TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
80inci
Birleşim
29
Nisan 2021 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun, kamuda ücret eşitsizliğine ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, tam kapanmanın esnaf ve yurttaşa
ekonomik etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının, 24 Nisan 1915te ne oldu?
konusuna ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, iktidarın ülkenin sorunlarını
çözemediğine ilişkin açıklaması
2.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, tam kapanma kararına ilişkin
açıklaması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Kutülamare Zaferinin 105inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, Fransada bazı emekli generallerin
yayınladığı bildiriye ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursa Osmangazide Hürriyet
Anadolu Lisesinin bahçesindeki ağaçların kesilmesine ilişkin açıklaması
7.- Karaman Milletvekili
İsmail Atakan Ünverin, Karamandaki tarımsal sulama sorununa
ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Ravza Kavakcı Kanın, soykırım iftirası
atan HDP yönetimini kınadığına, Markar Eseyanı
rahmetle yâd ettiğine ve Covid nedeniyle hayatını kaybeden
İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırının
danışmanı Fahrettin Çiçeke Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
9.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman-Çelikhan yoluna
ilişkin açıklaması
10.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili
Sami Çakırın, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
12.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Fethiye-Söğüt yoluna ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
14.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, Uşaktaki süt üreticilerinin sorunlarına ve
emeklilere verilen bayram ikramiyesine ilişkin açıklaması
15.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
16.- Konya Milletvekili Halil
Etyemezin, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
17.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, mobilya sektörünün sorunlarına
ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Rize İkizdere Vadisine
açılmak istenen taş ocağına ve Ramazan Bayramını
kutladığına ilişkin açıklaması
19.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, aşılamanın eşit, ücretsiz ve adil bir
uygulamayla yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
20.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, Mersin Büyükşehir Belediyesinin
çalışmalarına ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Pençe-Yıldırım
Harekâtında şehit olan Uzman Onbaşı Hüsamettin Gökçeye
Allahtan rahmet dilediğine, Doğu Türkistanın
bağımsızlık mücadelesi lideri Osman Baturun 70inci ölüm
yıl dönümüne ve Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Pençe-Yıldırım Harekâtında
şehit olan Uzman Onbaşı Hüsamettin Gökçeye Allahtan rahmet
dilediğine, Doğu Türkistanın bağımsızlık mücadelesi
lideri Osman Baturun 70inci ölüm yıl dönümüne ve Kutülamare Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Ticaret eski Bakanı Ruhsar
Pekcanla ilgili soruşturma başlatılması ve Yüce Divanda
yargılanması gerektiğine ve aşılama fiyaskosunun
toplum sağlığına zarar veren bir noktaya geldiğine
ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, tam kapanmada vatandaşa sosyal destek sağlanması
ve emeklilerin bayram ikramiyesinin artırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
25.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kutülamare Zaferinin
105inci yıl dönümüne, AK PARTİ olarak toplumun tüm kesimleri için
canla başla çalışmaya devam edeceklerine, ülkemizin ve
bölgemizin huzur ve güvenliğine kasteden meşum planların birlik
ve beraberlik içinde tarihin çöp sepetine atılacağına ve Kadir
Gecesi ile Ramazan Bayramını tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
26.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun İYİ Parti
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- İzmir Milletvekili
Kani Bekonun, 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
29.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Asılsız Soykırım
İdidalarıyla Mücadele Koordinasyon Kurulunun tekrar hayata
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Mardin Milletvekili
Şeyhmus Dinçelin, Covid nedeniyle hayatını kaybeden İzmir
Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırının danışmanı
Fahrettin Çiçeke Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, Konya Milletvekili Orhan Erdemin CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Konya Milletvekili Orhan
Erdemin, Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Batman ve çevresindeki illerde yaşanan
kuraklık tehdidine ilişkin açıklaması
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Kahramanmaraşın Elbistan ve Afşin
ilçelerindeki santral filtrelerinin çalışmadığına
ilişkin açıklaması
36.- Antalya Milletvekili
Hasan Subaşının, Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı Fahrettin Altunun coronavirüsle ilgili kitabına
ilişkin açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve arkadaşları
tarafından, TRTnin kamu yayıncılığına geri
dönebilmesi, tarafsızlık ilkesine uygun bir yayın
politikası geliştirebilmesi amacıyla 29/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, Kobani protestoları sırasında yaşanan ölümlerin
akıbetinin araştırılması amacıyla 29/4/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Nisan 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Yıldırım Kaya ve arkadaşları
tarafından, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin yasalara
aykırı bir şekilde kesilmesinin
araştırılması amacıyla 27/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 4, 5, 6 ve 11 Mayıs 2021 Salı, Çarşamba
ve Perşembe günleri toplanmamasına ilişkin önerisi
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
İYİ Partiye sataşması nedeniyle konuşması
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Avrupa Birliği Uyum
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3572) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 260)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
260) Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
29 Nisan 2021
Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 80inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, kamuda ücret eşitsizliğiyle ilgili söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuşa aittir.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, kamuda ücret
eşitsizliğine ilişkin gündem dışı
konuşması
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, gelir
dağılımı adaletsizliğinde Avrupa ülkeleri
arasında 2nci sırada. Avrupa İstatistik Ofisi verilerine göre
en yüksek geliri olan yüzde 20lik nüfus ile en düşük geliri olan yüzde
20lik nüfus arasındaki gelir farkı 8,7 kat. Bu veriler 2017
yılına ait. Dünya Bankasının yaptığı bir
araştırmada, bir analiz raporunda, ülkemiz 2020 yılında
yüzde 20 oranında fakirleşmiştir. Yani, şu anda Türkiyede
en düşük gelirliler ile -yüzde 20 nüfusla- en yüksek geliri olan nüfus
arasındaki kat 10a çıkmıştır.
Ülkemizde memurlar
arasında ayrıcalıklı ücret ve kadro unvanları
olduğunu hepimiz biliyoruz. Aynı ayrıcalıklı
yapılar maalesef emekli memurlarda, emekli işçilerde ve özellikle
BAĞ-KUR emeklilerinde de var. Örnek olarak, emekli memurların ücret
artışları ile emekli işçilerin ücret
artışları yıl bazında aynı
yapılmamaktadır. Bunu anlamak gerçekten çok zor. Yine, bayram ikramiyesi
verdiğimiz emeklilerden yaklaşık 500 binini ayırdık.
Bu emekliler kim? Özel banka emeklileri, özel bankaların
vakıflarının emeklileri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
gibi oda ve borsalarda çalışmış olan emekliler. Biz bu
emeklileri yok saydık ve dedik ki: Size emekli ikramiyesi yok.
Kara yolları
işçilerini ise skala ayarlaması diyerek skalalara böldük, ayrı
ayrı parçalara böldük ve taşerondan geçen işçilerimizin
perişanlığını görmezden geldik. Sağlık
memurları için de baktığımız zaman, sağlık
işçileri perişan, mesai mefhumu olmadan
çalıştırılan sağlık memurları
yıllardır perişan. Pandemiyle beraber maalesef aileler
bölünmüş durumda. Her uygulamada diğer memurların annelik
hakkı var ama sağlık çalışanı annelerimizin böyle
bir hakkı yok, çocuklarıyla buluşamazlar.
Değerli milletvekilleri,
sağlıkta röntgen çalışanları var. Acilde
çalışıyorsanız yüzde 50 fark alırsınız.
2018den sonra alınan bu farklar acilde çalışmayan, il,
ilçelerde çalışan röntgen çalışanlarından maalesef
geri isteniyor. Yani öyle bir sistem ki kamu hallaç pamuğuna
çevrilmiş.
4/B diye ucube bir sistem
var. Bu sistemde 500 bin çalışan perişan, aile bütünlüğü
yok, yükselme şansları yok. Hangi birini anlatayım? Millî
Eğitim Bakanlığında, Sağlık
Bakanlığında, Diyanet İşleri
Başkanlığında bu sözleşmeliler maalesef perişan.
Ücretli öğretmen diye
bir kölelik öğretmenliği başlattınız, asgari ücret
dahi vermediniz. Güvencesi olmayan ve yılda yedi sekiz ay zor
şartlarda çalıştırdığınız insanlar
bunlar.
Şimdi, kamuda, saymakla
bitmeyecek kadar ücret adaletsizliği, ücret
ayrımcılığı var ama en önemli ayrımcılık
Değerli milletvekilleri, şu Türkiye tablosuna bir göz atın
istiyorum. Bugün zarar eden bir Türk Hava Yolları var, 5 milyon zarar
etmiş ama maalesef, 5 milyon zarar eden Türk Hava
Yollarımızın Genel Müdürü tam 14 başkanlık
yapıyor, 14 yerden maaş alıyor. Yine, bu Hava
Yollarımızın bir yöneticisi, Genel Müdür
Yardımcısı 7 yerden maaş alıyor. Yine, maalesef, Hava
Yollarında bir başka Genel Müdürlük görevlisi 41 yerden ücret
alıyor. Şimdi, bütün bunları niye söylüyorum? Hepimiz biliyoruz
ki şu tablo Türkiye'nin utanç tablosu. İşte Türkiye'yi
getirdiğimiz nokta bu. Vatandaş diyor ki: İş yok, güç yok,
açım ve kaçtım.
En önemlisi şu: Adı
soyadı, Burhan Ersoy; görevi, Vakıflar Genel Müdürü; toplam
maaşı, gelirleri ek ödemelerle beraber 161 bin lira. Adı
soyadı, Fahrettin Poyraz; Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü,
Başkanı; 150 bin lira maaş, ek ücretleriyle beraber. Adı
soyadı, Metin Kıratlı; sarayda daire başkanı; toplam
geliri 85 bin lira. Şimdi, hepimiz biliyoruz ki 1.750 üst düzey bürokrat
çift maaş alır. Onların vergileri de verilmez ikinci
maaşlarından.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Şimdi bu ekranlardan 83 milyon Türk milletine sesleniyorum: Ey
asgari ücretli, 2.800 küsur lira maaş alıyorsun. Bak, senin devletini
yönetenler yandaşlarına 150 bin lira maaş veriyor, 161 bin lira
maaş veriyor. Ey 2 bin lira alamayan emekli, şu tabloya bir bak. Ey
çiftçi, sana hakkını hukukunu vermeyenler senin başına
atadıkları Tarım Kredi Kooperatifi Başkanına 150 bin
lira maaş veriyor. Bak, ey işsiz kardeşim, ey çaresiz
kardeşim, saraydaki bir daire başkanı 85 bin lira maaş
alıyor. Şimdi, bu utanç tablosu sizin değil, ülkeyi yönetenlerin.
Hâlâ bu tabloyu görüp de Zehir zıkkım olsun. demeyecek bir
Allahın kulu var mı? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Allahtan korkun, hiç mi vicdanınız yok, hiç mi
imanınız yok, hiç mi ahlakınız yok, böyle devlet yönetilir
mi? Yazıklar olsun, yazıklar olsun! (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın
Akbaşoğlu, buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kayıtlara geçmesi
açısından şunu söylüyorum: Baştan aşağı
iftirayla
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Baştan aşağı doğru.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) -
baştan aşağı
bağlamından kopartılmış bir şekildeki, hakikaten
hezeyanlarla ve kendi çağırmış olduğu vicdani
muhasebeden gerçekten yoksun bir şekildeki bütün bu konuşmayı
baştan aşağıya reddettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Tarihe geçti.
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, tam kapanmanın esnaf ve yurttaşa
ekonomik etkileri hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili
Sayın Utku Çakırözere aittir.
Buyurun Sayın
Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, tam
kapanmanın esnaf ve yurttaşa ekonomik etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Geç ve eksik de olsa sonunda
kapanma kararı alındı. Bu akşam itibarıyla üç hafta
boyunca kapanacağız ama bu kapanmadan etkilenecek milyonlarca
yurttaşımız ortada, çaresiz bir biçimde bizlerden derman
bekliyor. Bakın, bütün dünya, vatandaşlarına Evde kalın,
canınız da malınız da devlete emanet. Ben size her türlü
desteği vereceğim. Siz sadece
sağlığınızı düşünün. diyor ama biz ne
diyoruz: Kapanalım, başınızın çaresini bakın.
Memleketim Eskişehirden
örnekler vereceğim. Eskişehirimizin en işlek
alışveriş mekânından biri Yunus Emre
Çarşımızdır, dar gelirlinin kendisi için, çocuğu için
alışveriş yaptığı bir mekân -gördüğünüz
gibi- spor kıyafeti, bayramlık, damatlık hep buradan
alınır. Çarşı esnafı heyecanla bu bayramı
bekledi; borç aldı, kredi çekti ve -gördüğünüz gibi- reyonları doldurdu
ama şimdi kapanma kararı çıktı ve bütün mallar ellerinde
kaldı. Hepsi kara kara düşünüyor. Borçlar faizle büyüyor, çeklerin
vadesi geliyor. Dükkânımı yakacağım. diyen mi dersiniz
Vilayet Meydanına çıkacağım. diyen mi? Ülke
kapanıyor ama Türkiyenin dört bir yanında on binlerce tuhafiyeci
esnafı kara kara düşünüyor.
Emek Mahallemizde
Konyalım Pidecisi vardır, üç ay önce ziyaret ettim; sahibi Ecevit
Döngel, pandemide destek alamamaktan, borçları, kirayı ödeyememekten
şikâyetçiydi. Bugün artık dükkânı kapalı, 5
çalışanıysa işsiz; bir buçuk yılda sadece bin lira
vermişler. Türkiye'de on binlerce lokantacı, pideci aynı Ecevit
kardeşimiz gibi iflasın eşiğinde. Konyalımın yan
komşusu Nasrettin Hoca Kundura, Emekin eski esnaflarından, iki
aydır kirasını ödeyemiyor; şimdi bu ayı nasıl
döndürecek, kara kara düşünüyor. Şirintepe Mahallemizin uğrak
yeri Öz Televole Kıraathanesi, aylardır kapalı, işletmecisi
Sinan Yıldız dertli, Üç kuruş emekli maaşım olmasa
şu anda ailecek aç kalmıştık. diyor. Türkiye'de on
binlerce kahveci, ocakçı aylardır işsiz. Şimdi ülke
kapanırken onlar daha da kaygılı. Onlara destek sağlamadan
bu Meclisi kapatamayız değerli arkadaşlarım.
Esnafımız on
yıllardır devletine vergi öder ama şimdi siz bu insanlara on iki
ay bakamadınız; bakamadığınız gibi, icra
tebligatları göndermeye başladınız. İşte
bunlardan birinin belgesi. Bakın, insanlar açlıkla, yoksullukla
boğuşurken siz dükkânlara, iş yerlerine bu icra tebligatlarını
gönderiyorsunuz. Bundan daha ayıplı, daha vicdansızca bir
şey olamaz. Bu icralara, hacizlere derhâl son verilmelidir.
Sadece esnaf mı
değerli arkadaşlarım? Müzisyenler var, tam on dört aydır
mesleklerini yapamıyorlar. Eskişehirimizin düğün, eğlence
hayatının tanınmış ismi Kemancı Turgay Baylozla
konuştum: Aylarca işsiz kaldı, ev kredisi, faturalar,
masraflar, hepsi birikti. Ne çektiğimi bir ben, bir de Allah biliyor.
diyor. Sonunda Belediyenin Park Bahçeler biriminde geçici işe
sığınabildi ama şehirlerimizde binlerce müzisyenimiz, ses
sanatçımız aylardır işsiz. Gündelik çalışan bu
insanlar yevmiyesiz kalınca nasıl yaşayacak? Sokakta limon
satarak, simit satarak, ayakkabı boyayarak geçimini sağlayan yüz
binler ne yapacak? Kimse bilmiyor, bilmediği gibi, kimsenin umurunda da değil.
Bakın, öyle bir tam
kapanmada yurttaşını desteksiz bırakan tek ülke Türkiye,
bir Zimbabve kadar bile destek veremedik yurttaşımıza. Destek
paketini ağzınıza bile almıyorsunuz ama sizin
yapmadığınız yardımları Eskişehirde
hayırsever hemşehrilerimizin desteğiyle belediyelerimiz
yapıyor. Bakın, sadece Eskişehir Büyükşehir Belediyemiz
şehrimizde 176.655 eve erzak, gıda ve sıcak aş
dağıtmış, 46 bin aileye gıda kolisi göndermiş.
Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerimiz binlerce
esnafımıza yardım çekleri, halk market kartları
dağıttı; hem de bütün bunları baskılara, bütçe
kesintilerine rağmen yaptılar ve yapmaya da kararlılar.
Milyonlarca esnaf, işçi, emekliden fedakârlık isteyenler, diğer
yanda bu kapanmada bile bir grup ayrıcalıklı insanın cebini
doldurmaya devam ediyor. Geçmediğimiz yoldan, köprüden,
uçmadığımız havaalanından bu kapanma döneminde bile
onlar en az 1 milyar lira kazanacak. Peki, bir avuç yandaşın cebini
dolduranlar, sıra, otuz kırk yılını bu ülkeye harcayan
emeklimize gelince ne yapıyor? Suspus.
Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
ısrarlı talepleri sonucu uygulamaya konulan bayram ikramiyeleri üç
yıldır yerinde sayıyordu. Şimdi nihayet bu bayramda sadece
100 lira, evet, 100 lira artırdılar, 1.100 lira ödenecek. Peki ama
yeter mi?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla)
İşte gerçekler: İki yıllık enflasyon oranında
artsa 1.560 lira olacaktı; asgari ücret zammı kadar artsa 1.762 lira
olacaktı; hele hele müteahhitlere yol, köprü, tünel geçişlerinde
verilen dolar kurundaki artış verilse 2.070 lira olacaktı bu
ikramiye. Verirler mi? Vermezler değerli arkadaşlarım.
Bu mübarek ramazan
ayında yurttaşımızı evlerine kapattık. Evet,
sağlık her şeyden önemli ama iş de aş da önemli. Gelin
Meclisi kapatmadan, kara kara düşünen esnafımıza, Tencerede ne
kaynatacağım? diyen emeklimize, Gazı, kirayı, suyu
nasıl ödeyeceğim? diyen emekçimize gelir desteği paketini
birlikte çıkaralım. Pandemi bitene kadar esnafın çek, senet,
kira, vergi, kredi ve kredi kartı borçlarını öteleyelim.
Vatandaşın elektriği, doğal gazı kesilmesin.
İşsize, düzenli kazancı olmayana mutlak surette nakit
desteği verelim, esnafımızın ciro kayıplarına
destek sağlayalım. Unutmayalım, yalnız virüs değil,
açlık da umutsuzluk da öldürüyor. Bu destek paketini bu Meclisten
çıkarmak bu millete borcumuzdur. Gelin, bu görevden kaçmayalım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, 24 Nisan 1915te ne oldu? konusunda söz
isteyen Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlıya aittir.
Buyurun Sayın
Özşavlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının, 24 Nisan 1915te ne oldu? konusuna ilişkin
gündem dışı konuşması
HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bir haftadır
tartışıyoruz, önemli bir mesele, büyük bir iftirayla
karşı karşıyayız.
İki gün evvel
İYİ Parti Grubu önerisine cevap verirken üç dakika, çok kısa
değindim, HDPnin neden böyle bir açıklama yaptığından
bahsettim. Bugün size başka bir şey anlatacağım ama yüz
beş yıl önce bugün 29 Nisanda Kutülamarede 13.300 İngiliz
askeri Osmanlıya teslim oldu. Bu büyük bir zaferdir. Bu zaferin tarihe
geçmesine vesile olanlara ben şükranlarımı sunuyorum fakat
aynı aylarda yani 1916 yılının Nisan ayından bir ay,
iki ay önce Erzurum düştü, Bitlis düştü, Van düştü, Bayburt
düştü, Rize düştü, Rusların eline geçti; o günleri
yaşadık. Birinci Dünya Savaşı böyle bir şey
değerli hazırun, sayın milletvekilleri. Birinci Dünya
Savaşı bir kader anıydı, hayatta kalma veyahut da kalmama;
nefesimizin kesilmeye çalışıldığı, bin
kilometreden, 2 bin kilometreden birilerinin gelip Osmanlıyı
bitirmeye, Türk milletinin nefesini kesmeye çalıştığı
bir kader anıydı. O kader anında gayrimüslim vatandaşlar
-bir kısmını tenzih ediyorum, hepsi değil- büyük oranda bir
tercih yaptılar.
Bugün size ilk defa bir
şey gösteriyorum, bunu ben daha yayınlamadım: Bu, Hakkâride,
eski ismiyle Çölemerikte kurulması planlanan Süryani devletinin
bayrağı, Süryani devletinin bayrağı. İngilizlerin 30
bin Süryaniye söz vererek kandırdığı, eline silah
almasına vesile olduğu sözde devlet. 30 bin kişiden devlet olur
mu? Fakat inandılar ve Ağa Petros -o zamanki Süryanilerin lideri-
elinde silahla, aşiretiyle Osmanlıya karşı
savaştı; bu bir tercih meselesiydi. Bunlardan yüzlerce var elimde,
Batı Anadoluda Rum köylerinden gönderilen telgraflar, İngilizlere
gönderiliyor Biz Yunanistana ilhak olmak istiyoruz, birleşmek
istiyoruz. diyorlar çünkü onlara göre, Osmanlı bitmişti,
parçalanacaktı, bir tercih yapmak zorundaydılar ve
yapmışlardı. Doğrudur, Osmanlı ordusunda savaşan
Rumlar vardı, Ermeniler vardı, subaylar vardı. Hepsini biz minnetle
yâd ediyoruz fakat bir tercih yapıldı ve maalesef, devletin,
imparatorluğun gayrimüslim vatandaşları, gayrimüslim
tebaası büyük oranda İtilaf Devletleriyle iş birliği
yaptı, ta ki Mustafa Kemal önderliğinde Kuvayımilliye, halk
hareketi düşmanı bertaraf edinceye kadar.
Bu soykırım
iddiaları
Ben iftira diyorum ve grup başkan vekillerinden bu
kelimeyi kullanmalarını istirham ediyorum. İftira kelimesini
kullanmamız lazım çünkü bugün, Avrupada, Amerikada şunu
konuşuyorlar: Turkish denial Türk inkârı, inkâr kelimesini
seçmişler. Bakınız Türklerin reddetmesi demiyor, o
sıfatları, o fiilleri kullanmıyor, inkâr diyor, bilerek bu
kelimeyi kullanıyor. Ben de bilerek diyorum ki: İftira, Ermeni
iftirası. Türkiyede yaşayan Ermeni
vatandaşlarımızı tenzih ediyorum fakat ben de bu iddialara
iftira kelimesini yakıştırıyorum. Bununla mücadele
etmemiz gerekiyor; hatta, benim nazarımda, bir yasal çerçeve
yapılması lazım. Asılsız soykırım
iftiralarıyla mücadele kanunu olamaz mı? Benim buradaki gayem,
Avrupalıların yaptığı gibi, düşünce
özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü sınırlamak değil ya da
Soykırım oldu. diyenleri cezalandırmak değil tabii ki
fakat bu işle mücadeleyi bir yasal zemine oturtmamız lazım.
Bakın, asılsız Ermeni iftirasıyla mücadele demiyorum, daha kapsamlı
düşünüyorum çünkü sözde Pontus soykırımından bahsediyorlar;
sözde Asuri, Keldani soykırımından bahsediyorlar; hatta ve
hatta, Sırbistandaki aşırı milliyetçiler 1878 Sırp
isyanında Sırpların soykırıma
uğratıldığından bahsediyorlar. Birileri gelecek 2 bin
kilometreden, ülkemi parçalamaya çalışacak -ki parçalayacak- bir de
yüz yıl sonra beni soykırımla itham edecek! Daha önce ifade
etmiştim, Londrayı kimse bombalamadı, Paris
kuşatılmadı, savaş Osmanlı toprağında geçti.
Beni, ülkemi, imparatorluğumu bitirmeye geldiniz, ben de
karşılık verince soykırımcı olmakla
suçlanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI
(Devamla) Tamam Sayın Başkan.
Böyle bir iftira, bu kadar
büyük bir iftira tarihte hiçbir zaman olmamıştır.
Dolayısıyla yasal çerçeveden bahsediyorum. Hepinizden ricam iftira
kelimesini kullanalım, bu bir iftiradır ve biz bununla mücadele etmek
durumundayız.
Sınır
kapısı artık açılabilir, Karabağda süren otuz
yıllık işgal sona erdi. Ermeni halkı soykırım
iddialarından bıkmış, bezmiş; Ermeni halkı,
Ermenistandaki halk ekmeğini düşünüyor. Ben Erivanda
yaşamış bir kardeşinizim 2012-2013 yıllarında,
oradaki insanların acısını, yokluk derdini, fakirlik
derdini çok iyi biliyorum. Kimsenin böyle diasporanın hayalleriyle,
iddialarıyla bir derdi yok. Karabağ özgürlüğüne
kavuşturulduğuna göre kapı açılabilir. Ermenistan
halkı Türkiyeyle iyi ilişkiler kurmanın faydasını
görecektir diye düşünüyorum. Patrikhane bu konuda devreye girebilir, daha
fazla inisiyatif alabilir.
Sözlerimi bitirirken -daha fazla
uzatmak istemiyorum- hepinize saygılarımı sunuyorum. Bu çok
büyük bir meseledir, topyekûn mücadele gerektirmektedir. (AK PARTİ, MHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Özdemir
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
iktidarın ülkenin sorunlarını çözemediğine ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi ülkemizin hiçbir temel sorununu çözemediği gibi var olan
sorunları da derinleştirmektedir. Zengin daha zengin, fakir daha
fakir oldu, her gün yüzlerce vatandaşımızı kaybediyoruz.
Her ne kadar tam kapanma dense de gerçek anlamda bir tam kapanma yoktur.
Herhangi bir destek paketinin açıklanmaması büyük bir sorundur. Dünya
Bankasının ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılalarına göre
pandemi destek oranlarına ilişkin raporda Türkiye yüzde 1,9 oranla
vatandaşlarına en az yardım yapan ülkeler arasındadır.
Bugün
vatandaşlarımız Hükûmetten destek beklerken Hükûmet ne
yapıyor? Büyük fedakârlıklarla eğitim öğretime devam eden
öğretmenlerimizin maaşında kesinti yapıyor, refah seviyesi
düşen vatandaşlarımızın sağlıklı ve
ucuz ekmeğe erişimini engelliyor. Bu durum, bu iktidarın
ülkemizin sorunlarını çözemediğini,
vatandaşlarımızın talebini
karşılayamadığını ve bir yönetim krizi içinde
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Ceylan
2.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, tam kapanma
kararına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, esnaf Batıyoruz. diyor. Emeğiyle geçinen
insanlara neden kulaklar sağır, gözler kör? 29 Nisan günü
başlayacak tam kapanma umudunu ramazan ayının bereketine ve
bayrama bağlayan esnafımız için umudun bittiği andır.
Sosyal destekleri de içeren bir tam kapanma yapılması gerekirken
insanları kaderine terk ederek kapanmayı tercih ettiniz. On üç
aydır çalışamayan okul servisleri, kantinler, kahvehane,
kıraathane, kafeler, düğün salonları, paket servis yapamayan
lokantacı, esnaf perişan hâlde. Hiç olmazsa vergi ödemelerini faizsiz
öteleyin, faizsiz kredi desteği ve nakit hibe destekleri
açıklayın ki esnafımız batmasın. Bu insanların
BAĞ-KUR primlerini devlet üstlensin. Kâbus gibi çöken kredi geri
ödemelerini ve vergi borçlarını faizsiz erteleyin.
Kazandığıyla o gün karnını zor doyuran işçi bu
süreçte taş mı yiyecek? Acilen destek sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın
Kılıç
3.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
29 Nisan 1916da, Kutülamare
kuşatmasında Halil Kut Paşa komutasındaki 6ncı
Ordumuz İngilizlerin Mezopotamya ordusunu teslim aldı. Güneydoğu
Irakta bir kasaba olan Kutülamare, Birinci Dünya Savaşında elde
ettiğimiz önemli zaferlerimizden birinin gerçekleştiği yerdir.
Bağdatı almak için yola çıkan İngilizler bu yenilgileriyle
o günlerde emellerine ulaşamadılar ve 13.309 kişilik
İngiliz ordusu teslim oldu.
1952 yılına kadar
Kut Bayramı olarak kutlanan bu yıl dönümü o günlerdeki NATOya girme
serüvenimizle beraber kutlamadan kaldırılmıştır,
Batıcılık uğruna daha nice değerlerimizden vazgeçtiğimiz
gibi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Yılmaz
4.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, Fransada
bazı emekli generallerin yayınladığı bildiriye
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir gün Fransa
Cumhurbaşkanı Macronu savunacağım hiç aklıma gelmezdi
ama Diren Macron, darbecilere karşı arkandayız. diyorum.
İki gün önce Fransada içlerinde muvazzafların da olduğu
bazı emekli generaller bir bildiri yayınlayarak meşru
Fransız Hükûmetine karşı darbe imalarında bulunmuşlardır.
Yayınladıkları bildiriyle bilinçaltlarında kalan ırkçılık
ve soykırım sevdaları kağıda dökülmüş, tarihî
vesika hâline gelmiştir. Bildiride İslama saldırarak
Müslümanları hedef gösteren, insanca yaşamak isteyen ve inançlara
saygı bekleyen göçmenlere şiddet uygulanmasını tavsiye eden
darbeciler, sadece Fransanın değil tüm Avrupanın bir sorunu
hâline gelen ırkçılık ve İslamofobinin ne boyuta
geldiğinin en büyük göstergesi olmuştur.
Fransa, yol
ayrımındadır. Avrupa, yıllardır dünyaya yutturmaya
çalıştığı hümanizmin
kavşağındadır. Ya içlerindeki ırkçıları kontrol
altına alacaklar ya da dünyayı yeni bir felaketin eşiğine
sürükleyecekler.
BAŞKAN Sayın
Taşkın...
5.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kahramanlıklarla dolu
tarihimizin en önemli ve anlamlı zaferlerinden biri olan Kutülamare
Zaferi, Osmanlı ordusunun 29 Nisan 1916da Türk bayrağını
Bağdattaki Kutülamare surlarına çekerek İngilizleri yenilgiye
uğrattığı ve sömürgeci devletlere tarihî bir tokat
attığı şanlı bir zaferdir. Osmanlı Devletinin
İngilizlere karşı en büyük ve önemli zaferlerinden olan
Kutülamare, zor şartlar ve imkânsızlıklar içerisinde,
silahı inanç olan ordunun neler başarabileceğinin tarihteki
önemli örnekleri arasında yer alıyor. Türk milleti, kendine yurt
edindiği her coğrafyada büyük bedel ödemiş, tarihini
kahramanlıklarla örmüştür.
Yakın tarihimizdeki en
büyük askerî başarılardan biri olan Kutülamare Zaferinin 105inci
yılında, kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kayışoğlu...
6.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa Osmangazide Hürriyet Anadolu Lisesinin
bahçesindeki ağaçların kesilmesine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA
KAYIŞOĞLU (Bursa) Bursa Osmangazi ilçesindeki Hürriyet
Mahallemizde, Hürriyet Anadolu Lisesinin bahçesinde bulunan, her biri
altmış yıllık çam ağaçlarının kesilmeye
başlandığını fark eden mahalle sakinleri kesime
müdahale etmiş ve şikâyet üzerine, orman bölge müdürlüğünden
alınmış bir iznin olmadığı ve inşaat için
kesildiği anlaşılmıştır. Ağaçların
kesimi durdurularak bir katliama daha insanların
duyarlılığıyla engel olunmuştur.
İklim krizinin
yaşandığı, insan sağlığının
tehlikede olduğu ve bu nedenle büyük paralar harcandığı bir
dönemde yaşam alanlarını, yeşili, oksijeni böyle fütursuzca
harcayan, tepeden tırnağa basiretsiz bu yönetim
anlayışını kınıyorum ve çevreye duyarlı,
doğaya saygılı, geleceğini düşünen Hürriyet Mahallesi
sakinlerini, İkizdereli kadınları, Kirazlı Yaylalı
kadınları buradan saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Ünver
7.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin,
Karamandaki tarımsal sulama sorununa ilişkin açıklaması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER
(Karaman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Karamanda tarımsal
sulamada da faydalanılan İbrala Barajı 2020 yılında
tadilata alınmış idi. Barajın son yılların en
kurak döneminin yaşandığı 2020-21 kış ve bahar
dönemi öncesinde boşaltılarak tadilata alınması tam bir
öngörüsüzlük olmuştur. Karamanın tarımsal üretimi
açısından önem taşıyan baraj sahasında sulu tarım
yapılmasına ve bahçeler bulunmasına rağmen çiftçilerimiz,
barajın tadilata alınması ve ilgililerin yönlendirmesiyle bu
yıl daha az su tüketen bitki ekimi yapmışlardır. Ne var ki
barajın yeterli doluluk oranına ulaşmadığı
gerekçesiyle tarla ve bahçelere hâlen su verilmemekte, çiftçimizin içini
rahatlatacak bir açıklama yapılmamakta, Yeşildere,
Ağılönü, Canhasan, Sazlıyaka, Kızık köylerimiz ile
Sudurağı beldemizdeki çiftçilerimiz mağdur edilmektedir.
İbrala Barajından
su verilerek çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi için Tarım
Bakanlığı ile DSİ Genel Müdürlüğüne çağrıda
bulunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kan
8.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı
Kanın, soykırım iftirası atan HDP yönetimini
kınadığına, Markar Eseyanı rahmetle yâd ettiğine
ve Covid nedeniyle hayatını kaybeden İzmir Milletvekili Ceyda
Bölünmez Çankırının danışmanı Fahrettin Çiçeke
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
PKKnın
katliamlarına, masum canların ailelerinden kopartılmasına
tek kelime söz edemezken ecdadımıza soykırım iftirası
atan HDP yönetimini ve onlara söz söyleyemeyenleri şiddetle
kınıyorum, milletimizin vicdanlarına havale ediyorum.
Bu vesileyle, geçen sene ekim
ayında aramızdan ayrılan Ermeni Milletvekilimiz,
arkadaşım Markar Eseyanı rahmetle yâd ediyorum.
İzmir Milletvekilimiz
Ceyda Bölünmez Çankırı Hanımefendinin ekip arkadaşı
Fahrettin Çiçek Beyefendi Covidden dolayı vefat etmiş; bütün
sevenlerine, ailesine, Meclisteki arkadaşlarımıza başsağlığı
diliyorum.
Covidden dolayı vefat
eden bütün vatandaşlarımızın yakınlarına
başsağlığı diliyor, hastalarımıza acil
şifalar diliyorum.
BAŞKAN Sayın
Tutdere
9.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin,
Adıyaman-Çelikhan yoluna ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE
(Adıyaman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Adıyamanı yol
güzergâhında bulunan çok sayıdaki köye, Çelikhan ilçesine ve Malatya
iline bağlayan Adıyaman-Çelikhan yolu hâlihazırda trafik
yoğunluğunu kaldıramıyor. Her seçim öncesinde iktidar tarafından
yapılacağı vadedilen, daha sonra unutulan Çelikhan yolunu tekrar
hatırlatıyorum. Bugüne kadar defalarca dile getirmemize rağmen
bu yolda herhangi bir çalışma yapılmadı. Son yıllarda
trafik yoğunluğunun katbekat arttığı Çelikhan yolunda
çalışmalara başlanılması, bölge halkının ve
tüm Adıyaman halkının ortak talebidir. Çelikhanlılar
soruyor: Otobanlar bitti, on dokuz yıl geçti; daha neyi bekliyorsunuz,
yolumuzu ne zaman yapacaksınız?
Buradan Ulaştırma
Bakanlığına çağrıda bulunuyorum:
Adıyaman-Çelikhan yolunun çalışmalarına bir an evvel başlayın,
vatandaşlarımızın yol çilesini sonlandırın
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Güneş
10.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birinci
Dünya Savaşında çok zor şartlarda ve çok fazla cephede
savaşa giren Osmanlı İmparatorluğunu kolay lokma zanneden
ve Türk milletini tanımayan emperyalist güçler, Çanakkalenin
geçilemediğini gördükleri gibi 29 Nisan 1916da Halil Paşa
komutasındaki Osmanlı ordusu karşısında Kutülamarede
büyük bir yenilgiyi yaşayarak Türk milleti için vatanın ne anlama
geldiğini öğrenmişlerdir.
