TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
73üncü
Birleşim
15
Nisan 2021 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kayanın, Kanal
İstanbula ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın, terör örgütü PKK
tarafından 8 yaşında kaçırılan Hamza Adıyamana
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kars Milletvekili Ahmet Arslanın, serhat şehri gazi
Karsın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingölün, Kars Milletvekili Ahmet Arslanın
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Kars Milletvekili Ahmet Arslanın, Ankara Milletvekili Tekin
Bingölün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın yaptığı
gündem dışı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Serap Yaşarın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin Anamur ve Bozyazı
ilçelerine yapılacak hallere ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinli çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokatın Turhal ilçesinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, vefat eden eski
Başbakan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediğine ve Kocaelinin turizm
değerlerine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, hayatlarını
kaybeden Avukat Hasan Gülşan ile Profesör Doktor İlhan Başgöze
ilişkin açıklaması
8.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hataydaki trafik sorununa
ilişkin açıklaması
9.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, kapalı olan
Uşak Havalimanının açılması ve ağır
vasıta şoförlerine uygulanan dokuz saat takograf
uygulamasının ertelenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, salgın döneminde 3. Ligden
düşmenin kaldırılmasını talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
12.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, 112 acil
çağrı merkezlerinin asılsız ve mükerrer
çağrılarla meşgul edilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, doğal gaza
yapılan zamlara ilişkin açıklaması
14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından Sivasa yapılan
yatırımlara ilişkin açıklaması
15.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, 128 milyar doların
nerede olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Turizm
Haftasına ilişkin açıklaması
17.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Bursa Büyükşehir Belediyesinin
sosyal destek paketi uygulamasına ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 31 Mart
Vakasına ilişkin açıklaması
19.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Grup
Başkan Vekilleri olarak Meclis gündemindeki kanun teklifinin
kanunlaşması noktasında kararlılık sergilediklerine ve
söz taleplerinin olmadığına ilişkin
açıklaması
20.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursada
aşırı yağış nedeniyle çiftçilerin mağdur
olduğuna ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Hayatını kaybeden Türk Tarih Kurumu
Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodamana Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Hayatını kaybeden Türk Tarih Kurumu
Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodamana Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması
23.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Osmaniyede görevini kötüye
kullanan savcıyla ilgili ne yapılacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
24.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, hayatını
kaybeden Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkayaya
Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin oylamasında CHP Grubu olarak çekimser
oy kullanacaklarına ilişkin açıklaması
VI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254)
2.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 253)
VII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:254) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
15 Nisan 2021 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
73üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kanal
İstanbul hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Dilşat Canbaz Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Dilşat
Canbaz Kayanın, Kanal İstanbula ilişkin gündem
dışı konuşması
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Ekranları başında bizleri izleyen
değerli halkımız, coğrafyamız nüfusunun
yaklaşık dörtte 1ini bünyesinde barındıran İstanbul,
sermaye ve onun sadık temsilcisi AKP tarafından esir
alınmış durumda. İstanbulu yönettikleri yıllar
boyunca şehri bir betona dönüştüren AKP önceliği,
anlayışları, şehri kimliksizleştirmek için büyük bir
çaba harcamıştır, harcamaya da devam etmektedir. Bir dünya
şehri olan İstanbul, AKP yönetimi altında, inşaat
müteahhitlerinin ablukası altında ezilmekte, şehir her geçen gün
daha büyük tahribatlar almaktadır. İstanbul, kapasitesinin üstünde
artan nüfusu, inşaat patronlarının ablukası ve buradan
saymakla bitiremeyeceğimiz birçok sorun yetmiyormuş gibi, son birkaç
yıldır Kanal İstanbul olarak duyurulan büyük bir tehditle
karşı karşıya kalmış durumdadır. Bu,
İstanbul'a ihanet edenlerin mega projesidir. Bu talan projesi hiçbir
toplumsal ihtiyacın ürünü değildir. İstanbulun ekolojisine
yönelik büyük bir saldırı olan proje, özellikle Kuzey
Ormanlarında ve yer altı, yer üstü kaynaklarında geri dönüşü
mümkün olmayan tahribatlara neden olacaktır. İktidar, Kanal
İstanbul girişimini hiçbir mantıkla izah edilebilir ve toplumsal
çıkarı gözeten gerekçelere dayandıramıyor. Kanal
İstanbul Projesi, binyılları geçkin geçmişinden bugüne
kadar İstanbulun doğasının karşı
karşıya kaldığı en büyük mühendislik operasyonudur. Bu
noktada, öncelikle Karadeniz, boğazlar, Marmara ve Kuzey Ege gibi
geniş bir coğrafyada çok boyutlu etkileri muhtemel böyle bir
projenin, ne pahasına ve hangi amaçla hayata geçeceği sorusunu her
yurttaşın sorması gerekmektedir. Vicdana, akla, bilime, halka ve
yüksek deprem riskine rağmen yapılmak istenen bu proje, yarımada
olan tarihî şehri bir adaya çevirecektir. Bir ada şehrine çevrilmek
istenen İstanbul, emekçilerden ve yoksullardan arındırılmak
istenmektedir. Bir adaya çevrilecek olan tarihî İstanbul, zenginlerin,
Katar başta olmak üzere, Orta Doğu burjuvazisinin korunaklı
alanlarına dönüştürülmek isteniyor. İstanbulda emlak
piyasası zaten olması gereken fiyatın çok üstündedir. Konut fazlası
varken mevcut durumda dahi emekçiler, yoksullar bir ev alabilmek için yüzlerce
ekonomik denklem kurabilmek ve bin defa düşünmek zorunda
bırakılıyorlar çünkü mevcut konut stoku zenginlere yönelik
yapılıyor, eğer Kanal İstanbul yapılırsa emekçi
kesimin İstanbulda yaşaması neredeyse imkânsız hâle
gelecektir.
Değerli halkımız, bu iktidarın
yaşattığı tahribatları artık görmek
zorundasınız. Görmek zorundasınız çünkü bu
anlayış ve irili ufaklı ortakları, coğrafyamızı,
ülkemizi ve halklarımızı geri dönüşü mümkün olmayan
felaketlere sürüklemektedirler. Emekçiler başta olmak üzere eğer
coğrafyamız halkları buna Dur! demezse ülkece
yaşayacağımız tahribatların sonuçları hepimiz
için ağır olacaktır. Uzmanlara göre, boyutları
itibarıyla boğazda olduğu gibi kanal içerisinde iki yönlü bir
akıntı sistemi geliştirilemeyecek ve Karadenizin kirli
suları Marmaraya dolacaktır. Marmara Denizinde bol besinli üst
tabaka can çekişen alt tabakaya baskı yapacak ve oksijen hızla
azalacaktır. Oksijen bitince, kanal kapatılsa bile bir daha geri
dönüşü olmayacaktır. Zamanla Karadenizin de ekolojik
yapısı bozulacaktır. Tuna Nehrinin Karadenizi
kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye, kendi eliyle
yaptığı ikinci bir boğazla bu kirliliği Marmaraya
taşımış olacaktır; bu durum Marmaranın ölü bir
denize dönüşmesiyle sonuçlanabilecektir. Yani bizler diyoruz ki: Bu Kanal
İstanbul, sadece İstanbulda değil Türkiyede depremin,
ekolojinin, doğanın bozulmasına neden olacak ve gerçekten geri
dönüşümü zor olan bir yere doğru götürüyor bizi. O yüzden, her bir
ağacı, her bir canlıyı, her bir damla suyumuzu sonuna kadar
savunmak zorundayız. Başta İstanbullular olmak üzere Ya Kanal
ya İstanbul. diyeceğiz Ya
ağaç, toprak, temiz su ya da beton. diyeceğiz Ya yaşam ya da
talan. diyeceğiz. Kanal İstanbula buradan tekrar bir kez daha
hayır diyelim diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
terör örgütü PKK tarafından 8 yaşında kaçırılan Hamza
Adıyaman hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Serap Yaşara ait.
Buyurun Sayın Yaşar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili Serap
Yaşarın, terör örgütü PKK tarafından 8 yaşında
kaçırılan Hamza Adıyamana ilişkin gündem
dışı konuşması
SERAP YAŞAR (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün, sizlere, beş
yıl önce daha 8 yaşında, terör örgütü PKK tarafından
okulundan kaçırılan Hamza Adıyaman ve küçük yaşta
kaçırılarak örgüt içinde her türlü istismara uğrayan ve
hayatlarının baharında çocuk savaşçı olarak ölüme
gönderilen çocuklardan bahsedeceğim.
Diyarbakır Anneleri, bugün tam beş yüz
doksan bir gündür HDP Diyarbakır il binasının önünde evlat
nöbetindeler. Hamzanın annesi Rukeyda Adıyaman da terör örgütü
tarafından kaçırılan oğluna kavuşmak ümidiyle
Diyarbakırdaki evlat nöbetine katılıyor. Zap Suyuna
düştüğü söylenen Hamza, AFAD tarafından üç ay boyunca
arandı ancak bulunamadı. Kız kardeşi, örgütün küçük
yaştaki çocukları kaçırdığında neler
yaptığını öğrenmek için internetten
araştırmalar yaparken, kardeşinin elinde silahlı görüntüsünün
bulunduğu bir videoya denk geliyor. Ablanın ifadesine göre Olay
üzerinden aylar geçtikten sonra, yine evladı PKK tarafından
kaçırılan bir baba Hakurk kampında kardeşime denk geliyor.
Kardeşimle konuşuyor, kardeşim Hamza da Mehmet
Adıyamanın torunu olduğunu söylüyor. Adam da dedem kanaat
önderi olduğu için tanıdığını söylüyor.
Kardeşim Hamza da adama Benim için Zap Suyunda boğuldu dediler
ancak ben suya düşmedim. Aileme söyleyin, beni kurtarsınlar hatta
olayın geçtiği gün ellerim, ayaklarım bağlı hâlde
siyah bir aracın içindeydim, annemi görüyordum, ağzım
bantlı olduğu için hiçbir şekilde
bağıramıyordum. Görülüyor ki çocuk hayatta ve PKK/KCK terör
örgütünün elinde çocuk savaşçı olarak kullanılmakta.
Saygıdeğer milletvekilleri, Hamza gibi daha
binlerce çocuk, bir o kadar da gözü yaşlı anne var. 2016-2020
yılları arasında örgütten kaçarak teslim olanların yüzde
41i 18 yaşın altındaki çocuklar yani yaş ortalamaları
16. PKK/KCK terör örgütünün çocukları istismar faaliyetleri, örgütün
kuruluş yıllarından itibaren sürdürdüğü terörist
stratejinin bir parçası. Çocukların silahlı
çatışmalarda kullanılması uluslararası
sözleşmelerle yasaklanmasına rağmen, Hamza Adıyaman
örneğinde de görüldüğü gibi kaçırmalar ve çocuklardan terörist
yetiştirme mekanizması hâlen işlemeye devam ediyor ve acı
olan Meclis kürsüsünden bir milletvekili tarafından da aklanmaya
çalışılıyor.
Ben, dört senedir yoğun biçimde Avrupa
Konseyinde kayıp çocuklar meselesini çalışıyorum. Kaybolan
ve kaçırılan çocukların başlarına neler geldiğini
çok iyi biliyorum. Bu çocuklar terörist savaşçı hâline
getiriliyorlar, taciz, tecavüz, kötü muamelenin öznesi oluyorlar;
kundakçı, intihar eylemcisi olarak kullanılıyorlar. Meclisin
hemen karşısında Merasim Sokakta bombalı araçla intihar
saldırısı gerçekleştiren teröristin de örgüte
katıldığında 16 yaşında bir çocuk olduğunu
hatırlatmak isterim. Terör örgütü, sokak eylemlerinde ön saflara
ittiği ve hukuki ehliyetsizliklerinden faydalandığı
çocukları, sabıkalı, aranır duruma gelmeleri hâlinde de örgütün
dağ kadrosuna aktarıyor, burada da durumları çok vahim.
Ayrıca, örgütün çocuk savaşçı
kullandığı uluslararası kuruluşlar, sivil toplum
kuruluşları ve farklı ülkelerin resmî makamlarınca
hazırlanan pek çok raporda da yer almakta. Burada sizlerle birkaçını
paylaşmak istiyorum: 15 Kasım 2013, Ağustos 2013 tarihli
Birleşmiş Milletler raporlarında, ABD Dışişleri
Bakanlığı tarafından yayınlanan 2015 tarihli insan
ticareti raporunda ve İnsan Hakları İzleme Örgütünün 22
Aralık 2016 tarihli raporunda, PKKnın küçük yaştaki
çocukları zorla silah altına alarak çatışmalarda
kullandıkları tespit edilmiştir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin
13 Ocak 2020 tarihli raporunda ise örgütün askerî operasyonlarda çocukları
savaşçı olarak kullanmak üzere saflarına
kattığına dair çok sayıda tespit yer
almıştır. 15-16 yaş altındaki erkek, kız
çocuklarının Halepte, Hasekede, Ayn el Arap ve Rakkada
çatışmalara katıldığına dair örnek olaylar
belgelendirilmiştir. Komisyon tarafından elde edilen birçok olayda
çocukların aktif olarak örgüte alındığı ve savaş
alanlarında konuşlandırıldıkları da belirtiliyor
hatta rapor kapsamında görüşülen bir kişi, 10
yaşındaki bir çocuğun, silah çok büyük olduğu için AK-47yi
taşıyamayıp sürüklediğine tanık olduklarını
da ifade ediyor.
Bütün bunları neden anlatıyorum? HDP Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş da 26 Ocak 2021 tarihinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SERAP YAŞAR (Devamla)
bu kürsüden
yaptığı konuşmada, Hamzanın Zap Suyunda
kaybolduğunu, ailesinin de getirilip HDP Diyarbakır il binası
önünde oturtulduğunu iddia ediyor, hatta daha ileri giderek ailelere orada
oturmaları için para teklif edildiğini söylüyor. Bir annenin
acısını ve hasretini hiçe sayan bu açıklamayı yapmak,
çocuklarını isteyen, aylardır evlat nöbeti tutan annelere böyle
bir iftirayı atmak hangi vicdana sığar?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yazıklar olsun!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yazıklar
olsun onlara!
SERAP YAŞAR (Devamla) Üstelik, bir bölge
milletvekili olarak tüm bu çocuk kaçırma, çocuk terörist yetiştirme
olaylarını bildiğini varsaydığımız
Sayın Beştaş, Meclis kürsüsünden yaptığı
konuşmayla annelerin çabasını küçümsemiş ve hedef
şaşırtmıştır, uluslararası raporlarla tespit
edilmiş bir suçu ve suçluyu gözden kaçırmaya ve aklamaya
çalışmıştır, bu da ayrıca bir suçtur. Tüm bu
raporları biz biliyoruz da Sayın Beştaş bilmiyor mu? Gazi
Meclisin kürsüsü, tüm bu insanlık dışılığın,
çocuk kaçırmanın, çocuk savaşçı yetiştirmenin, taciz,
tecavüz ve infazların aklanma yeri değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERAP YAŞAR (Devamla) Milletin vekilinin yeri
terör örgütünün, suçun ve suçlunun değil, milletin evlatlarının
ve annelerinin yanıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
SERAP YAŞAR (Devamla) Konuşmama burada
son verirken hain terör örgütünün şehit ettiği askerlerimize,
polislerimize, köy korucularımıza, öğretmenlerimize ve sivil
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Öbür gündem dışını
verdikten sonra söz versem olur mu?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Olur Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
serhat şehri gazi Karsın misyonu ve vizyonu hakkında söz
isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslanın.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslanın,
serhat şehri gazi Karsın misyonu ve vizyonuna ilişkin
gündem dışı konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım,
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimiz ve Karslı
hemşehrilerimizin ramazanını kutlarken herkesi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer Başkanım, bu gündemle
bir söz istedim zira on dokuz yıldır AK PARTİnin Kars'ta hiçbir
şey yapmadığı, AK PARTİ milletvekillerinin de
sokağa çıkamadığı yönünde beyanlar duydum.
İbrahim Ağabey, sen de duymuşsundur. Sultan Alparslan'ın
1064te Ani'yi fethi ve 1072de Türklerin Anadoluda yaptığı ilk
cami olan Menuçehr Camisini yapmasıyla birlikte Kars Türk yurdu
olmuş, 1855te Ruslara karşı savaş kazanarak gazilik
beratı ve madalyası almış, üç yıl vergiden ve
askerlikten muaf olmuş, kırk bir yıl esaret altında
kaldıktan sonra anayasası da olan 1918de Cenub-i Garbi Kafkas
Cumhuriyetini kurmuş, Kâzım Karabekir komutasındaki ordumuzla
birlikte 30 Ekim 1920de kurtulmuş Kars şehri, on asırdır
serhat şehri olması hasebiyle zaten başlı başına
bir vizyon ortaya koyuyor, bir misyon ortaya koyuyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bizlere düşen, bu misyona uygun
olarak bir vizyon çerçevesinde Karsı geliştirmek.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ
hükûmetlerinden önce Kars 50 milyara satılık şehir diye
-bugünkü paralarla 50 bin liraya- gazetelere manşet olmuştu. O Kars
ki bir et kombinası vardı, o da 1995 yılında CHP-Doğru
Yol Partilerinin koalisyon hükûmetlerinde özelleştirildi ve ertesi gün
yerleri satıldı, kesimhane kapandı.
Değerli arkadaşlar, biz ne yapıyoruz?
AK PARTİ hükûmetleriyle birlikte serhat konumundan yararlanan,
uluslararası anlamda kavşak hâline gelen ve ortaya koyduğumuz
vizyon çerçevesinde yatırım yapan bir Karsı konuşuyoruz.
Ne konuşuyoruz?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Karsın iradesine kayyum atadınız.
AHMET ARSLAN (Devamla) - Harakani Havalimanı 35
bin metrekare kapalı hava terminali, 3.500 metrelik pistiyle birlikte
yılda 50 bin yolcuya hizmet ederken şimdi 500 bin yolcuya hizmet
ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2011de
Karayolları Bölge Müdürlüğünü kurduk. Seksen yılda 22 kilometre
bölünmüş yolu 11 kat ilaveyle 259 kilometreye çıkardık. BSK
diye bir şey Karsta yoktu, 346 kilometre BSK var.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kayyum,
kayyum; Karsın iradesine kayyum atadınız.
AHMET ARSLAN (Devamla) - Ve Erzurum,
Iğdır, Ağrı, Ardahan, Artvin bütün bu illerimize
bölünmüş yollarla bağlanarak Gürcistana, Ermenistana, İrana,
Nahçıvana, uluslararası ticaret hâline gelecek bir Karsı
komşu yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ve il merkezlerinde, ilçe merkezlerinde ana yollarımızın
tamamını sıcak asfalt yaptığımız gibi, köy
yollarımızda da 670 kilometre sıcak asfalt yaptık.
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi, dünya projesi;
Kars Lojistik Merkezi, dünya projesi; Kars-Iğdır-Nahçıvan demir
yolu ki inşallah onu da AK PARTİ yapmış olacak,
altmış yıl sonra yenilenen demir yoluyla birlikte yeni demir
yolu altyapısı, yeni trenleri, yeni garlarıyla Akyaka bölgesel
treni hizmete girdi. Yüzyıldır var ama AK PARTİnin
dokunuşlarıyla Doğu Ekspresi dünya markası hâline geldi.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Devlet Demiryolları
peşkeş
AHMET ARSLAN (Devamla) - Sadece internet,
ulaştırma ve haberleşme altyapısında Karsa
yapılan yatırım, aldığımız yatırım
6 milyar 639 milyon lira.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Karsın iradesi hapiste.
AHMET ARSLAN (Devamla) - Ani Ören Yeri Dünya Kültür
Mirası Listesine AK PARTİyle girdi. Kars Kalesi, Kars Çayı,
Harakani Külliyesi, Sarıkamış, Kağızman,
Çıldır Gölü, tarihî birçok yapıyı restore ederek yılda
50 bin olan turist sayısını 500 bine çıkardık.
Tarım, orman, hayvancılık alanında
Kesimhaneyi bu sene
bitiriyoruz. Tarıma Dayalı İhtisas Besi Organize Sanayi
Bölgesini bu sene bitiriyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Tarım mı kaldı?
AHMET ARSLAN (Devamla) - Barajlara, sulamalara,
arıtmalara ayırdığımız para -bu alanda- 1 milyar
600 milyon değerli arkadaşlar. Çevre şehircilik alanında,
kentsel dönüşüm ve toplu konut alanında 3.991 konut yaparak, 2 millet
bahçesi yaparak, arıtma yaparak, İller Bankası desteğiyle
sadece bu alanda 2,5 milyar destek aldık. Sanayi ve enerji alanında
Karsa, Sarıkamışa, Selime, Kağızmana doğal
gazla birlikte 850 milyon Türk liralık yatırım aldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı).
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) OSBye gidin
Sayın Bakanım.
AHMET ARSLAN (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AHMET ARSLAN (Devamla) Eğitim, gençlik, spor
alanında yatırım ve destekler 1,5 milyar lira, sosyal hizmet
alanında on dokuz yılda aldığımız destek 2,4
milyar Türk lirası. Sağlık alanını, inşallah,
başka bir gündemle size sunacağım ama bir cümleyle
ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) Doktor yok
Karsta.
AHMET ARSLAN (Devamla)
4 hastane depreme
dayanıksızdı, yıkıldı, yeni 8 hastane
yapıldı, yüzde 93ü nitelikli yatak olmak üzere 803 yataklı yeni
8 hastanemiz var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
da yetmez, bölgesel vizyonumuza uygun olarak yeni 500 yataklı bir
hastanenin, inşallah, bu sene temelini atacağız.
Değerli arkadaşlar -zamanım bitti
ama- 2002de Karsta 2 ambulans, şimdi 49 ambulans ve inşallah
SERVET ÜNSAL (Ankara) Doktor yok.
AHMET ARSLAN (Devamla) Doktorları
ayrıntılı söyleyeceğim ama son cümlemi söyleyeyim:
Değerli arkadaşlar, AK PARTİyle birlikte
Cumhurbaşkanımızın riyasetinde on sekiz yılda 14
milyar yatırım, 4 milyar 400 milyon destek olmak üzere 18 milyar 400
milyon yatırım almışız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET ARSLAN (Devamla) Allah,
Cumhurbaşkanımızın da AK PARTİnin de Cumhur
İttifakının da eksikliğini vermesin.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın hatip
az önce partimizin ismini zikrederek bir sataşmaya meydan vermiştir.
Bu nedenle söz talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Tekin Bingölün,
Kars Milletvekili Ahmet Arslanın yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
milletvekilleri, az önce
(CHP ve AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika Sayın Milletvekili
Sayın Genel Başkan
Yardımcısı konuşuyor arkadaşlar.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Sayın
milletvekilleri, az önce Sayın Ahmet Arslan öyle bir tablo çizdi ki, Kars
halkı, mutlu, refah içerisinde yüzüyor, hiçbir sorun yok. Daha geçen hafta
milletvekili arkadaşlarımız Karstaydı ve Karsı çok
büyük bir sıkıntının içinde görerek geldiler. Kars
esnafı kan ağlıyor, ondan niçin bahsetmiyorsunuz? Karslı
genç kardeşlerimiz Karsı terk ediyor, ondan niçin bahsetmiyorsunuz?
Daha da önemlisi, Karsta, Kars halkının iradesine ipotek konuldu,
ağzınızı bıçak açmıyor. Bütün bunlar, beş
yüz yıl öncenin geçmişine sığınarak Karsın
sorunlarını çözmeye yönelik ifadeleriniz hiç doğru değil.
Gelelim, özelleştirmeye: Evet, o dönemde et
kombinaları ile yem fabrikalarının bir kısmı
özelleştirildi ama gelin görün ki sizin bu on dokuz yıllık
iktidar döneminizde satılmadık bir arsa, satılmadık bir fabrika,
satılmadık bir tesis kalmadı. Kime satıldı? O
dönemdeki özelleştirme çok hakkaniyetli bir şekilde, adil bir
şekilde ihale açılarak yapıldı. Sizin
özelleştirmeleriniz tamamıyla yandaşlarınıza
peşkeş çekildi, arada böyle büyük bir fark var.
Siz, CHP dönemiyle ilgili bir şeyler söylerken
dönüp on dokuz yılınıza bakın. Bugün, Türkiye'de
esnafın içinde bulunduğu sıkıntıyı
ağzınıza almıyorsunuz. Hadi, gelin, arkadaşlarımızla
birlikte Karsı dışarıda konuşalım, bakalım
ne tür sorunları size anlatacaklar, o zaman mahcubiyetinizle bu kürsüye
çıkamayacaksınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ARSLAN (Kars) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, Sayın Bakan, Mahir
Bey söz alacak biraz sonra.
AHMET ARSLAN (Kars) Değerli
Başkanım, ben, Kars özelinde sataşmada bulunmadan sadece birkaç
cümle
BAŞKAN Yerinizden söz vereyim. Yani
uzatmayalım bu konuyu.
AHMET ARSLAN (Kars) Değerli
Başkanım, istirhamım kürsüden çünkü ciddi bir şekilde
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, kürsüden söz verin.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bir sataşmaya meydan vermeyelim.
2.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslanın,
Ankara Milletvekili Tekin Bingölün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Değerli
Başkanım, müsamahanız nedeniyle çok çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, sağlıkla
ilgili -sonra konuşacağım dedim ama- birkaç rakam söyleyeyim:
2002 yılında Karsta 34 uzman var. (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Esnaf, esnaf! Esnafı
konuşalım Sayın Bakan.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Başkanım, daha
hatip konuşmadan bağırıyor.
AHMET ARSLAN (Devamla) Ya, bakın, Tekin
Bingöl Bey konuşurken tek laf etmedim. Sizden istirhamım...
BAŞKAN Sayın Bakanım, bir dakika
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz isteyen arkadaşımıza söz verdik,
şimdi AK PARTİ milletvekilimize söz verdik, sabırla dinleyelim,
laf atmanın bir anlamı yok değerli milletvekilleri.
Buyurun.
AHMET ARSLAN (Devamla) Değerli
Başkanım, istirhamım -zaten süre kısa- tekrar
başlatırsanız çok memnun olurum. Birkaç şey
söyleyeceğim.
Değerli hazırun, hepinizi tekrar
saygıyla selamlarken, 2002de Karsta 34 uzman doktor var, bugün 353 uzman
ve aile hekimi var. Hesabını siz yapın.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) 10 katı.
AHMET ARSLAN (Devamla) Sadece üniversite
hastanesinde 150ye yakın uzman, ihtisas sahibi doktor var; pratisyenleri
saymadım.
Ambulansı söylemiştim, 2 ambulans varken
bugün 49 ambulans var. O gün nasıldı? Yakıtı kendi cebinden
koyarsan ambulans seni götürür. Değerli arkadaşlar, bugün Karsta
ambulans helikopterle ve ambulans uçakla hastalar başka yerlere
gidebiliyor.
Bir rakam daha, çok önemli, 2002 yılında
hastaneye gelen her 100 hastanın 27si başka şehre gidiyor,
27si yani 63ü yatıyorsa, 27si başka şehirlere gidiyordu,
şimdi yüzde 1in altında başka şehirlere giden hasta var ki
herkes kabul eder, bazı ihtisaslarda her yerde branş açma
şansınız yoktur, bunu özellikle söylemek isterim; bir.
Karsta binin üzerinde gencimizin hizmet
ettiği, daha doğrusu çalıştığı
çağrı merkezi açtık son dört yılda; binin üzerinde. Kars
esnafı bütün bu yatırımların yapılması, bu kadar
turistin, bu kadar misafirin gelmesi, şehrin kalkınmasıyla
birlikte kaşarını da daha çok değerlendiriyor, peynirini de
daha çok değerlendiriyor, balını da daha çok
değerlendiriyor, kazını da daha çok değerlendiriyor, oteli
de çalışıyor, taksisi de çalışıyor,
velhasılıkelam, sıcak parayla buluştu,
tanıştı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Pandemi döneminde dünyanın her yeri kavrulurken
Türkiye ciddi bir mücadele veriyor ve örnek olacak şekilde
başarılı bir mücadele veriyor. Biz, on dokuz yıldır AK
PARTİ olarak hizmetler veriyoruz, bundan sonra da vermeye devam
edeceğiz deyip saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
partimize ve Grup Başkan Vekilimize yönelik bir sataşma olduğu
için cevap vermek istiyorum.
Şimdi, doğru, Sayın Meral
Danış Beştaş, 26 Ocak 2021de, Meclis grubunda, Zap Suyunda
kaybolan Hamza Adıyamanın ailesiyle ilgili bir beyanda bulundu,
tutanaklarda da var zaten, açıp bakılabilir. Bu
tartışmanın üzerinden iki buçuk ay geçtikten sonra, şimdi
bu konu haber olmaya başladı ve tartışılmaya
başladı; buna geleceğim. Şimdi, Meral Danış
Beştaş neye dayanarak o günkü açıklamasını yaptı?
Bakın, 2016 yılındaki gazete haberleri elimizde; Cumhuriyet,
Hürriyet, Sabah, İhlas Haber Ajansı, burada bütün haberlerin hepsi
var ve bütün bu haberlerde 4üncü sınıf öğrencisi Hamza
Adıyamanın Zap Suyuna düşerek kaybolduğu
anlatılıyor, AFAD ve köylüler tarafından arama sürdürüldüğü
anlatılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Valinin ve
Emniyet Müdürünün açıklamaları var. O dönemki Hakkâri Valisi Yakup
Canbolat ve beraberinde Emniyet Müdürü Resul Holoğlu, İl Jandarma
Alay Komutanı Kurmay Albay Demiray Demirci, Millî Eğitim Müdürü köye
gidiyorlar, köyde köylülerle konuşuyorlar, aileyle konuşuyorlar ve diyorlar
ki: Zap Suyuna düşen Hamza Adıyaman isimli öğrencimiz için
arama çalışmaları sürüyor, inşallah en kısa zamanda
bulunur. Çok sayıda gazete haberi var. Dolayısıyla, Meral
Danış Beştaş o lafları söylerken ve beyanda bulunurken
bu gazete haberlerine dayanarak bunu yapıyor. Bunu şimdi bir kenara
koyuyoruz, birincisi bu.
İkincisi, iki buçuk ay sonra çeşitli
basın-yayın organlarında köpürtülüyor ve gündeme getiriliyor bu
konu ve HDPye yönelik bir kumpas operasyonu olduğu ortaya
çıkıyor. Neden ortaya çıkıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bakın, bu
gazetelerde ve çeşitli televizyonlarda son dönem; Sabah, Yeni Şafak,
Takvim, CNN Türk web sitesinde bu haber yapılıyor ve bu haberde bir
fotoğraf gösteriliyor yani kampta bulunan çocuklarla ilgili bir
fotoğraf gösteriliyor ve o fotoğrafa dayanarak fotoğraftaki bir
çocuk yuvarlağa alınıyor, o çocuğun Hamza Adıyaman
olduğu anlatılıyor. Şimdi, bu olay Mart 2016da
yaşanıyor. Bakın, ben şimdi size atılmış
olan bir tweet göstereceğim. Kim atmış? Şamil Tayyar.
Hangi tarihte atmış? 13 Ağustos 2015 yani çocuk Zapa
düştükten daha önce, Ağustos 2015te atmış ve diyor ki
Tweette bir fotoğraf var. Hangi fotoğraf? O çocuğu
yuvarlağa aldıkları, işaret ettikleri fotoğraf. Yani
çocuk daha Zapa düşmemiş, çocuk okuluna gidiyor ama Şamil
Tayyarın attığı fotoğraf bu fotoğraf. Gazeteler,
basın bu fotoğrafı paylaşıyor. Şimdi, bu fotoğrafı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, toparlayın Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Çok açık bir şekilde bir kumpas
kurulduğu ortada. Biz nereden bilelim kampta hangi çocuk var, kim var? Bu
konuda en ufak bir bilgimiz yok. Bunu bilecek olan İçişleri
Bakanlığıdır, istihbarattır. Biz gazete haberlerine
dayanarak bunu söylüyoruz.
Sonuncusu
Zamanım
kısıtlandığı için çok uzatmayacağım.
Bakın, size buradan ekmek çıkmaz. Mızrak çuvala
sığmıyor. Halkların Demokratik Partisi çok açık bir
şekilde çocuk ve silahın yan yana getirilmesine net bir şekilde
karşıdır, net. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Halkların Demokratik Partisinin programında Çocukların
haklarının savunulduğu ve çocuk savaşçıların ve
çatışmalarda kullanılan çocukların hukuka uygun
olmadığının yazıldığı bütün
uluslararası sözleşmeler çekincesiz olarak kabul edilsin. maddesi
vardır, kongre kararlarımız vardır. Bu konudaki tutumumuz
çok açık ve nettir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan, yalan, yalan!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Asla çocuk ve
silah yan yana gelmez bizim anlayışımızda ve buna
karşı mücadele ederiz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren 15 milletvekiline söz vereceğim.
Sayın Gökçel
2.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
Mersinin Anamur ve Bozyazı ilçelerine yapılacak hallere
ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mersin ve ilçeleri Türkiyede tarımsal üretimin
çok yoğun olduğu bir bölge. Anamur, Bozyazı, Aydıncık,
Silifke ve Erdemli ilçelerimiz muz, çilek ve örtü altı sebze üretiminde
başrol oynamaktadır. Ancak Anamur ve Bozyazı halleri mevcut
durumlarıyla Anamur ve Bozyazı ilçelerimize hiç
yakışmıyor. Mersin Büyükşehir Belediyemiz Anamur ve
Bozyazıya modern birer hal yapmak için proje hazırladı;
hazineden yer tahsisi için gerekli çalışmaları yaptı.
Mersin Büyükşehir Belediyesinin bu halleri yapabilmesi için sadece Hazine
Bakanlığından bir onaya ihtiyacı var. Ancak Hazine
Bakanlığı şu anda hal olarak kullanılan yerin modern
hâle getirilmesi için bir türlü onay vermiyor. Bunu Mersin ilçeleri hiçbir
zaman kabul etmiyor. Biz bu hali Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak
mutlaka yapacağız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
3.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Mersinli çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Mersin, Türkiyenin tarım kentlerinin
başında gelmektedir. Mersin tarımda marka bir şehirdir.
