TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
74üncü
Birleşim
20 Nisan 2021
Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslanın,
Karsta sağlık yatırımları ve sağlık
sisteminin gelişimine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın,
Tokattaki yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Şırnak Milletvekili Hasan
Özgüneşin, Şırnakın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarın Dinar ilçesinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Doğu Türkistanda yaşayan Uygur Türklerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 15-22 Nisan Dünya Turizm Haftasına ilişkin
açıklaması
4.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Muhammet Müfit
Aydının, bazı CHPli siyasetçilerin ramazanla ilgili
ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Çanakkaledeki pandemi vaka sayılarına ilişkin
açıklaması
7.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
Adananın Ceyhan ilçesinin Altıgözbekirli köyünün mera sorununa
ilişkin açıklaması
8.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, kamu personeli ile avukatlara aşı önceliği
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, öğretmen, öğrenci ve velilerin sağlık
kaygılarının had safhada olduğuna ilişkin
açıklaması
10.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Sivastaki sosyal koruma desteklerine ve Demir Grup Sivasspora başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
pandemi döneminde kafe ve kahvehane işletmecilerine destek verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, Kırıkkaleli çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
servisçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, bazı belediye ve valilikler iş
birliğinde yurt dışına insan
kaçakçılığı yapılmasına ilişkin
açıklaması
15.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Gaziantepin Nurdağı ilçesindeki devlet hastanesinin
ambulans sorununa ilişkin açıklaması
16.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun,
Tokatın Erbaa, Niksar ve Reşadiye ilçelerindeki maden arama
ruhsatlarının gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin, filyasyon çalışmasından dönerken kaza geçiren
sağlık personeline geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ve Iğdırlı tır şoförü Hakan Akkuşun
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
18.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın, eski
Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemirin ve Profesör Doktor Oktay
Sinanoğlunun ölüm yıl dönümlerine, Paralimpik Yüzme Dünya
Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları tebrik ettiğine, 15-21 Nisan Malazgirt Haftasına,
15-22 Nisan Dünya Turizm Haftasına ve Gümüşhanenin sorunlarına
ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Paralimpik Yüzme Dünya Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları tebrik ettiğine, Rusyanın ve
Yunanistanın saldırgan tutumlarından vazgeçmeleri
gerektiğine ve eski Malatya Belediye Başkanı ve Malatya
Milletvekili Hamit Fendoğlu ile Profesör Doktor Oktay Sinanoğlunun
ölüm yıl dönümlerine ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, emeklilerin bayram ikramiyesinin artırılması
gerektiğine, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezî Şubat 2021
aylık bülteni verilerine ve cezaevlerinde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Paralimpik Yüzme Dünya Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları tebrik ettiğine, eski Malatya Belediye
Başkanı ve Malatya Milletvekili Hamit Fendoğlunun ölüm yıl
dönümüne, RTÜKün kuruluş yıl dönümüne, 128 milyar dolara ne
olduğunu öğrenmek istediğine, pandemide esnafın durumuna ve
emeklilerin bayram ikramiyesinin artırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, ramazan ayının mübarek olmasını
dilediğine, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın ölüm
yıl dönümüne, hayatını kaybeden eski Başbakan ve Meclis
Başkanı Yıldırım Akbuluta, Profesör Doktor Ali Özeke,
Hüsnü Bayramoğluna ve Torbalı Belediye Başkanı Ramazan
İsmail Uygura Allahtan rahmet dilediğine, Paralimpik Yüzme Dünya
Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları tebrik ettiğine ve kaybolan 1 kuruş
olmadığına ve tüm kayıtların devletin elinde
olduğuna ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
24.- Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin İYİ Parti grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Ali
Şekerin, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin İYİ Parti grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin İYİ Parti grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara
Milletvekili Asuman Erdoğanın CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Düzcede yaşayan kanser hastalarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu Üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısının 20/4/2021 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/121)
2.- Başkanlıkça, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısının 20/4/2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/122)
3.- Başkanlıkça, Konya Milletvekili
Ziya Altunyaldızın, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
Üyeliğinden istifasına ilişkin yazısının
20/4/2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına
ilişkin önerge yazısı (4/123)
4.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, (2/3266) esas numaralı Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/124)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 24/3/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, salgın konusunda yaşanan gerilimler durumun acil
olduğunu ve bir an önce önlemler alınarak gerekli düzenlemelerin ve
çalışmaların yapılması zaruretini
doğurduğundan, salgının yönetilememesinin ve Hükûmetin
hedeflerini tutturamamasının sebeplerinin araştırılması,
üçüncü dalganın daha da ağırlaşmadan durdurulması için
yapılması gerekenlerin tespit edilmesi ve aşı tedarikinde
ve aşılama sürecinde yaşanan aksaklıklara çözümler
bulunması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 20/4/2021 tarihinde Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları
tarafından, kadın yoksulluğunun önlenmesi için alınacak
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Atatürk Orman Çiftliğinin hukuksuzca yok edilmesinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3793)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin açılışının 101inci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması,
günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel gündemle
görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan
2021 Cuma günü saat 14.00te toplanmasına ve bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
siyasi partilerin grup başkanlarına onar dakika, grubu bulunmayan
siyasi partilerin genel başkanlarına talepleri hâlinde beşer
dakika süreyle söz verilmesine ve bu birleşimde başka konuların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere
Seçim
1.- Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
2.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
3.- İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker
ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 253)
2.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun (S. Sayısı: 255)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti
Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi (2/2496) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 171)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Cavit Arı'nın, Antalyanın Finike ilçesinde
pedagojik formasyonu olmayan kişilerin ücretli öğretmen olarak
görevlendirilmesine ilişkin sorusu ve Milli Eğitim Bakanı Ziya
Selçukun cevabı (7/43388)
2.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersinin Yenişehir ilçesine bağlı
Çiftlikköy Mahallesinde tarım arazisine yapılacak galericiler sitesi
ve küçük sanayi sitesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/43431)
3.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Şırnakın Uludere
ilçesinde bulunan Habur Çayında ıslah çalışması
yapılması talebine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/43434)
4.- İzmir
Milletvekili Bedri Serterin, 30 Ekim 2020 tarihinde İzmirde yaşanan
deprem sonrasında Bayraklı ilçesine TOKİ tarafından
yapılacağı duyurulan konutlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/43437)
5.- Adana
Milletvekili İsmail Koncukun, emlak ve emlak yönetimi
mezunlarının istihdamına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurumun cevabı (7/43439)
6.- Ankara
Milletvekili Murat Emirin, Bakanlığın araştırma ve
geliştirme fonunda biriken tutarın bir kısmının
gelecek yıl bütçesine aktarılmasına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/43612)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, havaalanlarında VIP salonlarının
kullanılma esasları ve kullanma hakkı olanlara ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/43616)
8.- Zonguldak
Milletvekili Ünal Demirtaşın, Kılavuzluk ve Römorkörlük
Hizmetleri Yönetmeliği hakkında verilen yürütmeyi durdurma
kararına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/43683)
9.- Mersin
Milletvekili Alpay Antmenin, Mersinde PTTnin bir şubesinde sendikal
faaliyetlerin şube müdürü tarafından engellendiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/43684)
10.- Bingöl
Milletvekili Erdal Aydemirin, Bingöldeki altyapı sorunlarına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/43687)
11.- İzmir
Milletvekili Bedri Serterin, kamyon şoförlerinin
Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolundan geçişlerinde ödedikleri
ücretlere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlunun cevabı (7/43922)
20 Nisan 2021 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.01
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ (Isparta)
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Karsta
sağlık yatırımları ve sağlık sisteminin
gelişimi hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslana
aittir.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, konuşmalarda ek
süre vermeyeceğim. Bilginize.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslanın,
Karsta sağlık yatırımları ve sağlık
sisteminin gelişimine ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Karsta
sağlık yatırımları ve sağlık sektörünün
gelişimini sizlere arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Hem
bizleri izleyen aziz milletimizi hem de Karslı hemşehrilerimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, grafikleri özellikle
koydum çok anlaşılır olabilmesi adına. 2002de Karsta 4
hastane var, 364 yataklı ve 66 nitelikli yatağı haiz. Bu 4
hastane de çok eski olması hasebiyle kullanım dışı
bırakılmış, bunun yerine yeni 8 hastane
yapılmış, 803 yatağı haiz, bunların da 747 tanesi
nitelikli yatak. Yani 2 yataklı, içinde WCsi, banyosu olan nitelikli
odalar. Yoğun bakım yatak sayısı 3 iken 97 olmuş, tam
31 kat, nitelikli yatak sayısı 10 kat, yatak sayısı ise
yaklaşık 2 kat artmış.
Değerli hazırun, size yine kıyas
olabilmesi adına 2002 öncesi hastanenin altta resmini gösteriyorum;
poliklinikler, acil kısmı ve servis kısmı; üstte ise 328
nitelikli yatağa sahip olan Kars Harakani Hastanesi, kıyaslama
açısından herhâlde yeterli. Buradan hareketle şunu söylemek
isterim değerli hemşehrilerim: İlçelerde sağlık
ocakları var, Kağızman ve Sarıkamışta çok kötü
şartlarda 2 devlet hastanesi var ve biz Kağızmanda,
Sarıkamışta, Digorda, Arpaçayda, Akyakada, Selimde yeni
devlet hastaneleri yaptık. Elbette ki bu kadar hastane yapılınca
donatılması, cihazları da gerekiyordu. MR cihazı 2002de
sıfır, şu an 2 tane; bilgisayarlı tomografi 2002de 1 tane,
şu an 5 tane; ultrasonografi cihazı 2002de 3 tane şu an tam 13
kat artmış 42 tane; diyaliz cihazı 2002de 7 tane, şu an
5,5 kat artmış 45 tane; 112 acil sağlık istasyonu 2002de 1
tane, şu an 19 kat ilaveyle 20 tane; ambulans sayısı
-yakıtını sizin koymanız şartıyla- 2002de 2 iken
şu an 46 artı 5 de kış şartları için kar paletli
ambulans sayısı, tam 22 katı.
Değerli hemşehrilerim, bizleri
izliyorsunuz, laf edenler var ama helikopter ambulansla Karstan 333 hasta sevk
edilmiş, uçak ambulansla 550 hasta sevk edilmiş, 920 hastaya evinde
bakım ve sağlık hizmeti verilmiş. 2002de hastaneye gelen
her 100 hastanın 27si başka yerlere sevk edilirken bu yüzde 1in
altına düşmüş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yine, değerli arkadaşlar, hekim
sayısına gelince: 2002de 34 uzman hekim, şimdi ise branş
hekimi olarak uzman öğretim üyesi ve aile hekimi 385 yani
yaklaşık 12 katına çıkmış. Pratisyen hekim 97,
yüzde 26 artışla 122 ama bu kadar uzman hekim olunca pratisyen hekim
ihtiyacı azalmış. Diş hekimi 13 iken yaklaşık 3
kat artarak 50 olmuş, yani toplam hekim sayısı 144ten 557ye
çıkmış. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Kafkas Üniversitesinde tıp fakültesi
kurulmuş 2006da, 2013te 275 yataklı sağlık
araştırma uygulama hastanesi kurulmuş ve 2013ten itibaren
tıp fakültesi öğrencilerimiz Karsta hem eğitim görüyor hem de
staj yapıyorlar. Bu sene ilave 50 yataklı bir ek bina yapıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Üniversitedeki
öğretim üyesi sayısı: 12 profesör, 30 doçent, 50 doktor öğretim
üyesi, 53 araştırma görevlisi, 4 öğretim görevlisi olmak üzere
149 öğretim elemanı, 8 pratisyen var. Şikâyet ediliyor Karstan
doktor gidiyor
Saygıdeğer milletvekili, 2021de 22 öğretim
üyesi gelmiş, son üç yılda 38 öğretim üyesi ailevi nedenlerle,
sağlık nedenleriyle gitmişler ama 54 kişi gelmiş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET ARSLAN (Devamla) Son bir resim; Karsa
bölgesel bir hastane yakışır deyip 500 yataklı
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, uzatma veremiyorum.
AHMET ARSLAN
(Devamla) -
bir bölgesel hastane, ki şehir hastanesi kalitesinde
yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza himayeleri
nedeniyle, sağlık bakanlarımıza ve sağlık
ordumuza emekleri nedeniyle çok çok teşekkür ediyorum, Rabbim
onların eksikliğini vermesin diye bir kere daha özellikle ifade etmek
istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Tokattaki yatırımlar hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili
Kadim Durmaza aittir.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Durmaz, süreler beş dakika, uzatma
vermiyorum; teşekkür ediyorum.
2.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın,
Tokattaki yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri ve bizi izleyen aziz
milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hep sık sorduğumuz 128 milyar dolar var ya
işte o parayla 83 milyona kişi başı 1.600 dolar
verilebilirdi ya da süpermarketlerle yok ettirdiğiniz, can çekişen
küçük esnaf ve sanatkâra, 1,5 milyon esnafa hibe verilebilirdi; iş
yerlerini kapattığınız esnafın BAĞ-KUR primleri
devlet tarafından ödenebilirdi.
Deyin ki: Biz hazırlık yapıyoruz,
100 bin öğretmen, ziraat mühendisi, sağlıkçı, veteriner
hekim ve EYTlilerin sorununu çözeceğiz. Kabul ama yapmadınız. Deyin
ki: Asgari ücretin altında maaş alan 4 milyon emekliye dönüp bir
bakalım, bayram ikramiyelerini de ikiye katlayalım. Ama yok. Deyin
ki: Yirmi yıllık AKP iktidarında kendine gelecek bulamayan,
yurt dışına gitmek zorunda bıraktığınız
380 bin gencimizden özür dileyip onlara iş ve gelecek
sağlayacağız. Ama böyle bir şey yok dünyanızda. Deyin
ki: Evde eğitim desteği alamayan 7,5 milyon öğrenciye
bilgisayar ya da tablet vereceğiz. Yok. Deyin ki: Köylünün bankalara,
Tarım Krediye, gübreye, ilaca, sulamaya, enerjiye olan 143 milyar borcunu
sileceğiz. Yok. Deyin ki: Zorda olan KOBİlere ve sanayicilere hibe
vereceğiz. Yok; hedefiniz yeniden krediler açıp yeniden
borçlandırmak. Deyin ki: 15 Temmuz şehitleri ve Beşiktaş
patlaması şehitleri için toplanan ve nerede olduğunu hâlâ
açıklayamadığınız paraları ailelerden özür
dileyip vereceğiz. Ama yok. Deyin ki: Katar ordusuna peşkeş
çektiğiniz Tank Palet Fabrikasını yeniden kahraman Türk Silahlı
Kuvvetlerine vereceğiz. Yok. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Deyin ki: Henüz 60 milyon
aşı olamamış yurttaşlarımızın
aşılarını kısa sürede yapacağız. Ama yok.
Ey AKP, artık yatırımları
yandaş holdinglere değil 780 bin kilometre karelik vatan
coğrafyasına yapın ama aziz millete sakın, bir daha
Kandırıldık, Allah bizi affetsin
Bu aziz millet, bilesiniz
sizi affetmediği gibi gereken dersi de verecektir. Deyin ki: Anadoluyu
ihmal ettik. İşte tam da bunların başında benim ilim
Tokat geliyor.
Tokatta -hepinizin bildiği- bir Almus
Barajı, üzerinde de 20 köy, 2 kasaba ve devamında Sivasa giden 1
köprü var; ismi Tufantepe Köprüsü, temeli merhum Vali Yazıcıoğlu
tarafından atılmış. Gelin, buna bir el atın, biz de
katkı sunalım; bu köprüyü yaptırıp merhum Valinin de ismini
yaşatalım.
3 büyük ovası; Kazova, Niksar ve Erbaa
Ovası sebze ve meyve üreticisi perişan. Arpa, buğday, şeker
pancarından başka geçim kaynağı olmayan Çamlıbel,
Artova, Yeşilyurt, Sulusaray, Zile çiftçisi zer zeval olmuş durumda.
Bir zamanlar 30 bin hanenin geçim kaynağı olan tütün, sadece Erbaada
1.190 aileye kalmış, onları da gözden
çıkarmışsınız.
Akarsu kaynaklarını, maden projeleriyle
yok ettiniz. Niksarda -Boğalı, Sakarat- Erbaada, Reşadiyede,
Almusta yaylaları, yaşam alanlarını yok ettiğiniz
yerli ve millî koyun ırkımız Karayaka ve Karagül
koyunlarının genleri burada bitiyor; bunun tarihî vicdanı
AKPden sorulacaktır.
Yine Niksar-Almus yolunu, Niksar-Akkuş-Ünye
yolunu, Tokat Çamlıbel Tünelini
Buradan Sivas milletvekillerimize de
sesleniyorum: Karadenizden güneye giden kara yolu güzergâhı yavaş
yavaş bunun yüzünden değişmekte. Tokat Artova, Yeşilyurt,
Sulusaray ve Turhal çevre yolu
Yine, Reşadiye ilçe girişine bir alt geçit
yapmadınız, daha kaç insanın ölmesi lazım Reşadiye alt
geçidinin yapılması için ve sizlere sesleniyorum: Bu aziz, mübarek
gün birazcık aklınızı başınıza alın.
Dünya dört şeyle ayakta durur: Âlimlerin ilmi,
idarecilerin adaleti, iyilerin ibadeti, cömertlerin de yardımıyla.
Artık beytülmale el atmadan aziz millete sahip çıkacak, onu
canından aziz bilecek, ülkemizi yönetecek insanların iktidara
geleceği günler yakındır diyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz
Şırnak'ın sorunları hakkında söz isteyen
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşe aittir.
Buyurun Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Şırnak Milletvekili Hasan
Özgüneşin, Şırnakın sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Merhaba
arkadaşlar.
Şırnak'ın sorunlarından birkaç
tanesini dile getirmek istiyorum: Bugünler itibarıyla Şenoba
korucularının eliyle Besta bölgesinde ormanlar kesiliyor. Bu
ormanların sahipleri kesime karşı, Şırnak halkı
kesime karşı. Daha önce Cudi eteklerinde bulunan köylerin ve
Şırnak'ın hemen dibindeki köylerin ormanları da
yakılmıştı. Biz parti olarak da Şırnak halkı
olarak da bunlara karşıyız ve bunların bir an önce
durdurulması gerekiyor. Ekolojimizin yok edilmesine müsaade etmemek
gerekiyor.
İkinci husus: Defalarca dile getirdik
arkadaşlar, AKP'li arkadaşlara tekrar hatırlatıyoruz.
Norduz suyunun, kömür ocaklarının kiri nedeniyle kirlenmesi durumu
hâlâ devam ediyor -bunu çok boyutlu olarak dile getirdik- şu an zarar
gören aileler ile bu kömür ocaklarını işleten Süleyman Bölünmezin
şirketi arasında kavgaya varacak bir durum söz konusu. Sonra
Duymadık, niye birileri söylemedi? demeyiniz, yarın öbür gün bu
işin altından kirli şeyler çıkabilir.
Diğer bir husus: Sağlık
Bakanımız bölge hastanesinin sözünü vermişti, aradan altı
ay geçti hâlâ bir taş konulmamış. Soruyoruz: Verdiğiniz söz
nerede, niçin bu hastane yapılmıyor hâlen?
Şırnakın yolları ilçeler
itibarıyla, köyler itibarıyla Türkiyenin en berbat yolları.
Defalarca dile getirdik, basın açıklamaları yaptık ama
duyan yok. Şu sözü söylemek istiyorum: Hortumlarla akıttığınız
paraların bir kısmını Şırnakın
yollarına akıtın ne olur.
Şırnak ekonomik olarak en berbat
illerimizin başında geliyor. Türkiye ortalaması işsizlik
itibarıyla yüzde 13,5 iken Şırnakta yüzde 35i geçiyor.
Kocaelinin bir ilçesinde -bu ilçe Dilovası- 220 fabrika varken
Şırnakta tek bir fabrika yok.
Son iki yılda 204 esnaf Şırnakta
dükkânını işletemediği için kapattı.
Şırnakta istihdam en düşük oranı ifade ediyor, yüzde 50,9;
yüzde 51 oranında.
Ailenin harcama yapabilme kapasitesi, verilere göre hane
halkı yüzde 1,3; Türkiyenin ortalamasının çok çok altında.
Gelir dağılımı
bakımından Şırnak yine, Türkiyenin en fakir illerinden bir
tanesi.
Değerli arkadaşlar, mayın
tarlaları
Yusuf Ata Yemişli köyünden, Caner Sak yine aynı
köyden, Kösreli köyünden Cemil Kaçar son bir ay içerisinde mayınların
patlaması sonucu yaşamını yitirmiştir. 3.520 arazide 1
milyondan fazla mayın var; bunların 904 bini sınır
bölgelerinde, askerî bölgelerde de 96 bin mayın var Türkiye 25 binini
temizlemiştir.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla
patates ve soğan hikâyesi vardı, şimdi cinci hocalara
başvurduk -ülkemizde çokça vardır- soğan, pudra şekerini
üretebiliyormuş. Eğer ilk elden hükûmetin herhangi bir vekili
dokunabilirse, patates de dolar üretebiliyormuş; bu, 128 bin doları kapatmanın
bir yolu olabilir -unuttuk, orada duruyor- keşke yanımda
olsaydı, size doğru fırlatırdım, belki biriniz el
atardı hem dolar kaybımızı kapatırdınız hem
de pudra şekeri ihtiyacı duyan vatandaşlarınıza bir
ikramda bulunurdunuz.
Selamlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yani
konuşma mıydı şimdi bu?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Çok
biliyorsun!
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) İşine bak!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Köksal
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarın Dinar ilçesinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Dinar ilçemize bağlı
Okçular köyünde imam yok. Köylüler bir an önce köye imam atanmasını
istiyorlar.
Yine, Dinar ilçemize bağlı Akçaköyde,
köylüler Karakuyudan sulama yapılmasını istiyorlar. Suyun
asfaltın diğer tarafına geçirilmesini, böylelikle sulama
sıkıntısının çözülmesini talep ediyorlar.
Yine, Karabedir köyüne 17 kilometre uzaktan su
getiriliyor. Pompa arızalanınca köylüler bu devirde traktörle veya
eşekle su taşımak zorunda kalıyor. Bu köyde daha önce
sondaj yapılmış ama sondaj çalışmasının
uygun yapılmadığını iddia ediyorlar; onun için yeniden
iyi bir sondaj çalışması yapılmasını veya
Eldereden su getirilmesini istiyorlar.
Ayrıca, Dinar ilçemize bağlı
Karabedir ve Bağcılar köyünde alt geçit olmadığı için
köylünün hayvanları karşıdan karşıya geçerken araç
çarpma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Buralarda
sulama sıkıntısı olduğu için tarım zaten zor,
hayvancılıkta bari köylünün önü açılsın.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
2.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Doğu Türkistanda yaşayan Uygur Türklerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çinin Doğu Türkistanda inanç ve ibadet
özgürlüğüne karşı olan tutumu nedeniyle camiler, din
adamları, dinî yayınlar ve faaliyetler daima Çin yönetiminin
hedefindedir. Oruç tutan soydaşlarımız yemeye ve içmeye
zorlanmakta, her türlü ibadet aşırılık adı
altında terör faaliyeti sayılmaktadır. Doğu Türkistana
Türkün mührünü vuran tarihî yapılar bir bir yıkılmakta, Uygur
Türklerinin dilleri, kültürleri, tarihleri, edebiyatları, millî kimlikleri
yok edilmektedir. Yarım asırlık mazimizle, ülkücüler olarak
nerede bir Türk varsa bütün varlığımızla, kalbimizle,
aklımızla ve duamızla yanındayız. Doğu Türkistan
haklı davamız, esir Türk yurtları kanayan yaramız, Turan
ülküsü ses bayrağımızdır. Al bayraktan gök bayrağa
selam olsun. Yaşasın Doğu Türkistan, yaşasın Uygur
Türkü soydaşlarımız.
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 15-22 Nisan Dünya Turizm Haftasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Günümüzde turizm, ulusal ve uluslararası
düzeyde kazandığı dev boyutlarla yatırımları ve
iş hacmini geliştiren, gelir oluşturan, döviz sağlayan,
istihdam alanları açan, sosyal ve kültürel hayatı etkileyen bir
nitelik kazanmıştır. Sahip olduğu turizm zenginlikleri
bakımından dünyanın sayılı merkezlerinden biri olan,
ülkemizin Doğu Akdeniz sahilinde yer alan seçim bölgem Mersin, 108
kilometrelik doğal kumsalları, modern otelleri, Neolitik Dönemden
bugüne farklı uygarlıklardan izler bırakan tarihî eserleri ve
görülmeye değer ören yerleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahip,
ülkemizin en güzel şehirlerinden biridir. Bu vesileyle, içinde
bulunduğumuz Turizm Haftası münasebetiyle turizm camiamızın
Turizm Haftasını kutluyorum. Anlatmakla bitiremeyeceğimiz
güzellikleri görmek ve bir gastronomi şehri Mersine ait lezzetleri tatmak
için herkesi Mersine davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
4.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, fındık üreticilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Fındık
bölgesinde ardı ardına don olayları yaşandı,
TARSİM yetkilileri, tespit için bir buçuk ay geçmesine rağmen hâlen
bazı mahallelere gelmediler. TARSİMde bir diğer sorun da: 2020
yılında parsel no güncellemeleri yapıldı fakat bir
kısmı 2021 yılı başlarına kaldı. İlçe
tarım müdürleri ÇKS güncellemesini zamanında yapmadığı
için TARSİM sigortası da yapılamadı. Eski parsel
numarasıyla yapılması önerildi, öyle karar alındı ama
o da uygulanmadı. Sadece İkizce ilçemizde 600 üretici bu şekilde
mağdur, çözüm bekliyoruz.
30 Nisanda TMO fındık
alımını bitirmemelidir; fındık alımı süreli
değil, sürekli olmalıdır. Ayrıca, tıpkı patates
ve soğan gibi, çiftçilerden devlet tarafından, TMO tarafından
alınıp ihtiyacı olan vatandaşlara
dağıtılmalıdır. Pandemide
bağışıklık güçlendiricidir fındık. Bir avuç
fındık pandemiye de iyi gelir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
5.- Bursa Milletvekili Muhammet Müfit
Aydının, bazı CHPli siyasetçilerin ramazanla ilgili
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) Teşekkürler
Başkan.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan
Kaftancıoğlu, kirli siyasetine Bodrumda cansız bedeni
kıyıya vuran Aylan bebeği alet etti. Masum bir bebeğin
cansız bedenini kirli ve seviyesiz siyaset anlayışına alet
edecek kadar vicdanları kararmış bir zihniyetin ülkemize ve
milletimize vereceği hiçbir şey yoktur. Bu tür ifadelerin ülkemize,
birlik ve beraberliğimize hiçbir faydası olmayacağı
aşikârdır. Bu ne bir siyaset anlayışına ne de
insanlığa yakışır.
Yine, CHPli bir siyasetçinin, ramazan ayında
oruç tutan futbolcularla ilgili çirkin ifadelerini de kınamadan
edemiyorum. Müslüman bir ülkede ramazan ayında her vatandaş gibi
futbolcular da oruç tutabilir ve iftar saatinin maç zamanına denk gelmesi
durumlarında oruçlarını açabilirler, inancının
gereğidir.
Sözlerime Mehmet Akif Ersoyun şu ifadeleriyle
son veriyorum: Ne irfandır veren ahlaka ulviyet ne vicdandır/
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
6.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Çanakkaledeki pandemi vaka sayılarına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Çanakkale vaka artışında Türkiye 1incisi oldu. Çanakkalede 12
Mart Cuma günü itibarıyla 581 olan haftalık toplam vaka
sayısı 16 Nisana gelindiğinde 5.215e
çıkmıştır; artış oranı yüzde 800 gibi
korkunç bir rakamdır. Artışın bu hızda seyretmesi
durumunda bir ay sonra bütün Çanakkale Covid geçirmiş olacaktır.
Çanakkalede yüz binde 962, İstanbulda 920 hasta var; nüfusu
İstanbulun 28de 1i olan Çanakkalede çok acil tedbirler
alınmalıdır. Türk Tabipleri Birliği, İl Pandemi
Kuruluna katılmalı ve önerileri dikkate alınmalıdır.
Hastanelerimiz tıka basa dolu, yeterli sağlık çalışanı
yok, önlemler derhâl alınmalıdır. Çanakkalede sosyal destekleri
de kapsayan tam kapanmaya acilen geçilmesini bekliyoruz. Bu tablonun
sorumlularının kente ve kendilerine yapacakları en hayırlı
iş istifadır.
BAŞKAN Sayın Barut
7.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
Adananın Ceyhan ilçesinin Altıgözbekirli köyünün mera sorununa
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Adananın Ceyhan ilçesindeki Altıgözbekirli köyünde mevcut mera
davalık olmuştur. Davalar sonucunda merayla ilgili belirsizlik
sürerken Yargıtaydan gelen karara göre köyün 600 dönüm merası
olduğu tespit edildi. Şimdi o köyde kum ve çakıl ocağı
açıldı. Bu şirket 200-300 dönüm civarında alandan kum
çekti, çakıl aldı, hâlâ da buna devam ediyor. Hazine arazileri ile
mera alanı yasaklara rağmen delik deşik oldu; köyde tarım
ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar bu konudan
muzdarip, kaymakamlığa, valiliğe ve belediyelere
başvurdular, CİMERden de yardım istediler ama hâlâ sonuç
alamadılar. Hazine ve mera arazisi köylünün ortak kullanım
alanıdır ama kimse oralı değil, hazine arazilerini
satın aldıklarını söyleyen şirket yetkilileri,
köylüleri mağdur ediyor. Tarımsal üretimi ve
hayvancılığı destekleyin. derken mağdur ediliyorlar.
