TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
81inci
Birleşim
18
Mayıs 2021 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, 19 Mayısta Atatürkün Samsuna
çıkışının 102nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, kuraklık nedeniyle yaşanan sorunlara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Gülerin, Gazzede yaşanan insanlık
dramına ilişkin gündem dışı konuşması
B) Hükûmetin Gündem
Dışı Açıklamaları
1.- Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun, İsrailin Kudüse
saldırıları ve Filistindeki gelişmelere ilişkin
gündem dışı açıklaması ve İYİ Parti Grubu
adına Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, MHP Grubu adına Kayseri
Milletvekili İsmail Özdemir, HDP Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoy, CHP Grubu adına İstanbul Milletvekili
Ahmet Ünal Çeviköz, AK PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekili Efkan Ala
ile şahsı adına Ankara Milletvekili Mustafa Destici'nin
aynı konudaki konuşmaları
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, İstanbul
Milletvekili Abdullah Gülerin vefat eden annesine Allahtan rahmet, kalanlara
sabır niyaz ettiğine ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili
Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, covid geçirenlerin on dört gün raporlu ya
da ücretli idari izinli sayılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara ilişkin açıklaması
3.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, Kırım Tatar sürgününün
77nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara ilişkin açıklaması
6.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, Kobani davasına ilişkin açıklaması
7.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, Sivaslı çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, İsrailin Filistin halkına ve Kudüse
yaptığı saldırılara ve Cumhurbaşkanına
karşı kullandığı ifadeler nedeniyle İYİ
Parti Genel Başkanını kınadığına
ilişkin açıklaması
9.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, Kırım Tatar sürgününün
77nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
10.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Karabel Tüneline ilişkin açıklaması
11.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, iktidarın helalleşmek için
yapması gerekenlere ilişkin açıklaması
12.- Bursa Milletvekili
Muhammet Müfit Aydının, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, öğretmenlere aşı önceliği vaatlerinin yerine
getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
14.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, BursaRay ihalesine ilişkin
açıklaması
15.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara ve esnafa yapılacak hibe ödemelerine ilişkin
açıklaması
16.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, kuraklığa ilişkin açıklaması
17.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
18.- Balıkesir
Milletvekili Yavuz Subaşının, Kudüse yaptığı
saldırılar nedeniyle İsraili kınadığına
ilişkin açıklaması
19.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, İsraili ve İYİ Parti Genel
Başkanını kınadığına, Kırım Tatar
sürgününün 77nci yıl dönümüne ve Türkmenistanın Anayasa ve Bayrak
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
20.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara ilişkin açıklaması
21.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarlı çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
22.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara, Süper Lig şampiyonu Beşiktaşı ve
Süper Lige yükselen Adana Demirspor ile Giresunsporu tebrik ettiğine,
Kırım Tatar Türkleri sürgününün 77nci yıl dönümüne, esnafa
destek paketine, Libyada kaçırılan Türk vatandaşlarına,
Lüleburgazın sorunlarına ve İYİ Parti Genel
Başkanı hakkında kullanılan galiz ifadeleri misliyle iade
ettiğine ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İsrailin Mescid-i Aksa ve Doğu Kudüste
yaptığı saldırılara, 19 Mayısta Atatürkün
Samsuna çıkışının 102nci ve Kırım Tatar
sürgününün 77nci yıl dönümlerine ilişkin açıklaması
24.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İbrahim Kaypakkayanın
48inci ölüm yıl dönümüne, 17-31 Mayıs Uluslararası
Kayıplar Haftasına, Kobani davasına, esnafın
sorunlarına, Siirtin Şirvan ilçesindeki bekçi şiddetine ve
Diyarbakır Kulpta devam eden operasyona ilişkin açıklaması
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını kutladığına, Kırım Tatar
sürgününün 77nci yıl dönümüne, İsrailin Gazzeye
yaptığı saldırılara, İçişleri Bakanı
Süleyman Soyluyu soruşturma yerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
olduğuna ve Sakaryaspora başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
26.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Ramazan Bayramını tebrik ettiğine,
İsrailin Gazze ve Kudüste yaptığı saldırılara,
Yahudi Üstün Cesaret Madalyasının Recep Tayyip Erdoğana
İkinci Dünya Savaşındaki soykırımdan Avrupadaki
Yahudileri kurtaran Türk diplomatların anısına atfen
verildiğine ve Türkiye düşmanlarının
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde
