TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
71inci
Birleşim
13 Nisan 2021
Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürk'ün, Kırıkkalenin tarihî ve kültürel değerlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer'in, Basın İlan Kurumu ve gazetelere kesilen cezalara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi
Çamlı'nın, 31 Mart Vakasına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğan'ın, kod 29la işten atılmalara ilişkin
açıklaması
2.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhan'ın, besicilik sektörünün sorunlarına ilişkin
açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün,
Osmaniyede görevi başındaki doktora psikolojik şiddet uygulayan
savcıya ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un,
Ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşek'in, Mersin Tarsusa yapılan hastanede anjiyo ve baypas
hizmetinin verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker'in, Ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
7.- Erzincan Milletvekili Süleyman
Karaman'ın, ramazan ayını kutladığına ve
Tümgeneral Davut Alaya geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkın'ın, Ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer'in, ayçiçeği yağı üretimine ilişkin
açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakır'ın, Ramazan ayını kutladıklarına
ilişkin açıklaması
11.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arık'ın, Osmaniyede görevi başındaki doktora psikolojik
şiddet uygulayan savcıya ilişkin açıklaması
12.- Konya Milletvekili Halil Etyemez'in,
Mesleki Yeterlilik Kurumuna ve ramazan ayını
kutladığına ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkan'ın, Ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
14.- Niğde Milletvekili Selim
Gültekin'in, Jandarma Uzman Çavuş Erkan Erdemi ve tüm şehitleri
rahmetle andığına, patates üreticilerinden stok fazlası
patatesin alınmaya başladığına ve ramazan ayını
kutladığına ilişkin açıklaması
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan'ın, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
16.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneş'in, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına ilişkin
açıklaması
17.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Mahir Ünala başarılı bir yasama yılı
dilediğine, ramazan ayını kutladığına, Gençlik ve
Spor Bakanlığı Yurt Hizmetleri Yönetmeliğinde yapılan
değişikliğe, TÜİKin şubat ayı işsizlik
oranlarına, ÇAYKURun zararla gündeme gelmeye devam ettiğine ve Rusya
ile Ukrayna arasındaki gerilim konusunda Dışişleri
Bakanlığının Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül'ün, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Mahir Ünala
başarılar dilediğine, Mareşal Fevzi Çakmak ile Alper Tunga
Uytunun vefat yıl dönümlerine ve ramazan ayını
kutladığına ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Engin
Altay'ın, ramazan ayını kutladığına,
Cumhurbaşkanlığına alınan Mercedes S600
Guardların israf olduğuna, Libyaya 150 bin doz aşı
gönderilmesinin abesle iştigal olduğuna ve aşıda kötü bir
yönetim sergilendiğine ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın, ramazan ayını kutladığına, kendisini
kutlayan Grup Başkan Vekillerine teşekkür ettiğine, devlet ile
şahsiyeti birbirinden ayırt etmek gerektiğine, Recep Tayyip
Erdoğanın seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak
tasarruflarının hesabını millete vereceğine ve
sesimizi değil sözümüzü yükselterek aziz Meclisi çalıştırmamız
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Engin
Altay'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş'ın, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Mahir Ünalı tebrik ettiğine, ramazan ayını
kutladığına, intihar olaylarına acil çözümler üretmemiz
gerektiğine, pandemi döneminde cezaevinde yatanların
sorunlarına, yüz yüze eğitim sonrası pandemi nedeniyle
öğretmen ölümlerinin arttığına, İstanbul
Sözleşmesinden vazgeçmeyeceklerine ve istismarcıların
karşısında olduklarına ilişkin açıklaması
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksal'ın, öğretmenlerin bugüne kadar neden
aşılanmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Zeynel
Özen'in, iktidarı, Alevi köylerine cami yapan ve karakollarda ezan okutan
sindirme politikalarından vazgeçmeye çağırdıklarına
ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlu'nun, Kaymakam Kemal Beyi ölümünün 102nci yıl dönümünde
rahmetle ve minnetle yâd ettiklerine ilişkin açıklaması
26.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya'nın,
eğitim uçuşu sırasında şehit olan Hava Pilot
Yüzbaşı Burak Gençcelepin adının Trabzon
Havalimanında yaşatılması için Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığını göreve çağırdığına ve
ramazan ayını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
27.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlu'nun, Osmaniyede kendisini muayene etmeyen doktorla
tartıştığı ileri sürülen savcı hakkında
inceleme başlatıldığına ve ramazan ayının
hayırlara vesile olmasını niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
28.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filiz'in, ramazan ayını kutladığına, 17 Nisan Dünya
Hemofili Gününe ve köy enstitülerinin kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
29.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkaz'ın, Kutlu Doğum Haftasının ve ramazan
ayının İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
31.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydın'ın, Bursanın Osmangazi ilçesinin Dürdane köyündeki yüksek
gerilim hattının köylünün yaşamını tehdit
ettiğine ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş'ın, Emniyet Genel Müdürlüğünün HDP Eş Genel
Başkanları hakkında yaptığı açıklamayı
kınadıklarına ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Başkanlığın
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücünün yargılanmasına
devam edildiğinin Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bildirildiğine ilişkin tezkeresi
(3/1596)
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Ahmet Çelikin
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden geri
çekildiğine ilişkin yazısının 8/4/2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önergesi
(4/120)
2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, (2/1960) esas numaralı 3092 sayılı Çay
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/119)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 5/2/2021
tarihinde Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, doğru şekilde uygulanamayan
faiz politikası nedeniyle 130 milyar dolarlık rezerv
kaybının, Para Politikası Kurulu tutanaklarının
incelenip kamu bankaları aracılığıyla yapılan
döviz satışlarının miktarının, meydana gelen bu
rezerv kaybının sorumlularının tespit edilmesi ve
ekonomideki güveni zedeleyen yanlış politikaların belirlenip
tekrarlanmaması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 13/4/2021 tarihinde
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, kamudaki yandaş atamalar ve çoklu maaşların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 12/4/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Merkez Bankasındaki 128 milyar
doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz
rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve
sorumlularının belirlenmesi ile vatandaşlarımızın
128 milyar dolar nerede? diye sorduğu afişlerin yasaklanması
konularının değerlendirilmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 13 Nisan 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
bastırılarak dağıtılan 254 ve 255 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci ve 3üncü sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 254 ve 255 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39
Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (S. Sayısı:
254)
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Kamil Okyay Sındır'ın, tüzel kişiliği
kaldırılmış olan köy ve beldelerin taşınır
ve taşınmaz mallarının satışına,
- Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, kozmik
oda davası olarak bilinen soruşturma kapsamında el konulan hard
disk, bilgi ve belgelerin akıbetine,
Kozmik oda davasında yer alan eski
savcı ve hakimlere,
- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'in,
Ordu'nun Fatsa ilçesinde kullanılan içme suyuna dair bazı verilere
ilişkin,
- Eskişehir Milletvekili Jale Nur
Süllü'nün, Türkkuşu İnönü Havacılık Eğitim Merkezinde
yer alan bazı alanların kamulaştırılacağına
ve imara açılacağına dair iddialara,
- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesindeki
otogarın Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine devredildiği ve
işyerlerinin esnafa tekrar kiralanmadığı iddiasına,
İlişkin soruları ve
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun cevabı (7/42955),
(7/43168), (7/43169), (7/43240), (7/43384), (7/43599)
2.- İzmir
Milletvekili Sevda Erdan Kılıç'ın, uçuşlar
kapatıldığı için İngiltere'den Türkiye'ye dönemeyen
vatandaşlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/43132)
3.- İstanbul
Milletvekili Gökan Zeybek'in, İstanbul Kasımpaşa'da bulunan
tarihi Divanhane Karakolu binasına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/43194)
4.- İstanbul
Milletvekili Oya Ersoy'un, Yap-İşlet-Devret projeleri kapsamında
garanti verilen geçiş sayılarına ve şirketlere yapılan
ödemeye ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı
Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/43568)
5.- Ankara
Milletvekili Nihat Yeşil'in, Ankara-Yerköy-Sivas hızlı tren
hattı projesinin maliyetine ve açılma tarihine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/43618)
13 Nisan 2021 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kırıkkalenin
tarihî ve kültürel değerleri hakkında söz isteyen Kırıkkale
Milletvekili Halil Öztürke ait.
Buyurun Sayın Öztürk. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürk'ün, Kırıkkalenin tarihî ve kültürel değerlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Kırıkkalenin
sahip olduğu
(Uğultular)
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Efendim, çok büyük bir
gürültü var, yeniden başlatırsanız
ENGİN ALTAY (İstanbul) AK PARTİ
sıralarından geliyor, AK PARTİ sıralarından geliyor.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Arkadaşlar hep
bir dakikalığa gelmişler, bir dakikanın
telaşından bizi dinlemiyorlar. Baştan alabilir miyiz efendim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem Kırıkkalenin
sahip olduğu tarihî, turistik ve kültürel değerlerini konuşmak
üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulun ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizin mübarek ramazan
ayını tebrik ediyor; sağlık, bereket ve huzur dileyip
saygılar sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, kuruluş
tarihinden dolayı cumhuriyet şehri olarak bilinen
Kırıkkale, yerleşim yeri itibarıyla, milattan önce
5000lere kadar uzanan tarihiyle, kültür, sanat ve turizm merkezi olmaya namzet
bir şehirdir. Türk halk müziğinin Orta Anadoludaki en önemli
temsilcilerinden Hacı Taşanın, kemana bozlak düzeni veren Seyit
Çevikin ve onlarca genç sanatçımızın memleketidir
Kırıkkale. Makine ve Kimya Endüstrisinin var ettiği, adı
silahla özdeşleşmiş Kırıkkaleye kadar gelip de tarih
boyunca Türk askerlerinin kullandığı silahların
sergilendiği Kırıkkale Silah Müzesini görmezden gelmemenizi
öneririz.
Değerli milletvekilleri, Osmanlıyı
kuran Kayı boyunun öz evlatları Karakeçili Türkmen aşiretinin
ülkemizdeki önemli ve belirgin yerleşim yerlerinden olan ilçemiz
Karakeçili, bugün hâlen Uluslararası Yörük Şenlikleriyle tarihini
yaşatma gayretindedir. Diğer taraftan, yaşadıkları
ilçenin adıyla özdeşleşmiş, sakin, ekmeği yenir suyu
içilir Çelebi ilçemizde de görülecek, Anadolu kültürünü yansıtan çok güzel
değerler bulunmaktadır. Yine, Türkiyemizin önemli petrol
rafinerilerinden birine ev sahipliği yapan, dünyaca ünlü petrol
şirketlerinin dolum merkezi olan şirin beldemiz Hacılara
uğrayıp sıcakkanlı insanlarıyla bir çay içmeden
geçmemenizi öneririm.
Tarih boyunca, Kızılırmaktan geçip
doğuya sefer eyleyecek her hükümdarın mutlak üzerinden geçtiği,
Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde diline doladığı
Çeşnigir Köprüsünden sizlerin de bir kez olsun geçmenizi bekleriz.
Bahşılıya uğrayıp Ayın
Kızılırmakta en güzel yakamozları verdiği, gecesi
gündüzü ayrı güzel Esentepeyi, Topal Dede Türbesini,
dolayısıyla, tarihi koklamanızı öneriyoruz. Oralara kadar
gelmişken, Karaahmetli Doğa Parkına çıkıp Kapulukaya
Baraj Gölünü, tertemiz havada piknik yapmayı da ihmal etmemelisiniz.
Osmanlının son dönemlerinde demirden köprü yapılacak kadar
jeostratejik öneme sahip, henüz ana yurt demir ağlarla örülmeden önce,
batıdan gelen demir yolu ağının son istasyonu da
Yahşihan ilçemizdedir. Obaköy ve Yeşil Vadi mesire
alanlarını da kapsayan, Kırıkkale Üniversitemizin de içinde
yer aldığı, 43 vilayetin kara yolu kavşak noktasında
yer alan Yahşihanımıza daima sizleri bekliyoruz.
Tarihteki birçok medeniyete ev sahipliği yapan,
sokakları tarih, kültür kokan önemli bir ilçemiz de Keskindir. Gizem
yüklü Sulu Mağarası, Fişekhane ve Kibrithanesinde İstiklal
Savaşlarımızın sırlarının gizli olduğu
Keskinin tarihî konaklarını görmeden geçmeyin deriz.
Karabekir Konağının, üzümün,
kavunun, Delice Irmağının suyundan elde edilen sağlık
ve şifa kaynağı tuzun memleketi Deliceyi ziyaret ederseniz,
aklınızın orada kalacağından hiç şüpheniz
olmasın.
Deliceye uğramışken, üç yüz
yıllık camisiyle, meşhur pazarıyla, kışın
kaz etiyle yutulan arabaşısıyla, Kırıkkalenin
doğuya açılan kapısı Çelikli, bu seyahatinizin önemli,
görülmesi gereken başlıca değeridir.
1121de yapıldığı tahmin edilen
Ballı Camisinin ve 14üncü yüzyılda yapıldığı
düşünülen Koca Baba Türbesinin de bulunduğu Balışeyhi
mutlaka ziyaret rotanıza eklemelisiniz çünkü Balışeyhte tarih,
kültür, spor, hem de turizm mevcuttur. Zira, 1.744 rakımlı Dinek
Dağının zirvesine çok yakın bir mevkide bulunan Dinek
Dağı Atlı Safari ve Doğa Parkı, ziyaretçilerine her
mevsim ayrı bir güzellik vadetmektedir.
Anamın nefesi, babamın toprağı,
kendi küçük ama yiğitlerin otağı Sulakyurt da
alışkanlık yapacak derecede sıcak
insanlarımızın yaşadığı güzel bir
ilçemizdir. İnanıyorum ki tarihî Şeyh Şamil Türbesinde
edeceğiniz dualar sizleri her türlü beladan, musibetten ve kötülükten
koruyacaktır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İnşallah Başkanım.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
milletvekilleri, Anadolunun tam merkezinde, Türkiyemizin her anlamda en
stratejik illerinden Kırıkkalemden getirdiğim kucak dolusu
selamla, rahmetli Dilaver Cebecinin dörtlüğüyle sözlerimi bitirmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Kırık
kalem, kırık kalem/ Kâğıt yırtık, kırık
kalem/ Türkün boynu bükük ama/ Umut sende Kırıkkalem. diyor, Genel
Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Basın İlan Kurumu ve gazetelere kesilen cezalar hakkında söz
isteyen Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözere aittir. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer'in, Basın İlan Kurumu ve gazetelere kesilen cezalara
ilişkin gündem dışı konuşması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün başlayan ramazan
ayımızın ülkemize ve tüm insanlığa sağlık ve
huzur getirmesi dileklerimle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yine bugün, Boğaziçi Üniversitesine atanan
partili Rektöre karşı yüz gündür direnen Boğaziçi Üniversitesi
öğrencilerini ve akademisyenlerini buradan selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, demokrasinin olmazsa
olmazı, halkın haber alma hakkının güvencesi olan
basının özgür bir biçimde görevini yapabiliyor olmasıdır.
Ülkemizde basın özgürlüğünün önünde sayısız engel var.
Giderek yükselen başlıca engellerden biri de düzenleyici kurum
olması gereken Basın İlan Kurumu ve RTÜKün işlevlerindeki
vahim sapmadır. Basın İlan Kurumu niçin kurulmuştu? 1960
öncesindeki besleme basın tartışmalarını bitirmek
için resmî ilanların dağıtımındaki adaletsizliği
bitirmek için; gazetelerin ekonomik bağımsızlığı
sağlanacaktı ki ceberut yönetimler karşısında
özgürlükleri ve halkın haber alma hakkı korunabilsin. Ama bugün Kurum
işlevinden sapmış durumda. İktidarın sevdiği
pembe manşetler atan, adı sanı duyulmamış gazeteleri
şişirme tirajlara göz yumarak besleyen, öte yandan, gerçekleri yazan,
halkın haber alma hakkını savunan bir avuç gazeteyi ise
adaletsizce cezalandıran bir aygıta dönmüş durumda. Bakın,
meslektaşımız Faruk Bildirici sordu da öğrendik, sadece
2020 yılında gazetelere uygulanan resmî ilan cezalarının
toplamı 803 gün. Biz de araştırdık, Cumhuriyete 110 gün,
BirGüne 112 gün, Evrensele hiç ilan verilmediği gibi üstüne 65 günlük
yeni ceza, Korkusuza 29, Sözcüye 17 gün ilan kesme cezası verildi. Yeni
Asya gazetesine 28 Ocak 2020den bu yana, tam 440 gündür ilan verilmiyor.
İstanbulda yayımlanan gazetelere verilen cezaların yüzde 88i
bu gazetelere verilmiş. İş rutine bağlanmış,
işte bu yılın ilk üç ayı: Sadece üç ayda Evrensel ve
BirGüne 15 günlük ilan kesme cezaları verilmiş.
Başlığı beğenmedik, 5 gün ceza; köşe
yazısını beğenmedik, 3 gün ceza; Grup Başkan Vekilimiz
Özgür Özel açıklama yapmış, 5 gün ceza; Cumhuriyet muhabiri
hâkim karşısına çıktı. diye Evrensel haber
yapmış, 3 gün ceza. İşin daha da vahimi ise değerli
arkadaşlarım, mart ayında Anayasa Mahkemesi karar verdi,
Basın İlan Kurumunun Korkusuz gazetesine verdiği ilan kesme
cezasına Basın ve ifade özgürlüğünün ihlalidir. dedi.
Mürekkebi bile kurumadan Evrensele 5, BirGüne 2 gün ilan cezası verildi.
Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu
Başkanı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığının Başkan
Yardımcısı. Patronu Fahrettin Altunla ilgili hangi haber
çıksa hemen şikâyet, hemen ceza. Şikâyet dahi olmadan, resen
başlatılan soruşturmalar ve sonucunda verilen cezalar ise
Kurumun tarihinde hiç olmadığı kadar artmış durumda.
Bunun adı açık seçik sansürdür değerli arkadaşlarım.
Şöyle ilginç bir durum var: Bu iktidarın 28 Şubatta şikâyet
ettiği ne varsa aynısını bugün Basın İlan Kurumu
yapmakta.
Değerli milletvekilleri, Basın İlan
Kurumu olmuş basın infaz kurumu; olmuş İletişim
Başkanını, RTÜK Başkanını koruma kollama kurumu.
Maalesef, bu hâle geldi. Gerçekleri yazan, halkı bilgilendiren haberlere
hiç tahammül yok. Bu cezalar, halkın haber alma hakkını
engellerken, basın özgürlüğünü de tehdit etmekte. Yapılması
gereken bellidir. Basın İlan Kurumu gibi resmî ilan gücünü yani para
gücünü elinde tutan ve iktidar tarafından oluşturulan bir kurumun
haber içeriklerinde etik denetim yapması doğru değildir. Bundan
vazgeçilmelidir ya da bu haksız, hukuksuz cezaların son bulması
için, ilan kesme cezaları ancak ve ancak mahkeme kararı
sonrasında verilebilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, işin bir
de yönetim boyutu, mali boyutu var. Bu Kurumun gelirleri kamu ilanlarından
kesintilerle oluşturuluyor yani bir üretim, dolayısıyla da
üretim maliyeti yok ama buna rağmen Kurum zarar ediyor. 2019daki zarar 5
milyon liraymış, yüzde 142 artmış, geçen yıl 12 milyon
liraya ulaşmış. Akıl alır gibi değil. İzah
edeyim: İstanbul Yenibosnada hizmet binası yapımı için 25
milyon lira para harcıyorlar; yetmiyor, Merterde genel müdürlük
binası kiralıyorlar, geçmeden tefrişi için 7 milyon lira
harcıyorlar; yetmiyor, 631 sayılı KHKye aykırı biçimde
kendilerine 5 milyon liraya özel sağlık sigortası yaptırıyorlar;
yetmiyor, her seviye yöneticiye makam araçları için bir 5 milyon lira daha
harcanıyor. Aklınızdan geçiyordur Bu Kurumu kim denetliyor?
diye. Sayıştay mı? Hayır. Maliye mi? Eskiden öyleydi, şimdi
hayır. Peki, kim? İletişim Başkanının
Yardımcısının yönetim kurulu başkanı olduğu
bu Kurumu tabii ki İletişim Başkanlığı
denetliyor. Haydi buyurun; neyi, kime şikâyet edeceksiniz?
Değerli milletvekilleri, 36 kişilik
Basın İlan Genel Kurulunda, hükûmeti temsilen, ilan veren idarelerin
bağlı olduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) -
bakanlıkların
üst düzey temsilcileri olurdu; şimdi bu yapı ortadan
kaldırıldı, İletişim Başkanının ekibi,
Turkuvazcılar, pelikancılar oturuyor o koltuklarda. Komisyonlar var
ama toplanmıyorlar. Bakın, bir yıl içinde Kurumda
çalışan personelin yüzde 23ü yer değiştirmiş, ya
görevinden alınmış ya başka yere atanmış. Sanki
AK PARTİ gitmiş, yerine başka bir iktidar gelmiş, ki
iktidar değişse bile bu yapılan doğru değildir.
Buradan çağrıda bulunuyorum: Basın İlan Kurumu mutlaka
Sayıştay denetimi altına alınmalıdır. Aynı
şekilde, gazetelerin tirajları, dağıtımları
mutlaka bağımsız denetimden geçirilerek kamuoyuna
açıklanmalı, ona göre kamu ilanı verilmelidir. Bu Kurum,
kuruluş amacına yani ulusalda olsun, Anadoluda olsun, tüm
gazetelerin ekonomik bağımsızlıklarını
sağlayarak, özgürce gazetecilik yapmalarını sağlama
amacına uygun çalışmalıdır.
Bu arada gazetecilerin,
meslektaşlarımın bir sıkıntısını da
burada söylemek isterim. Aşı konusunda öncelikli gruba alınan
gazetecilerden sadece sarı basın kartı olanlara aşı
vurulması eşitsizliktir, adaletsizliktir. Mutlaka, halkın haber
alma hakkı için -ama basın kartı olsun, ama olmasın- tüm
gazetecilerin aşılanması gereklidir, şarttır.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Turan Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğan'ın, kod 29la işten atılmalara ilişkin
açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Son dönemde iş barışını
tehdit eden bir tabloyla karşı karşıyayız; Kod-29
uygulamaları. Toplu hâlde işten çıkarmalara hepimiz tanık
oluyoruz. Türkiye'nin bütün sorunlarını hem Parlamentonun hem
yönetenlerimizin sorunu olarak kabul etmek durumundayız. İş
barışı, işçinin de işverenin de
çıkarlarının dengeli ve adil bir şekilde tatmin
edildiği bir ortamda sağlanmak zorundadır. Yüzlerce işçinin
aynı nedenle ya da sendikalaşma nedeniyle Kod 29 adı
altında işten çıkarıldığı bir ortam iş
barışına değil, bu anlamda bir sosyal soruna neden olacak
durumdadır. Hem Parlamentoyu hem Çalışma Bakanını bu
kanayan yaraya birlikte parmak basıp çözüm üretmek anlamında göreve
davet ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi
Çamlı'nın, 31 Mart Vakasına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
31 Mart Vakası münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Ahmet
Hamdi Çamlıya ait.
Buyurun Sayın Çamlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bugün, hicretin 2nci
yılında başlayan, Kuran ayı, mübarek
ramazanışerif orucunun 1.440ıncı seferini tutmaya başlıyoruz.
Hak Peygamberin Bu ayda şeytan bağlanır.
hadisişerifinden de anlıyoruz ki burada, şeytanın
bağlanması azgın bir köpeğin bağlanmasına
benzetilmiştir. Yani bağlı köpek gelip size saldıramaz ama
köpeğin bağlı olduğu yere gidip bulaşırsanız
saldırır, ısırır ve parçalar. Bu vesileyle millet ve
vekilleri olarak Cenab-ı Haktan tek dileğimiz, şeytanın
yanına yaklaştırıcı gafletten bizleri ve
insanlığı muhafaza etmesidir.
Değerli arkadaşlar, bugün, aynı
zamanda, miladi takvime göre 13 Nisana denk gelen, tek malzemesi yalan ve en önemli
motivasyonu Yıldız Sarayı hazinelerini ele geçirmek olan,
gerçek hedefi ise siyonist kalleşliğe geçit vermeyen Hamid-i Sânînin
alaşağı edilmesi olacak olan 31 Mart komplosunu, meşum
siyonist tezgâhın 112nci yıl dönümünü idrak ediyoruz.
Nefse aldanıp herifliğe kalkışma
gafletinin insanı nasıl düşmanın oyuncağı
yaptığının acı bir sahnesidir 31 Mart faciası.
Harekât Ordusu Kumandanı Mahmut Şevket Paşa, son zamanlarda
piyasaya da sürülen, piyasada görülen, o da stüdyo çekimi olduğu
anlaşılan yani tiyatro olduğu ortaya çıkan ses
kaydında insan kanı emici öksüz ve yetim gözyaşı dökücü
ecdadının namusunu lekeleyici insan kıyafetindeki canavar
Yıldızdaki baykuş. diye tarif etmişti Sultan Hamiti.
Askeri Dersaadete sürüklerken böyle tahrik etmişti, Vatan elden gidiyor,
millet mahvoluyor, ne duruyorsunuz. demişti gafletin zirvesindeki cezbeye
gelmiş Paşa. Yukarıdaki sözlerle de yetinmeyip Ben, bütün
servetimi orduya, hayatımı da vatana feda ediyorum. diye askerin
sözde maneviyatına gaz vermişti.
Durmadılar, yürüdüler ve siyonist gazla,
toplaşarak geldiler; Dersaadete, geçtikleri yerlerde hep izler
bırakarak ulaştılar. O izlerin bir tanesi, Sultan Fatihin ayak
ucundaki abidesinde, Fatih Camisi duvarlarında yüz on iki senedir bir
ibret vesikası olarak hâlâ durmakta olan kurşun izleridir.
Kandırılmış zabitler ve eratla birlikte Balkanda devletin
başına bela olan, Bulgar, Sırp, Rum çeteci çapulculardan
oluşan sözde Hürriyet Ordusu, namıdiğer Harekât Ordusu,
aynı zamanda ümmetin harimi, namusu olan Yıldız Sarayına
ulaşınca, harekât tarihin en meşhur Yıldız
yağmasına dönüştü.
Bilahare yapılan tahkikat ve muhakeme
neticesinde, sadece Mahmut Şevket Paşanın hissesine
çeşitli kolyeler, taç, yüzük ve bir de altın mangal
düşmüştü. Vatan, millet davasına mal, can feda edici
taahhütlerle çıkılan sözde hürriyet yolculuğu,
Yıldızda sabıka kirletmeyle neticelendi.
Değerli arkadaşlar, bu Yıldız
yağması davası, yönetim değişikliğinden sonra
tekrar görüldü. Önceki davada mahkûm edilenlerin bir kısmının
mahkûmiyetlerinde indirimler yapıldı, bir kısmının
cezaları farklı infazlarla hafifletildi, bir kısmı da
beraat ettirildi ama kesin olan şu ki Yıldız
yağmalandı.
Yıldız yağması, on sene sonra
koca Devlet-i Âlinin de yağma edilmesinin, parçalanmasının
habercisi olmuştu maalesef. Ders alınmamıştı,
ferasetsizlik ve ihanet neticesinde Devlet-i Âli pâyimâl edilmişti.
Bu masonik tiyatro darbe günlerinde, Rıza
Tevfikin Talat Paşaya beyhude yere kardeş kanı dökülmesinin
büyük cinayet olacağını ihtar etmesine Talat Paşa
Cemiyetin paraya ihtiyacı var. Bu ihtiyacı ancak Yıldız
Sarayı zenginlikleri ve oradaki hazine karşılayabilir.
demişti. Bu cevap bize sadece, siyonist bir suikast olan 31 Mart
figüranlarının gafletlerini anlatmıyor, aynı zamanda da
Beştepede altın musluklu, 1.001 odalı saray tezviratlarıyla
yapılan tahrikler ve bu tahrike teşne erbabımugalatanın
muhtemel gafletine dikkatlerimizi celbediyor (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) ve milletçe gösterilecek ferasetin,
asırlara sâri olacak bir istiklalin sigortası olduğunu ihbar
ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (Devamla) Tarih
tekerrürden ibarettir. ifadesi, gerçekten de sorumsuzluğun ve
tembelliğin en belirgin nişanesidir. Esasen Kötü tarih hiç ibret
alınsaydı tekerrür eder miydi? demek daha yerindedir. Onun için, hep
birlikte tarihin bu facialarından gerekli dersleri alalım, tekerrür
eden şeytanın igvâsına aldanıp bağlı olduğu
yere gitmeyelim. Güçlü devlet, zengin millet olma yolunda hep birlikte
kardeşçe, omuz omuza yürüyerek ardımızdan rahmet okutalım.
Ramazanışerifin, bütün ümmetin, İslam
âleminin, milletvekillerimizin, bütün arkadaşlarımızın
hayırlarına vesile olmasını, insanlığın bu
coronavirüs belasından da bir an evvel kurtulmasına vesile
olmasını niyaz ederim.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Buyurun Sayın İlhan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhan'ın, besicilik sektörünün sorunlarına ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ülkemizde besicilik sektörü can çekişmektedir.
