TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
75inci
Birleşim
21
Nisan 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırının, ata
tohumlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, Iğdırın
beklentilerine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pandemide alınan tedbirlere
ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Bursa Büyükşehir Belediyesinin
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı afişlerine
ilişkin açıklaması
3.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, 3 Bakanın
görevden alınmasına ilişkin açıklaması
4.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Düzcedeki Karayolları
Genel Müdürlüğü çalışmalarına ilişkin
açıklaması
5.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Belen-Antakya arası
otoyolun yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
6.- Kırıkkale Mileltvekili Halil Öztürkün, Kırıkkale
Silah Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesine ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, yerli ve millî
savunma sanayisi hamlesine ilişkin açıklaması
8.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, pandemide spor kulüplerinin
ve spor emekçilerinin durumuna ilişkin açıklaması
9.- Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun, CHP Çanakkale
İl Başkanının Covidle ilgili bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, suçiçeği
aşısı temininde yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
11.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyamandaki
kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin
açıklaması
12.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas Belediyesinin esnafa
yaptığı yardımlara ve Demir Grup Sivassporun
başarılarının devamını dilediğine
ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Ispartanın
sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, AK PARTİ
iktidarının kadın girişimcilerle kurulan kooperatifler
arasında ayrımcılık yaptığına
ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinin turizm
değerlerine ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, yeni atanan bakanları
tebrik ettiğine; Çeçen lider Cahar Dudayevin 25inci ölüm yıl
dönümüne, Avrupa Güreş Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları kutladığına, Mersin Çamlıyaylada Nutukun
okullarda dağıtılmasının yasaklanmasına,
bazı belediyelerde yurt dışına insan
kaçakçılığı yapılmasına ve Zonguldakın
sorunlarına ilişkin açıklaması
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, yeni atanan bakanları
tebrik ettiğine, Çeçen lider Cahar Dudayevin 25inci ölüm yıl
dönümüne, 21-28 Nisan Ebeler Haftasına ve Kemal Tahirin 48inci ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, elektrik
şirketlerine yapılacak yardımın faturalara
yansıtılmasını kınadıklarına,
İçişleri Bakanlığının kısmi kapanma
genelgesinin neden yurttaşlara eşit uygulanmadığını
öğrenmek istediğine, Sağlık
Bakanlığının aşılama sürecini şeffaf
sürdürmesi gerektiğine, iktidarın yanlış pandemi
yönetiminin insanların ruh sağlığını
etkilediğine ve görevden alınan Sağlık Bakan
Yardımcısı Emine Alp Meşe ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcan hakkında soruşturma açılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yeni atanan bakanları tebrik
ettiğine, bu sistemde bakanların siyasi denetime tabi
tutulamadığına, AK PARTİnin İstanbul
Sözleşmesinden çekilmesiyle kadın bakan sayısının 1e
indiğine, Hayvan Hakları Yasasının
çıkarılması gerektiğine, Kemal Tahirin 48inci ölüm
yıl dönümüne, Avrupa Güreş Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları kutladığına, CHP Çanakkale İl
Başkanının Covidle ilgili ifadesinin yanlışlıkla
yazıldığına ve düzeltildiğine, Mersin
Çamlıyaylada Nutukun okullarda dağıtılmasının
yasaklanmasına, Merkez Bankası Başkanının Plan ve
Bütçe Komisyonunu bilgilendirmesi gerektiğine, Yozgat Şehir
Hastanesine açılan serbest eczanelere ve KAYI Holding işçilerinin
mağdur olduğuna ilişkin açıklaması
20.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Avrupa Güreş Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları kutladığına, Kemal Tahirin
48inci ölüm yıl dönümüne, Pakistanın millî şairi Muhammed
İkbalin vefatının 83üncü yıl dönümüne, yeni atanan
bakanları tebrik ettiğine, Mersin Çamlıyaylada Nutukun
okullarda dağıtılmasının yasaklanmasıyla ilgili
soruşturma açıldığına, Mehmet Muşun
bakanlığının kendilerini
gururlandırdığına ve kadınlarla ilgili konuşacak
en son partinin CHP olduğuna ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Abdullah
Gülerin İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, İstanbul Milletvekili
Mustafa Demirin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisarda AK PARTİ
İl Başkanlığının kişisel sağlık
verilerinin gizliliğini ihlal ettiğine ilişkin
açıklaması
25.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, kısa çalışma
ödeneğinin yıl sonuna kadar uzatılmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, kısa çalışma
ödeneğinin İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanmasının işçiye yapılan büyük bir
haksızlık olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, coronanın dört hafta tam
kapanma olmadan önlenemeyeceğine ilişkin açıklaması
28.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgat Yerköydeki pancar çiftçilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
29.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
İstanbul Sözleşmesini iptal edenlerin kadın cinayetlerinden
sorumlu olduğuna ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Meclisteki itfaiye
araçlarının yenilenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
31.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın,
Kırşehirli çiftçilerin IPARD tarımsal desteğinden
yararlandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
32.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin Çamlıyaylada
Nutukun okullarda dağıtılmasının yasaklanmasıyla
ilgili soruşturma başlatıldığına
ilişkin açıklaması
33.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 253 sıra sayılı
Kanun Teklifinin sağlayacağı faydalara ve bu
çalışmaya emek verenlere teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Cumhurbaşkanlığının, Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcanın görevine son verildiğine ve bu suretle boşalan Ticaret
Bakanlığına Mehmet Muşun, yeni kurulan Bakanlıklardan
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına Derya Yanıkın ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Vedat Bilginin
atandıklarına ilişkin tezkeresi (3/1619)
2.- Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına
ilişkin tezkeresi (3/1620)
VI.- ANT İÇME
1.- Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanı Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Vedat Bilgin ve Ticaret Bakanı Mehmet Muşun ant içmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan tarafından, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
olarak görev ifa eden Fahrettin Altunun hukuki statüsü, görev ve yetkisinin
sınırları ve açıkça politize bir hâl almış
faaliyetlerinin görüşülmesi
amacıyla 21/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, motorlu kuryelerin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla 21/4/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
arkadaşları tarafından, belediyelerin amacı dışında
geziler düzenleyerek insan kaçakçılığı
yaptığı iddialarının araştırılması
amacıyla 15/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İstanbul
Milletvekili Mustafa Demirin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)
2.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını
Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
İlişkin Kanun Teklifi (2/2496) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 171)
21 Nisan 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, ata
tohumları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırıya aittir.
Buyurun Sayın Bölünmez Çankırı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırının, ata tohumlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; sağlıklı bir
gelecek için büyük önem arz eden ata tohumları hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizi, aziz milletimizi ve emekçi çiftçilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Ata tohumu, tamamıyla Anadoluda yetişen
ve uzun yıllardır bu toprakların mahsulü olan, binlerce
yıldır yetiştiği çevreye uyum sağlamış, genetiği
değiştirilmemiş, sel, kuraklık, fırtına gibi iklim
koşullarına dayanıklı yerel tohumlardır.
Genetiğiyle oynanmadığı için doğal ve
sağlıklı olan yerel tohumlar, iklim krizlerine karşı
dayanıklı olmakla birlikte aynı zamanda sürdürülebilir bir kaynak
ortaya çıkartmaktadır. Kendi tarımını yapamayan
ülkeler, gelecekte dünyanın açlık noktaları olmaya mahkûm
olacaktır. Savaşlar, iklim krizi, kıtlık ve doğal
afetler gibi dünyanın yaşadığı buhranlar
karşısında varlıklarını en iyi koruyabilen
ülkeler ise tarımda bağımsızlığına
kavuşmuş ülkeler olacaktır. Ülkemizin ve nesillerimizin
geleceğini göz ardı etmeden tarımı çok daha geniş
anlamıyla düşünmek ve bu anlayışla ele almak
zorundayız.
Ata Tohumu Projesi, tarım alanında millî
bağımsızlığımızın da bir nişanesidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın saygıdeğer eşi
Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde, yerel tohum
kaynaklarımıza karşı farkındalığı
artırmak için 2017 yılında başlatılan Ata Tohumu
Projesi, bizlere ilham kaynağı olmuştur. Dünyanın en önde
gelen tohum üreticisi olma potansiyelini taşıyan Türkiye,
kullanılan tohumun da yüzde 96sını yurt içinde üreten ve ihraç
eden bir ülke konumuna yükselmiştir. 2002 yılında 17 milyon
dolar olan tohum ihracatımız, 2020 yılında 9,5 kat artarak
162 milyon dolara yükselmiştir.
Tarım ve Orman
Bakanlığımızca 1964 yılından bu yana 2.656 yerel
tohum ülkemiz genelinde toparlanmış olup seçildiğim il olan
İzmir ve Ankarada bulunan gen bankalarımızda da muhafaza
edilmektedir. 2020 yılı itibarıyla farklı türlerde toplam
1.138 ata tohumu toplanarak Tarım Bakanlığımız
tarafından tanımlanmış ve
çoğaltılmıştır. Bu topraklardaki mührümüz,
özgünlüğümüz ve geleceğimiz olan, her biri âdeta miras niteliğindeki
ata tohumlarımız arasından 37 çeşidi de tescillenmiş
bulunuyor.
Değerli milletvekilleri, bugün küresel sorunlar
anlamında ilk sırada yer alan sağlıksız gıda,
israf, açlık ve yetersiz beslenme oranı 800 milyon insana kadar
ulaşmış durumda. Yüksek tansiyondan kansere kadar birçok
hastalığın çıkış noktası maalesef ki
beslenme alışkanlıklarımızdan.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve
Tarım Örgütü iş birliğiyle hamilinde yürüttüğümüz
Türkiyenin en geniş kapsamlı yerel tohum projesiyle,
Mezopotamyanın en eski buğdayı olan sorgülü yeniden hayata
kazandırdık. Ülkemizin geleceği için yerel tohumların
canlandırılması hedefiyle yürütülen ata tohumu
seferberliğinin bir parçası olabilecek bu proje, geldiği noktada
hem Anadolu topraklarının bereketini hem de bu bereketi yaşatan
kadın çiftçilerimizin de gücünü gösteriyor. Her türlü doğa
koşuluna ve hastalığa karşı dayanıklı olan
bu tohumları ekerek, başta kuraklık olmak üzere bizleri bekleyen
tüm tehlikelere karşı önlem almaktayız. Bölgede toplanan 2 ton
sorgül ve projemiz kapsamında eğitim alan 70 kadın çiftçiyle,
tamamen geleneksel tarım öncülüğünde 2 tonla başlayan
hasadımız bu yıl 440 ton rekolteye
ulaşmıştır.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir
diğer önemli mesele ise susuz tarımdı.
Yaptığımız araştırmalar ve gözlemlerimiz
ışığında, sorgül buğdayının kimyasal
gübreye ve sulamaya tepkisinin çok düşük bir oranda olduğunu tespit
ettik. Yağışa dayalı tüm şartlara ve organik
yetiştirmeye uygun olan sorgül, gelecekte yaşanacak herhangi bir
kuraklık tehlikesine karşı susuz tarıma da elverişli
olduğunu göstermektedir.
Unutmayalım ki toprağın hafızası,
coğrafyanın hafızası insanınkinden çok daha güçlüdür.
Bu vesileyle Gazi Meclisimizin kürsüsünden bir çağrıda bulunmak
istiyorum: Kıymetli çiftçilerimizin hazinesi olarak nitelendirdiğim
sandıklarını açmalarını ve ata
tohumlarımızı gelecek nesillerle buluşturmamıza imkân
tanımalarını rica ediyorum. Ata tohumlarının meydana
çıkarılması hâlinde Türkiyede yerli üretimden başka bir
şey görmeyeceğimize de yürekten inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (Devamla) Ortak evimiz olan
dünyayı daha yaşanılabilir bir yer kılmak için birlikte
mücadele vermemiz gerektiğini unutmamalıyız.
Özellikle proje ve
çalışmalarımıza verdikleri desteklerden ötürü başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, bilhassa Ata Tohumu Projesinin mimarı Sayın Emine
Erdoğan Hanımefendiye ve Tarım
Bakanlığımıza şükranlarımı sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Iğdırın beklentileri hakkında söz isteyen Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağa aittir.
Buyurun Sayın Karadağ. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.-
Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Iğdırın beklentilerine
ilişkin gündem dışı konuşması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Iğdır ilimizin beklentileri hakkında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Adını Iğdır Beyden alan, 3
ülkeye sınır serhat şehrimiz Iğdır, ülkemizin Türk
dünyasına açılan kapısı konumundadır. Iğdır
şehrimiz coğrafi olarak etrafı yüksek dağlarla çevrili,
Doğunun Çukurovası olarak bilinen ve ortasından Aras Nehrinin
geçtiği, iklim ve toprak yapısı bakımından tarıma
son derece elverişli bir alüvyon tabanlı ovadır. Iğdır
şehrinin -en önemli- stratejik önemi 4 ülkenin kesişim konumunda
olmasıdır. Ülkemizle birlikte, Ermenistan, Nahçıvan üzerinden
Azerbaycan ve İranın kesişim noktasında olan
Iğdır, aynı zamanda Türk dünyasına açılan kapı
konumundadır.
1932de, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün müthiş
öngörüsüyle, sınır oluşturulurken İrandan almış
olduğu o 13 kilometrekarelik alan, bugün bizim şehrimizin ve
ülkemizin Türk dünyasına bağlantı kuracağı konumdadır.
Nahçıvanla aramızdaki Dilucu Sınır Kapımız
açık ve ticari faaliyetleri devam etmektedir, inşallah, Zengezur
Koridorunun açılmasıyla birlikte ülkemiz Iğdır üzerinden
Türk dünyasına da bağlanacaktır. Bu bağlantıyla,
aynı zamanda, kara yolunun yanı sıra demir yolu
bağlantısı ve doğal gaz boru hattıyla birlikte, bir
nevi, Türk dünyası fiziki olarak birbirine bağlanmış
olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Iğdırlı vatandaşlarımızın en önemli geçim
kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
Tarımın en önemli problemi sulama problemidir. Önemli su kaynakları
olmasına rağmen 120 bin hektarlık tarımsal alanın
yaklaşık 90 bin hektarı sulanabilmektedir, bu da 1950lerin,
1960ların sulama projeleriyle hayata geçirilmektedir.
Iğdırlı hemşehrilerimizin beklentisi, yapımı
devam eden Ünlendi Barajı ve projelendirilen Tuzluca Barajı, Aliköse,
Göktaş ve Alibeyköy göletlerinin yapımıyla birlikte 120 bin
hektarlık tarım arazisinin tamamen sulamaya
açılmasıdır. Demin de bahsettiğim gibi, özellikle iklim ve
toprak bakımından son derece elverişlidir ve hemen yanı
başımızdan Hazara dökülen Aras Nehri akıp gitmektedir.
İnşallah, bu projelerin hayata geçirilmesiyle birlikte
Iğdırdaki tarımsal potansiyel de oldukça yükselecektir.
Hayvancılığımızın
durumuna baktığımız zaman, yaklaşık 1 milyon 600
bin küçükbaş hayvanla Türkiyede ilk sıralarda yer almaktadır.
Yalnız, hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin de en
önemli problemlerinden birisi yaylacılık problemleridir.
İnşallah, Tarım Bakanlığımızın en
kısa zamanda onunla ilgili yapacağı çalışmalarla
birlikte o problemlerin de ortadan kalkacağına inanıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Iğdır şehrimizin sağlık durumuna
baktığımız zaman, gerçekten,
Iğdırlıların yıllardır beklediği bir anjiyo
ünitesi vardı, kuruldu; inşallah, en kısa sürede de faaliyete
geçecektir yoğun bakım ünitelerinin tamamlanmasıyla birlikte.
Yalnız, Iğdır şehrinin sağlıkla ilgili,
sağlık kuruluşlarıyla ilgili
sıkıntılarının olduğunu biliyoruz çünkü yetersiz
kalıyor, hem çevre bölgelerden gelen hastalardan dolayı hem de
şehrin nüfusuna yetmediğinden dolayı. İnşallah,
üniversite bünyemizde açılacak bir tıp fakültesi ve kurulacak olan
bir araştırma hastanesi veya şehir hastanesiyle birlikte
Iğdırlı hemşehrilerimizin sağlık problemlerinin
de çözüleceğine inanıyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, özellikle son
iki yılda Iğdıra yapılan yatırımlarla ilgili,
şehrin gerek içme suyu, kanalizasyon sistemi, Millet Bahçesi, Yeşil
Kuşak Projesi, şehir meydanı düzenlemeleri, otogar, sebze hali,
şehir çevre yolu ve Iğdıra gelen demir yolundan dolayı,
ben...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAŞAR KARADAĞ (Devamla)
...huzurlarınızda ayrıca ilgili Bakanlıklara da
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Mersinin sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Cengiz
Gökçele aittir.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
Mersinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mersin yedi bin yıllık
tarihe sahip olan bir kenttir ve binlerce medeniyete ev sahipliği
yapmıştır. Şu anda da Mersinde bütün insanlarımız
kardeşçe yaşamaya devam etmektedirler. Mersinde farklı
dinlerden insanlar aynı mezarlığa defnedilebilmektedir, Mersin
böylesine bir kardeşlik kentidir. Mersin, aynı zamanda bir
tarım, turizm, lojistik, ticaret kentidir. En önemlisi, Mersin bir liman
kentidir. 1800lü yıllarda, ABD iç savaşı sırasında
dünyada pamuk kıtlığı yaşandığında,
Çukurovada yetişen pamukları Mersin Limanından ihraç ettik.
Mersin ülkemizin en önemli limanına sahiptir, deniz
taşımacılığının kilit
noktasındadır. Mersin bir barış ve kardeşlik kenti
olmanın yanında tarımıyla, turizmiyle, lojistiğiyle,
ticaretiyle ülkemizin lokomotif kentlerinden bir tanesidir. Mersin, hep en
fazla vergi veren illerin başında yer almaktadır ancak AKP
iktidarı döneminde Mersin, maalesef hak ettiği
yatırımları alamamıştır. AKP, Mersine
verdiği sözü tutmamıştır. 2013 Akdeniz Olimpiyat
Oyunlarına yetiştireceğiz. dedikleri bir havalimanı
projesi vardı, on yılı geçti, ortada ne havalimanı var ne
uçak var; inşallah bir gün göreceğiz.
Bakın, arkadaşlar, bir de yılan
hikâyesine dönen Pamukluk Barajı Projemiz var. 184 bin dekar arazi
sulanacaktı, tarım arazilerinin, çiftçilerin kurtuluşu
olacaktı bu proje. 2015 yılında faaliyete geçmesi gereken
Pamukluk Barajının daha henüz gövdesi tamamlanmadı.
Bir de Çeşmeli-Taşucu Otoyolu Projemiz
vardı. Lojistik ağını güçlendirecek, turizm cenneti
Mersinin trafiğini rahatlatacaktı ancak AKP Çeşmeli-Taşucu
otoyolunu da unuttu, o da hayal oldu.
Gelelim Mersinin Ana Konteyner Aktarma Limanı
Projesine. Dokuz ve Onuncu Kalkınma Planında yer alan bu projeyi,
On Birinci Kalkınma Planından sırf yandaş mevcut liman
işletmeciniz memnun olsun diye çıkardınız. 1/100.000lik
planlara işlenmiş, ÇED raporu alınmış, hazır
liman projesini hayata geçirmiyorsunuz; eski limanı
genişleteceğiz diye Mersini konteyner çöplüğüne çeviriyorsunuz,
Mersinin çevresini katlediyorsunuz, doğasını talan ediyorsunuz.
AKPyi Mersinli hemşehrilerime şikâyet ediyorum.
Belediyelerimiz Mersine hizmet etmek istiyor,
belediyelerimizi de AKP ortağı engellemeye çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, Mersin Büyükşehir Belediyemizin talep
ettiği borçlanma yetkisi Büyükşehir Meclisinde AKP ve
ortağı tarafından reddedildi. Yapılacak
yatırımlar için Büyükşehir Belediyemizin istediği teminat
mektubunu İller Bankası vermiyor. Büyükşehir Meclisinden otobüs
alımı için borçlanma yetkisi alınmasına rağmen
Cumhurbaşkanlığı yatırım programına
alınmadığı için Mersin Büyükşehir Belediyemiz kredi
kullanamıyor; pandemi sürecinde vatandaşlarımızın daha
sağlıklı ulaşım sağlaması için gerekli olan
otobüs alımını yapamıyor. Aslında bizi değil
vatandaşı cezalandırıyorsunuz farkında
değilsiniz.
Mersin Büyükşehir Belediyemiz Anamur ve
Bozyazıya modern birer hal yapmak için proje hazırladı ancak
Hazine Bakanlığı şu anda hal olarak kullanılan bu
yerin modern hâle getirilmesi için yapılan projeye onay vermiyor, yeri
belediyeye tahsis etmiyor. Bu, Mersinliye bir kin, bir nefret göstergesidir
aslında.
Bütün bunlara rağmen, Başkanımız
Vahap Seçer, 2020 yılında 144 projeyi hayata geçirdi. Mersinin
Anamurdan Tarsusa altyapısını yeniliyor; içme suyu ve
yağmur suyu hatları yenileniyor. 13,4 kilometrelik metro ihalesini
tüm engellemelere rağmen yaptık; süreç hızla devam ediyor.
Tarımsal üretime destek veriyoruz. Bütün bunları yaparken Sayın
Vahap Seçer 700 milyon lira borç ödedi. CHPli belediyeler borç ödüyor, AKPli
belediyeler insan kaçakçılığıyla meşgul oluyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yerelde başarıyı yakaladık, ilk
seçimlerde iktidara geleceğiz; ülkemizi yaşanabilir, cennet bir ülke
hâline getireceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Barut
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
pandemide alınan tedbirlere ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
pandemi nedeniyle halk sağlığına yönelik tehdit sürerken
iş yerleri kapatılan esnafımız zorda. Günlük geçimini
sağlamak için çalışmak zorunda olan yurttaşlarımız
perişan hâlde.
Cumhurbaşkanlığı kararıyla,
kamu çalışanlarından; Sağlık Bakanlığı
ve MİT Başkanlığı hariç, 60 yaş ve üzerinde
olanlar, kronik hastalığı bulunanlar ile 10 yaşın
altında çocuğu olan kadın personelin idari izinli
sayılacağı açıklanmıştı. Ancak bazı
kurumlarda bu kapsamda olan emekçilere izin verilmedi. Kronik
hastalığı olanları çalıştırmak, okullar
uzaktan eğitimdeyken 10 yaşın altında çocuğu olan
kadın personelin işe gelmesini istemek yanlıştır.
Covid-19dan hayatını kaybedenlerin en çoğu da kronik
hastalığı olanlar. Buna rağmen kanser hastaları, 60
yaş üzeri olanlar, kronik hastalar işe çağrılıyor.
Öğretmenler dâhil kamu emekçilerinin daha
aşılanmadığı gözetildiğinde riskin boyutu ortaya
çıkıyor. Yanlışta ısrar etmeyin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
2.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın,
Bursa Büyükşehir Belediyesinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı afişlerine ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bursa Büyükşehir Belediyesinin billboardlara
asmış olduğu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
afişlerinde çocuk var ama bugünü çocuklara armağan eden Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk bu sene yine yok. Tarihin yazdığı,
dünyanın tanıdığı Ulu Önder Atatürkü anmamak için
gösterdiğiniz gayrete artık şaşırmıyoruz. 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türk milletinin
bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi
olarak kalacak ve ne kadar uğraşırsanız
uğraşın, çocuklarımızın ve bu milletimizin
gönlünden Atatürk sevgisini asla silemeyeceksiniz.
Sayın Aktaş, millî
bayramlarımızı kutlarken sizi tarihî bilince davet ediyorum.
Unutmayınız ki oturduğunuz koltukları, vatanı vatan
yapan Atatürk ve silah arkadaşlarına borçlusunuz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kasap
3.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, 3 Bakanın görevden alınmasına ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiye Covid pandemisiyle kırılıyor;
komedi gibi, Bakan 84 milyonu suçlu buluyor. Gece yarısı
operasyonuyla 3 bakanlık değişti. Yetmez ama 7 milyar
lirayı buharlaştıran Aile Bakanı görevden alındı,
ticaretle uğraşan, tacir Ticaret Bakanı görevden
alındı, aflarını dilediler. Bunlar da yetmez, komple,
topyekûn istifa gerektiriyor. Patates, soğan, güle güle Erdoğan.
deme günü gelmiştir.
Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
4.-
Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Düzcedeki Karayolları Genel Müdürlüğü
çalışmalarına ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Düzce-Yığılca arasında
yapımı devam eden 25 kilometrelik yolun yaklaşık yüzde
50si on yıl gibi kısa bir zamanda tamamlanmıştır.
Geçen gün yaptığımız incelemelerde, herhangi bir faaliyet
ve çalışma olmayan yolda çalışmamalar süratle devam
etmektedir. Yığılca yolunda bulunan ve üç yıldır
söylememize rağmen 80 metrelik viyadüğü ve açık tünel ihalesini
bu yıl da yapmayarak Yığılca halkına müjdeli bir haber
daha verilmiştir. Yine, üç yıldır söylemekten dilimizde tüy
bitmesine rağmen Düzcenin yollarını sadece sel alınca ve
heyelan olunca hatırlayan, göreve geldikleri süre içinde Düzceye bir
metrelik yol ihalesi açmayan Karayolları Bölge Müdürlüğüne ve Genel
Müdürlüğe Düzceye yapamadıkları yoğun hizmetlerden
dolayı şükranlarımızı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
5.-
Hatay Milletvekili Mehmet
Güzelmansurun, Belen-Antakya arası otoyolun yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
Hatay vergi toplama bakımından Türkiyede 7nci sırada
olmasına rağmen devletin yatırımları bakımından
56ncı sıradadır. Hatay hak ettiği hizmeti alamıyor.
Edirneden başlayan otoyol Belen ilçemize kadar yapıldı ve
yıllardır Belenden Antakyaya giden otoyolun
yapılmasını defalarca dile getirmeme rağmen
yapılmadı. Buradan Ulaştırma Bakanı ve Karayolları
Genel Müdürüne sesleniyorum: Dağın diğer tarafı olarak
nitelendirdiğimiz 8 ilçeye giden otoyolu tamamlayın. Bu otoyolun
programa alınması için gereken girişimleri yapın, trafik
yoğunluğundan dolayı insanları rahatlatın,
kazaları önleyin. İnsanlar artık ölmesin istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öztürk
6.-
Kırıkkale Mileltvekili Halil
Öztürkün, Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas Organize Sanayi
Bölgesine ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, savunma sanayimizin göz bebeği olan Kırıkkalede
kurulan Silah Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesinde aradan geçen yedi
yılda ancak 9 firma faaliyete geçmiş, beklenen sayıda
yatırımcı gelmemiştir. Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas
OSBye daha fazla yatırımcı gelmesi için
yatırımcıya teşvikler sağlanmasını,
gerekirse Savunma Sanayii Başkanlığımızın
katkı ve destek sunmasını beklemekteyiz. Savunma Sanayii
Başkanlığımıza bağlı olarak hizmet veren
ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN ve TAI gibi kuruluşlarımızın
Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSBye yeni bölümler kurması
Kırıkkaleye yeni istihdam alanı açacak, işsizliği
azaltacak ve ilimizin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.
Bu konuda Sanayii ve Teknoloji Bakanlığımızın ve
Savunma Sanayii Başkanlığımızın
katkılarını bekliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, yerli ve millî savunma sanayisi hamlesine
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gelişen teknoloji ve değişen savunma
şekilleri sonrası Türk savunma sanayisi de
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde yeni nesil silahlarını peş peşe görücüye
çıkarıyor. Dağlık Karabağ savaşının
gidişatını kökünden değiştiren ve Azerbaycana
kırk dört günde zaferi getiren millî SİHAların dünya
çapında yol açtığı yankı büyüyor. ABDden Ukraynaya
birçok ülkede ses getiren Bayraktar TB2 SİHAların ardından
testlerini bir bir başarıyla tamamlayan Akıncı Taarruz
İHAsı da bu yıl güvenlik güçlerinin envanterine girerek
savaş uçaklarının yükünü alacak. Cumhurbaşkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın başlattığı
yerli ve millî savunma sanayi hamlesiyle, Türkiye, kendi silahlı insansız
hava aracını ve mühimmatlarını üreten dünyada ilk 6 ülkenin
arasına girmiştir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
8.-
Muğla Milletvekili Süleyman
Girginin, pandemide spor kulüplerinin ve spor emekçilerinin durumuna
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Spor kulüpleri ve spor emekçileri tükenme
noktasındadır. Antrenör, sporcu, yardımcı personel olmak
üzere en az 50 kişi çalıştıran amatör spor kulüpleri
pandemi koşullarında binbir zorlukla boğuşmaktadır.
Kulüpler Covid-19 testleri için hiçbir destek alamadı, test maliyetleri
dağ gibi kulüplerin sırtına bindi. BAL ligi maçlarının
oynanmayacağı da aşikârdır. Türkiye Futbol Federasyonunun
katılım payı adı altında aldığı
ücretler amatör BAL ligi takımlarına iade edilmelidir. Lisansı
vize edilen amatör sporculara Bakanlık destek vermelidir. Birçok kulübün
birden fazla sporcusu, antrenörü ve çalışanı coronaya
yakalandı ve lig motivasyonunu yitirdi. Büyük risk alarak maske, mesafesiz
antrenman ve müsabaka yapan, otobüs ve uçakla yüzlerce kilometre yolculuk yapan
2. ve 3. lig yönetici, sporcu, antrenör ve yardımcı personelin
gösterdiği mücadele karşısında bu sezonla
sınırlı olmak üzere ligden düşme iptal edilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İskenderoğlu
9.-
Çanakkale Milletvekili Jülide
İskenderoğlunun, CHP Çanakkale İl Başkanının
Covidle ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bütün dünyanın mücadele ettiği Covid-19
salgınıyla karşı karşıyayız. Alınan
tedbirlere ve yapılan tedavilere rağmen her gün hayatını
kaybeden insanlarımızdan dolayı yüreğimiz yanıyor. Zor
bir süreçten geçerken, ne yazık ki burada ifade etmekten imtina
ettiğim, CHP Çanakkale İl Başkanının Covid-19a yakalanan
bir il genel meclis üyesine sosyal medyada yaptığı yorumda Geçmiş
olsun, umarım tüm Meclise taşınmıştır,
bulaştırmıştır. şeklindeki sözleri bizleri
hayrete düşüren, insanlık dışı bir paylaşım
olmuştur. Bir insanın Covid-19a yakalanması, bu salgından
dolayı hayatını kaybetmesi hiç kimseyi sevindirmemeli ve hiç
kimsenin temennisi olmamalı. Siyasi hırs nasıl olur da bir
insanın gözlerini bu kadar kör eder, nasıl olur da
insanlığını bu nebze unutturabilir.
Unutmamalıyız ki siyasi
farklılıklarımız, polemiklerimiz,
tartışmalarımız, rekabetimiz olabilir ancak hiçbiri insandan
ve insan sağlığından daha kıymetli ve değerli
değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bulut
10.-
Adana Milletvekili Burhanettin
Bulutun, suçiçeği aşısı temininde yaşanan sorunlara
ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz kasım ayından itibaren
aile sağlığı merkezlerine suçiçeği
aşısı sağlanamadığı ya da eksik temin
edildiğine ilişkin bilgiler gelmektedir. Tedarik edilemeyen aşıların
neden yapılmadığı konusunda ilgili hekimlerden savunma
istendiği, savunma yazmayan hekimlere ise maaşlarından kesilmek
üzere para cezası verildiği öne sürülmüştür. Bu süreçte,
suçiçeği aşısı olmayan bebeklerin diğer aşılarının
uygulanmasında ise devamlılık esastır. Ancak 2 canlı
aşının aynı gün vurulması gerektiğinden,
diğer canlı aşıların herhangi birinin, yeni olmuş
bebeklerde suçiçeği aşısını uygulamak için dört hafta
beklemek gerekmektedir. Aşı temininde yaşanan bu sorun
diğer tüm aşı takvimini ya doğrudan ya da dolaylı olarak
etkileyecektir. Suçiçeği aşısı yeter miktarda bir an önce
temin edilmeli, hekimlere verilen haksız para cezaları iptal
edilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tutdere
11.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, Adıyamandaki kentsel dönüşüm
çalışmalarına ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Adıyamanımızın en kadim
mahallelerinden Mara ve Musallada 1inci etap kentsel dönüşüm
çalışmaları başladı ancak ilgili kurumlarca
vatandaşlarımızın talepleri ve taşınmazların
kıymetine etki eden tüm faktörler nazara
alınmadığından, kentsel dönüşüm mahalle sakinleri için
kâbusa dönüşmüş durumdadır. Mahalle sakinlerinin binbir emekle
yaptırdıkları evleri, arsaları ve bahçeleri için teklif
edilen fiyatlar güncel piyasa fiyatlarının çok altındadır.
Vatandaşın malına kıymet takdirlerinin 2017
raporlarına göre yapılması vicdansızlıktır,
hukuksuzluktur. TOKİnin yaptıracağı evleri güncel fiyatlar
üzerinden vatandaşa satması, vatandaşın malına ise
2017 fiyatlarına göre değer biçilmesi haksızlıktır.
Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Adıyaman
Belediyesine açıkça çağrıda bulunuyorum. Mara ve Musalladaki
vatandaşlarımızın haklarını güncel piyasa
fiyatlarına göre verin, Mara ve Musalla mahalle sakinlerini ranta kurban
etmeyin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ekinci
12.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Sivas Belediyesinin esnafa yaptığı yardımlara ve Demir Grup
Sivassporun başarılarının devamını
dilediğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Pandemi döneminde, Hükûmetimiz yanında ak
belediyelerimiz de vatandaşlarımızın yanında olmaya
devam ediyor. Bu kapsamda, Sivas Belediyemiz, iş yeri kapatılan 2 bin
esnafımıza 1inci etapta biner lira, 2nci etapta bin beşer yüz
lira, 3üncü etapta biner lira olmak üzere toplamda 3.500 lira maddi destekte
bulunmuştur. Ayrıca, belediye kiracılarından 245
esnafımızdan altı ay süreyle kira alınmamış ve
2020-2021 yıllarında da kiraya ve suya zam
yapılmamıştır Sivas Belediyemiz tarafından. Ayrıca
1.500 ailemize aylık gıda yardımı devam etmektedir. Sivas
Belediyemizin pandemi döneminde yapmış olduğu yatırım
tutarı 24 milyon 871 bin 486 liradır. Bu hizmetlerde emeği geçen
başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Sivas Belediye
Başkanımız Sayın Hilmi Bilgin'e huzurlarınızda
teşekkür etmek istiyorum.
Ayrıca 13 maçtır yenilmezlik serisini
sürdüren Demir Grup Sivassporumuzu da tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
13.-
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Ispartanın sorunlarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sözüm Meclis Başkanlık Divanından
dışarı ama Meclisin tam içinde bu. Isparta'nın bitmeyen,
tükenmeyen sorunları var; en başında Isparta merkezde otopark
sorunu var; bitmeyen Dereboğazı yolu var, Isparta'nın turizmini
ve ticari hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Ispartaya hak
ettiği teşvikler verilmiyor. Türkiye'nin elma üretiminin
yaklaşık yüzde 25ini Isparta, üretiyor ama elma üreticilerinin
üretim maliyeti ve pazarlama sorunları var. Meyve birliği
olmaması nedeniyle üreticiler dolandırılarak mağdur
ediliyor.
Isparta tıbbi aromatik bitkilerin başkenti
olması nedeniyle, gerekli teşviklerin çıkarılmaması
nedeniyle mağdur durumda.
Türkiye'nin yedi renkli gölü olarak bilinen
Eğirdir Gölünde su kayıpları kritik seviyede, bu konuda acilen
önlem alınmalı.
