TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
72nci
Birleşim
14
Nisan 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili
Hayrettin Nuhoğlunun, Kanal İstanbula ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, patates üreticilerinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrının düşman
işgalinden kurtuluşunun 103üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, 14 Nisanın Ağrı
Tutakın kurtuluş günü olduğuna, Türk milletinin
bağımsızlık mücadelesinin en güzel örneklerinden birinin
Tutakta verildiğine ve o büyük mücadeleyi verenleri rahmetle
andığına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, milletvekillerinin zorda
kalmadıkça son bir dakika süreyi istememelerini ve yerinden bir
dakikalık konuşmalarda hazırlık yapmalarını rica
ettiğine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Meclis
Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış devlet
ve siyaset adamı Yıldırım Akbuluta vefatı nedeniyle
Allahtan rahmet, ailesine, aziz millete ve sevenlerine
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, güvenlik korucularına ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına
ilişkin açıklaması
3.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, ramazan ayını kutladığına ve
pandemide iş yerleri kapatılan esnafın durumuna ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, bütçe fazlası vermesi nedeniyle Silivri
Belediye Başkanı Volkan Yılmaza şükranlarını
sunduğuna ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, 15-22 Nisan Dünya Turizm Haftasına ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
7.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, üretim yapamayan Hükûmetin fırsatçılık
yaptığına ilişkin açıklaması
8.- Van Milletvekili
İrfan Kartalın, uzaydan çekilen Van Gölü fotoğrafına
ilişkin açıklaması
9.- Kırıkkale
Milletvekili Ahmet Önalın, ramazan ayını
kutladığına ve emeklilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
10.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Kargı Koyunun özelleştirilmesine ilişkin
açıklaması
11.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, 128 milyar doların nerede olduğunu
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
12.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, antrenörlerin Gençlik ve Spor
Bakanlığından antrenör alımı
yapılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
14.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, Sivas Numune Hastanesinde sağlık
çalışanlarına yapılan saldırıyı
şiddetle kınadığına, Sivassporun
başarılarının devamını dilediğine ve ramazan
ayını kutladığına ilişkin açıklaması
15.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, 128 milyar doların nerede
olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
16.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 14-20 Nisan Şehitler
Haftasına, Ağrının 103üncü kurtuluş yıl
dönümünü tebrik ettiğine, tam kapanmadan başka hiçbir tedbirin
yeterli olmayacağına, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının zararı nedeniyle özelleştirilmek
istendiğine ve tarihin ve aziz milletin bu yapılanların
hesabını mutlaka soracağına ilişkin
açıklaması
17.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına,
Bağımsız Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Haydar
Başın vefat yıl dönümüne, Covid-19la mücadele kapsamında
alınan tedbirlere uyulması gerektiğine, aşı
sırası gelenlerin aşı yaptırmalarının önem
arz ettiğine ve Batıda ırkçı syasetin ana akım
siyasetin dili hâline gelmesinin son derece tehlikeli bir durum olduğuna
ilişkin açıklaması
18.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, 14 Nisan Enfal Kurbanlarını
Anma Gününe, Ezidilerin Çarşema Sor Bayramını kutladığına,
yandaşların usulsüz ihalelerle kalkındırılmaya devam
edildiğine ve öğrencilere yönelik baskıların Türkiye
açısından utanç tablosu olduğuna ilişkin açıklaması
19.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Türkiyenin enflasyonda dünya ve vaka
sayısında Avrupa şampiyonu olduğuna, Bilim Kurulunun
tavsiyelerini bilme hakkımız olduğuna ve 128 milyar dolarla
ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, Recep Tayyip Erdoğanın on sekiz
yıldır milletin kendisine giydirdiği iktidar
hırkasının sorumluluğunu yerine getirdiğine ve
hakikati konuşmamız ve aramamız gerektiğine ilişkin
açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
22.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamandaki sağlık
çalışanı eksikliğine ilişkin açıklaması
23.- Antalya Milletvekili
Feridun Bahşinin, tip 1 diyabet hastası çocukların
sorunlarına ilişkin açıklaması
24.- Giresun Milletvekili
Necati Tığlının, akademisyenlere yönelik baskı ve
işten çıkarmalara ilişkin açıklaması
25.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, çiftçiye gerçekten destek olmak için tüm
borçlarının gecikme faizlerinin silinmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
26.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay İskenderundaki maden
ocaklarına ilişkin açıklaması
27.- Erzincan Milletvekili
Süleyman Karamanın, vefatı nedeniyle Yıldırım
Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, vefatı nedeniyle Yıldırım
Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, vefatı nedeniyle Yıldırım
Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mahir Ünalın, vefatı nedeniyle Yıldırım
Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
33.- Trabzon Milletvekili
Salih Coranın, şehit olan Pilot Yüzbaşı Burak Gençcelepin
sivillere zarar vermemek adına büyük fedakârlık
yaptığına ilişkin açıklaması
34.- Erzincan Milletvekili
Burhan Çakırın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbuluta
Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
35.- Bursa Milletvekili
Yüksel Özkanın, kargo ve yük
taşıyıcılarının sorunlarına ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları
tarafından, pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak
olduğu dönem süresince işveren tarafından kod 29 maddesi
kullanılarak iş akdine son verilen çalışanların
durumlarının araştırılması, işverene
tazminat ödeme zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye
kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Mardin
Milletvekili Pero Dundar ve arkadaşları tarafından, Covid-19
salgınında eğitim emekçilerinin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, coronavirüs salgınıyla
etkin mücadelenin sağlanması ve gerekli önlemlerin ele
alınabilmesi amacıyla 2/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (8/30) esas numaralı
Genel Görüşme Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10 / 96, 234, 409, 501,
698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697,
2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493,
3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924)
esas numaralı Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm
Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonuna üye seçim
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini
yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru
IX.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili
Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 254)
2.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 253)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili Uğur
Aydemirin 254 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü
üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
14 Nisan 2021
Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 72nci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Kanal İstanbul hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
Kanal İstanbula ilişkin gündem dışı
konuşması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kanal
İstanbul hakkında gündem dışı söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
On yıldır seçim
önceleri gündeme getirilen, son iki yıldır da gündemden hiç
düşmeyen, iddialara göre emperyalist güçlerin özel isteği olarak AKP
hükûmetlerine haritasıyla birlikte servis edilen Kanal İstanbul her
ne kadar henüz proje vasfını kazanamamış olsa da en çok
konuşulan, hatta siyasi ortamı karıştıran bir konu
olmayı sürdürmektedir.
Ben, Çevre ve Şehircilik
Bakanı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanının Kanal
İstanbul hakkında geçen haftaki beyanlarıyla ilgili
konuşacağım.
Şunu peşinen
belirtmeliyim ki AKP hükûmetlerinin en başarılı olduğu
konuların başında algı operasyonları gelmektedir, gene
öyle bir operasyonla karşı karşıyayız. İşte
söyledikleri: Ya kanal ya İstanbul. diyenlerle, Türkiyenin tüm
projelerine itiraz eden takozcu odalar ile her hayra fren olmaya
çalışan kör ve sağır muhalefet anlayışı, 126
emekli büyükelçinin sözleri ile 103 emekli amiralin kullandığı
ifadeler ne kadar da birbirlerine benzemektedir. Kanal İstanbul,
Boğazı koruma projesidir; on binlerce gencimize istihdam
sağlayacak, yatırım bedelini birkaç yıl içerisinde
karşılayacak, her yıl ekonomiye milyarlarca liralık
katkı sunacak bir projedir. 56 kurum ve kuruluşumuzun,
belediyelerimizin, üniversitelerimizin, 200den fazla bilim
adamımızın, medya ve vatandaşlarımızın
katkılarıyla hazırlanan Türkiyenin en kapsamlı ÇED
raporuyla hayata geçirilmektedir. Orada, 500 bin nüfuslu, dünyanın en
geniş, akıllı şehri kurulacaktır. 2050de
yıllık 78 bin gemi geçişinin olacağı İstanbul
Boğazı, keskin dönüşleri, dip akıntıları ve
yoğun trafiği yüzünden zor bir su yoludur. Kanal İstanbul ise
gemi geçişleri için ideal bir su yolu olacaktır. Proje
çalışmaları, imar planları tamamlanmıştır,
ihale hazırlıkları devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
hiçbir tutarlı yanı, dayanağı, bilimsel desteği
olmayan boş lafları güzel bir şekilde cümleler kurarak sunmak
eğer bir sanat olsaydı bunun adı palavra sanatı olurdu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şimdi o
bakanlara soruyorum: Türk milletinin hakkını koruduğumuz,
yanlış işlere ve soygunlara karşı
çıktığımız için muhalefeti suçluyorsunuz ama
eleştirilerimizi duymadığınıza göre asıl kör ve
sağır siz değil misiniz? Kanal İstanbula karşı
olanlarla konuşmaktan niçin kaçıyorsunuz? Siz Proje. diyorsunuz,
biz Proje vasfını kazanmamıştır. diyoruz; sebebini
merak etmiyor musunuz? Siz İstanbul Boğazını koruma ve
depreme karşı dayanaklı 500 bin kişilik şehir kuracak
ve kanaldan para kazanacağız. diyorsunuz, biz ise Geriye
dönüşü olmayan felaketlere sebep olacak, ekonomik bedeli çok yüksek,
hiçbir zaman para kazanma ihtimali yok. İstanbul Boğazından
daha güvenli değil, ayrıca siyasi sonuçları da olacak. diyoruz;
duymuyor musunuz? Karşı çıkan bilim insanlarının
isimleri ve makaleleri, bütün mühendis odalarının
çalışmaları ortadadır. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi bilimsel çalışmalar yapıyor, sonuçlarını
açıklıyor, hiçbir şey gizli değil. Sizinkiler niçin gizli?
Buna bir cevabınız var mıdır? ÇED raporunu hiç okudunuz mu?
İçindeki çelişkilerden ve yanlış hesaplardan haberiniz yok
mu? Cumhurbaşkanı cuma çıkışında ÇED raporu
tamamlandı. İsteseniz de istemesiniz de Kanal İstanbulu
yapacağız, yaz aylarında temel atacağız." dedi.
Cumhurbaşkanına yanlış bilgiler vererek
yanılttığınızı düşünmüyor musunuz? On
binlerce gencimize hangi sahalarda istihdam sağlayacaksınız?
Yatırım bedeli ne kadardır ki birkaç yılda
karşılayacaksınız? Her yıl milyarlarca lirayı
nasıl kazanacaksınız? Bu çalışmaya katılan 56
kurum ve kuruluşun adları niçin açıklanmıyor? İstanbul
Büyükşehir Belediyesi her bakımdan ve şiddetle karşı
çıktığına göre katkı sağlayan belediyeler
hangileridir? Hangi üniversiteler bu çalışmaya nasıl katkı
vermiştir? 200den fazla bilim adamı hangi üniversitelerde görev
yapmaktadır, isimleri nedir? İstanbul büyük depremin tehdidi
altında çare beklerken 500 bin nüfuslu akıllı şehir kurmak
İstanbullulara hakaret değil midir? Kuracağınız bu akıllı
şehir Katarlılar ve Çinliler için midir? İstanbulun şehir
anayasası olan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planını resen
değiştirdiniz, şimdi bir daha değiştirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayınız.
HAYRETTİN NUHOĞLU
(Devamla) Hâlen askıda itirazlar devam ederken Bitti. demeniz
ayıp olmuyor mu? İtirazları niçin ve hangi hakla ciddiye
almıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri,
şu üç hususa dikkat çekmek istiyorum:
1) Kanalı yapmak için
İstanbul Boğazını koruma gerekçesi bilimsel verilere
dayanmamaktadır.
2) Şayet yapılırsa
oluşacak zararlar ve tehlikeler çok fazladır.
3) ÇED raporu
yanlışlıklarla dolu ve yetersizdir. Cumhurbaşkanına
doğru bilgiler sunulmamaktadır.
Bu çerçevede, her iki
görüşü savunanların konuyu sağduyuyla inceleyerek bir sonuca
varmalarının şart olduğunu belirtiyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, patates üreticilerinin sorunları
hakkında söz isteyen Ömer Fethi Gürere ait. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Patates deyince akla sen geliyorsun
bak, ne güzel.
Buyurun Sayın Gürer.
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, patates
üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kasım
ayında patates hasat edildi. Bugünkü durumu o günden gördüğümüz için
sürekli yetkilileri uyardık: Toprak Mahsulleri Ofisi eliyle patatesi
alın, çiftçiyi mağdur etmeyin. dedik. Altı ay sonra
söylediklerimizi duydular ama eksik duydular. Çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi
bölgede alıma başladı; yalnızca iyi patatesi alıyor,
seçiyor ve bir taahhütname imzalatıyor, diyor ki çiftçiye: Bu
verdiğin patates gittiği yerde kabul görmezse nakliye ücreti dâhil
tüm masrafları senden geri alırım.
Yapılması gereken
mağdur çiftçinin sorununu çözmek iken, çiftçinin elindeki işe yarayan
patates alınıp geriye kalan patates konusunda çiftçi
yalnızlığa itiliyor. ÇKS şartı aranıyor, dekar
başına 2 tonluk alım yapılıyor, ayrıca 25 kiloluk
çuvallarda kamyon üzerinde 85 kuruştan patates alınıyor. Peki
çürüyen patates, hayvan yemi olan patates, bu anlamda sorun yaşayan çiftçi
ne olacak? Bu konuda ne yazık ki şu ana kadar siyasi iktidar hiçbir
şey yapmadı.
Bakınız,
değerli arkadaşlar, patatesin önemli bölümü depolarda bu hâlde yani
şu anda ne yazık ki çiftçimizin elinde, özellikle küçük çiftçimizin
elinde patates çimlendi. Bu çiftçinin zararını ziyanını kim
karşılayacak? Aylardır söylüyoruz, Alın bu patatesi,
alın bu patatesi; çiftçiyi mağdur etmeyin. Toprak Mahsulleri Ofisini
bu iş için görevlendirin. diyoruz. Sayın Bakan televizyonlara
çıkıyor, diyor ki: Toprak Mahsulleri Ofisinin böyle bir görevi yok.
Sonra da şimdi, o Toprak Mahsulleri Ofisi iki ay sonra patates
alımına başlıyor. İki ay önce bu patatesi alsaydınız,
çiftçiyi mağdur etmeseydiniz daha iyi değil miydi? Bu, Adalet ve
Kalkınma Partisinin tarım politikalarının duvara
tosladığının somut göstergesi. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Bir vahim durum daha var,
bunun da altını çizerek burada belirtmek istiyorum ki şu anda
Toprak Mahsulleri Ofisi patatesi alıp dar gelirli yurttaşlara
dağıtıyor -doğru bir iş yapıyor- ancak turfanda
patatesin çıkmasına daha yirmi-yirmi beş gün var, bu sürede
piyasanın boş kalıp patatesin aşırı fiyatla
tüketiciye erişmesinin yolu açılabilir. Aracıları ve
fırsatçıları Ticaret Bakanlığı takibe alsın.
Baktım, bir markette kışlık patatesi taze patates diye 3
liradan satıyorlar; bu, insafsızlık. O patatesi yerinde 25
kuruşa alanlar, büyük, fahiş fiyatlarla para kazanıyorlar.
Bunları kontrol etmesi gereken siyasi iktidardır. Ayrıca,
önümüzdeki süreçte sorun yaşanmaması için de bugünden
planlamanın yapılması şarttır.
Çiftçi mağdur
durumdadır. Patateste, soğanda ortaya çıkan sonuç, özelinde
tarımın yaşadığı tüm sorunların açık
bir göstergesidir. İran
patateste Türkiyenin yurt dışındaki pazarını önemli
ölçüde ele geçirdi. Niye geçirdi,
biliyor musunuz? Nakliyenin Türkiyede çok pahalı olması nedeniyle
Türki Cumhuriyetlerine ve Orta Doğuya geçtiğimiz dönem içinde
gönderdiğimiz patatesi gönderemedik. Yanlış tarım
politikalarının bir uygulaması da geçen yıl
Mısırdan Türkiye patates ithal etti. Bu ayıp aslında bu
siyasi iktidara yeter çünkü Türkiyede patates ithal etmenin
mantığı yok.
Bakınız,
soğanı ve patatesi dondurulmuş, işlenmiş gıdaya
döndürüp katma değerli ürün olarak uzun süre koruyup yurt
dışına göndermek olası. Şu anda korunaklı depo
sayısı sınırlı. Korunaklı depodaki patatesi
alacağınıza önümüzdeki süreç için daha iyi korunabilecek
koşullar yaratılmalı. Evlerin bodrum katları depo olarak
kullanılıyor, mağaralar kullanılıyor, buralar ürünü
saklamıyor oysa ürün korunaklı yerde uzun süre saklanabilse
piyasanın yükselmesinin önü de kesilir. Üreticinin
korunmadığı, tüketicinin korunmadığı;
aracıların, rantçıların, ithalatçıların cirit
attığı, para kazandığı bir ülke durumuna ülkemiz
getirildi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu konuda
politikaların yetersizliğini ve
yanlışlığını sürekli gündeme getiriyoruz. Çiftçi
ne ekiyorsa para kazanmıyor; ilacı, gübresi, tohumu, mazotu, yer
altından çıkardığı suyun elektrik parası yüzde
100e yakın artmış, geliri ise bu oranda artmıyor. Böyle
olunca çiftçi topraktan uzaklaşıyor. Tarım kesiminin
daralması ülkemizin daha çok ithalata bağlanması anlamına
gelir. FİSKOBİRLİKi, ÇUKOBİRLİKi,
ANTBİRLİKi, TARİŞi, Trakya Birliki yok ediyorsunuz, Toprak
Mahsulleri Ofisine, ithal getirdiğiniz ayçiçeği yağını
5 litrelik olarak satmak üzere görev veriyorsunuz. Bu da
saçmalığın daniskası. (CHP sıralarından
alkışlar) Doğru olanı, doğru yerde, doğru zamanda
uygulayacaksın.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Ders veriyorsun, ders.
BAŞKAN Buyurun,
anlatın.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Devamla) Toprak Mahsulleri Ofisi kara gün dostuydu. Türkiyede Adalet ve
Kalkınma Partisi ne yazık ki çiftçi kuruluşlarını yani
kamunun tarımda varlığını sona erdirdi, onun
yanında gübreyi de tohumu da ilacı da özel sektörün
kucağına attı. Kamuda olsun, özel sektörde olsun fiyat
fırladığı zaman bu konuda destekleyici olarak kamu devreye
girsin, çiftçi korunsun. Ülkenin geleceği tarıma verilecek destekten
geçiyor. Eğer, pandemi dönemi de Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarlarının tarım politikasını doğru biçimde
yönlendirmeye yetmediyse ne yetecek? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu kadar sorunun,
yoksulluğun arttığı yerde patatesi fakire fukaraya
dağıtmak doğru bir yöntem ama onu üretenlerin depoda çürüyen
patatesine de siyasi iktidar çözüm bulmalı, sahip çıkmalı ve o
patatesleri almalı.
Cumhurbaşkanı 1
milyon 250 bin ton patates alınacağını söyledi. TMO ne
kadar alacak, takip edeceğiz diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Patates üreticileri seninle gurur duyuyor, gurur.
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, Ağrının düşman
işgalinden kurtuluşunun 103üncü yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebiye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin,
Ağrının düşman işgalinden kurtuluşunun 103üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Ağrımızın düşman işgalinden kurtuluşunun
103üncü yılı dolayısıyla şahsım adına
gündem dışı söz almış bulunmaktayım, bu
vesileyle, ekranları başında bizleri izleyen aziz
Ağrılı hemşehrilerimi, aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, rahmet
ayı olan on bir ayın sultanı ramazanışerifin
milletimize ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Bugün 14 Nisan Şehitler
Haftası olması sebebiyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak
üzere; vatanı, bayrağı ve ezanı uğruna
canlarını seve seve feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi
rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
15 Nisan, Ağrı ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun
103üncü yıl dönümüdür. Kadim şehrimiz Ağrı, tarihte birçok
kavme ve medeniyete ev sahipliği yapmış, Anadolunun
kalıcı yurt olmasında önemli bir geçiş güzergâhı
olmuştur. Şair boşuna söylememiş Bayrakları bayrak
yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa
vatandır. diye. İşte bugün burada bir araya gelip bu mübarek
ayda şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun 103üncü
yılını hür ve bağımsız bir şekilde yâd
ediyorsak bunun yegâne nedeni, kahraman Ağrılı
ecdadımızın verdiği bağımsızlık mücadelesi
ve döktüğü kandır.
Kurtuluş günlerimiz,
tarihe ışık tutması, geleceğimize yön vermesi
açısından son derece önemlidir. Anadoluyu yurt edindiğimiz 1071
Malazgirt Zaferinden beri ülkemizin üzerinde emelleri olan düşmanlar tarafından
1914 yılında başlayan Rus ve Ermenilerin hunharca
saldırısıyla bölgemizde bir işgal hareketine
girişilmiş, halkımıza çok büyük zulüm, işkence ve
katliamlar yapılmıştır. Bir asır önce Kâzım
Karabekir yönetimindeki şanlı ordumuz, düşmanı ve iş
birlikçi Ermeni çetelerini 14 Nisan 1918de Patnos, sırasıyla
Diyadin, Doğubeyazıt, Hamur, Taşlıçay ve Tutak
ilçelerimizden, 15 Nisan 1918de Ağrı ilimizden, 16 Nisan 1918de ise
Eleşkirt ilçemizden çıkararak Ağrımızı
düşman işgalinden kurtarmışlardır. Bu şanlı
mücadele sonucunda ecdadımız bizlere bu cennet vatanı hediye
etmişlerdir. Biz de ecdadımızın vatana olan sevgisini ve bu
uğurda gösterdikleri üstün kahramanlıkları asla
unutmayacağız ve unutturmayacağız. Bin yıllık
kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara dün olduğu gibi
bugün de aynı ruhla, aynı kararlılıkla ve tek bir yumruk
olarak cevap vereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyemizin çatısı kadim ilimiz Ağrı; heybetli
Ağrı Dağıyla, insanlığın 2nci kez
neşvünema bulduğu Nuhun Gemisiyle; Anadolu Selçuklu mimarisiyle
inşa edilmiş, ilk kez kalorifer sisteminin
kullanıldığı İshak Paşa Sarayı, Alaskadan
sonra dünyanın 2nci büyük meteor çukuruyla
Doğubeyazıtımız; Meya Mağaralarına ev
sahipliği yapan, kaplıcalar diyarı Diyadin ilçemiz; Balık Gölümüzle
meşhur Taşlıçay ilçemiz, Kösedağ gibi başı dimdik
duran insanlarımızın olduğu Eleşkirt ilçemiz, Selçuklu
kümbetiyle meşhur Hamur ilçemiz, Murat Nehriyle özdeşleşen
yeşil ve gerçekten çok güzel Tutak ilçemiz -Meclis Başkan Vekilimiz
Sayın Celal Adanın memleketi, buradan Sayın
Başkanımıza da selamlarımızı iletiyoruz ve bugün
de Tutak ilçemizin kurtuluş günüydü- 1071de Doğansu köyünde -eski
adıyla Sultanmut- Sultan Alparslana ev sahipliği yapan,
sırtını Süphan Dağına yaslayan, tarihiyle,
ovasıyla, insanlığıyla meşhur Patnos ilçemiz; Orta
Asyadan gelen kavimlerin tarihî İpek Yoluyla Anadoluya girişleri
sırasında bir geçiş noktası olmuş,
dolayısıyla birçok medeniyete ev sahipliği yapan yeşil
Ağrı ilimiz.
Değerli milletvekilleri,
kader edindiğimiz ve var olmanın güç olduğu bu mübarek
topraklarda her zamankinden daha sıkı bir birlik, beraberlik ve
kardeşlik hukukuyla hareket edip bugüne kadarki kazanımların,
hizmetlerin ve atılımların devamına odaklanarak her
şey Ağrı ve Ağrılı için düsturuyla hareket edip
dosta güven düşmana korku salmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
bu topraklarda kana kan ve cana can karışmış. Bu
coğrafyada bölücülere ve ayrılık tohumu ekenlere asla
fırsat vermeden iri olacağız, diri olacağız ve hep
birlikte Ağrının ve Ağrılının refah ve
huzuru için inşallah çalışacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Ekrem
Bey, toparlayın.
EKREM ÇELEBİ (Devamla)
Bu duygu ve düşüncelerle, Ağrımızın ve ilçelerimizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 103üncü yılını
tekrardan kutluyorum. Vatanı uğruna fedakârca savaşan tüm
şehitlerimizi, gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla
yâd ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, 14 Nisanın Ağrı Tutakın kurtuluş günü
olduğuna, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en
güzel örneklerinden birinin Tutakta verildiğine ve o büyük mücadeleyi
verenleri rahmetle andığına ilişkin konuşması
BAŞKAN
Ekremciğim, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri,
gerçekten, Ekrem Beye teşekkür ediyorum. Ben Ağrının
Tutak kasabasındanım. 14 Nisan, Tutakın kurtuluş günü.
Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en güzel örneklerinden
biri Tutakta verilmiştir. Dar imkânlarla teslim
olmamıştır, Tutak bir destan yazmıştır. Bugün,
Tutakın gurur günüdür, 14 Nisan. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, o gün o büyük
mücadeleyi verenleri rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, sırasıyla 15 milletvekiline söz vereceğim.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkanım, bir şey arz edebilir
miyim? Çok özür dilerim.
BAŞKAN
Estağfurullah.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Tabii, aslında, burada 1071i söyledik ama aslında
1071 tarihi bizim hem ümmetimizin tarihi hem Selçuklunun tarihi hem
Osmanlının tarihi hem de Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihidir
ama bu tarihe bir itirazımız var, sadece 1071 Malazgirt Meydan
Savaşı diye geçiyor. Aslında, bu tarihin içerisine parantez
açıp da 1071 Malazgirt Meydan Savaşı Ağrı ve Patnos
Meydan Muharebesinin olduğunu takdirlerinize kayıtlara geçmek için
de bunu söyledim.
BAŞKAN Sağ olun.
Tutak ismi de Selçuklu
beylerinden geliyor.
EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Çünkü 1071, Tutak-Patnos, o havalinin yüzde 80inde
geçmiştir ama isimle ilgili olarak sadece Malazgirt olması
hasebiyle tarihe geçmiştir.
Saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Bir beş dakika daha verin.
BAŞKAN Sayın
Kılavuz
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, güvenlik
korucularına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Teröristlerin korkulu
rüyası ve hainlerin hedefi olan Ezan dinmesin, bayrak inmesin, vatan
bölünmesin. anlayışıyla, milletimizin huzur ve güvenliği
adına imanla ve cesaretle görev yapan, nice şehitleri ve gazileri
bağrından çıkaran güvenlik korucularımızın,
ailelerinin temel ihtiyaçlarını karşılayıp
çocuklarına daha iyi bir yaşam sunabilmeleri için düzenlemeler yapılmalıdır.
Bu noktada,
korucularımız, sosyal güvencelerinin yeniden ele
alınmasını, özlük haklarının, çalışma
koşulları ve görev tanımlarının düzenlenmesini,
ekonomik şartlarının iyileştirilip statülerinin
netleştirilmesini, yurt içi ve yurt dışı görev ücretlerinin
artırılıp korucu kanunu çıkarılmasını
beklemektedirler.
Dualarımız ve
desteklerimiz kahraman güvenlik korucularımızla beraberdir. Fedakâr
ve cefakâr güvenlik korucularımızı muhabbetle selamlıyorum,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Taşkın
2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
14-20 Nisan Şehitler Haftasına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnancımıza
göre, şehitlik ve şehadet makamı peygamberlikten sonra makamların
en yücesidir. Şehit; vatan, millet ve mukaddesat için gözünü
kırpmadan canını feda eden kimsedir. Bu topraklarda
şehitler tepesi hiç boş kalmamıştır,
kahramanlarımız yurdumuzu yaşatmak için hep can
vermişlerdir.
AK PARTİ olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, hiçbir şehit ve gazimizin kanını yerde
bırakmadık, şehitlerimizin bize emaneti olan şehit
yakınlarımıza, gazi ve gazi yakınlarımıza hizmet
etmeyi şerefli bir vazife olarak gördük. Bu amaçla, kamuda istihdam edilen
şehit yakını, gazi ve gazi yakını sayısı
2002de yalnızca 6.315 iken on dokuz yılda bu sayıyı 7 kat
artırarak 45.484e çıkardık.
İçinde bulunduğumuz
Şehitler Haftası münasebetiyle tüm kahraman şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
3.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, ramazan
ayını kutladığına ve pandemide iş yerleri
kapatılan esnafın durumuna ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tüm İslam âleminin
ramazan ayını kutluyor, tüm insanlığa hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Covid-19 vaka
sayılarındaki artış, mecburi olarak ek tedbirler
uygulanmasını getirmiştir. Bu ek tedbir uygulamaları, yine
en çok, küçük esnaf olan kafe, kahvehane, lokanta ve benzeri
esnafımızın canını yakacağa benzemektedir. Ek
tedbir uygulamaları neticesinde dükkânları tekraren kapanacak olan
esnafımızın doğal gaz, elektrik ve su aboneliklerine dair
faturaları gelmeye devam etmektedir. Ancak, herkes takdir edecektir ki
çalışmayan esnafımızın bu faturaları ödeyebilmesi
mümkün değildir. Bu dönemde kapanan esnafımızın fatura
ödemelerinin mümkünse alınmaması, mümkün değilse en azından
üç dört ay sonrasına ertelenerek taksitle ödenmesine imkân sağlanması
gerekmektedir. Bu sayede, dükkânları kapanan esnafımıza moral ve
az da olsa ek bir katkı sağlanacaktır.
BAŞKAN Sayın
Arkaz
4.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, bütçe
fazlası vermesi nedeniyle Silivri Belediye Başkanı Volkan
Yılmaza şükranlarını sunduğuna ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta,
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Silivri Belediyesinin
tarihinde ilk defa bütçe fazlası verdiğini açıkladı. Lider
Devlet Bahçeli Beyin dediği gibi, belediyecilik dokunmaktır, düşünmektir,
hissetmektir ve aşkla sorunlara odaklanmaktır. Vatan sevgisi millete
hizmetin en büyüğüdür. Bu sevginin en iyi gösterileceği zeminlerden
biri de hiç şüphesiz yerel yönetimlerdir. Silivri Belediyesi, Milliyetçi
Hareket Partisinin üretken belediyecilik anlayışını Silivri
başta olmak üzere tüm İstanbul halkına göstermektedir. Bu
vesileyle Başkan Volkan Yılmaz ve ekibine Silivri halkı ve
şahsım adına şükranlarımı sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Şeker
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 15-22
Nisan Dünya Turizm Haftasına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ülkemizde 15-22 Nisan tarihleri arası Turizm Haftası
olarak kutlanmaktadır. İlk çağlara uzanan tarihiyle, kültürüyle,
doğasıyla, deniziyle ve çevre varlıklarıyla gizemli
sırlara sahip olan, sanayinin merkezi, seçim bölgem Kocaeli, AK PARTİ
iktidarının ve Büyükşehir Belediyemizin yaptığı
yatırımlarla bacasız sanayi dediğimiz turizmde de
iddialı bir kent hâline geldi, yani küllenmiş değerleri su
yüzüne çıkarılarak turizme kazandırıldı. Marmara,
Karadeniz ve Sapanca Gölünün sınırları olan Kocaeli, tarihi,
kültürü, doğal güzellikleri, mavi bayraklı plajları, Kartepe
Kayak Merkezi ve diğer güzellikleriyle turizm açısından da
ayrı bir önem taşımaktadır. Tüm
vatandaşlarımızı Kocaelimizin güzelliklerini görmeye davet
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Şimşek
6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, Hükûmetimiz, Tarım Krediye olan borçların
yapılandırılmasıyla ilgili kanun teklifini Meclisimize
sunmuştur. Yalnız, çiftçilerimizin borçlarının
çoğunluğu Ziraat Bankası ve özel bankalara olan borçları,
çiftçi kredileridir. Mutlaka Ziraat Bankası ve özel bankalara olan çiftçi
kredilerinin de yapılandırma kapsamına alınması
çiftçilerimizin beklentisidir. Ayrıca, çiftçilerimize ucuz mazot, sulamada
ucuz elektrik ve DSİnin sulama ücretlerinde indirim yapılması
ve destek paketinde mutlaka tohum ve gübre desteği verilmesi
çiftçilerimizin talebidir. Ayrıca, limon ihracatında bu yıl
sıkıntılar yaşanmakta ve limon fiyatları neredeyse
geçen yılın yarı fiyatına düşmüştür. Bu konuda da
mutlaka ihracatçı teşvik edilmeli, pandemi döneminde gece gündüz
çalışan çiftçilerimizin yüzü güldürülmelidir.
Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya
7.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
üretim yapamayan Hükûmetin fırsatçılık yaptığına
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Sayın Başkan, üretim yapamayan Hükûmet iyiden iyiye
fırsatçı oldu. Toplu taşıma yerine özel araçla yolculuk
yapmak isteyen vatandaşın otomobil talebi artınca hemen ÖTVye
zam yapan; pandemi sürecinde öğrencilerin uzaktan eğitim için
internetin ücretsiz olması gerekirken evde çalışanların da
bu zor günlerde ülke genelinde internet ihtiyacı artınca hemen
iletişim vergisini artıran; kış gelince
vatandaşın doğal gaz tüketimi artınca altı ayda
doğal gaza 6 defa zam yapan; yazın vatandaş bir haftalık
tatil yapacak, hemen otel konaklama vergisi getiren; vatandaş döviz ve
altın birikimine yönelince hemen alım satım vergisi getiren
fırsatçı bir Hükûmetle karşılaştık. Diğer
ülkelerin ağırlıklı gelirler kalemine
baktığımızda Almanyada otomotiv, Japonyada elektronik,
Çinde toplu üretim, Hindistanda yazılım; Türkiyenin gelir
kalemleri trafik, radar, maske, sokağa çıkma cezası, sigara,
elektrik, TEKEL, doğal gaz, su, vergi, harçlar, akaryakıt, köprü
geçiş ücretleri, bedelli askerlik, paralı poşet, imar
barışı ve dahası.
Takdiri halkımıza
bırakıyorum.
BAŞKAN Sayın
Kartal
8.- Van Milletvekili İrfan Kartalın, uzaydan
çekilen Van Gölü fotoğrafına ilişkin açıklaması
İRFAN KARTAL (Van)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; NASA tarafından
uzaydan çekilmiş olan Van Gölümüzün fotoğrafı ülkemizden ve
dünyadan büyük bir destek alarak son yirmi yılın en iyi 32
fotoğrafı arasından 1inci olmayı başardı. Bu
başarıda emeği geçen Sayın Cumhurbaşkanımızın
kıymetli eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendiye,
değerli bakanlarımıza, milletvekili arkadaşlarıma, oy
kullanarak bizi başarıya ortak eden tüm katılımcılara
şahsım ve Van halkı adına şükranlarımı
sunuyorum.