Market ve kasaplarda 70 ila 100 lira arası satılan etin üreticiden
karkas alım fiyatları hâlâ 35-36 liralar seviyesindedir. Yem
girdileri ve diğer maliyetler tavan yapmışken besiciyi
sıkıştırmak, onları komisyoncu, stokçu ve
aracının vicdanına bırakmak devletin yapabileceği bir
sorumsuzluk değildir. Bakınız, besicilerimiz artık
bıçağın kemiğe dayandığını ve
maliyetlerin altında kesim yapmayacaklarını ısrarla ifade
etmektedirler. Şu dönemde bile 500 bin euroluk lüks makam
araçlarını yenilemekten ve Ankaradaki saray yetmezmiş gibi
yazlık ve kışlık sarayların yapımına
hızla devam etmekten geri kalmayan iktidar, döviz garantili ve
kullanılmadığı hâlde parası vatandaşın cebinden
çıkan ölü beton yatırımlarına canhıraş kaynak
bulmayı biraz ertelesin ve üreticinin çığlığına
ses versin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ünlü
3.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün,
Osmaniyede görevi başındaki doktora psikolojik şiddet uygulayan
savcıya ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Dün Osmaniye Devlet Hastanesine muayene olmak için
giden Osmaniyede görevli cumhuriyet savcısı içeride hasta varken
Doktor Kemal Gökhan Günelin odasına girerek sırası ve randevusu
olmadan muayene olmak istemiştir. Doktorun haklı uyarıları
sonrasında savcı kamusal yetkisini kötüye kullanarak doktora
psikolojik şiddet uygulamıştır ve doktor nöbetçi
olmasına rağmen nöbet yeri terk ettirilerek adliyeye
çağırılmış ve ifadesi alınmıştır.
Bir savcının görevi tarafsız olarak hukuku ve adaleti
sağlamaktır. Sıfatlarınız şahsi işlerinizi
hızlandırmak ya da bu işlerde kullanmak için sizlere
verilmemiştir. Taşıdığınız
sıfatların size tanıdığı hiçbir
ayrıcalık yoktur. Buradan, savcı hakkında inceleme
başlatan HSKnin objektif ve tarafsız karar vermesini ümit ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
4.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un,
ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerimin
indirildiği, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini içinde
barındıran on bir ayın sultanı mübarek ramazan ayına
erişmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşamaktayız. Ramazan,
anlamaktır, paylaşmaktır, hoşgörüdür,
dayanışmadır, yardımlaşmadır; ramazan, bir olan
Allaha birlik ruhuyla yaklaşmaktır. Sofralarımızı
coronavirüs nedeniyle misafirlerimize ve sevdiklerimize açamasak da gönül
soframızda ve dualarımızda herkese yer vereceğiz. Ramazanışerifin
Türk-İslam âlemine hayırlar getirmesini, salgından, afetten ve
hıyanetten korumasını diliyor; Doğu Türkistandan
Kosovaya, Kırımdan Kerküke zulüm altındaki
soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın
felaha erişmesini, birliğe, dirliğe, kardeşliğe ve
nice güzelliklere vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyor, ramazan ayınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Rabbim yaptığınız duaları ve ibadetleri katında
kabul eylesin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Şimşek
5.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek'in,
Mersin Tarsusa yapılan hastanede anjiyo ve baypas hizmetinin verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türk-İslam âleminin ramazan ayını
kutluyorum.
Çağrım Sağlık Bakanına
olacak: Seçim bölgem olan Mersin Tarsusta 800 yataklı büyük bir hastane
yapılmış ve bitme aşamasına gelmiştir; emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum. Yalnız, mutlaka hastane içerisinde
anjiyo ünitesinin bulunması ve baypas yapılabilmesi Tarsuslu
hemşehrilerimin talebidir. Çünkü insanlar bu zor anlarında
dakikalarla mücadele ediyorlar, Adanaya ve Mersine sevkte
hayatlarını kaybedebiliyorlar. 350 bin nüfuslu bir kentte böyle büyük
bir hastane yapılmışsa burada mutlaka anjiyo ve baypas hizmeti
de verilmelidir.
Emeği geçenlere teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker'in, ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, sizlerin ve
aziz milletimizin mübarek ramazan ayını tebrik ediyorum. Tüm dünyayla
birlikte ülkemizi de etkileyen coronavirüs salgını nedeniyle maalesef
bu yıl da birçok güzelliğinden mahrum kalacağımız
huzur ayı ramazana kavuşmanın buruk sevinci içerisindeyiz. Hep
birlikte dikkatli davranır, kurallara uyar; maske, mesafe, temizlik
hassasiyetine riayet edersek Allahın izniyle bu
sıkıntılı süreci atlatırız. Her zorluğun
ardından kolaylığın geleceğine dair Rabbimizin
müjdesi ışığı altında şifa ve rahmet
ayı ramazanın gönüllerimize ferahlık ve huzur, hanelerimize
bereket, tüm İslam âlemine, insanlığa ve ülkemize hayırlar
getirmesini Yüce Allahtan diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Karaman
7.- Erzincan Milletvekili Süleyman
Karaman'ın, ramazan ayını kutladığına ve
Tümgeneral Davut Alaya geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, tüm
vatandaşlarımızın ve hemşehrilerimizin
ramazanını tebrik ederek başlamak istiyorum sözüme.
15 Temmuz hain darbe girişiminde çıkan
çatışmada 7 kurşunla yaralanan 3. Ordu Kurmay Başkanı
ve Erzincan Garnizon Komutanı Tümgeneral Davut Ala 18inci
ameliyatını oldu. 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul
Kartaltepe Kışlası Komutanı olan Tümgeneral Davut Ala,
darbe girişimi sırasında çıkan çatışmada 7
kurşunla vurulmasına rağmen kahramanca direnerek
kışlasını darbe yanlısı FETÖcülere teslim
etmedi. Böyle kahraman ve cesur bir komutanın, dostluğun,
kardeşliğin, hoşgörünün ve Terzi Babanın şehri
canım Erzincanımda görev yapmasından şeref ve onur
duyuyorum. Kendisine geçmiş olsun diyor, Rabbimden acil şifalar
diliyorum. Bize böyle komutanlar lazım, darbe girişiminde bulunmaya
çalışan sözde amiraller lazım değil.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
8.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkın'ın, ramazan ayını kutladıklarına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ömrümüzün bir senesinde daha rahmet iklimi ramazan
ayına erişmenin heyecanı ve mutluluğu içindeyiz. Ramazan
ayı oruç ayıdır, ramazan ayı Kuran ayıdır, bin
aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi ayıdır. Sahuruyla,
iftarıyla yuvalarımıza huzur ve bereket verir. Beş vakit
namazın yanında kıldığımız teravihler
bedenimize sıhhat, ruhumuza sükûnet verir. Ramazan, verilen fitre, zekât
ve sadakalarla kardeşlik, dayanışma, paylaşma ve
yardımlaşmadır. Orucun, manevi olarak arınmamızı
sağladığı gibi, beden sağlığımıza
da faydaları vardır. 2021 yılı ramazan ayı teması
Şifa Ayı Ramazan olarak belirlenmiştir. Rahmet ve
bağışlanma ayı ramazanışerifin salgın
hastalık, sıkıntı ve stresten bunalan ruhumuza ve
bedenlerimize şifa olmasını Cenab-ı Haktan diliyorum.
Bu vesileyle, aziz milletimizin ve tüm İslam
âleminin mübarek ramazan ayını tebrik ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer'in, ayçiçeği yağı üretimine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Devlet ayakkabı satar mı? diye kamu
kurum ve kuruluşlarını özelleştiren, Tarım Kredi
Kooperatifleri gibi kooperatifleri işlevsiz kılan, çiftçiye yeterli
desteği vermeyen, üretimi teşvik etmeyen AKP iktidarının
uyguladığı yanlış tarım politikaları her
alanda iflas etmiştir.
Ayçiçeği yağı, ülkemizde yüzde 85lik
pazar payıyla en çok tüketilen bitkisel yağdır. Ayçiçeği
yağı, bir yılda marketlerde yüzde 50 ile 70
aralığında zam görünce iktidar temmuz ayına kadar ham
yağ gümrüğünü sıfırladı. Buna karşın zamlar
hız kesmedi, Toprak Mahsulleri Ofisi vasıtasıyla dün
itibarıyla 5 litre ayçiçeği yağı 60 liradan
satışa başladı. Marketlerde 80 liraya kadar çıkan
fiyat artışı frenlenmeye çalışılıyor ancak
geçen yıla göre ayçiçeği yağında 2 kat fiyat
artışı oldu. Ayçiçeği yağı tarihinin en yüksek
fiyatını gördü, garip gureba, fakir fukara ayçiçeği
yağı alamaz duruma düşürüldü. Ülkemizde her bölgede yetişen
ayçiçeği tohumunun da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakır
10.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakır'ın, ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
bugün 1,5 milyarlık İslam âlemi, diriliş ayı olan ramazan
ayına girmiş bulunuyor. Başı rahmet, ortası
mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olarak müjdelenmiş olan bu
ayda rahmetin, bereketin, birlikteliğin ve kardeşliğin en güzel
özelliklerini yaşayacağız. Hak ile batılı, güzel ile
çirkini birbirinden ayıran hidayet rehberi Kur'anın indiği bu
ayda karanlıkları aydınlığa döndürecek eylem ve
söylemleri hayata geçirmek adına üstümüze ne düşerse yapmanın
yollarını arayabilmeliyiz. Rahmet kapılarının sonuna
kadar açık tutulacağı bu ayda dünyanın ve İslam
âleminin huzuru için ellerin semaya kalkacağına gönülden
inanıyorum. Sadece ve bir tek Rabbe kul olmanın,
yaratılış gayesinin temeli olduğunun inancı ve idrakiyle
yarınlara umutla bakacağımız ve bu anın
mutluluğunu yaşayacağımız,
yaşatacağımız bir müjdenin elçisi, habercisi olması
niyazıyla mübarek olsun ve hoş geldin ramazan ayı diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
11.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arık'ın, Osmaniyede görevi başındaki doktora psikolojik
şiddet uygulayan savcıya ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye'de tuzun koktuğu günleri
yaşıyoruz. Osmaniye'de şiddetle mücadele etmesi gereken
savcının, yetkilerini kötüye kullanarak görevi başındaki
doktora nasıl psikolojik şiddet uyguladığına
tanıklık ediyoruz. Bir savcı randevusu olmadan, hasta
mahremiyetini de hiçe sayarak Bana bakacak mısın artık?
diyerek muayene odasına giriyor. Doktor, hastasının
olduğunu ve kendisini ameliyat eden doktorun değerlendirmesinin daha
uygun olacağını söylüyor; bunun üzerine sayın savcı,
doktoru karakola aldırıyor.
Sayın savcı, siz duruşmadayken bir
doktor duruşma salonuna girse Benim davama bakacak mısın
artık? dese ne yapardınız üstelik dava sizin davanız
değilse?
Buradan Doktor Kemal Günele geçmiş olsun
diyor, kendisine yapılan psikolojik şiddeti kınıyorum.
Sağlık Bakanı Sayın Kocayı
meslektaşına sahip çıkmaya, Adalet Bakanı Sayın Gülü
de göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Etyemez
12.- Konya Milletvekili Halil Etyemez'in,
Mesleki Yeterlilik Kurumuna ve ramazan ayını
kutladığına ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mesleki Yeterlilik Kurumu, ülkemizin nitelikli ve
belgeli insan kaynağının oluşturulmasına katkı
sağlamakta; ayrıca, eğitim ile istihdam arasındaki uyumu
sağlamaktadır. Beşerî sermayemiz bizim en büyük gücümüzdür.
Mesleki Yeterlilik Kurumu, 2021 yılı Nisan ayı itibarıyla
11 milyon 575 bin çalışana mesleki yeterlilik belgesi vermiştir.
İş kazaları açısından yüksek riskli grubundaki
tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki 143 meslekte belgeli
çalışan şartı bulunmakta. Mesleki Yeterlilik Kurumuna, 40
meslek için daha belge verme zorunluluğu getirilmiştir. Mesleki
yeterlilik belgesi zorunluluğuna sahip meslek sayısı toplam
183e yükselmiştir. Belge zorunluluğu sayesinde tehlikeli ve çok
tehlikeli sınıftaki mesleklerde iş kazaları yüzde 25
azalmıştır. İnsan odaklı
yaptığımız çalışmalarla 21inci yüzyılı
kuşatacak büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ediyoruz.
Tüm milletimizin ramazanışeriflerinin
mübarek olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
13.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkan'ın, ramazan ayını kutladıklarına ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Zamanı yaratan ve bereketlendiren, bizi mübarek
ramazan ayına ulaştıran Rabbimize hamdolsun. Ramazan, Müslüman
toplumların yardımlaşma ve dayanışma bilincini en
derinden yaşadığı infak ayıdır. Hayat, bütün
hızıyla devam ederken ramazan, her bir Müslümanın tefekküre
zaman ayırdığı, hayata ve kainata ilişkin tutum ve
alışkanlıklarını sorguladığı,
kendisiyle yüzleştiği bir muhasebe ayıdır. Rabb'im her
birimizi bu ayın fazlıkereminden, rahmet ve bereketinden nasipdar
eylesin. Bu duygularla ramazanışerifi tebrik ediyor, bu mübarek
ayın gönüllerimize ferahlık, hanelerimize bereket ve huzur, ülkemize
ve tüm insanlığa sağlık ve hayırlar getirmesini Yüce
Rabb'imden niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gültekin
14.- Niğde Milletvekili Selim
Gültekin'in, Jandarma Uzman Çavuş Erkan Erdemi ve tüm şehitleri
rahmetle andığına, patates üreticilerinden stok fazlası
patatesin alınmaya başladığına ve ramazan ayını
kutladığına ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde) Siirtin
Eruh ilçesinde hain terör örgütü PKK tarafından şehit edilen kahraman
hemşehrimiz Jandarma Uzman Çavuş Erkan Erdem kardeşimizi 10
Nisan Cumartesi günü Bor ilçemizden ebediyete uğurladık. Mekânı
cennet, aziz milletimizin başı sağ olsun.
14 Nisan Şehitler Haftamızda devletimiz,
aziz milletimiz, ezanımız ve bayrağımız için Hakka
yürüyen tüm şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Patates üreten çiftçilerimize ramazan öncesi
sevindirici haber Sayın Cumhurbaşkanımızdan geldi. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın talimatı ve Toprak Mahsulleri
Ofisi aracılığıyla üreticimizden stok fazlası
patatesin alınarak 81 ildeki düzenli olarak yardım yapılan ihtiyaç
sahibi ailelere ücretsiz dağıtımı için çalışmalar
hızlıca başlatılmış olup ilk alım da
ilimizden, Erikli kasabamızdan gerçekleşmiştir. Niğdeli
çiftçilerimiz adına Sayın Cumhurbaşkanımıza
şükranlarımızı sunuyorum.
Bugün ilk gününde bulunduğumuz, hepimiz için
maddi ve manevi açıdan yenilenme fırsatı olan ramazan
ayının Niğdemize, ülkemize, milletimize sağlık ve
huzur getirmesini diliyor, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycan'ın, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Kahramanmaraşın Göksun, Afşin ve Elbistan
ilçelerinde çok sayıda çiftçi büyük alanlarda şeker pancarı
tarımı yapmaktadır. 2020 yılında şeker pancarı
ekilen alanlarda mantar, böcek, yabani ot nedeniyle ve kuraklık, yeteri kadar
sulayamama gibi nedenlerle verim düşüşü olmuş, hatta bazı
tarlalardan hiç ürün elde edilememiştir.
Elbistanda özelleştirilen bir şeker
fabrikası vardır. Şeker fabrikası, yeteri kadar şeker
pancarı teslim etmedikleri için çiftçilerden tazminat istemektedir. Bölge
çiftçisi, elinde olmayan nedenlerle 2020 yılında ürün
alamamasının sıkıntılarını yaşarken
şeker fabrikasının tazminat istemesiyle iyice çıkmaza
girmiştir. Bu durum, bölgemizde büyük bir sorun hâline gelmiştir.
Çiftçiler ile şeker fabrikası arasında yaşanan sorun
şeker pancarı üretimini etkilemektedir. Çiftçinin şeker
pancarı ekmekten vazgeçmesi, bölge ekonomisini ve ülke ekonomisini olumsuz
etkileyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güneş
16.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneş'in, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şanlı tarihimiz boyunca ecdadımız, bütün
imkânsızlıklara rağmen, girdiği her türlü mücadelede
vatanımızın bölünmez bütünlüğü için göğsünü siper
etmiş, vatanımızı kanları ve canları
pahasına korumuşlardır. Birçok vatan evladı şehadet
makamına ulaşmıştır. Şehitlik, şehadet
makamı, peygamberlikten sonra makamların en yücesi olarak
gelmektedir. Kur'an-ı Kerimde Cenab-ı Allah Allah yolunda ölenlere
ölüler demeyin; zira, onlar diridirler fakat siz farkında
değilsiniz. buyurmaktadır.
14-20 Nisan Şehitler Haftası vesilesiyle,
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak
üzere, Çanakkalede, Kurtuluş Savaşında, 15 Temmuz hain darbe
girişiminde ve her türlü terör eylemlerine karşı
bağımsızlığımız ve hürriyetimiz için bir an
bile tereddüt etmeden bedenlerini ortaya koyan, mukaddes topraklar için
canlarını seve seve veren, milletimizin kaderini değiştiren
bütün aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve hürmetle yâd ediyor,
gazilerimizi şükranla anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden Grup
Başkan Vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
17.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu'nun, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Mahir Ünala başarılı bir yasama yılı
dilediğine, ramazan ayını kutladığına, Gençlik ve
Spor Bakanlığı Yurt Hizmetleri Yönetmeliğinde yapılan
değişikliğe, TÜİKin şubat ayı işsizlik
oranlarına, ÇAYKURun zararla gündeme gelmeye devam ettiğine ve Rusya
ile Ukrayna arasındaki gerilim konusunda Dışişleri
Bakanlığının Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bugün göreve
başlayan Adalet ve Kalkınma Partisi yeni Grup Başkan Vekili
Sayın Mahir Ünala başarılı bir yasama yılı
temenni ediyorum, Allah utandırmasın.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bugün rahmet ve mağfiret dolu mübarek ramazan
ayının ilk gününü idrak ediyoruz. On bir ayın sultanı
ramazanışerifin Türk İslam âlemine ve insanlığa huzur,
mutluluk ve hayırlar getirmesini Yüce Allahtan niyaz ediyorum. İman,
ihlas ve merhamet kalplerimizden eksik olmasın inşallah. Yüce Allah
dualarımızı kabul, ibadetlerimizi makbul eylesin.
9 Nisan 2021 günü Resmî Gazetede yayınlanan
Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurt Hizmetleri Yönetmeliğine
göre üniversitelilerin yurda kabulünde aranacak şartlar
genişletilmiştir. Buna göre öğrencilerin yurtta kalabilmesi için
çeşitli şartların yanında Cumhurbaşkanına hakaret
etme suçundan mahkûm olmamak şartı aranacaktır. 2017
yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle
Cumhurbaşkanlığı makamı siyasi bir kimlik
kazanmış, Cumhurbaşkanına aynı zamanda siyasi parti
üyesi olma hakkı tanınmıştır. Bu nedenle özellikle
suçun unsurlarının belirlenmesi önem arz etmekte olup Cumhurbaşkanının
kişiliğine karşı işlenen suçların devlete
karşı işlendiği hususu tartışmalı bir hâl
almıştır.
İktidara gelirken mücadele edeceğinizi
söylediğiniz 3Yden 1i de malumunuz olduğu üzere yasaklardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yasakları bitireceğiz. diye geldiniz ama her geçen
gün yasakları artırıyorsunuz, yasak üstüne yasak ihdas
ediyorsunuz. Demokrasiyi ve özgürlükleri Cumhurbaşkanına hakaret
gerekçesiyle kısıtlayarak gençlerin yaşam alanını
daraltmaya da hakkınız yok. Kendi vatandaşından ve
geleceğimiz olan gençlerden bu denli korkan, kendisi gibi düşünmeyen
kimselere hayat hakkı tanımayan baskıcı bir yönetim
anlayışıyla da karşı karşıyayız fakat
unutulmamalıdır ki zulümle abat olanın akıbeti berbat olur;
bunu size hatırlatmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, TÜİK şubat
ayı işsizlik oranlarını açıkladı. Buna göre,
TÜİKin esas veri olarak baz aldığı işsizlik
oranı bir önceki aya göre yüzde 0,7 puanlık artışla yüzde
13,4e yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitirmek üzereyim Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İşsiz sayısı, 250 bin kişi
artışla 4 milyon 236 bine çıkmıştır. 15-24
yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranı ise bir
önceki aya göre 0,4 puanlık artışla yüzde 26,9 olmuştur. Bu
veriler gösteriyor ki işsizlik her geçen gün artmaktadır.
Vatandaşımızın iş bulamaması, evine aş
götürememesi Türkiyenin gerçek ve öncü sorunudur. Ekonomi her geçen gün biraz
daha yara almaya devam etmektedir. Vatandaşlarımız asgari veya
düşük ücretlerle geçim mücadelesi vermekte; işsizlik, bilhassa genç
işsizlik çığ gibi büyümektedir. Tüm bunlara karşın
iktidarın ekonomi politikaları tükenmiş, artık çare
üretemez duruma gelmiştir. Hükûmet, açıklanan bu rakamlarla
artık gerçeği görmeli ve tüm yoğunluğunu ekonomiye
yönlendirmelidir.
Dünyanın en çok çay tüketilen ülkesinde
yaşıyoruz. ÇAYKUR, arka arkaya açıkladığı
zararlarla gündeme gelmeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum Başkanım, müsamahanızı istirham
ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonunda
hesapları ele alınan ÇAYKURun 2020 yılını da 547
milyon lira zararlar kapattığı
açıklanmıştır. 2017 yılında Varlık Fonuna
devredilinceye kadar kârda olan ÇAYKUR daha sonra sürekli zarar etmiştir.
ÇAYKUR 2017de 267 milyon, 2018de 657 milyon, 2019da 635 milyon -dediğim
gibi- 2020 yılında da 547 milyon zararla yılı
kapatmıştır. Buna rağmen ÇAYKUR tam 36 milyon lira reklam
harcaması yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Temperli kulplu cam bardak için bile reklam niyetine 5 milyon
250 bin lira ödeme yapılmıştır. Bu, yazıktır
arkadaşlar.
Her alanda olduğu gibi devlet kurumları da
iyi yönetilemiyor ve zarar ettiriliyor, daha sonra da bu zarar bahane
gösterilerek büyük kurumlar ya satılıyor ya özelleştiriliyor.
İsraf ve liyakatsizlik dört bir yanımızı da sarmaya devam
ediyor. Bu hususa dikkatinizi çekiyorum.
Değerli milletvekilleri, Rusya ve Ukrayna
arasında gerilim her geçen gün artmaya devam etmektedir. Konuyla ilgili
Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bilgilendirilmesi hususu da önem arz etmektedir. Bu konuya
hassasiyetle yaklaşacağınıza inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyor, müsamahanız için teşekkür ediyorum efendim,
sağ olun.
BAŞKAN Sayın Bülbül
18.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül'ün, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Mahir Ünala
başarılar dilediğine, Mareşal Fevzi Çakmak ile Alper Tunga
Uytunun vefat yıl dönümlerine ve ramazan ayını kutladığına
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben de konuşmamın
başında, bugün ilk Genel Kurul görevine başlamış olan
AK PARTİnin Grup Başkan Vekilliği görevine gelmiş olan
Sayın Mahir Ünala hayırlı olsun diyor, görevinde üstün
başarılar dilediğimizi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına dile getiriyorum.
Sayın Başkan, Türkiyenin Gazi Mustafa
Kemal Atatürkten sonra 2nci ve son Mareşali, cumhuriyetin ilk Millî
Savunma Bakanı ve ilk Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, 10 Nisan
1950 tarihinde vefat etmiştir. Balkan Harbinde, Birinci Cihan Harbinde,
Millî Mücadelede kahramanca savaşmış olan ve Türk ordusunun
kazanmış olduğu başarılarda büyük pay sahibi olan Mareşal
Fevzi Çakmak, bir asker olarak hayatı boyunca politikaya mesafeli
durmuş, ordu-siyaset ilişkisinde dengenin nasıl olması
gerektiğinin en canlı örneği olarak tarihimizde yer
almıştır. Daha sonra, girmiş olduğu siyasette Millet
Partisi Genel Başkanı olarak, aynı zamanda 1948den bu yana
Milliyetçi Hareketin de siyasetinin temellerini teşkil etmiş
olması hasebiyle, Mareşal Fevzi Çakmak bizler için son derece
önemlidir, değerlidir, kıymetlidir.
Kendisine buradan bir defa daha Allahtan rahmet
dilerken milletimizin Mareşal Fevzi Çakmakı vefat yıl dönümlerinde
de olsa en azından hakkıyla, doğru bir şekilde yâd etmesi
gerektiğini ve onun bu millete olan hizmetlerini yeni nesillere aktarmak
gerektiği kanaatinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, 13 Nisan 1979 tarihinde, cuma namazı
çıkışı, eli kanlı katillerce şehit edilen ülkücü
şehidimiz Alper Tunga Uytunu, buradan, vefatının 42nci yılında
rahmet ve minnetle andığımızı yineliyorum. Aziz ruhu
şad, mekânı cennet olsun.
Bir senedir hem ülkemiz hem de dünya Covid-19
salgınıyla mücadele etmektedir. İnsanların yaşam
alanlarındaki kısıtlamaların yarattığı
sosyal ve ekonomik sıkıntılar hepimizin malumudur. Gözle
görülemeyecek kadar küçük ama etkisi devasa olan bu virüsten bir an önce
kurtulmak ve hayatın doğal akışına kavuşmak tüm
insanlığın öncelikli beklentisidir. Son günlerde ülkemizde artan
Covid-19 vakalarının yoğunluğu ve gidişatı göz
önüne alındığında, devletimizin aldığı tedbirlere
harfiyen riayet etmek tüm vatandaşlarımızın öncelikli
hedefi olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İşte
böyle bir ortamda, başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem
azabından kurtuluş olan mübarek ramazan ayına girmiş
bulunmaktayız. Bu ramazan ayında camilerde
buluşamayacağız, aynı sofralarda gönül birlikteliği
yapamayacağız belki ama Allahın izniyle bu salgından
kurtulup normal yaşantımıza döneceğiz.
Bu vesileyle aziz milletimizin mübarek ramazan
ayını tebrik ediyor, yapacakları ibadetlerin, tutacakları
oruçların ve edilecek duaların kabul olmasını Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Engin Bey.
19.- İstanbul Milletvekili Engin
Altay'ın, ramazan ayını kutladığına,
Cumhurbaşkanlığına alınan Mercedes S600
Guardların israf olduğuna, Libyaya 150 bin doz aşı
gönderilmesinin abesle iştigal olduğuna ve aşıda kötü bir
yönetim sergilendiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Benden önce konuşan
mevkidaşlarımın da işaret ettiği üzere mübarek ramazan
ayının ilk günündeyiz. Sayın Başkan, ramazan
hayırdır, hasenattır, israf etmemektir, haram yememektir, kul
hakkından sakınmaktır, yardımsever olmaktır,
komşusu açken başını yastığa koymamaktır. Bu
duyguların 83 milyonda bu mübarek ayda yoğunlaşarak yaşanacağından
hiç şüphem yok, arzu ederim ki yürütme organında da bu duygular bu ay
münasebetiyle yoğunlaşarak yaşansın. Cenab-ı Allahtan
dileğim, bu mübarek ayda tutulan oruçların, yapılan
duaların, ibadetlerin, hayır ve hasenatın kabul
olmasıdır. Bu mübarek ayın önce ülkemize, sonra tüm İslam
âlemine ve insanlığa da hayırlar getirmesini, hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum. Mübarek ramazan ayımız
kutlu olsun.
Sayın Başkan ramazan dedik, israf
etmemek dedik. Sayın Cumhurbaşkanı 12 Mart 2021de ekonomik
reform paketi açıkladı ve orada Sayın Erdoğan şöyle
bir söz etti, benim de katıldığım bir söz etti:
İsrafa kesinlikle tahammülümüz olmadığı için kamu
idarelerinde tasarruf anlayışını
yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Kamuda
taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve
ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar
getiriyoruz. Bunların ayrıntılarını bilahare kamuoyuna
duyuracak ve takibini de yakından yapacağız. dedi AK PARTİ
Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Baktığınız zaman Ne güzel. diyesi geliyor insanın.
Ne zaman söylemiş? 12 Mart 2021de. Sayın Başkan, aradan on
sekiz gün geçmiş, 30 Mart 2021de Cumhurbaşkanlığı 3
adet Mercedes S600 Guard almış. Ne var bunda? denilebilir. E, daha
on sekiz gün önce Kamuda taşıt alımı ve kiralamada israf
var. diyor Sayın Cumhurbaşkanı. E, şimdi, koskoca Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının 3 Mercedes almasını çok
mu gördünüz? denebilir. Mahir Bey, kötü kötü bakıyor oradan. Bir ton
Mercedes var. Vahim bir tablo var. İsyanım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii, Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı düzgün bir arabayla gezecek; bir şey
demem ama var, ben biliyorum, Meclise geliyor, ikiz. 3 tane Mercedes S600
Guardın maliyeti ne kadar, biliyor musunuz? Bu devlete, bu millete, bu
mübarek ramazanın ilk gününde bunu söylemekten ben eziliyorum,
utanıyorum. 3 tane arabanın aziz milletimize, beytülmale maliyetini okuyorum
tane tane: 52 milyon 188 bin 265 lira 92 kuruş. [CHP
sıralarından Yalan, yalan(!) sesleri]
Oradan bağırıyorlar yalan diye.
