu sezona
nasıl başlıyoruz, bir göz atalım beraber: Hak edilmiş
maaşın ödenmesini icraat sayan, ekonomi biliminin rafa
kalktığı, istatistik bilimine takla
attırıldığı, ekonomi ve mali kurum özerkliğinin
artık sadece şaka olduğu, her veriyi dolar üzerinden
açıklayan, bakanlarınsa kura özel körlük yaşadığı
bir Türkiye tablosu. Altını kocaman çizelim ki bu hâl coronavirüs
salgınının sonucu değildir, salgından çok önce
başlamıştır ve bu kürsüde Geliyor. diye anons
ettiğimiz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle iyice
derinleşen yapısal tıkanmanın sonucudur. Kimse kimseyi
kaldırmasın, salgına ekonomimiz çok kırılganken
yakalanmıştık, bırakınız 2023 hedeflerini,
2008in gerisine gitmeye başlamıştık.
Şimdi, ne diyorum deminden beri, bir ispat
edivereyim. 1 Temmuz 2018den aslında salgının ekonomik
etkilerinin görülmesinden hemen öncesine, 31 Mart 2020ye kadar TÜİK
verilerine göre neler olmuş bir bakalım: Gayrisafi yurt içi
hasıla 881 milyar dolardan 754 milyar dolara gerilemiş, yüzde 14
azalmış. Fert başına millî gelir 10.500 dolardan 9.093
dolara inmiş; yüzde 13 azalmış. Dolar/lira paritesi 4,62den
6,76ya çıkmış yani yüzde 46 artmış. Buna
karşılık dış borcumuz -yine lira cinsinden- yüzde
40ın üzerinde artmış. İşsizlik yüzde 10,2den yüzde
13,6ya çıkmış; yüzde 33 artmış. Genç
işsizliği yüzde 19,4ten yüzde 24,4e çıkmış; yüzde 26
artmış. Bunlar pandemiden, pandeminin ekonomik etkilerinden önce.
Tabii, pandemide ekonomik ve mali yük hâliyle
arttı ve bazı makro göstergeler daha geriye gitti ama bunun sebebi
tek başına pandemi değil. Salgın
çıktığında ülkemize ve ekonomimize güven eksikliği
nedeniyle swap anlaşması yapamadınız, döviz
bulunamadığı için de Merkez Bankası rezervlerini erittiniz;
yine de döviz arttı, kamu borçları, ödenmesi gereken faiz, kamu
giderleri de arttı tabii.
Şimdi, bunca derdimiz yokmuş gibi, eski
tecrübeyi çöpe atan, pilot uygulaması dahi yapılmamış,
bütçede fonksiyonel sınıflandırmayı
kaldırdığınız, bütçenin mevcut kod yapısını
da bozan bir teklifle karşımızdasınız. Bu yapı,
bütçe hesaplarının karşılaştırmalı
analizinde güçlüklere yol açacağı gibi şeffaflığı
ve hesap verilebilirliği olumsuz yönde etkileyecek bir yapı. Bütçe
yönetiminde yeni riskler yaratmaya teşne olan teklifteki ilk 4 maddenin
tekliften tamamen çıkarılmasını istiyoruz. Sabredin.
diyorsunuz ya bizim kanaatkâr, inançlı, sabırlı milletimize.
Bütçemiz ne oldu, bir bakalım: Geçiş
garantili yollar, hasta garantili hastaneler değerinin çok üstünde
maliyetlerle yapıldı ve bütçe, zaten artmakta olan yüksek faiz
ödemeleri dışında bir de bu garantileri üstlendi. Suriyelilere
harcanan milyarlar, diplomatik başarısızlıkların
sonucu daha maliyetli askerî çözümler; corona harcamaları bahane. Pandemi
nedeniyle ödenen 8 milyar lira ve borçlanma limitinin 100 milyar liradan daha
fazla artırılması isteniyor. Bütçe dengesi sorunu için defalarca
uyardık burada. Olağanüstü durumların çözümü için,
olağanüstü önlemler kriz büyümeden alınır; kriz büyüdükten sonra
Allah rahmet eyleye, geri dönüşü yok.
Bütçe revizyonuna gidelim. dedik, Hayır.
dediniz. İsrafa, şu müteahhit 5lisiyle dostluğa son verin.
dedik, siz mum çiçeği oldunuz. Mum çiçeği nedir, bileniniz var
mı? Eğer bilmeyen varsa söyleyeyim: Mum çiçeği, bir
sarmaşık, aşk çiçeği; sarıldıkça
sarıldınız, sarıldıkça uzuyor, uzadıkça
sarılıyor.
Şimdi, yeni borçlanma, yeniden vatandaşa
vergi ve zam demek. Mum sarmaşıkgillere milyarlarca keyfî vergi
indirimleri uygularken yandaşa bolluk bereket, millete de torbadan
sabır çıktı. Dünyada petrol fiyatları sekiz ayda yüzde 50
azaldı ama bizim vatandaş, üretici sekiz ay öncesinin
fiyatlarıyla alıyor. İkinci el arabaya binmek son ÖTV
zammıyla artık lüks oldu. Elektrik daha bu ay yüzde 5,75
zamlandı. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı
asgari ücreti geçti. Kısa çalışma ödenekli ve işsiz yüz
binlerce vatandaşımız var ve 1 kilo et çoktandır 50
liranın üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Yani sabır
dağları delmiş arkadaşlar. Neden mi oldu? Türk
lirasına ve piyasalara olan güveni yok ettiniz. Bürokrasimizin
yıllarca, emekle inşa ettiği mali disiplini kaybettiniz. Bazı
müteahhitlerle bir saadet zinciri oluşturdunuz, medyayı karartıp
sesi çıkanı susturarak her şey tamam zannettiniz, siyaseti hukuk
da dâhil her alana sokmaya hamlettiniz. Aklıma ne geliyor biliyor musunuz
işte şu anda? İlhan İremin bir şarkısı
vardı, Ben mi geç kaldım yoksa mevsimler mi soğumuş: Siz
geleli buralara olanlar olmuş, olanlar olmuş. (İYİ
PARTİ, CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Evet, değerli arkadaşlarım,
olanları sizin düzeltemeyeceğiniz artık belli. Siz bu torbalarla
borçlanma limitini artırmaya, kura bakmadan ödemeler dengemizi altüst etmeye
devam ederken biz buradan artık sizin çözemeyeceğinizi bile bile
söylemeye devam ediyoruz. Umutsuzluğa gerek yok çünkü bu sezon, final
öncesi son sezon, final mutlu son. Duyuralım ki buradan, kimse
umutsuzluğa kapılmasın. İktidar değişince bütün
bu israflar sona erecek, vatandaşın çağrılarına kulak
tıkanmayacak ve Türkiye iyileşecek siz gittikten sonra.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ, CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 4- 5018 sayılı Kanunun 17 nci
maddesinde bulunan son fıkra aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, bütçelerini üç
yıllık bütçeleme anlayışı, stratejik planları ve
performans programları ile program yapısını esas alarak bu
Kanunda tanımlanan tertip düzeylerini içerecek şekilde
hazırlar.
Bülent Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Abdüllatif Şener Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
Konya Antalya İzmir
Neslihan Hancıoğlu
Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili Sayın Neslihan
Hancıoğlu.
Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz
önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Bu madde, mevcut uygulama olan performans
esaslı bütçeden performans esaslı program bütçe sistemine
geçişin mevzuat altyapısını oluşturan 4 maddeden 1i
yani şu ana kadar müzakere ettiğimiz 3 maddenin
tamamlayıcısı diyebiliriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizleri izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımız; kamu hukuku ve kamu maliyesinde kullanılan
çok önemli bir tanım vardır; bütçe hakkı tanımı. Bu
tanımın anlamı şudur: Devletin nereye ne kadar para
harcayacağı ve bu harcamaların vatandaşa ne gibi
yükümlülükler yükleyeceğinin kararını halk verir. Demokrasilerde
bu yetkiyi kullanmakla görevli olan makam Meclistir. Bütçenin nasıl
hazırlanacağı ve Meclis önüne ne zaman ve ne şekilde
sunulacağı kanunla belirlenir. Şimdi, işte o kanunu
değiştiriyoruz, bütçe sistemini değiştiriyoruz. Peki bunu
ne zaman yapıyoruz? 2021 bütçesinin Meclise sunulmasına birkaç gün
kala. Bütçeyi çıkarmadan hemen önce sistemi tepeden tırnağa
değiştireceksiniz, sonra dönüp devlet kurumlarına Alın
size yeni sistem, bu sisteme göre iş yapın. diyeceksiniz. Kurumlar
yeni sisteme hazır mı; uygulanacak altyapıya, kadro
donanımına sahip mi? Kimsenin umurunda değil. Türkiye
yönetilmiyor, savruluyor. derken işte tam da bunu kastediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Öngörü yok, planlama yok, hesap
kitap yok, devlet aklı yok. Bir de ne yok, biliyor musunuz değerli milletvekilleri?
Bu yaklaşımı sergileyen anlayışın
fıtratında kanun tanımak da yok. İşte bunun en güzel
örneği 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
16ncı maddesinin üçüncü fıkrası şunu emrediyor: Orta vadeli
malî plan, en geç Eylül ayının onbeşine kadar Resmî Gazetede
yayımlanır. Kanun Onbeş Eylül diyor ama ne Sayın
Cumhurbaşkanının ne de Maliyenin başındaki
damadının umurunda değil. Kanun ne derse desin, biz
istediğimiz zaman yayımlarız. diyorlar. Lütfetmişler, 8
Ekimde Resmî Gazetede yayımlatmışlar. Bu kanun hükmü en son iki
yıl önce düzenlenmiş yani bu hüküm iktidarın eseri. Madem bu
kanun hükmüne uymayacaksınız, neden çıkartıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri Kanunlar, nizamlar ne
derse desin, ben bildiğimi okurum, kimse de benden hesap soramaz.
yaklaşımı millet iradesini yok sayan, kural
tanımazlığı meşrulaştıran bir tutumdur ve
sonu felakettir. İktidarın sergilediği bu tutum son derece
yanlıştır; ülkemize, milletimize, devletimize çok ağır
bedeller ödetir. Bu uyarılarımızı lütfen dikkate alın.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanunu yok sayan, milleti yok sayar. Milleti yok sayan,
halkı doğrudan ilgilendiren bilgileri çarpıtır,
vatandaşı da aldatmaya çalışır. Vaka
sayılarını manipüle etmek, enflasyon verilerini çarpıtmak,
işsizlik rakamlarına takla attırmak; bunların hepsi nafile
çabalardır. Söylenmiş binlerce yalan, sadece tek bir gerçeğin
karşısında yok hükmündedir. Bugünkü Türkiye tablosunun tek
gerçeği ise ekonomimizin hızla felakete sürüklendiği
gerçeğidir.
Bakın, seçim bölgem Samsunda Türkiye'nin en
büyük beyaz et üreticilerinden biri olan Köytür sessiz sedasız iflas etti.
İşsizler ordusuna sadece geçen hafta, sadece bir şehirde, sadece
bir ilçede yüzlerce işçi, kümesçi ve nakliyeci eklendi. Aileleriyle
birlikte 5 bin kişi bir kalemde ekmeğinden oldu. Bu iflas, bir
firmanın iflası değildir; sahte verilerle süslenmiş,
yalanlarla bezenmiş ekonomi politikalarının iflasıdır
ve bu büyük yangın hızla yayılıyor. Kamu ihaleleriyle,
vergi istisnalarıyla ihya edilmiş mutlu bir azınlık ve
onlara kol kanat geren odağın dışında kalan herkes bu
yangının tehdidi altındadır. Bu yalın gerçeği her
yurttaşımızın doğru okuması ve millet iradesini
temsil eden Meclisimizin de buna uygun kararların altına imza
atması ümidiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 4üncü maddesinde yer alan esas
ibaresinin temel şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nevin
Taşlıçay Lütfi
Kaşıkçı Ümit
Yılmaz
Ankara Hatay Düzce
Cemal
Çetin Ali Muhittin
Taşdoğan
İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara
Milletvekili Sayın Nevin Taşlıçay.
Buyurun Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; yeni coronavirüs
hastalığı, evrensel düzeyde ortaya koyulan büyük mücadelelere
rağmen, dünya gündeminin en önemli başlığı olarak hâlâ
varlığını sürdürmektedir.
Hayatlarımızın ana eksenine
yerleşen bu salgın, her alanda olduğu gibi ülkemiz
eczacılık alanında da telaffuz edildiği günden bu yana, ana
gündem maddesi olarak eczanelerimizi ve eczacılarımızı
etkilemektedir. Erken dönem salgın sürecinde
vatandaşlarımızın olası tehlikelere karşı
tedbir amacıyla eczanelerimizde oluşturdukları yoğunluk
bugün de benzer seyirde devam etmektedir. Meslektaşlarımız,
bütün sağlık çalışanları gibi, salgın sürecinin
başından itibaren aldıkları tedbirler, gösterdikleri
olağanüstü çabayla meslek onuru ve saygınlığına
yaraşır bir mücadele ortaya koymaktadırlar.
Yaşananlar, birinci basamak sağlık
hizmetleri ve koruyucu sağlık hizmetlerinin ana öznesi olan
eczacıların önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu
zorlu süreç içerisinde, daha önce de çeşitli şekillerde dile
getirdiğimiz halk sağlığını etkileyen ürünlerin,
televizyon reklamları, e-ticaret siteleri, doğrudan satış
sistemleri ve marketler aracılığıyla eczane dışı
çeşitli kanallar üzerinden satışı söz konusudur.
Hastalığın ülkemiz
sınırları dâhilinde telaffuz edilmeye başlanmasıyla
birlikte oluşan kısa süreli panik döneminde, ne yazık ki bu
durumu ticari kazanca dönüştürme saikiyle hareket eden girişimler gün
yüzüne çıkmıştır. Bu girişimlerin çeşitli
platformlarda oluşturulan söylentilerle birlikte, üretim süreçleri ve
sterilizasyon durumları bilinmeyen maskeler, dezenfektanlar, koruyucu ve
tedavi edici etkisi bulunduğu iddia edilen ürünler üzerinden halk
sağlığını göz ardı ederek kazanç sağlama
çabaları kamuoyuna yansımıştır. Toplum olarak tecrübe
ettiğimiz bu durum, akademik eğitim sonrası
unvanlarını alan her sağlık personelinin yaptığı
gibi önce zarar verme ilkesiyle hareket eden eczacıların, ilaç ve
toplum sağlığına birinci derecede etki eden ürünlerin
vatandaşa ulaştırılması konusunda tek yetkili
olması gerekliliğini yeniden ortaya koymuştur.
Defaatle dile getirdiğimiz ve eczacı
meslektaşlarımızın tek yürek şekilde savunduğu,
etken madde içeren, bu sebeple de danışmanlık gerektiren tüm bu
ürünlerin tabii ki hekim kontrolü altında, sadece eczanelerde ve
eczacıların danışmanlığında
vatandaşlarımıza ulaştırılması hususu,
meslektaşlarımızın daha fazla maddi kazanç arzusuyla
savundukları bir görüş olmayıp mesleğine başlarken
hayatını insanlık hizmetine adayacağı üzerine
ettiği yeminin gereğidir. Tüketim kanallarının
yaygınlaştırılması ve tüketimin
kolaylaştırılması günümüzde olumlu karşılanan bir
yaşam pratiği olsa da eczacılık, ilaç alanında bu
yaşam pratiği büyük riskler doğurabilecek düzeyde tehlike arz
etmektedir. Sizlere çinkonun bazı antibiyotiklerin etkinliğini
azaltabileceğini televizyon reklamları söyleyemez, sarı
kantaronun birçok sayıdaki ilacın etkinliğini yüzde 75e varan
oranda azaltabileceğini e-ticaret siteleri söyleyemez, D vitamininin
gereksiz kullanılması durumunda böbrek yetmezliğine yol
açabileceğini doğrudan satış kanalları söyleyemez,
hafıza güçlendirici olarak kullandığınız ginkgo
bilobanın kan sulandırıcı ilaçlarla kullanılması
hâlinde -ki buna aspirin de dâhildir- beyin içi kanama riskine yol
açabileceğini marketler söyleyemez. Sizlere bu bilgileri yalnızca
eczacılarınız eczanelerinde verebilirler. Bu sebeple,
sağlığı ilgilendiren her ürün eczacılar eliyle
eczanelerde sunulmalıdır. Vatandaşlarımız nasıl
ki ilaçlarını markete gidip raftan seçmek istemezlerse,
sağlıklarına direkt etki edebilecek olan ürünleri de eczane
dışından temin etmemekte ısrarcı
olmalıdırlar.