Isparta gül üreticileri mağdur,
fındık ve çay üreticisi gibi direkt kilogram başına destek
verilmelidir. Bekle bizi Isparta, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında
tüm mağduriyetlerinizi gidereceğiz.
Selam ve saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Allah'tan kürsüdeyim.
Sayın Aygun
14.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami
Özcan Aygunun, AK PARTİ iktidarının kadın
girişimcilerle kurulan kooperatifler arasında
ayrımcılık yaptığına ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - AK
PARTİ iktidarı, kadın girişimcilerle kurulan kooperatifler
arasında da ayrımcılık yapmaktadır. Tarımsal
kadın kooperatiflerine birkaç yıldır hibe desteği veren
Ticaret Bakanlığı bu yıl 149 kadın kooperatifine 150
bin liraya kadar hibe desteği kararı aldı ancak bu
yardımlarda partizanlık yaptı. Hibe desteği için
başvuran Yalova'da, Altınbelde Altınova ve Beldeleri Kadın
Girişim Kooperatifi ve Çınarcık Hanımelleri Kadın
Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi 2 kez
başvurmalarına karşın destek alamadılar.
Kağıt üzerinde kurulan kooperatiflere destek veren AK PARTİ
gerçek üreticiye sırtını çevirdi. Altınbelde Altınova
ve Beldeleri Kadın Girişim Kooperatifi Başkanı Yasemin
Fazlaca şöyle diyor: İdeolojik görüşümüzden dolayı bize
hibe desteği verilmemesi için Valilikten il müdürlüklerine talimat
gittiğini öğrendik. Aşikâr şekilde de ifade ettiler,
ideolojik görüşümüzden dolayı bize verilmediğini net
şekilde anladık. Biz iktidara geldiğimizde, söz veriyoruz ki
böyle ayrımcılıklar olmayacak; herkese eşit, adil ve
hakkaniyetli olacağız. Kim bu ülkeye bir değer katıyorsa,
üretim yapıyorsa, ideolojisi ne olursa olsun ona destek vereceğiz.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
15.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Mersinin turizm değerlerine ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Mersinimiz, Akdenizin incisi, ülkemizin göz
bebeğidir. Antik kentleri, tarihî kaleleri, kalıntıları,
bereketli toprakları, doğal güzellikleri, inanç merkezleri, sahilleri
ve eşsiz koylarıyla cenneti andıran, deniz, kültür, doğa ve
yayla turizmi gibi çok yönlü turistik faaliyetlerin
yapıldığı Mersinimiz, turizm noktasında hak
ettiği yerde ve istenilen seviyelerde bulunmamaktadır. Mersinimizin
taşıdığı çok yönlü potansiyelin değerlendirilmesi
adına turizmcilerimizin görüş ve önerileri doğrultusunda turizmle
alakalı bir eylem planı hazırlanmalı, güzel Mersinimiz
tanıtım noktasında daha iyi tanıtılmalıdır.
Turizm için acil bir ihtiyaç olan bölgesel havalimanı en kısa zamanda
tamamlanmalıdır. Mersinimiz turizm konusunda daha fazla
yatırım almalıdır. Turizm denince akla Mersin gelmelidir.
Şehrimiz yerli ve yabancı turistler için turizm cenneti hâline
dönüştürülmelidir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal, önümüzdeki hafta
aşağıda olacağım. Sizinki biraz elini kolunu
bağlayıp yumruk atmaya benzedi burada olunca.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bana
sataştınız, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun lütfen.
16.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, yeni atanan bakanları tebrik ettiğine; Çeçen lider
Cahar Dudayevin 25inci ölüm yıl dönümüne, Avrupa Güreş
Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları
kutladığına, Mersin Çamlıyaylada Nutukun okullarda dağıtılmasının
yasaklanmasına, bazı belediyelerde yurt dışına insan
kaçakçılığı yapılmasına ve Zonguldakın
sorunlarına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, dün akşam Resmî Gazetede
yayımlanan bir kararnameyle Bakan olan Ticaret Bakanı Sayın
Mehmet Muş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Vedat Bilgin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Derya
Yanıkı ayrı ayrı kutluyorum. Cenab-ı Allah
hayırlı hizmetlere vesile kılsın bu atamayı. Özellikle
bizlerle birlikte bu Parlamentoda görev yapmış bir
arkadaşımızın Bakan olarak gelmesi bütün Meclis grubunu
fazlasıyla memnun etmiştir. Bu ucube sistemden bir an önce
kurtulursak, yine eskisi gibi burada görev yapmış
arkadaşların bakan olabileceği eski günlere döndüğümüzde bu
memnuniyetimiz daha da fazla artacak inşallah.
Sayın Ruhsar Pekcan da Bakanlıktan
ayrıldı. Keşke daha önce istifa edebilseydi, bu kötülüğü
ülkeye yapmasaydı. Bakanı olduğu Bakanlığa kendi
şirketinden ihalesiz -miktarı ne olursa olsun- alım yapmak bu
Bakanlık makamına da yapılan en büyük hakarettir. Kötü etti, iyi
etmedi. Yani gidenin arkasından çok konuşmamak lazım, burada
kesmek istiyorum, bu kadar.
Evet, Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra Çeçenlerin bağımsız olma
mücadelesine önderlik eden sembol isimlerden -cennetmekân- Cahar Dudayev 21 Nisan
1996 tarihinde bir suikast sonucu hayatını kaybetmişti. Benim de
geçmişte çok yakın hukukum vardı. Gerçek bir kahramandı;
Dudayevi rahmetle anıyorum.
Polonyanın başkenti Varşovada
düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonasında millî güreşçimiz
Süleyman Atlı 57 kilo finalinde Rus rakibini mağlup ederek altın
madalya kazandı, 97 kiloda mücadele eden Süleyman Karadeniz de Avrupa
2ncisi olarak gümüş madalya kazandı; her 2 kardeşimizi de
yürekten kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Andımızın
yasaklanmasından sonra, cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün yazdığı Nutuk da yasaklanmıştı.
Yasaklanmıştı diyorum çünkü Sayın Bakanın son
açıklamasıyla bu Müdürün görevden alındığı
belirtildi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez resmî yazıyla Nutukun okullarda
dağıtılması yasaklandı. Bu yasak kararına imza
atan kim? Mersine bağlı Çamlıyayla İlçe Millî Eğitim
Müdürü Mustafa Bakkal. Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı bir İlçe Millî Eğitim Müdürü Türkiye Cumhuriyetinin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün yazdığı Nutuku
sakıncalı bularak okula girişini yasakladı. Yani Atatürk ve
cumhuriyet düşmanlığı artık devletin her kurumunda. Bugün
olayla ilgili soruşturma başlatılmıştı ve
görevden alındığını duyduk. Umarız, bu cesareti
bulan, başka bir devlet kurumunda çalışan yetkililer de
aynı hataya düşmezler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Malatya Yeşilyurt
Belediyesinde ortaya çıkan ve daha sonra birçok belediyede iş
birliğiyle yurt dışına insan kaçaklığı
yapılmasının kamuoyuna yansımasıyla birlikte
İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma
başlatıldı. Oysaki Bakanlık soruşturma ve
kovuşturmasını, uzun süre yapıldığı
anlaşılan insan kaçakçılığı medyaya
yansımadan önce başlatmalıydı, devletimizin
itibarını sarsacak yasa dışı kaçakçılık
girişimlerine seyirci kalmamalıydı. Almanyanın almış
olduğu yeni kararla birlikte gri pasaportla Almanyaya giriş yapan
her Türk vatandaşı artık şüpheli bir kaçak adayı
olarak algılanacak. İçişleri Bakanlığının bu
vahim iddiaları soruşturup cezalandırması beklenirken
işin içine bazı muhalefet belediyelerini de katarak olayı itibarsızlaştırma
ve normalleştirme gayretlerini kınıyorum.
Bakanlığın bu iddiasına karşın Yozgat Yerköy
Belediye Başkanımız, Belediye faaliyetleri kapsamında yurt
dışına gidenlerin listesini, gidiş ve dönüş
tarihlerini açıklamış, gidenlerin tamamının geri
döndüğünü belirtmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Bakandan
Muhalefet de yapıyor. diye suçlayarak kolaya kaçmak yerine, meseleye
ciddiyetle yaklaşmasını ve olayı ortaya çıkarıp
suçluları cezalandırmasını bekliyoruz. Bu
soruşturmanın sadece belediyeleri değil, gri pasaportu veren
İçişleri Bakanlığını da kapsaması gerekiyor.
Gri pasaportu veren İçişleri Bakanlığı, Sayın
Bakan kendi Bakanlığına dair de bir soruşturma açmak
zorunda.
Son olarak Zonguldaktan söz etmek istiyorum.
Zonguldak genelinde ocak ve şubat aylarında yaşanan olumsuz hava
koşullarında, gerek il ve ilçe merkezleri de dâhil olmak üzere
köylere bir haftaya yakın elektrik verilememiş, bu süreç
zarfında su da verilememiştir. Acil olarak il genelinde elektrik
hatları ve trafolar gözden geçirilip gerekli yatırımlar
yapılmalıdır. Ereğli bölgesinde 2007-2008 yılları
arasında yapılan ve bölgede sektörel çeşitlilik yaratan
tersaneler bölgesinde o yıllarda 6-7 bin kişi çalışırken
şu anda bu tesislerin hepsi de atıl durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu tesislere ivedilikle el
atılıp aktif hâle getirilmesi gerekmektedir. Bitirilemeyen
Zonguldak-Devrek, Ereğli-Devrek, Kilimli-Zonguldak yolları ile
Mithatpaşa Tüneli bir an önce bitirilmelidir. Filyos bölgesinin
Zonguldakla kara yolu bağlantısı bir an önce ihale edilmelidir.
Ayrıca Çaycuma Havalimanı da aktif hâle getirilmelidir. Bu konularda
Hükûmeti Zonguldakın sesini duymaya davet ediyorum.
Özellikle Devrek yoluyla ilgili bir şey
söylemek istiyorum: Türkiye Cumhuriyetinde hakkında tek bir şaibe
yaratmadan Ulaştırma Bakanlığını terk eden
Sayın Veysel Atasoyun memleketidir Devrek. O Devrek-Zonguldak yolunu yapmak
Sayın Ulaştırma Bakanının ciddi bir görevi.
Bu vesileyle yüce Parlamentoyu bir kez daha
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
17.-
Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, yeni atanan bakanları tebrik ettiğine, Çeçen lider
Cahar Dudayevin 25inci ölüm yıl dönümüne, 21-28 Nisan Ebeler
Haftasına ve Kemal Tahirin 48inci ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ticaret
Bakanlığına 24, 25, 26 ve 27nci Dönem AK PARTİ İstanbul
Milletvekili ve AK PARTİ Grup Başkan Vekili olarak görev yapan ve
Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok kıymetli çalışmaları
birlikte yürüttüğümüz değerli arkadaşımız Sayın
Mehmet Muş Ticaret Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına, yine 26ncı Dönem AK PARTİ Milletvekili
olarak görev yapan muhterem hocamız Sayın Vedat Bilgin, Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığına da Sayın Derya Yanık
atanmıştır. Sayın Bakanları tebrik ediyor ve başarılar
diliyoruz.
Sayın Başkan, bugün Çeçenistanın
özgürlük mücadelesine ömrünü adayan Cahar Dudayevin şehadetinin 25inci
seneidevriyesi. Dudayev 21 Nisan 1996da hain bir saldırı sonucunda
şehit olmuştu ve kendisini rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, ülkemizde 21-28 tarihleri
Ebeler Haftası olarak kutlanmaktadır. Ebelik, tarihin en eski
çağlarından bu yana var olan çok önemli bir meslektir. Ebeler
yaşama adım attığımızda dünyada bizleri ilk
karşılayan kimselerdir. Anne ve bebek
sağlığını doğum öncesinde, doğumda,
doğum sonrasında koruyan ve geliştiren ebeler sağlık
camiasının en önemli çalışanlarıdır. Ebeler gece
gündüz, yaz kış demeden memleketimizin dört bir yanında
fedakârca görevler üstlenmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERKÂN AKÇAY (Manisa) Sağlıklı
toplumun fiziksel ön koşulu sağlıklı doğumlardır.
Bu vesileyle bütün ebelerimizin Ebeler Haftasını kutluyor, Covid-19
salgınıyla mücadelede görevlerini cansiparane yerine getiren tüm
sağlık çalışanlarımızı bir kez daha tebrik
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli aydınımız,
romancı, şair, yazar, senarist, düşünce ve fikir insanı
Kemal Tahirin vefatının 48inci yıl dönümü. Kemal Tahir; Devlet
Ana, Esir Şehrin İnsanları, Yorgun Savaşçı, Kurt
Kanunu ve pek çok eserinde tarihimizin en kritik dönüm noktalarını o
dönemin ruhuyla ele almıştır. Kemal Tahir, eserlerinde
insanı ve insanımızı, Türk toplumunu anlamaya ve anlatmaya
çalışmış, Türk toplumunun kendini özgü
yapısını analiz etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kemal Tahir Sanatta en büyük
sahtecilik, millî kalıplara yabancı özler doldurmakla olur. diyerek
millî kültür ve sanatın önemini vurgulamıştır. Bu vesileyle
Kemal Tahiri rahmetle anıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
18.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, elektrik şirketlerine yapılacak yardımın
faturalara yansıtılmasını kınadıklarına,
İçişleri Bakanlığının kısmi kapanma
genelgesinin neden yurttaşlara eşit
uygulanmadığını öğrenmek istediğine,
Sağlık Bakanlığının aşılama sürecini
şeffaf sürdürmesi gerektiğine, iktidarın yanlış
pandemi yönetiminin insanların ruh sağlığını
etkilediğine ve görevden alınan Sağlık Bakan
Yardımcısı Emine Alp Meşe ve Ticaret Bakanı Ruhsar
Pekcan hakkında soruşturma açılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan, sayın vekiller; pandemi döneminde
yurttaşına sosyal güvence anlamında sahip çıkmayan,
esnafı, emekçiyi, emekliyi perişan eden ve süreci yönetemeyen
iktidar, şimdi de bu süreçte zorluk yaşayan elektrik
şirketlerine yardım etme kararı aldı. Peki bu yardım
nasıl yapılacak? Hazinede, kasada para kalmadı ama kolayı
bulundu, vatandaşın elektrik faturasına yansıtılacak
bu yardım. Ne kadar yardımın toplamı? 3 milyar Türk
lirası. Gerekçe: Pandemi ve ekonomik daralma nedeniyle elektrik tüketimi
azaldı, elektrik üretim fiyatları düştü, bu nedenle santraller
zor durumda. 2018-2019 ve 2020de de bunlar yapıldı. Bu yıl
planlanan 2,6 milyar lira 3 milyar Türk lirasına çıktı.
Şimdi, yurttaşlar zaten zamlı elektrik faturalarını
ödemiyor, buna bir zam daha eklenecek ve bakın, bu nisan ayında yüz
binlerce yurttaşımızın ödeme yapamadığı için
elektrikleri kesildi, böyle bir dönemi yaşıyoruz. Şimdi, biz
diyoruz Esnafa, küçük üreticiye, emekliye, emekçiye faturalarının
ödenmesinde kolaylık sağlansın, yapılandırılma
yapılsın. İktidar diyor Biz faturaları daha da
şişireceğiz, hiç ödeyemeyecek hâle gelecekler. Bir kez daha bu
anlayışı kınadığımızı söyleyelim.
Şimdi, her şeyde çifte standart ve
eşitsizlik uygulanıyor. Acı bir şey bu söyleyeceğim
ama gerçekten bunu da konuşmak gerekiyor. Bakın, İçişleri
Bakanlığı 14 Nisan tarihinde 81 ilin valiliklerine kısmi
kapanma genelgesi gönderdi. Bu kısmi kapanma genelgesinde, kendisi veya
eşinin vefat eden birinci derece yakınının ya da
kardeşinin cenazesine veya cenaze nakil işlemlerine katılmak
için refakat edecek olan kişi sayısı en fazla 8 olarak
belirlendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
normalde demek ki vatandaş kendi ailesinden vefat edenlerin cenazesine
ancak sınırlı sayıda katılabiliyor ve doğru
dürüst taziye de yapılamıyor, taziye de kurulamıyor ama geçen
gün -Allah rahmet eylesin- Nur cemaatinin Meşveret grubunun liderinin
cenazesinde ortaya çıkan manzara bunun tam tersi oldu. Üstelik de yine,
bakanların ve çeşitli üst düzey bürokratların
katıldığı bir cenaze ve son derece kalabalık, pandemi
koşullarının ve kurallarının kesinlikle göz önünde
bulundurulmadığı bir durumla karşı karşıya
kalındı. Şimdi soruyoruz bu iktidara: Neden İçişleri
Bakanlığının gönderdiği genelge yurttaşlara
eşit uygulanmıyor? Bu ülkenin yurttaşları eşit
değil mi? Birilerinin cenazesi sadece en fazla 8 kişiyle
kaldırılırken eşit olmayan bir şekilde cenazelerin bu
şekilde kalabalık kaldırılması uygun mu sorusunu
doğrusu soruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Çünkü neden bu soruyu soruyoruz? Bakın,
salgın -sizler de biliyorsunuz, hepimizin derdi- bir felakete
dönüştü. Bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu sağlık
çalışanları mı, sağlık emekçileri mi? Yüzlerce
kişinin öldüğü, on binlerce kişinin pandemiyle karşı karşıya
kaldığı bir durumda sağlık emekçileri ve
çalışanları değil, sorumlusu kötü yönetim ve iktidar
elbette ki. Bakın, 22 Ocakta Türkiyede her 1 milyon kişideki vaka
sayısı 90lar düzeyindeydi. Aynı dönemde Amerikada 1 milyon
kişide 550, İngilterede 600 civarıydı. Aradan zaman geçti,
Nisan 17-20 aralığına baktığımızda, ABDdeki
550 indi 200e, İngilteredeki 600 indi 50ye, Türkiyedeki 90lar
çıktı 700 üzerine. Peki, bunun sorumlusu kim? Tabii ki iktidar,
pandemi yönetimindeki yapılan yanlışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Ölüm sayısı 400ün üzerine çıktı
resmî verilerde, gayriresmîler daha yüksek. Günlük vaka sayısı 60
binin üzerinde seyrediyor, bir türlü aşağıya çekilemiyor ama bu
arada da aşılamada büyük bir skandal yaşanıyor.
Sağlık Bakanlığı duyuru yaptı 55 yaş için
aşılama başladı. diye, insanlar aşı randevusu
almaya çalışıyorlar, alamıyorlar. Randevu alıp da
aşı olmaya gidenler Aşı kalmadı. diye geri
gönderiliyor ve bundan dolayı da sağlık
çalışanları bir sıkıntı yaşıyor, çünkü
vatandaş zannediyor ki bunun sorumlusu sağlık
çalışanları, sağlık emekçileri. Dolayısıyla,
onlara yönelik eleştiriler ve şiddete varan itirazlar gündeme geliyor.
Şimdi, biz bir kez daha çağrı
yapıyoruz ve bu aşılama sürecini şeffaf yönetemeyen ve
yanlış yapan Sağlık Bakanlığının bu
konudaki uygulamalarını gerçekten şeffaf ve sağlık
örgütleriyle paylaşır bir şekilde sürdürmesi gerekiyor ve bu
sorunun bir an evvel aşılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Biliyorsunuz, geçen gün bir araştırma
şirketi Dünya Ekonomik Forumu için bir araştırma yapmış
30 ülkede 70 yaşın altındaki 21 bin kişiyle ve sormuş:
Coronavirüs döneminde ruh ve akıl sağlınız nasıl?
diye. Türkiyedeki çıkan tabloda, işte, bu yanlış yönetimin
ve iktidarın kötü yönetiminin sonucunda yüzde 61 ruh ve akıl
sağlığının bozulduğunu söylemiş. Bizden
sonra gelen ülke Macaristan yüzde 56; e, orada da Orban var, normal, bunu
yadırgamıyoruz. 2021in başından beri de bu ankete
katılanların önemli bir kısmı duygusal ve zihinsel
sağlığının bozulmaya devam ettiğini
söylemiş. Türkiye yine 1inci yüzde 43le. İşte, iktidarın
yanlış pandemi yönetimi insanları
sağlığından ediyor, ruh sağlığından ve
akıl sağlığından da aynı zamanda.
Son bir cümle şuna değinmek istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez mikrofonu açıyorum,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Bakın, kabine değişikliği oldu
ve aslında istifa etmesi gereken bir bakan, Ticaret Bakanı istifa
etmedi, sanki bir tür teşekkür gibi görevinden alındı. Bu, uygun
bir şey değil yani etik açıdan da
baktığımızda uygun olmadığını
biliyoruz, hukuki açıdan da baktığımızda uygun
olmadığını biliyoruz. Çok merak ediyoruz yani daha önce de
Sağlık Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe görevden
alınmıştı ve görevden alınma gerekçesi kamuoyuna
açıklanmamıştı; çeşitli laflar dolaştı
ortada test kitinin uygun fiyata alınmaması nedeniyle. Şimdi,
Ticaret Bakanında da aynı durum ortaya çıktı. Bakın,
görevden alma yetmez, tekrar söylüyoruz: Bu Bakan Yardımcısı ve
Bakan hakkında soruşturma açılması gerekiyor. İktidar
yanlış yönetimin yanı sıra yolsuzluk ve uygun olmayan
harcamalara da göz yumuyor. Bunu, eleştirilerimizi bir kez daha
iletmiş olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
19.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yeni
atanan bakanları tebrik ettiğine, bu sistemde bakanların siyasi
denetime tabi tutulamadığına, AK PARTİnin İstanbul
Sözleşmesinden çekilmesiyle kadın bakan sayısının 1e
indiğine, Hayvan Hakları Yasasının çıkarılması
gerektiğine, Kemal Tahirin 48inci ölüm yıl dönümüne, Avrupa
Güreş Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları
kutladığına, CHP Çanakkale İl Başkanının
Covidle ilgili ifadesinin yanlışlıkla
yazıldığına ve düzeltildiğine, Mersin Çamlıyaylada
Nutukun okullarda dağıtılmasının yasaklanmasına,
Merkez Bankası Başkanının Plan ve Bütçe Komisyonunu
bilgilendirmesi gerektiğine, Yozgat Şehir Hastanesine açılan
serbest eczanelere ve KAYI Holding işçilerinin mağdur olduğuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bugün, 3 bakan birazdan yemin edecekler ve
görevlerine başlayacaklar. Bu konuda söyleyeceklerimiz var ama ilk sözü
Sayın Mehmet Muşa ayırmak isterim. 24üncü Dönemden beri
birlikte görev yapıyoruz, mevkidaşımız ve farklı
konularda tartışırız, elbette zaman zaman gerilimler olur
ama bir mevkidaşımızın, görevini layıkıyla yapan
birisinin Türkiye Cumhuriyetinde bakanlık görevine yükselmiş
olması hepimiz açısından fevkalade memnuniyet vericidir; kendisine
başarılar diliyorum.
Diğer yeni 2 Bakana da yapacakları
görevlerin öneminden dolayı başarılar diliyoruz. Ama birazdan
olacak yemin töreniyle örneğin, Parlamento, AK PARTİ Grubu Mehmet
Muşu kaybedecek, bir daha buraya dönme ihtimali yok çünkü sistem böyle
bir sistem. Biz, Ruhsar Pekcanı yapamadığımız gibi, 3
Bakanı siyasi denetime tabi tutamayacağız çünkü gensoru
veremeyeceğiz çünkü kürsüyü emaneten kullanıp gidecekler, bir daha
gelmeyecekler. Bu ucube sistemin de değişip Meclisin siyasi
denetiminin mümkün olduğu ve... Ruhsar Pekcanın
yaşadığı durum, kendisi açısından da fevkalade
zor bir şekilde sonlandı ama tercih açısından da yani
diğer görevden alınan bakanlardan hiçbir farkı yok
kâğıt üzerinde. Bakalım AK PARTİ Grubu -300 imza gerekiyor-
Ruhsar Pekcanın görevi sırasında yapılmış
işlerin soruşturulması için bir soruşturma komisyonu açma
dirayetini ve cesaretini gösterecek mi? O olursa başka bir şey olur,
yoksa Ruhsar Pekcanı görevden alırsınız, o hayatına
bu şekilde devam eder; çok tartışmalı, ucube sistemi
deşifre eden bir durumdur, bunu söyleyelim.
Ha bir bakıma da şunu
hatırlatalım özellikle AK PARTİli kadın siyasetçilere: AK
PARTİ İstanbul Sözleşmesinden çekilmeye devam ediyor
arkadaşlar, o günde kalmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O mantık, bakan
sayısını 2den 1e indirdi ve AK PARTİli kadın
bakanları Aileye sıkıştırdı. Yani Ticaret
Bakanlığı yapıyorlardı, Sosyal Güvenlik ve
Çalışma Bakanlığı yapıyorlardı; bu
bakanlıklar erkeklere emanet edildi, kadına biçilen rol aileye
hapsedildi ve tek kadın bakan Aileyle sınırlı kaldı.
Üzülerek takip ediyoruz ki AK PARTİ İstanbul Sözleşmesinden
çekilmeye devam ediyor, o günde kalmadı; bunu da hatırlatmak isterim.
Sayın Başkan, yıllardır bu
görevleri birlikte yapıyoruz, ilk kez bir şeyle karşılaşıyoruz:
Bizlerin dışında kimsenin giremediği bu salona bir güvercin
girdi, uçuyor. Bunun bir anlamı var arkadaşlar, bunun çok önemli bir
anlamı var. Hayvan Hakları Yasası bu Mecliste bir buçuk
yıldır bekliyor ve hayvanlar en nazik elçilerini, güvercini bize
yolladılar. Artık bütün grupların bu mesajı alması
gerekiyor. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meclis
Başkanının sözüydü, 2020nin ilk işi olacaktı.
Artık bu yasayı hep beraber çıkaralım, bu zarif elçinin
mesajını almak lazım.
Ayrıca siyasetteki gerginlik, bu ülkenin
siyasetine gerekli olan barış açısından da önemli bir
mesajdır. Bu mesajdan bir de bir siyasi çıkarım yapalım.
İnşallah, AK PARTİ İletişim Başkanı
Fahrettin Altun buradan Yaptırmayız! İnsanlık âlemine
hayvanlar âleminden darbe girişimidir. Cumhurbaşkanımız
ayaktadır, buna izin vermeyiz! gibi bir şey başlatıp da bu
hashtagin, bu trol aklının peşine yine bütün AK
PARTİlileri takmaz diye de ümit ediyoruz biz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, Kemal Tahirin ölüm yıl
dönümü. En üretken roman yazarlarımızdan birisiydi Esir Şehrin
İnsanları Köyün Kamburu ve Devlet Ana başta olmak üzere;
ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyoruz.
Şampiyonlarımız, güreşte 57
kiloda Süleyman Atlı ve 97 kiloda Süleyman Karadenizi yürekten tebrik
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biraz önce Çanakkale
milletvekilimizin bilgilendirmesiyle haberdar oldum ve çok rahatsız oldum.
Ancak şimdi geldi, il başkanımız diyor ki: Ben geçmiş
olsun dilerken Umarım Meclise taşınmamıştır.
yazmak isterken taşınmıştır yazmışım,
özür dileyerek düzelttim. Biraz önce de kontrol ettik, gerçekten
düzeltilmiş, bu düzeltmeyi önemli buluyoruz. Bu düzeltmenin
olmadığı bir yerde kim olursa olsun, hangi partiden olursa
olsun, hangi siyasi görüşten olursa olsun, İnşallah ona Covid
bulaşmıştır. gibi bir şeyi biz sahiplenmeyiz,
reddederiz, kınarız; bu düzeltmeyi kıymetli buluyoruz.
Mersinin Çamlıyaylasında Nutukla
ilgili, Nutuk dağıtımıyla ilgili başvuruya İlçe
Millî Eğitim Müdürünün vermiş olduğu yanıt fevkalade üzüntü
verici, kınanması gereken bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir devlet memurunun, bir
millî eğitim müdürünün yeltendiği iş son derece
ayıplıdır. Açılan soruşturma yerindedir ama bu
memurlar yirmi yıllık iktidarın sonunda nasıl buralara
doğru geliyorlar, hangi referanslarla atanıyorlar? Liyakat yerine
sadakate önem verince bakın, neleri ortaya döküyorlar; burada iktidar
partisinin bir bakması lazımdır.
Sayın Başkan, siz gayet iyi bilirsiniz.
Merkez Bankası Kanunu gereğince Merkez Bankası Başkanlarının
Meclise bilgilendirme yapmaları gerekiyor yılda 2 kez. Geçen sene
sade 1 kez oldu, bu sene hâlen olmadı; Başkan değişti ve
beş yılda bir değişecek Başkan iki yılda 4 kez
değişti. Cevdet Yılmaza başvurduk, bir an önce
çağırılması lazım ve bu kayıp 128 milyar
konusunda, eriyen döviz rezervi konusunda Plan ve Bütçe Komisyonunun üyelerinin
tüm sorularına açıklıkla da cevap vermesi gerekiyor
geçmişte o Komisyonda da görev yapmış Merkez
Bankasının yeni Başkanı Sayın Kavcıoğlunun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez mikrofonu açıyorum,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Yozgat
Şehir Hastanesi Rönesans tarafından yapıldı; hem
sarayın müteahhidi hem sarayın kıymetli müteahhidi. Bakın,
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelikin 20nci maddesi
şöyle söylüyor:
içinde sağlık kurum
ve kuruluşu bulunan bina ve bahçesi ile müştemilatında serbest
eczane açılamaz. Türkiyenin dolar milyarderlerinde 2nci sırada
olan Erman Ilıcak, yaptığı hastane yetmemiş, bir de
bahçesine eczane yapmış. Bu kanun niye var? Kentteki bütün
eczacılar mağdur edilmesin diye var. Biri şehir hastanesinin
bahçesinde olursa diğerleriyle nasıl bir haksız rekabet
Bakın, şehir hastanesinde eczaneye giden ok var içeride ve kendisinin
yaptığı yerin adı da -orayı eczanelere vermiş-
Medikal Çarşı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bitireceğim
Başkanım müsaadenizle.
BAŞKAN Son cümle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, vicdana sığmaz,
bu bizim meslek ahlakımıza sığmıyor ama genel ahlaka
da sığmaz. Yozgattaki bütün eczacıların ekmeğine el
atıyor Rönesans İnşaat hiç ihtiyacı olmadı hâlde, bunu
söyleyeyim.
Ve son sözüm Sayın Başkan: KAYI Holding
işçileri, bunlar mağdurlar, alacaklarını alamıyorlar,
konkordato 28 mayısa kadar uzatılmış. Bu arada KAYI,
Rönesansa şehir hastanesindeki hisselerini 1 milyara satıyormuş
ama 395 KAYI işçisinin 6,6 milyonluk alacağı var; şimdi,
ipotek meselesi yapmışlar, işçi alacağının önüne
ipotek geçecek. 1 milyar lira ipoteklenmiş, sözde alacaklara gidecek,
işçiler açıkta kalacak. Vicdanı olan, KAYI işçilerine
karşı kurulan bu kumpasa karşı dik durur. Burada da yine
Türkiyenin 2nci zengini, dolar milyarderi Erman Ilıcak var. Sarayın
beslediği, büyüttüğü, şımarttıkları millete
kötülük yapıyor. Siyasi bedelini siz ödeyeceksiniz, bilginiz olsun.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
20.-
Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, Avrupa Güreş Şampiyonasında madalya kazanan
sporcuları kutladığına, Kemal Tahirin 48inci ölüm
yıl dönümüne, Pakistanın millî şairi Muhammed İkbalin vefatının
83üncü yıl dönümüne, yeni atanan bakanları tebrik ettiğine,
Mersin Çamlıyaylada Nutukun okullarda
dağıtılmasının yasaklanmasıyla ilgili
soruşturma açıldığına, Mehmet Muşun
bakanlığının kendilerini gururlandırdığına
ve kadınlarla ilgili konuşacak en son partinin CHP olduğuna ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
en az Özgür Bey kadar süre istiyorum, çok fazla uzadığı için
söylüyorum bunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiç itirazımız yok.
BAŞKAN Ben size iki dakika fazla verecektim
ama az vereyim o zaman.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Peki.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, dün bizleri gururlandıran bir
etkinlik oldu. Millî sporcularımızın bu son dönemde arka arkaya
başarıları hepimizi gururlandırıyor. Polonyada
düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonasında Süleyman Atlı
serbest stil 57 kiloda altın madalya kazandı, Süleyman Karadeniz ise
serbest stil 97 kiloda gümüş madalya kazandı; tüm
sporcularımızı yürekten tebrik ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Türk edebiyatının usta kalemlerinden Kemal
Tahirin vefatının 48inci yıl dönümü. Kemal Tahir
edebiyatımıza toplumcu gerçekliğin en iyi kalemlerinden, en
üretken yazarlarından birisi olarak geçti; romanları, notları ve
söyleşileriyle geride büyük bir külliyat bıraktı; rahmetle, minnetle
yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün dost ve kardeş ülke Pakistanın millî
şairi mütefekkir Muhammed İkbalin vefatının da 83üncü
yıl dönümü. Muhammed İkbal, milletimizi unutulmaz bir dost olarak
gördü. Millî Mücadelemizde milletimiz için maddi yardım ve savaş
gönüllüsü olarak çok büyük hizmetler yaptı. Belki kilometrelerce
uzaktaydı ama gönlü hep bizimle beraberdi. Aklın ölümü fikirsizlik,
kalbin ölümü zikirsizliktir. diyerek hayata gözlerini yuman Muhammed
İkbali de rahmetle yâd ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az sonra yeni ataması yapılan 3 Kıymetli
Bakanımızın yemin töreni olacak. Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına Vedat Bilgin ve Ticaret
Bakanlığına Mehmet Muş arkadaşlarımız
atandılar. Yeni atanan tüm Bakanlarımızı yürekten
kutluyoruz, Allah mahcup etmesin diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Grup Başkan Vekillerinin ifade etmiş
olduğu Mersindeki nutuk meselesi hepimizin takip ettiği bir husus.
Bakanlık bu konuyla ilgili açıklamasını yaptı.
İlgili kişinin yöneticilik vasfı elinden alındı ve
soruşturma açıldı. Bu konuyu Genel Kurulla paylaşmak
isterim.
