TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
79uncu
Birleşim
28 Nisan 2021
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Sivasta yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, fındığın Karadeniz Bölgesine ve ülke
ekonomisine katkısına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, Samsunun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Ankara-Niğde Otoyoluna ilişkin açıklaması
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, Kırıkkalede besicilik ve süt
hayvancılığı yapan vatandaşların sorunlarına
ilişkin açıklaması
3.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, KOSGEB teşviklerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, tam kapanma kararına ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, mart ayı ihracat rakamlarına ilişkin
açıklaması
6.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, mahalle esnafının sorunlarına ilişkin
açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, 28 Nisan-4 Mayıs Kardeşlik Haftasına
ilişkin açıklaması
8.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin
açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, tam kapanma kararına ilişkin
açıklaması
10.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hataylı çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
11.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
12.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursanın Göynükbelen beldesindeki yol
sorununa ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, kamu
kurumlarının sınavlarını kazanarak göreve
başlamayı bekleyen gençlerin durumuna ilişkin
açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
pandemi döneminde esnafın durumuna ilişkin açıklaması
16.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
17.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Troya Tarihî Millî Parkı içindeki Papaz Plajına
ilişkin açıklaması
18.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
19.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, Türkiyenin önüne çıkan her engeli kendi gücüyle
aşabilecek büyük bir ülke olduğuna ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününe, emeklilerin bayram
ikramiyesine, tam kapanma kararına ve atanamayan öğretmenlere
ilişkin açıklaması
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, hasta mahpuslara, eldeki aşıların çok
az olduğuna ve Rize İkizderede yapılmaya
çalışılan taş ocağına ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
emeklilerin bayram ikramiyesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi yayımlamanın hukuki olmadığına
ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, 28 Nisan Dünya Laborantlar Gününe, 28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününe ve Cenevrede
yapılan Kıbrısla ilgili görüşmelere ilişkin
açıklaması
25.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, 28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününe, 28 Nisan 1993 tarihli
Ümraniye Hekimbaşı çöplüğündeki patlamanın yıl dönümüne,
emeklilerin bayram ikramiyesine, Cenevrede yapılan Kıbrısla
ilgili görüşmelere, Pençe-Şimşek Harekâtında
canlarını feda eden Mehmetçike rahmet dilediğine ve Millî
Muharip Uçağının seri üretimine başlanacağına
ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Gökan
Zeybekin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, tartışmalara nihayet verilmesi ve kanun
teklifinin görüşmelerine geçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, TRTde yayınlanan Kıbrısla ilgili diziye
ilişkin açıklaması
37.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, HDPnin kapatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.- Hatay Milletvekili İsmet
Tokdemirin, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, emeklilerin bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması
42.- Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
43.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, emekçi kadınların hakkının
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
44.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlunun CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
46.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun,Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
47.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun 260 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
48.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
49.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları
açıklamaları sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına
ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin ara
vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair talebinin uygun
görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1623)
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın (10/4265) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinden imzasını çektiğine dair
dilekçesinin 27/4/2021 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ve (10/4265) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin işlemden
kaldırıldığına ilişkin önerge yazısı
(4/126)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 23/4/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, pandemi sürecinde esnafımıza ve işletmelerimize
doğrudan destek verilmemesinin sebeplerinin
araştırılması, kısa, orta ve uzun vadede
esnaflarımıza sunulabilecek desteklerin belirlenmesi, vergilerin ve
sabit giderlerin basit ötelemeler yerine salgın koşullarına göre
yeniden düzenleme yollarının tespiti ve salgın sonrası
işletmelerin canlandırılması için çözümler geliştirilmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 26/4/2021 tarihinde Batman
Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından,
turizm sektörünün sorunlarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
blokchain teknolojisine dönük teknolojik ve hukuki altyapının
geliştirilmesi için gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2218) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız
ve 60 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 260)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Batman Milletvekili Necdet
İpekyüzün, Merkez Bankası başkan değişimi öncesi ve
sonrasında gerçekleştirilen döviz alım-satımlarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/43690)
2.- Batman Milletvekili Necdet
İpekyüzün, Çaykurun Türkiye Varlık Fonuna devredilmesinden sonraki
kâr zarar durumuna ve kuruma dair bazı verilere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/43691)
3.- Batman Milletvekili Necdet
İpekyüzün, kamu ihalelerini alan bazı firmalara ilişkin sorusu
ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/43792)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Türkiyenin 2021 yılı demokrasi endeksi
sıralamasındaki yerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/43793)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Türkiyenin 2021 yılı internet özgürlüğü
sıralamasındaki yerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/43794)
6.- Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın, pandemi döneminde kapanan, borcu sebebiyle kredi kullanan ve
takibe düşen esnaf sayısına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/43796)
7.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, 21 Mart 2021de Ankarada gerçekleştirilen
Nevruz kutlamalarında yapılan polis kontrolüne dair çeşitli
iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/44054)
8.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
Adanada RTÜKe ait bir arsanın satışına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/44055)
9.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
bir televizyon kanalının logo değişikliği
başvurusunun RTÜK tarafından sonuçlandırılmamasına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/44056)
10.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin,
2020den beri Burdurda pandemi sebebiyle uygulanan idari para cezalarına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/44057)
11.- İzmir Milletvekili Aytun
Çırayın, Merkez Bankası Başkanının görevden
alınmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın cevabı (7/44058)
12.- Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın, Türkiyede bulunan mayınlı arazilerin temizlenmesine
yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/44061)
13.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, Ardahanın Göle ilçesine bağlı bir köyde
Covid-19 sebebiyle uygulanan karantinaya ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/44153)
14.- İstanbul Milletvekili Züleyha
Gülümün, Ardahanın Göle ilçesine bağlı bir köyde Covid-19
sebebiyle uygulanan karantinaya ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/44154)
15.- Ankara Milletvekili Tekin Bingölün,
Covid-19un vazife malullüğü ve meslek hastalığı olarak
kabul edilmesine ve bu kapsamda SGKya yapılan başvurulara
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın
cevabı (7/44198)
16.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, bir üniversitede çalışan iki hemşire
hakkında verilen görevden uzaklaştırma kararına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın
cevabı (7/44351)
28
Nisan 2021 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus
DİNÇEL (Mardin), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
79uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Sivasta
yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen Sivas Milletvekili
Sayın Semiha Ekinciye aittir.
Buyurun Sayın Ekinci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Sivasta yapılan yatırımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, Selçuklunun kalbi,
Osmanlının vicdanı, cumhuriyetin aklı, Millî Mücadelemize
yüz sekiz gün ev sahipliği yapmış sultan şehrim Sivas
adına Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(Uğultular)
BAŞKAN Pardon, çok özür diliyorum.
Sayın milletvekilleri, konuşmacı
kürsüde, lütfen, biraz sükûnetle dinleyelim.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Başkanım,
teşekkür ederiz hassasiyetiniz için.
BAŞKAN - Buyurun.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla)
Sivasımıza yapılan bazı yatırımlardan bahsetmek
istiyorum. Son on dokuz yılda yaklaşık 31 milyar TL
tutarında yatırım alan şehrimizde eğitim alanında:
Derslik sayımız 4.918den 6.357ye, kadın okuryazar oranı
yüzde 77den yüzde 91e, okullarımızdaki bilgisayar sayımız
1.807den 11.100e, akıllı tahtamız yokken bugün 5.371e,
ADSLyle bağlantılı okul sayımız yokken bugün 635e,
anaokulu sayımızı 4ten 38e, lise sayımız da 67den
119a çıkmıştır. Yükseköğretim alanında,
Cumhuriyet Üniversitemizin fakülte sayısı 8den 18e, bölüm
sayısı 145ten 304e, akademisyen sayısı 1.285ten 1.983e,
öğrenci sayısı da 19.064ten 49 bine yükselmiştir.
Ayrıca bu dönem içerisinde şehrimize 2nci üniversiteyi de
kazandırdık, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitemiz kuruldu, yüksek
lisans ve doktora alanında öğrencilerimizi aldı ve kampüs
binası da hızla devam etmektedir.
Sağlık alanında
yaptıklarımıza kısaca değinecek olursak: Daha önceden
17 hastane 1995 yatak kapasiteliydi, biz hastane sayımızı 20ye
çıkardık ve tüm hastanelerimizin tadilatını, yenilemesini
yaparak yatak sayımızı nitelikli 2.682 yatağa
çıkardık. Uzman hekim sayımız 333ten 583e, diş
hekimimiz 75ten 294e, hemşiremiz 792den 2.387e
çıkmıştır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla) Acil
sağlık istasyon sayımızı 17den 41e, aile
sağlık merkezi yok iken 59 tane aile sağlık merkezi
açtık. Ambulans sayımızı 20den 89a yükselttik.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Maşallah.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla) - Türkiyede
19 adet bulunan ambulans helikopterlerden 1i de sultan şehrimiz Sivasa
hizmet vermektedir.
Ayrıca ülkemizde farklı bir örneği
olmayan ÇAGEMin (Çok Amaçlı Geriatri Merkezi) yapımı
tamamlanmıştır, pandemi döneminde pandemi hastanesi olarak
vatandaşlarımıza hizmet vermektedir. Cumhuriyet Üniversitesi
Kadın Doğum ve Çocuk Hastanemiz hizmete başlamış,
Cumhuriyet Üniversitemizin yeni hastanesinin inşaatına
başlanmış, inşallah 2023 yılında hizmete girecektir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
İnşallah.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla) - Ayrıca
Sivas Devlet Hastanemiz de tekrar hemşehrilerimizin hizmetine
başlamıştır.
Gençlik, spor alanında: 6 olan spor salonu
sayımız 15e, yüzme havuzu sayımız 1i olimpik olmak üzere
2ye, yurt sayımızı 4ten 15e, YURTKUR öğrenci kapasitemiz
de 3.820den 19 bine yükseltilmiştir. 25 bin kişilik 4 Eylül
Stadyumumuz da Yiğidoların maçlarına ev sahipliği
yapmaktadır.
Organize sanayi bölgemize gelecek olursak: Firma
sayımız 76dan 264e, üretim yapan tesis sayımız 30dan
160a, organizede çalışan işçi sayımız 990dan
9.200e, Sivastaki işçi çalıştıran iş yeri
sayımız 3.556dan 10.359a, aktif sigortalı sayımız 88
binden 145 bine yükselmiştir. İhracatımız 8,5 milyondan 93
milyona yükselmiştir.
Tarım ve su işleri alanında 7 olan
baraj sayımız 22ye, 14 olan gölet sayımız 38e
yükselmiştir. Toplam tarımsal üretim değerimiz 648 milyondan
5,67 milyara yükselmiştir.
Ulaştırma alanında ise: 24 kilometre
olan bölünmüş yolumuz 809 kilometreye, 106 olan köprümüz 239a
yükseltilmiştir.
Köylerimize yaptığımız
yatırımlara baktığımız zamanı: Asfalt yol
oranımız yüzde 15ten yüzde 54e, kapalı şebeke içme suyu
oranımız da yüzde 96ya çıkmıştır. 936 köyümüz,
91 mezramıza 7,5 milyon metrekare parke taşı
döşenmiştir.
Sivasta, 2002 öncesinde doğal gaz yok iken
şu anda merkez, Şarkışla, Gürün, Suşehri, Gemerek,
Zara, Kangal, Divriği ilçelerimiz doğal gaza kavuşmuştur,
Yıldızeli ilçemiz de bu yıl doğal gaz kullanacaktır.
Ben, başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu
hizmetlerin yapılmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla) Sözlerime,
hemşerim Yavuz Bülent Bakilerin Sivas üzerine yazmış
olduğu şu dizeleriyle son vermek istiyorum:
Ne güzel seni sevmek böyle uzaktan,
Ve seni düşünmek bir çocuk hevesiyle.
Her sabah yeniden ezan sesiyle,
Müslüman Müslüman uyanan şehir.
Bir Selçuklu nakşında seni bulmak ne
güzel,
Ne güzel seni duymak bir ney sesinde.
Şemsî Şivasinin mübarek türbesinde,
Kandil kandil yanan şehir.
Bir gün bir derviş gibi çıkıp
gelirsem eğer,
Görürsem bir daha dünya gözüyle seni,
Anla bir rüzgâr gibi yüreğimden geçeni,
Ve sonra anam gibi sar beni sultan şehir.
Gazi Meclisimizi ve aziz halkımızı
selamlıyor, yaklaşmakta olan Kadir Gecemizin ve Ramazan
Bayramımızın da hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
fındığın Karadeniz Bölgesi ve ülke ekonomisine
katkısı hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili Sayın Ümit
Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, fındığın Karadeniz Bölgesine ve ülke
ekonomisine katkısına ilişkin gündem dışı
konuşması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; fındık mahsulü Karadeniz Bölgesinin en
büyük tarım ürünü olmasının yanı sıra ülkemiz
ekonomisine katkısı açısından her yıl ortalama 1,5 ila
3 milyar dolar gelir getiren ihraç tarım ürünlerimizin başında
gelmektedir. Fındık, ihraç ettiğimiz tarım ürünleri içinde
yüzde 10luk payla başı çekmektedir, ülkemizin toplam
ihracatının ise yüzde 1,5-2sini karşılayan bir
büyüklüğe sahip mahsulümüzdür.
Yıllardır fındık üreticisinin
sorunları ve çözüm önerileri üzerine gerek iktidar gerekse muhalefet
tarafından Meclis kürsüsünde konuşmalar yapılmış,
Tarım Bakanlığı, ziraat odaları, fındık borsaları,
üniversiteler tarafından da konuyla alakalı çok ciddi
araştırmalar yapılmıştır. Yapılan
araştırmalar neticesinde sorunlar tespit edilmiş, çözüm
önerileri sunulmuştur. Ancak, geçen yıllar içinde yapılan bu
çalışmalar, fındık üreticisinin sorunlarına köklü bir
çözüm getirmemiş, üreticinin sorunları maalesef katlanarak artmanın
yanı sıra ülkemizin ihracat gelirinde kayba sebep olmuştur. 2009
yılında devletin fındık sektöründen elini çekmesi ve
desteklemeler haricinde fındığa
karışmayacağını açıklaması, 2004
yılında başlayıp 2014 yılına kadar devam eden
FİSKOBİRLİKin zararının birliği
çalışamaz hâle getirmesi, ülkemizde son yıllarda
fındığın kaderini tayin etmiştir.
2018 yılında başa gelen Cumhur
İttifakı Hükûmetinin Tarım Bakanlığı özellikle
TMOyu devreye sokarak üreticiyi birtakım çok uluslu şirketlerin
tekellerine ezdirmemek ve ihracat gelirinin azalmamasını
sağlamak için çaba sarf etmiş ve bu çaba sarfı sonunda bir nebze
de olsa başarılı olmuştur. Yaklaşık üç
yıldır piyasada taban fiyat belirleyen Toprak Mahsulleri Ofisi piyasa
manipülasyonunun önüne geçmeye çalışmıştır. Ancak, bu
yıl gelişen ekonomi dinamiklerinin yanı sıra, döviz
fiyatlarını ve faizi yukarı çeken göstergeler, pandemi sürecinde
tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar fiyatları
aşırı derecede yükseltmiştir. Bunun yanı sıra
TMOnun çakılı fiyat uygulaması üretici açısından
gübre, mazot, ilaç ve benzeri ürünlerdeki artış
karşısında gelirinin eriyip gitmesine sebep olmuştur.
Üretici açısından hâl böyleyken ülkemizin ihracat gelirinde de
aynı oranda düşüş kaydedilmiştir. Türkiye
İhracatçılar Meclisi verilerinden elde ettiğimiz bilgilere
bakarsak ülkemizin ihraç gelirinden geçen yıl ciddi bir kayba
uğradığı görülecektir. Her yıl fındık
üretiminin ve üreticisinin fiyat odaklı sorunlarının
konuşulması pansuman tedbirlerin ötesine geçememiştir. Oysa
asıl konuşulması gereken, dünya üretiminin yüzde 70ini üreten
ülkemizin fındık konusunda dünya piyasasını
oluşturmada hâlâ etkisinin zayıf olması, stratejik bir
fındık politikasının bulunmamasıdır. Ayrıca,
fındıkçının katlanarak büyüyen diğer sorunları
ise: Üretim kapasitesinin değişkenliği, lisanslı
depoculuğun olmaması, fındık ağaçlarında
yaşlanma, pazar payının azalışı, dekar
başına verimin düşüklüğü, üretici başına
düşen arazi büyüklüğünün giderek küçülmesi ve en önemlisi
fındığın katma değer kazanmadan yüzde 65inin ham
madde olarak ihraç edilmesidir; buna benzer sorunlar ihracat gelirimizde de
ciddi kayba sebep olmaktadır. Yıllardır aynı
sorunların tespitinin yapılıp herhangi bir tedbir
alınmaması, ülkemiz açısından fındık
ihracatından yeterince gelir elde edilmemesine sebep olmaktadır.
Fındığın yüzde 65i ham madde yani iç ve kabuklu
fındık olarak ihraç edilmekte, yüzde 15i ara mamul ve
yaklaşık yüzde 20si ise katma değerli son ürün yani çikolata ve
gofret olarak ihraç edilmektedir. Bu oranlara baktığımızda
gördüğümüz, yıllık en az 8-10 milyar dolar civarında
ülkemizin ihracat kaybı olduğudur. Piyasayı manipüle etmeye
çalışan İtalyan asıllı bir şirketin sadece krem
çikolata ve fındık draje kaplamasından yıllık cirosu
13,7 milyar dolar civarındadır. Bu şirket geçen yıl,
Düzcede fabrika kuracağını ve 500 kişi istihdam
edileceğini söyleyerek teşvikten yararlanmıştır. Bu
ilk bakışta istihdam açısından olumlu olarak görülse de bu
kurulacak fabrika kırım ve kavurma gibi fındığı
ham madde olarak satacak bir fabrikadır. Oysa yapılması gereken
bu firmanın burada çikolata fabrikası kurması ve ürünü dünyaya
ülkemizden son mamul olarak ihraç etmesinin sağlanmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÜMİT YILMAZ (Devamla) Tamamlıyorum.
Bir diğer eksiğimiz de kendi
markamızı yaratamamaktan kaynaklanan
sıkıntımızdır. Ancak fındık üreticisinin
kısa vadede sorunlarını anlatmaya sürem yeterli değil.
Şunu söylemek istiyorum Sayın
Cumhurbaşkanımıza ve Tarım
Bakanlığımıza: TMO 30 Nisanda, biliyorsunuz,
fındık alımına son verecektir. Bunu fırsat bilen
bazı fırsatçılar fiyatı 20,25 liraya kadar
düşürmüştür. Eğer ülkemizin bu yıl ve önümüzdeki yıl
da fındıktan daha fazla gelir elde etmesini istiyorsak TMOnun
fındık alım süresini uzatması, fiyatı revize etmesi ve
önümüzdeki sezon da piyasa yapıcısı olarak piyasada
olacağını açıklaması gerekmektedir; aksi takdirde,
sadece Karadenizli fındık üreticisi değil, ülkemizde ihracat
gelirinden önümüzdeki yıl da bu yıl olduğu gibi gerekli
kazancı sağlayamayacaktır diyorum, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Samsunun sorunları hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili
Sayın Neslihan Hancıoğluna aittir.
Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, Samsunun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
ve kurtuluşunun ilk adımının atıldığı
Samsun ve Samsunlu hemşehrilerim adına sizleri selamlıyorum.
Bu yüce çatı altında her fırsatta
Samsunun sorunlarına dikkat çekip çözümü için çaba harcıyorum fakat
bırakın mevcut sorunların çözüme kavuşmasını, her
yeni güne yepyeni sorunlarla uyanıyoruz. Sırf vatandaşın
oyunu alabilmek için onu aldatan; aklıyla, hafızasıyla alay
eden, sonra da hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden bir
zihniyetle karşı karşıyayız. Samsunun
sorunlarına sırt çeviren, Samsunluları kaderine terk eden ve bu
durumdan zerre kadar rahatsızlık duymayan bir anlayış
tarafından yönetiliyoruz.
Bakın, yerel seçim arifesinde, Sayın
Cumhurbaşkanı, ilimize gelip partisinin adayları için
Samsunlulardan oy istedi. Sonra akşam karanlığında
Tekkeköyde hastane temeli attı, hastane şartnameye göre yedi yüz
elli günde bitecekti. Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaşın
önünde müteahhitle pazarlığa tutuştu Altı yüz günde
bitecek. dedi. Aradan altı yüz gün geçti, yedi yüz elli gün geçti, bugün
tam dokuz yüz yirmi dördüncü gün hastane ortada yok. İnşaatın
temeli daha ilk kazma vurulduğunda yeraltından gelen deniz suyuyla
doldu. Tekkeköylüler, hastane beklerken şimdi havuz sahibi oldu. Oy
avcılığı için gece yarısı temel atma törenleri,
mitingler yapanlar şimdi suskun. Samsunlu hemşehrilerimiz soruyor,
biz de Sağlık Bakanına soruyoruz: Ne oldu bu hastaneye? Lütfedip
cevap dahi yok. Buradan bir kez daha soruyorum: Ne oldu bu hastane? (CHP
sıralarından alkışlar)
Size başka bir örnek vereyim: Samsun
Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı, rüşvet,
zimmet, irtikâp suçlamasıyla görevden alındı ve aylardır
hapiste. Bu bürokratın Büyükşehir Belediyesinde ve daha önce görev
yaptığı belediyelerdeki işlemleri hakkında mülkiye
teftişi yapılıyor mu? diye İçişleri Bakanına
soruyoruz; cevap yok. Millet İttifakı belediyelerine uydurma
gerekçelerle müfettiş ordusu yığanlar, rüşvetin, zimmetin
ayyuka çıktığı, daire başkanının hapse
atıldığı bu olayda üç maymunu oynuyor. Ben buradan
Samsunlulara söz veriyorum: Bu devran dönecek, bugün işgal ettiği
makama güvenip harama el uzatan, işlenen suçları perdeleyen her kimse
milletimize ve adalete bunun hesabını verecek, kimsenin yanına
yaptığı kâr kalmayacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu iktidar, sadece
Samsun halkının umuduyla, hayalleriyle oynamıyor, aynı
zamanda bu kenti yağmalıyor, talan ediyor. Göz bebeğimiz
Çarşamba Ovamız zehir santraliyle hançerleniyor. Kavak ilçemizdeki
orman alanları, kentimizin su kaynakları Büyükşehir
Belediyesinin taş ocaklarıyla katlediliyor. Bitmedi, dahası da
var: Bakın, Kızılırmak Deltası ve Kuş Cenneti;
ülkemizin en büyük doğa harikalarından biri, ziyaretçilerin,
doğa fotoğrafçılarının bile izinle girebildiği
özel korunan yer. Allah aşkına, Kuş Cennetinin ortasına
düğün salonu yapmak hangi aklın ürünüdür? Bu, nasıl bir
vicdandır?
Ormanlar, deltalar, su havzaları yok olurken
Mecliste bir yandan da komisyon kurulup iklim değişikliğinin
sebepleri araştırılıyor. Şaka gibi bir ülkeyiz; fail
belli, sebep ortada.
Daha anlatacak, çözüm bekleyen o kadar çok sorun var
ki Vezirköprüde kendi ağırlığını
taşıyamayıp daha hizmete girmeden yıkılan köprüyü mü,
Ayvacıkın bir türlü bitmeyen yollarını mı, Termeyiyi
her yıl yaşanan sel felaketlerinden kurtaracak projelerin bir türlü
hayata geçirilememesini mi, Bafrada halkın kendi arasında para
toplayıp inşaatını başlattığı yirmi
beş yıldır tamamlanamayan ve şu an metruk hâlde duran
hastane projesini mi
Sözün özü, Samsunun sorunu tektir, o sorun da Adalet ve
Kalkınma Partisinin ta kendisidir. Hizmet vaadiyle oy isteyip sonra
Samsunu kaderine terk eden anlayışın hesabı elbette
sandıkta sorulacaktır.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu sabah
Samsunda bir kadın cinayeti daha yaşandı; Ayşe Canikli,
hakkında uzaklaştırma kararı alınan bir kişi
tarafından sabah işe giderken evinin önünde katledildi ve şimdi
Ayşe adına ve katledilen, şiddet ve istismara maruz kalan tüm
kadınlar adına soruyorum:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Devamla) -
İstanbul Sözleşmesini yırtıp atarken
vicdanınızı da mı çöpe attınız? Ayşenin
canına kıyanlar, onu yaşatmayanlar aslında İstanbul Sözleşmesini
yaşatmayanlardır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Kılavuz
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Ankara-Niğde Otoyoluna ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Toplam 330 kilometre uzunluğunda bulunan ve
Türkiye'nin en akıllı yolu olma özelliğini taşıyan
Ankara-Niğde Otoyolu için öncelikle teşekkürlerimi sunuyorum.
Ankara-Niğde Otoyolunun geçiş ücretlerinin yüksek olması trafik
yoğunluğunun düşük seviyelerde kalmasına sebep olmakta,
fiyat yüksekliği sebebiyle hâlâ mevcut Ankara-Niğde yolu yoğun
olarak kullanılmaktadır. Ankara-Niğde Otoyolunun
kullanılması hâlinde yol için harcanacak yakıtın
tutarı geçiş ücretiyle birlikte düşünüldüğünde ortaya çok
yüksek bir rakam çıkmaktadır. Geçiş ücretlerinde bir düzenleme
yapılarak makul seviyelere çekilmesini Ulaştırma ve Altyapı
Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlundan otoyolu kullanmak
isteyen tüm vatandaşlarımız adına talep ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
2.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, Kırıkkalede besicilik ve süt
hayvancılığı yapan vatandaşların sorunlarına
ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, seçim bölgem Kırıkkalede besicilik ve süt
hayvancılığı yapan vatandaşlarımız
mağduriyetlerini bize ulaşarak iletmektedirler. Son beş
yılda dana karkas fiyatı yüzde 50 seviyelerinde artarken, aynı
dönemde veteriner, ilaç ve besi yem fiyatlarının daha fazla
artması besicilerimizi zor durumda bırakmıştır.
Besicinin para kazanabilmesi için Tarım Bakanlığımız
destek uygulamalarını gözden geçirebilmelidir. Üreticimizin
enflasyona karşı ezilmemesi adına hayvanların yem girdisinde
arpa ve mısır on iki ay desteklenmelidir. Besicimizin Ziraat
Bankasına olan borçlarının faizleri ertelenmeli, ithal et
düzenlemesi de gözden geçirilmelidir.
Yine, sütçülükle uğraşan
Kırıkkaleli hemşerilerimiz de girdi maliyetlerinin
artmasına rağmen Ulusal Süt Konseyinin çiğ sütün litresine 10
kuruş zam yapmasını yetersiz bulmaktadır. Bu bakımdan
süt ineklerinin kesilmemesi için çiğ süt fiyatları desteklenmeli
diyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmaz
3.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, KOSGEB teşviklerine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ocak ayının sonunda
yaptığımız tespit neticesinde KOSGEB tarafından
verilen teşviklerde NACE koduna göre yetim sektör olarak
adlandırılan eğitim, spor ve güzellik merkezlerinin teşvik
alamadığını belirtmiş ve Hükûmetten konuyla
alakalı adım atmalarını istemiştik. Geçen hafta
yayımlanan Resmî Gazetede KOSGEB tarafından verilecek hizmetlerden
ve desteklerden yararlanacak sektörlerin kapsamı
genişletilmiştir. Genişletilen kapsam içine alınan
sektörlere eğitim kurumları, sağlıklı yaşam
merkezleri ve spor eğitim kurumları dâhil edilmiştir.
Vatandaşlarımızdan aldığımız talepleri
ilettiğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmetimiz ve Sayın
Cumhurbaşkanı, mağduriyeti görmüş ve gidermişlerdir;
kendilerine, destekten faydalanan vatandaşlar adına
şükranlarımızı sunuyorum. En kısa zamanda güzellik
merkezlerinin de, NACE kodunda düzenlemeye gidilip onların da destek ve
hizmetlerden yararlanacağını umuyorum.
BAŞKAN Sayın Aydoğan...
4.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, tam kapanma kararına ilişkin
açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Merkezî idare tarafından tam kapanma
kararı alınmasına rağmen buna ilişkin bir ekonomik ve
sosyal plan açıklanmamıştır. Öncelikle kamusal anlamda
tahakkuk etmiş ve edebilecek, salgın dönemi ve kapanma dönemi boyunca
edebilecek olan tüm tahakkukların ödemesi faizsiz olarak salgın
döneminin sonuna kadar ertelenmeli. Vergi barışı kapsamında
ödemelerini ihlal etmiş olanların da bu anlamdaki
anlaşmaları ihya edilmeli ve salgın dönemi sonuna
bırakılmalı. Tam kapanma döneminde, tam gelir desteği
verilmeli. Özellikle çalışan kesimlere ilişkin kısa
çalışma ödeneğine devam edilmeli. İşini kaybetmiş
olanlara tam gelir desteği verilmeli. Kredi kartı ve kredi borçları
konusuyla ilgili olarak yakın tarihte bir felaketi yaşama durumumuz
söz konusu; bu borçlar salgın dönemi sonuna ertelenmeli.
Karşılıksız çekle alakalı hem alacaklıyı hem
de borçluyu koruyacak düzenleme en kısa sürede yapılmalı.
Bu dönemde işe gitmek zorunda olanlara...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın...
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, mart ayı ihracat rakamlarına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Salgına rağmen 2020 yılı
ekonomik büyümede dünyaya parmak ısırtan Türkiye, mart ayında
ihracatını geçen sene mart ayına göre yüzde 42,2 artırarak
18 milyar 985 milyon dolara ulaştırmış ve tüm
zamanların ihracat rekorunu kırmıştır. Bu
gelişmeyle ihracatımız yılın ilk üç ayında 50
milyar doları aştı. Böylece ilk çeyrekte de tüm zamanların
rekoru kırılmış oldu. Ülkemizin uluslararası ticarette
dışa açılan en önemli kapılarından olan seçim bölgem
Mersin 2021 yılı Mart ayında, geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 41,8 artış yakalayıp 210 milyon 973 bin dolar ihracat
gerçekleştirmiştir. Bu başarıda emeği geçen tüm
ihracatçılarımızı tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK PARTİ iktidarında Türkiye,
ekonomisini yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüterek
2023 hedeflerine emin adımlarla ilerliyor diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Önal...
6.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, mahalle esnafının sorunlarına ilişkin
açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son dönemlerde zincir market uygulamaları en
çok mahalle esnafımızı bitirdi. Bu uygulamalar piyasada denge de
bırakmadı. Artık zincir marketler elektronik eşya da
satıyor, ekmek de. Unutulmamalıdır ki mahalle
esnafımız hem kendi ailesini geçindiriyor hem de vergi veriyor.
Artık gelinen noktada kimse kendi işini yapamıyor. Zira, mahalle
bakkalının da kasabın da manavın da kırtasiyenin de
büfenin de işini zincir marketler yapıyor. Eskiden acil hastası
olan vatandaş taksi parası yoksa koşup mahalle bakkalından
borç alırdı, alım gücü de düşen vatandaş en
yakınından borç para isteyemezken mahalle bakkalına giderdi.
Veresiye alışveriş de sadece mahalle esnafımıza
yapılabilirdi. Maalesef, mahalle esnafının bittiği yerde
mahalle kültürü de bitiyor.
Küçük esnafımızın daha fazla yok
olmaması için rekabet ortamı yeniden sağlanmalı, zincir
marketler her istediği yerde yeni şubeler açamamalı, küçük
esnafımızın hakları yasal koruma altına
alınmalıdır. Mahalle esnafımız vergi konusunda
rahatlatılmalı, iş yapamayan esnafımızın vergi
borcu silinmelidir.
BAŞKAN Sayın Çakır...
7.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, 28 Nisan-4 Mayıs Kardeşlik Haftasına
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
28 Nisan ile 4 Mayıs tarihleri arası Kardeşlik Haftası
olarak kutlanmaktadır. Elbette, bir konuya odaklanarak ona ait gün ve
haftalar belirlemenin kendi bağlamında bir değeri ve
güzelliği vardır. Aslolan, maksadı sağlayacak tutum ve
davranışları hayata geçirmeyi başarmak olmalıdır.
Zira, öne çıkarılan başlığın neşvünema
bulması ancak bu çerçevede gerçekleşebilecektir. Asırlar
öncesinden Peygamberimizin Ey Allahın kulları, kardeş
olunuz. ifadesindeki belagati gönüllere hitap eden güzelliğiyle, tüm
gerçekliğiyle ve olması gerektiği gibi gerçekleştirmeyi
başarabilen insanoğlu için insandan gelebilecek gam ve kederden emin
olmak ne güzeldir. Zira, kardeşlik hukuku içinde var olan tüm güzel duygu
ve düşüncelerin hayatın bir parçası olması durumunda
iyiliğin baş tacı edildiği, kötülüklerin
olmadığı bir dünyadan bahsediyorsunuz demektir. Makamlar
kardeşlik hukukunu tesis etmeye, güçlendirmeye katkı
sağlayabildiği kadar değerli olacaktır. Hep birlikte
kardeş olmayı başarmanın yollarını aramak
temennisiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş...
8.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1921 yılı
Anayasamızdan başlamak üzere anayasalarımızda Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. denilmesine rağmen
birtakım kurumlar veya zümreler kendini milletin üstünde görüp 27
Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbe girişimlerinde
bulunarak halkın iradesine el koymuşlardır. Bu üstenci
bakış ve hastalıklı zihniyet bu hastalıktan
kurtulamamıştır. Halkın oylarıyla seçilerek iktidara
gelen başbakanların önüne hep rahmetli Adnan Menderesin o
darağacındaki resimlerini koyarak gözdağı
vermişlerdir. Halkın oylarıyla iktidara gelen siyasilerin
muktedir olması önlenmiştir. Ülkemize pek çok can kayıpları
yaşattığı gibi aynı zamanda demokratikleşme,
sanayileşme ve kalkınmada çok zaman kaybettirilmiştir. Bu
hastalıklı zihniyet, 27 Nisan 2007 tarihinde e-muhtıra
yayınlayarak tekrar harekete geçmek istemiş ama bu sefer sert kayaya
toslamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan ve ekibi tarafından e-muhtıraya karşı
e-muhtıra yayınlanarak halkın emanetine sahip
çıkılmıştır. 15 Temmuz 2016 yılında hain
darbe girişiminde bulunanlar, milletimizden ve Hükûmetimizden gerekli
dersi almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşek
9.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, tam kapanma kararına ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, pandemiyle mücadele
kapsamında on yedi günlük tam kapanma kararı
alınmıştır. Bu on yedi günün dokuz gününde resmî tatil ilan
edilmiştir. Geriye kalan bir haftalık süre içerisinde
esnaflarımızın birçoğu sokağa çıkma
yasağından dolayı ve iş yerleri kapalı
olacağı için kredi ödemeleri, çek ve senet ödemelerinde mutlaka
sıkıntı yaşayacaktır. Hükûmetimizin buradaki ödemeleri
mutlaka bayram sonuna ertelemesini, kredi, çek, senet ve kredi kartı
ödemelerinin mutlaka ertelenmesini ve pandemiyle ilgili kapanmadan sonra
yapılmasını, bir de pandemiyle ilgili verilen desteklerin iki
ayın birleştirilerek kısa çalışma ödeneği dâhil
olmak üzere mutlaka mayıs ayı ortalarında, bayramdan önce
ödenmesini ve zor durumda olan insanlarımızın yaralarına
merhem olunmasını talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
10.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hataylı çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür
ediyorum.