Daha ayrıntılı bilgi de vereyim:
Bunların her bir tanesi 474.950 avroya alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Araba çok lüks
olduğu için buna yüzde 220 ÖTV ve yüzde 18 KDVyi eklediğimiz zaman
bu arabaların 1 tanesinin maliyeti 1 milyon 793 bin 411 avroya geliyor.
Yani bu itirazıma herhâlde biraz sonra konuşacak olan AK PARTİnin
Sayın Grup Başkan Vekili de karşı çıkmayacaktır.
Arzu ederim ki Sayın Cumhurbaşkanımızı
yanıltmışlar, bürokratlar Cumhurbaşkanımızı
kandırmış, böyle bir lükse
Cumhurbaşkanımızın da tahammülü yok ve bu arabaları
tekrar satıyoruz. diyebilse; der mi bilmem. Ama ben şunu deme
hakkını kendimde görüyorum: Millete soğan, patates, saraya
Mercedes; olmaz olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
Ben buna itiraz etmeyeceksem burada milletvekili
olarak oturmamın hiçbir manası olamaz Sayın Başkan, 52
milyon TLden bahsediyorum, küsuru da var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
Toprak Mahsulleri Ofisine Cumhuriyet Halk Partisinin müteaddit defalar
yaptığı uyarılardan sonra, çiftinin elinde kalan patatesi,
soğanı Toprak Mahsulleri Ofisi çiftçiden alacak -onu da tabii çok
ucuza alacak- vatandaşa dağıtacak, aç kalmış
vatandaşa dağıtacak; bu, iyi. Ama bu yapılırken 3
Mercedese... Bunların herhâlde muhtemelen 1ine Fahrettin Altun, 1ine de
İbrahim Kalın binecek, 3üncüye kim biner ben onu bilmem. Ama bu,
ayıptır; bu, Allahtan korkmamaktır; bu, kul hakkı
yemektir; bu, mübarek ayın içinde bulunduğu iklime uymaz! Bundan
sarayın derhâl vazgeçmesi lazım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, büyük devlet olmanın
özellikleri vardır, yapılması gereken şeyler vardır.
2003te Erdoğan Başbakandı, Moğolistana gittik, Orhun
Anıtlarına Türkiye yol yaptı, ben iftihar ettim. Ama kapıda
dilenci varken pencereden sadaka dağıtılmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Bizim Libyayla tarihsel bağlarımız,
kadim dostluğumuz var; kabul. Ama şu anda Türkiyede biz vaka
sayısında Avrupa 1incisi iken; bütün milletvekillerine seçim
bölgelerinden yoğun bakım yatak için, torpil yapması için
telefonlar gelirken; hastanelerde yatak, yer kalmamışken; 1
aşı bile çok kıymetliyken Libyaya 150 bin doz aşı
göndermeyi abesle iştigal sayarım, Sultan Ahmette dilenip Ayasofyada
sadaka dağıtmak sayarım, ayranı yok içmeye atla gider
çeşmeye derim. Sayın Erdoğan dünyaya caka satacak diye 1
aşı bile çok önemliyken 150 bin aşıyı başka bir
ülkeye yollamak ucube bir iştir, saçma bir iştir. Tekrar söylüyorum:
İyi başlayıp çok kötü yürütülen bir Covid mücadelesinde bir
aşı bile çok kıymetli.
Randevu sistemine göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hemen son
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Randevu sistemine
göre aile hekimlerindeki sağlık merkezlerindeki randevusuna
gelmeyenlerin aşıları, yapılmadığı için
bozuluyor her gün. Çok basit bir şey yapacaksınız:
Sağlık merkezlerinde vatandaş bekleyecek, gelmeyenlerin yerine o
bekleyen vatandaşa o aşıyı bozulmadan yapmak bu kadar zor
mu? Bunu da merak ediyorum.
Böyle kötü bir yönetimi de bu ülke hiç görmedi.
Bunun da altını çiziyorum.
Teşekkürler Sayın Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Mahir Bey, buyurun.
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal'ın, ramazan ayını kutladığına, kendisini
kutlayan Grup Başkan Vekillerine teşekkür ettiğine, devlet ile
şahsiyeti birbirinden ayırt etmek gerektiğine, Recep Tayyip
Erdoğanın seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak
tasarruflarının hesabını millete vereceğine ve
sesimizi değil sözümüzü yükselterek aziz Meclisi
çalıştırmamız gerektiğine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Değerli
Başkan, değerli üyeler; öncelikle ramazanışerifimizin
hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bütün milletimizin ve
İslam âleminin bu kutlu ayının hayırlara vesile
olmasını diliyorum. Güzel temennilerinden dolayı,
şahsımla ilgili teveccühlerinden dolayı Değerli Grup
Başkan Vekillerine de tekrar teşekkür ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında bulunmak, burada bu aziz milletin iradesini temsil etmek ve bu
aziz milletin temsilcileri eliyle kendisini yönetmesine vesile olmak bizim
kişiliğimizle ilgili değil, bizim temsilimizle ilgili bir
şeydir. O yüzden İç Tüzük 65 açıkça şahsiyatla
uğraşmayı yasaklar çünkü burada bizler, Ahmet, Mehmet olarak
değil temsil ettiğimiz bir mehabetin, temsil ettiğimiz bir
iradenin, temsil ettiğimiz siyasi bir düşüncenin sorumluluğuyla
buradayız. O yüzden, burada her zaman, daha önceki Grup Başkan
Vekilliğim döneminde de kişilerle, isimlerle, şahsiyatla
uğraşmama konusunda büyük bir özen gösterdim. Şimdi,
Değerli Grup Başkan Vekili Engin Altay Bey birtakım ifadeler
kullandı, işte tam da bununla ilgili. Devlet ile şahsiyetleri
birbirinden ayırmak için bu düzenleme yapılmıştır.
Yani devletin tasarrufu ile şahsiyetin tasarrufu arasındaki ince
çizgiyi görmeyip oradaki devlet tasarrufunu, mesela devletin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ben sessizce
dinledim. Lütfen
Bakın, burada en güzel şey birbirimizi sükûnetle
dinlemektir. Şunu unutmayalım ki: Aklın muhatabı nefret
değildir, aklın muhatabı akıldır; aklın
muhatabı duygu değildir, aklın muhatabı
kızgınlık değildir, aklın muhatabı
akıldır; aklın muhatabı fikir, düşünce, görüş ve
vizyondur. O yüzden burada duygusal olarak değil, aklımızla,
fikrimizle kendi düşüncelerimizi, tepkilerimizi ortaya koyarsak sevinirim.
Ben, kendi hakkım olan düşüncemi burada ifade ediyorum.
Şimdi, devlet ile şahsiyeti birbirinden
ayırt etmek gerekir. Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenin seçilmiş
Cumhurbaşkanı olarak tasarruflarda bulunur, bu tasarrufların
hesabını da bu millete verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 128
milyar dolar ne oldu?
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bunu Kendi
şahsına almış, kendi şahsına yapmış.
Efendim, Külliye, saray
Kendisine saray yaptı. O Külliye bu aziz
millete aittir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Geçmişte, merdiven altında basın toplantısı yapan
hükûmetlerin yerini bugün, bu milletin mehabetine uygun idare merkezleri
almıştır. Orası Recep Tayyip Erdoğanın
babasının malı değildir, bu aziz milletin yönetildiği
merkezdir. O yüzden, konuşurken devlet ile şahsiyeti birbirinden
ayırt ederek
Fahrettin Altun gibi, İbrahim Kalın gibi son
derece kıymetli devlet görevlilerini de istiskal ederek biz yücelmeyiz
arkadaşlar. Kendinizi değerli kılmanın yolu, bir
başkasını aşağılamak değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir saattir
konuşuyor ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Bitiriyorum.
Kendimizi
Ben, bu uygulamaya da
karşıyım Engin Bey, bu uygulama yeni başlamış,
İç Tüzüke de uygun değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yakında
Meclisi de kapatırsın sen.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) İç
Tüzüke uygun değil bu uygulama, bizim dönemimizde yoktu, teamül hâline
gelmiş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 60a göre her
zaman müsait.
BAŞKAN Buyurun Mahir Bey.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Son cümle
olarak şunu söylüyorum: Bizim, kendimizi yükseltmemiz için birilerini
aşağılamamız gerekmiyor. O yüzden, Fahrettin Altun da
İbrahim Kalın da son derece değerli, haysiyetli, onurlu
insanlardır. Biz, sesimizi değil, sözümüzü yükselterek bu aziz
Meclisi çalıştıralım.
Ben çok teşekkür ediyorum. Yeniden,
ramazanışerifin hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
21.- İstanbul Milletvekili Engin
Altay'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben, kimsenin
şahsiyatıyla uğraşmadım ama benim, Türkiye
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Beyler, Grup Başkan Vekili
konuşuyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, bizim böyle
bir sorunumuz var.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının
tasarruflarını sorgulamak tam da buranın işidir. Bunu
sorgulamayacaksak buradan çekip gidelim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ona
itirazım yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mahir Ünaldan
şunu beklerdim
Öncelikle, daha önce yaptığı bir
göreve tekrar seçilmesinden dolayı -demin unuttum, kendisinden özür
diliyorum- başarılar diliyorum, Allah utandırmasın, tebrik
ediyorum, hayırlara vesile olsun diyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim, sağ olun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ancak, Sayın
Ünalın elbette Genel Başkanını savunması
noktasında reflekslerini anlayışla karşılıyorum
da ben Fahrettin Altun ve İbrahim Kalının onuruyla,
şahsiyatıyla uğraşmadım. Bu arabalara muhtemelen
bunlar biner dedim çünkü Türkiyede devlet protokolünde medyanın siyasete
baktığı objektiften şu görülüyor: Türkiyede 1 numara
Cumhurbaşkanıdır, 2 numara maalesef Meclis
Başkanımız bile değil, 2 numara Fahrettin Altundur, 3
numara İbrahim Kalındır, siyasetçiler siz dahi onlardan sonra
geliyorsunuz. Bu da Meclisin ve siyasetin en büyük ayıbıdır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Sayın Beştaş, buyurun.
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş'ın, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Mahir Ünalı tebrik ettiğine, ramazan ayını
kutladığına, intihar olaylarına acil çözümler üretmemiz
gerektiğine, pandemi döneminde cezaevinde yatanların
sorunlarına, yüz yüze eğitim sonrası pandemi nedeniyle öğretmen
ölümlerinin arttığına, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceklerine
ve istismarcıların karşısında olduklarına
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de Sayın Mahir Ünalı yeni
seçildiği görevinden dolayı tebrik ediyorum, hayırlı olsun
demek istiyorum.
Bir de ramazan ayı başladı; bu
ramazan ayı vesilesiyle biz de düşünce ve
duygularımızı paylaşmak isteriz: Ramazan ayı, hakikati
görmek isteyenler için önemli bir fırsattır; adaleti,
eşitliği, vicdanı, ahlakı anlayabilmek için,
içselleştirebilmek için de yine önemli bir olanaktır. Bu
değerleri kazanmamıza vesile olsun diyorum ve ramazan
ayının tüm insanlığa, hepimize mübarek olmasını
temenni ediyorum.
Sayın Başkan, intihar meselesi Türkiye'nin
temel gündemlerinden biri. Doğrusu, psikolojik olarak intiharları
konuşmanın tersten bir etki yarattığı konusunda da
bazı bilimsel çalışmalar var. O yüzden, ayrıntıya
girmekten de çokça endişe ediyorum yani bunu, izleyen halkımız
için söylüyorum. Bunları ifade etmemiz, intiharları kesinlikle
doğru bulmadığımızı, ne olursa olsun
yaşamın bir seçenek olduğunu ve yaşamak için mücadele etmek
gerektiğini belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Şimdi, Siirtte son bir hafta içinde 4
kişi intihar etti, vekili olduğum ilde ve maalesef, yoksulluk,
işsizlik, yoksunluk ve umutsuzluk Türkiye'nin diğer bütün illerindeki
gibi Siirtte de yansımasını buluyor. Mesela, Siirtin Kurtalan
ilçesinde 47 yaşındaki R.E. asılı olarak bulundu; dört gün
önce Şahin Ç. isimli şahıs yine Kurtalanda, 6ncı kattan
atladı. Uzman görüşleri farklılık arz ediyor bu konuda
ancak intiharlarda altta yatan duygunun çaresizlik ve umutsuzluk olduğunu
hepimiz gayet iyi biliyoruz. Siirtteki bu mikro örnekler, Türkiyedeki
umutsuzluk ve çaresizlik ikliminin makro düzeyinin bir ifadesidir aynı
zamanda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
intiharları münferit vakalar olarak değerlendirmemiz mümkün
değildir; bu, toplumsal kaosun, yoksulluğun, işsizliğin ve
açlığın da yansımasıdır. Bu nedenle, bu konunun
üzerinde durmamız gerekiyor ve acil çözümler üretmemiz gerekiyor. Bu
konudaki adreslerin başında da Türkiye Büyük Millet Meclisi geliyor.
Sayın Başkan, cezaevlerindeki sorunlar
maalesef hız kesmeden devam ediyor. Pandemiyle birlikte hasta
mahpusların durumu vahamet düzeyinde artış gösteriyor. Günde
onlarca mektup alıyoruz hasta tutuklu ve hükümlülerden, sevkleri
yapılmıyor, tedavi edilmiyor, ameliyat edilmesi gerekenler ameliyat
edilmiyor ve acil hastalarla da idareler ilgilenmiyor. 2 tane örnek vereceğim
sadece: Eyvaz Akıncı 76 yaşında ve akciğer kanseriyle
mücadele ediyor; aynı zamanda KOAH hastası, kalp hastası,
astım ve mide rahatsızlığı var fakat buna rağmen
Eyvaz Akıncı 21 Mart Cumartesi günü tedavi gördüğü hastaneden
evine giderken tutuklandı ve şu anda Metris Cezaevinde, tedavisi
maalesef yapılmıyor ve raporları olmasına rağmen
tutukluluk hâli devam ettiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diğer bir tutuklu Elâzığ Cezaevinde Seher Dayan adlı 57
yaşında bir kadın, bir anne. On iki aylık propaganda
cezası sebebiyle tahliye olması gerekiyor fakat cezaevlerindeki bu
yeni uygulama sebebiyle disiplin gerekçeleriyle altı ay geçmesine
rağmen tahliye hakkı engelleniyor ve haksız yere cezaevinde tutuluyor.
Biz, bu konularda daha fazla mağduriyet yaşanmaması için
özellikle iktidar grubuna seslenmek istedik.
Çok vahim diğer bir mesele öğretmen
ölümleri Sayın Başkan. Yüz yüze eğitimin
başladığı 1 Marttan bu yana 26 öğretmen coronavirüs
sebebiyle yaşamını yitirdi ve pandeminin başından bu
yana 250ye yakın eğitimcinin aynı sebeple
yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor ve maalesef,
bulaşıcı hastalık ya da kalp durması gibi ölüm
raporları düzenleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, diğer yandan, şu anda Virüs sebebiyle öldü. deniliyor
26 öğretmen için ama artış da çok ciddi, aşıyla
birlikte düşünürsek, aşılanan öğretmen sayısı
yüzde 7-8lerde ve Millî Eğitim Bakanı söz verdiği hâlde
öğretmenler hâlâ aşılanmıyor ve öğretmenler yüz yüze
eğitim yapıyor. Öğretmenlere dair vaka artış oranı
şöyle: 15 Şubat-5 Mart arasında 95 öğretmende görülen vaka
sayısı 6 katına çıktı, 97 öğrencide görülen vaka
sayısı ise 10 katını aştı. Bu elim tablonun ve
öğretmen ölümlerinin sorumlusu tabii ki iktidar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş,
toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlıyorum.
Bu vahim ve elim tablonun sorumlusu, bu coronayla mücadeleyi
yönetemeyen iktidardır, öğretmelerin sesine kulak vermemiz
lazım.
Son olarak, çocuk istismarları ve İstanbul
Sözleşmesine dair birkaç şey söyleyip bitireceğim.
Maraşın Pazarcık ilçesinde 14 yaşındaki bir kız
çocuğunun 7-8 yaşlarından itibaren -maalesef- 7-8 erkek
tarafından sistematik olarak istismar edildiği ortaya
çıktı. Ben, istismar edenlerin, ettikleri iddia edilenlerin de
adını vermeyeceğim, basın-yayın organlarında
sıkça geçiyor. Bu olay, N.A. isimli kız çocuğunun intihar
girişiminden sonra savcılık soruşturmasıyla ortaya
çıktı. İntihar girişiminde bulunmasaydı bu istismar
vakası da ortaya çıkmayacaktı ve sonrasında Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı davaya müdahale
talebinde de bulundu.
Yine, önceki gün 2 yaşındaki bir
çocuğa cinsel istismar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Önceki
gün 2 yaşındaki bir bebeğin cinsel istismara maruz
kaldığı bilgisi yer aldı. Şimdi, açıkçası
şunu söylüyoruz: Bu hadiseler karşısında İstanbul
Sözleşmesinin ne kadar önemli olduğunu hiçbir zaman akıldan
çıkarmamak gerekiyor. Bu olaylar, bu vahim olaylar olurken iktidar Biz
çekildik. diyebiliyor İstanbul Sözleşmesinden. İstanbul
Sözleşmesinden çekildik. denildikten sonra bu istismar
vakalarının artışını Türkiye kamuoyunun ve
herkesin dikkatine sunmak istiyorum. Biz, İstanbul Sözleşmesinden
vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi bizimdir ve
istismarcılara güç vermesini de
Özellikle, önemle altını çizmek
istiyorum: Biz, istismarcıların karşısında,
çocukların yanındayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Burcu Hanım, buyurun.
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksal'ın, öğretmenlerin bugüne kadar neden
aşılanmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, pandeminin
başından bu yana yaklaşık 250 öğretmenimiz coronadan
yaşamını yitirdi. Yüz yüze eğitimin
başladığı 1 Marttan bu yana ise 26 öğretmen corona
nedeniyle hayatını kaybetti. Ayrıca, öğretmenler görev
tanımlarında olmadığı hâlde İçişleri
Bakanlığının genelgesiyle filyasyon ekiplerinde de
çalıştırılmakta; görev icabı corona tanısı
konulmuş kişiler ve temaslıları kontrol ederek kurallara
uymayanları tespit etme görevi verilmiştir. Bu görev de
öğretmenleri ve ailelerini risk grubuna sokmaktadır. Öğretmenler
hem yüz yüze eğitimin başlamasıyla hem de filyasyon ekibindeki
görevleri nedeniyle salgında, pandemi de corona riskiyle karşı
karşıya kalmaktadır. İşte, bu yüzden 10-12 milyon doz
aşı geldiğini iddia edenlere soruyoruz: Öğretmenler bugüne
kadar niçin aşılanmadı? Hâlen daha, Mart 2021 itibarıyla,
öğretmenlerimizin yüzde 10u bile niçin aşılanamamıştır?
Öğretmenlerimiz, okul müdürleri ve idarecileri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Zeynel Bey, buyurun.
24.- İstanbul Milletvekili Zeynel
Özen'in, iktidarı, Alevi köylerine cami yapan ve karakollarda ezan okutan
sindirme politikalarından vazgeçmeye çağırdıklarına
ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Değerli
Başkan, Dersimin Mazgirt ilçesine bağlı Muhundi (Darıkent)
köyünde, Tunceli Valisinin bir süre önce yaptığı ziyaretin
ardından karakoldan ezan okutulmaya başlanmıştır.
Aynı uygulama; son birkaç haftadır Mazgirtin 3 köyünde daha
karakollardan ezan okutulmaktadır. Buralarda yaşayan Aleviler,
özellikle Alevi köylerinde başlatılan bu uygulamalara karşı
tepkilidir. 80 ihtilalinde Alevilerin yoğun olduğu köylere cami
yapılırdı, birçok Alevi köyü, böyle, kullanılmayan,
atıl vaziyette camilerle doludur. Şimdi ise karakollardan yüksek
sesle ezan okutularak açıkça bir asimilasyon politikası
uygulanmaktadır. 12 Eylül faşist cuntasının
bıraktığı yerden devam eden iktidarı, Alevi köylerine
cami yapan ve karakollarda ezan okutan bu sindirme politikalarından artık
vazgeçmeye çağırıyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu, buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlu'nun, Kaymakam Kemal Beyi ölümünün 102nci yıl dönümünde
rahmetle ve minnetle yâd ettiklerine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan yüz iki yıl önce Birinci Dünya
Savaşındaki Ermeni tehciri sırasında
Boğazlıyanda görev yaparken yargılandığı davada
beraat eden, Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından İngilizleri
memnun etmek amacıyla görevinden uzaklaştırılarak hapse
atılan, Nemrut Mustafa Paşa Başkanlığındaki sözde
mahkemede yeniden yargılanarak idama mahkûm edilen, Şeyhülislam
Mustafa Sabrinin fetvasıyla 10 Nisan 1919da Beyazıt
Meydanında idam edilen, 14 Ekim 1922de Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çıkarılan kanunla millî şehit ilan edilen, idam edilmeden önce
yazdığı vasiyetinde Allah, millet ve memlekete zeval vermesin.
Fertler ölür, millet yaşar. Türk milleti ebediyete kadar
yaşayacaktır. diyerek devlet ve millet sevdalısı
olduğunu tüm dünyaya ilan eden, millî uyanışın simgesi
Kaymakam Kemal Beyi ölümünün 102nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd
ediyoruz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Başkanlığın
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücünün yargılanmasına
devam edildiğinin Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bildirildiğine ilişkin tezkeresi
(3/1596)
BAŞKAN Ankara 24. Ağır Ceza
Mahkemesinin 1/4/2021 tarih ve (2020/111) esas numaralı
yazısıyla, Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücünün
yargılanmasına devam edildiği Anayasanın 83üncü maddesinin
ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bildirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Ahmet Çelikin
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden geri
çekildiğine ilişkin yazısının 8/4/2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önergesi
(4/120)
BAŞKAN İYİ Parti Grup
Başkanlığının, İç Tüzükün 21inci maddesi
uyarınca, İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Çelikin İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu üyeliğinden geri
çekildiğine ilişkin yazısı 8 Nisan 2021 tarihinde
Başkanlığa ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 5/2/2021
tarihinde Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, doğru şekilde uygulanamayan
faiz politikası nedeniyle 130 milyar dolarlık rezerv
kaybının, Para Politikası Kurulu tutanaklarının
incelenip kamu bankaları aracılığıyla yapılan
döviz satışlarının miktarının, meydana gelen bu
rezerv kaybının sorumlularının tespit edilmesi ve
ekonomideki güveni zedeleyen yanlış politikaların belirlenip
tekrarlanmaması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/4/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili, Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, doğru şekilde
uygulanamayan faiz politikası nedeniyle 130 milyar dolarlık rezerv
kaybı, Para Politikası Kurulu tutanaklarının incelenip kamu
bankaları aracılığıyla yapılan döviz satışlarının
miktarı, meydana gelen bu rezerv kaybının
sorumlularının tespit edilmesi ve ekonomideki güveni zedeleyen
yanlış politikaların belirlenip tekrarlanmaması
amacıyla 5/2/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
13/4/2021 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan
Usta.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; parti
grubumuzun Merkez Bankası rezervlerinin erimesiyle ilgili olarak
verdiği araştırma önergesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu
ve sizleri saygıyla selamlarım.
Öncelikle, sözlerime başlarken
ramazanışerifin devletimize, milletimize,
vatandaşlarımıza, sizlere ve tüm İslam âlemine
hayırlı ve mübarek olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu önerge
niye önemli? Bu önerge şu açıdan çok önemli: Çünkü bir defa Merkez
Bankasının verilerine bakıyoruz, önce onu bir
konuşmamız lazım. Yani bu 128 milyar dolar yok, orada, burada
falan deniliyor da bu 128 milyar dolar hakikaten yok. Yani Merkez
Bankasının analitik bilançosunu, bilanço okumayı bilen
arkadaşlar, açsınlar, baksınlar, tamam mı belli bir dönemi
alsınlar, hangi dönemi alırlarsa alsınlar o günden bugüne
bakıldığında Merkez Bankası rezervlerinde bu miktarda
bir erime var, bir yok olma var ve negatife dönüş var. Bunu inkâr etmek,
aklı inkâr etmektir. Sayın Mahir Ünal hani, Akla akılla
karşılık verelim. diyor ya, hakikaten öyle, doğru
söylüyor. Yani akılla bir şey söyleniyorsa buna akılla
karşılık vermek lazım. Bunu inkâr etmek, bilimi inkâr
etmektir, Merkez Bankasının verilerini inkâr etmektir, aklı
inkâr etmektir.
Şimdi, bakın, bu rezervler niye önemli
biliyor musunuz? İki açıdan önemli yani bu
yaşadığımız olay iki açıdan önemli. Bir bu
rezervlerin eritiliş biçimi, yöntemi açısından önemlidir. Evrensel,
ileri merkez bankalarının hiçbirinde böyle bir yöntemle merkez
bankalarının kaynakları kullanılmaz. Şeffaf olur, ne
yapıldığını hem merkez bankası bilir hem
piyasalar bilir hem hükûmet bilir hem millet bilir. Burada yapılan
işin ne olduğunu hâlâ bilen yok arkadaşlar. Yani
bakıyorsunuz, bilançoda rakamlar erimiş ancak hangi yöntemle
gitmiş, kime gitmiş, kaç liradan gitmiş, bunun hesabı
ortada yok, bunun bilgisi ortada yok. Bununla ilgili adamakıllı bir
açıklama yok.
Sayın Cumhurbaşkanı konuya 2 defa
değindi; ikisi birbiriyle çelişkili, taban tabana zıt. Birinde
Pandemiyle mücadelede kullandık. dedi. Allah Allah, pandemiyle
mücadelede nasıl kullanıldı, şunu bize bir izah etsinler!
Millete mi dağıttılar bu parayı? Milletten bu parayı
alan oldu mu? Olmadı böyle bir şey. İkincisinde Yerinde
duruyor. dedi. Allah Allah, böyle bir şey olabilir mi? Merkez
Bankasının rezervleri analitik bilançosunda açıklanıyor,
bununla ilgili farklı yöntemle açıklanan kaynaklar var; hepsi Merkez
Bankasının internet sitesinde arkadaşlar. Böyle bir kaynak filan
yok, bu kaynaklar eridi.
Dolayısıyla, bu açıdan bu konu
önemlidir, yöntem açısından önemlidir ve verilemeyen cevaplar
açısından önemlidir. Ha, bu arada antrparantez söyleyeyim, Sayın
damat Bakan da tabii böyle kaçıp giderek bu işten kurtulamaz; bu
işteki etkin aktörlerden biri de kendisidir, dolayısıyla bunun
hesabını o da vermek durumundadır. Şimdi, kendisi gitti,
biraz ismini unutturdu ama gölgesi ve ruhu belli ki Merkez Bankasına
tekrar geri döndü; önümüzdeki günlerde aslında biraz daha para olsa bu
operasyonlara yine devam edecekler.
Şimdi, ikinci husus da önemlidir. Nedir o?
Bunun yarattığı ekonomik kırılganlık, bunun bir
maliyeti var. Hadi 128 milyar dolar gitti; işte, 1 lira ucuza gittiyse
milletin şu kadar parası gitti, 2 lira ucuza gittiyse şu kadar
gitti ama bunun yarattığı doğrudan veya dolaylı
etkiler var arkadaşlar. Yani şu anda
yaşadığımız son dolar şokunu neye
bağlıyorsunuz? Yani faktörlerin hepsi bunlar. Yani doların,
TL/dolar kurunun 1 lira artmasının bu ekonomiye sadece borçlarımız
açısından maliyeti 500 milyar TLnin üzerinde; sadece stoktaki
borçlar. E yeni borçlanmalarımız var, her gün borçlanıyoruz,
içeriden de borç alıyoruz, dışarıdan da borç alıyoruz.
Bunun yarattığı kırılganlıkla faizler yüzde 19a
gelmiş veya dolar cinsinden yüzde 6yla borçlanan bir Türkiye ekonomisi
var, CDSlerimiz 500e geldi. Yani bunu görmeyecek miyiz? Dolayısıyla
yeni borçlar açısından veya
Sadece yap-işlet-devret
projelerinde 154 milyar dolarlık bir stok var. AK PARTİ Grubuna
özellikle seslenmek istiyorum: Yani Allah aşkına, lütfen
aklınızla ve vicdanınızla hareket edin arkadaşlar.
Burada 154 milyar dolarlık bir stok var; işte, bu stokun maliyeti de
geliyor, bu dolar kuru artışından biniyor. Bunların hepsi
neden oldu? Bu rezervlerin erimesi ve sonradan yapılan saçma sapan
işlerden oldu; bir gece yarısı kararnamesiyle Merkez
Bankası Başkanının alınması gibi.