Bu güzide fotoğrafı
çeken, Van Gölümüzü tüm dünyada tanıtmaya katkıda bulunan Astronot
Kate Rubinse teşekkürlerimizi sunuyoruz. Van halkı adına
kendisini ve tüm milletvekillerimizi en kısa zamanda kadim şehrimize
gelmeye, dünyaca ünlü kahvaltımızı tatmaya ve
Vanımızın güzelliklerini görmeye davet ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Önal
9.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önalın,
ramazan ayını kutladığına ve emeklilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL
(Kırıkkale) Teşekkürler Sayın Başkan.
Başta
Kırıkkaleli hemşehrilerim olmak üzere ülkemizin ve tüm
İslam âleminin mübarek ramazan ayını tebrik ediyorum.
İçinde bulunduğumuz
ekonomik kriz ve salgın hastalık ortamında esnafımızla
birlikte en zor günleri emeklilerimiz geçiriyor. Kırıkkalede
sayısı 50 binleri, Türkiye genelinde ise 10 milyonu bulan
emeklilerimiz ortalama 1.500 TL emekli aylığıyla geçinmeye
çalışıyor. Yıllarca vergi veren, üreten, alın teri
döken emeklilerimiz âdeta yaşam mücadelesi veriyor. 2018
yılından beri aldıkları ve üç yıldır herhangi bir
zam yapılmayan bayram ikramiyelerine yapılacak zammı büyük bir
merakla bekleyen emeklilerimiz Sayın Cumhurbaşkanının
sadece enflasyon oranında zam yapılacağını
duyurmasıyla büyük bir hüsrana uğradılar. Son bir yılda
ayçiçeği yağına yüzde 60, yumurtaya yüzde 100, elektriğe
yüzde 30, doğal gaza yüzde 35 zam yapılan bir ortamda emeklilerimizin
bayram ikramiyeleri en az 1.500 TLye çıkarılmalıdır diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Girgin
10.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Kargı
Koyunun özelleştirilmesine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğal güzellikleriyle
ünlü Datçanın en değerli bölgesi otel yapılmak üzere
özelleştiriliyor. Datçanın en güzel yerlerinden biri olan Kargı
Koyunda kamuya ait 128 dönümlük arazinin Cumhurbaşkanlığı
kararıyla otel ve otopark yapılması için Özelleştirme
İdaresine devredilmesini kabul etmiyoruz. Kıyılar halkındır,
Datça çocuklarındır, Datça hayvanlarındır, Datça
bitkilerindir, Datça asla betonların değildir. İktidara
sesleniyoruz: Paraya olan esaretiniz yüzünden ülkeyi betondan bir cehenneme
çevirdiniz, güzel olan her şeye düşmansınız ve her
şeyi yok ediyorsunuz. Artık durun, ellerinizi çekin cennetlerimizin
üzerinden. Datça da kıyıları da denizi de ormanı da
herkesindir yani hiç kimsenin değildir, hiçbiri özelleştirilemez.
Antik Çağdan bu yana yarımadaların en güzeli olarak ifade
edilen Datçamızın doğal, tarihî ve kültürel zenginliklerinin
betona kurban edilmesini istemiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kasap
11.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, 128
milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AK PARTİnin
unuttuğu kısık seslilerin yerine soruyorum: 128 milyar dolar
nerede? Mücbir sebebi ilan etmediniz pandemi sebebiyle, 18 milyar TL garanti
ödeme yaptınız uçmayan uçak, geçilmeyen köprüler için. Engelli olmadığı
hâlde maaş olarak verdiğiniz 6,7 milyar TL nerede? Keşke bu
paraları pandemide dükkânını kapatan, iş yerini kaybeden,
günde 50 TLye mahkûm ettiğiniz insanlarımıza, işsizlere,
kuru ekmeğe muhtaç olanlara vermeyi düşünseydiniz. Kimsesizlerin,
sessizlerin, kısık seslilerin sesiyiz. dediniz, 128 milyar dolar
nerede? Aşı işe yarıyorsa 65 yaş üstü neden evde,
neden mağdur? Bir de geçen sene 3-4 dolarken neden aşı
almadınız? Bilim Kuruluna dut pekmezi öneriliyor mu acaba?
Teşekkürler Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Ceylan
12.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın
Tarım Bakanına seslenmek istiyorum: Sayın Bakan, bakmak
yetmiyor, çiftçinin çilesini görmek gerekiyor, görmek için de eli
nasırlı üreticinin hangi şartlarda üretim
yaptığını bilmek gerekiyor.
Ocak ayının
başından beri yükselen gübre fiyatlarına dikkati çekmiştim.
Piyasalara müdahale edilmediği gibi, gübre fiyatları aldı
başını gidiyor. Çiftçi tarlasına gübre atamazsa verimlilik
düşer, bu da vatandaşın sofrasına olumsuz yansır.
dedik, dedik ama dinleyen olmadı.
Sayın Bakan, gıda
enflasyonuyla mücadelenin yolu ithalatın önünü açmak, ihracata
kısıtlama getirmek değildir. Aklın yolu bir, çiftçinin
maliyetlerini aşağı çekecek destekleri hayata geçirmek
zorundasınız. Zirai ilaçtan tohuma, tarımsal alet ve ekipmandan
gübreye gerekli müdahale yapılmaz ise çiftçi üretemez, çiftçi üretemezse
ne mi olur? Marketler bile domatesi tek tek satar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Taşdoğan
13.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, antrenörlerin Gençlik ve Spor
Bakanlığından antrenör alımı
yapılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Gençlik ve Spor
Bakanlığımız tarafından ülkemizin birçok şehrine
çeşitli spor yatırımları yapılarak tesisleşme ve
sporcu yetiştirme adına önemli adımlar atılmaya devam
edilmektedir. Öncelikle herkesin takdirini toplayan bu çalışmalardan
dolayı Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Mehmet Muharrem
Kasapoğluna teşekkür ederiz.
Yapılan bu
yatırımlarla birlikte zeki, çevik ve ahlaklı sporcular
yetiştirmek üzere çalışacak antrenörlerimize de ihtiyaç
duyulduğu bilinmektedir. Üniversitelerimizin spor bilimleri fakültesi veya
beden eğitimi spor yüksekokulları mezunu olan, aynı zamanda da
millîlik görevini tamamlamış birçok yetenekli gencimiz antrenör
alımı yapılmasını dört gözle takip etmektedir; Gençlik
ve Spor Bakanlığımızdan -bu gençlerimizin sesine kulak
vererek- ihtiyaç hasıl olduğu kadarıyla antrenör alımı
yapılmasını talep etmektedirler.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Ekinci
14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas Numune
Hastanesinde sağlık çalışanlarına yapılan
saldırıyı şiddetle kınadığına,
Sivassporun başarılarının devamını
dilediğine ve ramazan ayını kutladığına ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.
Dün akşam Sivas Numune
Hastanemizde tedavisi süren bir hastanın yakınlarının
doktorlarımıza, güvenlik görevlilerimize saldırması ve
tıbbi malzemelere zarar vermesini şiddetle kınıyor, olaya
anında müdahale eden Sivas Valiliğimize ve Emniyet Müdürlüğümüze
ilgi ve alakalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıca, son haftalarda
istikrarlı çıkışını devam ettiren Demir Grup
Sivassporumuzun kalan maçlarda başarılarının
devamını diliyorum ve bu vesileyle ramazanışerifin,
başta aziz hemşehrilerime, sultan şehrimiz Sivaslılara ve
tüm aziz milletimize hayırlara vesile getirmesi diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
15.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Milletin derdi
sağlık, aşı; milletin derdi işsizlik, geçim
sıkıntısı, yoksulluk; sarayın gündemi ise
şatafat, ballı üç beş maaş, yandaş ve tefeci
zenginleştirme. Ünlü ozanımız Âşık Mahzuni Şerif
ne güzel söylemiş: Milletin sırtından doyan doyana/ Gönül bu oyuna
nasıl dayana/ Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana/ Bilmem
söylesem mi, söylemesem mi?
Millet adına görevimizi
yapıyor ve soruyoruz: Millet Merkez Bankamızın 128 milyar
doları nerede? diyor. Kimlere verildi? Devletin sırtından
kimler haksız kazanç elde etti? Buna kim ya da kimler vesile oldu, çıkıp
mertçe açıklasın, daha sonra da aklanıp paklansın.
Yüce Meclisten bir kez daha
soruyoruz: 128 milyar dolar nerede?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi söz talep eden Grup Başkan Vekillerine söz
vereceğim.
Sayın
Dervişoğlu
16.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 14-20 Nisan Şehitler Haftasına,
Ağrının 103üncü kurtuluş yıl dönümünü tebrik
ettiğine, tam kapanmadan başka hiçbir tedbirin yeterli
olmayacağına, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
zararı nedeniyle özelleştirilmek istendiğine ve tarihin ve aziz
milletin bu yapılanların hesabını mutlaka
soracağına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
14-20 Nisan Şehitler
Haftasında, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere, vatandaşlarımızın güvenliği
ve vatanın bağımsız bütünlüğü için canlarını
feda eden aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.
Ayrıca, bugün
Ağrının 103üncü kurtuluş yıl dönümü. Yüce Meclisin
çatısı altında Ağrının ve
Ağrının ilçelerinin düşman işgalinden kurtuluş
gününü tebrik ediyorum.
Bilindiği gibi, dün
akşam Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yapan Sayın
Erdoğan kısmi kapanmaya gidildiğini milletimize
duyurmuştur. Sokağa çıkma aralığı iki saat geriye
çekilmiş ve yine, her zaman olduğu gibi, kafe ve restoranlar kapatılmıştır.
Beş yıldızlı otellerde işlemeye devam edecek olan
restoranlar ve kafeteryalar ve hiçbir zaman kapatılmayan AVMlerin
yanında sadece esnaf için kapatma kararı alındığına
şahit oluyoruz. Her fırsatta cezalandırılan lokanta,
kafeterya ve kahveci esnafı bu haksızlığa ve
ayrımcılığa isyan ediyor, adalet bekliyor.
Pandemi sürecinde sürekli
cezalandırılan bir diğer kesim ise 65 yaş üstü
vatandaşlarımızdır. Aşısızken de
aşılıyken de bu vatandaşlarımız yasakla
karşılaşmaya devam ediyor. Aşı olmalarına rağmen
sokağa çıkmalarına ve ulaşım araçlarına
binmelerine yasak getirilmiştir. Bize göre alınan kararlar her
şeye rağmen yetersizdir ve adil değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Vaka sayıları 60 bine
dayanmışken, hatta geçmişken tam kapanmadan başka bir
tedbir de yeterli olmayacaktır.
Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ile
TÜBİTAK, Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü Demiryolu
KİTleri Kurumsal Dönüşüm Projesi adıyla bir çalışma
hazırlamıştır. Bu çalışmada Türkiyedeki
Demiryolu KİTlerinin hem gelir hem personel verimliliğinin
düşük olduğu ileri sürülüp zarara dikkat çekilmektedir. Dönüşüm
olmadığı takdirde Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarının zararının 2030 yılına kadar 2 kat
artacağı, 7,7 milyar lirayı bulacağı iddia
edilmektedir. Bu nedenle de kurumun özelleştirilmesi istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Daha dün buradan ifade etmiştim;
Varlık Fonuna devredildiğinden beri zarar eden ÇAYKURun zarar
bahanesiyle özelleştirilmesi hususuna da dikkat çekmiştim. Maalesef
bugün aynı durum Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarıyla
karşımıza çıkıyor. Devletin işleyen tüm
kurumlarını önce etkisizleştirdiniz, şimdi de satmaya ya da
özelleştirmeye niyetleniyorsunuz. Kamu kurum ve kuruluşları
liyakatsizlik ve israfla yönetilmeye devam ediyor. Satılan her bir devlet
malı Hükûmetin vebali altındadır. Tarih ve aziz milletimiz yeri
geldiğinde bu yaptıklarınızın hesabını
mutlaka soracaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Bülbül
17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 14-20
Nisan Şehitler Haftasına, Bağımsız Türkiye Partisi
eski Genel Başkanı Haydar Başın vefat yıl dönümüne,
Covid-19la mücadele kapsamında alınan tedbirlere uyulması
gerektiğine, aşı sırası gelenlerin aşı
yaptırmalarının önem arz ettiğine ve Batıda
ırkçı syasetin ana akım siyasetin dili hâline gelmesinin son
derece tehlikeli bir durum olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmamın başında ben de
Şehitler Haftası içerisinde bugüne kadar din, vatan, millet, memleket
uğruna fedayıcan etmiş, canından geçmiş bütün
şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere, tarihimizde bu devletin, bu milletin
varlığı için kendini feda etmiş bütün şehitlerimizi
rahmetle, minnetle yâd ederek konuşmama başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, bugün
Bağımsız Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Sayın
Profesör Doktor Haydar Başın vefatının seneidevriyesidir.
Kendisine bu vesileyle bir defa daha rahmet diliyor; ailesine, sevenlerine ve
Bağımsız Türkiye Partisi camiasına
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dün
yapılan Kabine toplantısı sonucu Covid-19la mücadele
kapsamında ülkemizde yeni tedbirlerin hayata geçirilmesi
kararlaştırılmış ve Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından dün akşam kamuoyuyla
paylaşılmıştır. Buna göre, ülkemizde
salgının ilk zamanlarında olduğu gibi kısmi bir
kapanmaya gidilmesi ve bu akşam itibarıyla uygulamanın
başlamasına karar verilmiştir. İçişleri
Bakanlığımızın yayımlamış olduğu
genelgede hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği açık bir
şekilde yazılmıştır.
Vatandaşlarımızın ve ülkemizin yaz aylarına daha rahat
bir şekilde girebilmesi, salgının etkilerinin bir an önce
azaltılması için herkesin bu kısıtlamalara harfiyen
uyması çok önemlidir. Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu
günlerde vatandaşlarımızın alınan tedbirler
doğrultusunda biraz daha sabır göstermelerini diliyoruz. Türkiye,
kendi aşısını üretmemiş olmasına rağmen,
dünyada aşı yapan ülkeler arasında 19 milyon
yapılmış aşısıyla 6ncı sırada
gelmektedir. Yine, ülkesi dışından aşı temin edip de
uygulayan ülkeler arasında da Türkiye 1inci sırada yer
almaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Hastalığın ilerleyen seyrini değiştirmek
için aşıların önemi çok büyüktür. Ülkemizde aşı
sırası geldiği hâlde aşısını
olmayanların oranının yüzde 20 civarında olduğu ifade
edilmektedir. Bu, son derece sıkıntılı bir durumdur.
Vatandaşlarımızın özellikle sırası geldiği
zaman aşılarını yaptırmaları, hem kendi
sağlıkları hem de toplum sağlığı
açısından çok büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, randevusu
olduğu hâlde aşı olmaya gitmeyen vatandaşlarımız
için hazırlanan aşıların kullanılamaz hâle geldiği
de ifade edilmektedir. Bu açıdan, vatandaşımızın
aşı randevularına riayet etmesi yaşanan israfın önüne
geçebilecektir. İnşallah bu sene yaz aylarına doğru
salgın hastalığın ülkemizde kontrol altına
alındığını alınan bu tedbirlerle birlikte görmeyi
umuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, İslam ve Türk
düşmanlığıyla tanınan Hollandalı sağ
popülist ve ırkçı siyasetçi Geert Wilders, sosyal medya hesabı
üzerinden yaptığı paylaşımda İslamı
durdurun, ramazanı durdurun. Ramazan bizim kültürümüz, tarihimiz,
geleceğimiz değil, İslamlaşmayı durdurun. diyerek
nefret söylemine bir yenisini daha eklemiştir.
Son yıllarda
ırkçı siyasetin Batıda yükselişte olması, Türk ve
İslam düşmanı söylemlerin marjinal siyasetin ötesine geçerek
artık ana akım siyasetin dili hâline gelmiş olması son
derece tehlikeli bir durumdur. İçinde bulunduğumuz ramazan
ayında daha da hassasiyet arz eden bu durumun önünün alınması
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) - Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi
kavramların doğduğu coğrafyalar olarak kendini pazarlayan
Batı ülkelerinin bu gidişata, bu tehlikeli gidişata Dur!
dememesi hâlinde meselenin küresel ölçekte dünyayı kasıp kavuran bir
çatışmaya, bir düzensizliğe sebep olacağını,
mevcut durumda zaten büyük sıkıntılar içerisinde olan dünya coğrafyasının
çok daha büyük düşmanlıklara gebe olduğunu buradan bir defa daha
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Beştaş
18.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 14 Nisan Enfal Kurbanlarını Anma Gününe,
Ezidilerin Çarşema Sor Bayramını kutladığına,
yandaşların usulsüz ihalelerle kalkındırılmaya devam
edildiğine ve öğrencilere yönelik baskıların Türkiye
açısından utanç tablosu olduğuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün
insanlığın ve tarihin tanık olduğu en büyük
trajedilerden biri olan Enfal katliamı üzerinden onlarca yıl
geçmesine rağmen yaşanan acılar ilk günkü tazeliğini
koruyor. Enfal katliamı, Saddam döneminde Irak Kürdistan bölgesinde
yaşayan Kürt halkına yönelik geliştirilen ağır
kıyımların en bilineni ve görünen yüzü olarak tarihe geçti.
Enfal katliamıyla Kürt halkının tarihî, kültürü,
varlığı yok edilmek istendi. 14 Nisan Enfal
Kurbanlarını Anma Günü vesilesiyle bütün katliam
kurbanlarını anıyorum. Bir halka yönelik geliştirilen bu
insanlık suçunu bir kez daha lanetliyorum. Haklı ve meşru
direnişleri ve duruşları nedeniyle katledilen insanların
anıları önünde saygıyla eğildiğimizi belirtmek
istiyorum.
Diğer bir anma -diyeyim-
ve kutlama: Bugün
(x) yani Çarşema Sor. Ezidi
halkının, ilkbaharın başlangıcı olarak kabul
ettiği, mutlak iyiliği temsil eden bir bayram olarak bilinir. Ezidi
halkının Çarşema Sorunu kutluyorum; bayramın kin ve
nefretin yerine sağlık, barış ve kardeşliğin
habercisi olmasını diliyorum. İnançları gereği önce 72
millet için, ardından kendileri için dua eden Ezidiler; Kürt dili,
kültürü, kimliği ve Ezidilik inancı sebebiyle 73 defa katliama
uğramışlardır. Son olarak, 74üncü fermanla, tüm
dünyanın gözü önünde imza atılmış bu fermana ve
Şengalde IŞİD tarafından kıyımdan
geçirilmişlerdir. Hâlen IŞİD çetelerinin elinde esir tutulan
binlerce kadın ve çocuğun akıbeti belirsizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Türkiyede bulunan, kurtarılan çocuk ve
kadınların varlığı onlar için daha sistematik bir
çalışmanın yürütülmesi gerektiğini de ortaya
koymaktadır. Tüm insanlık ailesini Ezidilere dayatılan fermanlar
silsilesine karşı durmaya ve bu yaşanan insanlık suçlarına
karşı dayanışmayı yükseltmeye
çağırıyoruz. Orta Doğu coğrafyasının Ezidi
halkı başta olmak üzere tüm halkların özgürlük, eşitlik,
adalet ve barış içerisinde yaşayacağı günlere
kavuşmasını umut ediyor, kadim Ezidi halkının
bayramını kutluyorum.
Evet, Sayın Başkan,
milyonluk bir ihale daha verildi. Tabii, kime? Yine tanıdık bir isme.
Karayolları Genel Müdürlüğünün 127 milyon TLlik yol ve köprülü
kavşak yapımı ihalesi son aylarda milyonlarca liralık ihaleleri
peş peşe alan ve Cumhurbaşkanlığı
saraylarının müteahhidi olan Rönesans Holdingin içerisinde yer
aldığı iş ortaklığına verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bilindiği üzere
Cumhurbaşkanlığı sarayı, MİT yerleşkesi,
Okluk yazlık sarayı ve birçok şehir hastanesinin müteahhidi
olan, ayrıca otoyol ihalelerini de alan Rönesans Holdinge milyonlarca
liralık bir ihale pazarlık yöntemiyle verilmişti. Diğer bir
ihale, Kamu İhale Bülteninde yer alan bilgilere göre, Karayolları
Genel Müdürlüğü 12 Mart tarihinde Ankara-Balâ yolu, yine ayrıca
İncek bağlantı yolunda köprülü kavşağı yapım
işi için bir ihale düzenledi ve 127 milyon 737 bin TLlik bu ihale, SHN
İnşaat ve Rönesans İnşaat İş
Ortaklığına verildi. Milyonlarca liralık ihale, Kamu İhale
Kanununun doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal
kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların ortaya
çıkması durumunda kullanılması tartışmalı
olan 21/(b) maddesinde düzenlenen pazarlık usulüyle yapıldı ve
bu uygulama maalesef artık bir rutine dönüşmüş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Tanıdık isimlere ihale vermek için her
yerde usulsüzlükler yapılıyor. En son Siirt Güres Caddesinin düzenlenmesi
için açılan ihale 3 kere iptal edildi sırf yandaş bir müteahhit
alabilsin diye. Peki, Erman Ilıcak, Rönesans Holdingin sahibi, ne oluyor
bu arada, servetine ne oldu? 2ye katladı ve 2016 yılında 2
milyar dolar olan serveti, 2018de 4 milyara çıktı ve Forbes
dergisinin Türkiyenin en zenginleri araştırmasında Murat
Ülkerden sonra 2nci sıraya oturdu. Yani yandaşlar, ihaleler ile
usulsüzlüklerle kalkındırılmaya devam ediyor ve halkın
cebinden giden bu paralar maalesef halka geri dönmüyor.
Son konu Sayın
Başkan: Öğrencilere yönelik baskı tüm hızıyla devam
ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Türkiye İnsan Hakları verilerine göre,
beş yılda 3.012 öğrenci hak ihlaline uğradı, bu
öğrencilerden 2.077si polis operasyonlarıyla göz altına
alındı, 152 öğrenciye beş yüz yıldan daha uzun süreli
hapis cezaları verildi ve bunların tümü toplantı ve gösteri, ifade
özgürlüğü kapsamındaki hakları sebebiyle bu
haksızlığa maruz kaldılar. 152 öğrenciye toplamda
beş yüz altı yıl bir ay hapis cezası verildi, 720
öğrenci yaralandı. Hakikaten öğrencilerin örgütlenme ve gösteri
haklarına yapılan müdahale aslında muhalefete yönelik
baskılardan, haksızlıklardan bağımsız
değildir; hepsi birbiriyle ilintilidir.
Yükseköğretim Kurulunun
2019 yılı raporlarına göre, sadece 2018 yılında 10 bin
öğrenciye rektörlükler tarafından soruşturma
açılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Bitiriyorum Başkan, teşekkür ediyorum.
Rektörler,
Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, rektörler iktidar
dışında hiçbir politikaya uygun tutum sergilemiyor, tamamen
iktidara bağlı ve kendileri de öğrencilere yönelik bu
soruşturma raporlarıyla aslında iktidarın devamı
niteliğinde bir faaliyete imza atmış oluyorlar.
Açıkçası, bu konuda öğrencilerin bizzat hedef gösterilip
yargıya talimat verildiğini de biliyoruz. Yüzlerce gencin eğitim
hakkı ve gelecekleri elden alınıyor. Bu, Türkiye
açısından hakikaten büyük bir utanç tablosudur. Öğrencilerden
eller çekilsin diyoruz, baskıya son verilsin.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN - Sayın
Altay, buyurun.
19.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Türkiyenin enflasyonda dünya ve vaka sayısında Avrupa şampiyonu
olduğuna, Bilim Kurulunun tavsiyelerini bilme hakkımız
olduğuna ve 128 milyar dolarla ilgili bilgi almak istediğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, zatıalinizi
ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
Sayın Başkan, çok
şükür, bir dünya, bir Avrupa şampiyonluğumuz var. Buna
şükür mü edelim, dövünelim mi, bilemiyorum.
Dünya
şampiyonluğumuz enflasyonla ilgili. Dünyada enflasyonu en yüksek
1inci ülke olduk elhamdülillah(!) Çok güzel oldu, inşallah(!) Maşallah(!)
Lebalep enflasyon doludizgin gidiyor efendim.
Avrupa
şampiyonluğumuz da var Sayın Başkan. Avrupa
şampiyonluğumuz da vaka sayısıyla ilgili. Aşı
konusunda, evet, dünyada ilk 9-10dayız; Sayın Bülbül de söyledi. Ne
garip, ne hazin bir çelişki; aşı konusunda dünyanın
başka ülkelerine göre bir tık da öndeyken vaka sayısında
Avrupa 1incisi olmamız da herkesin, özellikle de bu Meclisin kara kara
düşünmesi gereken bir hâldir.
Pazartesi günü Bilim Kurulu
toplandı. 3üncü pikin en yükseklerindeyiz yani 3üncü pikteyiz. Salı
da Hükûmet toplandı, yani Cumhurbaşkanlığı Kabinesi
toplandı Sayın Başkan. Ben milletin vekili olarak aylardır
Bilim Kuruluna sesleniyorum, diyorum ki: Bak, bu Erdoğan faturayı
size çıkarır. Onun için, siz Bilim Kurulu olarak yürütmeye ne tavsiye
ediyorsanız çıkın, millete de söyleyin ki yürütme sizin
tavsiyelerinizin ne kadarına uydu, ne kadarına uymadı bunu
bilelim. Bir kere, Meclis olarak bunu bilmeye hakkımız var;
bırak Meclisi, vatandaş olarak da var. İnsan hayatı bu
kadar ucuz olamaz.
Sayın Erdoğan
şunu bilir: Her vebalin bir bedeli var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Covid-19la mücadeleyi milletin
sağlığıyla, insanımızın hayatıyla
kumara dönüştüren bir yürütmeyle maalesef karşı
karşıyayız. İnat siyasetini Sayın Erdoğanın
bırakması lazım. Efendim, Kılıçdaroğlu bir
şey söylüyor, Akşener bir şey söylüyor; Babacan, Davutoğlu,
Karamollaoğlu bir şey söylüyor yani doğru bir şey
öneriyorlar ya, Bunu muhalefet söyledi, o zaman tam tersini yapayım.
diyor. Yani şöyle mi yapsak bilemedim: Muhalefet partilerinin genel
başkanları doğruları söylemezse, Erdoğan belki
muhalefet söylemedi diye yapar mı, bunu da düşünmüyor değilim
ama Sayın Başkan, ortada kul hakkı var, ortada
sıkıntı var.
Libyaya 150 bin doz
aşı yollayıp caka satmayı ben de isterim ama Türkiyede 1
doz aşının hayati ehemmiyeti var efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Hâl böyleyken, kapıda alacaklı varken pencereden
sadaka verilir mi Sayın Başkan? Verilmez efendim.
Ve ilaveten, bu konuda ben
saygıdeğer milletvekillerimizi de yürütmeye yönelik
itirazlarını dile getirmeye davet ediyorum. Benim söylediğim
rakamlar resmî rakamlar. Vaka sayısında Türkiye niye Avrupa 1incisi
olsun bu kadar da aşı yapmışken? Niye oluyor, ben size
söyleyeyim: Yürütme yani Erdoğan bilime kulaklarını
tıkamış, doğru uyarılara, önerilere
kulaklarını tıkamış ama unutmasın... Şimdi,
bu işin sorumlusu 84 milyon, fatura 84 milyona çıktı. Bak,
buradan söylüyorum, siyaset yapıyoruz, biraz sonra Mahir Bey de tam
tersini iddia edebilir, takdir yüce milletindir: Vallahi de billahi de vaka
sayılarında Avrupa 1incisi olmamızın, yoğun bakımlarda
yatak bulunamamasının, insanların hastaneye yatmak için
siyasileri arayıp torpil istemesinin ve bunca insanın ölmesinin
birinci derece sorumlusu Sayın Erdoğandır, ben böyle
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İkinci dereceyi de söyleyeceğim: İkinci
derecede, Bilim Kurulu Hükûmete önerdiklerini, tavsiyelerini Ben bunları
tavsiye ettim. diye kamuoyuna açıklamadığı müddetçe
ikincisi de odur. Ya, niye oturuyorsunuz, raf elması mısınız
orada kardeşim? Hükûmete bir şey öneriyorsunuz, Hükûmet bunun dörtte
1ini yapıyor, dörtte 3ünü siyasi tasarruflarla yapmıyor ve siz
çalışmaya devam ediyorsunuz; bırakın
çalışmayı kardeşim.
Sayın Başkan, bir
çoktan seçmeli soruyla bitirmek istiyorum. Efendim, malum, bir 128 milyar
meselemiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Efendim, müsamahanıza teşekkür ederim, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Şimdi, çoktan seçmeli şöyle bir soru Türkiyeye
sorulsa: 128 milyar dolarla ilgili Recep Tayyip Erdoğanın
söylediklerinden hangisi doğrudur?
a) Para yerinde duruyor.
Bu, Erdoğanın söylediği bir şey.
b) Salgında
harcadık.
c) TLnin
itibarını korumak için döviz işlemlerinde kullandık. Bunu
da söyledi.
d) Hiçbiri. Ben d
şıkkını işaretlerim ve kazanırım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
Hazreti Süleymandan bir yaşanmışlıkla bitirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hazreti Süleyman bir dervişin kanadını
kırdığı kuşa Neden kaçmadın? diye sorar.
Kuş der ki: Üzerinde derviş hırkası vardı. Bir
derviş garip bir kuşa zarar vermez. diye düşündüm. Bunun üzerine
Hazreti Süleyman dervişin kolunun kırılmasına hükmeder
-madem sen bunun kanadını kırdın- ve Siz de bu
dervişin kolunu kırın." der yanındakilere. Kuş
şöyle söyler: Kolunu kırmayın, hırkasını
çıkarın yeter."
Bu millet
Erdoğanın hırkasını ilk sandıkta
çıkaracaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Biraz zorlama oldu.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Yok, tam oturdu.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünal.
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın,
Recep Tayyip Erdoğanın on sekiz yıldır milletin kendisine
giydirdiği iktidar hırkasının sorumluluğunu yerine
getirdiğine ve hakikati konuşmamız ve aramamız
gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli üyeler;
teşekkür ediyorum.
Aslında ben söz
almayacaktım, Değerli Grup Başkan Vekili arkadaşım
ismimi kullanarak sataştığı için mecburen söz almak
durumunda kaldım.
Şimdi, öncelikli olarak;
evet, o dervişin hırkasını çıkarmak lazım.
Türkiye maalesef sivil toplum görünümlü bir terör örgütünün
yaptıklarının bedelini çok ağır ödedi. O yüzden o
dervişi karıştırmayın, o derviş hırkası
giyenler başkaydı ve hamdolsun, 15 Temmuz gecesi de bu millet o
dervişlerin hırkasını çıkardı, gereğini
yaptı; kimisi polis üniforması, kimisi asker üniforması
altına saklanmış o teröristlere bu millet gereğini
yaptı.
Recep Tayyip Erdoğana
gelince, on sekiz yıldan beri bu ülkede milletin kendi eliyle,
teveccühüyle kendisine giydirdiği iktidar hırkasının
sorumluluğunu, gereğini yerine getiriyor. Millet giydirir o
hırkayı, millet çıkarır; o hırka başka bir hırka,
o hırka başka bir hırka. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben ne dedim?
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Derviş hırkası giyenlerin kimler
olduğunu karıştırmayalım.
O yüzden, değerli
arkadaşlar, öncelikli olarak, bu ülkede muhalefet olmanın
muhteşem bir konforu var çünkü seçim kaybetmenin hiçbir bedeli yok bu
ülkede.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Seçim kaybetmenin size yüklediği hiçbir sorumluluk
yok, hiçbir bedel yok. On sekiz yıldan beri seçim kaybeden fakat
kendisiyle ilgili hiçbir sorumluluk üstlenmeyen ve oturduğu yerden son
derece konforlu bir şekilde konuşan, iddia ettiği her şeye
cevap isteyen, müddeinin iddiasını ispat gerekliliğinin adeta
unutulduğu bir iklimdeyiz. Ben burada şunu açıkça ifade etmek
istiyorum: Tabii ki birçok hususu dile getirebilirsiniz, birçok konuyu
konuşabilirsiniz, iktidarın bunların birçoğuna tabii ki
cevap vermesi gerekmektedir ama -beni bağışlayın, sizleri
tenzih ederim, sizlerin sözlerine dönük de bunu söylemiyorum- bir söz
vardır kültürümüzde: Bazen zırva da tevil götürmez. Yani bizim,
hakikati konuşmamız, gerçeği konuşmamız, hakikati
aramamız gerekiyor ki biz de buna hakikatle cevap verelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tevil götürmez. diyerek
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sizi tenzih ettim.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Siz derken kimi kastetti, bilmiyorum. Yalnız
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Engin Beyciğimi tenzih ettim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Peki.
Efendim, yerimden pek
kısa bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
21.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben Mahir Ünala teşekkür ederim, benim söylediğimi
aslında teyit etmiştir. Hırkayı millet giydirdi
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Yani FETÖ anlamında teyit ettim, doğru.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Dur, işte oraya geleceğiz zaten.
Şimdi, evet,
Erdoğana hırkayı millet giydirdi, sandıkta millet
çıkaracak ama FETÖ terör örgütüne hırkayı
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Kim giydirdi? Kim giydirdi?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) -
Tayyip Erdoğan giydirdi; millet çıkardı,
millet! (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FETÖye devletin kozmik odasını millet teslim etmedi, Tayyip
Erdoğan teslim etti. Dolayısıyla buradan bir şey
çıkmaz ama bir yerden bir şey
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Burada sizinle bir FETÖ tartışmasına
girmeyeceğim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hakikat istiyorsan bir şey söyleyeyim.
Başkanım, Tayyip
Bey dedi ki: İmtihan dünyasındayız. Diyanet İşleri
Başkanı da peşinden koşa koşa
Yaşadıklarımız bir imtihan. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Ey Diyanet İşleri Başkanı! Tanesi 17
milyona -dün söyledim- saraya Mercedes; millete soğan, patates.
İmtihansa ben bu imtihanı reddediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve Diyanet İşleri Başkanının
Erdoğana Sayın Cumhurbaşkanı, 52 milyona
aldığın 3 arabayı cebinden aldıysan israf, devletin parasından
aldıysan haram. demesi lazım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten
çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren
tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen
çalışanların durumlarının
araştırılması, işverene tazminat ödeme zorunluluğunu
kaldıran ilgili uygulamanın kötüye kullanılmasının
önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
14/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
14/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve 21 milletvekili tarafından pandemi nedeniyle işten
çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren
tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen
çalışanların durumlarının
araştırılması, işverene tazminat ödeme
zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye
kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 14/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Denizli
Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; partimizin grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Covid-19 salgını
nedeniyle olağanüstü bir dönemden geçiyoruz; yasaklar, kurallar,
sıkıntılar bu dönemin olağan şartları. Covid-19
salgınının çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerini
azaltmak amacıyla geçtiğimiz yıl itibarıyla önlemler
alınmaya başlandı. Kamu kurumlarında esnek
çalışma, mesai saatlerinin kısaltılması, evden
çalışma gibi düzenlemelerin yanında, özel sektör için de
çalışanları koruma amaçlı fesih kısıtı
yasağı getirildi, kamuoyunda bilinen adıyla işten
çıkarma yasağı, ancak bir şartla: İş Kanununda
da yer alan kod 29 düzenlemesiyle ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan
hâller fesih kısıtı uygulamasının istisnaları
arasında sayıldı ve işten çıkarma
yasağının uygulandığı 2020 yılında
176.662 çalışanın iş akdi kod 29da sayılan hâllere
dayanılarak feshedildi. İşten çıkarma yasağına
istisna tutulan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan bazı hâller
şunlardır: Görevin kasten ve sürekli ihmali, mazeretsiz işe
gelmemek gibi durumların yanı sıra cinsel taciz, küfür,
hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak. İş
Kanununun 25inci maddesinin (2)nci fıkrasında yazılı
fiillerin bir bölümü için ceza yargılaması söz konusudur ve
diğer kanunlarda da bir yaptırımı vardır.
