TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
69uncu
Birleşim
7
Nisan 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır
Milletvekili Dersim Dağın, Diyarbakırın yerel
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvinde yaşanan sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İzmir Milletvekili
Cemal Beklenin, 8 Nisan Dünya Romanlar Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, Denizlide İstanbul Sözleşmesi
çağrısına katılan 4 kadın
sığınmacının durumuna ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Türk polis teşkilatının 176ncı
kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, yetkisini Anayasadan almayan illegal
oluşumlara asla geçit vermeyeceklerine ve bu hastalıklı
zihniyeti ve buna destek verenleri kınadığına ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, millî iradeyle güçlenen yeni Türkiyenin önünde
kimsenin duramayacağına ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, darbenin yanında olanlar ile karşı
duranların mücadelesinde safımızı belirlemek mecburiyetinde
olduğumuza ilişkin açıklaması
6.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahyada Romanların yoğun olduğu
Osmangazi Mahallesinde yapılan kentsel dönüşümün zulüm hâline
geldiğine ilişkin açıklaması
7.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Hükûmetin tarımsal üretim planlamasına
ilişkin açıklaması
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, Dünya Sağlık Haftasına
ilişkin açıklaması
9.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, Sivasın Kangal ilçesinin Çetinkaya köyünün sorunlarına
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Mersine yapılan yatırımlara
ilişkin açıklaması
11.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, devlete parmak sallayan bildirilerin
altında kimin olduğunu görmek için Avrupaya, Amerikaya ve
İsraile bakmak gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Polis Haftasına ilişkin açıklaması
13.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, kod 29la hukuksuz yere işten
çıkarılmalarına göz yumulan vatandaşların sabırsızlıkla
seçimi beklediğine ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, pandemi döneminde Acil Eylem Planının uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Erzincan Milletvekili
Burhan Çakırın, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününe ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, Dünya Sağlık Haftasını,
5 Nisan Avukatlar Gününü ve Türk polis teşkilatının
176ncı kuruluş yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününe
ilişkin açıklaması
18.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, Gaziantepteki ayakkabı
sektörünün sorunlarına ilişkin açıklaması
19.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Ispartanın sorunlarına
ilişkin açıklaması
20.- Şanlıufa Milletvekili
Zemzem Gülender Açanalın, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününe
ilişkin açıklaması
21.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Avrupa Halter Şampiyonasında altın
madalya kazanan Muhammed Furkan Özbeki, 7 Nisan Dünya Sağlık
Gününü, 7 Nisan Kimya Gününü ve Türk polis teşkilatının
176ncı kuruluş yıl dönümünü kutladığına ve
Karamanın sorunlarına ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü ile Sağlık
Haftasını, Türk polis teşkilatının 176ncı
kuruluş yıl dönümünü ve Avrupa Halter Şampiyonasında 2
altın madalya kazanan Daniyar İsmayilovu kutladığına
ilişkin açıklaması
23.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığında
eğitim uçuşu sırasında düşen Türk
Yıldızları uçağının pilotunun sağ salim
kurtulmasını niyaz ettiğine ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sağlık Haftasına,
kısa çalışma ödeneğinin gündeme alınması
gerektiğine, kod 29la işten çıkarılanların
sorumluluğunun iktidarda olduğuna, Fatsada maden şirketinin
yasa dışı uygulamalarına iktidarın göz yumduğuna
ve Fatsa halkının mücadelesine dayanışma göstermemiz
gerektiğine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığında eğitim
uçuşu sırasında düşen Türk Yıldızları
uçağında şehit olan pilota Allahtan rahmet ve Türk Hava
Kuvvetlerine başsağlığı dilediğine, Avrupa Halter
Şampiyonasında altın madalya kazanan Muhammed Furkan Özbeki
kutladığına, Soma Uyar Madencilikte çalışan
madencilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine, 8 Nisan Dünya
Romanlar Gününe, 7 Nisan Dünya Sağlık Gününü
kutladığına ve Bilim Kurulunun üstünden siyasetin elinin
çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü ile 8 Nisan
Dünya Romanlar Gününü kutladığına, Konya 3. Ana Jet Üs
Komutanlığında eğitim uçuşu sırasında
düşen Türk Yıldızları uçağında şehit olan
pilota Allahtan rahmet dilediğine, Polis Haftasına, Hazine ve
Maliye Bakanı Lütfi Elvana başarılar dilediğine,
mayıs ayı içerisinde yerli aşının seri üretime
geçeceğine, Avrupa Halter Şampiyonasında altın madalya
kazanan Muhammed Furkan Özbeki kutladığına ve Soma Uyar
Madencilikle ilgili konunun çözülmesi için Cumhurbaşkanının
talimat verdiğine ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığında
eğitim uçuşu sırasında düşen Türk
Yıldızları uçağında şehit olan pilota Allahtan
rahmet ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı
dilediklerine, Soma Uyar Madencilikte çalışan madencilerle ilgili
kanunu çıkarmayı arzu ettiklerine ve güvenlik korucularıyla
ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması
28.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelikin, Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprakın
İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının, Şanlıurfada yolsuzluk
operasyonu yapıldığı iddialarına ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, cumhuriyetin
kurumlarının teker teker tasfiye edilmek istendiğine
ilişkin açıklaması
31.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Havalimanında
tutulan bir Nijeryalının sınır dışı
edilmesinin engellenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İstanbul Havalimanında tutulan Nijeryalıyla
ilgili konuda ilgili bakandan bilgi talep edilmesini istediğine
ilişkin açıklaması
33.- Şırnak
Milletvekili Nuran İmirin, cezaevlerindeki hak ihlallerine son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
34.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, Adananın Kozan ilçesinin Doğanalanı
Mahallesindeki arazilerin durumuna ilişkin açıklaması
35.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin bütün ülkeyi
fişlemeye çalıştığına ve komisyonların
görevlerini yerine getirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
36.- İzmir Milletvekili
Serpil Kemalbay Pekgözegünün, Migros depo işçilerinin durumuna
ilişkin açıklaması
37.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığını sorumluluklarını yerine getirmeye
davet ettiğine ilişkin açıklaması
38.- Tokat Milletvekili Yücel
Bulutun, Tokatlıların, Tokat-Niksar kara yolunun bir an önce
tamamlanmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
39.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Mecliste Genel Kurul gibi
komisyonların da işlevinin tamamen bitirildiğine ve tali
komisyonların çalışmadığına ilişkin
açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, kanun tekliflerinin tali komisyonlarda görüşülmediğine,
Plan ve Bütçe Komisyonunun alt Meclis gibi
çalıştırıldığına ve Meclisin fiilen
lağvedilmesine isyan ettiğine ilişkin açıklaması
41.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- İçişleri
Komisyonu Başkan Vekili Sermet Atayın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Mersin Milletvekili
Zeynep Gül Yılmazın, Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın
220 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesindeki önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
47.- Ankara Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Mersin Milletvekili Rıdvan
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
48.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
50.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın 220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin oylamasından önce oyunun rengini
belirtmek üzere lehte yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
51.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın 220 sıra sayılı Kanun Teklifinin
oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere lehte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
52.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, Divan olarak, Konya
3. Ana Jet Üs Komutanlığında eğitim uçuşu
sırasında düşen Türk Yıldızları uçağının
pilotuyla ilgili sevindirici haberi beklediklerine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, Balıkesir
Milletvekili Belgin Uygurun sağlık durumunun iyi olduğuna ve
kendisine geçmiş olsun dilediğinde bulunduklarına ilişkin
konuşması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, güvenlik korucularının
karşılaştıkları sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin yaratacağı olumsuz
etkilerin tespiti amacıyla 25/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl veP arkadaşları tarafından,
hidroelektrik santrallerinin doğaya, derelere ve canlılara
vermiş olduğu zararların incelenmesi amacıyla 6/4/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Tekin
Bingölün, Çankırı Milletvekili Salim Çivitcioğlunun CHP Grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Rıdvan Turanın, Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik Soruşturması
ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) ve
İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
2.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 253)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt
Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi
(2/2496) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
171)
X.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu teşrif eden Afganistan Senato Başkan
Yardımcısı Muhammed Akbar Stanikzai ve beraberinde heyete
Hoş geldiniz. denilmesi
7 Nisan 2021
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 69uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Diyarbakırın yerel sorunları hakkında söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağa aittir.
Buyurun Sayın Dağ.
(HDP sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağın, Diyarbakırın
yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
DERSİM DAĞ (Diyarbakır)
Sevgili Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama, Rosa
Kadın Derneğine 5 Nisanda Diyarbakır merkezli olarak
gerçekleştirilen operasyonu kınayarak başlamak istiyorum. Rosa
Kadın Derneğinin bu yıl içerisinde yaptığı
etkinlikler suç sayılarak çok sayıda kadın
arkadaşımız evleri basılarak gözaltına
alınmışlardır. Bugün yargı eliyle kriminalize edilmeye
çalışılan Rosa Kadın Derneği nelerin
karşısında duruyordu, sizlere bahsetmek istiyorum.
Rosa Kadın Derneği
kadın katliamlarına, istismarlara, kayyumların kadın
kurumlarına saldırılarına, kadınlar üzerinde
sistematik bir şekilde yürütülen taciz, tecavüz politikalarına
karşı eylemler gerçekleştiriyor ve kadın
haklarının güvence altına alınması için
çalışmalar yürütüyor. İktidarın emriyle olan yargı bu
eylem ve etkinlikleri suç delili saymakta ve bunun üzerinde yaratılan
algıyla kadınlara ve kadın kurumlarına
saldırmaktadır. Buradan bir kez daha şunu belirtmek istiyorum ki
bu saldırılar, baskılar, gözaltı ve tutuklamalarla
kadın mücadelesini sekteye uğratamazsınız.
Sevgili arkadaşlar,
bugün bu kürsüde seçim bölgem olan Diyarbakırın sorunlarından
bahsetmek istiyorum. İktidarın izlediği yanlış
politikalardan kaynaklı, ülke olarak çok zor dönemlerden geçmekteyiz. Halk
yoksulluk, açlık ve işsizlik kıskacına
sıkışmış durumda. Ekonomi her geçen gün
kötüleşirken bu durumu düzeltmek yerine izlediğiniz güvenlikçi
politikalar krizi daha da derinleştirmektedir.
Türkiye'nin bütününde hâl
böyleyken bölgede ekonomik krizin ve güvenlikçi politikaların olumsuz
etkileri çok daha derin yaşanmaktadır. Bölgede yüksek olan işsizlik
oranı pandemiyle daha da artmıştır. Diyarbakırda
neredeyse her 2 kişiden 1i işsiz. Sadece son bir yılda
Diyarbakırda 850 esnaf kepenk kapatmış ve 35 bin kişi
işsiz kalmıştır. Tabii, bahsettiğim bu rakamlar, esnaf
ve sanatkârlar odalarına kayıtlı olmayan ve bu süre içerisinde
kepenk kapatmış yüzlerce esnafın bilgisinin
olmadığı rakamlar.
Yıllardır bölgede
izlenen güvenlikçi politikalardan kaynaklanan yıpranma yaşayan esnaf,
pandemi süreci ve ekonomik krizden kaynaklı iflas etmiş
durumdadır. Ekonomik krizden ve pandemi sürecinden kentteki
işletmelerin yüzde 90ı olumsuz yönde etkilenmiştir. Kentte hâlâ
direnmeye çalışan esnaf ise kiralarını dahi ödeyemeyecek
durumda. Bunun yanı sıra, devletin çıkardığı
ödemeler, kira yardımı ve kredi imkânları çok yetersiz
kalmaktadır. Ayrıca, yapılan desteklerden ise sadece
esnafın yüzde 30u faydalanabilmiştir. Kentteki işletmelere,
sicilden kaynaklı, bankalar tarafından krediler verilmemektedir.
Bu sorunlar kapsamında
bazı önerilerimi buradan ifade etmek istiyorum:
1) Diyarbakır başta
olmak üzere tüm esnafa masrafları göz önüne alınarak nakdî
yardımlar verilmeli ve özel krediler çıkarılmalıdır.
2) Pandemi başından
altı ay süreyle ertelenen SGK, BAĞ-KUR gibi prim borçları
yeniden gözden geçirilip bu süreç içerisinde silinmeli veya yeniden
ertelenmelidir.
3) Tüm işletmelerin bu
süre boyunca kiraları karşılanmalı ve çalışanlara
aylık ödenek verilmelidir.
4) Esnafa yönelik sicil
affı çıkarılmalı ve bunu esas almayan bankalara
yaptırım uygulanmalıdır.
Yine, kentte yaşanan bir
diğer sorun ise Diyarbakırda bulunan 492.975 öğrenciden 200 bin
civarındaki öğrencinin EBAya hiçbir şekilde
ulaşamamasıdır. Diyarbakırın Bağlar ilçesinde
24.430, Silvan ilçesinde 15.248, Sur ilçesinde 20.636 ve il genelinde toplamda
200 bine yakın öğrenci EBAya bir saniye dahi giriş
yapamamıştır. Binlerce öğrencinin ekonomik
sıkıntı, altyapı ve teknik yetersizlikten ötürü
eğitime ulaşamadığı Diyarbakırda
Bakanlığın sadece 4.500 civarında tablet
dağıtması bu soruna ne denli ciddiyetsiz yaklaştığını
net bir şekilde göstermektedir.
Kentte bu denli ciddi
sorunlar yaşanırken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
ve kayyumlar şehri kentsel dönüşüm kıskacına
almış durumdadır. Bağlar ilçesinde 1.354 hanenin
bulunduğu ve yaklaşık 7 bin kişinin
yaşadığı Kaynartepe Mahallesinde kentsel dönüşüm
yapılmak istenmektedir. Daha çok 90lı yıllarda gerçekleşen
zorunlu göçlerle kurulan bu semt, kendi içinde, şehrin kimliği
sayılabilecek bir toplumsallık barındırmaktadır.
Şehir için bu denli önem arz eden bir semtin şehirden, orada
yaşayan yurttaşlardan, STK ve diğer paydaşlardan
bağımsız kentsel dönüşüm kıskacına
alınması kabul edilebilir bir durum değildir. Daha önce kentte
uygulanan Ali Paşa, Lalebey örneği esas
alındığında, bu projenin, daha çok güvenlikçi kaygılarla
belli bir grubun çıkarını gözeten, kentin dokusu ve toplumsal
hafızasına zarar verecek olan bir proje olduğu
anlaşılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DERSİM DAĞ
(Devamla) Bu sürecin, şeffaf bir şekilde, kentin tüm
paydaşlarının dâhil edilerek ve mahalle sakinlerinin hiçbir
şekilde mağdur edilmeden yürütülmesi gerekmektedir.
Sevgili arkadaşlar, daha
değinemediğim onlarca sorun bulunmaktadır. Diyarbakır gibi
çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış, köklü bir
belleği olan bir kente bu denli haksızlık yapılması
kabul edilebilir bir durum değildir. Kentin politik, sosyal ve ekonomik
sorunlarına bir an önce çözümler üretilmelidir. Diyarbakırda çözülen
her sorun tüm ülkeye olumlu yönde sirayet edecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz Artvinde yaşanan sorunlar hakkında
söz isteyen Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın
Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinde yaşanan
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmek
istiyorum, geçenki konuşmamda da ifade etmiştim, 7 Mart 1921in
üzerinden yüz yıl geçti; Artvinin kurtuluşu. Geçen ay konuşma
olanağı olmamıştı. Bu vesileyle, Artvinin
kurtuluşunu bir kere daha yürekten kutluyorum; şehitlerimizi rahmetle
anıyorum, gazilerimize minnet ve şükran duygularımı ifade
ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, geçen hafta içerisinde ve geçen ay içerisinde Artvin
iki tane üzücü olay yaşadı; bunlardan bir tanesi Yusufeli ilçesi
Dereiçi köyünde meydana gelen yangındı. Yangında -buradaki
konuşmamda da ifade etmiştim- çok büyük bir felaket atlattık.
Evlerimiz, 45e yakın ev yandı, ahır ve samanlıklar
yandı ama tek sevindirici yanı herhangi bir ölümün
olmamasıydı; o anlamda, köylüler büyük bir dayanışma
örneği gösterdiler. Belki Türkiyenin her tarafında yangın
olduğu zaman çadır kurulurdu, o köyde bir tane bile çadır
kurulmadı değerli arkadaşlarım. Köylülerin bu
dayanışma duygularını yürekten kutluyorum. Onun haricinde,
köy muhtarı geçen gün açıklama yaptı. Türkiyenin her
tarafından, her siyasi görüşten insanlar, kurumlar, belediyeler,
büyükşehir belediyelerimiz, devlet, merkezî idare, yerel yönetimler büyük
yardım faaliyetinde bulundular. Herhangi bir yardım talebinde
bulunmuyoruz. diyerek bu kadirşinaslık örneğini gösterdiler;
köylüleri kutluyorum.
Bu acıyı daha
unutmadan, Artvinin Merkez ilçesi Ortaköy köyünde geçen hafta içerisinde, 1
Nisan akşamı yine bir yangın felaketiyle karşı
karşıya kaldık değerli arkadaşlarım. 11 haneye
sıçradı; 4 ev, 4 samanlık ve 7 ahır kullanılamaz hâle
geldi. O yangının da sevindirici yanı, cana bir şey
olmamasıydı. Bu hafta içerisinde de -bugün yarın- köyü ziyaret
ederek geçmiş olsun dileklerimi ileteceğim. Bir kere daha, bu
vesileyle, geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bu Parlamentodan birçok kere
Artvinin sorunlarıyla alakalı birçok meseleyi aktarmaya
çalıştım ama ne yazık ki sorunlarımız bitmiyor
değerli arkadaşlarım.
Artvinliler kendi
memleketlerini çok sever. Bir 08 plakası onlar için çok önemlidir; onu
telefonlarına, plakalarının sonuna koymaları onlar için
büyük kıymetiharbiye ifade eder değerli arkadaşlarım.
Bu güzel kentin
insanları, ne yazık ki coğrafyamız çok sert ve kötü
olduğu için, bazı sorunlarla karşı karşıya
kalmışlardır. Yollarımızla alakalı
sorunlarımız vardır. Bu Parlamentoda defalarca dile
getirdiğim Cerattepeyle, madenlerle, enerji sorunlarıyla
alakalı problemlerimiz vardır. Bizim ısrarla ileri sürmüş
olduğumuz, bu kentin bir turizm ve eğitim kenti olması
gerçeğini bir kenara koyduk; bu kenti bir enerji kenti hâline getirme
gerçeğiyle sorunlarımız vardır değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, burada birçok
kere ifade ettim. Hemen hemen her gün -Sayın Grup Başkan Vekilim
Engin Altaya da bunu söyleyeyim- Sayın Başkanım, odama
geldiğim zaman anjiyo ünitesiyle alakalı bir soru önergesi veriyorum
Sağlık Bakanı, Hükûmet bunları duysun diye çünkü
insanlarımız yollarda ölüyor.
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Duymazlar, duymazlar.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) - Birçok kere konuşma yaptım, dedim ki: Bu insanların
yollarda ölmesini engelleyelim, bir anjiyo ünitesini kuralım. Artvine
barajlar kurmayla övünenler, Artvini kamulaştırmalarla ihya ettik.
diyenler, Artvinde baraj yatırımları ile kamu
yatırımlarını birbirine karıştırıp
vatandaşın refah seviyesini yükseltmeyenler ne yazık ki bir tek
anjiyo ünitesini bile Artvine çok gördüler değerli
arkadaşlarım. Israrla bir kere daha söylüyorum: Rizede, Trabzonda,
Giresunda, Orduda, Samsunda, Karsta, Erzurumda var ama -Artvinliler
başka tanrının çocukları- Artvinde yok. İnsanlar
yollarda ölüyorlar. Bir kere daha, bu Parlamentodan, dilim döndüğünce,
yapılana kadar konuşmaya devam edeceğim değerli
arkadaşlarım, Artvinin en büyük sorunu budur. Bunu bir kere daha
yüce Parlamentodan takdirlerinize arz ediyorum.
Bunun dışında
sorunlarımız var mıdır? Vardır. Hopa Dağı
Tünelini yaptınız, teşekkür ediyoruz ama Hopa Dağı
Tünelinden bir taraftan Kafkaslara geçişle alakalı, Sahara
Tüneliyle alakalı, Artvinin büyük bir beklentisi var değerli
arkadaşlarım. Sahara Tünelinin mutlaka yapılması gerekiyor
ve ana arterleri birbirine bağlayacak olan bu transit geçişin
tır trafiğine sağlanması gerekiyor, bu konuda problemimiz
var. Bu konuda da bir an evvel bu yolların iyileştirilmesi gerekiyor.
Bakın, Artvin-Şavşat ve Ardanuç yoluyla alakalı ciddi
problemlerimiz var, daha geçen yıl 10a yakın ölüm verdik. Yani bu
bir kader midir değerli arkadaşlarım? Bir düşünün ki
Türkiye'nin her tarafında -çok övünüyorsunuz bölünmüş yollarla ilgili
olarak- tüneller var. Tünellerde gidiş geliş ayrı, çift tünel
kullanılıyor ama Hopa Dağı Tünelini geçtikten sonra
Artvine girdiğimiz andan itibaren tek tüpe ve tek yola giriyoruz. Yani
Türkiye'de başka bir yerde yok değerli arkadaşlarım. Ben
Bakana ısrarla soruyorum Türkiye'de en az bölünmüş yolun olduğu
il hangisidir? diye. Bakan topu çeviriyor, diyemiyor Artvindir. diye. Ben
burada açıkça ifade ediyorum ve bütün Artvinlilere şikâyet ediyorum
yani bu konuda, bölünmüş yollarla alakalı bu gerçeği bir an
evvel ortaya koymamız gerekiyor değerli arkadaşlarım. Yani
eğer bunu sağlayabilirsek
Bir şey daha söyleyeyim:
Biz iktidar olduğumuz zaman 1991de dere yolu diye bir yolumuz
vardı; o zaman, Allah rahmet etsin, Erdal Beyin talimatlarıyla
yapıldı. Otuz yılı aştık, dere yolunu
Ardahanı Artvine bağlayamıyoruz değerli
arkadaşlarım, bir yılan hikâyesine döndü. Bunun talimatı ne
zaman verilecek? Bu yola ödenek ne zaman sağlanacak ve yol teslimi ne
zaman yapılacak? Bununla alakalı, Ardahanlılar, Ardanuçlular,
Artvinliler yolun bir an önce iyileştirilmesiyle alakalı taleplerini
iletiyorlar. Ben de ilin milletvekili olarak bunu yüce Parlamentodan bir kere
daha dile getiriyorum. Bu yollarla ilgili hususların bir an önce
ivedilikle- yerine getirilmesi gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Bununla alakalı, Hükûmetin gerekli talimatı vermesi ve buna
ilişkin iyileştirmeleri yapması gerekiyor. Bunu bir kere daha
buradan ifade etmekte fayda görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Değerli Başkanım, sözümü bağlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Bir de her zaman konuştuğum Cerattepe değerli
arkadaşlarım. Cerattepede bir siyasal anlayış ihaleye
fesat karıştırdı. Sadece iş adamı yok, siyasi
uzantıları da var; ağabeyleri olmasaydı ihaleye fesat
karıştırılmazdı. Tereddüt eden herhangi bir
milletvekili arkadaşıma buna ilişkin belgeleri verebilirim. Bir
hukukçu olarak bunu üzüntüyle karşıladım. Artvinliler bunu
yutmadı, onu açıkça ifade edeyim. Şu anda, ihaleye fesat
karıştırarak Artvinin tepesinde Artvinin beynini oymaya
çalışan bir iş adamı ve onun yandaşları var.
Siyasetten destek almayan, siyaseti yanında görmeyen bir iş
adamı buna cesaret edemezdi. Ama bunu geçen günkü konuşmamda da ifade
ettim, bir kere daha söylüyorum: Bu siyasal iklim ters döndüğü ve
rüzgârlar tersine döndüğü zaman, açık açık ifade ediyorum, o
madeni, onu çıkarmak isteyen zihniyetle beraber madenin
toprağının içine gömeceğiz değerli
arkadaşlarım. Bunu buradan bir kere daha ifade ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Bir hukukçunun söyleyeceği tabir değil bu.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Bu vesileyle temennim şudur: Artvinin sorunlarının
olmadığı; güzellikleriyle, olumluluklarıyla konuşulan
güzel bir Artvini anlatmak dileğiyle yüce heyetinizi ve bizi televizyonları
başında izleyen bütün Artvinlileri sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Sağ olun, var olun
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Bir hukukçu olarak böyle Gömeriz. diye konuşmak
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Ben nasıl konuşacağımı biliyorum, sizinle
alakalı bir şey değil. Bak, İbrahim Bey'in nezaketi
bambaşkadır, ondan öğrenin nezaketi.
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz 8 Nisan Dünya Romanlar Günü münasebetiyle söz
isteyen İzmir Milletvekili Cemal Bekleye aittir.
Buyurun Sayın Bekle. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
İzmir Milletvekili Cemal Beklenin, 8 Nisan Dünya Romanlar Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
CEMAL BEKLE (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; yarın 8 Nisan Dünya
Romanlar Günü. 1971 yılında Londra yakınlarında toplanan
Birinci Dünya Roman Kongresi onuruna alınan kararla 1990
yılından günümüze kadar 8 Nisan günü pek çok ülkede Dünya Romanlar
Günü olarak kutlanmıştır. Avrupa'nın pek çok yerinde derin
acılar yaşamış Roman toplumu sadece ayrımcılıkla
karşı karşıya kalmamış, bunun da ötesinde özellikle
Hitler zamanında acımasız işkencelerin kurbanı
olmuştur. Binlerce Roman insanlık dışı deneylerde
hayatını kaybederken binlercesi ise gaz odalarında ölüme mahkûm
edilmiştir. Soykırıma, bitmek bilmeyen acılara ve
insanlık dışı işkencelere maruz bırakılan
Romanlar her şeye rağmen hayata tutunmayı
başarmış, Avrupa'nın dört bir yanına
dağılarak hayatlarını sürdürmeye
çalışmışlardır ancak maalesef, gittikleri ülkelerde de
dışlanmış, ötekileştirilmiş ve hatta yok
sayılmışlardır. Ülkemizde ise Anayasayla eğitim ve
öğretim hakları, çalışma ve sözleşme hürriyetleri,
sağlık hizmetleri, konut olanakları ve sosyal güvenliğe
erişim hakları güvence altına alınmış ve kamu
hizmetlerine erişimde eşitlik ve hakkaniyet ilkesi
benimsenmiştir. Ancak bunlara rağmen uygulamalardaki
sıkıntı, bu koşulların gündelik hayattaki pratiğe
geçmediğini maalesef bizlere göstermiştir. Pratikte yaşanan bu
sorunlar bizi bu alanda politika üretmeye itmiştir. Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın, Sayın Liderimizin öncülüğünde, Roman
açılımıyla birlikte, Roman vatandaşlarımız ilk
defa devletin en üst düzeyinde sorunları ve çözüm önerilerini
paylaşma imkânı bulmuştur. Bu buluşma sonrasında
devletimizin Roman vatandaşlarımıza yönelik çalışmaları
ivme kazanmış, strateji belgesi ve eylem planı
hazırlık çalışmaları kamu
kurumlarımızın katkılarıyla şekillenmiştir.
Buradan şunu söylemek
istiyorum: Hani birileri diyor ya: AK PARTİ Romanlar adına ne
yaptı? İşte AK PARTİnin sırrı burada saklı
arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
AK PARTİ ne yaptı, biliyor musunuz? Bugüne kadar birçok siyasi parti
Romanlar adına politika üretti ama bunu nasıl yaptılar? Bir grup
elit, elitist bir araya geldi, Romanlar adına metinler yazdı; dediler
ki: Bakın, biz Romanlara bunu yaptık. Ama maalesef ürettikleri
politika toplum tarafından kabul görmeyince dediler ki: Bakın, biz
Romanlara yapıyoruz ama olmuyor. Ürettikleri politikaların
başarılı olmamasını bir de Romanların
nankörlüğüne delil saydılar. AK PARTİ ne yaptı, biliyor
musunuz arkadaşlar? Bize rağmen bizim sorunlarımızı
çözmeye kalkmadı, bizimle beraber ortaya bir strateji, belge raporu koydu.
Romanlarla beraber devlet başkanlarımızla, kanaat
önderlerimizle, toplumun her kesimiyle bir araya gelerek bu sorunları
masaya yatırdı ve sosyal dışlanmaya sebep olan ortak
hafızada ne varsa hepsini çözmek üzere hayata geçirdi. İşte AK
PARTİnin başarısı, bize rağmen, değil, bizimle
birlikte yapmasıdır.
Romanlar AK PARTİ
öncesine kadar o kadar çok dışlanmıştı ki
bırakın bir şey talep etmeyi, maalesef hayal bile etmezlerdi,
tenezzülleri dahi olmazdı bir şey istemeye. Bakın, biz ne
yaptık? Biz Romanlara hayal kurmayı öğrettik. Bu, Sayın
Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan sayesinde olmuştur. Dün de bugün de
yarın da Romanlar asla bunu unutmayacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Romanlara hakaret ediyorsun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Tanal, sen hakaret ediyorsun bu hareketinle.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Bakın, ben gerçekleri anlatıyorum. Sayın Vekilim, ben gerçekleri
anlatıyorum.
Buradan bir de sürpriz vermek
istiyorum arkadaşlar. 2016 yılında Roman Vatandaşlara
Yönelik Strateji Belgesi ile I. Aşama Eylem Planı, 2019
yılında da Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi II.
Aşama Eylem Planı Genelgesi yayınlanmış, daha sonra
Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi II. Aşama Eylem
Planı metni yayınlanmıştı; bu sene sona erecekti.
Buradan da bir müjde verelim; stratejik eylem raporumuzu 2030 tarihine kadar
uzattık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, Romanların hayallerini çaldınız ya.
CEMAL BEKLE (Devamla)
2016dan sonra hızlı atılan adımlar sayesinde Roman
vatandaşlarımızın konut sorunlarını çözmek için
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız TOKİyle iş
birliği içinde projeler yürütmeye başlamış, ülkemizin
farklı yerlerinde yaşayan Roman vatandaşlarımıza
sosyal konutlar üretilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Bir konteyner vermediniz ya.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
CEMAL BEKLE (Devamla) Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızla, Millî
Eğitim Bakanlığımızla, Sağlık
Bakanlığımızla ve ilgili diğer bakanlıklarla
SİROMA Projemiz hayata geçirilmiş, bu proje kapsamında kamusal
kapasiteyi ve farkındalığı artırarak kaliteli
eğitime erişimi kolaylaştırılmış,
sağlık hizmeti erişimi artırılmış ve
Romanların iş gücü piyasasına güvenceyle girişimi
kolaylaştırılarak bir dizi faaliyet yürütülmüştür. Sosyal
içerme yaklaşımları bu dönemde öncelik
kazanmıştır.
Roman
vatandaşlarımızın çoğunlukla
yaşadığı bölgeler başta olmak üzere 12 pilot ilde
-altını çizerek söylüyorum- 32 sosyal destek merkezi SODAM
açılmıştır. Bu merkezlerde
kadınlarımızın psikososyal, sosyokültürel, mesleki ve
kişisel yönlerden gelişimlerine destek olunmuş, merkezlerimizde
koruyucu, önleyici sosyal hizmetlerin yanı sıra çeşitli beceri
kursları da düzenlenmiştir. Kısaca, bugüne kadar toplumun ortak
hafızasında yer alan ön yargıların kırılması
ve Türkiyede Romanlar adına yapılmış ne kadar
iyileştirme varsa hepsinin altında AK PARTİnin imzası var.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CEMAL BEKLE (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN - Kutlamayı
yapın, Roman Gününü kutlayın efendim.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Bugün, ülkemizde Roman çocukları gururla -bakın, altını
çizerek söylüyorum- ay yıldızlı polis üniformasını
giyebiliyorsa bu hukuki düzenlemeyi AK PARTİ yapmıştır
Allaha şükür, bu ayıbı AK PARTİ
kaldırmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Romanlar kendilerini hiçbir
zaman
Arkadaşlar, şunu söyleyeyim: Ben bir Roman çocuğu olarak,
bir milletvekili olarak hâlâ insanların gözlerinde bana bakarken
ayrımcılığı, ayrımcı ifadeleri görüyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Suç bu ya.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Bakın, gençlerimize şunu belirtmek istiyorum: Bunlara rağmen bu
toprakların hamurunu Yunus Emreler, Pir Sultan Abdallar, Hacı Bayram
Veliler, Mevlânalar atmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Sevgiyle, hoşgörüyle
yoğrulan bu topraklarda şuna her zaman inanmış biriyim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz.
CEMAL BEKLE (Devamla)
Başkanım, hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
CEMAL BEKLE (Devamla) -
Sevginin ve Biz birlikte Türkiyeyiz. gerçeğinin nefret söylemini her
zaman yeneceğini bilen biriyim.
Buradan son kez 8 Nisan Dünya
Romanlar Gününü kutlarken başta burada çok ciddi mücadele veren dernek
başkanlarıma, kanaat önderlerime, federasyon
başkanlarımıza, konfederasyon başkanlarımıza,
kısacası tüm Roman kardeşlerimize bir selam göndermek istiyorum.
Burada bir milletvekili olarak her zaman omuzlarımda bana verdikleri
sorumluluğun yükünü taşıyorum.
Yüce milletimizi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Altay
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Pek kısa bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Hariçten gazel okuyan arkadaşlar, çok ağırınıza
Bir
feryatta bulundu ya! Çok mu ağırınıza gitti? Bu,
yaşıyor, yaşıyor.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılık laf atmalar,
gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Ya, sussanıza ya! Grup Başkan Vekilimiz konuşacak ya!
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ya, Ayhan, bir durun ya! Ya, Türabi Bey, ben ayaktayım
ya!
Talebimi geri çekiyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Sayın Altayın talebini geri çekmesi de aslında
bir mesaj ve bir hizmettir. Biz ona teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Kemalbay
Pekgözegü
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, Denizlide İstanbul
Sözleşmesi çağrısına katılan 4 kadın
sığınmacının durumuna ilişkin
açıklaması
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
20 Martta Denizlide, Denizli
Barosu ve kadın örgütlerince İstanbul Sözleşmesi
çağrısına katılan 4 kadın
sığınmacıya kamu düzenini ihlal ettikleri gerekçesiyle
altı ay idari gözetim kararı ve sınır dışı
kararı verilmiştir. Hiçbir sabıka kayıtları dahi
bulunmayan kişiler, apar topar bir şekilde sınır
dışı kararı verilip Aydın Geri Gönderme Merkezine
açıkça kaçırılmışlar; Aydında yer
olmadığı gerekçesiyle de geri gönderildiği söylenen
mültecilerin hâlâ nerede oldukları bilinmiyor. Bu kişiler,
sınır dışı edilemeyecek kişiler olup
olmadığına dahi bakılmadan geri gönderildiler. Sayın
Başkan, ülkelerine iade edilirlerse yaşamları tehlikeye
atılacak 4 kadın sığınmacı için Meclisin harekete
geçmesi gerektiğini burada hatırlatıyor ve bir çözüm üretmenin
hepimizin sorumluluğu olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
2.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Türk polis
teşkilatının 176ncı kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yüce Türk milletinin ve kutlu
toprağın sinesinden çıkan, vatanın selametine ve milletin
huzuruna adanan, vatan, millet ve bayrak uğruna gazi olup şahlanan,
şehitlikle taçlanan, cesaretiyle anıtlaşıp
kahramanlıklarıyla destan yazan, ulvi yolun neferleri, Türk
milletinin göz bebeği olan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 176ncı yılını en kalbî duygularımla
kutluyorum.
Türk polisi vatandır,
millettir, bayraktır; Türk polisi gazidir, şehittir, şahittir;
Türk polisi ahlak abidesi, cesaret timsali, fedakârlık örneğidir.
Hainlere korku salan, ihanetin bağrına hançer olup saplanan, terörle
mücadelede en ön safta yer alan, ailesinden ve sevdiklerinden uzakta gece
gündüz demeden görev yapan Türk polislerimizi saygıyla selamlıyorum.
Yüreğimiz ve dualarımız daima onlarladır. Şehitlerimizi
rahmetle ve minnetle anıyorum; gazilerimize sağlıklı bir
ömür diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Güneş
3.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, yetkisini Anayasadan almayan
illegal oluşumlara asla geçit vermeyeceklerine ve bu hastalıklı
zihniyeti ve buna destek verenleri kınadığına ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Teşekkür ederim Başkanım.
Anayasanın 6ncı
maddesinde Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk
Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili
organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması,
hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. denilmesine rağmen, geçtiğimiz
hafta sonu güya kendilerini milletin sahibi, milleti de maraba zanneden
hastalıklı zihniyetin yeniden zuhur ettiğine üzülerek
şahitlik etmiş bulunmaktayız. Darbe günlerini hatırlatan
bir zamanlama ve söylemle ortaya çıkmış olmaları, görmezden
gelinecek bir fikir hürriyeti içinde değerlendirilebilecek bir davranış
olarak değerlendirilemez. Halktan aldığımız bu emanete
7 Nisan muhtırasında ve 15 Temmuz hain darbe girişiminde
nasıl sahip çıktıysak bundan sonra da bedeli ne olursa olsun
sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yetkisini Anayasadan almayan illegal
oluşumlara asla geçit vermeyeceğiz. Bu hastalıklı zihniyeti
ve buna destek verenleri kınıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şeker
4.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, millî iradeyle güçlenen yeni
Türkiyenin önünde kimsenin duramayacağına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 103 kendini bilmez emekli edilmiş amiral, millî irade
temsilcilerine sözde ahkâm kesmeye çalıştılar. Sandıktan
ümidini kesen kimi siyasetçiler de bunu kendileri için bir iktidar ümidi olarak
gördü. Darbecilere ümit bağlayanlar şunu bilmeli ki, millî iradeyle
güçlenen yeni Türkiye'nin önünde kimse duramaz, engel olamaz. Bunu unutanlara,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde milletimiz en güzel cevabı 15 Temmuzda vererek milletin
üstünde bir gücün olmadığını gösterdi. Geçmişte genç
subayları kullanan eski Türkiye'nin darbeci zihniyeti, bugün de emekli
büyükelçileri, emekli subayları, hatta eski milletvekillerini kullanmaya
başladı. Bu da darbeci zihniyetin kökünün milletimizin desteği
ile AK PARTİ iktidarıyla kurutulduğunu gösteriyor. Eski
Türkiye'nin darbeci zihniyetini tarihin çöplüğüne gömen aziz milletimize
ve onun gönlünde yer eden liderimiz Recep Tayyip Erdoğana teşekkür
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Çakır
5.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, darbenin yanında olanlar ile
karşı duranların mücadelesinde safımızı
belirlemek mecburiyetinde olduğumuza ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, bu ülkenin başına bela olmayı
alışkanlık hâline getirmiş darbe girişimleriyle
mücadele etmenin yanında darbe kültürüyle mücadele etmek de bir vatan
borcu olsa gerek. Her yeni darbe iması önceki darbe girişim ve
heveslilerinden yeterince ibret alınmadığını veya
birilerinin bu girişimlerden beklenti içine girmesinden Yeni bir şey
yakalarız, elde ederiz. hayalinden kaynaklanıyor olabilir.
Darbe yanlısı
olmak, darbeye çanak tutmak anlayış olarak darbe yapanlarla yapmaya
kalkışanlarla aynı amaç ve hedefe odaklanmış
hayalperest bir anlayışa sahip olmaktır. Siyaset darbenin
imasına bile fırsat vermeyecek çalışmayı yapmak ve son
noktayı koymak mecburiyetindedir. Bu bir gelecek sorunudur, kim ne derse
desin. Darbenin yanında olanlar ile karşı duranların mücadelesinde
safımızı belirlemek mecburiyetindeyiz. Bugün hâlâ durumdan
vazife çıkaranlar, sahte, yapmacık kınama mesajı atanlar,
meseleyi anlamak istemeyenlerdir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kasap
6.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Kütahyada Romanların
yoğun olduğu Osmangazi Mahallesinde yapılan kentsel
dönüşümün zulüm hâline geldiğine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kütahyada Romanların
yoğun olduğu Osmangazi Mahallesinde yapılan kentsel
dönüşüm zulüm hâline gelmiştir. AK PARTİli Belediye
Başkanı sırasında başlayan bu zulüm, şu anda
MHPli Belediye Başkanı zamanında da devam etmektedir. On
binlerce Roman kardeşimiz şu anda evlerini terk etmek zorunda
kaldılar. Elektrikleri kesiliyor, suları kesiliyor, doğal
gazları kesiliyor ve yolları ıslatılıyor, yolları
greyderlerle kullanılamaz hâle getiriliyor. Bugün de maalesef Dünya
Romanlar Günü. Neyi kutluyoruz? Asıl darbe Romanlara
yapılmıştır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
7.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Hükûmetin tarımsal üretim
planlamasına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarımsal üretim
planlamasında yapılan düzenlemelerin önemi gün geçtikçe
artmaktadır. Özellikle son yıllarda bazı ürünlerde yaşanan
fahiş fiyat artışları ve düşüşleri bazen
vatandaşlarımızı bazen de üreticiyi zor durumda
bırakmaktadır. Bu durum Hükûmet ile çiftçileri ve vatandaşları
karşı karşıya getirmektedir. Tarım
Bakanlığınca fiyatlar yükselince ithalat seçeneği
kullanmaktansa iklim değişikliği kriterlerini göz önünde
bulundurarak üretim planlaması yapılması daha makul ve daha
akıllıca bir yaklaşım olacaktır. Üretim
planlamalarının yapılmasında bölgesel teşviklerin
devreye alınması çiftçilerimizin üretimine destek sağlayacak ve
piyasaya fiyat istikrarı getirecektir. Piyasada fiyat
istikrarını sağlamanın yolu sadece son basamak tanzim
satış noktalarını artırmak olarak görülmemeli,
doğru planlama ve teşviklerle piyasa manipülasyonunun önüne
geçilmelidir.
BAŞKAN Sayın
Aycan
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, Dünya Sağlık
Haftasına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu hafta Sağlık
Haftasıdır. Sağlık bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyi
olma hâlidir. Tam iyi olmak sonsuz bir kavramdır. Sağlık
hizmetine herkesin ihtiyacı vardır. Her insanın sağlık
düzeyi geliştirilebilir ve geliştirilen düzeyi de korumamız
gerekir. Bu nedenle her birey sağlığına sahip
çıkmalı, sağlığını korumalı ve
geliştirmelidir. Toplum olarak da önceliğimiz
sağlığı geliştirme ve korumaya yönelik
olmalıdır. Sağlığı geliştirmek geleceğe
yatırımdır. Sağlığı
koruyamadığımız zaman hasta olan kişiyi tedavi etmek
pahalıdır ve risklidir. Hastalığın nasıl
seyredeceği belli olmaz ve sonunda ölüm de görülebilir, en iyisi hasta
olmamaktır. Bireysel olarak da kamu olarak da önceliğimizi
sağlığımızı geliştirmeye ve korumaya
vermeliyiz. Sağlıklı günler dilerim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın
Karasu
9.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivasın Kangal ilçesinin
Çetinkaya köyünün sorunlarına ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sivas Kangal ilçemize
bağlı Çetinkaya köyünde bulunan Ziraat Bankası ATMsi geçen
temmuz ayında kaldırılmıştır. Çevresinde 32 köy
ve bin kişinin üzerinde maden çalışanı bulunan Çetinkaya
köyünde vatandaşlarımız büyük mağduriyet
yaşamaktadır. İktidarınız döneminde belde
belediyesiyken köy statüsüne dönüşen Çetinkayanın yaz aylarında
nüfusu 5 bin civarındadır. Köyde bulunan PTTnin de ATMsinin bulunmaması
ve şubenin ise haftanın sadece iki günü açık olması söz
konusu mağduriyeti katlamaktadır. Bir an önce Çetinkaya köyü
sakinlerinin talepleri doğrultusunda Ziraat Bankası ve PTT
ATMlerinin tekrar kurulması, çevre köylerin etkilendiği bu sorunun
çözülmesine yardımcı olacaktır.
BAŞKAN Sayın
Özkan
10.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Mersine yapılan
yatırımlara ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Her şeyin en iyisine
layık Mersinli hemşehrilerimizin huzur ve refahını daha da
artıracak, Mersin markasına değer katacak
çalışmalarımızı sürdürmeye gayret ediyoruz. Nükleer
güç santralimizle enerjiden, ülkemizin yarınlarını garanti
altına almayı hedefliyoruz. Yeni yatırımlarla
geliştirdiğimiz Mersin Uluslararası Limanımız ile
şehrimizin yatırımcıları başta olmak üzere
bölgemizin tüm yatırımcıları lojistik maliyetlerinden
tasarruf ederek ürünlerini tüm dünyaya ihraç edebiliyorlar.
Mersinimize ve bölgemize
büyük katkı sağlayacak olan Çukurova Bölgesel
Havalimanımızın çalışmaları süratle devam
ediyor.
Şehrimizin büyümesi ve
gelişmesinde büyük rol oynayan, bu yatırımların
gerçekleşmesinde, başta Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bakanlarımıza,
milletvekillerimize ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Karahocagil
11.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, devlete parmak sallayan
bildirilerin altında kimin olduğunu görmek için Avrupaya, Amerikaya
ve İsraile bakmak gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Eğer sivil katliamları,
soykırım, kan, gözyaşı, zulüm devlete parmak sallayan
bildirilerin altında kim var görmek istiyorsanız gözünüzü Avrupaya,
Amerikaya, İsraile çevirin; bu ülkelerin tarihine ve geçmişteki
mazlum, fakir ülkelerdeki uygulamalarına bakın; Afganistana
bakın, Filistine, Bosnaya bakın. Zalim Esedleri Suriyenin
başına kim bela etti, Yukarı Karabağda işlenen
soykırımlara hangi ülke destek verdi bakmakla kalmayalım, en
azından buğzdelim. 15 Temmuz hainini hangi ülke himaye ediyor? 15
Temmuzda kendi insanına uçakla bomba yağdırıp
kaçtıkları ülke Yunanistana bakın. PKKya binlerce tır
silahı parasız veren Amerikanın buradaki çıkarı ne
olacaktır?
Düşünün ey PKKlı
vatan hainleri ve destekçileri; düşünecek satılmamış
beyniniz kaldıysa düşünün. Size verilen görev, uyanan Türk devletine
bir toplu iğne başı kadar da olsa zarar vermek içindir,
bilesiniz.
BAŞKAN Sayın
Erel
12.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Polis Haftasına ilişkin
açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray)
Teşekkürler Başkanım.
Vatandaşımızın
can ve mal güvenliğinin teminatı olan Emniyet
teşkilatımız bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin
temel kurumlarından biridir. Kurulduğu günden bugüne kadar ülkemizde
huzur ve düzenin bozulmaması ve halkın güvenli şekilde
hayatını devam ettirebilmesi için gece gündüz demeden yüksek bir
şuur ve özveriyle görev yapan; vatan için, bayrak için canını
feda, kanını sebil eden tüm Emniyet mensuplarımızın
Polis Haftasını canıgönülden kutluyor, şehitlerimize
Allahtan rahmet, gazilerimize minnet ve şükranlarımı sunuyor,
görevi başında olanlara başarılar diliyorum.
Bu haftanın daha da
anlamlı bir hâle gelmesi adına bugüne kadar polislerimize verilen söz
gereği ek göstergelerinin 3600e yükseltilmesi gerektiğini bir kez
daha hatırlatmak istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
13.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, kod 29la hukuksuz yere işten
çıkarılmalarına göz yumulan vatandaşların
sabırsızlıkla seçimi beklediğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bazı işverenler
Hükûmetten ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığından aldığı destekle sendikal
faaliyetlerin önüne geçiyor, işçi kıyımı yapıyorlar.
İşveren tarafından işçinin ahlak ve iyi niyet
kurallarına aykırı davranışı nedeniyle feshi
anlamına gelen kod 29 bahanesiyle işçiler hiçbir sosyal ve mali
haklarını alamadan, işsizlik ödeneği hakkından
yararlanmadan, hak etmedikleri şekilde işten atılıyorlar.
Hükûmeti ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığını defalarca uyarmamıza rağmen,
işçiler, emekçiler için bu haksız uygulamayla ilgili hiçbir adım
atılmıyor.
İşte,
iktidarın işverenden, güçlüden yana desteğinin bir sonucu olarak
ve pandemi döneminde işçi çıkarma yasağına rağmen, Sosyal
Güvenlik Kurumu verilerine göre 2020 yılında kod 29 bahanesiyle 177
bin işçi, işten çıkarılmıştır. Kod 29u
kaldırmayan AK PARTİ Hükûmeti şunu unutmasın ki
haksız, hukuksuz yere işten çıkarılmalarına göz
yumduğunuz on milyonlarca yurttaşımız sabırsızlıkla
sandığı ve seçimi bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Barut
14.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pandemi döneminde Acil Eylem
Planının uygulanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, pandemi tüm yıkıcı etkileriyle halk
sağlığından ekonomik ve sosyal yaşama dek her alanda
sürüyor. Uzmanlara kulak vermeyen, işçisinden çiftçisine, esnafından
işsizine kimseye destek olmayan iktidar, günlük 50 binlere varan vaka
sayısının sorumlusudur. Maalesef, ülkemizi gelişmişlik
ve kalkınmışlık sıralamasında değil, vaka
sayısında Avrupa lideri yapanlara sesleniyoruz: Bu aşamada daha
fazla vakit kaybetmeden, bilimsel kurallara uygun olarak belli bir süre toplum
hareketliliğinin kısıtlanması gerekiyor. Uzmanların
uyarıları doğrultusunda etkin önlemler alınmalı, Acil
Eylem Planı uygulanmalıdır. İşçi ve emekçilerin,
işsizlerin, düzenli geliri olmayanların, yevmiyeyle
çalışanların, esnafından emeklisine tüm halkın zorunlu
ihtiyaçları karşılanmadan olumlu bir gelişme beklenemez.
Sosyal devletin gereğini yapın, halka destek olun, günlük
yaşamı karşılayacak ücretli izin, ücretsiz su,
ısınma, elektrik desteği, ayni ve nakdî yardımlarla halka
destek verin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Çakır
15.-
Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın, 7 Nisan Dünya Sağlık
Gününe ilişkin açıklaması
BURHAN ÇAKIR (Erzincan)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yılı
aşkın süredir tüm dünyayı derinden etkileyen coronavirüs
salgını bize her şeyden çok sağlığın
değerini hatırlattı. Özellikle son günlerde ülkemizdeki günlük
vaka sayılarındaki artış ve hastanelerde çoğalan yatan
hasta sayısı bizlere maske, mesafe ve temizlik konusunda daha hassas
olmanın ve tedbirlere uymanın önemini göstermiştir. Bu zorlu
süreçte ailelerinden ve kendilerinden ödün vererek canla başla
çalışan destek personellerine, hizmet personellerine, hemşire,
doktor ve tüm sağlıkçılarımıza
şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle, başta
sağlık çalışanlarımız ve milletimiz olmak üzere,
tüm insanlığın Dünya Sağlık Gününü kutluyor,
inşallah en kısa sürede salgının biterek eski güzel
günlerimize dönmeyi Rabbimden niyaz ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
16.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Dünya Sağlık
Haftasını, 5 Nisan Avukatlar Gününü ve Türk polis
teşkilatının 176ncı kuruluş yıl dönümünü
kutladığına ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünya Sağlık
Örgütünün Anayasası 7 Nisan 1948 tarihinde yürürlüğe girmiş ve
bu nedenle her yıl 7-13 Nisan tarihleri arası Sağlık
Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle hekim
arkadaşlarımın ve tüm sağlık
çalışanlarının Dünya Sağlık Gününü ve
Sağlık Haftasını kutluyorum.
Ülkesinin
çıkarlarını kendi menfaatlerinden önde tutan, demokrasi ve
özgürlük gibi kutsal değerleri bölücülüğe alet etmeyen, vatan ve
millet sevdalısı tüm avukatlarımızın Avukatlar Gününü
kutluyorum.
Ayrıca, Türk polis
teşkilatının kuruluş yıl dönümünü ve Polis
Haftasını kutluyorum. Şanlı Türk polisine görevlerinde
üstün başarılar diliyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
17.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 7 Nisan Dünya
Sağlık Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AK PARTİ olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Türkiye sağlık alanındaki
başarılarıyla dünyada adından söz ettiren bir ülke konumuna
yükselmiştir. On dokuz yıllık AK PARTİ iktidarında
hastanelerdeki yatak sayısını 164 binden 253 binin üzerine,
nitelikli yatak sayısını ise 19 binden 162 bine
çıkardık; sağlık çalışan sayısını
ise 378 binden 1 milyon 177 bine, hekim sayısını ise 92 binden
174 bine ulaştırdık. 1 tanesi seçim bölgem Mersinde olmak üzere
sağlıkta yeni bir çığır açan 17 şehir hastanesini
yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz.
Bu önemli gün vesilesiyle
vatandaşlarımızın ve tüm sağlık
çalışanlarımızın 7 Nisan Dünya Sağlık
Gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşdoğan
18.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, Gaziantepteki
ayakkabı sektörünün sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Her yönüyle model ve öncü
olan Gaziantep Türkiyede ayakkabı sektöründe de üretim kapasitesinin
yaklaşık yüzde 72sine sahiptir. Ayakkabı ve terlik sektöründe
faaliyet gösteren işletmelerimiz de diğer sektörlerde olduğu
gibi Covid-19 salgınından olumsuz etkilenmiş fakat devletimizin
destek projeleriyle çalışmalarını sürdürmüştür. Bu
sektörümüzde faaliyet gösteren işletmecilerimizin rekabet gücünün
artması ve devamlılığının sağlanması
amacıyla temel ham maddelerde KDV indirimi, dış ticarette navlun
desteği sağlanması ve yurt dışından ithalatı
yapılan ayakkabı veya terlik ürünlerine ekstra antidamping
uygulanarak yerli üreticinin desteklenmesi önem arz etmektedir.