Sayın Başkanım, Özgür Beyin de
ifadelerinde yeni Bakanlarımızla ilgili süreçte ısrarla saray
rejimi demesini geride bırakıyorum, hep konuştuğumuzdan
dolayı fakat Ucube bir rejimin sonunda atamalar yapıldı.
ifadesini de şık bulmadığımı ifade etmek
istiyorum. Bu sistem sizin gözünüzde ucube olabilir; bizim gözümüzde milletin
büyük bir kahir ekseriyetiyle evet dediği, gelişmiş ülkelerin
birçoğunda uygulanan, demokrasinin daha üst seviyede temsil edildiği
bir başkanlık sistemi. O yüzden, bu sistem içerisinde atanan her
kardeşimiz başımızın tacıdır; usulle ilgili
bir itirazımızın olmadığını söylemek isterim
fakat satır aralarında Mehmet
kardeşimizin Grup Başkan Vekilliğinden bakanlığa
yükseldiği ifadesini mutlulukla ifade etmişti Sayın Özgür Bey.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Biz bakanlığı
yükselmek, Grup Başkan Vekilliğini aşağı inmek olarak
görmeyiz; biz kuvvetler ayrılığına inanan insanlarız,
bakanlık da Grup Başkan Vekilliği de Meclis Başkan
Vekilliği de hepsi bu millete hizmet etme makamlarıdır. O yüzden
Buradan oraya giden başarılı oldu, gitmeyen kaldı.
tarzı yaklaşımları doğru bulmuyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, Mehmeti
kıskanmışsın!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mehmet Bey
kardeşimizin Bakanlığı bizi
gururlandırmıştır, bu başka bir şey fakat
alışacaksınız, millet bu sistem içerisinde yeni Bakanlar
Kurullarına, yeni bakanlara, yeni atananlara alışacak. CHPnin
çok uzun yıllar hayatında bakan ataması olmadığı
için ancak rüyalarında, ancak yaklaşımlarımda bunları
ifade edebiliyorlar. Bu tarz kavgaların kimseye faydalı
olmadığını da düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihat tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onun
dışında kadınlarımıza ilişkin
yaklaşımını ifade ederken Tek kadın bakan kaldı,
bu sizin kadına olan bakışınızı gösterir. gibi
bir ifadede bulundu.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Kadınlarımız ifadesi yanlış bir kere. Evet,
doğru, tek kadın bakan var şu an.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Burcu Hanım, sakin
olursanız seviniriz. Siz niye bakan olmuyorsunuz, niye Grup Başkan
Vekili olmuyorsunuz, niye Meclis Başkan Vekili olmuyorsunuz? CHPnin tüm
Grup Başkan Vekilleri erkek, Meclis Başkan Vekili erkek; önce aynaya
bakın, sonra laf yetiştirin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, kadına değer
bakan sayısıyla ölçülmez, kadına kıymet bakan
sayısı aritmetiğiyle ölçülmez. Eğer böyle bir
yarış açarsanız
Bir daha söylüyorum: Şu an CHPnin
kadın Meclis Başkan Vekili olmadığı gibi, kadın
Grup Başkan Vekili olmadığı gibi, daha ötesinde kadın
vekil sayısının oranı yüzde 12, AK PARTİnin
kadın vekil oranı yüzde 18 Sayın Başkan.
Siz kadın kotasını Mehmet
Bekaroğluna kullandınız, o yüzden kadınla ilgili
konuşacak olan en son parti CHPnin kendisidir.
Kadınlarımız eşit olarak bizimle yarışmaya,
beraber yol yürümeye hazırdırlar. Kadın sayısıyla
kadının değeri ölçülmez Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, şöyle bir durum var: İmrendiğimiz, özendiğimiz
iyi bir şeyi yani kadın Grup Başkan Vekili olma özelliğini
iki hafta önce terk ettiniz; 5inizin, 5i de erkek. Yani sizde vardı ve
o, bize üstün tarafınızdı ama onu terk ettiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Arkaya bak, arkaya bak!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2 bakandan 1 bakana indiniz, 3
aktif bakanlıktan 1e döndünüz. Ben burada, AK PARTİli kadın
milletvekilleri açısından, AK PARTİnin İstanbul
Sözleşmesinden çekilmeye devam ettiğini söylüyorum.
Bir bilgi eksikliğini düzeltelim: Hiçbir kadın,
bu Parlamentonun hiçbir kadın üyesi, onlardan
kadınlarımız diye bahsedilmeyi hak etmez. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, bir ilave daha yapalım: Bizdeki
kota kadın kotası değildir, cinsiyet kotasıdır.
Seçilen hiçbir kurula yüzde 33ten az diğer cinsiyetten birisi kalmaz ama
Cumhuriyet Halk Partisinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
cümle
BAŞKAN Buyurun, bir cümle için.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin
olalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada övünecek biri varsa
Grup Başkan Vekilliği olarak HDP Grubudur; parti grubu olarak da
övünmeyi hak edecek bir grup varsa İYİ Parti Grubudur, onların
da Genel Başkanı kadındır.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
heyecanla Bakanlarımızın yemin törenini bekliyoruz. Söz
istemiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Mehmet Muşu kıskanmış Bülent.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Cumhurbaşkanlığının,
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın görevine son verildiğine ve bu
suretle boşalan Ticaret Bakanlığına Mehmet Muşun,
yeni kurulan Bakanlıklardan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına
Derya Yanıkın ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığına Vedat Bilginin atandıklarına ilişkin
tezkeresi (3/1619)
21/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 104 ve
106ncı maddeleri gereğince Bakanlıklara yapılan atamaya
dair karar ilişikte gönderilmektedir.
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş Ticaret
Bakanlığına atanmıştır.
Bilgilerinize sunarım.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
Karar:
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın görevine
son verilmiş ve bu suretle boşalan Ticaret Bakanlığına
Mehmet Muş, yeni kurulan Bakanlıklardan Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığına Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına Vedat Bilgin Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 104üncü ve 106ncı maddeleri gereğince
atanmıştır.
Recep
Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, okunan
tezkereye göre bakan olarak atanmış bulunan İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Muşun Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeliği 21 Nisan 2021 Çarşamba tarihi itibarıyla sona
ermiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Sayın milletvekilleri, Anayasanın
106ncı maddesi gereğince bakanların Anayasanın 81inci
maddesinde yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde
ant içmesi gerekmektedir.
Sayın Bakanları Genel Kurul salonuna davet
ediyorum. (AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Şimdi, Sayın Bakanları ant içmek için
sırasıyla kürsüye davet edeceğim.
İlk olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı
Sayın Derya Yanık.
Buyurun Sayın Yanık.
VI.-
ANT İÇME
1.-
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Ticaret Bakanı Mehmet
Muşun ant içmesi
(Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya
Yanık ant içti)
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Vedat Bilgin.
Buyurun Sayın Bilgin.
(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Vedat Bilgin ant içti)
(AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ticaret Bakanı Sayın Mehmet
Muş.
Buyurun Sayın Muş.
(Ticaret Bakanı Mehmet Muş ant içti)
(AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
Tezkereler (Devam)
2.-
Kadına Yönelik Şiddetin
Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması
Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin
tezkeresi (3/1620)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunun Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
21/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Komisyonumuz; Başkan, Başkan Vekili, Sözcü
ve Kâtip seçimi için 21/4/2021 Çarşamba günü saat 13.30'da
toplanmış ve kullanılan 17 adet oy pusulasının tasnifi
sonucu aşağıda adları ve soyadları yazılı
üyeler, karşılarında gösterilen oyu alarak İç Tüzük'ün
24üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Şenol
Sunat
Ankara
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Öznur Çalık (Malatya) 11 oy
Başkan Vekili: Tuba Vural Çokal (Antalya) 11 oy
Sözcü: Çiğdem Erdoğan Atabek (Sakarya) 11 oy
Kâtip: Esin Kara (Konya) 11 oy
3 adet boş oy
kullanılmıştır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.25
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 75inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Grup
Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
olarak görev ifa eden Fahrettin Altunun hukuki statüsü, görev ve yetkisinin
sınırları ve açıkça politize bir hâl almış
faaliyetlerinin görüşülmesi
amacıyla 21/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
21/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/4/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
olarak görev ifa eden Fahrettin Altunun hukuki statüsü, görev ve yetkisinin
sınırları ve açıkça politize bir hâl almış
faaliyetlerinin görüşülmesi amacıyla 21/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
genel görüşme talebimizin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerin 21/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Lütfü Türkkan, buyurun.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
konuşmaya başlamadan önce bir şey sormak istiyorum: Fahrettin
Altun memur mu, siyasi mi; ne?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Memurumsu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Memurumsu siyasi mi,
siyasimsi memur mu, hangisi; biz bunu hâlâ anlayamadık.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siyasi memur.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Genel görüşme
talebimiz de bundan. Bir durumunu netleştirelim bu arkadaşın.
Sağa sola ayar veriyor, ona buna gider yapıyor ama durumu ne? Bir
bilelim, bilmek istiyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Az sonra
anlatacağız Lütfü Bey.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bildiğiniz üzere
Türkiye Cumhuriyeti, 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa değişikliği
neticesinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen ne
idiği belirsiz, ucube bir yönetim sistemi olarak
tanımladığımız bir hükûmet sistemine geçiş
yaptı. Bu sistem içerisinde geçen yaklaşık dört yıllık
süreçte yürütmenin yargı ve yasama üzerinde mutlak bir tahakküm
kurduğu popülist ve otoriter bir rejim inşa edildi. Bu rejim
bürokraside liyakatsiz ve partizan kadroların da istihdam edilmesinin
vesilesi oldu. Bu durumun en güncel örneklerinden biri de iletişim
bakanı olarak görev yapan
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İletişim
Başkanı, bakan dedin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Özür diliyorum. Bakan gibi
davranıyor, o yüzden; kusura bakmayın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Yok,
estağfurullah.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
İletişim
Başkanı olarak görev ifa eden Fahrettin Altunun iç siyaseti
ilgilendiren politik meseleleri suni ve AK PARTİnin siyasi
çıkarlarını önceleyecek şekilde istismar etmesidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Cumhurbaşkanı
adayı
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Sayın Bülent Turan
sizi anlıyorum, bugün üzgünsünüz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok üzgünüm, çok!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Hukuken kamu görevlisi
olarak nitelendirilen ve kamu görevlilerinin tabi olması gereken
hükümlere, yetkilere ve kısıtlamalara tabi olması gereken
Fahrettin Altunun mevcut konumu, Sovyetler Birliği zamanında var
olan Komünist Partisi üyelerinden müteşekkil bir elitler topluluğu
vardı, onu andırıyor; tek adam rejiminin yaratmış
olduğu olumsuz sonuçları da ortaya seriyor. İYİ Parti
olarak hukuka aykırı, vatandaşın tabi olduğu
kuralları yok sayan, imtiyazlı bir elit sınıfın
karşısında duracağımızı
kararlılıkla bir kez daha belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, İletişim
Başkanı, üst düzey kamu yöneticisi olarak tanımlanan Devlet
Arşivleri Başkanı ve Türkiye İstatistik Kurumu
Başkanı gibi diğer kamu görevlileriyle eş değer statüde
değerlendirilen bir zatımuhteremdir. Ne var ki fiiliyatta
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yaratmış
olduğu o saray bürokrasisi odaklı tek adam rejimi Fahrettin Altuna
Türk hukukunu tereddüt dahi etmeden delip geçme imtiyazını ve
keyfiyetini tanımaktadır.
Değerli milletvekilleri, bahse konu olan
şahıs yalnızca bir kamu görevlisi olarak kanunun kendisine
tanımış olduğu yetki kapsamını aşmakla
kalmamakta, aynı zamanda bir bakanmış gibi yahut AK PARTİ
Merkez Karar Yönetim Kurulunda görevliymiş gibi doğrudan siyasi
içerikli açıklamalar yapıyor, muhalefet partisi liderlerini ve
milletvekillerini hedef alan hadsiz açıklamalarda bulunuyor, akşam da
trollerine kendince linç ettiriyor, trollerin başkanı. Küçük bir
inceleme yaptığımızda, Fahrettin Altunun bundan önceki
seçimlerde, muhtar adaylığından tutun milletvekilliği
adaylığına kadar uzanan o skala içerisinde herhangi bir -hiçbir-
siyasi girişimi de olmamış, yani sizler sahalarda
çarpışa çarpışa, elene elene, seçile seçile gelirken onun
hiç öyle bir girişimi olmamış.
Arkadaşlar, Fahrettin Altun siyaset yapmak
istiyorsa görevinden istifa etsin, gelsin, kendisine
yakıştırdığı bir siyasi mevkide
adaylığını ilan etsin, seçildiği takdirde
iddialarını dile getirsin, böylece de biz kale alıp cevap verme
hakkını elde edelim. Ne var ki Fahrettin Altun İletişim
Başkanlığı kaynaklarını ve imkânlarını
doğrudan kendisine ve iktidar partisinin siyasi hedefleri uğruna
kullanıyor, bu süreçte de kamu görevliliği kalkanının
ardına saklanıyor. Devlet memurları, tarafsızlık ve
devlete bağlılık yükümlülüğü kapsamında, siyasi
partilere üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti yararını hedef
tutan bir davranışta bulunamazlar. Fahrettin Altun ise AK PARTİ
Genel Sekreteri gibi hareket etme cüretini nasıl gösteriyor, herhangi bir
hukuki yahut siyasi hesap verilebilirlik yaptırımı altında
olmadan kamu kaynaklarını ne hakla iç siyasete yönelik olarak
kullanabiliyor, bunu da anlayabilmiş değiliz.
Değerli milletvekilleri, İletişim
Başkanı olarak görev yapan bu zatın yürürlükteki hukuku ve
bürokrasinin kapsayıcı bir şekilde kamu
çıkarlarını gözetmesini buyuran Türk devlet teamüllerini hiçe
sayarak yapmış olduğu açıklamalar ve faaliyetler tek adam
rejiminin Türk devlet yönetim mirasına vermiş olduğu zararı
açıkça ortaya koyuyor. Şayet Fahrettin Altunun imtiyazlı konumu
sürdürülecekse Anayasada, İç Tüzükte, vesair mevzuatta düzenleme
yapılarak bu durumun düzeltilmesi, en azından hukuki ve siyasi hesap
verilebilirliğin yolunun açılması büyük önem arz ediyor. Bu
kapsamda İYİ Parti olarak İletişim
Başkanının hukuki konumunun, görev ve yetkisine ilişkin
sınırlandırmaların görüşülmesi amacıyla bir genel
görüşme açılmasını talep ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Mahmut Toğrul, buyurun.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen sevgili
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa göre, devlet memurları
bir partiye üye olamazlar, siyaset yapamazlar ama bir kişi bunun
dışındadır, o da Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı
İletişim Başkanı. Değerli arkadaşlar, bu
şahıs sadece siyaset yapmakla kalmıyor; tam tersine, bazen
baktığınızda yeni ucube sistemin Cumhurbaşkanı
sözcüsü; bazen baktığınızda aslında Türkiye'de ekstra
bir bakanlık var, tüm bakanlıkların üstünde, kara propaganda
bakanı gibi görev yapıyor. Ekonomi söz konusu oluyor, Fahrettin Altun
devreye giriyor; dış politika söz konusu oluyor, Fahrettin Altun
devreye giriyor, muhalefet liderlerine bir cevap verme ihtiyacı AKPden
hasıl olunca ilk devreye giren propaganda bakanı oluyor. Siyasi
partilere yönelik karalama, hakaret, iftira tweetleri ve sosyal medyada
partilere, genel başkanlara yönelik, eş başkanlara yönelik,
baktığınızda, iftira dolu mesajlar verebiliyor. Peki,
Fahrettin Altunun görev tanımı nedir? Hiçbir görev tanımı
yok, her konuda konuşabiliyor. Aslında bazen
baktığınızda, Fahrettin Altun Cumhurbaşkanı
İletişim Başkanı ama AKP Medya
Başkanlığı da yapıyor. Yani AKPde biliyorsunuz Medya
Başkanı var, onu da aşıyor, onun yerine geçiyor ve her
konuda konuşabiliyor.
Değerli arkadaşlar, bu zatımuhterem
bir troller ordusu da yönetiyor. Kimler hangi kanala çıkacak, hangi
kanalda hangi propaganda yapılacak, kimlerin çıkması
yasaklı olacak, bunlara Fahrettin Altun imza atıyor ve akşam
televizyonları, yayın organlarını dizayn ediyor. Yani
benzetmek istemiyorum ama gerçekten Hitlerin
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Goebbelsi.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Goebbelsi rolünü
oynuyor, oynamaya çalışıyor. Tek derdi var, saraydaki
zatımuhtereme yaranmak. Ama aslında yaranırken de rol
çalıyor; herkesten rol çalıyor, bakanlardan rol çalıyor,
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünden rol çalıyor, herkesten
rol çalıyor ve her şeyi söyleme hakkını kendisinde görüyor.
Dolayısıyla, evet, bir ihtiyaçtır;
Fahrettin Altunun, İletişim Daire Başkanının görev
tanımı yapılmalıdır. Nedir? Nereye kadar
konuşabilir? Fahrettin Altun, gerçekten devlet memuruysa neden Devlet
Memurları Kanununa uymayan tek şahıs olarak bugün Türkiyede
siyaset yapmaya çalışıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Biz bu önergeyi
destekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önerge aslında bir
şahsı konuşmuyor, bir gerçeği konuşuyor. Fahrettin
Altun, 16 Nisan rejime kasteden Anayasa değişikliğinin en kötü
yan etkilerini üzerinde toplayan, Anayasaya aykırılığın
ve hadsizliğin, yetkisizliğin ete kemiğe büründüğü bu
sistemin bariz örneklerinden bir tanesi.
Anayasa madde 6 diyor ki: Hiç kimse Anayasadan
kaynaklanmayan bir devlet yetkisini kullanamaz. Cumhurbaşkanına
verilen yetkiyle çıkarılmış 14 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine bakıyorsunuz,
Fahrettin Altunun yetkileri ağırlıklı olarak yurt
dışında Türkiye'nin iletişimiyle ilgili, yurt içinde de
gazetecilerle, basın mensuplarıyla ilgili görevleri var ama fiilen
bir propaganda bakanı gibi, fiilen AK PARTİnin propaganda
başkanıymış gibi görev yapıyor ve bu görevi yaparken
bazen geceler boyu uyumayarak trol orduları yöneterek, bazen iftira
kampanyalarını ortaya çıkarıp
yaygınlaştırarak ve buna devleti alet ederek, bazen koyduğu
hashtagi hangi bakan kullanmamışsa o bakanlığın özel
kalemini uyararak, milletvekillerinin hashtage iştirak etmeyenlerinin
çetelesini tutarak suç işliyor, suç işletiyor ve Anayasa'da yazmayan
devlet yetkilerini kullanıyor.
Kendi işini iyi yapmadığı için,
örneğin Azerbaycan'da Cumhurbaşkanının okuduğu
şiir İran'la aramızda diplomatik kriz çıkarabiliyor.
İşini iyi yapmadığı için, yıllar önce Binali
Yıldırım için hazırlanmış konuşma metnini Kopyala
yapıştırla Cumhurbaşkanının prompterına
aktarabiliyor. İşini iyi yapmadığı için, Genel
Başkanımızın Sıramı bekleyeceğim.
dediği ve kendi yaş grubuyla aşı olduğu gerçeğini
bilmediği için, Recep Tayyip Erdoğan'a gaf yaptırıp sonra
da Onun yaşı o kadar var mıymış ya! dedirtebiliyor.
İşini iyi yapmadığı için -partisindeki erimeyi kamuoyu
gündeminden kaçıracak- 13,5 milyon üyeye çıktık. dedirtiyor
ama bir bakıyorsunuz, Yargıtay Cumhuriyet
Savcılığı 200 bin üye kaybından bahsediyor. Bu yüzden
şunu bilmeniz lazım: Bu saray rejiminin yetkisiz
yetkilendirdiği, arkasını sıvazladığı;
kendisine iki, eşine iki, evine dört maaş verdiği
Görev tanımında
bir değişiklik yok. Passat'a binerken dünyanın en pahalı
Mercedeslerinden bir tanesi geliyor. Oysa üç ay önce hepinize Ey Merkel!
dedirtiyordu, Alman malı arabaları boykot. dedirtiyordu,
Bakanlıklar Alman arabası almasın. diyordu -sizlere veriyor
talkımı, kendi yutuyor salkımı- şimdi en pahalı
Mercedese biniyor. Bu yüzden, bu arkadaşın yapmış
olduğu görevin bizim açımızdan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım, bir
cümleyle tamamlamama izin verir misiniz. Yarım dakika
BAŞKAN Biliyorsunuz süre vermiyorum ama
açalım, peki.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
muhalefet
açısından konforlu olduğunu bilin, konforludur. Sürekli gaf
yapan, yaptıran, saldıran ve AK PARTİyi küçük düşüren bir
şey. Bunun sıkıntısı ne biliyor musunuz? Bakalım,
Bülent Turan çıkacak, konuşacak. Fahrettin Altunun her
yaptığı iş, yetki aşımı ve AK
PARTİdeki mevkidaşlarıma hakaret. Siz cevapta yetersizsiniz,
kifayetsizsiniz, en iyi cevabı Fahrettin Altun verecek; Ömer Çelike
hakaret, o kifayetsiz, yetersiz ama Fahrettin Altun denen muhteris, cevabı
o verecek; bakanlar yetersiz, kifayetsiz, Fahrettin denen muhteris, cevabı
o verecek. Hepinize hakaret eden, hepinizin milletten aldığı
yetkiyi küçük gören; kendisini tepede, sizi küçük gören ve böyle, o kibirli
bakışlarıyla bakan Fahrettine, biz biliyoruz ki biz had
bildirdikçe sizin de içinizin yağı eriyor.
Bülent Turan, karıncayı bile ezdirmeyiz.
Karıncanın kardeşi var, o da Cumhuriyet Halk Partisidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Abdullah Bey cevap
verecek şimdi size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle mi? Ben de olsam onu
savunmam
Tebrik ederim, bazen konuşmamak mesajdır, seni tebrik
ediyorum.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Abdullah Güler, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sen de
Destekliyorum. de bitsin ya.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
deveye demişler ki boynun niye eğri, nerem doğru ki demiş.
[CHP ve İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar(!)]
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İşte buydu,
helal olsun(!)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürsüden tarihî
konuşma(!)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Arkadaşlar, sizleri
tebrik ediyorum(!) [CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar(!)]
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Helal olsun, tebrik
ediyorum (!) Bravo, bravo (!)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Bravo Abdullah!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) İYİ Parti grup
önerisinin üzerinde AK PARTİ Grubu olarak söz almış bulunuyorum.
Bu grup önerisinin, biraz önce atasözümle giriş
yaptığım gibi, neresini düzelteceğimizi, biraz önceki
hatiplerinizin anlattıklarının neresine cevap vereceğimize
şaşkınım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Allah Allah!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Söyleyecek sözün
yok ki.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Çok, çok sözüm var.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hiç yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Adam sizi eziyor ya. Adam
sizi eziyor, bizi değil, sizi.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Ya, biraz önce siz
konuştunuz, hiçbir laf etmedik, hatta destek olduk, müsaade edin de
konuşalım yani.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini anlamadığınız için önünüze geldiği
gibi her şeyi konuşuyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kimse anlamadı, kimse
anlamadı.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Biraz önce, maalesef,
Sayın Özgür Özel, müteaddit defalar Fahrettin Altun Beyin
açıklamalarına rağmen, aynı yalanları, aynı
yanlışları burada tekrar etti; maalesef.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neyi açıklamış?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Dedi ki: Benim
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber
İletişim Başkanı olarak görevim, bu ilgili 14
sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 4üncü
maddesinde çok açık yazıyor ve o maddenin içeriğinde de
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarıyla ilgili herhangi
bir müfredatı, hazırlığı kendi görev alanım
içerisinde değil. Siz ısrarla Azerbaycandaki
konuşmasını ona atıf yaptınız; mevcut, yine
ısrarla itiraz etmesine rağmen, gün içerisindeki
açıklamaları yine ona yaptınız.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Devlet memuru mu
değil mi?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Fahrettin Altun Bey,
kendisi ısrarla şunu söylüyor: Benim görevim,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber devletin
tanıtma siyasetinin ve tanıtmayla ilgili alanlarda Cumhurbaşkanınca
belirlenecek stratejilerin tespitine yardımcı olmak.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siyasi partilere
laf etmek var mı? Siyasi parti ve Eş Başkanlarına laf etmek
var mı?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Yine, ilgili kararnamenin
6ncı maddesinin (a) fıkrasında belirtildiği gibi
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, o kararnamede
Trollerin başına geçeceksin. diye bir laf var mı?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) O troller sizlerin
trolleri.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle mi? Bak, aynı
kararname. Kararnameye bakıyorum ben, kararnamede Trollerin
başına geçeceksin. diye bir laf var mı?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Takipçilerinize
bakın; bu hafta içi ünlü sanatçı, türkücü Erkan Oğura
yapılan linci hangi troller yapmış, hangi merkezden
yapılmış, kim yapmış, bunun açıklamasını
yapardınız.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
İçişleri Bakanı yapsın açıklama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Sadece,
insanlığın ortak mirası olan türkülerimizde bile bu
trollüğü yapanlar kimlerdi ve bunları kimlerin
yaptığını çok iyi biliyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yok öyle bir şey.
Trollerin başındaki adamı savunuyor!
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
Kınardınız, iki kelime ederdiniz!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz, trollerin en
başında Fahrettin Altun var diyebiliriz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir dakika daha verelim.
Özgür Bey, izin verirsin, değil mi?
ABDULLAH GÜLER (Devamla)
İnsanlığın ortak mirasında bizleri var eden, bu
ülkeyi, bu insanlarımızı bir arada tutan, ortak mayası olan
türkülerimize bile hakaret eden, küfreden insanlara iki kelime laf ederdiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, Fahrettin Altundan
bahset, memur mu değil mi?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Memur mu değil mi,
onu söyle.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Memur mu değil mi?
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Güler.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Son bir cümle söylemek
istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, ilave
edelim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Memur mu değil mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Memur mu değil mi,
onu söyle ya! Allah Allah!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Fahrettin Altun Bey
İletişim Başkanı olarak DHKP-Cden MLKPye, TİKKOya,
PKKnın hedefinde olan bir insandır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, bırak DHKP-Cyi,
memur mu değil mi, onu söyle.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Onun kullanmış
olduğu makam araçlarını dilinize dolamanız
ayıptır. Sizlerin de makam araçları var, ayıptır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Memur mu değil mi,
onu söyle.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Ayıptır,
sizlerin de makam araçları var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 500 Mercedese binen memur
mu değil mi onu söyle.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) İnsanlar, makamlar
gelip geçicidir.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz
Sayın Güler.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) İnsanların
şahsiyetiyle ve onurlarıyla lütfen oynamayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Abdullah Bey,
sen olsan İletişim Başkanı daha iyi yaparsın, hiç
olmazsa milletvekilisin.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin İYİ Parti grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
çıkılacak konuşulacak ama şunu söyleyeyim: Bir
iletişim kazası yapıyorsa bir ülkenin Cumhurbaşkanı,
İletişim Başkanı da çıkıp diyorsa ki Bu benim
işim değil., o zaman iletişim kazasını kabul ediyor,
İletişim Başkanlığına devam ediyor ama meseleyle
ilgili yetki ve sorumluluk tartışması açıyorsa tam da
işte ucube sistem dediğimiz budur. Eğer işini iyi yapsa
Cumhurbaşkanı haftada 2 kere iletişim kazası yapmaz.
Bunların yalan olarak nitelendirilmesi, tamamen sözün bittiği,
içerikten yoksun, saldırganlaşan bir üslubun sebebi de savunulacak
tezin zayıflığından kaynaklanıyor; ona yoruyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Size bir şey söylemedi ama, ben
ondan şey yaptım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yo yo,
sataşmadan değil, sadece kayıtlara geçsin diye bir
dakikalık söz istedim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bakın, geçenlerde -şubat
ayında- Anayasa Mahkemesi bir karar verdi,
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığının Anadolu Ajansının faaliyet ve
örgütlenme ve insan kaynakları yönetimi üzerindeki denetim yetkisini
Anayasaya aykırı bularak iptal etti. Anayasaya göre Anadolu
Ajansının özerk ve yayınlarının tarafsız
olduğuna dikkat çekilen bu kararda Ajansın faaliyetlerinin
yürütmenin içinde yer alan ve Cumhurbaşkanlığına bağlı
olan Başkanlıkça denetlenmesi Ajansın özerkliğiyle
bağdaşmayacağı gibi yayınlarının
tarafsızlığını da etkileme ihtimalini
barındırmaktadır. dedi Anayasa Mahkemesi Fahrettin Altunun
Başkanlığını yaptığı İletişim
Başkanlığı hakkında. Bunun kayıtlara geçmesi
gerekiyor yani kendi alanının nasıl tarif edileceğine dair
bir tartışma kesinlikle şarttır ve o, kendi
alanının dışına çıkan bir faaliyet
sürdürmektedir.
Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, motorlu kuryelerin
yaşadığı sorunların araştırılması
amacıyla 21/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
21/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/4/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
21 Nisan 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(12581 grup numaralı) motorlu kuryelerin yaşadığı
sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
21/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Garo
Paylan, buyurun.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
kuryeler, motokuryeler ve kargo çalışanları yıllardır
bizlere hizmet ediyorlar. Ancak geçen yıl pandemi patlak verdikten sonra
bir anda motokuryelerin ve kargo çalışanlarının
sayısı katlanarak arttı. Yüz binlerce
vatandaşımız başka bir iş bulamadıkları için
kurye oluyor, motokurye oluyor, kargo çalışanı oluyor. Ve son
yıllarda arkadaşlar, özellikle son bir yılda sayılar bu
kadar artmışken bununla ilgili herhangi bir düzenleme
yapılmış değil, herhangi bir tedbir alınmış
değil. Hani bazen kızarsınız ya onlara Ya, motokurye
kaldırımdan geçiyor. Motokurye emniyet şeridini
kullanıyor. Motokurye çok hızlı gidiyor. Ama
sormazsınız, acaba niye kaldırımdan gitmek zorunda
kalıyor, niye emniyet şeridini kullanıyor, niye çok
hızlı gidiyor ve maalesef kazalara yol açıyor?
Değerli arkadaşlar, motokuryeler mobbingle
karşı karşıyalar, motokuryeler Teslimatı
zamanında yetiştir. baskısıyla karşı
karşıyalar. Bakın, bugünlerde ramazan, özellikle yemek
sektöründe motokuryeler yalnızca iftar saatinde teslimat yapıyor. Bir
motokurye diyor ki: Bana iftar saatinde 7 tane teslimat veriliyor ve 7sini de
iftar saatine yakın şekilde teslim etmem lazım. Nasıl
becereyim? Ne yapıyor motokurye? Ver gazı, kaldırımdan
git, emniyet şeridinden git. Sonucu ne oluyor arkadaşlar? Son bir
yılda 203 motokurye hayatını kaybetti arkadaşlar ve pandemi
döneminde son bir yılda binlerce motokurye yaralandı; ağır
yaralananlar var, yatalak duruma gelenler var. Son bir yılda, Tüm Anadolu
Motosikletli Kuryeler Federasyonunun verilerine göre, yalnızca Mart
2020den beri, arkadaşlar, 63 bin motokurye kaza yaptı; 63 bin
kazadan bahsediyoruz ve bunun sonucunda 203 motokurye hayatını
kaybetti ve binlercesi yaralandı.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili,
Türkiye Büyük Millet Meclisi mutlaka sorumluluk almalıdır.
Motokuryelerin tek derdi ölmek veya yaralanmak değil, motokuryeler
aynı zamanda çok zor çalışma şartlarında çalışıyorlar.
Günde on beş on altı saat çalıştırılıyorlar
ve aynı şekilde, güvencesiz
çalıştırılıyorlar arkadaşlar ve çok düşük
ücretlerle çalıştırılıyorlar. Eğer teslimat geç
kalıyorsa işten çıkarılma tehdidiyle karşı
karşıya kalıyorlar. İşte, yüz binlerce
vatandaşımızın derdi olan bu meselelere Türkiye Büyük
Millet Meclisi mutlaka el atmalıdır arkadaşlar. Bakın,
motokuryelerin, aynı zamanda, büyük çoğunluğu kayıt
dışı çalıştırılıyorlar arkadaşlar,
kayıt dışı.
Muğlanın Menteşe ilçesinde bir
görüntü yansımıştı, hatırlar mısınız
bilmiyorum. Bir motokurye kaza yapmış ve yaralanmış,
yaralı hâlde yerde yatıyor, ambulans bekliyor. O anda telefon
açıyor, kardeşine telefon açıyor, aynı işi yapan,
motokuryelik işi yapan kardeşine telefon açıyor. Bakın, o
hâlde bile Yetiş, teslimatı teslim etmem lazım, gel al. diyor.
Kardeşini bekliyor, teslimatı veriyor, ondan sonra ambulansa biniyor.
İşte, böyle bir baskıyla karşı karşıya
motokuryeler.
Değerli arkadaşlar, pandemide kargo
emekçisi sayısı da son derece arttı. Kargo emekçileri de her gün
yüzlerce kapıyı çalıyorlar, eminim sizin de
kapınızı çalıyorlar, benim de kapımı
çalıyorlar. Kargo emekçileri her gün yüzlerce insanla temas ediyor ama
arkadaşlar, kargo emekçileri ve motokoryeler bu kadar insanla temas
ederken pandemiyle ilgili herhangi bir koruma tedbiri alınabilmiş
değil.
Bakın, Meclis, bu anlamda, çok insanla temas
ediyor diye öncelikli gruba alındı, öyle değil mi? Diğer
kamu görevlileri öncelikli gruba alındı. Sağlık emekçileri
çok insanla temas ediyor diye öncelikli gruba alındı, öyle değil
mi? Memlekette en çok insanla temas eden grup kimlerdir? derseniz kargo
emekçileridir, motokuryelerdir. Motokuryeler şu anda aşı
olabilmiş durumda değildir ve pandemide yeni dalgadaki mutant virüs
gençleri de etkilemektedir. Arkadaşlar, pek çok kargo emekçisi, motokurye
coronavirüs hastalığına yakalanmakta ve hatta hayatını
kaybetmektedir, evlerine bu virüsü götürmektedir. Bu açıdan kargo
emekçileri ve motokuryeler aşıda öncelikli gruba alınmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisi kargo emekçilerinin ve motokuryelerin bu dertlerini mutlaka gündeme
almalıdır. Bu açıdan araştırma önergemize
desteğinizi bekliyoruz.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Fahrettin Yokuş, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi İYİ Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Pandemi sürecinde maalesef, iktidar iyi bir
sınav veremedi. Ülkemizi vaka ve günlük ölüm sayılarında dünya
1incisi yaptı. Bu gurur AK PARTİ iktidarına yeter aslında.
Pandemi süreciyle kurye ve kargoda hizmet veren
kişi sayısı katlanarak artmıştır.
Sayıları 1 milyona ulaşan motokurye ve kargo
çalışanları bu zor süreçte hayatımızı
kolaylaştırmak için hayatları pahasına hizmet veriyorlar.
Halkımıza cansiparane bir şekilde hizmet götüren kurye
çalışanlarımız, taşıma yaptıkları
esnada her gün sayısız risk yaşamakta, kazalarda sakat kalmakta
ve hatta ölmektedirler. Bu insanlar az tehlikeli meslekler içinde
değerlendirilmektedirler oysaki her gün trafikte can vermektedirler.
Değerli milletvekilleri, motokurye ve kargo
çalışanlarının büyük bir çoğunluğu mesai mefhumu
olmaksızın fazladan çalışmak mecburiyetinde
kalıyorlar. Çalışma alanları maalesef bir düzenlemeye tabi
değil, denetleme yok. Az tehlikeli meslekler grubuna tabi oldukları
için yaşadıkları kazalar sonucu sakatlıklar ve can
kayıplarında sigorta ödemeleri de düşük oluyor. Tüm Anadolu Motosikletli
Kuryeler Federasyonu Başkanı Çağdaş Yavuzun
açıklamalarına göre, pandemi öncesinde bir kurye ortalama 20 paket
dağıtırken pandemi sürecinde bu sayı 3e
katlanmış, 60 pakete çıkmıştır. İş
yerleri, bu iş yükünün artmasına rağmen, paket çabuk gitsin diye
maalesef kuryelere baskı yapmakta ve onların hayatını riske
sokmaktadır. Yine kuryeler artık şunu söylüyorlar: Bizim
kaportamız bedenimiz, düştüğümüzde sakatlanıyoruz, hatta
ölüyoruz. diyorlar.