Anamurda muz, Erdemlide limon, Tarsusta narenciye, üzüm, Silifkede çilek,
Mutta kayısı ve zeytin başta olmak üzere sebze ve meyve
üretimlerinin birçok türünde şehrimiz ilk sırada yer almaktadır.
Yaş meyve ve sebzede 2020 yılının ihracat şampiyonu
Mersindir. Fakat bugün limon üreticilerimiz birtakım sorunlar
yaşamaktadır. Yurt içi ve yurt dışında virüs ve
çeşitli sebepler nedeniyle alımının azalması,
şehirlerimizin en önemli ihracat kaynaklarından biri olan limonda
sorunlar meydana getirmektedir. Bu noktada Mersin limonunun yurt içi ve yurt
dışında pazar payının genişletilmesi, çiftçilerimizin
kamu ve özel bankalara olan borçlarının
yapılandırılması ve faizlerinin kaldırılması
beklentimizdir. Ekonomimizin can damarı olan tarımın
kalkınmasını da sağlayacaktır.
Saygılar sunuyorum.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Serap Hanım, buyurun.
4.-
İstanbul Milletvekili Serap
Yaşarın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SERAP YAŞAR (İstanbul)
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Tekrar polemik olsun diye değil, Sayın
Grup Başkan Vekili Buradan ekmek çıkmaz. dedi. Ekmek
çıkmayabilir ama buradan çocuk çıkabilir. Çünkü biz biliyoruz, bütün
uluslararası kuruluşlar da biliyor ki burada sistematik biçimde çocuk
kaçırma, çocuklardan terörist savaşçı yetiştirme işi
var. Hamza Adıyaman bir örnek. Benim referansım gazete haberleri
değil, çok yerden teyit ettim ve bu kürsüye çıktım bu konuyu
gündeme getirmek için. Dolayısıyla aile gündeme getirdiği için
yeniden gündeme geldi. Ailenin de en tabii hakkıdır bu.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bulut
5.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun,
Tokatın Turhal ilçesinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün
himayesinde şeker fabrikasının kurulmasıyla birlikte küçük
bir kasaba olmaktan çıkıp nüfusu 100 bine dayanan ve bölgenin
metropol ilçesi hâline gelen Turhal ilçemiz, maalesef bugün nüfusunun
yarısını tekrar kaybetmiş ve büyük bir kasaba hâlini
almış bir görüntü içerisindedir. Uzun zamandır istihdam yaratan
yatırımlardan mahrum olan Turhal, yoğun bir göç tehlikesiyle ve
süreciyle karşı karşıya kalmış ve bugün
esnafı ve köylüsü maalesef, ekonomik açıdan büyük bir açmaz içerisine
sürüklenmiştir. Yeniden istihdam sağlayacak kamu
yatırımlarıyla ilçenin toparlanması ve kaybettiği
nüfusunu ve ekonomik alt yapısını yeniden toplaması bütün
Turhallıların beklentisidir.
Bu düşüncelerle Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
6.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, vefat eden eski Başbakan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Yıldırım Akbuluta Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediğine ve Kocaelinin turizm
değerlerine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri; eski
Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi,
değerli devlet adamı Yıldırım Akbuluta Allahtan
rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
Dün, sanayinin merkezi olan seçim bölgem Kocaelinin
turizmde de var olduğunu ifade etmiştim. İlk çağlardan beri
yerleşim yeri olan Kocaeli, kentin sembolü saat kulesi, Kasrı Hümayun
Saray Müzesi, Osman Hamdi Bey Müzesi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Seka
Kâğıt Müzesi ve diğer müzeleri ile Pertev Paşa ve Çoban
Mustafa Paşa Külliyeleri, Selim Sırrı Paşa Konağı
ve Kaiser Wilhelm Köşkü ile eski Hisar Kalesi ve Fatih Sultan Mehmet
Otağı, tümülüsler, Beşkayalar Tabiat Parkı ve
Ballıkayalar Vadisi ile doğa parkurları, antik liman ve kuş
gözlemciliğiyle Osman Gazinin silah arkadaşı Akçakocanın
da ismini alan ilimiz görülmeye değer zenginliklere sahiptir diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
7.-
İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, hayatlarını kaybeden Avukat Hasan Gülşan ile
Profesör Doktor İlhan Başgöze ilişkin
açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Alevi toplumunun saygın isimlerinden bir devrin
tanığı Avukat Hasan Gülşan Hakka yürümüştür. 1938de
Dersimden Karamana sürgün edilen, oradan da göçlerle Malatyaya giden bir
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Avukat Hasan Gülşan, uzun
yıllar öncesinden başlayan Alevi haklarının
alınması konusundaki mücadeleci kimliğiyle gençlere her zaman
örnek olmuş bir kişidir. Tüm Alevi camiasının, cümle
sevenlerinin ve ailesinin başı sağ olsun.
Yine, iki gün önce Halk Bilimci Profesör Doktor İlhan
Başgöz İbni Sina Hastanesinde yaşamını yitirdi.
Folklor ve halk bilimi dalında çok sayıda çalışması
olan ve halkımıza büyük katkılar sağlayan Sayın
Başgözü saygıyla anıyorum, devridaim, menzili açık olsun;
ailesi ve tüm sevenlerinin de başı sağ olsun.
BAŞKAN Sayın Topal
8.-
Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Hataydaki trafik sorununa ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Hatay ilimizde ilçeler arası
ulaşımda, özellikle Karayolları Genel Müdürlüğünün
kontrolünde olan yollarda ciddi trafik sorunuyla karşı
karşıyayız. Samandağ ilçemizden havaalanına
ulaşan ana hatta Koyunoğlu, Kuşalanı, Yeşilköy,
Uzunbağ, Yeniçağ, Ekinci, Carrefour Kavşağı, İl
Jandarma Kavşağı, Karaali, Odabaşı, Serinyol mahalle
girişlerinde üst veya alt geçit şeklinde kavşak düzenlemesi
yapılması elzemdir. Bu, hem trafiğin rahat
akışını hem de kazaları asgariye indirerek can ve mal güvenliğini
sağlayacaktır.
Sayın Ulaştırma Bakanına
sesleniyorum: Lütfen, bu kavşakları ölüm kavşağı
yapmayalım. Burada yapılacak alt veya üst geçit ciddi anlamda
vatandaşlarımıza rahatlık sağlayacaktır, ivedi
bir şekilde yapılması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaşın
bir mazereti söz konusu.
Buyurun Sayın Beştaş.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Serap
Yaşarın yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Grup Başkan Vekilimiz Saruhan
Oluç cevap verdi, Sayın Serap Yaşarın
konuşmasını yukarıdan dinledim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ses gelmiyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biraz
rahatsızım, ondan dolayı
Şunu söyleyeyim: Hamza Adıyamana
ilişkin açıklamam tamamen o dönem valinin açıklaması, resmî
açıklamalar; sayısız açıklama var. İki buçuk ay
boyunca aranmış, bizim il başkanları dâhil bu arama
çalışmalarına katılmış ve kayıp
olduğuna dair bir kanaat var. Aradan kaç yıl geçmiş? Beş
yıl geçmiş ve bugün, hani benim sözünü ettiğim haber de
26
Ocakta anlatmıştım burada ve ben tamamen resmî verilerle
konuştum. Hani kaybolan bir çocuk Zap Suyunda diye söyledim. Sonra üç
dört gündür basında haberler çıkınca biz de
araştırdık, dedik ki ne oldu acaba? Hani ailenin bir
iddiası var ve karşımıza Hamzanın, çocuğun
kaybolmasından önce aynı fotoğrafların basında
yaygın bir şekilde servis edildiğini gördük, bu bir. Yani ortada
açıkçası kumpas var.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Onu ben kullanmadım
yalnız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Size
demiyorum, ben genel bilgi veriyorum Meclise.
Bir kumpas var. Çünkü sözü edilen kişi Hamza
Adıyaman olamaz zaten. Neden? Yani bizzat Şamil Bey değil
sadece, birçok gazete haberlerinde o fotoğraf yayınlanıyor. Ben
Saruhan Bey'in dediklerini tekrar etmeyeceğim.
Arkadaşlar, bir de şunu söyleyeyim: Bu
haberlere istinaden bir partinin lideri, MHPnin lideri çıkıp
kürsüden bir çağrı yaptı yani beni suçlayarak çağrı
yaptı. Ben şunu söyleyeyim: Bu Mecliste 3üncü dönemdir bulunuyorum,
bilgileri teyit etmediğim hiçbir konuyu burada konuşmam. Bunu ilke
olarak söylüyorum. Ben hiçbir çocuğun ne silahla ne ölümle ne
çatışmayla bir ilgisi olmaması gerektiğine inanan bir
yerden söylüyorum ve bizzat Diyarbakır Annelerini ziyaret ederek
onların yanında olduğumuzu
Konuşmaları da
görmüşsünüzdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş, süre
vermiyorum, demin gelenlere de vermedim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Özür
dilerim. Yani özel bir durum, rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Ailelerle de konuştum ve çağrımız çok nettir. O çocuklar
bizim çocuklarımız, hepimizin. O anneler hepimizin anneleri. Ama
böyle asılsız, mesnetsiz ve kullandığım cümle sadece
şu, ben tutanaklara baktım
SERAP YAŞAR (İstanbul) Ben de
baktım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Zap
Suyunda kaybolan bir çocuğu da HDP il binasında arıyorsunuz
gibi böyle bir cümle kurmuşum. Yani hakikaten çok üzgünüm her şeyden
önce yani böyle bir meseleden bu tartışmanın
çıkarılmasını -böyle hedef gösterilmek- tekrar
ısıtılmasını çok talihsiz buluyorum. Bu, bilinçli bir
propaganda olabilir ama bizim elimizde bunun aksini gösteren, bizzat resmî
kurumların yaptığı sayısız açıklama var. Ben
ailenin üzüntüsünü paylaşıyorum ve her zaman da bu kürsüden bunu
söyledik. Yani açıkçası, basın toplantısı yaptık
haberlerin doğru olmadığına dair, tek bir basın yani bu
sözünü ettiğim yandaş basın bir satır haber yapmadı,
bunu dikkatinize sunuyorum. Yani en azından bizim bu olayı
ispatladığımızı basın
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Diyarbakır annelerine satılmış diyen sizdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Neye
katıldı diyen bendim?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Diyarbakır anneleri için satılmış diyen sizdiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
miymişim?
BAŞKAN Sayın Beştaş,
karşılıklı konuşmayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Benim
öyle bir cümlemi çıkarın, ben vekillikten istifa ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Peki
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Para için
yapıyor anne dediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Diyarbakır anneleri satılmış diye
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Para için
anne gitti, orada oturuyor. dediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bakın, öyle bir cümlemi bulun
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
ben
burada, sizin huzurunuzda istifa edeceğim.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Asla
böyle bir
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Para
karşılığında anne orada oturuyor. dediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ama
siz öyle bir şey yapıyorsunuz ki
Ben söylemedim diyorum,
çıkarın tutanakları.
BAŞKAN Evet, peki, arkadaşlar
Sayın Bülbül, buyurun...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Haber
okuyarak
Yanılırsınız vallahi.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Yok, o
haberi değil, vekilinizi dinleyerek bunu
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Yalan!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Aile
Hakurka götürülüyor yedi gün, HDP Hakkâri il örgütü yedi gün Hakurkta
çocuğu, arabaya alıp aileyi götürüyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Yalan!
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Bülbül buyurun.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Yalan!
Konuşurken doğruyu konuşmuyorsunuz.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Biz de
hepsini belge ve bilgiye dayalı, ailenin bilgisine göre konuşuyoruz.
BAŞKAN Bir dakika
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Sayın Beştaşın bahsettiği grup
toplantısı Milliyetçi Hareket Partisi grup
toplantısıdır. Sayın Genel Başkanımızın
bu hususla alakalı beyanlarına atıfta bulunmuştur kendisi.
Şimdi, bir fotoğraftan bahsediliyor,
şu fotoğrafı kastediliyor. Genel Başkanımız bu
açıklamasında, bu fotoğrafı göstererek böyle bir beyanatta
bulunmamıştır. Genel Başkanımızın değerlendirmesi,
basına yansımış olan ailenin -bizzat HDP il binasında
oturan ailenin- açık bir şekilde oğullarının
yaşadığı ve PKK tarafından ellerinde tutulduğu,
PKKnın elinde olduğu noktasındaki açık, net beyanları
üzerine bu ifadeler kullanılmıştır. Sayın Beştaşın
ifadesi HDPnin önünde oturuyor değil, ifadenin tamamı burada Zap
Suyuna düştü ve ailesi para karşılığında HDP il
binası önünde oturtuluyor.
Şimdi, bunların hepsi ispata muhtaç
ifadelerdir yani para karşılığında olması ve
zorla oturtuluyor olması. Bu noktada aileye
başsağlığı dileyecekleri yerde aileye karşı
bühtanda bulunmaktan kaçınmalıdırlar diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Tutanaklarda
var, istifaya davet ediyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu noktada bizim
esas aldığımız husus, ailenin açık bir şekilde
suçlayıcı beyanlarıdır. Bunların
karşısında bu şekilde ifadelerde bulunulmasının
da doğru olmadığı kanaatindeyiz.
BAŞKAN Sayın Özkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, küçük bir şey söyleyeceğim.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Belki istifa
edecek.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Bülbülün söylediği
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Uçağım var. Dediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
uçağım var.
BAŞKAN Zaten siz açıklamayı
yaptınız
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben bir
noktada sadece açıklık getireceğim.
BAŞKAN Bir sataşma olmadan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşma değil, tutanaklara geçsin yani.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu para
karşılığında dediğim aile Hamza
Adıyamanın ailesi değil, başka bir aile; isimleri bizde.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Hayır,
o, tutanakta var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, hayır, isimleri bizde.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Tutanakta
var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ailenin bizzat kendisi Artı Gerçek ve Cumhuriyete
konuşup Bize para teklif edildi, biz oturmadık. demişlerdi,
haberler elimizde. Bu ikisi karıştırılmasın.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Tutanak var,
tutanak. İstifa!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hani istifa
edecektin? İstifa!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Benim
sözünü ettiğim aile başka bir ailedir ve burada Sayın MHP
liderinin söylediği -haberlere dayanmıştır- doğrudur,
biz de bu haberlerin dayanağını ispatlıyoruz yani mesele
budur.
BAŞKAN Tamam, peki.
Buyurun Sayın Özkan.
10.-
Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, kapalı olan Uşak Havalimanının
açılması ve ağır vasıta şoförlerine uygulanan
dokuz saat takograf uygulamasının ertelenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Uşak Havalimanımız bir
yılı aşkın süredir kapalı. Sayın
Ulaştırma Bakanımıza sesleniyorum: Sayın Bakan,
havaalanımızı açınız. Uşaklı vatandaş mağdur,
Uşaklı iş insanları mağdur. Uşak ekonomisinin bir
ayağı İstanbul bağlantılı. Uşak ekonomisine
bir nebze destek olmak istiyorsanız Uşak
Havalimanımızı lütfen acilen açınız diyorum.
Yine, Ulaştırma Bakanına
sesleniyorum: Ağır vasıta şoförlerine uygulanan dokuz saat
takograf uygulamasını, yollardaki park yerleri yeterli oluncaya ve
ikinci şoför maliyetini karşılayacak olan piyasa
algısı ve ekonomik şartlar oluşuncaya kadar erteleyelim.
Tüm şoförlerin ve de tüm firmaların ortak talebidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Keven
11.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
salgın döneminde 3. Ligden düşmenin
kaldırılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Futbol kulüpleri Covid salgını boyunca çok
ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadılar. Özellikle amatör
futbolcular ligleri kapatıldığı için bu sene maç
yapamadılar, federasyondan maddi bir yardım ise hiç göremediler. 2 ve
3.Liglerde bulunan takımlar ise maçlarını yaptılar ama bu
ortamda maalesef verimsiz bir dönem geçirdiler. Şu an profesyonel 3.
Ligden BAL ligine düşecek takımlar, bu salgın döneminde ligden
düşmenin iptal edilmesini talep ediyorlar. Ben ilimin takımı
Yozgatspor adına bu talebi Sayın Bakana iletiyorum. Düşecek il
ve ilçelerin milletvekillerini de Yozgat milletvekillerini de bu anlamda göreve
çağırıyorum. Gelin, bu salgın döneminde 3. Ligden
düşmeyi kaldıralım, bu takımlarımız 3. Ligde
mücadele etmeye bir yıl daha devam etsinler diyor Sayın Bakanlığı
göreve davet ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
12.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, 112 acil çağrı merkezlerinin
asılsız ve mükerrer çağrılarla meşgul edilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Asli görevi kentte meydana gelen olaylara acil
müdahale edebilmek, can kayıplarını önleyebilmek olan 112 acil
çağrı merkezlerimiz Covid-19 sürecinin yoğunluğuna
rağmen asılsız ihbar ve mükerrer aramalarla meşgul edilmeye
devam edilmektedir. Seçim bölgem Gaziantepte 56 noktadan hizmet veren 112 Acil
Çağrı Merkezi, 2020 yılında yaklaşık 225 bin
vakaya giderken 2 milyona yakın çağrı almıştır.
Bu durum göz önünde bulundurulduğunda asılsız ve mükerrer arama
oranı yüzde 95i bulmaktadır. Maalesef bu durum 2021
yılının ilk çeyreğinde de aynı şeklide devam
etmektedir. Değerli hemşehrilerimizi bu konuda daha duyarlı
olmaya davet ediyorum. Gerçek ihtiyaç sahibi olan
vatandaşlarımıza ulaşmada sorun yaşanmaması ve
istemediğimiz sonuçlarla karşı karşıya kalmamamız
adına lütfen 112 acil çağrı merkezlerimizi asılsız
veya mükerrer çağrılarla meşgul etmeyelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
13.-
Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, doğal gaza yapılan zamlara
ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yılbaşından bu yana üç ay geçti,
doğal gaza 4 defa zam yapıldı. Ülke genelinde ayda ortalama 80
bin ailenin doğal gazı ödenemeyen fatura nedeniyle kesiliyor.
Dağıtım şirketleri tahsilat problemi yaşadığı
için ödenemeyen binlerce faturaya 10 taksitle ödeme yolu bulmuş olsa da
maalesef vatandaşımız bunu bile ödeyemeyecek durumda ama iktidar
doğal gaza bu yıl 4üncü zammını yaptı. Türkiyenin
dokuz yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak denilen
Karadenizde doğal gaz bulundu. müjdesi verilmesinden bu yana altı
ay geçti, doğal gaza 6 kez zam yapıldı. Doğal gaz
buluyoruz, doğal gaza zam yapılıyor; dolar düşüyor,
doğal gaza yine zam yapılıyor. Karadenizde doğal gaz
bulunduğunda Türkiye'nin eksen değiştireceğini söyleyenler,
doğal gaza indirim yapılacağı müjdesini verenler,
vatandaşa ha bire zam müjdesi veriyor. Allahtan Karadenizde doğal
gaz bulduk, 6 zamla kurtulduk; ya bulmasaydık hâlimiz ne olurdu?
BAŞKAN Sayın Ekinci
14.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
tarafından Sivasa yapılan yatırımlara ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Sivas İl Koordinatörlüğümüz bünyesinde 9 Nisan 2021
tarihi itibarıyla IPARD II Programı 10uncu başvuru
çağrı ilanı kapsamındaki projelerin kabulleri
tamamlanmıştır. Büyükbaş, küçükbaş besi ve süt
çiftlikleri, tavukçuluk, kaz yetiştiriciliği gibi projelerin yer
aldığı 42 hayvancılık projesinin; süt işleme
tesislerinin, süt toplama merkezlerinin, kesimhanelerin, et işleme
tesislerinin, meyve, sebze işleme tesislerinin yer aldığı
11 projenin kabulü gerçekleştirilerek Sivasımız en çok proje
alan illerimizden biri olmuştur. Sivas İl Koordinatörlüğümüzün,
sunulan toplam 60 projenin yatırım tutarı yaklaşık 138
milyon TL, hibe tutarı ise 72 milyon TLdir.
Devletin hizmetlerini milletine harcayan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta
olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyor, ilgili projelerimizin
sultan şehrimiz Sivasımıza hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünver
15.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünverin, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
128 milyar dolar nerede? sorusu
anlaşılıyor ki iktidarı çok rahatsız etmiş. Ana
muhalefet partisi olarak anayasal hakkımızı kullanarak devleti
yönetenlere bu soruyu sormayı sürdüreceğiz. İl ve ilçe
örgütlerimiz de Anayasadan ve kanunlardan aldığı siyaset yapma
hakkı çerçevesinde, parti binalarımızdan tüm Türkiyeye bu
soruyu duyurmaktadırlar.
Karaman İl
Başkanlığımızda asılı bulunan afiş
nedeniyle dün Karaman Valiliği ibretlik bir kararla ibretlik bir uygulama
yapmıştır. Adı sayılan bir sürü kanun yanında
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu hükümleri çerçevesinde alınan
Covidle mücadele kararı gerekçe gösterilerek bir sürü şeyle birlikte
afiş ve poster asmak da yasaklanmıştır. Bu karara
dayanılarak parti binamızdaki afiş indirilmiştir. Bu
yapılan, Covidle mücadele değil, demokrasiyle mücadeledir. Bu
kararı ve tüm Türkiye'de yapılan benzeri uygulamaları
kınıyorum. Milletin verdiği yetkiyle de Türkiye Büyük Millet
Meclisinden soruyorum: 128 milyar dolar nerede?
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
16.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Turizm Haftasına ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Kıtaların birleştiği, 3
tarafının denizlerle çevrildiği, binlerce yıllık tarihî
mirastan süzülen kültürel birikim ve bunun ışığında
gelişen Türk mutfağıyla, medeniyetlerin buluştuğu bu
eşsiz coğrafyadaki ülkemize hizmet veren tüm turizm
camiasının Turizm Haftasını kutluyorum.
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, tüm alanlarda olduğu gibi,
turizmde de 2023 hedeflerine sarsılmaz bir irade ve emin adımlarla
ilerlemektedir. Marka şehirlerden gastronomiye, arkeolojiden
tesisleşmeye, ulaşımdan konaklama ve personel kalitesine turizm
için attığımız her adım Türkiyeyi uluslararası
arenada lider bir ülke konumuna yükseltme amacını
taşımaktadır. Bu hedefe ulaşmada gerçekleştirilen
etkinliklerle turizm bilincinin ve farkındalığının
toplumda yaygınlaşmasını sağlayarak ciddi bir
katkı sağlayan Turizm Haftası ülkemiz için çok değerlidir.
Bu duygu ve düşüncelerle ülkemizin turizm
açısından gelişmesine katkıda bulunan turizm sektörü,
çalışanlarıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ödünç
17.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün,
Bursa Büyükşehir Belediyesinin sosyal destek paketi uygulamasına
ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bursa Büyükşehir Belediyemizin ramazan ayına özel
devreye aldığı sosyal destek paketi, ihtiyaç sahiplerine nefes,
pandemi nedeniyle zor günler geçiren mahalle bakkallarına ise can suyu
oluyor. Bu şekilde, paylaşma ve dayanışma Bursamızda
daha da artacak. İhtiyaç sahiplerine dağıtılacak toplamda 5
milyon lira değerindeki ramazan çekleriyle sadece mahalle
bakkallarından alışveriş yapılacak. Böylece hem
mahalle bakkalımız kazanacak hem de hemşehrilerimiz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde sosyal belediyecilikte, yardımlaşma ve
dayanışmada çığır açan Bursa Büyükşehir
Belediyemizi, Başkanımız Sayın Alinur Aktaşı bu
proje dolayısıyla tebrik ediyor, ihtiyaç sahibi hemşehrilerimizi
bu projeden yararlanmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
18.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 31 Mart Vakasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarih hafızaya benzetilir,
hafızasını yitirenler yokluğa mahkûm olurlar. Tarih
aynı zamanda geçmişten ibret almaktır ki olumsuz tecrübeler
tekrar yaşanmasın. Tarihimizdeki ibretlik olaylardan biri de miladi
takvime göre 13 Nisan 1909da gerçekleşen 31 Mart Vakasıdır.
Sebepleri üzerine sis perdesinin hâlâ aralanmadığı bu hadisenin
çok ağır sonuçları olmuştur. 27 Nisan 1909da tahtan
indirilen Sultan II. Abdülhamit tahtına mal olmasına rağmen,
kardeş kanı dökülmesin diye bu olaylara müdahale etmemiştir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti, bu hadiselerden sonra
İmparatorluğun en önemli siyasi gücü hâline gelmiş ancak
attığı yanlış adımlarla 4 milyon kilometrekare
büyüklüğündeki bir imparatorluk kısa zamanda
parçalanmıştır. Otuz üç yıl Osmanlı devletini ayakta
tutarak âdeta yeniden ihya eden cennetmekân Sultan Abdülhamit Hanı bu
vesileyle rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi, söz talep eden grup başkan
vekillerine söz vereceğim.
Sayın Dervişoğlu
19.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Grup Başkan Vekilleri olarak Meclis gündemindeki
kanun teklifinin kanunlaşması noktasında kararlılık
sergilediklerine ve söz taleplerinin olmadığına ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, Meclisin gündeminde bir kanun
teklifi var ve Grup Başkan Vekilleri olarak da bu kanun teklifinin
kanunlaşması noktasında bir kararlılık sergiliyoruz. O
sebeple -zaten yeteri kadar tartışma oldu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminde- Grup Başkan Vekili olarak herhangi bir söz talebim
yoktur.
Bunu yüce Meclisin takdirine sunuyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim.
Uyarınızı bütün
arkadaşların dikkate almasını rica ediyorum. Tek tek
milletvekillerimizin söz talepleri var, o konuda da Grup Başkan
Vekillerimiz bir duyarlılık gösterirlerse mutlu olurum.
Sayın Bülbül
MUHAMMET LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz de aynı
şekilde
BAŞKAN Sayın Oluç
Yok talebiniz.
Peki, teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili
Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39
Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 254 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 1inci maddesi kabul
edilmişti.
Teklifin 2nci maddesi üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 2nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 2 6183 sayılı Kanunun 86 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 86- Müşteri malı almaktan
vazgeçer veya verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermezse mal
ikinci defa artırmaya çıkarılır ve en çok artırana
ihale olunur. Mal birinci defa kendisine ihale olunan kimseden, iki ihale
arasındaki fark ve diğer zararlar ve fark üzerinden hesaplanacak
tecil faizi oranında faiz veya ikinci artırmada talip
çıkmaması sebebiyle ihale yapılamadığı takdirde
birinci ihale bedeli ve diğer zararlar ve birinci ihale bedeli üzerinden
hesaplanacak tecil faizi oranında faiz, ayrıca bir hüküm
alınmasına hacet kalmaksızın teminattan mahsubu
yapıldıktan sonra bakiyesi bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir ve
o mal için idarece yapılan her nevi masraflar alınmak suretiyle mal
kendisine iade olunur.
Birinci artırmada talip çıkmaması
sebebiyle ihalenin yapılamaması veya birinci artırmada mal
kendisine ihale olunan kimsenin malı almaktan vazgeçmesi ya da verilen
mühlet içinde bedelin tamamını vermemesi üzerine yapılan ikinci
artırmada mal kendisine ihale olunan kimsenin malı almaktan
vazgeçmesi veya verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermemesi
halinde, bu kimseden ikinci ihale bedeli ve diğer zararlar ve ikinci ihale
bedeli üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz, ayrıca bir
hüküm alınmasına hacet kalmaksızın teminattan mahsubu
yapıldıktan sonra bakiyesi bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir ve
o mal için idarece yapılan her nevi masraflar alınmak suretiyle mal
kendisine iade olunur.
Mal bedeli ihale yapılan şahıstan
tahsil edilemediği müddetçe asıl borçlunun borçlu sıfatı
devam eder."
Bülent
Kuşoğlu Özgür
Ceylan Cavit
Arı
Ankara Çanakkale Antalya
Abdüllatif
Şener Kamil
Okyay Sındır Emine
Gülizar Emecan
Konya İzmir İstanbul
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan.
Buyurun Sayın Ceylan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı teklifin 2nci
maddesinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sarayın
gerçekleri perdeleme çabasına karşı bizler,
yurttaşlarımızın çektiği çileyi, iliklerine kadar
hissettiği yoksulluğu anlatmaya devam edeceğiz.
Anlatacağız ki saray çevresinden beslenen, ballı koltuklardan üç
beş maaş alarak semirenler, yaşadıkları Alice
Harikalar Diyarından çıkıp resmî rakamlara göre 10 milyon 700
bin işsizin yaşadığı memleketimizden insan
manzaralarını, genç işsizliğin aslında yüzde 40ları
geçtiğini, gençliğin umudunu yitirdiğini görebilsinler.
Saraydan bakınca nasıl görünüyor
bilmiyoruz ama Anadoluda, Çanakkalede, üreticinin, esnafın arasında
olunca manzara hiç de iç açıcı değil. Çiftçinin üretim
araçlarının haczedildiğini, borçlarını ödeyemedikleri
için banka önlerinde kendini ateşe veren insanlarımızı,
tarlasına gübre atamayan üreticiyi, sözüm ona bir çiftçi kuruluşu
olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin, Ziraat Bankasının
üreticileri nasıl sömürdüğünü ancak insanımıza
dokunursanız öğrenebiliyorsunuz. Halkın içinde, halkla birlikte
siyaset yapmaya gayret eden Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiyeyi il il
dolaşıyoruz; sokaktaki işsiz gencimizin, girdi maliyetleri
altında ezilen çiftçinin, iş yeri kirasını ödeyemeyen
esnafın, günü 4 porsiyon yemek satarak kapatan lokantacının,
aylardır evine ekmek götüremeyen kahveci esnafının derdini
dinliyoruz. Saray ve ortağı, milleti de milletin vekilleri olarak
bizleri de dert sahibi yaptı. Bayat ekmek kuyrukları, market
tezgâhlarında taneyle satılan domates, bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı
olarak beni rahatsız ediyor.
Değerli milletvekilleri, aylardır buradan
Çiftçinin borçlarını yapılandıralım, getirin teklifi
destek olalım. diye sesleniyoruz. Sonunda sesimizi duydunuz, ancak
çiftçinin sesi olan bizleri can kulağıyla dinlemediğiniz için
gene aspirin tedavisiyle hastayı taburcu etmeyi seçtiniz. Çiftçi,
Tarım Kredi Kooperatiflerinden 9,1 milyar Türk lirası kredi
kullanmış. Teklif kapsamında 21 bin tarımsal üreticinin 931
milyon Türk lirası tutarındaki kredisinin yapılandırılmasını
öngörüyorsunuz. Peki, kamu ve özel bankalara paçayı kaptıran
üreticinin, esnafın durumu ne olacak? Onlara aspirin de yok. Çiftçimiz
sizden Tarım Kredi Kooperatiflerine, kamu ve özel bankalara olan
borçlarının geri ödemelerinde faizin ve buna bağlı borçların
silinmesini istiyor, geri ödemenin sadece anapara üzerinden
yapılmasını ve borcun faizsiz olarak yeniden
yapılandırılmasını bekliyor. Unutmayın ki çiftçi
üretemezse borcunu ödeyemez. Bu şekilde yapılandırmak çok mu
zor, kaynak mı yok? Fakir fukaraya soğan, patates; saraya Mercedes.
(CHP sıralarından alkışlar) Ya saraya 52 milyona 3 Mercedes
alacağınıza şu pandemi koşullarında bu ülkenin
kaynaklarını vatandaşa harcamayı düşünsenize. Çiftçi
mazot alamıyor, yem fiyatları almış başını
gidiyor, doları tutamıyorsunuz, kasa boşalmış, 128
milyar dolar nerede? diye soruyoruz, yanıt çelişkili; saray, gündüz
Pandemi döneminde vatandaşa sosyal destek için kullandık. diyor;
akşam Nerede olacak, yerinde duruyor. diyor ama partimizin vatandaş
adına sorduğu sorunun afişlerini toplatıyor, geçenlerde
Çanakkale'deki afişlerimiz de kaldırıldı. Saray bu
afişten neden korkuyor?
Bir başka konu da kangrene dönen aşı
meselesi. Lebalep kongrelerde AKP partililerine bulaşmayan virüs,
işçiye, emekliye, öğrenciye, öğretmene, pazarcıya,
lokantacıya bulaşıyor. Şu ana kadar 11 milyon 600 bin
vatandaşa birinci doz, 7 milyon 700 bin vatandaşımıza da
ancak ikinci doz aşısını yapabilmişiz. Türkiye'nin en
önemli konusu bir an önce herkesin aşılanarak normal hayata
dönülmesidir. Amerika günde 5 milyon kişiyi aşılama hedefinde,
22 eyaletinde maske kullanımının serbest
bırakılması konuşuluyor bizde
aşısızlıktan yurt dışına aşı
turları düzenleniyor, parası olan paçayı sıyırıyor,
benim vatandaşım aşı sırası bekliyor.
Bu millet kendini yok sayanı ilk sandıkta
yok sayacaktır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2nci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş Yasin
Öztürk
İzmir Kayseri Denizli
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İmam Hüseyin Filiz
Adana
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin 2nci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubunun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 2nci maddesiyle,
açık artırma yoluyla kendisine ihale edilen malı almaktan
vazgeçen kişilerin ödediği yıllık yüzde 5 faiz yerine tecil
faizi uygulanması amaçlanmaktadır. Ayrıca birinci artırmada
talip çıkmaması ya da ihale edilen kişinin vazgeçmesi
sonrası ikinci ihale alıcısının yükümlülükleri
belirlenmektedir.
Bakın, değerli arkadaşlar, 19 Haziran
2018 tarihinde yani seçimlerden beş gün önce, AK PARTİ Genel
Başkanı Sayın Erdoğan Bu kardeşinize yetkiyi verin,
ondan sonra faizle, onunla, bununla, şununla nasıl
uğraşılır göreceksiniz. demişti. O söz
söylenildiğinden beri millî gelirimiz 67 milyar dolar eridi, gerçek
işsiz sayısı 10 milyonu geçti, kredi kartları borçları
800 milyar Türk lirasına çıktı, güven kaybettiği için
Merkez Bankamızın döviz rezervleri 48,4 milyar dolar açık verdi.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, dolar yüzde 75,3; euro
yüzde 78,1; 24 ayar altın yüzde 136,4 Türk lirası
karşısında değer kazandı. Üreticimiz toprağına
küstü, milletimiz ciddi manada daha da fakirleşti. Kısaca, partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi milletimize de devletimize de iyi
gelmedi.