Üreticilerimizin beklentileri bu yöndedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Tanal
19.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Ispartanın
sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
21 milletvekili
arkadaşımızla geçen hafta Ispartaya gittik. Ispartada
yaşanan sorunlar diz boyu. Ispartadaki Eğirdir Gölü kuruyor,
kurumakla karşı karşıya. Isparta esnafı perişan,
cumartesi günleri ancak memurlar gelip araçlarını sanayiye
götürüyorlar, kapalı olduğu için sanayi esnafı perişan
durumda. Köy yolları yapılmamış durumda. Ispartadaki
vatandaşlarımıza gerçekten hak edilen teşvikler verilmiyor.
Ispartanın yolları yapılmamış durumda. Ispartada
vatandaş geçimini gül, lavanta, elma, kiraz, üzüm ve sarımsakla
sağladığı için, burada yeteri kadar kooperatifler yok ve
fiyatları gerçekten maliyetleri kurtarmıyor.
Vatandaşımız çok zor durumda. Ispartada otopark sorunu var.
Ispartada işsizlik sorunu var. Ispartada fabrikalar yok. Ispartada
işe alımlarda partizanca davranılıyor. Ispartada insanlar
liyakat esaslarına göre işe alınmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Açanal...
20.-
Şanlıufa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, 7 Nisan Dünya
Sağlık Gününe ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İnsanoğlunun hayata
gözlerini açtığı ilk andan itibaren sağlık
çalışanlarına ve sağlık hizmetlerine ihtiyaç
duyduğunu belirtmek isterim. Ülkemizde ve tüm dünyada
yaşadığımız bu zor günlerde sağlığımız
için büyük emekler veren başta sağlık çalışanları
olmak üzere toplum sağlığına destek veren kurum ve
kuruluşlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Yine, coronavirüs
salgınıyla mücadele ederken hayatını kaybeden
sağlık çalışanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor,
bütün sağlık çalışanlarımızın 7 Nisan Dünya
Sağlık Gününü ve Sağlık Haftasını kutlarken
aziz milletimizden maske, mesafe ve temizlik konusuna hiç taviz vermeden
uymalarını rica ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi,
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İYİ Parti Grubu
adına Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın
Başkan.
21.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Avrupa Halter
Şampiyonasında altın madalya kazanan Muhammed Furkan Özbeki, 7
Nisan Dünya Sağlık Gününü, 7 Nisan Kimya Gününü ve Türk polis
teşkilatının 176ncı kuruluş yıl dönümünü
kutladığına ve Karamanın sorunlarına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, AK PARTİ Grubunda 3 kişi var, ben böyle
bağırsam da duyarlar hepsi. Problem yok, açmazsanız da olur
Sayın Başkan.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Başkanım, kaç kişi lazım size?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Muhammed Furkan Özbek,
Rusyanın başkenti Moskovoda düzenlenen Avrupa Halter Şampiyonasında
toplamda 323 kiloluk derecesiyle altın madalya kazandı. Henüz 20
yaşında bu genç, Avrupa Şampiyonu olarak
bayrağımızı göndere çektirdi ve İstiklal
Marşımızı çaldırdı, Muhammed Furkanı
buradan kutluyorum, başarılarının devamını
diliyorum, onu gözlerinden öpüyorum.
Dünya Sağlık
Örgütünün kuruluşu olan 7 Nisan her yıl Dünya Sağlık Günü
olarak farkındalık yaratmak amacıyla kutlanıyor. Bu
kapsamda, gecesini gündüzüne katarak fedakârca çalışan, özellikle
pandemi sürecinde aylarca ailesinden uzak, cefakârca çalışan
sağlık çalışanlarımızın 7 Nisan Dünya
Sağlık Gününü buradan kutluyorum. Salgınla mücadelede en ön
safta yer alan tüm sağlık çalışanlarımıza özlük
hakları ve maddi ek prim desteğinin de bir an önce verilmesini
buradan bir kez daha talep ediyorum.
Sayın Erdoğan AK
PARTİ seçim beyannamesinde 3600 ek gösterge imkânı verileceğini
açıklamasına rağmen konuyla ilgili şu ana kadar en ufak bir
adım atılmadı. Pandemiyle ilgili mücadele ederken Covid-19a
yakalanıp vefat eden tüm sağlık
çalışanlarımız ayrım yapılmaksızın
şehit kabul edilmeli.
Sağlık
çalışanlarımızın maruz kaldığı bir
diğer önemli sorun ise şiddet vakaları. Aile Hekimleri
Derneği verilerine göre her saat başı 1 doktor şiddete
maruz kalıyor. Sağlık çalışanlarının yüzde
73ünün çalıştıkları süre boyunca en az 1 kere olmak üzere
şiddete maruz kaldığı görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu
sorunların tartışılması ve çözülmesi özellikle içinde
bulunduğumuz pandemi sürecinde canı pahasına görev yapan
sağlık çalışanlarının hakkının teslim
edilmesi ve pandemiyle mücadelelerine moral katması açısından
son derece önemlidir.
Kimya mesleğinin temel
unsuru olan kimyagerlerimizin de 7 Nisan Kimya Gününü kutluyorum, tüm kimya
çalışanlarımızı muhabbetle selamlıyorum.
Kimyagerlerimizin akademik sorunları, özlük hakları,
çalışma saatleri, yetersiz istihdam alanları ve mesleklerinin
çeşitli kurum ve kuruluşlarda kariyer meslek grubu olarak
tanınmaması gibi birçok sorunu bulunuyor. Bunları gündeme
getirmeye ve sorunların çözümü noktasında da takipçi olmaya devam
edeceğimizi buradan söylemek istiyorum.
Şimdi, gelelim, hepimiz
için çok önemli olduğunu düşündüğüm ama hepimizin çok
konuştuğu ama asla katkı vermek konusunda iktidarın bir
türlü adım atmadığı Türk polis teşkilatına.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Türk polis teşkilatı, 10 Nisanda 176ncı kuruluş yıl
dönümünü kutlayacak. Onun öncesinde ben yeri gelmişken polislerimizin
bazı sıkıntılarından sizlere bahsetmek istiyorum.
Yaşadığımız salgının yanında işini
canla başla yapanların arasında sağlık
çalışanlarımızla birlikte en çok yorulanların
başında polisler geliyor, bu sokağa çıkma
yasaklarından tutun denetimlere kadar polisler ciddi mesai
harcıyorlar. Bugüne kadar ne yazık ki polislerimizin içinde binin
üzerinde Covid-19 nedeniyle kaybettikleri meslektaşları oldu. Bu
süreç başladığından bu yana ne yazık ki birçok polis
sabah saat sekizden gece bire kadar mesai yapıyor yani on altı, on
yedi saat mesai yapıyor bu arkadaşlar. Özellikle
büyükşehirlerimizde sürekli mesaiye çağrılıyorlar ama buna
rağmen mesai ücreti de almıyorlar, mesai ücretsiz. Bunun ismi
Anayasada yasak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu,
Anayasada da yasak bir eylem. Bunun ismi angarya. Angarya, Türk
Anayasasına göre yasaktır ama polisler mesai ücreti verilmeden
çalıştırılmaya devam ediliyor. Konuştuğumuz
birçok polis kardeşimiz, bizim de İYİ Parti olarak birçok kez
gündeme getirdiğimiz ve getirmeye de devam edeceğimiz 3600 ek
gösterge hakkını artık geçtik, insan gibi çalışmak
istiyoruz. Yani, sekiz saat, on iki saat -neyse- mesai; on altı, on yedi
saat çalışıyoruz. diyorlar.
Bakın, bu fazla
çalışmanın getirdiği sonucu ve hayat
karşısında yorulan, ekonomik şartlar
karşısında çaresiz kalan polisin geldiği noktayı
açıklaması açısından çok önemli bir rakam vereceğim
size: Bu son bir yıl içinde 80 polisimiz intihar ederek yaşamına
son verdi, 80 polis. Bunun nedenleri arasında, biraz evvel
anlattığım nedenlerin dışında, mobbing de
geliyor; ciddi anlamda mobbinge maruz kalıyor polisler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, biraz sabrınızı rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Polislerimiz artık sosyal medyada bile kendilerine yönelik tweetlere,
mesajlara korkudan destek veremeyecek duruma geldiler; zira, herhangi bir
destek verdiklerinde hemen savunmaları alınmaya başlanıyor.
Buradan onların sesini duyurmaya hep devam edeceğiz.
Polis
teşkilatımızın 176ncı kuruluş yıl dönümünü
şimdiden kutluyorum. Şehit olan polislerimize Cenab-ı Allahtan
rahmet diliyorum; gazilerimize sağlıklı, uzun bir ömür niyaz
ediyorum.
Son olarak, Sayın
Başkan, müsaade ederseniz Karamandan söz etmek istiyorum.
BAŞKAN
Estağfurullah, buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
İlçe bazlı bölgesel teşvik 21 Ağustos 2020 tarihli ve 31220
sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Yatırımlarda Devlet
Yardımları Hakkında Kararda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kararla yürürlüğe girdi fakat Karamanın
3üncü bölge yatırım teşvik bölgesinde kalması, aynı
teşvik bölgesi içerisinde bulunan iller ile daha yüksek teşvik
kapsamında bulunan iller kıyaslandığında, teşviki
esas belirleme kriterlerinde yanlışlık olduğu kanaatini
doğurmuş, bu da Karamanı diğer illere nazaran
dezavantajlı konuma sokmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Ayrıca, Ermenek ilçesine ait teşvik bölgesine ilçe listesinde yer
verilmemiştir. Bu teşvik sıralaması 2014 verilerine göre
değerlendirilmiş ancak 2014ten bu yana köprünün altından o kadar
çok su akmış ki bu geçen yedi yılda sosyoekonomik veriler
oldukça farklılık göstermiştir. Diğer iller bu geçen yedi
yılda gelişim sağlamış, Karaman ise bu devlet
yardımlarında 3üncü bölgede kalmış olması sebebiyle
geride kalmıştır. Ayrıca, 2014 yılında
gerçekleşen Ermenek maden kazası ve sonrasında bölgedeki
ocakların kapanmasıyla ilçenin en büyük istihdam ve geçim
kaynağı da ortadan kalkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Bitiyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayınız Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Karamanlıların beklentisi Karamanın teşvik bölgesi
durumunun yeniden değerlendirilmesi ve Ermenek ilçemizin de alt
teşvik bölgesi listesinde yer almasıdır.
Türkiye'de 9 ilde
yapılan elma ihracatı yapmak için gereken analiz Karamanda
yapılmamaktadır. Elma üretiminde 2nci olması ve ülkemizin elma
ihracatının üçte 1inin Karamandan yapıldığı göz
önünde bulundurulduğunda bu analizin Karamanda
yapılmasının ne kadar elzem olduğu bir kere daha
görülecektir. İhracat konusunda Karamanlı elma üreticileri destek
bekliyor.
Bu noktalarda Hükûmeti,
özellikle kendisi Karamanlı olmasına rağmen Mersin Milletvekili
olan Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Lütfi Elvanı,
Karamanın sıkıntılarına kulak vermeye davet ediyoruz.
Sayın Bakan, siz Karamanda doğmuş, büyümüş,
yetişmiş bir bakansınız; seçim bölgeniz Mersin olabilir,
Karamanın sorunlarına lütfen kayıtsız
kalmayınız.
Yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın
Başkan.
22.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü
ile Sağlık Haftasını, Türk polis
teşkilatının 176ncı kuruluş yıl dönümünü ve
Avrupa Halter Şampiyonasında 2 altın madalya kazanan Daniyar
İsmayilovu kutladığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; bugün 7 Nisan Dünya Sağlık Günü ve 7-13
Nisan tarihleri aynı zamanda Sağlık Haftası olarak
kutlanıyor.
Küresel bir
salgının tüm dünyayı etkisi altına aldığı
bir dönemde Her şeyin başı sağlık. sözü daha
anlamlı ve önemli hâle geldi. Türkiye, salgın 11 Mart 2020de dünyada
küresel bir pandemi ilan edilmeden çok önce gerekli tedbirleri almış,
devlet millet el ele salgınla mücadele
başlatılmıştır. Bu kapsamda 10 Ocak 2020de 1nci
Bilim Kurulu, salgınla mücadelenin sosyolojik, psikolojik yönleri
gözetilerek ayrıca 6 Nisan 2020de 2nci Bilim Kurulu oluşturuldu.
Avrupa, yaşlı hastalarına ölüm protokolleri imzalatırken
Türkiye sağlık sisteminin kurumsallaşmış
yapısıyla genç, yaşlı demeden her yaş
aralığındaki vatandaşına sahip çıkmaya devam
etmektedir. Devletimiz salgının olumsuz tesirlerini en aza indirmek
amacıyla yoğun çaba harcamaktadır. Gelinen noktada
aşılama süreci salgınla mücadelede en kritik evreyi
oluşturmaktadır. Dünya genelinde hâlâ Covid-19un tedavisinde
kullanılan aşıya erişim zorluğu yaşayan ülkelerin
varlığı biliniyorken Türkiye'de yapılan aşı
sayısı 17 milyonu bulmuştur, yerli aşı üretimi
konusunda ise ümit verici gelişmeler yaşanmaktadır. Sürece
destek vermek, arkasında durmak hepimizin, bütün
vatandaşlarımızın sorumluluğudur. Salgınla
mücadelede gecesini gündüzüne katarak çalışan fedakâr tüm
sağlık çalışanlarımıza ve kamu görevlilerimize
şükranlarımızı sunuyorum ve başarılar diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu
vesileyle sağlık çalışanlarımızın özlük
haklarının daha da hakkaniyetli bir hâle getirilmesini ve ek maddi
destek verilmesini önemle talep ediyoruz ve Sağlık Haftasını
kutluyoruz.
Sayın Başkan, 10
Nisan 2021 Türk polis teşkilatımızın 176ncı
kuruluş yıl dönümü. Emniyet ve güvenlik mensuplarımız mesai
mefhumu gözetmeden gece gündüz milletimizin huzur ve güvenliği, birlik ve
beraberliği için görevlerini ifa etmektedir. Güvenlik olmadan özgürlük
olmaz. Türk polisi huzurun, güvenliğin, hukukun, özgürlüğün, insan
haklarının teminatıdır. Türk polisi, başta terör ve
bölücülük olmak üzere, suç ve suçluyla yürüttüğü mücadelede tüm dünyaya örnek
olmaktadır. Vatan, millet ve devlet sevgisiyle gece gündüz demeden görev
yapan polislerimiz iftihar kaynağımızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Emniyet mensuplarımızın çalışma
koşullarının, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi
çalışmaları ertelenemez bir mesele olarak hâlâ gündemimizdedir.
Bu düşüncelerle
kuruluş tarihi yaklaşık 2 asır öncesine dayanan polis
teşkilatımızın kuruluş yıl dönümünü kutluyor,
Polis Haftası vesilesiyle tüm polislerimize en içten sevgilerimizi ve
saygılarımızı sunuyoruz. Görevlerini icra ederken ve hain
saldırılar sonucunda şehit olan tüm kahramanlarımıza
Allahtan rahmet, gazi polislerimize sağlıklı bir ömür
diliyorum.
Sayın Başkan, 6
Nisan 2021de millî haltercimiz Daniyar İsmayilov Moskovada düzenlenen
şampiyonada toplamda 341 kiloluk derecesiyle Avrupa Şampiyonu
olmuş ve 2 altın madalya kazanmıştır. Millî sporcumuzu
tebrik ediyor, ülkemize bu gururu yaşattığı için
teşekkür ediyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Türkkan.
23.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Konya 3. Ana Jet Üs
Komutanlığında eğitim uçuşu sırasında
düşen Türk Yıldızları uçağının pilotunun
sağ salim kurtulmasını niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Biraz evvel son dakika öğrendiğimiz bir şeyi paylaşmak
istiyorum.
Konya 3. Ana Jet Üs
Komutanlığında konuşlanan Hava Kuvvetlerinin akrobasi ekibi
Türk Yıldızlarındaki NF-5 uçağı eğitim
esnasında düşmüş. Arama kurtarma ekipleri pilotu kurtarmak için
çalışmalara devam ediyormuş. Buradan pilotumuzun sağ salim,
herhangi bir sıkıntıya düçar olmadan kurtulmasını
niyaz ediyorum, dua ediyorum. Ana Jet Üs Komutanlığında görev
alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev alan bütün personele, askerlerimize
buradan geçmiş olsun diyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, Divan olarak, Konya 3. Ana Jet Üs
Komutanlığında eğitim uçuşu sırasında
düşen Türk Yıldızları uçağının pilotuyla
ilgili sevindirici haberi beklediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Divan
olarak Sayın Türkkanın izah buyurduğu hassas konuya gönülden
katıldığımızı ifade ediyor ve kayıp
pilotumuzla ilgili de sevindirici haberi hep birlikte bekliyoruz efendim.
Şimdi Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sağlık
Haftasına, kısa çalışma ödeneğinin gündeme
alınması gerektiğine, kod 29la işten
çıkarılanların sorumluluğunun iktidarda olduğuna,
Fatsada maden şirketinin yasa dışı uygulamalarına
iktidarın göz yumduğuna ve Fatsa halkının mücadelesine
dayanışma göstermemiz gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, evet,
Dünya Sağlık Haftasını kutluyoruz ama bütün dünyada çok
ciddi bir salgınla karşı karşıyayız maalesef. Bu
salgının Türkiyedeki yansımalarına Dünya Sağlık
Haftasında değinmek istiyorum kısaca.
Ne yazık ki burada, bir
yıldan fazladır, bu pandeminin ortaya çıkmasından bugüne
kadar Mecliste defalarca bunu konuştuk fakat iktidar partilerine bunu
anlatamadık. Yanlış politikalarla, sağlık krizini
yönetememekle ve bu salgının yayılmasını
engelleyememekle büyük bir kontrolden çıkmaya yol açıldı ve
bugün bütün Türkiye haritası -hani kırmızı iller en vahim
iller diye konuşuluyordu- kıpkırmızı kesildi. Bundan
-çok fazla değil- bir ay öncesine kadar vaka sayıları 7 bin civarındaydı,
6 Nisan itibarıyla vaka sayısı 49 bini geçti, 50 bine
dayandı yani bir ayda 7 katına çıktı vaka
sayıları ve ölüm oranları da her geçen gün artıyor ve bu da
son derece vahim bir tabloyu önümüze koyuyor.
Dünyada dünden bugüne
tanık olunan her 100 hastadan 8i Türkiyede, böyle bir duruma geldi
Türkiye şimdi ve 28 Şubattan bu yana toplam vaka sayısı da
2,7 milyondan 3,5 milyona tırmanmış yani son 5 haftada 800 bine
yakın yeni vaka eklenmiş vaziyette. Bu korkunç bir dalga, gerçekten
çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız ve Bu mesele
sadece iktidarın meselesi değil, hepimizin meselesidir. dedik ama bu
iktidara bir türlü laf anlatamadık. Bu artışın nedeni
iktidarın pandemi yönetimindeki yanlış
politikalarıdır, çok açık. İktidar kendi siyasi önceliklerine
göre, keyfî biçimde kısıtlamalar getirdi, bu
kısıtlamaları istediği zaman kaldırdı ve
yanlış yaptı, yanlış yaptığını da
söyledik burada defalarca; gerekli tedbirleri zamanında almayıp
toplumun salgınla ve güvencesizlikle, sosyal güvencesizlikle
karşı karşıya kalmasına yol açtı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Şimdi, Dünya Sağlık Haftasını
konuşuyoruz. En az 200 bin sağlık çalışanı
Türkiyede hastalandı, coronayla karşı karşıya
kaldı ve 395in üzerinde sağlık çalışanı
yaşamını yitirdi; corona kaynaklı yaşamını
yitiren en fazla sağlık çalışanı, maalesef, Türkiyede
oldu. Şimdi, bunun karşısında, biz burada yine haftalarca
tartıştık; toplumun ve sağlık emekçilerinin coranavirüs
meslek hastalığı ilan edilsin, kabul edilsin taleplerine Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı dedi ki: Evde hastalananlar
var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim. Yani böyle bir
cevap vermeye cüret eden bir Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanıyla karşı karşıya kaldık.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Aslında bu laf iktidarın toplum
sağlığına, halk sağlığına
bakışını da özetleyen bir şeydi. Peki, bütün bunlar
olurken sosyal güvencesizliği hep konuştuk, kapanma günlerinde
Kapatıyorsunuz insanları, evet, kapanma gerekiyor ama sosyal güvence
sağlanmadan olmaz. dedik ve bunun olmadığı ortaya
çıktı. Yani bakın, bütün esnafın, çiftçinin, işçinin,
emekçinin, emeklinin en büyük derdi o sosyal güvencesizlikti.
Bakın, iktidar, Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı diyor ki: Milyarlarca
liralık maddi destek sağladık. Neymiş bu milyarlarca
liralık maddi destek? 55 milyar lira destek verdik. deniyor. Ya,
kısa çalışma ödeneği açısından
baktığımızda 28 milyar ödendi bugüne kadar, o da 31 Mart
tarihi itibarıyla sona erdirildi yanlış bir şekilde, tam
tersine artırılması, asgari ücrete çıkarılması ve
uzatılması gerekirken iptal edildi. Bu 28 milyar Türk lirası, bu
55 milyarın arasından da zaten İşsizlik Fonundan
kullandırıldı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Yani işçinin, emekçinin hakkı olan
İşsizlik Fonundan kullandırıldı, hazineden
değil. Sosyal Koruma Kalkanı Desteği adı altında
verildiği iddia edilen bu 55 milyar liranın 45 milyar lirası
toplamda İşsizlik Fonundan harcandı. Yani yurttaşın
parasıyla yurttaşa propaganda yapıyor bu iktidar.
Şimdi, tekrar dile
getiriyoruz, bakın, diyoruz ki: 50 bine yaklaştı vaka sayısı,
50 bin, belki bugün 50 bini bile geçmiştir. Şimdi, derhâl kısa
çalışma ödeneği tekrar gündeme alınmalıdır ve
asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır, günlük 45 liraya
endekslenmiş olan ücretsiz izin destekleri asgari ücret düzeyine
çıkarılmalı ve uzatılmalıdır mutlaka ve sosyal
güvence sağlanarak 50 binin üzerine çıkmış olan vaka
sayısını aşağı düşürebilmenin
adımları atılmalıdır; buna uygun, sosyal güvence
sağlanarak bir kapanma gerçekleştirilmelidir.
Şimdi, bir de son bir
şey söylemek istiyorum bu konuda: Gerçekten büyük bir
ahlaksızlıkla da karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Nedir bu ahlaksızlık? diyeceksiniz. Ya,
şimdi, CİMER'e sordu Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu:
2020 yılında kod 29a bağlı olarak işten
çıkarılan insan sayısı nedir? diye. Nasıl bir rakam
karşımıza çıktı biliyor musunuz? 176.662 kişi
2020 yılında kod 29 nedeniyle işten
çıkarılmış. Ya, böyle bir ahlaksızlık olabilir
mi? Geniş tanımlı işsizliğin 10 milyonu
aştığı bir yerde ve geniş tanımlı genç
işsizliğinin yüzde 40ın üzerine çıktığı,
kadın işsizliğinin yüzde 40a yaklaştığı bir
dönemde kod 29dan insanları işten atan bir ahlaksızlıkla
karşı karşıyayız. İşverenlere sesleniyoruz:
Buna son verin, kod 29dan insanları işten çıkarmaktan vazgeçin.
Kod 29dan işten çıkardığınız insanları bu
pandemi döneminde felakete sürüklüyorsunuz, bunun vicdan azabını
mutlaka yaşayacaksınız, vazgeçin bu hukuksuzluktan ve
adaletsizlikten.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ve iktidara da diyoruz ki: Bu konuda denetim yapın,
denetim. 2020 yılında 176 bin kişiyi kod 29dan işten
çıkarmışlar, pandemi döneminde. Denetim yapın ve bu ahlaksızlığı
sürdürenlerin üstüne gidin çünkü bunun sorumluluğu sizdedir esas
itibarıyla.
Son bir konuya değinmek
istiyorum Sayın Başkan, izin verirseniz; Fatsa üzerine birkaç
şey söylemek istiyorum. Şimdi, Fatsa, biliyorsunuz, 30 bin ton
civarında ürettiği fındıkla dünya üretiminin yüzde 5ine
sahiptir, aynı zamanda, bu yörede üretilen kestane balıyla, sebze ve
meyvesiyle, hayvancılıkla bölgede refah ve istihdamı
sağlayan bir güzel kentimizdir. Fakat Fatsada büyük bir doğa katliam
yaşanıyor uzun zamandır ve bu kentin toprağı, suyu,
fındığı zehirleniyor, ormanları talan ediliyor ve
Fatsalılar, sekiz yıldır siyanürle toprağı ve
etrafı zehirleyen şirketin bu işi sona erdirmesini istiyorlar.
Sekiz yıl süren bu çalışma iki yıl önce bitti çünkü
çalışma süresi bittiği için bitti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı).
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ama 2018 yılına kadar bu şirketin tahrip
ettiği doğayı rehabilite ederek madeni
kapatacağını taahhüt eden şirket, faaliyetlerine devam etti
-halkın ve çevre örgütlerinin çok büyük tepkisi var- ve çalışma
alanını 2 katına çıkardı ve çevrede ağaç
katliamı gerçekleştirdi. Şimdi, Fatsa halkı,
yıllardır maden alanının çevresinde, güvenlik güçlerinin
tüm engellemelerine rağmen tepkisini sürdürüyor. Yüz yetmiş gündür
meydanlarda kitleler hâlinde kitap okuyarak sessiz bir protesto
gerçekleştiriyorlar, pandemi koşullarında üstelik ama
iktidarın gözleri kör, kulakları sağır ve bununla da
kalınmıyor, maden şirketinin bütün yasa dışı ve
barbarca uygulamalarına da bu iktidar göz yumuyor esas itibarıyla.
Bakanlıktan özel geçici izinler çıkarılıyor, yasaları
ve kolluk kuvvetleri mağdurların önüne dikiliyor. Fatsa
halkının bu mücadelesine ses vermemiz gerekiyor, dayanışma
göstermemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) İktidarın Fatsayı bitirme hamleleri
karşısında da Fatsa halkıyla el ele, kol kola
davranılması gerekiyor. Gerçekten, bir İngiliz şirketine bu
kadar büyük ayrıcalıkları sağlayan iktidar neden Fatsa
halkının yükselttiği bu çığlığa ses vermez,
bunun da cevabını merak ediyoruz doğrusu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel
Buyurunuz Sayın Özel.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Konya 3. Ana Jet Üs
Komutanlığında eğitim uçuşu sırasında
düşen Türk Yıldızları uçağında şehit olan
pilota Allahtan rahmet ve Türk Hava Kuvvetlerine başsağlığı
dilediğine, Avrupa Halter Şampiyonasında altın madalya
kazanan Muhammed Furkan Özbeki kutladığına, Soma Uyar
Madencilikte çalışan madencilerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Gününe, 7 Nisan Dünya
Sağlık Gününü kutladığına ve Bilim Kurulunun üstünden
siyasetin elinin çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kötü bir haber aldık
tabii; Konyada 3. Ana Jet Üssünden havalanan Türk Yıldızlarına
ait gösteri uçağımızın düştüğünü ve pilot için
arama kurtarma çalışmalarının yürütüldüğünü öğrendik.
Ümit ederiz, sağlıkla kurtulur, kurtulmuştur.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Haberi geldi, vefat etmiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle
mi?
Şimdi de üzülerek
öğrendik ki pilotumuzu kaybetmişiz, şehit olmuş; Allahtan
rahmet diliyorum ve hem bütün Hava Kuvvetlerine hem tüm milletimize
başsağlığı diliyorum. En son 19 Mayıs 2019 günü
Atatürkün Samsuna çıkışının 100üncü yıl
dönümünde İlkadım Belediyesi sınırları içinde izlemiştik
gösteri uçuşlarını. Gerçekten, dünya çapında hepimizin
gururu olan ve hem çok başarılı hem de yaptıkları çok
anlamlı görev olan Türk Yıldızlarının bir kez daha
başı sağ olsun; üzüntülerimizi ifade ediyoruz.
Halter şampiyonumuz
Muhammed Furkanı tebrik ediyoruz, kendisiyle gurur duyduk. Her alanda,
sporcularımızdan benzer başarıların gelmesini ümit
ediyoruz.
Sayın
Başkanım, Soma Uyar Madencilikle ilgili bir uyarıyı bir kez
daha hatırlatmam lazım. Soma faciasından sonra dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğanı ziyaret eden madencilere
10 söz verilmiş ve imza altına alınmıştı.
Bunlardan 10uncusu Uyar Madencilikteki mağduriyetin ortadan
kaldırılacağıydı. Şirketin sahibi
mallarını başka yere kaçırmış, Ermenekte maden
işletiyor, başka yerlerde işleri var, devletten ihale
alıyor, para alıyor ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
700-800 arası arkadaşımızın kazanılmış
haklarını ödemiyor, kıdem tazminatlarını vermiyor,
ihbar tazminatlarını vermiyor ve uzuvlarını kaybeden, gözleri
görmeyen arkadaşlarımız var, onların tazminatlarını
vermiyor. Yıllardır uğraşıyoruz bu işle, en son
Sayın Özlem Zengin bu konuda gayret göstermişti, randevu
vermişti ve ilerleme sağlıyorduk. İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu da Manisaya yaptığı bir ziyarette bu
arkadaşlara söz vermişti ve 15 Ocağa kadar bu sorun çözülmezse
kendi yöntemlerimle çözeceğim. demişti. O yöntemleri bilmiyoruz ama
verilen devlet sözü ortada duruyor. Devletin başının sözü var,
İçişleri Bakanının sözü var. Özlem Hanım her ne kadar
görevi devrettiyse de yerine gelen arkadaşlarımızın bu
devamlılık esasına ilişkin olarak bu sözü tutmaları
gerekiyor. Uyar Madencilik Ankarada, bu konuda katkı sağlamamız
gerekiyor arkadaşlarımıza.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 7-8
Nisan Dünya Romanlar Günü. Dün çok özel konuklarımız vardı;
bütün dezavantajlı durumlarına rağmen Romanyadaki bir
vakfın bursuyla desteklenerek Türkiyede ve yurt dışında
iyi eğitim almış 40 Roman gençle bir aradaydım. Onlar
Romanlarla ilgili verilen sözlerin tutulmadığını,
geçmişte bu konudaki açıklanan eylem planlarının,
yaklaşımların sonuca ulaşmadığını,
dağın fare doğurduğunu söylüyorlar. Bu konuyu tüm gruplara,
tüm siyasi partilere, Roman hakları, nefret suçuyla, nefret söylemiyle
mücadele ve dezavantajlı gruplara karşı alınması
gereken sosyal tedbirler noktasında hatırlatıyoruz.
Sayın Başkan, Dünya
Sağlık Günü 1950den beri kutlanır ve bir farkındalık
günüdür sonuçta ve herhâlde en çok üzerinde konuşulması gereken
yıl da bu senedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir
pandeminin içindeyiz. Bu noktada, öncelikle, canla başla çalışan
bütün sağlık emekçilerine saygılarımızı,
sevgilerimizi sunuyoruz. Onların meslek örgütleriyle ve örgütlü oldukları
sendikalarla dayanışma duygularımızı ifade ediyoruz.
Hakkınız ödenmez. deyip sağlık
çalışanlarının haklarını ödemeyenleri görevlerini
yapmaya davet ediyoruz. Ve geldiğimiz noktada, sağlık konusunda
Türkiye'deki herkesin kulak kabarttığı Bilim Kurulunun
Ki
Sağlık Bakanı dün söylemiş: Bilim Kurulunu siyasetin içine
taşımayalım. diye -herhâlde beni uyarmamıştır-
tahmin ediyorum başka bir yere uyarı yapıyor çünkü Bilim
Kurulunun başına bir partili bakan atamamak lazımdır. Bilim
Kurulunun -ilk günden beri söylüyoruz- kendi içinden bir sözcüsünün olması
lazımdır. Samimi, bilimsel önerilerinin söylenmesi, yerel ve genel
yönetim tarafından uygulanması lazımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Türkiye'nin Sağlık Bakanının Bilim Kurulu ile
şahsıbilir kurulu arasında sıkışmaması
lazımdır. Örneğin, geçen sene günde 4 bin vaka varken Bilim
Kurulu Cumhuriyet Halk Partisine, önce Kongre yapma. deyip erteleyip sonra 4
bin vaka varken sosyal mesafeyi hem de 2 katına çıkarıp
Seyircisiz kongre yap. diyorsa ve bu sene bir siyasi parti, Adalet ve
Kalkınma Partisi, 4 bin değil, vaka tam 40 bin olduğu gün
seyircili kongre yapıyorsa Bilim Kurulunun verdiği öneriler
değil, şahsıbilir kurulunun aldığı kararlar
uygulanıyor demektir. Kongre yaptığınız Karadeniz
kırmızıya boyanıyorsa on beş gün sonra, sonra siz
bütün Türkiye'den vakaları toplayıp kalp gibi 81 ile pompalayacak 3
büyük kongreyi seyircili yapıyorsanız ve şu anda bütün Türkiye
kıpkırmızı olduysa burada sorumlusunuz demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Dünya
Sağlık Gününde öneriyoruz. Bilim Kuruluna artık kendi içinden
bir sözcü seçilsin ve o sözcü Bilim Kurulunun kararlarını açıklasın.
Bilim Kurulu, meslek örgütleri, Türk Tabipleri Birliği, Türk
Eczacıları Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği,
Veteriner Hekimler Derneği ve Türk Hemşireler Derneği
tarafından takviye edilsin. Bilim Kurulunun talep ettiği bütün
imkânlar kendilerine verilsin, yapacakları, sağlığa dair
sağlıklı değerlendirmeler parti çıkarı, siyaset
düşünülmeden uygulansın; aksi hâlde, dün 211 kişi vefat etti ama
tarihin en yüksek vaka sayılarındayız -50 bine geldi- on dört
gün sonra 300ün üzerinde kişiyi kaybedeceğimiz çok açık ve
buradan bir kez daha hatırlatıyoruz: Bu işin şakası
yok. Biz Soma faciasının travmasını yıllarca
atlatamadık; bu ülkede her siyasi görüşten anneler, babalar, 81
ilden, ekran başından haftalarca ağladı. Her gün bir Soma
faciası yaşanıyor memlekette, bu ölenlerin de anaları,
babaları, çocukları var ve burada alınması gereken
tedbirler belli ancak şu anda çok kötü bir noktadayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son
sözlerim Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Geçen
sene Sağlık Bakanının söylediği sözlere nasıl
olumlu katkılar sağlıyorduk, nasıl teşvik ediyorduk.
Biz Sağlık Bakanına 40 öneriyi kapalı zarfta verip üç hafta
hiç dile getirmiyorduk uygulanmasına siyaset karışmasın
diye ama bugün gelinen noktada vaka olmuş 50 bin ve geçen seneki
duyarlılığın onda 1i yok, ölümler artıyor ve üç dört
gün sonra en yüksek ölüm rakamlarına geleceğiz ve
çıkış trendindeyiz. Korkarız, günde 300-400-500 kişiyi
kaybettiğimiz günler gelir. Bunu istemiyoruz. Bu konuda, Allah
aşkına, Bilim Kurulunun üstünden siyasetin eli çekilmelidir.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş
Buyurunuz Sayın
Başkan.
26.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, 7 Nisan Dünya
Sağlık Günü ile 8 Nisan Dünya Romanlar Gününü
kutladığına, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığında
eğitim uçuşu sırasında düşen Türk
Yıldızları uçağında şehit olan pilota Allahtan
rahmet dilediğine, Polis Haftasına, Hazine ve Maliye Bakanı
Lütfi Elvana başarılar dilediğine, mayıs ayı
içerisinde yerli aşının seri üretime geçeceğine, Avrupa
Halter Şampiyonasında altın madalya kazanan Muhammed Furkan
Özbeki kutladığına ve Soma Uyar Madencilikle ilgili konunun
çözülmesi için Cumhurbaşkanının talimat verdiğine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, 7 Nisan Dünya
Sağlık Gününü kutluyorum. Sağlık konusunda
çalışan, hayatlarını hiçe sayarak insanlarımıza
sağlık götürmeye çalışan, sağlıklı yaşamasına
imkân sağlamak için gayret gösteren tüm sağlık
teşkilatı çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah
kolaylık versin, zor bir dönemde, pandemi sürecinde, olağanüstü zor
şartlarda, ağır şartlarda bizi sağlıklı
tutabilmek için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar.
Bugün gündem
dışı konuşma yapan İzmir Milletvekilimiz Sayın
Beklenin de ifade ettiği gibi 8 Nisan Dünya Romanlar Günü, Romanlar
Günüm. Roman kardeşlerimizin de Romanlar Gününü tebrik ediyorum. Hem dün
Cumhuriyet Halk Partisinden bir milletvekili arkadaşımız hem de
bugün AK PARTİden bir milletvekili arkadaşımız Romanlarla
ilgili konuyu gündeme getirdiler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konudaki
hassasiyetinin biraz daha etkili olması için güzel söylemde bulundular;
kendilerini tebrik ediyorum.
Biraz önce duyduğumuz,
Konyada bir gösteri uçuşu sırasında kaza yapan uçaktaki
pilotumuz maalesef Hakkın rahmetine kavuşmuş, Allahtan rahmet
diliyorum. Türk milletine ve ailesine başsağlığı
temenni ediyorum.
10 Nisan Polis Haftası.
Polis teşkilatımızın, Emniyet
teşkilatımızın tüm çalışanlarına, zor
çalışma ortamında bu süreci, görevi yerine getirenlere de
başarılar diliyorum.
Biraz önce Sayın Grup
Başkan Vekilimiz Lütfi Elvan Beyle ilgili bir konuyu dile getirdi
Karaman doğumlu, Mersin Milletvekili, hem Karamana hizmet etmeniz
diye. Biz Lütfi Beyle uzun zaman birlikte çalıştık.
Başbakan Yardımcılığı, Kalkınma
Bakanlığı, şimdi de Hazine ve Maliye
Bakanlığı görevini üstleniyor, bir dönem de Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanlığı yaptı. Çok yakın mesaim olan
bir arkadaşım. Sayın Lütfi Elvan sadece Karamana değil,
Türkiye Cumhuriyetinin bütün illerine hizmet ediyor. Hem Karaman hem Mersin hem
de Türkiye Sayın Bakanımızın başarılı
çalışmalarından ve hizmetlerinden dolayı gurur
duymaktadır. Buradan, faaliyetleri dolayısıyla Hazine ve Maliye
Bakanımız Sayın Lütfi Elvana başarılar diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Aşıyla ilgili, biraz önce Değerli Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Erkan Akçay, Türkiye'deki aşılama konusunu
gündeme getirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın
öncülüğünde özellikle de Kayseri Erciyes Üniversitesinin
yaptığı Covid-19 aşısıyla ilgili önemli ilerlemeler
kaydedilmiştir. Faz 3 uygulaması da devreye girdi diye tahmin ediyorum,
inşallah mayıs ayı içerisinde yerli aşı seri üretime
geçecektir diye ümit ediyorum.
Bugün, Muhammed Furkan
kardeşimiz halter şampiyonu oldu, toplamda altın madalya
aldı, silkmede bronz madalya aldı; kendisini tebrik ediyorum. Cep
Herkülü Naim Süleymanoğlunu da buradan rahmetle yâd ederken onun bize
kazandırdığı gururu Muhammed Furkan kardeşimiz de
hayata geçirmiştir, bu da bizim için bir övünç, gurur
kaynağıdır.
Değerli Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Özgür Özel biraz önce Soma Madeniyle ilgili konuyu,
madencilikteki işçilerle ilgili konuyu gündeme getirdi, kendisine
teşekkür ediyorum. Önceki Grup Başkan Vekilimiz ve şu andaki
Genel Başkan Yardımcımız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri)
Özlem Zengin Hanımefendi bu konuda hassasiyetle duruyor.
Bugün de Özlem Zengin Hanımefendi, Enerji Bakanımızla birlikte
Sayın Cumhurbaşkanımıza konuyu arz edip olayın bir an
önce çözülmesiyle ilgili gayretlerini, talimatlarını verdiklerini
ifade ettiler.
Sayın Grup Başkan
Vekilimiz hatırlarlar, geçen yıl şu anda Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkan Yardımcısı olan Sayın Ahmet Akın
Bey, Vehbi Bakırlıoğlu Bey, Manisa Milletvekilimiz ve bizim
Enerji Bakanımızla yaptığımız girişimler
sonucunda bir hukuki sürecin aşılması için gayret
göstermiştik ve o olmuştu.
Şu anda
aldığımız en son bilgiye göre, bugün, TÜRK-İŞ
Genel Başkanı Sayın Ergün Atalayla görüştük, Sayın
Başkan bir heyet gönderecekti ama bir özel durumdan dolayı bugün
görüşme imkânı bulamadım. Onlar da 20 milyon TLlik bir
kısmın ödemeye takıldığını, bununla ilgili
çalışmalara devam edildiğini ve az önce de Sayın
Cumhurbaşkanımızın Enerji Bakanımıza ve
ilgililere, Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin
Hanımefendinin girişimleri sonucunda, böyle bir faaliyete
geçildiği konusunu da ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Dün kaldığımız yerden bugün yasa
çalışmalarına devam edeceğiz.
Genel Kurulda bulunan tüm
değerli milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür
ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, güvenlik korucularının
karşılaştıkları sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
7/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
7/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup
Başkan Vekili Lütfü Türkkan tarafından güvenlik
korucularının karşılaştıkları
sorunların tespit edilerek alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 22/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 7/4/2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu, öncelikle, saygıyla
selamlıyorum.
Konumuz güvenlik
korucuları ve gönüllü güvenlik korucuları.
Konuya geçmeden ben de Polis
Haftasını ve 10 Nisan Polis Gününü yürekten kutluyorum.
Değerli arkadaşlar,
güvenlik korucuları 442 sayılı Köy Kanununun 74üncü maddesi
uyarınca 1987 yılında sıkıyönetimden OHAL yönetimine
geçiş sürecinde ortaya çıkan bir özel güvenlik grubudur. Bu grup
faydalı mıdır? Elbette çok faydalıdır. Özellikle
PKKyla mücadelede Doğu Anadoluda, Güney Doğu Anadoluda ve hatta
sınırlarımız dışında Türk ordusu ve emniyet
güçlerimizle birlikte dişe diş mücadele etmiştir. Maalesef
azımsanmayacak sayıda şehit verdiği bilinmektedir. 2 bini
aşkın şehit, 3 bin civarında gazisi olan
korucularımıza devletin şefkatle sarılması,
kucaklaması gerekir. Korucularımızın AKPnin iktidara
geldiği 2002 yılında 90 bin kişiye
ulaştığını biliyoruz. Ne var ki güvenlik
korucularına soğuk bakan AKP iktidarları, bu sebeple, devlette
devamlılığa büyük zararlar vermiştir, sayıları
bir ara 50 binin altına kadar inmiştir.
Değerli milletvekilleri,
AKP iktidarlarının PKKyla müzakere ettiği dönem, Türk tarihine
kara bir leke olarak geçecektir. Hatırlayalım: PKK/KCKnın 12
şehirde öz yönetim ilanı ve işgali, Habur rezaleti ve çadır
mahkemeler, akil adamlar ve böylece mahkemeler, asayiş timleri, maliye
gibi sözde kurumlar kurulmasına ses çıkarılmaması,
peşmergenin Kobaniye geçişine izin verilmesi, Türk
Bayrağının askerî kışlada terörist tarafından
gönderden indirilmesine göz yumulması, güvenlik güçlerinin
operasyonlarına göz yumulması ve nihayet Dolmabahçe mutabakatı.
Bunları niye
sayıyorum? AKPnin millî devletimize hasmane tutumundan en büyük bedeli
ödeyenlerden bir grup da güvenlik korucularıdır. Elektrik
direğine asılanlar, eşi ve çocuklarıyla birlikte
katledilenler, evinin bahçesinde otururken katillerce alnından vurularak
şehit edilenler, ateşe atılarak yakılanlar, çocukları
dağa zorla kaçırılanlar, hep yaşanan acı gerçeklerdir.
İşte bunun müsebbibi, ferî faili AKPdir. AKPnin PKK ve FETÖlü
yılları milletimize pahalıya mal olmuştur. Elbette güvenlik
korucuları da büyük acılar yaşamıştır.
Değerli arkadaşlar,
o dönemde köy korucularından birçoğu bana da geliyordu, şunu
diyorlardı: Devlet bizi düşman görüyor. Hâlbuki biz devletimiz için
elimize silah aldık ve savaştık. Şimdi PKK bölgede hâkim
oluyor fakat devlet de PKKyla kol kola. Burada aslında bahsi geçen
devlet bizatihi AKP devletidir. Bu tutum, terörle mücadelede bize çok büyük
zararlar vermiştir. Aşiretler bir bir devletin yanından
uzaklaşarak en hafifiyle ortada durmayı tercih etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
İYİ Parti olarak güvenlik korucularımızın gazi
olanlarına Devlet Övünç Madalyası verilmesi, Köy Kanunu
dışında mahsus bir kanun çıkarılarak statülerinin
belirlenmesi, asgari memur maaşı verilmesi, 4/A
sigortalılıktan 4/C sigortalılığa geçirilmesi, böylece
tazminat ve kıdem tazminatına hak kazandırılması,
önceki güvenlik korucularının hizmetleri
karşılığında geriye dönük sigortalarının
yatırılması, güvenlik korucularına daimî kadro verilmesi,
aktif görev ve operasyonlarda ilave ikramiye verilmesi, istihkaklarının
da kesintiye uğramamasını, bunları biz özellikle talep
ediyoruz.
Ancak son yıllarda
Korucular Daire Başkanlığı kurulması, 27 bin yeni
güvenlik korucusu alınması, gönüllü güvenlik korucularıyla
birlikte 75 bine varan sayının yükselmiş olması sevindiricidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, sağlanan başkaca bir
şey yok. Ne diyorlar? Telefon dağıtılmış, harç
muafiyeti, giyim standardıymış, harcırahmış;
bunlar güvenlik korucularının temel sorunları değil, temel
sorunlarını yukarıda 8 maddede arz ettim.
Değerli arkadaşlar,
güvenlik korucularından şehit olan, ebediyete intikal edenlere
Allahtan rahmet niyaz ediyorum, saldırıya maruz kalarak
yakınlarından kaybettiklerine de rahmet diliyorum. Tüm terör
şehitlerimiz bizim onurumuzdur. Biz bu devlete hizmet edenlerin emeklerini
asla unutmayız. Dolayısıyla grup önerimizin gereğini yüce
heyetinize arz eder, kabulünü dilerim.
Saygılarımla
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan.
Buyurunuz Sayın
Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İYİ Parti Grubunun
köy korucularının sorunları hakkında vermiş
olduğu Meclis araştırma önergesiyle ilgili grup önerisi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Öncelikle, şunu ifade
etmek istiyorum: Evet, İYİ Parti Grubu ayrıntılı bir
şekilde konuyu irdelemiş, bizler de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak bu sorunların çözümü babında Mecliste bir araştırma
önergesi hazırlanması ve bir Komisyon kurulması konusunda
hemfikiriz, onu ifade etmek istiyorum.
Özellikle, şunu ifade
edeyim değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz bu hafta önemli bir
hafta, 10 Nisan, Türk polis teşkilatının 176ncı
kuruluş yıldönümü. Bu anlamda ben Türk polis
teşkilatını bir kere daha kutluyorum. Geçmişte görev yapan,
terörle mücadelede şehit olanlara Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize
uzun ömürler diliyorum. Bir kere daha Türk polis teşkilatının bu
özel gününü kutluyorum.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle, polis teşkilatından söz edip de
3600 ek göstergeden söz etmemek olmaz. Her seçim dönemi yaklaşıldığı
zaman polis teşkilatına bu şekilde bir umut verip daha sonra da
3600 konusunda düzenleme yapmayanları da milletimize şikâyet ediyorum
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu konuda güvenlik korucularının, polis veya
diğer kolluğun özlük hakları ve maaşla alakalı
iyileştirmeler konusunda bir talebini hatırlamak için onların
şehit olmasına gerek yok. Al bayraklı tabutlar önünde bu
konuşmaları yapmamıza gerek yok değerli arkadaşlarım.
Onların sağ olduğu dönemlerde de içlerinde bulundukları
mağduriyetlerin bir an evvel giderilmesi için Parlamento olarak, Hükûmet
olarak hepimizin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemiz
gerekiyor.
Bu anlamda özellikle köy
korucuları da biliyorsunuz terörle mücadelede, özellikle PKKyla
güneydoğuda yapmış oldukları mücadelelerde çok önemli
görevler üstleniyorlar ama ne yazık ki özellikle yıllardır talep
ettikleri maaş ve özlük hakları konusunda herhangi bir
iyileştirme olmuyor. Kendileri bu konuda çok ciddi platformlar kurdular;
sosyal medyada sorunlarını dile getirdiler, geçen hafta içerisinde
Grup Başkan Vekillerini, Parlamentodaki siyasi partileri ziyaret ettiler.
Daha öncesinde de sorunlarını ayrıntılı bir
şekilde dile getirdiler. Bunlardan birkaç tanesini burada da onların
talepleri doğrultusunda dile getirmek istiyorum. Onlar bir kere özellikle
-kıymetli milletvekilimiz de ifade etti- sadece Köy Kanununun ilgili
maddesinin ötesinde, köy koruculuğuyla ilgili bir temel yasayla, bir özel
kanunla bunun düzenlenmesini istiyorlar. Bir başka kanuna atıf yaparak
kendilerinin özlük hakları veya maaş iyileştirmeleriyle
alakalı bir düzenlemeyi talep etmiyorlar değerli
arkadaşlarım. Bunun haricinde, maaşla alakalı -özellikle
asgari ücretin çok çok üzerinde- özellikle tazminatlarla alakalı,
maaşa endeksli SGK primlerinde, kısa vadeli sigorta kolundan
yararlanmada, terör tazminatlarından yararlanma konusunda, emeklilikle
toplu tazminatta ciddi iyileştirmeler istiyorlar. Emeklilik
yaşının özellikle 50 yaşa indirilmesi konusunda ciddi
talepleri var. Bu konuda ayrıntılı olarak Sağlık
Yönetmeliğiyle alakalı, orduevlerine girişle alakalı,
silah taşımayla alakalı, yurt dışı
görevlendirmelerinde harcırahlarla alakalı ciddi talepleri var. Bunları
üç dakika içerisinde dile getirmem mümkün değil ama bir kere daha ifade
ediyorum: Bu konuda Parlamentoda diğer her siyasi parti grubunu
ayrıntılı bir şekilde ziyaret ettiler. Kendi üzerimize
düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Devamla) Biraz önce de ifade ettiğim gibi, terörle mücadelede çok
önemli görev üstlenen bu büyük topluluğa, özellikle maaşlarında
ve özlük haklarında iyileştirmeler yaparak, içinde bulundukları mağduriyetleri
gidererek, gelecek kaygısı taşımayacakları ve
görevleri bittikten sonra da devletin onları unutmayacakları ve
bugüne kadar yapmış oldukları bu onurlu hizmetin
karşılığını verecek olan bir
karşılığı Parlamentonun, Hükûmetin vermesi
gerektiği kanısındayım.
Bu vesileyle, İYİ
Parti Grubunun bu konuda vermiş olduğu önergeyi desteklediğimizi
bir kere daha ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın
Muhammed Fatih Toprak konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Toprak.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Konyada Hava Kuvvetlerimize ait akrobasi timi
Türk Yıldızları gösteri uçağının
düştüğünü öğrenmiş bulunmaktayız. Şehit
pilotumuza Allahtan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerimize, Millî Savunma
Bakanlığımıza başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
İYİ Partinin
güvenlik korucularımızla ilgili vermiş olduğu önerge
hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ hükûmetleri olarak 2002den bu yana ve bundan önce de Türkiye
Cumhuriyetindeki diğer Hükûmetlerle terörle amansız mücadelemiz
devam etmektedir. Terör sorunu hepimizin sorunudur. Teröre karşı
mücadele hepimizin sorumluluğudur. Az önce İYİ Parti
Milletvekilimizin konuşması maalesef teröristleri sevindirecek bir
konuşmaydı ve şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak bir
konuşmaydı.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) - Nereden çıkardın? Anlayışın kıt
herhâlde.
MUHAMMED FATİH TOPRAK
(Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak tüm teröristlere karşı
mücadelemiz tüm güvenlik güçlerimizle, tüm halkımızla, milletimizle
beraber devam etmektedir. Bu sorun hepimizin sorunu.
Değerli milletvekilleri,
güvenlik korucularımızla ilgili Hükûmetlerimiz döneminde birçok
çalışma yapıldı. Bunlardan bazılarını
sizlere arz etmek isterim. 2021 yılı Nisan ayı itibarıyla
55.591 güvenlik korucumuz görev yapmaktadır, bu sayı yakın
tarihte 60 bine kadar ulaşacaktır. Güvenlik
korucularımızın primleri tamamen devletimiz tarafından
karşılanmaktadır. 2017 yılı itibarıyla
sigortalı sayılmışlardır. Güvenlik
korucularımızın 2013 yılında yaklaşık 900 TL
olan aylık ücretleri kademeli olarak 2.617 TLye yükseltilmiştir.
Emekli olan korucularımızın çocukları ve kardeşleri
güvenlik korucusu olarak istihdam edilmiştir. Bunlar güvenlik
korucularımıza sunduğumuz çalışmalardan bazıları.