Mesleki sembollerimizin eczane dışı
alanlarda kullanılarak satışa yönelik güven algısı
oluşturma çabalarının ve eczaneler dışında etken
madde içeren ürün satışının doğru
olmadığına, halk sağlığına yönelik tehdit
arz eden bu duruma karşı ilgili tüm kurum, kuruluş ve
vatandaşlarımızın gerekli hassasiyeti göstereceğine
inanıyorum.
Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Kayışoğlu
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa ili Yenişehir ilçesinde su problemi
yaşandığına, Yenişehirlilerin de temiz ve
sağlıklı suya erişim hakkı olduğuna ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan, Bursanın tarım odaklı ilçelerinden biri
olan Yenişehirin 62 mahallesinde günümüzde dahi su problemi
yaşanıyor. Birçok köyünde suya erişmek maalesef, kronik bir
soruna dönüşmüş durumda.
Yenişehirin köyleri susuzluk çekerken
tarım alanlarının durumu da maalesef, farklı değil. Bu
tarım alanlarının suyuna da foseptik suları
akıtılıyor. Bölgede planlanan ama bir türlü de bitirilemeyen baraj
projeleri var. Temiz ve sağlıklı suya erişmek
Yenişehirlinin de hakkıdır diyorum ve yetkilileri bu hakkı
teslim etmek için göreve davet ediyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN 5inci madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı Necdet
İpekyüz
Şanlıurfa Bitlis Batman
Murat
Çepni Nusrettin
Maçin Kemal
Peköz
İzmir Şanlıurfa Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Halkların Demokratik Partisi Adana milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İlgili kanun teklifinin 5inci maddesi üzerine
söz almış bulunuyorum.
Teklifin gerekçede mevcut kanun doğrultusunda
hazırlanan bütçenin şeffaflık ve hesap verebilirlik
açısından daha etkili kılınması öne sürülmüşse de
değişikliğin en başta bütçe hakkı, şeffaflık
ve hesap verebilirlik açısından sorunlu olduğu meydanda. Üstelik
torba yasa olarak sunulan bu madde değişikliği için etki analizi
yapılmamış, beklenen fayda anlaşılır ve açık
bir şekilde ortaya konmamış, herhangi bir pilot
çalışma da yapılmamıştır.
Özet olarak, yine her zaman olduğu gibi bir
oldubittiyle Meclis karşı karşıya
bırakılmış, bütçe hakkı bir şekilde kontrole
alınmış, merkeze bağlanmaya
çalışılmış ve aynı zamanda yerel yönetimlerin de
bütçesinin kendilerince yapılmasının önüne geçilecek maddeler
eklenmiştir.
Bütçenin hazırlanması sırasında,
doğal olarak kimin faydalanacağı, kimin
faydalanmayacağı konusu da gündeme gelmektedir. Ülkemizde, malum, çok
ciddi yapısal sorunlarımız var; enflasyon, cari açık,
işsizlik vesaire gibi ama bunun yanı sıra, bir de bölgeler
arası dengesizlik had safhada ve çok daha önemli bir durum arz ediyor.
Şimdi, size bazı rakamlar
söyleyeceğim, bölgeler arasındaki dengesizliğin ne kadar
olduğunu ve iktidarınız sırasında bunda da hiçbir
değişiklik yaşanmadığını, bütün söylemlerinize
rağmen her şeyin yerli yerinde durduğunu ifade ediyor bu
rakamlar. Türkiyede hane halkı kullanılabilir gelir düzeyine
baktığımız zaman, Türkiye ortalaması 28.522, Marmara
Bölgesinde 40.748, Batı Anadolu Bölgesinde 32.384, Ege Bölgesinde
30.337, bölge illerinde yani Kürt halkının yoğun olarak
yaşadığı 10 ilde 13.441 yani Türkiye
ortalamasının yüzde 40ı, İstanbul ve batı
bölgelerindekinin de yüzde 33ü kadar bir gelire sahip.
Sosyal Güvenlik Kurumu genel sağlık
sigortası verilerine baktığımız zaman,
sağlık sigortası primini ödeyemeyecek olanların yüzde 49u
yine bu bölgelerde yaşıyor.
GAP bölgesi tek başına, Türkiyedeki
yoksulluğun yüzde 30unu oluşturuyor. 2008 ile 2019 yılları
arasında, on bir yılda 1 milyon 468 bin kişi bu 10 ilden
batıya göç etmiş durumda, buna rağmen işsizlikte herhangi
bir azalma söz konusu değil.
Ülkede istihdam oranları ortalama yüzde 45,7
iken bölgede 35,7. İş gücüne katılım oranı yüzde 53
iken bölgede yüzde 46,1. İstihdam düşük, işsizlikse yüksek
oranlardadır. Bölgede esnaf sayısı 238 bin, bölge
dışındaki diğer illerde 1 milyon 238 bin. Bu da oradaki
ticaretin, faaliyetlerin ve günlük yaşamın ne kadar zor olduğunu
ve çok düşük düzeylerde olduğunu gösteriyor. Bir de kadınlarla
ilgili kısmını söyleyeyim: Kadınlarda Türkiyede ortalama
işsizlik oranı yüzde 20 iken bölgede yüzde 42.
2017 verilerine göre yaşam kalitesi göstergesi
yani kişi başına koltuk, bina, sinema, sağlık vesaire
gibi göstergeler konusuna gelince de yeşil kart kullananların
yarısı bu 10 ilde yaşamaya devam ediyor. Bir iktidarın
marifeti insanları yoksullaştırıp onlara yardım etmek
değil, insanları yoksulluktan kurtarmak olmalıdır.
Bu yılki bütçenin
GAP diye bir projemiz var,
şu anda yüzde 89u bitmiş durumda. Demirelin söylediği,
GAPı kaptırmam. dediği meşhur proje. Şu anda kalan
yüzde 11lik kısmının önemli bir kısmını sulama
kanalları oluşturuyor. Eğer bu sulama kanalları için
şu anda bütçenin bin yüz birde 1i ayrılırsa yani 1 milyar 250
milyon dolar ayrılırsa bu sulama kanalları bitmiş olacak ve
1 milyon 250 bin kişiye istihdam sağlanmış olacak.
Dolayısıyla bölgeden her sene batı bölgelerine, güneye, kuzeye
giden insanlar yollarda telef olmaktan kurtulmuş olacaklar; kendi
bölgelerinde, kendi işlerini yapmış olacaklar ve
dolayısıyla bir nebze de olsa rahatlama şansını elde
etmiş olacaklar.
Bunun yanı sıra, bölgedeki
hayvancılık da önemli ölçüde zarar görmüş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Bölgedeki
hayvancılık da önemli ölçüde darbe almış durumda. Türkiye
nüfusu 65 milyonken kişi başına 2,6 hayvan düşerken şu
anda 0,8 hayvan düşüyor. Yani bölgede yayla yasakları, köylerin
boşaltılmış olması, çeşitli şekillerde
baskıların uygulanıyor olması nedeniyle de insanlar
hayvancılıktan uzaklaşmış, tarımdan da önemli
ölçüde geri kalmış durumdadırlar. Türkiye, 312 milyar dolar
ithalat yaparken kendi üreticisine 150 milyar dolar civarında bir destekte
bulunmuştur. Bununla Türkiye'nin huzura kavuşması, Türkiyede
gelir dağılımının adil olması ve Türkiyedeki
herkesin refah düzeyinin yükselmesinin söz konusu
olmadığını ifade ediyor, saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin çerçeve metninin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
5018 sayılı Kanuna ekli bulunan (I)
sayılı Cetvel, (II) sayılı Cetvelin "B) ÖZEL
BÜTÇELİ DİĞER İDARELER bölümü ile (III) sayılı
Cetvel aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
Konya Antalya İzmir
Ali Mahir
Başarır
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir
Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerinin hemen öncesinde bir torba
yasa ve bütçeyle 5018 sayılı Kanunla ilgili bazı
değişiklikler var. Şimdi, kanun teklifinin gerekçesine
baktığımız zaman şeffaf, etkin, herkesin anlayabileceği
ve kamu kaynaklarının tutumlu kullanılacağından bahsediliyor.
Değerli milletvekilleri, ne kadar etkin
kullanılıyor bir görelim. Mesela, 2018 Sayıştay raporunda
Cumhurbaşkanının görev gideri 248 milyon TL, 2019
Sayıştay raporuna baktığımız zaman, Cumhurbaşkanının
görev gideri 1 milyar 427 milyon TL. Ben buradan soruyorum, bir milletvekili
bunu gelip açıklayabilir mi? Bu Cumhurbaşkanının görev
gideri nedir? Eski parayla 1,5 katrilyon. Ne var bunun içinde? Bir yılda 6
kat artmış. Böyle mi şeffaf olacaksınız? Ha,
Sayıştay raporları sarayın giderlerini kamufle ediyor. Bu
görev giderlerinde ne var? Bence uçan sarayları, yakıt giderleri,
personel giderleri, bakım giderleri var, yazlık sarayları var.
Niye Sayıştay raporlarında yok? Bir milletvekili
çıksın, gelsin; bu görev giderleri nedir,
Cumhurbaşkanının bir yıllık 1,5 milyar TL görev gideri
nedir, açıklasın. Açıklayamazsınız. 50 milyon lira
tanıtım gideri, açıklayabilir misiniz bunu?
Açıklayamazsınız. 1,5 milyon içecek gideri, açıklayabilir
misiniz? Açıklayamazsınız. Cumhurbaşkanının,
sarayın 13,5 milyon giyecek gideri var Sayıştay raporunda. Ben
merak ediyorum, Cumhurbaşkanını grup toplantılarında
görüyorum, 365 gün ayrı bir kıyafet giyiyor; bu paradan mı
karşılanıyor? Nedir bu? Bunu açıklayabiliyor musunuz? Bu
yasada şeffaf olacaksınız, bunları belirtebiliyor musunuz?
Yani bütçeyi Meclis yapsa, Meclis denetlese, bütçeyi halka anlatabilse daha iyi
olmaz mı?
Arkadaşlar, ayrıntılı
fonksiyonel denetimi de bırakıyorsunuz. Bundan sonra nereden
göreceğiz biz bunları? Demokratik bir devlette bir parça vicdanı
olan bir yöneticide böyle bir harcama kalemi olabilir mi? Ama bu ülkede
Cumhurbaşkanının 1,5 milyon lira içecek gideri var; insanlar
çocuğuna süt alamıyor. Cumhurbaşkanının 13,5 milyon
lira tuhafiye, giyecek gideri var; insanlar çocuklarına gömlek
alamıyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
Yalnız kendisi mi giyiyor?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Sen de
giyiyorsun belki de. İşte bunu söylüyorum.
Bakın diyor ki: Yalnız kendisi mi
giyiyor? Ben de diyorum ki: Gelin, bunu düzgün bir şekilde
açıklayın. 1,5 milyar görev gideri; 1,5 milyon içecek gideri; 50
milyon tanıtım gideri, 13 milyon kıyafet gideri. Böyle bir
şey olabilir mi? Ben de merak ediyorum kendisi mi giyiyor diye, ben de
merak ediyorum.
Arkadaşlar, 50 milyon tanıtım
giderine veriyorsunuz; yüz binlerce çocuk tablet olmadığı için
eğitim alamıyor bu ülkede. Biz bunları bilmek zorundayız.
Ya, söylüyorum: Çıksın bir milletvekili, grup başkan vekili bu
para nereye harcanıyor söylesin, söylesin. İnsanlar sefalet
içerisinde, Cumhurbaşkanının 5 milyon lira yiyecek gideri olabilir
mi? Ha, oluyorsa, nereye harcıyorsa söyleyin bunu. Bunu merak ediyoruz.
Şimdi, bunları niye söylüyorum? Biz
bunları merak ederken bundan da geri duruma getiriyorsunuz yasayı.
Bilmek istiyor insanlar; nereye harcadığını bilmek istiyor.
Cumhurbaşkanının bir günlük gideri 4.220 tane asgari ücret
yapıyor. Bu para nereye harcanıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Merak
ediyoruz; bir dakikalık harcaması 10 milyon lira sarayın. Biliyor
musunuz? Gelsin, söylesin, kalem kalem açıklasın ama
şeffaflıktan, denetimden uzaklaşıyorsunuz ve iyice
bilinmeze götürüyorsunuz işi. Bence vicdanlı olun. Bir ülkede bütçeyi
Meclis yapar, Meclis denetler ve halkın Meclisi halkın vergisini
denetler, atanmışlarla denetlemez.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Orhan Çakırlar Hayrettin
Nuhoğlu
İzmir Edirne İstanbul
Hasan Subaşı Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin
Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
Bu maddenin gerekçesinde Ekli cetvellerde yer
alması gereken kurumların güncelleşmesine ilişkin düzenleme
yapılmaktadır. şeklinde açıklamaya yer verilmiş olsa
da aslında daha önce 19 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle eklenmiş olan
kurumlarla ilgili Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararı bu
düzenlemeyi zaruri hâle getirmiştir. Kanunla düzenlenmesi gerekli olan bir
konuda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
çıkarılamayacağı Anayasa Mahkemesinin 11/6/2020 tarihli
kararıyla açıkça ortaya konulmuştur. Bize göre, maddenin
gerekçesinde Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararı yer almalıydı.
Anayasa Mahkemesinin gösterdiği doğrultuda yapılan bu
düzenlemenin yerinde olduğunu söyleyerek başka bir konuya geçmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 21inci yüzyıla
büyük umutlarla girdik ama ne yazık ki ilk yirmi yılda
başarılı bir sınav verilemedi, huzur ve güven ortamı
kalmadı, millî birlik ve bütünlüğün sağlanması bir ihtiyaç
hâline geldi.
İki aylık Meclis tatili süresince
yaptığım çalışmalarda, görüş ve isteklerini
tespit ettiğim bütün kesimlerin beklentilerini 27nci Dönem Dördüncü
Yasama Yılına başladığımız bugünlerde ifade
etmek istiyorum: Öncelikle, başta iktidar olmak üzere, bütün siyasi
partiler saldırgan ve hakaret dilini terk etmelidir, mesnetsiz suçlamalar
sona ermelidir; siyaset kurumları, kaybettikleri itibarı yeniden
kazanmalıdır.
Anayasamızın değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif edilemez maddeleri üzerindeki
tartışmalara son verilerek bu maddelerin millî birlik ve
bütünlüğümüzün, üniter yapımızın ve istiklalimizin
garantisi olduğu kabul edilmelidir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş
felsefesine bağlı kalınarak kurucu değerlere saygı
gösterilmelidir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle, parlamenter sistem tartışmaları devam ederken
Cumhurbaşkanı, ya üslubunu değiştirmeli parti genel
başkanı gibi değil Cumhurbaşkanı gibi
konuşmalı ya da parti genel başkanlığından
ayrılmalıdır.
Kuvvetler ayrımı sözde kalmamalı,
hiçbir kademedeki mahkemelere ve üst yargı kurumlarına siyasi iktidar
tarafından müdahalede bulunulmamalıdır; Anayasanın ihlal
edilmesine göz yumulmamalıdır.