Burada yaşayan insanlarımızın sesini duyun, çözüm bulun,
çare üretin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
8.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, kamu personeli ile avukatlara aşı önceliği
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Başta temizlik işçileri, otobüs, tramvay
şoförleri olmak üzere halkla yakın ilişki içinde olan kamu
personelinin öncelikle aşılanması son derece önemlidir.
Özellikle, sokağa çıkma yasağında herkes evlerindeyken
onlar çöplerimizi topluyor, sokaklarımızı temizliyor,
ulaşımımızı sağlıyor. Katı
atıkların toplanmasından tıbbi atıkların
toplanmasına kadar uzanan bir yelpazede 7/24 emek veriyorlar ancak
temizlik işçileri hâlâ aşı kapsamına alınmış
değiller, keza şoförler de öyle. Benzer şekilde adliyelerde
hâkim ve savcılara aşı önceliği verilirken onlarla birlikte
aynı davalara giren avukatlara aşı önceliği
verilmemiştir. Yargıda çifte standarda son verilmelidir,
yargının unsuru avukatlarımızın da aşı
kapsamına alınması sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Akın
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, öğretmen, öğrenci ve velilerin sağlık
kaygılarının had safhada olduğuna ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, salgının en yoğun dönemleri yaşanıyor.
Salgının bir kez daha pik yaptığı bu dönemde Türkiye'nin
her yerinden coronovirüse yakalanan öğretmen ve öğrencilerin
haberlerini alıyoruz. Türkiyede 8inci ve 12nci sınıflarda yüz
yüze eğitime de devam ediliyor. Balıkesirden, velilerimizden her gün
telefonlar geliyor Çocuklarımızı okula göndermeye korkuyoruz.
diye bizden yardım bekliyorlar. Millî Eğitim Bakanı Sayın
Ziya Selçuka sesleniyorum: Öğretmen, öğrenci ve velilerin
sağlık kaygıları had safhadadır. Ailesinde
yaşlı veya kronik hastaları olan öğrencilerimizin velileri
artık isyan ediyor. Velilerimizin, öğretmenlerimizin,
öğrencilerimizin sesine kulak verin, öğretmenlerimizi ve
öğrencilerimizi yalnız bırakmayın.
BAŞKAN Sayın Ekinci
10.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Sivastaki sosyal koruma desteklerine ve Demir Grup Sivasspora
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Sosyal Koruma Kalkanı çerçevesinde yapılan
yardımlardan sultan şehrimiz Sivasta da Faz 1, Faz 2, Faz 3
desteklendi, 45.333 hanemiz 45 milyon 333 bin TL, Biz Bize Yeteriz Türkiyemde
10.951 hanemiz 10 milyon 951 TL, kısa çalışma ödeneğinden
13.471 çalışanımız, nakdi ücret desteğinden 8.653
çalışanımız, işsizlik ödeneğinden 6.353 çalışanımız,
normalleşme desteğinden de 9.240 çalışanımız
faydalanmıştır. Sivasa Sosyal Koruma Kalkanı destekleri
kapsamında 225 milyon 854 bin lira kaynak aktarılmasına vesile
olan ve devletin imkânlarını millet için kullanan başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bugün akşam Beşiktaşla
karşılaşacak olan Demir Grup Sivassporumuza da
başarılar diliyorum. İnşallah Avrupa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karasu
11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
pandemi döneminde kafe ve kahvehane işletmecilerine destek verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Pandemi döneminde en fazla zarar gören kesimlerin
başında gelen kafe, kahvehane işletmecileri destek bekliyor.
İş yerleri kapalı olan esnafımız kredi ve kefalet
kooperatifi, banka, BAĞ-KUR ve vergi borçlarını ödeyememiş,
sektörde yüzde 80i kiracı olan esnafın birçoğu bu süreçte
mahkemelik olmuş ve iflas etmiştir. Alınan yeni yasak
kararlarıyla ramazan ayı boyunca da iş yapamayacak olan
kahvehane esnafının talepleri doğrultusunda kredi sicilinin
bozuk olması nedeniyle kredi kullanamayan esnafımıza af
getirilmesi, hibe ve kira yardımı desteklerinin kahvehanelerde
yeniden oyun oynatılıncaya kadar verilmesi, hibe ve kira
yardımı alamayan esnafın mağduriyetinin giderilmesi, futbol
yayıncı kuruluşuna abone olup maç yayınlarını
izlettiremeyen esnafın uğradığı zararın telafi
edilmesi için bir an önce adım atılması gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Önal
12.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, Kırıkkaleli çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İktidar tarafından uygulanan
yanlış tarım politikaları nedeniyle ülkemizde tarım
yapmak neredeyse imkânsız hâle geldi. Yüksek gübre fiyatları, her gün
mazota gelen zamlar, enflasyon ve maliyet artışı sebebiyle seçim
bölgem Kırıkkalede çiftçilerimiz zor günler geçiriyor. Bir dönem
pancar üretiminin merkezi olan Balışeyh ilçemiz ile buğday,
arpa, mısır, nohut üretiminin yapıldığı Keskin,
Karakeçili, Sulakyurt, Yahşihan, Çelebi, Bahşılı ve Delice
ilçelerimizde artık çiftçimiz üretim yapmaktan vazgeçiyor; üretim yapan
çiftçilerimiz ise her yıl zarar ediyor.
Yapay gündemlerle halkı oyalamak yerine her
geçen gün artan işsizliğe, yoksulluğa, çiftçi sorunlarına
eğilmesi gerekenler ortalıkta gözükmüyor. Buradan Sayın
Tarım ve Orman Bakanına sesleniyorum: Yurt dışından
tarım ürünü ithal edip Rusya, Kanada, Meksika çiftçisini zengin etmek
yerine var olma mücadelesi veren, hepimizi doyuran Türk çiftçisine sahip
çıkın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
13.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
servisçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Geçtiğimiz
haftalarda Cumhuriyet Halk Partisi olarak Karabükte
vatandaşlarımızla bir araya geldik. Tüm Türkiyede, Mersinde ve
Karabükte, gittiğimiz her yerde esnaf dert küpü,
esnafımızın tamamı devletten destek
alamadıklarını haykırıyor. Servisçilerimiz bu dönemde
en mağdur olan sektörlerden biri. Servisçilerimiz okullar kapalı
olduğu için çalışamıyorlar, arabaları bağlı
ancak tüm vergilerini ödemeye devam ediyorlar. On üç aydır kontak
açmamış esnafımız var, bir kuruş geliri yok, araç
hareket etmemiş; araç muayene süreleri doldu, yeni muayene
yaptıracak, ücretini ödeyemiyor. AKP, esnafın hâlini görmezden
geliyor. Esnafı tükettiniz, esnaf nefes alamıyor. Servisçi
esnafımız başta olmak üzere esnafımız için derhâl
gerçekçi bir destek paketi açıklanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Altıntaş
14.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, bazı belediye ve valilikler iş
birliğinde yurt dışına insan
kaçakçılığı yapılmasına ilişkin
açıklaması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bazı belediye ve valilikler iş
birliğinde yurt dışına insan
kaçakçılığı yapıldığının ortaya
çıkmasından sonra İçişleri Bakanlığınca
soruşturma başlatılmıştır. Yıllardır
süregeldiği anlaşılan bu konuyu Bakanlığın
medyaya yansımadan önce soruşturması beklenirdi. Bakanlık
maalesef devletin yurt dışında itibarını sarsacak bu
girişimlere yıllarca seyirci kalmış, çürümeye göz
yummuştur. Artık yeşil ve gri pasaportla yurt
dışına giden her vatandaşımız kaçak adayı
olarak algılanacaktır. Bakanlık bu soruşturmalara bazı
CHPli ve İYİ Partili belediyeleri de katarak olayı
değersizleştirmek, bir anlamda suyu bulandırmak istemektedir.
Yozgat Yerköy Belediye Başkanımız, belediye faaliyetleri
kapsamında yurt dışına gidenlerin listesini, gidiş ve
dönüş tarihlerini derhâl açıklamıştır, gidenlerin
tamamının da geri döndüğünü belirtmiştir. Sayın
Bakanı tüm TC pasaportlarını değersizleştiren bu
meseleye ciddiyetle yaklaşmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
15.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Gaziantepin Nurdağı ilçesindeki devlet hastanesinin
ambulans sorununa ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Gaziantepin
Nurdağı ilçesinde 2004 yılında hizmete açılan devlet
hastanesine hâlâ bir ambulans tahsis edilmedi. Yaklaşık 41 bin nüfusa
sahip olan ilçemizdeki 112 Acil Çağrı Merkezinde sadece 2 tane
ambulans var. Defalarca dile getirmeme rağmen, Nurdağı ölüm
yolu olarak bilinen projenin tamamlanmaması sebebiyle yaşanan
kazalardan kaynaklı acil servis hizmetlerinin yetersiz
kaldığı ilçemizde ambulanslar hayati öneme sahiptir. Hastalar
bazen saatlerce merkezden veya çevre ilçelerden gelecek ambulansı beklemek
durumunda kalıyorlar. Bu mağduriyetin bir an önce giderilmesi için
Nurdağı Devlet Hastanesine en az 1 ambulans tahsisinin aciliyetini
buradan yetkililere hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
16.- Tokat Milletvekili Yücel Bulutun,
Tokatın Erbaa, Niksar ve Reşadiye ilçelerindeki maden arama
ruhsatlarının gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Kelkit Vadisi boyunca uzanan
Erbaa ve Niksar ilçelerimizden sonra Reşadiye ilçemizde de maden arama
ruhsatları nedeniyle hemşehrilerimizin
rahatsızlığı devam etmektedir. Yüzlerce yıldır
yemyeşil yaylalarında rızık arayan Reşadiyeliler
koruma altındaki doğa harikası alanların talan
edileceği kaygısını taşımaktadır. Yerin
üstünün altından daha kıymetli olduğuna inanan
Reşadiyelilerin, Erbaalı ve Niksarlı hemşehrilerimizin
kaygılarına kulak verilmeli, sesleri duyulmalı, maden arama
ruhsatları ivedilikle gözden geçirilmelidir.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Eksik
17.- Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin, filyasyon çalışmasından dönerken kaza geçiren
sağlık personeline geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ve Iğdırlı tır şoförü Hakan Akkuşun mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle, dün saat 22.30da pandemi nedeniyle
filyasyon çalışmasından dönerken kaza geçiren Doktor Yeşim
Çelik, hemşire Gülşah Uca, araç şoförü Mehti Bayata geçmiş
olsun diyorum. Bir kez daha burada, pandemide mücadele eden, en ön safta emek
veren sağlık emekçilerimize teşekkür ediyorum.
Yine, Iğdırlı tır şoförü
Hakan Akkuş, Saraks Sınır Kapısında İranlı
şoförler tarafından darbedilmiş ve bir gözünü kaybetmiştir,
aracına da orada el konulmuştur. Bakanlık bir an önce bu konuyla
ilgilenmeli, Hakan Akkuşun mağduriyeti giderilmeli, aracı
getirilip kendisine teslim edilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz Sayın Lütfü Türkkanın.
Sayın Türkkan, buyurun.
18.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın, eski
Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemirin ve Profesör Doktor Oktay
Sinanoğlunun ölüm yıl dönümlerine, Paralimpik Yüzme Dünya
Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları tebrik ettiğine, 15-21 Nisan Malazgirt Haftasına,
15-22 Nisan Dünya Turizm Haftasına ve Gümüşhanenin sorunlarına
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; üç gün önce 8inci Cumhurbaşkanı Turgut
Özalın vefatının seneidevriyesiydi. Merhum Özalı
saygı ve rahmetle anıyorum.
Türkiye Cumhuriyetinde Devlet
Bakanlığı ve milletvekilliği görevleri yapmış
Türk milliyetçisi Ayvaz Gökdemirin dün ölüm yıl dönümüydü. Merhum Ayvaz Gökdemiri
de rahmetle yâd ediyorum.
Dün, ayrıca, ana dilimize büyük önem veren,
bilime katkıları ve uluslararası ödülleriyle bizleri
gururlandıran bilim insanımız Oktay Sinanoğlunun da
vefatının yıl dönümüydü. Merhum hocamızı da saygı
ve minnetle anıyorum.
Sümeyye Boyacı ve Sevilay Öztürk Paralimpik
Yüzme Dünya Serilerinde yüzümüzü güldürdüler. Altın madalya kazanarak
bizleri gururlandıran Avrupa şampiyonu Sümeyye Boyacı ve 2nci
olan Sevilay Öztürk kızımızı yürekten tebrik ediyorum,
başarılarının devamını diliyorum.
Kayra Sayit ve Vedat Albayrak da judoda gururumuz
oldular. Avrupa Judo Şampiyonasında altın madalya kazanan millî
judocularımız Kayra Sayiti ve Vedat Albayrakı da yürekten
kutluyorum, başarılarının devamını diliyorum.
Malazgirt Haftası her yıl 15-21 Nisan
tarihleri arasında kutlanıyor. Malazgirt Haftasını
kutluyorum. 1071de Malazgirt Zaferiyle tarihimizin akışına yön
veren, Anadolumuzun Türk yurdu olmasında büyük mücadele gösteren Sultan
Alparslan ve kahraman ordusunu minnetle anıyorum.
15-22 Nisan haftası Dünya Turizm
Haftasıydı. Turizm, Türkiyenin en önemli sektörlerinden birisi
fakat Hükûmet sektörün içinde bulunduğu sıkıntıları ne
yazık ki görmezden geliyor. Konaklama vergisi, Tanıtım
Ajansı katkı payı, ek vergiler ve ödemelerle turizmci daha da
zor durumda bırakılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Pandemi sebebiyle nakit
akışı sıkıntısına giren turizm sektörünün
toplam kredi hacmi 110 milyar lira. Kredilerin bir yıl ertelenmesinin
maliyeti ise 15 milyar lira. Hükûmet, Türkiye için bu kadar önem
taşıyan bu sektörde 15 milyar lirayı göğüslemeli,
turizmcilerimizi de rahatlatmalı. 15 Şubat 2021 tarihli ve 3506
sayılı Yiyecek ve İçecek Hizmeti Faaliyetlerinde Bulunan
İşletmelere Koronavirüs Salgını Nedeniyle Verilecek Ciro
Kaybı Desteği Hakkında Cumhurbaşkanı
Kararının 3üncü maddesi uyarınca hak edilen ciro kaybı
desteği 2 bin lira. Hükûmet tarafından ocak, şubat ve mart
aylarında biner lira hibe desteği dağıtılmıştı.
3 bin lira verilmiş olduğu için, ciro kayıpları birçok
işletmeciye peşin ödenmiş sayılıyor ve şimdi
işletmecilere Hak edilen ciro kaybı desteği tutarı, hibe
desteği tutarına eşit ya da bu tutardan az olduğunda
ödenecek ciro kaybı desteği bulunmamaktadır. şeklinde
cevap veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yani işletmeciye
deniliyor ki 4 bin lira ya da 5 bin lira ciro kaybı yaşadıysan
bu yardımı alabilirsin. Bu nedenle 2 bin lira ciro kaybı
desteği hak etmiş işletmecilerimizden birçoğu bu konuda
mağduriyet yaşıyor ama Hükûmete sorsanız
Vatandaşımızın yanındayız, işletmecimizin
yanındayız... Hükûmeti bu konuda işletmecilerimizin sesini
duymaya, gerçekten yanlarında olmaya davet ediyorum.
Son olarak
Gümüşhaneden söz etmek istiyorum. Gümüşhane merkezde açılan ve
yaklaşık 500 kişi istihdam eden çağrı merkezinin
kapatılması pandemi döneminde yüzlerce kişinin daha
işsizler ordusuna katılmasına sebep oldu. Ayrıca,
Gümüşhane Üniversitesinin pandemi sürecinde kapalı olması,
Gümüşhane nüfusunun yüzde 35ini oluşturan öğrencilerin
olmaması Gümüşhane esnafına çok büyük zarar verdi. Bugün,
Gümüşhane merkezde ve ilçelerde okul kantinlerini, kafeleri,
lokantaları çalıştıran ve buralarda çalışan
insanlarımız ne yazık ki çok zor durumdalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gümüşhane ilinin
tarım ambarı olan Şiran, Kelkit, Köse ilçelerinde tarımla
uğraşan vatandaşlarımız ürettiği kuru fasulye,
nohut gibi bakliyatları bu sıkıntılı dönemde
satamadılar. Şu an Kelkit, Şiran ve Köse ilçelerimizdeki
çiftçilerin elinde 500 tona yakın fasulye bulunuyor ve önümüzdeki bir ay
içerisinde bunu satamazlarsa ne yazık ki yeni ekim yapamayacaklar.
Hükûmet, mahsulü elinde kalan vatandaşlarımızın
mahsullerini alarak bu konuda onlara yardımcı olmalıdır.
Ayrıca, bu ilçelerimizde tarımla uğraşan ve
hayatını idame ettirmeye çalışan vatandaşlarımıza
baharın gelmesiyle beraber tohum ve gübre yardımı
yapılmalı, hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimize
yem bitkisi tohumu verilerek destek sağlanmalıdır.
Ayrıca, Gümüşhaneliler Bizim
önceliğimiz havaalanı değil, tren yolu. diyorlar ama maalesef
iktidar, yıllardır oy deposu gördüğü Gümüşhanenin
beklentisini boşa çıkardı. Yıllardan beri siyasetin elinde
oyuncak olan Gümüşhane tren yolu projesinin bir an önce tamamlanarak
ihalesinin yapılmasını istiyor Gümüşhaneliler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Son cümlelerinizi rica edeyim lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu konularda Hükûmeti
Gümüşhanenin sesini duymaya davet ediyorum.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
Sabrınız için teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben de size teşekkür ediyorum
Sayın Türkkan.
Sayın Akçay, buyurun.
19.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Paralimpik Yüzme Dünya Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları tebrik ettiğine, Rusyanın ve
Yunanistanın saldırgan tutumlarından vazgeçmeleri
gerektiğine ve eski Malatya Belediye Başkanı ve Malatya
Milletvekili Hamit Fendoğlu ile Profesör Doktor Oktay Sinanoğlunun
ölüm yıl dönümlerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
17-18 Nisan 2021 tarihlerinde İtalyada
düzenlenen Paralimpik Yüzme Dünya Serilerinde 50 metre sırtüstü
kategorisinde 1inci olan millî yüzücümüz Sümeyye Boyacıyı ve 2nci
olan Sevilay Öztürkü tebrik ediyor, başarılarının
devamını diliyoruz. Aynı zamanda, 50 metre serbest stil gençler
kategorisinde yarışan millî yüzücümüz Koral Berkin Kutlu, 2
altın, 2 gümüş madalya kazanarak ülkemize sevinç yaşatmıştır.
5 altın, 7 gümüş ve 2 bronz olmak üzere toplam 14 madalya kazanarak
şampiyonayı tamamlayan millî yüzücülerimizi bir kez daha tebrik
ediyor, muvaffakiyetler diliyoruz.
Diğer yandan, Portekizin başkenti
Lizbonda düzenlenen Büyükler Avrupa Judo Şampiyonasında millî
sporcumuz Vedat Albayrak 17 Nisanda rakibini altın skorla -ipponla-
yenerek Avrupa şampiyonu olmuştur. Öte yandan, Lizbonda düzenlenen
Judo Şampiyonasında kadınlar artı 78 kilo kategorisinde
millî judocumuz Kayra Sayit Avrupa şampiyonu olmuştur. Bütün branşlarda
bayrağımızı dalgalandırıp bizleri gururlandıran
sporcularımızı tebrik ediyor, teşekkür ediyoruz;
başarıları daim olsun.
Sayın Başkan, Rusya ve Ukrayna
arasında devam eden kriz, 16 Mart 2014te Kırımın
ilhakıyla zirveye çıkmıştı. Rusya, Ukrayna ve
AGİTten oluşan üçlü temas grubunun 27 Temmuz 2020de ortaklaşa
aldıkları ateşkes kararı Donbassta yaşanan son
gelişmelerle sekteye uğramıştır. Jeopolitik
açıdan ülkemizi yakından ilgilendiren bu krizin son bulması
elzemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu gerilimin
yatıştırılması konusunda Türkiyeden başka
inisiyatif üstlenen, aktif dış politika izleyen başka bir ülke
de yoktur. ABD ve Avrupa ülkeleri meseleye kurnazlık yaparak değil,
uluslararası hukuk çerçevesinde bakmalıdır. Rusya
Kırımda, Donbassta ve diğer mücavir alanlardaki gerilimi
tırmandıran politikalardan vazgeçmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi,
Kırımdaki işgale, yayılmacı politikaya sonuna kadar
karşıdır. Kırım, Türk milletinin hafızasında
müstesna bir yere sahiptir. Türkiye, tırmandırılan krizlerle
kuzeyinden ve güneyinden kıskaca alınmaya
çalışılmaktadır. Yunanistan, Fransayla birlikte NAVTEX
provokasyonlarına devam etmektedir. Yunanistanın 15 Nisan 2021de
hukuka aykırı olarak yayınladığı NAVTEXe
karşı Türk fırkateynleri gereken cevabı vermiş,
Yunanistan ve Fransa Büyükelçileri Dışişleri
Bakanlığına çağrılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yunanistan
Dışişleri Bakanının 15 Nisan 2021deki ortak
basın toplantısındaki küstah ve provokatif sözleri
Yunanistanın çatışmacı politikalarına devam
edeceğinin açık göstergesidir. Yunanistan, bu saldırgan
tutumundan vazgeçmeli, emperyalist ülkelere peşkeş çektiği
askerî üslerini tek tek kapatmalıdır. Türkiye, şartlar ne olursa
olsun egemenliğine ve bağımsızlığına
kasteden mütecaviz eylemlerin karşısında durmaya devam
edecektir.
Sayın Başkan, 17 Nisan 2021, Malatya
Belediye Başkanıyken uğradığı alçak
saldırı sonucu şehit edilen Hamit Fendoğlunun
şehadetinin 43üncü seneidevriyesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Menfur saldırıda
hayatını kaybeden Hamit Fendoğluna, gelini Hanife
Fendoğluna, torunları Bozkurt ve Kürşat Fendoğluna bir
kez daha Allahtan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Malatya
Milletvekilimiz Mehmet Celal Fendoğluna
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, 19 Nisan 2021, Türk
milletinin yetiştirdiği, dünya çapında şöhret ve
saygınlık kazanmış değerli bilim ve düşünce
insanı Profesör Doktor Oktay Sinanoğlunun vefatının
6ncı yıl dönümüdür. Oktay Sinanoğlu bilimsel
çalışmalarla yeni ufuklar açmış, hem milletimize hem de
insanlığa önemli eserler kazandırmış bir bilim
insanıdır. Oktay Sinanoğlu 26 yaşında
profesörlüğe hak kazanarak dünyanın en genç profesör
unvanını kazanmıştır. Oktay Sinanoğlu Türkçe
aşkıyla, millet sevdasıyla Türk milletinin gönlünde müstesna bir
yer kazanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, son cümlelerinizi
alayım lütfen.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Millet ülkesinin, dilinin,
tarihinin elinden alınmasına, Türk adının tarihten
silinmesine müsaade etmeyecektir. sözleriyle Oktay Sinanoğlunu rahmet ve
minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oluç
20.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, emeklilerin bayram ikramiyesinin artırılması
gerektiğine, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezî Şubat 2021
aylık bülteni verilerine ve cezaevlerinde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bayram yaklaşıyor ve
emekliler özellikle ikramiye ödemelerini bekliyorlar. Emekli bayram
ikramiyeleri üç yıldır artmadı bu ülkede ve özellikle enflasyona
ve asgari ücrete göre çok ciddi bir erime yaşandı. Emekli bayram
ikramiyeleri asgari ücrete göre 763 lira, gıda enflasyonuna göre 677 lira,
enflasyona göre ise 556 lira gerilemiş görünüyor.
Şimdi, hatırlarsak, asgari ücretin 1.063
lira olduğu 2018 yılında belirlenmişti bayram ikramiyesi ve
asgari ücretin yüzde 62si tutarında belirlenmişti. Aradan geçen üç
yılda 1.000 Türk lirası olan bayram ikramiyesine herhangi bir zam
uygulanmadı ve bugüne kadar emeklilerin 2 bayram ikramiyesi kaybına
baktığımız zaman -bu hesaba göre- 1.500 lira kayıp
olduğunu görüyoruz. Şimdi, eğer Enflasyon oranına göre
emekli ikramiyelerinin artması doğrudur. diyorsak -ki öyledir, en
azından öyledir- emeklilerin bayram ikramiyesinin en az 1.800 lira
olması gerekmektedir. Dolayısıyla emeklilerin beklentileri
emekli ikramiyelerinin yükseltilmesi doğrultusundadır. Bu
kayıplar giderilmelidir. Elbette ki emeklilerin genel durumlarına
baktığımızda bu ikramiye artışı, bu
yıllardır süren kaybı giderecek ölçüde olmayacaktır ama hiç
olmazsa bu bayramda, bir nebze olsun, emeklilerin yaşam
koşullarında bir rahatlama sağlayacaktır. Emeklilerin
bayram ikramiyelerinin asgari ücret artışına paralel
artması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz ve asgari ücrete
paralel bir bayram ikramiyesi artışının her bir bayram
ikramiyesi için en az 1.800 lira olması gerektiğini bir kez daha
vurguluyoruz.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi,
Şubat 2021 Aylık Bülteninde borçların durumlarını
açıkladı ve gerçekten, gelinen noktada, hanelerden bireylere,
KOBİlerden esnafa kadar tüm Türkiyede insanların ancak kredi alarak
geçimini ve idaresini sağladığı görünüyor bu verilere göre.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ederim.
Yani aslında, iktidar, borçlandırarak
yönetme stratejisini sürdürmektedir ve büyütmektedir önemli ölçüde.
Baktığımızda, kredilerde bugünkü
paraya göre 3,8 trilyon bir artış olduğu görünüyor yani yüzde 30
artmış 2021 yılının Şubat ayı itibarıyla,
bir önceki yılın aynı ayına oranla krediler yüzde 30
artmış. Ticari kredilerdeki artış yüzde 28 olmuş, 2,9
trilyon civarında. Bireysel kredilerde yüzde 36 artış
gerçekleşmiş. Bireysel kredi kullanan yurttaş sayısı
34,5 milyona ulaşmış, son bir yılda 2,3 milyon kişi
artmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İlk defa
ihtiyaç kredisi kullananlardan 325 bin kişi daha borçlanmış.
Yani çok ciddi bir borç ekonomisinin, kredi aldırarak ekonomisini ve
hayatını sürdürme dayatmasının topluma reva
görüldüğünü görüyoruz. Baktığımız zaman, her yıl
artan ölçüde de icra takipleriyle karşı karşıya kalınıyor
kredi borçlarından dolayı ve yine son sayılara göre 132 bin
kişilik bir artış olmuş, icra takibinde görünüyor.
Bir kez daha iktidarın ekonomi
politikalarının aslında dar gelirli
yurttaşlarımız açısından nasıl ağır bir
travma ortaya çıkardığını görüyoruz ve bu borç
ekonomisinin sürdürülemez olduğunu iktidara bir kez daha hatırlatıyoruz.
Şimdi, bir vicdansızlıkla ilgili
birkaç cümle söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Cezaevleriyle ilgili hep sorunlar yaşanıyor
ve biz bunu dile getiriyoruz. Bolu F Tipi Kapalı Cezaevinde otuz
yıldır tutuklu olan bir kişi var, Fahrettin Şahin ve 16
Nisanda şartlı tahliye olması gerekirken Cezaevi İdare ve
Gözlem Kurulunun iyi hâlli olmadığı kararı gerekçesiyle
tahliye edilmedi ve otuz yıllık müebbet cezası biterken,
çıkacağı günü beklerken İyi hâlli değil. denilerek
altı ay daha ceza verildi. Yani bu durum zaten bir skandal, bir
vicdansızlık örneği fakat daha tuhaf olan nedir? Cezaevi
İdare ve Gözlem Kurulu aldığı kararda Kişinin
dosyası incelenmiş, kurum yaşantısında tehdit, tahrik,
ısrar, yalan beyan, kavga gibi zorlayıcı tutum ve
davranışlarda bulunduğu düşünülmüyor. Şu an disiplin
cezası bulunmadığı değerlendirilmiştir.
deniliyor, ona rağmen İyi hâlli değil. denilerek altı ay
daha cezaevinde tutulmaya karar veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Fahrettin
Şahin bir örnektir bu konuda, daha başka örnekler de var,
bunları da bugün konuşacağız elbette ki ama hem Adalet
Bakanlığına hem de cezaevi yönetimlerine sesleniyoruz:
Bakın, bu ayıba, bu zulme son verin, hem Fahrettin Şahin hem de
onun durumunda olanların, uzun yıllardır cezaevinde
yatanların ve tahliyesi gelenlerin önüne engeller çıkarmayın ve
tahliye edin; bu keyfî, haksız, hukuksuz, adaletsiz işleme bir an
evvel son verin diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Paralimpik Yüzme Dünya Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları tebrik ettiğine, eski Malatya Belediye
Başkanı ve Malatya Milletvekili Hamit Fendoğlunun ölüm yıl
dönümüne, RTÜKün kuruluş yıl dönümüne, 128 milyar dolara ne olduğunu
öğrenmek istediğine, pandemide esnafın durumuna ve emeklilerin
bayram ikramiyesinin artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Öncelikle, göğsümüzü kabartan
sporcularımızdan, evlatlarımızdan bahsederek, onları
kutlayarak başlamak istiyorum haftaya.