Çalışmamız yine devam ediyor, güvenlik
korucularımızın aylık ücretlerinin asgari ücretin üstüne
çıkarılması ve göstergeyle ilgili bir çalışmamız
var, yakın tarihte Meclisimize gelecek. Muhtemelen İYİ Parti
milletvekili arkadaşlarımız bundan haberdar oldular, Buradan
nasıl pay çıkarabilirim? hesabıyla böyle bir araştırma
önergesi verdiler.
Biz güvenlik güçlerimizin,
askerimizin, polisimizin, güvenlik korucularımızın
yanındayız, onları her zaman destekliyoruz ve kahraman güvenlik
korucularımızın sahada nasıl mücadele ettiklerini çok çok
iyi biliyoruz çünkü onlarla her zaman beraberiz ve iletişim hâlindeyiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımız
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Toprak.
MUHAMMED FATİH TOPRAK
(Devamla) Sözlerimi tamamlayacağım, birçok notum vardı ancak
şunu söyleyeyim: Tekrar, kutsal görevleri esnasında şehit olan
tüm güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize acil
şifalar diliyorum. Sağlık çalışanı eşi
olarak tüm sağlık çalışanlarının Sağlık
Gününü tebrik ediyorum ve yine, polis teşkilatımızın
176ncı yılını tebrik ediyor, araştırma
önergesiyle ilgili grup önerisine grubumuz olarak ret vereceğimizi
bilgilerinize sunuyor, Genel Kurulu saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, 60a göre söz istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Başkan, Sayın Akçayın bir söz talebi vardı, izninizle
Özür diliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Akçay.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Konya 3. Ana Jet Üs
Komutanlığında eğitim uçuşu sırasında
düşen Türk Yıldızları uçağında şehit olan
pilota Allahtan rahmet ve Türk Silahlı Kuvvetlerine
başsağlığı dilediklerine, Soma Uyar Madencilikte
çalışan madencilerle ilgili kanunu çıkarmayı arzu
ettiklerine ve güvenlik korucularıyla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç
olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle Konyada
eğitim uçuşu esnasında kazaya uğrayan Hava Kuvvetlerimize
ait uçağımızın pilotunun şehit olduğunu teessürle
öğrendik. Kahraman pilotumuza Allah'tan rahmet, kederli ailesine, Türk
Silahlı Kuvvetlerimize ve yüce Türk milletine
başsağlığı ve sabır dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, biraz
önce Soma Uyar Madencilikte çalışan işçilerin birtakım
hakları ve tazminatlarına ilişkin konu gündeme geldiğinde
Sayın Elitaş açıklamalar yaptı, onun için de teşekkür
ediyoruz. Bugün bizim grubumuza da ziyarete geldi Soma Uyar Madencilik
işçisi arkadaşlarımız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine,
en son 23 Temmuz 2020 tarihinde görüştüğümüz bir kanun teklifinin
geçici 11inci maddesiyle 6ncı maddede yaptığımız bir
değişiklikle bazı düzenlemeler yapmıştık fakat
Somada bu Uyar Madencilik vakasına ilişkin hususlar
çözülememişti ve bu gerekli hukuki ve teknik çalışmaların
artık çözüm aşamasına doğru ilerlemesinden dolayı bir
sevinç duyduğumuzu
İnşallah, en kısa sürede Genel Kuruldan
bu kanunu da çıkarmayı arzu ediyoruz. Çünkü, işçilerini
dolandıran, tazminatlarını ödemeyen, her türlü hukuksuzluğu
yapan, gözlerini, ayaklarını kaybeden işçileri ortada
bırakan, maddi zararlar veren ve mahkeme kararlarına da uymayan bu
firma -Uyar Madencilik- ve benzerleriyle bu mücadeleyi amansız bir
şekilde yürütmemiz gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, son olarak, yine en son 19 Kasım 2020de Genel
Kurulda gündeme getirmiştim. Öncelikle Adıyaman Milletvekili
arkadaşımız Muhammed Fatih Toprak Beyin verdiği bilgilere
de ayrıca teşekkür ediyorum.
Tekraren de olsa
Bugüne
kadar önemli düzenlemeler yapılmıştır. Şimdi,
vatanımızın birliği ve bölünmez bütünlüğü için gece
gündüz, kar kış demeden her koşulda güvenlik güçlerimizle
birlikte en ön safta terör örgütlerine karşı kahramanca mücadele eden
ve binlerce şehit ve gazi veren güvenlik korucularımızın
ücretleri mutlaka iyileştirilmelidir, çalışma
koşulları ve görev tanımlarının da düzenlenme
ihtiyacı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Son
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Ayrıca, güvenlik korucularımıza emekli olduklarında toplu
ikramiye verilmesi gerekiyor. Vazife malulü güvenlik korucularımıza
Devlet Övünç Madalyası da verilmelidir. Vazife malullerine sağlanan
tüm haklardan güvenlik korucularımız da yararlanmalıdır
diyor, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Çelik
28.-
Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih
Toprakın İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
AK PARTİ hatibinin
konuşmasına gerçekten anlam veremedim. Biz İYİ Parti olarak
burada güvenlik korucularının sorunlarını dile getirdik.
Teröristi sevindirecek ya da onlara imkân ve fırsat tanıyacak en ufak
bir girişimimiz söz konusu olamaz. Bizim varlığımız
zaten terörü geriye çekmek için bir nedendir. Bu böyle bilinsin istiyorum.
Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, güvenlik korucularının
karşılaştıkları sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebi
var Sayın Özelin.
Sayın Özel, Sayın
Yıldız, Sayın Kaya, Sayın Hakverdi, Sayın
Kadıgil, Sayın Şeker, Sayın Ünsal, Sayın Kayan,
Sayın Keven, Sayın Yeşil, Sayın Özdemir, Sayın Barut,
Sayın Bulut, Sayın Karaca, Sayın Polat, Sayın Ünver,
Sayın Bülbül, Sayın Tokdemir, Sayın Şaroğlu,
Sayın Gök.
Yoklama için üç dakika süre
veriyor ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
15.46
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ
Parti grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, güvenlik korucularının
karşılaştıkları sorunların tespit edilerek
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 22/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin
yaratacağı olumsuz etkilerin tespiti amacıyla 25/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
7/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu,
7/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
25 Mart 2021 tarihinde Siirt
Milletvekili, Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından verilen -12260 grup numaralı- İstanbul Sözleşmesinden
çekilmenin yaratacağı olumsuz etkilerin tespiti amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme önergesinin,
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 7/4/2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY
(İstanbul) Leyla, Alara, Yeter, Necla, Sezen, İslim, Rabia, Meral,
Serpil, Nagihan, Zülfi Nur, Meral, Hatice, Fatma, Seda; bu ismini
saydığım kadınlar, sadece siz İstanbul
Sözleşmesinden çıkma kararı aldıktan sonra erkek
şiddetiyle hayatını kaybeden kadınların basına
yansıyanlarından bazıları. Katledilen kadınların
anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve Türkiye'nin dört bir
yanında İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. diyerek tüm
saldırılara rağmen direnen, haklarına ve hayatlarına
sahip çıkan kadınların mücadelesini selamlıyorum.
Günde en az 2
kadının katledildiği ve yüzlercesinin şiddete
uğradığı bir coğrafyada kadını en üst
düzeyde koruyucu tedbirleri almak devletin yükümlülüğüdür ve görevidir.
Siz, İstanbul Sözleşmesinin kadına yönelik şiddeti
artırdığını iddia ediyorsunuz ama sözleşmeyi
hiçbir zaman uygulamadınız ve bu sözleşme etkin uygulansa
kadınlar ve LGBTİ+lar için şiddetsiz bir hayat kurulabilir,
kadın katliamlarının önüne geçilebilirdi. Bakın,
sözleşme ne söylüyor ama siz ne yapıyorsunuz; İstanbul
Sözleşmesi der ki: Kadına yönelik şiddeti önleyici
mekanizmaları geliştirin. Siz, sözleşmeden çıkma
kararı aldıktan sonra, kayyum atadığınız
Boğaziçi Üniversitesinde 2012 yılından itibaren faaliyet
gösteren Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu koordinatörü ücretsiz izne
çıkarıldı ve fiilen bu merkez işlevsiz hâle getirildi. Böyle
mi önleyeceksiniz kadına yönelik şiddeti? Gökkuşağı
bayrağı her yerde yasaklandı ve hedef hâline getirildi.
LGBTİ+ kulüpleri kapatıldı. Eşitsizliği örgütleyerek
mi şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?
İstanbul Sözleşmesi
der ki: Şiddete maruz kalan kadınları koruyucu önlemleri
alın. Siz sözleşmeden çıkma kararını aldıktan
sonra Adana ve İstanbul Pendikte şiddet ve tehdit nedeniyle karakola
başvuru yapan kadınlar Artık o işlere biz bakmıyoruz,
savcılığa ya da aile mahkemelerine başvurun. Eski usule
döndü artık, tehdit edileceksin, darp raporunu alacaksın,
bunları yapacaksın ki seni sığınma evine gönderelim.
yanıtlarını aldı. Geçici koruma, şiddet
uygulayanın uzaklaştırılması gibi önlemleri almak,
avukat istiyorsa avukata yönlendirmek, sığınma evine gitmek
istiyorsa ŞÖNİMlere göndermek kolluğun zorunlu görevidir.
Kolluk görevini yerine getirmemeye ve kafasına göre Sen şuraya git.
demeye başladı siz sözleşmeden çıktıktan sonra.
Başvurularını almayarak koruma kararlarını
uygulamayarak mı şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?
İstanbul Sözleşmesi
der ki: Etkin soruşturma ve yargılama yürütün. Siz sözleşmeden
çıkma kararını aldıktan sonra şiddet faili erkekler
Cezamı iptal ettirebilir miyiz? diye sevinçle avukatlarına
başvurmaya başladı. Şiddet faili erkekleri yargılamak
yerine Denizlide yaşayan 4 şartlı mülteci kadın
İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldığı için önce
gözaltına alındı, sonra haklarında sınır
dışı kararı alındı. 8 Mart eylemine
katıldıkları gerekçesiyle Mersin Akdeniz Belediyesi yani AKPli
belediye 4 kadın işçiyi Kod 29a göre işten attı. Erkek
şiddeti failleri yerine anayasal haklarını kullanan
kadınları yargılayarak mı önleyeceksiniz şiddeti?
İstanbul Sözleşmesi
der ki: Ulusal ve uluslararası kadın örgütleriyle birlikte erkek
şiddetini önleyecek bütünlüklü politikalar geliştirin ve
uygulayın. OHAL fırsatçılığıyla siz kadın
örgütlerinin hepsini kapattınız ve İstanbul Sözleşmesinden
çıkma kararı aldıktan sonra Diyarbakırda
kadınları gece yarısı operasyonlarıyla gözaltına
alıp susturmaya çalışıyorsunuz. İçişleri
Bakanlığı, belediyelere soruşturma yürütür gibi temel
görevlerini sorgulayıcı şekilde LGBTİ+
çalışmaları yürütüp yürütmediğini soruyor. Ne
yapacaksınız, bu belediyelere de mi kayyum atayacaksınız?
Biz kadınlar, İstanbul Sözleşmesinin feshi ilan
edildiğinden beri Türkiye'nin dört bir tarafında sokaklardayız.
Hakikati haykırdıkları için sesleri kesilmeye
çalışılan kadınların sokaklarda
haykırdıklarını bir kez de bu kürsüden duyun: İstanbul
Sözleşmesi bizim. İstanbul Sözleşmesi hâlâ yürürlükte ve her
satırını uygulatana kadar biz mücadeleye devam edeceğiz.
Sıra 6284 sayılı Kanunda diye sevinenlere, kadınlara
ikinci sınıf muamelesi yapma, kendilerine köle etme arzusuyla
yanıp tutuşanlara, şiddet uygulayıp çocuk yaşta
evlendirmek isteyenlere, çocukları istismar etme özgürlüğü
isteyenlere, LGBTİ+lara şiddeti kendine hak sayanlara kötü bir
haberimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
OYA ERSOY (Devamla) Tek bir
hakkımızdan bile vazgeçmiyoruz, biz buradayız, biz her yerdeyiz.
İstanbul Sözleşmesini uygulamakla yükümlü olduğu hâlde
uygulamayanlar, koruma taleplerini karşılamayanlar, şiddeti
önleyemeyenler, cezasız bırakanlar, eşitliği sağlamayanlar
bu cinayetlerin suç ortağıdır. Açıkça söylüyoruz, ya
görevinizi yapın ya da istifa edin çünkü biz bir kişi daha eksilmeye
tahammül etmeyeceğiz bundan sonra. AKP öldürür, İstanbul
Sözleşmesi yaşatır. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Isparta milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
Ülkemizde kadınlara
şiddetin ve kadın cinayetlerinin arttığı ve kadın
yoksulluğunun en derinleştiği bir dönemde İstanbul
Sözleşmesi imzalanmıştı ve çok daha fazla
derinleştiği bir dönemde de sözleşmeden çıkma kararı
verdiniz. Ancak, Türk demokrasisinin özellikle partili
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle krize sokulduğu bir
dönemde, doğru düzgün kamusal bir tartışma dahi yürütmeden tek
kişinin imzasıyla bir gecede sözleşmenin feshedilmek istenmesine
tanık olduk. İstenmesi diyorum çünkü bu, geçersiz bir faaliyet. Siz
beğenseniz de beğenmeseniz de, burada sunduğunuz, olmayan
bakanları ve milletin temsilinin değil çoğunluğunun
dediğinin olduğu, sözde yasama organı hâline getirdiğiniz
Meclisimizde, Anayasada ismi var olmayan kabinenin aldığı
kararları icra eden bir Hükûmetle ve siyasallaşmış
yargısıyla -içi oyulmuş dolmalık biber hâline
getirdiğiniz maalesef öyle olsa da- Türkiye Cumhuriyeti hâlâ anayasal
hukuk devleti ve hukuken sizin bu fesih kararınız, kararnameniz
geçersiz.
2008de 80 olan cinayetler
2020de 471e yükseldi ve çalışan kadının korunması ve
şiddetin önlenmesine yönelik böyle bir sözleşmenin, cinayetlerin bu
kadar arttığı bir dönemde kaldırılmasını
anlamak biz kadınlar için ve Türk milleti için mümkün değil.
Bir tezat daha var;
sözleşmeye imza koyan iktidarın, bunu, kendi içindeki
kadınların karşı çıkmalarına rağmen
imzalamış olması ve 6284 sayılı Yasa iyi bir
şekilde uygulanmıyorken -bir acayip hâl de- kadına şiddet
ve kadın cinayetleri verilerinin hâlâ açıklanmıyor olması.
Hatta Şiddetin, cinayetin kadını yoktur; cinayet, cinayettir.
diyen bir akıl tutulmasına kadar varmış vaziyette hadiseye
bakışınız. Bir de sanki şiddetin sorunu ve sorumlusu
sözleşmeymiş gibi Bakın, sözleşme şiddeti engelleyemiyor.
filan gibi açıklamalar da yapıldı. Sorumlu açık bir
şekilde, sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmeyen ve
yasaları gerektiği gibi uygulamayan iktidardır, hiç
kaçarınız yok; bir kere bunun altını çizelim.
Toplumu
kutuplaştırdığı için kaldırdık.
dediğiniz sözleşmenin imzacısı sizdiniz ayrıca, bunu
da unuttunuz mu değerli arkadaşlar? Bir de kadına
karşı şiddetin ve aile içi şiddetin engellenmesi fikri
toplumsal ve ailevi değerlerimizle nasıl çelişiyor, bunu bize
bir açıklamanız lazım ve bunu uydurma maddelerle filan,
sözleşmede olmayan maddelerle açıklamayacaksınız; hakikaten
çıkıp yürekli bir şekilde açıklayacaksınız
neyiniz varsa. Birileri Lozanı manipüle etse Lozandan da mı
çekileceksiniz? Yeni bir tartışma açmak istemiyorum, sözleşme,
Montrö, arkasından gelen nokta; ekmeğe yağ sürer gibi oluyor.
Yeni yeni, gündemi kapatacak, ekonomik yoksulluğu kapatacak suni gündemler
oluşturuyorsunuz. Gerçekte siz neden rahatsızsınız, bize
bunu söyleyin, çıkın, Türk kadınlarına bunu söyleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AYLİN CESUR (Devamla)
Sözleşmede devlete verilen, kadınlara karşı her türlü
ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesi
sorumluluğu var; bundan mı rahatsızsınız? Cumhuriyetin
kuruluş felsefesinde yer alan kadın-erkek eşitliği var;
kadınların eşit vatandaşlar olarak sayılmasından
mı rahatsızsınız? Kadınların insan gibi muamele
görmesinden mi, birey olarak sayılmasından mı
rahatsızsınız?
Bakın, İstanbul
Sözleşmesinden çıkıldığından beri 14
kadınımız öldü -ben isimlerini sayacaktım, değerli
milletvekili saydı- ve her gün en az 1 veya 2 kadınımız
öldürülürken, her gün 20-24 yaşındaki genç
kadınlarımızın yüzde 15i 18 yaşından önce, yüzde
2si de 15 yaşından önce evlendiriliyorken yani yapacak daha çok
iş varken ve bunu siz yapacakken siz ülkeyi yönetirken kalkıp da
sözleşmeden çıkmayı ve kadınlara bunu reva görmeyi biz
kabul etmiyoruz. Yanlış kararlarınızın bedelini
kadınlarımız canlarıyla ödüyorlar ve millet iradesini hiçe
sayan, yasama yetkisinin açıkça ihlali olan, anayasal hukuk devletinde
geçersiz olan bu kararınızı kabul etmiyoruz ve yok
sayıyoruz, yok hükmündedir. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
efendim.
AYLİN CESUR (Devamla)
Ve merak ediyorum her fırsatta kadına yönelik şiddeti
kınayan, yaşanan olaylara üzüldüğünü söyleyen ve kendi
bünyesindeki kadınların dahi sesine kulak vermeyen bir iktidar -ben
utanırken- her gün bir kadınımız kurban edildiğinde ne
yapıyor? Kadınlarınızın, eşlerinizin,
kızlarınızın, analarınızın yüzüne
bakabiliyor musunuz bilmiyorum ama bir an evvel nereye gittiğimizi
görmenizi sizden rica ediyorum.
Bir şey daha söylemem
lazım Başkan söz vermişken. Geçen gün basın
toplantısı yaptım. Konya Selçuk Üniversitesinde Süleyman
Demirelin ismini kaldırmaya kalkan diyeyim, öyle bir karar aldı ama
ismini zikretmek istemediğim yöneticisi, rektörü -altı aylık
çiçeği burnunda rektör- ve onun ayıbını buraya, kürsüye her
çıktığımda söyleyeceğim o ayıp düzelinceye kadar
demiştim. Bu ayıbı bir kere daha sizlerin huzurunda söylüyorum.
Ayıptır, cumhuriyetin değerleriyle, devlet adamlarıyla
oynayamazsınız. Bir gün gelir, birileri de sizin isminizi siler.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların Demokratik
Partisinin İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesiyle ilgili vermiş
olduğu grup önerisi üzerine söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Benden önce söz alan 2 değerli hatip
arkadaşımın değerlendirmelerine de katılıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tek kişiye ve keyfiyete dayanan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde bir gece yarısı ansızın İstanbul
Sözleşmesinin fesih kararı, kadın haklarında ve
kadına yönelik her türlü şiddetle mücadelede kuşkusuz ciddi bir
geriye gidiştir. Çünkü tüm dünyada, kadınların ekonomik ve
toplumsal yaşamda statüsü güçlendirilirken, kadına yönelik
şiddette ortak mücadele ortaya konulurken, bu konuda ciddi
tartışmalar yapılırken ve bu yönde bütün ülkeler ciddi
politikalar üretirken biz ne yaptık? Bizler, kadın haklarındaki
kazanımlarda büyük bir geriye gidişle uluslararası düzeyde kötü
bir örnek olarak tarihe geçmiş durumdayız.
Baktığımızda,
geçtiğimiz mart ayında gündem, insan hakları reform paketleri,
ekonomi reform paketleriyken kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyinin bir
uluslararası anlaşması olan ve bizim de ilk imzacısı
olduğumuz ve geniş bir toplumsal destekle Türkiye Büyük Millet
Meclisinde oy birliğiyle çekincesiz kabul ettiğimiz İstanbul
Sözleşmesini feshettik. Ancak Sözleşmeden neden çıktık?
sorusunun yanıtını bugün hâlâ tam olarak bilmiyoruz. Meclis olarak
da bunu henüz öğrenemedik çünkü Hükûmet ya da Cumhurbaşkanı
bugüne kadar bir gerekçe göstermedi. Cumhurbaşkanı Gireriz,
girdiğimiz gibi de çıkarız." dedi, hepsi bu kadar.
Değerli milletvekilleri,
Meclis iradesini yok sayarak keyfî bir kararla uluslararası bir
sözleşmenin feshedilmesinin hukuksal ve anayasal
tartışmasını burada yapamayacağım, bu kadar
detaya inecek sürem yok ancak küresel bir sorun olan kadına yönelik
şiddetle ilgili bir sözleşmeyi toplumsal ve geniş tabanlı
hiçbir tartışma olmadan, söylenen çekinceleri dikkate almadan,
Mecliste tartışmadan ve kişisel iktidarını sürdürmeye
dönük bir saikle sözleşmeden ayrılma kararı gerek ulusal gerekse
uluslararası düzeyde ülkemizi çok zor bir duruma düşürmüştür ama
daha önemlisi kadınların güven içinde yaşam hakkına darbe
yapmıştır.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul Sözleşmesine göre
uyumlaştırdığımız 6284 sayılı Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanunun dayandığı temel dayanak da ortadan kalkmış
durumdadır. Sizin savınız, uluslararası bir sözleşmeye
gerek olmadan kendi kanunlarımızla kadına yönelik şiddetle
mücadele edeceğimiz yönündedir. Peki, İstanbul Sözleşmesinin
feshedilmesinin ardından örneğin, kadınlara dair koruma, tedbir
kararları, uzaklaştırma kararları, her ilde bir kadın
sığınmaevinin açılması zorunluluğu, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının
mağdur olan kadınların ve çocuk davalarına müdahil
olması, KADES uygulaması gibi çok hayati uygulamaların
akıbeti ne olacak? Değerli hatip Sayın Ersoy, detaylı
şekilde yaşananları anlattı Genel Kurula. Peki bu uygulamalar
ne durumda şu an? Her ne kadar -sizin iddia ettiğiniz gibi- 6284ü
sözleşmeye alternatif olarak gösterseniz de uygulamada kadına yönelik
her türlü şiddeti önlemede yetersiz kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SİBEL ÖZDEMİR
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu an bu yöndeki
toplumsal motivasyon ortadan kalkmış durumdadır ve
yetersizliği ortada olan ve bizim asıl tartışmamız
gereken Bu sözleşmeyi feshetmek yerine bu sözleşmeyi neden
uygulayamıyoruz? tartışması olmalıydı.
İşte rakamlar ortada, 2021in sadece ilk üç ayında öldürülen
kadın sayısı 91, mart ayında ise 36 kadın
öldürülmüş. Ya biz bu sözleşmenin neden uygulanmadığına
dair onlarca kanun teklifi getirdik buraya, hiçbirini
tartışmadınız, reddettiniz.
Sonuç olarak değerli
milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkemizin hak ettiği
bir yönetim sistemi ve iktidarla İstanbul Sözleşmesini yeniden bu
Meclis gündemine getireceğimizi, İstanbul Sözleşmesini ve
kadınlarımızı güçlendireceğimizi,
yaşatacağımızı ben buradan tekrar dile getiriyorum, bu
önergeyi de desteklediğimizi söylüyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın
Belgin Uygur.
Buyurunuz Sayın Uygur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
BELGİN UYGUR (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhinde söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Konyada meydana
gelen uçak kazamızda şehit olan pilotumuza Allahtan rahmet,
yakınlarına, ailesine ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Yine, kahraman Türk
polisimizin Polis Haftasını ve fedakâr sağlık
çalışanlarımızın da Dünya Sağlık Gününü
kutluyorum.
Değerli milletvekilleri,
vesayeti ve kendisini millî iradenin üstünde gören zihniyetin
yayınladıkları hadsiz, sözde bildiriyle siyasete ve millete ayar
vermeye çalışmasını şiddetle kınıyorum.
Vesayet heveslileri ve darbeci zihniyet bilmelidir ki vatansever aziz
milletimiz bu tip tehditlere asla boyun eğmeyecek, demokrasiye ve millî
iradeye sonuna kadar sahip çıkacaktır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yürürlükte olan 2018/9 sayılı
Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesindeki düzenlemeye göre
uluslararası anlaşmaların onaylanması,
çıkarılması ve feshi yürütmenin yani Sayın
Cumhurbaşkanımızın yetkisindedir. Yine, sözleşmenin
80inci maddesinde de herhangi bir tarafın herhangi bir zaman diliminde
Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bildirimle sözleşmeyi
feshedebileceği belirtilmektedir. Milletimizin oylarıyla seçilen
Sayın Cumhurbaşkanımız yürütmeyi temsilen kanunla
tanımlanmış yetkisi olan fesih yetkisini
kullanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
şiddet ve özellikle kadına yönelik şiddet sadece bizim ülkemizin
değil, kendini medeniyetin
Bir müsaade isteyebilir miyim
biraz?
BAŞKAN Bir su içelim
efendim.
Yardımcı
olalım lütfen.
BELGİN UYGUR (Devamla)
Tansiyonum düştü galiba.
BAŞKAN Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.27
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.40
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, Balıkesir Milletvekili Belgin Uygurun
sağlık durumunun iyi olduğuna ve kendisine geçmiş olsun
dilediğinde bulunduklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar, Sayın Vekilimizin durumu iyidir. Biraz dinlenecek, sonra
çalışmalara iştirak edecek inşallah. Hep birlikte
geçmiş olsun diyoruz efendim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin
yaratacağı olumsuz etkilerin tespiti amacıyla 25/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, hidroelektrik santrallerinin doğaya, derelere ve
canlılara vermiş olduğu zararların incelenmesi
amacıyla 6/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
7/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
7/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl ve arkadaşları tarafından hidroelektrik santrallerinin
doğaya, derelere ve canlılara vermiş olduğu zararların
incelenmesi amacıyla 6/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan -2445 sıra no.lu-
Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 7/4/2021 Çarşamba günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın milletvekilleri, Konyadaki uçak
kazasında şehit olan pilotumuza Allahtan rahmet; ailesine,
sevenlerine, meslektaşlarına başsağlığı
diliyorum.
Tüm ülkelerin en önemli
gereksinimlerinin başında enerji gelir ve gelişmiş ülkeler
bu enerji gereksinimini karşılamak için temiz, yenilenebilir,
ekosisteme zarar vermeyen ve insanları koruyan bir anlayışla
sürdürülebilir enerjiye yönelmiş durumda. Nedir bunlar? Güneş
enerjisi, rüzgâr enerjisi, çöpten üretilen enerji ve yine sürdürülebilir enerjilerden
birisi olan su kaynaklarıyla elde edilen enerji. Tabii, bütün dünyada,
yeni bir teknolojiyle temiz, sürdürülebilir, çevreye duyarlı ve aynı
zamanda toplumsal zararı olmayan bir anlayışla su
kaynaklarından enerji üretiliyor. Ama gelin görün ki bizim ülkemizde
kontrolsüz bir şekilde ve asla ekosistem düşünülmeden, o su
kaynaklarındaki canlılar dikkate alınmadan ve nihayet toplumsal
duyarlılıktan uzak, sadece rant amaçlı bir anlayışla
hidroelektrik santralleri yapılıyor.
Bir tane örnek
vereceğim, bilirsiniz ki Türkiyenin en uzun akarsuyu
Kızılırmak Nehridir, tam 1.355 kilometre uzunluğu var ve
ülkemizde doğar, yine ülkemizde denize dökülür ama 9 şehri kateder,
bu şehirlerden bir tanesi de Çankırımız.
Kızılırmak Nehrinden adını alan huzur kenti,
insanları son derece duyarlı, sakin, mutlu bir yaşantı
süren Çankırının Kızılırmak ilçesi var.
Değerli milletvekilleri, şu anda anlatacaklarımın hiçbirisi
afaki değil. Bildiğiniz gibi uzun süredir, başta Genel
Başkanımız olmak üzere, tüm milletvekillerimizle, parti meclisi
üyelerimizle, parti yöneticilerimizle tüm Türkiyeyi karış
karış dolaşıyoruz ve gittiğimiz her yerde o ilin,
ilçenin, köyün, beldenin sorunlarını kendimize dert edinip dönüyoruz
ve o sorunların çözümü için ciddi bir arayış içerisine
giriyoruz; onun için, konuşacaklarım afaki değil. Ben de
Kızılırmak ilçesine gittim, köylerine gittim; yerinde, somut bir
şekilde, o vatandaşlarımızın talebi
doğrultusunda, kaynağında sorunları gördüm ve buraya
geldim, Genel Kurula bu sorunları aktarmak üzere huzurlarınıza
çıktım.
Değerli milletvekilleri,
Kızılırmak Nehri Kızılırmak ilçesinin içinde tam
30 kilometre baypas edilmiş ve o 30 kilometre boyunca o nehre,
sınırına beton döşenmiş, 3 bin dönüm arazi tümüyle betonlaşmış
ve o beton yığınlarının üzerinde hiçbir geçişi
sağlayacak köprü yok. Vatandaşlar zaten bölünen arazilerine
ulaşmak adına uzun bir mesafe katediyorlar, hayvanlarını
çok uzun bir mesafe sonrasında ulaştırabiliyorlar. Bununla kalsa
sınırlı. O bölgede 60 bin dönüm arazi var, hepsi de son derece
verimli araziler.
Ve yine, bildiğiniz
gibi, Türkiyenin en önemli çeltik üretilen merkezlerinden biri
Çankırının Kızılırmak ilçesi ve köyleri ama
gelin görün ki Tımarlı bölgesinde yapılan hidroelektrik santral
orada nehri âdeta kurutmuş. ÇED taahhütnamesine de
uyulmadığı için nehrin debisi sıfır noktasında.
Ve yine o ÇED raporuna bağlı kalarak yapılan taahhütte şu
var, deniyor ki: Bu suyun, nehrin suyunun en az, önemli bir kısmı, 4
metreye varıncaya kadar olan kısmı suya, sulama kanalına,
su kanallarına verilecek; 1,5 metre sonrasında HES kanalına
verilecek. Bunu dinleyen kim? Şu anda yine yasal olarak on
yılın ortalamasının yüzde 10unun nehre
aktarılması gerekirken bu da yapılmıyor, nehir âdeta
kurumuş vaziyette.
Peki ya canlı
florası?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) İnanın, o bölgede o kadar farklı balık türleri
vardı ki şimdi yarıdan çoğu yok. Niçin? Su yok.
Dolayısıyla, o bölgede kurulan HES, tıpkı Türkiyenin
birçok yerinde kurulan HES'ler gibi ciddi anlamda büyük sorun yaratıyor.
Şimdi düşünüyorum, biraz sonra bu kürsüye gelip bütün bunların
olmadığını iddia edecek AK PARTİ milletvekilini
dikkatle dinleyeceğim. Bugün, bu saatte Çankırıda,
Kızılırmakta, Kızılırmakın köylerinde
bütün vatandaşlarımız pürdikkat bu araştırma
önergesinin sonucunu bekliyorlar. Çankırı buraya bir buçuk, iki saat,
hadi buyurun -bu araştırma önergemize destek verin- gidelim, yerinde
incelensin, eğer benim yaptığım bu tespitler
yanlışsa, eğer bu tespitler doğru değilse ve Türkiyede
yapılan kontrolsüz hidroelektrik santrallar
vatandaşlarımızı canından bezdirmemişse
geleceğim, sizin huzurunuzda sizden özür dileyeceğim. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama tersi ise, o köylü
vatandaşlarımızın ve 2005 yılından beri 600ün
üzerinde yapılan HESin birçoğunun yine böyle rant temelli, ranta
yönelik yapılmış olması Türkiye'nin temel
sorunlarından bir tanesidir...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) - Buradan Çankırılı hemşehrilerimle çok net bir
şekilde bir şeyi paylaşmak istiyorum. Hiç merak etmeyin, bugün
ittifakın yani Cumhur İttifakının oylarıyla
reddedilecek bu araştırma önergesinin sonucunda biz yine -Türkiyenin
bütün sorunlarında olduğu gibi- bunun da takipçisi olacağız
ve hiç merak etmeyin, ilk sandık önümüze geldiğinde,
iktidarımızda Çankırıya geleceğiz, o HESi
yapanlardan hesap soracağız ve Çankırılı
hemşehrilerimizin, Kızılırmakta ikamet eden
hemşehrilerimizin mutlu bir şekilde yeniden o çeltik üretimini
sağlamalarını temin edeceğiz diyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU
ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hidroelektrik santrallerinin doğaya ve çevreye
verdiği tahribatın araştırılması üzerine olan
araştırma önergesi hakkında İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin en önemli sorunu
dışa bağımlılık. Sağlıkta
dışa bağımlıyız, sanayide dışa
bağımlıyız, savunmada dışa
bağımlıyız ve en önemlisi, enerjide dışa
bağımlıyız. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı yenilenebilir enerji kaynaklarının
payını artırmayı hedefliyor. Bu doğrultuda,
Bakanlık tüm hidroelektrik potansiyelimizi harekete geçirme stratejisiyle
hareket ediyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının payı tabii ki
artırılmalıdır ancak tüm hidroelektrik potansiyelimizin
harekete geçirilmesi doğru bir yaklaşım mıdır,
insanın olduğu yerde bu tartışılır.
Devlet Su İşlerinin
2020 yılı Faaliyet Raporuna göre, işletmede olan hidroelektrik
santrali adedi 714, inşaat hâlinde 37, inşaatına
başlanmayan HES sayısı ise 493 adet; Elektrik Piyasası
Kanunu çerçevesinde işletmede, inşaat hâlinde, planlamada, proje
aşamasında olan özel sektörün işleteceği HES adedi
toplamı ise 1.132dir. Bu sayılara baktığımızda
bu projelerin tamamının hayata geçirilmesi durumunda nehirlerin
sağlığının, sunduğu hizmetlerin ve biyolojik
çeşitliliğimizin ülke genelinde önemli ölçüde hasara
uğraması kaçınılmaz olacaktır. Şu an ülkemizde
firmaların HES projeleri için birbiriyle
yarıştığı, akarsuların denetimsiz bir
şekilde özel sektöre devredildiği, HES lisans borsalarının
oluştuğu, ÇED raporlarının sorgulandığı
karmaşık bir düzen hâkim olmaya başlamıştır. Ne
yazık ki HES projelerinin geldiği noktada inşaat ve işletme
sürecinde meydana gelecek tahribatın boyutu, enerji üretimi
faydasının üzerine çıkmış durumdadır. Nehir havzaları
korunmamaktadır, aynı dere üzerinde çok sayıda
ardışık HES tesisi kurulmuştur. Gecekondulaşma benzeri
plansız bir şekilde yapılaşan HES'ler yenilenebilir
enerjinin kullanıldığı ama sürdürülebilir olmayan
yatırımlara dönüşmüştür ve ne yazık ki bu plansızlık
doğanın dengesini de bozmaya başlamıştır.
HES'lerde üzerine inşa
edilen dere içerisinde yaşayan canlılar için can suyu
bırakılmaktadır ancak sular boruların ve tünellerin içinde
hapsedildiğinde can suyu adı altında bırakılan su,
ekolojik döngü için yeterli olmamaktadır. Ayrıca, Su Kullanım
Hakkı Anlaşması çerçevesinde suyun yüzde 90ı
şirketlerin kullanımına tahsis edilmiştir. Can suyu
adı altında doğaya bırakılan yüzde 10 su ise ekolojik
ihtiyaç debisi belirlenmediği için mevcut doğayı, doğadaki
mevcut dengeyi korumak adına yeterli olmayacaktır.
Santralin faaliyeti
sırasında barajlarda yüksek oranda buharlaşma meydana
gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Bu buharlaşma da çevre yörelerdeki toprakların tuz oranını
artırmakta, toprağın verimliliğini azaltmakta ve
ayrıca su kıtlığı yaşanmasına sebebiyet
vermektedir.
Enerjide dışa
bağımlılıktan kurtulmak adına atılacak her
doğru adımın arkasındayız ancak tabiatın kendisi
de başlı başına bir yatırım, hem de en doğru
yatırım. HESler yapıldığı bölgelerde birçok
bitki ve suda yaşayan endemik türün yok olmasına sebebiyet
vermektedir ama unutulan bir şey var: Endemik bitkilerin dünya pazarı
25 milyar dolar, ülkemiz de 3.090 endemik bitki türüne sahip ve birçok ülkede
olmayan endemik türler. Biz 25 milyar dolarlık bu pastadan sadece 100
milyon dolarlık bir payla yetiniyoruz. Neden? Çünkü kendi
zenginliğimizden faydalanmasını bilmiyoruz. Bir de üstüne üstlük,
iktidar maden, inşaat, enerji yatırımlarında ÇED
raporlarını rafa kaldırarak, ÇED uygulamasından vazgeçerek
endemik türlerin yok olmasına seyirci kalıyor ve Bu pazarda biz de
varız. deme fırsatını elinden kaçırıyor.
İnsan ve diğer tüm
canlılar yaşam alanlarını suya göre belirler. Akarsular
doğanın can damarlarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Akarsular ve nehirler özgür akarken bütün doğaya can verirler. Su olmadan
hayat olmaz; hayat bitince enerji boşa, beyhude kalır. Evet, su akar,
Türk bakar demeyelim ama yapılan işin de suyunu
çıkarmayalım, akarsulardan enerji için yararlanalım ama ekosistemin
bütünlüğü, tarımsal üretimin devamı ve tabiatın da suyun
doğal akışına ihtiyacı olduğunu unutmayalım
der, saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hidroelektrik santraller
Türkiyede maalesef bir doğa felaketine dönüşmüş durumda.
Yenilenebilir enerji kapsamı içerisinde değerlendiriliyor ama
baktığınız zaman, esasında, mutlaka yenilenebilir
enerji kapsamı dışarısına çıkarılması
gereken bir hâl almış, bütünüyle beton yatırımı ve
YEKDEM kapsamında devlet desteği alıyor, buralara ciddi
destekler sunuluyor. Bu sunulan desteklerle bir bütün olarak betona harcama
yapılıyor, bu inşaat faaliyetlerine harcama yapılıyor.
Derelerden akan sular, ırmaklardan akan sular o beton çevreli borular
içerisinde getiriliyor, bir alana toplanıyor ve bütünüyle aslında
yenilenebilir enerji kapsamı içerisinde değerlendirilmesi mümkün
olmayan bir duruma yol açmış durumda. Maalesef, Türkiye'nin,
iktidarın özellikle şu anda yapmış olduğu
açıklamalara baktığınız zaman, yenilenebilir
enerjideki artış oranıyla sürekli övünüyorlar ancak
yenilenebilir enerjideki bu artışın büyük oranda da HESler
olduğunu bilmemiz gerekiyor. Aslında, bu övünülecek bir şey
değil; tam tersine, vazgeçilmesi gereken, artık terk edilmesi gereken
bir alandır HESler, hidroelektrik santralleri.
Hidroelektrik santrallerinin
doğaya ve çevreye verdiği sorunları 4 başlık
altında akademisyenler, bilim insanları, bu konuda çalışan
uzmanlar toparlamışlar. Bunlardan bir tanesi, planlama
aşamasındaki sorunlar. Biliyorsunuz, Türkiyede bir ÇED
uygulaması var ama bu ÇED uygulaması genelde şirketlerin
isteği doğrultusunda yapılıyor, halk genelde manipüle
ediliyor ve gerçek anlamda bir çevre denetleme sistemi, ÇED sistemi
uygulanmıyor. Böyle bir sorun ve sıkıntı var. Diğer
taraftan, yapım aşamasındaki sorunlar var ki bütünüyle bir
betonlaşma, hafriyat kamyonlarının çalışması, o
trafiğin oluşturulması, yeni yolların yapılması,
doğaya, çevreye, akan sulara ve ormanlık alanlara vermiş
oldukları büyük zararlar ve tahribatlar söz konusu. Diğer taraftan,
bu tür HES inşaatlarının erozyon ve toprak kaymalarına
neden olduğunu, sebep olduğunu da biliyoruz ve bu konudaki
karşılaştığımız felaketleri de tarihimizde,
yakın zamanda hepimiz birçok yerde yaşadık, biliyoruz.
Bir de, tabii, üçüncüsü de,
işletme evresindeki sorunlar var. Buralara baktığınız
zaman nehir içindeki ve çevresindeki ekosistem açısından bir
değişime yol açıyor. Büyük oranda bir can suyundan bahsediyorlar
ama o zaten ülkedeki kuraklığın getirdiği sonuçla birlikte
artık o suların da -yazın özellikle belli dönemlerde- tamamen
kuruduğunu, o derelerin, o ırmakların tamamen kuruduğunu
biliyoruz. Ben, burada sıkça ifade ettim -benim de doğduğum
topraklar olan Tozanlı bölgesi vardır Tokatta- Tozanlı
Irmağı çok geniş bir akarsuydu ama şimdi, şu anda
gittiğiniz zaman, özellikle kuraklığın getirdiği
etkiyle de, yağıştaki azalmanın getirdiği etkiyle de
artık bir dereden öte bir şey değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Yani küçücük akan bir su var ve o su etrafındaki daha önceki
yer alan ekosistemin bütünüyle, tümden yok olduğunu, ortadan
kalktığını görüyoruz. Dolayısıyla HESler
desteklenecek bir proje değildir, HESlerin yenilenebilir enerji
kapsamından çıkartılması gerekir, YEKDEM kapsamından
zaten çıkartılması gerekiyor ve mutlaka başka enerji
politikalarına, çevreyi, doğayı koruyan enerji
politikalarına ağırlık vermek gerekiyor ki bunların
neler olduğunu biz burada çok fazlasıyla anlattık. HESleri
ortadan kaldırmak gerekiyor.
Saygılar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Çankırı Milletvekili
Sayın Salim Çivitcioğlu.
Buyurunuz Sayın
Çivitcioğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
SALİM ÇİVİTCİOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu -Çankırı Kızılırmak
Tımarlı HES- Meclis araştırma önergesi hakkında partim
adına aleyhte söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken
Konyada eğitim uçuşu esnasında Türk
Yıldızlarına ait gösteri uçağımızın kaza
kırımına uğraması sonucu şehit olan pilotumuz
Burak Genççelebiye Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarını da
başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekillerimiz, ülkemiz su gücü bakımından önemli kaynakları
bulunan ülkelerden bir tanesidir. Dünyada temiz enerji ve geri dönüşümü
bulunan, ayrıca çevre kirliliği yaratmayan, havayı kirletmeyen
bir enerji olarak bilinen hidroelektrik santrallerinin birçok yararı
bulunmaktadır. Ülkemiz için bu kadar faydalı ve önemli olan HES'lere
karşı halkımız, bu konuda yeteri kadar bilgiye sahip
olmayan bazı kişi, lobi ve kuruluşlar tarafından
yanlış bilgilendirilme ve bunun sonucu da HESlerin
yapımına karşı bir tavır almaya yönlendirilmektedir.
HES kurulumuyla
akarsularımızdaki suların boşa akması önlenmekte ve bu
akış enerjiye dönüştürülerek insanlığa fayda
sağlamaktadır. HES'ler UNESCO ve Avrupa Birliği tarafından
çevre dostu olarak tanımlanmaktadır. Kuruldukları alanlara
yeni istihdam olanakları yaratan HESler aynı zamanda o bölgenin
kalkınmasına da katkı sağlamaktadır. Hidroelektrik
santraller atık oluşturmamakta, bu sayede çevreyi de
kirletmemektedir. Ayrıca HES'ler yüksek verim sağlayan yenilenebilir
temiz yapılardır, uzun ömürlüdürler. Ekolojik dengenin korunması
ve sürdürülebilmesi için gerekli olan tarım alanları için sulama
suyu, doğal hayat suyu, içme suyu, kullanma suyu ve diğer kadim su
hatlarından arta kalan suyla enerji üretilmesini hedeflemektedirler.
Tımarlı HES,
Kızılırmak Havzası dâhilinde, Çankırı ili
sınırları içerisinde olup Devlet Su İşleri 5. Bölge
Müdürlüğü sorumluluğu alanındadır. Sağ olsun,
kıymetli Cumhuriyet Halk Partisi vekilimiz Çankırı'ya
gitmiş, Kızılırmakı dolaşmış ama
bizler sadece bir gün Çankırı'ya gidip orada ne oluyor ne bitiyor
deyip ondan sonra soru önergesiyle buraya gelen insanlar değiliz.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (İstanbul) Onun yerine, Hiç gelmiyoruz. diyorsun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Hiç gitmiyorsunuz ki.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Devamla) - Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Sayın
Cumhurbaşkanımızla beraber, 783.500 kilometrekare Türkiye yüz
ölçümünde nasıl milletvekillerimiz bölgelerinde geziyorsa biz de
bölgemizde 7.490 kilometrekare Çankırı'yı adım adım
geziyoruz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Nereye HES kuracağınızı da
söyleyin.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Devamla) İnşallah
Bizler bu
bölgeyle ilgili bilgi sahibiyiz, konuyu biliyoruz. HES firmasıyla
görüşüyoruz, vatandaşlarımızla görüşüyoruz. Kaldı
ki dün kardeşlerimiz buradalardı, muhtarlarımız da
buradalardı. Olayın özü şudur: Sayın Milletvekilim, malum,
iklim şartları münasebetiyle yeterli derecede suyumuz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Su kaynaklarını tükettiğiniz için yok.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Devamla) Şimdi Allah vermesin-
İstanbulda, Ankarada bir susuzluk olsa ve siz bu susuzlukla ilgili bir
su kesintisine gitseniz, biz bunun suçunun hepsini sizin oradaki yerel
yönetimlerinize yükleyebilir miyiz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Yaparsınız, yaparsınız.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Yapıyorsunuz, huyunuz. Sizin huyunuz, yaparsınız siz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz
yaparsınız.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Devamla) Mümkün değil, mümkün
değil. Biz hiçbir şey yapmayız.
AK PARTİ hizmet yapar;
AK PARTİ söz üretmez, hizmet üretir. Biz, vatandaşlarımızın
yanına gönül sesiyle gidiyoruz, ayak sesiyle gitmiyoruz. Onların
derdiyle dertleniyoruz, dertlerine derman olmaya çalışıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben, o dediğiniz alana
en az 10 kere gitmiş bir insanım ve bundan sonraki süreçte de
-inşallah, cumartesi günü yine oradayım- Devlet Su İşleri
yetkilileriyle beraber o işi çözeceğiz.
Ve şunun da özellikle
bilinmesini istiyorum: Orada kardeşlerimizin feryat etmesinin tek sebebi
çeltikle ilgilidir, nisan sonu, mayıs ayı başında
yapılacak çeltik ekimidir; sıkıntıları budur.
Biz HESle ilgili
görüşmeyi yaptık, oradaki üreticilerimizle ilgili de görüşmeyi
yaptık; hiçbir problem yoktur.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) HES, köylülere ihanettir, ihanet.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Devamla) Türkiyede tarıma, üretime
devam edeceğiz.
Çankırı, çeltik
anlamında da zaten Türkiye'nin yüzde 14 çeltik ihtiyacını
karşılayan bir ildir. Kızılırmak ilçemizi biz Çukurova
olarak değerlendiririz. Kızılırmakla ilgili ne yapılması
gerekiyorsa da sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Bingöl
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Bir sataşma söz konusu; adım da zikredilerek çok
farklı bir anlam yüklenmeye çalışıldı konuşmada.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Çankırı) Nasıl bir
sataşmada bulundum? Ne dedim?
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Direkt
şahsınızla ilgili değil ama yerinizden mümkünse bir
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Direkt şahsımla ilgili sataşma yaptı,
adımı da zikretti.
BAŞKAN Peki, buyurun
Sayın Bingöl. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Tekin Bingölün, Çankırı Milletvekili Salim
Çivitcioğlunun CHP Grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Sayın milletvekilleri, ben Ankara Milletvekiliyim ama bizi
sizden ayıran temel özelliklerden bir tanesi, biz Türkiyeye
karşı kendimizi sorumlu hissettiğimiz için Türkiye'nin neresinde
bir dert varsa o bizim derdimizdir, onunla ilgileniriz; bu bir. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi; Sayın
Milletvekilinin bahsettiği lobiciliği, kişisel
çıkarları, Türkiyeyi rant uğruna pazarlayanlar çok iyi bilir.
Bizim asla lobicilerle, rantla işimiz yoktur; bütün Türkiye, yedi düvel
bunu bilir.
Üçüncüsü; muhtar
arkadaşlarımızın dün buraya geldiği ifade ediliyor.
Muhtarlarla ben sürekli ilişki hâlindeyim; kendileri beni davet ettiler,
gittim yerinde inceledim, yerinde. Sayın Milletvekili sık sık
oraya gittiğini söylüyor. O zaman, hadi, bu araştırma önergesine
olumlu oy verin, birlikte gidelim, hem muhtarlarımızı dinleyelim
hem çiftçi kardeşlerimizi dinleyelim. Bakalım, siz mi
haklısınız, benim somut tespitlerim mi doğru? Birlikte
karar verelim. (CHP sıralarından alkışlar) Ama bunu yapar
mısınız? Yapmazsınız çünkü siz, saraydan talimat
almadan herhangi bir araştırma önergesine evet diyecek cesarette değilsiniz.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, hidroelektrik santrallerinin doğaya, derelere ve
canlılara vermiş olduğu zararların incelenmesi
amacıyla 6/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN CHP grup
önerisini
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özel, yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın
Tüzün, Sayın Köksal, Sayın Yıldız, Sayın Şeker,
Sayın Bulut, Sayın Kadıgil, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl,
Sayın Kaya, Sayın Kayan, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Keven, Sayın Yeşil, Sayın Tanal, Sayın Zeybek,
Sayın Barut, Sayın Hakverdi, Sayın Özdemir, Sayın
Bayır.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, hidroelektrik santrallerinin doğaya, derelere ve
canlılara vermiş olduğu zararların incelenmesi
amacıyla 6/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm 8 ila 16ncı
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Behiç
Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 220 sıra sayılı Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konyada meydana gelen uçak
kazasında şehit olan pilotumuza Allahtan rahmet niyaz ediyorum,
milletimizin ve ordumuzun başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri,
2020 yılından bu yana nedense geriye çekilen bu teklif tekrar
ısıtılarak nihayet huzura intikal ettirilmiştir.
Anayasaya ve İç Tüzüke
aykırı olarak Genel Kurula gelmesi asla kabul edilemez. Bu nasıl
bir zihniyettir ki kendi keyfine göre bir yönetim tarzı tutturmuş,
kural bilmez, usul bilmez, hak adalet bilmez, hukuk bilmez bir acayip düzen
işletiliyor. Bu, açıkça Türkiye Büyük Millet Meclisine
yapılmış bir darbe olarak anlaşılmalıdır.
Şimdi, neyi
anlatacağız? Her yerinden çürüyen bir iktidarın ayakta durabilme
atraksiyonları; yönetim gelenekleri tüketilmiş, kariyer ve liyakat
terk edilmiş, ne Anayasa kalmış ne de yasaların
geçerliliği. Bu manzara hiç kimseye pazarlanamıyor, ortada on sekiz
yıllık bir gerileme ve bir çöküş var, bu çöküş AKPnin
eseridir. Ekonomik veriler ortada; bir tarafta rızkını temin
için ailecek çırpınan milyonlar yoksulluk ve açlık
sınırının altında çaresizce mücadele ederken gözünü
hırs bürümüş bir güruh acımasızca saldırılarını
sürdürüyor. Yani yüzde 5lik bir nüfus yüzde 50lik nüfusun tüm gelirine
eşit kazanç elde edebiliyor. Bu tercih AKPnin tercihidir. AKP, halkı
süratle fukaralık ve çaresizliğe iterek, ardından sosyal
politikalara ram ederek yoksulluk yönetimi uygulamaktadır arkadaşlar.
Hâlbuki aziz Türk milletinin kimseden yardım dilenmeye ihtiyacı
yoktur ancak burada devlet iyi yönetilecek, devlet gerçek anlamda devlet
olacak. Devlet, partizanlaşırsa öz vatanında parya olmaktan
kurtulamayız.
Değerli milletvekilleri,
daha geçmişe gitmeden, 2017 verilerine baktığımız
zaman ne kadar gerilediğimizi de görürüz: Mesela, gayrisafi yurt içi
hasıla (GSYH) 2017de 857 milyar dolarken 702 milyara gerilemiş ve
işsizlik oranı 2017de yüzde 10,9 gözükürken -TÜİK verileri ne
kadar doğru bilmiyorum ama- yüzde 13,4e çıkmış, genç
işsizlik oranı 2017de yüzde 20 gözükürken 2020de yüzde 23,7ye
yükselmiş, faiz lobisi mi diyorlar işte faiz harcamaları üç
senede 56 milyar TLden 137 milyar TLye tırmanmış, dolar kuru
3,65 TL iken 2020 yılında 7,96 olarak gözüküyor. Bu veriler bize diyor
ki: Ekonomiye AKP hiç dokunmasa daha iyi olur ama rant paylaşımı
çok çekici olunca tabii müdahaleler kaçınılmaz oluyor. Diğer
taraftan millî güven yerini millî endişeye sevk ediyor; bu, içler
acısı bir durumdur. Ekonominin sürükleyicisi güvendir arkadaşlar.
İstikrarsız kararlar, riyakâr davranışlar,
aşınmışlık güven unsurunu çoğunlukla yok eder.