büyük ve güçlü Türkiye olma idealinden rahatsızlık duyduklarına
ilişkin açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Ankara Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili Hişyar
Özsoyun HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun, Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bursa Milletvekili Efkan Alanın
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun, Bursa Milletvekili Ahmet Kamil
Erozanın İYİ Parti Grubu adına, Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun HDP Grubu adına ve İstanbul
Milletvekili Ahmet Ünal Çeviközün CHP Grubu adına yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Bursa Milletvekili Ahmet
Kamil Erozanın, Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun, Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun, Bursa Milletvekili Ahmet Kamil
Erozan, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy ile Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, kara yollarında yeterli bakım
yapılmadığına ilişkin açıklaması
41.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işıkın, Vanın Tuşba ilçesindeki hayvan
saldırıları sonucu ölümlere ilişkin açıklaması
42.- Malatya Milletvekili
Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatyadaki zirai don olayına
ilişkin açıklaması
43.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehirdeki geçici tarım
işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
44.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, arpa ve buğday üreticisi çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, İsrailin Kudüste ve
Filistinin bütününde yaptığı saldırılara ve gençlere
ilişkin açıklaması
46.- Antalya Milletvekili
Kemal Bülbülün, İbrahim Kaypakkayanın 48inci ölüm yıl
dönümüne ve İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara ilişkin açıklaması
47.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Yozgattaki pancar üreticisi çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
48.- Diyarbakır
Milletvekili Semra Güzelin, hasta mahpus Mehmet Emin Özkana ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma Kurulunun,
Genel Kurulun 18 Mayıs 2021 Salı günkü birleşiminde İç
Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, yürütme
adına yapılacak gündem dışı konuşmayı
müteakip siyasi parti grupları tarafından yapılacak
konuşmaların süresinin on beşer dakika olmasına ve bu
birleşimde gündemin Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları kısmında yer alan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin önerisi
B) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları
tarafından, son dönemlerde ülke gündeminden düşmeyen nüfuzun ve
görevin kötüye kullanılmasıyla artan usulsüzlük ve yolsuzluk
iddialarının araştırılması, yolsuzlukların sosyal
ve ekonomik boyutlarının incelenmesi amacıyla 4/5/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 18 Mayıs 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından,
Ticaret eski Bakanının yol açtığı kamu
zararlarının araştırılması amacıyla
18/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından,
Ticaret eski Bakanı Ruhsar Pekcan hakkındaki iddiaların
araştırılması amacıyla 18/5/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mayıs 2021
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi (AKPM) Türk Delegasyonunda boş bulunan ve AK PARTİ Grubuna
düşen üyeliğe AK PARTİ Grup Başkanlığınca Yalova
Milletvekili Ahmet Büyükgümüşün aday olarak gösterildiğine ve
Başkanlık Divanında uygun görüldüğüne ilişkin
tezkeresi (3/1627)
B) Önergeler
1.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürkün, (2/3117) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/127)
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Ali
Haydar Hakverdi'nin, Araç kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
cevabı (7/43791)
2.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlu'nun, 2020 yılında FETÖ'nün para
akışına yönelik tespit edilen işlem sayısına
ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın cevabı
(7/43848)
3.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlu'nun, mücbir sebep halinden yararlanan vergi
mükelleflerinin yükümlülüklerini yerine getirmesine yönelik sürelerin
uzatılması talebine ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye
Bakanı Lütfi Elvan'ın cevabı (7/43849)
4.- İzmir Milletvekili
Murat Bakan'ın, İzmir'de sökümü yapılacak Brezilya menşeili
bir geminin asbest içerdiği iddialarına ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/44047)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Yeneroğlu'nun, Karayolları Genel Müdürlüğü
ve bölge müdürlüklerinde istihdam edilen işçilerin farklı skalalar
üzerinden maaş almasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve
Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/44048)
6.- Bursa Milletvekili
İsmail Tatlıoğlu'nun, Türk Telekom'un işçilerini ücretsiz
izine ve emekliliğe zorladığı yönündeki çeşitli
iddialara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/44148)
7.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemir'in, 27. Yasama Döneminde TBMM'ye sunulan kanun
tekliflerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/44150)
8.- İzmir Milletvekili
Atila Sertel'in, TBMM'deki kaldırımların yenilenmesine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiç'in cevabı (7/44151)
9.- Şırnak
Milletvekili Hasan Özgüneş'in, 9 Nisan 2021 tarihinde Şırnak'ta
bir inşaatta yaşanan kazaya ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun
cevabı (7/44223)
10.- Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmaz'ın, KİT Komisyonunun denetlediği kurum ve
kuruluşlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/44296)
11.- Şırnak
Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, bir milletvekilinin
yakınlarının karıştığı bir olayla
ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/44298)
12.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmen'in, koruma görevlisi olduğu iddia edilen bir kişinin
sosyal medya paylaşımına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/44299)
13.- Mardin Milletvekili Pero
Dundar'ın, 2018 yılında terör örgütü üyelerine yardım
ettiği gerekçesi ile hakkında hapis cezası verilen bir din
görevlisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktay'ın cevabı (7/44301)
14.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir'in, 5 Nisan 2021 tarihinde
Diyarbakır'da bazı kadın dernekleri üyelerine yönelik
gözaltı işlemlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/44302)
15.- İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülüm'ün, Denizli'de bir eyleme katılan bazı
yabancıların sınırdışı edilmesine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/44303)
16.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, Karabük'ün Eflani ilçesine çeşitli alanlarda
yatırım yapılması önerisine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/44306)
17.- Osmaniye Milletvekili
Baha Ünlü'nün, 2002-2020 yılları arasında Osmaniye'de
yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma
ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/44380)
18.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalım'ın, dijital takograf uygulamasına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlu'nun cevabı (7/44387)
19.- Antalya Milletvekili
Aydın Özer'in, kamuda istihdamın artırılması önerisine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/44498)
20.- Antalya Milletvekili
Aydın Özer'in, esnaf, sanatkar ve KOBİ'lere sağlanan desteklere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/44499)
21.- Mersin Milletvekili Ali
Mahir Başarır'ın, köprü ve yol geçiş ücretlerine
yapılan zamlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/44565)
22.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, bir televizyon kanalına kablolu yayın hakkı
verilmemesine ve RTÜK tarafından verilen cezalara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/44605)
23.- Yozgat Milletvekili Ali
Keven'in, Çorum Şeker Fabrikası tarafından şeker
üreticilerine verilen kota cezalarının
yapılandırılması talebine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/44607)
24.- İzmir Milletvekili
Ahmet Tuncay Özkan'ın, Gördes Barajı'na ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/44609)
25.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmen'in, 2016-2021 yılları arasında RTÜK tarafından
verilen cezalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/44610)
26.- Mersin Milletvekili
Alpay Antmen'in, 2017-2021 yılları arasında
Cumhurbaşkanı'na hakaret suçundan açılan soruşturmalara ve
bunların akıbetlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/44615)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Merkez Bankası
rezervlerine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nun cevabı (7/44772)
18 Mayıs 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 19 Mayıs,
Atatürkün Samsuna çıkışının 102nci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Samsun Milletvekili Erhan Ustaya aittir.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 19 Mayısta Atatürkün Samsuna
çıkışının 102nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yarın 19 Mayıs, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün kurtuluş mücadelesini başlatmak amacıyla Samsuna
çıkışının 102nci yıl dönümü. Bu yıl 19
Mayısı biraz buruk, biraz hüzünlü ama her zamankinden daha umutlu
yaşıyoruz. Buruk bir bayram çünkü coşkumuzu paylaşmak için
caddelere, meydanlara çıkamıyoruz. Buruk yaşıyoruz çünkü biz
hür ve bağımsız yaşarken Doğu Türkistanda
kardeşlerimiz zulüm altında; Filistinde, Mescid-i Aksada
insanlık katlediliyor. Sözlerime başlarken, büyük Türk milletine
nasip ettiği hürriyeti diğer mazlumlara, esarette kalan
soydaşlarımıza da nasip etmesini Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyor, sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Samsunda başlayan, Havzada tüm Anadoluya
dalga dalga yayılan istiklal ateşi, Türke kefen biçme cesareti
gösteren bedbahtları kül eden bir cehennem ateşi hâline gelmiş,
bağımsızlık meşalesi olarak memleketin burçlarına
dikilmiştir ve sonsuza kadar yanmaya devam edecektir.