Daha altı ay önce, 22 Ekim 2020 tarihinde, Plan
ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde İYİ Parti milletvekillerimiz ve
ekonomi kurmaylarımız görüşlerimizi ve önerilerimizi
detaylı bir şekilde açıklamışlardı ve AK
PARTİnin yaptığı yanlışları
sıraladılar. O zamanki önerilerimizi dikkate almış
olsaydınız, bugün bu teklifin birçok maddesini görüşmüyor
olacaktık. Bugün kurumlar vergisinden 28 milyar kaynak yaratmak için oran
yükseltiyorsunuz; oysa sizin beceriksiz ekonomi yönetiminizin yanlış
kararları hazinemizin kaynaklarını heba ederken, son Merkez
Bankası Başkanı değişimiyle kurda 1 lira
artış sonucu bu yaratacağınız kaynağın tam
20 katı olan 550 milyar lira kaybedildi; bu 550 milyarın 275
milyarı kamuya, kalanı ise özel sektöre yük getirdi.
Yine, dünyada enflasyonun çok düşük olduğu
bir dönemde son veri itibarıyla TÜFEde yüzde 16, ÜFEde yüzde 31
oranı aşıldı. ÜFE artış hızı 2002
yılı sonu seviyesinin üzerindedir, yani on dokuz yıl öncesine
geri döndünüz. Milletimiz gittikçe fakirleşiyor. Övüneceğiniz hiçbir
şeyiniz kalmadı, önerilere de kulaklarınızı tıkıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Genel
Başkanımız grup toplantılarında, biz İYİ
Parti milletvekilleri de bu yüce Meclis kürsüsünde çiftçilerimizin
feryatlarını hep dile getirdik. Çiftçilerimiz borca battı,
tarlasını ekemez hâle geldi. Ziraat Bankasına, Tarım Kredi
Kooperatiflerine borçlarını yapılandıralım, faizleri
silelim, anaparayı beş yıla yayalım ve
tarlalarını ekebilmeleri için mevcut kredi limitlerinin
yarısı kadar limit artırın. dedik. Şimdi, siz bu
yasada Tarım Kredi Kooperatiflerinin borçlarını
yapılandırıyorsunuz. Bu şekliyle, siz sorunu çözmüyor,
borçları daha da katmerlendiriyorsunuz. Çiftçinin Tarım Kredi
Kooperatiflerinde temerrüde uğrayan borcunu yüzde 18 faiziyle
yapılandırıyorsunuz, sonrasında kalan borcu yüzde 12 faizle
yapılandırıyorsunuz. Allahtan hiç mi korkmuyorsunuz? Plan ve
Bütçe Komisyonunda İYİ Parti Komisyon üyemiz Madem faizi
kaldırmıyorsunuz, bari mevcut hâliyle faizi yüzde 11 ve yüzde 5
olarak uygulayın, geri ödemeyi üç yıl yerine beş yıla
yayın ve ilk taksiti de 2021de değil 2022 Ekim ayında başlatın.
diye önerge verdi. Cumhur İttifakı olarak çoğunluğunuza
güvenerek kulak tıkadınız ve önergemizi reddettiniz.
Çiftçilerimiz ne diyor, biliyor musunuz?
Sandık önümüze geldiğinde, bizi tarlalarımızı ekemez
hâle getirenlere, traktörlerimizi saklar hâle getirenlere sandıkta
hesabı soracağız. diyorlar.
Yüksek faiz eşittir enflasyon. dediniz. Ne
faizi düşürebildiniz ne de enflasyonu tek haneye düşürebildiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Kısaca, vatandaşlarımızı faize boğarak iyice
perişan ettiniz, aziz Türk milletini avuç açar hâle getirdiniz.
Esnaflarımız artık arabasını, evini, neyi var neyi
yoksa satmak zorunda kaldılar. Seçimde siz söz verdiniz ama unuttunuz; bakın
biz söz verdik, unutmadık, size de unutturmayacağız. EYTliler,
öğretmenlerimiz, sağlık çalışanlarımız,
güvenlik güçlerimiz ve din görevlilerimiz söz verdiğiniz 3600 ek
göstergeyi ne zaman alacağız? diye soruyorlar. Kanuni düzenlemeyi ne
zaman Parlamentoya getireceksiniz, biz de bunu bilmek istiyoruz.
Mübarek ramazanışerifinizin hayırlara
vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Nurhayat Hanım, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursada aşırı
yağış nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğuna
ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aşırı yağışlar
nedeniyle Bursa'nın Yenişehir ve Mudanya ilçelerinin eski köylerinde
yaşanan taşkınlar nedeniyle çiftçinin mağduriyeti söz
konusudur. Yıllarca bitirilemeyen, bitirildikten sonra da çiftçiye bereket
değil zehir saçan kirli suların depo alanına dönüşen
Boğazköy Barajı'nın kapaklarının zamansız
açılmasıyla Yenişehir'de 130 bin dönümün sular altında
kalmasına neden olundu. Ziraat Odası Başkanı Sadi
Aktaş, zararlarının karşılanmaması durumunda
mahkemeye gitmeleri için çiftçiye çağrıda bulundu. Aynı süreçte
103 kilometrelik yolculuğunu kirletilmiş suları
taşıyarak yapan Nilüfer Çayı da Mudanya'nın Çayönü,
Balabancık, Dedeköy gibi köylerinde taşkın nedeniyle hasara yol
açtı.
Çiftçilerimizin kendilerinden kaynaklanmayan
zararlarının bir an önce giderilmesi için ve Boğazköy
Barajı ile Nilüfer Çayı'nda taşkına yol açan
sorunların çözümü konusunda DSİnin bağlı bulunduğu
Tarım Bakanına buradan çağrıda bulunuyorum.
Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun, bir acil durum var.
21.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Hayatını
kaybeden Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodamana
Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Grup
Başkan Vekili olarak partim adına söz almayacağım, kanunun
aciliyeti münasebetiyle demiştim ama bir görevi de yerine getirmekten
kendimi alıkoyamadım. O sebeple çok teşekkür ediyorum
zatıalinize.
Yakın Çağ tarihinin önemli bilim
insanlarından, ayrıca Türk milliyetçiliği fikir
dünyasının önde gelen şahsiyetlerinden, üzerimizde hakkı ve
emeği olan, Türk Tarih Kurumu şeref üyesi Profesör Doktor Bayram
Kodaman 78 yaşında, Ispartada hayatını kaybetmiştir.
Merhuma Allahtan rahmet, kederli ailesine, öğrencilerine ve sevenlerine
baş sağlığı diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Levent Bey, buyurun.
22.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Hayatını kaybeden
Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodamana Allahtan
rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, biz de Türk Tarih Kurumu şeref üyesi, tarihçi, yazar, Türk
milliyetçisi Profesör Doktor Sayın Bayram Kodaman Hocamızın
vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Yakın
Çağ Türk tarihiyle ilgili yazmış olduğu eserleri, bizlerin
hayatında son derece istifade ettiğimiz, özellikle Sultan Abdülhamit
Han dönemine ilişkin; eğitim sistemi, Hamidiye Alayları,
diğer hususlarla alakalı ve Ermeni meselesiyle alakalı,
ihtilafıyla alakalı eserleri baş ucumuzda, her zaman
başvurduğumuz eserler arasındadır.
Kendisine Allahtan rahmet dilerken ailesine ve
bütün tarih camiasına, Türk Tarih Kurumuna ve milletimize baş
sağlığı diliyorum.
Teşekkür ederim.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39
Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı Habip
Eksik
Bitlis Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başlarında bizi izleyen değerli halkımız; iktidar
tarafından Genel Kurula getirilen her kanun teklifinde olduğu gibi bu
kanun teklifinde de emekçilerin haklarını koruyan bir
anlayış yerine sermayenin patronlarının
çıkarlarını kollayan bir anlayışla karşı
karşıyayız. Bilindiği üzere ülkemizde 2 tane ana mesele
var, kangren hâline dönmüş önemli bir mesele. Birincisi pandemi yani salgın,
ikincisi ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, açlık ve işten
çıkarılmalar. Yani 2 tane önemli sorun var ve biz burada hâlâ kanun
tekliflerinin geçirilmeye çalışıldığını
görmekteyiz.
Halklar bir yandan Covid-19 salgını ve
salgının ekonomik kayıplarının bedelini öderken bir
yandan adaletsiz ve sosyal devlet ilkesinden uzak politikaların ürünü
kanun değişikliğiyle sermayenin ve patronların
kayıplarının yükünü taşımak zorunda
bırakılıyor. İşte hakkında söz almış
olduğum kanun teklifi, emekçilerin, kadınların, meslek
hastalığı ve vazife malullerinin, çiftçilerin sırtına
yüklenen yeni bir yükten başka bir şey getirmiyor.
Değerli halkımız, emekçiler,
kadınlar, yoksullukla, haksız yere işten çıkarmalarla,
salgınla ve işsizlikle mücadele ediyor. Eve ekmek götüremeyen
insanlar, işten çıkarılan işçiler, borcu boyunu
aşmış esnaf yoksulluktan intihar ediyor. Her gün yeni bir yenisi
eklenen intiharlar iktidarın yaratmış olduğu vahim tablonun
sonucudur. Emekçilerin ödeneklerine el uzatan bu kanun teklifinin kabulü mümkün
değildir.
Değerli arkadaşlar, benzer uygulamalar ve
sözde pandemi tedbirleriyle işçinin daha önce defalarca mağdur
edildiğine şahit oldum. İşsizlik Fonu dediler, hazineden
karşılanması gereken pek çok gider İşsizlik Fonundan
karşılanarak işçinin sırtına yüklendi. Öyle ki
İşsizlik Sigortası Fonunun büyüklüğü Mart 2021 itibarıyla
beş yıl sonra ilk kez 100 milyar liranın altına inerek
yaklaşık 93 milyar lira oldu. İşten çıkarma
yasağı dediler, güya salgının ekonomik etkilerini azaltmak
için 17 Nisan 2020 tarihinde getirilen işten çıkarma yasağı
177 bin işçinin işsiz kalmasıyla sonuçlandı. DİSK ile
SGKden elde edilen veriler, günde 500 işçinin kod 29la işten
çıkarıldığını göstermektedir. Üstelik
işveren tarafından suistimal edilen, kod 29la işten çıkarılan
işçiler ahlaksızlıkla damgalandığı için daha
sonra yeni bir iş bulabilme imkânını da kaybetmektedirler. Bu,
işçiyi açlığa mahkûm etmekten başka nedir?
Bakın değerli arkadaşlar, her iki
genç kadından birisi işsiz. Pandemi sürecinde yirmi yıl geriye
giden kadın istihdamı yüzde 25lere kadar düştü. Pandemi
sürecinde işten çıkarılacaklar listesinin başındaki
kadınlar iş hayatından uzaklaştırılarak eve
hapsediliyorlar. İşsizlikle ekonomik gücünü kaybeden kadın,
erkeğin maddi imkânlarına mahkûm ediliyor. Genç kadınların
çalışma hayatına dönme ihtimalleriyse istihdamdan uzaklaştıkça
azalıyor. Eve hapsedilen ve maddi olarak erkeğe
bağımlı hâle getirilen kadınlar ise günbegün katlediliyor
ve şiddete maruz kalıyor. Peki, kadınları bu şiddetten
kim koruyacak? İstanbul Sözleşmesini kaldıran erkek adaletiniz
mi, yoksa örnekte gösterdiğimiz gibi Dilara Kandakı öldüren
erkeğe beraat kararı veren erkek adaletiniz mi?
AKP iktidarının salgın sürecini
yönetemediği aşikâr. Esnaf borç içinde, halk işsiz, emekçiler,
yoksul kadınlar eve hapsedilmiş. Alınan sözde tedbirlerin sonucu
ise coronavirüs tablosuyla ortada. Her gün 2 binin üstünde yeni vaka var.
Hastanelerde yer yok, aşı desen, emekçiye, yoksula o da yok.
Sarayın gündeminde ise siyasi operasyonlar, rant projeleri, Kanal
İstanbul var. Kod 29la işçileri açlığa mahkûm ettiler,
yetmedi; sözde tedbirlerle esnafı borç batağında ezdirdiler,
yetmedi; rant için doğayı talan ettirdiler, yetmedi; İstanbul
Sözleşmesine tahammül edemeyip kadınları ölüme ve erkek
şiddetine terk ettiler, yine yetmedi. Çiftçinin toprağına,
emekçinin ekmeğine göz diktiler ama coğrafyamız halkları
Artık yeter! diyor. Biliyoruz ki bu pervasız saldırılar
yalnızca tutunmaya çalışan iktidarın son hamleleridir.
İstanbul Milletvekiliyim, bugün aynı
zamanda İstanbulda işçi direnişleri var, işçi
direnişleri devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla)
Başkanım son cümlem, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayınız.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) Demokrasi,
adalet ve emek mücadelesi vererek
Kod 29la işçiler işten
atılıyor, işten çıkarılan işçiler var, PTT
işçileri, Migros işçileri, Sinbo ve SML işçileri var, bunun gibi
birçok işçi direnişi devam ediyor; ekonomik krizle
savaşıyorlar, işsizlikle savaşıyorlar, yoksullukla
savaşıyorlar ve bu işçi direnişlerine buradan bizler de tekrar,
yeniden destek olmaya, büyütmeye çağrı yapıyoruz hepinizi.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 3 6183 sayılı Kanunun 90
ıncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 90 Gayrimenkuller, satış
komisyonlarınca fiziki veya elektronik ortamda açık artırma ile
satılır. Satış komisyonunun oluşumu Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak alacaklı amme
idarelerince belirlenir. Komisyonun çalışma usul ve
esaslarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
Bülent
Kuşoğlu İlhami
Özcan Aygun Abdüllatif
Şener
Ankara Tekirdağ Konya
Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Antalya İstanbul Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer
yurttaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Covid-19 salgını tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde hem yoksulluğu hem de eşitsizliği derinleştirmiştir,
ülkemizde toplumun orta ve alt kesimini geniş ölçüde etkilemiştir.
Geçen hafta ziyaret ettiğimiz Yalovada esnafın, öğrencinin,
çiftçinin büyük bir umutsuzluk içerisinde olduğunu gördük. Bir gencimiz yanımıza
gelerek artık Türkiyede değil, yurt dışında kendisine
imkân arayacağını söyledi; yine, esnafımız şu ana
kadar, 3-4 bin lira kirası olmasına rağmen bin lira dahi bir
yardım yapılmadığını ifade ettiler.
Vatandaş borçlu, halktan kopuyorsunuz,
başınızı kuma sokuyorsunuz. Vatandaşa patates
dağıtırken siz, pudra şekeri çeken, Porscheye binen
danışmanınızla birlikte koptuğunuzu ispat ediyorsunuz.
Özetle, deniz bitti. Alice Harikalar
Diyarında masalına bırakın vatandaşı, artık
sizler dâhi inanmıyorsunuz. Torba teklifte esnafın, çiftçinin gençlerin
sıkıntılarına dair bir düzenleme yok. Vatandaşı
borçlandırdıkça borçlandırıyorsunuz. 2021 bütçe
görüşmelerinde öğrendik ki bankacılık sektöründe takipteki
kredi miktarı tam 151 milyar olmuş ve izlemede olan ise 382 milyar
lira. Yani, artık herkes borçlanmış ve çiftçimiz ise artık
Don Kişot gibi iktidarın ithalat değirmenine karşı
büyük bir mücadele ve savaş veriyor. Çiftçinin kamu-özel bankalara ve
bayilere olan toplam borcu tam 200 milyar liraya geldi arkadaşlar. Siz ise
torba kanun içerisinde sadece 21 bin çiftçimizin toplam 931 milyon
lirasını yapılandırıyorsunuz. Ya, ayıptır,
günahtır. 200 milyar lira nerede, 931 milyon lira nerede? Ziraat
Bankasını ve özel bankaları ise bu kanun teklifi içerisine
almıyorsunuz. Ondan sonra diyorsunuz ki: Biz çiftçinin
yanındayız, çiftçiyi destekliyoruz. Ziraat Bankasından
kullanılan kredi tam 87 milyar 600 milyon lira olmuş ve bizim ise
yapılandırdığımız rakam 931 milyon lira, yani
devede kulak arkadaşlar, devede kulak.
Çiftçi, çarkı artık döndüremiyor.
Tarımsal üretim çarkını sadece yerli üreticiye can suyu vererek
götüremezsiniz, işletemezsiniz. Şu gözlerinizdeki bağı
artık kaldırın ve çiftçinin sesini değil, inlemesini duyun,
inlemesini duyun. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Çiftçi borcunu yüzde 18den, tefeci faiziyle
yapılandırıyorsunuz, ayıptır sizlere,
ayıptır bizlere. Kalktık, kasım ayında 500 milyar
lirayı, birçok faizi sildik, trafik cezalarının faizlerini
sildik ama çiftçiye geldiği zaman maalesef bizler kafamızı kuma
gömüyoruz ve sadece topu topu 931 milyon lirayı yüzde 18le
yapılandırana kadar -ondan sonra da yüzde 12yle, yine faizle
yapılandıracağız- neden silmiyorsunuz? Ama
İGAnın kira ödemesini -1 milyar 200 milyon- bir kalemde siliyorsunuz.
Cengiz İnşaatın, o 5li çetenin vergi borçlarını, her
şeyini siliyorsunuz ama efendiye geldiği zaman kulaklarınız
tıkalı arkadaşlar.
Bakınız, geçen sene tam bu zamanlarda
patates ve soğan fiyatları yükselmişti, üreticiyi terörist ilan
etmiştiniz, depo baskınları yapmıştınız,
üreticiyi kendi yandaşlarınızın günah keçisi
yapmıştınız ama bu yıl da Toprak Mahsulleri Ofisi
üzerinden, çiftçinin elinde kalan yemeklik patatesi, soğanı,
çeltiği almak istiyorsunuz; geç kaldınız arkadaşlar, geç
kaldınız. Üstelik, ramazan ayında
dağıttığınız patates ve soğanları
siyasi bir rant elde etmek için kullanıyorsunuz. Hani dinimizde veren el
alan eli bilmezdi? Ama siz alan eli de veren eli de göstererek, o
vatandaşlarımızı fotoğraflayarak rencide ediyorsunuz,
ayıptır. Üstelik, evdeki
hesap da çarşıya uymadı. Saray farklı bir rakam söylüyor,
Bakan farklı bir rakam söylüyor. Saray 1 milyon 200 bin ton patates, 200
bin ton soğan, 750 bin ton da çeltik alacağız. diyor,
Sayın Bakansa 75 bin ton çeltik, 300 bin ton patates, 40 bin ton da kuru
soğan alacağız. diyor. Ya, hangi rakamlar doğru?
TÜİKse tam tersi, daha değişik rakamlar söylüyor. 900 bin ton
çeltik üretimi var bu ülkenin, demek ki 150 bin ton stokta varmış.
Ya, kime inanacağız diye merak ediyorum.
Yine, bakınız, ayçiçeğinde de büyük
sıkıntı var. Sarı gelinimizi, Trakyanın sarı
gelininizi yok ettiniz. Merkez Bankası Başkanı Ağbal
görevinden alındığı gün bir kararname
çıkardınız. Kararnamede maalesef gümrükleri
sıfırladınız. O zamanlarda 5 lira olan ayçiçeği
yağı, 80-120 lira arasında oldu. Şimdi, Toprak Mahsulleri
Ofisi -güya vatandaşı koruyacak ya- 5 litrelik tenekelerde 60 liradan
ayçiçeği yağı satacağını duyurdu.
Sattığınız şey nedir, biliyor musunuz? Türk
çiftçisinin size olan güvenini satışa çıkardınız. TMO
artık Ahmetin, Necminin kara gün dostu değil; TMO artık
Ivanın ve yabancının, Ukrayna, Rusya çiftçisinin kara gün dostu
olmuş. Ayçiçeği yağını satıyorsunuz yani siz Türk
üreticisinin güvenini sattınız arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Rusya, yeni
bir karar alarak 1 Eylül 2021den sonra artık ayçiçeğini ürün olarak
satmayacak yani bizim gibi bir tüketiciyi bulduysa
Çünkü biz taviz üstüne
taviz veriyoruz. Kapılarda, gümrük vergisini sıfıra çektikçe
Rusya ve Ukrayna da gözünü dikmiş bizlere ve verdiğimiz tavizlere
karşılık 1 Eylül 2021den sonra artık ayçiçeği ürünü
satmayacağım, rafine yağ satacağım. diyor ve
marketlerde artık kendi yağlarımızı değil, Rusya
ve Ukraynadaki üreticilerin yağlarını göreceğiz. Hem
Trakya Birliki batıracaksınız hem de yağ sanayicisini
batıracaksınız diyorum. Siz Aya gitmeyi planlıyorsunuz ya
yakında Aya değil, yaya kalacaksınız, bu millet sizi
memlekette görmek istemeyeceği için herhâlde sizi Aya gönderecektir.
Değerli arkadaşlar, Trakyalının
bir sözü var, onunla sözümü tamamlamak istiyorum: 256 milyar dolar sipalinin
yarısını ne yaptınız? diye soruyorum, tüm yüce
Meclisi de saygıyla selamlıyorum. İnşallah, yol
yakınken 15inci maddeden önce hem Ziraat Bankasındaki hem de
diğer mağdurların borçlarındaki faizleri silelim,
çiftçimizin 5 eşit taksitle beş yılda borcunu kapatalım
diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı
Dursun Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Mersin
Kayseri
Adana
İmam
Hüseyin Filiz Yasin
Öztürk Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Gaziantep
Denizli İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ramazan ayının ülkemize
bolluk, bereket, sevgi, sağlık ve huzur getirmesini temenni ediyor,
sizlere ve milletimize hayırlı ramazanlar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, coronaya yeni pikler
yaptırdığınız günlerden geçiyoruz. Birçok ülke,
vatandaşlarının bu süreci en normal şekilde atlatması
için çeşitli önlemler aldı. Dünya ortalamasına
baktığımızda, zengin ülkeler yurt içi hasılalarının
yüzde 12,7si düzeyinde nakit desteğiyle sosyal devlet olmanın gereğini
yerine getirdi. Yoksul ülkelerde ise bu oran yüzde 1,6 seviyesinde kaldı.
Peki, paket üstüne paket açıklayan sizlerin yaptığı nakdî
desteğin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ne kadar? Sadece
0,42. Hiçbir yarayı sarmayan, yüzde yarım bile olmayan nakdî destek
ise son bir yılda açıkladığınız desteklerin
yalnızca yüzde 11ine denk geliyor yani toplamda 20,5 milyar lira. Geri
kalan yüzde 89luk sözde desteklerse işletmelere, şirketlere ve
vatandaşlara sağlanan kredilerden, ötelemelerden, taksitlendirmelerden
ibaret. Peki, bu çözüm oldu mu? Hayır, olmadı. Destek olmayınca
çiftçilerin kooperatiflere ve bankalara olan borcu 180 milyar liraya,
KOBİlerin bankalara olan borcu 862 milyar liraya ulaştı.
Üreticimizi de imalatçımızı da faiz sarmalı içine
düşürdünüz, şimdi de mevcuttan daha yüksek faizle
yapılandırmaya niyetleniyorsunuz. Hani faiz ekonomiye zarardı? O
zaman faizi önce siz almayın. İnsanları, bırakın
anapara taksitini, faizi bile ödeyemeyecek duruma getirdiniz; şimdi de
yapılandırmayla sorun çözmeye çalışıyorsunuz. Resmen,
çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet ediyorsunuz. Kısıtlamaya
gelince kepçeyle, nakdî desteğe gelince şırıngayla
veriyorsunuz. İşe devam kredisi verip bir de üstüne İşletmeni
kapat. demek kolay. Esnaflarımızın bu süreci en rahat ve sağlıklı
şekilde geçirmesini sağlamalıydınız,
başaramadınız.
Günlük vaka sayımız 54 binlerde
seyrederken, hastanelerde doluluk oranı tarihî zirveyi yaşarken,
esnaflarımız birer birer kepenk kapatırken milletim adına
üzülerek söylüyorum ki sağlık yönetiminde de kriz yönetiminde de
ekonomi yönetiminde de ne yapsanız olmuyor, yönetemiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerde ve
KOBİlerde durum böyleyken maalesef vatandaşlarda da durum
farklı değil. Borçlandırarak krizi öteleme politikanız
artık sürdürülemez bir boyuta ulaştı. Vatandaşların
bireysel borçları 862 milyar lira oldu, bu borçların 550 milyar
liradan fazlası şu anda ya izlemede ya da takipte; vatandaş
tıkandı.
Merkez Bankası politika faizini yükseltince
ihtiyaç kredilerinin ortalama faizi de yüzde 24e dayandı. Bu
şartlarda ihtiyaç kredilerine olan talep düşer değil mi? Öyle
olmadı, yükselen faize rağmen ihtiyaç kredileri artmaya devam ediyor,
çünkü vatandaş borcunu borçla kapatmaya devam ediyor. Peki, nereye kadar?
Kara listeye girip yeni kredi alamayana kadar. İşte, bu kara listeye
girenler 4 milyona yaklaştı.
Kara listenin sonrası icra ve haciz
işlemleri. Toplamda 22 milyon icra dosyasıyla cumhuriyet tarihimizin
icra rekoruna koşulurken ekonomideki yapısal sorunları çözmek
yerine, bugün, burada, haczedilen malların satış yöntemlerinin
elektronik mi, fiziki mi olacağını konuşuyoruz yani
nasıl daha iyi haczederiz, onu konuşuyoruz. İcra dairelerinde bu
dosya yoğunluğunun sebepleri neler, insanlar bindikleri
arabalarını, oturdukları evlerini, tarlalarını,
traktörlerini neden kaybediyorlar sorusuna bu Mecliste cevap aramamız
gerekirken satış komisyonunun kimlerden oluşacağına
cevap arıyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, mevcut
uygulamalarınızla, icra dosyaları artarak devam edecek. Günlük
50 lira, aylık 1.500 lira nakdî ücret desteğiyle
vatandaşımız ihtiyaçlarını giderip ekonomiye
katkı mı sağlasın, kirasını, kredi taksitini mi
ödesin? Hiçbirini yapamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) İYİ
Parti olarak Nakit ücret desteğinin hiç olmazsa günlük 75 liraya
çıkarılması ve kısa çalışma ödeneğinin devam
etmesi vatandaşlarımızı bir nebze olsun rahatlatır.
dedik ancak iktidar Olmaz. dedi. Mart 2021de 4 kişilik bir ailenin
açlık sınırı 2.736 lira. Bu destek rakamları
milletimizi yoksulluğa, açlığa mahkûm etmekten başka bir
şey değil. Bir yanda çifter çifter maaşlar alanlar, bir yanda
çift haneli enflasyonun altında ezilerek yoksulluğa mahkûm olanlar.
Tam da şairin dediğini yaşıyoruz: Bir kişiye tam
dokuz, dokuz kişiye bir pul. Tavuklara şah olsa tilkinin bile
yapamayacağı taksimi bu millete reva görüyorsunuz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda
belirtildiği olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Iğdır Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunla birlikte getirilmek istenen haczedilen
malların ya da işte bu tür haciz işlemlerinin elektronik ortamda
yapılması hususuna dikkat çekmek istiyorum. Yani, ilk
bakışta iyi bir şey gibi algılanıyor. Dijital
çağdayız, artık elektronik ortamda oluyor her şey,
dolayısıyla bu işler de bu alanlarda yürütülmeli diye
bakabiliyoruz. Ancak şu var: Yani gitgide duygudan
uzaklaşıyoruz, insan olmaktan, insanın insan olmaktan
kaynaklı taşıdığı duygulardan da
uzaklaşıyoruz. Yani dijital bir insana dönüşüyoruz; her
şeyin elektronik ortamda yapıldığı, duygulardan yoksun
olan bir ortamda yürümeye... Yani bu şekilde gidiyor insanlık bir
bütün olarak.
Şimdi, bu doğru bir yöntem mi değil
mi, esasında buna bakmak gerekiyor. Şimdi, o zaman ne oluyor? O zaman
şöyle oluyor: Siz, bir dijital insan yani ruhtan, duygudan uzaklaşan
bir insan figürü, bir devlet yönetimi, anlayışı
belirlediğiniz zaman işte, bu icra yöntemlerinin elektronik ortamda
yapıldığı
Peki, bunlar neye yol açıyor? Kaç
kişinin yaşamına mal oluyor? Ne kadar insan bu işlerden
etkileniyor ya da bu insanlar bu icralık durumlara niye
düşmüşler, neden düşmüşler, keyiflerinden mi bu olmuş
ya da kişisel hatalarından dolayı mı olmuş yoksa
ülkenin yönetiminden kaynaklı sorunlardan dolayı mı olmuş?
Şimdi, bakıyoruz, intihar vakaları
artmış, her gün yeni intihar vakalarıyla karşı
karşıya kalıyoruz ve özellikle pandemi sürecinde çok ciddi
şekilde intiharlar var. Bunların büyük bir çoğunluğu da
ekonomik sebeplerden dolayı. Yani dükkânını kiralamış,
işletme sahibi, işletmecilik yapıyor ve pandemi
çıkmış, her şey yasaklanmış -daha doğrusu,
belli kesimlere yasaklanmış- o yasaklardan kaynaklı olarak da
gelirinden olmuş ve başka çözüm yolu bulamadığı için
intiharlara sürüklenmiş. Bir sürü haber var. Borçları nedeniyle
intihar etti, bankalar ailesinin peşini bırakmıyor. diye burada
Mersinden bir haber var. Ya, şurada ilginç bir şey var.
Kızılayın kiracısı, Eskişehirde
Kızılaydan dükkân kiralamış, esnaf, sonra ödeyemez hâle
gelmiş, icra geliyor ve şu anda diyor ki: Yani intihar
edeceğim, başka çözüm yolum kalmadı. Yani devletin bir kurumu
bunu yapıyor. Günde 24.650 icra dosyası şu anda
açılıyor. Yani biz burada, buna çözüm üreten bir yerden meseleye
bakmayıp sadece, bu işi nasıl hızlandırabiliriz, bunun
derdine düşüyoruz. Çorumdan bir haber: İcra gelince intihar etti.
Pandemiden dolayı, yine ekonomik durumdan kaynaklı yaşanan bir
sıkıntı.
Şimdi, yirmi yıldaki intihar
sayısı 5.806 ve bu da daha çok pandemi sürecinde artmış.
Haberlerin bu konuda çok sayıda olduğunu biliyoruz. Öyleyse, bizim bu
meselelerde, böyle, nasıl daha kolay icraları sağlayabiliriz,
nasıl tahsilatları yapabiliriz meselesinden öte, bu insanların
icralık duruma düşmesine nasıl engel olabiliriz, ekonomik açıdan
bu sorunu nasıl çözebiliriz; bunlara bakmamız gerekiyor ancak bizim
gündemimiz bunlar değil. Dün burada yine sorduğumuz gibi Bu hazine
nasıl boşaltıldı? 128 milyar dolar nereye gitti?
noktasında bir soru sorulduğu zaman, buna karşı nasıl
önlem alırız derdine düşülmüş durumda. Dün burada muhalefet
partileri önergeler verdi, her birimiz konuştuk, her partiden sözcüler
dile getirdi ve dün bu cevaplara bir yenisi eklendi. Komisyon Başkanı
buradan bir açıklama yaptı ve dedi ki: Ekonomide 1,8 oranında
büyüdük. Her şeyin bir bedeli var, bu büyümenin de bir bedeli vardı.
Dolayısıyla, işte, bu 128 milyar dolardaki erime de bu büyümenin
karşılığıdır. Bu yeni bir açıklamaydı.
Farklı farklı açıklamaları her seferinde dinliyoruz.
Yine, Nurettin Canikli 128 milyar dolar nereye
gitti? sorusuna 20 maddeyle cevap vermeye çalışmış, 20
maddeyle. Ya, aslında, baktığınız zaman bu 20 madde
Biz bunu cevaplandırmıyoruz.un maddeleri. Yani bu kadar, 20 madde
sıralayacağına, bu para nereye gitmiş, hangi kurdan, kim
almış, bunu açıkla yeter; başka bir gerekçelendirmeye gerek
yok ki, bu kadar uğraşmaya gerek yok. Ya, 20 maddede oturmuş tek
tek, bunları yazmış. Aslında bütün bu 20 madde Biz bu
işi nasıl yaptığımızı
açıklamayacağız. maddeleri, başka bir şey değil.
O nedenle, yani bu paralar -dün de söyledik- kimsenin babasının
malı değil, bu paraların nereye gittiğinin
açıklanması gerekiyor.
Bizim artık insanları ekonomik olarak
çöküntüden kurtarmanın ve intiharları önlemenin yolunu aramamız
gerekiyor. Böyle dijital insan yaratarak, dijital devlet yaratarak bu
sorunları çözemeyiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Yasin
Öztürk Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Kayseri Denizli İzmir
Ayhan
Altıntaş İmam
Hüseyin Filiz
Ankara Gaziantep
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Bülent
Kuşoğlu Kamil
Okyay Sındır Cavit
Arı
Ankara İzmir Antalya
Mehmet
Göker Emine
Gülizar Emecan Abdüllatif
Şener
Burdur İstanbul Konya
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde İYİ Parti
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kayseri Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Sayın Veli Altınkaya Covid sebebiyle dün
gece hayatını kaybetmiştir. Basın camiasının
sevilen ve sayılan bir ağabeyiydi. Kendisine Allahtan rahmet,
başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine ve basın camiasına
başsağlığı ve sabırlar diliyorum; mekânı
cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
bu maddede, gayrimenkul ihalelerinde ihaleyi kazanıp bedeli ödemeyen,
böylece ihalenin feshine sebep olan kişilerin iki ihale bedeli
arasında oluşacak zarardan sorumluluğu düzenlenmektedir. Amme
alacaklarına ilişkin bu madde genel manada olumludur ancak teklifin
tümüne bakıldığında aynı şeyin söylenmesi mümkün değildir.