Yolsuzluklarla ilgili iddialar örtbas edilmemeli;
Sayıştay, görevini tarafsızlıkla sürdürebilmeli, kamu
harcamaları şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır.
Yerel yönetimlerle iş birliği
yapılmalı, iktidar yanlısı olmayan belediyeler
cezalandırılmamalıdır.
Cami önleri ve şehit cenazeleri, siyasi
konuşmaların yapıldığı yerler
olmamalıdır. Cemaat ve tarikatların ticari ve siyasi
faaliyetleri kontrol altına alınarak denetlenmeli, devlet
kadrolarına sızma gayretlerine fırsat verilmemelidir. Bu gibi
vakıf ve derneklerin, Millî Eğitim Bakanlığıyla
yaptığı ortak çalışmalar iptal edilmelidir. Siyasetin
okula, camiye ve kışlaya sokulmasına son verilmelidir.
Türk Silahlı Kuvvetlerini dünyada takdir
edilen, güçlü konuma getiren bütün müesseseler aslına
dönüştürülmelidir. Askerî okullar ve askerî yargı, hiçbir korku ve
endişe duyulmadan, Türk milletinin asil evlatlarına güvenilerek
gerçek kimliğine kavuşturulmalıdır. Terörle mücadele devam
ederken, yakın çevremiz ateş çemberine dönmüştür. Bu
şartlar altında askerî hastanelere her zamankinden fazla ihtiyaç
duyulduğu kanaatindeyim. Mükemmel işleyen ve askerî açıdan en
gelişmiş donanımla ve uzman hekimlerle büyük görev icra eden o
müesseselere dönüşüm acilen sağlanmalıdır.
Dış politika millî menfaatlerimize uygun
bir zemine oturtularak komşularımızla ve içinde
bulunduğumuz ittifaklarla ilişkilerimiz sükûnetle yeniden
değerlendirilmelidir. Dış politikanın iç politikaya alet
edilmesine artık son verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Büyük bölümü
devlet kontrolüne giren Suriyeyle ilişkiler geliştirilmeli ve
ülkemizde bulunan Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri
sağlanmalıdır. Çeşitli fraksiyonlara bağlı
terörist grupların barınmasına imkân sağlayan Suriyelilerin
vatandaş yapılmasına asla izin verilmemelidir.
Geçim zorluğu içindeki halkın
çığlığına kulak verilmelidir. Esnaf, köylü, memur,
işçi, işveren, emekli, kısaca herkese nefes aldıracak
çözümler bulunmalı, gençlere iyi bir gelecek sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türk milletinin hak
ettiği huzur ve güven ortamının oluşması ve
çağdaş bilgi toplumu düzeyine ulaşılması için hepimiz
üzerimize düşen görevi yapmalıyız. Yapacağımız
olumlu ve verimli çalışmalarla 21inci yüzyılın milletimiz
ve ülkemiz için parlak bir yüzyıl olmasını temenni ediyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Evet, 5inci maddeyi
oylarınıza sunmadan önce bir yoklama talebi var, yoklama talebini
karşılayacağız.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Karabıyık, Sayın Gökçel, Sayın Köksal, Sayın Kaya,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Arı, Sayın Karabat,
Sayın Karaca, Sayın Hancıoğlu, Sayın Yavuzyılmaz,
Sayın Girgin, Sayın Ceylan, Sayın Bankoğlu, Sayın
Emecan, Sayın Şahin, Sayın Güzelmansur, Sayın
Başarır, Sayın Emre.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN 5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Ceylan
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
ülke ekonomisine sağladığı değer ve kırsal
kalkınmanın gerçekleştirilmesi açısından önemli olan
süt ve süt ürünlerinde KDVnin yüzde 1e indirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
süt ve süt ürünleri sanayisi, ülke ekonomisine sağladığı
değer ve kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi
açısından son derece önemlidir. 2018de süt üreticilerine müjde
açıklayan Bakan çiğ süt priminin 25 kuruşa
çıkacağını söylemişti, seçim vaadi olarak uçup gitti.
Pandemi dolayısıyla ekim, kasım, aralık aylarını
kapsayan artış yapılacağı açıklandı.
İktidar, ekmekte yüzde 1 KDV uygulayarak karbonhidratla beslenmeyi desteklerken
sütte yüzde 8le hayvansal proteine erişimi
zorlaştırmaktadır. Yaşanan maliyet artışları
nedeniyle son on ayda çiğ süt yem paritesi ortalama 1,28 seviyelerinde
seyrediyor. Bu üretici nasıl üretim yapacak?
İnsanlarımızın sağlıklı beslenmesi, sanayicisinden
üreticisine ve tüketicisine herkesin kazanması için süt ve süt ürünlerinde
KDV yüzde 1e düşürülmelidir. Bu, üretim süreçlerinin tüm
taraflarını büyük oranda rahatlatacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.14
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN 228 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasını göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe Sürücü Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Peköz
Şanlıurfa Bitlis Adana
Nusrettin Maçin Murat
Çepni Necdet İpekyüz
Şanlıurfa İzmir Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Adına Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurun sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 6ncı maddesinde, vakıf
üniversitelerinin tıp fakültesi kurabilmesi, öğrenci alabilmesi ve
tıpta uzmanlık eğitimi vermesi için üniversiteye ait en az 200
yataklı hastane şart koşuluyor.
Şimdi, bir taraftan Türkiyede ilk 500e
giremeyen üniversitelerden söz ediliyor, bir taraftan Türkiyede 2011
yılından sonra birçok apartmanın üzerine üniversite
yazılıyor ve onunla da yetinilmiyor, birçok üniversite tıp
fakültesi açıyor ve öyle bir aşamaya geldik ki ismi tıp
fakültesi, öğrenci alıyor, hastanesi yoktu. Sonra, bir taraftan
sağlıkta dönüşümle şöyle bir şey
yapılmış oldu Ya, biz sağlık kurumlarını
işletme yapalım, buraya gelenleri müşteri yapalım... Bir
taraftan da tırnak içinde adı vakıf ama şakır
şakır para kazanma, kâr amacı güden kurumlar üniversite
açtılar. Tıp fakültesine öğrenciler
başladığında Ya, bunlara hastane kurmamız zor,
yetiştiremeyiz, özel hastanelerle anlaşsınlar... Bugüne kadar
öğrenci yetiştirmeye çalışıyorlar, birçok yerde
problem yaşanıyor. Hele bu pandemide sağlığın ne
kadar sıkıntılı ve önemli olduğunu da gördük ve
gelinen aşamada, şu anda önümüze gelen maddede şöyle deniliyor:
Ya, bu özel hastanelere gidenler memnun olmuyor Biz para veriyoruz, burada
öğrenciler, uzmanlık eğitimi yapanlar bize müdahale etse olmaz.
diyorlar. Ne yapalım? Bundan sonra şart koşalım, vakıf
hastaneleri 200 yataklı hastanesi olmadan tıp fakültesi açamaz
diyelim, bir taraftan da kolaylık sağlayalım. Şimdi, bir
taraftan Türkiyede siz hastane açarken YÖKün kurallarına uymanız
lazım, bir taraftan da Sağlık Bakanlığının
kurallarına uymanız lazım ama Türkiyede tıp fakültesi
açmak artık öyle bir rahat ki 100 küsur tane tıp fakültesi var ve bu
fakültelerde uzmanlık eğitimi de veriliyor ve hepsi -pandemi
döneminde gördük- büyük sıkıntılara neden oluyor. Hastanesi
olmayan vakıf üniversiteleri, tıp fakülteleri; hastanesi olmayan
tıp fakültelerine giren öğrenciler perişan vaziyette,
uzmanlık eğitimi görenler perişan vaziyette. Şimdi
deniliyor ki: Bize çözüm bulun. Peki, bunu kim yaptı? Kim başlattı?
Hem yüzümüze gözümüze bulaştıralım, bir problemi ortaya
çıkartalım sonra da bunu önleyelim. Ya, ilk gün buna karşı
çıkıldı, ilk gün buna denildi ki: Tıp eğitimi para
amacı gütmeyen bir eğitimdir, tıp eğitimi kutsal bir görev
için yola çıkanlar, uzmanlık eğitimi verenler için de
başlı başına bir temel eğitimdir. Etik kurallar
açısından, bilimsel eğitim açısından,
çalışma alanı açısından hepsinin dikkate
alınması lazımdı. Ne oldu? Hiç birisine dikkat edilmedi ve
bir yönetmelik çıkarmışlardı, anlaşabilirsiniz diye.
Biliyor musunuz ne oldu? Şu anda gece gündüz konuşulan Türk Tabipleri
Birliği dedi ki: Bu olmaz. Ve Danıştaya başvurdu,
Danıştay iptal etti Doğrudur, olmaz. dedi, yönetmelik
kaldırıldı ama siz ne yaptınız? Yasa
çıkardınız, işin kolayına kaçtınız.
Şimdi ne diyorsunuz? Önümüze geliyorsunuz, diyorsunuz ki: Bir daha olmaz.
Oysa tıp fakültesinde, tıp eğitiminde; etik kurallardan tutun,
uygulamadan tutun, hasta başında çalışmadan tutun, sahada
çalışmaya kadar birçok işlem var ve siz yeni bir şey daha
keşfettiniz, hep sağlık kurumlarına işletme gibi
bakıyordunuz, pandemide halk sağlığı filyasyon diye
bir şey keşfettiniz, epidemiyoloji diye bir şey
keşfettiniz. Bir hastalık varsa niye ortaya çıkıyor, neden
oluyor, biz ne yapabiliriz? Bununla ilgili çalışmalar
düşünüldü, hiç kafada yoktu, burada çıktı. İşte,
bundan dolayı tıp fakültesi eğitimi önemlidir, toplum
sağlığını önemsemesi lazım.
Bir diğer konu nedir? Özel hastanede
çalışanlar, tamam, çalışıyor ama özel hastanenin bir
sahibi var. Hedefi ne? Para kazanmak. Peki, orada çalışan hekim, hoca
nasıl çalışacak? Özerk mi olacak? Kendi koşullarına
göre mi davranacak? İstediği tetkiki yapamayacak koşulda mı
çalışacak? Biz fakülteye başladığımızda
tıp fakültesinde bize ilk öğretilen şey önce zarar vermeyeceksin,
gereksiz tetkik istemeyeceksin. Bir hekim fazla tetkik istediğinde hoca
kıyameti kopartırdı. Sen insana zarar veriyorsun, gelire zarar
veriyorsun, bütün her şeye zarar veriyorsun. Bugün siz -bu bütçenin
başında da, isminde de performans var- performans dediğiniz
sonuca bakmıyorsunuz. Tetkik iste, istediğin kuralı yap, yeter
ki para gelsin. Yahu, hastaya bir şey olsa ne oluyor, sonuç ne,
iyileşiyor mu, yaşamını mı yitiriyor? Kimse bunun
hesabını sormuyor. Parayı pula dönüştürmüşsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Geldiğimiz
aşamada tıp eğitimini de bu düzene getirmişsiniz ve
getirdiğiniz nokta yetmiyormuş gibi şimdi geçmişte bu
hakkı kazananlara da hiçbir uygulama getirilmiyor, bundan sonra
açılacaklarla ilgili düzenleme yapılıyor. Şimdi, daha yeni,
az önce arkadaşlarımıza, Grup Başkan Vekilimize bir
yazı getirilmiş: Bunu biz değiştirelim, düzeltelim. Ya,
hem açıyorsunuz hastanesi yok hem mevcut durumda hastanesi olmayan yerde
öğrenciler var, bu da yetmiyormuş gibi yeni kurala
bağlıyorsunuz, bunlara göz yumuyorsunuz. Ya, bu, dünyanın
neresine gidilirse gidilsin kabul edilebilecek bir durum değildir, ne etik
açıdan ne hukuk açısından ne bilim açısından. Ve
geldiğimiz aşamada aslında Sağlık
Bakanlığının getirdiği çalışmaların
tümü paraya dayalı, işletmeye dayalı, kâra dayalı bir
kuruma dönüşmüştür. O yüzden de başına kâr getiren bir
kurumun başındaki insanı oturtmuşsunuz, o yüzden de
sağlık ticarete dönüşmüştür. Böyle
bakıldığı sürece tıp eğitimi bizim
geleceğimizi kurtaramaz. Tıp eğitimi halk
sağlığı için vardır, halkın sağlığı
için vardır, halkı korumak için vardır. Önemli olan
hastalıkları önlemektir.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyile
4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ek
3üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen (e) bendinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mevcut durumdaki vakıf üniversiteleri
koşullarını 31.12.2023 tarihine kadar bu fıkrada belirlenen
esaslara göre hazırlamak zorundadırlar.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
Konya Antalya İzmir
Lale
Karabıyık
Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet
Halk Partisi Bursa Milletvekili Sayın Lale Karabıyık.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 6ncı maddeyle ilgili görüşlerimi ifade
etmeden önce şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, burada günlerdir iyi
bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bize yanlış gelen
ve haksızlık gördüğümüz bazı maddelerde uyarmak ve
doğrusunu bulmak durumundayız. Evet, yoklamalar istedik, süre uzadı
filan ama grubumuzun ve muhalefetin mücadelesi sonrasında baz istasyonları,
OHAL maddeleri, raportörler, kaçak izinsiz kuleler gibi maddelerin
çıkarıldığını az önce ben duydum Grup Başkan
Vekilimizden ve bu memnuniyet verici. Öncelikle bunu ifade etmek istedim çünkü
biz burada iyi olsun, iyi şeyler çıksın istiyoruz.
6ncı maddeye geçersek değerli
milletvekilleri; şimdi ülkemizde 109 tıp fakültemiz var ve bu
tıp fakültelerinin 35i vakıf üniversitelerinin açtığı
tıp fakülteleridir. Bu tıp fakültelerinin bazılarının
kendi uygulama hastaneleri bulunmakta ve öğrencileri burada
uygulamalı eğitim almakta ama bazı vakıf üniversitesi
tıp fakültelerinin de burada kendilerine ait bir hastanesi
olmadığı için afiliasyon dediğimiz sistemle özel
hastanelerle afiliye olarak öğrencilerine uygulamalı eğitimi
burada verdirmektedirler.
Şimdi, takdir edersiniz ki tıp
eğitimi ağır bir eğitim ve uygulamanın önemli
olduğu bir eğitim ve iyi doktor yetişmesi gerekiyor çünkü insan
sağlığı da her şeyin üstünde geliyor. Ancak bazı
uygulamalarda sağlıklı bir öğrenci eğitiminin
olmadığını görüyorduk yani kendi hastanesi olmayan
vakıf üniversitelerinin kurduğu tıp fakültelerinde
öğrencilerin afiliye oldukları özel hastanelerde eğitim
alırken bu eğitimin yeterli olmadığını ve
bazı eğitimlerden de mahrum bırakıldıklarını
görüyorduk, sağlıklı bir uygulama değildi. Aslında bu
ne zaman geldi bize? 2011 yılında geldi, sisteme böyle girmişti;
2011 yılında Özel Hastaneler Yönetmeliğinde bir
değişiklik yapılarak girmişti. Aslında özel hastanelere
afiliye olmak birtakım lehte sonuçlar yaratıyordu, birtakım istisnalar
getiriyordu yani onların da lehine gelen uygulamalar vardı ama
öğrencilerin iyi eğitimi için uygun bir yöntem değildi.
Sonrasında ne oldu? Sonrasında Danıştaya iptal davası
açıldı ve Danıştay iptal etti gerçekten, bu uygulamayı
doğru bulmadı ama bunun üzerine 2016 yılında 6745
sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 40ıncı maddesiyle 3359
sayılı Yasaya eklenen 15inci madde, vakıf üniversiteleri ile
özel hastanelerin iş birliğini kural hâline getirmiş oldu. Yani
bir yanlışlıkta ısrar edildi ve bu ısrarın da
sonucu tıp eğitimine oldu tabii ki takdir edersiniz.