Bağımsızlık, ancak onu isteyen ve onu hak edecek cesaret,
azim ve kararlılığı gösterebilenlerin olur. Yedi düvelin
âdeta kana susamış ve tarihin öcünü almak üzere sırtlanlar gibi Osmanlıyı
parçalayıp paylaştığı, bu da yetmezmiş gibi
haysiyetini de elinden alacak kadar aşağılayıcı
anlaşmalar dayattığı bir dönemde Türk milletinin bağrından
çıkan, milletinden başka güce dayanmayan, Türk milletinin binlerce
yıllık yenilmezlik, hürriyet ve bağımsızlık
ruhunun ete kemiğe bürünmüş lideri olarak çelik gibi iradesiyle
işgalcilere meydan okuyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tüm mazlum ve sömürülen
milletlere örnek ve ilham olacak Millî Mücadeleyi Samsundan
başlatmıştır. Atatürk, her türlü zorluğa, içeriden ve
dışarıdan gelen saldırılara rağmen hiçbir
bahaneye sığınmadan ve ümitsizliğe kapılmadan millî
birliği ve bütünlüğü sağlayarak mücadeleyi başarıya
ulaştırmıştır. Herkesin Bitti. dediği yerde
tekrar zinde bir başlangıç yaparak Birinci Dünya
Savaşının mağrur galiplerini mahcup ve çaresiz
şekilde anlaşma masasına oturtmuştur. Şanlı
geçmişimizde bir an bile esareti olmayan büyük Türk milletinin asla teslim
olmayacağını tüm cihana ilan etmiştir. Bu gerçeği
Fransız romancı ve diplomat Claude Farrère: Sevr'den sonra
Türkiye'nin öldüğünü sanmıştım. Ama Türkiye
yaşıyor; hem, Mustafa Kemal başına geçeli beri öylesine
canlı yaşıyor ki, bir Lloyd George'un bütün çabaları, bütün
imkânları, sağduyuya meydan okuyan bu şiddetli yaşama
isteğinin karşısında erimekten başka bir şey
yapamıyor. diyerek ifade etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada Millî Mücadele tarihini anlatacak değilim ancak
Millî Mücadelenin bugünlere de ışık tutan temel direklerini
hatırlatmakta fayda görüyorum. O günler halkın fakir, askerin yorgun,
hazinenin boş olduğu, yılgınlığın baş
gösterdiği, milletimizin yok oluş tehdidiyle
karşılaştığı, beş bin yıllık
tarihimizde az rastlanan bir dönemdi. O dönemin zorlukları aynı
derecede güçlü bir irade ve güçlü bir liderlik gerektiriyordu. İşte
Atatürk, Türkün töresine uygun olarak milletle birlikte savaş devam
ederken Türkiye Büyük Millet Meclisini kurarak bağımsızlık
iradesini ateşlemiş ve mücadeleyi milletin temsilcileriyle birlikte
yürütmüştür. Bu yüzdendir ki çatısı altında bulunmakla
şereflendiğimiz Meclis, Gazi Meclistir. Bugün bir polemik olsun
istemiyorum ancak burukluk içindeyiz çünkü Gazi Meclisimiz hiç
olmadığı kadar işlevsizleştirilmiş ve
değersizleştirilmiştir. Hüzünlüyüz çünkü bugün Millî Mücadele
Dönemine göre daha güçlü daha zengin ve daha müreffeh olmamıza
rağmen o dönemdeki kadar bağımsız bir dış
politika izleyemiyoruz çünkü milletin gücüne dayanmak, milletin Meclisinin
sesine kulak vermek yerine dar bir kadronun layüsel idaresine maruz
bulunuyoruz. Bu kadro millet adına çözüm üretmek yerine kendi ikballerinin
peşinde koşmalarının sonuçlarına bahane üreterek
ülkemize hem zaman hem de enerji kaybettirmektedir.