Dolayısıyla bu maliyete millet olarak katlanıyoruz, hepimiz buna
katlanıyoruz. İçinizde eminim ki iş adamları var, dolar
borcu olanlar var; onların hepsi şu anda can çekişiyor. Ya,
firmalarımız el değiştirmekle yüz yüze, iflasla yüz yüze
olan bir Türkiye ekonomisini yaşıyoruz. Dolayısıyla Meclis
bunu araştırmayacak da neyi araştıracak? Burası
milletin Meclisiyse, biz de milletin vekilleriysek milleti doğrudan
ilgilendiren bir husus bu Meclis tarafından mutlak suretle açıklanmak
durumundadır. Dedik ki: Ya, şu tutanakları lütfen bir
açıklayın. Öyle ya, Merkez Bankası böyle bir operasyonu yaptı
ve bunun mutlaka Para Politikası Kurulunda en azından bir miktar
eğer bir talimat gelmediyse- tartışılmış
olması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ERHAN USTA (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Oradaki bürokratlar mutlaka bir bilgi
vermişlerdir bunun ne kadar tehlikeli olduğuyla ilgili. Bu
tutanakları bir açın dedik, tutanaklar açılmadı.
Dolayısıyla bunların yapılması lazım. O zaman
eğer onlar kendi iradesiyle tutanakları açmıyorsa bizim Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak bu tutanakları açtırmamız lazım.
Bunun yolu da bu Meclis araştırması komisyonunun
kurulmasından geçer.
Dolayısıyla, arkadaşlar, şimdi,
Merkez Bankası Başkanını da bırakalım işini
yapsın. Biz İYİ Parti Grubu olarak bir önerge verdik, dedik ki:
Merkez Bankası başkanları beş yıl süreyle gelsinler ve
süresinden önce görevden alınamasınlar. İkinci husus da Merkez
Bankası Para Politikası Kurulunda reel sektörün temsiline yönelik
TOBBun önereceği 3 adaydan 1ini Cumhurbaşkanı seçsin. Lütfen
bu önergeye destek verin. Bu, önemli bir şeydir, önemli olduğunu
düşünüyoruz. Tabii, eğer AK PARTİ Grubunun kibri buna müsaade
ederse yani bir muhalefet partisinin milletvekillerinin verdiği öneriyi
bir kibir yapmazsa ki yapılmaması lazım- veya demokrasi kültürü
buna müsaade ederse bu önergemizin de bu vesileyle desteklenmesinin ben son
derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Araştırma önergemize destek bekliyorum ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ahmet Bey, Şehit var.
demiştiniz.
Buyurun size söz vereyim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya'nın,
eğitim uçuşu sırasında şehit olan Hava Pilot
Yüzbaşı Burak Gençcelepin adının Trabzon
Havalimanında yaşatılması için Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığını göreve çağırdığına
ve ramazan ayını tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Türk Yıldızlarının kahraman
pilotu, Trabzonumuzun gururu Hava Pilot Yüzbaşı Burak Gençcelep
kardeşimizin eğitim uçuşu sırasında şehit
düşmesi başta memleketimiz Trabzon olmak üzere ülkemizi yasa
boğmuştur. Şehidimiz Hava Pilot Yüzbaşı Burak Gençcelep
tüm şehitlerimiz gibi vatanımızın birliği,
bütünlüğü ve bağımsızlığı için görev
yaptığı sırada kahramanca şehit düşmüş ve
adını onurlu milletimizin gönlüne ve şehitler tepesine
yazdırmıştır. Şehidimiz Burak Gençcelepin dost ve
arkadaşları olarak, Trabzonlular olarak şehidimizin
adının memleketimiz Trabzonda yaşatılmasını
istiyoruz. Bu doğrultuda Trabzon Havalimanında şehidimizin
adının yaşatılması için Ulaştırma
Bakanlığını ve tüm yetkilileri göreve
çağırıyoruz. Buradan milletimizin Meclisinden Türk
Yıldızlarının kahraman pilotu, Hava Pilot
Yüzbaşı Burak Gençcelep kardeşimizi ve tüm kahraman
şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anıyor, milletimizin ramazan
ayını tebrik ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, 5/2/2021
tarihinde Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, doğru şekilde uygulanamayan
faiz politikası nedeniyle 130 milyar dolarlık rezerv
kaybının, Para Politikası Kurulu tutanaklarının
incelenip kamu bankaları aracılığıyla yapılan
döviz satışlarının miktarının, meydana gelen bu
rezerv kaybının sorumlularının tespit edilmesi ve
ekonomideki güveni zedeleyen yanlış politikaların belirlenip
tekrarlanmaması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, malum soru sorulmaya devam ediyor: Merkez
Bankasındaki rezervler nereye gitti, 128 milyar dolar nerede -kısacası-
para nerede? Şimdi, bunu sormuşuz, hep de soruyoruz Para nerede?
diye. Buna ilişkin verilen cevaplar var. İşte, 22 Şubatta
Sayın Cumhurbaşkanı şöyle demiş: Döviz rezervi 132
milyar dolara kadar çıktı, ondan sonra bir düştü, 95e indi. Biz
yeniden 132ye çıkarttık, bunda herhangi bir sıkıntı
yok. 24 Şubattaki grup toplantısındaysa 128 milyar doların
büyük kısmının salgın döneminde
harcandığını söylüyor, Salgın bahanesiyle yeni bir
finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere elimizdeki tüm araçları
kullanarak fırsat vermedik. diye ifade ediyor. 10 Marttaysa
Tutturmuşlar Şu kadar para nerede, bu para nerede? diye cevap
veriyor ve Herhangi bir kayıp yok. diye devam ediyor
konuşmasına. Tabii, sormaya devam ediyor muhalefet bunu Bu para
nerede? diye ve KİT Komisyon Başkanı 11 Nisanda şunu
söylüyor: Nihayetinde ödemeler dengesi açığının
finansmanının doğal sonucu olarak rezervlerde değişim
söz konusu olmuştur. Yani Rezervlerde bir değişim söz konusu
olmuştur. diyor. 12 Nisandaysa, yine, AKP Genel Başkan
Yardımcısı Hamza Dağ 128 milyar dolar kasada yani herhangi
bir şey olmamıştır. diyor.
Şimdi, baktığınız zaman
parayla ilgili iktidar partisinden gelen açıklamalar bile birbirini
tutmuyor. Yani ortada bir erime var, olmayan bir para var, kaybolan bir para
var. Şimdi, bu para Merkez Bankası rezervlerinden
alınmış ve piyasaya sürülmüş, bankalara
satılmış ya da arza sunulmuş. Buradaki mesele şu: Bu
paralar hangi fiyattan ve kimlere satıldı? Burası karanlık,
burası belli değil; kime verildiği, kimlerin zengin
edildiği, kimlerin bu işten menfaat elde ettiği ya da bu dolar
rezervinin hangi kurdan eritildiği belli değil.
Şimdi, öyle bir durumdayız ki bunu
sorduğunuz zaman hakkınızda soruşturma açılıyor.
İşte muhalefet partisi CHP pankart astırdı her tarafa,
savcılar hakaretten soruşturma açmaya ve pankartları indirmeye
başladılar. Ya babanızın şirketi değil
burası, babanızın malı da değil. Bu ülkenin
kaynaklarının nerede olduğunu soruyoruz ve sormaya da devam
edeceğiz. Bu, sizin düğünde biriktirdiğiniz altınlardan
oluşturduğunuz bir para değil ki bu ülkenin bir
kaynağı, herkesin burada katkısı var, bu ülkenin ortak
değeri ve Hazinede birikmiş bir para. Kime verdiniz, kime
sattınız, hangi kurdan verdiniz, kimler aldı bunu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Yani bu
soruların, asılan afişlerde sorulan soruların ya da 128
milyar dolar nerede ki? diye sorulan sorunun cevabını sarayın o
kocaman duvarlarına asarak verebilirsiniz, açıklayarak da
cevabını verebilirsiniz. Ancak bunun cevabını hiçbir
şekilde vermediğiniz gibi bu soruyu sormak bir suç teşkil ediyor
sizin açınızdan. Çünkü dolar rezervlerindeki kayıp büyük, zengin
edilenler meçhul yani kamuoyu tarafından meçhul, bizler biliyoruz az çok
nereye gittiğini- dolayısıyla sizler de bunu açıklamakla
yükümlüsünüz. Biz bu soruyu sormaya devam edeceğiz: Para nerede? (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Özgür Karabat.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, size bir tarihten
bahsetmek istiyorum: 24 Haziran 2018, hepiniz biliyorsunuz, bu tarihte ne oldu?
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk
Cumhurbaşkanı seçildi ve Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı oldu. Peki, ondan sonra ne dikkatinizi çekti? Devletin
bağımsız kurulları, Merkez Bankası, Para
Politikaları Kurulu
Bu kurullar, hızlı bir şekilde
bağımsız olma özelliğini kaybetti değerli
arkadaşlar. Ve şimdi, bugün, eğer bu soruyu soruyorsak, 128
milyar nerede? diye soruyor ve eğer cevabını alamıyorsak
bunun temel sebebi, bu kuruluşların bağımsız olma
özelliğini kaybetmesidir değerli milletvekilleri.
İstikrarsız politikalar aynı zamanda istikrarsız
kadroları getirdi. 4 defa Merkez Bankası Başkanını
değiştirdiniz ve en son Merkez Bankası Başkanı 128
milyar nerede? sorusunu sordu diye mi görevden alındı? sorusuna
henüz bir yalanlama gelmedi ne kendisi tarafından ne de Hükûmetimiz
tarafından. Dolayısıyla değerli milletvekilleri, soru
şudur: Bir komisyon başkanımız açıklama yapıyor,
diyor ki: Merkez Bankası bilançosundan anlamadıkları için,
bilançoda bir varlığın azalması hâlinde yerine başka
bir varlık geldiğini bilmedikleri için bir erimeden bahsediyorlar.
Bakın, biz tam da bunu söylüyoruz değerli arkadaşlar. İki
taraflı bir işlem var: Bir döviz satılıyor, diğer para
alınıyor. Bir kur var, bir kur farkı var, bu kimin cebine gidiyor?
Kime gidiyor? Siz bu dövizi hangi yöntemle, nasıl, ne zaman, kime
sattınız? Bunu merak ediyoruz, bu cevabı verin biz
rahatlayalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bir bakkal bile
hesaplarla ilgili şöyle bir not tutar ve açıklar. Ya Allah
aşkına, bir kâğıt parçanız bile mi yok? Devlet
yönetimi ciddi bir iştir değerli milletvekilleri, merak ediyoruz.
Sonra diyorsunuz ki: Niye soruyorsunuz? Ya niye sormayalım? Yiğit
muhtaç olmuş kuru soğana, bizim bunu sormak boynumuzun borcu.
Yiğidin soğana muhtaç olduğu bir ülkede bir milletvekilinin bunu
sorması temel görevdir. Vatandaş da merak eder, milletvekili de merak
eder, sorar: 128 milyar dolar nerede? (CHP sıralarından
alkışlar) Biz sorduk, biz sorduk, duymayan kalmadı,
Bağdattan duydular. 128 milyar dolar nerede? dedik, sağır
sultan duydu. 128 milyar dolar nerede? dedik ama siz duymadınız,
siz duymadınız ve duymak istemiyorsunuz. Suç unsuru yok. diyor
savcılarınız, valilikleriniz pankartları indiriyor.
Değerli milletvekilleri, bu para sizin
paranız değil, bu para vatandaşın size emanet ettiği
para.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Dolayısıyla
emanetle ilgili soru sormak en temel hakkımız. Soruyoruz: 128 milyar
dolar nerede? Nerede? Niye cevap vermiyorsunuz? Neden cevap vermiyorsunuz?
Cevaptan korktuğunuz bir şey mi var? Bu paralarla kimi zengin
ettiniz? Soruyoruz, niye cevap vermiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, madem dolarlar yerinde,
o zaman dolar yerindeyse vatandaşa soğan vermeyin, vatandaşa
direkt dolar verin, para verin, para verin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ya vatandaşa
verin ya hesap verin, eğer bunların hiçbirini de bilmiyorsanız
emaneti ehline verin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Sayın Abdullah Nejat Koçer.
Buyurun Sayın Koçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Küresel ekonomiyi olumsuz etkileyen bir ticaret
savaşının ardından, yine tüm dünyayı etkisi
altına alan coronavirüs neredeyse tüm dengeleri değiştirdi ve
etkisi hâlâ sürüyor. Ülkeler siyasi, iktisadi, sosyal manada zor bir süreçten
geçiyor. Kalıcı büyümeyi sürdürmek, dış ticaret dengesini
sağlamak, üretimi ve istihdamı güçlendirmek her zamankinden çok daha
önemli. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisinin temel
makro dengeleri korunmaktadır. Belirli dönemlerde döviz kurundaki
aşırı dalgalanmayı, Merkez Bankası ve Hükûmetimiz,
zamanında etkili olarak uyguladığı sıkı para
politikası ve diğer önlemlerle kontrol altına almış ve
almaya devam etmektedir. İş ve yatırım ortamını
iyileştirmeye yönelik atılan somut adımlar sonucunda hem
yatırımda hem de ihracatta büyümeye son derece güçlü bir katkı
sağlanmıştır.
Ülkemizin refahı, büyümesi ve istihdamı
için pozitif rakamlar gelmeye devam ediyor. Bugün açıklanan sanayi
verilerine bakıldığında, artış eğiliminin
devam ettiğini görüyoruz. Salgına rağmen, sanayi üretimi
şubatta, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,8
artmış durumdadır. Sanayi üretiminin Almanyada yüzde 6,4
azalış gösterdiği bir dönemde, Türkiye yıllık sanayi
üretimini en çok artıran G20 ülkelerinden biri olmuştur.
Bu veriler bize, uygulanan ekonomi
politikalarının sanayi kesiminde meydana getirdiği olumlu etkiyi
gösteriyor. Bu veriler bize, sanayide çarkların döndüğünü,
istihdamın artarak devam ettiğini gösteriyor ve küresel
salgının damga vurduğu 2020yi büyümeyle kapatan birkaç ülkeden
biri olduğumuzu teyit ediyor. Türkiye ekonomisi 2020 yılında,
salgına rağmen yüzde 1,8 büyüdü. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 2021 yılında fiyat istikrarını
sağlayarak, enflasyonla mücadelemizi aynı kararlılıkla
sürdürerek yatırım, üretim ve büyüme hedeflerimize
ulaşacağız.
Türkiye ekonomisi için 2021 büyüme tahminini Moodys
yüzde 3,5tan 4e; IMF yüzde 5ten 6ya; OECD yüzde 2,9dan 5,9a yükseltti.
Dünya Bankası, Türkiye ekonomisine ilişkin 2021 büyüme tahminini
4,5tan 5e yükseltti.
Bütün bunlar gösteriyor ki ekonomide inişler ve
çıkışlar yaşanabiliyor; aslolan, üretim, yatırım
ve istihdamın devamı. Hamdolsun, ülkemiz, ihtiyacımız olan
yetişmiş insan kaynağına ve üretim gücüne sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Koçer.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Devamla) Merkez
Bankasına ilişkin alınan her karar, Türkiyenin refah seviyesini
artırmak içindir; alınan her karar, 83 milyona güçlü bir gelecek
inşa etmek içindir.
Bu duygu ve düşüncelerle İYİ Parti
grup önerisine katılmadığımızı ifade ediyor, yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 13/4/2021 tarihinde
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşları
tarafından, kamudaki yandaş atamalar ve çoklu maaşların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Nisan 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/4/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
13 Nisan 2021 tarihinde Diyarbakır Milletvekili
Garo Paylan ve arkadaşları tarafından kamudaki yandaş
atamalar ve çoklu maaşların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (12486 grup
numaralı) Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 13/4/2021 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kamu bankalarının yönetim kurullarına
yapılan atamalarda yandaşlık ilişkisinin ortaya
çıkartılması ve birden fazla maaşlarla ilgili, epeydir
konuşulan konu üzerine bir araştırma önergesi verdik. Bu atanan
kişiler kimlerdir, hangi tutarda maaş almaktalar ve bunlar neler
yapıyorlar?
Biz HDP olarak aslında bu kürsüye her
çıktığımızda Türkiyenin önemli sorunlarına
değinirken
Onlardan birisi de şu: Ülkemizde işsiz
sayısı 10 milyondan fazla, esnaf yaşam mücadelesi veriyor,
çiftçiler borç altında hatta intihara neden olmakta çiftçilerin
borçları ve milyonlarca yurttaş pandemi nedeniyle ne yapacağını
bilemiyor, kısa çalışma ödeneği kaldırılmış,
47 lira 50 liraya çıkarılmış, 3 lira artış
yapılmış, 3 lira. Böyle bir dönemde vatandaşa verilen müjde
Patates, soğan dağıtacağız.
Peki, bunun yanında yandaşlar,
yandaşlarla beraber çalışan eski milletvekilleri, eski bakanlar,
eski belediye başkanları veya aday olmuş listeye girememiş
veya aday olmuş, listeye girdiği hâlde herhangi bir şirkete
atama için yol bekliyor. Kim atama yapıyor? Belli kurumlar yapıyor.
Peki, hangi kurumlar daha çok? Az önce arkadaşlar dile getirdi, Türkiye
Varlık Fonu diye bir şey var, kimsenin dokunamadığı,
bilemediği ve en çok işlem yapan, parayla pulla uğraşan
-bankalar dâhil- kurumlara yöneticiler atanıyor. Yönetici atanabilir.
Peki, bu yöneticiler birden fazlaysa ne oluyor? Orada insanlar patates,
soğan ile 3 lirayı düşünürken birileri de oraya gelmiş
oluyor. Peki, bunlar kim? Ya, eski bakanlar var, eski yöneticiler var, eski
belediye başkanları var. Bir kurum mu? İki, üç kurumdan
maaş alanlar var. Öyle ki Cumhurbaşkanlığında -isim de
verebiliriz- bir kişi 87 milyon maaş alıyor, 87 milyon maaş
alıyor. Peki, bu 87 milyonu asgari ücrete vursanız, şu anda
pandemi sürecinde esnafa verdiğiniz, 1.500 diye de
hesapladığınız rakamlara vursanız... Ya, en yüksek
memur maaşının çarpımını YÖKten alıyor,
kendi kurumu Cumhurbaşkanlığından alıyor, yönetim
kurulu üyeliğinden alıyor ve bu maaşla beraber,
baktığınızda, birden fazla kurum...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) 87 milyon?
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) 87 bin lira, pardon,
87 bin lira, doğru Ramazan Bey, 87 bin lira.
Bir diğeri, RTÜK, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu, Ebubekir Şahin... Ya, be adam, senin... Diyorsun ki: Yasal ve
etik. Ya, yasal ve etikse her yasaya uygun olan meşru değildir.
RTÜK, burada siyasi partilere otuz saniye vermezken, toplumun gözüne baka baka
bazı şeyler çarpıtılarak verilirken, kendisinin Halk
Bankasıyla ilgili bir yığın spekülasyonu varken, orada da
Yönetim Kurulu üyeliğini yürütüyor. Yasal olması gerekmiyor,
meşru olması lazım ve övünerek de çıkıyor, diyor ki:
Etik davranıyorum, ahlaklı davranıyorum. Ya, bunun neresi
etik? Bari bunu söylemeyin. Sizin örnek olmanız lazım, örnek
olmadığınız zaman bu işler daha da uzuyor.
Bakın, öyle bir hâle getirdiniz ki kayyum
atıyorsunuz. Kayyum sadece belediyelerde miydi? Önceden de
başladınız ve bu kayyumların sayısı arttı.
Şu anda birçok kayyum ve kayyuma bağlı çalışan
kurumlarda -valilik dışında, kaymakamlık
dışında- belediye başkan vekilliği
maaşını alıyorlar. Onu da geçtik, dışarıdan,
mesela, Diyarbakıra Ordudan, Kocaeliden, Antalyadan insanlar getirilip
daire başkanı yapılıyor, 10-12 bin lira daha fazla para
veriliyor onlara; bu da bir yönteme, bir geçim kaynağına
dönüştü.
Peki, bununla mı yetiniliyor? Bilal
Erdoğanın liseden bir arkadaşı -o gün okuduk hep beraber-
41inci şirkete yönetim kurulu üyesi olmuş yani kırk kere
maşallah değil, kırk bir kere maşallah, ne desek az! Ya, 35
yaşında birisi 41 şirkette yöneticilik yapıyorsa bununla
nasıl baş edebiliyor? Bu atanan kişilerin çoğu yoğun
iş yapıyor; Cumhurbaşkanlığında, çeşitli
kurullarda iş yapıyor. Bir insan, hafta sonu dâhil -nasıl bu
kadar yetiştirebiliyor- birden fazla, ikiden fazla kuruma gidip nasıl
çalışabilsin? Ama yetinmiyorlar. Nedir? Yolsuzluk almış,
usulsüzlük almış, kamuda zararlar olabildiğince artmış
ama yapılan tek şey, denetimsizlik.
Bir diğer yapılan şey, şatafat,
israf, keyif örnek oluyor. Ben bunu yapıyorsam, birden fazla yerde
oluyorsam, iş yapıyorsam, yolsuzluk yapıyorsam, usulsüzlük
yapıyorsam en uçtaki kişiye Sen de yapabilirsin. deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Böyle
yapıldığında sizler örnek olamazsınız. Niçin
örnek olamazsınız? Çünkü yurttaş patatesi de soğanı da
biliyor. Yurttaş kimin haksız bir şekilde geldiğini de
biliyor, kimin uygun koşullarda davranmadığını da
biliyor. Böyle yaptığınız sürece, siz toplumun gözüne baka
baka Biz istediğimiz şekilde yaşarız. Siz yoksulluğa
mahkûmsunuz. demektesiniz ama toplum da şu cevabı veriyor: Bu
yoksulluk bitecek, devran dönecek, hesap sorulacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün iştirak ettiğimiz
ramazanışerif ayının Türk-İslam âlemine, dünya
insanlığına hayırlar getirmesini Yüce Mevladan niyaz
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, 10 Nisan 2020
tarihinde yani bundan bir yıl önce Sayın
Cumhurbaşkanımız bir kararname yayınladı. Bu
kararnameyle, çoğunluğu sarayda bulunan 1.750 üst düzey
bürokratın aldıkları 2nci maaşları vergiden muaf hâle
geldi. Yani bunun anlamı şuydu: Benim üst düzey
atadığım bürokratlarım bir eli yağda bir eli balda
yaşamaya devam etsin, hatta ortalama 15-20 bin lira maaşları
var; bunların bir kısmı da 2nci vergiden gidiyor -2 maaş
aldıkları için- bunları da kurtaralım. dediler tam
pandeminin 1inci ayında.
Şimdi, buradan sormak lazım. Bu kürsüden
defalarca dedik ki asgari ücretlileri de vergi dilimi dışında
bırakalım. Yani gelir vergisi almayalım. Ama bugün asgari
ücretlilerden her ay yüzde 15 vergi alıyoruz, 8inci aydan sonra da yüzde
20 vergi dilimine giriyorlar; insafımız varsa onu almıyoruz,
devam ettiriyoruz asgari ücreti net olarak, yoksa onu da almaya
kalkıyoruz. Ama memurlarımıza gelince durum daha vahim. Bugün 24
bin lira olan yüzde 15 vergi dilimi, 4üncü, 5inci, 6ncı ayda yüzde
20ye çıkıyor ve bütün memurlarımız enflasyonun
altında maaş almakla yüz yüze kalıyor. Niye? Enflasyon kadar
verilen maaş zamlarında vergi dilimleri hesaplanmamış ve
her yıl bütün memurlarımız vergi diliminden dolayı
enflasyon altında ezilmeye devam ediyor ama siz onların vergilerini
düzeltmeyi hiç düşünmüyorsunuz. Sadece onlar mı? Efendim,
esnafımızdan serbest çalışanımıza,
işçimizden memurumuza kadar bu ülkede herkes gelir vergisi öder ama
Cumhurbaşkanımızın atadığı üst bürokratlar
ödemez, bunlara ayrıcalık getirilir.
Şimdi, burada anlatılıyor; 2 maaş,
3 maaş, 4 maaş, 41 maaş
Kırk bir kere maşallah!
Değerli AK PARTİ'li kardeşlerim, vallahi bu
adaletsizliğiniz sizi var ya -hani, Anadoluda bir tabir var- âleme
şan eder. Geçen Konya Beyşehirin köylerine gittim, inanın
artık ilk sordukları sizin bu ulufe olarak
dağıttığınız çift maaşlar. Çiftçi artık
kendi derdini unutmuş, çift maaşları soruyor. Eskimiş ne
kadar vekilimiz varsa, bakanımız varsa -burada listeleri var- hepsi
maşallah çift maaş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ee, yarın
siz de emekli olur, buralara gelemezseniz vallahi yağlı
maaşlarınız hazır, bizim böyle bir şansımız
yok; kader, kader işte. Onun için, bakın, kırk bir kere
maşallah! Bu adaletsizlik zaten sizi götürecek, hem de vallahi
ışık hızıyla götürecek. 2023e yetişir misiniz
yetişmez misiniz bilmem ama vicdanlar artık kaldırmıyor. Ya
adınızdaki adaleti değiştirin ya artık adalete dönün.
On dokuz sene geçti ya, yeter! Yeter kardeşim, yeter!
Bakın, hele hele TMSF burada hiç
anlatılmıyor. FETÖden devlete geçirdiğimiz, o hainlerin elinden
aldığımız 797 firmanın yönetim ve denetiminde bütün AK
PARTİ'li il, ilçe yöneticileri var; eski vekiller, eski yöneticiler var;
bunlar hiç burada konuşulmuyor. Çift maaş, 3 maaş, 5 maaş
Zehir zıkkım olsun şu mübarek günde 3 maaş alanlara da 5
maaş alanlara da. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, çok maaş alan
çok rollü bürokratlar konusunu artık aramızda bir netleştirelim.
1den 5e kadar herkes sayabildiğine göre,
şimdi bir örnekle başlayalım.
SALİH CORA (Trabzon) İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri kaç yerden maaş alıyor?
Açıklar mısınız.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Sayın
Hüseyin Aydın
1) Hüseyin Aydın Ziraat Bankası Genel Müdürüydü
geçtiğimiz günlere kadar yani 1 maaş buradan alıyordu. 2)
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanıydı, buradan
da alıyordu. 3) Hâlâ Ziraat Katılım Bankası Yönetim Kurulu
Başkanı. 4) Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu üyesi. 5) Turkcell
Yönetim Kurulu üyesi.
Şimdi ben size sadece Turkcell Yönetim Kurulu
üyesi olarak aldığı maaşı
açıklayacağım. Turkcellin Genel Kurul tutanaklarına göre,
Yönetim Kurulu Başkanı yıllık 250 bin avro maaş
alıyor -adına huzur hakkı deniyor bunun- Yönetim Kurulu
üyeleri de 100 bin avro alıyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vay
maşallah!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Nerede
alıyor?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Şimdi,
alalım bunu, bir kenara koyalım; madem Turkcelle geçtik, hemen
oradan devam edelim. Turkcellin Yönetim Kurulu Başkanı kim? Bülent
Aksu. Bülent Aksu, aynı zamanda geçtiğimiz günlere kadar Hazine ve
Maliye Bakan Yardımcısıydı. Aynı zamanda da neydi?
EXIMBANKın Genel Müdürüydü.
SALİH CORA (Trabzon) İş
Bankası Genel Müdürü ne kadar maaş alıyor?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Yani Turkcelle
verilecek bir kredi veya kredi görüşmesi yapılacağı zaman,
masanın yanında iki koltuk, birine oturuyor Sayın Bülent Aksu,
Turkcell adına kredi isteyecek; masanın diğer tarafına
geçecek, krediyi verip vermeyeceğine karar verecek. Dolayısıyla
bu çok rollü bürokratlar bitmiyor, say say bitmez. Bakın, en yüksek devlet
memuru kimdir kanunen? Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler amiri. Kaç yerden maaş alıyor? 3 yerden maaş
alıyor; Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
amiri olarak 22.906 lira, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi olarak 24
bin lira ve YÖK Üyesi olarak da -kendi maaşına endeksli olarak yüzde
165 fazlasıyla- 37.796 lira, toplam 84.702 lira. Yeter mi? Yetmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Bakın, Borsa İstanbulun Genel Kurul
toplantı tutanağına göre makam aracı tahsisi var, yolculuk,
seyahat, konaklama, harcırah haklarından faydalanıyor, ailesi
sağlık haklarından faydalanıyor ve aynı zamanda da bu
karar Borsa İstanbulun Yönetim Kurulundakiler için oy birliğiyle
alınmış yani bir kişi de elini vicdanına koyup da
dememiş ki: Ben çekimser oy kullanayım.
Bu halkın bu yoksulluğunun içinde gençler
iş bulamazken ve bir geleceksizler ordusu Türkiyede ortaya
çıkmışken ve siz AK PARTİ Hükûmeti olarak
vatandaşı soğana, patatese muhtaç etmişken tasarrufu yapmak
yine yüce Türk milletine kalıyor.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Çiftçinin elindeki
soğanı, patatesi almak yanlış mı?
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Tamer Dağlı.