Değerli milletvekilleri,
Merkez Bankası Başkanı değişikliği yanında
son on beş günde parti kapatmadan tutun da milletvekilliğinin
düşürülmesi, Gezi Parkının İstanbul Büyükşehir Belediyesinden
alınarak adı sanı duyulmamış bir vakfa tahsis
edilmesi, İstanbul Sözleşmesinden çekilmeye kadar değişik
toplum kesimlerinin sinir uçlarıyla oynayarak iktidar olmak akla ziyan bir
yönetim tarzıdır. Şimdi de başka bir bildiri vakasıyla
muhatap oluyoruz. Demek ki arkadaşlar, yönetim çürümüş,
kokuşmuş, yerinde sayar hâle gelmiş. Evet, bunu
aşmalıyız arkadaşlar, aşacağız çünkü sürekli
gerginlik siyasetiyle bu coğrafyada ayakta kalmak zordur ama biz kalmak zorundayız,
silkeleneceğiz ve gerçekleri haykıracağız. Esnafın,
çiftçinin, memur ve işçinin çilesini anlatacağız; millî ve
manevi değerlerimizin sulandırılarak yok edilmeye
çalışıldığını da anlatacağız;
ekonomi yönetiminin çöktüğünü anlatacağız; bütünüyle devletin
tahrip edildiğini, dış politikanın, güvenlik
politikasının, tarım, sanayi, eğitim, sağlık
politikalarının iflas ettiğini anlatacağız. Devletin
nasıl soyulup tarumar edildiğini, Merkez Bankasından
aşırılan 128 milyar doları anlatacağız.
Velhasıl bir bütün olarak, Türkiye olarak bunu bileceğiz ama ümitvar
olacağız. Türkiyenin önünde bir değişim rüzgârı var.
Bu rüzgâr, bizim, Türk milletinin teminatı olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
devlet memurluğunda bariz bir yozlaşma 2003 yılından sonra
kendini göstermiştir. Kanunda geçen sadakat, tarafsızlık ve
devlete bağlılık gözetilmemiştir. Devlet memurları
Anayasaya, kanunlara sadakatle bağlı kalmak, Türkiye Cumhuriyeti
kanunlarını sadakatle uygulamak zorundadır; bu,
gözetilmemiştir. Memurlar siyasi partiye üye olamazlar, evet; herhangi bir
siyasi partinin veya zümrenin yararını veya zararını hedef
tutan bir davranışta bulunamaz, görevlerini yerine getirirken dil,
ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep gibi ayrım
yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve
eylemde bulunamazlar ve bu eyleme katılamazlar ama
Cumhurbaşkanlığı bürokratları esip savuruyorlar.
Değerli arkadaşlar,
devlet memurlarının bir sorumluluğu ve ödevi AKP
iktidarında bugün ne hâle gelmiştir? Görünen tablo nedir?
Değerli arkadaşlar, fazla söze gerek yok. İflas etmiş bir
kamu personel yönetimiyle karşı karşıyayız. Bugün
devlet AKP devleti hâline getirilmişse, devlete sadakat ve
tarafsızlık biat hâline gelmişse ülkede çivinin
çıktığının ispatıdır.
Başta Emniyet olmak
üzere birçok kurum FETÖye teslim edildi. Ordu tahrip edildi. 2010
referandumuyla yargı FETÖye teslim edildi. Tüm bu yaşananlar ülkeyi
15 Temmuz 2016 gerçeğiyle yüz yüze bıraktı. Bugün dünden daha
iyi olduğumuz söylenemez ve Benden olsun, taştan olsun.
mantığıyla hınca hınç doldurulan kadrolar, AKPde
siyasi görevlerde bulunurken hâkim, savcı yapılan avukatlar, eş
dost, akraba bürokratlar, yine, ballı maaşlı söz konusu
bürokratlar, partizan valiler, yapay rektörler, emniyetçiler, diplomasi
bilmeyen büyükelçiler, Allahla aldatan sahte hocalar bugün bizim en büyük
handikabımız olmuştur. Bu tür zatların devlet memuru
olamayacağı kesin iken nasıl bu kadrolara atanabildikleri hâlâ
izaha muhtaçtır.
Değerli milletvekilleri,
memuriyete alınmada şartların kanunda gösterilmiş
olduğu üzere genel şartlar olmasının yanında spesifik
hükümler de vardır. Bunlar devletin güvenliğine ilişkin suçlar,
bir yıldan fazla işlenen suçlar, anayasal düzene karşı
suçlar, zimmet, irtikap gibi suçlar. Evet, bunları sayıyoruz,
bunlarla ilgili, devlet kadrolarına alınacak kişilerle ilgili
arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması
yapılması kadar doğal bir şey olamaz. Bunu yapmak gerekir.
Ama iktidarın hoyrat ve partizan icraatları kamu yönetim sistemimizi,
arz ettiğim gibi, darmadağın ettiği için bunları
nasıl uygulayacak, kim uygulayacak, hangi kriterlere göre uygulayacak, bu
yine boşta kalıyor. Ancak biz şunlara dikkat etmeliyiz, yetkili
makamlara buradan ifade ediyoruz: İlkeler -bunlar iyi korunmalı-
muhataplar, bilgi ve belgeler ile bunların kullanılması, yetkili
merciler, değerlendirme komisyonunun çalışması, veri
güvenliğiyle ilgili verilerin saklanma ve silinme süreleri; bunlar
adaletli işletilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin
vermiş olduğu karar dolayısıyla -iptal ettiği için-
biz bu yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Burada,
aslında teknik hükümler içeriyor, ben onlara değinmek istemiyorum.
Ancak burada son olarak 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun
11inci maddesini sizlere hatırlatmak istiyorum. Burada, terör örgütlerine
iltisakı yahut bunlarla irtibatlı olduğu Emniyet Genel
Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek veya tüzel kişiler ile bu
kapsamda olduğu MİT Müsteşarlığı tarafından
bildirilen yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel
kişilerin ihale konusunda, ihalelere katılamaması konusunda bir
hüküm ifade ediyor. Buna da burada dikkatinizi çekiyorum. Bu mevcut teklif
içerisinde bu söz konusu değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Son cümle.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Dolayısıyla burada sözümü tamamlarken hiçbir konuda güven
vermeyen bir iktidarın ve partizanlaştırdığı
personelin güvenlik soruşturmasına ve arşiv
araştırmasına ne kadar güveneceğimizi de burada yüksek
takdirlerinize sunuyorum.
İkinci bölüm üzerindeki
sözümü burada noktalıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
X.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Afganistan Senato
Başkan Yardımcısı Muhammed Akbar Stanikzai ve beraberinde
heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, ülkemize bir ziyarette bulunan Afganistan Senato Başkan
Yardımcısı Muhammed Akbar Stanikzai ve beraberindeki heyet Genel
Kurulumuza teşrif etmişlerdir, kendilerine Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu adına Hoş geldiniz. diyorum.
(Alkışlar)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Sayın Ahmet Özyürek.
Buyurunuz Sayın Özyürek.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ÖZYÜREK
(Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra
sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifinin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Partimizin kurucu Genel
Başkanı Başbuğumuz Alparslan Türkeşi
vefatının 24üncü yılında rahmet, minnetle anıyorum;
ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Yine, bugün Konyada hava
uçuşu eğitimi sırasında şehit düşen pilotumuza
Allahtan rahmet, kederli ailesine başsağlığı
diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
104 emekli amiralin antidemokratik, millî iradeye kasteden bildirisine
karşı Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli
Beyin ifade ettiği gibi: Hiç kimse sinir uçlarımızla
oynamasın, darbeler sayfası kapanmıştır. Kahraman Türk
Silahlı Kuvvetlerimizi hiçbir alçak tahrik edemeyecek, karanlık bir
tünele çekemeyecektir.
Devlet olmanın önemli
bir süreci vatandaşların ve kurumların güvenliğini
sağlamaktan geçmektedir yani vatandaşın hak ve özgürlükleri
bakımından tehlike arz edecek süreçlerin yaşanmaması için
tedbirler almak devlet olmanın bir gereğidir.
Devletin tüzel
kişiliğini kamu görevi olarak gerçek kişiler üstlenir ve
devletin görevleri bu yolla icra edilir. Devlet görevlilerinin bir
kısmının icrası çok hassas güvenlik anlayışı
gerektirir, öyle ki bu güvenlik ihtiyacının
karşılanması devlet kurumlarının şahsında
insan eliyle yürütülen faaliyetlerle mümkün olmaktadır. Devletler
vatandaşlarına hizmeti yine milletin mensupları
aracılığıyla ulaştırır. Bu durum etraflıca
düşünüldüğünde, önemli bir ihtiyacın sağlanmasında
görev alacak kamu personelinin seçilmesinde birtakım zaruretlerin
doğması kaçınılmaz olacaktır. Güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması, kişinin,
kamu hizmetine alınmasında sakınca olup olmadığına
ilişkin yapılan soruşturma ve araştırmadır.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması
dünyanın çeşitli ülkelerinde kamu hizmetinin sağlanabilmesi
adına alınan iş gücünün güvenirliğini belirleme ve teyit
etme amacıyla yapılan kapsamlı bir işlemdir. İnsanın
inisiyatifine teslim edilen hizmet sunumları her vatandaşa eşit
ve adaletli ulaştırılamaz ise devlet olmak anlamını
yitirir.
Bu eşitlik ve adaletin
sağlanabilmesi, hizmet sunumunda kullanılan iş gücünün
güvenirliğiyle doğru orantılıdır. Nitekim, bu konuda
pek çok ülke belirli bir güvenlik soruşturması standardını
belirlemiş olup kendi sistemine uygun kamu personeli güvenlik denetimi
mekanizmasını oluşturmuştur.
Anlaşıldığı üzere, devlet önce kendi güvenliğini
sağlarsa ve personelini hassasiyetle seçerse vatandaşa daha kaliteli
kamu hizmeti sunacaktır. Bu sebeple ülkemizdeki uygulamalar devletimizin
güvenliği ve kamu hizmetinin azami derecede fayda
sağlamasını amaçlamaktadır. Muhtelif dönemlerde
çeşitli ihtiyaçlara göre düzenlenen güvenlik soruşturması ve
arşiv araştırması mevzuatımız, Anayasa'mız,
uluslararası sözleşmeler ve uygulamada karşımıza
çıkan aksaklıklardan kaynaklanan birtakım hususları
düzenleme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Hâlihazırda uygulamada bulunan mevzuatımız güvenlik soruşturmasında
elde edilecek bilgilerin, belgelerin veya kişisel verilerin ne
şekilde işleneceği, ne kadar süreyle saklanacağı ve
nasıl kullanılacağı konusunda muğlak durumlar
barındırmaktadır. Bu sebeple yeni bir kanun teklifi gündeme
alınmıştır.
Bilindiği üzere
yakın geçmişimizde yaşadığımız 15 Temmuz
hain darbe kalkışmasının sonuçları ortadadır.
Devletimizin milletin imkânlarıyla kamu hizmetine memur edilen hainler
tarafından nasıl hedef alındığına hep beraber,
hep birlikte şahit olduk. Öyle ki bu hain kalkışmada yüz
binlerce kamu görevlisi milletin iradesine kastetmiş, işi Gazi
Meclisimizi bombalamaya kadar götürmüştür. Kamu görevinde bulunan güvenlik
güçlerine sızdırılmış hainler tarafından yüzlerce
insanımız şehit edilmiştir. Bu hain eylemlerin
tamamını, görevi kötüye kullanmak suretiyle devletimizin
imkânlarıyla gerçekleştirmişlerdir. Karşımıza
çıkan sonuç, kamu görevine alınan personel hassasiyetle seçilmez ise
milletimizin ağır bedeller ödemek durumunda
kalacağıdır. Sadece FETÖ değil, ülkemizde kanlı
eylemler yapma gayesinde olan küresel güçlerin desteklediği habis ruhlu
katil terör örgütlerinin de kamuya sızma girişimleri
malumlarınızdır. Bütün bunlara karşı önleyici
tedbirler almak durumundayız. Zira, vatanını, milletini ve
devletini seven hiç kimse bu konuya kayıtsız kalamayacaktır.
Burada en büyük vazife millet iradesini temsil eden bizlere, Gazi Meclisimize
düşmektedir.
Değerli milletvekilleri,
kamu görevine ilk defa ataması yapılacak personelin almış
olduğu eğitimin yanında devletine ve milletine sadakatle hizmet
etme bilincinde olması önemlidir. Bireyde bu hassasiyetlerin oluşmasında
devlet tarafından verilen eğitim, öğretimin yanında aile ve
sosyal çevresinin de etkisi büyüktür. Bu anlamda şahıs
araştırılırken yapılacak işlemler, genellikle
etkileşmede bulunduğu sosyal alanı, buradaki tutumu, devlete ve
topluma bakışı gibi konuları içermektedir.
Araştırmalar neticesinde ise olumlu veya olumsuz kişisel
verileri toplanır ve işlenir. Kişinin kamu hizmetine
alınmasına engel teşkil edecek bile olsa elde edilen veriler
mahremdir ve bu mahremiyetin korunması da devletin
sorumluluğundadır. Kanun teklifinin temelinde yatan gereklilik de
aslında budur. Yapılan birçok güvenlik soruşturması,
kişinin kamu görevine alınmasına engel teşkil edecek
durumlar ortaya çıkarmasına rağmen yargı kararlarıyla
mahremiyete aykırılığından dolayı iptal
edilmiştir. Doğal olarak yönetmeliklerle Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu çelişir hâle gelmiştir. Kanun
çalışması bu aksaklığı gidermeyi
amaçlamıştır. Kanun teklifiyle önemli bir husus olan kişisel
verilerin korunmasına ilişkin temel ilkeleri ifade etmek de yerinde
olacaktır.
Teklifin 8inci maddesi,
kişinin istihbari faaliyetlere konu olmayan kişisel veriler
hakkında bilgilendirilmesi, bu verilere erişmesi, verilerin
düzeltilmesi ve silinmesi taleplerine ilişkin tedbirleri içermektedir. Bu
noktada kişisel verilerin doğru ve güncel olması söz konusudur.
Esasen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması
işlemlerinin her bir evresinde gizliliğe uyulmalıdır.
Yine, teklifin 9uncu maddesi
ise Araştırma neticesinde elde edilecek bilgi ve belgeler yasal
olarak bilmesi gerekenler dışında başka hiçbir kimseyle
paylaşılamaz. ibaresi kişisel verilerin kimler tarafından
işleneceğine sınırlama getirmektedir.
Güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması
sırasında elde edilen kişisel veriler iki yılın
sonunda değerlendirme komisyonlarınca silinir ve imha edilir. Mevcut
kanun ve yönetmelikte kişisel verilerin silinmesi ve imha edilmesi
aşamasında suç teşkil edecek fiillerin işlenmesi durumuyla
ilgili cezai hükümlerin bulunmadığı görülmektedir. Bahse konu
olan kişisel verilerle ilgili kanun teklifinin 11inci maddesi cezai
yaptırımları düzenlemektedir. Bu yaptırımlar
kişisel verilerin korunması hususunda
caydırıcılık sağlayacaktır.
Kanun teklifiyle devletin
güvenliğinin, ulusun varlığının ve menfaatlerinin
etkileneceği bilgi ve belgeler, gizlilik dereceli kamu personeli ve meslek
gruplarının tespiti Cumhurbaşkanlığınca
yönetmelikle belirlenecektir. Güvenlik soruşturmasının ve
arşiv araştırmasının hangi usul ve esaslara göre
yapılacağı, bunu yapacak birim ve değerlendirme
komisyonlarının kurulması ve uygulamaya ilişkin diğer
hususlar da yine yürütmenin çıkaracağı yönetmelikle
belirlenecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kanunu
desteklediğimizi ifade etmek istiyor, yüce Meclisi ve yüce Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın
Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ
(Ağrı) Sayın Başkan, değerli halkımız;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifinin ikinci bölümü üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar,
ikinci bölümde yer alan 8inci madde, 9uncu madde, 11 ve 12nci maddeler
gerçek anlamda öze dokunan maddelerdir, insan hak ve hürriyetlerine
aykırı maddelerdir ve dolayısıyla Anayasa'ya da
aykırılık teşkil eden maddelerdir ne yazık ki. İç
Tüzük hükümleri açıkça bu kanun teklifiyle çiğnenmiş,
reddedilmiş olan bir kanun teklifi maalesef yine iktidar partisinin
oyunuyla görüşülmek zorunda bırakılmıştır. Siyasi
iktidar, 2016 ve 2018 yıllarında, OHAL sürecindeki güvenlik
soruşturması ve arşiv soruşturmasıyla kendine
yakın olanları -ayrıca bu maddelerle yeniden kendi
iktidarını daha sağlamlaştırmaya- ve yandaş
kişileri kamuya almaya ilişkin yepyeni bir kanun teklifini önümüze
getirmiş ve bu şekilde yeni bir hamle
başlatmıştır değerli arkadaşlar.
Bakın, bu kanun
teklifiyle aile bireylerine kadar soruşturma yapılıyor ve mevcut
olan bu maddelerle insanlar hakkında, müracaat eden kişiler
hakkında arşiv araştırması yapılıyor, bu
arşiv araştırmasından elde edilen bilgiler ise silinmiyor
ve Cumhurbaşkanının oluşturmuş olduğu
değerlendirme komisyonlarıyla insanları, gerçek anlamda kamu
hizmetinde yer almak isteyen kişileri bu şekilde baypas etmek
suretiyle, kendilerine yandaş ve -kendileri giderayak- kendilerine
yakın olan kişileri kamuya almak suretiyle
Yeni bir kanun teklifiyle
biz karşı karşıyayız değerli arkadaşlar. Bakın,
partili Cumhurbaşkanının değerlendirme komisyonları
kuracağı ve bu değerlendirme komisyonlarıyla
insanların kamu hizmetine alınacağına ilişkin bir
kanun teklifiyle biz karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar,
ben size tarihten kısa bir notla konuşmama devam etmek istiyorum. Bakın, Nazideki ırk
yasalarını birçok kişi maalesef tarih sayfalarında görecek
ve maalesef çok olumsuz bir geçmişe sahip olan bir dünyanın buna
ilişkin olan örneklerini biz ne yazık ki bu kanun teklifiyle
yaşayacağız. Bakın, 7 Nisan 1933te kabul edilen, devlet
memurları mesleğinin ihyasına dair olan yasanın 3üncü
maddesiyle ari kökenli olmayan devlet memurlarının derhâl emekliye
ayrılması ve Yahudilerin, ne varsa, nerede varsa, hangi devlet
kurumunda varsa hepsinin işine son verilmesine dair bir Nazi kanunuyla
dünya karşı karşıya kaldı ve gerçek anlamda bir
faşizmle karşı karşıya kaldı dünya.
İşte, bu mevcut olan benzer kanunlar sizlere tanıdık
geliyordur değerli arkadaşlar, bakın, bu tanıdık olan
yasa teklifleri.
Sayın Başkan, sayın
vekiller; bu yasa teklifiyle güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması MİT Başkanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğü ve mülki idare amirlikleri tarafından yapılacak
ve buna göre, bu düzenlemeyle memur alımı ve kamu hizmetine insanlar
alınacak.
Değerli arkadaşlar,
size hemen şurada belirtmek isterim ki bakın, bu sisteme
karşı koyan, aynı zamanda hak talep eden Kürtler, muhalifler,
iktidarın hukuksuzluklarına karşı ses çıkaranlar,
değişim isteyenler -tırnak içerisinde- iltisaklı olanlar
başta olmak üzere toplumun büyük bir kesimi kamuda işe giremeyecek ve
bu kanuna takılacak. Bakın, soruşturma ve araştırma
yapacak olan valilerin ve kaymakamların yapmış oldukları
uygulamalarla ilgili size birkaç tane örnek vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bakın, biz seçim bölgelerimizde, gittiğimiz her yerde
konuşuyoruz, hakkımızda fezleke çıkıyor, fezleke
düzenliyor bu valiler ve kaymakamlar; biz susuyoruz, fezleke geliyor; biz
yerimizde duruyoruz, fezlekeler geliyor yani bizler hakkında düzenlemiş
oldukları bu fezlekelerle biz kalıbımızla bulunduğumuz
yerdeyiz ve yine bizim hakkımızda fezlekeler düzenleniyor.
Bakın, buradaki uygulamayı bu şekle sokan ve bu şekilde hak
ihlalleri yapan ve muhalefete gerçek anlamda, güvenlik güçlerinin yargıya,
yargının da bizlere taciz uygulamasına varan bu şekildeki
fezlekelerle biz ne yapıyoruz? Karşı karşıya
kalıyoruz. Bakın, soruşturmayı yapacak ve bu şekilde
soruşturmayı derinleştirecek ve arşiv kaydını
tutacak olan makamlardan bahsediyorum değerli arkadaşlar. Bunlar
mı hakka ve hakkaniyete uygun davranacak?
Değerli arkadaşlar,
bunlar AKPnin memurlarıdırlar. Bunlar tarafsız değil,
taraflıdırlar. Bu nedenle, bu kanun öze dokunan ve Anayasaya
aykırı olan bir kanundur, kanun teklifidir; derhâl geri çekilmesini
biz teklif ediyoruz değerli arkadaşlar. Bakın, bu kadar hak
ihlaline neden olacak, bu kadar hukuksuzluğa neden olacak bu kanun teklifi
birçok kişiyi kamu hizmetinin dışına itecek değerli
arkadaşlar. Dün 1 tane önergeyle, öğretmenlere ilişkin olan
kısmı da, bu şekliyle, bu kanun maddesine eklendi.
Dolayısıyla herkes, yine çalışan, yıllarca emek veren
ve eğitim fakültelerini tamamlayan öğrenciler de, maalesef, bu
uygulamayla öğretmen olamayacaklar.
Sayın milletvekilleri,
bakın, ben size çok daha önemli olan bir meseleyi dile getirmek istiyorum
karşınızda. Bakın, cezaevlerinde çok ciddi sorunlar var,
cezaevlerinin sorunlarını dile getirmek istiyorum. İşkence
ve her türlü kötü muamele devam ediyor cezaevlerinde. Bakın,
haberleşme hürriyeti, oluşturulan mektup komisyonları
tarafından engellenmektedir. Değerli arkadaşlar, bakın,
gönderilen mektupların çoğu bu komisyonlara takılmakta ve
haberleşme hürriyeti çok net bir şekilde ihlal edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, bakın, televizyon izleme hakkı
mahpusların elinden alınmaktadır. Sincan Kadın Kapalı
Cezaevindeki mahpuslar şu anda konuştuğum Meclis TVye, TRTnin
Meclis kanalına sahip olabilmek için, bu hakkı elde edebilmek için
mücadele ediyorlar. Bakın, eğer TRTnin kanalı da yasaksa bizim
söyleyecek hiçbir sözümüz kalmamış demektir. Bakın, mektubu size
gösteriyorum Büyük uğraşlar sonucunda ancak biz Meclis TVye
ulaşabildik. diyor. Meclis TVnin izlenmesine bile engel oluyorlar
cezaevlerinde. Cezaevlerinin gelmiş olduğu aşama bu değerli
arkadaşlar. Bakın, cezaevlerinde başka neler
yapılıyor? Haklı taleplerine karşılık, her talebe
karşılık bir disiplin soruşturması
başlatılıyor. Sağlık hakkı ciddi bir şekilde
engelleniyor, güvenlik gerekçesiyle yasa dışı sürgünler devam
ediyor. Çıplak arama, eziyet etme muamelesi cezaevlerinde devam ediyor.
Kürtçe mektuplar açısından çeviri ücreti adı altında çok
fahiş rakamlar isteniyor. Pandemi gerekçe gösterilerek ortak alan tamamen
yok edilmiş durumda. İdare ve gözlem kurullarının keyfî ve
taraflı raporlarıyla koşullu salıverilme engelleniyor
değerli arkadaşlar. Özellikle Karadeniz Bölgesindeki cezaevlerinde
avukat görüşleri hâlâ kapalı yapılıyor, açlık grevleri
nedeniyle disiplin cezaları veriliyor, kitap hakları gasbediliyor ve
mahpusların kitaplara ulaşma hakları engelleniyor değerli
arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri,
bakın, 2 Nisanda benim şahit olduğum; milletvekilimiz Ömer Faruk
Gergerlioğlu tartaklanarak evinde gözaltına alındı,
milletvekilliği Anayasaya aykırı bir şekilde
kaldırıldı, milletvekilliği düşürüldü ve bu
şekilde Ömer Faruk Gergerlioğlu cezaevine gönderildi değerli
arkadaşlar. Bakın, Ömer Faruk Gergerlioğlu bu kürsüde neler dile
getiriyordu: Çıplak aramayı dile getiriyordu, cezaevlerindeki
işkenceleri dile getiriyordu. Mazlumun sesi olduğu için hedef
alındı. Bakın, bunlar gibi yüzlerce, mevcut olan yasa
dışı uygulamaları dile getiriyordu.
Peki, sizlerin oylarıyla
başka kimleri cezaevine gönderdiniz siz? Milletvekilliğini
düşürdüğünüz Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Ömer Faruk
Gergerlioğlunun vekilliklerinin düşürülmesi tamamen Anayasaya
aykırıdır ve sizin bu şekildeki faşist
uygulamalarınız sonucunda meydana geldi değerli arkadaşlar.
Peki, ben size sormak istiyorum: Vekillerimizin milletvekilliklerinin
düşürülmesiyle, cezaevine gönderilmeleriyle birlikte siz ne
yaptınız değerli arkadaşlar? Yoksulluğu mu çözdünüz?
Mazlumlara yaptığınız bu zulümleri mi
kaldırdınız? Yoksullukları mı yok ettiniz? Ekmeğe
muhtaç bırakmış olduğunuz halkların
sorunlarını mı çözdünüz? Hiçbirini yapmadınız ve
yapmayacaksınız ama değerli arkadaşlar bu zulmünüz arttı,
zulmünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ABDULLAH KOÇ (Devamla)
Bakın, sizin bu on dokuz yıllık süreçte, on dokuz
yıllık iktidarınızda sizin zulmünüze zulüm
katıldı. Bakın, bu zulmünüze de, bu mevcut olan hukuksuzluklarınıza
da, mevcut olan bu faşist uygulamalarınıza da yakın bir
dönemde önümüze gelecek olan seçimde son vereceğiz.
Bütün
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu Adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ensar Aytekin.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENSAR
AYTEKİN (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifin ikinci bölümü üzerine söz aldım, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken,
bugün Konyada şehit düşen pilotumuza Allahtan rahmet, ulusumuza
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
geçen hafta ilginç bir olay yaşandı, o olaydan AKP Grubu ders
çıkarmamış olsa gerek ki 65 milletvekilinin imzasıyla gelen
kanun teklifinde 7 milletvekiliyle temsil ediliyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burası millet iradesinin
tecelligâhı. Bu Meclis savaş yönetmiş bir Meclistir ve bu yüzden
Gazi unvanıyla anılır. Bu Meclisin her bir üyesi bu
sorumluluğu bilerek yasama faaliyetlerine katılır. Bu kapsamda,
görüşülen Arşiv Araştırması ve Güvenlik
Soruşturması Kanun Teklifi demokrasinin mabedi olan, olduğuna
inandığımız Mecliste milletvekillerinin oylarıyla
reddedildi. AKP'liler kendi tekliflerine oy vermedi, oy vermeyi geçtik, oturuma
gelmeye tenezzül etmedi, şu anda olduğu gibi, dolayısıyla
teklif düştü. Tabii, ne olduysa ondan sonra oldu. İktisatta bir
prensip vardır, uzmanlık alanı ekonomi olanlar iyi bilirler,
prensibin adı görünmez el; bu görünmez el piyasayı domine eder,
yönlendirir, istediği yönde harekete geçirir. İktisattaki bu
prensibin benzeri Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçildiğinden beri siyasette de vardır. Bu görünmez el ister, kanun
çıkartılır; bu görünmez el ister, sözleşmeler feshedilir,
devlet madalyasından devleti kuran Atatürk çıkartılır; bu
görünmez el ister, Montrö, Lozan tartışmaya açılır, faize,
kura müdahale edilir, 128 milyar dolar hiç edilir, nereye gittiğini
araştıran Merkez Bankası Başkanına mevsimlik işçi
muamelesi yapılır, üç ayda bir görevden alınır; bu görünmez
el ister, ülke pandemi sebebiyle eve kapatılır, esnafa kepenk
kapattırılır, görünmez elin istediği toplantılar
lebalep yapılır. Bu görünmez el maça gider, o gidene kadar takır
takır oynayan takıma nazar değer, galibiyet serisi
sonlanır. (CHP sıralarından alkışlar) Görünmez elin
istediği kanun teklifi Meclise gelir, bir vekile Bunu imzala, sen
hazırlamışsın gibi çık, savun. denir, o da bunu
yapar; sonra bir şey olur değerli milletvekilleri, Meclisin iradesi
diye bir şey vardır ki bu iradeyle bu sol tarafımda oturanlara
partisinin adı olan adalet hatırlatılır ve bu teklif,
milletvekillerinin oylarıyla düşürülür çünkü görünmez elin
parmakları üyesi olduğu Meclise gelmeye tenezzül etmemiştir.
İktisattaki görünmez elin adı hiçbir zaman yoktur ama millet
iradesinin üzerindeki görünmez elin adı Recep Tayyip
Erdoğandır. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED FATİH TOPRAK
(Adıyaman) Recep Tayyip Erdoğan seçimle gelmiş bir
Cumhurbaşkanıdır.
ENSAR AYTEKİN (Devamla)
- Burada ilk gün demokrasi adına yaşanan durum ne kadar mutluluk
vericiyse sonrasında Meclis Başkanının alet edildiği,
usul, şekil, içerik, yöntem bırakmadan delinerek geri getirilen bu
teklif o kadar yanlıştır, haksızdır, hukuksuzdur;
millet iradesine -öyle bildiriyle falan değil- açıktan darbedir.
Değerli milletvekilleri,
bu teklif, sorunlu bir teklif. Teklifle, kamu ve özel sektörde
işbaşı yapanları fişleyecek, güya soruşturma
yapacaksınız. Güya diyorum çünkü burada son zamanlarda gündemde
olan bir konudan bahsetmek istiyorum: Serdar Atasoy. Türk hukuk sistemine 15
Temmuz sonrası giren güvenlik soruşturmasına rağmen, ne
şekilde olduğu bilinmeyen bir şekilde hassas
araştırmadan geçmiş, İstihbarat
Başkanlığı görevine kadar yükseltilmiştir. Serdar
Atasoy, 2017 yılında 3. Orduda görevliyken gözaltına
alındı, FETÖden sorgulandı, serbest bırakıldı.
2020deki kırk beş dakikalık YAŞ toplantısında
ise, ne olduysa, bu kişi Kara Kuvvetleri İstihbarat Daire
Başkanı yapıldı ama birileri bu kişiyi göreve
başlatmadı ve sonunda, Atasoy istifa etti. Ardından, FETÖ
kapsamında gözaltına alındı, tutuklandı, itirafçı
oldu. Teğmen rütbesini terör örgütü lideri Fetullah Gülenin bizzat
taktığını kendi ağzıyla söyledi. Buna
rağmen, bu adam generalliğe kadar yükseltilip İstihbarata
atandı. Kararda Millî Savunma Bakanı ve
Cumhurbaşkanının imzası var. Kamu görevine giren herhangi
bir vatandaş için güvenlik soruşturması, arşiv
araştırması isteyenler açık kaynaklardan elde edilen bu
bilgileri nasıl görmezler? Bu atamadan dolayı herhangi bir işlem
yapıldı mı? İhmal kimindi? Özetle, FETÖ hâlâ askeriyenin
içerisinde nasıl bu kadar aktif? Bu soruların cevapları yok.
Bir diğeri, cübbeli,
sarıklı amiral rezaleti; bu olayın da FETÖden farkı yok.
FETÖden boşalan yerlere başka yapılar sızıyor, bir
yandan da Genelkurmay, irticai faaliyetleri personelde aranan niteliklerin
dışına çıkartıyor. Ayasofya imamı 657ye tabi
olmasına rağmen ülke siyasetine ilişkin konuşabiliyor,
komutan eskisi SADAT Başkanı Erdoğana danışman olarak
Eyalet sistemi gelsin. diyebiliyor, emekli büyükelçiler Montröyle ilgili
konuşabiliyor ama denizlere otuz yılını vermiş emekli
amiraller Montrö için konuşamıyor. Yapay gündemleriniz
vatandaşta tutmuyor, ne yapsanız da yoksulluğun
çığlığını engelleyemiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
madde 7de, ilgili kurum ve kuruluşlarda en üst amirin görevlendireceği
3 kişiden az olmayan komisyondan bahsedilmektedir. Bu 3 kişi hangi
yetkinliğe göre seçilecektir? Burası özel olarak irdelenmelidir.
Burada önemli rakamları vermek isterim. Örneğin, HSYKnin FETÖnün
güdümünde olduğu dönemde yapılan atamalar, 2019 sonu verileri; 2014
HSYK seçimlerinde FETÖcü adaya oy veren 196 kişiden 63ü,
Danıştaydaki seçimde FETÖcü için oy kullanan 73 kişinin 30u,
adli yargıdaki seçimde FETÖcü için oy kullanan 5.319 kişiden 2.083ü
ve idari yargıdaki seçimde FETÖcü için oy kullanan 735 kişiden 45i
hâlen görevdeydi. Bu şu demektir: Henüz FETÖ temizlenmemiştir. Peki,
FETÖ buralara nasıl gelmiştir? Gerek yargıdaki bu atamalarda
gerekse yukarıda örneklenen askerî kararlarda, o atama şubelerinde
görev yapanların sicilleri oluşturulmuştur. Şimdi, FETÖden
boşalan kadrolara yeni cemaatlerin, tarikatların sızma
girişimleri yer yer haber olmaktadır. Özellikle yargıda egemen
olduğu söylenen İstanbul Grubu ve Pelikan yapısı göz önüne
alındığında getirilmek istenen düzenlemenin içereceği
riskler ortadadır. En üst amir bu 3 kişiyi tamamen keyfî bir
şekilde atayabilir.
Bugün AKP bürokrasisinde
ilginç bir durum vardır. Kolluk dâhil olmak üzere birçok alanda,
bürokratlar, müdürler, görevliler 15 Temmuza bakarak İşte devlet
bunları yurt dışına gönderdi, eğitim
aldırdı, liyakatle yerleştirip atamalarını yaptı
ama onlar kalkıp halkına bomba yağdırdı. diyerek,
liyakat değil sadakat lazımmış propagandası
yapılmaktadır. Bu değerlendirmeden de görüleceği üzere
devlet kadrolarında yer tutanlardan bazıları sadakati liyakatin
önüne geçirmekte ve bu sayede devlet kadroları niteliksiz insanlarla,
şahsımın memurlarıyla dolmaktadır. Bu
değerlendirmeden sadakatin olması gerekiyor sonucunu çıkarmak
son derece yanlıştır çünkü liyakat, devlete liyakati gerektirir.
Atama kararlarında, rütbe ilerlemelerinde, yargı paketlerinde
liyakatlilere yer vermeyen yine bu iktidardır. Bu FETÖcüleri üst
düzeylere getirenler yine bu iktidardır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; özetle bu teklif, AKP dâhil olmak üzere, devleti
kim yönetirse yönetsin makbul vatandaş arama isteğinin sonucudur.
Bakın, 15 Temmuz Araştırma Komisyonu Raporu bu Mecliste
yazıldı ama bu rapor yerleşkenin içerisinde kaybedildi.
Arşivde yok, dosya nerede bilen yok. Devlette örgütlenen ve şu an
makul yol arkadaşı olan yapılar yarın baş
kaldıracak seviyeye geldiğinde, o günün koşullarına göre bu
yapıları terör örgütü ilan etmek devleti yönetenleri masum göstermez,
bilakis bu işlerin sorumlusu yapar, tıpkı FETÖ'yü devlete
dolduranların sorumlu olduğu gibi.
Bu duygularla Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Şahıslar adına ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Ahmet Şık.
Buyurunuz Sayın
Şık.
AHMET ŞIK
(İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Herkese merhaba.
Bu konuşma
olanağını sağladığı için, kendi
hakkından feragat eden HDP'li arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum.
Gündemimiz malum; kabile
hukuku icabı, suçu işleyenlerin kim olduğuna göre, kimlerden
olduğuna göre iş gören ya da görmeyen düzenlemelerden bir diğeri
olan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması
Kanunu Teklifi. Bu teklif, bir dizi geçmiş düzenlemenin de ruhuna uygun
bir postmodern hanedanlık inşası yolunda atılmış
diğer yeni bir adım. Aslında yeni demek de doğru değil
çünkü bu düzenleme özelinde de özel bir ısrar söz konusu. AYM'nin bu
düzenlemeyi daha önceki iptali de dahil, yine bu düzenlemenin daha önce
muhtelif süreçlerde gündeme geldiğini biliyoruz; geri çekildi, bekletildi,
yenilendi ve bugün tekrar burada. Amacı, FETÖ gibi ortak bir düşman
tarifiyle saray rejiminin bekası için steril yurt yaratmak ve herkesi önce
sabıkalı hale getirip sonra da bu gerekçeyle açlıkla tehdit
etmek, KHK'liler örneğinde gördüğümüz üzere sosyal ya da sivil ölümü
mevzuata yerleştirmek. Düzenlemenin peşinde olduğu şeyin
adına sabıka demek hiç yanlış olmaz. Bu düzenlemeyle saray
rejimi ittifakı kendince kritik ya da önemli addettiği makam ya da
mevkileri sabıkalı olduğunu düşündüklerine kapatıyor.
Özetle Bizden olmayan herkes düşman ya da sabıkalıdır.
diyor ancak bu yasa teklifi iktidarı paylaşan sizler dâhil herkesin
geleceğine bir tehdit. Nedenini bu düzenlemenin amacı çerçevesinde
küçük bir güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması simülasyonunda anlatayım ki daha kolay
anlaşılsın. Vebalı muamelesini hukuki hâle getiren güvenlik
soruşturması, döneme göre saf ya da yer değiştiren isimler
ve şeytanlaştırılan ya da dostlaştırılan
yapılara göre işletilirse bu soruşturmayı geçemeyecek olan
yani sabıkalı olarak adlandırılabilecek olanlara
bakılırsa durum şöyle: Bürokrasiden iş dünyasına ve
borazanlığınızı yapan medyaya kadar çok sayıda
kişinin geçmişte iktidarınıza ortakken şimdi
şeytanlaştırmakta yarıştığınız Fetullah
Gülenle fotoğrafları var ancak -isim vermeyeceğim ama- sadece
27nci Dönemin bazı AKPli milletvekillerini anımsatmakla yetineyim,
George Orwellin 1984 isimli eserinde hakikati eğip büken gerçek
bakanlığının işini iktidarınızda üstlenen
kişinin Zaman gazetesinde yayımlanan yazıları olan eşi
var. Suç ortağı olduğunuz ancak cemaatin çetesini tek fail ilan
ettiğiniz kumpaslar sürecinin iş birlikçisiyken şimdi grubunuza
Başkan Vekilliği yapan var. İstifa ettiği 2020
Haziranına kadar AKP Tanıtım ve Medya Başkanı
Yardımcısı görevini üstlenen ve Darbeci Kemalist zihniyeti
ortadan kaldırmak için FETÖyle ittifak yaptık. itirafında
bulunanınız var. Kilis Üniversitesi Rektörüyken Pensilvanyada
Fetullah Gülenin önünde diz çöken, şimdi ise başka bir üniversite
kadrosunda bulunan kardeşe sahip bir vekiliniz var. Necmettin Erbakan
Üniversitesinde öğretim üyesiyken Konya merkezli FETÖ operasyonuyla
tutuklanan bir kardeşe sahip olan, bu dönemden AKPli bir başka
vekiliniz var. Kardeşi 15 Temmuz kalkışmasının
yönetici faillerinden bir generalken Hollandaya Türkiye Büyükelçisi yapılanı
var.
17-25 Aralık yolsuzluk
soruşturmalarını eski ortağınızı terörist
ilan etmenizin miladı olarak belirlediniz. Düşmanlaştırmak
istediğiniz kim varsa bu milat sonrası faaliyetlerine, tutumuna,
sözlerine bakarak yargıladınız. Bank Asyanın önünden
geçenlerin, çocuğunu cemaatin okuluna ya da dershanesine gönderenlerin her
biri tutuklandılar ancak Gülencilerin
üniversitesinde ders vermekle kalmayıp milat belirlediğiniz 17-25
Aralık sonrasında Cemaat AK PARTİden
yalıtılmış, yabancısı olduğumuz,
bilmediğimiz bir yapı değil; 70lerden beri hoca efendinin
kasetlerini dinleyip yazılarını okuyarak yetişmiş
insanlarız biz. diyeniniz var. Muhalefetteyken Kendisini padişah
olarak görüyor, paçalarından yolsuzluk akıyor, hesap sormazsam
namerdim. diye esip gürleyen ancak zalimlik ve savunuculuğunu yapmak
konusunda tutarlı olup ilkeler konusunda, ilkeler söz konusu
olduğunda dünüyle bugünü arasındaki uçurumu menfaatleriyle kapatmaya
çalışan bir Bakanınız var. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Başbakanın kalbi Ali
diyor, dili Muaviye söylüyor. Harun gibi gelip Karunlaşanlar,
firavunlaşanlar
diyen yöneticileriniz var. Recep Tayyip
Erdoğanın Kürtçe Kuran gündemi için edepsizlik,
münafıklık benzetmesiyle Yeri gelince papaz cübbesi, yeri gelince
imam kisvesine bürünen iki yüzlüler. diyen, diktatör muavini diye
tanımlayıp Herkesten cumhurbaşkanı olur ama Recep Tayyip
Erdoğandan olmaz. deyip de iktidarınıza ortak olan var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AHMET ŞIK (Devamla)
Cemaatin FETÖ diye anılmasında yadsınamaz
katkınızı Ne istediniz de vermedik? diye özetleyen ancak bu
suç itirafını siyasi öz eleştiri olarak gören yargının
herhangi bir tasarrufta bulunmaktan kaçtığı, korktuğu Recep
Tayyip Erdoğan var.
Kısa ve
sınırlı bir arşiv taramasıyla size güvenlik
soruşturması yapmış bulundum ki bunların hiç birini
suçlamak için söylemedim. Sadece yasanın yaratacağı
sorunları ve gelecekte karşınıza ne
çıkacağını, yarın iktidar değişir ise sizin
neyle karşı karşıya kalacağınızı
anlatmak için bir örneklemeydi ama madem bu teklifin kanunlaşmasında
bu kadar ısrarcısınız, buyurun, örneklerini verdiğim
üzerinden görevinizin gereğini yapabilirsiniz.
Teşekkür ederim. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1990 yılında
gerçekleştirilen bir kongreyle, asırlardır
varlığını korumaya çalışan, geçmişinde derin
acılar barındıran, ayrımcılığa ve nefret
söylemine en çok maruz kalan toplumların başında gelen Romanlar
için 8 Nisan Dünya Romanlar Günü olarak kabul görmektedir. O yüzden bugün
Romanların sorunlarının
tartışıldığı, kültürlerinin korunmasına
yönelik görüşlerin ortaya atıldığı bir gündür.
Ülkemizde, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar bir milat
olarak kabul edilir. Bu çalışmalar sayesinde Romanların kendini
ifade etme özgürlüğü sadece lafta kalmamış, hukuki bir zemin de
oluşturulmuştur. SİROMA ve SODAM Projeleri hayata
geçirilmiştir. Yüzlerce yıllık devlet geçmişimizde
vatanına, milletine, bayrağına, ezanına sahip
çıkmış, bu vatan ve ay yıldızlı al bayrak
uğruna canlar vermiş ve şanlı bayrağımız
altında gururla yaşamız tüm Roman kardeşlerimizin 8 Nisan
Dünya Romanlar Gününü kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce Tarım ve Orman
Bakanının, ardından AKP Genel Başkanının Bundan
sonra gerekli olmadıkça hayvan ve et ithalatı yapılmayacak. demesinin
ardından bir buçuk yıl geçti. Bu sürede 200 binden fazla besilik
sığır ithalatı yapıldı; şimdi, 55 bin tane
daha ithal etme kararı açıklandı. AKPye göre ülkemizdeki
besilik sığır sayısı yeterli değil, dünyanın
dört bir yanından toplamaya devam ediyor. Besilik sığır
sevginizin nedeni nedir? Bu ithalat politikasıyla kimleri besliyorsunuz?
İthalat kararınız, ülkemizin ihtiyaç duyduğu
gıdayı temin etmekten, ülkemizde üretmekten aciz olduğunuzun
kanıtıdır. Yine ithalat kararınız gösterdi ki AKP
ithalat yapmasa vatandaşlarımız kurban bile kesemeyecektir. Ey
yerli ve millîler, milleti kurban kesmek için bile yabancılara muhtaç
ettiniz, et fiyatlarını ithalatla baskılıyorsunuz, üretici
hayvancılıktan kopuyor. AKP ilk seçimde gidecek ama
zararlarını silmek maalesef zaman alacak.
BAŞKAN Sayın
Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, Türkiye'nin elma üretiminin önemli bir bölümünü
karşılayan Ispartada, geçtiğimiz hafta, Eğirdir ve
Gelendost ilçelerindeki elma üreticileriyle görüştük. Kilosunu 2 liraya
mal ettikleri elmayı maliyetin altında sattıklarını,
hatta elmaların çoğunun depolarda alıcı beklediğini
anlattılar. Eğirdirde görüştüğümüz 80 yaşındaki
bir amca 1 liraya elmalarım depolarda çürüyor, alan yok. diye
haykırıyordu ve elma üreticileri Meclise götürün bu elmayı,
gösterin lütfen, Ispartanın AKP milletvekilleri bize sahip
çıksın, bu elmaların üretim maliyetini düşürsünler, yeni
pazar açsınlar, elma birliği kursunlar, bizi milyonlarca lira dolandırılmaktan
kurtarsınlar, artık yeter, bizim de yüzümüz gülsün,
elmalarımızı satabilelim, emeğimizin
karşılığını alalım. diyorlar.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKPnin yap-işlet-soy
modeli olan Aydın-Denizli Otoyolu Projesi geçsen de geçmesen de
vatandaşın cebini boşaltan, garanti araç sayısı
soygunuyla ve birinci sınıf tarım alanlarını yok
etmesiyle gündemde. Aydın Teke Ovasında, proje alanındaki tüm
araziler tarım dışı amaçlarla kullanılmak isteniyor,
çevre tahrip ediliyor, vatandaşın zeytin, incir ağaçları,
tarlaları acele kamulaştırma adı altında, AKPnin
rant hırsı yüzünden, Buharkent de talan ediliyor. Acele
kamulaştırma savaş hukukuna özgülenmiş bir istisna iken tek
adam rejiminde yurttaşın tarlasına el konulması için bir
araç hâline getirildi, sıradanlaştırıldı. AKP
iktidarı derhâl vatandaşın tarlasına çöreklenmeyi bir
kenara bırakmalı ve sürdürebilir bir kalkınma için
yandaşlarını değil, kamu yararını
düşünmelidir. Tarım arazileri gasbedilmemeli, vatandaşın
emekleri ve geçim kaynağı elinden alınmamalıdır,
yaşatılan hukuksuzluk bir an önce son bulmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Demir
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle Romanlar Gününü
kutluyorum ben de. Dün Genel Kurulda muhalefet partisine mensup bir
arkadaş İzmir Büyükşehir Belediyesinin yaptığı
kentsel dönüşümü anlatırken Sulukule Projesine laf
atmıştır. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesinin şu
anda Ege Mahallesinde, eski adıyla Murtake Mahallesinde
yaptığı kentsel dönüşümde Romanların
dışlandığını, öncelikle kulede,
yapılması gereken kulede yer vereceklerken kulenin
dışında, daha sonra kentsel dönüşüm alanının
dışında yerlere itilmeye
çalışıldıklarını biliyorum. Bir konuşma daha
nasip olursa Sulukulede bizim yaptığımız, tüm hak
sahiplerinin haklarının ödendiği bir proje olduğunu tekrar
Genel Kurulumuza bildirmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Yıldız
HÜSEYİN YILDIZ
(Aydın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sizin
aracığınızla hem Turizm Bakanına hem de
Sağlık Bakanına iletilmek üzere
Bu soruları daha önce
gündeme getirmiştik, Turizm Bakanı Sağlık Bakanıyla
görüşecekti. Turizm sezonu başlıyor biliyorsunuz. Bu turizm
sezonu başlamadan önce oradaki otelde çalışanlara, esnafa,
seyahat acentalarına, taksicilere ve rehberlere aşı vurulacağının
sözünü vermişlerdi. Hâlen, 10 Nisana gelmemize rağmen bu işlem
daha yapılmadı. Özellikle İngilterede, 15 Mayıstan
itibaren kendi vatandaşına seyahat izni veriyorlar. Bizim, kendi seçim
bölgemiz olan Kuşadası, Didim, Bodrum, Marmaris ve Fethiyeye
ağırlıklı İngiliz müşteriler geliyor ama bunu
yapmadığımız takdirde de kesinlikle bu sene turizme
İngilizler gelmez; İspanya ve Yunanistan rakibimiz...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Kasap
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, Dünya Romanlar
Günü dolayısıyla tekrar aynı konuya değinmek istiyorum.
Kütahyada AK PARTİli belediye döneminde yapılan kentsel
dönüşümle ilgili, TOKİde, Kütahya Belediyesine devredilmişti o
zaman, 600 lira bayındırlık birim fiyatı var iken
metrekaresi 1.280 liraya ihale edildi ve Romanların olduğu bu
mahallede hiçbir Romanın ev edinme şansı olmadı;
şehir dışına itildiler, başka semtlere itildiler,
sosyal hayattan koptular. Bu tamamen, başlı başına
Romanları yok etmek üzerine yapılmış bir girişimdir,
AK PARTİli belediye tarafından yapılmıştır ve AK
PARTİli belediye de maalesef -çok da güzel olmuştur- belediyeyi
kaybetmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Mart ayında
-Şanlıurfada, Toprak Mahsulleri Ofisiyle ilgili- Suriyeden
buğday, arpa, yulaf, çavdar ithal edildiğini söyledik ve bu ürünlerin
taşıma ihalesinin kime verildiğini ve bu taşınma
nedeniyle, tonaj eksikliği nedeniyle kamunun zarara
uğratılıp uğratılmadığına ilişkin
yazılı soru önergesi verdik. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi bize
cevap vermedi. Bugün Şanlıurfada operasyon
başlatıldı. Soruşturmada gizlilik kararı
alındı. Bunun arkasında milletvekilleri var, siyasiler var. Bu
anlamda bu soruşturmanın kapatılmaması, gizlilik
kararının kaldırılması, kamuya açık ve
şeffaf bir şekilde, kime kadar dokunacaksa dokunsun, Türkiyenin bu
pisliklerden arındırılması gerekiyor.
Teşekkür ederim,
saygılarımı sunarım.
BAŞKAN Sayın
Aydınlık
AZİZ AYDINLIK
(Şanlıurfa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Memleketim
Şanlıurfada elektrik dağıtım şirketinin zulmü
devam ediyor. Aldığım şikâyet telefonlarına göre bugün
Hilvanın Kuskunlu köyünde, Akçakale, Harran, Karakeçi bölgesinde
çiftçinin trafoları söküldü. Çiftinin mazot ve gübre desteklerine
DEDAŞ yine el koydu. Açık açık söylüyorum: Uygulamış
olduğunuz tarım politikanız çiftçiyi tamamen bitirmeye
yöneliktir çünkü isteseniz çiftçiyi zulümden
TEDAŞtan hesap sormalısınız
ama ne yazık ki bunu yapmıyorsunuz. Kendi çiftçinizi elektrik
dağıtım şirketlerine tercih ediyorsunuz. Yazıklar
olsun!
BAŞKAN Şimdi,
Komisyona söz vereceğim.
Sayın Komisyon
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Evet,
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bu, üçüncü defa soru-cevap
yapıyoruz. Birincide bir tek soru kanunla ilgiliydi, ikincide yoktu, bu
soruda da maalesef kanunla ilgili sorulan herhangi bir şey
olmadığını belirtmek istiyorum.
İkinci husus
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Siz Urfa Valisiydiniz, Urfayla ilgili yolsuzluğu niye
açıklamıyorsunuz o zaman? Hem Büyükşehir Belediye
Başkanıydınız
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Bizim
o işlerle ilgimiz olmadığını benden çok sen
biliyorsun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Nereden biliyorum?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Dinlersen, dinlersen kendi işimi yapayım şimdi.
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Sen değil, siz diyeceksiniz!
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Evet,
siz diyeceğim de, doğru, düzeltiyorum ama o işlerle bizim
ilgimiz olmadığını Sayın Tanal bilir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Hangi milletvekilleri var? Ben muhalefet partisiyim.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Tanal, konumuz, şu anda İç Tüzük gereği soru-cevap
yapıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Efendim, yolsuzluk var, yolsuzluk!
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Yolsuzluk varsa Tüzüke göre izin alırsın, gelir
anlatırsın.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İşte, anlatmak için izin aldım, konuşuyorum.
BAŞKAN Sayın
Komisyon Başkanı, lütfen, buyurunuz efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yolsuzluk var memlekette, bu hepsinin önünde geliyor.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Böyle bir usul var mı ya?
BAŞKAN Sayın
Başkan
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Böyle bir usul var mı? Oradan laf atıyorsun,
buradan cevap geliyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Yani o şehirde hem Valilik yaptınız hem Büyükşehir
Belediye Başkanlığı yaptınız
BAŞKAN Sayın
Komisyon Başkanı
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Tanal, Sayın Tanal, ben o şehirde hakkını
vererek valilik, yüzde 62 oyla, Türkiye 2ncisi olarak Büyükşehir Belediye
Başkanlığı yaptım.
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) O kadar!