Her zaman olduğu gibi yüzeysel ve günlük politikayla vatandaşın
sıkıntıları geçiştirilmeye
çalışılmaktadır. Yaklaşık bir yıldır
Genel Kurula getirilen hiçbir kanun işsizliğe çare olmamış,
atama bekleyen milyonlarca genci mutlu etmemiş, vatandaşın geçim
sıkıntısını azaltmamıştır, üst üste
çıkarılan ekonomik paketler de vatandaşa bir yarar
sağlamamıştır. Yani AKP ne halkın
sağlığını koruyabilmiş ne de giderek
derinleşen ekonomik krizin pençesinden vatandaşı
kurtarabilmiştir. Görüşülen kanun teklifi de sorunlara çözüm olmaktan
çok uzaktadır.
Sayın milletvekilleri, her geçen gün esnaf
kepenk kapatıyor, işletmeler batıyor, çiftçi
toprağını terk ediyor, yoksulluk ve sefalet artıyorken
iktidar saraylarda yaşam sürmekte ve vatandaşın sorununa yüz
çevirmektedir.
Vatandaşın talebine rağmen iktidar
kısa çalışma ödeneğini uzatmamıştır.
Kısa çalışma ödeneğinin sona ermesinin ardından
çalışanlar ya normal çalışmaya geçecek ya da ücretsiz izne
çıkacaklardır. Ancak, on binlerce iş yerinin kapalı
olduğu düşünüldüğünde işçilerin çoğunluğu
ücretsiz izne çıkarılacaktır. İşte, bu teklifle,
ücretsiz izne çıkarılan işçilere yapılan günlük 47
liralık ödemeye sadece 3 lira zam yapılmaktadır. İktidarın
ücretsiz izindeki işçiye değer gördüğü para aylık sadece
1.500 liradır. Ancak, yandaşlara gelince devletten
aldıkları üç beş maaş yasal ve etik oluyor. Etik,
işçiyi açlığa mahkûm ederken yandaşları zenginlik
içinde yaşatmak mıdır?
Sayın milletvekilleri, nitekim, verilere göre
de Türkiye, G20 ülkeleri arasında vatandaşına doğrudan mali
destek vermede son sıralardadır. G20 ülkeleri ortalama olarak
gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 7,9u düzeyinde
vatandaşına nakit harcama ve gelir desteği verirken Türkiyede
bu oran sadece yüzde 1,1de kalmıştır. Düşük gelirli
ülkelerin çok önemli bir kısmı dahi Türkiyeden çok daha fazla
vatandaşına destekte bulunmuştur. Vatandaşına
doğrudan destek sunamayan, vatandaşına 3 maskeyi
dağıtamayan iktidar, İsveçe şov amaçlı ambulans uçak
gönderiyor, dünyanın dört bir yanında maske dağıtıyor.
Ülkemizde her gün 60 bin vaka, yüzlerce ölüm varken iktidar Libyaya
aşı yardımı yapmaktadır. İktidar şov
yapadursun, ekonomik sorunların ve küresel salgının
kıskacındaki Türkiyede yükü işçi, esnaf, asgari ücretli,
çiftçi, kısacası dar gelirli vatandaş çekmektedir. Vatandaş
kuru ekmeğe muhtaç edilirken yandaşlar devletten üç beş
maaş alıyor, devletin sırtından milyonluk araçlara biniyor,
lüksten, şatafattan asla geri durmuyorlar.
Sayın milletvekilleri, söz konusu kanun teklifi
en çok da çiftçiyi hayal kırıklığına
uğratmıştır. Çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine
olan borçları yapılandırılmaktadır ancak
yapılandırılacak kredi borçlarında yüzde 11 olan faiz
oranları yüzde 18e, yüzde 5 olan faiz oranı ise yüzde 12ye
çekilmektedir. Bu teklif, borç batağındaki çiftçiye faiz zulmü
dayatmasıdır. Üstelik çiftçilerin kamu ve özel bankalara olan 134
milyar lira borcu yapılandırılmamaktadır. AKP iktidara
geldiği dönemde 2,5 milyar olan çiftçi borcu on sekiz yılda tam 72
kat artarak 180 milyarı geçmiştir. Çiftçinin ineğine,
ahırına, traktörüne, tarlasına ve bahçesine icra gönderilerek
hacizlerle çiftçi çıkmaza sokulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) Başkanım,
bitireyim.
BAŞKAN Sayın Ataş, buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Borç
batağından çıkamayan çiftçi de üretimden vazgeçmektedir. 2003
yılında 2 milyon 800 bin olan çiftçi sayısı 700 bin
azalarak 2 milyon 100 bine düşmüştür. İktidarın on dokuz
yıldır uyguladığı politikalar sonucunda Türkiyede
çiftçi iflas etmiştir.
Sayın milletvekilleri, sonuç olarak AKP
iktidarının miadı dolmuştur, verdiği sözleri yerine
getirememiş, vatandaşa verecek bir şeyi de
kalmamıştır. AKP iktidarında ülkemizde ne adalet kalmıştır
ne de kalkınma kalmıştır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.
Buyurun Sayın Göker. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; eski Başbakanlarımızdan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevini de
yapmış olan Sayın Yıldırım Akbuluta Allahtan
rahmet, kederli ailesine de başsağlığı diliyorum.
1990lı yılların siyasetinde hoşgörü ve tevazunun simgesi
olan Yıldırım Akbuluta yapılan espriler bugün
yapılır olsa kaçımız Silivride olur, onu da
halkımızın takdirine bırakıyorum.
Evet, günlerdir soruyoruz 128 milyar dolar nerede?
diye, açıklama geliyor 20 maddelik ama bunun içerisinde yol yöntem olarak
Şurada. denecek herhangi bir beyan yok. Oysaki paranın
büyüklüğünü açıklamak açısından şöyle bir geriye
gidecek olursak, devlet olarak günde 1 milyon dolar biriktirsek 128 milyar
doları biriktirebilmemiz için yaklaşık üç yüz elli
yıldır yani 1670 yılından bu yana bu parayı
biriktiriyor olmamız lazım. Geleceği hesaplayacak olur isek 2371
yılında ancak 128 milyar dolarımız olacak. Bu denli büyük
bir paranın peşine düşmek, akıbetini sorgulamak elbette
bizim görevimiz. Sorduğumuz sorular aslında basit: Hangi yöntemle
satıldı, hangi tarihte satıldı, hangi kurdan
satıldı, kimlere satıldı ve bu satışın
altında kimlerin imzası var? Bunu öğrenmek, bizim ve Türk
milletinin en büyük hakkıdır diye düşünüyoruz.
Görüştüğümüz yasa teklifi, günümüzde
tarım ve hayvancılık sektörünün ne denli önemli olduğunu yaşadığımız
pandemi sürecinde öne çıkarması açısından önemli.
Nasıl ki daha öncesinde özelleştirmiş olduğumuz Refik
Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin şu anda aşıyı
üretmekte, temin etmekte çektiğimiz sıkıntıyla öneminin
ortaya çıkması gibi. Peki, çiftçimiz zorda da çiftçimiz bu zor duruma
yeni mi geldi? Hayır. İktidarlarınız döneminde 7,2 milyar
dolarlık büyükbaş ithal ettiniz; 1,5 milyar dolarlık et ithal
ettiniz ve yeni çıkardığınız izinle,
yaklaşık 55 bin besilik hayvan ithalatına izin veriyorsunuz.
Hafta sonu hayvan pazarındaydım, hayvan pazarında çiftçimiz
-üreticimiz- diyor ki: Vekilim, bu malın bana maliyeti 12 bin lira ama
ben 10 bin lira fiyat istiyorum, alan yok, satan yok.
Evet, burada bir diğer üretici sorunumuz ise
girdilerdeki maliyetler. Peki, sütte durum farklı mı? Elbette
farksız. Önümüzdeki günlerde yani bu ay içerisinde sütün
fiyatının tekrar belirlenmesi gerekiyor ama bölgemde ve birçok
çiftçinin bana ulaştırdığı bilgide bir dayatma uygulanıyor;
Yemimi almazsan sütünü almam. dayatması üreticinin en büyük
sıkıntısı. Ve sütte uygulanacak fiyatın da tüm dünyada
olduğu gibi yem/süt paritesine bağlanmış olarak
belirlenmesi ve bu doğrultuda da 3,80e çıkarılması
şarttır, elzemdir; bunun altındaki fiyatlar tarımı ve
çiftçiyi zora düşürecektir.
Bir diğer konumuz ise, 653 bin çiftçinin
üretimden çekilmiş olması, 3 Trakya büyüklüğündeki alanın
ekilmiyor olması. Çiftçimizin takipteki borçları 5 milyar lira
olmuş, yine, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları ise 1
milyar liraya dayanmış vaziyettedir. Bugün çiftçimizin
borçlarının yapılandırılmasını
görüşüyoruz; bu aslında, altında baktığınız
zaman şöyle bir görüntüyü ortaya koyuyor: Evet, çiftçimiz battı,
çiftçimiz ödeme güçlüğü içerisinde, yapılandırmayla biz buna bir
çözüm getirmeye çalışıyoruz.
Bu sene itibarıyla gezdiğim bölgelerde
1.650 liraya buğdayını satan çiftçi bir miktar şükür dedi
ama aynı tarihlerde biz, 2.350 liraya yurt dışından ithal
ettik. Evet, neden kendi çiftçimize bunu vermek varken yurt
dışındaki çiftçinin cebine bu parayı koyduk? Şimdi
geldiğimiz noktada yapılandırma itibarıyla bu paketin çözüm
oluşturmadığını rakamlarla ortaya koymamız
lazım. Bu pakette kredi borcunun faizi yüzde 11den yüzde 18e,
yapılandırmaya kadar olan faiz yüzde 5ten yüzde 12ye
çıkarılıyor; yapılandırma faizi ise yüzde 12 olarak
uygulanacak, yapılandırmadan faydalanabilmek için yüzde 30
peşinat ödemesi de şarta bağlanıyor. Arkadaşlar, bu,
çözüm değildir. Çiftçinin üstündeki ağır yükün kalkabilmesi için,
faizi silinmeli, anaparanın 5 taksite bölünerek tahsili yoluna
gidilmelidir. Unutmayalım ki çiftçi biterse Türkiye biter.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda belirtilen
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa
İstanbul
Habip
Eksik Mehmet
Ruştu Tiryaki Mahmut
Celadet Gaydalı
Iğdır Batman Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Evet, bir torba kanunu daha görüşüyoruz. Esasen
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu düzenlese de
Ceza İnfaz Kanunundan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununa, Kurumlar Vergisi Kanunundan Sermaye Piyasası
Kanununa kadar bir dizi kanunda değişiklik içeriyor. Kuşkusuz
bir kanun teklifiyle birden fazla kanunda değişiklik yapılabilir,
bunda bir sorun yok ama asıl sorun şu: Her teklifin temel kanun
adı altında torba teklif olarak görüşülmesi. Siz her şeyi
torbaya atmaya devam edin, biz de eleştirmeye.
Teklifin ilk 5 maddesi 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda
değişiklik yapıyor. Peki, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun neyi düzenliyor? Kamu alacaklarını yani
devlete, merkezî idareye olan, il özel idaresine olan, belediyelere olan her
türlü vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerini düzenliyor 6183
sayılı Kanun. Bu teklifin ilk 5 maddesi vatandaşın kamuya
yani merkezî idareye, il özel idaresine ve belediyelere olan
borçlarının nasıl tahsil edileceğine birkaç ekleme
yapıyor ve diyor ki
Tabii, bu arada, elbette ki merkezî idare vergi
tahsil etmeli, vergi borçlarını bu konuda takip etmeli, bunda
herhangi bir sorun yok ama asıl sorun şu: Vatandaş evine ekmek
götürmeye zorlanırken, iş yerinin kapısını
açmadığı için iflasla karşı karşıya
kalırken ve her gün zarar ederken bugün Pandemiyle mücadele ediyoruz.
diyerek vatandaşın haczettiğiniz mallarını nasıl
daha kolay satarım diye bir teklif getirmeniz ve bunu bize pandemiyle
mücadele diye yutturmaya çalışmanız; asıl sorun bu.
Şimdi, bakın, sizin teklifteki
gerekçelerinizi de madde madde okuyayım. Diyorsunuz ki: Muhafazası
tehlikeli ve masraflı olan taşınır mallar da pazarlık
usulüyle satılabilecek. Madde 1in gerekçesi bu. Haczettiniz, el koydunuz
vatandaşın malına; şimdi bunun pazarlık usulüyle
satılmasını kolaylaştırıyorsunuz.
Madde 2de, kamu otoritesi yine bir malı
haczetti, vatandaş bunu ihaleyle aldı, ödemesi gereken
yıllık yüzde 5 oranındaki faizi ödemedi; siz bu yüzde 5lik
faizi değiştiriyorsunuz ve faizi artırıyorsunuz.
Madde 3 neymiş? Elektronik ortamda yani
vatandaşın borçları nedeniyle el koyduğunuz
mallarını elektronik ortamda satmayı
kolaylaştırıyorsunuz.
Madde 4 neymiş? Yine vatandaşın
malını borcu nedeniyle haczettiniz. Bunu elektronik ortamda veya
başka bir şekilde sattınız ve gereğini yerine
getirmedi, buna el koydunuz. Bunun ne kadar maliyeti olacağına
ilişkin bir düzenleme yapıyorsunuz.
5inci maddede de yine elektronik ortamda
satışı kolaylaştırıyorsunuz.
Şimdi, getirdiğiniz teklif bu ve bize
diyorsunuz ki: Biz bu teklifle pandemiyle mücadele ediyoruz. Bakın,
zengin ülkeler gayrisafi yurt içi hasılalarının en az yüzde
12,5ini nakdî destek, gelir desteği olarak vatandaşına
dağıtmış; orta düzeyde gelire sahip olan ülkeler gayrisafi
yurt içi hasılalarının yüzde 3,6sını vatandaşa
gelir desteği olarak dağıtmış; yoksul ülkeler bile
yüzde 1,6sını dağıtmış; siz yüzde 1,1ini
dağıtmışsınız. Şimdi, bu yüzde 1,1ini
dağıtmışsınız ya, şöyle bir şey
anlaşılmasın sakın: Yani Hükûmet bütçenin bir
kısmından fedakârlık etti, milyon dolarlık araçlar almaktan
vazgeçti, işte, makam aracı olarak kiraladığı
araçların bir kısmından vazgeçti ve bir gelir elde etti. Böyle
bir şey yok; milyon dolarlık araçlardan vazgeçmediniz,
kiraladığınız makam araçlarından vazgeçmediniz, kamuda
tasarrufa dair hiçbir şey yapmadınız ama o 5li çetenin
milyarlarca dolarlık, euroluk borçlarını sildiniz ve şimdi
bize diyorsunuz ki: Biz vatandaşın haczettiğimiz
malını satarak bu işi kolaylaştıracağız.
Nakit desteği olarak bugüne kadar
vatandaşa ne kadar dağıtmışsınız?
Sanırım 43 milyar TL civarında nakit desteği sağlamışsınız.
Bu 43 milyar TLlik nakit desteğini nasıl
sağlamışsınız? Şimdi herhâlde herkes bunun
bütçeden falan sağlandığını düşünüyor, öyle
değil. Bütçeden tek bir kuruş çıkmamış, 35 milyar
TLsini İşsizlik Fonundan çarpmışsınız, 6 milyar
TLsini Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan
çarpmışsınız, 2 milyar TLsini de yardımlardan. Yani
hazineden aslında tek bir lira çıkmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Mesela, o 6 milyarlık, 8 milyarlık Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Fonundan ödediğiniz parayı, zaten yoksul olan
vatandaşa pandemi olmasa bile dağıtmanız gereken o
parayı pandemiyle mücadele adı altında dağıtmışsınız
ve bize diyorsunuz ki: Biz pandemiyle mücadele ediyoruz.
Son olarak şunu söylemek isterim: Teklif
sahiplerinin 8 ve 9uncu maddeleri, yani cezaevinde hükümlülerin
eşleriyle, çocuklarıyla ve yakınlarıyla görüşmelerine
ilişkin maddeleri geri çekeceği anlaşılıyor.
Şimdi, bu iyi bir şey, bunu geri çekmeniz ama umarım geri
getirmezsiniz. Çünkü suçlular, gerçek suçlular bir şekilde iletişimin
bir yolunu bulurlar. Ama eğer bu maddeleri tekrar getirirseniz
hükümlülerin aileleriyle, çocuklarıyla, eşleriyle ve
yakınlarıyla insanca bir görüşme yapmasını da
engellemiş olursunuz. Orada Hükûmete ettiği bir lafı, yarın
öbür gün ceza olarak karşısına çıkarırsınız
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte
işleme alacağım.
Buyurun, okuyun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresi ile
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş Yasin
Öztürk
İzmir Kayseri Denizli
Ayhan
Altıntaş İmam
Hüseyin Filiz
Ankara Gaziantep
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Sibel
Özdemir Süleyman
Girgin Emine
Gülizar Emecan
İstanbul
Muğla İstanbul
Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır Bülent
Kuşoğlu
Antalya
İzmir Ankara
Abdüllatif
Şener
Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin
Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili olarak
İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu ve yüce Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 6183
sayılı Kanuna 97nci maddesinden sonra gelmek üzere Menkul ve
gayrimenkul malların elektronik ortamda satışı
başlıklı madde ekleniyor. Buna göre menkul ve gayrimenkul mallar
kanun hükümlerine göre elektronik ortamda açık artırmayla
satılabilecektir. Satışların ilanında yer alacak
hususlar ve satışa ilişkin diğer usul ve esasları
belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Elektronik ortamda satış yapılmasının daha fazla
alıcıya ulaşılması ve satış işleminin
daha hızlı gerçekleştirilmesi gibi faydaları
olacağını düşünmekteyim.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi 9
kanunda değişiklik meydana getiren torba kanun şeklinde
sunulmuş ve yine tali komisyonlarda görüşülmeden Genel Kurula
getirilmiştir. Defalarca dile getirilmesine rağmen bu uygulamaya
devam ediyorsunuz. Buna, çoğunluğa dayalı olarak bildiğini
okumak denir ki aslında iktidarın birçok uygulamalarında bu
yanlışlıkları görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri Ben yaptım,
oldu. anlayışı tüm kurumlarımıza sirayet ederek
haksızlıklara, adaletsizliklere, aksamalara,
yanlışlıklara sebep olmakta, çeşitli makamları
işgal edenlerin keyfî davranışlarından hem
vatandaşlarımız hem de devlet zarar görmektedir; bunun binlerce
örneği vardır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin en fazla
ihtiyacı olan huzur ancak adil ve şeffaf, hesap verebilir bir
yönetimle sağlanır. Hükûmetin yaptığı eksik ve
yanlış işleri dile getirmek muhalefetin görevidir. Bunu yaparken
de esas olan, halkın parasının doğru yerlere harcanmasını
sağlamaktır. Araç geçiş garantili köprü ve yollar, yolcu
garantili havaalanları, hasta garantili şehir hastaneleri,
İstanbul Kanalı ve diğerlerinin eleştirisinin altında
yatan düşünce budur. Bugünlerde Merkez Bankasının 128 milyar
doları nerede? diye soru soranlara soruşturma açmanın ötesinde,
değişik makamların farklı cevaplarla kafaları
karıştırdıkları da ortadır. Hesap vermek erdem
olduğu kadar yöneticilerin görevidir de çünkü hesabı sorulan bu para
84 milyonun parasıdır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Hazreti Ömerden bir
çoğunuzun bildiği bir anekdot sunmak istiyorum: Hazreti Ömer bir cuma
günü üzerindeki yeni hırkasıyla hutbeye çıkıp Ey müminler,
beni dinleyin ve bana itaat edin. diye seslendiği zaman, ashaptan biri
ayağa kalktı ve Üzerindeki elbisenin
hesabını vermedikçe seni dinlemiyor ve sana itaat da etmiyoruz çünkü
ganimetten bize düşenle bir elbise yapmak imkânsızdı. Sen
nasıl oluyor da elbise olabilecek kumaş alabiliyorsun? dedi. Hazreti
Ömer o ashabın konuşmasını dinledikten sonra oğlu
Abdullaha Ey Ömerin oğlu Abdullah, kalk cevap
ver. dedi. Abdullah ayağa kalktı Allaha yemin ederim ki
babamın üzerindeki kumaşın yarısı benim hisseme
düşen kumaştır. Babam ikimizinkini birleştirdikten sonra
elbise yaptı. diyerek meseleyi izah etti. Bunu dinleyen kişi
tekrar ayağa kalkarak Ya Ömer, şimdi konuş, seni dinliyor ve de
itaat ediyoruz. dedi. Hazreti Ömer de ancak ondan sonra hutbesini okumaya
devam etti. Ben de, şimdi, tüm yöneticilere sesleniyor ve
sırtındaki elbisesinin hesabını hemen, sinirlenmeden ve
suçlamadan net bir şekilde veren Hazreti Ömerin bu
davranışından örnek alın diyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği
gibi 2021 yılı UNESCO tarafından Yunus Emre Yılı
ilan edildi. Cumhurbaşkanımızın
yayınladığı genelgeyle de 2021 yılının
Bizim Yunus diye anılması istenerek Yunus Emrenin
insanlığın ortak değeri olduğu ve medeniyet dili,
dünya dili Türkçeye sağladığı katkıların
altı çizilmiştir.
Yunus Emrenin en büyük özelliği,
hoşgörüyle öne çıkan bir kişi olmasıdır. İçindeki
Allah sevgisi nedeniyle tüm varlıklara hoşgörüyle
yaklaşmayı başarmıştır. Ancak kendisine
karşı hoşgörü beklentisi içinde değildir.
Yunus Emre kendisine yapılan hataları ve
beslenen düşmanlıkları sevgiyle karşılayan bir kişiliğe
sahipti. Bu nedenle canlılarla kavga etmek yerine, nefsiyle kavga ederek
onu yenmeye çalışırdı; nefret, kin duymak, öfke beslemek
gibi duyguları yok etmiş biriydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Yunusun bu felsefesini içimize sindirerek en üst
makamdan en alta kadar herkesi konuşmalarında
yakışıksız ve zedeleyici, hakarete varan sözler söylemeden
güzel davranış sergilemeye davet ediyorum. Milletimizin istediği
de budur.
Yunus Emre kırkyıl boyunca Tapduk Emrenin
dergâhına odun taşır. Dağda hiç eğri odun
kalmadı mı? diye soran Tapduk Emreye Yunus, Dağda eğri
odun çok. Ancak senin kapına odunun bile eğrisi yakışmaz.
diye cevap verir. Bu anlayıştan hareketle, biz de devlet
kapısından eğri hiçbir şey geçmemelidir diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de kanun teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maddeye geçmeden önce, teklifin Plan ve Bütçe
Komisyonu görüşmelerinde bir kez daha tanık olduğumuz gibi,
nitelikli yasama sistematiği bakımından temel eksikliklere
değinerek sözlerime başlamak istiyorum.
Bu dönem, özellikle torba kanun uygulamasından
ısrarla vazgeçilmedi değerli milletvekilleri. Keyfiyete dayanan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve iktidarın kendi
içindeki çelişkilerinin ve yarattığı krizlerin bir sonucu
olarak Meclise gönderilen ve maalesef Mecliste altına imza atılan
torba kanun tekliflerinden birini daha görüşüyoruz. Bu durum, bu sistemin
yani yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümü olarak da karşımıza
çıkmaktadır.
Teklife baktığımızda
değerli milletvekilleri, 9 farklı kanunda yapılan
değişikliğin her biri farklı ihtisas komisyonlarını
ilgilendirmektedir; İşsizlik Sigortası Kanunu, kurumlar vergisi,
özel tüketim vergisi, infaz, tarım, bankacılık, sermaye
piyasası kanunları gibi. Ancak bunların hiçbiri ilgili ihtisas
komisyonlarında görüşülmedi, ihtisas komisyonları
çalıştırılmıyor ve nitelikli yasamadan hızla
uzaklaşıyoruz maalesef.
İşte görüşmekte olduğumuz
teklif, tali komisyon olarak Adalet Komisyonu ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna sevk edildi. Ancak
Anayasayla güvence altına alınan hükümlünün haberleşme hürriyetinden,
temel hak ve özgürlüklerden sorumlu olan İnfaz Yasasında
değişiklik yapılırken Adalet Komisyonunun görüşü
alınmıyor. Yine, en temel sorunumuz olan çalışma
yaşamını, tarımı ve çiftçilerimizi ilgilendiren ilgili
maddeler ne Çalışma Komisyonunda ne de Tarım Komisyonunda
görüşülüyor, o komisyonların görüşü alınmıyor.
İşte Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde yasama ve yürütme güçlerinin uygulamada ortaya
çıkardığı sorun ve çelişkilerine maalesef her yasa
görüşmesinde tekrar tekrar şahit oluyoruz değerli
milletvekilleri.
Pandemi öncesinde başlayan ve giderek
ağırlaşan ekonomik sorunlar varken bu torba kanun ne getiriyor.
Bu teklifte vatandaşın ve kriz içinde olan çok sayıda sektörün
talepleri yok maalesef. Yine, teklifin 1 ve 5inci maddeleriyle -ki görüşüyoruz
şu an- kamu alacakları için haczolunan menkul ve gayrimenkul
malların satış süreci ve usullerinde değişiklik
yapılmakta.
Şimdi, neden bu kanuna ya da bu
değişiklere bugün ihtiyaç duyuldu? Bu konuya hiçbir cevap verilemedi.
İşte benim üzerine söz aldığım 5inci maddede menkul
ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışına imkân
verilmekte ancak bu kanun yapılırken dahi bu maddede değer
takdiri, satış komisyonunun oluşumu, ihale süreçlerinin
şeffaflığı gibi belirsizlikler hâlâ devam etmektedir. Yani
bu maddeler tamamen bürokrasinin talebi olan ve neden bugün bu torbaya
eklendiğine cevap verilemeyen maddeler.
Teklifin genel gerekçesinde ise Sayın Ök kanun
teklifinin gerekçesini açıklarken vatandaşlarımızdan gelen
talep doğrultusunda bu torba kanun teklifinin
hazırlandığını söylüyor. Bu anlamda, ben soruyorum
tekrar: Bu 5inci madde vatandaşımızın bir talebi mi?
Hayır, vatandaşımızın talebi değil. Torbada,
pandemi sürecinin ağırlaştırdığı
koşullarda hepimizin şahit olduğu yiyecek içecek, turizm, hizmet,
yurt, kırtasiye, servis ve birçok sektörün çok acil ihtiyaçları var
ancak yine bu torba kanun teklifinin içerisinde bu ihtiyaçların hiçbiri
yok, bu taleplerin hiçbiri yok. Geçim zorluğu çeken on milyonlarca
yurttaşa, esnafa, çiftçiye, emekliye ne çözüm var ne de umut var bu kanun
teklifinin içerisinde.
Değerli milletvekilleri, sadece son bir
yılda iş bulma umudunu yitiren 1,5 milyon
vatandaşımızın, özellikle de dikkatinizi çekmek istiyorum,
genç işsizlerin işsizlik sorununu çözecek ne bir çözüm ne de bir
öneri var bu kanun teklifinin içerisinde. Öneri olmadığı gibi
işsizlere destek olması gereken İşsizlik Fonu,
amacının dışında kullanılmaya, maalesef, devam
ediyor bu teklifin içerisinde.
Bakın, değerli milletvekilleri, asgari
ücretin 2.825 lira, açlık sınırının 2.736 lira,
yoksulluk sınırının 8.912 lira olduğu ülkemizde
yiyecek içecek sektörü çalışanlarına sadece 1.500 lirayı
reva görüyor bu iktidar bu teklifte. Oysa enflasyon rakamları yeni
açıklandı, Tüketici Fiyat Endeksi yüzde 16, Üretici Fiyat Endeksi
yüzde 30u aşmış durumdayken ve üretici fiyatlarındaki bu
artışların etkisi vatandaşlarımızın zorunlu
temel gıda fiyatlarını giderek artırmaktayken biz bu
teklifte günlük 3 liralık bir destek artışıyla
vatandaşlarımıza 1.500 liralık bir destek sağlıyoruz,
bunu da Genel Kurulun takdirlerine sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, yine teklifte
çiftçilerle ilgili düzenlemeler var, bu da detaylı görüşüldü. Zaten
kredi borcu olan, geçimlik tarım yapan çiftçinin faize dayalı bu
kredi yapılandırması, şimdi, bir de elindeki
satamadığı ürünü almak gibi geçici çözümlerle tarım
sektörümüzün yapısal sorunlarını çözmeyi beklemek hayal
olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla)
Başkanım, izninizle
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Ama değerli milletvekilleri, bakın,
şahsi ve keyfiyete dayanan bu sistemde muhalefetin dahi soru
soramadığı, milletvekili olarak bizlerin asli sorumluluğu
olan vatandaş adına hesap soramadığımız, rezervlerin
ne olduğunu sorduğumuzda susturulduğumuz bir sistem
içerisindeyiz. Oysa her bir yurttaşın vergisiyle toplanan kamu kaynaklarının
şeffaf olmayan iç siyasi amaçlar için ve açık bir usulsüzlükle
satılması karşısında, kamunun zarara
uğratılması karşısında soru sormak, hukukun
üstünlüğüne dayalı demokrasilerin en temel ilkesidir. Kaybedilen,
burada kaybettiğimiz sadece 128 milyar dolar değil, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının itibarı,
şeffaflığı ve hesap verebilirliğidir. Merkez
Bankası ve TÜİK başta olmak üzere kurumlar
bağımsızlıklarını ve özerkliklerini
yitirmiş, güven kaybetmiştir. Bu sistemde kurumlar, kurallar ve
liyakat sistemi tahrip olmuştur.
Son olarak değerli milletvekilleri, biz görev
üstlendiğimizde uzun vadeli, sağlıklı, öngörülebilir, sürdürülebilir
bir büyüme ve kalkınma anlayışını ortaya koyarak tüm
vatandaşlarımızın tüm sorunlarını yapısal ve
kalıcı olarak çözeceğiz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı Hasan
Özgüneş
Iğdır Bitlis Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Hakaretin,
kin, öfke ve intikam duygularının olmadığı bir Meclis
dileğiyle sizleri selamlıyorum.
Evet, arkadaşlar, bir torba yasayı
tartışıyoruz. Torba, aslında bir şeyleri kaçırma
ve bir şeyleri gizleme malzemesidir.
Dün burada bir arkadaşımız hortum
gösterdi; aslında çok küçücük bir hortumdu. İsterdim ki AKP'li
arkadaşlardan biri kalksın, desin ki: Ya, bu bizim işimizi
görmez, çok küçük; bize menfez borular lazım. Eskiden kömürle, makarnayla
işi götürüyordunuz, şimdi, uçuyoruz dediğimiz bir aşamada sıra
soğana geldi, soğana. Kömür ve makarnanın yerini soğan
alıyor; e, bir de garibanın payına düşen patates var. Evet,
uçuyoruz. Nereye uçuyoruz? Aşağıya doğru. Türkiyenin
gemisini batırıyorsunuz.
Biz burada şunu biliyoruz: Söyleyeceğimiz
her şeyin havada kalacağını. Bizim arkadaşlar bazen
AKP Hükûmetinin yetkililerini, vekillerini vicdana, adalete davet ediyorlar. E,
dolayısıyla kuzu karşısında kurttan adalet, merhamet
beklemek ne kadar geçersizse, AKPde de vicdan, adalet aramak aslında
beyhude. Birilerinin kalkıp şunu söylemesini isterdik: Arkadaşlar,
bizde olmayan bir şeyi istiyorsunuz yani olmayanı istememek
lazım.
Şimdi, uçuyoruz dediğimiz noktada nereye
geldik arkadaşlar? AKP iktidara geldiğinde dolar 1,41 lira iken
şimdi 8 lirayı aştı, dış borç 124,9 milyar
dolarken şimdi 435 milyar dolara çıktı. Evet, uçuyoruz
hikâyeleri
Gelinen aşamada, çokça, askıda ekmeği duyduk,
gördük, bayat ekmek kuyruğuna girenleri gördük, çöpten beslenenleri
gördük, intihar edenleri de gördük. Şimdi, iş göremez yasasında
yevmiye 47 liradan 50 liraya çıkarılacak yani 3 liralık bir
artış var. Aslında bu, Avrupadaki Aydınlanma Döneminin,
Rönesans Döneminin devrimleri gibi bir şey, 3 lirayı ekleyebilmek.
Gerçekten insanı şaşırtan bir husus! Arkadaşlar,
şimdi aklıma şu geliyor: Bu 3 lirayla AKP Hükûmeti ne yapmak
istiyor? Acaba bu intihar eden vatandaşlara İntihar etmek yerine bu
3 lirayla bir kibrit kutusu alın da kendinizi yakın. mı demek
istiyorlar?
Bugün Türkiyede işsizlik oranı 13,4e
çıktı, kayıt dışı çalışmaların
oranı yüzde 27,4; genç nüfusun işsizlik oranı yüzde 27ye
yakın, gençlerde geniş işsizlik oranı yüzde 41in üzerinde.
Şimdi, bu 2020 yılında işten çıkarmadan dolayı 1
milyon 268 bin kişinin istihdam dışı
kaldığını söylüyor rakamlar. Her gün yaklaşık 500
kişi işten çıkarılıyor. Pandemi döneminde 125 bin
esnaf kepenk kapattı, 50 bin müzisyen işten oldu, intihar edenlerin
sayısı son derece korkutucu. Hani AKP Uçtuk, uçuyoruz. diyor ya,
Türkiye, Avrupa ülkeleri içerisinde ekonomik düzeyi -yoksulluk düzeyi- en
düşük olan ülkedir. Nereye uçuyoruz? Aşağıya doğru
uçuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) DİSKin
araştırmalarına göre İşsizlik Fonunda 98
milyarın üzerinde para var. 4 milyona yakın işçiye verilen para
miktarı 28 milyar. Peki, 17 milyara yakın parayı müteahhitlere,
işverenlere verdi. AKPye soruyoruz: Kimdir bunlar? Niçin verdiniz?