Buyurun Sayın Dağlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TAMER DAĞLI (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Ramazan ayının ülkemize, tüm İslam
âlemine ve insanlığa barış, sağlık, huzur
getirmesini diliyor, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyorum.
Kamu bankalarımız başarılı
çalışmalarıyla ülkemizin kalkınmasına önemli
katkılar sunarken son on dokuz yılda tamamlanan dev projelere de
finansman desteği sağlamışlardır. Hükûmetlerimiz
dönemlerinde yapılan düzenlemeler sayesinde altyapıları da
güçlenen kamu bankalarımız, vatandaşlarımıza
standartları yüksek hizmet vermektedirler.
5411 sayılı Bankacılık Kanununa
göre, bir kişinin kamu bankasında genel müdür ya da yönetim kurulu
üyesi olmasıyla ilgili bütün şartlar açıktır.
Bankaların yönetim kurulları, genel müdür dâhil, 5 kişiden az
olamaz. Genel müdür bulunmadığı hâllerde genel müdür vekili
yönetim kurulunun doğal üyesidir. Genel müdür için öngörülen şartlar,
yönetim kurulu üyelerinin yarıdan 1 fazlası için de aranır.
Banka genel müdürlerinin hukuk, iktisat, maliye, bankacılık,
işletme, kamu yönetimi ve dengi dallarda en az lisans düzeyinde,
mühendislik alanında lisans düzeyinde öğrenim görmüş
olanların ise belirtilen alanlarda lisansüstü öğrenim görmüş
olmaları ve bankacılık veya işletmecilik alanında en
az on yıl mesleki deneyime sahip olmaları şarttır. İç
kontrol, risk yönetimi ve iç denetim sistemlerinin ilgili mevzuata uygun olarak
tesis edilmesi, işlerliğinin, uygunluğunun ve
yeterliliğinin sağlanması, finansal raporlama sistemlerinin
güvence altına alınması yönetim kurullarının
görevidir. Bu şartları taşımayan kimselerin mevzubahis
görevlere getirilmesi mümkün değildir. Yapılan atamalar hukukidir;
bunun yanında, bankalarımızın başarıları göz
önüne alındığında, tercihen de isabetli olduğu
ortadadır. Türkiyede zarar ederek hazineye yük olan bankaların
yerine, güçlü kamu bankalarımız mevcuttur.
Ayrıca, bir bankacı olarak, Deniz
Yavuzyılmaz kardeşimden özellikle Bankalar Birliğinden
Başkanın maaş alıp almadığını bir
kontrol etmesini de rica ediyorum.
Bu çerçevede, grup önerisinin aleyhinde oy
vereceğimizi belirtiyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyor, hayırlı
ramazanlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun,
Osmaniyede kendisini muayene etmeyen doktorla
tartıştığı ileri sürülen savcı hakkında
inceleme başlatıldığına ve ramazan ayının
hayırlara vesile olmasını niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün, Osmaniye Devlet Hastanesinde yaşanan üzücü
hadiseyle ilgili süreci yakinen takip ediyoruz. Osmaniyenin bu şekilde
gündeme gelmesinden tüm hemşehrilerimiz gibi biz de çok
rahatsızız. Adalet Bakanımız Sayın Abdulhamit Gül,
Hâkimler ve Savcılar Kuruluna, Osmaniyede kendisini muayene etmeyen
doktorla tartıştığı ileri sürülen Cumhuriyet
Savcısı M.B. hakkında inceleme izni vermiştir. Söz konusu
izin kapsamında HSK 1. Dairesince Savcı M.B. hakkında inceleme
başlatılmış ve müfettiş görevlendirilmiştir. Olay
detaylı olarak araştırılacak, incelemeyle
savcının kusurunun olup olmadığı ele alınacak,
müfettiş raporunun ardından M.B. hakkında karar verilecektir.
İlgili makamların en doğru kararı vereceğine ve
başta Osmaniyeli hemşehrilerim olmak üzere tüm kamuoyunu
rahatlatacağına olan inancımız tamdır diyor, bu
vesileyle ramazan ayının tüm ülkemize, insanlığa,
İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz...
28.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filiz'in, ramazan ayını kutladığına, 17 Nisan Dünya
Hemofili Gününe ve köy enstitülerinin kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün idrak ettiğimiz ramazan ayının
tüm İslam âleminde yalansız, riyasız, gösterişsiz, kibirsiz
dosdoğru bir hayat yaşanmasına vesile olmasını
diliyorum.
17 Nisan Dünya Hemofili Gününde tüm hemofili
hastalarına şifalar diliyorum.
17 Nisan 1940 yılında kurulan köy
enstitüleri Eğitim, üretim içindedir. şiarını ilke
edinerek üretime ve kalkınmaya yönelik öğrenimi temel alan önemli bir
deneyimdir. Köy enstitülerinin en önemli özelliklerinden biri sorgulamayan,
ezbere dayalı ve sınav merkezli eğitim sistemi yerine, gerçek
anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak
öğrenme sürecini ilke edinen bir eğitim öğretim ortamı
yaratmasıdır. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece
öğretmenlik yapmamış, aynı zamanda ziraatçılık,
sağlıkçılık, duvarcılık, terzilik ve benzeri
konularda uygulamalı olarak öğrendiklerini öğrencilerine
aktarmıştır. Köy enstitülerinin kapatılması
Türkiyenin aydınlık geleceğine ciddi anlamda bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Yasin Bey, buyurun.
29.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çiftçimiz yıllardır ekonomik darboğaz
içerisinde, kârını unuttu. Yılı bırakın gününü
bile kurtaramıyor. Dolar yükseliyor, olan çiftçiye oluyor. Enflasyon
artıyor, olan çiftçiye oluyor. Dolu yağıyor, tarla su
altında kalıyor, olan çiftçiye oluyor. Yağmur
yağmıyor, ürün tarlada yanıyor, olan çiftçiye oluyor.
Elektriğini ödeyemiyor, desteğine el konuluyor, ne olursa olsun, olan
çiftçiye oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı yükselen
çığlığı duydu mu bilmiyorum ama -insafa mı geldi
diyelim- çiftçinin elinde kalan 1 milyon 200 bin ton patatesin ve 250 bin ton
soğanın Toprak Mahsulleri Ofisi kanalıyla alınıp
vatandaşa ücretsiz olarak dağıtılmasını
buyurmuş. Özellikle mübarek ramazan ayında bu güzel hareketin bir
başlangıç olmasını temenni ediyoruz.
Bununla birlikte, ülkemizde sadece patates,
soğan tarımı yapılmıyor, meyve üreticileri de zorda.
Bakınız, memleketim Denizlinin, Çivril ilçesinde 80 bin ton elma
soğuk hava depolarında kalmıştır. Patates, soğan
tamam da gariban vatandaşın meyveye de ihtiyacı var, en ucuzu da
elma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Hayati Arkaz, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkaz'ın, Kutlu Doğum Haftasının ve ramazan
ayının İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Çok şükür manevi ikram ve bereketiyle
şereflendiğimiz bir ramazan ayına daha kavuştuk. Ramazan
ayımızın nice güzellikler getirmesini diliyor, Yüce Allahtan
oruç ibadetimizin kabulünü içtenlikle niyaz ediyorum. Sofralarınız
bereketle, kalpleriniz nurla dolsun, sosyal mesafeyle geçirdiğimiz son
ramazan ayı olsun.
Ayrıca, Peygamber Efendimizin doğum günü
olarak idrak ettiğimiz Mevlit Kandilini de içine alan Kutlu Doğum
Haftasını kutluyorum. Mevlit Kandilinin, Kutlu Doğum
Haftasının ve mübarek ramazan ayının Türk İslam âlemi
için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 12/4/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Merkez Bankasındaki 128 milyar
doların hangi yöntemlerle kime satıldığı, döviz
rezervlerinin tüketilmesinin yol açtığı sorunlar ve
sorumlularının belirlenmesi ile vatandaşlarımızın
128 milyar dolar nerede? diye sorduğu afişlerin yasaklanması
konularının değerlendirilmesi amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 13 Nisan 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
13/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/4/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, Merkez
Bankasındaki 128 milyar doların hangi yöntemlerle kime
satıldığı, döviz rezervlerinin tüketilmesinin yol
açtığı sorunlar ve sorumlularının belirlenmesi ile
vatandaşlarımızın "128 milyar dolar nerede? diye
sorduğu afişlerin yasaklanması konularının
değerlendirilmesi amacıyla 12/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin (29 sıra nolu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 13/4/2021 Salı günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili
Sayın Faik Öztrak.
Buyurun Sayın Öztrak. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama
başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Erdoğan
şahsım hükûmeti işbaşına geldiğinden beri Merkez
Bankası kasasına girmesi gereken 128 milyar dolar
buharlaştı. Bunu ben söylemiyorum, bunu Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının resmî hesapları söylüyor. Bugün Merkez
Bankasının kasası 45 milyar dolar açık veriyor.
SALİH CORA (Trabzon) Sizin döneminizde ne
kadardı?
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Demek ki birilerinin
dediği gibi 128 milyar dolar kasada yok. Kapıya alacaklılar
dayansa kasa tamtakır. Soruyoruz: Bu rezervi neden, nasıl, kaça, kime
sattınız? Neden sattınız? Bu rezervler, sarayın
kibirli başının ekonomi bilimiyle bağdaşmayan Faiz
sebep, enflasyon sonuçtur. gibi kerameti kendinden menkul görüşünü
ispatlamak için yok yere satıldı. Mızrak artık çuvala
sığmayınca da önce fatura damat Bakana kesildi, sonra da bunun
hesabını sormaya kalkan Merkez Bankası Başkanı da görevinden
oldu. Bu rezervler, Cumhurbaşkanının söylediği gibi salgınla
mücadele için satılmadı. Pandemide, dünya
yurttaşlarını paraya boğdu, Erdoğan şahsım
hükûmeti milleti borçla boğdu. 128 milyar dolar nasıl
satıldı diyoruz. Türkiye dalgalı kur rejimi uyguluyor. Bu
rejimde dövizlerin nasıl satılacağı belli, ya ihale açarsınız
ya da doğrudan müdahale edersiniz. Yapılan bu müdahaleleri de
ihaleleri de şeffaf bir şekilde kamuoyuna
açıklarsınız. En son döviz satım ihalesi kaydı 27
Nisan 2016da. Anlaşılan, yaptığının üstünü
örtmek için 15 Temmuzu Merkez Bankası da bir fırsat bilmiş.
Ondan sonra bir tek kayıt yok ama döviz rezervleri buharlaşmaya o
günden beri devam ediyor.
Erdoğanın şahsım hükûmeti,
milleti faiz ve döviz arasına sıkıştırdı. Sadece
128 milyar rezervi buharlaştırmadı; aynı zamanda, ülkeyi bu
dönemde 149 milyar dolar da fakirleştirdi, ülkenin risk primine tavan
yaptırdı, ülkeyi faiz lobilerine teslim etti.
Şımartılan faiz lobileri, şimdi, yeni Merkez Bankası
Başkanına 15 Nisan için faiz artışı randevusu veriyor.
Hazine, dün içeriden yüzde 19 faizle borçlandı. Buradan açıkça
uyarıyorum: Bu tartı, bu sıkleti daha fazla çekmez.
Değerli milletvekilleri, Merkez Bankası
kasasındaki döviz rezervleri ne sizin ne benim ne de Sayın
Erdoğanındır. Döviz rezervleri, milletimizin
sigortasıdır, güvencesidir. Rezervleri tüketirseniz, içeride faiz ve
döviz lobileri milletimizi ezer, dışarıda da yabancı
hükûmetler Erdoğan şahsım hükûmetini -bugün gördüğümüz
gibi- gelip gidip eleştirir, tehdit eder. Biz, bunun için buharlaşan
döviz rezervlerinin hesabının soruyoruz, hesabı milletimiz
adına soruyoruz, millî irade bize bu görevi verdiği için soruyoruz.
Peki, kime soruyoruz? Tabii ki Türk ekonomisinin sorumlusu benim, ben.
diyene. Ama baktık normal yollardan cevap alamayacağız 128
milyar dolar nerede? diye bir afiş hazırlattık. Edirnenin
Uzunköprü ilçesinde yargı Bu afiş Cumhurbaşkanına
hakarettir. dedi. Neden? Çünkü afişte sarayın çatısı
varmış. Bu nasıl bir hakaret oluyor, sarayın
çatısını göstermek? Takdirini milletvekillerimizin ferasetine
bırakıyorum. Edirne il örgütümüz bu defa çatıyı
kaldırdı, Edirne 2. Sulh Ceza Hâkimliği 128 milyar dolar
nerede? afişlerini yine toplatma kararı aldı. Sebep? Toplumun
farklı görüşlere mensup kısmının tepkisine yol açıp
karşıt görüşlü grupların karşı karşıya
gelmelerine neden olmak. Böyle bir suç hangi kanunda var? Açık propaganda
hakkımızı kullanalım diyoruz, izin vermiyorsunuz ama ne
yaparsanız yapın, biz yılmadan tüyü bitmedik yetimin
hakkını savunmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, 128 milyar
doların hesabının sorulacağı çatı aslında bu
çatıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Doğru,
burası. O zaman niye afiş astırıyorsunuz?
BAŞKAN Buyurun.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) - Bir defalık olsun,
bu defa olsun, lütfen, yüce Meclisin, milletvekillerinin, özellikle AK
PARTİ Grubu milletvekillerinin Erdoğan'ın vesayeti altında
olmadığını gösterin. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hadi
oradan!
FAİK ÖZTRAK (Devamla) - Bu öneriyi kabul edin
ve demokrasinin önünü açın.
Sözlerimi tamamlarken mübarek ramazan
ayının evlerimize huzur, milletimize sağlık getirmesini
temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Rabbim rahmet ve bereketini memleketimizin üzerine
kılsın, ramazanışerifiniz mübarek olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine İYİ
Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Merkez Bankası rezervi, yedek akçesi ülkenin
kara günleri için güvencesidir, Merkez Bankası rezervi ülkenin hazinesini
yönetenlerin namusudur. Vatandaş borçla yaşayabilir, ödemelerini
aksatabilir ama bir devletin sürekli artan borçla yaşaması mümkün
değildir. Ekonomide en çok kabul gören rezerv yeterlilik
tanımına göre, bir ülkenin rezervinin en az kısa vadeli
dış borç tutarını karşılayacak kadar olması
gerekir. Türkiye'nin ocak sonu itibarıyla dış borç stoku dikkate
alındığında bu rakamın en az 140 milyar dolar
olması gerekir. Var mı? Yok. 90 milyar doların altında brüt
döviz ve altın rezervine karşılık swap borçlarıyla
birlikte 150 milyar dolarlık bir borç bulunmaktadır; kasa 60 milyar
dolar açık vermektedir. Bu açık nereden kaynaklanmaktadır? 128
milyar dolara ne olmuştur? Aslında, cevabı bilinen bir soruyu
burada soruyoruz.
128 milyar doların buharlaşması
mümkün değildir ama buharlaştırılması için
yıllardır devam eden bir sistem kurulmuştur. İthalat
destekli, yağmaya dayalı, hesapsız, sorumsuz, denetimsiz Ben
buyurdum oldu. Buyuracağım olacak. temelinde bir sistem
kurarsanız 128 milyar dolar da buharlaşır, daha fazlası da
buharlaşır. Cevabı biz biliyoruz, hatta Sayın
Cumhurbaşkanı da itiraf ediyor, ne diyor?
Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar döviz
rezervimiz çıktı. Şu anda da hamdolsun yine döviz rezervimiz
kendini toparlamaya başladı. Yani Başbakanken 135 milyar
dolarımız vardı ama Cumhurbaşkanı olunca para
kalmadı. Niye kalmadı? Dağ olsa dayanmaz; senin ülkenin
vatandaşı hastanede yatak bulamazken sen Afrikada hastane açarsan
128 milyar dolar kalmaz. İşsizlik almış
başını giderken, ballı maaşlarla birden fazla kuruma
yandaş atar, maaşının gelir vergisini bile millete
ödetirsen 128 milyar dolar kalmaz. Vizyoner projelerinin yüklenicilerinin hem
gelirine hem borcuna kefil olursan 128 milyar dolar kalmaz. Yanlış
dış politikanın sonucu olarak ülkeye sığınmacı
yığarsan 128 milyar dolar kalmaz. Sarayının
otoparkına, bürokratının bile altına ultra lüks makam
aracı çekersen 128 milyar dolar kalmaz. Devletin kâr eden güçlü
kuruluşlarını Varlık Fonuna devredersen, bir de
bunları zarar eder hâle getirirsen 128 milyar dolar kalmaz. Bir yılda
faize 17 milyar dolar ödersen 128 milyar dolar kalmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Hesap vermeden kaçan
damadına Hazineyi teslim edersen 128 milyar dolar kalmaz. Ülkemizin
hazinesinin son on beş yılda uğradığı tahribat
hesaplandığında, 128 milyar dolar buz dağının
sadece görünen kısmıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının dövize doğrudan müdahaleleri doğrultusunda
gerçekleştirilen döviz alım ihalelerine ilişkin bilgiler 17
Aralık 2011 ve 23 Aralık 2014 tarihinde kurumun internet sitesinden
kamuoyuna duyurulmuştur. 2019, 2020 yıllarında yapılan
döviz müdahalelerine ilişkin bilgiler, geçmiş yıllarda
yapıldığı üzere Merkez Bankasının internet
sitesinde yayınlanmamıştır. Merkez Bankasının
2019, 2020 yıllarına ait döviz satım işlemleri hangi usulle
yapılmıştır, bilen yok. Bilinen tek şey var: Ortada
damat da yok, 128 milyar dolar da yok. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin esasında bu
önergeyle sorduğu soru basit bir soru; bir hesaba göre 128 milyar dolar,
bir hesaba göre 126,3 milyar dolar nerede, nasıl hasıl harcandı,
nereye gitti?
Şimdi, doğrusunu isterseniz bunu
konuşuyoruz ama bu sorunun cevabını bu Meclisten birinin
vereceğine de pek inanmıyoruz. Öyle bir şeye, öyle bir bilgiye
sahip olan bir kişinin olduğunu sanmıyorum burada.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Cevap
verecek.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Verecek misiniz?
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) Vereceğiz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Dinleriz.
Sayın vekiller, biliyorsunuz, Sayın
Cumhurbaşkanımız pragmatist bir kişidir ve bazen serbest
piyasacı olur, bazen devletçi olur; bazen arz talepten söz eder ve
kendisinin ekonomist olduğunu söyler, bazen de Kupon arazileri satacaksanız
bana sorun. der veya ona benzer iradi kararlarla ülkenin
yönetilebileceğini düşünür. Fakat, değerli arkadaşlar,
içinde bulunduğumuz dünya, serbest piyasanın genel olarak kabul
edildiği bir dünya ve bu dünyanın içinde biz ekonomik olarak faaliyet
gösteriyoruz. Bu dünyanın bize ima ettiği sonuçlardan bir tanesi de
merkez bankaları meselesidir. Merkez bankalarının -bu sistem ki
bu üç dakika içinde bunun niçin böyle olduğunu anlatamam ama-
bağımsız olması gerekir, siyasetten ve iş
dünyasından uzak kararlar alabilmesi beklenir. Şimdi, siz eğer
şu veya bu sebeple Davul benim boynumda, tokmak onların elinde.
derseniz yani Merkez Bankasının esasında bağımsız
olmaması gerektiğini söylerseniz siz bu oyunu, kendinizin
istediği gibi oynayacağınızı söylemiş olursunuz
dünyaya. Doğrusunu isterseniz bunun kronolojisini de anlatabilirdik, zaman
zaman Sayın Cumhurbaşkanı bunları çok sıkça söyledi ve
her seferinde de kurların yükselmesiyle karşılaştık.
Dolayısıyla da Sayın Cumhurbaşkanımızın esas
olarak birçok konunun açıklanmasıyla ilgili olarak benimsediği
yaklaşımı, bir anlamda -yabancılar, düşmanlar veya
teröristler diyelim.- işte, Türkiyenin büyük bir ülke olmasını
istemeyen güçler, her bir biçimde bize müdahale ediyorlar gibi bir
algıyı da bunun peşi sıra ifade etmiş oluyorum. Fakat
değerli arkadaşlar, eğer dünyada Merkez bankalarına
dokunmayacaksınız. deniyorsa ve siz de dokunabiliyorsanız o
zaman bir reaksiyon olacak burada. Şimdi, siz bu 80 milyon insana
diyorsunuz ki: Bakın, yabancılar neler yapıyor? Hâlbuki
yabancıların yaptığı bir şey yok, siz
yapıyorsunuz.
Şimdi, bu 126 milyar dolar nereye gitti?
sorusunun cevabını esas olarak Sayın Cumhurbaşkanı
verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Sayın Cumhurbaşkanı birkaç yerde,
birbirleriyle çelişse de verdi. Benim kanaatim odur ki söylediği
şu söz daha doğrudur: Biz, bu paraları, ekonominin kötüye
gitmesini sağlamaya yönelik dış güçlerin
davranışlarını izole etmek için savunma amacıyla
harcadık, kullandık. demek istiyor. O zaman da değerli
arkadaşlar, yine, bir anlamda söylemeye
çalıştığım meselenin başına geliyoruz. Evet,
yani şöyle bir şeyi varsaymış oluyorsunuz: Yabancılar
paralarını alıp gidiyorlar -mesela dolardan söz edelim-
dolarları götürüyorlar; dolar miktarı azaldığı için
doların fiyatı artıyor, doların fiyatı
arttığı için malların fiyatı artıyor,
malların fiyatı arttığı için enflasyon
çıkıyor vesaire. Ee, ne yapacaksınız? Bilinen birkaç yolu
var bunların, bir tanesi de rezervleri satmaktır. Bunun yapılış
tarzında sorun vardır -sürem doldu- yani kime ve nasıl
verildiğine dair açık ve şeffaf bir bilgiye sahip olmak
gerekiyor. Dolayısıyla da bu sorunun cevabını vermeniz
gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Mustafa Savaşa söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Savaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA SAVAŞ
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup
önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, günlerdir asılsız bir karalama
kampanyasıyla başlatılan 128 milyar dolar nerede? sorusuna
birtakım ekonomik göstergeler ve hatırlatmalarla cevap vermek
isterim.
Bilindiği üzere, 2018 yılı
Ağustos ayında başlayan ve sonrasında devam eden kur
atakları Hükûmetimizin aldığı önlemler sonucunda bertaraf
edilmiştir. Ancak 2020 yılı itibarıyla bütün dünyayı
ve ülkemizi etkisi altına alan Covid-19 pandemisi nedeniyle dünya ekonomileri
zorlu bir döneme girmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Merkez Bankası rezervlerin yönetiminde ülke menfaatlerine
öncelik verir. Bu çerçevede rezervler, karşılaşılan iç ve
dış şokların yarattığı olumsuzlukların
giderilmesi, dış borç servisinin düzenli olarak
gerçekleştirilmesi ve Türk lirasının itibarının
korunması amacıyla kullanılır. Döviz arzının
azaldığı, hatta tamamen kesildiği, döviz talebinin ise arttığı
dönemlerde ekonomide tüm kesimlerin döviz taleplerinin
karşılanması için rezervlerin kullanılması
gerekebilir. Aksi hâlde iki yol karşımıza çıkar: Ya faiz
artıracaksınız ya da IMFye gideceksiniz. Tüm dünyanın
pandemiyle mücadele ettiği bir dönemde, üretimin ve tüketimin durduğu
bir ortamda faizi artırdığınızı düşünün;
sonuç: İstihdam, büyüme, reel sektör, bankacılık kesimi dâhil
her sektörü etkileyen büyük bir ekonomik krizle karşı
karşıya kalabilirdik. Diğer ihtimal ise IMFye borçlanarak
ekonomik bağımsızlığımızdan ödün vermemizi
gerektirecek bir süreç ortaya çıkardı. Bu yöntemlere başvurmadan
bir mücadeleye girmek belli ki birilerini rahatsız etti, etmeye de devam
edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere, içinde bulunduğumuz pandemi
dönemi en başta uluslararası ticareti etkilemiştir.
Yaşananlar doğal olarak ülkemizde de hissedilmiş ve 2020
yılında bir önceki yıla nazaran mal ihracatında 12 milyar,
hizmet ihracatında ise 30 milyar dolarlık bir kayıpla
karşılaşılmıştır. Bu kapsamda, ülkemiz için
önemli bir gelir kaynağı olan turizm gelirleri 2019 yılında
34,5 milyar dolar iken 2020 yılında 12 milyar dolara
gerilemiştir. Pandemiyle birlikte güvenli liman olarak bilinen
altın ve dövize talep artmış, bu kapsamda 2019 yıl sonu
itibarıyla Türkiyede yerleşik gerçek ve banka dışı
tüzel kişilerce tutulan yabancı para mevduat düzeyi ise 194 milyar
dolardan 2020 yılı sonu itibarıyla 235 milyar dolara
yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Para nerede,
para?
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA SAVAŞ (Devamla) Öte yandan, 2019
yılında 6,8 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi 2020
yılında 36,7 milyar dolar açık vermiştir. 2019a göre cari
işlemler dengesinde 45 milyar dolar sapma yaşanmıştır.
Sonuç olarak, Merkez Bankası bilançosunda bir
varlığın azalması hâlinde yerine başka bir varlık
girmektedir. Bilanço açık ve net bir şekilde ortadayken
buharlaşan ve kaybolan bir döviz rezervinden bahsetmek
anlamsızdır; bu, tamamen art niyetli bir söylemdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde, ekonomi yönetimimizin
aldığı önlemlerle, Türkiye, büyüme oranlarına göre
incelendiğinde 2020 yılında G20 ülkeleri arasında 2nci,
dünyada ise 4üncü ülke olmuştur. Bütün bu politikaların devamı
olarak kararlı ve tavizsiz bir şekilde hedeflerimize emin
adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle aziz milletimizin ve Sayın
milletvekillerimizin mübarek ramazan ayını tebrik ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Para nerede,
para?
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında ihtilaf söz konusu,
oylamayı elektronik oylamayla yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun,
bastırılarak dağıtılan 254 ve 255 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci ve 3üncü sıralarına
alınmasına ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 254 ve 255 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi
13/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/4/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mahir
Ünal
Kahramanmaraş
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 254
ve 255 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının sırasıyla 1'inci ve
3'üncü sıralarına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
13 Nisan 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 254 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci
bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
253 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
15 Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde
253 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
254 ve 255 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle
olması,
önerilmiştir.
254
Sıra Sayılı Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
1.
Bölüm |
1
ila 8inci maddeler |
8 |
2.
Bölüm |
9
ila 17nci maddeler |
9 |
TOPLAM
MADDE SAYISI |
17 |
255
Sıra Sayılı Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI |
1.
Bölüm |
1
ila 16ncı maddeler |
16 |
2.
Bölüm |
17 ila 31inci maddeler |
15 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
31 |
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacak.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; size bir kayyum
hikâyesi anlatacağım: Cizre Kayyumu neler yapıyor?
Aslında, bu, film konusu olabilecek bir mesele.
2016 yılında Cizre Belediyesine kayyum atandı. Bu kayyum
belediye hizmet binasını, bizzat hizmet binasını
Kaymakamlığa devretti, resmî kayıtlarda var. Sonra, 2019da
Davut Sinanoğlu kayyum olarak atandı. Bu sefer bu kayyum onu tekrar
devraldı yani bir kayyum kayyum da belediye başkanı ya-
diğerine Siz nasıl Kaymakamlığa verirsiniz? diyerek böyle
garip bir şekilde tekrar geri aldı. Buranın neresi trajik? Bu
kayyum daha önce yine 2016da kültür merkezini Emniyet Müdürlüğüne,
diğer belediye hizmet binasını Kaymakamlığa, Yafes
Mahallesinde bulunan mezbahayı Millî Eğitim Müdürlüğüne,
Cumhuriyet Meydanını lütfen dinleyin arkadaşlar, çok önemli-
bir meydanı Emniyet Müdürlüğüne devretmiş; Kale Mahallesinde
bulunan belediye araçlarının park edildiği itfaiye
alanını cumhuriyet savcılığına devretmiş;
Dicle Mahallesinde bulunan millet kıraathanesini 11 Ocak 2019da Millî
Eğitim Müdürlüğüne devretmiş. Yine, Konak Mahallesinde bulunan
bir mülkiyeti, hazineye ait olan bilim merkezini Millî Eğitim
Müdürlüğüne devretmiş. Çok uzun, listeyi anladınız;
Cumhuriyet Meydanından mezbahaya, yas evine hepsini Emniyete, Millî
Eğitime devretmiş. Belediye seçimlerinde yeni meclis üyeleri seçildi,
belediye başkanları seçildi. Bunlar da Belediye Meclisi
kararıyla bunun iptaline karar verdiler, dediler ki: Bu, usulsüzdür yani
siz, belediyenin binası dâhil, ilçenin meydanı dâhil nasıl
devredersiniz? ve bunun üzerine bir de soruşturma açmışlar. Şimdi,
31 Belediye Meclis üyesi ve Belediye Başkanı Siz meclis üyesi olarak
nasıl karar verirsiniz; belediye binanızı, meydanı,
mezbahayı nasıl geri alırsınız? diye
yargılanıyorlar.