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Şerefimle yaptım, yolsuzluğa bulaşmadan yaptım ve
bugün de buradayım.
BAŞKAN - Sayın
Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Çıkartın ortaya
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Varsa
çıkar, ülkenin yargısı var ya! Bu değil konu, bu
değil.
BAŞKAN Lütfen, kanun
üzerinde, Genel Kurula hitap edelim Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Şimdi sorulardan çıkarttığım kayıtlara
Teşekkür ediyorum Sayın Özel, ilginize teşekkür ediyorum
efendim, sağ olun.
Sorulardan, katkı olsun,
kayıtlara girsin diye, önemli gördüğüm Roman Haftasıyla ilgili
hem muhalefetten hem iktidardan güzel sözler ifade edildi, dün de
konuşuldu, ben de tüm insanları ayrım yapmadan sevdiğimizi,
saygı duyduğumuzu, her türlü ayrıma karşı
olduğumuzu bir kere daha belirtiyorum ve Romanlar Günü
dolayısıyla ben de Roman vatandaşlarımızı
saygıyla, muhabbetle selamladığımı belirtmek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, kanunumuzla ilgili -artık ikinci bölüme
başlıyoruz, inşallah, umarım bugün tamamlarız- birkaç
kelime, süremi o şekilde değerlendirerek bahsetmek istiyorum.
Kamu görevlileri, kamu
hizmetini icra ederken Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette
bulunmak ve devletin menfaatlerini korumakla yükümlüdür; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, ülkenin bağımsızlığını
ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye
düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar; bu nitelikte faaliyet
gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya örgütsel
yapıya katılamazlar, bunlara yardım edemezler. Devlet
memurları herhangi bir kişi veya zümrenin yararını ve
zararını hedef tutan bir davranışta bulunamaz; görevlerini
yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç,
din ve mezhep gibi ayrım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve
ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere
katılamazlar. Kamu görevlileri, resmî sıfatlarının
gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet
içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek
zorundadır. Yönetici kadro ve pozisyonundaki kamu görevlileri, amiri
oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanunla ve diğer
mevzuatla belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve
yaptırmaktan, mahiyetindeki memurları yetiştirmekten, hâl ve
hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli ve sorumludurlar;
astlarına hakkaniyet ve eşitlik içinde davranma yükümlülükleri
vardır. Bu hususlar 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunumuzda açıkça düzenlenmiştir. Kamu hizmetinin objektif,
kurallara uygun, kamu yararına yürütülebilmesi için devletin üst düzey
kamu görevlilerinin de bu bahsettiğimiz ilkelere bağlı,
sadık, insanlar arasında ayrım yapmayan kişilerden
oluşması bir zorunluluktur. Kamu hizmetlerinin niteliklerine uygun
olarak yukarıda belirtilen esasların gerektirdiği şekilde
tarafsız ve devlete sadakatle sunulabilmesi için anılan
sorumlulukları layıkıyla yerine getirilmesini sağlamak yüce
Meclisin de devletimizin de temel ilkesi ve temel görevidir.
Bu kanunun teklifinin
hazırlanmasındaki temel gerekçe de, Anayasa Mahkememizin 4045
sayılı Yasayı iptalinden sonra oluşan boşluğun
giderilerek, yukarıda bahsettiğimiz ilkelere dayalı bir kamu
istihdamının sağlanmasıdır. Bu amaçla liyakat
esasıyla seçim yapılacağı gibi devletin üst kadrolarına
terör örgütleriyle iltisaklı, terör örgütleriyle iç içe geçmiş
insanların alınmaması temel ilkedir. Yapılan iş
Anayasa Mahkemesinin iptalinden sonra oluşan boşluğun
doldurulması ve Türkiyede 94ten önce genelgelerle yürütülen, 94te
çıkarılan yasayla kısmi hukuki altyapısı
oluşturulan düzenlemenin çok daha kapsamlı çerçevesi ve nitelikleri
belirlenmiş olarak yürürlüğe konulmasıdır.
Ben kanun teklifinin
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Başkan.
Sayın Özşavlı,
yerinizden bir söz talebiniz vardı.
İç Tüzük 60a göre söz
veriyorum size.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının,
Şanlıurfada yolsuzluk operasyonu yapıldığı
iddialarına ilişkin açıklaması
HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Tanal, az önce
yerinden söz alarak Urfa'da bir operasyon olduğu, yolsuzluk operasyonu
olduğu, tutuklamaların olduğu ve bu yolsuzlukların içinde
aynı zamanda milletvekillerinin olduğu iddiasında bulunmuştur.
Kendisinden, elinde bilgi, belge varsa milletvekilleriyle ilgili olarak, burada
isim vermesini, elindeki delilleri açıklamasını istiyorum.
Eğer bunu açıklayamazsa müfteridir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, bir
saniye Sayın Tanal.
Sayın Kaboğlu
30.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, cumhuriyetin
kurumlarının teker teker tasfiye edilmek istendiğine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Anayasa madde 2de
cumhuriyetin nitelikleri sayılmış bulunuyor, madde 75 ve
sonrasında temel kurumlar olarak yürütme, yasama ve yargı
organları düzenlenmiş bulunuyor. Yürütmenin hükûmet kanadı dört
yıl önce Anayasa değişikliğiyle lağvedildi. Geçen
hafta Türkiye Büyük Millet Meclisine darbe yapıldı, şimdi
sıra Anayasa Mahkemesinin kaldırılmasında.
Seçmen Cumhur
İttifakına çoğunluğu verdi burada yasama faaliyetine
katılmaları için ama burada yoklardı, yirmi dört saat sonra bir
Başkanlık Divanı kararıyla bu irade geri alındı
ve gerçekten Meclisin iradesi gasbedildi. Şimdi Anayasa Mahkemesi
kaldırılmak isteniyor, cumhuriyetin temel kurumları teker teker
tasfiye edilmek isteniyor. Anayasa andımıza bağlı olarak
cumhuriyetin temel nitelikleri
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Hocam.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul)
AK PARTİ Milletvekili kendi sırasından söz alarak, benim
ismimi de soyadımı da zikrederek İddiasını
ispatlamazsa müfteridir. şeklinde bana sataşmada bulundu.
Sataşma nedeniyle söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Mart 2021
tarihinde vermiş olduğum yazılı soru önergesinde
Şanlıurfa ili Toprak Mahsulleri Ofisinde, Ocak 2017 tarihinden
önerge tarihine kadar Suriyeden ithal edilen buğday, mısır, arpa,
darı ürünlerinde hangi firmaya taşıma ihalesi verilmiştir?
İhaleye verilen firma bellidir. Bu ürünler Türkiye'ye getirilirken Toprak
Mahsulleri Ofisine tonaj olarak ne yazılmıştır, ne kadar
teslim edilmiştir? Depoda şu anda ne kadar hububat vardır? Hububatlar
nereye gitmiştir? Bununla ilgili bir soruşturma var mıdır?
Soruşturma var ise bunun mukadderatı ne olmuştur? Bu
kişilerle ilgili herhangi bir soruşturma olmamışsa yapacak
mısınız? diye sormuştum. 25 Mart 2021 tarihinden bugüne
kadar herhangi bir ses seda yok. Ancak bugün gelen bilgilere göre, burada
soruşturmanın başlatılıp 4 kişinin gözaltına
alındığı ve bununla ilgili kamuyu zarara
uğrattığı, eksik tonajla ilgili soruşturmanın
yapıldığı
Devam ediyor. Ben insan hakları
savunucusuyum, İnsan Hakları Komisyonu üyesiyim; insanların
lekelenmeme hakkı var. Siz orada kimlerin yaptığını
biliyorsunuz, kimlerin aldığını biliyorsunuz,
taşıma şirketinin hangi milletvekilinin akrabası
olduğunu biliyorsunuz; çıkarın o şirketleri, söyleyin.
HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) İftira atıyorsunuz! Açıklayın o
zaman!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Bakın, siz tarihçisiniz, insan haklarından anlamazsınız.
Tarihçi olmanız nedeniyle
HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Müfterisiniz!
MAHMUT TANAL (Devamla)
İnsanların soruşturmada lekelenmeme hakkı var. Yani oturup
lekelenmeme hakkını ben burada sizin söyleminizle ihlal edemem.
Teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Az evvel Milletvekilleri var. diyordunuz, unuttunuz
mu?
ARZU AYDIN (Bolu)
Soruşturma üzerinden iftira atamazsın!
ÇİĞDEM ERDOĞAN
ATABEK (Sakarya) Sen hiçbir milletvekilini zan altında
bırakamazsın! Sen insanları zan altında
bırakamazsın!
MAHMUT TANAL (Devamla)
Arkadaşlar, taşıyan şirket belli, çıkarın hangi
vekiliniz? Taşıyan şirketiniz belli.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri,
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ensar
Aytekin Rafet
Zeybek Yaşar
Tüzün
Balıkesir Antalya Bilecik
Ayhan
Barut Faruk
Sarıaslan Murat
Emir
Adana Nevşehir Ankara
Nihat
Yeşil
Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mahmut
Toğrul Sait
Dede Erol
Katırcıoğlu
Gaziantep Hakkâri
İstanbul
Mehmet
Ruştu Tiryaki Dirayet
Dilan Taşdemir Ali
Kenanoğlu
Batman
Ağrı
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Antalya Milletvekili
Sayın Rafet Zeybek.
Buyurun Sayın Zeybek.
(CHP sıralarından alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu, güvenlik soruşturması uygulaması öncesinde de vardı ama
belli sayıda, belli görevlerde çalışan kamu görevlileri için
uygulanıyordu -örneğin askeriye, emniyet, hâkim, savcılar- ama
2016 yılında OHAL kanun hükmünde kararnamesiyle bütün kamu
görevlilerini kapsar şekilde genişletildi, OHALin kalkmasından
hemen sonra Mecliste 7070 sayılı Kanunla
kanunlaştırıldı ama bu kanunu Anayasa Mahkemesi çok önemli
gerekçelerle esastan reddetti. Buna rağmen, AK PARTİ, Milliyetçi
Hareket Partisinin de desteğiyle önce Anayasa Mahkemesi tarafından
reddedilen kanunu, şeklî olarak, çok basit değişiklikler
yaparak, esasta hiçbir değişiklik yapmadan tekrar Meclise getirdi.
Meclis iradesi bu yasa teklifinin maddelerine geçilmesini reddetti ama buna
rağmen Meclis iradesine darbe yapılarak bugün maddelerini
görüşüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız -çıkarmış
olduğunuz birçok kanunda söyledim- bu kanunlar yarın size
uygulandığı zaman inanılmaz itiraz edersiniz yani öyle
uygulanır ki pişmanlık duyarsınız Bu nasıl
kanun? Bu nasıl uygulama? dersiniz. Bunları yapmayın. Eğer
bu teklif kanunlaşırsa Anayasa Mahkemesi tarafından yine iptal
edilecektir. Yapmayın, Anayasa Mahkemesiyle inatlaşmayın, gelin
bundan vazgeçin.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bunun çok esaslı birkaç tane
aykırılığını söylüyorum: Uygulamayı keyfî
olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor, hukuki
öngörülürlüğü kaybediyor, ayrımcılık yasağı ve
eşitlik ilkelerine aykırılık taşıyor,
şeffaflık ilkesine aykırılık oluşturuyor, kamu
güvenliğine katılma hakkı ihlal ediliyor, lekelenmeme hakkı
ihlal ediliyor; neyse ki suç ve cezaların şahsiliği ilkesini,
gördünüz yanlışını, onu değiştirdiniz, iyi bir
adımdı tabii.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, buna neden ihtiyaç duyuluyor?
Biliyorsunuz, mülakatla alınan kamu görevlilerinde sorun olmuyor.
Mülakatta eğer sizden değilse çok rahat eliyorsunuz,
almıyorsunuz ama mülakatsız yapılan sınavlarda kamu
görevlileri eğer sizden değilse almamanın yolu güvenlik
soruşturmasıdır. Çok keyfî uygulanacaktır.
Bakınız, 2016dan bugüne kadar hakaret suçundan Güvenlik
soruşturması olumsuz. raporu alanlar oldu, hakaret suçundan. Bakın,
hakaret suçundan ceza alan bir gencimiz kamu görevlisi olamayacak ama AK
PARTİ Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
muhalefete her gün hakaret edecek ama Cumhurbaşkanlığı
yapabilecek. (CHP sıralarından alkışlar) Olmaz böyle
şey, olmaz! Bakın, bu uygulamalar bu ülkede zaten mevcut olan parti
devletini güçlendirmek içindir. Yapmayın. Parti devleti paralel parti
devletidir ve suçtur.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti devletini yok edemezsiniz.
Bakın, devlet yalan söylüyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti yalan söylemez,
söylememelidir milletine. Kim yalan söylüyor? Parti devleti millete yalan
söylüyor. Bu hâle gelmiştir ülke. Bakın, güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırmasının
uygulamasında bu parti devleti öyle bir güçlü hâle gelecek, bu devleti
çökertme noktasında olacak ama bunu yapanlara bu millet o zaman gerekli
cevabı verecektir. Yapmayın etmeyin, bu insanları
ötekileştirmeyin, hukuku yok saymayın, demokrasiyi yok etmeyin,
toplumsal barışı bitirmeyin, insanları birbirine
düşman hâle getirmeyin, ötekileştirmeyin. Sadece sicil belgesi niye
yetmiyor? Eğer suç işlediyse görünüyor orada zaten. Yok,
hayır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Keyfiyet, keyfiyet.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
RAFET ZEYBEK (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan
Bakın, şu deniyor:
Ya biz bunu almak istemiyoruz. İnanın uygulamada -zaman
olmadığı için okuyamayacağım- Yapılan istihbari
çalışmalarda kamu görevlisi olması uygun değildir
Bu
rapor ya, bu rapor rapor!
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Şimdi öyle olmayacak.
RAFET ZEYBEK (Devamla)
Değerli arkadaşlar yapmayın ya. Bakın, bu incelemeleri kamu
görevlileri yapıyor ama kamu görevlileri bağımsız görev
yapmıyor ki, kamu görevlileri parti görevlisi gibi çalıyor. Evet,
parti görevlisi gibi çalışıyor kamu görevlileri. (CHP
sıralarından alkışlar)
O nedenle, gelin, bakın,
bu yasa teklifini geri çekin, böyle yasalaşmasın. Anayasa Mahkemesini
tekrar meşgul etmeyin. Anayasaya da aykırıdır, yasalara da
aykırıdır diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri
karşılandı.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun
Teklifinin 8inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Şimdi,
bir defa bu kanunun bir darbeyle halkın ve halkın vekillerinin iradesinin
yok sayılarak tekrardan getirildiğini ve bu şekilde yeniden
görüşülmeye başladığını ifade etmek isterim. Bu
vesileyle de, iradesi yok sayılan, gasbedilen halkımızı ve
iradesi tutsak edilen vekillerimizi, belediye
başkanlarımızı, bütün seçilmişlerimizi buradan
saygı, sevgi ve minnetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun bir bölücü kanundur, ülkenin vatandaşlarını,
evlatlarını bölen, onlar arasında ayrımcılık
yapan bir kanundur. Şimdi, Anayasa Mahkemesinin esastan reddettiği
bir kanundur ancak her konuda olduğu gibi ısrarla ve inatla kendi
istediğinizi yasalaştırmak, uygulamak, uygulamaya sokmak
istiyorsunuz ve bu kanun da bununla ilgili bir şeydir.
Şimdi, mülakatla bu
bölücülüğü yapıyorsunuz zaten, vatandaşlar arasında,
yurttaşlar arasında bu bölücülüğü yapıyorsunuz. Şimdi,
mülakat olmayan kamu görevlisi sınavlarında ya da
alımlarında da aynı şekilde bölücülük yapabilmek için bu
yasayı getiriyorsunuz. Şimdi, bu bölücülüğü nasıl
yapıyorsunuz onu anlatayım; örnekler var: Şimdi, KPSS 1incisi Alparslan
Uysal, coğrafya alanında Türkiye 1incisi oluyor, mülakata giriyor ve
mülakatta eleniyor. Uysal 2019da KPSS sınavında 86 puan alıyor,
coğrafya öğretmenliği alanında Türkiye 1incisi ancak sözlü
sınav sonucunda puanı 55e düşürülüyor ve kendisi maalesef ki
istediği şekilde yerleştirilemiyor. Belgelerini de
yayınlamış kendisi zaten. Bunlar kamuya yansıyanlar
ayrıyeten. Şimdi, diğer taraftan, KPSS Türkiye 1incisi olan
Deniz Eren Demir, bu da mülakatla eleniyor. 2018 yılında Kamu
Personeli Seçme Sınavında 88 puan alıyor, ÖSYMnin
açıkladığı sıralamalara göre fizik
öğretmenliği branşında Türkiye 1incisi, fizik ve fizik
öğretmenliği branşındaysa Türkiye 2ncisi oluyor. Mülakat
sınavında tüm sorulara doğru cevap vermesine rağmen 54 puan
alarak başarısız olduğu söyleniyor ve aynı
şekilde, kendisi hiçbir şekilde bir yere giremiyor. Adı hem
Deniz hem de Eren olunca herhâlde böyle oluyor. Yine, Ünal Aydın hâkimlik
ve savcılık sınavında 17.935 kişi arasında
13üncü oluyor ama mülakatla eleniyor. 100 soruluk sınavda 93 puan
alıyor ama ne hikmetse mülakatta düşüyor puanı, toplamda 61e
indiriliyor ve oradan da kendisi yerleştirilemiyor, sınavı
kazanamadığı söyleniyor. Aynı sınavda 2.647nci
sıradaki kişi onun önüne geçerek gerekli yerlere girmiş oluyor,
atanmış oluyor. Yine, KPSSde Türkiye 2ncisi Turgay Polat Erzurum
Adliyesinde mübaşir olmak istiyor, 98 puan alıyor ama mülakatta da o
da aynı şekilde bu bölücülüğe maruz kalarak
dışarıda kalıyor.
Şimdi, Hüseyin Can var,
bu Meclis kürsüsünde daha önce dile getirilmişti, Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesini dereceyle bitiriyor, sınava giriyor bütün puanları
çok iyi ancak Hüseyin Can bütün bu yeterli puana, dereceli puanına
rağmen o da aynı şekilde yerleştirilemiyor.
Diğer taraftan, bu
konuda çokça sabıkası ve sicili olan işlemler var. Bununla
ilgili, örneğin, Mersin Alevi Kültür Dernekleri Gençlik Kolları üyesi
dış ticaret mezunu Gizem Kaplanın kendi ifadesiyle
anlattıkları var, belgeleriyle nasıl yerleştirilemediğini
anlatıyor. İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin
Öztürk 2017de Tunceli'de sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat
önderleriyle yaptığı toplantıda Alevi gençlere devlet
namında iş verilmediği yönündeki eleştirilere cevap
veriyor, diyor ki: Neticede bu bir siyasi iktidar, kendisiyle ilişkisi
olmayan bir kesime böyle büyük bir ağırlık vermeyebilir. Böyle
savunuyor bunu. Yine, Bakırköy Adliyesi Adalet Komisyonu eski üyesi Murat
Özkan da hâkim- anlatıyor kendilerine listeler geldiğini, Bu
listelerde bir şey dikkatimi çekiyordu, Alevi vatandaşlar alınmıyordu.
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) - Bu bölücülüğü zaten mülakatlarda yapıyorsunuz,
şimdi, bu kanunla birlikte, bu bölücü kanunla birlikte bunu ülkenin bütün
devlet kadrolarında, bütün memur kadrolarının tamamında
yasal hâle getirmek istiyorsunuz ve bu şekilde yapacaksınız.
Şunu bilin ki: Yani, bir ülkenin yurttaşlarını bir arada
tutmasını sağlayan ortak yaşam sözleşmesidir ve ortak
yaşam sözleşmesi de anayasalardır ve anayasalara bağlı
işte burada çıkartmış olduğunuz- yasalardır.
Ülkeler, ülkelerde yaşayan yurttaşlar çok kültürlüdür, çok dillidir,
çok inançlıdır, farklı inançlara sahiptir, farklı kültürlere
sahiptir ama her birisi adalet mekanizması içerisinde, eşit
koşullarda, eşit haklara sahip olduğu sürece o ülkede birlik,
bütünlük ve beraberlik, özgürlük ve refah olur. Ancak sizin bu tür
uygulamalarınızla, bu tür yasalarla ancak ve ancak bölücülük olur.
İşte bu yüzden bu bölücü yasayı reddediyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 8inci maddesinin (3)üncü fıkrasının son cümlesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
Eskişehir İzmir İstanbul
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Ayhan
Altıntaş
Adana Denizli Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ KADİR AYDIN (Giresun) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın Kabukcuoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine parti grubum
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Kamu görevlilerinin
mesleğe alınmalarında 3 temel ilke hâkimdir. Bunlar; serbestlik
ilkesi, eşitlik ilkesi ve görevin gerektirdiği niteliklerden
başka niteliklerin aranmaması ilkesidir. Bu ilkeler, Anayasanın
70inci maddesiyle teminat altındadır. 18 Ekim 2018de kabul edilen
7148 sayılı Kanunun 29uncu maddesinde Güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla
görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve
kuruluşları arşivlerinden bilgi ve belge almaya, hükmün
açıklanmasının geriye bırakılması kararı
cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen
soruşturma sonuçlarını ve kesinleşmiş mahkeme
kararlarını almaya yetkilidir. denilmekteydi. Anayasa Mahkemesi bu
maddeyi 19 Şubat 2020 tarihinde iptal etmiştir. 220 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle bu maddenin yerine yeni bir madde ihdas
edilmeye çalışılmaktadır. Bu teklifle Hakkında
arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması
yapılan kişi kişisel veriler hakkında bilgilendirilecek, bu
verilere erişebilecek, bunların düzenlenmesini ve silinmesini talep
edebilecek. denilmektedir ancak bu maddenin istisnası millî savunma,
millî güvenlik, kamu düzeni ve ekonomik güvenlikle ilgili istihbarat
faaliyetleri kapsamında elde edilen bilgiler hariç tutulmaktadır. Burada,
vatandaşa gerekli açıklama yapılmıyor, istihbaratın
doğruluğu test edilmiyor, 3 kişilik komisyonun
aldığı karar her türlü soruşturmadan muaf tutuluyor. Siz,
insanların boğazına kocaman bir çan takıyorsunuz, kimse
hesap soramıyor, düzelttiremiyor; her türlü hukukun üzerinde bir uygulama.
Bunların yapılması Anayasanın 13 ve 20nci maddelerine
aykırıdır.
Hukuk devletinde, kanuni
düzenlemelerin herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde,
açık, net, anlaşılır ve nesnel olması, ayrıca,
kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem
içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki
güvenliğin sağlanması bakımından bir zorunluluktur.
8inci maddeyle yapılmak istenilen bu düzenleme pozitif hukukun ruhuna
tamamen aykırıdır. Kanun teklifinin 8nci maddesinin Anayasaya
aykırılığı aşikârdır. Bilindiği üzere,
Anayasanın 13üncü maddesine göre temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Geçmişimizde bu
fişlemelerin ibretlik örnekleri vardır. 1402 sayılı
Sıkıyönetim Kanunuyla 4.891 kişi işten uzaklaştırıldı.
Sonra ne oldu? Bu kanunu telafi edici kanunlar çıkarıldı. 12
Mart 1986da 1402liklerin tüm aylık ve özlük haklarıyla göreve
başlamalarına karar verildi. 3 Şubat 1990da Danıştay
kararıyla uzaklaştırılan öğretim üyelerine geri
dönüş kararı verildi. 1402nin tabutuna AK PARTİ 4 Mart 2004
tarihinde son çiviyi çakmıştır. Olağanüstü Hâl Komisyonu 23
Ocak 2017de 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulmuş
olup bu KHKyle işine son verilen 125 kişinin iç hukuk yolları
tükenmesin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmesin diye
kurulmuş, karınca hızıyla ilerleyen bir kurumdur. OHAL
KHKsini telafi edecek yasa AK PARTİ iktidardan indikten sonra
çıkarılacaktır. 220 sıra sayılı Kanun Teklifi
kanunlaşırsa üzerinde yapılacak ilk icraat derhâl Anayasa Mahkemesine
götürmek olacaktır. Bu, tüm milletvekilleri için vatandaşlık
görevidir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, yoklama talep ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylamadan önce yoklama talebi vardır.
Sayın Özel, Sayın
Yıldız, Sayın Tanal, Sayın Bakan, Sayın Hakverdi,
Sayın Özdemir, Sayın Keven, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Barut, Sayın Şeker, Sayın Tüzün, Sayın Zeybek,
Sayın Aytekin, Sayın Bingöl, Sayın Karaca, Sayın
Yavuzyılmaz, Sayın Kaya, Sayın Ünver, Sayın
Berberoğlu, Sayın Bülbül.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime yirmi dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.01
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve arkadaşlarının
önergesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ensar
Aytekin Yaşar
Tüzün Necati
Tığlı
Balıkesir Bilecik Giresun
Nihat
Yeşil Faruk
Sarıaslan Murat
Bakan
Ankara
Nevşehir İzmir
Ayhan
Barut
Adana
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mahmut
Toğrul Dirayet
Dilan Taşdemir Erol
Katırcıoğlu
Gaziantep Ağrı İstanbul
Murat
Çepni Mehmet
Ruştu Tiryaki
İzmir
Batman
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İzmir Milletvekili
Sayın Murat Bakan.
Buyurunuz Sayın Bakan.
(CHP sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; güvenlik
soruşturmasına ilişkin kanunu görüşüyoruz.
Eleştirilerimizi söyledik, söylemeye devam ediyoruz.
Ben size genellikle
vatandaşlarımızla kurdukları ilişkide olumsuz
haberleriyle gündeme gelen ya da başarılı operasyonların
arkasından basına servis edilen haberlerle gündeme gelen jandarma ve
polisin sıkıntılarından bahsetmek istiyorum değerli
arkadaşlar.
Son zamanlarda
jandarmayı ve polisi gündeme getiren bir konu daha var: Polis ve jandarma
intiharları. Gün geçmiyor ki bir polisin intiharını
duymayalım. Toplumsal olaylarda sert müdahalelerini haklı olarak
eleştirdiğimiz, diğer taraftan canımızı,
malımızı emanet ettiğimiz polisten, her gece biz evlerimizde
rahat yatağımızda uyurken 12/12 çalışan,
hırsızla, soysuzla, uyuşturucu kaçakçısıyla,
tacizciyle, tecavüzcüyle, katille, teröristle mücadele eden polisten
bahsediyorum.
Geçtiğimiz pazar
Çeşmede yirmi bir yıllık bir polis memuru intihar etti. O intiharın
kamuoyuna yansıdığı şekliyle ilgili dramatik bir
hikâyesi var ancak soruşturma bitinceye kadar
paylaşmayacağım. 6 Martta Afyonda -bu ülkenin doğusunda,
batısında, kuzeyinde, güneyinde, dört bucağında hizmet
etmiş, bir evladını okutmuş, doktor yapmış bu
vatana hizmet etsin diye- yirmi dokuz yıllık Uzman Jandarma Hasbi
İpek intihar etti arkadaşlar. Tabancasındaki 10 kurşunu
Afyon haritasına, 1 kurşunu kalbine sıktı. Bu
intiharın arkasında, otoriteyi personeline sevgiyle saygıyla
değil de baskı ve zulümle sağlayacağını
düşünen -aynı Emniyet teşkilatında olduğu gibi,
aynı bugün ülkeyi idare eden zihniyette olduğu gibi- bir
komutanı vardı. Sabah namazını kıldı, seccadesinin
altına bir not bıraktı Sevgili ailem, sizi çok seviyorum. Size
layık bir baba olamadım, cennette sizi bekleyeceğim.
yazıyordu o notta. 11 Martta Mersinde gencecik bir polis memuru Ethem
Dağdeviren intihar etti. 15 Martta Külliyede yani sarayda koruma polisi
olarak çalışan 1993 doğumlu 28 yaşında,
hayatının baharında gencecik bir polis memuru Mehmet Ali Bulut
arkasında bir mektup bırakarak intihar etti. Ne diyordu o mektupta,
size okuyayım: Personelini aşağılamak, tehdit etmek,
meslekten etmek, küçük düşürmek, yalancı konumuna koymak en iyi yaptığınız
iş olsa gerek. Her insanın bir gururu vardır ve ben o
lafları kaldıramadım. Evet, Coşkun Bodur ve Abdullah Önder,
bina, tesis ve kapılar size ait. Keşke yukarıda
yazdıklarım yerine biraz da personele iyi davranıp hâl
hatır sormayı, onları anlamayı deneseydiniz. Cenazeme
Mustafa Yavuzkanat komiserim hariç hiçbir rütbelinin gelmesini istemiyorum.
30 Ocakta Beşiktaş
İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru Halil Akkaya intihar
etti. Yalanlanan ancak bize gelen bilgilere göre doğru olan notunu okumak
istiyorum size: İstanbulda 12/12 çalışan tek birim biziz,
intiharın eşiğine geldim, aile düzenim kalmadı. Büro amiri
hakkında 6 sayfa bir rapor tuttu bir ağabeyimiz, yapılan tüm
mobbingleri anlattı ama hiçbir şey değişmedi. CİMERe
defalarca yazı yazıldı ama değişmedi. 12/12
çalıştığımızla ilgili mahkemeye dava açtı
bir arkadaşımız, bir şey değişmedi. Biz de
insanız ve insanca çalışmak istiyoruz. Bize 12/24 bile çok
görüldü. Ben intihar edince cenazeme ne Beşiktaş İlçe Emniyet
Müdürü gelsin ne İstanbul Emniyet Müdürü gelsin ne İçişleri Bakanı
gelsin, hepsinin vebali boynunadır.
Değerli arkadaşlar,
neden ülkemizde haftada 1 veya 2 polis memuru intihar ediyor? Süleyman Soylu,
polis memurları haykırıyor, seslerini duyuyor musun? Kendi
çocuklarımız yarım saat eve geç geldiğinde gözümüz yollarda
onların yolunu gözlüyoruz, nerede kaldılar, başlarına bir
şey geldi diye. Bu, evlatlarını polis yapan ve sevinç
gözyaşları içinde yemin törenlerini seyreden analar babalar
çocukları intihar etsin diye mi polis olsun istediler değerli
arkadaşlar? Şimdi, bu çocuklar intihar edince arkalarından
ağıt yakıyor o analar babalar. Süleyman Soylu, bu çocuklar sana
emanetti, bunlar terörle mücadelede, operasyonda şehit olmadılar,
ecelleriyle ölmediler; amir tahakkümünden, mobbingden, haftada 240, 260 saat
çalışmaktan, zorunlu kölelik sisteminden, maç angaryasından,
FETÖ sonrası göreve başlattığınız komiser
yardımcılarının, devletin polisi yerine partinin polisini,
AKPnin polisini yaratma çabasından, Orta Doğu ülkelerinde dahi
uygulanmayan 12/12 ve 12/24 çalışma sisteminden, haklarını
koruyacak sendikaları, seslerini duyuracak kimseleri
olmadığından intihar ediyorlar. Binlerce polisin psikolojisi
bozuk, gerekli desteği alamıyor, seslerini duyuramıyor. Biz
sesinizi duyuyoruz değerli kardeşlerim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MURAT BAKAN (Devamla)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz.
MURAT BAKAN (Devamla)
Teşekkür ederim.
Biz bu Mecliste sizin
sesiniziz, hangi meslek grubundan olursa olsun bu ülkede bir adaletsizlik, bir
zulüm varsa onun karşısındayız. Buradan polis ve Jandarma
teşkilatına sesleniyorum: Sizlere yapılan
haksızlıkların, size yapılan zulmün, polisin,
jandarmanın intiharına sebep olanlardan hesabını sormak bu
ülkenin bir milletvekili olarak boynumuzun borcudur. Polis Haftasında
Polis onurumuz, polis şerefimiz
Bunlar yeterli değil
arkadaşlar. Şehit olduğunda arkasından ağlamak yeterli
değil, dirisinde bileceksin kıymetini, dirisindeyken sorunu
dinleyeceksin, derdiyle dertleneceksin, sorununu sorun bileceksin. Polis
hamasete tok, değerli arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı İzmir
Milletvekili Sayın Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni.
(HDP sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız, güvenlik yasası benzeri yasalar gibi AKPnin niyetini
saklamadığı yasalardan bir tanesi. Bu yasa, yalanın,
hamasetin gerçeklere karşı meydan okumasıdır. Bu yasa,
sarayın kendisini halktan koruma yasasıdır. Mehdi gelecek,
ortamı hazırlamamız gerekir. diyen meczupların yol
temizliği yasasıdır. Halkın bütçesinin
hortumlandığı, saray çevresinin soygun düzeninin bekası
içindir bu yasa. Direnişi kırılamayan işçilerin, onuruna
sahip çıkan Kürt halkının, özgürlüğüne sahip çıkan
gençliğin, kadın özgürlük mücadelesinin, köyüne, suyuna,
toprağına sahip çıkan emekçi köylünün
Faşist sistem
kendini yeni tipte inşa etmeye çalışıyor, bu yasa bir yeniden
inşa yasasıdır. Bu yeni düzenin tartışmasız
ideolojisiyse politik İslamcılıktır, milliyetçiliktir,
ırkçılıktır. İtiraz eden, Hayır. diyen,
örgütlenen, özgürlük isteyen halkın tasfiyesini içerirken
Padişahım, çok yaşa! diyen kulların bunların yerine
ikame edilmesi yasasıdır. Temel kriter AKP üyeliği olacak. Son
kongrelerde AKP Genel Başkanı parti üye sayısının 11
milyonu bulduğunu söyledi. Yani gelecek zamanda, çok yakın bir
zamanda bu ülkede temel kriter AKP üyesi misiniz, değil misiniz? olacak
ve aynı grup toplantılarında saatlerce on dokuz yılda
yapılan icraatlar anlatılıyor. Oysa şu soruyu soruyoruz:
Eğer siz halka verdiyseniz bunu anlatmaya niye ihtiyaç
duyarsınız? Çünkü yalan söylüyorsunuz. Çünkü sarayın
prompterlarının anlattıkları yalan, yalandan ibaret.
Bakın, değerli
arkadaşlar, Abbasiler Emevilere karşı mazlum halkların
eşitlik ve adalet talepleriyle ittifak kurdular fakat
kazandıklarında ilk işleri Emevilerden çok daha ağır
bir zulüm düzeni kurmak oldu ve iktidarları bir zulüm iktidarına dönüştü
fakat bu zulüm iktidarına karşı baş kaldıranların
da tarihi var. Bunlardan bir tanesi de yüz elli yıllık
eşitlikçi, ortakçı, adaletçi bir düzen kuran Karmatîler oldu.
İşte biz bugün -tam da bugün- Karmatîler dediğimiz
halklarımızın tarihsel olarak mücadele ve direniş
geleneğine yaslanıyoruz. Tüm egemenlerin yaptığı gibi
saray da kendi tarihini yazmaya çalışıyor. Oysa tarih, saray
odalarındaki entrikalardan, hamaset edebiyatından ibaret
değildir; tarih, ezilenlerin zulme karşı ayaklanmalar tarihidir.
Thomas ayaklanmasından Pavlikanlara, İslam komüncüleri Karmatîlerden
Ebû Müslim Horosanilere, Bâbek isyanından Hasan Sabbâh hareketine, Babaî
Ayaklanmasından Şeyh Bedreddine, Celâlî İsyanlarından
bugüne
Evet, değerli
arkadaşlar, 2020 yılında 176.662 kişi Kod 29 nedeniyle
işten çıkarıldı; kıdem tazminatsız, ihbar
tazminatsız ve işsizlik sigortasından yararlanamaz hâlde. Evet,
Karmatîlerden bugüne zulme karşı, sömürüye karşı
direniş sürüyor. Cargill işçileri, maden işçileri, BTS
İzmir ve KESK, Çorum Ekmekçioğulları, Gebze Özer Elektrik, Gebze
Baldur, Gebze Systemair, SML Etiket işçileri, İzmir ve İstanbul
DGD-SEN işçileri, Migros depo işçileri, DÖHLER fabrikası
işçileri, Kod-29a ve sendikasızlaştırmaya, sürgünlere
karşı direniyorlar.
Peki, kime karşı
direniyorlar? OHAL düzeninin, kayyum düzeninin, soygun düzeninin sorumlusu AKP
iktidarına karşı direniyorlar. Evet, saldırı
stratejiktir ve mücadele de mutlaka stratejik olmak zorundadır
değerli arkadaşlar. Artık kimsenin sadece ve sadece kendi
derdine derman bulma şansı kalmamıştır bugün.
Artık analiz ve teşhir dönemi bitmiştir. Kürt halkı ile
sendika hakkı için direnen işçilerin kaderi ortaktır.
Doğaya, suya, tarımına, yaylasına sahip çıkanlar ile
şiddete karşı mücadele eden kadınların kaderi
ortaktır. Boğaziçi kayyumuna direnen öğrenciler ile inanç
özgürlüğü mücadelesi veren Alevilerin kaderi ortaktır. Çare,
demokrasi, özgürlük ve sosyalizm bayrağı programı altında
birleşmektir, örgütlenmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla)
Çare, faşizme karşı mücadeleyi yükseltmektir. Kaybedecek olan
bir avuç rant çevresidir. Kazanacak olan ise halklardır,
halklarımızdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 9uncu maddesinin 1inci fıkrasında yer alan belirtilen
ibaresinin belirtilmiş olan ibaresi ile değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
İzmir Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Ayhan
Altıntaş
Denizli Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine
söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın
Altıntaş. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 9uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 9uncu maddesinde
güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması
sürecinde elde edilen kişisel verilerin gizliliği ve güvenliğini
sağlamaya yönelik tedbir alınması düzenleniyor; bu açıdan
bu maddeyle ilgili görüşümüz olumludur ancak genel olarak ülkenin durumu
övünülecek bir durum değil. Pandemiden önce de ekonomide zaten çok ciddi
problemlerimiz vardı; esnaf, çiftçi, işçi, memur, emekli perişan
durumdaydı. Kaynaklarımız, yollar, köprüler, havaalanları,
şehir hastaneleri gibi fizibilitesiz projelere aktarılmış,
vatandaş uzun sürelere yayılan, garantili ödemeler yoluyla
yıllarca sürecek bir borca sokulmuştu. İşsizlik
Sigortası Fonunda işsiz kalanlar için biriktirilen paralar
işsizlere değil başka ihtiyaçlara yönlendirilmişti. Merkez
Bankasının kârları, yedek akçeleri yani kefen parası bile
harcanmıştı. Merkez Bankası kâr etmiş. denilince
aklıma geldi, geçen hafta çıkan haberlerde Merkez
Bankasının 2020 yılında 34,5 milyarlık
kârını hazineye aktardığı yazıldı, hemen
sevinmeyin bu kâr aslında sanal bir kâr. Merkez Bankası diyelim 100
liralık kâğıt parayı basınca 1 liralık
kağıt kullanıyor yani net 99 lira yaratıyor. Bu parayı
da bankalara faizle verince faiz geliri elde ediyor; bunun sonunda da kâr
etmiş görünüyor. Para basmayı hazine adına
yaptığı için kârı hazineye devretmesinde bir sakınca
yok. Çok para basarsanız, bankalarda da paraya talep varsa çok kâr
edersiniz; buna ne kadar kâr denirse.
Kısacası, pandemi
ekonomiyi kötüleştirmedi ekonomi zaten kötüydü, sadece gizlenen kötü
durumu daha da ortaya çıkardı. Pandeminin
başlangıcında ekonomi o kadar kötü durumda idi ki Hükûmet vatandaşlara
50 kuruşluk maskeyi bile temin edemedi. Yine de Hükûmetimizin
hakkını yemeyelim kötü durumu gizlemek için çok gayret etti. Haziran
ayında yeterince hazırlık yapmadan ülkeyi normale döndürdü.
Bilim Kurulunu da akil insanlar heyeti gibi sırf kamuoyunu ikna etmek için
kullandı. Sağlık Bakanımızı da tebrik edelim;
geçen yaz rakamları gizleyerek, vaka ve ölüm sayılarını
indirerek 15 milyon turistin ülkeye girmesini sağladı. Tabii, bunun
acısını kasım ayında salgında zirveyi tekrar
görerek yaşadık ama ülkeye döviz girdi ya!
Salgının ekonomik
maliyetini üstlenen lokantacı, çaycı, kahveci, servisçi ve diğer
bilumum esnaf bitme noktasına geldi, hatta birçoğu iflas etti,
dükkânını kapattı, özellikle Anadoludaki iş yerleri iyice
mağdur oldu.
Pandeminin önemli
sonuçlarından biri de bilişim teknolojileri ve
altyapısının toplumun bu teknolojilere erişebilirlik
düzeyinin önemini ortaya koymasıdır.
Bu teknolojiler, ticari,
sosyal ve siyasi hayat kadar eğitim ve sağlık sektörünü de
derinden etkilemektedir; örneğin, bu teknolojilerin kullanımı o
kadar hızlı ve ani yaygınlaştı ki on iki ay önce hayal
bile edilemeyecek derecede kabullenildi. Eğitimin önemli bir
kısmının, toplantıların hemen hepsinin internet
üzerinden yapılması normal düzen hâline geldi ancak görüldü ki
Türkiyenin genişbant altyapısı, özellikle fiber
altyapısı böyle bir talebi karşılayabilecek durumda
değildir ve günümüz teknolojilerinin etkin kullanılması için
oldukça yetersizdir. 2009 yılında toplam 145 bin kilometre olan
Türkiyenin fiber altyapısı 2019 sona erdiğinde yalnızca
390 bin kilometreye yükselmiştir. Diğer ülkelerle
kıyaslandığında bu gelişme son derece yetersizdir;
örneğin, Güney Koreyle kıyaslandığında Türkiyenin sahip
olması gereken fiber uzunluğun 4,5 milyon kilometre, Portekizle
kıyaslandığında ise 7,5 milyon kilometre olduğu
hesaplanmaktadır. Başka bir hesaba göre, İsveçin başkenti
Stockholmde kişi başına düşen fiber kablo uzunluğu
770 metreyken ülkemizde nüfusu en kalabalık ilk 10 ilimizde ortalama
kişi başına düşen fiber kablo uzunluğu sadece 3,2
metredir; dolayısıyla hedefimiz, 4,5 milyon kilometre fiber kablo
altyapısına erişmek olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
Tamamlayabilir miyim Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla)
- 400 bin kilometre civarında olan mevcut fiber altyapısı, 4
milyon kilometre ilave fiber kablo altyapısı
yatırımıyla iyi bir seviyeye yükseltilmelidir. Aksi hâlde 5G
teknolojisi gelişse bile bize bir faydası olmaz. Tıkanan
otoyollar gibi, geniş bant veri taşıyamayan tıkanan kablo
sorunumuz olur. Yol yapmadan otomobil yapmanın bir faydası
olmadığı gibi fiber altyapınız yetersizse 5G ürün
yapmanızın da bir faydası olmaz; şimdiden uyarıyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
10uncu madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görülmekte olan 220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ensar
Aytekin Tekin
Bingöl Yaşar
Tüzün
Balıkesir Ankara Bilecik
Necati
Tığlı Ayhan
Barut Faruk
Sarıarslan
Giresun Adana Nevşehir
Nihat
Yeşil
Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahiplerini okuyorum:
Mahmut
Toğrul
Musa Piroğlu Dirayet
Dilan Taşdemir
Gaziantep İstanbul Ağrı
Mehmet
Ruştu Tiryaki Erol
Katırcıoğl Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Batman İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Ankara Milletvekili
Sayın Tekin Bingöl.
Buyurunuz Sayın Bingöl.
(CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL
(Ankara) Bu yasa görüşülürken Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine
gölge düşürülmüştür. 31 Mart 2021 ile 1 Nisan 2021 Büyük Millet
Meclisi tarihinde kara bir leke olarak yer almıştır. Büyük bir
ısrarla, telaşla, inatla bu kanun teklifi niçin getiriliyor? İç
Tüzüke aykırı, Meclis reddetmiş, Anayasa Mahkemesi 2 kez
reddetmiş ama gelin görün ki öyle bir ısrar, öyle bir baskı var
ki bu kanun teklifi yasalaşacak.
O gün bu sıralarda çok
sınırlı sayıda milletvekili vardı, Adalet ve
Kalkınma Partisi sözcüleri kürsüye geldiğinde 50ye yakın
milletvekili olduğundan dem vuruyordu. İyi de her fırsatta 300
milletvekiliniz olduğunu ifade etmekten geri durmuyorsunuz da o 250
milletvekili neredeydi? Bir defa, kendi kendinizi bu noktada sorgulayın.
Bakın, değerli
milletvekilleri, bu elimde birkaç hafta önce Cumhurbaşkanının
kamuoyuyla paylaştığı İnsan Hakları Eylem
Planı var. Nedir bunun içeriği? Özgür birey, güçlü toplum, daha
demokratik bir Türkiye; ne güzel, insanın içini ısıtıyor
ama bu elimde de 220 sıra sayılı Kanun Teklifi var. (CHP
sıralarından alkışlar) Şimdi, bu kanun teklifi ve
bundan sonra getireceğiniz demokrasiye aykırı, insan
haklarına aykırı, Anayasaya aykırı kanun teklifleri
bu İnsan Hakları Eylem Planını çürütmüştür; bu, yok
hükmündedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bu tür baskıyı, zorbalığı, dayatmayı
gördüğümde ve yaşadığımda aklıma George
Orwellın 1984 romanı gelir. George Orwell o romanı yazarken
nereden bilirdi ki tanımadığı, bilmediği bir
coğrafyadaki bir iktidar romanındaki distopyasına rahmet
okutacak. İşte, böyle bir baskı, böyle zorba bir iktidar bu
topraklarda daha önce de hüküm sürdü. Ne zaman? Rol model
aldığınız Osmanlı İmparatorluğunun
padişahının istibdat ve istihbarat ağırlıklı
yönetimi yedi cihana hükmetmiş imparatorluğu paramparça etti,
ekonomisi battı ve sonlandı. Bu, siz zannetmeyin ki
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Evet, istiklal mahkemeleri zamanında!
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Sizin yazdığınız bu tarih insan ömrü kadar
kısa değil ve gün gelecek sizin yaratmaya
çalıştığınız bu istibdat anlayışı,
bu istihbarat anlayışı mutlaka son bulacak.
Şimdi, piramidin
tepesinde büyük birader var; büyük birader asla sorgulanamaz, büyük birader
eleştirilemez, büyük biraderin önünden geçilmez, her şeyi büyük
birader bilir ve o büyük birader ne derse o olur. İşte
telaşınız ve kaygınız da buradan kaynaklanıyor.
Başka bir konuya
değinmek istiyorum: Sizin yaratmak istediğiniz bu despotik
anlayış dünyanın hiçbir yerinde sonuna kadar hüküm
sürmemiştir. Yakıp yıkılmıştır ve
yarattıkları tahribat gerçekten insanlığın yüz
karası olmuştur tıpkı Nazi Almanyasında olduğu
gibi ama bütün bunları sonlandıracak çok büyük bir güç var; o güç
halkın gücü, o güç sandık, o güç milletin iradesi. Sizin geçmiş
yıllarda büyük bir özveriyle, büyük bir öz güvenle dile getirdiğiniz
o irade var ya o irade, o irade, günü geldiğinde işte bu
baskıcı, bu otoriter, bu despotik, bu tek adam
anlayışını yok edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Tamamlıyorum.
Son söz: Terazi var,
tartı var, her şeyin bir vakti var. O vakit geldi, vakit sandık
vaktidir, vakit geldiğinde sizin iktidarınız sonlanacak. Ama hiç
merak etmeyin, siz üzülseniz de melul melul gitseniz de bu halk sizi davul
zurnayla uğurlayacak diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı İzmir
Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın
Kemalbay. (HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Roman Haftasında Roman halkını
selamlıyorum. Yaşasın halkların eşitliği ve
kardeşliği diyorum.
Sayın milletvekilleri,
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifi, 83 milyonu etkileyecek, halkın iradesine karşı
yapılmış ağır bir saldırıdır. Burada
defaatle anlatıldı, fişleme kanunlaştığında
hak arayanı, itiraz edeni, demokratik haklarını kullanmak
isteyen herkesi hedefine alacak ve yarın şu sıralarda oturan
sizlere de oy verenleri fişleyecek, hedefe koyacaktır.
Sayın vekiller, hani
dünkü, bugünkü ortaklarınızı bugünlerde darbe yapmakla itham
ediyorsunuz ya, size şunu söylemek isterim: En büyük darbeci sizsiniz,
müsterih olun. Siz darbe mekaniğinin, beş yıldır yaşanan
darbe sarmalının ta kendisisiniz. İki yerel seçimde de üst üste
HDPnin kazandığı belediyelerimiz kayyumlarla gasbedildi, herkes
unuttuğumuzu düşünüyor ama Nevrozu herhâlde
hatırladınız. Bir gece yarısı Cumhurbaşkanı
kararıyla İstanbul Sözleşmesinden çekildiniz; yine
unuttuğumuzu sandınız herhâlde fakat kadınlar
anlatıyor, hatırlatıyor sizlere.
Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. yazıyor şurada, fakat öyle
değil, bunu hepimiz görüyoruz. Çünkü darbeciliğiniz, sarayın
vesayeti bu Meclisin üstüne bir kâbus gibi çökmüştür, geçen hafta bunu yaşadık.
Burada Meclis Başkanı eliyle halkın iradesi çiğnendi ve
oylama geçersiz sayıldı. Keşke, darbecilerin yanında
olmasaydınız da halkın iradesini, bu Meclisin
itibarını korusaydınız.
Peki, saray, fişleme
yasasına neden ihtiyaç duyuyor? Bu yasa teklifinde niye bu kadar
ısrarcısınız? Kaç kere çıkarmak istediniz,
olmadı, geri gitti, geri geldi. Bakın, Türkiye ekonomisi çökmüş
durumda. AKP iktidarı zengini her gün daha zengin yapıyor, yoksulu
daha yoksul yapıyor. Bakın, Forbesin dünya listesine giren Türkiye'nin
10 zengin şirketinin isimleri var burada. Şu pandemi döneminde bu
şirketler varlıklarını katladılar fakat bugün
insanlar, halkımız, işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler
korkunç bir işsizlik içerisinde açlık ve yoksulluk
yaşıyorlar. Siz bu güvenlik yasasını istiyorsunuz çünkü
zenginleri korumak istiyorsunuz. Yoksuldan, halktan alıp zenginlere,
patronlara aktardığınız bu servet
aktarımının önünde hiçbir güç durmasın istiyorsunuz.
Türkiye, tarihinin en büyük işsizliğini yaşıyor. Dünyada en
çok kadın işsizliği Türkiyede var. Marketlerden insanlar
ayçiçeği yağını plastik bardaklarla alıyor, çocuk
bezlerini taneyle alıyor ve borçlarını ödeyemeyen köylülerin
geçimlik topraklarına bankalar el koyuyor. Herkesin boğazına
kadar borca battığı bir ülkeyi, insanları fişleyerek
yönetmeye çalışıyorsunuz. Her gün en az 5 işçi iş
cinayetinde yaşamını yitiriyor, Somada olduğu gibi
Hesabı sorulmasın. diye siz güvenlik yasasına ihtiyaç
duyuyorsunuz. Kadın cinayetleri artıyor; aynı şekilde
kadınlar sokaklarda hesap sormasın, çocuk istismarının,
kadınlara şiddetin, tecavüzün hesabı sorulmasın diye bu
yasayı getiriyorsunuz. Boğaziçi Üniversitesinde gençler, özerk,
demokratik üniversite istiyor, kayyuma itiraz ediyor; bunu yapamasınlar
diye getiriyorsunuz bu yasayı.
Yine, Türkiyeyi
Avrupanın çöplüğü yapan gemi söküm şirketlerinin çöplüğü
yaptınız.
AHMET ÖZDEMİR
(Kahramanmaraş) Bunların hepsi gerçek dışı, hiçbir
gerçekliği yok.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) İzmir Aliağa, gelin, birlikte gidelim, burada
kaç tane gemi sökümü yaptınız? Hepsi ağır kimyasal
metaller, radyoaktif bulaşıcılığı olan çöpler
içeren
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Emperyalist ülkelerin her türlü ağır metalini,
çöpünü, pisliğini, radyoaktif bulaşını Türkiyeye
getiriyorsunuz ve gemi sökümü işleri burada yapılıyor. Ekolojiyi
savunanlar, ekoloji aktivistleri eylem yapmasın, sizin
suçlarınızı yüzünüze vurmasın, onları fişleyelim
istiyorsunuz. Güvenlik soruşturması işte bunlar için geliyor.
Suskun bir toplum
istiyorsunuz. Pandemi günlerinde AVMleri açıp okulları
kapattınız. Parkta yürüyene ceza kesip lebalep dolu kongrelerde
toplananlara alkış tutuyorsunuz, bunu eleştirenleri
fişlemek istiyorsunuz. Çıplak arama gibi bir insanlık
ayıbı ve işkence suçu işleyenleri teşhir eden Ömer
Faruk Gergerlioğlu Vekilimize yaptığınız gibi insan
hakları ihlallerine karşı sesini yükseltenleri sessizleştirmek,
susturmak için bu yasayı getirmek istiyorsunuz. Sarayın
çıkarları doğrultusunda toplumun esir alınmasına
karşı direnmeye
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla)
bu onurlu mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 10uncu maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde
yer alan bulunduğu ibaresinin bulunan ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk
İzmir Adana Denizli
Hayrettin
Nuhoğlu Ayhan
Altıntaş Zeki
Hakan Sıdalı
İstanbul Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın
Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüştüğümüz kanun teklifi 2 kez Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmesinin ardından yeniden Genel Kurula getirildi. Bu kadar
önemsediğiniz bir teklife nasıl sahip
çıktığınıza, geçen hafta bu Meclis çatısı
altında neler yaşandığına hep beraber şahit
olduk. Demokrasinin mabedinin itibarı burada yemin etmiş herkesin
sorumluluğudur. Keşke bu idrakle siyaset yapabilseydiniz ama yine
çoğulculuktan uzak, çoğunlukçuluğun kötüye
kullanıldığı bir demokrasi kâbusu
yaşattınız. Türk demokrasisi bu tavrınızı hiç hak
etmiyor ve inanıyorum ki önümüzdeki dönemde, Meclisimizde
açtığınız tüm demokrasi yaralarını
iyileştirmek İYİ Partiye nasip olacak.