İşçiden aldığınız parayı niçin zengine
veriyorsunuz? Çünkü siz kendinizi de onları da baş görüyorsunuz,
bütün toplumu ayak olarak görüyorsunuz. Siz, Türkiyeyi
batırdınız, artık yürütemiyorsunuz, tek çare sizi Çillerin yanına yollamaktır. Siz,
Kürt sorununu çözmeden, demokrasiyi getirmeden,
mantığınızı değiştirmeden Türkiyeyi
batırmaya devam edeceksiniz. (HDP sıralarından
alkışlar)
NECİP NASIR (İzmir) Terör sorununu
çözeceğiz, Kürt sorunu yok.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesiyle 6183
sayılı Kanuna eklenen 97/A maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Elektronik ortamda satılamayan menkul mallar
bu Kanun hükümlerine göre pazarlık usulüyle fiziki veya elektronik ortamda
satılabilir.
Mahir
Ünal Ramazan
Can Mehmet
Cihat Sezal
Kahramanmaraş Kırıkkale Kahramanmaraş
Mücahit
Durmuşoğlu Hakan
Çavuşoğlu Emrullah
İşler
Osmaniye Bursa Ankara
Fehmi
Alpay Özalan Abdullah
Güler Yılmaz
Tunç
İzmir İstanbul Bartın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Gerekçe...
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle elektronik ortamda 2 kez artırmaya
çıkarılmasına rağmen satılamayan menkul malların
da pazarlık usulüyle satılabilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE
6.- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununun geçici 24üncü maddesine birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiş ve maddenin mevcut ikinci fıkrasında yer alan
"Birinci fıkra ibaresi "Bu madde şeklinde
değiştirilmiştir.
"Birinci
fıkra ile geçici 27nci maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi ve geçici 28inci maddenin ikinci fıkrası kapsamında yer
alan tutarlar 2021 yılı Nisan ayı ve sonrası için
yürürlükteki günlük brüt asgari ücret olarak uygulanır ve bu kapsamda
30/4/2021 tarihinden sonra yapılan ödemelerden damga vergisi dâhil
herhangi bir kesinti yapılamaz. NACE Rev.2 Ekonomik Faaliyet
Sınıflamasına göre 56 kodunda faaliyet gösteren
işyerlerinde 2021 yılı Mart ayında/döneminde iş
sözleşmesi bulunan sigortalılardan 4857 sayılı Kanunun
geçici 10 uncu maddesi uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne
ayrılanlara işe giriş tarihine bakılmaksızın
birinci fıkradaki diğer şartları taşımaları
halinde 2021 yılı Nisan ve Mayıs ayları için nakdi ücret
desteği verilir.
Bülent
Kuşoğlu Abdüllatif
Şener Emine
Gülizar Emecan
Ankara Konya İstanbul
Kamil Okyay
Sındır Cavit
Arı Süleyman
Girgin
İzmir Antalya Muğla
Ömer Fethi
Gürer
Niğde
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın
Süleyman Girgin.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
GİRGİN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, elimizdeki bu teklifi üreten zihniyetle başlamak
istiyorum önce. Karşımızda yalpalayan, yalpaladıkça hata
yapan ve bu hatalarının bedelini halka ödeten bir iktidar var.
Hazineden buharlaşan 128 milyar doların hesabını vermekten
kaçıp sadece 5li çeteye pandemide milyarlar akıtan bir iktidar var.
4-5 maaşı cebe indiren, sadece bindiği makam araçları
binlerce emeklinin maaşına denk olan bir iktidar var. Emekli
maaşlarını ödedik. diye övünen, Artık refahı
paylaşma aşamasına geçtik, Türkiyede yoksulluk sorun olmaktan
çıktı. diyen bir iktidar var. Soralım iktidara: Madem öyle, kime
dağıtılacak bu patates, soğanlar? Cevabı Sayın
Erdoğan veriyor arkadaşlar: Patates, soğanı fakir
fukaraya, garip gurebaya dağıtalım. Sayın Erdoğan,
bahsettiğiniz kişiler fakir fukara, garip gureba değil, sizin
yüzünüzden yardıma muhtaç hâle düşürülmüş ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımızdır. İhtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza destek olmak lütfunuz değil, görevinizdir.
Saraya gelince Mercedes, vatandaşa gelince patates! Vatandaş da diyor
ki: Patates, soğan, güle güle Erdoğan! (CHP sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza patates dağıtmayı, utanmadan
bunun için valiliklere basın açıklaması yaptırarak
şova dönüştürüyorsunuz ya, bakın, sizlere bir tablo göstereyim.
Bu tabloda arkadaşlar, ülkelerin, pandemi döneminde yaptıkları
yardımların gayrisafi millî hasılalarına göre
oranını gösteriyor. Burada Türkiye maalesef Meksikadan sonra en az
yardım yapan ikinci ülke. Bu gurur AKP iktidarınındır. Bir
yandan Aya çıkma hayali pazarlarken bir yandan patates
dağıtmakla övüneceğinize öncelikle bu tablodan ders
çıkartın.
Değerli milletvekilleri, teklifin 6ncı
maddesinde ücret desteğine yapılan zam şaka gibi, 3 lira.
İnsan bunu Zam niyetine veriyoruz. demeye utanır. Ramazan pidesi 4
lira, ücretsiz izne çıkanlara günlük 3 lira zam. Bir tarafta saray ve
maiyetine sefahat, bir yanda tüm ülkede sefalet. Halk usandı ama saray
utanmadı. Bir yanda pazar artıklarını toplayarak geçinmeye
çalışan halk, bir yanda da 17 milyonluk makam araçlarına
binenler. Bir yanda pandemi nedeniyle dükkânını
kapattığınız esnaf, bir yanda lebalep kongreler yapan
iktidar. Bir yanda 10 milyonu geçen işsizler ordusu, diğer yanda 3-5
yerden maaş alan yandaşlar. Bir yanda borcu nedeniyle traktörü
haczedilen çiftçiler, diğer yanda kayıp 128 milyar dolar. Hani
Cumhurbaşkanının sürekli söylediği Faiz, neden; enflasyon,
sonuçtur. cümlesi var ya, hayır arkadaşlar, doğrusu AKP, neden;
sefalet, sonuçtur. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, iktidarın gözü
işçinin rapor parasında. 11inci maddeyle iş göremezlik
ödeneği yüzde 25 düşürülüyor. Gerekçe ise
inandırıcılıktan çok uzak. SGK diyor ki: Yüksek iş
göremezlik alsın diye işveren işçinin sigortasını
yüksekten yatırıyor. Ya, arkadaşlar, buna kim inanır?
Hiçbir işverenin böylesine bir uygulamaya girişmesi mümkün
değildir. Varsayalım ki bu yolla SGK zarar ettirildi, mevcut kanun ne
diyor: Denetim elemanları gider, SGK'nin zararının
işverenden alınmasını sağlar. SGK'nin bu görevini
yerine getirmesi gerekirken böylesine olumsuz uygulamaların
faturasının işçiye ödetilmesi art niyettir arkadaşlar.
Amaç, SGK açığının faturasını işçiye
ödetmektir. İlla bir şeyin peşine düşecekseniz
sigortayı düşük gösteren patronların peşine düşün.
Değerli milletvekilleri, pandemi sürecinde
günde ortalama 500 işçi kod 29la işten çıkarıldı,
Kod 29 zulmü. diyor buna işçiler. Neden biliyor musunuz? Kod 29,
işverene hiçbir yük getirmiyor, tazminat ödeme yükümlüğünden
kurtarıyor. İlla bir şeyin peşine düşecekseniz kod
29u kötüye kullanan patronların peşine düşün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Teşekkürler Başkanım.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden
iktidarın büyük lütfuyla günlük 47 lira nakdî ücret desteğine 3 lira
eklenen ücretsiz izindeki işçilere, mart sonunda kısa
çalışma ödeneği kesilip 1.500 lira nakdî ücret desteğine
mahkûm edilen işçilere, pandemiye işsiz giren ya da öncesinde
kayıtsız çalışan, şimdi ise açlıkla sınanan
milyonlara, kod 29 zulmüyle pandeminin ortasında işsiz
bırakılanlara, kendisi maskesini yamuk taktı diye ceza yiyip
televizyonlarda lebalep kongrelerini izleyen, kahrolan insanlara, aşı
bekleyenlere, emeklilikte yaşa takılanlara sesleniyorum: Biliyoruz
gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır.
Şafak, ülkeyi yönetenlerin yoksulluktan nemalandığı
değil, yoksulluğu yok etmek için canla başla
çalıştığı ülkedir. Şafak, hiçbir çocuğun
yatağa aç girmediği bir ülkedir. Şafak, AKP
iktidarının sandığa gömüldüğü gündür,
yakındır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan 50 Türk
lirası ibaresinin 100 Türk lirası olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kenanoğlu Ayşe Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa
İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Iğdır Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Iğdır Milletvekili Habip Eksik.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 6ncı maddesinde, maalesef,
işçiye, emekçiye 50 lira gibi komik bir rakam reva görülüyor. Tabii,
işçiye, emekçiye 50 lirayı reva gören bu iktidar, maalesef,
yandaş firmaların 1,1 milyar euro borcunu da siliyor,
adaletsizliğine adaletsizlik ekliyor. Kısacası, bu ülkede AKP
iktidarıyla, maalesef, her gün adaletsizliklere adaletsizlikler eklenmeye
devam ediyor.
Ben, bu noktadan başka bir şeyle devam
etmek istiyorum. Geçenlerde, pandemiyle ilgili kısıtlamaları
gevşetmeden önce şöyle bir harita çıkmıştı
ortaya; o haritada bir bölge bu şekilde mavi olarak gösterilmişti ve
hepimiz de şaşırmıştık -açıkçası, kendi
seçim bölgem de olunca sevinmiştim- ama sonradan öğrendiğim
kadarıyla, bu bölgenin bu şekilde mavi çıkmasının
temel sebebi, aslında orada Covid testlerinin yetersiz
yapılmasıyla alakalıymış ve oradan şunu
gözlemledim: Aslında, iktidar, buradaki bu şehirlere, mavi renkli
olan şehirlere her zaman bir ayrımcılık yapmaya devam
ediyor; Covidde de aynı ayrımcılığı
yapmış maalesef.
Şimdi, bir başka haritaya dikkatinizi
çekeyim; Türkiyede aşı tablosu haritası. Bakın, size
şöyle söyleyeyim: Benim seçim bölgem Iğdırın nüfusu 191
bin; aynı nüfusa sahip, 198 bin nüfusa sahip Bartında 66.721
aşı yapılmış ama Iğdırda 26.655
aşı yapılmış. Yine, Diyarbakır, 1 milyon 783 bin
nüfusu var; aynı şekilde Samsunun 1 milyon 356 bin nüfusu var;
Samsunda 400 bin küsur aşı yapılmış,
Diyarbakırda 181 bin. Ağrıya bakıyorsunuz; 535 bin nüfusu
var, Çorumun 530 bin ama bakıyorsunuz aşı farklarına, 4
kat fark var; 41 bin aşı yapılmış Ağrıda,
169 bin Çorumda yapılmış. Geliyoruz Hakkâriye, 281 bin nüfusu
var yazık Hakkâriye, halkına- 15.400 aşı
yapılmış; Rizenin 346 bin nüfusu var, 104 bin aşı
yapılmış. Yani açık, bariz bir ayrımcılık
var, âdeta bu illere, maalesef, ırkçı bir yaklaşımın olduğunu
görebiliyoruz.
Bakın, sadece aşıyla mı bitiyor
bu? Aşıyla bitmiyor. Aynı şekilde, bakıyoruz,
işsizlik oranının en yüksek olduğu iller Mardin, Batman,
Şırnak, Siirt, Van, Muş, Bitlis, Hakkâri. Van, Muş, Bitlis,
Hakkâride 25,9; Mardin, Batman, Şırnak, Siirtte 30,9 yani Türkiye
ortalamasının çok çok üstünde.
En düşük istihdam oranına
baktığımız zaman, yine, bu haritadaki mavi iller geliyor.
İstihdam içerisinde hizmet payının en düşük olduğu
iller yine bu haritadaki mavi iller. Tarım oranının en yüksek
olanına bakıyorsunuz, yine bu mavi iller geliyor.
Yine, bakıyorsunuz, bir akademisyen, Doktor
Nurettin Aydın gitmiş, açık kaynaklardan, kamuya açık
kaynaklardan bir araştırma yapmış; Türkiye'yi yöneten
kadroların kütüklerine, doğum yerlerine bakmış. Enteresan
bir şey, sizinle bu rakamları paylaşayım: 16 bakanın
hiçbirisi bu mavi illerden değil. Bakıyorsunuz, 54 bakan
yardımcısının hiçbirisi bu mavi illerden değil.
Bakıyorsunuz, 144 genel müdürün hemen hemen hiçbirisi bu mavi illerden
değil, varsa bile 1 kişiyi geçmiyor. Büyükelçilere bakıyorsunuz,
115 büyükelçi içerisinde hiçbirisi bu mavi illerde doğmamış.
Bakıyorsunuz 81 ilin valisine, hiçbirisi bu mavi illerde
doğmamış. Bakıyorsunuz 922 kaymakama, bir elin
parmaklarını geçmeyecek sayıda sadece bu mavi illerde doğan
var, diğerlerinin hepsi başka illerde. Hele, Trabzona bir
bakıyorsunuz, almış başını gitmiş; memleket,
kaymakam memleketi, 37 kaymakam çıkarmış, 25ini Rize
çıkarmış. Yani artık neyi ifade ettiğimi
anladınız siz. Emniyet müdürleri, 81 Emniyet müdürünün -kamuya
açık- 71inin doğum yeri bu illerden değil.
Açıkçası, burada şunu net bir
şekilde görüyoruz: Bu mavi illere bir ayrımcılık
yapılıyor, bu mavi illere âdeta bir ırkçılık
yapılıyor, bu mavi iller her yönden geri bırakılıyor.
Eğitim yönünden baktığınız zaman, EBAya
ulaşım en az bu bölgelerde. Bakıyorsunuz, sağlık
alanında, doktor, hemşire, sağlık memurunun en az
bulunduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan söylüyorsun,
yalan söylüyorsun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Doğru, doğru(!)
HABİP EKSİK (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika daha rica etsem.
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
HABİP EKSİK (Devamla) Doğru
söylüyorum, doğru söylüyorum. Sizin iktidarınız böyle
yaptı. Utanılacak bir tabloyla ilgili Doğru söylüyor.
diyorsunuz.
Doktor, hemşire, sağlık memurunun en
az olduğu iller bu mavi iller. Gelişmişlik bakımından
en düşük olan iller bu mavi iller. Ama Anayasanın 10uncu maddesi ne
diyor? Herkes din, dil, ırk, mezhep bakımından eşittir.
diyor. Siz Anayasayı ihlal ediyorsunuz. Yine -ramazan
ayındayız- Hucurât suresi 13üncü ayetinde ne diyor? Herkes
eşittir. diyor değil mi orada da Birbirinizi
tanıyasınız diye sizi farklı milletlerden yarattık.
diyor ama siz ayeti de tanımıyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen
ırkçısın! Irkçısın sen!
HABİP EKSİK (Devamla) Yine
hadisişerife bakalım, Peygamber Efendimiz ne diyor Arapın
Aceme, Acemin Arapa üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır. diyor
ama siz bunu da tanımıyorsunuz. Irkçılık haramdır.
diyor, siz bunu da tanımıyorsunuz. İktidarınız bu
illere, bu mavi illere ırkçılık yapıyor, maalesef, sizler
de bunu meşrulaştırmak için şimdi sataşıyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Irkçı sensin!
Irkçısın!
HABİP EKSİK (Iğdır)
Irkçılık haramdır, haram.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Irkçısın
sen!
HABİP EKSİK (Iğdır) Sen
konuşmadan önce bu verilere bak. Utanmanız lazım,
utanmanız!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 24üncü
maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen
fıkranın ilk cümlesinde yer alan 50 ibaresinin 75 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir
Kayseri
Adana
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Ümit
Beyaz
Denizli
Gaziantep
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz.
Buyurun Sayın Beyaz (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili madde üzerine İYİ
Parti adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarken, ramazan ayının ülkemize huzur, barış, demokrasi
ve özgürlük getirmesini Yüce Allahtan niyaz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Türk milleti için
devlet; milletinin ihtiyaçlarını gideren, milletinin derdiyle
dertlenen, milletiyle bütünleşen devlettir, sosyal devlettir, devletin
varlık sebebi milletine hizmettir. Bugün de Türk devletinden beklenen,
tarihin süzgecinden süzülüp gelen sosyal devlet anlayışını
ortaya koymasıdır. Bugüne kadar yandaş müteahhitlere yardım
etmekten milletine yardım etmeye zaman bulamayan iktidar,
vatandaşımızı yine yalnız ve kimsesiz
bırakmayı tercih etti. Salgınla mücadeleye dünyada en az nakit
desteği ayıran ülkeyiz, en azından bu aşamada milletimizin
yanında daha güçlü olabilirdiniz; 50 TL olan kısa çalışma
ödeneğini günlük 75 TL yapabilirdiniz ama siz ne yaptınız?
İYİ Partinin günlük 75 TLlik teklifini Komisyonda reddettiniz.
Değerli arkadaşlar, salgın yakın
zamanda bitecek gibi gözükmüyor. En azından kısa çalışma
ödeneğini iki ay uzatmayla sınırlamak yerine salgının
bittiği ilan edilene kadar sürdürmek daha doğru olacaktır fakat
AK PARTİ bu önergemizi de dikkate almayıp reddetmiş
bulunmaktadır. Salgınla daha da derinleşen ekonomik krize
karşı direnmeye çalışan milletimizin yanında olmak, ek
sosyal politikalar uygulamak varken ücretsiz izne çıkarılan
insanlarımızı açlık, sefalet ve yoksulluğa mahkûm
ettiniz, ne esnafın yanında durdunuz ne de çalışanın.
Değerli milletvekilleri, Türkiye dış
politikada çevresel bir kuşatma altına alınmak istenirken,
içeride de baskı bütün hızıyla sürmekte. Türkiye, her geçen gün
parti devleti görünümüne bürünmektedir. Son günlerde muhalefetin baskı
altına alınmak istendiğine şahit oluyoruz. Oysa, iktidar
her rejimde, muhalefetse sadece demokraside vardır. Türkiye, giderek AK
PARTİnin siyasal, ekonomik amaçlarına hizmet eden bir parti devlet
çehresine bürünüyor, iktidara boyun eğmeyen kim varsa sindirilmeye
çalışılıyor; bunu kabul edemeyiz.
Şimdi, buradan sormak istiyorum: 128 milyar
dolar nerede? diye sormak niçin suç? Millî iradenin yansıması olarak
yüce Meclise gelen bizler, bu milletin kara günlerinin güvencesi olan Merkez
Bankası rezervlerinin nasıl kullanıldığını,
nereye harcandığını, bu dolarları düşük kurdan
kimlerin aldığını sormayacak mıyız ya da buna
hukuk değil de atanmış valiler mi karar verecek? Hani hukuk ve
demokrasi reformu yapıyordunuz. Böyle millî irade, böyle demokrasi olur
mu? Millî iradeyi temsil edecek sadece AK PARTİ mi?
Çift maaşlı RTÜK Başkanı da
muhalefete sınır biçmiş, muhalefetin sınırı
olduğunu, bu sınırı aşamayacağını
söylüyor. İktidara sınır yok, muhalefete sınır var,
öyle mi? Biliniz ki Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşenerin dediği gibi, bu milletin umudunu tüketmeyerek önce
millet, önce memleket diyerek ülkemizin ve milletimizin içine çekildiği
bu sarmaldan çıkış yolunu biz göstereceğiz; Türkiyeyi
demokrasiye, özgürlüğe ve refaha biz taşıyacağız.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hayatının
tamamına yakınını İstanbulda geçiren bir milletvekili
olarak şimdi buradan yasakları getirenlere soruyorum: Saat yedide
evde olma yasağı kararını alırken İstanbul
nüfusunu ve trafiğini düşündünüz mü? İnsan
yoğunluğunun en üst seviyede olduğu saatlerde, trafik sorunu da
çözülmemiş bir şehirde insanlar altıda işten
çıkıp nasıl saat yedide evde olacaklar? Yani arkadaşlar,
bırakın saat yedide evde olmayı, değil iftara
yetişmeyi, saat dokuza kadar evlerine varamazlar.
Son olarak, İstanbulda Mart ayından bu
yana vaka sayıları 10 kat artmış durumda. Ne yazık ki
yetersiz önlemlerinizle İstanbulu koruyamadınız,
İstanbulluları koruyamadınız. Artık İstanbulda özel
bir yaklaşım ortaya koyulması gerekiyor. Bu konuda yetkilileri
duyarlı olmaya davet ediyorum, İstanbul için özel bir önlem almaya da
davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan "56 kodunda ibaresinden sonra
gelmek üzere "faaliyet gösteren işyerleri ile 61.90.05, 85.51.03,
93.11.01, 93.12.07, 93.13.01, 93.19.05, 93.21.01, 93.29.02, 93.29.03, 96.02.01,
96.04.01, 96.04.02 veya 96.04.03 kodlarında ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Mahir
Ünal Ramazan
Can İsmail
Kaya
Kahramanmaraş Kırıkkale Osmaniye
Zeynep
Gül Yılmaz Zemzem
Gülender Açanal
Mersin Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Mevcut durumda yiyecek ve içecek hizmeti
faaliyetleri sektörünü içeren maddenin kapsamının genişletilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici
maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla NACE Rev.2 Ekonomik Faaliyet Sınıflamasına göre
56 kodunda faaliyet gösteren özel sektör işyerlerinde 2021 yılı
Mart ayına/dönemine ait muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bu Kanun
kapsamında bildirilen sigortalılar için 2021 yılı Nisan ve
Mayıs aylarına ilişkin 5510 sayılı Kanunun 82nci
maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı
üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin
tamamı, bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm
primlerden mahsup edilmek suretiyle Hazineden karşılanır.
Abdurrahman
Tutdere Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı
Adıyaman İstanbul Antalya
Erkan
Aydın Kamil
Okyay Sındır Süleyman
Girgin
Bursa İzmir Muğla
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere.
Buyurun Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Genel
Başkanımızın talimatıyla, Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Veli Ağbabanın
öncülüğünde 9 milletvekilinden oluşan esnaf masamız 15 ve 20
Mart tarihleri arasında Doğu ve Güneydoğuda birkaç ili ziyaret
etti ve bu illerimizde halkımızla, çiftçilerimizle,
esnaflarımızla bir araya geldik.
Değerli milletvekilleri, bölgede, Türkiyenin
tamamında olduğu gibi en can yakıcı sorun işsizlik,
yoksulluk, zamlar, hayat pahalılığı. Gezimizin ilk
durağı, Vandaydık. Vanda özellikle sokakta
insanlarımızın söyledikleri en önemli şeylerden bir tanesi,
genç işsizlik oranının çok yüksek olması ve Vandaki kayyum
belediyesinin antidemokratik uygulamaları. Van halkının en temel
taleplerinden bir tanesi de özellikle Kapıköy Sınır Kapısının
kapalı kalması hem ilin ekonomisini hem de bölge ekonomisini çok
olumsuz şekilde etkilemiş. Vanlılar aynen şunu diyor: Bu
ayrımcılık neden? Habur açık, Kapıkule açık, Kapıköy
neden kapalı? Vanlılar bu sorunun cevabını iktidardan
bekliyorlar.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; tabii, bunun dışında tarımda,
hayvancılıkta da bölgenin çok ciddi sorunları var. Özellikle Van
ilimizde hayvancılık anlamında, tarım anlamında
çiftçilerimizin ciddi talepleri var ve tarımdaki girdi
fiyatlarının yüksekliğinin, hayvancılıktaki özellikle
mera yasaklarının bölgedeki hayvancılığı olumsuz
etkilediğini hepimiz gördük.
Bunun dışında ikinci
durağımız Hakkâri idi. Hakkâride gerçekten en temel sorun
olarak ulaşım sorununu dile getirdiler. Özellikle Hakkâri-Van
arasını iki saate düşürecek olan Berçelan Yaylasından
geçecek yolun bir an evvel yapılmasını istiyorlar. İktidar
bu konuda çok söz vermiş, çok beyanat vermiş ancak bugüne kadar
iktidar bu sözü yerine getirememiş, Hakkârililer sizden bunu bekliyor.
Bunun dışında, diğer
durağımız Şırnak. Şırnakta da
insanlarımızın özellikle -tabii, sorunlar çok ama- ön plana
çıkan temel sorunu özellikle Şırnaka içme suyu sağlayan
derenin AK PARTİye yakın bir kömür ocağı işletmesi
tarafından kirletilmesi. Muhtarlarımız, bütün itirazlarına
rağmen, bütün şikâyetlerine rağmen, bu konuda bugüne kadar
iktidarın adım atmamasını şiddetle
kınıyorlar ve iktidarı çözüm üretmeye davet ediyorlar çünkü içme
suyu en temel insan hakkı ve insanlarımız şu anda
Şırnakta birileri para kazansın diye kirli su içiyorlar.
Şırnakta gördüğümüz ve belki de
şu anda Parlamentoda çoğu milletvekilimizin bilmediği bir husus
var, bunu da ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, İdilde
yaklaşık 10 bin kişilik 3 tane aşiret hâlâ göçebe
hayatı yaşıyor, yerleşik hayata geçememişler. Bu
aşiretin mensuplarının çocukları eğitim alamıyorlar,
hiçbir sağlık hizmetinden faydalanamıyorlar, hâlâ
çadırlarda elektriksiz bir şekilde yaşam mücadelesi
veriyorlardı. Biz kendilerini ziyaret ettik, iktidardan ve sizlerden
talepleri, özellikle çocuklarının eğitim ve sağlık
sorunlarının çözülmesi. Ve mera yasaklarının, güvenlik
sebebiyle bunun yasaklanmasının bölgedeki hayvancılığı
bitireceğini söylüyorlar, eğer şartlar bu şekilde
ağır devam ederse hayvancılığı
bırakacaklarını bizlere ifade ettiler.
Mardinde de aynı şekilde ciddi sorun var;
esnaf perişan, çiftçi tarlaya çıkamıyor. Özellikle Mardinliler
GAP projesinin bitirilememiş olmasından kaynaklı çok ciddi sorun
yaşıyorlar. Siz, bu 128 milyarı yerinde kullanmış
olsaydınız bugün GAP bitmiş olacaktı, Adıyaman
ovası da Mardin ovası da suyla buluşacaktı ve belki de
bugün bölgede çok ciddi bir şekilde kalkınmış illerimiz
olacaktı, işsizlik olmayacaktı.
Son durağımız Batman. Batman, tabii,
bölge için de çok önemli bir il. Batman ili, özellikle işsizlik
anlamında, genç işsizlik anlamında çok önemli mağduriyetler
yaşayan bir il. Gençlerimiz orada iş istiyorlar, oraya
yatırım istiyorlar sizlerden ve bölgeyi AK PARTİnin
unuttuğunu söylüyorlar, hem ulaşım anlamında hem millî
eğitim ve sağlık anlamında da Batman halkı
mağdur.
Bölgeyi genel olarak değerlendirdiğimizde,
bölgedeki bütün iller özellikle kayyumların yanlış
uygulamalarından, keyfî uygulamalarından rahatsız
olduklarını ifade ettiler. Evet, biz de tanık olduk, kayyumlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bölge halkı kayyumların keyfî uygulamasından,
hukuk tanımazlığından gerçekten şikâyetçi. Özellikle
Mardinde DEDAŞın, özel elektrik şirketinin çiftçilere
uygulamış olduğu zulme seyirci kalan kayyumlar ve iktidar halkta
ciddi bir tepki yaratmış durumda. Bu sorunun bir an evvel çözülmesi
gerekiyor ve vatandaşlarımızın bu mağduriyetinin
giderilmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, bölge halkı özellikle iktidardan,
Hükûmetten bölgeye kamu eliyle yatırım yapılmasını
istiyor, fabrikaların kurulmasını istiyor ve bölgedeki
ulaşım, eğitim, sağlık konularındaki bütün
eksikliklerin giderilmesini istiyor. Bölge halkı sizden demokrasi istiyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici
30uncu maddenin birinci fıkrası ve dördüncü fıkrasında
geçen Fondan ibarelerinin hazineden şeklinde ve maddenin
altıncı fıkrasında geçen Fon ibaresinin hazine
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Dursun Ataş Yasin
Öztürk
İzmir
Kayseri Denizli
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Hüseyin
Örs
Adana
Gaziantep Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili teklifin 7nci maddesi üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Konuşmama başlarken, geçen yıl
kaybettiğimiz Trabzonlu hemşehrimiz, Bağımsız Türkiye
Partisi Genel Başkanı Profesör Doktor Haydar Başı
vefatının 1inci yıl dönümünde rahmetle anıyorum, ruhu
şad, mekânı cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, madde 7de dile
getirilen teklife göre, yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren iş
yerlerinde, nisan ve mayıs aylarında istihdamı destelemek
amacıyla, prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan
sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamının,
işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm primlerden mahsup
edilmek suretiyle Fondan karşılanması amaçlanmaktadır. Bu
maddeyi desteklediğimizi, hatta kapsamının genişletilmesi
gerektiğini dile getirmiştik ancak bu kapsamda yapılacak
ödemelerin Fon yerine bütçeden karşılanması da önerilerimiz
arasında yer almıştı, onu bir kez daha buradan
hatırlatayım.
Değerli arkadaşlar, İşsizlik
Sigortası Fonu, işsiz kalan vatandaşlarımıza kanunda
belirtilen şartları taşımaları hâlinde, işsiz
kaldıkları dönem için belirli süre ve miktarda yapılan
ödemelerin toplandığı bir havuzdur. Pandemi
şartlarında istihdamda yaşanan düşüş, efendim,
ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği gibi gelişmeler
Fonun gelir ve giderlerini fazlaca etkilemiş, Fon son yılların
en düşük seviyesine gerilemiştir.
Değerli arkadaşlar, bu Fon uzun vadede
ihtiyacımızı karşılayacak bir birikimi ifade ediyor,
bunu aklımızdan çıkarmayalım diyorum. Komisyonda, bu
maddede ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun
geçici 24, geçici 26, geçici 27 ve geçici 28inci maddelerinden kaynaklanan
harcamaların Fon yerine hazineden karşılanması yönünde
teklif ettiğimiz önergeler vardı, bunları reddettiniz ama bir
kez daha buradan hatırlatmak isterim. İktidarın vatandaşa
yapacağı destek ödemeleri, vatandaşın kendi emekleriyle
birikmiş olan İşsizlik Sigortası Fonundan değil,
hazineden karşılanmalıdır; bunu da bir kez daha ifade
edeyim.
Değerli arkadaşlar, İşsizlik
Sigortası Fonunu konuştuk, biraz da işsizlik üzerine bir iki
kelam etmek istiyorum. Şimdi, bir tane kuruluşumuz var, TÜİK. Bu
TÜİKe göre zaten enflasyon azalıyor, işsizlik azalıyor ama
bayağı da iyi büyüyoruz. Acaba bu TÜİKin
yayınlamış olduğu işsizlik verileri ile gerçek hayatta
karşılaştığımız işsizlik nasıldır?
Bununla ilgili bir kıyas yapabilmeniz için bir örnek vereceğim.
ÇAYKUR, bizim Doğu Karadenizde bu çay
sezonunda çalıştırılmak üzere geçici işçi ilanı
verdi. Arkadaşlar, Artvin, Rize, Trabzon ve Giresunda
çalıştırılmak üzere ÇAYKURun açmış olduğu
geçici işçi kadrosuna alınacak işçi sayısı 300dü.
Peki, buna ne kadar müracaat oldu? 300 kişilik bir yere bin kişi, 3
bin kişi, 10 bin kişi değil değerli arkadaşlar, 300
kişinin alınacağı yere burada 35.412 işsizimiz
müracaat etmiştir ve şunun da altını çizeyim özellikle: Bu
alınacak işçiler -ÇAYKURun ilan metninden söylüyorum- beden
işçisi olarak ilana çıkmıştı, buraya da sadece ve
sadece erkekler müracaat edebiliyor, buna da ayrıca dikkatinizi çekeyim yani
kadınlar müracaat etmemiş, 300 kişilik kontenjana, alıma
35.412 kişi müracaat etmiştir. Peki, müracaatlar oldu, iki gün önce,
12 Nisanda da bu 35.412 kişiden 300 kişiyi belirlemek için bir kura
çekimi yapıldı. Arkadaşlar, bu kura çekimiyle ilgili sosyal medyaya
düşen görüntüler var. Bu kura çekimine de şaibe
karışmıştır, burada 300 kişilik işe girmek
için bekleyen 35.412 vatandaşımızın kafası
karışmıştır. Lütfen, bu kura çekiminde bir şaibe
olup olmadığını, haksızlık olup
olmadığını yetkili ağızlar açık bir
şekilde dile getirmeli; topu ona buna atmamalıdır.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ya, bir kura
çekimini bile tartışıyoruz bu memlekette. Yani noter huzurunda
yapılan bir kura çekimi bile bu memlekette
tartışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın Sayın
Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Özür dilerim Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bir kura çekimi, noter
huzurunda yapılan bir kura çekimi bile memlekette
tartışılır hâle gelmiş. Lütfen, bu
tartışmayı sonlandıracak, bu kuraya katılan
insanları, onların ailelerini rahatlatacak bir açıklama
yetkililer tarafından yapılmalıdır. Bir kez daha şunu
söylemek istiyorum: Biraz evvel söyledim, bu TÜİKe
baktığımız zaman uçuyoruz, enflasyon düşüyor, işsizlik
azalıyor ama sahada TÜİKin verileri ile gerçek yaşantıdaki
veriler birbirini tutmuyor. Bu TÜİK, Türkiye İstatistik Kurumu ama
bunun ben Ksini G yaptım. Sanki Türkiyede işsizliği gizleme
kurumu TÜİG gibi çalışmaya başlamış.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Onun için
bundan sonra TÜİK verileriyle ilgili ya, TÜİK işsizlik
rakamlarını gelsin de benim külahıma anlatsın diyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Habip
Eksik
İstanbul Şanlıurfa Iğdır
Dilşat
Canbaz Kaya Mahmut
Celadet Gaydalı Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul Bitlis Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle tabii torba yasa
teklifinin 7nci maddesine geçmeden önce dün aslında Meral
Başkanımız da durumu anlatmaya çalıştı, ben yine
buradan tekrar edeyim. Hani maalesef ki AKP iktidarları döneminde
artık devlet ciddiyetinin nasıl kaybolduğunu, nasıl
anayasasızlık hâlinin, devletsizlik hâlinin ortaya
çıktığını sadece Cizredeki kayyum örneğinden
anlatmak isterim.