Bugün, yüce Mecliste Hatay Büyükşehir
Belediyesinin yapmadığı köy yollarını dile
getirmeyeceğim. Bugün, başka bir hizmet eksikliğinden
bahsedeceğim. Hatay, yaş meyve ve sebze üretiminde Türkiyede önemli
bir yere sahip. Yaş sebze ve meyve üretiminde böylesine önemli bir yeri
olan şehrimizde sebze halinin durumu içler acısı.
Çatısı parçalanmış, bölme duvarları
yıkılmış bu sebze hali ilimize
yakışmamaktadır. Hatay Büyükşehir Belediyesinin Hataya
yakışan bir sebze halini Topboğazı mevkisine acilen
yapmasını beklemekteyiz; şayet yapmayacaksa bunu da
çıkıp kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir. Zira bu mesele
artık Hataylı yaş sebze ve meyve üreticilerimizin
canını acıtmaktadır.
Bir diğer husus da Mustafa Kemal Üniversitesine
bağlı Ziraat Fakültesinin Amik Ovasının merkezinde bulunan
Kumlu ilçemize taşınması meselesidir. Hataylı çiftçiler
olarak Ziraat Fakültesinin mevcut altyapı ve akademi kadrosundan tam
olarak faydalanamıyoruz. Şayet, Ziraat Fakültesi, Kumlu ilçemize
taşınırsa bölge ziraatına da önemli katkı
sunacağı kanaatindeyiz. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
11.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yarın, 29 Nisan 19.00 itibarıyla on yedi
günlük sokağa çıkma yasağı başlıyor;
destekliyoruz, umarım pandeminin azalmasına da sebep olur.
Ancak bu konuda karar alınırken
sanırım, toplumun her kesimiyle görüş
alışverişinde bulunulmamış ya da bakanlar kendilerini
saraya tam ifade edememişler. 30 Nisan Cuma günü kurumlar vergisinin son
günü, 17 Mayıs Pazartesi günü de geçici verginin son günü. Şimdi,
mali müşavirler, muhasebeciler yanlarına evrakları alıp mükelleflerine
nasıl götürüp, imzalatıp beyannameleri verecekler? Hadi verdiler,
mükelleflerin birçoğu ödemelerini elden vergi dairesine yapıyor,
bankalara elden ödeme yapıyor, sokağa çıkma yasağı
var. Bunları hiç düşünmediniz mi? Ödemediklerinde faiz işlemine
maruz kalacaklar. Dolayısıyla, bugün bu konunun gündeme gelip mutlaka
erteleme gelmesi ve insanların bu işlerini yapabilmesi için imkân
sağlanması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
12.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursanın Göynükbelen beldesindeki yol
sorununa ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Büyükşehirleri kaybetmemek için beldeleri
mahalleye, ilçeleri büyükşehirlere dâhil eden Büyükşehir
Yasasının yarattığı tahribatları ortaya koyan o
kadar çok örnek var ki; köy meralarının satılması, su
faturaları, ulaşım gibi dertlerle yüzleşen köylüler
sorunların çözümünde de etkisiz kalıyorlar.
Bursanın eski beldelerinden biri olan
Göynükbelende yaşayanlar, köstebek yuvasına dönen 8 kilometrelik
Seferışıklar-Göynükbelen yolunun onarılmasını
bekliyorlar. Tam 3 belediyeyi yakından ilgilendiren bir bölge burası.
Büyükşehir, Osmangazi ve Orhaneli Belediye Başkanlarına
dertlerini anlatamadıkları için bizden seslerine ses
olmamızı istiyorlar. Meclisten sesleniyorum: Büyükşehir,
Osmangazi ve Orhaneli Belediye Başkanları Göynükbelenlilerin yol
sorunlarını bir an önce gerçek anlamda çözmelidirler.
BAŞKAN Sayın Bulut
13.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan,
ekranların karşısına geçip on yedi günlük tam kapanma
kararını açıkladı ve Sağlıcakla kalın.
dedi, sırtını döndü gitti. Halkımız
şaşkınlıkla ekranlara bakakaldı çünkü ne esnafa ne
çalışanlara ne de gündelik yevmiyeyle hayatını idame
ettiren vatandaşlara tek bir destek paketi açıklamadı. Lebalep
kongrelerin, mitinglerin, on binlerce kişinin katılımıyla
yapılan cenazelerin bedelini yine vatandaş ödemek zorunda kaldı.
Hiçbir destek paketi açıklamadan esnafa, vatandaşa ve evinde oturan
insanlara Aç kalın. demek ile bu karar aynı şeyi ifade
etmektedir. Günlük yevmiyeyle hayatını kazanan vatandaş ne
yapacak? Borç yükü altında faturalarını, SGK primlerini
nasıl ödeyecek? Vatandaş taş mı yiyecek? Bu süreçte esnaf
ve dar gelirli vatandaş kaderine terk edilmemeli, bir an önce destek
paketi açıklanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Sümer
14.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, kamu
kurumlarının sınavlarını kazanarak göreve başlamayı
bekleyen gençlerin durumuna ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
TÜİK rakamlarına göre işsiz
sayısı 2021 yılının Şubat ayında bir önceki
aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi olmuştur.
Nüfusunun büyük çoğunluğu genç olan ülkemizde işsizliğin bu
derece artması iş gücü sahalarının kapandığı
anlamına gelmektedir.
Kamu kurumlarında istihdam edilmeyi bekleyen
gençlerimiz ise ilgili bakanlıkların atama sorunlarıyla mücadele
etmek zorunda kalıyorlar. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı tarafından ilana çıkılmış
olan sözleşmeli personel alımının sözlü sınavları
19/12/2020 tarihinde bitmesine rağmen yaklaşık dört ay
geçtiği hâlde açıklanmamıştır. Dört yıldır
engelli sağlıkçılara EKPSSde kadro sınavı
açılmamıştır. Yine, Adalet Bakanlığı
tarafından personel alımının sözlü sınavları
5/4/2021de bitmesine rağmen açıklanmamıştır. Kamu
kurumlarının sınavlarını kazanarak göreve
başlamayı bekleyen gençlerimizin kaybedecek bir günü dahi
kalmamıştır.
Ayrıca, on yedi günlük kapanma tamam da 81
ilimizde günübirlik çalışıp evine ekmek götürmeye
çalışan milyonlarca ailenin durumuyla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gökçel
15.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
pandemi döneminde esnafın durumuna ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
IMF raporuna göre Türkiye, pandemi döneminde
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1,9u kadar destek yapmış.
Bu oranla Türkiye, halkına en az destek veren 3 ülkeden biri, yoksul
ülkeler kategorisinde bile değil. Dükkânlar kapanmış, kimse
evine ekmek götüremiyor, esnaf Öldüm, bittim; destek verilmezse bir daha
dükkânımı açamam. diyor. Esnafın yanında çalışan
milyonlarca insanımız işsiz kalmış, Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken Destek
yeterli değil ama devlet en azından yanımızda. diyor. Bay
Palandöken, AKP hangi desteği verdi de yanınızda hissettiniz
acaba? AKP, esnafın yanında mı yoksa koltuğunuzu
korumanız için sizin yanınızda mı Bay Palandöken?
BAŞKAN Sayın Tutdere
16.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
İktidar tarafından yönetilemeyen pandemi
süreci ve lebalep kongreler sonucu virüs tüm Türkiyeyi âdeta istila etti. Bu
süreçte çok sayıda vatandaşımız hayatını
kaybetti. Pandeminin başından bu yana başta sağlık
çalışanları olarak, millet olarak vermiş olduğumuz tüm
emekler siyaset uğruna heba edildi. Kötü yönetimin sonucu olarak
yarından başlayacak on yedi günlük bir kapanma sürecine
gireceğiz. Öyle anlaşılıyor ki beceriksizliğin
faturasını yine milletimiz canıyla, parasıyla ödeyecek.
Buradan Cumhurbaşkanına ve iktidara sesleniyorum: Herhangi bir destek
kararı almadan aldığınız kapanma kararı,
başta küçük esnaf olmak üzere gündelik işlerde çalışan
milyonlarca kişinin işine, aşına sebep olacaktır. Bu
nedenle, esnaf başta olmak üzere ihtiyaç sahibi tüm insanlar için acilen
bir nakdî destek programını açıklayın. Türkiyeyi kendi
halkına yardım eden dünyada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ceylan
17.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Troya Tarihî Millî Parkı içindeki Papaz Plajına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
tarihî Troya Millî Parkı sınırları içindeki -Çanakkale
Ezine ilçesi- Yeniköy Papaz Plajı köy muhtarlığı tarafından
işletilmekteyken mart ayında ihale edilerek köylünün tasarrufundan
çıkarılmış, köy gelirleri de ortadan
kalkmıştır. Papaz Plajı kumsalı altı bin
yılda oluşmuş bir lagün olup Troya Savaşının
başlayıp bittiği bu alan, UNESCO Dünya Mirası Listesinde
koruma altında olması gereken bir alandır. Plajın ihale
edilmesi sonrası işletmeci tarafından yapılan inşaat
sırasında koruma altında olması gereken lagünün kumu yasa
dışı olarak müteahhit firma tarafından
kullanılmış, plajda bulunan Troya meşeleri ve endemik
bitkilere zarar verilmiştir. Köylü tarafından işletildiği
dönemde köy halkının gözü gibi sakındığı plaj
ranta kurban edilmiştir. Köylünün mera ve arazilerine geçişini de
engelleyecek bu sürece acilen Dur. denilmelidir.
BAŞKAN - Sayın Arık
18.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Lebalep kongrelerle Türkiyeyi
kıpkırmızı yapan iktidar, kısmi kapanmada olduğu
gibi tam kapanmada da sağlık çalışanlarını yok saydı.
Salgın nedeniyle izin, emekli, kısmi çalışma hatta istifa
hakları ellerinden alınan sağlık
çalışanlarının çocukları ne olacak? Çocuğunu
bakıcıya ya da kreşe bırakan sağlık
çalışanlarının çocuklarına kim bakacak? Bu konuda bir
düzenleme yapacak mısınız? Bakınız, sağlık
çalışanlarının yüzde 79u pandemi dönemi boyunca
kendilerine gerekli değerin verilmediğini düşünüyor, yüzde 83ü
tükenmişlik sendromu yaşıyor, yüzde 92si maaş ve emekli
ödemelerinin yeterli olmadığını söylüyor ve
sağlık çalışanlarının yüzde 100ü alkış
değil, analarının ak sütü gibi helal olan haklarını
istiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
19.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, Türkiyenin önüne çıkan her engeli kendi gücüyle
aşabilecek büyük bir ülke olduğuna ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiye önüne çıkan her engeli kendi gücüyle
aşabilecek büyük bir ülkedir. Türkiye'nin meselesi demokrasi, siyasi
iktidar, iç politik bir mesele değil, millî güvenlik, varoluş ve
yüzyılların hesaplaşması meselesidir. 21inci
yüzyılın güçlü Türkiyesine, merkez ülkesine, yüzyılların
iddialarına, coğrafyanın kurtuluşuna, bütün bunların
bir medeniyet mücadelesi olduğuna inanan bizler, ülkemizin yanında
dik duracağız. Siyasi parti
farklılığımızı, kişisel hırslarımızı
Türkiye'nin zaafları olarak pazarlayanların milletimizin zihnini
bulandırmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin gücü ve
özgürlüğü hepimizin zihinlerinde başlar. Bugün hepimize düşen,
siyasi partimize, kimliğimize, sosyal çevremize, politik yön kabullerimize
bakmadan millî ve yerli bir duruş sergilemek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başevirgen
20.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aylardır bilimin sesine kulak tıkayan
iktidar geç de olsa doğru olan kapanma kararını aldı, fakat
vatandaşı koruyucu hiçbir tedbiri almadı. Pandemi sürecinde
çoğu kesim mağdur oldu ama en çok da esnaflarımız
mağdur edildi. Tam kapanmada esnafın işletmesi kapalı ve
geliri olmayacak. Günlük kazançla geçinen insanlar bu süreçte evlerine
nasıl ekmek götürecek? Borç ertelemesi de yok. Bankalar açık
olduğundan esnaf devlete olan borcunun yanı sıra piyasaya olan
çek, senet borcunu da ödemek zorunda. İktidar destek paketini maalesef
ağzına almıyor. Esnaf, borçlarını hangi parayla
ödeyecek? Tam kapanma sürecinde esnafın çek, senet, kira, vergi, kredi ve
kredi kartı borçları ötelenmelidir, SGK yapılandırmaları
mutlaka yeniden düzenlenmelidir. Yaşanan bu zorlu süreçte herkesi küçük
esnafımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününe, emeklilerin bayram
ikramiyesine, tam kapanma kararına ve atanamayan öğretmenlere
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Günü, Uluslararası
Çalışma Örgütü tarafından alınan kararla meslek
hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesi amacıyla
oluşturulan bir farkındalık günüdür. Türkiye, Avrupa
Birliği ülkeleri içerisinde iş kazalarında en fazla insanın
hayatını kaybettiği ülke konumundadır. Sadece
geçtiğimiz yıl 2.427 işçi iş kazalarında
hayatını kaybetmiştir. Hükûmete işçi ölümleri ve iş
güvenliği konusunda önemli ve ciddi tedbirler almasını buradan
dile getiriyor ve çağrıda bulunuyoruz.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan,
merakla beklenen emekli bayram ikramiyesi miktarının 1.100 lira
olacağını dün kamuoyuyla paylaşmıştır.
Erdoğan yaptığı açıklamada -son altı
yıllık enflasyon yüzde 8,5 gibi ama onu yüzde 10 kabul edip-
İkramiyeyi 1.100 lira yapacağız. diyerek emekliye güya cömert
davrandığını da göstermeye
çalışmıştır. Enflasyon yükselmiş, alım gücü
zayıflamıştır. Bu şartlarda bayram öncesi verilen
ikramiye vatandaşlarımız için bir lütuf değil
gerekliliktir. Bayram ikramiyesi için hesaplanacak oran son üç yılın
enflasyon oranı olmalıydı. Böylece ikramiye 1.100 lira değil,
1.556 liraya çıkarılmalıdır. Bu doğrultuda
çalışma yapılmasını Hükûmetten talep ediyoruz.
Alınan on sekiz günlük tam kapanma kararının ardından
vatandaşlarımız bu süre boyunca gelirsiz kalma endişesi
yaşamaktadır. İktidardan, bir an önce, iş yerleri kapanacak
olan işletmeler ile bu süreçte gelir elde edemeyecek
vatandaşlarımız için bir destek planı
açıklamasını bekliyoruz. Özellikle günlük ve haftalık
çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara bu destek acilen
sağlanmalıdır. Dükkânı kapalı olacak esnaf ve
işletmeler için beyanname ve vergi ödeme yükümlülükleri ile diğer
kamu alacakları en az bir ay ertelenmelidir. Hane halkı için
kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaf ve işletmeler
için de çalışan başına 10 bin lira faizsiz kredi
desteği verilmelidir.
Geçtiğimiz ay açıklanan öğretmen
atama takvimine göre, bu yıl 20 bin öğretmen için atama imkânı
sunulacağı belirtilmiştir. Sayıları 800 bine
ulaşan atanamayan öğretmenlerimiz yine hayal
kırıklığına uğramışlardır. Çok
daha fazla öğretmen açığı olmasına rağmen bu
kadar az atama yapılacağının açıklanmasının
da bizce bir izahı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Öte yandan ücretli öğretmen sözleşmeli
öğretmen kadrolu öğretmen gibi farklı statülerde
öğretmenlik mesleği oluşmuştur. Bu kutsal mesleği hak
ettiği itibara eriştirmek için titiz ve planlı bir
çalışmaya ihtiyaç vardır. Başlangıç olarak da bir an
önce eğitimdeki bu çarpık çalışma sistemi
sonlandırılmalı ve bu yıl en az 60 bin öğretmen
ataması yapılarak atanamayan öğretmenlerimizin sorunları
bir nebze azaltılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Beştaş.
22.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, hasta mahpuslara, eldeki aşıların çok
az olduğuna ve Rize İkizderede yapılmaya
çalışılan taş ocağına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, hasta mahpuslarla ilgili konuşarak
başlamak istiyorum. Hakikaten çok ağır bir tablo devam ediyor.
İnsan Hakları Derneğinin 1 Nisanda
yayımladığı 2020 Yılı Hapishaneler Raporuna göre
Türkiyede şu anda 604ü ağır olmak üzere 1.605 hasta tutuklu
bulunmakta ve 2020 yılında ilk bu raporun yayımladığı
tarihe kadar 60 hükümlü ve tutuklu yaşamını yitirmiş, bu
çok ciddi bir rakam. 18 mahpusun da intihar ettiği aynı raporda
belirtiliyor. Daha geçen hafta Mersin Tarsus 3 No.lu T Tipi Kapalı
Cezaevinde tutuklu bulunan 67 yaşındaki kanser hastası İsa
Gültekin yaşamını yitirdi ve İsa Gültekinle ilgili çok
yönlü çalışmalar yaptık, başvurular yaptık ve maalesef
yaşamını yitirdi.
Şimdi, İnsan Hakları Komisyonunda
hasta tutsaklarla ilgili çok sayıda dilekçemiz var ve hiçbiri dikkate
alınmıyor. Adli Tıp Kurumunun cezaevinde kalamaz raporuna
rağmen savcılıklar keyfî bir şekilde bu hastaların
içeride kalmasına sebebiyet veriyor, çünkü olumlu görüş belirtmiyor.
Diğer yandan, bu hasta tutsaklarla ilgili
cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluk ve şiddet de çok yaygın ve
ciddi anlamda varlığını sürdürüyor. Zaten İmralı
Cezaevinde yaşanan tecrit şu anda tüm cezaevlerine aslında
yayılmış durumda ve 107 cezaevinde 2 binin üzerinde mahpus 153
gündür dönüşümlü açlık grevinde. Yani tecridin hiçbir hukuki, ahlaki,
siyasi dayanağının olmadığını defalarca
ifade ettik. Açlık grevcilerinin taleplerinden biri de hasta
mahpusların bırakılması, diğeri tecridin sona ermesi
ve cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesidir. Yani düşünün
Türkiyede tutuklu ve hükümlüler sadece hukukun uygulanması için açlık
grevine giriyorlar, yani aslında bu normal bir ülkede büyük bir demokrasi
krizidir, bunun bir an önce çözülmesi gerektiğini ehemmiyetle söylemek
istiyorum. Bütün hasta tutsakların serbest kalması hukuk, vicdan ve
insanlık gereğidir.
Diğer bir mesele aşı meselesi
Sayın Başkan. Hakikaten çok ciddi bir sorun olarak önümüzde duruyor.
Sağlık Bakanı iki gün önce yaptığı
açıklamada 28 milyon aşının ülkeye geldiğini, 20
milyon dozun yapıldığını ve elde 8 milyon dozun
kaldığını açıkladı. Yani çok az aşı
var, aşı bekleyenler çok fazla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Normal
koşullarda Sağlık Bakanını esas alacak olursak şu
anda 100 milyondan fazla aşının elde olması gerekiyordu
fakat yok maalesef. Sebep ne? Şimdi, bu koşullarda Çinle
yapılan anlaşmaya Çinin uymadığını
anlıyoruz. Neden? Yazılanlara göre, Uygurların iadesini öngören
anlaşmanın Çine söz verildiği gibi onaylanmaması ve
Mecliste bekletiliyor olması. Zaten aşı görüşmesini Çin ile
Sağlık Bakanı değil Dışişleri Bakanı
yapmıştı, yani dış politikadaki
başarısızlık halk sağlığını ciddi
bir şekilde tehdit eder noktaya geldi. Ücret
karşılığında bile aşı bulmak mümkün
değilken mevcut az sayıdaki aşıyı da Libyadaki
ÖSOculara gönderenlere soruyoruz: Kendi yurttaşlarımız
aşı olamazken bu aşılar nereye gönderiliyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Şimdi, Rusyayla aşı anlaşması yapılıyor.
deniyor. Rusyayla ilgili en ufak bir gerilimde de aşı gelmeyecek.
Yine, Türk Tabipleri Birliği Savaş bir halk
sağlığı sorunudur. derken işte tam da bunu
kastediyordu, dünyada herkesle kavga edince aşı bulmanın da
güçlüğü ortaya çıkıyor. Açıkçası, Allah insanı
iddiasından vurur; onun için insanda, iktidarlarda ve partilerde
duruşta biraz omurga olması lazım, biraz tutarlılık
olması lazım. Şimdi, aksi hâlde biz hangi tarafa
döneceğimizi şaşırırız tabii ki.
Sayın Başkan, İkizdere meselesi çok
önemli. Dün de söylemeye çalıştık, bu ülkede yeşil
kalmış tüm alanlara düşman kesilen iktidar şimdi de Cengiz
Holdinge peşkeş çektiği Rizenin İkizdere vadisinde
taş ocağı yapmaya çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş, son kez
buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
İkizdere sakinleri günlerdir bu talan, yağma ve gasba karşı
direniyor. İkizderenin eşsiz doğasını
açıkçası işkence dereye çevirdiler, ülkenin her
alanını betona, taşa boğdular. Bu iktidar ittifakı bir
beton ittifakıdır, bir taş ittifakıdır. Köylüler,
ağaçlar kesilmesin diye ağaçların tepesinde beklemeye
başladılar. Direnişteki köylülerden biri bakın ne diyor:
Önceleri atalarımız vahşi hayvanlardan korunmak için
ağaçların üzerinde yaşardı. Şimdi, biz,
ağaçları korumak için ağaçların üzerine çıktık.
Bu vicdansızlığa, bu talana son verin; köylülerin sesini ve
taleplerini duyun, bu halk ve doğa düşmanlığına son
verin diyoruz. Cengizinizi de, makinelerinizi de, elinizi de İkizdereden
derhâl çekin demek istiyorum ve İkizderelilerin yanındayız,
onların doğayı savunması çok önemlidir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurun Sayın Özkoç.
23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
emeklilerin bayram ikramiyesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi yayımlamanın hukuki olmadığına
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; dün AKP Genel Başkanı Erdoğan
emeklilerin bin liralık bayram ikramiyesini 100 lira
artıracaklarını açıkladı. Biliyorsunuz emeklilere iki
dinî bayramda ikramiye, 2018 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin,
bizim yarattığımız zorlamayla verilmeye başlandı.
Biz, birer maaş ikramiye demiştik, iktidar bin lira olarak
uyguladı ve iki yıldır bu ikramiyede hiçbir artış
yapmadı. Dün Erdoğan İkramiyeyi enflasyon oranında 100
lira artırıyoruz. dedi ve kararname
çıkartacağını söyledi. Birincisi; böyle bir enflasyon
oranı yok, yılık bazda bile enflasyon yüzde 16 civarında,
emeklilerin hak ettiği iki yıllık süreci esas
aldığımızda rakam 1.500 liraya denk geliyor. Biz de iki
hafta önce verdiğimiz kanun teklifinde bu tutarı önermiştik.
Pandemi günlerindeyiz, ağır bir kapanma sürecine giriyoruz,
emeklilerimiz ekonomik olarak çok zor durumda, 1.500 lira bayramda bir nebze
onlara nefes aldıracak; hak ettikleri tutar da budur. İkramiyenin
1.500 liraya çıkartılmasını Mecliste birlikte
yasalaştırmamız mümkündür. Cumhurbaşkanının
hatalı olduğu ikinci nokta da burasıdır. İkramiye
artışı kanunla düzenlenir, bu alanda
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayımlamak hukuki
değildir, yasal dayanaktan da yoksundur. Artışı Meclisin
belirlemesi, bunun yasallaşması gerekir. Sorumluluğumuzun
gereğini hep birlikte yapmalıyız. Bugün torba kanuna bir ek
maddeyle emeklilerimize 2 dinî bayramda 1.500 lira ikramiye verilmesini
yasallaştırmak bizim elimizdedir. Eğer gerilim olursa
100
liralık artış 12,5 milyon emekliye ödeme
yapıldığı düşünüldüğünde iki bayramda 2,5 milyar
lira eder; siz İstanbul Havalimanını işleten
İGAnın, 3 yandaşın tek kalemde 1,1 milyar avroluk 2020
yılı kira borcunu sildiniz -10 milyar lira para yapar- emekliye
verdiğinizin tam 4 katı borcu tek kalemde sildiniz. Bir yanda
milyonlarca emekli, öbür yanda 3 tane yandaş. Peki, bu konuyu
tartışırken gerilmemize gerek var mı? Hayır, yok.
Uzlaşıyla çıkartabilir miyiz? Evet, çıkartabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Saray ekonomisi, saray
desteği, sarayın pandemi yönetimi değil milletin pandemi
yönetimine kulak verip vicdanımızla hareket edersek bunu
başarabiliriz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Bülbül.
Buyurun.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, 28 Nisan Dünya Laborantlar Gününe, 28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününe ve Cenevrede
yapılan Kıbrısla ilgili görüşmelere ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; insan sağlığının korunması ve
daha kaliteli bir yaşam sunulması için mücadele eden sağlık
sektörümüzün en önemli parçalarından biri olan laboratuvar teknikerlerimizin
ve teknisyenlerimizin 28 Nisan Dünya Laborantlar Gününü kutluyorum; bu pandemi
sürecinde göstermiş oldukları özveriden ötürü kendilerine
şükranlarımızı sunuyorum.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesini
vurgulamak için 2003 yılından itibaren Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününü her yılın 28
Nisan tarihinde kutlamaya başlamıştır. Emek veren, üreten
herkes kıymettir, önceliğimiz her zaman
çalışanlarımızın sağlığıdır.
Dünya genelinde iş kazalarının olmaması ve iş
güvenliği tedbirlerinin sürekli artması temennisiyle, özellikle
ülkemizde bu kaza sayılarının azalması temennisiyle 28
Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününü
kutluyorum.
Sayın Başkan, 27-29 Nisan tarihlerinde
Cenevrede yapılmakta olan gayriresmî Kıbrıs
toplantısı dün itibarıyla başlamıştır.
Kıbrıstaki garantör devletlerin de katılacağı
toplantıda Kıbrısın geleceğiyle alakalı önemli
konular ele alınmaktadır. Türkiye, Kıbrısta,
Birleşmiş Milletler tarafından iki toplumlu, iki kesimli, siyasi
eşitliğe dayalı ve iki kurucu devleti olan, iki devletli bir
çözüme ulaşmak niyetindedir ancak Rum kesimi ve Yunanistan
uzlaşmacı tavırdan uzak hareket etmektedir. Türkiye tarafı,
egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan, iki devletin
iş birliğine dayalı çözüm modeliyle Kıbrısta
kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme
ulaşılacağını ve bunun ada halkı için daha
faydalı olacağı fikrini savunmaktadır.
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin
Tatarı Türkiyenin papağanı olacak. diyerek
aşağılamaya çalışanları da buradan en sert
şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyoruz.
Sayın Ersin Tatar, tarihte yaşanan nice acının içinden
çıkıp gelerek Kıbrıs Türklüğünün hakkını
sonuna kadar savunan mümtaz bir şahsiyet, devlet adamı ve
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, atılan
adımlara, bu hususta yapılan bütün çalışmalara destek
olduğumuzu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın
Muhammet Emin Akbaşoğlu.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
25.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, 28 Nisan Dünya İş
Sağlığı ve Güvenliği Gününe, 28 Nisan 1993 tarihli
Ümraniye Hekimbaşı çöplüğündeki patlamanın yıl
dönümüne, emeklilerin bayram ikramiyesine, Cenevrede yapılan
Kıbrısla ilgili görüşmelere, Pençe-Şimşek
Harekâtında canlarını feda eden Mehmetçike rahmet
dilediğine ve Millî Muharip Uçağının seri üretimine
başlanacağına ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün İş Sağlığı ve
Güvenliği Günü münasebetiyle bütün ilgili uzmanlarımızı,
çalışanlarımızı tebrik ediyorum.
28 Nisan 1993, bundan tam yirmi sekiz yıl önce
39 cana mal olan Ümraniye Hekimbaşı çöplüğündeki facia
hafızalarımızda acıyı tazeliyor. Bu münasebetle
canlarını kaybeden bu vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet ve mağfiret diliyor, hepsini hayırla yâd ediyorum.
Bu facianın hemen arkasından yapılan
seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığını
kazanan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu Ümraniye Hekimbaşı
çöplüğünü gerçekten temizlemiş, yeşil alana, spor
sahalarına, sosyal tesislere ve bir yaşam alanına kavuşturmak
suretiyle farkı ortaya koymuştur. Evet, şimdi İstanbulda
yine CHPli bir Büyükşehir Belediye yönetimi söz konusu. Geçtiğimiz
günlerde yaşanan hadiselere baktığımızda hakikaten
burada temel atmama törenleri düzenlendiğini, arıtma tesislerinin
iptal edilerek, canlı popülasyonu artan Haliçin nasıl
kirlendiğini hep beraber görüyoruz ve bu noktada eser ve hizmet siyasetine
yönelmesi gerektiğini de bu vesileyle Sayın Başkana da
hatırlatıyoruz. Temel atmama töreni ve dış borçlanmaya
dönük tören düzenlenmesi şu anda İstanbul Büyükşehir
Belediyesindeki zihniyet değişimini gösteren en bariz örneklerdendir.
Değerli arkadaşlar, malumunuz olduğu
üzere Ramazan ve Kurban Bayramlarında yaklaşık 12 milyon
emeklimize ödenen biner lira bayram ikramiyesi hem Ramazan Bayramında hem
de Kurban Bayramında bin yüzer lira olarak uygulanacaktır.
Görüşülmekte olan kanunun bir maddesine yeni bir madde ihdas etmek
suretiyle kanuna, bunun geçirilme imkânı vardır. 1.100 lira olarak bu
teklifin görüşülmesi daha önceki grup yöneticileriyle
yapılmış ancak bu uygun görülmediği için de bunu biz
inşallah kanun teklifine dönüştürmek suretiyle bu ikramiyelerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) 12 milyonu aşkın emeklimize Ramazan ve Kurban
Bayramlarında 1.100 lira emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin
düzenlemeye dair kanun teklifimizi sunacağız bugün itibarıyla ve
malumunuz, kısa çalışma ödeneği haziran ayına kadar
devam edecek. Aynı şekilde, nakdî ücret desteği devam edecek,
devam ediyor, sosyal yardımlarla ilgili ödemeler devam ediyor. Aynı
zamanda, bütün kaymakamlıklar bünyesindeki sosyal yardımlaşma
vakıfları bünyesinde, hakikaten, valilikler ve bakanlıklar
nezdinde de buna dair sosyal yardımlar ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızla
buluşuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu manada nakdî ücret desteği nisan, mayıs
aylarında da 1.500 lira olarak devam edecek.
Değerli arkadaşlar, malumunuz, dünden
itibaren Cenevrede Kıbrısla ilgili görüşmeler söz konusu.
Burada, Türkiye ve İngilterenin garantör devlet olduğu, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum kesiminin birlikte görüşmeleri
söz konusu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Ersin Tatarın Türkiye Cumhuriyeti devleti tam manasıyla
yanındadır ve iki devletli çözüm noktasında mutlaka bu hedefi
hep birlikte inşallah gerçekleştireceğiz, adada kalıcı
barışı bu vesileyle tam manasıyla inşallah her
birlikte gerçekleştirmiş olacağız.
Bunun dışında, hakikaten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Son olarak
BAŞKAN Mikrofonu son kez açıyorum.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, bir taraftan Kuzey Irakta Pençe-Şimşek Harekâtını
yürütüyoruz. Tamamen terörün kurutulmasıyla ilgili önemli bir harekât. Bu
harekâtta canlarını feda eden Mehmetçikimize rahmetler, minnetler
sunuyorum buradan, Allah onlardan razı olsun. Din ve devlet, vatan ve
millet müdafaası için, teröre geçit vermemek için canlarını
ortaya koyuyorlar. Bu manada, bir taraftan terörün kökünü kazırken,
Pençe-Şimşek Harekâtını yaparken öbür taraftan da
ŞİMŞEK yüksek hızlı hedef uçaklarımızı
üretiyoruz. Millî teknolojiyle, hakikaten, Amerikanın F-35 projesinden
bizi çıkarması sonucunda hangarları genişletip, büyütüp
burada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Akbaşoğlu,
milletvekili arkadaşlar rahatsız oluyorlar. Onun için
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum, bitiriyorum. Bütün arkadaşlara
verdiğiniz süre boyunca
BAŞKAN Süreyi eşit
kullandırdım. En uzun süreyi kullanan Grup Başkan Vekiline
eşit kullandırdım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bütün arkadaşlarımıza
kullandırdınız süreyi.
BAŞKAN Tamamlayalım. Bir daha da
uzatmayacağım, bilginiz olsun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle, bütün arkadaşlarımız gibi
kullanıyorum ben de süreyi. Yani şunu söyleyeyim
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
bakın
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) ŞİMŞEK adlı
uçağımızı üretiyoruz, F35lerle ilgili Amerikanın
Türkiye'yi haksız yere çıkardığı bu projelerin
bandında inşallah Millî Muharip Uçağımızı seri
üretime de başlıyoruz, bunun müjdesini de milletimizle paylaşmak
istiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir açıklama yapmama müsaade
edin.
Daha önce alınmış bir karar
gereğince 2+1 şeklinde uygulanan Grup Başkan Vekilleri konuşmasını
benim nöbetlerimde 3+1 şeklinde artırarak gidiyoruz ve bütün Grup
Başkan Vekillerine en uzun süreyi kullandırtmaya
çalışıyorum, bir başka arkadaşımızın
kullandığı süreyi. Bugün için de, Akbaşoğlu, siz
diğer arkadaşlardan bir dakika fazla kullandınız. Bilginiz
olsun diye söylüyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok, on beş saniye, on beş saniye.
BAŞKAN Bundan sonraki nöbetlerimde beş
dakikayı geçmesine izin vermeyeceğim inşallah.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sadece selamladım, on beş saniye.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Saniye nerede? Saniye
mi var orada?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Orada on beş saniye, evet.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Nerede gördün saniyeyi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir dakikayı kullanmadım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok kardeş,
saatine bile bakmıyorsun ya.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) On beş saniye, bak.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir şeyi yalan
söylerken bile
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yalan değil.
BAŞKAN Arkadaşlar
tartışmayın. Sayın Grup Başkan Vekillerim,
tartışmayın lütfen, tutanaklarda var bunlar.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Allah Allah ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kendinizi tarif ediyorsunuz. Çok yanlış, çok.
BAŞKAN Buyurun, sizi dinliyorum Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Sayın Grup Başkan Vekili konuşurken Cumhuriyet Halk Partisini
hedef alan sözlerde bulundu. Onunla ilgili, özellikle İstanbul
Büyükşehirle ilgili, ilgili arkadaşımız Gökan Beye
yerinden bir dakikalık söz verirseniz cevap vermek istiyor.