İşçinin bu fiillerden birini işlemesi ve kesinleşmesi
hâlinde, işçi zaten cezai yaptırım görecektir ve görmelidir.
İşveren de doğal olarak kanunlarda suç tarifi olan bir
kişiyle çalışmak zorunda değildir; bu, işin hukuki
tarafı. Ancak, kod 29 bugüne kadar AK PARTİsinin
çıkardığı torba kanunlar gibi uygulanmıştır
yani iyi niyet kuralına uymayan mazeretsiz işe gelme hâli
hırsızlık ve cinsel tacizle birlikte aynı torbanın
içine konulmuş ve bu hâllerin tamamında işten
ayrılış işlemlerinin SGKye bildirimleri 29 no.lu kod
üzerinden yapılmıştır.
Bir de işin insani
tarafı var ki sorunun başlangıç noktası
burasıdır. Kod 29 kapsamında iş sözleşmesi sona
erdirilen işçi, ihbar ve kıdem tazminatı alamamakta ve
İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ödenen işsizlik
ödeneğinden de yararlanamamaktadır. Asıl önemlisi ise kod 29
işverene ispat, işçiye savunma hakkı tanımayan bir
uygulamadır. SGK, işçi sorgusuz sualsiz işten
çıkartılırken sadece bir SMS mesajıyla
çalışanına işsiz kaldığının bilgisini
vermekte; iddia, sebep, sonuç, zarar, ispat, isnat gibi konularla
ilgilenmemektedir. Ben çıkardım. diyen bir işverene Niye
çıkardın? sorusunu sormamaktadır. Kod 29, işçi için bir
itibarsızlaştırma mekanizması hâlini almış, bu
kodla işten çıkarılan bir işçinin daha sonra başka bir
işte çalışabilme hakkı kodlanarak elinden
alınmıştır. Özel sektörün hedefi bellidir; maliyeti
asgariye indirmek, kârı azamiye çıkarmak. Bir işverenin maliyet
kalemlerinin başında personel giderleri gelmektedir. Özellikle son
yıllarda çalışanının maaşını,
sigortasını zamanında ve düzenli ödeyebilen her işverene
madalya takılmalıdır ancak bu takdir, işverene
işçisinin hakkını gasbetme hakkını vermemektedir. Ne
yazık ki salgın döneminde işten çıkarma
yasağını delmek için mazeret olan kod 29, salgın öncesinde
de işçiye tazminat ödememek için kullanılan bir yöntem hâlini
almıştı. Bahsi geçen kodlamayla işten çıkarmalar
sadece özel sektörde değil, devlet kurumlarında bazı hizmetlerin
devredildiği alt işverenler tarafından da
yapılmaktadır. Basına yansıyan bilgilere göre, PTT'nin alt
işverenince birçok işçi salgın döneminde fesih
kısıtına rağmen işten çıkartılmıştır;
ne PTT taşerona Niye bu kadar adamı işten çıkardın?
diye sormuştur ne de SGK PTTye sormuştur. Atı alan
Üsküdar'ı geçtikten sonra, Bağdat harap olduktan sonra, yıllar
içinde yüz binlerce işçi suç koduyla mimlendikten sonra SGK da
yaşanan sıkıntının farkına geç de olsa
varmış olacak ki işten çıkarma kodlarında değişikliğe
gitmiş, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâllerinin tamamı
için ayrı ayrı kodlar belirlemiştir ancak şu geçen bir
yıl süresince çalışan işçilerle ilgili herhangi bir
düzenleme yapılmamıştır. SGK'nin işten çıkarma
kodlarını güncellemesi, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan
hâller ile suç teşkil eden durumları birbirinden ayırması
olumlu bir gelişme olsa da, İş Kanununda bir düzenleme yapmak
yerine işten çıkarma kodlarına yeni eklemeler yapması
yeterli değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Yasak savmak isteyenlere yeni kodlar üretmek yerine iş sözleşmesinin
hileli işlemlerle, keyfî gerekçelerle sona erdirilmesinin önüne geçecek ve
işçiyi keyfî fesihlere karşı güçlü bir şekilde koruyacak
denetim mekanizması bir an evvel hayata geçirilmelidir.
Bir konu daha var: Dün, yine,
sokağa çıkma kapsamında muaf olacak meslek gruplarına
ilişkin bir genelge yayımlandı ama genelgede mali müşavirleri
unutmuşlar. Mali müşavirler, nisan ve mayıs aylarında
verilecek beyannameleri hazırlayarak 10 milyarlarca liralık gelirin
devletin kasasına girmesine aracılık etmek zorundalar.
Keşke evden çalışıp sağlıklı kalabilme
imkânına sahip olabilselerdi ama vergi takvimi belli. Bir an evvel
durumlarının tekrar gözden geçirilmesi zorunludur der, Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Tutdere
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyamandaki sağlık çalışanı eksikliğine
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Pandemiyle mücadele
ettiğimiz bugünlerde sağlık çalışanlarına ve
doktorlara olan ihtiyaç daha da artmıştır. Adıyaman'da
bulunan kamu hastanelerimizde çocuk nörolojisi, hematolojisi, onkolojisi,
nefrolojisi, yetişkin nefrolojisi ve radyasyon onkolojisi bölümleri
bulunmamaktadır. Bölümler bulunmadığından bu bölümlerde
tedavi almak zorunda kalan hastalarımız mağdur
durumdadırlar, o hastalarımız çevre illere giderek tedavi olmak
zorunda kalıyorlar, bu da büyük bir mağduriyet yaratmaktadır.
Ayrıca, 400 yataklı
hastanemizde çocuk endokrin uzmanı bulunmamaktadır. Buradan
Sağlık Bakanlığına açıkça çağrıda
bulunuyorum: Adıyamanda bulunan, özellikle, 400 yataklı hastanemizde
eksik olan çocuk endokrin uzmanı doktorunun atamasının
yapılmasını, ayrıca, Adıyamandaki diğer kamu
hastanelerinde eksik olan bölümlerin açılarak buraya doktor atamalarının
yapılmasını ve Adıyamanlılarımızın
sağlığının korunmasını talep ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bahşi
23.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, tip 1
diyabet hastası çocukların sorunlarına ilişkin
açıklaması
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tip 1 diyabet hastası
çocukların yaşamlarını sağlıklı
sürdürebilmeleri için ömür boyu şeker değerlerinin takibi ve insülin
hormonunun yerine konması gerekir. Şeker değerlerinin ölçümü ise
her yemekten sonra parmaklar delinerek yapılmaktadır. Gelişen
teknolojiyle birlikte artık bu ölçümler sensör ya da insülin
pompasıyla da yapılabilmektedir. Bu sayede, çocukların
parmakları her gün defalarca delinmekten kurtulmaktadır. Ancak,
devlet bu sensör ve insülin pompalarını karşılamamaktadır.
Türkiyede her yıl 1.700 çocuğa tip1 tanısı
konulmaktadır. Bu çocukların da yaşıtları gibi mutlu,
sağlıklı ve eşit bir yaşam sürdürme hakları
vardır. Bu çocukların kullandıkları sensör ve insülin pompası
bedeli devlet tarafından karşılanmalıdır. Maddi
imkânı sınırlı aileler devletten bu konuda düzenleme
beklemektedirler.
Teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten
çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren
tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen
çalışanların durumlarının
araştırılması, işverene tazminat ödeme
zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye
kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan
Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın
Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN
KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan, sayın
vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Verilen önerge, kod 29un,
aslında haksızlığın, hukuksuzluğun ve Covid-19
pandemisinin nasıl bir işçi kıyımına
çevrildiğinin açığa çıkarılmasına dönük. Tabii ki
bu bir hakikat çünkü gerçekten AKP iktidarı nasıl Covid-19
pandemisini Allahın ikinci bir lütfu olarak gördüyse onun emrinden
çıkmayan, daha doğrusu emri altına aldığı sermaye
de işçiler açısından bunu böyle görüyor. Normalde bir istisna
düzenlemesi kod 29, İş Yasasında. Yani istisnai hâllerde;
taciz, tecavüz veya ahlaksızlık gibi durumlarda uygulanabilecek bir
maddeyken işten çıkarmanın yasaklandığı pandemi
sürecinde ne yazık ki işverenler tarafından, sermaye
tarafından bir genelleşmiş hâle dönüştü ve AKP buna hiçbir
şekilde ses çıkarmadı.
Bakın, 2020
yılının Mart ayında Covid-19 pandemisi bu ülkede resmî
olarak ilan edildi ve işten çıkarmalar yasaklandı ama 2020
yılı içerisinde 176.662 işçi kod 29 nedeniyle işinden
çıkarıldı ve bütün bu işçiler, üç yıllık gibi bir
mahkeme sürecine gidip kendilerini aklamak zorunda kalıyorlar çünkü bu
madde muğlak bir madde, yani siz diyelim ki hileden de, tacizden de veya
başka bir maddeden de çıkarılmış olabilirsiniz. Ama bu
işçiler genelde niye işten çıkarılıyorlar? Bu
işçilerin çoğu ya sendikalı oldukları için işten
çıkarılıyorlar ya da işveren onları tazminatsız
olarak kapının önüne koymak istediği için böyle bir yola
başvuruluyor. Peki, haksız yere kod 29dan işçiyi işten
çıkaran bir işveren için herhangi bir tahkikat uygulanıyor mu,
herhangi bir soruşturma yapılıyor mu, Ya, sen bu işçiyi
bütün hayatı boyunca damgaladın, bu insanı ekmeksiz
bıraktın, bu insanın onuruyla oynadın. Peki, bunun bir
karşılığı var mı? diye soran var mı, gidip
o işvereni yargılayan, o işvereni cezalandıran bir
yargı mercii var mı? Yok. Böyle bir yasal düzenleme var mı? O da
yok. Ama işçi, sırf sendikalı olduğu için ya da sadece
tazminatsız işten çıkarılmak istendiği için
kapının önüne konuluyor ve yıllarca mahkeme
kapılarında Hayır, beni bu kod 29 kapsamında değil,
beni haksız yere işveren kapının önüne koydu, beni
işten çıkardı. demek için de nefes tüketmek zorunda
kalıyor.
Bakın, bu
yılın başında, 8 Nisan 2021 tarihinde SGKnin bir
açıklaması vardı ve Kod 29 içerisindeki uygulama bir bütün
değildir. diye açıklama yaptılar. Yani bu ne demek? Kod 29la
işten çıkarılanları siz haksız yere, bu madde
kapsamına girmedikleri hâlde çıkarıyorsunuz. demek. Bu, bir
itiraftır ve bu itirafın gereği Hükûmet tarafından,
sanırım, hızlı bir şekilde yerine getirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, devam
edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Devamla) Bakın, kod 29la işten
çıkarılanlar: Migros depo işçileri, PTTnin alt taşeron
işçileri, SML Etiket işçileri, Döhler, Sinbo ve onlarca iş
yerindeki onlarca, yüzlerce, binlerce çalışan kod 29 nedeniyle
işten çıkarıldı, sosyal hakları verilmedi, tazminat hakları verilmedi ve
onları damgalayan bir maddeyle çıkarıldılar, bu insanlar
işsizlik maaşı alamadılar. İŞKURa gittiklerinde
iş başvuruları alınmıyor, İŞKUR üzerinden tekrardan
istihdam edilemiyorlar, yani bu insanlar bir nevi modern bir şekilde
damgalanıyorlar değerli arkadaşlar. Damgalanıyorlar,
arşivleniyorlar ve bütün hayatlarını, bütün çalışma
yaşamlarını karartacak bir haksız muameleye maruz
kalıyorlar. Gelin, bundan dönün, işçilerin hakkını yemeyin,
işverenlerin sırtını sıvazlamaktan vazgeçin diyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın
Demirtaş.
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz kötü yönetim nedeniyle büyük bir ekonomik buhran yaşamaktadır
ve Covid-19 salgını da son derece kötü yönetilmektedir. Bundan
dolayı da ekonomik buhran maalesef derinleşerek devam etmektedir.
İşte, bu kötü yönetimin en ağır faturasını da
maalesef işçiler ödemektedir.
Değerli milletvekilleri,
kod 29 İş Kanununun 25inci maddesine bağlı olarak Sosyal
Güvenlik Kurumunca yapılan bir düzenlemedir. Buna göre işveren, ahlak
ve iyi niyet kurallarına uymadığı iddia edilen işçiyi
Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirdiğinde kod 29a göre işten
çıkarabilmektedir. Kod 29a göre işten çıkarmalar Covid-19
salgını döneminde işçilerin kabusu hâline gelmiştir çünkü
kod 29la işten çıkarma işverenler tarafından maalesef
kötüye kullanılmıştır. Kod 29, Covid-19
salgınında işten çıkarma yasağını delmenin
bir yolu olarak görülmüştür ve kod 29 keyfî işten
çıkarmanın adı hâline gelmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2018 yılında 233.430
işçi, 2019 yılında 194.254 işçi, 2020 yılındaysa
-işten çıkarmalar yasak olmasına rağmen- 176.662 işçi
kod 29la işten çıkartılmıştır yani yüz binlerce
işçi kod-29la mağdur edilmiştir, yani yüz binlerce işçi
kötü niyetli işverenlere karşı savunmasız ve korumasız
bırakılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
Sosyal Güvenlik Kurumu 1 Nisanda bir genelge yayımladı ve kod 29u
kaldırdığını açıkladı. Gayet güzel ama
yerine ne geldi? Kod 42, kod 43 ve kod 50ye kadar devam eden kodlamalar. Yani
Sosyal Güvenlik Kurumu bu değişiklikle işverene şunu
söyledi: Kod 29a göre ahlak ve iyi niyet kurallarına göre işten
çıkarıyordunuz, şimdi ben sizin yerinize bunu detaylandırdım
ve her bir detaya da ayrı bir kod verdim. İşte Kod 42,
gerçeğe uygun olmayan beyan; kod 43, şeref ve haysiyet
kırıcı isnat ve kod 50, iş yerinin malının zarara
uğratılması. gibi gerekçelerle kodlandırıldı.
Yani Sosyal Güvenlik Kurumu bu zor günlerde işçileri
koruyacağına işten çıkarmada işverene yol gösterecek
bir genelge yayımlamıştır.
Değerli milletvekilleri,
kod 29a göre ya da yeni adı kod 42 ve devamına göre işten
çıkarılmanın işçi açısından son derece
ağır sonuçları olmaktadır. İşçi haksız yere
kod 29la işten çıkartıldığında işsizlik
ödeneğini alamamaktadır, işe iade hakkını
kaybetmektedir, ihbar ve kıdem tazminatlarını
alamamaktadır, işçinin siciline ahlak ve iyi niyet kurallarına
uymadığı işlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Devamla) Toparlamak istiyorum efendim.
İşçi yeni iş
bulsa bile siciline işleyen bu kod 29 nedeniyle başka bir işe
başlayamamaktadır. Açlık sınırının 2.735 TL
olduğu ülkemizde kod 29u nasıl yasaklarız diye mağdur
işçiyi düşüneceğinize adını değiştirip yeni
kodlar oluşturmak ve bu şekilde işverene yol göstermek,
işte, tam da AK PARTİnin zihniyetini ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu Sosyal Güvenlik Kurumu genelgesi sorunu çözeceğine işçiyi daha çok
mağdur edecek bir genelgedir. Covid-19 salgını şiddetini
artırarak devam etmesine rağmen işçiler de mağdur edilmeye
devam edilmektedir. Yapılması gereken ise yeni adıyla kod 42 ve
devamına göre olan bu kodların yani buna bağlı işten
çıkartmaların Covid-19 salgını bitinceye kadar tamamen
yasaklanmasıdır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Tığlı, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Giresun Milletvekili Necati
Tığlının, akademisyenlere yönelik baskı ve işten
çıkarmalara ilişkin açıklaması
NECATİ TIĞLI
(Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Üniversitelerde
akademisyenlere yönelik baskı ve işten çıkarmalar hukuksuz
bahanelerle devam etmektedir. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Meltem Kayıran 2017de
doçentlik unvanını aldığı hâlde dört yıldır
kadro alamamıştır. Doçent Doktor Meltem Kayırana kadro
vermek istemeyenler ve 14 Nisanda yürürlüğe girmek üzere görevine son
verenler, onun bilimsel araştırmalarına bakmak yerine
EĞİTİM-SEN Ankara 5 no.lu şubede bir dönem yöneticilik
yapmasına ve sol kimliğine bakmışlardır. Doçent Doktor
Meltem Kayırana hakkı olan kadroyu vermemek hem onun üzerinde
baskı kurmak hem de genç meslektaşlarına gözdağı
vermektir. Otuz bir yıldır Ankara Üniversitesinde hocalık ve
bilimsel çalışmalar yapan Doçent Doktor Meltem Kayırana
üniversite yönetimi tarafından yapılan bu hukuk dışı
tasarruftan bir an önce dönülmesini ve hocamızın tekrar görevine
başlatılmasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin
Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten
çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren
tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen
çalışanların durumlarının
araştırılması, işverene tazminat ödeme
zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye
kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın
İshak Gazele söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
İSHAK GAZEL (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İYİ Parti grup önerisi
üzerine konuşacağım.
Malumunuz, yaklaşık
bir buçuk yıldır Türkiye ve bütün dünya coronavirüs
salgınıyla mücadele etmekte; bununla alakalı da hükûmet çok
çeşitli önlemler alıyor. Bunlardan belki de en önemlilerinden birisi,
hem sosyal hayatı hem de çalışma hayatını düzenleyici
bir tedbir anlamında işten çıkarma diye kamuoyunda bilinen
fesih hakkının kısıtlanması önlemi olmuştur. 16
Nisan 2020 tarihinden itibaren bir fesih hakkı kısıtlaması
önlemi getirilmiştir.
Tabii, bununla alakalı,
yüzde yüz kısıtlama diye bir şey söz konusu olamaz yani bunun
bir istisnası da elbette ki mevcut olacaktır. Bu istisnada
İş Kanununun 25inci maddesinde zaten daha önceden işverene
haklı nedenle iş akdini fesih hakkı getiren o düzenlemelerle
alakalı bir istisna söz konusu oldu. Bu eskiden beri kod-29 adı
altında işlenen bir kodla iş akitleri feshediliyordu,
salgın döneminde de bu uygulamaya devam edildi ama yani bizim Sosyal
Güvenlik Kurumu burada bazı kötü niyetli uygulamaların da önüne
geçmek için bu kod-29u daha detaylandırılır bir şekilde,
bütün hepsini ayrı ayrı kodlanacak bir statüye getirdi. Bunu da
yaklaşık 2-3 hafta önce yaptı. Bu konuyla alakalı gerekli
önlemler de alınıyor zaten. 42den itibaren 50ye kadar bu kodlar bu
şekilde yürütülüyor. Örneğin, hırsızlıkla alakalı
bir kod veyahut da cinsel taciz veyahut da meslek sırlarını
ortaya atmak, doğruluk ve bağlılığa uymayan
davranışlarda bulunmak gibi fiiller ayrı ayrı kodlarla
tanımlandı.
Tabii, burada asıl
hedef, işçinin bazı kötü niyetli ve keyfî uygulamalarla işten
çıkartılması neticesinde, işverenin bu keyfî
uygulamaları neticesinde işçiyi işten çıkartması
neticesinde işçinin uğramış olduğu zararın da
önüne geçmek, bununla alakalı da bazı tedbirler almak.
Tabii, bütün bunlara
rağmen, bazı kötü uygulamaların, keyfî uygulamaların da
Hükûmetin almış olduğu bütün önlemlere rağmen, bütün yasal
mevzuata rağmen bazen önüne geçmenin imkânı olamayabiliyor. Bununla
alakalı da işçiye, şu anda, bizim, Türkiye'de bulunan mevzuata
göre de çok ciddi imkânlar verilmiş. Mesela bunlardan birisi,
örneğin, işe iade davası; bu tür konuların tamamında
uygulanabilecek ve çok ivedi bir şekilde görülecek ve en kısa sürede
karar verilecek şekilde düzenlenmiş bir dava. Bütün bunlara
rağmen de bu keyfî uygulamaların önüne geçilemezse işçiye de
böyle bir imkân verilmiş oluyor.
Ben bu vesileyle Genel Kurulu
tekrar saygıyla selamlıyorum. Grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu beyan ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, milletvekillerinin zorda kalmadıkça son bir dakika süreyi
istememelerini ve yerinden bir dakikalık konuşmalarda
hazırlık yapmalarını rica ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Şimdi,
değerli milletvekilleri, esasında konuşmacı
milletvekillerimiz konuştuklarında son bir dakikayı veriyorum
ben saygıyla, söz isteyen milletvekillerimizi görünce söz veriyorum.
Şundan dolayı: Türkiye Büyük Millet Meclisi milletimizin şah
damarıdır. Milletvekili olmak kolay değildir, çok
değerlidir. Meclisimiz Türkiyenin en yüce, en asil yeridir.
Dolayısıyla, bu dikkatle götürüyoruz ama zorda kalmayınca da bir
dakikaları istemeyin. Yani isterken bir anlam yüklenmesi gerekir, çok acil
bir şey varsa istemeniz gerekir. Zaman zaman bir dakikayı veriyoruz
ama biz bile bir şey anlamıyoruz. Dolayısıyla buna dikkat
edilmesini rica ediyorum.
İkincisi,
konuşmaları dinliyorum, biraz dikkat edilirse o bir dakikalık
şeye de ihtiyaç kalmayabilir. Mesela bunlardan bir tanesi Cumhuriyet Halk
Partisi Milletvekili Sayın Gürerin bir dakikası birçok on dakikadan
daha verimli geçiyor; hazırlık yapıyor, çok da güzel
mesajını veriyor. Gürer yok galiba burada. Dolayısıyla
bazı arkadaşlarımızın bir dakikası diğer
konuşmacıların on dakikasından daha verimli oluyor, onu
söyleyeyim ben size. O bakımdan çok önemliyse söz vereyim, önemli
değilse talepte bulunmazsanız sevinirim.
Buyurun Sayın Özer.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, çiftçiye
gerçekten destek olmak için tüm borçlarının gecikme faizlerinin
silinmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gündemimizde, torba kanun
teklifinde çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan takipteki
borçlarının yeniden yapılandırılması hususunda
bir düzenleme bulunuyor. Buna göre, vadesinde ödenmediği için 31
Aralık 2020 tarihi itibarıyla takibe alınmış
tarımsal krediler yeniden yapılandırılabilecek. Bunun için
ana para kısmının yapılandırılacağı
tarihe kadar yıllık yüzde 18 basit faiz, yapılandırma
sonrası da yıllık yüzde 12 faiz alınacak.
Yapılandırmadan yararlanacak çiftçi borcunun tamamını bir
defada ödemek istiyorsa tamamını, taksitle ödemek istiyorsa da en az
yüzde 30unu Ekim 2021 sonuna kadar ödeyecek. Üzülerek söylemek isterim ki buna
tefecilik denir. Yani çiftçinin yüzde 30luk ödeme imkânı olsa zaten
takibe alınmaz, traktörleri haczedilmezdi. Çiftçiye gerçekten destek olmak
isterseniz tüm borçlarının gecikme faizlerini siler
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Mardin Milletvekili Pero Dundar ve
arkadaşları tarafından, Covid-19 salgınında
eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunların araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
14/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
14/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
14 Nisan 2021 tarihinde
Mardin Milletvekili Sayın Pero Dundar ve arkadaşları
tarafından verilen (12491 grup numaralı) Covid-19
salgınında eğitim emekçilerinin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
14/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Öncelikle Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen halkımızı sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün Ezidi toplumunun kutsal
Çarşema Sor Bayramı. Bu vesileyle Ezidi toplumunun Çarşema Sor
Bayramını kutluyor, iyiliğin, sevginin ve güzelliğin
gücünün egemen olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Covid-19 salgınıyla birlikte eğitim emekçilerinin uzaktan
eğitim dolayısıyla yaşadıkları sorunların
ortaya çıkarılması ve bu süreçte yaşanan öğrenme kayıplarının
ortadan kaldırılması için bir Meclis araştırması
oluşturulmasını öneriyoruz.
Bakın, 15 Temmuzda bir
darbe girişimi oldu. Darbe girişiminin arkasında olduğu
düşünülen 15 bin civarında asker kamu görevinden ihraç edildi ama bu
arada ihraç edilen eğitim emekçisi sayısı tam 41.705. Darbeyi
askerler yapmak istedi, askerlerin neredeyse 3 katı kadar öğretmen
ihraç edildi. İktidarın plansızlıkları nedeniyle
atanmayan öğretmen sayısı 700 binin üzerinde ve 1 milyona
yaklaşıyor. 2020-2021 eğitim öğretim yılı için
iktidarın, Millî Eğitim Bakanlığının
atanmasını planladığı öğretmen sayısı
60 bin civarındaydı, yalnızca 20 bin öğretmen atandı
ve Millî Eğitim Bakanlığının resmî rakamlarına
göre öğretmen açığı 138 bin.
Pandemi döneminde uzaktan
eğitime geçti iktidar. Aslında bu uzaktan eğitimi
öğretmenler kendi olanaklarıyla yaptılar. Öğretmenler kendi
evlerini âdeta eğitim kurumuna çevirdiler; kendi olanaklarıyla, kendi
bilgisayarlarıyla, kendi hazırlıklarıyla evlerinden
eğitim hizmeti sundular. Öğretmenlerin hiçbirisi buna itiraz etmedi,
en iyi şekilde eğitim vermeye çalıştı. Bu yolla bile
olsa çocuklarına kavuştuğu için sevindi. Hatta öğretmenler
kişisel olanaklarıyla çocukların, geleceğimiz olan çocukların
sorunlarını kendileri çözmeye çalıştı; internet
faturalarını ödedi, hatta telefon satın aldı. Öğretmen
ne için yaptı bunu? Öğrenme kaybını en aza indirmek için.
Ama iktidar öğretmenlerimizin fedakârlığını görmedi
Zaten okula gitmiyorsunuz. dedi; vefa gruplarında
çalıştırdı, filyasyon ekiplerinde
çalıştırdı, hatta bazı millî eğitim müdürlükleri
öğretmenlere cami önünde kolonya ve maske dağıttırdı.
Bakın, fark yaratmak
için Turizm sektöründe, futbol sektöründe aşıyı önceliğe
alıyoruz. diyorsunuz ama hâlâ öğretmenlerimizin yalnızca yüzde
10u aşılanmış durumda. Millî Eğitim
Bakanlığı ne diyor? Şu ana kadar 425.430 çalışma
arkadaşımızı aşı randevusuna dâhil ettik. 425
bin öğretmeni aşı randevusuna dâhil ettiniz ama
aşılanan öğretmen sayısı yüzde 10. Şimdi, bu
koşullarda eğitime geçtiniz mart ayının başında.
Mart ayının başında, 5 Mart-11 Nisan tarihleri
arasında yüz yüze eğitime geçildikten sonra neler yaşandı?
Pozitif temaslı öğretmen sayısı 3.829; bu
araştırmayı EĞİTİM-SEN kendi
sınırlı olanaklarıyla 50 ilde yaptı. Pozitif
temaslı öğretmen sayısı en az 3.829, öğrenci
sayısı en az 5.261, personel sayısı 392, Cavid-19dan
yaşamını yitiren -bu okulların eğitim öğretime
açılması nedeniyle- öğretmen sayısı da en az 24. Yine
aynı süre içerisinde il hıfzıssıhha kurulu kararları
uyarınca 392 eğitim kurumunda eğitim öğretime ara verildi,
yine temaslı olduğu için 236 sınıfta da eğitime ara
verildi. Öğretmenler ve eğitim çalışanlarının
tamamı aşılanmadan yüz yüze eğitime geçilmesi demek
öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve onların ailelerini hayati
risklerle karşı karşıya bırakmak demektir. Önlemler
yeterli seviyeye gelinceye kadar, aşı yaygınlaşana kadar
eğitim öğretime başlanmamalı, eğitim öğretim
ancak bunlar giderildikten sonra başlamalıdır. Bakın, resmî
rakamlara göre -bir kez daha söylüyorum- 1 milyon 259 bin öğretmenin
yalnızca yüzde 10unu aşılamış durumda Millî
Eğitim Bakanlığı.
12 Mart-19 Mart
haftasında Kahramanmaraş Dulkadiroğlunda 1 yardımcı
personel, Mersin Tarsusta 1 öğrenci servis şoförü vefat etti. 19
Mart-28 Mart döneminde İstanbul Şişlide 1 okul müdür yardımcısı,
Konyada 3 öğretmen, Tokatta 1 öğretmen, Hatay İskenderunda 1
öğretmen yaşamını yitirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım
müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) 29 Mart-4 Nisan haftasında Amasya
Gümüşhacıköyde 1 öğretmenimiz, Kahramanmaraş
Onikişubatda 2 öğretmenimiz, Kırıkkalede 1 memur
personelimiz, Şanlıurfa Karaköprüde 1 öğretmenimiz,
İstanbul Kartalda 1 öğretmenimiz vefat etti. 5 Nisan11 Nisan
döneminde Osmaniyede 2 öğretmenimiz, Kırklareli Keşanda 1
öğretmenimiz, Nevşehirde 1 öğretmenimiz, İstanbul
Büyükçekmecede 1 öğretmenimiz, İstanbul Bakırköyde 1
öğretmenimiz, Kastamonuda 1 yardımcı personelimiz, Ordu
Altınorduda da 1 öğretmenimiz vefat etti. Bu ölümlerin
yaşanmasını istemiyorsak Millî Eğitim
Bakanlığı gerekli önlemleri bir an önce almalı ve
aşı yaygınlaşmadan eğitim öğretime başlanmamalıdır
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2017-2018 akademik yılı
açılış törenlerinde aynen şöyle diyor: Türkiyede her
alanda çok büyük reformlara imza attık, iki alanda arzu ettiğimiz
gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim, öğretim ve
kültür. Yine Sayın Cumhurbaşkanımız 12 Şubat 2021
tarihinde bir konuşmasında Eğitim ve kültür konularında
arzu ettiğimiz inkişafı
sağlayamadığımızı kabul ediyoruz.
İnşallah önümüzdeki dönem aileden eğitime, kültürden sanata tüm
bu alanları önceliklerimizin en başına alacağız.
diyor, yani bu açıklamaların tamamı bir
başarısızlığın itirafı.
Yine,
EĞİTİM-BİR Sendikası var iktidarımızın
çok yakından tanıdığı, beslediği bir sendika.
Diyor ki: Bu pandemi sürecinde, maalesef, alınan tedbirler Millî
Eğitim Bakanlığında yeterli olmamıştır,
eğitim savrulmuştur, sağlıklı iletişim
kurulamamıştır. Sadece o mu diyor?
EĞİTİM-İŞ
Sendikası da diyor ki: Aşılama tamamlanıncaya kadar yüz
yüze eğitime ara verilmeli, önce öğretmenler
aşılanmalı, ondan sonra eğitim devam etmeli. Ama dinleyen
kim?
Yine, TÜRK
EĞİTİM-SEN Genel Başkanı diyor ki: Temel
eğitimin temeli olan okul öncesi eğitime kreş ya da gündüz
bakımevi muamelesi yapmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Salgın
tedbirleri kapsamında okul öncesi 8 ve 12nci sınıflar hariç tüm
kademelerde uzaktan eğitime geçildi. Sosyal mesafenin mümkün
olmadığı okul öncesi sınıflarda inatla yüz yüze
eğitime devam etmenin mantığı nedir? Yüz yüze eğitimin
sürdürülebilmesi için olması gereken şey, öğretmenlerin,
eğitim çalışanlarının aşılanması.
Bütün sendikalar, eğitim
sendikaları aynı noktada birleşiyorlar fakat tabii,
iktidarımız alışkın ya, her şeyi kendisi bilir,
onlarla iş birliği yapmak yerine Ben bilirim, ben her şeyin en
iyisini yaparım. anlayışıyla eğitimi yönetiyorlar.
Bugün geldiğimiz nokta maalesef şudur: Bugün, 1 Marttan bu yana resmî
rakamlara göre 26 öğretmenimiz maalesef salgın nedeniyle vefat
etmiştir. Her şeyden önemlisi, öğretmenlerimizin sadece yüzde
10unu aşılayabilmişiz ama ne acıdır ki aşı
yokluğundan öğretmenlerimiz aşılanamazken biz Libyaya
aşı hibe ediyoruz. Allah aşkına, bunu anlatın
bakalım öğretmenlerimize, anlatın bakalım velilerimize ama
anlatamazsınız.
Sürem bitmek üzere ve diyorum
ki eğitim çalışanları sendikalarıyla el ele verseniz,
eğitimi birlikte yönetseniz, sorunları birlikte çözseniz, pandemiyle
birlikte mücadele etseniz ne olur? Hiçbir şey olmaz, sonuçta siz
kazanırsınız, Türkiye kazanır ama nerede o iş
birliği!
Saygılarımla.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Rönesans daha önemli, Rönesans.
BAŞKAN Söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Ali Kevene ait.
Buyurun Sayın Keven.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkların Demokratik
Partisi grup önerisi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım, Genel Kurulu ve bizleri izleyen
halkımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yaklaşık bir yıl önce tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19
salgınının etkilediği en önemli alanlardan biri de
eğitim alanı. Salgın boyunca eğitimin yüz yüze
yapıldığı dönemde eğitim emekçileri maalesef virüse
yakalanarak hayatlarını kaybetti. EĞİTİM-İŞ
Sendikasına göre salgın boyunca hayatını kaybeden
eğitimci sayısının 250yi geçtiği tahmin ediliyor. Ne
sağlık emekçileri için ne de eğitim emekçileri için görev
şehidi tanımı ise ne yazık ki yapılmadı. Bunca
zahmeti çeken eğitim emekçileri hem aşı olamadı hem de
virüsle baş başa bırakıldı. Millî Eğitim
Bakanı Sayın Ziya Selçuk geçtiğimiz hafta 7 Nisanda
yaptığı açıklamada 1 milyon 259 bin öğretmenden
yalnızca yüzde 10unun aşılandığını söyledi
ama bu sayıya rağmen okullar açıldı üstelik kapanana kadar
geçen iki ayda ise bir gelişme yaşanmadı. Şimdi, daha yeni,
öğretmenler için bir aşılama sayısından bahsedilmeye
başlandı; o sayı 425 bin. Bunda da sınıf
öğretmeni, branş öğretmeni ayrımı getirdiniz; el
insaf, gerçekten el insaf! Öğretmenler için 1 milyon aşıyı
bulup getirmek bu kadar zor mu Allah aşkına? Branş farkı
gözetmeksizin bütün öğretmenler artık aşı istiyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüz yüze eğitimin başlamasından
önce Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk her türlü hijyen
önlemlerinin alındığını söylerken bizlere her ilçeden
yüzlerce şikâyet iletildi; temizlik malzemelerinin çalışanlara
aldırıldığından tutun da okula sadece 1 adet el
temizlik kutusu yerleştirildiğine kadar pek çok şikâyet geldi.