Şimdi, bu bir hikâye değil, bu bir masal
değil, bu bir dava dosyası değil arkadaşlar. Bu, belediyeye
gasp yoluyla atanan kaymakam kayyumun
Bir kayyum geliyor, kendi belediye
binasını kendi adına geçiriyor, bizim Belediye Meclis üyeleri
diyor ki: Hayır, geçiremezsin, bu belediyenin malıdır. Yeni
kayyum alıyor Hayır, benimdir. diyor kaymakam. Şimdi de yeni
kayyum 36 milyon liraya belediye binasını ihaleye
çıkarıyor. Bilmiyorum, çok mu karışık anlattım.
Yani, kayyum diyor ki: Ben belediyeyi kazanmadım, bu benim değil ve
bunu istediğim yere, kamu kurumlarına devrederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ama
kayyum kaymakam şunu unutuyor: O belediye de kamu hizmet binası, o
belediye başkanları seçimle gelir, belediye meclis üyeleri seçimle
gelir ve atanan bir memur, o halkın olan belediye binası dâhil
meydanlarını satamaz. Daha da komik olanı şu:
İçişleri Bakanlığı aynı partiden, Vali aynı
partiden, Emniyet Müdürü aynı partiden, bütün kurumlar aynı partiden;
partiler kendi aralarında bir yere el koyup kendi aralarında devir
yapıyorlar. İşte, biz Kayyum hukuksuzluktur, kayyum bir
darbedir, kayyum halk iradesini tanımamaktır. derken tam da
bunları söylüyoruz. Halka hizmet etmesi gereken belediyeler şu anda
devletin emrine veriliyor ve peşkeş çekiliyor. 36 milyon TLye kayyum
kaymakam neden satıyor bunu ya da önceki kayyum kaymakam neden Emniyete
devretmişti? Hakikaten, bu soruların cevabını bize
değil ama Cizrelilere, Türkiyeye verin; artık hakikaten at izi it
izine bulaştı. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Sağ olun Başkanım.
Sayın Başkan, biraz önce okuttuğunuz
grup önerisine bu haftaki riyaset sizde- dikkatli
bakıldığında bugün salı günü- 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar diye oylayacağız. Tamam, eyvallah.
Yarın yani ayın 14ü içinse 253 sıra sayılı Kanun
Teklifinin kadastro kanunu diye bilinen kanunun- birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar denecek, kabul edilirse.
Eğer irade şöyleyse ona itirazımız olmaz: Bugün sadece bu
Amme Alacakları Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümü
konuşulup diğer kısmı haftaya kalacaksa mesele yok. Ama
hayır, öyle değilse burada bir sakatlık var bana göre ve
zatıalinize göre de öyle olacağını -okuduğunuzda
anlayacaksınız- biliyorum. 15 Nisanda da yine 253ü
görüşeceğimize göre ben şimdi merak ediyorum, bu 254e başlayıp
niye yarım bırakıyoruz, hani bunda çiftçi borçlarını kolaylaştırma
vardı, bir sürü imkânlar sağlayacaktınız, bunu
anlamış değilim.
Bununla beraber, biraz önce konuşan Sayın
Mustafa Savaş, 128 milyar dolarla ilgili hususlarda üç gerekçe sundu
değerli arkadaşlar -sizin de gözünüzden kaçmamıştır-
ve dedi ki: Bu birilerini rahatsız etti, etmeye devam edecek. Ben
şimdi Sayın Savaşın üç gerekçesini
anladığım dilde burada yinelemek istiyorum: Sayın
Savaşın 128 milyarın buharlaşmasıyla ilgili birinci
gerekçesi, 2018 Ağustosta başlayan kur atakları. Biz bu kur ataklarından
olumsuz etkilenmemek için 128 milyarla ilgili bir işlem yaptık.
dedi. Ben öyle anladım, herhâlde siz de öyle anladınız.
Sayın Savaşa şunu sormak lazım: 2018de dolar 4,7ydi,
sizin bu 128 operasyonundan sonra dolar bugün -Erkan Beye sordum- 8,15. Bu
bizi rahatsız ediyor, evet, Türk parasının 4,7den 8,15e
çıkması; Mustafa Bey, sizi rahatsız etmeyebilir ama beni ediyor.
İkinci gerekçe olarak: Covid-19la mücadele dünya ekonomisini zorlu bir
döneme soktu. dedi. Biraz önce parti sözcümüz Sayın Faik Öztrak dedi ki:
Covid-19da başka ülkeler para dağıttı, biz borç
dağıttık. Yani Covid-19un dünya ekonomisindeki olumsuz
etkisinde, Almanya gibi, Fransa gibi, İngiltere gibi esnafa, çiftçiye,
işçiye, emekliye para dağıtsanız da Bu para buraya gitti.
deseniz Amenna diyeceğiz. Almanya para dağıttı ekonomik
krizdeyken bile, Fransa para dağıttı, beyefendi Avrupa bizi
kıskanıyor. dedi. Biz çiftçiyi borç batağına, esnafı
borç batağına soktuk. Bu da 128 milyarın
buharlaşmasına bir gerekçe olamaz. Üçüncü gerekçe olarak: Türk
lirasının itibarının korunması amacına yönelik.
dedi. Sizin TLnin itibarını korumanız buysa Allah esirgesin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bitiriyorum.
Siz TLnin itibarını batırmaya
uğraşırsanız belki TLnin itibarı yücelir. Bu kadar
çelişki, bu kadar tezat olmaz. Mustafa Savaşın, Sayın
Vekilimin, Sayın Başkanımın kendisini zorlamasına
gerek yok çünkü burada Erdoğan -Mahir Bey ters baktı, düzelteyim-
Sayın Erdoğan üç ayrı gerekçe sundu, üçü birbirine beş
benzemez gibi: Bir Yerinde duruyor. dedi, bir Covide harcadık. dedi,
bir Kur
Arkadaş, çıkacaksınız, bu parayla ilgili
yapılan iş ve işlem şudur deyivereceksiniz. Bunu soruyoruz
diye CHP il, ilçe binalarına savcı, polis göndermenize gerek yok. Biz
bunu sormaya devam edeceğiz, sormazsak işimizi yapmamış
oluruz. Bu paranın hesabını sormak değil, bu paranın
hesabının sorulmasını yargı yoluyla engellemek ve bu
paranın hesabını vermemek namertliktir.
Bu grup önerisini de düzeltin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri
ERKAN AYDIN (Bursa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Erkan Bey, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydın'ın, Bursanın Osmangazi ilçesinin Dürdane köyündeki yüksek
gerilim hattının köylünün yaşamını tehdit
ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Evet, teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bursanın Osmangazi ilçesi Dürdane köyü yedi
yüz yıllık tarihî bir köydür. 2 bin nüfusuyla, gerçekten de tarihî
bir köy olarak bizim de hepimizin belleğindedir. Bu köyden
Bandırma-Orhangazi yüksek gerilim hattında yaklaşık 350 bin
kilovatlık 2 adet yüksek gerilim hattı geçiyor. Bu direkler, kamunun
arazileri dururken, çalılık alanlar dururken, gidip okula 40 metre
mesafede, köylünün yaşamını direkt tehdit eden
Büyük bir köy
olması sebebiyle, çocukların da okula gitmesinden dolayı, çok
büyük bir tehlike arz etmektedir. Köylü, bunu mahkemeye
taşımış, hukuki yollara taşımış,
Anayasa Mahkemesine kadar gitmiş, iktidar milletvekillerine, il
başkanlarına ulaşmış ancak kimse ilgilenmemiş.
Mustafa amca da bize şu mektubu yazdı: Bu düzeltilmezse -ki yüzde 80
AK PARTİye oy veriyor- hakkımızı helal etmiyoruz. diyor.
Bir an önce bu yanlışın düzeltilmesini talep ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş'ın, Emniyet Genel Müdürlüğünün HDP Eş Genel
Başkanları hakkında yaptığı açıklamayı
kınadıklarına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, açıkçası, bugün grup
toplantımız vardı, Eş Genel Başkanımız,
kadın gündemi de dâhil Türkiye'deki sorunlara ilişkin
değerlendirmelerde bulundu ve garip bir şekilde Emniyetten Genel
Başkanlarımızı karalayan, hedef gösteren bir siyaset dili
geldi. Gerçekten kabul edilemez, hadsiz bir açıklama. Ya, açıklama
değil aslında, resmî bir kurumun açıklama
sınırlarını aşan bir açıklama, bunu
kınıyoruz, bunu kabul etmiyoruz. Bizim Eş Genel
Başkanımız Pervin Buldan, Emniyetin muhatabı değil.
Kendisi kadın başvurularının özellikle Emniyette geri
gönderildiğini ifade etmiştir ve bu, İstanbul Sözleşmesi
tartışmalarından sonra haftalardır Türkiyedeki bütün
kadın kurumlarının gündemindedir. Eğer Emniyet çok
istiyorsa elimizde sayısız örnek vardır; Adana ve Dersim 2
tanesidir. Kadınlar Şiddet gördüm. diye Emniyete gidiyor, Emniyet
Gidin barışın. diye oyalayarak kendilerini eve gönderiyor ve
kadınların 155 ihbarları da ciddiye alınmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz,
burada, kadınların maruz kaldığı şiddeti
getiriyoruz fakat her seferinde iktidar bunu reddediyor. Şimdi,
İçişleri Bakanı değil, kendisine bağlı Emniyet
yetkilileri bir partinin Eş Genel Başkanını hedef
alıyor, hadsizce bir saldırıda bulunuyor ve burada açıkça
şunu söylüyoruz: Derhâl özür dilemelidirler. Yani biz onların
muhatabı değiliz. Kadın kurumları olarak da kadınlar
olarak da tecavüzcülerin, tacizcilerin, kadına yönelik şiddet
uygulayanların karşısında ve kadınların
yanındayız. Sayın Pervin Buldandan bir özür dilenmesinin
çağrısını açıkça yapıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, önergeyi okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, (2/1960) esas numaralı 3092 sayılı Çay
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/119)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
24/5/2019 tarih ve (2/1960)
esas numaralı 3092 sayılı Çay Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifimin ilgili komisyonda kırk
beş gün içinde görüşülmediği için Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasını talep ederim. 9/6/2020
Gülizar
Biçer Karaca
Denizli
BAŞKAN - Önerge üzerinde teklif sahibi Denizli
Milletvekili Gülizar Biçer Karaca konuşacaktır.
Buyurun Sayın Karaca. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Ramazan ayının tüm ülkemize ve
insanlığa barış, huzur ve adalet getirmesini dileyerek
sözlerime başlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2018
yılında, az önce Sayın Mustafa Savaşın ifade
ettiği o döviz atakları yaşanmasın diye, Sayın Genel
Başkanımız krizin derinleşmesini engelleyecek 13 maddelik
önerisini açıkladı ve 81 ile milletvekilleri olarak gittik. O dönemde
ben de Rizeye görevlendirildim ve Rizede Ticaret Borsası, Ticaret
Odası, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları ile çay üreticilerini
dolaştık ve o dönemde bize şu söylendi Rizede, dendi ki: Çay
kanunu bir türlü çıkartılmadı, çay üreticileri çok zor durumda;
en azından çay kanunu çıkana kadar taban fiyat uygulaması
getirin. Biz de Rizeli hemşehrilerimize söz verdik,
raporlandırıp bunu Parlamentoya taşıyacağız
dedik.
Çay üreticilerinin sorunlarıyla sürekli
ilgilenen, o sorunların çözümü için mücadele eden Değerli
Milletvekilimiz Mehmet Bekaroğlu Meclis gündemine araştırma
önergesiyle getirdi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP oylarıyla çay
üreticilerinin sorunlarının araştırılması
önergesi reddedildi. Ardından Trabzon Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Kaya gündeme getirdi, ardından Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur
Bayraktutan gündeme getirdi ama bir türlü çay üreticilerinin sesini duyurmak,
sorununu çözmek için Parlamentoda bir komisyon kuramadık ve çay kanunu
hazırlığının da maalesef hâlâ devam ettiği iddia
ediliyor.
2019 yılında tekrar Rizeye
gittiğimde üreticilerimiz dedi ki: Sayın Vekilim, söz
vermiştiniz, kanun teklifini verdiniz mi? Geldik, mayıs ayında
kanun teklifini Parlamentoya sunduk. 2019 Mayısından bugüne
kısmetmiş, kanun teklifimize ilişkin sıramız
gelmiş. Bugün çay üreticilerimizi tekrar aradım Sorununuz çözüldü
mü? Kanun teklifi hakkında görüş ifade edeceğim. dedim ama
sorunlarının çözülmediği ayan ve beyan ortada.
Değerli milletvekilleri, Rizeli çay üreticileri
için 2019 yılında, teşvikle beraber 3 lira 3 kuruş çay
taban fiyatı belirlenmiş, Tarım ve Orman
Bakanlığı tarafından çay fiyatı belirlenmiş.
Çayı günlük toplayıp anında teslim etmeleri gerekirken ÇAYKURun
kota ya da kontenjan uygulaması nedeniyle teslim edemedikleri için tüccara
vermek zorunda kalmışlar; 3 lira 3 kuruştan açıklanan fiyat
yerine 1 lira 70 kuruştan çaylarını satmak zorunda
kalmışlar.
2020 yılında 3 lira 40 kuruş olarak
belirlenmiş teşvikle beraber yine. Yine sabah, o gün toplanması
zorunlu olan çayları toplamışlar, ÇAYKURda kota kontenjana
takıldıkları için yine tüccarın eline düşmüşler.
Tüccar yine 1 lira 80 kuruştan -yani açıklanan fiyatın
yarısından- çay üreticilerimizin çayını almış ve
üreticilerimiz de satmak zorunda kalmışlar. Yani taban fiyat
olması gereken Rizede ve Karadenizde tavan fiyat anlayışı
hayata geçirilmiş ve çay üreticilerimiz diyor ki: Öncelikle çayda taban
fiyat uygulamasına geçilsin yani taban fiyat derken belirlenen
fiyatın altında ne ÇAYKUR ne de özel işletmeler çay
alımı yapmasın ki en azından açıklanan fiyat üzerinden
maliyetlerimizi karşılayalım. ÇAYKURun yönetiminde Sakarya
Büyükşehir Belediye Başkanı değil, siyasiler değil,
çay üreticisi olarak bizler yer alalım ki ÇAYKUR zarar ettirilmesin ve
bizim dertlerimize derman olsun.
Ticaret Borsası Başkanı dedi ki:
2009 yılında bir çay kanunu teklifi hazırladık ancak hâlâ
bu kanun teklifi paydaşlarının da görüşleri alınarak
bir türlü Parlamentoya getirilememiş. Biz 2018de gittiğimizde çay
üreticilerimize verdiğimiz sözü yerine getirdik ve bugün bu kanun
teklifini sizlerin ve Parlamentodaki değerli milletvekillerimizin ve
siyasi partilerimizin onayına sunuyoruz. Çay üreticilerimiz diyor ki:
2018, 2019, 2020 gitti, en azından 2021 bari elimizden kayıp
gitmesin. Çay kanununun çıkacağı falan da yok, en azından
bu kanun teklifini Parlamentodaki milletvekilleri ve siyasi partiler kabul
etsin ki 2021 yılında zararımız en azından maliyetler
kadar karşılanmış olsun.
Bu kanun teklifini birazdan Sayın Başkan
sizlerin onayına sunacak ve Rizedeki çay üreticilerimizin talebidir bu
kanun teklifinin buradan geçirilmesi, çayda taban fiyat uygulamasının
yasal düzenlemeye kavuşması ve çaydaki taban fiyatın
altında alım yapmanın yasaklanması.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Karaca.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Bu konuyu
da sizlerin takdirine bırakıyoruz.
Bir başka konuyu buradan ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, az önce
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen, partim tarafından
verilen, 128 milyar doların nereye gittiğine ilişkin genel
görüşme önerisi reddedildi. Ben de bu kürsüden tekrar soruyorum:
Denizlide Kayıhan Mahallesinde on iki yıldan beri kahvehanecilik
yapan ve çocuklarını o kahvehaneden kazandığı parayla
doyuran hemşehrim İsmail Yılmaz on beş gün önce ağlaya
ağlaya kahvehanesini kapatmak zorunda kaldı. Çocuklarının
rızkını maalesef bu şekilde heba etti. Ben de soruyorum,
İsmail Yılmaz adına soruyorum: 128 milyar dolar nerede?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Denizli Milletvekili
Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39
Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (S. Sayısı:
254) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 254 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde İYİ Parti Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifi, her zamanki
gibi yine torba kanun olarak adlandırılan yöntemle Türkiye Büyük
Millet Meclisinin önüne getirilmiştir. İçinde kapalı
cezaevlerinde bulunan hükümlülerin görüşmelerinin dinlenebilmesiyle ilgili
maddeler de bulunmaktadır, çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine
olan borçlarının yapılandırılmasını
düzenleyen maddeleri de içermektedir. Birbiriyle alakasız birçok konuya
yönelik düzenlemeleri tek bir komisyonda görüşmekten, muhalefet
milletvekillerinin fikirlerine itibar etmeden kanun tekliflerini Genel Kurul
gündemine getirmekten artık lütfen vazgeçiniz. Muhalefetin uzlaşma
çabalarını dikkate almadan geçirdiğiniz kanun maddeleri aradan
altı ay geçmeden tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne geliyor.
Kanunları Ben yaptım, oldu. anlayışıyla
yapmasanız da alt komisyonlarda derinlemesine tartışmaya
açsanız, alanında uzman milletvekillerinin görüşlerini dikkate
alıp önümüze öyle getirseniz, değil altı ay, altmış
yıl geçse de değiştirmeye ihtiyaç duymayacaksınız.
Sayın milletvekilleri, bir yılı
aşkın süredir Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener sahada vatandaşla buluşmakta, vatandaşın
sesine kulak vermekte ve dertlerini dinlemektedir. İktidar sahipleri ve
saray ahalisi insanlarımızın cefasına gözlerini ve
gönüllerini kapatsalar da biz il il, ilçe ilçe milletimizle buluşmaya
devam edeceğiz. Genel Başkanımızın Anadoluda
attığı her adım Türkiyenin hangi dertlerle karşı
karşıya bulunduğu noktasında bizlere
aydınlatıcı bilgiler veriyor. Genel
Başkanımızın gezdiği yerlerde çiftçiler yolunu kesiyor
ve artık dayanacak güçlerinin kalmadığını ifade
ediyorlar. İYİ Partinin dalga dalga büyüyen millet odaklı
siyaseti iktidar sahipleri tarafından da görülmüş olacak ki teklifin
içine Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını
yapılandıracak bir madde de ilave edilmiş fakat maalesef,
çiftçilerin o videolarda haykırdıkları dertler tam
anlaşılamamış. Bu getirilen çözüm o dertlerin belki yüzde
1ini ortadan kaldıracaktır ama bu da bir
başlangıçtır, hayırlı olmasını temenni
ediyorum.
Komisyon görüşmelerinde, sadece Kooperatife
olan borçların değil, Ziraat Bankasına olan borçların da yapılandırılmasını
ve bunun düşük bir faizle, 2022 Ekim ayında ödenmesi başlayacak
şekilde yapılmasını teklif etmiştik; maalesef kabul
etmediniz. Oysa biz yalnızca çiftçimizin taleplerinin sesi olmuştuk;
bu yüzden, aynı önergeyi Genel Kurulda ilgili madde görüşülürken de
yeniden sunacağız. Gelin, Komisyonda destek vermediniz, hiç olmazsa
burada destek verin ki çiftçilerimize biraz nefes aldıralım.
Bir başka konu ise kurumlar vergisi
meselesidir. Beş ay önce oranı yüzde 15e düşürecek bir teklif
getirmiştiniz, sonra ilgili maddeyi son anda teklif metninden
çıkardınız, şimdi yüzde 25e çıkarmayı
planlıyorsunuz. Böyle tutarsız ve rastgele manevralarla ülke
ekonomisini düzlüğe çıkarabilmeniz mümkün değildir.
İktidar milletvekillerine sesleniyorum,
şayet dinlerler, sohbeti bırakırlarsa: Bu ülkenin kanunları
sizin yazboz tahtanız değildir. İşin bir de ekonomi boyutu
var. Reformlar, paketler açıklıyorsunuz, Öngörülebilir, güvenli bir
ekonomi oluşturacağız. diyorsunuz, altı ayda bir vergi
oranını değiştiriyorsunuz. Böyle bir sisteme hangi
yatırımcı girer, böyle bir düzende hangi tüccar önünü görebilir,
Allah rızası için siz söyleyin.
Bir başka maddeyle, yiyecek içecek sektörü
çalışanlarına nisan ve mayıs ayları için günlük 50
lira, aylık 1.500 lira nakdî destek verilmesi amaçlanmaktadır;
diğer nakdî destek miktarları da bu rakama eşitlenmektedir. Ben
iktidar tarafından teklif edilen bu maddedeki meblağları ifade
etmekten dahi inanın rahatsız oluyorum, onları kanun teklifine
koyarak Genel Kurula getirmekten acaba siz rahatsızlık duymuyor
musunuz? Günlük 50 lira kime, neye yarar? Hangi anne baba bu parayla
kirasını, faturalarını ödeyip eve ekmek götürebilir? 50
liralık yardımı bırakın kanun teklifine koymayı,
telaffuz dahi etmek hiçbir vicdanla bağdaşmaz. Vatandaşa daha
fazla yardım için verdiğimiz önergemizi komisyonlarda görmezden
geldiniz. Bilin ki görmezden geldiğiniz aslında bizim önergelerimiz
değil, siz, sefalet içinde yaşamaya mahkûm ettiğiniz milyonlarca
vatandaşı görmezden geldiniz, onların beklentilerine
karşılık vermekten uzak durdunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye büyük bir ekonomik buhranın içindedir, ekonomik
göstergeler Türkiyenin kişi başına gelir açısından
yedi yıldır üst üste fakirleştiğini göstermektedir. Bundan
tam otuz bir yıl önce, 1980 yılında, Türkiyenin dünya
hasılası içindeki payı yüzde 0,87 iken bugün yüzde 0,86ya
gerilemiştir. Bu süreçte ülkemizin dünya nüfusu içindeki payının
arttığını hesaba kattığımızda
açıkça görülecektir ki iktidarınız döneminde ülke ekonomisi bir
arpa boyu yol alamamış hatta geriye düşmüştür. 1990da
kişi başı millî gelirde 49uncu sırada olan Türkiye şu
anda 75inci sıradaysa ve bu millet her geçen gün daha da
fakirleşiyorsa, bunun sorumlusu tüm yetkileri kendisinde toplayan tek adam
rejimidir, bunun sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi ve onun
iktidarıdır.
Millî gelirin içindeki ücretlilerin
payının, 2019da yüzde 35 seviyesinden 2020de yüzde 33 seviyesine
düştüğü görülmektedir. Bu rakamlar memurun, işçinin, emeklinin
maaşının bir yıl içinde nasıl eridiğinin
açık göstergesidir. O beğenmediğiniz ve her fırsatta
eleştirdiğiniz eski Türkiyede 90lı yıllarda Türk
ekonomisi dünya genelinde 17nci sıraya yükselmişti. Türkiyenin G20
ülkesi olması Adalet ve Kalkınma Partisinden de önceki dönemlere
dayanır. Şimdi, geldiğimiz noktada 20nci sıraya düşme
tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Türkiyenin kazanımlarının önemli bir
kısmı özellikle son yedi yılda âdeta erimiştir. Arife tarif
gerekmez, Türk milleti gerçeği görüyor, ekonomik tablo ortada, Merkez
Bankasındaki 128 milyar dolar kayıp, Merkez Bankası
rezervlerimiz eksilere düşmüş durumda. Halk, TÜİK
tarafından bir türlü tespit edilemeyen hayat
pahalılığının altında inim inim inliyor.
Türkiyede resmî ve gerçek enflasyon arasındaki fark her geçen gün
belirgin bir biçimde artıyor ve vatandaşımız daha da
fukaralaşıyor, gerçek enflasyon yüzde 40ın üzerindeyken
TÜİK enflasyonuyla memura, emekliye zam yapan, vatandaşı
açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu iktidarın zulmü
karşısında ezilmektedir. Sarayın atanmışları
ve havuz medyası hangi masalı anlatırsa anlatsın
çabalarınız beyhude, vatandaş çarşıda pazarda gerçek
enflasyonunun gerçek oranını görüyor ve yaşıyor. Camdan
okunan yazılarla çizdiğiniz pembe tabloların Türk milleti
nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır,
bunu bilesiniz ve asla unutmayasınız.
Bir an için TÜİK rakamlarının
doğru olduğunu varsayalım, dünyada enflasyonun bu kadar
düşük olduğu bir dönemde, son veri itibarıyla, TÜFEde yüzde 16,
ÜFEde 31 oranı aşılmıştır. Bugün Türkiyede ÜFE
artış hızı 2002 yıl sonu seviyesinin üzerine
çıkmıştır. TÜİK genetiği
değiştirilmiş rakamlarıyla bile Türkiyedeki hiper
enflasyonu saklamayı becerememektedir. Tedbir
almadığınız her gün bu millet daha da
yoksullaşıyor, tedbir almadığınız her gün bu
milletin alın teri ve emeği heba oluyor. Millet perişan bir
hâlde; esnafı, çiftçisi, emeklisi, dulu, yetimi, memuru, herkes
perişan hâlde ancak buna rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Sayın Erdoğan Ekonomide çok iyi bir konumdayız.
diyebiliyor. Türkiyede saraya mücavir olan bürokratların konumu iyi
olabilir, ihale şampiyonu yandaş şirketlerin durumu da iyi
olabilir, millî kaynakları ve refahı sömüren yeni sosyetemizin konumu
da iyi olabilir. Peki, esnaf iyi midir, çiftçi iyi midir, emekli iyi midir,
onlar için söyleyecek güzel şeyleriniz var mı, soruyorum sizlere.
Doğal gaz, elektrik, su faturasını, kirasını
ödeyemeyen; mutfak ve okul masrafı altında ezilen; işsizlikle,
umutsuzlukla sınanan; enflasyon, geçim sıkıntısına
mahkûm edilen vatandaş için de aynı şeyi söyleyebilecek
vicdanınız var mı? Genç işsizlik yüzde 25 bandında,
memlekette yaşayan her 4 gençten birisi işsiz. Gençler
arasındaki geniş işsizlik yüzde 40lara varmakta. Suçlu kim,
soruyorum sizlere. Bu ülkenin gençleri mi yoksa bu ülkenin gençlerini hayal
kurmaktan bile alıkoyan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
mı? Suçlu kim, soruyorum. Hayal kuramayan, iş bulamayan, mutlu olmak
için yüzünü başka ülkelere çevirmek zorunda kalan bu gençlerimiz sizin
eserinizdir. Bize göre işsizlik ve daha da önemlisi genç işsizliği
ülkemizin karşı karşıya olduğu en büyük
sorunların başında gelir.
İYİ Parti olarak bizim mücadelemiz,
gençlerimize yeniden hayal kurdurmanın ve onları iş sahibi
yapabilmenin mücadelesidir. Partili Cumhurbaşkanlığı
sistemine geçildiğinde, Temmuz 2018de Türkiyede geniş işsizlik
yaklaşık 6 milyondu. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçtikten sonra geldiğimiz noktada memlekette 10 milyon
işsiz vatandaşımız var; artış neredeyse yüzde 80
oranında. Bütçe açığının son iki yılda 32 milyar
liradan 172 milyar liraya çıkması ya da kişi başına
düşen millî gelirin 12.500 dolardan 8.500 dolara inmesi bu
söylediklerimizin ispatıdır.
Biz Meclise girdiğimiz günden itibaren bu
kürsüde, gece yatağa aç giren çocukların, işsizlikle imtihan
edilen gençlerin, tenceresi boş kalan anaların, evladının
cebine harçlık koyamayan babaların hakkını ve hukukunu
savunmaya çalıştık; sizler ise çift dikiş
maaşların, dopingli ihalelerin 5 müteahhidi nasıl ihya ederiz?in
tasasına düştünüz. Bu kan emici yandaş sermayeye millet olarak
ödediğimiz kur farkı sadece beş yılda 61 milyar 719 milyon
liradır. 83 milyonun 5 kişiye çalıştığı
düzenin adıdır Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
ve tarihte adını böyle alacaktır.
Hatırlar mısınız bir zamanlar
adil düzenden dem vurduğunuz günleri? Millî görüş gömleğinizi
çıkardınız adil düzen diye yola çıkıp bu haramzade
düzenin vebaline maalesef ortak oldunuz ancak bu haramzade düzen ilanihaye
süremez, sürmeyecektir; bu böyle gidemez, gitmeyecektir. Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşenerin ifade ettiği gibi, biz geleceğiz ve bu israf
düzenini değiştireceğiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İYİ Parti
iktidarının daha ilk yılında, israf nasıl engellenir,
haramzade düzen nasıl yıkılır, ülke nasıl yönetilir,
uygulamalı olarak göreceksiniz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Karadenizde yıllardır süren Rusya-Ukrayna
geriliminin tüm bölgeyi etkileyecek bir savaşa dönüşmesi şu an
an meselesidir. Ukrayna-Rusya savaşı yaklaşırken Amerika
Birleşik Devletleri, NATO üyesi olmayan Ukraynanın önemli bir ortak
olduğunu belirterek Rusyanın Batıya doğru
genişlemesini durdurma isteğini açıkça göstermektedir. Bir
yandan Amerika Birleşik Devletleri'nin Karadenize nüfuz etme çabası,
bir diğer yandan da Rusyanın Ukrayna topraklarını
işgal etme girişimleri Türkiye'nin gündemine getirilen Montrö ve
Kanal İstanbul tartışmalarının uluslararası
boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.