BAŞKAN Peki, Gökan Beye 60a göre yerinden
bir dakikalık -İstanbul Milletvekili olması münasebetiyle- söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Zeybek.
26.- İstanbul Milletvekili Gökan
Zeybekin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Akbaşoğlu, Meclisimize,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu
Haliçteki arıtma tesisiyle ilgili bilgi verirken bence eksik bilgi verdi.
Şöyle: Haliç Arıtma Tesisinin bulunduğu Eyüpsultan ilçemizde
zaten Alibeyköy ve Eyüpsultan sınırları içinde
yaklaşık 120 bin insanımız yaşıyor. Bu bölgede
geçmişte başlamış olan ve şu anda ileri biyolojik
arıtma tesisi olan Ataköy Arıtma Tesisi zaten faal hâldedir. Yine
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİnin yapmış
olduğu Baltalimanı Arıtma Tesisinin de inşaatı tüm
hızıyla devam etmektedir. Burada kapasitenin tümünün
kullanılmayacağı ortadayken membran tipi arıtma yöntemiyle
bu bölgeye 1 milyar TLnin üzerindeki bir yatırım bütçesiyle bir
ihale yapılmasını, evet, Büyükşehir Belediyesi uygun
görmemiştir. Ancak burada karşı çıkan gruplardan bir tanesi
de o bölgede yaşayan halktır. Alibeyköy, Haliç bölgesinde 3 tane
amatör saha vardır. İGDAŞ kurumumuzun orada Genel Müdürlüğü
vardır, bu bölgede çok büyük miktarda yeşil alanlar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tutanaklara geçsin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Mikrofonu açtınız ama.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) O nedenle, bu bölgedeki
yatırımın tercih edilmeme nedeninin kendileri tarafından
iyi araştırılmasının doğru olduğuna
inanıyorum.
Haliçteki kirlilikle ilgili de mevsim
geçişlerindeki alglerden kaynaklanan birtakım renk hareketlerini
Haliçin kirliliği olarak söylediler, bu doğru değildir. Yani
İstanbulda yaşayan insanlar bunun dönemsel olarak bütün tarih
boyunca devam ettiğini bilirler. Benim kendilerine naçizane önerim, daha
önce başlamış ve bitirilmemiş olan Alibeyköy-Eminönü
hattı Unkapanına kadar devam ediyor, o tramvay hattına
binebilirler ve Haliçin ne kadar temiz ve yaşanabilir olduğunu,
Haliçin etrafındaki yeşil alanların da güzelliğini çok
rahatlıkla görebilirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, çok özür
dilerim. Kayıtlara geçmesi için söylüyorum. Sayın Akbaşoğlu
az önce Uçak yapıyoruz. dedi. Biliyorsunuz, Davutoğlu
zamanında da Çok yakında Türk uçakları, yerli uçaklar semalarda
uçacak. demişlerdi, o gün bugündür öyle bir uçak uçmadı semalarda.
Yerli araba üretiyoruz, çok yakında çıkıyor. dediler,
çıkardılar, gösterdiler falan ama yok. Tankı on sekiz ay sonra
teslim edeceğiz. dediler, Tank Paleti Katara peşkeş çektiler,
yirmi dokuzuncu ay, şu anda tankımız yok. Uzaya
gideceğiz. dediler, neyle gideceğimizi açıklamadılar.
Şimdi de Uçak yapacağız. diyorlar. Samimiyetlerini
halkımızın vicdanına bırakıyoruz.
BAŞKAN Peki, tutanaklara geçti.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Akbaşoğluna bir söz vereyim, size de söz vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
ona bir şeyler söyleyeceğim, belki onlara da cevap verir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O ayrı, o ayrı.
BAŞKAN Siz söylerseniz tekrar söz veririm
Sayın Akbaşoğluna, cevap verir size.
Buyurun.
28.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, ben biraz önce sözümü tamamen
bitirip teşekkür ederken on beş saniyelik süreyle ilgili laf edenler
bir dakikalık söz alıp ikinci dakikayı kullananların
yanında oturuyor. Kendi takdirine bırakıyorum, bu
sataşmayı kendi takdirine bırakıyorum.
BAŞKAN Peki.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Meclis Başkan
Vekili...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bununla beraber, Haliçle ilgili
BAŞKAN Aslında ben sataştım
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sizin gibi, kendileri de bana sataştılar, belki
siz duymamış olabilirsiniz; tutanaklara geçmiştir,
bakabilirsiniz.
BAŞKAN Ama ben size özel sataşmadım
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz sataşmadınız.
Sonuç itibarıyla, Sayın Milletvekili biraz
evvel açıklama yaptı bu konuyla ilgili.
BAŞKAN Evet
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Benim söylediklerimi ikrar etmiş oldu aslında;
evet, iptal edildiğini, temel atmama töreni
yapıldığını ikrar etmiş oldu.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Ama ben
anladım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) On beş saniyeyi
nereden çıkardın?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Haliçi temizleyen, Haliçi yeşillendiren
İstanbul Büyükşehir Belediyesi zaten AK PARTİliydi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Devamını
getirsinler, yeter; sadece, kirletmesinler, gözleri gibi baksınlar;
başka bir ihsan istemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Vekilimiz israfa
karşı, temel atmama değil; israfa karşıyız,
anlamamışsınız ne dediğini. Gereksiz ihaleye
çıkmayın diye söylüyor, gereksiz ihalelerinizi söylüyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bununla ilgili, Sayın Grup Başkan Vekilinin
biraz evvel ifade ettiklerini toparlayacak olursak, bakın, biz İHA,
SİHA ve TİHAlarımızı bütün milletin gözü önünde
deniyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hakikaten mi!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şu anda akıllı mühimmatları ortaya
koyuyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bravo, bravo(!)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Kendi
pisliklerinizi temizleyin, kendi pisliklerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hakikaten, en büyük millî teknolojik hamleyi
yapıyoruz. TOGGun prototipini ürettik, otomobilimizin
fabrikasının şu anda Gemlikte inşaatları tam gaz
devam ediyor. İnşallah, 2022nin sonunda bütün milletimiz TOGGa
binecek inşallah, TOGGa binecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Uçakları
mı yiyecek insanlar? Açlıktan ölüyorlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Uçağı da yaptık, HÜRJETi ihraç ediyoruz,
ihraç, HÜRJETi ihraç ediyoruz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) İnsanlar
açlıktan ölüyor, buna bir cevabınız var mı?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Amerika izin
vermezse satış bile yapamıyorsunuz, ne ihracı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, burada bir
sataşma yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sataşma yok,
sadece Atma vatandaşım, din kardeşiyiz. derler ya,
hatırlatıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hakikati söylüyorum.
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) Bütün dünya
bizim SİHAları konuşuyor.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Dün burada epeyce tartışmalar oldu ama
Akbaşoğlu bunlara cevap vermek yerine, âdeta hakikaten
ambulansın arkasındaki şoför gibi, dün burada söyleyecek
lafı yoktu ama gitmiş basın toplantısında sadece
hakaret etmiş bize. Yani bu kadar çaresizlik ve kifayetsizliğe
acıyorum açıkçası. Biz buradayız, bizim yüzümüze söyleyin,
ne sözünüz varsa burada söyleyin. Kendileri HDPye söyleyecek laf
bulamıyorlar, hamaset dışı gidip diğer partilere
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ne söylemişiz? Ne söylemişiz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Söyleyeyim
mi ne söylediğinizi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Buyurun, ne söylemişiz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
söyleyeyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hakaret etmedim hiç, kimseye hakaret etmedim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Aynen
okuyorum Sayın Başkan: HDPnin tavrına
baktığımızda, MYKsının aldığı
kararla âdeta beşinci kol faaliyetinde bulunduğu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
emperyalistlerin mayın eşekliğine soyunduğunu
göstermektedir. Falan filan, en sonunda Kılıçdaroğlunun
miyavladığını falan
CHPye, İYİ Partiye de
atmış. Şimdi, bu ne yani? Gerçekten bu ne? Biz neresinden tutalım
bu cümlenin? Biz dün ne söylüyorsak bugün de söylüyoruz, sizin gibi güne göre,
saate göre böyle yanardöner bir politika izlemiyoruz. Dün burada size sordum:
Hazirandaki NATO Zirvesine gidecek misiniz, gitmeyecek misiniz? Siz
dış politikada, evet, miyavlıyorsunuz dış politikada.
Gidip Sayın Biden diye yalvarıyorsunuz, Rusyaya
yalvarıyorsunuz; geliyorsunuz, onlara söyleyemediklerinizi, burada da
söyleyemediklerinizi basın toplantısında söylüyorsunuz.
Gerçekten bu konuda bir açıklamanız var mı, merak ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yapacağım şimdi, yapacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
bunu kabul edemeyiz. Bu açıklamayı, bu yöntemi çok talihsiz, çok
korkunç buluyoruz. Biz bu seviyeye düşmeyeceğiz, bu
kifayetsizliğe de gelmeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
30.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok
teşekkür ediyorum.
Ben, gereken her şeyi dün burada, kürsüden de
yerimden de söyledim zaten. Bugün de on iki buçukta, mutat olduğu üzere,
bir basın açıklamam vardı, orada da farklı
başlıkları değerlendirdim.
Şunu söyleyeyim: Mayın eşekliği
Malum, tarlaya önden sürerler. Biden açıklama yapmadan siz açıklama yaptınız.
Dolayısıyla, bizim sözümüzü tescil etmiş oldunuz, bu kadar. Bu
fonksiyonu, bu misyonu yerine getirdiğinizi ikrar etmiş oluyorsunuz;
bunu söylüyorum. Hakaret etmiyorum, bir gerçeği, tespiti ortaya koyuyorum.
Miyavlama meselesi benim sözüm değil. Sayın
Kılıçdaroğlu dün dedi ki Sayın
Cumhurbaşkanımıza hitaben, ithafen: Arslan gibi
kükreyeceğine kedi gibi miyavladın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Doğru
söylüyor!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Doğru söylüyor, doğru!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben de dedim ki: Ortağınız HDP çok daha
ağır eleştiriler yaptı, siz ne Bidena ne HDPye
kükreyemediniz, siz miyavladınız. Kılıçdaroğluna
söylediğim buydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğru demişsin Başkanım.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kükremesi
gereken Hükûmet orada.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, bu miyavlama kelimesini kullanan
Sayın Kılıçdaroğludur. Ben de Sayın
Kılıçdaroğlu kükreyemedi, miyavladı dedim. Sayın
Kılıçdaroğluna sözünü iade ettim, bu kadar. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğru demişsin, bravo!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İki: Haziranla ilgili size burada cevap verdim,
tutanaklara bakabilirsiniz. Haziranda gidecek aslanlar gibi
Cumhurbaşkanımız. Telefonda kendisine FETÖ ve PKKyla ilgili
Ayağını denk al. diyen, telefonda söyleyen Sayın
Cumhurbaşkanımız NATO Zirvesinde yüzüne de söyleyecek bunu; bu
kadar, daha söze hacet yok. [AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler;
İYİ Parti sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN Müsaade eder misiniz sayın
milletvekilleri, müsaade eder misiniz.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Beş
aydır telefon bekliyor, beş aydır!
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Nasıl sataştı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü
yine aynı cümleleri tekrar etti. Bidendan önce açıklama yaparak
diyerek mealen o kavramı kullandı tekrar.
BAŞKAN Sayın Beştaş, bu
sataşmaları yaptığını, hakaret ettiğini siz
söylediniz zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O da
tekrar etti Başkan, tekrar etti.
BAŞKAN O da yine aynı cümlelerle cevap
verdi. Bunun sonu yok ki yani yine aynı cümlelerle cevap verecek.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, tekrar ediyor yani bu konuyu açıklamıyor.
BAŞKAN Evet, tekrar etmesin mi istiyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden sadece bir dakika söz
verebilirim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dakikada bitmeyebilir Sayın Başkan.
BAŞKAN Ya, dün tartıştık
bunları Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama ne
yapayım, yani yeni bir açıklama var ortada!
BAŞKAN Peki, buyurun.
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kere, Sayın Akbaşoğluna şunu söyleyeyim: Bizi kendileriyle
karıştırmasınlar. Biz düşüncelerimizi,
Bidenmış, yok Trumpmış, yok bilmem başka bir ülkenin
lideriymiş, onlara göre ayarlamıyoruz. Biz 2014ten beri bu konuda
her yıl aynı gün açıklama yaparız. Bizde
tutarlılık var, samimiyet var ve ilkelilik var. Onlar gibi ilkesiz
davranmıyoruz. Ben Haziranda NATO Toplantısına gidecek mi?
diye tabii ki bilerek sordum. Yani üç aydır telefon bekleyen, Sayın
Biden derken bile inceliği -ne derler- paçalarından akan bir tutum
karşısında dışarıya hiçbir laf edemeden gelip
İçeridekini dövelim.i kabul etmeyiz. O kavramların hepsini
kendilerine iade ediyoruz, kendileri kullanabilirler o kavramları ama, ama
şunu söyleyeyim: Biz hiç kimsenin peşinden gitmiyoruz. Dün Ey
Trump! diyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Bitirelim, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Erdoğanın bu konudaki tavrını biliyoruz. Ey Avrupa! Ey
Trump! Ey Putin! diye kükrüyordu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yine der,
yine der, her zaman der, her zaman diyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ee,
şimdi Sayına geldik. Bu belki iyi bir şeydir. Yani belki
dış dünyada herkesle kavga etmemek bu ülkenin yararına olabilir
ama bizi kimsenin takipçiliğiyle, yok, o asla ağzıma almak
istemediğim kavramlarla itham edemez, haddi de değildir. Biz burada
ilkeli, tutarlı ve bu topraklarda çözüm arayan, her konuda çözüm arayan,
diyalog arayan ve bu ülkenin huzurunu düşünen bir yerden yaklaşıyoruz.
Temel hattımız da barış politikasıdır.
İçeride barış, dış dünyada da barışı
sağlayabilecek bir kavram etrafında gidiyoruz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkan, saatlerce devam ediyor, bize gelince birer dakika.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yerli arabaya
binmek istersek yardımcı olacaklar mı? Talebimiz var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ama
Başkanım, hakikaten ya! Saatlerce konuşuyor herkes ya
Başkanım. Bu işin sonu yok.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
konuşmasında direkt Kılıçdaroğlunun adını
vererek söze girdiği için karşılıklı olarak söz
istemek zorunda kaldık.
BAŞKAN Tamam, yerinizden bir dakika son kez
söz veriyorum.
32.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ancak şunu da
ifade etmek isterim ki Başkanlığınıza, Sayın
Muhammet Akbaşoğlu bazen eleştirilere bir iktidarın
verdiği olgunlukla tahammül etmesini de bilmelidir. Bu Meclis Grup
Başkan Vekillerinin bu tartışmasına daha fazla seyirci
kalmamalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Aynen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Burada yasaları
tartışacağız. Kemal Kılıçdaroğluna
söylediği sözün zaten kale alınmayacak, gülünç ve komik bir şey
olduğunu biliyoruz ama başka bir şey daha söylemiş,
demiş ki: Bidenin Ermeni soykırımıyla ilgili
açıklamasının nedeni, Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi
Türkiye'nin zayıf karnı olduğu için bu yüzden böyle bir
açıklamada bulundu. (CHP sıralarından gülüşmeler)
Şimdi, biz Sayın Muhammet
Akbaşoğlunun açıklamalarıyla gerçekten bu zor günlerde
gülümsüyoruz, bizi güldürüyor, kendisine teşekkür ediyoruz ama devlet
ciddiyeti de başka bir şeyi gerektiriyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN - Gündeme
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
Bir dakika
Ne demek bu ya! Bir
dakika
BAŞKAN Ya, Akbaşoğlu
Sayın
Akbaşoğlu
Efendim?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Bir dakika
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Yeter!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Yeter
be!
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen sus be!
BAŞKAN Müsaade edin, sayın
milletvekilleri, bir müsaade edin.
Sayın Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan Vekili, bakın, biraz evvel
Sayın Beştaş da Sayın Özkoç da ismimi vererek birçok...
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, benim
ismimi vermeyecekler ki. Siz söylüyorsunuz, cevap veriyorlar; sizin
istediğiniz şeyleri söylemeyecek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Evet, kendi cevabımı vereceğim. O zaman ben de
cevabını vereceğim, cevabını vereceğim o zaman.
BAŞKAN Veriyorsunuz, aynı şeyleri
söylüyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sataşmadan dolayı cevabını
vereceğim. Sataşmadan dolayı 69a göre cevabını
vereceğim.
BAŞKAN Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, çalışmamız engelleniyor, Meclisin mesaisi
engelleniyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ayıp! Ayıp!
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
sözünüzü kesmiyorum, kısmıyorum, istediğiniz kadar
kullandırtıyorum. Siz açıyorsunuz, size cevap veriyorlar, o
cevaba tekrar cevap vermek istiyorsunuz.
Süreyi yeniden başlatıyorum.
Süreniz iki dakika.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Süreyi sıfırlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya)
Sıfırla(!) Sıfırla(!)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sıfırlamayı bilen biliyor(!)
BAŞKAN - Buyurun.
V.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları
açıklamaları sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, önce şunu söyleyeyim.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, dinleyelim
lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sayın Beştaş, Sayın Cumhurbaşkanımız
kimseden telefon beklemez. Sayın Biden telefon etmek zorunda kaldı,
kendisi aradı ve alttan almaya çalışan bir dille konuştu.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Biden özür
diledi mi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sayın Cumhurbaşkanımız da FETÖ ve PKKyla ilgili
Ayağını denk al. derken gerekli sözleri söyledi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Ey Biden!
diyemiyorsunuz ama.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Alttan mı
alacağız Bidenı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bizim sizinle ilgili bir hakaretimiz yok.
Bak, Ermenistanın ilk
Başbakanının Soykırım iftiradır. dediğini
dün kayıtlara geçirmiştim. Siz onun kadar bile haysiyetli
davranamadınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Nasıl böyle bir şey söyleyebilir ya! Bu ne demek ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Siz Türklere ve Kürtlere yönelik ihanet ettiniz; milletimizi, dedelerimizi
suçladınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Varsa yoksa
sizde var o! Boş boş bağırma artık ha, yeter!
Seviyesiz
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Ancak bu Kılıçdaroğlunun kendisinin söylediğini kendisine
ifade ettiğimizde sizler ayağa kalkıyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ayağa
kalkmadık. Miyavlamadık!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ne Bidena ne de yanınızda Bidendan daha
hakaretamiz konuşanlara; dedelerimize, ninelerimize, sizlerin
atalarına hakaret edenlere kınamada bile bulunamadınız, siz
miyavlayamadınız bile! Yazıklar olsun size! (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın CHP yönetimi,
Kılıçdaroğlunun bu sözlerini siz kabul edebiliyor musunuz?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Ediyoruz, ediyoruz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, konuşmacı, bir partinin Genel Başkanına
Sayın diyemeyecek kadar âcizdir!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Rica ediyorum, atalarınıza hakaret eden HDPnin ASALA bildirisine
Evet. mi diyorsunuz, Hayır. mı diyorsunuz; çıkın
buraya, açıklayın bakalım.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bir partinin
Genel Başkanına Sayın diyemeyecek kadar âcizdir! Yazıklar
olsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
rica ediyorum.
Önce Sayın Beştaşa söz
vereceğim.
Kürsüden iki dakika söz veriyorum.
Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Grup
Başkan Vekili ana muhalefet partisinin Genel Başkanına
Sayın diyemiyor. Yazıklar olsun!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Cevabınız olmayınca ancak hakaret edebiliyorsunuz. Medine
fukarası gibisiniz politikada.
MUHARREM VARLI (Adana) Bizim
haklarımızı kim koruyacak Sayın Başkan? Siz korumayacaksanız
kim koruyacak?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tartışma bitsin de başlayayım bari.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Beştaş kürsüde; lütfen, rica ediyorum
Buyurun.
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben sizin düzeyinize
düşmeyeceğim, onu söyleyeyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Bizim düzeyimize çıkamazsınız siz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sizin
düzeyinize düşmeyeceğim, bunu başaramayacaksınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çıkamazsınız, bizim düzeyimize
çıkamazsınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Burası pazar değil, tamam mı? Böyle bağırarak,
çağırarak, haysiyet lafları ederek haysiyet
cellatlığına soyunmayın. Haysiyetimizi de ilkelerimizi de
tutarlılığımızı da en iyi siz biliyorsunuz; dün
yaptığımızı bugün inkâr etmediğimizi en iyi siz
biliyorsunuz. Sizden böyle bir tutum beklemek
Gerçekten bizim için yazık
yani.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tartışmayı açan sizsiniz!
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
PKKya terör dememekle inkârcılıklarını gösteriyorlar
zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
size bir soru sordum, sizden açıklama bekledim. Bir partiye, milyonlarca
insanı temsil eden bir partiye hayvan isimleriyle yanıt vermek bir
kere her şeyden önce asgari ahlak kurallarına
aykırıdır. Siyaseti siyaset diliyle yapın, etikle
yapın, siyasi etikle yapın. Birbirimize söz söyleyelim;
sataşın, cevap verelim ama böyle bir üslubu kabul etmiyorum. Siz bana
burada, açıkça hakaret ettiniz, ben Meclis Başkan Vekilinden
uyarı bekledim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hakaret yok, hakaret yok!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Kaba
ve yaralayıcı bir dil kullandınız; sadece basın
toplantısında değil, burada da devam ediyorsunuz yani böyle bir
dili -tamam mı- izleyenler açısından çok talihsiz buluyorum,
yazıklar olsun size! Gerçekten, bu halkı temsil etme özellikleri bunu
gerektirmiyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Asıl size yazıklar olsun! Halkımıza
ihanet eden bildirinize, size yazıklar olsun, size yazıklar olsun!
Önden gidenlere söylenen bir tabirdir bu. Mayınları
patlatıyorsunuz!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Mayın
eşeği de haysiyetsiz de sizsiniz Sayın Akbaşoğlu,
sizsiniz! Madem hakaret; mayın eşeği de haysiyetsiz de sensin!
Seviyesiz!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Devamla) - Asla ağzımdan kötü bir kavram duymayacaksınız,
tamam mı? Sizin kullandığınız kavramları ben
kullanmayacağım.
Dün sizin burada oh çektiğiniz meseleler var
ya
Şimdi, onlar, o sizin belediyeleriniz gri pasaportla insan
kaçakçılığı yapıyor, bir çift sözünüz bile yok. Siz, o
zaman Trumptan mektup geldi, onu yırtıp atamayan bir iktidarın
temsilcilerisiniz yani bize ahkâm kesmeyin, emin olun sadece gülümsüyorum,
sadece gülümsüyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Attık, attık, çöp sepetine attık, çöp
sepetine attık.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
bizim haklarımızı kim koruyacak, siz korumayacaksınız
da kim koruyacak ya! Ne zaman gündeme geçeceğiz? Vallahi hayret ya!
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç, iki dakika
da size süre veriyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Değerli arkadaşlar,
Meclisi yoruyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Konuyu açan sizsiniz!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Özellikle Sayın
Akbaşoğlu, siz Meclisi yoruyorsunuz, siz kendi grubunuzu da
yoruyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Burada ciddi bir
şekilde tartışmamız gerekiyor. Siz Ermeni
soykırımında ciddi misiniz? Bidenın bu Ermeni
soykırımıyla ilgili yaptığı açıklamaya
karşı mısınız ve samimi misiniz? Gerçekten bundan
rahatsızlık mı duyuyorsunuz? O zaman, kalkın, şuna
cevap verin: Bu sizin Belediye Başkanınız, Kepez Belediye
Başkanı sizin Belediye Başkanınız. Sizin Belediye
Başkanınızı buradan herkesin duyacağı
şekilde bir kere daha okuyorum, burada ses kayıtları da var
tabii: Dünyanın çeşitli şehirlerinde 1915 olaylarından
yani Ermeni katliamı olarak bahsediliyor. Bu da Türkiye'nin bir
ayıbı, Türkiye'nin ayıbı. Ama bizler yaşamadık,
sizler yaşamadınız; yapanlar yanlış
yapmışlar. Tabii ki özür dilenmesi gerekiyor. Ben de özür diliyorum. demiş.
RADİYE
SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Bahsedilmesi ayıptır ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Onu diyen
halt etmiş, kim demişse halt etmiş!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Bu, Belediye
Başkanınız, AKPli Belediye Başkanı. Sizi tebrik
ediyorum, kalkıp
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Soykırımı Ermeniler yaptı.
ENGİN ÖZKOÇ(Devamla) Helal olsun!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim demişse
halt etmiş!
BAŞKAN Sayın Aydemir
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
İl Başkanınız için gereğini yapın.
Kaftancıoğluna gereğini yapın.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) O zaman, bu AKPli
Belediye Başkanına cevap verin. Bu AKPli Belediye Başkanı
hâlâ duruyor koltuğunda, buna cevap verin. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, cevap vereceğim, evet.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O kimse, cevap verin.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
çağırmadım ben sizi. Neye cevap vereceğinizi söyler
misiniz? Belediye Başkanıyla ilgili mi bir cevap vereceksiniz?
Başka bir sataşma yok onun dışında. Sataşma da
değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Meral Beştaş Yazıklar olsun!
diyerek benim kendisine hakaret ettiğimi söyledi. Ben kendisine hakaret
etmedim, sataştı Hakaret ettiniz. diyerek. Sonra Özkoç da benimle
ilgili ve partimizle ilgili birtakım beyanlarda bulundu. Bununla ilgili
sataşmadan söz istiyorum.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Gerçekleri söyledi.
BAŞKAN Buyurun iki dakika
4.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle
yaptıkları konuşmaları sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikli olarak, Sayın Beştaş, hiçbir hakarette
bulunmadığımı ifade edeyim. Mayın eşeği tabiri,
tarla sürüldüğünde önden giderek mayınları belirlemeye yönelik
teknik bir tabirdir.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Tamam,
sizsiniz!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bu konuyla ilgili teknik olarak kullandığım bir tabirdir ve siz
Bidendan önce davranarak 5inci kol faaliyeti kapsamında bir ön yoklama
yaparak ASALAnın söyleyebileceği bir bildiriye imza
attınız ve ortak geçmişimize Türklere, Kürtlere hakaret ettiniz,
onlara ihanet ettiniz. Bunu söyledim, yoksa hiçbir şahsı asla ve kata
karalamadım, hakaret etmedim. Seçmenlerle ilgili, zaten hiçbir seçmenimize
hiçbir sözümüz yok. HDP MYKsine yöneliktir sözlerim, bunu da açıkça ifade
ettim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) HDP
MYKsi bizim MYKmiz, bilmiyor musun?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Biraz evvel Sayın Engin Özkoçun açıklamalarını da esefle
dinledim. Şunu söyleyeyim: Asla ve kata, Ermeni soykırımı
bir safsata ve yalandan ibarettir. Bu, milletimize, devletimize bir
bühtandır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Buna cevap ver! Buna
cevap ver, buna!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Hiçbir şekilde, kimden gelirse gelsin, elinizde gösterdikleriniz de dâhil
hepsini, bu açıklamaları reddediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kimden?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) O
haysiyetsiz adam
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Sayın Özkoç, sizin İl Başkanınız
Kaftancıoğlunun açıklamalarına ne diyorsunuz? Onu kenara koyacak
mısınız? Ermeni soykırımı vardır. diyen
İstanbul CHP İl Başkanı Kaftancıoğlunu hemen
açığa alacak mısınız?
Hep beraber, gelin, ortak adım atalım
diyor, hepinizi saygıyla selamlarken, Taşnak Partisi için
çalışan Ovannes Kaçaznuni Ermenistanın ilk
Başbakanının haysiyetini herkesin göstermesini
hatırlatıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Gerçekleri
söylemiyorsun. Yalan konuşuyorsun!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Mahkeme
kararı var. Yalan konuşuyorsun! Siz ürettiniz, sizin ürettiğiniz
FETÖcü taktiğiyle üretildi.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Mahkeme kararı
var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Dervişoğluna söz
vereceğim, ondan sonra geleceğim. Uzun zamandır bekliyor
Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, tartışmalara nihayet verilmesi ve kanun
teklifinin görüşmelerine geçilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Mahkeme
kararı nerede var?
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Mahkeme kararını
göndereceğim ben sana.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, bende sıfırlayacak bir şey
olmadığı için sıfırlayın demeyeceğim.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, beni
bağışlayınız. Parti grupları olarak büyük bir
hoşgörü sergilemek suretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde
olan kanun teklifini bu hafta bitirme kararlılığı
sergileyip Genel Kurul salonuna geldik, dünden beri de
tartışıyoruz. Allah rızası için soruyorum: Yani bugün
burada yaptığınız tartışmalardan hafızada
kalan ne var?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Konuyu açanlar kim?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben onu
Bakın, ben milletin... (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın Akbaşoğlu, müsaade buyurun.
Bakın, ben Allah rızası için soruyorum, millete sormuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Dervişoğlu.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Bu Parlamentonun çatısı altında görev yapan
milletvekillerine soruyorum: Burada yapılan tartışmalardan
sizlerin hafızasında kalan bir şey olmadığına
göre, milletin hafızasında da kalan bir şey yoktur. O zaman bu
tartışmalar boş ve beyhude tartışmalardır,
Türkiye Büyük Millet Meclisini meşgul etmekten başka bir anlam da
taşımaz. Sakın söylediğimden başka bir anlam
çıkarmayın. Bakın, ben hulusikalple, iyi niyetle
konuşuyorum. Ya, öyle bir kaygıya kapıldım ki: Bu iki
gündür yapılan sebepsiz tartışmalara bağlı olarak
Vergi kaçıranların, petrol kaçakçılığı
yapanların aleyhine olacak bu kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinden çıkmasını istemeyenler mi var acaba? diye millet
sizi sorgular, iktidar partisi sizsiniz. O sebeple, bu kanun teklifinin
behemahâl görüşülmesine geçilmesini temin bakımından da
sözlerimize özen gösterelim, bu tartışmalara da artık bir nihayet
verelim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dervişoğlu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, ben oradan
yapmayayım. Arkadaşımın yaptığı
konuşmaya bir dakika buradan hemen cevap vereyim.
BAŞKAN - Lütfen yerinizden sadece bir dakikada
toparlayın.
Yeni bir sataşmaya da mahal vermeyin lütfen.
Buyurun.
34.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ediyorum.
Bunu Canan Kaftancıoğlu yaparsa il
başkanı mil başkanı falan Cumhuriyet Halk Partisi bakmaz,
ne gerekiyorsa o cevabı verir.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Yapmış,
yapmış
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Canan
Kaftancıoğlunun onu, o tweeti atmadığı mahkeme
kararıyla sabitlenmiştir, mahkeme kararıyla, tamam mı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Başka tweet ve konuşmaları var.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Videosu var.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Eğer öyle
değilse şerefsiz biziz, eğer öyle olmadığı hâlde
iddia eden varsa şerefsiz onlardır. Birincisi bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi: Çok açık, sizin koyduğunuz
tavrı koymalıdır. Kırıkkale Keskin -Kepez değil,
yanlış söylemişim- Belediye Başkanı hâlâ görevde
oturuyor, hâlâ görevde oturuyor. Bizim koyduğumuz tavrı Grup
Başkan Vekili de koymalıdır.
Size de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Beştaş
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben de
uzatmayacağım.
BAŞKAN Sadece bir dakika söz veriyorum
efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Milletvekili arkadaşlardan gerçekten özür diliyorum ama tartışma
çok seviyesiz bir yere geldi. Uyarıdan sonra şunu söyleyeyim:
Asıl ihanet edenler pudra şekeriyle yaşayanlardır,
onları çalıştıranlardır. Asıl ihanet edenler halk
açlık içinde yaşarken saraylarında ve etrafında Cengizleri,
beşli çeteleri ihya edenlerdir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu bir
ezber, başka bir şey değil ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Doğrusu, ben, bütün iyi niyetimle Sayın Akbaşoğlundan bir
özür ya da öz eleştiri bekledim ama mayın eşeği
lafının üstüne başka sözler de etti. Bu durumda iade etmek
dışında bir seçeneğim yok, iade ediyorum.
Ve ASALA bildirisine dair şunu söylüyorum
Yani
anlama sorunu da var. Biz diyoruz ki: 2014ten beri yapıyoruz. Onlar
diyorlar ki: Siz Bidenı aradınız, önce siz yaptınız,
sonra o yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani
bunu neresinden tutalım bilmiyoruz. Kendisini
Cumhurbaşkanının 2014 ve sonraki yıllardaki
açıklamasını okumaya davet ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Peki.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşimin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin ara
vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair talebinin uygun
görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1623)
28/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
İlgi: Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Başkanlığının 23/4/2021 tarihli ve Z30761917-812290
sayılı yazısı.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ara vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair
bir talebi olmuştur. Başkanlığımızca uygun
görülen bu talep İç Tüzükün 25inci maddesi gereğince Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın (10/4265) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinden imzasını çektiğine dair
dilekçesinin 27/4/2021 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ve (10/4265) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin işlemden
kaldırıldığına ilişkin önerge yazısı
(4/126)
BAŞKAN Samsun Milletvekili Sayın Erhan
Ustanın (10/4265) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinden imzasını çektiğine dair dilekçesi 27/4/2021
tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır. Böylece (10/4265) esas numaralı Meclis
araştırması önergesi işlemden
kaldırılmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 23/4/2021
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve arkadaşları
tarafından, pandemi sürecinde esnafımıza ve işletmelerimize
doğrudan destek verilmemesinin sebeplerinin
araştırılması, kısa, orta ve uzun vadede
esnaflarımıza sunulabilecek desteklerin belirlenmesi, vergilerin ve
sabit giderlerin basit ötelemeler yerine salgın koşullarına göre
yeniden düzenleme yollarının tespiti ve salgın sonrası
işletmelerin canlandırılması için çözümler
geliştirilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/4/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından, pandemi sürecinde esnafımıza ve işletmelerimize
doğrudan destek verilmemesinin sebeplerinin
araştırılması; kısa, orta ve uzun vadede
esnaflarımıza sunulabilecek desteklerin belirlenmesi, vergilerin ve
sabit giderlerin basit ötelemeler yerine salgın koşullarına göre
yeniden düzenleme yollarının tespiti ve salgın sonrası
işletmelerin canlandırılması için çözümler
geliştirilmesi amacıyla 23/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
28/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Isparta Milletvekili
Sayın Aylin Cesur
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen yüce milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir pandemi yaşıyoruz ve
salgının 2nci dalgasının yaşandığı
sırada, Dünya Sağlık Örgütü Ocak 2021de dünyaya eş
zamanlı bir tam kapanma çağrısı yaptı. Dünya, bu evde
kal çağrısına ortak olarak kulak verdi ve 3 tane anahtar
vardı: Test, filyasyon ve aşı. Bunlarla ilgili yapması
gereken yükümlülükleri yerine getirdi ülkeler, beraberinde de
dükkânını kapatan, iş yapamayan herkese destek verdi. Biz de
İYİ Parti olarak tam kapanma çağrısına ilaveten,
beraberinde Millet aç kaldı, aç kaldı millet; destek verin.