Diğer taraftan her zamankinden daha umutluyuz
çünkü Atatürkün bu bayramı armağan ettiği gençlerimize
güveniyoruz ve inanıyoruz. Genç, inandığı değerler
için durmadan dinlenmeden çalışan, ter döken, gerektiğinde
kanını canını esirgemeyen, teslim olmayan iradeye sahip
özgür bir fert demektir. Bugün de her türlü olumsuzluklar içinde kendilerine
reva görülen muamelelere, diğer memleketlerdeki akranlarının
sahip oldukları imkânlardan yoksun olmalarına rağmen gençlerimiz
Türk milletinin geleceğine sahip çıkmaktadır. Her türlü
zorluğa rağmen birçok alanda dünya çapında başarılara
imza atmaktadırlar. Bu kudret gençlerimizin damarlarındaki kanda,
gönüllerinde ve dimağlarında mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Usta.
ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Umutluyuz çünkü biz gençlerimize hak ettiği
imkânları sağladığımızda ülkemizi muasır
medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracaklarından eminiz. Umutluyuz
çünkü tünelin ucundaki ışık göründü; biz geliyoruz inançla,
bilgiyle, cesaretle ve azimle; biz geliyoruz gençlerimizle. Gençlerimizin ve
aziz milletimizin 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramını kutluyorum.
Bu vesileyle türlü haksızlıklara maruz
kalmasına rağmen dimdik ayakta kalan, kurtuluş mücadelesini
başlatan şehrin Atatürk armalı takımı Samsunsporumuza
Süper Lig yolunda başarılar diliyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz
kuraklık nedeniyle yaşanan sorunlar konusunda söz isteyen Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürere aittir.
Buyurunuz Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kuraklık nedeniyle
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi iki ilde yoğun hissedilen
ülke genelindeki kuraklık ne yazık ki sıkıntılara
neden oluyor, bunun yanı sıra don ve doluyla da çiftçilerimiz büyük
bir mağduriyet içindeler. Kuraklıkla ilgili iki yıldır
bilim insanlarının kuraklığın gerçekleşeceği
yönünde uyarılarına rağmen ne yazık ki siyasi iktidar
gerekli önlemleri yeterince almadı, her olayda olduğu gibi
kuraklığın yoğunlaşmasından sonra borç
ertelemesinden söz ediyor. Bugün için çiftçilerimizin borçlarının
ötelenmesi değil, çiftçilerimizin mağduriyeti
karşısında TARSİMe sigorta yaptırsın
yaptırmasın tüm çiftçilerimize hibe desteği sağlanması
şart. Borçlarından dolayı faizlerinin de silinmesi zorunluluk
çünkü çiftçi mevcut koşullarda tohumu yeniden toprakla buluşturacak
ekonomik güce sahip değil. Ne yazık ki, pandemi sürecinde çiftçilere
yeterli destek verilmediği gibi, girdi fiyatlarındaki artış
da çiftçinin belini büktü; geçen yıl ağustos ayında 1.800 lira
olan üre gübresi şu anda 3.700 lira. Bütün fiyatlardaki artışlarla
birlikte ürün maliyetleri katlanmış durumda.
Ayrıca, Türkiye genelinde yer üstüne doğal
olarak çıkan ve denize akan sularla ilgili de düzenli bir
çalışma gerçekleşmedi. Örneğin, Niğdede
Aladağlardan çıkan Ecemiş Suyu -yirmi bir yıldır
projesi var ama- ne yazık ki hâlâ Akdenize boşa akıyor,
değerlendirilmedi. Silvanda yapılan barajın
dağıtım ağları oluşturulmadı.
Kısacası, geliyorum diyen kuraklık için yeterli önlemler
alınmadı.
Düşündürücü olan bir başka husus da
örneğin dolu konusunda. Yabancılar bölgemize geldi elma bahçeleri
kurdu, dolu olacağı zaman üzerini kapatıyorlar, onların
ürünü hasar görmüyor. 600 dönümün üzerini kapatarak hasar görmeyen yabancı
çiftçinin yanında bizim çiftçimiz dolu karşısında ciddi
zayiat veriyor. Don için çiftçilere makineler yapıldı ama onun da
KDVsi yüzde 18. Ya, don için çiftçi gidip bir makine alacak yüzde 18 KDV
alıyorsunuz. Küresel ısınmayla sorunlar giderek katlanıyor.