Şimdi, getirilen 6ncı maddeyi Plan ve
Bütçe Komisyonunda tartıştık, dedik ki: Evet, bu madde doğrudur.
Nasıl doğrudur? Yani Vakıf üniversiteleri tıp fakültesi
açmak istiyorsa mutlaka mülkiyeti ve işletmesi kendisine ait olan en az
200 yataklı bir hastaneye sahip olmak zorunda. maddesi getirildiği
için bunun doğru olduğunu ama eksik olduğunu söyledik. Niye
eksikti? Çünkü mevcutta da kendi hastanesi olmadığı için özel
hastanelerle afiliye yaparak bir sözleşmeyle öğrencilerine burada
eğitim aldıran ama sağlıklı bir eğitim olmayan
örnekler de vardı. Dolayısıyla bu uygulamaların da
düzeltilmesi gerekiyordu. Şimdi, artık, getirilen bu düzeltmeyle
bunun sağlanacağını düşünüyorum. Yani beş
yıl içerisinde -bir süre verilmiş oluyor en azından kendilerine
ve bu süre içerisinde de- hastaneye sahip olma konusunda bir adım
atacaklar, onun sonrasında tekrar bu devam edecek. Yani tıp fakültesi
öğrencisi kabul etmeye devam edecekler ama bu şartlara uymazlarsa da
birtakım ihtarları olacak, ardından tıp fakültesi
öğrencisi alamayacak ya da tıp fakülteleri kapatılacak. Bu,
doğru bir uygulamadır. Zaten dünyanın her yerinde tıp
fakültesi olan üniversitelerin mutlaka hastanesi vardır; çok az yerde bu
uygulamanın dışına çıkılmıştır,
onların da, şu anda, sıra sıra düzeltildiğini
görmekteyiz. Onun için bu uygulama konusunda olumluyuz ama benim vakıf
üniversiteleriyle ilgili söylemek istediğim bir cümlem daha var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Sayın
Başkanım, biraz daha süre alabilirsem
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
LALE KARABIYIK (Devamla) Şimdi, takdir
edersiniz ki -verilerden de görülmektedir- vakıf üniversiteleri
arasında maalesef, nitelik ve nicelik farkları her geçen gün
artmaktadır. Bu, Türkiyedeki eğitim sistemi için, yükseköğretim
sistemi için çok büyük bir yanlıştır. Tabela üniversitesi
niteliğinde üniversiteler de vardır, bunun bir an önce düzeltilmesi
gerektiğinin önemle altını çiziyorum.
Bir başka nokta da aynı şekilde Millî
Eğitim Bakanlığının bütçesinin merkezî bütçe
içerisindeki gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payının
giderek düştüğünü söylüyoruz ilköğretimde ve ortaöğretimde
ama aynı şey yükseköğretim için de geçerli.
Değerli vekiller -buraya dikkat çekmek isterim-
2003 yılında 53 devlet üniversitesi varmış, 2021de 129a
çıkmış. 1 milyon 821 bin öğrenci sayısı da
2021de 3 milyon 180 bine çıkmış ama buna rağmen, gayrisafi
yurt içi hasıla içerisinde YÖK ve üniversite bütçelerinin payı yüzde
0,80e düşmüş, yüzde 0,94ten düşmüş. Yani öğrenci
sayısı artıyor, üniversite sayısı artıyor ama YÖK
ve üniversiteye ayrılan bütçelerin miktarı azalıyor. Bunun da
altını çizmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinde yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Hasan Subaşı İbrahim
Halil Oral
İzmir Antalya Ankara
Aydın Adnan Sezgin Hayrettin Nuhoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Aydın İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN ve BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Aydın Milletvekili Sayın Aydın Adnan
Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu kararını
reddetmesi konusuna ben de değineceğim.
Yerel mahkemenin kararı, hukuk tarihimiz için
de evrensel hukuk bakımından da büyük bir ayıptır.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Mevcut tek adam rejimi yetmiyor, totaliter düzene doğru her gün yeni bir
adım atılıyor. Anayasa Mahkemesinin yetkileri hakkında
çağ dışı ve mülevves tartışmayı takiben,
yerel mahkeme vasıtasıyla Anayasa Mahkemesi ve hukuk devleti daha da
örseleniyor, etkisi aşındırılıyor. Yerel mahkemenin
Anayasa Mahkemesine had bildirmesi ne demek? Kısacası, yerel
mahkemenin Anayasa Mahkemesini vesayet altına alması demek oluyor.
Bunlar da yetmiyor, kurumlar arasında hem gülünç hem acıklı
gerginlikler körükleniyor. Evet, tek adam rejimi daha da hoyrat olma yolunda
ilerlerken önünde ne varsa yıkmak istiyor, Türkiyeyi kaosa sürüklüyor.
Böylesine bir rejimin ne ülkemizde ne de dünyada itibarı korunabilir. Bu
meyanda Sayın Berberoğlunu içten duygularla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz
kanun teklifinin 6ncı maddesiyle yapılması planlanan düzenleme,
tıp fakültesi kurmak isteyen vakıf üniversitelerine asgari 200
yataklı hastane yapmaları şartını getirmektedir.
Düzenlemeyi olumlu ama yetersiz karşılıyoruz. Geçmişte
açılıp da bu şartları taşımayan tıp
fakülteleriyle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamış
olması önemli bir sorun olarak ortada
bırakılmıştır. Ayrıca, konuyla ilgili ülkemizdeki
tek meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliğinden görüş
alınmamış olması da vahim bir eksikliktir. İktidar,
yandaşı olmayan her kurum ve kuruluşu imha etmeye
çalıştığı gibi, yetmiş yıla yakın
süredir var olan bu yapıya, en kaba şekilde, mütecaviz bir tutum
sergiliyor. Tabipler Birliği ağır isnatlara tabi tutuluyor,
kanıtsız suçlamalara muhatap kılınıyor. Oysa
hekimlerimiz ve pandemi sürecinde toplum sağlığını ön
planda tutarak büyük bir özveriyle hayatlarını riske atan tüm
sağlık çalışanları en yüksek saygıyı hak
etmektedirler. Onları temsil eden kuruluşlar da saygıya
layıktır.
Evvelsi gün seçim bölgem Aydında, Aydın
Tabip Odası Başkanı Doktor Esat Ülküyü coronavirüs nedeniyle
maalesef kaybettik. Aylardır coronavirüsle mücadelede kaybettiğimiz
tüm sağlık emekçilerimizi buradan bir kere daha rahmet ve
şükranla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, başka bir
meseleye de değineceğim: Süt üretimindeki girdi maliyetlerinin son
dönemde hızlı bir şekilde artması nedeniyle çiğ süt
üreticileri büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Çiğ
sütün litre fiyatı 15 Kasım 2019dan bu yana brüt 2 lira 30
kuruşa sabitlenmiştir. Oysa bu tarihten itibaren yem fiyatları
ve tüm girdi maliyetleri fevkalade yükselmiştir. Girdi maliyetlerindeki
ciddi artışlara rağmen geçen hafta gerçekleştirilen Ulusal
Süt Konseyi toplantısında çiğ süt alım fiyatında
artış yapılmaması kararı alınmıştır.
Çiğ süt üreticileri çok zor durumdadır. Arjantin ve Uruguay gibi
meraya dayalı ucuz maliyetli üretim yapan ülkelerden sonra en ucuz
çiğ süt fiyatı Türkiyededir. Süt üreticilerine asgari düzeyde destek
olabilmek için ya çiğ süt alım fiyatları artırılmalı
ya da maliyet artışları telafi edilmelidir. Aksi takdirde,
üreticilerimizin üretimi sona erdirerek hayvanları kesime göndermesi riski
çok ciddi bir tehdit olarak hayvancılık sektörümüzün ve ekonomimizin
önünde durmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Darbe üzerine darbe yiyen bu sektör iyice
perişan olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifine 6ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 7- 2547 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 82- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte bünyesinde tıp fakültesi olan ve
kendisine ait hastanesi bulunmayan vakıf yükseköğretim
kurumlarının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
iki yıl içerisinde ek 3 üncü maddede belirtilen şartları
taşıyan hastaneye ait ön izin belgesini veya aynı
şartları haiz mevcut bir hastaneyi devralacağına dair
belgeyi Yükseköğretim Kuruluna teslim etmesi zorunludur. Bu süre
içerisinde söz konusu belgeleri teslim etmeyen vakıf yükseköğretim
kurumları uyarılır. Bu sürenin bitiminden itibaren bir yıl
içerisinde söz konusu belgeleri sunamayan vakıf yükseköğretim
kurumlarının tıp fakültelerine öğrenci verilmez. Üç
yıllık sürenin bitiminden itibaren iki yıl içerisinde mülkiyeti
kendisine ait veya Hazineye ait olup bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce vakıf yükseköğretim kurumuna irtifak hakki tesis
edilmiş olan taşınmazlar üzerinde bulunan, işletme
hakkı ve ruhsatı kendisine ait olan ve ek 3 üncü maddede belirtilen şartları
taşıyan hastaneye ilişkin belgeleri Yükseköğretim Kuruluna
teslim etmeyen vakıf yükseköğretim kurumlarının tıp
fakülteleri kapatılır. Mevcut öğrenciler hakkında ek 11 inci
madde hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin tereddüt
ve sorunları gidermeye, usul ve esasları belirlemeye
Yükseköğretim Kurulu yetkilidir.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Ahmet
Özdemir
Tokat Kırıkkale Kahramanmaraş
Bülent
Turan Mehmet Cihat
Sezal
Çanakkale Kahramanmaraş
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Mersin) Sayın Başkan, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Soru-cevap yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece yeni bir madde ihdas edilerek, teklife yeni
bir madde eklenmiştir. Madde numaraları kanun yazımı
esnasında Başkanlıkça teselsül ettirilecektir. Biz mevcut madde
numaraları üzerinden görüşmelere devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, 7nci madde üzerinde 3
önerge vardır; aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Necdet
İpekyüz Kemal
Peköz
Şanlıurfa Batman Adana
Mahmut
Celadet Gaydalı Murat
Çepni Nusrettin
Maçin
Bitlis İzmir Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bülent
Kuşoğlu Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
Ankara Antalya İstanbul
Abdüllatif
Şener Aysu
Bankoğlu Kamil
Okyay Sındır
Konya Bartın İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Bülent
Turan Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Çanakkale Kırıkkale Adana
Fehmi
Alpay Özalan Abdullah
Güler
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
Aynı mahiyetteki önergelerin gerekçelerini
okutuyorum.
Gerekçe:
İşbu maddeyle
Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kadrosu açılmakta,
alımlar için şartlar sıralanmaktadır. Fakat raportörlere
neden ihtiyaç duyulduğu, hangi işleri ifa edeceklerine dair herhangi
bir açıklayıcı not bulunmamaktadır. Öte yandan devlet
kadrolarının küçültülmesi mottosuyla iktidara gelen AKP dönemi
boyunca kamu güvencesizlik esas da olsa daha fazla
şişirilmiştir. Cumhurbaşkanlığına raportör
alınması ihtiyacı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde
bütün gücün tek elde toplanma çabasının bir parçasıdır.
Yasama-yürütme-yargı erkleri arasındaki ayrım
Cumhurbaşkanlığı lehinde kadrolar düzeyinde de
bozulmaktadır. Dolayısıyla maddenin çıkarılması,
eğer raportör ihtiyacı varsa Parlamentoda ortaklaşılarak
bir çalışma yapılması şarttır.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
gerekçesi:
Teklifin 7nci maddesinde yer alan söz konusu
düzenlemeye göre raportörler Cumhurbaşkanlığının görev
alanına giren ve uzmanlık gerektiren konularda
çalıştırılacaklardır. Böylesi bir
tanımlamanın doğru olmadığını
düşünüyoruz.
Söz konusu düzenlemede
Cumhurbaşkanlığında görev yapacak olan raportör ve raportör
yardımcılarının görevlerinin tanımlanmaması ve
görevlerine sınırlama getirilmemesi Anayasanın 2nci maddesinde
tanımını bulan hukuk devleti ilkesine, 7nci maddesinde yer alan
"Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. şeklindeki hüküm ile kamu hizmeti
görevlileriyle ilgili olarak genel ilkeleri düzenleyen 128nci maddesine
aykırılık taşımaktadır.
Meslek yaşamının bir evresinde
ihtiyaç, gerek kalmadığı gerekçesiyle görevi
sonlandırılarak başka kamu kurumuna tayin edilen meslekler
kariyer meslek olarak tanımlanamaz.
Kariyer rejiminde, personel, çalışma
hayatı boyunca sürecek olan bir iş ve mesleki kariyer içerisinde
konumlanır. Görevler sistemli bir şekilde
tanımlanmıştır çünkü kamu hizmetlerinin sürekliliği
esastır ve bu meslekte görev alan personel kamu hizmetlerinin görülmesinde,
gördürülmesinde tamamen tarafsızlık ilkesinden hareket eder ve bütün
hayatı boyunca sürecek olan veya o meslekte olduğu süre boyunca
sürecek olan bir bilginin ve çalışma sisteminin içinde kendisini
bulur, bir bilgi birikimi esastır.
Türkiye'de kariyer sistemi AK PARTİ
iktidarlarına kadar sistemli bir şekilde
uygulanmıştır. Hâlen kariyer sistemi muhafaza ediliyor gibi
gözükmekle birlikte kariyer sistemine yapılan çeşitli müdahalelerle
kariyer sistemi amacından uzaklaştırılmıştır.
Yine, madde metninde yer alan "İhtiyaca
göre yabancı dil aranabilir. düzenlemesi de yanlıştır.
Kariyer meslekte istihdam edilenler sadece Türkiye'yi değil, dünyayı
bilen, gelişmeleri takip eden personelden oluşur. O nedenle, bu
hususun takdire bırakılması asla doğru değildir.
Teklifin 3üncü fıkrasıyla
Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrolarında istihdam
edilmekteyken hizmetine ihtiyaç kalmayan personelin diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına atanmasını düzenlemektedir. Söz konusu
düzenleme Anayasa'nın 10uncu maddesinde tanımını bulan
kanun önünde eşitlik ilkesine ve kamu hizmeti görevlileriyle ilgili olarak
genel ilkeleri düzenleyen 128inci maddesine aykırılık
taşımaktadır.
Kanun teklifiyle kadro iptali yapılmadan
idareye 657 sayılı Yasadaki disipline dair güvenceleri ortadan
kaldıracak ve sözleşmeli personel için uygulanan geçici işin
sona ermesi hâlinde sözleşmeli personelin istihdamının sona
ermesi hâline benzer bir düzenleme yapılmaktadır ve memurun
güvenceleri ortadan kaldırılmaktadır. Madde gerekçesinde bu
durumun gerekçesi olarak Cumhurbaşkanlığındaki hizmetlerin
kendine özgülüğü, teşkilat yapısı gibi gerekçeler
gösterilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, Anayasa madde 126'ya göre
yönetimi bir ve bütündür ve bu bütünlük içerisine bakanlıklar da dâhildir
ama Cumhurbaşkanlığında tasarlanan ve adım adım
gerçekleştirilen böyle bir yapıyla sanki aynı devlet içerisinde,
üniter bir devlette; merkezî yapıda, merkeziyet
ağırlıklı bir devlette Cumhurbaşkanlığı
bürokrasisi idari yapısı ile onun dışında kalan
yapılar arasında bir ayrışma da ortaya çıkmasına
neden olabileceği düşünülmektedir. Bu bakımdan, konunun
ayrıca hem anayasallık açısından hem de yerindelik
açısından son derece sakıncalı olduğunun göz önünde
tutulması gerekmektedir.