Bu kürsüden daha önce de dile getirmiştik, PTT
ve kargo çalışanlarının pandemiyle beraber neredeyse
ekmekleri ile canları arasına sıkışıp
kaldıklarını görüyoruz. Aynı sağlık
çalışanlarında olduğu gibi kargo ve kurye görevi yapanlar
maalesef çok zor şartlar altında kargo işlemlerini
yapıyorlar, posta işlemlerini yapıyorlar ancak ne
sağlıklarıyla ilgili ciddi bir düzenleme var ne
çalıştıkları ortamların sağlık
şartlarına uydurulması gayreti var, tabiri caizse kaderlerine
terk edilmiş durumdalar. Sayıları 1 milyona yaklaşan kargo
ve kurye çalışanlarının iş ve görev
tanımları başta olmak üzere, çalışma
şartları ile ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümü için
acilen yasal bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Geliniz, bu insanlarımıza sahip
çıkalım, bir an önce yasal bir düzenlemeyi hep birlikte
gerçekleştirelim diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın İrfan Kaplan, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Teşekkürler Sayın Başkan.
HDPnin motokuryelerle ilgili grup önerisi üzerinde
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir buçuk yılı aşkın süredir
Covid-19 pandemisiyle, dünya olarak bir sağlık tehdidiyle
karşı karşıyayız. AK PARTİ iktidarının
yönetemediği pandemi sürecinde esnaftan işçiye, emekliden tüccara,
çiftçiden sanayiciye kadar neredeyse her kesim çok ciddi mağduriyetler
yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Pandemiyle birlikte dünya
olarak yaşam tarzları değişti, daha çok evde kalındı.
Alışverişlerin büyük bir kısmı internet üzerinden
alışverişe dönerken özellikle kafe, restoranların tedbirler
kapsamında kapanmasıyla birlikte gel al paket servisi düzenine
geçildi. Değişen yaşam tarzıyla birlikte pandeminin
başından bu yana büyük bir özveriyle, katlanan iş yüküyle
çalışan motokuryeler, kargo elemanları ve PTT
dağıtıcıları ne yazık ki bu süreçte en çok zorluk
yaşayan meslek gruplarından oldu. Sayıları 900 bini geçen
motokuryelerin çalışma şartları içler acısı.
Günde on dört saate yakın çalışan motokuryelerin neredeyse yüzde
90ı kayıt dışı çalışıyor. Kuryelerden,
5 paketin yarım saatte dağıtılması, günlük ortalama
100 lira için 150 kilometre yol yapmaları isteniyor. Mobil sipariş
uygulamaları bu puanlama üzerinden çalışıyor.
Müşterilerin düşük puan vermemesi için hız konusunda kuryelere
baskı uygulanıyor. İşletmelerin otuz ya da kırk dakika
servis anlayışından kaynaklı paketleri zamanında
götürmek için canlarını tehlikeye atan motokuryeler, işlerini
kaybetmemek adına hayatlarından oluyorlar. Bu sebeple, son bir yılda
trafik kazası geçiren 65 bine yakın motokuryelerin 203ü
yaşamını yitirdi. Günde ortalama 50 kişiye paket
ulaştıran motokuryeler bir taraftan salgın tehlikesini
yaşarken öte yandan ağır çalışma koşulları,
kayıt dışı çalışma, sigortasızlık gibi
başka hayati tehlikelerle de karşı karşıyalar.
Pandemiyle birlikte ihtiyaçtan dolayı
sayıları oldukça artan bu meslek gruplarındaki birçok
çalışanın ehliyeti ve mesleki yeterlilik belgesi yoktur.
Motokuryelerin, aynı sorunları yaşayan kargo
elemanlarının ve PTT dağıtıcılarının
çalışma şartlarının iyileştirilmesi, mesleki
statülerinin değişmesi elzem hâle gelmiştir.
Tüm bu nedenlerle kuryelerin süre
kısıtlaması esnetilmeli, mobil uygulamalardaki hız
puanlaması kaldırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İRFAN KAPLAN (Devamla) Koruyucu
kıyafetlerdeki vergi yükü kaldırılmalı, bunların
temini kolaylaştırılmalıdır. Mesleki yeterlilik
belgesi dâhilinde olan koruyucu kıyafet şartı denetlenmelidir.
Buradan Çalışma Bakanına, Vedat
Bilgine çağrıda bulunuyorum: Lütfen ilk icraatlarınızdan
biri motokuryelik mesleğini çok tehlikeli meslekler grubuna almak olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Atay Uslu, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Salgın ve pandemi günlük
hayatımızdaki alışkanlıklarımızı,
ticaretimizi değiştirdi. Kısıtlamalarla ve salgınla
birlikte alışverişin şekli de boyutu da değişti,
e-ticaret ve on-line alışveriş arttı. Türkiyede e-ticaret
hacmi 2019 yılına göre 2020 yılında yüzde 66 oranında
arttı; 136 milyarlık hacim 226 milyar liraya yükseldi 2020
yılında. Günlük gıda maddelerinin, sebzenin, meyvenin, hatta
market alışverişlerinin bile internet üzerinden
yapıldığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bu süreçte kargo
faaliyetlerinin ve motosikletli kurye ihtiyacının hem miktarı
arttı hem önemi arttı. Bugün, Türkiye nüfusunun yüzde 60ı
internetten alışveriş yapıyor.
Günlük hayatımıza çok büyük
kolaylıklar getiren motosikletli kuryeler ve kargo
çalışanları, özellikle pandemi sürecinin getirmiş
olduğu yoğunluk nedeniyle yaz ve kış demeden, gece ve
gündüz demeden büyük bir özveriyle görevlerini yerine getiriyorlar. Büyük bir
özveriyle çalışan, hayatımızı kolaylaştıran,
bize özel hizmetler sunan tüm kurye arkadaşlarımıza, kargo
çalışanlarımıza canıgönülden teşekkür ediyorum.
Bu meslek grubunun da bir mesleki ahlak ve disiplin içinde
çalıştığını da görüyoruz. Maskeleri, eldivenleri,
trafik kurallarına uygun hareketleri, temassız teslim gibi hizmetleri
özellikle ve hassasiyetle yerine getiren kurye arkadaşlarımıza
da bu hassasiyetleri için de bir kez daha teşekkür ediyorum.
Motosikletli kurye ve kargo çalışanlarının
ve onların kurmuş olduğu sivil toplum
kuruluşlarının talepleri doğrultusunda Hükûmetimiz,
bakanlıklarımız çalışmalar yapıyor, yapmaya devam
edecektir arkadaşlar. Motosikletli kurye hizmetlerinin sosyal güvenlikte
bir meslek kodu vardır. Yine, esnaf kurye olarak çalışan
motosikletli kuryeler için bir NACE kodu oluşturulmuştur. Hem
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız -yeni
ismiyle- hem Ticaret Bakanlığımız hem de İçişleri
Bakanlığımız bu meslek sınıfının
çalışma şartlarının düzenlenmesi, niteliklerinin
düzenlenmesi konusunda çalışmalar yapıyor, yapacaktır. Son
yıllarda çok hızlı büyüyen bir sektör. Mesleki yeterlilik
sisteminin düzenlenmesi, trafikte farkındalık
oluşturulması, mesleğin tam olarak tanımlanması gibi
hususlar gündemimizdedir.
Tabii, motosikletli kuryelerin kaza durumu söz
konusu. Haddizatında, Türkiyede tabii ki motosikletli araçların kaza
oranı oldukça yüksek, bunun düşürülmesi gerekiyor. Bu konuda da
Hükûmetimizin çalışmaları var, Cumhurbaşkanımızın
imzasıyla yayımlanan bir genelge var. Bu genelge, 2021-2023
yılı içerisinde motosikletli ve motorlu bisiklet sürücülerinin
karışmış oldukları kazaların önlenmesi konusunu
öncelikli alanlar içine almıştır. Bu da kazaların azaltılması
anlamında önemli bir tedbir olarak gündemimizdedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATAY USLU (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Süre vermiyorum biliyorsunuz
Sayın Uslu.
ATAY USLU (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bütün bakanlıklarımız, evet, bu konuda çalışıyor,
çalışmaya devam edecektir. Biz de milletvekilleri olarak bu
konuları takip etmeye devam edeceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
selamlamak için milletvekillerine
BAŞKAN Peki, sizi kırmayayım,
mikrofonu açalım, Sayın Tanalı kırmayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Adam toparladı zaten.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Ayrımcılık yapıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sadece selamlama.
ATAY USLU (Devamla) Evet, tabii, şu konu da
önemli
BAŞKAN Sayın Uslu sadece selamlama.
Sayın Uslu sadece selamlama.
ATAY USLU (Devamla) Tamam.
Motosikletli kuryelerin bir talebi var, o da
kazalardaki ölümü azaltacak olan motosikletçi dostu bariyer sistemi. Biz bunu
da takip ediyoruz, Hükûmet olarak da bunu artıracağız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ATAY USLU (Devamla) Bu konuyu milletvekili olarak
da Meclisin bir bireyi olarak da takip etmeye devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Yani sizi kırıyorum
ayrı bir dert, kırmıyorum ayrı bir dert Sayın Tanal.
Evet, Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
(CHP ve
HDP sıralarından Kabul, kabul sesleri)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Bizim daha
çok.
BAŞKAN Arkadaşlar, Kâtip Üyelerden bir
itiraz gelmiyor. Kabul edilmemiştir. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul) 50ye 40
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve arkadaşları tarafından, belediyelerin amacı
dışında geziler düzenleyerek insan
kaçakçılığı yaptığı iddialarının
araştırılması amacıyla 15/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/4/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
arkadaşları tarafından, belediyelerin amacı
dışında geziler düzenleyerek insan
kaçakçılığı yaptığı iddialarının
araştırılması amacıyla 15/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2500 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/4/2021 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına önerinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Veli
Ağbaba, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kamyonla çıktın
Veli be!
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, son
günlerde Türkiyeye âdeta bir bomba düştü, dünyada başka ülkelerde
olmayan bir yöntemle Türkiyeden insan kaçırıldığı
ortaya çıktı. İlkin Malatya ilimize bağlı
Yeşilyurt ilçesinde bu olayın gündeme geldiğini gördük,
Yeşilyurt Belediyesi Meclis üyelerimiz bunu gündeme getirdi ve Türkiyeyle
paylaştılar. Şimdi, ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu
konuda bilgi sahibi olabilmesi için hemen kısaca anlatayım.
Değerli arkadaşlar, burada, önce,
Türkiyeden umudunu kesmiş, iş bulamayan, ekmek bulamayan, evine
ekmek götüremeyen bir insan grubunun olması lazım. Türkiyede var
mı? Çok sayıda var maalesef. Bu insan grubunu bilen insanlar, bir
çete; bir ayağı yurt dışında bir ayağı
Türkiyede bir organizasyon yapıyor. Bakın, burada, Almanyada E.K.
isminde birisi, Türkiyede A.A. isminde bir AKPli politikacı bir araya
geliyorlar, bir organizasyon kuruyorlar ve bu organizasyon bir dernek kuruyor.
Bu derneğe yurt dışına kaçırılacak insanlar üye
yapılıyor. Ardından bir belediye bulunması lazım,
kilit noktalardan biri o, bir belediye bulacaklar. Belediye Meclisi karar alıyor,
bu Meclis kararıyla birlikte Valiliğe başvuru yapıyorlar,
hizmet pasaportu
Siz hizmeti bilirsiniz, geçmişte
. (CHP
sıralarından alkışlar) Hizmet pasaportu isteniyor, belediye
Meclisi hizmet pasaportu veriyor hemen, kısaca anlatıyorum- hizmet
pasaportunu alan bu insanlar otobüslerle yurt dışına gidiyorlar,
gidiyorlar ama gelmiyorlar. Bakın, Malatyadan 45 kişi gidiyor; 2
kişi geliyor, 43 kişi gelmiyor.
Değerli arkadaşlar, burada kritik nokta
şu, 2 kritik yer var: Bir, belediye; iki, valilik. Hizmet pasaportu
Bakın, belediyeyi buradan çıkarırsanız bu
kaçakçılık gerçekleşmiyor. Dünyada çeşitli insan
kaçırma yöntemleri var, sayenizde dünya ilk kez yeni bir insan
kaçırma yöntemini görmüş oldu. Bir VIP hizmetle VIP insan
kaçakçılığı yapılıyor Türkiyede.
Değerli arkadaşlar, pasaport bir ülkenin
namusudur, bir devletin şerefidir. Pasaport öyle gelişigüzel
dağıtılamaz. Eğer sizin pasaportunuz
değersizleşirse AK PARTİden giden milletvekili de sıradan
vatandaş da dış ülkelerde itibar görmez, itibarımız
zedelenir. Burada yapılan en önemli şeylerden biri, bizim onurumuz
olan pasaportumuzun itibarsızlaştırılmasıdır.
Bunu kim yapmıştır? Bunu İçişleri Bakanı
yapmıştır, bunu valilik yapmıştır. Valilik
eliyle, İçişleri Bakanlığı eliyle pasaportumuz
itibarsızlaştırılmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp ya ayıp!
ATAY USLU (Antalya) İçişleri
Bakanlığıyla ne ilgisi var bunun ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, bu pasaport önemli; pasaport bir
ülkenin namusu. Kim koruyacak? İçişleri Bakanı, çünkü o veriyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, neredeyse
bir şehir kaçırılmış, bir şehir; Almanyada
Bingöl kadar bir şehir kuruluyor, İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun haberi yok. Niye? Çünkü daha önemli işleri var: Amirallere
sataşacak, Engin Altayı tehdit edecek, Kastamonuda 16
yaşındaki davulcuyu arayacak, 128 milyar dolar afişlerini
indirecek. Kendi işi dışında her şeyi yapıyor.
(CHP sıralarından alkışlar)
ATAY USLU (Antalya) Terörle mücadele edecek,
PKKyla mücadele edecek!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) PKKya operasyon
yapacak!
VELİ AĞBABA
(Devamla) Bak,
bak PKK diyorsun ya, siz bu ülkeye PKKdan daha fazla kötülük veriyorsunuz. O
terör örgütü var ya, PKK terör örgütü ülkeye düşmanlık yapıyor;
sizin yaptığınız da bu ülkeye düşmanlık. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Haddini bil, haddini!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) PKKnın terör
örgütü
Terörle arana mesafe koy!
VELİ AĞBABA (Devamla) Konuşma,
konuşma! Utanmadan daha konuşuyorsun.
Âdeta bir organizasyona girmişsiniz
değerli arkadaşlar. Bakın, arkadaşlar, bu adamlar ne
yapıyor? Hizmet pasaportu veriyor. Kim veriyor, kim? Sen veriyorsun. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Hizmet pasaportunu
vermişsin, bu ülkeden binlerce insan kaçmış, binlerce insan
kaçmış.
Terör örgütleri Türkiye'nin itibarını
zedeliyor mu? Zedeliyor. İnsanlarımızı katlediyor mu?
Ediyor ama siz de bu ülkenin namusu olan, şerefi olan, onuru olan
pasaportu yok ettiniz kendi elinizle. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Başka
Bakın, arkadaşlar, daha çok
ortaya çıkacak. Bu işin göbeğinde kim var, biliyor musunuz? Bu
işin göbeğinde iktidara yakın siyasetçiler var, belediye
başkanları var, eskiden belediye başkanlığı
yapmış insanlar var. Bu iş, tamamen AKP eliyle yapılmış
bir şeydir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, size bir şey söyleyeyim. Teröristi
kim destekliyorsa Allah belasını versin! Yalan söylenin de Allah
belasını versin! İftira atanın da Allah belasını
versin! (CHP sıralarından Amin! sesleri, alkışlar; AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Kim terörist cenazesine gitmişse
haysiyetsizdir, şerefsizdir! Kim iftira atıyorsa o da haysiyetsizdir,
şerefsizdir, namussuzdur! (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Düne kadar kucak
kucağa olan sendin! Düne kadar FETÖ terör örgütüyle kucak kucağa olan
sendin! Düne kadar onunla birlikte sendin! Haddini bil, otur yerine! Utanmaz!
Utanmaz! utanmaz! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Terbiyeni
takın! Böyle konuşamazsın!
BAŞKAN Teşekkür ettim.
Sayın Ağbaba, kürsüden
ayrıldıktan sonra devam edebilirsiniz.
VELİ AĞBABA (Devamla) Hadsizler!
Utanmazlar!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sensin o!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Ne
kadar çirkin bir tavır ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) Hadsizler,
utanmazlar!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Terbiyeni
takın, terbiyeni!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
Sayın Ağbaba kürsüden bir ayrılsın, sonra devam edersiniz.
VELİ AĞBABA (Devamla) Burada insan
kaçakçılığı var, bir kepazelik var; gelin, anlatın
yiğitseniz! Utanmazlar! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne dedi Sayın Turan?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) PKKdan daha
tehlikelisiniz. dedi.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Ne
demedi ki!
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın CHP grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; açıkçası bu üsluba
ne cevap vereceğimi bilmiyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Verme,
verme!
BÜLENT TURAN (Devamla) Hanımefendilere dönüp
ağzına geleni söyleyen, ağzından köpükler
fışkırırcasına bağıran, ne dediği belli
olmayan, anlamakta zorlandığımız bir tarza, inanın,
cevap vermek istemiyorum. Fakat bir şeyin de altını çizmek isterim:
Cahiliye Döneminde bile dört ay haram aylar vardır, ramazan özel bir
aydır; insan daha dikkatli konuşur, kalp kırıyor muyum der,
yalan söylüyor muyum der, iftira atıyor muyum der.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Onu
Cumhurbaşkanına söyle, Cumhurbaşkanına söyle; ramazan
ayında iftira atıyor!
BÜLENT TURAN (Devamla) Ramazanın,
insanın hâline, keyfine, vücuduna, ruhuna bir yansıması olur;
eğer odunsan, taşsan hiçbir yansıması olmaz. Ama ramazan
gelmiş haberin yok, Cahiliye Döneminde savaşa ara veren insanlar
bile bunu yapmamış. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın değerli arkadaşlar
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Sen
Genel Başkanına söyle onu, Genel Başkanına! İftira
atan senin Genel Başkanın.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Tayyip Erdoğan neden öyle yapıyor o zaman?
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan,
bağırsınlar, ben sonra konuşayım o zaman.
Sayın Başkan, bakınız PKKdan
daha çok zarar veriyorsunuz. ifadesi bir dava konusudur, gereğini
yapacağız, o başka bir şey fakat vahim olan şu: Doksan
yıllık bir partinin geldiği yerde, bu ifadeyi kullanabilen bir
Genel Başkan Yardımcısının bu parti yöneticileri
tarafından aynaya baktırılması lazım. PKKdan daha
tehlikelisiniz. derseniz bize zarar vermezsiniz; PKKlılar iyi adamlar.
dersiniz, meşrulaştırmış olursunuz, yanlış
yaparsınız. Değerli arkadaşlar, PKKyı hangi parti
olursa olsun, bir partiyle özdeşleştirirseniz,
kıyaslarsanız PKKnın ekmeğine yağ sürersiniz. (CHP
sıralarından gürültüler)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) İnsanlar birer
birer yurt dışına kaçırılıyor ya, hiç mi önemli
değil?
BÜLENT TURAN (Devamla) Bu mübarek ramazan gününde
hak ettiğin çok fazla ama sadece Yazıklar olsun sana Veli
Ağbaba! diyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, Grup Başkan Vekili, şahsımı hedef alan ve
söylemediğim cümleleri söyledi, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, ne söyledi
size? (CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Siz de dinlediniz,
nasıl anlatayım, daha ne söylesin!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Duymadın mı sen?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Benim
ağzıma almaktan utanacağım şeyler söyledi Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.-
Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, ben konuşurken buradan bir grup trol harıl harıl
laf atıyorlar bana. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Trol mü? Ne trolü,
ne trolü! Sen milletvekillerine trol diyemezsin, hepimiz milletvekiliyiz.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Haddini bil, haddini!
VELİ AĞBABA (Devamla) Efendime
söyleyeyim, terör örgütü terörist
Şimdi, bak, bir daha söyleyeyim:
Bizim grubumuzdan kim terörist cenazesine gitmişse onun Allah
belasını versin, haysiyetsizdir. Kim iftira atıyorsa, o da
haysiyetsizdir. Bakın, kanıtlamazsanız namussuzsunuz!
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla)
Sen bunu söyleyemezsin, sözünü geri al!
VELİ AĞBABA (Devamla) Bak, benim
teröristle ilgili bir ilişkimi bulmazsanız, siz namertsiniz! Bu kadar
söylüyorum. Kürsüye çıkınca terörist.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sensin namert!
VELİ AĞBABA (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar; ben bu laf atmadan dolayı o benzetmeyi...
Haddini aşmış olabilir ancak değerli arkadaşlar,
karşınızda milletvekili var, kusura bakmayın. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Senin
karşında kim var?
VELİ AĞBABA (Devamla) Öyle sinecek,
korkacak bir adam da değilim ben, korkmam. Öyle size teslim mi
olacağım ben? Hadi oradan! Dünün dönekleri, dünün dönekleri bana laf
atıyor. Hadi oradan! Hadi oradan! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Haddini bil,
haddini!
VELİ AĞBABA (Devamla) Senin
geleceğin orada, siyasi partini satmış kadınsın sen!
Hadi oradan! Utanmaz! Utanmaz! Konuşma! Bana laf atıyor.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Senin arkanda kim
var? Sen kimsin, hadi oradan! Haddini bil!
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, burada bir güvenlik soruşturması zafiyeti var. Dünün
hizmet hareketi bugün hizmet pasaportu veriyor. Bakın, terör örgütü
arıyorsanız, terörist arıyorsanız aynaya bakın. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Otur yerine, otur!
BAŞKAN Arkadaşlar, siz konuştukça
ben duyamıyorum, hatibin ne söylediğini anlayamıyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne söyleyecek,
saçmalıyor!
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ortada ciddi bir iddia var, bu iddianın
araştırılması gerekiyor. Eğer samimiyseniz hodri
meydan! Hep beraber oylayacağız, gelin hep beraber kim insan
kaçırmışsa, ucu nereye değerse değsin gelin hep
beraber komisyon kuralım, hodri meydan!
Şimdi, terör örgütüyle ilgili bir iki şey
söyleyeyim. Yahu, bu memlekette Meclise teröristi sokmuş parti
arıyorsan aynaya bakacaksın kardeşim! (CHP
sıralarından alkışlar) Siz, milletvekili yaptınız
teröristi, şimdi cezaevinde. Bakın, bu memlekette, bu devleti teröriste
teslim eden sizsiniz. Meclisi kim bombaladı? FETÖ. Kim paşa
yaptı onları? Siz. Meclise terörist sokan arıyorsanız kendi
partinize bakın. Haddinizi bilin, oturun! (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hadi oradan!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sen kendi partine
bak!
VELİ AĞBABA (Malatya) Utanmaz!
YELDA EROL GÖKCAN
(Muğla) Sensin
o! Önce kadın vekillerle nasıl konuşacağını
öğren. Haddini bil, haddini!
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen partini
satmadın mı dün?
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Yanlış, yanlış!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sayın
Başkan, sürekli partisinden döndü diye bana laf atıyor. AK PARTİ
kurulduğundan beri ben AK PARTİliyim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Teröristle birlik
olanın Allah belasını versin!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) 2003ten beri AK
PARTİliyim ben, sen kiminle karıştırıyorsun?
VELİ AĞBABA (Malatya) Ayıp,
ayıp!
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) 2003ten beri AK
PARTİliyim ben!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Evet, Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
grup olarak bir önerimiz var: Bundan sonraki CHPnin tüm
konuşmalarını, tüm önergelerini, kanun maddelerini Veli Beyin
yapmasını istiyoruz. Gerçek CHPnin ne olduğunu, utanmaz
tavrın ne olduğunu herkes görsün ve bir daha konuşsun Sayın
Başkan, bir daha konuşsun Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir
söylediğiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Hâlâ ne konuşuyorsun ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, ben de son bir iki şey söyleyeyim Bülent Turana cevap
anlamında.
BAŞKAN Kayıtlara geçsin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu Bülent
Turanı ben çok iyi tanırım, biz Silivride kavga ederken
Fetullahçılarla, Bülent Turan burada Fetullahçıların
sözcülüğünü yapıyordu. Kayda geçsin, kayda! (CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
Hadi oradan! sesleri, gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
meseleleri bu şekilde şahsileştirerek bir noktaya gidemezsiniz,
yani burada terör örgütlerini de söylemlerinizle kutsamaya kalkıyorsunuz,
bu da doğru değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sataşmaya imkân vermeden şunu söylemek isterim: Mesele şahsi bir
mesele değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) Mesele, Türkiye
meselesi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Türkiyede FETÖyü yok
eden Cumhur İttifakıdır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Tabii, tabii(!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Türkiyede FETÖyü
mahveden AK PARTİnin kararlı duruşudur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ama ilaveten söyleyeyim: 12 yaşında Tayyip
Erdoğanı tanıdım, bilfiil yanından
ayrılmadım Sayın Başkanım. Ne FETÖsüymüş,
kendisine baksın! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, ben bir cümle söyleyeceğim: Fetullahın para
basanlarını bugün Bakan yaptılar, Bakan yaptılar, Bakan!
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba ve arkadaşları tarafından, belediyelerin amacı
dışında geziler düzenleyerek insan
kaçakçılığı yaptığı iddialarının
araştırılması amacıyla 15/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Nisan 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Devleti Fetullaha
teslim ettiler, sonra Ne FETÖsü? diyor. Parayı basıyorlar, sonra
Fetullahçı da değil. diyorlar.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Kadınlara nasıl hitap edeceğini bilmiyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar, hatip kürsüde.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN
SEZGİN (Aydın) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
belediyelerin yurt dışı görevlendirmelerinin etkin şekilde
denetlenmesi ve belediyelerin amacı dışında geziler
düzenleyerek insan kaçakçılığı yapılıp
yapılmadığının araştırılması
amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilmiş olan
önergeyi destekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Yaşanan son olaylar, ülkemiz için çok
kıymetli olan ve her zaman hassasiyetle korunması gereken geleneksel
dış ilişkiler kodlarımıza,
kurumlarımızın itibarına indirilmiş olan
sayısız darbelerden sadece biridir. Türkiyede cumhuriyet
değerleri ve kurumlar o denli tahrip edilmiştir ki kanunda
koşulları belli olan hizmet pasaportu imkânının acımasızca
istismar edilmesi, aslında mevcut iktidarın değerleri,
kuralları ve kurumları tahrip edici tutumlarını gayet iyi
bilen, bunları defalarca eleştiren bizler için hiç
şaşırtıcı olmamıştır. Ama devlet
imkânları kullanılarak insan kaçakçılığı
yapıldığına dair iddialar, hizmet pasaportu istismarı
milletimiz adına son derece mahcup edici olmuştur. İçişleri
Bakanlığının sorumluluğu da elbette büyüktür.
Milliyetçilik ve vatanseverlik
anlayışı, hamasetten değil öncelikle Türkiye Cumhuriyeti
devletinin ve milletin itibarını korumak ve güçlendirmekten geçer.
Maalesef iktidarın hiçbir zaman böyle bir ahlak anlayışı
olmadı. Burada, hem vahim bir ahlaki çöküş ve olağan
uygulamaların istismarı hem de siyasi iktidarın buna alet
edilişi, iktidarın buna alet olmayı göz göre göre kabullenmesi
vardır. Dış itibarımıza yine zarar verilmiştir.
Bu olaylar aynı zamanda, sonuçları bizleri hep üzmüş olan
birtakım kamuoyu araştırmalarında vatandaşlarımızın
büyük çoğunluğunun ve bilhassa gençlerin geleceklerini artık
Türkiyede görmediğine yönelik bulguların teyididir.
Az önce belirttiğim gibi, görüşmekte
olduğumuz araştırma önergesini destekliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı çoğunluğunu oluşturan
partileri de bu vahim olayın araştırılmasına katkı
vermeye davet ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; herkesi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle geçen hafta kuliste
rahatsızlanmamız sırasında gerekli yardımı ve
müdahaleyi gösteren Tekirdağ Vekilimiz Doktor Candan Yüceere ve Ankara
Vekilimiz Doktor Murat Emire teşekkür ediyorum. Nazik aramalarından,
geçmiş olsun dileklerinden dolayı CHP Genel Başkanı
Sayın Kemal Kılıçdaroğluna yürekten teşekkür
ediyorum. Yine, önceki dönem Millî Eğitim ve Millî Savunma Bakanı,
Millî Savunma Komisyonu Başkanı Sayın İsmet Yılmaza
da teşekkür ediyorum. Arayan soran tüm canlara yürekten teşekkür
ederim.
Malatya Yeşilyurt Belediyesi ile Ankara
Kızılcahamam; Elâzığ Arıcak, Akçakiraz, Baskil; Ordu
Korgan, Tokat Erbaa, Bursa Yıldırım ve son olarak Hatay Dörtyol
Belediyelerinde akılla, demokrasiyle, hukukla, yerel yönetimle, adaletle
ifade edilemeyecek yolsuzluklar ve hukuksuzluklar söz konusu. Bunun adı da
çevreye duyarlı birey yetiştirmek olarak konulmuş. Gri
pasaportla gönderiliyorlar. Aynı zamanda bu Diyanet İşleri
Başkanı da yurt dışındaki Alevi toplumunu asimile etmek
için gri pasaportla kendinden menkul görevlendirmeler yapıp gönderiyor; bu
da bunun içinde ele alınmalı.
Ben şimdi Süleyman Soyluya soruyorum: Hani,
bütçe görüşmelerinde gelip bizim belediyelere darbe
yaptığını burada Oh, oh! diye zil takarak oynadın ya
şimdi, senin belediyelerin yaptığı bu yolsuzluk ve
rezaletler karşısında Oh, Oh! mu diyeceksin Ah Ah! mı
diyeceksin Vah Vah! mı diyeceksin, ne diyeceksin? (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, köylük yerden birinde
adamın biri gömü bulmuş, hazine bulmuş. Şimdi, bu hazineyi
herkes merak ediyor. Komşusu da akşam yatmış, bir türlü
uyumuyor, debelenip duruyor; hanımı bir tekme vurmuş Herif,
niye uyumuyorsun? Yat da -haşa huzurdan- zıbar. demiş. Adam
demiş ki Uyuyamıyorum hanım. Niye uyuyamıyorsun?
demiş. Ya, şu bizim komşu gömü bulmaya buldu da ne kadar
bulduğunu söylese de biz de rahat etsek. demiş.
Şimdi, değerli arkadaşlar, 128 milyar
dolar nerede? Çalınan atlar nerede? Yurt dışına gönderilen
insanlar nerede? Bu hukuksuzluk karşısında niye susuyorsunuz?
Bari söyleyin de uyuyamayan yurttaş da rahat uyusun. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Yurttaş uyuyamıyor,
yurttaş rahatsız, yurttaş tepkili; yurttaş
politikanıza, yolsuzluğunuza ve bununla örtmek istediğiniz
patatesinize de soğanınıza da tepkili ama medyayı abluka
ettiğiniz için bu görülmüyor. Burada bu belediyeler suç
işlemiştir, buna sessiz kalan İçişleri
Bakanlığı ve ilgili kurumlar da suç işlemiştir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyor ve
önergeyi destekliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi, söz konusu gri pasaportla yurt dışına gidenler ve
buna aracılık eden belediyelerin sayılarına
baktığımızda şu anda soruşturma geçiren
belediyelerden 3 tane CHP'li, 2 AK PARTİli, 1 İYİ Parti, 1 de
HDP'den kayyuma geçen belediyeler var. (HDP sıralarından gürültüler)
Yine, CHP'nin sözcüsünün söylediğine göre -ki
ben de tam katılıyorum- netice itibarıyla yurt
dışına kültür amaçlı bile olsa, teknik amaçlı geziler
bile olsa bunlar için meclisten tam onay gerekiyor yani. Baktığımızda
da tüm belediyelerdeki bütün partilerin meclis üyelerinin ortak oylarıyla,
onaylarıyla geçmiştir. Netice itibarıyla bu olay milletimizi
rencide etmiştir ve ülkemizin güvenilirliğine uluslararası
alanda da halel getirmiştir.
Yurt dışı gezilerinin ayrıca bu
şekilde gündeme gelmesi doğrusu hiç yakışık almadı
çünkü kardeş şehir uygulamaları başta olmak üzere
uluslararası kültür sanat etkinlikleri, teknik inceleme gezileri
şehir ve şehirde yaşayanlar açısından son derece
önemli kazanımlar da oluşturmaktadır. Örneğin, çöpün
maalesef İstanbulun gündemine tekrar geldiği şu günlerde
Sultanahmet, Laleli, Kapalıçarşı, Sirkeci, Sultanhamam gibi
yerlerde, günde 2 milyondan fazla insanın ziyaret ettiği yerlerde ve
turizm ve ticaretin çok yoğun olduğu yerlerde son derece başarılı
yer altı çöp konteyner sistemini uyguluyoruz. Peki, bunu nasıl hayata
geçirdik? Bunun, sistem olarak -Hollandada üretilen- dünyada en iyi uygulanan
yer olarak Zürihte uygulandığını tespit ettik ve bunu
yüzde 80 oranında yerlileştirerek, millîleştirerek orada
uygulamaları gerçekleştirdik.
Netice itibarıyla değerli arkadaşlar,
gri pasaportlarla yurt dışına gidip geri dönmedikleri belirlenen
vatandaşlarla ilgili olarak İçişleri
Bakanlığımız, belediyeler aracılığıyla
kamu görevlisi olmayanlara hizmet pasaportu sağlanarak yurt
dışına çıkış yapmalarına yönelik geniş
kapsamlı bir araştırma yapmışlardır ve
soruşturmaları da devam etmektedir. Bu konuyla ilgili
bakanlıklarımız gerekli çalışmaları yapmaktalar.
Asla hukuksuz ve ülkemizi zor duruma düşürecek faaliyetlere izin vermemiz
mümkün değildir. Hukuki sürecin hep beraber takipçisi
olacağımızı belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
söz istiyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, partimize yönelik bir sataşma olmuştur, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bir ifade kullandı biraz
evvel sayın hatip, dedi ki: HDPden kayyuma geçen belediye. Nasıl
oluyor bu? HDPden kayyuma geçen belediye nasıl oluyor? Şimdi bu
ifadenin doğrusunu ben size söyleyeyim: Kayyum
aracılığıyla halkın iradesini gasbettiniz gasp. Seçmen
iradesini, seçmen hukukunu gasbettiniz, sandık adaletini yok ettiniz,
belediyeye el koydunuz. Ondan sonra burada gelip diyorsunuz ki HDPden kayyuma
geçen belediye. Ya, sanki HDPli belediye dedi ki: Ya kayyum, gel
kardeşim, kaymakam, vali; alın, belediyeyi size veriyoruz, siz
yönetin. Öyle bir şey yok. Kayyumu siz atadınız, halkın
iradesini gasbettiniz. Şimdi, hani, yolsuzluk, usulsüzlük meselelerini
konuşuyoruz ya, bunu yine gündeme getireceğiz, daha evvel de
söyledik.
Bakın, Mardin Belediyesinin kayyum
gaspından sonra Mardin Belediyesine kayyum olarak atanmış olan
valiyi siz merkeze çektiniz. Neden? Öyle yolsuzluklar yaptı ki, öyle
usulsüzlükler yaptı ki hakkında dosyalar düzenlendi. Mardin
Belediyesinde kayyum döneminde açılmış olan davalar var ve hâlâ,
o kayyum hakkında soruşturma açılması ve dava
açılması izni verilmediği için duruyor iş. Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi kayyumu büyük yolsuzluklar yaptı, merkeze çektiniz,
merkeze çektiniz ve hâlâ soruşturma izni vermiyorsunuz. Neden? Çünkü sizin
atadığınız kayyum büyük yolsuzluklar yaptı. Siirt
Belediyesi, kayyum atadınız, büyük yolsuzluklar, büyük yolsuzluklar
yaptı, hâlâ soruşturma izni vermiyorsunuz. Neden? Çünkü siz
atadınız o kayyumu. Bakın, sizin atadığınız
bütün kayyumlar yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük yaptı ama
yargılamıyorsunuz çünkü siz atadınız onları. (HDP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Sayın Başkan; söz istemiştim. Yerimden söz alacağım.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın hatip, biraz
evvel, kürsüde
BAŞKAN Hangi hatip? Sayın Mustafa Demir
mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Adalet ve Kalkınma
Partisi Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
soruşturma açılan belediyeler
arasında bir tane de İYİ Partili belediyeden bahsetti.