Bu bağlamda yaşanabilecek önemli risk, gıdaya
erişilebilirlikle ilgili sorun. Ayrıca, ithal ürün fiyatları
yurt dışında da sürekli arttığı için ileride ürün
almaya gittiğinizde bulamayacağımız gibi yüksek fiyatlarla
ürün almak zorunda kalabiliriz. Bakınız, dün Cumhurbaşkanı
buğday taban fiyatını açıkladı, 2.250 liralık bir
fiyat verdi. Oysa ilacı, tohumu, gübresi, mazotu, çırası, yer
altından çıkarılan suyun elektrik parası, biçerdöveri ve
sair giderleriyle çiftçinin şu anda 1 ton buğdayının
maliyeti 2.500 lira. 2.500 liraya mal olan 1 ton buğday için 2.250 lira
fiyat veriyorsunuz, geçen yıl ağustos ayında makarnalık
buğdayı 2.450 liradan ithal etmiştiniz, onu taban fiyat diye
açıklıyorsunuz. Yurt dışında şu anda 2.500
liranın altında buğday yok yani kendi çiftçinize vermediğinizi
yabancı çiftçiye veriyorsunuz.
Arpa için 1.750 lira taban fiyat açıklandı;
borsada, Gaziantepte, Konyada bugün arpa 2 bin lira. Mercimek için 5 bin
liralık fiyat açıklandı, 6 bin liradan borsada işlem
görüyor. Bu şu demek: Toprak Mahsulleri Ofisi bu yıl yine yeterli
ölçüde çiftçiden ürün almayacak. Öyle olunca meydan tüccara kalacak, tüccar
fiyatı yükseltecek, arkasından ithal ürün gelecek, kendi çiftçimize
vermediğimizi yabancı çiftçiye vereceğiz ve ülkemizde tarım
bir darbe daha yiyecek; yapılan bu. O anlamda nasıl bu fiyat hesaplamaları
yapılıyor? Bir de iyi bir şey yapılmış gibi
diyorlar ki: Çiftçimize destek verdik.
Şimdi, 2002 yılında
buğdayın tonu 415 lirayken altının gramı 12,5
liraydı, çiftçimiz 33 gram altın alıyordu, 2021
yılında 2.250 lira fiyatla 4,5 gram altın alabiliyor. Bu
değerlendirme dahi çiftçimize bu bağlamda yeterli desteklerin
verilmediğinin somut kanıtı. Onun için çiftçilerimiz
mağdur, borçlu, hacizli; bu nedenle doğru desteklerin zamanında
verilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Son olarak
şunu da belirtmek lazım: Toprak Mahsulleri Ofisi Niğdede
patates alımına çıktı, daha doğrusu patatesin Türkiye
genelinde alımı için verilen talimatla patates alımı
sağlıyordu, bayram öncesi patates alımı durduruldu.
Deposunda çuvallanmış patates olan çiftçi ne olacağını
soruyor. Daha önce söyledik, bu saatten sonra patates çillendi, çürüdü.
Yapılması gereken, tarım il müdürlüğü illerde, depolarda ne
kadar patates kaldıysa saptamalı, patatesten zarar eden çiftçiye o tutar
verilmelidir yani çiftçinin üründen dolayı uğradığı
kayıp karşılanmalıdır. Bu bağlamda, bu destek
sağlanmazsa çiftçinin önümüzdeki süreçte ayağa kalkabilme
olanağı yoktur. Onun için, ineğini, tarlasını, evini
haczettiğiniz çiftçiye gelin doğru dürüst destekler
sağlayın, bu mağduriyetleri ortadan kaldırın,
verdiğimiz kanun tekliflerini değerlendirin diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Gazzede yaşanan insanlık dramı hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülere aittir.
Sayın Güler, izninizle efendim.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin vefat eden
annesine Allahtan rahmet, kalanlara sabır niyaz ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Milletvekilimizin muhterem valideleri vefat etmişti. Ben hepiniz
adına kendilerine Allahtan rahmet diliyorum, kalanlara da sabır
niyaz ediyorum.
