TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
8inci
Birleşim
21 Ekim 2020
Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
Türk tıbbının coronavirüs salgınıyla mücadeledeki
başarılarına ve sağlık
çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Kocaeli ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin, corona
virüsüne yönelik dünyada, ülkede ve Kayseri ili Erciyes Üniversitesindeki
aşı çalışmalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrımın, vefat eden İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın
sevenlerine başsağlığı dilediğine, TBMM
Başkanı Mustafa Şentop ile 4 siyasi partiye mensup
milletvekillerinin 18-20 Ekim 2020 tarihlerinde Azerbaycana yaptığı
resmî ziyarete ve Ermenistan devletinin Azerbaycanın Gence kentine
düzenlediği saldırıya, Azerbaycan topraklarının
Ermenistan tarafından işgal edilmesine dünya kamuoyunun
kayıtsız kalmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun,
Ermenistan devletinin Azerbaycanın Gence kentine saldırı
düzenleyerek sivilleri hedef almasının insanlık suçu ve
uluslararası hukukun ihlali olduğuna, Azerbaycanın haklı
mücadelesinde şehit olanlara Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
19 Ekim Muhtarlar Gününe ilişkin açıklaması
4.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, buğday,
arpa ve mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin
yılbaşına kadar sıfırlanmasının üreticileri
ve besicileri zor durumda bırakacağına ilişkin
açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, TÜİKin açıkladığı
ağustos ayına ilişkin Sanayi Üretim Endeksi verilerine ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ
iktidarının aldığı ekonomik kararlar ve uygulanan
tedbirler sayesinde başarılarının artarak devam
ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
patates ve pancar üreticilerinin mağduriyetine, buğday, arpa ve
mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin
yılbaşına kadar sıfırlanmasının tarıma
bakışı yansıttığına ilişkin
açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, toplu
iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev
haklarını kullanmak isteyen Mersin ili Soda Sanayii AŞ
işçilerinin grev haklarının Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle engellendiğine ilişkin açıklaması
8.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Hükûmetin tarımsal üretimle ilgili
politikalarının Kırşehir çiftçisini iflas noktasına
getirdiğine ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
pandemi sürecinin gıdanın önemini ortaya koyduğuna, yem
fiyatlarındaki artışların besicileri zor durumda
bıraktığına ve Yörüklerin mağduriyetlerinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, iş bulamayan üniversite mezunu gençlerin
öğrenim kredisi borcunu ödeyemediğine ve bu borçlarının
silinmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
mağduriyetin giderilebilmesi için Bölgesel Amatör Lig başta olmak
üzere tüm amatör liglerin bir an önce başlatılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
yüz yüze eğitimin başlamasıyla Eskişehir ilinde okullarda
Covid-19 vaka sayılarının hızla artmasının
tedirginlik yarattığına ve bulaşın yayılma
hızının önüne geçilebilmesi için Sağlık
Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığının
gerekli önlemleri alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisar ili Çay Lisesi binasının Şehit
Kamil Tuna Anadolu Lisesine tahsis edilmesine Çay halkının
karşı olduğuna ilişkin açıklaması
14.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonu ili Daday ilçesinin yol sorununun
giderilmediğine ilişkin açıklaması
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı
kararıyla buğday, arpa ve mısır ithalatında uygulanan
gümrük vergilerinin 1 Ocak 2021 tarihine kadar
sıfırlandığına ilişkin açıklaması
16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
pandemi sürecinin ekonomiyi sarstığına, devletin zor durumda
olan esnafın BAĞ-KUR primlerini üstlenmesi gerektiğine ve
vatandaşların sicil affı çıkarılmasını
beklediğine ilişkin açıklaması
17.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, ülkede risk grubundaki vatandaşlar
değerlendirildiğinde yeterli dozda grip aşısının
getirilmediğine ve temmuz ayında grip aşısıyla ilgili
vermiş olduğu soru önergesine Sağlık
Bakanlığı tarafından hâlâ cevap verilmediğine ilişkin
açıklaması
18.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, Nevşehir ili Acıgöl ve Derinkuyu ilçeleri ile
köylerindeki vatandaşların internet hizmetinden
yararlanamadığına, interneti olmayan bir bölgede internet
üzerinden eğitim verilmesinin de mümkün olmadığına
ilişkin açıklaması
19.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe
Sürücünün, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak
yargılanan Çiçek Kobaninin serbest bırakılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
depremin sıradan bir doğa olayı olmadığına ve
tedbirlerle can kayıplarına engel olunabileceğine, AK PARTİ
olarak yeni yapıların depreme dayanıklı olması ve eski
binaların güçlendirilmesiyle ilgili gerekli çalışmaların
başlatıldığına ilişkin açıklaması
21.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, başta sosyal bilgiler öğretmenleri olmak üzere 138.393 öğretmenin
atamasının bir an evvel yapılması gerektiği konusunda
iktidara ve Millî Eğitim Bakanına çağrıda bulunduğuna
ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe ilişkin açıklaması
23.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, ülkede yaşanan pandemi ve bölgede yaşanan deprem
nedeniyle Malatya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
Genel Müdürlüğünün geciken kamu alacağını tahsil etmekte
güçlük çektiğine ve vatandaşların su borçlarının
yeniden yapılandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkunun, günlerdir kendisinden haber alınamayan Bahtiyar
Fıratın nerede olduğunu İçişleri Bakanından
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
25.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Tarım ve Orman Bakanının Türkiyedeki
çiftçilerin mi yoksa başka ülkelerin mi Bakanı olduğunu,
buğday, arpa ve mısır ithalatında uygulanan gümrük
vergilerinin sıfırlanarak ne yapılmak istendiğini
öğrenmek istediğine, Uşak ili Eşme ilçesi Dereli köyünün su
problemi ile Kayalı, Manavlı, Alahabalı ve Davutlar köylerindeki
gölet sorununun çözülmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
26.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, 19 Ekim
Aliya İzzetbegoviçi ölümünün 17nci yıl dönümünde rahmetle andığına,
Azerbaycanı her alanda desteklemeye devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Covid-19 pandemisinden etkilenen gençlerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
pandemiden bu yana CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun her ortamda esnafların
sorunlarını dile getirdiğine ve 17 maddelik esnaf önlemler
paketi açıkladığına, esnafın sesinin duyulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
29.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, UEFA
Avrupa Liginde İspanyanın Villarreal takımıyla
karşılaşacak olan Demir Grup Sivasspora başarılar
dilediğine ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
30.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 21
Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutladığına ve Ahmet Taner
Kışlalıyı ölümünün 21inci yıl dönümünde rahmetle
andığına, Resmî Gazetede yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı kararıyla buğday, arpa ve
mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin yıl sonuna
kadar sıfırlanmasına, çiftçilerin sorunlarının
çözümsüz kaldığına, ülke olarak yokluğa ve açlığa
doğru gidildiğine, Iğdır ilinde sağlık
hizmetlerinde ciddi eksiklikler yaşandığı gibi
şehirlerarası otogarın da bulunmadığına
ilişkin açıklaması
31.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Dağlıca baskınının
13üncü yıl dönümüne, beyin kanaması geçiren 57nci Hükûmette
Sağlık Bakanı olarak görev yapan, 21inci ve 23üncü Dönem
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşa şifa dilediklerine,
Azerbaycan ordusunun Karabağı Ermenistan işgalinden kurtarma
yolunda hızla ilerlediğine, TBMM Başkanı Mustafa
Şentop ile 4 siyasi partiye mensup milletvekillerinin 18-20 Ekim 2020
tarihlerinde Azerbaycana yaptığı resmî ziyarete ilişkin
açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tahir Elçinin öldürülmesine ilişkin
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya,
taleplerinin faillerin bulunması ve adil yargılama olduğuna,
faili meçhulleri unutmadıklarına ve unutmayacaklarına, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe, Sur Belediyesinin başlattığı
Sur sokaklarını sağlıklaştırma projesi her bir
sokak için 60 bin TLye mal oluyorken belediyeye kayyum atanmasıyla her
bir sokak için 400 bin TL gider gösterildiğine, Şişecam
işçilerinin ve maden işçilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
33.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe, Osman Kavalanın eşi Profesör Doktor
Ayşe Buğranın kamuoyuna ve siyasilere yaptığı
çağrıya ilişkin açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe ve Ahmet Taner Kışlalıyı
ölümünün 21inci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, beyin
kanaması geçiren Sağlık eski Bakanı Osman Durmuşa
şifa dilediğine, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Genel
Kurulun 20 Ekim 2020 tarihli 7nci Birleşiminde yaptığı
İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın vefatıyla alakalı
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan ağır
hasta Ali Osman Kösenin ve aynı konumdaki mahpusların durumunun
titizlikle değerlendirilmesini talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
36.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayaın, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
ödenmeyen ücretleri ve kıdem tazminatları için Ankaraya yürüme
kararı alan Soma ve Ermenek maden işçilerinin gözaltına
alınmalarının kabul edilemez olduğuna ve yöneticileri
yaşanan mağduriyetleri gidermeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
45.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki Tarım Bakanlığıyla ilgili
verilere ilişkin açıklaması
46.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
48.- Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
52.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, beyin
kanaması geçiren 57nci Hükûmette Sağlık Bakanı olarak
görev yapan, 21inci ve 23üncü Dönem Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuşa Allahtan şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
53.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisar Barosuna mensup bir avukatın asliye ceza
mahkemesindeki duruşmasına hastanede coronavirüs tedavisi
gördüğüne dair gönderdiği mazeretinin hâkim tarafından
reddedildiğine ilişkin açıklaması
54.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Türkiyede farklı inançlara sağlanan ibadet
yeri sayısının Batıdan 5 kat fazla olduğuna
ilişkin açıklaması
55.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Adalet Bakanlığına bağlı
cezaevlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisini ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunu tanımadığına ilişkin
açıklaması
56.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Gaziantep ili Şehitkamil, Şahinbey,
Nurdağı, İslâhiye, Karkamış, Araban, Oğuzeli,
Nizip ve Yavuzeli ilçelerinde zor durumda olan çiftçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
57.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Adana ili Sarıçam ilçesi Mustafalar Mahallesinin
hemen hemen tamamının 2/B arazisi konumunda olduğuna, atadan
kalan yerleri nasıl satın alacaklarını düşünmeye
başlayan hemşehrileri adına fiyatlandırmanın ödeme
güçlüğüne göre tespit edilerek yapılmasını Çevre ve
Şehircilik Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanından talep
ettiğine ilişkin açıklaması
58.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, hayvanların kimliği yerine geçen kulak küpeleri
nedeniyle hayvan yetiştiricilerinin yaşadığı
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
59.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Düzce ve ilçelerinde yaşanan yol problemlerine çözüm bulunması için
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına seslenmek istediğine
ilişkin açıklaması
60.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, 21 Ekim Ahmet Taner Kışlalının ölümünün
21inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
61.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankara ili
Elmadağ ilçesindeki tarım arazilerinin sulanması amacıyla
planlanan Çukurcak Barajının yapımına hangi tarihte
başlanılacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
62.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
grip aşısıyla ilgili tam bir kaos
yaşandığına ilişkin açıklaması
63.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Genel Kurulun 6 Ekim 2020 tarihli 2nci Birleşiminde
yaptığı gündem dışı konuşmasında grip
aşısının krize sebep olacağını ifade
ettiğine ve grip aşısı krizinin
başladığına ilişkin açıklaması
64.- Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının, vefat eden İstanbul Milletvekili Markar
Eseyanın ailesine ve AK PARTİye başsağlığı
dilediğine, Azerbaycanın Ermenistan işgali altındaki
topraklarını kurtarma mücadelesini gönülden desteklediğine
ilişkin açıklaması
65.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitın, 19 Eylül 2020 tarihinde yaşamını yitiren
Takiyettin Özkahramanın cenazesini karşılamak için giden
araçlara para cezası kesildiğine ve muhalifleri cezalarla
yıldırma politikasına daha ne kadar devam edileceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
66.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
avukatlara yapılan baskının asla kabul edilemeyeceğine ve
Avukatlık Kanununa göre kurum avukatlarının bir baroya üye olma
zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin
açıklaması
67.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Sultansuyu Harasına ait kültürel miras
niteliğindeki binaların yıkılmasını asla kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
68.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pandemi
sürecinin toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilediğine ilişkin
açıklaması
69.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, şeker
pancarı üreticilerinin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
70.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, ülkenin
her alanda olduğu gibi tarımda da büyümesini sürdürdüğüne
ilişkin açıklaması
71.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 21/10/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, atanamayan öğretmenler ile 2019 KPSS mağduru
atanamayan öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak gereken çözümlerin belirlenmesi ve
uygulanması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Ekim 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 21/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, 6-7 Ekim olaylarının idari ve siyasi
sorumlularının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, OHAL
İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışmalarına
ilişkin çeşitli iddiaların incelenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2384) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Sinop
Milletvekili Nazım Mavişin İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün HDP grup önerisi üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60
Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221)
21 Ekim 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8inci
Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, coronavirüs Türk
tıbbı ve sağlık çalışanları hakkında
söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayati Arkaza aittir.
Buyurunuz Sayın Arkaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
Türk tıbbının coronavirüs salgınıyla mücadeledeki
başarılarına ve sağlık
çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, emperyalizmin piyonu
katil Ermenistan, aynen Türkiyedeki iş birlikçisi PKKnın
yaptığı gibi çoluğa çocuğa, kadına, kundaktaki
bebeğe kurşun sıkıyor, şehit ediyor. Lider Devlet Bahçeli
Beyin dediği gibi Kafalarına vura vura Karabağdan onları
en kısa zamanda atacağız. Karabağ bizim
bağrımızdır, bunu bütün dünya bilsin. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Hem bu memleketin ekmeğini
yiyeceksin hem suyunu içeceksin hem de Erivanın yanında
olacaksın, teröriste terörist diyemeyeceksin. Teröriste terörist
diyemeyen, teröristin âlâsıdır ve ta kendisidir.
Değerli milletvekilleri, pandemi döneminde
sağlık çalışanlarımızın sorunları
hakkında bilgi vermek istiyorum. Geçen yıl aralık ayında
Wuhan kentinde coronavirüsle ilgili dedikodular ilk çıktığı
sürede biz Türkiye'de çok ciddi önlemler aldık. Birincisi, uzman
hekimlerden oluşan Bilim Kurulu oluşturuldu. Hastanelerimiz gözden
geçirildi, eksikleri giderildi. Global ve küresel bir dünyada yaşıyoruz
dolayısıyla virüsün çok çabuk yayılacağını
biliyorduk, öyle de oldu. Geçmişten tecrübe çıkarmak çok çok
önemlidir. Bizim ülke olarak ve millet olarak salgın hastalıklar
konusunda tecrübemiz çoktur. Köklü bir devletiz, köklü bir sağlık camiasına
sahibiz. Hastalığın Türkiye'de görülmesiyle çok ciddi bir
mücadele verilmeye başlandı. Biz Avrupalılar gibi ya da ABD gibi
hastalarımızı parklarda bahçelerde bırakmadık;
zengin-fakir ayrımı yapmadık, yaşlı-genç
ayrımı yapılmadı, milletimizin her ferdine eşit bir
şekilde yardım edildi ve tedavi edildi. Hekim arkadaşlarım
ve tüm sağlık camiası, hastalarımızın
tedavilerinde gece gündüz demeden ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Sayın milletvekilleri, aşı konusundan
bahsetmek istiyorum. An itibarıyla büyük bir aşama kaydedildi
aşıda. Coronavirüsün ilk başladığı dönemde
Sayın Sağlık Bakanı bu süre için On iki ay minimal, on
sekiz ay maksimal. dedi. Şu anda on iki ay dolmak üzere.
Aşının hayvan deneyleri yapılmıştır, hayvanlar
üzerinde aşı denemeleri bitti, insanlar üzerinde denemelere
başlandı. En kısa zamanda inşallah aşı konusunda
ciddi ve önemli haberler vereceğiz.
Sağlık camiamızın verdiği
büyük bir mücadele var. Bu mücadelede 40 bine yakın sağlık
çalışanının coronavirüs testi pozitif çıktı ve
hastalandı. Ne yazık ki 119 personelimizi bu mücadelede kaybettik,
Allah rahmet eylesin.
Virüs bizden çok değerli
yakınlarımızı aldı. Benim de İstanbul Tıp
Fakültesinden hocam olan, değerli bilim insanı Murat Dilmener Bey,
değerli arkadaşım Cemil Taşcıoğlu, Prof. Doktor
Feriha Öz gibi ismini sayamadığım, bu yolda can veren tüm
sağlık personeline Allahtan rahmet diliyorum, ruhları şad
olsun.
Ben iki buçuk yıldır bu kürsüde Türk
tıbbının, tıp camiasının Avrupanın çok
önünde, ABDyle aynı olduğunu söyledim. Şimdi sözlerimi
değiştiriyorum, coronavirüs mücadelesinde gördük ki ABDnin de çok
önündeyiz.
Ülkemizde son yıllarda sağlığa
çok büyük yatırımlar yapıldı. Sancaktepede -Atatürk
Havalimanında- biz iki ayda, iki ay gibi kısa bir dönemde, 2 tane
büyük pandemi hastanesi yaptık. On beş günde solunum
cihazını yaptık. Yalnız solunum cihazını o
dönemde, son bir yıl içinde ihtiyacı olan birçok ülkeye hibe
şeklinde yardım ettik ve dünyanın her tarafına da ihraç
ediyoruz.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
sağlık çalışanlarının her zaman
yanındayız, yanında olmaya da devam ediyoruz. Coronavirüsle
mücadelede tüm sağlık personelinin aynı anda ve adil olarak ek
ödenekten faydalanmasını istiyoruz. Özlük haklarının
teslimi ve virüs yüzünden can veren personelin şehit sayılması
için gereken çalışmaları takip ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Üzülerek belirtmek
istiyorum ki tüm çalışmalarımıza rağmen
sağlıkta şiddet ve sağlık camiasının
yaşadığı sorunlar bitmedi, devam ediyor. Sadece geçen ay
sağlık personelimize karşı uygulanmış 60
şiddet vakası var. Son bir yılda 4 sağlık
çalışanından 1i şiddete uğramış.
Bunları şiddetle kınıyorum.
Tüm sağlık
çalışanlarımızı en içten dileklerimle,
saygılarımla selamlıyorum. Türk milleti ve tüm insanlık
için büyük riskler göze alarak gecesini gündüzüne katan, ailelerine hasret
kalan, başta Sağlık Bakanımız olmak üzere, doktor,
hemşire ve sağlık memurundan idare personeline kadar bütün
sağlık çalışanlarına şahsım ve milletim
adına şükranlarımı arz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Kocaelinin sorunları hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğluna aittir.
Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
2.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Kocaeli ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kocaelinin
sorunları hakkında konuşacağım.
Kocaelinin en önde gelen sorunlarının ilk
3 sırasını hava ve çevre kirliliği, pahalılık ve
ulaşım oluşturuyor ama bitmiyor, başka sorunlar da var. En
fazla iş cinayeti işlenen iller arasında Kocaeli ilk 3
sıradadır. Yoğun sanayi kenti olan Kocaelide işsizlik ortalaması
ve kanser oranlarının yüksek olması dikkat çekmektedir.
Çevre kirliliği, maalesef, ilimizde had
safhadadır. En fazla ölüm sebebi, yüzde 16yla kalp krizidir.
Yıllardır bir göğüs hastalıkları hekimi olarak
Kocaelide meslek hastalıkları hastanesi ve göğüs
hastalıkları hastanesi olması gerektiğini
söylemişimdir, ancak hâlen bu hastaneler yoktur.
Pandemi sürecinde 25 bin lira kredi kullanan esnaf
bu ay taksitlerini ödemek zorundadır, ancak okulların, üniversitenin
kapalı olması ve kısıtlamalar nedeniyle esnafın durumu
çok kötüdür. Kapanan iş yerleri artmakta; çare, çözüm sunulmayan esnaf ne
yapacağını bilememektedir.
İl Sağlık Müdürlüğünde
gayriahlaki skandallar sağlık müdürünün istifasıyla
sonuçlanmıştır. Sağlık
çalışanlarının ek ödemeleri yetersizdir.
Kocaelideki iş yerleri ve fabrikalarda Covid
yaygınlaşmış ve gereken önlemler
alınmadığı gibi, yeterli denetimler de
yapılmamaktadır.
Kocaelide eğitim sıkıntı arz
ediyor. Maske ve dezenfektasyon dışında önlem yok, vaka
sayısı artıyor. Karmaşaya dönüşmüş
değişen ders programları nedeniyle öğretmenler de
yoğun iş temposu altında ezilmektedir. Hâlâ interneti olmayan
veya kesik olan mahalleler vardır, düzeltilmesi için de herhangi bir
çalışma yoktur. Kapalı köy okullarının çoğu
açılmamış, öğretmen ataması
yapılmamıştır.
Plansızlık, rantçılık ve
beceriksizlik sonucu sıkışmış şehir
rahatlatılmalıdır. Büyük deprem geçirmesine rağmen toplama
yerlerinin ranta peşkeş çekildiği, afete hazırlıksız
bir kent vardır karşımızda. Ana caddelerde
kaldırımları işgal etmiş kafeler yayaları
rahatsız ediyor. Genç nüfusun olduğu Kocaelide uyuşturucu
tacirleri zehir saçıyor. Sanayi kentinde işsizlik artmakta, dökülen
halkevi binası için bir şey yapılmamaktadır. Romaya
başkentlik etmiş şehir gittikçe yaşanamaz hâle gelmektedir.
4 göçmen işçinin Çayırova Akpınar
fabrika yangınında ölümü sonrasında bilirkişi raporu büyük
ihmaller olduğunu ortaya koymuştur. Soru önergelerinde bu konuyu
Bakanlığa sordum ama Bakanlık ve Kocaeli Valiliği maalesef
bunları sümen altı ediyor. Üzerinden bir buçuk yıl geçmesine
rağmen hâlen cezalandırılan hiç kimse yok, işveren
cezalandırılmadı aksine yeni fabrika açtı arkadaşlar.
Gebze ilçemiz hormonlu büyümüş durumdadır
ve altyapısı yetersiz, insanların mutlu olamadığı
bir ilçe hâline gelmiştir. Yukarı Hereke ise kimsesizliğin
ihmaliyle yıllardır maalesef dikkat çekmekte. Kentsel dönüşüm
adı altında rant yaratılan yerler yeni sermaye gruplarına
pay ediliyor. Kentin, Roma tarihini ortaya çıkaracak projeleri
geliştirilmemiştir. Kocaeli de bir göç kenti hâline gelmiştir.
Altyapı, üstyapı, kentsel güvenlik gibi birçok sorun da
beraberindedir. Büyükşehir belediyesi hâlâ şeffaf bir
ulaşım master programı sunmamıştır. Kocaeliler bu
ay suya 2-3 misli fazla fatura ödemiştir. Ulaşımda öncelikle
deniz, ikincil olarak raylı sistemden yararlanılmalıdır.
Deniz ulaşımı yetersizdir. Gebze-Darıca metro hattı
ihale bedelinin yüksekliğiyle dikkat çekmektedir. Deniz yoluyla ile yük
taşıma kapasitesi her geçen gün artmaktadır fakat liman demir
yolu bağlantısı yeterli değildir. Osmangazi Köprüsü
aşırı fiyatlar nedeniyle kullanılmamakta, yük Kocaelinin
üstüne binmektedir. Gölcük-İzmit arasında raylı sistem
yapılmalıdır. D100 Kara Yolu kentin havasını
aşırı derecede kirletmekte, D130 Kara Yolunun hâli ise gittikçe
kötüleşmektedir. Başiskele Sahilinde açılan yeni limanlar
yüzünden artan trafik tırlar, tankerler yüzünden iyice güvensiz hâle
geldi. Her zaman olduğu gibi kapasitenin üstünde yük bindirilmiş bu
yol tehlike saçıyor. D100den geçmemesi gereken tırlar, tankerler
denetlenmediği için şehir içi trafik tehlikeli bir hâldedir. Kimse
bunu denetlemiyor, yönetmelik uygulanmıyor. İzmit Körfezinin her
yerinde zehirli maddelerle dolu patlamaya hazır konteynerler var. Bütün
dünya İzmitten para kazanırken yükü İzmitlinin
sırtına kalıyor.
Karamürsel çıkışındaki
battıçıktının ne zaman biteceği belli değil.
Gölcükün içinde adımbaşı kırmızı
ışık, trafiği işkenceye dönüştürüyor. Güya tünel yapılacaktı,
söz verilmişti, yapılmadı. Bundan sonra D130daki trafik
kazalarından yöneticiler sorumludur. Şaibeli izinlerle
oluşturulan yeni limanlar, yerleşim yerlerinde açgözlü ve rantçı
anlayış yüzünden iyice şehrin tıkanmasına yol
açmıştır. Bağçeşmeden Perşembe pazarına bir
teleferik bile yapılamamıştır. Bu yapılamayınca
Kartepe için 2017de teleferik iddiası ortaya atıldı, anlı
şanlı törenler yapıldı ancak ortada hiçbir şey yok.
Oysa büyükşehir belediyesinin bir senede reklama harcadığı
para Kartepeye yapılacak teleferik parası kadardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) -
İstanbulda istenmeyen tesisler Kocaeline taşınmış ve
ilimiz kirletilecek, tüketilecek bir kent olmuştur. Çöp depolama
alanları yeniden belirlenmeli ve şehre uzak yerlere yapılmalıdır.
Alikahya Mahallesi, süresi ve kapasitesi çoktan dolmuş çöp fabrikası
nedeniyle kokuyor. Yahyakaptan, baca filtrelerini çalıştırmayan
fabrikalar yüzünden kokuyor. Pakmaya tesisleri, yıllardır Köseköy ve
Yahyakaptan Mahallelerimizi kokutuyor. Dilovası Kömürcüler OSB,
Dilovasının çok büyük bir sorunudur ve yıllardır
kaldırılmamıştır, sözler verilmiştir ve bu
gidişle de kaldırılmayacaktır. Arslanbey OSB, koku saçmaya
devam etmektedir. Para babalarının hırsı uğruna koca
kent mahvoluyor ve büyükşehir belediyesi seyrediyor. Derince ilçemiz,
liman ile yol arasına sıkışmış yapısı
nedeniyle kıpırdayamaz hâldedir. Güney Marmara Otoyolunun bir
projesi bile yoktur. Kandıra ilçemizde turizm yeterli gelişmiyor ve
verimli tarım arazilerini köylüler satmaktadır. Asırlık
çınarlarımız kesilmiştir. Terkedilmiş Kocaeli
Fuarı, işlevini görmeyen Uluslararası Fuar Merkezi ve hayal
kırıklığı oluşturan Cengiz Topel Havalimanı
çalıştırılmıyor. Kocaeli Valiliği her demokratik
gösteriyi yasaklıyor, gazeteci ve siyasileri tutuklamaya, gözaltına
almaya devam ediyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
coronavirüs aşısında son durum, Türkiyede ve Kayseride
aşı çalışmaları hakkında söz isteyen Kayseri
Milletvekili Hülya Nergise aittir.
Buyurunuz Sayın Nergis. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin, corona
virüsüne yönelik dünyada, ülkede ve Kayseri ili Erciyes Üniversitesindeki
aşı çalışmalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
HÜLYA NERGİS (Kayseri) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; coronavirüs aşısı
çalışmalarındaki son durum, Türkiye ve Kayseri ilimizdeki
gelişmeler hakkında yüce Meclisimize bilgi vermek için söz
almış bulunmaktayım.
Coronavirüse karşı tüm ülkeler
sıkı tedbirler çerçevesinde mücadele ederken aşı
çalışmalarında dünyadaki gelişmeleri takip etmenin
yanında kendi aşımızı üretme yolunda hızla
ilerlemekteyiz. Dünya Sağlık Örgütü eş güdümünde yürütülen COVAX
vasıtasıyla 2021 yılı sonuna kadar 2 milyar doz aşı
dağıtılması hedeflenmektedir. Programın amacı,
tüm ülkelere eşit ve aynı zamanda Covid-19
aşılarının ulaştırılması, zengin
ülkelerin düşük ve orta gelirli ülkeleri desteklemesidir. Çin, Rusya,
İngiltere ve bazı ülkeler insan üzerinde deneme
çalışmalarına başladıklarını
bildirmişlerdir. Bunların hiçbiri, satın alınmak
istendiğinde her şeyiyle sonuçlanmış bir aşı
taahhüdünde bulunamamaktadır.
Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı (TÜSEB) ve TÜBİTAKın da
bulunduğu çalışma grubu, salgının ilk günlerinde
Bakanlığın onayı, desteğiyle çalışmaya başlamıştır.
13 ayrı Covid-19 aşısı çalışması
yapılmaktadır ülkemizde. Covid-19 aşı
çalışmaları Erciyes, Marmara, Atatürk, Hacettepe,
Yıldız Teknik, Ege, Ankara, Orta Doğu Teknik, Selçuk,
Boğaziçi, Akdeniz Üniversitelerinden, İzmir Biyotıp ve Genom
Merkezinden bilim insanları ile Sağlık Bakanlığı
tarafından takip edilmektedir.
Aşı çalışmalarında
preklinik ve klinik safhada önemli mesafe alınmış, insan
çalışması safhasına gelinmiştir. Kayseri Erciyes
Üniversitesi ve Ankara Üniversitesinde geliştirilen 2 aşı
adayının insan üzerinde denemelerinin başlayacağı
bilgisi hem milletimizi hem de özelde Kayseri ilimizde olması sebebiyle
bizleri onurlandırmıştır. Kayseri ilimizde konunun
çalışmasını yürüten Profesör Doktor Aykut Özdarendeli
Hocamız 1998-2001 yılları arasında Amerikada Tennessee
Üniversitesinde coronavirüs üzerine doktora çalışmaları
yapmıştır. 2005 yılında Kırım Kongo corona
virüsü izole edilerek virüsün genetik karakterizasyonu ve virolojik
çalışmaları tamamlanmıştır. 2009-2010
yılları arasında Amerikada Pittsburgh Üniversitesi
aşı araştırma merkezinde çalışmalar
yapmıştır. Ciddi ve ölümcül hastalıklara neden olabilen,
önemli boyutta ekonomik kayba yol açan Kırım Kongo kanamalı
ateş, kuş gribi, tüberküloz, şarbon gibi BSL-3 sınıfı
bulaşıcı materyallerin çalışıldığı
biyogüvenlik düzeyi yüksek BSL-3 laboratuvarı, 2013 yılında
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinde kurulmuştur. Kayseride bulunan
BSL-3 laboratuvarı uluslararası akrediteye sahiptir. Ülkemizin ilk
aşı araştırma ve geliştirme merkezi 2015
yılında Erciyes Üniversitesi bünyesinde kurulmuştur. Bu
laboratuvarda 2018 yılında 58 gönüllüde yapılan
çalışmalar sonucunda Kırım Kongoya karşı
geliştirilen inaktif aşının faz 1
çalışmaları tamamlanmıştır. Aşı üretim
merkezi projesi 2018 yılı sonunda
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı tarafından kabul edilmiştir.
Ülkemizde ilk Covid-19 vakası 11 Martta
görüldükten iki hafta sonra Erciyes Üniversitesi Aşı
Araştırma Merkezinde ilk virüs izolasyonu
yapılmıştır. Nisan ayında virüsün genetik
haritası çıkarılmıştır, mayıs ayından
itibaren Covid-19a karşı yapılan aşı
çalışmalarında çok ciddi mesafe katedilmiştir. Pandemi
sürecinde ve öncesinde Hükûmetimizin sağlık alanında
yaptığı yatırımlarla süreç en doğru şekilde
yönetilmiştir.
Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi devreye
alınarak sürecin finansal etkileri minimuma indirilmeye
çalışılmıştır. Kısa çalışma
ödeneği, temel ihtiyaç desteği, çiftçilerimize tohum ve gübre
desteği, cumhuriyet tarihinin en düşük faiz oranıyla 250 alt
sektörü harekete geçiren konut desteği ve adını şimdi
sayamayacağım birçok destek programı sayesinde, OECD
tahminlerine göre 2020 yılı boyunca pandemiden en az etkilenen
ülkelerden biri olma şansını yakaladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜLYA NERGİS (Devamla) Ekonomik İstikrar
Kalkanı Paketinin harekete geçirilmesiyle toplam maddi destek tutarı
494 milyar TLye ulaşmış olup alınan mali önlemlerin millî
gelire oranı yüzde 10 olarak gerçekleşmiştir.
İnsanlığın bu hastalıktan
kurtulması için çalışmalarını yürüten tüm bilim
insanlarımıza şükranlarımı sunuyor, bu
çalışmaları yürüten bilim insanlarımızın
artması ve en kısa sürede hayırlı haberler alabilmek
ümidiyle sağlıklı günler diliyor, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ayrım, söz talebiniz
vardı.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Şamil
Ayrımın, vefat eden İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın
sevenlerine başsağlığı dilediğine, TBMM
Başkanı Mustafa Şentop ile 4 siyasi partiye mensup
milletvekillerinin 18-20 Ekim 2020 tarihlerinde Azerbaycana
yaptığı resmî ziyarete ve Ermenistan devletinin
Azerbaycanın Gence kentine düzenlediği saldırıya,
Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgal
edilmesine dünya kamuoyunun kayıtsız kalmaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ŞAMİL AYRIM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçen günlerde kaybettiğimiz
milletvekili arkadaşımız Markar Eseyanın ölümünden
dolayı duyduğumuz üzüntüyü belirtmek isterim, sevenlerine
başsağlığı dilerim.
Değerli arkadaşlarım, dün Meclis
Başkanımızla birlikte Azerbaycan ziyaretinden döndük.
Cumhurbaşkanlığımızdan başlayan, 4 siyasi
partimizin, 83 milyon Türk insanının can Azerbaycanımıza
göstermiş olduğu dayanışmayı bir kez daha Sayın
Cumhurbaşkanı Aliyeve ilettik. Gerçekten, bizim gösterdiğimiz
bu dayanışma Azerbaycanda çok büyük bir sinerji yaratmış,
çok büyük bir moral vermiş. Bütün arkadaşlarımızın
Azerbaycanın şu tablosunu gerçekten görmesini isterim. Tabii, bizi
etkileyen en önemli olay, 4 siyasi partiden arkadaşlarımızla,
Meclis Başkanımızın da Başkanlığında
Genceye, sivillere yönelik saldırıların olduğu bölgeye
gittiğimizde orada karşılaştığımız
manzaraydı. Bildiğiniz gibi, Gencede iki ayrı yerde sivillere
karşı gece yapılan saldırılar var ve orada insanlar
öldü, çocuklar öldü. Maalesef, dünyanın gözü önünde şahitleri olan,
belgeleri olan, filmleri olan bir trajedi, bir katliam. Gece yarısı
yapılan bu katliam, maalesef dünya kamuoyuna istendiği gibi yansıtılamıyor.
Bakınız, ben burada bu vesileyle orada
göreve yapan çok değerli basın mensuplarına, Türkiyenin
Azerbaycanın ve gerçekten doğru haberi yansıtan basın
mensuplarına yürekten teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞAMİL AYRIM (İstanbul) Ziyaretimizde,
o füzelerin düştüğü çukurların yanına gittiğimizde
yaşlı kadınlar dizilmişti, gençler vardı. Bir
yaşlı teyzemizin size selamını getirdik arkadaşlar.
Ben size kurban olayım, ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin
milletvekillerine kurban olayım, Türk halkına kurban olayım.
diyen bu yaşlı teyzemizin ben de buradan ellerinden öpüyorum. (AK
PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Gerçekten 2 yaşında öldürülen çocuklar, 3
yaşında öldürülen çocuklar; bu dünya bu kadar gaddar olamaz.
Sivillere karşı yapılan bu caniliğe, bu
alçaklığa, bu şerefsizliğe, bu terör devletinin
yapmış olduğu bu caniliğe Dur demek lazım. Bunu
kabul etmek mümkün değil. İnsan olan birisinin bunu kabul etmesi mümkün
olamaz. Fazla konuşamayacağım, manzara orada, gerçekler orada. İnanıyorum
ki dünya kamuoyu uyanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞAMİL AYRIM (İstanbul) - Son söz
olarak şunu söylüyorum: Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun
almış olduğu kararlar çerçevesinde, Azerbaycanın
işgal edilen topraklarından Ermenistan bir an evvel çekilsin; bölgeye
istikrar gelsin, huzur gelsin, oradaki halklar gözyaşı dökmesin. Ben
inanıyorum ki Karabağa o bayrak dikildiğinde -3 renkli bayrak-
oradaki insanlar komşuluk ilişkilerini, ezelden beri gelen
dostluklarını tekrar yeşerteceklerdir.
Ben dinlediğiniz için teşekkür ediyorum ve
dünya kamuoyunu buna kayıtsız kalmaması konusunda bir kez daha
uyarıyorum. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi sisteme giren sayın
milletvekillerine söz vereceğim.
Sayın Gündoğdu
2.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun,
Ermenistan devletinin Azerbaycanın Gence kentine saldırı
düzenleyerek sivilleri hedef almasının insanlık suçu ve
uluslararası hukukun ihlali olduğuna, Azerbaycanın haklı
mücadelesinde şehit olanlara Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Azerbaycanın en büyük kentlerinden biri olan
Genceye alçakça saldırı düzenleyen Ermenistanın sivil ve
masumları hedef alması bir insanlık suçudur, uluslararası
hukukun açıkça ihlali ve inkârıdır. Ermenistan devleti bir kez
daha gerçek yüzünü göstermiştir. Ermeni çeteleri Azerbaycan
karşısında sıkıştıkça çatışma
alanlarını sivil yerleşim yerlerine yöneltmektedir.
Katliamcı Ermeni zihniyeti 1915 ve 1992de Hocalıda ne
yaptıysa, şimdi de çoluk çocuk demeden soykırım
yapmaktadır. Ermenistan, Birleşmiş Milletlerin almış
olduğu karar doğrultusunda Dağlık Karabağ bölgesinde işgalci
konumdadır. Bu konu çözüme kavuşturulmalıdır.
Birleşmiş Milletler, AGİTPA ve minsk grubu ülkeler yirmi sekiz
yıldır Azerbaycanı oyalamaktadır, çözüm konusunda hareket
etmemektedirler. Dağlık Karabağ Türktür, Azerbaycanın öz
yurdu ve vazgeçilmez hakkıdır. Bu hak can pahasına da olsa
sağlanacaktır. Azerbaycanın haklı mücadelesinde şehit
olanlara Allahtan rahmet, gazilere acil şifalar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
19 Ekim Muhtarlar Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, pazartesi Muhtarlar
Günüydü. Bu vesileyle muhtarlarımızın bu anlamlı gününü
kutluyorum.
Muhtarlarımız büyük bir özveriyle gece
gündüz çalışarak vatandaşa hizmet sunmaktadır. AK
PARTİ iktidarıyla birlikte ülkemiz büyük bir değişim ve
dönüşüm yaşadı. Yapılan dönüşümlerle
muhtarlarımız merkezî ve yerel yönetimlerde temsil noktasında ve
özlük hakları noktasında birçok imkâna kavuştular. Valiliklerde
ve belediyelerde muhtarlarımızla ilgili müdürlükler kuruldu, Muhtar
Bilgi Sistemi oluşturuldu.
2002 yılında muhtarlara asgari ücretin
sadece yüzde 52si yani 97 TL maaş ödenirken bugün itibarıyla asgari
ücret kadar yani 2.261 lira ödenmektedir. Muhtarların sosyal güvenlik
primleri devlet tarafından ödenirken silah ruhsatı harcından da
muaf tutulmuşlardır.
Muhtarlarımıza bu imkânları
sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanlarımıza, kurumlarımıza
teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bugün Dünya Gazeteciler Günü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Barut
4.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, buğday,
arpa ve mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin
yılbaşına kadar sıfırlanmasının üreticileri
ve besicileri zor durumda bırakacağına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
tarımda ithalata doymayan iktidar buğday, arpa ve mısır
ithalatında uygulanan gümrük vergisini yılbaşına kadar yine
sıfırladı. Bunlar ürettirmiyorlar, bunlar ithalata sevdalı,
bunların gözlerini rant hırsı bürümüş. Üretim ve üreticiye
destek vermek yerine bir avuç rantiyeci için çalışanları
halkımız affetmeyecek.
AKPnin ithalat sevdası yüzünden besicilerimiz
de zor bir dönemden geçiyor. Yem sektöründe 2019da 25 milyon tona yakın
yem üretebilmek için 13 milyon ton ithalat yapıldı. Son verilere göre
son on bir ayda yem ham maddelerinde fiyat artışı ortalama yüzde
64 oldu.
Süt yeminde yüzde 48, besi yeminde yüzde 44, dolarda
ise yüzde 38in üzerinde artış var ama süt fiyatı yerinde
sayıyor. AKP süt üreticisine yüzde sıfır zammı layık görüyor.
Çaresizliğe itilen yetiştiricilerimiz ineklerini kesime göndermek
zorunda bırakılıyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, TÜİKin açıkladığı
ağustos ayına ilişkin Sanayi Üretim Endeksi verilerine ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK
PARTİ iktidarının aldığı ekonomik kararlar ve
uygulanan tedbirler sayesinde başarılarının artarak devam
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ekonominin en önemli itici güçlerinin
başında sanayi sektörü gelmektedir. Sanayideki gelişmeleri
anlayabilmek adına, takip eden performans göstergelerinden biri de Sanayi
Üretim Endeksidir.
Sanayi Üretim Endeksinin hesaplanması,
kısa dönemde ekonomiyle ilgili verilen kararların ve alınan
önlemlerin ekonomi ve üreticiler üzerindeki etkilerini ölçebilmek ve
geleceğe yönelik tahminler yapabilmek için gereklidir.
Sanayi Üretim Endeksinde ağustos ayında
yıllık yüzde 10,4 artışla Türkiye, Ekonomik Kalkınma
ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri içinde 1inci sırada,
dünyada ise Singapurdan sonra 2nci sırada yer aldı. Bu veriler
ışığında, Covid-19 salgını nedeniyle
yaşanan ekonomik daralmanın olumsuz etkilerinin ortadan kalkmaya
başladığı görülmektedir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ iktidarının
aldığı ekonomik kararlar ve uygulanan tedbirler sayesinde bu
başarılar artarak devam etmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
patates ve pancar üreticilerinin mağduriyetine, buğday, arpa ve
mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin
yılbaşına kadar sıfırlanmasının tarıma
bakışı yansıttığına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğdede patates hasadı başladı.
Ülkemizde 800 bin ton üretimle Niğde ilk sıradadır. Üretici, 1
liraya ürettiği patatesi 50 kuruşa satamamaktadır, ürünü
depolamak zorunda kalmaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisi bir an önce patates
alımı yapmalıdır, AKP iktidarı çiftçinin
feryadını duymalıdır. Üretici, ürettiğinden
kazanamıyor, tüketici pahalı ürün alıyor; bu sistem
değişmelidir.
Pancar üreticisi taban fiyat beklemektedir. Geçen
yıl 1 Eylülde taban fiyatının tonu 300 lira olarak
açıklanmıştı; bu yıl 20 Eylülde fabrikalar pancar
alımına başladı, ortada taban fiyat yok. En az 16 polar ton
fiyatı olarak pancarda 390 lira açıklanmalıdır. Ayrıca
bugün hububatla ilgili gümrüğün sıfırlanması Türkiyedeki
tarıma bakışı yansıtan bir durumdur çünkü
buğdayda, arpada fiyatlar üreticiden alınırken 1.650 liradan
ekmeklik, 1.800 liradan makarnalık buğday alınmış ama
yurt dışından 2.450 liradan ithalat yoluna gidilmektedir.
BAŞKAN Sayın Gökçel
7.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, toplu
iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev
haklarını kullanmak isteyen Mersin ili Soda Sanayii AŞ
işçilerinin grev haklarının Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle engellendiğine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, Mersinde Soda Sanayi işçileri toplu iş sözleşmesi
görüşmelerinde işverenle anlaşamadılar. Anayasal
hakları olan grev haklarını kullanmak isteyen işçiler
yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
engellendiler. Fabrikanın yarısı ücretsiz izne gönderilmiş,
fabrika boş. İşçiler, işverenle anlaşamıyor.
Pandemide işveren işçileri ücretsiz izne yollayabiliyor.
İşçiler, gelirden mahrum, evine ekmek götüremeyecek duruma geldi.
Ancak grev yapmak isteyince grev yasak. Kimse kusura bakmasın, pandemide
keseri hep kendinize yonttunuz. Yeter artık! Hak arayan emekçilerin haklarını
bir an önce verin, emekçileri ve çocuklarını açlığa mahkûm
etmeyin.
BAŞKAN Sayın İlhan
8.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Hükûmetin tarımsal üretimle ilgili
politikalarının Kırşehir çiftçisini iflas noktasına
getirdiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hükûmetin tarımsal üretimle ilgili
yanlış politikaları Kırşehir çiftçisini ne yazık
ki iflas noktasına getirmiştir. Ayrıca devlet destekleri oldukça
yetersizdir. Örneğin, pandemi sürecinde sunulan tohum hibe
desteğinden Kırşehir sadece 2 ürün için ve çok yetersiz bir
miktarda yararlanabilmiştir. Şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi sonucu artan maliyet ve nakliye girdileri de pancar
üreticilerimizi mağdur etmiştir. Kırşehir ekonomisine
yıllık yaklaşık 1 milyar lira gibi çok önemli bir katma
değer sağlayan besi çiftlikleri de ekonomik darboğaz sebebiyle
çok zor günler yaşamaktadır. Üreticilerimiz milyonluk besi
çiftliklerinin boş kalması tehlikesiyle karşı
karşıyadır. Süt üreticileri de ineklerini kesmek zorunda
kalmakta. Besicilerimizin sorunlarını tespit etmek ve çözüm önerileri
üretmek adına Meclis Başkanlığına sunduğumuz
araştırma önergemiz de hâlâ gündeme bile gelmemiştir.
Hükûmetin can çekişen Kırşehir
çiftçisini görmesi ve ivedilikle destek olması büyük önem arz etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
9.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
pandemi sürecinin gıdanın önemini ortaya koyduğuna, yem
fiyatlarındaki artışların besicileri zor durumda
bıraktığına ve Yörüklerin mağduriyetlerinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, pandemi süreci,
gıdanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya
koymuştur. Süt Konseyinin yılbaşından geçerli olmak üzere
yapmış olduğu zam, aslında oransal olarak çok düşük
bir zam değildir ama yem fiyatlarına gelen anormal artış,
hayvancılıkla uğraşan insanlarımızı zor
durumda bırakmıştır. Yemin çuvalı 80 liradan 110-120
liraya çıkmış, yaklaşık yüzde 50 oranında
zamlanmıştır. Şu anda da süt fiyatları, gerçekten,
özellikle hayvancılıkla uğraşan Yörüklerimizi zor durumda
bırakmıştır. Seçim bölgem olan Mersin, keçi, koyun
yetiştiriciliğinde Türkiyede 1inci sıradadır. Öncelikle,
Toroslarda Mustafa Kemal Atatürkün Gidip bakın, bir tek Yörük
çadırı tütüyorsa Türk milletini hiç kimse yıkamaz. dediği
Yörükler şu anda zor durumdadır ve mutlaka yem desteği
istemektedirler.