Önceki dönemde yine haksız hukuksuz bir
şekilde Cizre Belediyemize kayyum atanmıştı ve Cizre
Kaymakamı olan kayyum kendi makamına yani Kaymakamlığa
Cizre Belediyesi binasını hibe etmişti. Yani kendi kendine
taşınmazı hibe etti ve sonrasında olanlar ise tam
anlamıyla aslında hukuksuzluğun göstergesidir. Sonrasında,
tekrar belediye seçimlerinde HDP yüzde 80e yakın oyla Cizrede belediyeyi
aldı, gasbedilen belediyeyi aldı ve hukuksuz bir şekilde hibe
edilen 12 taşınmazla birlikte Cizre Belediyesi binasına
ilişkin kararı da meclis kararıyla birlikte iptal etti.
İçişleri Bakanlığı tarafından hemen müfettiş
görevlendirildi ve meclis üyesi arkadaşlarımızla birlikte
Belediye Eş Başkanımız hakkında usulsüzlük, hukuka
aykırı işlem iddiasıyla soruşturma
başlatıldı ve kayyum atamaya da gerekçe gösterildi. Söz konusu
taşınmazlar hukuka uygun bir şekilde hibe edilmiş, siz geri
alamazsınız, bu hukuksuzdur. dediler ve hâlâ soruşturma devam
ediyor. Ancak birkaç gün önce -tekrardan tabii Cizre halkının, Kürt
halkının iradesi gasbedilmiş, Belediyeye kayyum
atanmıştı ya- yeni kayyum, belediye meclis üyesi
arkadaşlarımızın ve belediye eş
başkanlarımızın aldığı kararı gerekçe
göstererek yani Bu gerekçe hukuka uygundur. diyerek söz konusu
taşınmazları iade almış ve Cizre Belediyesi
binasını 36 milyon TLye satılığa
çıkarmış. Yani aslında bu durum, devlet ciddiyetinin,
hukuksuzluğun geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Bu durumu
sizinle paylaşayım yani şu an belediyelerimizde bu şekilde bir
soygun ve talan düzeni AKP iktidarları eliyle yaratılıyor ve
buna da devlet bekası deniliyor. Hayır arkadaşlar, burada
soygun ve talan düzeni var; bunu bilgilerinize arz ediyorum, sonra Biz
bilmiyorduk. demeyin.
Bununla birlikte, tabii, 7nci maddeye de
baktığımızda, geç kalınmış ama yine eksik
bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Aslında bu pandemi döneminde,
KABARE yani kafe, bar, restoran işletmecilerinin oluşturduğu bir
platform var, emekçi ve işletmecilerin oluşturduğu bir platform
var. Maalesef ki Artık batıyoruz, can çekişiyoruz. diyorlar.
Sürekli aslında seslerini dile getirmeye çalışıyorlar ama
iktidar bunu duymuyor.
Kadınlarda işsizlik yüzde 36ya
ulaşmış, genç işsizlik de yüzde 30larda; toplam işsiz
sayısı 10 milyon yani son bir yılda 3 milyon, toplamda 10
milyon. Durum bu iken iktidar Ekonomi iyiye gidiyor. diyor, TÜİKin
açıklamaları aslında bize pudra şekeri şüphesi
yaratıyor. Sayılar bunlarken sürekli Biz büyüyoruz. demenin
başka bir açıklaması olamaz herhâlde.
Pandemi önlemleri, İşsizlik Fonundan
finanse ediliyor ancak işsizler ve emekçiler için kullanılmıyor.
Ekonomik çöküşün sorumlusu olan AKPnin iktidarda kalma çabasını
yurttaşlar artık net bir şekilde sorguluyor. İlk olarak
iktidarın ihmaliyle -hatırlayacağınız üzere- önlemler
alınmadan umreden dönüşler sonrası ilk vakalar
başlamıştı. Yine, Ayasofya Camisi
açılışında ikinci atağını yaptı virüs.
En vahim atak ise yine AKP kongreleri oldu, AKP Rizede lebalep kongre
yaptı, 81 ilden insan taşıyarak Ankarada yapılan lebalep
büyük kongre sonrası günlük vaka sayımız zaten 30 binlere
ulaştı ve şu aşamada da 60 binlerde.
Ülkede yoksulluğun vardığı
noktada ise domates taneyle satılıyor, halka patates ve soğan
dağıtılıyor. Yani AKP halkı domates gibi eziyor,
patates gibi soyuyor, soğan gibi de ağlıyor.
Tüm bunlarla birlikte tabii, artık
sanatçılar da topa girdi. Müzisyenler, sanatçılar artık daha
fazla dayanamayacaklarını belirtiyorlar. Gökhan Özoğuz,
Athenanın solisti Tavan yapan vakalardan ben neden sorumluyum? diye
soruyor Sayın Sağlık Bakanına.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Yine, Ceylan Ertem
Bir müzisyen, bir emekçi olarak bir sene daha bu şekilde yaşayamam.
Başkalarının yanlışları sebebiyle hem manevi
olarak hem de maddi olarak büyük yara almış durumdayız. diyor.
Değerli arkadaşlar, bu ülke, Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti değil mi? Demokratik bir toplumda
alınan kararlar bütün kesimleri, bütün partileri, iktidarıyla
muhalefetiyle herkesi bağlamıyor mu? Ama öyle bir döneme denk geldik
ki AKP iktidarını bağlamaz duruma geldi. Kongre de yapar,
gençlik kolları çalgılı çengili kongre de yapar ve tedbir
kararları açıklandıktan yarım saat sonra Sayın
Cumhurbaşkanı gider, toplu iftar yemeğine de katılır.
Normalde halkımızla birbirimize yeteriz ama emin olun ki 84 milyon
yurttaş gurbete çıkıp amelelik yapsak bile bu lükse, bu
şatafata, çifter çifter maaşlara yetişemeyiz. Hazine boş,
Merkez Bankası hortumlanmış; halk bayat ekmek, patates,
soğan kuyruğunda ama iktidar ve yandaşları Roma imparatoru
hayatı yaşıyorlar.
Pes diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Bir de 128 milyar dolar nerede, onu sorayım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinde yer alan "56 kodunda ibaresinden sonra gelmek
üzere "faaliyet gösteren işyerleri ile 61.90.05, 85.51.03, 93.11.01,
93.12.07, 93.13.01, 93.19.05, 93.21.01, 93.29.02, 93.29.03, 96.02.01, 96.04.01,
96.04.02 veya 96.04.03 kodlarında ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahir
Ünal Ramazan
Can İsmail
Kaya
Kahramanmaraş Kırıkkale Osmaniye
Zeynep
Gül Yılmaz Zemzem
Gülender Açanal
Mersin Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Mevcut durumda yiyecek ve içecek hizmeti
faaliyetleri sektörünü içeren maddenin kapsamının genişletilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 tane önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 8- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinde bulunan "satışlarda
malların alıcıya teslimi ifadesi "satışlarda, (l),
(II) ve (IV) sayılı listedeki malların alıcıya, (III)
sayılı listedeki malların komisyoncuya veya konsinyi
işletmeye teslimi şeklinde değiştirilmiştir.
Ömer
Fethi Gürer Abdüllatif
Şener Süleyman
Girgin
Niğde Konya Muğla
Kamil
Okyay Sındır Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
İzmir Antalya İstanbul
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ(Bingöl) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifiyle ilgili muhalefetin önerileri ne yazık ki dikkate
alınmadığından geldiği gibi yasalaşıp
geçecek. Esas olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerek komisyonda gerek
Mecliste muhalefetin de bu konuda önermeleri dikkate alınsa
sorunların çözümü daha kolaylaşacak.
Bu getirilen kanun teklifinde dikkat çekici bir
madde var: Tarım Kredi Kooperatifinin borçlarının
yapılandırılmasıyla ilgili madde. Bildiğiniz gibi
Tarım Kredi Kooperatiflerinin oluşumu 1935 yılında
gerçekleştiriliyor. Mustafa Kemal Atatürk de Silifkedeki kooperatifin 1
no.lu üyesi oluyor. Amaçlanan ne? Çiftçi için tohum, gübre, ilaç gibi
desteklerin sağlanması, kredi temini ve çiftçinin
kalkınmasına destek olmak.
Bugüne kadar Tarım Kredi Kooperatifinin 5 kez
kanununu değişiyor. Son olarak 2005 yılında
değişen kanunuyla Tarım Kredi Kooperatiflerinin yapısı
kısmi özerkleştiriliyor. Ama öyle bir özerkleştirme ki genel
müdür olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekili atanıyor yani
kendisinin çiftçiler tarafından yönetilmesine izin verilmiyor. Buna
rağmen borçlara geldiğindeyse yapılandırma, kanun
maddesiyle düzenlenecek biçimde buraya getiriliyor. Adı
yapılandırma konuyor ama ortada bir yapılandırma yok,
çünkü 5 olan faiz 12ye, 11 olan faiz 18e çıkarılarak borç ötelemesi
yapılıyor. Yani çiftçiye burada verilen bir destek yok. Çiftçilerin
bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının uzak
ara ötelenmesi yönünde bir karar ne yazık ki önümüze gelmedi. Bireysel
olarak benim verdiğim kanun teklifi dışında diğer
milletvekili arkadaşlarımızın da kanun teklifi var, 2026
yılına kadar çiftçilerin kredi borçları ötelenmeli, faizleri
silinmeli. diyoruz. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi her noktada Faize
karşıyım. derken burada çiftçiden yine faiz almanın
peşinde. Bir yandan çiftçinin boğazına sarılıp
Elindeki parayı yapılandırırım ama daha
fazlasını senden geri alırım. diyor. Çiftçi üretemiyor,
kazanamıyor, bu nedenle borcunu ödeyemiyor.
Şartlar ağır, kredi alırken
aldığı paranın tutarı oranında kefil
getiriyorsunuz; iki, üç, dört kefille bu parayı alıyor. Daha sonra
ödeyemediği zaman kefillerle de arası bozuluyor, ondan sonra
tarımdan uzaklaşıyor, toprağını ekemez hâle
geliyor. Pandemi sürecinde çiftçinin, besicinin borcu arttı,
katlandı, sorun oluştu. Buna bir çözüm üretmemiz lazım ama bu,
faizlendirerek, çiftçinin borcunu öteledim anlamında aynı
paranın daha fazlasını çiftçiden talep ederek olmaz. Çünkü
çiftçi bu parayı ödeyemeyecek, ödeyemeyeceği yerde bu
yapılandırmanın anlamı İcraları geriye
atıyorum. demektir. Yani süre sonunda çiftçi icralık olacak; traktörü,
ineği, tarlası haczedilecek. Yapılandırma bunun neresinde
var? Kanun maddesi olarak burada teklif ediliyor. Bu, çiftçinin dişinin
kovuğuna bile gidecek bir düzenleme değil. Eğer çiftçimize
gerçek anlamda destek sağlayacaksak bu yapılandırmayı
-söylediğimiz gibi- borçlarını en az beş yıl ötesine
yayarak yapmalıyız.
Tarım Kredi Kooperatifinin ortak
yapısına baktığımızda da çiftçilerin oradan
takibe düşmelerinin getirdiği sorunlardan biri de Tarım Kredi
Kooperatifini, Ziraat Bankası ticari işletme sayıyor, çiftçi
kuruluşu saymıyor. Çiftçi kuruluşu saymadığı için
daha yüksek faiz oranı uyguluyor. Bunun üzerine, Tarım Kredi
Kooperatifi de zarar etmeyeyim diye çiftçilere uygulanan faizin
dışında kaynak kullanım bedeli adı altında
çiftçiye ek bir faiz daha uyguluyor. Eğer bu yapılandırma
sonunda, faiz tanımının dışında bir de çiftçiden
kaynak kullanım bedeli alınırsa bu faizler yüzde 30ları
bulur ki hiçbir çiftçinin bunu karşılama şansı olmaz. O
anlamda, yapılacak düzenlemelerde çiftçiyi destekler anlamda işlere
yönelmenin gerekliliği var. İşçisi, çiftçisi, esnafı,
emeklisi, engellisi, işsizi pandemi döneminde yaşadığı
sorunlardan dolayı iktidardan beklediği desteği ne yazık ki
göremedi. Bu yaptığımız düzenlemeler de bir destekten öte
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Helal olsun
sana! Yine ders verdin bunlara, yine ders verdin.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Burada
yapılması gereken, her kesimin, özellikle dar gelirlilerin
sorunlarına sahip çıkıp bunların refah düzeyini
artırmak. Bu ülke hepimizin, bugün siz iktidarsınız yarın
biz iktidarız. Bu ülkede yaşayan insanlara sağlanacak refah
payından -alacakları artıştan- biz memnun oluruz. Bu
anlamda, doğru işler yapıldığı zaman onu
desteklemek bizim asli görevimiz. Biz her şeye muhalefet etmiyoruz ama
alanlara gittiğimiz zaman esnafı dinliyoruz, çiftçiyi dinliyoruz,
emekliyi dinliyoruz, dar gelirliyi dinliyoruz, işsizi dinliyoruz,
atanamayanı dinliyoruz ve onların biriken sorunlarını, bize
yansıttıklarını sizlerle paylaşıyoruz. Ben
inanıyorum ki Meclisteki 600 milletvekilinin çoğuna da benzer konular
geliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili
arkadaşlarımızın da bu sorunları üst düzeydeki
yönetime, Cumhurbaşkanına iletmeleri ve Parlamentonun da
desteğiyle çözüm için bu yönlerde geleceği doğru
kurgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Patates
üreticileri gurur duyuyor.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Dursun
Müsavat Dervişoğlu Dursun
Ataş
Eskişehir İzmir Kayseri
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Denizli Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
2002 tarihli 4760 sayılı Kanunda,
bazı ticari malların müşteriye tesliminden sonra özel tüketim
vergisine tabi olduğundan bahsedilmektedir. 4760 sayılı Kanunda
özel tüketim vergisine -kabaca- motorlu araçlar, akaryakıt gibi kontrolü
kolay olan, yüksek miktarda meblağ tutan malları anladık da
gazoz, meyve suyu, alkollü içkilerin niye girdiğini anlamak mümkün
değil. 2002 yılında Hükûmet bir yandan alkol vergisini
artırıyor, bunun için gayret sarf ediyor iken bir taraftan da bu
alkollü içeceklerin, uluslararası piyasalarda yer alan içeceklerin
tüketimi için büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Geçmişle
ilgili yapacak bir şey yok ancak icraatınızda -iyi niyetimiz
istismar edildiğinden- uyanık olmamız lazım ve yapılan
kanunlarda çok dikkatli olmamız lazım.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun (d) fıkrası
(III) sayılı listedeki malların ne kadarını konsinye
işleme bırakıldığı da bilinmemektedir yani
şu anda Maliye ne kadar vergi alacaklı, onu bilemiyoruz.
2002 yılındaki 4760 sayılı
Kanunun görüşme zabıtlarına baktım. Konuya ilişkin
mallarda ÖTV'yle ilgili görüşler bildirilmemiştir. Yasa maddelerini
irdeleyen tartışma göremedim, yasanın geneli üzerine
konuşmalar yapılmış. Burada görülen şey, Maliye
Bakanlığının ihmalidir. Miktarının milyarlarca
lirayı bulduğu tahmin edilen bir vergi kaybı vardır.
Bu kanunun 8inci maddesi ibretlik, herkesin
kulağına küpe olması gereken bir maddedir. 2002de ÖTV dâhil
birtakım mallarla ilgili kolaylıklar tanınıyor. Kolalı
içecekler, arkasında tröstlerin bulunduğu alkollü içecekler; bunlara
ÖTV Kanununda kolaylık tanınıyor. Bunlar konuşulurken
İçkide niye bu kadar kolaylık sağlanıyor? diye kimse
sormuyor. Bu içkilerden istismar kapısı aralanıyor. Yasalar
oldubittiye getirilmeden, gerektiği kadar bir sürede görüşülmelidir.
Kaçak içki hem yaşanan can kayıpları
hem de vergi kayıpları bakımından ülkemizde son zamanda
önemli bir soruna dönüşmüştür. Bu konuyla ilgili bir soru önergesine
İçişleri Bakanlığının verdiği cevapta
2014-2018 yılları arasında ilgili birimlerde 1 milyon 300 bin
litre kaçak içkiye el konulduğu bildirilmektedir. Emniyet Genel
Müdürlüğü 2020 yılının ilk on ayı itibarıyla 642
bin litre kaçak içkiye el konulduğunu bildirmiştir. Günümüzde 1 litre
rakının yaklaşık 136 lirasının vergi olduğunu
dikkate alırsak -sırf İçişleri
Bakanlığının verilerine göre- devletin vergi kaybı
sadece bu kalem için 177 milyon liradır. Sayıştay
raporlarından yola çıkarsak marketlerde satışa sunulan
evsel kullanım amaçlı etil alkolün yıllık tüketimi 2013
yılında 12 bin litre iken 2019 yılında bu miktar 198 misli
olmuştur. Aynı Sayıştay raporuna göre 2019
yılında devletin kaçak içki nedeniyle özel tüketim vergisi
kaybının 2019 yılı için en az 1,5 milyar Türk lirası
olduğu hesaplanmaktadır. Evlerde ne kadar alkollü içki
yapıldığı bilinmemektedir. Kaçak olarak imal edilen içkiler
can kaybına da neden olmaktadır. 9 Ekim 2020 tarihinde İzmirde
4 kişinin ölümüyle ülke gündemine gelen sahte içki, aynı
yılın aralık ayının ortasına kadar 92
vatandaşımızın can kaybına neden olmuştur. Kaçak
içki nedeniyle bir tarafta hayatını kaybeden insanlar diğer bir
tarafta kaybolan vergi gelirleri, bir yandan da devlete olan güvensizlik. AK
PARTİ sadece kuru bir ideolojik görüntüye bürünmekten vazgeçip hiç olmazsa
yerli içkide ÖTVyi makul bir düzeye indirmelidir.
Sayın milletvekilleri, tarımın
stratejik önem kazandığı günümüzde tarımsal kazanç ve
üretim ancak sulu tarımla mümkündür. Eskişehirde Alpu Ovası 160
bin dönüm, Seyitgazi Ovası 140 bin dönüm, İnönü Ovası 18.500
dönüm, Günyüzü Ovası 34 bin dönümdür. Bu ovaların sulanması için
gereken finansman miktarı 2,2 milyar liradır. Son beş yılda
Hükûmetin Devlet Su İşlerine ayırdığı bütçe 43,7
milyar liradır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Eskişehire
ise sadece 118 milyon lira yani bütçeden binde 2 pay
ayrılmıştır. Eskişehirli çiftçilerimiz 2022
yılında bu projelerin hayata geçmesini beklemektedirler. Hükûmet
taleplerimizi görmeli, ülke ve fedakâr Eskişehir çiftçisi için son derece
önemli olan bu projeleri derhâl hayata geçirmelidir.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan şeklinde
ibaresinin olarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı Zeynel
Özen
Iğdır Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.
Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kurumlar vergisi üzerine söz aldım. 2021
yılında yüzde 20 olan kurumlar vergisinin yüzde 25e, 2022
yılında da yüzde 23e çıkarılmasını öngörmektedir
bu kanun. Kurumlar vergisi 2017de yapılan yasa
değişikliğiyle 2018, 2020 yılları için yüzde 20den
yüzde 22ye çıkarılmıştı. 2021 yılının
birinci geçici vergi dönemi zaten geçmiştir fakat 2021 yılı için
kanun Anayasaya aykırı olarak geriye doğru işletilmek
istenmektedir. Bu Anayasaya aykırıdır.
Değerli milletvekillerim, şunu da
biliyoruz kurumlar vergisinin ancak yüzde 50si toplanabiliyor çünkü bizim
vergi sistemimiz ne adildir ne hakkaniyetlidir. Onun için bizlerin mutlaka bu
vergi kanununu, vergi toplama işini tekrar düzenlememiz gerekiyor. Yani bu
kademeli olmalı, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi
alınmalıdır. Şunu iyi biliyoruz: Millî gelirin yüzde 10u
ancak nüfusun yüzde 90ına gidiyor, geri kalan yüzde 90ı yüzde
10luk bir azınlığa gidiyor; bu, ne hakkaniyetlidir ne de
adildir. Şu anda biliyoruz ki 22 milyon insan, yurttaşımız
icralıktır ve bu ne demektir? Bu, 4 kişiden 1 kişinin
icralık olduğunu gösteriyor. Şimdi, bu kanunla çiftçi
borçlarını yapılandırmaya gidiyorsunuz ama bu palyatif
çözümlerle çiftçinin sorununu çözemezsiniz çünkü sizler yüzde 30unu peşin
istiyorsunuz, eğer taksitlendirirse yüzde 12den yüzde 18e kadar tefeci
faiziyle ödemelerini istiyorsunuz. Zaten çiftçinin parası olsaydı
icralık olmazdı, bunu öderdi.
Şimdi, bir de kod 29 dediğimiz
Covid-19
pandemi dönemini AKP, Allahın bir lütfu olarak kullandı. Ya, bu
dönemde bir sürü işçi işinden atıldı, bir sürü işçi de
kod 29la işinden oldu. KHKlerle bir sürü insanı işsiz
bıraktınız, bir sürü insanı da fişleyerek işsiz
bıraktınız. Ne oldu? Şimdi, 47 lira olan günlük ödemeyi 50
liraya çıkardınız; 3 lira artırdınız.
Arkadaşlar, 4 kişilik bir aileye kişi başına 12,5 lira
düşüyor. Elinizi vicdanınıza koyun, bu, vicdana sığar
mı?
Diğer taraftan, Merkez Bankasının
Başkanını bir gecede görevden aldınız. O zaman dolar
kuru 7,20ydi, Asya borsalarında dolar 8,40a kadar yükseldi. Bu dönemde
kimler bu vurgunu yaptı, kimler zengin oldu? Bu rant kimlerin cebine
gitti? Şimdi, muhalefet soruyor size, diyor ki: 128 milyar nerede? Dün
sevgili Vekilimiz Erdal Aydemir suç aletiyle buraya geldi. Meğerse
hortumlanmış. Bu, hortumla nereye gitti? Saraya ve
yandaşlarına gitti arkadaşlar.
Şimdi, insanlar geçim
sıkıntısında, insanlar evini geçindiremediği için,
evine ekmek götüremediği için intihar ediyor, geri kalanlar da yurt
dışına çıkmak için yollar arıyor. Ama iktidara
bakıyoruz, iktidar diyor ki: Türk ekonomisi uçuyor. Uçmak Türkçede çok
anlamda kullanılır. Bir, yükselmek anlamında, bir de
-biliyorsunuz- halk arasında bir deyim var: Evini başına
uçurduk. derler. Siz, halkımızın evini başına
uçurdunuz. Şimdi, arkadaşlar, ama haksızlık etmeyelim,
AKPnin uçurduğu insanlar da oldu, kendi taraftarlarını pudra
şekeriyle, dolarlarla, bir de hizmet pasaportu vererek yurt
dışına insan kaçakçılığı yaparak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayınız.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Bunu belediyeler
yapıyor. Bu hizmet pasaportunu, gri pasaportu veren valiler
Bir devletin
resmî olarak kaçakçılık yaptığı nerede görülmüş?
Bu bir skandaldır. Bu, hamaset konuşmaları değil
arkadaşlar. Binlerce insan yurt dışına
çıkmış, 2019un sonunda başlayan bir süreçte bugüne kadar -belgeleri
elimde- Malatya Yeşilyurt Belediyesi -anlaşmalar burada- Bursa
Yıldırım ilçesi, Tokat Erbaa ilçesi, Elâzığ
Arıcak ilçesi, bu belediyeler, belediyede çalışmayan
insanları valiliğin de ortak olduğu bir şebeke yoluyla,
binlerce dolar alarak yurt dışına
çıkarmıştır. Bu bir skandaldır, eğer AKPliler
Bu devletin işi değil, bizim işimiz değil. diyorsa
şunu sormak isterim burada: Bu belediye başkanları ve valiler
hakkında ne işlem yapıyorsunuz?
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz. İkinci bölüm 9 ila 17nci maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti
Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk
konuşacaktır.
Buyurunuz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Kanun teklifinin gerekçesinde Kamu kurum ve
kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması
amacıyla... denilmektedir. Kanun teklifi hazırlanırken
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin dikkate alınması
gerekir ama AK PARTİsi tarafından getirilen kanun tekliflerinde
vatandaşın taleplerinin tam anlaşılmadığı
görülmektedir. Kanun teklifinde 9 farklı kanunda değişiklik
yapılması öngörülmektedir. 1i yürürlük, 1i yürütme maddesi olmak
üzere 18 maddeden oluşan, 1i Komisyon sırasında çekilen kanun
teklifinde vatandaşın talebi yoktur, vatandaşa bir dayatma
vardır.
Bizler kanun teklifleri görüşülürken hem
komisyonlarda hem de Genel Kurulda önergeler veriyoruz. Biz bu önergeleri, salt
muhalif bir tutum, iktidar kanadının her türlü icraatına
karşı çıkma amacıyla veriyor değiliz. Her şeye
rağmen biz bu çatı altında yasama faaliyetlerine tüm ön
yargılardan arınmış bir şekilde iştirak etmeye
gayret gösteriyoruz. Bunun aksi bizim siyaset anlayışımızla
bağdaşmaz. Milletin bir derdine derman olmak için herhangi bir
teklifin karşısında olmamız beklenemez, bilakis biz bunun
destekçisi oluruz. Biz istiyoruz ki bu çatı altında
yaptığımız her yasa sokaktaki vatandaşın önündeki
zorluklardan en azından birinin ortadan kaldırılmasına
vesile olsun. Biz istiyoruz ki bu çatı altındaki her bir mesai bu
ülkenin insanlarının hayatına müspet manada etki etsin, sorun çözsün,
refah üretsin ancak ne yazık ki mümkün olmuyor. Bugün artık
milletimizin sırtında ağır bir yüke dönüşen partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi ve bu sistemin
yarattığı siyasi atmosferin Türkiyeyi getirdiği nokta
budur.
Değerli milletvekilleri, bu Parlamentonun bir
üyesi olarak üzülerek ifade etmek istiyorum ki kanun yapma kalitemiz yerlerde
sürünüyor. Bundan üç ay evvel, dört ay evvel yaptığımız
değişiklikleri burada tekraren görüşüyoruz. Gelin, bunları
daha uzun vadede düzenleyelim çünkü Yarın uzatmaya mecbur kalacaksınız.
diye sunduğumuz önerilere dâhi sağır kesilmenizin
sonuçlarıdır bunlar. Diğer yandan, bu teklifleri Meclisin
gündemine getiren sarayın etrafında kümelenmiş bir zümrenin
Türkiyenin gerçek sorunlarına nasıl yabancı
olduklarının da kanıtıdır. Örneğin, teklifte yer
alan Kredi Kooperatifleriyle ilgili düzenleme. Maddeyi destekliyoruz fakat
şurası çok açık: Bu düzenleme çiftçilerimizin büyük
sorunlarının hiçbirini çözmüyor. Düzenlemeyle, çiftçinin Tarım
Kredi Kooperatiflerine olan borçları yapılandırılıyor.
Sonuna kadar katılıyoruz ama yapılandırılacak
borçlarının yapılandırılmasında yüzde 11 olan
faiz oranları yüzde 18e, yüzde 5 olan kredi faiz oranları yüzde
12ye çekilmektedir. Evet, çiftçi Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
borçlarının yapılandırılmasını
istemiştir ama borcunun faizle katlanmasını istememiştir.
2002 yılında çiftçinin toplam borcunun
toplam tarım hasılasına oranı yüzde 7dir, bugün bu oran
yüzde 47ye yükselmiştir. Cari fiyatlarla, AK PARTİsi hükûmetleri
döneminde çiftçinin geliri 9 kat, borcuysa 58 kat artmıştır.
Bugün gelinen noktada çiftçi sadece Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu
değildir; Ziraat Bankasına da borçludur, özel bankalara da borçludur,
sulama birliklerine de borçludur, elektrik şirketlerine de borçludur,
bunları zamanında ödeyemediği için tefeciye de borçludur.
Çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarıyla birlikte
Ziraat Bankası borçları da yapılandırma kapsamına
alınmalıdır, faiz oranları düşürülmeli,
taksitlendirmelerse beş yıla yayılmalıdır. Gelin, bu
düzenlemeleri yapalım, hem çiftçimiz rahat etsin hem Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu inisiyatif alabileceğini göstersin, gerçek anlamda
bir yasama faaliyetine imza atsın.
Bu arada, hazır söz Tarım Kredi
Kooperatiflerine gelmişken kuruluşla ilgili önemli bir konuyu da
dikkatinize sunmak istiyorum. Tarım Kredi Kooperatifleri bir çiftçi
kuruluşudur, sermayesinde devletin bir kuruşu dahi yoktur,
yaklaşık 1,5 milyon çiftçinin ortağı olduğu özel hukuk
tüzel kişiliğine sahip bir kooperatif kuruluşudur. Yani
kuruluş bağımsızdır, özeldir, özerktir. Bununla
birlikte, bu çiftçi kuruluşunun yönetim kurulu ve bağlı
şirketlerinin yönetim kurulu AK PARTİsi tarafından ele
geçirilmiştir. Çiftçi temsilcisinden daha fazla sayıda eski vekil
veya eski bürokrat yönetim kurulunda söz sahibidir. 11 Mart 2021 tarihinde
Tarım Kredi Taşımacılık ve Lojistik Yönetim Kurulu
üyeleri aldıkları kararla ücretlerini 2 katına çıkarmaya
karar vermişlerdir. Demek ki milletvekili emekli
maaşlarının yanında yönetim kurulu üyeliklerinde çifte
maaş alanlara bu para yetmemiştir, ballı maaşlara bir de
tatlandırıcı eklenmiştir. Neye göre bu kararı
almışlardır, kuruluşun gerçek sahibi çiftçilere sorarak
mı? Asla. Cumhurbaşkanlığının KİT yönetim
kurulu üyelerine ödenecek ücretle ilgili kararnamesi doğrultusunda bu
kararı almışlar. Tekraren söylüyorum: Tarım Kredi
Kooperatifleri ne Cumhurbaşkanına bağlı bir kuruluştur
ne de bir KİTtir, Tarım Kredi Kooperatiflerinin sadece yönetim
kurulu siyasileşmemiştir, kuruluş tamamen gerçek amacını
unutup Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan
talimatlandırılmaya başlanmıştır. Tarım
Kredi Kooperatiflerinin sayısını 500e çıkarma
talimatı verdim; 500, bin ve gerekirse daha çok bu sayıyı
artıracağız, piyasayı yağmalarsanız kusura
bakmayın bu adımları atacağız. Sayın
Cumhurbaşkanının sözleri. Tarım Kredi marketlerinin
bağlı olduğu Tarım Kredi Birlik AŞ 2018
yılında 990 bin lira, 2019 yılında 40 milyon 880 bin lira
zarar etmiştir. Tarım Kredi Kooperatifleri, ortağı çiftçi
gibi borçludur; nakit ihtiyacı için, AK PARTİsi iktidarına
kadar edinilen onlarca Tarım Kredi Kooperatifleri gayrimenkulünün
satışı da ne borçlarının kapanmasını
sağlamış ne de ortağı olan çiftçinin
mağduriyetini gidermiştir. Şimdi soruyorum: Talimatı veren,
borcu neden üstlenmez?
Değerli milletvekilleri, Mecliste meşveret
olur, bu Meclis asgari meşveret ortamını tesis etmek
mecburiyetindedir. Bakın, esasında
konuşamadığımız için boğuluyoruz, siyasetin
gücünü heba ediyoruz. Teklifin kurumlar vergisi hakkında düzenleme yapan
13üncü maddesi bunun ibretlik bir örneği. Bundan dört buçuk beş ay
önce yine bu Genel Kurulda aynı vergide indirimi konuşuyorduk,
şimdi ise vergiyi artırıyoruz. Bizim
çıkarımımız şu şekilde: Kendi ifadeleriyle yeni
Türkiyede her şeyin ömrü hepi topu dört beş ay. Merkez Bankası
Başkanları dört beş ay görevde kalabiliyor, vergi oranları
her dört beş ayda yeniden düzenleniyor, esnaf dükkânını dört ay
açıyor, beş ay kapatıyor. Neyi nasıl yapacağını
şaşırmış, planlama ve öngörme kabiliyetini
kaybetmiş bir siyasi kadroyla karşı karşıyayız.
Yönünü tayin etme gücünü yitirmiş, savrulan ve Türkiyeyi de savuran bir
siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız.
Toplumdaki hiçbir gruba, sanayiciye, çiftçiye, esnafa, işçiye,
kadına, gence dört buçuk beş aydan daha uzak bir geleceğin hayalini
kurduramayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, içine
düştüğümüz fakirlik kapanının sebebi işte bu
anlayıştır. Her geçen gün soframızdan eksilen ekmeğin
sebebi bu anlayıştır. Dünya en güçlü büyüme dönemini yaşarken
millî gelirin dörtte 1inin yok olmasının sebebi işte bu
anlayıştır. Dünyada kimsenin itibar etmediği güdük ekonomi
teorilerine dayanarak bu milletin cebine kasteden işte bu
anlayıştır. Böylesine bir salgın sürecinde, toplum bu denli
büyük sorunlarla cebelleşiyorken buharlaşan 128 milyar doların
hesabını veremeyen yine bu anlayıştır.