Biz bunları Sayın Bakana ve Millî Eğitim müdürlüklerine ilettik
ancak bu masraflar için ayrılan bütçenin bu ürünleri
karşılayamadığını da zaman zaman öğrendik.
Okullarda temizlik malzemesi ve maske temininde sorunlar
yaşadığını bir kez daha iletiyorum.
Ayrıca, Bilim Kurulunda
20 milyonluk eğitim sektörünü temsilen bir yetkili yok. Okullara dönük
kısıtlamalar görüşülürken meslek örgütlerinin görüşleri
alınmıyor, neden? Kibrin bu kadarı da fazla sevgili
arkadaşlarım.
Köprü ve otoyolların
garanti ücretlerinden kısmayan saray Hükûmeti, salgında okullarda
kullanılan malzemeler için ayrılması gereken bütçeden
kısıyor maalesef. Müteahhitlerinizin kasası mı değerli
yoksa eğitim emekçilerimizin, öğrencilerimizin canı mı daha
değerli, soruyorum size?
Salgında yaşananlar
elbette bununla sınırlı değil. Öğretmenlerimiz filyasyon
ekiplerine dâhil edildi, hatta camilerde cemaate kolonya tutmaya kadar varan
angarya görevler icat edildi. Dünyada ilk kez öğretmenlik mesleği
böyle uygulamalara maruz kaldı.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak binlerce
kez Köy okullarını açalım, köy çocuklarını
taşımalı eğitim zulmünden kurtaralım. dedikçe bizlere
maliyet hesabıyla cevap veren AK PARTİ iktidarı salgın
süresince köy okullarının, buralardaki eğitim
yapılarının ne kadar önemli olduğunu galiba anladı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
ALİ KEVEN (Devamla) -
Bir kez daha öneriyoruz: Gelin, köy okullarını yeniden eğitim
hayatına kazandıralım.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Cemal
Taşar.
Buyurun Sayın
Taşar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
CEMAL TAŞAR (Bitlis) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubumuz adına HDP grup
önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. Bu vesileyle, ramazanışerifinizi tebrik ediyor;
ailemiz, sevdiklerimiz, milletimiz ve tüm İslam âlemi için
sağlığa, huzura, bereket ve hayırlara vesile
olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyenin Covid-19 salgınıyla
mücadelesinde sağlıkta elde edilen başarının bir
benzerinin eğitim alanında da gerçekleştiğini, Türkiyenin
uzaktan eğitim konusunda Avrupa başta olmak üzere dünyadaki pek çok
ülkeden daha hazırlıklı olduğunu ve ilk defa
yaşadığımız bu sürecin devamında çıkan eksikliklerin
de en iyi şekilde tamamlanarak uzaktan eğitim alanındaki
başarının her geçen gün arttığını
görmekteyiz. Coronavirüs salgınıyla birlikte eğitim öğretim
ile dijitalleşme hiç olmadığı kadar öne çıktı. Ve
yine burada şunu belirtmekte fayda var: İçinde bulunduğumuz
süreç, destek ve altyapı hizmetleri konusunda başarılı
olduğumuzu ortaya koymuştur.
Önergenizde
bahsettiğiniz gibi, Millî Eğitim Bakanlığına
ayrılan payda coronavirüs pandemisinin etkileri göz ardı edilmedi;
aksine, öncelik öğretmenlerimize verildi. 1inci fazda köy
okullarında çalışan öğretmenlerimizin tamamına yani
125 bin kişiye aşı yapılırken 2nci fazda okul öncesi,
ilkokul öğretmeni ve çalışanlar için toplam 425 bin
aşı randevusu planlandı. Bu rakamlar da eğitim
camiamızın yüzde 50sinin üstünde bir kesimini ifade etmektedir. Ve
ayrıca, 20 bin öğretmenimizin de bu yıl içinde ataması
gerçekleştirilecektir.
Bizim insanımız
hoşgörülüdür, yardımseverdir, darda zorda kalana el uzatandır.
Önergenizde ifade ettiğiniz gibi, gönüllü yapılan hizmetleri ilave
sorumluluk olarak ifade etmenizin de sizin zihniyetiniz ve kültürünüzden
kaynaklanan bir sorun olduğunu burada bir daha ortaya koymak isterim.
Biz burada sizlerin kendi
aranızda araştırma önergesi, soru önergesi vererek skor yapma
yarışı içinde olduğunuzu biliyoruz. Bu şekilde
mesnetsiz, tutarsız ve asılsız cümlelerle önergenize gerekçe
oluşturup, sadece Araştırma önergesi verdim." demek
için... Bu çok belli, ortada. Gelin bu yüce Meclisimizi bu şekilde
gereksiz önergelerle uğraştırmayalım.
Eğitim alanında
ihtiyaç, talepler ve beklentiler gelişen olaylara göre sürekli
değişim göstermektedir. Ne yaparsak yapalım
öğretmenlerimizin emeğinin ve özverisinin maddiyatla
ölçülemeyeceğinin elbette farkındayız. Öğretmenlerimizin de
mesleklerine gönül eksenli yaklaştıklarına inanıyorum.
İnsanlık olarak
normal zamanlardan geçmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
CEMAL TAŞAR (Devamla)
Dünya devi olarak ifade edilen ülkelerin bile sağlık sistemlerinin,
eğitim sistemlerinin ve ekonomilerinin çöküşe geçtiği bu dönemde
ülkemiz bu dönemi en az hasarla atlatmaya çalışıp dimdik ayakta
kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemimizin getirdiği güçlü yapılanma ve hızlı karar alma
anlayışıyla her alanda başarılı olduk. Azimli ve
kararlı bir şekilde bundan sonra da başarılı
olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Covid-19
sürecini de en az hasarla atlatacağımıza inanıyorum.
Bu önergenin ne kadar
gereksiz ve asılsız ifadelerle dolu olduğu ortadadır. Gazi
Meclisimizi bu tür önergelerle oyalamak yerine gelin hep birlikte ülkemiz için
daha önemli çalışmalar yapalım.
Grup olarak bu önergenin
aleyhine oy vereceğimizi belirtir, bu vesileyle Genel Kurulumuzu ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım.
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür
Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından, coronavirüs salgınıyla etkin mücadelenin
sağlanması ve gerekli önlemlerin ele alınabilmesi amacıyla
2/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (8/30) esas numaralı
Genel Görüşme Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/4/2021
Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili
Grup Başkanvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkanvekili
Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkanvekili Engin Özkoç
tarafından coronavirüs salgınıyla etkin mücadelenin
sağlanması ve gerekli önlemlerin ele alınabilmesi amacıyla
2/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Genel Görüşme
Önergesinin (8/30) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 14/4/2021 Çarşamba günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Balıkesir Milletvekili Sayın Fikret Şahin
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce içinde bulunduğumuz
ramazan ayının ülkemize, milletimize ve tüm İslam âlemine
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Yine, Şehitler
Haftasında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle
anıyorum.
Tabii, coronavirüs
tanısında rekor kırdığımız bir günün
ardından bu konuşmayı yapıyorum. Grup Başkan
Vekilimizin konuşmasına bir ilave yapacağım. Nüfusa oranla
coronavirüs vakaları tanısında dünyada 1inci
sıradayız; hem Avrupada 1inci sıradayız hem de dünyada
1inci sıradayız.
Tabii, bu dönemde neler
yapmalıydık da yapmadık ve bunları yaşadık? Her
şeyden önce bu salgının tüm insanlığı
ilgilendirdiğine, herkesin ortak bir şekilde mücadele yapması
gerektiğine dair bir düşünce zemininden hareket etmemiz gerekirken,
mevcut iktidar kendine buradan bir siyasi rant elde etmek pahasına bu
mücadeleyi ortaklaştırmadı. Ne yapmalıydı? Her
şeyden önce bu önemli konuda bir liderler toplantısı
yapılmalıydı; bunu bekledik, defaatle de buradan çağrıda
bulunduk, maalesef bu yerine gelmedi. Yine Sosyal ve Ekonomik Konsey
toplansın. dedik, bu da yapılmadı. Yine, Genel
Başkanımız çağrıda bulundu, Merkezî Hükûmetle yerel
yönetimler eş güdüm hâlinde çalışsın. denildi, bu da
yapılmadı. Sağlık Bakanlığında Bilim Kurulu
oluşturuldu. Sağlık meslek örgütleri buraya dâhil edilsin.
denildi, bu yapılmadı. Hatta Bilim Kurulunun bir sözcüsü
açıklama yapsın. talebinde bulunduk, bu da yerine getirilmedi ve
bakın, Bilim Kurulunun kararları da bir yılı
aşkın zamandır -hiçbirimiz bilmiyoruz- açıklanmadı.
Yine sağlıkla
ilgili, salgınla ilgili istatistikler vatandaşlarımızla
doğru şekilde paylaşılmadı. Sayılar daha
düşük gösterilerek vatandaşlarda durumun sanki çok önemsiz
olduğu algısı yaratıldı, vatandaş
hayatını kaybetti ve hâlen de sağlık istatistikleriyle,
salgın istatistikleriyle oynanıyor.
Bakın, ekim
ayındaki günlük vaka sayımız yaklaşık olarak
1.400-1.500 civarındayken pnömoni dediğimiz zatürre oranı yüzde
6,4 iken bugün 60 bine yakın vaka tanısı koyuyoruz, pnömoni
oranı yüzde 3,3, yarı yarıya. İstatistiklerle hâlen oynanmakta.
Hatta Sayın Bakanın tıp eğitimi aldığından
dahi ben şüpheliyim. Burada hekim arkadaşlarımız var,
bakınız vaka ve hasta ayrımı diye bir şey kabul
edilebilir değildir.
Yine Covid
hastalarının başvuracağı hastaneler ile kronik
hastalıkları olan hastaların başvuracağı
hastaneleri ayırmamız gerekirdi, bunu başaramadık.
İşte getirmiş olduğunuz şehir hastanesi sistemi
yüzünden kronik hastalıkları olan kişiler hastanelere başvuramadı
ve hayatlarını kaybettiler. Bunun bir örneğini de
geçtiğimiz hafta İzmirde yaşadık. Romatizmal
hastalığı olan 37 yaşındaki bir genç
kadınımız hayatını kaybetti. Yirmi beş günü
aşkın süreyle Sağlık Bakanlığına seslendi ve
yatak bulunamadı.
Yine maske
dağıtımını başlangıçta beceremediniz.
Sokağa çıkma yasağını yine usulüne uygun şekilde
yapamadınız. Umreden gelenleri karantinaya almanız gerekirken
almadınız, ilk kaybettiğimiz canlarımız umreden gelen
vatandaşlarımız, teyzelerimiz, amcalarımız oldu.
Vatandaşın
uymasını istediğiniz kurallara sizler uymadınız.
Cenazelere 30dan fazla kişi katılmasın. dediniz, binlerce
kişiyle cenaze törenleri yaptınız. 400 bin kişiyi
çağırdınız, Ayasofya Camisi açılışı
yaptınız ve -güncel terimiyle de- lebalep kongreler
yaptınız, kongrelerden sonra Türkiye sizin yüzünüzden
kıpkırmızı oldu.
Yine Covid tedavi
protokolünde Dünya Sağlık Örgütü ve FDA hidroksiklorokin
dediğimiz kinin ilacını çıkarmış olmasına
rağmen, hâlen bugünkü tarih itibarıyla da bu ilaç tedavi protokolünde
var. Tedavi protokolü hâlen güncellenmedi, 9 Ekim tarihinden itibaren tedavi
protokolü güncellenmiş değil. Neden? Çünkü boşu boşuna
kinin verdiniz hastalara, boşu boşuna o ilaç yüzünden de hastalar
hayatını kaybetti.
Aşıyı kendimiz
üretemediğimiz için bakın bu noktaları yaşıyoruz
şimdi. Aracı firma yok. demiştiniz, aracı firma
varmış, hatta sadece bir tane aracı firma yokmuş. Bu arada
ithalatçıların yanında turizm firmaları da çıktı
aşı için. Bakın, ne diyoruz: Yurt dışına turlar
düzenlendi. Vatandaşa Bizde aşı yok, paran varsa git yurt
dışına, aşı ol. diyorsunuz yani bu şekilde.
Sayın Sağlık Bakanı yerli aşı üretimiyle ilgili
ne dedi? Nisan ayında elimizde olacak. dedi. Evet, nisan
ayındayız, hâlen aşı yok. Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatırsanız işte bu
durumu yaşarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN
(Devamla) Önemli bir nokta Başkanım, hatta birkaç dakika
isteyeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
FİKRET ŞAHİN
(Devamla) Aşıyla ilgili gerçekleri ifade edeceğim, öyle
dünyada 5inci, 6ncı sıra falan şeyine gerek yok. Bakın, 2
doz aşısı yapılan kişi sayısı 7 milyon 715
bin yani nüfusumuzun yüzde 10u. Ne zamandan bu yana? İlk aşı 14
Ocakta yapıldı, şu an 14 Nisandayız. Üç ayda nüfusun yüzde
10unu aşıladıysanız nüfusun yüzde 100ünü,
tamamını aşılamanız için otuz aya
ihtiyacınız var, üç ayı gitti, daha önümüzde yirmi yedi ay var.
Yani iki iki buçuk yıl daha aşılama sürecek. Şu anda aile
hekimlerinin çoğunda aşılama randevusu verilmiyor,
aşıyla ilgili de sıkıntı giderek büyüyor.
Yine, bazı
vatandaşlar hastanede yatak beklerken hayatını kaybetti çünkü
yoğun bakım yatakları dolu, hastane yatakları dolu ama
AKPye, iktidara yakın kişilere Sağlık
Bakanlığının ambulansları yurt dışına
taksi hizmeti yaptı. AKPye yakın dernekler vasıtasıyla
Sağlık Bakanlığının ambulansıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN
(Devamla) Çok az Sayın Başkanım, çok az
Sağlık
Bakanlığının ambulansıyla Londradan buraya AKPye
yakın dernek başkanının getirildiği gün
İzmirdeki Aslı Özkısırlar hayatını kaybetti,
gariban vatandaşlarımız hayatını kaybetti.
Evet,
saygılarımı sunuyorum, bu önergemizi desteklemenizi bekliyoruz
vatandaşlarımız adına.
Çok teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Parti Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
1 Mart 2021 kontrolsüz
normalleşmenin başlangıç tarihi ve Türkiye için de
kırmızı mart. Şubat ayı lebalep kongrelerle, davullu
zurnalı eğlencelerle dolu bir ay, tabii, içine eğlenmeyi
sindirebilenlere ve fatura vatandaşa. Mutant varyantlar ülkesi hâline
gelen bir Türkiye. Salgın yükselişe geçti diye uyardık,
zamanı değil dedik ancak ülke kontrolsüz bir normalleşmeye
sokuldu. Bu eğer kongre kılıfı değildiyse öyle idiyse
ayıp ve suç, eğer değil de düşünülemediyse bunun adı
basiretsizlik. Türkiye kırmızıya boyandı. Bundan önce de
yanlışlar oldu, bu da geçer yahu. filan denildiyse eğer, bunu
da diyemez sorumlular çünkü artık onların üçüncü dalga madalyası
boyunlarına asıldı. 1 Marttan bugüne kırk beş gün
geçti ve ilk vakadan beri 398 günde görülen coronavirüs vakalarının
üçte 1i, ölümlerinin beşte 1i bu kırk beş günde görüldü;
işte, madalya bundan takıldı. Son iki haftada 722 bin yeni vaka,
3.070 yeni ölüm var, milyon kişiye düşen vakada 701 vakayla açık
ara dünya 1incisiyiz, ülkemizdeki vakaların yüzde 85i mutant virüs
artık. 1 Marttan bu yana günlük vaka 6 kat, ölüm 4 kat, aktif vaka 5 kat,
yeni hasta 4 kat, ağır hasta 2 kat, test pozitifliği 2 kat
arttı. Günlük ölüm 66ydı, şimdi 273 ancak ne hikmetse dünyada
ölüm oranı yüzde 3, bizde yüzde 1. 100 bin olan aktif vaka artık
yarım milyon yani 500 bin insan sokakta bunu bulaştırıyor
ve bu da şu demek: Huzur aradığımız -hani mübarek
ramazan ayı var ya- ramazan ayı sonuna kadar 15 bin kişi daha bu
hastalıktan ölecek. Vakalarda 59 bindeyiz ama zirve kaç belli değil,
yoğun bakım servislerine yedi, on gün içinde yansıyacak.
Hastanelerden Artık dolu, sadece ağır hastaları alıyoruz,
diğerleri sırada. sesleri yükseliyor ve kim sorumlu bundan?
Eğer Bundan 84 milyon sorumlu. derseniz ayıp olur, ayıp olur
ve millet unutmaz; demeyin bunu. Sizi getirdik ve sorumlusu biziz,
göndeririz. demesini de bilir işte o millet günü geldiğinde; bunun
altını çiziyorum. Ülkeyi bilimle değil, keyfe göre yönetmeyi
unutmaz, restoranları kapatırken yaptığınız
kongreleri unutmaz. Bizimle aynı anda ama bilimsel göstergeleri takip eden
bir İngiltere var örnek olarak önümüzde, kademeli normalleşti ve
artık normal hayata dönüyor, hızla aşılamasını
yaptı. Her gün bir uçak dolusu insan ölüyorken ülkemizde, yüz binlerce
insanımız yoksullukla cebelleşiyorken dün tedbirler haybeye
artırılmış; haybeye diyorum ben bu
artırılanlara. Geçen baharki gibi azalır nasıl olsa.
filan diye düşünerek yapılmış belli ki ama maalesef sökmez
bu defa; geçen baharda günde 5 bin vaka vardı, şimdi 60 bin vaka;
üstelik dolaşan virüs de mutant.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla)
Yapılacak belli arkadaşlar: Vatandaşa vereceksiniz
parasını, hak ettiği, o yıllarca kesilen vergilerinin
parasını ve kapatacaksınız ülkeyi dört hafta; doktor olarak
söylüyorum bunu.
120 bin esnaf kepenk
kapattı, esnaf bitti; bir madalya da buradan size. Kısa
çalışma ödeneklerini kaldırdınız, 17 Mayısta
ücretsiz izin bitecek; işçiyi bitirdiniz, çiftçi zaten yıllardır
bitiyordu sayenizde, turizmci kalmıştı, o da şimdi, bugün
bu kararlarla tamam. Yani sonbaharda dünya eskiye dönerken biz hayattaysak
eğer tabii Mevlânanın dediğini diyeceğiz:
Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük; bir
başka bahar için sadece yaprak döktük. ama yaprak değil ölenler,
canlarımız.
Aşılamadan söz
etmesek olmaz, demin sayın vekil söyledi, aşılamada çok kötü bir
durumdayız ve ancak 2022 Ağustosunda tamamlanırız bu
hızla; bir madalya da oradan size. Yani aşıyla da
kurtulamayız. Bir madalya da oradan alınca -madalyalara gelince,
liyakat sahibi olanlara veriliyor- siz bunu fazlasıyla hak ettiniz ama bu
madalyalar beceriksizlik, basiretsizlik ve vurdumduymazlık madalyası.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Siz gidince biz
düzelteceğiz her şeyi ama o madalyalar sizin boynunuzda
asılı kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) -
Tıpkı söz verdiğim gibi, yine söyleyeceğim: Konya Selçuk
Üniversitesi Rektörünün, zatımuhteremlerin yapıp Süleyman Demirelin
kurduğu üniversiteden ismini silmeleri gibi bu madalyalar milletin sizin
boynunuza taktığı ayıp olarak işlenecek ve
kalacaktır, bunları düzeltin.
Teşekkür ederim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın
Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP
EKSİK (Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Coronavirüs
salgınıyla etkin mücadele edilememesinin sebeplerinin
araştırılması amacıyla Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği önerge üzerine partim adına söz almış
bulunmaktayım. Şimdi, bu pandemiyle mücadele edilememesinin temel
sebebi, AKP iktidarının halk sağlığını
değil AKP iktidarının bekasını düşünmesidir, bunu
amaçlamasıdır. O açıdan, bu pandemi sürecinde başarılı
olması da zaten mümkün değildi, nitekim, bu
başarısızlık tarihe de geçmiş oldu.
Bakın, AKP iktidarı
bu pandemi sürecini, bu virüsü âdeta bir fırsata dönüştürme gayreti
içine girdi ve nitekim -herkes bunu çok net bir şekilde gördü-
fırsatçılık yaptı. Bundan dolayı da süreci yönetemedi
ve başarısız oldu ve her gün de insanlarımız
yaşamını birer birer yitirmeye devam ediyor, hastalık
yayılmaya ve Türkiye haritası da kıpkırmızı
olmaya devam ediyor. Bunu niçin söylüyorum? Bakın, eğer halk
sağlığı öncelenseydi, eğer insan sağlığı
öncelenseydi, AKP iktidarının bekası değil de
insanların sağlığı öncelenseydi işte o zaman bu
hatalar yapılmazdı.
Bakın, verileri gerçek
dışı bir şekilde paylaştı AKP
iktidarının Bakanı, bizleri yanıltmak için elinden gelen
her şeyi yaptı, ciddiyetsiz bir şekilde yaklaştı. Her
gece çıkıp, Twitterda ve ekranların karşısına geçerek
verileri ters yüz etti ve aynı zamanda Her pozitif olan hasta vaka
değildir. diyerek bilimle çelişti, bilimsel
çalışmaları izne tabi tuttu, ölüm rakamlarını
sakladı, insanların rehavete kapılmasına sebep oldu.
Yine, şunu özellikle
söyleyeyim: İlk vakanın ortaya çıkmasını dahi kabul
etmedi, sınır kapılarını kapatmadı, önlemleri
almadı AKP iktidarı. Maalesef, insanlarımız teker teker
öldü ve bugün hâlâ ölmeye devam ediyor.
Şeffaf olunmaması
zaten sürecin en büyük sorunuydu. Nitekim, geçen gün Bilim Kurulunun bir üyesi
de çıkıp Yazın vakaların saklanması çok ayıp bir
şeydi. dedi ve itiraf etti; aslında, vakaların, ölüm
sayılarının Bilim Kurulundan dahi
saklandığını orada bizimle paylaşmış oldu.
Zaten süreci Bilim Kurulunun yönetmediğini, Bilim Kurulunun
kararlarının, hiçbir şekilde bilimle alakası olmayan
saraydan geçirildiğini herkes net bir şekilde gördü ve onun
neticesinde de maalesef, AKP, olmayan bir başarı hikâyesi yazarak
kendisine oradan rant devşirmeye çalıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK
(Devamla) Bir dakika alayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
HABİP EKSİK
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Maalesef, bugün
baktığımız zaman, aşılama konusunda da büyük bir
beceriksizliğin, büyük bir başarısızlığın
ortada olduğunu hepimiz görüyoruz. Aslında bugün ortaya çıkan
mutasyonların da, mutant varyantların da temel sebebinin sürü
bağışıklık sisteminin izlenmesinden kaynaklı
olduğunu herkes çok iyi biliyor.
Bakın, şunu net bir
şekilde söyleyeyim: Pandemi süreciyle baş etmek istiyorsanız, o
zaman, kitlesel ve kısa sürede aşılama yapmanız lazım
ama maalesef, baktığımız kadarıyla,
aşılamanın da adaletsiz bir şekilde olduğunu, bölgeler
arasında büyük bir farklılığın olduğunu görüyoruz
ve bu hızla ancak otuz ay, kırk ay gibi bir sürede herkesin
aşılanacağını görüyoruz, gözlemliyoruz.
Kısacası,
başarısız olundu ve insanlarımız bunun yüzünden de
ölmeye devam ediyor.
Ben, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Nevşehir Milletvekili Sayın
Mustafa Açıkgöz.
Buyurun Sayın
Açıkgöz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın Başkanım, çok
kıymetli Divan, değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz
milletim; hepinizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.
Ramazan
ayınızı tebrik ediyorum, hayra, berekete ve huzura vesile
olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. 11 ayın
sultanı ramazanışerifte gönülleriniz huzurlu, sofranız
inşallah bereketli olsun. Bizim önderimiz, liderimiz, hayat rehberimiz,
canımız, kanımız, Sevgili Peygamberimize (SAV) salatüselam
ederiz. Barış ve kardeşlik dini İslamiyete karşı
Batıda yükselen İslam düşmanlığını
şiddetle kınıyoruz, inşallah, kinlerinde
boğulacaklardır diyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sevgili milletvekili
arkadaşlarım, dünyanın Covid-19 salgınıyla
aylardır boğuştuğu dönemde Türkiye, aldığı
tedbirler, uygulamalar, çalışmalarla dünya kamuoyunda ve Dünya
Sağlık Örgütünde takdirle anılmaya devam ediyor. Başta
cansiparane çalışan bütün sağlık
çalışanlarımıza, süreci doğru ve şeffaf yöneten,
milletimizi anlık bilgilendiren Sağlık Bakanımız
Sayın Fahrettin Kocaya ve Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğana şahsım ve milletim adına
şükranlarımı sunuyorum.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin etkin ve hızlı çalışma
olanağının sağlık alanındaki
başarımızdaki önemini de vurgulamak istiyorum. Tabii, tespit
edilen vakaların yüzde 85ini varyantlar oluşturuyor. Bütün veriler
bulaşmanın daha hızlı olduğunu gösteriyor.
Bulaşma hızını azaltmak için tedbirler belli, aşı
ise en büyük silahımız. Sırası gelen
vatandaşlarımız randevularını alarak
aşılarını olmaktan çekinmemeleri
Başından beri
salgınla mücadeleyi siyasetten ayırdık. Bilim Kurulumuzun
salgın boyunca verdiği emekleri görmezden gelerek saldırgan bir
üslupla bilim insanlarımıza hakaret edilmesini asla kabul etmiyoruz.
Bilim Kurulumuz siyasi rant malzemesi değildir. Bizler onların
emeklerine şahidiz. Her fırsat bulduğumuzda tedbirleri
gevşeterek normalleşme sürecini başlattık.
Aşılamada toplam 19 milyonu bulan rakamla dünyada ilk sıralarda
yer alıyoruz. Tedarik imkânlarımızı daha da
genişleterek bütün kapıları zorluyoruz. Yerli ve millî
aşımızı da inşallah kısa zamanda hizmete sunarak
aşılama konusunda büyük yol alacağız Allahın izniyle.
Aşılamada dünyada ilk sırada yer alan Türkiye
vatandaşlarımızın sağlık önceliği
anlayışıyla hareket etmektedir. Ancak, vaka ve vefat
sayılarının artış gösterdiği durumlarda ister
istemez tedbirleri sıkılaştırmaya mecbur kalıyoruz. Bu
çerçevede ramazan ayının ilk haftasında tedbirleri biraz daha
sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulanmaya
başlandı. Amacımız, iki haftalık süre boyunca hem
vefat hem de vaka sayısını düşürmektir. Eğer
bunları bu sürede başaramazsak daha da sert uygulamalara geçilmesi
zorunlu hâle gelecektir. Aynı şekilde aşı sırası
gelenlerin de bu imkânı derhâl değerlendirmesini istiyoruz.
Aşının vaka ve vefat sayılarını düşürmede
etkisi hem gözlemlenmiştir hem de rakam olarak tespit edilmiştir.
Milleti ve vatanı için
gece gündüz çalışan, et ve tırnak gibi olan Cumhur
İttifakıyla Türkiye, pandemi sonrasında da yükselen ve
yıldızı parlayan bir ülke olarak dünyanın güç merkezi
olacaktır. Cumhur İttifakıyla güçlü bir Türkiye için
çalışmaya gece gündüz devam edeceğiz.
Özellikle arz ve talebin
bozulduğu pandemi döneminde -üretimin çoğaldığı,
tüketimin pandemiden dolayı bozulduğu- Sayın
Cumhurbaşkanımıza patates ve soğanla ilgili göstermiş
olduğu kararlılıktan dolayı teşekkür ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla)
Hemen toparlıyorum Başkanım.
Depolardaki patatesleri garip
gurebaya ulaştırmak için gece gündüz çalışılıyor.
Burada hiçbir çiftçimize ek bir külfet getirmeden, Nevşehir çiftçimizin,
Niğde çiftçimizin ve patates ve soğan üreticisi bütün çiftçilerimizin
patates ve soğanları alınarak inşallah- ihtiyaç
sahiplerine ulaştırılıyor. Burada çiftçimiz asla
mağdur edilmiyor ve edilmeyecektir de. Ben bu konuda başta
Cumhurbaşkanımıza, Tarım Bakanlığımıza
ve ak teşkilatımıza teşekkür ediyorum.
Ülkemizin
bağımsızlığı, milletimizin birliği ve
bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayarak şehit olan
bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize minnetlerimi
sunuyorum. Tekrar ramazanımızın ülkemize, milletimize,
Ümmetimuhammede hayır, huzur ve bereket getirmesini niyaz ediyorum.
Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187,
2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109,
3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685,
3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) esas numaralı Kadına
Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçim
BAŞKAN - Kadına
Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
yapılacaktır.
Komisyon üyelikleri için
siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup
oylarınıza sunacağım.
Kadına
Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
Adı
Soyadı Seçim
çevresi
Adalet ve
Kalkınma Partisi
Mehmet Şükrü
Erdinç Adana
Tuba Vural Çokal Antalya
Pakize Mutlu
Aydemir Balıkesir
Nilgün Ök Denizli
Mahmut Atilla
Kaya
İzmir
Habibe Öçal Kahramanmaraş
Hacı Ahmet
Özdemir Konya
Öznur Çalık Malatya
Yelda Erol Gökcan
Muğla
Çiğdem
Erdoğan Atabek Sakarya
Cumhuriyet Halk
Partisi
Gamze
Taşcıer Ankara
Aysu
Bankoğlu Bartın
Suzan Şahin Hatay
Neslihan
Hancıoğlu Samsun
Halkların
Demokratik Partisi
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ankara
Semra Güzel Diyarbakır
Milliyetçi
Hareket Partisi
Hayati Arkaz İstanbul
Esin Kara Konya
İYİ
Parti
Şenol Sunat Ankara
BAŞKAN Okunan listeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin
Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken
Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere
ilişkin duyuru
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş
bulunan sayın üyelerin 21 Nisan 2021 Çarşamba günü saat 13.30da Yeni
Halkla İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku 4üncü kat 9 no.lu
Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı gün,
saat ve yeri ayrıca elektronik ilan panosunda ilan edilecektir.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (x)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 254
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde gruplar adına
yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, şahsı
adına ilk olarak Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Arı.
(CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına
söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar,
getirilmeye çalışılan bu düzenlemeyle amme alacakları yani
kamu alacaklarının takibiyle ilgili süreçte birtakım
düzenlemeler getirilmekte. Amme alacağı deyince önce alacaklı
bir kurum ve sonrasında da bir borçlu var. Şimdi, bir
alacağın tahsilinin gerçekleştirilebilmesi için de en sonunda
bir satış işleminin yapılması gerekmekte.
Şimdi, menkul ve
gayrimenkul malların satışı sürecinde elektronik ortamda
satış yapılabilmesi hususunun getirilmesi esasen yerinde bir
düzenleme olmaktadır. Ayrıca menkullerin satışında yüzde
5 teminat istenilmekte; bu, yeni bir düzenleme. Her ne kadar yüzde 5 düşük
bir oransa da ilk defa teminat getirilmesi nedeniyle yerinde ancak oranın
yükseltilmesinde fayda var. Yine, ihalelerden vazgeçme nedeniyle iki bedel
arasında fark ve diğer zararlar için de tecil faizi dediğimiz
faiz oranı uygulama sistemi getirilmekte.
Şimdi, 3üncü maddede
satış komisyonun düzenlenmesi maddesi var; burada alacaklı amme
idaresince belirlenecek yani komisyonun ilgili kurum tarafından
belirlenmesi hükmü getirilmekte. Değerli arkadaşlar, bakın, bu düzenleme
esasen hatalı, neden? Şimdi, bir alacaklı var, bir borçlu var.
Şimdi, sonuçta alacağın tahsilinin gerçekleşebilmesi için
bir taşınmazın satılması ve de alacağın
tahsil edilmesi gerekir. Burada ikili bir menfaat durumu var. Bir tarafta
alacaklı kamunun menfaati, diğer tarafta borçlu şahsın
menfaati. Şimdi, iki menfaatin de tam gerçekleşebilmesinin yolu bir
taşınmazın gerçek bedeli üzerinden satılmasıyla
gerçekleşir. Eğer ki kurum bu komisyonu kendi oluşturursa
ileride, haczedilmiş olan bir taşınmazın bedelinin
düşük takdir edilmesi ihtimali doğabilir. Bu durumda, bu hacizli
taşınmaz satıldığında kamunun
alacağının eksik tahsil edilmesi durumu doğabileceği
gibi, vatandaşın gayrimenkulü satıldığında
borcunu karşılamama riski de doğacaktır. O nedenle, bu teklifin
gerekçesi olarak ortaya konulan Bir ilde ya da ilçede, belediye meclis üyesini
bir araya getirmek, tapudaki görevliyi bir araya getirmek, diğer yetkiliyi
bulup bir araya getirmek çok zor oluyor. O nedenle bütün yetkiyi kuruma
veriyoruz. demek çok doğru değil. İleride özellikle de
vatandaşın aleyhine doğacak zararlar söz konusu olabilecektir.
Burada kesinlikle ve kesinlikle gerçek değerden kıymet takdirinin
yapılması gerekir. Bu madde haczedilmiş
taşınmazın gerçek değerden kıymet takdiri
yapılmasının önüne geçebilecek bir düzenlemedir.
Yine, 4üncü maddede,
gayrimenkullerde satış için yüzde 7,5 oranında bir teminat
istenilmekte -menkulde yüzde 5, burada yüzde 7,5- satış bedeli için
ise ilk ihale aşamasında yüzde 75te ihalenin başlanacağı
düzenlemesi mevcut ancak ikinci ihaleye kaldığında hangi orandan
başlayacağı hükmü söz konusu değil. En fazla verene ihale
yapılır. hükmü var. Burada da bir eksiklik söz konusu, burada da,
ikinci ihalede en düşük oranın kesinlikle belirlenmesi gerekmekte.
Şimdi, işsizlik
sigortasıyla ilgili
Yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe 2021 Mart
ayında çalışanlara, ücretsiz izne ayrılandan nakdi ücret
desteğinden faydalanamayanlara İşsizlik Fonundan
karşılanmak üzere nisan ve mayıs aylarında nakdi ücret
desteği verilecek ve nakdi destek ücretini 47,70 TLden 50 TLye
çıkartıyorsunuz. Yani burada 3 lira bile yapmayan bir
artışı öngörmektesiniz.
Önce şunu söylemek
istiyorum değerli arkadaşlar: Bu pandemi süreci içerisinde iktidar
olarak sınıfta kaldınız. Özellikle ekonomik anlamda
doğru bir yönetim sergileyemediniz. İşçisi, işsizi,
esnafı, çiftçisi, sayenizde hepsi perişan oldu. Ekonomik anlamda
herkes büyük sıkıntı içerisinde, şimdi, siz sadece burada
47,70i 50 TLye çıkarmakla sanki bir çare bulmuş gibi destek
yapmakta olduğunuzu ifade ediyorsunuz.