Ayrıca partili Cumhurbaşkanı ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonraki
durumda Cumhurbaşkanlığında raportör olarak süreli hâkim ve
savcı görevlendirilmesinin, ayrıca bunların bir süre sonra
tekrar eski görevlerine dönmelerinin sağlanmasının
Anayasa'nın 138, 139, 140ıncı maddeleri açısından da
değerIendirmeye tabi tutulması gerektiğini düşünüyoruz.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
gerekçesi:
Söz konusu düzenlemenin daha
ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını teminen
teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece 7nci madde metinden
çıkartılmıştır.
Madde numaraları az önce de söylediğim
üzere kanun yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.
Sayın milletvekilleri, 8inci madde üzerinde 3
önerge vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı Necdet
İpekyüz
Şanlıurfa Bitlis Batman
Murat
Çepni Nusrettin
Maçin
İzmir Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Abdüllatif
Şener Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
Konya Antalya İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Bülent
Turan Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Çanakkale Kırıkkale Adana
Abdullah
Güler Atay
Uslu Fehmi Alpay
Özalan
İstanbul Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerin
gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Düzenlemeyle istisnai memur kategorisinde görev
yapan Cumhurbaşkanlığı raportörleri için kadro
oluşturuluyor. Özel bir sınavla bu kadrolara alınacak hâkim,
savcı, yasama uzmanlarının yeni birimdeki görev
tanımları yasa teklifinde yer almamıştır.
Cumhurbaşkanlığı raportörü olarak görevi sona eren personel
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlerine devam
edebilecekler. Ancak Cumhurbaşkanı raportör ve raportör
yardımcılığı kadrolarına kaç kişi
alınacağı, personelin görevinin hangi gerekçe ve durumlarda
sonlanacağı düzenlemede belirtilmemiştir. Dolayısıyla
maddenin çıkarılması, eğer raportör ihtiyacı varsa
parlamentoda ortaklaşılarak bir çalışma yapılması
şarttır.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
gerekçesi:
Teklifin 8inci maddesinde yer alan ve 17/8/1983
tarihli ve 2879 sayılı Cumhurbaşkanlığı
İdari İşler Başkanlığına İlişkin
Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanuna geçici madde eklenmesini
düzenleyen 7nci maddenin devamı niteliğinde olan ve
hâlihazırdaki personelin raportör kadrolarına atanmalarına veya
hizmetine ihtiyaç kalmayanların daha önce görev yaptıkları
kuruma atamalarının yapılmasına ilişkin düzenlemeleri
içermektedir.
Maddenin birinci fıkrasıyla 30/9/2020
tarihi itibarıyla Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığının birimlerinde raportör
unvanıyla görev yapanlardan, hâkimler ve savcılar, yasama
uzmanları, kamu kurum ve kuruluşlarının merkez
teşkilatlarında uzman, müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek
kadrolarında veya pozisyonlarında bulunanların
Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kadrolarına
atanabilmesi öngörülmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında hâkimler ve
savcılar, yasama uzmanları ile kamu kurum ve
kuruluşlarının merkez teşkilatlarında uzman,
müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek kadrolarında veya
pozisyonlarında bulunmuş olanlardan maddenin yürürlük tarihi
itibarıyla sadece Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığı yönetici kadrolarına hâlihazırda
atanmış bulunanların Cumhurbaşkanlığı
raportörü unvanını ihraz etmiş sayılacağı hususu
düzenlenmiştir.
Hâkimler ve savcılar, yasama uzmanları ile
kamu kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarında
uzman, müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek kadrolarında veya
pozisyonlarında maddenin yürürlük tarihi itibarıyla bulunanlardan,
aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanlığı yönetici kadrolarında
süreli personel olarak görevlendirilmiş bulunanların talepleri
hâlinde 15 gün içinde Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna
atanmaları hususu düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla
Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atananların
hizmetlerinin değerlendirilmesi hususu düzenlenmiş ve bunların
adaylık süreleri dâhil hâkim ve savcılıkta, yasama uzman
yardımcılığı süreleri dâhil yasama
uzmanlığında, 657 sayılı Kanunun 36ncı
maddesinin "Ortak Hükümler bölümünün (A) fıkrasının (11)
numaralı bendinde belirtilen merkez teşkilatı kadrolarıyla
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlikleri
aynı veya benzer nitelik arz eden merkez teşkilatı kadro veya
pozisyonlarında adaylık, yardımcılık veya stajyerlik
süreleri dâhil geçirdikleri ve/veya geçirmiş sayıldıkları
sürelerin tamamının Cumhurbaşkanlığı raportörü
kadrosunda geçmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Yöneticilik kadrolarında geçen sürelerin de
Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosunda geçmiş
sayılacağı ifade edilmiştir. Bunların kariyer
mesleklere ait kadro veya pozisyonlar ile yöneticilik kadroları
dışında bulundukları kadro veya pozisyonlarda geçirdikleri
süreler Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosunda geçmiş
sayılmayacaktır.
Maddenin beşinci fıkrasıyla
haklarında işlem yapılanların 2879 sayılı Kanuna
teklifle eklenmesi öngörülen 4/A maddesi kapsamındaki atama teklifleri,
talepleri hâlinde Cumhurbaşkanlığından önce görev
yaptıkları kamu kurum ve kuruluşuna olacak şekilde
yapılacağı belirtilmiştir. Böylece, ilgili,
Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atanmadan önce görev
yaptığı kuruma atanabilecektir. Hâkim veya savcı
kadrolarında görev yapmaktayken maddeyle
Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atananlardan hizmetine
ihtiyaç kalmayanların atama teklifleri hususunda ise 2802 sayılı
Hâkimler ve Savcılar Kanununun 40ıncı maddesi hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında yer alan,
hâlihazırda Cumhurbaşkanlığında raportör olarak süreli
olarak görev yapan hâkim ve savcılardan hizmetine ihtiyaç kalmayanlarla
ilgili olarak yer alan düzenlemenin, bunların bir süre sonra tekrar eski
görevlerine dönmelerinin sağlanmasının Anayasa'nın 138,
139, 140ıncı maddeleri açısından da değerIendirmeye
tabi tutulması gerektiğini düşünüyoruz.
Maddenin son fıkrasında yer alan "Bu
maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye
veya uygulamayı yönlendirmeye Cumhurbaşkanlığı
yetkilidir şeklindeki ifadenin de amacının ne olduğu tam
anlaşılamamıştır. Komisyon görüşmeleri
sırasında bu konuda da yöneltilen sorulara tatminkâr yanıtlar
verilememiştir. Son fıkradaki düzenleme Anayasanın 7nci
maddesinde tanımını bulan yasama yetkisinin
devredilemeyeceğini öngören hükme aykırı bulunmaktadır.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
gerekçesi:
Söz konusu düzenlemenin daha
ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını teminen
teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece 8inci madde metinden
çıkarılmıştır.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 9 ila 17nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
İkinci bölüm üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemleri yapıldıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
9uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Çanakkale Kırıkkale Adana
Atay
Uslu Abdullah
Güler Fehmi Alpay
Özalan
Antalya İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu düzenlemenin daha
ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını teminen
teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece 9uncu madde metinden
çıkarılmıştır.
10uncu madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Çanakkale Kırıkkale Adana
Atay
Uslu Abdullah
Güler Fehmi Alpay
Özalan
Antalya İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen?
Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu düzenlemenin daha
ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını teminen
teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece 10uncu madde metinden
çıkarılmıştır.
11inci maddede önerge bulunmuyor.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 12nci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı Necdet
İpekyüz
Şanlıurfa Bitlis Batman
Murat
Çepni Nusrettin
Maçin Erol
Katırcıoğlu
İzmir Şanlıurfa İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Özgür
Karabat Cavit
Arı Abdüllatif
Şener
İstanbul Antalya Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi İstanbul
Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, 12nci madde bildiğiniz
gibi borçlanma yetkisiyle ilgili. Bu madde, esas itibarıyla, Plan ve Bütçe
Komisyonunda tartıştığımız 228 sıra
sayılı Kanun Teklifi konuşulurken gelmiş ve çok kısa
bir tartışma sonunda yasa teklifine eklenmiş oldu.
Şimdi, bildiğiniz gibi 2020 bütçesi için
geçen sene borçlanma limitini 140 milyar diye tanımlamıştık
ve yine bildiğiniz gibi borçlanma limitini artırabilme yetkisi yüzde
5 Bakanda, yüzde 5 de Cumhurbaşkanında var. Bununla birlikte
baktığımızda, esas itibarıyla, 154 milyar lira
borçlanma limiti söz konusuydu. Fakat o gün tartışma
sırasında Hazine ve Maliye Bakanlığından gelen bir
yetkiliye sorduğumuzda, Şu an itibarıyla ne kadar borcunuz
var? diye sorduğumuzda 241 milyar. dedi. Dolayısıyla da
aşağı yukarı 86 milyar civarında bir yetki
aşımı var ve getirilen öneride bu borçlanma limitini 2
katına çıkarmak istiyorlar. Yani 308 milyarlık bir yeni
borçlanma ki yılbaşından itibaren oluşmuş. Demek ki
yıl içinde limitler aşılmış vaziyette,
dolayısıyla da bu açığın kapatılmasıyla
ilgili borçlanma limitini artırmak talebiyle gelinmiş durumda.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
biliyorsunuz, tabii ki pandemi çok önemli bir etki yaptı ekonomiye, tabii
ki iktidar zorlandı, ekonomide en azından zaten krizin
koşulları varken veya en azından krizden çıkmayı
umarken birdenbire pandemi mart ayından itibaren ekonomiyi etkilemeye
başladığında gerçekten de önemli bir biçimde devlet
bütçesine bir ağırlık geldiğini söylememiz mümkün. Fakat
-bir rakama göre- pandemiyle ilgili olarak harcanmış bu ek miktar en
fazla 8 milyar civarında bir miktar. Dolayısıyla da bu borçlanma
limitinin ima ettiği borçlanma, esas itibarıyla mali disiplinin
önümüzdeki yıl itibarıyla oldukça önemli bir biçimde elden
çıkacağını söylüyor ki bunun anlamı da -önümüzdeki
dönemde herhâlde bunları konuşacağız- enflasyonun giderek
daha fazla ivmelenmesi biçiminde bir şey yaşayacağız
değerli arkadaşlar. Çünkü maliye politikaları para
politikalarından çok daha etkili olabiliyor ve nitekim şu anda para
politikasının sınırlarına gelmiş durumdayız.
Dolayısıyla, maliye politikası, önümüzdeki yıl
itibarıyla baktığımızda da bir anlamda, bu borçlanma
limitinin getirdiği bir gevşeklikle yeteri kadar etkili olamayacak
gibi gözüküyor. Dolayısıyla da biz, doğrusunu isterseniz, böyle
bir talebin Türk ekonomisini, zaten rayından çıkmış
ekonomiyi daha da rayından çıkaracağı nedeniyle bu öneriyi
benimsemiyoruz açıkçası. Benimsemiyoruz dediğim sebeplerle çünkü
ekonomideki sorun, borçlanmayla giderilebilecek bir sorun değil
arkadaşlar. Ekonomideki sorun, ekonomiden ziyade siyasetle
bağlantılı bir sorun. Demokrasiden bu kadar
uzaklaşmış, açık ve net bir şekilde otoriter bir
yönetim ima eden bir iktidarın olduğu bir ekonomide gidişatın
kontrol edilmesi de imkânsız hâle geliyor. Nitekim baktığımızda,
önümüzdeki yıl itibarıyla Yeni Ekonomik Plan, Sayın Bakanın
açıkladığı programda da önümüzdeki yılın
rakamları bu yıldan daha kötü ki 2023 hedefleri üzerinde çok konuşuldu.
Sayın Bakanın 2023 hedeflerinin de çok gerisinde bir Yeni Ekonomik
Programla geldiğini biliyoruz. Dolayısıyla da değerli
arkadaşlar, biz parti olarak bu maddenin
karşısındayız, bunun da asıl sebebi veya net sebebi
Türk ekonomisinin kötü yönetildiği ve bu karar verilirse bu kötü yönetimin
daha da devam edeceğini düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, tamamlayalım.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Evet, o sebeple de
bu maddenin aleyhine oy kullanacağımızı söyleyeyim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili
Sayın Özgür Karabatın.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir şeyi
hatırlatmak isterim: Hatırlarsanız seçildiğimiz gün bir
yemin ettik. O yemin, hukukun üstünlüğüne ve Anayasaya sadakatti
dolayısıyla kanunlara sadakatti. Bu Mecliste kanunu yapanlar olarak,
bu kanunların uygulanmasını denetlemek ve onlara uymak en temel
görevimizdir. Bunu neden söylüyorum? Bütçe yapmak da bir kanundur. Bu Mecliste
bir bütçe yaptık, bir bütçe kanunu çıkardık ve o bütçe kanununda
bir borçlanma tanımladık. Borçlanma limiti 139 milyardı. Bu
limit Bakanlık tarafından yüzde 5, Cumhurbaşkanı
tarafından da yüzde 5 artırılabilirdi yani 154 milyar
olabilirdi. Geldiğimiz noktada diyorsunuz ki: Biz bu borçlanmayı 2
katına kadar artırmak istiyoruz ve bunu biz 1/1/2020 tarihinden
itibaren geçerli olsun istiyoruz. Neden 1/1/2020? Çünkü Yeni Ekonomik Planda
açıklandığı üzere zaten biz limitten fazla kanunsuz bir
şekilde borçlandık, kanunsuz bir şekilde borçlandık. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani kanunu yapanlar, kanunun
uygulanmasının garantisi olanlar kanunsuzluğu kendisi
yapmışlar. Bunu burada itiraf ediyorsunuz değerli
arkadaşlar.
İkinci nokta şu: 308 milyara, 2
katına çıkarmak mı istiyorsunuz? Neden çıkarmak
istiyorsunuz, neden? Neyi değiştirdiniz?
Açıkladığınız yeni ekonomik planlarla işsizlik
sayısını mı düşürdünüz, üretimi mi
artırdınız, eğitimde her şeyi düzelttiniz mi,
bilgisayarsız çocuk mu kalmadı? Onun için mi istiyorsunuz? Niçin
istiyorsunuz? Refah düzeyini artırdınız da onun için mi
istiyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, ben size bir şey
söyleyeyim: Yaklaşık 170 milyar fazla borçlanma istiyorsunuz. Yani
devlet gidecek bankalara diyecek ki: Bana 170 milyar borç verin. Bu ne
demektir biliyor musunuz? 170 milyarı kamu kullandığı zaman
vatandaşın kullanacağı para kalmaz ve vatandaş daha
fazla borçlanır. Yüzde 1le araç kredisi kullanan yüzde 2yle, yüzde
1,5la ev kredisi kullanmış olan yüzde 3le kullanır. Yani siz
bu tavrınızla otomatik olarak faizleri
artırırsınız. Hani siyasi geleneğinizde faizlere
karşı olmak var ya, Cumhurbaşkanı da sık sık
karşı çıkıyor ya, bizatihi siz faizcinin
ağababası olursunuz değerli kardeşlerim,
ağababası olursunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunu görmüyor musunuz? Bunu görmüyor musunuz?
Yeni ekonomik programlarla siz neyi
değiştirdiniz? Şarkı diyor ya: Türkü yine aynı türkü,
yalnızca tel değişti. Yumruk yine aynı yumruk,
yalnızca el değişti. Durumunuz bu. O yüzden
vatandaşın ihtiyacı Yeni Ekonomik Plan değil vatandaş
için yeni ekonomik plandır. Bunu söylemek istiyorum. Soruyoruz: Niye
istiyorsun bu borçlanmayı? Efendim, pandemi var. diyor. Peki,
Cumhurbaşkanımız burada benim olduğum yerde ne dedi? 35
milyar harcadık. dedi, değil mi? Peki bu 35 milyarın 27
milyarı neydi? Bizatihi işçinin parasıydı.