Ayrıca, Yörüklerin BAĞ-KUR ve sigorta
primleriyle ilgili devletimiz nakdî olarak destek vermektedir ama BAĞ-KUR
ve sigorta borcu olanlar bu destekten faydalanamamaktadır. Bu borca
bakılmaksızın, bütün Yörüklerin -nakdî destek vermeye gerek yok-
sadece BAĞ-KUR ve sigorta borçlarının devlet tarafından
acilen karşılanmasını talep ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
10.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, iş bulamayan üniversite mezunu gençlerin
öğrenim kredisi borcunu ödeyemediğine ve bu borçlarının
silinmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, üniversiteden mezun olan 5 milyon genç öğrenim kredisi
borcunu ödeyemiyor. Bu gençlerin 280 bini öğrenim kredisi borcu nedeniyle
yasal takipte, haciz ve icralarla karşı karşıya. Her
yıl yüz binlerce öğrencinin, yükseköğrenim süresince
kullandığı kredileri mezun olduktan iki yıl sonra ödemesi
gerekiyor. Ancak üniversite mezunu gençler iş bulmakta
zorlandığı ve hatta iş bulamadığı için bu
borcu ödeyemiyor. Ödeyemediği için KYK da her ay yüzde 1,4 oranında
gecikme zammı uyguluyor. Aylık faizler yüzünden 30 bin liraları bulan
borç yüküyle karşılaşan gençler umutsuz. Anne ve
babalarının baktığı gençler iş
bulamadıkları için bunalmış ve tükenmişlik sendromu
yaşıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bir yıl önce KYK
borçlarının silineceği yönünde gençlere müjde vermişti, ne
oldu? Gençlerin borçlarını ödeyememelerinin en büyük nedeni
üniversiteyi bitirseler de işsiz olmaları. Bazı iş
adamlarının devlete olan milyarlarca lira borcu bir gecede bir
kararnameyle siliniyor, bu gençlerin borcu neden silinmiyor? Gençler Meclisten
çözüm bekliyorlar. Gençlerin bu borcu bir an önce silinmeli diyorum,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya
11.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
mağduriyetin giderilebilmesi için Bölgesel Amatör Lig başta olmak
üzere tüm amatör liglerin bir an önce başlatılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Sayın Başkan,
amatör liglerde top koşturan 70 bini aşkın sporcumuz sekiz
aydır maçlar oynanmadığı için büyük mağduriyetler
yaşamaktadır. Profesyonel ligler haziran ayında
başlamışken, siyasi parti kongreleri yapılabiliyorken
amatör futbol maçları neden oynanamıyor? Türk futbolunun kalbi
Trabzonda gençlik yıllarında futbol oynamış ve hâlen
Meclis futbol takımında futbol oynayan bir milletvekili olarak amatör
futbolcularımızın fedakârlıklarını,
umutlarını, maça çıkarken yaşadıkları
heyecanı en iyi bilenlerden biriyim. Futbolu futbol yapan amatör ruhtur.
Amatör ruhu yok etmek futbolumuzun geleceğini yok etmektir. Futboldan
ekmeğini kazanan on binlerce amatör futbolcumuz, teknik
adamımız, hakemler, saha komiserleri ve birçok görevli maçların
oynanacağı günü iple çekiyorlar. Türk futbolunun geleceği için
ve futboldan evine ekmek götüren insanlarımızın
sıkıntılarının giderilmesi için bölgesel amatör lig başta
olmak üzere tüm amatör ligler bir an önce başlatılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Süllü
12.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
yüz yüze eğitimin başlamasıyla Eskişehir ilinde okullarda
Covid-19 vaka sayılarının hızla artmasının
tedirginlik yarattığına ve bulaşın yayılma
hızının önüne geçilebilmesi için Sağlık
Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığının
gerekli önlemleri alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Yüz yüze
eğitimin başlamasıyla Türkiyenin çeşitli
şehirlerinden gelen bilgiler okullarda salgına karşı
alınan önlemlerde ciddi eksikliklerin olduğu ve olumsuzlukların
yaşandığı yönündedir. Birçok ilde olduğu gibi
şehrim Eskişehirde de okullarda Covid-19 vaka
sayılarının hızla artması tedirginlik yaratmaktadır.
Okulların dezenfektan, ateşölçer gibi ihtiyaçları ailelerden
talep edilerek salgınla mücadele edilemez. Belediyeler
sınırlı bütçe olanaklarıyla okullardan gelen dezenfektasyon
işlemlerini yapmaya, okulların dezenfektan ihtiyaçlarını
sağlamaya çalışmaktadır. Tüm öğretmenlerimizi ve
çocuklarımızı salgından korumak için yaygın test
yapılmalı, okullarda yardımcı hizmet personel
sayısı artırılmalıdır. Kantin, servis gibi
bulaş riskinin yüksek olduğu yerler için ek önlemler
alınmalıdır. Sağlık ve Millî Eğitim
Bakanlığı çok geç olmadan gerekli önlemleri alarak
bulaşın yayılma hızının önüne
geçmelidir.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Köksal
13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisar ili Çay Lisesi binasının Şehit
Kamil Tuna Anadolu Lisesine tahsis edilmesine Çay halkının
karşı olduğuna ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Çay
ilçesinde bulunan Çay Lisesinin binasının Şehit Kamil Tuna
Anadolu Lisesine tahsis edileceği belirtilmiştir. Çay ilçesinde
tarihî ve köklü bir okul olan Çay Lisesinin kapatılıp
binasının Şehit Kamil Tuna Anadolu Lisesine tahsis edilmek
istendiğini merak ediyoruz. Hâlihazırda, Deprem Yönetmeliğine
uygun olmadığı için binası yıkılan Şehit
Kamil Tuna Anadolu Lisesi için tahsisli arazi dururken ve aynı
kategorideki diğer okullara dağıtılabilecekken niçin Çay
Lisesinin binasına göz dikilmiştir?
Çay Lisesinin
kapanmasını öğrenciler istemiyor, veliler istemiyor, mezunlar
istemiyor, öğretmenler istemiyor; kısacası Çay halkı
istemiyor. Bu yanlıştan dönün, yoksa sadece bir okulu kapatmakla
kalmayıp bu okulla birlikte bir tarihi de silip yok edeceksiniz.
BAŞKAN
Sayın Baltacı
.
14.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonu ili Daday ilçesinin yol sorununun
giderilmediğine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI
(Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kastamonu merkeze en
yakın ilçelerimizden Dadayın yol sorunu yirmi yıldır
çözülmediği için onlarca can kaybettik. Sene başında yolun
projesinin hazırlandığı ve Karayolları Genel
Müdürlüğünün ihale oluru verdiği kamuoyuna açıklanmıştı.
Ne yazık ki Kastamonu-Daday yolunun ihale oluru, pandemi ve tasarruf
tedbirleri gerekçe gösterilerek iptal edildi ve ne üzücüdür ki ihale olurunun
iptal edildiği tarihlerde Trabzon-Aşkale Yolu Zigana İkmal
İnşaatı ihalesi pazarlık usulü sonucu 953 milyon 203 bin
lira bedelle Cengiz İnşaata verildi. Buradan tüm Kastamonulular
adına soruyorum: Bu ihale için tasarruf tedbiri yok da Daday yolu için mi
var? Daday yolunun yapılması için ihaleyi Cengiz
İnşaatın mı alması gerekiyor ve bu yolun
yapılması için Kastamonunun daha kaç can vermesi gerekiyor?
BAŞKAN
Sayın Aygun
15.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı
kararıyla buğday, arpa ve mısır ithalatında uygulanan
gümrük vergilerinin 1 Ocak 2021 tarihine kadar
sıfırlandığına ilişkin açıklaması
İLHAMİ
ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Teşekkür ederim Başkanım.
Bugünkü Resmî
Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Türk
tarımına bir gol daha
Evet, Askıda ekmek. diyorsunuz ama
ekmeğin ham maddesini üreten çiftçiyi askıya astınız. Bugün
-Resmî Gazetede- buğday ithalatında yüzde 45 olan, arpada yüzde 35,
mısırda yüzde 25 olan gümrük vergisini 1 Ocağa kadar
sıfırladınız yani Türk tarımını yabancı
çiftçilerin kucağına bıraktınız. Toprak Mahsulleri
Ofisi hasat döneminden beri ithalat maşasını kullanıyor,
Türk çiftçisini yok sayıyor. Onlar için silolarda yazan Ofis çiftçinin
kara gün dostudur. yazısını değiştirdik, Bundan
sonra siz Bulgaristan,
Rusya, Ukraynadaki yabancı çiftçilerin kara gün dostusunuz. diyoruz. Bir
an evvel AK PARTİ iktidarının bu yöntemden vazgeçmesi,
planlamayı doğru yapması gerekiyor. 2021 yılı için
buğday üretim programını, doğru çerçeve çizerek -TÜİK
ve Tarım Bakanlığı rakamlarının
çelişkilerini de göz ardı etmeden- bir an evvel kafalarını
kumdan çıkartarak doğru planlamayla yapmalarını bekliyoruz.
Türk çiftçisi yabancı çiftçilerin her zaman üstündedir. Atatürkün
vermiş olduğu o değere sizler de bir an evvel tekrar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ceylan
16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
pandemi sürecinin ekonomiyi sarstığına, devletin zor durumda
olan esnafın BAĞ-KUR primlerini üstlenmesi gerektiğine ve
vatandaşların sicil affı çıkarılmasını
beklediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
pandemi ekonomiyi sarsıyor. Bu dönemde, IBAN vererek tarihe geçen bir
ekonomi yönetimi var. Peki, yıllardır devletine vergisini ödeyen
esnafa, çiftçiye ne verdiniz? Faizle para satmak dışında
verilecek bir şey yok. Çiftçi borç içinde, esnaf siftahsız dükkân
kapatıyor, on binlercesi kepenk kapattı. 16 Ekim tarihi
itibarıyla icra dosyası sayısı 23 milyonu aştı.
Kahveci, servisçi, kantinci iş yapamaz durumda. Kahveci dükkânını,
servisçi aracını satmak istiyor, müşteri yok. Lokantacılar,
tek kullanımlık servis, paket tuz, dezenfektan, masa
aralarının seyreltilmesi gibi ek maliyetlere katlanmak durumunda
kaldı. Bu insanların BAĞ-KUR primlerini devletin üstlenmesi,
karşılaması zor bir talep midir? KOBİler kan
ağlıyor, kâbus gibi çöken kredi ödemelerini, prim ve vergi
borçlarını düşünüyor. İnsanımız AK PARTİ
iktidarından sicil affı bekliyor.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
17.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, ülkede risk grubundaki vatandaşlar
değerlendirildiğinde yeterli dozda grip aşısının
getirilmediğine ve temmuz ayında grip aşısıyla ilgili
vermiş olduğu soru önergesine Sağlık
Bakanlığı tarafından hâlâ cevap verilmediğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Basına yansıyan haberlerden anlıyoruz
ki risk grubundaki yurttaşlarımıza yapılması gereken
grip aşıları eksik gelmiş. Hiç kimsenin
açıkladığı verilere inanmadığı bir
Sağlık Bakanlığından da başka bir şey
beklenmezdi. Durumun buraya geleceğini bildiğimiz için temmuz
ayında grip aşılarıyla ilgili bir soru önergesi
vermiştim ama hâlâ cevaplanmadı. Üç aydır soru önergesine cevap
veremeyen ve kuralları çiğneyen bir Sağlık Bakanından
yeterli aşı temin etmesi beklenemezdi. Üç ay önce
Bakanlığınız bu yıl için kaç doz grip
aşısı temin etmeyi planlamaktadır? Bunun için gerekli
anlaşmalar yapılmış mıdır? Bu aşılar
hangi tarihten itibaren sağlık kuruluşlarına
ulaşacaktır? sorularını sormuştum.
Sorularımız aynı şekilde cevapsız olarak duruyor ama
anlaşılan o ki Türkiye'de vatandaşın
sağlığını önceleyen, buna göre hareket eden
şeffaf bir Bakanlık yok. Rakamlarla oynayıp yandaşa
rantı önceleyen sağlıksız bir Bakanlık var.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
18.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, Nevşehir ili Acıgöl ve Derinkuyu ilçeleri ile
köylerindeki vatandaşların internet hizmetinden
yararlanamadığına, interneti olmayan bir bölgede internet
üzerinden eğitim verilmesinin de mümkün olmadığına
ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, Türkiyenin her türlü sorununu çözdüğünü söyleyen AKP
iktidarı
Yüz binlerce turistin ziyaret ettiği Nevşehirin
başta Acıgöl ve Derinkuyu ilçelerinin merkezi olmak üzere köyler de
dâhil internet hizmetinden yararlanılamamaktadır. İnternet hizmetinin
yerine getirilmesi için yetkililere müracaat ettiklerinde de 650 TL direk
parası istenmektedir. Eve götürecek ekmek parası bulamayan
vatandaşların bu parayı ödemesi mümkün değildir.
İnternet altyapısının sorumlusu devlettir. İnterneti olmayan
bir bölgede çocuklarımızın internet üzerinden eğitim
alması da mümkün değildir. Devletin sorumluluğunda olan bu
sorunun hiçbir bahane üretilmeden acilen çözülmesi gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sürücü...
19.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe
Sürücünün, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu olarak
yargılanan Çiçek Kobaninin serbest bırakılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, Çiçek Kobani Kuzey Suriyede yani kendi toprağında
IŞİDle savaşırken ÖSO çeteleri tarafından esir
alınıyor, işkencelerden geçiriliyor, ayağına 2
kurşun sıkılıyor. Sosyal medyada yaralı bir
şekilde çetelerin çektiği video paylaşımlarıyla
gündeme geldi. Şu anda Urfada tutuklu olarak yargılanıyor. 22
Ekimde yani yarın duruşması görülecek olan Çiçek Kobani derhâl
serbest bırakılmalıdır. Suriye vatandaşı olan
Çiçeki hangi hakla tutukladınız? ÖSO ve IŞİDle
savaşmak suç mudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demir.
20.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
depremin sıradan bir doğa olayı olmadığına ve
tedbirlerle can kayıplarına engel olunabileceğine, AK PARTİ
olarak yeni yapıların depreme dayanıklı olması ve eski
binaların güçlendirilmesiyle ilgili gerekli çalışmaların
başlatıldığına ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, depremin sıradan bir doğa olayı
olmadığı ve tedbirlerle büyük can kayıplarına engel
olunabileceğini biliyoruz. Bu nedenle AK PARTİ olarak yeni
yapılan yapıların depreme dayanıklı olması ve
eski binaların güçlendirilmesiyle ilgili gerekli çalışmaları
başlattık. Süreç içerisinde hak sahipleriyle yapılacak
anlaşma ve yardımlara kadar tüm çalışmalar devam
etmektedir.
Olası bir İstanbul depreminde
oluşabilecek zararları önleme çalışmalarıyla afet
riski altındaki alanlar ve riskli alanların tespiti
yapılmaktadır. Deprem ve kentsel dönüşüm kapsamında geçen hafta
Esenlerde 1.600, Gaziosmanpaşada 1.700 konutun temeli atıldı.
Pendik ve Beyoğlu Okmeydanınında da zaten ada bazlı
çalışmalara başlanmıştı. İstanbulumuza
yapılan bu çalışmalar için Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımıza ve belediye başkanlarımıza
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tutdere
21.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, başta sosyal bilgiler öğretmenleri olmak üzere 138.393
öğretmenin atamasının bir an evvel yapılması
gerektiği konusunda iktidara ve Millî Eğitim Bakanına
çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi,
sosyal bilgiler dersi özetle, insan yaşamının önemli bir
parçası olan toplumsal hayatın gerektirdiği bilgileri
değişik bilim dallarından yararlanmak suretiyle
birleştirerek etkin, üretken, demokratik, çağa uygun vatandaşlar
yetiştirmek amacıyla oluşturulan bir derstir.
Vatandaşlık, demokrasi ve insan hakları eğitimi bakımından
önemli olan bu ders için sosyal bilgiler mezunu olan gençlerimizin
atanması gerekmektedir. Buradan iktidara ve Millî Eğitim
Bakanlığına açıkça çağrıda bulunuyorum:
Başta atama bekleyen sosyal bilgiler öğretmenleri olmak üzere, Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
dünkü grup toplantısında da ifade ettiği 138.393 öğretmenin
atamalarını bir an evvel yapın, öğrencilerimizin ve
öğretmenlerimizin umutlarını söndürmeyin diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
21 Ekim 1860 tarihinde ilk özel gazetemiz olan
Tercüman-ı Ahvalin yayın hayatına başladığı
gün ülkemizde Dünya Gazeteciler Günü olarak kutlanmaktadır. Yapılan araştırmalarda,
2010 yılına dair Dünya Basın Özgürlüğü Listesinde
Türkiyenin, 196 ülke arasında 106ncı sıradayken bu
sıralamanın son on yılda 57 basamak birden gerilemesiyle Angola
ve Zimbabvenin bile gerisinde kalması son derece düşündürücüdür.
Birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmak.
olan gazetecilik tarifi bugün de geçerli olsa bile maalesef
bazıları kalemlerini birilerine teslim etmişler, etmeyenlerin de
özgürlükleri kısıtlanmıştır.
Yaşadıkları özlük hakları sorunlarına ilaveten, en az yüzde
30u işsiz olan ve mesleğini gerçek anlamda yapmak isteyen başta
Gaziantepli gazeteciler olmak üzere, tüm gazetecilerimizin gününü kutluyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
23.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, ülkede yaşanan pandemi ve bölgede yaşanan deprem
nedeniyle Malatya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
Genel Müdürlüğünün geciken kamu alacağını tahsil etmekte
güçlük çektiğine ve vatandaşların su borçlarının
yeniden yapılandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye
Bakanlığımızın dikkatine: Malatya Büyükşehir
Belediyesi MASKİ Genel Müdürlüğünün ilimiz sınırları
içerisinde 2020 yılı itibarıyla su borcu olan abone
sayısı 148.854tür. Bu abonelerin faiz hariç anapara borcu 96 milyon
855 bin TLdir, gecikme faizleriyse 45 milyon 215 bin TLdir. MASKİnin
toplam alacağı, faizler dâhil, 142 milyon 70 bin TL
civarındadır. Büyükşehir Belediyesi Yasası gereği
belediye meclisi faiz silme yetkisine sahip olmadığından,
geciken bu kamu alacağını tahsil etmekte zorluk çekilmektedir.
Ülkemizde yaşanan pandemi ve bölgemizde yaşanan deprem
sonrasında bu konuda ilgili bakanlıklarımızın,
esnaflarımızın ve vatandaşlarımızın su borcu
alacaklarının faizlerini silip anapara üzerinden yeniden
yapılandırması ve taksit imkânı
sağlamalarını talep ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Coşkun
24.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkunun, günlerdir kendisinden haber alınamayan Bahtiyar
Fıratın nerede olduğunu İçişleri Bakanından
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
ŞEVİN COŞKUN (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
14 Ekimde Tahrana gitmek üzere İstanbul
Havaalanına giden Bahtiyar Fırat, pasaport kontrolünden geçtikten
sonra uçağı beklerken havalimanı polisi tarafından
İstihbarata teslim edilmek üzere seni gözaltına alıyoruz.
denilerek havaalanında alıkonulmuş, üç saat boyunca
bekletilmiş, ardından Yanlış anlaşılma olmuş.
denilerek serbest bırakılmıştır.
Uçağını kaçıran Bahtiyar Fırat eve dönmek üzere bir
taksiye binmiş, bindiği araç 4 araç tarafından durdurularak
kaçırılmış ve kendisinden bir daha haber
alınamamıştır. İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına başvuran Bahtiyar
Fıratın ailesiyle, Savcılık ilk etapta Bahtiyar
Fıratın MİT tarafından gözaltına
alındığı, sabırlı olmaları gerektiği
bilgisini paylaşmış ancak ilerleyen süreçte Savcılık
bu durumu inkâr etmiştir. Günlerdir kendisinden haber alınamayan
Bahtiyar Fıratın nerede olduğunu buradan bir kere daha
İçişleri Bakanlığına soruyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yalım
25.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Tarım ve Orman Bakanının Türkiyedeki
çiftçilerin mi yoksa başka ülkelerin mi Bakanı olduğunu,
buğday, arpa ve mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin
sıfırlanarak ne yapılmak istendiğini öğrenmek
istediğine, Uşak ili Eşme ilçesi Dereli köyünün su problemi ile
Kayalı, Manavlı, Alahabalı ve Davutlar köylerindeki gölet
sorununun çözülmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
önünde ve de tüm çiftçilerimizin önünde Sayın Tarım ve Orman
Bakanına soruyorum: Siz Türkiyedeki çiftçilerin mi Tarım ve Orman
Bakanısınız yoksa başka ülkelerin mi? Bugün itibarıyla
buğday, hububat ithalatında vergiyi sıfırladınız.
Ne yapmak istiyorsunuz? Gerçekten bu takdiri tüm milletimize
bırakıyorum.
Diğer taraftan, yine Tarım Bakanına
sesleniyorum: Uşak ili Eşme ilçesine bağlı Dereli köyünde
iki günde bir yani kırk sekiz saatte bir sadece otuz dakika su
verilmektedir. Bu vatandaşın çilesini nasıl önleyeceksiniz?
Bunun da bir an önce çözülmesini sizden talep ediyoruz.
Aynı şekilde, Eşme ilçemize
bağlı Kayalı köyü, Manavlı köyü, Alahabalı köyü ve
Davutlar köyünde, bazı köylerde gölet yok, bazı köylerde ise olan
göletler çalışmıyor çünkü teknik hataları var, yapım
hataları var. Bir an önce bütün sorunların ve de göletlerin
yapılmasını acilen sizden talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kavuncu
26.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, 19 Ekim
Aliya İzzetbegoviçi ölümünün 17nci yıl dönümünde rahmetle
andığına, Azerbaycanı her alanda desteklemeye devam
edeceklerine ilişkin açıklaması
EROL KAVUNCU (Çorum) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bizi toprağa gömdüklerini
düşünüyorlardı ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı. Allaha
yemin olsun ki asla köle olmayacağız. İstediğiniz kadar
dağlara haç dikin, gökyüzüne her baktığınızda hilali
göreceksiniz. diyen Bosna kahramanı, büyük devlet ve dava adamı,
Bilge Kral Aliya İzzetbegoviçi vefatının seneidevriyesinde
rahmet ve minnetle anıyorum.
İki devlet, tek millet; ilelebet, ebet
müddet. anlayışıyla,
bağımsızlığının seneidevriyesinde can
Azerbaycanımızı her alanda desteklemeye ve vatan mücadelesinde
kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Biz bir ulu
çınarın dallarıyız; Azerbaycan bir dalımız;
Pakistan, Filistin bir dalımız; Bosna, Doğu Türkistan bir
dalımız. Birimiz incinse hepimiz incinir, birimiz üzülse hepimiz
ağlarız.
Yaşasın can Azerbaycan, aşk olsun can
Azerbaycan, yaşasın kardeşliğimiz!
BAŞKAN Sayın Aycan
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, Covid-19 pandemisinden etkilenen gençlerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Covid-19 gençleri de etkilemiştir. Okulunu bitiren gençler
çalışmaya başlayamamışlardır. Bu nedenle,
kullandıkları yükseköğrenim kredilerinin taksitlerini
ödeyememektedirler fakat gecikme faizi işlemektedir. Bu dönemde gençlerin
yükünü azaltmak, en azından faiz yükünü kaldırmak, birikmiş
faizleri silmek ve faiz işletmemek uygun olacaktır. Gençler bunu
beklemektedir.
Covid-19 gençlerin eğitimini de
etkilemiştir, çalışmalarını, tezlerini dönem içinde
tamamlayamamışlardır. Bu dönemde eğitimlerini
tamamlayamayan veya daha önce terör dışı nedenlerle eğitimlerini
tamamlayamayan yükseköğrenim gençliğine bir fırsat daha
verilerek, okullarına dönmeleri ve eğitimlerini tamamlamaları
uygun olacaktır. Gençler bu fırsatı beklemektedir.
Saygılarımla teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Serter
.
28.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin,
pandemiden bu yana CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun her ortamda esnafların
sorunlarını dile getirdiğine ve 17 maddelik esnaf önlemler
paketi açıkladığına, esnafın sesinin duyulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
30 Haziranda, bir esnaf olarak, esnafın tüm
sorunlarını burada dile getirmiştim. Pandemiden bu yana
Sayın Genel Başkanımız da her ortam ve fırsatta
esnaflarımızın sorunlarını dillendiriyor. Son süreçte,
Sayın Genel Başkanımız Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsünde 17 maddelik esnaf önlemleri paketini açıkladı. Muhalefet
olarak ısrarcı söylemlerimiz sonrası, geçen hafta Sayın
Mehmet Muş dil ucuyla da olsa vergi ve sigorta borçlarına dair bir
yapılandırma paketinden bahsetti.
Ben yine hatırlatıyorum: Esnaf, kira
desteği istiyor. Esnaf, mart, nisan, mayıs aylarına ait elektrik
faturalarının iptal edilmesini istiyor. Esnaf, vergi
borçlarının en azından altı ay ertelenmesini ve
sonrasında yapılandırılmasını istiyor. Esnaf, SGK
ve BAĞ-KUR borçlarının bir yıl ertelenmesini istiyor.
Esnaf, devletin esnafa olan borçlarının bir an evvel ödenmesini
istiyor. Bir dakikaya ancak bunları sığdırabiliyorum.
Ezcümle, esnaf, sesinin duyulmasını istiyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ekinci
29.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, UEFA
Avrupa Liginde İspanyanın Villarreal takımıyla
karşılaşacak olan Demir Grup Sivasspora başarılar
dilediğine ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Selçuklunun kalbi, Osmanlının
vicdanı, cumhuriyetin aklı, Millî Mücadeleye ve Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürke yüz sekiz gün ev sahipliği yapmış, sultan
şehrimiz Sivasın göz bebeği Demir Grup Sivassporumuz UEFA
Avrupa Liginde İspanyanın Villarreal takımıyla yarın
karşılaşacak. Takımımıza başarılar
diliyorum, her vurduğunuz gol, hedefiniz 3 puan olsun diyorum.
Ayrıca, doğru ve dürüst haberciliği
ilke edinerek kamuoyu yararına düşünen tüm gazetecilerimizin de 21
Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutluyorum, hepsine sağlık,
sıhhat, afiyet diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Şimdi, İYİ PARTİ Grubu
adına Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan.
30.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 21
Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutladığına ve Ahmet Taner
Kışlalıyı ölümünün 21inci yıl dönümünde rahmetle
andığına, Resmî Gazetede yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı kararıyla buğday, arpa ve
mısır ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin yıl sonuna
kadar sıfırlanmasına, çiftçilerin sorunlarının
çözümsüz kaldığına, ülke olarak yokluğa ve açlığa
doğru gidildiğine, Iğdır ilinde sağlık
hizmetlerinde ciddi eksiklikler yaşandığı gibi
şehirlerarası otogarın da bulunmadığına
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sağ olun
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Dünya Gazeteciler Günü, kamuoyunun
aydınlatılması ve bilgilendirilmesi doğrultusunda her
şartta görevleri peşinde koşan, mesleğin zor
şartlarına rağmen mesai kavramı gözetmeksizin gece gündüz
çalışan tüm bağımsız gazetecilerin Dünya Gazeteciler
Gününü kutluyorum.
Gazetecilerin, üzerlerinde iktidar baskısı
hissetmeden, özgür ve bağımsız olarak haber yapabildiği bir
Türkiye bizim olmazsa olmaz şartlarımızdan. Unutulmamalı ki
özgür basın varsa özgür toplum vardır. Kalemini sadece iktidara
yanaşmak için oynatanların değil gerçek anlamda Türk milleti
için yazanların, haberi Türk milleti için yapan gazetecilerin Dünya
Gazeteciler Gününü kutluyorum.
Bilim insanı, siyasetçi, gazeteci yazar, benim
de Kabataş Erkek Lisesinden ağabeyim Ahmet Taner
Kışlalının bugün ölüm yıl dönümü. Yirmi bir yıl
önce evinin önünde uğradığı bombalı saldırı
sonucu aramızdan ayrılan Kışlalıyı rahmetle
anıyorum, ruhu şad olsun.
Resmî Gazetede yayınlanarak bugün
yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı kararına göre bazı
tarım ürünlerinin ithalatının gümrük vergisi yıl sonuna
kadar sıfırlandı. Söz konusu karar uyarınca buğday
ithalatında yüzde 45, arpa ithalatında yüzde 35 ve mısır
ithalatında yüzde 25 oranındaki gümrük vergileri yüzde 0 olarak
uygulanacak. Bu karardan sonra merak ediyorum, burada bölgelerine giden
milletvekili arkadaşlar bu çiftçilerin sözlerine nasıl cevap
verecekler? Yani şu anda çiftçinin yeniden tarlasını ekme
mevsimi; tarlasını ekerken ambarında 3-5 ton buğdayı,
arpayı, çoluğuna çocuğuna kışın bakmak için,
geçindirmek için saklayan, ambarına koyan köylü, çiftçi, sizin bu kararınız
karşısında bir kere daha ezildi.
Bir kere de o 5 müteahhidin yanında
durmayı bırakıp da şu çiftçinin, şu milletin
yanına geçmeyi beceremediniz, beceremediniz; para tatlı geldi,
kaldınız o 5 müteahhidin yanında. Çiftçi hiç umurunuzda
değil. Yerli çiftçi, üretici destek beklerken hububat fiyatlarındaki
bu vergi sıfırlamalarını nasıl değerlendirmek
lazım bilmiyorum. Hükûmet zaten tarımı bitirdi, üretimi
durdurdu, çiftçiyi kuru soğana muhtaç hâle getirdi. Çiftçimizin üretimden
kopmaması için borç erteleme ve yüksek elektrik fiyatları gibi birçok
sorun da çözümsüz kaldı. Çiftçinin borçları birikti ödeyemiyor,
ürününü yetiştiremiyor.
Buradan tekrarlıyorum, biz ülke olarak
yokluğa ve açlığa doğru gidiyoruz. Ülke üretemiyor,
tarım ürünlerini üretemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ülkede tarım ürünleri
büyük miktarda ithalata bağlı. Dün kürsüde bir
arkadaşımız söyledi, petrolden sonra en fazla döviz
ödediğimiz emtia yağlı tohum. Yani biz yağımızı
üretemiyoruz ya. Döviziniz yoksa evinizde yağ olmayacak. Bu noktaya
doğru giderken bu kararların kimler tarafından, kimin
baskısıyla alındığını hâlâ anlayabilmiş
değilim. Hiç üretimi destekleyici bir önlem bulunmuyor, şimdi de
vergiler sıfırlanmış. Yapılacak düzenlemeler var
aslında; mazot, gübre, tohum, ilaç, yem gibi birtakım düzenlemelerin
yapılması gerekiyor, sübvansiyonların artırılması
gerekiyor. Çiftçiye verdiğiniz fazla parayla çiftçi gidip Las Vegasta
kumar oynamayacak, Monakoda tekne almayacak, ya, bu ülkede harcayacak onu.
Harcadığı paranın zaten yüzde 40ını
harcadığı anda vergi olarak alacaksınız. Ya, verin
sübvansiyonu, insanlar rahat etsin, ülke rahat etsin, döviziniz ülkenizde
kalsın. Ama bunu düşünmek gibi millî bir duruşunuz olmadı
hiçbir zaman, yerli üretimi canlandıramadınız, çiftçimiz üretim
için hiç teşvik edilmedi.
Son olarak Iğdırdan söz etmek istiyorum.
Iğdırda sağlık hizmetlerinde ciddi eksiklikler bulunuyor.
Bu nedenle, hastalar yıllardır Erzurum ve Vandaki hastanelere
götürülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ağır
hastaların birçoğu ne yazık ki yollarda hayatını
kaybediyor. Her devlet hastanesinde olması gereken anjiyo ünitesi maalesef
Iğdır Devlet Hastanesinde yok. Umuyorum, Sağlık Bakanı
Sayın Fahrettin Koca birilerine Meclisi de izletiyordur,
Iğdırlıların bu feveranını da duyuyordur.
Iğdır Devlet Hastanesinde anjiyo ünitesi yok. Bu nedenle, hastalar
çevre illerdeki anjiyo ünitesi olan hastanelere yetiştirilmeye çalışılıyor.
Bu da yine, özellikle ağır hastaların yolda hayatını
kaybetmesine sebep oluyor.
Ermenistana sınır olması sebebiyle
Iğdıra çok yakın bir konumda yer alan nükleer santral
şehirde ne yazık ki kanser vakalarını da
artırmış. Buna rağmen, bu konuda herhangi bir tedavi
ünitesi devlet hastanesinde hâlâ kurulmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Iğdırla ilgili
son olarak söylemek istediğim: Her ilden kara yoluyla Iğdıra
ulaşmak mümkün ancak Iğdırın hâlâ bir şehirler
arası otogarı da bulunmuyor.
Iğdırla ilgili bu
sıkıntıların dikkate alınacağını umut
ediyorum. Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
31.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Dağlıca baskınının
13üncü yıl dönümüne, beyin kanaması geçiren 57nci Hükûmette
Sağlık Bakanı olarak görev yapan, 21inci ve 23üncü Dönem
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşa şifa dilediklerine,
Azerbaycan ordusunun Karabağı Ermenistan işgalinden kurtarma
yolunda hızla ilerlediğine, TBMM Başkanı Mustafa
Şentop ile 4 siyasi partiye mensup milletvekillerinin 18-20 Ekim 2020
tarihlerinde Azerbaycana yaptığı resmî ziyarete ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarafsız ve güvenilir
haberciliği kendine ilke edinmiş, gece gündüz demeden millet ve
demokrasi için çalışan tüm gazetecilerimizin 21 Ekim Dünya
Gazeteciler Gününü kutluyor, kendilerine başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, bundan tam on üç yıl
önce, Hakkâri Dağlıca mevkisinde bulunan komando taburuna
Irakın kuzeyinden sızan 150 kişilik terörist grubunun
saldırması neticesinde 12 askerimiz şehit olmuş, 10
askerimiz de yaralanmıştır. Dağlıca
baskınında şehit olan askerlerimize bir defa daha Allahtan
rahmet, gazilerimize de hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Sayın Başkan, önceki dönem
Sağlık Bakanlarımızdan Milliyetçi Hareket Partisi eski
Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman Durmuşun sabah
saatlerinde geçirmiş olduğu beyin kanamasından dolayı
hastaneye kaldırıldığını ve durumunun ciddi
olduğu haberini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız.
Buradan Sayın Bakanımıza acil şifalar diliyoruz, tez
zamanda iyileşmesini bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Azerbaycan ordusu kahramanlıkla ve kararlılıkla
Karabağı terörist Ermenistanın işgalinden kurtarma
yolunda hızla ilerliyor. Geçtiğimiz günlerde tarihî Hudafer
Köprüsüne Azerbaycan bayrağı dikilmiş, Füzuli, Hadrut,
Cebrayıl, Kubadlı, Zengilan işgalden azat olmuştur.
Kurtarılan şehirlerden Füzulinin bir köyünde yirmi sekiz yıl
aradan sonra Ezanımuhammedinin okunduğu video görüntüleri hepimizin
yüreğini titretmiştir. Son açıklamalar göstermektedir ki Ermeni
terör çeteleri büyük bir bozguna uğramıştır ve
uğramaya devam etmektedir. Azerbaycan ordusu Şuşayı
kuşatmış, Karabağın böğrüne inşallah saplanmıştır.
Oradan tez zamanda Ermeni çetelerini temizleyeceğine olan
inancımız tamdır. İnşallah, Karabağ azat
olacaktır.
Karabağın işgalden azat
edildiği bu hassas dönemde, Azerbaycan Meclis Başkanının
daveti üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın
Mustafa Şentop Başkanlığında, içinde Milliyetçi
Hareket Partisi Milletvekili Sayın Yaşar Karadağın da
bulunduğu ve dört siyasi parti grubundan milletvekillerinin
katılımıyla Azerbaycana çok önemli bir ziyaret
gerçekleşmiştir. Baküye yapılan bu ziyaret sırasında,
Sayın Meclis Başkanımızın talebi üzerine, terörist
Ermenistanın füze atışlarıyla masum sivil
Azerbaycanlı kardeşlerimizi katlettiği Gence şehrinin
ziyaret edilmesi son derece isabetli olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu ziyarette,
Meclis Başkanımız Sayın Şentop, bizzat insanlık
suçunun işlendiği alanlarda tüm dünyaya Ermenistanın
zalimliğini ve vahşetini haykırmıştır.
Şanlı istiklal mücadelesini yönetmiş, istiklal uğruna her
şeyi göze almış Gazi Meclisimiz, bu vesileyle, herkese, yüz
yıl önce nasıl bir millî ruha sahipse bugün de aynı millî ruha
ve şuura sahip olduğunu göstermiştir.
Bu nedenle, can Azerbaycana yapılan ziyaret
için başta Sayın Meclis Başkanımıza ve değerli
heyetine teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş.
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tahir Elçinin öldürülmesine ilişkin
Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya,
taleplerinin faillerin bulunması ve adil yargılama olduğuna,
faili meçhulleri unutmadıklarına ve unutmayacaklarına, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe, Sur Belediyesinin başlattığı
Sur sokaklarını sağlıklaştırma projesi her bir
sokak için 60 bin TLye mal oluyorken belediyeye kayyum atanmasıyla her
bir sokak için 400 bin TL gider gösterildiğine, Şişecam
işçilerinin ve maden işçilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün sevgili Tahir Elçinin
duruşması Diyarbakırda görülüyor. Evet, sevgili Tahir hedef
gösterilip katledileli beş yıl oldu ama beş yıl sonra ilk
duruşma ancak yapılabildi. Ne olmuştu? Evet, bu bir tesadüf
olamazdı tabii ki, hepimizin gözü önünde, kameralar kayıttayken
katledildi. 3 başsavcı, 5 savcı değişti. Dava
açıldı ama dava tabii ki gerçekten failleri bulmak amacıyla
değil, failleri aklamak için açılmıştı. Şu anda
devam eden davada -yakından takip ediyorum, etmeye
çalışıyorum- bu görüşlerimiz maalesef, mahkeme heyetinin
her hareketiyle, her ara kararıyla destekleniyor. Ne oluyor şu anda?
Sevgili Tahirin eşi Türkan Elçi konuşmak istediği için -kendisi
bu süre zarfında hukuk fakültesini bitirdi, stajyer avukat olarak
duruşmada- mahkeme ara kararıyla onu dışarı
çıkarma konusunda karar veriyor. Avukatların adil yargılama
konusundaki taleplerine beş dakika önce -takip ettim- duruşmadan
çıkarılma kararıyla yine ara kararı veriliyor ve naip hâkim
olmadan sanık polislerden ifade alınmaya
çalışılıyor, polisler bir zahmet mahkeme huzuruna bile
getirilmiyor. Yani bu davadan adalet çıkmaması için, katillerin ceza
almaması için maalesef yine bir senaryo devrede.
Evet, Tahirin katili sadece silahı tutan el
değil aslında, kalem tutan eller de bir o kadar sorumludur.
Şayet yargı bu azmettiriciler yerine hedef olan kişilere
yönelirse üzgünüz ama bu suça ortak olacaktır, bu çok ağır bir
vebaldir. Savcı, mahkeme heyeti zahmet edip, makamından kalkıp
Amedlilere teker teker sorsa Tahir Elçiyi kim öldürdü? diye cinayeti
aydınlatacak bir yola girmiş olacak aslında. Aslında,
Terörle Mücadeleden gizli tanık ihraç ederek herkesin gördüğü
gerçekler çarpıtılmaya çalışılıyor.
Diyarbakır sokaklarında Elçiyi kimin öldürdüğünü o
sokağın sahipleri biliyor.
Yüzyıllar geçse de
unutamayacağımız hadiselerde eli kanlı olanlar, eli olanlar
hakkında gerekli soruşturmalar başlatılmalı;
faillerin, sorumluların bulunmasını ve gerçekten adil bir yargılama
yapılmasını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bizler faili
meçhulleri unutmuyoruz, unutmadık hiç, unutmayacağız da.
Sevgili Tahiri, sevgili arkadaşımı
saygıyla sevgiyle bir kez daha anmak istiyorum. Şu anda 6
milletvekilimiz duruşmada, duruşmayı izliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
talebimizin adil bir yargılama olduğunu bir kez daha ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkan, bugün, evet, Dünya
Gazeteciler Günü. İktidarın on sekiz yıllık döneminde en az
721 gazeteci tutuklandı, çok sayıda gazete ve haber sitesi
kapatıldı, basın-yayın organları sansürlendi ve bu
süreç devam ediyor. Pandemiye rağmen 100ü aşkın gazeteci hâlâ
tutuklu, KCK Basın davası dâhil olmak üzere 260 gazetecinin
davası da devam ediyor. Evet, gazeteciler ağır tehdit
altında çalışmalarını sürdürüyorlar çünkü
gazetecilerin önünde iki yol var: Ya gerçekleri hiçbir şekilde
görmeyecekler ve yalan haber, algı haberleri, iktidarın talepleri doğrultusunda
haber yapacaklar ya da gerçekleri yazacaklar, görevlerini yapacaklar.
Görevlerini yapan gazeteciler, yalan atmayanlar, gerçek habercilik yapanlar
maalesef tehdit altında tutuluyorlar, tutuklanıyorlar ve ceza
alıyorlar ama yalan haber yapmak ve çarpıtmak serbest.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunun
değişmesi gerekiyor. Ben gerçek gazetecilerin gününü kutluyorum bu
vesileyle.
Evet, kayyum gasbını her fırsatta
söyleyeceğimizi söylemiş, ifade etmiştik buradan ve devam
edeceğiz. Sur Belediyesi Eş Başkanlığına 31
Martta seçilen Filiz Buluttekin ve Cemal Özdemir, Surdaki Alipaşa ve
Lalebey gibi birçok mahallede eski yapıları onarmak için aynı
yılın yazında Sur sokaklarını
sağlıklaştırma projesini hayata geçiriyorlardı ve
proje kapsamında her bir sokak için 60 bin TL harcanıyordu. Evet,
şimdi kayyum ne yapıyor? Kayyum 22 Aralıkta atandı,
aynı projeye devam etme kararı aldılar ve her bir sokak için 400
bin TL gider gösteriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
belediyenin gösterdiği fiyatın 6 katından fazla. O geriye kalan
340 bin lira nereye gidiyor gerçekten? Halkın belediyelerindeki bu
gelirler, bu hırsızlık, bu yolsuzluk daha nereye kadar devam
ettirilecek? Bu açıkça bir gasptır, hırsızlıktır;
tıpkı kayyumun gasp ve hırsızlık olduğu gibi.
Halkın olanı halka değil kendine harcamanın projesidir bu.
Kadayıflar, fıstıklar, şaşaalı makam odaları
halkın bütçesinden kayyumun midesine gidiyor. Bütçe dönemine
girdiğimiz bu dönemde meselenin son derece hayati olduğunu bir kez
daha ifade etmek istiyorum.
Evet, Şişecam işçileri, 550 işçi
grevde şu anda. İki yılda bir imzalanan toplu iş
sözleşmeleri tıkandı. Ocak ayında başlayan TİS
görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine 9 Ekimde başladı bu
grev. İşçilerin grev kararı almasıyla birlikte
işveren, fabrikalarda çalışan 550 işçiye önce zorla
yıllık izin kullandırdı, ardından da
tamamını ücretsiz izne çıkardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunun
anlamı, işçilerin aileleriyle birlikte, üstelik pandemi
koşullarında çok zor şartlara zorlanmasıdır.
İşçilerin ücretlerini maliyet olarak gören, vardiya sistemini
değiştiren, 100e yakın işçinin işsiz kalması
için uğraşıyor. Bir an önce işçilerin sesine, taleplerine
kulak verilmesini istiyoruz.
Aynı şekilde, Bağımsız
Maden İşçileri de on dört yıldır iş
tazminatlarını alamıyor. Aynı maden ocağında
sekiz yıldır ödenmeyen iş kazası tazminatı ve
yıllardır ödenmeyen kıdem tazminatları haftalardır
gündemde. Maden işçileri taleplerinin karşılanması için
eylemdeler ama maalesef, polis zoru, darp, engelleme, her türlü yasaklama
kararıyla durdurulmak isteniyor. Biz, işverenler lehine değil,
işçiler lehine bir tutum alınmasını ve seslerine kulak
verilmesini buradan da ifade etmek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç.
Buyurunuz Sayın Özkoç.
33.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe, Osman Kavalanın eşi Profesör Doktor
Ayşe Buğranın kamuoyuna ve siyasilere yaptığı
çağrıya ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; eskiden günlerin bir anlamı vardı,
Gazeteciler Gününün de bir anlamı vardı ve insanlar, o günlerde,
gerçekten, yaptıkları işlerin onurlu anılarını
birbirlerine anlatarak daha güzel işler yapabilmek için umut beslerlerdi.
Türkiye böyle bir umudu artık yitirmiştir. Türkiye'de 4üncü güç olan
basın artık Türkiye'nin 4üncü gücü olmaktan
çıkartılmış, iktidarın hegemonyası altına
girmiştir. Gazeteci emekçi kardeşlerimiz haklarını
alamıyor, yazarlar düşüncelerini yazamıyor, Yarın
başımıza ne gelir. korkusuyla hareket ediyorlar. Artık
günün kutlu olması söz konusu değildir; gün endişe günüdür, gün
umutsuzluk günüdür. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti en büyük umutsuzluğa
karşı direniş göstermiş bir ülkedir. Eğer hep birlikte
gerçekten onurlu bir hayatı tekrar sürdürmek istiyorsak gazetecisiyle, doktoruyla,
askeriyle, polisiyle, emeklisiyle, işçisiyle hepimiz yüreklerimizi
birleştirmeliyiz. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın.
demekten vazgeçip, birbirimize sarılıp Türkiye'nin geleceğine
sahip çıkmalıyız. Dünya Gazeteciler Günü kutlu olsun.
Osman Kavalanın eşi Profesör Doktor
Ayşe Buğranın geçen hafta kamuoyuna ve biz siyasilere
yaptığı çağrıyı, attığı adalet
çığlığını Genel Kurulda duyurmak istiyorum.
Sözlerine hiçbir yorum katmıyorum: Konuyla ilgilenenlerin çoğunun
bildiği gibi, eşim Osman Kavala 18 Ekim 2017 tarihinden beri dört
duvar arasında özgürlüğünden yoksun olarak yaşıyor. Bu süre
içinde kendisine Ceza Kanununun üç ayrı maddesiyle ilgili suçlamalar
yöneltildi. Bunlardan birinden beraat etti. İkincisinden tutuklandıktan
sonra tahliye edilip, sonra yeniden tutuklanıp sonra yeniden tahliye
edildi ve şimdi bu suçlamayla geçtiğimiz perşembe günü
çıkan iddianamede tekrar karşılaşıyoruz ama bu sefer
buna bir de üçüncü suçlama, casusluk suçlaması eklenmiş durumda.
Karşılaştığımız
durumun niteliğinin anlaşılması için, herkesin son
iddianameyi okumasını isterim. 64 sayfalık bir metnin
okunmasının zor olduğu düşünülebilir ama o kadar da zor
değil. Metinde pek çok siyasi tahlil ve pek çok tekrar var. Tahlil ve
tekrarlar çıkartıldıktan sonra ortada makul şüphe zeminini
oluşturabilecek bir bilgi ve belge olup olmadığını
okuyanlar takdir edebilirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim.
Bir hukuk devletinde böyle bir iddianamenin hazırlanması
mümkün müdür değil midir, okuyanlar bunu takdir edebilir. Bu süreç içinde
bizim neler yaşadığımız da tahmin edilebilir ama ben
bütün bunların eşim için, benim için ve ailemiz için ne anlama geldiğinin
bir kere daha düşünülmesini isterim. Tutukluluğunun, AİHMin
haksız tutukluluk kararını verip derhâl tahliye talep
etmesinden sonra hâlâ sürmesinin bizi nasıl etkilediği üzerinde
düşünülmesini de isterim. Bir insanın, beraat ettiği gün
eşyalarını toplayıp, evine dönmek için hazırlanıp
yola çıktıktan sonra yoldan çevrilmesi ve tekrar tutuklanarak
cezaevine götürülmesinin nasıl bir şey olduğunun
düşünülmesini de isterim. Anayasa Mahkemesinin bizim haksız
tutukluluk başvurumuzu toplantı gündemine aldıktan sonra
başvurumuzla ilgili gündem maddesini tartışmayı
ertelediğini toplantının yapıldığı gün
duymak nasıl bir şeydir, bunun düşünülmesini de isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu AYM
toplantısının ve erteleme kararının, Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin AİHM kararının uygulanmaması hâlinde
konuyla ilgili atılacak adımların
tartışılacağı ikinci toplantısıyla aynı
güne rastlatıldığının da hatırlanmasını
isterim. Casusluk gibi bir suçlamanın, bir insan için ve onun ailesi için
ne demek olduğunun, bunun üzerimizde nasıl bir etki
yaptığının da düşünülmesini isterdim.