Bu vatan için şehadet
şerbeti içen tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, Kutülamare
Zaferinin 105inci yılını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Çakır
11.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Kutülamare
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, 6ncı Ordu Komutanı Halil Paşanın
İngiliz birliklerinin 29 Nisan 1916da teslim alınmasının
ardından Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata
uğrayacaktır. İşte, Osmanlının
sebatının İngiliz inadını kırdığı
birinci zaferi Çanakkalede, ikinci zaferi burada görüyoruz. sözleri, 105inci
yılına girdiğimiz Kutülamare Zaferini muazzam bir şekilde
özetlemektedir.
Bu zafere dair çok
sayıda askerî belgenin bulunduğu Genelkurmay Askerî Tarih ve
Stratejik Etüt Başkanlığı belgelerinde, İngilizlerin
Halil Paşadan 1 milyon İngiliz lirası
karşılığında, İngiliz askerlerinin serbest
bırakılması talebinin Osmanlı Genelkurmayından geri
çevrildiği yazıyor. Yine, belgelerden derlenen bilgiye göre,
İngiliz tarihçi James Morrisin Britanya askerî tarihinin en
aşağılık teslimi. diye tanımladığı bir
zaferin önü açılıyordu.
Bu zaferin yıl
dönümünde, toprağın kara bağrına tevdi ettiğimiz tüm
şehitlerimizi rahmetle anarken onların açtığı
bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi yolunu ve ruhunu
nesilden nesile yaşatacağımızı ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Girgin
12.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Fethiye-Söğüt yoluna ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığına: Fethiye ve çevresini Antalya, Ankara
ve İstanbul gibi büyükşehirlere bağlayan Fethiye-Söğüt
yolunda trafik tek yönlüdür. Kaş, Fethiye, Seydikemer, Dalaman, Ortaca ve
Köyceğiz ilçelerinin öncelikle yararlanacağı ve kırk
yıldan beri yapılacağı ifade edilen duble yol bir türlü
yapılmamıştır. Yaz aylarında milyonları aşan
bir turizm alanı olmasının yanı sıra geniş
tarım ve ticarete sahip olan bölgede, yolun mevcut hâli nedeniyle can ve
mal kayıpları yaşanmakta ve ticari aksamalara neden
olmaktadır. Antalyayı Ege Bölgesine bağlayan en önemli
güzergâh olan Söğüt-Fethiye arasındaki duble yol
çalışmaları ne aşamadadır? Duble yolla bütünlüklü
olarak planlandığı söylenen ve elzem olmadığı da
iddia edilen Karabel Tüneli için ne kadar para harcanmıştır?
İhale nasıl verilmiştir? Niçin durdurulmuştur? Devletin
kaybı ne kadardır? Seydikemer-Kaş yolunun yapımı hangi
aşamadadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın
Özkan
13.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Kutülamare
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kutülamare Zaferi,
ecdadımızın asırlarca hüküm sürdüğü her
coğrafyada vatan ve millet sevgisi uğrunda yazılmış
unutulmaz destansı mücadelesinin tarihî vesikasıdır.
Yıllardır milletimizin hafızasından silinmeye
çalışılan Kutülamare Zaferi, bu milletin vatan ve hürriyet
sevgisinin, asaletinin ve azminin gurur tablosudur. Kahraman milletimizin asla
inançsız, kararsız ve umutsuz olmadığının
ispatıdır. Büyük bir cesaret ve inanç örneği sergilenerek
kazanılan Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümünü kutluyorum. Bu
eşsiz zaferin mimarı olan aziz şehitlerimiz başta olmak
üzere, vatanımız için mücadele ederek can vermiş tüm
kahramanlarımızı, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi
rahmetle, hürmetle ve minnetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın
Yalım
14.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
Uşaktaki süt üreticilerinin sorunlarına ve emeklilere verilen bayram
ikramiyesine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maalesef görevini yapmayan
Sayın Tarım Bakanına yine sesleniyorum: Uşak'taki, süt
üreten çiftçilerin sorunları
Uşaktaki çiftçilerimizin ürettiği
45 bin litre fazlalık sütün Et ve Süt Kurumu tarafından acilen
alınması gerekmektedir. Uşak il ve ilçelerinde günlük toplam 400
ton civarında çiğ süt üretimi gerçekleştirilmektedir. Bu
sorunların çözümüne yönelik olarak süt üreticileri arz fazlası 45 bin
litre çiğ süt miktarının Et ve Süt Kurumu tarafından
alınmadığını bildirmektedirler. Onun için, Et ve Süt
Kurumu tarafından acilen bu 45 bin litre sütün alınmasını
talep ediyorum.
Aynı şekilde,
Sayın Ekonomi Bakanına ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına
sesleniyorum: Emekliye iki bayramda verilen bin TLlik ikramiye rakam- üç
yıldır aynıydı. Emeklilere, dalga geçer gibi, bugün 100 TL
verildi. Emekliye Yaşama, öl. mü diyorsunuz? Bu rakamın üç
yıllık enflasyona göre en az 1.500 TL olması gerektiğini
özellikle belirtiyorum.
Öbür tarafta, Sayın
Ulaştırma Bakanının...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu...
15.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uyguladığınız
tarım politikası sayesinde çiftçi borçlandı, tarlasına,
traktörüne haciz geldi. Bu politika sonucunda çiftçiler, çocuklarını
çiftçi yapmamak için ellerinden geleni yaptılar; köyler boşaldı,
gençler çiftçi olmak istemiyor. Kırsal nüfus yaşlandı. Her
şeye rağmen, pandemi gerçeğinde üretim yapıyorlar. Tam
kapanma kararından çiftçiler muaflar ancak yanlarında
çalıştırdıkları işçilerin de ÇKS belgelerini
ibraz etmek zorundalar. Çapalamada, gübre kullanımında, budamada
yardımcı personele ihtiyaç oluyor ancak ne hikmetse hep Suistimal
yapılabilir. şekliyle denetim yapılıyor. Tarım
işçileri hastalanır, başka birisini, hatta eşini tarlaya
götürmek isterse Siz piknik yapmaya gidersiniz. mantığıyla
izinler verilmiyor. Önerim: Tarımsal üretim için tarlaya, bahçeye
gidenlere hiçbir sınırlama ve bürokratik işlem
uygulanmamalı, üretene her zaman destek verilmeli. Gerçi siz hep
başka ülkelerin çiftçilerine destek veriyorsunuz.
BAŞKAN Sayın
Etyemez...
16.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, Kutülamare
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cehennem olsa gelen,
göğsümüzde söndürürüz,
Bu yol ki Hak yoludur, dönme
bilmeyiz, yürürüz.
Değil mi ortada bir sine
çarpıyor, yılmaz,
Cihan yıkılsa emin
ol bu cephe sarsılmaz!
Kahramanlıklarla dolu
şanlı tarihimizin en görkemli zaferlerinden olan Kutülamare
Zaferinin 105inci yıl dönümünü kutluyoruz. Irak cephesinde, 29 Nisan
1916da Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan Kutülamare Savaşı,
Birinci Dünya Savaşının temel muharebelerinden biri olarak
kabul edilmektedir. Bu zaferimiz, İngiliz ordusunun üç yüz
yıllık aradan sonra aldığı en ağır
mağlubiyet olarak tarihe geçmiştir. Kutülamare, milletimizin tüm
imkânsızlıklara rağmen vatanına nasıl sahip
çıktığını gösteren en önemli örneklerden biridir.
Kutülamarede, tıpkı 15 Temmuzda olduğu gibi, Çanakkale ruhu
vardır.
Kahraman askerlerimizi ve
şehitlerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Taşdoğan...
17.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, mobilya sektörünün sorunlarına ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede istihdam dostu sektör olarak nitelendirilen ve ülke
ihracatına önemli katkılarda bulunan, bu yıl 5 milyar dolar
ihracatın hedeflendiği, dünyanın 9uncu büyük üreticisi, 8inci
büyük ihracatçısı olan mobilya sektörü pandemi süresince ham madde
sıkıntısıyla karşı karşıya
kalmıştır. MDF, kontrplak, sünger, boya gibi temel ham maddeleri
temin etmede sorunlar yaşayan sektör temsilcileri, iç piyasadaki ham madde
sorununun çözülmesi için, MDF ve kontrplak ihracatına kısıtlama
getirilmesini, sünger ve boya malzemeleri gibi petrokimya ürünlerinin
yatırımlarına ise ağırlık verilmesini talep
etmektedirler. Söz konusu çözümlerin hızla hayata geçmesi sektörü daha da
güçlendirecektir, ülke ekonomimize önemli katkılar sunacaktır.
BAŞKAN Sayın
Nuhoğlu
18.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun,
Rize İkizdere Vadisine açılmak istenen taş ocağına ve
Ramazan Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İkizdere Vadisi
Doğal Sit Alanında yer alan Cevizlik ve Gürdere köyleri içerisinde
bulunan Eskencedere Vadisinde açılmak istenen taş ocağına
yönelik halkın direnişine hafta sonu şiddet uygulanmıştır.
Çoğunluğu kadın olmak üzere, çocuk, yaşlı herkes
şiddete maruz kalmış, gözaltına alınanlar
olmuştur. Dava süreci devam ederken acil kamulaştırma yapmak
için karar çıkarma konusunda Cumhurbaşkanını
yanıltanları şiddetle kınıyorum.
Cumhurbaşkanına yetkisini olumsuz yönde kullandırmaya
kalkışmanın iyi niyetle bağdaşır yanı
yoktur. Kararın yeniden gözden geçirilerek yanlıştan dönülmesini
bekliyoruz.
Bu vesileyle,
yaklaşmakta olan Ramazan Bayramını kutluyor, ülkemize ve bütün
dünyaya sağlık ve huzur getirmesini temenni ediyor; kin, nefret ve
aldatma duygularından arınmış herkese esenlikler diliyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Bulut
19.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun,
aşılamanın eşit, ücretsiz ve adil bir uygulamayla
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Pandemiden kurtuluşun
birinci yolu aşılamadır ancak ülkemizde sürekli Bugün gelecek.
Yarın gelecek. vaatlerine rağmen yeterince aşılama
yapılamadı ve hâlâ yeterince aşı yok. İlk günden bu yana
aşının çeşitlendirilmesi gerektiğini ifade ettik, bu
çağrılar ancak bir yıl sonra duyulabildi. Şimdi ise
bazı ilaç firmalarının Sağlık Bakanıyla
görüştüğü ve özel sektöre izin çıkması durumunda
aşı ithal edileceği ve bunun da ücret
karşılığı vatandaşa satılacağı
söyleniyor. Bunun doğru olmadığını umuyoruz ve böyle
bir şeyi kabul etmemiz de mümkün değildir. Aşılama, birinci
basamak sağlık hizmetlerinin temel bileşenidir ve insani bir
haktır. Aşının tüm yurttaşlara devlet güvencesinde,
ücretsiz ve adil bir şekilde uygulanması gerekir. Aşı ve
tedaviye erişim insanlık yararına kullanılmalı,
patenti kaldırılmalı, kamu malı kabul edilmelidir.
Eşit, ücretsiz ve adil bir uygulamayla yapılacak aşılama
ülkemizi ve dünyamızı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Gökçel
20.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersin
Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Mersin Büyükşehir Belediyemiz 120 yeni otobüs alımı için Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankasından 22 milyon euroluk kredi buldu ancak
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programına
alınmadığı için kullanılamıyor. Aynı
şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyemiz 300 yeni otobüs alımı
yapmak istiyor fakat o da Cumhurbaşkanlığı
Yatırım Programına alınmadı. Engellemelere
rağmen Mersin Büyükşehir Belediyemiz öz kaynaklarıyla 87 çevreci
otobüs alımı yaptı; ilk 30 adet otobüs geçen günlerde teslim
edildi, diğerleri de ilerleyen günlerde hizmete sunulacak. Buradan,
belediye hizmetlerini engellemeye çalışanları şiddetle kınıyorum.
Vatandaşlarımızın rahat seyahat etmesi için 87 otobüs
alımı yapan Sayın Vahap Seçere Mersinli
vatandaşlarımız adına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ
Parti Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğluna
aittir.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
Bugün, biliyorsunuz süremiz
biraz sınırlı. Onun için, konuşmalarımızı
kısa tutalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) - Hiç konuşmayacağım.
BAŞKAN Öyle mi?
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Sadece, şehitlerimiz var
BAŞKAN Peki, buyurun.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Pençe-Yıldırım Harekâtında
şehit olan Uzman Onbaşı Hüsamettin Gökçeye Allahtan rahmet
dilediğine, Doğu Türkistanın bağımsızlık mücadelesi
lideri Osman Baturun 70inci ölüm yıl dönümüne ve Kutülamare Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Başkanım, çok teşekkür
ederim.
Irakın kuzeyi
Pençe-Yıldırım Harekâtı bölgesinde hayatını kaybeden
Uzman Onbaşı Hüsamettin Gökçeye Allahtan rahmet diliyorum, kederli
ailesine başsağlığı diliyorum, aziz milletimizin
başı sağ olsun.
Bugün, Doğu
Türkistanın özgürlüğü için büyük mücadele veren, zulme boyun
eğmeyen kahraman Türk evladı Osman Baturu şehadetinin 70inci
yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyorum.
Kutülamare Zaferinin
105inci yıl dönümünü kutluyorum.
Gündem yoğun ama bütün
bunlara rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde de önemli bir
kanun teklifi var, o sebeple konuşmamı bu ifadelerle
sınırlı tutuyorum.
BAŞKAN Çok
teşekkür ediyorum ben de size.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) - Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Pençe-Yıldırım Harekâtında şehit olan Uzman
Onbaşı Hüsamettin Gökçeye Allahtan rahmet dilediğine,
Doğu Türkistanın bağımsızlık mücadelesi lideri
Osman Baturun 70inci ölüm yıl dönümüne ve Kutülamare Zaferinin 105inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Irakın kuzeyinde terör
örgütü PKK/PYD unsurlarına yönelik olarak başlatılan
Pençe-Yıldırım Operasyonunda Amasyalı Veteriner Uzman
Onbaşı Hüsamettin Gökçenin şehit olduğu haberini
almış bulunmaktayız. Hüsamettin Gökçe şehidimizle birlikte
2 askerimizin de yine yaralandığını öğrendik. Biz,
şehidimize Allahtan rahmet dilerken, ailesine ve milletimize
başsağlığı diliyoruz. Ayrıca, yaralı askerlerimize
de acil şifalar diliyoruz.
Pençe-Şimşek,
Pençe-Yıldırım Operasyonlarıyla eş zamanlı ve
koordineli olarak Hakkâri ve Şırnakta da operasyonlar
başlatılmıştır. Bu operasyonlarda 5.280 personel,
güvenlik gücümüz görev almaktadır. Allah onların yâr ve
yardımcısı olsun, bütün cephelerde mücadele eden bütün güvenlik
güçlerimize Allah yardım etsin diyorum.
Sayın Başkan,
Doğu Türkistanın bağımsızlığı için
1940-1950 yılları arasında çok eşsiz mücadeleler
vermiş olan ve âdeta Çinlilere kök söktürmüş olan, 1951
yılında da büyük işkencelerden sonra idam edilmiş olan
Osman Batur Hanın bugün 70inci vefat yıl dönümüdür. Davası
uğruna şehadet şerbeti içen, bu yolda ailesinin, çoluğunun
çocuğunun gözlerinin önünde hunharca katledilmesine şahit olan
kahramanlar kahramanı Altay Kartalı Osman Batur Hanı rahmet ve
minnetle anıyor; ruhu şad, mekânı cennet olsun diyoruz.
Yine, 29 Nisan, Kutülamare
Zaferinin 105inci yıl dönümüdür. Birinci Cihan Harbinin en önemli
cephelerinden olan Irak cephesinde Mirliva Halil Paşa kumandasındaki
Türk kuvvetleri ile General Townshend kumandasındaki İngiliz
kuvvetleri arasında gerçekleşen muharebeler neticesinde 13 general,
481 subay ve 13.300 erden oluşan İngiliz kuvvetlerinin tamamı
esir alınmıştır. Tarihte Kutülamare Zaferi olarak geçen
bu hadisede, Halil Paşa Tarih, bu olayı yazmak için kelime bulmakta
müşkülata uğrayacaktır. Osmanlı sebatının
İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi
Çanakkalede, ikinci zaferi de burada görüyoruz. diyerek Kutülamare Zaferinin
ne kadar önemli ve değerli bir zafer olduğunu ifade etmiştir.
Büyük zaferin 105inci yıl dönümünde, bu muharebelerde şehit olan 350
subayı, 10 bin Mehmetçikimizi, büyük komutan Halil Paşayı ve
bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bülbül.
Halkların Demokratik
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç.
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Ticaret eski Bakanı Ruhsar Pekcanla ilgili soruşturma
başlatılması ve Yüce Divanda yargılanması gerektiğine
ve aşılama fiyaskosunun toplum sağlığına zarar
veren bir noktaya geldiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Ticaret
eski Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında Bakanlığa gelmeden iki
yıl önce, 2016 yılında, vergi ödemeksizin eşya ithali
teşebbüsünde bulunduğu sebebiyle, Gümrükler Genel Müdürlüğü
çalışanlarına dikkatli olunması konusunda bir yazı
gönderildiği ortaya çıktı. Gazeteci İsmail Saymazın
verdiği bilgilere göre, beş yıl önce Gümrükler Genel
Müdürlüğü çalışanlarına bir mail gönderildi ve o mailde
Ruhsar Pekcan isimli şahıs tarafından
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın eşi
Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin yakını
olduğunu söyleyerek vergi ödemeksizin eşya ithali teşebbüsünde bulunulduğu
bilgisi gelmiş olup bu duruma karşı tüm bölge müdürlükleri ve
bağlantılı gümrük müdürlüklerinde görevli personelin
müteyakkız olması konusunda uyarılması gerekmektedir.
denildi.
Şimdi, bundan yirmi ay
sonra -eğer bu doğruysa, ki doğru olduğu görülüyor- kendisi
hakkında uyarıda bulunan Müdürlüğün dâhil olduğu
Bakanlığa atandı Ruhsar Pekcan. Tabii ki çok tuhaf bir durum,
soru işaretleri çok yüksek. Fakat daha büyük tuhaflığı
kendi Bakanlığı döneminde yaptı ve kendisi ve
kocasının sahibi olduğu şirketin ürettiği
dezenfektanları 2,5 misline çalıştığı
Bakanlığa, devlete sattığı ortaya çıktı;
büyük bir skandal yaşandı yani kendi temsil ettiği kurumda bir
yolsuzluk yapılmasına yol açmış oldu.
Sonra, Ruhsar Pekcan bir gece
yarısı kararnamesiyle görevden alındı ama Ruhsar Pekcan
hakkında hâlâ herhangi bir soruşturma yok. Aslında Bakan
olması nedeniyle Yüce Divanda yargılanması gerekiyor. Yani bu
âdeta Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığı
bir sonuç tabii ve ülkeyi şirket gibi yönteme
anlayışının vardığı bir sonuç elbette. Yani
artık Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi mi
diyeceğiz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet şirketi mi
diyeceğiz, bilemiyoruz gerçekten çünkü neredeyse her bakanlıkta çok
miktarda şirket sahibi olan bakanların oturduğunu görüyoruz. Siyaset
adı altında yolsuzluğun yapılması kabul edilebilir bir
şey değil. Bir kez daha, Ruhsar Pekcanın Yüce Divanda
yargılanması ve bu soruşturmanın başlaması
gerektiğine işaret etmek istiyorum.
Sayın vekiller, ikinci
değinmek istediğim konu, elbette ki pandemi ve aşılama
mevzusu. Coronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından
açıklamalarda bulundu Sağlık Bakanı ve BioNTech
aşısının iki dozunun uygulanması arasındaki
sürenin altı-sekiz haftaya çıkarılacağını duyurdu
ve tabii ki bu karar mevcut randevuları da etkiledi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Mevcut randevusu olanlara randevuların
değiştirileceğine dair SMSler geldi. Sonra bu uygulamadan
vazgeçildi ve ikinci doz aşı randevularının
korunacağı duyuruldu ama yeni randevular için altı-sekiz hafta
arası dendi. Şimdi, BioNTechte ikinci doz randevular iki ay
ertelenmiş oldu. Yani Çin aşısı kalmadı, Rus
aşısının ne zaman geleceği belli değil, millet
bir sosyal güvenceye sahip olmadan on yedi günlük bir tam kapanmayla kaderine
terk edilmiş oldu. Şimdi, bütün bunlar, gerçekten, pandemi
yönetiminde bu iktidarın yanlış tedbirlerinin ve yetersiz
tedbirlerinin sonucunda karşımıza çıktı. Yani
Sağlık Bakanı da çıkıp dese ki Halkımızdan özür
diliyorum, bu aşı tedarikinde başarısız olduk. diye,
öyle bir özür bile dilenmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Oluç, son kez açıyorum, son bir dakika.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hatırlatıyoruz, geçtiğimiz yılın
sonunda, 9 Aralık 2020de Sağlık Bakanı Yaz mevsimi
gelmeden 50 milyon vatandaşımız aşılanmaya
başlanacak. demişti, 28 Nisan 2021de Aşı tedariki
önümüzdeki iki ay için zorlaşıyor. dedi. Durum budur.
Dolayısıyla, pandemi yönetimindeki yanlışlar en
başında maske meselesinden başlayarak aşılamaya kadar
sürmektedir ve hiçbir güvence sağlanmadan tam kapanmada da devam
etmektedir. Bunların yanlış olduğunu biz defalarca dile
getirdik ama iktidar dinlemedi, bir kez daha bunu söylemiş olalım. Bu
aşılama fiyaskosu da toplum sağlığına çok ciddi
zarar veren bir noktaya gelmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.
Buyurun Sayın Özkoç.
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, tam kapanmada
vatandaşa sosyal destek sağlanması ve emeklilerin bayram
ikramiyesinin artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün akşam yedide tüm
Türkiye on yedi gün için kapanıyor. Kapanma var; peki, destek? Dünyada
hiçbir ülke sosyal destek sağlanmadan vatandaşına kapanma
kararı uygulamadı, uygulamıyor. Sosyal destek muhakkak
sağlanmalı.
Mesele sadece on yedi gün
meselesi değil; yurttaşlarımız büyük bir borç yükü
altında, iktidarın pandemiyle ekonomik mücadele temeli
borçlandırma oldu. Yardım bekleyen vatandaşı bankaya
yönlendirdiler bugün. KOBİlerin, esnafın banka borcu 871 milyar
lira, çiftçilerin banka borcu 137 milyar lira, vatandaşın bankaya
olan borcu ise 858 milyar lira. Yaklaşık 3 milyon 460 bin kişi
borcunu ödeyemez durumda, 21 milyon 919 bin yurttaşımız
icralık. Böyle bir tabloda sosyal desteksiz kapanma hem ekonomik hem
toplumsal felakete zemin yaratıyor. Borçlar ertelenmeli,
insanlarımıza nakit destek sağlanmalıdır.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu yönde atılması gereken adımları süreç içinde
Meclise yasa teklifleri olarak sunmuştuk. Bugün, tüm yasa tekliflerimizi
birleştirerek tekrar sunuyoruz. Gerekli adımlar atılmadan Meclis
de, ülke de kapanmamalıdır. Yasa teklifimizde, atılması
gereken adımlar şunlardır:
1) Gündelik
çalışanlara, işsizlere, düzenli bir kazancı olmayan tüm
yurttaşlarımıza acilen nakit desteği
sağlanmalıdır.
2) Kapanan iş yerlerine
ciro kaybı desteği verilmelidir.
3) Çalışanlarına
asgari ücret tutarında gelir desteği sağlanmalıdır.
4) Vergi ve SGK prim
ödemeleri ertelenmelidir.
5) Kapanma döneminde ödenmesi
gereken borçların, çeklerin ödeme tarihleri ertelenmelidir. Hiçbir
vatandaşımız borcu nedeniyle elektrik, su, doğal gaz
kesintisine maruz kalmamalıdır. Bu borçlar
yapılandırılmalı ve altı ay faizsiz ertelenmelidir.
6) Çiftçilerimizin Ziraat
Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri borçları bir yıl
süreyle ertelenmelidir.
7) Yap-işlet-devret
modeline göre yaptırılan yol, tünel, köprü ve havaalanlarına
2021 yılı içinde yapılması gereken ödemeler ertelenmelidir.
Garanti ödeme tutarları sözleşme tarihindeki kurdan Türk
lirasına çevrilmelidir.
8) Kapatılan esnaf ve
zanaatkârların iş yerlerinin kirası devlet tarafından
karşılanmalıdır.
9) Bankacılık
kayıtlarına ilişkin sicil affı getirilmelidir.
10) Nafaka hariç, icra
takipleri mayıs ayı sonuna kadar durdurulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
Bu destekler çıkmadan Meclis kesinlikle kapanmamalıdır.
Bugün, ayrıca, daha önce
kanun teklifini verdiğimiz Emekli ikramiyesinin 1.500 liraya
çıkarılması yönündeki talebimiz, torba yasaya ek madde
önergesiyle getiriliyor. AK PARTİ Genel Başkanı
Erdoğanın açıkladığı gibi ikramiye
artışı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
olmaz, Meclisin çıkardığı kanunla olur; yer Meclistir,
karar, kanunu buradan çıkartılır.
İkincisi:
Erdoğanın açıkladığı gibi 100 liralık bir
enflasyon farkı yoktur. Bu neyin enflasyonudur? TÜİK bile bir
yıllık enflasyonu yüzde 16 olarak açıklıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son kez
açıyorum.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) -
İkramiyede iki yıldır artış
yapılmadığı hâlde enflasyon farkıyla emekliye ödenmesi
gereken bayram ikramiyesi 1.500 liradır. 1.500 lira 13,5 milyon emeklinin
anasının ak sütü gibi helaldir. Meclis umarım gerekeni
yapacaktır.
Maaşlarınızı
alacaksınız, saraylarınızda oturacaksınız,
yandaşlarınıza trilyonlar akıtacaksınız,
vatandaşımıza Evine kapan. diyeceksiniz ama destek
vermeyeceksiniz. Desteği verin, vatandaşımız vergisini
ödediği ülkesinde huzurlu, mutlu bir şekilde yaşam
hakkını kullansın. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu Başkan Vekili Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu.
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
25.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Kutülamare Zaferinin 105inci yıl dönümüne, AK
PARTİ olarak toplumun tüm kesimleri için canla başla
çalışmaya devam edeceklerine, ülkemizin ve bölgemizin huzur ve
güvenliğine kasteden meşum planların birlik ve beraberlik içinde
tarihin çöp sepetine atılacağına ve Kadir Gecesi ile Ramazan
Bayramını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yıl dönümünde büyük Kutülamare Zaferimizi kutluyor, bu
vesileyle bütün şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
İnsanı yaşat
ki devlet yaşasın. anlayışıyla 84 milyon
insanımızın tamamının esenliği, güvenliği,
özgürlüğü, huzuru ve refahı için tek millet, tek bayrak, tek vatan,
tek devlet ilkeleri çerçevesinde samimiyetle çalışıyoruz. AK
PARTİ, millî iradenin üstünlüğü prensibi doğrultusunda, millet
iradesine ve demokrasiye set çekmeye çalışan her türlü vesayet
odağına yönelik kararlı mücadelesiyle toplumun bütün kesimleri
için sessiz devrimleri gerçekleştirmiştir. AK PARTİnin lideri
ve onun yol ve dava arkadaşları, on dokuz yıllık kesintisiz
iktidar dönemimizde Türkiyeyi 4-5 misli büyüterek muhteşem eserlere ve
hizmetlere imza atmıştır. İnşallah, Türk-Kürt-Arap,
Alevi-Sünni, hiçbir ayrım gözetmeksizin, hangi dinden, hangi dilden, hangi
kökenden olursa olsun toplumun tüm kesimleri için canla başla
çalışmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Amerika Birleşik Devletlerinin sözde Ermeni
soykırımı iftirasına yönelik olarak, yakın tarihimizde
ve yaşadığımız son olaylarla açıkça görülmüştür
ki kimi kripto kişi ve kuruluşların emperyalizmin ve siyonizmin
plan ve hedefleri doğrultusunda büyük Ermenistan ve büyük İsrail için
çalıştıkları açığa çıkmıştır.
Bu mealde, sözde kürdistan söylemi, sadece, bu hedeflere ulaşabilmek
için emperyalistlerin ve siyonistlerin tıpkı Birinci Dünya
Savaşında Araplara bir havuç olarak vadettikleri Büyük Arap
İmparatorluğu vaadi gibi, çöldeki bir serap hükmündedir ve tamamen
aldatıp, kullanıp atmaya yönelik koskoca bir yalandır. Bu fitne
ve fesat projesini ortaya koyanlar, sözde kürdistan söylemini, nihai ve
kalıcı olarak değil, ancak ve ancak büyük Ermenistan ve büyük
İsraile bir geçiş süreci olarak, kendi idealleri uğruna bölge
halkını kullanmak için dillendirmektedirler. Emperyalist ve
siyonistlerin planlarından geriye ise, sadece kan, gözyaşı ve
ızdırap kalmıştır; apaçık tarihî gerçeklik budur.
Ülkemizin ve bölgemizin huzur ve güvenliğine, özgürlük, refah ve
esenliğine kasteden bu meşum planlar, hangi inanç ve düşüncede
olursa olsun, Türk, Kürt, Arap halklarının emperyalizme ve siyonizme
karşı birlik ve beraberlik içinde, şuurlu karşı
duruşlarıyla tarihin çöp sepetine atılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Unutulmamalıdır ki hak
gelince batıl zail olur ve zail olmaya mahkûmdur. Türkiye Cumhuriyeti
devleti, hiçbir komşusunun sınırlarına halel gelmeden ve
kendi sınırlarından da asla milim taviz vermeden, 84 milyon
insanımızın hak ve hukukunu kapsayacak ve bölge
barışını sağlayacak şekilde, tam bir
kararlılıkla mücadelesine devam edecektir.
Millet iradesinin
tecelligâhı Meclisimizden emperyalist ve siyonistlere ve onların
kirli ve kanlı planlarına alet olanlara ilan ediyoruz ki milletimizi
bölemeyeceksiniz, devletimizi yıkamayacaksınız,
vatanımızı parçalayamayacaksınız, büyük ve güçlü
Türkiye'yi durduramayacaksınız!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son kez
açıyorum.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kendisini aziz ve asil milletimize,
84 milyon insanımıza vakfeden liderimiz, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
önderliğinde, Millî Mücadele ruhuyla, bu meşum kuşatmayı
yararak, büyük ve güçlü Türkiye'nin öncülüğünde medeniyet nöbetini
devralarak adil ve merhametli yeni nizamıâlemi, küresel düzeni,
inşallah, tüm insanlığa hediye ederek yeni bir dönemi
başlatacağız. Buna yürekten inanıyorum. Zira,
değişmez gerçek şudur: Eğer inanıyorsanız en
üstün sizsiniz. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır
inşallah; bundan hiç kimsenin ama hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, Kadir Gecenizi ve Ramazan
Bayramınızı tebrik ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Başkanım, bayram
tebriğini yaptığına göre, demek ki bugün Sayın
Akbaşoğlu daha konuşmayacak.
BAŞKAN - Grup
Başkan Vekillerine teşekkür ediyorum süreye uydukları için.
Bugün, inşallah, kanunu
hep birlikte halledeceğiz diye düşünüyorum artık.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Aksaray Milletvekili Ayhan
Erel ve arkadaşları tarafından, TRTnin kamu
yayıncılığına geri dönebilmesi, tarafsızlık
ilkesine uygun bir yayın politikası geliştirebilmesi
amacıyla 29/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29 Nisan 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
29/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
29/4/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Aksaray Milletvekili Ayhan
Erel ve 19 milletvekili tarafından TRT'nin kamu
yayıncılığına geri dönebilmesi, tarafsızlık ilkesine
uygun bir yayın politikası geliştirebilmesi amacıyla
29/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 29/4/2021 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - İYİ
Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Aksaray Milletvekili
Sayın Ayhan Erel konuşacak.
Buyurun Sayın Ayhan Erel
Bey. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; İYİ Parti olarak TRT'nin
tarafsızlık ilkesine uygun bir yayın politikasına geri
dönebilmesi amacıyla vermiş olduğumuz araştırma
önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
TRT kendi internet sitesinde
yayın ilkelerini şu şekilde belirtmiştir: Anayasanın
133üncü maddesi ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu
uyarınca tarafsız bir kamu tüzel kişiliğine sahip Türkiyenin
tek kamu yayın kuruluşu olarak yayınlarımızın
tarafsızlığı esastır.
Şimdi, TRTnin ne kadar
tarafsız yayın yaptığına dair son günlerde
yapılan bir haberi sizlerle buluşturmak istiyorum(!) Amerika
Birleşik Devletlerinin iftira soykırımı yalanına
karşı Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen tezkerenin haberi
TRT ekranlarında yayınlanmıştı ancak bu haber
yapılırken nedense bazıları İYİ Partinin
güneşinden, İYİ Partinin yükselmesinden, İYİ Partinin
Türk milletiyle gönül bağı kurmasından rahatsız
olmuşlar ki İYİ Partinin logosunu bu haber sitesinde haber
bültenine koymamışlardır. Yazıklar olsun TRTye!
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Milletin
parasıyla, milletin geçim kaynaklarından kısarak
elektriğinden elde ettiği parayla yayın yapan TRTye
yazıklar olsun!
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yine TRTnin tarafsızlığı
hakkında Şubat 2019 bültenlerine baktığımızda AK
PARTİye elli saat, İYİ Partiye ise sadece bir saat; aleyhte AK
PARTİye hiç yayın yok, İYİ Partiye yetmiş iki dakika.
Yayınlanan raporlar, TRTnin tarafsızlığını
ortaya koymaktadır(!) İYİ Partinin gerçekleştirdiği
grup toplantılarında her hafta Sayın Genel
Başkanımız her kesimden bir kişiyi kürsüye çıkararak
doğrudan doğruya vatandaşın derdini anlatmasını
sağlamaktadır ancak TRT de kendi vatandaşından, kendi
yurttaşından, kendi vatandaşının sesinden, derdinden
rahatsız olduğu için bunu kesmektedir.
Ey, TRT iktidara
yandaşlık, yağdanlık, candaşlık yapmana gerek
yok; bu işi sizden çok daha iyi yapan özel televizyon kanalları var,
sen onlara özenme; sen parasıyla yayın yaptığın, çoluğuna
çocuğuna ekmek götürdüğün milletin sesi ol! (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İktidarın değil,
devletin televizyonu ol. Milletten aldığın paralarla yayın
yapıyorsun ama milletin sesini kesmeye çalışıyorsun.
Milletin sesini, İYİ Partinin sesini ancak kanallarında
kesebilirsin. Şu bir gerçek ki bir güneş gibi Anadolunun ufkunda
doğan İYİ Partinin ve onun çok kıymetli ve değerli
Genel Başkanı Sayın Meral Akşenerin Türk milletinin
gönlüne her geçen gün daha da yerleşmesine, umutsuzluğun en koyu
karanlığında bir güneş gibi doğmasına TRT dâhil
hiçbir beşerî güç engel olamayacaktır. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) TRTden milletin
sesini kesebilirsin ama başta İYİ Partiye oy veren 5 milyon
vatandaşımız olmak üzere 84 milyon vatandaşın kalp
atışlarını kesebilir misin, nefesini kesebilir misin?
Ekranlarında yer vermediğin İYİ Partiye oy veren 5 milyon
vatandaştan çeşitli yollarla televizyona aktarılan paralar
TRTye zehir zıkkım olsun, burnunuzdan fitil fitil gelsin!
(İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Geçmediğimiz köprü, otoyol ve tüneller ile
uçmadığımız havaalanına ödenen paralar gibi
seyretmediğimiz TRTye cebimizden para ödemek zorunda mıyız?
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bünyesinde 7 bine yakın personel
barındıran TRTnin dışarıdan sağlanan fayda ve
hizmetlere 2019 yılında 1,6 milyar lira harcadığı
ortaya çıkmıştır. Bu paraların kime
harcandığı, hangi yandaş firmalara, hangi candaş
danışmanlara verildiği herkesçe malumdur. Sadece yayında
taraf değil aynı zamanda peşkeşte de taraf olduğu
ortaya çıkmaktadır.
Ey TRT, Eskil çöllerinde
kızgın güneş altında eli nasırlı, bağrı
yanık çiftçi Mehmet amcanın tarla sulamasında
kullandığı elektrikten aldığın parayı
birilerine peşkeş çekeceksin
(İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla)
ondan
sonra da kürsüye çıkan çiftçinin sesini keseceksin!