İşçinin parasını işçiye verdiniz İşsizlik
Fonundan ve Harcama yaptık. diyorsunuz. Geriye ne kaldı? 9 milyar.
Hadi 10 olsun, hadi 10 olsun, vatandaş için 10 milyar harcamış
olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2 milyar SMS.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) - Yani 2 milyar da SMSten
para geldi, hadi onu da saymayalım. Değerli arkadaşlarım,
nereye para harcadınız? Sormak hakkımız ve nereye
harcayacaksınız bu borçlanmayla? Sormak hakkımız. Niye
açıklamıyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz? Niye korkuyorsunuz?
Olmaması gereken bir harcama mı yaptınız? Ben
bakıyorum, en çok nerede değişiklik var? Faiz
dışı kamu harcamalarında. Ya, acaba bu faiz
dışı kamu harcamalarında sizin geçmediğiniz
köprülerden aldığınız paralar ve müteahhite verdiğiniz
paralar var mı? Acaba uçmadığımız havalimanlarından,
havalimanının müteahhitlerini uçurduğunuz dolarlar, kur
farkları var mı, merak ediyorum?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Tüyü bitmemiş yetimin
hakkı var mı, merak ediyorum değerli kardeşlerim? (CHP
sıralarından alkışlar) Nereye harcadınız, nereye
harcayacaksınız? Bunu bilmek en temel hakkımız.
Ya arkadaşlar, Anketlerin sapma oranı
yüzde 2 diyorlar. Bütçede yüzde 5 demişiz. Siz yüzde 100
saptırmışsınız, yüzde 100, yüzde 100 ve
Cumhurbaşkanlığı sarayında öyle bir bürokrasi var ki
Cumhurbaşkanını kandırıyor, burada AKP Grubunu
kandırıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini kandırmaya
çalışıyor. Yemezler, onu söyleyeyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Nasıl bir üslup bu?
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Ve halkı
kandırmaya çalışıyorlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Nasıl bir üslup bu?
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) - Halkı kandırmaya
çalışıyorlar, halkı kandırmaya
çalışıyorlar, olmaz. Bu kadar öngörüsüz olan bir bakanı
hâlâ görevde tutmaya ne hakkınız var değerli kardeşlerim
ya, ne hakkınız var değerli milletvekilleri? (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu kadar öngörüsüzlük,
yüzde 100 sapma olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Bakın, ben buradan
Sayın Cumhurbaşkanına bir uyarıyı söylemek istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buna rağmen on sekiz
yıldır yenemiyorsunuz bizi.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) - Bu bütçeleri
hazırlayanlar
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Çok
gaza geldin!
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) -
yüzde 100 sapan bütçeleri
hazırlayanlar önünüze anketler getiriyor. Durum iyi Sayın Reisim.
diyorlar, Durum iyi. diyorlar, önünüze anketler getiriyorlar. Bakın, o
anketler de yüzde 100 sapacak, bunu bilin Sayın Cumhurbaşkanı,
size buradan söylüyorum: Anketleriniz de yüzde 100 sapacak. Bunu özellikle
söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aday
mısınız iktidara?
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Borç köle olmanın
başlangıcıdır. Arpacıdan borç alan ahırı
arpacıya teslim eder, bunu bilin, bunu söylemek istiyorum. İtibardan
tasarruf olmaz. diyorsunuz. Evet olmaz ama durumumuz ne biliyor musunuz?
Züğürt Ağa gibiyiz değerli kardeşlerim ya; değerli
milletvekilleri Züğürt Ağa gibiyiz, durumumuz bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Son olarak şunu size söylemek isterim:
Bakın, biz on yıllık 10 milyar borçlanmaya 6 milyar ödüyoruz;
Yunanistan, beğenmediğiniz Yunanistan ise on yıllık 10
milyar borçlanmaya 1,5 milyar ödüyor. İşte, durumumuz bu. O yüzden,
tez elden bu ülkenin yakasından düşün.
İyi akşamlar diliyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Dursun
Ataş Muhammet
Naci Cinisli
Antalya
Kayseri
Erzurum
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hasan
Subaşı Hüseyin
Örs
Adana Antalya Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İYİ PARTİ Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
27nci Dönem Dördüncü Yasama Yılına AK
PARTİnin geçmiş dönemlerde edindiği Ben yaptım, oldu.
anlayışıyla girdik maalesef. Teamüllerin
işletilmediği, ortak karar alma mekanizmalarının göz
ardı edildiği bu anlayış, parlamenter demokrasi
kazanımlarını bilen, devletini ve milletini saygıyla seven
her yurttaşımızı derinden üzmekte.
Gıda, tarım ve orman alanlarında
düzenlemeler yapılmasına ilişkin görüşmelere geçen hafta
başlanmasına rağmen, kamu mali yönetimine dair görüşmelerin
AK PARTİ Grubunca gündemin ilk sırasına alınması
kurumsal bir devlette kesinlikle görülemez. Eminim ki bu çarpık düzen
yalnız biz İYİ PARTİ milletvekillerini değil, AK
PARTİ Grubu içerisinde de pek çok değerli milletvekilini
rahatsız ediyordur.
Değerli milletvekilleri, üzerinde söz
aldığım maddeyle Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanuna geçici bir madde ekleniyor. Eklenen geçici
maddeyle, 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, Sayın
Cumhurbaşkanı ve Maliye Bakanınca borçlanma limiti
artırılıyor. 2020 yılı için merkezî yönetim bütçesinde
139 milyar lira olarak öngörülen açık, Yeni Ekonomi Programında 239
milyar lira olarak revize edilmiş ancak buradaki sorunlardan en vahimi;
görüştüğümüz düzenlemeyi, daha yüce Meclis yasalaştırmadan
önce, borçlanma limitinin kanunsuz bir şekilde zaten aşılmış
olması. Merkezî yönetim bütçesi açığı ve toplam kamu
açıkları kontrolsüz bir şekilde büyüyor.
Önümüze gelen kanunla istenen ise daha birkaç gün
önce açıklanan 239 milyar lirayı bile aşarak 2020 yılı
kamu kesimi açığının 306 milyar lira olması, bu büyük
bir vurdumduymazlık. Başlangıçta 139 milyar olarak öngörülen
açığın üzerine 167 milyar liralık bir kamu
açığının daha oluşması, tedbir
alınmadığı takdirde gelecek yıllarda çok daha büyük
bir kamu açığı felaketiyle karşılaşacağımızın
işareti.
2000li yılların başından
itibaren binbir emekle sağlanan bütçe disiplinin son yıllarda
sorumsuzca bozulduğu görülüyor. Yeteri kadar üretmeyen, rekabet gücü
düşük ve çok kırılgan olan Türkiye ekonomisini ayakta tutan ve
temel çıpa olan bütçe disiplininin hızla ve hoyratça bozulması,
önümüzdeki dönem için büyük bir risk. Artan bütçe açıkları nedeniyle
bir yandan daha fazla borçlanma ihtiyacı içinde bulunulması, bir
yandan da bu durumun ortaya çıkardığı
kırılganlık, borçlanma maliyetlerini olağanüstü yükseltiyor.
Ayrıca, borçlanma vade planına bile
ulaşamıyoruz, nedense gizli tutuluyor. Partili
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilen Temmuz 2018de 1 trilyon
lira olan merkezî yönetim borç stoku, Ağustos 2020 itibarıyla
hesapsızca ve sorumsuzca 1,8 trilyon liraya ulaşmış. İki
yıllık bir sürede merkezî yönetim borç stokundaki yüzde 80lik
artışı sürdürmek mümkün değil, bir süre daha bu durumun
devam etmesi, Türkiye'yi yeniden borç-faiz sarmalının içine
itecektir.
Partili Cumhurbaşkanlığı
sistemine geçilen Temmuz 2018de merkezî yönetim vergi gelirlerinin yüzde
10,5i faize giderken Ağustos 2020de yüzde 17,9u faiz ödemelerine gitti.
Bu hızlı bozulmanın 2021 yılında da devam etmesi ve
2021 yılında vergilerin yüzde 19,5inin faiz ödemelerine gitmesi
bekleniyor. 2020 yılında merkezî yönetim bütçesindeki
açığın başlangıçta öngörülenin 100 milyar lira
üzerinde olması, Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelere
katılan Hazine ve Maliye Bakan yardımcısı tarafından
pandeminden kaynaklanan bir durum olarak değerlendirildi. Bunun gerçekle
bir ilgisi yok. Bütçe açığındaki sapma temel olarak faiz
dışı harcamalardan kaynaklanmıştır. 1 Ekim 2020
tarihindeki yasama yılı açılış konuşmasında
Sayın Cumhurbaşkanının ifadesinden, pandemi nedeniyle
milletimize yapılan ödemenin 35 milyar lira olduğunu
öğrenmiştik. Bunun 27 milyar liralık kısmı merkezî yönetim
bütçesiyle hiç alakası olmayan ve temelde çalışanların
hakkı olan İşsizlik Sigortası Fonundan ödendi. Merkezî
yönetim bütçesinden pandemi nedeniyle ödenen miktar ise sadece 8 milyar lira.
Pandemi nedeniyle merkezî yönetim bütçesine gelen yük sadece 8 milyar lira iken
merkezî yönetim bütçesi açığındaki 100 milyar liralık
sapmayı pandemi kapsamında yapılan desteklere
bağlamanın ciddiyetle ve dürüstlükle
bağdaşmadığını ifade etmek isterim.
İYİ PARTİ olarak en büyük
endişemiz, böylesine büyük bir borç altına itilen devletimizin, dört
bir yanının çevrelenmekte olduğu bir dönemde, uluslararası
rekabet şartlarının çok ağırlaşacağı
belli olan bir zamanda siyasi tavizlere zorlanma ihtimalidir. AK PARTİ
iktidarının on sekiz yıl boyunca aldığı yurt içi
ve yurt dışındaki hayati hatalar içeren gayrimillî
kararlarına bakınca bu endişemiz daha da artmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
İYİ PARTİ olarak şimdilik muhalefette
de olsak, yaptığımız çalışma ve uyarılarla
daha büyük hatalar yapılmasını, ülkemize daha fazla zararlar
verilmesini önlemek için çalışıyoruz. Aziz milletimizin
desteğiyle iktidara geldiğimizde bütün bu sorumsuz, hesapsız,
yanlış politikaları akılcı, milletimizin menfaatlerini
ön plana alan, kalbi ülkesi için atan kadrolarımızla
düzelteceğimizin, sıkıntılı bugünleri geride
bırakacağımızın sözünü veriyoruz.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13ünü madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Bülent Turan Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Çanakkale Kırıkkale
Adana Fehmi Alpay Özalan Abdullah Güler
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen yoksa gerekçeyi okutuyorum? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu düzenlemenin daha
ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını teminen
teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
14üncü madde metinden
çıkarılmıştır.
15inci madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan
değiştirilmiş ve ibaresinin değiştirilmiş
şeklinde ve "kaldırılmıştır ibaresinin
"kaldırılmış ve fıkraya aşağıdaki
bentler eklenmiştir şeklinde değiştirilmesini ve buna
bağlı olarak maddeye işlenecek hüküm olarak
aşağıdaki bentlerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
j) Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü ve
mazbut vakıflara ait taşınmazların yapım veya
onarım karşılığı kiralama, restorasyon veya
onarım karşılığı kiralama ve kat
karşılığı inşaat modeliyle yapım
işlerinde 11/3/2020 tarihinden itibaren 31/12/2020 tarihine kadar
inşai faaliyetlere ilişkin olarak süre uzatımı vermeye ve
mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut vakıflara ait
taşınmazlara ilişkin olarak kira sözleşmelerine istinaden
ödenmesi gereken bedeller ile ecrimisil bedellerinden 11/3/2020 tarihinden
itibaren tahsil edilmesi gerekenleri başvuru şartı
aranmaksızın 31/12/2020 tarihine kadar ertelemeye Kültür ve Turizm
Bakanı yetkilidir. Bu alacaklar ertelenen süre sonunda ertelenen süre
kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı
ve faiz uygulanmadan tahsil edilir.
k) Kültür ve Turizm Bakanlığına
tahsisli veya tasarrufundaki taşınmazların maktu bedel esas
alınarak Döner Sermaye İşletmesi tarafından üçüncü
kişilere kiraya verilmesine ilişkin sözleşmelere istinaden
ödenmesi gereken bedellerden 11/3/2020 tarihinden itibaren tahsil edilmesi
gerekenleri başvuru şartı aranmaksızın 31/12/2020
tarihine kadar ertelemeye Kültür ve Turizm Bakanı yetkilidir. Bu süreler
bitiminden itibaren Kültür ve Turizm Bakanı tarafından 3 aya kadar
uzatılabilir. Bu alacaklar ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar
aylık eşit taksitler halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz
uygulamadan tahsil edilir.
Bülent
Turan Özlem
Zengin Ramazan
Can
Çanakkale
Tokat Kırıkkale
Abdullah
Güler Ahmet
Özdemir Tamer
Dağlı
İstanbul
Kahramanmaraş
Adana
Arzu
Aydın
Bolu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut
vakıflara ait taşınmazların yapım veya onarım
karşılığı kiralama, restorasyon veya onarım
karşılığı kiralama, kat karşılığı
inşaat modeliyle yapım işlerinde 11/3/2020 tarihinden itibaren
31/12/2020 tarihine kadar inşai faaliyetlere ilişkin olarak süre
uzatımı vermek ve mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü ve
mazbut vakıflara ait taşınmazlara ilişkin olarak kira
sözleşmelerine Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyanın ve
ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar
karşısında Vakıflar Genel Müdürlüğü
kiracılarının kiralarını ödemekte
zorlandıkları hususu dikkate alınarak mağduriyetlerin
önlenmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığına
tahsisli hazine taşınmazları üzerinde bulunan ve Döner Sermaye
Merkezi Müdürlüğü tarafından kiraya verilen alanlarda faaliyet
gösteren kiracıların da benzer şekilde mağduriyetlerinin önlenmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
15inci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı maddede önerge yoktur.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 17nci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesiniz
arz ve teklif ederiz.
Madde 17 Bu Kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan Abdüllatif
Şener
Ankara İstanbul Konya
Cavit
Arı Süleyman
Girgin Yunus
Emre
Antalya Muğla İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hasan
Subaşı
Antalya Adana Antalya Dursun Ataş Hüseyin Örs Bedri Yaşar
Kayseri Trabzon Samsun
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın
Yunus Emre.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Sözlerimin başında,
bugün, yine Azerbaycanda sivil hedeflere saldırı olduğu
haberlerini basında gördük. Tekrar bu saldırıları
şiddetle kınıyorum, Azerbaycanlı kardeşlerimize
dayanışma duygularımı iletiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyenin,
genel, demokrasiden uzaklaşma resmi içerisinde yine çok kapsamlı bir
sorunla karşı karşıyayız. Anayasa Mahkemesinin bir
kurum olarak ne yazık ki hedefe oturtulduğu günleri
yaşıyoruz. Biz, Türkiye olarak gerçekten Anayasayla
yaşamayı çok erken kabul etmiş bir toplumuz. Türk milleti olarak
çok erken bir tarihte Anayasayla yaşamaya geçmiş bir toplumuz, bunu
tercih etmiş bir toplumuz. Anayasayla yaşamak demek, doğal
olarak Anayasanın üstünlüğünü kabul etmek demektir. Ancak şunu
da hatırlatmak gerekir ki temel bir soruyu bu beraberinde getirir:
Anayasanın üstünlüğü nasıl korunacaktır? Yani, bir ülkede,
demokratik bir işleyişin mümkün olabilmesi için Anayasanın
üstünlüğü bir temel prensiptir ve demokratik toplumların buna bulabildiği
en temel çözümlerin, en temel çarelerin başında bir kurum olarak
Anayasa Mahkemesi gelmektedir. Anayasa Mahkemesine ilişkin
saldırılarda, tabii, iki konuyu öne çıkarmak durumundayız:
Birisi, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylunun
açıklamaları; birisi de Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı Sayın Devlet Bahçelinin açıklamaları.