Bakın, bu, tamamen Adalet ve Kalkınma Partili belediyeler
tarafından yapılan bir insan kaçakçılığının
üstünü örtmeye yönelik bir davranıştır. İYİ Parti
Yozgat Yerköy Belediye Başkanı açıklama
yapmıştır. Bir defa yurt dışına kültür için giden
heyetten 29 kişi, isimlerini de yayınladı, 29 kişi de
döndü. Yani Biz onlara soruşturma açarak kendimizin
yaptığı bu insan kaçakçılığının üstünü
örtüyoruz. demenin bir başka tarifiydi Sayın hatibin
konuşması, onu belirtmek istedim.
ŞENOL SUNAT (Ankara) Aynen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 253 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi teklifin maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum ve Gurup
Başkan Vekillerimizi lütfen kürsü arkasına davet ediyorum.
Kapanma Saati: 16.36
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.44
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN
(Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 75inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
253 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki konuşmalara
başlıyoruz.
İlk konuşma İYİ Parti Grubu
adına Sayın Aytun Çırayın.
Buyurun Sayın Çıray. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Türkiye,
şu anda tarihinin en büyük ve en yaygın, en derin buhranının
içinden geçiyor. Milletimizin büyük çoğunluğu, yeni bir günün
heyecanıyla uyanamamanın kuşkusuyla sabahlara kadar
yatamıyorlar. Gençlerimizin büyük bir bölümünün yüzlerinden düşen bin
parça, onların bu hâline şahitlik eden ana babalar doğal olarak
çok sıkıntılı, çok dertli ve tam rahat edecekleri zaman bir
umutsuzluk sendromu içinde yaşıyorlar. Yani genel bir mutsuzluk
insanlarımızın üzerine bir karabasan gibi çökmüş görünüyor.
Değerli arkadaşlarım, şüphesiz,
insanımızla birlikte bu sarmaldan çıkış yolu
bulacağız ve milletimize kaybettirilen bu çok değerli
zamanları büyük bir hızla telafi edeceğiz; aksi hâlde, bu kez de
yeni bir çağı, bilişim endüstriyel devrimini yakalama
fırsatını kaçıracağız. Bu fırsatı
kaçırmamanın ilk şartı, içine sokulduğumuz
buhranın nedenleri hakkında doğru teşhis koymaktır.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Erdoğan, 5 Nisan 2021de yaptığı açıklamada
Montrönün ülkemize sağladığı kazanımları önemli
görüyoruz, daha iyisine imkân bulana kadar bu sözleşmeye
bağlılığımızı sürdürüyoruz. dedi.
Sayın Erdoğan, bu sözleriyle, Türkiye'nin Ege Denizi'nden Karadeniz
çıkışına kadar tam egemenliğini tesis eden Montrö
Sözleşmesinin ne gerçek anlamını ne de ülkemiz için
taşıdığı hayati fonksiyonu takdir etmediğini,
anlayamadığını ortaya koymuştur.
Şimdi, Sayın Erdoğan'a sormak
gerekir: On dokuz yıllık devriiktidarınızda dış
politikanızla neyi daha iyi yapabilme imkânı buldunuz da tapumuz
Lozanın ayrılmaz parçası olan Montrönün daha iyisini
yapabileceğinizi düşünüyorsunuz? İşte, güneyimizde bir tür
Afganistan'a çevirdiğiniz Kuzey Suriye. İşte, Annan Planı
yanlışınızla Avrupa Birliğine soktuğunuz Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi. İşte, Cenevre görüşmeleri öncesi
Anayasa Mahkemesi kararını çarpıtarak müdahaleniz sonucunda
egemen ve bağımsız Kıbrıs tezimizi yok etmeniz.
İşte, bir zamanlar Türkiyeye saygı ve gıptayla bakarken
şimdi mağripten maşrıka yeniden düşmanlaştırılmış
Arap dünyası. İşte, Sisiyi diktatör ilan edip şimdi
teşekkür ettiğiniz Mısır. İşte, egemenliğini
defakto olarak neredeyse Egenin tamamına ve Doğu Akdenizin önemli
bölümüne yaymış olan Yunanistan. İşte, Türkiye'ye
artık üye aday olarak bile değil
(Uğultular)
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Değerli arkadaşlar
müzakerenizi daha uzak bir yerde yaparsanız
Çok ses geliyor, rica
ediyorum.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Allah Allah ya!
Sizin insicamınızı bozduğumuz için kusura bakmayın.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Ben rica ediyorum sizden;
sakinlik içerisinde, çok tenha olduğu için sesiniz direkt geliyor bana.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Buyurun, buyurun.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) İşte, Kuzey
Doğu Suriyeden Kuzey Iraka kadar olan bölgede YPGyi düzenli ordu olarak
konumlandıran Amerika Bileşik Devletlerine karşı acziniz.
İşte, kendi çıkarlarına ters düştüğünüz her
durumda size bazen 2,5 milyar dolarlık fatura kesen bazen kapıda
bekleten, 36 şehidimizin hesabını
soramadığınız Putin Rusyası. İşte, Uygur
Türklerine yönelik en ağır insan hakları ihlallerine rağmen
Çin karşısındaki acziniz. Hangisi karşısında
iyisine imkân buldunuz da Montrönün daha iyisini yapabileceğinizi
düşünüyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, 13 Nisan
2021de gündeme son derece sarsıcı bir haber düştü. Malatya
Yeşilyurt Belediyesi, 53 vatandaşımızı çevre bilinci
kazanacakları etkinlikler için kendilerine gri pasaport olarak bilinen
hizmet pasaportu çıkartarak Almanyanın Hannover kentine
göndermiş. Tabii, bunun için gerekli prosedürler hukuken yerine
getirilmiş gözüküyor ve güya 53 vatandaşımız -5-6 bin avro
karşılığında- bir dernek tarafından seçilmiş
ve hizmet pasaportları, etkinlik süresi bitince de ilgili makama teslim
edilmiş. Yani pasaportlar gelmiş ama vatandaşlar Almanyada
kalmış. Belli ki olay Yeşilyurt Belediyesiyle sınırlı
değil, başka belediyelerde de benzer organizasyonlar söz
konusuymuş. Vallahi böylesini 40 tane şeytan bir araya gelse
planlayamaz. Böylece, insan kaçakçılığının da çağ
atlaması iktidar döneminize denk geldi.
Değerli arkadaşlarım, olay, ülkemizin
itibarı açısından son derece vahim, son derece
yaralayıcıdır. Almanyada Hannover
savcılığının konuyla ilgili soruşturma
başlatmış olması, bu itibar kaybının somut
delilidir. Ancak mesele Hannover savcılığının
açtığı soruşturmayla sınırlı
kalmayacaktır, Almanyanın bu uygulaması Avrupa Birliği
genelinde yayılacak ve çok tatsız durumlar ortaya
çıkacaktır ve devlet hizmet pasaportunu amacına uygun kullanan
vatandaşlarımız da bundan mağdur olacaktır.
Şimdi, konuyla ilgili olarak 6 belediye
hakkında soruşturma başlatıldığını
açıkladılar. Ancak buradaki ilginç nokta, bu 6 belediyeden sadece
1inin Adalet ve Kalkınma Partili olmuş olması; diğer 5
belediyeden 4ü Cumhuriyet Halk Partili, 1i de İYİ Partili. Belli ki
burada yapılmak istenen şey, tıpkı 128 milyar dolar nerede?
hadisesinde olduğu gibi milletin kafasını karıştırmak.
Çünkü, burada, belediyeler sadece talep eden rolündedir, esas sorumlu bu
pasaportları verip onaylayan İçişleri Bakanlığı
Nüfus İdaresi Genel Müdürlüğüdür. Ancak İYİ Parti Yerköy Belediye
Başkanı bu oyunu bozdu. Kaç kişi gönderdilerse o
kadarının döndüğünü belgeleyiverdi. Bu olay gösterdi ki pasaport
işi yeniden Emniyet Genel Müdürlüğünün sorumluluğuna
verilmelidir. Ama işin bir başka boyutu daha var, iktidar sürenizi
uzatmak için orduyu böldünüz, okulları böldünüz; Sünni-Alevi diye
böldünüz, yetmedi Sünnileri kendi arasında böldünüz; Türk-Kürt diye
böldünüz, yetmedi Kürtleri kendi içinde böldünüz. İşte, bu
yanlış yönetim anlayışı yüzünden insanımız
açlığa mahkûm edildi. Gri pasaportla kaçanların
bazıları da İş yok güç yok, açtım, kaçtım.
diyorlar. İşte, açıklamaları, beyanları burada.
Bunlar, bu beyanlar, aynı zamanda on dokuz yıllık
devriiktidarınızın ortaya çıkardığı
açlık ve fakirlik sorununun delilidir. Siz, on dokuz yılda, Türk
milletini, yıllardır hepimizin de geleneksel olarak yemek yediği
yer sofrasından masaya taşımayı
başaramadınız.
Değerli arkadaşlarım, tüm bu
görüntüler, zorlama darbe senaryoları ve tekrarlana tekrarlana yalama olan
gündem saptırma operasyonları, esasen, iktidarınızın
yol açtığı büyük buhranın, büyük ekonomik krizin, büyük
sosyal krizin ibretlik tezahürleridir. O hâlde soru şudur: Bu çok boyutlu
ağır buhranın asıl sebebi nedir? Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin insanımızla
kurduğu yüz yüze ilişkiler, milletimizin dertlerini bire bir
kendilerinden dinlemiş olmaları ve her çarşamba günü grup
toplantılarımızda milletin sesini Türkiyeye duyurmamız
aslında milletimizin bu sorunun cevabını bildiğini
gösteriyor. Biz, tarihimizin en ağır buhranına, tek bir
insanı efendi, diğer bütün herkesi kul düzeyine indirgeyen bir mutlak
kuvvetler birliği rejimi yüzünden girdik. Bu ucube rejim yüzünden
insanlarımız önlerini göremez, geleceği kestiremez hâle geldi.
Ancak milletimiz de bizler de artık çok şey öğrendik. Gelecek
hepimizin önündeyken ve umut yeniden içimizde yeşerirken iddia ediyoruz:
İYİ Parti olarak, keyfîliğin değil hukukun egemen
olduğu bir düzende bu buhranı biz çözeriz. Türkiye Cumhuriyetinin
onurlu yurttaşları olarak hep birlikte yükseleceğiz, hep
birlikte yükselteceğiz. Yargıtay Onursal Başkanımız,
Türkiyede hukukun üstünlüğünün yılmaz ve asil savunucusu, büyük
hukuk insanı Profesör Sami Selçukun berrak bir zihinle dediği gibi
Türkiye kişiliğini kazanmamışların,
köleleştirilmişlerin ülkesi olmayacaktır.
Saygılarımla. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Ahmet Erbaş
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Lisanslı
Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, LİHKAB ülkemizde
ilk olarak 1980 yılında bir fikir olarak ortaya
atılmış olsa da ancak 2005 yılında yasal olarak
yürürlüğe girmiştir. Bununla beraber, 11 Ekim 2009 tarihinde Anadolu
Üniversitesi tarafından ilk LİHKAB sınavı
yapılmıştır. Türkiyede 222 LİHKAB bürosu,
yaklaşık 3 bin serbest büro ve 20 bine yakın harita mühendisi
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bir kanunun herkesi,
tüm kesimleri memnun edebilme imkânı yoktur ancak tüm tarafların
asgari şartlarda buluşmasıyla ortaya sağlıklı bir
kanun çıkar. Komisyonda uyumlu bir şekilde çalışılmış
ve Meclisimizin huzuruna gelmiş olan bu kanun teklifinde, daha ziyade
oluşan harita mühendisi enflasyonuna çare bulmak gerekmektedir.
Sorunların köklü çözümlerini tespit etmemiz lazım. Bugün harita
mühendisleri, yarın çevre mühendisleri, sonra makine, sonra gıda;
iş yapma becerisi olan, iş yapma kapasitesi olan her mühendisimize de
devlet olarak güç vermemiz bize güç katacaktır.
Mühendis, eğitim sırasında
edindiği teknik bilgiyi gerçek hayata aktarmaya çalışan kimse
demektir. Her geçen gün Türkiyede birçok devlet ve vakıf üniversitesinde
mühendislik bölümleri ve bunlara bağlı olarak da alt bölümler
açılmaktadır. Türkiyede mühendislik eğitimi veren 219
fakültedeki 1.274 programda mühendislik eğitimi alan öğrenci
sayımız 2020-2021 öğretim yılı itibarıyla 350
bindir. Peki, üniversitelerde verilen eğitimler ne kadar yeterlidir? Bu
üniversitelerden mezun olan bireyler gerçekten mühendis sıfatıyla
mezun olabilme şansını yakalayabiliyorlar mı? Türkiyede,
üniversite sınavında ilk 100e giren öğrencimizin yüzde 58i
elektrik veya elektrik-elektronik, yüzde 18i bilgisayar mühendisliğini
tercih etmekte, yüzde 15i de tıp fakültelerini tercih etmektedir. Bu
sonuç açıkça göstermektedir ki mühendislik Türkiyede en
başarılı öğrencilerin seçtiği mesleklerin
başında gelmektedir. Mühendislik alanındaki eğitimde gerek
açılan okullar gerek artırılan kontenjanlar açısından
planlama anlayışının olmaması, özellikle belirli
bölümlerdeki mezun mühendislerin istihdam sorunlarını
artırdığı gibi bu kitlenin mesleki kimliklerinde de erozyon
yaratmaktadır. Örnek vermek gerekiyorsa, Avrupa Birliğinin
dünyanın en büyük ekonomisine sahip olmasının nedenlerinden
birisi yüksek oranda yapmış oldukları mühendislik
işleridir. Ülkemizin sanayide üst liglerde yer almasını
istiyorsak önceliğimiz eğitim kalitesini artırmak
olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 27-29 Nisan 2021
tarihleri arasında İsviçrenin Cenevre kentinde Kıbrısla
ilgili 5+1 formatında Birleşmiş Milletler tarafından
gayriresmî bir toplantı düzenleneceği için konuşmamın bu
bölümünde Kıbrısla ilgili hususlara değinmek istiyorum.
Kıbrısta 1974 yılında yapılan mutlu Barış
Harekâtıyla adaya barış ve huzur gelmiş, o günden bu yana
şanlı bayraklarımız semalarımızda dalgalanmakta,
Kıbrıs Türkü güven içinde yaşamaktadır. Rum tarafı,
uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği
tarafının yanlı tutumları neticesinde haksız yere AB
üyesi yapılarak tanınmanın ayrıcalıklarını
yaşamaktadır. Bunun yanında Kıbrıs Türkü de
yıllardır ağır ambargolar ve izolasyonlar altında
yaşamak zorunda bırakılmıştır, Türkiye
Cumhuriyetinin desteğiyle hayatına devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs Türkü
1968 yılından bu yana hakkını almak üzere müzakerelere
devam ediyor. Yönetim, güç paylaşımı, ekonomi, AB, mülkiyet,
toprak, güvenlik ve garanti başlıkları altında yürütülen
federasyon görüşmeleri, en son 2017 yılında İsviçrenin
Crans-Montana kentinde, her zaman olduğu gibi Rum tarafının
çözüm istemeyen tutumları sonucunda sonuçsuz kalmıştır.
Son olarak, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde Sayın Ersin Tatarın Cumhurbaşkanı
seçilmesinden sonra hem Türkiye Cumhuriyeti hem de KKTC, Kıbrıs
sorununda çok köklü bir söylem değişikliğine giderek tüm dünyaya
bir kez daha federasyonu görüşmeyeceklerini ilan etmiş, egemen,
eşitliğe dayalı, iki devletli çözümü görüşeceklerini
söylemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin de ifade
ettiği gibi, Kıbrısta birlikte, huzur içinde, barış
ve saygıya dayanan bir gelecek isteniyorsa eşit haklara dayanan iki
kesimli egemen devlet yapılanması artık mecburidir. Bununla
birlikte çok üzülerek ifade etmek istiyorum ki Kıbrıstaki tek yolun
federasyon olduğunu söyleyen bazı Rum hayranları
bulunmaktadır. Ağır pandemi ve ekonomik şartlar
altında Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Türkünün yanında yer
almaya devam etmiş, yalnızca bu yıl ekonomik iş
birliği anlaşması altında 3,25 milyar TL yardımın
yanında 100 bine yakın Covid aşısı da
göndermiştir. Hâl böyleyken Rum tarafından gelen az sayıdaki aşıyı
överek yere göğe sığdıramayanlar, keşke
hayatlarını sürdürdükleri Kuzey Kıbrıs davasına
inanmış, can vermiş, mücadele vermiş kişilerin aziz
hatıralarına saygı duymayı öğrenselerdi.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; ne Türkiye Cumhuriyeti eski Türkiyedir ne de Kuzey
Kıbrıs eski Kuzey Kıbrıstır. Çünkü Covidden önce
yılda 1,5 milyon turist ağırlayan, nüfusunun dörtte 1i
oranında yükseköğrenim öğrencisi barındıran;
artık sadece balık yemeyi değil, balık tutmayı
öğrenmeye çalışan, kendi iç dengelerini düzenlemeye
çalışan bir Kuzey Kıbrıs vardır. Artık sahada ve
masada güçlü bir Türkiye ve Kuzey Kıbrıs vardır, tüm dünya bu
gerçeği kabullenmelidir.
Türk milleti, tarihî acılarla
yoğrulmuş bir millettir. Bunu gelecek nesillere aktarmanın en
güzel yollarından birisi tarihî dönem dizi ve filmleridir. Bu
anlayışla Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs
Harekâtını konu edinen Bir Zamanlar Kıbrıs dizisi için
TRTye ve emeği geçen TMC yapım şirketine ve dizide rol alan
sanatçı, yönetmen ve teknik ekibe de teşekkür ediyorum; çok önemli
bir iş yapıyorlar. Biz, Türk milleti olarak kin ve nefreti körüklemiyoruz,
şovenizm ve ırkçılık yapmıyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
dikkatinizi 1 Nisandaki Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanının
basın açıklamasına çekmek istiyorum: Terör örgütü EOKAnın
-1 Nisan 1955 tarihinde- silahlı eylemlere başlamasının
66ncı yıl dönümünde EOKAyı anması, hâlâ kanlı
zihniyetlerin hayatta olduğunu göstermektedir. Rum tarafı bu örgütle
ilgili pul bastırırken bir de utanmadan Kuzey Kıbrıstaki
Türk belediyelerine göndermekten çekinmemiştir. Unutulmasın ki
Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, İstiklal
Marşımızın kabulünün 100üncü yılı olan 2021de,
Kütahya ve çinilerinin yani el emeğimizin Gazi Meclisimizde sergilenmesi
ilimiz adına çok değerliydi. Serginin açılmasından ötürü
Meclis Başkanımız Sayın Mustafa Şentopa ve Kütahya
Milletvekilimiz İshak Gazel Beye çok teşekkür ediyorum. Bin
yıllık geleneğimiz olan çini sanatının önemli
ustalarından UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Ödüllü merhum
Sıtkı Olçarın kızı Sayın Nida Olçarın
sergisine katılan tüm milletvekillerimize ve misafirlerimize Kütahya
halkı adına teşekkür ediyorum.
Daha önce de ifade ettiğim gibi adıyla,
yapımıyla, her hâliyle bize ait olan çinimize hep birlikte sahip
çıkalım. İnşallah, bu sergi bir başlangıç olsun,
eserleri gün yüzüne çıkmamış kıymetli ustalarımızın
da eserlerinin olduğu daha büyük sergiler açmamıza vesile olsun. 2023
yılında, Türkiye Cumhuriyetinin 100üncü kuruluş
yılında tüm bu ustalarımızın eserlerinin olduğu
bir serginin yüce Mecliste açılmasını bekliyoruz. Ayrıca,
bu eserlerden bazılarının, inşaatı devam eden Atatürk
Kültür Merkezinde inşaat bittikten sonra da daimî olarak sergilenmesinin
geleneksel el sanatlarımıza katkı
sağlayacağını düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyayı,
ülkemizi ve Kütahyamızı kasıp kavuran Covid sürecinde
işini, aşını kaybetmiş kardeşlerimize, iş
yerlerini açamayan küçük esnafımıza en önemli moral kaynağı
şampiyonluğa adım adım yaklaşan Belediye
Kütahyasporumuz olmuştur. Mavi şimşeklerimize kalan 2
maçında başarılar diliyorum. Bu yolun sonu şampiyonluktur.
Buradan Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Kasapoğluna
sesleniyorum: Kuruluşun ve kurtuluşun şehrinin şampiyon
takımı Belediye Kütahyasporun bir stadı yoktur. Bu
şampiyonluğu, sizin atacağınız stat temelimizle
taçlandırmak istiyoruz, tüm şehrimizin beklentisi bu yöndedir, bu
mutlu haberi bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, baharın müjdecisi
olan, havaya, suya ve toprağa düşen cemre, bu yıl 5 Martta 11
şehidimizle Bitlis Tatvanda aziz vatana düşmüştür. Bu sene
bizim cemremiz de Osman Erbaş Paşamız ve silah
arkadaşları oldu, bu bahar bizim payımıza düşen
şehadetleri oldu. Son nefesini komutanları olarak yalnız
bırakmadığı askerleriyle birlikte veren şehitler
serdarı Osman Paşamıza, minnettar olduğumuz
geçmişteki bütün şehitlerimize Allahtan rahmet, büyük Türk milletine
başsağlığı diliyorum. Cenab-ı Allahın
Bakara suresi 154üncü ayetinde Onlara ölüler demeyin. Bilakis, onlar
diridirler, fakat siz bilemezsiniz. buyurduğu gibi, onlar bizi görüyorlar
ve duyuyorlar. Bu süreçte varlıklarıyla bize güç katan,
dualarıyla güç veren yüce Türk milletine
şükranlarımızı sunuyorum. Şehitlerimizin, şehit
ailelerimizin, gazilerimizin ve değerli ailelerinin önünde tekrar
saygı ve huşuyla eğiliyorum. Allahın selamı ve
rahmeti üzerlerine olsun. Ey cennet yolcuları, Peygamber Efendimize
komşu olursunuz inşallah. Türk milleti devletsiz, Türk milleti
bayraksız, Türk milleti ezansız olmaz. Mustafa Kemal Atatürkün
ifadesiyle Taş kırılır, tunç erir ama Türk milleti ebedîdir.
diyerek maziden atiye bu uğurda şehit ve gazi olan tüm
ecdadımızın vebali üzerimizdedir, bunu lütfen unutmayalım.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
Türk İslam âleminin mübarek ramazan ayını tekrar tebrik ediyor,
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Bu yıl 101inci yılını
kutlayacağımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Mahmut Celadet Gaydalı, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 253 sıra
sayılı Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu teklifi 3 ayrı
yönden irdeleyebiliriz; birincisi, lisanslı harita kadastro
mühendislerinin görüşü; ikincisi, serbest harita kadastro mühendislerinin
görüşü; üçüncüsü de partimizin görüşü olarak.
Kanun teklifinin Komisyona gelmesiyle birlikte her
iki tarafın görüşünü yansıtan onlarca mail aldık.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Başka yerde
konuşsanız ya, biz burada konuşuyoruz çünkü Beyefendi.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Pardon,
affedersiniz.
Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Biz, bu konuda
birçok büyükşehir harita ve kadastro mühendisleri odasıyla
görüşmeler gerçekleştirdik. Ciddi fikir ayrılıkları
olduğunu söyleyebilirim. Lisanslı harita kadastro mühendisleri,
sınav şartının kaldırılmasının liyakati
ortadan kaldıracağını, büyük büroların
tekelleşeceğini, küçük büroların yok olacağını,
liyakat sahibi olmayan kişilerin de kamu hizmeti
yapacağını, tarafsız çalışma koşullarının
ortadan kalkacağını, haksız rekabete zemin
hazırlanacağını, etkin denetim yapılmasının
imkânsız bir hâl alacağını belirtmektedir. Buna
karşılık, serbest harita kadastro mühendisleri,
sınavın zaten 2013ten beri yapılmadığını,
mühendislerin lisanslı mühendis-lisanssız mühendis olarak
ayrılmasının etik olmadığını, mesleki
gerekliliklerinin doğru ve yeterince yerine getirilmesinin mümkün
olmadığını, hâlihazırda zaten tekelleşmenin
olduğunu dile getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, lisanslı harita
kadastro mühendisleri ile serbest harita kadastro mühendislerinin birçok konuda
uyuşmazlık içinde olduğu ve yasal süreçlerin de devam
ettiği bilinmektedir. Bu kanun teklifi özet olarak şunu diyor: Biz,
LİHKAB ile serbest mühendislerin arasındaki ayrımı kaldıralım
fakat daha bir yıl önce yine Komisyonumuzda görüşülen coğrafi
bilgi sistemleri kanun teklifinde bulunan bunun tam tersi bir madde Genel
Kurulda kabul edilmiş ve lisanslı harita mühendisleri ile serbest
mühendislerin iş alanları birbirinden ayrılmıştır.
Aradan on dört ay gibi kısa bir süre geçmiş ve şimdi iş
alanları tekrar birleştiriliyor.
Sorun şu: Maddeyi hazırlayanlar -kim
olursa olsunlar- her şeyden önce meslek mensupları ve odalarla
yeterince görüş ve fikir alışverişi yapılmadan teklifi
hazırlamışlardır. Akıllı insanlar
başkalarının tecrübelerinden yararlanır, inatçı
insanlar ise her şeyi kendileri denemek isterler.
Başkalarının hatasından ders çıkarmadan bilimi ve feni
önemsemeden inatla bildiğinizi okumaya devam ederseniz
başarısızlık kaçınılmaz olur. Gelin, bu
inatçı politikalarınızdan vazgeçin. Bizim HDP olarak da
görüşümüz, lisanslı harita kadastro mühendisleri ve büroları
hakkında kanun teklifinin özü itibarıyla meslek mensupları ve
odalarla birlikte hazırlanmadığı için uygulamada sorunlar
çıkaracağıdır. Lisanslı harita kadastro mühendisleri
ve büroları olan LİHKAB ile serbest harita kadastro mühendislerinin
sorunlarının temelinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün görev
ve sorumluluğunu yerine getirememesi vardır. Burada ne lisanslı
ne de lisanssız mühendis ayrımı yapılması doğru
değildir fakat kamu işi niteliğinde olan ve mülkiyet gibi
anayasal bir hakkın tespitiyle ilgilenen bu meslek grubunun iş ve
eylemlerinin doğrudan kamu aracılığıyla, yani Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü eliyle yapılması gerektiğine
inanıyoruz. Bu durumda tüm mühendislerin -eskiden memurdu, değildi
ayrımına gidilmeden- devlet kadrosuna alınması
gerektiğine inanıyoruz. İki durumda da -ister 223 LİHKAB
olsun, ister 10 bine yakın serbest mühendis olsun- bir şekilde tekelleşme
oluşabilir. Kamu, burada işi üzerinden atarak bir o tarafa, bir bu
tarafa kanun hazırlayamaz çünkü hazırlanan kanun öyle ya da böyle bir
tarafın mağduriyetine sebep olacaktır. Kısacası,
mülkiyetle ilgili tüm alanlarda ne LİHKAB ne de serbest mühendislik; bu,
nasıl diğer kamu işlerinde devlet eliyle yapılıyorsa,
bu işte de devletin eliyle yapılması gerektiğine
inanıyoruz. İster serbest mühendis olsun, ister LİHKAB, ikisi
açısından da haklı oldukları yönler var. Bizim, burada,
mesleki çatışmalara zemin hazırlayacak, şirketleri
büyütecek ve yeni mühendislerin önünü tıkayacak bir yasa yapma
anlayışından uzak durmamız gerekmektedir. Bugüne kadar
yaşanan tüm sorun ve sorumluluk Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünündür.
15 Haziran 2013 tarihinde 28678 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Yönetmelikin 11inci maddesinin (3)üncü
fırkasına göre lisans sınavlarının en geç iki senede
bir yapılması öngörülmüştür fakat Genel Müdürlük bu
sınavları yapmadığı gibi, yapılan
sınavları da gerek soruların çalındığı gerek
soruların bazı kaynaklarda önceden yayımlanan sorularla bire bir
aynı olduğu gerekçeleriyle iptal etmiştir. Sınav güvenliğini
sağlamak ve sınava giren kişilerin haklarını korumak,
başta devletin olmak üzere Genel Müdürlüğün
sorumluluğundadır. Bu sorumluluk yerine getirilmemiştir.
Sınavın güvenliğini sağlayamadığı gibi,
yönetmelik hükümleri çerçevesinde iki senede bir yapması gereken sınavı
da yapmamıştır.
Sonuç olarak, 11 Mayıs 2016 tarihindeki yönetmelikle
bir değişiklik yapılarak sınav süresi
şartını kaldırmıştır. Yani koskoca ülkede
223 tane LİHKAP üzerinden tüm sorunu çözemediğiniz gibi, 3 bine
yakın serbest mühendisi de bu sürece dâhil edip sorunu çözemeyeceksiniz.
Yapılması gereken, meslek mensupları ve odalarla bir araya
gelmek ve burada Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün sadece denetim
değil, sahada da çalışmasını sağlamaktır.
Kanun teklifiyle ilgili yeniden belirtmek isterim ki,
bizim duruşumuz net, ne lisanslı mühendis ne de serbest mühendis,
kamu işi kamu eliyle yapılmalıdır. Kamu görevi ciddi bir
iştir, en ince detayına kadar incelenip koordineli ve planlı
olarak yapılması gereken bir iştir. Bunu da ticari bir meta
olarak değerlendiremezsiniz.
Planlamadan ve koordineli çalışmadan ne
kadar uzak olduğunuzun göstergesi, geçen hafta Bitlis-Tatvan Çevre
Yolunda Dalda -Engesor- köyünde yaşanan olaydır. Senelerdir
konuşulan bu proje ne yazık ki iyi koordine edilememiştir. Proje
güzergâhı belirlendikten sonra yapılacak ilk iş, Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğü devreye girerek özel mülkiyetin tespiti ve
gerekli düzenlemelerin yapılmasıdır. Arazi sahiplerinin
rızası alınmadan, kamulaştırma
gerçekleştirilmeden güvenlik güçleriyle iş makinelerini araziye
sokmak kabul edilebilir bir durum değildir. Köylü vatandaşın
protestosu da güvenlik güçleri tarafından durdurularak iş makineleri
sahaya sürülmüştür. Yapılan iş yanlıştır,
eksiktir, hukuksuzdur çünkü hukuki süreç henüz tamamlanmamıştır.
Gerçi Sayın Bakana da bu konuda yazılı soru önergesi
ileteceğim, umarım kısa sürede bir yanıt alabilirim.
Haktan, hukuktan ayrılırsanız toplumsal huzursuzlukları da
önleyemezsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
253 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine
parti grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yasama dönemi boyunca
genel olarak torba yasa şeklinde kanun çıkarmak âdeta bir âdet hâline
gelmişti. Bu kanun teklifinin ihtisas komisyonuna gönderilmiş
olmasını olumlu bulduğumuzu buradan ifade ediyor, bunun bir yol
olmasını diliyoruz.
Kanun taslağı yeni sorunlara yol açmayacak
şekilde hazırlanarak kamuoyuna ve halkın hizmetine
sunulmalıydı. Tarafların tamamının
mağduriyetlerini oluşturmayacak şekilde odaların, sivil
toplum örgütlerinin, büroların ve tüm bileşenlerin bir araya gelerek
bunu irdeledikleri bir kanun teklifinin olması gerekliliğini her
kanun teklifinde mutlaka dile getiriyoruz ama maalesef, hayata geçmiyor. Geç
kalmış olmakla birlikte harita ve kadastro mühendislerinin
sorunlarına kısmi çözüm getiren ve kanun teklifindeki bazı
maddeleri olumlu hükümler içeren bu kanun teklifini kısmen
desteklediğimizi buradan ifade ediyorum.
Teklif, lisanslı büroların
yapacağı harita kadastro işlemlerini yeniden
tanımlamaktadır. Lisanslı bürolar için beş yıl deneyim
koşulu varken şu anda bu süre on yıla çıkarılmıştır.
Yine, lisans alma şartları içerisinde bulunan sınav
şartı kaldırılmakta ve lisans alma koşullarından
biri olan teminat bedeli 10 bin TLden 50 bin liraya
çıkarılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, söz konusu sınav
iki yılda bir yapılması gerekirken sekiz yıldır
yapılmamıştır. Geçen sekiz yıllık dönemde
ayrıcalıklı bir zümre tarafından sınav
yaptırılmamış, kontenjanlar azaltılarak bir tekel
yaratılmış, kadastro müdürleri bile yer değişikliğine
uğrarken, maalesef, bu LİHKABlarda herhangi bir değişiklik
olmadığı gibi bunlara ayrıcalıklar
sağlanmıştır.
Serbest harita mühendisleri, arazi ve arsa
düzenlemesinden başlayarak hemen her konuda mülkiyete dâhil
olabildiği gibi, LİHKABların yaptığı tüm
hizmetleri yerine getirebilmektedir ve o donanımdadır. Dolayısıyla
serbest harita mühendisleri bilgi, deneyim, sorumluluk ve rücu
açısından en az lisanslı bürolar kadar yetkindirler ve
vatandaş da bu konuda memnundur. Mevcut LİHKABlarda kontenjan ve
ayrıcalık tanıyabilecek düzenlemeleri engellemek ve gelecekte
bunların önüne geçmek için kuruluş, görev, lisans verilmesi, iş
dağılımı, lisanslı büro yetkilendirmesi konuları
yönetmeliğe bırakılmamalı, kanun teklifinin 4üncü
maddesinde Bu düzenlenmeli. denilmiştir. Komisyondaki
arkadaşlarımız her maddede bu konuda görüşlerini ifade
etmişlerdir zaten.
Türkiyede faaliyet gösteren 223 lisanslı büro
mevcuttur. Serbest harita kadastro mühendisleri büro sayısı ise
2.879dur. Büyükşehirlerin merkez ilçeleri ile iş potansiyeli fazla
olan ilçelerde 3 veya daha fazla lisanslı büro sayısı 1e
düşmüştür. Gelinen noktada, lisanslı harita büroları
ayrıcalıklı bir hâle gelmiş, fiilen sektörde
tekelleşme meydana gelmiştir. Bunun önüne geçilecek yasal
düzenlemenin, yasal düzenlemedeki maddelerin buna göre yapılması
gerekmektedir.