Milletin parasıyla
yayın yapan devlet televizyonunda bu olmamalıdır. Milletim ve
yüce Türk milleti adına TRTyi kınıyorum. TRTyi Anayasa ve
kanunda belirtilen nitelikler dâhilinde yayın yapmaya davet ediyorum;
milletin sesi, devletin sesi ol diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Vekilim, TRT değil AKT, AKT!
BAŞKAN Halkların
Demokrat Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN
OLUÇ (İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
demek ki herkesin başına geldiğinde bazı gerçekler fark
ediliyormuş. Çünkü biz bu konuyu, hatırlıyorum, burada TRT ve
RTÜK konusunu defalarca dile getirdik; TRTnin eşitsiz yayın
yaptığını, TRTnin sarayın televizyonu gibi
çalıştığını defalarca dile getirdik; RTÜKle
ilgili eleştirilerimizi defalarca dile getirdik ancak herkes
başına geldiğinde fark ediyormuş. Tabii ki buna
karşı birlikte mücadele etmek gerekiyor çünkü TRT,
yayınlarında tarafsız olmak zorunda olan bir kamu
yayıncısıdır. 2954 sayılı TRT Kanununun
Yayın esasları başlıklı 5inci maddesinin (k)
bendinde der ki Haberlerin toplanması, seçilmesi ve
yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk
ilkeleri geçerlidir. Geçerli mi TRTde? Değil. (m) bendinde der ki
tek
yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun,
çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak
gerekir. Alet oluyorlar mı? Tam olarak alet oluyorlar yani iktidarın
bir aracı, sopası olarak çalışıyorlar aynen.
Peki, TRTyi denetlemesi gereken
hangi kurum var? Radyo ve Televizyon Üst Kurulu değil mi, RTÜK? Peki,
RTÜK, TRTyi denetliyor mu, TRTnin bu taraflı
yayıncılığını denetliyor mu, eleştiriyor mu;
tarafsızlığı, doğruluğu ve çabukluğu
uygulamamasını eleştiriyor mu, denetliyor mu? Hayır. RTÜK
de aynı kafada olduğu için, RTÜK sadece muhalif olan yayınlara
bazı cezalar verdiği için, iktidara muhalif olan yayınların
sesini kesmeye çalıştığı için TRT'yi tabii ki
denetlemiyor. TRT, aslında RTÜK'ün Yayınları, siyasi parti ve
demokratik gruplarla ilgili fırsat eşitliği ilkesini göz
ardı eden, kamuoyunun özgürce kanaat geliştirmesini engelleyen
nitelikte olmaması gerekir. kuralına rağmen tam tersini
yapıyor ve RTÜK, TRT'nin bu şekilde yayın yapmasını
sağlıyor. Biz defalarca bunu eleştirdik. Bakın, 7 Haziran
2015ten bu yana son 6 genel ve yerel seçimlerde ve referandumda da dâhil olmak
üzere, iktidar partisinin resmî yayın organı gibi davrandı TRT.
Hatta 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde Yüksek Seçim Kurulunun seçim
dönemi yayın ilkelerini ihlal ettiği için Yüksek Seçim Kurulu
tarafından da TRTye yaptırım uygulandı ama RTÜK sessiz,
TRT aynı kafada devam ediyor. TRT, mesela -bu, araştırma
önergesinde yazılmamış ama- HDPnin grup toplantılarına
yer vermediği gibi HDPnin haberlerine de yer vermiyor.
Dolayısıyla, tam tamına taraflı bir
yayıncılığı bütün haşmetiyle sürdürüyor. TRT'nin
Genel Müdürü iktidarın bir Genel Müdürü gibi davranıyor ve
aslında kamu kaynaklarıyla kendini finanse eden TRT, kamunun önemli
bir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Tamamlayalım lütfen.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Nerenin Genel Müdürü?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Nerenin Genel Müdürü? mü dediniz? Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Müdürü. demiş olayım.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) İktidarın Genel Müdürü, iktidarın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
İktidarın Genel Müdürü
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) İktidarın Genel Müdürü
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu, şimdi konuşacaksınız, cevap verirsiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
-
ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Müdürü olarak davranıyor ve
TRTyi de aynı zamanda iktidarın ve Adalet ve Kalkınma
Partisinin bir yan organı gibi kullanıyor. Bu, çok açık, net
ortada.
Vatandaşların
vergileriyle maaşlarını alan ve vatandaşların
vergileriyle Kurumun ayakta durmasını sağlayan sisteme
rağmen, TRT aslında vatandaşların çok önemli bir
kısmının haberlerini, görüşlerini yok sayıyor ve
tamamen iktidarın direktifleri ve talimatları doğrultusunda bir
iktidar yayını olarak görevini sürdürüyor; bir kamu aracı
olmaktan tamamen çıkmıştır. O nedenle bu
araştırma önergesini önemli görüyoruz ve bu konunun
araştırılması gerektiğini söylüyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden İzmir Milletvekili Sayın
Ahmet Tuncay Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET TUNCAY
ÖZKAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyorum; Covid nedeniyle yaşamını yitiren
dostlarımıza, bütün vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum; hastalarımıza, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum.
AK PARTİ Grubunda beni
dinleyen saygıdeğer arkadaşlarıma bir şey sormak
istiyorum Grup Başkan Vekillerimiz de buradalar- TRTyi açtınız
bir gün AK PARTİnin yalanları diye bir yayın gördünüz;
tepkiniz ne olur, ne yaparsınız?
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) AK PARTİ yalan söylemez ki.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla)
AK PARTİ yalan söylemez. diye ilk yalanı söyledin.
Vicdan sahibi olmak, insan
olmanın birinci kuralıdır; vicdan sahibi olacağız.
Cumhuriyet Halk Partisinin
yalanları diye yayın yapıyor, film yayınlıyor,
YouTube sitesine girin hâlen orada duruyor; TRT yapıyor bunu, sosyal
medyasında bunu yaygınlaştırıyor. AK PARTİli arkadaşlarımıza
da soruyorum; MHPye, HDPye, İYİ Partiye, burada bulunan
bağımsız diğer arkadaşlarımıza da soruyorum.
TRT hepimizin kurumuysa, bir vicdani doğruluk arıyorsak böyle bir
yayını kabul edemeyiz arkadaşlar; CHP iktidarında da kabul
edemeyiz, öyle bir şey olamaz, böyle bir şey yapılamaz;
yapılırsa orası çürümüş demektir. İnternet sitesine
girersiniz, yayının devamlılığını
görürsünüz.
Peki, bunu kim denetleyecek?
RTÜK denetleyecek. Peki, RTÜK, TRT hakkında denetim faaliyetini yerine
getirebiliyor mu, bir tek rapor düzenlenmiş mi? Hayır. RTÜKte
düzenlenmiş bir tek rapor yok.
Peki, Hakan Şükür,
FETÖcü; Hakan Şükürle ilgili iddianame var, Hakan Şükürle ilgili
ana iddianamede bölüm var, TRTden aldığı para da
eleştiriliyor ve orada da Bu suç vardır,
kayrılmıştır. diyor. Peki, diyor da Hakan Şükür suçlu
da parayı verenler, ona tahsis edenler, kamu olanağını ona
gönderenler? Herhangi bir işlem yok arkadaşlar, herhangi bir
işlem yok.
RTÜKe; Atatürke ve
cumhuriyet değerlerine, kahramanlarımıza, cumhuriyeti, bu ulusu
bize bahşedenlere hakaret konusunda -TRT Çocuk dâhil olmak üzere-
vatandaştan gelen şikâyet sayısı 2 binden fazla; RTÜK bir
tek dosya düzenleyebilmiş değil. TRT Çocuk dâhil olmak üzere,
şikâyet var, 2.672 şikayet var, bir tek dosya düzenlemiş
değil, TRT yapmıyor bunu. Muhalefet partisi Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
milletvekilleri, diğer muhalefet partileri; 584 adet vatandaş
şikâyeti var, 35 tane rapor düzenlenebilmiş sadece.
Arkadaşlar, RTÜK seçimi
yapıldı. RTÜK seçimi bütün medyada haber oldu, haber olmadığı
tek yer var. Neresi orası biliyor musunuz? TRT.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla)
Tabii efendim.
RTÜK Başkanı
Sayın Ebubekir Şahin ile TRT Genel Müdürü İbrahim Eren
arasındaki çatışmadan dolayı, bir kamu
yayıncılığı yapan, haber, bilgi vermesi gereken TRT
RTÜKü görmedi. Biriniz eleştirdiniz mi? Niye yapıyorsun
kardeşim, babanın çiftliği mi? Bu halk RTÜKte seçim
olduğunu TRTden öğrenemez mi? Niye vermiyorsun bu yayını?
dediniz mi? Denilemiyor.
Efendim, TRT Genel Müdürünü
görevden alacaksınız. Yasasına göre görevden almanın bir
tek yolu var; TRT Kanunu Tarafsızlığını
kaybettiği gün düşer. diyor. Peki, kim düşürecek? RTÜK
düşürecek. RTÜK yapar mı böyle bir şey? Yapmaz. Peki, RTÜK
yapmazsa vicdanlar kanamaya devam etmez mi? Eder. Peki, bugün bize iyi gelen,
yarın size iyi gelmezse; bugün size iyi gelen, yarın bize iyi
gelmezse; bu düzen böyle devam ederse bu ulusun geleceğini nasıl
kurtaracağız arkadaşlar?
Saygıyla selamlıyorum
sizi. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Ordu Milletvekili
Sayın Metin Gündoğdu.
Buyurun Metin Bey. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
İYİ Partinin
TRTnin tarafsızlık ilkesiyle ilgili grup önerisi hakkında
grubum adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
TRT son yıllarda küresel
ölçekte ülkemizi aktif bir şekilde temsil etmekte ve güçlü yayın
politikası ortaya koymaktadır. TRT son yıllarda millî ve manevi
değerlerimizi önemseyen çok kaliteli yapımlar ortaya
koymaktadır, bunlar küresel alanda takdir görmektedir. TRTnin
yapmış olduğu diziler Türk dünyasında, Orta Doğuda ve
Avrupada dikkatle takip edilmektedir.
Vermiş olduğunuz
araştırma önergesinde bahsetmiş olduğunuz hususlara
gelince
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Japonya esnafının derdini düşünüyor.
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla)
bir kere bu veriler sağlıklı değil. Bu
rakamlar hangi TRT kanalının verisi? TRTmizde 14 tane kanal var;
hangi TRTden bahsediyorsunuz? Altı boş bir söylem. Sansasyonel
haberleriyle malum gazetenin haberini getirip burada soru önergesine
dönüştürmek doğru değil. İYİ Parti aleyhine şu
kadar haber yapıldı. diyorsunuz. TRT Haberde İYİ Partiyi
eleştiren, İYİ Partiyi kötüleyen bir tane haber gösterin. Ben de
izliyorum İYİ Partiye çakan haber falan görmüyorum.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Çakan mı?
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Yalan dolan rakamlarla mağduriyet oluşturuyorsunuz. Evet,
İYİ Partiyle ilgili sadece olumlu şeylerden bahsetsinler mi
istiyorsunuz? Mesela Ümit Özdağın istifasını haber
yapmasın mı diyorsunuz? Mesele Ümit Özdağın İstanbul
İl Başkanına FETÖcü demesini haber yapmasın mı
diyorsunuz? TRTye Bunları haber yapmayın. diyemezsiniz.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) Yazıklar olsun!
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Bu, editöryal bağımsızlığa müdahale olur.
Bunları herkes haber yapar ve buna aleyhte haber diyemezsiniz.
Mitinglerle ilgiliyse bu
ülkede AK PARTİ kadar miting yapmıyorsunuz sonra Bize ne kadar az
yer veriyorsunuz. diyorsunuz. Seçim döneminde günde 3 defa miting
yapacaksın, halkın önüne çıkacaksın, sonra da kanallar sana
yer verecek. Matematik basit; seçim zamanlarında meydanlardan kaçıp
grup konuşmalarında vatandaşlarımıza mizansen
yaptırıyorsunuz, hatta vatandaşlarımız da değil
-vatandaşımızı ayırıyorum burada- kendi
üyelerinize mizansen yaptırıyorsunuz, sonra da TRT yayını
kesiyor. diye sitem ediyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Onlar vatandaş değil mi?
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Hiçbir kanal sizin grup konuşmalarınızdaki
mizansenlerinizi yayınlamak zorunda değil.
Bir de Logomuzu
göstermiyor. demişsiniz. Bütün İYİ Partililerden spikerlerin
arkasındaki ekranı
İYİ Parti haberlerinde spikerlerin
arkasındaki bütün logoları görüyorum, bütün logolar orada var.
AYHAN EREL (Aksaray) Bunu
söylüyorum, bunu!
Sayın Başkan,
buradaki logoyu gösterebilir misiniz?
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Burada sizin bahsetmiş olduğunuz soruyu da sordum, onu da
sordum ve bana şu cevabı verdiler: Bahsettiğiniz haberde
logonuz sehven ekrana gelmemiş. O gösterdiğiniz görselde hangi
partinin logosu var? Sadece 1 siyasi partinin yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Aksaray) Burada
AK PARTİ, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi var;
tezkereye evet diyen İYİ Partinin logosu yok. Gerçekleri
saptırmayın, ben belgeyle konuşuyorum.
BAŞKAN Sayın
Erel
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Evet, devamında sehven yayınlanmadığı
söyleniyor. Ama sizin bir sehven yayını sanki sürekli
tekrarlanıyormuş gibi burada deklare etmeniz doğru değil.
Ben, TRTnin yapmış olduğu bütün haberlerde sizin logonuzun olduğunu
görüyorum.
Bakın arkadaşlar
AYHAN EREL (Aksaray)
Aynı gözle bakmıyor muyuz, ben niye görmüyorum?
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) TRTnin tarafı bellidir; TRT halkın
tarafındadır, TRT ülkemizin menfaatleri tarafındadır, TRT
milletin hassasiyetlerine karşı taraftır, TRT Türk milletinin
tarafıdır. Bırakın artık bu sözleri.
AYHAN EREL (Aksaray)
Milletin şerefli bir mensubuyum, mensup olmaktan da gurur duyuyorum.
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Bir de bir siyasi partiden KİT Komisyonu
toplantısında bir arkadaşımız çıktı, dedi
ki: TRT bizi hiç vermiyor. Ben de o zaman aynı Komisyondaydım,
dedim ki: Ağabey, söylediğiniz sözü iyi tartın, TRT sizi niye
vermiyor, daha geçenlerde TRTye röportaj verdin, ben de bunu gördüm deyince
ses çıkaramadı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlar, TRT Türk
milletinin, TRT hepimizin; TRT Genel Müdürü de bu millete hizmet eden ve bu
millet için çalışan biri.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYHAN EREL (Aksaray)
İYİ Partiye oy veren vatandaş Türk milletine mensup değil
mi?
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Gündoğdu.
METİN GÜNDOĞDU
(Devamla) Dün TRT genel müdürlerini kim atadıysa TRT genel müdürleri
aynı metotla atanmaktadır.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, İYİ Parti sıralarından gürültüler)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Önce Sayın
Dervişoğlunun söz talebi var.
Sayın
Dervişoğlu, niye söz talep ettiniz?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Efendim, hatip
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Efendim, hatip partimizle alakalı
olarak TRTde yapılan yayınlarda İYİ Partinin aleyhinde
yapılan açıklamaları vermesin mi? dediği için
doğrudan bir sataşma niteliği taşıyor. Kürsüden de
olabilir
BAŞKAN Ben kürsüden
size 69a göre iki dakika söz veriyorum.
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Sataşmaya mahal vermeyelim.
BAŞKAN - Buyurun.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun
İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında İYİ
Partiye sataşması nedeniyle konuşması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Asla vermem.
Şimdi, biz bir iddia
ortaya atmış değiliz yani TRTnin yayınlarıyla
alakalı olarak Türkiyenin birçok yerinde zaten haksızlıktan,
hukuksuzluktan ve adaletsizlikten bahsediliyor; taraflı yayın
yaptığından bahsediliyor, kaynaklarının ve
imkânlarının doğru bir biçimde kullanılmadığından
bahsediliyor. Burası da Türkiye Büyük Millet Meclisi
METİN GÜNDOĞDU (Ordu)
Ama belgeli değil Sayın Başkanım.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (Devamla) Anlatalım işte.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu, müsaade edin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sadece rivayetler.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (Devamla) Şimdi muhtelif rivayet de.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Evet muhtelif rivayet.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (Devamla) Şimdi, rivayetler muhtelif olunca da
siyasi partilere düşen görev ne oluyor? Ya, böyle muhtelif rivayetler var,
o zaman gelin bunları araştıralım diyoruz. Şimdi, İYİ
Parti olarak bir önerge veriyoruz, önergemizin haklı gerekçelerini
anlatıyoruz, diğer siyasi partiler de TRT tarafından
uğradıkları mağduriyetleri ifade ediyorlar. Doğruyu
nasıl bulacağız? Ben oradan konuşacağım, ben
hakikat değilim ki hakikati arayan bir adamım. Sizin de benim gibi
düşünmenizi istiyorum ve hakikati aramanızı arzuluyorum, o
sebeple önergeyi veriyoruz. Mademki hakikat arıyoruz, o zaman
İYİ Partinin bu araştırma önergesini kabul edersiniz,
araştırma komisyonunda TRTyi hep birlikte
tartışırız, bunun mahzurlu bir yanı var mı?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bunun için
harareti artırmanın da bir anlamı
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Olmayan belgelerlerle araştırma yapılamaz.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (Devamla) Ya, normal, birtakım verileri
veriyoruz. Ben böyle diyeceğim; iktidar partisisiniz, siz aksini
söyleyeceksiniz ama biz burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden
millete de hitabımızı sürdüreceğiz. Bir iddia ortaya
koyuyoruz, karşı bir tez koydunuz, ben de kürsüden cevap verdim. Size
tekraren söylüyorum, tekraren öneriyorum, tekraren istirham ediyorum: Bu
araştırma önergesine evet oyu verin; takke düşsün, kel
görünsün diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Kel demeyin ama kel mel yok.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ağabey, seninki tarama özrü.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sataşmadan söz isterim.
BAŞKAN Sayın
Özkoç, sataşmadan size de söz veriyorum, Dervişoğlunun son
cümlesi nedeniyle.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan, MHP Grup
Başkan Vekili uyardı Takkesi olmadığı için
sataşma sayılmaz. dedi.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Ordu Milletvekili
Metin Gündoğdunun İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın AKP hatibini çok dikkatlice dinledim ama eminim kendisi de bana hak
verecektir. Dünyanın hiçbir devlet televizyonu kendisinin
kırmızı bültenle aradığı bir teröristi çıkarıp
iktidar partisi lehine oy istetmemiştir, dünyada böyle örneği yoktur.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) TRT onu çıkarmak istemedi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Her şeyi bir kenara bırakın
SALİH CORA (Trabzon)
Yalan konuşuyorsun, yalan!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
sadece bunu vicdanınıza sığdırıyorsanız ona
göre cevabını verin, sadece bu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Kimse tenezzül etmez oy istemeye.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Belli, belli! İstersen kayıtları verelim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Açıklama yapmak üzere söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
27.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şunu ifade etmek isterim ki: TRTnin kanunu, görevleri,
yetkileri, çerçevesi, habercilikle ilgili kendi yaklaşımı bellidir.
Dünyanın her tarafında neyin haber olup olmadığıyla
ilgili çerçeve bellidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Cevap ver, terör örgütü için cevap ver!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bu kapsamda yapılan haberleri
kendi bağlamından kopararak tamamen bir suçlamaya dönük
atıflarla
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Cevap ver kırmızı bültenle aranana!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
gerçekle alakası olmayan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Abdullah Öcalanın kardeşine cevap ver!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
devletin kendi politikaları
çerçevesinde ortaya koyduğu habercilik anlayışının bir
siyasi partiye hamledilmesi aslında devlet yönetiminden ne kadar uzak
olunduğunun bir göstergesi olabilir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki,
teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bak, hemen söz veriyorsunuz yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Siyasi tarihim boyunca bu kadar anlamsız bir açıklama hiç görmedim,
hiç; tamam mı arkadaşlar? Şimdi, diyor ki: Devletin resmî haber
anlayışı içerisinde
Tamam mı? Kırmızı
bültenle aranan bir örgütünden bir kişiyi orada konuşturuyorsun,
Türkiyenin Cumhurbaşkanı çıkıyor diyor ki: Onun ben
kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum.
Muhammet arkadaşımız kalkıyor bununla ilgili devleti bize
anlatmaya çalışıyor. Allah bunlara akıl fikir versin.
AHMET TUNCAY ÖZKAN
(İzmir) Amin!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Allah sizlere akıl fikir versin.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, Aksaray Milletvekili Ayhan
Erel ve arkadaşları tarafından, TRTnin kamu
yayıncılığına geri dönebilmesi, tarafsızlık
ilkesine uygun bir yayın politikası geliştirebilmesi amacıyla
29/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ
Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, 3 sayın
milletvekiline 60a göre yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Sayın Beko
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, 1 Mayıs
Birlik, Dayanışma ve Mücadele Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir)
Türkiye işçi sınıfının, dünya emek hareketinin ve
halkımızın, 1 Mayıs Uluslararası Birlik,
Dayanışma ve Mücadele Gününü kutluyorum. 1 Mayıs
şehitlerini sevgi ve saygıyla anıyorum.
Bugün, 1 Mayıs
anması yapmak için bir çok arkadaşımız maalesef gözaltına
alınmıştır, derhâl serbest
bırakılmalıdır. Demokrasiyi, hukuku, evrensel temel hak ve
özgürlükleri yok sayan saray rejimine karşı, bu yıl da, her
zamanki gibi demokrasimize sahip çıkmaya devam edeceğiz; işimiz,
aşımız, geleceğimiz, özgürlüğümüz ve sağlığımız
için 1 Mayısta mücadelemizi sürdüreceğiz.
Dünyayı ve ülkemizi
etkisi altına alan pandemi sürecinde Covid-19 meslek
hastalığı olarak kabul edilmelidir, Kod 29 ve ücretsiz izin
zulmüne son verilmelidir, tüm çalışanlara bir an önce aşı
yapılmalıdır, bu süreçte işsiz kalan işçilere asgari
ücret düzeyinde maaş verilmelidir, emeklilerin bayram ikramiyeleri en az
1.500 lira olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Fendoğlu
29.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
Asılsız Soykırım İdidalarıyla Mücadele
Koordinasyon Kurulunun tekrar hayata geçirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU
(Malatya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; soykırım iftira ve iddiaları için
Mecliste kınamak yetmiyor. 25 Mayıs 2001 yılında, 57nci
hükûmet zamanında, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli
Başkanlığında Asılsız Soykırımı
İddialarıyla Mücadele Koordinasyon Kurulu yani ASİMKK
kurulmuş olup devletimizin maruz kaldığı haksız ve
asılsız iftiralar için soykırım iddialarına
ilişkin çalışmalar yapmış ve başarılı
da olmuşlardır. Bugün Gazi Meclisimize ve
Başkanlığınıza düşen bir görev var, 2001
yılında liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin kurmuş
olduğu Asılsız Soykırım İddiaları ile
Mücadele Koordinasyon Kurulunun kurularak tekrar hayata geçirilmesidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Dinçel
30.- Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçelin, Covid
nedeniyle hayatını kaybeden İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırının danışmanı Fahrettin Çiçeke Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
ŞEYHMUS DİNÇEL
(Mardin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün, İzmir
Milletvekilimiz Sayın Ceyda Bölünmez Çankırının
danışmanı, değerli dostum ve hemşehrim Fahrettin
Çiçeki Covid-19 nedeniyle kaybettik. Mecliste bulunduğu iki dönem boyunca
tanıştığı herkesin saygısını ve
sevgisini kazanıp bizlere çalışkan, dürüst ve güzel bir
insanın hatırasını miras bıraktı.
Başta
saygıdeğer eşi ve 3 evladı olmak üzere tüm ailesine,
bizlerin kahrını çeken fedakâr danışman
arkadaşlarımıza ve yüce Meclisimize
başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin,
mekânı cennet olsun.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Kobani protestoları
sırasında yaşanan ölümlerin akıbetinin
araştırılması amacıyla 29/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
29/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
29/4/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
29 Nisan 2021 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından -(12695) grup numaralı- Kobani protestoları
sırasında yaşanan ölümlerin akıbetinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 29/4/2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi önerisinin gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden
Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Tiryaki, bir
dakikayı da burada kullanın lütfen.
HDP GRUBU ADINA MEHMET
RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri ve ekranları başında
bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Evet, henüz
yaşamını yitirenlerin sayısında bile netlik olmayan
6-8 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan olayları araştırmak
üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir araştırma komisyonu
kurulmasını öneriyoruz.
Diyebilirsiniz ki: Bu konuda
bir dava açıldı, 100den fazla şüphelinin
yargılandığı bir dava var. Bundan sonrasına mahkemeler
karar versin. Ancak ülkemizin tarihinde çok önemli dönüm noktalarını
oluşturan ve öncesinde yargıya intikal etmiş olaylar
hakkında daha önce de Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırma
komisyonları kuruldu -1995te oluşturulan Faili Meçhul Siyasi
Cinayetleri Araştırma Komisyonu, 1996da oluşturulan Susurluk
Araştırma Komisyonu, 2016da oluşturulan 15 Temmuz Darbe
Girişimi Komisyonu gibi- ve dolayısıyla yargıya intikal
etmiş olsa da 6-8 Ekim olayları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisinde
halkın temsilcilerinden oluşturulan bir komisyon kurulması
mümkündür.
Peki, gerekli midir? Bizce
gereklidir çünkü iktidar ne olduğunu anlatmadan, neler
yaşandığını anlatmadan ateşli silahlarla en az 27
üyesi, sempatizanı katledilen bir siyasi partiyi, partimizi, HDPyi bu
olayların faili olarak her gün, her gün, her gün ve yeniden hedef
göstermektedir. Bizler yani bu olayları yaşayanlar, bu olayların
mağdurları iktidarın halklarımızı büyük bir yalan
bombardımanıyla karşı karşıya
bıraktığını biliyoruz. Eğer iktidar bunun bir
propagandadan ibaret olmadığını iddia ediyorsa, buna
inanıyorsa, buyurun, bir araştırma komisyonu kuralım,
nasıl olsa çoğunluğu iktidar mensubu milletvekillerinden oluşacak
bu komisyonla gerçeği açığa çıkaralım.
Eğer bir komisyon
kurulabilirse çok basit birkaç soruyu araştıracağız,
yanıt bulmaya çalışacağız. 6-8 Ekim 2014 tarihleri ve
öncesinde Kuzey ve Doğu Suriyede, Kobanede neler yaşanıyordu?
Kobane kentinde kimler yaşıyordu? Kobane kentinde kimler
çatışıyordu? HDP MYKsi 6-8 Ekim olayları öncesinde ve
devamında hangi kararları aldı? Hangi çağrıları
yaptı? Bu çağrıların olaylara etkisi oldu mu? AKP Genel
Başkanı Kobani düştü düşecek. derken neyi kastediyordu?
Kürt halkı bu değerlendirmeye karşı hangi tepkiyi gösterdi?
Bu değerlendirmenin olayların seyrine bir etkisi oldu mu? Olaylar
büyürken ve insanlar yaşamını yitirirken HDP yönetimi ile
İçişleri Bakanlığı ve güvenlik bürokrasisi
arasında bir iletişim kuruldu mu? Kurulduysa neler görüşüldü?
6-8 Ekim olayları nedeniyle kaç kişi yaşamını yitirdi?
Bu olaylar nedeniyle hepsiyle ilgili soruşturma başlatıldı
mı? Başlatıldıysa ceza davası açıldı
mı? Açıldıysa yaşamını yitirenlerin katilleri,
failleri bulundu mu?
Evet, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bünyesinde bir araştırma komisyonu kuralım ve bu
sorulara hep birlikte yanıt arayalım. Anımsarsanız 2014
öncesinde DEAŞ çok kısa bir süre içerisinde Irakın üçte 1ini,
Suriye'nin üçte 2sini ele geçirmişti, Irakın 2nci büyük kenti olan
Musulu üç gün içerisinde ele geçirmişti. DEAŞ militanları,
DEAŞ üyeleri dünyanın dört bir yanında cinayetler
işliyordu, katliamlar gerçekleştiriyordu. Karşılarında
ilk ve büyük direniş Kuzey Suriye'nin Kobane kentinde gerçekleşti,
Kürtler, Kobanede yalnız kendileri için değil aslında bütün
Irak için, bütün Suriye için, bütün Orta Doğu için ve büyük insanlık
için bir mücadele yürütüyordu. Fakat her gün mevzi kaybediyordu, Kürtler
vatanlarını, yurtlarını korurken her gün onlarca şehit
veriyordu. İşte, bu koşullarda yalnız Türkiye'de değil
dünyanın dört bir yanındaki Kürtler, Kobane için destek istiyordu,
HDP de Kobaneye destek ve insani bir koridor açılmasını
istiyordu ve bu insani koridorun açılabileceği tek yer Türkiye'nin
Mürşitpınar Sınır Kapısıydı, HDP'de
iktidara bu çağrıyı yapıyordu. Aslında, protestolar
HDP'nin çağrısı üzerine değil çok daha önce
başlamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) - HDP, protestolar devam ederken yalnızca
resmî hesabından bir tweet paylaştı, Kobaneye ambargo
tutumunu protesto etmek üzere halkı demokratik protestoya
çağırdı. Peki, bu tweet suç olarak nitelendirilebilir mi?
Nitelendirilemez. Aralık 2020den itibaren nitelendirilemez, çünkü bu
tweet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi tarafından
değerlendirildi ve bunun, düşünce, ifade özgürlüğü
kapsamında olduğu söylendi. HDPnin suçlanması insani
açıdan kabul edilemez çünkü HDPnin çağrısı Bir
halkın yok edilmesine seyirci kalmayın.
çağrısıdır, İnsanlık düşmanı
DEAŞı durdurun. çağrısıdır. HDPnin
suçlanması, az evvel söylediğim nedenle hukuksal olarak da
temelsizdir. Eğer iktidar DEAŞın yenilmesinden rahatsız
değilse, eğer iktidar Kürt halkının Kobanede bir
soykırıma uğramamış olmasından rahatsız
değilse -ki El Babta, Cerablusda DEAŞa karşı mücadele
ettik derken bunu söylüyor- gelin bu önergeye destek verin ve 6-8 Ekimde neler
oldu hep beraber ortaya çıkaralım diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Levent
Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların
Demokratik Partisinin vermiş olduğu önergede bir husus çok önemli.
Önergede, HDP, 6-8 Ekim 2014 tarihinde meydana gelen olaylarda, 43 kişinin
hayatını kaybettiği olaylarda zamanın İçişleri
Bakanıyla bir görüşme yaptıklarını ve
İçişleri Bakanının HDP heyetine Güvenlik güçleri
içerisinde kontrol edemediğimiz güçler var. dediğini ifade ediyor.
Bunu hepimiz çok önemsemeliyiz ve ciddiye almalıyız değerli
arkadaşlarım.
Şöyle bir kronolojik
sıraya tabi tuttuğumuzda nereden nereye gelindiğinin görünmesi
açısından bazı tarihsel olayları hatırlatmakta yarar
görüyorum. IŞİD 2014 Eylülde Kobani'ye saldırıyor,
Türkiye'de o zaman bir çözüm süreci devam ediyor. Sayın Erdoğan 7
Ekimde Dışarıdaki ülkelerin Kobaniye bir hava harekâtı
yapmasının yararsız olacağını, kara harekâtı
olmadıkça hava harekâtının başarıya
ulaşamayacağını ve Kobani düştü, düşecek. diyor
sayın milletvekilleri. Bu sözden sonra 7-8 Ekim 2014 olayları oluyor,
on beş gün sonra 20 Ekim 2014 tarihinde peşmerge güçlerinin Irak'a
geçişine, Kobaniye geçişine izin veriyoruz Hükûmet olarak. O zaman
Sayın Erdoğan diyor ki: Ben, Amerika Birleşik Devletleri
Başkanı Obama'yı ikna ettim, peşmergenin geçişi
buradan zorunludur. diyor. Ne zaman söylüyor? 20 Ekim 2014te yani olaylardan
on beş gün sonra. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu da 22 Ekim 2014 tarihinde Biz kara harekâtı
yapamayız, PYDye silah vermeyiz ama peşmerge de Irak'ta bir güçtür
ve -PYDye de destek vermek istiyor- bizim için bu meşrudur. deyip
peşmergeye nasıl izin verdiklerini açıklıyor.
Değerli
arkadaşlarım, olaylar oluyor, bu olaylar yaşanıyor,
peşmerge geçiyor ve tam beş ay sonra, 7-8 Ekim olaylarından
sonra Dolmabahçe mutabakatı imzalanıyor 28 Şubat 2015te. Daha
sonra ne oluyor? 1 Mart 2015te İmralıdan gelen silahların
bırakılması çağrısı ve 11 Mart 2015 tarihinde, bu
olaylardan tam altı buçuk ay sonra Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'ın Ben silahların bırakılması önerisini
destekliyorum. dediği bir süreç var. Yani 7-8 Ekim olayları olurken
o zamanki Hükûmet ile HDP arasında görüşmelerin sürdüğü ve bir
sürecin yürüdüğü belli. O zaman ses çıkarılmıyor 7-8 Ekim
olaylarına, ne olduysa. Ama tam altı buçuk ay sonra, çözüm sürecinin
sonlanmasından sonra bu hadiselerde karşılıklı
suçlamalar başlıyor. Diyeceğim odur ki değerli
arkadaşlarım, daha sonra da bu olaydan, 7-8 Ekim olaylarından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
LEVENT GÖK (Devamla) -
tam
yedi ay sonra da 21 Mart 2015 tarihinde Diyarbakır'da İmralı'dan
gelen Nevruz mektubu okunuyor. Şimdi, arada tam yedi aylık süreç var.
Bence, bu süreçte, gerçekten, hakikatlerin ortaya çıkması çok önemli.
Bu süreçte, gerçekten, güvenlik güçlerinin kontrol edemediği güçler var
mı? Nedir bu güçler, kimdir? Bu süreç 7-8 Ekim olaylarına yürüdüyse
ondan sonraki ilişkiler nasıl cereyan etmiştir? Kamuoyunun ve
milletimizin bunu öğrenmeye, bilmeye hakkı vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27nci Döneminde şu ana kadar tam 9 tane araştırma
önergesi kabul edildi. Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, halk adına denetim yapan bir organdır ve böylesi
önemli konuları da geçiştiremez. Dolayısıyla Halkların
Demokratik Partisinin verdiği bu önergeyi çok da önemsediğimizi ve
destek verdiğimizi ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Bartın Milletvekili
Sayın Yılmaz Tunç.
Buyurun Sayın Tunç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına
söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
6 Ekim 2014 tarihinde DEAŞ teröristlerinin Ayn el Arapa, diğer
adıyla Kobaniye saldırması sonrası, PYD terör örgütü Ayn
el Arapı korumak bahanesi ve kendini meşrulaştırma amacıyla
uluslararası güçlerden destek talebinde bulunmuş, PKK/KCK terör
örgütü elebaşlarının da aynı yönde talepleri olmuştur.
HDPli yöneticilerin sosyal
medya ve bazı basın-yayın organları üzerinden
insanları sokaklara eylem yapmaya çağırmaları neticesinde
başlayan protestolar sonrasında 6-7-8 Ekim Kobani olayları
olarak bilinen ve şiddetle sonuçlanan olaylar meydana gelmiştir. Bu
olaylarda 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar
kesilmiş, uzun namlulu silah, molotof, taş ve sopalarla kamu binalarına
ve araçlarına, ikametlere, iş yerlerine ve sivil insanlara
saldırılar yapılmıştır. Neticede, 197 okul
binası yakılmış, 269 kamu binası tahrip edilmiş,
1.731 ev ve iş yeri yağmalanmış, 1.230 araç hasar
görmüş fakat en önemlisi ve en acıklısı da bu olaylarda
kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşlarıyla birlikte 37
vatandaşımız hunharca katledilmiştir. Güvenlik güçlerimiz
bu olaylarda şehit olmuş, 326 polis ve askerimiz, 435
vatandaşımız yaralanmıştır. Bu olaylar
sonrasında ilk adli soruşturma 2014 yılında
başlamış, olayların başlamasında ve büyümesinde
HDPli yöneticilerin çağrılarının da etkili olduğu
gerekçesiyle hazırlanan iddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından kabul edilmiş ve duruşmalar da birkaç gün önce
başlamıştır. Dava dosyası 3.530 sayfa iddianame ile
324 klasör delil ve eklerinden oluşuyor. Davada 2.676 müşteki ve
mağdur ile 37 maktul bulunuyor.