Avrupa Judo Şampiyonasında altın
madalya kazanan artı 78 kilogram kadınlarda Kayra Sayiti ve 81
kilogram erkeklerde Vedat Albayrakı tebrik ediyorum.
Geçtiğimiz hafta, paralimpik yüzücülerimizden
Sümeyye Boyacı ve Sevilay Öztürkün gösterdikleri başarılardan
göğsümüz kabardı, onlarla gurur duyuyoruz. Kendilerini, ailelerini ve
yetiştiren öğretmenlerini tebrik ediyoruz Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 17 Nisan 1978de Hamit
Fendoğlu, Malatyalıların ve Türkiye siyasetinde bilinen ismiyle
Hamido kendisine gelen bir bombalı paket sonucunda hayatını
kaybetti. O dönem kendisi 13üncü Dönem milletvekiliydi. Malatyadan
bağımsız belediye başkanı seçilebilecek kadar
Malatyanın benimsediği, dürüst, çalışkan ve kendine özgü
siyaset tarzı olan, beğenilen bir siyasetçiydi. Kendisi katledildi,
ardından 3 Alevi genç katledildi ve bir Alevi-Sünni
çatışması tetiklenmek istendi, Malatya bu oyunlara gelmedi. Bu
tip oyunlara gelinmemesi, sağduyunun, kardeşliğin korunması
son derece önemli. Ben -her yıl olduğu gibi, tabii, Malatya
Milletvekilimiz Veli Ağbaba bir araştırma önergesiyle gündeme
getiriyor; bugün burada değil- bu konunun, geçmişin karanlık
sayfalarının aralanması açısından, Parlamentonun
gündemine alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayrıca hâlen birlikte
milletvekilliği görevini yaptığımız Malatya
Milletvekili Mehmet Fendoğlunun şahsında tüm ailesine de bir
kez daha başsağlığı, taziye ve dayanışma
duygularımızı iletmek istiyorum.
Sayın Başkan, bugün Radyo ve Televizyon
Üst Kurulunun kuruluşunun yıl dönümüdür. Cumhuriyet Halk Partisinin
üstüne titizlendiği bir kuruldur Radyo ve Televizyon Üst Kurulu. Çünkü
yüce Parlamentoda görev yapan milletvekillerinin oylarıyla seçilirler ve
halkın burada oluşturduğu sandalye
dağılımına oransal olarak RTÜKte de temsil edilir seçilen
kişiler. Maalesef Üst Kurul bu görevini yerine getirirken kendisinden
beklenen tarafsızlık ve Parlamento adına titizlikle görev yapma
ilkelerini terk etmiş, bir ittifakın anlık çıkarları
çerçevesinde sürekli erken görüş bildiren, ihsasırey yapan, kendince
duruş gösteren ama kendisinden beklenen görevi yerine getirmekte
tarafsızlık ilkesini ihlal eden bir tutumu vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özellikle, Üst Kurulun
Başkanı 2 maaş alıyordu. Bu maaşlarından bir
tanesini Kurulun kuruluş kanununa aykırı şekilde de Kurulla
bağlantılı bir şirketten alıyordu,
itirazlarımız üzerine oradan istifa etti; kendisine bir başka
ikinci maaş bağlanmış. Bu ayıplar, bu
yanlışlar nasıl taşınabiliyor, nasıl göz
yumuluyor; bu bürokratlar sırf partililer diye nasıl böyle
şımartılıyor inanmak mümkün değil.
Bir yandan da Halk TVnin KabloTV başvurusunu
ve Sözcü TVnin logo değişiklik başvurusunu örneğin
Sözcününkini dört yüz on sekiz gündür- bekletiyor. Kendisine yakın
gördükleri, iktidara yakın gördükleri kanalın başvurusunu
altı günde sonuçlandırmış ama Sözcü TVnin başvurusuna
dört yüz on sekiz gündür cevap vermiyor. Bu mu Parlamentodan
aldığı görevi yerine getirmek? Sadece muhalif bir gazetenin
televizyonu olacak diye korkup dört yüz on sekiz gün
Kabul edilebilir gibi
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sorduğumuz basit bir soru var, kırk beş gündür
cevaplanmıyor. 128 milyarı nasıl sattınız, kime
sattınız, ne zaman sattınız, hangi kurdan sattınız,
hangi imzayla sattınız; bunun cevabını verin. Bu cevap
hâlen daha yok. Soru önergem cevaplanmadı.
AK PARTİ uzun süre sustu, şimdi cevaplar
veriyor. Biri diyor ki: Yerinde duruyor. Öbürü diyor: Hiçbir zaman böyle bir
rezerv olmadı.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) İlhan
Kesiciye sor, İlhan Kesici cevaplar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biri diyor: Pandemide
harcadık. Diğeri diyor ki: Dış güçler saldırdı,
o sırada tükettik.
Nurettin Canikli çıktı, bazı
açıklamalar yaptı, Hane halkına dağıttık.
diyor. Hane sayısı belli. Hane halkına
dağıtmış olsanız tümünü, ellişer bin lira
dağıtacaksınız, bu parayı alan yok. Dediği 78
milyar doları dağıtsalar, yirmi beşer bin lira lazım;
alan yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dünkü açıklamalarından
sonra, bugün başka bir açıklama yapmış. Efendim, diyor ki:
Böyle bir rezerv ancak yüz yılda bir kullanılırdı; ihtiyaç
duyduk, kullandık. Hiç olmazsa kötü yönetimle tükettiklerini itiraf
ediyor. Bakan Artık ben yapmıyorum. diyor yani bir devrisabık
yaratıyor, kendi dönemini temize çekiyor ama verdiği bilgilerde,
dayandırdığı gizli protokolün ilgili kanun maddesi
değişmiş, ondan haberi yok. AK PARTİ ülkeyi yönetemiyor,
artık ülke savruluyor, AK PARTİ savruluyor; biz de bu tarihî
savrulmayı ibretle takip ediyoruz.
Sayın Başkan, tüm siyasi partilerin
belediyeleri, kiracılarının kiraları konusunda
Bakıyorum, CHPli belediyeler ya tamamını almıyor ya bir
miktar indirim yapıyor, diğer siyasi partilerin belediyeleri de bunu
yapıyor ama bir bakıyoruz, devletin kiracılarına, özellikle
Millî Emlakin kiracılarına, Devlet Demiryollarının
kiracılarına, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
kiracılarına gerekli hiçbir kolaylık sağlanmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Son kez açıyorum, son kez.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir bakıyorsunuz, küçük
esnaf kan ağlıyor, yandaşların havalimanlarındaki
kiraları bir yıl, bir buçuk yıl, iki yıl affediliyor ama bu
kurumlar için bir şey yapılmıyor. Beklentimiz odur ki -Plan ve
Bütçe Komisyonu da toplantı hâlinde- bu konuyla ilgili tüm partiler ortak
bir önergeyle bu işi çözsünler.
Yine, ciddi bir beklenti var, kanun teklifimizi de
verdik; bayram ikramiyesi Cumhuriyet Halk Partisinin seçim vaadiydi, 7
Haziranda Olmaz öyle şey. diyenler 1 Kasımda Biz de
vereceğiz. dedi, verdiler ama artırmıyorlar ve biz şimdi
diyoruz ki: Bunun artık 1.500 TL olması gerekiyor. Bu konuda da her gün
Plan ve Bütçe Komisyonunda birilerine kıyak yapan önergeleri verenlerin,
Plan ve Bütçe Komisyonunun mutabakatıyla, emeklinin emekli ikramiyesini
1.500 TLye çıkarma noktasındaki teklifimizi değerlendirmelerini
bekliyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
22.- Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, ramazan ayının mübarek olmasını
dilediğine, 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalın ölüm
yıl dönümüne, hayatını kaybeden eski Başbakan ve Meclis Başkanı
Yıldırım Akbuluta, Profesör Doktor Ali Özeke, Hüsnü
Bayramoğluna ve Torbalı Belediye Başkanı Ramazan
İsmail Uygura Allahtan rahmet dilediğine, Paralimpik Yüzme Dünya
Serilerinde ve Avrupa Judo Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları tebrik ettiğine ve kaybolan 1 kuruş
olmadığına ve tüm kayıtların devletin elinde
olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aziz milletimizin, tüm vekillerimizin ramazan
ayının bir kez daha mübarek olmasını diliyorum.
Bugün, bu hafta Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşeceğiz biliyorsunuz,
başarılı bir hafta olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 17 Nisan Cumartesi 8inci Cumhurbaşkanımız
Turgut Özalın vefatının 28inci yıl dönümüydü. Ülkemizin
gelişmesi, kalkınması, refahı için önemli adımlar atan
merhum Turgut Özal, devlet adamlığı ve kişiliğiyle milletimizin
gönlünde müstesna bir yer edinmişti. Hayatı boyunca millet için
çalıştı, buna rağmen diktatör dediler, tek adam dediler
ancak mücadelesinden vazgeçmedi. Kendisini bir kez daha rahmetle, minnetle yâd
ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine geçen hafta, biliyorsunuz, eski
Başbakanlarımızdan Yıldırım Akbulutu kaybettik.
Yıldırım Akbulut bir Çanakkale damadıydı, Bayramiçli
olan eşiyle evliydi. Meclis Başkanlığı ve
Başbakanlık vazifelerinde bulunmuştu, en son
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu
üyeliği yapmıştı. Merhum Akbuluta da Allahtan rahmet,
sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine geçen hafta arka arkaya güzel insanların rahmetli
olduğunu gördük, 2 değerli âlimi kaybettik. Biri, Profesör Doktor Ali
Özek Hocamızdı, uzun yıllar vakıf hizmetlerinde
bulunmuş kıymetli bir âlim. Aynı şekilde, Bediüzzaman Saidi
Nursi hazretlerinin talebelerinden Hüsnü Bayramoğlu ağabeyi
kaybettik. 2 değerli hocamıza da Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 18 Nisanda solunum rahatsızlığı nedeniyle
tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden İzmirin
Torbalı ilçesi Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygura
Allahtan rahmet; ailesine ve sevenlerine, Cumhuriyet Halk Partisi ailesine ve
Grubuna başsağlığı diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; millî sporcularımız hafta sonunda
aldıkları birinciliklerle bizleri gururlandırdılar.
Paralimpik Yüzme Dünya Serileri'nde 50 metre sırtüstü
yarışında 1inci olan Sümeyye Boyacıyı, 2nci olan
Sevilay Öztürk kardeşimizi yürekten kutluyorum. Ayrıca, Avrupa Judo
Şampiyonası'nda altın madalya kazanan Vedat Albayrakı
kutluyoruz. Yine, Avrupa Judo Şampiyonası'nda altın madalya
kazanan Kayra Sayiti gönülden kutluyor, tebrik ediyor, başarılarının
devamını diliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında, Grup Başkan Vekillerinin
konuşmaları az önce yaptığımız usul üzere sadece
gündeme ilişkin, ekstra konulara ilişkin bir değerlendirme imkânı
hakkı. Zaten diğer konuları kürsüde tartışıyoruz.
Ancak, kıymetli Grup Başkan Vekilinin gündemin dışında
yine konuyu açmasından dolayı cevap verme zorunluluğu hasıl
oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değerli arkadaşlar,
Türkiye polemiklerle çok zaman kaybetti, Türkiye boş kavgalarla çok zaman
kaybetti. Birbirimize hak ettiğimizin ötesinde ithamlarla çok zaman
kaybettik. Bu ülkede, 1 kuruş bile kaybolmayan Merkez Bankası
kayıtları devletin elinde, devletin yedinde hâlen açık
şekilde görülmektedir.
Sayın Başkan, kayıp olan 1 kuruş
yoktur. Tüm kayıtlar devletin elindedir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Paralar nerede, paralar?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Merkez Bankası
bilançosu açıktır. Biz söyledik inanmadınız, bizim milletvekillerimiz
söyledi inanmadınız; kendi Genel Başkan
Yardımcınız, kendi milletvekiliniz Gidersiniz Merkez
Bankası bilançosuna, okumayı bilen insanlar açarlar internet
sayfalarını, dolar alım satımları nasıl
olmuş, ne zaman olmuş, kaç lira olmuş görürler. dedi. Şunu
söylemek istiyorum: İtham etmek kolay da insanın bir vicdanı
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki Sayın
Başkan.
Tekrar ifade istiyorum: Bize inanmayanlar, kendi partilerinin
vekillerinin açıklamalarına inansınlar, baksınlar. Bu
konuyu daha soğuk akılla, daha sakin değerlendirdiklerinde,
aslında, devletin bir bankasına bir anlamda operasyon olduğunu,
IMFnin çanta taşıyıcılarının bu işi
yaptığını göreceklerdir diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir dakika cevap hakkı
BAŞKAN Konuşmanızı
yaptınız, bir şey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bülent
Turanın söylediklerine cevaben bir dakika süre istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika.
Buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öncelikle, Sayın Başkan,
Torbalı Belediye Başkanımız İsmail Uygurun
kaybıyla ilgili iletilen taziye dileklerine çok teşekkür ediyoruz.
İkinci husus da; bu meseleyi
tartışırken meseleyi şöyle görmek lazım: 128 milyar
dolar -başta kabul etmiyordunuz ama şimdi, artık, hepiniz
söylüyorsunuz, kabul etmeye başladınız- satılmış.
Kaçtan satılmış, ne zaman satılmış, kime
satılmış söyleyin, devamında şu gelecek: Bugünkü kura
döneceğiz. Hani 1 lira kaybolmaz. diyorsunuz ya, 5,50den
sattığınız doların bugün bir tanesini satın alsanız
8,15ten satın alacaksınız. 128 milyar dolar satın almaya
kalkın, koymaya kalkın o parayı kur kaç para oluyor, devletin
kaybı kaç para oluyor! Kötü yönetim
Bakın, bir baba evladına
sorar: Araba nerede? Evlat Çalmadım, satmadım. diyorsa orada bir
arıza var; yerini göster kardeşim, orada bir arıza var. Araba
nerede? diyorsun Ben çalmadım, vallahi çalmadım. İyi de ne
yaptın? Arabayı göster, arabayı.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kayıtlara
baksın, İlhan Bey yardımcı olacak onlara.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bülent, paralar nerede?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Para kaybolmadı ama
kimin cebinde?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu Üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısının 20/4/2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına
ilişkin önerge yazısı (4/121)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanlığının, İç Tüzükün 21inci maddesi
uyarınca Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksalın
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliğinden geri
çekildiğine ilişkin yazısı 20 Nisan 2021 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
2.- Başkanlıkça, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısının 20/4/2021 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/122)
BAŞKAN - Kayseri Milletvekili Sayın
Mustafa Elitaşın Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısı 20 Nisan 2021 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
3.- Başkanlıkça, Konya Milletvekili
Ziya Altunyaldızın, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin yazısının
20/4/2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına
ilişkin önerge yazısı (4/123)
BAŞKAN - Konya Milletvekili Sayın Ziya
Altunyaldızın Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden
istifasına ilişkin yazısı 20 Nisan 2021 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 24/3/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, salgın konusunda yaşanan gerilimler durumun acil
olduğunu ve bir an önce önlemler alınarak gerekli düzenlemelerin ve
çalışmaların yapılması zaruretini
doğurduğundan, salgının yönetilememesinin ve Hükûmetin
hedeflerini tutturamamasının sebeplerinin araştırılması,
3üncü dalganın daha da ağırlaşmadan durdurulması için
yapılması gerekenlerin tespit edilmesi ve aşı tedarikinde
ve aşılama sürecinde yaşanan aksaklıklara çözümler
bulunması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
20/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/4/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından salgın konusunda yaşanan gerilimler durumun acil
olduğunu ve bir an önce önlemler alınarak gerekli düzenlemelerin ve
çalışmaların yapılması zaruretini
doğurmaktadır. Salgının yönetilememesinin ve Hükûmetin
hedeflerini tutturamamasının sebeplerinin
araştırılması, 3üncü dalganın daha da
ağırlaşmadan durdurulması için yapılması
gerekenlerin tespit edilmesi, aşı tedarikinde ve aşılama
sürecinde yaşanan aksaklıklara çözümler bulunması amacıyla
24/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 20/4/2021 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Aylin Cesur.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İYİ Parti Grubu adına söz aldım,
araştırma önergemize destek istiyorum. Konuşmamı iyi
dinleyin. Her zaman -şu ana kadar- doktor kimliğimle bu işe naif
bir şekilde yaklaşmaya çalıştım ama artık
sesimizin galiba biraz sert çıkma zamanı çünkü kontrolsüz, kifayetsiz
normalleşmenizden beri görülen vaka 1 milyon 677 bin ve bunların 1
milyondan fazlası nisan ayında. Kontrolsüz normalleşmeden beri
görülen can kaybı 7.698, bunların 4.882si nisan ayında. Yani
geçen hafta, mart kırmızı mart oldu demiştim ya, nisan
artık kanlı nisan ve bunun sorumlusu sizsiniz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Salgında dört yüz günü
aştık ama vakaların dörtte 1i, ölümlerin sekizde 1i yirmi
günde oldu. Dünya nüfusunun yüzde 1i nüfusumuz ve dünyadaki günlük
vakaların yüzde 7 ila 9u bizde. Yani görebiliyor musunuz aradaki
farkı? Son bir haftadır milyon kişiye düşen vakada
tartışmasız dünya 1incisiyiz. Bunlar ne demek biliyor musunuz
biz tıp adamları için? Bu bir utanç tablosu ve işe
yaramıyor demek aldığınız tedbirler, işe
yaramıyorsunuz demek.
Şimdi,
bu büyük kriz, günde 300 ölümlü olan bu kriz on gün içerisinde hastanelere
yansıyacak ve hastanelerden gelen sesler benim canımı
acıtıyor. Dün gece bir doktor arkadaşım aradı,
Ankarada, başkentteki hastanelerde çalışan bir doktor
arkadaşım. 2 kanser hastasına Ankarada hiçbir hastanede
yoğun bakımda yer bulamamışlar. PCRleri pozitif,
ağır tedaviye ihtiyaçları var, yer yok. Yani kötü haber falan
vermek istemiyorum, bu, işin realitesi. Öyle algı yönetimiyle falan
kapatılacak gibi değil artık durum. Size hastaneler dolacak
demiştik, doldu. Yoğun bakımlar da artık hasta seçer hâle
gelecek demiştik, artık yoğun bakımlar hasta seçer hâlde ve
Covid tedavisi yapan hastanelerde hastalar acillere taşacak demiştik
ve aciller taşmış vaziyette. Hastaneler kapasite artırmaya
çalışıyor. Kapatmayın dedik hastaneleri, Numune Hastanesini
tekrar açmaya başlamışsınız, diğer hastanelere
yer arıyorsunuz. Hastanelerin mutfaklarını -mutfak kapasitelerini-
yoğun bakımlara çeviriyorlar. Yani demek istiyorum ki, son durum, artık
İtalya ve İspanya gibi olmayalım. Yerlerden ceset toplar hâle
geleceğiz demiştik, artık kapıda bu var değerli
arkadaşlar, kapıda bu var artık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha vur, bir daha!
Olmadı, bir daha vur!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben buradan vurayım,
sen duy!
AYLİN CESUR (Devamla) Şimdi, evet,
gelin, açın kulaklarınızı ve kör olan
vicdanlarınızı el değmemiş
kılıflarından çıkarın artık. Neden mi? Çünkü
esnafı yapyalnız bıraktınız, desteksiz
kısıta gittiniz ve kongre yaparken kılıf lazım oldu
diye zamansız normalleşmeye gittiniz ya hani ve milleti cayır
cayır ateşe attınız ya işte, o insanlar yoğun
bakımlarda ateşler içinde yanıyorlar ve ölüyorlar.
Şimdi, 1 Marttaki kontrolsüz
normalleşmeden bu yana yeni vaka 6 kat, ölümler 5 kat arttı. Sonra
kısıtlamalar değil de kısıtlamacıklar
getirdiniz, ben haybeye tedbirler diyorum bunlara ve siz bu işi
beceremediniz değerli arkadaşlar. İngiltere -becerenler var-
bizimle aynı durumdaydı; tam kapanırken salgın
kısıtlamalarından etkilenecek iş yerlerine bir defaya
mahsus 6 bin ila 18 bin arasında paunt yardım yaptı, tam
kapatacak olanlara aylık 3 bin paunt verdi ve olumsuz etkilenenlere 2.100
paunt destek verdi, 2.500 paunda varacak kadar devlet
maaşlarının yüzde 80ini üstlendi; bizde vatandaşa, esnafa
verilen 100 paunt yok, bakar mısınız
karşılaştırmaya! Evet, kısa çalışma
ödeneğini kaldırdınız. Bakın, bir defa
yapacaksınız kapanmayı, tam kapatacaksınız ve
artık iki hafta falan değil, dört hafta, en az dört hafta
kapatacaksınız.
Şu durumda aşılamayı eğer
bekleyemezseniz
Mayısta bitecek. dediniz, bir yıl iki aydan daha
fazla, Ağustos 2022de bitiyor bu hızla. Aşılamada nüfusa
oranla dünya 53üncüsüyüz ve Günde 1 milyon, 2 milyon aşı
yapabiliriz. diyen Bakana, Sağlık Bakanına sesleniyorum:
Yapın o zaman bu aşıları, neyi bekliyorsunuz daha?
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
İsrail verdi parasını, aldı;
Amerika verdi, aldı. 128 milyar doları nasıl
harcadığınızı anlatmaya çalışırken
şekilden şekile girenlere sesleniyorum bir de: Bulun aşıyı,
getirin vatandaşa, getirin. Eğer 3 milyar dolar verseydiniz o 128
milyar dolardan, aşılardınız herkesi ve 150 milyon doz
Pfizer aşısı getirttirirdiniz mesela, 20 dolardan
alırdınız, çeşit çeşit alırdınız. Çine
de Kanal İstanbul için esir olmazdınız ve Uygurdaki
kardeşlerimizin hakkını da savunurdunuz, babalar gibi
çıkardınız karşısına. Şimdi,
adlarını bile ağzınıza alamıyorsunuz ya hani,
hepsini yapardınız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Şimdi, İngiltereyi geçen hafta örnek
vermiştim; tam kapanma, yavaş açılma ve hızlı
aşılamayla sonuç: Dün bizde 341, onlarda 4 ölüm var. Portekiz yine
başardı bunu, bizden çok daha kötü durumdaydı, 200 vaka, 300
ölüme geldi.
Bir de aşı koruyuculuğu meselesi var
gündemde. -2 doz aşı yeterli mi yetersiz mi koruyuculuğu var
mı- onun için önergemizi kabul edin, bunları
araştıralım.
Sürem bitti, Başkandan süre rica edeceğim.
Şimdi, Şili bir rapor
yayınlandı, bilimsel bir rapor. Burada, bu aşı ne kadar
işe yarıyor, bizim aşıyla ilgili sonuçlar ne oldu,
detaylı bir şekilde verdi, siz bunu da açıklamıyorsunuz.
Bugün Bilim Kurulundan bir açıklama yapılmış, laf olsun
açıklaması, baktım ben gelmeden önce. 3üncü faz
çalışmalarındaki bilimsellikten uzak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) Evet
BAŞKAN Ek süre vermeyeceğim Sayın
Cesur.
AYLİN CESUR (Devamla) Peki, ben o zaman
süremi buradan kendimce kullanacağım.
3üncü faz çalışmalarındaki
bilimsellikten uzak fecaati biliyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Pandemi önemli
yani böyle bir gündemde süre vermemeniz kabul edilemez bir şey.
AYLİN CESUR (Devamla) Eğer artık
bilimsellikten uzak bir şekilde bu işi yönetmeye kalkarsanız
-geçen hafta söylemiştim- basiretsizlik, beceriksizlik,
vurdumduymazlık madalyaları boynunuzda ve bu
ALİ ŞEKER (İstanbul) Başkan,
yanlış yapıyorsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkan,
diktatörlüğe özenme, demokrat ol, sen demokrat bir aileden geliyorsun.
Demokrat bir aileden gelen bir adam diktatörlüğe özenmez.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yanlış
yapıyorsun Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teşekkür ediyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Nezaketinize çok teşekkür
ediyorum Aylin Hanım.
AYLİN CESUR (Devamla) Bu basiretsizlik,
beceriksizlik ve vurdumduymazlık madalyaları ölünceye kadar sizin
boynunuzda ama mahşer var, mahşer, mahşer var, mahşer!
BAŞKAN Arkadaşlar, Aylin Hanım
naiftir, kurallara uyar, İç Tüzüke uyar! Rica ediyorum
AYLİN CESUR (Devamla) Bunun
hesabını veremezsiniz, mahşer var! (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Özgür ifade
ödülü göndereceğiz size Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu alkışlar
Başkana(!)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, siz de çok
naziksiniz(!)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Takdir
edersiniz ki 341 kişi öldü.
BAŞKAN - Evet, Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce buradan bir
şekilde şunu dile getirmek istiyorum. Tüm halkımız,
sırası gelen herkes, coronavirüs aşısını
yaptırması gerekiyor, o açıdan biz aşı
yapılmasını öneriyoruz çünkü pandemi süreçlerinde
yaşamımızı kurtaracak tek şey aşıdır
diyoruz.
(X)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) O ne?
HABİP EKSİK (Devamla) Türkçesini
söyledim zaten.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Hangi
ifadeden sonra konuştun?
HABİP EKSİK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, aşıyla ilgili tam bir rezalet yaşanıyor.
Bakın, 128 milyar dolar kayıp ama aynı zamanda 1,5 milyon BioNTech
aşısının da kayıp olduğunu AB üretimi olan
aşıların raporlanması sürecinde gördük ki Türkiyeye
gelmiş ama kime, nasıl ve ne zaman
yapıldığını da bilmiyoruz. Aslında,
baktığımız zaman, sürecin ne kadar kötü yönetildiğini,
ne kadar keyfî yönetildiğini, ne kadar başarısız
yönetildiğini hepimiz görüyoruz çünkü hepimizin yakınları birer
birer yaşamını yitiriyor. Pandemiyle mücadele süreci
aslında etkin önlemlerle yapılabilir, kitlesel aşılamayla
yapılabilir ve aynı zamanda hastane sisteminin çökmemesiyle yapılabilir
ama Türkiyede şu an Sağlık Bakanlığı maalesef üç
konuda da başarısız; hem kitlesel aşılama
yapamadı hem hastane sistemleri bugün yoğun bakımlar tam
dolduğu için çöktü hem de etkin önlem alamadı. Bakın, 1 Marttan
önce tablo böyle iken maalesef etkin önlem alınmadığı için,
önlemler keyfî, kafalarına göre olduğu için ve Bilim Kurulunun
kararları saraydan onaylatıldığı için bu tablo bugün
kıpkırmızı oldu ve her gün bir köy nüfusunda
insanımız yaşamını AKP iktidarının yüzünden
yitiriyor. Bu süreç nasıl başladı biliyor musunuz? Bu süreç
Bakanın itirafıyla başladı çünkü Sağlık
Bakanı şunu söyledi, dedi ki: Biz, insan
sağlığından ziyade çıkarlarımızı
düşünmek zorundayız, ulusal çıkar. Aslında gerçeği
şuydu ki, AKPnin çıkarlarını gözetti ve binlerce insanımız,
milyonlarca insanımız sağlığını yitirdi,
binlercesi yaşamını yitirdi. Bugün, aşıyla ilgili de
tam bir rezalet yaşanıyor; bakıyorsunuz, Iğdırla aynı
nüfusa sahip olan Bartında 68 bin aşı yapılmış
ama Iğdırda 27 bin aşı yapılmış,
Hakkâriyle aynı nüfusa sahip olan Burdurda 96 bin aşı
yapılmış ama Hakkâride 17 bin aşı
yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) - Bu da gösteriyor
ki AKP iktidarı her konuda olduğu gibi sağlık alanında
da ırkçıdır, ayrımcıdır ve bu noktada da
başarısızlığına her gün bir
başarısızlık ekliyor.
BAŞKAN Evet, Sayın Eksik, teşekkür
ettim.
HABİP EKSİK (Devamla) - Aşı
konusunda da başarısız olmuştur; rezalet
yaşanıyor. Bu konuda biz Meclisi göreve davet ediyoruz. Bu önergeye
biz evet oyu kullanacağız insanlarımızın
sağlığını korumak için.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hadi oradan!
HABİP EKSİK (Iğdır)
Bağıracağına kendi iradenle oy kullan!
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hadi oradan!
İşine bak!
HABİP EKSİK (Iğdır)
Bağıracağına kendi iradenle oy kullan!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Kandilinkiyle kullanmıyoruz, kendimizinkiyle kullanıyoruz biz.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Ali Şeker. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Sağlık
Örgütünün Covidi pandemi ilan ettiği 11 Mart 2020den bugüne dört yüz
altı gün geçti ve PCR pozitif ölüm sayısı bu dört yüz altı
günde 36 bine ulaştı. Arkadaşımız bu araştırma
önergesini verdiğinde 30 bin ölüm vardı, ondan bugüne 6 bin kişi
daha öldü ve siz bunu umursamıyorsunuz. 11 Ocakta AKPnin kongreleri
tekrardan başladı, o günden bugüne 2 milyon yeni Covid hastamız
oldu. Anormal normalleşmeniz ve bu pandemi döneminin en tepe
noktasında, 3üncü piki, İstanbulda 4üncü piki
yaptığı noktada siz ödenekleri kestiniz, işsizlik
ödeneklerini, kısa çalışma ödeneklerini kestiniz.