Kanunu çıkartmak için bu
kadar uğraşıyorsunuz, işin garibi içerik yine eksik. Mesela
maddede, verilerin iki yıl içinde silinmesi öngörülüyor ancak silinmemesi
durumunda ne olacağına dair bir ibare yer almıyor. Yine,
üstünkörü bir çalışmanın bedelini maalesef 83 milyon olarak hepimiz
ödeyeceğiz. Tek bu kanunda olsa herkes anlayışlı olurdu ama
artık her kararınız gelişigüzel, anlık ve üzerinde
düşünülmemiş. Mesela, Merkez Bankası artık, anlık
kararlarınız yüzünden ne yöne gideceğini
şaşırdı. Gelişmiş yönetimlerde ekonominin Kutup
Yıldızı olan Merkez Bankası sizin yüzünüzden
itibarsızlık ve istikrarsızlığın merkezi hâline
geldi. 128 milyar nerede? diye soran doğrudan görevden
alınıyor. Bu kürsüden defalarca ekonominin patronu güven dedik. Sizse
inatla güveni sıfırlamak için elinizden geleni yapıyorsunuz,
yapmayın. Son yirmi ayda 3 kez TÜİK Başkanı, 3 kez Merkez
Bankası Başkanı değiştirdiniz. Başkanlık
sistemiyle güya istikrar vadediyordunuz. 2019da Merkez Bankası
Başkanı görevden alındığında dolar 5,6
liraydı, 2020deki değişikliğe kadarki süreçte dolar 7,8
oldu, dört ay sonra yine Merkez Bankası Başkanını görevden
aldınız dolar 8,15e çıktı. Finansal
kurumlarımızı yıpratan, itibarlarını yok eden ve
milletimizi gün geçtikçe daha da fakirleştiren bir seviyeye
düşürüyorsunuz. Sizin istikrardan anladığınız,
anlaşılan, istikrarlı istikrarsızlık.
Değerli milletvekilleri,
rakamları şaibeli TÜİK'in son açıklamasına göre,
tüketici enflasyonu yüzde 16,9la son yirmi iki ayın zirvesine
çıktı. Ekonomi bilimine aykırı Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.
tezini keşfettiğinizde dolar 2 lira, enflasyon tek haneli, faiz yüzde
6ydı; şimdi dolar 8 küsur, faiz 19, enflasyonsa muamma.
Şimdi, size sormak
lazım, madem yüksek faiz politikasına devam edecektiniz o zaman
önceki 3 Merkez Bankası Başkanını neden görevden
aldınız? Neden finansal kurumlarımızın
itibarsızlaşmasına, paramızın değer kaybetmesine
ve milletimizin fakirleşmesine göz yumdunuz? Muhtemelen bize her zamanki
gibi Son on dokuz yılda seçmen bizi seçti. diyeceksiniz. Şunu
söylemiş olayım: Seçmen bir daha sizi seçmeyecek. Bunu biz
değil, rakamlar söylüyor. Zira tüketici enflasyonunun zirve
yaptığı dönemde bir diğer zirveyi de yüzde 31,20yle
üretici enflasyonunda gördük. Bu bir AK PARTİ dönemi rekorudur. Buradan
çıkan en net mesaj, üretim maliyetlerindeki artışın
kısa sürede çarşıya, pazara, oradan da sandığa
yansıyacağıdır. Yılbaşında
çalışanlara verilen yüzde 7lik, 8lik zamlar daha şimdiden
enflasyon karşısında buhar oldu bile.
Tabii bunlar bir şekilde
maaş alabilenler için geçerli, bir de hiç alamayanlar var. Her ne kadar
TÜİK oradan buradan kırpıp kendine göre bir işsizlik
şablonu oluştursa da, ülkedeki geniş tanımlı
işsizlerin sayısı 10 milyona ulaştı. Bu ay sonu pandemiye
rağmen uzatmadığınız kısa çalışma
ödeneğinden sonra işsizlik rakamının, hele ramazan
ayımızda uygulayacağınız kapatma kararlarından
sonra kaç olacağıysa bambaşka bir soru işareti.
Bakın, enflasyon, sadece
basit bir rakam değil, yıllarca tutmadığınız
vaatlerinizdir; başta Merkez Bankası, tüm finans
kurumlarının yıpratılmasıdır; kaybolan ekonomik
itibar, unutulan üretim ve vazgeçilen yatırımlardır; borç
batağına sürüklenen çiftçi, maaşları eriyen memur,
çalışan, emeklilerdir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI
(Devamla) -
düşen alım gücü, boşalan tencereler, aç yatan ve
kahvaltı etmeden okula giden çocuklardır ama size sorsak enflasyon
normal, yatırımlar uçuyor ve milletin keyfi yerinde, hatta iş beğenmiyor;
işsizliğin sebebi de bu.
Bakın, Rize'de çay
fabrikalarında çalıştırılmak için 300 işçi
alınacak, başvuru sayısı 50 bini geçti. Adanada belediye
200 alım için ilana çıktı, 52 bin kişi başvuruda bulundu.
52 bin kişiden 45 bini üniversite mezunu. Hâlâ Gençler iş beğenmiyor.
diyebilecek misiniz? Siz yine dersiniz de ama bu sefer kimse inanmıyor.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necati
Tığlı Ayhan
Barut Yaşar
Tüzün
Giresun Adana
Bilecik
Nihat
Yeşil Ali
Şeker Faruk
Sarıaslan
Ankara İstanbul Nevşehir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mahmut
Toğrul Erdal
Aydemir Dirayet
Dilan Taşdemir
Gaziantep
Bingöl Ağrı
Mehmet
Ruştu Tiryaki Erol
Katırcıoğlu Rıdvan
Turan
Batman İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Şeker.
Buyurunuz Sayın
Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Anayasa Mahkemesinin defalarca reddettiği, Anayasaya aykırı,
insan haklarına aykırı dediği maddeleri tekrar tekrar
kanun teklifi olarak önümüze getirmekten bıkmadınız. Memuriyete
alım ve kamu atamalarında uygulanmak üzere getirmek istediğiniz
ve bu uğurda Anayasayı, yüce Meclisin İç Tüzükünü yok
saydığınız, vicdanları ayaklar altına
aldığınız bu düzenleme, AKPnin 15 Temmuz sonrası OHAL
ikliminden memnuniyetini ve sürekli bir OHAL iklimi yaşamamızı
dayatıyor bize. Bu düzenlemenin bir tek hedefi var, kamuda biat etmeyen
memurların varlığına son vermek; eski
ortağınız, yeni düşmanınızla kavga etme görüntüsü
altında tüm muhalifleri sindirmek, devletten uzak tutmak, onlara
geçinecekleri bir ücreti dahi çok görmekten geçiyor.
Anayasa Mahkemesini
kapatmayı dahi önerebilecek bir ortağınız var. Anayasa
bizim burada olmamızın temeli aslında, ortak sözleşme ve
Anayasa Mahkemesi de o ortak sözleşmemizin güvencesi. Artık
demokrasiden o kadar uzaklaştınız ki işi Anayasa
Mahkemesini kapatmayı teklif etmeye dahi getirdiniz.
Bu baskıcı
düzenleme daha çok insanı aç, daha çok insanı işsiz
bırakacak. 50 bine yaklaşan vakaların görüldüğü, Covid
vakasının görüldüğü bugünlerde insanların asıl
meselesi aş, iş ve yaşam güvencesi. Bu süreç içerisinde bu
saatten sonra her aşı olamayan kişi ölüm tehdidi
karşısında, ölümle burun buruna geliyor. Biz her gün 4-5 otobüs
insanı maalesef kaybediyoruz ve buna alışmaya da devam ediyoruz
ve Türkiye, nüfusuna göre en yüksek oranda Covid hastası olan ülke
pozisyonuna geldi. İnsanların aşı yok, aşısı
yok, işi yok ve güvencesi yok. Zorla sınavları kazanarak
geldikleri yerde de işe başlatmıyorsunuz. Bu Covid
salgınında halk mücadele ederken sağlıkçılara en çok
ihtiyacımız olan, doktorlara en çok ihtiyacımız olan bu
dönemde maalesef doktorlar Türkiyede kalmayı seçmiyorlar. 2012
yılında sadece 59 hekim yurt dışına gitmek için
başvurmuştu, 2013 yılında 90 hekim başvurmuştu,
2019 yılında ise 1.042 hekim yurt dışına gitmek için
başvuruda bulundu. Bu ne demek biliyor musunuz? İngilizce ve Türkçe
bölümleri olarak 320 mezun veriyor Cerrahpaşa Tıp Fakültesi.
Hacettepe Tıp Fakültesi 360 öğrenci alıyor, Ankara Hacettepe bu
kadar alırken İstanbul Çapa Tıp Fakültesi de 360 öğrenci
alıyor. Cerrahpaşa, Çapa ve Hacettepenin toplam aldığı
öğrenci sayısı 1.040. Biz bir senede 1.042 öğrenciyi, mezun
olmuş doktoru yurt dışına gönderirken 3 büyük tıp
fakültesinden sadece 1.040 öğrenci mezun edebiliyoruz ve en
yetişmiş olanları, en yüksek puan alanları da yurt
dışına kaptırıyoruz. Onların yerine nereden
geliyor? Afrikadan geliyor, Suriyeden geliyor, Uzak Doğudan doktorlar
geliyor Türkiyeye çalışmak için. Biz kaymak tabaka diyeceğimiz,
en yetişmiş elemanlarımızı bir bir
kaptırıyoruz. Niye kaptırıyoruz? Bu çıkan kanunlar
yüzünden. Öğrenci haklarıyla ilgili bir eyleme katıldı
diye, o kişiyi, siz, doktorluk yapamaz diye, aylarca güvenlik
soruşturmasından dolayı bekletiyorsunuz diye. Biz bu tıp
fakültelerinin mezunlarını kaptıracak kadar nasıl
şaşırdık, nasıl kendimizden geçtik?
Bu süreç içerisinde de
Covidin bu kadar salgın yaptığı bir dönemde de kafe
sahibi, garson nasıl geçinecek? Orada çalışanlar,
bulaşıkçısı nasıl geçinecek, sanatçısı
nasıl geçinecek; bunlarla ilgili dert etmek yerine onların
yanına biraz daha aç insan katabilir miyiz diye
uğraşıyorsunuz. Temel gelir desteğiyle tam kapanma
gerekiyor arkadaşlar. Vakaların 50-60 binleri bulduğu bugünlerde
mutlaka insanlara temel gelir desteğini verip tam bir kapanmaya gitmemiz
gerekiyor, yoksa bu gidişat daha da yüksek ölümlere, 300lü, 500lü günlük
ölüm sayılarına ulaşacak maalesef. Kısa çalışma
ödeneğini böylesi bir dönemde maalesef kapattınız, bitirdiniz,
insanları açlıkla baş başa bıraktınız.
Bir başka
yaptığınız da
Kendi yandaşlarınıza ikinci
görevler, üçüncü, dördüncü görevler vermeye devam ediyorsunuz. 12 Mart 2021
tarihinde AKP Genel Başkanı tarafından Kurumsal yapılar
güçlendirilecek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ ŞEKER (Devamla)
kamu görevlilerine başka kurumların yönetim, denetim
kurullarında en fazla bir görev verilecektir. diye reform paketi
açıklandı. Hâlbuki 31/1/2012 tarihli ve 162 seri no.lu Devlet
Memurları Kanunu Genel Tebliğinin 1inci maddesinde şöyle
deniyor: 15/1/2012 tarihinden itibaren bu görevlerden sadece biri için ücret
ödenecektir. Siz 2012 yılından beri o ikinci görevlerinin
dışında üçüncü, dördüncü görevler verdiğiniz kişilerin
ücretlerini geri alacak mısınız? Siz mevcut kanunları
uygulamıyorsunuz ki üzerine yeni kanunlar çıkartıp,
insanların üzerine yeni yükler getiriyorsunuz. Siz ikinci, üçüncü görevler
verdiğiniz kişilere bir toplantıya katılacak diye
şoför veriyorsunuz, özel sağlık sigortası
yaptırıyorsunuz, seyahat ödemelerini karşılıyorsunuz
ve eğer üzerlerine vergi gelecekse o vergiyi de yine devletin
kasasından ödüyorsunuz. Yandaşlarınızı korumak
adına, bütün muhalifleri yok etmek, sindirmek adına bu kanunu
dayatıyorsunuz, kabul etmiyoruz, reddediyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Mersin Milletvekili
Sayın Rıdvan Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
(HDP sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin)
Sayın Başkan, değerli vekiller; bu kanun gayrimeşru bir
kanundur, 2 sebeple böyledir. Öncelikle, bu bir gestapo kanunudur. Yani
fişlemeyi temel alan, mahkeme tarafından kayıt altına
alınmasa da, bir hukuki kavrama bağlanmasa da insanları
şüpheli diye tasnif eden bir niteliğe sahiptir. Bu sebeple bu kanun,
öncelikle olağan demokratik bir ülkede olmayan ama Salazar Portekizi gibi,
ne bileyim işte Mussolini İtalyası gibi, Hitler Almanyası
gibi ülkelerde cari olan kanunlardan bir tanesidir, yolunuz açık olsun.
İkinci gayrimeşru
olma sebebi de şudur: Millet iradesine burada bir darbe
gerçekleştiriyorsunuz, bilmem farkında mısınız. Daha
önce geçmiş olan ve muhalefetin oy çokluğuyla ve muhtemelen sizin
rehavetinizle reddedilmiş olan bir teklifi şu anda tekrar buraya
getiriyorsunuz. Biz buna yabancı mıyız? Vallahi değiliz.
Nasıl ki daha önce siyasi darbe teşebbüsleriniz olduysa, nasıl
ki onlarca belediyeye kayyum atamışsanız, nasıl ki bu
kayyum atama rejimi üniversitelere kadar gelmişse hatta İstanbul
Sözleşmesini ilga ederek aslında kadınlara bile kayyum atama
raddesine varmışsanız bu da işte darbeciliğin çok net,
çok kristalize olmuş hâlidir.
İki sebeple bu kanun
gayrimeşrudur, iki sebeple bu kanun halk düşmanı bir karaktere
sahiptir. Ben dün söyledim, bakın, faşist Almanyadan örnekler de
sundum, o tarihi iyi bildiğimi düşünüyorum. Şimdi, tarihte
yaşanmış ve insanların olağanüstü düzeyde
sıkıntıya maruz kaldığı şeyleri sanki bu
tarihi bilmiyormuşuz gibi, sanki bundan sonuçlar
çıkartmamışız gibi tekrar Türkiye Parlamentosuna
getiriyorsunuz. Getirin, getirin fakat şunu çok iyi bilin: Bu
ayarını bozduğunuz kantar var ya o sizi de tartar günün birinde;
o sizi tarttığında büyük olasılıkla demokrasiden,
özgürlüklerden, haklardan bahsedeceksiniz ama yaptığınız
kanun bu. Bu sebeple biliyorum yani burada bir hat değişikliğine
gitmeyeceksiniz ama bütün bu siyasi sonuçlarla beraber vermiş
olduğunuz bu karardan; insanları fişleyen, toplumu
ayrıştıran, özellikle işe girme çağında olan
insanlar arasında ciddi bir kutuplaşmayı ve bölücülüğü
teşvik eden bu anlayıştan umarım ki geri dönersiniz. Umudum
olduğu için de söylemiyorum bunu. Bunu devam ettirmeyeceğim yani bu,
meselenin bir tarafıydı, benim için de konuşmanın gerçekten
zül olduğu ve saçma sapan gördüğüm bir meseleydi.
Konuşacağım
diğer mesele şu: Bakın, değerli arkadaşlar, 50 bine
çıkmış bir vaka sayısından bahsediyoruz. Ben bir
tıp doktoruyum ve başından itibaren AKPnin bu konuda
yaptığı yanlışları bütün tıp camiasıyla
beraber anlattık. Kapanmanın öneminden bahsettik, bir araya
gelmelerin, kitlesel yakınlaşmaların yaratacağı
sorunlardan bahsettik ama siz lebalep, dudak dudağa kongreleri çok
önemsediniz, iktidarınızın varlığı
açısından bu olmazsa olmaz derekesinde bir şeydi ve bunları
yaptınız. Şu anda Türkiye kıpkırmızı ve
biliyor musunuz, tıp camiası şöyle bir şey söylüyor, siz
buna uyarsınız uymazsınız, dünyada tıp
camiasının söylediği şey şu: Böyle bir pandemiden
kurtulmanın tek yöntemi, bütün çalışanların sosyal
haklarının bire bir iade edildiği ve devlet tarafından
korunduğu, kollandığı bir biçimde en az bir ay
kapanmanın sağlanmasıdır. Bunu yapmak
zorundasınız ama yapar mısınız bilmiyorum. Çünkü,
bilimin söyledikleri başka bir yerde, sizin dar parti
çıkarlarınız, Beştepenin çıkarları ve sermayenin
çıkarları başka bir yerde. Ve şu anda,
sağlamadığınız desteklerle çalışanlar
olağanüstü biçimde mağdur vaziyette. Yani işçiler
açısından söylemiyorum yalnızca bunu, işçilerin durumu
zaten vahim ve Türkiye hastalığın yayılımı
noktasında dünyada 4üncü sıraya ulaşmış durumda.
Kısa çalışma ödeneğini bitirmiş hâldesiniz, kısa
çalışma ödeneğinin bitmesiyle birlikte
Zaten bir para
değildi, onu da işçilerin fonlarından
karşıladınız ama bu gelinen noktada çalışanlar,
açısından, işçiler açısından, çiftçiler
açısından, esnaf açısından telafisi mümkün olmayan bir
durumla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
RIDVAN TURAN (Devamla)
Bakın, size karşı toplumsal, siyasal ve sınıfsal öfke
son derece artıyor. Mahallelerde, sokaklarda olduğumuzdan dolayı
bunu çok yakından biliyoruz. Ben Mersin Milletvekiliyim, aylardır
Mersini arşın arşın geziyorum, tek bir AKPli
milletvekilinin halkın arasına, çiftçinin arasına, köylünün
arasına, esnafın arasına
karıştığını görmedim çünkü bu konuda yüzünüz yok.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Nasıl görmediniz? Gösterelim, görmediyseniz. Öyle
bir şey söyleme hakkınız yok Sayın Vekil.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bu
sebeple size şunları çok açık yüreklilikle söyleyebilirim
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Orada yereldeyiz, şehirdeyiz, şehirde.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Lütfen sosyal medya paylaşımlarımıza
bakın. Halkı kandırmayın yani.
RIDVAN TURAN (Devamla)
Oradan konuşma, bak o parlak fikirlerini gelir, burada
anlatırsın.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Biz gündüz geziyoruz, siz gece geziyorsunuz.
RIDVAN TURAN (Devamla) Size
şunu söylüyorum: Bu yol Türkiyeyi bir açmaza, bir çukura götüren bir
yoldur. Sahip olduğunuz iktidar mantalitesi ve yönelimlerinizin siyasi
sonucu bu ülkenin çöküşü olacaktır. Buna izin vermeyeceğiz,
Türkiye halkları ve muhalefet olarak hep beraber yan yana geleceğiz
ve bu iktidarı tarihin çöp sepetine göndermeyi bileceğiz, bundan emin
olun. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Milletin adına konuşmayın.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Milletvekiliyiz, konuşuruz tabii.
RIDVAN TURAN (Mersin) Ne
adına konuşayım? Saray hakkında konuşamıyorum
senin gibi, kusura bakma(!)
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Yok, konuşmayın. Millet neye karar
vereceğini bilir.
RIDVAN TURAN (Mersin) Saray
adına konuşma konusunda mahirsiniz, devam edin.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Millet konuşmayı çok iyi bilir.
RIDVAN TURAN (Mersin)
Millet adına konuşacağım, niye geldik buraya?
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Konuşamazsın, o yüzden mi veriyorsunuz?
OYA ERSOY (İstanbul)
Tabii ki millet adına konuşacak; AKP kadroları değil,
millet adına konuşacak.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Millet adına konuşma tekeli sizde mi?
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Sizde de değil. Kürsüye çıkıp milletin
vereceği oya yön veremezsiniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hiç kimsede değil. Biz temsil ettiğimiz
milletimiz adına konuşuyoruz.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Bir kere yalan söylüyorsunuz. Sosyal medyaları
açarsınız, kimin geldiğini görürsünüz; vekillerimizi takip ederseniz
kimin milletin içinde olduğunu görürsünüz. Böyle iftira
atamazsınız.
RIDVAN TURAN (Mersin) Ben
görüyorum. Ben milletin vekiliyim, vekili, vekiliyim ben oranın; neyin ne
olduğunu ben biliyorum, sen boş ver!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Vekil olarak konuşur.
MEHMET CİHAT SEZAL
(Kahramanmaraş) Öyle Milletin içinde gezmiyorsunuz. filan demeyin,
açar bakarsınız kimin gezdiğine.
OYA ERSOY (İstanbul)
Neye karşı çıkıyorsun sen ya?
RIDVAN TURAN (Mersin)
Boş ver onları sen, boş ver!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Millet onların tekelinde ya!
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 11inci maddesinde yer alan görevli olanlar tarafından
ibarelerinin görevli olanlarca ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Gaziantep
Adana
Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu
Denizli İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 220 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Sözlerime, Konyada
şehit düşen pilotumuza Allahtan rahmet dileyerek
başlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu maddeyle güvenlik soruşturması veya arşiv
araştırması yapılması ve değerlendirilmesinde
görevli olanlar tarafından kişisel verilerle ilgili suç
işlenmesi hâlinde 6698 sayılı Kanunun 17nci maddesi, kabahat
işlenmesinde de aynı kanunun 18inci maddesi hükümlerinin
uygulanması teklif edilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde, kamu
görevlilerinin ödev ve sorumluluklarının başında Anayasa ve
devlete bağlılık ve tarafsızlık gelmektedir. Bu
teklifte, kamu hizmetlerinin gereği gibi sunulması ve hukuka uygun
bir şekilde yürütülmesi için kamu görevlilerinin, kamu görevinin
gerektirdiği niteliklerinin tespiti için bazı düzenlemeler
yapılmaktadır. Güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması ülkemizin yaşadığı kötü tecrübeler
ışığında FETÖ, PKK gibi terör örgütlerinin devlete
sızmasını önlemek açısından gerekli görülse de bu
teklifteki düzenlemelerin uygulamalarında önemli sorunların ortaya
çıkacağını da belirtmeliyim.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin maddelerinde eleştirilen ortak nokta, hakkında
güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması
yapılan kişilerin keyfî uygulamalara maruz kalabilecekleri ve sonuç
itibarıyla da büyük mağduriyetler yaşanacağıdır.
Dünkü görüşmelerde, 5inci maddede mevcut Soruşturmalara
kişinin eşi ile birinci derece kan ve sıhri
hısımları da dâhil edilmesi
cümlesinin
kaldırılması ve böylece Anayasamızın Suç ve cezalara
ilişkin esaslar başlıklı 38inci maddesinin yedinci
fıkrasındaki Ceza sorumluluğu şahsîdir. ilkesine
uyulması yerinde olmuştur. Ayrıca, 7nci maddede yapılan
değişiklikle, yaptırılan güvenlik soruşturması ve
arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin
değerlendirilmesi amacıyla çeşitli kurumlarda kurulacak
komisyonun en az 5 kişiden oluşturulması belirtilmiş olsa
da bu kişilerin hangi ölçütlere göre seçileceği ve ne şekilde
karara varacağı açıkça belirtilmemiştir. Nesnel ve
gerekçeli değerlendirme ölçütlerinin ne olduğu da
belirtilmediğinden komisyonun yapacağı keyfî
değerlendirmelere karşı kişilere hukuki bir koruma sağlanmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinde, arşiv araştırmasında öngörülen veriler
bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel
oluşturacağı açıkça belirtilmemiş, beraat veya
takipsizlik kararı verilen kişilerin maruz kalabileceği keyfî
uygulamalara karşı koruma sağlanmamış ve suçlar
arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme
yapılmamıştır. İlaveten, güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak
kişiler hakkında elde edilen bilgi ve belgelerin kullanılış
şekli, bu bilgilere itiraz usulü, verilerin silinmesine ilişkin
izlenecek usul, süresinde silinmeyen bilgilere yönelik güvencelere ve koruyucu
düzenlemelere yer verilmemiş olması da ayrı bir sorundur.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinde, kanunda yer alacak hususların
ayrıntısının belirlenmesi Cumhurbaşkanınca
yürürlüğe konulacak bir yönetmeliğe
bırakılmıştır. Anayasanın 128inci maddesinde
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunda düzenlenir.
denilmektedir. Buna göre, yönetmelikte düzenlenecek hususların
sınırının yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi
ihlal edilmeden net ve belirli bir şekilde çizilmesi
vatandaşların hukuk güvenliğini sağlama açısından
zorunludur.
Değerli milletvekilleri,
kanun tekliflerinde üzerinde en fazla durulması gereken konu
keyfîliği önlemek, uygulamalarda siyasi rant elde edilmesini önlemek,
herkese eşit ve adil muamele yapmak olmalıdır. Biraz önce
bahsettiğim çekinceler gördüğümüz yanlış uygulamalardan ve
acı tecrübelerden kaynaklanmaktadır. Nitekim, geçmiş
uygulamalara bakıldığında, keyfîlik, yandaşlık,
taraf tutma, ciddiyetsizlik, sorumsuzluk ve toplumsal değerlerdeki erozyon
nedenleriyle hem devlet zarar görmüş hem de yüz binlerce vatandaşımız
mağduriyet yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla) Değerli milletvekilleri, güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması ciddi
yapılmadığı, görevliler liyakatli, ahlaklı, sorumluluk
sahibi insanlardan seçilmediği takdirde, üzerinde konuştuğumuz
11inci maddede önerilen cezalar vatandaşlarımızın
mağduriyetlerine ve acılarına çare olmayacaktır.
Geçen hafta Mecliste
reddedilen ve ancak bir yıl sonra görüşülmesi gereken bu teklifin
İç Tüzüke aykırı şekilde yeniden oylaması
yapılarak görüşmelere devam edilmiştir. Öyle bir
sorumluluğa girdiniz ki yapılan yanlışlıklara siz de
ortak olacak ve yaşanacak mağduriyetlerden dolayı büyük bir
vebal altında kalacaksınız diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Söz istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Havalimanında tutulan bir Nijeryalının
sınır dışı edilmesinin engellenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ya, önemli bir mesele
olduğu için söz aldım açıkçası. Şu anda İstanbul
Havalimanında Nijeryalı O.B.N. -hani, ismini ilgili arkadaşlara
vereceğim- tutuluyor ve sabahtan itibaren avukatlarıyla
görüştürülmemiş, İçişleri yetkilileri de burada. Kendisi
bir video paylaşmış, videosunda şunları söylemiş:
Geri gönderilirsem ailemi, arkadaşlarımı öldüren Boko Haram
beni de öldürecek, gönderilirsem öleceğim. Sınır
dışı edilmek isteniyor. Avukatlarının
mesajının da ayrıntıları mevcut, çok kısaca
şunu söyleyeyim: Bu mültecinin eşi daha önce İstanbula
gelmiş ve hakkında sınır dışı edilme
kararı alınmış ama İstanbul 1. İdare Mahkemesi
2019/1124 esas sayılı dosyayla kararı iptal etmiş ve bu
insan yani bu O.B.N. isimli şahıs eğer geri gönderilirse
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
arkadaşları gibi, ailesi gibi
öldürülmekle yüz yüze kalacak. Bu nedenle, biz, buradaki yetkililerin bir an önce
olaya müdahale etmesi gerektiğini söylüyoruz.
Ayrıca, bu vesileyle,
her fırsatta 2,5 milyon -milyonlarca- Suriyeliyi ülkede
barındırıyorum, mültecidirler. diyen bir iktidarın
sözcüsü
Ya, bir iktidar var burada ve ayrıca, Avrupayı her
fırsatta Sınır dışı ederim, gönderirim. gibi
tehdit eden bir dil de kullanıyorlar ama burada söz konusu olan
Nijeryalı bir vatandaş ve Boko Haramın Nijeryada
yaptıklarını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu ölümün, bu
sınır dışının engellenmesi için gereğinin
yapılmasını ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Özel
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Havalimanında tutulan
Nijeryalıyla ilgili konuda ilgili bakandan bilgi talep edilmesini
istediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı
konuyla ilgili söz aldım ama Sayın mevkidaşımızın
ortaya koyduğu tabloyu bir daha tekrarlamaya gerek yok, aynı
hassasiyeti gösteriyoruz. Tabii, burada, rejime kasteden Anayasa
değişikliğinden önce mutlaka Hükûmetin bir temsilcisi oluyordu
malumunuz olduğu üzere Sayın Başkanım ve böyle durumlarda
Konu hakkında İçişleri Bakanımızı
arayacağız, bilgi alacağız, Genel Kurulu
bilgilendireceğiz. diyorlardı, maalesef bu olanaktan bile yoksun
Genel Kurul. Bunu daha önce yaşamamış bazı arkadaşlar
var ama çok önemli meselelerde, çok önemli mağduriyetlerde, Türkiyeyi
mahcup edecek durumlarda, ortak menfaatlerde, bir mağdurun sesini
duyurmada Hükûmetin burada temsil ediliyor olmasının
sayısız avantajı vardı. O dönemde milletvekilliği
yapmamış olanların belki tahayyül etmesi zor ama o zaman daha
bir milletvekili olduğunuzu, illa buradan değil, oradan bir
köşeden, oradan bir köşeden
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
derhâl
salondaki bakan üzerinden Hükûmeti uyarmak ve hızla Parlamentoya bilgi
sunulmasını istemek mümkündü; rejime kasteden Anayasa
değişikliğinden sonra değil ama Sayın
Başkanım, tabii uygun görürseniz, takdir buyurursanız bu konuda
Genel Kurul adına uygun gördüğünüz bir arada, konuyla ilgili, ilgili
Bakandan bilgi talep eder ve Genel Kurulu bilgilendirirseniz hiç olmazsa bu
konudaki hassasiyeti sizin üzerinizden Hükûmete iletmiş oluruz.
Teşekkür ediyorum.
REFİK ÖZEN (Bursa)
Bakan Yardımcımız burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakan
Yardımcısıyla ne olacak? Konuşma hakkı yok
adamın, konuşma hakkı. İç Tüzüke göre konuşma
hakkı yok Bakan Yardımcısının, yok, yapamıyor;
keşke olsa, keşke. Bakan olsun, gelsin, baş tacımız.
Keşke olsa. Siz canına okudunuz o işlerin, siz canına
okudunuz o Anayasanın.
BAŞKAN Şimdi,
sisteme giren 5 arkadaşıma yerinden söz vereceğim.
Sayın İmir
33.-
Şırnak Milletvekili Nuran İmirin, cezaevlerindeki hak
ihlallerine son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
NURAN İMİR
(Şırnak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Her geçen gün cezaevlerinde
artan hak ihlallerine ve sistematik tecrit uygulamalarına karşı
başlatılan açlık grevi bugün 130uncu gününde fakat greve
karşı sessizlik sürüyor, hak ihlalleriyse artarak devam ediyor. Şırnakta
bazı STKler Şırnak Cezaevine yaptığı ziyaretin
raporunu açıkladı. Rapora göre, cezaevinde ziyaretler
sırasında ziyaretçilere çıplak arama
dayatıldığı, tutukluların ayakta sayım
yapılmaya zorlandığı, kimliği belirsiz kişilerin
siyasi tutuklularla görüşmeler yaptığı, pişmanlık
ya da ajanlık dayatıldığı belirtiliyor. Bunlardan
haberdar mısınız? Cezaevlerindeki hak ihlallerine son verilsin.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Bulut
34.-
Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, Adananın Kozan ilçesinin
Doğanalanı Mahallesindeki arazilerin durumuna ilişkin
açıklaması
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Adananın Kozan ilçesi
Doğanalanı Mahallesinde 2002 yılında kadastro
çalışması yapılmış, 9 bin dönüm arazinin 5 bin
dönümü orman arazisi olarak belirlenmiştir, kalan 4 bin dönüm arazi ise
2/B olarak ayrılmıştır. 2/B olarak ayrılan bu arazi
için şu ana kadar herhangi bir işlem
yapılmamıştır. Arazilerin durumunun ne olacağı
hâlâ belirsizdir ancak köylüler senelerdir ektikleri bu araziler için ecrimisil
ödemeye devam etmektedir. Buna rağmen 134 köylüye orman arazisini
işgalden zabıt tutulmuş, 8 bin liradan 42 bin liraya kadar
farklı ceza kesilmiştir. Ürettiği para etmeyen, borçları
yüzünden ineğine, traktörüne, tarlasına ve bahçesine icra gönderilen,
hacizlerle mücadele eden köylülerin bu cezaları ödemesi mümkün
değildir. Doğanalanındaki çiftçilerimizin tarla üzerindeki bu
belirsizlikleri bir an önce giderilmeli, 2/B arazileri için yeniden bir
komisyon kurulmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tiryaki
35.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Adalet ve Kalkınma
Partisinin bütün ülkeyi fişlemeye çalıştığına ve
komisyonların görevlerini yerine getirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Adalet ve Kalkınma
Partisi bütün ülkeyi fişlemeye, izlemeye, dinlemeye ve bunları
kayıt altına almaya âdeta yemin etmiş durumda. Meclis Genel
Kurulunda Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifiyle kamu görevlilerinin
fişlenmesine yasal gerekçe oluşturulurken aynı anda Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülen bir torba yasada yer alan 2 madde
uyarınca cezaevindeki mahpusların görüşmecileriyle
yapacakları bütün görüşmeler dinlenecek, kayıt altına
alınacak ve saklanacak. Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi 83 milyon
yurttaşı yedi gün yirmi dört saat izlemek, dinlemek ve bunları
kaydetmek istiyor. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı İnfaz
Yasasında yapılacak bu değişikliği doğal olarak
Adalet Komisyonuna gönderiyor. Peki, Adalet Komisyonu Başkanı ne
yapıyor? Komisyonda görüşmeyi reddediyor, Gerek yoktur. diyor.
İnfaz Yasasında yapılacak bir değişikliği bile
görüşmeyecekse acaba Adalet Komisyonu ne iş yapar? Adalet Komisyonu
üyesi olarak ihtisas komisyonlarını işlevsizleştiren bu
uygulamayı reddediyor, protesto ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kemalbay
36.-
İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegünün, Migros depo
işçilerinin durumuna ilişkin açıklaması
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Migros depo işçilerinin
sesini duyurmak istiyorum. Bizler doksan üç gündür direnen Migros
işçileriyiz. Anayasal haklarımızı kullanarak sendikaya üye
olan, ücretsiz izin ve Kod-29la cezalandırılarak işinden edilen
bizler hakkımızı aramak istediğimizde yerlerde
sürüklenerek, dövülerek gözaltına alınıyoruz. Türkiyede her
gün 500e yakın işçi Kod-29la ahlaksızlıkla suçlanarak
işten atılırken pandemide asıl ahlaksızlık ilan
edilmesi gereken patronlar teşvik almaya devam ediyor; işçiye ise
açlık, sefalet ve zulüm reva görülüyor.
Beykoz
Kaymakamlığı, sırf işçiler demokratik
haklarını kullanmasınlar diye basın açıklaması
yapmamızı yasakladı, Migros patronunun evinin bulunduğu
mahalleye eylem yasağı getirdi. Patronları korumak için özel
yasaklama kararı çıkarılması işçi
düşmanlığıdır. İşçiler işe iade
edilmelidir, Kod-29 iptal edilmelidir.
BAŞKAN Sayın
Filiz
37.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığını sorumluluklarını
yerine getirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
20 Mart tarihinde
Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesinin
feshedilmesi şiddete maruz kalan kadınlar ve çocuklarda endişe
yaratmıştır. Kadına karşı şiddet devam
etmektedir; 2020 yılında öldürülen 300 kadının 22si
ekonomik sebeplerle, 96sı da boşanmak istediği,
barışmayı reddettiği, evlenmeyi reddettiği için yani
kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 2020 yılında
öldürülen 300 kadının 97si evli olduğu erkek, 21i ise eski
kocası tarafından öldürüldü; yüzde 60ı evlerinde öldürüldü.
Sadece 2021 Mart ayında 28 kadın öldürüldü. Bu sorun, güvenlik
önlemleri kadar eğitim eksikliği ve kültür yozlaşması
sorunudur. Birçok televizyon kanalında şiddeti özendiren diziler
devam ediyor, bazı aile sorunlarının sunulduğu programlar
ise gerçekten utanç vericidir. RTÜK ile Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığını sorumluluklarını yerine
getirmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Bulut
38.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokatlıların, Tokat-Niksar kara
yolunun bir an önce tamamlanmasını beklediklerine ilişkin
açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaklaşık sekiz
yıldır yani 2013 yılından beri yapımı devam
etmesine rağmen ancak yüzde 51 seviyesinde tamamlanabilen Tokat-Niksar
kara yolu inşaatı ödenek yokluğu ve yetersizliği gerekçe
gösterilerek bir kez daha durdurulmuş, yaklaşık 150 işçi
mecburi izne çıkarılmıştır. Ulaştırma
Bakanımızın açık talimatına rağmen ödenek
konusunda yaşanan aksamalar ve eksiklikler her geçen gün yeni bir
mağduriyet ve hayal kırıklığına neden
olmaktadır. Tokat ekonomisi için hayati önem taşıyan
Tokat-Niksar kara yolunun bir an önce tamamlanması bütün Tokatlıların
beklentisi ve dileğidir.
Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Beştaş söz talebiniz var.
39.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Mecliste
Genel Kurul gibi komisyonların da işlevinin tamamen
bitirildiğine ve tali komisyonların
çalışmadığına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum,
kısa tutacağım.
Vekilimiz Sayın Mehmet
Tiryaki'nin demin söylediği mesele çok önemli bir mesele ve bütün Meclisi
ilgilendiriyor, komisyonların işlevine ve bundan sonra nasıl
çalışacağına dair çok önemli bir veri. Şimdi, Adalet
Komisyonu İnfaz Yasasında yapılacak bir
değişikliği görüşmeyecek de ne görüşecek? Yani orada
Adalet Komisyonunun vasfı nedir? Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunun
cezaevlerindeki infaz düzenlemesiyle ne ilgisi var? Yani torba yasa diye her
gün burada eleştirilerimizi söylüyoruz ama torba yasalar artık
hakikaten yani yok dedirtecek noktayı, kemiği geçeli
bıçağın
Çok, çok büyüdü bu mesele. Şimdi ne getiriyor? 9
ve 10uncu maddeler infazı yapılan tutuklu ya da -hatta
tutukluları da kapsıyor galiba, maddenin ayrıntısına
bakacağım- herkesi kapsıyor; mektuplar dâhil, aile
görüşmeleri dâhil, bütün verilerin, bu görüşme verilerinin bir
yıl saklanmasını öngörüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Bunu niye yapıyor? İleride, içeride
tutulanlarla ilgili yeni soruşturma ve kovuşturma açmak için bu
verileri topluyor. Zaten dışarıdaki herkesi içeriye alıyor.
Şimdi, içeride tutulan insanları da tutuklu ve hükümlüleri de yeni soruşturmalarla,
yeni kovuşturmalarla tehdit etmenin bir yöntemi ve bunun Plan ve Bütçeyle
sıfır ilgisi vardır, hiçbir ilgisi yoktur. Bu Mecliste
artık Genel Kurul gibi komisyonların da işlevinin tamamen
bitirildiği bir noktadayız. Adalet Komisyonuna göndermek için
arkadaşlarımız büyük bir emek verdiler Plan ve Bütçe
Komisyonunda; ya Plan ve Bütçe Komisyonu kabul etmiyor ya ilgili komisyon.
Bugün Plan ve Bütçe kabul etmiş, bu sefer Adalet Komisyonu şöyle bir
yazıyla diyor ki: Tali komisyon sıfatıyla Komisyonumuza da
havale edilmiştir. Komisyonumuz, söz konusu teklifi gündemine
almamaktadır. Verimli çalışma dileklerimizle
Keyfiyet
Sayın Başkanınıza aittir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Bu belge utanç verici bir belgedir. Adalet Komisyonu
insanların, yüz binlerce tutuklu ve hükümlünün iletişim
hakkını doğrudan ilgilendiren bir meseleyi neden
görüşmüyor? Bunu soruyoruz ve derhâl bu konuda gereğini
yapmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın
Özel
40.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, kanun tekliflerinin tali komisyonlarda
görüşülmediğine, Plan ve Bütçe Komisyonunun alt Meclis gibi
çalıştırıldığına ve Meclisin fiilen
lağvedilmesine isyan ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, salondaki milletvekili arkadaşlarımıza
bir rakam vereyim. Çok daha ilerisinde ama çalışmayı
yaptırdığım dört beş hafta öncesine kadar Meclise
2.100 küsur kanun teklifi verilmiş, tali komisyonlar tarafından
görüşülen sayısı 2; oran binde 1. Yani Bu 16 Nisan rejime
kasteden Anayasa değişikliği Meclise darbe vurdu. diyoruz. Bir
sürü parametre var, bir sürü rakam var.
Bir gün bir özel oturum
açalım burada. Çok mahcup oluruz. diyorsanız basına da
kapatalım, on yıl görülmesin ama şunu ortaya koyalım:
Sizden önceki Hükûmet yüzde 86yla soru önergesi cevaplıyor, Milliyetçi
Hareket Partisinin de dâhil olduğu üçlü koalisyon; siz 46, 40, 18, 10
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yüzde
4e kadar düşmüştü. Geçen sene ve bu sene her gelen bakana karne
verdik burada, Bakın, karneniz bu, karneniz bu
Ve Yüzde 10u geçti.
diye Sayın Şentop övünüyor. Yazılı soruya cevap verme
oranı yüzde 10. Tali komisyonun toplanma oranı verilen kanun
teklifine rağmen binde 1in altında şu anda. 24üncü Dönemde, bu
oranın değil ama ana komisyonda görüşülen kanunların yüzde
60ının tali komisyonlarda görüşüldüğüne şahitlik
etmiş, geri kalan yüzde 40ın hesabını sormuş
Sağlık Komisyonu üyesiydim ben. Düşünün, bir kanun teklifi
geliyor, kanun teklifi tali komisyona havale ediliyor ama esasen şu an
yaptığınız şu: Plan ve Bütçe Komisyonunu alt Meclis gibi
çalıştırıyorsunuz, ilgili ilgisiz her şey oraya
gidiyor; böyle bir maddede esas komisyon Adalet Komisyonudur, onu tali
yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Komisyon Başkanı da Keyfiyeti bildirir, saygılarımı
sunarım. Böyle bir şey olabilir mi? Komisyonunu çağırma,
komisyonda bu kararı mı aldın? Yok. Kendi kendine
Toplanamıyoruz. Ne manin var toplanmaya? Maaşı alıyorsun,
makam araban altında, elektrikleri yanıyor komisyonun, komisyon
uzmanları maaş alıyor, milletvekili burada; niye
çağırmıyorsun komisyonu? Ben komisyonu
çağırmıyorum, kararı Plan ve Bütçe Komisyonu versin. Ve
her şey torba; bu torba yasa mantığı Meclise,
milletvekiline hakaret, uzmanlık komisyonlarında görev yapan
arkadaşlara hakaret. Bu, şu: Saraydan bir şey talep ediliyor,
emme basma tulumba gibi hemen orada boyacı küpüne daldır, çıkar.
Plan ve Bütçe Komisyonu ne bilecek bu işi? Öbür komisyonlar otursun, sonra
getir, burada elleri indir kaldır, geçsin. Vallahi billahi
ayıptır, yazıktır ya! Yaptığımız
iş vallahi kendimize olan saygımızı ortadan
kaldırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son
sözüm Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu
Meclisin fiilen lağvedilmesine, milletvekillerinin -hangi partiden olursa
olsun- kalbine, bilgisine, birikimine, aklına, zihnine değil, sadece
parmaklarına ihtiyaç duyulmasına ben isyan ediyorum, sizin de etmeniz
lazım. Kendi partilerinizin iç alanlarında bu meseleyi
konuşmanız lazım, öz eleştiri yapmanız lazım,
itiraz konusu yapmanız lazım. Ettiğimiz yemine de
aldığımız göreve de burada bulunuş gayemize de
aykırı bir iştir bu.
Takdirlerinize sunuyorum.
Sağ olun, var olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özkan...
41.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
tabii, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Türk siyasi
tarihinin en önemli reformu olarak siyasi tarihimizin bugüne kadar ortaya
koyduğu tecrübeler çerçevesinde hayata geçirilmiş ve milletimizin
tarih boyunca ortaya koyduğu başarıları inşallah çok
daha yukarıya çıkaracak bir hükûmet modeli
değişikliğidir.
Tabii, bu arada Meclis
çalışmalarıyla ilgili, Meclisin çok daha verimli, hukuki anlamda
olması gereken ideal hukukun hayata geçirilmesi noktasında tabiri
caizse tabiat kanunlarına yakın bir -ideal anlamında- yasama
faaliyeti yapması için de bizim İç Tüzük ihtiyacımız ortadadır.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra,
Türkiyede bütün kamuoyuna, AK PARTİ olarak biz yeni bir İç Tüzük
ihtiyacımızı ifade etmiştik.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Adalet Komisyonu Sayın Özkan...
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) İç Tüzük değişikliğine gerek
yok ki ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bu özellikle de lege ferenda olması gereken ideal hukukun hayata geçmesi
anlamında...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Olanı uygulayın yeter ya.
AYLİN CESUR (Isparta)
Tabiat kanunlarıyla ne alakası var onu anlayamadım?
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Alaka kuramadım henüz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bu anlamda, elbette Barikayıhakikat
müsademeyiefkârdan tezahür eder. anlayışıyla fikirlerin
çatışması ve daha güzel yasalar yapmak anlamında İç
Tüzük çalışması yapabiliriz.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Müsademeyiefkâra izin vermiyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
Ama bahsi geçen yasal düzenleme Meclis Başkanlığı
tarafından sevk edilmektedir ve sevk maddelerinin çoğu Plan ve Bütçe
Komisyonunu ilgilendirdiği için de oraya yapılmış
olduğu görülüyor. Ancak İç Tüzükün 23üncü maddesine göre, eğer
Komisyon başka komisyonun görev alanına giren maddelerin
varlığına vukufiyet veya karar verecek olursa ilgili komisyona
da gönderecektir. Şu an itibarıyla Plan ve Bütçe Komisyonumuzda da
Genel Kurulumuzda olduğu gibi -buradaki dağılıma uygun bir
şekilde, hukukçu milletvekilleri de var- o açıdan da değerlendirecektir
ancak 23üncü madde çerçevesinde, ilgili Komisyondaki milletvekilleri, Komisyon
Başkanı ve diğer katılımcılarca -ki herkese
açık Komisyondur- bu tür talepler değerlendirilirse, İç Tüzükün
23üncü maddesi zaten Adalet Komisyonunun tali Komisyon olarak
değerlendirme yapmasına da imkân vermektedir.
Genel Kurula saygıyla
arz ederim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, yerimden söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
42.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hakikaten böyle hiçbir şey söylemeden
konuştu, tebrik ediyorum öncelikle, hiçbir şey söylemeden
konuştu. Yani en son söylediği mesele şu: O zaman biz Plan ve
Bütçe Komisyonuna bir doktor verelim Sağlık Komisyonundan sorumlu;
bir avukat verelim Adalet Komisyonundan sorumlu; başka, dış
ilişkilerden bir üyemizi verelim, onu da ilgilendirir. Uzatmamak için
kesiyorum. Her komisyonla ilgili birini Plan ve Bütçeye gönderelim. Neden,
bunun ne izahı var? O zaman diğer komisyonların bir anlamı
kalmadı mı? Adalet Komisyonu bütün
çalışmalarını... Bizim Adalet Komisyonu üyelerimizi niye
görevlendirelim? Yani bu açıklama tatmin edici olmaktan uzak. İç
Tüzüke uygun." diyor da İç Tüzüke katiyen uygun değil; bu, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin Meclise getirdiği, değersizleştirdiği
ucube bir sistem hâline döndü.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yani artık öyle bir ucube ki hukukçunun ne işi
var ekonomistlerle ya? Biz hukukçular niye gidip ekonomistlerle
çalışalım? Doktorlar niye Sağlık Komisyonunda
çalışmasın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Barikayıhakikat müsademeyiefkârdan tezahür eder. Orada fikirler
çatışacak.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Uzmanlık ihtisas komisyonu diye bir mesele
var ve Meclisin tamamen içi boşaltılıyor. Bu sistem artık
bitmiştir, bunu kabul etsinler.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Vesayet sistemi, vesayet, saray vesayeti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özel.
43.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Aslında böyle bir cevap gelmese bunu söylemeye hiç gerek yok da
İç Tüzükün aksayan
maddesi varsa da Aksamayan 2 madde söyle. desem bir tanesi 23tür.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
E, tamam, 23e göre istensin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 23
vardı, üçlü koalisyon 23e göre yüzde 80le tali komisyon
çalıştırıyordu. 22nci Dönemde yüzde 60la
çalıştırıyordunuz, 24te yüzde 40a düştü, şimdi
binde 1e düştü. Tali komisyon çalıştırmakla
barikayıhakikat müsademeyiefkârdan doğar, tali komisyonu
çalıştırırsan olur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Evet, doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir tek
tanıklığımı söyleyeceğim Sayın Başkan,
bütün samimiyetimle söylüyorum, burada Doğan Kubat da şahittir: Geldi
bir tane Patent Kanunu, aldılar, patır kütür görüşüyorlar bunu
Sanayi Komisyonunda. Patent Kanunu Arçelikin çaycısı, Arçelikin
Telve diye bir robotu için çok iyi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL
(Manisa) Yerli sanayiyi korumak açısından bakıyorsunuz, süper
yazılmış ama yerli ilaç sanayisinin canını okuyor.
Paldır küldür, uğraş, bağrış
çağrış, yalvar yakar Patent Kanununu aldık,
Sağlık Komisyonunu tali komisyon olarak
çalıştırdık -bir sürü şahidi var- kanunun yüzde
40ı değişti, Türkiyedeki yerli ilaç sanayisi büyük bir
tehlikenin kıyısından döndü o zaman. Bunun, daha sonra
milletvekilliği de yapan, son İzmir Büyükşehir Belediye
Başkan adayınız olan, o Komisyonun o zamanki Başkanı,
sonra bakanlık yapan milletvekilimiz de hakkını teslim etti
Komisyonun. Siz bir bakış açısıyla yapınca yanlış
oluyor. Bu yanlışların yapılmaması için bu tali
komisyonların mutlaka çalıştırılması lazım.
Bunu bütün milletvekillerimizin dikkatine bir kez daha sunuyoruz. Sırf
savunmak için İç Tüzükü değiştirelim. demek doğru
değil. Maddede eksiklik yok, zihniyette hata var; Meclisi
değersizleştirme gayreti var.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
İlaç sanayisinde devrim yaptık. İhracat arttı, yerli ihraç
tedariki yüzde 80lere çıktı.
(CHP ve İYİ Parti
sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Hadi git işine be! Akşam akşam
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, değerli arkadaşlar; Komisyona söz vereceğim
izninizle.
Buyurun Sayın Komisyon.
44.-
İçişleri Komisyonu Başkan Vekili Sermet Atayın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ile Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Biraz
önce, 2 Sayın Grup Başkan Vekilimizin sorduğu hususla ilgili
İçişleri Bakanlığımızdan, yetkililerden bir bilgi
notu geldi, onu arz edeceğim Genel Kurula.
Verilen bilgiye göre; 2
Nijeryalı erkek şahıs Nijeryadan geliyor, A. D. ve O. B. N.
isimleri. Pasaportları orijinal ancak vizeleri sahte; doğal olarak
yurda giriş izni verilmiyor, INAD salonunda bekletiliyor. Bunun üzerine bu
şahıslar Boko Haram terör örgütünün hedefinde olduklarını
beyanla uluslararası koruma talebinde bulunuyorlar. Başvuruları
yetkili makamlar tarafından alınıyor, yapılacak
değerlendirme sonunda karar verilecektir. Şu anda INAD edilmeleri söz
konusu değil, zaten verilecek karara karşı da yasa yolu
açık olacak. Temel olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yaklaşımı can güvenliği tehlikede olan kişileri INAD
etmemektir. 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesine uygun olarak da
değerlendirilmektedir. Verilen bilgi bu şekilde.
Arz ederiz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 12nci madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necati
Tığlı Ayhan
Barut Yaşar
Tüzün
Giresun Adana Bilecik
Nihat
Yeşil Cavit
Arı Ensar
Aytekin
Ankara Antalya Balıkesir
Faruk
Sarıaslan
Nevşehir
Aynı mahiyetteki
diğer önergelere imza sahipleri:
Mahmut
Toğrul Dirayet
Dilan Taşdemir Necdet
İpekyüz
Gaziantep Ağrı Batman
Mehmet
Ruştu Tiryaki Erol
Katırcıoğlu
Batman
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Antalya Milletvekili
Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın
Arı. (CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifinin 12nci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Öncelikle, Konyada
şehit düşen Türk Yıldızları Pilotu Yüzbaşı
Burak Gençcelepe buradan Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına ve
Türk milletine başsağlığı diliyorum.