Değerli milletvekilleri,
burada devam eden bir yargı süreci söz konusu. HDP grup önerisi devam eden
bir yargı süreciyle ilgili olarak araştırma komisyonu
kurulmasını talep ediyor. Anayasamızın 138inci maddesinin
3üncü fıkrası açık: Görülmekte olan bir dava hakkında
Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru
sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Bu konuda maddi gerçeği ortaya çıkaracak olan bağımsız
yargıdır. Dosyadaki delilleri değerlendirecek olan, bu
olayların başlamasında ve daha sonra şiddet olaylarına
dönüşmesinde etkisi olup olmadığına ilişkin bu
çağrıları değerlendirecek olan, bunların suç
olduğunu değerlendirecek olan da yine bağımsız
yargıdır. Bu nedenle Mecliste araştırması komisyonu
kurulması Anayasamızın 2nci maddesinde belirtilen hukuk
devleti ilkesine aykırı...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım
lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Devamla)
yine
9uncu maddesinde belirtilen yargı
bağımsızlığı ilkesine, yargı yetkisi
ilkesine aykırı; yine yargıda görülmekte olan bir davayla ilgili
Mecliste görüşme açılamayacağına ilişkin 138inci
maddesine aykırı olduğu için bu konuda bir araştırma
komisyonu kurulamayacağı kanaatindeyim.
Bu duygu ve düşüncelerle
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Oluç
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, bir durumu kayıtlara doğru
geçsin diye düzeltmek istiyorum.
İSMAİL GÜNEŞ
(Uşak) Doğrusunu söyledi zaten.
BAŞKAN Buyurun,
kısa olsun lütfen çünkü bir sataşma yok.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bakın, bu konu
şöyle: Bu konuyu her tartıştığımızda
aynı itirazla karşı karşıya kalıyoruz, sayın
hatip bunu söyledi. Şimdi, bunun aksi örnekleri var, ben size söyleyeyim:
15 Temmuz aksi örneği, değil mi? 15 Temmuz darbesi hakkında bu
Mecliste bir araştırma komisyonu kuruldu ama o arada da mahkemeler
başlamıştı. Hani, o komisyonun çalışması da
bir türlü sonuçlanmadı, o ayrı bir konu ama onu bir kenara
bırakıyorum şimdi. Dolayısıyla Kobani 6-8 Ekim olaylarıyla
ilgili olarak bu nedenle bir komisyon kurulamaz. denemez. Biz defalarca
araştırma önergesi verdik ve bu konu araştırılsın
dedik; bu yıl değil üstelik, kaç yıldır bunu söylüyoruz,
kaç yıldır ama kaç yıldır siz hep bunu reddediyorsunuz,
araştırılmasın istiyorsunuz çünkü üstünü örtmek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Son, cümlemi tamamlayayım.
BAŞKAN Peki, sadece
cümleyi tamamlayın.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Siz bunu hep reddediyorsunuz
çünkü üstünü örtmek istediğiniz bir konu var ve üstünü örtmek isterken de
burada bütün suçu, kabahati HDPnin üstüne yıkmaya
çalışıyorsunuz, bir siyasetiniz var, dolayısıyla
yargıyı da bu nedenle kullanıyorsunuz.
O yüzden biz tekrar diyoruz:
Bakın, o dönem İçişleri Bakanının söyledikleri dâhil
olmak üzere Cumhurbaşkanından, Başbakandan, Başbakan
Yardımcılarından Adalet Bakanına kadar, İçişleri
Bakanına kadar herkesin söylediklerinin konuşulacağı,
tartışılacağı, değerlendirileceği bir
araştırma komisyonunun kurulması, gerçekleri ortaya
çıkaracaktır ve bu konuda kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu da
çok açık bir şekilde ortaya koyacaktır.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Biraz evvel hatibimiz bütün anayasal
düzenlemelerle ilgili müdellel bir şekilde niçin komisyonun
kurulamayacağını açıklamıştır.
BAŞKAN Evet.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Bununla beraber, yargının
talimatlandırıldığıyla ilgili bühtanı da asla
kabul etmediğimizi, aslında tam tersine bir yaklaşımın
var olduğunu da görmüş bulunmaktayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki,
tutanaklara geçmiştir.
Teşekkür ediyorum.
Halkların Demokratik
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, ama bakın, bir cümle,
kayıtlara geçmesi için.
BAŞKAN Sayın
Oluç, hatip konuşmasında hiç sataşma yapmadı, buna
rağmen ben size iki dakika söz verdim. Onun için şimdi oylamaya
sunuyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için bir
şey söylemek istiyorum: Doğru değil. Ben şimdi buradaki
konuşmamda yargının
talimatlandırıldığına dair hiçbir cümle söylemedim.
BAŞKAN Evet,
söylemediniz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Söylediniz, söylediniz
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Dün söyledim, o dünkü tartışmaydı.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Öyle siyasetiniz var. dediniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Hayır, siyasi olarak konuyu
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Kobani protestoları
sırasında yaşanan ölümlerin akıbetinin
araştırılması amacıyla 29/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Yıldırım
Kaya ve arkadaşları tarafından, öğretmenlerin ek ders
ücretlerinin yasalara aykırı bir şekilde kesilmesinin
araştırılması amacıyla 27/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
29/4/2021
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
29/4/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili
Yıldırım Kaya ve arkadaşları tarafından,
öğretmenlere ek ders ücretlerinin yasalara aykırı bir
şekilde kesilmesinin araştırılması amacıyla
27/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2534 sıra no.lu), diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 29/4/2021 Perşembe
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Ankara Milletvekili
Sayın Yıldırım Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki gün sonra
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlanacak. Adalet ve Kalkınma
Partisi -hatırlarsınız- 1 Mayısı resmî bayram tatili
olarak ilan ettiğini şaşaalı bir şekilde
açıklamıştı. O açıklamadan bu yana miting
meydanlarında, alanlarda, caddelerde, sokaklarda işçi ve emekçiler ne
yazık ki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutlayamaz
oldular ama onlara sözümüz olsun ki gün gelecek, devran dönecek Emek ve
Dayanışma Günü şenliklerle, davullarla, zurnalarla bu ülkede
emeğin hakkını aldığı gün olarak kutlanmaya devam
edecek. Buradan emekçilerin bayramını kutluyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
2021 bütçesi görüşülürken Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesinin yetersiz olduğunu, bu pandemi sürecinde yaşanan süreci
yönetemeyeceğini, dolayısıyla bu bütçede hiç olmazsa bütçeden
yatırımlara ayrılan payın Adalet ve Kalkınma
Partisinin iktidara geldiği 2002 yılındaki yüzde 17,36
oranına çıkartılmasını söyledik ama reddedildi.
Pandemi koşullarında ihtiyacı
karşılayamazsınız dedik, dilimizde pelesenk oldu, ek bütçe
talebimiz reddedildi. Geldiğimiz noktada ne yüz yüze eğitim
öğretim yapılabildi ne de uzaktan öğretim yapılabildi.
Anayasal bir hak olan
eğitim hakkı ekonomik durumu iyi olanlara verildi, ekonomik durumu
kötü olanlar bu anayasal haktan yararlanamadı. Hakkâri Yüksekovada
dağın tepesinde eli titreyerek internete girmek için
uğraşan çocuk ile evinde özel öğretmenle ders gören çocuk
aynı sınava tabi tutuldu ve Ortaöğretim Başarı
Puanı bunun üzerinden hesaplanmak isteniyor. Öğretmenler kendi
çocuğunun hayatını tehlikeye atarcasına uzaktan
öğretime çaba sarf ettiler. Elinizi yüreğinize koyun, siz bu
öğretmenlerin bu çabasını yok saydınız, onların
sadece 1 ders saatine, on sekiz liralık ders ücretine göz diktiniz.
Allahtan korkun, hiç mi vicdanınız yok? Bu öğretmen ne
yapıyor biliyor musunuz? Derse girmek için bilgisayarı alıyor,
internet paketini alıyor. Öğrencisinin laptopu olup
olmadığını bilmiyor. Sizin dağıttık
dediğiniz hiçbir bilgisayar ya da televizyon çocuğa
erişmemiş. Öğretmen tüm hazırlığını
yapar, daha sonra dersin başına geçer. Öğrencinin olup
olmadığının sorumluluğu okul idaresindedir, millî
eğitim müdürlüklerindedir, Millî Eğitim
Bakanlığındadır. Eğer öğrenci EBA üzerinden derse
girememişse siz öğretmenin ek ders ücretini kesemezsiniz. Bu bir
vicdansızlıktır, bu bir adaletsizliktir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Siz bu süreci, eğer
gerçekten hukuka uyacaksanız, kanunlara uyacaksanız
Ki uymuyorsunuz,
Anayasayı dinlemiyorsunuz, yargı kararlarına uymuyorsunuz.
Bakın, konuya ilişkin 2007 yılında Danıştayın
11. Dairesi bir karar vermiş, diyor ki: Öğretmen hazırlığını
yapar, öğretmenin ek ders ücreti sınıfa girmesi ya da
öğrenciyle yüz yüze gelmesiyle bağlantılı değildir,
hazırlığıyla ilgilidir. Hazırlığını
yapmış olan öğretmene ek ders ücretini vermek zorundasın.
diye Danıştayın kararı var. Allahtan korkun, bu
Danıştayın kararına bari uyun. Bu öğretmenler zaten
mağdur oldu, bu öğretmenlerin sorunlarını çözmediniz, 3600
ek göstergeyi vermediniz, öğretmen atamasını
gerçekleştirmediniz, eğitim öğretim öğretmenle olur,
öğretmen yoksa eğitim öğretim olmaz. 24 Kasımda her biriniz
öğretmenlerinizin elini öpüyorsunuz, bırakalım şu işi,
öğretmenlerin elini öpmek öğretmenlerin hakkını vermekle
olur.
Bir başka sorun var,
öğretmenlerin yüreğini acıtıyor: LGS ve YKS
sınavları var. 6 Haziranda LGS sınavı yapılacak, 26-27
Haziranda da YKS sınavı yapılacak. Bu sınavlar on yedi
günlük kapanmadan sonra yapılamaz, bu sınavlara öğrencinin
hazırlık süreci olmamıştır, bu sınavların bu
tarihlerde yapılmayacağını bugünden açıklamak
zorundasınız. Eğer bunu açıklamazsanız
öğrencileri, zaten eşitsiz olan koşullarda bir yarışa
sokarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Bakın, Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçukun da talebi
budur. Ortaöğretim Başarı Puanı bu YKS
sınavlarına tabi tutulamaz çünkü Ortaöğretim Başarı
Puanının eşitlik ilkesini çiğnediğini biraz önce
verdiğim örneklerde açıkladım. Dolayısıyla
Ortaöğretim Başarı Puanı
kaldırılmalıdır.
Millî Eğitim
Bakanlığına ek bütçe nasıl vereceğiz? diye soracak
olursanız, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi
görüşülürken Maarif Vakfına 486 milyon lira para
aktarılacağı söylendi ama 2 Şubatta
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 1 milyar 231 milyon 98 bin
liranın Türkiye Maarif Vakfına aktarılacağı söylendi.
Bunu yurt dışındaki okullar için
yapacağınızı söylediniz. Ne oldu? Suudi Arabistan yurt
dışındaki okulları kapattı. Ne yapacaksınız
bu parayı? Gelin, bu parayı -1 milyar 231 milyon 98 bin lirayı-
Millî Eğitim Bakanlığına ek bütçe olarak verelim,
öğretmen sorununu çözelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YILDIRIM KAYA (Devamla) Son
cümlem, bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN
Tamamlayın, tutanaklara geçsin.
YILDIRIM KAYA (Devamla)
Sarayın bütçesi -kaynak gösteriyorum- 21 milyar 500 milyondur,
sarayın günlük harcaması 59 milyondur; gelin, bu bütçeden
kısalım, öğretmenlerin hak ettiği bu ek ders ücretine
elimizi uzatmayalım.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Kaya, teşekkür ediyoruz.
İYİ Parti Grubu
adına söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk
Buyurun Sayın Öztürk.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde İYİ
Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Önergeye pandemide
perişan olan eğitim neferlerimiz adına destek veriyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dünyayı teslim alan
pandemi birçok meslek grubunu doğrudan etkiledi. Esnafımız
perperişan, kapatılan iş yeri sayısı rekor seviyede,
bir de üstüne 5 kuruş yardım bile yapmadan Hadi sizi kapattık.
dediniz.
Salgın
başladığından beri gençleri, çocuklarımızı
evlere kapattınız, hiçbir bilimsel veri olmadan aç-kapa, yapboz tahtasına
benzeterek bir neslin geleceğiyle oynadınız. Şimdi de
evlatlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin
ücretlerine göz diktiniz. Öncelikli meslek gruplarından olmasına
rağmen aşı deseniz aşı yok, para deseniz para yok.
Atanamayan öğretmen adayları bir tarafa, kadrolu, sözleşmeli,
ücretli diye uydurduğunuz kadrolarla eğitim neferlerimizi
perişan ettiniz. Ders verdikçe ücret alabilen öğretmeni
okulların kapalı olduğu dönemde ele güne muhtaç ettiniz. 100 bin
ücretli öğretmenimiz var. Bir ders saatinin ücreti 19 lira 70 kuruş,
kabul edebileceğimiz bir rakam değil ama 20 liraya bile
tamamlayamamışsınız. Bu öğretmen bir ayda her gün ders
verse bile asgari ücret alamıyor, okulların tatil olduğu
dönemdeyse paranın hayalini bile kuramıyor, atanmak istese
atanamıyor, ders vermek istese veremiyor. Bugün öğrencilerimizin hak
ettiği eğitimi alabilmesi için 800 bin yeni öğretmene acilen
ihtiyaç var.
Gelelim sözleşmeli
öğretmenlere. Sözleşmeli öğretmenlerin zorunlu yer
değişikliği taleplerini İmza attığın
sözleşmede kabul ettin, imza attın. diyerek geri çevirdiniz, aile
bütünlüklerini korumalarına izin vermediniz. Şimdi de kadrolu
öğretmenlerin ek ders ücretlerine göz diktiniz. Millî Eğitim
Bakanlığı 19 Nisan 2021 tarihli bir karar alıyor,
kararı kimin aldığı, sözcülüğünü kimin
yaptığı belli de karar şu: Öğrencilerin uzaktan veya
yüz yüze eğitime katılmamaları durumda öğretmenlerin ders
ücreti kesilecektir. Öğrencinin derse katılmaması
öğretmenin suçu mu? Devlet okullarında yaklaşık 15 milyon
öğrencimiz var, bu öğrencilerin yüzde 15,79u yani 2,4 milyonu EBAya
erişemiyor. Ülke genelinde 2,4 milyon öğrencinin EBAya
erişememesi ne öğrencinin ne öğretmenin suçudur, suçlu
arıyorsanız aynaya bakacaksınız. Hadi, geçilmeyen köprüye,
geçilmeyen otobana, binilmeyen uçağa, havalimanına ödeme
yapmasanız ya! Olmaz, girilmeyen derse ücret veremeyiz ama geçilmeyen
otobana garanti ücreti veririz!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla)
Bu, iktidarınızın ve Bakanlığınızın
suçudur; bu, iktidarınızın ve
Bakanlığınızın sorumluluğudur.
Aşılamada ilk
sırada olması gereken öğretmenlere aşı
bulamadınız. Bugün açılacak, yarın kapanacak. diye diye
öğrencilerde derse katılacak motivasyon da
bırakmadınız. Köprüsünden geçilmeyen, uçağına
binilmeyen müteahhide garanti ücreti adı altında milyarca lira
aktarılırken, EBAya erişimin olmadığı yerde
öğretmenlerin ek ders ücretlerini kesen, öğretmenine sahip
çıkamayan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk bir an önce hem
öğretmenlerden hem öğrencilerden özür dilemeli ve derhâl istifa
etmelidir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Şırnak
Milletvekili Sayın Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın
Özgüneş. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASAN
ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
(x)
Bir sözle başlamak
istiyorum, belki günümüze de ışık tutar. Nikola Tesla kendi
toplumuna hitaben söylüyor, diyor ki: O kadar cahilsiniz ki dininiz var diye
ahlaka ihtiyacınız kalmadığını
sanıyorsunuz.
Biz bu önergeyi
destekliyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı diyor ki: Yüz yüze
eğitim yapılmadığı zaman öğretmenlerin ek ders
ücreti verilmeyecek.
Şimdi, biz ayakkabı
kutularında dolarları gördük, hortumlar hikâye hâline geldi,
çuvallarla yandaşlarınıza verdiğinizi biliyoruz, üç
beş maaş alanları biliyoruz ama o kadar cimri ve açgözsünüz ki
bir ülkenin aydınlık yüzü olan öğretmenin ek ders ücretine göz
dikmişsiniz. Yazıklar olsun diyelim, ne diyebiliriz. Toplumu cahil
bırakarak şükürdar, itaat etmek konumunda bir toplum istiyorsunuz;
bu, acınacak bir durum.
Bakınız,
arkadaşımız da söyledi, Danıştayın 2007de bir
kararı var, gerekçesi şöyle: Gerekçeli kararında,
öğrenciler sınava, derse gelmezse dahi bunun sorumluluğunun
öğretmende olmadığını, öğretmenin sınav ve
ders için tüm hazırlıklarını yapmış
olduğunu, bu nedenle öğrenciler sınava girmezse dahi ek ders
ücretlerinin ödenmesi gerektiği kararını vermiştir. Siz,
gerçekten ne hukuka uyuyorsunuz ne Teslanın dediği gibi Dinimiz var
ama ahlakımız
ahlak piyasada yok. Ahlak olmadığı
için de biz vicdandan da bahsedemeyiz çünkü ahlak vicdanın hazinesidir.
Değerli arkadaşlar,
bugün Türkiyede bir öğretmen 600 dolar alıyor ortalama; Avrupada
3.333 dolardır ortalaması, 7 bin dolar alanlar var aylık. Avrupa
ülkesinin öğretmene yıllık maaş ödeneği en düşük
40 bin dolardır, Türkiyeninki 7.500 dolar. Siz hâlâ
kalkmışsınız, insanı yeniden yaratan, ona eğitim veren,
onu topluma ve dünyaya hazırlayan en büyük ustaya açlık ve sefalet
dayatıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Toplumu cahil bırakarak, sefalet içerisinde bırakarak sonsuza dek
size itaat edeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
İlk seçimde sizler tarihin karanlık çöplüğüne gideceksiniz ve bu
toplum yeniden aydınlık, demokratik, hakkaniyete dayalı bir
sayfa açacaktır.
Selamlıyorum herkesi.
(HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından Sen PKKlı mıydın? sesi)
HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Siz para saymakla meşgul olun(!)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Orhan
Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkan, Gazi Meclisin değerli
vekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Zor bir dönemden geçiyoruz,
ülkemiz, elinden gelen bütün imkânlarını, sağlık
çalışanları başta, öğretmenlerimiz,
esnafımız, her kesime elinden geldiği kadar sunmaya
çalışıyor. Bu zor süreçte öğretmenlerimizin de burada moralini
bozmamamız lazım, olmayan bir şeyi varmış gibi
konuşmanın da -sanırım bu süreçte emekleriyle
öğrencilerimizi geleceğe hazırlayan öğretmenlerimize moral
verilmesi gerekirken- yanlış olduğunu düşünüyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Neden? Ek ders
ücretleriyle ilgili mevzu, konu bugüne mahsus bir şey değil. 1964te
çıkan yasayla ek ders nasıl verilecek zaten planlanmış ve
yüz yüze eğitimle verilebileceği kanunla sabit. Peki, buna dönük
bugün böyle bir sorun var mı? Yüz yüze veya ekran üzerinden eğitimi
ek ders ücretine Millî Eğitim tabi görmüş. Önergede konu olan 19
Nisan 2021 tarihli Millî Eğitimin böyle bir kararı var mı? Yok.
Millî Eğitime, Bakanlığa il müdürlükleri, sendikalar ara ara bir
münferit olayda soru soruyor: Şu ek ücret ödenir mi şu olaya
mahsus? Buna dönük cevaplar veriyor. Bu da böyle bir cevap, her gün
yaşanan olaylar.
Peki,
Danıştayın ek ders ücretlerine dönük, ödenmesine dönük
-grupların söylediği gibi- bir kararı var mı? Son
konuşmacı da dedi, sınavlarla ilgili ek ders. Bir kere, bu
Danıştay kararı bu konuyla da ilgili değil. 2011deki
kararda buna has başvuruya ret vermiş, bütün aşamalarında
da 2016da da onanmış, ret vermiş. Ama bunlar münferit olaylar,
böyle bir olay yok. Ben, bunu -acaba ya, böyle bir şey olur mu- il müdürlüklerini
aradım, sordum: Öğretmenlerimize ek ders ödemelerinde bir eksik var
mı hocam? Size bir zorlama var mı? dedim. Hayır, Millî
Eğitim Bakanlığı bizi aradı. Sakın
öğretmenlerimizi mağdur etmeyin. Ekran yüzü varsa, derse girdiği
görülüyorsa ödeyin. dedi, bu şekilde de ödüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Peki dedim, acaba bir
yanlışlık var mı Maliyenin kaynağına
bakayım, geçen yılki ödenen ile bu yılkinde bir fark var
mı? Ya, ona da baktım, daha da fazla ödenmiş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ORHAN ERDEM (Devamla) Yani,
şimdi, biz, burada, olmayan bir şeyle hem öğretmenlerimizin hem
de milletimizin kafasını karıştırmayalım. Güçlü
bir devletiz. Hiçbir dünya ülkesinin yapamadığı eğitimi
uzaktan olarak imkânlar ölçüsünde vermeye çalıştık, en iyisini
de veriyoruz. Öğretmenlerimizin derse girmediği ücreti de idari
izinli sayarak bir kuruşunu kesmeden ödedik, ödüyoruz. Buna rağmen
Yüz yüze eğitime göre uzaktan eğitim zordur. dedik, kırk
dakikalık dersi otuz dakikaya indirdik. Bırakın ödememeyi, onlara
daha farklı imkânlar verdik, bunların bilinmesini istiyorum. Böyle
bir önergeye grup olarak ret verdiğimizi ifade etmek istiyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Ağzına sağlık.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Efendim, sayın hatip o kadar çok masum bir şekilde söyledi ki ben
bile inandım buradan onun söylediklerine ama işin gerçeği...
Kürsüden şöyle ifade etti: Bizim araştırma önergemizin
gerçeklere aykırı olduğunu ifade ettiği için Sayın
Yıldırım Kayaya yerinden bir dakika söz vermenizi rica
ediyorum.
BAŞKAN Evet, olmayan
bir şeyle milletin kafasını karıştırmak olarak
ifade etti; onun için İç Tüzük 60a göre yerinden bir dakika söz
veriyorum.
Buyurun Sayın Kaya.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Ankara Milletvekili Yıldırım
Kayanın, Konya Milletvekili Orhan Erdemin CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara)
Sayın Başkan, Orhan Bey gerçekten beni de inandıracak
şekilde bir konuşma yapmaya çalıştı ama çok açık
ve net diyor ki: Ek ders ücreti rakamlarına baktım. 19 Nisan
tarihinden sonraki rakamlara birlikte bakalım; il il, tek tek
öğretmenlerle, öğretmen sendikalarının tamamıyla
konuşalım. Ek ders ücreti alamadıkları için
öğretmenlerin büyük bir bölümü okul müdürlüklerine dilekçe vererek,
Danıştayın ilgili kararını ilgi tutarak bu haklarını
talep etmişlerdir, hakları verilmemiştir. Eğer bu
tartışmalardan sonra bayramdan önce bu haklar verilmez ise
öğretmenlere haksızlık edildiği açıktır.
Danıştayın kararı çok nettir, Ön hazırlık, ders
ücreti için yeterlidir. der, öğretmenler de ekran başında ön
hazırlığı yapmışlardır. Öğretmen ön
hazırlık için
Bakın, yüz yüze eğitim değil
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan, biraz evvel
sayın milletvekili
BAŞKAN Sayın
Akbaşoğlu; Sayın Kaya ve Sayın Erdem buradalar, biraz sonra
yan yana gelirler, gerçekten verilmiş mi verilmemiş mi, buna birlikte
bir bakarlar.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Mutlaka mutlaka.
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Şöyle: Sayın Orhan Erdem
Bey, hem milletvekilliği hem de Millî Eğitim Bakanlığı
görevlerini yürütmüş değerli bir arkadaşımız.
Dolayısıyla, biraz evvel sayın konuşmacı kendi
konuşmasına ithafen Neredeyse beni de inandıracaktı.
şeklinde, gerçeği söylemediğini ortaya koyar bir tarzda
konuştu.
Ben de grubumuz adına
Sayın Orhan Erdeme bir dakika yerinden açıklama istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki,
Sayın Erdem, size de bir dakika vereyim.
Yıldırım
Beyle anlaşın. Daha sonra arkaya, benim odama geçelim, problemleri
konuşalım.
Buyurun.
33.- Konya Milletvekili Orhan Erdemin, Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ORHAN ERDEM (Konya)
Teşekkür ediyorum.
Yıldırım
Beyin heyecanını anlıyorum, sağ olsun,
öğretmenlerimiz için gayret ediyor ama gerçekten bütün taraflarda
sorguladım. Bahsettiği Danıştay kararı zaten bununla
ilgili değil, bir. O, yanlış, onu tekrar vurguluyorum.
İkincisi, böyle bir
durum var, Millî Eğitim Bakanlığına dava açılmaz
mı? Hukuk müşavirliğini aradım, Size
açılmış dava var mı? dedim. Bir tane dava var, o da 16
Nisan 2021de reddedildi. dedi.
1 milyon öğretmeni olan
bir Bakanlıktan bahsediyoruz. Münferit olayların olması kadar
doğal bir şey yoktur. Derse girmeyen öğretmen de olabilir, buna
karşı soruşturma açılmış da olabilir. Bu 1
milyonun içindeki bir tane, iki tane olayda üç beş konuyu, burada, herkese
çok şamil bir hâlde gibi bahsetmemizin yanlış olduğunu
beyan etmek istedim. Böyle bir şey yoktur
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Peki,
anlaşılmıştır.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Yıldırım
Kaya ve arkadaşları tarafından, öğretmenlerin ek ders
ücretlerinin yasalara aykırı bir şekilde kesilmesinin
araştırılması amacıyla 27/4/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29
Nisan 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
60a göre yerlerinden 3
sayın milletvekilimize söz vereceğim.
Sayın Tiryaki
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin,
Batman ve çevresindeki illerde yaşanan kuraklık tehdidine
ilişkin açıklaması
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Batman ve çevresindeki iller
bahar yağmurlarının beklenenden az olması nedeniyle
kuraklık tehdidi yaşıyor, bu tehdit her şeyden önce kentin
ve bölgenin tarımsal üretimi açısından ciddi bir tehdit
oluşturuyor. Batman ili üç tarafı nehirlerle çevrili bir kent ve bu
nehirlere bağlı onlarca kilometrelik sulama kanalları mevcut ama
her nedense bu kanalların önemli bir bölümü henüz sulama için açılmadı.
Eğer kısa bir süre içerisinde açılmazsa bölge ve kent
tarımı ciddi sorunlar yaşayacak ve ekinler kuruyacaktır.
Batman merkez ve Beşiri
ilçesine bağlı pek çok köyde; Kösetarla, Örmegöze, Karatepe,
Danalı, Yenipınar, Binatlı ve Akça köylerinde sulama
kanalları olduğu hâlde bu köylere sulama için su verilmiyor,
kanalların bir kısmı sulamaya açılmadı.
Toprak var, su var, ekin var,
kanal var ama kanallarda su yok. Buradan Tarım ve Orman
Bakanlığına, DSİ 10uncu Bölge Müdürlüğüne
sesleniyorum: Yalnız üreticileri değil, hepimizi ilgilendiren bu sorunu
çözün, toprağı susuz bırakmayın.
BAŞKAN Sayın
Öztunç
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Kahramanmaraşın Elbistan ve Afşin ilçelerindeki santral
filtrelerinin çalışmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
Kahramanmaraşın Elbistan ve Afşin ilçelerinin külle, zehirle
sınavı, imtihanı, ızdırabı, maalesef, bitmiyor.
1inci ayın 1i
itibarıyla santral filtreleri çalışacaktı; mayıs
ayına giriyoruz, nisan bitti hâlâ santralde filtre yok. Aynı zamanda,
Afşin-Elbistan B Termik Santralinde de kömürle ilgili
sıkıntı yaşanıyor. A Santralinin sahasında
kömürle ilgili özel şirketle yaşanan sıkıntı nedeniyle
B Santraline kömür 1.100 kilometre öteden, Somadan getiriliyor; 1.100
kilometre ötedeki Somadan Afşine, Elbistana kömür geliyor santrale. Bu
nakliyede kimi kazandırıyorsunuz, kimi zengin etmeye
çalışıyorsunuz, kime milletin parasını yine
peşkeş çekiyorsunuz? Peşkeşten bıkmadınız
mı ey AKP? diye sesleniyorum.
BAŞKAN Sayın
Subaşı
36.- Antalya Milletvekili Hasan Subaşının,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunun coronavirüsle ilgili kitabına ilişkin
açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya)
Teşekkür ederim.
Sayın Fahrettin Altun
tarafından 485 sayfa kitap -kendi tabiriyle bir eser-
hazırlanmış, takdim Cumhurbaşkanı tarafından
yapılmış, ardından İletişim Başkanı
Fahrettin Altunun önsözü bulunuyor, başlığı Asrın
Küresel Salgını-Türkiye'nin Koronavirüsle Başarılı
Mücadelesi Kitapta, salgının her aşamasında Hükûmetin
destansı başarısından söz ediliyor. Cumhurbaşkanı
şöyle diyor: ABD, Almanya, İngiltere, Finlandiya, Fransa, Norveçten
Kübaya kadar 157 ülkeye yardım ettik. Fahrettin Altun ise sözde eseri
için Tarihe not düşen bir belge niteliğindedir. Gelecek nesiller
verilen bu destansı çabayı hayırla yâd edecek ve insanlık
için yaptıklarımızı daha iyi anlayacaklardır.
demiş ama maalesef
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan ve
siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için
Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu aday olmuştur.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Konya Milletvekili Sayın Ziya Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 260) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Dünkü birleşimde,
İç Tüzük'ün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 260
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına yapılan konuşma
tamamlanmıştı.
Şimdi söz
sırası İYİ Parti Grubunda.
İYİ Parti Grubu
adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Durmuş
Yılmaz.
Buyurun Sayın
Yılmaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri ve televizyonları başında bizleri dinleyen
sevgili yurttaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan
(2/3572) esas numaralı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü
hakkında İYİ Partinin görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum.
Teklifte yapılan
düzenlemelerle ilgili görüşlerimizi muhalefet şerhimizde açık
bir şekilde ortaya koyduk. Ben, bu Vergi Usul Kanunuyla ilgili olarak
vergi mükelleflerinin ileride muhatap olacakları ve şu anda çarçur
edilen 128 milyar dolar hakkında görüşlerimi paylaşmak
istiyorum.
Sayın milletvekilleri,
dolaylı ve dolaysız bir şekilde siyasi ve ekonomik etkileri olan
ve olmaya devam edecek olan, 2019-2020 arasında -yirmi aylık dönemde-
iki yıllık toplam 1 trilyon 478 milyar dolar olan, gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 11,2sine karşılık gelen 128 milyar
dolarlık Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervinin erimesiyle
ilgili tartışmalar devam ediyor. En büyük finansal skandal olan ve bu
çok vahim olayla ilgili sorulan soruların yanıtı verilmeyince
tartışma devam ediyor ve bu cevaplar alınıncaya kadar da
devam edecek. Zira, söz konusu rezerv kaybı Türkiye ekonomisini büyük bir
sıkıntıya sokmuş, âdeta geleceğini esir
almıştır; önümüzdeki dönemde bu sıkıntılar
artarak devam edecektir. Şu ana değin, konuyla ilgili olarak
yetkililer tarafından yapılan açıklamaların bir bölümü
eksik, bir bölümü yanlış ve yanıltıcıdır.
Aslında her açıklama da Şecaat arz ederken merdikıpti
sirkatin söyler. özdeyişini doğrular biçimde olmuştur. Olay
önce inkâr edildi 128 milyar dolar yalanı. Satılan rezerv yok,
hepsi kasada. denildi. Sonra itiraf niteliğinde açıklamalar geldi,
inkâr aşamasından kabullenme aşamasına geçildi Ekonomik
tuzaklarla mücadele için satıldı. denildi. Aslına
bakarsanız 128 milyar dolar diye gerçekle ilişkisi olan bir rakam
yok, rakam 165 milyar dolar. denildi ve bunun da 30 milyar dolarının
cari açıkla, 31 milyar dolarının yurt dışı
sermaye çıkışlarıyla ilgili olduğunu, 50 milyar
doların da reel sektörün borcuna ödendiğini, kalan 54 milyar
doların da döviz tevdiat hesaplarına gittiği söylendi. Döviz
altın olarak vatandaşların elinde yastık altında
duruyor. denildi. Ekonominin aktörleri ve vatandaşlarımız
arasında dolaşıma girmiş yani yer
değiştirmiş ama sonuçta ülkemiz değeri olarak yurt içinde
kalmıştır. denildi. Böyle hiç paramız olmadı. da
denildi. Dolar ile Türk lirasını karıştıran birisi
Pandemi sürecinde vatandaşa harcadık. dedi. En sonunda, işin
sahibi Merkez Bankası Başkanı Protokolle
sağlıksız fiyat oluşumunun engellenmesine, döviz
piyasalarındaki arz talep dengesine ve likidite tesisine satış
yaparak katkıda bulunuldu. dedi. Hazine ve Maliye Bakanı 2017de
imzalanan protokol yasaldır, satışlar yasaldır, yönetim
eleştirilebilir Yolsuzluk var. denilemez. dedi. Evet, denildi de
denildi. Bu açıklamanın hiçbiri satışın niçin
yapıldığını söylemedi; bize olayın nedeni
değil, bize olayın bilinen sonuçları söylendi. Önce Hazine ve
Maliye Bakanının, arkasından parti yöneticilerinin, sonra
Cumhurbaşkanının ve nihayet ortalığı toparlamak
üzere Merkez Bankası Başkanının konuşmalarından
anlıyoruz ki yönetim bu konunun konuşulmasından rahatsız ve
bir an önce kapatılmasını istiyor.
Hemen şunu belirteyim ki
vatandaş nezdinde Bu para buharlaştı. deniliyor, aslında
buharlaşma ile çarçur edilme üç aşağı beş
yukarı aynı. Ben daha ziyade çarçur edildi kavramını
kullanmak istiyorum. Ancak yönetim sorulan diğer soruların
yanıtlarından ısrarla kaçmaktadır. Niye
kaçılıyor? 128 milyar dolar nerede sorusunun cevabını
artık verilen yanıtlardan biliyoruz. Evet, 128 milyar dolar
olması gereken yerde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında
değil. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Neden alışılmadık yöntemlerle örtülü satış
yapıldı? Satış fiyat ve hacimleri tam olarak nedir?
sorusu soruldu, Satış talimatını kim verdi? denildi,
bunlara cevap yok. Bildiğim kadarıyla -eski bir Merkez Bankası
yöneticisi olarak- Hazine ve Merkez Bankası arasındaki protokoller
kamunun dış borcunun ödenmesi sırasındaki işlemlere
yöneliktir. Hazine ile Merkez Bankası arasında imzalanan 2017 tarihli
protokolde, Merkez Bankası kendi yapması gereken bir işi
Hazineye devrederek önemli bir politika aracından feragat ettiği
hususunda 2018 yılında herhangi bir değişiklik
yapılmış mıdır? Toplum olarak bunu öğrenmek
istiyoruz, buna cevap bekliyoruz.
Öte yandan, Finansal
İstikrar ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 1inci
maddesinin (5)inci fıkrasını aynen okuyorum: Finansal sistemin
bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin Finansal
İstikrar ve Kalkınma Komitesi tarafından tespiti hâlinde, üye
kurum ve kuruluşların yetkileri dışında
alınması gereken tedbirleri belirlemeye kendi görev, yetki ve sorumlulukları
çerçevesinde Cumhurbaşkanı yetkili olup, ilgili bütün kurum ve
kuruluşlar belirlenen bu tedbirleri derhâl uygulamakla yetkili ve
sorumludur.
Buradan hareketle, acaba
kurlara müdahale işi Hazineye devredilirken bir Finansal İstikrar
Komitesi kararı alınmış mıdır?