Burada on üç gün önce kürsüden Temel gelir
desteğiyle tam kapanma gerekiyor, iline göre değişen, en az
yirmi bir gün ile yirmi sekiz günlük tam kapanma gerekiyor ki aşıya
ulaşabilecek, hayatını koruyacağımız kişi
sayısı artsın. Bir an önce yaygın aşılama olsun,
bir an önce aşı tedariki olsun ve bu konuda da Meclis üzerine
düşeni yapsın, Bakanlık üzerine düşeni yapsın, Maliye
Bakanlığı üzerine düşeni yapsın. dedik. Bir
araştırma önergesi var Aşıya daha çok nasıl
ulaşabiliriz? Ölümleri nasıl daha da azaltabiliriz? diye ama siz her
zaman olduğu gibi halka değil saraya karşı kendinizi
sorumlu hissettiğiniz için halkın sağlığıyla
ilgili bu kadar temel bir noktada bile araştırmayı
istemeyeceksiniz. Umut ediyorum beni yanıltırsınız,
halkınıza karşı, halkımıza karşı
sorumlu davranırsınız.
10 yoğun bakım yatağından 7si
dolu, 8i dolu; diğer yoğun bakım hastalarına yer bulmakta
sorun yaşıyoruz. 1 Marttan bugüne ölümler 5 kat arttı, 69dan
341e çıktı. Daha geçen günlerde İstanbulda dolmuşlar,
otobüsler lebalep dolu. Sorumluluk
duymadığınız, bu ortamda işe gönderdiğiniz, okula
gönderdiğiniz o insanlar oralara gidebilsin diye hayatlarını
tehlikeye atıyorsunuz. İstanbulda 100.000 kişiden neredeyse
1.000 kişi hasta. Bu ne demektir? Her 100 kişiden 1i
İstanbulda hasta demektir. 100 kişilik bir otobüste 1 hasta var
demektir. Vakaların daha da arttığı, bu kadar
arttığı bir dönemde siz hiç umursamıyorsunuz. Her gün bir
olimpiyat stadyumu kadar insan hastalanıyor, ölümün pençesiyle
cebelleşiyor.
Siz üç haftalık bir kapatma yerine Ne olursa
olsun, ölen ölsün, kalan sağlar
anlayışındasınız. Bu halkımıza
karşı sorumluluğunuzu yerine getirin. 3üncü doz aşı
söz konusuyken biz daha 2 doz aşıyı sene sonuna kadar temin
edebilmiş değiliz. Bir an önce bu aşıların temin
edilmesi, halka uygulanması gerekiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Sorumluluğunuzu bir kez daha
hatırlatıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Esgin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ESGİN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi selamlayarak sözlerime başlamak
istiyorum.
Tüm dünyanın yüz yılda bir
karşılaştığı küresel bir salgınla on üç
aydır, bir yılı aşkın bir süredir devlet-millet el ele
büyük bir mücadele veriyoruz. Virüs, mutasyonlu varyantların da etkisiyle
tüm dünyada ve ülkemizde ne yazık ki tekrar yükselişe geçmiştir.
Bununla birlikte güçlü sağlık altyapımızla hastanelerimizde
yatak ve yoğun bakım doluluk oranları kontrol
altındadır. Varyantlı virüsün artış hızını
engellemenin en önemli yolu, tedbirlere riayet etmek ve tabii ki
aşıyla bağışıklanmadır.
Değerli arkadaşlar, aşı
bağlantıları kadar aşı tedariki de son derece
önemlidir. Türkiye, hedef kitlenin yani 20 yaşın üstündeki 52,5
milyon vatandaşımızın ihtiyacını
karşılayacak aşı anlaşmasını
yapmış ve tedarikini gerçekleştirmektedir. Eğer
aşı tedarikinde bir problem olsaydı, dünyanın en çok
aşı yapılan 6 ülkesi arasında yer alabilir miydik? Bunu
sizlere sormak istiyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Oran
nedir, oran?
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Aşılamada
Almanya gibi, İskandinav ülkeleri gibi, İtalya gibi, Fransa gibi
dünyanın en gelişmiş ülkelerinden daha iyi bir sınav
verdiğimizi de açıkça ifade etmek durumundayız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Vekilin
sorularını bir yanıtlayın.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, zamanla yarışıyoruz, her can bizim
canımız. Yaş ve risk gruplarına göre
oluşturduğumuz program çerçevesinde şeffaf bir şekilde, iyi
bir planlamayla süreci yönetmeye devam ediyoruz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Hangi
ülkeden bahsediyorsunuz?
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - İnsanlar
yoğun bakımlarda, neden bahsediyorsunuz?
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Ülkemizde bugün
itibarıyla 20 milyonun üzerinde aşı uygulanmıştır
yani hedef kitlenin yüzde 25inin üzerinde bir aşılama
yapmış bulunuyoruz.
Sayın Eksik, söylediğiniz bir tek
şeye katılıyorum; evet, milletimizi aşı olmaya
çağıran davetinize katılıyorum, onun dışında
bütün söylediklerinizin hilaf olduğunu buradan ifade ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Aşı var mı, aşı? Aşı olmaya
çağırıyoruz ya, aşı nerede?
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Yine, bugün
itibarıyla, 55 yaşın üzerindeki vatandaşlarımıza
aşı uygulaması başlamıştır. Risk
grupları ve meslek gruplarının da aşılamaları
devam etmektedir. Yakın bir süre içerisinde 40 yaş ve üzerindeki
vatandaşlarımızın tamamını
aşılayacağımızı ifade etmek durumundayız.
Salgınla mücadelemizde sağlık altyapımızın gücü,
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği, AK PARTİ
iktidarlarının ve Sağlık
Bakanlığımızın acil durum tecrübesi ve iradesi son
derece etkili olmuştur.
Değerli arkadaşlar, yapıcı
eleştirilerinize her zaman saygı duyuyoruz ancak virüs, tanı
kitleri, şehir hastaneleri, sağlık
çalışanlarımız veya aşı üzerinden
yaptığınız insafsız ve ölçüsüz eleştirilerinize
ve siyasi polemiklerinize asla katılmadığımızı
buradan açıkça ifade ediyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) -
Ölümlerin hesabını verin.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Muhalefetin AK
PARTİ'ye muhalefet etmekle Türkiye'ye muhalefet ettiği
aşikârdır.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) AK PARTİ
Türkiye değil!
MUSTAFA ESGİN (Devamla) - Kim ne yaparsa
yapsın, aziz milletimizden aldığımız emaneti sonuna
kadar yerine getireceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Sayın
Başkan
Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN Efendim?
HABİP EKSİK (Iğdır) -
Sataşma var, gördüğünüz gibi sataşma oldu.
BAŞKAN Ne sataşması oldu?
HABİP EKSİK (Iğdır) - Benim
sözlerimin hepsinin yanlış olduğunu,
çarpıttığımı iddia etti.
BAŞKAN Bu, sataşma değil.
Teşekkür ediyorum.
HABİP EKSİK (Iğdır) En
doğal hakkımı kullanmak istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkan, böyle
yaparsan biz öyle altı buçukta filan gidemeyiz, sana söyleyeyim.
BAŞKAN Başkan, benim bir acelem yok
Sayın Türkkan.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, sataşma oldu.
Buradaki tüm milletvekilleri
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yani, bu tavır
farklı, bu şekilde gidemeyiz.
BAŞKAN Sayın Türkkan, burada bir
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade eder
misiniz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben arkadaştan
bahsetmedim.
BAŞKAN Sayın Türkkan, burada bir
sataşma var mı?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben ondan bahsetmiyorum,
efendim.
BAŞKAN Ha, tamam, o ayrı bir şey.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Siz dinlemiyorsunuz bile.
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu tavır Meclisin
hulus içerisinde yürümesine engel bir tavır. Biraz daha dikkatli, biraz
daha konuşmacılara saygılı davranmanızı
öneriyorum efendim. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Kusura bakmayın,
saygısızlık olarak ne olduğunu söyler misiniz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir dakika süre
vermediniz. Ben vermiyorum. Nedir bu?
BAŞKAN İlk defa mı yönetiyoruz, ilk
defa mı siz Genel Kurula katılıyorsunuz Sayın Türkkan?
Yapmayın, rica ederim
Lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır efendim, Meclis
adaplarına aykırı. Meclis adabına uygun davranmanız
gerekir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Ayrıca, beni de uzun çalışmayla
tehdit etmeyin Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) El ile gelen düğün
bayram. diye bir laf var Başkan, devam ederiz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, cevap için yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika süre
vereceğim.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin İYİ Parti grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Özellikle şunu belirtmek istiyorum: Bizim
belirttiğimiz rakamların, bizim belirttiğimiz tabloların
hangisi yanlış? Buna cevap vermenizi istiyorum. 1,5 milyon doz
aşı gelmiş ama bu, halktan saklanmış. Binlerce insan
yaşamını yitirmiş ama siz bunları kabul etmiyorsunuz.
Binlerce insanın Covid olduğunu, pozitif olduğunu
Bakanınız kabul etmedi.
MUSTAFA ESGİN (Bursa) Yalan söylüyorsunuz,
iddianızı ispat edin o zaman, iddianızı ispat edin.
HABİP EKSİK (Iğdır) Her
pozitif, pozitif olan hasta değildir. diyerek bilim tarihine geçti ya!
Böyle bir şeyi bile kabul etmiyorsanız yani ne diyelim! 10 Ekimde ve
Kasım ayında Covid olan hastaların sayısını
yükseltmek zorunda kaldı Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Dünya
Sağlık Örgütünün sayfasında bu tablo böyle zikzak çizdi, hepimiz
bunu gördük, hepimiz bundan utanç duyduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Iğdır) Siz hâlâ
kürsülere çıkarak bizlerin sözlerini çarpıtmaya ve yalan
olduğunu iddia etmeye çalışıyorsunuz ama süreci yalanlarla,
şeffaf olmayan bir şekilde yönettiğinizi dünya âlem görüyor,
dünya âlem izliyor. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Dünya
Sağlık Örgütü takdir ediyor Türkiyenin buradaki
başarısını.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
aynı gerekçeyle yerinden bir dakika, aynı gerekçeyle.
BAŞKAN Efendim aynı gerekçeyle derken
Söz vereyim, verelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı gerekçe.
BAŞKAN Sayın Şeker, buyurun.
Hangi gerekçeyle?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı gerekçeyle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Şeker.
25.- İstanbul Milletvekili Ali
Şekerin, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin İYİ Parti grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Arkadaşlar dünyada nüfus başına en yüksek vakaların
görüldüğü bir yerde başarılı olduklarını iddia
ediyorlar. Allah daha büyük başarılardan Türk milletini korusun
diyorum(!)
Bir başka konu da sağlık
emekçileriyle ilgili; Covid-19un meslek hastalığı
olmasını talep ettik, kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifine gerek
yok. dediler, hâlâ komisyonda görüşmüyorlar. Çalışma
Bakanımız da şunu ifade etti: Ben ne bileyim evinden
kapmadığını.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ne alakası var?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Covid
hastalarıyla burun buruna mücadele eden sağlık
çalışanlarının oradan değil de evinden
hastalığı kaptığını iddia edip onların
sakat kalmaları, ölmeleri neticesinde bağlanacak olan haklarıyla
ilgili olarak bu kadar ciddiyetsiz bir yaklaşımda bulunulması
sağlık emekçilerine büyük bir haksızlıktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
26.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Bursa Milletvekili Mustafa Esginin İYİ Parti grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Faklı bir gerekçeyle,
o da şu: Sayın konuşmacı AK PARTİye muhalefet etmek
Türkiyeye muhalefet etmektir. diye bir ifade kullandı. Bakın,
beyler, oyları yüzde 30lara düşmüş bir partiye muhalefet etmek,
Türkiyeye muhalefet etmek değildir; yanlış anlıyorsunuz,
farklı anlıyorsunuz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) Ne alakası var?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Siz, Türkiye demek
değilsiniz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Hangi hayal dünyasında yaşıyorsunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Siz, sadece hükûmet eden,
bu memleketi yönetmek için göreve gelmiş bir partisiniz ama sakın ola
ki kendinizi Türkiye falan zannetmeyin, yanılırsınız.
Yarın öbür gün sizler yıkılıp gidiyorsunuz, Türkiye hep
ayakta kalacak, dimdik kalacak hem de. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sizin de Sayın Esginin
konuşması üzerine mi söz talebiniz var?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı gerekçeyle ben
de söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Az önceki
konuşmacı 1,5 milyon aşı kayıp. dedi. Çok
ağır bir iddiadır, ağır bir ithamdır. Buna
ilişkin kendisini ispata davet ediyoruz Sayın Başkanım.
Aynı şekilde, AK PARTİnin
oylarının kaç olduğuna ilişkin kamuoyuna ulaşmak bizim
işimiz. Şu an yirmi yıldan beri en çok duyduğumuz ifade:
Az sonra gidiyorsunuz, yarın yok oluyorsunuz. Yirmi yıldan beri
buradayız, milletimiz dediği müddetçe burada olacağız Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Bülent Turan, pandemiyi siz hastanenin kapısında yönetmeye
çalışıyorsunuz, hastanenin kapısında; normal
yönetmiyorsunuz.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 20/4/2021 tarihinde Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları
tarafından, kadın yoksulluğunun önlenmesi için alınacak
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
20/04/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 20/04/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
20 Nisan 2021 tarihinde, Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları tarafından (12561
grup numaralı) kadın yoksulluğunun önlenmesi için alınacak
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/04/2021 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Serpil
Kemalbay
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller; Türkiye
ağır bir ekonomik kriz ve salgın kriziyle mücadele ederken
Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi olarak Kadınlar için
adalet kampanyamız çerçevesinde Kadın yoksulluğuna hayır
buluşmaları gerçekleştirmek için Ege Bölgesine gittik ve
burada, İzmirde ve Aydında kadın buluşmaları
yaptık. İzmirde sokak satıcısı kadınlarla
buluştuk. Midye dolma yapan kadınlarla buluştuk. Tandır
ekmeği yapan kadınlarla, evlerde parça başı iş yapan
kadınlarla buluştuk. Ev işçileriyle buluştuk. Aydın
Sökede ise kırk yıldır aynı yerde hasır şemsiye
üreterek geçimini sağlamaya çalışan Roman kadınlarla
buluştuk. Yine, Aydın Köşkte çilek seralarında iki büklüm,
o sıcakta çilek toplayan kadınlarla buluştuk. Buradan
buluştuğumuz bütün kadın arkadaşları sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, bakın, İzmirde midye
üreten kadınlar İzmirlilere tarçınlı midye yerine isotlu
midyeyi sevdiren insanlar fakat yaptıkları bu iş bu kadar
önemliyken kadınların emeği görülmüyor ve insana
yakışır bir ücret ve insana yakışır
çalışma koşullarında çalışamıyorlar. Tandır
ekmeği üreten kadınlar geçimini bu ekmeği üreterek
sağlıyorlar ama görülmüyorlar ve yine ev işçileri
sigortasız, güvencesiz çalışıyorlar.
Aydın Sökedeki Roman kadınlar hasır
şemsiye üretiyorlar, kırk yıldır bu işi
yapıyorlar, kırk yıldır aynı yerde
çalışıyorlar; şimdi bulundukları yerden sürülme tehdidiyle
karşı karşıyalar çünkü sitelerin inşaatları
bunların kapısına kadar dayanmış. Yine çilek
tarlalarında kadınlar güvencesiz şekilde
çalışıyorlar.
Kadın işsizliği ve kadın
yoksulluğu çok büyük, çok derin. Kadınlar işe de
erişemiyorlar, gelire de erişemiyorlar. Kadın
işsizliği yüzde 43 seviyelerinde sürüyor DİSK-ARın
araştırmasına göre. Yine uluslararası istatistikler, Avrupa
İstatistik Ofisi Eurostata göreyse 33 ülke arasında kadın
yoksunluğunda Türkiye sondan 2nci sırada.
Sevgili arkadaşlar, kadınlar emekleri yok
sayılarak, cinsiyetçi iş bölümü yapılarak, eğitime
eriştirilemeyerek, bölgesel eşitsizlikler sebebiyle daha
ağır koşullara maruz kalıyorlar; daha yoksullar, daha
işsizler çünkü kadınlar erkek egemen kapitalist sömürü
baskısı altındalar. Ev işleri kadınlara mahsus
işler olarak görülüyor, kadınlar ailenin sorumluluklarını
tek başına üstlenmek durumunda bırakılıyor,
kadınlar evleninceye kadar iş yerlerinde geçici işçiler olarak
görülüyor, kadınlara eş değer işe eşit ücret
verilmiyor ve cam tavanlar var, kadınlar iyi işlere erişemiyor.
Kadınların bu konumlarını asla
kabul etmiyoruz, kayıt dışı eğreti işleri
kadınlara layık gören bu anlayışa burada itiraz ediyoruz.
Güvencesiz çalışmanın ortadan kaldırılması,
kadınların evde hasta, yaşlı, engellilere bakması
gereken kişiler olarak görülmesinden vazgeçilmesi gerekiyor. Bakın,
çadırda yaşayan kadınlar adres veremedikleri için sosyal
yardıma bile erişemiyorlar. O yüzden kadın yoksulluğunun
derinliğine herkes gözlerini dikmeli, bu Parlamento bu konuda çözüm
üretmelidir diyoruz. Kırk yıldır 1 insan, kırk
yıldır 80e yakın hane üretim yapıyorsa, bir yerde
yaşıyorsa, hâlâ çadırda yaşıyorsa, hâlâ suyu yoksa,
elektriği yoksa, tuvalet hijyen koşulları yoksa bunun
utancı, hem o Aydın Belediyesinin utancıdır hem de bu
Hükûmetin utancıdır. Bu sorunlara derhâl çözüm bulunması
gerekiyor. Çatışmadan, savaştan, kayyum gasbından
uzaklaşan ve metropollere gelenler burada ucuz iş gücü olarak
görülüyor. Yine bu da, bu Hükûmetin, bu iktidarın suçudur arkadaşlar
çünkü bu kadın yoksulluğu politiktir, bakın kadınların
cinayeti de politiktir. Bu pankartlarımızı astık ve
indirdiniz; buradan yükseltiyorum: Kadın cinayetleri de kadın
yoksulluğu da politiktir. Kadınlar yoksul çünkü siz
varsınız, kadınlar ölüyor çünkü siz varsınız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grubu adına
Sayın Muhammet Naci Cinisli
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Kadınların çalışma hayatına
girmesi ve kadın emeğinin hakkıyla ücretlendirilmesi öncelikli
meselelerimizden biri olmalı. Kadın-erkek fırsat
eşitliğinin tam anlamıyla sağlanması,
kadınların iyi eğitim almaları, iş alanında daha
fazla var olmaları, erkeklerle eşit kazanım ve kariyer
edinmeleri hâlinde mümkün olabilir.
Türkiye genelinde kadın istihdam oranı
yüzde 20lerdeyken Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran yüzde 60
civarında; Türkiyede her 3 kadından 2si işsiz.
Çalışan kadınlar için sosyal güvenlik sistemi içerisinde bulunup
haklarını alabilmeleriyse tam bir mücadele gerektiriyor;
örneğin, tarımsal faaliyetlerde bulunan kadınlar. Sektörde
istihdam edilen çalışanların neredeyse yarısı
kadın ancak tarım sektöründeki kadın çalışanların
yüzde 95i ücretsiz, sigortasız, emeklilik hakkı olmadan aile işçisi
şeklinde ifade edilen resmî bir statüde çalışıyorlar;
işsizler ordusu içinde yer almıyorlar. Aile işçisi denilerek
kadının yaratılışından kaynaklı sahip
olduğu duyguları sömüren, ailesi için gösterdiği
karşılıksız emeğe göz koyan anlayışa göz yumulmamalı.
Adı resmî olarak aile işçisi fakat devletle aralarında hiçbir
akit yok.
Bu kadınlar yaşlanmaktan ve hasta olmaktan
korkuyorlar, çoğunun sigortaları yok. Tarımda çalışan
kadınlara ülke vatandaşı olduklarını hatırlatmak
ve aile içerisinde kendilerine olan güveni sağlamak için belli
şartlar içerisinde onları SGK şemsiyesi altına
almalıyız. Bu konuyla ilgili iki sene önce verdiğim kanun
teklifim hâlâ işleme konulmadı. Tarımda çalışan
kadınlarımızı sigortaladığımız takdirde
büyük sorun olan göçü de bir nebze önleyebilir, tarım
istihdamını koruyabiliriz. Unutulmamalıdır ki son bir
yılda 269 bin kadın tarım sektöründen ayrıldı.
Tarım sektöründe çalışan kadınlarımıza destek
vermek, sosyal devlet olmanın ötesinde, pandemide tecrübe ettiğimiz
gibi gıda arzının sağlanmasında da stratejik önemde.
Millî ekonomi temelinin tarımsal üretim
olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Geçmişte kredi ve hibe
destekleri verebilmek adına yönetmelik değişiklikleri
yapıldığını biliyoruz. Günümüzde de kırsaldaki
kadınlar bu tür desteklerden yararlanmalı, kırsalda
çalışan kadın kanunuyla sosyal güvenlik kapsamına
alınmalı.
Vaktim var; bu vesileyle şunu ifade etmek
isterim ki AK PARTİye muhalefet etmek Türkiyeye muhalefet etmek
değildir, haşa!
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Sera Kadıgil
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. HDP önerisi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım.
Sayın vekiller, bir yıldır bir
pandemi belasıyla uğraşıyoruz. Kadına yönelik
dataları benden önceki konuşmacılar verdi, detayına
girmeyeceğim ama elbette, her krizde olduğu gibi bu krizde de kabak
kadınların başına patladı; en çok emekçiler ama ille
de en çok kadın emekçiler etkilendi bu durumdan. Bunları ve
bunların sebeplerini bu kürsüden defalarca biz anlattık ama dinleyen
yok, dinlese de anlayan yok. İşsizlik, yoksulluk, giderek ağırlaşan
yaşam koşulları, çalışabilenlerin kafasında
Demoklesin kılıcı gibi sallanan kod 29
ahlaksızlığı bu ülkenin emekçilerini içinden
çıkılmaz bir buhrana sürüklemiş durumda.
Burada, kod 29a ayrı bir başlık
açmak zorundayız çünkü malumunuz Nisan 2020de bir düzenleme
yapıldı ve güya işten çıkarma yasağı getirildi,
buna bir istisna tanındı, adına kod 29 dendi. Kod 29la
işten çıkarılan bir işçi, bildiğiniz üzere
işsizlik ödeneği alamıyor; kıdemini, ihbarını
alamıyor; hiçbir ücretten, hiçbir destekten yararlanamıyor.
Peki, bir hareketin yani bu kodun genel manası
nedir? Bir işçinin ahlaka mugayir hareketler yapması. Peki, bu
hareketin ahlaka mugayir olup olmadığına kim karar veriyor?
Elbette, tek başına sevgili patronlar karar veriyor. Hop, işçiyi
tutuyor, kapının önüne koyuyor, işaretliyor kod 29u,
kovduğu işçiye de beş kuruş ödemeden hayatına devam
edebiliyor böylece. Sonra, işçi isterse elbette, gidiyor, parası
varsa yargıya başvuruyor, davalar en az iki üç yıl sürüyor. Bu
arada açlıktan ölmemeyi başarmış, şanslı
işçimiz varsa anca yargı kararı eliyle kendini temize
çekebiliyor. Bu kod 29 belası da elbette bütün emekçilerin ama en çok
kadın emekçilerin başına bela. Çünkü erkeklerden farklı
olarak kod 29la işten atılan kadın işçiler bu kez Acaba
ne ahlaksızlık yaptı? gibi saçmalıklara hem muhtemel
iş yerlerinde hem ailelerin içinde ne yazık ki maruz kalıyorlar.
Kadın işçiler ne diyor biliyor musunuz? Kendilerine kötü gözle
bakıldığı için utandıklarını ve bu yüzden
sürekli bir namussuzluk yapmadıklarını ispatlama çabasına
girdiklerini söylüyorlar. Sadece geçtiğimiz dönemde 50 binden fazla
kadın işçi ne yazık ki bununla birlikte işten
atılmış durumda. Yani 50 binden fazla kadın işçi
namussuz olmadığını sizin yüzünüzden ispatlamak zorunda.
Peki, ne yaptı yoksulluğu bitirme bakanlığı bu itirazlar
üzerine? Kod 29da güya bir düzenleme yaptı. Kod 29 oldu size kod 44, kod
45, kod 46. Peki, değişen bir şey var mı? Patronun bu
fişleme işlemine ilişkin, bunu tek taraflı yapmasına
ilişkin herhangi bir şey var mı? Elbette yok. Patrona bir
kanıt sunma yükümü getirdiniz mi? Elbette getirmediniz. İşten
çıkarma yasağına ilişkin istisnaları
kaldırdınız mı? Elbette kaldırmadınız. Ne
yaptı sevgili bakanlığınız? Sevgili
patronlarınıza farklı kategorilerdeki işçileri fişleme
imkânı tanıdı, bunların da ayrı ayrı
başlıklarını açtı.
Bunların sebeplerine de değinmek isterdim
ama süremiz sınırlı ve size ne anlatsak boş çünkü iktidar
partisi gibi değil, patronperverler cemiyeti gibi hareket ediyorsunuz
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyor,
yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, bir anne olarak
cansız bir çocuk bedeni üzerinden siyaset yapanları, orucunu açan
sporculara Gösteriş yapıyor. diyenleri kınıyor,
milletimizin vicdanına havale ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Genel Başkanımız, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
kadının sosyal hayattaki rolünün güçlendirilmesi için tarihî
nitelikte adımlar attık. Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum
ilkesinden hareketle kadının ve kız çocuklarının
eğitimi konusunda birçok alanda önemli çalışmalar yaptık ve
kadınların iş gücüne katılımını teşvik
ettik. Ülke olarak kadının güçlenmesi vizyonumuzu aynı zamanda
uluslararası platformlara da taşıdık. İstihdam
önlemleri ve kadın dostu politikalar uyguladık. Kadınların
bu zorlu süreçten daha güçlü çıkmasını temin etmek hepimizin
sorumluluğudur.
Covid-19 salgını döneminde
kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesine ve iş
güvencelerinin sağlanmasına yönelik tedbirler aldık. Ekonomik
istikrar kalkanı paketi çerçevesinde kısa çalışma ödeneği,
nakdî ücret desteği ve işsizlik ödeneği gibi önemli programlar
yürütüldü. Bu ödeneklerden yararlanıcıların kadın
oranı yüzde 33tür. Yine, Sosyal Destek Programındaki kadın hak
sahipleri oranı da yüzde 52dir.
Ülkemizde kamu kaynaklarıyla 2020
yılında 69 milyar TL sosyal yardım harcaması
yapılmıştır. Bakanlıkça yürütülen sosyal yardım
programları kadınların yoksulluk riskiyle daha fazla
karşılaştığı gerçeğinden hareketle özellikle
düzenli yardım programlarında kadın hak sahipliğini
destekler nitelik taşımaktadır.
İŞKUR tarafından iş gücü
piyasasında dezavantajlı konumda bulunan ve çocuk bakımı
nedeniyle çalışamayan kadınların iş gücüne
kazandırılması amacıyla Eylül 2018de başlatılan
İşte Anne Projesi etkin bir şekilde yürütülmektedir. Bu projeden
özellikle 0-15 yaş arası çocuk sahibi kadınlarımız
yararlanmaktadır.
AK PARTİ olarak 5 milyonu aşkın
kadın üye sayımızla dünyanın en büyük kadın
teşkilatlarından biriyiz. AK PARTİnin
başarısının sırlarından en önemlisi de
kadınlara ulaşmış ve onların gönlüne girebilmiş
olmasıdır. AK PARTİ hükûmetleri olarak
kadınlarımızın hayatın her alanında daha aktif
roller almasını istiyoruz. Türkiyenin geleceğini
kadınlarımızla birlikte inşa ediyoruz.