Bakın, son dönemde
pandeminin, sizlerin yarattığı bu tablolarla
arttığını bu ülkede artık herkes biliyor. Gerekli
mekanizmaları doğru oluşturamadınız ve süreç
içerisinde pandemi arttı. Şimdi gelinen süreçte, özellikle turizm bölgesi
olan başta Antalya olmak üzere birçok
yerde otelciler kaygılı, turistin gelip gelmeyeceği belli
değil. Turizm bölgelerindeki esnafın durumu perişan;
görüştüğümüzde Hazırlıklarımızı
yapıyoruz ama açacak mıyız, açmayacak mıyız belli
değil. diyorlar. Yani herkes şu an kaygılı bir durumda.
Efendim, turizm
işçileri
Yüz binlerce turizm işçisi şu an işsiz vaziyette
sayenizde. Yani bu konularla ilgili tamamen sınıfta
kaldınız, her kesimi mağdur ettiniz değerli
arkadaşlar.
Mahkûmların elektronik
haberleşme ve görüşmelerinin kayıt altına
alınmasıyla ilgili bir düzenleme
Ya, Komisyonda da bunu söyledik;
bu, Plan ve Bütçe Komisyonunun konusu değil öncelikle.
Şimdi, Elektronik
yöntemlerle mektup gönderilebilir. hükmü getiriyorsunuz ama bir taraftan da
bunların denetimi, kontrol altına alınması hükmünü
getiriyorsunuz. Özellikle savunma açısından söylüyorum, bakın,
avukatların yapacakları savunmalara esas teşkil edecek olan bu
haberleşmelerin -her ne kadar siz Maddede bu yok. deseniz de- kontrolü
söz konusu olamaz. Dolayısıyla başta savunma hakkı bu
süreçten zedelenecektir.
Şimdi, ayrıca,
hükümlüyü ziyaret eden eşi, çocukları, akrabaları ve özel izinle
ziyaret edeceklerin görüntülerinin, görüşmelerinin kayıt altına
alınması ihtiyacı
Ya, bu nereden çıkıyor değerli
arkadaşlar? Bakın, şimdi, bir hükümlü eşiyle,
çocuğuyla görüşecek, siz bunu kayıt altına
alacaksınız. Ya, bu bir kere insan haklarına aykırı.
Böyle bir düzenleme özgürlüklere tamamen aykırıdır. Yani bu
düzenlemeden mutlaka ve mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, son düzenleme
çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının
yapılandırılması. Şimdi, bir kere 31/12/2020 tarihine
kadar olan borç diyoruz ama bugün nisan ayındayız. Bu aradaki
borçlar ne olacak? Bu arada doğmuş borçlar şimdi
yapılanmaya girmiyor, bu aradaki borçlu olan çiftçilerimiz mağdur mu
olsun?
İkinci konu, daha önce
tarımsal kredi borçlarıyla ilgili bir yapılandırma
yapıldığında
Bakın, 2017 yılındaki bu
yapılandırmada faiz oranı, biriken borçlar için yüzde 11,
yapılandırmada yüzde 5. Şimdi ne getirdiniz? Biriken borçlar
için yüzde 18, efendim yapılanma sürecinde yüzde 12. Yani iki türlü
değerlendirirsek; bakın, ülkeyi ekonomik anlamda ne kadar olumsuz
noktaya getirdiğinizi buradan dahi açıkça görebiliriz, yani şu
faiz oranı bile ekonomik anlamda sizin yarattığınız
tablonun açık göstergesidir. Yani Daha önce yüzde 11, yine yüzde 11
olsun. bile diyemediniz, Yüzde 5, yine yüzde 5 olsun. bile diyemediniz. Bu faiz
oranlarıyla çiftçi tamamen tefeciye teslim edilmiş olacaktır.
Bakın, ekim ayı itibarıyla diyorsunuz ki Parası olan
tamamını yatırsın, olmayan yüzde 30unu yatırsın,
yapılanmadan yararlansın. Değerli arkadaşlar, sizin hiç
çiftçilerle bir görüşmeniz, konuşmanız, irtibatınız
olmuyor mu? Bu çiftçinin parası olsaydı, yüzde 30unu
yatırabilecek olsaydı zaten bu durumlara düşmezdi.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak şunu öneriyoruz: Çiftçinin faiz borcunu tamamen silelim, anapara
borcunu da beş yıla bölelim, beş eşit taksitle
yapılandırmaya tabi tutalım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
CAVİT ARI (Devamla)
Zaten çiftçimiz sıkıntılı, zaten çiftçimiz perişan,
siz bu yüksek faiz oranlarıyla çiftçiyi daha çok mağdur etmektesiniz.
Eğer çiftçiyi düşünüyorsak, gelin hep beraber birikmiş faiz
borçlarını silelim, anapara borçlarını da 5 eşit
taksite bölelim; böylelikle ülke tarımına hep beraber destek
olalım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Nilgün
Ök.
Buyurun Sayın Ök. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklif sahibi olduğum 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım, bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifini, kamu kurum ve kuruluşlarımızdan,
milletvekillerimizden, çiftçilerimizden, esnafımızdan ve son dönemde
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması,
aynı zamanda pandeminin sebep olduğu zararların aza indirilmesine
yönelik hazırlamış bulunmaktayız.
Biliyorsunuz, yeniden
şekillenen dünya düzeninde işlerimizin çoğunu artık
elektronik ortamlarda gerçekleştiriyoruz. Bu gerçekle yola çıkarak
kanun teklifimizle kamu alacağı olan hacizli malların, hem
menkul malların hem de gayrimenkul malların fiziki ortamların
yanı sıra elektronik ortamda da satışına imkân
sağlıyoruz. Böylece, satış işleminden daha çok
kişinin haberdar olmasını, açık artırmaya
katılımın en üst düzeye çıkmasını; kısaca,
uygun rekabet ortamının sağlanmasını, malın
gerçek değerinden satılmasını, alıcıların
satış mahalline gelmeden elektronik ortamda da teklif vermesini,
ayrıca satış işleminin kısa sürede sonlandırılmasını
hedeflemekteyiz. Öte yandan teklifimizde, muhafazası tehlikeli veya
masraflı olan -örneğin, akaryakıt gibi, havai fişek gibi-
menkul malların da pazarlık usulüyle satışına imkân
sağlıyoruz. Ayrıca kamu alacaklarına yönelik hacizli menkul
malların açık artırmayla satışına
katılacaklardan yüzde 5 oranında teminat alınmasını
getiriyoruz. Böylece satışa gerçek kişilerin
katılımını da sağlamış olacağız.
Yine, artırma sonucunda hem menkul mallarda hem de gayrimenkul
malları satın almaktan vazgeçenlerin ödemeleri gereken ve tahsil
edilecek bedeller üzerinden hesaplanan yüzde 5 faiz oranını tecil
faizi olarak düzenliyoruz. Tecil faizinin şu anki oranı yüzde 15tir.
Ayrıca, menkul malın birinci ihalede satılamaması durumunda
ikinci ihaleye katılan kişinin malı almaktan vazgeçmesi
sonucundaki sorumluluklarını da kanunla netleştiriyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifimizde yer alan 6ncı maddemizle,
yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde 31 Mart 2021
tarihinden önce çalışanların da nakdî ücret desteğinden
yararlanmalarına imkân sağlıyoruz. Biliyorsunuz, önceden 17
Nisan 2020 tarihine kadar işletmede akdi bulunanlar yararlanabiliyordu.
Burada yiyecek ve içecek sektörüne ayrıcalık getiriyoruz. Böylece
nisan ve mayıs aylarında aylıksız izne ayrılanlara
günlük 50 liradan aylık 1.500 lira olmak üzere ödeme yapılacak. Zaten
bu sektörde kısıtlamalar ramazan ayıyla birlikte
başlamış durumda. Ayrıca, hâlihazırda, sektör
ayrımı gözetmeksizin nakdî ücret desteğini de 1.500 TL olarak
düzenliyoruz. Mevcutta yeme içme sektöründe 537 bin kişi
çalışmakta olup sadece yeme içme sektörü için uygulamanın iki
aylık maliyeti de 874 milyon TL olarak öngörülmektedir.
Yine, yiyecek ve içecek
sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde çalışanların
istihdamının desteklenmesi için nisan ve mayıs aylarında
işverenlerin SGKye ödeyecekleri primlerini tamamen fondan
karşılıyoruz. Prim desteğinin belirlenmesinde fiilen
çalışılan gün sayıları esas alınmakta olup bu,
asgari ücret üzerinden günlük 44,72 lira, aylık 1.341,56 liraya tekabül
etmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifimizde, Özel Tüketim Vergisi Kanununda
(III) sayılı listede yer alan -yani tütün, alkollü içecekler ve
şekerli meyve suları gibi- mallarda malın imalatçı
tarafından komisyoncuya veya konsinye işletmeye yani bayiye verildiği
anda vergilendirilmesine imkân sağlıyoruz, fatura edildiği anda.
Böylece, denetim sırasında takip edilmesinin zor olduğunu
bildiği için malın konsinyede olduğunu belirten
imalatçılardan kaynaklı yaşanan kayıpların, suistimallerin
ve vergi ötelemelerinin de önüne geçmiş olup kayıt
dışılığı da kaldırmış
olacağız.
Yine, kanun teklifimizin
9uncu maddesinde, son dönemde bünyesinde önemli atılımlar ve
iyileştirmeler yapan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüze yönelik
düzenlemeler getiriyoruz. Hükümlünün, gerekli teknik altyapının bulunduğu
kurumlarda elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilmesine imkân
sağlıyoruz. Böylece hükümlüler, aileleri tarafından ceza infaz
kurumuna önceden bildirilmiş ve gerekli güvenlik kontrolleri
yapılmış tanımlı e-posta adreslerine mektup okuma
komisyonu aracılığıyla mail gönderebilecekler. Eğer
isterlerse resmî makamlara ve avukatlarına da elektronik ortamda
içeriği denetlenmeksizin mektup ulaştırabilecekler. Bu
düzenlemeyle, ileriki aşamalarda görüntülü görüşmenin de
altyapısını hazırlamış oluyoruz.
Ayrıca,
getirdiğimiz yasal düzenlemeyle mektupların kaydedilebilmesi usulünü
yasal bir çerçeveye bağlamaktayız. Böylelikle, düzenlemede mektuplara
kimlerin erişebileceği düzenlenmekte, sistemde kayıt edilme
süresi belirlenmekte -ki bu bir yıl- ve belirli bir süre sonra silinme
zorunluluğu getirilmektedir. Yani burada keyfîlik önlenmekte ve idarenin
takdir hakkı, temel hak ve özgürlüğün özüne dokunmayacak biçimde
kanunla sınırlandırılmaktadır.
Madde 10da ise önceden
bilgilendirilmek suretiyle, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan
hükümlülerin ziyaretçileriyle yapacakları görüşmelerin, kamu
düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin
sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurum
yönetimi tarafından dinlenebilmesine ve elektronik cihazlarla da
kaydedilmesine ve bu kayıtların kullanımının takdir
hakkının sınırlandırılmasına,
sınırlarının çizilmesine yasal bir çerçeve getiriyoruz.
Tabii ki bu kayıtlar amacı dışında
kullanılmayacak, kanunda açıkça belirtilen hâller
dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılmayacak
ve yine herhangi bir soruşturma veya kovuşturmaya konu edilmemiş
ise en geç bir yıl içerisinde silinecek.
Bildiğiniz gibi,
sigortalıların iş kazası geçirmesi, meslek
hastalığına tutulması, hastalanmaları veya analık
hâlleri gibi nedenlerle geçici olarak çalışamadıkları
durumlarda gelir kaybı yaşanmakta ve bu gelir kaybının
telafisi, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen geçici iş
göremezlik ödeneğiyle sağlanmaktadır. Ancak uygulamaya
geçildiğinde birçok suistimalin olduğunu görmekteyiz. Bunu
kaldırmak için
Özellikle analık sigortasında, istirahate
başlanacak gün önceden tahmin edilebildiği için, ödeneğe esas
kazancın ilgili üç aylık dönemde daha yüksek bildirildiği
görülmektedir. Kanun teklifimizle, hastalık ve analık sigortasından
ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneği hesaplanırken, esas
alınan üç aylık dönem yerine on iki aylık dönem esas
alınacak; ayrıca, yüz seksen günden daha az çalışması
bulunan sigortalılara ödenek tutarında üst limitin günlük prime esas
kazanç alt sınırının 2 katı olarak belirlenmesini
getiriyoruz. Böylece, suistimallerin ve haksız kazancın önüne geçmeyi
hedeflemekteyiz.
Yine teklifimizin 12nci
maddesinde, istihdamın desteklenmesi için verdiğimiz teşviklerde
geriye dönük prim teşviki, destek ve indirim uygulamasını
kaldırıyoruz. Yararlanılmış olan prim teşviki,
destek ve indirimler başka bir prim teşviki, destek ve indirimle
geriye dönük olarak bundan sonra değiştirilemeyecek. Mevcut durumda
altı ay geriye yönelik işlem yapılabiliyordu; artık
teşviklerde gerçek amacına uygun, istihdamı
artırıcı ve etkin olarak zamanında bildirilmesinin önünü
açıyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkisi
altına alan Covid-19 pandemisi hem sosyal hem ekonomik hem de kültürel olmak
üzere pek çok alanda etkilerini hissettirmeye devam ediyor. Pandemiyle
mücadelede alınan tedbirlerin, yapılan desteklerin, vergi
ötelemelerinin ekonomik boyutuna baktığımızda,
büyüklüğüne baktığımızda, ülkemizde bugün 575 milyar
TLye ulaştığını görüyoruz. Olağanüstü
dönemlerden geçiyoruz. Kanun teklifimizde yer alan düzenlemeyle, yüzde 20 olan
kurumlar vergisi oranını 2021 yılı kurum kazançları
için yüzde 25, 2022 yılı kurum kazançları için yüzde 23 oranında
düzenlemeyi öngörüyoruz.
Mevcut uygulamada zaman
aşımı sonucu yatırımcı tazmin merkezlerine
devredilen sermaye piyasası araçları gelir kaydediliyor ve iade
ediliyordu; madde 14te getirdiğimiz düzenlemeyle de artık hak
sahiplerinin talebi hâlinde bu sermaye piyasası araçlarının geri
iadesi mümkün olabilecek.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tarladan sofraya uzanan değer zincirinin her
halkasında yer alan kıymetli çiftçilerimizin 31/12/2020 tarihi
itibarıyla Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını yapılandırıyoruz.
Çiftçilerimizin borçlarını yapılandırmada kullanılacak
olan faiz oranı yüzde 18 olup yüzde 6sı hazine tarafından
karşılanacaktır. Çiftçilerimiz isterlerse ya bu oranla
tutarı peşin ya da yüzde 30u peşin olmak üzere kalan
tutarı 3 taksitte ödeyebilecekler. İlk peşinat ödemesi Ekim 2021
tarihinde yapılabilecek. Bu düzenleme sonunda, yaklaşık 21 bin
üreticinin 931 milyon TL tutarındaki kredi bakiyesinin
yapılandırılması mümkün olacak.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ olarak, bugüne kadar toplumun her
kesiminden gelen talep ve önerileri dikkate alarak ihtiyaçların
karşılanması için gerekli tüm düzenlemeleri hayata geçiriyoruz
ve geçirmeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
NİLGÜN ÖK (Devamla) -
Hukuktan ekonomiye kadar uzanan ve milletimiz tarafından olumlu
karşılanan reform programlarımızı
Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde başarıyla teker
teker hayata geçireceğiz.
Bu kanun teklifinin
hazırlanmasında emeği geçen milletvekili
arkadaşlarımıza, kamunun değerli bürokratlarına, Plan
ve Bütçe Komisyonumuza teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Lütfi Bey,
buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Hatay
İskenderundaki maden ocaklarına ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI
(Hatay) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
İskenderun ilçemizde
faaliyet gösteren maden ocakları yüzünden ilçemizin doğal
güzelliği her geçen gün kaybolmaktadır. Maden arama faaliyetlerini
bitiren firmalar, ocakların tekrar ağaçlandırılmasıyla
ilgili -bakanlık genelgesi olmasına rağmen- üstlerine düşen
sorumlulukları yerine getirmemektedir.
Geçtiğimiz günlerde ise,
Akçay Mahallemizde yeni bir maden ocağı açılmasıyla ilgili
Bakanlık yetkilileri ve mahalle sakinleri arasında bir toplantı
gerçekleşmiştir. Bu toplantıda, Akçay mahalle sakinleri,
mahallelerinde yeni bir maden ocağı istemediklerini yetkililere ifade
etmişlerdir. Mahalle sakinlerimizin bu haklı talebini
Bakanlığımızın duymasını ve Akçayda yeni
bir maden ocağının açılmamasını talep ediyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Şimdi
teklifin tümü üzerinde yirmi dakika süreyle soru ve cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Bu sürenin on dakikası sorulara, on dakikası da cevaplara
ayrılacaktır.
Dünkü birleşimde soru ve
cevap işlemi için sisteme giren sayın milletvekillerimizin tekrar
sisteme girmelerini rica ediyorum.
Sayın Ünver...
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Teklifle çiftçi borçlarının, yüzde 30u peşin
ödenmesi şartıyla yüzde 18 gibi çok yüksek bir faizle
yapılandırılması düzenleniyor. Bu düzenleme yaraya derman
olmayacak, hatta pansuman bile yapamayacak, sadece ilk ödeme tarihine kadar
borcu öteleyecek ama borç da artmaya devam edecektir. İktidarın
farkında olmadığı, farkında olsa bile görmezden
geldiği çiftçinin borcunu ödeme gücünün kalmamasıdır zira
çiftçimiz özellikle son iki yıldır kâr etmek bir yana yetiştirme
maliyetini dahi kurtaramamış, zarar etmiştir. Borca borçla takla
attırarak ayakta kalmaya çalışan Türk çiftçisi, borcunu ve
biriken faizini hangi gelirle ödeyecek? Çiftçimiz bir yandan çığ gibi
büyüyen kredi borcu ve faiziyle, diğer yandan her gün artan girdi
maliyetiyle boğuşmaktadır. Bu durumda yapılması
gereken çiftçinin borcunun faizini silmektir. Bizim sözümüz var, iktidara
geldiğimizde ilk iş olarak bunu biz yapacağız zira siz
yapmamakta ısrar ediyorsunuz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Köksal...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Merkez Bankasının kasasını boşalttınız, 47
milyar dolar borçlandırdınız, 128 milyar doları
buharlaştırdınız. Günlerdir soruyoruz ve sormaya devam
edeceğiz: Bu 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolarla 10 milyon
işsizimize ayda 3 bin lira destek verilebilirdi, 1 milyon 300 bin
esnafın 13 milyar liralık kredi borcu, çiftçilerimizin banka takibine
düşen 5 milyarlık borcu kapatılabilirdi, küçük
işletmelerimizin 16 milyar liralık kredi borcu ödenebilir, 50 milyon
vatandaşımıza 2 doz BioNTech aşısı
yapılabilirdi, 4 milyon 800 bin öğrencimize tablet verilebilirdi.
Şimdi, tüm
vatandaşlarımız adına bir kez daha soruyoruz: 128 milyar
dolar nerede?
BAŞKAN Sayın
Kaboğlu...
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Plan ve Bütçe Komisyonunda
kabul edilen ve Genel Kurulda görüşülmekte olan torba yasa önerisinde,
öneriyle hiçbir ilişkisi olmayan, -mahpuslara dair- madde 9da
sayılan nedenlerle hükümlüye gelen ve hükümlü tarafından gönderilen
mektup, faks ve telgraflar dijital olarak kaydedilmek suretiyle veya fiziki
olarak saklanacaktır. Bu madde Anayasaya aykırıdır çünkü
maddenin yazılış tarzı ve sınırlama nedenleri
belirsiz olduğundan uygulamada genel ve sistematik sınırlamalara
yol açma tehlikesi vardır. Ayrıca, kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkının gerektirdiği güvenceler
öngörülmemiştir. Madde 9 için belirtilen kişisel verilere
ilişkin bu itirazlar mahpusların yakınlarıyla
görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesiyle ilgili madde 10 için de
geçerlidir. Unutulmamalı; mahpus, özgürlüğünden alıkonulmuş
kişidir ama temel haklarından yoksun kılınmış
değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
bilime ve akla değil de tek adamın talimatlarına ve isteklerine
bağlı saray hükûmeti Covid vakasında tam anlamıyla çöktü.
Çöküşle beraber günlük 200 bine yakın vaka yine günlük 3-4 uçak
düşmüş gibi 1.000e yakın vatandaşımızın
vefatına neden oluyor. Sağlık Bakanı çıkıp diyor
ki: Bütün suçlu hepimiziz. Yani arkadaşlar, Sayın Bakana buradan
söylüyorum: Nasrettin Hoca ne demişti biliyor musunuz? Ya,
hırsızın hiç mi suçu yok? Corona sürecini yönetemeyen siz
idareciler ne kadar masumsunuz? Ama ben yayın organlarında haftalar
önce söylemiş, Bu işi gene vatandaşın üstüne atacaklar.
demiştim. Vakaların artmasının sorumlusu il il, bölge bölge
lebalep kongre yapanlardır; insanlar ancak 10 kişiyle cenaze
törenleri yaparken yüzlerce kişiyle cenaze töreni yapıp özür
dileyenlerdir. Ayrıca size çok önemli bir bilgi veriyorum: Şu an
corona havuzunda PCR testi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Açanal
Yok.
Sayın Kasap
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ne tezatlar ülkesidir, bir
Sağlık Bakanı var Fatihte binlerce kişinin
katıldığı cenazede ama diğer cenazelere 20-30
kişi katılamıyor. Aynı şekilde
Cumhurbaşkanı, aynı şekilde bakanlar hangi cüretle, hangi
yüzle şu anda çıkıp Bu olayın sorumlusu 84 milyon
kişidir. diyor? Bunu anlayabilmek mümkün mü Sayın
Başkanım? Sağlık Bakanını,
Cumhurbaşkanını, hepsini istifaya davet etmek gerekir
aslında. Bu facianın baş sorumluları yine en
baştakilerdir. Sağlık Bakanının o koltukta
durması, bir gün dahi durması doğru değildir. Türkiye
sağlıksız yönetiliyordu ama Sağlık Bakanının
bu tavrı hiç doğru değildir. 84 milyonu sorumlu tutanlar kongre
yapanlardır, o cenazelere katılanlardır. 10 kişiyle cenaze
kısıtlaması yapılıyor ama coronalı cenazelere
katılabiliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) - Bu ne mantıktır, bu ne perhizdir? Söylesek tesiri yok,
konuşsak gönül razı değil.
BAŞKAN Sayın
Sümer
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün yapılan
görüşmeler sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı Libyaya 150
bin doz coronavirüs aşısını teslim edeceğini
bildirerek Türkiye'nin salgınla mücadele tecrübelerini de Libyaya
aktaracağını, bu amaçla Trablusta bir salgın hastanesini
Türkiye'nin işleteceğini söyledi. Biz ülke olarak yardım yapan,
yardımlaşmayı seven bir anlayıştan geliriz ancak
-eğitim sendikaları bas bas bağırıyor, bizler her
fırsatta dile getiriyoruz- Dünya Sağlık Örgütünün
açıkladığı aşılamada öncelikli gruplar listesine
uyulmuyor. Öğretmenlerimiz öncelikli gruplarda sayılmak
zorundadır, bir an önce aşılarının tamamlanması
gerekiyor. Ne yazık ki sadece kısmi işlem gerçekleştiriliyor.
Öğretmenlerimiz ve eğitim camiası
çalışanlarının tamamının
aşılanması lazım.
Yeniden sesleniyoruz:
Öğretmenlerimiz, devlet memurlarımız, iş gücüne
doğrudan katkı veren gençlerimiz varken yurt dışına
aşı göndermek vicdani değildir.
BAŞKAN Sayın
Özkan
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Osmaniye Devlet
Hastanesinde, Cumhuriyet Savcısının, görevi başında
Doktor Kemal Günele Savcıyım, seninle
uğraşırım. tehdidi nedeniyle başta Osmaniye bölge
milletvekilimiz olmak üzere grubumuzun dünkü konuşmalarında söz
konusu olay kınanmış ve olayın takipçisi
olacağımız vurgulanmıştır. Adalet
Bakanlığının ilgili savcı hakkında soruşturma
izni verdiğini öğrenmiş bulunmaktayız.
Sorum Sayın
Sağlık Bakanına: Covid-19 salgın döneminde sadece balkondan
alkışladığınız sağlık
çalışanlarına ne zaman sahip çıkacaksınız?
Osmaniye Devlet Hastanesinde çalışan hekime, savcının pes
doğrusu dedirten psikolojik şiddeti karşısında sessiz
mi kalacaksınız? Yoksa Yeter artık. diyerek sağlık
çalışanlarına sahip mi çıkacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
128 milyar dolar nerede?
sorusuna iktidar cevap vermek yerine yine baskıyla olayın üstünü
kapatmaya çalışıyor, Cumhurbaşkanına hakaret suçu
işlendi. kılıfıyla soruşturma başlatarak
soranları ifadeye çağırıyor.
Valilik kararlarıyla
siyasi parti faaliyetleri engellenmeye çalışılıyor. Dün
Aydın il yönetimimizden 3 kişi ve Nazilli Gençlik Kolları
Başkanımız soruşturma kapsamında ifade verdi, bugün de
Söke, Kuşadası, Germencik ilçelerinde ifadeler alındı. AKP
iktidarı sözde meşru zeminler yaratarak açıklarını
kapamaya çalışıyor. Biz bugün bunları yaşıyorsak
AKP iktidarının çekindiği çok şey var demektir.
128 milyar doların nereye
gittiğini her yurttaş sorabilir, sorunun cevabını ise
kamusal bir bilgi olarak idare vermeye mecburdur. Ceza hukuku pratiğimizde
soruşturma başlatmak çok kolay olduğundan güdülen bu politikayla
bizi vazgeçirmeye, yurttaşları ceza dosyalarıyla karşı
karşıya bırakarak yıldırmaya, korkutmaya
çalışıyorlar ama biz cevap bulana kadar sormaya devam
edeceğiz. Yine soruyoruz: 128 milyar dolar nerede?
BAŞKAN Sayın
Biçer Karaca
Yok.
Sayın
Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarım
Bakanlığı tarımın gerçek sorunlarını
anlamaktan ve çözmekten çok uzak. İki yıl önce terörist soğan
arıyordunuz, şimdi büyük zafer kazanmışlar olarak
kamyonlara bayrak asıyorsunuz. Çiftçinin ve tarımın
sorunlarını yıllardır anlatıyoruz. Önce, inatla Yok
öyle bir sorun. diyorsunuz, sonra da aslında, çözüm olmayan çözümlerle
ortaya çıkıyorsunuz oysa sorunlar katlanarak büyüyor.
Yıllardır
çözülmeyen bir sorun da ÇKSye kayıt olamayan çiftçilerin desteklerden
yararlanamaması. Bu çiftçiler ziraat odalarına kayıtlı,
üretici birliklerine kayıtlı, tarım BAĞ-KURları var,
hepsine aidat ve prim ödüyorlar ama ÇKSye kayıtlı
olmadıkları için desteklemelerden yararlanamıyorlar. Arazilerin
çok ortaklı yapılarından dolayı da ÇKSye
kaydolamıyorlar. Bakanlık bir işe yaramak istiyorsa bunun gibi
çiftçinin gerçek sorunlarını çözsün, borçlu çiftçinin
malını satışa çıkararak, traktörünü haczederek,
maliyetine fiyatlarla pirinç, patates almayı kessin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Komisyona söz veriyorum.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımızın birçoğu teklifle doğrudan ilgili
olmayan konularda sorular ve görüşler ifade ettiler. Ben, müsaadenizle, teklifle
ilgili olanlara cevap vermeye gayret edeceğim.
Öncelikle, bu Tarım
Kredi Kooperatifleri, çiftçi borçlarıyla ilgili Sayın Ünverin bir
sorusu vardı. Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından
kullandırılan yaklaşık 931 milyon TL tutarındaki kredi
alacağı yapılandırma kapsamında yer almaktadır.
Yapılandırma kapsamında borcu bulunan üretici sayısı
yaklaşık 20 bindir. Yapılandırma kapsamında
üreticilerin borçları, kanun teklifinde belirtilen yöntemle tekrardan
hesaplanacak ve bu hesaplama çerçevesinde borçların vadelerinden bugüne
kadar tahakkuk etmiş temerrüt faizleri silinerek borçlar yıllık
yüzde 12 oranında basit usulde yürütülecek faizle tekrardan
belirlenecektir. Ayrıca, yapılandırma kapsamındaki borçların
taksitlendirilmesi durumunda üç yıllık taksitlendirme süresi boyunca
borçlara yıllık yüzde 12 oranında basit usulde yürütülecek faiz
uygulanacaktır. Piyasa faiz oranlarının yüzde 25 bandında
seyrettiği bir dönemde, üreticilerimize piyasa faiz oranının yaklaşık
olarak yarısına tekabül eden yıllık yüzde 12 sabit faiz
oranıyla yapılandırma imkânı sağlanmış
olacaktır.
Diğer taraftan,
Sayın Kaboğlunun 9 ve 10uncu maddeler teklifle ilgisiz.
şeklinde eleştirileri olmuştu. Tabii, biliyorsunuz, bu
çeşitli kanunlarda değişiklik öngören teklifler gerek İç
Tüzük gerek yerleşik uygulamalar çerçevesinde gündeme gelebilmektedir. Bu
yeni bir uygulama değil, Meclisimizde öteden beri böyle bir uygulama var.
Çeşitli kanunlarda değişiklik yapınca da gerçekten,
birbiriyle çok ilgili olmayan hususların aynı çerçeve içinde ele
alındığını görebiliyoruz. Bu tür hususların
komisyon çalışmalarından ziyade, genel anlamda İç Tüzük
tartışmalarının konusu olması gerektiğini
düşünüyorum. Yeni bir yönetim sistemine geçtik ama İç Tüzükümüzde
yeterince bu konuda bir uyarlama yapamadık maalesef, daha mekanik bir
uyarlama yaptık tabiri caizse ama yeni sisteme göre Meclisimizin İç
Tüzükünde bütün grupların katkısıyla yeni bir çalışma
yapılması hâlinde bu tür şikâyetlerin de ele alınması
ve değerlendirilmesi mümkün olabilecektir.
Diğer taraftan, yine, 9
ve 10uncu maddelerinin Anayasaya aykırılığı
konusunda bir görüş ifade etti Sayın Kaboğlu. Bu konularda
Danıştayın ve Anayasa Mahkemesinin daha önceki uygulamalara
yönelik ortaya koyduğu içtihatlardan gördüğümüz şu, Komisyon
olarak bize gelen bilgiler şu şekilde: Esas olan, uygulamaların
kanuni bir dayanaktan yoksun olması ve sınırların ortaya
konmamış olması. Elbette ki bir hakkı kanunu
dışında sınırlandırmamak ve
sınırların kriterlerini de net bir şekilde ortaya koymak
gerekir. Bu konularda gerekli düzenlemelerin yapıldığı
ifade edilebilir. Tabii ki bu konular her zaman tartışmaya
açıktır, en nihayetinde yargısal denetime de tabi olan
hususlardır bu hususlar ama biz bunun Anayasaya aykırılık
teşkil etmediğine, sınırları belli bir düzenleme
olduğuna ve kanuni bir düzenlemeyle birtakım sınırlar
getirildiğine burada işaret etmek isteriz.
Değerli arkadaşlar,
diğer taraftan, yine, Bu mektupların kaydı Anayasaya
aykırı. şeklinde bir ifade oldu. Burada da Danıştay
kararında mektupların kaydedilebileceği ancak teklifle,
sınırları belirlenmekte olan yasal altyapıya
kavuşturulma ihtiyacı ortaya konulmuştur, bunu bu şeklinde
ifade etmek isterim.
Ayrıca, Cavit Arı
Bey şahsı adına görüş ifade ederken bir soru da
yönlendirdi, müsaadenizle ona da cevap vermek isterim. Burada, satış
komisyonlarının nasıl oluşturulacağına, teklif
usulünün nasıl olacağına ilişkin müsaadenizle kısaca
bilgilendirme yapmak isterim. Devlet, il özel idareleri ve belediyeler, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 1inci maddesinde alacaklı amme idaresi olup kapsamına giren
alacaklarını aynı kanunun hükümlerine göre takip etmektedirler.
Ayrıca, özel kanunlardaki düzenlemeler gereği Sosyal Güvenlik Kurumu,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu gibi kamu tüzel kişileri de alacaklarının
takibinde aynı kanunun hükümlerini uygulamaktadırlar. Kanun
teklifinde, her bir alacaklı amme idaresi, satış
komisyonlarının kimlerden oluşacağına karar vermeye
yetkili kılınmaktadır. Mevcut kanun da düzenlenmiş kanunu
uygulayabilecek idareler dikkate alındığında komisyonun
istenilen zamanda toplanmasına imkân sağlamamaktadır.
Gayrimenkul satışlarında satış komisyonu başkan
ve üyelerinin, tüm idarelerin alacaklarının takibinde aynı
kişilerden oluşmasının getirdiği
sıkıntıları giderebilmek adına, komisyonların her
bir alacaklı amme idaresi bünyesinde oluşturulmasıyla kamu
alacaklarının daha hızlı ve daha etkin bir şekilde
takibinin yapılması amaçlanmıştır.
Yine, kanun teklifinde,
satış komisyonlarının çalışma usul ve
esaslarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanı yetkili
kılınmakta olup, söz konusu usul ve esasları belirlemeye yönelik
çalışmalar devam etmektedir. Dolayısıyla, burada, bu usul
ve esaslar çıktığında, yeni oluşacak komisyonların
kriterleri de ortaya konmuş olacaktır. 6183 sayılı Kanunun
77 ve devamı maddelerinde gerek menkul malların gerekse gayrimenkul
malların satışına ilişkin düzenlemeler yer almakta
olup bu düzenlemeler esas alınarak, açık artırmanın fiziki
mahallin yanı sıra elektronik ortamda da yapılması
planlanmaktadır. Teklifin yasalaşmasını müteakip, genel
düzenleyici işlemler yapılarak teknik altyapı
çalışmalarına başlanacaktır.
Benim alabildiğim
notlardan teklifle doğrudan ilgili hususlar bunlardan ibarettir.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Başkanım, süre var, soru sorabilir miyim?
BAŞKAN Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, Değerli Başkanım, süre var, üç
dakikalık süre var, ben soru sormak istiyorum.
BAŞKAN - Yerinden söz
vereyim Tanal, bağırma, otur.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Estağfurullah, bağırmak değil, özür dilerim.
BAŞKAN Sayın
Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Efendim, Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı Sayın Cevdet Yılmaz eski Kalkınma
Bakanıdır, tabii, bütçeyi çok iyi bilir. Bu anlamda, şimdi
Sayın Cevdet Yılmaz Beye yani eski Kalkınma Bakanına soruyorum:
128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128
milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128
milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? (CHP
sıralarından alkışlar) 128 milyar dolar nerede? 128 milyar
dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar
dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar
dolar nerede?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 8inci
maddeleri kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü
üzerinde İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın
Erhan Usta.