Karşısında olsun veya olmasın, etrafındaki her
şeyi araçsallaştıran, iktidarı ve gücünün tahkimi için bir
aparat olarak gören bu siyaset anlayışının Türkiyeye
verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Her alanda ve her anlamda
toplumsal taleplerin gerisine düşmüş, dönüştürme kabiliyetini
yitirmiş bu siyasetin Türkiyeye verecek hiçbir şeyi
kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
günlerde ÇAYKUR, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun fabrikalarında
çalışacak 300 mevsimlik işçinin belirlenmesi için başvuru
yapan 35.412 kişi arasında yapılan kura çekimini 12 Nisan 2021
tarihinde, noter huzurunda gerçekleştirmiştir. Sosyal medyada yer
alan bu paylaşımdaki görüntülere dayanılarak kuraya hile
karıştırıldığı veya kurada çıkan
isimlerin işe alımlar öncesi parti il ve ilçe
başkanlıklarından gönderildiği, kura kutusunda ismi yer
almayan kişilerin isimlerinin tekrar kutuya atılıp haklarının
gasbedildiği iddia edilmiştir. Bu iddianın doğruluğu
muhakkak araştırılmalı, eğer doğru ise
çekilişin iptal edilerek yeniden yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, sadece Rize ili için, 210 mevsimlik işçi için Rize ilinden
alınan müracaat sayısı 22.956 kişidir. Bu rakam, Rize
nüfusunun yaklaşık yüzde 7sini oluşturmaktadır. Sadece
erkek işçi alımı yapıldığı
düşünüldüğünde bile 18 yaşını aşan erkeklerin
yaklaşık yüzde 25i ÇAYKURa sadece altı aylık geçici
çalışma için müracaat etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bu durum şüphesiz
ki ülkemizdeki işsizliğin geldiği vahim boyutun en somut
göstergesidir. Türkiye bu anlayışa sürüklenerek 21inci yüzyıla
taşınamaz, Türkiyenin fotoğrafı bu olamaz, bunu kabul
edemeyiz. Türkiye, kurumlarını tarumar eden tek bir kişinin
dışında hiçbir şahsiyete müsaade etmeyen partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bu ucube yapıdan
acilen kurtulmalıdır. Türkiye, bu istikameti belirsiz siyaset
anlayışından acilen kurtulmalıdır. Allahın izni,
milletimizin ferasetiyle de kurtulacaktır inşallah.
Tüm bu hususlara rağmen kanun teklifinin
hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, tekrar bir torba yasa; geneli üzerinde de
arkadaşlarımız konuştuğunda torba yasadan söz
etmişlerdi. Tekrar geldiğimiz aşamada içinde 9 tane farklı
maddeyi kapsıyordu, şimdi 1 tanesi kaldırıldı,
diğerleri üzerine arkadaşlarımız görüştü ve
görüşmeye devam edecekler.
İşin doğrusu, üç gündür bu ikinci
bölüm üzerine hazırlık yapıyordum ve buraya gelene kadar 2
tanesi geri çekildi. Geri çekilmesi çok olumlu bir şey ama nereden nereye
geldiğimizi ben paylaşmak istiyorum. Bir; bu torba yasaların
gerçekten değişmesi lazım. Bakın, 27nci Dönemdeyiz,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 1inci dönemi;
şurada bir tablo ve yasama yıllarına göre 22nci Dönemde
-beş yıl- parlamenterlik yapanlar sadece 2 tane torba yasa
çıkartmış; 23üncü Dönemde 11; 24üncü Dönemde 21; 25 ve 26da
-anımsarsınız erken seçim vardı- 23 tane... Peki, yeni
sistem denilen neydi? Parlamento daha iyi çalışacak, daha güçlü
çalışacak, komisyonlar daha iyi çalışacak ve çıkan, 43
tane. Bu, aslında Meclisi baypas etmek ve bir taraftan
Cumhurbaşkanlığının çıkardığı kararnamelere
hiç girmiyorum.
Peki, komisyonlar nasıl
çalışıyor, torba yasalar nasıl çıkarılıyor?
Bakın, biz burada konuştuk -Sayın Komisyon
Başkanımız şimdi yok burada, Bakan
Yardımcısı da- arkadaşlarımız bilir, 3 tane
siyasi parti, muhalefet partisi dedi ki: 9uncu, 10uncu maddeyi geri
çekelim. Ayrı ayrı önerge verdik ve iktidarın parmaklarıyla
Hayır, gelecek. denildi. Niçin? dedik. Ya, Plan ve Bütçe Komisyonuna
gelen teklifi Sayın Cevdet Yılmaz, Adalet Komisyonuna gönderiyor,
diyor ki: Bunu inceleyin. Bakın, Türkiyede cezaevleri değil
dinleme, hak ihlallerinden kan ağlıyor. Yani, bize her gün
başvuru var; Batmandan, Siirtten, Mardinden, Antalyadan, Mersinden,
Türkiyenin birçok ilinden bize başvuru var. Ben daha cuma günü, sevgili
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanımız
Selçuk Mızraklı arkadaşımızı ziyaret ettim,
eşi ziyarete gidememişti. Niçin? Evi Diyarbakırda, kendisi
Bünyanda ve akşam dokuzdan sonra sokağa çıkma yasağı
var -eşine sabah dokuz buçukta görüşme yapacağı
iletilmiş- yola çıktıklarında geri çeviriyorlar, diyorlar
ki: Gidemezsiniz. Cezaevlerinde bir yığın hak ihlalleri var,
radyosundan, okumasından, birçok şeyinden ve herkese sistematik
tecrit uygulanmışken bu yasa teklifinin geri çekilip bütün cezaevleri
sorunlarının konuşulması anlamlı olacaktır. Bunun
dikkate alınması lazım.
Bir diğeri, ya, 10uncu madde vardı, o
geri çekildi; tekrar, kanun teklifini veren Sayın Nilgün Hanım ve
arkadaşları tarafından 3 Komisyon üyesi Geri çekelim. dedi ve
gerekçe yok. Gerekçeleri, 10uncu maddenin geri çekilmesi. Niçin geldi, niçin
geri çekildi, hiçbir açıklama yok. Böyle bir keyfiyete dönüşüyor ve
bu aşamada Meclis, saygınlığını yitirirse hiçbir
anlamı kalmaz. Zaten demokratik kitle örgütleri gelmiyor, sivil toplum
örgütleri gelmiyor; bunu geliştirmemiz lazım.
Şimdi, gelelim, 11inci maddeden
başlayalım. Bu bölümdeki ele alacağımız konulardan bir
tanesi 11inci madde; daha çok Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu hakkında, analık ve hastalıkla ilgili on
günlük rapor alındığında veya farklı rapor
alındığında işçilerin alabilecekleri ücretlerle
ilgili.
Arkadaşlar, on günlük bir rapor
alındığında -ben hekimim- sekiz gün ödeniyor ve
hesaplanıyor. Bugüne kadar nasıl yapılıyordu? Üç aylık
ortalama maaşı alınıyordu, o üç aylık maaştan
dolayı sekiz günlük bir hesap yapılıyordu. Şimdi ne
deniyor? On iki aylık hesaplayacağız. Yani şu anda biz
nisan ayındayız, on iki aya giderseniz siz geçmiş
yılın maaşlarına gideceksiniz; asgari ücreti de
artırmıştınız, onu da hesapladığınızda
işçi yine mağdur olacak, daha az para alacak. Peki, niye bunu
yapıyoruz, sorduk: Suistimal var, dolandırıcılık var,
yolsuzluk var. İyi de dolandırıcılık yapanlarla,
yolsuzluk yapanlarla mücadele etmeyeceksiniz, onların hakkında
işlem yapmayacaksınız, işçiyi mi mağdur edeceksiniz?
Bu ülkede dolandırıcılık yapmayı özendirecek misiniz?
Önemli olan, dolandırıcılarla mücadele etmek, büyük bir
çoğunluğu korumak. Burada böyle bir uygulama yok. Ne deniyor?
Yurttaşların talebi dikkate alınıyor. Aslında, hiç
de yurttaşların talebi dikkate alınmıyor.
Bir diğer konu, tarım. Burada, vergilerle
ilgili arkadaşlarımız konuştu zaten, dile getirdi.
Arkadaşlar, şu anda dünyada, gerek iklim meselesi gerek pandemi
nedeniyle tarım geleceğin en önemli sektörü. İnsanlar
şimdiden Geleceğin gıdası konusunda ne yapabiliriz?i
düşünüyorlar. Peki, Türkiyede durum ne? Ya, tarımın her
sektöründe, her aşamasında insanlara
ulaştığımızda itiraz ediyorlar, çok öfkeliler. Biz,
İş ve Aş Buluşmalarıyla Vana gittik, Vandaki
köylü, çiftçi perişan, arıcısı perişan;
Diyarbakıra gittik, perişan; Haymanaya gittik, itiraz ediyorlar;
Hopaya gittik, çay üreticisi perişan; Mersin Tarsusa gittik,
perişan, diyor ki: Ürünümüzü tarlada bırakacağız.
İzmir Torbalıya gittik, perişan. Nitekim, geçen hafta
İzmir Torbalıda yaşamına son veren bir çiftçi oldu. Nereye
geldik? Şimdi, çiftçilerin toplam borcuna bakıyoruz,
yaklaşık 200 milyar. Nedir? Tarım Kredi Kooperatiflerine
yaklaşık 9 milyarlık bir borç var, kamu-özel bankalara
yaklaşık 135 milyar ve piyasaya, tefecilere, -bizim görüştüğümüz-
insanlara da belli bir borç miktarı var; 200 milyara yakın bir borç
var. Peki, burada sabahtan beri, bir haftadır Çiftçiye müjde,
yapılandırma yapıyoruz. Yapılandırma
yapmıyorsunuz. 200 milyar borç ve bu dönem -Tarım Kredi Kooperatifi
yöneticilerimiz de burada- sadece 21 bin çiftçiye yaklaşık 200
milyonluk bir düzeltme yapıyorsunuz, 200 milyonluk düzeltme. Ya, sizin
yaptığınız... İki yıl önce soğan
depolarını basıyordunuz, patates depolarını
basıyordunuz terörist diye, şu anda insanlara patates soğan
dağıtılıyor. Ve utanmadan bürokratlar, insanlar
kravatları yanlarında, kıyafetleri yanlarında, böyle bir
kürsüyle, torbayla, soğanla açıklama yapıyorlar. Bu, hepimiz
için utanç verici. On dokuz yılda yiğidi soğana muhtaç eden bir
yönetime insanlar itiraz ederler. Ya, Mahsuni Şerif diyordu: Doya doya
doymadınız, yiğidi muhtaç ettiniz kuru soğana, söylesem mi,
söylemesem mi? Gerçekten, artık söylemeye gerek yok, bu alenen ortada.
Her aşamada çiftçi perişan, üretirken
perişan; mazot alamıyor, tohum alamıyor, gübre alamıyor,
ilaç alamıyor, dövize endeksli, elektrik zaten bir âlem ve siz borcu
borçla kapatmayı öneriyorsunuz. Borcu borçla kapatan kesime diyorsunuz ki:
Yapılandıracağız. Yapılandırma dedikleri ne
arkadaşlar? Yüzde 18 faiz ve diyor ki: Yüzde 6sını
karşılayacaklar, yüzde 12sini biz karşılayacağız.
Gelin silelim. Nasıl? Silelim. dediğimizde itirazlar yükseliyor.
Arkadaşlar, havaalanlarıyla ilgili
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bir karar çıktı.
Neydi? Pandemi nedeniyle yolcu gidiş, gelişleri
azaldığı için, kira veremeyecekleri için 2020 yılı
için -dokuz aylık süreçte- 1 milyar 45 milyon euro silindi ve 2021-2022
için Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle -karar şeyi de
burada- yüzde 50 düşürüldü. Ya, siz çiftçinin 200 milyonuna
İnsanlara soğan, patates dağıtacağınıza
gelin, bunu bütün topluma verin. Madem Esnafa şu kadar kira
vereceğiz. diyordunuz, verseydiniz; kısa çalışma
ödeneği diyordunuz, verseydiniz. Siz, 5 firma, 5, 5 dediğimiz,
onların oluşturduğu konsorsiyuma ve havaalanı
şirketlerine ki orada garantili, bizim, hepimizin cebinden çıkan
parayı da kattığımızda tümüyle bir rezalet ve hepimiz
için bir utanç. Bu utançla biz baş etmeliyiz. Neden? Arkadaşlar,
yapılandırma dediğiniz, faiz, faiz, faiz. Çiftçi artık
borcunu borçla ödüyor ve giderek bir çıkmaza düşüyor ve bu pandemiyle
beraber gelecekte küçük çiftçiler artık kente göç edecek, beraberinde
işsizlik de daha da artmış olacak.
Bir diğeri, arkadaşlar, geldiğimiz
aşamada öyle bir işlem yaptık ki -1inci maddede de
konuştuk- bir yığın para her tarafa
dağıtılırken bakın, ramazan ayındayız,
işte, Meclis de ona göre çalışıyor ve insanlar iftar
saatlerinde gidiyorlar, kimileri iftar ziyaretleri yapıyor, beraber yemek
yiyorlar ve hep Bu dönemin en önemli özelliği yardımlaşma,
dayanışma. diyoruz, 47 lirayı 50 liraya
çıkartıyorlar; 3 lira, 3 Türk lirası
Bunları
yapacağımıza gelin, vatandaşa verelim. Soğan
dağıtacağımıza, patates
dağıtacağımıza kısa çalışma
ödeneğine devam edelim. Gelin, asgari ücretliden vergi almayalım,
gelir vergisini almayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Burada hepimizi
ziyaret ettiler, sizler dâhil olmak üzere iktidarı da sendikalar gelip
ziyaret ettiler, dediler ki: 10 milyondan fazla asgari ücretli var,
açlıkla baş başalar. Gelin, vergiden muaf edelim. Bunlarla
ilgili de düzenleme yapılmadı ve başkalarına milyarlık
kalemlerle silimler yapılırken bu görülmüyor. Gelin, kısa
çalışma ödeneğini uzatalım, esnafa sahip çıkalım.
dedim. O kadar esnaf, esnaf diyorsunuz, bizim gezdiğimiz İş
ve Aş Buluşmalarında inanın esnaf artık bizimle
beraber Yahu, siz Halkların Demokratik Partisi olarak yürüyün,
peşinizden geliyoruz. Yeter, artık öfkemizi kollayamıyoruz.
diyorlar ve bizimle buluştuklarında gerçekten onları
dinlediğimizde sizin niçin esnafla buluşamadığınızı,
insanlarla yan yana gelemediğinizi görmüş oluyoruz.
Vergiye gelince, arkadaşlar, ilk günden beri
biz diyoruz ki: Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alın. Asgari
ücretli için de öyle diyoruz. Bakın, dünya şu anda servet vergisini
tartışıyor; Türkiye servete servet katıyor, zengini zengin
ediyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Kamil Okyay Sındır,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
47nci Hükûmet dönemi Başbakanı Sayın
Yıldırım Akbulutu ben de rahmetle anmak istiyorum, mekânı
cennet olsun.
Değerli arkadaşlar, 254 sıra
sayılı, Denizli Milletvekilimiz Sayın Nilgün Ök ve 39
milletvekili arkadaşımızın Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine partimiz
adına söz almış bulunmaktayım.
Aslında, kısaca torba kanun
eleştirisi yapacaktım; çok yapıldı, hepimiz gayet iyi
biliyoruz, yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. 18
madde geldi Komisyona, 17 maddeyle Genel Kurulda huzurumuza getirildi, 9
ayrı kanunda değişiklik var. 2 tali komisyona havale
edildiği hâlde işlerinin yoğunluğu nedeniyle
Ki
sorduğumuzda Yoğunluk neymiş? diye, AK PARTİ Grubundan
bir milletvekili arkadaşımız da efendim, işte, komisyondaki
yoğunluk nedeniyle yapılamadığını ifade etti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir şey olmaz yani tali
komisyonda reform hazırlığı olduğu için yoğunluk
varmış, böyle bir görüş bildirildi. Bu, doğru değil;
özellikle 2 madde, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunundaki
değişikliklerin Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonuna, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun üzerindeki 2 madde değişikliğinin Adalet
Komisyonuna gitmesi gerekiyordu, olmadı. Anayasaya
aykırılık konusunda bir şey yapıldı mı? Yine
değerlendirme yapılmadı, İç Tüzük 38inci madde
uygulanmadı. Komisyonumuzun ilgi alanına girmeyip diğer
Komisyonu ilgilendiren konular maalesef yine Komisyonumuzda görüşüldü.
Öyle ki Hukukçu kaç kişi var? dediğimizde Komisyon salonunda 2
hukukçu arkadaşımızın bulunduğu esnada bütün Komisyon,
hukuku, Ceza İnfaz Kanununu ilgilendiren konuda karar alma noktasına
geldik maalesef.
Değerli arkadaşlar, Anayasanın 7nci
maddesi Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. der. Peki, gerçekte de bu böyle mi,
uygulamada da böyle mi, bunu söyleyebiliyor muyuz? Milletvekili olarak bizim
asli görevimiz yasama faaliyetinde bulunmak, kanun teklifi vermek. Muhalefet
partisinin verdiği kanun tekliflerinin bugüne kadar kaçı Komisyonda
en azından gündeme geldi? Gelmedi. Bırakın onu, bu kanun
teklifine yönelik, içeriğiyle ilgili verilmiş, bizlerin verdiği
bazı teklifler birleştirmeye bile layık görülmedi.
Dolayısıyla yasama etkinliği, yasama kalitesi, toplumun gerçek
talepleri ve ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki
çabalarımız ve millî irade yok sayıldı maalesef. Kanun
tasarısı artık yok ama yürütme yani saray yasama işini de
kendisi -bütün teklifleri- hazırlayarak Meclise getiriyor, komisyonlardan
geçiyor gidiyor. Demokrasinin en temel kuralı çoğulculuktur oysa
çoğulculuk, azınlığın da haklarının
korunması, kollanması, söz hakkının ve en azından onun
da bir gün iktidara gelme hakkının gözetilmesidir. Bu yok
sayılıyor, çoğunluk diktatörlüğü kendini gösteriyor.
Etki analizi var mı teklifte? Yok. Ekine
konulmuş mu? Hayır. Şimdi, değerli arkadaşlar, bir
maddede, 13üncü maddede kurumlar vergisi yüzde 20den yüzde 25e
çıkartıldı. Neden? diye soruyoruz. Gerekçesi, sadece maddenin
özeti; bir gerekçe değil, teklifle gelen gerekçe gerekçe değil.
Neden? diye soruyoruz. Yani bununla sağlanmak istenen vergi adaleti mi,
gelir adaleti mi? Etki analizi nedir, bütçeye yükü nedir, gelir beklentisi
nedir daha doğrusu? Bunların hiçbiri söz konusu değil.
Evet, Türkiyede vergilerin üçte 2si dolaylı
vergilerden yani harcamalardan alınan vergilerden -KDV, ÖTV benzeri- geri
kalan yüzde 30u dolaysız vergilerden yani beyana dayalı kurumlar
vergisi, ücret-maaş üzerinden gelir vergisi, servet vergisi. Tabii, ücret-maaş
üzerinden yani bordro mahkûmlarından alınan vergi ise dolaysız
vergilerin yüzde 62sini oluşturuyor yani yine yük hep ücretlinin, orta
gelirli, düşük gelirli vatandaşın sırtında gerek
dolaysız vergiler gerek dolaylı vergiler üzerinden.
Yani sonuçta, kurumlar vergisini yüzde 25
yapıyorsunuz, gerekçe yok. Gerekçe gelir adaletini sağlamaksa o zaman
önerimiz şu: Asgari ücretten vergi almayın, asgari ücretten kesinti
yapmayın. Hep yandaş, hep yandaş; böyle olmaz! Halkı, orta
ve düşük gelirlileri, işsizleri düşünün, bununla ilgili teklif
getirin, asgari ücretliden vergi almayın. İki yıl içerisinde 130
milyar liradan 94 milyar liraya düşürdüğünüz İşsizlik
Sigortası Fonundan işverene prim desteği veriyorsunuz, bütçe
dışı bir kaynağı bütçe kaynağıymış
gibi kullanıyorsunuz, asgari ücretliyi yine açlığa, sefalete
mahkûm bırakıyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kanun
teklifinin 15inci maddesi Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarla
ilgili. Bakalım bu borçlar, çiftçimizin borçları ne durumda? Size bir
grafik göstereceğim daha iyi anlaşılabilmesi adına,
önemsediğim için. Gördüğünüz bu grafikte kırmızı alan
kamu bankalarına olan borç, yeşil alan özel bankalara olan borç;
borcun yaklaşık yüzde 20si özel bankalara, yaklaşık yüzde
50si kamu bankalarına. Tabii, kamu bankalarından, özel bankalardan
aldığı borç nedeniyle ne ipoteği ne teminatı
kalmamış, rehin de gösterecek bir durumu yok, tefeciye mahkûm
kalıyor üretici; tefecilere, aracılara, tüccara yaptığı
borç yaklaşık yüzde 25 civarında, tahminî olarak. Tarım
Krediye olan borç pastanın sarı bölgesi, onun da içerisinde yüzde
10u bile olmayan yani çiftçinin toplam borcunun binde 5i bile olmayan bir
borç yapılandırılıyor. Değerli arkadaşlar,
yapılandırılan toplam borçtan bahsediyorum. Bu grafik
anlaşılmıyorsa şuna bakın, burada da aynı
şekilde, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcun içerisinde onun
yaklaşık yüzde 10u kadar bir dilimi yani 900 milyon lirası yani
200 milyarlık borcun sadece 900 milyon lirası yapılandırma
kapsamına alınıyor değerli arkadaşlar. Böyle olmaz.
Peki, kamu bankalarına, özel bankalara,
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçların kredi faizlerinin
silinmesi, en azından önümüzdeki 2026ya kadar faizlerinin silinerek
yapılandırılması bizim çiftçiyi en azından, biraz
olsun rahatlatacak önerimiz, teklifimizdir. Tabii, bunlar dikkate
alınmıyor. Ayrıca, yapılandırılacak olan borç da
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcun tamamıymış gibi
algılanıyor ama öyle de değil, sadece takibe
alınmış borçlar ki o da 900 milyon lira. Buna çiftçi sayısı
açısından baktığımızda, bakın, burada da
Türkiye'de yararlanamayan çiftçiler dâhil- Çiftçi Kayıt Sistemine,
(ÇKS)ye kayıtlı yaklaşık 1 milyon 800 bin çiftçi varken,
bunun sadece 21.086sı yani yüzde 1,2si bu yapılandırma
kapsamında. Bunu da söylemeden, belirtmeden geçemeyiz.
Değerli arkadaşlar, peki, bu 900 milyon
lira borca yani çiftçinin toplam borcunun binde 5i olan kısmına
yapılandırmayla uygulanacak faiz ne? Yüzde 18; yüzde 6sını
devlet üstlenecekmiş falan. Değerli arkadaşlar, buna tefeci faizi
denir. Geçen hafta Sayın AK PARTİ Genel Başkanının,
Cumhurbaşkanının grup konuşmasında Önümüzdeki dönem
enflasyon oranını tek haneli rakamlara düşüreceğiz. sözü
ortadayken siz yüzde 20ye varan oranda bir tefeci faiziyle çiftçiyi
borçlandırıyorsunuz ve Yüzde 30unu da bu yılın ekim
ayında peşin ödeyeceksin. diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, enflasyon
oranını önümüzdeki dönem tek haneye indirmeyi taahhüt ederken
yaptığınız bu uygulama tefeciliktir. Devlet tefecilik
yapmaz; vatandaşının sırtından, onu açlığa,
yoksulluğa, sefalete ve hatta intihara kadar sürükleyecek şekilde
zenginleşme derdine düşmez, düşmemelidir.
Değerli dostlar, esnaf perişan, kan
ağlıyor; işçi, memur, emekli açlık ve yoksullukla mücadele
derdinde; çiftçi bu nedenle toprağını terk ediyor,
borçlarını ödeyememenin derdiyle; 10 milyona yakın işsiz
can çekişiyor, can derdinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Son cümlem
Sayın Başkan.
BAŞKAN Toparlayın.
Buyurun.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla)
saray
iktidarı ise 5li çeteye yapılacak yap-işlet-devret kamu-özel
iş birliği garanti ödemelerinde 31 milyar lira için
kılını kıpırdatmıyor Bunları
ödeyeceğim. diyor; İstanbul Havalimanının 2020-2021 kira
bedelini, 18 milyar lirayı ertelemeyi bir kalemde gerçekleştiriyor;
örneğin, Millî Piyangoyu devralanlara bir kalemde KDVyi
sıfırlayarak yaklaşık 18 milyar lira servet transferi
yapıyor; çiftçiye gelince Yok. esnafa gelince Yok. Bir de bahane var
bu aralar, pandemi; bunun adına ben pandemi değil saray pandomimi
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Baki Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerinde konuşma yapmak üzere Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi ve ekran başında bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm
fertlerini saygılarımla selamlıyorum.
Bereketin, bolluğun ve
paylaşımın yoğun şekilde
yaşandığı, yılın en hayırlı ayı
olarak büyük özlemle beklediğimiz ramazan ayımızın
Türk-İslam âlemi ve tüm insanlık için sevgi, barış,
kardeşlik ve huzura vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe
Komisyonumuzda görüşülerek Genel Kurula getirdiğimiz teklifle kamu
kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması
amacıyla çeşitli konularda kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi
amaçlanmaktadır. Teklifin ikinci bölümündeki düzenlemelerin ilki 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Teklifle,
geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanmasında dikkate
alınan üç aylık dönemdeki ortalama günlük kazancın on iki aya
çıkarılması, iş göremezliğin
başladığı tarihten önceki son bir yıl içerisinde yüz
seksen gün prim ödeme şartını sağlamayan sigortalılara
ödenek tutarında üst limitin günlük prime esas kazanç alt
sınırının 2 katı olarak belirlenmesi öngörülmektedir.
Geriye dönük prim teşviki, destek ve indirim uygulaması
kaldırılmaktadır. Bu kapsamda kanunda yapılan
değişiklikte, geriye yönelik teşvik uygulamalarının
süreklilik arz etmesinin hazine veya finansmanını sağlayan
kurumun ya da fonun yükünün artmasına sebebiyet verdiği ve uygulamada
karmaşaya neden olduğu gerekçe olarak gösterilmektedir.
Görüşülmekte olan teklifle yatırım
hizmetleri ve faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü emanet ve alacakların
on yıl içinde talep ve tahsil edilmemesi hâlinde Yatırımcı
Tazmin Merkezine gelir kaydı yerine emaneten devredilmesi ve bu emanet ve
alacakların talepleri durumunda hak sahiplerine iade edilmesi
amaçlanmaktadır. Böylelikle hem Anayasada düzenlenen mülkiyet
hakkının hem de yatırımcıların sermaye
piyasalarına olan güveninin sekteye uğramaması gözetilmektedir.
Son olarak, bizim de her fırsatta dile getirip
takipçisi olduğumuz bir konu olan emekçi çiftçilerimizin tarımsal
kredi borçlarıyla ilgili bir düzenleme teklif edilmektedir. Böylece
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve 31 Aralık 2020 tarihi
itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına
aktarılmış tarımsal kredi borçlarının
yapılandırılması düzenlenmektedir. Buna göre, anapara borcu
yüzde 18 uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın peşin ödenmesi ya da
yüzde 30u peşin ve kalanının 3 eşit taksitle ödenmesi
öngörülmektedir. Çiftçi, uygulanan faizin yüzde 12lik kısmını
ödeyecektir. (MHP sıralarından alkışlar)
Yapılan bu düzenlemelerin çiftçilerimizi bir
nebze olsun rahatlatmasını ümit ediyorum. Bununla birlikte,
çiftçilerimizden bahsetmişken seçim bölgem olan Kayserimizdeki
çiftçilerimizin sulamayla ilgili bazı problemlerine değinmek
istiyorum.
Kayserimizde hâkim olan karasal iklimden
dolayı özellikle de yaz aylarında yağış miktarı
oldukça az olup bu durum çiftçilerimizi uzun yıllardır kuru
tarıma yönelmek durumunda bırakmıştır. Bu durumun
önüne geçebilmek adına ise çeşitli baraj ve sulama projeleriyle
ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu projelerin bir
kısmı tamamlanmış olsa da yapımı yarıda
kalmış ve hâlâ ödenek bekleyen projelerimiz mevcuttur.
Bunlardan bir tanesi, Develi II. Merhale Sol Sahil
Sulaması Projesidir. Projeye, Yeşilhisar ve İncesu
ilçelerimizdeki tarımsal arazilerin sulanması amacıyla 30
Haziran 2013 tarihinde başlanmıştır. Fakat bu proje 2017
yılında proje revizyonu gereği tasfiye olmuştur. Yine 2017
yılında yeniden ihaleye çıkarılıp ihalesi
yapılmasına rağmen ödenek sıkıntısı
nedeniyle çalışmalara maalesef devam edilememiştir. Söz konusu
projenin tamamlanması durumunda, Yeşilhisar ve İncesu
ilçelerimizin yanı sıra, Nevşehire bağlı Ürgüp ilçesi
de dâhil olmak üzere, 177.800 dekar arazinin sulanması
sağlanacaktır. (MHP sıralarından alkışlar)
Yine, ihalesi yapılan fakat ödenek beklemekte
olan Kocasinan ilçesi Süksün Sulama Projesi ve Yemliha Mahallesi Kapalı
Sistem Ek Sulama Projeleri Kocasinanlı çiftçilerimiz için hayati önem arz
etmektedir.
Çoğunlukla tarımla geçimini
sağlamakta olan Akkışla, Bünyan, Develi, Tomarza, Felahiye,
Pınarbaşı, Yahyalı, İncesu, Yeşilhisar ve
Sarıoğlan ilçelerinde de benzer problemlerimiz mevcuttur.
Talep ve beklentimiz, dört bir yanı akarsu ve
barajlarla çevrili Kayserimizde, çiftçilerimizin sulama sorunu olmadan sulu
tarım yapabilmesi, ürün çeşitlerinin çoğalması ve mahsulün
tarlada kalmaması, çiftçimizin yüzünün gülmesidir.
Değerli milletvekilleri, dün akşam
saatlerinde coronavirüse yenik düşerek hayatını kaybeden Kayseri
Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız, kıymetli büyüğümüz
Veli Altınkayaya Allahtan rahmet, tüm sevenlerine ve basın
camiamıza sabırlar diliyorum. Veli Altınkaya Kayserimizin
yetiştirdiği çok iyi bir gazeteci, güçlü bir kalem; Kayseri ve
Türkiye gündemine derinden hâkim, her şeyden önce ise her kesim
tarafından çok sevilen, çok iyi bir insandı; mekânı cennet olsun
diyorum.
İftar saatimizi de göz önünde bulundurarak,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz konusu kanun teklifine olumlu
baktığımızı söylüyor, vatanımıza ve
milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan
niyaz ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Şahsı adına ikinci olarak Samsun
Milletvekili Sayın Erhan
Usta.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifinde
şahsım adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Malum, Türkiyede personel sistemi hakikaten
perişan, içinden çıkılmaz bir hâle geldi. Aynı statüde
çalışan bir sürü insan var, her birinin -sadece maaş
açısından değil- statü farklılıkları da veya
özlük hakları farklılıkları da çok fazla olmaya
başladı. Ben, şimdi, Samsun örneğinden hareketle
aslında Türkiye genelinde olan bir soruna işaret etmek istiyorum, o
da şu: Biliyorsunuz 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
taşeronların kimisi memur kimisi de işçi kadrosuna geçti. Şimdi,
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hastanesinde de Diş Hekimliği
Fakültesi ve Tıp Fakültesinde 1.300 kişi bu şekilde kadro
aldı. Bunlar içerisinde işte temizlik görevlisinden, güvenlik
görevlisinden tutun da her türlü teknisyenler, biyomedikaller, laborantlar, kimyagerler,
hemşireler, her biri var yani bir hastanede aslında doktorun
dışında hangi sağlık çalışanı varsa
hepsi var, hepsi de bu statüde, KHKyle oraya geçmiş oldular.
Şimdi, bu arkadaşların ücret sistemi
neydi? Normal asgari ücretin belli oranlarda üzerinde, yüzde 100üne kadar
üzerinde, asgari ücrete endekslenmiş bir ücret sistemi vardı esas
itibarıyla. Şimdi, bu arkadaşlar 2018 yılında kadroya
dâhil olunca asgari ücretle bağlantıları kesildi. Ondan sonra ne
yaptılar? Her altı ayda bir yüzde 4 zam aldılar yani ücretleri
her altı ayda bir yüzde 4 arttı. Aslında bakarsanız
2019daki asgari ücretteki yüzde 26lık, 2020deki yüzde 25lik, 2021deki
yüzde 21,6 gibi yüksek artışlardan bu arkadaşlar kadroya
geçmeleri nedeniyle faydalanamadılar. Daha sonra, 1 Kasım 2020den
itibaren de bu arkadaşların hepsi toplu sözleşmeye, mevcut toplu
sözleşmelere dâhil oldular ve bu yılın başından
itibaren de yeni toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Esas
bizdeki sıkıntı buradan itibaren başlıyor, o da
şu: Toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor,
altmış günlük yasal sürenin, ek sürelerin, ara buluculuk sürelerinin
hepsi geçmesine rağmen üniversite yönetimi ile -biraz da bu işten
sorumlu Rektör Yardımcısının tutumu nedeniyle- sendika
arasında bir mutabakat sağlanamıyor çünkü üniversite yönetimi bu
1.300 çalışanın, bu sağlık işçisinin bugünkü
özlük haklarını daha geriye götürmek istiyor. Ya, bu kabul edilebilir
bir şey değil. Elbette, bu nedenden dolayı da anlaşma
sağlanamıyor. Burada diğer bir tuhaflık da şu: Bu
arkadaşlar, bu KHKyle geçenler döner sermayeden maaşlarını
alıyor. Aynı üniversite yönetimi, aynı statüdeki insanlarla yine
toplu sözleşme yapıyor; hastane dışında
çalışan, Rektörlüğe bağlı diğer birimlerde benzer
kadrolarda, benzer statüde çalışanlarla toplu sözleşme
yapıyor, onlar -birazdan örneklerini vereceğim- daha fazla hakka imza
atıyor ancak burası döner sermayeden diye o insanların da mevcut
haklarını geriye götürmeye çalışıyor. Bunun kabul
edilebilir bir şey olmadığını takdirlerinize arz
ediyorum.