Türkiyede yargının işleyişiyle
ilgili sorunlar her gün tartışılıyor,
haksızlığa uğrayan ve mağdur olanlar bizden ibaret
değil, elbette bunu biliyorum ama eşimin başına gelenler,
onun kendisine uygun bir suç aranırken üç yıl boyunca tutuklu olarak
cezaevinde kalması, Türkiyede ve Türkiye dışında pek çok
insanın dikkatini çeken özel bir durum oluşturmuş durumda. Bu
özel durum karşısında, maalesef, artık
bağımsız bir yargı sürecinin normal işleyişiyle
karşı karşıya olduğumuza inanmak çok zordur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eşimin, benim ve
eşimin 94 yaşındaki annesinin düpedüz işkenceye maruz
kaldığını düşünüyorum. Bir yandan hepimizin çok iyi
bildiği Adalet mülkün temelidir. yani Devletin temeli adalettir.
cümlesi sık sık aklıma geliyor. Bu durumda, bu memleketin bir
vatandaşı olarak, sadece basının ve kamuoyunun
duyarlılığına değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bizleri temsil eden milletin vekillerine de seslenmek ihtiyacını
duyuyorum. Merhamet talebiyle değil adalet talebiyle, devletin temeli olan
adalet talebiyle, Adalet ve Kalkınma Partisi başta olmak üzere
Meclisteki bütün partilere mensup milletvekillerine seslenmek istiyorum. Ama
aynı zamanda, halkın yararına siyaset yapmak isteyenler için çok
önemli olduğunu düşündüğüm empati duygularına da seslenmek
istiyorum. Benim ve eşimin oğlunu artık göremeyeceğini
düşünen annesinin durumunun, milletvekillerini ve siyasetle
uğraşan herkesi, özellikle de hangi partiden olursa olsun bütün
kadın siyasetçileri ilgilendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Burada bu konuşmayı
yaparken çok zorlanıyorum. Çok zorlanıyorum çünkü biz evrensel hukuk
normlarından ve yasalardan bahsederken artık
karşımızda bize durumumuzun bunlara uygun olduğunu
anlatmaya çalışan kimsenin kalmadığını
düşünmeye başladım. Artık kimse bize yalan söylemek
lüzumunu bile hissetmiyor diye düşünmeye başladım.
Kamuoyunun takdirine sunarım.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin.
Buyurunuz Sayın Zengin.
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 21 Ekim Dünya
Gazeteciler Gününe ve Ahmet Taner Kışlalıyı ölümünün
21inci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, beyin kanaması
geçiren Sağlık eski Bakanı Osman Durmuşa şifa
dilediğine, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Genel
Kurulun 20 Ekim 2020 tarihli 7nci Birleşiminde yaptığı
İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın vefatıyla alakalı
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
hayırlı bir çalışma günü temenni ediyorum.
Ben de konuşmamın başında 21
Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutluyorum. Kendim de yirmi yılı
aşkın süre, yirmi yıl evvelinden başlayarak
gazeteciliğin başka boyutu televizyonculuk içerisinde yer
almış birisi olarak o günden bugüne neler olduğunu
yaşayarak da takip etmiş insanlardan biriyim. Özgürlüklerin
daraldığını mı genişlediğini mi bizzat
yaşayarak gördüm; bu işleri yaparken vaktizamanında nasıl
yok farz edildiğimizi, nasıl hiç görülmediğini bazı gazetecilerin,
bazı ekranların... Gelinen noktada gazetecilik yapmak elbette ki
şeklen değişmiş durumda. Şimdi bakıyorum,
işte, YouTubeda -reklam olmayacağını düşünüyorum
artık bunların- Twitterda, sosyal mecralarda, artık bireysel
anlamda da insanlar pek çok şeyi çok özgürce söylüyorlar, yazıyorlar.
Bu manada ben konuşma alanının, haber yapma alanının
ve haberciliğin artık bir tarafıyla değiştiğini
görüyorum ve son derece de özgür bir mecra var. Bunu söylüyorsunuz, ki buna ben
itiraz ediyorum: Doğru haber yapanlar tutuklanıyor, kendilerini
daralmış bir alanda hissediyorlar; yalan haber yapanların önü
açık. Yani bunu kabul etmek, böyle bir şey zinhar mümkün olamaz.
Çünkü nihayetinde herkes kendi durduğu yerden anlatıyor yani herkes
kendi durduğu cepheden bakıyor. Yani Nietzschenin dediği gibi
Nerede duruyorsanız o açıdan bakarak anlatıyorsunuz.
Haberciliğin içerisinde, bir tarafıyla gördüğünü anlatmak, bir
tarafıyla da bir yorum var. Sadece kendi gördüğünüzün gerçek,
diğerlerinin yalan olduğunu söylemenin kendisi bizatihi bence bir
yalan oluşturuyor; önce bunu ifade etmek isterim.
Ben de Ahmet Taner Kışlalıyı
rahmetle yâd ediyorum. Bugün kızlarının bir röportajı var
Anadolu Ajansında, onu da okudum bugün güne başlarken. Onların
gözünden babalarını dinlemek de
Bence ayrıca bugün iyi bir
iş yapmış Anadolu Ajansı.
Eski Sağlık Bakanı Sayın Osman
Durmuş Beyefendi de inşallah sıhhat bulur, bir an evvel
şifasını bulur; Rabbim tez vakitte şifa versin
inşallah diye ifade etmek istiyorum.
Lütfü Bey, Sayın Türkkan burada değiller.
Bugün zaten Tarım Bakan Yardımcımız da burada olacak.
Kendisi konuşurken ben tekrar Tarım Bakanlığının
bütçeye dair planlamalarını, daha evvel yaptıklarını
ve önümüzdeki süreçle alakalı bilgilerini alma ihtiyacını
duydum. Sadece doğrudan destek bu sene 23 milyar TL, doğrudan destek
ve bu yıl, bu desteklerde bütün bakanlıklarda 1inci sırayı
Tarım Bakanlığı oluşturuyor, yüzde 147lik bir
artış söz konusu. Çok uzun bir tablo var, kendisine de
göndereceğim -biraz sonra- bu tabloyu. Bu tabloya
baktığınızda, nereden baksanız 50 farklı
başlıkta teşvikler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Özellikle pandemiyle
beraber, bu konuya dair muazzam bir artış söz konusu. Bunlarda da
verilen kredileri dâhil etmeden söylüyorum yani bunların içerisinde
çiftçimize verilen kredileri söylemiyorum, sadece doğrudan desteğin
rakamı 23 milyar TL. Her başlık yani aşıdan tutunuz,
geleneksel zeytin üretimi, fındık üreticileri, yem bitkileri,
çiğ süt üretimi, arıcılık, hayvancılık -yani
maddeler hâlinde devam ediyor- tarım
danışmanlığı, sertifikalı tohum üretimi, AR-GE
desteklemesi, soya fasulyesi üretimi, yağlık ayçiçeği, çay desteği
-devam ediyor- bakliyat, dane zeytin desteğine kadar hepsi var. Yani -kalem,
kalem, kalem- şuradan bakıyorum, 50den fazla kalemde doğrudan
destek var. O yüzden, bilmiyorum yerli ve millî tarım bundan başka
türlü nasıl olabilir?
Bu manada, bu konuyla alakalı
sorularımızı zaten Bakan Yardımcımız
geldiğinde de -bugün de tarımla alakalı bir kanunu
görüşmeye devam edeceğiz- burada ifade etme imkânımız
olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son bir kez rica
ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, son bir
şey söylemek istiyorum. Dün yaptığımız
konuşmalarda, vefat eden Milletvekilimiz Markar Eseyanla alakalı bir
konuşma yaptım; çok içten, çok kalben bir konuşmaydı. Bugün
bazı yayın kuruluşlarında bu konuşmamdan yola
çıkarak -ben belki az anlattım, bilemiyorum- ya da oradan yakalayarak
bir ayrıştırma noktası bulma gayreti gördüm.
Doğrusu, dün yaptığım
konuşmada aslında benim söylemeye çalıştığım
şey
Markar Eseyanın vefatıyla, Türkiyede insanları
birleştiren bir konuşma yaptık hep beraber. Hatta yarın
için, hep beraber cenazeye gitmeyle alakalı dedik ki: Bugün
çalışmamızı nihayet bulduralım ve siyasi partilerden
arkadaşlarımızın katılımıyla biz cenazeye de
hep beraber gitmiş olalım.
Ben Ermenistanla alakalı meseleyi söylerken
Türkiye'nin yaklaşımını anlatma ihtiyacı duydum yani
dedim ki: Türkiye'nin meselesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, önemsiyorum bu konuyu.
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çünkü Türkiyede bunu
yapmaya çalışanlar, özellikle -dışarıdan bir gözle-
Türkiyede Ermeni vatandaşlarımıza ilişkin olarak, bu
meseleyle ilgili kıyaslama yapmaya çalışanlar var. Türkiyede
yaşayan bütün Ermeni vatandaşlarımızın hakkı
hukuku bu ülkeye emanettir, bize emanet. Zaten beraber yaşıyoruz. Bu
manada ben, bir ayrışmadan öte, birlikte yaşamanın tabii
bir mecrasını anlattım yani bu, bizim kendi içimizde, tabii
mecrada devam eden hayatımız; ortak hayatımız, ortak
geçmişimiz. Bu meselenin farklı bir yerde durduğunu, Türkiyenin
bu meseleye bakarken meseleyi nasıl
konumlandırdığını anlatmak amacıyla böyle bir
şey ifade etmek istedim. Doğal olarak, tabii ki hayatın her bir
aşaması bireyseldir ve dünyada da ahirette de bu manada, herkesin
kendi hesabı, bireysel bir hesaptır. Ben, bu duruşun, bu an
itibarıyla tüm bunlar üzerine düşünmemize vesile olduğunu ifade
etmek adına bu konuşmayı yapma ihtiyacı duymuştum.
Ümit ediyorum, bu kadar ortaklaştığımız bir konuda,
bir hüzünde herhangi bir toz zerresi kadar -eskiler muğber diyorlar-
bile yanlış anlaşılmaya imkân verilmemiş olur, sebep
verilmemiş olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Tekrar kendisine,
Allahın merhametle muamele etmesi için dua ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan ağır hasta
Ali Osman Kösenin ve aynı konumdaki mahpusların durumunun titizlikle
değerlendirilmesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Zengin -yanlış
yorumlamış olabilirim, düzeltebilir tabii- sanki benim, gerçekleri
haber yapanlar tehdit altında, yalan haber yapanlara gazetecilik serbest
gibi
Dedi ki: Bunu söyleyenler bizzat yalan atıyor. gibi bir şey
anladım ben.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben Yalan atıyor.
ifadesini hiç kullanmadım; rica ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok,
Yalan atıyor. değil yani hani Bizatihi bu yalandır. dediniz.
Yani ben, ben değil biz, kesinlikle gerçeklerin yanındayız, bu
konuda asla gerçek dışı bir şeye tenezzül etmeyiz ve
konuştuğumuz olaylarda da belgeli, somut verilere dayalı
konuşmayı tercih ederiz. O sözümü tekrar etmek istiyorum.
Tabii ki herkes bulunduğu yerden
değerlendirir. Biz de bu gerçek haberciliğin
mağdurlarını doğrudan dinleyen, temas eden ve gerçekleri
burada defalarca anlatmaya çalışan bir partinin temsilcileriyiz. Tek
örnek vereceğim: Vanda helikopterden atma meselesini haber
yaptığı için, takip ettiği için 4 gazeteci tutuklandı;
Adnan Bilen, Cemil Uğur, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri;
Şehriban Abi, Nazan Sala, Jin News muhabirleri. Bizzat karar gerekçesinde,
tutuklama karar gerekçesinde Toplumsal olayları haber yapmak. diyor.
Gazetecilerin görevleri toplumsal olayları haber yapmak değilse nedir
diye söylemek isterim. Bunu sadece örnek olarak söylüyorum.
Bir de bunu unutmuştum Sayın Başkan,
izninizle çok önemli bir şey. Ali Osman Köse, 63 yaşında, otuz
yedi yıldır cezaevinde. Arada iki yıl tahliye olmuş, 1991
yılında ve ağır hasta tutuklu -çok acil bir faks geldi-
Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Hapishanesinde. Tek başına yemek
yiyemiyor, içemiyor, yatamıyor, kalkamıyor, üstünü giyemiyor,
tuvaletini yapamıyor -büyük, küçük- ve banyosunu bile yapamayacak kadar
ağır hasta durumda. Maalesef, her an cenazesi çıkabilir.
şeklinde ailesinin ve yakınlarının talepleri var. Otuz yedi
yıldır
Yani gerçekten, cezaevlerinden daha fazla cenaze
çıkmasın diye, infazın durdurulmasına dair, Ali Osman Köse
ve bu konumdaki mahpusların durumunun titizlikle değerlendirilmesini
talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü
son aylarda, özellikle hasta mahpusların, maalesef, çok sayıda cenazesini
aileleri aldı. Bu konuyu da iktidar partisine duyarlılık
açısından ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 21/10/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, atanamayan öğretmenler ile 2019 KPSS mağduru
atanamayan öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak gereken çözümlerin belirlenmesi ve
uygulanması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Ekim 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
21/10/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/10/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından, atanamayan öğretmenlerin ve 2019 KPSS
mağduru atanamayan öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak gereken çözümlerin belirlenmesi ve uygulanması
amacıyla 21/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 21/10/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Trabzon Milletvekili Hüseyin
Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu olarak atanamayan öğretmenlerimizin ve 2019
KPSS mağduru atanamayan öğretmenlerin sorunlarının
araştırılması ve gereken çözümlerin belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğumuz araştırma önergesi üzerinde
partim adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, doğru
ve objektif bakış açısıyla bilgiye erişimi
kolaylaştıran, başta Trabzondaki yerel basın mensubu
arkadaşlarım olmak üzere tüm gazetecilerimizin 21 Ekim Dünya
Gazeteciler Gününü kutluyor, kendilerine sağlık ve
başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, okullardaki
öğretmen açığına rağmen, atanamayan öğretmenlerin
sayısı gün geçtikçe artmakta ve eğitim sistemimizdeki
aksaklıklar eğitimli işsizliğe sebep olmaktadır. Eğitim
sisteminin öznesi olan öğretmenler, atanamamaları sebebiyle
başka işlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar.
Ataması henüz yapılmamış öğretmenlerimizin kesin
sayısını ortaya koyan bir veriye ulaşılamaması,
yetkili birimlerin konuya olan ilgisizliğini de gözler önüne sermektedir.
Basında sıkça yer alan ve bilhassa sosyal medyada seslerini duyurmaya
çalışan atanma mağduru genç öğretmelerimizin verdiği
bilgiler, atanamayan öğretmen sayısının yarım milyonu
aştığı yönündedir. Eğitim sistemindeki plansızlık,
bu sayının her yıl daha da yükselmesine sebep olmaktadır.
Eğitim fakültesinden mezun olan gençlerimiz mesleklerini icra etme, yuva
kurma planı yaparken en verimli çağlarında işsiz kalmakta;
ideallerini, hayallerini rafa kaldırarak farklı işlerde
çalışmaya razı olmaktadırlar.
Bilindiği gibi, öğretmen
açığı, sözleşmeli öğretmenlik sistemiyle ders ücreti
karşılığı sözleşme imzalatılarak giderilmeye
çalışılmaktadır. Bu öğretmenler, sözleşmeli
öğretmenlik sistemiyle, aynı işi yaptıkları meslektaşlarından
daha az maaşla çalışmakta ve birçok haktan da mahrum
kalmaktadırlar. Yine, işsiz kalan öğretmenlerimiz özel
eğitim kurumlarında asgari ücretin altında çalışmaya
razı olmaktadırlar.
Günümüzde, zaten atanmanın zor olduğu bir
sınavda soru sayısı değiştirilmiş, adaletsiz bir
sıralama yapılarak öğretmen adaylarının
mağduriyeti derinleştirilmiştir. 2003-2019 yılları
arasında KPSSye giren ve ataması yapılan öğretmen
sayısına baktığımızda, bugün burada ataması
yapılmayan öğretmenler sorununu neden konuştuğumuzu daha
iyi anlayabiliriz. Geçtiğimiz yıllar içinde, her yıl KPSSye
girenlerin küçük bir kısmı atanırken büyük bir bölümü
ataması yapılmayan işsiz öğretmenler ordusuna dâhil
olmuştur. Son iki yıla baktığımızda, 2018
yılında KPSSye giren işsiz öğretmen sayısı
276.343, ataması yapılan öğretmen sayısı 20.199,
atanma oranı ise yüzde 7,30 olmuştur. 2019 yılında KPSSye
giren işsiz öğretmen sayısı 359.930, ataması
yapılan öğretmen sayısı 39.869, atanma oranı ise yüzde
11,07dir.
Değerli milletvekilleri, ivedilikle çözüme
kavuşturulması gereken bir diğer sorun ise 2019
yılında KPSSye giren öğretmenlerimizin mağduriyetleridir.
Öğretmen adaylarımızın girmiş olduğu KPSS soru
sayısı ile 2017 ve 2018 yıllarında yapılan KPSS soru
sayısı farklıdır. 2019 yılında öğretmen
adayları için yapılan sınavdaki soru sayısı, 2017 ve
2018 yıllarındaki KPSS sorularından fazladır. Öğretmen
adayları farklı soru sayısına ve farklı puan
hesaplamasına tabi tutulmuştur ancak adaylara aynı sınava
girmiş gibi sıralama yapılmıştır. 2017 ve 2018
KPSS sınavları ile 2019 KPSS sınavının soru
sayılarındaki farklılık sebebiyle öğretmen
adaylarının puanları arasında denkleştirme
yapılmadığından, atamalarda adaletsizlikler ortaya
çıkmıştır. Bu mağduriyet, yapılan atamalara ek
olarak yeni bir atama daha yapılarak ancak giderilebilir.
Değerli milletvekilleri, İYİ
PARTİ olarak toplumun her kesimindeki mağdurların sesi olmaya
özen gösteriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Son grup
toplantımızda, Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşener milletin kürsüsünde 2019 KPSS mağdurları adına genç
bir kardeşimize, Türkay Türkmen kardeşimize söz verdi. Bu genç
kardeşimiz konuşmasında yaşadıklarını
detaylıca ortaya koydu. Bu konuşmadan ülkeyi idare edenlerin
alacakları epeyce dersler var. Gönül isterdi ki sizler de bu
kardeşimizin konuşmasını dinleyebilmiş
olsaydınız.
Değerli arkadaşlar, 6 Aralık 2019da
Millî Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk tarafından
cevaplanmak üzere bu mağdur arkadaşlarımızla ilgili bir
soru önergesi vermiştim. Bugün de grup olarak bu araştırma
önergesini yüce Meclisimize sunuyoruz. Atanamayan öğretmenlerimizin ve
bilhassa 2019 KPSS mağduru atanamayan öğretmenlerin
sorunlarının araştırılması ve gereken çözümlerin
belirlenmesi ve uygulanması amacıyla verdiğimiz Meclis
araştırması önergesine hepinizin desteğini bekliyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurunuz Sayın Kemalbay Pekgözegü. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Dünya Gazeteciler Gününde tüm tutsak
gazetecilere özgürlük diyerek Gazeteciler Gününü kutluyorum.
Aslında, bu konuyu konuşurken
atanamayanlar, atanamayan öğretmenler sorununu konuşurken en
başta yapmamız gereken şey, herhâlde nasıl bu kadar
güvencesiz bir toplum yaratıldığına dair bir
tartışma yapmak çünkü aslında, atanamayan öğretmenler komik
bir şey. Yani atanabilmek ya da atanamamak çok saçma bir şey çünkü
böyle bir şey hayatımızda daha önce yoktu. Bu neden
hayatımıza geldi oturdu? Çünkü çalışma yaşamı,
kamu emekçileri başta olmak üzere, bütün alanlarda
güvencesizleştiriliyor. Güvencesiz çalışma
koşullarını emekçilere dayatan neoliberal bir
anlayışla karşı karşıyayız.
İstiyorsunuz ki insanlar üretsin ama hiçbir şey kazanmasın.
Kendi yaşamlarını sürdürebilmelerinin dahi önüne geçtiniz.
Bakın, ben bir öğretmen çocuğuyum,
annem de ev emekçisiydi, 6 çocuk yetiştirdiler ve hepsi de eğitim
aldı, meslek sahibi oldu. Onlar da büyük yoksunluklar yaşadılar,
kendi yaşamlarından verdiler, bunu başardılar. Ama bugün
bunu da başaramayan, bu kadar zor koşulları dahi
göğüsleyemeyen, intihara sürüklenen, atanamayan öğretmenler diye
bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bunun önüne
geçmenin, bir an önce çaresine bakmanın önünde hangi engel var? Hangi
engel var? dediğimiz zaman, AKP-MHP bloğu var. Sadece patronlar için
çalışan, sadece sermayeye hizmet eden bu sistem, şu anda bir
bütçe sunumu yapıyor. O bütçe, her şeyi getirip yüzde 1e kilitliyor,
geri kalan yüzde 99 nasıl geçinirse geçinsin.
Atanamayan öğretmenler diye bir şey var,
bu nedir? Bu, öğretmen olacaksınız, öğretmenliğin
bütün sorumlulukları sizde olacak, görev, yetki, sorumluluk aynı
olacak fakat ücretiniz aynı olmayacak, çalışma
koşullarınız aynı olmayacak, güvenceniz olmayacak, hiçbir
şeyiniz olmayacak hatta işiniz de olmayacak, tatillerde de maaş
filan alamayacaksınız. Bunu kaldıralım arkadaşlar.
Eğitim emekçileri arasındaki bu farkların bir an önce
kaldırılması gerekiyor ve herkese güvenceli iş
sağlamayı başarmalıyız. Öğretmenlerin
saygınlığını koruyabilmemiz ve sevgili
öğretmenlerimize olan borcumuzu ödeyebilmemiz ancak ve ancak güvenceli bir
iş yaratarak mümkün olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Teşekkürler
Başkan.
Ayrıca şunu da söylemek gerek: Bu kadar
çok işsiz öğretmen var ve bu kadar çok öğretmen bekleyen okul
var yani sahayı da çalışmamışsınız,
eğitim alanındaki ihtiyaçları da bilmiyorsunuz ve bunları
da denkleştiremiyorsunuz.
Bakın, Sayıştayın
raporlarını okursanız eğer, buradaki büyük ihlalleri
görürsünüz. Sayıştay ne diyor? Kaynakların verimli
kullanılmadığı bir durum var, bu kanaatteyiz. diyor.
Türkiyede ilk 10daki Bursa ve Kocaelide öğretmen açığı
var. Hem öğretmen açıkları yüz binleri buluyor hem de yüz
binlerce öğretmen atanamadığı için açıkta bekliyor.
Neden? Çünkü öğretmenlere verecek ücret yok. Neden? Çünkü inşaat
şirketlerine, bunları yandaş şirketlere destek olarak
sunuyoruz. Bütçe kaynaklarını, kamu kaynaklarını, halktan
aldığımız vergileri peşkeş çekiyoruz bu
kesimlere. O zaman size neden gerek var, size neden gerek var? Yani bir yandan
öğretmen açığı var, bir yandan öğretmen var; bunlar
karşılaştırılamıyor, denkleştirilemiyor. O
zaman size neden gerek var diye soruyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İYİ
PARTİ Grubu adına verilen araştırma önergesi hakkında
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sizlerle paylaşmak isterim.
Bugün, gazeteci Ahmet Taner
Kışlalının katledildiği gündür. Bir kez daha Ahmet
Taner Kışlalıyı katledenleri lanetle kınıyor ve kendisini
rahmetle anıyorum.
Bugün buraya gelmeden önce 360 engelli
öğretmenin Millî Eğitim Bakanlığı önündeki oturma
eylemine gittim. 360 engelli öğretmen atama bekliyor fakat 360 engelli
öğretmen atanmıyor. Bakın, 3.600 değil, 36 bin değil,
360 bin değil; 360 öğretmen. Çalışanın yüzde 3ünü
engelli çalıştırmak zorunda olan bir Bakanlık, yasaya
rağmen bu derde derman olmuyor; çok açık. O engelli öğretmenler
Açlık grevi yapacağız. dediler, ben dedim ki: Bedeninizi
açlığa yatırmayın, zaten bu siyasal iktidar yeterince sizi
açlığa mahkûm ediyor ama sizin sesinizi Parlamentoya ve Türkiye
gündemine taşıyoruz, taşımaya da devam edeceğiz.
Buradan bir kez daha sesleniyorum: Bedeninizi asla ölüm orucuna ya da
açlık grevine yatırmayın, birlikte mücadele ederek bu
sorunları çözeceğiz.
Tüm siyasi partiler seçimden önce, seçim
meydanlarında öğretmenlere 3600 ek gösterge sözü verdi. Bu söz
öğretmenlerin kulaklarında hâlâ çınlıyor. Bu sözü ne zaman
yerine getireceksiniz? Eğer 3600 ek gösterge sözünü yerine getirseydiniz
56 bin öğretmen emekli olacaktı. Bu ne demek? 56 bin yeni
öğretmenin atamasını yapmak demek. Bu sözü niye yerine
getirmiyorsunuz, para mı yok? O beşibiryerde olan müteahhitten
alsanız, bu öğretmenlere verseniz para sorununu çözersiniz.
Bakın, 9 bin KPSS mağduru
öğretmenimiz var, bunların ataması yapılmıyor.
Kapalı olan 20 bin köy okulunu açsanız, her köye 2 öğretmen
verseniz 40 bin öğretmen atarsınız. 3.900 PIKTES öğretmeni
var, atama bekliyor; bunların atamasını yapmadınız.
Niye yapmıyorsunuz? 3.900
Sayın Ziya Selçuk, eğer gerçekten siz bu
atamayı istiyor, sosyete damat da bunu yapmıyorsa beraber gidelim,
kapısında oturalım; hakkı alalım. Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde eğitimde
yatırımlara ayrılan pay yüzde 17,18di; bugün, 2020 bütçesinde
yatırımlara ayırdığınız pay 4,65. Gelin 2021
yılı bütçesinde Millî Eğitim Bakanlığında
yatırımlara ayrılan payı iktidara geldiğiniz günkü
rakama getirelim. Sizden daha fazlasını beklemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Daha fazlasını
yapma şansınızın olmadığını biliyoruz.
Bugün ikinci bir açıklama yaptım.
Fikrimiz iktidarda değil. diyor Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Fikrinizi iktidara,
Mustafa Necatinin evinin üzerine cumhuriyet devrimleri karşıtı
olan birisinin adını yazarak oraya çakmaya
çalıştınız. 21inci yüzyılda fikrinizin iktidara
gelmesini istiyorsanız, laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim
anlayışını bu ülkeye egemen kılacaksınız.
(CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyetin temelleri laik,
demokratik, bilimsel eğitimle atıldı. 35 yaşındaki
Mustafa Necati aramızdan ayrıldığında, cumhuriyeti
kuran Mustafa Kemal Atatürk gözyaşlarını tutamadı.
Şimdi siz, onun ailesinin bağışladığı eve cumhuriyet
karşıtının adını vererek mi
yaşatacaksınız? Fikriniz böyle iktidar olmaz. Fikriniz ancak ne
zaman iktidar olur? Eğer, çağı geri götürürsek iktidar olur, bu
çağda olması mümkün değil.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sinop Milletvekili Nazım Maviş.
Buyurunuz Sayın Maviş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NAZIM MAVİŞ
(Sinop) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Biz, eğitimin niteliğinin öğretmen
niteliğiyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu
biliyoruz. Hiçbir ülkenin eğitim sisteminin kalitesi, öğretmenin
niteliğini aşamaz. Bu nedenle, eğitimle ilgili iyileştirme
politikalarımızın odağında hep öğretmen
olmuştur. Öğretmen niteliği yükseldikçe eğitimin
niteliği yükselmiştir. Bize göre öğretmen, mürebbiyedir,
karakter yapıcıdır; bütün eğitimsel araç gereç, özne ve
nesnenin ötesinde özel bir anlama sahiptir. Temel hedefimiz, hep
öğretmenin niteliğini artırmak oldu. Bunun için, Hükûmetlerimiz
döneminde, öğretmenlerimizin niteliğini iyileştirmek için çok
önemli adımlar attık. 2002-2003 eğitim öğretim
yılında 516.242 olan öğretmen sayısı, 2019-2020
eğitim öğretim yılında 974.837ye çıkarak yüzde 71i
AK PARTİ döneminde alınmış oldu. Bugün itibarıyla,
norm kadro doluluk oranları açısından ülke genelinde yüzde
92,23e, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de yüzde 93e
ulaşılmıştır. 2003 yılından 2020
yılına kadar 672.608 öğretmen alımı
sağlanmıştır. Dolayısıyla bu dönemde alınan
öğretmenlerin toplam öğretmene oranı yüzde 71i bulmuştur.
Bu nedenle de bugün, belki de dünyanın en genç öğretmen nüfusuna
sahip ülkelerinden biriyiz. Nitekim, 40 yaş altındaki öğretmen
sayımız toplam öğretmen sayımızın yüzde 65ine
tekabül etmektedir.
Burada, arkadaşlarımız eğitim
fakültesi mezunu olup da öğretmen olmak isteyen
arkadaşlarımızdan bahsettiler. Eğitim fakültelerini bitirip
de öğretmen olmak isteyen toplamda 302 bin arkadaşımız var
ancak Türkiyenin bugün itibarıyla 74.078 öğretmen
açığı var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 138 bin.
Sayıştay raporu 138 bin ya, Allahtan kork! 138 bin. diyor
Sayıştay raporu.
NAZIM MAVİŞ (Devamla)
Dolayısıyla her hâlükârda, zaten Türkiyenin eğitim
açığını kapattığımız takdirde bile
eğitim fakültesi mezunu olup da devlet okullarında öğretmenlik
yapma imkânı bulamayan arkadaşlarımız olacak, bu olacak.
Tabii ki hepimiz, bu Mecliste bulunan bütün siyasi partiler, her üniversite
mezunu arkadaşımızın, her fakülte mezunu
arkadaşımızın kendi mesleğini icra etmesini, kendi
mesleğiyle ilgili kadro almasını canıgönülden isteyecektir,
canıgönülden talep edecektir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Eğitimin doğru
planlanması lazım. Doğru planlamamışsınız.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Ancak burada
popülist yaklaşımlarla, burada popülist yaklaşımların
ürettiği sloganik söylemlerle bir yarayı deşmeye
çalışmanın da ülkemize herhangi bir faydası olduğunu
düşünmüyorum.
Çok değerli arkadaşlar, bakın,
dünyanın her tarafında öğretmen yetiştirme ve öğretmen
atama sistemleri çok ciddi tartışmalarla yürümektedir. Öğretmen
yetiştirme sistemleri, eğitim sistemlerinin en önemli ve ilk
parçalarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Bu nedenle bir çok
ülkede eğitim reformlarının en önemli ayağını
öğretmen yetiştirme ve öğretmen atama sistemleri
oluşturmuştur. Öğretmeni dönüştürebildiğimiz ölçüde
eğitim sistemini dönüştürebiliyoruz. Bu çerçevede, öğretmen
yetiştirme ve öğretmen atamayla ilgili 4 aşama mevcut.
Eğitim fakültelerine kabul: Bugün sadece bizim ülkemizde, sadece
üniversite yerleştirme sınavıyla eğitim fakültelerine kabul
vardır. Dünyanın gelişmiş eğitim sistemlerine sahip
ülkelerinde yetenek, psikolojik uygunluk, fiziksel uygunluk, mesleğe
tutkunluk gibi birçok açıdan çoklu seçme sistemleri uygulanmaktadır.
Aynı şekilde, mesleğe kabul
aşaması da birçok aşamadan geçmektedir. Mesleğe en uygun
olanları tespit edebilmek için pedagojik bilgi, mesleki beceri, alan
bilgisi, mesleki tutku, iletişim becerisi, kişilik uyumu ve
uygunluğu gibi birçok hususta seçme sistemlerinden geçirilerek eğitim
fakültesi mezunları mesleğe kabul edilmektedir.
Eğer bu ülkede popülist yöntemleri bir tarafa
bırakarak eğitimin standardını ve niteliğini
artıracaksak eğitim fakültelerine kabul ve mesleğe kabul
sistemlerinde köklü değişimlere ihtiyacımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Öğretmen meslek
kanununu çıkaralım, kanun teklifimiz bekliyor.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Bunu da hep
beraber başarırsak, bunu da hep beraber gerçekleştirirsek
Türkiye'nin eğitim kalitesine büyük katkı sağlamış
oluruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) On sekiz
yıldır iktidardasınız, kime söylüyorsunuz? Hangi
politikalarını yaptınız?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sanki muhalefet
partisisiniz!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kim engelliyor?
YILDIRIM KAYA (Ankara) Öğretmen meslek
kanununu çıkaralım.
NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Yıldırım Hocam, sen öğretmensin, bunları bilmen
lazım ya! Hangi ülkede Türkiyedeki gibi mesleğe kabul var?
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
hatibin sözlerine cevap vermek istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
69a göre sataşmadan dolayı iki dakika söz istiyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Örs.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün, Sinop
Milletvekili Nazım Mavişin İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; atanamayan öğretmenlerimizin, gençlerimizin
sorunlarıyla ilgili vermiş olduğumuz araştırma
önergesi üzerine yaptığım konuşmadan sonra AK PARTİ
Grubuna mensup arkadaşımız, hatip bizi sloganik sözlerle,
yarayı deşmekle suçlamıştır.
Ben şunu söylemek istiyorum: Burada biz
yarım milyonu aşan sayıyı bulan gençlerimizin sorununu dile
getirdik.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Yarım milyon
yok Sayın Vekilim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Siz, öğretmen
fakültelerinden mezun olan sayıyla ile ihtiyaç olan öğretmen
sayısını, rakamları veriyorsunuz. Bu ülkeyi biz idare
etmiyoruz, yirmi yıla yakındır siz idare ediyorsunuz. Bunu
planlayamadıysanız, bu işi beceremediyseniz, bu şekilde
burada savunmaya da hiç hakkınız yok. Bu ülkeyi kim idare ediyor? Sizler
idare ediyorsunuz. Bu gençlerimizin çağrısına lütfen kulak
verin.
Keşke bizim grup toplantımıza
katılan atanamayan öğretmen kardeşimizi dinleyebilseydiniz. Ama
bizim grup toplantılarımızda milletin kürsüsünü TRTye
kapattığınız için onu dinleyemediniz. Bundan sonraki grup
toplantılarımızda milletin kürsüsüne
çıkardığımız mağdurların sesini lütfen
TRTde yayınlayın. Belki oradan bu gençlerimizin ve diğer
mağdurların sesine kulak vermiş olursunuz.
Sadece atanamayan öğretmenler değil, 400
binden fazla iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu; işletme,
iktisat, maliye, kamu yönetimi mezunu işsiz gencimiz var.
Burada milletin derdini dile getirirken bile bizi bu
şekilde suçlamanızı gerçekten çok yadırgadım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Başkanım,
sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Konu neydi efendim?
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sloganik sözlerle
BAŞKAN Cevap verildi efendim.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Benim konuşmamdan
sonra
BAŞKAN İsterseniz, bu cevabı
müşterek kabul edelim Sayın Vekilim.
YILDIRIM KAYA (Ankara) Bir tek şey var:
Sayıştayın raporunu Meclis
BAŞKAN Peki, yerinizden söz verelim bir
dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayaın, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin İYİ
PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
Sayıştayın resmî raporunda 138.100 öğretmen
açığı olduğu söyleniyor. Konuşmacı
arkadaşımız Sayıştayın bu resmî rakamını
da yok sayan bir tabloyu ortaya koyuyor.
Bizim söylediğimiz şudur: 360 engelli
öğretmenin atanmasında yasal, hukuki zemin varken neden
engelliyorsunuz? Çok basit, bunda sloganik bir iş yok. 3.900 PIKTES
öğretmeni var. Uzaktan eğitim yapamıyoruz. Uzaktan eğitim
yapabilmek için 54 bin okula bilişim öğretmeni atanması gerekir,
bunlar da eğitim fakültelerinden mezun olanlardan. Çok açık buradan
bir kez daha çağrı yapıyoruz: 2018 yılında, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak öğretmen meslek kanunu çıkaralım diye
teklif verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Hatibin sözü hak
mıdır, öğretmenler
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Kaya.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 21/10/2020
tarihinde Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan
tarafından, atanamayan öğretmenler ile 2019 KPSS mağduru
atanamayan öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak gereken çözümlerin belirlenmesi ve uygulanması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Karaduman
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Konya Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, ödenmeyen ücretleri ve kıdem tazminatları için
Ankaraya yürüme kararı alan Soma ve Ermenek maden işçilerinin
gözaltına alınmalarının kabul edilemez olduğuna ve
yöneticileri yaşanan mağduriyetleri gidermeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2014te Soma kömür madeninde 301 işçinin
ölümüyle sonuçlanan faciadan birkaç ay sonra, aynı maden
ocağında çalışan 2.831 işçi gerekçesiz ve
tazminatları ödenmeden işten çıkarılmıştır.
Somadaki Uyar Madencilik tarafından işletilen başka bir maden
ocağında da aynı şekilde 1.200 kişinin işine son
verilmiştir. Somadaki işçilerin hak ettikleri kıdem
tazminatının beş yılı aşkın süredir
ödenmediği ifade edilmektedir. Yine, Ermenekteki maden işçilerinin
de on üç aydır ücretlerini alamadığı bugünlerde sıkça
gündemdedir. Soma ve Ermenekteki maden işçileri ödenmeyen ücretleri ve
kıdem tazminatları için Ankaraya yürüme kararı almış
ancak işçilerin yürüyüşleri engelleniyor ve ne yazık ki
işçiler gözaltına alınıyor. Bu durum asla kabul edilemez.
Yöneticileri yaşanan mağduriyetleri gidermeye ve emeği
gasbedilen işçilerin yanında olmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 21/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, 6-7 Ekim olaylarının idari ve siyasi
sorumlularının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İçtüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
21/10/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/10/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
21 Ekim 2020 tarihinde, Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(9350 grup numaralı) 6-7 Ekim olaylarının idari ve siyasi
sorumlularının araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
21/10/2020 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hakikatin gerekçesi olmaz ama bir kez daha
kamuoyuna, Türkiyeye, Türkiye halklarına izah etmek açısından
bazı şeyleri dile getirmekte yarar var. Bir, IŞİD
canilerinin Kobaniyi, Suriyenin herhangi bir kentini, Türkiyede yaptığı
Gar katliamını, Suruç katliamını, caniliği,
barbarlığı protesto etmek suç değil, bir insan
hakkıdır, hakikatin görevidir, toplumun asli görev ve
sorumluluklarından biridir; bunu suç saymak suçtur. İki, bu
bağlamda tutuklanan belediye başkanlarımız, Sayın
Ayhan Bilgen, yöneticilerimiz, önceki dönem Eş Genel
Başkanlarımız Sayın Demirtaş ve Sayın
Yüksekdağ hapiste bu sebeple rehin tutulmaktadır; bu suçtur.
Yargıçlar ve bu talimatı verenler, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kararını ihlal edenler, hukuka ve insanlığa
karşı suç işlemektedir. Üç; 6, 7, 8 Ekimde alanlara
çıkanlar şunu söylemiştir: Kobanide bir barbarlık var,
Kobani halkına, kadınlara, çocuklara, insanlığa, Suriyede
Kürtlere, Türkmenlere, Araplara, Ermenilere, tüm Suriye halklarına
karşı bir canilik var, biz bu caniliği protesto ediyoruz.
demiştir ve bu bir haktır. Bu hakkı ihlal edip dolaylı ve
direkt IŞİDi destekleyenler bu katliamın temel
sorumlularındandır. Bakınız, katledilenlerden sadece bir
ikisinin isminden söz edip diğerlerinden asla söz etmemek; katliamın
yapılış biçiminden, katliamdaki valilerin, Emniyet müdürlerinin,
güvenlik güçlerinin, kolluk güçlerinin sorumluluğundan söz etmemek ve
bundan altı yıl sonra bir suç üretip HDPnin suçlu olduğunu
ifade etmeye çalışmak da suçtur. HDPde suçlu yoktur, tutuklanan
arkadaşların hiçbirisi suçlu değildir. Tekrar ediyorum: Ayhan
Bilgene ve tüm arkadaşlarımıza, Selahattin Demirtaş ve
Figen Yüksekdağa, bu vesileyle hakkında işlem
yapılmış 75 yaşındaki Ahmet Türke karşı suç
işlenmektedir. Bu suçun talimatını verenler de bu suçun
ortağıdır.
Bakınız, 3 Haziran 2012de -ben, Pir
Sultan Abdal Kültür Derneğinin Genel Başkanıyım- bütün
Alevi kurumları ortak karar alarak Adanada şöyle bir miting
yaptık: Suriyede savaşa hayır, halklara özgürlük, inançlara
eşitlik. Çok iyi yaptık ve biz, Alevi kurumları olarak yine
Kobaniye saldırısı sırasında üyelerimize ve
Aleviliğe tevessül eden canlara dedik ki: Bunu protesto etmek haktır,
hep birlikte protesto edelim. Ve bu protestoyu biz de gerçekleştirdik.
Şimdi, başka tarihî gerçeklere bakmadan,
Kobani düştü, düşecek. deme sözünün yarattığı
infiale ve provokasyona bakmadan niye Kobani düştü, düşecek.,
hayırdır? Kobani düşerse siz ne kazanacaksınız?
Kobaninin düşmesi size ne getiriyor? Sizin, Kobaniyle derdiniz ne?
Kobaniyi işgal de suçtur; Afrini, İdlibi, herhangi bir yeri
işgal etmek de suçtur, insanlığa karşı suçtur ve bu
suç hâlâ, maalesef fiilî, dolaylı ve direkt olarak devam etmektedir.
Şimdi, burada, tekrar şunu belirtmek
istiyorum: Bakın, Şengalden Iraktaki birçok yerleşim yerine;
Suriyeden -yetmedi- Suruça, Gar katliamına kadar, bize Kobaniyi
soranlar, bize Kobani protestosunu soranlar Gar katliamının
hesabını verin, Suruç katliamının hesabını verin;
Garda katledilen 103 canımızın, Suruçta katledilen düş
yolcularının hesabını verin de öyle çıkın; hukuku
ihlal etmeyin.
Savcılar, suç işliyorsunuz.
Bu konuda talimat veren siyasi organ, suç
işliyorsunuz.
Tekrar söylüyorum: HDPye ve bu gerekçeyle tutuklanan
arkadaşlarımızın tümüne ve giderek insanlığa ve
giderek kadınlara ve giderek çocuklara karşı suç
işlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Meclis sadece bir yasama
organı değildir; Meclis aynı zamanda ehlikanaat,
divanıhakikattir. Gelin, divanıhakikatte bu hakikati tüm
boyutlarıyla ele alalım ve Suriyede yerleşim yeri
yakılıp yıkılıp, annesi babası katledilip,
kendisi de kan revan içinde Hakka yürürken Gittiğimde Allaha bütün
bunlara anlatacağım. diyen o mazlum, o masum, o öpülesi, o secde
edilesi çocuğun; Gazale Dedenin, tecavüz edilen kadınların ve
-tekrar söylüyorum- Suruçun, Garın ve bir bütün olarak partimize yönelik
bir suçlamayla infial yaratılarak hukuksuz, adaletsiz, her şeyin
çiğnendiği bir ortamda bunları, buyurun -Meclis hakikat
divanı- gelin, bu hakikat divanında görüşelim;
araştıralım, konuşalım, paylaşalım,
soralım, soruşturalım. Niye kaçılıyor bundan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bundan kaçılma sebebi
nedir? Bu sebebin ya açık bir şekilde ortaya konması ya da biz
hukuku ihlal etmeye devam edeceğiz, bunu yaparken de suç
işleyeceğiz. denmesi gerekiyor.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım
BAŞKAN Sayın Can
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hatip Afrini,
Kobaniyi işgal etmekle suçladı. Sataşmadan söz istiyorum.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) İyi ettim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Can.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün HDP grup önerisi üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hatip burada haddini aşan suçlamalarda bulundu;
Türkiye Cumhuriyeti devletini Afrini, Kobaniyi işgal etmekle
suçladı. Türkiye Cumhuriyeti devleti Afrinde, Kobanide emperyalist
güçlerin tetikçilerini toprağa gömmüştür ve toprağa gömmeye
devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Afrinde, Kobanide, Cerablusta, Tel Abyadda terör örgütleri vardır;
DAİŞ vardır, IŞİD vardır, YPG vardır, PYD
vardır. Orada kimsesiz, mazlum Kürt, Arap, Türk kardeşlerimize
yapılan zulme karşı Türkiye Cumhuriyeti devleti ordusuyla
girmiştir ve oradaki zulme karşı bu
evlatlarımızı, bu kardeşlerimizi savunmuştur.
Burada, Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bir milletvekili çıkıp Türkiye Cumhuriyeti devletinin
teröristlere karşı vermiş olduğu mücadeleyi
sulandırarak İşgal etmiştir. diyemez, hiç kimsenin bu
haddi yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan Vekilim, Sayın Başkanım; hatip gelip burada
bu sözlerini telafi etmek durumundadır. Türkiye Cumhuriyetinin Türkiye
Büyük Millet Meclisinde milletvekili olarak, kahraman ordumuzun
işgalcilere, emperyalist güçlerin tetikçilerine karşı
yapmış olduğu millî mücadeleyi; oradaki kardeşlerimize
-demin de söyledim- Kürt, Arap ve Süryani, ne ırktan insanlar varsa onlara
uzatmış olduğumuz barış elini sulandırmaya
kimsenin haddi ve hakkı yoktur diye burada tekrar dile getiriyorum.
Lütfen, hatip konuşmasını düzeltsin.
Bu duygularla, burada yapılan konuşmalarda
Türkiye Cumhuriyeti devletine, kahraman ordusuna karşı
yapılmış olan bu suçlamaları kesinlikle reddediyoruz ve
iade ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sataşma var ama ben yerimden cevap vermek
istiyorum.
Biz söylediğimiz sözlerin
dayanaklarını birlikte açıklıyoruz, bunu her seferinde
söylüyoruz. Afrinde savaş suçu işlendiğini biz değil,
Birleşmiş Milletler söylüyor. Birleşmiş Milletlerin
raporlarını lütfen iktidar grubunun bütün milletvekilleri okusun,
bunu öneriyoruz ve Birleşmiş Milletler işgal mi, ilhak mı
ne olduğunu gayet açık tanımlıyor. Yani bizim
kulağımızı dünyaya tıkayarak altında
imzamızın olduğu uluslararası sözleşmeleri, ilgili
mekanizmaları bilmeden gelip burada böyle -Ramazan Canın
şahsına değil- sadece hamasetle yanıt vermek bizi hiçbir
yere götürmez.
Afrinde her türlü suç işlendi Sayın
Başkan. Şu anda Afrinde Kürtler yok ya, oranın yerleşik
halkı Afrinde yok. Nereye gittiler, uçtular mı, uzaya mı
gittiler, kutuplara mı gittiler?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Afrindeki Kürtler buharlaştı mı? Kim onları yerinden etti?
Bunlara aklıselimle ve dediğim gibi hukukla, uluslararası hukuk
kurallarıyla, BM statüsüyle yanıt veriyoruz ve bu
yanıtlarımızın dayanakları Türkiyenin imza
koyduğu sözleşmelerin gereğidir.
Sayın Başkan, özür dilerim, başka bir
konu da var. Önergemiz birazdan muhtemel reddedilecek, bugüne kadar aksini
görmedik. Gerçekten, neden bu Mecliste hiçbir araştırma önergesi
kabul edilmiyor? Sormak istiyorum: Meclis neyi konuşsun, biz neyi konuşalım?
3 grup, genellikle, her hafta buraya araştırma önergesi getiriyoruz.
Şimdi, Suruçla ilgili önergemiz reddedildi; gelin,
araştıralım dedik -33 can katledildi- reddettiler çünkü
istemediler. Somada 301 ailenin ocağına ateş düştü, Çorlu
tren kazasında 25 kişi ailesinden oldu. Bu cinayetleri, bu ihmalleri
gelin araştıralım dedik, istemediler, reddettiler. Neden
istemediniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, tamamlayınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu yaz
Giresunda sel felaketi oldu, 10 kişi yaşamını yitirdi. Her
yıl Karadenizde yağmur yağıyor, ne oluyor da artık
insanlar ölüyor diye araştıralım dedik,
araştıramadık çünkü istemediler. Buna ilişkin pandemi
koşullarında sağlık emekçilerini, kadınların
katledilmesini, ekonominin durumunu, Sivas katliamını, daha bir çok
meseleyi araştıralım dedik; istemediniz. Peki, biz ne iş
yapıyoruz burada? Gelin, Kobani protestolarını, Meclis -bu
10uncu önergemiz- halkın iradesi araştırsın, suçlu kimse
ortaya çıksın; bunu istiyoruz ama istemiyorlar. Gidip Ahmet Türkü
-80 yaşında- Gültan Kışanakı -dört yıldır
cezaevinde- yeni tutuklama kararlarıyla, yargı eliyle cevap
veriyorlar; halkımız bunu görüyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 21/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, 6-7 Ekim olaylarının idari ve siyasi
sorumlularının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Zeynel Emre.