çağrısı yaptık. Dünya gitti Mersine, biz AK PARTİyle
tersine. Ve şubat ayında hıncahınç kongrelerle,
kalabalık cenazelerle meydan okuduk virüse ve bilime. Üstüne bir de
normalleşme kararı, hani biraz pudra şekeri tadında.
Sonuç: 400üncü günündeydik salgının ama
vakaların üçte 1i, ölümlerin altıda 1i son yirmi beş günde
oldu. Yani her gün bir uçak düştü güzel ülkemin tarladan arsaya çevrilen
topraklarına. Üç haftadır milyon kişiye düşen vakada dünya
1incisiyiz. Dünya, turizm sezonuna hazırlanıyor ve aşı
olanlara Artık sokakta maskeyi çıkarabilirsiniz. diyor pek çok ülke
çünkü kontrol altına almış ve biz geç kalarak bir kapanmaya
karar verdik, 10 bin can gittikten ve vatan topraklarını artık
gözyaşlarıyla sular hâle geldikten sonra. Aç-kapa, aç-kapa uzayan bir
süreç ve vatandaş perişan, ekonomi yangın yeri oldu. Bardak
bardak suyla söndürülemedi bu yangın ve daha çok körüklendi.
Vatandaşına destek vermemekle de dünya 1incisi hâline getirdiniz
ülkeyi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Vatandaşın takati de belirsizlikle savaşmaya da gücü
kalmadı. Vatandaş artık gidenlerine gözyaşı dökmek
dışında Kefen parasını nereden bulacağız?
diye bunu düşünmek zorunda kaldı ve Sayın Bakan döndü Sorumlusu
sizsiniz. dedi 84 milyona ve şimdi de Buyur, kapattık. Gidin
taş yiyin, çamuru da yanına katık edin su yerine. dedi.
İşte, vatandaşına zor gününde kaynak vermeyen iktidar, bu
devletin varlıklarını hiç etti, hiç; hiç etti. Paralar nerede?
deyince El değiştirdi. dediniz ya hani, biz de dedik ki:
Vatandaşın eli olmalı o değiştiği zaman, bir
miktarı hiç değilse şu salgın döneminde. Japonyadaki
esnaf da zorlandı. filan dediniz ondan sonra. Ben de birkaç ülkeden örnek
vereyim o zaman: İngiltere, kısıtlamadan etkilenecek iş
yerlerine bir defada 6 bin ila 18 bin pound destek, tam kapanana aylık 3
bin pound, etkilenene aylık 2.100 pound destek açıkladı; Fransa,
aylık 1.500 euro doğrudan destek veriyor, iş yerleri yüzde 70
duraksamışsa 2 bin-5 bin euro arası ek destek veriyor; Almanya,
üç ay, beş ay çalışanı olan işletmelere ayda 9 bin
euro, 10 çalışanı olana 15 bin euro destek veriyor; bizde
salgından etkilenen esnaf, sanatkâra yönelik üç aylık bir gelir
kaybı desteği vardı bin lira, onu da almak ne mümkün; nereye gitsek
vatandaş Alamadık. diyor sahadayız- ve bir de alabilene
sorun, 500-750 lira kira yardımı, eğer alabilirse.
Şimdi Almanya ve Türkiye'nin üç aylık
desteklerini güncel kurdan kıyaslayalım Almanya bizi
kıskanıyor ya- Türkiye, esnafına üç ayda 303 euro verirken
işte, o kıskanan Almanya, üç ayda 148 katını veriyor
esnafına ve vatandaşına yani 45 bin euro veriyor.
Şimdi, Ticaret Bakanlığı
verilerine göre sadece 2020 yılında 99.558 esnaf dükkânı ve
40.735 şirketimiz kapandı. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi verilerine
göre 2021 Mart ayında, geçen yılın aynı ayına göre
kapanan şirketlerin oranı yüzde 27,5 arttı, kapanan
işletmelerin sayısı ise yüzde 40 arttı. Nisan 2021e kadar
yapılan 60 milyarlık pandemi desteğinin 51,5 milyar lirası
İşsizlik Fonundan, 2 milyar lirası bağışlardan
yani hazineden vatandaşa sadece 6,5 milyar lira harcandı; o da
bütçenin binde 5i ediyor.
Şimdi, IMF verilerine göre Türkiyede
vatandaşlara sağlanan nakit desteğinin millî gelire oranı
yüzde 1,1 -dünyada sondan ikinciyiz, Meksikadan sonra- hâlbuki,
gelişmiş ülkelerin ortalaması yüzde 12,7. Halka para
dağıtacağına halktan para isteyen Irak, Lübnan, Sri Lanka,
Güney Afrika ve Senegalle birlikte 6 ülkeden bir tanesiyiz. İşte,
ülkeyi getirdiğiniz hâl bu.
Derhâl, esnafı, düzensiz geliri olanları,
işini kaybedenleri, kısıtlamadan dolayı
çalışamayanları destekleyecek bir tam kapanma için ekonomik
destek paketi açıklanmalı. İşte, bu araştırma
önergesini o yüzden verdik arkadaşlarımızla, İYİ Parti
olarak. O para bu insanların hakkı çünkü vatandaş bir ömür boyu
vergiyi bunun için ödedi size. Kapanmadan nasıl çıkılacak?
Adım adım planlanmalı; bir anda serbest
bırakırsanız eğer, yine
başladığımız yere döneriz ve martta söylemiştik
Kademeli açılma yapın. diye, aman, kulaklarınıza
şimdiden lütfen bunu küpe yapın, bu sefer dinleyin bizi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, eğer duymuyorsanız kulak burun boğaz doktoruna
götürelim sizi.
Şimdi -aklıma geldi- kulakları
duymayan bir adam bir arkadaşını ziyarete hastaneye gidecek Ben
ne derim, o bana ne der? diye kara kara düşünüyor. Sonra, belirliyor,
diyor ki: Ben sorarım Nasılsın? o da İyiyim. der,
devam eder, gider. Belirliyor söyleyeceklerini, gidiyor arkadaşının
yanına, yatağının başucuna, hastaneye
Nasılsın? diyor, adam Ölüyorum. diyor; cevap Oh, oh, çok iyi.
Ne ilaç veriyorlar? Zehir. Oh, oh, en iyi ilaç. Doktorun kim? Azrail.
Ondan iyisi yok senin için. Sizin hesap bu işte. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, ya
sizin kulakları tedavi ettirelim ya da size diyorum ki: Getirin
sandığı, biz yönetelim ülkeyi, yazık millete. Size Evde
kal. çağrısı yapıyorum, evde açın bir Netflix dizisi,
geçen gün Ekşide gördüm, size La Casa De Papel öneriyorlar mesela,
ilginizi çekebilir diye düşünüyorum.
Şimdi, siz bizim önergemizi reddedeceksiniz ya,
sorumlu tuttuğunuz 84 milyon var ya, onlar alacak sorumluluğu ilk
sandıkta ve emaneti ehline verecekler ve aşacağız biz,
milletimiz umutsuzluğa düşmesin. Dağ ne kadar yüce olsa, yol
onun üzerinden aşar ve yol da onun tıkandığı yerden
açılır değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Aynen, geldiğimiz
zaman yapacağımız bir şey daha -söz verdiğim için,
tutanaklara girsin, her konuşmamda söyleyeceğim-
atadığınız rektörün Konya Selçuk Üniversitesinden
-kurduğu üniversiten- Süleyman Demirelin ismini silmesi gibi, onu da
düzelteceğiz geldiğimizde. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Cesur.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Merhabalar.
Ya, şimdi, burada, iktidar grubunu izleyince
diyorsunuz ki: Ya, bu ülkede açlık yok, yoksulluk yok, işsizlik yok,
çöpten yiyecek toplayan, ekmek bulmaya çalışan insanlar yok; herkes
çok refah içinde yaşıyor. Gerçekten bir hayal dünyası
çiziyorsunuz, evet, bunlar sizin için geçerli ama bu halkın en geniş kesimi
için, işçiler için, emekçiler için, kadınlar için geçerli değil;
bunlar arasında da esnaf için hiç geçerli değil. Ya, esnafın
çoğu kepengini kapattı, vergi borçlarını ödeyemiyor,
kirasını ödeyemiyor, elektriğini ödemiyor. İş
yerlerini kapatmanın ötesinde evlerini kapattılar, aileler birlikte
yaşamaya başladı, bağımsız evlerini kapattı,
ailecek başka bir ailenin, anne babasının yanına
yerleşmeye başladı ve siz buna rağmen hâlen bir hayal
dünyası çiziyorsunuz.
Nereye destek veriyorsunuz? Sermaye gruplarına
destek, saraya para, savaşa para. Uçak yapmakla övünüyorsunuz, uçak
yaparken farkında mısınız insanlar açlıktan ölüyor;
uçağı mı yiyecekler? Millet soruyor Millet taş mı
yesin? diye soruyor. Hiç mi görmüyorsunuz? Biraz sosyal medyanıza
bakın. Evet, sizin yandaş medyanız bunları yazmıyor
çünkü siz Yazmayın. diyorsunuz ama biraz gerçeklerin olduğu sosyal
medyaya bakın, milletin nasıl, hangi koşullarda
yaşadığını göreceksiniz.
Siz kongrelerinizi yaptınız, lebalep
olmasıyla övündünüz, kitlesel cenaze törenleri yaptınız,
insanlara 8 kişi, 10 kişi diye cenazeleri için izin verirken
coronayı genişlettiniz, yaydınız. Şimdi, diyorsunuz
ki: Bunun sorumluluğunu emekçilere, halka, esnafa yükleyeceğim.
Kapanma diyorsunuz, eyvallah da -evet, biz
başından beri söylüyorduk, Tam kapanma gerekiyor. diye- peki,
kapanmada bu halk ne yiyecek, nasıl barınacak, nasıl geçinecek?
Bunları hiç düşünüyor musunuz acaba? Esnaf nasıl kan
ağlıyor farkında mısınız? Borçlarını
kredi alarak, tekrar borçlanarak ödemeye çalışıyor. Bu
yapılandırmayı da ödeyemediği için,
yapılandırdığınız borçların üstüne faiz
üstüne faiz biniyor ve insanlar intihar ediyor. Yani siz görmek istemiyorsunuz
ama ben şurada sıralayayım: İzmirin Karabağlar
ilçesinde borçları yüzünden kahvehanesini kapatmak zorunda kalan Nuri
Çengeloğlu ekonomik sıkıntılara dayanamayarak intihar etti.
Erdem Topuz, müzisyen arkadaşımız; on bir aydır işsiz
olduğu ve geçinemediği için mektup bırakarak intihar etti. Yine,
İzmirde, 19 Şubatta, çeşitli mekânlarda perküsyon çalarak
geçimini sağlayan müzisyen Mehmet Mert El pandemi döneminde
mekânların kapalı olmasından kaynaklı işsiz
kaldığı için, geçinemediği için intihar etti. Şimdi,
bütün bunlara gözlerinizi kapatıyorsunuz, bize mutlu, mesut bir Türkiye
varmış hayali çiziyorsunuz. Evet, sizin için var ama geniş
toplum için yok, sermaye grupları için var çünkü siz, sürekli onlara
destek fonları açıklıyorsunuz, halkın cebinden
çaldığınız parayı onlara veriyorsunuz. O yüzden onlar
zenginliklerine zenginlik katıyorlar, onlar dünyada zenginler
arasında en üst sıralara çıkıyorlar ama halk
yoksullaştıkça daha fazla yoksullaşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Peki, esnaf ne istiyor?
Duymak istiyorsanız size buradan söyleyelim: Meslek dalları
arasında bir ayrım yapılmaksızın esnaf ve
sanatkârlara, çalışan tüm emekçilere, bu dönemde kayıtsız
olan, güvencesiz olan tüm emekçiler de içinde olmak üzere karşılıksız
bir ekonomik destek verilmesini istiyor. SGK primleri devlet tarafından
karşılansın. diyor, Esnaf ve sanatkârların borçları
pandemi sürecinin sonuna kadar faizsiz olarak ertelensin. diyor. Pandemi
sürecinde ekonomik zorluk geçirdiği için daha önce yapılandırdıkları
borçlarını ödeyemeyen esnafa yeniden ve pandemi sürecinin
sonrasına ertelenmiş faizsiz bir yeniden yapılandırma talep
ediyor. Ticari araçların kullandığı akaryakıt
fiyatlarında ÖTV ve KDV indirimi yapılsın istiyor. Kısa çalışma
ödeneği minimum asgari ücret olarak belirlensin istiyor. Kod 29 kaldırılsın,
işten çıkarma yasağı yıl sonuna kadar uygulansın
istiyor. Duymak istiyorsanız çözüm yöntemlerini kendileri söylüyorlar.
Esnafa, çalışana, emekçiye, kafe, bar sahibine kulak verin. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Dün gece iftardan sonra Türkiye'de birçok evde mutluluk dalgası esti(!)
Saraydan yapılan bir açıklama inanın 13 milyona yakın
emeklimizi, dul ve yetimimizi son derece mutlu etti(!) Aslında, sokaklara
çıkıp bununla ilgili gösteri yapmayı düşünüyorlardı
ama neylersiniz ki pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı
vardı. Bu büyük bonkörlük, bu alicenaplık da AKPden beklenirdi, bunu
yaptı(!) Bizim ısrarlarımız sonucunda 2 bayram ikramiyesini
zorla veren bir iktidar anlayışı, yine bizim bütün
ısrarlarımıza rağmen, bu bin liralık paranın
artık pul olduğunu ifade etmemiz üzerine, verdiğimiz bir
araştırma önergesini de reddeden iktidar, gene zoraki, istemeye
istemeye bir lütuf örneği gösterip emekli ikramiyesine 100 lira zam
yaptı. Matematik birileri için kendi çıkarları ve rant
uğruna akla gelen rakamlardan ibarettir ama bizim için fakirin fukaranın
gurebanın mutfağını, giyimini kuşamını
hesaplarken çok ama çok önemlidir. Bakın, ben küçük bir matematik
hesabı yapacağım size. 2021 saray bütçesi 21,5 milyar lira.
Günlük harcaması 59-60 milyon lira. Sizin lütfettiğiniz o 100 liralık
artış 13 milyona yaklaşan emekli için 1,3 milyar lira
yapıyor. Bu, sarayın sadece yirmi iki günlük harcaması.
Elektriği kıssalar, şu, arkası gelmeyen konvoyları,
araç israfını önleseler bunun çok daha fazlasını
karşılayabilirler. Bizim verdiğimiz önerge de yani En
azından 1.500 lira olsun. önergesi kabul edilseydi onun maliyeti 6,5
milyar Türk lirasıydı, bu da sarayın o israfının
sadece üç aylık karşılığına denk geliyordu. Büyük
bir bütçe maliyeti söz konusu değil, bu kadar açık, sadece ve sadece
israfa ve harama yapılan harcamalar önlensin, bizim emeklilerimize, emekli
büyüklerimize yapılacak yardım bunun çok daha fazlası
olabilirdi.
Başka bir hesap yapalım: Bir emekli
büyüğümüz bakkala, markete gitse, birkaç aylık çayı toptan
alayım dese, 3 kilogram çay almaya kalksa bakkala 12,5 lira borçlu kalıyor.
Hadi, bizim millî yemeğimiz -artık lüks oldu- kuru fasulyeden 5-6
kilo alayım dese, bakkala 5 lira borçlu kalacak. İşte sizin
lütfettiğiniz o 100 liranın karşılığı bu;
küçük, basit bir matematik hesabı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Değerli
milletvekilleri, siz patates, soğanla vatandaşları
kandıracağınızı zannediyorsunuz ama
yanılıyorsunuz. Patates utandı, soğan utandı; sizin şov
yapan bürokratlarınız ile o patates ve soğanı dağıttırdığınız
tarikatlarınız utanmadı. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama hiç merak etmeyin, hiç merak etmeyin; o patates,
soğan var ya; o patates, soğan
Son yerel seçimlerde alelacele
patates, soğan reyonları açtınız; vatandaş dönüp
yüzüne bakmadı, size gereken dersi verdi. Hiç merak etmeyin, önümüzdeki
ilk seçimde o patates ve soğan utancını sizi utandırarak
çıkaracak ve mutlaka bunun hesabını vatandaş sizinle
görecek. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, kanun teklifiyle ilgili bir düzenlemeden
bahsediliyor. Umarım öyledir, umarım antidemokratik bir
anlayışla, tek adam yönetiminin dayatmasıyla, kararnameyle
çıkarılmaya çalışılan bu düzenleme Parlamentoya gelir
de herkes, özellikle muhalefet milletvekilleri bunun ne anlama geldiğini
bu kürsüden kamuoyuyla paylaşır diyor, sizlere saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden, Mersin Milletvekili Sayın Hacı Özkan.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI ÖZKAN (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup
önerisi hakkında AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimiz başta olmak üzere, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Salgının Türkiyede ortaya
çıkmasıyla hayata geçirilen Ekonomik İstikrar Kalkanı
Tedbirleri çerçevesinde yapılan muhtelif düzenlemeler ve sağlanan
desteklerle ticaret erbabının mali açıdan korunması için,
Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere, birçok bakanlık
ve kurum tarafından kapsamlı adımlar atıldı.
Salgın nedeniyle ticaret erbabının yaşadığı
mali kayıpların telafisi için gelir kaybı desteği, kira
desteği ve ciro kaybı desteği uygulamaya konuldu. Bu kapsamda,
133 meslek kolunda üç ay süreyle aylık bin lira olarak sağlanan gelir
kaybı desteğinden 23 Nisan itibarıyla 1 milyon 33 bin 589
kişi yararlandı. Bu kapsamda yapılan ödeme tutarı 3 milyar
liraya ulaştı. Gelir kaybı desteğine ilişkin şartları
haiz iş yerleri kira olan 160.065 kişiye üç ay süreyle, büyükşehirlerde
aylık 750 lira ve diğer şehirlerde aylık 500 lira olmak
üzere toplamda 250 milyon 518 bin 870 lira kira desteği
sağlandı. Esnafa salgın döneminde verilen söz konusu destekler
tam kapanma döneminde de devam edecektir. Bu kapsamda, lokanta, restoran, kafe,
kıraathane ve spor salonu gibi alanlar, 1.500 lira sigorta prim
desteği mayıs sonuna kadar devam edecek. Nakit
akışları olumsuz etkilenen ticaret erbabına geri ödeme
kolaylığı sağlanırken söz konusu imkânlardan
yaklaşık 30 bin esnaf ve sanatkâr yararlandı. Bu kapsamda
yapılandırılan toplam tutar ise 650 milyon lirayı buldu.
Söz konusu veriler dâhil olmak üzere, salgının Türkiyede ilk ortaya
çıktığı 11 Mart 2020-5 Şubat 2021 döneminde 760.071
esnaf ve sanatkâra ise destek paketi çerçevesinde hazine faiz destekli ve uygun
geri ödeme koşullarını haiz yeni işletme kredisi
desteği verilirken bu kapsamda 18,8 milyar lira kredi
kullandırıldı. Esnaf ve sanatkârımıza yönelik
desteklerimiz devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HACI ÖZKAN (Devamla) Ekonomimizin can damarı
esnaf ve sanatkârlarımızdan desteği esirgemeyen
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta
olmak üzere bakanlarımıza, milletvekillerimize teşekkür
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle
-yaklaşık kırk senelik esnaf ve sanatkâr olan bir milletvekili
arkadaşınız olarak da- hatip arkadaşlarımız 2002
öncesini görmezlikten geliyor. Bakınız, 2002 öncesinde esnaf ve
sanatkâr iş yerini sabah açmaya gittiği zaman, birçok şehirde,
bakıyordu, Acaba bugün kepenkler kapanacak mı? Acaba terör
faaliyetleri başlayacak mı? diyordu.
Diğer taraftan, arkadaşlar,
bakınız, 2002 öncesi Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet
Kooperatiflerinde faiz oranı yüzde 47ydi ve kesintilerle beraber yüzde 63-yüzde
64leri buluyordu. Şimdi, şu anda yüzde 8,5 faizle biz kredi
veriyoruz esnaf ve sanatkâra. Üç ay öncesinde bu oran yüzde 4,5tu değerli
arkadaşlar. Bakınız, 10a, 15e katlanmış vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI ÖZKAN (Devamla) - Ben, tabii, özellikle esnaf
ve sanatkârlarına her zaman desteğini esirgemeyen başta
Cumhurbaşkanım olmak üzere bütün kesimlere teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerlerinden birer dakika
söz vereceğim 60a göre.
Sayın Nuhoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, TRTde yayınlanan Kıbrısla ilgili diziye ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
TRTde bir süredir yayınlanmakta olan
Kıbrısla ilgili dizi film yaşanmış olan vahşeti
göstermesi açısından önemlidir. Ne var ki uydurulmuş bazı
sahneleri kabul etmek mümkün değildir. Kıbrıs Türklerinin
liderleri Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş silik kişiler olarak
gösterilmektedir. Ergenekondan tutuklanamayan Denktaş filmle mi küçük
düşürülmek istenmektedir? Katil Sampson kim ki Rauf Denktaşla
muhatap edilmektedir? Türk Mukavemet Teşkilatına hak ettiği
değer niçin verilmemektedir? Kimler, hangi hakla, devletin televizyonunda,
devlet kuran kahramanlarımızı küçük düşürmeye
kalkışabilir? Bu yanlışlıklar düzeltilmelidir.
Ayrıca buradan duyurmak isterim ki dün Cenevrede başlayan Kıbrısla
ilgili 5+1 toplantısında eşit ve egemen iki devletli çözümden
başka hiçbir öneri kabul edilemez. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
37.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, HDPnin kapatılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) - Eli
kandan, terörden, cinayetten, Kürtüm deyip Kürtleri katletmeden, taciz etmeden
zerre çekinmeyen PKK cinayet şebekesini, ırz düşmanı, rezil
rüsva teröristleri bugüne kadar tek bir defa kınamayan, yine bu hain vatan
düşmanlarına tam destek veren Müslüman düşmanı faşist
Biden dahi Osmanlı Döneminde demekle yetiniyorken HDP denilen,
kapatılmayı ezelden hak eden Osmanlıyla bitmedi bu iş.
demeye getiriyor. Siyaset yaptığı ülkeyi katiller topluluğu
gibi gösteren bu parti, Türkiye Cumhuriyetinin, bu ülkenin, hele hele Kürt
kardeşlerimizin partisi olamaz. Halkının yüzde 95i
yüzyıllardır Müslüman olan bir ülkeyi
Hristiyansızlaştırma suçlamasına muhatap edenler artık
bu ülkede milletvekili maaşı alarak ayrıcalıklardan
yararlanamaz. Kürt kardeşlerimin isteği, HDP kapatılsın.
(HDP sıralarından gürültüler)
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır)
Canınız sıkılınca HDP kapatılsın.
diyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Senin Müslümanlığın
belli oluyor zaten!
BAŞKAN - Sayın Tokdemir.
38.- Hatay Milletvekili İsmet
Tokdemirin, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR (Hatay) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İktidara en başından beri söylüyoruz.
Söylediğimiz noktaya
(AK PARTİ ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Buyurun, devam edin siz Tokdemir.
İSMET TOKDEMİR (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İktidara en başından beri söylüyoruz;
söylediğimiz noktaya bir yılda gelindi ve on yedi günlük tam kapanma
kararı alındı. Zincir marketler, fabrikalar açık olacak;
küçük esnaf, satıcı, kâğıt toplayıcı,
ayakkabı boyacısı, tuhafiyeci, züccaciyeci, kırtasiyeci,
kitapçı kapalı olacak. Gündelik çalışan emekçi, küçük esnaf
ne yapsın, evine nasıl ekmek götürsün? Esnaf ve sanatkârlarımıza
kapanma döneminde mutlaka destek verilmeli, tüm vergilerden muaf olmalı ve
bütün ödemeleri faizsiz bir şekilde ödenmelidir.
Vatandaşlarımızın tüm kredi ve kredi kartı
borçları, vergileri, elektrik, su, doğal gaz, telefon ve internet
faturaları bir ay ertelenmelidir. Sosyal devlet bu zor zamanda
vatandaşın yanında olmayacaksa ne zaman olacaktır?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşma Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne dedi? O zaman, buyurun, söyleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tamam,
iki dakika o zaman, buradan söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
39.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, öncelikle Grup Başkan Vekilini uyarmak istiyorum,
milletvekillerine sahip çıksın. Bu Meclisin İçtüzüğünde
Kaba ve yaralayıcı söz kullanılamaz. diye bir madde var.
Bundan iktidar grubu muafsa bilelim, İç Tüzük herkesi
bağlamıyorsa bunu da bilelim. Bizim açık talebimiz şudur:
Bu, kınama gerektiren bir söylemdir, o söylemleri asla tekrar
etmeyeceğim ve Meclis Başkanlığınız
tarafından, Divan tarafından bu cezanın verilmesi gerekiyor.
Biz kimseden emir alarak, icazet alarak siyaset
yapmıyoruz. Kürtler üzerinden de lütfen bu dili kurmayın. Kürt
halkı sizin gibilerin neler yaptığını gayet iyi
biliyor. Burada söz söylerken, Kürt kardeşlerim derken, öbür yandan
Kürtleri öldüren, Kürtlerin dilini inkâr eden, büyüklerinin kütüphanelerini
yıkan, Kürtçe yazıları söken bir iktidarın
milletvekillerisiniz. Siz Kürt düşmanlığında tarihte zirve
yaptınız ve dilinizdeki ile uygulamalarınız 180 derece
zıtlık içeriyor. O söylediğiniz sözler üzerine Meclis
Başkan Vekilliğinden özel olarak ve İç Tüzük 69a göre şu
anda maddeye bakamıyorum- ona göre kınama kararı verilmesini
talep ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
40.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, milletvekillerimiz
İç Tüzük gereğince sisteme girerek bir dakikalık kendi
kanaatlerini ifade ediyorlar, Sayın Başkan da buna izin veriyor.
Biraz evvel İYİ Partinin Sayın Milletvekili de girdi
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) Hakaret etsin
diye mi Sayın Başkan söz veriyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiç kimseye bir hakaret ettiği yok Sayın
Milletvekilimizin.
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) Nasıl
yok?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Nasıl yok?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Söylediği, ırz düşmanı PKK terör
örgütünü kınamayan HDPyle ilgili siyasi değerlendirmede bulunuyor,
HDPye ilişkin de öyle bir sözü söz konusu değil.
DERSİM DAĞ (Diyarbakır)
Söylediğinizin arkasında durun bari.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bununla ilgili, HDPnin ırz düşmanı
PKKyı eleştirmesi gerektiğini siyasi olarak ortaya koyuyor.
Burada bu siyasi eleştirilere tahammül edeceksiniz. Burada başka bir
hakaret de söz konusu değildir. Dolayısıyla, bu manada, ne uyarma
ne kınamayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.
BAŞKAN Sayın Beştaş, arada
tutanaklara bakacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, tutanakları isteyin ama ben kendi
kulaklarımla duydum.
BAŞKAN İsteyeceğim,
isteyeceğim, bakacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
talebimiz bakidir.
BAŞKAN Peki, bakacağım, arada
tutanaklara bakacağım.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 26/4/2021 tarihinde Batman
Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından,
turizm sektörünün sorunlarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
28/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/4/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
26 Nisan 2021 tarihinde Batman Milletvekili Necdet
İpekyüz ve arkadaşları tarafından verilen (12621) grup
numaralı turizm sektörünün sorunlarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 28/4/2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden Antalya Milletvekili
Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli Divan, değerli Genel Kurul üyeleri; hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Turizm sektörünün, turizm emekçilerinin
sorunlarının araştırılması üzerine
verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Bir kere, turizmi sadece tatil, sadece deniz ve
güneşlenme olarak telakki eden bir anlayıştan,
sathının tamamı, her noktası bir turizm cenneti olan
ülkenin bu verilerini değerlendirebilme beceri ve basiretini beklemek
mümkün değil. Bakın, turizmi sağlayacak koşullar var. Bu koşullardan
bir tanesi, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine saygılı olmak ve
bunu yaşanabilir kılmaktır. Bir başkası, yurtta
barış, dünyada barış ilkesini savunabilmek ve bunu sadece
bir slogandan ibaret değil, bunu uygulayabilme becerisi ve basiretine
sahip olmaktır.
Bakınız, Ukrayna sorununda Rusyaya
karşı bir politika izleyen ama Suriyede Kürtlere karşı
Rusyayla dolap çeviren anlayış Rusyanın önlem
almasını ve Türkiyeye gelecek turistlerin sayısını
sıfıra indirmiştir; bu, turizm emekçilerine karşı
işlenmiş bir suçtur. Turizmin paydaşları var, turizm
emekçileri var, esnaf var. Turizm sadece denizden, sadece arkeolojik alandan
oluşmuyor; inanç merkezleri var, kültür alanları var, doğa var
Böyle bir doğa talanı karşısında Ayasofya Camisi gibi,
Ayasofya Kilisesi gibi dünya çapında bilinen ve dünya kenti olan
İstanbulun minberine kılıçla çıkmak, turizmi baltalayan,
turizmi engelleyen faktörlerden bir tanesidir. Turizmin çok ağır
sorunları vardır. Turizmde çalışan her 3 emekçiden 1i
maalesef işsiz kalmıştır. Hükûmetin yanlış
politikaları, Hükûmetin umursamayan politikaları, Hükûmetin ihlal
eden politikaları yaklaşık 500 bini aşkın turizm
emekçisini ve onların ailesini açlığa mahkûm etmiştir.
Şimdi, burada, dış politikadan iç politikaya, ekonomiden pandemiye
Bakın, pandemi koşullarında, dünyada, kelimenin tam
anlamıyla -değerli izleyiciler ve Genel Kurul
bağışlasın- rezil rüsva olma konumuna gelindi ve bundan
kaynaklı, Avrupa ülkeleri turizm konusunda tavır koydular.
Şimdi, buna bir çözüm bulmak lazım, bu çözüm için bir acil eylem
planı lazım. Turizm sektörünün çok önemli güncel sorunları var.
Devlet, turizm sektörünün kritik önemine rağmen sektöre neredeyse hiçbir
destek vermiyor. Sadece bu üç aylık uygulamayla turizmin sorunları
kesinlikle aşılamaz. Ve bunun temel merkezlerinden birisi olan
Antalyada herhangi bir turizm emekçisine sorun Turizm nasıl yönetilir?
diye, Bakandan da Bakanlık yetkililerinden de Hükûmetten de çok âlâ bir
plan sunabilir size çünkü bu işin içerisinde.
Biz HDP olarak başta sendikalar, STKler olmak
üzere turizm sektörünün paydaşlarının acil eylem planına
dâhil edilmesini, görüşlerinin alınmasını, turizm
sektörünün çöküşten çıkabilmesi için konsey, meclis ya da kriz masası
diye telakki edilebilecek bir oluşumun yapılmasını, turizm
sektörünün borçlarının yeniden
yapılandırılmasını, sektörün bankalara olan
yaklaşık 135 milyarlık borcunun hakkaniyetli bir biçimde,
pandemi koşullarına göre faizsiz biçimde yapılandırılmasını,
sektörün işsiz kalmış tüm emekçilerine aylık 3 bin lira verilmesini,
kısa çalışma ödeneğinin pandemi sonuna kadar
uzatılmasını, turizm sektöründe faaliyet gösteren ve
faaliyetlerini durdurmak ya da kısıtlamak zorunda kalan
işletmelere aylık 5 bin TL yardım desteğinde
bulunulmasını, turizm sektöründe faaliyet gösteren tüm
işletmelerin pandemi döneminde tahakkuk etmiş, devletten
kaynaklı borçlarının silinmesini, sigorta prim borçları
bulunduğu gerekçesiyle turizm acentelerine kredi verilmemesi
uygulamasına son verilmesini ve turizm emekçilerinin bütün taleplerinin,
bütün istemlerinin; insani, ahlaki, vicdani istemlerinin dikkate
alınmasını istiyoruz. Ama bu istemler dikkate
alınmadığı gibi, ortada bir lebalep kavramı
dolaşıyor ya
Bu istemler dikkate alınmıyor. Turizm
emekçisinin, esnafın, yoksulun, işsizin ne önerisi ne talepleri
dikkate alınmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitti mi Sayın Bülbül?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bitmedi Sayın
Başkan.
BAŞKAN O zaman tamamlayalım lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Peki, bunun karşısında ne var? Bunun
karşısında lebalep zulüm var, lebalep inkârcılık var,
biraz önce olduğu gibi lebalep ırkçılık var, lebalep
münafıklık var, lebalep faşizm var, lebalep açlık var,
lebalep inkâr var ve bunun toplamında da Türkiye halklarına,
demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine karşı işlenen lebalep
suçun olduğu yerde ne turizmin ne adaletin ne hukukun gelişmesi
mümkün değil. Bu münafıklıktan, bu lebalep zulümden, bu lebalep
ırkçılık ve faşizmden bir an önce vazgeçmezseniz bu lebalep
zulmün kendisi içinde boğulacaksınız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Turizm hem ülkemize döviz
kazandırdığı hem yüksek istihdam
sağladığı hem de diğer birçok sektöre katkı
verdiği için üzerinde ciddiyetle durulması, sağlıklı
planlamalarla ele alınması gereken önemli bir sektörümüz. Covid-19
sürecinden önce 2019 yılı içerisinde ülkemizi ziyaret eden 50
milyondan fazla turist 35 milyar doların üzerinde gelir getirdi.
Geçtiğimiz yıl ise pandeminin etkisiyle turist sayısı 15
milyona geriledi, turizm gelirlerimiz 10 milyar dolara kadar düştü.
Unutulmamalı ki antidemokratik siyasi kararlar da turizme darbe vurur. AK
PARTİ iktidarının yanlış kararlarıyla ülkemize
yaşattığı ekonomik krizi hafifletmenin yolu turizm
çeşitliliğini artırmak olmalıydı. Yalnızca sahil
turizmi saplantısından kurtulup ülkede önemli bir kış
turizmi imkânı olduğu akla gelmeliydi. Bu konuda Sayın
Bakanın bir kış turizmi tesisi olmaması zannedersem ülkemiz
için handikap oldu.
Bu yıl belirlenen 30 milyon turist hedefi için
Kültür ve Turizm Bakanlığının turizm sektörü
çalışanlarına başlatmış olduğu
aşılama faaliyetlerinin sürdürülebilir olmasını diliyoruz.
Covid-19 aşısı olanlara seyahat özgürlüğü
tanınmasını içeren aşı pasaportu teklifinin de Avrupa
Birliğinin gündeminde olduğunu hatırlatmak isterim. Bu teklifin
yakinen takip edilmesi, karar alma mekanizmalarına ülkemizin de etki
etmesi gerekiyor çünkü aşı pasaportu önerisini ortaya atan Yunanistan
ve İspanya direkt rekabet içinde olduğumuz 2 ülke. Sırf bu
nedenle stratejik bir hamleyle Avrupa Birliği ülkelerine aşı
pasaportu önerisini sundular. Aşı pasaportunun turizmde AB ülkelerine
güç kazandıracağı unutulmamalı. Diğer yandan Avrupa
Birliğinin Türkiye'nin kullandığı Sinovac
aşısını hâlâ tanımaması turizmde büyük bir
dezavantaj olarak karşımızda duruyor. Buradan da anlıyoruz
ki, konu yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığını
değil, Dışişleri Bakanlığını,
Sağlık Bakanlığını da kapsayan, Türkiye'nin
dünyadaki lobi gücünü sınayan bir önem arz etmekte.