Alındıysa bu Komite kararının altında kimin
imzası var? Yönetim, bu ve benzeri sorulara cevap vermeden 128 milyar
dolar nerede? sorusu kapanmaz, kapanmayacaktır ve
kapanmamalıdır. Hemen şunu belirteyim: Elbette satılan
dövizler bir yerlere gitti fakat Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında
değil. Basiretsiz ve sorumsuzca çarçur edilmiştir. Niçin? Hem saçma,
ipe sapa gelmez sözde bir teoriyi ispat için hem de yerel seçimleri kazanmak
için bu dövizler çarçur edildi. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Evet, inanılır gibi
değil ama gerçek şu: Sayın Albayrak ve ekibi, sözde Faiz
enflasyonun sebebidir. teorisini ispat etmek için, ülkenin 128 milyar
dolarını kullanarak yirmi ay boyunca Türk ekonomisi üzerinde deney
yapmıştır. Rezerv çarçur edilmiş ama sözde teori ispat
edilememiştir. Allah korusun, bugün ülkenin başına bir iş
gelse, Merkez Bankasının silahının namlusuna sürecek tek
mermisi olmadığı gibi, başkalarına 50-60 milyar
karşılığı mermi borcu var. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Döviz satarak kurları ve
faizleri aynı anda baskılamayı öngören sözde deney, pandeminin
başlamasından bir yıl, yerel seçimlerden bir buçuk ay önce
uygulamaya kondu. Bunu nereden biliyoruz? Şuradan: Merkez
Bankasının bir gün gecikmeli olarak yayımladığı
analitik bilançosundan ve altı gün gecikmeyle açıklanan haftalık
uluslararası rezervler ve döviz likiditesi raporlarından.
2019 Şubat
sonlarından itibaren piyasalarda bir tuhaflık gözlenmeye
başlandı. Merkez Bankasının döviz rezervleri azalırken
piyasada olması gereken Türk lirası likiditesi de azalıyordu. Bunları
yukarıda zikredilen Merkez Bankası dokümanlarından görebiliyoruz
ve herkes de bunu görüyor. Merkez Bankasının rezerv kaynakları
olarak kullandırılan yani sevk öncesi ve sevk sonrası olarak
ihracatçısına Türk lirası olarak kullandırılan ve
döviz olarak tahsil edilen ihracat reeskont kredileri, enerji KİTlerinden
BOTAŞa yapılan döviz satışları; hazinenin yurt içi,
yurt dışı döviz borçlanmaları ve itfaları; TL, döviz,
repo işlemleri yani swaplarıdır. Girişler ve
çıkışlar, artılar ve eksiler bu kalemlerden oluşuyor.
Bu kalemler toplanıp çıkarıldığında, olan rezerv
ile olması gereken döviz rezervi arasında fark ortaya
çıktı. Bu husus piyasa oyuncularının dikkatini çekti ve bu
farkın izini sürmeye başladılar. Hatta, konu enflasyon
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Evet, ben söyleyeceğimi gene söyleyemedim, şu kadarını
söyleyeyim: O zaman bana bir iki dakika süre verin lütfen.
BAŞKAN Maalesef.
Sadece tamamlayın
lütfen.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla)
Şunu söyleyeyim: Şu anda ortaya çıkan durum veçhesinde
sorulması gereken sorular soruldu fakat bunların cevabı
alınamadı. Bu cevaplar alınmadığı,
alınamadığı sürece bu mesele kapanmamalıdır,
kapatılmamalıdır çünkü bu, gerçekten bir gelecek sorunu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şu anda
bu, bir istikbal sorunu. Kim ne derse desin şu anda gerçekten bütün dünya,
bütün finans çevreleri Merkez Bankasının rezervi
olmadığını biliyor, gerek dış politikada gerekse
ekonomik çevrelerde ülkemize karşı tavırlar bu bilgi
çerçevesinde alınıyor. Dolayısıyla ülke
zayıflatılmıştır, bu zayıflamanın bedelini
de ileride ödeyeceğiz. Söylemek istediğim şu: Kötü geride
kaldı ama daha kötünün geleceğine hepimiz hazırlıklı
olalım.
Teşekkür ediyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Yılmaz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum ki bu konuyla ilgili
yetkili kişi ve kurumların açıklamaları ortadadır;
sorulara da net bir şekilde cevap verilmiştir, kendi aralarında
bir çelişki de söz konusu değildir. Bunu kayıtlara geçmesi için
ifade ettim.
Sağ olun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Dinleme onu Hocam! Bravo Hocam!
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz talep eden Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın
İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET
İPEKYÜZ (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Aslında, biz, 27nci
Dönemde neredeyse altı ayda bir, bir vergi düzenlemesini konuşuyoruz
kimi zaman torba yasayla kimi zaman düzenlemelerle. Hiçbir zaman meselenin
özüne inip gerçek bir -tırnak içinde reform, reform diyorsunuz- reform
yapılmıyor. Bu ülkede gerçek bir vergi reformuna ihtiyaç var; çok
kazanandan çok, az kazanandan az alınması ve verginin toplumun,
kamunun ihtiyacı olan kesimlerle paylaşılması lazım.
Paylaşmadığınız zaman eşitsizlikler artar,
sorunlar artar, ayrımcılık artar, kutuplaşma artar,
milliyetçilik artar. Dünyada bu konuda birçok çalışma
yapılmış ve bununla ilgili, maddelerle ilgili
arkadaşlarımız konuşacak, Plan ve Bütçe Komisyonunda da
konuşuldu. Ben burada, kimilerince sokağa çıkma
yasağı kimilerince tam gün kapanma kimilerince güvencesiz
kapanma denilen süreçle ilgili daha çok konuşmak ve bir sağlık
çalışanı olarak -geçmişte sağlıkta
çalıştığım için de- aşıyla ilgili biraz
açıklamada bulunmak istiyorum.
Birincisi: Kimi yetkililer de
diyor ki sokağa çıkma yasağı veya açıklama
yapılıyor yasaklar. Kafa ve yaklaşım öyle
çalışıyor, yasakla. Şimdi, biz tam güvenceli kapanma
dediğimizde bizim güvence dediğimizin açıklaması nedense
iktidarda güvenlik diye akla geliyor. Güvenlik deyince de akla sadece
silah geliyor, polis geliyor, kolluk geliyor. Dünya, güvenliği, daha
iyi nasıl yaşayabiliriz, nasıl kendimizi her türlü tehlikeden
koruyabiliriz -gerek iş yerlerinde gerek yaşamamızda
bulunduğumuz bütün alanlarda- ve nasıl tehlikeleri önleyebiliriz
Bizde ise yok. Nedir bizde yapılan uygulama? Aslında -son dönemde
başlayan- sistematik bir tecrit uygulanıyor. Yaşamın her
alanında konuşmayacaksın, susacaksın, şimdi de eve
kapanacaksın. Peki, bu aç insanlar, yoksul insanlar eve
kapandığında ne olacak? Hiç kimse onu düşünmüyor. Paket
açıklanıyor: Eve kapanacaksın, şu şu yerler
açık, şu şu yerler kapalı. Şu saatte çıkarsın,
şu saatte çıkamazsın. Ama insanların, açlıkta
olanların, yoksullukta olanların, yevmiyeyle
çalışanların, işsizlerin, kadınların ne
yapacağı konusunda tek bir açıklama yok. Bunun ismi sistematik
tecrittir. Nasıl ki cezaevlerinde başlattınız, yüz elli günden
fazladır cezaevlerinde hak ihlalleriyle ilgili, tecritle ilgili birçok
söylem varsa, deyim yerindeyse şimdi ülkeyi bir açık cezaevine
getirmiş oluyoruz ve talepler aslında, her zaman eşitlik, hukuk
ve adalettir.
Dünya neyi
tartışıyor şu anda? Pandemi ilk
çıktığında salgındı, hastalıktı,
doğal afetti ve Bununla nasıl baş edilebilir, bu nasıl
önlenebiliri konuşuyordu. Dünyada şimdi şöyle bir
yaklaşım var: Aslında pandemiyle baş etmede ya siz bilim
insanlarıyla beraber çalışıp baş edeceksiniz ya da siyasi
tercihleriniz nedeniyle baş edemeyeceksiniz. O nedenle doğal afet
değil, aslında siyasetin kendi işidir. Bunu niçin söylüyorum?
Ülkede bir harita yayınlanıyordu her akşam;
kıpkırmızı, bir kısım yerlerde sarı,
turuncu, mavi ama dünya da bir harita yayınlıyor. O veriler
kırmızıdan önce hep saklanıyordu, yine turizm dönemine
yakın bir dönemde veriler düştü, sonra açıklandı. Ama
şimdi dünya da, IMF de, Dünya Ekonomik Forumu da bir harita
açıklıyor: Sarı, kırmızı, yeşil. Bu harita
ne peki? Bu haritaya baktığınızda, millî gelirden
pandemiyle baş etmeye ayrılan para var; içinde aşı da var,
sağlık harcaması da var fakat esnafa destek de var, emekliye
destek de var, çiftçiye destek de var, işçiye destek var, yoksula destek
var, esnafa her türlü krediyi sağlayıp borç konusunda, elektrik
konusunda, su konusunda, doğal gaz konusunda destek var. Türkiyenin kaç?
1,9. Kiminle beraber? Mısır, Suudi Arabistan, Fas, Afrikadaki birçok
ülkeyle; Güney Amerikaya baktığımızda Paraguay, Uruguayla.
Hani dünyanın en iyi ülkesiydik? Hani en iyisini becerebiliyorduk? Öyle
bir hâle geldi ki aşıyı bile beceremiyoruz. Ve ne? Tercihler
dediğimizde, biz tercihlerden söz ettiğimizde hep bir isyan
çıkıyordu, karşı çıkılıyordu. Ama nedir? On
yedi gün kapanma olacak, on sekiz gün kapanma olacak. Paket
açıklandı, kaba bir hesaplamaya göre 16 milyon kişi işe
gidip gelecek. Nasıl gidecekler? Toplu taşımayla. Bunlara
herhangi bir şey yapıyor musunuz? Yok. Kritik işler mi? Yok.
İmalat var, inşaat var, kendi tercihleri
O insanlar yine eve gelecek,
eve hapsettiğiniz insanlarla buluşacak. Peki, nasıl
önlüyorsunuz? Yok. 16 milyon insanı aşılıyor musunuz? Yok.
Ama tercihinizi ne yönde kullanıyorsunuz? Bu dönemde yolcu
sayısı havaalanlarında azalacak, otoyollarda azalacak,
köprülerde azalacak, tünellerde azalacak ama ne demişsiniz? Biz garanti
vermişiz, o parayı vereceğiz. Bir hesaplama yapıldı,
yaklaşık 700 milyon para. Bir arkadaşımız sormuş,
hesaplamış, günlük 40 milyon. Şimdi, utanmadan 100 lira
artış yapacağız emeklilere. diyorsunuz. Ya, siz tercihlerinizi
asıl şirketlerden yana kullanmışsınız.
İşsize mi veriyorsunuz, yevmiyeli çalışana mı? Yok,
bunlarla ilgili bir düşünce yok ama işte bu dönemde -elektrik mi
vereceğiz, su mu vereceğiz- elektrik şirketlerine
mağduriyetten dolayı para veriyorsunuz. Küçük esnafı
kapatacaksınız ama havalimanında kirayı veremediği
için 1 milyar 45 milyon euroya çizgi çekeceksiniz. Ya, bu tercihinizi
gösteriyor. Sizin tercihiniz, bayrama girerken insanların Ramazan
Bayramını kara bayrama dönüştürüyor. Diyorsunuz ki: Siz,
açlığa mahkûmsunuz, yoksulluğa mahkûmsunuz; ben size sadaka
veriyorum, bana sadık olun, olmazsanız her türlü işlemi
yaparım. Böyle baktığınız sürece, hiçbir zaman
geleceği sağlayamazsınız.
Ve en büyük problem ne?
Arkadaşlar, bir yıl önce ısrarla söyledik; eş
başkanlarımız, bizler, grup başkan vekillerimiz,
muhalefetteki birçok arkadaş dedik ki: Kapanma, güvenli kapanma, güvenli
kapanma. Bir yıl sonra bunu yaptınız. Nitekim, biz HDP ekonomi
birimi olarak 2 tane kanun teklifi verdik; 14 Nisan 2020de, 15 Nisan 2021de
ve her ikisinde de şunu söyledik: Emekliye, kadına, işsize,
işçiye, esnafa, çiftçiye, birçok kesime destek sunalım. Hiçbir zaman
bu Meclis gündeme almadı; araştırma önergeleri verildi, iki parti
reddetti. Yine bunu yapıyorsunuz ve şu anda Meclisi
kapatacaksınız; gelin, çalışalım, nasıl ki 16
milyon işe gidip geliyor, gelin çalışalım Bunlara
nasıl destek vereceğiz? diye. Son saatte 1.000 liranın üstüne
100 lira eklemek değildir marifet, burada da çalışalım,
onların sorunlarına çözüm bulalım. Çünkü biz ölümleri
önleyebiliriz, hastalıkları önleyebiliriz, ekonomik açıdan
iflasları önleyebiliriz ama tercihimiz onlardan yana değilse,
birilerinden yanaysa tecrit gibi uygularız, bu da insanları perişan
eder.
Açlık
sınırıyla ilgili, yoksulluk sınırıyla ilgili hiç
konuşmaya gerek yok. Arkadaşlar, sendikalar açıklama
yapıyor, açlık sınırı dediğimiz -sadece
gıda, sadece gıda- 4 kişilik bir aile için 2.800 lira, kimi verilere
göre 3.414 lira. Siz on yedi on sekiz gün boyunca insanları eve hapsedeceksiniz,
bir tek sorununa çözüm bulmayacaksınız; kirasına, borcuna,
ekinine, üretkenliğine hiçbir çözüm bulmayacaksınız ama
tercihiniz, büyük yerlerden, inşaattan ve kendi
yandaşlarınızdan yana. Peki, esnaf ne yapacak? Buna hiçbir çözüm
bulmuyorsunuz, bayram hazırlığını perişan
ediyorsunuz. Ama bir taraftan da lüks lüks araçlar alınıyor, lüks
araçlar alınırken peki yurttaş ne yapacak bu bayramda? Onunla
ilgili bir açıklama yok. Peki, intiharlar ne olacak? Bir açıklama
yok. Ama ne var? Patates, soğan ve yardım. Ya, bu bir utanç tablosu;
siz bu dönemde patates ve soğandan yana tercihinizi
yaptığınız zaman, insanlara diyorsunuz ki: Siz aç
kalın, ben saltanatımı sürdüreyim. Ama vatandaş
bunların hepsini görüyor.
Son kısımda
şunu toparlamak istiyorum: Aşı. Ya, arkadaşlar,
aşıya güven kalmadı. Geçen yıldan bugüne kadar
aşıyla ilgili yapılan açıklamaları dizsek sıraya,
hangi gün, ne yapacağımızı bilmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aşı geliyor mu,
yok mu? bunları konuşuyorduk, Çinden aşı gelecek,
yapacağız. tartışmalarıyla zaten bir güvensizlik
yaratıldı; sonra, bilim insanları arasında konuşma
BioNTech geldi, yapılacak; tamam, zaten gecikti. Dün bir açıklama
yapıldı 6ncı ve 8inci hafta diye. Neye dayanarak,
nasıl? Ama ona güzel bir maske bulunmuş: Bilim insanları...
Ya, siz maskeyi daha yurttaşa dağıtamıyorsunuz,
yurttaşı maskesiz bırakıyorsunuz, takmayana ceza
kesiyorsunuz. Siz bu aşının nasıl
yapılacağını vatandaşta güvensiz bir şekle
dönüştürüyorsunuz. Sabah uyandık, ne oldu? Randevu alanlara
yapılabilir, almayanlara bir daha altı hafta, sekiz hafta sonra
yapılacak. Dünya literatüründe -buraya çıkmadan önce
araştırdım, ben hekimim de- sekiz hafta sonra aşı
yapan yok, yok. Bunun karşılığı nedir? Siz
aşı tedarikinde beceriksizsiniz, yönetemiyorsunuz. Yönetseydiniz şu
anda toplumun büyük çoğunluğu aşılanırdı ve siz,
insanları sadece eve hapsederek pandemiyle baş edemezsiniz, sadece
aşıyla da baş edemezsiniz. Test de yapacaksınız ve
geliştireceksiniz.
Teşekkür ediyorum,
sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın
Emine Gülizar Emecan.
Buyurun Sayın Emecan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EMİNE
GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60 milletvekili
tarafından hazırlanan Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine söz almış buluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
getirilen bu düzenleme, akaryakıt kaçaklığıyla ilgili
kayıpları önlemeyle ilgili. Akaryakıt
kaçakçılığı, Türkiye'de 1990lı yıllardan bu yana
devam eden, haksız rekabete, haksız kazanca ve devlette büyük vergi
kayıplarına neden olan bir sorun. Bu süreçte bazı adımlar
atılmış ama yetersiz kalmış. Örneğin, 2005te
konuyla ilgili Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmuş,
sonrasında ulusal marker uygulamasına geçilmiş. 2013
yılında, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda
değişiklikler yapılmış ve bu değişikliklerden
sonra da Sayın Altunyaldız, Komisyon görüşmelerinde
kaçakçılıkla mücadelede çok önemli mesafe aldıklarını
ifade etti ve çeşitli operasyonlardan da örnekler paylaştı.
Örneğin, 2015-2020 yılları arası 397,8 milyon ton kaçak
akaryakıt ürünün ele geçirildiğinin, 2016-2018
yıllarını kapsayan işlemlerde Vurgun kod adlı
soruşturmada 10 dağıtıcı ve 181 bayilik lisansı
sahibinin dolum ve satış bilgilerini manipüle ederek değiştirdiklerinin
tespit edildiğinin, üç ay önce Silici kod adlı operasyonda 50 ilde 608
milyon litre akaryakıtın vergisinin silindiğini tespit
ettiklerinin, bir diğer operasyonda 302 şirkette
gerçekleştirilen denetimlerde piyasaya bir yıl içerisinde tam 8,1
milyar TL'nin üzerinde sahte faturanın sürüldüğünün
belirlendiğini ifade etti. Komisyonda kayıt
dışılık, sahte faturalandırma, otomasyon sistemlerine
müdahale gibi birçok sorun daha saydılar kendileri. Şimdi, MASAK
raporunda da bize devletin yıllık 3 milyar TL, beş yılda
ise 15 milyar TL vergi kaybına uğratıldığı
söyleniyor. Tabii, bir de yıllardır yakalanamayanlar var. Şimdi,
kaçakçılıkla bu nasıl bir etkin mücadeledir, bunu biz
anlayamadık tabii. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
sektör temsilcileri de Komisyonda on yıldır bu düzenlemelerin
yapılması gerektiğini söylediklerini ifade ettiler. Bu kadar
operasyon, bu kadar tespit varken neden on yıl beklediniz? Birilerini mi
korudunuz bu süreçte? diye biz de soruyoruz. Şimdi, tabii, gelirleri
artırıcı düzenlemelere duyduğunuz ihtiyaç arttı,
gittikçe de artıyor; bu düzenleme belli ki o nedenle getirildi. Yani
getirildiği hâliyle bu düzenleme, kaçakçılıkla mücadeleden
ziyade dağıtıcılara, bayilere yeni sorumluluklar yükleyerek
kaçırılan vergilerin önlenmesine karşı yapılmış
bir düzenlemedir.
Sayın vekiller,
değerli arkadaşlar; teklifte 4 ayrı kanunda
değişikliğe gidiliyor ancak düzenleme yapılırken sivil
toplum kuruluşlarının, sektör temsilcilerinin ve ilgili kamu
kuruluşlarının görüşlerinin yeteri kadar alınmadığı
da anlaşılmıştır.
Teklifin birinci bölümünde 6 madde yer almaktadır. İlk 5 madde, 213
sayılı Vergi Usul Kanununda değişiklikler içeriyor. 1inci
maddeyle Hazine ve Maliye Bakanlığına verilen yetkiyle yedi
günlük fatura düzenleme süresini indirme ya da faturayı malın teslim
edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenleme
zorunluluğu getiriliyor ancak biz, uygulamada farklılıklar
doğmasının hukuki açıdan sorunlar yaratabileceğini
düşünüyoruz.
Diğer yandan da LPG
sektöründe faaliyet gösteren 1.200 bayinin sadece yaklaşık yüzde
60ı otomasyon sistemiyle çalıştığından, diğer
bayilerin bu sisteme geçebilmeleri için bir yıllık bir geçiş
sürecine ihtiyaçları olduğu Komisyon görüşmeleri
sırasında da paylaşılmış ama bir
karşılık bulamamıştır.
2nci ve 3üncü maddeyle
Hazine ve Maliye Bakanlığı petrol, LPG ve elektrik piyasasındaki
mükelleflerden ve özel etiket ve işaretleri kullanma zorunluluğu
getirilen ürünleri imal ve ithal edenlerden yeni işe başlayanlarda 10
milyon liraya kadar olacak şekilde 100 milyon liraya kadar teminat
isteyebilecek. Teminat verme yükümlülüğüne uymayanlara 1 milyon liradan
fazla olmamak kaydıyla özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Sektör
temsilcileri, akaryakıt bayilerinden teminat almanın doğru
olmadığını; bunun, pandemi döneminde mağdur olmuş
binlerce işletmenin kapanması anlamına geleceğini, o nedenle
teminatın sadece dağıtım şirketlerinden
alınmasını istediklerini ifade etmişlerdir.
Şimdi, 4üncü maddeyle
de ödeme kaydedici cihazlara veya bağlantılı sistemlere
yetkilendirilmediği hâlde müdahale edenlere üç yıldan beş
yıla kadar hapis cezası getirilmektedir. Değerli
arkadaşlar, bu düzenlemedeki sorun da şudur: Bu maddeyle
yaratılan yeni suç tipinde, firmanın yasal temsilcilerinden habersiz
olarak içeriden ya da dışarıdan bir suç örgütü de bu faaliyeti
gerçekleştirebilir. Bu durumda kimin sorumlu olacağının,
fiili gerçekleştirenin mi yoksa yasal temsilcinin mi
yargılanacağının da netleştirilmesi gerekmektedir.
Teklif hazırlanırken bu riskin göz önüne alınmamış
olduğunu gördük. Gelecekte uygulamada, bu konuda sorunlar
yaşanabileceğini düşünüyoruz.
5inci maddeyle de
değerli arkadaşlar, eğer yetkisiz müdahale edildiği vergi
incelemesi sırasında tespit edilirse incelemenin tamamlanması
beklenmeden veya sair suretle tespiti hâlinde incelemeye başlanmaksızın
yani vergi inceleme raporu olmadan durumun cumhuriyet
başsavcılığına bildirilecek ve kamu davası
açılabilecek olması düzenleniyor.
6ncı maddeyle 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanununda değişikliğe
gidiliyor. KDV ve ÖTV gelir kaybını azaltmak amacıyla
akaryakıt sektöründeki firmalar, lisans azaltma, uzatma ve benzeri
işlemler için EPDK'ye başvurduğunda vergi dairesine, vadesi
geçmiş borcu olup olmadığına bakılacak. EPDK,
bazı konularda yeni yönetmeliklerle lisanslı firmalara ek
yükümlülükler getirebilecek ve lisanslı firma gerekli şartları
sağlayamazsa EPDK lisansın iptaline de gidebilecek. Düzenleme hukuki
açıdan belirsizlikler içermekte ve piyasada yeni aksaklıklar
doğurma riski vardır değerli arkadaşlar.
Diğer önemli bir sorun
da piyasada faaliyet gösteren 12 bin bayinin yaklaşık
yarısı kırsal kesimde faaliyet göstermektedir.
Dolayısıyla ana müşterileri kimdir? Çiftçilerdir. Çiftçiler
yılın belli aylarında, hasat sonrası ellerine para geçtikçe
bayilere borçlarını ödemektedirler. O nedenle de bu bayilerin vergi
borçları olma ihtimali çok yüksektir. Dolayısıyla, güçlü olan
bayiler bu uygulama hayata geçtiğinde ayakta kalacak, kırsaldaki
küçük bayiler borçları nedeniyle lisanslarını yenileyemeyecekler
ve piyasadan eleneceklerdir. Bu düzenleme çiftçi esnafı açısından
da istasyon esnafı açısından da çok büyük
sıkıntılar içermektedir değerli arkadaşlar.
Biz, bu teklifi genel olarak
olumlu değerlendiriyoruz ancak bahsettiğimiz aksaklıklar
maddeler görüşülürken giderilmelidir.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bu gece birçok sektörün -inşaatlar dâhil-
çalışacak olduğu, ekonomik desteği olmayan on yedi günlük
sözde kapanmaya geçiyoruz. O nedenle bugün, önemli ama acil olmayan bu
düzenleme yerine, önemli ama acil olan başka bir düzenlemenin
yapılması gerekiyordu. Şimdi, eve kapattığınız
ve açlığa mahkûm ettiğiniz esnafa, işçiye, gündelik
çalışanlara, geliri olmayanlara verilmesi gereken desteği
konuşuyor olmalıydık. Kapanmadan dolayı geçilemeyecek olan
köprülerden dolayı 5li çeteye milyonlarca lira para aktarılacak ama
vatandaşa yine reva görülen nedir? Açlık, yokluk ve yoksulluk. Bu
destek paketini hep birlikte acilen çıkarmalıyız. Bu arada,
sözde kapanmayı hiç kimseye tam kapanma diye de lütfen yutturmaya
çalışmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
bir de emekliler var tabii. Komisyon görüşmeleri sırasında
emeklilere verilen bayram ikramiyesinin 1.000 liradan 1.500 liraya
çıkarılmasıyla ilgili önergemizi vermiştik gördüğünüz
gibi ama AKP ve MHP oylarıyla önergemiz reddedildi. Sonrasında ne
oldu? Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda emeklilere büyük bir müjde
verdi ve 100 TLlik bir zam yaptığını açıkladı.
Kendilerine biz de buradan emekliler adına çok çok teşekkür ediyoruz
bu yüksek, güzide zamdan dolayı(!) (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, değerli
arkadaşlar, burada iki sorunlu durum var. Birincisi, siz de Sayın
Cumhurbaşkanı da artık toplumun gerçeklerinden kopmuş
durumdasınız; öncelikle bunu kabul edin, başka bir dünyada
yaşıyorsunuz, 100 lira zam yani konuştuğumuz. Nedir? Ben
bir şey diyemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
EMİNE GÜLİZAR
EMECAN (Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
Zaten döviz kurları
karşısında Türk lirası maalesef erimiş gitmiş; üç
gün sonra bu yapılan 100 liralık zam da pul olacak ve eriyecektir.
Şimdi, bununla ilgili yani bu miktarla ilgili 9 milyon emekliye bir lütuf
sunduğunuzu zannediyorsunuz.
İkinci sorun, kanunla
yapılması gereken bir düzenlemenin kararnameyle
yapılacağının açıklanması. Siz artık iyice
şaşırdınız diyorum; bu, hukuken de mümkün
değildir, Meclisin yetkisinin gasbedilmesidir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi aslında kendi
getirdiği kuralları, kanunları çiğnemektedir bu
düzenlemeyle. Biz maddelere geçildiğinde önergemizi yine vereceğiz,
desteklemenizi bekliyoruz; sadece biz değil, emekliler de bu önergenin
desteklenmesini bekliyor; tabii, tüm mağdur durumdaki vatandaşlar da
aynı şekilde.
Tüm halkımızın
ve sizlerin Ramazan Bayramını kutluyor; sağlık, mutluluk,
esenlik getirmesini diliyorum.
Selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Konya Milletvekili
Sayın Ziya Altunyaldız.
Buyurun Sayın
Altunyaldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 260 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz
üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşerek Komisyon
üyelerimizin çok kıymetli katkılarıyla ve
değerlendirmeleriyle Genel Kurula getirdiğimiz bu teklifin Genel
Kurulun büyük tasvibiyle kanunlaşmasını bekliyor ve arzu
ediyoruz inşallah. 15 maddeden oluşan teklifimizle; akaryakıt ve
LPG piyasasında etkinliği artırmak istiyoruz ve buna dönük
düzenlemeler yapıyoruz, ödenmesi gereken vergilerin
aşındırılması suretiyle kamu gelirlerinin
azaltılmasını önleyecek hükümler getiriyoruz ve toplumun tüm
kesimlerini olumsuz etkileyecek kayıt dışılıkla
mücadeleyi maksimum düzeye getirerek kayıt
dışılığı minimum düzeye getirmek için hükümler
getiriyoruz. Yapmakta olduğumuz bu düzenlemenin hacmi ve etkisini daha
doğru anlamak adına birkaç rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) verilerini incelediğimizde
değerli arkadaşlar, küresel petrol arzının 5,1 milyar ton
gibi bir büyüklüğe ulaştığını ve yine, sadece
petrol ve gaz çıkarma faaliyetlerinin ise 3,3 trilyon dolara
ulaştığını görüyoruz. Ülkemize gelince; ülkemizde de
petrol ürünleri sektörünün yıllık itibarıyla 120 bin kişiye
istihdam sağladığını ve yine yıllık 31,5
milyon ton akaryakıtın piyasaya teslim edildiğini görüyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde, hizmet
yürüttüğümüz yirmi yıla yakın dönem itibarıyla
vatandaşlarımızın, esnafımızın,
çalışanın, üretenin, alın terinin korunması ve
bunların yine refah artışı olarak milletimize
yansıtılması için çaba sarf ettik. Bu kapsamda, her türlü
kaçakçılıkla mücadele ettik, kaçakçılığı minimize
ettik, bu alanda çok önemli düzenlemeler yaptık ve bu düzenlemelerle
birlikte sanırım, dünyadaki en iyi uygulamaları ülkemize
kazandırdık ve etkili sonuçlar elde ettik. Bunu, bizzat
uygulamanın içerisinde birisi olarak da sizlere çok açık bir
şekilde ifade etmek istiyorum. Zira, bu kapsamda, bürokrasi dönemimizdeki
-hükûmetimizin yaptığı düzenlemelerle- bürokraside, icrada
yapmış olduğumuz çalışmalarla, ilgili
Bakanlığımız, bakanlıklarımız ve tüm kurumlarımızla,
yasama organı olarak Meclisimizin yaptığı düzenlemeleri çok
etkin bir şekilde piyasada uyguladık ve çok etkin sonuçlar da
aldık ve bu kapsamda, akaryakıt
kaçakçılığının önlenmesi için hem fiziki hem dijital
kapasitemizi artırarak denetim kapasitemizi çok ciddi anlamda
genişlettik. Yine, bir mihenk taşı olarak ulusal marker
uygulamasını hayata geçirdik ve bugün itibarıyla 100 binin
üzerinde ulusal marker testi yapılmasını imkân dâhiline
getirdik. Kaçakçılık fiillerinin tespit edildiği her türlü tesiste,
yargı nihai kararı verene kadar faaliyetlerin
durdurulmasını ve devir yasağını getirmek suretiyle
kaçakçılığa karşı sıfır
toleransımızı net bir şekilde sahaya ve tüm aktörlere
yansıttık. İnanın, değerli arkadaşlar, tüm
aktörlere de yürekten teşekkür ediyorum; burada, bu uygulamalara cidden
uyum sağladılar ve bu anlamda, sektörün başarısıyla
birlikte kaçakçılığı minimize etmeyi başardık.
Ülke genelinde kaçak
akaryakıtın önlenmesine dönük bu denli büyük başarıdan
sonra, yine, tabii ki kötü niyetli insanların, birtakım
faaliyetleriyle farklı şekillerde kaçakçılığı
tekrar artırmaya dönük çabalarını gördük ve bu çabaların
ana ekseninin de daha çok dijital alanda, ödeme kaydedici cihazlarda, otomasyon
sistemlerinde ve sahte fatura alanlarında
yoğunlaştığını gördük. İşte,
bunların ortadan kaldırılması için de sektördeki rekabetin
yeniden bahsettiğim ölçülerde inşası, artırılması
ve büyümesi için, vergi tahsilatının güvence altına
alınmasına devam edilebilmesi -yine, bahsettiğim gibi- fiziki
akaryakıt kaçakçılığının önlenmesiyle birlikte
otomasyon sistemleri ile kaçakçılığa dönük teşebbüslerin de
tekrar minimize edilmesi ve ortadan kaldırılması için bu
düzenlemeyi yaparak huzurlarınıza ve Genel Kurulumuza getirdik. Bu
kapsamda, sizlerin de malumu olduğu gibi, 4 kanunda
değişiklikler öngörüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
dijitalleşmenin giderek hızla yaygınlaştığı
bu dönemde, haksız kazanç elde etmek isteyen kötü niyetli insanların
da bu alanı kötüye kullanmaları maalesef, her zaman önlenebilen
şeyler değildi. İşte, kanun teklifimizle hayata
geçireceğimiz en önemli hususlardan biri, otomasyon sistemlerini, ödeme
kaydedici cihazları, sahte fatura düzenleme alanlarını tamamen,
bir kez daha yasal düzenlemelerle ve fiziki ve teknik altyapıların
geliştirilmesiyle zapturapt altına alıyoruz. Bu düzenlemeyle,
ödeme kaydedici cihazlardaki mühürleri kaldırma, donanım ve
yazılımı değiştirme, cihazla ilgili sistemlere
fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale etme, gerçekleştirilen
satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazla kayıt
altına alınmasını engelleme ve cihazla kayıt
altına alınan bilgileri değiştirme veya silme gibi pek çok
eylemi kaçakçılık fiilleri kapsamına almak suretiyle üç
yıldan beş yıla varan hürriyeti bağlayıcı ceza
getirdik. Aynı zamanda söz konusu suçları işleyen kişilere
yönelik hukuki sürecin de hızlı bir şekilde yürütülmesini temin
etmek amacıyla hükümler getirdik. Teklifimizde buna ek olarak sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenlere dönük
olarak raporun EPDK'ye ulaştırılmasıyla birlikte rafineri
hariç her türlü tesiste hukuki süreç sonlanana kadar tüm faaliyetlerin
durdurulmasını ve yine tüm devir işlemlerinin de
durdurulmasını sağladık. Bu şekilde 2013te yine AK
PARTİ hükûmetlerimiz döneminde yapmış olduğumuz fiziki
kaçakçılığı önlemeye dönük hükümleri, otomasyon ve ödeme
kaydedici cihazlardaki kaçakçılığı önlemeye dönük o
başarıyı bir anlamda buraya transfer etmek istedik değerli
arkadaşlar.
Diğer taraftan,
teklifimizle hayata geçirdiğimiz bir düzenlemeyle de teminatlı hayata
geçiyoruz. Ne demek istiyorum? Hepinizin bildiği gibi değerli
arkadaşlar, akaryakıt piyasasında, tütün ve alkol
piyasasında bundan sonra faaliyetlerimizi teminatlı olarak sürdürmek
durumundayız. İlk defa sektöre girenlerden 10 milyona kadar ve
hâlihazırda faaliyette bulunanlardan da 100 milyona kadar teminat
alınmasını öngörüyoruz ve bunun toplam, daha doğrusu
maksimum kapasitesinin de cironun yüzde 1ini geçmemesi gibi bir
sınırlama getiriyoruz. Bu uygulamada, Bakanlığa verdiğimiz
bir yetkiyle de vergiye olan uyumu dikkate alarak vergiye uyumun
artırılmasına dönük Bakanlığın ikincil
düzenlemelerle bu alanı -bir anlamda sektördeki uyumu artırma
adına- düzenlemesi imkânı getiriyoruz.
Bir diğer konu da
değerli arkadaşlar, özellikle akaryakıt sektöründe madenî
yağlar gibi diğer yağların yanında bitkisel
yağların da akaryakıt ikame ürünü olarak
kullanıldığını tespit ettik. O yüzden, teklifimizle,
bitkisel yağlar ve atıklarını da 5607 sayılı
Kanun kapsamına almak suretiyle, bunu da suç kapsamına alarak
hürriyeti bağlayıcı ceza dâhil diğer alanlardaki
düzenlemeyi buraya da getirmek suretiyle etkin bir düzenlemeyi burada da icra
etme maksadını gerçekleştirmek istedik değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ZİYA ALTUNYALDIZ
(Devamla) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bir diğer düzenlemeyle,
bugüne kadar dağıtıcıların yaptığı
otomasyon sistemini, bir anlamda aktörlerin ayrılmasını
sağlamak suretiyle lisanslı aktörlerin yapmasına, yani EPDK tarafından
lisans verilen aktörlerin yapmasına imkân sağladık. Artık
dağıtıcılar tek başına otomasyon sistemlerini
kurup yönetemeyecekler. Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
yaptığımız bu düzenlemeyle, bir anlamda aktörlerin görev
alanlarını, yetkilerini paylaştırıyor ve
karşılıklı denetimleri sağlıyor, diğer
taraftan da gördüğümüz, tespit ettiğimiz açıkları yasal
düzenlemeyle, teknik düzenlemeyle, sizlerin desteğiyle kapatmaya dönük bir
düzenleme getiriyoruz.