Buyurunuz Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, toplumun
siyasetçilerden en büyük iki beklentisi ne dersek birincisi siyasi
ahlaktır, ikincisi tutarlı olmaktır. Siyasi ahlaktan kasıt;
çalmayacaksın, çırpmayacaksın, yandaşına
peşkeş çekmeyeceksin, elindeki hükûmet gücünü kötüye
kullanmayacaksın. Tutarlı olmaktan kasıt nedir? Dün söylediğin,
yaptığın ile bugünkü tutarlı olacak.
2014 Ekim ayının başında, çok
büyük olaylar yaşandı, 43 vatandaşımız
hayatını kaybetti, ciddi mal kayıpları oldu ve bugün bunun
üzerine yargısal operasyonlar yapılıyor. Şimdi, ben buradan
soruyorum: Siz gerçekten Yasin Börünün katledilmesini önemsiyorsanız,
sizin gerçekten ölen vatandaşlarımıza saygınız varsa,
7 Ekim 2014te başlayan olayların Türkiyedeki etkisini ve o günkü
siyasi ve idari sorumluların kimler olduğunu merak ediyorsanız;
IŞİDin Türkiyedeki uzantılarını ve Türkiyeye
verdiği zararları merak ediyorsanız ve 7 Ekimden üç gün önce PYD
lideri Salih Müslimi Türkiyede hangi Hükûmet görevlilerinin
karşılayıp, ağırladığını merak
ediyorsanız; 9 Ekimde Selahattin Demirtaşın okuduğu
mektubun İmralıdan hangi devlet görevlileri, hangi Hükûmet
görevlileri eliyle ulaştırıldığını merak
ediyorsanız, bunları toplum da merak ediyorsa bu araştırma
önergesine kabul oyu verirsiniz ama siz, geçmişte tıpkı hoca
efendi deyip yücelttiğiniz, ortaklık yaptığınız
FETÖyle ihtilafa düştüğünüzde
ayrıştığınız gibi, zamanında birlikte
iş tuttuğunuz PYDyle de PKKyla da kendi siyasi ikbaliniz için
işinize gelmediğinde ayrı düştüğünüzün ortaya
çıkmasını istemiyorsanız elbette buna ret oyu verirsiniz.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede siyaset
yaparken gece gündüz her konuşmanızda PKK diyorsunuz, PYD
diyorsunuz, bunun üzerine bir şey inşa ediyorsunuz ve bugünkü
gözaltı operasyonlarının sebebi olarak kendinizi terörle
mücadele eden, ülkenin geleceğini düşünen Hükûmet olarak tarif
ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Ben size soruyorum
şimdi: Bugün Kobani soruşturmalarından ötürü
Ben o
dosyaları okudum ve yaptığınız, izlediğiniz
siyaset maalesef öyle kirli ki geceyi gündüzü dosya incelemekle geçiriyoruz
-belki bir parlamenterin bu kadar zamanını böyle harcamaması
lazım- hemen hemen her sanığın pozisyonunu
aşağı yukarı biliyoruz. Ben size tek bir soru
soracağım ve bir örnek anlatacağım: Bugün bu
operasyonlardan ötürü tutuklu olan Ayhan Bilgen de diğer tutuklananlar da Selahattin
Demirtaş da Ya, bizim oyumuz Cumhur İttifakına, biz AKPyi
destekliyoruz. deselerdi bugün tutuklu olurlar mıydı? Beni
dinleyenler vicdanına baksın, karar versin. Size muhalefet etmek suç
değil; sizin ölçünüze göre, sizin belirlediğiniz sınırlara
göre insanlar bu ülkede yaşamak, davranmak durumunda değil.
Dolayısıyla samimiyseniz, gelin, Meclis bu işi
araştırsın diyorum, hepinize saygılar sevgiler sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım
BAŞKAN Sayın Can
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hatibe sadece
şunu hatırlatacağım: Meydanlara insanları
çağıran o tweet hakkındaki düşüncesi nedir? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizler de
çağırıyorsunuz, ne var yani? İnsanlara Demokratik tepkini
koy. demez misin?
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Emre.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Bana imkân
yarattığı için Sayın Cana çok teşekkür ederim. Çünkü
Kobani olayları yaşandığı vakit Türkiyede çözüm
süreci vardı ve beş ay boyunca devam etti, beş ay sonra
Dolmabahçe mutabakatında Hükûmetinizin yetkilileri ile bugün Kobani
olaylarından ötürü sorumlu tuttuklarınız aynı masada
Türkiyeyi konuşuyorlardı. Sizin ortaklarınızdı. Önce
Sayın Can bununla ilgili düşüncesini söylesin; bu bir.
İkincisi: Aynı süreçle ilgili -kendisi de
bir hukukçudur- Anayasa Mahkemesinin, diğer mahkemelerin verdiği
kararlara ne diyecek? Kendisi mi yargıç, yoksa bizim yargının
verdiği kararları mı baz almamız lazım? Teşekkür
ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin
40.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Zeynel Emrenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)- Sayın
Başkanım, Sayın Emreyi ben dinledim; burada arka
taraftaydım, kusura bakmayın, yerimde değildim. Şimdi iki
şey ifade etmek istiyorum; konuşmasında tabii ki itiraz
ettiğim çok nokta var ama önemsediğim şeylerden bir tanesi:
Diyor ki Sizinle hemfikir olsaydı bunlar başlarına gelecek
miydi? Şimdi bu sorunun cevabı elbette ki Hayır. Yani böyle
bir şey olabilir mi, ne demek? Diyorsunuz ki Sizinle farklı
düşündüğü için başına bunlar geliyor. Bunu söylemeniz bile
inanılmaz yaralayıcı yani bu, Türkiyeye dair müthiş ümit
kırıcı bir şey. Buradaki mesele, kimin yanında
durduğu meselesi değil; sebep çok belli: Türkiyede herhâlde kabul
ettiğiniz bir şey var -CHPnin kabul ettiğini düşünüyorum-
terör diye bir hadise var. Bütün mesele, hangi görüşte olursa olsun, hangi
partide olursa olsun, ister genel başkan ister milletvekili ister yoldan
geçen vatandaş terörle yan yana mı, değil mi? Bunun iki yöntemi
var: Ya aktif terörün içerisinde oluyorlar veyahut da terörün zemin
bulmasına, propaganda yapmasına imkân veren tavırlar,
davranışlar oluyor. O yüzden buradaki mesele, hangi partide
olduğumuz hangi fikirde olduğumuz değil; asıl mesele,
terörle birliktelik var mı, yok mu? Bunun cevabıyla
alakalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, Sayın
Emrenin konuşmasını dinliyorum, sanki bir araştırma
önergesinden bahsetmiyoruz da siz her şeyi
araştırmışsınız, kararlarınızı
vermişsiniz, Meclisi teyit makamı gibi algılıyorsunuz. Her
konudaki kararınız zaten belli, siz herhangi bir fikre zinhar
açık değilsiniz yani. Eğer hakikaten samimi soru soruyorsanız,
samimi soruların cevabı yoktur, boşluktadır; sizin
sorduğunuz o suallerin hepsinin cevabı sizin kafanızda var.
Meclis, sizin kafanızda var olan soruların, cevap formundaki
soruların bir şekilde teyit edildiği bir yer değil ki.
Burada işleyişin nasıl olduğunu biliyorsunuz yani bunu
şimdi kamuoyuna anlatırken de biz bunu istemiyoruz gibi
Niye biz
bunu istemeyelim? O hâlde niçin bir sürü yargı süreci var? Bu yargı
süreçlerini biz bizatihi niye takip ediyoruz?
Şimdi, mesela yargıyla ilgili
ithamlarınız var; bakıyorum şimdi ileriki günlerde 15.
Ağır Ceza Mahkemesi sizin lehinize bir karar verse ne cevap
vereceksiniz ben de onu merak ediyorum. O zaman da O yandaş, bu böyle.
mi diyeceksiniz? Siz de ben de hukukçuyuz, bu işleri gayet iyi biliyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kanunsuz bir
karar verdiler, kanunsuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben açık
söyleyeyim: Yargıya ait bir yükü de siyasetin
taşımasını doğru bulmuyorum, yargı kendi
işini yapar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ya kanunsuz bir
karar, kanunsuz, Anayasaya aykırı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Efendim, siz hukukçu
değilsiniz bildiğim kadarıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sonuç olarak, yargı
işini yapsın
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Milletvekiliyim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet ama bana bu konuda
lütfen laf atmayın, ben muhatabıma söylüyorum.
Velhasılıkelam -Zeynel Bey her konuda buna
cevap verebilecek durumda- yargı işini yapsın ve doğru
yapsın, siyasetin yükünü artırmasın; biz de kendi işimizi
yapalım. Burada da işin nasıl
yapıldığını gayet iyi biliyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç
41.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, teşekkür
ediyorum.
Ben Sayın Grup Başkan Vekilimle
aslında bugünlerde birçok konuda uzlaşmaya başladım,
aynı düşünüyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Harika!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Terör konusundaysa
şu: hakikaten, eğer Türkiyede bir terör varsa o teröre
karşı Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün milletvekilleri beraber
hareket edeceğiz. Ama onlardan bir tek şey rica ediyoruz:
Aklımızı karıştırmayın. Eğer gerçekten
terörle mücadele ediyorsak Habur Sınır Kapısına
savcılarımızı gönderip terör örgütü mensupları
dediğimiz insanları neden Türkiyeye aldırdınız, niye
bizi yanıltıyorsunuz? Biz ne yapacağımızı bilemez
hâle geliyoruz.
İkincisi: Bir masada oturup
anlaşabilirsiniz. Devlet anlaşır, konuşur; devlet, mutabakata
geçer ama terör örgütüne mensup dediğiniz kişiler menfezlere bugün
çocuklarımızı öldüren bombaları koyarlarken, tünelleri
kazarlarken valilere ve kaymakamlara neden gerekli emirleri vermediniz? Onlar
size sorarken Durun şimdi. niye dediniz? Neden aklımızı
karıştırıyorsunuz?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) FETÖ, FETÖ
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun FETÖyle ne
ilgisi var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Şimdi burada bu
savcılara Durun. diyen anlayış eğer FETÖye mensupsa ve
siz onların dediklerini yapıyorsanız bir terör örgütünün
dediğini yapmışsınız demektir. Neden bunu
yapıyorsunuz? Bizim söylediklerimiz çok net. 15 no.lu mahkeme eğer
bugün gerçekten adaletten yana bir tavır alırsa biz
alkışlarız, doğru yapıyorsunuz deriz; eğer
adalete aykırı bir davranışta bulunursa yanlış
yaptınız deriz. Neden? Çünkü bizim kutup
yıldızımız adalet. Sizin adaletiniz, sizin
yıldızınız nedir bilmiyoruz ama bizimki belli; biz, adalete
uygun hareket eden herkesi ayakta alkışlarız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
42.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, doğrusu yargının işini tabii ki bilmemiz
lazım. Yargı ne yapar? Ama tabii ki bağımsız ve
tarafsız bir yargı. Şu anda Türkiyede herhâlde elini
vicdanına koyan, tarafsız olan -özellikle altını çiziyorum-
herkes ortada -üzülerek söylüyorum, her seferinde bunu belirtiyorum- bir
yargı olmadığını söyler. Ortada talimatla, emirle
çalışan bir yargı sistemi var. Türkiye gezici hâkimlere
tanık oldu, gezici mahkemelere. Akın Gürlek -yanlış
söylemiyorum herhâlde- nerede ceza verilecek bir dava dosyası varsa oraya
naklediliyor. Bu kadar vahim bir dönemdeyiz. Selahattin Demirtaş,
Sırrı Süreyya Önder, Enis Berberoğlu, Osman Kavala -benim
aklımda olanlar- bu 4ünün davasında aynı hâkimin olması ve
hukuku katleden bir karar vermesi tesadüf değil. Bu nedenle üzülerek
belirtiyorum ki Sayın Zengine Yargı işini yapsın. sözünü
ciddiye alamıyorum.
Şimdi, bir video var, ben de izledim. AKPnin,
iktidarın son reklam filminde şöyle diyor: Yasin Börüyüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve
reklamın sonunda Yasin Börü Erdoğandır. diyor. Ama Yasin
Börünün ölümünü de soruşturalım, 43 kişinin ölümünü de Meclis
araştırsın diyoruz, reddediyorsunuz. Komisyonu kuralım;
çoğunluk sizde, siz ne isterseniz o karar verilecek; bizim komisyonda
üstünlük sağlamak gibi bir derdimiz yok. Kim bunu söylüyorsa biz her
şeye hazırız. Vekili olduğum Siirtte 5 kişi, baba
oğul taranarak öldürüldü, tek bir dava yok. 43 kişiden 1 kişinin
davası var diyoruz; 42 kişi niye öldü, neden katiller
yakalanmadı, gelin, araştıralım diyoruz, Yok. diyorlar.
İşte bunu kamuoyu bilsin, ortada bir yargı süreci yok.
BAŞKAN Sayın Zengin
43.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
yeni bir cevaba muhal olmadan, hiç imkân vermeden sadece birkaç şey ifade
etmek istiyorum.
Şimdi, kanuna aykırı bir emir olamaz,
bu mümkün değildir yani. Hatta, daha sonrasında
yaptığımız düzenlemelerle böyle bir emrin
uygulanmasında ceza yaptırımı koyduğumuzu
hatırlıyorum.
Şimdi, bölgeyle ilgili olarak da yani diyelim
ki burada bombanın konulduğunu gören bir vali var ve birisi ona
Konsun ama sen bunu yok farz et. mi diyor? Böyle bir şey olamaz; bu,
hayatın olağan akışına aykırı. Yani bir
vali, bir kaymakam bizatihi kendisi görüyorsa, haberdar oluyorsa, orada terör
örgütünün bir eylemle ilgili hazırlık yaptığını
görüyor ve buna göz yumuyorsa
Ya, olamaz böyle bir şey, benim bunu kabul
etmem asla mümkün değil; bir vali de bunu yapmış olamaz, bir
kaymakam da bunu yapmış olamaz. Yani o dönemle alakalı oradaki
yapılanlara daha farklı bir anlam yüklendiğini ben görüyorum. O
yüzden, bu bölgeyle ilgili çok özenli bir şey yapıldı, çok
özenli yani bu terörle alakalı meseleyi sonlandırmak için -bütün
Türkiye şahit, dünya şahit- çok önemli bir süreçten geçildi. Ama ne
oldu? Bir grup insan bunu suistimal etti, işte bu eylemler bunun
neticesinde oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir cümle daha
BAŞKAN Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) 2015te Türkiyeye çok
büyük bir kredi verdi siyasetle bu iş çözülsün diye. Ama hayır yani
onun muhatabı olanlar Hayır, siyasetle çözülmesin, kolumuzun
altında terör de olsun, örgüt yeri geldiğinde bu işleri
yapsın. Yani o yüzden, lütfen, artık bir karar vermenin zamanı
geçiyor bile. Hatta daha bugünkü konuşmalarda, milletvekillerinizden
birinin konuşmasında vardı, belli ki terörle alakalı bir
şeyden içeride olan biriyle ilgili buradan diyorsunuz ki Efendim, rehin
alınıyor. Devlet bunu niçin yapacak? Ya, nasıl böyle bir
şey olabilir? Yargı kimi rehin alabilir? Yani yargı bir insana
dair bir soruşturma yürüttüğünde bu bir rehin alma harekâtı
mıdır? Siz Türkiye yargısını neyle
suçladığınızın farkında değilsiniz diye
düşünüyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biraz önce
gezicileri yargıladınız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O yüzden bütün
bunları yerli yerinde
RAFET ZEYBEK (Antalya) FETÖyü konuşun
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O zaman hâlâ FETÖyü
savunmaktan vazgeçin. Siz darbe olmasa FETÖyü bugün bana hâlâ savunuyor
olacaktınız yani.
Lütfen, artık bu konuyla alakalı, şu
terörle alakalı gizli, örtülü de olsa -ki ona gizli bile denemez yani
neredeyse sarih de denebilir ama- zaman zaman gizli bir formda bu işler
savunulmaktan vazgeçilsin istiyorum, en azından Genel Kurulda vazgeçilsin.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş ayakta.
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, rehin kavramını ben de kullanıyorum,
niye kullandığımı açmak için söz aldım. Tutukluluk,
Ceza Muhakemesi Kanununun 100üncü maddesine göre
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biliyorum, evet,
biliyorum, ceza yerine geçemez; hepimiz biliyoruz ama rehin demek
değildir bu, değildir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
mevcut
delillere göre, suç vasfına göre, ortaya çıkan verilere göre verilen
bir tutuklama kararıdır. Ama siyasi olarak bir ülkede iktidar
partisinin Genel Başkanının Ben bu Anayasa Mahkemesini
tanımıyorum, karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz.
sözü, Osman Kavalayla ilgili söylediği sözler
Demirtaşın
tahliye olacağı gün, mahsup kararının verildiği gün
verilen yeni tutuklama kararı ve daha yüzlerce mahkeme kararı asla
CMK 100ü esas almıyor. Bunu ben değil, yarın öbür gün bu ülkede
özgürlük olacak, o kararları veren mahkemeler söyleyecek çünkü bize
söylüyorlar Biz bu kararı vermek zorundayız, vermesem işimden
olacağım, tutuklanacağım. diyorlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu ülkede özgürlük var
ya, yapmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
nedenle bugün Demirtaş da Yüksekdağ da Gültan Kışanak da
Sebahat Tuncel de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Aysel
Tuğluk da İdris Baluken de Osman Kavala da gazeteciler de; Vandaki 5
gazeteci de sadece devlet aleyhine toplumsal olaylar haberi
yaptığı için tutuklandılar ve daha binlerce kişi,
maalesef, siyasi olarak iktidarın rehinesi durumundadırlar; bunu
hukuku bilen bir yerden söylüyoruz.
BAŞKAN Sayın Türkkan
45.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki Tarım Bakanlığıyla ilgili
verilere ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
biraz evvel bizim burada bulunmadığımız bir anda Sayın
Özlem Zengin, Tarım Bakanlığıyla ilgili bazı verileri
açıklamış; onunla ilgili konuşma metnini almadan cevap
vermek istemedim; o yüzden biraz geç oldu, kusura bakmayın.
Şimdi, Sayın Zengin, 2020 destekleri henüz
açıklanmadı. Ben, hem çiftçilik hem hayvancılık yapan bir
adamım, destek açıklanmadı. Aslında nedir sorun? Çiftçi
şu an ne yaşıyor? 2020de ekti, biçti, hasat etti, şimdi
yeni tohum ekiyor, 2021 için tohum ekiyor ama 2020 desteği henüz
açıklanmadı. Giderleri arttı onların; mazot arttı,
ilaç arttı, gübre arttı. Dolara bakmıyorsunuz ama o da
arttı, o da tarımı etkiliyor doğal olarak. Ama 2020
yılının desteği, bırakın vermeyi henüz
açıklanmadı bile. İki ay sonra zaten 2020 de bitiyor, yani iki
ay sonra 2020 bitti. Bakan şöyle demişti: Benim gönlümden geçen
tohum tarlaya düşmeden desteği açıklamak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tohum tarlaya düştü,
biçildi, hasat edildi, yeni tohum ekiliyor daha henüz yok bakın, tohumun
tarlaya düşmesinden geçin. Destekleri çok geç açıklıyorsunuz,
geç ödüyorsunuz. Biraz evvel Başiskeleden Mehmet Başyurt
dinlemiş bizi, diyor ki: Ya ben, -buzağım var 2 tane-
tarım ilçeyi aradım şimdi, ne zaman ödeyeceksiniz diye, valla
hiç de akıbeti belli değil yani tarih de yok. 2 tane
buzağının peşine düşmüş köylü. Söylediğiniz
lafta sadece lafta kalıyor. Şöyle bir köye gidin Allah
aşkına; Tokata gittiğinizde köylüyü dinlemekten çekinirsiniz,
emin olun korkarsınız; söyleyecekleri sizi çok üzecektir, çok
üzüleceksiniz, vicdanlı olduğunuzu düşünüyorum dolayısıyla
çok üzüleceksiniz. Bu insanların dertlerini görmek yerine Sizin hiçbir
derdiniz yok, siz şahanesiniz. demek bu insanları yok
saymaktır, günahtır, emin olun günahtır. Bunlar traktörlerini
satmaya başladılar, daha önce söyledi birisi Ya gıcır
gıcır traktörleri var çıkaramıyorlar. Niye? Banka
kapıda hacze bekliyor, kilitlemiş kapısını
garajın çıkaramıyor. Traktör almış,
dışarı çıkaramıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayvan yemi, çuval yem
yüzde 48 arttı. On bir ay evvel çiğ süt 2,30; on bir ay sonra hâlâ
2,30 en ufak bir ilerleme yok, yüzde 48 yem fiyatları artmasına
rağmen. 2020 yılında hayvancılık için açıklanan
bir destek de yok, 2020de de öyle geçti. Sayın Tarım
Bakanlığı size bunları gönderirken bu bilgileri
esirgemiş sizden.
Bir de tarımdaki ithalat oranlarındaki bu
vergi indirimi ne biliyor musunuz? Rusyadaki Vadimi zengin ederken Konyadaki
Halili bu karanlığa mahkûm ediyorsunuz. Sizin için Rusyadaki Vadim
çok daha önemli hâle gelmiş.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, çok istifade ettik
Grup Başkan Vekillerimizden ama buyurun.
46.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür
ederim.
Çok haklısınız Sayın
Başkan, biz de arkadaşlarımızdan istifade ediyoruz.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekilim
Bunu nereden çıkartıyorsunuz? diye bir soru sordu, ben de cevap
vermek zorundayım. Valilerle ilgili konuyu biz söylemiyoruz, Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi efendim. Aynen
şöyle: Çözüm sürecinde valilere Baskı yapmayın. talimatı
verdiklerini, bu dönemde ülkeye ciddi manada silah girdiğini kendisi
söyledi. Biz söylemedik efendim; bu bir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ya, bu Bomba
patlatanları görmeyin. demek değil herhâlde.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İkincisi, elbette
çözüm sürecinde oturacaksınız, konuşacaksınız da çözüm
süreci bitmişti, yeni mahallî idare seçimleri vardı. Abdullah
Öcalanın kırmızı bültenle aranan kardeşini neden
çıkarttınız da televizyonda konuşturdunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Onlara cevap verdik
yalnız, onların hepsini cevapladık.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Özkoç.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hepsinin
cevabı verildi.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 21/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, 6-7 Ekim olaylarının idari ve siyasi
sorumlularının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç.
Buyurunuz Sayın Yavuz Gözgeç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım. Öncelikle şunu
belirtmeliyim ki tüm dünya insan hakları sınavı veriyor.
Dünyanın gözü önünde Azerbaycanda çocuklar, siviller katlediliyor. Daima
hakkın ve haklının yanında olarak iki millet tek devlet
diyoruz. 83 milyon tek yürek can Azerbaycanın yanındayız.
Değerli vekiller 6-8 Ekim olayları
deyince aklımıza Yasin Börü geliyor
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Niye,
diğerleri insan değil mi?
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Devamla) -
insanları kaosa
çağıranlar, yakıp yıkmaya çağıranlar,
vatandaşlarımızın kanı eline bulaşanlar, kaostan
beslenenler, PKK, YPG, DAEŞ terör örgütleri geliyor. Teröre
sırtını dayayanların, terör örgütlerinin
talimatlarıyla hareket edenlerin çağrısıyla yakıp
yıktılar, masumları katlettiler. Kurban Bayramında et
dağıtan 16 yaşında gencecik fidan Yasin Börü başta
olmak üzere vatandaşlarımız vahşice katledildi, güvenlik
görevlilerimiz yaralandı; okullar yakıldı, iş yerleri
yağmalandı.
Değerli
vekiller, yaşam hakkı en temel haktır. Terör, yaşam
hakkını hedef alan en kapsamlı şiddet hareketidir. Terörle
mücadele insan hakkı mücadelesidir. Biz -Türk, Kürt, Laz, Çerkez- herkesin
bu ülkede güven içinde yaşaması, terörle mücadele ederken tek bir
vatandaşımızın kılına dahi zarar gelmemesi için uğraş
veriyoruz. HDP önergesinde endişe içinde katliamı önlemeye
çalışan HDP anayasal haklarını kullanan protestocular
ifadeleri var. Devletin egemenliğine, bütünlüğüne kastedip,
insanları, yakıp yıkmaya çağırıp sonra
endişeyle katliamı önlemeye çalışan demek en basit
ifadeyle samimiyetsizliktir. Aslında biz bu samimiyetsiz tavrı birçok
konuda görüyoruz; bir yandan kadın haklarından, çocuk
istismarından bahseden HDP, diğer yandan HDP Diyarbakır İl
Binasının önünde sadece ve sadece, evladını terörün
pençesinden kurtarmak için evlat nöbeti tutan Diyarbakır Annelerini
bırakın anlamak annelere hakaret eden bir HDP.
Yine önergede
anayasal haklarını kullanan protestocular deniyor. 16
yaşındaki Yasin Börüyü katledip bir evin çatısından
aşağı atmak mı anayasal haktır? Evleri, iş
yerlerini yakıp yıkmak, yağmalamak mı anayasal haktır,
okulları yakmak mı anayasal haktır? PKK bir terör örgütüdür,
PKKya terör örgütü diyemeyenlerin ellerine kan
bulaşmıştır, bu kanı hiçbir önerge, hiçbir sahte
barış söylemi gizleyemez. Ve bu tavır bana Bakara suresinin
ayetlerini hatırlatıyor. Ayetlerde mealen buyruluyor ki: Kendilerine
Bozgunculuk yapmayın, fesat çıkarmayın. dendiği zaman
Bizler sadece ıslah edicileriz, barıştan yanayız. derler.
İyi bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir.
Değerli vekiller, adalet mülkün temelidir,
cezasız kalan suç adalete, hukuka inancı sarsar. Milletimiz
adına hukukun üstünlüğü ilkesi içinde tüm terör örgütlerinden hesap
sorulması kaçınılmazdır diyor, saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Danış
Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Doğrusu, yeni bir şey duymadım, yeni
bir söz duymadım. Yani aynı şeyleri, yine Yasin Börü; yine 42
kişi yok; onları kim öldürdü, bu yok.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Biz de aynı
şeyleri duyuyoruz.
ADİL ÇELİK (Balıkesir) Çünkü gerçekleri
söylüyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - İşte
biz de diyoruz ki: Gelin, Yasin Börü de dâhil -Yasin Börü de tabii ki dâhil 43
kişinin- 43 kişinin nasıl öldürüldüğünü, kimlerin yol
açtığını araştıralım diyoruz.
Sayın Başkan, şuna dünyanın
hiçbir yerinde itibar edilmez: Biz, 43 kişiden 33 kişi HDPli
diyoruz, biz kendi kendimizi mi vurduk? Yani HDPliler kendi kendilerini vurup,
kendi dükkânlarını, mağazalarını mı
yağmaladılar? Bu konuda artık bu algı yönetimi tutmuyor,
bunu kendileri de biliyor. Biz, bunu bütün ayrıntılarıyla
anlattık ve biz, soruşturmadan kaçan, araştırmadan kaçan
insanlar olmadık. Bizim MYK üyelerimiz, savcı ifade alsın diye
defalarca savcıya gittiler. Savcı ifade bile almıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Altı yıl sonra yeni bir karar verildi ve bu siyasi kumpas devreye
konuldu, bunun adı siyasi kumpastır, HDPye yönelik
saldırıların bir halkasıdır. Bütün saldırılara
rağmen HDP etkisizleştirilemediği için bu sefer Kobani
protestoları devreye konulmuştur; kargalar bile güler, altı
yıl sonra siz, suç vasfını değiştirerek evinde,
işinde olan insanları tekrar tutuklayarak bu operasyonun hukuki
olduğuna kimseyi inandıramazsınız. Gültan Kışanak
dört yıldır cezaevinde, bütün fezlekeleri dava konusu
yapıldı ve bir hafta önce torbadan sıfırdan bir
soruşturma çıktı. Bu savcılar görevlerini böyle mi
yapıyorlar? Yani buna inanmaz
Tabii her gün söyleyeceğim
Dünyanın bütün
ülkelerinde, yani saydığımız kadarıyla 99 ülkede,
Kobaniyle dayanışma gösterileri vardı. Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun da açıkça çağrı
yapmıştı.
Son sözüm
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 15
Temmuzda Erdoğanın yaptığı çağrı neyse
HDPnin yaptığı çağrı da odur, katliamı
önlemektir
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Hiç alakası
yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olamaz Sayın
Başkan, lütfen, rica ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Katliamı önlemektir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya, Cumhurbaşkanının
yaptığı biri devlete karşı biri teröre
karşı. Haddini bil!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sivillerin, 200 bin Kobanilinin IŞİD saldırısından
kurtarılması amacını taşımaktadır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haddini bil!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ortada
bir IŞİD saldırısı var, bir de halk var; halkı
korumak için protesto hakkı çağrısı
yapılmıştır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olamaz böyle bir
şey yani artık yeter ya! Aynı şeyleri söyle söyle
usandık artık ya, Sayın Başkanım
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biri
devlete karşı biri teröre karşı.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
48.- Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, yani bilemiyorum, bir konu ne kadar böyle tekrar tekrar
konuşulabilir? Yani, artık ben, seslendiğim milletimizdir, el
insaf diyorum; ülkede darbe var, darbe girişimi, darbe girişiminde,
ülkenin meşru Cumhurbaşkanının Ey halkım,
sokağa çıkın, darbe var. demesiyle insanları, terör
örgütlerini sokağa çağırmak aynı şey midir ya? Hâlâ
aynı şeyi söylüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Artık sabır taşı çatlar,
nasıl aynı şey olabilir? Siz insanlara diyorsunuz ki Hukuku
tanımayın, siyaseti tanımayın, hendekleri kazın,
sokağa çıkmayın, dükkânınızı açmayın, terör
örgütüyle yan yana yürüyün. Sizin insanlarınız size isyan etti,
nasıl bunu yan yana örnek verirsiniz? Artık yeter!
Sayın Başkan, oylayacaksak oylayalım
her şeyin bir sınırı var. Ya sabır! artık yani,
sabır taşı olsa çatlar aynı laflara artık, yeter!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Oylamaya geçiyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Oylamaya geçiyoruz
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
49.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) 6 Ekimden önce yüzlerce sivil toplum örgütü,
vakıf, sendika, oda, uluslararası kurumlar, Birleşmiş
Milletler, uluslararası parlamentolar Kobani halkının katliamdan
geçmemesi için çağrı yaptılar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Aman, aman, aman! Ya,
demek? Türkiyeyi suçlamaktır bu ya Sayın Başkanım, yalan,
hiç ilgisi yok konuyla, hiç ilgisi yok konuyla.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
halkın, kardeşlerimizin, yeğenlerimizin,
amcalarımızın, teyzelerimizin IŞİD çetesinden
kurtulması için, katliama uğramaması için bu çağrı yapılmıştır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz yurt
dışındaki insanlara farklı anlamlar yükleyerek Türkiye
aleyhine burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde propaganda yapıyorsunuz.
Buna müsaade edemeyiz Sayın Başkan, yeter artık!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kobani
ve Suruç bitişiktir, Suruçta oturanlar Kobanidekilerin annesi,
babası, amcası, teyzesidir
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
yeter artık!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
ve bu
katliam
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yeter artık,
artık yeter!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
tehdidine karşı
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yeter, olmaz yani,
olmaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
demokratik protesto bir haktır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olamaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bütün
dünyayı suçlu ilan edemezler.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 21/10/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, 6-7 Ekim olaylarının idari ve siyasi sorumlularının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.41
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus
DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 8inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, OHAL
İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışmalarına
ilişkin çeşitli iddiaların incelenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/2384) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
21 Ekim 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
21/10/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/10/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan OHAL İşlemleri
İnceleme Komisyonunun çalışmalarına ilişkin
çeşitli iddiaların incelenmesi amacıyla verilmiş olan
(10/2384) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
görüşmesinin, Genel Kurulun 21/10/2020 Çarşamba günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurunuz Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divanın sevgili üyeleri,
değerli milletvekilleri; önergenin gerekçesini 11 kalem hâlinde
açıklayacağım.
1) OHAL KHKleri yoluyla, OHALde amaçtan sapma. Üç
ay için ilan edilen OHAL, yirmi dört ay sürdü. 37 KHKyle olağanüstü hâli
gerektiren durumlarla hiç ilgisi bulunmayan alanlarda düzenleme
yapıldı, hukuk düzeninde köklü ve onarılmaz sürekli
değişiklikler yapıldı.
2) Sınır tanımayan
yaptırımlar uygulandı. OHAL KHKleriyle 131.922 tedbir
işlemi yapıldı, yaptırım uygulandı. Öyle ki
insanların seyahat özgürlükleri bile yok edildi.
3) Kuruluş amacı ve uygulama. Komisyon iki
yıllığına kuruldu ancak dört yıldır,
Olağanüstü Hal İşlemleri Komisyonu 2017 başında
kurulduğu hâlde işlemlerini tamamlayamadı, dosyayı
kapatamadı.
4) Ret yanıtı için yıllarca bekleme
söz konusu. 4üncü yılın sonunda Komisyon 126.300 başvurudan
sadece 97.570i ret olmak üzere 12.680i kabul sonucuyla yüzde 10 kadar olumlu
yanıt verdi ve şu anda dosyaların bir kısmı hâlâ
beklemekte.
5) Kuruluş amacına aykırı bir
uygulama söz konusu. Hakkında hiçbir soruşturma veya kovuşturma
olmayan ya da takipsizlik veya beraat kararı verilen on binlerce
mağdur ret yanıtı aldı. Adları sadece KHK ek
listelerinde yer alan kişilerin önüne büyük bir engel konuldu ve Komisyon
tamamen kapalı kutu biçiminde gerekçesiz karar verdi.
6) Adil yargılama hakkı tamamen ortadan
kaldırıldı. Zira Komisyon kuruluşunun 4üncü
yılında bir süzgeç işlevi görmesi bir yana, tamamen kilitleme ve
yargı yolunu kapatma aracına dönüşmüş ve âdeta bir fiilî
cezalandırma mercisi hâlini almıştır. Bu açıdan,
dosyası Komisyon önünde bulunan kişiler bırakın mahkemeye
erişim hakkını, görevlerine dönebilme hakkını, bütün
özgürlüklerinden yoksun olma durumunu sürdürmektedirler.
7) Yargı kararlarının gereklerini
yerine getirmeme. Komisyon sadece Anayasa Mahkemesinin kararını
değil, ağır ceza mahkemelerinin verdiği kararların
gereklerini bile yerine getirmemiştir. Bu özelliğiyle Komisyon bir
fiilî durum değil, âdeta bir tür gaz odasına dönüşmüş
bulunuyor. Bunun tipik örneği barış akademisyenleridir; Anayasa
Mahkemesi karar vermiştir, ağır ceza mahkemeleri karar
vermiştir ama Komisyon hâlâ o dosyaları bloke etmektedir; işte,
Anayasa madde 138, 153ün açıkça ihlali.
8) OHAL sonrası dönemde OHALde bile
alınmayan yasaklar çıkarılmıştır. Bunun bir
örneği, 7145 sayılı Yasayla, mağdurlar iade kararı
alınsa dahi tazminat talep edememektedirler. 7194 sayılı Yasaya
göre, sosyal güvenlik hakkı yasağı olmadığı hâlde
sosyal güvenlik haklarını ihlal eden kamu görevlileri konusunda
herhangi bir hukuki veya idari, mali, cezai sorumluluk öngörülmemiştir,
kaldırılmıştır. Bu çerçevede, ilave tedbirler
başlığı altında, yasaklar Anayasa Mahkemesince iptal
edildiği hâlde burada yine, altı aylık bir ek süre tanınmak
suretiyle dört yıl beklemiş olan kişilere bir altı ay daha
bekleme yaptırımı öngörülmektedir. Bu itibarla, Anayasa
Mahkemesi kararlarını etkisiz kılıcı işlem ve
eylemlere Meclis de ortak olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
İBRAHİM ÖZDEN
KABOĞLU (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
9) Fiilî yasak ve yaptırımlar devam
etmektedir. Örneğin, avukatlık yasağı Anayasa Mahkemesi
kararıyla aşılabilmiştir ancak toplantı, gösteri
yürüyüşü ve buluşma yasağı, silahsız güvenlik
personeli olma yasağı, iş sağlığı ve
güvenliği uzmanı olma yasağı gibi birçok yasak dizisi
burada yer almaktadır. Beraat kararı verilenler bile bu görevleri
üstlenememektedirler.
10) Devletin varlığını sorgulama
eşiği. Bu Komisyon, başta Anayasa madde 2, 6, 11, 36, 37, 40 ve
138 gelmek üzere Anayasayı ihlal etmiş ve Anayasanın
öngördüğü sorumluluklar zincirini ortadan kaldırmış
bulunmaktadır. İşte, bu konuların araştırılması
ve başkaca haksızlıkların giderilmesi için Meclisimizin,
yüce Meclisin bu duruma komisyon yoluyla el koyması gereklidir.
Son cümlemi belirteyim Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
11) Komisyon, hak arama özgürlüğü önünde ciddi
bir engel oluşturmaktadır. Her ne kadar olağanüstü hâl hukuken
sonlanmış görünse de yarattığı kural ve kurumlar
varlığını sürdürmektedir. Olağan hukuka dönüşün
sağlanabilmesi ve hak ihlallerinin sona erdirilmesi amacıyla
Komisyonun çalışmalarını ve kararlarını incelemek
üzere bir araştırma komisyonu kurulmalıdır.
Sayın vekiller, hukukun üstünlüğü ve
Anayasaya sadakat üstüne ant içmiş üyeler olarak, Anayasa
dışı oluşum ve uygulamalar karşısındaki
ahlaki ve hukuki yükümlülüğünüzü hatırlatır, araştırma
önergesine desteğinizi bekleriz.
Biraz önce yapılan tartışmada
Yargı devrede iken burada araştırma yapamayız. dendi,
hayır, şimdi tam tersine yargı kararları uygulanmıyor.
Bu, bir idari birimdir, idari kuruluştur Olağanüstü Hal
İşlemleri İnceleme Komisyonu ve bunun işlemlerini
araştırma görevi ve sorumluluğu yüce Meclisindir.
Takdirlerinize saygıyla sunulur. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim
Kaboğlunun vermiş olduğu Meclis araştırması
açılmasıyla ilgili önerge üzerine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, ülkemiz 12 Eylül 1980 tarihinde
yapılan bir darbeden sonra sıkıyönetime geçti.
Sıkıyönetim süresi ülkemizde yedi yıl devam etti, 1987
yılına kadar. Temmuz 1987 tarihinden itibaren olağanüstü hâl
rejimi başladı. Bu arada 2935 sayılı Olağanüstü Hal
Kanunu çıkarılmıştı, bunun hükümleri icra edildi. Bu
süre zarfında tabii, 12 Eylül rejiminin getirdiği karanlık
uygulamalardan sonra idamlar oldu ve 3 binin üzerinde kamu görevlisi
işinden oldu, böyle bir süreci yaşadık. Ancak, olağanüstü
hâlden başka ikinci aşamada güvenlik ve özgürlük ikileminin
içerisinde sıkıyönetim, onun daha ağırı olan
seferberlik hâli ilan edilirse söz konusu ve en ağırı da
savaş durumu olarak gözüküyor bu bağlamda.
Ancak, önerge içeriğinde bahsi geçen
olağanüstü hâl uygulaması ise münhasıran 2016 yılı 15
Temmuz hain FETÖ darbe girişiminden sonra yürürlüğe sokulan
uygulamalardır. Devlet düzenine, milletimizin istiklal ve istikbaline,
anayasal hak ve özgürlüklere kastetmek isteyen bir casusluk örgütü olan FETÖ
için Türk milleti tepki koymuş ve dağılmaya yüz tutan devlet
kurumlarının toparlanmasını sağlayarak düzeni
korumayı başarmıştır. Bu vesileyle şehitlerimizi
rahmetle yâd ediyorum, gazilerimizi de saygıyla anıyorum. Ancak
iktidar iyi inceleme yapmadan ve soruşturma yapmadan fatura kesmeyi tercih
etmiş, kurunun yanında yaş da yanmıştır.
Adaletsizlikler ve feryatlar ayyuka çıkmıştır, aileler
dağılmıştır ve kurulan Olağanüstü Hâl
İşlemleri İnceleme Komisyonu misyonunu yerine
getirememiştir. Karar mercileri güvencesiz olduğu için bir suçlamaya
maruz kalabilirim korkusuyla Cumhurbaşkanlığından talep
gelmeden işlem yapamaz hâlde beklemektedir. Bu, büyük bir sorundur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatılmıştır)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, ülkemiz gerçekten büyük badireler geçiriyor, yaşıyor
her anlamda. Adil Öksüz olayını hatırlayalım, Zekeriya
Özün saltanatını hatırlayalım, FETÖ hâkim ve
savcılarını hatırlayalım -4.500 kişi
alındı, bunlar hep AK PARTİ döneminde alınan insanlar-
Genelkurmayda 15 Temmuz gecesi açılan kasadan çıkan 139 FETÖcü
generalin isimlerini hatırlayalım bunlara ne oldu?- Mehmet
Dişli olayını hatırlayalım mesela, Fettah Tamince
davasını hatırlayalım, Ergenekon ve Balyoz davaları
yüzünden aşırı mağdur edilen çok değerli
komutanlarımızı hatırlayalım, pelikan grubunu
hatırlayalım ve bir Taraf gazetesi vardı, onu asla
unutmayalım diyorum. Mağdur edilenlerin ve kurunun yanında
yaş olarak yananların da haklarını teslim edelim diyorum,
önergeyi bu bağlamda destekliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
grubu adına Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; CHPnin grup önerisi üzerine söz aldım. Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Victor Hugonun bir sözü var, diyor ki:
Aslında vicdan insanın içindeki tanrıdır. Biz, OHAL
döneminde vicdanın nasıl öldüğüne, vicdansız bir
iktidarın, eline geçen yargı araçlarını aslında
halkın aleyhine nasıl kullandığına bire bir
tanıklık ettik. Peki, sadece vicdan mı öldü? Hayır, OHAL
döneminde vicdanla beraber hukuk katledildi ve en önemlisi de anayasal devlet
düzeni ortadan kaldırılmak için OHAL KHKleri bir araç olarak, bir
kaldıraç olarak da kullanılmaya çalışıldı.
Sayın Kaboğlu Hocam az önce, OHAL
dönemindeki hukuksuzlukları ve kurulan OHAL Komisyonunun aslında her
bir mağdur için, her bir hakkı yenen insan için nasıl
hukuksuzluklar içerdiğini tek tek anlattı. Savunma hakkının
ihlal edilmesinden -bağımsız ve tarafsız olmasa da-
yargıya erişim hakkının engellenmesine ve bu anlamıyla
masumiyet karinesinin ihlalinden tutalım da silahların
eşitliği ilkesine kadar yüz yüzelik, savunma hakkı gibi hukukun
bütün temel ilkeleri aslında OHAL Komisyonu kurulmasıyla ortadan
kaldırıldı.
OHAL Komisyonunu size kim muştuladı?
Aslında bizler -bir OHAL KHKlisi olarak söylüyorum- AİHMe
başvurduğumuzda dosyalar çok kabarıktı ve AİHM size
dedi ki: Ya, bu iş böyle olmaz. Biz bunların hepsine de ihlal kararı
vermek zorunda kalırız, sizin için de dosya çok kabarık olur.
İyisi mi, siz gidin bir ara birim kurun, bir idari birim kurun ve
bunların bir kısmını ayıklayın. Bu arada zaman
geçer, bazıları ölür, bazıları hakkından vazgeçer,
bazıları şöyle olur. dedi ve size bu aklı verdi.
Peki, OHAL Komisyonu idari bir merci olarak
nasıl oluyor da bir yargı biriminin kararını veriyor? Bunu
sormamız gerekir değerli arkadaşlar. Bugün, OHAL Komisyonunun
yaptığı kendisini bir yargı kurumu yerine
koymasıdır ve yargısal bir işlemi idari bir mekanizmayla
yürütmesidir. Bu anlamıyla hukuki değildir, bu anlamıyla
doğru değildir, bu anlamıyla da hak ihlalinin başında
geliyor.
Size kısa bir OHAL bilançosu okumak istiyorum
değerli arkadaşlar. OHAL tamı tamına yedi yüz otuz iki gün
sürdü, 32 KHK çıktı, 152 kanun değişti ve bu KHKlerle
toplam 48 özel sağlık kuruluşu, 179 basın-yayın
kuruluşu, 1.767 dernek, 4.722 iş yeri kapatıldı, 48.535
işçi işsiz kaldı. 209u gazeteci, 95i belediye
başkanı, 12si milletvekili olmak üzere 70.689 kişi
tutuklandı, cezaevine konuldu. Başka ne oldu değerli
arkadaşlar? 99 belediyeye kayyum atandı OHAL gerekçesiyle, OHAL
döneminde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Başka ne oldu? 19 sendika ve konfederasyon
kapatıldı, 7 grev yasaklandı ve OHAL kararnameleri nedeniyle
işinden, aşından olan 58 ila 60a yakın insan şüpheli
bir şekilde yaşamını yitirdi ya da intihar etti. Peki, bu
arada sizin böyle yeni bir müjde diye verdiğiniz OHAL Komisyonu ne
yaptı değerli arkadaşlar? OHAL Komisyonu aslında bütün bu
başvuruları zamana yayarak çürütmeye çalıştı. Evet,
127.678 kişiye kamudan çıkarma işlemi
yapmışsınız, toplam başvuru 126.300 bunlardan incelemesi
devam eden 16.050 kişi var ve siz 16.050 kişiyi dört yıldır
bekletiyorsunuz, biri de benim, biri de Sayın Kaboğlu ve diğer 8
milletvekili hâlâ bekliyorlar. Neden? Çünkü işinize gelmiyor değerli
arkadaşlar. Siz hakikatin, doğrunun ve iyinin yanında
değilsiniz, zamana yayarak zaman kazanmaya çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Sayın Başkanım, konunun hassasiyeti itibarıyla bir
dakikanızı istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Çok teşekkürler.
Bu gidişle de -şimdi yeniden süresi
geliyor- Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle süresini bir
yıl daha uzatmaya çalışacaksınız. İki
yıllık için kurulan Komisyon dört yıldır görev yapıyor
ama dört yıldır hiçbir sonuç alamıyoruz, dört yıldır
biz sadece mahkemeye gitmek için OHAL Komisyonunun ret ya da kabul
kararını bekliyoruz. Şimdi, bu, vicdani bir karar
mıdır? Bu, insani bir karar mıdır? Bu, hukuki bir karar
mıdır? Bunu hangi vicdan, hangi hukuk, hangi insanlık kabul eder
diye hepinize sormak istiyorum ama bu, sizin iktidarınızda
şaşılacak bir şey değil çünkü siz ihraç ettiğiniz
insanlara Ağaç kökü yesin. diyecek kadar vicdansız olan bir
iktidarsınız. Siz, aynı zamanda bu KHKler eliyle birçok
insanın da yaşamına mal olmuş bir iktidarsınız.
Biri Bülent Uçar, Malatyadaki SES çalışanıydı, sağlık
emekçisiydi, OHALden dört ay sonra yaşamını yitirdi. Ben, bu
süreçte yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımı da
saygıyla, sevgiyle anmak istiyorum. Bu mücadeleyi ne olursa olsun
sonlandıracağımızın sözünü de bir kez daha veriyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya.
Buyurunuz Sayın Özkaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri
ve aziz milletimiz; AK PARTİ Grubumuz adına CHP önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum.
OHAL Komisyonu, malum, 15 Temmuz, FETÖ terör
örgütünün darbe teşebbüsünden sonra kurulmuş bir idari organdır.
Bu terör örgütü, cumhuriyet tarihimizin, belki de Türk-İslam tarihinin en
gizli, en Haşhaşi, en sinsi örgütlerinden biridir; uzun süreli
yapmış olduğu planlar sonucu devletin kılcal
damarlarına girmiş ve 15 Temmuz günü de darbeye teşebbüs etmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde ve
önderliğinde aziz Meclisimiz ve büyük milletimizin hep birlikte,
kahramanca mücadelesiyle bu süreç durdurulmuş ve daha sonra da
hızlı bir şekilde önce kanun hükmünde kararnameyle OHAL ilan
edilmiş, Meclisimiz bunu tasdik etmiş ve akabinde de kararnameler
çıkarılmıştır. Tabii, bu terör örgütü, klasik terör
örgütlerinden farklı olup devlet içindeki organizasyondaki kamu
görevlileri olduğu için mecburen çok hızlı ve etkin bir mücadele
yapmak gerekiyordu ki bozulan kamu düzeni ve kamu otoritesi sağlanabilsin.