12nci madde Yönetmelik
başlıklı bir madde değerli arkadaşlar. Bu maddede
Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve
bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği
veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli
kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve
kısımların tanımlarının yapılması,
güvenlik soruşturmasının ve arşiv
araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak
birimler ve değerlendirme komisyonlarının oluşumu,
değerlendirme komisyonlarının çalışma usul ve
esasları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar
Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir.
maddesi. Yani bu bahsettiğimiz Güvenlik Soruşturması ve
Arşiv Araştırması Kanunu Teklifiyle ilgili yapılacak
tüm çalışma esasları Cumhurbaşkanlığı
yönetmeliğiyle düzenlenecek hükmünü ifade etmekte.
Anayasa 128inci maddeye göre
kamu görevlilerinin niteliklerine ilişkin kurallar kanunla gösterilmelidir
ve bu kurallar açık, anlaşılabilir, sınırları
belli olmalıdır. Kamu görevlilerinin niteliklerine ilişkin
kuralların kapsamına güvenlik soruşturması da dâhildir.
Anayasa Mahkemesinin örnek kararlarına göre, güvenlik
soruşturması yapılması kanun koyucunun takdir
hakkıdır ancak bu yetki, Anayasanın 13üncü ve 20nci
maddelerine uygun kullanılmalıdır.
Arşiv
araştırmasında istenilen belgeler zaten devletin resmî
kurumlarında var olan belgeler; örneğin, sabıka kaydı gibi,
mahkeme kararı gibi ancak güvenlik soruşturmasında durum
farklı değerli arkadaşlar. Kişinin görevinin
gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat
ünitelerindeki olgusal verilerin, kişinin yabancı devlet kurumları
ve yabancılarla ilişiğinin, kişinin terör örgütleri veya
suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerle eylem birliği, irtibat
ve iltisak içinde olup olmadığının
İrtibatlı
ve iltisaklı kavramları genel kavram niteliğinde olmakla birlikte
bunların belirsiz ve öngörülemez nitelikte olduğunun söylenemeyeceği,
bu kavramların hukuki niteliğinin ve objektif anlamının
yargı içtihatlarıyla belirlenebilecek durumda olduğu ileri
sürülse de bu alınan kararların içinde bulunduğu döneme göre
farklı yorumlanabilmesinin de mümkün olduğu ifade edilmiştir.
Yani ne demek isteniyor bu Anayasa Mahkemesi kararında? Verilecek olan
karar yani hüküm döneme göre değişebilir. Bu hükümlerin net, belirli,
anlaşılabilir olması gerektiği çok açık.
Kavramların belirsizliği güvenlik soruşturması sonucunda
elde edilen bilgi ve belgelerin ceza soruşturmasına konu edilip
edilmeyeceği değerlendirme komisyonlarınca hangi ölçütler esas
alınarak inceleneceği idari ve yargısal denetim
kapsamını belirsiz hâle getirmiştir.
Değerli arkadaşlar,
kısacası kurallar net, belirgin ve anlaşılabilir hükümler
içermeli. Cumhurbaşkanlığına bu kadar geniş bir yetki
verilmiş olması hukuk devletinin genel ilkesine ve temel hükümlerine
aykırılık taşımaktadır. Aksi hâlde yetkiyi elinde
bulundurana göre yapılacak olan güvenlik soruşturmaları
kişisel sonuçlar doğuracaktır, hukuk güvenliğini ortadan
kaldıracaktır, döneme göre değişecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
CAVİT ARI (Devamla)
Biz döneme göre değişecek olan uygulamalara kesinlikle
karşıyız. Yetkiyi elinde bulunduran kolluk kuvvetleri,
istihbarat örgütleri üzerinde etkili ve yetkili olanlar güvenlik
soruşturmalarından istedikleri gibi sonuç alacaklar demektir. Bu da
hukuk devletinin güvenilirliğini açıkça ihlal edecek nitelik taşıdığının
göstergesi olacaktır. Bu nedenledir ki bu kadar önemli bir konunun yani
bir kişinin geleceğiyle ilgili çok önemli sonuçlar doğuracak
olan güvenlik soruşturmasındaki değerlendirme ölçütlerinin tüm
esaslarının Cumhurbaşkanlığınca
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenmesinin doğru
olmadığını buradan ifade ediyorum. Bu yetkinin kesinlikle
ve kesinlikle net bir şekilde tanımlanmadan verilmiş
olmasının doğru olmadığını ifade ederek bu
teklifin geri çekilmesini talep ediyorum.
Hepinize teşekkürler,
saygılar, sevgiler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önce Plan ve Bütçe
Komisyonundaki gelişmeler üzerinde konuştuk. Bir şeyi daha
anımsatayım ben: Plan ve Bütçe Komisyonu, aslında kendi işi
dışında sadece torba yasalarla uğraşıyor ve 27nci
Dönemde çıkan yasaların bir kısmına baktığımızda
büyük çoğunluğu torba yasa olarak gelmekte ve ilk paragraf hiç
değişmemekte: Kurum ve kuruluşların talebi artı
vatandaşlardan gelen yoğun talep üzerine bu düzenleme
yapıldı. Ya, eğer bizim buluştuğumuz
vatandaşların talebiyse hayhay ama bizim bildiğimiz
vatandaş talebi yok, kurum kuruluş yok. Saraydan çıkan her
şey orada düzenleniyor ve bir milletvekili bunu okuyup dile getiriyor.
Etki analizi var mı? Yok. Komisyonlar da lağvedildi zaten, az önce
söylediğimiz gibi, sadece ismi var. Yavaş yavaş artık
Meclisin de ismi vara dönüşüyor. Niçin? 12nci madde
Bir düzenleme
yapıldı arşivle ilgili, güvenlik soruşturmasıyla
ilgili. Bir yıldır bunun mücadelesini sürdürüyoruz ve
arkadaşlar, bir şey söyleyelim: Bu Mecliste muhalefet partilerinden
verilen herhangi bir kanun teklifi kanunlaşmadı. Sadece birinci
partinin verdikleri veya birinci parti ile kendi ortaklarının
verdikleri yasalaştı. Hiçbir tanesi yasalaşmadı. Pardon,
bir tanesi
Nedir o? Sağlıkta şiddet. Sağlıkta
şiddet meselesinde de sabaha kadar burada bir sürtüşme
çıkmıştı. Orada da problemlerin en başında gelen
-belki anımsarsınız- arşivle ilgili, güvenlik
soruşturmasıyla ilgili, 5/Cyle beraber sağlıktaki
şiddet gündeme gelmişti. Ve bu yasa gidip geldi, tekrar önümüze
geldi. Nedir önümüze gelen? Arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi reddetmiş.
Anayasa Mahkemesinin reddetmesine rağmen, orada
açıkladığı gerekçeye rağmen hiçbir şey dikkate
alınmamış Ben bildiğimi yaparım, bu bildiğimi
uygularım. Tekrar gündeme getirdiler ve bu gündeme gelişine
baktığımızda Meclisin işleyişine, Komisyondan,
buradan gelip tekrar burada tartışılıp Meclisin
yaptığı, muhalefet partilerinin o andaki çoğunluğu
yine de görülmedi ve görülmeyince ne oluyor? Komisyonlar çalışmıyor,
torba yasalar var, gelen yasa teklifleri alınmıyor. Mecliste de
nasıl ki diyordu: Biz söyleriz, eller kalkar iner. Öyle oluyor.
Arşiv ve güvenlik
soruşturması nedir? Arkadaşlar, bu memlekette fişleme
denince herkesin aklına bir şey geliyor: Etnik kökeninden,
inancından, kimliğinden fişleniyorlardı, fiilî olarak
yapılıyordu. Şimdi, bu, resmiyete dönüştürülüyor ve kim, ne
zaman, ne yapacak belli değil. Buna bir yasal çerçeve bulunduğu gibi,
hatta kimi yetkililer çıkıyor, diyor ki: Biz, kimin ne iş
yaptığını çok iyi biliyoruz. Kimin hangi saatte ne
yaptığını, ne ettiğini biliyoruz. İyi de sen
arabada kokain içeni, seninle beraber gezeni, para sayanı, para
toplayanı, bagaja koyanı biliyor musun? Yok ama hesabına
geldiğinde muhalefeti didik didik izliyor. Ne amaç? Yeni sistemle beraber
benden olmayan herkesi ben incelerim, arşivlerim, fişlerim, güvenlik
soruşturmasına tabi tutarım. Muhalefetsen yoksun. Bir tweet mi
attın? Yıllar önce Facebookta bir şey mi paylaştın?
Ben bunun hesabını sorarım, sen yoksun. Peki, ne olacak?
Yandaşa, kendi çevresine Al, git yerleş. diğerine
Alamazsın.
Peki, bu millî
dediğimiz ve bunu belirleyecek makam, Cumhurbaşkanlığı
makamı neye göre belirleyecek, usul ve esaslar var mı? Belli
değil, yönetmelik sonra çıkacak. Peki, hangi konular millî olacak?
Onu da bilemiyoruz çünkü millî kavramı öyle bir şey olmuş ki
Ya, şehir hastanelerinin sözleşmesini istiyoruz. Gizlidir, ticari
sırdır, söyleyemeyiz, millî menfaatlarce
deniliyor. Ya, Londrada
bir anlaşma yapmışsınız, bunun detayını
öğrenelim. Millî meseledir, soramazsınız. Kanal
İstanbulla ilgili kim arsa almış, ne yapacak? Kanal
İstanbulda ne oluyor, kaç gündür konuşuluyor. Millî meseledir,
soramazsınız. Ve bir gün uyanıyorsunuz İstanbul
Sözleşmesi çekilmiş, bir gün uyanıyorsunuz Gezi Parkı
başka yere devredilmiş. Bu, bütünüyle millî meseledir ve kimin ne
yapacağı belli olan bir yere atamışsınız ve siz
şimdi arşivi, güvenlik soruşturmasını da oraya
gönderiyorsunuz. Ya, arşiv ile güvenlik soruşmasını siz
oraya verdiğinizde şudur: Parti gibi yönetirim, şirket gibi
yönetirim, benim belirlediğim her şey millîdir, onun
dışında kim muhalifse, kim muhalefet ediyorsa, sivil toplum
örgütü mü, hekimler mi, avukatlar mı, işçiler mi, memurlar mı,
kadınlar mı, onlar millî değerleri zedeliyorlar, vatan hainleri,
teröristler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
- Ya, arkadaşlar, Türkiyede 28 Şubat dönemi
yaşandığında, okunan maddelere siz
baktığınızda, nereden nereye geldiğinizi görmüş
olursunuz. Siz, belirlediğiniz çerçevede eğer bir oluşum
istiyorsanız her şeyi feshedin. Bütün toplum adına her
şeyi bilen biziz, bizim dışımızdaki kimse bilmiyor,
kim bizim dışımızda bir alternatif sunuyorsa, bir yasa sunuyorsa,
itiraz ediyorsa millî değildir, millî olan biziz. Böyle dediğiniz
sürece hiçbir karşılığınız olmaz. Millî
değerlerden değil, toplumdan uzaklaşıyorsunuz,
yurttaşın sesini dinlemiyorsunuz. Nasıl ki gelen tekliflerde
Vatandaşın talepleri. deniyorsa ilk yapmanız gereken
vatandaşla, yurttaşla buluşmak. Vatandaşla, yurttaşla
buluşmuş olsaydınız -Plan ve Bütçe Komisyonuna- araya
vergiyi, istihdamı, birçok şeyi sıkıştırıp
cezaevlerinden söz edemezdiniz. Öyle bir düzeye geldiniz ki
Demirtaşı Edirneye gönderiyorsunuz, ailesi Diyarbakırda;
Selçuk Mızraklı Kayseride, ailesi Diyarbakırda. Sonra
diyorsunuz ki: Cezaevleriyle ilgili vatandaşların talebi var,
düzenleme yapıyoruz. Vatandaşın talebi kendi iradesidir.
Nasıl ki kayyumların yerine vatandaş seçiyorsa yine seçecek ve
gidiyorsunuz.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 12nci maddesinde yer alan Cumhurbaşkanınca ibaresinin
Cumhurbaşkanı tarafından ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk
İstanbul Samsun Denizli
Ayhan
Altıntaş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Ankara Adana
İzmir
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurunuz Sayın
Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce Konyada Türk Yıldızlarına ait eğitim
uçağımızın düştüğünü ve Yüzbaşımız
Burak Gençcelepin şehit olduğunu büyük bir üzüntüyle
öğrenmiş bulunuyorum. Şehit pilotumuza Allahtan rahmet, kederli
ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
220 sıra sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifinin 12nci maddesi üzerinde
İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum.
Teklifin 12nci maddesinde
güvenlik soruşturmasının ve arşiv
araştırmasının usul ve esaslarıyla uygulamaya
ilişkin diğer hususlar konusunda Sayın Cumhurbaşkanına
yönetmelik ve düzenleme yetkisi verilmektedir. Biz de biliyoruz ki zaten,
Parlamentoda çıkardığımız kanun sayısından
daha fazlasını Sayın Cumhurbaşkanımız kanun
hükmünde kararnamelerle çıkarıyor. Söylesek de yapacak, söylemesek
de, bugünkü aldığı yetkilerle bunları düzenleyecek.
Biz, bu güvenlik
soruşturması, arşiv araştırması gibi aciliyeti
olmayan işlerle uğraşırken korkarım yarın burada
çalıştıracak insan bulamayacağız çünkü vaka
sayılarında ve ölüm sayılarında her geçen gün yüksek
artışlar yaşanmaktadır. Mutasyonlu virüs, gençlerimizi ve
her yaştan insanı, hatta çocukları bile hedef
almıştır. Yayılma hızı bakımından
Türkiye, ne yazık ki dünyada ön sıralarda yer
almıştır. Akşam ve hafta sonu kapanmaları konusunda
ortaya konulan çözümler maalesef, yetersiz kalmıştır. Ülkemizde
vaka sayısı 49.584e yükselmiştir. Bir ay içerisinde ortalama 6
binin üzerinde insanımız hayatını kaybetmektedir. Bugün
bile 211 kişi hayatını kaybetmiş, vefat sayısı
36.667 kişiye ulaşmıştır. Bakın, bugün, ülkemizde
211 kişi hayatını kaybetmiş; maalesef, öyle bir hâle geldik
ki sanki vakaihayriyeden, hiçbir şey olmamış gibi. Şöyle
düşünün: Bugün bir uçak düşmüş olsaydı, 210
vatandaşımızı kaybetseydik bugün Parlamentoda nasıl
bir duyarlılık oluşurdu? Ama bakın, hiç, bugün 211,
yarın 311, öbür gün 511, bu kadar vurdumduymaz hâle gelmişiz.
Tabii, Türkiyede böyle
şeyler olurken Samsun da maalesef vaka sayısı
bakımından çok yüksek riskli iller arasında yer almaktadır.
Samsun tüm çabalara rağmen kırmızı renkten bir türlü
kurtulamamıştır. Beş haftadır maalesef yine zirveyi
hiç kimseye kaptırmadık. Haftalık sayı 9.200, eğer
böyle giderse -şu an zaten Samsundaki yoğun bakımlardaki
doluluk oranı yüzde 70ler civarında- yoğun bakımlarda yer
bulmak mümkün olmayacak hâle gelecektir. Tabii, il genelinde, ilçe merkezlerinde,
Bafrada yüz binde 757, Termede yüz binde 728, İlkadımda yüz binde
661, Asarcıkta yüz binde 616, diğer ilçeler de aynı paralelde
devam etmektedir. Şu ana kadar Samsunda toplam yapılan aşı
sayısı 365.963, birinci doz uygulaması 215 bin, ikinci doz uygulaması
da 150 bin civarındadır.
Samsundaki hekim
arkadaşlarımızın bununla ilgili önerileri var, diyorlar ki:
Pandemi nedeniyle yapılması gereken en önemli mücadele yöntemi
filyasyon çalışmalarıdır. Filyasyon
çalışmaları iyi yönetilmelidir. Filyasyon ekipleri Covid-19la
enfekte kişilerle teması olan insanları tespit ederek izole
etmelidir. Pandemiyle mücadelede uygulamaya sokulan ikinci bir etkin yöntem
olan HES kodu uygulamasıdır. Bu konuda geç
kalınmamalıdır. Düzgün bir filyasyonla etkili olunabilir.
Yoğun bakım doluluk oranı da yüzde 70lerde. Covid-19 test
sonucu pozitif çıkanlar evlerine gönderilirken gerekli tedbirler
alınarak gönderilmeli, diğer aile üyeleri semptom göstermeseler dahi
derhâl test yapılmalıdır.
Tabii bunun yanı
sıra şu an Tekkeköyde devam eden 250 yataklı hastanemiz var,
normal şartlarda 2020 yılının Kasım ayında
bitmesi gerekiyordu ama 2021 yılının Nisanındayız hâlâ
bitmedi, bunun da bir an önce bitirilmesi lazım.
Yine, Ayvacık Devlet
Hastanesinin ek ameliyathane ve yoğun bakım binaları var. Bugün,
her zamankinden daha fazla sağlık tesislerine ihtiyacımız
var, bunlar behemehâl bitirilmeli ve sağlık hizmetlerine
sunulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ
YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Yine, hepimizin bildiği gibi, Samsun, kurtuluşun ve
kuruluşun şehridir, Türkiyenin Wuhanı değildir, Samsun
için bunları söylemek maalesef çok üzücüdür. Hekimlerimiz diyor ki:
Samsunda daha hızlı ve yaygın aşılama yapılmalı,
Samsunda riskli gruplar dışında da bir an önce
aşılama yapılmasına başlanmalıdır. Enfekte
kişilerle temas ettiği kişilerin tespiti yine çok etkin
yapılmalı, karantinaya alınan kişiler çok sıkı
gözetimde tutulmalı ve bu konuda tüm devlet makamları üzerine
düşeni yapmalıdır. Yapılan test sayısı
artırılmalı, sonuç filyasyon yönetimine anında
bildirilmelidir. Sağlık kurumları gerekli tedbirleri alarak
Covid dışındaki diğer hastalıkların tedavisi de
ertelenmemelidir. Samsunda bir an önce yüz yüze eğitime ara verilmelidir.
Yine, etkin kolluk denetimi yapılmalı, hakkaniyetle sağlık
personeli planlaması da yapılmalıdır. Tabii, bu konuda
buradan, bu kürsüden Samsunlu hemşehrilerimiz başta olmak üzere, vatandaşlarımızın
alınan tedbirlere uymalarını ben rica ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Hekimlerimiz, hemşirelerimiz ve tüm sağlık
çalışanlarımız bir yıldır olağanüstü bir
çaba sarf ederek hastalarına hizmet vermektedirler. Buradan tüm
sağlık çalışanlarımıza teşekkürlerimizi ve
minnet duygularımızı iletiyorum. Mücadele esnasında
hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımıza
da Allahtan rahmet diliyorum ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama
talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın
Şeker, Sayın Köksal, Sayın Kaya, Sayın Bulut, Sayın
Ünsal, Sayın Barut, Sayın Tanal, Sayın Tokdemir, Sayın
Hakverdi, Sayın Kadıgil, Sayın Yüceer, Sayın Bayır,
Sayın Özdemir, Sayın Berberoğlu, Sayın Bülbül, Sayın
Tüzün, Sayın Kasap, Sayın İslam, Sayın Kaboğlu.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum, yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:21.31
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 21.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI(Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 69uncu Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerinde Samsun Milletvekili
Bedri Yaşar ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından
önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN Samsun
Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
220 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12nci maddesinde yer alan
değerlendirme komisyonlarının oluşumu, ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Salih
Cora Selim
Yağcı Erkan
Akçay
Trabzon Bilecik Manisa
Mustafa
Elitaş Bahar
Ayvazoğlu Semiha
Ekinci
Kayseri Trabzon Sivas
Sabahat
Özgürsoy Çelik
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun teklifinin 7nci
maddesinde değerlendirme komisyonlarının oluşumunun
belirlenmesi nedeniyle bu konudaki yönetmelik yetkisinin metinden
çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
13üncü madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necati
Tığlı Ayhan
Barut Yaşar
Tüzün
Giresun Adana Bilecik
Nihat
Yeşil Ensar
Aytekin Faruk
Sarıaslan
Ankara
Balıkesir Nevşehir
Türabi
Kayan
Kırklareli
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mahmut
Toğrul Dirayet
Dilan Taşdemir Erol
Katırcıoğlu
Gaziantep Ağrı İstanbul
Muazzez
Orhan Işık Mehmet
Ruştu Tiryaki Şevin
Coşkun
Van Batman
Muş
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Kırklareli
Milletvekili Sayın Türabi Kayan.
Buyurunuz Sayın Kayan.
(CHP sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Konyada Türk Yıldızlarına ait NF-5 uçağının
düşmesiyle şehit olan Pilot Yüzbaşımız Burak
Gençcelepe Allahtan rahmet; ailesine, yakınlarına, Türk
Silahlı Kuvvetlerimize ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 220 sıra sayılı Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 13üncü maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım,
hepinize saygılar sunuyorum.
Ordu, emniyet ve yargı
görevine geleceklere uygulanan güvenlik soruşturmasını 2016da
getirdiniz, getirdiğiniz önergeyi geçirdiniz ama Anayasa Mahkemesi
temelden, esastan reddetti. Tekrar getirdiniz, tekrar, bu sefer Meclis reddetti.
Yine getirdiniz yukarıdan gelen bir tazyikle, bu hafta tekrar
görüşülüyor. Bu yargının ülkemize
ayrımcılığı, bölücülüğü getireceğini
düşünmüyor musunuz? Mülakatla işe gelenlerle ülkemizde bir
bölücülüğün, bir güvensizliğin yaratıldığını
fark etmediniz mi? Bu uygulamanın ülkemizde bölücülük
yaratacağını görmemek için kör olmak, sağır olmak ve
dilsiz olmak gerekiyor. Aynı şekilde, kanun önünde eşitsizlik ve
fırsat eşitliğini engelleyen bu madde sizin içinizi
sızlatmıyor mu? Yüzde 50 artı 1le iktidara gelen bir
anlayışın, karşısındaki yüzde 49 artı 9 alan
insanlar arasında bir husumet doğurduğunu görmüyor musunuz? On
iki yıldır zaten böldüğünüz, kızgın hâle
getirdiğiniz bu insanların, bu toplumun üzerine benzin
sıktığınızın farkında değil misiniz?
Nedir niyetiniz? Bu toplumu parçalamak mı istiyorsunuz? Bu
uygulamanın parti devletinden başka devlet partisine ülkeyi
dönüştüreceğinin farkında değil misiniz? Devlet partisine
mensup olmamış diğer insanların, bağımsız
dahi kalsalar devlet memuriyetine giremeyeceklerini hiç düşünmüyor
musunuz? Bu insanların psikolojisini, bu insanların bu devlete olan
güvensizliğini fark etmiyor musunuz? Ama fark etmezsiniz çünkü
bunların hiçbiri sizin umurunuzda bile değil. Orduyu, Emniyeti,
yargıyı ve diğer bütün kurumları ele geçirecek ve ülkenin
yok oluşuna giden bu duruma itiraz edecek bir neslin yetişmesini dahi
artık göremeyeceksiniz. Ülkeyi bölmenin, parçalamanın, müstemleke
hâline getirmenin, sonra da içinde yaşadığı toplumu yok
etmenin en kolay, en kesin ve sessiz yolu budur sayın milletvekilleri.
Sizi iktidara getiren bu toplumdan, içinde saraylarda
yaşadığınız bu ülkeden ne istiyorsunuz?
Topladığınız bu belgeleri ne yapacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bu belgeleri nerede muhafaza edeceksiniz? Bu
belgelere nasıl sahip olacaksınız? Nasıl muhafaza
edeceksiniz? Devletin kozmik odasını muhafaza ettiğiniz gibi
Kozmik odasına sahip çıkabildiniz mi? Gizli belgelerini muhafaza
edebildiniz mi? Sahip çıkabildiniz mi? FETÖ terör örgütünü beslediniz,
ülkenin bütün kılcal damarlarına yerleştirdiniz, ondan sonra da
iktidarı birlikte paylaştınız. Sizi bu iktidardan
götüreceğini anladığınız zaman ayaklarınız
suya erdi, ondan sonra da nasıl kurtulacağınıza baktınız.
Kozmik odaya soktunuz, bütün bilgileri almalarına izin verdiniz, size bir
faydası oldu mu? Bu bilgilerle ve sizin yardımınızla
ordumuzu darmadağın ettiler, görmediniz mi?
O çok beğendiğiniz
II. Abdülhamitin yaptıklarını yapıyorsunuz. II. Abdülhamit
neler yaptı, isterseniz kısaca bir anlatalım size. Değerli
arkadaşlar, 2 kişinin arkasına 1 hafiye soktu, hafiye devleti
yarattı. Bu hafiye devletiyle kendisi toplumundan korktu,
yaptıklarından korktu. Sonra da ne mi yaptı? Kendisine kadar
gelen padişahların yaptığı saraylarda oturmaya dahi
korktu, kendisine Yıldız Sarayını yaptı.
Yıldız Sarayının etrafına 3-4 metre duvar çevirdi,
kendisini odaya hapsetti. Ondan sonra toplumla irtibatını kesti ve
daha sonra da toplum defterini nasıl dürdü biliyorsunuz ama daha garip
olanı, daha vahim olanı, bugünkü Türkiye'nin 7 kat
büyüklüğündeki toprak parçasını Osmanlı kaybetti, bunu
biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim, tamamlayınız.
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) On sene sürmedi be, on sene sürmedi koca imparatorluk, insaf
be! Abdülhamit gitti, on yılda yıkıldı koca imparatorluk,
İttihat ve Terakkinin...
TÜRABİ KAYAN (Devamla)
Abdülhamit, Türkiye'nin 7 kat büyüklüğünde toprak kaybettirdi, hiçbirinden
haberiniz yok.
Vatandaş aç,
vatandaş susuz, vatandaş kuru ekmeğe muhtaç, vatandaş
çöpten yemek topluyor, vatandaş kuru ekmeğe muhtaç, haberiniz var
mı? Haberiniz yoktur ama vatandaş size bunun haberini çok kısa
bir zamanda verecek. Ne zaman mı? En yakın seçimde. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Göreceksiniz, öğreneceksiniz ve biz de
size diyeceğiz ki: Günaydın, atı alan Üsküdarı geçti.
Evet, Sayın AKPliler,
bunlar inşallah kulağınıza küpe olsun diyorum, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hadi, hadi!
HÜSEYİN
ŞANVERDİ (Hatay) Hadi, hadi!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Hep beraber göreceğiz, merak etmeyin.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Muş Milletvekili
Sayın Şevin Coşkun.
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar,
gürültüler)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Coşkun. (HDP sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin
13üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu
selamlıyorum.
Konuşmama başlarken,
dün 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günüydü, buradan öldürülen gazetecileri bir
kere daha saygıyla anıyorum. Meslekleri gereği gerçeklerin
peşinde koştukları için şu an cezaevinde tutulan
gazetecilere de buradan selamlarımı gönderiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun
Teklifi açık bir fişlemedir. Bu fişleme yasa teklifi geçen hafta
muhalefetin oy çokluğuyla reddedildi ve bir yıl geçmeden tekrar
Meclise getirilmemesi gerekirken İç Tüzükün 76ncı maddesi
açıkça ihlal edildi, Meclis iradesi yok sayıldı ve tekrar geri
getirildi. Güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması adı altında açıkça memur
adayları fişleniyor. OHAL döneminden biliyoruz, 15 Temmuz darbe
girişimi sonrası OHAL Komisyonu kararıyla binlerce kamu
görevlisi ihraç edildi.
Değerli milletvekilleri,
AKP sıralarına soruyoruz: Siz madem bu darbe girişiminden
haberdar değildiniz, nasıl oluyor da 15 Temmuzun ilk haftasında
KHK listeleri açıklamaya başladınız, iki yıl içerisinde
bu kadar insanı KHKyle ihraç ettiniz? OHAL ve KHK
uygulamalarınıza yasal kılıf uydurmak için fişleme
yasasını geçirmeye çalışıyorsunuz. 21 Temmuz 2016da
ilan edilen ve 7 defa uzatılan olağanüstü hâlle 126 bin 300 kamu
görevlisi ihraç edildi. OHAL, KHK mağdurları yakınlarıyla
birlikte bu sayı 1 milyon 500 bine ulaştı. Bunlardan sadece
9.600 kişi göreve iade edildi. İhraç edilenlerin
mağduriyetlerinin listesi ise uzun. Olağanüstü hâl, şu an, bitmeyen
bir OHAL olarak devam ediyor. Şimdi bu yasayla yapılmak istenen de
OHALi kalıcı hâle getirmektir. KHKyle binlerce doktor,
öğretmen, memur, akademisyen ve gazeteci işsiz
bırakıldı, 134 basın kuruluşu kapatıldı, 2
binin üzerinde basın emekçisi işsiz kaldı, kıdem
tazminatı, ihbar tazminatı ve işsizlik ödeneği gibi yasal
haklar da gasbedildi. Anayasanın 38inci maddesi Suçluluğu hükmen
sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz. kuralını
getirmiştir. Bu kural ihlal edilerek KHK mağdurları işsiz
bırakıldı; yetmedi, yurt dışına
çıkışları engellendi; o da yetmedi, özel kuruluşlarda
çalışmalarına engel olundu. Koca bir ülke âdeta açık
cezaevine dönüştürüldü.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına
aykırıdır, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları da
açık ve nettir. AKP iktidarı, kanun teklifinin yapım sürecinde,
siyasi partilerin fikirlerini sormadan teklifi Meclis
Başkanlığına sunmuştur. Sadece muhalefet partilerini
değil, aynı zamanda sivil toplumu da kanun teklifi yapım
sürecine dâhil etmemiştir. Komisyon aşamasında muhalefetin görüş
ve önerileri dikkate alınmamıştır. En temel
eleştirilerden biri olan güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırmasının sınırlı bir çerçevede
yapılması eleştirisinin aksine 13üncü maddeye eklemeler
yapılmıştır. Bu yönüyle kanun teklifi iktidarın
antidemokratik ve hukuk dışı amacına daha uygun hâle
getirilmiştir; demokratik hukuk devletinin gerektirdiği
meşruluktan bir adım daha uzaklaşılmıştır.
Üzerine söz aldığım 13üncü madde de diğer bütün maddeler
gibi kabul edilemezdir. Anayasanın 70inci maddesinde çok
açıktır ki kamu hizmetine girme hakkına ilişkin getirilen
tek sınırlama kamu görevinin gerekleridir, bunun ötesinde bir
sınırlama getirilmesi Anayasaya aykırıdır. Bu yasa
milyonlarca yurttaşın geleceğini etkileyecek olan fişleme
yasasıdır, sindirme yasasıdır, darbeci zihniyetinizin
yansımasıdır, sivil darbedir.
Değerli milletvekilleri,
iktidar 28 Şubat darbe mantığından bir türlü
kurtulamadı. 28 Şubat da dâhil bütün darbelerin sebep olduğu
ağır sonuçlarını, hak ve özgürlük ihlallerini görmüyor
musunuz? Ucu açık, sınırları belirsiz Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
uluslararası hukuka, Anayasaya ve yasalara aykırı bir
düzenlemedir.
Bu yasanın getirilmesi
nasıl ki Meclisin iradesine bir darbeyse bir gece yarısı
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul
Sözleşmesinin feshedilmesi de kadın kazanımlarına yönelik
bir darbedir. İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesiyle kadın
cinayetlerinin ve şiddetin önü açılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ŞEVİN COŞKUN
(Devamla) Sadece mart ayında 36 kadın katledildi. Üç gün önce
Diyarbakırda kadına yönelik şiddete karşı ses
çıkardıkları için 22 kadın gözaltına alındı
ve gözaltında işkence iddiaları var. Bu, bu sözleşmeden
çekilmek isteyen iktidarın kadın düşmanı
politikalarının aslında en açık göstergesidir. Buradan bir
kere daha söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz. Bilin
ki kadınların, gençlerin ve tüm emekçi halkların mücadelesiyle tarihin
çöp sepetine gönderileceksiniz diyor, Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 13üncü maddesinin 2nci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
İzmir Adana İstanbul
Yasin
Öztürk Ayhan
Altıntaş Dursun
Ataş
Denizli Ankara Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurunuz Sayın
Ataş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
220 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerine
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifi daha önce 2 sefer Anayasa
Mahkemesinden dönmüş, geçen hafta da muhalefetin oylarıyla
reddedilmiş fakat AKPnin Meclis iradesine darbesiyle bu hafta yeniden
önümüze getirilmiştir. Biz İYİ Parti olarak bu oylamaya
katılmayacağımızı zaten başında
belirtmiştik, bunu belirterek sözlerime başlamak isterim.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde uzun süredir devam eden ekonomik kriz ve akabindeki salgın
sürecinde, esnaf, çiftçi, memur, işçi, pek çok kesim iktidardan destek
beklerken, Türkiye Büyük Millet Meclisinden sorunlarını çözecek
düzenlemelerin çıkmasını umut ederken sürekli düş
kırıklığına uğramaktadır. Ülkemizde
esnafından çiftçisine, emeklisinden öğrencisine, ev
hanımından asgari ücretlisine, memurundan özel sektör
çalışanına hemen hemen her kesim zor durumdadır. Ancak
vatandaşın sıkıntılarını umursamayan
iktidar, söz konusu ülkemize çöreklenen 5 müteahhit ya da yandaşlar olunca
kamunun kaynaklarını seferber etmektedir.
Sayın milletvekilleri,
Dünya Bankasının açıkladığı verilere göre dünya
üzerinde en çok kamu ihalesi alan hepinizin de bildiği gibi 10
şirketten 5 tanesi Türkiyede yer almaktadır. Vatandaş açlık
çekerken AKP; hasta, yolcu geçiş garantili projelerle vatandaşın
parasını yandaş müteahhitlere aktarmaya devam etmektedir.
Maliyetinin çok üstünde yapılan projelerle millete hizmetten çok
yandaşa hizmet yapılmaktadır. Milyarlarca liralık
yap-işlet-devret projelerinde şirketlere ne kadar garanti ödemesi
yapıldığını açıklamayan iktidar, hâlen 5 firmaya
rant yaratmaya devam etmektedir. Dünya 5ten büyüktür ama bu 5li de
Türkiye'den büyük hâle getirilmiştir maalesef. Örneğin, Avrasya
Tüneli. 2020 yılında 25 milyon 194 bin geçiş garantisi verilen
tünelden sadece 12 milyon 496 bin araç geçmiştir. Yani Avrasya Tüneli için
verilen araç garantisinin yarısına bile
ulaşılamamıştır. 2020 yılında geçmeyen 12 milyon
697 bin araç için vatandaşın cebinden 54 milyon 851 bin dolar daha
çıkacaktır. Vatandaşın vergileri imtiyazlı
şirketlerin cebine giderken vatandaş gün geçtikçe daha da
yoksullaşmakta, daha da borçlanmaktadır. Son açıklanan verilere
göre, ihtiyaç kredisi kullanan 27 milyon 885 bin kişinin 866 milyar
borcuyla tam 110 adet Avrasya Tüneli yapılabilmektedir.
Saray uzay şovu yapa
dursun yoksulluk her geçen gün derinleşmektedir. Vatandaş pandemi ve
derinleşen yoksulluğa karşı acil çözüm beklerken saray
gerçeklere yüz çeviriyor, Eve ekmek götüremiyorum. diyen milyonların
tepkisini abartılı buluyor, halkın alım gücü her geçen gün
düşerken temel ihtiyaçlarını karşılayamayan,
karşılayamaz hâle gelmiş milyonlar, ödeyemediği
borçları nedeniyle hacizlerle karşı karşıya
kalıyor. 2017 yılında Ekonomiyi şöyle iyi yapacağız.
Dolar böyle düşecek. Ülke uçacak. diye getirilen partili
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ekonomik sorunlar daha da
derinleşmiş ve ekonomi krizden krize sürüklenmiştir. Gelinen
noktada işsizlik rekor üstüne rekor kırmış, 12 milyon
kişi işsiz kalmıştır. Vatandaşın bankalara
olan borcu gün geçtikçe artmış, 34 milyon kişi bankalara borçlu
hâle getirilmiştir. İstihdam her geçen gün düşerek son bir
yılda 1 milyon 103 bin kişi azalmıştır. Gelinen
noktada milyonlarca yoksul, ucuz ekmek kuyrukları, pazar
artığı ve çöplerde ekmek toplayan binlerce insan vardır;
gelinen noktada Merkez Bankasından buharlaşan ve kimsenin
hesabını vermediği 128 milyar dolar vardır.
Değerli milletvekilleri,
AKPnin ülkeyi getirdiği noktada yolsuzluklar, yoksulluklar, yasaklar var.
Gelinen noktada umutları çalınmış gençler var, her gün
öldürülen kadınlar var, istismara uğrayan çocuklar var. Gelinen
noktada halktan kopmuş, lüks ve israf içinde yaşayan, itibardan asla
taviz vermeyen bir saray var diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü maddesine
(6)ncı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini ve mevcut (7)nci fıkranın buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
(7) 7/7/2010 tarihli ve 6004
sayılı Dışişleri Bakanlığı Personeline
İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 2- Aday meslek
memurluğu ile aday konsolosluk ve ihtisas memurluğuna atanacaklar ile
doğrudan yurtdışı teşkilatında istihdam edilecek
personel hakkında Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması
Kanununa göre güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması yapılır.
Mustafa
Elitaş Salih
Cora Atilla
Ödünç
Kayseri Trabzon Bursa
Mustafa
Levent Karahocagil Ali
Özkaya Mahmut
Atilla Kaya
Amasya Afyonkarahisar İzmir
Erkan
Akçay Yaşar
Kırkpınar Hasan
Çilez
Manisa İzmir Amasya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen? Yok.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması kapsamına,
Dışişleri Bakanlığında diplomatik kariyer
memurları olan aday meslek memurluğu ile aday konsolosluk ve ihtisas
memurluğuna atanacaklar ile merkezde göreve başlatılmadan
Bakanlığın doğrudan yurt dışı
teşkilatında (büyükelçilikler, daimî temsilcilikler ve
başkonsolosluklar gibi tüm yurt dışı temsilcilikleri)
istihdam edilecekler alınmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 13üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Gül Yılmaz
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın, Mersin Milletvekili
Rıdvan Turanın 220 sıra sayılı Kanun Teklifinin
11inci maddesindeki önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Az önce HDP Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan AK PARTİ vekilleri sahada yok. dedi. Biz
hem merkez ilçelerdeyiz hem de diğer ilçelerimizde. Mahalle mahalle, sokak
sokak, karış karış dolaşıp vatandaşa
dokunuyor, derdini dinliyoruz. Siz Mezitliden öteye, batıya geçebildiniz
mi bugüne kadar?
RIDVAN TURAN (Mersin)
Davultepede ben varım. Davultepede size öfke var, öfke.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) -
Merkez ilçelerde bile yoksunuz. Geçen hafta Kiremithane Mahallesi cumartesi
pazarını ziyaret ettim. Size oy veren seçmen diyor ki: Oy verdik, bir
daha göremedik. Bağırta bağırta Akdeniz Belediyesini
aldık, kanırta kanırta da köşe başlarını
tuttuğunuz Büyükşehri de alacağız.
Çırpınışlarınız boşuna, vatandaş gerçek
yüzünüzü gördü artık. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Davultepede
ben varım. Gidin Davultepe halkına sorun bakalım,
yaptığınız haksızlıklara ne diyorlar.
Sayın Başkan,
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Turan.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara) Sataşma yok Sayın Başkanım.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin)
Siz bize sataştınız, biz de cevap verdik. Neyin
sataşmasından söz istiyorsunuz?
RIDVAN TURAN (Mersin)
Tamam, çok güzel, siz de cevap verirsiniz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) İsmini verdiniz, ismini.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Mezitliden öteye gidemiyorsunuz. demediniz mi?
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
RIDVAN TURAN (Mersin)
Değerli arkadaşlar, mesele şu. Şimdi konuşmamı
yaparken bir milletvekili arkadaşımız dedi ki: Halk adına
konuşma. Ben ancak halk adına konuşabiliyorum, saray adına
konuşamıyorum, kusura bakmayın, o yetenek büyük ihtimalle size
ait bir yetenek. (HDP sıralarından alkışlar)
Mersin meselesine gelince.
Bakın, Mersinde taş ocakları yapılıyor Toros
Dağlarında, Davultepede binlerce dönümlük alanlar küçük sanayi
sitesine ve benzeri şeylere çevrilmeye çalışılıyor.
Bakın, ben size şunu söyleyeyim, istiyorsanız beraber de
gideriz. Gidelim beraber Davultepedeki 5 muhtarlığa, duyguları
neymiş, bunlara bakalım. Orada size yönelik büyük bir öfke var, bunu
görmeniz gerekiyor. Ben size kızın diye ya da sizi eleştirmek
için falan bunları söylemiyorum ama uyguladığınız,
Mersin özelinde uyguladığınız politikaların politik
sonucunun bu olduğunu söylüyorum. Yani insanlarla, köylülerle
karşı karşıya gelemeyecek bir raddeye
varmışsınız. Mesela Ayvagediğindeki taş
ocağı mucizesine bakın, yapıyorsunuz bunu yani bir şekilde,
ne oluyor ne bitiyor, birtakım ahbap çavuş ilişkileri,
birtakım çıkar ilişkileriniz sonucunda bunları
yapıyorsunuz. Ya, Allah rızası için gidin Ayvagediğindeki
4 muhtarla bir görüşün, bakalım ne diyorlar size. Buna benzer söyleyebileceğim o kadar çok... Mesela, Akdeniz
Belediyesine gidin, Akdeniz Belediyesinde polipropilen tesisi yapılacak
alandaki insanlarla konuşun. Ya, Karaduvara gidin, Karaduvara;
Karaduvara gidin kendinizi anlatın, deyin ki: Ya, biz buraya bir
polipropilen tesisi yapacağız; Avrupanın en güzeli, en
teknolojiği. Bakalım size ne diyecekler? Gerçekten benim için
artık zül biliyor musunuz bunları söylemek. Niye? Çünkü ben
halkın düşüncelerini ifade etmeye çalışıyorum.
Başkalarının düşüncelerini ifade etmeye
çalışanların da yolu açık olsun, ne diyeyim yani. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın
Özel...
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, duyduklarımdan fevkalade üzgünüm, bir
milletvekilinin böyle söylemesinden üzgünüm, bir kadın siyasetçinin bu
cümleyi kullanmasından fevkalade üzgün ve rahatsızım. Ama
şunu söyleyeyim: Bir başka siyasi partiyle polemik yaparken
Köşebaşlarını tuttuğunuz Mersin Büyükşehir
Belediyesini kanırta kanırta alacağız.
lafının... Mersin Büyükşehir Belediyesini biz aldık,
rıza üreterek aldık; sözümüzü söyledik ve bunun
karşılığında Mersinliler o millî irade
dediğiniz ve size verildiğinde baş tacı başkasına
verildiğinde alaşağı yapmaya da çekinmediğiniz millî
irade Mersinde bu şekilde tecelli etti ve Mersini Belediye
Başkanımız yönetiyor, kimseye de köşebaşı falan
tutturduğu yok. Siz belediyelerinizde birilerine köşebaşı
tutturuyorsanız o sizin değerlendirmeniz. Sayıştaş
denetimine tabiyiz, İçişleri Bakanlığının
müfettişleri ortada. Bildiğiniz bir şey varsa, Bakan Yardımcısı
vasıtasıyla ya da Teftiş Kurulu vasıtasıyla
konuşursunuz ama burada, bir siyasi polemikte, kendi ilinizdeki size
söylenen ya da
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
sizin
vehmettiğiniz ya da doğru olan bir eksiklikten çıkabilmek için
Mersinin Büyükşehir Belediyesini, Başkanını
suçlayamazsınız, oradaki devlet memurlarını,
bürokratları töhmet altında bırakamazsınız,
köşebaşı tutma gibi bir söylemle bir siyasi partiye ve bizim
partimize böyle bir iftirada bulunamazsınız. Hele hele
büyükşehir belediyesini almak için oy isteyeceksiniz, vatandaş
sandığa gidecek. Sayın Grup Başkanım, nasıl
kanırta kanırta alınacakmış, siz bundan ne
anladınız? Sayın Bostancı, bir kadın milletvekili,
mevkidaşımız, kanırta kanırta belediye
başkanlığı almanın andını içiyor burada,
herhâlde bu konuya sizin bir açıklama getirmeniz lazım.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Bostancı
47.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Mersin Milletvekili
Rıdvan Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki ve Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Öncelikle Siz saraydan emir
alıyorsunuz, biz halkı temsil ediyoruz. tarzındaki bir ifade
biçimini uygun bulmadığımı söylemek istiyorum.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Geçen hafta doğrulandı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara) Çünkü saray, saray diyorsunuz, orada oturan insan gökten zembille
inmedi.
RIDVAN TURAN (Mersin)
Sayın Bostancı, ben bunu söylemedim.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara) Kendisi gidip oraya oturmadı. Nasıl siz oy
alıyorsanız, nasıl buradaki insanlar oy alarak burada meşru
bir şekilde temsil ediliyorlarsa Cumhurbaşkanı da halktan oy
alarak geldi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Meclisten bahsediyoruz.
RIDVAN TURAN (Mersin) Ben
bunu söylemedim Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara) Bakın, eğer halkın oyuna saygı duyuyorsak
halktan oy alan herkese saygı duyacağız. Öyle birtakım
alegorik anlatımlarla, birtakım sloganlarla böyle
değerlendirilmez. Sonuçta bize laf söylüyorsunuz ama emin olun,
demokrasiye ve halkın rızasına karşı
saygısızlık olarak anlaşılır, bundan herkesin kaçınması
gerekir.
İkincisi, şuna
memnun olurum; bütün şehirlerde, bütün partilerin milletvekilleri
dolaşsın, halka gitsin; halk sonuçta bu partinin milletvekillerine,
bütün partilerin milletvekillerine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Ankara)
dertlerini anlatacak ve bunun üzerinden bir toplumsal rıza
teşekkül edecek, o da sandıkta kendisini ortaya koyacak. Bunda
herhangi bir nakisa yok. Siz de dolaşacaksınız, AK PARTİ de
dolaşacak, CHP de MHP de İYİ Parti de herkes dolaşacak ve
halkın rızasına talip olacak.
Diğer taraftan, biz AK
PARTİ kurulduğundan beri millet iradesini en üst değer olarak
gördük. Her kim, hangi partiden olursa olsun, halkın reyiyle ve
rızasıyla bir yere geldiyse başımızın üstünde
yeri vardır. Mersindeki seçime de böyle bakarız. Bundan sonraki
seçimler için de rekabetçi bir şekilde sahada olmak isteriz. Sayın
milletvekilimizin ifade ettiği de bu husustur.
Teşekkür ediyorum.
Sağ olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Sayın Başkanım, bir cümle
BAŞKAN Sayın
Özel
48.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Bostancı, üslubuyla, diksiyonuyla, kelime haznesiyle,
dağarcığıyla örnek siyasetçilerden birisi ve zaman zaman da
hemen Türk Dil Kurumuna, bazen bakarsınız Kanta, Habermasa falan
gider gelir, biz de istifa ederiz.
Ben Türk Dil Kurumuna gittim,
kanırta kanırta zorla ve zorlayarak demek. Bunun neresi rıza
üretmek? Habermasa göre rıza üretmekle ilgili sizin öğütlerinizi dinlerken
bir milletvekilinin bizim yönetimimizdeki belediyeyi bir dahaki seçimde zorla,
zorlayarak, zorbalıkla alacağını söylemesine nasıl ses
çıkarmıyoruz?
Türk Dil Kurumuna ben de
sizin gibi başvurdum.
Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Beştaş
49.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Ankara
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu Sayın
Bostancının millet iradesine yönelik sözlerinin altına imza
atmamak mümkün değil. Halkın rızasını alanların
tabii ki baş üstünde yeri olmalı, olması gereken bu ve bütün
partiler için de bu geçerli olmalı, demokrasinin olmazsa olmaz
kurallarından bir tanesidir. Ama yaşadığımız
ülkede ve partimize yönelik saldırılar dikkate alınınca
halkın rızasını alan bir partinin vekillerinin, belediye
başkanlarının derdest edilip tutuklanmasının bu
sözlerin aksi olduğunu herhâlde tartışmaya gerek yok. Daha geçen
hafta bu Parlamentoda bir vekilimizin sadece bir tweeti retweet etmesi
sebebiyle vekilliği düşürüldü ve şu anda Sincan Cezaevinde
tutuluyor ve üstelik Anayasaya aykırı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) -
üstelik Anayasa 14 gerekçesi ileri sürülüyor,
Anayasa 14 kapsamında bile değil. Ve bu milletvekilimiz halkın
gözü önünde işkence gördü. Ve dün Ankara Valiliği açıklama
yapıp O görüntüler doğrul değil. diyor. Ya, bizim
aklımızla her gün alay ediliyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu kalp
krizi geçirdiği hâlde beş saat Sincanda bekletildi ve gece on iki
buçukta Ankara Şehir Hastanesine getirildi. Şu anda onlarca belediye
başkanımız hâlâ rehin olarak tutuluyor. Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi eş başkanı Selçuk Mızraklı bir doktor
olarak, binlerce insanı tedavi eden bir insan olarak hâlâ cezaevinde,
sadece örnek olarak veriyorum.
Özcesi şunu diyorum:
Tabii ki Cumhurbaşkanı halk oyuyla seçildi ama
Cumhurbaşkanına saygı gösterilmesini istemeniz ne kadar haksa
biz de onun görev sınırlarını eleştiririz
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) -
görev sınırlarının
dışına çıkmamasını isteriz ve Anayasaya
bağlı kalmasını isteriz ama sizden de ve bu Parlamentodaki
bütün partilerden de aynı halk iradesiyle burada oturduğumuzu ve buna
saygı duyulmasını bekleriz. Bir partinin liderinin gece gündüz,
başka hiçbir iş yapmadan HDP kapatılsın, Anayasa Mahkemesi
kapatılsın, şurası da kapatılsın, burası da
kapatılsın. diye çağrı yaptığı bir
Parlamentoda halk iradesini tartışmak gerçekten çok güç.
Bu konuda söyleyecek
milyonlarca şey var ama bunu Sayın Bostancının pozitif
diline atfen ben de olması gerekenleri teyit etmek açısından
söyledim.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Necati
Tığlı Ayhan
Barut Yaşar
Tüzün
Giresun Adana Bilecik
Nihat
Yeşil Faruk
Sarıaslan Ensar
Aytekin
Ankara Nevşehir Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Ayhan Barut.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
geçen hafta bu Mecliste halkın oylarıyla seçilmiş
milletvekillerince reddedilmişti ama tek adam rejiminin dayatmasıyla
halk iradesi gasbedilerek yeniden gündeme getirildi. Biz bu dayatmayı bir
kez daha kınıyoruz. Bu teklif bütünüyle yanlıştır. Bu
nedenle biz, bu teklifin, Anayasaya açıkça aykırılık
taşıması ve Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili verdiği
iptal kararlarının gerekçelerinin dikkate alınmaması
nedeniyle kabul edilmemesini istiyoruz
Güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması sadece
Anayasanın belirli maddelerine aykırı değil; demokratik
hukuk devletinin temellerini oluşturan ana eksen niteliğindeki
maddelerine, hatta Anayasa bütününe ve Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal
düzenine de aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti AKP'nin istediği
gibi yönettiği veya yöneteceği bir parti devleti ya da hanedanlık
değildir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, kanun önünde
eşit şekilde kamu hizmetine girme hakkına sahiptir, kamu
görevlerine alınmada da görevin gerekli kıldığı
özellikler yerine siyasal ve inanca dayalı aidiyet öne
çıkarılarak yapılan böyle bir düzenleme kabul edilemez.
Bilinmelidir ki, Anayasamıza, laik, demokratik, hukuk devletimize sahip
çıkmayı da sürdüreceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; iktidar hak ve özgürlüklerle
uğraşacağına yangın yerine dönen ekonomideki sorunlara
çözüm bulmalıdır. Bakın, yeni açıklandı.
İktidarın pembe boyacısı olan TÜİK'in verilerine göre
mart ayında tüketici fiyat endeksi bir önceki aya göre yüzde 1,08 artarak
yıllık bazda yüzde 16,19a çıktı. Esnaf ve Sanatkârlar
Sicil Gazetesinin verilerine göre yaklaşık 100 bin esnaf iflas edip
kepenk kapattı. Gübreden mazota, tohumdan ilaca her şeye fahiş
oranda zam geldi. Mağdur çiftçilerimizin ise sesini duyan yok. Her 3
gencimizden 1i işsiz. Sağlıktan tarıma, mimar ve mühendislerden
öğretmenlere dek her alanda gençlerimiz atama bekliyor. Milyonlarca
işsiz, aş ve iş umuduyla hayal kuruyor. 7 milyon 900 bin
emeklimiz asgari ücretin altında aylık alıyor. Esnafından
çiftçisine, emeklisinden işçisine tüm halkımızı sürekli
yoksullaştırıp açlık ve sefalete mahkûm ediyorlar. Ekonomik
kriz ocakları söndürüyor, yüreklere ateş düşürüyor.