Yine, burada, binlerce harita ve kadastro mühendisi
ile ana kurumları olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü birimlerinde
çalışabilecek harita ve kadastro mühendisleri ve teknikerleri
istihdam konusunda büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. 20
bini geçmiş mezun tekniker ve teknisyenin bu yıl içerisinde herhangi
bir ataması yapılmamıştır. Yine, emlak ve emlak
yönetimi bölümü mezunu 30 bin gencimizin herhangi bir ataması
yapılmamıştır. Bu vesileyle, gençlerin haklı tepkisini
yüce Meclisin çatısı altında duyurmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, burada yeni bir konuya
geçecek olursak
Tarım ve hayvancılık tüm dünyada stratejik
öneme sahip bir konumdayken ne yazık ki Türkiyede her geçen gün kan
kaybetmektedir. Bir taraftan tarım toprakları beton bloklaşmaya
teslim edilirken, sürekli azalırken ve çiftçi ürettiğinin
değerini alamazken, diğer taraftan tıpkı tarım
toprakları gibi imara açılan meralar nedeniyle köylünün
hayvancılık yapmasının önüne geçilmektedir. Türkiyede
yaklaşık 200 bin hektar mera alanı vasıf
değişikliği nedeniyle mera olmaktan
çıkmıştır ne yazık ki. Mera, yaylak ve
kışlakların amacı dışında
kullanılmasının mevzuat gereği mümkün olmamasına
rağmen, maalesef, zorunlu hâller ve alternatif alan bulunmaması gibi
sebepler uydurularak, uydurma sebeplerle bunlarda vasıf değişikliğine
gidilmiş ve son örnek olarak Adananın Ceyhan ilçesine
bağlı Altıgöz, Kaynarca ve Bekirli mahallelerindeki mera
alanlarında bu vasıf değişikliğine gidildiği
görülmüştür. 600 dönüm mera alanının parça parça köylünün
elinden alınması sonucu bölgede hayvancılık büyük bir darbe
yemiştir. Yine, mevcut mera alanlarının kullanımı için
köylüden para almak hangi akla hizmettir, bunu da yüce Meclisin takdirine
sunuyorum. Çiftçi üretemiyor, geçinemiyor, destekleneceğine evinin
önündeki traktörü, hayvanı haczediliyor. Maliyeti oldukça yükselen
hayvancılığın olmazsa olmazı meralar köylünündür,
köylü tarafından kullanılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, hangi konuya el
atsanız elinizde kalıyor. Tarım böyle de
sağlığımız farklı mı? Vaka sayısı
her geçen gün artarken ve ülke insanımızın yüzde 80i henüz
aşılanamamışken Libyaya 150 bin doz aşı
göndermek neyin nesidir, onu da sizin takdirlerinize bırakıyorum.
Sağlık Bakanı, nihayet, yoğun bakımda doluluk
oranlarının arttığını görüyor ve biz söyleyince
ne yazık ki buna tepki gösteriyorlardı ama rakamlar ortada.
Sayı artışı sağlık
çalışanlarının yükünü de oransal olarak
artırıyor. diyor Sayın Bakan. E, Günaydın. derler
öğle yemeğinden sonra adama! Sayın Bakan, 39 branşta
teknisyen ve tekniker, 675 bin sağlıkçı görev bekliyor. Madem
sağlık çalışanlarının yükü arttı, neden
gençleri sahaya sürmüyorsunuz? Neden atama taleplerine kayıtsız
kalıyorsunuz? Gariban bir kâğıt toplayıcısına
5.850 lira ceza yazıp motosikletini bağlatırken ağlatanlar,
daha iki gün önce tarikat liderinin cenazesine İçişleri Bakanı
ve vali dâhil binlerce kişinin katılması ortada dururken,
lebalep dolu salonlarda kongre yapmakla övünenlere ses çıkarmayıp
Türkiye'nin her yeri kırmızıya boyanınca sorumluluğu
84 milyona atanlar, corona virüsü bu anlayışla mı
yeneceğinizi düşünüyorsunuz? Bunun sorumluluğunu hiç mi
üstlenmeyeceksiniz siz? Bunun bedelini hep esnaf, emekçi ve işçi mi
ödeyecek arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, yüz binlerce
vatandaş işsizlik, pandemi sarmalında evine ekmek götüremezken,
bir de faturalarla boğuşurken, diğer tarafta, kamuda ballı
maaşlar ardı ardına. M.İ.A. -adı bende saklı-
isimli şahıs -çok yetenekli bir arkadaşımız- tam 17
şirketten maaş alıyor.
Virüse yakalandığı için işsiz
kalan, hiçbir haktan yararlanamayan ve cebindeki son 12 lirayı eşine
verip intihar eden bir baba
Bu intiharlar yaşanırken Ticaret
Bakanı kendi şirketi aracılığıyla
Bakanlığa milyonlarca liralık dezenfektan alıyor, görevden
almakla yetiniyorsunuz. Bu, yeterli mi arkadaşlar? Yine Allah affetsin.
mi diyeceksiniz?
Yüz binlerce üniversiteli genç
kırılıyor. Mühendisler, mimarlar, şehir
plancıları, öğretmenler, üniversite mezunları, gençlerimiz
atama beklerken, üniversite mezunlarında geniş tanımlı
işsizlik yüzde 44 seviyelerine ulaşmışken, 50 bin
öğrencinin eğitim için yurt dışına gittiği
öğrenilirken, iş, aş, ekmek derdiyle yorulan gençlerimizin yüzde
90ı yurt dışına gitmeyi hedeflerken, beyin göçünün önünü
alamadığımız bu süreçte AKP'li belediyeler -onlar da demek
ki Türkiyedeki gidişattan memnun değil- patır patır
ülkeden kaçıyorlar.
Yılbaşında köprü, otoyol geçiş
ücretlerine ortalama yüzde 25lik zam yaptınız. 1 milyar 750 milyon
liralık garanti ödemesi yapılan Osmangazi Köprüsü geçiş
fiyatı arttı. Arkadaşlar, nedense yolları
tariflediğinizde devlet yoluna değil, bu paralı yollara
navigasyonlar yönlendiriyor, acaba tesadüf mü? 300 kilometrelik bir yolu gitmek
için 144 lira para ödenmek zorunda; mazot parasından fazla. Hangi akla
hizmet ediyoruz arkadaşlar? Ama merak etmeyin, bahar geliyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Vatandaş Patates, soğan istemiyoruz.
diyor. Urfalı bir vatandaşımız Bana iş verin,
patates, soğan vermeyin. diyor. Günün özeti budur bu bahar ayında;
elbette, bahar gelecek, siz de gümbür gümbür gideceksiniz, seçimle
gideceksiniz, merak etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar)
Çürük patates de vermeyin lütfen vatandaşa,
verdiğiniz patateslerin fotoğrafı bana bir vatandaştan
geldi, patates çuvallarından çürük patates çıkıyor
arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın
Şevkin size sataşmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önemli bir hususta...
BAŞKAN - Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Afyonkarahisarda AK PARTİ İl Başkanlığının
kişisel sağlık verilerinin gizliliğini ihlal ettiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
elimde bir çıktı var, gruplarla paylaşacağım -ki
doğru olduğunu bütün Afyon biliyor- Afyonkarahisar AK PARTİ
İl Başkanlığı, Afyonda kim Covid
rahatsızlığına yakalanırsa onun cep telefonuna Tedavi
gördüğünüzü üzüntüyle öğrendim. Rabbimden ramazan ayı hürmetine
sizlere acil şifalar vermesini niyaz ediyorum.
Cumhurbaşkanımızın selamlarını iletiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Helal olsun İl
Başkanlığına.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aylardır,
yıllardır her Covid hastasına bu geliyor. Arkadaşlar
Kişisel Verilerin Gizliliği diye bir kanun var, hastanın
mahremiyeti diye bir şey var. Şimdi, AK PARTİ İl
Başkanlığı bunu nereden temin ediyorsa bunu veren de suç
işliyor, bu mesajı çeken de suç işliyor. Kendi
öğrendiğine çekse bir şey değil. Afyonkarahisarda Covid
testi pozitif çıkan her hastaya bunu yolluyorlar. Bu, kişisel
sağlık verilerinin ihlalidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teşkilat
çalışıyor Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir partinin hizmetine
sunulamaz, böyle bir hizmet tamamen suçtur. Bunu savunan arkadaşları
da ibretle izliyorum Sayın Başkan.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Örnek alın,
siz de gönderin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
diyorlar ki: AK PARTİ teşkilatı verileri çalıyor ama
çalışıyor. Böyle şey olur mu efendim!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım,
teşkilat çalışıyor dedim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çalmaktan bir vazgeçseniz,
çalmaktan vazgeçmiyorsunuz problem o. Ha bire çalıyorsunuz, oy
çalıyorsunuz, para çalışıyorsunuz...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)
(Devam)
BAŞKAN - Gruplar adına söz talepleri
tamamlandı.
Şahsı adına Sayın Bedri
Yaşar, buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
253 sıra sayılı Lisanslı Harita
Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, her aşamada, binanın en
temelinden gabarisine kadar, çatıdaki en üst noktaya kadar her bir
donatısı, her bir detayı harita mühendisleri tarafından
projeye eklenmektedir. Koordinatların gösterilmesi, bütün kolonların,
kirişlerin, bütün donatıların projedeki ve yerindeki aplikasyonu
yine harita mühendisliğinin sorumluluk alanı içerisindedir fakat
hepimiz de biliyoruz ki sadece su basman
seviyesine kadar yani binada kot uygulaması, temeli
çıktığınız andan itibaren harita mühendisine veya
belediyeye müracaat ediyorsun, bu aşamada kontrol ediyor. Hâlbuki harita
mühendislerinin ondan sonraki aşamalarda da özellikle kolon aplikasyonlarında,
kiriş aplikasyonlarında, gelip proje üzerinde, bunun, net, yerinde
yapıldığını kontrol etmesi lazım. Bugün, Deprem
Komisyonundaki arkadaşlarımız da bilir ki özellikle deprem
yükleri yanal yüklerdir yani bizim istediğimiz kolonlar, kirişler
yerinde olmazsa depremde bu binalar her zamanki gibi göçmeye mahkûm olurlar,
siz her ne kadar kaliteli malzeme kullanıyor olsanız bile.
Dolayısıyla, bu kanunu bu manada biz olumlu buluyoruz. Tabii, bundan
önce beş yıl deneyimi olan arkadaşlar bu işten istifade ediyordu,
bu on yıla çıkarılıyor. Biz, bunun yine beş yılla
sınırlı olmasını, geçmişteki kanundaki haklardan
aynı şekilde istifade etmesini öneriyoruz, daha olumlu buluyoruz;
arkadaşlarımız komisyonda teklif verdiler ama düzelme
imkânı olmadı, belki burada düzelir diye ümit ediyoruz.
Yine, aynı şekilde bu
dağılımların internet üzerinden yani bürolara müracaatla
değil de bu hizmeti almak isteyen arkadaşlarımız, aynen
yapı denetim şirketlerinde olduğu gibi dijital ortamda,
elektronik ortamda müracaatlarını yapıp o bölgede, o ilde kimler
bu konuyla ilgili yetkili ise onların dağıtımı
onların üzerinden olursa daha faydalı olur, bu adalet duygusuyla da
çelişmez. Arkadaşlarımızın beklentisi bu.
Yine Bu kanun yayımlandığı
tarihten itibaren altı ay sonra yürürlüğe girer. diyoruz. Gene
harita mühendisi arkadaşlarımızın beklentileri üç ay
içerisinde bu yönetmeliklerin hazırlanması çünkü geçmişte belli
sıkıntılar yaşandı, bundan sonra da
yaşanılabilir diyor arkadaşlarımız, bu onların
görüşü. Hiç olmazsa bu üç ay içerisinde bu yönetmelik
hazırlansın ve bir an önce bu kanun da yürürlüğe girsin
diyorlar.
Tabii, bu aynı zamanda istihdam da
sağlıyor. Bugün Türkiyede mühendislik fakültelerinden mezun
olanların sayısına baktığınız zaman çok
ciddi rakamlar yani inanamadığımız kadar ciddi rakamlar.
Bugün, mühendislerimiz, bu ülkede asgari ücretle iş bulmakta
zorlanıyor maalesef. Bu, çok acı bir gerçektir. Yani, özellikle kurum
ve kuruluşlarda baktığınız zaman, bugün, bir
müesseseye 3 tane mühendis veya mimar veya harita mühendisi
alınıyor. deyin, yine müracaatların binlerle ifade
edildiğini göreceksiniz. Ben, bu nitelikli işsizlerin göz önünde
olmadığı düşüncesindeyim. Ben, buradan uyarıyorum,
Hükûmeti de uyarıyorum, idare edenleri de uyarıyorum. Bu alanda
muhakkak istihdam sağlanmalı, bu alanda muhakkak önümüzdeki günlerde
mühendislerimizin iş bulmasına yönelik adımların
atılması lazım. Yoksa bizler, 700-800 dolar maaşla bu
memleketin güzide evlatlarını yurtdışına
kaçırmaktan
Zaten hepsi gidiyor. Bugün, yüzde 65, yüzde 70i de maalesef
bu ülkede bir gelecek görmüyor. Bizim bunları istihdam etme gibi bir
mecburiyetimiz var, bir sorumluluğumuz var, bir yükümlülüğümüz var.
Biz, bu yönü itibarıyla da kanunu olumlu buluyoruz. Netice itibarıyla
bu kurumlar en az 1 harita mühendisi, 2 de teknik eleman istihdam edecek.
Bunların şu anki sayıları 323le ifade ediliyor ama bu
kanunla beraber bu sayının çok daha artacağını, en
azından her bir kurumun 3 eleman istihdam ettiğini düşünürsek
bunun Türkiye genelinde de ciddi bir istihdam sağlayacağı
kaçınılmazdır.
Dolayısıyla geneli itibarıyla
desteklediğimiz bu kanunun hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Soru işlemi yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3490) esas numaralı
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
1inci maddesinde yer alan aşağıdaki ifadenin madde metninde
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce
belirlenecek kadastro teknik hizmetleri niteliğindeki diğer
işler
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Aysu Bankoğlu Ahmet Önal
Bartın Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ahmet Önalın.
Sayın Önal, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Öncelikle, ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum. Mübarek ramazan ayının
milletimize, ülkemize ve tüm İslam âlemine huzur, barış ve kardeşlik
getirmesini diliyorum.
Kanun teklifinin bütünü değerlendirildiğinde,
parti grubumuzca 1inci madde dâhil bazı çekince ve itirazlar Komisyonda
dile getirilmiş ancak itirazlarımız dikkate
alınmamış, kanun teklifi olduğu gibi Genel Kurula
getirilmiştir. İyi niyetli yapılmak kaydıyla elbette
yapılan tüm düzenlemeler değerli ve önemlidir ancak ülkemizin
içerisinde bulunduğu koşullar ve ekonomik durum incelendiğinde
vatandaşımızın asıl sorunu işsizlik ve
yoksulluktur. Keşke bu yüce Meclis Geçim sıkıntısı
çeken vatandaşlarımızın dertlerini nasıl
çözeceğiz? Sayısı milyonları bulan icra
dosyalarını vatandaşın sırtına yük olmaktan
nasıl kurtaracağız? İşsiz gençlere nasıl
iş bulacağız? diye bir çalışma yapsaydı.
Vatandaş kira parasını veremiyor; asgari ücretli, emekli ay
sonunu getiremiyor. Artık, memleketimizde zeytin, peynir gramla; meyve,
sebze taneyle satılmaya başlandı. Destek
olmadığınız, aksine yeni vergi yükleriyle yok etmeye
çalıştığınız küçük esnafımız her
şeye rağmen hayatta kalmaya, üretmeye, alın teri dökmeye devam
ediyor.
Bakın, size seçim bölgem Kırıkkaleden
bahsetmek istiyorum: Kırıkkale Yenimahallede bulunan Plevne Caddesi
üzerinde 5 tane üç harfli zincir market var, aynı şekilde
Tepebaşı Mahallesi, Mehmet Akif Caddesi, Etiler Mahallesi
Karacalı Caddesi de aynı durumda. Bu zincir marketlerde araç
lastiğinden elektronik eşyaya, kırtasiyeden gıdaya, sebze
meyveden kıyafete, ekmekten suya kadar her şey satılıyor.
Bu zincir marketlerde yok yok. Alışverişinizi yapıp kasaya
geldiğinizde 10 kuruş eksiğiniz varsa bu marketlerden 1 tane
ekmek alma şansınız yok. Tam bu marketlerin
karşısında, kırk yıldır ayakta kalma mücadelesi
veren, paranız olmadığında veresiye her şeyi
aldığınız, üniversite okuyan çocuğunuza harçlık
gönderemediğinizde gidip borç para aldığınız mahalle
bakkalı var. Üstelik kırk yıldır vergi veren, Bir gün
emekli olacağım. umuduyla aylık 1.000 TL'nin üzerinde
BAĞ-KUR primi yatıran mahalle bakkallarını, manavları,
kasapları korumak yerine şehrin her yerine AVM açılmasına
müsaade ediyorsunuz.
Bakın, 278 bin nüfuslu Kırıkkale de
BİM, ŞOK ve A101 isimli zincir marketlerin toplam 84 tane şubesi
var. Eskiden şehir merkezinde bulunan bu zincir marketler artık
Yahşihanda, Keskinde, Bahşilide ve Balışeyh
ilçelerimizde de hızla şube açmaya başladı. Neredeyse her
sokakta 3 tane zincir market var. Bu konuda alınan hiçbir önlem de yok.
Birisi de çıkıp Siz ne yapıyorsunuz? Küçük esnaf bitme
noktasına geldi, artık yeni şube açamazsınız.
demiyor.
Bakın, bir örnek daha vermek istiyorum:
Çocukluğumuzda Kırıkkale Karşıyaka Mahallesinde uzun
yıllar esnaflık yapan bir ağabeyimiz vardı. Yıllar
önce yaşadığı ekonomik kriz sebebiyle dükkânını
bir başkasına devretmek zorunda kaldı. Uzun yıllar
kendisini Kırıkkalede görememiştim. Yıllar sonra
kendisiyle tesadüfen bir markette karşılaştık. Kendisi,
zincir marketler yüzünden artık küçük esnafın rekabet etme
şansının kalmadığını, bu sebeple de ekonomik
olarak battığını, emekliliğine iki yıl
kaldığı için bir zincir marketin manav bölümünde asgari ücret
karşılığı tezgâhtarlık
yaptığını anlattı.
Şimdi buradan soruyorum: Acı ama gerçek
olan bu tablodan, yanlış ekonomik politikalarınız yüzünden
işini, aşını, geleceğini kaybeden bu insanlardan özür
dilemeyi, en azından Hakkını helal et, elinden ekmeğini,
aşını aldık. demeyi düşünüyor musunuz?
Değerli arkadaşlar, ülkemiz çok derin bir
ekonomik krizle karşı karşıya. Yoksulluk, işsizlik,
sefalet her geçen gün biraz daha derinleşiyor. Ülkemizin her yerinden
intihar haberleri geliyor. Açıkladığınız ekonomi
paketlerinin hiçbiri vatandaşa ulaşmıyor. Son bir yılda
ayçiçeği yağına yüzde 60, yumurtaya yüzde 100, çocuk
mamasına yüzde 70, elektriğe yüzde 30, doğal gaza yüzde 35 zam
geldi. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ve salgın hastalık
ortamında en zor günleri esnaflarımızla birlikte emeklilerimiz
ve asgari ücretli çalışanlarımız geçiriyor.
Bir yanda geçim sıkıntısı,
diğer yanda coronavirüs. Maalesef geçim sıkıntısı
hastalığı bile unutturdu. Vatandaşımız
Dışarı çıksam hastalıktan, evde kalsam açlıktan
öleceğim. diyor. İşte değerli arkadaşlar, gerçek
Türkiye tablosu bu. Tablo bu kadar karanlık gözükse de biz mücadele
etmeye, fakir fukaranın hakkını sonuna kadar savunmaya devam
edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan görev ve yetkileri devam eder ibaresinin görev
ve yetkileri saklıdır olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ömer Öcalan Hasan Özgüneş
İzmir Şanlıurfa Şırnak
Züleyha Gülüm Mehmet Ruştu Tiryaki Mahmut Celadet Gaydalı
İstanbul Batman Bitlis
Rıdvan
Turan
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Rıdvan Turanın.
Sayın Turan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum, aynı zamanda ekran başında bizi izleyen
kıymetli halkımızı.
Değerli vekiller, 26 Nisanda Kobani
davasının ilk duruşması yapılacak. Kobani davası
Türkiye cumhuriyeti tarihinin gördüğü en mesnetsiz, hukuki
altyapısı en boş olan dava olacak; bunu hepimiz yakından
göreceğiz. Bu vesileyle şu anda cezaevinde olan bütün
arkadaşları en içten duygularımla selamlayarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Mersin, özellikle
köyler ve özellikle Yörük köyleri çok büyük bir saldırı altında.
Deyim yerindeyse Yörüklerin dağına, taşına, ormanına,
kuşuna, tosbağasına, kurbağasına yönelik olarak
muazzam bir saldırı dalgası başlamış durumda.
Taş ocakları terörü bütün Toros Dağlarını âdeta rehin
almış vaziyette. Özellikle buna eklenen düzde TOKİ yapım
faaliyetleriyle birlikte yıllardır orada olan insanların kadim
kültürleri büyük bir yok oluş riskiyle karşı karşıya.
30 tane ruhsat verilmiş ve bu 30 ruhsat sayesinde özellikle Yörüklerin
yaşamış olduğu Toros Dağlarındaki köyler büyük
bir varlık yokluk sorunuyla karşı karşıya. Ekolojiye
yönelik olarak tehdit, insan yaşamına yönelik olarak tehdit, içme
suyuna yönelik olarak tehdit ama lütfen iyi kulak verin çok başka bir
noktada daha ciddi bir tehdit. Türk kültürünün en kadim temsilcisi olan
Yörüklerin kültürüne yönelik bir kültür kırımıyla
karşı karşıyayız. Bu insanlar eğer köyünde
yaşayamazsa, eğer malının melalının
başında olmazsa, davarının, sığırının
başında olmazsa, kadim Yörük kültürünün kısa süre içerisinde
kentleşeceği ve tasfiye olacağını öngörmek mümkün. Ben
oradan yoğun oy alan Cumhur İttifakının bu konularda niye
suskun olduğunu bir türlü anlayamıyorum değerli arkadaşlar.
Bakın, Ayvagediği, Gözne, Bekiralanı
ve Soğucakta 45 Yörük ailesinin taş ocakları sebebiyle
hayvancılığı bıraktığına yönelik bir
haber almış durumdayız. Hemen ovada, Kaleköyde 260 dönüm arazi
TOKİ tehdidiyle karşı karşıya. Bu araziler oradaki
insanların kimine göre elli kimine göre yüz yıl önce gelip
yerleştikleri alanlar. Orayı yurt edinmişler, orayı var
etmişler; orada portakal, narenciye yetiştirmeye
başlamışlar. Bir gün beton lobisi geliyor diyor ki: Buradan
gidin kardeşim. Niye? Biz buraya TOKİ yapacağız.
Arkadaşlar, bu kabul edilebilir bir şey değil, Meclisin buna
müdahale etmesi ve bu insanların evinden barkından
uzaklaştırılmaması için, iaşelerinin devamı için
mutlaka bir önlem almak gerekiyor.
Bakın, şu görüntü Kaleköye ait, TOKİ
yapılacak yer burası. Bir dünya cenneti, bu kadar güzel bir yer
TOKİ yapılacak. Buradaki on binlerce narenciye ağacı kesilecek.
Buna ne bizim rızamız var -gittim, görüştüm- ne de köylülerin
rızası var değerli arkadaşlar.
Davultepe küçük sanayi sitesinden kurtuldu diye
düşünürken şimdi, Davultepede o 400 dönümlük narenciye bahçesine
yeniden TOKİ yapılması planlanıyor. Orası da son
derece bütün bunlardan hoşnutsuz.
Bakın, Kaleköyde TOKİ yapılacak
yerde gördüğünüz şey, Osmanlılardan kalma bir tarihî eser.
İnsu yine, taş ocağı yapılacak alanlardan bir tanesi.
Taş ocağı değil, jeopark ve arkeopark ilan edilmesi
lazım. Şu elimde gördüğünüz şey, en az altmış
beş milyon yıllık bir deniz canlısı fosili, İnsu
kayalıklarından elde edilmiş durumda. Bu, bir başka
görüntüsü.
Bu, yine o bölgede avcı, toplayıcı
kültürüne ait kaya resimleri. Şimdi, İnsuda su
kaynaklarının kurutulmasına rağmen ne yazık ki böyle
bir adım atılmak isteniyor.
Kerimlerde 800 dönüm alana taş ocağı
kurulmak isteniyor. Bakın, 2007-2020 arasında on üç yılda 641
bin dönüm alan Mersinde yok edildi. Böyle giderse altmış yedi
yıl sonra Mersinde bir saksı dahi tarım toprağı
bulamayacağız. Unutmayalım değerli arkadaşlar,
unutmayalım, bu alanlar bize atalarımızdan miras kalmadı,
biz onu evlatlarımızdan ödünç aldık. Ödünç
aldığımız alanı onlara daha güzel vermek için bu
taş ocağı ve TOKİ çılgınlığından
bir an evvel geri dönülmesini talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge
vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin çerçeve hükmünde yer alan
üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan beş ibaresi on
şeklinde ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Züleyha
Gülüm Ömer Öcalan
İzmir İstanbul Şanlıurfa
Mehmet Ruştu Tiryaki Mahmut
Celadet Gaydalı
Batman Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Hüseyin
Yıldız Hasan
Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş
Karasu Mürsel
Alban İsmet
Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Alpay
Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Züleyha Gülümün.
Sayın Gülüm, buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Merhabalar.
Ben, ekonomik kriz ve kadınlar üzerine
konuşmak istiyorum.
Evet, derin bir ekonomik kriz ve pandemi süreci
yaşıyoruz ama maalesef ne kriz ne de pandemi hepimizi aynı
etkilemiyor, zira aynı gemide değiliz, aynı şekilde
sonuçlarıyla karşılaşmıyoruz.
İktidar, zenginlerin servetlerine servet
katıp dünya zenginler listesinde üst sıralarda yerlerini
almasını sağlarken, sizler lüks içerisinde yaşarken
halkı patates, soğan kuyruklarına mahkûm ettiniz ama en çok da
tabii ki kadınları yoksullaştırdınız,
kadınları açlıkla, sefaletle karşı karşıya
bıraktınız.
Bizler HDP olarak, kadınlar için adalet,
kadın yoksulluğuna hayır diyerek sizin görünmez kılmaya
çalıştığınız kadınlarla buluştuk.
İzmirde pandemide tamamen işsiz kalan, çalıştıkları
zaman diliminde de düzensiz çalışma saatlerinde düşük
yevmiyelerle çalışan; sahne aldıkları mekânlarda erkek
tacizine, şiddetine maruz kalan müzisyen kadınlarla buluştuk.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de bu kadınlar KYK
borçlarından kaynaklı olarak hacizlerle uğraşmak zorunda
kalıyorlar. Müzisyen kadınlar ne istiyor? Kayıt
dışı, güvencesiz, sağlık haklarından yoksun,
işsizlik maaşından yoksun çalışmak istemiyorlar;
şiddete, tacize, mobbinge uğramadıkları, insanca yaşayabildikleri
bir hayat istiyorlar.
Bayraklıda tekstilde parça başı
iş alan kadınlar işverenin keyfî kararlarına göre iş
alabiliyor, düşük ücretlerle çalışıyorlar, güvencesiz ve
kayıt dışı işlere mahkûm ediliyorlar. Çoğunun
evli olduğu erkek hasta ve işsiz olduğu için evlerini tek
başlarına geçindirmek zorunda kalıyorlar. Atölyelerde çalışan
bu kadınlar kayıtlı bir çalışma hayatı, iş
güvencesi ve emeklerine değecek insani ücretler talep ediyorlar.
Menemende çiçekçilikle, müzisyenlikle, seyyar
satıcılıkla geçinmeye çalışan Roman kadınlar
pandemide tamamen yoksullaşıp işsiz kaldılar. Bu da
yetmezmiş gibi, işsizlikten dolayı evlerde,
sıkıştırıldıkları yerlerde erkek
şiddetiyle karşı karşıyalar. Tuvaleti dahi olmayan
derme çatma barakalarda, yarı açıkta yaşıyorlar. Bir
kadın şöyle anlatıyor hayatını: Mahallemize
yetkililer geliyor, hiçbir şey yapmadan çıkıp gidiyor, ne erzak
yardımı ne başka bir yardım. Erzak yardımı
yapsalar bile evde gaz yok; erzakı saklayacak dolabımız,
buzdolabımız yok. diyor. Roman kadınlar yaşadıkları
şiddetin önlenmesini, yaşam güvencelerinin
sağlanmasını, yaşadıkları yoksulluğa
kalıcı bir çözüm üretilmesini istiyor ve iş istiyor; yardım
değil, iş istiyor.
Konakta midyeci kadınlar, yine
kayıtsız, yine sigortasız ve güvencesiz
çalışıyorlar. Tüm gün aynı pozisyonda çalışmaktan
sırt ve bel ağrılarına maruz kalıyorlar, elleri
parçalanıyor; yaptıkları 1 torba midyenin fiyatı 15 lira.
Seyyar satıcı kadınlar sokağa çıkma yasaklarından
en çok etkilenenler; herhangi bir yardım alamıyorlar,
güvencesizlikle, işsizlikle karşı karşıyalar.
Kadifekalede tandır ekmeği yapan
kadınlar yine kayıtsız. Onlar sürekli iş kazaları
geçiriyor; elleri, vücutları yanıyor ama bir sağlık
güvenceleri dahi yok. Un fiyatlarının artışı ekmek
satmalarını da zorlaştırmış,
çocuklarının işsiz olduğunu, uyuşturucu tehlikesiyle
karşı karşıya kaldıklarını ve iş
güvencesi istediklerini, emeklilik hakkı istediklerini söylüyorlar.
Aydında çilek tarlasında
çalışan kadınlar kayıt dışı, güvencesiz,
yemek ve su ihtiyaçları dahi karşılanmadan
-sıcağın altında- seralarda, tuvalet imkânı dahi
olmadan 70 TL ücretle çalışmak zorunda bırakılıyorlar.
Yol ücreti de işçilerin yevmiyesinden kesiliyor. Çalışırken
küçük çocuklarını bırakabilecekleri hiçbir yer
olmadığı için evde yalnız başına bırakmak
zorunda kalıyorlar.
Hasır şemsiyesi yapan kadınlar
çadırlarda yaşıyor. Günlük, hasır şemsiyeden sadece 20
lira kazanabiliyorlar. Pandemi bu gelirden de mahrum bırakmış;
insanca çalışma koşulları ve barınma
haklarını talep ediyorlar. Kadınların yoksulluğu
arttıkça -şimdi göstereceğimiz- erkek şiddeti daha fazla
artıyor ve siz tüm bu yoksulluğu, kadınlara, LGBT +lara yönelik
şiddeti engellemek yerine parti binalarımıza
astığımız bu pankartları indirmekle meşgulsünüz,
İstanbul Sözleşmesinden imzayı çekmekle meşgulsünüz, erkek
egemenliğini büyütmekle meşgulsünüz. Ne yoksulluk ne de şiddet,
siz görünmez kılmaya çalıştınız diye ortadan
kalkmıyor. Kadınları değil yoksulluğu, kadına
yönelik erkek şiddetini, kadına yönelik erkek devlet şiddetini
engelleyin diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Alpay Antmenin.
Sayın Antmen, buyurun.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan
Değerli milletvekilleri, teklifin 2nci maddesi
üzerindeki konuşmama başlamadan önce sizlere devletimizin bekası
ve milletimizin bölünmez bütünlüğüyle ilgili çok acı bir olaydan
bahsetmek istiyorum.
Biliyorsunuz, Nutuk, milletimizin en şanlı
sayfalarından biri olan, belki de en önemli sayfası olan
Kurtuluş Savaşının destanıdır. Nutukun sonunda
olan Gençliğe Hitabe tam da bugünlere karşı bizleri
uyarıyor, aydınlatmaya devam ediyor. Seçim bölgem Mersin
Çamlıyaylada Nutuk dağıtılmak istendi ama İlçe Millî
Eğitim Müdürü Mustafa Bakkal Hayır. dedi. Atatürkün kötü örnek
olduğunu ve Atatürkün Vahdettinle ilgili sözlerinin sakıncalı
olduğunu gerekçe gösterdi. Yani, Mersin Çamlıyayla İlçe Millî
Eğitim Müdürü Atatürkün Nutukunu öğrencilerin okumasını
yasakladı. Tepkilerimiz sonucu bu kişi görevden alındı;
yöneticilik görevinden alınması da yetmez, bu kişinin
öğretmenlik mesleğini de yapmaması gerekiyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Peki, bu cesareti ona verenlerin ve
çocuklarımızı bu kafaya emanet edenlerin de hesap vermesi
gerekmiyor mu?
Değerli milletvekilleri, gelelim teklifin 2nci
maddesine. Maddede kadastro teknik hizmetleri için lisans belgesi alacak
olanlarda aranan deneyim süresi beş yıldan on yıla
çıkarılmakta ama sınav kaldırılmaktadır. Bu hâle
göre -sınava tabi olmadan- harita ve kadastro mühendisleri yasal
şartları taşıdıkları takdirde lisans
alabileceklerdir. Türkiyede 3.250 adet serbest çalışan harita ve
kadastro mühendisi bürosu ve yaklaşık 20 bin civarında mühendis
mevcut olup 218 adet LİHKAB bürosu vardır. Sınav
olmaksızın lisans alınmasının önünün açılması
daha çok LİHKAB bürosunun açılmasını sağlayacak,
işsiz mühendislerimize iş ve ekonomik gelecek sağlayacak ama
yeterlilik de belki de bu anlamda düşebilecektir sınav
olmadığı için. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor.
Burada başka bir husus var: Lisans için teminat
50 bin liraya çıkarılmakta. Parası olana lisans, olmayana
maalesef hiçbir şey yok. Ayrıca burada neyi görüyoruz biliyor musunuz
değerli milletvekilleri? Tek adam rejiminde, her kanun teklifinde
vatandaştan nasıl para alırız, onun derdi göze
çarpıyor. Nereden mi çıkarıyorum bunları? Bu maddede
teminat 50 bin liraya çıkıyor. Şu an Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmüş olan yasa teklifinde petrol ve enerji sektöründe yeni
işe başlayanlar için 10 milyona kadar, mevcutlar için 100 milyona
kadar teminat verilmesi kararlaştırılmak isteniyor.
Kuyumculardan istediğiniz ve geri adım attığınız
yarım kilo altın teminatını da unutmuş değiliz.
Yani değerli milletvekilleri, tüm bunların nedeni belli, AKP
iktidarı hazineyi de Merkez Bankası rezervlerini de tamtakır
kuru bakır hâle getirdi. (CHP sıralarından alkışlar)
Yeri gelmişken bir daha soralım,
hesabını verene kadar her gün soracağız. Bu halkın 128
milyar doları nerede? Allah aşkına, nerede bu para?
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) İlhan Kesici
biliyor, ona sorun.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Merkez Bankasında
olması gereken 128 milyar dolar gitmiş, biz de halkın
parasını soruyoruz Sayın Milletvekili. Diyoruz ki: Bu
dolarları hangi kurdan, hangi tarihlerde kime sattınız, kimlere
sattınız? Bunun hesabını verin. Yani Türkiyede 20 milyona
yakın aile var, 20 milyona. (CHP sıralarından
alkışlar) Aile başına 6.500 dolar düşüyor, Türk
lirası olarak 54 bin lira. Yani burada konuşacağınıza
aile başına kaybolan 56 bin liranın -Türk parası olarak-
hesabını verin ama doğru düzgün açıklayamıyorsunuz
çünkü 128 milyar dolar nerede? sorusu iktidarın ayarını bozdu.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Maske düştü,
maske. İlhan Kesici düşürdü maskeyi.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Tekrar soruyoruz: 128
milyar doları verdiğiniz, peşkeş çektiğiniz bu
hesaplar kime ait, ne zaman ve hangi kurdan bu dolarları kimlere
sattınız? 19 Mart 2021 Cuma günü
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Hesabını
veremezler Sayın Vekilim.