Sayın Bahçeli açıklamalarında Anayasa Mahkemesi yerine bir yüce
mahkeme, deyim yerindeyse bir Divan-ı Ali kurulmasını öneriyor.
Değerli arkadaşlarım, Divan-ı
Ali, biliyorsunuz, aslında 1876 Anayasasıyla bizim sistemimize giren
bir kuruluş. Baktım gelirken, 1876 Anayasasında, Kanun-ı
Esaside 31inci maddede ve 92nci maddede düzenlenmiş ancak çok temel bir
farklılık var; adı üzerinde Divan-ı Ali, Yüce Divan işleviyle
sınırlı bir kuruluştan bahsediyoruz. Yani öyle ya da böyle
vekillerin -o dönemki deyimle vekillerin yani bakanların-
yargılanmasıyla ilgili bir kuruluştan bahsediyoruz. Bugün
dünyada da Türkiyede de Anayasa Mahkemesi, bu Yüce Divan işlevinden çok
daha farklı önemli işlevleri olan bir kuruluş. Anayasa
Mahkemesi, norm denetimi yapan yani düzenlemelerin Anayasaya uygunluğunu
denetleyen bir kuruluş ve tabii bizim sistemimize 2010da girdikten sonra
bireysel başvuruyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle ve
Anayasayla garanti altına alınmış temel insan
haklarının ihlaliyle ilgili karar veren bir kuruluş. Yani bu
öneriyle, aslında, Anayasa Mahkemesinin bu işlevlerinin ortadan
kaldırılmasına dönük bir girişimle karşı
karşıyayız. Bu, gerçekten 21inci yüzyıl Türkiyesi için çok
acı, çok dramatik bir manzara.
Değerli arkadaşlarım, bir defa
bireysel başvuru meselesinde şunu hatırlatmam gerekiyor:
Biliyorsunuz, biz Avrupa Konseyinin kurucu üyelerinden birisiyiz ve 1954
yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olmuş
bir ülkeyiz ve yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 1987
yılında bireysel başvuru yolunu kabul etmiş ve yine,
1990da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin zorunlu yargılama
yetkisini kabul etmiş bir ülkeyiz. İşte bu şartlar
içerisinde, Türkiye, 2010da, bunun bir adım ötesine de geçmek suretiyle
bireysel başvuruyu sizin iktidarınız döneminde, AK PARTİ
iktidarı döneminde kabul etmiş oldu. Şunu hatırlatmam
gerekti: Bakın, burada, CHP iktidarında Avrupa Konseyine katılan
Türkiyeyi, Demokrat Parti iktidarı döneminde Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine taraf olan Türkiyeyi, Anavatan Partisi
iktidarı döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yetkisini
kabul eden Türkiyeyi yaşıyoruz, gördük, bu noktaya gelmiş
bulunduk. Özetle, bu bir tarihsel gelişmedir. Türkiye'nin insan
hakları alanında yaşadığı önemli bir hak
kazanımı sürecidir. Bunun, gerçekten tersine çevrilmeye
çalışılması, Anayasa Mahkemesinin bu işlevinin ortadan
kaldırılacağı bir çağrının
yapılmış olması Türkiye için çok acıdır.
Değerli arkadaşlarım, şunu da
hatırlatmam gerekli: Anayasa Mahkemesinin böyle bir işlevinin sorun
hâline getirilmesi, temelde -Enis Berberoğlu olayında olduğu
gibi- çok temel insan hakları ihlallerinin Anayasa Mahkemesi tarafından
tespit edilmesine karşılık, ne yazık ki Türkiyedeki
iktidar bloğunun verdiği tepkidir. Şunu hatırlatmam gerekli
arkadaşlar: Bu süreç olmazsa, bireysel başvuru süreci olmazsa, netice
itibarıyla, yurttaşlarımızı birçok temel hak arama
yönteminden mahrum etmiş olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YUNUS EMRE (Devamla) Ayrıca, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Türkiyeden çok daha fazla sayıda dava
gidecek ve yine, Türkiyedeki bireysel başvuru sürecinin ve bu
bahsettiğim hukuki süreçlerin etkin bir hak arama yolu olmaktan ne
yazık ki çıkması gibi bir kapının aralanması
durumuyla karşı karşıya kalabiliriz.
Özetle, Türkiye için çok temel bir mesele. Bunu,
Enis Berberoğluyla ilgili İstanbuldaki ağır ceza
mahkemesinin aldığı kararla da gördük ki bu bir Enis
Berberoğlu meselesi değil, bir bireysel hak arama mücadelesinin
ötesinde, Türkiyede Anayasanın varlığı, yokluğu
meselesidir. Tabii ki Türkiye'nin uluslararası itibarını
önemsiyoruz, tabii ki ekonomik gelişmeyi önemsiyoruz, demokrasi-ekonomik
gelişme ilişkisini önemsiyoruz ama en temel olarak biz demokrasiyi,
insan haklarını bir değer olarak önemsiyoruz,
yurttaşlarımız için, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı için önemsiyoruz.
Bu duygularla ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
İstanbul Milletvekili Yunus Emrenin 228 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, konuşmayı yapan Cumhuriyet Halk Partili Milletvekili,
Genel Başkanımızın geçtiğimiz günlerde
yapmış olduğu açıklamaya atıfta bulunarak, bu
açıklamada Anayasa Mahkemesiyle ilgili görüşlerini ifade
ettiğini ve Yüce mahkeme ve Divan-ı Ali şeklinde yeniden
yapılandırılmalıdır. teklifinde bulunduğunu
söyledi. Burada, konuşmasının devamında da sadece
Divan-ı Alinin geçmişte, bizim Anayasa geçmişimizde, Anayasa
yargısı geçmişimizde nerede olduğunu, ne
yaptığını, fonksiyonunu ifade etmeye
çalıştı. Tabii, burada yapmış olduğu ve bunun devamında
da Genel Başkanımızın Anayasa Mahkemesini sadece Yüce
Divandan ibaret gördüğünü yani bakanların
yargılandığı, yüksek mahkeme fonksiyonundan başka bir
fonksiyonunun olamayacağını düşündüğümüzü ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu, bir niyet
okumasıdır, zira Genel Başkanımız bu ifadeleri
kullandıktan sonra Anayasa Mahkemesinin yeniden
yapılandırılmasını teklif ederken, bunun
devamında başka bir ayrıntıya dair bir ifadede, bir
değerlendirmede bulunmadı. Cumhurbaşkanlığı
yönetim sisteminin kurum ve kuruluşlarıyla birlikte yerleşik
hâle getirildiği süreçte, Anayasa Mahkemesinin de bu kapsamda bir
değerlendirmeye tabi tutulmasını teklif etmişti. Kaldı
ki bu, MHPnin tek başına yapabileceği bir şey değil,
bunun ne şekilde gerçekleşeceği yüce Meclisin de malumudur.
Burada, Divan-ı Alinin
fonksiyonlarını ifade ederken, Genel Başkanımızın
bahsettiği yüce mahkemenin fonksiyonlarının dünyada örneklerinin
neler olduğunun da bahsedilmesi uygun olurdu diye düşünüyoruz. Bu
noktada, Milliyetçi Hareket Partisinin değerlendirmesi ve bu konunun
ayrıntısı süreç içerisinde ortaya çıkacaktır.
Bunları bizler ifade edeceğiz fakat Türkiyenin hukuk devleti olma
vasfını zedeleyecek, ortadan kaldıracak girişimlerin
yanında değil, tamamen karşısında, hayatımız
boyunca, siyasi hayatımız boyunca tamamen karşısında
bulunduğumuzu yeniden tekrar etmek ister, teşekkür ederim.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ve
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3113) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 228) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz, İYİ PARTİ Samsun Milletvekili Sayın
Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, görüşmelerin sonuna geldik.
Aslında, yetmiş beş gün öncesinden bu programın -biz de
biliyoruz ki- bütçenin Plan ve Bütçeye sunulması lazım. Tabii, gün
geldi, daraldı, bugün gecenin bu saatinde de bunu yetiştirmeye
çalışıyoruz. Aslında, konunun özü, bundan önceki bütçe
performansa dayalı olarak hazırlanmıştı, bundan
sonraki de programa dayalı yani bu bir iki günde bunun
hazırlanmayacağını hepimiz biliyoruz. Anlaşılan o
ki şu an tasarladığınız şekilde program bütçeye
uygun olarak tahmin ediyoruz bütçe çalışmaları
yapılıyor. Burada ne oluyor? Önce işlemler yapılıyor,
arkasından da kanunlar düzenleniyor. Bunu, ben şahsen Parlamentoya
bir hakaret olarak algılıyorum. Parlamentonun önce kanunları
çıkarıp ve bu çıkan kanunlara göre de bu düzenlemelerin
yapılması lazım.
Tabii, burada planlamadan bahsediyoruz, programdan
bahsediyoruz. Maalesef, şu ana kadar Hükûmetinizin tutturduğu
herhangi bir rakam yok. İşte Onuncu Kalkınma Planında
demişiz ki: 2023 yılı hedefimiz 2 trilyon dolar. On Birinci
Kalkınma Döneminde bunu revize etmişiz, demişiz ki: 2023
hedefimiz 1 trilyon 80 milyar. Yeni Ekonomi Programında da bunu 875
milyara düşürmüşüz. Yani her sene performans bütçesinin performansının
artması lazım gelirken senelere göre revize etmişsiniz.
Aynı şekilde, 2023 hedefinde kişi başına düşen
millî gelir 25 bin dolar derken On Birinci Kalkınma Planında bunu
12.244 dolara, Yeni Ekonomi Programında da 12.500 dolara revize
etmişsiniz. İhracat aynı; 500 milyar dolar 2002den beri, son
Cumhurbaşkanlığı seçimi de dâhil, ihracat hedefiniz 500
milyar dolardı ama On Birinci Kalkınmada bunu 226ya, şu anda
184 rakamına düşürdünüz. İşsizlik aynı şekilde;
Onuncu Kalkınmada yüzde 5, On Birinci Kalkınmada yüzde 10, Yeni
Ekonomi Programında da yüzde 10,9; bugünkü açıklanan rakamlar da
11,75. Dolar hedefi, Yeni Ekonomi Programında 8,2 yani şu an
neredeyse 7,9 yani 2023 hedefini daha bugünden tutturmuşuz, herhâlde en
başarılı olduğumuz alan bu; üç günde, üç yıllık
hedefleri tutturmak gibi bir rekor kırmışız.
Arkadaşlar, bu yaptığımız
planlar, programlar uymadığı sürece
konuştuklarımızın hiçbir anlamı yok, sizin ortaya
koyduğunuz hedeflerin hiçbir tanesi tutmuyor. Hani, bu şehirler arası
otobüs şirketleri var. İşte, diyelim ki İstanbul Seyahat.
İstanbul Seyahat iflas edince Yeni İstanbul Seyahat oluyor veyahut da
Öz birlik İstanbul Seyahat oluyor; başına yeni koymayla
Türkiyede hiçbir şey değişmiyor.
Sizde de her gelen bakan
Millî Eğitim
Bakanı geliyor, diyor ki: Yeni bir program yapıyoruz.
Hatırlayın, 500 bin tablet dağıtıyordunuz, FATİH
Projesiydi; bugün, maalesef, internet üzerinden 1,5 milyon civarında
öğrencimiz sisteme ulaşamıyor. Nerede sizin tabletleriniz?
Bakın, arkadaşlar, asıl olan bu
hedefleri tutturmak. Siz bu hedefleri tutturamadığınız
zaman ne oluyor, biliyor musunuz? Bizim iş dünyası, iş
dünyasındaki arkadaşlarımız kendilerine göre plan ve
programlar yapamıyorlar. Ne oluyor? Türkiyedeki şirketlerin ortalama
ekonomik ömrü on yıl yani Türkiyedeki şirketlerin yaşı yaklaşık
on yıl. Peki, bir şirkette ortalama en fazla çalışan
beş yıl yani çalışanların ortalamasına
bakıldığı zaman beş yıl. E, bu karamsar ortamda
insanlar nasıl önlerini görsünler, nasıl hedeflerine
ulaşsınlar? Siz, plan ve programı orta yere
koyamadığınız sürece, Türkiye ekonomisinin bir tarafa
uçacağı kaçacağı yok. Yani uçanlara, kaçanlara şöyle
bir baktığımız zaman, işsizlik rakamları
aldı başını gidiyor, yetişmek mümkün değil;
aynı şekilde dolar aldı başını gidiyor,
yetişmek mümkün değil; yoksulluk aldı başını
gidiyor, yetişmek mümkün değil.
Bütçe açığı
Arkadaşlarımız burada hep ifade ettiler; işte, dedik ki:
2020 yılı için 139 milyar yetki vermişiz. Yüzde 5 bakanın,
yüzde 5 Sayın Cumhurbaşkanının. Siz daha bugünden 239
milyarı geçmişsiniz, yeni çıkaracağınız kanunla
da, teknik arkadaşlarımızın verdiği rakamlara göre
bunun da 300 milyar olması hedefleniyor yani verdiğiniz hiçbir
şey tutmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Ne yolcu ne hasta sayısı ne de köprülerden
geçen araç sayısı
Yani şu yaptığınız
projeler için, Allahınızı severseniz deyin ki: Şu
yaptığımız projelerden bir tanesinin de rakamları
tuttu. Biz de sizi şu kürsüden alkışlayalım. Bu yasa teklifi
görüşülürken dedik ki muhalefeti dinleyin. Yani bakın, iki gündür
çalışıyoruz, bir arpa boyu yol alamadık ama saat dokuz-on
gibi oturduk dedik ki: Arkadaş, gelin, bütçeyle ilgili olan meseleleri
aciliyeti varsa Parlamentodan geçirelim, diğerlerini de çekelim, bu yasa
da bir an önce geçsin. Bakın, 9-10 tane maddeyi yarım saat içinde
geçirmiş olduk. Bundan bir şey kaybetmezsiniz yani muhalefete kulak
vermeyle, muhalefetin görüşlerini dikkate almayla Parlamento bir şey
kaybetmediği gibi çalışma performansı yükselir. Sizin bütçe
performansı gibi değil yani çalışma performansı
yükselir, bu yasalar da bir an önce geçer.
Ben, bu kanunun devletimize, milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 228 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde yer alan
Cumhurbaşkanı yürütür ibaresinin
Cumhurbaşkanlığınca yürütülür olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Sürücü Mahmut Celadet
Gaydalı Murat
Çepni
Şanlıurfa Bitlis İzmir
Nusrettin
Maçin Necdet
İpekyüz Kemal
Peköz
Şanlıurfa Batman Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EKREM
ÇELEBİ (Ağrı) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ayşe
Sürücü.
Buyurun Sayın Sürücü. (HDP
Sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik kriz, sarayın sofrası dışında ülkedeki
herkesi yoksullaştırdı. Asgari ücret açlık
sınırının altında iken, AKP iktidarı, on sekiz
yılda ülkenin dört bir yanına israf sarayları yaparak
gösteriş dolu harcamalar yapıp halka fakirliklerine şükretmeyi
öngördü.
Pandemi sürecinin
başında alkışlanan doktorlar, artık ücretleri
ödenmediği için Hükûmeti alkışlarla protesto etmekte. Ücretsiz
eğitim hakları askıya alınan öğrenciler, köylerde
tabletsiz, şebekesiz, internetsiz bir şekilde beklemektedir. Millî
Eğitimin raporunda, sadece seçim bölgem olan Urfada 86.101 öğrenci
eğitim hakkına ulaşamıyor. Yine, pandemi sürecinde Evde
kal sloganı slogan olarak kaldı ve mevcut iktidar gıda, hijyen
ve barınma ihtiyaçları için kapsamlı bir paket yaratmadı.