Şimdi, birkaç örnek verelim, örnek olsun diye
söylüyorum: İkramiyeyi, hâlihazırda otuz beş gün olarak
aldıkları ikramiyeyi bu toplu görüşmelerde, müzakerelerde
üniversite yönetimi yirmi beş güne düşürmek istiyor ama aynı
üniversite hastane dışı iş yerlerinde de elli beş güne
imza atıyor. Bu kabul edilebilir bir şey mi arkadaşlar? Otuz
beş günü yirmi beş güne düşürmek istiyorsun ama hastane
dışında olunca da elli beş güne imza atıyorsun.
Sosyal yardımı, aylık 400 lira olan
-şu anda brüt 400 lira olan- sosyal yardımı 250 liraya
düşürmek istiyor. Hâlihazırda bulaşıcı hastalık
risk primini tamamen ortadan kaldırmak istiyor, hele hele de pandemi
döneminde. 1.300 sağlık çalışanının, Tıp
Fakültesi ve Diş Hekimliği çalışanının
bulaşıcı hastalık risk primini, aldıkları risk
primini bu toplu sözleşmeyle tamamen ortadan kaldırmak istiyor.
Bir tuhaflık daha: Hastane
dışında, bakın, hastane dışında olanlara da
yeni imza attı- 225 ila 400 lira arasında bulaşıcı
hastalık risk primini veriyor. Yani hastanede çalışanınkini,
bulaşıcı hastalığa maruz olanınkini ve hâlen
almakta olanınkini kaldırmak isteyen ama dışarıda
olanlara da daha fazlasını veren bir hastane yönetimi var. Bu, kabul
edilebilir bir şey değil arkadaşlar.
Bir iki örnek daha vereyim: Mali sorumluluk
tazminatı hâlihazırda 139 TL, bunu kaldırmak istiyor; mevcut olarak
aldıkları gece çalışma dönemi farkı var, bunu da
kaldırmak istiyor. Ne varsa ellerinde, bütün o sosyal hakları
kaldırmak isteyen bir üniversite yönetimi var. Hele hele pandemide,
neredeyse bütün çalışmaların, daha doğrusu
çalışmaların bir kısmının gece olduğu bir
dönemde bu kabul edilebilir bir şey değil.
Gelelim aile ve çocuk yardımına. Burada da
eşi çalışmayan işçi ailesine mevcut sistemde 110 lira aile
yardımı yapılıyor. Üniversite yönetimi bunu da 100 TLye
düşürmeye çalışıyor. Fakat, dediğim gibi, diğer
tarafta yani döner sermayede değil de aynı üniversite yönetiminin
diğer tarafta attığı imza ise ilk yıl 140 lira, ikinci
yıl 150 lira. Yani burada çalışanlara 110 liradan 100 liraya düşürmeye
çalışıyor ama öbür tarafta 140 lira, 150 lira veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ERHAN USTA (Devamla) Benzer durum çocuk
yardımında da var. Burada da 25 TLde sabit tutmaya
çalışıyor, ancak diğer taraftakine yani -burada işçiye
vermiyor ama- öbür statüdekine, genel bütçeden parasını alana
Nasıl olsa Maliye Bakanlığı ödüyor. diyor, ona da bol
kepçeden 50 lira veriyor gibi bir durum var. Arkadaşlar, bunlar kabul
edilir durumlar değil.
Ben böyle bir konuyu tabii, sadece Samsun özelinde
getirmiyorum, Türkiye'nin değişik illerinde mutlaka sizlere de
gelmiştir- karşılaştığımız bir
sorundur. Böyle bir şey olamaz. Çalışanın hakkını
vermek durumundayız, hem de alnının teri kurumadan vermek
durumundayız.
Dolayısıyla, özetleyecek olursak
üniversite yönetiminin işçilerin şu andaki sosyal haklarını
geriye götürme hakkı yoktur. İkinci olarak da bir insanın
kendisinin -genel bütçeden mi, döner sermayeden mi- çalışma usulü
kendi takdirinde olan bir şey değildir. Dolayısıyla genel
bütçedekine verdiği hakları döner sermayede çalışanlara
vermeme gibi bir şey kabul edilemez.
Ben Sayın Rektörün makul bir insan
olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla hâlâ hakemdeyken bile
çözme imkânı vardır. Burada da Türkiye'nin gündemine mal ederek bu
konunun çözümü için iktidar partisi grubundan da bir anlamda bir baskı
talep ediyoruz.
Çalışanları mağdur etmeyelim,
verdiğimiz hakları da çalışanlarımızdan geri
almayalım. Hele hele bunlar sağlık çalışanı
olursa şu dönemde onlara çok ihtiyacımız var diyor ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şevkin
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkinin, Osmaniyede görevini kötüye kullanan savcıyla ilgili ne
yapılacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Salgınla mücadele kapsamında
vatandaşın canını kurtarmak için gecesini gündüzüne katan
sağlık çalışanlarına karşı girişilen
şiddet ne yazık ki son bulmuyor. Bir taraftan şiddete
karşı vatandaşlar sağduyulu ve duyarlı olmaya davet
edilirken diğer taraftan kamu eliyle yapılması kabul edilemez
bir durumdur. Osmaniye Devlet Hastanesinde görevli nöbetçi doktor Kemal Gökhan
Günele, sırası ve randevusu olmadan muayene olmak isteyen Osmaniye
Cumhuriyet Savcısının talimatıyla yapılan
haksızlık kabul edilemez. Doktorun karakola götürülmesi, ifade
vermesi Türkiyedeki yönetim boşluğundaki vahametin
boyutlarını göz önüne sermiştir. Öyle ya, savcı bunu yaparsa
vatandaş, başına bir iş geldiğinde kimi kime
şikâyet edecek? Görevini kötüye kullanan Osmaniyedeki savcı görevine
devam edecek mi, sürecin takipçisi olunacak mı diye sorarken Osmaniyedeki
doktorumuz gibi şiddete uğrayan tüm sağlık
çalışanlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun.
24.-
Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, hayatını kaybeden Kayseri Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Veli Altınkayaya Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Biraz önce Kayseri Milletvekili
arkadaşımız kürsüden başsağlığı diledi.
Çok eski dostum, siyasete atılmadan önce de tanıdığım
Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Veli Altınkaya
kardeşimiz dün ruhunu teslim etti; Allah rahmet eylesin. Gazeteci olarak,
bir dost olarak çok değerli bir kardeşimi kaybetmenin üzüntüsü
içerisindeyim. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum
ve sabırlar temenni ediyorum.
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39
Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254)
(Devam)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
9uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesinin tekliften
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahir
Ünal Ramazan
Can Fehmi
Alpay Özalan
Kahramanmaraş Kırıkkale İzmir
Salim
Çivitcioğlu Zemzem
Gülender Açanal Semra
Kaplan Kıvırcık
Çankırı Şanlıurfa Manisa
Ceyda
Bölünmez Çankırı Lütfiye
Selva Çam Hacı
Bayram Türkoğlu
İzmir Ankara Hatay
Semiha
Ekinci
Sivas
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, söz konusu maddenin tekrar
çalışılmak üzere tekliften çıkarılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Böylece 9uncu madde metinden
çıkarılmıştır.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için mevcut madde numaraları üzerinden görüşmelere
devam edeceğiz. Madde numaraları kanun yazımı
esnasında teselsül ettirilecektir.
10uncu madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 10uncu maddesinin tekliften
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahir
Ünal Ramazan
Can
Fehmi Alpay Özalan
Kahramanmaraş Kırıkkale İzmir
Semra
Kaplan Kıvırcık Salim
Çivitcioğlu Zeynep
Gül Yılmaz
Manisa Çankırı Mersin
Lütfiye
Selva Çam Yusuf
Ziya Yılmaz Semiha
Ekinci
Ankara Samsun Sivas
Hacı
Bayram Türkoğlu
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, söz konusu maddenin tekrar
çalışılmak üzere tekliften çıkarılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Böylece, 10uncu madde metinden
çıkarılmıştır.
11inci madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 11inci maddesinin kanun teklifinden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Cavit
Arı Emine
Gülizar Emecan
Ankara Antalya İstanbul
Süleyman
Girgin Kamil
Okyay Sındır Alpay
Antmen
Muğla İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
EMİNE GÜLİZAR EMECEN (İstanbul)
Gerekçe.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 17nci maddesinde
değişiklik yapılarak geçici iş göremezlik ödeneğine
esas olacak ücret gelirinin hesaplanma sistemi değiştirilmektedir.
Bu çerçevede iş kazası ve meslek
hastalığında geçici iş göremezlik ödeneğine esas
olacak günlük kazancın hesaplanması mevcut durumdaki hâli olan son üç
ay içerisindeki ortalama kazançları üzerinden yapılacaktır.
Ancak, analık ve hastalık hâllerinde ödenen geçici iş göremezlik
ödeneğinin hesaplanması esası değiştirilmiş ve
son üç aylık dönemin ortalaması yerine on iki aylık ortalama
esas alınmıştır.
Maddede yapılan bir diğer
değişiklikle de işe yeni girmiş ve altı aylık
süreyi doldurmamış olan sigortalılar açısından
hastalık veya analık hâllerinde ödenecek geçici iş göremezlik
ödeneğine azami sınır getirilmiş ve bu sınır da
asgari ücretin 2 katı olarak tanımlanmıştır.
Madde gerekçesinde bu düzenlemenin
yapılış amacı olarak "Sahte sigortalılık
yapılarak ve ödeneğe esas kazanç ilgili üç aylık dönemde daha
yüksek gösterilerek yüksek geçici iş göremezlik ödenekleri
alınabilmektedir. açıklamasına yer verilmiştir.
Komisyondaki görüşmeler sırasında
teklif metni sahipleri ve ilgili bürokratlar tarafından bu konuda
geçmişte rastlanılan yolsuzluklardan ve sahte
sigortalılıklardan bazı örnekler verilmiştir.
Uygulamada belirli bir organizasyon neticesinde
tevessül edilen bu tür yolsuzluk olaylarına rastlanması bu
değişikliğin ve işçi haklarında geriye gidişin
gerekçesi olamaz.
Yapılması gereken, süratle işçinin
istirahat tarihinden üç ay önceki prime esas kazançlarının üstünde
beyanda bulunulan, istirahati bittikten sonra tekrar üç ay önceki miktarda
prime esas kazanç beyan eden iş yerine denetim elemanlarının
gönderilerek sahte beyanın tespitinin yapılarak Kurumun
zararının sorumlu işverenden alınmasıdır.
Komisyondaki görüşmeler sırasında görüşü sorulan TÜRK-İŞ
temsilcisi bu değişikliğe karşı olduklarını
açıklamıştır.
Sosyal Sigorta Kurumunun bu görevini yerine
getirmesi gerekirken böylesine olumsuz uygulamaların faturasının
işçiye ödetilmesinin istenmesi insafsızlıktır.
Nitekim, istirahat tarihinden önceki son bir
yıl içinde yüz seksen günden az prim ödemiş olan sigortalı
işçiye verilecek olan geçici iş göremezlik ödeneği
hesaplanır iken işvereni tarafından Kuruma bildirilen prime esas
kazanç tutarlarının asgari ücretin 2 katından fazla olan
kısımların dikkate alınmamasının istenmesi de
bunun diğer bir kanıtıdır.
Örneğin, toplu sözleşme kapsamında
olan bir kamu işçisi, ücret dışında ilave tediye ve
ikramiye hakkından yararlanmaktadır. Bu çerçevede, hastalık
nedeniyle rapor aldığı tarihten önceki dönemde ilave tediye ve
ikramiye almışsa bu durumda geçici iş göremezlik ödeneği
günlük ücretinden yüksek olmaktadır.
Mevcut düzenlemeye göre son üç ay içerisinde
aldığı ilave tediye ve ikramiyeler de bu günlük kazanca
eklendiği için (toplu sözleşme zamlarının da etkisiyle)
hastalanmadan önceki ücretinden yüksek geçici iş göremezlik ödeneği
alabilmektedir. Yapılan düzenlemeyle, alınan geçici iş
göremezlik ödeneğinin miktarı yaklaşık yüzde 25
oranında düşürülmektedir.
Hâlihazırda hastalığın ilk iki
günü için bu geçici iş göremezlik ödeneği ödenmemektedir. Bir de bu
düzenleme yapıldığı takdirde geçici iş göremezlik
ödemeleri ciddi anlamda düşürülmüş olacaktır.
Sosyal sigorta sistemimizde yapılmak istenilen
değişikliklerde önemle göz önünde bulundurulması gereken husus,
sistemin dengeleri ile sosyal amacının daima birlikte dikkate
alınmasıdır. Çünkü primli sosyal sigorta sistemimiz
alınacak primlerle sağlanacak sosyal hak ve ödemelerin dengesi
üzerine kurulmuştur.
Yapılan bu değişikliğin
Anayasa'nın 49 ve 60ıncı maddelerine
aykırılığının ayrıca değerlendirilmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Iğdır Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Gerekçe.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 12nci maddesinde ise prim teşviki,
destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği hâlde
yararlanılmayan dönemler için geriye yönelik prim teşviki, destek ve
indirimlerden yararlanılamayacağı düzenlenmektedir. Bu maddede
düzenlenen geriye dönük kazanılmış haklardan
faydalanmamanın hakkı ortadan kaldırması da haksızlıkla
malul bir düzenleme olacaktır. Kazanılmış haktan faydalanma
süresinin uzun tutulmasıyla bu anlamda yaşanabilecek
mağduriyetlerin önüne geçilmiş olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 13- 13/6/2006 tarihli ve 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici
madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 13- (1) Bu Kanunun 32
nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan %20 oranı,
kurumların 2021 yılı vergilendirme dönemine ait kurum
kazançları için %25, 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kurum
kazançları için %23 olarak uygulanır. Bu oranlar özel hesap dönemi
tayin edilen kurumlar için ilgili yıl içinde başlayan hesap
dönemlerine ait kazançlarına uygulanır.
Bülent
Kuşoğlu Abdüllatif
Şener Cavit
Arı
Ankara Konya Antalya
Kamil
Okyay Sındır Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
İzmir İstanbul Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metninin
daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14üncü maddesiyle
değiştirilen 6362 sayılı Kanunun 83üncü maddesinin
(4)üncü fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
"Şu kadar ki, bu fıkrada
değişiklik yapan Kanunun yayımlandığı tarihten
önce YTMye gelir kaydedilen tutarlar iade edilmez.
Mahir
Ünal Ramazan
Can Mehmet
Cihat Sezal
Kahramanmaraş Kırıkkale Kahramanmaraş
Emrullah
İşler Mücahit
Durmuşoğlu Bülent
Tüfenkci
Ankara Osmaniye Malatya
Yakup
Taş Zülfü
Demirbağ
Adıyaman Elâzığ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle teklifin yayımlandığı
tarihten önce YTM'ye gelir kaydedilen emanet ve alacakların iade
edilmemesi hususunda düzenleme yapılmak suretiyle maddeye
açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 14üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
15inci madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 15- 23/2/2017 tarihli ve 6824 sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3- (1) Tarım Kredi
Kooperatifleri tarafından kullandırılan tarımsal kredi
alacaklarından 31/12/2020 tarihi itibarıyla tasfiye olunacak
alacaklar hesabına aktarılan borçlular, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar kooperatife başvuruda
bulunulması kaydıyla 1 inci maddesinden, ikinci ve üçüncü
fıkralarda belirtilen hükümler de dikkate alınmak suretiyle
yararlandırılır.
(2) Bu
madde kapsamında yapılandırılacak kredi
borçlarının yapılandırılmasında, 1 inci maddenin
birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile sekizinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan %11 oranları %1, %5
oranları %0.5, birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan
"Yapılandırmaya esas tutarın; defaten ödenmesi veya
taksitlendirilmesi hâlinde ilk taksiti, 2017 yılının Ekim
ayı sonuna kadar, izleyen taksitleri 2018 yılının Ekim
ayından başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda toplam
beş eşit taksitte ödenir." hükmü "Yapılandırmaya
esas tutarın; defaten ödenmesi halinde borcun tamamı,
taksitlendirilmesi halinde ise peşinata tekabül eden %30'u 2021
yılının Ekim ayı sonuna kadar, kalan tutarı ise 2022
yılının Ekim ayından başlamak üzere her yıl
tekabül ettiği ayda üç eşit taksitte ödenir. şeklinde, üçüncü
fıkrasında yer alan "ilk taksit ibareleri
"peşinat", "2017 yılının Ekim ayı
ibaresi "2021 yılının Ekim ayı şeklinde, ikinci,
üçüncü ve beşinci fıkralarında yer alan yürürlük tarihi bu
maddenin yürürlük tarihi olarak uygulanır.
(3) Bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 1 inci madde ve geçici 2 nci
madde uyarınca yapılandırması devam eden krediler
hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Bülent
Kuşoğlu Abdüllatif
Şener Emine
Gülizar Emecan
Ankara Konya İstanbul
Kamil
Okyay Sındır Cavit
Arı Süleyman
Girgin
İzmir Antalya
Muğla
Ayhan
Barut
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Ayhan Barut. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen
değerli yurttaşlarımız; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz
aldım ve burada çiftçilerin Tarım Krediye olan borçlarının
yapılandırılmasıyla ilgili görüşlerimizi
açıklayacağım.
Şimdi, bu torba yasa teklifi içerisinde dara
düşen üreticilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan takipteki
borçlarının yapılandırılma hususu var. Sonda
söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum: Çiftçilerimizin aylardır
dört gözle beklediği bu kanun teklifi, ihtiyacı
karşılamaktan uzaktır ve çare üretmemektedir. Bu teklifle birlikte
âdeta dağ fare doğurmuştur. Bu teklif bir tefeci
mantığı gibi, çiftçiden faizin faizinin faizini istiyor. Bu da
sizin parayı ne kadar sevdiğinizi gösteriyor.
Şöyle ki: Bu kanun teklifine göre, 31
Aralık 2020 tarihinden itibaren takibe alınmış çiftçi
borçlarına güya bir yapılandırma geliyor. İşte esas Ali
Cengiz oyunu da tam burada başlıyor. Teklife göre, 31 Aralık
2020 tarihine kadar çiftçi borçlarının faizi yüzde 11den 18e
çıkarılıyor. Kanun çıktığı tarihe kadar olan
bölümde de yüzde 5ten yüzde 12ye yükseltiliyor. Sonra bu faizli borcun
tahsili yoluna gidiliyor. Geriye kalan borçlar anapara faiziyle birlikte yüzde
18den hesaplanıyor. Ayrıca, çiftçiden yüzde 30 da peşinat
isteniyor. Taksit sayısı ise eski yapılandırmalarda 5
taksitken şimdi, bu durumda, yeni teklifte 3 taksite düşürülmüş
oluyor. Allahtan korkun, kuldan utanın! Çiftçinin parası olsa zaten
bu borcunu öderdi. Yüzde 30 peşinat hangi aklın ürünüdür,
anlamıyoruz; biraz insafınız varsa, biraz vicdanınız
varsa biraz merhamet göstermeliydiniz. Bu teklif, aslında çok bilinmeyenli
bir denklem gibi karmakarışık faiz sistemiyle
oluşturulmuştur. Kısaca, pratikte söylemek istersek, 1 Ocak 2017
tarihinde 100 bin lira kredi kullanan üreticinin borcu,
yapılandırıldıktan sonra ödeme sonuna kadar yüzde 6, hazine
desteksiz 265 bin lira borç oluyor, hazine desteği
uygulandığında 220 bin lira civarında bir borca tekabül
ediyor. Şimdi, buradan soruyorum size: Bu yapılandırma sizlerin
içine siniyor mu? Bu miktarı evine ekmek götüremeyen, bir
arkadaşına yemek dahi ısmarlayamayan, kahvede çay parası
olmayan, herhangi bir hasat dönemine dahi denk gelmeyen, ağır faiz
yükü altındaki bu borcu hangi çiftçi ödeyebilir? Yüksek maliyetler
altında ezilen, ürünü para etmeyen çiftçiye siz de bu darbeyi
vurmayın. Ayrıca, tarımla ilgili bu teklifin Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonunda değerlendirilmeden buraya getirilmesini de
kınıyorum. Üretici perişan hâlde, üstelik borçları sadece
Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerine değildir. Kısaca, Türkiye
Tarım Kredi Kooperatiflerine 9,2 milyar TL, Ziraat Bankasına 89
milyar TL, özel bankalara 45 milyar TL, özel sektöre de yaklaşık 37
milyar TL olmak üzere toplamda 180 milyar TL çiftçinin borcu var ve ödenemez
durumdayken siz sadece Tarım Kredilerden kullanılmış ve
takibe düşmüş borcun yüzde 10 kadar bölümünü -931 milyon TLlik
bölümünü- yüksek faiz ile güya yapılandırıyorsunuz, bunu da bir
lütuf gibi gösteriyorsunuz. Bu yasa iktidarın algı oyunlarıyla
dolu. Sorunları halının altına süpürme amaçlıdır.
Allayıp pullayarak çiftçimizin yani bizlerin aklıyla dalga geçmeyin.
Sizi ciddiyete çağırıyoruz. Dayatmadan vazgeçin, çiftçinin
derdine derman olun. Ama siz çiftçiyi üvey evlat ve hor gördüğünüz için
yandaş firmalara yaptığınızı çiftçilere
yapmıyorsunuz. Buradan tarihe not düşüyor ve sizi de uyarıyorum:
Bu şekilde bu borçlar ödenemez. İleriki tarihlerde daha büyük bir
sorun olarak karşınıza gelir. Ayrıca, Sayın
Cumhurbaşkanı Hedefimiz var, enflasyonu tek haneye
düşüreceğiz. diyor. Siz, burada, yüzde 18 faiz uygulamasıyla
mı enflasyonu tek hanelere düşüreceksiniz? Gelin, ülke
tarımı ve çiftçiler için burada el ele verip olumlu bir adım
atalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
AYHAN BARUT (Devamla) Tıpkı yandaş
firmalara sağladığınız kolaylık gibi
çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine, kamu ve özel bankalara olan
tarımsal kredi borçlarını, anaparasının tüm faizlerini
ve gecikme faizlerini silmek kaydıyla beş yıl ödemeli
yapılandıralım. Ayrıca, borçları nedeniyle kredi
kullanamayan üreticilere yeniden, uygun koşullarda kredi
kullandıralım.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 254 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi ile 6824 sayılı
Kanuna eklenen geçici 3üncü maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(4) Her bir çiftçinin Tarım Kredi
Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına 50 bin TL'ye kadar olan borçları
kamu bütçesinden karşılanır.
Ali
Kenanoğlu Ayşe
Sürücü Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Şanlıurfa İstanbul
Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Iğdır Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15inci madde üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım.
Bir tarım ülkesi olan Türkiyede artık
domatesin marketlerde taneyle satıldığı,
yurttaşların akşam pazarlarında artanları
topladığı, çiftçinin değerinde satamadığı için
ürününü yollara döktüğü zamanlarda yaşıyoruz. Yoksulluk, işsizlik,
ekonomik çöküş tüm girdileri döviz bazında olan tarım üretim
alanlarını da tamamen felç etmiş durumda. Betonlaşan ve
gittikçe nüfusu artan dünyada tarım en çok değer verilmesi gereken ve
üretimin öz güçle sağlandığı bir alan olması
gerekirken tarımda neredeyse ithal olmayıp yerli olan tek şey
tarlalar ve çiftçilerin borçlarıdır. Gübre, mazot, tohum, zirai ilaç,
bunların hepsine çiftçilerimiz dolarla ödeme yapıyor. Peki, dolar ne
kadar? Dolar 8 liranın üzerinde yani başınızdan
kovduğunuz o çiftçiler tüm bu ödemeleri yüzde 800 zararlılık bir
ödeme planlamasıyla yapmak zorunda çünkü çiftçiler dolarla
aldığı gübreyi, ilacı -vesaire- işleme soktuktan sonra
açığa çıkan tarımsal ürünü TL olarak satmakta. Bu
şekilde nasıl verimli bir çiftçilik söz konusu olabilir?
Kısacası, siz çiftçiye de bu ülkenin geleceğine de samimi ve
dürüst yaklaşmıyorsunuz.
Her fırsatta verilen destekleme rakamları
açıklanıyor, çiftçilerin banka hesaplarına
aktarıldığı duyuruluyor ve sonra da o desteklemelere el
konuluyor. Peki, kim el koyuyor? Çiftçinin banka hesabındaki destekleme
ödenekleri kurumlar arasında âdeta döner sermayeye dâhil ediliyor. Bu,
organize bir tarımsal çektirme niyeti taşıyan, ardının
araştırılması gereken ciddi bir sorun ve hak
gaspıdır. DSİ, DEDAŞ, çiftçiye müşteri gözüyle bakan
bankaların icraları çiftçinin desteklemesini âdeta hortumluyor. Bunun
önünü açan yetkilendirme ise bizzat Resmî Gazetede yayımlandı.
Ayrıca, bu hususta önemli bir parantez açmak istiyorum: Atatürk Barajı'ndan
Urfa'nın tarımsal alanlarına sulama kanalı
yapılıyor fakat sulama kanallarının çoğundan su
geçmiyor, çoğu yerde çiftçiye su vermeyip kanalların
yapımını da yarım bırakıyorsunuz. Bu nedenle de
çiftçiler tarımsal üretim için ihtiyaç olan suyu temin edebilmek için
trafo bağlatıp kuyu açmak zorunda kalıyor. Kısacası bu
iktidar, suyu bile ticari faaliyete dönüştürmenin, suyu da satmanın
bir yolunu bulmuş ve çiftçi son derece ince bir politikayla elektrik
şirketlerine mahkûm ediliyor. DEDAŞ elektrik şirketi üzerinden
çiftçiden resmen gayriresmî bir tahsilat yapılıyor. Çiftçinin
ürettiği ve üreteceği her şey ülke ekonomisi açısından
son derece önemlidir. Tarımsal kriz kulak ardı edebileceğiniz,
gizleyebileceğiz bir durum değil çünkü artık mızrak çuvala
sığmıyor. Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Antep,
Suruç, Harran, Siverek, Viranşehir ve ülkedeki tüm çiftçilerin
yakasını da banka hesaplarını da rahat bırakın.
Bu ayıp iktidarındır.
Evet, bu Parlamentonun görevlerinden biri de
çiftçinin sorunlarını çözmektir. Dövizin, dolayısıyla
girdilerin yükseldiği, ülke ekonomisinin çakıldığı bu
süreçte çiftçiye haciz göndermek, hesaplarının bloke edilmesi gibi
durumlar insanları çıkmaza sokmaktadır.
Bakınız, 12 Nisan sabahı, İzmir
Torbalıda çiftçilikle geçimini sağlayan 3 çocuk babası Basri
Yıldırım, intihar ederek yaşamına son verdi. Basri
Yıldırım, tarlasını ve traktörünü
sattığı hâlde kredi borçlarını ödeyemeyen binlerce
çiftçiden sadece biriydi. Merhuma Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
diliyoruz.
Evet, biz HDP olarak diyoruz ki: Küçük ölçekli çiftçilerimizin
bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarıyla birlikte
icralık çiftçinin borçları kamu borcu olarak devletçe
karşılanmalıdır ve ödeme güçlüğü içinde olan orta
ölçekli çiftçi borçları faizsiz olarak yeniden
yapılandırılmalıdır. Tarımsal üretim ve
çiftçilerimiz tüm ülke açısından AKP iktidarının
insafına bırakılmayacak kadar değerlidir.
Buradan bir kez daha çiftçilere sesleniyoruz:
Haklarınızı ve yaşadığınız
sorunları biliyoruz ve sonuna kadar, elinizden alınan
haklarınız için yanınızdayız ve bu temelde
mücadelemize devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde bir önerge vardır.
Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin (ç)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
ç) Diğer maddeleri
yayımlandığı tarihte,
İsmail
Tatlıoğlu Fahrettin
Yokuş Hayrettin
Nuhoğlu
Bursa Konya İstanbul
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hasan
Subaşı Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İzmir Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşmak isteyen
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerine söz aldım, selamlarımı
sunarım.
Bu madde yürürlükle ilgilidir, farklı bir
şey söylemeye gerek görmüyorum.
Partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle birlikte ısrar edilen bu torba kanun uygulamaları,
komisyonları genellikle devre dışı bırakarak yasama
zaafı oluşturmaktadır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin nitelikli
kanun yapma hakkına müdahale edilerek yükümlülüklerini yerine getirmesi
engellenmektedir.
Şimdi konuştuğumuz bu torbada 9
farklı kanunda değişiklik yer almaktadır, düzenlediği
alan yönünden kanunda bütünlük yoktur, maddeler arasında
bağlantıların kurulamadığı bu kanun yapma
tekniği aslında İç Tüzük hükümlerine de
aykırıdır. Bizim uzun zamandır dile getirdiğimiz,
çiftçilerin beklentileri doğrultusunda Tarım Kredi Kooperatiflerine
olan borçların tasfiyesi bu kanun kapsamına alındı ama
beklentileri karşılamaktan uzaktır. Ziraat Bankasına olan
borçların da bu kapsama alınması uygun olacaktı. Kredi
borçlarının yapılandırılmasında uygulanacak faiz
oranının yüzde 5e düşürülmesi, taksitlendirmenin üç yıldan
beş yıla çıkarılması ve ilk taksitin 2021 Ekimi
yerine, 2022 Ekiminde başlaması gerekliydi. Çiftçilerimizin nefes
alması bu şekilde sağlanacakken ne yazık ki Hükûmet
taleplerimizi sadece reddediyor.
Değerli milletvekilleri, alacakların
tahsil edilmesi için defalarca ve sık sık kanunlar
çıkarılsa da sonuç alınamadığı
anlaşılmaktadır. Vatandaşın ödeme imkânları
gerçekçi olarak dikkate alınmadan kanun çıkarılırsa elbette
sonuç alınamaz. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerin uzun süredir
devam etmesi, salgın hastalık dolayısıyla daha da
derinleşmesi, vatandaşı tamamen zora sokmuştur.
İş yapamayan firmalar, şirketler kapanmamak için mücadele
ederken vergi ödeyemez duruma düşmüşlerdir. Daha altı ay önce,
Ekim 2020de çıkarılan 7256 sayılı Kanun kapsamında,
devlete olan borçlar yapılandırılarak taksite
bağlanmıştı. Acaba beklentiler hangi oranda
gerçekleşti? Bize intikal eden durum ilk 2 taksiti ödenmediği için
yapılandırmaların bozulmuş olduğu yönündedir.
Taksitlerini ödeyemediği için yapılandırması bozulan
işverenlerimizin daha da zora sokulmasının hiç kimseye
faydası yoktur. Oysa, her türlü kolaylık sağlanarak iş
yerlerinin açık tutulması, yeni işsizlerin işsizler
ordusuna katılmasına engel olacaktır. Büyük müteahhitlerin çok
yüksek miktardaki vergi borçları özel kararnamelerle bir kalemde
silinirken ülkemizdeki bütün işverenler, aynı şekilde olmasa
bile, bazı afları ve yeniden yapılandırmaları hak
etmektedir. Genel beklenti, son kanunla bozulan
yapılandırmaların telafi edilebilmesi için yeni bir fırsat
sağlanmasıdır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde zenginlerin
çok zenginleştiği, fukaraların sayıca
arttığı ve daha çok fukaralaştığı bir dönem
yaşamaktayız. Haksız kazançlar şatafat ve israfla kendini
gösterirken soygunlar devam etmektedir. Asıl kötü olan da bu soygun
döneminde bazı kamu görevlilerinin aşırı şekilde
zenginleşmesidir.
Bu mübarek ramazan ayında sizlere
asrısaadette geçen bir olayı hatırlatmak istiyorum. Hazreti
Ebubekirin Halifeliği döneminde Hazreti Abbasın valilik görevi
biter ve birkaç deve yükü malla döner. Bunu gören Hazreti Ömer Ya Abbas, bu
mallar nedir? diye sorar. Hazreti Abbas Ticaretten kazandığım
mallardır. der. Hazreti Ömer Bu malları hazineye vermelisin. der.
Hazreti Abbas Benden şüphen mi var? diyerek malları hazineye
vermeyi reddeder. Hazreti Ömer bu kez Halife Ebubekire giderek Abbasın
mallarına el konulmasını ister. Hazreti Ebubekir Ya Ömer, bu
kişi Abbastır. Ondan nasıl şüphelenirsin? der ve
Abbasın mallarına el konulmasını reddeder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) O gece
Hazreti Abbas sabaha kadar rüyasında suda boğulduğunu görür.
Sabah ilk iş olarak Hazreti Ebubekire gider, durumu anlatır ve bütün
malları hazineye bağışlar. Bunun üzerine Hazreti Ömeri
çağırırlar ve Ya Ömer, sen haklı çıktın. Bu
karara nasıl vardın? diye sorarlar. O da içtihadını
açıklar değerli milletvekilleri, şöyle der: Kamu yöneticileri
zenginleşemez.
Sözlerimi bir atasözüyle bitirmek istiyorum:
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul, zurna az.
Mesajın yerine ulaşacağını
umar, saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
16ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Altay.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, 254 sıra sayılı Kanun Teklifinin
oylamasında CHP Grubu olarak çekimser oy kullanacaklarına
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Gönlümüz isterdi ki çiftçinin gözü Meclisteyken,
çalışanların, yeme içme sektöründe işlerine gidemeyenlerin
gözü Meclisteyken keşke onlara 47 lirayı, 50 liraya yani günde 3
liralık bir zam değil de daha makul bir zam yapabilseydik, çiftçiyi
gerçekten haciz kıskacından kurtarabilseydik ama her şeye
rağmen bu yapılan düzenlemeyle çiftçi belki ölmeyecek şimdilik,
komada kalmaya devam edecek. Bu sebeple istemeye istemeye de olsa bu kanunun
tümünün oylamasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak çekimser oy
kullanacağımızı aracılığınızla
Genel Kurula ve aziz milletimize beyan etmek için söz aldım.
Teşekkür ederim efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39
Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254)
(Devam)
BAŞKAN İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Açık oylama sonucunu okutuyorum:
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 329
Kabul :
256
Ret : 28
Çekimser : 45(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
İshak
Gazel Sibel
Özdemir
Kütahya İstanbul
BAŞKAN Bu sonuca göre
teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
253 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı
Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 253)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 20 Nisan 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 18.59
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 254 S. Sayılı Basmayazı 13/4/2021 tarihli 71inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.