Buna göre de ilgili kişiler, tespit edilenler hızlı bir
şekilde kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edildi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bundan nasıl bir kamu düzeni sağladınız acaba, onu merak
ediyorum.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Daha sonra OHAL Komisyonu
kuruldu, OHAL Komisyonu bu süreçte etkin bir şekilde faaliyetine devam
ediyor.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Dört yıl oldu, dört yıl.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bugün itibarıyla en
son 126.300 dosyadan 12.790ı kabul, 98.010u ret olmuş ve 110.800ü
de sonuçlanmış; 15.500 dosya kalmış.
Sayın Kaboğlu önergesinde diyor ki Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi bunu etkin bir yol olarak görmüyor, hukuka
uygun bir müessese görmüyor. Hayır, doğru değil. Köksal/Türkiye
davasında açık bir şekilde bunun idari bir organ olduğu,
yargı denetimine tabi olduğu ve son derece şeffaf,
çalışan, doğru bir organ olduğunu belirliyor
dolayısıyla bu iddia doğru değil.
Efendim Bir kısım takipsizlik
kararları var, beraat kararları var. Takipsizlik kararları,
zaman aşımı süresince yeni delil elde edildiğinde her zaman
dava açılabilen hukuk evraklarıdır. Beraat kararları da
kendi içinde Suç işlenmediğinin sabit olması nedeniyle
beraatine Suç işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine
diye ikiye ayrılırlar. Dolayısıyla aslında, suç
işlenmiş ancak delil yeterli olmadığı için beraat
kararı verilmiştir. Doğrudan her beraat kararını, her
takipsizlik kararını biz kanunla, kanun hükmünde kararnameyle iade
edelim demek bu devlete yapılabilecek en büyük yanlışlardan
biridir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kanunilik ilkesi nerede? Kanunilik ilkesine ne oldu?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Haksızlıklar
iade edilmelidir. Zaten OHAL bunun için kurulmuştur. Kararları
yargıya açıktır ve devam etmektedir.
Efendim barış akademisyenleri
Arkadaşlar, işin özü şu: Türkiye Cumhuriyeti devletine
karşı büyük bir kalkışmaya kalkan PKK terör örgütü
çukurlara gömülmüş, Türk Silahlı Kuvvetleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Hepsi
beraat etti ya, hepsi beraat etti.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Sabırlı ol, sabırlı ol!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Füsun Üstel kararı var, Anayasa Mahkemesinin Füsun Üstel kararı var.
Anayasa Mahkemesini tanımıyor musunuz? Oturun, okuyun.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Türk devleti ve Türk
Silahlı Kuvvetleri PKK terör örgütünün hepsini o çukurlara gömmüştü.
Bu gömmeyi görenler ve terör örgütünün yöneticileri acilen bu barış
sağlansın diye beyanda bulundu, PKKyı ve bu terör örgütünü
sevenlerin önemli bir kısmı imza attı.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Neye göre
söylüyorsunuz, mahkeme beraat verdi Sayın Özkaya? Anayasa Mahkemesi hak
ihlali dedi. Ayıptır, ayıptır ama yani bu kadar hukuktan
bağımsız konuşulmaz ki!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Anayasa Mahkemesinin kararı var.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Terör örgütlerini sevmek
suç değil, sevebilirsiniz, kişi sevdiğiyle beraberdir. Biz terör
örgütlerine karşıyız, biz terör örgütlerini sevmiyoruz, biz
Türkiye Cumhuriyeti devletini seviyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sevebilirsiniz, sevmenizin hiçbir mahzuru yok ama bu
devlete ve bu millete hizmet edeceksek buna saygı
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Anayasa Mahkemesi de mi seviyor o zaman? Anayasa Mahkemesinin kararına ne
diyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Anayasa Mahkemesi dün
karar verdi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Anayasa Mahkemesinin kararı var!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Anayasa Mahkemesi dün
karar verdi, dedi ki: Anayasa Mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararında
olgu beraati varsa, bir mutlak beraat varsa idare bununla bağlıdır.
Ancak bir olgu beraati yoksa disiplin hukuku ayrı bir hukuktur, ceza
yargılaması ayrı bir hukuktur. Ceza mahkemesinin sonucuna göre
idare mahkemesi otomatik karar vermez.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ceza mahkemesi
açılmamıştı barış akademisyenleri hakkında!
Hepsinde beraat kararı var.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
O zaman idare mahkemesinin önünü açın! İdare mahkemesinin önünü niye
kapatıyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bunu kendi usullerine
göre değerlendirir ve buna göre sonuç verir. Karar daha dün, dün, dün
yayınlandı.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İdare mahkemesine gitmenin önünü niye kapatıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Türkiye'nin bir hukuk
devleti olduğunu gösteriyor işte bu. Bunu sabırla
bekleyeceksiniz!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Niye yargının önünü kapatıyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Bağırmayın Allah rızası için ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Niye
tahammül edemiyorsunuz? Sonunu bir dinlesene!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Çünkü çarpıtıyor.
BAŞKAN Selamlayınız Sayın
Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Anayasa Mahkemesi de
yargı da bu devletin, bu milletin. Yanlışları düzeltmek
için var. Yanlışları düzeltmek için var ve
yanlışı olanları da düzeltiyor ama Toptan bunları
iade edelim. demek terör örgütlerini yeniden devlete getirmek demektir. Biz
terör örgütlerine karşıyız, bu terör örgütlerini yok
edeceğiz. PKKya da PYDye de FETÖye de DEAŞa da, hepsine
karşıyız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ne alakası var
konuştuğunuz konuyla? Barış akademisyenlerinden
bahsediyoruz ya!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Hepinizi, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyoruz. Biz milleti seviyoruz, milleti sevdiğimiz
için PKKyı sevenlere bile bir şey demiyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Burada söz konusu olan, biz anayasal devlet miyiz,
değil miyiz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kanında ihanet virüsü taşıyan bütün herkesin
karşısındayız, bütün örgütlerin
karşısındayız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Neye göre, neye
göre?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kanında ihanet virüsü taşıyan bütün örgütlerin
karşısındayız, hepsine düşmanız biz!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Aynaya bak, aynaya bak!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Anayasa Mahkemesi
hak ihlali vermiş. Hayret bir şey ya!
BAŞKAN Hocam, bir saniye
Buyurun efendim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bizim için burada sorun olan, Anayasamızı
tanıyor muyuz? Anayasamızın üstün hükümlerine saygılı
mıyız? Anayasanın öngördüğü yasama, yürütme ve yargı
görev, yetki ve sorumluluk alanına saygı duyup duymadığımız
sorununda düğümleniyor iş. Yargı kararı varsa ortada, biz
bunu burada sorguluyorsak o zaman Anayasayı sorguluyoruz demektir.
Anayasayı sorguluyorsak devleti sorguluyoruz demektir çünkü hukuk devleti
hukuk kalıbında yoğrulmuş bir örgüttür. Bu nedenle, bu
konularda ortak mutabakat sağlayalım, bunun için de komisyon
kuralım, bunu derinlemesine konuşalım. Yoksa burada birer dakika
konuşmayla, birbirimizi suçlamakla bu sorunu çözüme
bağlayamayız. Ben hiç kimseyi suçlamadım, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararından söz etmedim. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi bu Komisyon kurulurken başta yeşil
ışık yaktı fakat Komisyon bir yıl için kurulmuştu
oysa dördüncü yılında hâlâ
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
51.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Elimde Anayasa Mahkemesinin kararı var. Bu kararda
Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenlerine dair ihlal kararı
verdi ve hepsi yerel mahkemelerde beraat etti. Şu anda OHAL Komisyonunda
görüşülen davaların önemli bir bölümü -bilindiği üzere- karara
bağlanmadı. Hangi ölçüye göre karara bağlanıyor, anlayabilmiş
değiliz. Çünkü ihraç edilenlerin önemli bir bölümü hakkında tek bir
soruşturma dahi yoktur yani bizzat bildiğimiz meselelerde tek bir
soruşturma yoktur. Hukuk güvenliği ve hukuk devleti olmak, sonuçta
iltisak denilen kavramın hukuki altyapıyla hukuki mesnedinin
ispatını gerektirir. Yani bizim herhangi bir insana, memura,
görevliye, akademisyene Seni sevmiyoruz çünkü sen bunları seviyorsun, sen
bunlarla ilişkilisin. gibi bir söz söyleme lüksümüz yoktur, herkesin
hukuka göre hareket etme zorunluluğu vardır; en başta da
yönetenlerin bu sorumluluk içinde hareket etmesi gerekiyor. Barış
akademisyenlerini burada, Meclis kürsüsünde suçluymuş gibi lanse etmek
kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ortada
bir yargı kararı var ve haklarındaki ihraç kararları henüz
kaldırılmamıştır. OHAL Komisyonuna dayanak gösterilen
karar da bir yıl içindi, şu anda dördüncü yılda; neyi
araştırıyorlar, neyi tespit edemiyorlar, bu konuda tatmin edici
hiçbir bilgi elimizde yok. Tamamen zamana yayarak, ihraç edilenlerin daha fazla
mağdur edilmesine sebebiyet veriliyor; bunu da bilginize sunarız.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, OHAL
İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışmalarına
ilişkin çeşitli iddiaların incelenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/2384) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
21 Ekim 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Yerinden söz isteyen arkadaşlarımız
var.
Sayın Çelik
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, beyin
kanaması geçiren 57nci Hükûmette Sağlık Bakanı olarak
görev yapan, 21inci ve 23üncü Dönem Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuşa Allahtan şifa dilediğine ilişkin
açıklaması
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
57nci Hükûmette Sağlık Bakanı olan,
21 ve 23üncü Dönem eski Kırıkkale Milletvekili Sayın Osman
Durmuşun yoğun bakımda olduğunu öğrendim. Sayın
Durmuş sağlık hizmetlerinde iz bırakmış bir
şahsiyettir. Onun sağlıkta emperyalist dayatmalara nasıl
direndiğine bizzat şahidim. 17 Ağustos Marmara depreminde
gösterdiği üstün başarı onu Türk milletinin kalbinde müstesna
yerine yerleştirmiştir, duamız Sayın
Bakanımızladır, Allah şifa versin diyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
53.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisar Barosuna mensup bir avukatın asliye ceza
mahkemesindeki duruşmasına hastanede coronavirüs tedavisi
gördüğüne dair gönderdiği mazeretinin hâkim tarafından
reddedildiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Afyonkarahisar Üniversite Hastanesinde Covid
tedavisi gören Afyonkarahisar Barosuna mensup bir avukat meslektaşım
asliye ceza mahkemesindeki duruşmasına hastanede Covid tedavisi
gördüğüne dair bir mazeret gönderiyor ama hâkim mazereti reddediyor.
Burada avukatlıktan gelen birçok milletvekili
arkadaşımız bilirler ki aynı durum hâkimin başına
geldiğinde avukatlar bunu anlayışla karşılar ama
hukukun geldiği noktada maalesef hâkimler artık her konuda
duruşmada keyfî karar verebiliyorlar. Diyorum ki bu nasıl bir empati
kuramama, nasıl bir anlayışsızlıktır. İnsan
sağlığındın daha önemli ne olabilir? Artık
liyakat, liyakat, liyakat. Bu tahammülsüzlüğe, bu keyfîliğe bir son
verilsin. İnsan olmak bence her kimlikten önce gelmeli.
BAŞKAN Sayın Kılıç
54.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Türkiyede farklı inançlara sağlanan ibadet
yeri sayısının Batıdan 5 kat fazla olduğuna ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türkiye farklı inançlara sağlanan ibadet
yeri sayısında Batının 5 kat önünde. İngilterede
1.975 Müslümana 1 cami, Hollandada 1.728 Müslümana 1 cami, Rusyada 2.875
Müslümana 1 cami, ABDde 1.600 Müslümana 1 cami, Fransada 2.400 Müslümana 1
cami, Almanyada 2.200 Müslümana 1 cami düşüyor. Türkiyede 180.854
Hristiyan, yaklaşık 20 bin Yahudi yaşıyor; gayrimüslimler
nüfusun oran olarak binde 4ü. 461 gayrimüslim için 1 ibadethane bulunuyor.
Ayasofyanın tekrar ibadethane olarak açılmasını provoke
eden Yunanistan ise başkentinde cami bulunmayan tek Avrupa ülkesidir. Bu
konularda bir kaşık suda fırtına koparan, âleme sözde
çağdaşlık ve özgürlük pazarlayan Batı dönüp aynaya
baksın.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu...
55.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlunun, Adalet Bakanlığına bağlı
cezaevlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisini ve İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunu tanımadığına ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet Bakanlığına bağlı
cezaevleri öylesine keyfî bir hâle geldi ki Türkiye Büyük Millet Meclisini,
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunu bile
tanımıyor. Afyonkarahisar T Tipi Cezaevinden Hüseyin Torlakın,
27 Ağustosta, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna
ihlallerden dolayı gönderdiği mektup cezaevi tarafından
cezalandırılmış ve kişi tek kişilik hücreye
alınmıştır. İki ay boyunca İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu -ki bu Komisyonun üyesiyim- son
derece atıl kalmış, bu ihlal karşısında hiçbir
görev yapmamıştır ve sonrasında şahıs bize
ulaşmıştır. Düşünün, iki ay boyunca, Meclisin
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, kendisine ulaşan
ve kendisini ayaklar altına alan bir muamele karşısında tek
bir işlem yapmamıştır. Bu Komisyonun adının
artık İnsan Haklarını İhlal Komisyonu olarak
değiştirilmesini istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan...
56.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Gaziantep ili Şehitkamil, Şahinbey,
Nurdağı, İslâhiye, Karkamış, Araban, Oğuzeli,
Nizip ve Yavuzeli ilçelerinde zor durumda olan çiftçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Gaziantepte, çiftçilerimizin pandemi
süresi boyunca ertelenen icra takipleri 16 Hazirandan itibaren tekrar
açılmaya başladı. Şehitkamil, Şahinbey,
Nurdağı, İslâhiye, Karkamış, Araban, Oğuzeli,
Nizip ve Yavuzelide, tarım kredi kooperatiflerine borçlu olan
çiftçilerimiz gelen icralardan dolayı çok zor durumdalar. Çiftçilerimizin
icra işlemleri en az iki yıl süreyle durdurulmalıdır. Zor
zamanlarda dahi üretimine aralıksız devam eden fedakâr ve cefakâr
çiftçilerimizin topraklarını ekebilmeleri ve üretime devam
edebilmeleri için kredi borçları faizsiz ertelenmeli ve kredi vadeleri
yükseltilmelidir, çiftçilerimizin tohum, ilaç, mazot, gübre desteğinin
sıfır faizli olarak yapılanması
sağlanmalıdır, ivedi bir şekilde çiftçilerimizin
mağduriyeti giderilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çulhaoğlu...
57.- Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlunun, Adana ili Sarıçam ilçesi Mustafalar Mahallesinin
hemen hemen tamamının 2/B arazisi konumunda olduğuna, atadan
kalan yerleri nasıl satın alacaklarını düşünmeye
başlayan hemşehrileri adına fiyatlandırmanın ödeme
güçlüğüne göre tespit edilerek yapılmasını Çevre ve
Şehircilik Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanından talep
ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adana ili Sarıçam ilçemizin Mustafalar
Mahallesi, 1.268 nüfuslu 400 hanenin yaşadığı, Kozan
Caddesi kenarında bulunan güzide bir mahallemizdir. Burada ikamet eden
hemşehrilerim yoğunlukla alım gücü zayıf olan, çiftçilikle
geçimini sağlayan insanlardır. 1925 yılından bugüne kadar
doksan beş yıldır Adanalı hemşehrilerimizin
yaşadıkları bu mahallenin hemen hemen tamamı 2/B arazisi
konumundadır. Şu anda bu mahallemizde 2/B çalışmaları
yapılmakta ve Sarıçam İlçe Millî Emlak Müdürlüğünde
kıymet takdiri aşamasında olup fiyat belirlenerek ikamet edilen
kişilere satışı yapılacak. Doksan beş
yıldır burayı vatan eyleyen hemşehrilerimiz Biz Adanaya,
ilçelerine giderek çalışan, geçimlerini sağlayan insanlarız.
diyerek şimdiden atadan, dededen kalan yerleri nasıl satın
alacaklarını, taksitlerini nasıl ödeyeceklerini düşünmeye
başladılar. Hemen hemen tamamı dar gelirli hemşehrilerimiz
adına, yapılan çalışmada fiyatlandırmanın ödeme
güçlüğüne göre tespit edilerek yapılmasını
Mustafalarlı hemşehrilerim adına Çevre ve Şehircilik Bakanı
Murat Kurum ile Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayraktan
talep ediyorum.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşdemir
58.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, hayvanların kimliği yerine geçen kulak küpeleri
nedeniyle hayvan yetiştiricilerinin yaşadığı
mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Bu hafta seçim bölgem Ağrıda Hayvan
Borsasını ziyaret ettik. Hayvan Borsası esnafından çok
yoğun şikâyetler aldık, almaya da devam ediyoruz. Hayvan
yetiştiricileri zaten çok zor durumda, kentimizde mevcut politikalardan
kaynaklı hayvancılık zaten bitme noktasında; bunun üzerine
bir de alınıp satılması kesinlikle yasak olan,
hayvanların kimliği yerine geçen kulak küpeleri karaborsada
fiyatlarının çok üzerinde satılıyor. Birileri bu
satılan küpelerden büyük vurgunlar vuruyor, hayvan yetiştiricileri
ise büyük mağduriyetler yaşıyor. Hatta öyle ki bu küpelerin
bulunamamasından ya da fiyatlarının çok yüksek olmasından kaynaklı
hayvanlarını satamaz durumdalar. Dolayısıyla, hem
Tarım Bakanlığının hem de ildeki Tarım
Müdürlüğünün bir an önce bu meseleyle ilgilenmesi, bu meseleye müdahil
olması gerekiyor mağduriyetin giderilmesi için.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
59.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
Düzce ve ilçelerinde yaşanan yol problemlerine çözüm bulunması için
Ulaştırma ve Altyapı Bakanına seslenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
24 Haziran 2018 seçimlerinden bu zamana kadar geçen
iki buçuk sene zarfında, Düzce ve ilçelerinde yaşanan yol
problemleriyle alakalı bir arpa boyu, maalesef, yol
alınamamıştır. İki buçuk yıllık zaman
zarfında gerek Meclis kürsüsünden gerekse Bakanlık nezdinde
yaptığımız konuşmalar, maalesef
karşılık bulmamıştır. İki buçuk
yıldır kuzeybatı çevre yolunun yapılması
gerektiği, Akçakoca-Kocaali kara yolunun Melenağzı Köprüsünden
Akçakocaya kadar olan kısmında herhangi bir çalışma
yoktur. Yığılca-Düzce arasında yapımı sekiz
yıldır devam eden 20 kilometrelik yolun daha yüzde 60ı
yapılmıştır. Bu hızla giderse yol ancak 2030
yılında bitecek gibi görünmektedir. D100 Kara Yolu üzerinde bulunan
kavşaklarda bazen 1 kilometreyi aşan kuyruklar
oluşmaktadır.
Sayın Ulaştırma Bakanına buradan
seslenmek istiyorum: Artık Düzcenin yol problemlerini çözün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafında
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor
ve gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Sayın
Başkan, 60a göre söz istemiştim, vereceğinizi
söylemiştiniz.
BAŞKAN İlk fırsatta vereceğim
efendim.
1inci sırada yer alan, Aydın Milletvekili
Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında
Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60
Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221)
(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 221 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 9uncu maddenin önerge
işleminde kalınmıştı.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu
maddesine 2/A maddesinin ibaresinden sonra gelmek üzere (b) bendinde yer
alan binde beşini ibaresinin binde onunu şeklinde, ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Bursa Edirne Mersin
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan İrfan
Kaplan
Aydın Nevşehir Gaziantep
Abdurrahman
Tutdere
Adıyaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Adıyaman Milletvekili Sayın Abdurrahman Tutdere.
Buyurunuz Sayın Tutdere. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi üzerine grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, yine bir torba
kanun teklifi klasiğiyle karşı karşıyayız. Bu
torba kanunda, özellikle seçim bölgem olan Adıyaman başta olmak üzere
Türkiyenin dört bir yanında tütün üretimi yapan tütün üreticilerine
ilişkin de birtakım düzenlemeler var, teklifte buna ilişkin
maddeler var. Özellikle 11inci madde, 12, 13 ve 14üncü maddeler tütün
üreticisini yakinen ilgilendirmektedir.
Değerli milletvekilleri, pandemi süreci
başladığında, hepiniz çok iyi hatırlarsınız,
Sayın Cumhurbaşkanı çiftçilere hitaben Bir karış
boş toprak bırakmayın, bütün toprakları ekin. dedi ve
başta Adıyaman olmak üzere Hatay, Batman, Diyarbakır,
İzmir, Manisa ve Türkiyenin diğer bölgelerindeki tütün üreticileri
de Sayın Cumhurbaşkanının bu talebine
karşılık verdi; tütünlerini ektiler, hasatlarını
yaptılar. Hasat bitti. Şu anda, özel firmaların özellikle tütün
üreticileriyle yapmış olduğu sözleşmeler gereğince
üreticiden ürünü alması gerekiyor. Özel firmalar tütün üreticisiyle sezon
başında yapmış olduğu sözleşmelerde baş
fiyat olarak 19,5 TLlik bir fiyatı kabul etti ve bu fiyat üzerinden
çiftçiyle anlaştı. Üretici tütününü şu anda
hazırlamış durumda ancak özel firmalar Kâhtada, Besnide,
Adıyaman merkezde, Samsatta tütün üreticisine Siz bu ürünü 13 liradan
verirseniz alırız, vermezseniz ürünü almayacağız. diyor ve
çiftçi üzerinde, üretici üzerinde büyük bir baskı oluşturuyorlar.
Şu anda üreticimiz kan ağlıyor; Hatayda, Adıyamanda ve
diğer bölgelerdeki üreticilerimizin hepsi bu sorunla karşı
karşıya.
Buradan, milletin kürsüsünden, tütün üreticisiyle
sözleşme yapan özel firmalara açıkça sesleniyorum: Sizin
yaptığınız vicdansızlıktır,
fırsatçılıktır. Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk devleti
kapsamında üreticiyle yapmış olduğunuz sözleşmenin
gereğini yapın, attığınız imzaların
arkasında durun, insafsızlık yapmaya gerek yok. Türkiyede, bu
ortamda neyin fiyatı düştü de siz tütün üreticisine 13 lira fiyat
dayatıyorsunuz? Mazotun fiyatı mı düştü, gübrenin
fiyatı mı düştü, ilacın fiyatı mı düştü,
çay, yağ, şeker başta olmak üzere hangi gıda maddesinin
fiyatı düştü de siz çiftçiye bu şekilde baskı
yapıyorsunuz, dayatma yapıyorsunuz?
Buradan bu sözleşmeleri denetlemekle görevli
Tütün ve Alkol Dairesine de çağrıda bulunuyorum, Tarım ve Orman
Bakanlığına da çağrıda bulunuyorum: Siz, bu
sözleşmeleri denetlemekle yükümlüsünüz. Şu anda, özel firmalar,
Türkiyenin her tarafında tütün üreticisine baskı yapıyorlar,
tütün üreticisini zora sokuyorlar, alın terlerine göz dikmişler,
emeklerine göz dikmişler, denetim görevinizi lütfen yerine getirin.
Değerli arkadaşlar, yine, bu teklifte,
özellikle 12nci maddede, Türkiyede üretim yapan sigara fabrikaları
başta olmak üzere, buradaki üreticilerin ürettikleri tütün mamullerinde
yerli tütün kullanma oranını yüzde 30a çıkaran bir düzenleme
var. Bu, gerçekten olumlu bir adım, biz bunu destekliyoruz ancak
üreticilerimiz de merak ediyor, neden yüzde 30, neden yüzde 50 değil? Yani
bu topraklarda yetişen ürün, bu topraklarda işleyen fabrikalarda
üretilen mamullerde neden yüzde 50 olarak kullanılmıyor? Gerçekten bu
da düşündürücü. Burada, yerli tütün kullanma oranının en az
yüzde 50 civarında olması gerekiyordu. Bu teklif bu hâliyle de olumlu
ancak yürürlük maddesinde, arkadaşlar, sorun var, özellikle Komisyondaki
arkadaşlara da söylüyoruz. 14üncü maddede yürürlükle ilgili hususa
baktığımızda, kademeli olarak 2022 yılında yüzde
17, 2023 yılında yüzde 21, 2024 yılında yüzde 25e
çıkarılıyor.
Değerli arkadaşlar, iktidardaki
arkadaşlara sesleniyorum: Madem yerli üreticiyi korumak adına bu kanun
teklifini getirdiniz, bu, neden 2021de 2021 ürünü için uygulanmayacak, neden
yıllara yayıyorsunuz bu şekilde? Zaten iktidarınız
döneminde, Türkiyede üretim yapan fabrikalardaki yerli tütün oranı
düştü. 2003 yılında yüzde 43 iken şu anda, 2017
yılında bu oran yüzde 12lere düşmüş sizin yanlış
politikalarınız yüzünden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Sizin tütünle
ilgili, tarımla ilgili yanlış politikalarınız yüzünden
zaten tütün üreticisi mağdur, zaten sıkıntılı. Madem
öyle, bu kanun teklifi maddesi hemen yürürlüğe girsin, 2021
yılından sonra Türkiyede üretim yapan fabrikalarda yerli tütün
oranı yüzde 30, yüzde 40 olarak kullanılsın.
Yine, bu teklifin sakat olan ve ceza hukuku
açısından da adaletsiz olan bir maddesi var; özellikle 8inci
maddenin (k) bendine eklenen sarmalık tütün ibaresi çok sakat
arkadaşlar. 4733 sayılı Kanunda sarmalık tütüne
ilişkin zaten (o) bendinde düzenleme var. Burada telefonla, faksla 1 kilo
tütün satana 20 bin TLden 100 bin TLye kadar para cezası var, bu
gerçekten çok büyük bir vicdansızlık. Düşünün, Kâhtadan Hasan
amca Çelikhandan Ali amcayı aradı, Bana 1 kilo tütün gönder,
ücretini ödeyeyim. dedi. Bunun cezası bu teklifteki maddeye göre 20 bin
Türk lirası. Ya vicdan, el insaf diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Tutdere.
ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Türk Ceza Kanununda ve cezanın genel hükümlerinde
ölçülülük diye bir ilke var, bir eylemin bir cezası olur. Şimdi,
4733te, bu (k) bendi eğer bu şekilde yürürlüğe girerse bir
eylemin iki cezası oldu, hem (k) bendinde olacak hem (o) bendinde olacak
sarmalık tütüne ilişkin, dolayısıyla bu da beraberinde bir
sıkıntı.
Ayrıca, yerli tütün üretimini teşvik etmek
adına, sigara fabrikalarına, büyük sigara şirketlerine, burada,
(ı) bendinde de bir müeyyide var ancak bu cezalar çok yetersiz. Siz,
burada (k) bendinde 1 kilo tütün satana 20 bin lira para cezası
getiriyorsunuz ancak bir sonraki bentlerde yerli tütünü yüzde 30 olarak
kullanmayan büyük firmaya çok cüzi cezalar getiriyorsunuz. Bu cezalar
caydırıcı olamayacağı için bu kanun
uygulanamayacaktır ve dolayısıyla, 12nci maddede getirmiş
olduğunuz yüzde 30 kotası da fiilî uygulamada uygulama yeri
bulamayacaktır.
Ben, bu hususlarda gerekli düzeltmelerin
yapılmasını talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler
arasında ihtilaf olduğundan dolayı elektronik cihazla oylama
yapılacaktır.
Oylama için iki dakikalık süre vereceğim.
Önergenin oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde bulunan pazarlayan ve
satan ibaresinin pazarlayan ile satan olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Murat
Çepni Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Mersin
İzmir İzmir
Nusrettin
Maçin Ayşe
Sürücü Mahmut
Celadet Gaydalı
Şanlıurfa Şanlıurfa Bitlis
İmam
Taşçıer Semra
Güzel
Diyarbakır Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, bir özelleştirme hikâyesiyle daha karşı
karşıyayız. Özelleştirme dediğimiz, halkın
bütçesinin, halkın kaynaklarının sermayeye peşkeş çekilmesinden
başka bir şey değil. Yine, uluslararası tekellerin,
uluslararası sermayenin krizine çare diye ortaya
çıkarttığı, aslında halkın emeğinin
acımasızca sömürüldüğü, insan ve doğa
kaynaklarının sermaye tarafından talan edilmesi sürecinden
bahsediyoruz.
Burada, şeker fabrikaları söz konusu
olduğunda, bu düzenleme, küçük ölçekli işletmeleri denetlemeyi
getiriyor. Bu süreç şöyle gelişiyor: Şeker fabrikaları
1925te kuruluyor, 1935te Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ
kuruluyor fakat 2001 krizi sürecinde de özelleştirme kararı
alınıyor.
Yine, 2003 yılında, ilk
başlangıç olarak da şeker fabrikalarına ait
taşınmazların, mülklerin satılmasıyla
başlanıyor bu özelleştirme sürecine ve en nihayetinde bugüne
kadar 14 şeker fabrikası özelleştirilmiş oluyor. Evet, bu
14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi sonucunda 2,5 milyon
üretici devreden çıkıyor, bitiriliyor, açlığa mahkûm
ediliyor ve milyonlarca insan da yine bu süreçten olumsuz etkileniyor. Bu
özelleştirmelerde gerekçe olarak sunulan şey de tıpkı
diğer KİTlerde olduğu gibi, tıpkı bütün bu özelleştirmelerde
sermayenin ortaya koyduğu gerekçede olduğu gibi, 2016
yılında 76 milyon TL zarar etmesi gösterildi. Ayrıntıya
girmeden hemen birkaç rakam vererek buna yanıt vermek istiyorum. Sadece
aynı dönem sarayın yıllık harcaması 650 milyon TL, 76
milyon zararın olduğu sene sarayın harcaması 650 milyon TL yani
on üç günlük harcamayla tüm bu zarar aynı zamanda eşitlenebilir.
Dolayısıyla, şimdi, bugün, tabii,
Türkiyede ne zaman böyle bir gündem olsa arkasından uluslararası bir
tekel görüyoruz. Şimdi, burada karşımıza Cargill diye bir
uluslararası ABD şirketi geliyor -tıpkı fındıkta,
İtalyan Ferreroda olduğu gibi, tıpkı madende Kanadalı
Alamos Gold şirketinde olduğu gibi- yani şirketler emrediyor,
iktidarlar şak diye yapıyor. Şimdi, bu Cargill şirketi
86dan beri Türkiyede çalışma yürütüyor ve 2001 krizinde
özelleştirme talep ediyor, iktidar bunu hızlıca
Yani IMF
istiyor, Cargill talep ediyor ve dolayısıyla iktidar da bu
özelleştirme kararını alıyor. Özelleştirme kararı
durdurulmasına rağmen, AKP Genel Başkanı Tayyip
Erdoğan müdahalesiyle 2013 yılında tekrardan başlıyor.
Değerli arkadaşlar, yetmiyor, yetmiyor;
iktidar Cargill şirketine yüzde 70 oranında vergi indirimi
sağlıyor, yetmiyor; KDV ve gümrük vergisinden muafiyet
sağlıyor, yetmiyor; kurumlar vergisinde indirim sağlıyor,
yetmiyor; şirketin 44 milyon TLlik yatırımına da devlet
katkısı veriliyor. Yani Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının 22 Nisan 2020 kararında olduğu gibi.
Şimdi, bu Cargill ne yapıyor? Cargill
nişasta bazlı şeker üretiyor. Yani tüm dünyada, başta
Avrupa olmak üzere uzaklaşılmaya çalışılan çünkü hem
doğaya hem de insan sağlığına son derece zararlı
bir madde olmasından kaynaklı uzaklaşılmaya
çalışılırken, bunun karşısında, hem
doğaya hem insan sağlığına son derece yararlı
şeker pancarı tasfiye ediliyor ve nişasta bazlı şeker,
Cargillin üretimi teşvik ediliyor. Peki, bu teşvikler nasıl
oluyor? Tüm dünyada dediğimiz gibi tablo tersine işlerken, Türkiyede
tam tersine nişasta bazlı şekerin teşvikleri
artırılıyor, yüzde 25-50 dolaylarında mütemadiyen düzenli
olarak artırılıyor.
Şimdi, buradan
çıkarttığımız sonuç şu: AKP, her zaman
söylediğimiz gibi yüzde 1in iktidarıdır. Uluslararası
tekeller ve onların yerli iş birlikçileri daha çok kâr etsin diye ne
talep ediyorlarsa AKP iktidarı bunları yapmakla kendisini sorumlu
görüyor ve bunların karşısında Kral çıplak. diyenler
de işte, bu iktidar anlayışı tarafından vatan haini
diye yaftalanıyor. Şimdi, burada söylüyoruz, vatana, toprağa,
insana düşman bu siyaset karşısında buna Kral
çıplak. diyen, Siz yüzde 1in iktidarısınız. diye itiraz
edenler işte bu ülkenin geleceğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) İşte, burada,
Cargillin sendikalı oldukları için işten
çıkarttığı işçiler var, Cargillin işçileri, bir
buçuk yıla yakındır bu işçiler direniyorlar.
İşte, sizin yaptığınız siyasetin,
politikanın karşılığı budur. İşçi
sınıfının üzerine karabasan gibi çökeceksiniz, onun
ekmeğini elinden alacaksınız; oradan
aldığınız, çaldığınız paraları
uluslararası firmalara ve onların yerli iş birlikçilerine
hortumlayacaksınız. Ben, buradan, direnen Cargill işçilerini
selamlıyorum. Bugün bu politikalar karşısında, işte
Cargill işçilerinin açtığı yoldan mücadeleyi yükselterek
çıkacağız, onların direnişiyle mutlaka ve mutlaka bu
topraklarda emperyalizme ve bunun iş birlikçisi sermaye iktidarlarına
karşı mutlaka zaferi kazanacağız.
Teşekkür ederim.(HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 9uncu maddesindeki eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhanoğlu İmam
Hüseyin filiz Zeki
Hakan Sıdalı
Adana Gaziantep Mersin
Enez
Kaplan Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs
Tekirdağ Konya Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon
Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 9uncu maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili kanun
teklifinin bu maddesiyle şirket ve fabrikalar dışında kalan
ve şeker piyasasında faaliyet göstererek şekeri ham madde olarak
kullanan ya da ticaretini yapan kişilerin denetlenmesi öngörülmektedir.
Öncelikle, bu teklif hazırlanırken ilgili
meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve diğer
paydaşların görüş ve önerilerine yeterince
başvurulmadığını görmekteyiz. Artık alışkanlık
hâline gelmiş bir şekilde hazırlanan bu tarz tekliflerde hatalar
ve eksikliklere sıkça rastlanmakta ve daha sonra, yine bu hataları
düzeltmek amacıyla, aynı konularda teklifler tekrar Genel Kurula
sunulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
bu bölümünde, Türkiyeden Gürcistana geçiş yapmak için günlerdir Sarp
Sınır Kapısında beklemek zorunda kalan tır
şoförü arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin
yaşamakta oldukları sıkıntıları dile getirmek
istiyorum.
Türkiyeden Gürcistana giriş yapmak için, ta Arhaviden
başlayıp Sarp Sınır Kapısına kadar uzanan
yaklaşık 30 kilometrelik araç kuyruğunda günlerce bekleyen,
adım adım ilerleyebilen tır şoförü kardeşlerimin
çektiği sıkıntıları yerinde tespit etmek için,
geçtiğimiz günlerde, İYİ PARTİ Hopa İlçe Başkanımız
Sayın Mürsel Şişman ve İYİ PARTİ Kemalpaşa
İlçe Başkanımız Sayın Erdoğan Basbay
Başkanlarımla birlikte Sarp Sınır Kapısına
gittim.
Değerli arkadaşlar, orada gördüğüm
şu: Tır şoförü arkadaşlarımızın
mağduriyetleri oldukça fazla. Şoförlerimiz ülke ekonomisine
katkı sunmak için çıktıkları bu yolda perişan
durumdalar. Konuştuğum şoför arkadaşlar Arhavide
kuyruğa girdiklerini, 27 kilometrelik yolu ancak üç dört günde geçerek
Sarp Sınır Kapısına ulaşabildiklerini ve kapıdan
da ne zaman geçeceklerini bilmediklerini ifade etmişlerdir. Bu
arkadaşlarımız, ihtiyaçlarını
karşılayabilecek donatılara sahip tır parkları
olmasını istiyorlar çünkü çöp sorunları var -gittim, yerinde
gördüm- banyo sorunları var, tuvalet sorunları var -Allah
göstermesin- yol boyunca durdukları için trafik kazasına uğrama
ihtimali var. Günlerce yollarda beklemek zorunda kalan şoför
kardeşlerimiz Çağımız bilgisayar çağı ama hâlâ
kapıdan geçerken bu uzun süreli beklemeleri yaşıyoruz. Bir an
önce Sarp Sınır Kapısında randevulu sisteme geçilmelidir.
Lütfen, sesimizi duyurun Vekilim. dediler. Ben de diyorum ki: Devlet eliyle bu
sürücü kardeşlerimizin mağduriyetlerine ivedilikle çözüm
bulmalıyız. Sarp Sınır Kapısını dert
kapısı olmaktan bir an önce çıkarmalıyız.
Gürcistanla görüşülüp sorunların çözümüne
yönelik adımlar bir an evvel atılmalıdır çünkü tır
şoförü arkadaşlarımız Gürcü tarafının
uygulamalarından şikâyetçidirler. Bu arkadaşlarımız
Gürcü makamları tarafından PCR testi için 30arlı gruplar
hâlinde Adria iç gümrüğüne polis eskortuyla götürüldüklerini, bu durumun
sınırın sıfır noktasında sahayı
tıkadığını, 30arlı gruplar yapmak yerine test
gereken sürücülerin bekletilmeden test bölgesine yönlendirilmelerinin oluşan
sıkışıklığı azaltacağını
söylemişlerdir.
Değerli arkadaşlarımız, bu
şoför kardeşlerimizin her birinin evi barkı, çoluğu
çocuğu, ailesi var. Bir taraftan ülkemiz ekonomisinin yükünü çekerken
diğer taraftan da ailelerinin yükünü çekiyorlar. Bu kardeşlerimizin
evlerinden barklarından kilometrelerce uzakta çektikleri eziyet ve
yaşadıkları perişanlık ne insanlığa
sığar ne de ülkemize yakışır.
Ben kendileriyle görüşmem sırasında
yaşadıkları mağduriyeti bir çare ve çözüm üretilebilir
umuduyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme getireceğime söz
vermiştim. Bu sözümü yerine getirmek için konuyu sizlere arz ediyorum.
Buradan da ilgili bakanlıklarımıza ve yetkililerimize seslenmek
istiyorum: Sarp Sınır Kapısında eziyet bir an evvel son
bulsun, Sarp Kapısı eziyet kapısı olmaktan
çıkarılsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Her yıl
yaşanan bu çile bir daha yaşanmasın diye gerekli tedbirler vakit
geçirilmeden alınsın; kapıdaki personel sayısı mı
artırılacak, artırılsın; diğer bazı
sınır kapılarında olduğu gibi randevulu sisteme
geçilmesi için donanım mı gerekli, o donanım kurulsun;
altyapı eksiği mi var, bu eksiklik giderilsin. Herkes uykudayken gözü
yolda, çocuğunun fotoğrafı aynada olan bu tır şoförü
kardeşlerimizin, kaptanlarımızın yolda izde çekmiş
oldukları sıkıntılar bir an önce giderilsin diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Kayan, yerinizden bir söz
istemiştiniz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, 21 Ekim Ahmet Taner Kışlalının ölümünün
21inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ahmet Taner Kışlalı yirmi bir
yıl önce katledildi, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve
diğerleri gibi. Onlar, toplumu aydınlatmaya, kafalarındaki
örümcek ağlarını temizlemeye, karanlıklara
ışık tutmaya, önlerini görsünler diye aydınlatmaya kendi
canlarını feda etmiş aydınlarımızdır.
Karanlıkta her türlü oyunu çeviren yarasalar toplumun
aydınlanmasından daima korkmuşlardır. Korktukları
başlarına gelecek, toplum aydınlanacak, çevirdikleri
dalavereleri görecek diye bu değerli aydınlarımızı
seri cinayetler şeklinde ortadan kaldırmışlardır.
Bedenleri yok ama fikirleri ve yaptıkları toplumu her daim
aydınlatacaktır, ruhları şad olsun.
BAŞKAN Sayın Gök
61.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankara ili
Elmadağ ilçesindeki tarım arazilerinin sulanması amacıyla
planlanan Çukurcak Barajının yapımına hangi tarihte
başlanılacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Komisyon Başkanımız
eğer bürokratlarından bilgi alabilirse sevinirim.
Ankaramızın Elmadağ ilçesinin 80 bin dekar
genişliğindeki tarım arazilerinin sulanması amacıyla
Çukurcak Barajı isimli bir baraj planlaması yapıldı. Bunun
üç yıl önce DSİ 5. Bölge tarafından yüklenici firmayla
imzaları atıldı. Bir yıl önce de çevresel etki
değerlendirme süreci tamamlandı. Ancak bu barajın
yapımına henüz başlanılmadı. Elmadağ ve
Ankaramız için önemli olan ve kuru arazinin sulanması amacıyla
planlanan Çukurcak Barajının yapımına hangi tarihte
başlanılacağını öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60
Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221)
(Devam)
BAŞKAN 10uncu madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde bulunan eksik veya
yanıltıcı ibaresinin eksik ve yanıltıcı olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Ali
Kenanoğlu Nusrettin
Maçin
Mersin İstanbul Şanlıurfa
İmam
Taşçıer Züleyha
Gülüm Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Diyarbakır İstanbul İzmir
Mahmut
Celadet Gaydalı Semra
Güzel Ayşe
Sürücü
Bitlis Diyarbakır Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz
isteyen İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm.
Buyurunuz Sayın
Gülüm. (HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM
(İstanbul) Merhabalar.
Evet, bugün yine bir
yasa tartışması yapıyoruz ama her zaman olduğu gibi
yasada emekçiler, doğamızın korunması, ekolojinin
korunması, halkın çıkarlarının gözetilmesi diye bir
durum yok. Yine sermayeden yana, zenginleri kayıracak, Nasıl olur da
zenginlere daha fazla rant alanı açabilirim?in önünü açan bir yasal
düzenlemeyle karşı karşıyayız. Mesela kimler yok?
Mevsimlik işçiler yok. Mevsimlik işçilerin hangi koşullarda
çalıştığına, Bunların yaşam
koşulları nasıl düzeltilebilir?e dair bir sorunun cevabı burada
yine yok. Oysa mevsimlik işçiler deyince -aslında adından da
belli- özellikle yaz dönemleri kendi yaşadıkları yerlerden göç
etmek zorunda kalan, başka topraklara gitmek zorunda kalan insanlardan
bahsediyoruz. Neden gitmek zorunda kalıyorlar? Herkes isterdi ki
yaşadığı yerde, doğduğu yerde geçimini
sağlayabilsin, karnını doyurabilsin ama maalesef bu olanaklar
iktidarlar tarafından yaratılmadığı için insanlar
mevsimlik işçi olarak başka illere, başka bölgelere göç etmek
zorunda kalıyorlar. Bu göç yollarında çok ciddi sorunlarla
karşı karşıyalar. Daha çalışacakları yere
gitmeden trafik kazası diye geçilen, aslında iş cinayetleri
olarak değerlendirilmesi gereken nedenlerle, ya ölümlerle ya yaralanmalarla
baş başalar. Çalışacakları yere
ulaştıklarında ise aslında köle koşulları
diyebileceğimiz koşullarda çalışılıyor; sabah
beşte kalkıyorlar, gece geç saatlere kadar
çalışıyorlar, mesai saati diye bir kavramı yok, uzun
çalışmaktan dolayı ek mesai ücretleri alamıyorlar ve çok
fazla düşük ücretlerle çalışıyorlar. Günlük 70 liradan
başlayan, belki en fazla 120 liralara kadar çıkabilen bir ücret
karşılığında çalışıyorlar yani bir tür
köle çalışması.
Bunların
içerisinde elbette ki en ağır koşullarda çalışanlarsa
mevsimlik işçilikte çalışan kadınlar. Çünkü kadınlar
her sektörde olduğu gibi bu sektörde de kölenin de kölesi pozisyonunda,
koşullarında çalışmak zorunda
bırakılıyorlar. Kadınlar bu işlerin yanında,
tarlada, bahçede, bağda çalışırken aynı zamanda
yaşadıkları yerin, yine erkek egemenliğinden kaynaklı,
bütün bakım işlerini kadınlar yapmak zorunda kalıyor.
Nerelerde yaşıyorlar? Çadırlarda. Belki sizlerin bir gün bile
kalamayacağı, bazen çok soğuk bazen çok sıcak olan,
yazın güneşin altında kavrulan çadırlarda
hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Çoğunun
suları yok, düzenli, temiz bir tuvaletleri, ihtiyaçlarını
karşılayacağı mekânları yok, yani barınma
hakları da yok aslında. Ve bu koşullarda kadınlar sadece
tarım işçiliğini değil aynı zamanda ev işlerini
de çocuk bakımını da yapmak zorunda kalıp günlük on sekiz
saate varan çalışmaları yürütmek zorunda kalıyorlar. Bütün
bunlara rağmen kadınlar erkeklerle aynı ücreti almıyor.
Erkekler de çok düşük ücret almasına rağmen kadınlar
onlardan daha düşük ücret alıyor. Eş değer işe
eşit ücret maalesef birçok sektörde olduğu gibi buralarda da geçerli
değil. Yine, kadınlar burada tacize, tecavüze, şiddete maruz
kalıyorlar ama bunlara karşı herhangi bir
yaptırımın da uygulanması söz konusu olmuyor.
Yetersiz koşullar, yetersiz ortamın
kendisi kadınların kendisine dahi kişisel
bakımlarını yapmasını zorlaştırıyor.
Sosyal sigortadan tümüyle mahrumlar. Toplam çalışan mevsimlik
işçilerin yarısına yakını kadın ama yüzde
90ı kayıtsız, güvencesiz bir koşulda çalışmak
zorunda kalıyor. Dolayısıyla da ne sağlıktan
yararlanabiliyorlar ne emeklilik haklarından yararlanabiliyorlar.
Çalışma yaşı ilkokuldan başlayıp 70e, 75lere
kadar varan bir çalışma sektöründen bahsediyoruz ama sizin buna
karşı da elbette ki bir çözüm derdiniz yok.
Çocuk işçilik çok yaygın. Çocuk
işçilik, aynı zamanda eğitimlerini, öğretimlerini de
engelleyen bir durumda. Mart ayından kasım ayına kadar
yapılan bir çalışma çocukların okullara gitmesinin de önüne
geçiyor. Tabii ki başta kız çocuklarının okullaşma
oranı çok daha fazla azalarak gidiyor.
Gerçekten bir çözüm üretmek isteniyorsa aslında
yapılması gerekenler belli, buna dair çözüm önerileri belli.
Öncelikle çalışan işçilerin gerçek anlamda emeğinin
karşılığını almasını sağlayacak
ücretin muhakkak sağlanması gerekiyor. Barınma
haklarının sağlanması, kötü yaşam
koşullarının bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Kadınlar
için eş değer işe eşit ücretin verilebildiğini
denetleyecek bir mekanizma ve gerçek anlamda emeğin
karşılığı olduğu bir mekanizmanın üretilmesi
gerekiyor. Gebe, lohusa kadınların ve bebeklerin düzenli takibinin
yapılması, bunlara ilişkin gezici hizmet ekiplerinin
oluşturulması, ücretsiz kreş ve bakımevlerinin, çocuk
bakım yerlerinin oluşturulması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Sosyal güvenlik
anlamında kayıt dışılığa son verilmesi,
emeklilik koşullarının sağlanması, emeklilik
hakları sağlanacak bir şekilde düzenleme yapılması,
ulaşımın ücretsiz ve güvenli hâle getirilmesi en öncelikli
sorunların ve çözüm üretilmesi gereken alanların başında
geliyor.
Yine diğer bir sorun: Kadınların
ücretleri maalesef kadınlara değil, birlikte gittikleri kocaya,
eşe, abiye yani ortamda kim varsa erkek olarak ona veriliyor,
kadınların eline yine herhangi bir ücret geçmiyor. Kadınlara
yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü önleyecek mekanizmaların üretilmesi
gerekiyor, kadınların sağlıklı ortamda
çalışma hakkının güvence altına alınması
gerekiyor.