Aziz milletimizin sağlığını
hiçe sayarak AK PARTİnin yaptığı lebalep sorumsuz
kongrelere gelen tepkileri kesmek için uygulanan sözde normalleşme süreci,
kongrelerden hemen sonra tekrar yasakların takip etmesi ve yine kendi
siyaseti için AK PARTİ Hükûmetinin acımasızca fırsatçı
yüzünü göstermesi milletimizin dikkatinden kaçmadı. Böylesine
sorumsuzlukları yaptıktan sonra akıl almaz can
kayıplarına, büyük zaman kaybına ve ekonomik krize sebep olan
bir iktidarın devlet yönetme kabiliyeti ve hissiyatı
kalmamıştır. Bu kadar büyük sorumsuzluklardan sonra AK
PARTİ idaresinin derhâl istifa edip seçime gitmesini İYİ Parti
olarak talep ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın Mahir Polat.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHİR POLAT (İzmir)
Sayın Başkan, turizm sektöründe yaşanan sorunlar üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Eğer bir ülkede adalet yoksa, demokrasi yoksa,
hukuk yoksa o ülkeye yatırım da gelmez, turist de gelmez, turizm de
gelişmez, gelişemez. Turizm diğer sektörlerden çok farklı,
kırılganlıkları daha hassas olan, doğal afetlerden,
salgınlardan, savaşlardan, politik risklerden çabucak
kırılan, etkisi azalan bir sektördür. Bu yanıyla bu iktidar,
turizm açısından büyük bir risk taşımaktadır. Turizm
54 sektörü doğrudan, 300e yakın sektörü de dolaylı olarak
ilgilendirmektedir. Bu yönüyle turizm, Türkiye'nin en rekabetçi ve
gelişmeye en açık sektörü konumundadır. Ülkede toplam
istihdamın yüzde 8ini, gayrisafi millî hasılaya 96 milyar
dolarlık bir etkisiyle yüzde 2,5luk kısmını
karşılayan önemli bir sektör hâlindedir. Turizm, dış
ticaret açığını dengelemesi, işsizliği
azaltması, istihdam yönleri dikkate alınmadan yönetilmektedir. Bugün
iktidarın pandemi sürecinde yaptığı yanlışlar
turizmciye bir bedel olarak dönmektedir. Turizmci bu iktidarın
yanlış politikaları yüzünden pandemi öncesinde de zor durumdaydı.
Tam kapanma genelgesi çelişkilerle dolu, yabancı turistlere serbestî
varken bunlara hizmet sağlamak zorunda olan seyahat acenteleri ve
bunların personeliyle ilgili tek kelime edilmemiştir. Uçak bileti
alan yolcular, grup organizasyonu yapan seyahat acenteleri kapanmayla zarar
görmektedirler. Bu bedellerin ödenmesiyle ilgili hiçbir şey söz konusu
değil. Vatandaşla, hak sahibiyle turizm acenteleri karşı
karşıyayken burada hava yolları korunmaktadır. Kapanma
kararı eğer doğru verilmiş, on beş gün önce
verilmiş ve başarılmış olsaydı bayram süreci
turizmciler için yerli turist açısından bir fırsata
dönüşebilir, nefes alabilirlerdi.
Değerli arkadaşlar, biz turizme başka
bir bakış açısıyla yaklaşacağız
iktidarımızda. Turizmi dört mevsim yaşayan dinamik bir sektör
olarak ele alacağız. Buna doğru planlama, doğru
tanıtım, doğru organizasyonlar ve demokrasiyle
başlayacağız. İktidarımızda doğal
güzellikler ve doğal temizlik, çevre turizmin bir paydaşı
olacak. Rize İkizdere gibi yerleri bir avuç tefeci bezirgâna
peşkeş çekmek yerine turizmin önemli noktaları hâline
getireceğiz. Dünya var olduğu günden bugüne bu topraklar bu iktidar
kadar suya, doğaya, çevreye düşman bir iktidarla
karşılaşmadı. Bu yönüyle, Rize İkizderedeki direnen
yoldaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bir de turizm bölgelerindeki belediyelerin
kış nüfusuna göre yazın da insanlara hizmet verdiğini göz
önüne alırsak
Bu haksızlık da bizim iktidarımızda
ortadan kaldırılacaktır.
Değerli arkadaşlar, buradan bir de söz
verelim: Bizim iktidarımızda zincir otel sahibi
bakanlarımız olmayacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin Yayman.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisinin verdiği
araştırma önergesiyle ilgili grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları
başında bizi izleyen vatandaşlarımızı ve hassaten
Hataydaki değerli hemşehrilerimizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Gerçekten Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor.
Turizm konusunda muhalefet partilerinin bu pozitif tavrını biz olumlu
buluyoruz. Çok şükür Allaha ki Meclis kürsüsünden gerçekten işe
dair, aşa dair, katma değere dair, Türkiyenin turizm meselesine dair
meseleyi bir ideolojik çekişmeye yol açmadan ele alıyorlar, gerçekten
bu tavrı ben olumlu olarak görüyorum. Fakat burada olumlu olarak
görmemizle beraber meselenin bir yanlışları var bir de
doğruları var. Maalesef körün fili tarif etmesi gibi bir turizm
algısı var muhalefetin, biz bunu doğru bulmuyoruz. Biz meseleyi
sadece Türkiyeye gelen turist olarak, gelir kapısı olarak
görmüyoruz. Türkiyeye gelen her ziyaretçiyi bir barış elçisi olarak
görüyoruz ve Türkiyenin turizmde çok büyük hedefleri var.
Cumhurbaşkanımızın 2023 yılında 50 milyar dolar
gelir ve gerçekten 75 milyon turist hedefi Bakanlığımız
tarafından gerçekten realize edilen ve revize edilen bir plandır.
Tabii ki dünyada çok ciddi bir corona, covid salgını var.
Değerli milletvekilleri, Türkiye dünyanın
en büyük turizm ülkesi. Ziyaretçi sayısı bakımından dünyada
ilk 10da, gelir bakımından ise 12nci, 13üncü sırada.
İnşallah bu hedeflere ulaşmak için biz tüm paydaşlarla
beraber çalışıyoruz. Geçen hafta Sayın Kültür ve Turizm
Bakanı Mehmet Nuri Ersoy turizm sektörünün temsilcileriyle beraber
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Sayın
Cumhurbaşkanımızla bir araya geldiler ve sektörün sorunları
birinci elden ele alındı. Bununla beraber yine Tanıtma
Ajansının kurulmasını ve Türkiyenin gerçekten
dünyanın bir açık hava müzesi olarak dünyaya daha fazla
tanıtılmasını, Türkiyenin barış
mesajının, Türkiyenin kardeşlik mesajının,
Türkiyenin gerçekten dünyanın turizm başkenti olması
mesajının verilmesini biz çok çok önemli buluyoruz.
Bununla beraber, bu konuşmayı yapmaya
gelmeden önce Sayın Bakanımızla bir kez daha konuştum. Ben
de o Bakanlıkta Bakan Yardımcısı olarak
çalıştım. Yine Bakanlığımızın
yürüttüğü çalışmalar bağlamında oteller, hava
yolları, seyahat acenteleri aşılanmaya başlandı.
Şu ana kadar 220 bin başvuru var ve inşallah, bu
sayının 700 bine kadar çıkması planlanmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Sağ olun
Başkanım.
Yine, geçen hafta yapılan toplantıda
kısa çalışma ödeneğinin süresinin uzatılması, KDV
indiriminin haziran sonuna kadar uzatılması ve vaka
sayılarındaki düşmeye bağlı olarak Dışişleri
Bakanımızla beraber bu sürecin yeniden değerlendirilmesi masada
değerlendiriliyor.
Değerli milletvekilleri, corona süreci sadece
Türkiyeyi etkileyen bir süreç değil. Size sadece 2 rakam vereceğim:
Avrupada ziyaretçi sayısında yüzde 80, gelirde ise yüzde 88
oranında bir azalma yaşandı. Türkiyede ise ziyaretçi
sayısında yüzde 68, gelirde yüzde 65 bir azalma yaşandı.
Türkiye, dediğim gibi, dünyanın en büyük
açık hava müzesi ve ben de Hataylı bir vatandaş olarak,
yurttaş olarak görüyorum, gerçekten Türkiye'nin bu turizm
mesajının dünyaya ulaştırılması konusunda Meclis
olarak, Hükûmet olarak ve Bakanlık olarak bu konuları takip ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yayman.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Başkanım,
tamamlayayım.
BAŞKAN Devam edin, tutanaklara geçsin.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Bu
çalışmalar bağlamında, yine corona sürecinde Hatayda biz
sektörümüzle toplantılar yaptık ve Hatayın ileride Türkiye'nin
bir kültür turizmi başkenti olması konusunda
çalışmalarımız devam etmektedir.
Sözlerime son verirken yüce heyetinizi bir kez daha
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3 sayın milletvekiline yerlerinden birer dakika
söz vereceğim.
Sayın Gürer
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, emeklilerin bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Emeklilerin bayram ikramiyesi, 1.500 lira
olması beklenirken 1.100 lira olarak açıklanmıştır,
enflasyon oranında artış sözü yine boşlukta
kalmıştır. Pandemi döneminde emekliye ciddi eziyet çektirilmiştir.
Pandemide nihayet, geç de olsa tam kapanma kararı virüs zirve yapınca
alınabilmiştir. Sosyal devlet kapanma sürecinde tüm esnaf ve
çalışanların hak kaybını
karşılamalıdır. AKP iktidarı acilen işsiz kalan
ve işini kaybeden, mağdur olanların kayıplarını
karşılayacağı bir paket açıklamalıdır.
İşsiz kalan, iş yeri kapanan, kredi ve kart borcu olan, sigorta,
vergi borcunu ödeyemeyen, kira, elektrik, doğal gaz faturasını
karşılayamayan her kesime destek verilmelidir.
AKP pandemi döneminde çiftçiyi de unutmuştur.
İthalatçı kafa her gün zam, zam, zamla vatandaşı
perişan etmektedir. Emekli, işçi, işsiz, memur, çiftçi, besici,
engelli, esnaf, çocuk, kadın ve tüm dar gelirlilere AKP iktidarında
âdeta zulmedilmektedir. Mağdur kesimlerin mağduriyetlerini gidermek
şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
42.- Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbülün, tam kapanma kararına ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İktidar olmak, insanların yaşam
tarzlarına karışma hakkını vermez. Kapanmada alkol
satışının yasak olması, AKP iktidarının
yurttaşlarımızın yaşam tarzına bir müdahalesidir.
Siyasi iktidarın fiilî alkol yasaklarına ilişkin tutumu, sağlık
ve bağımlılık karşıtlığı
gerekçeleriyle değil, siyasi ve ideolojik saplantılarla şekillenmektedir.
Alkollü içkilerin alımı ve satımı 4250 sayılı
İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununda
düzenleniyor. Bu kanunda olmayan, genelgede olmayan düzenlemeyle, sırf
Cumhurbaşkanı buyurdu, İçişleri Bakanı da yasak dedi
diye satışlar durduruldu. Bu durum açıkça kanuna, hukuk
devletinin esaslarına aykırıdır. Alkol satmak da kullanmak
da yasaldır. Yani iktidar olmak, insanların yaşam
tarzlarına, zevklerine karışma hakkını, yasaları
çiğneme hakkını vermez. Demokrasi ve özgürlüklerin gereği herkesin
yaşam biçimine saygı duymaktan geçer. Ama AKP bu ölçünün
yanından bile geçmemektedir.
Sorum Sağlık ve İçişleri
Bakanlarına: Bu kısıtlamayla salgına karşı
nasıl bir tedbir alınması planlanmıştır? Bu
yasaklar vatandaşın sahte içkiye yönelmesine neden olmayacak
mıdır? Virüs lebalep AKP kongrelerinde değil de alkol satan
marketlerde mi gezmektedir?
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
43.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, emekçi kadınların hakkının
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP 5li çeteyi beslemek için emekçilerin 3
kuruş gelirine de göz koymuş. Emekçiler 1 kere mağdur ise
kadın emekçiler en az 2 kere mağdur ediliyor. Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 18inci maddesine göre
sigortalı kadın işçilere doğumdan önceki bir yıl
içinde en az doksan gün prim ödemiş olması koşuluyla analık
istirahati süresince analık ödeneği ya da halk arasındaki
tabirle doğum yardımı yapılmaktadır. 2020
yılı Mart ayından bu yana olan kısa çalışma ve
ücretsiz izin uygulamaları nedeniyle birçok kadın işçi
çalışamamakta ve bu kadın işçilerin sigorta primleri
yatırılmamaktadır. Bu nedenle birçoğu son bir yılda doksan
gün prim koşulunu karşılayamamaktadırlar. Biz
insanların kaç çocuk sahibi olacağını belirlemeyi
kendilerinde hak sayanların önce emekçi kadınların
hakkını, olanı vermelerini bekliyoruz.
Kadınlarımızın hakkını verin ve doğum
yardımı sorununu çözün.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
blokchain teknolojisine dönük teknolojik ve hukuki altyapının
geliştirilmesi için gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2218) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/4/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan blokchain teknolojisine dönük
teknolojik ve hukuki altyapının geliştirilmesi için gerekenlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2218) esas numaralı
Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 28/4/2021
Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Antalya Milletvekili Sayın
Çetin Osman Budak.
Sayın Budak, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Blockchain yani blokzincir teknolojisiyle ilgili
teknolojik ve hukuksal altyapıların görüşülmesiyle ilgili söz
aldım, bu araştırma önergesi de bunun üzerineydi. Sanıyorum
Mecliste birçok arkadaşımız bu konuyla ilgili çok fazla bilgiye
sahip değil ama Türkiye'nin canını çok yakan, geçtiğimiz
günlerde yaşanmış bir kripto para soygunuyla karşı
karşıya kaldık ve bu ilk değil ve son olmayacak. Çünkü ben
bu araştırma önergesini 2019 yılında incelemeye
başladığımda buradaki hukuki boşluğun, teknolojik
boşluğun Türkiye'de olduğunu tespit ettim ve bununla ilgili de
bizim arkadaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri de
birçok defa soru önergesi verdi. Bakın Bir felaket geliyor. uyarı
buydu. Bir felaket geliyor, iktidarda olanlar da bir defa dönüp
kafasını o tarafa doğru çevirsin. dedik ve bu felaket geldi. 28
yaşında, ne olduğu belli olmayan hatta internet sitelerinde,
Googleda arama yaptığınız zaman geçmişini
bilemediğiniz bir çocuk çıkıyor borsa adı altında
bir şirket kuruyor -bakkal kurmak kadar da kolay bir iş bu- bu
şirketle büyük bir saadet zinciri oluşturuyor, paraları
topluyor, Türkiye'nin ünlü mankenlerini podyumda gezdirip aynı zamanda
Porsche gibi arabaları da verip -ki bu sahtekârların başvurduğu
yoldur; bu bambaşka bir alan, teknolojik bir alan- burada ciddi anlamda
para topluyor. Bunları yaparken de aslında MASAK da görüyor bunu,
İçişleri Bakanlığı da görüyor fakat hareket etmiyor.
Sonra nisanın başında, ne oluyorsa, Hükûmet bununla ilgili bir
karar alıyor. 19 Nisanda bu çocuk yurt dışına kaçıyor,
22 Nisanda da MASAK bununla ilgili araştırma yapmaya
başlıyor. Şu anda nerede olduğu belli değil; kimisi
Arnavutlukta diyor, kimisi Kosovada diyor falan filan. Fakat bu kuş uçtu
gitti. Arkada bıraktığı 400 bin kişi var ve götürülen
para 2 milyar dolar gibi bir rakam, Türkiye'nin tarihinde hiç görülmemiş
büyük bir soygundan bahsediyoruz. Bununla ilgili sadece birkaç gün gündemde
oluşmuş birtakım çalışmaların
dışında şu ana kadar bir şey yapılmadı.
Bizim uyarımız şuydu 2019 yılında: Bir komisyon
kuralım. Bütün siyasi partiler olarak -bununla ilgili geçenlerde
geçirdiğimiz kanun gibi, gayrimenkulle ilgili Eminevim benzeri
şirketlerin zapturapt altına alınması gibi- bunu bir an
önce getirelim. Bir an önce vatandaşlarımızı koruyalım
önerisiydi, üstünden iki sene geçti. Eğer bu komisyon kurulmuş
olsaydı; eğer bununla ilgili, teknolojik altyapıyla ilgili,
hukuki altyapıyla ilgili bir kanuni düzenleme, çalışma
yapılmış olsaydı bugün böylesine bir yolsuzlukla,
dolandırıcılıkla karşı karşıya
kalmayacaktık.
Bakın, arkadaşlar, şimdi,
konuştuğumuz konu şu: Aslında dünyayı tamamen
sistematik anlamda -hatta devletleri- değiştirebilecek
blockchainden yani blokzincirden bahsediyoruz. Şifrelerinin kırılması
mümkün olmayan bir sistemden bahsediyoruz. Tapu değişiminin,
bankacılık sisteminin, internet sisteminin tamamen bu yolla
yapılabileceği bir sistemden bahsediyoruz. O yüzden bunu yasakla,
asla
Burayı dikkatle dinleyin: Yasaklamak; efendim bitcoini yasaklamak, efendim
blockchaini yasaklamak gibi bir düşünce asla olmamalı,
dünyanın gerisine düşeriz.
Dünyanın birçok ülkesinde bu teknolojik
altyapı ve aynı zamanda hukuki altyapı
gerçekleştirilmiş. Belki de bu Mecliste ilk defa duyan
arkadaşlarım var, lütfen bunu ciddiye alalım, bu teknoloji
inanılmaz bir teknoloji; dünyanın geleceğini
değiştirebilecek bir teknolojiden bahsediyoruz. O yüzden burada
şunu özellikle ifade ediyorum: Bu, muhalefet partisinin getirdiği bir
araştırma önergesi olarak görülmesin; hepimizin, Türkiyede
yaşayan 84 milyonun yakından ilgileneceği bir konudan
bahsediyoruz ve bu uygulamayı asla geciktirmeyin.
Şimdi, bir başka şey de
Rakamı
anlayabilmeniz için ifade edeceğim, sonra da bir önerim olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şu anda
dünyada blockchainle ilgili işlemler 2,2 trilyon dolara
ulaşmış durumda arkadaşlar; 2,2 trilyon dolar çok büyük bir
para. Şöyle anlatabiliriz: Facebooktan ve Tesladan çok daha büyük bir
sistemden bahsediyoruz, bunun mutlaka zapturapt altına alınması
lazım.
Son olarak da şunu söylüyorum: Hepimiz
siyasetçiyiz, birçok insanla fotoğraf çektirebiliriz fakat sorumluluk
noktasında olanlar, özellikle bakanlık koltuğunda oturanlar
dikkatle şuna bakmak durumundalar; gelenleri bir kere bilmek durumundalar.
Tamam, onun çocuğu, bunun çocuğu olabilir. Ha, olmadı diyelim.
Fakat şu anda İçişleri Bakanlığının
şöyle bir görevi var: Hangi deliğe girdiyse, hangi iğne
deliğine girdiyse bu 28 yaşındaki çocuğu
kulağından tutup Türkiyeye getirmek onun boynunun borcudur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bugüne kadar göz kapatıldı
ve buralara kadar gelindi. Onun bir an önce Türkiyeye getirilip o 400 bin
mağdurun mağduriyetlerinin giderilmesi sizlerin elindedir. Bunu da
burada ifade ettikten sonra sözlerime son veriyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ALTINTAŞ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti Grubu adına Cumhuriyet Halk Partisi Grup Önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak yasal altyapı oluşturmakta geç kalıyoruz.
Gündemimiz acemice hazırlanan yasaların düzeltilmesiyle o kadar dolu
ki yasalarda aynı konuda art arda değişiklikler yapıyoruz.
Bunun da en önemli nedeni son yıllarda oluşturduğunuz torba yasa
kültürü. Bütün yasalar çorba olmuş durumda; bu torba yasa kültüründen
derhâl vazgeçmeliyiz.
Bakın, daha geçenlerde faizsiz tasarruf finans
şirketleriyle ilgili bir yasal düzenleme yaptık. Bu kuruluşlar
kaç yıldır faaliyetteydiler? Yaklaşık 20 yıldır.
Ancak bazı şikâyetler gelmeye başlayınca uyandık.
Bugün de Thodex skandalıyla patlayan ve birçok
dijital para aracı kurumlarına sıçrayan
dolandırıcılıklarla meşgulüz. Nedeni çok basit, ilgili
yasal düzenlemeyi yapmakta geç kaldık. Sonuçta bu kuruluşların
aracı kurum olması her kullanıcıya bir dijital cüzdan
oluşturması gerekirken, dijital paranın cüzdana yüklü
olması gerekirken, cüzdan sahibi dışında kimsenin
kullanmaması gerekirken, firma vatandaşa cüzdan vermemiş yani
vatandaşın parası firmanın keyfî kullanımına
açık bir kaynak olmuş. Hâlbuki bu kuruluşların
yapacağı tek şey alım ve satımdan alacağı
komisyon olmalı. Ayrıca, bu alım satım işinden
oluşacak kazançtan da devletin haberi olmalı. Burada yasal altyapı
eksikliğinden faydalanan uyanıklar var. Bugünkü durumda vatandaş
açısından bu teknolojiler bir nevi kumar aracına, firmalar
açısından da vatandaşın parasına, birikimine el koyma
fırsatına dönüşmüş durumda. Tabii ki teknolojiye yasak
koyarak çözüm bulamayız, teknolojiye özümseyerek uygun bir altyapı
hazırlamalıyız.
İktidarın hazırlandığı
On Birinci Kalkınma Planına bakarsam blokzincir teknolojisiyle
ilgili 3 hedef görüyorum.
Birincisi: 249.5 no.lu hedef Blokzincir
tabanlı dijital Merkez Bankası parası uygulamaya
konulacaktır. diyor. İki hafta önce Merkez Bankası dijital
paraları ödeme aracı olmaktan çıkardı yani tam tersini
yaptı.
İkincisi: 508.3 no.lu hedef Blokzincir
uygulamalarının yaygınlaştırılmasını
teminen ulaştırma ve gümrük hizmetlerinde gerekli hukuki ve fiziki
altyapı çalışmaları tamamlanacaktır. diyor. Bu konuda
da bildiğim kadarıyla hiçbir şey yapılmadı.
Gümrüklerden sorumlu Ticaret Bakanımız bu konuya bakamadı çünkü
kendi Bakanlığına mal satmakla meşguldü.
1Üçüncüsü: 809.2 no.lu hedef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Kamu hizmetlerinin
iyileştirilmesinde büyük veri, bulut bilişim, mobil platformlar,
nesnelerin interneti, yapay zekâ, blokzincir gibi yeni teknolojilerden
faydalanılabilmesi için süreç ve teknolojik altyapı
iyileştirmeleri yapılacaktır. diyor. Yaptık mı?
Hayır.
CHP Grubunun bu önerisi, aslında iktidarın
hazırladığı 2019-2023 yıllarını kapsayan On
Birinci Kalkınma Planının hedeflerinin yerine getirilmesindeki
gecikmenin araştırılmasını öneriyor. Bu konuda ne
yaptık? Süreçleri tanımladık mı, altyapıyı
yaptık mı, yapamadıysak neden yapamadık? İki yıl
sonra bu planın süresi bitecek, bu yapılmamış işin
hesabını kim verecek? Bu hususta mağdur olan
vatandaşın sorumluluğu kime düşecek? Bu nedenle bu önerinin
reddi, kendi hazırladığınız On Birinci Kalkınma
Planının da reddi anlamına gelmektedir.
İYİ Parti Grubu olarak bu öneriye destek
vereceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin blockchain ve kripto paralarla ilgili olarak
verdiği öneri üzerinde birkaç cümle söyleyeceğim ama buraya
çıkışımın asıl derdi bu değil.
Dolayısıyla da kaç dakikamız varsa dünden itibaren burada
yaratılan havayla ilgili olarak birkaç cümle söyleyeceğim.
Bir kere şunu açıkça söyleyeyim: Adalet ve
Kalkınma Partisi bu ülkeyi yönetemiyor ekonomik olarak arkadaşlar,
bunu görmek zorundasınız. Bugün itibarıyla 6-7 milyon
insanımız kripto paraya para yatırdı ve bu paranın
toplamı 25 milyar dolar. Bu paralar yurt dışına gitti. Niçin
oldu? Çünkü sizin TÜİK'inizin verdiği enflasyon oranı
yanlış; yüzde 16 diyor. Yüzde 16 olur mu Allah aşkına?
İnsanlar bunu bilmiyor olabilirler mi? Dolayısıyla da ne
yapıyorlar? Daha yüksek bir getiri elde etmenin yollarını
arıyorlar. Bunlardan bir tanesi de kripto para piyasaları ve
dolayısıyla da bu piyasalara doğru büyük bir teveccüh ortaya
çıktı Türkiyede. Dediğim gibi, 1 milyondan üç beş ay
içinde 6-7 milyona çıktı.
Değerli arkadaşlar, üzerine
konuşulacak çok şey var ama şunu söyleyeyim size: Dünden
itibaren grubu olan partiler milliyetçilik anlayışlarını
birbirleriyle yarıştırmaya kalktılar ve bu arada da HDPye
sürekli olarak laf attılar ve atmaya da devam ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, biz kendimizi sizin
tanımladığınız gibi tanımlamıyoruz. Biz
kendimizi yurtsever olarak tanımlıyoruz ve yurtseverliği de
yurdun üzerindeki herkesi kapsayan bir şekilde tanımlıyoruz.
Yani bu ülkenin topraklarında yaşamış olan ve yaşayan
Ermeniler var ve Ermeniler de bizim yurtseverlik
anlayışımız içinde bir parçadır. Siz farklı
düşünüyor olabilirsiniz, olabilir. Biz sizin hissiyatınızı
anlıyoruz ama lütfen siz de bizim hissiyatımızı biraz
anlamaya çalışsanıza. Niye böyle bir gayretiniz yok? İkide
bir küfür edip duruyorsunuz. Gerçekten bunu anlamakta zorlanıyorum, Bu
nasıl bir Meclis? diye bir soru sormak ihtiyacı hissediyorum kendi
kendime.
Değerli arkadaşlar, bakın, siz çok
milliyetçisiniz, eyvallah ama sizin milliyetçilik
anlayışınız Türkiyeyi 70 sente muhtaç hâle getirdi mi?
Getirdi. Şu anda
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Hiç
alakası yok, nereden çıktı ya.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hiç alakası yok.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ben size
söyleyeyim.
SALİH CORA (Trabzon) Önergeyle ne
alakası var? Sen kendine anlat.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Önergeyle ne alakası
var?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bırakın
bana laf atmayı.
Şu anda Türkiye ekonomisi artık yere
çakılmış durumda. Dolayısıyla da hangimizin
milliyetçilik anlayışının daha gerçekçi olduğunu kim,
nereden ölçecek Allah aşkına söyler misiniz bana? Biz diyoruz ki:
Bırakın, bu ekonomiyi biz yönetelim. Yapamıyorsunuz çünkü. Biz
yönetiriz bu ülke ekonomisini.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Oy almanız
lazım.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) E,
alacağız tabii ki.
O nedenle de zaten her geçen gün sizin
oylarınız düşüyor, bizim oylarımız artıyor
arkadaşlar. Bu gerçeği görmeniz lazım ama görmeyeceğinizi
biliyorum çünkü burayı -özür dileyerek söylüyorum ama- bir kahvehaneye
çevirdiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlunun CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz evvel sayın konuşmacının grubumuzu itham eden
konuşmasını reddediyoruz. Kesinlikle hiçbir kimseye ne
hakaretimiz ne de bir küfrümüz söz konusu, küfür etmişliğimiz yok.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Ya, siz bize
neler söylüyorsunuz ya! Allah Allah! Haddinizi biraz bilin ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Kahvehaneye sizler çevirmek için
çalışıyorsunuz ama burası Büyük Millet Meclisidir.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Hayır,
siz çevirdiniz, siz çeviriyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Buranın mehabetine uygun bir şekilde herkesin
konuşması gerektiğini de hatırlatıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
blokchain teknolojisine dönük teknolojik ve hukuki altyapının
geliştirilmesi için gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2218) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 28 Nisan 2021 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa
Canbey. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
grup önerisinin aleyhinde AK PARTİ Grubumuz adına söz aldım.
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün üzerinde konuştuğumuz blokzincir
konusu, merkezî otoriteye ihtiyaç olmadan sisteme dâhil olan tarafların
birbirine güvenerek işlem yapabilmelerini sağlayan, merkezî olmayan,
dağıtık bir iletişim altyapısı sunmaktadır.
Bu özelliği sayesinde, akıllı sözleşmelerden, tedarik
zinciri sürecinin şeffaf ve güvenilir takibine kadar birçok alanda da
kullanım imkânı olan, aracıları ortadan
kaldıracağı için geleceği şekillendirecek yeni iş
modelleri oluşturan teknolojilerden biridir.
Blokzincir teknolojisinin önemi ve
sağlayabileceği katkılar aslında hepimizin malumudur.
Ülkemizdeki tüm kurumlar da bu teknolojinin etkin bir şekilde
kullanılması amacıyla çalışmalar yürütmektedir. Örneğin,
kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçlarına istinaden, yine
özel kuruluşların ihtiyaçlarına istinaden blokzincir
teknolojisinin altyapısı, kurulumu, güvenlik ve mahremiyet analizi,
iş modelleri, kitle fonlama yaklaşımları ve muhtelif teknik
detayları üzerine AR-GE faaliyetlerini icra etmek üzere TÜBİTAKta
Blokzincir Araştırma Laboratuvarı kurulmuştur.
Az önce burada hatipler Bir şey
yapılmadı. diyorlardı, gördüğünüz gibi bir şeyler
yapılıyor.
Bu kapsamda bu ve benzeri çalışmalarla
olgunlaştırılan teknolojinin ülkemize katkı
sağlayacağı değerlendirilmektedir. Blokzincir
yapısını kullanmakta olan kripto varlıklar ise
değişim aracı, hesap birimi, değer saklama
fonksiyonları olabilen dijital varlıklar olup özellikleri
bakımından mevcut finansal sistemdeki varlıklardan belirgin
şekilde farklılaşmaktadır. Dolayısıyla,
blokzincir teknolojisi ile kripto varlıkları birbirine
karıştırmamak gerekiyor.
Ülkemizde bu konuda 2017 yılından itibaren
Finansal İstikrar Kurulu bünyesinde çalışmalar yürütülmüş,
dünya uygulamaları yakından takip edilmiştir. 2018
yılı Ocak ayında da bu varlıkların özellikleri
sebebiyle bunları alıp satanların karşı
karşıya oldukları riskler vatandaşlarımıza
duyurulmuştur. Bu konudaki çalışmalar hâlen devam etmektedir.
Merkez Bankası, kısa bir süre önce bir adım attı ve kripto
paraların genel eş değer olma fonksiyonunu yasakladı -ki bu
çok yerindedir- kripto paralar merkezî olmayan bir tasarruf aracıdır.
Dolayısıyla, Türkiye ve dünyada regülasyonlar henüz söz konusu
değil ya da eksik. Dolayısıyla, bu sistemlerin bir para birimi
gibi kullanılması kurumlara, bireylere telafisi mümkün olmayan hasar
verebilir; yapılan düzenleme, çok sayıda merkez bankası
tarafından da yapılmaktadır. Türkiye, küresel tarafı da
dikkate alarak önümüzdeki dönemde onunla da barışık piyasa
düzenlemesi yapacaktır. Tabii, burada Resmî Gazetede yayınlanan
yönetmelik çarpıtılmadan iyi yorumlanmalı. Az önce de söylendi:
Merkez Bankası kripto paraları yasaklıyor mu? Böyle bir şey
yok arkadaşlar. Kripto para yasaklanmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Kripto varlık
kavramı tanımlandı ve kullanım esasları belirlendi.
Çarpıtılan yorumların aksine belirlenen usul ve esaslar tamamen
vatandaşlarımızı koruma amaçlıdır. Merkez
Bankası, kripto paraların ödeme maksatlı
kullanımını engelleyerek spekülatif hareketler nedeniyle
oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçti. Hâlen gelişimine devam
eden bir inovasyon alanı olan söz konusu sistemin açıklanan
olası faydalarının oluşabilmesi için uygulamada
teknolojiyle ilgili siber risk, dolandırıcılık ve kara para
aklama gibi bazı potansiyel risklerin ve yönetim, gizlilik, Fintech
regülasyonu, ölçeklenebilirlik,
mevcut sistemlerle ve farklı ağlarla birlikte
çalışabilirlik gibi muhtemel birçok zorluğun üstesinden
gelinmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu konudaki
çalışmalar devam etmektedir ve önümüzdeki dönemde de bu
çalışmalar sürecektir. Az önce, burada, bir cümleyle O, 28
yaşındaki çocuk. olarak ifade edildi, aracı kurum çalıştıran,
aracı kurum kuran ve şu anda Türkiyede olmayan vatandaşla
ilgili. Arkadaşlar, Türkiye, güçlü bir devlettir; her türlü
hukuksuzluğun da önüne geçebilecek güce sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Allahın izniyle, o
kişinin, o çocuğun ensesine, yakasına
yapışacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Tosuncukunkine
yapıştığınız gibi
yapışırsınız ona da, vatandaşın
parasını getirirsiniz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Canbey.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
birincisi -sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum- Türkiyenin masal
dinlemeye ihtiyacı yok. Türkiyeyi soyup soyup dışarıya
kaçan insanlarla ilgili arkadan ahkam kesmeye de gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti
ciddi bir devlet olarak -MASAKı var, yetkili organları var, Türkiye
Büyük Millet Meclisi var- ilgili yasaları öngörerek önceden
çıkartır, tedbirini alır; onların arkasından mani
okumaya gerek yok.
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçmesi açısından
Bununla
ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Daha önce de yapılan
çalışmalar yayımlanmıştır ve ilgili takipler
yapılıp suç işleyenlerle ilgili de hukuk sistemimiz, emniyet
güçlerimiz mutlaka ensesinden yakalayıp gerekeni tarafsız mahkemeler
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hiçbir
çalışma yok.
ORHAN SÜMER (Adana) Para gitti, para gitti! 400
bin mağdur var, 400 bin!