Buyurun Sayın Usta.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli Başkan ve
değerli milletvekilleri; ben bu konuşmamda 3 tane konunun üzerinde
duracağım. Malum, torba kanun, birçok konu var burada ancak temelde 3
tane konunun üzerinde durmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, bu pandemi
nedeniyle işten çıkarmalar var tabii ki veya işinden olan
insanlar var; dolayısıyla, bu çalışanların ve yeme
içme sektörünün desteklenmesi konusu. İkinci konu; kurumlar vergisiyle
ilgili bu kanun teklifinde bir oran artışı var -bunu siz
hatırlayacaksınız- daha önceden de, birkaç ay önce de oran
düşüşü vardı, dolayısıyla o konuyu bir
konuşacağız. Üçüncü olarak da çiftçi borçları konusu var,
onların yapılandırılması meselesi var, o konuda
değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Şimdi, malum, pandemi
bütün hızıyla devam ediyor, günlük vaka sayısı 60 bin
civarında, zirvedeyiz, dünya şampiyonuyuz. Şimdi, böyle bir
dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, kısa çalışma ödeneğini,
en son rakamlar itibarıyla 1 milyon 300 bin kişinin faydalandığı
kısa çalışma ödeneğini kaldırıyor; biliyorsunuz,
süresi uzatılmadı, 31 Marttan sonra süresi uzatılmadı.
Yani, tabii, bunu nlamak mümkün değil, bunun akılla da vicdanla da bağdaşır
bir yanı yok. Yani pandemi olanca hızıyla devam ederken
çalışanların hiç olmazsa bu konuda kısmen de olsa, az da
olsa -işte, asgari ücretin yüzde 60 ila yüzde 150si oranında- ücret
almasını sağlayacak olan sistemi Hükûmet sona erdirdi; bunun
anlaşılır bir yanı yok.
Şimdi, mesela, turizm
konusu çok hassas olarak önümüzde duruyor. Yani, işte, bu kadar
artıştan sonra muhtemelen turizm bu sene de yine ciddi bir kayba
uğrayacak; Rusya uçuşları kapattı, başka ülkeler de
kapatmaya başlayacak. Orada çalışan insanların imdadına
yetişecek olan, kısmen onları rahatlatacak olan sistem yok;
şimdi böyle bir durum var.
Diğer bir husus,
biliyorsunuz, bir de ayrıca nakit ücret desteği var. Nakit ücret
desteğinde de 47 lira veriliyordu, bu kanunla 50 liraya
çıkarılıyor; o anlamda da teşekkür ederiz yani 3
liralık bir artış oldu, bu da yetersiz. Mesela, biz bununla ilgili olarak, İYİ Parti Grubu
olarak bunu hiç olmazsa makulden yana olmak adına söyledik; çok daha büyük
rakamlar verilebilirdi yani hiç olmazsa 75 lira olsun. Yani 2 kişilik, 4
kişilik bile değil
Ortalama aile büyüklüğünü 4 kişilik
alırım. 4 kişilik bir ailenin, biliyorsunuz, Diyanetin
açıkladığı fitre hesabına göre sadece gıda
ihtiyacı 120 liradır, bütün ihtiyaçları için biz 75 lira olsun
diye önerdik. Bu önergemiz de AK PARTİ ve MHP Grubu milletvekilleri
tarafından reddolundu.
Şimdi, iyi bir şey
yapılıyor, nakit ücret desteğinden yararlanamayanlara, yeme içme
sektöründe nisan ve mayıs aylarına has olmak üzere hem kısa
çalışma ödeneği getiriliyor hem de işverenlere işçi ve
işveren prim desteğinin karşılanması hususu
getiriliyor. Biz bu kısmını destekledik, onu söyleyeyim ama bu
son derece yetersiz, son derece cılız bir şeydir. Yani bunun
diğer sektörlere, yeme içme dışındaki sektörlere de mutlak
surette teşmil edilmesi gerekir ancak bu yapılmadı.
Bir de diğer bir husus
var, önemine binaen tekraren vurguluyoruz: Arkadaşlar, bu ödemeler fondan
değil, bütçeden yapılmak durumundadır. Bakın, bunlar normal
bir durumdan insanların işini kaybetmesi olayı değil. O fon
nedir? İnsanlar normal zamanlarda çalışırken işlerini
kaybetmeleri durumunda belli bir süre fondan desteklenir ama burada bir pandemi
var, burada, Hükûmetin aldığı kararlar nedeniyle buralar
kapatılıyor. Burada yapılan desteklerin önemli bir
kısmı da işçiye değil işverene gidiyor. Nasıl bir
vicdandır ki bu, burada, gidiyoruz biz, efendim, işçinin hakkı
olan o fonu kullanıyoruz da bütçeyi kullanmıyoruz, bunun
anlaşılır bir yanı yoktur. Buna ilişkin önergeler
verdik, önergelerimiz yine her zaman olduğu gibi Cumhur İttifakı
milletvekilleri tarafından reddedildi, yani bunları kabul etmek
mümkün değil.
Bir de belirsizlik var.
Şimdi, bakın, kısa çalışma ödeneği ne zaman
bitiyor? 17 Mayısta bitiyor. 17 Mayısta pandemi bitecek mi,
bitmeyecek mi? Pandeminin bitmeyeceği çok açık bir şekilde
ortada. Süresi bunun
Yani insanların işçisini ne
yapacağıyla ilgili veya işçi kendi önünü görmek istiyor. Gelin,
bunları bir kurala bağlayalım dedik, hem kısa
çalışmayı uzatalım hem de nakit ücret desteğini de bir
kurala bağlayalım. O kural nedir? Kural şu olsun dedik,
önergemiz bu şekildeydi: Covid-19 salgını sona ermiştir.
diye mutlak surette Sağlık Bakanlığının bir
açıklaması olacaktır yani Pandemi
sonlandırılmıştır. diye. Efendim, bu vakte kadar
bunların devam edeceğine ilişkin düzenlemeleri de o şekilde
yapalım dedik, yine bu önergemizi de maalesef, arkadaşlar, Cumhur
İttifakı milletvekilleri reddetti. Dolayısıyla, bu
şekilde pandemiyle mücadele olmaz zaten sağlık kısmı
olağanüstü kötü gidiyor, esnaf perişan, çalışan perişan,
10 milyonun üzerinde işsizimiz var; Hükûmet bunların hiçbirisini duymuyor.
Sanki biz duvara konuşuyoruz; ne söylersek söyleyelim, ne kadar doğru
olursa olsun bunların hiçbirini satın almayan, üzerine gitmeyen bir
Hükûmet var. Oysa gelir dağılımı çok hızlı bir
şekilde bozuluyor ve en savunmasız kesimler, işte, bu
bahsettiğimiz kayıt dışı çalışan veya
işte, bu nakit ücret desteğine muhtaç olan kesimler, sabit gelirli
insanlar veya eğitim seviyesi düşük olan insanlar, bunlar bu süreçte
en fazla etkilenecek insanlardır. Bunu yabana atmayalım, bakın,
rakamlar çıktığında göreceğiz, gelir
dağılımında olağanüstü bir adaletsizlik olacak fakat
bu adaletsizliği gidermeye yönelik olarak da maalesef Hükûmetin
aldığı hiçbir tedbir yok.
Şimdi, vergiyle ilgili,
kurumlar vergisi, zaten bunu sizin vicdanlarınıza
bırakıyorum. Şimdi, hatırlamayanlar için bir
hatırlatalım. 22 Ekimde Plan ve Bütçe Komisyonuna bir kanun teklifi
geldi; yine AK PARTİ milletvekilleri tarafından getiriliyor, tabii
Hükûmet gönderiyor, onu biliyoruz. Bu kanun teklifinde ne vardı
arkadaşlar? Yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranının yüzde 15e
düşürülmesi konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmesi
vardı. Ya, feryat ettik -5 tane konuşmam var, tutanaklar ortada- Plan
ve Bütçe Komisyonunda feryat ettik, geldik Genel Kurulda feryat ettik, en son
dakikada çıkardılar yani hem birinci bölümde hem de ikinci bölümde
konuşurken söyledim, en sonunda çıkarıldı. Şimdi,
aynı Hükûmet aynı Plan ve Bütçe Komisyonu bu sefer 5 puan
artış getirdi. Ya aradan dört beş ay geçmiş, ne değişti?
Hani, diyorsunuz ya İşler iyi gidiyor. İşler iyi gidiyorsa
niye vergi artışı yapıyoruz? Bu nasıl bir
savrulmadır? Arkadaşlar, Cumhur İttifakının
desteklediği bu Hükûmet Türkiyeyi yönetmiyor, Türkiye yönetilmiyor;
Türkiye savruluyor. O gün, bir muhalefet partisi milletvekili olarak biz itiraz
ettik. Ya, olmaz böyle bir şey dedik. Pandeminin bu kadar yoğun
olduğu bir dönemde, gelir adaletsizliğinin bu kadar
arttığı bir dönemde, üst gelir gruplarının daha fazla
vergilendirilmesi gerektiği bir dönemde kurumlar vergisi oranını
düşüremezsiniz diye biz feryat ettik; siz el kaldırdınız,
kabul ettiniz; bu Hükûmet de gönderdi. E, şimdi, ne yapılıyor?
Şimdi de büyüğüne küçüğüne bakılmaksızın, bu
sefer de tutuyor, bir uçtan öbür uca, ifrat ile tefrit arasında gidip
gelen bir iktidar
Nasıl böyle bir şey olabilir arkadaşlar?
Şimdi de Yüzde 25i artıracağız. diyorlar. E, niye
artırıyorsunuz? Paraya ihtiyaç var. E, kardeşim -irili
ufaklı- bir bakalım buna. Bir sistematiğiniz olsun, zaten
sistematik bakışı filan kaybetti, günübirlik yaşayan bir
iktidardan bahsediyoruz da yani hiç olmazsa
Şimdi, bütün kurumlar vergisi
mükelleflerinin çok zengin, üst gelir grubu olduğunu söyleyebilir miyiz?
Hiç olmazsa burada bir ayrım yapalım dedik, bir matrah limiti
koyalım, onlarda artıralım; hem de bir
yıllığına, iki yıllığına değil,
sürekli artıralım. Mesela, bizim İYİ Parti olarak önergemiz
Bankacılık Kanununa tabi mevduat bankaları, katılım
bankaları, yatırım bankaları ve kalkınma
bankalarının kurumlar vergisi oranını sürekli olarak yüzde
25e çıkaralım. dedik arkadaşlar. Bunun yanlışlık
neresinde? Bu Komisyondaki arkadaşlarımız bu önergemizi de
reddettiler. Şimdi, dolayısıyla, ya, ne
yaptığını bilmeyen -çok özür diliyorum, üzülüyorum ülke
adına- hakikaten oradan oraya savrulan bir iktidar tarafından Türkiye
yönetiliyor. Yarın ne getirileceğini bilmiyoruz, kanun teklifi diye
getirilecek; bilmiyorsunuz, milletvekili arkadaşlar veriyor ancak
nihayetinde bunun Hükûmetin gönderdiği bir şey olduğu sır
değil, onu herkes biliyor. Ya, bakın şimdi,
Cumhurbaşkanı böyle davullar, zurnalar çalarak bir reform
programı açıkladı, değil mi? Yani bize göre reform
programı değildi ama kendisine göre reform programıydı. Ne
zaman? 13 Mart. 23 Martta da Sayın Hazine ve Maliye Bakanı ne
yaptı? O da eylem planını açıkladı. Ya,
bakıyorsunuz, şimdi, bu paketin, şu görüştüğümüz kanun
teklifinin en önemli maddesi kurumlar vergisi maddesidir kendilerine göre çünkü
gelir getirecek bir madde. Ya, diyorsunuz, kardeşim, bu kadar önemli
olarak getirdiğiniz madde iki gün önce açıkladığınız
eylem planında var mı, reform paketinde var mı? Yok. Ya, bu
savrulma değil de nedir Allah aşkına? Yani empati yapın ya,
bir muhalefet partisi milletvekili olarak kendinizi bizim yerimize koyun,
nasıl konuşursunuz onu bir ayarlamaya çalışın. Böyle
bir şey olabilir mi arkadaşlar? Yani eylem planı
açıklıyorsun: Şöyle yapacağım, böyle
uçacağım, böyle kaçacağım
Takvimler
açıklıyorsunuz, şöyle yapıyorsunuz, sonra diyorsunuz ki:
Piyasa bunu niye satın almadı? Alır mı ya,
güvenilirliğinizi yitirdiniz, hiçbir şeyi olmayan bir şey hâline
geldi bu Hükûmet. Dolayısıyla, almadı, zaten kendiniz de
almıyorsunuz. Eylem planına koymadığın şeyi
şimdi en iddialı tedbir olarak getiriyorsun, önümüze koyuyorsun ve
yanlış bir tedbir olarak getiriyorsun. Üç ay önce de, dediğim
gibi, tersini zaten getirmiştin.
Şimdi, Para
Politikası Kurulu üyelerini biz eleştiriyorduk. E, Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı ve üyelerini eleştirmeyecek miyiz? Geçen sefer
aynı arkadaşlar ona da parmak kaldırdılar, buna da parmak
kaldırdılar. Yani bu konuda sizin hiç mi bir düşünceniz, bir
fikriniz yok? Hiç olmazsa bir söyleyin, en azından azıcık bir
ikaz edin, yine oy verecekseniz verin. Bunların hiçbiri
yapılmadı. Parlamentonun da bu şekilde davranmasını
zaten kabul etmek mümkün değil.
Şimdi, tabii, vakit çok
şey
Üstelik bir de vergileme dönemi başladı biliyor musunuz?
Yani hatalar ardı ardına geliyor. Vergileme dönemi
başladıktan sonra, beyanname verme süresi başladıktan sonra
bir verginin oranı değiştirilir mi arkadaşlar?
Dolayısıyla, biz hâlâ iddialıyız, şunu söylüyoruz,
diyoruz ki: Gelin, bunu belli matrahın üzerindeki firmalar için
yapalım, yüzde 25i de sürekli yapalım, buna da varız veya en
azından bankalar için yapalım yani katılım bankaları,
mevduat bankaları, kalkınma bankaları, yatırım
bankaları. Dolayısıyla, efendim, bir yandan
kurumsallaşmayı teşvik ederken küçücük firmalar gelir vergisi
mükellefi olmaktan çıkmış, kurumlar vergisi mükellefi
olmuş, hop, vergi oranını yüzde 25 değiştiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
ERHAN USTA (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu, kabul edilebilir bir
şey değildir. Bu, kurumsallaşma ve
kayıtlılığı engelleyen bir şeydir. Bakın,
buradan izah ediyorum, yıllarını bu işe vermiş bir
arkadaşınız olarak söylüyorum.
Son konu olarak da bu çiftçi
borçları meselesi. 150 milyar TL çiftçi borcu var, Hükûmet getire getire 1
milyar TLnin dahi altında olan, kapsamı olan bir çiftçi borcu
getirdi. Bunun içerisinde Tarım Kredinin sadece donuk alacakları var.
Ya, zaten bu parayı alamayacaksın, alamayacağı parayı
almanın yoluna bakıyor şimdi Tarım Kredi. Hâlbuki biz
önerge verdik -kaç tane önerge verdik, hepsini reddettiler- dedik ki: Geciken,
vadesi geçmiş bütün alacaklar kapsansın, çiftçi perişan.
Tarım Kredinin yanında Ziraat Bankası da olsun; yok, reddolundu.
Efendim, dedik ki: Ya, bunun faizleri çok yüksek, gelin, hiç olmazsa
-bakın, sıfır faiz olsun bile demedik- hani, makulden yana, 2017
yapılandırmasındaki faizle yapalım. Önergemiz reddedildi.
Yüzde 18le, tefeci faiziyle güya çiftçinin borcunu
yapılandırıyorlar. Ondan sonra, ya, bu 3 taksitle ödenemez, 5
taksit olsun dedik, reddettiler. Ekim 2021de olursa ödeme imkânı
olmayacaktır -kapsamı da genişlettiğimizi düşünerek
bunları söylüyoruz tabii- 5 taksit olsun, daha doğrusu Ekim 2022
olsun dedik, arkadaşlar onu da reddetti.
Dolayısıyla, bu
şekilde Türkiyeyi yönetmek mümkün değil arkadaşlar. Yani dost
acı söyler ama bu şekilde Türkiyeyi yönetmek mümkün değil,
sürekli hata yaparak bu işler olmaz. İnşallah, yine de her şeye
rağmen ben kanun teklifinin hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. İnşallah bizim önergelerimiz de dikkate
alınır diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Meclis
Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış devlet
ve siyaset adamı Yıldırım Akbuluta vefatı nedeniyle
Allahtan rahmet, ailesine, aziz millete ve sevenlerine başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık
gibi çok önemli vazifeler ifa eden çok kıymetli devlet ve siyaset
adamı Yıldırım Akbulutun az önce vefat ettiğini derin
bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Kendisine Yüce Allahtan
rahmet, ailesine, aziz milletimize, sevenlerine
başsağlığı diliyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin ve İslam
âleminin mübarek ramazan ayını tebrik ediyor, hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Bu vesileyle, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin eski Başkanlarından, eski Başbakanlardan
Sayın Yıldırım Akbulutun vefatı dolayısıyla
üzüntülerimi belirtiyor, kendisine Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Görüştüğümüz kanun
teklifi kamu kurum ve kuruluşları ile meslek odalarının,
çiftçi, esnaf ve bazı toplum kesimlerinin ekonomik ve sosyal taleplerinin
karşılanması doğrultusunda ilgili kanunlarda
değişiklik içermektedir. Çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine
olan borçlarının yapılandırılması, yiyecek ve
içecek hizmeti sektörüne nakdî destek verilmesi, kamu alacaklarına konu
menkul ve gayrimenkul mal satışlarının elektronik ortamda
da yapılabilmesi bunlardan bazılarıdır.
Teklifin ilk 5 maddesi 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda
düzenlemeler içermektedir. Yapılan düzenlemeyle, teknolojinin
imkânlarından faydalanarak kamu alacaklarına konu menkul ve
gayrimenkul malların elektronik ortamda da açık artırmayla
satılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Böylelikle,
satıştan daha çok kişinin haberdar olması,
katılımın en üst düzeye çıkarılması, uygun
rekabet ortamı sağlayarak malın gerçek değerinde
satılması, ayrıca muhafazası tehlikeli menkul malların
pazarlık usulüyle elektronik ortamda da satılabilmesine imkân
sağlanması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan, açık
artırmaya iştirak edecek kişilerden menkul malın
değerinin yüzde 5i oranında teminat alınması öngörülmekte,
artırma sonucunda kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen
kişilerin sorumlulukları netleştirilerek ihalenin feshinde ödenmesi
gereken yüzde 5 faiz yerine tecil faizi uygulanması suretiyle olası
suistimallerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.
Kanun teklifinin 6 ve 7nci
maddeleriyle, yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde
çalışanlara nisan ve mayıs aylarında da nakdî ücret
desteğinin devam ettirilmesi ve tüm sektörlerde nakdî ücret desteği
alan kişiler için destek tutarının aylık 1.500 liraya
çıkarılması öngörülmektedir. Bu destekler kafe ve restoran gibi
yiyecek ve içecek sektöründeki esnaf ve çalışanlarımız için
hayati önem taşımaktadır.
Kanun teklifinin 8inci
maddesinde ÖTV Kanununda yer alan tütün, alkollü içecek ve şekerli meyve
suları gibi mallarda malın imalatçı tarafından komisyoncuya
veya konsinye işletmelere verildiği anda vergilendirilmesine yönelik
düzenleme yapılarak satışta kayıp ve kaçağın
önüne geçilmesi beklenmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılan
değişiklikle ise hastalık ve analık sigortasından
ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneğine esas günlük
kazancın hesabında iş göremezliğin
başladığı tarihten önceki on iki ayın dikkate
alınması öngörülmekte, bu şekilde üç aylık süre
uygulamasında yaşanan suistimallerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, sosyal güvenlik prim teşviki, destek ve indirimlerinden
altı ay geriye dönük olarak yararlanabilme uygulamasına da son
verilmektedir. Zor zamanlarda esas olan, millî birlik ruhunu diri tutmak ve
doğabilecek hasarları milletçe el birliğiyle azaltabilmektir.
Yapılmış ve yapılmakta olan bu ve benzeri düzenlemelerle,
Covid-19 salgını nedeniyle faaliyetini yürütemediği yahut
faaliyetinde aksama yaşadığı için gelir kaybına
uğrayan işletmeler ile vatandaşlarımız üzerindeki
olumsuz etkilerin azaltılması mümkün hâle gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
teklifle getirilen bir diğer düzenleme ise ceza infaz kurumlarındaki
hükümlülerle ilgilidir. İlk kez, ceza ve tevkifevlerinde elektronik posta
uygulamasına geçilmektedir. Yapılan değişiklikle, gerekli
teknik altyapının bulunduğu yerlerde hükümlülerin elektronik
yöntemlerle de mektup alıp gönderebilmesi, ayrıca resmî makamlara ve
avukatlara içeriği denetlenmeksizin e-posta ulaştırabilmesi
mümkün kılınmakta, savunma hakkına katkıyla birlikte
haberleşme imkânı genişletilmektedir.
Kanun teklifinde,
ayrıca, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranının 2021
yılı için yüzde 25, 2022 yılı için yüzde 23 oranında
uygulanması hüküm altına alınmaktadır. Vergilemede üretimin
ve istihdamın sürdürülebilirliğini zora sokmayacak bir
anlayışla kazancın vergilendirilmesinin temini, herkesin mali
gücüne göre vergi ödediği, kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin
yanı sıra üretimi ve istihdamı teşvik eden öngörülebilir
bir vergi sisteminin tesis edilmesi esastır. Bu kapsamda, yapılacak
vergi reformu kapsamında basit, açık, düşük oranlı ve
öngörülebilir vergi anlayışıyla işletme büyüklüklerinin de
dikkate alınması adil vergilemeye katkı sağlayacaktır.
Hatırlanacağı
gibi, 12 Mart 2021de açıklanan ekonomi reform paketinde, zaman
aşımı nedeniyle yatırımcı tazmin merkezine
devredilen yatırım hesaplarının hak sahiplerinin talepleri
durumunda iade edilerek mülkiyet hakkının güvence altına
alınacağı kamuoyuna duyurulmuştu. Bu hususa da teklifte yer
verilmiş, yatırımcı tazmin merkezine devredilen alacak ve
emanetlerin hak sahiplerinin talepleri durumunda kendilerine iade edilmesi
düzenlenmiştir.
Yapılan önemli bir
düzenleme de Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilere
kullandırılan ve 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla tasfiye
olunacak alacaklar hesabına aktırılmış olan kredi
borçlarının yapılandırılmasıyla ilgilidir.
Teklifle, çiftçimize borçlarına ilişkin peşin yahut taksitle
ödeme imkânı sunulmakta ve buna ilişkin esaslar düzenlenmektedir. Bu
şekilde yaklaşık 21 bin üreticinin 931 milyon lira
tutarındaki kredi bakiyesinin yapılandırılması
amaçlanmaktadır. Tarımsal politikaların tanziminde kendi kendine
yetebilen hâle gelmek, teknoloji kullanma kapasitesi ve verimliliği yüksek
bir üretim yapısına geçmek, gıda güvenliğini ve
sağlıklı bir gıda sevk zincirini tesis etmek, çiftçimizin
gelir ve refah düzeyini artırmak esas olmalıdır. Bu
doğrultuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak da gündeme getirdiğimiz
çiftçimizin kredi borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin düzenlemenin, tarımsal
üretimin sürdürülebilirliğine ve çiftçimizin mağduriyetinin
giderilmesine önemli katkı sağlayacağını
değerlendiriyoruz.
Değerli milletvekilleri,
2008 küresel finans krizinin etkilerinin devam ettiği bir sırada
belki de en beklenmedik gelişme, yine küresel ölçekli ve ölümcül bir
salgının bütün ekonomileri etkisi altına alması
olmuştur. Türkiye, salgınla birlikte 2018 Ağustosundan itibaren
maruz kaldığı ekonomik saldırılara rağmen 2020
yılını büyümeyle tamamlayabilen 2 OECD üyesi ülkeden biri
olmuştur. Sanayi üretiminin arttığı, ihracatta
rekorların kırıldığı, istihdam verilerinin, güven
endeksinin iyileştiği, hazine nakit dengesinin fazla verdiği,
ekonomideki yapısal sorunlara yönelik reform iradesinin gündemde
olduğu bir süreçte gerçeklerle uyumlu olmayan bir Türkiye ekonomisi algısı
oluşturulmaya çalışılmasını Türkiyeye
yapılan büyük bir haksızlık olarak görüyoruz.
Türkiye, bir yılı
aşkın süre içerisinde yürüttüğü politika ve uygulamalarla,
salgının ekonomiye ve vatandaşlarımız üzerine olan
etkilerini asgariye indirmeyi, üretim çarklarını döndürmeyi başarmıştır;
bu kapsamda, kısa çalışma ödeneği, gelir, ciro,
normalleşme, kira ve nakit desteği, işten çıkarma
yasağı, sosyal yardımlar, borç erteleme, kredi
kolaylığı ve benzeri ekonomik ve sosyal tedbirlerle önemli
destek paketlerini vatandaşlarımızın hizmetine sunmuştur.
İnanıyoruz ki, Türkiye, ilan edilen plan ve programların
uygulanmasıyla sağlıklı bir yatırım, üretim,
istihdam ve ihracat zinciri oluşturacak, konjonktürel
sıkıntılar aşılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, ekonomi politikalarımızın merkezine insanı koyuyor
ve toplumsal refahın artırılmasını, çağdaş
dünya nimetlerinden bütün vatandaşlarımızın
yararlanmasını, ekonomik ve sosyal politikaların da buna göre
düzenlenmesini gerekli görüyoruz.
Bu düşüncelerle kanun
teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Süleyman Bey,
buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan)
Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, değerli Meclis üyeleri; ülkemizin değerli devlet
adamlarından, Erzincanımızın yetiştirdiği, tüm
vatandaşlarımızın ve Erzincanlı hemşehrilerimizin
çok sevdiği, Erzincanımızın medarıiftiharı olan
20nci Başbakanımız, 21inci Dönem Meclis
Başkanımız, Cumhurbaşkanlığı Yüksek
İstişare Kurulu Üyesi Sayın Yıldırım Akbulutun
vefatını derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyoruz.
Başbakanımıza Erzincan halkı adına Allahtan rahmet
diliyorum; kederli ailesine, Erzincanlı hemşehrilerime ve ülkemize
başsağlığı diliyorum.
Ülkemizde ve seçim bölgem
Erzincanda çok büyük emeği olan Başbakanımıza Erzincan
halkı olarak hakkımızı helal ediyoruz, yüce Türk milletinden
de helallik diliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL
KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine bir konuşma
yapacağım. Partimizin görüşlerini yansıtmaya
çalışacağım.
Şimdi, bu bölüm esas
itibarıyla üç temel meseleyle ilgili. Bunlardan bir tanesi amme
alacaklarının hızlandırılmasıyla
bağlantılı bir madde. İkincisi, nakit desteğiyle
ilgili, özellikle yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak bir öneri var. Bir de
gazoz, alkollü içkiler ve tütünle ilgili bir öneri var, daha doğrusu Özel
Tüketim Vergisi Kanununda bir değişiklik önerisi var.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, ilk olarak, amme alacaklarıyla ilgili olarak 1 ve 5 no.lu
maddelerde özetlenen, daha doğrusu ortaya çıkan niyet esas
itibarıyla amme alacaklarını elektronik ortamda elektronik
ortamı da dâhil ederek- bir hızlandırma çabası.
Değerli arkadaşlar,
burada defalarca söyledik ki Hükûmetin özellikle pandemiyle birlikte
hızlanan ekonomik krizle mücadelesinde yanlış bir perspektifi
var. Bunu defalarca söyledik ve düzelmesini istedik ama iktidar partisi veya
Sayın Cumhurbaşkanı böyle düşünmüyor ve
dolayısıyla da kendi düşündüğü gibi yapmaya devam ediyor.
Değerli arkadaşlar,
bir kere şunun altını tekrar çizelim:
Karşılaştığımız ekonomik kriz sadece üretim
cephesinden kaynaklanan bir kriz değil, aynı zamanda tüketimle de
ilgili bir kriz yani tüketim cephesiyle de ilgili bir kriz. Dolayısıyla
da alınacak tedbirler sadece üretimle ilgili olursa eksik kalır,
sadece tüketimle ilgili olursa eksik kalır ki Hükûmet zaten
başından beri üretimi teşvik etmeye yönelik olmak üzere var olan
kaynakların -ki birazdan üzerinde yine duracağım- özellikle
İşsizlik Fonunun bu çerçevede kullanılması şeklinde
bir anlayışa sahip.
Değerli arkadaşlar,
bu, parasal genişleme anlamında kredi genişlemesiyle
yaratılan ortam, esas itibarıyla, özellikle küçük ve orta boy
sanayicilerin ve esnaf ve zanaatkârların daha fazla borçlanmasıyla
sonuçlanmıştır.
(Uğultular)
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Sayın Başkan
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Çok gürültü var Başkan.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Sayın Başkan, çok konuşuyor arkadaşlar.
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, hatibimiz gürültüden şikâyetçi, biz de şikâyetçiyiz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Biz sizi dinliyoruz Erol Hocam.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Biz cankulağı ile dinliyoruz sizi.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Evet, yani şöyle söyleyeyim: Halkımız, özellikle
ekonomiyle ilişkisi olan esnaf ve zanaatkârlar ve daha çok küçük ve orta
sanayi kredi imkânlarının genişletilmesiyle büyük bir borçlanma
altına girmiş durumdadır. Nitekim, yapılan hesaplara göre
ya da benim en azından elimde olan bilgiye göre 22 milyon civarında
icra dosyası var ve siz, şimdi, bunu elektronik ortama
taşıyalım, bir an önce bu alacaklarımızı tahsil
edelim istiyorsunuz. Ama değerli arkadaşlar, bu böyle kolay bir
mesele değil. Bakın, elektronik ortamda ihale yapmaya
kalktığınızda ki bunun nasıl
yapılacağını bilmiyorsunuz... Bakın, Kamu İhale
Yasası Türkiyede yüzlerce defa değişti ve birçok kurum Kamu
İhale Yasasından sıyrılmak istiyor. Neden? Çünkü rekabetçi
bir ortamda ihale yapılmasını istemiyor. Siz, şimdi,
elektronik ortamda yapacaksınız, eyvallah, güzel bir şey. Nilgün
Hanım söyledi, elektronik ortam artık alışmamız
gereken bir ortam. Ama değerli arkadaşlar, ihale dediğimiz
mesele öyle kolay yapılacak bir mesele değildir yani oyun teorisi
çerçevesinde yüzlerce strateji üretilmiştir ihaleleri kapabilmek için.
Dolayısıyla, siz bunu elektronik ortama getirdiğinizde
-sanmayın ki- bu işi bütün, işte, olması gerektiği
gibi, gerçek değerini bulacak olan bir ihale sistemiyle
alacağınızı düşünmeniz bence doğru bir
yaklaşım değil. Dolayısıyla da ben Komisyonu
uyarıyorum: Bu konuda asıl önemli olan algoritmadır, yoksa
amacınızı anlıyorum, ben de katılabilirim ama mesele
şu: Nasıl yapacağınıza ilişkin olarak bir
algoritmanız var mı, bunu nasıl oluşturacaksınız,
bunu açıklamanız gerekir diye düşünüyorum.
Uzatmayalım.
Hacze konu olan mallarla
ilgili olarak da menkuller ve gayrimenkuller sayılıyor. Benim burada
dikkatimi çeken önemli konulardan bir tanesi, özellikle gayrimenkullerin
elektronik ortamda, efendim, satışıyla ilgili olmak üzere var
olan satış komisyonunda bir değişiklik yapıyorsunuz.
Satış komisyonu, benim bildiğim kadarıyla, mal memuru,
efendim, tapu memuru, hangi alacak söz konusuysa onun kamu görevlisinden
oluşuyor ama eski kanunda bir de belediye encümen azası yer
alıyordu bildiğim kadarıyla, siz şimdi bu, belediyeyi
kaldırmışsınız. Yani, gayrimenkulü ihale yoluyla
satacaksınız -ki o gayrimenkul bir belediyenin
sınırları içinde bir gayrimenkul- ama orada söz konusu
gayrimenkulle ilgisi olabilecek olan belediyenin görüşlerini
almayacaksınız, dışarıda tutacaksınız. Bunun
gerekçesi nedir? Bunu da, doğrusu isterseniz, anlamakta
zorlandığımı söylemeliyim.
Efendim Yiyecek içecek
sektöründe 2021 Mart ayında sözleşmesi bulunması koşuluyla
çalışanlara, izne çıktıkları takdirde bir destek
verelim. diyorsunuz; peki, olabilir. Her ne kadar nakdî desteği
kesmiş olsanız bile bu hiç olmazsa özellikle yiyecek içecek
sektörüyle ilgili olarak nefes açıcı bir etki üretebilir ama
doğrusunu isterseniz, okuyunca da şaşırdım yani artış
3 lira, günlük 3 lira. Değerli arkadaşlar, söylüyorum: Bu kriz
tüketimle, tüketiciyle ilgili bir kriz ve tüketiciyi desteklemeyen yani talebi
desteklemeyen herhangi bir üretim artışı söz konusu olamaz;
dolayısıyla, buradaki bakış açınız da
yanlış bence. 3 lira herhangi bir şey ifade etmiyor. Zaten
aylık olarak baktığımızda da toplam 1.500 liradır
ama öte yandan açlık sınırına
baktığımızda da 2.750 civarındadır ki bu
açlık sınırının altındaki bir nakdî ücreti
vermeyi öneriyorsunuz.
İkinci olarak, yine,
benzer, yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak getirmek istediğiniz,
sigorta primlerinin fondan karşılanmasıyla ilgili olan önerinin
de artık üzerine konuşmaktan benim için neredeyse gına geldi.
Arkadaşlar, İşsizlik Fonu bu iş için kurulmamıştır;
İşsizlik Fonu, işsiz kalan işçilerin işsiz
kaldıkları sürede desteklenmesi amacıyla kurulmuştur ama
siz bunu ne yapıyorsunuz? Sürekli olarak işverenlere yönelik olmak
üzere kullanıyorsunuz. Bir rakam söyleyeyim size: Ücretsiz izne
çıkarılan işçilere İşsizlik Fonundan verilen nakdî
ücret desteği 2,3 milyon kişiye ulaşmış ki bunun
toplam değeri 6,5 milyar lira fakat aynı Fondan işverene
aynı sürede 18 milyar lira destek ve teşvik primi vermişsiniz,
yani işçileri 3 kat daha fazla destekleyeceğinize işverenleri
desteklemişsiniz. Değerli arkadaşlar, bu
yaklaşımın da neresinden tutsak bence derdimize çare olacak bir
imkân sağlamıyor bize.
Son olarak da yine 8inci
maddede konu edilen gazozlar, alkollü içecekler ve tütün mamullerinden vergi
tahsilatını önceden yapmak üzere ÖTV Kanununda bir
değişiklik yapmak istiyorsunuz. Bunu da hızlandırmak üzere,
elektronik ortamda yapılabilmesini ve özellikle perakende zincirinde
doğrudan doğruya tüketiciler yerine toptancılara nakletmeyi
amaçlıyorsunuz.