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum,
lütfen
ALPAY ANTMEN (Devamla) Sayın milletvekilleri,
19 Mart 2021 Cuma günü 450 milyon dolar satın alan kişiler kimlerdir,
bunlar hangi firmaların sahipleridir? Merkez Bankasında olması
gereken 128 milyar doların ne kadarını -dolar- döviz geçiş
garantisi ihalelerini alan firmalara sattınız? Bu firmalar
ayrıca satın aldıkları dolarlar dışında
devletten ne kadar dolar aldılar? Kimlere, hangi tarihte bu 128
milyarı sattınız, hangi kurdan verdiniz?
Açıklayacaksınız, hesap vereceksiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, deprem vergileri
kayıp, Biz Bize Yeteriz paraları kayıp, her şey
kayıp. Siz Türkiyenin on dokuz yılını kaybettiniz, az
kaldı, gidiyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Mehmet Ruştu Tiryaki Ömer Öcalan
İzmir Batman
Şanlıurfa
Mahmut Celadet Gaydalı Züleyha Gülüm
Bitlis
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Öcalanın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten birkaç gündür Türkiyenin gündemini
meşgul eden insan kaçakçılığı ülkede bilinen bir
şey. Bu işin devlet eliyle, devlet kurumlarıyla
yapılması değişik bir durum. Bölgede var şebeke diye
biliniyor. Kimi yurttaşlar gidip başvuruyor; 6 bin avroya, 7 bin
avroya, 8 bin avroya kimi bölgelerde bu işler yapılıyor ama bu
işe, bu şebekeye devlet bulaştı, artık devlet
şebekesi var; valilikler, belediyeler bu işin içinde. Bu, işin
bir tarafı.
24 Haziranda milletvekili olarak seçildik, buraya
geldik. Üzerimizde herhangi bir mahkeme kararı olmamasına rağmen
şu an İçişleri Bakanlığı tarafından
pasaportumuz verilmiş ama engelleniyor idari karar olarak. Meclis
Başkanı Sayın Mustafa Şentopla görüştük, ilgileneceğini
söyledi; birkaç defa da İçişleri Bakan Yardımcısı
Sabri Erdille görüştük. Ha bugün, ha yarın, bir hafta sonra, on gün
sonra
En son bana söylediği söz: Vekil Bey, avukatlarınız
ilgilensin. Öyle bir yere gidecek hâlimiz de yoktur. Bu coğrafyada
yüzyıllardır atalarımız yaşamış, şimdi
biz yaşıyoruz, bizden sonra evlatlarımız yaşayacak ama
ortada bir devlet ciddiyeti yok, bir devlet geleneği yok. Kurumsal
yapıların tamamı tahrip edildi. 90larda derin bir şiddet
hissedilirdi, derin bir hukuksuzluk hissedilirdi ama devletin içerisinde
kısmi bir ciddiyet vardı ama şu an devlet de kurumsal olarak
çökmüş, şebekelerin yaptığı insan
kaçakçılığını valilikler ve belediyeler yapmaktadır.
(HDP sıralarından alkışlar) Bu da size yeter, yani ne
diyelim, bu konuda, yolunuz açık olsun, gidiyorsunuz.
Bundan sonra, siyasal perspektif olarak iktidardan
ziyade muhalefete bazı şeyler düşüyor; Kürt halkıyla, Alevi
halkıyla hangi noktalarda biz bütünleşebiliriz? Demokrasiden
bahsediyoruz, muhalefetteki arkadaşlarımız da bizler de,
Anayasanın değiştirilmesinden, Alevilerin haklarından,
Kürtlerin haklarından bahsediyoruz; ortak noktalarda buluşabilecek
miyiz? Türkiye'nin geleceğini birlikte inşa edebilecek miyiz? Bundan
dolayı muhalefetin daha cesur olması gerekiyor. Güçlendirilmiş
parlamenter sistemden neyi kastediyorlar, bu halka açıklamak lazım.
Kürt halkıyla, Alevi halkıyla, Türkmeniyle ve diğer tüm
ötekileri ortak paydada nasıl buluşturacaklarının
metotlarını yaklaşan seçim mahallinde açıklamaları
gerekiyor. Çok geç kalmamaları gerekiyor çünkü biz ortak noktalarda
buluşabiliriz.
AKP derin bir tarihte ıskaladı, siyasal
İslamın gerçek yüzünü -kendini öyle tanımlıyor ya, siyasal
İslam olarak kendini lanse ediyor- bu halka yaptığı zulüm,
hakaret, gasp, iradesini elinden alma, Kürtlerin seçme ve seçilme
hakkını elinden almakla kendini derin bir şekilde ifşa
ediyor. Biz de bunu bölgede her yerde söylüyoruz, söylemeye devam
edeceğiz. 28 Şubat mağdurları olarak geldiler, Kürt halkının
onlarca belediyesini gasbettiler, seçilen belediye başkanlarını
cezaevine attılar, demokrasiyi bir köşeye bıraktılar,
hukuku ortadan kaldırdılar ve siyasetçilere esir muamelesi
yaptılar. 26 Nisanda da Sincan Cezaevi kampüsünde bir tiyatro başlayacak.
Bu noktada demokrasi güçlerine, muhalefete çağrımızdır:
Ortak noktada buluşabiliriz, ortak insani değerlerde
buluşabiliriz. Bunların geç olmadan, ana muhalefet, diğer
muhalefet ve toplum dışına itilen tüm halka
anlatılması gerekiyor. AKP bir tarihi ıskaladı, AKPnin
yaptığı yirmi yıldır herkes tarafından biliniyor.
Bundan sonra kazanamayacaklar ama o boşluğu dolduracak olan
muhalefet, projesini, ortak noktaları bir an önce kamuoyuyla
paylaşmalıdır, yeni bir demokratik sistemin inşasına
katkı sunmalıdır.
Tüm halkımızı selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
60a göre yerimden bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, kısa çalışma ödeneğinin yıl sonuna
kadar uzatılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz evvel okudum, Sayın
Cumhurbaşkanı daha önce, mart sonunda bitirileceği söylenen
kısa çalışma ödeneğini nisan, mayıs ve haziran
aylarına uzatmış. Bunu Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener her grup toplantımızda
tekrar ediyordu, gerçekten esnaf da reel sektör de çok zor durumda.
Teşekkür ediyoruz. İyi şeylere teşekkür ediyoruz. Yapmaya
devam edin, biz de teşekkür etmeye devam ederiz ama haziran yetmeyecektir
göreceksiniz, bunun yıl sonuna kadar devam etmesi hem reel sektör için hem
esnaf için, küçük işletmeler için çok önemli. Bunu da buradan bir kez daha
talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hayırlı olsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
kısa çalışma ödeneğinin İşsizlik Sigortası
Fonundan karşılanmasının işçiye yapılan büyük bir
haksızlık olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısa çalışma ödeneğinin uzatılması birçok siyasi
partinin, sendikaların talebiydi; bu yönüyle doğru ve olumlu ama
yanlış olan bir şey var, ilk baştan ilk düğmeyi
yanlış ilikledik. Kısa çalışma ödeneği nereden
karşılanıyor? İşsizlik Sigorta Fonundan.
İşsizlik Sigorta Fonu işçinin kumbarası ve işçinin
kumbarasından İşsizlik Sigorta Fonuna el attığınız
zaman -tükendi tükendi- yakında işlev göremeyecek hâle gelecek. Bu
pandemi daha ne kadar sürecek belli değil. Patronlara katkıyı
Hazineden yapacaksınız, çok uluslulara Hazineden
yapacaksınız, 5li çetenin vergilerini kanunla Plan ve Bütçe
Komisyonunda affedeceksiniz, geçiş garantilerini ödeyeceksiniz,
işçiye geldi mi Getir bakalım kumbaranı. Siz, bir bayram günü
torununuza Getir kumbarayı. deyip kumbarayı açıp harçlık
verin, bakalım torun size ne yapıyor? İşçiye yapılan
büyük bir haksızlıktır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3490) esas numaralı
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
3üncü maddesine 5368 ibaresinden önce gelmek üzere 16/6/2005 tarihli
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Aysu Bankoğlu Burcu Köksa
Bartın Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Burcu Köksal.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 253 sıra sayılı Kanun
Teklifini görüşüyoruz.
Peki, AKPye soruyorum: Gündeminiz ne zaman
işçi, çiftçi, emekli, esnaf olacak? Pandemide kafeleri,
kıraathaneleri, kahvehaneleri, lokanta ve restoranları
kapattınız, sokağa çıkma yasağı getirdiniz, 65
yaş üstü ve 20 yaş altını aylarca evden çıkarmadınız
ama sizin kongreleriniz yüzünden salgın pik yaptı, bütün bu emekler
heba oldu. Peki, bir yıldır aç-kapayla perişan ettiğiniz
esnafa ne verdiniz? En düşük BAĞ-KUR primi olmuş 1.055 lira, siz
esnafa bin lirayı lütuf gibi gördünüz. Esnaf bir yıldır kan ağlıyor.
Size göre, lebalep kongrelerde bulaşmayan virüs esnafın
dükkânında bulaşıyor. Pandeminin başında beri 125 bin
esnaf işte bu kilidi vururken siz esnafa destek olmak yerine icralık
ettiniz, icralık.
Bakın, seçim bölgem Afyonkarahisarda
esnafın hâli: Burası, tarihî Bedesten Çarşısı.
Düğün, nişan, kına alışverişi; iğneden
ipliğe, boncuktan düğmeye her şey satılır ve esnaf
diyor ki: Biz birikimimizi tamamen yedik, yüzde 80 zarar ediyoruz. Yine
ayakkabıcılar çarşısı, Afyonkarahisarda canlı
bir çarşıydı; Akşam beş oldu, siftah yok. diyor
esnaf. Bir başka esnaf da şarküteri işletiyor Afyon merkezde,
diyor ki: İnsanlar artık peyniri gramla alıyor, işlerimiz
kötü, esnaf borç içinde. İşte, esnafın hâli.
Peki, kafe, restoran gibi yerlerin kapanmasıyla
işsiz kalan çalışanlara ne veriyorsunuz? Nisan ve mayıs ayları
için 1.500 lira yani günlük 50 lirayla işçiye verdiğiniz değeri
görüyoruz. Peki, soruyorum: Siz aylık 1.500 lirayla geçinebilir misiniz
sayın AKP milletvekilleri? Lebalep kongreleriniz sonucu
kırmızıya boyanan Türkiye haritasının bedelini esnafa
ve çalışana ödetiyorsunuz siz.
Çiftçiye baktığımda görüyorum ki onu
da umursadığınız yok. Çiftçi tüm borçları için
yapılandırma isterken siz sadece 31 Aralık 2020 tarihi
itibarıyla Tarım Kredi Kooperatifinde takibe düşmüş 931
milyon liralık borca yapılandırma getirdiniz. Ama ne
yapılandırma... Temerrüt dönemi için yüzde 18 faiz, taksitlendirme
dönemi için yüzde 12 faiz. Çiftçi ne istiyor, siz ne yaptınız? Çiftçi
Borçlarımın faizi tümüyle silinsin, uzun vadeye yayılsın,
en az beş yıl süreyle taksitlendirilsin. diyor çünkü çiftçinin
kazancı borcunu ödemeye yetmiyor, çünkü ithalat politikanız yüzünden
çiftçi bitiyor, çünkü gübrede, tohumda, yemde, zirai ilaçta, akaryakıtta,
elektrik ve su faturalarında zam üstüne zam yaparak çiftçiyi yokluğa
mahkûm ettiniz siz. (CHP sıralarından alkışlar) Kredisini
ödeyemeyen, üstüne de faizlerle borcu katlanan çiftçi iflas ediyor;
tarlasını, traktörünü, hayvanını satıyor; haberiniz
var mı?
Emekliler nasıl, bir de onlara bakıyorum:
13,5 milyon emeklinin 8 milyonu 2 bin liranın altındaki maaşla
geçinmeye çalışıyor. Açlık sınırı 2.718 lira
olmuş, milyonlarca emekli açlık sınırının
altında yaşıyor ve Cumhuriyet Halk Partisinin mücadelesiyle emeklilere
vermiş olduğunuz bayram ikramiyesini de yıllar boyunca yerinde
saydırdınız. Ayrıca, banka emeklilerine bu bayram
ikramiyelerini vermediniz ama iş garanti ödemelere gelince
yandaşlarınızın kasasını dolduruyorsunuz. Esnafa
bin lirayı layık görenler Avrasya Tüneli için 391,8 milyon lira
garanti ödemesi yapıyorlar. 8 milyon emekliyi 2 bin liranın
altındaki maaşla geçinmeye mahkûm edenler Osmangazi Köprüsü için 3,2
milyar lira garanti ödemesi yapıyorlar. Çiftçinin borcunu faiziyle
isteyenler Kuzey Marmara Otoyolu için 1,4 milyar lira garanti ödemesi
yapıyorlar. İşçiyi günlük 50 lirayla açlığa mahkûm
edenler Yavuz Sultan Selim Köprüsü için 3,6 milyar lira garanti ödeme
yapıyorlar ama keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Çiftçi
ödeyemediği borç kâğıdıyla, esnaf paslanmış
kepenk kilidiyle, üniversite mezunu işsizler diplomalarıyla, iflas
eden iş insanı iflas kararıyla, emekliler ceplerindeki son
kuruşla sandıkta size hesap soracak.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3490) esas numaralı
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 4 - 5368 sayılı Kanunun 4'üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 4 - 2'nci maddede yer alan şartları
taşıyan ve lisans belgesi başvurusunda bulunan mühendislere,
lisanslı harita ve kadastro mühendislik faaliyeti yürütebilmeleri için
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından lisans belgesi verilir.
Lisanslı harita kadastro mühendislik
büroları kontenjan ve sayı sınırlaması
olmaksızın il genelinde yetkili olmak üzere lisanslı mühendisin
talep ettiği ilçede kurulur.
Lisanslı bürolar, meslek alanıyla ilgili
mühendis, tekniker veya teknisyen unvanlarında en az 3 kişi
çalıştırmakla yükümlüdür. Bu hüküm doğrultusunda
çalıştırılanlardan en az birinin lisans sahibi
dışında bir mühendis olması zorunludur.
Lisansların verilmesi, iptal edilmesi ve
sicillerin tutulması ile lisanslı büro faaliyetlerinin denetimini
yaparak uyarma, kınama, lisansın geçici veya sürekli iptali
cezalarını vermeye Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yetkilidir.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Kanun
kapsamına giren işlem başvuruları elektronik ortamda
alınır, eşitlik ilkesi gözetilerek iş
dağılımı yapılır.
Kuruluş, görev, lisans verilmesi, iş
dağıtımı, lisanslı büro yetkilendirmesi ve denetime
ilişkin usul ve esaslar ile mekân, personel ve donanımlarına
ilişkin hususlar yönetmelikte belirlenir."
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Ulaş Karasu
İstanbul Aydın
Sivas
Mürsel Alban İsmet Tokdemir Aysu Bankoğlu
Muğla Hatay Bartın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmet Tokdemirin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları
başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifiyle lisans belgesi alacak olanlarda
aranan deneyim süresi beş yıldan on yıla
çıkarılmaktadır. Yıl şartından ötürü lisans
sahibi olamayan ancak serbest harita ve kadastro mühendislik ve müşavirlik
faaliyeti yürüten ve yürütecek olan mühendisler iş alma ve meslek
hayatlarını sürdürmede dezavantajlı duruma düşeceklerdir.
Değerli milletvekilleri, hem seçim çevremde hem
de partim tarafından görevli olarak gitmiş olduğum
şehirlerimizdeki ziyaretlerimde gördüm ki
vatandaşlarımızın bir numaralı
sıkıntısı ve gerçek gündemi aslında ekonomidir.
Türkiyeyi on dokuz yıldır yöneten AK PARTİ Hükûmeti ekonomik
krizleri yönetememiş, yanlış adımlarla krizi daha da
derinleştirmiştir, açıklamış oldukları kredi
paketleriyle vatandaşlarımızı uzun vadede
borçlandırarak geleceklerini ipotek altına almıştır.
Tüm Türkiyede olduğu gibi Amik
Ovamızın çiftçileri de mazot, gübre ve tohum
pahalılığından güç bela tarlasını borca girerek
ekebilmektedir. Çiftçilerimizle yaptığımız
görüşmelerde ilettikleri bilgilere göre, artan gübre fiyatları
nedeniyle buğday için dekar başına ortalama 150 liralık
gübre atılıyor, bölgelere göre bu miktar artabiliyor veya
azalabiliyor. Açıklanan gübre desteği ortalama 150 liranın
sadece 16 lirasını karşılıyor.
Diğer taraftan, Amik Ovamızda pamuk
ekimine başlayan çiftçilerimiz ise hâlen geçen yılın pamuk
destekleme primlerini alamamıştır. Bu mudur çiftçiyi
desteklemek? Amik Ovamızın yaklaşık üçte 2si derin
kuyulardan elektrik enerjisiyle çekilen suyla sulanmaktadır. Kuyulardaki
su miktarının en çok sulamaya ihtiyaç duyulan yaz aylarında
düşmesi, hem elektriğin pahalı olması hem de elektrikteki
yüzde 32lik vergi çiftçilerimizin belini bükmektedir.
Amik Ovasında 585 bin dekar arazinin
sulanmasını sağlayacak olan, Hatay ve ülkemiz için hayati önem
taşıyan Reyhanlı Barajı hâlâ bitirilememiştir. Sulama
ve taşkın koruma maksadıyla 2010 yılında
yapımına başlanan, 2015te de tamamlanması beklenen
Reyhanlı Barajı beş buçuk yıllık gecikmeyle de olsa
2020 yılında gösterişli bir şekilde açıldı.
Ancak, yeterli su havzası oluşamadığından ve
basınçlı sistem oluşturulamadığından hiçbir
çiftçimiz Bitti. denilen barajdan tarlasını sulayamıyor.
Menzelet ve Tahtaköprüden geleceği söylenen su için yeterli
çalışma hâlen yok. Basınçlı sistemle su üretimi ve
çiftçilerimizin tarlasına suyun ulaştırılması için
kanal ve drenaj gibi herhangi bir çalışma yoktur. Arazileri
toplulaştırma çalışmaları hâlen bitirilemedi. Görünen
o ki en az çiftçilerimiz dört beş yıl daha barajdan
tarlalarını sulayamayacak. Hâl böyleyken Reyhanlı Barajı
bitti. demek vatandaşlarımızı yanıltmaktır.
Eğer daha önce bitirilecek diyen varsa çıksın Şu tarihte
bitirilecektir. desin. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Hatay devlet
olmaktansa millet olmayı kendi hür iradesiyle tercih etmiş önemli bir
ilimizdir. Hatay vergi vermede 8inci, hizmet almada 56ncı sıradadır.
Maalesef hizmet almada 56ncı sırada olan Hatay ilimizin 160 bin
nüfuslu Defne ilçesinde hâlen devlet hastanesi yoktur. Çevre ilçelerdeki
hastanelere gitmek zorunda kalan vatandaşlarımız geç müdahale
yüzünden can veriyor. Hatay üvey evlat mıdır?
Suriye politikasıyla yaklaşık 600 bin
Suriyeli nüfusu barındıran, tüm inanç ve kültürlerin kardeşçe
yaşadığı, hoşgörü ve medeniyet diyarı olan
Hatayımız, mutlu iller sıralamasındaysa maalesef ve
maalesef sondan 4üncü sıradadır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tokdemir, teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin altıncı
fıkrasının Kanunun kapsamına giren işlem
başvuruları, elektronik ortamda alınır ve eşitlik
ilkesi gözetilerek dağılımı yapılır.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ömer Öcalan Züleyha Gülüm
İzmir Şanlıurfa İstanbul
Mehmet Ruştu Tiryaki Mahmut Celadet Gaydalı Hasan Özgüneş
Batman Bitlis Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hasan Özgüneşin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Merhaba
arkadaşlar.
Şırnakın sorunlarına devam
ediyorum. Dün bölge hastanesinden bahsetmiştim, Beş yılda
bitireceğiz. demişlerdi ama hâlâ temeli atılmadı.
Şırnak ilimizde şöyle bir yalana başvurmuşlar: HDPli
İl Genel Meclis üyeleri imar için, su için, çevre düzenlemesi için karara
engel oluyorlar. Yalancının mumu yatsıya kadardır, size 2
belgeyi de gösteriyorum. Bu, imar belgesi ve geçmiştir; bu da su ve çevre
düzenlemesi belgesi, o da geçmiştir ama hâlâ Belediye ve AKPli
yöneticiler bunun yalanını uydurmaya çalışıyorlar.
Biraz ciddi olalım. Hizmet yapacaksanız sözünüzün eri olun; bu bir.
İkincisi, Şırnakta sağlık
sorunları had safhada; hastane yetersiz, teknik eleman, doktor, tüm
boyutlarıyla yetersiz. Düşünün, eşimi götürdüm diş
hastanesine, Şırnakta, kanal tedavisi yapabilecek ne teknik var ne doktor
var. Anjiyo bölümü konulmuş, teknik yok, doktor yok. Kadın doğum
bölümünde haftada iki gün çalışılıyor, başka da yok.
Diyaliz bölümü Uludere ve Beytüşşebap Hastanelerinde hiç yok.
Dolayısıyla, orada kayırmacı bir yaklaşım var.
SAĞLIK-SEN var, oranın yöneticilerini devlet hastanesinin yönetim
kuruluna alıyorlar. Liyakat son derece zayıf, yeterli eğitim
verilmiyor. Bunlara çare bulmak için yine AKP Hükûmetinden destek istiyoruz:
Görevlerinizi layıkıyla yapınız.
Aile sağlık merkezleri ya yetersiz ya da
sağlık ocaklarının binalarının hepsi eski,
yenilerine ihtiyaç vardır. Silopi ilçemizde yeteri kadar doktor yok, Cizre
ilçemizde enfeksiyon ve çocuk cerrahisi yok.
Değerli arkadaşlar, eğitim konusunda
durum daha vahim. 2 bin öğretmen açığı var
Şırnakta; okullar yetersiz, sınıf sayısı yüksek.
2 bin asil öğretmenin yerine ne yapılıyor? Geçici
öğretmenler atanıyor. Onlar da mesleki eğitimden
geçmemişler, yetersiz kalıyorlar. Bütün okullarda güvenlik
elemanları olduğu gibi bir de yanlarına 1 polis daha vermişler.
Sanki ilkokul, ortaokul öğrencileri bu ülkenin altına dinamit
koyacaklarmış; polis denetiminde eğitim yapılıyor.
İstismar olayları had safhada, uyuşturucu okullara girmiş,
yeterince önlem alınmıyor; bu konuda sizleri uyarıyoruz.
Benim köyümün barajı bu sene bitirildi; her
taraftan su akıyor, çok büyük bir tehlike arz ediyor, her an büyük bir
felaketle karşılaşabiliriz, 5-6 köyü götürebilir, askerî
karargâhı götürebilir.
En son olarak, AKP Hükûmeti soğana ve patatese
sarıldı ve biz ilkokulda çocuklara bir şey
öğrettiğimizde Bak, bu şu
Arkadaşlar, bu soğan, bu
da patates ama ne yapacak biliyor musunuz? Siz Urfada da Diyarbakırda da
o filmi görün. O rezaleti nasıl bu halka yaşattınız?
Yiğidi kuru soğana muhtaç ettiniz. Sizi göndermek üzere size havale
ediyoruz, güle güle gidin, güle güle. Bu sizi bitirecektir, onu bilin, sizi
bitirecektir.
(Hatip tarafından AK PARTİ
sıralarına patates ve soğan yuvarlanması)
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
TAMER DAĞLI (Adana) - Yakıştı
mı sana ya?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz halka
verirken yakışıyor mu? Halka verirken yakışıyor
mu?
TAMER DAĞLI (Adana) Yakıştı
mı sana bu?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) O rezaleti
yapıyorsunuz halka. (AK PARTİ ve HDP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sen
milletvekili olarak bu davranışı nasıl
yakıştırıyorsun acaba kendine?
BAŞKAN - 4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Milletin oylarıyla gelmişsin, patates, soğan
fırlatıyorsun.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz halka bu
rezaleti yaşattınız.
BAŞKAN - 5inci madde üzerinde 2 adet önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Sizin nimete bile saygınız yok, nimete.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz çok
saygılısınız!
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Hiçbir kutsala saygınız yok.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz
saygıdan ne anlarsınız. (AK PARTİ ve HDP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3490) esas numaralı
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
5'inci maddesiyle 5368 sayılı Kanuna eklenen 4/A maddesinin sekizinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
tarafından; uyarma ve kınama disiplin cezasını gerektiren
fiil ve hallerin öğrenildiği tarihten itibaren bir ay içinde,
lisansın geçici ve sürekli iptali cezasını gerektiren fiil ve
hallerin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde disiplin
soruşturmasına başlanmadığı takdirde
soruşturma başlatma yetkisi zamanaşımına uğrar.
Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallere, işlendiği
tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği
takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Ömer Fethi Gürer
İstanbul Aydın Niğde
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ömer Fethi Gürerin.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 253 olan
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini
görüşüyoruz.
2005 yılında çıkarılan bu kanunun
bugünkü değişikliği bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Önemli
bölümünde sorunlarla ilgili düzenlemeler yapılsa da yine de yetersizlikler
var.
Ben bu kanun vesilesiyle farklı bir konuya da
değinmek istiyorum: Ülkemizde mühendislerin durumu. Mühendisin artık
adı var, tanımı yok. Farklı branşlardan mezun binlerce
mühendis iş arıyor. Ziraat mühendisi, gıda mühendisi,
inşaat mühendisi, mimar, veteriner, iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunları iş bulamıyor.
Değerli arkadaşlar, bunun birden çok
nedeni var ancak uygulanan politikaların da mühendislik mesleğini
artık tanımının ötesine
taşıdığının altını çizmek gerekir çünkü
kamunun varlığı, mühendis okullarından mezun olanlara
tecrübe ve iş edinme yönünden önemli avantaj sağlardı.
Özelleştirme sürecinde çok iş yerinin kapanması, mühendislerin
çalışma alanlarını daralttı. Bugün bir mühendisin
mezun olduktan sonraki bilgi birikimiyle özel sektörde çalışmaya
başlaması ona işçi statüsünden öte bir farklılık
yaratmıyor. Ne yazık ki bazı kurumlarda ve belediyelerde dahi
temizlik işlerinde çalışan üniversite mezunlarının
olduğu durum dikkate alındığında, mühendislerle ilgili
de gerçek anlamda taban ücretini de belirleyerek bir düzenlemeye ihtiyaç var
çünkü mühendislik imrenilen, olmak istenen ve o anlamda da insanların
çocuklarını yönlendirdikleri bir alanken günümüzde işsiz
kalmaları bu mesleklerin varlığını da tehdit ediyor. O
işi yapanların yerine daha uygun, ucuz ya da düşük ücretlerle
görevlendirmelere gidilmesi o alanlarda sorunların da
katlanmasının yolunu açıyor.
Değerli arkadaşlar, mühendis, olduğu
alanda üretime, çalışmaya, araştırmaya, AR-GEye katkı
sunan kişidir aynı zamanda. Ne yazık ki ülkemizdeki mühendis
işsizliğinin artması bu anlamda önemli ve ciddi
boşlukların da doğmasına neden oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı
gençlerle yaptığı konuşmada diyor ki: Kalifikasyonu iyi
olanların okul bittikten sonra iş bulma şansları
oluşur. Onun dışında her üniversite mezununa iş
bulacak değiliz. Özünde bu söyleyiş bile mevcut durumun bir yerde
ikrarı yani üniversite mezunlarının iş
bulamadıklarını kabul etmiş oluyor ama devleti yönetenlerin
asli görevleri o konuda oluşan boşluğu ortadan
kaldırmaktır. Ülkemizde bugün eğer mühendisler işsizse, bu,
siyasi iktidarın uygulamalarının yanı sıra bu konudaki
bakışıyla da doğrudan ilişkilidir. Eğer bir
üniversite varsa, oradan mezun olunuyorsa onların da yaşamın
içinde yer bulmalarının yolu mutlak surette
açılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, son bölümde iki konuya
da dikkatinizi çekmek istiyorum. Maskeyle ilgili son günlerde -bildiğiniz
gibi- kamuoyuna yansıyan bilgilerde, Çalışma
Bakanlığının yaptığı incelemede bazı
maskelerin güvenilir olmadığı, 40 ayrı firmanın
maskesinin bu anlamda sorunlu olduğu ortaya çıktı. Keza,
Bakanın benim verdiğim soru önergesine verdiği yanıt 70
maske üreticisinin incelendiği ve bunlardan 24ünün fahiş fiyatla
satış yaptıklarının görüldüğü şeklinde. İşte
sorunun bir nedeni de bu. Eğer kaliteyi, niteliği, bu anlamda
sorumluluk alması gerekenleri sahiplenmezseniz, bu dönemde dahi, pandemide
vicdansızca, ahlaksızca bu durumdan para kazanmayı
düşünenler türer. Yirmi yıldır iktidarda olan bir partinin
kendini muhafazakâr tanımlaması içinde tutmasına rağmen,
eğer bu pandemi döneminde bir maskede dahi vurgun yaşanıyorsa
bu, ülkenin erdiği olumsuzluğun somut yansımasıdır.
Acaba o güvensiz maskeyle kaç kişi öldü? Allahtan korkusu olmayan bu
insanları denetlemek bu siyasi iktidarın asli görevidir. Bunun için
de bu konuda da yeterli çalışmaların yapılmasını
iktidara öneriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesiyle 5368
sayılı Kanuna eklenen 4/A maddesinin dördüncü
fıkrasının (ç) bendinde yer alan Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü tarafından belirlenen hizmetler ibaresinin 1 inci maddenin
ikinci fıkrasına göre belirlenen hizmetler ile diğer kanunlarla
kendilerine verilen görevler şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent Turan Tamer Dağlı Ahmet Özdemir
Çanakkale Adana Kahramanmaraş
Çiğdem Erdoğan Atabek Arife Polat Düzgün
Sakarya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 5368 sayılı Kanuna göre lisansın
geçici iptaline sebebiyet veren faaliyet alanı dışında
işlem yapma hükmünün daha anlaşılır hâle getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 2 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Ömer Öcalan Mahmut Celadet
Gaydalı
İzmir Şanlıurfa Bitlis
Züleyha Gülüm Mehmet Ruştu Tiryaki
İstanbul Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serpil Kemalbay Pekgözegünün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; büyük bir ekonomik kriz ve pandemi
krizinin içerisinden geçiyoruz ve bu krizlerin faturası âdeta
işçilere, emekçilere ödetiliyor. İşçiler iş yerlerinde bu
pandemi koşullarında dip dibe çalışarak pandemiye maruz
kalırken öte taraftan 1 Mayısa doğru yaklaşıyoruz ve 1
Mayıs için yapılan çağrılar Hükûmetin, kolluğun
baskısıyla karşı karşıya kalıyor. Daha dün
lebalep salonlarda toplantılar yapanlar, tarikatların cenaze
törenlerinde tıklım tıklım bir araya gelenler bugün
işçilerin, 1 Mayıs Platformunun pandemi koşullarına dikkat
ederek yapmaya çalıştığı basın
açıklamasına saldırarak, Sosyalist Dayanışma Platformu
sözcüsü sevgili Sevtap Akdağı ters kelepçeyle gözaltına alarak
ve bütün işçileri, platform sözcülerini ve temsilcilerini gözaltına
alarak işçilerin sesinin kısılmasını istiyor.
İşçilerin sesinin kısılması aslında çok politik
bir nedenle isteniyor çünkü çarkların dönmesi, sermaye birikim sürecinin
devam etmesi, işçilerin canı pahasına bütün bu sürecin devam
etmesi isteniyor ve zaten halkımız da coronavirüse teslim
edilmiş durumda. Öte taraftan bir taraftan da çarklar dönsün isteniyor.
Biliyorsunuz, bir süredir bütün muhalefet partileri
de halkımız da hep beraber kendi yöntemlerince, yordamlarınca
soruyorlar 128 milyar dolar nerede? diye. Bu soru, çok anlamlı bir soru
çünkü 128 milyar dolar, Merkez Bankasında Türkiye halklarının
rezervi. Bu kaynağı çarçur ettiniz; şeffaf
olmadığı gibi, hesap da veremiyorsunuz. İşte, bu
kaynağı niçin soruyoruz biliyor musunuz? Bu kaynağın tam da
böyle bir ekonomik kriz ve pandemi krizi döneminde harcanması gereken yer,
halklar içindir; işçiler, emekçiler, yoksullar içindir. Patates,
soğan dağıttığınız, üstüne patates
çuvalları attığınız yoksullara
dağıtılması gereken, paylaştırılması
gereken, bölüştürülmesi gereken kaynak 128 milyar dolardır. Ama siz
onu ne yaptınız? Yandaş şirketlerinizin
borçlarını kapatarak, vergi muafiyetleri getirerek ve birilerine
peşkeş çekerek buharlaştırdınız ve
insanları, gerçekten, bu ağır koşullarda, cebindeki 12
lirayı eşine verip intihar etmeye giden, intiharı bir çare
olarak, çözüm olarak gören bir hâle getirdiniz. Halkımıza umutsuzluk
empoze ettiniz, gençlere umutsuzluk empoze ediyorsunuz.
Fakat çaresiz değiliz; aslında kaynaklarımız
var, çaremiz var. Bu kaynakları doğru kullanmak kaydıyla
şunların yapılması gerekiyor; bir an önce
yapılması gereken, acil yapılması gereken şeyler
şunlar: Örneğin, tüm işsizlere ve 3 bin liranın
altında geliri olan herkese 3 bin lira doğrudan destek verilmeli,
hemen şimdi verilmeli; bunu yapabiliriz. Kalıcı düzenleme olarak
en düşük emekli maaşı 3 bin liraya çıkarılmalı;
bunu yapabiliriz. Çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine 50 bin liraya kadar olan borçlarını silebiliriz.
Kalıcı bir düzenleme olarak her hanenin suyunu, elektriğini,
doğal gazını, telefon ve internet ihtiyacını ücretsiz
hâle getirebiliriz. Kiraları 31 Aralık 2021e kadar dondurabiliriz.
2021 boyunca işten çıkarmaları yasaklayabiliriz. Kısa
çalışma ödeneği şimdi birkaç ay daha uzatıldı ama
2021in sonuna kadar uzatabiliriz ve ücretleri yükseltebiliriz ki bu,
işçilerin kumbarasıdır. Yine, kod 29la bugüne kadar işten
atılan herkesin işe iadesini sorgusuz sualsiz gerçekleştirebiliriz
ve kod 29un mutasyon kodlarını da -hani, çıkardınız
ya, 49, 46 vesaire- ortadan kaldırabiliriz diyoruz; çare biziz, çare bu
Meclis olmalıdır diyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3490) esas numaralı
Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin (2)nci fıkrasında birden fazla ibaresinden
sonra gelmek üzere lisanslı ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Gökan Zeybek Hüseyin Yıldız Hasan Baltacı
İstanbul Aydın Kastamonu
Ulaş Karasu Mürsel Alban İsmet Tokdemir
Sivas Muğla Hatay
Aysu Bankoğlu Gürsel Erol
Bartın Elâzığ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gürsel Erolun.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Bundan önceki, Genel Kurulda yaptığım
konuşmayı yalnızca AK PARTİ Grubuna yönelik
yapmıştım, bu konuşmamı da AK PARTİ Grubuna
yönelik yapmak istiyorum çünkü gerçekten, AK PARTİ Grubunun kendi
tarihini, kendi geçmişini bilerek bugün hangi noktada olduğumuzu
değerlendirmesi lazım. Bizim aslında sizinle geçmişten
gelen bir tarihî birlikteliğimiz var, 1974 Kıbrıs
Barış Harekâtı. Tabii, o zaman millî görüş gömleğiniz
vardı ama şimdi millî görüş gömleğinizi
çıkardığınız için o günleri unutmuş
olabilirsiniz. 1974 yılında,Kıbrıs Barış
Harekâtı sürecinde insanların gidip de askerlik şubelerinde
gönüllü askerliğe yazıldıkları dönemde, vatanı için,
milleti için, devleti için, toprağı için, bayrağı için
gönüllü askerliğe yazıldığı dönemde
Ama ne yazık
ki bugünkü süreçte görüyoruz ki insanlar yurt dışına gitmek
için, ekmeğini, işini, aşını yurt
dışında kazanmak için oradan çoluğuna çocuğuna
bakabilmek için, para gönderebilmek için
Belediyeleri
aracılığıyla gri pasaportlar düzenlenerek insan
kaçakçılığının yaşandığı dönemi
yaşıyoruz. Yani öylesi bir dönemden böylesi bir döneme nasıl geçildi,
öylesi bir zihniyetten böylesi bir zihniyete nasıl geçildi, öylesi bir süreçten
bu sürece nasıl geçildi, gerçekten bunu değerlendirmek lazım.