AK PARTİ hükûmetleri
olarak bugüne kadar yaptığımız çalışmalarla
milletimizin gelirini artırmak, refahını artırmak ve bütçe
gelirlerini garanti altına almak gibi
çalışmalarımızı bu çalışmalarla perçinlemek
istedik.
Genel Kurulumuzun tasvibini
alacak bu çalışma nedeniyle bir kez daha sizlere teşekkür
ediyor, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde grup konuşmaları
tamamlanmıştır.
Şimdi,
şahıslar adına söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filize aittir.
Buyurun Sayın Filiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 260 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
teklifin birinci bölümündeki maddeler incelendiğinde, Hazine ve Maliye
Bakanlığına sınırları çizilmemiş bir yetki
verildiği, alınacak teminatların zayıf, ancak düzgün
çalışan işletmelerin rekabet gücünü etkileyeceği, ödeme
cihazı sorunları için hapis cezası verilmesi, inceleme
yapılmadan dava açılabilmesi, lisans için vergi borcu olmaması
şartı gibi konularda sıkıntılar
yaşanacağını belirtmeliyim.
Değerli milletvekilleri,
bu arada akaryakıt istasyonları işletmecilerinin bir talebini
yerine getirmek istiyorum. İşletmeciler, sektördeki en büyük
sıkıntının pandemiden ve kısıtlamalardan
dolayı satışlardaki yüzde 70 düşüşün üstüne EPDKnin
17 Mart 2021 tarihinde iki aylık süreyle almış olduğu tavan
fiyat kararıyla kâr marjlarını düşürerek akaryakıt
istasyonlarına çok ciddi zarar verdiğini; ayrıca, artan
giderler, faizler, kredi kartı komisyonlarının sektörü
çıkmaza soktuğunu; 17 Mayıs 2021 tarihinde sona erecek olan EPDK
kararının uzatılmaması gerektiğini, aksi durumda ise
sektörü bu sıkıntılı süreçte çok daha zor günler
beklediğini belirtiyorlar. Bu sese kulak vermek gerektiğini belirtmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
perakende sektöründe faaliyet gösteren esnafımız ürün
çeşitliliği çok geniş olan zincir marketlerle rekabet
edememektedir. Salgın sebebiyle kısıtlama süreçleri marketlerin
cirolarını artırırken küçük esnafı bitirmiştir.
Kendi rızıklarını kazanarak ayakta kalmak için uğraşan
esnafa katkı sağlamak adına zincir marketlerin ürün yelpazesi
gözden geçirilmeli, gıda dışı ürünlerin
satışı kesinlikle engellenmelidir. Bu konuda birkaç ilde
hıfzıssıhha kurullarının almış olduğu
kararlar gayet yerinde olmuştur. Ayrıca tam kapanma sebebiyle
berberler, kuaförler, servisler, kahvehaneler, kırtasiyeciler, ayakkabı
tamircileri, yevmiyeciler, günlük kazançlarıyla zar zor evini geçindirmek
için mücadele edenler bu süreçte ne yapacaklar, nasıl geçinecekler? Fatura
ödemelerinin makul bir süreye ertelenmesi bu mağduriyetlerini bir nebze de
olsa giderecektir, ancak esnaflara maddi destek verilmesi şarttır, bu
da devlet olmanın gereğidir.
IMF raporlarına göre,
pandemi harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı
Türkiyede yüzde 1,5tur. Buna göre, ülkemizin dünya ülkeleri arasında
pandemi desteğinde en alt sıralarda yer aldığını
üzülerek belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
geçen hafta ölüm yıl dönümlerinde andığımız,
milletimiz ve bilim dünyası için çok önemli 2 isimden bahsetmek istiyorum.
Birincisi, kuantum fiziği ve kimyası, moleküler biyoloji ve matematik
alanlarında yüzlerce teori geliştirerek dünya bilim literatürüne
katkı sağlayan Profesör Doktor Oktay Sinanoğlu. Bilimsel
çalışmalarının yanı sıra hayatı boyunca
Türkçe ve millî kültürün korunması için de çok çaba sarf etmiş,
katıldığı konferanslarda kültür sömürgeciliği
tehlikesine vurgu yapmıştır. Türkiyedeki eğitim
sorunlarını ve siyasi sorunları konu alan çeşitli eserler
bırakan Profesör Doktor Oktay Sinanoğlunu vefatının 6ncı
yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyorum.
Diğer bilim
adamımız, 1982-83 yıllarında Selçuk Üniversitesi
Rektörlüğü görevini de yapan, birçok düşünür ve yazarın parça
parça ele aldığı din kültür medeniyet milliyet gibi
konulara sistematik, kategorik ve didaktik bir yön veren; kitap, makale gibi
çok sayıda yayını bulunan Profesör Doktor Erol Güngörü 38inci
ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Değerli bilim
insanı Profesör Doktor Erol Güngör Medeniyeti politikacılar
yaratmaz. Medeniyet, âlimler ve sanatkârların işidir. ve
Batıda üniversiteler memleket meseleleriyle değil, bu meseleleri
çözecek kalitede insan yetiştirmekle uğraşırlar.
sözleriyle bilimin ışığında ilerleyecek bir Türkiye
hayalini ortaya koymuştur. Üniversitelerin bütçeleri, öğrenci kontenjanları,
akademik ve yönetici kadroları ve rektörleri bu hayale
yakınlığın test edilmesinde önemli halkalardır.
Motivasyon açısından en önemli halka ise liyakat, vizyon ve tecrübe
sahibi olması gereken rektörlerdir. Hiç yöneticilik tecrübesi olmayan
kişileri, hayatlarında görmedikleri kentlere rektör olarak
atarsanız, üniversiteleri siyasetin içine sokarsanız, liyakatsiz
kadrolaşmaya ve üniversitesine arada sırada uğrayan, hatta
gitmeden, uzaktan eğitim gibi uzaktan yönetim uygulayan rektör ya da
rektörlere
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım
lütfen.
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Devamla)
müsaade ederseniz ülke meselelerini çözecek
nitelikli mezunlar vermenin ve bilimin ışığında
ilerleyen bir Türkiye yaratmanın mümkün olmayacağını bir
defa daha hatırlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
daha önce yaptığım bir konuşmada bahsettiğim gibi,
Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle 2021 yılı Bizim
Yunus yani hoşgörü yılı olarak ilan edilmiştir ama
yaşadıklarımız ve gördüklerimiz maalesef Yunusun
hoşgörü felsefesinden oldukça uzaktır. Gazi Mecliste bile zaman zaman
anlam veremediğim gerginlik yaşanmakta ve kırıcı
konuşmalar yapılmaktadır. İlaveten çok yüksek sesle
bağırıp çağırarak tartışmalara şahit
olmaktayız. Acaba milletvekillerinin işitme engelli
olduklarını mı düşünüyorlar? Anlamakta güçlük çekiyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bizim de milletimizin de huzura ihtiyacı var. Bu konuda hassasiyet
gösterilmesini, zamanın önemini dikkate alarak verimli
kullanılması açısından ikili ya da üçlü
tartışmaların uzun sürdürülmemesi gerektiğini belirtiyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına ikinci ve son söz Malatya Milletvekili Sayın
Bülent Tüfenkciye aittir.
Sayın Tüfenkci, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 260 sıra
sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
konuşmak için şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu ile petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve
ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna
ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve
istikrarlı bir biçimde sürdürülmesi hedeflenmektedir. Bu hedeflerin
gerçekleşebilmesi için piyasada haksız rekabetin önüne geçilebilmesi
ve tüm tarafların mali ve teknik mevzuata uygun davranmaları son
derece önem arz etmektedir. Burada 5607 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu kapsamında yer alan kaçakçılık fiilleriyle
mücadele büyük oranda başarıya ulaşmıştır.
Kaçakçılıkla mücadelede sağlanan bu başarı, devletin
vergi gelirlerinde olası kayıplarının önüne geçilmesini
sağladığı gibi, petrol piyasasında faaliyet gösteren
taraflar arasında haksız rekabetin giderilmesine de
yardımcı olmuştur.
Bununla birlikte, son dönemde
akaryakıt kaçakçılığının yerine halk
arasında fatura ticareti olarak da adlandırılan mali
usulsüzlük noktasında ciddi emareler karşımıza
çıkmaktadır. Bu tür usulsüzlüklerin ciddi boyutlarda vergi
zıyaına neden olduğu gibi, piyasada faaliyet gösteren taraflar
arasında da rekabete zarar verdiği, haksız rekabete yol
açtığı görülmektedir.
Bu kapsamda yer alan olumsuz
durumların önüne geçilebilmesi için bir dizi değişikliğe
ihtiyaç duyulmuş ve bu kanun teklifi hazırlanmıştır.
Gerek petrol piyasasında karşılaşılan usulsüzlüklerin
yapısının değişmesi gerekse gelişen teknolojiyle
birlikte bu denetim sisteminde değişiklik yapılması
ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Değişiklikle,
bayi denetim sisteminin bir parçası olan otomasyon sistemi kuranların
EPDK tarafından yetkilendirilmesi ve kurdukları ve teknik olarak
sağladıkları bu sisteme ilişkin
dağıtıcı lisans sahipleriyle birlikte müştereken
sorumlu kılınmasına ilişkin bir madde eklenmiştir, bu
önemli. Diğer taraftan, başka birçok alanda hâlihazırda
uygulaması bulunan belirli hakların kullanılabilmesi için vergi
borcu bulunmaması zorunluluğu, petrol ve
sıvılaştırılmış petrol gazları
piyasası için de getirilmektedir. Söz konusu değişiklik
doğrultusunda, bu piyasalarda faaliyet göstermek üzere başvuru
yapanların, faaliyet sırasında lisanslarının belli
tadilatlardan geçmesinde ve lisans sürelerinin uzatılmasında borcu
olmama kağıdının istenmesi de önemli.
Yine,
başvuranların, vadesi geçtiği halde ödenmemiş 6183
sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında borcunun
bulunmaması gerekecektir. Böylelikle vergi yoğun sektörlerde olan,
akaryakıt ve LPG piyasasında faaliyet gösteren taraflara ilişkin
olarak vergi tahsilat kapasitesi büyük oranda iyileşecektir.
Vergi Usul Kanununun
359uncu maddesine eklenen (ç) fıkrasında sayılan fiillerle
işlenen kaçakçılık suçlarıyla etkin bir şekilde
mücadele yapılması noktasında da bu tespit edilen
hususların bir an önce yargı makamlarının önüne getirilmesi
amacıyla, bu fiillerle işlenen suçlarda vergi incelemesine
başlanmadan ya da incelemenin bitmesini beklenmeden, vergi
müfettişleri ve vergi müfettiş yardımcıları
tarafından düzenlenen rapor ile bu raporun değerlendirme komisyonunun
mütalaasının cumhuriyet başsavcısına gönderilmesi ve
kamu davasının açılması bakımından da incelemenin
tamamlanması şartının aranmaması temin edilmektedir.
Bu da özellikle bir an evvel yargının olaya müdahale etmesi, el
koyması bakımından önem arz etmektedir.
Yine, kolluk kuvvetlerinin
etkin bir şekilde mücadele etmesi, vergi müfettişlerinin ve vergi
denetimlerinin, Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin bu konuda
etkin mücadelesinin önünü açan bir yasa teklifidir.
Bu nedenle yasa teklifine
olumlu oy vereceğimizi ifade ederek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Soru ve cevap talebi yoktur.
Birinci bölüm üzerinde
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.19
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.35
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
260 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, birinci bölüm
üzerinde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
260 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde 1inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
okutacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hasan
Subaşı
İzmir Antalya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz talep eden İYİ Parti Antalya Milletvekili Sayın Hasan
Subaşı.
Sayın milletvekilleri,
bu bölümde süre uzatımına gitmeyeceğiz, önergeler üzerindeki
konuşma süreleri beş dakikayla sınırlıdır.
Arkadaşların azami dikkat etmesini rica ediyorum.
Buyurun Sayın
Subaşı. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında,
partim adına, 1inci maddeyi konuşmak için söz almış
bulunuyorum.
Pandemi şartlarında
on sekiz günlük kapanmaya girme sürecinde gönül isterdi ki işsizlere,
aşsızlara birtakım destekler için tedbirler arayalım ama
yine her zamanki gibi, vergi cezalarını artırmak, vergiyi
çabuklaştırmak, para toplamakla ilgili birtakım kanunlar torba
yasa olarak karşımıza gelmiş bulunuyor. Ama burada dikkati
çekmek istediğim husus şudur: Vergi Usul Kanununda
değişiklik yapılıyorsa bunun Bütçe Komisyonundan değil
de Adalet Komisyonundan geçmesini tercih ederdik çünkü Vergi Usul Kanununda
değiştirilmesi gereken, üzerinde durulması gereken çok önemli
maddeler vardır.
Bunlardan bir tanesi, benim
şahsen 25 Ocak 2021 tarihinde Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesiyle
ilgili değişiklik teklifim olmuştur. Keşke bu madde Adalet
Komisyonunda ve Bütçe Komisyonunda görüşülüp gelseydi ama gördüğümüz
üzere, 359uncu maddede bir iyileştirme yerine, bu teklifin 4üncü ve
5inci maddelerine eklemeler yapılarak genişletilmiş, sorun
büyütülmüştür; öyle görünüyor.
Benim değişiklik
istediğim bu 359uncu madde nedir? dersek, kayıt ve belgelerde
tahrifat yapmak, yine, kayıt ve belgelerde birtakım vergi hileleri
yapmaktan ibarettir 359uncu madde. Diyelim ki bir kayıt ve belgede
usulsüzlük yapılmış ya da naylon fatura dediğimiz bir
fatura düzenlenmiş, üç yıl hapis cezası; peki, bu düzenlenen
faturayı vatandaş kullanmış, üç yıl da oradan,
altı yıl hapis cezası; beş vergi döneminde
kullanmışsa otuz yıl hapisle cezalandırılmakta. Bu,
basit bir konu değil, orantısız bir cezadır; Türk Ceza
Kanunu mantığından da çok büyük bir uzaklaşmadır,
sapmadır. Bu, on binlerce yurttaşımızı
ilgilendirmektedir ve Yargıtay 11. Ceza Dairesinin yüzde 60-70
dosyası da bununla meşguldür.
Bakın, kanunda bununla
ilgili bir düzenleme olmadığı için Türk Ceza Kanunundan
yararlanılması gerekir. Türk Ceza Kanunu böyle durumlarda -burada
zincirleme suç denen tabir vardır, TCK 43üncü madde- şunu söyler:
Aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir.
Ancak bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.
Bizim Türk Ceza Kanunu'nun mantığı budur. Oysa bu vergi
müfettişlerinin düzenlediği sistemde her dönem için ayrı suç
uygulandığı için otuz yıla, kırk yıla çıkan
cezalar bulunmakta; bu da on binlerce yurttaşımızı,
esnafımızı mağdur etmiştir.
Bakın, Yargıtay 11.
Ceza Dairesi Başkanının muhalefet şerhini okuyorum: Her
bir takvim yılının ayrı bir suç olduğuna dair herhangi
bir yasal düzenleme bulunmaması, TCK'nin genel hükümlerinin
uygulanması gerekmesi, sanığın eylemlerinin her birinin
yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçlar olduğunu kabule
imkân bulunmaması, sanık hakkında TCK'nin 43üncü maddesinin de
uygulanarak sonuç cezanın belirlenmesi yerine sanık hakkında her
takvim yılında ayrı ayrı zincirleme sahte fatura düzenlemek
ve kullanmak suçlarından toplam on sekiz yıl dokuz ay hapis
cezası verilmesine dair hükümlerin bozulması gerektiği...
şeklindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) -
Sayın Başkan, bu çok önemli, vergi düzenlemesiyle ilgili.
BAŞKAN Ama söyledim
bir dakikayı vermeyeceğim diye.
HASAN SUBAŞI (Devamla) -
Söylediniz ama mutlaka değişiklik yapılması gereken bir
konu.
BAŞKAN Peki, çok
hızlı bir şekilde tamamlayın.
HASAN SUBAŞI (Devamla) -
Çok teşekkür ediyorum, çok teşekkürler; çok bekleyenler var çünkü.
Bu, 11. Ceza Dairesi
Başkanının mütalaası ve olumsuz şerhi.
Yine, Cumhuriyet
Başsavcısının itirazını okuyorum: Vergi Usul
Kanununun 359uncu maddesi sahte belge düzenleme ve sahte belge kullanma
fiillerini aynı fıkrada düzenlemiştir. Bu eylemler seçimlik
hareketlerdir. Dolayısıyla aynı fıkra içerisinde hem
düzenleme hem de kullanmanın düzenlenmesi nedeniyle sanığın
düzenleme ve kullanma eylemlerinden ayrı ayrı
cezalandırılması yerinde değildir.
Bakın, uzman
kişilerin, hem Yargıtay Başsavcısının hem de
Daire Başkanının görüşleri bu doğrultudadır. Bu
maddenin mutlaka düzeltilmesi gerekir ama biz hukukun esasını
maalesef kaçırıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ
Partinin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 1- 4/1/1961 tarihli ve
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 231 inci maddesinin birinci
fıkrasının (5) numaralı bendine birinci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş ve bendin son
cümlesinde yer alan süre ibaresi süreler şeklinde
değiştirilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığı; 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu ve 2/3/2005 tarihli ve 5307 sayılı
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)
Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun kapsamında lisansa tabi faaliyetlerde
bulunanlar ile bu madde uyarınca bandrol, pul, barkod, hologram, kupür,
damga, sembol gibi özel etiket ve işaretleri kullanma zorunluluğu
getirilen ürünleri imal veya ithal edenler için bu süreyi indirmeye ya da
faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı
anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir.
Emine
Gülizar Emecan Bülent
Kuşoğlu Cavit
Arı
İstanbul Ankara Antalya
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Faruk
Sarıaslan Ali
Keven
Bursa Nevşehir Yozgat
Kamil
Okyay Sındır Ömer
Fethi Gürer Yüksel
Mansur Kılınç
İzmir Niğde İstanbul
Süleyman
Girgin Tekin
Bingöl Cengiz
Gökçel
Muğla Ankara Mersin
Ahmet
Akın
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili Sayın
Ahmet Akın.
Buyurun Sayın Akın.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AKIN (Balıkesir)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yüce heyetinizi ve sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Türkiyenin yıllardır süregelen ekonomisinde
derin gedikler açan ve önemli bir yarası olan akaryakıt
kaçakçılığına önlem teşkil edecek bir kanun teklifiyle
karşı karşıyayız. 5 farklı kanunda
değişiklik yapan bu teklif sistematik olarak bizim için yetersizdir.
Sonuç olarak, iktidarın akaryakıt
kaçakçılığını önleyici mevzuat düzenlemesine olumlu
bakıyoruz, aynı zamanda da yetersiz buluyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülkedir ve petrol de
bu bağımlılığımızın ilk aktörü.
Ekonomisi iyi yönetilmeyen ve ekonomik buhrandan bir türlü
çıkamadığımız ülkemizde enerjide, petrolde
dışa bağımlılığımız ne yazık
ki yediden yetmişe tüm vatandaşlarımızı olumsuz olarak
etkilemektedir. Nasıl etkilemesin? Baştan sona yanlış olan
enerji politikalarıyla her gün vatandaşımızın
sırtına yük biniyor. Elektrik artıyor, doğal gaz
artıyor, benzin, mazot, LPG artıyor, Ayşe teyzenin mutfağındaki
tüpün fiyatı artıyor. Odundan kömüre her şey ateş
pahası durumunda. Bunları söyleyince belki rahatsızlık
duyabilirsiniz ama gerçekler bunlar, halkın gerçekleri bunlar ve son yedi
yılda sadece elektriğe gelen zam 2,5 katı, doğal gaza gelen
zam 2 katı. Müjde verilen doğal gazda da zamları maşallah
otomatiğe bağladınız, her ay zam yapıyorsunuz. Benzin
fiyatları son yedi yılda neredeyse 2 kat artmış durumda. Bu
zamlar halkımızın gerçek gündemi, gerçeği. Bu zamları
da algı yöntemleriyle değiştirmeniz imkânsız,
halkımız bu sıkıntıyı hep birlikte
yaşıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
iktidar vatandaşımızı bugüne kadar pandemi sürecinde
maalesef yalnız bıraktı ve Sizler Allaha emanetsiniz. dedi.
Şimdi, on sekiz gün boyunca uygulanacak kısıtlamada da Sen
evden çıkma, nasıl yaşıyorsan yaşa. diyorsunuz. Vatandaşlarımızın
temel ihtiyaçları dahi karşılanamayacak. Sizin deyiminizle tam
kapanma, vatandaşımız için tam açlık olacak. (CHP
sıralarından alkışlar) Kapanma döneminde şehirler
arası yolculuklar yapılmayacak ancak kullanılmayan yol, köprü ve
havalimanları için yandaşlara ballı kaymaklı geçiş ve
yolcu garantileri tam gaz ödenmeye devam edecek. Garanti ödemelerinde aslan
payını Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü ve İstanbul
Havalimanı alacak. Kapanma sürecinde, Yavuz Sultan Selim Köprüsüne verilen
günlük 135 bin araç geçiş garantisi, Osmangazi Köprüsüne verilen günlük
40 bin araç geçiş garantisi on sekiz gün boyunca tıkır
tıkır işleyecek. On sekiz gün kullanılmayacak olan Yavuz
Sultan Selim Köprüsü için 8 milyon 602 bin dolar, Osmangazi Köprüsü için 29
milyon 736 bin dolar tutarında gelir garantisi ödemesi yapılacak.
Başka bir deyişle, iki köprüye kapanmada verilecek tutar 320 milyon
liraya dayanacak. İstanbul Havalimanına verilen 2021 yılı
yolcu gelir garantisine göre havalimanına günlük 961 bin avroya denk gelen
yolcu gelir garantisi veriliyor, on sekiz günün faturasıysa 17,5 milyon
avro. Buna göre, İstanbul Havalimanına da yaklaşık 175
milyon liralık bir yolcu garantisi verilecek. Diğer araç geçiş garantili
otoyollara yapılacak garanti ödemeleri ve kur nedeniyle, kapanma döneminde
garanti ödemelerinin toplam tutarının en az 1 milyar lira
olacağı ortada. Sizler, çıkıyorsunuz, bu rakama rağmen
emeklilere 100 lira veriyorsunuz. Elinizi vicdanınıza koyun, sizi
bütün emeklilere şikâyet ediyorum, onlar da gereğini ilk seçimde
yapacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu nedenle, kapanmada
kullanılmayacak köprü, yol ve havalimanları için bütçeden garanti
ödemesi yapılmamalı ve en azından bu dönemde ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza mutlaka destek verilmeli. Hiç olmazsa kapanma
döneminde, garanti ödemeleri için ayrılan kamu bütçesi, boş yollara,
boş köprülere, boş havalimanına değil, cebi boş olan
vatandaşımıza kullanılmalı. Vatandaşımız
için tam açlık reva görülmemeli, sonuna kadar ihtiyaç sahibine tam destek
verilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET AKIN (Devamla)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN
Tamamlayın, peki.
Buyurun.
AHMET AKIN (Devamla) Biz
CHP olarak öneriyoruz, on sekiz günlük süre içinde en azından zorunlu
olarak evinde kalacak olan vatandaşlarımız için elektrik ve
doğal gaz faturası gibi dertler olmasın. Salgın sürecinde
vatandaşımıza yapmadığınızı bari
şu on sekiz günde yapın da hep birlikte görelim. Yol çok basit, EPDK
bu dönem için bir tarife düzenlemesine giderek meskenlerde elektriğin
fiyatını düşürebilir. Benzer bir düzenleme BOTAŞ için de
hayata geçirilebilir. Bunun için ne kanuna ne yönetmeliğe ihtiyaç var,
bugün hemen olabilir. Önemli olan elinizi vicdanınıza koymanız
ve vatandaştan yana olmanız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisinin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan gelmek
üzere ibaresinin gelecek şekilde olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Remziye
Tosun Sait
Dede Dilşat
Canbaz Kaya
Diyarbakır Hakkâri İstanbul
Muazzez
Orhan Işık Şevin
Coşkun Hasan
Özgüneş
Van Muş Şırnak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Hakkâri Milletvekili Sayın Sait Dede.
Buyurun Sayın Dede. (HDP
sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun teklifinin 1inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Şu an Genel Kurula
getirilen bu kanun teklifinde de olduğu gibi, iktidar partisinin Genel
Kurula getirdiği kanun tekliflerinin hiçbirinin Türkiye
halklarının, emekçilerinin, yoksullarının,
yurttaşlarının ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik düzenlemeleri kapsayan bir içeriğe sahip
olmadığını bir kez daha görüyoruz. Getirilen yasa tekliflerinin
içerikleri, AKP iktidarının toplumun ihtiyaçlarından bihaber
olduğunu, toplumun içinde bulunduğu gerçeklikten ne kadar kopuk
yaşadığını bize net olarak gösteriyor. Vergi
alanında bir düzenleme mi yapmak istiyorsunuz? O zaman, gelin, halkın
sırtındaki vergi yükünü artırmak yerine kapsamlı bir reform
yapalım, artık halktan alınan vergilerle sermayeyi finanse
etmekten vazgeçin. Her düzenlemede vergi yükü yoksula yüklenmekte, sermaye ve
yandaşa vergi afları ve muafiyetleri getirilmektedir. Hiçbir dönemde,
AKP iktidarı döneminde olduğu kadar, yoksul çoğunluktan zengin
azınlığa bu kadar kaynak aktarımı
yapılmamıştır.
Sadece vergide değil,
adaletsizlik tüm alanlarda çok yoğun bir şekilde
yaşanmaktadır. Üç gün önce Ankarada Sincan Cezaevinde kurulan bir mahkemede,
aralarında önceki dönem Eş Genel Başkanlarımızın,
milletvekillerimizin, MYK üyelerimizin bulunduğu bir kumpas
davasının tiyatrosu sergilendi. Bu tiyatro avukatlardan ve
izleyicilerden çok büyük bir alkış aldı(!) Yargının
iktidar partisinin elinde ne hâle geldiğini bir kez daha gördük.
Artık siyaset yargısallaşmış, bir siyasi partinin
genel başkanının ağzından çıkan her kelime
mahkemelerin gerekçeli kararlarında hükme esas alınır olmuş
ve yargılama bir tiyatro sahnesine dönüşmüştür. Ne
Anayasanın ne de bağlı olduğu Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin yargı organının
kararlarının bir hükmü kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyede halkların çözüm bekleyen temel sorunları ne yazık ki
Meclis gündemine getirilmemektedir. Yasama faaliyetleri sarayın istekleri
doğrultusunda yürütülürken iktidar partisi ve ortağı
tarafından Meclisin denetim yetkisi de engellenmektedir. Verilen
araştırma önergelerimizin tamamı reddedilerek iktidara
sınırsız, sorumsuz, denetimsiz bir alan
yaratılmaktadır. Çeşitli defalar bu kürsüden Hakkâri ve
ilçelerinde yaşanan yolsuzlukları, hukuksuzlukları dile
getirdik. Bu yaşanılanlara ilişkin birçok araştırma
önergesi ve soru önergesi de verdik. Özellikle, halkın iradesi gasbedilerek
kayyum atanan belediyelerde yaşanılan yolsuzluklara ilişkin
İçişleri Bakanlığına verdiğimiz soru
önergelerinin tek birine yanıt verilmedi. Keşke Bakan Bey, sosyal
medyada çektirdiği fotoğraflara zaman ayırdığı
kadar Meclisten gelen sorulara da zaman ayırmış olsaydı.
Krala yaslanan ama kraldan daha çok kralcı olan bu kayyumlar ne kanun ne
mahkeme tanıyorlar. Mahkeme kararı olmaksızın Yüksekova
Esenyurt Mahallesinde yurttaşların evlerini yıkma kudretini
kendilerinde bulabiliyorlar. Mademki bu kadar kudretlisiniz, kaçak olduğu
mahkeme kararıyla sabit olan sarayı önce yıkın. Yoksul
yurttaşların hayatlarını, geleceklerini karartmaktan
vazgeçin. Tabii, hukuk yok, hesap verme yok.
Yine, hesap verme durumu
olmadığı için her gün yeni bir yolsuzlukla
karşılaşıyoruz. Yüksekovada kayyum ve çevresinin son kertede
su sayaçlarından nemalandıklarını görüyoruz. Piyasa
değeri 180-190 TL olan su sayaçları abonelere 580 TLden fatura
ediliyor, bu da yetmezmiş gibi 200 TL de bağlama bedeli olarak tahsil
ediliyor. Peki, kime, hangi şartlarda ihale edildi? Bu da bilinmiyor.
Çünkü denetim yok, çünkü Bakan Bey bu soruların cevabını
vermiyor. Bir kez de buradan soralım Bakan Beye: Milyonlarca TLye ihale
edilip yapılan ve yapıldıktan altı ay sonra köstebek
yuvasına dönen Yüksekovadaki yolların hesabını kimden
soracağız?
Bakın, yine Hakkâri
Belediyesi tarafından, İller Bankası Genel Müdürlüğünce
2013 yılında yapılan Hakkâri merkez içme suyu yapımı
yaklaşık olarak 33 milyon TL bedelle ihale ediliyor ve bu hizmetin
yüzde 70i bizim belediyemiz döneminde bitiriliyor. 2017 yılında
bitmesi gereken proje, 2016 yılında atanan kayyumla sekteye
uğruyor. 31 Mart seçimleriyle beraber kayyum gasbı son
bulduğunda yapılan incelemede, 2017de teslimi yapılması
gereken bu işin hâlen bitmediği fakat işin geçici kabulünün
yapıldığı, bu üç yılda firmaya usulsüz süre
uzatımlarının verildiği, böylece belediye aleyhine,
yüklenici firma lehine menfaat sağlandığı ve kamunun zarara
uğratıldığı tespit ediliyor. Belediyeye müşavirlik, kredi faizi ve Belediye
Başkanlığınca yapılan harcamalar dâhil 33 milyona mal
olan iş, 2020 yılı itibarıyla yaklaşık 66 milyon
oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SAİT DEDE (Devamla)
İçme suyu şebeke ihalesinde yapılan usulsüzlükler net bir
şekilde ortada olmasına rağmen, tüm bunlar görmezden gelinerek
halkın bütçesi yandaş firmalara peşkeş çekiliyor. Bu
usulsüzlükler karşısında, seçimle göreve gelen
arkadaşlarımız mahkemeye başvuruyor ve hukuki süreç
başlıyor. Buna ilişkin başlatılan hukuki sürece tekrar
atanan kayyum tarafından son veriliyor ve davadan feragat ediliyor.
Muhtemelen Bakan Beyin Oh, oh! dediği şeyler bunlardı:
Hukuksuzluklar, usulsüzlükler ve yolsuzluklar.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
2nci maddede 2 önerge
vardır, önergeleri sırasıyla okutacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muazzez
Orhan Işık Remziye
Tosun Dilşat
Canbaz Kaya
Van
Diyarbakır İstanbul
Şevin
Coşkun
Hasan Özgüneş Dersim
Dağ
Muş
Şırnak
Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Diyarbakır Milletvekili Sayın Dersim Dağ.
Buyurun Sayın
Dağ.(HDP sıralarından alkışlar)
DERSİM DAĞ
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AKP-MHP iktidarı her alanda gençlere baskı kurmaya devam etmekte,
gençlerin bir söz dahi kurmasına tahammülü olmayan iktidarın bu baskıcı
tutumu tüm ülkeye sirayet etmiş durumdadır.
AKP-MHP Hükûmeti, her alanda
kendilerinin silahşorluğunu yapan, faşizmlerini yükselten
yandaşlar türetmenin derdindedir. Bakın arkadaşlar, sadece son
süreçte yaşanan, özellikle gençlerin hedef alındığı
olaylardan birkaç örnek vereyim: Yıldız Teknik Üniversitesinde profil
resminde İstanbul Sözleşmesi Yaşatır görseli olan
kadın öğrenci, Nurullah Arvas isimli akademisyen tarafından Bu
şekilde dersime giremezsin! denilerek dersten atıldı.
Sarayın kadın düşmanlığı; üniversitelerde,
fabrikalarda, sokaklarda kendini yaşatmaya devam ediyor. Dersten
kadınları atan hocalar da, fabrikada kadın işçilere
şiddet uygulayan işverenler de, sokakta kadınları katleden
erkekler de bu gücü, bu cüreti sizden alıyor. Biz kadınlar,
İstanbul Sözleşmesinden kadınların fikri alınmadan
hatta haberi bile olmadan çekilenlere karşı her alanda İstanbul
Sözleşmesi yaşatır. demeye ve tüm
kazanımlarımızı sahiplenmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Elbette ki üniversitelerdeki
baskılar sadece kadın öğrencilere yönelik değil,
düşüncesini ifade eden ve eleştiri hakkını kullanan herkes
bu baskılardan nasibini alıyor. 9 Eylül Üniversitesi öğrencisi
Orhan Kipere 9 Eylül yıkılsın, yerine manav
açılsın. diye tweet attığı için disiplin
soruşturması açıldı. Yine, Marmara Üniversitesinde
sınav ve notlandırma sistemini eleştiren 3 öğretim
görevlisine genel ahlak ve edep dışı tutum ve
davranışlarda bulundukları gerekçesiyle disiplin cezası
verildi. KHKlerle akademisyenleri üniversitelerden
uzaklaştırdınız, size itaat etmeyen öğrencileri
okullardan uzaklaştırdınız, cezaevine koydunuz. Tüm bu
baskılara rağmen, hâlâ size itaat etmeyen, sözünü söylemekten geri
durmayan gençler var ve sizin buna tahammülünüz yok.
Hukuksuzluğunuza yeni
bir hukuksuzluk eklediniz ve şimdi de öğrencilerin barınma
hakkını gasbetmeye çalışıyorsunuz. Öğrencilerin
katıldıkları demokratik eylem ve etkinlikleri bahane ederek
burslarını kestiniz, yurtlardan attınız. Şimdi de
öğrencilerin yurtlarda kalabilmesi için Cumhurbaşkanına hakaret
suçundan mahkûm olmamak şartı aranacak. İktidara yapılan
her eleştiriye, düşüncesini belirten herkese
Cumhurbaşkanına hakaretten ceza yağdırdınız. Bu
kez de öğrencileri bu yolla susturmaya çalışıyorsunuz.
Öğrencilerin barınma hakkına göz diken ve kendi öğrenci
modelini makbul olarak dayatmaya çalışan bu
saldırıları tanıyoruz ve bu saldırılara
karşı yan yana gelmeye, koltuklarınızı sallamaya devam
edeceğiz, hakkımız olanı sizin insafınıza
bırakmayacağız.
Gençlere düşmanlık
iktidarla sınırlı kalmıyor maalesef. Kürt kentlerinde
tahribat politikanızın başrolünü oynayan kayyumlar bu rolün
gerekliliğini gençler üzerinde de oynamakta. Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesine atanan kayyumlar şehre ithal bürokratlar
getiren, ihaleleri il dışındaki firmalara peşkeş çeken,
şehrin gençlerini işsizliğe ve açlığa mahkûm eden bir
düzen yaratmıştır. Diyarbakır kayyumunun son
rezilliğiyse onlarca Diyarbakırlı işsiz genç varken
torpille kendi yandaşlarını işe alması.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 75 kişilik itfaiye alım
ilanından sonra iş başvurusu yapan yüzlerce kişi
arasından sınava 375 kişi çağırmış ve
yapılan bir dizi sınavdan sonra bu iş için 75 kişinin
alımını yapmıştır. Ancak sınava katılan
gençlerin büyük çoğunluğu, yapılan alımın tamamen
hukuksuz olduğunu ve sınav kriterlerinin esas
alınmadığını, alınan kişilerin torpille
işe alındığını iddia etmekte. KPSS puanları
yüksek olan, yapılan mülakat ve parkuru da başarılı bir
şekilde tamamlayan ancak işe alınmayan gençler bu alıma
itiraz etmiş fakat belediye yetkililerinden bu konuyla ilgili tek bir
muhatap dahi bulamamıştır.