Sürem azaldı
değerli arkadaşlar, özetle, bu kanun teklifinin 1inci maddesi
söylemeye çalıştığım bu sorunlarla dolu ve biz bu
kanun teklifini muhtemelen oylayacağız ve geçecek. Göreceksiniz,
pratikte bunun sorunlarını yaşayacağız. Burada da
konuşmuş gibi yapıyoruz ama esasında bir şey
konuşmuyoruz, onu da biliyorsunuz.
Tekrar ederek sözlerimi
bitireyim: Ülke ekonomisini yönetemiyorsunuz değerli arkadaşlar.
Anlıyorum, yönetilmesi zor bir noktaya gelmiş durumda, bunun birçok
sebebi var, pandemi de buna tuz biber ekiyor ama böyle bir problemden, böyle
bir sorundan kurtulabilmenin yolu, bu tür tedbirler değil değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın, buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Özellikle talep yönlü, yani
bugün dara düşmüş olan insanlarımıza yönelik olmak üzere
kaynaklarınızı yönlendirmeniz lazım, işverenlere
değil. İşverenlerin zaten kendi kaynakları var ve kendi
kaynaklarıyla esasında gereken yatırımları
yapıyorlar ama yatırım yapamayan, bugün işsiz
kalmış, aç kalma sınırında yaşayan, açlık
sınırında yaşayan işsiz ve yardıma muhtaç
insanlarımıza, bunlara yönelik bir perspektif özellikle ramazan
ayı günlerinde çok daha anlamlı olacaktır.
Saygılar sunuyorum,
teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar
Emecan konuşacaktır.
CHP GRUBU ADINA EMİNE
GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülen torba kanun
teklifinin birinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
zorlu bir pandemi sürecinden geçmekteyiz. Tüm dünyanın
yaşadığı bu süreci bizler maalesef çok ağır
geçiriyoruz. Peki, neden? Çünkü karşımızda kafası çok
karışık ve yönetim zafiyetleri olan bir iktidar var. Vaka
sayısında Avrupada en üst sıralara yükselmişiz, her gün
insanlarımız ölüyor, vatandaş devletten bir hamle ve bir yönetim
bekliyor çünkü sosyal devletin gereği budur, zor durumdaki
vatandaşına destek olur, sağlık gibi insanların temel
haklarını amasız ve fakatsız yerine getirir
değerli arkadaşlar.
Şimdi, bakın, dün
Cumhurbaşkanı açıklama yaparak ne dedi? Yine, bir şeylerin
değiştirilmiş olmak için değiştirildiğini gördük
aslında söylediklerinde. Neymiş? Saat 21.00de değil de 19.00da
başlayacakmış yasaklar. Şehirler arası kısıtlamalar
Bu konudaki açıklamalar bile kafaları karıştırdı.
Şimdi, bu ülkenin
öğretmenleri bile aşılanmamışken, hâlâ aşı
bekleyen 65 yaş üstü vatandaşları varken 150 bin doz
aşıyı Libyaya gönderdiniz. Değerli arkadaşlar, ben
şunu sormak istiyorum sizlere: Sayın Erdoğan kimin
aşısıyla kimlere hava atıyor?
Bakın, birçok ülkede
hayat normale döndü, birçok devlet vatandaşına verdiği
desteklerle bu süreci hafifletti. Bizde ise bütün sorumluluk, lebalep
kongreleri yapan iktidara değil, ekmek parasını kazanmak için
sokaklara çıkan milyonların sırtına yıkıldı.
Borç batağına
düşmüşüz, 128 milyon doların hesabını veremiyorsunuz.
Önceliğiniz Kanal İstanbul gibi ihanet projeleri.
Dışarıda da sıkıştınız; şimdi
hangi taviz diğerinden daha kötü, bunların endişesini
yaşıyoruz hep birlikte. Cumhuriyet tarihimizde bu millet çok şey
gördü değerli arkadaşlar ama kendi ülkesini bu kadar çok tefecilere
yağmalatıp, kendi milletini soydurup ülkeyi böylesine borç
batağına batıran, millî egemenliğimizi tehlike altına
sokan bir iktidar görmedi.
Değerli arkadaşlar,
işte bu nedenlerden dolayı görüştüğümüz bu kanun teklifi
böyle bir ortamda bir nokta bile değildir. Bu teklifin hazırlanma
gerekçesi bizlere kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları
ve son dönemdeki vatandaşlarımızdan gelen talepler olarak
sunuldu ama teklifin ağırlığına
baktığımızda kamudan gelen taleplerin
oluşturduğunu görüyoruz bu ağırlığı.
Birinci bölüm 8 maddeden
oluşuyor. Teklifin ilk 5 maddesi 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda düzenlemeler
yapıyor. Bu düzenlemeler kamunun menkul ve gayrimenkul
alacaklarını daha hızlı tahsil edebilmesi için
vatandaşın haczedilmiş mallarının icra yoluyla
satışında elektronik ortamda açık artırma yoluyla bu
satışların yapılabilmesini, muhafazası tehlikeli veya
korunması mümkün olmayan malların da bu yolla
satışının sağlanabilmesini, alıcılardan
teminat alınmasını, kendisine ihale edilen malı almaktan
vazgeçenlere yönelik sorumluluğun artırılmasını ve
ödemeleri gereken yıllık yüzde 5 faiz oranının da yüzde 15
tecil faizi olarak değiştirilmesini öngörüyor. Bu düzenlemelere
olumsuz bakmasak da daha kapsamlı bir düzenleme yapılması
gerekirdi değerli arkadaşlar.
Bakın, icra iflas
dairesindeki dosya sayısı 22 milyonu aştı. Salgın
döneminde gelirsiz ve işsiz kalan milyonlarca yurttaş doğrudan
nakit desteğiyle desteklenmek yerine ucuz kredilerle
borçlandırıldı. Şimdi bu borçlarını ödeyemeyen 22
milyon vatandaş icra yoluyla haczediliyor. Yani aslında iktidar bu
sorunlara çözüm üretmek yerine Ben alacaklarımı nasıl
hızlı tahsil ederim? hesabında.
Teklifin 6ncı ve 7nci
maddeleri 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
bir düzenleme yapıyor. Pandemi nedeniyle 537 bin çalışanı
olan restoran ve kafelerin nisan ve mayıs aylarında kapatılması
nedeniyle işsiz kalan çalışanlara bu aylar için günlük 50 TL
ödeme yapılması ve hâlihazırda uygulanan günlük 47 TL nakdî
ücret desteğinin de 50 TLye çıkarılması düzenleniyor. Yine
bu aylarda restoran ve kafelerin kapatılmasına rağmen
işverenleri tarafından ücretleri ödenen çalışanlar için
İşsizlik Fonundan asgari ücret üzerinden prim desteği
veriliyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Covid-19 döneminde yani 2020 yılında zengin ülkeler
vatandaşlarına millî gelirlerinin yüzde 12,7si düzeyinde gelir
desteğinde bulunurken orta gelir düzeyindeki ülkelerde bu oran yüzde 3,6,
yoksul ülkelerde yüzde 1,6, Türkiyede ise yüzde 1,1 olarak
kalmıştır. Yani bizde iktidar iş yeri kapatılan,
işsiz kalan, kayıt dışı çalışan, geliri
olmayan kesimlere yeterli desteği sunamamıştır.
Tüm itirazlarımıza
rağmen, kısa çalışma ödeneğinin
sonlandırılmasıyla bu ödeneğin verildiği kesimler de
günlük 50, aylık 1.500 TL nakit ücret desteğine mahkûm
bırakılmışlardır. 4 kişilik bir ailenin
açlık sınırı 2.736 TLye yükselmiştir değerli
arkadaşlar. Açlık sınırının neredeyse
yarısı kadar olan bu 1.500 TL destek bu insanların
açlığa mahkûm edilmesinden başka bir şey değildir.
Salgına yönelik
kısıtlamalardan en fazla lokanta, kafe ve restoranlar etkilendi,
bunun hepimiz farkındayız. Bu yılın ilk iki ayında bu
sektördeki 1.561 işletmenin iflas ettiğini düşünürsek bu sektöre
yönelik önlemler kesinlikle yeterli değildir. Pandemiden etkilenip
ayrıca kapanma aşamasında bulunan diğer sektör
çalışanlarına yönelik de önlemler alınması elzemdir.
Öte yandan,
İşsizlik Sigortası Fonunun kuruluş amacına
aykırı olarak işverenlere kaynak olarak kullanılmasına
da devam edilmektedir. Bakın, işsizlik sigortası fon
varlığı 2019da neymiş, şimdi ne olmuş? 2019da 131,5
milyar TL iken 2020de 103,2 milyar TLye, 2021 Şubat ayında 98
milyar 167 milyon TLye düşmüştür. Nakdî ücret desteği alan 2
milyon 291 bin 754 kişiye yapılan ödeme ise sadece 6 milyar 538
milyon TL civarındadır. Bu tutar bu Fondan işverene teşvik
ve destek ödemelerinin üçte 1ine denk gelmektedir. Amacı
dışında kullanılan bu Fon, işvereni destekleme fonuna
dönüşmüştür.
Yine, pandemi döneminde
çalışanların en önemli mağduriyetlerinden biri de kod
29dur. İşverenlere işten çıkarma yasağı
getirilirken 4857 sayılı Kanunda kod 29 olarak tanımlanan
ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri maddesiyle
işten çıkarma hakkı istisnası
tanınmıştır. Yani işçiyi kıdem, ihbar
tazminatı ve işsizlik sigortası hakkından yoksun
bırakan kod 29la işten çıkarmak işverenlere serbest
bırakılmıştır. Burada yine işveren
korunmuştur değerli arkadaşlar. Devlet, işveren, işçi
kesimi arasında bir denge kurmakla sorumludur. Pandemi sürecinde, 2020
yılında 177 bin işçinin kod 29 maddesi kullanılarak
işten çıkarıldığını göz önünde bulundurursak
devlet işsizlik ödeneğini hiçbir ayrım yapmaksızın tüm
çalışanlarına vermek zorundadır. Bu, devletin
yükümlülüğüdür. Çünkü her ne koşulda işten
çıkarılmış olursa olsun, bir işçinin bakmakla yükümlü
olduğu ailesi vardır, kod 29la işten çıkarılan
işçiler başka işlere başvurduklarında da işe
girmekte çok zorlanmakta, hatta iş bulamamaktadırlar. İşte,
bu işçilerin aileleri de kendileri gibi açlığa mahkûm
edilmektedir. Sosyal hukuk devleti olmanın gereği budur. Bu konuda,
Komisyonda görüşülmesi sırasında verdiğimiz 2 önergemiz de
maalesef kabul edilmemiştir. Bu konuda kanun teklifimi de Meclise sundum,
değerlendirilmesini bekliyorum.
Bölümün son maddesi, 8inci
madde, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 3üncü maddesinde
değişiklik yapmaktadır. Burada da gazozlar ve alkollü içecekler
ile tütün ürünleri vergilendirmesi perakende aşamasında nihai
tüketiciye satıldıktan sonra yapılmaktayken, yapılan
değişiklikle nihai tüketiciye satış beklenmeden, daha
market, tekel bayi ve restoranlar gibi satış noktalarına teslim
edildikleri aşamada verginin doğduğu kabul edilecektir.
Sonuç olarak, bu teklif,
içinde bulunduğumuz pandemik ve ekonomik buhranı çözmeye yönelik
hiçbir düzenleme içermemektedir. Sadece günü kurtarmaya yöneliktir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Altay, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Öncelikle, İstanbul
Milletvekilimiz Gülizar Emecana bu hazırlıklı
konuşması için teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
üzüntülü bir haber aldık. İçişleri önceki Bakanımız,
Türkiye Büyük Millet Meclisi önceki Başkanımız ve 47nci
Cumhuriyet Hükûmetinin Başbakanı Sayın Yıldırım
Akbulutu kaybettiğimizi derin bir üzüntüyle öğrenmiş
bulunuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu olarak
merhum Başbakanımıza Allahımdan rahmet niyaz ediyorum,
kederli ailesine ve aziz milletimize başsağlığı
diliyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Bülbül
29.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
eski Başkanlarından, Türkiye'nin 20nci Başbakanı, Anavatan
Partisi eski Genel Başkanı, Cumhurbaşkanlığı
Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Sayın Yıldırım
Akbulutun vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız.
Uzun yıllar devletimize ve milletimize en üst seviyede, çok önemli
hizmetler veren Sayın Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet,
ailesine, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Dervişoğlu
30.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, vefatı
nedeniyle Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ben de diğer Grup
Başkan Vekilleri gibi, ebediyete irtihal eden eski Meclis
Başkanımız ve Başbakanlarımızdan
Yıldırım Akbulut Beyefendiye Cenab-ı Allahtan rahmet,
kederli ailesi başta olmak üzere aziz milletimize ve sevenlerine
başsağlığı dilerim.
Teşekkür ediyorum
efendim.
BAŞKAN Sayın
Oluç
31.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bizler de biraz evvel
öğrenmiş olduk Sayın Akbulutun vefatını. Kendisine
Allahtan rahmet, ailesine, sevenlerine, yakınlarına
başsağlığı ve sabır diliyoruz.
BAŞKAN Sayın
Ünal
32.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Değerli Başkan, biz de AK PARTİ Grubu
olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinde İçişleri
Bakanlığı, Başbakanlık yapmış ve
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu
Üyeliği görevi devam ederken aramızdan ayrılan
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet diliyoruz, kederli ailesine
başsağlığı diliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Gruplar
adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin birinci bölümü
üzerinde şahsı adına ilk olarak Bingöl Milletvekili Sayın
Erdal Aydemir konuşacaktır.
Buyurun Sayın Aydemir.
(HDP sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle AKP Grubu en
başta olmak üzere Sayın Meclis Genel Kuruluna bir bilmecem olacak,
bir bilmece soracağım arkadaşlar. Musluğa takınca su
akar, filde vardır su içer
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Çok komiksin!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
İtfaiyede vardır yangın söndürür, AKPde vardır banka
boşaltır. Otuz saniye süreniz var arkadaşlar. Bu bilmeceye cevap
verene bir takım elbise de ödül var. Bileniniz yok, o zaman mecburen
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Çok komiksin, çok gülüyorum sana.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, Sayın Genel Kurul; bu ne biliyor musunuz? Bu, biraz
önce sorduğum bilmecenin cevabı: Hortum. Bu hortum, AKPnin
ustalık döneminin, AKP iktidarının ve onun Genel
Başkanı Tayyip Erdoğanın ustalık döneminin hortumu.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
HDP belediyesine mi bağlı?
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Peki, bu hortum neye yarıyor arkadaşlar?
ZAFER IŞIK (Bursa)
Hortum başka işe de yarar.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu hortumun bir ucu Merkez Bankası kasasına vanayla bağlı
ve bu hortumun diğer ucu arkadaşlar, saraydan gelen talimatla
açılıyor ve Merkez Bankasından bu hortumdan dolar akıyor,
dolar. (HDP sıralarından alkışlar) Dolar aktıkça bu
hortum genleşiyor, genişliyor.
SALİH CORA (Trabzon)
Kandil ile belediye arasındaki hortum olmasın.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu hortumdan tam 128 milyar dolar para akıtıldı. Şu
ucunda kim var Sayın AKP Grubu? Sayın AKP Genel Başkanı,
yürütmenin başı Tayyip Erdoğan, bu hortumlama işinde
uzmanlaştı ve bu uçtan halkımız daha iyi anlasın diye
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, lütfen hatibi temiz bir dil
kullanmaya çağırın.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu hortumdan 128 milyar dolar akıtıldı.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) İç Tüzük 65e göre bu şekilde konuşamaz.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bu 128 milyar dolar, Türk parasıyla, eski parayla bin katrilyon.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Burası yalan ve iftira yeri değildir.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Eski parayla bin katrilyon, yeni parayla bin trilyon.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Burası şov yapma yeri değildir Sayın
Başkan. Yalanlarını, iftiralarını ve şovunu
gitsin başka bir yerde yapsın.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Milletvekili, bir dakika
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Burası şahısların iftira ve hakaret
yeri değildir.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Süremi saklı tutun, süremi saklı tutun.
BAŞKAN Genel Kurulda
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) Genel Kurlun mehabetine uygun konuşsun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Süremi saklı tutun.
BAŞKAN Bir dakika
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Süremi saklı tutun.
MAHİR ÜNAL
(Kahramanmaraş) İnsanların onurlarını ve
itibarlarını kimse ayak altına alamaz.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Süremi saklı tutun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Şarlatansın, şarlatan! Hadsiz şarlatan!
SEMİHA EKİNCİ
(Sivas) Hadsizlik yapma, hadsizlik yapma!
BAŞKAN Genel Kurulda
kaba, yaralayıcı sözler söyleyen kimseye müdahale edilir.
Dolayısıyla, dikkatli konuşalım.
Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kaba bir şey yok ki Sayın Başkan.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Yalnız sürem bitiyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Şarlatan!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, bakın, bu hortumdan 128 milyar dolar
akıtıldı. Bunun cevabı bekleniyor, cevabı. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Yalan söylüyorsun, yalan! İftira atıyorsun,
iftira! Yalancı!
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Hortumcusunuz, hortumcu olduğunuzu kabul edin! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NİLGÜN ÖK (Denizli)
Yanlış konuşuyorsun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Bizi televizyonları başında izleyen halkımız daha
iyi anlasın; 128 milyar dolar tam bin katrilyon, eski parayla bin
katrilyon lira ediyor.
Bakın, bunu
sormamızı kim istiyor? Bakın, arkadaşlar, bakın; bu
Ağahan Yerdelen, sanatçı; bununla birlikte Erdem Topuz, Duran Ay,
Mehmet Mert El, Yusuf Karayiğit; bunlar yoksulluktan, iş ve aş
bulamamaktan dolayı intihar ettiler. İşte, bu soruyor bu; 128
milyar dolar nerede, kime akıtıldı, kime hortumlandı?
Kim soruyor, kim soruyor?
Bakın, Hatay Valiliği önünde Çocuklarım aç, iş istiyorum.
diyerek kendini yakan Adem Yarıcı soruyor, diyor ki: Bin katrilyon
nerede, kime akıttınız bu paraları?
Bununla da bitmiyor; kim
soruyor, bakın, kim soruyor? Tekirdağda Saffet, 34 yaşında
işsizlikten, yokluktan dolayı kendini astı. İşte bu
soruyor.
Kim soruyor? Kayseride
altı gün önce, bir hafta önce 40 yaşında geçim sorunları ve
borçları nedeniyle kendisini yakarak yaşamına son veren soruyor.
Kim soruyor? Samsunda eline iş, aş yazıp intihar eden 45 yaşındaki
Samsunlu vatandaşımız soruyor. Soramaz mı?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın
konuşmanızı.
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Tayyip Beyin yönetici, iktidarın başı olarak bunlara cevap
verme sorumluluğu var. Bakın, sandıktan birinci parti
çıkmak kişilere, yürütmeye, Hükûmete hortumlama, yolsuzluk,
hırsızlık yapma hakkı tanımaz. Gaziantepte
işsizlik nedeniyle kendini yakan ve hayatını kaybeden Eyüp Dal
Onun eşi ne diyor biliyor musunuz? Eyüp Dalın eşi,
Cumhurbaşkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı
Fatma Şahine seslenerek Hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum.
diyor.
Bakın, arkadaşlar,
128 milyar dolarla bitmedi. Bir de ne vardı? İstanbul Havaalanı
işletmesi var. Neymiş o? İGA diye bir ortaklık. Ekonomik
sıkıntılardan, sorunlardan dolayı tam 1 milyar 30 milyon
euro bir yıllık kira bedeli, işletme bedeli silindi. Kim sildi?
Yürütmenin başı Tayyip Erdoğan sildi. Niye sildi? Merak ettik,
araştırdık, kimmiş bu İGA? Kalyon İnşaat,
Cengiz İnşaat, Limak ve Mapa
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Şahsı
adına ikinci konuşmacı Manisa Milletvekili Sayın Uğur
Aydemir
ERDAL AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, yalnız, sürem müthiş gitti. Sayın
Başkanım, bu yönetiminizden dolayı da bir sonraki
konuşmamda
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Hortum elinde kaldı!
BAŞKAN Buyurun
Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, mübarek ramazanışerifin, hem milletimize hem de İslam
âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan temenni
ediyorum.
Evet, 14 Nisandayız,
Şehitler Haftasındayız. Bugüne kadar ki bütün
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum; bu vatan için, istiklalimiz
için, istikbalimiz için gözünü kırpmadan canlarını feda eden
bütün şehitlerimize minnet borçluyuz, saygı duyuyorum, Allah rahmet
eylesin diyorum.
Değerli arkadaşlar,
az önce hatibi dinledik; mübarek ramazan ayındayız,
konuşmalarını, değerlendirmelerini milletimize havale
ediyorum. Evet, nasıl bir konuşmaydı, bir türlü
anlayamadık, Kanun teklifinin birinci bölümü üzerine
diye söz aldı
ama kanun teklifinden bir cümle dahi bahsetmedi.
Evet, bugün Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum.
Birinci bölüm 8 maddeden
oluşuyor; 1 ila 5inci maddelerde Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunla ilgili düzenlemeler içermektedir. Nedir bunlar?
1inci maddede; alacaklı
amme idarelerince menkul malların elektronik ortamda açık
artırma usulüyle satış ihalesinin önünü açıyoruz.
Ayrıca ne yapıyoruz? Muhafazası tehlikeli ve zor olan,
masraflı olan malların uygun yerlerde pazarlık usulüyle
satışının da önünü açıyoruz. Ayrıca, açık
artırmaya katılacak olanlara yüzde 5 oranında teminat
yatırma zorunluluğu getiriyoruz.
2nci maddede de;
yapılan açık artırma sonucunda kendisine ihale edilen malı
almaktan vazgeçen kişilerin sorumluluklarını
netleştiriyoruz ve yine bu madde de ayrıca yüzde 5 oranında
faiz ibaresini kaldırıyoruz, yerine tecil faizi
uygulamasını getiriyoruz.
3üncü madde de; 1inci
maddede olduğu gibi, burada menkul yerine gayrimenkullerin
satışını düzenliyoruz.
4üncü maddede de; yine,
gayrimenkul ihalesine giren kişilerin sorumluluklarını
netleştiriyoruz. Yine, burada yüzde 5 faiz oranı yerine aynen 2nci
maddede olduğu gibi tecil faizi uygulamasını getiriyoruz.
Teklifimizin 5inci
maddesinde menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda
satışını düzenliyoruz. Burada, açık
artırmanın ne zaman yapılacağını, hangi
şartlarda yapılacağını, satışın ne
şekilde gerçekleşeceğini, eğer farklı mecralarda yer
alan ilan metinleri arasında farklılık varsa elektronik ortamda
yapılan ilanların esas alınacağını düzenliyoruz.
Evet, değerli
arkadaşlar, teklifimizin 6ncı maddesinde nakdî ücret desteğinin
kapsamını genişletiyoruz. Biliyorsunuz, 17 Nisan 2020 tarihine
kadar işe girenlerde ve ücretsiz izne çıkanlarda nakdî ücret
desteğimiz hâlâ devam ediyor. Şimdi, teklifin bu getirdiğimiz
maddesiyle de 31 Mart 2021 tarihinden önce yiyecek ve içecek sektöründe
işe giren kardeşlerimiz ücretsiz izne çıktıkları
takdirde nakdî ücret desteğinden faydalanacaklar ve nakdî ücret
desteğini de 50 TLye yükseltiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
teklifimizin 7nci maddesi; yiyecek ve içecek sektöründe faaliyette bulunan
işletmelerde fiilen çalışmaya devam eden işçilerin SSK
sosyal sigorta primlerini devlet olarak İşsizlik Fonundan biz
ödemeye devam edeceğiz.
Teklifimizin 8inci
maddesiyle Özel Tüketim Vergisi Kanununun 3üncü maddesinde düzenleme
yapıyoruz. Özel Tüketim Vergisi Kanunu (III) sayılı listesindeki
alkollü içecekler ve sigara gibi maddelerin konsinye işletmeye veya
komisyoncuya tesliminden itibaren mal alıcıya teslim edilmiş
gibi kabul edilerek vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacak.
Evet, değerli
arkadaşlar, iktidara geldiğimiz günden itibaren Türkiyeyi büyütmeye,
Türkiyeyi zenginleştirmeye, refah seviyemizi artırmaya devam
ediyoruz. Birileri o hortumu herhâlde bir yerlerden aldı, buraya geldi. O
hortumla belediyeden Kandile, dağlara ne kadar para
aktarıldığını kendisi çok daha iyi biliyordur. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ama
zannederim ki onları örtbas etmek için birilerini suçlamak istiyor.
Türkiye bugüne kadar
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) - Uğur Bey, 128 milyar dolara cevap verin.
BAŞKAN Buyurun.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız 2002
yılında toplanan vergilerin yüzde 87si faize gidiyordu, günümüze
baktığımızda bu toplanan vergiler nereye gidiyor?
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Hortumun ucu kimin ağzına dolar akıttı? Dolarlar kimin
ağzına aktı?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Bugün 65 yaş aylığı 860 TL, düne
baktığımızda 65 TLydi -bunları gene konuşun-
evet, bugün Türkiyeye baktığınızda 28 bin kilometre
bölünmüş yol yaptık, otobanlar yaptık, Marmaray, Avrasya
yaptık; bunları görmezseniz neyi göreceksiniz siz? Evet, o hortumunuz
kesildiği için bugün hortumla buraya geliyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Belediyeden Kandile giden hortumları
kestik ve elinize verdik o hortumları. (HDP sıralarından
gürültüler) Evet, bundan sonra milletin kazançları millette kalacak,
Türkiyeyi zenginleştireceğiz.
Evet, Türkiye bugün
pandemiyle mücadele ediyor, dünyada örnek ülke. Dünya Sağlık Örgütü
Türkiyeyi örnek gösterirken sizler neredesiniz?
ERDAL AYDEMİR (Bingöl)
Dolarlar kimin ağzına aktı? Bu hortumdan kimin ağzına
aktı?
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) - Sizler Türkiyeyi görmüyorsunuz. Evet, biz bugün yoksulun da
fakirin de dul ve yetimin de her kesimin yanındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Evet, işçinin de işverenin de yanındayız.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar,
HDP sıralarından gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, doğrudan grubumuza ve hatibimize
sataşma yapıldığı için cevap hakkı rica ediyorum
kürsüden.
BAŞKAN Buyurun.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili
Uğur Aydemirin 254 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; hep
konuştuğumuz bir konu ama kayıtlara geçmesi açısından
bunu bir kez daha söylemek zorundayım, onun için söz aldım.
Bakın, siz şimdi
aynı şeyi yapıyorsunuz; önce, yaptığınıza
cevap vereceğim. Defalarca ben burada konuştum bunu,
yıllardır defalarca konuştum. Bir tane mahkeme kararı bugüne
kadar getiremediniz herhangi bir belediyemizden usulsüz harcama
yapıldığına dair, bir tane mahkeme kararı yok çünkü
açılmış böyle bir dava yok, yok. Bu tamamen bir şehir
efsanesi, tamamen bir yalan ve açılmış bir tek dava yok.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Merkez Bankasına mı dava açtınız siz?
Merkez Bankasına mı
dava açtınız? Siz mi açtınız davayı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
İkincisi, şunu söyleyeyim: Bakın, sizin
Bakanlığınızın müfettişleri her türlü
araştırmayı yaptı belediyelerimizde, bir tek rapor düzenleyemedi
bu konuda, usulsüz harcama yapıldığına dair; yok böyle bir
şey. Şimdi, siz bu olmayan şeyi neden tekrar gündeme
getiriyorsunuz çünkü 128 milyar dolar nereye gitti? sorusunu sorduğumuz
için bunu söylüyorsunuz. Yani ne zaman cevap veremediğiniz bir şey
varsa, ne zaman bir usulsüzlük, ne zaman yolsuzluk, ne zaman bir
hırsızlık varsa, bunlar tartışılmaya
başlandığında cevap veremediğinizde söylediğiniz
şey olmayanlar üzerine söylenendir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Doğru değil bunlar, doğru değil! Merkez Bankası
bilançosundan haberiniz yok!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Bakın, 128 milyar doları konuşuyoruz.
UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Niye konuşuyoruz?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Sayın Oluç, Merkez Bankasının bilançosundan haberiniz yok,
milleti aldatmaya çalışmayın oradan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Bir şeyi daha hatırlatacağız: 128 milyar doların
satıldığı günlerde, o dönem boyunca ortalama 6,5 ile 6,8
arasındaki kur, ortalama kur oydu o günlerde, bugün 8,15 ve o satılan
128 milyar doların sonucunda 200 milyar Türk lirasından fazla bir
fark ortaya çıktı ve bu buharlaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Bunun
hesabını veremediniz, veremiyorsunuz. O nedenle bize sataşmada
bulunuyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Merkez Bankası bilançosundan haberi olan vatandaş yok mu? Sorun da
anlatsın size ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Neyi anlatsın?
HASAN ÇİLEZ (Amasya)
Yok mu sizde Merkez Bankası bilançosunu bilen bir adam?
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Efendim, pek kısa bir söz talebim vardı, sadece bir
düzeltme yapalım istedim.
Sayın Erdoğan da
dün konuşmasında Biz Türkiyeyi devraldığımızda
65 aylığı 64 liraydı, şimdi 860 lira. dedi,
doğrudur. Lakin 2000li yıllarda 65 yaş aylığı alanlar
Sayın Başkan, 2 çeyrek altın alıyordu, şimdi 860
liraya zoru zoruna 1 tane alınıyor.
YAŞAR KIRKPINAR
(İzmir) Altınla onun hesabı olur mu Allah aşkına ya?
Altının onsu kaç paraya çıkmış baksana.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Kayıtlara geçsin diye söyledim, sağ olun.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Şimdi,
teklifin birinci bölümü üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız. Bu sürenin yarısı sorular,
yarısı cevaplar için olacak.
Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana)
Sayın Başkan, son mezunlarını 2017 yılında veren
sağlık meslek lisesi hemşirelik bölümü mezunu sayısı
günümüzde ortalama 60 bin civarındadır. 2017 yılından sonra
sağlık meslek liseleri hemşirelik bölümleri kapatılarak
hemşire yardımcılığına
dönüştürülmüştür. 2012-2020 yılında atanan ortaöğretim
hemşire sayısı 15 bin kişidir. Sekiz yıl içinde
yapılan kadro yerleştirmeleri mezun sayısının sadece
yüzde 20sini karşılamaktadır. Ortaöğretim hemşirelere
kadro dağılımında lisanslara göre dokuzda 1 oranında
alım yapılmakta ve bu oran yetersiz kalmaktadır.
Sağlık meslek liselerinden mezun olan hemşireler uzun
zamandır haklarının yendiğini, mağduriyetlerinin
giderilmesi için seslerinin duyulmasını bekliyorlar. En küçüğü
22 yaşında olup KPSSden yüksek puan alarak atanmayı bekleyen
gençler hayatlarını bu atamalara bağlamışlardır.
Ortaöğretim hemşirelik mezunlarına yapılan
haksızlığı giderin, telafi ve kadro ataması
yapın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Sümer
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
1896 yılından 2013
yılına kadar tam yüz on yedi sene özellikle Yüreğir,
Karataş ve kırsal ilçelerimize hizmet veren Adana Devlet Hastanesi
yıkıldıktan sonra hâlen yeni hastane binasının temeli
bile atılmadı. Güney Seyhan ve Güney Yüreğir bölgesinde
yaşayan vatandaşlar dâhil olmak üzere Karataş ilçesi ve
köylerine de hizmet veren hastanenin yerine yenisi
yapılmadığı için kentin güneyinde yaşayan
yaklaşık 450 bin kişi şu an hastane hizmetlerinden
faydalanamıyor. Karataş yolu üzerinde, eski hastanenin bulunduğu
21 bin metrekare arsaya yapılması planlanan Güney Yüreğir Devlet
Hastanesi Projesinin yatırım programına
alındığı açıklandı, ancak aradan geçen zamanda
hastaneyle ilgili tek bir gelişme olmadı. Adananın özellikle
güney bölgesindeki sağlık mağduru
vatandaşlarımızın dertlerine çözüm olmak için yatarım
programında olan ve söz verilen hastanenin yapımına bir an önce
başlanması gerekmektedir. Hiç kimse yıkılan hastanenin
boş arazisini kapatmak için billboardları yeni hastane resimleriyle
süsleyerek yıllardır vatandaşı
kandırdığını düşünmesin.
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Eski Başbakan ve Meclis
Başkanı, Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi
Yıldırım Akbulutun bugün vefat haberini almış bulunmaktayız.
Allahtan rahmet, ailesine sabır diliyorum.
Vatanımız ve
milletimizin bağımsızlığı, huzuru, güvenliği
için dinimizde peygamberlikten sonra gelen en yüce makam olan şehitlik
mertebesine ulaşmak için canını veren tüm şehitlerimizi
Şehitler Haftası münasebetiyle minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Bugün aynı ülkede,
aynı coğrafyada kardeşçe yaşayabiliyorsak,
bastığımız toprağın altında yatan kefensiz
şehitlerimizin ve gazilerimizin gösterdiği şanlı
mücadeleler sayesindedir. Vatan ve bayrak için bir an dahi tereddüt etmeden
canları ortaya koyan aziz şehitlerimize olan borcumuzu ancak gelecek
nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye bırakarak ödeyebiliriz.
Bu düşüncelerle,
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak
üzere, tüm aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden gazilerimizi
rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, görüşülmekte olan kanun teklifinde restoran,
lokanta ve kafelerin kapatılmasıyla işsiz kalan
çalışanlara 1.500 lira nakdî ücret desteği getiriyorsunuz.
Böylece Günlük 50 lirayla geçineceksiniz. dediğiniz işçiye
verdiğiniz değeri hepimiz görüyoruz. Sayın AKP milletvekilleri,
siz aylık 1.500 lirayla geçinebilir misiniz?
Yine, bu kanun teklifinde 31
Aralık 2020 tarihi itibarıyla takibe düşmüş, Tarım
Kredi Kooperatifine borçlu olan çiftçilerin 931 milyon liralık borcuna
yapılandırma getiriyorsunuz. Temerrüt dönemi için yüzde 18 faiz,
taksitlendirme dönemi için yüzde 12 faiz getiriyorsunuz. Şimdi, tohumda
zam, yemde zam, gübrede zam, zirai ilaçta zam, elektrik ve su
faturalarında zam üstüne zam getirip, ithalatta gümrük vergisini
sıfırlayarak ezdiğiniz çiftçiye yüksek faizle
yapılandırma getirip bir darbe daha vuruyorsunuz ama gün gelecek,
sandık konulacak, bu çiftçi de seçimde size darbeyi vuracak.
BAŞKAN Sayın
İlhan
METİN İLHAN
(Kırşehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İktidar sağlık
emekçilerinin haklı taleplerini karşılamamakta ve kendilerine
verdiği sözleri tutamamaktadır. Bunu geçen hafta Sağlık
Bakanı da sendikacılarla görüşmesinde itiraf etti. Özellikle
pandemi sürecinde iş yükü oldukça artan, korumasız ve korunaksız
ortamlarda büyük risk altında ve kendi yaşamlarını feda
etme pahasına toplum sağlığı için emek veren
sağlık personelinin taleplerinin görmezden gelinmesi ve verilen
sözlerin havada kalması ne yazık ki bir zulme dönüşmüştür.