Sözlerime son verirken en büyük saygıyı,
en büyük selamı, en samimi anmayı hak edenler aziz
şehitlerimizin anneleri, eşleri ve çocuklarıdır. Siz
değerli milletvekillerinin huzurunda onlara bir kez daha
şükranlarımı iletiyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Atatürk Orman Çiftliğinin hukuksuzca yok edilmesinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3793)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/04/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Atatürk Orman Çiftliğinin
hukuksuzca yok edilmesinin araştırılması amacıyla
verilmiş olan (10/3793) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
20/04/2021 Salı günkü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Levent Gök
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Bundan bir süre önce iktidar partisinin
açıklamış olduğu eylem planı çerçevesinde bir cümleyi
sizlerle paylaşıyorum: Eylem planı, mülkiyet hakkının
dokunulmazlığını idareye de hatırlatıcı bir
üslupla ele almış bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mustafa Kemal Atatürkün 11 Haziran 1937de tarım, ziraat
gelişsin diye hazineye şartlı bağış olarak
devrettiği Atatürk Orman Çiftliği arazisi, 52 bin dönüm tapulu, 50
bin dönüm kullanım hakkı olmak üzere 102 bin dönümden şu an 33
bin dönüme kadar düşerek üçte 2sini kaybetmiştir. Atatürk Orman
Çiftliğinde özel yasalar, -yürütme eliyle- özel yöntemlerle,
satışlarla, kiralamayla yasaya aykırı devir işlemleri
gerçekleştirilmiştir. Bu önerge, bugüne kadar kim ne yaptıysa
ortaya çıkması açısından verilmiş bir önergedir.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda en çok
tartışma konusu olan konulardan bir tanesi, Atatürk Orman
Çiftliği arazisi üzerindeki Cumhurbaşkanlığı
sarayı ve ANKAPARK olmuştur. Atatürk Orman Çiftliği arazisi
üzerine kurulmaya başlanılan Cumhurbaşkanlığı
sarayı üzerinde tartışmalar devam ederken iktidar partisi
çevreleri sürekli olarak bunların bir kamu binası olduğundan
bahisle bir savunma içerisine girdiler ve bir dayanak bulunamayınca 2014
yılında Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu bir
karar aldı hukuka aykırı olarak Birinci derece sit alanı
içerisinde kamu hizmet binaları yapılabilir. dedi değerli
arkadaşlarım. Bunun üzerine, Koruma Kurulunun almış
olduğu bu karar üzerine odalar ve duyarlı
yurttaşlarımız dava açtılar bu Koruma Kurulunun ilke
kararının kaldırılması için. Ve o anda bir şey
oldu: O zaman Başbakanlık -daha sonradan
Cumhurbaşkanlığı oldu- davaya müdahil oldu ve
Başbakanlık, Koruma Kurulunun almış olduğu Kamu
hizmet binaları yapılabilir. şeklindeki ilke kararı
üzerine açılan davaların hepsine müdahil oldu ve şunları
söyledi o zamanki Başbakanlık: Başbakanlığa ait
mevcut hizmet binasının yeterli olmaması, kamu hizmetinin fiziki
yetersizliklerden arınmış olarak daha sağlıklı
yapılabilmesi amacıyla yeni bir Başbakanlık hizmet
binası yapılmaya başlanmıştır. Böyle bir projeyi
yürütürken Kültür Bakanlığı Koruma Kurulunun almış
olduğu kararla ilgili olarak açılan dava doğrudan bu binayı
ve Başkanlığımızı
-Başbakanlığı- ilgilendirmektedir. diyerek müdahil oldular
değerli arkadaşlarım ve dediler ki: Bu çerçevede mahkemenizce
görülen davada verilecek karar, yapılacak Başbakanlık hizmet
binasının yapımını doğrudan etkileyecektir. Bu
hangi bina? Şimdiki Cumhurbaşkanlığı binası.
Değerli arkadaşlarım, mahkeme önce
reddetti, dosya Danıştaya gitti; Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu kararı bozdu ve dedi ki: Koruma Kurulunun
almış olduğu bu ilke kararı yanlıştır. Ve
bunun üzerine Danıştay 6. Dairesi, Koruma Kurulunun almış
olduğu Atatürk Orman Çiftliğindeki kamu hizmet binası
ibaresini iptal etti. Değerli arkadaşlarım, tam şah mat bir
durum. Bakın, bir idarenin sığındığı, kamu
hizmet binası yapmak için -Başbakanlık, şimdiki
Cumhurbaşkanlığı sarayı için- dayandığı
koruma ilke kurulu kararı Danıştay 6. Dairesi kararıyla
iptal edilmiştir. Şimdi ne yapacağız değerli
arkadaşlar, ne yapacaksınız? Bir yandan eylem planı,
mülkiyet hakkı... Atatürk Orman Çiftliğinde, hepimizin gözümüzden
daha çok sakınması gereken bir alanda şu anda işgal
durumunda olan bir saray var. Değerli arkadaşlarım,
Danıştayın kararı ortada, ilke kararı ortadan
kaldırılmış. E, peki, Sayın Cumhurbaşkanı,
Başbakanlığı döneminde bu saray gündeme getirildiği
zaman hep şu sözleri kullandı, dedi ki: Kaçak saray kadar
başınıza taş düşsün. Değerli
arkadaşlarım, bu taş düştü, 83 milyon vatandaşın
üzerine düştü. Ya hukuk ya taş. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlarım,
bunlardan kaçınmak durumunda değiliz. Hukuka uygun davranmak
durumundayız. Bu karar geçtiğimiz ay tebliğ edildi değerli
arkadaşlarım. Şimdi kaçak saray diye tabir edilen saraya
gönderilmiş bir tahliye emri vardır. Ne diyordu Sayın
Cumhurbaşkanı? Kaçak saray kadar başınıza taş
düşsün. Ben de şöyle söylüyorum: Ayıklayın pirincin
taşını.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Ayhan Altıntaş...
Ayhan Bey, süreniz üç dakikadır. Biliyorsunuz,
süre uzatımı da yapmıyoruz.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHP grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Atatürk Orman Çiftliği, Mustafa Kemal Atatürk
tarafından 1925 yılında Türk tarımına öncülük etmesi
için Ankaranın batısında kuruldu. Atatürk tarafından
satın alınan bu arazi, 1937 yılında yine Atatürk
tarafından hazineye bağışlandı. Bu dönemde büyük
ölçüde bataklık ve sazlıklarla kaplı olan 52 bin dekarlık
alanda yürütülen çalışmalar fidan yetiştirme, bahçecilik,
bağcılık ve hayvancılık alanlarında çiftçiler
için yol gösterici oldu. Atatürkün sözleriyle çiftlik halka gezecek,
eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler, hilesiz ve nefis gıda
maddeleri temin eylemek amacının yanı sıra, modern
tarım tesisleri uygulamaları açısından da önemlidir.
Mustafa Kemal Atatürk onca zorlukla yeni kurulan genç bir devlette
tarımın gelişmesine önem verdiği, hilesiz ve güzel
gıdaya ulaşımı mümkün kılmak istediği için böyle
bir çiftlik kurmuştu. Bu uygulama o dönem için çok önemli ve ileri
görüşlü bir hamleydi fakat 1950li yıllardan sonra iş
değişti. Çiftlik arazileri Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna,
çimento fabrikalarına, kömür depolarına, trafolara, çeşitli
fabrikalara, spor tesislerine, hal yeri yapımına, Ankaray depolama
tesislerine, Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminaline, orduevine,
turistik tesislere peyderpey verildi. Çiftliğin arazileri amacı
dışında kullanılarak parça parça tahrip edildi.
2006da çiftlikle ilgili her türlü imar
planını yapma yetkisinin Ankara Büyükşehir Belediyesine
verilmesi, yeni ve en büyük tahribat sürecinin önünü açtı. Örneğin,
2011 yılında hukuksuz zorlamalarla
Cumhurbaşkanlığı sarayının yapılması,
yine bunun ardından dönemin Belediye Başkanı Melih Gökçekin 750
milyon dolara mal olan tuhaf ve batık projesi ANKAPARKın
yapılması çiftliğe önemli zararlar verdi. Ayrıca,
Ankaranın tek hayvanat bahçesi de kapatıldı. En son, Fahrettin
Kocanın eski yöneticisi olduğu Medipol Grubunu kuran Tema
Vakfına 550 dekarlık bir alan kiralanmasıyla gündeme geldi.
Atatürk Orman Çiftliği, tozlu, bozkır ve yer yer bataklık Ankaranın,
yeşil bir şehre dönüştürülme mücadelesinin ilk ve belki de en
önemli adımlarından biridir. Fakat artık Atatürkün Türk
halkına armağanı olan çiftlikte, ne orman ne çiftlik havası
var. Atatürkün adını taşıyan her varlığa el atan
iktidar çevrelerinin de bu tahribattan ideolojik olarak gizlice hoşlandıkları
izlenimi çok yaygındır. İktidar olarak böyle bir ideolojik bir
amacınızın olmadığını iddia ediyorsanız
bizim de katıldığımız bu önergeye olumlu oy verin ve
çiftliğin Atatürkün vasiyetine uygun kullanılıp
kullanılmadığını, yapılabilecek iyileştirmeleri
hep beraber tespit edelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Atatürk Orman Çiftliği -önergede de
belirtildiği gibi- tarımın gelişimine öncülük etmesi
amacıyla 1925 yılında Mustafa Kemal tarafından parça parça
ve farklı bireylerden satın alınan araziler üzerinde kuruldu.
Atatürk, o zaman, feragat mektubunda şöyle
demiş: Çiftliklerin yerine göre araziyi ıslah ve tanzim etmek,
muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek, dinlenecek
yerler tesis etmek ve hilesiz, nefis gıda maddeleri temin eylemek. Ve bu
gerekçelerle feragat ediyor o araziden; önce satın alıyor, satın
alım yapıyor, ondan sonra da feragat ediyor. Ve feragatname
şöyle bitiyor: Artık milletin.
Şimdi, arazi ilk başta toplamda 102 bin
dekar. Çiftliğe, Atatürk Orman Çiftliğine ilk müdahale ne zaman
oldu? 2006da. 2006da koruma amaçlı imar planı yapmak diyerek bu
müdahale oldu. Belediyeye yetkiler verildi. Kimdi belediye başkanı?
Melih Gökçek. Evet, 2006dan sonra parsel parsel satış bitti mi?
Hayır, bitmedi. Ne yapıldı peki? Bin odalı kaçak saray ve
750 milyon doların buharlaşmasına neden olan, hâlâ
kurtulamadığımız ucube ANKAPARK. Artık milletin
denen yer, artık, sarayın ve o ANKAPARKın olmuş oldu.
Bitti mi? 102 bin dekarlık arazi son on yılda 33.098 dekara geriledi
ve trafiği rahatlatmak gibi gerekçelerle Atatürk Orman Çiftliği
içinden bugün de geçirilmek istenen yollardan da vazgeçilmedi. Bugün de
belediye bununla ilgili çalışmaları durdurmalı -sadece
geçmiş belediyelerin sorunu değil bu- ve AOÇu aynı zamanda
savunmak için bütün Ankaralılar sahip çıkmalı. Bugün
Ankaranın en çok neye ihtiyacı var biliyor musunuz, aslında
sadece Ankaranın değil, bütün Türkiye'nin? Tıpkı,
işte o amaçta, kuruluş amacında olduğu gibi, tarımsal
üretime ihtiyacı var. Ben, belediye seçimleri döneminde -Ankara Vekili
olduğum için- bunu gayet iyi araştırdım. İnanır
mısınız, Ankaranın, gerçekten çevresindeki illere de
yetecek kadar bir tarım ve hayvancılık potansiyeli var,
Türkiye'nin önemli bir kısmına yetecek kadar bir potansiyeli var.
Ankara 20 tarım ürününde Türkiye'nin başkenti sayılabilir;
kimyon, soğan bunlardan bazıları. İşte bütün bunlar
yapılırsa sizin soğanlarınıza, patateslerinize
kimsenin ihtiyacı olmaz, o soğanları, patatesleri üretirler,
ihtiyacınız varsa size de verirler, gerekirse evet, iktidara da
soğan, patates sağlarlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ben süre konusunu özellikle protesto etmek için
Çünkü bu, bir tek
bu Başkanlık zamanında oluyor.
88 kadın 2021 yılının ilk üç
ayında katledildi diyorum ve duruyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Asuman Erdoğan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ASUMAN ERDOĞAN (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde
söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, ramazan ayının tüm İslam
âlemine ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Genel Kurula gelmeden önce Sincanda bir temel atma
törenine katıldım. Çevre ve Şehircilik Bakanımız
Sayın Murat Kurumun bizzat katıldığı bir törendi.
Sincan Belörende bir millet bahçesi temel atma töreni gerçekleştirdik. Bu
gerçekten muazzam bir yatırım, gerçekten Sincan için, Ankara için çok
güzel sonuçlar getirecek bir yatırım oldu. Millet bahçeleri
milletimizin, halkımızın doğayla iç içe olmasını,
doğal ve tarihî değerlerini yaşatmasını sağlayan
çok önemli işlerdir, çok önemli sorumluluklardır. Biz bu
sorumlulukları aldık ve gerçekleştirdik. Öncelikle Sincana ve
Ankaraya hayırlı olmasını diliyorum. 308 millet bahçesi
yatırımı söz konusu. Bunlardan 35 tanesini gerçekleştirdik
ve tamamladık, daha sonra, 22 tanesi de açılmak üzere, Ankarada
yakın zamanda -bildiğim kadarıyla 29 Ekimde- bir tanesini
gerçekleştireceğiz, açacağız.
Tarımda, ülkemizin
ağaçlandırılmasında, millî kaynakların
korunmasında, çevre konusunda devrim niteliğinde işler
yaptık; bu, Ankara için de geçerli. Biraz önceki vekilimiz söyledi, Ankara
gerçekten tarımsal anlamda güçlü bir şehir. Onun güçlenmesini
sağlayan yine bizim yatırımlarımızdır. İki
hafta önce Ayaşta tohum ve fide dağıtımı yaptık.
Vatandaşımızın, çiftçimizin yanındayız. Tiftik
keçisiyle ilgili çok önemli yatırımlar yaptık, bunları
devam ettiriyoruz. Bunlar önemli.
Şimdi, söz konusu öneriye gelecek olursak, daha
önce Ankara Vekilimiz Nevzat Ceylan yine bu konuyla ilgili, Atatürk Orman
Çiftliğiyle ilgili çok önemli, detaylı bir konuşma
gerçekleştirdi, ben de yine değineceğim. O zaman söylenenlerin
de aslında söylentiden ibaret olduğu -o zaman yine Resmî Gazetede
çıkan konulara değinmişlerdi- ortaya çıktı.
Yapılan her işlemin aslında Atatürkün feragat mektubunda
belirttiği hususlara aykırılık teşkil etmediği,
yine vekilimizin bahsettiği gibi, çiftliklerin yerine göre araziyi
ıslah ve tanzim etmek, muhitleri güzelleştirmek, halka gezecek,
eğlenecek, dinlenecek sıhhi yerler sağlamak ilkesine çok uygun
şekilde hareket edildiği, ortadadır. Bakın, nasıl
millet bahçesine biz sahip çıkıyorsak, bu sorumluluğu
alıyorsak Atatürk Orman Çiftliğine de biz sahip çıkıyoruz.
Rakamlar ortada. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler) Bakın,
ağaçlandırmaya bakın, sadece 1925-2002 yılında 4.500
dekar ağaçlandırılmış, 2002 yılından
itibaren, AK PARTİ iktidarları döneminde biz 18 bin dekar
ağaçlandırmışız. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Rakamlar burada, verebilirim isterseniz.
1938den itibaren, 1983 yılına kadar AOÇnin -satılan, başka
kurumlara satışı gerçekleştirilen- tam 22 milyon 239 bin
674 metrekare arazisi satılmış, bunlardan bahsetmiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Neden o dünya
güzeli, dünyada sayılı olan Millet Kütüphanesinden bahsetmiyorsunuz?
Neden o güzel camiden bahsetmiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Bunlardan bahsetmiyorsunuz çünkü
işinize gelmiyor, işinize gelmiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika
Sayın Özel.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Ankara
Milletvekili Asuman Erdoğanın CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Levent Gökü hep birlikte dinledik. Sayın Levent Gök, Grup
Başkan Vekilliği ve Meclis Başkan Vekilliği tecrübesi olan,
bir konuyu çok açık şekilde anlatabilen ve hepimizin anladığı
bir konuşmayı biraz önce gerçekleştirdi. Yeni bir karar var ve
bu karar sizin kaçak sarayla ilgili bütün dayanağınızı
ortadan kaldırıyor. Karar resmen tahliye kararı niteliğinde.
Siz bunu konuşmak yerine, buna hukuken bir şey söylemek yerine
hukuksuzca orada oturmayı millet bahçelerini anlatarak
O zaman ben Next
Levelı konuşalım derim, bu sefer iş başka bir yere
gider, başka bir şey konuşacaksak mesela. Tamam mı?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ağır oldu bu be,
ağır oldu!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O yüzden, ne söylendiyse ona
cevap vermek lazım, konuyu başka yerden
dolaştıracaksanız Eskişehir yolundan geçer yolumuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Atatürk Orman Çiftliğinin hukuksuzca yok edilmesinin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3793)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Nisan 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Önergeler (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, (2/3266) esas numaralı Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/124)
16/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/3266) esas numaralı kanun teklifimin, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi İç Tüzükün
37nci maddesine göre Genel Kurulun 20/4/2021 tarihli birleşiminde
doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz
ederim.
Turan
Aydoğan
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde, teklif sahibi olarak
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Hani, apartman merdivenlerini silen bir anne
vardı, hatırlarsınız; değil mi? Otuz yıl
çalıştıktan sonra, hiçbir destek almaksızın apartman
merdiveni siler hâle geldi ve oradan diyordu ki: Ben bu devlete otuz yıl
çalıştım. Şimdi çocuğum için apartman merdiveni
siliyorum. Bu devlet bana bir yıl bile bakamadı.
Çocukların üzerinden asla burada politik bir
tartışmaya mahal verecek bir konuşma
yapmayacağımı bilin. Çünkü küçücük çocukları da istismar
edersek politik olarak, yapacağımız çok fazla bir şey
kalmaz, ne inandırıcılığımız kalır ne
kapsayıcılığımız kalır ama işin
gerçeği bu. İşin gerçeği; çocuklar aç, çocuklar yoksul,
çocuklar bir dünya savaşının yıkımını
yaşar gibi salgın döneminde ihmal edilmiş bir dünyanın
içerisinde yaşıyorlar ülkemizde. Bu kanun teklifi bu amaçla
verilmiş bir kanun teklifidir arkadaşlar. Arzu ediyorum ki siz de
vicdanınızla dinleyin, bu kanun teklifini reddetmeyin;
reddedecekseniz çıkın burada Aslında içeriği
doğruydu, bir haftaya kadar biz getireceğiz. deyin, biz
destekleyelim, siz geçirin ama çocuklarımızın bu ihmal durumuna
düşmüşlüğünü bir an önce engelleyelim.
Teklifin içinde ne var? Diyor ki: Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununun 2nci
maddesine bir ek yaparak her türlü acil durum, afet ve salgın
hastalık döneminde fakir, muhtaç durumda bulunan insanların 0-6
yaş grubu çocuklarının temel ihtiyaçlarının
karşılanmasının fon kurulu ile sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıflarıyla belirlenecek kriterler ve süreler
içerisinde karşılanması. Yani çocuklarımız aç
kalmasın, çocuklarımız, kendi kaderlerini tayin etme
haklarının olmadığı bir dünyada bir zulmü yaşar
hâle gelmesinler. Eminim ki sizin de vicdanınız bu görüntülerden
dolayı kanıyordur. Mesela, son bir yıl içerisinde market
raflarında alarmlar oluşmaya başladı, çocuk
mamalarında alarm, çocuk bezlerinde alarm, çocukların zorunlu
ihtiyaçlarıyla alakalı alarm; benim vicdanım çok
sızlıyor biliyor musunuz, gördüğümde gözlerim doluyor, bunu
burada laf olsun diye söylemiyorum, biliyorum ki siz de aynı
duyguları yaşıyorsunuz. O zaman -yasama hakkı bu
Meclistedir- eğer bu kadar sizin de vicdanınız
sızlıyor ise buna çözümü burada üretmemiz gerekir. Bu yasa teklifi
ondan dolayı geldi, ya kabul edin ya benzerini getirin -tekrar ediyorum-
biz bunu geçirelim.
Yoksulluğun çok arttığı bir
ülkede yaşıyoruz, çocuk yoksulluğu ayyuka çıkmış
vaziyette. Bizim Genel Başkanımız her grup
konuşmasında ve her önemli konuşmasında Çocuklar asla
yatağa aç girmemeli. diyor. Aksiyle yorum vardır hukukta, buradan anlıyoruz
ki bu ülkede çokça çocuk aç olarak yatağa giriyor. Bu topraklarda egemen
inanca göre, hepimizin inancına göre, bırakın çocuğu,
komşunuz açken yatağa tok giremezsiniz. O zaman bu sorunu burada
çözmemiz gerekiyor. 10 milyondan fazla işsizin olduğu, son bir
yıl içerisinde 1,5 milyon insanın katlamalı olarak bu işsiz
ordusuna bir şekilde dâhil olduğu, yüzde 50sinden
fazlasının asgari ücretle geçinmek zorunda olduğu bir ülke
topraklarında yaşıyor isek, bu Anayasanın 2nci
maddesindeki sosyal devlet ilkesini önce anımsamak zorundayız.
Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir, sosyal devlettir. diyor. Sosyal devlet
nedir biliyor musunuz? İşte bu yoksulluğa, bu açlığa,
bu korunmaya muhtaç insanlara aktif müdahale edecek olan devlettir. Ben
şimdi sosyal devleti yasamanın ruhunun içerisinde göreve
çağırıyorum, bu görevi Anayasayla yüklenmişsek yasalarla
da yolunu açalım. Anayasanın 17nci maddesinde yaşama
hakkından bahsediyor, biz yaşama hakkını sadece canlı
olma hakkı olarak anlayamayız; yaşama hakkı, beslenme,
sağlıklı yaşama ve çağın koşullarına
uygun olarak her türlü donanımla yaşamaktır. Bir mamayı
bile çocuklara çok görebileceğimiz bir ortam yarattıysak,
bırakın yaşama hakkını, çocuklara zulmü reva görüyoruz
demektir. Bugün 800 gramlık bir mama bile 135 liraya satılıyor
marketlerde, devam maması, 800 gram, bir çocuğa almaya
kalkarsanız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eczaneden almak lazım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Eczaneden almak
lazım, evet, eczaneden almak lazım.
Asgari ücretin rakamsal olarak belirlediği tablo
ortada, işsizlik ortada; yüzde 30a varmış açlık
sınırının altında yaşayan insanların
olduğu bir toplumda çocuklara bu zulmü reva göremeyiz. Türkiye Büyük
Millet Meclisini göreve davet ediyorum: Ya bu kanun teklifine destek olun ya
rica ediyorum, çıkın, çoğunluğunuz için burada deyin ki:
Biz getireceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.12
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere
Seçim
1.- Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna Düşen 1 üyelik için Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3.- İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve İYİ Parti Grubuna
düşen 1 üyelik için İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker
ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 253) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 253 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teklifin tümü üzerinde ilk söz
İYİ Parti Grubu adına Sayın Hayrettin Nuhoğlunun.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, sağlık açısından çok önemli bir sorun
vardı, 60a göre söz almam mümkün mü acaba?
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, size hitaben konuştum evet veya hayır deyin
bana.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlunu kürsüye
çağırdım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ondan sonra yani.
Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN Ondan sonra söz veremeyeceğimi
söylerim size.
Buyurun Sayın Nuhoğlu.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin tümü üzerine söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Öncelikle belirtmeliyim ki bu kanun teklifinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 27nci Dönemde alışkanlık hâline
gelen torba kanun tekliflerinden biri olmadığı için memnunuz. Bu
teklif, 20 bin civarında harita kadastro mühendisiyle birlikte bütün
vatandaşlarımızı ve konunun paydaşları olan kamu
kurumu ve meslek odaları ile sivil toplum kuruluşlarını
ilgilendirmektedir. Harita kadastro mühendisi olan bazı milletvekillerinin
aralarında konuşarak hazırladıkları bir kanun teklifi
olmasına rağmen meslek mensupları arasında memnun olanlar
kadar memnun olmayanlar da var. Bunun sebebi, hazırlık döneminde
kanuna muhatap olacak bütün kesimlerin görüşlerinin
alınmamış olmasıdır. Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odası, Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Derneği,
bu mühendisleri mezun eden üniversite ve fakülte yöneticileriyle Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü yetkilileri arasında mutabakat
sağlanmaya çalışılmamıştır. Mevcut kanunda
aksayan yönlerin olduğu meslekle ilgili bütün taraflarca kabul
edildiğine göre bir araya gelmeleri, şeffaf ve
katılımcı bir anlayışla ortak çözüm aramaları
bilime ve akla daha uygun olurdu.
En çok tartışılan konu,
sınavların yapılıp yapılmamasıyla birlikte, on
yıl olarak öngörülen meslekte geçen sürenin beş yıla
indirilmesidir. Bu tartışmanın esas sebebi AKP
iktidarlarının geçen süre içerisinde konuya duyarsız
kalması, yandaşları korumaya yönelik gayretler içinde
olması ve geçerli bir sınav yapmayı dahi başaramamasıdır.
Yetki karmaşası yaratmadan harita kadastro mühendislerinin
çalıştığı hâlen faal 2.879 serbest harita mühendislik
bürosu yanında sayısı 223 olan lisanslı harita kadastro
mühendislik bürosunun yüzlerce artmasıyla meslek mensubu harita
mühendisleri ile teknikerlere yeni iş imkânları
sağlanmasını önemsemekle birlikte yeterli görmüyoruz.
Bu teklif kanunlaştığı takdirde
eski kanuna göre faaliyet gösteren büro mensubu mühendislerin devlet
kadrolarına geri dönebilmesi imkânı ise şaibeli bir durumdur.
İşe girmek için bekleyen binlerce genç mühendisimiz yüksek KPSS
puanlarıyla atama beklerken bu geriye dönüş düzenlemesi
haksızlıktır. Acaba birilerine ayrıcalık mı
yapılıyor? sorusu akla gelmektedir. Sonuç itibarıyla meslekte
geçen süre, sınav, yetki karmaşası, devlet memurluğuna
dönüş ayrımcılığı ve denetim konusundaki
tereddütlerin harita ve kadastro mühendislerini, bu hizmetten yararlanan
vatandaşlarımızı, belediyeleri ve diğer kamu
kuruluşlarını olumsuz yönde etkilemesini istemiyoruz. Temennimiz
teklifin kanunlaşması ve yürürlüğe girmesiyle tartışma
ortamının bitmesi ve yeni düzenleme yapılmasına ihtiyaç
duyulmamasıdır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi
vesilesiyle iki hususa dikkat çekmek istiyorum: Birincisi, deprem potansiyeli
yüksek diri fayların bulunduğu ülkemizin geniş bir alanında
tehdit oluşturan depreme karşı dayanıklı
yapılaşmada inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleriyle birlikte
harita ve kadastro mühendislerinin daha etkin görev almalarıdır.
Esasen sadece deprem değil bütün doğal olayların afete ve
felakete dönüşmemesi için aynı şeyi söylemek daha doğru
olacaktır.
İkincisi de Kanal İstanbul denilen henüz
proje vasfını bile kazanamamış hayalî taslakla ilgili
harita ve kadastro mühendislerini kapsayan meslek odasının diğer
mühendis odalarıyla birlikte hareket ederek karşı
çıkmasından duyduğumuz memnuniyettir. Bu kadar önemli bir konuda
bütün mühendis odalarına görev düştüğü kanaatindeyiz. Öyle
anlaşılıyor ki Kanal İstanbulun gündemde kalabilmesi için
Hükûmet tarafından sürekli yeni adımlar atılmaya çalışılacaktır.
Süveyş Kanalındaki son kaza bile ders olmamışa
benzemektedir. 313 metre genişliğindeki Süveyşe göre Kanal
İstanbul 275 metreyle daha dardır. İstanbul Boğazı ise
her ikisinin 2 katından daha geniş olup en dar yerinde bile 698
metredir. Gerçi Kanal İstanbulun Süveyşle benzer tarafı
yoktur. Süveyş, Akdenizi Kızıldenize ve oradan okyanusa
bağlayarak binlerce millik bir yolu kısaltırken Kanal
İstanbul tabii bir deniz yolu olan İstanbul Boğazının
sadece birkaç kilometre yakınında yapılmak istenmektedir. Henüz
akademik çevrelerin onayını alamamış, yanlış
hesaplamaların bolca yer aldığı, yetersiz bir ÇED raporu ve
daha önemlisi İstanbulun anayasası sayılan 1/100.000 ölçekli
çevre düzeni planına aykırı bir çalışmanın bilime
ve akla uygun tarafı yoktur.
Değerli milletvekilleri, bu ana plan yani
İstanbulun 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı hakkında biraz
açıklama yapmayı gerekli görüyorum. Çünkü bu plan şehirde
yaşayan halkın seçtiği temsilcilerden oluşan
Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerinin konuşarak,
tartışarak karara vardıkları ve yine seçilmiş Büyükşehir
Belediye Başkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe
girmiş olan çok önemli bir plandı. Üstelik planın
onaylandığı 2009 yılında AKPli bir Başkan
vardı ve AKPli üyelerin çoğunlukta olduğu Meclisten
geçmişti. Bu ana planda kuzeydeki hassas ekosistemlerin korunması
amacıyla kuzeye gelişme eğilimi gösteren kent gelişimi
kontrol altına alınarak doğu batı aksında ve Marmara
Denizi boyunca çok merkezli ve sıçramalı gelişim
sağlanmaktaydı. Bu sayede TEMin kuzeyinin sanayi alanlarından
arındırılması ve kentin doğal kaynaklarının
yoğunlaştığı kuzey bölgesine kentsel gelişim
baskısı önlenmekteydi. Kanal ise şehrin kuzey bölgesini ve
hassas ekosistemleri yapılaşma baskısı altına
almaktadır. Ana plan içme suyu havzalarının koruma alanları
da, havzaları besleyen derelerin koruma kuşakları içinde
yapılaşmayı reddediyordu. Kanal, su havzaları üzerine
yoğun bir yapı ve nüfus baskısı getirmektedir,
havzaların koruma alanlarını yok etmektedir. Ana plan bölgedeki
ekolojik koridorların doğal ve tarımsal karakterlerini, yaban
yaşamı hareketliliğini ve kentsel hava sirkülasyonu
işlevini sürdürebilmesi için korunmasını hedef almaktaydı,
kanal ise kuzey ormanlarını yok edecektir. Ayrıca deprem
başta olmak üzere afet riskleri dikkate alınmamaktadır.
Küçükçekmece Gölü civarındaki arkeolojik sit alanı tamamen yok
edilmektedir. Aynı bölgedeki nükleer araştırma merkezinin
akıbeti bilinmemektedir. Trakyanın verimli tarım alanları
da önemli ölçüde daralmaktadır. Bu plan Çevre ve Şehircilik
Bakanı tarafından resen darbe yapılır gibi değiştirildi.