Batı emperyalizmi, Mondros ve Sevr
Anlaşmalarıyla, Osmanlı Devletine boğazların tamamen
açık statüde olmasını dayatmıştır. Türk milleti,
emperyalizmin boğazları Türk egemenliğinden koparma
girişimlerini, İstiklal Savaşından sonra elde
ettiğimiz diplomatik başarılarla bertaraf etmiştir. Bu
bakımdan, Montrö Sözleşmesi, Türkiye'nin boğazlar üzerinde tam
egemen ve yetki sahibi olmasının tescilidir. Türkiyeye İkinci
Dünya Savaşında geniş bir manevra alanı sağlayan
Montrö Anlaşması, memleketimizi 70 milyon insanın
hayatını kaybettiği bir felaketten muhafaza etmiştir.
Boğazlar üzerindeki egemenliğimizi tahkim eden bu
anlaşmanın tam da olası Rusya-Ukrayna savaşının
öncesinde gündeme getirilmesini sıradan bir tesadüf olarak görmüyoruz.
Montrönün bölge dışı devletlerin Karadenizde
bulundurabileceği savaş gemilerine tonaj ve süre
sınırlaması getirmesi belli ki Amerika Birleşik Devletleri
yönetiminin canını sıkmıştır. Bizim için
asıl olan, yalnız ve ancak Türk milletinin
çıkarlarıdır.
İYİ Parti olarak biz Adalet ve
Kalkınma Partisine diyoruz ki: Aklınızdan bile geçirmeyin.
Amerikan çıkarlarına hizmet eden, bir rant projesi olan Kanal
İstanbulun inşası ve Montrönün ilgası hakkındaki
tartışmaları yakından takip edeceğimizi bilmenizi
istiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
Yüce Rabbimize hamdüsenalar olsun ki mübarek
ramazana kavuşmanın sevinç, heyecan ve gönül huzurunu
yaşıyoruz. Ramazan ayının Türk milleti ve İslam âlemi
için hayırlara vesile olmasını diliyor, bütün evlere ve gönüllere
sağlık, huzur ve bereket getirmesini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum; ramazanışerifiniz mübarek olsun.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin ilk 5
maddesiyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerinde bazı değişiklikler
yapılmaktadır. Bu kapsamda, kamu alacaklarına konu hacizli
menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışına
imkân sağlanmaktadır. Menkul malların açık artırmayla
satımında artırmaya iştirak edecek kişilerden
malın değerinin yüzde 5i oranında teminat alınmasına
yönelik düzenleme yapılmaktadır. Muhafazası tehlikeli veya
masraflı olan menkul malların pazarlık usulüyle
satılmasına imkân sağlanmaktadır. Açık artırma
sonucunda kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen kişilerin
ödemeleri gereken yıllık yüzde 5 oranındaki faiz yerine tecil
faizi oranında faiz alınması düzenlenmekte ve ihaleye
katılıp malı almaktan vazgeçen kişilerin
sorumlulukları netleştirilmektedir.
Yapılan düzenlemeler isabetli ve uygun olmakla
birlikte aslında 6183 sayılı Kanunun tümüyle gözden geçirilmesi
gerekmektedir. Özellikle, teminat, ödeme emri, haciz, e-haciz müesseselerinin
mükellef haklarını gözeten, kişilerin haklarını
savunmasına da kolaylık sağlayan bir yapıya kavuşturulması
uygun olacaktır.
Kanun teklifinin 6ncı ve 7nci maddeleriyle
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
değişiklikler yapılarak nakdî ücret destek tutarı günlük 50
Türk lirasına yükseltilmekte, yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe
faaliyet gösteren iş yerlerinde çalışanlara yönelik, destek mahiyetinde
yeni tedbirler getirilmektedir. Buna göre, yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe
faaliyet gösteren iş yerlerinde 2021 yılı Mart ayında
hizmet akdi bulunan ve ücretsiz izne ayrılan çalışanlardan nakdî
ücret desteğinden faydalanmayanlara 2021 yılı Nisan ve
Mayıs aylarına ilişkin olarak ücretsiz izne
ayrıldıkları dönem için günlük 50 Türk lirası ödeme
yapılması, yine yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe faaliyet
gösteren iş yerlerinde 2021 yılı Mart ayında hizmet akdi
bulunan ve 2021 yılı Nisan ve Mayıs aylarında fiilen
çalıştırılanların bu iki ay için prime esas kazanç alt
sınırı üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren
hissesi primlerinin tamamının, bu işverenlerin Sosyal Güvenlik
Kurumuna ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle Fondan karşılanması
düzenlenmektedir.
Teklifin 8inci maddesiyle, 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununda değişiklik yapılmaktadır.
4760 sayılı Kanunun 3üncü maddesine göre, komisyoncular
vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan
satışlarda vergiyi doğuran olay, malların komisyoncuya veya
konsinyeye değil, alıcıya tesliminde gerçekleşmektedir.
Yapılan değişiklikle, buna istisna getirilerek, imalatçı
tarafından içecek ve tütün ürünlerinin komisyoncuya veya konsinye
işletmelere verildiği anda vergilendirilmesi öngörülmektedir.
Böylelikle, hem istismara yönelik uygulamalar önlenmiş hem de içecek ve
tütün mamullerinde ÖTV tahsilatı öne çekilmiş olacaktır.
Teklifin 9uncu ve 10uncu maddeleriyle 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunda değişiklikler yapılmaktadır. Buna göre,
hükümlülerin elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilmelerine
imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, hükümlüye gelen veya hükümlü
tarafından gönderilen mektup, faks ve telgrafların, resmî makamlara
veya savunması için avukatına gönderilenler hariç olmak üzere,
dijital olarak kaydedilmek suretiyle veya fiziki olarak saklanacağı
hüküm altına alınmaktadır. Yine, kapalı ceza infaz
kurumlarında bulunan hükümlülerin ziyaretçilerle yapacağı
görüşmelerin önceden bilgilendirmek kaydıyla kurum yönetimi
tarafından dinlenebilmesi ve kaydedilebilmesi düzenlenmektedir. Bu
düzenlemelerle, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum
güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi
amaçlanmaktadır. Yapılan kayıt veya belgeler, amacı
dışında kullanılmayacak, kanunda açıkça belirtilen
hâller dışında hiçbir kişi veya kurumla
paylaşılamayacak ve herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya
konu edilmemiş ise en geç bir yıl sonunda silinecektir.
Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen bilgilere göre,
esasen altmış yıldır yapılan uygulamanın geçen
yıl alınan Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yasal
altyapıya kavuşturulmakta olduğu; dünyanın
değişik ülkelerinde, özellikle Avrupanın önde gelen ülkelerinde
bu uygulamaların olduğu, örneğin İspanyada,
İtalyada, İngilterede, Fransada, Almanyada hükümlülere yönelik
dinleme ve kayıt yapıldığı
açıklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, teklifin 11inci ve
12nci maddeleriyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun bazı maddelerinde
değişiklik yapılmaktadır. 5510 sayılı Kanunun
17nci maddesine göre, geçici iş göremezlik ödeneği
hesaplanırken, ödeneğe esas kazanç sigortalının son üç
aydaki ortalama kazancına göre belirlenmektedir. Teklifin 11inci
maddesinde yapılan düzenlemeyle, hastalık ve analık
sigortasından ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneğine esas
günlük kazancın hesabında, iş göremezliğin
başladığı tarihten önceki on iki ayın dikkate
alınması düzenlenmektedir. Madde gerekçesinde, sahte
sigortalılık yapılarak ve ödeneğe esas kazancın ilgili
üç aylık dönemde daha yüksek gösterilerek yüksek geçici iş göremezlik
ödenekleri alınabilmesinin önlenmesinin amaçlandığı
belirtilmektedir.
Bir başka konu: 5510 sayılı Kanunun
ek 17nci maddesine göre, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla
altı aya ilişkin prim teşviki, destek ve indirimlerden
yararlanılabilmektedir. Teklifin 12nci maddesinde yapılan
düzenlemeyle, geriye yönelik teşvik uygulaması
kaldırılmaktadır. Geriye yönelik teşvik
uygulamalarının süreklilik arz etmesinin, hazinenin veya
finansmanını sağlayan kurumun ya da Fonun yükünün artmasına
sebebiyet verdiği ve uygulamada karmaşaya neden olduğu gerekçe
gösterilmektedir.
Kanun teklifinin 13üncü maddesiyle 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa geçici madde eklenerek kurumlar
vergisi oranının 2021 yılı kurum kazançları için yüzde
25, 2022 yılı kurum kazançları için ise yüzde 23 oranında
uygulanması düzenlenmektedir. Uygulamanın 1 Temmuz 2021 tarihinden
itibaren verilmesi gereken beyannamelerden başlaması ve 1/1/2021
tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemine ait kurum
kazançları için geçerli olması öngörülmektedir. Dolayısıyla
kurumlar vergisinde 5 puan artış öngören bu düzenleme, 2021 yılı
ilk geçici vergi döneminde uygulanmayacaktır.
Teklifin 14üncü maddesiyle 6362 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununda değişiklik yapılarak
yatırım hizmetleri ve faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü emanet
ve alacakların on yıl içinde talep ve tahsil edilmemesi hâlinde
Yatırımcı Tazmin Merkezine gelir kaydı yerine emaneten
devredilmesi ve bu emanet ve alacakların, talepleri durumunda hak
sahiplerine iade edilmesi düzenlenmektedir. Böylelikle hem Anayasada
düzenlenen mülkiyet hakkının hem de
yatırımcıların sermaye piyasalarına olan güveninin
sekteye uğramaması gözetilmektedir.
Teklifin 15inci maddesiyle çiftçilerimizin
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve 31 Aralık 2020 tarihi
itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına
aktarılmış tarımsal kredi borçlarının
yapılandırılması düzenlenmektedir. Buna göre, ana para
borcuna yüzde 18 faiz uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın peşin
ödenmesi ya da yüzde 30unun peşin ve kalanının 3 eşit
taksitle ödenmesi öngörülmektedir. Çiftçi, uygulanan faizin yüzde 12lik
kısmını ödeyecektir. Çiftçimizin ödeyeceği faizin düşürülmesi
ve Ziraat Bankasından kullanılan kredilerin de kapsama
alınması daha uygun olacaktır. Esasen, kanun teklifinde maddeyle
ilgili yazılan gerekçe de bunu gerektirmektedir.
Değerli milletvekilleri, bütün dünya
salgın nedeniyle zorlu bir süreçten geçmektedir. Salgın döneminin
insan ve toplum hayatına, siyaset ve sosyal ilişkiler
ağına, ekonomi ve ticaret alanına yıkıcı ve çok
yönlü tesirleri bulunmaktadır. IMFnin geçen hafta açıklanan Nisan
2021 Dünya Ekonomik Görünümü Raporuna göre küresel ekonomi 2020
yılında yüzde 3,3 oranında küçülmüştür. Türkiye ekonomisi
ise 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüyerek dünyada ekonomisi
büyüyen 5 ülkeden, G20 ülkeleri arasında 2 ülkeden 1i olmuştur.
Büyüme rakamını beğenmeyenler, kulp takmaya çalışanlar
olsa da bu, önemli bir başarıdır. 2020 yılında
ülkemizde yatırım harcamaları yüzde 10,3 düzeyinde
artmış, özellikle makine ve teçhizat yatırımları yüzde
38,7lik artışla son on yılın en güçlü
performansını sergilemiştir.
Ekonomideki canlanma ve toparlanma 2021 yılında
da devam etmektedir. Sanayi üretimi ocak ayında yıllık yüzde
11,4; bugün açıklanan endekse göre de şubat ayında
yıllık yüzde 8,8 artmıştır. Ekonomik büyümenin öncü
göstergesi olan İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi verisi mart
ayında yüzde 52,6 olup on aydır aralıksız bir şekilde
50 eşik düzeyinin üzerinde değer almıştır. Bu durum,
sektörün performansında güçlü bir iyileşmeye işaret etmektedir.
Türk imalat sektörü, karşılaştığı önemli
zorluklara rağmen hem üretimi hem de istihdamı artırmaya devam
etmektedir. Son zamanlarda yaşanan konteyner sıkıntısı
ve ham madde temininde yaşanan zorluklar girdi stoklarını
artırmaya yönelik çabaları zayıflatmış ve stoklar
hızlı düşüş göstermiştir. Bu zorlukların
inşallah önümüzdeki aylarda hafiflemesi beklenmektedir.
İhracatçılarımız her ay rekorlar
kırmaktadır. Mart ayı itibarıyla ihracat, geçen
yılın aynı ayına göre yüzde 42,2 artışla 19
milyar dolara yükselmiş, 2021 ilk çeyreğinde ise geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 17,3 artışla 50 milyar
doları aşmıştır. Mart ayında gerçekleşen
ihracat, tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamı, yine,
2021 ilk çeyrek dönemi itibarıyla da bugüne kadarki en yüksek ilk çeyrek
ihracat rakamı olmuştur. 2021 yılı ilk çeyreğinde
dış ticaret açığı yüzde 15,2 düşüşle 11
milyar dolara gerilemiş, ihracatın ithalatı karşılama
oranı 5,3 puan artarak yüzde 81,9a yükselmiştir. Zorlu bir dönemde
çok önemli performans gösteren ve ekonomimize büyük katkı sağlayan
ihracatçılarımızı ve sanayicilerimizi kutluyorum.
Hazine ve Maliye Bakanlığınca geçen
hafta açıklanan hazine nakit gerçekleşmeleri mart ayı
itibarıyla 41 milyar lira, 2021 ilk çeyreğinde ise 11,3 milyar lira
fazla vermiştir. Bu durum, bütçe performansında olumlu yönde bir
gelişmeye işaret etmektedir.
Elbette, Covid-19 salgını, ekonomik
açıdan bazı sektörleri ve bu sektörlerde çalışanları
daha fazla etkilemiştir. Salgının olumsuz etkilerinin
giderilmesi için bugüne kadar çok önemli tedbirler uygulamaya konulmuştur.
Gelir desteğinden kira desteğine, ciro desteğinden kredi
desteğine, kısa çalışma ödeneğinden işten
çıkarmaların yasaklanmasına, nakdî ücret desteğinden
işsizlik ödeneğine, normalleşme desteğinden telafi
çalışması uygulamasına, hızlı işe dönüş
teşviklerinden istihdam desteklerine, vergi ve sigorta primi
ertelemesinden borç yapılandırılmasına, emekli
aylıklarının yeniden düzenlenmesinden iş göremezlik
ödeneğinin Covid-19 kapsamında da uygulanmasına kadar birçok
teşvik, destek, hibe ve yardım uygulaması hayata
geçirilmiştir. Görüştüğümüz kanun teklifinde de, biraz önce
ifade ettim, yeni ek tedbirler bulunmaktadır. Ayrıca, müjdesi önceki
gün Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilen, emekli
ikramiyelerinin enflasyon oranında artırılarak Ramazan ve Kurban
Bayramlarının öncesinde ödenecek olması; çiftçimizin elinde
kalan patates, soğan ve çeltiğin Toprak Mahsulleri Ofisi
tarafından alınarak vatandaşlarımıza
dağıtılacak olması memnuniyetle
karşılanmıştır.
Türkiye bir yandan salgınla, bir yandan terörle
başarılı bir mücadele verirken diğer yandan da yoğun
bir şekilde maruz kaldığı bölgesel ve küresel
dayatmaları, ekonomik ve siyasi baskıları
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de
sağladığı imkânlarla, alınan etkili tedbirler
sayesinde boşa çıkarmaktadır. Bilinmelidir ki döviz ve faiz
üzerinden Türk ekonomisini sıkıştırma girişimleri de
sonuçsuz kalacaktır. Bölgesel ve küresel gelişmelerin
sancılı, bir o kadar da sorunlu ortamında Türkiyemizin
kararlı duruşu, her cephedeki direniş ruhu hakikaten takdire
şayandır. Cumhur İttifakı, üstlendiği tarihî
misyonuyla, Türkiyenin egemenlik haklarına, tarihî çıkarlarına,
beka ve güvenlik hassasiyetlerine cesaretle sahip çıkmaktadır.
Emperyalizmin ekonomik ve siyasi şantajlarına boyun eğmeyen,
diplomatik ve mekanik tehditlerin aldırış etmeyen ülkemiz, istiklal
ve istikbaline en küçük gölgenin düşmesine müsaade etmeden tarihsel
yolculuğunu sürdürmektedir. Türkiye, küresel ve bölgesel hesapları
bozan bir ülkedir; artık, söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir
kuvvettir.
Konuşmama son verirken, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz
için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum ve ramazan ayının da Müslüman milletvekillerimize, Müslüman
vatandaşlarımıza ve insanlığa hayırlar
getirmesini diliyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yıllardır
derin bir ekonomik kriz yaşıyoruz ve ben altı yıldır
milletvekiliyim- altı yıldır dilimizde tüy bitti
arkadaşlar. Ya, diyoruz ki: Büyük bir ekonomik kriz var. Bu bir
hastalıktır. Gelin, önce hastalığın teşhisini
yapalım, büyük bir sıkıntımız var, gelin bunun
teşhisini yapalım. Yok. Teşhisi kime veriyoruz? Saraya
veriyoruz. E, teşhisi saray koymuyor; teşhis koyulmayınca da
arkadaşlar, tedavi de oluşmuyor. Sözüm meclisten
dışarı olarak söylüyorum; aynı şeyleri yapıp
farklı sonuçlar beklemek ancak ahmakların işidir
arkadaşlar. Gelin, bir sefer daha ahmak olmayalım. Bakın, saray
altı yıldır fermanlarını gönderiyor, altı
yıldır bu fermanlara noktasına virgülüne dokunmadan sizler mühür
basıyorsunuz, altı yıldır ekonomik kriz derinleşerek
devam ediyor. Ya, arkadaşlar, bir yerde yanlış yapıyoruz.
Bakın, yeniden bir torba yasa var, torba yasa
ne diyor? Efendim, halktan gelen talepleri
karşılayacağız. Ya, Allahınızı severseniz,
torba yasayı incelediniz mi? Ne var bu torba yasada; işçiye, memura,
esnafa, emekliye ne var, baktınız mı? Ya, acaba milletin derdine
derman olacak bir noktada mı bu torba yasa? Değil. Peki, bu konuda
Meclis irade gösterecek mi? Maalesef, irade gösteremeyecek gibi duruyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, ülkemiz
yüksek borçluluk, yüksek enflasyon, yüksek faizler ve yüksek kur
sarmalında inim inim inliyor. Vatandaşlarımız tefeciye
borçlanmış, bankacılara borçlanmış, gelin bunlara
derman olalım diyoruz, gelin yapısal reformlar yapalım diyoruz,
efendim Yeniden bir torba yasayla biz bunu geçiştirelim. diyorsunuz.
Bakın, biz şunu söylüyoruz: Bir insan bedenine benzetirsek, bizde
yüksek tansiyon var, yüksek şeker var, kalp var, her türlü hastalık
belirtisi var ama siz diyorsunuz ki: Biz hastaya yine de aspirin
vereceğiz. Ya, bu aspirini siz beş yıldır veriyorsunuz,
iflah oldu mu? Hayır, hastalık ilerledi; eğer bir kanserse,
bütün vücudu sardı hastalık Yeniden aspirin verelim. diyorsunuz.
Aspirin tedavisiyle bir yere varamadığımızı onlarca
kez gördük, yeniden bu tedaviyi dayatıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, ya,
Allahınızı severseniz, bakın, büyük bir tehlikeyle
karşı karşıyayız ülke olarak, ülke ekonomisi olarak.
Büyük bir fırtına geliyor, siz bunun farkında değilsiniz.
Neden biliyor musunuz? Şu anda dünyada para bol, Amerikan Merkez
Bankası para basıyor, Avrupa Merkez Bankası para basıyor,
Japon Merkez Bankası para basıyor, trilyonlarca dolar para
basılıyor ve bu paranın bir bölümü de gelişmekte olan
ülkelere gidiyor; yüz milyarlarca dolar gelişmekte olan ülkelere gitti,
bize de bunun damlaları geliyor. Bakın, bu yüzden biz şu anda
ekonomik olarak hâlâ sürdürülebilir noktada devam ediyoruz. Evet, Merkez
Bankası rezervlerini tükettiniz, ekside. Ama sizi uyarıyorum,
bakın, 2013 yılını hatırlayın, Amerikan Merkez
Bankası 2008den 2013 yılına kadar para bastı; 2013
yılında Amerikan Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke çıktı
Artık para basmıyoruz. dedi, 2013 yılında gelişmekte
olan ülkeler için bütün dengeler şaştı. Bakın, bizim 2013
yılında Merkez Bankası rezervimiz vardı, bankaların
stoku vardı, o fırtınayı o çerçevede atlatabildik ama
şimdi bakın, yakın bir gelecekte ABDde enflasyon geliyor,
ABDde faizler yükseliyor. ABD Merkez Bankası Başkanı üç vakte
kadar -bu, üç ay olur, on üç ay olur- Artık para basmıyorum ve
faizleri yükseltiyorum. diyecek. O noktada ne olacak biliyor musunuz? Bizim
gibi ülkelerden para -zaten kaçıyor bizden- daha da hızla kaçacak ve
maalesef, eğer ki o süreçte çatımızı, penceremizi tamir
etmemişsek -bu, üç ay olur, on üç ay olur- derin bir ekonomik krize
sürükleneceğiz.
Borç sarmalı içindeyiz arkadaşlar.
Bakın, borç alan emir alır, bunu unutmayın. Öyle milliyetçi afra
tafralar yapmakla bu olmuyor. Arkadaşlar, kasanızda para yoksa emir
alırsınız. Eğer ekonominiz güçlü değilse sizinle her
türlü oyunu oynarlar. Bu açıdan, bu üç ay ile on iki ay arasında
değişen süreçte çatımızı, penceremizi tamir
edeceğiz, gelen fırtınaya hazır olacağız ki o
fırtına bizi yerle bir etmesin, o fırtına bizi IMFye muhtaç
etmesin. Bunun için ne yapmamız lazım biliyor musunuz? Sarayın
vesayetinden kurtulup bu Meclisin yapısal reformlar yapması
lazım. Eğer bu Meclis sarayın vesayetinden kurtulamazsa, onun
gönderdiği yanlış fermanlara mühür basmaya devam ederse bu suçun
ortağı olacak arkadaşlar, yani bu Meclisin çoğunluğunu
oluşturan Cumhur İttifakının üyeleri bu suçun
ortağı olacak. Şu anda zaten 10 milyon
vatandaşımız işsiz, çalışanlar da sefalet
ücretlerine mahkûm; o ekmeği dahi bulamayacak duruma gelebiliriz
alimallah.
Bakın, Arjantin böyle bir sarmaldan yirmi
yıldır çıkamıyor arkadaşlar, tam yirmi
yıldır. Defalarca IMFye gitti, çıkamıyor. Başka
ülkeler de bu karanlığa sürüklendi, bu karanlığa ülkemizi
sürükleme hakkımız yok, bunun için Meclisimizi uyarıyorum.
Gelin, sarayın fermanlarının vesayetinden çıkalım ve
yapısal reformlar yapalım.
Değerli arkadaşlar, bu torba ne getiriyor
baktınız mı ya, Allahınızı severseniz?
Bakın, pandemide 1inci yıla girdik, bir yılı geçti, öyle
değil mi? Bir yıldır hepimiz sıkıntılar
yaşıyoruz. Öncelikle canımızla ilgili
sıkıntılar yaşıyoruz ama bunun yanında
vatandaşımız derin ekonomik sıkıntılar
yaşıyor. Ya, birinci dalga geçti, hadi anladık, birinci dalga
acemiliğinize geldi; bütün dünya paraları dağıttı,
siz, bırakın para dağıtmayı, vatandaşa IBAN
verdiniz, para istediniz. Hadi diyelim ki acemiliğinize geldi. İkinci
dalga geldi arkadaşlar. İkinci dalga geldi, dedik ki: Ya
arkadaş, ikinci dalga geldi, gelin esnafın derdine derman
olalım, esnafa destek verelim, işçiye destek verelim, çiftçiye destek
verelim dedik. İkinci dalgada da 5 kuruş para görmedik. Bir tek
İşsizlik Sigortası Fonundan son derece sınırlı
bir kaynak, sefalet ücretleriyle işçiye verildi, o da sefalet
ücretleriyle. Ya, üçüncü dalgaya girdik arkadaşlar, vaka
sayıları resmî rakamlarda 60 bini geçmiş -bence resmî olmayan
rakamlarda 200 binin üzerindeyiz- her gün 250-300 vatandaşımız
ölüyor resmî rakamlarla -bizim tespitlerimize göre her gün 750
vatandaşımız ölüyor- yani bu ülkede her gün 4-5 tane uçak
düşüyor; şu getirdiğiniz torba yasaya bakın ya. 10 milyon
vatandaş işsiz, milyonlarca vatandaşımız ekmeğe
muhtaç durumda, faturalarını ödeyemiyor, kirasını
ödeyemiyor, vergisini ödeyemiyor; şu getirdiğiniz torbaya bakın
ya! Şu torba kaç kuruş veriyor vatandaşa biliyor musunuz ya? Bir
tek çiftçinin, efendim, borcunu biraz yapılandırıyormuş;
çiftçinin 180 milyar borcu var, onun yüzde 1i bile olmayan rakamı
yapılandırıyormuş. Onu da tefeci faiziyle
yapılandırıyorsunuz, yüzde 18le. Arkadaşlar, sizin
vicdanınız nereye gitti ya? Bakın bugün ramazanın birinci
günü, size vicdan çağrısı yapıyorum. Pandemide üçüncü
dalgada vatandaşlarımız derin kriz yaşıyor, şu
torbada vatandaşın derdine derman olacak hiçbir şey yok arkadaşlar.
Ne var torbada? Size söyleyeyim
Bu torbada işçiye ne var biliyor musunuz
arkadaşlar?
SALİH CORA (Trabzon) Nakdî ücret
desteği.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yalnızca kafe ve restoranda çalışan
işçilere diyor ki bu torba: Siz dokuz aydır günde 39 TL
alıyordunuz. Ücretsiz izne çıkarılanlara günde 39 TL,
bakın ayda da 1.160 TL yani kişi başına vursak 4
kişilik bir ailede 9 TLye muhtaç ettiniz
vatandaşlarımızı bir günde. Şimdi, bu torba diyor ki:
Siz dokuz aydır ölmediniz ya, hayatta kaldınız ya, demek ki
bizim bu işe devam etmemiz lazım. Biz sizi günde 50 liraya
-arkadaşlar, bakın- ücretsiz izne çıkarmaya devam
edeceğiz. Yetmiyor, Kısa çalışma ödeneğini de
kaldırıyoruz. diyor. Hani, kısa çalışma
ödeneğiyle hiç yoksa vatandaş maaşının yüzde
60ını alabiliyordu ya, ona da göz diktiler, onu da kaldırdılar.
Şimdi, diyorlar ki: Sen bir yıldır ölmediysen daha da ölmezsin.
Ben seni günde 50 liraya ücretsiz izine çıkarıyorum. Ya, gelin,
şu hesabı yapalım ya, gelin, şu hesabı yapalım:
Günde 50 lira arkadaşlar, 4 kişilik bir aile; kişi
başı 12,5 lira, bir günde 1 kişiye 12,5 lira. Hadi, buyurun
öğüne bölelim; 3 öğün değil mi, 3 öğün, öğün
başı 4 lira veriyorsunuz vatandaşımıza, 4 lirayı
reva görüyor bu torba. Çay, simit kaç lira? Simit ben sordum 2,5 liraya
çıkmış ya, çay da bir yerde içseniz 2,5 lira diyorlar, yani 1
çay, 1 simidi reva görmüyorsunuz vatandaşınıza ya! Bu mudur
sizin vicdanınız? Önerge verdik, dedik ki: Bari günde 100 liraya
çıkaralım vatandaşlarımıza desteği, bari 100 lira
yapalım. AKPli ve MHPli milletvekilleri reddettiler önergemizi. Değerli
arkadaşlar, bu mübarek günde gelin, elimizi vicdanımıza
koyalım. Bu 50 lirayı hep beraber sorgulayalım, bir
vatandaşımızı
Milyonlarca
vatandaşımızı zaten bir yıldır perişan
etmişiz. Gelin, hiç yoksa şu pandeminin inşallah, son
aylarında, şu aşıyla beraber oluşabilecek son
aylarında vatandaşlarımıza bir nefes aldıralım
ya! Ya, ben size çağrı yapıyorum, hadi 600 milletvekiliyiz; hadi
gelin, 50 liraya geçinelim bir ay, hadi günde 50 liraya geçinelim, hadi
buyurun, var mısınız? Hadi var mısınız
arkadaşlar? Deyin ki: Ben 50 liraya geçinebilirim. O zaman
vatandaşa da 50 lirayı reva görebilirsiniz ama Ben 50 liraya
geçinemem. diyorsanız, vatandaşa da 50 lirayı reva göremezsiniz
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu torbada esnafa ne
var onu söyleyeyim, baktınız mı bilmiyorum. Hani bir
yıldır bir reklam vardır ya aç-kapa, aç-kapa
Reklamın
adını da vereyim, Artema diye meşhur bir reklam var ya,
esnafı da aynı oyuna getirdiniz: Aç-kapa, Artema.