3600 ek gösterge, döner
sermayelerde yaşanan adaletsizlikler, döner sermayenin maaşa
yansıtılmaması, yıpranmanın ve çalışma koşullarının
bir türlü düzene sokulamaması, maaşlarının yoksulluk
sınırı düzeyine gerilemesi ve benzeri gibi özlük
haklarının iyileştirilmesi konusunda düzenlemeler hâlâ
yapılmış değildir.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Ünver
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Coronavirüs pandemisinde dün itibarıyla günlük vaka
sayısı 60 bin sınırına geldi. Toplam vaka
sayısı da 3 milyon 962 bin oldu. Resmî rakamlara göre,
salgının başından beri 34.455 vatandaşımızı
kaybettik. Bu sayının daha fazla olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz.
AKPnin kötü ekonomi yönetimi
sonucunda yaşanan kriz nedeniyle pandemide ekonomik tedbirlerin
zamanında alınamadığı da hepimizin malumu. Hâl
böyleyken Cumhur İttifakının icadı olan tek adam
rejiminde, sarayın otoparkına maliyeti 5 milyon avroyu aşan 3
adet yeni Mercedes çekilip Libyaya 150 bin doz aşı
gönderileceği açıklandı. Şu mübarek günlerde, Covid
ölümleri sürerken, esnafımız evine ekmek götüremezken tek adam
rejiminin bu gösteriş merakının vebali tüm bu yanlış
kararları alanlar ile bile isteye arkasında duran AKP ve MHP
gruplarınındır. Halkımız bunu böyle bilsin.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Paylan
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımıza soruyorum: Sayın
Başkan, ücretsiz izne çıkarılan işçiler bir yıldır
zaten perişan durumdalar. Günde 39 TLye mahkûm ettiniz o
işçilerimizi. Şimdi de Günde 50 TLyle geçinsinler. diyorsunuz. Bir
aile 4 kişiyse bir vatandaşımıza günde 12,5 TL
öneriyorsunuz, bir öğünde de 4 TL öneriyorsunuz yani bir çay, bir simide
mahkûm ediyorsunuz vatandaşlarımızı. Bu
vicdanınıza sığıyor mu ve siz günde 50 TLyle
geçinmeyi hiç denediniz mi?
Sayın Başkan, bir
de çiftçilerimizin 200 milyar TL borcu var tefeciye, bankalara. Siz
yalnızca 1 milyar TLsini yapılandırmayı öneriyorsunuz.
Geriye kalan 199 milyar TL borç ne olacak, bunu hiç düşündünüz mü?
Sayın Başkan, sizi vicdana davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Komisyon, buyurun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Bir dakika daha vardı Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne kadar var
süre?
Dur, vereyim ben size söz,
bir cevap versin.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Burada teklifle ilgili
sorulan sorulara ve daha önceki konuşmalardaki sorulara cevap vermeye
çalışacağım. Çok çeşitli konular dile getirildi ama
onlara girecek vaktimiz de şu anki çalışmayla ilgili
bağlantısı da yok.
Sayın Paylan ve
Sayın Köksal verilen destekle ilgili itirazlarını dile
getirdiler. İşsizlik Sigortası, sigortalıların
karşılaştıkları risklere karşı
uğradıkları gelir kayıplarının belli süre ve
ölçüde karşılandığı, sigortacılık ilkelerine
dayanan bir sigortadır. Ülkemizde uygulanmakta olan pasif istihdam
programlarıyla pandemi döneminde kişilerin uğradıkları
gelir kayıplarının telafi edilebilmesi için gerekli önlemler
hayata geçirilmiştir. Bu ödeneklerin düzeyi bir denge unsuru olarak
belirlenmiştir. Aksi hâlde söz konusu politikalar kişilerin
çalışma hayatına dâhil olmasını engelleyebilecek,
üretim ve istihdam kayıplarına neden olabilecektir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Niye asgari ücret tutarında değil Sayın Başkan? Niye
1.500? Niye asgari ücret tutarında değil?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Pandemi sürecinde istihdamın
korunması amacıyla fesih kısıtı uygulaması
getirilmiş, bu süreçte de ekonomik faaliyetteki düşmeye
bağlı olarak ücretsiz izne çıkarılan işçiler için
nakdî ücret desteği uygulaması düzenlenmiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Niye 1.500 lira? Niye, niye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Sayın Erhan Usta Neden kurumlar
vergisi artırılıyor? şeklinde özetleyebileceğimiz bir
soru sordu.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sorumuza cevap alamadık. 1.500 lirayla geçinebilir misiniz? diye
sorduk.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Pandeminin olumsuz etkilerini gidermeye
yönelik, dünyada da kurumlar vergisi oran değişiklikleri
önerilmektedir. Örneğin, İngiltere mevcut kurumlar vergisi oranı
olan yüzde 19u 2021 için yüzde 17ye indirmeyi planlamışken bundan
vazgeçmiş ve 2023 yılında yüzde 25 oranına
artırmayı planlamıştır. ABDde önceki dönemde yüzde
35ten yüzde 21e indirilen federal kurumlar vergisi oranını yeni
yönetim yüzde 28e çıkarmayı planlamaktadır; böylece eyalet
vergileriyle toplam oranın yüzde 34e çıkması söz konusu
olacaktır. Diğer yandan Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika,
Fransa, Hollanda, İspanya, Japonya, Kanada, Kolombiya, Güney Kore,
Meksika, Şili, Yeni Zelanda gibi ülkelerin kurumlar vergisi oranı
hâlihazırda yüzde 25 ve üzerindedir.
Anayasa Mahkemesi vergi
kanunlarının geçmişe yönelik uygulanmasıyla ilgili
kararlarında esas olarak, vergiyi doğuran olay tamamlanmadan
yapılan oran artışlarını gerçek geriye yürütme olarak
kabul etmemektedir. Bu yorumun tersinden, vergiyi doğuran olay
tamamlandıktan sonra yapılan değişikliklerin tamamlanan
döneme uygulanması gerçek geriye yürüme kabul edilebilecektir. Bu nedenle,
birinci geçici vergilendirme dönemi olan Ocak-Mart 2021 döneminin
değişiklik kapsamında olmadığı hususu Plan ve
Bütçe Komisyonu toplantısında yürürlük maddesini değiştiren
bir önergenin kabul edilmesiyle birlikte açıklığa
kavuşturulmuştur.
Bu vesileyle şunu da
kısaca ifade etmek isterim, çok sayıda arkadaşımız
dile getirdi -teklifle ilgili değil- Sayın Tanal ismimi de anarak
dile getirdi, dolasıyla ona da kısaca bir cevap vermek isterim:
Değerli arkadaşlar, Merkez Bankasıyla ilgili sorulara
çeşitli vesilelerle Sayın Cumhurbaşkanımız, Ekonomik
İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız,
çeşitli milletvekillerimiz, yetkililer cevap vermişlerdir. Ben de
kısaca şunu ifade etmek isterim: Merkez bankaları kâr
amacıyla kurulmuş yapılar değillerdir. Ülkenin
istikrarını, makroekonomik fiyat istikrarını korumaya
dönük, bununla çelişmemek kaydıyla da kalkınmasını
desteklemeye dönük olarak kurulmuş yapılardır. Merkez
bankaları konjonktüre göre de hareket ederler. Bakın, son dönemde,
pandemiyle birlikte dünyada sadece 3 büyük Merkez Bankasını; Amerika,
Avrupa ve Japonyayı dikkate aldığınızda 7 trilyon
dolar civarında bir genişleme söz konusudur. Bu 3 Merkez
Bankasının yaptığı, tarihte görülmemiş ölçekte
bir genişlemedir. Merkez bankaları bu dönemde, pandemi
şartlarında, tarihte görülmemiş birtakım tedbirler,
görülmemiş birtakım eylemlerde bulunmuşlardır. Bunu da
ekonomilerin sıhhati açısından, geleceği
açısından yapmışlardır. Bizim Merkez Bankamız da
içinde bulunduğumuz şartları dikkate alarak birtakım
tedbirler almıştır. Geçen yıl yüzde 1,8 büyüdüysek bu
kendiliğinden olmadı; dünyanın yüzde 3,5-4 küçüldüğü bir
ortamda yüzde 1,8lik büyüyen bir ekonomimiz var. G20de, Çinle birlikte, büyüyen
iki ekonomiden biriyiz. Bunlar, işte, bu alınan tedbirlerle oldu. Her
şeyin elbette bir bedeli var. Cari açık verdik biliyorsunuz,
turizmimiz pandemide çok ciddi bir darbe yedi, özel sektörümüz dış
dünyaya olan borçlarını ödedi, azalttı; buna benzer çok
sayıda faktörü alt alta koyduğunuzda Merkez Bankamızın
yaptığı çalışmayı anlamak mümkün.
Bir de şunu ifade etmek
isterim: Sanki bu döviz uçtu, buharlaştı gibi bir havada
anlatılıyor. Merkez bankalarının varlıkları
buharlaşmaz, bir varlık bir nitelikten başka bir niteliğe
dönüşür; dolarken TL olur, TLyken altın olur, başka bir
şeye dönüşür. Ha, bu dönüşüm esnasındaki değerleri
sorgulayabilirsiniz, tartışabilirsiniz, o ayrı bir tartışma
ama varlıklar buharlaşmaz, bir varlıktan diğer bir
varlığa dönüşür. Ekonominin ihtiyaçları çerçevesinde merkez
bankaları bu kararları alırlar ve uygularlar. Siyaset yapmak
istiyorsunuz, bir algı oluşturmak istiyorsunuz, anlıyorum ama
konumuzla ilgisi yok, burada tartıştığımız
konular bambaşka konular ama kısaca da bu konuda görüşümü ifade
ettim. Merkez bankalarının elbette normal zamanlardaki
politikaları farklıdır, bu tür olağanüstü şartlarda
uyguladıkları politikalar apayrıdır. Dünyada da bu
görülmüştür, bizim merkez bankacılık uygulamamamızda da
bunlar yaşanmıştır. Tabii, temenni ederiz ki bu dönem
atlatılsın, dünyada da bizde de gerek aşılamayla gerek
diğer tedbirlerle farklı bir döneme geçtiğimiz zaman Merkez
Bankamız da o dönemin, yeni dönemin şartlarına göre politikalarını
elbette güncelleyecektir.
İşsizlik Sigortası
Fonuyla ilgili Emecan Hanımın Neden kullanılmıyor?
şeklinde sorusu oldu. Burada da bazı rakamlar ifade edeyim: Sadece
son dönemde, bu pandemi döneminde işsizlik ödeneği kapsamında 1
milyon 48 bin kişi için 5,6 milyar TL, nakdî ücret desteği için 2,5
milyon civarından vatandaşımıza 10,2 milyar TL, kısa
çalışma ödeneği kapsamında 3,8 milyon insanımız
için 31,6 milyar TL, normalleşme desteği kapsamında 3,2 milyon
insanımız için 3,9 milyar TL olmak üzere toplam 51,4 milyar TLlik
bir destek bu Fondan sağlanmıştır. Bu fonlar da kara günler
için var, zor günler için var, bugünlerde de bu fonlar
kullanılmıştır. Yeniden bir büyüme süreci
başladığında, istihdam geliştiğinde elbette Fonun
şartları da değişecektir. Ama esas itibarıyla bu
Fonumuz, çalışanlarımızın hem zor durumda
desteklenmesi için hem de istihdam imkânlarının artması için
kullanılan fondur, öyle olmaya da devam edecek diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Süleyman Bey,
buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkan
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, alamadık cevabı hâlâ daha. Aylık 1.500
lirayla AKP milletvekilleri geçinebilir mi; bunu sormuştuk Sayın
Komisyon Başkanına.
BAŞKAN Süleyman Bey,
buyurun.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ülkemizde 10 milyonu
aşkın işsiz var. Genç işsizlik oranı yüzde 30a
dayandı. Ekonomik buhran herkesi en ağır şekilde etkiledi.
Yurttaşlar çektikleri kredileri yine borçlanarak kapatmaya
çalışıyor. KOBİlerin bankalara olan borcu 774 milyar lira
olmuş. Daha bu yılın ilk iki ayında 19.727 esnaf kepenk
kapattı. 21 milyon 797 bin 39 icra dosyası var. Yurttaşın
hâli içler açısı. Tablo bu kadar net ortadayken AKP iktidarı bir
ay önce uzaya üs kuruyordu, şimdi ise yoksullaştırdığı
vatandaşa soğan, patates veriyor. Bu salgının mağdur
etmediği tek bir grup var, o da Cumhurbaşkanı ve
şürekâsı yani saray. Ama 5 maske dağıtamayan, 1
aşı vuramayan iktidara karşı millet kararını
verdi, ilk sandıkta gideceksiniz.
Son sorum: 128 milyar dolar
nerede?
Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir dakika
Salih Bey, buyurun, bir
şehit haberi var.
Sayın Tanal, sen konuya
hâkim oldun, cevabı verdin, soruyu sordun kardeşim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sataşma var Başkanım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sataşma yok, sadece cevap var.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Trabzon Milletvekili Salih Coranın, şehit olan Pilot
Yüzbaşı Burak Gençcelepin sivillere zarar vermemek adına büyük
fedakârlık yaptığına ilişkin açıklaması
SALİH CORA (Trabzon)
Konyada 7 Nisan 2021 tarihinde, eğitim uçuşu yaptığı
sırada kullanmakta olduğu NF-5 uçağının kaza
kırıma uğraması sonucu hemşehrimiz Pilot
Yüzbaşı Burak Gençcelep şehit olmuştur. Bu elim kaza
hakkında kaza kırım ekibi ve filo komutanlığı
tarafından henüz nihai rapor verilmemekle birlikte şehidimiz
uçuş sırasında tehlikeli olacağını öngörüp
uçağını meskûn mahalden uzaklaştırmak istemiştir.
Şehrin içerisine düşerek yerleşim yerinde bulunan sivillere
zarar vermemek adına büyük bir fedakârlık yapmıştır.
Şehidimiz bir pilot olarak elinden geleni yapmış,
uçağın parçaları incelendiğinde, herhangi bir yangın
çıkmaması için şehidimizin yakıt bitirme gibi kurtarma
hareketlerinin tamamını yaptığı tespit
edilmiştir. Hülasa şehidimiz tam bir Türk Yıldızı gibi
hareket etmiştir. Yine, şehidimiz Bizim çevremizde hiç şehit
yok. diyen bir komşusuna Belki bir gün ben şehit olurum. diyerek
şehadetini hissetmiş bir vatan evladıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde üzerinde 3
önerge vardır.
Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254
sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 1- 21/7/1953 tarihli ve
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde
bulunan "Menkul mallar, ibaresinden sonra gelmek üzere "elektronik
ortamda veya ibaresi, dördüncü cümlesinde bulunan "değer
düşüklüğüne uğrayacağı anlaşılan mallar
ibaresinden sonra gelmek üzere "ile muhafazası tehlikeli veya
masraflı olan mallar ibaresi ve maddeye birinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Artırmaya
iştirak edeceklerden menkul mala biçilen değerin %5'i nispetinde para
teminat olarak alınır. Alacaklı amme idareleri, menkul
malın türü veya değeri ile satış şeklini esas alarak
teminat alınmayacak halleri belirlemeye, para yerine teminat mektubu
alınmasına karar vermeye yetkilidir.
Bülent
Kuşoğlu Abdüllatif
Şener Emine
Gülizar Emecan
Ankara Konya İstanbul
Cavit
Arı Süleyman
Girgin
Antalya Muğla
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sıra sayısı 254 olan Kanun
Teklifi üzerinde grubum adına söz aldım.
Konuya geçmeden önce, bugün
vefat ettiğini öğrendiğimiz eski
Başbakanlarımızdan ve Meclis Başkanlarımızdan
Yıldırım Akbuluta rahmet diliyorum ve ramazanınız
mübarek olsun cümleten.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun teklifinde 6183 sayılı Kanunla ilgili 5 madde var, 4 tanesi
değişiklik getiriyor 6183te, 1 tanesi de yeni bir madde ihdas
ediyor. Şimdi, adı üzerinde, amme alacakları yani kamu yani
devlet alacaklarıyla ilgili. Bu kanun, kamuya, devlete alacaklarıyla
ilgili olarak özel bir statü veriyor. Çok önemli bir kanun, 1953ten beri
başarıyla uygulanıyor ama son yıllarda
sıkıntılar var, önemli sıkıntılar var, çok
başarılı bir şekilde uygulayamıyoruz maalesef,
maliyeci olanlarınız bilirler bu konuyu.
Şimdi, 5 maddesi
değişiyor, geniş, önemli bir değişikliğe
gidiyoruz bunlarla birlikte. Bir kanunda bu kadar geniş
değişiklikler yapılıyorsa yani 5 tane madde, 4ü
değişiyor, 1 yeni madde ihdas ediliyorsa bu durumda kanunu uygulayan
kurumların da denetlenmesi gerekir, masaya yatırılması
gerekir. Mesela, Maliye Bakanlığının, Sosyal Güvenlik
Kurumunun, il özel idarelerinin, belediyelerin bu kanunun görüşmeleri
sırasında denetlenmesi lazım, bu konuyla ilgili detaylı
bilgilerinin getirilmesi lazım. Mesela, ben soruyorum bunlarla ilgili
olarak, bu mantaliteyle: 6183 sayılı Kanun kapsamında devletin
toplam alacağı nedir? Eğer bildikleri varsa Komisyon
Başkanımız ya da kanun teklifini veren milletvekilimiz
cevaplasınlar. 6183 kapsamında toplam ne kadar
alacağımız var, devletin ne kadar alacağı var? Bu
alacakların detayı nedir, ne kadarı vergidir, ne kadarı
diğer alacaklardan oluşuyor? Vergilerin ne kadarı asli, ne
kadarı ferî unsurlardan oluşuyor? Yerel yönetimlerin
alacağı ne kadar, il özel idarelerinin ne kadar, Sosyal Güvenlik
Kurumunun alacağı ne kadar, prim alacakları ne kadar? Bu
alacaklar geçmişle kıyaslanınca veya başka ülkelerle,
benzer ülkelerle kıyaslanınca çok yüksek alacaklar mı bu dönemde
yoksa normal düzeyde alacaklar mı? Neden bu değişikliklere
ihtiyaç duyuldu ya da bu değişiklikler eğer teknolojik veya
ekonomik gerekçelerle yapılıyorsa neden kanunu tümüyle ele
almıyoruz? Bütün bunları sormamız, konuşmamız
lazım, değil mi? Bu soruların bazıları Komisyon
çalışmaları sırasında cevaplandırıldı,
bazıları ama; tümüyle cevaplandırılmadı.
Cevaplarını biliyorlarsa cevap versinler lütfen.
Mesela vergi
alacağının 289 milyar olduğu söylendi, 289 milyar vergi alacağı.
Bu aslı, ferîsi de var; onunla beraber zannediyorum 600 milyarı
geçiyor ama detay bazda baktığımız zaman, ne kadarı
kurumlar vergisi, gelir vergisi ya da diğer vergilerden oluşuyor,
bununla ilgili bir bilgi verilmedi, bunların verilmesi lazım. Prim
alacaklarımız ne kadardır? Bunların bilinmesi lazım,
biliniyor olması lazım, bunları konuşmamız lazım.
Niye biz vergi toplayamıyoruz? Beyan etmişler, tahakkuk etmiş;
bu alacakları neden tahsil edemiyoruz? Bunları konuşmamız,
tartışmamız lazım. Sorun başka bir yerdeyse, 6183ün
dışında başka yerdeyse oraların da düzeltilmesi
lazım. Bu şekilde alelacele getirilip görüşülen kanun teklifleri
sonuca ulaşamıyor. Sonuçta burası Türkiye Büyük Millet Meclisi;
bunlar konuşulacak, tartışılacak, denetleyeceğiz bu
vesileyle ilgili kurumları. Bunları yapmadan amacımıza
ulaşmamış oluyoruz, çok büyük eksik kalıyor.
Bakın, 600 milyarın
üzerinde vergi alacağı var aslı ve ferîyle beraber -öyle
görünüyor, düzeltsinler yanlışsa- belediye, il özel idareleri ve prim
alacaklarını da ilave edersek kamunun 1 trilyon tutarında
alacağı var; 1 trilyon büyük bir para. Bu senenin bütçesinde zaten
bütçe gelirleri bu kadar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Başkan.
BÜLENT KUŞOĞLU
(Devamla) Çok teşekkür ederim Başkanım.
Bunu bir
tartışmamız, neden olduğunu ortaya koymamız
lazım. Bu şekilde kanun yapmak mümkün değil.
Tabii, Komisyon
çalışmaları sırasında da, burada da ilgili bakanlar
olmayınca, siyasi sorumlusu burada olmayınca, Meclise gelmeyince -bakanlar,
biliyorsunuz, bütçe haricinde gelemiyor, konuşamıyor- bunları
bürokratlara sormanın da bir anlamı kalmıyor,
tartışmanın da bir anlamı kalmıyor maalesef.
6183le ilgili olarak, son
yıllarda kötü uygulandığını söyleyeyim
bildiğimiz, gördüğümüz kadarıyla; bunların düzeltilmesi
gerekiyor ve biraz önce sorduğum soruların da cevaplanması
gerekiyor. Tüm Meclisin bu konularla ilgili olarak hassasiyet göstermesi
gerekiyor.
Bu vesileyle hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Müsavat Bey,
biliyorsun sen, hani şair diyor ya o malum yerde: Dakika
farksızdır aydan.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Evet.
BAŞKAN - İftara
yaklaşırken dakika farksızdır aydan. Dolayısıyla
bu dakika talepleri olmazsa sevinirim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş Ayhan
Erel
İzmir Kayseri Aksaray
İmam
Hüseyin Filiz Yasin
Öztürk
Gaziantep Denizli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz maddeyle, muhafazası tehlikeli veya masraflı olan
menkul malların da pazarlık usulüyle satılmasına imkân
sağlanmaktadır. Ayrıca, artırmaya iştirak edeceklerin
menkul mala biçilen değerin yüzde 5i kadar teminat yatırmaları,
idarenin bu teminatı alıp almamaya ya da para yerine teminat mektubu
alabilmesine imkân sağlanmaktadır. Kanun bu haliyle dertlere derman,
yaralara merhem, sorunlara çözüm getirmemektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bizler iki aydır burada üreticinin elinde
patatesin, soğanın çürümeye yüz tuttuğunu ve böyle giderse bir
daha vatandaşın bu ürünleri ekmemekte kararlı olduğunu
gücümüz yettiğince anlatmaya çalıştık, geç de olsa
Sayın Cumhurbaşkanı konuya el atarak patates ve soğan
üreticilerinin elinde kalan malları almaya karar vermiş. Biz bu
bağlamda, geç kalmış da olsa, teşekkür etmekle birlikte
Toprak Mahsulleri Ofisinin vatandaşın elindeki patatesi seçerek alma yoluna
gittiğini ama iki aydır bu sese, feryada kulak tıkayan siyasi
iradenin de bunda sorumluluğunun olduğunu göz önüne alarak
vatandaşın elinde ne kadar patates, soğan varsa bunların
alınarak, gerekirse dereye dökülerek vatandaşın
mağduriyetinin giderilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yine, Türkiyede tarım
sadece soğandaki, patatesteki sıkıntıyla
sınırlı değil, elma üreticisi de perişan hâlde,
elmaları soğuk depolarda beklemekte, elma üreticilerinin kilo
başı 30 kuruş destek talepleri var. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bu üreticilerden 30 kuruşu esirgemeyeceğine kanaatimiz
sonsuzdur.
Yine -turizmden dolayı-
lokantalar, oteller kapalı olduğu için üreticinin elinde nohut,
fasulye de kalmış; bunlara da bir el atılması
gerektiği kanaatindeyiz.
Kamu alacağını
kolay tahsil etmek için kanunlar çıkarırken vatandaşın niye
bu kadar borç altına girdiği yolunda maalesef gerekli
araştırmaları yapmadığı kanaatindeyiz.
Çiftçilerimizin ocak ayı itibarıyla bankalara 143 milyar, Tarım
Kredi Kooperatifine 12 milyar, piyasaya ise 50 milyar dolayında borcu var.
Yasa sadece çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan 12 milyar
borcundan 1 milyarını yapılandırıyor. O da nasıl?
Faizi 11den 18e çıkarıyor, yüzde 30 peşin istiyor, gerisini de
Üç ayda öde." diyor.
Zaten çiftçi geçtiğimiz
aylarda tarlaya gübre atmak zorundaydı. Gübreye
baktığımızda gübre fiyatlarının geçen yıla
göre yaklaşık yüzde 100 arttığını görmekteyiz ve
5 çeşit gübreye para yetiştirmek adına elinde ne varsa onlara
harcadı, yine borçlandı. Bu sene DAP gübre 4.600 lira, üre 3.700
lira; buna verecek parası yok, bunda da borç alarak ödedi. Bu
borçlarını ödemezken Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcunu
nereden, nasıl bulacak; bunun endişesi içerisinde. Yine, sütten de
para kazanamıyor. Geçen sene 70 lira olan yem bu sene 130 liraya
çıktı. Geçen sene 230 lira olan süt şimdi 280 lira.
Dolaysıyla yemde yüzde 100 artış varken sütte yüzde 20
dolayında bir artış var. Vatandaş, çiftçi nereden bulacak,
nasıl ödeyecek kara kara düşünmektedir.
Çiftçinin, köylünün bizden
istediği şudur: Ana paradan faizi silin, ana parayı da
tarım ürününün çeşidine göre mahsul sonuna bırakın, bunu da
5 eşit taksitte bizden alın. diyorlar. Böyle yapmazsanız borcu
ödeyemeyiz, bankaya rehinli traktörümüz, bankaya ipotekli tarlamız elimizden
gider, üretimden çekiliriz; üretimden çekilince de Türkiye bu yükün
altından kalkamaz. diye feryat ediyorlar.
Yine, vatandaşın
bir talebi daha var, geçen sefer de dillendirmiştik: Üretimde kalmak,
köyden kente göçün engellenmesi adına Erzurum Milletvekili Sayın Naci
Cinislinin bir kanun teklifi vardı; her köyde, her tarımla
uğraşan ailede bir kadının sigortalı olarak
sayılmasını ve sigorta primlerinin de devlet tarafından
yatırılmasını, böylece vatandaşın köyde
kalmasının ve üretime devam etmesinin
sağlanacağını söylemiştik ama maalesef toplum
yararına, millet yararına olan bu teklifimiz gündeme bile
alınmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Ben
yine buradan daha önce seslendiğim gibi bir kez daha seslenmek istiyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletinin iradesinin temsil edildiği
yer. Biz burada millet adına, milleti mutlu edecek, milletin
kafasını yastığa koyduğunda rahat uyuyabileceği
düzenlemeleri getirmek, bunları uygulamaya koymak zorundayız ama üç
yıla yakındır ben burada Türk milletinin yararına, Türk
milletini rahat uyutacak, ona nefes aldıracak düzenlemelerin
olmadığını üzülerek söylüyorum. Vatandaş, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden kendine faydalı olacak, kendinin yararına
olacak ve milletin meclisi olduğunu gösterecek kanunların
çıkarılmasını bekliyor diyor, hepinize hayırlı
iftarlar diliyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Erzincan Milletvekili Burhan
Çakır, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Erzincan Milletvekili Burhan Çakırın, vefatı nedeniyle
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
BURHAN ÇAKIR (Erzincan)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti 20nci Başbakanı, kıymetli devlet adamı,
Erzincanımızın yetiştirmiş olduğu, millet
adına konuşan değerli büyüğümüz Sayın
Yıldırım Akbulut bugün Hakka yürüdü. Acımız çok
büyük. Aziz milletimizin ve Erzincanımızın, kıymetli
ailesinin başı sağ olsun. Allah rahmet eylesin, mekânı
cennet olsun.
1935 yılında
Erzincanda dünyaya gelen Yıldırım Akbulutun ülkemize ve
şehrimize çok büyük hizmetleri olmuştur. Erzincanımızda
kendi ismini taşıyan birçok eseri vardır. Allah kendisinden
ebedi razı olsun.
Erzincan Milletvekili olarak,
Erzincan halkına varsa hakkımız helal olsun, aziz milletimizden
de haklarını helal etmelerini istiyorum.
Tekrar
Başbakanımıza Allahtan rahmet diliyorum, nur içinde
yatsın, mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Yüksel Özkan Bey,
buraya geldiniz siz Acil bir şey var. dediniz.
Buyurun.
35.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, kargo ve yük
taşıyıcılarının sorunlarına ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Covid-19 pandemi sürecinde
başta temel gıdada olmak üzere, kargo ve yük
taşıyıcılığının yükü
artmıştır. Bu durum kamyon ve tır
taşıyıcılığı yapan şoförlerin de yükünü
artırmıştır. Yurdun çeşitli bölgelerinde
yapmış olduğumuz ziyaretlerimizde özellikle
taşıyıcılar kooperatifi üyelerinin ortak şikâyeti yeni
takograf düzenlemesi olmuştur. Gerekli istirahat alanlarının
yetersiz olması ve bununla ilgili kara yollarındaki altyapı
eksikliği nedeniyle kamyoncular zor durumlar yaşamaktadır. Bu
nedenle şoförler hem ağır cezai işlemlere maruz kalmakta
hem de kara yolları kenarlarında güvenlikten yoksun bir şekilde
istirahat etmeye mecbur bırakılmaktadırlar.
Bu konuyla ilgili
İçişleri Bakanlığına soru önergesi vermiş
bulunmaktayım. Taşımacılar, mağduriyetlerinin en
kısa zamanda giderilmesini beklemektedirler.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Iğdır Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun Sayın
Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI
(Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
Covid-19 virüsünün dünyaya yayılmasıyla birlikte birçok ülke
oluşan ekonomik sorunların sorumluluğunu üstlenerek toplumu evde
tutmanın yollarını ararken Türkiyede ekonomik sorunun topluma
mal edilmesinin yol ve yöntemleri
araştırılmıştır. Bu soruna AKP usulü çözümler
getirilmiş, halka destek olması gereken iktidar halka IBAN
numarası vererek para toplamanın yoluna gitmiştir. Esnaf,
kapalı iş yerlerinin kredi borcunu nasıl ödeyeceğini
düşünürken iktidar faizli kredi ertelemelerini müjde olarak
duyurmuştur. İnsanlar elinde avucunda ne varsa tüm birikimlerini
satarak emeklerinin, ekmek
teknelerinin ayakta durması için mücadele verirken iktidar büyük
şirketlerin yurt dışından bulacakları kredilere
devleti kefil yapmıştır. Esnaf, biriken faturalar ve krediler
sonucu birer ikişer dükkânına kilit vururken iktidar Müjde!
Doğal gaz bulduk. diyerek gündem değiştirmeye
çalışmıştır. Pazarda insanlar artıkları
toplayarak evinde tencere kaynatmaya çalışırken iktidar rant
projesi olan Kanal İstanbulu yapacağını ilan etmiştir.
İşsiz milyonlarca insan İŞKUR kapıları önünde
uzun kuyruklar oluştururken Boğaziçili gençler terörist ilan
edilmiştir. Çiftçinin borçları karşılığında
traktörü, ekini haczedilirken iktidar Katarlılara Borsa İstanbuldan
pay satmanın gururunu anlatmıştır.
İktidar lüks,
şatafat ve gösterişin gölgesinde siyaset yaparken toplum ekonomik
sorunlarla baş başa bırakılmıştır.
Faturasını ödeyemeyen, kredisini yatıramayan, ay sonunu getirmek
için yirmi takla atan halka verilmesi gereken destekler büyük sermaye gruplarına
ayrıcalık olarak yansıtılmıştır. Şimdi
de kamu alacakları hakkında bir gündeme öncelik verilerek Meclis
işgal edilmektedir. Alacağına şahin, vereceğine karga
söylemi bu gündemi en güzel anlatan sözlerdendir.
Sizin Sert iniş
yapacağız. dediğiniz yer ay değil, vatandaşın
cebidir dolayısıyla mutfağıdır. Gerçi
vatandaşın cebi de mutfağı da ay yüzeyi hâline getirildi,
hiçbir canlılık emaresi kalmadı. Kamunun bu halktan alacağı
değil, kamunun cefakâr halka borcu var, borcu. İktidar olarak elinizi
taşın altına koymadınız. Yere göğe
sığdıramadığınız sarayın elektriklerini
bir ay kapatsanız bir ilin esnafının elektrik borcunu, suyunu
kapatsanız bir ilin esnafının su borcunu, o sarayı komple
kapatırsanız bu ülkenin tüm esnafının borcunu ödersiniz ama
İtibardan tasarruf olmaz. diyerek toplumu fakirleştirmenin her gün
yeni bir yolunu aradınız. Her adımınız sermayenin
çıkarlarını korumak ve kollamak üzerine kuruldu. Yeni ihaleler,
yeni rantlar yaratmak üzere posanın suyunu çıkarırken her gün
biraz daha fakirleşen bu toplumu görmemek, ülkenin asıl meseleleri
olan ekonomi, adalet ve demokrasi sorunlarını örtbas etmek üzere
gündem yaratmak ve toplumu kutuplaştırmak için elinizden gelen bütün
çabayı gösteriyorsunuz.
Pandeminin
başladığı günden bugüne bir yıldan fazla zaman geçti.
Bu halka erteleme, öteleme dışında sunduğunuz reel anlamda
hiçbir şey yok. Halkı bu kadar borçlandırdınız bari
sağlık kriziyle ilgili bir adım atılsın. diye
beklerken bilime kulak vereceğinize bildiğinizi okuyarak toplum
sağlığını büyük bir riskle karşı
karşıya bıraktınız. Esnafın, çiftçinin,
işçinin, asgari ücretle geçindirmek zorunda
kalan emekçinin ve milyonlarca gencin sizin şatafatlı
yaşamlarınızı izlemeye gücü kalmadı. Bir baba, bir anne,
bir genç evine bir maaş götürebilmek adına gece gündüz demeden
çalışırken sizin huzur hakkı diye üç beş maaş
dağıttığınız Twitter kahramanı
bürokratınızı izlemeye ise hiç sabır kalmadı.
Koalisyonların
kötülüklerinden bahisle vardığınız son nokta ise beşli
koalisyon ortaklığıdır: Büyük ortak, küçük ortak, cücük
ortak, minik ortak, mikro ortak; bunların kimler olduğunu hepiniz çok
iyi biliyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın.
MAHMUT
CELADET GAYDALI (Devamla) Bu beşli koalisyon anatomik yapı olarak
aynen akrebi andırıyor. Her ne kadar kol, bacak, gövde ve kıskaç
ana gövdede olsa bile, asıl güç en son halkadaki yani kuyruk sonu zehir
silahıdır. Umarım sonunuz ateş çemberindeki akrebin sonu
gibi olmaz.
Hepinizi
saygıyla selamlarım. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci
madde kabul edilmiştir.
Birleşime
iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.46
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.47
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan
253 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlıyoruz.
2.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı
Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 253)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
konu bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 15 Nisan 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
18.48
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 254 S. Sayılı Basmayazı 13/4/2021 tarihli 71inci Birleşim Tutanağına eklidir.