Sosyal devlet olmanın gereklilikleri yapılmayıp dünyada bir ilk
olarak IBAN dağıtan devletin umursamaz tutumuna karşı halk
çalışmak zorunda kalmıştır. Üstelik kapalı rejim
klasiklerinden olan savaşa ve israfa ayrılan büyük bütçeler, pandemi
sürecinde halkı daha da yoksullaştırmıştır.
İktidar, yine böylesi bir süreçte, halka en hızlı
ulaşabilecek olan yerel yönetimlerin hizmetlerini engelledi. Kürt
halkının seçme ve seçilme hakkını askıya aldı.
Halkın seçtiği belediye eş başkanlarının
mesnetsiz iddialarla tutuklandığı, gasbedilen belediyelerimizin
yandaş rantına açıldığı, belgesiz kayyum
uygulamaları hayata geçirilerek başta kendisine oy vermeyen seçmen
olmak üzere Türkiyedeki bütün halklar cezalandırıldı. Nitekim,
semptomu olmayan vakalar sanki bulaşmıyormuş gibi veriler
saklandı ve insanlarda pandeminin hafiflediği algısı
yaratıldı. Pandemi en çok da derinleşen yoksulluğun içinde
yalnız bırakılan dar gelirli aileleri etkiledi. İstihdam
verileri ve enflasyon, işsizlik konularındaki tüm veriler
şüpheli, liyakat dışı atamalarınızdan dolayı
artık TÜİK verileri bile güven vermeyen bir pozisyona
düşmüş durumda.
Evet, arkadaşlar, tarım, ülke ekonomisinde
ciddi bir öneme sahipken, tarım emekçileri olan mevsimlik işçiler
Anayasada âdeta tanınmıyor, hiçbir çalışma hakkına
sahip değiller. Can güvenliğinden uzak koşullarda büyük emekler
veren fakat bir emeklilik hakkı bile olmayan mevsimlik işçilerin
mevcut koşulları da AKP iktidarının eseridir. Ankarada
yaşananlar, kum felaketinin ardından verilen çadırlar henüz
teslim edilmişken geri alınacağı haberleri basına
yansımıştır. Tarım işçileri her gün devrilen
minibüslerde yaşam mücadelesi veriyor. Pandemi, sosyal ve ekonomik
eşitsizlik, sigortasızlık, düşük yevmiyeleri
değerlendirdiğimizde, tarım işçilerine hiçbir şekilde
bütçe ayrılmadığını görüyoruz. Soruyoruz, bugüne kadar
İçişleri, Sağlık Bakanlığı, Eğitim
Bakanlığı, Ulaştırma ve Çalışma
Bakanlıkları mevsimlik işçilerin hangi sorununa bütçe
ayırıp koşullarını düzeltti?
Size Urfadan bir örnek vermek istiyorum: Zelal 16
yaşında bir kız çocuğu, bilek güreşinde hem sağ
hem sol bilekte Türkiye ve dünyada dereceler aldı. Zelal bu
madalyaları alıp Urfa Viranşehire döndüğünde, devlet
yetkilileri koruma ordularıyla Zelalin evine gidip fotoğraf kareleri
alıp arkasını dönüp gittiler. Zelal aylardır Ankarada 20
metrekarelik bir çadırda, ailesiyle birlikte mevsimlik tarım
işçiliği yapıyor. Zelalin yenilmeyen ve bükülmeyen elleri,
bilekleri soğan toplamaktan nasır bağlıyor. Peki, siz Zelal
ve Zelal gibi binlerce mevsimlik tarım işçisi çocuğa bütçe
ayırdınız mı, Zelalden haberiniz var mı; soruyoruz.
Maalesef, savaşa ve israfa harcama yapmaktan gözünüz bu ülkenin
öğrencilerini, yeteneklerini, kadınlarını, emekçilerini
görmüyor. Biz, bir kez daha yineliyoruz.
Önümüze getirilen bu torba yasalarıyla yasama
faaliyetlerinin kalitesini düşüren ve halkın sırtında her
açıdan bir kambura dönüşen AKP iktidarı enflasyon krizinin
gerçek mimarıdır.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünün oylanmasından önce, İç
Tüzükün 86ncı maddesine göre oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve
aleyhte birer milletvekiline söz vereceğim.
Lehte ilk söz Bursa Milletvekili Sayın Ahmet
Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET KILIÇ (Bursa) Sayın Başkan, Gazi
Meclisimizin saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
228 sıra sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin tümü üzerinde grubum
adına lehte söz almış bulunuyorum.
Görüşülen kanun tekliflerinin
ayrıntılarına gelecek olursak, öncelikli olarak 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda yapılacak
düzenlemelerle hazırlanacak bütçelerin sonuç odaklı
hazırlanması, mali saydamlığın ve hesap
verilebilirliğin güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Böylece, kamu idareleri
aldıkları bütçelerle yürüttükleri hizmetlerin
performansının planlarla izlenmesini ve değerlendirmesini
sürekli olarak yapacak, bunun için topladığı verileri düzenli
olarak analiz edecek ve en nihayetinde faaliyet raporlarında bunların
sonuçlarından bahsedeceklerdir. Böylelikle, yüce Meclisin bütçe
hakkını vatandaşlarımız adına daha etkin
kullanmasına hizmet edecektir.
Yaklaşık iki yıldan uzun bir süredir,
başarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde etkin bir şekilde yürütülen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine entegrasyon için gerekli
adımlar, yine bu kanuni düzenlemelerle hayata geçecektir. Örneğin,
yeni sistemde birleştirilen yahut kapatılan idarelerin
durumlarıyla ilgili güncellemeler bu düzenlemeyle hayata geçmiş
olacaktır.
Bugün yapılacak kanuni düzenlemelerin
konularından bir tanesi olan vakıf üniversitelerinin tıp
fakültesi açabilmesine ilişkin düzenleme söz konusudur. Bu bağlamda,
vakıf üniversitelerinde tıp eğitimi verilebilmesi için
mülkiyeti, işletme hakkı ve ruhsatı kendisine ait en az 200 yataklı
bir hastaneye sahip olmaları, faal bir özel hastaneleri yoksa
Sağlık Bakanlığından ön izin almaları, ön izinle
kurulan tıp fakültelerinin eğitime başlayabilmeleri için ise
hastane ruhsatının alınmış olması
şartları getirilmektedir. Böylelikle, vakıf üniversitelerinde
tıp eğitimi alacak öğrencilerimizin yaşayabileceği
muhtemel problemlerin önünü geçilmiş olacaktır.
Teklifimizle getirdiğimiz bir diğer
düzenleme de Marmara ve Düzce depremleri ile tabii afetlere maruz kalan
bölgelerdeki projeler için mahallî idarelere Avrupa Yatırım
Bankasından kullandırılan kredilerden doğan vadesi
geçmiş alacakların terkinine Hazine ve Maliye
Bakanlığının yetkili kılınmasıdır.
Hepimizin bildiği gibi, 99 yılında gerçekleşen depremler
sebebiyle birçok ilimizde büyük yıkım yaşanmış,
yaşanan tahribatın düzeltilmesi uzun zaman almıştır.
Bu vesileyle, depremlerde ve doğal afetlerde yaşamını
yitiren çok değerli vatandaşlarımızı saygı ve rahmetle
anıyorum.
Çok değerli milletvekilleri, 5216
sayılı Kanuna yapılacak ekle birlikte, kırsal mahalle ve
kırsal yerleşik uygulamasını getirmekteyiz. Getirilen
düzenlemeyle, köy veya beldeyken mahalleye dönüşen ve büyükşehir
sınırları içinde sosyoekonomik durumu, şehre
uzaklığı, belediye hizmetlerine erişilebilirlik,
yapılaşma durumu gibi etkenler çerçevesinde, ilçe belediye meclisi
teklifiyle ve büyükşehir belediye meclisinin kararıyla kırsal
mahalle veya kırsal yerleşik alanlar belirlenecek, bu bölgelerde
yaşayanlara çeşitli ücret, vergi ve harçlarda indirimler
getirilecektir.
Getirilen bir başka düzenlemeyse, AR-GE ve
tasarım merkezleri ile teknoloji geliştirme bölgelerinde yürütülmesi
gereken faaliyetlerin, bu merkezler veya bölgeler dışında da
yürütülebilmesine ilişkindir. Bu yürütülen faaliyetlerin 11 Ekim 2020
tarihinden itibaren bir yıla kadar uzatılması söz konusu
olacaktır.
Çok değerli
milletvekilleri, kanun teklifimiz içeriği ve hedefleri itibarıyla
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin işlerliği
noktasında, bugüne kadar gerek uygulayıcıların gerekse
muhalefet temsilcilerinin dile getirdiği görüş ve önerileri dikkate
almaktadır. Gazi Meclisimizin kürsüsünde dile getirilen her öneri
Hükûmetimiz tarafından ciddiyetle ele alınmakta, tüm yönleriyle
incelenmektedir. Bu kürsüde sürekli dile getirilen yeknesak eleştirilere
artık veda etmemizin zamanı gelmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin çalışmalarındaki verimliliğin artması
noktasında temel sorumluluk biz milletvekillerine düşmektedir.
Gecenin bu saati itibarıyla sonuna geldiğimiz yasa
çalışmamızda, gruplarımızın
uzlaşısıyla bazı maddeleri teklifimizden çektik, önümüzdeki
günlerde tekrar gündeme getireceğiz inşallah.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET KILIÇ (Devamla) Hep
beraber, tüm siyasi partilerimizin yeni dönemdeki bu çalışmalara da
katkı vermesini bekliyoruz.
Son olarak, geçtiğimiz
günlerde atılan bir tweet üzerine fikirlerimi dile getirerek
konuşmamı sonlandıracağım. Siyaset yapmak, söylem
üretmek için başka odaklardan emir bekleyen, başka
ışıklardan medet uman zümrelere milletimiz her zaman
layıkıyla gereken cevabı vermiştir, vermeye de devam
edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yapılması planlanan
değişiklik ve düzenlemeler ana hatlarıyla bu şekildedir.
Aziz Meclisimizin kıymetli milletvekillerine yapılacak düzenlemelere
destek vermelerini bir kez daha hatırlatır, hepinizi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin
aleyhinde olmak üzere Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün görüşmeleri tamamladık, teklifin
hayırlı olmasını diliyorum ancak şunları da
söylemeden geçemeyeceğim. Şimdi, bu saatte bunları
konuşuyoruz ama çok önemli olduğunu düşünüyorum. 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda 4 önemli
değişiklik yaptık, 5 değişiklik yaptık ama
aslında 4ü bana göre, bize göre çok gerekli olmayan, bazı harcamaları
gizlemeye yönelik düzenlemelerdi. Bu tür konular çok teknik konulardır
değerli arkadaşlar. Değerli milletvekilleri, bu konuların
komisyonlarda, alt komisyonlarda görüşülmesi,
tartışılması gerekir; akademisyenler tarafından
konuşulması, tartışılması gerekir;
uygulamacılar tarafından tartışılması gerekir.
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanunu kamu mali yönetiminin anayasasıdır anayasası, çok önemli
ve biz bunda değişiklik yaparken bu anayasayı yürütmekle görevli
olan Sayıştaya sormadık bile, Sayıştayın
görüşünü almadık bile, Sayıştayın nasıl
yürüteceğini de bilmiyoruz bile maalesef.
Değerli arkadaşlar, kanun
yapacağız ama burası Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Büyükşehir belediyelerinden maalesef daha itibarlı değil
artık Türkiye Büyük Millet Meclisi; buna dikkat etmek zorundayız.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını korumak hepimizin görevi
olmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yapmayın be Bülent
Bey, haksızlık ama.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bakın,
vatandaşımız, millet, millet iradesi büyükşehir
belediyelerine, onların meclislerine daha fazla itibar gösteriyor; daha
dikkatli olmak zorundayız bizler. Buradan çıkan kanunların çok
daha nitelikli olması gerekir, hepimizin uğraşması gerekir.
Bakın, burada aramızda bakanlık yapmış çok
değerli milletvekilleri var. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak hem yasama yapmak hem de denetim yapmak durumundadır. Burada
milletin sorunlarının, sıkıntılarının dile
getirilmiş olması lazım. Burada bütün ülkenin
sorunlarının tartışılabilir olması lazım,
tartışılabilmesi için de çözüm bulunabilmesi için de yürütme
erkiyle beraber olmamız lazım. Bakın, kanun yapıyoruz;
değerli arkadaşlarımız burada, yürütme erkinden
seçilmiş hiç kimse yok, siyasi iradesi olan hiç kimse yok. Bu usulle
yasama yapılamaz, bu usulle denetim yapılamaz, yapılırsa da
hiçbir anlamı olmaz.
Bakın, bu akşam bazı kanun
maddelerini tuttuk, iptal ettik Bunlara gerek yoktur. dedik, kısa
kestik; sabaha kadar çalışacaktık, bu saatte -işte, saat
biri geçiyor- 01.00de bitirmiş oluyoruz. Ama bunların
tartışılması lazımdı, siyasi sorumluluğu
olan kişilerle beraber görüşülmesi lazımdı. Önümüzde bütçe
var. Sadece bütçe görüşmelerine yürütme erkinden sayın bakanlar
geliyor. Bütçe görüşmeleri sırasında hiç olmazsa denetim
görevimizi yerine getirmemiz lazım. 2019 yılında 1 trilyon liraya
yakın -1 trilyon, milyar değil- harcama yapılmış, bu
millet adına harcama yapılmış. Biz de bu millet adına
seçilmiş milletvekilleri olarak görevimizi yapıp o harcamaların
usulüne uygun yapılıp yapılmadığını sormak
zorundayız. Hepimizin görevi budur. Yasama yaparken de aynı
şekilde bu sorumluluğu müdrik olmak durumundayız.
Bugün yaptığımız yasa
hayırlı olsun ama gereken özenden yoksundur maalesef değerli
arkadaşlarım. Onun için, bu konuyla ilgili olarak bizim Cumhuriyet
Halk Partisi olarak oyumuz maalesef olumlu değil. Olumlu olan bazı
maddeler var, onları destekledik. Eleştirilerimiz olmasına
rağmen -Büyükşehir Yasasında olduğu gibi- destekliyoruz
ama çok daha iyi bir şekilde tartışılıp eksiklikleri,
noksanlıkları düzeltilebilirdi. Ben eminim, o desteklediğimiz,
çıkması gereken kanun maddeleri birkaç ay sonra yine önümüze gelecek;
eksik, yanlış yapılmış diye önümüze getirilecek
tekrar. Şimdiye kadar da böyle oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bakın, şimdiye kadar çıkan
kanunların çoğu birbirini tekrar eden; daha önce gereken
tartışmalar yapılmadığı için, eksik
çıktığı için, eksik kaldığı için tekrar önümüze
gelen kanun maddeleri. Maalesef bu hataları çok sık yapıyoruz.
Kusura bakmayın, ben gecenin bu saatinde biraz
ukalalık yapmış gibi oldum, yaşıma verin lütfen.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, tekrar
hayırlı olmasını diliyorum. Oyumuzun renginin de olumsuz
olacağını belirtiyorum.
Saygılar sunuyorum efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını, oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Antalya Milletvekili İbrahim
Aydın ve Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi ile 17 Milletvekilinin
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi açık
oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
300 |
|
Kabul |
: |
246 |
|
Ret |
: |
54 |
Kâtip Üye İshak Gazel Kütahya |
Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur |
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 20 Ekim 2020 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.10
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(X) 228 S. Sayılı Basmayazı 13/10/2020 tarihli 4üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.