İktidarı bu yangını söndürmeye davet ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sadece ben bilirim. anlayışıyla
iktidar çözüm önerilerini dikkate almıyor, kamuoyundaki yükselen sesi
duymuyor. Meclise şimdi, bu günlerde Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi sunuldu. Çiftçi borçları ve
kurumlar vergisi dahil 9 ayrı kanun hakkında değişiklik
isteminin yer aldığı torba yasa teklifi kabul edilemez. Bu kanun
teklifinde görüşülecek tarımla ilgili bölüm Tarım Komisyonunda
görüşülmeliydi. Borç batağındaki 365 bin civarında
çiftçimiz 2020 yılında Tarım Kredi Kooperatiflerinden 8 milyar
260 milyon lira kullandı. Bunların ne kadarının haciz ve
icra kapsamına girdiği de sır gibi saklanıyor, geçmiş
dönemleri de bilmiyoruz. Çiftçi böyle bir borç batağına
saplanmışken tarıma ve üreticiye destek verilmiyor,
ocakları sönen çiftçimize çare bulunmuyor. Tarım Kredi
Kooperatiflerine borcu bulunan çiftçilerimize getirilen bu yasa gayet
allanmış pullanmış ve özellikle de sunumu
yapılmış ama iş sonuca geldiğinde çok bilinmeyenli bir
denklem gibi çiftçinin önüne dayatılmıştır. Bu kanun
teklifinde 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren takibe
alınmış çiftçilerin borçlarına yapılandırma
geliyor. Ancak bu yapılandırma değil, çiftçinin işini daha
zora sokan bir kanun teklifidir çünkü o güne kadar borcu yüzde 11den 18e
çıkarılıyor, 1 Ocak 2021 tarihinden kanunun
çıktığı tarihe kadar olan bölümde de yüzde 5 olan faiz
yüzde 12ye çıkarılıyor. Yüzde 12ye çıkarılan bu faiz
için çiftçiden tahsil yoluna gidiliyor, geriye kalan borçlar anapara ve
faiziyle birlikte yüzde 18den hesaplanıyor. Ayrıca, çiftçiden yüzde
30 peşinat isteniyor; taksit sayısı geçmiş yapılandırmalarda
beş taksitken üç taksite düşürülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Barut.
AYHAN BARUT (Devamla) -
Şimdi buradan soruyorum: Çiftçinin parası olsaydı yüzde 30
peşin taksiti nasıl yatıracaktı?
Buradan tekrar şunu
söylemek istiyorum: Çiftçi çok zor durumda. Çiftçinin, köyünde, kahvesinde
içecek çay parası yok cebinde, köyünden şehrine inecek dolmuş
parası yokken bu ağır faiz yükünü kaldırma şansı
yoktur. Getirilen bu düzenleme çiftçinin mağduriyetini önlemekten
uzaktır. 8 milyar 260 milyon TL borcun yaklaşık 1 milyar TLsini
yapılandıracaksınız, ona da bir sürü zorluklar
getiriyorsunuz. Oysa ki 173 tane yandaş firmanın 35 milyar TLlik
borcunu avantajlı bir şekilde yapılandırdınız.
Ayrıca, çiftçinin borcu sadece 8 milyar 260 milyon değildir; kamu ve
özel bankalara borcu 134 milyar, Tarım Kredilere 8,3 milyar, özel sektöre
de 38 milyar olmak üzere 180 milyar TLlik borcun içerisinden sadece 1 milyar
borcu yapılandırıyorsunuz. Önerimiz: Faizleri silin, anaparayı
beş yıl eşit taksitlere bölün.
Hepinize sevgi ve
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifinin 14üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- (1) Mevzuatta
26/10/1994 tarihli ve 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması,
Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ile Kamu Görevine
Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402
Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanuna yapılan atıflar bu
Kanuna yapılmış sayılır.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Muhammet
Naci Cinisli Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Erzurum Adana
Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi Hayrettin
Nuhoğlu
Denizli Antalya İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın
Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 14üncü maddesi üzerine söz aldım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkün son başbuğu
Alparslan Türkeşi ölümünün 24üncü yılında rahmet ve minnetle
anıyorum, ruhu şad olsun. Yine, şehit pilot
yüzbaşımızı rahmetle anıyorum, onun da ruhu şad
olsun.
Değerli milletvekilleri,
bundan böyle her konuşmama Çinin Uygur Türklerine
uyguladığı soykırımı ve ülkem Türkiye
iktidarının buna sessiz kalmasını protesto ederek
başlayacağım. Güzel ülkem Türkiyede her defasında bu kadar
da olmaz dediğimiz ama tekrar tekrar yaşadığımız
olaylarla karşı karşıyayız. Önceki hafta, Türkiyeyi
ziyarete gelen Çin Dışişleri Bakanına yönelik protesto
çağrısı yapan Doğu Türkistan Millî Meclis Başkanı
Seyit Tümtürk uydurma bir Covid-19 riskli kişi bildirimiyle evine
hapsedildi ve Sayın Erdoğanın çak bir beşlik
yaptığı Çin Dışişleri Bakanı protestosu
engellendi. Ne büyük zafer, ne büyük başarı(!) Gülelim mi
ağlayalım mı bilemedim ama şunu iyi biliyorum ki Doğu
Türkistanda milyonlarca Uygur Türkü soykırıma
uğratılırken Çin Dışişleri Bakanıyla verilen
bu çak bir beşlik pozu tarihe kara bir leke olarak geçti ve Doğu
Türkistandaki soykırımı dile getirmeyen iktidar da Türk
milletinin hafızasına kazındı.
Daha bunlar unutulmadan dün
başka bir skandal yaşandı. Çin Ankara Büyükelçiliği,
Doğu Türkistan zulmünü dile getiren Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Sayın Mansur Yavaşa her türlü diplomatik nezaketi
yok sayarak ayar verme hadsizliğini gösterdi ve tehdit etmeye kalktı.
Anlaşılan Kızıl Çin, Türkü, Türk tarihini, Çin Seddi'ni
neden inşa ettiğini unutmuş. Sayın Genel
Başkanımızın da dediği gibi, biz bu meseleyi sadece
soydaşlarımız olduğu için değil, aynı zamanda bir
insanlık dramı olduğu için önemsiyoruz; herkes haddini bilecek,
haddini aşmayacak. Bu mücadele sürecek, hem de o pis elinizi Uygur
Türkünün sinesinden çekene kadar sürecek. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu
Teklifi büyük bir devlet teşkilatına sahip olan Türkiyede çok geniş
bir kesimi etkileyecektir. Bu kanun ortaya çıkaracağı
sakıncalı kategorisiyle en temel vatandaşlık
haklarından olan kamu hizmetine girme hakkının özünü ortadan
kaldıracaktır. Bildiğiniz gibi, kamu kurum ve
kuruluşlarına üst düzey yönetici atamaları dâhil memur ya da
işçi olarak göreve başlamadan önce mutlaka arşiv
araştırması yapılacak.
Tabii ki devlet hizmetinde
görev alacak kişinin adli sicilinin ve kamu hizmeti için engel teşkil
eden bir durumunun olmaması gerekir. Ancak güvenlik soruşturması
yapılırken hakka ve hukuka dikkat edilmesi gerekir.
Şimdi burada
yapılmak istenen yasayla, kamu hizmetine girecek herkes için
yapılması öngörülen arşiv araştırması Devlet
Memurları Kanununda yer alan şartların da ötesine geçmektedir.
Vatandaşların kesinleşen ve kesinleşmemiş
soruşturma ve kovuşturmalarının dayandığı
olguların erteleme veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararlarının kamu hizmetine girişte
sonuç doğuracağı hükme bağlanmaktadır. Bu
olguların nasıl bir değerlendirmeye tabi tutulacağına
ilişkin ise hiçbir güvence bulunmamaktadır. Güvenlik
soruşturmasının yapılacağı kişiler
bakımından araştırmaya konu olacak olguların yorumdan
uzak olması mümkün değildir. Mahal araştırmasında
kişinin eşi ve birinci derece yakınları ile görevin
gereklilikleri bağının nasıl kurulacağı
belirsizdir. Değerlendirme komisyonunun bu olgularla ne
yapacağına ilişkin hiçbir hüküm, güvence, belirlilik
bulunmamakta, Kanun Teklifi tamamıyla keyfî bir uygulamanın yolunu
açmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Kanun teklifi bu hâliyle kamu görevlilerinin seçiminde
partilileşmeye kapı açacak bir yolu benimsemektedir. Kamu hizmetinin
amacı kamu yararıdır; kamu hizmeti görmek üzere görevlendirilecek
kişilerin de kamu yararı ilkesi çerçevesinde bir değerlendirmeye
tabi tutulması gerekir. Anayasanın 70inci maddesinde getirilen kamu
hizmetine girmede hizmetin gerekleri koşulu da buna yönelik olarak
düzenlenmiştir. Dolayısıyla, kişinin kusuru ile kamu
hizmetinin gerekleri arasında bir bağ kurmadan kamu hizmetine girme
hakkına getirilecek bir kısıtlama Anayasaya aykırı
olacaktır.
Gazi Meclisi ve yüce Türk
milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"MADDE 14- (l) Mevzuatta
4045 sayılı kanuna yapılan atıflar bu kanuna
yapılmış olarak sayılır.
Mahmut
Toğrul Dirayet
Dilan Taşdemir Mehmet
Ruştu Tiryaki
Gaziantep Ağrı Batman
Erol
Katırcıoğlu Semra
Güzel Murat
Sarısaç
İstanbul Diyarbakır Van
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Van Milletvekili Sayın Murat Sarısaç.
Buyurunuz Sayın
Sarısaç. (HDP sıralarından alkışlar)
MURAT SARISAÇ (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerimin başında bütün Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şaşalı
döneminde kendine yönelik eleştirilere her seferinde seçimi ve seçim
sandığını gösteren AKP artık, halkın
rızasını kaybetmeye başladığından beri seçim
ve sandığı hiçbir şekilde dile getirmiyor.
Bir beka sorunu var, sürekli
beka sorunundan bahsediliyor. Evet, kesinlikle bir beka sorunu var ama bu beka
sorunu kesinlikle Türkiyenin değil tamamen AKPnin beka sorunudur çünkü
artık, halkın rızasını kaybetmiş bir AKP söz
konusu. Bunun için de sürekli halklara saldıran, seçme ve seçilme
hakkına saldıran bir tarzla kendisini ve iktidarını ayakta
tutmaya çalışıyor.
Evet, bu gelinen nokta
şunu gösteriyor ki: Artık, deyim yerindeyse, neredeyse yolun sonuna
gelindi. Bunun için sürekli Kürtlere, muhaliflere, kadınlara, gençlere bir
şekilde saldırarak bunu engellemeye çalışsa da hiçbir
şekilde başarılı olamadı. Bugün, artık,
sokaklarda, meydanlarda, her yerde halkların sesi gün geçtikçe daha bir
gür hâlde ortaya çıkıyor.
Yine, aynı şekilde,
binlerce Kürt siyasetçi, yine, muhalif siyasetçi bu şekilde gözaltına
alındı, tutuklandı ama ona rağmen yine, Cizreden
Nusaybine, Vandan Amed'e, İzmirden İstanbula çıkan Nevruz'un
sesini hiçbir şekilde bastıramadı, hiçbir şekilde buna mani
olunamadı. Bu yüzden de halkın rızasını
kaybettiği için şimdi, AKP Hükûmeti bu tür düzenlemelerle halkı,
toplumu fişleyip ondan sonra bunu kontrol etmeye çalışıyor.
Yine, aynı şekilde,
kamusal alanın iktidarın keyfine göre ayarlanması
amaçlanmaktadır. Bununla total devlet anlayışı
yerleşik hâle getirilmeye çalışılarak rejim tahkim edilmeye
çalışılmakta, 28 Şubatın
sınırlarını dahi aşacak şekilde fişlemeler
devreye koymak istenmektedir.
Öte yandan, hukuk ve insan
hakları alanında son dönemlerdeki tartışmalardan biri olan
bu düzenlemeyle karşı karşıya bulunduğumuz
açıktır çünkü AKP iktidarının kendisi gibi düşünmeyen,
iktidar ortaklarının hassasiyetini taşımayan ve hatta bu
düşünce hassasiyetini desteklemeyenlerin kamu alanının
dışında bırakılması öngörülmektedir.
Antidemokratik ve hukuk dışı bu talep; suçlu suçsuz,
sabıkalı sabıkasız gibi modern hukukun temel unsurlarını
yerinden etmekte, bunun yerinde AKPli olan, olmayan kategorisini var
etmektedir.
Sayın milletvekilleri,
15 Temmuz 2016da bir darbe girişimi yaşandı. Hemen bir gün
sonra bu çatı altında tüm siyasi parti grupları ortak bir
bildiriyle Kahrolsun darbeciler, yaşasın demokrasi. dediler ama siyasi
iktidar demokrasi ve hürriyeti tercih etmeyerek OHAL ilan etti ve
Allahın lütfu diyerek OHALi Kürtlere ve muhaliflere karşı
sınırsızca kullandı. Ülkenin bir bölümünde Kürtlerin
yaşadığı kentlerde halkın iradesi kayyumlarla ortadan
kaldırıldı, belediye meclisleri feshedildi, demokratik
işleyiş bitirildi. İlk seçimde halkın sandıkta
verdiği cevaba AKP iktidarı devletin kamu gücünü kullanarak siyasi
bir darbeyle karşılık verdi. Belediyeler bünyesinde faaliyet
gösteren tiyatro grupları dağıtıldı. Tiyatro
sanatçılarının işlerine son verildi. Binlerce
çalışan insan belediyelerden atıldı çünkü AKPye göre onlar
makul yurttaş değildiler. Yine seçim bölgem Vanda -bunu birkaç defa
daha dile getirmiştik- 306 işçi bütün haklarını kazanmalarına
rağmen, 3 defa mahkemeyi kazanmalarına rağmen işlerine
alınmadılar hukuksuz bir şekilde. Bunların birçoğu bu
süreç içerisinde ya geçim sıkıntısından dolayı intihar
etti ya Bahçesarayda yaşanan çığda hayatını kaybetti
ya da sosyal yaşamları altüst oldu. Bunun sebebi AKPnin insan
haklarını tanımayan, anayasal haklarını tanımayan
ve onları açlıkla terbiye etmeye çalışan
politikalarından yani vicdansızlığından
kaynaklanıyordu.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AKP iktidarı rant dağıtmadan
ayakta kalamayacağını ve toplumla arasında bağ
kalmadığının farkında; bu yüzden nepotizmde ısrar
eden siyaset tarzı ve düşmanlıktan beslenen bir iktidar
anlayışıyla karşı karşıyayız. Gelinen
aşamada bu köhnemiş iktidarın düşman yaratmadan siyaset
üretemediği açıktır. Güvenlik Soruşturması ve
Arşiv Araştırması Kanunu Teklifinin
hazırlanmasının nedeni de budur çünkü birçok defa örneğine
tanık olunduğu hâliyle kamu görevlerine girmek isteyen
yurttaşlar önceden fişlenmek suretiyle yürütme erkinin kontrolündeki
birimler yoluyla bertaraf edileceklerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MURAT SARISAÇ (Devamla)
Hukukun ortadan kaldırıldığı, demokratik taleplerin
zorla baskılandığı, ülkenin açık cezaevine
çevrildiği, uyduruk gerekçelerle soruşturmaların
açıldığı AKP rejimiyle böyle bir düzenlemenin ne
olduğunu çok iyi biliyoruz. Elbette AKP de bunun farkında çünkü onlar
28 Şubatçıları çok iyi tanırlar. Ülkenin AKP
iktidarında bir 28 Şubat dejavusu yaşamasının nedeni
de budur. 28 Şubat bitmedi, sadece reenkarnasyona uğradı ama
demokrasi ve adalet için mücadele edenler kazanacaktır.
Buradan AKPye son olarak
söyleyeceğimiz: Evet, gitme aşamasındasınız,
gideceğiniz için böyle despotik kanunlara, düzenlemelere
başvuruyorsunuz ama sadece gitmek de yetmeyecek size çünkü biz halklar
olarak sizi göndereceğiz bundan hiç şüpheniz olmasın.
Genel Kurulu ve bütün
halklarımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
15inci madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup, işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 15 (1) Bu Kanun
yayımı tarihi itibari ile yürürlüğe girer.
Yaşar
Tüzün Nihat
yeşil Ensar
Aytekin
Bilecik
Ankara
Balıkesir
Ayhan
Barut Necati
Tığlı Faruk
Sarıaslan
Adana
Giresun
Nevşehir
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
üzerindeki konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut
Tanal.
Buyurunuz Sayın Tanal.
(CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle Konyada
eğitim uçuşu yapan uçağın düşmesi sonucunda şehit
olan yüzbaşı pilotumuza Allahtan rahmet, ailesine sabır
diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifi daha önce -takdir edersiniz- Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
burada görüşüldü ancak oylama sonucunda reddedildi. İç Tüzükün
76ncı maddesi uyarınca reddedilen bir kanun teklifinin ancak bir
yıl sonra tekrar görüşülebileceği hüküm altına
alındığı hâlde eylemli İç Tüzük ihlali ve Anayasa
ihlali nedeniyle tekrar görüşülmeye başlanmış durumda.
Mevcut olan bu kanun teklifi,
evet, baktığımız zaman, özü itibarıyla bir
fişlenme yasası. Bu kanun teklifi neye aykırı?
diyeceksiniz, bir: Anayasamızın 13üncü maddesindeki temel hak ve
özgürlüklerin sınırlandırılmasıyla ilgili ölçülülük
ve orantılılık ilkesine aykırılık teşkil
etmekte. Aynı zamanda Anayasamızın 2nci maddesindeki hukuk
devleti ilkesine aykırılık teşkil etmekte. Aynı
zamanda özel hayatın gizliliğinden tutun, Anayasada güvence
altına alınan çalışma hakkına ve kamu hizmetine girme
hakkını düzenleyen Anayasanın 70inci maddelerine
aykırı.
Şimdi, mevcut olan
yasalarımızda, mesela, Türk Ceza Kanunuyla ilgili, Polis Vazife ve
Salâhiyet Kanununun ek 16ncı maddesinde der ki: Arşiv
kayıtları hükmün esas alınmasına hüküm teşkil etmez,
esas alınmaz. Niçin? Bu bir bilgidir, bu bilgiler hükmün
kurulmasına esas teşkil etmez. diyor. Şimdi biz bir kişiyi
mevcut olan bu arşiv kayıtlarından dolayı
cezalandırmıyorsak, soruşturma açılmıyorsa, hayat
boyunca bu kişinin kamu kurumlarında
çalıştırılmasını engellemek hakikaten hem
Anayasaya hem uluslararası sözleşmelere aykırı. Terör
örgütlerine bulaşmış teröristlerin kamu kurumlarına
girmesini hiç kimse burada istemez ve bugüne kadar olmuşsa da siyasi
iktidarın yandaş ayıklaması, keyfî uygulamaları ve
kayırmacılığı sonucu oluşmuştur. Yoksa 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu bu konuya herhangi bir yol
vermiyor, herhangi bir izin de vermiyor. Ama eğer mevcut olan bu kanun
teklifi kanunlaşıp uygulanırsa bir: Terör örgütleriyle
irtibatlı, iltisaklı bugün bakan olan hiç kimse bakan olamayacak
Sayın Başkanım, olamayacak.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Mesela?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Mesela, şu anda ben sana örnek vereyim: Tarım Bakanı olabilecek
mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olamaz.
MAHMUT TANAL (Devamla)
Mesela, elçiler olabilecek mi? Mesela, FETÖnün okullarında okuyup
-şu geçmişte bakandı- olabilecek mi? Olamayacak. Aynı
şekilde terörle iltisaklı, irtibatlı
Bu uygulanırsa
milletvekilleri milletvekili olabilecek mi? Mevcut olan valilerden olabilecek
mi? Ya değerli arkadaşlarım, sizden istirham ediyorum, burada
mevcut olan bu yasa neye hizmet edecek? Şunu derseniz Ya arkadaş,
zaten biz parti devletini kurduk, partizanca davranacağız, arşiv
kayıtlarını ona göre getireceğiz. Peki, Sayın
Doğan Kubat, bu arşiv kaydı kaç yıl olacak ya? Ömür
boyunca
Siz lisedeyken hiçbiriniz bir eyleme katılmadınız
mı? Sayın Başkanım, -ben gayet rahat- Antalya Aksu
Öğretmen Okulunda okurken eylemler nedeniyle cezaevine düştüm.
Cezaevine düştüğüm o dönemde eğer bu kanun olsaydı ben bu
ülkede avukatlık yapamayacaktım ve ben aynı zamanda bugün
huzurunuzda milletvekili de olamayacaktım.
Yani değerli
arkadaşlar, devlet kin gütmez, devlet husumet gütmez. Devlet burada ne
yapar? Yaptığı kanunun adaletli olması gerekir,
orantılı olması gerekir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bankasında hesap açıyorsun, Milletvekili maaşımı
oraya
diyen biri vardı, kim o?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Anlamadım ne diyor Başkanım, ne diyor?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Meclis Başkan Vekili olabilecek mi mesela?
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani
mesela, bu kanun uygulansa siz Fenerbahçe Orduevinde, Ergenekon, Balyozda
Burada, efendim, terör örgütü
(CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler) Olamayacaktınız
yani açıkçası bu, yani onun için sizden istirham ediyorum. Yani
burada kanunu yaparken devlet, hiçbir zaman husumet gütmez.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Fenerbahçe Orduevinde açıklamayı ben yaptım ben, darbecilere
karşı, hadi bakalım
MAHMUT TANAL (Devamla)
Şimdi burada Grup Başkan Vekili -söylemeyecektim söyleyeceğim-
biraz önce orada ayakkabını çıkarmıştın,
ayakkabısız oturuyordun ya, ayıp değil mi,
yakışır mı sana? Grup Başkan Vekilisin ya! (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Banka hesabını ben mi açtım? Ben mi açtım banka
hesabını? FETÖnün gazetesinin önüne yatan sen değil misin?
MAHMUT TANAL (Devamla)
Meclisin içinde ayakkabısını çıkarmış,
ayakkabı yok. Bir daha ikaz edin, milletvekilleri burada otururken
ayakkabılarını çıkarmasınlar. Doğan Kubat Bey
sizi uyardı, utanmıyor musunuz ya, burası Meclis.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Süre tanıyın Başkanım. Süre istiyor arkadaş.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
O panzerin önüne yatan sen değil misin? Gazetenin önüne yatan sen
değil misin? Bak nasıl kaçıyor gördün mü öyle deyince, bak cevap
bile veremiyor.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani
hakikaten uyarın, ayakkabısını çıkarıyor.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri
16ncı madde üzerinde 1 önerge vardır. Önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 220
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Madde 16- (1) Bu Kanun
hükümleri Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Yaşar
Tüzün Ayhan
Barut Necati
Tığlı
Bilecik Adana Giresun
Nihat
Yeşil Faruk
Sarıaslan İbrahim
Özden Kaboğlu
Ankara Nevşehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SERMET ATAY (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden
Kaboğlu.
Buyurunuz Sayın Hocam.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli
milletvekilleri; sonuna geldik ama ilk konuşmamdan bu yana radikal bir
değişiklik oldu, bu da aslında usule ilişkin procederen
ilerletmek demektir, ileriye götürmek demektir fakat burada 31 Mart günü
alınan karar, çoğunluk kararı yirmi dört saat sonra
Başkanlık Divanının 11 üyesinin oyuyla iptal edildi,
dolayısıyla bu yasa da Anayasa Mahkemesi tarafından tümüyle
iptal edilmelidir, edilecektir. Ancak o zamana kadar şunu belirtmek
gerekir ki: Bu yasada esasen Anayasa 70 çok konuşuldu, Anayasanın
diğer maddeleri çok konuşuldu ama -şu hususlar- takipsizlik,
beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması,
tahdit, kolluk tarafından aranma, istihbarat notları,
yabancılarla ilişki gibi ölçütlerin bir kişiyi kamu görevinden
nasıl alıkoyacağı konusunda herhangi bir objektif
kanaatimiz yoktur, gerekçe yoktur. Şimdi, bu işin özü burada ve
-zannediyorum- bu kavramlar hiç kimse tarafından kabul edilebilecek
kavramlar değildir. Bir kişi üniversiteyi bitiriyor, birincilikle
bitiriyor, başarıyla bitiriyor, sınavları kazanıyor
fakat kolluk tarafından atandığı için kamu görevine
alınmıyor. Takipsizlikle sonuçlanmış bir soruşturma
geçirdiği için kamu görevine alınmıyor. Beraat kararı
verilen bir kovuşturmanın veya kişi hakkında verilen HAGB
kararına ilişkin bilgilerin burada nasıl bir gerekçe
oluşturacağı belli değildir. Beraat etmiş
kişilerin kanun hükmünde kararname ek listelerinde adı yer aldı
diye yıllardır kamu görevine dönemedikleri biliniyor. Şimdi, bu
hususlar açıkken ve esasen yargı tarafından verilmesi gereken
kararlar iken değerlendirme komisyonuna sunuluyor bunlar ve
değerlendirme komisyonu, bir tür yargı üstü bir görev üstlenen kurul
olarak esasen masumiyet karinesini ihlal ederek yargısız infaz
uygulayarak -biraz önce saydığım hususları dikkate almak
suretiyle- ilgilinin kamu görevine girmemesi yönünde karar verebilecektir.
Burada en önemli konu: Kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerindeki bilgiler,
esasen Danıştay ve idare mahkemeleri tarafından açıkça
fişleme kabul ediliyor. Biz uluslararası alanda, yabancı
üniversitelere öğrencilerimiz gitsin diye Erasmus programlarını
geliştirirken yabancılarla ilişki kriterini buraya nasıl
koyarız? Öğrenci gidecek, başka üniversitelerde faaliyetlerde
bulunacak ve siz belirsiz bir kavramla o öğrencinin üniversiteyi
bitirdikten sonra kamu görevine gitmesini engelleyebileceksiniz. Ama buradaki
en önemli konu esasen gerekçedeki 15 Temmuz savunması çünkü bilindiği
gibi 15 Temmuzda Türkiye, güvenlik soruşturması
olmadığı için değil, güvenlik soruşturması amacından
saptırılarak uygulandığı için geldi. (CHP
sıralarından alkışlar) Hiçbir şekilde 81 emniyet
müdürünün 74ü tesadüfen oraya gelmiş olamaz. 12 bin hâkim
savcının 4 bini -üçte 1i- hiçbir biçimde tesadüfen gelemez. Bunun
nedeni güvenlik soruşturması yoluyla liyakatliler, Anayasa madde
70in öngördüğü koşulları taşıyanlar elendiği
için, tasfiye edildiği için, cemaat ve diğer dinsel örgütlerle
iltisaklı olanlar özellikle getirildiği için
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Masonik de var mı hocam?
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Böyle, 15 Temmuza neden olunan bir sürece
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Masonik yapıdan
OYA ERSOY (İstanbul)
Ayıp, ayıp.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Onu size sormak lazım çünkü son yirmi
yıldır atadıklarınızı hapishaneye gönderdiniz
dolayısıyla ben buna yanıt veremem ki sevgili Güler. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Merak ettim Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Şimdi, burada hukuk dışı
işlemi yapmak kolaydır tıpkı kanun hükmünde kararnameler,
ek listelerle yaptığınız gibi. Fakat hukuk
dışı işlemleri düzeltmek çok zordur, mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1 kişiyi
öldürdüğünüz zaman yirmi dört ve otuz altı yıl hapis
cezasını gerekli kılıyor ama bir aday, kamu görevine aday,
istihbari bilgi var diye görevinden alındığı zaman ömür
boyu yasak getiriliyor; hiçbir biçimde sadece anayasayla değil, hukukla
bunun ilgisi yoktur.
Sonuç olarak hukuk devleti,
liyakat, uzmanlık, etkin kamu yönetimi, saydamlık, devlet yönetiminde
çözülme gibi kavramlar burada dikkate alınması gereken
hususlardır. Değinilegelen sakıncaları kamu yönetimi ve
kamu yararı bakımından Anayasaya aykırılıkla
bezeli olan bu teklif esasen şunu karıştırıyor:
Anayasaya sadakat ile yöneticiye sadakat birbirinden ayrı
kavramlardır. Bu itibarla güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırması Anayasa madde 153e sona da
aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Anayasa andımız gereği bu yasaya,
namusumuz ve şerefimiz üzerine ant içtiğimize göre, insan
hakları deyimiyle haysiyetimizi korumak için hayır demek
durumundayız.
Teşekkür ederim,
saygılar. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı
madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin tümünü
oylamadan önce İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun
rengini belli etmek üzere lehte ve aleyhte birer milletvekilimize söz
vereceğim.
Lehte söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Ali Özkaya.
Buyurunuz Sayın Özkaya.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzükün 86ncı
maddesi gereğince kanunun lehinde söz almış bulunuyorum. Bu
kanun -yaklaşık bir yıldan önce- geçen yıl bütçeden hemen
önce getirilmiş ve Genel Kurulda -malum- geri çekmiştik. Bir buçuk
yıldır çalışılan, gerçekten çok gayret sarf edilen, çok
emek verilen -büyük kısmında bizlerin de olduğu, gayret sarf
ettiğimiz- bir kanun. Bu kanun, ilk defa 1402 sayılı Kanunun
kısmen değiştirilmesiyle ilgili 1994 yılında 4045
sayılı Kanun olarak getirilmiş. 15 Temmuzu
yaşadığımız o sıkıntılardan sonra da
kanun hükmünde kararnameyle Devlet Memurları Kanununun 48inci maddesine,
125inci maddesine güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırmasının yapılacağı, terör
örgütleriyle irtibat ve iltisakı olanların da ihraç edileceğine
dair hükümler getirildi. Yine 4045in 1inci maddesinin ikinci
fıkrasına da 231inci madde yani hükmün
açıklanmasının geri bırakılması
kovuşturmaya yer olmadığına
gibi kararlara
savcılığın, Emniyetin erişimi imkânı
getirilmişti. Anayasa Mahkemesi 2 iptal kararı verdi; bir, 48inci maddedeki
güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla
ilgili iptal kararı verdi. İki, 4045in ikinci fıkrası yani
bu erişimle ilgili. Bir de hak ihlali kararı verdi 18
yaşından önce yüz kızartıcı bir suç işleyen
memurun kamu görevine alınıp alınmamasıyla ilgili.
Bu iptal kararlarında
Anayasa Mahkemesi çok önemli bir ilke koydu arkadaşlar, dedi ki:
Anayasanın 129uncu maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve
kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma
yükümlülükleri düzenlenmiştir. Bu husus gözetilerek kamu görevinde
çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması
yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesi kanun koyucunun takdir ve
yetkisindedir. Anayasa Mahkemesinin açık hükmü.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Yüz karası, yüz karası! Anayasa Mahkemesi tarih için yüz
karası. Günü gelecek, herkes hatırlayacak bu kararı.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
İki: Anayasa Mahkemesi açık ve net bir şekilde kanun koyucunun
Niçin iptal etti? Dedi ki bir sonraki fıkrada, on altıncı
fıkrada bunları belirliyor Kuralda güvenlik soruşturması
ve arşiv araştırması yapmakla görevli olanların bu
kapsamda kişisel veri niteliğindeki bilgilere ulaşması öngörülmüşken
Kanunda bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağı, hangi
mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağı, bu
bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre saklanacağı, ilgililerin söz
konusu bilgilere itiraz edip etmeyeceği belirli değil. Şimdi
biz ne yapıyoruz? Anayasa Mahkemesinin belirlediği tüm kurallara
uyuyoruz. Diyoruz ki Arşiv araştırması bir kod kanundur.
Nedir diye tanımlıyoruz. Güvenlik soruşturması nedir diye
tanımlıyoruz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Fişlemektir, fişlemek; halkını
düşman görüp fişlemektir.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması
kimlere yapılacak? diyoruz.
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Bu arşiv bilgilerini kimlere vereceksiniz? Kimin için
topluyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Devletin A sınıfı kadrolarında yani istihbarat görevlileri,
hâkimler, savcılar, Millî Savunma Bakanlığının
silahlı görev yapan kuvvetleri, infaz koruma memurları, stratejik
olarak önemli yerdeki kişilere güvenlik soruşturması ve
arşiv araştırması yapacağız; diğer memurlara
ise yalnızca arşiv araştırması. Arşiv
araştırması devletin mevcut kayıtlarındaki belgelerle
sınırlıdır. Yine, 18 yaşından küçük olanlarla
ilgili Adli Sicil Kanunumuzun 10uncu maddesinin son fıkrasında,
ancak küçük çocuklar, çocuklar için savcılıklar ve mahkemeler kesinleşmiş
karar isteyebilir yani küçükler için hiçbir şekilde güvenlik
soruşturması diye arşiv araştırması diye bu
belgeler istenemez. Kesinleşmiş olan bir mahkeme kararı
istenmediği için devam edenler istenemez.
Efendim, neden
soruşturma belgelerine ulaşılabiliyor? Bakınız
arkadaşlar, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının yurdundaki bir öğretmeni
atıyorsunuz, KPSSden 95 puan almış, girmiş,
başlamış, güvenlik soruşturması adli sicil belgesinde
hiçbir sorun yok. Fakat diyelim ki Ağır Ceza Mahkemesinde cinsel
istismarla ilgili yargılanıyor.
Şimdi, siz diyebilirsiniz
ki Efendim kesinleşmemiştir, suç yoktur, sanık mahkûm
olmamıştır, şüpheden sanık yararlanır. Ancak
biz, bu kişiyle ilgili
Bu memuriyete atayıp atamayacağı
hususunu işte, idare takdir edecek. Atamalı mıyım,
atamamalı mıyım? diye 5 kişilik o belirlenen komisyon
değerlendirecek ve atamaya yetkili makama sunacak.
Dünyanın tüm ülkelerini
hemen hemen inceledik, tüm ülkelerde benzer kanunlar var. Devletler, kamu
görevini, kamu hizmetini nitelikli personelleri
aracılığıyla yapabilir. Kamu görevine girmek
Anayasanın 70inci maddesi gereğince her Türk
vatandaşının hakkıdır, bunda hiç tereddüt yok. Ancak
kişilerin suç işlemesi, liyakati, ehliyeti, problemleri bunları
elbette ki devlet görecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Tüm siyasetnamelere ve tarihimiz boyunca yazılmış eserlere
baktığımızda hepsinin vurguladığı en temel
birkaç kavram var; adalet, ehliyet, liyakat, nizam, ahlak. Bunları kurduğumuz
müddetçe devletin büyümesi gelişiyor. İşte, bu kanun, buna
hizmet eden bir kanun. Bu kanun, bunu geliştiren bir kanun.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Adaletsiz, vicdansız bir kanun!
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Niye bundan çok rahatsız oluyorlar, niye? Efendim, terör örgütü
PKKnın mensupları veyahut da FETÖnün mensupları neden
soruşturulacakmış, neden onların arşiv
araştırması istenecekmiş? İstenecek. Bu devlete, bu
millete, bu Anayasaya sadakat için elbette istenecek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler) İsteyeceğiz ki bu millete, bu devlete adaletle hizmet
eden yöneticileri atayalım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Onu bahane ediyorsunuz.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Herkesi terörist ilan eden
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Adaletle hizmet edecek insanları atayalım.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Onu bahane ediyorsunuz. Bütün muhaliflere düşman
muamelesi yapıyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Geçen haftaki konuya geldiğimizde
Son cümleleri söyleyeyim, size
şunu söylüyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Muhalifleri devlet memuru yapmamak için getirdiniz bu yasayı.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Yine kol kolasınız.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Arkadaşlar, bu kanun, buradaki her oylama millî iradedir, kurul hâlinde
çalışan bütün organlarda millî iradenin belirlemesi oy oranıyla
olur.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Saray, saray millî irade.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Efendim, geçen hafta
reddedilmiş.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Antidemokratik bir kanundur, reddedilmelidir.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
İddiayla söylüyorum, bir milletvekili çıksın Sayısal
olarak saydım ve ret fazlaydı. desin
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ya, göz var izan var.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Ömür boyu bu kürsüden milletvekili olarak bir daha hiç
konuşmayacağım. Bir kişi ispat etsin, yok böyle bir
şey, böyle bir şey yok.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Halkı fişleyeceksiniz, sizi de vuracak bu
yasa. Kendiniz de fişleneceksiniz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) O
gün 3 defa oylamaya katıldım, 3 defa oylamada buradaydım ve 3
defa da 200ün üzerinde AK PARTİ ve MHP milletvekilleri buradaydı;
sonra diyeceksiniz ki Ben saydım, yok.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yalan söylemeye hakkınız yok.
OYA ERSOY (İstanbul)
Yalan söylemek suçtur.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Getireceksiniz, sayacaksınız, sayacaksınız.
Saymıyorsanız, yok
(Gürültüler) Elbette ki
yaptığınız yanlışı yine millî irade
düzeltecek, millî irade düzeltmiştir, burada hiçbir usule aykırı
husus yoktur, Anayasaya, İç Tüzüke uygun bir kanun yaptık.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Darbe yaptınız, darbe. Meclise darbe
yaptınız, kabul edin.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
Milletimize, vatandaşımıza hayırlı olsun, kamu
görevlilerine, liyakatle, ehliyetle girecek herkese hayırlı olsun
diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum ve olumlu oy vereceğimi beyan ediyorum. Herkese
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Özel
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
50.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın 220 sıra sayılı Kanun Teklifinin
oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere lehte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, öncelikle şunu ifade etmek isterim ki 676
sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıktı, OHAL KHKsi. Biz
bunu Anayasa Mahkemesine götürdük, Anayasa Mahkemesi dedi ki o zaman: Ben
içeriğe bakmam OHAL KHKsi de, açık çek, istediğini yap. Siz
de ondan cesaret alarak kar lastiğini bile onda düzenlediniz. Sonra o
OHALde hem referandum olmuştu hem seçim olmuştu hem de dünya kanun.
Nihayet OHAL kalktı, buraya gelmesi lazım kanunun, geldi ve kanun
burada görüşülürken söz aldım ben: Arkadaşlar, birazdan Anayasa
Mahkemesinin bakmadığı, birilerinin keyfine göre
yazdığı ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hiçbir
hukuk devletinin kabul etmeyeceği tuhaflıkta bir güvenlik
soruşturmasını şimdi kanunlaştırıyorsunuz,
yapmayın. dedim, dinletemedik, kanunlaştı. Anayasa Mahkemesine
gittik; biraz önce sayın vekilin söylediği dünya kadar ihlalden,
sebepten bozdu, getirdi. Şimdi tekrar, tek başınıza -dokuz
aydır getirdiniz, çektiniz; getirdiniz, çektiniz; biz direndik ama- yine
birçok kusuruyla birlikte bir kanun yapıyorsunuz. Bu kusurların
içinde, geçen hafta, biraz önce burada ve Sayın Şentopun
ifadelerinde de üzülerek dinlediğimiz
Şentop diyor ki: Salonda biz
çokken yakaladık, kanunu reddettik; yok öyle şey. Kendisi söyledi.
Ya, arkadaşlar
Bir de sen buna kafa sallıyorsun. Parlamento demek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özür
dilerim Başkan, açar mısınız?
BAŞKAN - Buyurunuz
efendim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
200 ve 151 olmak zorunda Başkan, öyle bir şey yok! 151in
aşağısında olamaz, Anayasa açık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Beyefendi, Anayasa herkesi
bağlar, İç Tüzük herkesi bağlar.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 150nin
olmadığını iddia ediyorsanız -nasıl bu
kardeşiniz karar yeter sayısı istiyor, yoklama istiyor, siz de
kızıyorsunuz- o anayasal ve iç tüzüksel yetkiyi sizin Grup
Başkan Vekiliniz kullanacaktı; kullanmadığı zaman çok
olan tarafın dediği karar çıkar. Sen bunu ertesi gün
Başkanlık Divanında darbeyle döndürürsen ne olur, onu
söyleyeyim: Anayasa Mahkemesine eylemli İç Tüzük ihlalinden, yokluktan,
tam kanunsuzluktan, Anayasaya tam aykırılıktan gideriz; Anayasa
Mahkemesi, kararı verir. İçerik yönünden de gideriz; biraz önce bu
kürsüde söylediğin şeylerden tarih önünde, Anayasa önünde bir kere
daha mahcup ve mahkûm olursun, sana da bunun sözünü veririm. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Hiç olmayız.
BAŞKAN - Sayın
Beştaş
51.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın 220 sıra sayılı
Kanun Teklifinin oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere lehte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
çok gitti, geldi. Sayın Özel anlattı, orayı geçiyorum.
Bu Mecliste hakikaten parmak
sayısıyla ve Başkanlık Divanındaki nisap uyarınca
açıkça bir oylama iptal edildi, buna hepimiz tanıklık ettik.
Burada aksi ne kadar söylenirse söylensin, bu sabittir ve Meclis
kayıtlarına geçmiştir, bunu söyleyelim. Şu andaki
görüşmelerimiz de aslında sadece o oylamanın iptali neticesinde
yaptığımız görüşmelerdir. İktidar grubu millî
irade kavramını söylemeyi çok seviyor ama millî iradeye Bize oy
verenler. diyorlar, AKPye oy verenler millî iradedir ama bize oy vermeyen
hiçbir yurttaş millî iradenin parçası değildir. Aslında
demin Sayın Ali Özkaya kürsüde çok önemli bir konuşma yaptı, satır
satır dinledim ve not aldım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Aslında bizim baştan beri bu güvenlik
soruşturmasına karşı çıktığımız
her noktayı kendisi teyit etti, aynen teyit etti. İdarenin takdir
yetkisi var. dedi mi? Dedi. Tam da en temel itiraz noktalarımızdan
biri bu. İdare kim? 5 kişilik komisyon kim? 5 kişilik komisyonu
iktidar oluştursun, onlar takdir etsin, KPSSden 95 puan alsın,
arşiv araştırması ya da güvenlik soruşturması
sebebiyle AKP onları kamu görevine almasın, tam da bunu söylüyoruz
zaten. Bir de AYMnin söylediklerine uyuyoruz. diyor. Hakikaten bu nasıl
bir ortaklık bilmiyorum. AYMyi kapatmak istiyorsunuz, ortağınız
kapatmak istiyor, Anayasayı reddediyor. Siz hangi AYM kuralından söz
ediyorsunuz? Biz AYMye gidilen neticeyi de gayet iyi biliyoruz, gecenin bu
saatinde anlatmayayım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Dün öğretmenler eklendi, bugün de önümüze
geldi, sözde daraltıyorlardı, dış ilişkilerde görevli
memurlar dâhil edildi. Daraltıyoruz. dediler, genişletiyorlar. Çok
büyük bir alışkanlık, bir pratik hâline geldi, Meclis Genel
Kurulunda gece yarısı önergeleriyle kapsam genişletiliyor.
Öğretmen fizik anlatacak ya, matematik anlatacak -beden eğitimi
öğretmeni- ya da başka bir alanda çalışacak, niye AKPli
olsun? Neden? Neden? Kamu hizmeti. Bu sözü de söyledi -Anayasaya göre kamu
görevinde olmak sadece AKPlilerin değil, 84 milyon yurttaşın
hakkıdır- Bu yasayla sadece bizim tabanımız, bize oy
verenler -hatta bu da değil- bizim uygun gördüklerimiz kamu görevine
alınabilir. diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) - Yok öyle bir şey.
BAŞKAN Tamamlayalım
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bu, parti devletini de aşan, tam anlamıyla
totaliter rejimin bütün unsurlarını taşıyan bir
yaklaşımdır.
Arşiv
araştırması diyor, arşiv araştırması kaç
yıl kalıyor, demedi. İlkokuldan bugüne kadar; otuz yıl
önce, lisede -demin bir milletvekili söyledi- o gençlik çağında
diyelim ki bir şey yaptı yani bir eyleme gitti, bir etkinliğe
gitti, bir slogan attı, herhangi bir şey; otuz yıl sonra neden
engel olsun ya? Böyle bir demokratik anlayış olabilir mi? O insan
değişir, okur, gelişir yani bu başka bir şey.
Söyleyeceğim çok söz var
Başkan, özür diliyorum.
Son olarak şunu
söylüyorlar, diyorlar ki: İktidara göre Muhalif olan, biat etmeyen herkes
teröristtir. Bunu biz değil, onlar söylüyor. Bu ülkede terörist sayısı
50-60 milyonu geçti. Sınıflandırma yaparsak hepimiz
teröristiz...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
Sayın Beştaş.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Ne alakası var ya!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) ...hepimiz, ister akademisyen olalım ister
milletvekili olalım. Yani terörist olmak artık bu ülkede -sizin
tanımladığınız şekilde- gülünç ve onur duyulan
bir noktaya geldi AKPli değilim. diyor, öyle bir noktaya geldi. Ya,
terör kavramının içi bu kadar boşaltılır mı ya?
Akademisyene terörist, doktora terörist, tabip odasına terörist, baroya
terörist, partiye terörist, herkese terörist diyorlar. Bunların
tamamını da kamu görevine almayız. diyorlar; işte, bu
yasa, o yasadır. Bu nedenle karşıyız ve hani demin FETÖ,
PKK falan filan dedi ya. Şu anda bir güvenlik soruşturması
yapılsa, milletvekilliği için güvenlik soruşturması olsa
iktidar grubunun yüzde 90ı milletvekili olamaz, grup kuramazlar. (HDP
sıralarından alkışlar) Ama bırakın bu
yasayı, arşiv araştırmasını çarşaf
çarşaf gazete haberleri, videolar her gün kanallarda
yayınlanıyor. Onlar ortaklarını bitirdi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Beştaş, buyurunuz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Neyse, sonuç şu Başkanım, son sözümü
söylüyorum. Son sözlerim şu: Bu Güvenlik Soruşturması ve
Arşiv Araştırması Kanunu Teklifine, yarın siz
iktidardan düşeceksiniz ve takılacaksınız ama biz yine de
bu güvenlik soruşturmasını iktidarda
kaldıracağız. Sizin arşiv araştırmasıyla
kamu görevini yapmanıza engel olmayacağız. Sizin gibi
antidemokratik ve faşizan bir yaklaşım içinde
olmayacağız. Bütün Türkiye yurttaşlarının hakları
gasbediliyor.
BAŞKAN Sayın
Özkan
52.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, biraz önce görüşüldüğü üzere,
uzun müzakere sürecinden sonra 220 sıra sayılı Kanunu
Teklifinin, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv
Araştırması Kanunu Teklifinin görüşmelerinin sonuna
geldik. Tabii, Anayasa teorisinde özgürlük ve güvenlik denklemi vardır ve
gerçekten bu yasa hem güvenliğin hem de özgürlüğün aynı
düzenlemenin içerisinde ne kadar güzel
uyumlulaştırılabileceğinin en güzel örneği. Çünkü bir
taraftan ceza hukukunun ve disiplin hukukunun en önemli prensiplerinden olan
suç ve cezada şahsiliğin en güzel düzenlemesini bu kanunun içerisine
koymuş olduk. Yine, diğer taraftan taraf olduğumuz Avrupa
Konseyi Sözleşmesi düzleminde çıkarılan Kişisel Verilerin
Korunması Kanununa, Anayasamızda yer alan düzenlemelere,
kişisel verilerin korunması hakkındaki diğer ulusal ve
uluslararası düzenlemelere
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
uygun bir şekilde kamu görevine ilk kez gelecek
vatandaşlarımızın, gençlerimizin bir taraftan
yapmış oldukları, yapacakları görevleri hakkıyla
yerine getirebilmeleri, vatandaşlarımızın memnuniyetlerini
hayata geçirebilmeleri, diğer taraftan da toplumsal
barışımızın temeli olan, teminatı olan anayasal
hukuk düzenimizin korunması açısından önemli. Bu anlamda
yapılan uzun müzakerelerde gerek Komisyon, gerek Genel Kurul
aşamasında katkı veren bütün siyasi parti gruplarına, bütün
milletvekillerimize yürekten sesleniyorum, yürekten teşekkür ediyorum.
84 milyon
vatandaşımızın eşit yurttaşlık
anlayışıyla, anayasal hukuk düzeni önünde eşitlik
prensibine uygun bir şekilde, kamu kurumlarında mesleğe girerken
eşit bir şekilde değerlendirileceğinin teminatı olan
bu yasal düzenlemenin ülkemize, milletimize, gençliğimize ve
geleceğimize hayırlı, mübarek olmasını temenni ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Grup
Başkan Vekillerine teşekkür ediyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin Güvenlik
Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi
(2/2972) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 220)
(Devam)
BAŞKAN Aleyhte söz
isteyen Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün.
Buyurunuz Sayın Tüzün.
(CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin son
konuşmacısı olarak, aleyhte konuşmacısı olarak
teklif sürecinin ve serüveninin ne şekilde geliştiğini de
kısmen sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sevgili arkadaşlar
Balık baştan kokar. denir, bir atasözüdür. Baştan beri
yanlış uygulamanın içerisindesiniz. Baştan beri bu teklifi
çeşitli komisyonlarda görüşerek tekrar Meclisin gündemine getirdiniz.
Bakınız, İç Tüzük 20nci maddede komisyonların görevleri
sıralanmaktadır. 18 Aralık 2019 tarihinde ilk defa bu kanunun
bazı maddelerini Plan ve Bütçe Komisyonuna getirdiniz. Getirdiniz mi?
Getirdiniz. Plan ve Bütçe Komisyonu ile İçişleri Komisyonunun yani
her iki Komisyonun asli ve tali bir ilişkisi söz konusu değildir. Plan
ve Bütçe Komisyonu ile İçişleri Komisyonu arasında tek ortak
nokta -kanun teklifi veren milletvekillerinin imzaları da farklı
olduğuna göre- tek aynı isim İçişleri Bakan
Yardımcısıdır. Onun da imza yetkisi olmadığı
için tamamen yanlış bir uygulamanın içerisindesiniz.
Sevgili arkadaşlar, 24
Haziran 2020 tarihinde İçişleri Komisyonumuza bu teklifi getirdiniz,
biz ısrarla ama ısrarla bir alt komisyon kurulması
gerektiğini söyledik, bununla ilgili önerge verdik, reddettiniz. Yetmedi,
bu Komisyonda özellikle 5inci ve 7nci maddeyle ilgili defalarca
uyarımıza rağmen, defalarca vermiş olduğumuz
önergeleri kabul etmediniz, reddettiniz ama dün burada 5inci ve 7nci maddeyle
ilgili bizim Komisyonda sunmuş olduğumuz teklifleri önerge hâline
getirip Genel Kurulda oylattınız. Bu bir yasama tekniği
değil, bu doğru bir yöntem değil arkadaşlar.
Bakınız, güvenlik soruşturması ayrı bir konu,
arşiv araştırması ayrı bir konu. Eğer bu ille de
olacaksa güvenlik soruşturması ayrı bir kanun olmalı ve
arşiv araştırması ayrı bir kanun olmalı.
Sevgili arkadaşlar,
aslında, bu teklifin İçişleri Komisyonunda değil de Anayasa
Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi. Anayasayı ilgilendiren, Anayasa
Mahkemesi tarafından reddedilen bir teklifin mutlak suretle Anayasa
Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi ama ısrarla İçişleri
Komisyonunda görüşülmesine sizler bu konuda baskı
uyguladınız, çoğunluğunuza güvendiniz ve bugün Genel
Kurulda.
Sevgili arkadaşlar,
Anayasa Mahkemesiyle ilgili bütün düzenlemeler Anayasaya
aykırılığı noktasında açık bir içtihat
oluşturmuştur. Şimdi, elde edilen bu bilgi ve belgelerin ne
şekilde kullanılacağı, hangi mercilerin soruşturma ve
araştırma yapacağı, itiraz etme imkânının olup
olmadığı, bilgelerin ne kadar sonra silinip silinmeyeceği,
yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim
yapılacağı maalesef net değil.
Şimdi, bu konuda
açıkçası işiniz gücünüz İç Tüzükü, yasaları ve
Anayasayı zorlamak arkadaşlar. Bu doğru bir yöntem değil.
Bakınız, ben perşembe günkü oylamanızda aslında
içinizden pasif bir direniş gösterdiğinizi hissettim. Sizin bu
içinize sinmedi. O oylamaya bilerek katılmayan çok sayıda
milletvekili arkadaşım var. Bunu biliyorum, hissediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Niye buradalar o zaman? Herkes burada.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kulisteyiz ya, ne alakası var!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
Korkudan. Korku dağları sardı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Fırça yediniz Cahit. En çok fırçayı da sen yedin.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
Bakınız arkadaşlar, bugün Meclisimizin internet sitesine girdim,
Meclisimizin mali yükünü ortaya çıkarmaya çalıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Başkan.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
2020 yılında yani bir önceki yıl Meclisimizin
gerçekleşmiş bütçesi 1 milyar 747 milyon. Buna
karşılık 2020 yılında Meclisimiz 118 gün
çalışmış, toplamda 892 saat ve aynı şekilde
53.521 dakika çalışmış Meclisimiz. Şimdi 53.521 dakika
çalışan Meclisimizin bu bütçede 1 dakikasının maliyeti
32.650 lira, 1 dakikalık maliyeti. Bu maliyette tüyü bitmemiş yetimin
hakkı var. Bu yetimin hakkını gasbediyorsunuz, yanlış
kullanıyorsunuz. Üç gündür bunu konuşuyoruz, geçen hafta
konuştuk, 2019da konuştuk, 2020de konuştuk, 2021de
konuşuyoruz ve hâlâ bu olgunlaşmaya gelemediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Selamlayınız Sayın Başkan.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
Son cümlem şudur arkadaşlar: Bizler milletimizin hakkını
savunmak ve korumak için burada görevlendirildik, yetkilendirildik. Ben de
milletimizin bütçesini en doğru şekilde kullanmamız
gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum ama gerçekten kontrolsüz güç, güç
değildir. Çok kontrolsüz gidiyorsunuz, başınıza bir felaket
gelecek, ben bu felaketi hatırlatmak durumundayım.
Son olarak da değerli
arkadaşlar, buz, güneşi gördü, ne kadar üfürürseniz üfürün siz
erimeye engel olamayacaksınız. Bu yüzden, bu kanun teklifine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Ret. oyu vereceğimizi belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer alan
253 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı
Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 253)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan
171 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin
Kanun Teklifi (2/2496) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 171)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 8 Nisan 2021 Perşembe
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
23.19