SALİH CORA (Trabzon) Reklam yapma!
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, ya, esnafı tekrar kapatıyorsunuz. Şimdi,
Sayın Erdoğan bu akşam çıkacak, Esnafı
kapatacağız. diyecek, daha da derin tedbirler alacak. Belki iftarda
da açamayacak esnaflarımız, tamamen kapatılmış durumda
olacaklar esnaflar.
SALİH CORA (Trabzon) Açsak olmuyor, kapatsak
olmuyor. Nasıl yapacağız?
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, esnafları kapatıyorsunuz. Ya, birinci dalgada bütün
demokratik ülkeler esnaflarını desteklediler, siz 5 kuruş
vermediniz; ikinci dalgada desteklediler, yine 5 kuruş vermediniz; üçüncü
dalgada ne çıktı esnaflara size söyleyeyim
SALİH CORA (Trabzon) Kısa
çalışma ödeneği vermedik mi?
GARO PAYLAN (Devamla) Esnaflara Arkadaş,
senin yanında çalışan işçilerin, o da yalnızca nisan
ve mayıs ayında sigorta primlerini ben ödeyeceğim. diyor. Bütün
mesele bu.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) İşsizlik
Fonundan ödeyecek.
GARO PAYLAN (Devamla) Yani arkadaşlar,
esnafın vergisi yok, kirası yok, SGK primi yok, banka borçları
yok; yalnızca Yanındaki işçinin SGK primini vereceğim.
diyor. Peki, nereden ödeyecek arkadaşlar bunu, onu da biliyor musunuz?
İşçinin parasından ödeyecek, işçinin fonundan ödeyecek,
İşsizlik Sigortası Fonundan ödeyecek. Ya, bu mudur
arkadaşlar sizin adaletiniz?
Ya, bakın, bu torbada ne var biliyor musunuz?
Kurumlar vergisini yüzde 20den 25e çıkarmak var, bununla beraber 25
milyar lira ilave gelir elde edeceksiniz. Bunu destekliyoruz, bunu da
söyleyeyim, kurumlar vergisinin yükseltilmesini; onu da anlatacağım
biraz sonra. 25 milyar lira ilave tedbiriniz var. Bu torbayla kaç kuruş
destek veriyorsunuz ya? Ya, şu işçinin sigorta primi desteğinin
İşsizlik Sigortası Fonuna yükü topu topu 100 milyon lira
mı, 150 milyon lira mı ne arkadaşlar. Bu mudur sizin adaletiniz?
Bir torbayla 25 milyar lira vergi topluyorsunuz, verdiğiniz topu topu 3-5
kuruş. Ya, bari torbayla topladığınız vergiyi
işçiye doğrudan destek olarak verin, İşsizlik
Sigortası Fonuna niye göz dikiyorsunuz? Zaten bir yıldır bütün
destekleri İşsizlik Fonundan verdiniz, yine destekleri
İşsizlik Fonundan vermeye kalkıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, size
söylüyorum: Bunun kapsamı da çok dar. Diyorsunuz ki: Kafe, restoran
Peki, ya berberler arkadaşlar, ya eğlence mekânları, ya
düğün salonları, ya turizm işletmeleri? Bak ne oldu, Ukrayna
Devlet Başkanını çağırdınız buraya, afra
tafra
SALİH CORA (Trabzon) Kendisi geldi.
GARO PAYLAN (Devamla) Biz
yanınızdayız, stratejik ortağız. filan, ne oldu?
Putin hemen orada ayağa kalktı, Uçakları durduruyorum. dedi, 6
milyon turist bitti; hadi geçmiş olsun!
SALİH CORA (Trabzon) Hoşuna mı
gitti?
GARO PAYLAN (Devamla) Hadi, bakın, adım
attınız Biz Ukraynanın yanındayız, silah
satacağız. diye, Dimyata pirince giderken eldeki bulgur da gitti; 6
milyar dolarlık gelir, Antalyanın, diğer illerimizin,
Muğlanın gelirleri gitti. Ne olacak esnafın hâli? Oradaki
esnaf, yalnızca Rus turistle ayakta durabiliyordu.
Şimdi, efendim, Ukraynaya adım attık
diye Rus turist de gitti. Yarın Domates de almayacağım.
diyecek. E, bu mudur dış politikadaki dengeler arkadaşlar?
Türkiye'nin denge siyaseti bu mudur? Dümeni kırılmış gemi
gibi dümeni bir gün oraya çevir, bir gün buraya çevir. Vallahi züccaciye
dükkânına girmiş fil gibisiniz, her döndüğünüzde
kırıyorsunuz, döküyorsunuz arkadaşlar ya! Ya, bu dış
politikadaki dengesizlikler yüzünden, vatandaşımız zaten
ekonomik kriz yaşıyor, bununla daha da derinleştiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, torba yasada çiftçiye
ne var biliyor musunuz? Bakın, çiftçinin kimlere borçları var
söyleyeyim: Tarım Kredi Kooperatifine 9 milyar borcu var, Ziraat
Bankasına 88 milyar borcu var, özel bankalara da 50 milyar borcu var.
Görünürde çiftçinin 150 milyar borcu var, 150 milyar TL ama yetmiyor. Tefeciye,
aracıya, tüccara da en az 70-80 milyar borcu var. Siz 50 milyar. deyin,
çiftçinin 200 milyar lira borcu var arkadaşlar. Çiftçi bir borç
sarmalı içinde.
Değerli arkadaşlar, zannediyorsunuz ki
çiftçinin borçları bu torba yasayla yapılandırılıyor,
değil mi? Bu torbayla çiftçinin ne kadarlık borcu
yapılandırılıyor, biliyor musunuz? Size söyleyeyim: 1
milyar lira bile değil, 1 milyar lira. Bakın, çiftçinin 200 milyar
borcu var, siz yüzde 1ni bile yapılandırmıyorsunuz, yüzde 1ni
bile değil ve tefeci faiziyle, yüzde 18, tefeci faiziyle
yapılandırıyorsunuz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Faizci bunlar, faizci!
GARO PAYLAN (Devamla) Bu mudur sizin
vicdanınız be? Biz ne diyoruz, gelin çiftçinin borcunu silelim
diyoruz, silelim. Çiftçi borç sarmalında, altı yılda 10 kere
çiftçi borcu yapılandırması oldu, iflah oldu mu çiftçi, iflah
oldu mu; olmuyor, olmaz. Çiftçilerin yaş ortalaması 57, hiçbir çiftçinin
çocuğu çiftçi olmak istemiyor çünkü çiftçilerin girdileri yüksek.
Çiftçiyi, tefeciye, aracıya, özel bankaya mahkûm etmişsiniz,
çiftçinin oğlu çiftçi olmak istemiyor. Çiftçiyi bu borç sarmalından
çıkaracak yapısal bir tedbire ihtiyaç var. Siz ne yapıyorsunuz?
Plan Bütçe Komisyonuna, efendim, bir torba gönder, orada 200 milyar borcun 1
milyarını yapılandırayım, tefeci faiziyle
yapılandırayım, çiftçiye de bir şey yapıyormuş
gibi gözükeyim. Arkadaşlar, bu iş yapısal çözüm ister; bu
iş Tarım Komisyonunda görüşülmeli, çiftçi borçları
-yapılandırma değil- silinmeli. Önerge verdik, Her bir
çiftçinin 50 bin liraya kadar borcunu silelim. dedik; AKP, MHP reddetti.
Arkadaşlar Kaynak nerede? diyeceksiniz,
değil mi? 50 bin lira ne kadar güzel, nerede kaynak? diyeceksiniz,
değil mi? Şu saraylara, savaşlara, yandaşlara, faize giden
paranın onda 1ini verseniz çiftçilerin 50 bin lira borcunu silebiliriz;
hadi buyurun, hadi yapalım, hadi! Meclis ne için var arkadaşlar;
bugünler için yok mu? Ama bu irade maalesef yok. Tercihler değişmiyor,
kaynaklar saraylara, savaşlara, yandaşlara ve faize gidiyor, çiftçi,
esnaf, işçi inim inim inliyor.
Bu torbada kurumlar vergisini yüzde 25e
çıkaracağız. diyorsunuz. Destekliyoruz ama
desteklemediğimiz nokta ne biliyor musunuz? Ya, yıl
başlamış, bütün kurumlar yıllık planlarını
geçen yıl yapmışlar yüzde 20 vergiye göre, yılın
4üncü ayına gelmişiz, yılın üçte 1i gitmiş, siz
diyorsunuz ki: Bu yılın vergisini yüzde 25e çıkarıyorum.
Ferman padişahın. diyorsunuz, değil mi? Arkadaşlar, böyle
bir ülkeye kim yatırım yapar ya? Düşünün, yıllık
planlarınızı yapmışsınız, vergi yüzde 20
diye planlarınızı yapmışsınız,
kârınızı, zararınızı ona göre ayarlamışsınız;
vergi yüzde 25 deniyor. Bu mudur sizin planlamanız arkadaşlar ya?
Gelecek yıl da yüzde 23 yaptım, ferman padişahın.
diyorsunuz. Ondan sonraki yıl yüzde 20, totodan ne çıkarsa.
Başka bir torba yasa gelirse 30 yaparız, 15e düşürürüz; ne
olacak ki nasıl olsa ferman padişahın. diyorsunuz.
Arkadaşlar, öngörülebilir olmayan bir yere kimse yatırım yapmaz.
Size bir şey daha söyleyeyim: Bu kurumlar
vergisiyle ilgili mutlaka kademeli bir sisteme geçmeliyiz, yapısal reform
olarak önerimiz budur. Gelir vergisinde nasıl ki kademeli bir sistem varsa
kurumlar vergisinde de
Çok az sayıda şirket kurum kazancı elde
etmektedir, büyük şirketler. ABD bunu tartışıyor, küçük
şirketlere yüzde 20 diyor, büyük şirketlere yüzde 28 diyor. Gelin
biz de bu anlamda yapısal bir reformu tartışalım. Kurumlar
vergisinde de kademeli bir sisteme geçelim çünkü 10 milyar lira kazanan bir
şirket ile 10 bin lira kazanan bir şirketi aynı kefeye
koyamayız arkadaşlar. 10 bin lira kazanan bir şirketin 2.500
lirasını alıp 10 milyar kazanan bir şirketin 2,5
milyarını almak aynı şey değildir arkadaşlar.
Burada da adaleti mutlaka sağlamalıyız ve yapısal bir reforma
gitmeliyiz.
Arkadaşlar, bu torbada, ayrıca, haczedilen
evin, arabanın elektronik sistemle satılması var, değil mi?
Arkadaşlar, haczetme meselesini kolaylaştırıyorsunuz, Daha
kolay satacağız. diyorsunuz. Peki, bu haciz meselelerinin neden
gündeme geldiğini neden tartışmıyoruz arkadaşlar? Bu
konuda yapısal bir tedbiri neden almıyoruz değerli
arkadaşlar? Bu anlamda, vatandaş ödeyebiliyor mu, ödeyemiyor mu; bu
meselelere mutlaka bakmalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
GARO PAYLAN (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bu demokrasi krizi
ekonomik krizi yaratmıştır ve siz sokakta da üniversitede de
istibdadı kurmaya çalışıyorsunuz. Bu torbayla aynı
zamanda cezaevlerinde de istibdadı kurmaya çalışıyorsunuz.
Ya, cezaevine attığınız siyasi tutuklular zaten büyük bir
mağduriyet yaşıyorlar, şimdi diyorsunuz ki: Cezaevinde
olanlar eşiyle, çocuğuyla görüşürken kamerayı başına
dikeceğim, ses dinleme cihazını da oraya koyacağım,
onları dinleyeceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ayıp,
ayıp!
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir düşman hukuku uyguluyorsunuz ama şunu
unutmayın: Türkiye tarihine bakın, Osmanlı tarihine bakın;
hep devran dönmüştür. Keser dönmüştür, sap dönmüştür; gün
gelmiştir, hesap dönmüştür ve her zalim mutlaka aynı zalim
uygulamalarla karşı karşıya kalmıştır
arkadaşlar. Bu açıdan size önerim, bu vicdansız yasaları
ortaya koymayın. Yarın başka bir zalim gelir, kamerayı
başınıza diker, o zulümle yüz yüze kalırsınız.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener konuşacak.
Buyurun Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün ramazanışerifin ilk günüdür,
milletimizin ramazanı mübarek olsun; ibadetlerimiz makbul,
dualarımız kabul olsun.
Böyle ilk iftar saati yaklaşırken Mecliste
bir torba kanun üzerinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Torba kanun
olması nedeniyle birbiriyle uyuşmayan değişik maddeler var,
özü itibarıyla ekonomiyle ilgili maddeler ağırlıktadır
ama hemen hepsi hiçbir işe yaramayan maddeler niteliğindedir. Bunun
dışında cezaevleriyle ilgili bazı düzenlemeler var, o
önemlidir ama olumsuz anlamda önemlidir. Geldiğimiz noktada, Meclisi
oyalamak için ve satır arası bazı şeyleri
sıkıştırmak için düzenlenmiş bir paketi burada
görüşmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, maddeler
ağırlıklı olarak ekonomiyle bağlantılı
demiştim. Tam bir ay önce, 13 Mart günü, biliyorsunuz, Sayın
Cumhurbaşkanı bir ekonomik reform paketi açıklamıştı.
Reform paketi dediğimizde biz hep ciddiye alırız, çok önemli
şeylerin içinde bulunduğunu düşünürüz, ülkenin içinde
bulunduğu sorunları da çözebileceğine inanırız ama
maalesef bu 13 Mart reform paketi boş bir paketti, içinde ciddi hiçbir
şey yoktu, Türkiye'deki ekonomik sorunları çözebilecek bir vizyon ve
adım bulunmuyordu. Bunun arkasından ekonomiyle ilgili ilk gelen paket
Meclise bu, bu da aynı şekilde içi boş bir niteliktedir.
Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı bir
ay önce ekonomi reform paketi diye o paketi açıkladığı
zaman acaba neler var, hangi derde deva var diye incelemiştim, baktım;
emekçiler yok, yani işçiler, emekliler, memurlar, asgari ücretliler
paketin içerisinde yok. Türkiye'deki milyonlarca emekçinin içinde yer
almadığı ekonomik reform paketi diye takdim edilen bir metnin,
bu ülkeye reform niteliğinde bir şey getireceğine inanabilir
misiniz? Mümkün değil.
Başka ne yok diye incelemeye
başladım, çiftçilerden hiç söz etmemiş. Bu ülkede milyonlarca
çiftçi var ve Cumhurbaşkanı ekonomik reform paketi
açıklıyor ve bu paketin içerisinde çiftçilerle ilgili hiçbir cümle
yok, sanki bu ülkede çiftçinin derdi yok gibi. Hâlbuki bu ekonomik buhran
ortamında Türkiyede en büyük sıkıntıyı çekenlerden
biri de işsizlerimiz gibi, esnafımız gibi, emeklilerimiz gibi,
asgari ücretlilerimiz gibi çiftçilerimizdir. Unutmuş, bir ekonomik reform paketi
hazırlamış, içinde çiftçi yok. Yani ne demek istiyor bu Hükûmet?
Diyor ki: Çiftçi bizden bir şey umut etmesin, bizim bir
hayrımızı göremez. Ama sadece o kadar değil, esnaf da yok
ekonomik reform paketinin içerisinde. Esnafa doğrudan destekle ilgili,
iş yerlerini kapattıkları esnafa ne yapacaklarıyla ilgili
hiçbir cümlenin, önerinin olmadığı bir paketten söz ediliyor.
Demek ki esnafa da diyor ki bu Hükûmet: Bizden bir hayır beklemeyin, bu
Hükûmet var olduğu sürece devletin size bir hayrı dokunmaz.
Ama en komik tarafı,
Cumhurbaşkanının açıklamış olduğu ekonomik
reform paketinde enflasyon yoktu. Fiyat istikrarını bir kenara
bıraktık yani fiyat istikrarıyla uğraşmayacağız.
diyordu. Fiyat istikrarı dediği enflasyondur. Dünyada hangi ekonomik
reform paketi söz konusu olmuştur herhangi bir ülkede de enflasyon bir
kenara bırakılmıştır, mutfaktaki yangın yok
sayılmıştır, fiyat artışlarının
dizginlenmesi için bazı tedbirler alınmamıştır? Ben,
Türkiyenin geçmişinde hiç böyle bir şey görmedim. Ne zaman ki otuz
yıldır bu kürsüye yeni bir şeyler yapacağıyla ilgili,
ekonomiyle ilgili bir düzenleme yapacağıyla ilgili bir Hükûmet
yetkilisi çıkmışsa mutlak surette, fiyat
artışlarıyla ilgili, enflasyonla ilgili alınması
gereken tedbirlerden ve yapacaklarından mutlaka bahsetmişlerdir. Ama,
maalesef, ilk defa bir Hükûmet, fiyatlar 2ye katlanıyor, 3e
katlanıyor ve bunu yok sayıyor, hazırladığı
paketlerde hiç değinmeden geçiyor Biz ondan vazgeçtik. diyor. Ama bir
taraftan da TÜİK'e talimat veriyor, o da mümkün olduğu kadar
enflasyon rakamlarını düşük göstermeye çalışıyor
ama bununla birlikte hâlâ TÜİK'in resmî rakamlarında ÜFE enflasyonu
yüzde 31 civarındadır. Dünyanın en yüksek birkaç enflasyonundan
biri bu ülkede yaşanıyor. Mutfaklar yangın yerine
çevrilmiş, pazar yerleri ateş pahası; bakkallar, manavlar,
marketler artık insanların tahammül edemeyeceği bir düzeye
ulaşmıştır ve 83 milyon insan Türkiyedeki ekonomik
sıkıntıların mağdurudur ama maalesef, bu Hükûmet, bu
ekonomik buhran ortamında, 83 milyonun ızdırap çektiği,
çile çektiği, ekmek derdine düştüğü, ekmek teknesini kurtarmaya
çalıştığı, çocuklarının okul
masrafını nasıl karşılayacağını
düşündüğü ve ızdırabını çektiği bir ortamda
lükse, saltanata, israfa devam etmektedir. Sürekli gazetelerde, sosyal medyada,
haberlerde bir bakıyoruz ki Cumhurbaşkanlığı yeni bir
israfın peşinde. Yeni yeni otomobiller alıyor, yeni yeni
düzenlemeler yapıyor, 100 milyonlarca, 100 milyarlarca liralık
lüzumsuz, boş, ülkeye bir menfaati olmayan, Türkiye ekonomisine bir
katkısı olmayan ama kendi keyfine, sefasına büyük hizmet eden
işlerin peşinde. Ya, şu 5-6 milyon liralık -her biri-
onlarca araba almanın bir alemi var mı bu kriz ortamında?
Yapılır mı bu? Devlet ricali öncelikle tedbirleri kendisine
karşı uygular. Ekonomik tedbirler gereklidir bu ülkede, tasarruf
lazımdır. diyorsa bir Hükûmet yetkilisi, bir
Cumhurbaşkanı, önce tasarrufa kendisinden başlar, kendi
harcamalarını kısar ama maalesef kendisi lüks ve israfın
peşinde koştururken bir de bakıyoruz ki vatandaşın
derdiyle ilgili hiçbir şey yapılmadığı gibi
vatandaş cenderenin içerisine sokulmaktadır. Geldiğimiz nokta bu
ve yaşadığımız ortam bu.
Bakın, yani, 100 milyarlarca liralık
ihaleler yapılıyor. Hatta ihale de yapılmıyor, özel dost
ahbap işi pazarlıklarla 100 milyarlara varan bedellerle büyük kamu
işleri muteber ve dost iş adamlarına veriliyor. Pazarlık
usulü bu yapılır mı? Bakın, önümüze gelen paketin ilk 5
maddesi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usul Hakkında
Kanunda değişiklik yapılmaktadır ve yaptığı
değişiklikler de bu kanunun ikinci kısmıyla ilgilidir, amme
alacağının cebren tahsiliyle ilgili hususlardır.
İcradaki malların, menkullerin ve gayrimenkullerin nasıl
satılacağıyla, elden çıkarılacağıyla ilgili
ana kanundaki ifadeler açık artırmadan bahsediyor; haczedilen menkul
malları bile satarken açık ihaleyle satıştan bahsediyor ama
1954 yılına ait bir kanun, o günden bugüne altmış
yetmiş yıl geçmiş ama bugün, bu iktidar, milyarlık
işleri, 10 milyarlarca liralık işleri dost ahbap işi,
kapalı kapılar ardında, kimse bilmeden, kimse duymadan, eş
dost işi veriyor ve hazineyi emme basma tulumba gibi bu işler
nedeniyle birilerinin cebine akıtıyor. Bir yetkili eğer hazineyi
emme basma tulumba gibi birilerinin cebine akıtıyorsa, boşaltıyorsa
o cep asla bir yandaşın cebi olamaz, o cep olsa olsa bu parayı
emme basma tulumba gibi pompalayanların cebidir yani kendi cepleridir.
Değerli arkadaşlar, bakın Bu pakette
ne var? diyoruz. Bu pakette olanlara baktığımızda
dehşete düşmemek mümkün değil. Birtakım vergi gelirlerini
artırmaya yönelik tedbirler var güya ama bu tedbirlerin hiçbirine tedbir
demek mümkün değildir; küçük, palyatif şeyler veya bazı
harcamaları azaltmaya yönelik düzenlemeler var. Masrafları azaltmayla
ilgili maddeler, satır arası, gerçekten çok komik ve Bunu buraya
niçin koydular acaba? diye düşünmek zorunda kalıyorsunuz.
Nedir mesela? Özel tüketim vergisinde bir
değişiklik var (III) sayılı listede bulunan mallarla ilgili
olarak. Burada, verginin ödenme dönemini biraz öne çekiyor özel tüketim
vergileriyle bağlantılı olarak, bazılarıyla o da. E,
buradan ne sağlanır? Bununla ilgili hiçbir rakam vermiyorlar. Bunun
hesabını kitabını yaptınız mı; bütçeye,
hazineye bir faydası var mı; söyleyin. dediğinizde hiçbir hesap
verdikleri yok ama diğer taraftan, ben 2020 bütçesine bakıyorum, bu
pandemi ortamında Maske kullanmadı. Sokağa çıktı.
Trafiği ihlal etti. diye 9 milyar lira para cezası kesmiş bu
Hükûmet, 9 milyar; 2021 bütçesine de 19 milyar lira para cezası koymuş.
Sürekli olarak vatandaşları cezalandırarak para ihtiyacınızı
karşılayamazsınız; önce israflardan vazgeçmek lazım,
israfları terk etmek lazım.
Bakın, Norveçte Başbakan doğum günü
kutlamış bir kafede. Mevzuata göre, Norveç mevzuatına göre 10
kişiden fazla davetli bulunmaması gerekiyormuş. 13 kişiyle
doğum günü kutladı diye emniyet, Türk lirasıyla 19 bin lira para
cezası kesiyor. E, bizde ne oluyor? Bizde Cumhurbaşkanı lebalep
kongreler yapıyor. Önce Karadeniz vilayetlerinde yaptı, bütün
Karadeniz kırmızıya boyandı, her tarafa yaydı
coronayı. Daha sonra genel kongre yaptı Ankarada; 81 vilayetten
gelen delegelerin, örgüt mensuplarının katıldığı
lebalep bir kongreydi. Ondan sonra da bir baktık ki bu pandemi Türkiye'nin
her tarafına yayılmış, rakamlar korkunç oranda
artmış. Yani Türkiyeyi pandemiden ızdırap çeken, topyekûn
sıkıntı çeken bir ülke hâline sokan, kongreleri yapan
Cumhurbaşkanıdır ama ona bir ceza yazan yoktur. Hâlbuki,
bakın, Norveçte Başbakana ceza verilirken Emniyet Müdürü diyor ki:
O, topluma önder olacaktır. Başka bir vatandaş olsaydı bu
cezayı yazmayabilirdik ama Başbakan sıfatıyla Hükûmetin
koyduğu pandemi kurallarını ihlal etmiş olması, 10
kişiyle toplanması gerekirken 13 kişiyle toplanmış
olması nedeniyle 2 bin küsur Norveç kronu para cezası kesiyoruz.
Türk lirasıyla 19 bin lira yapıyor. E, peki, 3 kişilik ihlalle
Norveçte Başbakana 19 bin lira ceza kesildiğine göre acaba bu ülkede
devlet olsa, kurumlar işliyor olsa ve sokaktan geçen, bilmem, aş,
iş derdiyle pandemi kurallarını delmek zorunda kalan
vatandaşa acımasızca cezalar kesilen bu ülkede acaba
Cumhurbaşkanının kaç lira ceza ödemesi gerekirdi?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Mal
varlığı yetmez.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Yok, Mal
varlığı yetmez. dersen doğru bir tanımlama
yapmış olmazsın. Onlar mal varlığının
karşısında toz bile değildir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sonra bu kurumlar vergisi
Allah aşkına,
ben hiçbir şey anlamadım bundan. Neden biliyor musunuz? Geçen sene
pandemi ortamı devam ediyordu, bu sene de devam ediyor. Geçen sene yani
2020de, biliyorsunuz, kurumlar vergisi oranı yüzde 22ydi, bunu
düşürdüler; şimdi yüzde 25 yapıyorlar 2021 yılı için.
Yani geçen sene niye yükselttiniz, bu sene niye indiriyorsunuz? Ve bir sonraki
sene tekrar indiriyorlar. Burada bir gariplik yok mu? Bence bir gariplik var.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: 2005
yılında bildiğiniz gibi TELEKOM özelleştirildi. Suud
firması, Lübnan asıllı Haririye ait Oger TELEKOMa
satıldı 5,5 milyar dolara ve satılırken bazı bilgiler
kamuoyundan gizlendi. Sonra Oger bunu aldı, aldıktan sonra bir
baktık ki kurumlar vergisi oranı yüzde 33ken yüzde 30a
indirilmiş, bir sene sonra da yüzde 20ye indirilmiş. Ne zamana
kadar? Ta 2018e kadar, 2018 de önemli. TELEKOM, o dönemde Türkiyede vergi
rekortmeni bir kuruluştu. Yani bu yüzde 33ten yüzde 20ye indirilen kurumlar
vergisi ihale koşullarını dahi bozacak derecede önemli bir
orandır. Sonra aldı Oger TELEKOM, cebinden para ödemedi, Türk
bankalarından aldığı kredilerle borçlarının
önemli bir kısmını da ödemedi ve böylesine vergi rekortmeni
denecek düzeyde yüksek kârlı TELEKOMu 2018e kadar elinde tuttu ve
kârının yüzde 90ını kendi ülkesine transfer etti,
Türkiyeden çıkarttı. Sonunda da 2018de borçlarını da
ödemedi, kârını da zaten transfer etmişti, yükümlülüğü
altında olan altyapıyı da düzenlemedi,
altyapısını da düzenlemedi, yenilemedi ve Türkiyeyi terk etti,
gitti. Ve ben iki sene önce hesaplamıştım bu olay ortaya
çıktığında, tam 36 milyar da zarar devrederek
gitmişti, devletin üzerinde, şimdi Varlık Fonunda.
İşin garibi, Ogerin TELEKOMu terk edip gittiği 2018de bir
baktım ki gerçekten kurumlar vergisi oranı tekrar artmış.
Ogerin işlettiği dönem boyunca hep yüzde 20 devam eden kurumlar
vergisi, Oger terk edip gittikten sonra, Hariri bırakıp gittikten
sonra tekrar artmaya başladı. Ya, burada bir terslik yok mu
kardeşim? Daha birkaç hafta önceydi, Hariri ailesinden bir yetkili ile
Sayın Cumhurbaşkanı karşılıklı
oturmuşlar, poz veriyorlar. Ya, bu ülkede 3 kuruşluk vergi borcunu,
sigorta borcunu, kredi borcunu ödeyemeyenin yakasına
yapışıyorsun, boğazını sıkıyorsun,
milyarlarca dolarlık borç bırakmış
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Şener.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) -
Türkiye
ekonomisini tahrip etmiş, yükümlülüklerini yerine getirmemiş biriyle
dost sohbetini nasıl yaparsın? Gelmiş madem Öde paranı.
de. Türkiyenin geldiği durum budur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Belki
ortaktırlar.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Bu kriz, bu
Hükûmetin beceriksizliği ve yanlış zihniyeti yüzünden
vardır. Bu ülkede işsizin çektiği çile de çiftçinin çektiği
çile de bu Hükûmetin yanlış politikaları ve art niyetli
politikaları sebebiyledir. Esnafın çektiği çile de emeklinin
çektiği çile de iş adamının çektiği çile de topyekûn
83 milyonun çektiği çile, bu Hükûmetin yanlış zihniyetinden ve
yanlış politikalarından kaynaklanmaktadır.
Tekrar ramazanışerifleriniz
hayırlı olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
19.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
71inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
254 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 14 Nisan 2021 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.08