Tabii, belki bunların en başında
şunu söylemek gerekiyor: Aslolan herkesin doğduğu yerde,
yaşadığı yerde doyabilmesini sağlamak; insanların
yaşam güvencesi için, ücretleri için, para için başka illere göç
etmesinin önüne geçecek mekanizmaları sağlamaktan geçiyor. Bunun için
de emekten yana olmak zorundasınız, halktan yana olmak
zorundasınız. Sermayeden yana olunca tabii ki bunlara
kulaklarınızı tıkıyorsunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan
muhtemel ibaresinin olası olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Bursa
Edirne Mersin
Burcu
Köksal Faruk
Sarıaslan Hüseyin
Yıldız
Afyonkarahisar Nevşehir Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurunuz Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; başta eşim olmak üzere
objektif yayıncılık yapan, gerçekleri halka ulaştırmak
için büyük çaba sarf eden bütün gazetecilerin gününü kutluyorum.
Evet, Şeker Kanununda değişiklik
yapan bir maddeyle karşı karşıyayız. Şeker Kanunu
derken, hoş, önümüzdeki yıllarda bu kanunun pek bir hükmü kalmayacak
çünkü sayenizde pancar üreticisi perişan, bitme noktasında. Çünkü siz
kimsenin gözünün yaşına bakmadan sadece küresel şirketlerin ve
yandaşlarınızın çıkarı için şeker
fabrikalarını sattınız. Cargill denen Amerikan
firmasına boyun eğdiniz, nişasta bazlı şeker
dediğimiz başta kanser olmak üzere birçok hastalığa yol
açan- zehrin piyasaya egemen olmasının yolunu açtınız.
Amerika size dedi ki Sizin şeker
pancarından ürettiğiniz şekerin maliyeti yüksek, onun için
NBŞye kol kanat gereceksiniz. Bunu bir emir telakki ettiniz. Bu sebeple
1998de 500.951 hektar olan yani sizin iktidarınızdan önce 500.951
hektar olan şeker pancarı dikim alanı, 2015de 272.990 hektara
düştü ve yıllar içerisinde pancar üreticisini kotayla eze eze
canından bezdirdiniz.
2016da sıfır gümrük tarifesiyle aspartam,
NBŞ, tatlandırıcı ithal ettiniz. Amaç, pancar üreticisini
bezdirip üretim yapmasının önüne geçmekti. 2015de 170 bin ton
şeker ithal ettiniz, oysaki o yıl Türkiyedeki tüm şeker
fabrikalarının depolarında 400 bin ton civarında şeker
vardı yani şeker ithalatını gerektirecek bir durum yoktu.
Peki, amaç neydi? Amaç, nişasta bazlı şeker lobisi, Türkiyeye 2
milyar doların üzerinde katma değer sağlayan şeker
sektöründen devletin elini çektirip Türkiyeyi şekerde dışa bağımlı
hâle getirmek istiyordu. İşte, bunun için ilk adım şeker
ithalatıyla başladı. Aralık 2017de Şeker Kurumunu
kapattınız. Bu sayede nişasta bazlı şekerin piyasada
denetimini yapacak doğru dürüst bir kurum kalmadı. Şimdi diyeceksiniz
ki Bu teklifle denetim getireceğiz. Geçin bunları; biliyoruz ki
sadece küçük işletmeler, yerel işletmeler denetimden geçer geçerse,
büyük firmalara yine dokunamayacaksınız.
Bugün o nişasta bazlı şeker, bu zehir
çocuklarımızın şekerlemelerinde, çikolatalarında,
bisküvilerinde, her yerde yeniyor ve bakın uzmanlar ne diyor bu zehirle
ilgili olarak: Her türlü hastalığa davetiye çıkarıyor.
Bir profesör buna tescilli zehir diyor ve sizin iktidarınızda
işte bu tescilli zehrin üretimi 2002den itibaren artarak devam ediyor.
Bu rakamların içerisine yurt
dışından ithal edilenler ve merdiven altı üretilenler dâhil
değil, Türk Şeker Kurumunun açıkladığı raporlar.
Biz de diyoruz ki: Bu sağlıksız NBŞye, bu zehre
karşı pancar şekeri, pancardan elde edilen gerçek şekeri
yemek istiyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Çocuklarımız için, gençlerimiz için,
geleceğimiz için NBŞye hayır! diyoruz.
Akabinde şeker fabrikalarını
sattınız. Bakın, sattığınız yerde bulunan
bütün pancar üreticileri, küspeciler, nakliyeciler, işçiler, herkes kan
ağlıyor. Pancar üreticisi, özelleşmeyle birlikte teslim
ettiği pancarlarda yüzde 20lerde, 30larda, hatta 40larda fire veriyor.
Polar ortalamaları düşük gösteriliyor. Ya aynı tarla, aynı
tohum, aynı su, aynı iklim; geçmiş yıllardaki polar
ortalaması ile bu sene, özelleşmeden sonraki son iki yılın
polar ortalamalarına bakıyorsunuz, afaki uçurumlar var. Pancar
üretiminde maliyet yüzde 35 artmış ama fiyat yerinde sayıyor ve
hâlâ daha pancar alım fiyatı açıklanmıyor. Sonunda pancar
üreticisini de canından bezdirdiniz. Özelleştirmeyle işçi
çıkarılmayacak. dediniz ama özelleştirmeden sonra yüzlerce
işçinin ekmeğiyle oynandı. Görüldü ki kimse memnun kalmadı
bu özelleştirmeden, yandaşlarınız hariç tabii.
Şimdi, bakın, yokluklar içerisinde kurulan
cumhuriyet, sınai kalkınmayı 3 beyaz üzerine kurmuştu; un,
pamuk, şeker. Peki, ne oldu? Sümerbank üç kuruşa satıldı.
Sayenizde buğday, un ve pamuk ithal eder hâle geldik ve şeker
fabrikalarını peşkeş çektiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Şimdi,
yapılanları, şu yaptıklarınızı görünce
aklıma Tevfik Fikretin şu dizeleri geliyor: Yiyin efendiler yiyin,
bu han-ı iştiha sizin,/Doyunca, tıksırınca,
çatlayıncaya kadar yiyin! Ama ahdımız olsun ki kör kuruşa
sattığınız o güzelim fabrikaları Cumhuriyet Halk
Partisi iktidarında geri alıp gerçek sahibi millete tahsis etmek de
bizim boynumuzun borcu olsun.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
grip aşısıyla ilgili tam bir kaos
yaşandığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; pandemiyle beraber sonbahar sezonu geldi,
herkeste bir grip rahatsızlığı başladı. Her
yıl rahatlıkla eczanelere gidip olduğumuz grip
aşısına bu sene olimpiyatlara katılan sporcular gibi
bazı kriterler veriyorlar Eğer bunu atlarsan sen grip
aşısı olursun. Yani 100 metreyi şu kadar da
koşacaksın, bu kadar satürasyonun olacak. vesaire gibi. Hâl böyle olunca
vatandaştan ciddi anlamda şikâyet var. Depolara geldi grip
aşısı aslında ama Sağlık
Bakanlığının puanlama sistemi yüzünden aile hekimleri
reçete yazamıyorlar. Yani grip aşısıyla ilgili tam bir kaos
var. Türkiyede önceki yıllarda ekim ayında grip mevsimi
başlamadan yapılan grip aşısı, pandemi nedeniyle aile
hekimleri üzerinden risk skoru denilen bir puanlamaya göre hastalara reçete
edilecekmiş. Grip aşısı olması gereken riskli
kişiler -size de grip aşısı lazım olabilir Erkan Bey,
yaşınız uygun- öncelikle aile hekimlerine başvuracak, aile
hekimi Bakanlığın o belirlediği puanlamaya göre puanı
tutan 1inci riskli grup adı altında saptanan hastaya grip
aşısı reçetesi yazacakmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hasta, o reçete koduyla
eczaneye gidecek ve eczacı da ilaç deposundan aşı isteyecek,
eczaneden aşısını alan vatandaş tekrar aile hekimine
gidecek ve aşısı orada yapılacak. Ya, vatandaş
hakikaten gripse bu süreç içerisinde lillahil fatiha, gitti, gitti. Durum bu.
Kanser ve KOAH hastalığı bir arada olan bile bu sisteme göre 5
puanı toplayamadığı için grip aşısını
olamıyor. Yani Param var, alayım. desen de eczaneye gidip geçen
senelerdeki gibi aşı da alamıyorsun. Ne yapacaksın? Oturup
amentüyü okuyup bekleyeceksin. Başka da bir çare bırakmadılar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Türkkanın önerisi ve
uyarısını maske için de kabul ediyoruz. Genel Kuruldaki
arkadaşlarıma bir hatırlatma olsun.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60
Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221)
(Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 10uncu maddesindeki "değiştirilmiştir
ibaresinin "yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Enez
Kaplan
Adana Mersin Tekirdağ
Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş
Denizli Gaziantep Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN ve KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin
10ncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Kanun teklifinin bu maddesi, 4634 sayılı
Şeker Kanununun 11inci maddesi üzerinde bir değişikliği
düzenliyor. Bu vesileyle, pancar üretimi yapan çiftçilerimizi,
özelleştirilen şeker fabrikalarımızın mağdur
edilen işçilerini ve yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Nedir Şeker Kanununun ilgili maddesinde
yapılan değişikliğin amacı? Madde gerekçesinde
açıklanan hâliyle şöyle: Tarım ve Orman
Bakanlığının şirket ve fabrikalar ile piyasada mal ve
hizmet üreten, pazarlayan ve satan, gerçek ve tüzel kişilikler nezdinde
yaptığı inceleme, araştırma ve denetim görevi
sırasında istenilen bilgilerin yanlış, eksik veya
yanıltıcı olarak verildiğinin saptanması veya hiç
verilmemesi ya da yerinde inceleme ve denetim imkânının verilmemesi
hâllerinde uygulanacak idari para cezalarının belirlenmesi
amaçlanmaktadır. Tabii ki her sektörün, kurumun, kuruluşun
yaptığı iş ve işlemlerde kontrole tabi tutulması
ve denetlenebilir olması şarttır ancak komisyonda kanun
teklifinin bu hâliyle geçmesi durumunda yaşanacaklara yönelik getirilen
haklı bir eleştiri de şudur: Şeker piyasasında büyük
şirketler denetlenememektedir. Şeker Kanununda yapılan
değişiklikle aslında denetlenemeyen büyük şirketlerin
değil küçük şirketlerin denetiminin önü açılmaktadır.
Bugüne kadar özellikle şeker pancarı üreticileri, şeker
fabrikaları, özelleştirmeler söz konusu olduğunda yaşanan
hatalı uygulamalar hâlâ hafızamızdayken kanunla bir değişiklik
yapıp para cezaları artırıldığında kimin
cezalandırılacağı konusu şüphelidir.
Sayın milletvekilleri, iktidar hiçbir
stratejiye dayanmayan kamuya ait 25 şeker fabrikasının 10
tanesini özelleştirmiştir. Pancar üretimi yapan çiftçilerimizin,
özelleştirilen şeker fabrikalarında mağdur edilen
işçilerin sorunlarının çözümsüz kalması bir yana
fabrikalarda ciddi bir üretim kaybının yaşandığı
ortaya çıkmıştır. 2019-2020 pazarlama yılında
satışı yapılan 10 fabrikanın 5 tanesi kendilerine
tanınan kota kapsamında üretim yaparken 5 tanesinde ise
yaklaşık 100 bin ton eksik şeker üretilmiştir.
Özelleştirme ihale şartnamesine göre yüzde 90 kotanın
altında şeker üretimi yapan fabrikaların şeker
kotalarının TÜRKŞEKERe devredilmesi gerekmektedir ancak
2020-2021 pazarlama yılı çerçevesinde kotanın altında
üretim yapan 5 şeker fabrikasının yaklaşık 100 bin ton
şeker kotası TÜRKŞEKERe devredilmemiştir. Bunun adı
fabrikaları alan firmalara geçilen kıyaktır. Şeker üretimi
düşmüştür, özelleştirilen fabrikalarda ciddi bir
yatırım ve iyileştirme yapılmamıştır.
Özelleştirilen şeker fabrikalarında üretim verimlilikleri
sağlıklı bir şekilde incelenmemekte, fabrikaların
kendi verileri üzerinden üretim rakamları değerlendirilmektedir.
Tehlike kapımızdadır. Türkiyede üretilmediği hâlde
üretilmiş gibi gösterilen şekerden dolayı büyük bir şeker
açığına girersek bu hiç de sürpriz olmayacaktır. Bu durumda
yine kanun teklifiyle ilgili yapılan eleştiriyi tekrarlamak
durumundayım: Şeker Kanununda yapılan değişiklikle
aslında denetlemeyen büyük şirketlerin değil küçük
şirketlerin denetiminin önü açılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, dikkat çekilmesi gereken
başka bir konu daha var. 24 Aralık 2017 tarihinde Şeker Kurumu
bir kanun hükmünde kararnameyle kapatıldı. Şeker Kurulu,
Şeker Kurumunun karar organıydı ve kotaları tespitini,
iptalini ve transferleri hakkında karar alma ve uygulama yetkisine
sahipti. Şeker Kurulu, sorunlara karşı sektörde, gerek
kotaların tahsisi ve gerekse şeker pancarı ve nişasta
bazlı şeker üretiminde temsilcilerin sektörün paydaşlarından
oluşması nedeniyle bir denge unsuru olmuştu. 7 kişiden
oluşan Şeker Kurulunun 3 temsilcisi Sanayi Bakanlığı,
Tarım Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığından,
diğerleri Türk Şeker Fabrikaları AŞ, PANKOBİRLİK,
Konya Şeker ve Cargill temsilcilerinden oluşuyor idi.
Kurum kapatıldı ne oldu? Kurumun
görevleri, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde bulunan
Şeker Dairesi Başkanlığına geçti. Kotaların
tespiti, denetim, iç fiyat, arz-talep dengesi ve spekülatif etkileri dikkate
alarak şeker ticaretine ilişkin kurallar, alandaki aktörlerin
temsilcileri yerine sadece Tarım Bakanlığı tarafından
belirlenmektedir. Bu değişikliğin birkaç anlamı
vardır: Zaten özelleştirmelerle perişan olan pancar
üreticisinin, başta PANKOBİRLİK olmak üzere sektör temsilcileri
vasıtasıyla kullandığı söz söyleme ve karar verme
süreçlerine katılım hakkı son bulmuştur. Peki, sektör
temsilcilerinin tamamı mı söz söyleme hakkından mahrum
kalmıştır? Tabii ki hayır, Cargill hâlâ kendi deyimleriyle
basiretli tüccar olarak baskı unsuru olmaya devam etmektedir. Kurumun
kapısına kilit vurulduktan sonra, Cargill yetkililerinin sektördeki
belirsizliğin ortadan kalktığına dair sevindiklerini
açıklaması, Kurumun kapanma kararıyla ilgili bilinmezlikleri
bilinir kılmaktadır.
İkincisi, şeker hem sanayi hem de
tarımsal öneme sahip stratejik bir ürün olma özelliğini
korumaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, sözlerimi tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Hatta malum
salgın döneminde dezenfektan kullanımı; maske, hijyen, mesafe
üçlemesinin koşullarından biri hâline gelmiştir. Malum, etil
alkolün ana ham maddesi şeker pancarıdır. Karar alma sürecinde
Sanayi Bakanlığıyla ilişkili kurum olan Şeker Kurumunu
kapatıp sadece Tarım Bakanlığına bağlı bir
daire başkanlığına şekerle ilgili görev ve
sorumlulukları yüklemek şekeri sanayi dalından koparıp
sadece tarım odaklı ele almak demektir. Şeker sadece
tarımsal bir ürün değildir. İktidar şeker pancarı
üreticisinin, özelleştirilen fabrikalarda çalışan işçilerin
sesini duyamadığı gibi şeker pancarı bitkisinden kaç
sektörün faydalandığını da kavrayamamıştır.
Değerli milletvekilleri, son olarak,
Türkiye'nin şeker politikası dünya pazarındaki yerimizi de
belirleyecektir. Şeker üreticisine kota koymak, kurala uymayana ceza
yazmak yeterli bir politika değildir. Kota kadar önemli olan denetimdir.
Denetimi yetersiz kota sistemi ise art niyetli ve kâr hırsıyla
hareket eden firmalara haksız kazanç sağlama imkânlarını
yaratacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan
tedbirlerin ibaresinin önlemlerin olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Bursa Edirne Mersin
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Abdurrahman
Tutdere
Aydın Nevşehir Adıyaman
İrfan
Kaplan
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplan.
Buyurunuz Sayın Kaplan. (CHP
sıralarından alkışlar)
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Pandemiyle birlikte krizde olan ülke ekonomisi daha
da derinleşti. AK PARTİ Hükûmetinin ithalat sevdası ve
yapmış olduğu zamlar çiftçi ve üreticilerimizi içinden
çıkılmaz bir darboğaza soktu. On sekiz yıllık AK
PARTİ iktidarının çiftçiyi getirdiği noktaya
baktığımızda 2003-2019 yıllarında tarım
ihracatımız 77 milyar dolar iken ithalata 104 milyar dolar ödeme
yapıldı. 2002 yılında çiftçilerimizin bankalara olan borcu
2,4 milyar lira iken 2019da 108 milyar liraya çıktı. Son on yedi
yılda tarım sektöründe 2 milyon 361 bin kişi işinden oldu,
683 bin kişi üretimden vazgeçti. Köylü milletin efendisiyken on sekiz
yılda köylü ülkenin kölesi hâline getirildi.
Gaziantepte çiftçilerimiz perişan;
çiftçilerimizin yüzde 97si Tarım Krediye ve bankalara borçlu. Artan girdi
maliyetleri nedeniyle çiftçilerimiz topraklarını ekemeyecek duruma
geldi. Fıstığın, kırmızıbiberin, üzümün,
narın, pamuğun, buğdayın, zeytinin, nanenin, şeker
pancarının, mercimeğin ve daha birçok ürünün yetiştiği
ilimizde çiftçilerimize yeterli teşvik verilirse üretim katlanacak,
çiftçilerimiz rahat bir nefes alacak. Ancak AK PARTİ iktidarı,
çiftçiye vereceği desteği yandaşa vergi affı olarak
verdiğinden, çiftçilerimizin bugün geldiği nokta ortadadır.
Değerli arkadaşlar, ilacından
mazotuna, gübresinden tohumuna kadar neredeyse her kalemi ithal eden bir ülke
hâline geldik. 2002 yılından bu yana mazota yüzde 487, gübreye yüzde
674, yem fiyatlarına yüzde 587 zam geldi. 2019 yılında, zirai
ilaç ithalatına 397 milyon dolarlık para harcandı; 2019
yılında, tohum ithalatına 155 milyon dolar ödeme
yapıldı. Artan girdi maliyetleriyle
karşılaştırıldığında çiftçi kâr
etmiyor. İki gün önce, Kiliste iş bulamadığı için
çiftçilik yapan üniversite mezunu bir kardeşimiz diyor ki: Yaz,
kış sebze yetiştiriyorum. Hayatım boyunca kredi kartı
kullanmadım ama şimdi kredi borçlarından nefes alamıyorum,
elektrik borcumu ödeyemiyorum. Ürün tarladayken elektriği kesiyorlar,
ürünümü sulayamıyorum. Özelleştirmelerden önce yüzde 50 tarımsal
sulama indirimi vardı, şimdi yok, tamamen zarardayız. Çiftçiler
elektrik faturalarını sezon sonu ödesin, en azından ürünümüzü
yetiştirebilelim. Gaziantepten de yine birkaç örnek vermek istiyorum.
Geçen yıl kilosu 40-50 lira arasında çiftçiden alınan
fıstık bu yıl 40 liradan, geçen yıl 3 liranın üzerinde
çiftçiden alınan yaş kırmızıbiber bu yıl 3
liranın altında, yine geçen yıl 1 lira 25 kuruştan
çiftçiden alınan üzüm bu yıl 1 lira 10 kuruştan
alındı. Pamuk ekim alanları azaldı, pamuk üretimi
düştü. İlimizde üretilen zeytinyağı satış
fiyatları ise iki, üç yıldır aynı. Ayrıca Suriyeden
kaçak getirilen zeytinyağının fiyatı düşürmesinden
dolayı üreticimiz de mağdur oldu.
Değerli arkadaşlar, sonuç olarak girdi
maliyetleri geçen seneye göre yüzde 50 artarken taban fiyatları ya
aynı kaldı ya geçen yıla oranla düştü. Çiftçinin kâr etmesi
gerekirken aracı, stokçu kâr etti; çiftçilerimizin tüm ürünleri
kaderlerine terk edildi.
Peki, ne yapılsa Gaziantepli çiftçimizin yüzü
gülerdi? Kapatılan Güneydoğubirlik yeniden açılsaydı
Gaziantepli çiftçimizin yüzü gülerdi. Nizip, Karkamış,
Oğuzelinin de içinde bulunduğu Barak Ovası Fırat Nehriyle
buluşturulsaydı çiftçilerimizin yüzü gülerdi. Kılavuzlu
Barajı kullanıma açılsaydı İslâhiye,
Nurdağı, Kahramanmaraş ve Hataylı çiftçilerimizin yüzü
gülerdi. Hamidiye Göletine kanal açılsaydı Nurdağlı
çiftçilerimizin yüzü gülerdi. İthalat yerine yerli üretim
sevdalısı bir hükûmet olsaydı çiftçilerimizin yüzü gülerdi.
Girdi maliyetleri baz alınarak ürün taban fiyatları belirlenseydi
çiftçilerimizin yüzü gülerdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
İRFAN KAPLAN (Devamla) Çiftçinin
borçları faizsiz en az bir yıl ertelense, sıfır faizle
kredi imkânı verilse; elektrik, su, fatura ücretleri hasat sonrasında
alınsaydı çiftçilerimizin yüzü gülerdi. Tarım arazileri
konusunda üretime ve üreticiye destek verilseydi çiftçilerimizin yüzü gülerdi.
Son olarak yandaşın vergi borçlarını silmek, uçan saraylar
almak, saltanatlarından ödün vermemek yerine çiftçiye, köylüye, üreticiye
değer veren bir hükûmet olsaydı çiftçilerimiz gülerdi.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde bulunan tesisi
ibaresinin sağlanması olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin İmam
Taşçıer
Mersin
Şanlıurfa Diyarbakır
Semra
Güzel Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Celadet Gaydalı
Diyarbakır İzmir Bitlis
Ayşe
Sürücü
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sayın Semra Güzel.
Buyurunuz Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 11inci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Maddeyle, Tarım ve Orman
Bakanlığına etil alkol, alkollü ürünler ve etanol gibi ürünlerin
yanı sıra makaron, yaprak sigara kâğıdı, sigara
filtresi ve alkollü ürünlerin de piyasasını, üretimini,
satışını denetleme yetkisi veriyor. Yani bu ürünlerin de
fiyatında belli artışlar olacak ve kayıt
dışı üretim artacak.
Genelde yoksul kesimlerin tükettiği tütün
ürünlerine zam üstüne zam yapılıyor. Tütün üreticisinden cüzi
fiyatlarda alınan ürünler yüksek vergilerle piyasaya sunuluyor. Kazanan,
üreticiler ve tütün mamullerini kullanan yurttaşlar değil, fabrikalar
ve devlet erkânı oluyor.
Değerli milletvekilleri, fabrikaların
çiftçi düşmanlığını, çok canlı bir problemi
çiftçi yurttaşlarımızın talebiyle aktarmak istiyorum.
Diyarbakır Çınarda şeker pancarı ekiliyor ve toplanan
pancarlar Elâzığda bulunan şeker fabrikasına götürülüyor.
Fabrika şu anda randevu usulü çalışıyor. Çiftçi, işçi
getirerek pancarları topluyor fakat fabrikadan randevu
alamamışsa işçileri bekletmek durumunda kalıyor ve
toplatamıyor. Bu durumda, işçiler ya daha fazla yevmiye istiyor ya da
gelmek istemiyor. Yine, fabrika geçen sene yol masrafı için 90 TL verirken
bu sene 48 TL veriyor. Geçen sene küspe parası olarak çiftçiye 140 TL
verirken bu sene 90 TL veriyor. Fakat fabrika 90 TLye aldığı
küspeleri 300 TLye satıyor. Çiftçiler Bu kadar emek verip zarar
etmektense ürün tarlada kalsın, daha iyi. diyor. Çınarda şeker
pancarı ekimi yapan üreticinin sorunlarının çözüm bulabilmesi
için bir an evvel adım atılmalı ve gerekli politikalar
üretilmelidir.
Değerli milletvekilleri, yerinde, yurdunda,
kendi topraklarında çeşitli nedenlerle tarım ve
hayvancılık yapamayan yurttaşlar başka yerlere
çalışmak için gidiyor, güvencesiz ve kötü şartlar altında
tarım işçiliği yapıyor. Her yıl onlarca mevsimlik
tarım işçisi yollarda kaza yaparak yaşamını yitiriyor.
Bu sene Afyonda ve Sakaryada da gördüğümüz üzere, bölgeden mevsimlik tarım
işçisi olarak giden birçok yurttaş ırkçı
saldırılara maruz kaldı. Temmuz ayında Diyarbakırdan
Rizeye çay toplamak için giden 35 yurttaş, kendilerine vadedilen yemek ve
yol parasını alamadıkları için Jandarmaya gidip
şikâyette bulundu fakat patron hakkında hiçbir işlem
yapılmadı. Ertesi gün işçiler, bir grup tarafından
saldırıya uğradı ve paralarını almadan dönmek
zorunda kaldılar. Saldırıyı düzenleyenler hakkında hiçbir
soruşturma veya işlem yapılmadı.
Bölgede süren çatışmalar ve güvenlik
politikaları dolayısıyla ekim alanları Operasyon var.
denilerek yasaklanmaktadır. Köylerinde kalamayan ve zorunlu göç etmek
zorunda kalan insanlar tarımdan, topraktan koparılmaktadır.
Ayrıca, çok az kalan çiftçiler de hayat
pahalılığıyla mücadele ediyor. Elektrik, su gibi,
tarım yapabilmenin temel unsurları Diyarbakırda ve bölgede
tamamen DEDAŞın inisiyatifine bırakılmış
durumda.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüden defalarca
dile getirdik fakat bir ur gibi çitçinin, yurttaşın sırtına
kambur olmuş DEDAŞ sorunlarına hâlâ bir çözüm bulamadı bu
Meclis. Çiftçinin üretimine ket vuran, belini büken, elektriği, doğal
olarak suyu yıllardır çiftçiye zehir eden DEDAŞ hukuksuz
faaliyetlerine devam ediyor. Kayıt dışı elektrik
kullanımı bahanesiyle kesilen faturalara defalarca mahkemelerden
Haksız işlem yapılmıştır. kararı
alınmasına rağmen kendi çıkarlarına göre dizayn
edilmiş bir sistemde çiftçiyi mağdur etmeye devam ediyor. 10 dönüm
tarlası olan çiftçiye 20 trilyon elektrik borcu çıkıyor;
damgası, mührü olmayan bir kâğıt ellerine tutuşturuluyor ve
Gidin, ödeyin, yoksa açmayız elektriği, ürününüz tarlada
kalır. deniliyor, bildiğiniz karaborsa usulü. Tohum almak için bile
kredi çeken insanlara trilyonluk elektrik borcu çıkartılıyor.
Evet, biz de bu paralar nereye gidiyor diye soruyorduk. Mardin Belediyesine
yapılan yolsuzluk soruşturmasında gördük ki Mardin DEDAŞ
İl Müdürü yolsuzluk yaptığı için tutuklandı ama 1
milyon 700 bin TL ödeyerek serbest bırakıldı. Yolsuzluktan
tutuklanmış bir DEDAŞ İl Müdürü 1 milyon 700 bin TLyi nereden
buluyor? Aile serveti herhâlde, kimse bunun hesabını sormuyor. Sonuç:
Ürün tarlada, çiftçi mağdur.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Diyarbakır başta olmak üzere bölgede birçok il tarıma son derece
elverişli. Patronun, fabrika ve şirket sahiplerinin çıkarı
değil, çiftçinin, tüketicinin çıkarının gözetildiği
bir tarım politikası olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Yoksa para
babalarının sırtını sıvazlayarak gidilecek yol,
şimdi olmasa bile elbet bir gün DEDAŞ İl Müdürünün
başına gelen sonuca götürecektir, yolsuzluktan tutuklanma. O yüzden
yerli tohumun nimeti bilinmeli, tarım arazileri parçalanacağına
birleştirilerek tarımı daha teşvik edici politikalar
yapılmalı.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 11inci maddesindeki eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş
Adana Mersin Konya
Enez
Kaplan Muhammet
Naci Cinisli
Tekirdağ Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN ve KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erzurum
Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Yaşadığımız pandemi süreci
sonrasında tarımın yaşamımızda
kapladığı alanın ne kadar hayati olduğunun artık
bilincine varıldığını umuyoruz. Toplumumuzun
fazlasıyla farkında olduğu bu hususun siyasetin de ilgi
alanına girmesi için İYİ PARTİ olarak uyarılarda bulunuyoruz.
Takdir edersiniz ki gıda güvencemizin arzını mümkün kılmak
için tarımsal üretimin devam etmesini sağlamak gerekiyor. Millî ve
sürdürülebilir tarım politikalarına işte tam da bu nedenle
ihtiyaç duyuyoruz. Son yıllarda ülkemizdeki kanun yapma pratiği ise
göstermelik olarak kamuoyunun görüşünün alınması ve belli bir
kesimin faydalanacağı yasal düzenlemelerin aşama aşama
hayata geçirilmesi şeklinde. Bu durumun örneklerinden birini de
gündemimizdeki kanun teklifinde görüyoruz. Geçtiğimiz temmuz ayında
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüp alelacele Genel Kuruldan geçirilen
217 sıra sayılı torba Kanun Teklifiyle tütün ürünlerinin
satışına ilişkin cezai yaptırımlar yürürlüğe
girmişti. Tütün üreticimize, çiftçimize AK PARTİnin teklifiyle
kaçakçı muamelesi yapılması kabul edilmişti. Bugün ise
tütün yasasındaki yanlışlar yeni bir yanlışla
düzeltilmeye çalışılıyor. Partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminin keyfîliğine ve ciddiyetten
uzak kanunların çıkarıldığına tekrar şahit
oluyoruz. Ülkemizin yönetimi için hız ve aceleye değil, sağduyu
ve bilgiye ihtiyaç var. Devletimizin kurumsal ciddiyetle yönetilebilmesi için
iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçmeliyiz.
Üzerinde söz aldığım maddeyle tütün
mamullerinin üretim ve satışının Tarım ve Orman
Bakanlığının izin ve denetiminde gerçekleştirilmesi
amaçlanıyor yani bu maddeyle sigara zamları ve yükseltilen vergi
oranları nedeniyle vatandaşlarımızın tercih etmeye
başladığı açık tütün, sarma sigara, makaron
kullanımının sertçe kontrol altında tutulması ve cezai
yaptırımların uygulanması öngörülüyor. Açıkçası,
AK PARTİ Hükûmeti teklif ettiği bu madde sonrasında verilecek
idari para ve hapis cezalarıyla bandrollü sigara almaya imkânı
olmayan, sarma sigara içmek durumunda kalan dar gelirli
vatandaşlarımızı da yabancı sigaraya yöneltip
onları da yabancı kartel müşterisi hâline getirecek. Meşhur
ithalat lobisi maalesef yine devrede.
Değerli milletvekilleri, Türkiyedeki Çiftçi
Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısı giderek
azalıyor. 2019 yılında 2 milyon 80 bin iken 2020 Eylülünde
kayıtlı çiftçi sayısı 1 milyon 800 bine düştü yani
fark 280 bin çiftçi. Bu çok acı bir tablo değerli milletvekilleri.
TEKELin özelleştirilmesiyle başlayan süreçte yabancı kartel
lobi etkisinin tütün piyasasına hâkim olmasıyla tütün üretimi ve
yerli sigara sanayisi zaten çökmüştü. 2002 yılında tütün üretici
sayısı 405 bin iken 2019 yılında ancak 50 bin çiftçimiz
tütün üretiminde kalabildi, tütün ekim alanı da 1 milyon dekar
azaldı. Örneğin 80 kilometre boyunda, 40 kilometre enindeki Muş
Ovasında ana ürün tütün iken Tarım Bakanlığını
idare eden ithalat lobisinin etkisiyle bugün bu bereketli topraklarda tütün
ekimi bitmiş ve kocaman ova bomboş duruyor. Bunun sonucunda maalesef
ülkemizde tüketilen tütünün yüzde 88i ithal ediliyor. Yıllık 500
milyon doların üzerinde bir tutar göz göre göre millî servetimizden
yabancı kartellere aktarılıyor. AK PARTİ döneminde yerli
tütünün tüketiminde kullanılan pay yüzde 12ye indirilmişken bir de
kaçak ürün muamelesi yapmak, can çekişen tütün üreticimize derman olmak
yerine Üretmezsen can da çekişmezsin. demek oluyor aslında. Hâlbuki
ülkemizin uluslararası piyasalarda marka değeri olan en önemli
tarımsal ürünlerimizden bir tanesi tütün idi. Muş Ovamız, Bafra
Ovamız, Bakırçay Ovamız gibi ülkemizin değişik
coğrafyalarında yetiştirilen tütünler dünya piyasalarında
uzun yıllar boyunca gördüğü yüksek talep sayesinde Türk tütünü
ismiyle anıldı. AK PARTİ iktidarı döneminde tütün
üreticilerimizin cebinde kalması gereken millî servetimizin
yaklaşık 40 milyar lirasının yabancı kartellere
ödenmesi nasıl millî ve yerli değilse bu tür kanunlar da köylünün,
işçinin, öğrencinin, gününü kurtaramayan esnafın içtiği
sarma tütünü içemez duruma getirip onları yabancı sigara tüketimine
mecbur bırakan kanun maddesi de yerli ve millî değildir.
Bugün bir millî Türk tütün sanayisinden de
bahsedemez duruma geldik. Anlaşılıyor ki Tarım
Bakanlığında çok etkili olan ithalat lobisi bu kanun maddesine
de el atmış. Getirilmek istenen düzenleme, 2017 yılından
beri kooperatifleşme düzenlemesi yapılmayan tütün üreticisine
değil esasen tütün piyasasına hâkim, çok uluslu tütün tekellerine
fayda sağlamakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
AK PARTİ iktidarınca yüksek kabiliyeti
olan tütünün tarımsal ürün olarak dahi görülmemesinin kabul edilebilir
olmadığını dikkatinize sunarım.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin sonunda
aldığım yoğun şikâyetleri burada dile getirmek
isterim. Bu, benim bir Erzurum Milletvekili olarak boynumun borcudur.
İçinde medikal sektörüne çok kaliteli alkol üretimi de yapan fabrika hiçe
sayılarak yok pahasına satılan Erzurum Şeker Fabrikası
maalesef pancar üreticimizi mağdur etmekte ve onları üzüyor.
Köprüköyün, Pasinlerin, Aşkalenin pancar üreticisi ve diğer
bazı ilçelerimizin pancar üreticisi şu anda Erzurum Şeker Fabrikasından
gelecek cevabı merakla bekliyorlar. 2 bin metreden Anadoluya bakan
Erzurumda kar ha yağdı ha yağacak. O kar yağdıktan
sonra o pancarlar hiç de bir işe yaramaz, çürür gider. Buradan Erzurum
Şeker Fabrikasını uyarıyorum ve kendilerinden bu üreticilerimizi
mağdur etmemeleri için ricada bulunuyorum.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 8inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Sayın Aydın, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
63.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Genel Kurulun 6 Ekim 2020 tarihli 2nci Birleşiminde
yaptığı gündem dışı konuşmasında grip
aşısının krize sebep olacağını ifade
ettiğine ve grip aşısı krizinin
başladığına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Grip aşıları mevzusunu ağustos
ayından beri dile getiriyoruz. İki hafta önce Genel Kurulda da söz
alarak aynı maske krizi gibi, grip aşısının da bir
krize sebep olacağını ifade ettik ve malum, beklediğimiz
çocuk doğdu ve grip aşısı krizi başladı. Sabahtan
beri ben de bir eczacı olduğum için onlarca telefon alıyoruz.
Charlson puanlaması diye bir puanlama üzerinden
insanlar sınıflandırılmış, hastalıklar
sınıflandırılmış ancak ne hikmetse şekeri,
tansiyonu olan, yaşı 65i geçen bunun yanında sekonder
hastalığı olan birçok kişi aşı
yaptıramıyor, aile hekiminden geri dönüyor. Hâlbuki Sağlık
Bakanlığı zamanında bu tedbirleri alsaydı, 80 milyona
sadece 800 bin aşı gelmeseydi bu corona salgınında her
vatandaş grip aşısını olabilirdi, olması da
gerekirdi.
BAŞKAN Sayın Subaşı
64.- Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının, vefat eden İstanbul Milletvekili Markar
Eseyanın ailesine ve AK PARTİye başsağlığı
dilediğine, Azerbaycanın Ermenistan işgali altındaki
topraklarını kurtarma mücadelesini gönülden desteklediğine
ilişkin açıklaması
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AK PARTİ MKYK üyemiz, İstanbul
Milletvekilimiz, Türkiye aşığı, değerli
arkadaşımız Markar Eseyanın genç yaşta vefatı
bizleri derinden üzmüştür. Vefat eden Markar arkadaşımızın
ailesine, sevenlerine, AK PARTİ ailemize
başsağlığı diliyorum. Onun demokrasimize ve siyaset
hayatımıza yaptığı katkılar asla
unutulmayacaktır.
Tek millet, iki devlet olduğumuz
Azerbaycanın Ermenistan işgali altındaki topraklarını
kurtarma mücadelesini gönülden destekliyorum. Bebek katili Ermenistana hiçbir
şekilde ses çıkarmayan, sözüm ona medeni dünya şunu bilmelidir
ki, haksızlık karşısında susan dilsiz
şeytandır. İnadına haykırmaya devam edeceğiz:
Dünya 5ten büyüktür. Türkiye Azerbaycanla el ele, omuz omuza her türlü
tehdide karşı mücadeleye devam edecektir, Türkiye sonuna kadar
Azerbaycanın yanındadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit
65.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitın, 19 Eylül 2020 tarihinde yaşamını yitiren
Takiyettin Özkahramanın cenazesini karşılamak için giden araçlara
para cezası kesildiğine ve muhalifleri cezalarla yıldırma
politikasına daha ne kadar devam edileceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Takiyettin Özkahraman 75
yaşında, ileri derecede kalp hastalığıyla cezaevinde
tutulmaya devam edilen ve bütün infaz ertelemeleri yanıtsız
bırakılan bir hasta mahpustu. Özkahraman 2014 yılında
Barış ve Demokrasi Partisinin Muş Malazgirt İlçe
Başkanlığı görevini yürütmüştü. 19 Eylül 2020 tarihinde
Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşamını
yitirdi. Malazgirte getirilen cenazeyi karşılamak için giden 42
araca 3.150 TL para cezası kesildi. Gerekçe, cenazenin muhalif bir
kişiye ait olması ve cezaevinden getirilmiş olmasıdır.
Muhalifleri cezalarla yıldırma politikasına daha ne kadar devam
edeceksiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
66.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
avukatlara yapılan baskının asla kabul edilemeyeceğine ve
Avukatlık Kanununa göre kurum avukatlarının bir baroya üye olma
zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığı
danışmanının, Bakanlığa bağlı ve
ilişkili kuruluşları, Ankarada kurulmak istenen ancak
avukatlardan yeterli destek bulamadığı 2 No.lu Baroya olan
katılımı artırmak amacıyla ziyaret ettiği
Daha
sonra, ziyaret sonrasında kurum avukatlarına Ankara 2 No.lu Baroya
katılmanız için talimat verildi. şeklinde mesaj
gönderilmiştir. Kamu avukatlarına yapılan bu baskı asla
kabul edilemez. Avukatlık Kanununa göre kurum avukatlarının bir
baroya üye olma zorunluluğu mevcut değildir, bu bir tercih
meselesidir, talimata konu olamaz; suç işlenmektedir.
Ülkemizde tarım ve hayvancılık
tükenmiş, çiftçi, üretici haciz ve icra kıskacında
bitmişken Bakanlık kendi çalışma alanını
iyileştirmek yerine mesaisini çoklu baro projesine harcamaktadır.
Sayın Bakan, memleketi tarımda ithalat
lobisine teslim ettiniz, lütfen işinize bakınız.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
67.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Sultansuyu Harasına ait kültürel miras
niteliğindeki binaların yıkılmasını asla kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Tarım Bakanımıza:
Türkiyenin stratejik öneme sahip tarımsal üretim alanlarını
barındıran ve dünyaca ünlü safkan Arap atlarını
yetiştirmenin yanı sıra hayvan yetiştiriciliği
yapılan Sultansuyu Harasına ait kültürel miras niteliğindeki
binaların özel bir şirkete hazırlattırılan deprem
raporu bahane edilerek yıkılmasını asla kabul etmiyoruz.
Sultansuyu Harasının tarihî taş yapılarının özel
bir şirkete hazırlattırılan deprem raporuna dayanarak
yapılacak yıkımı sonrası yaklaşık 15 milyon
TL harcanarak yeni binaların yapılacağını
öğrendik. Bir süre önce restore edilen iki katlı ve yatay mimari
eseri yapılar için yıkım kararı alınmasını,
siparişe özel şirket raporuyla yıkılmasını kabul
etmiyoruz. Depremin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine
rağmen yıkım kararının bugünlerde alınması
manidardır. Tarihî ve kültürel yapının
yıkılmasına gönlümüz razı değil. Sultansuyu
Harası zarar ettirilerek kapattırılmak mı isteniyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
68.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, pandemi
sürecinin toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilediğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
pandemi süreci toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkiliyor. İktidarın
çözüm üretmeyen tavrı sorunları daha da derinleştiriyor.
Pandemi eğitimi de çok etkiledi, burada
üniversitelerin ayrı yeri var. 4,5 milyon lisans ve 3 milyon ön lisans
öğrencisi, 74 vakıf üniversitesi, 129 devlet üniversitesi bulunuyor.
Birçok ülkede üniversiteler yüz yüze eğitime açılırken
ülkemizdeki belirsizlik ise sürüyor. Uzaktan eğitimle ilgili yaşanan
sorunlar ortada; evinde televizyon dahi bulunmayan ailelerimiz varken birçok
okulun da bilişim sistemleri çökmüş durumda. Birçok öğrencinin
on-line eğitim için bilgisayarı, cep telefonu, interneti yok.
Aynı evde birden fazla öğrenci de var. Bu öğrencilerin
yaşadığı mağduriyet göz ardı ediliyor.
Üniversitelerde yüz yüze eğitim için gerekli hijyen, maske ve mesafe
önlemleri alınmalı, öğrencilere çözüm bulunmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60
Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221)
(Devam)
BAŞKAN 221 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
12nci madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan yüzde otuzunun ibaresinin yüzde
ellisinin ibaresiyle yüzde kırk beşe ibaresinin yüzde yetmiş
beşe ibaresiyle değiştirilmesini ve ve yüzde on beşe
kadar indirmeye ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hasan
Subaşı Fahrettin
Yokuş
Adana Antalya Konya
İbrahim
Halil Oral Ayhan
Altıntaş
Ankara Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yurt içinde üretilen tütün mamullerinde yerli tütün
kullanım oranının artırılmasıyla yeni bir
düzenlemeyi görüşüyoruz. Bu düzenlemeye göre Türkiye'de üretilen tütün
mamullerinin kullanım oranlarının artırılması
öngörülüyor. Bu durum, kuşkusuz yerli üreticimizin desteklenmesi
bakımından oldukça önemlidir. Bu teklife göre, yüzde 30luk yerli
tütün kullanım zorunluluğu 2022 yılından itibaren
başlamak üzere kademeli olarak uygulanacaktır. Buradaki esas sorun da
kademelerin uzun zamana yayılmasıdır. Madem yerli tütünü
destekleyeceğiz, o zaman bu kademeyi yaklaşık beş yıl
gibi bir zamana yaymak doğru değildir.
2022 yılından itibaren başlayacak
olan kademeler 2025e kadar sürecek ve yüzde 30ları bulacak. Bu
zamanlamayı üç yıl gibi bir süreye yaydığımız
takdirde de tütün üreticilerimizin zarara uğramasına engel olacak
düzenlemeleri de yanında getirmemiz lazım. Konunun uzmanları ve
teknik elemanlara göre, zaten üç yıl içinde tedarik konusunda bir
sıkıntı yaşanmayacağı da açıkça ifade
edilmektedir. Dolayısıyla, üreticinin aleyhine olarak uzatmaya gerek
yoktur. Düzenlemede yer alan Cumhurbaşkanının yerli tütün
kullanımını yüzde 45e kadar artırma yetkisiyle yüzde 15e
kadar indirme yetkisi tamamen birbiriyle çelişmektedir. Neden artırma
uygulaması yapılırken bir de o kadar indirme politikası
öngörülüyor? Bu maddede, yüzde 15e kadar indirme yetkisinin
çıkarılması gerekmektedir.
Diğer yandan, yerli tütün kullanım
oranına uymayan fabrikalar için düzenlenmiş bulunan cezalar
caydırıcı değildir. Yine, buradan sormak istiyoruz, 2022
yılı yerine 2021 yılında başlatsanız bir
sıkıntı mı olur? Yüzde 30u yüzde 50ye
çıkarsanız ve Cumhurbaşkanımıza yüzde 75e kadar
çıkarma yetkisi verseniz bir zarara mı uğrarız?
Bunları bu şekilde düzenlemek için elinizi tutan biri mi var,
kaleminizi tutan biri mi var? Ama bunları yapmıyorsunuz çünkü bu
işte samimi değilsiniz.
Ülkemizde, sözleşmeli olarak üretilen tütünün
yüzde 12si iç piyasada üretim yapan fabrikalar tarafından
kullanılmaktadır, yüzde 88i ise her yıl ihraç ediliyor. Tütün,
üzüm, fındık gibi ihraç rekortmeni olan tarımsal bir
ürünümüzdür. Dolayısıyla, bu üretimi yapan tütün üreticisi de
tarımsal desteklemelerden faydalanmalıdır. Tarım ve Orman
Bakanlığı destek verdiği tarım ürünlerini havza
bazlı olarak oluşturmaktadır. Tütünün de aynı şekilde
havza bazlı desteklemelerin desteklenen ürünler grubuna, içine
alınması lazım. Yaklaşık yüzde 90ını ihraç
ettiğimiz tütün neden havzaya alınmıyor? Neden gerekli destek
sağlanmıyor? Özellikle bölgesel olarak düşünürsek Ege, Karadeniz
Bölgeleri, Adıyamanın bir kısmı ve Hatay havzaya alınmalı
ve destek sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bununla birlikte,
tütün üretimi sözleşmeli olarak yapılmaktadır. Ancak bu
sözleşmede üreticiye avans ödeme yükümlülüğü yoktur. Tütün
üreticilerinin, finansal olarak zorluk yaşamaması için avans
ödemelerinin de sözleşme maddesine eklenmesi gerekmektedir. Bu yıl pandemi
nedeniyle tarımla uğraşan birçok üreticimiz büyük zorluklar
yaşadı. Tütün üreticilerimiz ödenmeyen avanslarla mağdur
olmuştur. Bir daha bu gibi mağduriyetlerin yaşanmaması
adına, avans ödemelerinin sözleşmede yer alması son derece
önemlidir. Bilindiği gibi, tütün üreticisi tüm tarımsal faaliyet
ürünleri içinde en düşük gelire sahip olan gruptur. Ülkemiz ekonomisine
büyük katkı sağlayan tütün üreticilerimize gereken destekler
sağlanmalıdır. Burada Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Başkanı Sayın Şemsi Bayraktarın bir sözüyle
konuşmamı aslında sonlandırmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bir dakika
alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Bayraktar diyor ki: 2002 yılında 405 bin olan tütün üreticisi çiftçi
sayısı, 2019 yılında 50 bin çiftçiye düştü. 2019
yılında, Türkiye olarak başka ülkelerin tütün üreticisi
çiftçilerine 291 milyon dolar kazandırdık. Yani şunu demeye
çalışıyor: Kendi tütünümüzü, kendi üreticimizi unuttuk ve gittik
yabandan tütün aldık, 291 milyon dolar harcadık. Hani, diyorsunuz ya
Biz, yerliyiz, millîyiz. Allah aşkına, bu koskoca yalanı
sürekli söylüyorsunuz. Nereniz yerli, nereniz millî? Eğer yerli ve millî
olsanız 291 milyon dolarlık tütün ithal etmeyiz, o para Türk
çiftçisinin olurdu, diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan en az yüzde
otuzunun Türkiyede üretilen tütün olması zorunludur ibaresinin en az
yüzde ellisinin Türkiyede üretilen tütün olması zorunludur olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Mahmut
Celadet Gaydalı Nusrettin
Maçin
Mersin Bitlis Şanlıurfa
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Semra
Güzel Ayşe
Sürücü
İzmir Diyarbakır Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) - Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bitlis
Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurunuz Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına,
görüşülmekte olan 221 sıra sayılı Gıda Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere
tarım siyasi değil toplumsal bir olgudur ve dolayısıyla
böylesi bir konunun siyasi kaygılarla şekillenmesini doğru
bulmuyoruz. Fakat AKP döneminde her türlü alan maalesef siyaset konusu hâline
getirildi. 12nci maddeyle 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 6ncı
maddesine yeni bir fıkra eklenmektedir. Bu fıkrada: Tütün mamulü
üreticilerinin, bir takvim yılı içerisinde yurt içi piyasaya arz amacıyla
ürettikleri ve ithal ettikleri; sigara, nargilelik tütün mamulü, sarmalık
kıyılmış tütün mamulü ve pipoluk tütün mamulü
kategorilerinde kullandıkları toplam tütünün, kategori bazında
en az yüzde otuzunun Türkiyede üretilen tütün olması zorunludur. Cumhurbaşkanı,
bu oranı yüzde kırkbeşe kadar artırmaya ve yüzde
onbeşe kadar indirmeye yetkilidir. denilmektedir. Bu zikzağın
gerekçesi nedir? Bu bana güzel bir Kızılderili söylemini
anımsattı: Eğer havada rüzgâr yokken fırıldak
dönüyorsa, mutlaka bir üfleyeni vardır.