BAŞKAN Peki, o da kayıtlara geçti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir oylama yapayım Sayın
Bektaş, söz vereceğim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin
konuşmasına atfen söz aldım. Biz vekilliği
ayrıcalık olarak görmüyoruz Mustafa Bey. Biz, sizin gibi -onun
şahsına söylüyorum, diğer vekilleri itham etmiyorum, böyle bir
haksızlık yapmak istemem- böyle ihale peşinde koşan, burada
sadece sataşan En ağır cümleleri söyleyeyim, birilerinin gözüne
gireyim. diyen bir anlayış olarak da görmüyoruz. Biz vekilliği,
halkın verdiği oylara layık olmak için, halka hizmet etmek için
ve bu partinin ilkelerini yaşama geçirmek için uğraşıyoruz.
Bizimle yarışamayanlar HDP kapatılsın. diyorlar. HDPyi
kapattınız da 20 milyon insanı nereye kapatacaksınız?
Bu ülkede herkes aynı düşüncede olmak zorunda değil. Bir de öyle
bir şey ki kendi sözünün arkasında duramayacak kadar da âciz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Önce
Hristiyanlaştırma diye geldi tutanak sonra
Hristiyansızlaştırma diye düzeltildi. Biz ülkeyi -onun sözüne
göre- Hristiyansızlaştırmak istiyormuşuz. Bir kere bu bile
abesle iştigal. Biz, Türkiyede Hristiyan olsun, Alevi olsun, Müslüman
olsun, Kürt olsun, Türk olsun, Ermeni olsun herkesin yaşam
hakkını, özgürlüğünü ve eşitliğini savunuyoruz.
Aynı düşüncede olsaydık aynı partide siyaset yapardık.
Biz bu ülkeye onlar gibi bakmıyoruz, biz herkesi eşit ve özgür
görüyoruz.
Ayrıca, kapatma meselesine gelince; partileri
halk açar, halk kapatır. Biz sandıkta seçiliriz ya da seçilmeyiz.
Bunu yapmak, yargıyı sopa olarak kullanmak onların
zavallılığını ve âcizliğini gösterir diyorum.
Herhâlde yeterli olur bu kadar. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, bu konuyla ilgili
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Pardon?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu konuyla ilgili açıklamasını dinledim,
hem kendisinden milletvekilimizin
Tutanaklarla ilgili bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun.
46.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun,Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Biraz evvel sayın milletvekilimizin tutanaklara
geçen konuşmasıyla ilgili Sayın Grup Başkan Vekili bir
açıklama yaptı. Burada, çok açık bir şekilde aslında
Müslüman Türk ve Kürt ahaliye dönük 1915 yılında Ermeni çetelerin,
Taşnak örgütünün ortaya koyduğu katliamlarla ilgili bir
değerlendirme var ve oradan hareketle Gerçek olmayan sözde Ermeni
soykırımıyla ilgili milletimizi; Türk, Kürt bütün
atalarımızı, dedelerimizi, nenelerimizi kınayan HDP,
PKKyı ve teröristleri kınamıyor. diyor ve oradan bir siyasi
eleştiri getiriyor. Hristiyansızlaştırmayla ilgili
cevabı da HDP MYKsinin bildirisinde yer alan Anadolu
Hristiyansızlaştırıldı. cümlesine cevaben bir
eleştirel açıklamadır. Bu açıklamayı kendileri
yaptığı için onlara cevaben vermiştir.
Dolayısıyla herhangi bir problem söz konusu değildir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kayıtlara geçsin Başkan.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
hakikaten Sayın Akbaşoğlunun ne dediğini anlamadım.
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müsaade
eder misiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Anlamam
kıt, anlayamadım ne dediğini ama bu düzeltmeye göre biz Türkiyenin
Hristiyansızlaştırılmasını savunuyormuşuz.
Öyle bir tezimiz yok, öyle bir tezimizin olmadığını
kendileri de gayet iyi biliyor. Bir tek Hristiyan bile varsa bu ülkede hak ve
özgürlükleriyle yaşasın diyoruz. Zamanımız
daraldığı için uzatmıyorum, yoksa söyleyecek
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Ben de uzatmak istemiyorum
(CHP, HDP ve
İYİ Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, ama
kendi tezini söyledi.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, yeter artık!
Bunları gönderin bir çocuk parkına, oynasınlar orada ya! Allah
Allah!
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Her
şeye laf mı yetiştireceksiniz ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, kayıtlara geçmesi açısından
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu ne ya!
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçsin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın milletvekilimiz burada, sayın
milletvekilimizin söylemediği bir sözün atfederek söylenmesine rıza
mı gösterelim? Hayır.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu, sonuç itibarıyla HDPnin bildirisine verilen
cevap mahiyetindedir. Bunu söylüyorum, bu kadar.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Allah Allah!
bu nasıl bir şey ya!
BAŞKAN - Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız
ve 60 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 260) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 260 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde gruplar adına yapılacak
konuşmalarda kalınmıştı.
Şimdi söz sırası İYİ Parti
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Dursun Müsavat
Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Nihayet kanuna geçtik,
hayırlı olsun efendim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi,
özellikle petrol ve akaryakıt ürünleri piyasasına yönelik ciddi
düzenlemeler getirmektedir. Sektörde işini doğru düzgün yapmaya
çalışan, kanunlara uyan, dağıtıcısından
bayisine kadar herkesin bu düzenlemeyi dört gözle beklediğini biliyoruz
çünkü yıllardır süregelen kaçakçılık, artık sade
vatandaşın dahi malumu hâline gelmiştir. Dolayısıyla,
sistemin gereklerini yerine getiren yüzlerce firma haksız rekabet yüzünden
çeşitli zorluklar çekmektedir. Bu açıdan
bakıldığında söz konusu düzenlemenin destekçisiyiz ancak
muhtelif yöntemlerle vergi kaçakçılığının
yapıldığı ve kamunun milyarlarca liralık gelirden
mahrum bırakıldığı ortayken, iktidarın, söz
konusu kanun teklifini getirmek için bu kadar uzun süre beklemesinin de bir
izahı yoktur. Bir yılda yaşanan vergi kaybının 3,1
milyar liradan fazla olduğu ifade edilmektedir; bu da sadece denetimlerle tespit
edilebilen miktardır. Yaklaşık on yıldır düzenin
böylesine çarpık ilerlediği göz önüne
alındığında, en az 30 milyar liralık bir vergi
kaybımız bulunmaktadır. Öte yandan, bir yıllık pandemi
sürecinde vatandaşa bütçeden sağlayabildiğiniz nakdî destek 10
milyar lirayı dahi bulmamıştır. İster istemez, bunca
yıl bu vergi kaçakçılığına neden kayıtsız
kalındığı sorusu da akla gelmektedir. Neden, bu kadar
zamandır bilinen kayıt dışı ticarete engel olacak bu
düzenleme bekletilmiştir sorusu da zihinlerimizi tırmalamaktadır.
Öte yandan, kamuoyunda petrol ve akaryakıt
kaçakçılığına karşı sıkı tedbirler
alındığı yönünde bir algı oluşturulmaya da
çalışılmaktadır fakat bu teklif daha çok vergi
kaçakçılığıyla mücadele etmeye yöneliktir. Yani Türk vergi
sisteminin en çarpıcı özelliği olan kümesteki kazı yolmaya
yöneliktir. Kümesin dışına kaçmış olanları ve
vergi sistemini zarara uğratanları da kümesin için koyalım.
şeklinde bir yaklaşım bu kanun teklifinde bulunmamaktadır;
hatta, bir adım ileriye gidip sistemin içindekilere ödemeleri gereken ÖTV
ve KDVleri için önden teminat istenmektedir. Açıkça Siz vergi
kaçırmaya niyetli görünüyorsunuz, o yüzden önceden teminat verin.
denilmektedir.
Devlet olmak bu demek değildir; devlet,
vatandaşına önyargılı davranamaz. Devlet olmak, vergi
tahakkuk ettikten sonra kaçağa izin vermeden tahsil edebilmeyi icap
ettirir, ekonomik sistemi buna göre şekillendirmeyi gerektirir. Buna
benzer teminat uygulamaları, sektörlerdeki küçük işletmeleri de zora
sokmaktadır. Küçük işletmelerin sektörden çekilmesine sebep olan
teminat usulünü, bu vesileyle doğru bulmadığımızı
ifade etmek istiyorum.
Perakende sektöründe zincir marketlere
sağladığınız imtiyazlarla bakkal ve küçük esnafı
kaybolma noktasına getirdiniz. Anlaşılan o ki
uyarılarımıza rağmen geri adım atmaya ve bu zincir
marketlere bazı kısıtlamalar getirmeye hiç niyetiniz yok;
niyetiniz olsa diğer sektörlerdeki küçük işletmelerin
kaybolmasına, büyüklerin tekelleşmesine müsaade etmezdiniz.
Tabii, biz bunu defaten ifade ederken siz tam aksi
istikamette hareket etmeye devam ediyorsunuz. Önce sektör sektör küçük
işletmeleri yok edecek uygulamaları hayata geçirdiniz, bu yetmedi
şimdi de istihdam piyasasında vatandaşı işsiz
bırakıp yandaşlarınıza 3er tane maaş
bağlamaya başladınız. Esnafı, çiftçiyi, KOBİyi
bitirdiğiniz yetmediği gibi bir de vergi yüküyle ezdiğiniz
vatandaşın dolaylı vergilerle maaşına göz diktiniz.
Bunların her biri bizim nazarımızda birer yolsuzluktur. 128
milyar doları gizli kapaklı heba etmek de yolsuzluktur, kendi
Bakanlığına dezenfektan satmak da yolsuzluktur, milyarlık
projelerin güzergâhında arazi kapatmak da yolsuzluktur, arazileri arsaya
çevirmek için yaptığınız usulsüz işlemler de
yolsuzluktur ancak aziz milletimiz müsterih olsun, bu bataklık kurumaya
mahkûmdur. Türkiye ve Türk milleti böyle bir iktidara mecbur, muhtaç ve mahkûm
değildir.
Değerli milletvekilleri, bu siyasi iktidar,
yasamayı ve yargıyı tahakküm altına aldığı
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde dar bir zümreye
geniş yetki ve imtiyazlar verirken Türk milletinden bugününü,
yarını ve geleceğini çalmaktadır. Tek
adamlığın anayasal çerçevesini oluşturan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, yolsuzluğun
yönetilmesi ve yolsuzluğun sıradanlaşması üzerine
kurgulanmış bir sistemdir. Bu rejimde liyakat yoktur, saydamlık
yoktur, hesap verilebilirlik yoktur, geleceğe dair bir umut da yoktur. Bu
rejimde hırsızlık da yapsanız, yolsuzluk da yapsanız
istifa etmeye gerek yoktur, yalnız ve ancak görevden affedilmek
vardır. Ticaret Bakanlığından affedilen Ruhsar Pekcan
Hanımefendi bunun en açık kanıtıdır. Sayın
Erdoğan bu kişiyi affetmiş olabilir ancak biz affetmiyoruz ve
affetmeyeceğiz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Sayın Ruhsar Pekcan Ticaret Bakanlığını
yanlış anlamış. Ticaret Bakanlığının
görevi iç ve dış ticaret hizmetlerine ilişkin ana hedef ve
politikaları belirlemektir. Ticaret Bakanlığı makamı,
özel şirketinizden KDV hariç 507.880 liralık dezenfektanı sahip
olduğunuz şirketten, başında bulunduğunuz
Bakanlığa satarak ticaret yapmak yeri değildir. Ticaret
Bakanlığı makamı, eşinizle birlikte
işlettiğiniz özel şirkete, aynı Kabinede olduğunuz
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 1 milyon 443 bin 998 lira 40
kuruş hibe alacağınız yer hiç değildir.
Türkiyede yolsuzluk eskiden de olurdu ancak
yolsuzluğa bulaşmış siyasetçilerde utanma duygusu da
olurdu. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının Türk siyasetine
yaptığı en büyük kötülük nedir biliyor musunuz? Siz Türkiyedeki
siyaset kurumundan ar duygusunu söküp attınız. Rahmetli Adnan Menderes'i
işinize geldiği zaman dilinizden düşürmüyorsunuz. Adnan Menderes
diyor ki evlatlarına: Ticaret yapamazsın ve benim adımı
satamazsın. Siz kim, Adnan Menderes kim? Utanması olmayan olamaz
arif, ne yol yordam tanır ne tarif.
Biliyoruz ki bugün bu kürsüden söylediğimiz
hiçbir kelam, içinde bulunduğunuz ve görmemek için gözlerinizi
sımsıkı kapattığınız bu yozlaşmayı
size göstermeyecek. Ancak şunu bilin ki: Yarın İYİ Parti
iktidarında milletin kesesindeki her bir kör kuruşun
hesabını sormak boynumuzun borcudur.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye ilişkilerini
içinde bulunduğumuz şartlar altında bir stratejik ortaklık
olarak değerlendirmenin ne kadar mümkün olduğunu artık yeniden
gözden geçirmek gerekmektedir. Pentagon geçtiğimiz hafta Türkiyenin F-35
projesinden çıkarıldığına dair resmî bir bildiride
bulunmuştu. 1,2 milyar dolar ödeyerek satın
aldığımız F-35 uçakları, Amerika Birleşik
Devletleri tarafından gasbedildi. Amerika Birleşik Devletleri,
Türkiyenin satın aldığı savaş uçaklarını
teslim etmedi ve kendi hava kuvvetlerinin envanterine kaydetti. İktidara
soruyoruz: Uçaklar nerede? Yok. Para nerede? O da yok. Sayın Erdoğan
F-35 projesi için 1,2 milyar dolar ödedik. Eğer teslim etmezseniz
uluslararası tahkime gideriz. demişti. Şimdi ortada ne uçak ne
de para var. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hakkını uluslararası
arenada savunmak için soruyorum sizlere: Daha ne bekliyorsunuz? Eğer bu
meselede söz verildiği gibi uluslararası tahkime gidilmezse
İYİ Parti bu 1,2 milyar doların sonuna kadar izini sürecek ve
takipçisi olacaktır. 128 milyar doların
buharlaştığı bir ülkede 1,2 milyar doların
hesabını kimse soramaz. diyorsanız son derece
yanılıyorsunuz.
Amerika Birleşik Devletlerinin hasmane
politikalarının sonu gelmiyor. Yunanistan, Suriye ve Irak başta
olmak üzere Türkiyenin çevresinde ve hatta Dedeağaç gibi yanı
başındaki bölgelerde Amerika Birleşik Devletlerinin üst
varlığı giderek artıyor. Soğuk savaş döneminde
Sovyetler Birliğine karşı geliştirdikleri çevreleme
politikasının bugün hedefinde Türkiye vardır. Doğu
Akdenizde Türkiye'nin egemenlik haklarını yok sayan Avrupanın
şımarık çocuğu Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri
tarafından destekleniyor ve teşvik ediliyor. Türkiye'nin 1.289
kilometrelik güney hattında kurulmak istenen terör devleti projesi
doğrudan Amerika Birleşik Devletleri tarafından destekleniyor.
Hatırlar mısınız, sözde çözüm
süreci garabetini Türkiye'ye yaşattığınız
yıllarda, 29 Ekim 2014 tarihinde Barzani peşmergeleri ile PKK
militanlarının Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinden
geçmesine, Suriye'nin kuzeyinde konuşlanmış YPGye yardıma
gitmesine müsaade etmiştiniz? Hatta bir de peşmergelere ve
PKKnın militanlarına lahmacun ısmarlayıp yorgunluk
çayı ikram etmiştiniz. İşte, o Barzaninin
peşmergeleri, işte o YPGli teröristler, bugün Suriye'nin kuzeyinde
ABD güdümünde bir terör devleti ilan etmeye, sayenizde, hiç
olmadıkları kadar yakın bulunduklarını zannediyorlar.
F-35 savaş uçaklarımızın
gasbedilmesi, Doğu Akdenizdeki Türkiye düşmanı politikalar,
ülkemizin güney hattında PKK, YPGyle birlikte yürüttükleri terör devleti
projesi ve son olarak da sözde Ermeni soykırımı meselesinin
gündeme getirilmesi bize göstermektedir ki Trump dönemindeki Türkiye
düşmanlığı, Biden döneminde de artarak devam edecektir.
Sözde Ermeni soykırımı meselesi tarihî temellerinden
koparılarak siyasallaştırılmış, Batılı
devletler tarafından âdeta bir şantaj unsuru hâline
getirilmiştir. Türkiyeyi her fırsatta soykırım
yalanlarıyla isnat eden Amerika Birleşik Devletleri, Batılı
ülkeler ve Rusya eğer ırkçılık görmek istiyorlarsa ve
eğer soykırım görmek istiyorlarsa dönsünler kendi tarihlerini
baksınlar. Amerika Birleşik Devletleri Başkanının
mevsimsel sancılar nedeniyle ifade ettiği Ermeni soykırımı
iddiası tarihî gerçekleri de yansıtmamaktadır. Bidenın yapmış
olduğu bu açıklama tarihî gerçeklerden uzak olup Türk milletinin onur
ve itibarına yönelik ağır bir saldırı niteliği
taşımaktadır. Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşenerin de ifade ettiği gibi Sayın Erdoğan ve Biden
arasında yapılan telefon görüşmesinde Ermeni
soykırımının açıklanacağına dair niyet
işitildiğinde ahizenin Bidenın yüzüne
kapatılmamış olması ve bugün geldiğimiz noktada
Sayın Erdoğanın ABD Başkanına tarih dersleri
dışında hiçbir karşılık veremiyor oluşu
Türkiye'de siyasi iktidarın aczini gösterir.
Sayın Erdoğandan beklediğimiz
şudur: Cumhuriyetin çömez devleti, 1970lerin güçsüz ülkesi diye
küçümsediğin o eski Türkiye'de devleti yönetenlerin gösterdiği
cesareti göster. İki kutuplu dünya düzeninde soğuk savaşın
tam ortasında rahmetli Ecevite Kıbrıs Harekâtını
yapamazsın." dediler, yaptı. Rahmetli Demirel Amerika
Birleşik Devletlerinin silah ambargosuna 25 Temmuz 1975te tüm Amerika
Birleşik Devletleri üslerini kapatarak yanıt verdi. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarının gücü maalesef ve maatteessüf
Amerikan üslerini kapatmaya yetmiyor. Neye yetiyor? Amerikan üslerini
kapatamayan AK PARTİ iktidarı ancak ve ancak Halk Ekmek büfelerini
kapatmakla yetiniyor. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) İncirlik Üssünü, Küreciki kapatmak size
ağır geliyor. İçeride Ey Amerika, ey İsrail! diye
haykırıp iç siyaset stratejisi oluşturan Sayın
Erdoğanın dış politikada da aynı feraseti
göstermesini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz gün
Kabine toplantısının ardından Sayın Erdoğan yapmış
olduğu açıklamada Türkiye'nin 29 Nisan-17 Mayıs tarihleri
arasında tam kapanmaya gideceğini ilan etti. Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarı yine dünyada bir ilke imza attı, tam kapanma var
ancak ekonomik ve sosyal destek yok. AK PARTİ iktidarında Türkiye
Cumhuriyeti, maalesef, sosyal devlet olma vasfını yitirmiştir.
Vatandaş ne yiyecek, ne içecek? Elektrik, doğal gaz
faturalarını nasıl ve kim ödeyecek? Esnafımız
kirasını, vergisini, BAĞ-KUR primini neyle yatıracak?
Yönetemediğiniz pandemi sürecinde millete
sadece iki seçenek sundunuz; bir yanda yoksulluk ve açlık, diğer
yanda ise hastalık ve ölüm. Millet kapanıyor, bankaları
açık tutuyorsunuz; bu ne yaman çelişkidir. Bu, millete Ölen ölsün,
kalan sağlar bizimdir. demekten başka bir şey değildir.
Lebalep kongreler yaptınız, hayatta kalma mücadelesi veren
esnafı batırdınız; zannetmeyin ki bu vebal
yanınıza kâr kalacaktır, Türk milleti bunun hesabını
sandık önüne geldiğinde mutlaka soracaktır.
Bizzat Sayın Cumhurbaşkanının
ağzından Büyük Türkiyeye hiç olmadığı kadar
yakınız. diyorsunuz. Mademki iktidarınız büyük Türkiye
dönemecine girmiş, mademki tam kapanma var, o hâlde bugünden tezi yok her
haneye 1.500 lira yardım yapacağınızı açıklayın;
prompterdan okuduğunuz metinlerle tam kapanma diyerek bu millete
arkanızı dönüp gitmeyin; patatese, soğana, 1 liralık
ekmeğe muhtaç ettiğiniz vatandaşlarımızı
şimdi de açlığa terk etmeyin. Ancak, biliyoruz ki
yönetemediğiniz devletin vatandaşına bu sosyal desteği
verecek takati kalmamıştır.
Buradan vatandaşlarımıza
sesleniyorum: Umutsuz olmayınız, bu karanlık günler elbet son
bulacaktır. Söyledik ve ısrarla söylemeye devam edeceğiz:
Türkiye ve Türk milleti böyle bir iktidara mecbur, muhtaç ve mahkûm
değildir.
Gerçekleri yüzünüze vurduğumuzda diyorsunuz ki:
Siz iktidara gelseniz daha iyisini mi yapacaksınız? Tabii ki daha
iyisini yapacağız. İYİ Parti iktidarında hiç kimse
vatandaşlarımızın hakkını gasbedemeyecek.
İYİ Parti iktidarında hiçbir kamu görevlisi yolsuzluk yapmaya
cesaret dahi edemeyecek. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Çünkü böyle bir gaflette bulunursa bunun bedelini en
ağır şekilde ödeyeceğini bilecek. İYİ Parti
iktidarında milletin hazinesi, emeği, kaynakları yandaş
müteahhitlere peşkeş çekilemeyecek, milletten alınan ne varsa
millete geri verilecek. İYİ Parti iktidarında bu karanlık
günler bitecek ve vatandaşlarımız hak ettiği huzura ve
refaha kavuşacaklar. O gün gelinceye kadar Türk milletinin
hakkını ve hukukunu Türkiye Büyük Millet Meclisinde
savunacağımızı ilan ediyor, bu vesileyle sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, sadece bir cümle
söyleyeceğim kayıtlara geçmesi açısından. Sayın
konuşmacının iddia ve eleştirilerine daha önce cevap
verildiğini hatırlatmak isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, ben teşekkür ederim.
Tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın İsmail
Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 260
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında Irakın
kuzeyinde terörle mücadele kapsamında yürütülen Pençe-Şimşek ve
Pençe-Yıldırım operasyonlarında şehit olan
askerlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır, milletimize
başsağlığı diliyorum. Allah kahraman Mehmetçikimizin
yâr ve yardımcısı olsun.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, akaryakıt kaçakçılığına
bağlı vergi kaybının önlenmesi, akaryakıt ve
sıvılaştırılmış petrol gazı
piyasasının etkin bir şekilde çalışması, rekabet
eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması ve kayıt dışı
ekonomiyle mücadele edilebilmesi amacıyla 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu, 5307 sayılı
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları
Piyasası Kanunu, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda değişiklik
yapılmasına ilişkindir.
Anılan kanunlar esasen, petrolün doğrudan
veya işlenerek güvenli ve rekabet ortamı içerisinde
kullanıcıların sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin
şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi
amacına yönelik bulunmaktadır. Bununla birlikte, teklifin
gerekçesinde de ifade edildiği gibi son dönemde akaryakıt
kaçakçılığının yerini fatura ticareti olarak bilinen
mali usulsüzlüklerin aldığı, bu yolla ciddi boyutlarda vergi
kaybına neden olunduğu, ayrıca bu durumun piyasada faaliyet
gösteren taraflar arasındaki rekabete de zarar verdiği bilinmektedir.
Toplum hayatını, demokratik rejimi ve ahlaki değerleri tahrip
eden, kaynak israfına yol açan yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önlenebilmesi
için etkin denetim yanında bunlara zemin hazırlayan unsurlarla
mücadele edebilecek hukuki altyapının oluşturulması da son
derece önemli bulunmaktadır.
Petrol ve petrol ürünleri, mahiyetleri
itibarıyla stratejik ürünlerdendir. Bu nedenle, tüm tarafların mali
ve teknik mevzuata uygun davranmalarını temin edecek tedbirlerin
alınması zaruret arz etmektedir. Her ne kadar kaçak akaryakıtla
mücadelede ulusal marker uygulamasına geçilmiş ve yapılan
bazı düzenlemeler neticesinde önemli gelişme kaydedilmiş ve
başarı elde edilmişse de Plan ve Bütçe Komisyonunda teklif
sahibi Sayın Altunyaldızın yaptığı
açıklamalara göre, piyasadaki mükelleflerin bir kısmının
alış ve satışlarını kayıt
dışı yaptığı, yapılan satışların
sahte belgelerle belgelendirilmesi ya da istasyonlardaki ödeme kaydı
cihazlarına müdahale edilmesi suretiyle haksız kazanç elde etme
yollarının denendiği tespit edilmiştir. Diğer
taraftan, PKK ve diğer terör örgütleri aracılığıyla
akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı ve
terörün finansmanı amacıyla kullanıldığı da
bilinmektedir.
Bu usulsüzlüklerin giderilmesi amacıyla
hazırlanan teklifin 1inci maddesiyle, Vergi Usul Kanununun 231inci
maddesinde yer alan yedi günlük fatura düzenleme süresini indirmeye ya da
faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin
yapıldığı anda düzenlenmesini zorunlu kılmaya imkân
sağlanmaktadır. Bu şekilde hâlen malın teslimi veya
hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde
düzenlenmesi gereken faturanın, mal veya hizmetin nevi, miktarı,
fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli,
faaliyet konusu, sektör ya da mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte
dikkate alarak faturanın yedi günlük süreden önce düzenlenmesine
mecburiyet getirme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili
kılınmaktadır.
Teklifin 2nci maddesi, akaryakıt piyasası
ile tütün ve alkollü içeceklere ilişkin piyasada faaliyet gösteren
mükelleflere teminat yükümlülüğü getirmektedir. Buna göre piyasada lisansa
tabi faaliyetlerde bulunanlar ile bandrol, pul, barkot, sembol gibi özel etiket
ve işaretleri kullanma zorunluluğu getirilen ürünleri imal veya ithal
edenlerden yeni işe başlayanlarda 10 milyon liraya kadar, faaliyeti
devam edenlerde ise 100 milyon lirayı geçmemek üzere bir önceki hesap
dönemine ait brüt satıştan toplamın yüzde 1ine kadar teminat
alınması öngörülmekte, teminat tutarını belirleme yetkisi
de Hazine ve Maliye Bakanlığına verilmektedir.
3üncü madde, teminat sorumluluğuna uymayanlara
önceki yıl cirosunun binde 3ü tutarında özel usulsüzlük cezası
kesilebilmesine yöneliktir. Bu şekilde, teklifte ifade edilen
şekliyle özel usulsüzlük cezası cironun belli bir oranı üzerinden
kesilerek uygulanacaktır.
4 ve 5inci maddeler, akaryakıt sektörlerindeki
kayıt dışılıkla mücadele için yeni bir
kaçakçılık suçu ve cezası ihdasına ilişkindir. Vergi
Usul Kanununda yapılan düzenlemeyle akaryakıt sektöründe
kullanılan ödeme kaydedici cihazların yanı sıra
akaryakıt otomasyonu sistemlerine yapılan müdahalelerin
kaçakçılık suçu kapsamına alınması
sağlanmaktadır. Yetkilendirilmediği hâlde ödeme kaydedici cihaz
mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını
değiştiren, yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme
kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre
elemanlarına, harici donanım veya yazılımlara müdahale
ederek satışlara ait mali belge ve bilgilerin cihazda kayıt
altına alınmasını engelleyen, kayıt altına
alınan bilgileri değiştiren, silen, verilerin iletilmesini
önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine
sebebiyet verenlere üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası
öngörülmektedir. Ayrıca, bu suçların tespiti hâlinde adli süreçlerin
bir an önce başlayabilmesi için durumun cumhuriyet
başsavcılığına bildirilmesi ve kamu
davasının incelemenin tamamlanması beklenmeden açılabilmesi
mümkün hâle getirilmektedir.
Teklifin 6 ve 11inci maddelerindeyse,
akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol
gazı piyasasında faaliyette bulunan mükelleflerin
dağıtıcı, ihrakiye teslimi ve bayilik lisansları ile
EPDK tarafından belirlenen diğer lisans türlerine ilişkin olarak
lisans başvurusu, lisans tadili veya lisans süresi uzatılmasına ilişkin
taleplerin yerine getirilmesi için 6183 sayılı Kanun kapsamında
vadesi geçmiş borcun bulunmaması şartı getirilmekte,
böylelikle vergi yoğun sektörler olan akaryakıt ve LPG
piyasasında vergi tahsilat kapasitesinin iyileştirilmesi ve kamu
alacaklarının tahsil güvenliğinin sağlanması
hedeflenmektedir.
Kanun teklifinin 7nci maddesiyle, akaryakıt
kaçakçılığıyla mücadele için bayi denetim ve otomasyon
sistemini kuranlara da sorumluluk getirilmektedir. Bugüne kadar akaryakıt
piyasasındaki dağıtıcı lisans sahibi şirketlerin
sorumluluğunda bulunan bayi denetim sisteminin kurulması ve
uygulanması yükümlülüğünde değişiklik yapılarak
denetim sisteminin EPDK tarafından yetkilendirilen tüzel kişiler
aracılığıyla kurulması ve uygulanması öngörülmektedir.
Aynı zamanda söz konusu sistemi kurmadığı ya da kurumca
belirlenen usul ve esaslara uygun denetimi sağlayamadığı
tespit edilen dağıtıcılara ve yetkilendirilen tüzel
kişilere idari para cezası öngörülmektedir. Böylelikle, gerek
otomasyon sisteminin kurulması gerekse işletilmesi
aşamaları çok daha kontrollü hâle getirilmektedir.
8inci maddeyle düzenlenen bir diğer önemli
konuysa, dağıtıcıların bir
dağıtıcıdan aldığı akaryakıtı
başka bir dağıtıcıya tekrar satmasına sınır
getirilerek dağıtıcılar arası ticaretin yeniden
düzenlenmesidir. Dağıtıcılar arası akaryakıt
ticareti, sektörün maliyet etkin bir şekilde faaliyetlerini sürdürmesi
için önemli bir araçtır. Özellikle, akaryakıt ithalatı
gerçekleştirme kapasitesi olmayan küçük ve orta ölçekli
dağıtıcılar, piyasa faaliyetlerini sürdürmeleri konusunda
dağıtıcılar arası akaryakıt ticaretini
kullanmaktadır. Ancak ithalat veya rafineri kanalıyla temin edilen
akaryakıtın birden fazla kere el değiştirmesi maliyet
artırıcı bir unsur olduğu gibi akaryakıtın,
dolayısıyla piyasanın izlenebilirliğine de ciddi oranda
zarar vermektedir. Bu kapsamda dağıtıcılar arası
akaryakıt ticaretinin kullanım amacına zarar vermeksizin bir
dağıtıcıdan temin edilen akaryakıtın bir
başka dağıtıcıya satılmasına
kısıtlama getirilerek sağlıklı bir piyasa kontrolü
öngörülmektedir.
Teklifin 9uncu maddesiyle, otomasyon
yükümlülüğünü yerine getirmeyen lisans sahiplerine ve otomasyon
şirketlerine ceza öngörülmekte, bu kapsamda denetim sistemini usulüne
uygun olarak kurmak ve uygulamak üzere yetki verilen tüzel kişilerin
sorumlulukları netleştirilmektedir.
10uncu maddeyle, hile yapan ve yalan beyanda
bulunanların lisansının iptal edilmesi yönünde düzenleme
yapılmakta ve kanuna karşı hile veya yalan beyanda
bulunulmasından dolayı lisansı iptal edilenlerin tekrar piyasaya
girişinin engellenmesi sağlanmaktadır.
12nci maddeyle, istenilen teminatı
vermeyenlerin piyasa faaliyetlerinin teminat verilinceye kadar
durdurulması ve bu süre içerisinde söz konusu tesis veya faaliyet için
başka bir gerçek veya tüzel kişiye de lisans verilmemesi
düzenlenmektedir.
Teklifin 13üncü maddesiyleyse, bitkisel yağ ve
atıklarından akaryakıt olarak kullanılabilen ürünleri
izinsiz üretenler kaçakçılık kapsamına alınmaktadır.
Hâlen petrol türevi ürünlerin akaryakıt yerine ikame edilebilmesine
ilişkin faaliyetler kaçakçılık kapsamındadır ve bu
çerçevede izin alınmaksızın solvent, madeni yağ, asfalt ve
benzeri petrol ürünlerinden akaryakıt üreten, satışa arz eden,
satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticari amaçla satın alan,
taşıyan veya saklayan kişilere de adli yaptırım
uygulanmaktadır. Bununla birlikte, bitkisel yağ ve bunların
atıkları gibi petrol bazlı olmayan diğer maddelerden de
akaryakıt olarak kullanılabilme özelliğine sahip kaçak ürünler
üretilebilmektedir. Maddeyle, akaryakıt yerine kullanılan diğer
ürünlerin de Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamına
alınması temin edilmektedir.
Muhteva itibarıyla önemli düzenlemeler içerse
de kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte sağlıklı
bir uygulamanın yapılabilmesi için yönetmelik ve tebliğ gibi
ikincil düzenlemelerin de ilgili kurumlarca kanunun ruhuna uygun olarak süratle
gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, maliye
politikasının temel amacı, ülkenin makroekonomik hedeflerini
gerçekleştirmeyi de içerecek şekilde kamu gelir ve
harcamalarının kalitesini iyileştirmek ve kamu
açıklarını kalıcı bir biçimde azaltmaktır. Bu
amaçla, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği, üretim ve istihdamı
teşvik eden, öngörülebilir bir vergi sisteminin tesis edilmesi
gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, vergi denetimiyle birlikte
vergi idaresinin organizasyon, insan gücü ve teknik altyapı eksiğinin
giderilerek kayıt dışılığın önlenmesi ve
vergi tahsilatının artırılmasını, bu şekilde
daha düşük oranlı bir vergilemeye geçilmesini, esnaf ve çiftçimizin
vergi yükünün hafifletilmesini, asgari ücretten vergi
alınmamasını ve ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin vergi
dışı bırakılmasını gerekli görüyoruz. Üretim
ve ihracat başta olmak üzere, ekonominin bütününde görülen iyileşmeye
de bağlı olarak, inanıyoruz ki dünyayı etkisi altında
tutan konjonktürel süreç aşılarak
vatandaşlarımızın ertelenen taleplerinin ve beklentilerinin
gerçekleşmesi de mümkün hâle gelecektir. Esasen, devletimiz ve Hükûmetimiz
salgın şartlarında yaşanan olumsuzluklardan
esnafımızın, sanayicimizin, çalışanlarımızın
ve tüm vatandaşlarımızın daha az etkilenmesi için kısa
çalışma ödeneği, ciro desteği, kira yardımı,
nakit desteği, borç erteleme, kredi desteği, işten çıkarma
yasağı ve benzeri önemli destek tedbirlerini süratle uygulamaya
koymuş, bu şekilde hem üretim çarklarının dönmesi hem de
vatandaşlarımızın mağduriyet yaşamaması
temin edilmiştir.
Bu vesileyle, emeklilerimize verilen bayram
ikramiyelerinde artış yapılmasından memnuniyet
duyduğumuzu belirterek hayırlı olmasını da diliyorum.