Tabii, 1974 yılı Barış
Harekâtını bu ülkenin şanlı tarihine mal eden -Allah
rahmet eylesin- dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e ve dönemin
Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'a da şükranlarımızı
ve aynı zamanda, Allah rahmet eylesin dileklerimizi sunmak istiyorum.
Çünkü ikisinin de ortak özellikleri vardı. Neydi ortak özellikleri? Bir,
devlet adamıydılar; iki, gönül adamıydılar; üç, iyi siyaset
adamıydılar ve bunların bir araya geldiği dönemlerde,
işte 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, bütün dünya,
Avrupa ülkelerinin ambargosuna rağmen sonuçlanmış ve
başarı kazanılmıştır.
Sayın milletvekilleri, 1974 yılı ile
bugünü yine, ayrıca bir kıyaslamak isterim. Bugün, son haftalarda
Türkiyenin gündemine oturan en önemli işlerden biri, patates soğan
dağıtılması. Şimdi, her fırsatta gerek Sayın
Genel Başkanınız, Sayın Cumhurbaşkanı gerek parti
grup sözcüleriniz, grup başkanlarınız, Cumhuriyet Halk
Partisinin iktidar olduğu dönemlerdeki kuyruklardan bahsederler.
Doğru. 1970li yıllarda kuyruklar var mıydı? Kuyruklar
vardı ama o gün olan o kuyruklar yoksulluktan kaynaklı kuyruklar
değildi. Yani CHP'nin ve MSPnin iktidar olduğu, Kıbrıs
Barış Harekâtının yaşandığı dönemdeki
kuyruklar yokluktan kaynaklı kuyruklardı. Avrupa ülkelerinin
ambargosu sonucu Türkiyeye gelmeyen doğal gaz gibi, petrol gibi, yağ
gibi bazı ürünlerle ilgili ulaşım sıkıntısı
vardı, insanlar bunlara ulaşmak için gerçekten kuyruklar
oluşturuyordu. Ama bir fark vardı; herkesin cebinde parası vardı
yani insanların alım gücü vardı, insanlar bulduğu zaman,
ulaşabildiği zaman ihtiyaç duyduğu ürünleri paralarıyla
alabiliyorlardı. Ama bugünü değerlendirdiğiniz zaman yoksulluk
var. Yani yokluk ile yoksulluğu birbirinden ayırmamız
lazım. Bugün ne var? Marketlerde her şey var,
ulaşabileceğiniz, temin edebileceğiniz, ihtiyaç
duyabileceğiniz her şey var ama insanlarda para yok ama insanlarda
alım gücü yok. (CHP sıralarından alkışlar) Esas
tehlikeli olan bu, yani yokluk olabilir, yokluğu telafi edebilirsiniz ama
yoksulluğu telafi edemezsiniz, yoksulluğu bu zihniyetle, patates
dağıtarak, soğan dağıtarak çözemezsiniz. Şimdi,
burada düşünülmesi gereken konular bunlar. Bir: Millî duruşunuz
nereden nereye geldi? İki: O günkü kuyruklar ile bugünkü kuyruklar
arasındaki farkı yaşatmanız lazım.
Bakın, ben bu Genel Kurulda birçok defa
konuşma yaptım ve Türkiye'nin gündemini oluşturan konularda, bir
siyaset malzemesi yapmadan, ülkenin değerleri üzerinden
değerlendirmeler yaptım. Elâzığda insan ticaretiyle
ilgili, belediyelerin gri pasaport düzenlemesiyle ilgili 3 tane belediyemizin
adı geçti. Hiçbirini kalkıp kamuoyunda tartışmadım,
tartışmaya açmadım, sorgulamadım; yalnızca, devlet
geleneklerine uygun bir siyasetçinin yapması gerektiği gibi
İçişleri Bakanlığına bir yazı yazdım.
Soruşturmanın başlatılması gerektiğini, bunun
siyasi muhatabının ben olmadığımı ama
İçişleri Bakanlığının
soruşturmasının takipçisinin ben olduğumu ama sonuç
itibarıyla bunun siyasi muhatabının AK PARTİnin
Elâzığ milletvekilleri olduklarını açıkladım.
Bugün itibarıyla Elâzığa İçişleri
Bakanlığının müfettişleri geldi.
Bakanlığın gelen müfettişlerinden, gerçekten hukuka
dayalı olarak, siyasi bir ayrım yapmaksızın, insan ticareti
boyutunun her yönüyle araştırılarak kime uzanırsa
uzansın sonuna kadar üstüne gidilmesini beklediğimizi ifade ediyor,
hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 7 ila 11inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına ilk
söz talebi, İYİ Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Örse
aittir.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kanun
teklifinin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına
konuşmak için söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu
söyleyeyim: Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin bir meslek grubuyla alakalı kapsamlı bir kanun
olması ve AK PARTİnin yasama rutini hâline getirdiği torba
kanun usulünde olmaması teklifin en olumlu noktasıdır diyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
tarafımıza ulaşmasıyla birlikte sektörde çalışan
-lisanslı ve serbest çalışan- mühendislerin büyük bir
kısmından öneri ve görüşler tarafımıza
iletilmiştir. Bu durum ilk olarak şu sonucu göstermektedir:
Lisanslı harita kadastro mühendisliği sistemi ilerleyemez ve sorun
çözemez hâle gelmiştir. Bu durum hem hizmet yetersizliği
yaratmış hem de meslek mensupları arasında
kutuplaşmalara sebebiyet vermiştir. Bu alanda düzenleme
yapılmasına dair uzun zamandır hem siyasi partilerden hem meslek
kuruluşlarından hem de sivil toplumdan çağrılar
gelmekteydi. Bu bağlamda çözüme yönelik bir kanun teklifinin gelmesi bizce
olumludur ancak bazı noktalarda çekincelerimiz olduğunu da ifade
etmek isterim. Görüştüğümüz teklifin sınavı
kaldırması, LİHKABların serbest mühendislik işlerini
de yapabilecek olması, iş tanımlarının
genişletilmesi, istihdam zorunluluğu getirilmesi kamuoyunda ve harita
kadastro mühendisleri çevresinde genel olarak olumlu
değerlendirilmiştir. Mevcut LİHKABlar ise kanuna genel olarak
karşı çıkmaktadırlar. Bu noktada en temel husus, AK
PARTİ iktidarının ve ilgili bakanlıkların LİHKAB
gibi önemli bir kurum için sınav yapmayı ve yönetmelik yapmayı
becerememiş olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
ikinci bölümüne baktığımızda madde 7 ve madde 8 disiplin
suç ve cezalarıyla ilgili teknik düzenlemeleri kapsamakta, madde 9da daha
önceden sınava girip büro açmaya hak kazandığı için
lisanslı büro faaliyetleri yürütmek üzere devlet memurluğundan istifa
edenlerin kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay
içinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne başvurmaları hâlinde
açıktan, naklen ve yeniden atama sayısı
sınırlamaları uygulanmadan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
kadrolarına atanmalarının sağlanması öngörülmektedir.
Lisanslı büro faaliyetlerini yürütmek üzere memuriyetten istifa eden
mühendislere bir kereye mahsus memuriyete dönme hakkı tanıyan bu
düzenleme, ilgili mühendisler açısından olumlu bir düzenlemedir ancak
günümüzde harita mühendisleri alımlarının çok az olduğunu
ve binlerce harita mühendisi genç arkadaşımızın işsiz
olduğunu da belirtmek isterim. İstifa sonrası geriye dönecek
olan mühendislerin sayısı ne kadardır? Bu mühendisler nerelerde
değerlendirilecektir? Bu durum sonrası atama bekleyen işsiz
harita mühendislerinin durumu ne olacaktır? Ertelenecek midir? Ertelenecek
ise ne kadar süreyle ertelenecektir? Hâlihazırda zaten az olan harita
mühendisliği atamaları, bu memuriyete geri dönüş sonrası
daha da düşük seviyelere inecektir. Belki birkaç yıl alım
yapılmayacaktır. Asıl cevaplanması gereken sorular ve çözüm
bulunması gereken sorunlar bunlardır.
Değerli arkadaşlar, iyi bir şey
yapmaya çalışırken binlerce genç işsiz kardeşimizi de
düşünmek zorundayız. İşte bu yüzden, evvela üzerinde
durulması gereken şey, okullarında başarılı olup
mezun olan, KPSS sınavlarında aldıkları yüksek puanlarla
açıkta kalan ve atanamayan genç işsiz harita mühendislerinin
istihdamının sağlanmasıdır. Genç işsizliğin
tavan yaptığı günümüz şartlarında, yeni bir sorun
yaratmaktan ziyade, her iki tarafı da memnun edecek şekilde çözümler
üzerinde çalışılması gerekmektedir. Devlet aklı da
zaten bunu gerektirir.
Değerli arkadaşlar, buradan iktidara
mensup arkadaşlarımıza da bir şeyler söylemek isterim.
İktidara mensup arkadaşlarımıza şöyle sesleniyorum:
Siz Türkiye uçuyor, ekonomimiz şahlanıyor. diyorsunuz, her gece
yandaş televizyonlarda yorumcularınız büyük başarı
hikâyeleri anlatıyor ama vatandaşın derdi bitmiyor,
sorunları katbekat artmaya devam ediyor. Siz iktidarın
sefasını sürüyorsunuz ama pandemi şartlarında çocuğuna
tablet alamayan anneler, babalar sefa sürmüyor, cefa çekiyor. Ne zaman
aşı olacağı belli olmayan insanlarımız sefa
sürmüyor, cefa çekiyor. Geleceğe dair hayal kuramayan gençlerimiz sefa
sürmüyor, cefa çekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) İş aramaktan
yorulup evine kapanan üniversite mezunu gençlerimiz sefa sürmüyor, cefa
çekiyor. Mutfağında tenceresi kaynamayan ev
kadınlarımız sefa sürmüyor, cefa çekiyor. Kirasını
ödeyemeyen, primini yatıramayan esnafımız sefa sürmüyor, cefa
çekiyor. Oy verip umudunu size bağlayan milyonlar çile çekiyor, hayat
memat mücadelesi veriyor. Hülasa, patatese, soğana muhtaç hâle getirilen
milletimiz şahlanmıyor. Isıtıp ısıtıp
önümüze getirdiğiniz, bu kürsüde ballandıra ballandıra
anlattığınız, her akşam televizyonlarda
gösterdiğiniz şahlanış masallarına artık kimse
inanmıyor. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Siz varın gönlünüzce şahlanadurun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Sandık milletin
önüne gelecek ve asıl şahlanış, sizin iktidardan
gittiğiniz o gün başlayacak.
Son söz: Türkiyenin, Kabine
değişikliğine değil, iktidar değişikliğine
ihtiyacı vardır diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Lütfi Kaşıkçı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Lisanslı Harita
Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
ilgili çok kapsayıcı, derinlemesine bilgi veren Mersin
Milletvekilimiz Sayın Baki Şimşek Bey zaten bu konuyla ilgili
detaylı bilgiler verdi. Ben de hazır bir mühendislik
dalının problemlerinin çözümüyle ilgili bir yasal düzenleme
yapılıyorken mühendis ve mimar arkadaşlarımızın
da genel problemleri üzerine bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Ülkemizde ve dünyanın birçok köşesinde
inşaat projelerinin hayata geçmesinde emeği olan maden, çevre,
jeoloji, jeofizik, makine, elektrik, harita ve inşaat mühendisleri ile
mimar ve şehir planlamacılarının zaten var olan, meslekten
kaynaklı problemlerinin üstüne bir de pandemi sürecinin de etkisiyle
daralan iş hacminden kaynaklı istihdam problemi eklenmiştir. Bu
meslek gruplarında faaliyet gösteren arkadaşlarımızın
problemleriyle ilgili bu kürsüde onlarca konuşma yapıldığını
bilmekteyim ancak tekrarlamakta fayda olduğunu düşündüğüm
bazı önemli hususları farklı bir bakış
açısıyla yeniden dile getirmeyi önemli bulunmaktayım. Zira
mühendislik hizmetlerinin kalitesi bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin
hangi seviyede olduğunu gösteren somut bir göstergedir.
Değerli milletvekilleri, her alanda
ihtiyacın tam olarak belirlenmesi ve bir program dâhilinde hareket
edilmesi temel iş programının değişmez bir
parçasıdır ancak özellikle mühendislik alanında ihtiyacın
çok üzerinde mezun veren eğitim programını ısrarla,
maalesef devam ettirmekteyiz. Mühendislik eğitimini veren mevcut
üniversitelerin yanına sürekli yeni üniversiteler eklenmektedir. Oysaki
mühendislik eğitimini verebilmek için laboratuvardan akademik kadroya
kadar ciddi bir altyapıya ihtiyaç vardır. Gerekli mühendislik
eğitimini verebilmek için önemli olan laboratuvar ve akademik kadrolardan
yoksun bu üniversiteler sayesinde her yıl ihtiyacımızın çok
üstünde mezun vermekte ve bu problem önümüzde çözüm bekleyen koca bir konu
hâline gelmektedir.
Bakınız, şimdi sizlere üç farklı
rakam vermek istiyorum: Birincisi, üniversitelerdeki mevcut mühendislik
kontenjanı; ikincisi, hâlihazırda öğrenim gören mühendis
sayısı ve son olarak da mühendislerin mezuniyet sayısı.
2020 yılında mühendislik programlarının kontenjanı
71.244 kişi olmuştur. Peki, şu an, hâlihazırda bu
programlarda okuyan öğrenci sayısı kaçtır? 290 binin
üzerindedir fakat bu rakamlara başka fakültelere bağlı olan
mühendislik programları dâhil değildir, onları da dâhil edersek
sayı 300 binin üzerine çıkmaktadır. Üniversitelerdeki mevcut
kontenjanı verdik, hâlihazırda okuyan öğrenci
sayısını verdik; şimdi de mezun öğrenci
sayısına bakalım: 2018-2019 yılında üniversitelerin
mühendislik programlarından toplamda 61.696 kişi mezun olmuştur.
Bakınız, 2018-2019 yılında sadece inşaat mühendisliğinden
12.083 mezun verilmiştir, sadece elektrik elektronik mühendisliğinden
mezun sayısı 9.907dir, sadece harita mühendisliğinden mezun
sayısı 1.660tır. Görüldüğü gibi, bu rakamlar
ihtiyacımızın çok üstündedir.
Bir diğer sıkıntı ise çok
düşük netlerle üniversitelerin mühendislik programlarına öğrenci
yerleşmesidir. Bu ise hem mesleğe hem de programlara yerleşen
arkadaşlarımıza önemli sıkıntılar
yaşatmaktadır. O yüzden üniversitelerin mühendislik programları
tekrardan ele alınmalıdır.
Bunun yanında, laboratuvar altyapısı
ve akademik kadrosu tam olmayan bir üniversiteye artık, mühendislik
programı açılmamalıdır. Tıpkı hastanesi olmayan
bir üniversitede tıp fakültesi açılamadığı gibi
laboratuvar altyapısı olmayan bir üniversitede de mühendislik
programı açılmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, mühendis ve
mimarların istihdamıyla ilgili, önemli olduğuna
inandığım birkaç hususu da dile getirip sözlerime son
vereceğim.
Özellikle yurt dışı projelerinde
çalışmak isteyen birçok mühendis ve mimar arkadaşımız
olduğunu biliyoruz. Ancak bu arkadaşlar ile yurt dışı
projeleri arasında köprü vazifesi görecek bir sistemin inşa edilmesi
gerekmektedir. Ayrıca, bu sistemin içerisine, yurt dışında
çalışan arkadaşların alacak ve hak kayıplarından
kaynaklı sıkıntılarını çözecek bir mekanizma da
yerleştirilmelidir. Özellikle deprem riski olan yerleşim
bölgelerindeki belediyelerin teknik kadrolarında muhakkak suretle jeofizik
ve jeoloji mühendisleri istihdam edilmelidir.
Çevre Bakanlığımızın
geçtiğimiz günlerde kamuoyuyla paylaştığı yeni bir
düzenleme oldu. Bu yeni düzenlemede Artık, binalarımıza kimlik
belgesi verilecek. diye bir ifade vardı. Bizim buradan Sayın
Bakanımızdan da ricamız, bu yeni kimlik belgesini verme
ruhsatı inşaat mühendisi ve mimar arkadaşlarımıza
verilirse eğer, istihdamda da çok önemli bir rolü olacağını
düşünüyoruz.
Ayrıca, yine, Çevre
Bakanlığımız geçtiğimiz günlerde bir uygulama
başlattı. Çevre Bakanlığına bağlı yeni
inşaatlarda, yeni projelerde genç mezun kontenjanı diye bir
kontenjan koydu. Bunun çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Yine,
kamuya alımlarda mühendis ve mimar kadroları ile tekniker
kadrolarının kontenjanının artırılması
gerektiğini düşünüyorum.
İftar vakti yaklaştı, o yüzden
-kapsamlı bir konuşma hazırlamıştım- sözlerime
burada son veriyor ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kaşıkçı.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Filiz Kerestecioğlu, buyurun.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri
Sevgili harita kadastro mühendisleri, öncelikle
sizleri gerçekten çok sevdiğimi, mesleğinize saygı
duyduğumu ve hemen her etkinliğinize katılmaya gayret
ettiğimi biliyorsunuz. Sizlerin arasında da bazı görüş
farklılıkları olsa da bu teklifle ilgili meslek camiasında
iç tartışmalara yol açmayacak şekilde net olması,
istihdamda ayrımcılık ve kayırmacılığa yol
açmaması, verilen hizmetin kamusal niteliğinin göz ardı
edilmemesi konularında net olduğunuzu, tekelleşmeye karşı
çıkarak katılımcı ve liyakata dayalı bir
anlayışı benimsediğinizi biliyoruz. Sizin
sorunlarınızın da gerçek çözümünün meslek odalarının
özgürleşmesi ve önerilerinin kale alınmasıyla
olacağına inandığımızı belirterek ve
affınıza sığınarak bir başka konuya geçmek
istiyorum.
Evet, bir başka konu: Kobani davası,
küllerinden doğurulan bir dava Kobani davası. Hukuk, yargı
vesaire anlatmayacağım çünkü hukuk konuşmak için ortada
gerçekten hukukla ilgili bir şeyler olması lazım. Var mı?
Yok. Çünkü öyle bir dava düşünün ki onlarca yurttaş
yaşamını kaybetmiş ama dosyada tek bir yaralamanın
nerede olduğuna, kim tarafından yapıldığına dair
bilgi yok, otopsi raporu yok. Biz bunu açıkladıktan sonra mahkemenin
savcılıklara yazı göndererek otopsi raporu, olay
tutanağı, tanık beyanlarının alelacele gönderilmesini
istemek aklına gelmiş. Bu yüzden kimse lafı
dolandırmasın; Kobani davası, gündemi yine yoksulluk, pandemi,
çözülmeyen Kürt sorunu, adaletsizlik gibi sorunlardan koparıp HDP'yle
uğraşma planıdır. Ancak tabii ki biz bu davada boş
durmayacağız. Bu davanın Hükûmetin yönlendirmesiyle
hazırlandığı gerçeğini ortaya
koyacağımız gibi 6-8 Ekim olaylarında
yaşananların asıl sorumlularının kimler olduğu da
bu davada tartışılacak ve tabii ki gerçek failler de.
Ama bunu da bir kenara koyalım şimdi ve
ben, size davanın bir başka hikâyesini anlatmaya
çalışayım: 2015te biz bu Parlamentoya 81 vekille ve Türkiyenin
bütün renkleriyle geldik; bu coğrafyada yaşayan hemen her
kimliğin, ezilen, dışlanan tüm kesimlerin iradesi olarak geldik.
O günden bugüne tek başına iktidarı kuramayan ve koruyamayan
AKP, eğer bu, bir demokrasi yarışıysa aslında HDP
karşısında yenildi ancak bunu hiçbir şekilde hazmedemeyerek
sadece HDP'ye değil, Türkiyedeki tüm muhaliflere adına asla
demokrasi diyemeyeceğimiz bir kabus yaşatmaya çalıştı.
Bu yetmedi, ülkeyi kendinizin sandınız.
Bakın, Ruhsar Hanım Bakanınıza; ülkeyi şirketi
sanıp ucuza mal almış Bakanlığa. Apaçık yolsuzluk
yapan Bakan dün gece yarısı görevden alındı ama sessiz
sedasız görevden almak yetmez, öncelikle Yüce Divanda
yargılanması gerekir. Bakanı yargılamayı
düşünmezsiniz ama daha dün büyük bir hayranlıkla izlediğimiz,
bize tiyatroyu sevdiren koca bir çınarı, Genco Erkalı
yargılama fütursuzluğuna kadar götürdünüz işi. Hiç Biz
yapmadık, yargı yaptı. demeyin; siz yapıyorsunuz, siz
yapıyorsunuz!
Başkanınız, ülkedeki her söz
kendisine edilir sandığı için o hassas ruhuyla sürekli hakarete
uğradığını sanmakta ve ardından yargı da hop
diye kişilerin üzerine zıplamakta. İşte Kobani
davasının hikâyesi de aslında bundan hiç farklı değil.
Biz bu yola arkadaşlar Bizler HDP, bizler
Meclise! diyerek çıktık, sloganımız buydu. Peki, nedir, ne
için var HDP? Şimdi sayacağım hiç kimsenin bizlerle aynı
düşüncede olması, aynı yaşam tarzını benimsemesi
gerekmiyor, zaten ezilenlerin sesi olmak için aynı düşüncede
olmamız da gerekmiyor. Evet, nedir HDP, ne için var HDP? On yıl
sonra, bugün Trabzonda davası görülen, Hopada HESlere karşı
çıkarken öldürülen Metin Lokumcu için var HDP. İstanbul
Sözleşmesi yaşatır. diyerek yaşam hakkını tüm
Türkiye'de savunan kadınların sesini çoğaltmak için var HDP.
Kendini imtiyazlı sayanların cinayetleri de örtbas ettiği
sisteme karşı Gülistan Dokunun, Murat Oğraşın,
Mısra Özün, Nadira Kadirovanın ailesinin yürüttüğü adalet
mücadelesine omuz verenlerin partisidir HDP. Somada Kaza değil,
cinayet. diyenlerin partisidir HDP. Bu yasalar hep Fatmaya mı
işliyor? diye soran, işi, emeği için mücadele eden Migros
işçileri ve tüm işçiler için var HDP. Nevroz alanında herkesin
gözleri önünde polis tarafından öldürülüp de faili meçhul
bırakılmak istenen Kemal Kurkut için var HDP. Dört Ayaklı Minare
önünde Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan
uzak olsun. diyoruz. Tarihsel mirasına sahip çıkmayanlar güvenli bir
gelecek kuramazlar. dediği sırada kameralar önünde öldürülen, faili
beş yıldır tespit edilmeyen Tahir Elçinin mücadelesini
sürdürmek için var HDP. Cumartesi Annelerinin, Barış Annelerinin
sesine ses olmak için var HDP. Savaştan canı yanan, yorulan, bıkan
ve artık kimsenin evine ateş düşmesin diye barış
isteyen herkes için var HDP. Biz Kapımız açık, çözüm Meclisten
çıkacak siyasi iradede. dediğimiz hâlde, sırf siyasi
bekanız için il binalarımızın önünde beklettiğiniz
ailelerin de derdine derman olmak için var HDP. KHKlerle damgalanan, toplumdan
dışlanan tüm kesimlerin, 15 Temmuzdan sonra kaybedilenlerin, Yusuf
Bilge Tunçun, ayrımsız herkesin haklarını savunmak için
var HDP. Anne babaları cezaevinde olan hasta çocuklar için var HDP. Siz
bunların hangisiyle ilgilendiniz, hangi soruna çözüm buldunuz? Her gün 347
insan ölürken tıkış tıkış toplu
taşımalarla işe gitmek zorunda
bıraktığınız insanlar için var HDP. Şu ülkede bir
nebze olsun doğru dürüst bir şeyler olabilsin diye canla başla
uğraşan sağlıkçılar, meslek odaları, barolar için
var HDP. Ezcümle, HDP, Selahattin değil; HDP, Figen değil; HDP,
Sabahat değil, Pervin değil, Gültan değil -hadi kendimi de
sayayım- Filiz değil, Meral değil, Garo değil, Dilan
değil, Çağlar değil, Ömer Faruk değil, İdris
değil, İbrahim Ayhan değil ama aynı zamanda biziz,
gerçekten biz HDPnin sadece bir parçasıyız. HDP halktır, Halk
burada. diye işte bu yüzden söylüyoruz sürekli.
Bakın, size bir not daha düşeyim
bitirmeden. Altı yıl önce HDPye asla oy vermem. diyenlerin oranı
yüzde 65 iken bugün bu oran yüzde 29. Hem de tüm yalanlara rağmen,
beş yıldır süren medya ambargosuna rağmen hem de tüm
fezlekelere, tüm davalara, o tüm Kobani yalanlarınıza, tüm
kayyumlara, haksızlıkları görüp susanlara, ortak olanlara
rağmen biz buradayız ve ne yapsanız olmuyor yani
arkadaşlar, biz buradayız ve inanın mücadelemizden bir adım
daha geri atmamak için buradayız ve burada olmaya da devam edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - İkinci bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır. Soru işlemi yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, 60a göre söz talepleri var onları
karşılayacağım.
Sayın Ünsal buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Ankara Milletvekili Servet
Ünsalın, coronanın dört hafta tam kapanma olmadan
önlenemeyeceğine ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, saray hükûmeti
coronayı neden önleyemiyor kısa başlıklarla anlatayım
size:
1) Maskelerdeki kalite ve standart çok düşük.
Ayrıca, maskenin yanlış kullanımı var.
2) Mutant virüslerin
bulaştırıcılığı ve öldürücülüğü
arttı.
3) Emekçi kesim, fukara kesim hem evinde hem iş
yerinde kalabalık yaşıyor, iyi beslenemiyor, toplu
ulaşım kullanıyor.
4) Hastalığı geçiren ya da
aşılanan üç-dört ay sonra sönümleniyor, tekrar hasta oluyor.
5) Hastalık genç ve çocuklarda
yoğunlaşıyor. Çocuklarda hastalık vakası beşte 1,
yüz çocukta 2 çocuk da 2 yaş altı.
Ülkemizde aşı için 10 dolardan toplam 1,8
milyar dolar gerekli. Dört hafta kapatma tam olmalı, kapanmayla beraber
vatandaşa destek mutlaka sağlanmalı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Keven
28.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
Yozgat Yerköydeki pancar çiftçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Çorum Şeker Fabrikasının
sınırları içinde olan Yerköy ilçemizin yüzlerce çiftçisi 2019 ve
2020 dönemlerinde oluşan pancar kota cezalarıyla baş başa
bırakıldı maalesef. Herkesin bildiği gibi 2018
yılında tüm ısrarlarımıza rağmen
özelleştirilen Çorum Şeker Fabrikası, bakın elimde
gördüğünüz bu icra belgelerini çiftçilerimize göndermeye devam ediyor.
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli
çiftçilerin feryadını duymamaya devam ediyor. Pancara narh
çıkmasından, mevsiminin kurak geçmesinden, hatta fabrikanın
verdiği tohumun kalitesizliğinden kim sorumlu? Siz, birkaç tane
holdingin patronunun mu Bakanısınız yoksa milyonlarca çiftçinin
mi Bakanısınız?
Yozgatlı olmakla övünen Sayın Fuat Oktaya
buradan sesleniyorum: Bu üreticilerin sorunlarını lütfen duyun ve
çözüm bulun. Bu kotaları iptal edemezseniz pancar ekecek çiftçiyi
bulamayacaksınız.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
29.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, İstanbul Sözleşmesini iptal edenlerin
kadın cinayetlerinden sorumlu olduğuna ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursada Yunuselide Aygül Yıldız,
İstanbul Esenlerde Yıldız Gül erkek şiddetinin son
kurbanları oldular. Aygül Yıldız iki ay önce
açtığı boşanma davası sürerken eşi tarafından
katledildi, 8 yaşındaki oğlu yetim kaldı, anne babası
acı içinde. Aynı gün katledilen Yıldız Gülün katili ise
abisi çıktı.
İstanbul Sözleşmesini on yıl boyunca
uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açanlar,
İstanbul Sözleşmesini iptal edenler; iptale karşı
çıkmayanlar, susanlar, Daha iyisini yapacağız. diyenler;
toplumsal cinsiyet eşitliğini YÖKün tutum belgesinden, MEBin
müfredatından çıkaranlar; tüm bunlara sesini çıkarmayanlar,
hepiniz bu cinayetlerden ve sonraki her kadın cinayetinden sorumlusunuz,
vebaliniz var.
İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
BAŞKAN Sayın Tanal
30.-
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Meclisteki itfaiye araçlarının yenilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, 128 milyar dolar
nerede? pankartını Hazine ve Maliye Bakanlığının
bulunduğu binanın tam karşısındaki odama astım.
Bir gerçeği size söyleyeyim ben, bir gerçek ortaya çıktı:
Meclisin 2 tane itfaiye aracı var. 2 tane itfaiye aracının
boğumları 4üncü kata çıkamıyor Sayın
Başkanım, bilmiyorum dinliyor musunuz beni? Meclisin bu itfaiye
araçları eski milletvekillerinin binasına göre
alınmış. Allah göstermesin eğer bu Mecliste yangın
çıkarsa o itfaiye araçlarının boğumları o
yangınları söndüremiyor. Ayrıca, itfaiye memurlarının
112 memurları gibi, sağlık memuru gibi görevinin
başında olması gerekirken itfaiye erleri de yok. Yani,
aslında, bir musibet bin nasihatten iyidir.
Sizden rica ediyorum, bu Mecliste yangın
çıkmadan o itfaiye araçlarınızı yenileyin, itfaiye
erlerinizi görevi başında tutun
(CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal, bunu yarın da
söyleyebilirdiniz.
Sayın İlhan
31.-
Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehirli çiftçilerin IPARD tarımsal
desteğinden yararlandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
IPARD tarımsal desteklerinden
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, sisteme
girip durmayın, lütfen, rica ediyorum, söz vermeyeceğim.
METİN İLHAN (Kırşehir)
çok
önemli bir tarım ve hayvancılık şehri olan
Kırşehir talihsiz bir şekilde
yararlandırılmamıştır. TR71 illeri arasında en
fazla besi hayvanı ithalatı yapmasına ve en fazla yem bitkisi
üretmesine, ihtiyacı olmasına rağmen, gerek zamanın
Kırşehirli siyasetçilerinin yeterince konuyla ilgilenmemiş
olması gerekse de iktidarın farklı gayelerle IPARDtan
yararlanmaya en fazla ihtiyacı olan Kırşehiri kaderine terk
etmiş olması çiftçimizde çok büyük tepkiyle
karşılanmıştır. Şehrimiz tarımsal üretimine
verilen destek ne yazık ki bu gibi sebeplerle oldukça cüzi miktarda
kalmaktadır.
Buradan Tarım Bakanına sesleniyorum:
Lütfen bir an önce bu ikili tavır ve uygulamalarınızdan
vazgeçin; zira, Kırşehir çiftçisinin artık tahammülü
kalmamıştır. Çiftçimizin evine, traktörüne ve emeğine göz
koymaya kimsenin hakkı da yoktur, haddi de yoktur.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şimşek
32.-
Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin Çamlıyaylada Nutukun okullarda
dağıtılmasının yasaklanmasıyla ilgili
soruşturma başlatıldığına ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Mersinin şirin ilçesi
Çamlıyaylada okullarda ücretsiz olarak Nutuk kitabı
dağıtılmak istenmiş, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü
bu kitabın dağıtımına izin vermemiştir. İlçe
Millî Eğitim Müdürü haddini aşarak akıldan, izandan yoksun bir
açıklama yapmış, özrü kabahatinden büyük bir olaya imza
atmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Türk milletinin
vazgeçilmez değeri Mustafa Kemal Atatürktür. Nutuktan rahatsız
olmak demek Millî Mücadeleden ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan
rahatsız olmak demektir. Bugüne kadar hiçbir hadsizin
yaptığı yanına bırakılmamış, bunun da
yanına bırakılmayacaktır. Konunun başından beri
takipçisiyiz. Bugün itibarıyla Çamlıyayla İlçe Millî Eğitim
Müdürü görevden alınmış ve hakkında soruşturma
açılmıştır. Hassasiyetlerinden dolayı İl Millî
Eğitim Müdürümüz Adem Koca Beyefendiye, Sayın Mersin Valimiz Ali
İhsan Suya ve Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk
Beyefendiye teşekkür eder, saygılarımı sunar;
Çamlıyaylalı ve Mersinli hemşehrilerime hayırlı
olmasını dilerim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şeker
33.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, 253 sıra sayılı Kanun Teklifinin sağlayacağı
faydalara ve bu çalışmaya emek verenlere teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Vaktin daralmış olması nedeniyle
kürsüdeki konuşmamdan vazgeçiyorum ve yerimden bir dakikada ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkanım, bu kanunla ilgili
çalışmaya 2019 yılından itibaren devam ediyoruz,
yaklaşık bir buçuk yıldan beri devam eden bir çalışma.
İlk toplantısını 2019un on birinci ayında yaptık
ve bu toplantıya serbest çalışan harita kadastro
mühendislerinden temsilciler, LİHKABtan temsilciler, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden temsilciler ve Harita ve Kadastro Mühendisleri
Odasından da temsilciler katıldı. Bütün bu çalışmalar
neticesinde bu kanun teklifi hazırlandı. Bu kanun teklifiyle birlikte
üniversitelerde aynı eğitimi alan, aynı bölümlerden mezun olan
harita ve kadastro mühendisleri arasındaki çekişme ve sosyal problem
giderilmiş oldu. İş potansiyeli düşük olan illerde
LİHKAB açılmış olacak, hizmet vatandaşın
ayağına gitmiş olacak -bu çok önemli- rekabet ortadan
kalkmış olacak, müşterinin mühendisi seçme hakkı ve
müşteri memnuniyeti sağlanmış olacak, tekel
oluşmayacak ve bunun gibi birçok faydaları olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Öncelikle bu
çalışmaya emek veren gruptaki arkadaşlarımızın
tamamına, Komisyondaki arkadaşlarımıza teşekkür
ediyorum ve harita ve kadastro mühendisi arkadaşlarımıza
hayırlı olmasını diliyor, hayırlı iftarlar
diliyorum.
BAŞKAN Ben de size teşekkür ediyorum,
sağ olun.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)
(Devam)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önergelerin işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
Şimdi, 2nci sırada yer alan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 171 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti
Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi
(2/2496) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
171)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 22 Nisan 2021 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.19