Cumhurbaşkanı tarafından yüzde 15e
indirilmesi yetkisi, teklifin gerekçe kısmının 12nci maddesinde
yer alan Türkiyede üretilen tütünlerin kullanım oranı
artırılarak, tütün ithalatının azaltılması ve
ithalat yoluyla temin edilen tütünler yerine çiftçilerimizin ürettiği
tütünlerin kullandırılması amaçlanmaktadır. ifadesiyle de
çelişmektedir. Hâlbuki bu oranın mümkün olduğu kadar azami
tutulması ve hatta tamamının yerli olması teşvik
edilmelidir. Maddeyi bir an olumlu olarak ele alalım. Getirilmek istenen
düzenlemeyle yerli üreticinin destekleneceği varsayımında
bulunabiliriz. Keza söz konusu maddeyi hazırlayanlar da madde gerekçesinde
bu duruma değinmiştir. Fakat bugün yaptığımız
düzenleme bugüne kadar yaptığınız hatalı
uygulamayı maalesef kompanse edemez. 2002de kabul edilen Tütün
Yasasıyla getirilen kısıtlamalar ve TEKELin
özelleştirilmesi sonrası tümüyle dışa
bağımlı hâle gelen, tütün sektöründe milyonlarca tütün üreticisi
işsiz kaldı.
Tütün üretimini küçücük alanlara
sıkıştırarak insanları sefalete sürüklediniz. Tütün
işçileri başka işlerde çalışmaya mahkûm edildi. Bu
konuya dair en çarpıcı örneklerden biri Soma maden kazasında
ölen işçilerdir. Soma katliamında yaşamını yitiren
birçok kişi tütün emekçisi ve tütün üreticisiydi.
Bitliste 342 köyümüzün 100den fazlasının
ekonomisi tütün üreticiliğine dayanıyordu. Bitliste daha önce
yaklaşık 1.500 kişinin çalıştığı sigara
fabrikası AKP hükûmeti döneminde kapatıldı ve buna
karşı herhangi bir alternatif üretim de teşvik edilmedi.
Dolayısıyla, her biri bir fabrika gibi istihdam sağlayan, tütün
üreten köyler tütün üretimini bıraktı. Bundan dolayı da gençler
batı illerine göç etmek zorunda kaldı. Kapatılan fabrikalarla
Bitliste ekonomik ve sosyal sistem AKPnin tütün politikaları yüzünden zor
bir sürece girdi.
4 Mart 2016 tarihinde yine Genel Kurulda bugün
yapılan düzenlemeyle ilgili konuşmuştum. O zamanlar
batıyor dediğiniz ve emsal gösterdiğiniz Yunanistan bile
Philip Morris şirketiyle üç yıllık anlaşma yaparak tütün
üretimini destekleyip üreticisinin yüzünü güldürmüştü. Biz ise Philip
Morris gibi şirketler yüzünden üreticiyi ve emekçiyi bu işe kurban
ettik. demiştim. Dört buçuk yıl sonra sigarada söylediklerimiz geç
de olsa idrak ediliyor. Kâr marjı çok yüksek, böylesi bir alanda karteller
tarafından tabii ki rekabet istenmez.
Her şeyde yerli ve millî lafını
ağzından eksik etmeyenler konu ne zaman tütün, sigara olsa British
American Tobacco Company yanında yer alıyor. Tütün bu ülkenin en
büyük zenginliğidir ve birçok ailenin geçim kaynağıdır. Bu
zenginliği ayakta tutmak ise merkezî Hükûmetin en büyük sorumluluğu
olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bu, ekonomik
büyümenin yanı sıra bölgesel kalkınma açısından da
önem teşkil etmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 12nci maddesinde geçen yüzde on beşe kadar ibaresinin
yüzde yirmi beşe kadar olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Hüseyin
Yıldız
Bursa Edirne Aydın
Faruk
Sarıaslan Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Nevşehir Manisa
Cengiz
Gökçel
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Manisa
Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakırlıoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesi üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
yurt içinde üretilen tütün mamulleri içindeki yerli tütün oranının
kademeli olarak yüzde 30a çıkarılması amaçlanmaktadır.
İlk aşamada hedefimiz 2022 yılında tütün mamullerindeki
yerli tütün oranını yüzde 17ye çıkartmak. Hedefimiz 2022
yılında yüzde 17ye çıkartmak ise bugün yerli tütün oranına
bir bakmak gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, 2018 verilerine göre
bir paket sigaradaki yerli tütün oranı yüzde 12. Tütün sektörü şu
anda yabancı imalat sanayisinin kontrolünün en yüksek olduğu sektör
durumunda. Oysa çok değil, 2003 yılında yerli tütünün
satış amaçlı üretilen sigaradaki kullanım oranı yüzde
43 idi. 2006 yılında Türkiyede 128 bin ton tütün ihraç ediliyordu ve
buna karşılık 66 bin ton ithalatımız vardı. 2017
yılına geldiğimizde ise bu tablo tam tersine döndü.
İhracatımız 128 bin tondan 51 bin tona düştü,
ithalatımız ise 66 bin tondan 100 bin tona çıktı. Bu tablo
neden tersine döndü? Tütünde net ihracatçı pozisyonunda olan ülkemiz
nasıl oldu da tütünde net ithalatçı durumuna düştü?
Fındık ve üzümden sonra en önemli ihraç ürünümüz olan tütün
nasıl bu hâle geldi? Özellikle 2003 yılından sonra uygulanan
yanlış politikalar -esasında buna yanlış dememek
gerekir- tütünü, tütüncüyü bitirmek için uygulanan bilinçli ve kasıtlı
politikalar tütün üreticimizi fakirliğe mahkûm etti. Üretici küstü, tütün
ekmekten, dikmekten vazgeçti, göçe zorlandı. Öyle ki şu anda Manisa
kırsalındaki yaş ortalaması 50. TEKELin tütün
kısmının özelleştiği 2008 yılında bu ülkede
180 bin aile tütün üretiyordu, 2018 yılında bu sayı 55 bine
düştü. TEKELin özelleştirilmesi, kota uygulamaları,
sözleşmeli üretim uygulamaları üreticiyi yabancı
şirketlerle baş başa bıraktı, üreticiyi yabancı
şirketlerin insafına bıraktı. Bunlarla baş edemeyen
çiftçi tütün üretimini bıraktı. Şimdi ne yapılmak
isteniyor? Yüzde 12 olan sigaradaki yerli tütün oranı yüzde 30a
çıkartılmak isteniyor. Olumlu mu? Olumlu bir yaklaşım elbet
ama geçmiş olsun. Tütüncüyü bitirmek için yapılması gereken her
şeyi yapmışsınız, TEKELi özelleştirmişsiniz,
üreticiye kota getirmişsiniz, çiftçiyi uluslararası şirketlerle tek
taraflı sözleşme yapmaya zorlamışsınız, 1986
yılında ithal tütünde kilogram başına 3 dolar olan fonu 15
sente kadar indirmişsiniz, tütüncüyü öldürmüşsünüz, şimdi ölüden
medet umuyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, tütüncünün sorunlarından bahsederken sözleşmeli
tarım uygulamasından da bahsetmek zorundayız. Şimdi,
Akhisarın Yayakırıldık köyünden Muhtar Mehmet ile
uluslararası tütün firmalarının sözleşme
yaptığını bir düşünün. Yasa gereği, sözleşme
3 nüsha tanzim edilecek, 1 nüshası çiftçide kalacak ancak şirketler
sözleşmeyi Muhtar Mehmete vermiyor. Muhtar Mehmet, inanın, neye imza
attığını bile bilmiyor. Zorunlu olmasına rağmen 1
nüshası İlçe Tarım Müdürlüğüne de teslim edilmiyor. Bu
sözleşmenin adil olma ihtimali var mı? Bu sözleşmede sizce kim
kârlı çıkar? Yayakırıldıklı Muhtar Mehmet mi,
yoksa büyük şirketler mi?
Değerli
milletvekilleri, bu sene yaşanan bir olayı sizlere arz etmek
istiyorum. Türkiyede; Manisada, Denizlide tütüncü şubat ayında
sözleşme imzalar, mart ayında, nisan ayında da
avanslarını alır. Zaten tütüncünün tütün dikmekteki en büyük
amacı, meramı avansı alabilmek. Bu sene avanslar ağustos ayında
ancak verildi; avansa güvenip borca giren üretici perişan oldu, borç
yüzünden icralık oldu. Üretici avans için şirkete gittiğinde Ne
avansı, sözleşmede avans diye bir şey yok. cevabını
aldı.
Değerli
milletvekilleri, böyle bir sözleşme olabilir mi? Böyle bir düzen olabilir
mi? Çiftçi resmen şirketlerin insafına terk edilmiş; çiftçi
çaresiz, çiftçi yapyalnız.
Değerli
milletvekilleri, şu an yukarıda görmüş olduğunuz bu
avizelerin sayısı 16. 16 Türk devletini temsil etmekte ve tütün
karşılığında Çek Cumhuriyetinden -Çekya-
alınmış yani bedeli tütün üreticisinin alın teriyle
ödenmiş. Yani demem o ki bu ülkenin ekonomisinde, istihdamında, hatta
bu yüce Meclisin temelinde tütüncü vardır, tütüncünün alın teri
vardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz.
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, ben
Akhisarlıyım. Bugün zeytinin başkenti olan Akhisar,
geçmişte de tütünün
başkentiydi. Bakan, tütün piyasasını her yıl gelir
Akhisarda açardı. Fiyat güzelse kasketler havaya atılır,
şayet fiyat memnun etmezse kasketler yere çalınırdı.
Devriiktidarınızda o kasket yere bir kere düştü,
yıllardır da kaldıramıyoruz ne yazık ki. Devlet, önce,
üretimde sürekliliği sağlayacak, tütün üretimini artıracak
sistemi kurmak zorundadır; yoksa uygulanamayacak kanun
çıkarmanın bence hiçbir önemi yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12nci maddesiyle 4733
sayılı Kanunun 6ncı maddesine eklenen fıkrada yer alan
ve yüzde on beşe kadar indirmeye ibaresinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Özlem
Zengin Ahmet
Aydın İbrahim
Halil Fırat
Tokat Adıyaman Adıyaman
Yakup
Taş Muhammed
Fatih Toprak Bülent
Turan
Adıyaman Adıyaman
Çanakkale
Ramazan
Can Fehmi
Alpay Özalan Abdullah
Güler
Kırıkkale İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ve yüzde on beşe kadar indirmeye
ibaresinin madde metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 13üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Mersin Şanlıurfa İzmir
Ömer
Faruk Gergerlioğlu İmam
Taşçıer Mahmut
Celadet Gaydalı
Kocaeli
Diyarbakır Bitlis
Ayşe
Sürücü
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin.
Buyurunuz Sayın Maçin. (HDP
sıralarından alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
13üncü madde tütün üreticilerimizle ilgili ve tütün
üreticilerimiz için hayati bir konuyu görüşmüş oluyoruz.
Arkadaşlar, iktidar, yüksek vergi
alamadığı ürünü ya yasaklıyor veya vatandaşların
daha yüksek vergiler ödemeden alabileceği ürünlere
ulaşmasını engellemeye çalışıyor. Örneğin,
TEKEL sigaralarına gelen zamlarla, sigara tüketen
vatandaşlarımızın cebinden yerel tütün üreticilerimizin
sigara maliyetinin 50-60 katı daha fazla para çıkmaktadır. Tütün
ve onun yan ürünleri olan makaron, filtre, sigara kâğıdı gibi
ürünler Adıyaman, Urfa, Diyarbakır başta olmak üzere birçok
şehrimizde yerel üreticinin gelir kaynakları arasındadır;
tüketiciler içinse tütünü tüketebilmeleri için gerekli olan malzemeler
arasındadır. Yasa teklifi, tütün üreticisini, tütün satan esnafı
ve bunu tüketen milyonlarca insanı kaçakçılık kapsamına
almayı öngörmektedir. Bu şekilde, küçük üreticiyi, esnafı ve
kıt kanaat geçinen tütün kullanan vatandaşlarımızı zan
altında bırakmaktadır. Kayıt dışılık
ve vergi kaybı adı altında getirilmek istenen düzenleme büyük
sigara tekellerinin çıkarını temsil ederken küçük üreticiyi yok
etmeyi hedefleyen bir uygulamadır. Yapılması gereken, küçük
üreticiyi tütün ve yan ürünleri konusunda destekleyen -yasal güvence ve
düşük vergilendirmeyle, korumacı uygulamalarla- sigara tekelleri
karşısında rekabet ve ekonomik tahribat
yaşamayacakları düzenlemeler yapmaktır.
Bir önceki maddelerde para cezaları öne
çıkarken bu uygulamalarla üreticiler ve tüketiciler adli vakalara
dönüştürülerek hapis yolunun da gösterildiği kriminal bir uygulama
düşünülmektedir.
Daha önce Şeker Yasasıyla beraber bu
alandaki piyasa egemenliği tamamen küresel sermayeye verildi. Şimdi
de daha küçük yapılı, daha küçük sermayeli kurumları
denetleyerek var olan mevcut piyasalar da küresel sermayenin lehine
yönlendirilmek istenmektedir.
TEKELin özelleştirilmesiyle, Tütün Kanunuyla
bütün tütün üreticisi üretimden koparıldı. Türkiyenin birçok
yerindeki tütün çiftçisi AKP iktidarınca sistemli bir biçimde tasfiye
edildi. Tütün işçileri başka işlerde çalışmaya mahkûm
edildi. Bu konuya dair en çarpıcı örneklerden biri de Soma maden
kazasında ölen işçilerdir. Soma katliamında
yaşamını yitiren birçok kişi tütün emekçisi ve tütün
üreticisiydi.
Sarma tütüne yönelik getirilen bu yasakla
insanların hayat tercihleri biçimlendirilerek müdahale edilmektedir.
Sigara satışına veya ithalatına kota koymayan devlet, küçük
çiftçinin tütününe müdahale ediyor. Aslında iktidarın bir sigara
karşıtlığı yoktur. İnsanların, yüksek
vergilerle alamayacağı sigara yerine daha ucuz ürünlere yönelmesini
engellemek istemektedir. Bu teklifle, iktidarın alkole ilişkin
yasaklamalarıyla da ekonomik sebeplerle evde içki yapımının
önüne geçmek amaçlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, AKP
iktidarının aslında ekonomi politikası diye bir
politikası yok. Niye yok? Ya serbest piyasa ekonomisini
uygulayacaksınız, piyasayı serbest bırakacaksanız
-buna ister klasik liberalizm deyin ister neoliberalizm deyin- ya da Keynesçi
devlet politikasını uygulayacaksınız. Şimdi, AKPnin
ekonomi politikası yok. Kamyon yolun ortasından gidiyor; ne
sağından ne solundan. Giden arabalara hiç bakmaksızın,
kendi bildiğini
İstediği zaman sağa geçiyor, istediği
zaman sola geçiyor, istediği zaman ortadan yürüyor. Türkiye ekonomisini,
her alanda olduğu gibi, tütün üreticilerini de, tütün tüketicilerini de
zor durumda bırakan bir yasayla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla)
Tamamlayacağım.
Şimdi, üreticinin 100 lirayla
ulaşabildiği 1 kilo tütün, fabrikalar
aracılığıyla, 100 lira değil, bin lira. Tüketiciyi
mağdur ediyor.
İkincisi, tütünün kilosu -demin CHPden
Adıyaman Milletvekilimiz de söyledi- bugün 13 liradan talep ediliyor ama
2022 için ise 22 lira. Ya, iki yıl sonra tütünün kilosunun 22 lira
olmasını vicdan kabul eder mi?
Bakın, tütün üreticilerinin, bu tütünün yan
maddeleriyle geçimini sağlayan insanların kulağı şu an
Mecliste ama bildiğinden şaşmayan iktidar partisi -benim
bildiğim bildiktir- her zaman sermayeden yana; üreticiden, işçiden,
emekçiden yana tavır almamıştır, tütün üreticileri
konusunda da tavrı yine tekellerden yana.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinde yer alan müsadere ibaresinin zor alım olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Bursa Edirne Mersin
Hüseyin
Yıldız Faruk
Sarıaslan Mehmet
Akif Hamzaçebi
Aydın Nevşehir İstanbul
Türabi
Kayan
Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan.
Buyurunuz Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Konu, tarımın ve
ormanın hâlipürmelali.
Değerli arkadaşlar, işe ilk
başladığınız zaman acemisinizdir, zamanla tecrübe
kazanırsınız, hem işinizi genişletirsiniz hem
ekonominizi genişletirsiniz. Türkiyede on sekiz yıldan beri iktidar
var ama gelin görün ki on sekiz yılda tecrübesi artacağı yerde,
bu ülkenin ekonomisini geliştireceği yerde, on sekiz yılın
sonuna geldiğimizde maalesef ekonomi batmıştır. Bu kadar
beceriksizlik herhâlde özel olarak yetiştirilmekle mümkündür diyorum ben.
Ama sizi yetiştirenler nereden geldi, onu da bir türlü bilmiyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle buğday,
ayçiçeği gibi en çok lazım olan tarım ürünlerimizde sürekli
olarak azalma var. 25 milyon tona kadar çıkmış olan buğday
rekoltemiz maalesef 17-18 milyon tona kadar düşmüştür. Türkiyenin
buğday üretimini sağlıklı bir şekilde
yaptığınız zaman 35-40 milyon tona kadar kapasitesini
artırma şansınız vardır. Nasıl mı? Önce
tohum ıslahıyla başlayacaksınız. Onun ardından
kültür tarımı dediğimiz, tarımın gübresini,
ilacını vesairesini sağlıklı bir şekilde
atıp toprağını sağlıklı bir şekilde
hazırladığınız zaman 35-40 milyon ton buğdaya çok
rahat erişirsiniz. Peki, Türkiyenin ihtiyacı ne kadar? 20-25 milyon
ton.
Şimdi, biz, her yıl 7-8 milyon ton
dışarıdan buğday ithal ediyoruz. Hâlbuki bu şekilde
bir çalışma yapsak her yıl 10-15 milyon ton yurt
dışına buğday satacağız değerli arkadaşlar.
Peki, bunu niçin yapmıyoruz, niye yapmıyoruz? Sebebi şu: Çünkü
araştırma geliştirme bu Hükûmetin işi değil. Bu
Hükûmetin işi, dışarıdan alalım, ithalat yapalım;
ithalat yapmak için belli kişilere imkân tanıyalım, fırsat
verelim, o insanları zengin edelim hesabıdır bu. Bugüne kadar Türk
tarımının bu hâle gelmesinin yegâne sebebi budur değerli
arkadaşlar.
Ayçiçeğine gelince
Ayçiçeği üretiyoruz.
Ayçiçeğinin bugün kilo fiyatı 4 lira, ayçiçeği tohumunun kilo
fiyatı 200 lira değerli arkadaşlar yani 50 kat fazla. 50 kat
fazla olan bu ürünü, toprağımız var, suyumuz var,
yağmurumuz var, güneşimiz var ama üretemiyoruz. Çünkü üretmek için
çalışmak lazım, üretmek için araştırmak lazım,
üretmek için bu işe eğilmek lazım. Peki, eğiliniyor mu?
Hayır. O zaman ne yapılıyor? Nasıl yapıyoruz biz bu
işi? İthalat yoluyla çünkü kolay olan budur çünkü hiçbir çaba, hiçbir
gayret, hiçbir bilimsel araştırma yapmaya gerek kalmadan
yandaşlarınıza ithalat imkânı verirsiniz. Ondan sonra
buyursun ithalat, gelsin ithalat ve yandaşların cebi dolsun.
Değerli arkadaşlar, Fransız
Hükûmetinden, tarımına katkıda bulunduğundan dolayı,
bizim Türk Hükûmetindeki Türk Bakanlar liyakat madalyası alıyorlar,
nişan alıyorlar. Ne kadar utanç verici bir şey. Hiç
utanmıyor musunuz Sayın AKPliler? Bundan daha büyük bir rezalet olur
mu? Bunun gibi; fındık, incir, kuru üzüm ve zeytin üretiminde dünya
şampiyonuyuz. Dünya piyasasını bizim yönetmemiz gerekiyor ama
maalesef, dünya piyasası bizde değil. Dünya piyasasını ele
geçiren Almanı, İtalyanı, Fransızı bize talimat
veriyor Bu şekilde yapacaksın. diye.
Zeytin ağacı dikmemizi engellemeye
çalışıyorlar değerli arkadaşlar. Kiminle mi?
Yunanistanın talimatını İtalyası, Almanyası
alıyor ve Türkiyeye diyor ki: Sen her tarafını zeytin
ağacıyla donatamazsın. Bundan utanmıyor musunuz?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Sen utan, sen.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Ben niye
utanacağım? Ben buradan bütün her şeyi açık bir
şekilde söylüyorum size.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın efendim.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Doğru olanı
gelin beraber yapalım diyorum. Doğrusunu söylemekten niye
çekiniyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, ayçiçeği
yağı fabrikalarımız vardı bizim, özellikle Trakyada.
Bu yağ fabrikalarının yüzde 90ı
kapatılmıştır. Bir iki tane Amerikan firması geldi bunların
hepsini satın aldı, şimdi Amerikan fabrikalarının
çıkardığı ayçiçek yağını yiyoruz
değerli arkadaşlar.
Bunun yanında, tütüne gelelim, pancara gelelim.
Pancarı ne hâle getirdiğinizi biliyorsunuz değil mi? Demin
çıktı bir arkadaşımız, şekeri
dışarıdan ithal ettiğinizi anlattı. 14 tane
fabrikayı kapattınız, sattınız ama imalat yapamaz hâle
getirdiniz. Biz daha cumhuriyetin ilk yıllarında 20 tane şeker
fabrikası olacak dedik, pancar şekeri fabrikası olacak dedik.
Bunları daha sonra 35e çıkardık. Bakın arkadaşlar, on
sekiz yıldaki beceriye bakın; şeker fabrikalarının
14ü kapandı, biz dışarıdan şeker ithal ediyoruz.
Bundan utanmıyor musunuz? Utanın arkadaşlar, bu rezalettir! Hani
nerede millî, hani nerede yerli! Hepsi palavra! Hepsi palavra çünkü kendileri
dahi inanmıyorlar. Ama hesap başka. Hesap yerli üretim değil,
hesap dışarıdan alsınlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Size süre verdim, ekstra süre verdim
efendim.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim Samsun
sigaramız vardı bölgenin tütününden üretilen, Bitlis sigaramız
vardı, Tokat sigaramız vardı, bunun yanında Bafra
sigaramız vardı, aynı zamanda Manisa bölgemizin Hisar
sigarası vardı. Ne oldu bunlar?
Değerli arkadaşlar, çok kısa bir
şey söyleyeceğim. Bir İngiliz yazar Türk Birinci sigarası
içiyordu. 70li yıllarda İngiltere ve Amerika Türkiyeye ambargo
koyduktan sonra, Birinci sigarasını ambargodan dolayı
getiremiyorlar diye hükûmete dava açmıştır ve davasını
kazanmıştır; buradan tekrar ona Birinci sigarası gönderdik.
Siz ne yaptınız? Hepsini yok ettiniz, şimdi mahkûm ettiniz
halkımızı yabancı sigaraya. Tütün alıp
içiyorlardı, onu da yasakladınız. Ne yapsın diye?
Yabancı sigara alsın diye; yabancı sigara sanayicilerinin,
yabancı tütünün üreticisi olan tütün üreticilerinin ceplerini doldurmak
için. Yakışıyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) Yakışıyor
mu, söyleyin bana! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yazıklar olsun diyorum size! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Hatip.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Utanın,
utanın!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Konuşma!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Bu kadar kötü
bir hükûmet hiç gelmedi Türkiyeye! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Ayıp,
ayıp!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Otur yerine!
TÜRABİ KAYAN
(Kırklareli) Söylediklerimde bir yanlış varsa onu söyleyin bana.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hepsi
yanlış, hiç doğru yok!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Göster o
zaman.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan eklenmiş ibaresinin ilave
edilmiş ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş
Adana Mersin Konya
İmam
Hüseyin Filiz Arslan
Kabukcuoğlu Enez
Kaplan
Gaziantep Eskişehir
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın Kabukcuoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Hükûmet, yabancı sigara fabrikalarına
verdiği tavizle, Türk milletine yönelik bazı yasaklamalar
getirmektedir. Türk tütün sektörü sigara kartellerinin kontrolüne
geçmiştir. Hükûmet, yaşanmakta olan ekonomik sorunlar içerisinden
çıkış ararken sigara fiyatını, alkol
fiyatını artırma yollarına gitmekte, kendince de vatandaş
buna birtakım çözümler aramaktadır.
Devlet, tütün, makaron, sigara
kâğıdı, sigara filtresine koyduğu kısıtlamalarla
vatandaşı kontrollü sigara içmeye ve böylece vergi vermeye
zorlamaktadır. Makaron, sigara filtresi veya sigara kâğıdı
taşınması kolay olan şeylerdir. Bunlar yükte hafif, pahada
ağırdır. Bir nevi, bunların kaçakçılığı
teşvik edilmiş olmaktadır. Devlet sigaradan makul bir vergi alsa
vatandaş da gayrimeşru yollara sapmayacaktır.
Bugün ruhsatsız silah taşımanın
cezası bir ila üç yıl arasında hapis cezasıdır.
Aynı şekilde, uygun olmayan tütün ya da alkol tüketiminin cezası
da bir yıl ila üç yıl arasında hapis cezasıdır. Yani
legal tütün piyasası dışından alışveriş
yapmak kaçak silahla eş tutulmaktadır. Şöyle bir düşünelim;
14,5 liralık sigaranın 12,47 lirası vergiyken 2 lirası
maliyettir. Bu derece ölçüsüz ve mantıksız verginin
vatandaşı getirdiği nokta yasa dışı yollara
sapmaktır. Bu zorlamaların sonunda vatandaş artık kenevir
eker gibi tütün ekerse şaşmamak lazım. Bunlar arzu edilecek
şeyler değildir. Ne olursa olsun, tütün ve alkol üzerindeki bu vergi
vatandaşı çok zorlamaktadır.
2018 yılında devlet alkol ve sigaradan
51,1 milyar lira vergi almıştır yani 2018deki gelir vergisinin
yaklaşık yüzde 9unu Türk sigara ve içki tiryakileri
ödemişlerdir. Kişi başına gayrisafi millî hasılanın
7 bin dolar civarında olduğu bir ülkede bu vergiler ölçüsüz ve
mantıksızdır. Sigaraya uyguladığımız
vergiyle, dünyada sigaradan en çok vergi alan, şampiyon devletiz.
Dünyanın en yüksek alkol vergisi alan 6ncı ülkesiyiz. Bu
şekilde, vatandaş bu maddeleri kullanmaktadır, bulduğu
zehirli maddelerle kendini öldürmektedir. 1 litre rakı 200 liraya
satılırken maliyeti 40 lira civarındadır. Alınan vergi
son derece hesapsızdır. Önceleri etil alkolü vatandaş dışarıdan
bulup bir kimyager becerisiyle kendisine içki hazırlarken daha sonra bunun
üzerindeki baskı yüzünden etil alkol bulamamıştır; ya metil
alkol almıştır ya metil alkol almıştır ya da
birtakım düzenbazlar metil alkolü etil alkol diye
satmıştır ve insan vücuduna toksik olan bu maddeler
insanların hayatlarını kaybetmelerine neden olmuştur.
İçkide yüzde 80 çok yüksek bir vergidir.
İnsanlık tarihinde görülmüştür ki gerek kısasa kısas
cezaları gerekse idam cezası gibi çok şiddetli cezalar dahi
insanları suçu işlemekten alıkoyamamaktadır. Alınacak
verginin makul oranda tutulması durumunda
Yüksek hapis cezalarıyla
kural dışı sigara ve alkol tüketiminin önüne geçilemeyecektir.
Olması gereken, vergilerin, vatandaşın satın alma gücünü de
dikkate alarak belirlenmesidir. Bu sayede vatandaşın kaçak tütün,
sigara, alkol kullanımı da önlenmiş olacaktır.
Konumuz Tarım Bakanlığı olunca
pancar ekicilerinden bahsetmemek olmaz. Ekim ayının sonu olduğu
hâlde pancar fiyatları hâlâ belirlenmemiştir. Bölgem
Eskişehirin çiftçileri önemli pancar üreticilerindendir. Her gün
bunların şikâyetleriyle karşı karşıya gelmekteyim
ve haklı şikâyetlerini dile getirmektedirler. Girdilerin
yüksekliği de dikkate alınırsa pancar fiyatının en az
400 lira olması gerekir. Ayrıca TÜRKŞEKER bu yıl pancar
taşımada bir değişikliğe gitti. Önceleri pancarın
nakliye fiyatını bölgedeki şeker fabrikaları ve
nakliyeciler belirlerken bu yıl TÜRKŞEKER kendi belirlemiştir ve
de bu yıl belirlediği fiyat geçen yıl belirlenen, kabul edilen
fiyatın yüzde 23 altındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiyor
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Sayın
milletvekilleri, memlekette neyin fiyatı düşüyor ki pancar
taşımasının fiyatı düşsün? Bu fiyata nakliyeci
pancarı taşımamakta, pancar ekicisinden ilave ücret
almaktadır. İlave ücret almayan nakliyeciler pancar
taşımasını yapmıyorlar. Pancar tarlada bekliyor,
çiftçi fiyat belirlenmediği için ne ekeceğine karar veremiyor.
Hükûmet bunların planlamasını yapamadığı için
kafasına göre ürünlerde gümrük vergisini artırıyor,
azaltıyor. Kaybeden Türk çiftçisi, Türk milleti. Millî servette düşme
olmaktadır.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan 2022
yılı için yüzde on yedi, 2023 yılı için yüzde yirmi bir ve
2024 yılı için yüzde yirmi beş olarak uygulanır.
ibaresinin 2022 yılı için yüzde yirmi, 2023 yılı için
yüzde yirmi beş ve 2024 yılı için yüzde otuz olarak
uygulanır. olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Ayşe
Sürücü İmam
Taşçıer
Mersin Şanlıurfa Diyarbakır
Nusrettin
Maçin Semra
Güzel Mahmut
Celadet Gaydalı
Şanlıurfa Diyarbakır Bitlis
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) - Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü.
Buyurunuz Sayın Sürücü. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. 14üncü madde üzerinde partim adına söz almış
bulunmaktayım.
İlgili madde, tütün mamulleri üreticilerinin
kullandıkları yerli tütünün kademeli olarak
artırılmasına ilişkin bir teklifte bulunuyor. Ancak 2000li
yılların başında Tütün Kanunuyla uluslararası
şirketlerin politikaları doğrultusunda yerli tütünü yok ederek şirketlere
rant sağladınız. Bu sebeple, tütün üreticisinin girdi maliyetlerine
ve mevcut şartlarına bakmaksızın, son derece düşük bir
kotayla yerli tütün şartı getirmenizin üreticiye
sağlayacağı bir fayda kalmamıştır. Fakat
aynı torba yasanın bir diğer maddesinde ise
Cumhurbaşkanına yerli tütün kotasını istediği anda yüzde
15e kadar indirme yetkisi tanınmıştır. Bu, son derece iyi
niyetten uzak ve tütün üreticisinin gözünü boyama amacı taşıyan
bir maddedir.
Sormak istiyoruz: Adıyamanda tütün
üreticisinin tütünlerini götürüp sattığı TEKEL
fabrikalarını neden kapattınız? Çünkü daha fazla vergi
almak için kapattınız. AKP tütün üreticisine diyor ki: Tütün
ekebilirsin ama satamazsın. Adıyamanda binlerce ailenin geçim
kaynağı olan kıymalık tütün üretimini yasaklayarak köylüyü,
çiftçiyi, küçük üreticiyi bitirip uluslararası sermaye şirketlerine
alan açtınız. 3 milyon tütün üreticisi yanlış
politikalarınızdan dolayı tütün üretiminden vazgeçti.
Tarımsal üretime de özel vergiler getirme
noktasına gelen iktidarın tütüne olan müdahalesi IV. Muratı
aratmamaktadır âdeta. Hem toplum mühendisliği yapıp hem de
haksız vergilerle üretici ve tüketiciyi ekonomik çıkmaza
sokmaktasınız. Örneğin, Urfada, binbir emekle fıstık
yetiştiren Bozova ve Karaköprü fıstık üreticileri dolu
yağışı sebebiyle önümüzdeki bir, iki yıl mahsul
alamayacak. Ama bir yandan da mahsul tarlalarda yanarken AKP iktidarı
serin toplantı odalarında ithalat kararları alıyor.
Çiftçinin ekonomisini ve tarımsal üretimini ithalatçı
politikalarınız çerçevesinde kesip biçiyorsunuz.
Evet, Suriyenin kuzeyinden tonlarca
buğdayı, hububatı tırnak içinde- ithal ediyorsunuz.
Savaşın olduğu, sivil katliamların
yaşandığı, sayenizde ÖSOnun cirit attığı
Kuzey Suriyeden tarımsal ithalat yaparken karşıda bir muhatap
var mıydı? Ödeme yaptınız mı? Önümüze sereceğiniz
tüm belgeler göstermelik, bunu da biliyoruz. Çukurova, Harran Ovası, Suruç
Ovası, Mardin Ovası, Konya Ovası dururken savaşın
olduğu bir coğrafyadan hububat getirmeyi çiftçiye nasıl
açıklayacaksınız?
AKP iktidarı 2020nin ilk beş ayında
yüksek oranda tarımsal ürün ithalatında bulunurken çiftçi tarlada
yanan, değersizleşen ürünle baş başa kaldı.
Dünyanın en bereketli topraklarını imara açma çabasında
olan AKPnin tarım politikalarındaki çarpık, ayrımcı
ve verim odaklılığından ne kadar uzak olduğunu, bizzat
Tarım Bakanı, 21 kente tohum desteği sunarken Urfayı,
Mardini ve Diyarbakırı bunun dışında tutarak bize
göstermiştir.
Değerli arkadaşlar, ekolojik ve tarihî
değerleri yok etmeye çalışan iktidar, işi gücü
bırakıp yaban doğaya ölüm getirmeye niyetlenmiş durumda. Av
katliamdır; av bir spor değil, avcılar da sporcu değildir.
Şiddet, devlet kurumlarının ihaleleriyle meşru
kılınamaz. Hiçbir hayvanın canı ihaleyle satılıp
ölüme meşruluk kazandırılamaz.
Evet arkadaşlar, demokratik değerleri,
tarım arazilerini, toprağın tüm bereketini, Munzur Vadisini,
Zilan Deresini, Karadenizin derelerini, Kazdağlarını,
Hasankeyfi, toplumun hafızası olan mezarlıkları, insan
olmaya dair ne varsa talan ediyorsunuz. Hasankeyf insanlık
mirasıydı, AKP koca bir tarihi talan etti. 13üncü yüzyılda
Moğol istilasına, savaşlara, medeniyetlere, insan
ırkına ve bin yıllara direnen Hasankeyf, AKPnin beton saçan,
insana, doğaya, tarihe düşman politikalarıyla yok edilme
noktasına getirildi. Tarihi, ekolojiyi, doğayı, insan
haklarını ve toplumu savunan herkese karşı bir imha
politikası yürüten sizler, talancısınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İmha
politikasını terör örgütleri yapıyor. Türkiye üzerinde
karanlık emelleri olanlar yapıyor imha politikalarını.
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Bir an önce, ithalata
dayalı, verimi yok eden, desteklemeleri DEDAŞın eline
bırakan, çiftçi ve tarım düşmanı rant ve talan
politikalarından vazgeçin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra sayılı
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan
bendinde yer alan ibaresinin bendinde belirtilen olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Bursa Edirne
Mersin
Faruk
Sarıaslan Hüseyin
Yıldız
Nevşehir Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız.
Buyurunuz Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, demin arkadaşlar
Tütün piyasasında, yerli tütün kullanımı yüzde 30 dedi ama bu,
14üncü maddede de yüzde 25 olmuş; tekrar değiştirmişler
mi, bilmiyoruz Başkan. 2022de yüzde 17, 2023te yüzde 21, 2024te yüzde
25 olacak yerli tütün kullanımı. Hâlbuki Türkiyede siz TEKELi
özelleştirirken 290 milyon liraya, alan yandaşınız
parayı yatırmadan Amerikan şirketiyle anlaşarak bir ay
sonra 900 milyon liraya devretti. Yani kendi cebinden para çıkmadan 610
milyon dolar cebine para attı; bunu hepimiz biliyoruz, siz de biliyorsunuz.
Özelleştirildikten sonra yabancı sermaye geldi Türkiyeye ve Türk
tütününü yok etti, dışarıdan ithal tütün getirdi. Türkiyede
yaklaşık 110 milyar adet sigara üretiliyor arkadaşlar, 110
milyar adet ve bunun yüzde 1inde dahi Türk tütünü kullanılmıyor. Şimdi
aklınız başınıza geldi, yüzde 25e getiriyorsunuz.
Tabii, o lobiler saraya gelip gidiyor, onların hepsinin kim olduğunu
biliyoruz. Orada pazarlık usulü yaptınız; bunu, 2022ye, 2023e
ve 2024e yaydınız.
Değerli arkadaşlar, yeri geldiği
zaman Millîyiz. diye her yerde hava atıyorsunuz. Yahu, millîlik bu mu?
Yani Türkiyede bedavaya TEKELi özelleştireceksiniz, aradan 610 milyon
dolar para götüreceksiniz, sonra geleceksiniz, Türkiyedeki tütün üreticilerini
yok edeceksiniz. Ben Aydın Didimliyim, benim 3 tane köyümün geçim kaynağı
tütündü arkadaşlar. Yani o köylülerin hepsi, sabahın köründe gidip
tütün yapıp sattıktan sonra evini yeniliyordu, çocuğunu
evlendiriyordu, yatırımını yapıyordu ama maalesef, siz
iktidara geldikten sonra çiftçiyi yok ettiniz.
Değerli arkadaşlar, üç aydan beri,
Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun talimatıyla bütün milletvekillerimiz 81
ili geziyoruz. Ben de geçen hafta Bülent Tezcanla beraber
Aydındaydık, Aydın esnafıyla, KOBİlerle
görüştük. Yem fabrikasına gittik, yem fabrikasında diyorlar ki:
Sayın Vekilim, biz yem üretiyoruz ama bu yemin ham maddesinin yüzde
47sini ithal ediyoruz. Hazine Bakanı Değerli damat dedi ki: Ya,
dolar yükselirse yükselsin. Bir örnek vereceğim: 200 TLyi siz
çıkardınız yani TLden 6 sıfırı attınız
değil mi? 200 TL ilk çıktığında 125 dolar para
alıyorduk yani 200 lira para veriyorduk, 200 TLyle 125 dolar
alıyorduk. Şu an, 2020de biz 120 dolar almak için 970 lira para saymak
zorundayız, 970 lira. Yani bizim paramız yüzde 70 değer kaybetmiş.
Ham maddenin yüzde 47sini-yüzde 50sini yurt dışından
getiriyoruz buraya.
Değerli arkadaşlar, çiftçileri yok
ettiniz. Şimdi ben size soru soruyorum: 2006da bir kanun
çıkardınız değil mi? Millî gelirin yüzde 1i çiftçiye prim
olarak dağıtılacaktı. Hesap
yaptığımızda, şu an çiftçinin sizden alacağı
157 milyar TL. Şu an çiftçinin borcu ne kadar? 150 milyar lira. 150 milyar
lira çiftçinin borcu var arkadaşlar. Madem siz bu Türk çiftçisini
seviyorsunuz, gelin önümüzdeki dönemde getirin, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
destek veririz; bu 150 milyar TLyi silelim, zaten çiftçilerin
alacağı var sizden, o zaman ödeşelim. Önümüzdeki dönemde bunu
yapmadığınız takdirde -hani tanzim satışları
kurdunuz ya, Suriyede savaş vardı ya oradan soğan ile patatesi
ithal ettiniz biliyorsunuz değil mi, böyle Çankayanın merkezinde
patates, soğan kuyruğu oluşturdunuz- seneye bunu
bulamazsınız değerli arkadaşlar. Siz, bu sene, yatın
kalkın Cumhuriyet Halk Partisinin büyükşehir belediye
başkanlarına dua edin. Neden? Size anlatayım:
Bir, Aydın Büyükşehir Belediye
Başkanı ne yaptı, biliyor musunuz? Bütün üreticilerin direkt
hayvanlarını aldı, Ege Et: çöpe atılmıştı
biliyorsunuz, sizin Özel İdarenizdeyken- geri aldı, 5 milyon
yatırım yaptı.
METİN YAVUZ (Aydın) Allah, Allah!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Aydının
köylüsünü, üreticisini gerçekten ihya etti ve Türkiyenin en ucuz etini
Aydında yiyoruz Ege Etin sayesinde, en kaliteli etini de orada yiyoruz
değerli arkadaşlar. 17 ilçede de şu an perakende satış
yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
METİN YAVUZ (Aydın) Yalan söylüyorsun,
yalan! Yalan söylüyorsun! Ben de Aydınlıyım, yalan söylüyorsun!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Aydına
giremiyorsun, Aydına giremiyorsun!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN YAVUZ (Aydın) Kim, ben mi
girmiyorum?
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sorun, Aydın
milletvekillerine sorun bakalım; giremiyorsunuz.
METİN YAVUZ (Aydın) En son altı ay
önce geldin Aydına! Hadi oradan! Yalan söylüyorsun!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Genel Kurulu selamlayalım.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şu an buğdayı Rusyadan ithal ediyorsunuz ya,
Mansur Yavaş çiftçiye 250 bin dönüm destek verdi, bu sene 250 bin dönüm
buğday ekti Ankara çiftçileri.
METİN YAVUZ (Aydın) Yalan! Yalan!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sizin
yapamadığınızı Cumhuriyet Halk Partisinin belediyeleri
yapıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben size bir öneri getiriyorum
Tarım
Bakanı var ya, şu an ithal lobilerin kucağına
düşmüş arkadaşlar. Bir tek Bakan direndi onlara, Faruk Çelik,
sizin Bakanınız, onlara direndi. Ne yaptı biliyor musunuz saray?
Baktı ki olmuyor, adamı görevden aldınız,
atamadınız; işin gerçeği bu. Şu anki Tarım
Bakanı, Avrupanın Bakanı, Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı
değildir değerli arkadaşlar. Bir gerçek bu.
METİN YAVUZ (Aydın) Külliyen yalan,
külliyen yalan!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Gerçekler bu.
Acı söylüyoruz işte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Siz millî
olamazsınız, yerli de olamazsınız; sizin partiniz, saray,
komple Avrupanın ithal baronlarına peşkeş çekiyorsunuz.
METİN YAVUZ (Aydın) Hadi oradan!
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş
Adana Mersin Konya
Enez
Kaplan İmam
Hüseyin Filiz
Tekirdağ Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN ve KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, İmam
Hüseyin Filiz, Gaziantep Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Filiz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde, İYİ
PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 4733
sayılı Kanuna geçici madde ilave edilerek yerli tütün kullanım
oranları 2022 yılı için yüzde 17, 2023 yılı için yüzde
21 ve 2024 yılı için yüzde 25 olarak öngörülmüştür. Madde
gerekçesinde Türkiyede üretilen tütünlerin kullanım oranları
artırılarak ithal edilen tütünler yerine aşamalı ve zamana
yayılmış yerli tütün artışıyla çiftçilerimizin
ürettiği tütünlerin kullanılması amaçlanmaktadır.
denilmektedir. Bu gerekçeye katılıyorum ancak bu gerekçeyle 2008
yılında sigara fabrikalarının özelleştirilmesinde
yerlilik ve millîlik anlayışının hâkim
olmadığı da açıkça itiraf edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 12nci maddede
konuşan Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun önerdiği gibi,
yerli tütün kullanma oranının kademeli artış yerine en az
yüzde 50 olarak güncellenmesi ve 2021den itibaren başlatılması
çiftçilerimizin önünü açacak ve rahatlatacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2002
yılından bu yana tütün ve tütün üreticilerinin başına
gelmeyen kalmamıştır. Dünyada oryantal tip tütün üretiminde uzun
yıllardır söz sahibi olan Türkiyede tütün üretimi istikrarsız
bir seyir izlemiştir. 4733 sayılı Tütün Yasasıyla
destekleme alımlarına son verilmiş, sözleşmeli üretim modeline
geçilmiş ve tütün üreticileri mağdur edilmişlerdir. Tütün
üretimini rakamlarla ifade edecek olursak 2002 yılında 405 bin olan
tütün üretici sayısı 2019 yılı itibarıyla yüzde 86
azalarak 56 bine, tütün üretimi ise 2002 yılında 159.521 tondan yüzde
44 azalarak 2019 yılında 70 bin ton civarına gerilemiştir.
Tütün tarımı zor, meşakkatli ve geliri az bir iştir. Bu
bakımdan, genç nesil tütüncülükten uzaklaşmış ve
çoğunlukla büyük şehirlere göç ederek üretimi ters yönde etkilese de
tütün üretiminde gerilemenin asıl sebebi sigara fabrikalarının
satılması olmuştur. Özelleştirme yani
yabancılaştırma kapsamında sigara
fabrikalarımızın British American Tobacco firmasına 1
milyar 720 milyon dolara satıldığı 2008 yılında
devlete sağladığı vergi miktarı 2 milyar dolar
civarındaydı. Burada, tarihî TEKEL fabrikalarının, bir
yıllık vergi gelirlerinin bile altında
satılmasının yerlilik ve millîlik anlayışıyla
bağdaşmadığını belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, özelleştirme
sonucu, fabrikaların bulunduğu illerde işsizlik
artmış, vatandaşların başka yerlere göç etmelerine
sebep olunmuştur. Mesela Bitliste -biraz önce sayın hatiplerden
birisi de bahsetti- 26 bin ailenin geçim ve gelir kapısı
kapanmış, çoğu işsiz kalmış ve
yarısından fazlası da göç etmek zorunda
bırakılmıştır.
Bir diğer vahim ve önemli olay ise Samsun,
İzmir, İstanbul, Ankara, Malatya, Adana Sigara
Fabrikalarının birçoğunun arazilerine AVMler inşa
edilmesidir. Bu da kabul edilebilir değildir, yanlış
yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, TEKELin tütün
piyasalarından çekilmesi ve sigara fabrikalarının satılması
neticesinde piyasaya tümüyle hâkim olan çok uluslu şirketin tamamen yerli
tütünden imal edilen sigaraları piyasaya yeterince sunmaması sonucu,
yurt içinde satılan sigaralarda yerli tütün kullanımı en alt seviyeye
inmiştir. Sözleşmeli tütün üretim modeli uygulanması sonucunda
özellikle Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde olan
talebin kısıtlanmasıyla tütün üreticileri sözleşme yapacak
firma bulamamış ve tütün üreticileri çaresiz kalmışlardır.