Askıya çıkarılınca süresi içerisinde yapılan itirazlar
dikkate alınmadı. 1/5.000 ölçekli imar ve 1/1.000 ölçekli uygulama
planları da askıya çıkarıldı. Bunlara yaptığımız
haklı ve yerinde bütün itirazlarımızın hiçbirisi dikkate
alınmadı. Şimdi bu planlar şüphe uyandıracak
şekilde yeniden değiştirilerek askıya
çıkarılmış bulunmaktadır, İstanbul ili Avrupa
yakası rezerv yapı alanı 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında
yapılan yeni değişiklikler Çevre ve Şehircilik
İstanbul İl Müdürlüğünde hâlen askıdadır. Bir
aylık askı süresi iki gün sonra dolacaktır. Bu
değişikliğe göre 1/5.000 ölçekli imar ve 1/1.000 ölçekli
uygulama planları da askıdadır. Bunlar kesinleşmeden
projelendirme nasıl yapılabilir? Kaldı ki bunlara bizzat ben de
itiraz ettim. Bu itirazların sonuçları belli olmadan
kesinleşmesi mümkün olabilir mi? Ancak bu askıya çıkarılma
işi ne tesadüftür ki Çin Dışişleri Bakanının
ülkemizi ziyaret ettiği güne denk geldi. Çin ve Katarla olan yakın
ve samimi ilişkiler halk arasında şüpheyle karşılanmakta
ve kanalla ilgili şaibe olduğu ihtimali açıkça
konuşulmaktadır. Doğu Türkistandaki
soydaşlarımızın uğradığı ağır
zulme ses çıkarılmamasını, diğer taraftan
Katarın Şeyh ailesine mensup prens ve prenseslerin Türkiyede
kendilerini hak sahibi görmelerini yakından takip ediyoruz. Bu plan
değişikliklerinden sonra Kanal İstanbul adı verilen su yolu
şayet gerçekleştirilirse bir daha asla geriye dönüşü olmayan bir
ekolojik ve oşinografik faciayla karşılaşmamızın
kaçınılmaz olacağı çok sayıda bilim insanı tarafından
ifade edilmektedir. Ayrıca, teknik, ekonomik ve siyasi
sonuçlarının da olumsuz olacağı
anlaşılmaktadır. Sadece İstanbulu değil, aynı
zamanda bölgeyi ve bütün Türk milletini doğrudan etkileyecek olan ve
hiçbir kazancı olmayan bir düşünceyi hayata geçirmekte
ısrarcı olmanın haklı, mantıklı ve bilimsel
gerekçeleri yoktur. Devlet yönetiminde inadına hiçbir iş
yapılmaz, yapılamaz; değil halkın büyük bir
çoğunluğu, bir tek ferdiyle bile inatlaşılamaz; sükse
yaratacağı ihtimaliyle çok büyük paralar heba edilemez, gelecek
nesiller borç batağına sokulamaz.
Cumhurbaşkanı bir partinin Genel
Başkanı olsa da Anayasaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsünden ettiği yemine sadık kalmalıdır; kendisine
yanlış bilgiler vererek yanıltmaya çalışanlara
artık fırsat vermemelidir. 16 Nisan günü cuma namazı
çıkışında yaptığı açıklama kendi içinde
çeliştiği gibi Çevre ve Şehircilik Bakanı ile
Ulaştırma ve Altyapı Bakanının beyanlarıyla da
çelişmektedir. Bakanlar İmar planları ve projeleri, her
şey hazır. derken, Cumhurbaşkanı Şimdi, ilk etapta 6
köprü; bunun 7 de olma durumu var. demekte sakınca görmemiştir.
Şimdi sormamız gerekmez mi: Köprü
sayısı 6 mı, 7 mi? ÇED raporunda kaç köprü
yazılmış biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bölüm
3-87de 8 köprü yazıyor. 8 köprü yazılmış olduğunu
Cumhurbaşkanına söyleyebilecek hiç kimse yok mudur? Fizibilite
raporunda hesaplar yapılırken kaç köprü olduğu
varsayılmıştır? Şimdi bizim bunu sorma hakkımız
yok mudur? Fizibilite raporuna niçin ulaşamıyoruz? Böyle bir rapor
yok mudur? Eğer yoksa çok büyük bir eksikliktir; varsa niçin gizleniyor?
Nerede bu fizibilite raporu? Merkez Bankasının 128 milyar doları
gibi olmasını istemiyoruz. Fizibilite raporu olmadan
yatırıma başlanamaz. Fizibilite raporu kısaca, bir projenin
seçilmiş kıstaslara göre uygulanabilir olup
olmadığının tespit edilmesidir. Bir yatırım
projesinin o yatırımı yapacak olanın politikasına uyup
uymadığı ancak bir fizibilite raporuyla belli olur çünkü
fizibilite raporu projenin ekonomik, teknik ve hukuki açıdan etkinliğini
araştırır, bu konularla ilgili bilimsel gerçekleri ortaya koyar.
Öncelikle, projenin gerçekten hayata geçirilip geçirilemeyeceğini
belirler. Sonra da seçilen kriterleri sağlayıp
sağlayamadığını değerlendirir. ÇED raporu diye
bilinen Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu ise gerçekleştirilmesi
planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin
belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar
vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer
ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve
projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek
çalışmalardır. Valiliklerce Çevresel etki değerlendirmesi
gereklidir. kararı verilen bir proje için özel formata göre hazırlanan
rapordur ÇED raporu. Fizibilite raporuna temel oluşturabilir ama sonucu
belirlemez. Onun içindir ki bugüne kadar kanalla ilgili bedel verenlerin
arasında uyum yoktur, çok değişik bedeller ifade edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
birçok defa tekrarladığım gibi ben Cumhurbaşkanına
yanıltıcı bilgiler ve raporlar sunulduğunu
düşünmekteyim. Böyle olmasa Cumhurbaşkanı Yaz aylarında
temel atacağız. demezdi. Kanal kazısına başlamadan
önce bir köprünün temelinin atılması sembolik olmaktan öteye geçemez.
Onunla birlikte yapılması gereken işleri saymakta fayda
görüyorum: Kamulaştırmalar bitirilmelidir. Trafik
akışının kesilmemesi için ihtiyaç duyulan bütün köprüler ve
bağlantı yolları yapılmalıdır. Enerji nakil
hatları, haberleşme ve iletişim hatları, petrol ve
doğal gaz hatları, etkilenecek yerleşim yerlerine ait içme suyu
ve kanalizasyon boru hatları gerçekleştirilmelidir. Yok edilecek içme
suyu kaynaklarının yerini dolduracak yeni su kaynakları
sağlanmalıdır. Atık su arıtma tesisleri ve kolektörler
yapılmalıdır. Bu işlerin yapılabilmesi için ilgili
kurumlar olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Millî Savunma
Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel
Müdürlüğü, Devlet Demiryolları, Devlet Su İşleri,
BOTAŞ, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi ve TELEKOM
arasındaki koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Her birinin
kanunlara uygun olarak yükümlülüklerini yerine getirmeleri gereklidir. Burada,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin duruşunun bu işi
etkileyecek en önemli faktör olduğu da görülmelidir. İşleri
zorlaştırmak için söylemiyorum bunları. Evet, ben Kanal
İstanbul'un her şeyine karşıyım, ismine bile çünkü
Türkçeye uygun değildir. Niçin İstanbul Kanalı değil de
Kanal İstanbul? Ama karşı olmamın gerekçelerini
açıklamayı, İstanbulluları ve bütün Türk milletini
bilgilendirmeyi görev addediyorum. Her fırsatta da görevimi yapmaya devam
edeceğim.
Örnek olması açısından küçük bir
teknik bilgi vermek istiyorum. Bu bilgileri her fırsatta vermeye devam
edeceğim çünkü ÇED raporu yanlışlıklarla doludur. ÇED
raporuna göre, kanaldan çıkacak kazı malzemesi Karadeniz
kıyısında 30 kilometre boyunca serilerek dolgu
yapılacaktır. O alanda dolgu yapılmadan önce asıl
kazıya başlayabilmek için sıyırma kazısının
yapılmış olması gerekmektedir. Sıyırma kazısının
önemi şudur: Ağaç kökleri ve çalı gibi bitkisel toprak ve
diğer bütün organik maddelerin bulunduğu sıyırma malzemesi
dolguda kullanılamaz. Peki, bu malzeme nerede depolanacaktır bilen var
mı, yazıyor mu ÇED raporunda? Hayır. Şimdi açıkça
soruyorum: Bu malzeme nerede depolanacaktır? En az 10 milyon metreküp
kazıdan bahsediyorum. ÇED raporunda yazıldığı gibi
-her ne kadar bu kamyonları temin bile edemeyecekleri ayrı bir
konudur ama- 200 metreküplük kamyonlarla en az 50 bin kamyon eder. Bu depolama
yeri tespit edilmeden sıyırma kazısına, sıyırma
kazısı yapılmadan da asıl kazıya başlamak mümkün
değildir ama bu bilgi Cumhurbaşkanına verilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, ülke gündemini
meşgul eden bu kadar önemli bir konuyla ilgili açıkça
tartışılması gereken 3 önemli tespitimiz vardır.
1) Alternatif bir su yolu yapılma
isteğinin gerekçeleri bilimsel olarak yeterli değildir.
2) Niçin yapılmaması gerektiğini
bütün yönleriyle ve bilimsel olarak açıklayabiliyoruz. Bu konuda çok
sayıda bilim adamı, çok sayıda mühendis odası, çok
sayıda üniversite, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
çalışmalar yapmaktadır, çalışmaları açıkça
görülmektedir.
3) Yapılamaz derken inatlaşmak için
değil, teknik ve ekonomik açıklamalarımızın dikkate
alınması şarttır. Biraz evvel verdiğim örnekte
olduğu gibi, ÇED raporundaki hesaplamaların büyük bir kısmı
yanlıştır.
Yapılsın diyenlerin de
Yapılmasın diyenlerin de ülkemizin ve milletimizin geleceğini
düşünerek davranma mecburiyeti vardır, bu ülke hepimizindir. Bilimsel
verilerle, konuşarak, tartışarak hareket edebilirsek elbette
doğru yolu bulacağız. Aklın ve bilimin gereği olarak,
bu çılgınlıktan vazgeçilmezse yıllarca sürüncemede
kaldıktan sonra vazgeçileceğini öngörmekteyiz.
Kamuoyu yoklamalarında, bir ihtiyaç
olmadığına inanan ve kanalın yapılmasına
karşı çıkanların oranı yüzde 70lere
varmıştır; bu durum ümidimizi artırmaktadır.
Bu sebeple, seçim zamanı gelip sandık
kurulduğunda milletimizin gereğini yapacağına, hesabın
görüleceğine ve bu çılgınlığın biteceğine
olan inancımı tekrarlar, saygılar sunarım. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Baki Şimşek.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 253 sıra
sayılı Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülen bu
kanun teklifiyle lisanslı harita kadastro mühendislik bürolarınca
yerine getirilecek olan kadastro teknik hizmeti niteliğindeki iş ve
işlemlerin neler olduğunun sayılması, büroların
faaliyet alanı yönüyle kanunilik ilkesinin güçlendirilmesi ve böylelikle
lisanslı büroların faaliyet alanları yönüyle yasal güvenceye
kavuşturulması, öte yandan kadastro müdürlükleri tarafından
yürütülmekteyken lisanslı bürolar tarafından yerine getirilmesi uygun
görülen kadastro teknik hizmeti niteliğindeki diğer işleri
belirleme hususunda Tapu ve Kadastro Müdürlüğüne yetki verilmesi
amaçlanmaktadır. Tabii, LİHKABlar kurulduğu yıldan bu
tarafa, 2011 yılından bu tarafa serbest harita mühendisleri ve
LİHKABlar arasında bu konuyla ilgili yıllardır süren
uyuşmazlıklar yaşanmaktadır. Burada biraz önce konuşan
değerli milletvekilimiz tarafından Tarafların görüşü
alınmamıştır, taraflar arasında bir görüşme
olmamıştır. gibi konular gündeme getirildi ama geçtiğimiz
yıl burada Mecliste bulunan bütün siyasi partilerdeki harita mühendisi
milletvekilleri, Genel Sekreter düzeyinde Harita Mühendisleri Odası,
LİHKABların yetkilileri ve temsilcileri ve serbest harita
mühendisleri, Genel Müdürlükten görevli yetkili arkadaşlarımız
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyon üyelerimizin de bir
kısmının katılımıyla iki gün süren toplantı
ve görüşmeler yapıldı. Gönlümüz arzu ederdi ki o
görüşmelerde bir mutabakat sağlansın, LİHKABlar ve serbest
harita mühendisleri arasındaki sorun kökten çözülsün. Yalnız bir
tarafta 218 kişilik bir grup, bir tarafta 20 bin kişilik bir serbest
harita mühendisliği grubu var. 218 kişilik grup şu anda
Türkiyenin değişik yerlerinde, birçok ilde tek veya ilçe
merkezlerinde tek, müşteri sorunu olmadan tek başlarına,
herkesin müşteri seçme şansı da olmadan hizmet vererek ve sabit
ücretle hizmet üretirken diğer tarafta 3.250 serbest harita mühendisi
müşteri kapma ve evine ekmek götürme mücadelesi vermektedir. Tabii
LİHKAB bürolarının sayılarının
çoğaltılması bir zorunluluktur. Bunun neden sınavsız
yapıldığı tartışmaları gerek Komisyonda
gerekse görüşmeler sırasında çok
tartışılmıştır. Şimdi, düşünün, bir
serbest harita mühendisi otoyol projelerini yapabiliyor, baraj projelerini
yapabiliyor, liman projelerini yapabiliyor, Çanakkale 18 Mart 1915 köprüsünün
ölçüsünü yapabiliyor, yüzlerce binlerce hektarlık imar
uygulamalarını, kentsel dönüşüm projelerini, bina
aplikasyonlarını yapabiliyor ama serbest harita mühendisi aplikasyon
yapamıyor yani kendi yapmış olduğu bir uygulama sahası
içerisinde bir parselin yerinde gösterilmesini yapamıyor.
LİHKABların yaptığı işler serbest harita
mühendislerinin yaptığı işlerin içerisinde
teferruattır yani LİHKABların yaptığı iş
uzmanlık gerektiren bir iş değildir. Bir doktorun tansiyon
ölçmesi ne kadar kolay bir işse bir harita mühendisinin de bir parselin
aplikasyonunu yapabilmesi o kadar basit bir iştir. Ama düşünün, biraz
önce saydığım bu kadar detaylı işleri serbest harita
mühendisleri yapabilirken aplikasyon hizmetlerini maalesef yapamamaktadır.
Onun için, bu kanunla ilgili düzenleme kaçınılmazdır ve
çalışmaları olumlu buluyoruz.
Burada yapılan tartışmalarda
Özellikle genç meslektaşlarımızdan sürenin on yıl
olmasıyla ilgili, bunun biraz daha iyileştirilmesi konusunda çok
sayıda mesaj aldık. Bu konu, kanunun tamamı görüşüldükten
sonra, bölümler ve maddelere geçildiğinde yeniden
değerlendirilebilir, bir uzlaşmayla burada da bir orta yol
bulunabilir. Şu anda Türkiyede 218 tane LİHKAB bürosu, 3.250 tane de
serbest çalışan harita mühendislik bürosu vardır. Beş
yılın altında deneyim sahibi olan, serbest çalışan,
odaya kaydını yaptırmış büro sayısı 750,
beş yıl ile üzerinde deneyimi olan serbest çalışan harita
mühendisi sayısı 2.500, on yıl ve üzerinde çalışan serbest
mühendis sayısı 1.900. Yani toplam aktif üye sayısı
17.700dür, kamuda çalışan da 4.500 mühendis bulunmaktadır.
Tabii burada bu çıkarılan yasayla kamuda çalışanlarla
ilgili de bir düzenleme yapılarak eğer kendisi kamuda
çalışmak isterse bunlara da bir hak tanınmakta ve devlet
memurluğuna altı ay içerisinde müracaat etmeleri şartıyla
kamuya dönme hakkı da tanınmaktadır ama şimdi burada da
farklı yönden şu eleştiri geliyor: Niye bir sürü genç,
işsiz kamuya dönemezken bunlar niye dönecekler? Yarın, altı ay
sonraki süreçte hep birlikte göreceğiz. Şu anda LİHKAB bürosu
olan arkadaşlarımız içerisinde bulunanlar da bizim
meslektaşlarımızdır, bunlarla da biz bir çatışma
ortamının olmasını, devam etmesini istemiyoruz, bu süreçte
hep beraber bu mesleğin daha ileriye götürülmesini talep ediyoruz ama
şu anda devlet memurluğundan LİHKABa geçen 100e yakın
meslektaşımız var. Yarın, altı ay sonraki süreçte
göreceğiz, ben bunlardan tekrar devlet memurluğuna geçmek
isteyenlerin sayısının bir elin parmaklarını
geçeceğini düşünmüyorum çünkü hepsi düzenlerini kurmuşlar,
ofislerini açmışlar, belli bir ekonomik özgürlüğe
kavuşmuşlar. Ben mevcut düzenlerini bunların da devam
ettireceğini ve ettirmesi gerektiğini, bu konuda herhangi bir ön
yargımız olmadığını da belirtmek istiyorum. Yani
orada endişe edilecek bir durum yok, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün elbette çok sayıda mühendise, teknikere, teknisyene,
elemana ihtiyacı var. Biz Bakanlıktan buraya mutlaka kadro tahsisi
yapılmasını, Genel Müdürlüğe mutlaka yeni mühendisler
alınmasını, genç kardeşlerimizin, işsiz olanların
iş sahibi yapılmasını bekliyoruz, bununla ilgili mutlaka
bir çalışma yapılmalıdır çünkü yıllardır
emekli olan personelin yerine ciddi sayıda bir alım
yapılmamıştır yalnız söylenildiği gibi yani
LİHKAB bürolarından büroyu kapatıp devlet memurluğuna
dönüp de işte memur olamayanların hakkını yiyecek. diye
bir sayısal çoğunluk burada olmayacaktır.
Yine burada kanunla
Ben bir örnek daha vermek
istiyorum: Benim seçim bölgem olan Mersinin merkezinde 4 tane LİHKAB
bürosu var ama Mersinde serbest çalışan harita mühendisi
sayısı 104 yani Türkiyenin 28 ilinde sadece 1er tane LİHKAB
bürosu var, o ildeki herkes o LİHKAB bürosuna gitmek zorunda, başka
bir seçeneği yok ama o ilde en az 20-30 harita mühendisi var ve bir de
birçok ilçede LİHKAB büroları açılmadı, açılmayanların
hizmet alması zorlaştı. Şimdi çıkan yasayla -o
ilçelerin birçoğunda serbest çalışan harita mühendisi var-
aynı yetki verileceği için hem serbest mühendislik faaliyetlerini
icra edecekler hem de LİHKAB faaliyeti yürütebilecekler.
Dolayısıyla, burada, ilçelerde lokal çalışan büroların
birçoğu -2 büro, 3 büro- bir araya gelerek belki bir LİHKAB bürosu
kuracaklar ve dolayısıyla orada hem serbest mühendislik
faaliyetlerini icra edecekler hem de LİHKAB bürosu olarak hizmet
edecekler. O ilçedeki insanlar da hizmet almak için 70 kilometre, 100
kilometre, 150 kilometre uzaklıktaki LİHKAB bürosuna gidip oradan
hizmet almak zorunda kalmayacaklar yani yerinde, daha yakından hizmete
ulaşabilecekler. Bizim öngörülerimize göre burada mevcut büroların
sayısı azalacak yani bu 3.250 olan büro sayısı belki
1.500e, 2 bine düşecek -2 büro, 3 büro- çünkü mühendis
çalıştırma zorunluluğu var, her LİHKAB bürosu
yanında mutlaka 1 mühendis ve 3 teknisyen çalıştıracak.
Dolayısıyla hem yeni istihdam alanı oluşacak, işsiz
kalan arkadaşlarımız iş sahibi olacaklar hem de serbest
çalışan mühendisler kendi aralarında yeni ortaklıklar
kurarak, birleşerek yeni LİHKAB büroları açacaklar.
Biz yasa teklifinin tamamına olumlu
bakıyoruz. Bir de Komisyonda işlerin
dağıtılmasıyla ilgili çok tartışılan bir
konu oldu yani Tapu Kadastro LİHKAB bürolarına sırayla iş
dağıtımı yapsın
İşte, burada da bazı
arkadaşlarımız, Komisyon üyelerimiz iş
dağıtımı yapıldığında müşterinin
kendisinin çalıştığı mühendise gidememe gibi bir durum
olabileceğinden bahsettiler. Bu konu da tartışılabilir, bölümler
ve maddeler üzerine gelindiği zaman. Zaten bu iki konu
dışında genel mana itibarıyla bir mutabakat
sağlandı. Bir süreyle ilgili, bir de iş
dağıtımıyla ilgili Komisyonda tartışılan
konu vardı; deneyim şartının beş yıl on yıl
olmasıyla, bir de iş dağıtımıyla ilgili konu.
Tabii, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü iş
dağıtımı konusuna çok girilmemesi konusunda, bunun biraz
zor olacağı konusunda görüş belirtti ama
tartışılabilir bu, bu konuda da bir mutabakat sağlanabilir.
Yine isteyen her mühendis istediği ilçede LİHKAB bürosunu açabilecek,
LİHKAB bürosu açılmayan ilçelerde de temsilcilik açabilecek ve orada
hizmet verilecek.
Kanun teklifinin 5inci maddesinde disiplin suçu
teşkil eden fiil ve hâllerle belirtilen fiil ve hâller nedeniyle
lisanslı mühendislere uygulanabilecek disiplin cezalarının
belirlenmesi amaçlanıyor.
Yine, 6ncı maddeyle lisans hakkını
devredemiyor, şube veya irtibat bürosu adı altında yeni büro
açamıyor. İşte, burada özellikle belli lobiler sürekli Belli
mühendisler diplomalarını kiraya verecekler, emekli olan mühendisler
başkalarına imza yetkisini devredecekler
Böyle bir şeyin
olabilmesi mümkün değil çünkü 65 yaş sınırı burada
devam ediyor. Zaten 65 yaşını geçen hiç kimse LİHKAB bürosu
açamayacak. Dolayısıyla emeklilik yaşı da 65 olduğuna
göre emekli olan birisinin yetkisini başka birisine devredebilmesi de
mümkün değil.
Yine, LİHKAB bürolarıyla ilgili 50 bin
liralık bir teminat bedeli konuyor. LİHKAB bürosu açacak olan her
büro 50 bin lira gibi bir teminat yatıracak. Süreç içerisinde serbest
harita mühendisleri ve LİHKABlar arasında sürekli bir
çatışma yaşanmıştır ve bu çatışmalardan
bugünlere kadar gelinmiştir. Geçtiğimiz yıl belirli bir kanun
taslağı hazırlanmış ama Meclis gündemine bir türlü
alınamamıştır.
Ben kanun teklifinin hayırlı
olmasını temenni ediyorum. Kanun teklifinde emeği geçen
başta Sayın Komisyon Başkanımıza, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü çalışanlarımıza ve destek veren
herkese teşekkür ediyorum. Bu kanun teklifi ülkemize ve
meslektaşlarımıza hayırlı olsun. Sayıları 20
bini geçen meslektaşlarımın hiçbirini biz buradan
ayırmıyoruz; LİHKAB olsun, serbest çalışan olsun
hepsini aynı gözle görüyoruz.
Tabii, bu arada -özellikle
meslektaşlarımızla ilgili- Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünde çalışan meslektaşlarımızın
sosyal haklarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi, bunlara
mutlaka döner sermayeden pay verilmesi, eksik olan kadrolara mutlaka
atamaların yapılması
Ve benim geçtiğimiz yıl da
buradan yine gündeme getirdiğim, Türkiyenin orman kadastrosu ve kadastro
çalışmaları büyük oranda tamamlandı, şu anda yenileme
çalışmalarının da büyük bir kısmı
tamamlandı, kadastro yenilemesi de bitiyor ama bana göre asıl bundan
sonra tapu yenilemenin de tapuların güncellemesinin de Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine alınması, bunun üzerinde gerek Genel
Müdürlüğümüzün gerek Bakanlık yetkililerinin bir çalışma
yapması lazım. Düşünün, benim dedem 1899 yılında
doğmuş, 1980 yılında vefat etmiş -Allah rahmet
eylesin- hâlâ bizim kendi ailemizde, dedemin kardeşleri arasında
miras bulunan tapular var ve çözülemiyor. Yani bir tapuda yüzlerce insan var,
artık ulaşamıyorsun; içerisinde engelli olanlar var, özürlü
olanlar var, başka problemler çıkıyor. Dolayısıyla,
Türkiyede belki Mecliste bulunan milletvekillerimizin yarısının
bir tapu problemi vardır. Tapu yenilemenin, tapunun güncellenmesinin
mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınması ve bunun
üzerinde bir kanun teklifi
Türkiyenin bunu yapabilecek deneyimde
yetişmiş elemanları vardır. Birtakım zorluklar
vardır elbette, ölüm var, yurt dışında olan var, kayıp
var, başka problemler var ama şu anda bilgiye ulaşmak da çok
kolay artık, eskisi gibi değil, internet ortamından veya belirli
sitelerden her türlü bilgiye, verasete ulaşılabiliyor. Bununla ilgili
mutlaka çalışma yapılması gerekiyor.
Bir de, şimdi, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü, tabii, belediyelere, avukatlara vekâlet
karşılığı, sözleşme
karşılığı bu tapu kayıtlarına internet
üzerinden erişim hakkı tanıyor. Şimdi, tabii, bazen tapuda
yanlışlıklar da olabiliyor, LİHKAB bürolarının
veya ölçü yapacak olanın mutlaka tapu kaydını görmesi, tapudaki
hissedarları görmesi önemli bir durum. Burada, yapılacak olan bir
sözleşmeyle mutlaka LİHKAB bürolarına Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün sitesi üzerinden tapu kayıtlarına erişim
imkânı da mutlaka sağlanmalıdır. Bunun da olumlu
olacağını düşünüyorum.
Ben, tekrar, kanunun hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aslında önerilerinizi
Komisyon şimdi hemen kanun yapabilir, destekleyelim. Çok iyi söylediniz
yani kutluyorum sizi ama
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Evet,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
ekranları başında bizleri izleyen sevgili halkımız;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Harita mühendisleri hakkında kanun teklifiyle
ilgili arkadaşlarımız konuşacak. Ben size, 26 Nisan
Pazartesi günü ilk duruşması görülecek olan, partimizin önceki dönem
eş genel başkanları, 17 MYK üyemiz, büyükşehir belediye
başkanlarımızın da tutuklu olduğu dava dosyasının
hukuki olmayan hukuki çerçevesini çok genel hatlarıyla anlatacağım.
Ne olmuştu? 2014 yılında Kobani protestoları olmuştu;
onun üzerine çok şey söylendi siyasi olarak,
tartışıldı fakat işin dava boyutu neydi gerçekten,
soruşturmalar nasıl oldu biraz da kamuoyunun, halkın bunu
bilmeye hakkı var. Etrafında kıyamet kopartılan bu dava
neydi? O dönemde -şunu hatırlatmak istiyorum- bir kere
soruşturma hemen açılmadı. Ne oldu? Hemen sonrasında, 29
Ekimde peşmergeler kameraların önünde Türkiye
sınırından Kobaniye geçti ve bu, Türkiye Cumhuriyeti devleti
tarafından, iktidar partisi tarafından kabul edilen, benimsenen bir
geçişti. Uluslararası koalisyon güçleri, IŞİDin, Kürt
halkına, Kobanide yaşayanlara karşı katliam tehdidine
karşı çok sayıda karar aldı ve dünyanın her yerinde bu
IŞİD vahşetine karşı protestolar yükseldi. Sonra ne
oldu? O dönem çözüm süreci devam ediyordu -altını çizerek söylüyorum-
6-8 Ekim Kobani protestolarından sonra da, önce de çözüm süreci devam
ediyordu. Eş Genel Başkanımız Sevgili Selahattin
Demirtaş, MYK üyelerimiz, İmralı heyetimiz Hükûmetle aralıksız
bir görüşme trafiği içindeydiler. Sadece Hükûmetle değil,
İmralı Adasıyla da, Kandille de bu görüşmeler
yapılıyordu ve bunlar basına, kamuoyuna yansıyordu. Hatta
ilişkiler o kadar iyiydi ki -şu anda, Yeni Şafak gazetesini
biliyorsunuz yani Yeni Şafak gazetesi yandaş medyanın
başını çekiyor- şöyle bir haber okuyacağım size:
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş sosyal medya
hesabından yaptığı açıklamasında takipçilerine
şapşik dedi. Bu, Yeni Şafakın manşeti. Yeni
Şafak o dönem Selahattin Demirtaşın tweetini bile bu
şekilde ilk sayfadan verecek kadar o çözüm sürecindeki diyalog devam
ediyordu. Belki basit geliyor ya da garip geliyor ama Yeni Şafak her zaman
böyle küfreden, hakaret eden, suç atfeden -olmayan suçları- bir gazete
değilmiş.
Peki, sonra ne oldu? Bu görüşmeler devam etti.