Değerli milletvekilleri, akaryakıt gibi
kaçakçılığın yüksek boyutlara ulaştığı
alanlarda yasa dışı gelirlerin izlenmesinin, alınacak idari
ve denetim tedbirlerinin yanında gerekli hukuki düzenlemelerin
yapılmasıyla mümkün olabileceğini değerlendiriyoruz. Bu
kapsamda öngörülen düzenlemelerin kayıt
dışıcılığın önüne geçilmesine,
akaryakıttaki sahteciliğin ve vergi kaçağının
önlenmesine önemli katkı sağlayacağına inanıyor ve
teklifi destekliyoruz.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; Vergi Usul Kanunuyla ilgili bir
teklifi konuşuyoruz. Genel olarak şunu başlangıçta söylemek
istiyorum: Türkiyede adil bir vergi sistemine ve köklü bir vergi reformuna
ihtiyacımız olduğunu her fırsatta vergi konuları
tartışılırken dile getiriyoruz. Çünkü dolaylı
vergilerin azaltıldığı -ki payları çok büyük oranda
artmıştır genel vergi gelirlerinin içinde- vergi yükünün
emekçinin, işçinin, dar gelirlinin, esnafın, çiftçinin
sırtından alındığı düzenlemelere mutlaka ihtiyaç
vardır.
Bu genel yaklaşımdan sonra, bu kanun
teklifiyle ilgili çeşitli maddelerde de düzenleme tekliflerimiz oldu,
eleştirilerimiz var ama kanunun geneline ilişkin çok köklü bir
itirazımız olmadığı için kanun üzerinde çok fazla
konuşmak istemiyorum ve ileriki maddelerde de görüşülürken
arkadaşlarımız eleştirilerini dile getirecekler. Ama ben
burada bir başka konu üzerinde durmak istiyorum. Daha evvel çeşitli
seferlerde bu konuları konuştuk, tabii ki konuşmaya da devam
edeceğiz. Bu nedir? İki gün önce 26 Nisanda Sincanda bir
duruşma başladı, 6-8 Ekim Kobani olayları adıyla
bilinen ve geçmiş dönemde eş genel başkanlarımızın,
milletvekillerimizin, merkez yürütme kurulu üyelerimizin
yargılandığı bir davayla karşı
karşıyayız. 3.530 sayfalık bir iddianame var.
Olayların meydana geldiği tarihten altı yıl üç ay sonra, 7
Ocak 2021 tarihinde hazırlanarak bu iddianame bir dava açılmış
oldu. İki gün önce bir duruşma yapıldı, oradaydım.
Hukuksuz bir iddianame zaten süreç boyunca hazırlanmış oldu.
Hukuksuz bir ilk duruşma da gerçekleşti. Duruşmada en ufak usul
ve teknik meseleler bile müzakere yoluyla halledilemedi. Mahkeme heyeti söz
vermemek üzerine o kadar yoğunlaşmıştı ki en basit
hukuki durumlar bile ayaklar altına alındı ve yani Kendi
hukukunu bile çiğneyen bir mahkeme ne kadar adil yargılama
yapabilir? sorusunu hepimizin kafasında uyandırdı ama bu
şekilde devam edilirse adil bir yargılama olmayacağı çok
açık bir şekilde hepimizin malumu hâline geldi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine
sunulmuş bir iddianameden söz ediyoruz. Biraz evvel de söylediğim
3.530 sayfalık bir iddianame, 324 klasörlük ekleri var. Mahkeme
tarafından bir hafta gibi kısa bir süre içinde incelenmiş ve 7
Ocak tarihinde iddianamenin kabulüne karar verilmişti. Yani, 3.530 sayfa
ve 324 klasörlük ekler bir haftada incelendi. Özensiz, alelacele bir inceleme
sonucunda
Hatta pazar gününe duruşma günü verilmişti, sonra
basında bu çıkınca ve eleştiri konusu yapılınca
pazartesi olarak gün değiştirildi. Bu 3.530 sayfalık
iddianamenin ve 324 klasörlük eklerinin tamamının mahkeme kalemi
tarafından taranıp avukatlara verilmesi bile aylarca sürdü. Tarama
işlemleri ancak 23 Martta tamamlandı, on binlerce sayfadan
oluşuyor ekleriyle beraber. Savcılık tarafından tasnif
edilip dizini yapılmadan mahkemeye sunulmuş; mahkeme, tasnifi ve
dizini yapılmayan dosyayı incelemeden teslim almış,
soruşturma dosyası içerisinde UYAP avukat portalda, gözüken bazı
evrakların fiziki dosya ve ek klasörlerde yer almadığı
tespit edilmiş. Örnekleri artırmak mümkün ama
baktığımızda tam bir keşmekeşle karşı
karşıyayız. Peki bu acele ne? sorusunu sorduruyor ama buraya
da geleceğim. Dosya içerisinde günsüz ve tarihsiz, işlem
yapılmayan, arama, el koyma, gözaltına alma kararları mevcut,
bunların dosyaya ne şekilde girdiği bile belli değil.
Terörle mücadele şubesinden bilgi notu antetli ve başlıklı
ama imzasız mahkemeye ve savcılığa talimatlar veren
belgeler olduğu ortaya çıktı. Tüm bunlara rağmen mahkeme 7
Ocakta -yani bir haftalık incelemeden sonra- Büyük bir titizlikle ve
hassasiyetle inceledik. dedi ve değerlendirmesini yaptı. Şaka
gibi ama durum bu. Özensizlikler, hatalar, eksiklikler, yargının
olağan akışına da aykırı olan usul ve yasa
dışı uygulamalar iktidarın zamanla yarışan siyasi
çıkar hesaplarından kaynaklandığını çok açık
bir şekilde bize gösterdi. 22. Ağır Ceza Mahkemesi maalesef
talimatla bir yargılama yapmaktadır. Bağımlı ve taraflı
talimatlarla hareket eden yargı dediğimizde işte bu örnek
karşımızdadır. Yürütmenin tahakkümüyle yargılama
yapmak esas itibarıyla budur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
de 18inci madde ihlali dediği ve Siyasi nedenlerle dava
açılıyor. dediği konu tam da 6-8 Ekim Kobani iddianamesine oturmaktadır.
Duruşma başlangıcında 100e yakın
avukat pandemi ve güvenlik gerekçesiyle içeri alınmadı ama salonun
yarısı polislerle dolduruldu garip bir şekilde. İçeriye
girebilen avukatların itirazı dikkate alınmadı,
tutanağa geçirilmedi, mahkeme heyeti tutuklu yargılanan
arkadaşlarımıza söz hakkı vermedi, avukatsız kimlik
tespiti yapmaya çalıştı. Aslında hukuk cinayeti
adımları atılıyor, çok açık, ilk andan itibaren biz
bunu gözlerimizle ve kulaklarımızla izleme şansına sahip olduk.
Kararı çoktan verilmiş bir yargı ortamı var, bu görünüyor
ve hissediliyor. Adil yargılama değil, hızlı yargılama
isteniyor. Çünkü talimat verilmiş yargıya iktidar tarafından
Hızlı bitsin bu yargılama. denmiş. Adil olması
şart değildir. demiş aslında yürütme yargıya. Politik
kararla, iktidarın politik kararıyla bir yargılama olduğu
çok açıktır.
Peki, yürütmenin yönlendirmesine de birkaç cümle
söylemek istiyorum; sadece yönlendirmesine değil, yürütmenin
talimatlarına ve tahakkümüne ilişkin de birkaç şey söylemek
istiyorum. Biri yürütme adına İçişleri Bakanı, diğeri
siyasi memur sıfatlı İletişim
Başkanlığı çalışanı. Doğrudan
yürütmenin propaganda odağından söz ediyoruz. Atılmış
olan tweetler ve kullanılmış olan videolar var. Şimdi,
Anayasanın 138inci maddesinin açıkça ihlal edildiği ve aleni
olarak yargıya talimat verildiği bu paylaşımlarda, sosyal
medya paylaşımlarında çok net olarak görünüyor.
Bağımlı ve taraflı yargı ve yürütmenin yargı
üzerindeki tahakkümü çok açık bir şekilde görünüyor. Yürütme
aslında açık açık itiraf ediyor Bu davayı biz açtık,
yürütme olarak bu davada tarafız ve bu mesele hukuki bir mesele
değil, siyasi bir meseledir. diyor çok açık bir şekilde. Adalet
ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı bir zamanlar Ergenekon ve
Balyoz davaları için Bu davaların savcısı benim. diyordu,
bugün de Kobani davasının savcısı İçişleri
Bakanı ve İletişim Başkanı görünüyor.
Şimdi, daha mahkemenin ilk gününde
arkadaşlarımızı hadsiz bir şekilde ve mesnetsiz
açıklamalarla cinayetlerin failleri olarak gösteren açıklamalar ve
sosyal medya paylaşımları bu davanın hukuki değil,
siyasi olduğunu ve önceden hazırlanmış bir kumpas
olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Yürütmenin yargıya
açık talimatıyla videolar ve açıklamalar yapılıyor.
Şimdi, bakın, hiç sıkılmadan,
hiç utanmadan yürütmenin mensupları yalan söylüyorlar, İletişim
Başkanlığının başında duran kişi yalan
söylüyor. Bunlar FETÖ kumpas davalarından öğrendiklerini uyguluyorlar
aslında, iyi talebeler olduklarını kanıtlıyorlar.
Şimdi, bakın, bir video, Süleyman Soylu
paylaşmış. Bu videoda çeşitli şeyler var, ben bir
nokta üzerinde durmak istiyorum. Geçmiş dönem milletvekillerimiz
Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, Eş Genel
Başkanımız ve geçmiş dönem milletvekilimiz aynı
zamanda -şimdi Eş Genel Başkanımız- ve geçmiş
dönem Grup Başkan Vekilimiz İdris Balukenle ilgili olarak
paylaşımlar yapıyor ve diyor ki bu videoda: Kandile gittiler.
Şimdi, bakın, iktidara bunu açıkça soruyoruz ve kamuoyuyla da
bunu paylaşıyoruz: Evet, Kandile gitmişler, doğru. Peki,
Kandile kim gönderdi bu heyeti? Kim gönderdi Kandile bu heyeti? Kandile bu
heyetin götürdüğü mektubu İmralıdan kim çıkardı ve
heyete verdi? Kim gidilmesine izin verdi? Kim Kandilden dönüşte getirilen
cevabı aldı, İmralıya ve devlet kurumlarına iletti? Kim
yaptı bunları?
AYHAN EREL (Aksaray) Kim yaptı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bu soruların
cevapları ortada yok.
Şimdi, bakın, bunu bir suçlama olarak
kullanırsanız bu soruların cevaplarını da iktidar
vermek zorundadır. Mesela, dönemin Kamu Güvenliği Müsteşarı
acaba işin içinde miydi? Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarı işin içinde miydi? İktidar partisinden bugün hâlâ
milletvekili olan çeşitli isimler bu işin içinde miydi? Dönemin
Adalet ve İçişleri Bakanları bu işin içinde miydi?
Başbakan Yardımcısı, Başbakan bu işin içinde
miydi? Cumhurbaşkanı bu işin içinde miydi? Bu soruların
hepsine verilecek bir tek cevap var: Evet, bunların hepsi bu işin
içindeydi, yani kimse Kandile elini kolunu sallayarak gitmedi, kimse
mektupları İmralıdan kendi başına çıkarmadı;
bunları çok net olarak biliyoruz. Peki, nedir esas itibarıyla burada
murat edilen? Sadece HDPnin yargılanması mıdır? Sadece
olan biten her şeyi HDPnin üstüne yıkmak mıdır? Yoksa
acaba bunların da daha sonra yargılanmasının yolunun açılması
mıdır? Net söyleyelim: Bu yargılamanın sonucunda Kandile
gitmekten, İmralı ile Kandil arasındaki
yazışmaların
taşıyıcılığını yapmış
olmaktan eğer insanlar mahkûm edileceklerse bütün buna izin vermiş ve
yapmış olanların da yargılanması ve ceza alması
hedefidir. İşte, Süleyman Soylunun attığı tweetin
anlamı budur esas itibarıyla. Bize değildir esas mesaj; esas
mesaj, bütün o çözüm sürecinde yetkili pozisyonlarda bulunanlarla, demin sözünü
ettiğim bütün noktalarda olanlarla, en tepeye kadar,
Cumhurbaşkanlığına kadar işin içinde olanlarla
ilgilidir.
Şimdi, Süleyman Soylunun attığı
tweette bir şey daha eksik kalmış, onu da ben söyleyeyim,
belki günün birinde ekler. 6-8 Ekim Kobani olaylarını HDP
çıkardı. diye anlatıyor da 6-8 Ekim Kobani
olaylarının nasıl sona erdirildiğini söylememiş o
tweette. Ben onu da söyleyeyim: Bakın, 9 Ekimde, Diyarbakırda, o
dönem Eş Genel Başkanımız olan Selahattin Demirtaş bir
basın toplantısı yaptı ve o basın
toplantısında -uzunca bir basın metni vardır, o zaman
basınla paylaşıldı, isteyen istediği yerden de
bulabilir- şöyle bir mesajı iletti, dedi ki: Dün gece
itibarıyla -yani 8 Ekim akşamını kastederek- Sayın
Öcalanla kısa bir mesaj bağlantısı kurma imkânı
bulduk. Kendisinin, bu katliam tehlikesine karşı diyalog ve müzakereyi
hızlandırma yöntemini bütün taraflara önerdiğini belirtmek
istiyoruz. 8 Ekim açıklaması 9 Ekimde. Nasıl olmuş bu
yazışma trafiği acaba? Nasıl bir mesaj
bağlantısı sağlanmış, kim sağlamış
bunu acaba? Eğer 6-8 Ekim olaylarında bu sağlanmamış
olsaydı, olayların sona ermesi için, esas itibarıyla,
İmralıdan, Abdullah Öcalandan destek istenmemiş olsaydı,
belki çok daha fazla insan ölecekti ama bu mesajla birlikte denildi ki:
Sokakta provokasyonlara katılanlar bizden değildir. Ve bu mesaj
sayesinde her şey durdu. Peki, sadece bu mu? 6-8 Ekim arasında, o
süreçte heyetimiz bu provokasyonların durdurulması için
İçişleri Bakanlığında kırk sekiz saat
görüşme yürüttü İçişleri Bakanıyla beraber ve yine o
dönemde televizyonlardan da duyduğumuz ve izlediğimiz kadarıyla
İçişleri Bakanı demişti ki: Güvenlik güçleri içinde kontrol
edemediğimiz gruplar var. Kim bunlar? Aradan yedi yıl geçmesine
rağmen o kontrol edilemeyen güçlerle ilgili açılmış tek bir
soruşturma oldu mu? Olmadı. O güçler neden yargı önüne
çıkarılmadı, soruyoruz. Neden hâlâ korunuyorlar ve
kollanıyorlar, soruyoruz. O dönem görev yapan vali, kaymakam ve emniyet
müdürlerinin kaçı 15 Temmuzda da yer aldı, soruyoruz; kaçı hâlen
görevdedir, soruyoruz. Neden korkuyorsunuz? Kobani katliamlarının
siyasi ayağının ortaya çıkmasından mı
korkuyorsunuz acaba? Bunu soruyoruz. Bu soruları sormaya devam
edeceğiz. Öyle, Bu işi HDPnin üzerine yıkarız da
kurtuluruz. hesabı yapanlar yanılıyorlar. Bunu bir kez daha
söylemiş olalım.
Bu, hukuki değil, siyasi bir davadır. Bu
dava yargının değil, sarayın bizzat savcısı ve
hâkimi olduğu, hükmün önceden verildiği bir iktidar
davasıdır; partimizin siyasetteki değişim gücünü
kırmaya yönelik demokratik siyaseti yasaklama davasıdır; 7
Haziranın ve 31 Martın intikamını alma davasıdır;
siyasal ve toplumsal muhalefeti susturma, halklar arası dayanışmayı
kırma davasıdır; Türkiye halklarının ortak
geleceğine ve birlikte yaşam iradesine karşı kurulan bir
kumpas davasıdır; düşürülemeyen Kobaninin intikamını
almaya yönelik bir vekâlet davasıdır. Bu dava, protestolarda ölümlere
neden olan paramiliter güçleri kollama ve aklama davasıdır. Bu, büyük
yolsuzlukların, çürümenin yaşandığı bir süreçte
iktidarın kendisini ayakta tutma davasıdır. Bunları
söylemiş olalım.
Bakın, bu davayı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kararları üzerinden izlediğimizde de siyasi
bir tasfiye davası olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iki tarihli kararına
işaret edeceğim. Çok fazla zamanımız
olmadığı için detaylarına giremeyeceğim. Bir tanesi,
2018de vermiş olduğu 2. Daire kararıdır ve ondan sonra 2.
Daire kararına Türkiye Cumhuriyeti devleti adına yapılan itiraz
sonucunda 22 Aralık 2020de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük
Dairesinin verdiği karardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Büyük Dairesi birçok ihlal kararı vermiştir ama bir karar çok
önemlidir: 18inci madde ihlal ediliyor. demiştir.
Sayın milletvekilleri, 18inci madde, devletin,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan hak ve özgürlüklere
sınırlama getirirken meşru olmayan araçlarla hareket etmemesini,
başka bir deyişle, devletin, sözleşme maddelerinin arkasına
saklanarak gizli bir gündemi gerçekleştirmek amacını gütmemesini
öngörmektedir. Nedir 18inci madde ihlali? Bu maddenin
yasakladığı yetkinin kötüye kullanılmasıdır.
Yetkinin kötüye kullanılması idare hukukunun bir kavramıdır
ve idare hukukunda idarenin yetkisini kapalı bir surette başka bir
maksatla kullanması iptal nedenidir. İşte, 18inci madde
şikâyetlerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, devletin temel
hak ve özgürlüğü sınırlandırma yetkisini sözleşmede
öngörülen amaçlar dışında kötüye kullanıp
kullanmadığını incelemektedir. Karar vermiştir Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi hem 2nci Dairesi hem Büyük Dairesi ve
demiştir ki: Venedik Komisyonun, Avrupa Konseyi İnsan Hakları
Komiserliğinin raporlarına ve Türkiye'nin uygulamalarına bakarak
18inci madde ihlal edilmektedir. Yani Siyasal nedenlerle tutuklama var,
siyasal nedenlerle davalar açılıyor. Bu ihlale son verin,
gereğini yapın. demiştir çok açık bir şekilde Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi.
Bakın, gerekçeleri nedir Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin, 18inci madde ihlali kararında? Yapılan
tutuklamaların çözüm sürecinin sona ermesinden sonra gerçekleşmesi,
Cumhurbaşkanının beyanları, sadece HDP ve CHPli milletvekillerinin
tutuklanmış olması, Avrupa Konseyi İnsan Hakları
Komiserinin gözlemleri, Venedik Komisyonunun Türk yargısına
ilişkin raporu Venedik Komisyonu da Avrupa Konseyi kurumudur- tutuklama
sonucu, örneğin, Demirtaşın 2017 referandumu ve 2018
Cumhurbaşkanlığı seçiminde kampanya yapamamış
olması, Demirtaşın ve HDPli milletvekillerinin
tutuklanmasının yanında belediye başkanlarının
görevden alınması ve tutuklanmasının da amacın muhalif
sesleri kısmak olduğunu göstermesi. demiştir Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi; çok açık. Şimdi siz devamını
getiriyorsunuz. Siyasi nedenlerle bir dava açtınız, siyasi nedenlerle
tutuklama ve yargılama yapıyorsunuz, siyasi bir tasfiyeyi
gerçekleştirmek amacıyla yargıyı kullanıyorsunuz ve
yine madde 18 ihlaliyle karşı karşıyayız. Yani Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin haklı olduğunu kanıtlamak
için bu iktidar çok çalışıyor, çok çabalıyor, iyi
yapıyor; iktidar bu yaptıklarıyla bir kez daha 18inci madde ve
başka maddeler ihlaliyle Türkiye'yi karşı karşıya bırakacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu konuları
anlattık ve anlatmaya bundan sonra da devam edeceğiz. Siyasi
saiklerle yargılama yapmanızı, siyasi saiklerle insanları
tutuklamanızı ve demokratik siyasetten tasfiye etme
çabanızı kamuoyuna ve halka her yerde anlatmaya devam edeceğiz.
İddianamenin içeriğine girmek bile istemiyorum,
o kadar felakettir ki yani bütünlüğünden koparılan cümleler, daha
önce suç olarak değerlendirilmeyen sözlerin sonra suç sayılması,
gizli tanık ifadeleri, gizli tanıkların beyanlarındaki
çelişkiler, gizli tanıkların tahmin ve yorumlar yapması
yani sayın sayın bitmez, çok fazladır ama bir tek şeyi çok
açık ve net olarak söyleyelim ki: Aslında bu davada alınan bütün
kararlar, gizlilik kararı, tutuklamalar, bunların hepsi siyasi
saiklerle yapılmış olan işlerdir ve bu davanın
geleceği açısından da aslında yürütmenin karar
verdiğini ve bu kararın alelacele, adil olmayan bir yargılama
yoluyla sonuca ulaştırılması amacı olduğu
açıktır. Biz yalanların kaybedeceğine, hakikaten mutlaka
kazanacağına inanıyoruz; bundan en ufak bir şüphemiz yok.
Son olarak bu davadan medet umanlara ilişkin
olarak birkaç cümle söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika izin verir misiniz?
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Bu davadan medet uman siyasilere ve iktidara
seslenerek birkaç şey söylemek istiyorum.
Bakın, HDPnin fikrini,
politikalarını, seçmenlerini demokratik siyasetten tasfiye
edemeyeceksiniz. Kararlı duruşumuzu sürdüreceğiz, demokratik
siyaset konusundaki kararlı duruşumuzu sürdüreceğiz.
İktidarın bütün hukuki ve fiilî saldırıları
karşısında demokratik siyaset anlayışımızdan
taviz vermeyeceğiz. Kürk halkının ve Türkiye demokrasi
güçlerinin nefes borusunu kesme çabalarınıza asla boyun
eğmeyeceğiz. Kürt halkının ve Türkiye demokrasi güçlerinin
siyasi temsilini engellemek ve sesini, sözünü kesme baskılarınız
karşısında asla diz çökmeyeceğiz. Bunu bilin, bunu
söyleyelim, hukuken de politik olarak da sizin
saldırılarınız karşısındaki mücadelemizi kararlı
bir şekilde sürdüreceğiz.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim. (HDP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
47.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun 260 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel sayın konuşmacı yürütmenin
yargıya talimat verdiği iddiasında bulundu. Bu iddia tamamen
temelsiz ve mesnetsizdir, bunun kabul edilmesi mümkün değildir.
Malum, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde, kamuoyunda Kobani
olayları olarak bilinen olaylarda, 37 kişinin ölümüne, yüzlerce
kişinin yaralanmasına sebebiyet veren o hendek, çukur hadiselerinde;
hakikaten birçok kamu kurumunun yakıldığı, araçların
yandığı, sosyal birçok meselenin ortaya
çıktığı ve insanların öldüğü,
yaralandığı olayla ilgili bağımsız ve
tarafsız yargı önünde dava görülmektedir. Savcı iddianamesini ortaya
koyar, avukat savunmasını ortaya koyar, hâkim de tarafsız ve
bağımsız yargıyı temsilen savcının
iddiasına, avukatın savunmasına dosya münderecatı
çerçevesinde delillerle bakar, takdir eder ve kararını verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (İstanbul) Hikâyeci!
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, bundan kimsenin
şüphesi olmasın, bunu hatırlatmak istedim.
Teşekkür ederim.
NURAN İMİR (Şırnak) Keşke
gelip görseydiniz o şaşaalı mahkemeleri,
yarattığınız o şaşaalı mahkemeleri
görseydiniz!
BAŞKAN Sayın Oluç
48.- İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, biraz evvel Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili mesnetsiz iddialarda bulunduğumu söyledi, izin verirseniz
kısaca cevap vermek istiyorum. Bakın, ben hiçbir mesnetsiz iddiada
bulunmadım. Ben sizin politika tarzınıza sahip değilim,
benimkini biliyor olmanız lazım. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki
yargılamalara baktığınızda, hiçbir
yargılamanın başlamasından bir gün önce İçişleri
Bakanı bir video yayınlamamıştır, tarihte böyle bir
şey görülmemiştir. İçişleri Bakanı yürütmenin bir
üyesi değil mi, iktidarın bir parçası değil mi?
İçişleri Bakanı o videoyu yayınlayarak doğrudan
doğruya Anayasa 138i çiğnemedi mi, doğrudan doğruya
mahkemeye talimat vermedi mi? Elindeki silahlı güçleri kullanarak
yargı üzerinde tahakküm kurmadı mı? Kurdu. Ben mesnetsiz bir
iddiada bulunmuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
İçişleri Bakanınız yargı üzerinde egemenlik kurmak
için o videoyu yayınladı ama sadece o değil. İletişim
Başkanlığı diye bir kurum icat ettiniz; iyi, icat edin.
Başına bir siyasi memur koydunuz; iyi, koyun. Yani o siyasi memur da
sizin iktidarınızın ve yürütmenin bir parçası ve o siyasi
memur da aynı şekilde sosyal medya paylaşımları ve
videolar yayınladı; bu da yürütmenin yargı üzerindeki tahakkümü,
baskısı ve egemenlik kurma adımıdır; net. Mesnetsiz
hiçbir iddia ileri sürmüyorum. Türkiye tarihinde bu kadar açık bir
şekilde yargıya siyasi bir müdahale olmamıştır. Bunu
siz yaptınız, sizin iktidarınız yaptı, sizin yürütme
mensuplarınız yaptı. Mesele bu kadar açık ve nettir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu akşam bitmez.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
49.- Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Şunu ifade ediyorum: Herkes kendi vazifesini
yapıyor, herkes kendi zaviyesinden bakıyor. O zaman, buradaki
açıklamaları da yargıya farklı bir yönden baskı olarak
nitelendirmek gerekir. Bu böyle değerlendirilebilir mi Allah
aşkına? (HDP sıralarından gürültüler)
Sonuçta, bakınız, siyasi partiler kendi
kararlarını, kendi kanaatlerini kamuoyuyla paylaşıyor. Bu
manada, siyasiler de bakanlar da kendi kanaatlerini paylaşıyorlar;
bundan daha doğal ne olabilir? Efendim, şöyle bir video efendim
yayınladınız, şöyle bir konuşma yaptınız.
Öyleyse yargıyı etkilemek ve yargıya talimat olarak
nitelendiririz. O sizin nitelendirmemiz, böyle bir durum söz konusu
değil.
HÜDA KAYA (İstanbul) - Cevap vermeseniz daha
iyi göreceksiniz. Konuştukça batıyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bu iddia, yürütmenin yargıya talimat verdiği
iddiası mesnetsizdir diyorum ve bu konuyla ilgili, dosya içeriğiyle
ilgili de tarafsız ve bağımsız yargı bütün
tarafları dinleyip karar verecektir diyorum. Olayın özü budur, gerçek
de budur. Bu gerçeği kabullenmeniz lazım, acı da olsa
kabullenmeniz lazım. Bir şey demiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURAN İMİR (Şırnak) O
cezaevinin önünde niye kalkanlarla basının önünü
kapattınız, onu bir cevaplar mısınız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, siz iddia
ediyorsunuz, onlar da -iddiayı farklı yönden- Bunu biz
yapmıyoruz. diyorlar. Şimdi nasıl yapalım, ikna mı
edeceğiz birbirimizi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama bakın
Sayın Başkan, benim yaptığım konuşmanın
mahkemenin
BAŞKAN - Siz örnekleri de verdiniz, Sayın
Akbaşoğlu da olabileceğini söyledi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamam fakat
benim yaptığım konuşmanın mahkemenin kararı
üzerinde ya da işleyişi üzerinde herhangi bir etki yaratmakla ne
alakası olabilir? Ben başka bir şey anlatıyorum. Ben
iddianameyle ilgili bir şey anlatıyorum. Onun için izin verirseniz
iki cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Peki, iki cümle söyleyin, tutanaklara
geçsin.
Sadece bir dakika.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bakın, ben burada mahkemenin kararı
üzerine herhangi bir cümle kurmadım, kurmuyorum, etkileme diye bir
şey yok ama Anayasanın 138inci maddesi çok açık bir
şekilde der ki: Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı
yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat
veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. İçişleri
Bakanının yayınladığı video ve İletişim
Başkanlığının yaptığı paylaşımlar
çok açık bir biçimde yargıya sonuç bildirmektedir, sonuç çünkü onlar
diyor ki: Ceza almalıdır bunlar. Ya, biri İçişleri
Bakanı, öbürü İletişim Başkanı. Şimdi, bunun
yürütmenin bir parçası olduğu çok açık ortada, neyi
tartışıyorsunuz? Siz bunları yürütmenin dışında
mı görüyorsunuz Sayın Akbaşoğlu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O zaman
Bu kanunu bitirelim. demeyelim yani.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Zorunlu olarak cevap vermek durumundayım çünkü
haksız bir eleştiri var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
zorunlusu ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kaldı ki Sayın Oluç, konuşmanızda
Mahkemenin de kararı daha önceden belli. diyerek mahkemeyi ve hâkimleri
de töhmet altında bırakıcı cümleler sarf ettiniz biraz
evvel. Sonuçta, yürütmenin asla ve kata böyle bir talimatı söz konusu
değildir. Ne siz ne ben ne kimse, hiçbir kişi veya kurum
bağımsız ve tarafsız mahkemelere talimat veremez. Bu
hakikati dillendiriyorum.
BAŞKAN Evet, konu
anlaşılmıştır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
- Bunu sizin de kabul etmeniz gerekir, bunu söylüyorum. Bunun
dışında başka bir şey yok. (HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Konu
anlaşılmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.20
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
260 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız
ve 60 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 260) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep
eden Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 260 sıra
sayılı Kanun Teklifi üzerinde Grubum adına söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
260 sıra sayılı Kanun Teklifini 60
milletvekili imzalamış ama imzalayanların 6sı bile burada
yok maalesef, herhâlde ramazan olması dolayısıyladır.
Şimdi, bilindiği gibi, geçen hafta Meclis
pandemi dolayısıyla tatile girecekti, kapanacaktı, Meclisin
tatile girmesi söz konusuydu; sonra birdenbire bu kanun teklifi geldi, Plan ve
Bütçe Komisyonunda bu kanun teklifini görüştük. Kanun teklifi,
akaryakıtta vergi kaçakçılığıyla ilgili fakat aciliyet
taşıyan bir kanun teklifi değil. Akaryakıtta vergi
kaçakçılığıyla ilgili, aciliyet taşımıyor.
Ayrıca, vergide, biliyorsunuz, kazanç üzerinden alınan vergilerle
ilgili sorunlar, sıkıntılar çok fazla; çok fazla kaçak var
onlarla ilgili olarak ama akaryakıttaki kaçak bu kadar fazla ve acil bir
durum kesbetmiyor. Buna rağmen getirilmesi enteresan. Neden getirildi,
bilmiyorum; neden bu kadar acele edildi, bilmiyorum ancak değerli
arkadaşlar, Meclis kapanırken acil olarak böyle bir kanun teklifi
getiriliyorsa bunun tencereyle ilgili olması lazımdı; yani
vatandaşla ilgili olması lazımdı, işsizlikle ilgili
olarak kırılan, sıkıntıda olan vatandaşla ilgili olması
lazımdı. Büyük sıkıntılar var, biliyorsunuz; bu
konulara girmeden, bu konularla ilgili çözüm bulmadan, hele bir pandemi
kapanması söz konusu on yedi, on sekiz günlük, böyle bir kapanmadan önce
işsizlerle ilgili, özellikle esnafla ilgili, çalışanlarla
ilgili, çalışamayacaklarla ilgili, para kazanamayacaklarla ilgili
tedbir almamamız ama bu kanunları görüşüyor olmamız,
gerçekten affedilir şeyler değil.
Ben, bu kanun teklifini Komisyondayken övdüm,
teşekkür ettim hatta Ziya Beye. Neden? Çünkü ilk defa -on
yıldır milletvekiliyim- bir torba kanun -5 farklı kanundan
oluşuyor- konu itibarıyla bütünlük arz ediyordu yani ilk defa bir
torba kanun yerli yerinde gelmişti. Evet, etki analizi
yapılmamıştı; evet, diğer tali komisyonlarla ilgili
görüşe başvurulmamıştı; kamu
kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının görüşü
yoktu, yine çok eksikti ama ilk defa bir kanun teklifi
-hatırlamıyorum bundan başka- bütünlük arz ediyordu. O nedenle
kendilerine teşekkür etmiştim.
HACI ÖZKAN (Mersin) Buna torba denemez.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Yo, torba ama
torba olmasının da mahzuru yok -ilk defa olarak- onu özellikle
belirteyim, kayıtlara geçsin.
Şimdi, bu kanun teklifi akaryakıt
kaçakçılığını önlemeye yönelik değil,
akaryakıtta vergi kaçakçılığını önlemeye yönelik.
Yani fark var arada, böyle bir farkı var. Şimdi, vergi kayıp ve
kaçağıyla ilgili çalışmamız gerekiyorsa, dediğim
gibi, kazanç üzerinden alınması gereken vergilerle ilgili bu
çalışmayı yapmamız lazımdı. Mesela, aylık
bütçe gerçekleşmelerine bakıyorsunuz, mart itibarıyla vergilerde
bu sene bir artış var. Özellikle muamele ve harcama vergilerinde
büyük bir artış var. Hatta dâhilde alınan katma değer
vergisi yüzde 196 artmış vaziyette. Bunlar zaten
ağırlıklı olarak akaryakıttan alınıyor.
Otomobille, akaryakıtla vergi almayı idame ettiriyoruz. Şimdi,
otomobil alıyorsunuz değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; 200 bin liraysa otomobilin bedeli 400 bin lira zaten onun
üzerinden vergi alınıyor. Ondan sonra her sene o otomobille ilgili
olarak motorlu taşıtlar vergisi ödüyorsunuz 15-20 bin lira. Onun
haricinde depoyu her doldurduğunuzda en az yarısı kadar vergi
ödüyorsunuz. Yani zaten Türkiyedeki vergi sistemi otomobile
bağlanmış vaziyette. Şimdi, buradaki
kaçakçılığın, düşük orandaki bu
kaçakçılığın dikkate alınarak bu kanun teklifinin
getirilmesi enteresan gerçekten de.