Kentin iradesini yok
sayanlar, aynı zamanda kentin gençlerini de açlığa ve
işsizliğe mahkûm ediyor. Gün geçtikçe derinleşen ekonomik kriz,
işsizlik, güvenlikçi politikalar, baskı ve yaygınlaşan
madde bağımlılığı, Diyarbakırlı
gençleri intihara sürüklüyor. Son bir ayda şehirde 3 genç ve Silvan
ilçemizde ise altı ay içerisinde 12 genç intihar etmiştir.
Gençlerin sorununa çözüm
bulmak şöyle dursun, gençlerin yaşam alanı olan üniversitelere
kayyum atayıp, öğrencilerin demokratik eylem ve gösterilerini hedef
gösterip kadın kazanımlarına saldırarak gençlere
geleceksizliği ve itaat etmeyi dayatıyorsunuz ama ant olsun ki biz
gençler size itaat etmeyeceğiz; despotizmden uzak, demokratik bir yönetim
inşa edeceğiz; erkek egemen aklı alt edip kadın özgürlükçü
paradigmayı egemen kılacağız; sarayları
yıkacağız, yaşamımızı da yaşam
alanlarımızı da özgür kılacağız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ
(İstanbul) Yazık, yazık!
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 2- 213 sayılı
Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasına (7)
numaralı bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent
eklenmiştir.
8. 4/12/2003 tarihli ve 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve 2/3/2005 tarihli ve 5307
sayılı Sıvılaştırılmış Petrol
Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında lisansa
tabi faaliyetlerde bulunanlar (bayiler hariç) ile bu madde uyarınca
bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel etiket ve işaretleri
kullanma zorunluluğu getirilen ürünleri imal veya ithal edenlerden; yeni
işe başlayanlarda 10 milyon Türk lirasına kadar, faaliyeti devam
edenlerde 100 milyon Türk lirasını geçmemek üzere bir önceki hesap
dönemine ait brüt satışlar toplamının %1'ine kadar,
ayrıca bandrol, pul, barkod, hologram, kupür, damga, sembol gibi özel
etiket ve işaretler verilmesinden önce bu ürünler nedeniyle hesaplanan
özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi tutarının
toplamına kadar, doğacak vergilerin tahsil güvenliğini
sağlamak amacıyla, 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde
yer alan menkul mallar hariç olmak üzere anılan maddede sayılan
türden teminat almaya, mükelleflerin; faaliyet alanı, hukuki statüsü,
mükellefiyet süresi, aktif veya öz sermaye büyüklüğü, çalışan
sayısı, hakkında sahte veya muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya
da tespit bulunup bulunmadığı, iş veya üretim hacmi ile
ürün ve mükellef gruplarını ayrı ayrı veya birlikte dikkate
alarak, teminatın; türünü, tutarını, verilmesi gereken
zamanı, iadesi ile tamamlanmasına ilişkin hususları
belirlemeye, teminat tutarını lisansa tabi faaliyetlerde lisans
türleri itibarıyla farklılaştırmaya, bentte yer alan oran
ve tutarları sıfıra kadar indirmeye ve iki katına kadar
artırmaya, hangi hâllerde teminat aranılmayacağını ve
uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye,
Cavit
Arı Ali
Öztunç Ali
Keven
Antalya Kahramanmaraş Yozgat
Tekin
Bingöl Emine
Gülizar Emecan Süleyman
Girgin
Ankara İstanbul Muğla
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Bülent
Kuşoğlu Kamil
Okyay Sındır
Bursa Ankara İzmir
Yüksel
Mansur Kılınç Faruk
Sarıaslan Ömer
Fethi Gürer
İstanbul Nevşehir
Niğde
Cengiz
Gökçel
Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ali Öztunç.
Buyurun Sayın Öztunç.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Rize İkizderede büyük bir doğa katliamı yaşanıyor.
Dün milletvekili arkadaşlarımızla birlikte, Sayın Mehmet
Bekaroğlu ve Sayın Ahmet Kayayla birlikte Rize İkizderedeydik.
İkizderede İşkencedere Vadisi isimli bir bölge maalesef
araçlarla kaldırılıyor. O kadar güzel bir doğa ki, o kadar
güzel ki yemyeşil, içinde şelaleler var ama buraya makinelerle
girilmiş, ağaçlar kesiliyor, ağaçlar
kaldırılıyor, kayalıkların tamamı
kaldırılıyor. Niye biliyor musunuz? Rize merkezde yapılacak
olan lojistik liman için. Eyvallah, liman yapılmalı, doğru.
Oraya taş da lazım, 16 milyon ton taş lazım, ona da
eyvallah. Ama bu lojistik merkezi inşaatının
yapıldığı yere 5 kilometre, 8 kilometre mesafede taş
ocakları var; 35 kilometre uzaklıktan bu taşı almanın
anlamı yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Bedava, bedava!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Niye acaba alınıyor diye sorduk, niye acaba 35 kilometreden bu
getiriliyor? İlgili firma yani Sayın Mehmet Cengizin firması
Cengiz İnşaat Japonyadan kredi almış, alınan kredi
nakliye kredisi. Yahu, nakliye kredisini doldurmak için 35 kilometreden o
ormanı, o doğal güzelliği bitirmek gerçekten büyük bir
katliamdır!
Bakın, Rize Sayın
Cumhurbaşkanının memleketidir. Dün Rizede de söyledim,
İkizderede de söyledim, burada Türkiye Büyük Millet Meclisinde de
söylüyorum; Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum:
Sayın Cumhurbaşkanı, burası baba ocağınız,
kıyıyorlar, kıydırmayın, müdahale edin buraya,
müdahale edin. (CHP sıralarından alkışlar) Yazık,
günah!
Kadınlar isyanda,
kadınlar günlerdir bekliyorlar orada, günlerdir iş makinelerinin
önünde duruyorlar. AK PARTİnin yüzde 99 oy aldığı köyler
buralar, 3 köy AK PARTİnin çok yüksek oy aldığı köy. Yani
nasıl yapılır, niye böyle bir şey yapılır, anlam
veremiyorum.
Koca bir Rizenin gücü Mehmet
Cengize yetmiyor arkadaşlar. Zaten her yeri bu adam aldı, parsel
parsel aldı; daha ne vereceğiz Mehmet Cengize ya?
BAŞKAN Sayın
Komisyon biraz sessiz olabilir miyiz.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Daha ne vereceğiz Mehmet Cengize arkadaşlar? Alıyor, veriliyor,
istediği her şey veriliyor Mehmet Cengize.
Ama lütfen,
vicdanınıza sesleniyorum, siyaset olsun diye de söylemiyorum,
Sayın Cumhurbaşkanına da bir milletvekili olarak bir
çağrıda bulunuyorum, bir kez daha söylüyorum: Sayın
Cumhurbaşkanı, lütfen buraya müdahale edin; Sayın Valiye sorun;
Sayın Bakana sorun, Yahu, buradaki durum nedir? diye bir sorun.
Ne diyor biliyor musunuz
teyzenin birisi? Tayyip Bey bizim uşak, o engel olur, onun haberi
yoktur. diyor. Eğer haberi yoksa Sayın Grup Başkan Vekiline
buradan rica ediyorum, lütfen bilgi verin. Rize İkizderede ciddi anlamda
bir katliam yaşanıyor; dağ, tepe, deniz her yer perişan edilmiş
durumda. Buradaki insanlar balını, yağını,
çaylığını, bağını, bahçesini istiyorlar,
başka bir dertleri yok; sıradan yurttaşlar, siyasi polemikleri
bilmezler, siyaseti bilmezler. Sayın Külünk dedi ki: Bidenın adamları.
Ya, dün gidince şöyle baktım o teyzelere, amcalara; Biden ne alaka, onlar
ne alaka, Bidenı nereden... Biden kim? diye sorsanız vallahi de
bilmezler o insanlar. Çünkü bu insanlar ekmeğinin peşinde olan
insanlar; bağını, bahçesini koruma derdinde olan insanlar.
Gelelim diğer konuya:
Sayın Ruhsar Pekcanla ilgili her gün bir skandal patlıyor
arkadaşlar, bugün yeni bir skandal patladı. Sayın Bakanla
ilgili, Gümrükler Genel Müdürlüğü 2016 yılında bir yazı
göndermiş gümrüklere. Genel Müdürlük demiş ki: Ruhsar Pekcan isimli
bir Hanımefendi, Emine Erdoğan Hanımefendinin ismini kullanarak
birtakım vergi muafiyetleri talep etmektedir, tetikte olun. Resmî
yazı var; Tetikte olun. diyor Gümrükler Genel Müdürlüğü, gümrükleri
uyarıyor. Yirmi ay sonra Ruhsar Hanım Bakan olmuş. Yani
eğer bu yazı biliniyordu da Bakan yapıldıysa
sıkıntı, bilinmeden Bakan yapıldıysa o daha büyük
skandal çünkü o zaman devlette bir istihbarat zafiyeti var demektir, istihbarat
Bakanlar Kurulunu atayan Sayın Cumhurbaşkanına gitmiyor demektir
arkadaşlar.
Sayın Ruhsar
Pekcanın Bakanlığına kendi şirketinden mal
alması, Ucuz olduğu için alıyorum. demesi ama piyasa
değeri 90-95 lira olan ürünü 175 liradan almış olması;
hepsi var. En sonuncu da medyaya düşmedi, ben söyleyeyim; Sayın Bakan
gitmeden önce ne yapmış biliyor musunuz arkadaşlar, değerli
AK PARTİ milletvekilleri? Kendi özel kalem müdürü dâhil 14 personeli
ticari ataşe olarak atamış, özel kalem müdürünü de Romaya
göndermiş. Ya olmaz, gerçekten olmaz; buna bir vicdan Dur! demelidir. O
yüzden, Sayın Bakan Yüce Divana gitsin, yargılansın; ne olacak
sanki? Gitsin, aklansın, gelsin.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aklanması sizin de
işinize gelir, kendi işine de gelir. Yüce Divana gider -daha önce
Mesut Yılmaz gitti, Koray Aydın gitti- orada yargılanır;
eğer gerçekten bir yanlışlık yoksa aslanlar gibi gelir,
kendini temizlemiş olur ama bir yanlış da varsa bu millet
adına hesap sorulur.
Saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 2
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin son cümlesinde yer alan kesilir
ibaresinin uygulanır şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Behiç
Çelik
İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Ramazan Bayramına on
beş gün kala yaşadığımız siyasi olaylar
geçmişte belki on yılda, yirmi yılda yaşanacak cinsten
olaylardır. Bakınız, birincisi, Karadenizde sular
ısınıyor. Ukrayna-Rusya çekişmesi, Rusyanın daha
önceden Kırımı ilhakı, ABDnin Karadenize yerleşme
ısrarı, Montrö Sözleşmesinin tartışmaya
açılması bunların en belirgin kanıtıdır.
İkincisi, Ege ve
Akdenizde sular ısınıyor. ABDnin Yunan topraklarında
neredeyse 20ye yakın üs ve tesis kurması, Dedeağaça
yerleşmesi, buradan hava hattıyla Bulgaristan ve Romanyaya
ulaşması Batı Trakya ve sınırlarımızı
dolayısıyla riske atmaktadır.
Üçüncü olarak sözde
soykırım açıklaması
24 Nisanda ABD Başkanı
Bidenın 1915 olayları için soykırım demesi, Türkiye
Cumhuriyetinin manevi şahsiyetini rencide edici bir üslubu tercih etmesi
asla kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar,
aslında çökmüş bir devlet olan Osmanlı İmparatorluğu,
son bir silkinişle doğuda cereyan eden Rus
saldırılarını durdurmak için canla başla
uğraş verirken orduyu arkadan vuran Ermeni çetelerini maalesef
enterne edememişti. Bu sebeple cephe gerisini güvence altına almak için
tehcir kararı verilmişti. Ermenilerin Hınçak ve Taşnak
örgütlerinin katliamları hafızalarımızdan asla
silinmeyecektir. Bu, bizim ecdada olan hürmet ve sadakatimizin bir sonucudur.
Nedense, 1966 yılına kadar kimse soykırım sözü etmezken
bu tarihten sonra gündeme gelmeye başlaması da manidardır.
Ardından Türk diplomatlara yönelik suikastların başlaması
ve bugün PKK ve türevleriyle devam etmesi nasıl bir tuzak
kurulduğunun aleni bir göstergesidir.
Bu vesileyle, Türk ordusunun
Kuzey Irakta başlattığı Pençe-Şimşek ve
Pençe-Yıldırım Operasyonlarından zaferle
çıkacağına olan inancım tamdır. Ayrıca bu
vesileyle, şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum, gazilerimize Rabbimden
şifa diliyorum. İşte, Bidenın açıklamasını
bir kuşatma olarak görüyor ve yaşadıklarımızın
hemen birkaç ayda meydana gelmesini de çok anlamlı buluyorum.
Değerli milletvekilleri,
kısa sürede böyle bir savrulmaya bizi getiren nedir? Ekonomik kriz; geçim,
işsizlik, enflasyon, yolsuzluklar, dövizin sürekli değer
kazanması, iflaslar, tarım ve sanayideki gerilemeler. Dış
politika pusulasını yitirdi, Dostum Trump, dostum Putin.
siyasetinin bizi getireceği nokta tabii ki uçurumdur. Artık Çin
aleyhine, Uygurlar için insan hakları ihlalleri hakkında bir açıklama
yapamayacak hâle gelmek ne acıdır. Ulusal güvenlik politikası
bunalımda; bakınız, ülkenin dört tarafı hasım güçlerle
sarılmış durumda, ABD ve Rusyanın kıskacında,
Arapların hışmında bir ülkenin güvenliğinden söz
edilebilir mi? İsraili, Yunanı, Rumu, İranı
saymıyorum bile.
Değerli milletvekilleri,
sonuç şu: AKP tükenmiştir, enerjisi kalmamıştır,
ideolojisi ile gerçekler arasında büyük uyumsuzluklar ortaya
çıkmıştır. Biz, millî birlik ve beraberlikle her türlü
zorluğu aşacak imkân ve kabiliyete sahibiz, yeter ki samimiyetle,
dürüstlükle, vatanseverlikle yaklaşım olsun ancak dimağı
dumanlı olanlarla bunu nasıl sağlayacağız, bunu da
takdirlerinize sunuyorum. Zamanında Ermeni açılımı, PKK
açılımı, Suriye açılımı yapanlar bugün
dosdoğru bir yolda, güzergâhta ilerlerler mi; bu da ayrı bir konu.
AKP iktidarlarının
maliye ve vergi politikası da temel model mali kurallarla uyum teşkil
etmemektedir. Aşırı vergileme ülkemizde
vatandaşlarımızın belini bükmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Bitirmek üzereyim, son cümlem Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki,
bitirelim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) - Kayıt dışılıkla mücadele amacı
güttüğü ifade edilen bu teklif, inşallah iktisadi
hayatımıza katkı yapar.
3üncü madde, 2nci madde
için müeyyide getiren bir maddedir. Hukuk tekniği açısından biz
böyle bir düzenlemeyi kabul etmemekle birlikte yine de ülkemize, milletimize
hayırlara vesile olmasını diliyor, önergemizin kabulünü diliyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Remziye
Tosun Dilşat
Canbaz Kaya Muazzez
Orhan Işık
Diyarbakır İstanbul Van
Hasan
Özgüneş Şevin
Çoşkun
Şırnak Muş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Diyarbakır Milletvekili Sayın Remziye Tosun.
Buyurun Sayın Tosun.
(HDP sıralarından alkışlar)
REMZİYE TOSUN
(Diyarbakır) Zindanlarda direnen tüm yoldaşlarımızı
ve bizi dinleyen tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
26 Nisanda Diyarbakırda HDP İl Örgütüne siyasi soykırım
operasyonu gerçekleştirildi, 12 arkadaşımız hukuksuz bir
şekilde gözaltına alındı ve bugün, an itibarıyla hepsi
tutuklanıp cezaevine yollanıldı. Biz yapılan
soykırım operasyonlarıyla partimizin işlevsiz hâle
getirilmek istendiğinin elbette farkındayız. Son dönemde,
başta TJA olmak üzere birçok kurum ve derneğin hedef gösterilmesiyle
birlikte yapılan operasyonlarda kadın arkadaşlarımız
da gözaltına alınmış, tutuklanmıştı.
Neredeyse her yöneticisinin, hatta sempatizanın defalarca gözaltına
alındığı, yıllarca cezaevlerinde
kaldığı bir partiyi bu şekilde, siyasi kırım
operasyonlarıyla yıldıramazsınız. Her zaman dile
getiriyoruz, HDP binalardan ibaret değildir; HDP bir fikriyattır,
milyonların iradesidir. O nedenle, önceki günlerde görülmeye başlayan
Kobani davasında yargılanan değil, yargılayanlarız.
Kobani davası, iftiralar ve yalanlarla yargıya talimat
yağdırarak açılan siyasi bir kumpastır. Bizler size biat
etmiş yargıdan adalet beklemiyoruz, sizlerin emirleriyle
hazırlanan iddianameleri, yalanlarınızı kabul etmiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz gibi son dönemde kayyum atanan belediyelerde siyasi ve
akrabalık ilişkilerini kullanarak sınavsız kadro almak
amacıyla yapılan usulsüzlükler had safhaya
ulaşmıştır. Lice, Bismil, Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi gibi kayyum atanan belediyelerde bürokratların çifte maaş
alması, şehir dışından atamalar yapılması bu
yolsuzluklara sadece birkaç örnektir. Millî irade diyerek iktidara gelenler
en başta Kürt halkının iradesini gasbederek aslında kendi
sonunu hazırlıyor. Bölge illerinde yaşanan hukuksuzluklar
-sadece belediyelerde değil, her alanda- fiilî olarak bir OHAL durumunu
bize göstermektedir.
Değerli milletvekilleri,
son süreçte Diyarbakırda yaşanan hukuksuzluklara birçok örnek
verebiliriz. İnsani bütün değerlere aykırı olan ise
İşkenceye sıfır tolerans. açıklaması yaparak
bir halka fiziksel ve psikolojik işkence yapılmasıdır. Lice
operasyonlarında bir köy ablukaya alınmakla kalmamış, evler
tek tek ablukaya alınmış, çobanlık yapan yurttaşlar
çıplak bir şekilde darbedilmiştir. Bu uygulamalar
sonrasında çobanlar bulundukları yerden göç etmek zorunda
bırakılmıştır. Yapılan zulüm sadece insanlarla
sınırlı kalmamış; güvenlik gerekçesiyle ağaçlar
kesilmiş, birçok yerde, ihtiyaçları olmamasına rağmen baraj
yapılarak doğaya da en büyük zarar verilmiştir. Yine, Sur Zorova
mezrasında kolluk güçleri tarafından köyün gençleri darbedilmiş,
hakarete uğramıştır. Yaşanan bu gerçekler, bu ülkede
resmî elle yapılan insanlık dışı ve yasa
dışı uygulamaların en açık göstergesidir.
İktidar, son dönemde
sağlık krizini yönetememiş, ekonomik olarak yurttaşlara
yardım etmek yerine bunu şova dönüştürmüştür. Urfa ve
Diyarbakırda yurttaşlara patates ve kuru soğan
dağıtarak izdihama sebep olmakla beraber, insanların onurunu
kırmıştır. Hiçbir önlem almadan ilan ettiği ve
emekçileri mağdur eden kendine göre tam kapatmayla tüm halkı
açlığa mahkûm etmiştir. Ülkenin girdiği bu çıkmazın
en temel sebebi ise iç ve dış siyasette yürütülen
başarısız politikadır.
Biliyorsunuz ki 1921
Anayasasının 100üncü yıl dönümündeyiz. O dönemde yerel
yönetimlere güç veren çoğulcu bir Anayasadan bugüne yani daha kendi
yasalarını uygulamaktan âciz, Anayasa kararlarını
uygulayamayan, AİHM kararlarına uymayan ve yargının siyasallaştığı,
her şeyi koz ve rehine siyaseti üzerinden yürüten bir yönetimle
karşı karşıyayız.
Türkiye siyaseti, genelde
Kürt halkı ve kadınlara uygulanan özel politikalarıyla, özelde
ise HDPye dönük baskı politikalarıyla bir kuşatma
altındadır. Bu kuşatma, sağ, ırkçı ve tahakkümcü
zihniyetin pratiğidir. Bu pratiğe karşı bizler
mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz ve mutlaka kazananlar bizler
olacağız.
Son olarak, siyasi
tutsakların tecride karşı 154üncü gününde olan açlık
grevlerini selamlıyoruz. Herkes bilsin ki zulme asla boyun
eğmeyeceğiz, mutlaka kazananlar bizler olacağız.
(x)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Bunlara müsaade etmeyin Sayın Başkan.
ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Başkan, görevini yap Başkan.
REMZİYE TOSUN (Devamla)
(x)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü
madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 1
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Remziye
Tosun Hasan
Özgüneş Şevin
Coşkun
Diyarbakır Şırnak Muş
Muazzez
Orhan Işık Dilşat
Canbaz Kaya
Van İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurun Sayın Kaya.(HDP
sıralarından alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizi izleyen değerli halkımız;
Kobane davasıyla ilgili biraz konuşmak istiyorum.
Bir hafta önce yani 26 Nisan
günü Sincan Cezaevi ve önünde yaşananları biraz
aktaracağım. Ama onun öncesinde, birkaç gün önce televizyon
kanallarında HDPnin içerisinde olmadığı ama Kobane
davası üzerine herkesin söz söylediği ama ilgili ilgisiz herkesin söz
söylediği, yargıladığı bir senaryo izledik. O
senaryonun devamı da 26 Nisan günü Sincan Cezaevi Duruşma Salonu
önünde yaşanıp içeride devam etmeye başladı. Neler mi
yaşandı orada? Davanın siyasi bir kumpas davası
olduğunu her defasında söyledik, söylemeye de ısrarla devam
edeceğiz çünkü bu şekilde devam etti. Duruşma esnasındaki
usulsüzlüklerden tutun da basın açıklaması engellemeleri,
iddianamenin içeriğine kadar tüm göstergeler bu davanın HDPyi
kriminalize etme amacı güttüğünü ortaya koymaktadır.
Duruşma başlamadan yaşananlar dahi her şeyi açıkça
gösteriyor. Eş Genel Başkanlarımızın basın
açıklamasının dahi engellenmeye
çalışıldığı
Polis, basının görüntü
almaması için öncelikle kalkanlarla kameraların önlerini kapattı
ve biz, bunu tam da mahkeme öncesi yaşadık. Bunu özellikle
gösteriyorum çünkü bunun olmadığına dair sözler söyleniyor.
Yetmiyor, polis araçlarından anonslar yapıldı Eş Genel
Başkanlarımızın konuşmalarının sesi bastırılsın
diye ve sonrasında ise sanık arkadaşlarımızın
yakınları duruşma salonuna alınmadı. Bırakın
yakınlarının duruşma salonuna alınmamasını,
avukatlar yani savunma duruşma salonunun dışarısında
bırakıldı fakat duruşma salonunda savunmanın yerinde
polis ve asker oturuyordu, burada görüntülerde de görmüş olduğunuz
gibi salonun içerisinde. Yani savunmanın duruşma salonunun
dışında, polisin ise savunmanın yerinde oturuyor
olması, yalnızca HDPnin yargılanmasını değil,
adaletin geldiği noktayı göstermektedir. Gerçekler ise tarihte her
zaman olduğu gibi er ya da geç açığa çıkacaktır bu mahkemeyle
beraber.
Değerli arkadaşlar,
bir gün önce, mahkeme öncesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
ve Fahrettin Altunun attığı tweetler ve verdiği
beyanatlar açıkça mahkeme heyetini etkilemeye yöneliktir. Yargılama
esnasında kullanılan dil ve söylem ise açıkça iktidarın
dilidir. Bakın, mahkeme heyetinden tutun, kolluk kuvvetleri ve yandaş
medyaya kadar kullanılan dilin ve söylemlerin aynı olduğunu
görebilirsiniz. İktidarın dili ve anlayışıyla hareket
eden bu mahkemenin talimatla kurulduğu, hukuki bir amacının
olmadığı bir kez daha görülmüş oldu. Yüzlerce avukata ve
arkadaşlarımıza sürekli CMKyı öğrenin. diyen
fütursuzca bir üslup vardı karşımızda, mahkeme salonunda.
Yargı da bizim, ülke de bizim. fütursuzluğudur bu. Bir duruşma
salonunda bir tek mahkeme başkanının sesi çıkıyorsa
işte bu, tek yargı rejiminin kendisidir, mahkeme salonlarında
dâhi ses çıkartması.
Talimatla kurulan, hükmün
önceden verildiği bu davanın iddianamesi bile elbette ki temelsizdir.
Gerekçesiz bu davada sırf iddianamenin içini doldurmak için parti MYK
tutanaklarına yer verildiği gibi, kongrelerimizdeki tebrik
mesajlarına ve ANF Haber Ajansına kadar değinilmiş,
dosyalara konulmuştu. Bir siyasi partinin kongreleri yani merkez
yürütmesinde almış olduğu karar suç sayılmaz, demokratik ve
yasaldır. Bir partinin kongreleri suç sayılmaz; siyasi partilerin, bu
kurumların gönderilen tebrik mesajları suç değildir. Bizim
Kobane dosyasında bunlar delil olarak sunuldu, delil olarak konuldu. Haber
ajanslarının verileri dahi illegalmişçesine dosyalarımıza
konularak delil sayıldı. Savunma hakkı engellendi, mikrofonlar
kapatıldı, yazıyla söz isteyen
arkadaşlarımızın talepleri dahi reddedildi. Yani
hatırlatmakta fayda görüyorum ki 12 Eylül faşist cuntasında bile
yaşanmamış bir cüret yaşandı o gün, 26 Nisanda mahkeme
salonlarında. Savunmanın sesi kısılmak isteniyor çünkü
savunmanın 6 milyon halkı temsil ettiğini çok iyi biliyorsunuz;
savunmanın sesi kısılmak isteniyor, siz aslında 6 milyonun
sesini, iradesini yok saymak niyetindesiniz, onun için sesler
kısılıyor; savunmanın sesi kısılmak isteniyor
çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasına tahammülünüz dahi yok;
savunmanın sesi kısılmak isteniyor çünkü tek amacınız
siyasi kumpas davalarıyla HDPyi kriminalize etmek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(Devamla) Bu dava hukuki bir kaygıyla açılmış
olsaydı soruşturma dosyası raflarda, yıllarca hiçbir
işlem görmeden beklemezdi. 6-8 Ekim tarihlerinde paramiliter güçleri
sokağa salanlar ile paramiliter güçleri koruyanlar aynı zihniyetin
kendisidir. Bu dava, paramiliter güçleri aklama davasıdır. Özetle,
iktidara göre Maktul de biziz katil de biziz. söylemiyle
Ama gelin görün ki
bunca vakit gerçeğin peşinde koşarak araştırma
önergesi veren ve hayatını kaybeden insanların hakkını
arayan da biziz. Bugün de görmüş olduğunuz gibi, burada
araştırma önergemiz reddedildi yani önergeleri reddeden, hakikatin
üstünü kapatan ise sizsiniz. Bu davanın siyasi bir kumpas davası
olduğunu tekrar ifade ediyoruz ve kırk beş gün boyunca sürecek
bütün senaryoların şimdiden, 26 Nisandan başlayarak devam
edeceğini ifade ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci maddede 1 önerge
vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Vergi
Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Feridun
Bahşi
İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi.
Buyurun Sayın
Bahşi. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 260 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize ve Covid sebebiyle
hayatını kaybeden insanlarımıza rahmet diliyorum, ruhları
şad olsun.
Doğu Türkistanın
bağımsızlık mücadelesinin ölümsüz lideri, Kızıl
Çinin korkulu rüyası, kementle uçak düşürerek tarihe geçmiş
Altay Kartalı Osman Batur, Doğu Türkistanın başkenti
Urumçide çıkarıldığı düzmece mahkemede idama mahkûm
edildi, ağır işkencelere tabi tutulup canlıyken önce
gözleri oyuldu, kulakları kesildi, en sonunda kolları kesildikten
sonra bu hâliyle ağaca yaslandırılarak kurşuna dizildi ve
günlerce cesedi ağaçta asılı kaldı. Bugün şehadetinin
70inci yılı, Altay Kartalı Osman Batura rahmet diliyorum, ruhu
şad olsun.
Ne demişti Altay
kahramanı Osman Batur: Bugün silahımızı alanlar,
yarın canımızı da alırlar. Ben silahımı
Çinlilere vermem. İstiyorlarsa ve güçleri yetiyorsa gelip alsınlar.
Ben ölebilirim ama dünya durdukça benim milletim bu mücadeleye devam edecek.
Evet Ben silahımı
Çinlilere vermem. demişti ama şimdi, iktidar başta Yavuz Sultan
Selim Köprüsü, Kuzey Çevre Otoyolu olmak üzere Osman Gazi Köprüsü,
Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu, Avrasya Tünelinden oluşan tesislerin
yüzde 51 hissesini Çin firmalarının oluşturduğu bir fona
satıyor. Tarihten ders almak gerekir. Büyük Türk milleti önünde
iktidarı uyarıyorum: Çinin emperyalist oyunlarına alet
olmayın. Osman Baturlar ölür, Uygur Türkünün mücadelesi ölmez, Doğu
Türkistan işgalden kurtuluncaya kadar da devam edecektir. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bir diğer konu ise ABD Başkanı Bidenın gafları. Ne
dedi Biden? Soykırım. Konstantinopolis. dedi. Peki, iktidardan bu
ifadelere karşı güçlü bir itiraz ya da yaptırım
açıklaması geldi mi? Hayır.
Kendi ülkesinin
gerçekleştirdiği onlarca soykırımı unutan emperyalist
Amerika, kalkmış, hadsizce, tarihinde asla soykırım olmayan
Türk devletini suçluyor. ABD Başkanı Bidenı bu açıklamaları
sebebiyle en ağır şekilde kınıyorum. Kınamakla
kalmıyor, iktidarı, başta Kürecik ve İncirlikin
kapatılması olmak üzere, bir dizi yaptırım uygulama
kararı almaya davet ediyorum. Türkler, tarihin hiçbir döneminde
soykırım yapmamıştır. 1915te asıl soykırıma
uğrayan taraf Türkler olmuştur. O tarihte yaklaşık 2 milyon
Türk, Rus ve diğer emperyalist ülkelerin
kışkırttıkları Ermeni Taşnak çapulcuları
tarafından katledilmiştir. Osmanlının bunu önlemeye yönelik
uyguladığı göç hadisesini çarpıtarak, üstelik kendi kirli
ve karanlık tarihine bakmadan dile getirenlere hadleri bildirilmelidir.
Bizim iktidardan da beklediğimiz budur.
Değerli milletvekilleri,
gelelim yasa teklifinin 5inci maddesine. Vergi Usul Kanununun 359uncu
maddesinde yazılı suçların işlendiğinin inceleme
sırasında tespiti hâlinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin,
sair surette öğrenilmesi hâlinde ise incelemeye
başlanmaksızın cumhuriyet
başsavcılığına bildirilmesi ve incelenmenin
tamamlanması beklenmeden kamu davasının açılabilmesi
amaçlanmaktadır. Bu durum, Anayasanın 2nci maddesinde düzenlenen
hukuk devleti ilkesine, 36ncı maddesinde düzenlenen savunma ve adil
yargılanma haklarına aykırıdır. Aynı zamanda,
idari cezalar da Türk Ceza Kanununa hâkim temel ilkeler gibi geçerlidir. Ceza
yargılamasının amacı maddi gerçeğe
ulaşmaktır. Maddi gerçek, yaşanan gerçeğin delillerle
tespit edilmiş şeklidir. Bu suretle, vergi müfettişinin
incelemesini tamamlaması beklenmeksizin, aceleyle kamu davası
açılması maddi gerçeğe ulaşma ilkesinin ihlali
olacaktır. Bu madde tamamen taslaktan çıkarılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
FERİDUN BAHŞİ
(Devamla) Değerli milletvekilleri, uzun zamandır sosyal medya
paylaşımlarımızın altında Vergi Usul
Yasasının 359uncu maddesinin yanlış uygulanması
sonucu ortaya çıkan mağduriyetlerle ilgili şikâyetlerle
karşılaşıyoruz. Kanunun 359uncu maddesiyle, sahte veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kullanımı hapis cezası öngörülerek yaptırıma
bağlanmıştır. Ancak evrensel ceza hukuku ilkeleri
gereği bu tür eylemler zincirleme suç olarak değerlendirilip kabul
edilmesi gerekirken uygulamada, tek bir belgeye dayalı her eylem ayrı
suç olarak kabul edilerek ağır cezalar verilmektedir. Bu
aykırılığın da bir an önce düzeltilmesi hukukun bir gereğidir.
Bu duygu ve düşüncelerle
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde
kabul edilmiştir.
6ncı maddede 1 önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 6- 4/12/2003 tarihli ve
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 3 üncü maddesine on
birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
"Bu Kanuna göre
dağıtıcı, ihrakiye teslimi ve bayilik lisansları ile
Kurum tarafından belirlenen diğer lisans türlerine ilişkin
olarak lisans başvurusu, lisans tadili veya lisans süresi
uzatılmasına ilişkin taleplerin yerine getirilmesi için Sosyal
Güvenlik Kurumuna vadesi geçmiş prim ve idarî para cezası borcu ile
vergi dairelerine 6183 sayılı Kanunun 22/A maddesi kapsamında
vadesi geçmiş borcun bulunmaması şarttır. Kurum
tarafından lisans sahiplerinin vadesi geçmiş borcu
bulunmadığına dair bilgiler Gelir İdaresi
Başkanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumundan temin edilir.
Kurum, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları Gelir İdaresi Başkanlığı ile Sosyal
Güvenlik Kurumunun görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Gelir
İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu bu
fıkra kapsamındaki vadesi geçmiş alacak miktarlarını bölge,
il ve ilçe düzeyinde farklılaştırmaya yetkilidir.
Kurum lisans sahipleri için
bayilik teşkilatı oluşturma ve asgari satış
miktarı sağlama şartları da dâhil olmak üzere teknoloji,
kalite, güvenlik, hizmet ve teşebbüsün sürdürülebilirliğine
ilişkin olarak teknik, ekonomik kriterler ve özel şartlar
belirleyebilir. Belirlenen kriter ve şartları
sağlayamayanların lisansı sona erdirilir. Bu fıkrada yer
alan hususlara ilişkin düzenlemeler Kurumca çıkarılan
yönetmelikle yapılır.
Süleyman
Girgin Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Faruk
Sarıaslan
Muğla Bursa Nevşehir
Kamil
Okyay Sındır Ömer
Fethi Gürer Yüksel
Mansur Kılınç
İzmir Niğde İstanbul
Tekin
Bingöl Ali
Keven Cengiz
Gökçel
Ankara Yozgat Mersin
Emine
Gülizar Emecan Cavit
Arı Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Antalya
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin.
(CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir virüs geldi, her
şeyi görünür kıldı. Salgın bir kez daha gösterdi ki
yaşamı üreten işçi sınıfıdır.
Kullandığımız elektrikten içtiğimiz suya,
yediğimiz ekmekten giydiğimiz kıyafete varıncaya kadar her
şey emekçilerin eseri. Ancak pandemide en çok mağdur edilenlerin
başında da yine işçi sınıfı geliyor. Meclis
kürsüsünden pandemide canlarını ortaya koyarak çalışanlara,
ekmeği pişirenlere, tarlayı süren nasırlı ellere,
binaları yapanlara, kısaca hayatı yaratanlara bin selam olsun.
Güzel ve güneşli
günlerin görüleceği, salgının ve eşitsizliğin
üstesinden gelinmiş bir gelecek umuduyla herkesin 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Gününü bugünden selamlıyorum. Yaşasın
emeğin birlik, mücadele ve dayanışma günü. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
6ncı maddeyle akaryakıt bayilerine lisans almada ve lisans uzatmada
vergi borcu olmama şartı getiriliyor. Arkadaşlar, bu düzenleme
dönüp dolaşıp çiftçiyi vuracaktır. Özellikle kırsal
bölgelerde faaliyet gösteren bayilerin çiftçilere borçla akaryakıt
verdiklerini biliyoruz. Bayiler alacaklarını çiftçimizden ancak hasat
döneminde alabiliyor. Bu nedenle, bu düzenleme kırsaldaki küçük
akaryakıt bayilerini ve dolayısıyla çiftçilerimizi olumsuz
etkileyecektir. Bu maddenin çiftçiye olumsuz yansımaması için
kırsal bölgelerdeki bayiler için kademelendirme veya muafiyet
getirilmelidir.