28 Şubatta Dolmabahçe mutabakatı imzalandı ve sonra, ilk olarak
22 Martta Başbakan Erdoğan Dolmabahçe mutabakatını
tanımıyorum. demeye başladı -ben tamamen bir tarih
silsilesi içinde veriyorum- ve sonrasında Kobani protestoları ne
zaman gündeme geldi, şimdi bunun suç olarak değerlendirilmesi ne
zaman gündeme geldi?
2015 yılında bir soruşturma
açıldı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından. Bir, vekil olmayanlarla ilgili, bir de vekillerle ilgili iki
soruşturma açıldı. O soruşturma dosyasında 214ten
suç işlemeye tahrik var. Yani 2911 sayılı Yasaya muhalefetten
soruşturmalar açıldı ve vekil olmayan MYK üyelerimizle ilgili,
1/10/2015 tarihinden başlayarak hepsinin adresine talimatla ifade
alınması için yazı yazıldı bütün MYK üyelerimize bu
yazı yazıldı ve bu yazılarda, kesinlikle sonrasında
adli kontrol, yakalama, gözaltı ve tutuklama gibi bir işlem yok.
Hatta daha da ileri gideyim: O dönem MYK Üyemiz İsmail Şengül
adresini değiştirdiği için adresinde bulunamadı,
bulunamadığı hâlde zorla getirme kararı bile bile
diyorum altını çizerek- verilmedi ve İsmail Şengül sadece
ifade vermemiş oldu adresini değiştirdiği için. Peki, kaç
savcı görev yaptı? 8 savcı. Bu -şimdi tarihlere geliyorum-
8 savcı 2018 yılına kadar görev yaptı ve bu dosyada hiçbir
şey olmadı. Dosya açık, gizli değil, isteyen gidip
bakıyor, savcı talimatla ifade alıyor sadece genel bir
araştırma tutanağı yapılıyor. Fakat ne oluyor?
Nisan 2018de, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 24 Haziran
2018de yapılacağı kararlaştırılıyor ve
Demirtaş bulunduğu Edirne Cezaevinden Cumhurbaşkanı
adayı oluyor. İşte, o günden sonra bütün
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında Erdoğan,
Kobani protestolarını ve Selahattin Demirtaşı hedefe
koyarak suç isnadında bulunmaya başlıyor. O arada yeni bir
gelişme oluyor -çok önemli, bu tarih bire bir çakışıyor
arkadaşlar- Erdoğanın Demirtaşı ve partimizi hedef
gösterdiği tarihlerde yeni bir savcı atanıyor, Ahmet Altun
isimli bir savcı atanıyor 2014/146757 sayılı bu vekil
olmayanlara ilişkin soruşturmada görev yapıyor ve 2018de
savcı hemen göreve başlıyor, Selahattin Demirtaşın
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmalarını bu
soruşturma dosyasına istiyor -bu yeni görevli savcı ya, özel,
birazdan anlayacaksınız niye çok özel görevli- ve 19/07/2018de garip
bir şekilde bu savcı dosyayı genişletiyor, yeni bir
yazı yazıyor, içinde Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder,
Gültan Kışanak, Selma Irmak yani MYK üyesi olsun olmasın, kim
olursa olsun -büyükşehir belediye başkanları- listeye ekliyor ve
sonra, suç işlemeye tahrik suçundan yargılanan Demirtaş ve
Yüksekdağ da aslında yargılandıkları hâlde bu
soruşturma dosyasına ekleniyor. Ve ne oluyor? Ahmet Altun liste
hazırlıyor, büyük bir liste, 80 kişi ama garip bir şey
oluyor bir hafta sonra, 25 Temmuz 2018de HSK Kararnamesi çıkıyor ve
Ahmet Altun İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine
atanıyor. Ankaradaki odası boşaltılıyor, kendisi
İzmire gidiyor. Sonra ne oluyor? AİHM -Büyük Daire değil,
önceki kararı- 20 Kasım 2018de Selahattin Demirtaş derhâl
serbest bırakılsın. kararı veriyor ve -ayrıntılarına
girmeyeceğim, burada çok anlattık- işte bu açıklamadan
sonra tabii, ne diyor Erdoğan? Bu karar bizi bağlamaz, biz
karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz. diyor, bunu dünyanın
gözünün içine baka baka söylüyor. İşte, karşı hamle
geliyor: Hani, İzmire atanmıştı ya Başsavcı
Vekili Ahmet Altun, alelacele -hangi kararla bilmiyoruz- tekrar Ankaraya geri
çekiliyor ve bu dosyanın savcısı olarak
çalışıyor. Hatta, o kadar ileri gidiyor ki odası
boşaltıldığı için kendisine oda bulunamıyor. Ne
yapıyorlar biliyor musunuz? Başsavcı vekillerinin bulunduğu
katta geçici bir oda tahsis ediliyor çünkü o günlerde karşı hamlenin
gereğinin yapılması gerekiyor.
Ve sonra bu savcı, yer gök, her yerde
tanık arıyor, delil arıyor -yazıları görmelisiniz- her
yere yazı yazıyor; gizli tanık, açık tanık, bilgi,
belge
Sadece gazetelere ilan vermiyor, aslında yandaş medya bunu da
yapıyor çünkü Erdoğanın sözünün gereğini yerine getirmesi
lazım. AİHMin kararının aksini kendince
araştırıyor. Ve gazeteye ilan vermemiş ama başka bir
şey yapmış; dört buçuk yıl açık devam eden
soruşturma dosyasına 2 Ocak 2019da bir gizlilik kararı
vermiş bu savcı, daha doğrusu sulh ceza hakimliğinden talep
etmiş, demiş ki: Bu dosyayı gizleyin. 3/1/2019 tarihinde,
beş yıl sonra dosya hakkında bu Kobani davasında gizlilik
kararı alınıyor; bu gizlilik kararı ve
kısıtlamayla siyasi hedefe adım adım gidiliyor tabii. Ve
Ahmet Altun delil arayışına tabii ki devam ediyor. Yani o kadar
ilginç bilgiler var ki elimde çok yoğun gayret etmiş gerçekten ve
burada itirafçı bulamamış, tanık da bulamamış
fakat hızını alamamış çünkü AİHMin kararı
var ve uygulanması gerekiyor, serbest kalması gerekiyor. Bu sefer
başka bir gelişme oluyor tabii ki; AİHM, Türkiyeyle ilgili,
Demirtaş kararıyla ilgili 18 Eylül 2019da duruşma yapacak, bu
duruşmadan önce Türkiyenin mutlaka bir adım atması lazım.
Ne yapıyorlar? 2 Eylülde, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi
Demirtaş hakkında tahliye kararı veriyor, evet tahliye
kararı veriyor ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine diyorlar ki:
Biz tahliye edemeyiz çünkü hakkında kesinleşmiş ceza
kararı var. Mahsup edildikten sonra bırakabiliriz. Bunların
hepsi devam ediyor; tabii, bu Ahmet Altun savcı durur mu -karşı
hamleyle görevlendirilmiş ekibiyle beraber- yeni bir yol buluyor
-aslında yeni bir yol da değil de yani hukukta asla söylenemeyecek
bir şey- 2nci defa, 19/9/2019 tarihinde, AİHM
duruşmasından bir gün sonra Demirtaş ve Yüksekdağı
SEGBİS odasına çıkarttırıyor ve diyor ki: Ben sizi yeni
bir soruşturmaya ekledim. Kobani davasından yargılanmanız
umurumda değil, 2nci kez tutuklanmanızı istiyorum. Talep
ediyor. Demirtaş ve Yüksekdağ da diyor ki: Biz savunma
yapamayız, siz bizi alelacele SEGBİS odasına getirdiniz,
avukatımız yok, biz savunma yapmayacağız. Tabii,
savcı hiçbir şekilde dinlemiyor ve hemen haklarında
-karşı hamle gereği- tutuklama kararını veriyor. Niye
o kadar acele ediyor? Çünkü bir gün sonra mahsup kararı verilecek ve
Demirtaş gerçekten tahliye olacak. İşte, bu 2nci tutuklamayla
Selahattin Demirtaşın, tabii, onun şahsında bütün bu
Kobani protestolarının boşa çıkmasını
önlemiş oluyor. Peki, daha sonra ne oluyor? Sevgili Figen Yüksekdağ
ve Demirtaşla ilgili tutuklama kararı veriliyor. Savcı
harıl harıl delil aramaya devam ediyor. Tutuklamış ama yeni
bir delil yok, aynı iddiadan 2nci kez tutuklamış. Yeni delil
bulamadığı için çokça çalışıyor. Ve birkaç garip
tanık var dosyada, bu tanıklar on beş gün Emniyette
tutulmuş -avukat yok, niye cezaevinden çıkarılmışlar
bilmiyoruz- bunlara bazı ifadeler imzalatılmış ve tabii,
bir de ileri gidiyor savcı; 24 Eylül 2020de bu sefer aralarında
Ayhan Bilgenin, Ali Ürkütün, Sırrı Süreyya Önderin olduğu 17
arkadaşımızla ilgili gözaltı kararı veriyor.
Neymiş gerekçe? Kobani protestoları sebebiyle gözaltı.
Dikkatinizi çekerim sevgili arkadaşlar, neye dikkatinizi çekiyorum? Aradan
altı yıl geçmiş, 2020
Bu gözaltına alınanların,
Sırrı Süreyya Önder hariç, yani o dosyada önce şüpheli olmayanlar
hariç hepsinin ifadesi var. Talimatla ifade vermişler, haklarında bir
gün zorla getirme kararı yok, garip bir şekilde bu savcı Ben
sizi gözaltına alıyorum. diyor ve gözaltına
alındıktan sonra tabii ki tutuklanıyorlar, emir büyük yerden
çünkü bu siyasi söylemin, hukuk maskesi altında bu siyasi intikam
davasının açılması gerekiyor. Ve sonra, tabii ki AİHM
Büyük Dairesi bu sefer çok önemli bir karar veriyor, tarihi bir karar veriyor,
ilk daire kararını çok aşan bir karar. Türkiye aleyhine ilk defa
18inci maddeden ihlal veriyor ve -daha başka da var- diyor ki: Siz
Selahattin Demirtaşı -ben Demirtaş diyorum, siz bütün
HDPlileri anlayın, tutuklu bütün arkadaşları ve partimizi,
tamamen hukuku kullanarak siyasi amaçlarla içerde tutuyorsunuz. Sizin hukukla
bir ilginiz yok. 2nci tutuklama da 1inci tutuklamanın
devamıdır -yani bu dediğim hamle- oradan da derhal serbest
bırakın. diyor. Tabii, Cumhurbaşkanı boş durmuyor,
AİHM kararı bizi bağlamaz. diyor. Hâlâ da bağlamadı
gördüğünüz gibi, serbest bırakılmadı. Sonra, bir iddianame
hazırlanıyor, evet, 3.530 sayfa ve 324 klasör. Tahmin edin sayın
milletvekilleri, kaç günde kabul edildi? Bir haftada, bir haftada. Ben
avukatlık yapan birisi olarak söyleyeyim, bunları bir haftada okumak
mümkün değil. Yirmi dört saat okusanız yine bunları
okuyamazsınız, binlerce sayfa, on binlerce sayfa klasör var. Bir
haftada bu iddianameyi kabul ediyor, iddianame değil ama bu bir iddianame
değil -hepsini okudum satır satır- tamamen
anlattığım çerçevede siyasi bir metin. Mesela, bu ölümlerden sorumlu
tutuluyoruz ya parti olarak, Kobani, Kobani diyorlar ya, bu dosyada tek bir
ölümün nerede olduğuna dair bir bilgi yok arkadaşlar; tek bir
yaralamanın nerede olduğuna, kim tarafından
yapıldığına dair bir bilgi yok. Basit bir cinayet dosyasında
bile otopsi raporu olmadan o dava açılamaz. Ya, siz onlarca kişinin
ölümünden söz ediyorsunuz. Ortada bir tweet var, illiyet bağı
kuramazsınız çünkü yok ama gelmişsiniz, bunu kabul
etmişsiniz. Mahkemenin kabul kararı da çok ilginç -keşke zaman
olsa okusaydım, isteyen vekillere vereceğim, aklımızla alay
ediyor tıpkı AKP gibi- Çok iyi inceledik, tartıştık,
değerlendirdik ve kabul ettik. diyor. Böyle güzel güzel paragraflar
yazıyor. Peki, ne var -merak ediyorsunuz- iddianamede? Arkadaşlar,
mesela, telefonda çıkan resimler var. Ne var? 8 Mart kutlama
mesajları var -hani birbirimize gönderiyoruz ya- Nevroz Bayramı
kutlama mesajları var, Demirtaşın, Yüksekdağın
mahkemede yapmış olduğu savunmalar var, var da var yani tamamen
siyasi faaliyetler ve kendilerince örgütle ilişkilendirmek için KCKnin
siyasi tarihini, her türlü tarihini dosyaya monte etmişler. Bir haberin
-saydım- 7 kere fotokopisini koymuşlar -benim sayabildiğim
kadarıyla- yani bir haber var, onu 7 ayrı kişiye, 10 ayrı
kişiye dağıtmışlar. Evet, yargılama maskesi
altında intikam dolu bir davayla karşı
karşıyayız.
Size bir anekdot vereyim: O dönem Diyarbakır
Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak
-hatırlıyorum da olayı- Diyarbakır Valisini
aramış -kendisi aktarmıştı, bizzat biliyorum- Ne
yapalım? Nasıl önleyelim? demiş -hani olaylar oluyor-
Diyarbakır Valisi Gültan Kışanaka demiş ki: Sakın
dışarı çıkmayın Başkan, sizi koruyamayız.
Şimdi, Diyarbakır Valisi ölmedi, Gültan Kışanak da, ikisi
de ölmedi çok şükür. Birisi, Gültan Kışanak bu davadan tutuklu
ya. HDPliler yapmıştı ya hani bu olayları? HDP
Büyükşehir Belediye Başkanını, Vali, göstericilerden
koruyamıyor. Neymiş? Göstericiler HDPli değilmiş. Orada
başka güçler var. Bu anekdotu isterlerse mahkemede tabii ki tanık
olarak dinleyebilirler.
Arkadaşlar, dava 26 Nisanda yani pazartesi
günü. O kadar acele ettiler ki duruşma gününü bile 25 Nisana verdiler,
pazar günü. Sonra, basında dalga geçilince hemen 26 Nisan diye
düzelttiler. Ortada bir dava yok, ortada bir iddianame yok, ortada bir suç yok;
tamamen partimizin faaliyetlerinin, bir partinin siyasi amaçlarına
ulaşmak için iddianameye dönüştürdüğü, özel savcılarla
görev verdiği bir dava dosyasıyla karşı
karşıyayız. Bu, AİHM Büyük Dairesinden döndü. Bu, hepsi
hakkında, hepimiz hakkında, herkes hakkında tabii ki olumlu
şekilde neticelenecek.
Bir tek yıl ya da bir ay yargının
üzerinden bu baskı kalksın, bu iddianame çöpe gider arkadaşlar.
Bir iddianame, bir dava yok ortada. Bir tweetten yüzlerce kere müebbet
isteyen savcılar var bu ülkede. Tamamen Cumhurbaşkanı ne
söylüyor, ben ne yapayım? diye düşünen savcılar var.
Bu nedenle, şu anda cezaevinde tutulan Sevgili
Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Gülser Yıldırım,
Demirtaş, Sevgili Figen Yüksekdağ, bütün arkadaşlarımı
sevgiyle selamlıyorum.
Pazartesi günü biz de Sincandayız HDP olarak,
sizi orada bekliyoruz ve bu ülkede yargının -bir kez daha testten
geçecek- ne kadar tarafsız ve bağımsız olduğunu hep
birlikte göreceğiz diyorum.
Konuşmamla ilgili değil ama ilk üç ayda 88
kadın katledildi, 88. (HDP sıralarından alkışlar) Bu
bir kırımdır arkadaşlar. İstanbul Sözleşmesini
kaldıranlar bu cinayetlerden sorumludur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bunun
aksini hiç kimse söylemesin. Ben bütün kadın yoldaşlarımı
buradan sevgiyle selamlamak istiyorum ve hep birlikte olacağız,
dayanışmayla bugünleri aşacağız diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gökan Zeybek.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, 16
Haziran 2005 tarihinde çıkmış olan 5368 sayılı
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda yapılmış olan değişiklikler.
Yaklaşık on altı yıl önce çıkmış olan bir
yasa, özellikle harita kadastro mühendislerinin meslek yaşamlarıyla
ilgili, daha önce kadastro memurları, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne
bağlı kadastro memurları tarafından yapılmış
olan pek çok yetkinin LİHKABlar eliyle yapılmasının yolunu
açmıştı. Ancak sektörde yaşanan sorunlar, Harita Kadastro
Mühendisleri Odasının özellikle de büyükşehirlerde bulunan
meslek mensuplarının Parlamentoya ve milletvekillerine yoğun bir
biçimde yapmış olduğu talepler sonrasında ilgili yasa
teklifi önümüze geldi.
Bu yasa ne getiriyor önce ona bakmamız
gerekiyor: Tescile tabi olmayan aplikasyon, yer gösterme, plan örneği
işlemlerinin yapım ve kontrolü, tescile tabi cins
değişikliği, arzî ittifak hakkı tesisi veya terkini,
birleştirme muhdesatın terkini gibi işlemlerle ilgili
sorumluluğu harita kadastro mühendislerine yükleyen bir yasa. Daha önce,
Türkiyede, 2005 yılında çıkmış olan bu yasayla
birlikte 223 tane lisanslı harita bürosu kuruluyor ama tüm Türkiyede
2.827 tane harita ve kadastro mühendisleri tarafından
açılmış vergi kaydı olan, sigorta kaydı olan harita
kadastro bürosu vardı.
Şimdi buradaki temel tartışma şu
değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri: Aslında,
LİHKABlar ve harita kadastro mühendisleri arasındaki temel
tartışma, Türkiyede YÖKün uzun zamandır yapmış
olduğu yanlış eğitim politikasının temel bir
sonucudur. Şimdi düşünebiliyor musunuz, ülkemizde bir tek matematik
sorusu çözüp hiç fen sorusu çözmeden üniversitelerde mühendislik dalında
eğitim görme şansı vardır. Şimdi, böyle olunca da çok
sayıda harita mühendisi, inşaat mühendisi, Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliğinin disiplinleri içindeki çok sayıda
mimarlık ve mühendislik mensubu piyasada serbest çalışma
ortamında görev yapmaya çalışıyor.
Kamuda mühendislerin istihdamında ciddi
sıkıntı vardır. Çok sayıdaki milletvekilimize her
mühendislik dalıyla ilgili kamuda istihdamın
artırılması için talepler gelmesine rağmen, bu da hâlâ başarılamamıştır.
Böyle olunca da çok dar sayıdaki, çok az sayıdaki iş bu
geniş yelpazedeki mühendislik büroları arasında bir sorun
yaratmıştır; o sorunu gidermek için de bugün bu yasayı
gündemimize almış bulunuyoruz.
Yasa teklifiyle ilgili şunu görmemiz lazım
değerli arkadaşlar: Türkiyede, sadece harita kadastro mühendisleri
değil, bütün üniversite mezunlarımızdan şu anda neredeyse 1
milyona yakın üniversite mezunu işsizdir. Biz bugün burada, dar olan
pastada LİHKABların almış olduğu pasta
payını 2.800 büro arasında pay etmek için bir yasa getiriyoruz
ama bu ülkedeki avukatların, mali müşavirlerin, muhasebecilerin;
eğitim fakültesi mezunlarının; tıp fakültesi,
eczacılık, diş hekimliği fakülteleri
mezunlarının, bütün mühendislik fakültesi mezunlarının
tamamının sorunu işsizliktir ve bu yasa Türkiyedeki üniversite
öğrencilerinin işsizlik meselesini, üniversite mezunlarının
işsizlik meselesini ortadan kaldırmamaktadır.
Yine, bu yasayla birlikte, bir konuyu gündeme
getirmek gerekiyor. Nedir o? Bütün mühendislerin bağlı olduğu,
özel yasayla 1954te kurulmuş olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği üzerinde AKP iktidarı yaratmış olduğu
yoğun baskıyı hem ekonomik hem siyasi hem de adli
baskıyı en şiddetli biçimiyle yürütmektedir. Öyle ki bugün TMMOB
Yasasına göre, bir mühendis diplomayı aldığı zaman o
mesleği icra edebilmesi için mutlaka meslek odasına kayıt olmak
zorunda ve bir oda sicil numarası almak zorunda. Ama bu mühendislerin ya
da mimarların yapacakları iş ve işlemlerin ilgili meslek
odasının denetimine tabi olması AKP iktidarları döneminde
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
yayımladığı bir genelgeyle, bir yönetmelikle
engellenmiş durumda. Burada TMMOBun denetim sürecinin
dışında olmasının kime ne faydası var? Türkiye
bir deprem ülkesi, Türkiye bir kuraklık ülkesi, içinde bulunduğu
coğrafya içinde hızlı kentleşmenin, göç
dalgasının altında olduğu için sürekli olarak yeni
yapılaşmanın, yeni kentlerin, yeni konut alanlarının
açılmasıyla karşı karşıya olan bir ülkede acaba
siz TMMOB gibi son derece geniş yelpazede, 300-400 binden fazla üyesi olan
bir meslek örgütünü niçin denetim sürecinin dışına çıkarmak
için her türlü işlemi yapıyorsunuz? Bunun tek bir cevabı var
arkadaşlar: Çünkü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
iktidarın antidemokratik uygulamalarına ses çıkarıyor,
iktidarın yasa tanımaz uygulamalarının
karşısında set oluyor, ülkedeki hukuk tanımaz, adaleti
ortadan kaldıran uygulamalar karşısında bir duruşu
var. E, o zaman, bunu engellemek, bunları sindirmek gerekiyor.
Yasa teklifiyle ilgili şunu söyleyeyim:
Üzerinde dokuz aydır çalışılan bir yasa teklifi ancak ben
buradan, sizin huzurunuzda Genel Kurulda bir önerimi yapmak istiyorum. Beş
yıllık harita kadastro mühendisliği yapanların sınavla
elde ettikleri lisanslı harita yetkisini şimdi yasa on yıla
çıkarıyor. Ben bunun da bir adaletsizlik
yarattığını Komisyon görüşmelerinde ifade ettim, bu
sürenin mutlak suretle daha aşağıya çekilmesinin, belli bir
mutabakat sağlanabilirse ve işte, yedi yıl gibi bir zaman
dilimine çekilebilirse mezun olmuş olan çok sayıdaki mühendisimizin
de bu hizmeti yapma şansı olacaktır.
Değerli arkadaşlar, harita kadastro
mühendisleri, aslında Türkiyede şehirciliğin ve
kentleşmenin, jeoloji mühendisleri ve jeofizik mühendisleriyle birlikte
daha başlangıçta en önemli disiplini. O nedenle kamuda kadastro
mühendislerinin sayısının mutlak suretle
artırılması gerekiyor. Niye bunu söylüyoruz? Çünkü Türkiyenin
afet riski altındaki alanları, neredeyse toplam yaşayan
nüfusumuzun yüzde 80ini oluşturuyor. Deprem fay hatları üzerinde
çığ tehlikesi olan yerler var, heyelan tehlikesi olan yerler var,
dere yataklarında yapılmış olan şehirlerimiz var;
bütün bu şehirlerle ilgili yapılacak olan çalışmaları
yapacak kurum kim? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.
Yapıyor mu bunları? Yok, yapmıyor. Ne yapıyor peki Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı? Nerede bir rant projesi var; nerede
bir yeşil alan, bir tarım alanı, bir mera alanı, yaylak
alan imara açılacak, turizme açılacak; onlarla ilgili
çalışma yapıyor. Nerede büyükşehir belediyelerinde hazineye
ait olan, kamuya ait olan, askeriyenin boşalttığı ya da
başka hazine arazileri var, bunlarla ilgili rant projeleri yapmakla
uğraşıyor.
Şimdi, harita kadastro mühendisleriyle deprem
riskinin azaltılması arasındaki ilişki
Bizim, bu
mühendislik disipliniyle ilgili yetenek ve bilgi birikimini
artırmamız ama aynı zamanda mühendislik eğitimi veren
okullarla ilgili de belli kısıtlılık getirmemiz gerekiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bugün Türkiye'de üniversite
sınavlarında, matematik-fen dalında ilk 300 bin kişi arasına
giren bir öğrenci mühendislik diploması alabilecek bir okula yerleşiyor.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle şey olmaz, bunun mutlak suretle
aşağı çekilmesi lazım. Yani 10 tane matematik sorusu, 5
tane fen sorusu yapamadan üniversite sınavında bir öğrencinin
mühendislik disiplinine girebilmesinin mutlaka YÖK tarafından yeniden
değerlendirilmesi gerekiyor.
Şimdi, ne yapıyor harita kadastro
mühendisleri? Şimdi, bakın, 1/100.000 ölçekli çevre planları,
bütün şehirlerde var olan çevre planlarında esas olan,
altlıkların
Jeoloji mühendisleri ve jeofizik mühendisleri -demin
söylediğim gibi- zemin açısından ama harita kadastro
mühendisleri de arazinin ölçümlerini yaparak 1/100.000lik planların
hazırlanmasında etkin görev alıyorlar. Bugün Anadolunun pek çok
şehrinde -gidin, bakın- hâlâ eski meri planlara göre uygulama
yapılmaktadır. Şehrin genişleme alanları, şehrin
büyüme, şehrin yeni sanayi ya da konut yerleşimine
açılmasıyla ilgili alanlarla ilgili yapılacak olan
çalışmalarda görüyoruz ki devlet hâlâ, orada, yerel yönetimleri kendi
olanaksızlıklarıyla baş başa bırakmış
durumda. Çoğu Anadolu kentimizde bir tane harita mühendisi var ya da yok.
Bu konuyla ilgili, özellikle belli bir nüfusun üzerindeki bütün belediyelerde
harita kadastro mühendislerinin istihdamının mutlaka
sağlanması gerekiyor.
Şimdi, burada, tabii, kaynakları biz nereye
ayıracağız? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
üzerinden konuşuyoruz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Biraz önce, İYİ Parti adına konuşan Sayın Nuhoğlu
Kanal İstanbul meselesini açtı, o konuya mutlaka değinmemiz
gerekiyor. Kamunun kaynaklarının ayrılması gereken alan
değerli arkadaşlar
Tam da bu yasayı konuştuğum için
söylüyorum: Büyükşehirlerde, başta Marmara olmak üzere;
İstanbul, Tekirdağ, Bursa, Yalova, Kocaeli gibi şehirlerimizi
çok yakından etkileyecek olan deprem riskinin ortadan
kaldırılması ve bu riskin ihtiva ettiği bina
stoklarının mutlak suretle iyileştirilmesi gerekiyor. Bunun için
ne gerekiyor? Bunun için kaynak gerekiyor, bunun için kamunun
kaynaklarının deprem riskinin azaltılması için
doğrudan kamu bankaları eliyle uzun vadeli olarak yurttaşlarımıza
sunulması gerekiyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
geçtiğimiz yıllarda dönüşüme tabi binalarla ilgili devlet 125
bin liralık bir destek veriyordu. Bu destek 200 bin liraya
çıktı. 200 bin liraya çıktı ama geçmişte banka
faizleri yüzde 8 iken devlet bunun yüzde 4ünü karşılıyordu,
yani faizin yüzde 50si kamu tarafından karşılanıyordu.
Bugün, banka faizleri yüzde 20nin üzerinde, devlet hâlâ yüzde 4ünü
karşılıyor. E, böyle olunca da yurttaşın beş
yıllık, on yıllık vadelerle, deprem riski taşıyan
yapılarını iyileştirebilmesi ve dönüştürebilmesi çok
mümkün değil. Peki, bunun için ne gerekiyor? Kaynak gerekiyor. Peki, biz
bu kaynağı nereye ayırıyoruz? Şimdi, geçtiğimiz
günlerde burada bir yasa teklifi görüşüldü. Bunlardan bir tanesi de
Ulaştırma Bakanlığının özel bütçeli kamu
idarelerinin yaptığı yatırımlara kefil
olmasıydı. Neydi bu? Bu yasa niye getirildi? Sayın
Cumhurbaşkanı da iki gün önce söyledi, Beton kanalın üzerine 6
tane köprü yapacağız, bu köprülerden 1 tanesi hemen
başlıyor. dedi.
Değerli arkadaşlar, yapılan köprü
falan yok. Yapılan işlemi açık açık buradan söylüyorum:
Nakkaştan Başakşehire gelecek olan 8 milyar 279 milyonluk
otoyol projesinin yani Karayolları ve Ulaştırma Bakanlığının
garantisinde yapılan bu otoyolun, Sazlıdere Barajının
üzerinden geçecek olan köprüdür söz konusu olan. Yani burada yapılacak
olan iş, 8 milyar 279 milyonluk kaynak, 2021 yılı için
öngörülmüştür, göreceksiniz bunun devlete maliyeti 15-16 milyara
ulaşacak. Peki, bir otoyol için, Kanal İstanbulun etrafındaki
500 binlik -bize göre 1 milyonluk- konut yerleşiminin ulaşım
olanaklarını sağlamak için doğrudan devlet eliyle
yapılacak olan bu yatırımın bedelini kim ödeyecek? Halk
ödeyecek. Peki, bundan kim yararlanacak? Kanal İstanbulun
güzergâhında arazi toplamış olan bir avuç iktidara yakın
olan müteahhit ya da bir avuç iktidara yakın olan Körfez sermayesine
mensup aileler yararlanacak. Şimdi, nasıl oluyor sayın
milletvekilleri, kamunun parasıyla siz bir yere ulaşım yolu yapıyorsunuz,
bunu garantili geçiş ücretleriyle yapıyorsunuz, buna müteahhit firma
yurt dışından finansman bulamadığı için
Ulaştırma Bakanlığı üzerinden hazine garantisi
veriyorsunuz ama bu bölgede yapılacak olan ulaşım yolu ve
etrafında yapılacak olan konut yerleşimlerinden elde edilecek
olan kârları da bir avuç yandaşınıza peşkeş
çekeceksiniz. Bu, hakkaniyet içinde midir, bu doğru mudur?