Buyurunuz Sayın Güler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Gülerin, Gazzede yaşanan
insanlık dramına ilişkin gündem dışı
konuşması
ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Saygıdeğer Başkanım, bu güzel temennileriniz için çok
teşekkür ediyorum. Saygıdeğer Genel Kurula da bu arayan
milletvekillerimiz, yakın dostlarımız,
arkadaşlarımız için de şükranlarımı arz ediyorum.
Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; insanlığın kanayan yarası Gazzede ve
Kudüste yaşanan zulüm ve insanlık dramına ilişkin olarak
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 1918
yılında Osmanlı topraklarından kopartılan Filistin
coğrafyasında 1948 yılında Birleşmiş Milletlerde
gerçekleştirilen değişik ayak oyunlarıyla İslam
coğrafyasının kalbine âdeta bir hançer gibi saplanan
işgalci İsrail devleti yetmiş üç yıldır bu topraklarda
Müslüman kanı dökmeye devam etmektedir. Yüzyıllardır o bölgede
huzur ve barış içinde yaşayan farklı inançlardan ve etnik
kökenlerden toplulukların saygı gösterdiği, Müslüman
kardeşlerimizin kutsal ayı olan Ramazan ayında bile zalim
İsrail devleti çocukları, kadınları ve masum sivilleri
katletmeye devam etmektedir. Ne yazık ki çağdaş dünya, modern
dünya bunu duyarsızca, bir savaş filmi gibi izlemeye devam
etmektedir.
Son bilgilere göre Gazzede 61i çocuk, 36sı
kadın olmak üzere toplamda 213 Filistinli kardeşimiz şehadete
ermiştir. Ayrıca, 1400den fazla da yaralımız
bulunmaktadır. Bu vesileyle de Gazzede şehit olan
kardeşlerimize Rabbimden rahmet diliyorum, yaralılarımıza
da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, İsrailin
zalimliği artık öyle bir hâl aldı ki yaralıları
hastaneye taşıyan Kızılay ambulanslarını
tarıyorlar, Kızılhaç ambulanslarının ise hastaneye
gitmesini geciktiriyorlar veya engelliyorlar. Bu nasıl bir
insanlıktır ki, bu nasıl bir vicdansızlıktır ki
anlayamıyoruz ve idrak edemiyoruz. Aslında Sayın Cumhurbaşkanımız
bu insanların nasıl bir şiddet uyguladığını
ve nasıl bir zalimliği yaptığını Davosta
açıkladılar. Öldürmeye gelince sizler öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.
Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl
vurduğunuzu çok iyi biliyoruz. diye Sayın
Cumhurbaşkanımız ifade etmişti.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Sayın Dışişleri
Bakanımızın da girişimleriyle bir haftada 3 defa toplanan
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, ne yazık ki göstermelik
bazı kararların haricinde etkili bir karar almaktan uzak bir
duruş sergilemiştir. Bu toplantılarda bırakın
İsraile herhangi bir yaptırım kararı almayı veya
saldırıların durdurulmasını sağlayacak kararlar almayı,
somut adımlar atmayı kınamı kararı dahi
alamamaktadır. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler,
mağdur ve mazlum olan Filistinlileri mevcut durumdan sorumlu tuttular,
onları kınamaya teşebbüs ettiler. Ben de bunların bu
davranışlarını kınıyorum. Birleşmiş Milletlerin
bu ikiyüzlü, tutarsız duruşunu da kınıyorum ve onları
bir an önce ciddi, etkili yaptırım kararları almaya davet
ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, zalimlikler
yok olmaya mahkûmdur. İnsanlık onuru ve insanlık vicdanı
eninde sonunda bu siyonist saldırıları yenecektir. Ancak bizim
endişemiz ve kaygımız artık zulmün meşrulaştırılmaya
çalışılmasıdır, zulme meşruiyet
kazandırılmasıdır. Bunlar toplum vicdanında ve
mahkemelerde yargılanmazsa, işlenen savaş suçları
karşılığını bulmazsa yeni katliamlara ve
adaletsizliklere de yol açacaktır.