Ayrıca, şunu da ifade edeyim: IMFnin bir
raporu var, bu hafta yayımlandı. Türkiye, pandemide halkına en
az destek veren ülkeler arasında görünüyor buna göre. Bakın, 5 gruba
ayırmış ülkeleri, dünya ülkelerini: Gayrisafi yurt içi
hasılasının yüzde 10unun üzerinde destek veren ülkeler, yüzde
7,5 ile 10 arasında destek veren ülkeler, yüzde 5 ile 10 arasında
destek veren ülkeler, yüzde 2,5 ile 5 arasında destek veren ülkeler ve
yüzde 2,5un altında gayrisafi yurt içi hasılasına göre destek
veren ülkeler. Türkiye yüzde 1,5la, gayrisafi yurt içi
hasılasının yüzde 1,5uyla en az destek veren ülkeler
arasında. O nedenle, bundan önce buraya getirmemiz gereken kanun
teklifleri vardı; vatandaşla ilgili bu durumu, kapanmayı dikkate
alarak, işsizliği dikkate alarak yapmamız gereken işler
vardı. Özellikle esnaf Türkiyede büyük sıkıntılar
içerisinde, orta sınıf yok oluyor esnafla beraber. Özellikle esnaf
çocukları devlette çalışmak için müracaat ediyor,
başvuruyor. Orta sınıfı yok ediyoruz, esnafı yok
ediyoruz. Bunlarla ilgili bizim tedbir almamız lazımdı şu
saatte.
Peki, bu kanun teklifiyle ne getiriliyor? Yürütme ve
yürürlük hariç 13 madde değerli arkadaşlar. Bu 13 maddeye
bakarsanız, ben tek tek, kısa olarak, özet olarak
çıkarttım:
1inci maddeyle, faturanın malın teslimi
veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu
getiriliyor. Mükellefe yeni bir zorunluluk getiriyor. Malın teslimi veya
hizmetin yapıldığı anda faturanın düzenlenmesi
zorunluluğunu getiriyor.
Madde 2yle, yeni işe başlayanlarda 10
milyon lira ile 100 milyon lira arasında teminat verme zorunluluğu
getiriliyor yine mükelleflere, akaryakıt sektöründe olan mükelleflere; 10
milyon ile 100 milyon arasında teminat verme.
3üncü maddeyle, 1 milyon liradan fazla olmamak
üzere özel usulsüzlük cezası getiriliyor mükellefe. Zaten var var ama
ilave olarak 1 milyon liradan fazla olmamak üzere bir özel usulsüzlük
cezası daha getiriliyor.
4üncü maddeyle, üç yıldan beş yıla
kadar hapis cezası getiriliyor belli şartlara uymayan bu
mükelleflere.
5inci maddeyle, mükellef hakkında kamu
davasının açılması için vergi incelemesinin
tamamlanması şartı kaldırılıyor; rapor olmadan
da, vergi inceleme raporu olmadan da mükellefe dava açılabilecek, kamu
davası açılabilecek, böyle bir şart getiriliyor.
6ncı maddeyle, Petrol Piyasası Kanununa
göre mükellefe prim ve vergi borcu olmadığına dair belge alma
şartı getiriliyor; lisans tadili veya lisans alınması
gerektiği durumlarla ilgili olarak.
7nci maddeyle, mükellefe denetim sistemi
kurulması, dijital bir denetim sistemi kurulması şartı
getiriliyor, bunu uygulama yükümlülüğü getiriliyor.
8inci maddeyle, yine mükellefe,
dağıtıcıdan aldığı akaryakıtı
başka bir dağıtıcıya satamaz şartı
getiriliyor.
9uncu maddeyle, lisansı iptal olanlara yeniden
lisans verilemez şartı getiriliyor, idari para cezası ve
faaliyet durdurma cezaları getiriliyor.
11inci maddeyle,
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)
Piyasası Kanununa göre mükellefe prim ve vergi borcu
bulunmadığına dair belge alma zorunluluğu getiriliyor
SGKden ve Maliye Bakanlığından. Deminki Petrol Kanununa
göreydi, bu da sıvılaştırılmış petrol
gazlarıyla ilgili.
12nci maddeyle, teminat vermeyen mükelleflerin
faaliyetlerinin durdurulması yükümlülüğü getiriliyor.
13ün maddeyle de akaryakıt yerine
kullanılan diğer ürünler yönünden de bu cezaların
uygulanacağı hükme bağlanıyor.
Görüldüğü üzere, değerli arkadaşlar,
hepsi mükellefe yönelik; ne Maliye Bakanlığına ne Enerji
Bakanlığına ne EPDKye herhangi bir yükümlülük getirmiyor bu
kanun teklifi; bütün yükümlülükler olduğu gibi mükelleflere,
dağıtıcılara, bayilere getiriliyor.
Şimdi, bununla ilgili olarak da Plan ve Bütçe
Komisyonunda meslek kuruluşları bunu desteklediklerini ifade ettiler,
çok şey söylemedik tabii ki ancak, gördüğüm kadarıyla bu
piyasadaki bazı zayıf dağıtıcıları,
özellikle zayıf olan dağıtıcıları yok etmeye
yönelik bir kanun teklifi. Bu, yalnız, şöyle bir şey de getiriyor:
Kötü niyeti olan mükellefleri hizaya getirmek için, oradaki vergi
kaçağını kontrol altına alabilmek için bu sefer de iyi
niyetlileri yakmış oluyoruz, onlara çok ağır yükümlülükler
getirmiş oluyoruz. Biraz önce hepsini saydım tek tek, her madde bu
sektördekilere yeni yükümlülükler getiriyor. Yani iyi niyetli olan, vergisini
ödeyen bu yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kalıyor maalesef.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; halbuki, devlet olmak bu değil. Yani devlet olmak,
yönetmek, düzenleyici olmak, denetleyici olmak bu değil; daha farklı
bir zihniyetle çalışılması lazım. Devlet
vatandaşın, firmaların, girişimcilerin yanında
olmalı, onların önünü açmalı, yatırımcıların
önünü açmalı, daha fazla yatırım yapılmasını
teşvik etmeli; devlet bu zihniyette olmalı. Bütün yükümlülükleri
mükelleflere ver, kendin rahat ol, kendin görev yapma, denetim görevini yapma.
Bu zihniyette devlet, böyle bir devlet anlayışı olamaz
değerli arkadaşlar. Devlet tabii ki güçlü olmalı ama devletler
milletleri için vardır, bunu unutmamamız lazım çok değerli
arkadaşlar.
Şimdi Devlet güçlü olmalıdır. deyince,
özellikle bu dönemde -işte, dünden beri tartışıyoruz-
Amerikanın bize bu kadar şaşı baktığı, rest
çektiği bir dönemde Türkiye ekonomisinin çok güçlü olması
lazımdı. Bir ekonominin güçlü olması da bir taraftan, özellikle
kamuda rezervlerin güçlü olmasıyla ölçülür. Maalesef, Merkez Bankası
rezervleri -hani, şu, 128 milyar dolarla simgeleşti ya- geçen hafta
itibarıyla -cuma günleri açıklanır- eksi 60 milyar
dolardaydı, eksi 60 milyar dolarda swapları da çıkardığımız
zaman. Bu, devletin güçlü olmadığını, görevini de tam
olarak yapamadığını gösteriyor maalesef; bürokrasideki
zihniyeti de gösteriyor.
Değerli arkadaşlar, biz, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu kanun teklifi görüşülürken emeklilerin bayram
ikramiyesiyle ilgili bir önerge de verdik, dedik ki
Emeklilerin bayram
ikramiyeleri, 5510 sayılı Kanuna ek 18inci madde vardır, orada
düzenlenmişti daha önceden de; yine o kanunla ilgili biz önerge verdik;
bunun 1.500 lira yapılması ve bundan sonrasıyla ilgili olarak da
enflasyon oranında artırılması önergesiydi bu. Kabul
edilmedi. Şimdi, dün Sayın Cumhurbaşkanı
açıklıyor Kararnameyle yapacağız. diyor. Yani
bürokrasinin durumunu görebiliyor musunuz? Kanunla yapılması gereken
bir işi -bürokrasi öyle demek ki yukarıya bildirmiş-
Kararnameyle yapacağız. dedi. Şimdi, aslında, bunun
kanunla yapılması lazım, Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkisinin
yürütmeye verilmemesi lazım. Bunu tabii ki, burada yapacağız,
düzelteceğiz ama şimdiye kadar bunun fark edilmemesi de çok enteresandır
herhâlde; bürokrasinin, devletin durumunu göstermesi açısından
enteresandır herhâlde. Yani bunu bile fark edemiyorlar, belki biz geçen
hafta önergeyi vermemiş olsaydık fark edilmeyecek, kararnameyle
çıkarılmaya çalışılacaktı maalesef.
Şimdi, 128 milyar dolar konusuyla ilgili olarak
da müsaadenizle şunları söylemek istiyorum: Burada tetkik edilmesi
gereken, dikkate alınması gereken üç unsur var değerli
arkadaşlar; bir tanesi, kamu hukukuyla ilgili, idare hukukuyla ilgili. Bir
protokol var, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yetkilerini Hazineye
devrediyor o protokolle. Kamu hukukuna, idare hukukuna ne kadar uygundur bu;
buna bir bakılması lazım, bunun bir soruşturma konusu
yapılması lazım.
İkincisi, ekonomi ve finans yönünden. Ekonomi
biliminin ya da disiplininin, finans disiplininin kurallarına uygun mu
yapılmıştır, buna bakılması lazım. Bu,
siyasi bir konudur, cezayı gerektirmez ama eğer bu işlem
sonucunda birileri için haksız bir kazanç doğmuşsa, sebepsiz
zenginleşme varsa, bir yolsuzluk varsa bu da ceza hukukunun kapsamına
girer, bu taraftan da incelenmesi gerekir yani özellikle kamu hukuku
açısından, idare hukuku açısından ve ceza hukuku
açısından konuya bakılması, yaklaşılması
lazım.
Şimdi, şunu söylesem: Bankalardan Türk
lirasıyla düşük faizli kredi alan birileri, gittiler, Merkez
Bankasından ya da Hazineden, kamu bankaları üzerinden döviz
aldılar; böyle bir iddiada bulunsam Hayır, böyle bir şey
yoktur. diyebilir mi ki hiç kimse? Bunun, bu tür iddiaların
netleşmesi için bu soruşturmaların yapılması
şarttır. Bir an önce bu soruşturmanın yapılması
lazım, Meclis tarafından da yapılması lazım bu
soruşturmanın. Onun için önemlidir, devlet üzerindeki güvenin yok
olmaması açısından önemlidir. Devlete olan güvenin devam
edebilmesi, yatırımcının devletine güvenebilmesi
açısından bunların yapılması şarttır.
Biliyorsunuz şu anda -daha önceden burada ifade
ettim- en fazla sermaye çıkışı olan ülkeyiz, yani en fazla
dövizin kaçtığı, döviz sahiplerinin, servet sahiplerinin
paralarını yurt dışına çıkardığı
-nüfusuna oranla- en yüksek ülkeyiz biz. Bunların giderilebilmesi için
devletin güven veriyor olması lazım, devlete güveniliyor olması
lazım, bunun sağlanması lazım. Bunlar olursa
Merkez
Bankasıyla ilgili dedikodular, Hazineyle ilgili, kamu bankalarıyla
ilgili neyin ne olduğu belli değilse
Bütün bunlar sonucu tabii ki
yatırımcı yurt dışına kaçar ve şu anda
maalesef, Türk yatırımcıları yurt dışına
yurt içinden daha fazla yatırım yapmaktadırlar.
Evet, değerli arkadaşlar, bu ekonomik
krizi, pandemili ekonomik krizi nasıl atlatacağız, bununla
ilgili de müsaadenizle çok kısa birkaç şey söylemek istiyorum. Bir
kere güven sorununu, biraz önce bahsettiğim güven sorununu gidermemiz
şart. Devlete olan güveni tesis etmek lazım, hukukun üstünlüğünü
ortaya koyabilmek lazım, getirebilmek lazım. Onun haricinde, kamu mali
yönetimi ve bütçe birliğinin sağlanması lazım, kamu mali
yönetiminde bütçe birliğinin sağlanması lazım.
Bağımsız kurumların düzenli olması lazım. Yani
düzenleyici ve denetleyici kurumların görevlerini yapar hâle gelmesi
lazım. MASAKın, EPDKnin, BDDK'nin, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun, bunların doğru dürüst çalışabiliyor olması
lazım. Ekonomik ve Sosyal Konseyi bir an önce toplamamız lazım,
anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konseyi bir an önce toplamamız
lazım. Tüm kesimlerin katıldığı, tüm kesimlerin
tartıştığı, böyle on sekiz günlük kapatma
kararlarının bile ortak olarak alındığı,
benimsendiği ve uygulamada birlik sağlanabildiği bir
ortamın yaratılması lazım. Çok önemli bir konu bu, maalesef
hep ihmal ediliyor.
Bu dolarizasyondan da çıkılması
lazım. Bir an önce Türkiyenin bu ihalelerini dolar üzerinden
yapmaması lazım, yurt içerisindeki ödemelerini dolar üzerinden
yapmaması lazım, kiraların dolar üzerinden
bağıtlanmaması lazım, vesaire vesaire
Tahsili gecikmiş alacaklarla ilgili olarak
yapılması gerekenler var. Toplumsal dayanışma
programlarının tesis edilmesi gerekiyor. Kısa vadeli istihdam
olanaklarının yaratılması lazım. Bu mevcut
teşviklerin ötesinde çok daha farklı bir şekilde kısa
vadeli istihdam olanaklarının artırılması lazım.
Dış politikanın da yüz seksen derece
değişmesi lazım. Dış politikayla ilgili olarak tabii
ki içeriye yansımaları söz konusu oluyor ve içeride maalesef güven
tesis edilemediği için servet sahipleri servetlerini yurt
dışına kaçırıyorlar ve bu, büyük
sıkıntı yaratıyor maalesef geleceğimizle ilgili
olarak.
Evet, bir ramazan günü böyle bir kanun teklifiyle
ilgili olarak sizlere iftar öncesi bunları anlatmak istedim.
Sabrınız için çok teşekkür ediyorum, herkese saygılar
sunuyorum. Şimdiden de iyi bayramlar diliyorum. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde grup
konuşmaları tamamlanmıştır.
Şahıslar adına ilk
konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Kamil Okyay
Sındır.
Buyurun Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin
Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair 260 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
4 ayrı kanunda değişiklik öneren yine
bir torba kanun teklifi görüşüyoruz ancak bugüne kadar getirilen
diğer torba kanun tekliflerinden içeriğinin bütünselliği ve
maddelerinin birbiriyle olan ilgililiği nedeniyle olumlu
sayılabilecek önemli bir farkı bulunduğunu öncelikle belirtmek
isterim. Teklifin ekinde herhangi bir etki analizi maalesef yine yok. Bu
yasanın millî ekonomimize ne büyüklükte bir katkısının
olacağını görebilmeyi dilerdik ama maalesef bunu göremedik. Her
zaman olduğu gibi teklifin havale edilmiş olduğu tali komisyon
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu; ki
Başkanlığına teklifi sunan Sayın Ziya Altunyaldız
gelmiştir, kendisine başarılar diliyorum, kutluyorum. Herhangi
bir rapor bu Komisyondan yine gelmedi. Teklif sahipleri, teklif üzerine
Komisyonumuzda yapmış olduğu sunuş konuşmasında
bir yandan akaryakıt sektöründeki kayıt dışılıkla
mücadelede nasıl etkin olduklarını belirtiyorlar ama hemen
arkasından teklifin gerekçelerine de şunları ekliyorlar:
Kayıt dışı satışlar var, haksız rekabet
var, devlet vergi gelirlerinde ciddi kayıplar var, sahte
faturalandırma yapılıyor, istasyonlardaki ödeme kaydı
cihazlarına müdahaleler oluyor, bayideki otomasyon sistemine korsan
programlarla müdahale oluyor, müşterilere verilen fişlere farklı
plaka bilgileri yazılıyor, fatura ve sevk irsaliyeleri ibraz
edilmiyor. gibi meseleleri bunun akabinde sıralıyorlar. Bu ne perhiz,
bu ne lahana turşusu; bu mudur kaçakçılıkla etkin mücadele?
Bakın değerli arkadaşlar, 2015-2020
yılları arasında yapılan kamu denetimlerinde, tespitlerde
bir yılda 8,1 milyar liranın üzerinde sahte fatura piyasaya
sürülmüş; devletin KDV, gelir veya kurumlar vergisi gelirlerindeki
kayıp 3,1 milyar liradan fazlaymış, piyasaya 300 milyon litre
kaçak akaryakıt sevk edilmiş. Bunlar sadece tespitler yani buz
dağının görünen yüzü, bir de tespit edilememiş olanlar var.
Örneğin, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve
Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının
akaryakıt kaçakçılığının Türkiye'deki durumu 2017
yılı raporuna göre 2017 yılında satış
kayıtlarına girmemiş akaryakıt tüketimi 2 milyon 194 bin
ton olarak tahminlenmiş. Piyasadaki tahminî yıllık kaçak
oranı ise yüzde 8,1. 2017 yılında denetimlerde ele geçirilen
kaçak akaryakıt miktarı 63.921 ton olduğuna göre tespit edilen
kaçakların toplam kaçak tahmininin sadece yüzde 3'ü olduğunu,
diğer bir deyişle, ele geçirilen kaçak akaryakıtın neredeyse
35 katı düzeyinde bir kaçakçılık olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer yandan motorin yerine adım
başı 10 numara madeni yağ satışları göz göre göre
devam ediyor. Akaryakıt satış fiyatı üzerindeki kâr
oranı normal şartlarda en fazla yüzde 10 iken ki bu kârın yüzde
55i dağıtıcıya, yaklaşık yüzde 45i bayiye
kalıyor- bunun çok altında fiyatla satışların devam
ettiğini görüyoruz. Bunları sorgulayan, soran yok. Kısaca,
iktidar akaryakıt kaçakçılığını önlemede maalesef
sınıfta kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de
akaryakıt sektöründe 100e yakın dağıtım şirketi,
12 bine yakın da istasyon var. Ayrıca sektör ürünlerinin yüzde 80e
yakın kısmının en büyük 10 şirket tarafından
satılmakta olduğu sektör raporlarından anlaşılıyor.
Hatta bu 10-11 şirket içinde en baştaki ilk 5 şirketin pazar
payı yüzde 70-80ler düzeyine kadar çıkıyor. Diğer bir
deyişle sektördeki ilk 5 firma pazarın üçte 2sini elinde tutuyor.
Geriye kalan 95e yakın firma ise pazarın kalan üçte 1ine sahip.
Böylesi dengesiz bir pazarda, durumda ciddi anlamda bir rekabet sorunu
yaşanıyor ve yaşanacak olduğu da ortada.
Dolayısıyla, bu kanun teklifinde getirilen
düzenlemelerle bir yandan akaryakıt ve vergi
kaçakçılığının önlenmesine ve vergi tahsilatı
güvenliğinin sağlanmasına çalışılırken diğer
yandan sektördeki küçük firmaların, küçük ölçekli bayi ve
dağıtıcıların da sonunu getirme riskinin çok büyük
boyutta olduğunu görmek gerekir. Yani iyi bir şey yapıyoruz
derken sektörün sayıca çok daha fazla olan küçük bileşenlerinin yok
olmaya doğru sürüklenme riskini görmezden gelemeyiz. Bu bağlamda, teklifte,
örneğin sektörde yeni işe başlayacak olanlara 10 milyon liraya
kadar, faaliyeti devam edenlere 100 milyon liraya kadar teminat
alınması ve ucu açık, keyfiyete, suistimale ve istismara
açık böylesi geniş bir mali yetkinin Hazine ve Maliye
Bakanlığına yani siyaset kurumuna veriliyor olmasının;
bu hususa uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesilmesine olanak
sağlanmasının ve yeni lisans, lisans tadili veya lisans
sürelerinin uzatılabilmesi taleplerinin yerine getirilmesinde vergi
dairelerine vadesi geçmiş vergi borcunun bulunmaması şartı
getirilmesinin haksız rekabeti derinleştirebileceğini ve
sektördeki küçük firmaların yok olmaya sürükleneceğini ciddi bir risk
olarak gördüğümü belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, şu gerçeği
de sizlerle paylaşmak istiyorum: Akaryakıt sektöründeki 12 bin
istasyonun yarıdan fazlası kırsalda hizmet veriyor ve bu
istasyonların hemen tamamı cari hesap çalışıyorlar.
Yani akaryakıtı alan özellikle çiftçiler veya nakliyeciler
aldıkları ürünün bedelini veresiye hesaplarına
yazdırıp iş yapıyorlar; daha doğrusu, çiftçilerimiz
genellikle ürünlerini hasat edip pazarda sattıktan sonra, nakliyeciler de
genellikle üç dört ay vadeli aldıkları mazotlarının
hesaplarını ellerine para geçtikçe kapatıyorlar. Şimdi, siz
bu bayilerden lisans tadili, lisans yenileme gibi durumlarda vergi dairesine
vadesi geçmiş vergi borcu olmadığı şartını
getirirseniz sonuçta sadece bayi değil, o bayiden vadeli mal alan,
başta çiftçilerimizin ve nakliyecilerin çok zor bir duruma düşmesine
neden olursunuz.
Bu kanun teklifinin bu şekilde geçmesi
durumunda, lisans sahiplerinin vergi dairesine vadesi geçmiş borcu
bulunmadığına ilişkin belge ibrazı koşulu
nedeniyle nisan ayı sonunda vergilerini yatırma zorunluluğu,
özellikle kırsaldaki bayileri çok ciddi sıkıntıya
sokacaktır. Bunun ek maliyetini ya üstlenecekler ya da müşterisi olan
çiftçilerin, nakliyecilerin sırtına bindireceklerdir. Zaten ciddi
boyutlarda kredi borcu yükü altında olan üreticilerimiz bir de mazot
parasını peşin ödemek zorunda kalırlarsa -ki bu durumda
öyle olacaktır- bunu ödemek için artı bir kredi alma çabası
içerisine gireceklerdir. Yani üretimini sürdürebilmek için mutlak ihtiyacı
olan mazotu almak için üreticilerimiz bir de mazot için kredi
arayışına gireceklerdir.
EPDKnin 2020 Yılı Aralık Ayı
Sektör Raporuna göre, piyasaya sürülen 31,55 milyon ton akaryakıtın
25,85 milyon tonu motorindir. Tarımsal üretimde tüketilen ortalama motorin
miktarının yaklaşık 3,5 milyon ton olduğu
düşünüldüğünde Türkiyede tüketilen motorinin yaklaşık
yüzde 13-15inin tarımsal üretimde kullanılmakta olduğu
unutulmamalıdır. TÜPRAŞın 20 Nisan 2021 tarihinde rafineri
fiyatlarına baktığımızda motorinin İzmirde
rafineri çıkış fiyatı litre başına 3,75 lira,
buna karşılık 1 lira ÖTV, 86 kuruş KDV ve
yaklaşık 1 lira da nakliye ve kâr payı maliyetleri
eklendiğinde pompa satış fiyatının 6,54 liraya
çıktığını görüyoruz. Yani rafineri
çıkışı ile pompa fiyatı arasında KDV, ÖTV,
taşıma, nakliye ve diğer kâr payları nedeniyle neredeyse 2
katına kadar bir artış söz konusu. Bu, tarımsal üretim
maliyetleri üzerinde çok büyük bir yük oluşturuyor. Tarımda
kullanılan motorin bir lüks tüketim maddesi değildir. Çiftçimiz bu
motorini tamamıyla tarımsal üretimde ve bir gıda üretim girdisi
olarak kullanıyor. Dikkat edilirse neredeyse 2 liraya varan oranda KDV ve
ÖTV çiftçinin kullandığı motorinin üzerine bindiriliyor, zaten
yüksek girdi maliyetleri altında ezilen çiftçimiz ne yazık ki üretim
yapamaz hâle geliyor. Bu da demek oluyor ki tarımsal üretimde kullanılan
3,5 milyon ton motorin üzerinden çiftçimiz yaklaşık 7 milyar lira
dolayında dolaylı vergiyi cebinden ödüyor. Siz, bir yandan
Tarıma 22 milyar lira destek veriyoruz. diyeceksiniz, diğer yandan
bunun üçte 1ini sadece motorin üzerindeki ÖTV ve KDVyle geri
alacaksınız.
Bu vesileyle buradan bir kez daha yüce heyetinize ve
iktidar sahiplerine seslenmek istiyorum: Artık yeter, üreticimiz gerçekten
zor durumda, üretim girdi maliyetleri altında eziliyor. Ürün
fiyatları, pazar koşulları onu bu durumdan asla kurtaracak
durumda değil. Kamu ve özel bankalara, tarım kredi kooperatiflerine
ve bir de bunların üzerine tefecilere, tüccarlara, aracılara olan
kredi borçları 200 milyar lirayı bulmuş durumda. Sadece takibe
alınmış kredi borçları yaklaşık 5 milyar lira
düzeyinde ve bu rakamlar her geçen gün artarak büyüyor. Çiftçimiz bu
borçlarını ödeyemiyor ve bu nedenle ya toprağını terk
ediyor, hayvanlarını mezbahaya gönderiyor ya da icara verdiği
kendi tarlasında veya ahırında amele olarak çalışmak
zorunda kalıyor ya da her şeyini bırakıp şehre giderek
hiç olmazsa çoluğunun çocuğunun boğaz tokluğuna
sigortasız da olsa bir iş, ekmek parası bulma derdinde.
İktidar bu gerçeği de görmezden gelse de çiftçilerimiz gerçekten
bitmiş durumda ve tüm bunlara karşı yanında görmek
istediği devletini yanında göremiyor, sahipsiz ve çaresiz
bırakılmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Böylesi bir
durumda, bırakın mazot parasını, bu düzenlemeyle peşin
ve hatta krediyle ödemeye zorlamayı, gelin bu düzenlemeye bir madde
ekleyelim, nasıl ki lüks yatlarda kullanılan motorinden
alınmıyor, çiftçilerimizin tarımsal üretimlerinde kullanmakta
oldukları mazotun fiyatı içerisindeki KDV ve ÖTVyi çiftçinin
kullandığı akaryakıttan kaldıralım.
Değerli milletvekilleri, on dokuz
yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde
maalesef israf, kayıt dışılık, sahtecilik,
kaçakçılık, soygunculuk, rantiye cenneti hâline gelmiş durumda
ülkemiz; maalesef yönetilemiyor ve iktidar sahipleri, Tosuncuklar, kripto
Tosuncuklar milletin gözü önünde dalga geçer gibi milyarları götürürken
uykuya dalmış. 128 milyar dolar Merkez Bankası rezervini yani
devletin rezerv kasasını, bütün birikimlerini iki senede
buharlaştırıyor, hatta döviz, altın, swap borçları dışındaki
net rezervi eksi 60 milyar dolara düşürüyor ve buharlaşan bu 128
milyar doların karşılığının nerede
olduğunun hesabını vermek yerine tüyü bitmemiş yetim
hakkını savunanları terörist ilan ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu israf, bu soygun, bu
talan düzeni böyle gitmez. Milletimizin takdiriyle sandık elbet gelecek ve
milletimiz bunun sorumlularından hesabını elbet soracaktır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde
şahıslar adına görüşmeler tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Soru-cevap talebi yoktur.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 6ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz talep eden Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 260 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Kanun teklifi, akaryakıt sektöründe özellikle
kamuoyunda fatura ticareti diye adlandırılan ve büyük boyutlarda
vergi kaybına yol açan kaçakçılığı önlemek
amacıyla yapılan bazı düzenlemeleri içermektedir. Ülkemizde
akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele, başta ulusal
marker uygulaması olmak üzere, alınan bir dizi önlem sayesinde
başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Bununla birlikte,
akaryakıt kaçakçılığında çok çeşitli yöntemlerle
karşılaşılmakta olup son yıllarda fatura ticareti
diye adlandırılan kaçakçılık yönteminin
kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Nitekim,
bu yılın ilk aylarında Silici kod adıyla yürütülen
soruşturma sonucunda akaryakıt istasyonlarından 608 milyon litre
akaryakıt satış verisinin otomasyon sistemlerine müdahale
edilerek silindiği ortaya çıkarılmıştır. Silinen
akaryakıtın maddi değerinin yaklaşık 3,6 milyar lira
ve devletin vergi kaybının ise 3,1 milyar lira olduğu
açıklanmıştır. Söz konusu operasyonda bu kadar büyük
tutarda kaçakçılık yapıldığının
belirlendiği dikkate alındığında, konunun ne kadar
ciddi ve önemli olduğu, devletin vergi kaybının çok büyük
boyutlara varabileceği ve bu kaçakçılığın önlenmesi
için acil tedbirler alınması gerektiği net bir şekilde
anlaşılmaktadır.
Bu amaçla hazırlanan kanun teklifinin 1inci
maddesinde, yedi günlük fatura düzenleme süresini indirme ya da faturanın
malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı
anda düzenlenmesi zorunluluğunu getirme konusunda Hazine ve Maliye
Bakanlığına yetki verilmektedir.
Teklifin 2nci maddesinde petrol piyasası ve
LPG piyasasında lisansa tabi faaliyetlerde bulunanlar ile bandrol, pul,
barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretleri
kullanma zorunluluğu getirilen ürünleri imal veya ithal edenlerden teminat
alma konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.
Teklifin 3üncü maddesinde teminat verme
zorunluluğuna uymayanlara özel usulsüzlük cezası verilmesi
öngörülmektedir. Özel usulsüzlük cezası 2021 yılı için 25 bin
Türk lirasından az ve 1 milyon Türk lirasından fazla olmamak üzere
bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının
binde 3ü olarak düzenlenmiştir.
Teklifin 4üncü maddesinde akaryakıt
satışlarına dair otomasyon sistemine fiziksel veya bilişim
yoluyla müdahale ederek satışlara ait mali belge ve bilgilerin
cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda
kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen ve
Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya
verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan
şekilde iletilmesine sebebiyet verenlerin üç yıldan beş
yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması
öngörülmektedir.
Teklifin 5inci maddesinde otomasyon sistemine
müdahaleyle ilgili suçların işlendiğinin inceleme
sırasında tespiti hâlinde incelemenin tamamlanması
beklenmeksizin, sair suretlerle öğrenilmesi hâlinde ise incelemeye
başlanmaksızın vergi müfettişleri tarafından bu
tespitlere ilişkin olarak rapor düzenlenmesi, rapor değerlendirme
komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyetin cumhuriyet
başsavcılığına bildirilmesi ve kamu
davasının incelemenin tamamlanması beklenmeden açılabilmesi
sağlanmaktadır.
Teklifin 6ncı maddesiyle lisans
başvurusu, lisans tadili veya lisans süresi uzatılmasına
ilişkin taleplerin yerine getirilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumuna ve
vergi dairelerine vadesi geçmiş borcun bulunmaması şartı
getirilmektedir. Ayrıca EPDKnin lisans sahipleri için bayilik
teşkilatı oluşturma ve asgari satış miktarı
sağlama şartları da dâhil olmak üzere teknoloji, kalite,
güvenlik, hizmet ve teşebbüsün sürdürülebilirliğine ilişkin
olarak teknik, ekonomik kriterler ve özel şartlar belirleyebilmesi,
belirlenen kriter ve şartları sağlayamayanların
lisansının sona erdirilmesi düzenlemektedir.
Kanun teklifiyle getirilen düzenlemeler kayıt
dışılık ve kaçakçılıkla mücadele
bakımından çok olumlu olmakla birlikte kanun çıkarmak tek
başına yetmemektedir. Burada, uygulama ve denetim büyük önem
taşımaktadır. Bu kapsamda, akaryakıt
satışlarıyla ilgili otomasyon sistemleri ikmalden nihai
tüketiciye kadar entegre bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Ödeme kaydedici cihazlar akaryakıt pompalarına entegre edilmeli,
akaryakıt satışı yapılan araçların plakaları
otomatik kayıt altına alınmalı ve satılan
akaryakıtın Gelir İdaresi Başkanlığına da
bildirimi sağlanmalıdır. Ayrıca, otomasyon sistemlerine
fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale edilebilmesini önleyecek etkili
güvenlik tedbirleri geliştirilmelidir. Hem yüksek vergi kaybına hem
de haksız rekabetten dolayı diğer bayilerin mağdur
olmalarına yol açan bu bataklık tamamen kurutulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde Hazine ve Maliye Bakanlığı
çalışanları ile Gelir İdaresi
Başkanlığı çalışanlarının kurum içi
uzmanlık sınavına ilişkin yaşadığı bir
sorunu gündeme getirmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi, Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi
Başkanlığında kurum içi uzmanlık
sınavlarının sürekli hâle getirilmesini öteden beri hep gündeme
taşımış, teklifler ve önergeler vermiş ve yapılan
düzenlemelere katkı ve destek sağlamıştır. Gelir
İdaresi Başkanlığı çalışanları 22
Mayıs 2021 tarihinde yapılacağı duyurulan kurum içi
uzmanlık sınavının iptal edilmesi nedeniyle büyük bir hayal
kırıklığı yaşamış ve çok
üzülmüştür. Çalışanlar nasıl üzülmesinler; 2012
yılından beri sınavın açılmasını beklediler,
2019 yılında çıkarılan 7176 sayılı Kanunla
beş yıl içinde 2 defa sınav yapılacak olmasının
hüküm altına alınmasıyla umutlandılar, 25 Ekim 2020
tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığının kurum içi,
defterdarlık uzmanlığı için 1.500, gelir uzmanlığı
için 1.500 atama yapılacağı müjdesiyle sevindiler, 31 Ocak 2021
günü yapılacağı duyurulan gelir uzmanlığı
sınavı için gece gündüz çalışarak hazırlandılar,
sınav pandemi nedeniyle 22 Mayıs 2021 tarihine ertelendi,
sabrettiler, beklediler ama 2 Nisan 2021 günü yapılan açıklamayla
sınavın iptal edildiğini duyunca resmen
yıkıldılar. Gelir İdaresi
Başkanlığının 2 Nisan 2021 tarihli duyurusunda
sınavın iptal gerekçesi olarak açılan dava sonucu
Danıştay 2. Dairesinin sınavla ilgili belirlenen usul ve
esasların bazı bölümlerinin yürütülmesinin durdurulması yönünde
karar vermesi gösterilmiştir. Ne ilginç ve acıdır ki,
davayı açan, emekten ve alın terinden bihaber sözde bir
sendikadır. Kurum içi defterdarlık uzmanlığı
sınavının da haziran ayında yapılmasının
açıklanması beklenirken bu karar nedeniyle
açıklanamamış, çalışanlar üzülmüş ve
umutsuzluğa düşmüştür. Konu hakkında
Danıştayın da uygun göreceği pratik bir çözüm mutlaka
bulunmalı, çalışanların yüzleri güldürülmelidir. Hazine ve
Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi
Başkanlığımızca sorunun çözümü için yoğun çaba
sarf edilmekte olup kurum içi uzmanlık sınavları mutlaka
yapılacaktır. Çalışanlar müsterih olsunlar, bu
sınavların yapılmaması gibi bir durum asla söz konusu dahi
olamaz. Kanun hükmü açıktır, beş yılda 2 kez sınav
yapılacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yürütmenin
durdurulması kararına göre özellikle baraj puanının önceki
sınavlardaki uygulama dikkate alınarak belirlenmesi suretiyle
sınava dair usul ve esasların gözden geçirilmesi ve yeniden
yayınlanmasıyla konunun hızla çözüme
kavuşturulabileceği görüşündeyiz.
Konuşmama son verirken Milliyetçi Hareket
Partisi olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz
için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.14
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 79uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
260 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 29 Nisan 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı iftarlar.
Kapanma Saati: 19.16