Değerli arkadaşlar,
konu akaryakıtsa çiftçinin mazotunda ÖTVyi ve KDVyi niye
sıfırlamıyorsunuz? Mazotun ÖTV'siz rafineri fiyatı 3 lira
75 kuruş. Çiftçimize mazotu niye bu fiyattan vermiyorsunuz?
Şahsım hükûmeti yatlara, gemiciklere gelince ÖTV'siz mazot veriyor,
çiftçiye gelince çiftçinin canına okuyor. Ancak kısa çöp uzun çöpten
hakkını alacak, çiftçimiz de bunun hesabını AKP
iktidarından mutlaka soracaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
kapanma tedbirleri üç gün önce açıklandı. Geçen ay AKPye lebalep
kongre, bu ay vatandaş beş parasız evde. Yirmi gün
vatandaşı eve kapatıyorsan devlet olarak bunun da
sorumluluğunu almak zorundasın. Eve kapattığın bu
halk, saray efradı değil ki emirlerine bütçe tahsis edilmiş
olsun. Bu insanların üç beş yerden maaşı da yok. Bu
insanların ne yiyeceğini hiç düşünmüyor musunuz? Destek
verilmezse tam kapanma esnaf açısından tam kapatmaya dönüşecek.
Esnaflar Krediyi ödeyemiyoruz, destekler hibe şeklinde olmalı. diye
feryat ediyor. Esnaflar için bir destek açıklandı mı?
Hayır. Merkez Bankası Başkanı diyor ki Pandemiyi kimsenin
burnu kanamadan atlattık. Sormak lazım o zaman: İntihar eden
müzisyenler, tiyatrocular mutluluktan mı intihar ediyor?
Salgının bir
diğer kaybedeni de turizm sektörü ve turizm emekçileri; bunlar için bir
düzenleme yapıldı mı? Hayır. Gençsin. diyerek emekli
edilmeyen, Yaşlısın. diyerek işe alınmayan EYTliler
patates soğan değil, gasbedilen haklarının iadesini
istiyor; onlar için bir destek açıklandı mı? Hayır. Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunun
talimatıyla Plan ve Bütçe Komisyonunda emekli bayram ikramiyesi en az
1.500 TL olsun ve her yıl enflasyon oranında artsın. dedik,
reddettiniz. Emekliye nefes alabilecek bir ikramiye verildi mi? Hayır.
Yevmiyeli çalışanlar için, pandemiye işsiz girenler için,
kayıt dışı çalışanlar için, işten
çıkarılarak 1.500 TL açlık ücretine mahkûm edilenler için,
hesaplarına haciz koyduğunuz KYK borçluları için bir destek
açıklandı mı? Hayır. Kime destek var? Söyleyeyim:
İkizderedeki teyzelerin Bu ağaçların gözyaşı
kaşığınıza damlayacak. dediği Cengiz İnşaata
30 kez, Koline 36 kez, Limaka 19 kez vergi muafiyeti tanındı. Yoksula
gelince patates soğan ama yandaşlar söz konusu olunca yok doyan.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
SÜLEYMAN GİRGİN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım, tamamlıyorum.
Aş yok, iş yok,
aşı yok, halka acil destek paketi yok, ortada bir hükûmet de yok; yok
da yok, yok da yok. Destek verilmeyen esnaf için, işini kaybeden
yurttaş için, gelirini kaybeden aileler için soruyoruz: 128 milyar dolar
nerede? O da yok. O zaman ilk seçimde siz de yoksunuz.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 7 ila
15inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz isteyen, İYİ Parti Grubu adına söz talebi Bursa Milletvekili
Ahmet Kamil Erozana aittir.
Buyurun Sayın Erozan.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben, izin verirseniz bazı
hatırlatmalarla başlayacağım. Bundan aşağı
yukarı dört ay evvel, 25 Aralık 2020 tarihinde bu Mecliste, bu
kürsüde Libyada tutuklu bulunan vatandaşlarımızın sesi
olmaya çalıştık. Bunlardan 4ü on dört aydır tutuklu, 5i
iki buçuk senedir tutuklu ve siz bu süreçte kaç tane ramazan, kaç tane bayram
geçtiğini hatırlayın veya sayın. Şimdi, ramazanın
bitmesine on beş gün kaldı bu arkadaşlar hâlâ tutuklu,
inşallah bayramda evlerinde olacaklardır diye düşünüyorum ama
iktidarın bunu ne kadar takip ettiği konusunu da bilmiyorum.
İktidarın geçmişte bir bahanesi vardı. Bahanesi de
şuydu
Biz Ulusal Mutabakat Hükûmetini tanıyoruz. Bu arkadaşlar
Sirtede. Bizim onlarla muhatap olacak kimsemiz yok. diye bir kaçamak
imkânınız vardı. Bu kaçamak imkânınız üç aydır
yok çünkü Ulusal Mutabakat Hükûmeti gitti, onun yerine bir Ulusal Birlik
Hükûmeti geldi ve onun Başbakanıyla da gayet iyi ilişkiler
içinde olduğunuzu biliyorum. O zaman soruyorum: Niye bu
arkadaşlarımız hâlâ tutuklu?
İkincisi: Daha geriye
gideceğim -bunu dört ay evvel söylemiştim- beş ay evvel geriye
gideceğim. 22 Kasım 2020 tarihinde -mutlaka bunu hepiniz
hatırlayacaksınız söyleyince- Alman donanması
ROSELİNE A diye bir konteyner gemimizi bastı. Burada insanlar
kükredi Korsan Almanlar. denildi, arkasından bunlara karşı bir
mukabelebilmisil yapacağız yani Karşılık
vereceğiz. denildi, arkasından cumhuriyet
savcılığı soruşturma açtı. Ne oldu, beş
aydır ne oldu? Bunu niye söylüyorum? Yapmayacağınız veya
yapamayacağınız şeyleri söylemeyeceksiniz, aksi hâlde
zayıf düşüyorsunuz. Bunun aynısını biz geçen hafta
yaşadık. Geçen hafta yaşadığımızdan günümüze
geleceğim. Biliyorsunuz, bir sözde soykırım beyanı üzerine
biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Bidenı kınadık ama
şunu hatırlatma gereğini de ifade etmek istiyorum: Bu,
Türkiyenin muhatap olduğu 30uncu sözde soykırım ithamı,
30uncu. Bunun listesini bulabilirseniz sadece listesine
bakmayacaksınız, bu ülkeler bu ithamlarını hangi tarihte
yapmışlar diye de bakacaksınız ve
şaşacaksınız, şaşacaksınız çünkü
bunların hemen hemen tamamı AK PARTİ döneminde. Bunun da
herhâlde bir anlamı olsa gerektir diye düşünüyorum.
Sayın Erdoğan, üç
gün bekledikten sonra hissiyatını dile getirdi -dile getirdi diyorum,
bu dile kelimesini özellikle kullanıyorum- hâlbuki biz iktidarın
sadece dilde kalmayıp dişini de göstermesini beklerdik ama biz
diş göremedik. Hâlbuki bu iktidarın döneminde, geriye doğru
gidersek Aralık 2019da -Bidena gelinceye kadar- Senato da benzer bir
karar almıştı ve Senato bu kararı aldığında
Sayın Erdoğan bir televizyon programında şu ifadeleri
kullanmıştı: İncirliki de Küreciki de
kapatırız. 2019 Aralık. Bu sefer söylemedi. Yani Bidenın
ithamı Senatonun ithamından daha hafif olduğu için mi söylemedi?
Hayır, öyle değil. Niye? Çünkü Hulusi Akar başka bir
açıklama yaptı bugün. Ne dedi? Orası Türk üssü, nesini
kapatıyoruz? dedi. Şimdi tabii, Hulusi Akarı
anlayışla karşılıyorum, Hulusi Akarın 2019da
Sayın Cumhurbaşkanına karşı gelip Sayın
Cumhurbaşkanı, neden bahsediyorsunuz Allahınızı
severseniz, orayı nasıl kapatacaksınız, orası zaten
bizim. diyememiş olmasını anlayışla
karşılıyorum çünkü Sayın Erdoğana karşı
çıkıp bir iki cümle söylemesi hemen hemen imkânsız ama
şimdi bize söylüyor. Yani Benim üstüme gelmeyin, Orayı
kapatın. filan demeyin, orası bizim üssümüz. diyor. Çok şükür.
Şimdi, ben bu
açıklamalardan yani dilden gideceğim diş yokluğundan ötürü.
Biz keşke proteziniz olsa da diyebilirdik ama o diş yok maalesef.
Şimdi maalesef şu soruyu sormak durumundayım: Türkiye Büyük
Millet Meclisi bir açıklama yaptı, Cumhurbaşkanı bir
açıklama yaptı, bu ikisinden sonra acaba siz Bidenın Eyvah,
Erdoğanı kızdırdık, Türkiye Büyük Millet Meclisini de
kızdırdık, soykırım kararını geri alsak
mı acaba? diyeceğini mi düşünüyorsunuz? Böyle bir şey
olmayacaktır.
Dolayısıyla
başka bir hususa da değinmek isterim. Aslında söylenmesi
gerekenin 23 Nisan akşamı söylenmesi gerekiyordu. Sayın Genel
Başkanımızın yaptığı açıklamada
söylediği gibi, o laf işitildiğinde o telefonun
kapatılmış olması lazımdı. Ha, telefonun
kapatılmadığını biliyoruz ama şunu da bilmek
durumundasınız hepiniz: Karşımızdaki muhataplarımız
kurumsal bir ilişki içinde bizimle mücadele ederken -ki bir mücadele söz
konusu- biz hâlâ maalesef kişisel ilişkiler üzerinden işlerimizi
kotarmaya çalışıyoruz. Karşımızdakinin artık
Trump olmadığını bilmemiz lazım. Dolayısıyla
Çay içtik. Kahve içtik. Ben hastayken beni ziyarete geldi.
Şekerim
le bu işe bir çözüm bulmak mümkün değildir.
Dolayısıyla,
başka bir hususa değinmek istiyorum: Biz, her zaman, son dönemde
maalesef Amerika Birleşik Devletleriyle yapılan telefon
görüşmeleri sonrasında Amerikalıların yaptıkları
açıklama ile bizlerin yaptığı açıklamalar
arasında hep farklılıklar görüyoruz. Örnek vereceğim size:
Bizim tarafımızdan yapılan açıklamada Hem FETÖ konusunu
dile getirdik hem PKK konusunu dile getirdik hem PYD konusunu dile getirdik hem
terörizmle mücadele konusunu dile getirdik. dedik; Amerikanın
yaptığı açıklamada bunların hiçbiri yok.
Dolayısıyla, biz o akşam ne konuşuldu pek anlamadık.
Aynı şey, Bidenın dışında Trumpla, Putinle,
Macronla, Merkelle geçmişte yapılan görüşmeler
açısından da geçerlidir. Ben o zaman şöyle bir çağrıda
bulunuyorum Sayın Cumhurbaşkanlığına: Lütfen o
akşamki, 23 Nisan akşamındaki telefon görüşmesinin
tutanağını yayınlayın. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Yayınlamazsanız iktidara
geldiğimizde biz yayınlayacağız onu. O zaman Yarın
sabah, ben, istesen de istemesen de maalesef bir sözde soykırım
beyanında bulunacağım. dediğinde Sayın
Cumhurbaşkanının ne söylediğini biz bugün de bilmek
istiyoruz, gelecekte de öğrenmeye çalışacağız.
Şunun altını çizmek istiyorum: Maalesef bizim zafiyetlerimizin
altını çizen bir tabloyla karşı karşıyayız.
Pentagon bir açıklama
yaptı iki gün evvel, yaptığı açıklamada diyor ki:
Bidenın ifadelerine rağmen Türkiyeyle askerî ilişkilerimizde
bir değişiklik olmayacaktır. Neye güveniyor da söylüyor? Bize
güveniyor. Ne demek istiyor? Bizi ısıracaklarını
sanmıyoruz. diyor. Bu kadar basit, adamlar okumuşlar bizi.
Dolayısıyla, 23 Nisan görüşmesini bir kenara itip Önümüzdeki
dönemde aramızdaki ilişkilerin konularını görüşelim.
demek de anlamsızdır. NATO zirvesine gidilecek ya, NATO zirvesinde
oturup konuşacağız ya, neleri konuşacağız; ben
size gündemi söyleyeyim: Suriye ve Fıratın doğusunda PKK, PYD,
YPG, SDG; FETÖnün durumu, CATSAA yaptırımları, Halkbank,
Sayın Erdoğan ve aile efradının mal
varlığının araştırılması, mahkûm
edilmiş İstanbul Başkonsolosluğu memurlarının
durumu, S-400, F-35, Doğu Akdeniz, Kıbrıs meselesi, IŞID ve
cihatçı militanların başka coğrafyalara sızması,
Türk ürünlerine uygulanan ilave vergiler ve kotalar. Bunun için ayrılan
süre on beş dakika. Çözeceksiniz, bu, sizin üstünüze düşen bir görev.
Geçmişte size pek çok
defa Başka ülkelerin iç işlerine karışmayın. dedik
Ne yaptınız? Mısırda karıştınız,
Libyada karıştınız, Suriyede karıştınız,
Somalide karıştınız, Tunusta
karıştınız, Cezayirde karıştınız,
Yemende karıştınız, Lübnanda
karıştınız, Eritrede karıştınız,
Cibutide karıştınız, İhvancılık
yaptınız, Trumpçılık da yaptınız.
İktidarın seçim kampanyası sırasında maalesef,
Sayın Cumhurbaşkanının ağzından olmasa dahi
çevresindekilerin ağzından çıkan açık bir
Trumpçılıktı, bunu Biden bir kenara not etmedi mi
sanıyoruz? O da bir faturasını çıkarıyor.
Biz bir açıklama
yaptık. Bu açıklama güzel kaleme alınmıştı,
Sayın Meclis Başkanımızı da kutluyorum ama Meclis
Başkanından başka bir şey daha bekliyorum; madem bu kadar
maharetli bir kalemi var, o zaman, Doğu Türkistanda Uygur Türklerine
uygulanan mezalim konusundaki açıklamayı da oraya getirsin, biz de
oylayalım o zaman hep birlikte. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Biz bunu kendisinden isteyeli iki
aydan fazla oldu, üstüne yattı; Türkçede buna bu denir, başka bir
şey denemez.
Kırk dokuz saniyem
kaldı, bir tekerlemeyle bitireyim: Aşı nerede? 128 milyar
nerede? Esnafa destek nerede? İktidar nerede? Dağ nerede? Gerisini
bilmiyorum, hepsini siz biliyorsunuz. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP
sıralarından alkışlar)
Saygılar.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Salı ve çarşamba günleri, hatibin gündeme
getirdiği konulara dair
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Hepsi doğrudur.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
çok teferruatlı
açıklamalarımız yapılmıştır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Söylenecek tek bir söz yoktur.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Buna dair
cevaplarımızı, tutanaktan bakıp öğrenebilirler.
Teşekkür ederim.
[İYİ Parti sıralarından Bravo(!) sesleri,
alkışlar(!)]
BAŞKAN İkinci
bölümde gruplar adına söz talepleri tamamlanmıştır.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Konuşalım beraber.
Cevabını verdik, tutanaklardan okuyun. [İYİ Parti
sıralarından Bravo(!) sesleri, alkışlar(!)]
BAŞKAN
Şahıslar adına söz talebi yoktur.
Soru-cevap talebi yoktur.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Haydar AKAR
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 4, 5, 6 ve 11
Mayıs 2021 Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
toplanmamasına ilişkin önerisi
29/4/2021
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun
29/4/2021 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Engin
Özkoç
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Muhammed
Levent Bülbül
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 4, 5, 6 ve 11
Mayıs 2021 salı, çarşamba ve perşembe günleri
toplanmaması önerilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60
Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3572) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 260) (Devam)
BAŞKAN 260 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
7nci maddede önerge yoktur.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde
kabul edilmiştir.
8inci maddede önerge yoktur.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
9uncu maddede önerge yoktur.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
10uncu maddede önerge
yoktur.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde
kabul edilmiştir.
11inci maddede önerge
yoktur.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde
kabul edilmiştir.
12nci maddede önerge yoktur.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12inci madde
kabul edilmiştir.
13üncü maddede önerge
yoktur.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına ilişkin 2 önerge gelmiştir.
Malumları olduğu
üzere, İç Tüzükün 87nci maddesine göre, görüşülmekte olan teklifin
konusu olmayan sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir
kanun teklifi niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme
konulamaz.
Başkanlığımıza
ulaşan bu önergeler bu mahiyette olduğundan işleme
alınmaması gerekmektedir ancak grupların uzlaşısı
nedeniyle emsal teşkil etmemek üzere önergeleri işleme
alacağım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Bu aciliyet taşıyan bir meseleydi ve bir kereye mahsus Grup
Başkan Vekilleri bir araya gelerek örnek teşkil etmemesi
kaydıyla böyle bir karar aldık, kayıtlara böyle geçmesini arzu
ediyorum efendim.
BAŞKAN Peki.
Şimdi önergeleri
sırasıyla okutup Komisyona soracağım.
Komisyon salt çoğunlukla
-16 üyesiyle- katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmadığı önergeleri ise işlemden
kaldıracağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Kanun Teklifine 13üncü maddeden gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesi ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- 31/5/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun ek 18inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan 1.000 ibaresi 1.100 şeklinde değiştirilmiştir.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Fehmi
Alpay Özala Bahar
Ayvazoğlu
Çankırı
İzmir Trabzon
Ramazan
Can Fatma
Aksal Ahmet
Sorgun
Kırıkkale Edirne Konya
Semiha
Ekinci Çiğdem
Koncagül İmran
Kılıç
Sivas Tekirdağ Kahramanmaraş
Yusuf
Ziya Yılmaz Orhan
Kırcalı Hacı
Özkan
Samsun Samsun Mersin
Halil
Etyemez
Konya
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Salt çoğunluğumuz vardır,
önergeye katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni madde üzerinde 3
değişiklik önergesi vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifine
eklenmesi öngörülen yeni 14üncü maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde: 31.05.2006 tarih ve
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun ek 18. maddesinin birinci fıkrasındaki
1000 TL ifadesi 1500 TL olarak değiştirilmiş ve maddenin
birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Bayram ikramiyesi ödemesi
miktarı Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en
son temel yıllı tüketici fiyatları indeksindeki
değişim oranı kadar artırılarak ödenir.
Süleyman
Girgin Engin
Özkoç Yüksel
Mansur Kılınç
Muğla
Sakarya
İstanbul
Tekin
Bingöl Cengiz
Gökçel Faruk
Sarıaslan
Ankara
Mersin Nevşehir
Ali
Keven Cavit
Arı Kamil
Okyay Sındır
Yozgat Antalya
İzmir
Kadim
Durmaz Emine
Gülizar Emecan Bülent
Kuşoğlu
Tokat İstanbul Ankara
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Sayın Cavit
Arı.
Buyurun Sayın Arı.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Pardon
Sayın Arı
Sayın milletvekilleri,
salonda çok yüksek sesli uğultu var, lütfen az kısabilirsek sesi,
konuşmacıyı duyabileceğiz.
CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emekliler için dinî
bayramlarda ödenmekte olan ikramiyenin Cumhuriyet Halk Partisi olarak 1.500
TLye çıkarılmasını öneriyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Biliyorsunuz ki 2015 seçim
sürecinde Cumhuriyet Halk Partisinin seçim vaatleri vardı. Bunlardan bir
tanesi, iki dinî bayramda emekliye birer maaş ikramiyeydi; yine,
çalışan emeklinin maaşından kesilmekte olan yüzde 10
kesintinin kaldırılmasıydı ve yine, asgari ücretin o
tarihte 1.500 lira olmasıydı. Cumhuriyet Halk Partisinin gerçekçi;
emeklinin, çalışanın sorunlarını çözecek olan bu
vaatleri o tarihte sizler tarafından yani AKP tarafından
sulandırılmıştı, denilmişti ki: Hani bunun
kaynağı? Ancak, 2015 seçimlerinden sonra -ki o tekrarlanan
seçimlerden sonra- ne yaptınız? Gelir gelmez, önce Cumhuriyet Halk
Partisinin vaadi olan, bu, emekliye dinî bayramlarda ikramiye ödenmesiyle
ilgili bizim teklifimizi her ne kadar tam anlamıyla yani bir maaş
ikramiye şekliyle karşılayamasanız da ancak ve ancak
emekliye dinî bayramlarda 1.000 TL ödenmeye karar verildi. Hangi tarihte? 2018.
2018 tarihinden bu tarafa üç yıl geçti, emeklimiz enflasyon altında
ezilmekte. Şimdi bize düşen görev, emeklimizi bu enflasyon
altında ezilmekten kurtarmaktır. İşte şimdi bir
fırsat, önümüzdeki bayramlarda emekliye bu 1.000 TL olan ikramiyenin 1.500
TL olarak ödenmesini talep ediyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama siz, bu bizim önerimizi dahi karşılamaktan
yine imtina etmektesiniz. Biliyoruz ki siz Ancak ve ancak 1.100 TL
ödeyebiliriz. demektesiniz. Sizi buradan tüm emeklilere şikâyet ediyorum.
Emeklinin hakkı 1.500 TL olmalı. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yine, o tarihlerde, sizler
Cumhuriyet Halk Partisinin vaatlerini birer birer gerçekleştirdiniz,
çalışan emekliden kesilen o yüzde 10u kaldırdınız ve
sonuçta, asgari ücret o tarihlerde 850 TLydi, Cumhuriyet Halk Partisinin 1.500
TL vaadi nedeniyle önce 850den 950ye, bir yıl sonra 1.000 TLye ve 2016
yılında da 1.300 TLye çıktı. Eğer
çalışanımız bugün bir asgari ücreti bugünkü düzeyde
alıyorsa yine Cumhuriyet Halk Partisinin vaatleriyle
gerçekleşmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
Son olarak şunu
söylüyorum: Emeklimiz en yüksek maaşı ve en yüksek yaşam
koşulları içerisinde en iyi maaşı almayı hak eden
insanlardır, hak eden vatandaşlarımızdır. O nedenle,
tekraren bu maddeyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önerimiz 1.500
TL olarak bayram ikramiyelerinin ödenmesidir diyorum. Hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. Sizlerin de destek vermesini talep ediyorum.
Çok teşekkürler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine eklenmesi
öngörülen yeni 14üncü maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 14: 31/05/2006 tarihli
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun ek 18. Maddesinin birinci fıkrasında yer
alan 1.000 ibaresi 1.800 şeklinde değiştirilmiştir.
Mehmet
Ruştu Tiryaki Hasan
Özgüneş Muazzez
Orhan Işık
Batman Şırnak Van
Erol
Katırcıoğlu Sait
Dede Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul Hakkâri İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiyede 13 milyondan fazla emekli ve hak sahibi var ve Türkiyenin en büyük
toplumsal gruplarından birini oluşturuyor emekliler. Onlar için
bayram, aynı zamanda 2018den bugüne ikramiye demek ve maalesef, 2018den
bu yana emeklilerin bayram ikramiyelerinde bir artış
yaşanmadı ama buna karşılık üç yıldır,
baktığımızda, fiyatlarda çok ciddi bir artış
yaşandı. Şimdi, emekli bayram ikramiyesi enflasyona göre ve
asgari ücrete göre çok ciddi erime gösterdi. Emekli bayram ikramiyesi
hesapladığımızda, 2018deki bin lira, asgari ücrete göre
763 lira eridi, gıda enflasyonuna göre 677 lira eridi, enflasyona göre ise
556 lira eridi. Dolayısıyla, bugün yapılması gereken
şey, emeklilerin bayram ikramiyesini bu erimeleri göz önünde bulundurarak
tekrar değerlendirmektir ama ne yazık ki, böyle bir durumda
değiliz. Neden değiliz? Çünkü geçtiğimiz günlerde Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Emeklilerin bayram ikramiyesi
için 1.000 artı enflasyon diyorum. dedi. Enflasyon da 85 falan gibi
görünüyor, inşallah 100e tamamlayacağız. dedi. 1.100 lira
buradan geldi önümüze. Şimdi, enflasyonla nasıl 85 gibi görünüyor?
Açıklanamadı bu. Çünkü bu hesaba göre enflasyonun Türkiyede yüzde
8,5 civarında olması lazım, TÜİK'in yalan rakamları
bile yüzde 16 diyor. Biz biliyoruz ki pazar enflasyonu, esnafın
yaşadığı enflasyon yüzde 35-40 arasında.
Şimdi,
dolayısıyla, yapılması gereken şey, emeklilerin bayram
ikramiyesini -ki bu yılda 2 kere ödeniyor, yılda 2 kere ödeniyor- bu
enflasyon, gıda enflasyonu ve asgari ücretin artışını
göz önünde bulundurarak artırmaktır esas itibarıyla.
Bizim önerimiz şudur:
Emeklilerin bayram ikramiyesi, asgari ücrete paralel olarak artıyor
olsaydı, bugün 1.763 lira olması gerekiyordu. Biz 1.800 liralık
artış önerimizi buna dayanarak yapıyoruz. Yani asgari ücret
nasıl arttıysa son üç senede, emeklilerin bayram ikramiyesi de buna
uygun olarak artmalıdır diyoruz ama bunu, siz tabii ki kabul etmiyorsunuz.
Ama şunu size hatırlatmak istiyorum: Yani, bakın, emeklilere
yılda 2 kere verilecek bayram ikramiyesini bu şekilde
artırmayı öngörmüyorsunuz ama on sekiz günlük tam kapanmada, mesela
otoyolların ve köprülerin büyük oranda boş kalacağı bir
dönemde, şirketlere gelir garantisi olarak ortalama 719 milyon 457 bin
Türk lirası ödeme yapılacak, size bunu hatırlatıyorum.
Bugünkü kurla hesaplarsak bunu, 820 milyon liraya kadar çıkacağı
tahmin ediliyor. On sekiz gün boyunca kullanılmayacak olan Yavuz Sultan Selim
Köprüsüne 8 milyon 602 bin dolar ödeme yapılacak, Osmangazi Köprüsü için
29 milyon 736 bin dolar ödeme yapılacak; güncel kura göre hesaplarsak 315
milyon Türk lirası kullanılmayacak köprülere ödeme yapılacak.
Nereden? Halkın cebinden. İstanbul Havalimanının 2021
yolcu gelir garantisinin toplamı 350 milyon avro, on sekiz günlük
faturası 17 milyon 299 bin avro olacak; Türk lirasına
çevirdiğimizde 175 milyon liralık garanti ödemesi yapılacak.
Bunları toplayacak olursak, tam kapanma döneminde hazine garantili otoyollar,
köprüler için en az 1 milyar lira ödeme yapılacak ama biz, emekliye
yılda, bayramda 2 kere yapılacak ödemeyi burada
tartışıyoruz ve bunu gerçekten utanılacak bir rakam olan
100 lirayla sınırlıyoruz. Bunu hiç uygun bulmadığımızı
bir kez daha belirtmek istiyorum.
Son olarak, bu konudan sonra
bir şeye değinmek istiyorum. Bakın, Diyarbakırda dört
gündür gözaltında olan il ve ilçe yöneticilerimizden 12 kişi
tutuklandı, suçlama sadece siyasi parti faaliyetleriyle ilgili. Nedir
biliyor musunuz suçlamanın bir tanesi? 5 Haziran 2015te -hatırlayın,
7 Haziran seçimlerinden iki gün önce- mitingimize IŞİD bir bomba
yerleştirmişti ve 5 arkadaşımız ölmüştü, çok
sayıda yaralı vardı. O ölen arkadaşlarımızın
her yıl yapılan anmasına katıldıkları için
Diyarbakırdaki il ve ilçe yöneticilerimiz bugün tutuklandı, 12
kişi. Biz, işte, siyasallaşmış yargı derken tam
da bunu anlatıyoruz.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Kanun Teklifine eklenmesi öngörülen yeni 14üncü
maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde 14- 31/05/2006 tarih
ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun Ek 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan 1.000 ibaresi 1.550 olarak değiştirilmiştir.
Ayhan
Erel Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs
Aksaray Konya Trabzon
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Yasin
Öztürk
İzmir Denizli
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Önerge
hakkında söz talep eden Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz, İYİ Parti
olarak, emekli vatandaşlarımıza dinî bayramlarda verilen emekli
ikramiyesinin 1.550 TL olarak düzeltilmesini talep ve arz etmekteyiz. Neden
1.550 TL diyorsanız çünkü verilerine, istatistiklerine çok değer ve
kıymet verdiğiniz TÜİKin verilerine göre Mart 2018deki 1.000
lira günümüzde 1.556 TLye yükselmiştir. Bu verileri dikkate alarak
emeklilerimize verilen ikramiyenin 1.550 TL olarak yükseltilmesini talep
etmekteyiz. Böylece vatandaşlarımız, emekli
vatandaşlarımız bu ekonomik sıkıntıda bir nebze
de olsun rahat bir nefes alırlar diye düşünüyoruz. Her şeye para
buluyorsunuz, her yere harcama yapıyorsunuz, ne bileyim İtibardan
israf olmaz. diyorsunuz. Gelin, emeklilerimize de bu 550 lirayı fazla
görmeyelim; bir bayram yapsınlar, onların da bayram yapma,
torunlarının yanında, çocuklarının yanında
ekonomik anlamda bir mağduriyet yaşamamaları en doğal
haklarıdır diye düşünüyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tam kapanma kararı geç
kalınmış olsa da olumlu bir karardır fakat aynı
zamanda eksik bir karardır. Vatandaş soruyor: Biz tam kapandık
da BAĞ-KUR primi de tam kapalı mı? Damga vergisi de tam
kapalı mı? Motorlu taşıtlar vergisi tam kapalı
mı? Muhtasar tam kapalı mı? Kurumlar vergisi tam kapalı
mı? TRT katkı payı kapalı mı? Stopaj kapalı
mı? Geçici damga vergisi tam kapalı mı? İlan ve reklam
vergisi tam kapalı mı? Eğlence vergisi tam kapalı mı?
Haberleşme vergisi tam kapalı mı? Çevre temizlik vergisi tam
kapalı mı? Emlak vergisi tam kapalı mı? Gecikme bedelleri
tam kapalı mı? Elektrik, su, doğal gaz tam kapalı mı?
Telefon, internet ödemeleri tam kapalı mı?
Küçük esnaf arıyor
Pandemiden dolayı zaten bitme noktasına geldik, bir de bu tam
kapanmadan sonra düşünüyoruz, elektrik, doğal gaz
faturalarımızı nasıl ödeyeceğiz, dükkân
kirasını, vergisini, BAĞ-KUR primini nasıl ödeyeceğiz,
çocuklarımıza ekmeği, aşı nasıl
götüreceğiz? Gündelik temizliğe gidenler, berberler, kuaförler,
ayakkabı boyacıları, günlük yevmiyeyle çalışanlar,
kahveci, telefon tamircisi, ayakkabı boyacısı, müzisyenler ve
dolmuşçular, taksiciler, çiçekçiler, pazarcı esnafı gibi onlarca
esnaf grubu bu süreçte evlerine nasıl ekmek götüreceğinin kaygısı
ve endişesi içerisindeler.
İYİ Parti olarak
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşenerin önerisi
şudur: Öncelikle tam kapanma destek paketini açıklayınız.
Paket kapsamında günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli
geliri olmayanlara acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep
sayılsın, beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülükleri bir ay
ertelensin. Nisan sonu yapılandırma ödemeleri en son taksitten bir
sonraki aya ertelensin. Esnaf için kira stopajlarını
sıfırlayın. Çek ve senetler 29 Nisan dâhil mayıs ayı
sonuna kadar yazılmasın. İcra takiplerini mayıs ayı
sonuna kadar durdurun. Düşük gelirli vatandaşlarımızın
evleri ile küçük esnafımızın iş yerleri için nisan ve
mayıs ayı elektrik faturalarını,
kullanımlarını takip eden altı aya yayarak tahsil edin.
Belediyelere bağış kabul etme izni verin. Hane halkına
kişi başına 500 lira hibe desteği verin.
Esnaflarımıza, çalışan başına 10 bin lira
faizsiz, bir yıl geri ödemesiz kredi verin. Çiftçilerimizin Ziraat
Bankasına, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının
faizlerini silin. Emekli maaşlarını en az asgari ücret
tutarında yükseltin. Bankalara olan kredi kartı borçlarını
31 Temmuz 2021 tarihine kadar erteleyin. 2021 yılında işten
çıkarmaları yasaklayın, kısa çalışma ödeneği
süresini 31 Aralık 2021 tarihine kadar uzatın. Gelin, bir kez olsun
önerilerimize kulak verin, vatandaşımızın bu dertlerine
derman olun diyoruz.
Yine, bu tam kapanma
sırasında, başta Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kayseri
olmak üzere oradaki eli nasırlı ablalarımız,
analarımız, bacılarımız kendi imkânlarıyla
domates, patlıcan, biber fideleri yetiştirdiler; bu fidelerin tam
dikim zamanı ama bunları satacak ne insan var ne de pazara
çıkaracak bir durum var. Bu konuda bir düzenleme yapılması
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) - Yine,
tam fidan dikme mevsimi, fidan satıcılarının
almış olduğu fidanlar ellerinde kaldı, bu konuda da bir
düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
Yine, hasta
bakıcıların sokağa çıkma izni var ama torununa bakan
dedeye, neneye, halaya, teyzeye böyle bir izin çıkmamış, bunun
için de bir düzenleme gerekiyor.
Yine, seçim bölgem Aksarayda
bu sene çok sıkı bir şekilde kuraklık
yaşanmaktadır, bunun kısa zamanda çözümü kapalı sulama
sistemine geçilmesidir. Aksaray'da kapalı sulama sistemine yıllar
önce başlandı ama maalesef, bugüne kadar bitirilemedi. Aksaray'da
zengin toprakların çiftçisi Aksaraylılar fakir duruma düşme
durumundadır, yetkilileri buradan uyarıyorum.
Hepinizin bayramını
şimdiden kutluyor, saygılar ve sevgiler sunuyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde
kabul edilmiştir.
Böylece yeni madde ihdas
edilmiştir.
Şimdi yeni madde
ihdasına dair 2nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 260
sıra sayılı Kanun Teklifine 13üncü maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 14- 25/3/2020 tarihli
ve 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3-
Covid-19 salgın hastalığıyla mücadele kapsamında ülke
genelinde uygulanan kısıtlamalar dikkate alınarak hak
kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) İbraz süresinin son
günü 30/4/2021 ilâ 31/5/2021 (bu tarihler dahil) tarihleri arasına isabet
eden çekler, bu tarihler arasında ibraz edilemez; 1/6/2021 tarihinden
sonra, kalan ibraz süresi içinde ibraz edilebilir.
b) 30/4/2021 ilâ 31/5/2021
(bu tarihler dahil) tarihleri arasında vadesi gelen kambiyo senedine
dayalı alacaklar hakkında; bu tarihler arasında icra ve iflas
takibi başlatılamaz, ihtiyati haciz kararı verilemez ve
başlamış olan takipler durur.
c) 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamına giren kamu
idarelerinin kamu hukukundan veya özel hukuktan doğan alacakları
hakkında, 30/4/2021 ilâ 31/5/2021 (bu tarihler dahil) tarihleri
arasında icra ve iflas takibi başlatılamaz.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu Ramazan
Can Semiha
Ekinci
Çankırı Kırıkkale Sivas
Fatma
Aksal Çiğdem
Koncagül Ahmet
Sorgun
Edirne Tekirdağ Konya
Fehmi
Alpay Özalan Bahar
Ayvazoğlu İmran
Kılıç
İzmir Trabzon Kahramanmaraş
Ali
Şahin
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) Salt çoğunluğumuz vardır,
yeni madde oluşturulmasına ilişkin önergeye
katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Böylece yeni bir madde ihdas
edilmiştir.
Herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek için, bundan sonraki
maddeler üzerinde önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı
metindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun
yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
14üncü madde üzerinde önerge
yok.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde
kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde önerge
yok.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde
kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Konya
Milletvekili Ziya Altunyaldız ve 60 Milletvekilinin Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 300
Kabul : 277
Ret : 14
Çekimser : 9 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Rümeysa
Kadak Şeyhmus
Dinçel
İstanbul Mardin
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 18 Mayıs 2021 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor,
bayramınızı kutluyor, sağlıklı günler diliyorum.
Kapanma Saati:
19.32
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 260 S. Sayılı Basmayazı 27/4/2021 tarihli 78inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.