Değerli milletvekilleri, TÜİK verilerine
göre, Türkiyede 15 yaş üzeri nüfusun yüzde 27,3ü sigara içmektedir; bu
da yaklaşık 22 milyon kişi demektir. 1 paket sigara
fiyatının ortalama 15 TL olduğunu varsayarsak Türkiye sigaraya
yılda yaklaşık 115 milyar TL yani yaklaşık 14 milyar
dolar ödemektedir. Sigara fabrikaları British American Tobaccoya
satıldığında BAT Global Birleşme ve Satın Almalar
Bölümü Direktörü Richard Hodgsonun Ödemede ne kadar kredi almayı
düşünüyorsunuz? şeklindeki soruya Bu konuda çalışmalar
yapıyoruz. dedikten sonra Türkiye 8inci büyük sigara piyasası
diye cevap vermesi gerçekten ibret vericidir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Türkiyeyi bu şekilde pazar olarak görenlere sigara
fabrikalarının satılması, üzerinde önemle düşünülmesi
gereken bir konudur.
Değerli milletvekilleri, son olarak toplumumuzu
tütün mamullerinin tüketiminin zararlarından koruma
çalışmalarının devam etmesini diliyor, aynı zamanda
Tarım Bakanlığının tütün üretimi ve ihracat boyutlarıyla
ülkemizin önemli bir kesimini ilgilendiren tütünle ilgili bir millî tütün
politikasını ortaya koyması gerektiğini bir defa daha
hatırlatıyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Şanlıurfa Bitlis
Semra
Güzel Serpil
Kemalbay Pekgözegü İmam
Taşçıer
Diyarbakır İzmir Diyarbakır
Ayşe
Sürücü
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.(HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
İki türlü tarım yapılabilir;
bunlardan bir tanesi insanın doğayı taklit ettiği
tarım pratikleri, diğeri de doğaya dikte ettiği tarım
pratikleri. Tarihsel olarak bakıldığında, tarımın
bir pratik olarak çıkışı insanın doğayı
taklit etmesine dayanır. İnsan doğayı taklit ederken az
girdiye, az enerjiye, yoğun istihdama ihtiyaç duyar, ekolojik dengeyi
bozmaz. Ne zaman ki insan doğaya dikte etmeye başlarsa, Şu
kadar topraktan, bu kadar ürünü, şu tarihte elde edeceğim. derse
-biz buna kapitalizm diyoruz kısaca- fazla gübre, fazla yakıt, fosil
yakıtlar, hormon ve sair kimyasalları kullanmak zorunda kalır.
Endüstriyel tarım pratiklerinin handikabı da bu ikincisinde
yatmaktadır çünkü endüstriyel tarım pratikleri ve kapitalizm,
doğayı bir kaynak olarak görür. Bizler doğayı kaynak olarak
değil, varlık olarak görürüz. Doğayı kaynak olarak gördüğünüz
için, doğada bulunan her şeyin geri planında bir kazanç
esası görürsünüz.
Şimdi, şu gariban hayvanların avlanma
meselesi: Deniyor ki Ya, bizim kültürümüzde var bu iş. Hani az
sayıda insan bunu yapıyor ama bizim kültümüzde var. Vallahi, kültür
denen şey insanın ürettiği, yarattığı her
şeydir, bunun içerisinde iyisi de vardır, kötüsü de vardır.
Kültürümüzde var diye bir şeyi savunmak saçmalığın dik
âlâsıdır. Savaşlar da kültürümüzde vardır, insanların
birbirini boğazlaması, toprak için insanların birbirini
öldürmesi, bütün toplumların, bütün sınıflı
toplumların kültüründe olan şeydir. Kültüründe var diye bunu savunmak
ve desteklemek mümkün değil, aynı avcılığın
olduğu gibi.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Merkez Av
Komisyonu şöyle bir janjanlı yapıya kavuşturulacak; ne
olacak: Bir akademisyen gelecek fen edebiyat fakültesinden; nasıl
geleceği ayrı, kimin seçeceği, atayacağı ayrı
mesele. 3 de doğa ve çevre kurumlarından insan gelecek. Böylece
Merkez Av Komisyonu daha büyük bir cüsseye sahip olacak ve iddia o ki hangi
hayvanların katledilip katledilmeyeceğine daha bilimsel bir
perspektifle cevap verecek. Şimdi, bir defa meseleyi şuradan ele
almak gerekir: O 3 doğa, çevre örgütünden kimlerin geleceğine
nasıl karar verileceği de ayrı mesele, bu konuda partizanlık
yapacağınıza eminiz ama bunlar olmasa bile mesele şu:
Burada, bilimin yaratmış olduğu meşruiyet alanı,
toplumsal muhalefetin yaratmış olduğu meşruiyet alanı
kullanılarak zaten doğada az sayıda kalmış olan
canlıların, hayvanların ölüm fermanı imzalanıyor. O
meşruluğa yani Merkezi Av Komisyonunu genişletmiş olmaktan
kaynaklı oluşturduğunuz ve üretmeyi düşündüğünüz
meşruiyet zeminine dayanarak bu hayvanların ölüm fermanına imza
atıyorsunuz. Aranızda toy gören var mı ya? Bağırtlak
gören var mı? Kaç tane kınalı keklik kaldı memlekette?
Çengel boynuzlu dağ keçisi gördünüz mü arkadaşlar? Görmediniz, bunlar
bitti, pek çok şeyin bittiği gibi.
Şimdi Merkezi Av Komisyonu oturacak, şu,
şu hayvanların -üveyik, bağırtlak gibi hayvanların da
zaten nesli tükeniyor- öldürülmesine karar verecek. Avcılık
-lâmı cimi yok- bir spor değildir. Başka bir canlıyı
yok ederek bir spor yapmak mümkün değildir. Ne İslamen ne vicdanen ne
insaniyet olarak bunu kabul etmek mümkün değildir arkadaşlar.
Avcılık bir katilliktir ve geri planında silah tekellerinin
olağanüstü mali hacimlere ulaşmış kriminal bir dünyası
vardır. Geldi bir Merkezi Av Komisyonu Başkanı Komisyona,
bakın, dinleyin ha, diyor ki: Biz üçüncü gücüz. Birinci güç kim? Asker;
sonra polis, sonra da avcılarmış. Terörle mücadeleden tutun,
bilmem ne kolluk gücüne kadar hangi maddeden, hangi yasadan bu meşruiyeti
kendilerine devşiriyorlar bilinmez ama Biz üçüncü gücüz. diyor ve
doğaseverlere, çevre koruyucularına karşı ölüm tehdidinde
bulunuyorlar, biliyor musunuz, duydunuz mu bunu daha önce, bilmiyorum.
Şimdi, buradan hareketle, Merkezi Av
Komisyonunu genişleterek avcılığa meşruiyet alanı
kazandırmaya dönük her türlü faaliyetin, biz, HDP olarak hayvanları
katletmeye destek önergesi olduğunu düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
RIDVAN TURAN (Devamla) 250den fazla doğa ve
çevre örgütü bu önergelerin karşısında arkadaşlar.
Avcılığın meşru bir zemine bağlanması
değil, avcılığın yasaklanması esas
olmalıdır. Kaliforniya ormanlarının yok olması
kurtların gidişiyle meydana geldi, biliyor musunuz? Kaliforniya
ormanları önemli ölçüde, yıllarca araştırıldıktan
sonra Ya, kurtlar azalınca niye ormanlar yok oluyor? denildi. Oysa
burada çok hassas bir ekolojik denge vardı, sizin gözetmediğiniz ve
geri planında para gördüğünüz denge; o da şuydu: Musların
ve geyiklerin popülasyonunu kontrol altında tutan kurtlardı, kurtlar
büyük bir hızla öldürüldüğünde geyikler ormanı talan ettiler.
Şimdi, sportif amaçlarla ABD Büyükelçisi
gelmiş, bilmem ne ülkesinin temsilcisi gelmiş, bu memlekette onlara
avcılık yaptıracaksınız; yazıktır,
günahtır. Günahtır gerçekten, bu mazlumlara kıymayın bu
kadar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RIDVAN TURAN (Devamla) Son cümlem
BAŞKAN Buyurunuz.
RIDVAN TURAN (Devamla) Paranın
dışında çocuklarımıza
bırakacağımız bir ülkemizin olduğunu unutmadan buna el
kaldırın ve Kızılderili şefin dediği gibi, bir
gün AKPliler de paranın yenmeyecek bir şey olduğunu görecek
değerli arkadaşlar.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15inci
maddesinde geçen "yükseköğretim kurumlarının orman fakültelerinden
bir, biyoloji bölümlerinden bir olmak üzere iki bilim insanı ibaresinin
"yükseköğretim kurumlarının orman fakültelerinden iki,
biyoloji bölümlerinden iki olmak üzere dört bilim insanı olarak
değiştirilmesini; "doğa koruma alanında faaliyet
gösteren sivil toplum kuruluşlarını temsilen dört ibaresinin
"doğa koruma alanında faaliyet gösteren sivil toplum
kuruluşlarını temsilen altı; "toplam yirmibeş
ibaresinin "toplam yirmidokuz olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Hüseyin
Yıldız Bayram
Yılmazkaya
Bursa Aydın Gaziantep
Faruk
Sarıaslan Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Nevşehir Edirne Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Gaziantep
Milletvekili Bayram Yılmazkaya.
Buyurunuz Sayın Yılmazkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, günümüz
dünyasında gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler,
kendi insanlarının sağlığındaki en önemli
faktörün beslenmeden ve temiz havadan geçtiğini yıllardan beri
keşfettikleri için ülkelerindeki tarım ve gıdadaki düzenlemeleri
yıllar öncesinden tamamlamışlardır. Bu ülkelerdeki kolay ve
ucuz beslenme sayesinde salgın ve kronik hastalıklarda insanlar daha
korunaklı hâle gelmiş durumdadır ama maalesef, ülkemizde hemen
hemen her alanda olduğu gibi mevcut iktidar insanların beslenmeye
bağlı sağlığını geri planda
bırakıp Birilerini daha çabuk nasıl zengin ederiz? veya Rant
nerede daha fazladır? derdine düşmüş, sonuçta ulusal
politikalarımız tarım ve gıdada hâlen oturmamış
bir sistemle devam etmektedir. Yıllarca verdiğimiz mücadele ve
uğraşlara rağmen, ülkemiz insanları, bol ve ucuz doğal
gıda noktasında beslenmedeki yetersizlikler sonucunda, salgın ve
kronik hastalıklara bünyesel olarak daha zayıf bir şekilde
yakalanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, yaşamın tüm
bileşenlerini ve alanlarını yakından ilgilendiren
tarım ve gıda, tek bir kişinin aklıyla yönetilecek bir
sektör değildir. Coronavirüs salgınıyla önemi bir kez daha
ortaya çıkan tarım ve gıdada tüm dünyanın şimdiye
kadar bitirmiş olduğu, bizim çok geç kaldığımız
ulusal ve sürdürülebilir tarımın belirlenmesi şarttır.
Eğer bu yöntemi belirlemezsek günübirlik adımlar, eksik çözümler ve
yanlış düzenlemelerle gıda ve tarım alanındaki sorun
yumağı her geçen gün biraz daha büyüyecek ve içinden
çıkılmaz bir hâle gelecektir ve hatta gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, ne yazık ki
ülkemizdeki tek adam yönetimine özgü Ben bilirim. ve Yaptım oldu.
tavrı, bu yasa teklifinin hazırlanması ve görüşülmesinde de
kendini göstermiştir. Daha önceki dönemlerinizde de her gelen Tarım
Bakanı, ülkenin ve insanların değil kendi hırslarının
peşine düşerek bir önceki yasayı değiştirip yine
birilerinin menfaatine gelecek hâle getirmiştir.
Değerli arkadaşlar, artan nüfus, iklim
değişikliği, su kaynaklarının
kısıtlılığı, toprak kayıplarının
artması, verimli toprakların kaybedilmesi gibi nedenlerle tarımsal
üretimin nüfusa yetmediği durumlarda gıda egemenliği ve
gıda güvenliği, ülkelerin geleceğe güvenle bakabilmesi için en
stratejik konular olacaktır. Ülkemiz tarımı, AKP iktidara
geldiği günden bugüne kadar, artan bir şekilde dışa bağımlı
hâle gelmiştir. 2002 yılında tarımsal hasılanın
büyüme oranı 7,5 kat artmışken 2003 ila 2019 yılları
arasında tarım sektörü ortalama 2,7 büyümüştür.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra büyüme
oranı daha da aşağı düşerek yüzde 2,5 olarak
gerçekleşmiştir. Tarımsal hasıla kayıpları,
büyüme oranlarının düşük olması ve AKP iktidarının
ithalatçı politikaları ülkemizi tarımda net olarak
ithalatçı konuma getirmiştir.
Getirilen yasa teklifinde -arkadaşların da
belirttiği gibi- Tarım Kanununda değişiklik öngörülmesine
karşın çiftçilerimizin yaşadığı çeşitli
sorunlarını ve sıkıntılarını gideren
düzenlemelere yer verilmemesi, Türkiye tarımı açısından çok
üzücüdür. İlim Gaziantepte olmak üzere, çiftçilerin sulama ve elektrik
borçlarını ödeyememeleri, yeterli destek primi alamamaları,
birikmiş banka borçları, devletin destek için verdiği ödemeden
vergi kesilmesi, borçları nedeniyle gelen paralara usulsüz bir
şekilde haciz ve bloke işlemi uygulanması çiftçilerimizi
çıldırtacak hâle getirdiği gibi tükenmişlik sendromuna da
sokmuştur. Çiftçilerimiz artık mesleği bırakıp
tarlalarını ekmemeye başlamışlardır. Bu durum
sayısal olarak da görülmektedir. 2002 yılında tarımın
istihdam içindeki payı yüzde 35 iken 2019 yılında tarımın
istihdam içindeki payı yüzde 18lere düşmüştür. Başka bir
deyişle, son on yedi yılda 2 milyon 361 bin kişi tarımsal
istihdamdan çıkmıştır. 2019 yılında 3 milyon 387
bin hektar tarım arazisi, çoğu ülkenin gıptayla bakıp eline
geçmezken ülkemizde maalesef nadasa bırakılmıştır.
Dünya, tarımı ve ekme işini ciddiye alıp ucuz gıda
temininin peşine düşmüşken biz, elimizdeki verimli arazileri
yıllardır uygulanan yanlış ve tutarsız politikalar
nedeniyle kaybetmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifinin
15inci maddesinin kabul edilmesi hâlinde Merkez Av Komisyonunun üye
sayısı 21den 25e çıkartılacaktır. Böylece, yaban
hayatıyla ilgili usul düzeyde faaliyet gösteren 4 sivil toplum
kuruluşunun yanı sıra, doğru bir kararla, 1i biyoloji
diğeri orman mühendisi olmak üzere 2 bilim insanı yer almış
olacaktır. Tek kaygımız şu: Bu Komisyona seçilecek kişilerin
liyakat ve ehliyet kriterlerine göre seçilmesi önem arz etmektedir. Doğal
hayatı koruma noktasında bizim de onayladığımız
bu maddenin biyolojik çeşitlilik kaybıyla ülkemizdeki tehlike
altındaki tür sayısının korunmasına katkı
sağlayacağını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, tarım ve
tarım ürünleri güvenli olursa gıdaya ulaşım ya da
alımı güvenli olur. Gıda çok ve ucuz olursa beslenme güçlü olur.
Beslenme güçlü olursa vücut Covid ve gribe daha az yakalanır; yakalansa
dahi güçlü bir şekilde, çabucak atlatır.
Son olarak Covidle ilgili biraz konuşmak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) - Biliyorsunuz ülkemizde
birinci dalga bitmeden ikinci dalga diye yeni bir artışa geçtik.
Arkadaşlar, en son bugün 2.013 yeni vaka, 68 ölüm, yine ağır
hasta sayımız 1.504 civarında. Maalesef, açık söyleyeyim,
dünyada da her yönüyle bizim bu sınavı tamamen geçtiğimizi
söyleyemem bir hekim olarak çünkü sayıların doğru
olmadığına dair herkes artık bir şeyler söylemeye
başladı. Vaka mı, hasta mı? parabolüne soktuk ülkeyi,
doğru değildi bu. Ve gördüğüm kadarıyla dünyada bir çok
ülkenin uyguladığı, yaptığı gibi sürü
bağışıklığı psikolojisini uyguluyoruz, sürü
bağışıklığı politikasını
uyguluyoruz.
Ben yalnız özellikle siz milletvekili
arkadaşlarım için bir şey önereceğim: Sayın
Cumhurbaşkanının her grup toplantısından önce, galiba
milletvekili arkadaşlara Covid testi yapılıyormuş, PCR testi.
Bu, doğru değil arkadaşlar, Grup Başkan Vekilleriniz
konuşamıyorsa ne olur birisi gitsin Sayın
Cumhurbaşkanımızla konuşsun. Bakın, o PCR testi
yapılırken bile tehlikeli; özellikle burun operasyonu geçiren,
burunda problemi olan
Hatta hatta yapanın acemiliğinden, kafa kaidesine
kadar girdiğinde o çubuk çok kötü şeylere neden olabilir. Gelin, bu
testi de bence her Cumhurbaşkanı toplantısında grubunuza
yaptırmayın diyorum, size bir önerim olsun bu.
Grip aşısına gelince, dünyanın
her yerinde beklentisi 10 milyon kutu olan grip aşısı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) 10 milyon
dolayında bir grip aşısı beklentisi varken -1 milyon 300
bin, galiba bir 800 bin daha, etti 2 milyon diyelim- o kadar grip
aşısının olmaması çok tehlikeli arkadaşlar.
Bakın, salgında grip çok çabuk bulaşır ve Covidle benzer
klinikler verir. İnsanlar yarın hastanelere ufacık bir
öksürüğünde, ufacık bir ateşinde Covid oldum. diye gidecektir
ama aşı yapılmış olsa en azından grip
olmayacağı fikrine kapılıp Covid olduğu
şüphesiyle gidecektir. Bu nedenledir ki bu aşı konusunda çok
eksiğimiz var. Neden bu hâle geldik, onu da anlamış
değilim. Hâlbuki çok kolay temin edilebilirdi, aylardan beri belliydi
ülkemize grip geleceği ve Covidle bu mücadelenin olacağı ama
maalesef niye bu önlemler alınmadı, onu da bilmiyorum. Bu da
iktidarınızın eksikliğidir diye düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 15inci maddesinde yer alan teşekkül eden ibaresinin
oluşan ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Enez
Kaplan Zeki
Hakan Sıdalı Aylin
Cesur
Tekirdağ Mersin Isparta
Fahrettin
yokuş İmam
Hüseyin Filiz
Konya Gaziantep
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Isparta
Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Evet Cahit Sıtkı Tarancı bunu
yıllar önce söylemiş. Geçenlerde ölüm yıl dönümüydü, Allah
rahmet eylesin.
Bizim, bir dünya ülkesi Türkiye hayalimiz
vardı, 2000e gelindiğinde eksiği gediğiyle de aslında
olmuştu ama şimdi bitmeyen bir krizler ülkesi Türkiyeyle
karşı karşıyayız. Ne diyoruz anlatalım:
Tarımda sanayileşme ve Endüstri 4.0dı hayalimiz; bir büyük
yoksulluk, yokluklar ülkesi hâlinde bulduk kendimizi. Millî tarım
stratejisi olmayan; tüccarların her zaman üreticiye, emekçi çiftçilerimize
tercih edildiği ama bunun bile becerilemediği, tüccarın da
iflasla yumulduğu, gıdanın ithalata
bağlandığı, çiftçimizin belinin çoktan
kırıldığı, Tarım Bakanı pozisyonunun sadece
tarımımızı daha kötüye götürmeye yaradığı ve
son Bakanımızla -sözüm meclisten dışarı- kötürüm hâline
getirildiği bir Türkiye.
Yokluk yıllarına gidelim. Atatürk,
cumhuriyeti kurduğunda önce köylünün yükü olan aşar vergisini
kaldırdı, çiftçiyi topraklandırmaya çalıştı,
tarımda makinalaşmayı teşvik etti. Ve 13 milyondu nüfus,
yüz ölçümüne baktı ve döndü dedi ki: Topraklarımızı
işlemek için nüfusumuz çok az, arayı makina gücüyle
kapatırız. Şimdi bugün nüfusumuz 81 milyon; son on iki
yılda çiftçi sayısı yüzde 48, son on sekiz yılda da
tarım alanları yüzde 12,3; sebze bahçeleri de yüzde 15 küçüldü.
Yüksek dikkatlerinize sunuyorum: Tarımsal
nüfusumuz azalıyor, evet ama sanayileşmeden dolayı değil,
verim artışı ve artan teknoloji nedeniyle değil
yanlış tarım politikaları yüzünden sürekli zarar edip borç
altında ezilen çiftçi, köylü, bırakıyor.
Ben bu kürsüde, domates alıp fabrika kuran
memleketimizi fabrika satıp domates ithal eder hâline getirdiniz
demiştim geçen sene; şimdi diyorum ki: Yoksulluğu, en büyük
savaşı görerek yenmiş ve dünyanın 16ncı büyük ekonomisine
gelmiş Türkiyeyi yokluğa yol alır hâle getirdiniz.
Yoksulluğu arar hâle geleceğiz arkadaşlar, Allah vermeye.
Bakın, kura bakmayanlar göremez, bilemezler de çiftçiye bakın,
çiftçiyle konuşun; çiftçi, köylü bitik.
Geçtiğimiz hafta bizim Isparta gülünün kilogram
başına taban fiyatı açıklandı. Hemen bir
araştırma önergesi sundum; dolar artmış, mazot ve gübre
pahalanmış, sağlık önlemleriyle maliyetler daha da
artmış. Gül için taban fiyatı geçen sene 7,80di ve
demiştim ki: Gülü toprağa gömdünüz. Şimdi, bu sene 7,35; iyi mi?
Dolar önceki yıla göre yüzde 36
artmış, eylül ayının enflasyonu yüzde 11,75. Bu sizin
moralli enflasyon, TÜİK rakamları; ben ona moralli diyorum.
Şimdi, dolar bu sene yüzde 34 artmış; gülün taban fiyatı
geçen sene 1,32 dolar, bu sene 0,92 dolar; kazançlar yüzde 31 daha az.
Bulgaristana bakalım, bizim şimdi
rakibimiz. Çok daha kalitesiz gülü olmasına rağmen, Bulgaristanda
devlet toprak sübvansiyonu veriyor hektar başına 303 dolara
yakın ve yine ilaç için, kış ilaçlaması için yardım
yapıyor hektar başına 224 dolar ve bugünlerde Bulgaristan
Meclisinde gül üreticisine kilo başına 30-60 sent prim vermesi
tartışılıyor. Şimdi, mazot için yapılan ÖTV
iadesini de yapıyor ve Avrupa Birliği Komisyonu tarafından da
yardım yapılıyor üreticiye. Bununla bizim üreticimiz
karşı karşıya gelmiş, burada defalarca söyledik, hâlâ
destek yok. Geçen yıl gelirler ile giderler dengedeyse bu sene yüzde 50
daha fakirleşmiş çiftçi. Ne yapsın, Allah aşkına? Ben
size soruyorum: Gül üreticimiz taş mı yiyecek arkadaşlar; hak
mı bu, reva mı? Ne yiyecek, nasıl borç ödeyecek ve nasıl
çorba kaynatacak? Kaynatamıyor, işi bırakıyor. Gül,
kültürümüz eğer çiftçiye acımıyorsanız, kültürümüz için
acıyın ve sahip çıkın bu insanlara.
Bir örnek daha vereceğim: Çiğ süt
fiyatları 2,30 lira 15 Kasım 2019da. Yem dolarla; gübre, mazot hepsi
dolarla artmış, vergisi de öyle. Gülü beğenmedinizse eğer
sütü soruyorum. Dün burada süt için söyledi arkadaşlar, hiç öyle
değil gerçekler. O zaman, geçen sene dolar 5,75ti, bugün 7,90. Ve
sütçüleri içine almadan yapılan toplantılarda 2,70 liraya çıkarmayı
düşünen lütfedicilere, sütçülerimiz adına ben soruyorum: 3 liradan
aşağısı süt üreticisinin zararına üretim demek, Ya öl
ya da sütçülüğü bırak arkadaş. demek.
Eriyor çiftçimiz, terk ediyor üreticimiz
toprağını.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Toprağı üretici terk ediyor ve asgari
ücrete razı oluyor çocukları baba mesleğini devam ettirmek
yerine.
Değerli arkadaşlarım, bütüncül bir
üretici destekleme stratejisi şart. Tarım aslında bir
girişim işi ve aslında dünyanın neresine giderseniz gidin
dünya üzerindeki en riskli ve kutsal girişim. Hem küresel rekabete
açık hem de tarımsal üretim bilgisi ve üretici kaybolduğu zaman
onu yerine koyacak kimse yok yani bir hafızası var tarımın,
hafızayı kaybediyorsunuz. Bir şey değil, sizden sonra da
düzeltemeyeceğiz yani. Şimdi, bugün dünya verimli tarımla,
dijital dönüşümle ve akıllı tarımla
uğraşıyor; bakın bizim hâlimize, geleneksel üretim
tarzlarıyla bu alanda küresel çapta rekabet etmek çok zor. Üreticinin
eline borçlarını çevirecek kadar değil birikim yapacak, sermaye
oluşturacak kadar para geçmesi ve eline geçtiği bu birikimlerle
tarımsal dönüşümü sağlaması gerekiyor ki Türk tarımı
21inci yüzyıla taşınabilsin, yoksa imkânsız. Siz, bu fiyat
kırmalarla bunu yapamazsınız ve üretici bu fiyatları kabul
etmediğinde ithalata dayanan politikalarınızla onları kendi
aklınızla disipline etmeye çalışıyorsanız
eğer bunu da bu şekilde yapamazsınız. Bu ürünleri
işleyenler, yerli ve uluslararası pazarlara ulaştıranlar,
alıcılar, sanayiciler; onları da korumak gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen selamlayınız.
AYLİN CESUR (Devamla) Taban fiyatları
artırılamazsa bile üretim maliyetleri düşürülmeli ki kaliteli ve
miktarı doğru ürünü alabilsin alıcı da.
Şimdi ben buradan -vaktim doldu- kaderine terk
edilmiş köylülerimize, çiftçilerimize sesleniyorum: Sabredin -ben de
sabredin diyorum- sabredin çünkü bu kürsülerin yamalı kanunları
değil sizin derdinize derman olacak günleri yakın; sabredin çünkü
bütüncül bir tarımsal kalkınma stratejisiyle hak ettiğiniz
yaşamı size verecek kanunlar çıkarılacak günler yakın;
sabredin çünkü israftan arınmış bir bütçeyle Türkiye
tarımının 21inci yüzyıla taşınacağı
günler yakın.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Keven
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, şeker
pancarı üreticilerinin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN
(Yozgat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şeker
pancarı çiftçisi hayatından bezdirildi. Şeker pancarı
hasadı başlayalı bir ay oldu, pancar fabrikaya çoktan teslim
edildi ama fiyatı belli değil. Şu an çiftçiyle resmen alay
ediyorsunuz. Şeker pancarının fiyatını şeker
hâline geldikten sonra mı açıklayacaksınız?
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, geçen yıl, 1 Eylül
2019da Konyada yaptığı mitingde şeker pancarı
fiyatını açıklamıştı. Şimdi ekim ayı
bitiyor, ortada bir açıklama yok. Yüz binlerce şeker pancarı
çiftçisi yine hüsrana uğratıldı. Benim ilim Yozgat pancar
üretiminde ülkemizde 2nci sırada olup Yozgatlı üreticiler umutla 400
lira fiyat bekliyorlar. Pancar taban fiyatını açıklayamıyor
iseniz söyleyin, açıklayacaksanız bir an önce açıklayın,
üreticinin umutlarıyla fazla oynamayın.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Sayın Esgin
70.- Bursa Milletvekili Mustafa Esginin, ülkenin
her alanda olduğu gibi tarımda da büyümesini sürdürdüğüne
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN
(Bursa) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Türkiye her alanda
olduğu gibi tarımda da büyümesini sürdürüyor. Tarımsal
hasılada Avrupada 1inci sırada yer alıyoruz. Son iki
yılda tarımsal desteği, yüzde 52 artışla, 22 milyar
liraya çıkardık. Bakanlık bütçesinin yüzde 55i çiftçimize
yönelik desteklere ayrıldı. Biz kayıtsız ve
şartsız, daima çiftçimizin ve üreticimizin yanındayız. Bu
yıl salçalık domateste fiyat düşüklüğü sebebiyle, seçim
bölgem Bursamızda, çiftçimizin mağduriyet yaşamaması için
TÜRKŞEKER üzerinden 50 bin tonun üzerinde alım gerçekleştirdik.
Bu sayede domates fiyatını sözleşmeli tarım rakamlarına
çıkararak piyasayı regüle ettik. Aynı şekilde salçalık
biberde de gerekli adımları attık. Önümüzdeki yıl girdi
maliyetleriyle finansman riskini azaltacak, sözleşmeli tarımda
üreticimizi koruyacak ve alım garantisiyle çiftçimize bir koruma
kalkanı sağlayacak düzenlemeler için hep
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaboğlu
71.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden
Kaboğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın CHP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İBRAHİM
ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) OHAL sürecinde hak ihlallerini araştırma
önergemiz vesilesiyle Sayın Özkayanın iddia ettiğinin tersine,
belirttiği dünkü AYM kararlarında AYM ve ACM kararlarının
idare için bağlayıcı olmayabileceğine dair bir dayanak
yoktur, olamaz da. Önergemiz bakımından AYM -madde 153- ve ACM -madde
138- kararlarının yok sayılması Ceza Kanununa göre suçtur.
Şu hâlde sorun, hukuk devleti miyiz yoksa çete devleti mi
olacağız noktasında düğümlenmekte.
Terörist tanımına gelince: Yakın
geçmişte Pensilvanya mukimi teröristbaşı önünde diz çökenler,
2017 tek kişi anayasası dayatmasına Hayır. diyenlere
terörist yaftası vuruyordu, bugün ise güdümleri altındaki
yargıdan bile korkuyorlar. Ülkeyi yağmalamak için yasaları
torbalayanlar ve AYM kararlarını etkisiz kılmak için
Anayasayı sürekli ihlal edenler de kendileri. Âdeta bir tür devlet terörü
yaratmak için yarışmaktalar.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60
Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221)
(Devam)
BAŞKAN 16ncı madde üzerinde 3 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin Kanun Teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Nusrettin
Maçin
Mersin
Muş Şanlıurfa
İmam
Taşçıer Mahmut
Celadet Gaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Diyarbakır Bitlis İzmir
Ayşe
Sürücü Semra
Güzel
Şanlıurfa
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit.
(HDP sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, teşbihte hata olmaz, bir söz vardır:
Deveye sormuşlar Boynun niye eğri? O da Nerem doğru ki.
demiş. Şimdi, biz de AKPye diyoruz ki bu kadar yanlış,
yanılgılı bir tarım ve orman yasasını niye
getirdiniz ki? Onun da Ben, hangi işi doğru yaptım ki burada
benden doğru bir iş bekliyorsunuz? diye ifade ettiğini
duyabiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, dün de ifade
etmeye çalıştık, iki gündür de arkadaşlarımız
uzun uzun anlatıyorlar. Bu tarım meselesi bir iktidara, tek
kişiye bırakılmayacak kadar önemli bir mesele; hepimizin
yaşamını çok yakından ilgilendiriyor, geleceğimizi
yakından ilgilendiriyor fakat görüyoruz ki bu konuda kör, sağır,
dilsiz ve duyarsız bir tutumda ısrar ediyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, içinden
geçtiğimiz son, pandemi dönemi, aslında bizim birçok sorunu görmemizi
sağladı, örneğin gıda krizini, örneğin
kıtlığı; örneğin gıda enflasyonu gibi
şeylere daha yakından bakmamızı sağladı. Bugün,
Türkiye şunu çok açık ve net gördü: İşte, sokağa
çıkma yasağı ilan edildi, pandemi nedeniyle herkes evine
kapandı, ne oldu? İnsanlar marketlere koştular ve gıda
stoklamaya başladılar, neden? Çünkü, gıda vardı yani
birileri buğday ektiği için, birileri o buğdayın
hasadını yaptığı için, değirmende
öğüttüğü için biz, gidip marketten un alabildik. Un
kendiliğinden tarlada yetişen bir şey değil. Birileri
domates fidesini toprakla buluşturduğu için, biber fidesini toprakla
buluşturduğu için, biz gidip markette biberi, domatesi,
patlıcanı alabildik. Peki, bütün bunların
olmadığı koşullarda biz, böyle bir durumda nereden
nasıl gıda alacağız değerli arkadaşlar? Buna dair
bir fikriniz, bir yaklaşımınız var mı? Hayır,
yok.
Şimdi, bakın, Türkiye'de bunların
yapılması için yani üreticinin üretmesi için, çiftçinin üretime devam
etmesi için bazı koşullar gerekiyor. Biz, her yıl kaybedilen
tarım alanlarıyla yüz yüzeyiz. Bir taraftan toprak erozyonla
kaybediliyor ama diğer taraftan sanayiye açıldığı
için, diğer taraftan yanlış bir şekilde tarım
politikaları uygulandığı için tarım alanları
sürekli daralıyor. Bugün, daha doğrusu her geçen gün üreticiler
topraktan, tarımdan, kırdan ve üretimden kopuyorlar,
koparılıyorlar. Buna dair bir önleminiz var mı? Hayır,
değerli arkadaşlar.
Bakın, sadece TÜİK verilerinde
Türkiyedeki tarım alanları son on sekiz yılda yüzde 12,3
daralmış değerli arkadaşlar, sebze bahçeleri alanı
yüzde 15 küçülmüş ve 2002de 7 milyon 458 bin kişi tarımda istihdam
edilirken bu sayı 2020 Şubat ayında 4 milyon 157 bin kişiye
düşmüş, yani 3 milyondan fazla bir kayıp var ve siz, bu
kaybı hiç önemsemiyorsunuz.
Peki, bu kayıp ne oluyor? Bu insanlar
buharlaşıyor mu? Artık köyünde tarım ve
hayvancılıkla uğraşmıyor; sebze ekmiyor, buğday
ekmiyor. Ne oluyor? Köyünü terk ediyor değerli arkadaşlar, büyük
şehirlere gidiyor ve Ne iş verirsen yaparım ağabey. diyen
niteliksiz emekçi oluyor; aslında, iş gücünde ara eleman oluyor. Yani
bu insanların her biri sermaye için ucuz iş gücü oluyor ve siz, bu
politikaları ne yazık ki destekliyorsunuz, bunun önüne geçmek için de
hiçbir önlem almıyorsunuz.
Şimdi, dün de söyledim, bu ülkenin neye
ihtiyacı var? Bir tarım reformuna ihtiyacı var; sürdürülebilir,
gerçekten üreticiyi destekleyen, üreticinin girdi maliyetlerini düşüren,
dışa bağımlılığı azaltan bir tarım
politikasına ihtiyacı var. Bugün sizin Maliye Bakanınız
dolara bakmıyor ama mazotu satanlar dolar üzerinden alıyorlar ve
dolar üzerinden onu pompaya yansıtıyorlar. Bir çiftçi gidip
tarlasını ekip biçmek için bir depo, iki depo mazot
harcadığında üçüncüyü alamaz noktaya geliyor. Sonuç ne oluyor?
Sonra, gidiyor, özel bankalara borçlanıyor, borç yükü artıyor. Bu
sefer ne oluyor? Gelip traktörünü haczediyorlar, tarlasını haczediyorlar
ve üretimini sürdüremeyen çiftçi ülke için de kendi için de millî gelir için de
bir kayıp oluyor.
Başka ne yapıyorsunuz değerli
arkadaşlar? Yaptığınız yanlışlardan biri:
Bakın, bölgede DEDAŞ ve DSİ, halkın üzerinde gerçek anlamda
ceberut bir sistem yürütüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bugün, DEDAŞın elinde olan Mardinli, Urfalı üreticiler onlar
nedeniyle üretemez hâle gelmiş. Siz kendi alacaklarınızı,
devletin alması gereken vergiyi bir kalemde yandaş şirketler
lehine silerken bu üreticilerin borçlarına dair hiçbir akıl
geliştirmiyorsunuz değerli arkadaşlar. Örneğin, şöyle
demiyorsunuz: Ya, küresel bir salgın var, biz bu borçları
millîleştirelim, biz bu borçları devletleştirelim ve bu
DEDAŞ zulmünden üreticimizi kurtaralım, ikinci ve üçüncü ürünü
tarlada yanmasın.
Başka ne yapıyorsunuz değerli
arkadaşlar? Üreticilerin borçları nedeniyle verdiğiniz
teşviklere DEDAŞın haciz koymasının önünü
açıyorsunuz. Ya, Allah aşkına bir şeyi
kalkındırmak için üç kuruş para veriyorsunuz, ondan sonra en
pahalıdan elektriği satıyorsunuz, ona da DEDAŞ gidip haciz
koyuyor. Bu, vicdana sığar mı değerli arkadaşlar;
hepinize soruyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde geçen ve avlanma
ücreti alınmayacak diğer kişilere ibaresinin
çıkarılmasını, izin ücreti ibaresinin izin ücretine
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Bursa Edirne Mersin
Faruk
Sarıaslan
Özgür Ceylan Hüseyin
Yıldız
Nevşehir Çanakkale Aydın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Çanakkale
Milletvekili Özgür Ceylan.
Buyurunuz Sayın Ceylan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 221 sıra sayılı Teklifin
16ncı maddesi üzerinde görüşlerimi belirtmek üzere söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerekçenin ilk cümlesi Tarım ülkemiz için
öncelikli bir faaliyet alanıdır. Özellikle son yaşanan Covid-19
salgını da tekrar göstermiştir ki gıda güvenliği ve
güvenilirliği, diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemiz için de
hayati bir meseledir. diye başlıyor. Değerli milletvekilleri,
bu haklı ve yerinde tespitin iktidar tarafından
yapılmış olması ülkemiz açısından sevindiricidir.
Hâliyle bu tespiti görünce tarım sektörünün yapısal
sorunlarının çözümü noktasında doğru adımlar
atılacağı beklentisi yükseliyor ancak cumhuriyetin ilk
yıllarında ekonominin lokomotifi olan tarım sektörü her geçen
gün kan kaybediyor.
Gerekçeden devam edeceğim: 2002
yılında 37 milyar TL olan tarımsal hasılamız 7,5 kat
artarak 2019 yılında 275 milyar TLye yükselmiştir. denilerek
kamuoyuna istatistik oyunlarla yanıltıcı bilgi veriliyor. Peki,
gerçekten 7,5 kat bir artış söz konusu mudur? Değerli
milletvekilleri, dönemin döviz kurları üzerinden gerekçede açıklanan
rakamı dolara çevirdiğinizde 23 milyar dolara karşılık
2019 yılında 34 milyar dolarlık bir tarımsal hasıla
gerçekleştiğini görürsünüz. Söylendiği gibi 7,5 katlık bir
artış olsaydı tarımsal hasılamızın 172
milyar dolar seviyelerinde olması gerekirdi.
Çiftçimizin hâli ortada; çiftçi gırtlağına
kadar borç içerisinde, her hasat dönemi öncesi sıfırlanan gümrük
kotaları nedeniyle canından bezmiş durumda.
Gerekçenin her satırında birbirinden
ilginç cümleler serpiştirilmiş. Bunlardan biri de Her ne kadar kendi
kendine yeten bir tarım sektörümüz bulunmakta ise de
Desi ne
kardeşim? Uygulanan politikaların etkisiyle ülkemiz tarımda net
ithalatçı bir konuma gelmiştir. Kendi kendine yeten bir tarım
sektörümüz vardı, evet ama artık saptan samana her şeyi ithal
eden bir ülke olduk. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, son dönem tarım
ihracatımız toplamı 77,6 milyar dolar, ithalata ödediğimiz
rakam ise 104,6 milyar dolardır; fark tam 27 milyar dolar yani kendi
üreticimizi değil, yabancı ülke çiftçilerini desteklemişiz.
Çiftçinin, sanayicinin ve esnafın yüzü
artık gülmüyor. Hâliyle bizim üreticilerimiz de fakirleşmiş,
borçlanmış; kimi bankaya kimisi de tefecilere. 2002de bir çiftçinin
bankalara ortalama borcu bin lira iken 2019 yılında bu rakam 52 bin
lira olmuş. Sonuç mu? Sonuç, üretimden uzaklaşan çiftçi gerçeği.
2003 yılında Çiftçi Kayıt Sisteminde
2 milyon 765 bin kişi varken 2019 yılında bu rakam 2 milyon 83
bin kişiye düştü; 682 bin üretici artık tarımsal üretim
yapmıyor. 2002 yılında 900 bin kişi tarım
BAĞ-KURluyken yüzde 35 azalarak Nisan 2020de 585 bin kişiye
düştü. Tarım sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki
payı 2002 yılında yüzde 10,3 iken 2019da yüzde 6,4e geriledi.
Çöküş bu hızla sürerse ülkemizin sonu bir felakettir değerli
arkadaşlar.
Çiftçi 2014 yılının ilk gününde 10
bin lirayla dolar almış olsaydı elinde 4.596 doları
olacaktı. Aynı çiftçi bugün 10 bin lirasını dolara çevirse
eline geçecek para 1.269 dolardır. Bu çiftçi niye üretsin arkadaşlar?
Fakirleşmenin boyutunu tek başına bu bile açıklamakta görmeyen
gözlere, duymayan kulaklara. (CHP sıralarından alkışlar)
Buna bir çare bulmak zorundayız. İktidar,
muhalefet el ele vererek 83 milyonu uçurumun kenarından çekmeliyiz.
Tarımsal üretimin artırılması için gerekli yapısal
önlemleri ivedilikle hayata geçirmeliyiz.
Allah rızası için rakamlarla algı
oluşturma telaşından vazgeçin de şu çiftçinin, köylünün
derdine derman olmaya çalışın. Çiftçiye ÖTVsiz mazotu verin,
millete verdiğiniz sözleri yerine getirin. Millet size dümeni verdi gemiyi
kazasız belasız limana yanaştırın diye, siz de biraz
gayret edin.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan Bakanlık
tarafından ibaresinin Bakanlıkça ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Zeki
Hakan Sıdalı Enez
Kaplan
Adana Mersin Tekirdağ
İmam
Hüseyin Filiz Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Gaziantep İstanbul Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın Nuhoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerine
konuşacağım, selamlarımı sunarım.
Bu madde, tabiata ve türlerine zararlı
hayvanların, görevliler veya avcılar tarafından
avlanmasıyla ilgili yönetmeliğin Bakanlık tarafından
çıkarılmasını düzenlemektedir. Maddenin gerekçesine göre
yabancı diplomatlardan, devlet misafirlerinden ya da uluslararası
kuruluş temsilcilerinden avlanma ücreti alınmaması
öngörülmektedir. Bu durumun bir ikilik yaratacağını,
istisnaların doğru olmadığını düşünüyoruz.
Bize göre, önemli davetlilere bu imkân verilecekse, bu avlanma bedeli, davet
eden kurum tarafından karşılanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bütün dünyada
olduğu gibi ülkemizde de stratejik bir öneme sahip sektör olan tarım,
son yıllarda atılan günübirlik adımlar, eksik çözümler ve
yanlış düzenlemelerle içinden çıkılmaz bir hâle
gelmiştir. İktidar yetkililerinin birçok konuda olduğu gibi
çizdikleri pembe tablolar gerçeklerden çok uzaktır. Corona
salgını dolayısıyla işsiz kalanlara, iş yerleri
kapanan küçük esnaf mensuplarına, kredi, borç, faiz batağında
çırpınan insanlara pembe tablolar çizmeye devam etmek, onlarla dalga
geçmek demektir.
Takip edilen ithal ağırlıklı
politikalar sonucunda Türkiye, tarımda ithalatçı ülke konumuna
gelmiştir. Daha yakın zaman önce, genetiği
değiştirilmiş, içleri çürümüş soğanı, patatesi
Suriyeden, Mısırdan, İrandan ithal etmedik mi? Ürün
planlaması ve fiyat garantisi olmadığından rastgele üretim
yapılmaktadır.
Bugün, ülkemizin bazı bölgelerinde birçok
üretici sebze, meyvesini tarladan kaldıramadı, satamadı. Bir
taraftan, çarşı pazar gerçekten ateş pahası; insanlar,
kahredici acı bir tablo karşısında yoksulluğa,
sefalete, açlığa mahkûm edilmektedir. Diğer taraftan,
yandaş medyanın bazı torba kanunlarda yer alan uyduruk ve uçuk
maddelere dayanarak attığı manşetler ise
şaşkınlık yaratmaktadır. Hazırlanmakta
olduğu açıklanan vergi ve sigorta borçlarının yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili olarak işte, bazı
gazete başlıkları: Ekonomide üç
gelişme Ekonomiye ilaç gibi paket 2023e kadar her kesimi rahatlatacak
ekonomik paketler gelecek
İktidar mensuplarının ve yandaş
medyanın ekonominin düzeltilmesiyle ilgili başarılı sonuç
getirmeyeceği kesinlikle belli olan bu paket propagandası, enflasyon,
zam, geçim sıkıntısı, yoksulluk tablosunun üzerine kâbus
gibi çökmüştür. Bunun en belirgin göstergesi çarşı, pazar ve
marketlerdeki fiyatlardır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin iyi
yönetilmediğini söyleyerek, örnek vererek eleştirilerde bulunmak
bizim görevimizdir. Haklı olduğumuz eleştiriler için
iktidarın teşekkür etmesini elbette beklemiyoruz ama hiç olmazsa
dinlemelerini, eleştiri konularını anlamalarını
bekliyoruz. Ziraatla, tarımla uğraşan çiftçimiz, köylümüz
sorunları kökünden çözecek ve ülke tarımına hayalî değil,
kalıcı olacak düzenlemeler beklemektedir. Hatırlatmak isterim,
hani bir proje vardı, 2015 yılında AKP iktidarı
tarafından kısa adı TARSEY olan Tarım Sektörü Entegre
Yönetim Bilgi Sistemi diye yüzyılın projesi olarak
tanıtılmıştı. Sormak gerekmez mi, ne oldu bu
yüzyılın projesine? Bu ülkenin kaynakları, bu projede
olduğu gibi, pek çok örneklerini gördüğümüz hayalî projelerle
peşkeş çekilmeye devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, doğal
ekosistemler artan bir hızla değişmektedir. Bu
değişimde yoğun bir insan baskısı olduğu
şüphesizdir. Canlı popülasyonların son elli yılda yüzde
60a yakın azaldığı bilim adamlarınca ifade
edilmektedir. Bu azalmanın iklim krizlerinin etkisi, kirlilik ve
istilacı türlerle aşırı avlanma sonucu daha da artacağı
öngörülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Ülkemizde de
durum farklı değildir. Gelecek nesillerimizi düşünerek
coğrafi ve tabii güzelliklerimizi, doğal
kaynaklarımızı korumak ve faydalı şekilde kullanmak
zorundayız. İklim ve toprak varlığımızı,
tarım alanlarımızı en etkin şekilde kullanarak
istihdam yaratmak, ihtiyaç duyulan ürünleri yetiştirmek ve ürün
fazlasını ihraç etmek suretiyle hem dışa
bağımlılığımızı azaltmak hem de kazanç
sağlamak mümkündür.
İYİ PARTİ olarak artarak biriken
sorunların bilimsel çalışma, bütünsel bir bakış ve
kararlı bir iradeyle çözüme kavuşturulacağına
inanıyoruz. Bunun için, tarımın bütün
paydaşlarının katılımıyla kısa, orta ve uzun
vadeli planlarla gerçekçi çözümler getiren yasalar yapmak gerektiğini
ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Sonuç olarak şunu söylemeliyim ki her torba
kanunda olduğu gibi, bu kanun teklifi de şaibelidir, en önemli
şaibe de Yanıltıcı yayın yapılamaz. ibaresidir.
Yanıltıcı yayın tanımı son derece öznel,
muğlak ve tehlikelidir. Bu maddenin bu şekliyle yasalaşması
keyfî uygulamalara sebebiyet verecektir, halkın doğru bilgi alması
engellenecektir. Bu sebeple, bu madde başta olmak üzere, birçok maddeye
şiddetle karşı olduğumuzu belirtiyor,
saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.07
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 8inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
221 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 22 Ekim 2020 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.09