Şimdi bir başka nokta şu:
Değerli arkadaşlar, harita kadastro mühendislerinin yine
mesleğiyle ilgili olarak, burada dediğimiz gibi, aslında TMMOBa
bağlı meslek disiplinleri arasında tam bir eş güdüm, tam
bir iş birliği anlayışı vardır. Bu da bize
şunu getiriyor: Tarım topraklarının korunmasında
ziraat mühendislerinin, ormanların korunmasında orman
mühendislerinin, fay hatlarına inşaat yapılmaması konusunda
jeoloji mühendislerinin, jeofizik mühendislerinin, doğru yönetmeliklere
göre inşaat yapılması konusunda da diğer mühendislik
disiplinlerinin tam bir iş birliği içinde olması gerekir. Ama
görünen o ki akıl bu konuda galip değil, aklın ve bilimin yol
göstericiliği terk edilmiş, sadece rant, sadece yeni inşaat
sahaları yapmak üzerine bir oluşumun içine girilmiştir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şunu
belirtmek istiyorum: 1950 yılında İstanbul göç almaya
başlıyor, 2021 yılına kadar tam yetmiş yıl
İstanbul nüfusu ortalama her yıl yüzde 4 artıyor. Yani 1950de
azınlık nüfuslarıyla beraber 1 milyon olmayan bu şehir -ki 1955-1956 yıllarındaki olaylarla İstanbul
nüfusuna kayıtlı 300-400 bin kişilik bir azınlık
Türkiyeyi terk etmiştir- her yıl artan nüfusla 15-16
milyonluk nüfusa ulaştı. Değerli milletvekilleri, 2020
yılının 31 Aralığında gördük
ki İstanbul artık yaşanamaz bir kent hâline dönüştü ve
İstanbul nüfusu azalmaya başladı. Yani benim size
çağrım şu değerli arkadaşlar: Siz bu Kanal
İstanbulun etrafına 1 milyonluk şehir yapacaksınız.
Burada milyon dolarlık lüks konutlar yapıp bunları birtakım
çevrelere satacağınızı öngörüyorsunuz ama İstanbulda
üst gelir grubundakiler ile, orta üst gelir grubunda ve üst eğitim
grubundaki insanların öncelikli olarak Türkiyenin başka coğrafyalarına
gittiği şansı yakalayanların da -ortalama yılda 30 ile
70 bin kişi arasında- bütün malını mülkünü satarak ülkeyi
terk ettiği gerçeğini lütfen göz ardı etmeyiniz. O nedenle bu
projeyle ilgili başka endişeler taşıyorum ben. Nedir o? O
endişem de şu: Şimdi, önümüzdeki günlerde değerli
arkadaşlar, konut faiz oranlarının, TOKİ eliyle ya da
başka biçimiyle yapılmış olan projelerle ilgili konut faiz
oranlarının düşürülmesi, bu konudaki, konut faizlerindeki
finansman açığının kamu bankalarından karşılanması
konusunda önümüze bir sıkıştırma gelebilir. Çünkü Kanal
İstanbul çevresinde yapılacak olan gayrimenkul
yatırımlarının satılabilmesi için konut faiz
oranlarının yüzde 1in altına, yani yıllık yüzde 12
faizin altına inmesi gerekir. Enflasyonun yüzde 20lerde, gerçek
enflasyonun yüzde 30, banka faizlerinin yüzde 20-25 aralığında
seyrettiği bir dönemde siz eğer banka faizlerini yüzde 10ların
altına çekerseniz buradan oluşacak olan kamu zararını 83
milyon ödeyecek, buradan elde edilecek olan geliri de bir avuç rantiye elde
edecek. Şimdi, AKP'nin Kanal İstanbul ve etrafında yaratmaya
çalıştığı bu konut yapılaşmasının
altında yatan neden bu.
Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bir plan değişikliğiyle bu bölgedeki
-yani 4 bölge var Kanal İstanbulun etrafında- 3üncü ve 4üncü
bölgedeki teknoloji ve altyapı, başka hizmet alanlarındaki
fonksiyonların tümünü değiştirerek bunların hepsini konuta
çevirdi. Yani başından beri söylediğimiz gibi, Kanal
İstanbulun etrafındaki yapılaşma ta 2010
yılından başlamak üzere, çok cüzi fiyatlarla, Selanikten,
Bulgaristandan gelmiş olan o köylülerden metrekaresi 1 TLye, 2 TLye
alınan arsaların, arazilerin değerleri bugün 300 TLye, 500
TLye, 1.000 TLye çıkmıştır. Yani kazanan köylü
değil, kazanan Mustafa Kemal gibi Balkanlardan göç etmiş,
Arnavutköye, Başakşehire, Tayakadına, Durusuya yerleşen
köylüler değil, o arazileri çok ucuz fiyata kapatıp bugün haksız
bir biçimiyle milyarlarca liralık rantın sahibi olan bir avuç
çevredir. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, buradan iktidara bir çağrı
yapmak istiyorum: Zamanı geldi, üç yıl bitiyor. Hayırlı,
mübarek ramazan ayında gelin şu milletin yararına bir iş
yapın. Gelin, bu İstanbulla ilgili doğru bir iş yapmak
istiyorsanız, başta Avcılar, Büyükçekmece, Beylikdüzü,
Küçükçekmece, Bakırköy, Zeytinburnu, Maltepe, Kartal, Pendik gibi yani
Marmaradan geçecek olan bir fay hattına yakın mesafede bulunan
ilçelerimizde 60lı, 70li ve 80li yıllarda yapılmış
olan düşük kalitede ve yüksek risk taşıyan yapıların
dönüştürülmesi konusunda kamunun kaynaklarını bir de halktan
yana harcayın. (CHP sıralarından alkışlar) Orada
halkımız var, orada fakir fukara var, verin onlara faizsiz kredileri
on yıl vadeyle, her insan kendi evini dönüştürsün ve olası bir
İstanbul depreminin yaratacağı bütün tahribatları ortadan
kaldıralım.
O nedenle sözlerimi şöyle tamamlıyorum.
Tarım topraklarını kaybederseniz geri alamazsınız,
tarım toprakları binlerce yılda oluşuyor. Meraları
kaybederseniz o meralarda olan, otlayan hayvanları kaybedersiniz,
Türkiyede tarımla geçinen insan popülasyonunu yok edersiniz. Eğer
siz meralarınızı, tarım topraklarınızı,
havzalarınızı kaybederseniz gelecek kuşaklara
yaşanamayacak bir çevre bırakmış olursunuz. Zararın
neresinden dönerseniz kârdır. Sizin için tek çıkar yol: Erken seçime
gidin ve yetkiyi halka teslim edin. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına
konuşmalara geçeceğiz.
İlk söz, şahsı adına Sayın
Ulaş Karasuya aittir.
Buyurun Sayın Karasu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce birazdan
Beşiktaşı konuk edecek olan Sivassporumuza başarılar
diliyorum.
Toplam 11 maddeden oluşan ve genel hatları
itibarıyla olumlu sayılabilecek düzenlemeler içeren kanun teklifi,
harita ve kadastro mühendisliği mesleğinin sorunların çözümünde
geç kalınmış olunduğunu işaret ederken, aynı
zamanda mesleki sorunların tümüyle çözüme kavuşturulmasında
yetersiz kalacağına dair güçlü bir kanaat uyandırmaktadır.
Taslak metne göre lisanslı bürolar tarafından yerine getirilebilecek
kadastro teknik hizmetlerinin hangi işlemleri kapsadığı
yeniden açıklanacaktır. Lisans belgesi alma şartlarından
olan beş yıl deneyim şartının on yıla çıkarılmasını
öngören kanun teklifi, lisans almanın şartları arasında yer
alan sınav şartını yürürlükten kaldıracaktır.
Yapılacak değişiklikle aynı zamanda belirlenen deneyim
şartını sağlayan serbest harita ve kadastro mühendislik
bürolarına lisanslı büro faaliyeti, lisanslı mühendislere ise
serbest harita ve kadastro mühendislik faaliyeti yürütebilme imkânı
sağlanacaktır.
Türkiyede faaliyet gösteren 223 lisanslı
harita kadastro mühendislik bürosu mevcuttur. Türkiyede faaliyet gösteren
serbest harita ve kadastro mühendislik bürosu sayısı ise 2.879dur.
Mevcut yasaya göre bir harita ve kadastro mühendisinin lisans alabilmesinin
koşulları arasında beş yıl deneyim ve sınav
şartı yer almaktadır ancak söz konusu sınav sekiz
yıldır yapılmamaktadır. Ayrıca, bu süre zarfında
büyükşehirlerin merkez ilçelerinde ve iş potansiyeli fazla olan ilçelerde
daha önce 3 veya daha fazla olan lisanslı büro kontenjanları 1e
kadar düşürülmüştür. Lisanslı büro kontenjanı boş
görülen illerin yüzde 90ı işlem hacmi yok denecek kadar az olan
illerdir.
Serbest olarak çalışan harita ve kadastro
mühendisleri, arazi ve arsa düzenlemesi de olmak üzere bir çok konuda
doğrudan mülkiyete müdahil olabildiği gibi sadece lisanslı
harita kadastro mühendislik bürolarının yaptığı
uzmanlık gerektirmeyen basit işler dışındaki
diğer tüm işlemleri yapabilmektedir. Sekiz yıldır
yapılmadığı için bir kriter olmaktan çıkan sınav
şartının kaldırılması çok sayıda harita
mühendisi, teknikeri ve teknisyenine yeni iş imkânı
sağlaması açısından önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, nereye bakarsak
bakalım, büyükşehirlerde de Anadoluda da
vatandaşımızın derdi istihdam ve iş. Bir avuç
yandaş haricinde 83 milyonun gündeminde tek bir konu var, o da ekmek
kavgası. Ne yazık ki üzülerek söylüyorum, bugün, cumhuriyet tarihinin
gördüğü en çürümüş ve en yozlaşmış iktidarıyla
karşı karşıyayız. Ülkemizin dört bir yanına
ziyaretler gerçekleştiriyoruz; Urfadan Karsa, Afyondan Kocaeliye kadar
gittiğimiz tüm bölgelerde vatandaşlarımız Artık bizi
bu iktidardan kurtarın; battık, bittik. diyorlar ama iktidarın
milletvekilleri ve saray halktan o kadar kopmuş ki milletin aklıyla
dalga geçiyor. Pandemi döneminde vatandaşlarımıza 60 milyar
destek verdiklerini ifade ediyorlar. Kimin parasını kime verdiniz? Bu
paranın 54 milyarı zaten vatandaşın parası,
işçinin parası. İşsizlik Fonundaki parayı
dağıtıp bunu da çıkıp destek olarak
anlatıyorsunuz. Bugüne kadar vatandaşa verdiğiniz destek, bir
yandaşınızın sildiğiniz vergi borcu bile
değildir.
Dönüyorum seçim bölgem Sivasa. Sivas AKP
iktidarı döneminde istihdamda, üretimde, ekonomide yıllardır hak
ettiği değeri bir türlü görememiştir. Sivasın en büyük
sorunu teşvik yatırım haritasında yer aldığı
4üncü bölgedir. Değerli milletvekilleri, Sivastan giden iş gücünün
de genç nüfusun da yurt içinden, yurt dışından Sivasa gelmeyen
yatırımın da sebebi teşvik haritasında bulunduğu
durumdur. Sivasla neredeyse aynı yapıya sahip kentler teşvik
bölgesinde ya 6ncı sırada ya da cazibe merkeziyken Sivasın bu
rekabette ayakta kalma şansı kalmamıştır. Bu
haksızlık sona ermeden, bu mağduriyet giderilmeden Sivasın
sorunları çözüme kavuşmayacaktır.
İktidar yetkilileri ne diyor: Nuri
Demirağ Organize Sanayi Bölgesi bitecek, Cumhurbaşkanı söz
verdi, o bölge için teşvik kararı çıkacak. 2020
yılında bitmesi gereken Nuri Demirağ Organize Sanayi Bölgesinin
altyapı ödeneği bizim gündeme taşımamızın sonucu
olarak 2021 yılında çıkarılmıştır. 2019
Şubat ayında Cumhurbaşkanı Sivas Meydanında Sivasa
teşvik sözü vermiştir, geçen iki yıl içinde bu söz
gerçekleştirilmemiştir. Ne Sivas kamuoyu ne de bizler Sanayi
Bakanının ifade ettiği gibi Nuri Demirağ Organize Sanayi
Bölgesinin endüstriyel bölge olmasını kabul etmiyoruz. Tüm
Sivasın cazibe merkezi veya 6ncı teşvik bölgesine
alınması bizlerin ve tüm Sivaslının talebidir. Sivas
teşvikte treni 2009 yılında kaçırmıştır,
artık kaybedecek bir dakikası bile kalmamıştır.
Bununla birlikte Sivasın iki önemli
değeri de iktidarınız döneminde yok edilmektedir. Birincisi,
1939 yılında kurulan, ilk yerli otomobil devrimin motor
bloklarının dökümlerinin yapıldığı Sivas
Demiryolu Makinaları Sanayi AŞ yani TÜDEMSAŞ
birleştirilmiştir. Ne oldu bu şirkete? İktidar bu
değeri üç şirketle birleştirerek merkezini Ankaraya
taşıdı ve TÜDEMSAŞ bir Genel Müdürlük hâline
dönüştürüldü. İkincisi; Sivas Demir Çelik Fabrikası
-SİDEMİR- Sivas için çok büyük bir değerdi, o da
özelleştirme dalgasına kurban gitti. Yani demir çeliğin
başkenti Sivasın 2 değeri koparıldı.
Bakın, Sivaslılar neden Sivası terk
ediyor? Çünkü istihdam yok, iş yok, aş yok. Peki, neden yok? Çünkü
verilen sözler tutulmuyor. Peki, o sözler neden tutulmadı? Çünkü o sözler
Cumhurbaşkanının seçim meydanlarında verdiği ve
gerçekleşmeyen yüzlerce vaatten biriydi, tıpkı 3600 ek
göstergede, tıpkı EYTlilerde olduğu gibi, tıpkı atama
bekleyen milyonlarca gencimizde olduğu gibi. Koca bir şehre günah değil
mi? Bunca gencimize günah değil mi? Evini barkını,
anasını babasını bırakıp sıla hasreti çeken
binlerce hemşehrime günah değil mi?
Cumhur İttifakının milletvekilleri
kürsüye çıkıyor, sürekli Recep Tayyip Erdoğana teşekkür
ediyor. Bu teşekkür eden milletvekillerine sormak istiyorum: Sivasın
teşvikte 4üncü bölgede olmasını kabul ediyor musunuz? Sivas
Demir Çelik Fabrikasının içinde bulunduğu durumun
sorumlularından birisi de sizlersiniz. Bununla ilgili ne yapıyorsunuz?
2016 yılında başlaması gereken Seyfebeli Küçük Sanayi
Sitesine ne oldu? 2012 yılında boşaltılan eski sanayi
sitesinin dönüşümünün gerçekleştirilmesi için on yıldır
neyi bekliyorsunuz? Turizmde sadece Sivasın değil dünyanın en
önemli tarihî eserlerinden biri olan Divriği Ulu Camisinin 2020de
bitmesi gereken ve şu anda yarım kalmış olan restorasyonu
ne zaman bitecek? Şeker pancarı, patates ve buğday üreticisi
tonu 5 bin liraya dayanan gübreden dolayı tarlasını ekemezken,
çiftçi kaderine terkedilmişken Sivastaki üreticiler için ne yapıyorsunuz?
Yolları çamur ve balçık, günlerce elektriğin kesildiği,
internetin ve telefonun çekmediği 1.233 köyümüzün sorunları ne
olacak? Kapattığınız hastaneleri geri açıp daha sonra
bunun için teşekkür etmekten utanmıyor musunuz? Sivasın bu
sorunlarını çözün de bizler de sizleri alkışlayalım.
Son olarak, ben buradan tüm Sivaslı
hemşehrilerime seslenmek istiyorum: Hiç kimse merak etmesin, ilk
seçimlerde Allahın izniyle iktidar olacağız.
Yıllardır dışlanan, ötekileştirilen, geriye götürülen,
cumhuriyetin temellerinin atıldığı
Sivasımızın derdine derman olacağız. Sıla
hasreti çeken hemşehrilerim gönül rahatlığıyla yeniden
memleketlerine dönecek. Söz veriyoruz, Sivas yeniden üreten, mutlu
insanların şehri olacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanal, 60a göre, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Düzcede yaşayan kanser hastalarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım, çok sağ olun.
Düzcede yaşayan kanser hastası
vatandaşlarımız kemoterapi almaları ve ışın
tedavisi için Düzceden kalkıp Kocaeli ve Sakaryaya sevk edilmektedir.
Yaz ve kış demeden hastalar perişan oluyorlar yollarda.
Düzcelilerin bu mağduriyetinin önlenmesi için Düzcede kemoterapi ve
ışın tedavisi merkezi ünitelerinin Düzce Üniversitesi Tıp
Fakültesi bünyesinde veya devlet hastanesinde kurulmasını Düzceliler
adına Sağlık Bakanlığından talep ediyorum.
Sağlık Bakanlığının
burada Düzcelileri mağdur etmemesini diliyor, Genel Kurulu saygı ve
hürmetlerimle selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker
ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 253)
(Devam)
BAŞKAN Evet, şahıslar adına
ikinci söz talebi Sayın Selahattin Minsolmazın.
Sayın Minsolmaz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Lisanslı Harita
Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi,
aziz milletimizi, Gazi Meclisi saygı, sevgi ve muhabbetle
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; harita mühendisliği, ulusal ve uluslararası
ölçekteki her türlü mühendislik projesinin altyapısına ilişkin
ölçme işlemlerini, ihtiyaç duyulan değişik ölçeklerdeki
haritaların hazırlanmasını günümüz teknolojisine uygun
olarak diğer mühendislik disiplinlerine sunan önemli bir meslek koludur.
Yeryüzünün tamamının veya bir kısmının çeşitli
tekniklerle ölçülmesi ve elde edilen mekânsal verilerin dijital ortamda veya
çizgisel veri şeklinde tüm mühendislik disiplinlerin kullanımına
sunulmasıdır. Bu, ülkemizde ve dünyada yapılan birçok
mühendislik projesi İçin, Gökan Beyin de ifade ettiği gibi, temel
altlık hâlinde milletimize, ülkemize ve diğer insanlığa
hizmet olarak sunulmaktadır.
Yersel fotogrametri ve son yıllarda
gelişen uydu teknolojileriyle çağın bilimsel gelişmelerini
etkin olarak kullanan meslektaşlarımız diğer mühendislik
disiplinlerinin birçok ihtiyacını karşılamaktadır.
Ülkemizde son yıllarda gerçekleştirilen TürkAkım Projesi, TANAP
projesi, İstanbul Havaalanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi
Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara Otoyolu ve bunlar gibi dile
getirmekte yorulduğumuz yüzlerce, binlerce projenin ilk
başlangıcında harita mühendisleri sahaya inen ve ölçüm
işlemlerini gerçekleştiren meslektaşlarımızdır.
Hamdolsun, ülkemizin, devletimizin ve özel
sektörümüzün, başta mühendislerimiz olmak üzere, kapasite ve
kabiliyetlerini inşaat ve mühendislik alanında dünyanın önde
gelen ülkelerinden biri hâline getirmesi son derece sevindiricidir.
Gündemimizde olan kanun, lisanslı harita
kadastro mühendislik bürolarında düzenleme yapılmasına
ilişkin bir kanundur. 16 Haziran 2005 tarihinde 5368 sayılı
Kanun olarak yürürlüğe giren Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunla beraber daha önce Tapu Kadastro
teşkilatımızın il ve taşra teşkilatları
tarafından yapılan kadastro teknik hizmetlerinden tescile tabi
olmayan işlemlerin yapım ve kontrolüyle, tescile tabi olan
işlemlerin yapım sorumluluğu lisanslı harita kadastro
mühendislik bürolarınca yerine getirilmeye
başlanmıştır. Bu büroların faaliyete geçmesinden
bugüne kadar uygulamada büro sayılarının
artırılamaması, rekabet ortamının yeterince
oluşturulamaması, her şehre
yaygınlaştırılamaması, sınav süreçleri gibi
konularda sorunlar yaşanmıştır. Edinilen tecrübeler
ışığında belli tecrübeye sahip, kanunda sayılan
kriterleri yerine getiren serbest harita mühendisleri 5368 sayılı
Kanunla getirilen sisteme entegre edilerek yukarıda belirtilen sorunların
çözümlenmesi amaçlanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, getirilen düzenlemeyle,
ülkemizde 224 adet bulunan lisanslı harita kadastro mühendislik
faaliyetlerinin on yıl mesleki tecrübeyi haiz diğer serbest harita
kadastro mühendislik bürolarınca da yapılacağı
şeklinde iş ve işlem alanı genişletilmektedir.
Kanunda, lisanslı bürolar tarafından yerine getirilebilecek kadastro
teknik hizmetlerinin hangi işlemleri kapsayacağı
açıklanmakta ve lisanslı mühendislerin serbest harita kadastro
mühendislik faaliyetlerini de yürütebilmesi düzenlenmektedir. Yine kanunda
lisans belgesi sahibi olabilmenin özel şartlarından olan sınav
şartı kaldırılmaktadır. Lisans belgesi alma
şartlarından olan beş yıl denetim şartı on
yıla çıkarılmakta, lisans belgesi alma şartlarındaki
teminat yatırma bedelinin de 50 bin TLye çıkarılması
öngörülmektedir. Bugün itibarıyla mevcutta 63 ilde 224 lisanslı büro
bulunmaktadır. Sınav şartının
kaldırılması ve deneyim şartının on yıla
çıkarılmasıyla birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüz
tarafından yapılan öngörüde 3 bin tane ilave lisanslı büronun
kurulabileceği öngörülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yapılan düzenlemeyle bugün itibarıyla 63 ilde 224
adet bulunan lisanslı büroların Türkiye sathında yaygın
olmaması ve 18 ilimizde lisanslı büro bulunmadığından
bu hizmetlerin yine Kadastro eliyle yapılması mecburiyeti de ortadan
kalkmış olmaktadır. Lisanslı bürosu bulunmayan illerimiz
Ağrı, Artvin, Ardahan, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Giresun,
Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Kars, Muş, Rize, Siirt, Sinop,
Şırnak ve Tuncelidir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün bazı iş ve işlemleri
lisanslı bürolara devretmesinden sonra tüm il merkezlerinde lisanslı
büroların açılmadığı, hatta bazı illerimizde
lisanslı bürolar olduğu hâlde uzak ilçelerdeki bu hizmetin
alınmasında da sıkıntı yaşandığı
görülmüştür. Yapılan düzenlemeyle, lisanslı harita kadastro
mühendislik büroları ile meslektaşlarımız serbest harita
kadastro mühendisleri arasındaki sosyal barışın
bozulmasına neden olan sürecin de giderileceği
inancındayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5368 sayılı Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
sınırlandırılan serbest mühendislik, harita mühendislik
faaliyet alanları genişletilmekte ve her iki konuda lisanslı
büroların ve serbest harita kadastro mühendislik bürolarının
lisansı haiz olmaları hâlinde tüm hizmetleri yapabileceği karara
bağlanmaktadır. Bugün itibarıyla, serbest harita kadastro
mühendisi arkadaşlarımızın bütününü yapabildiği
işlerde, şehir imar planlarının tamamının imar
uygulamalarını yapabildikleri hâlde kendi ürettikleri bir parselin
aplikasyonunu yapamadıkları gibi bir gerçekle bugünkü durum
itibarıyla karşılaşmaktayız. İnşallah, kanun
yürürlüğe girdikten sonra Türkiyede gerek serbest harita kadastro
mühendislerimiz gerekse lisanslı harita kadastro mühendislik
bürolarımız kapsamı kanunla belirlendiği ve lisansın
ihdas edildiği şekliyle bu görevlerini Türkiye sathında bütün
ilçelerde hiçbir eksik olmadan layıkıyla yerine getireceklerdir.
Yine,
birleştirme, aplikasyon, tefrik, cins değişikliği ve
irtifak hakkı gibi işlemleri yapan lisanslı bürolarla ve bununla
beraber, diğer serbest harita mühendislik işlemleri olan imar
uygulamaları, hâlihazır harita ve sayısal harita üretme iş
ve işlemlerinin de yurt sathında geniş bir alanda
yapılacağına hiç kimsenin şüphesi olmasın. Evet,
bazı il merkezlerinde kurulduğu hâlde lisanslı büroların
ilçe merkezlerinde kurulmamasından kaynaklı bu hizmetlerin eksik
yapılmasından, vatandaşa etkin ve yetkin bir hizmetin
götürülememesi ve bu konuda bir rekabetin sağlanamamasından
dolayı ciddi sıkıntılar yaşanmıştı.
Örneğin, Şanlıurfa ilinde sadece bir tane LİHKAB olduğu
için Siverek ilçesindeki bir vatandaşımız 80 kilometre yol gidip
merkezde ancak bu işlemini yapmak zorundayken
yaptığımız düzenlemeyle, Şanlıurfa ilinde bulunan
5 adet serbest harita kadastro mühendislik bürosundan lisanslı büro
olmayı haiz olanlar hem daha fazla hizmeti hem de her alanda ve tüm ülkede
vatandaşlarımızın uzun mesafe ve ekonomi kaybına
uğramadan bu hizmetleri almasına vesile olacaktır.
Sürekliliği olan aplikasyon, cins değişikliği gibi
işlemlerin sadece 224 LİHKAB bürosunda yaklaşık 600 teknik
elemanı içeren bu bürolarımızla pay edilmesi yerine, 3 binin
üzerinde serbest harita kadastro mühendislik bürosunda ve yaklaşık 20
bin teknik elemana pay edilerek haksız iş
paylaşımının giderilmiş olması ve adaletin
sağlanması tesis edilecektir.
Yapılacak düzenlemeyle, üniversitelerde
aynı eğitimi alıp aynı bölümlerden mezun olan harita
mühendisi kardeşlerimiz arasındaki çatışma, haksız
rekabet ve ikileme son verilerek tüm işlerin birlikte yapılması
sağlanacaktır. Hem hizmetin vatandaşın ayağına
götürülmesi ve seçme hakkı tanınması hem de serbest
çalışan harita mühendisleri arasındaki işin adil
paylaşılmasında önemli bir işlem yapılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; lisanslı büroların kendilerine verilen görevlere
ilave olarak serbest harita ve kadastro mühendislik faaliyetlerini
yapacakları 1inci maddede düzenlenmiştir.
2nci maddede, lisanslı harita kadastro
mühendislik bürolarının açılıp işletilmesinin lisans
sahiplerine ait olduğu hükmü düzenlenmekte, lisanslı harita kadastro
mühendislik belgesi alabilmek için on yıl denetim şartının
getirilmesi öngörülmektedir. Yatırılacak teminat bedeli 50 bin liraya
çıkmakta ve sınavla ilgili husus tamamen ortadan
kaldırılmaktadır.
4üncü maddede, 2nci maddedeki şartları
taşıyan lisanslı harita kadastro mühendislik faaliyetlerini
yürütebilmek için Tapu Kadastro teşkilatının bu konuda lisans
vermeye yetkili kılınması, yine, il bazında hizmet
verebilecekleri hâlde ilçede kurulabilmesinin düzenlenmesi, en az 3 teknik
elamanı bünyelerinde bulundurması ve birisinin mutlaka mühendis olması
gibi temel hususlar kanun teklifinin bütünü içerisinde burada zikredilmektedir.
Dolayısıyla, 11 maddeden oluşan ve
tüm parti gruplarının, özellikle mühendis
meslektaşlarımızın büyük desteği olan bu kanun
teklifinin ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
İftara dakikalar kala son konuşmacı
olarak da tüm milletvekillerimizin, aziz milletimizin iftarlarını
tebrik ediyorum. Mübarek ramazan ayının rahmetle başlayıp
mağfiret ve kurtuluşa vesile olması temennisiyle yüce heyetinizi
ve Komisyonu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemi yok.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır;
okutup oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin açılışının 101inci yıl
dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması,
günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel gündemle
görüşme yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan
2021 Cuma günü saat 14.00te toplanmasına ve bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
siyasi partilerin grup başkanlarına onar dakika, grubu bulunmayan
siyasi partilerin genel başkanlarına talepleri hâlinde beşer
dakika süreyle söz verilmesine ve bu birleşimde başka konuların
görüşülmemesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 20/4/2020 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bülent Turan Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı Saruhan Oluç Erkan
Akçay
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 101inci yıl dönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve
öneminin belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel gündemle görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2021 Cuma
günü saat 14.00te toplanması, bu toplantıda yapılacak görüşmelerde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin Grup
Başkanlarına onar dakika, grubu bulunmayan siyasi partilerin genel
başkanlarına talepleri hâlinde beşer dakika süreyle söz
verilmesi ve bu birleşimde başka konuların görüşülmemesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
253 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker
ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 253)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin
Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun (S. Sayısı: 255)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
171 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti
Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi (2/2496) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 171)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 21 Nisan 2021 Çarşamba
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.05
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 253 S. Sayılı Bazmayazı tutanağa eklidir.