Başta Batı olmak üzere vicdan sahibi,
sağduyulu bütün dünyayı bu haksız ve vahşi uygulamalara
karşı durmaya davet ediyorum. Birleşmiş Milletler, ABD,
Avrupa Birliği ve Rusyadan oluşan Orta Doğu dörtlüsünün
İsrailin acımasız tehcir politikasına son vermesini ve bu
konuda da etkili kararlar alınmasını bekliyoruz. Çünkü
başta Gazze olmak üzere Filistin artık nefes alamamaktadır,
artık canıyla mücadele etmektedir. Bu insanlık suçuna
karşı artık sessiz kalınmaması gerekmektedir.
Unutmayalım ki Orta Doğuda, Filistinde barış
sağlanmadıkça dünya barışı
sağlanamayacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, malumunuz
yarın 19 Mayıs Atatürkü Anma Gençlik ve Spor Bayramı.
İstiklal mücadelemizin ilk adımının
atılışından yüz sekiz yıl sonra bugünden o günlere
bakarken Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Nutukta belirttiği ilk
paragraftaki değerlendirmesini ve açıklamalarını burada
ifade etmek istiyorum. Birer bahaneyle İtilaf donanmaları ve
askerleri İstanbulda. Adana ili Fransızlar, Urfa, Maraş,
Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş, Antalya ve
Konyada İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsunda İngiliz
birlikleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlarla özel ajanlar
faaliyette. Nihayet konuşmamıza başlangıç olarak
aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919da
İtilaf Devletlerinin uygun bulmasıyla Yunan ordusu da İzmire
çıkartılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) Bundan başka,
memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya
açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını
gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye
çalışıyorlar.
Şüphesiz, bu kutlu zaferlerin ardından
devletimizin ebedi varlığı ve her daim muasır medeniyetler
seviyesinin üzerinde olması için gençlerimize büyük önem atfedilmiş
ve bu bayramlar da onlara armağan edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün dediği gibi, Gençler, cesaretimizi takviye ve idame eden
sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve
medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali
olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz
kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Bu duygu ve düşüncelerle, kurtuluş
mücadelemizin gerçekleştiği yıllardan günümüze kadar vatan,
millet, bayrak ve devlet uğruna şehadete eren, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi
rahmetle anıyorum, aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Vahapoğlu
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlunun, covid geçirenlerin on
dört gün raporlu ya da ücretli idari izinli sayılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Covid rahatsızlığı geçirip
karantinaya alınan ya da hastanede tedavi olanlar on günün sonunda iş
başı yapmak zorunda kalmaktadırlar. Hâlbuki yapılan son
bilimsel araştırmalar, asgari on dört gün virüsün
taşındığını ve
yayıldığını göstermektedir. Bu nedenle kamu ya da özel
sektörde çalıştığına bakılmaksızın ev
karantinası ya da hastanede tedavi sonrası asgari on dört gün raporlu
ya da ücretli idari izinli sayılmaları hususu Sağlık Bakanlığı
ve diğer ilgili makamlarca değerlendirilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
2.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Filistinde din kardeşlerimize yönelik
yapılan saldırı ve katliamlar ciğerimizi yakmakta ve
yüreğimizi dağlamaktadır. Sözde medeni dünyanın gözü önünde
terör devleti İsrail, kanın, vahşetin, barbarlığın
tarihini yazmaktadır. Demokrasi havarileri, insan hakları
savunucuları, adalet ve özgürlük masalı okuyan arsızlar neden
susmaktadır? Filistindeki çocukların hayatları solmakta,
gülüşleri kana bulanmaktadır. Filistinden yükselen;
analarımızın, bacılarımızın,
kardeşlerimizin feryadı, figanı ve acı çığlıklarıdır.
Kudüs, Cenab-ı Allahındır. Ecdadımızın
yadigârı, Peygamberimizin Miraça yükseldiği, Müslümanların ilk
kıblesi Mescid-i Aksa, siyonist İsrailin kanlı postallarına
çiğnetilmeyecektir. Allahın adaleti firavunları yerle bir
edecektir. Türk milleti buradadır, yalnız değilsiniz, gönlümüz,
aklımız, dualarımız sizinledir.
BAŞKAN Sayın Karadağ
3.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, Kırım
Tatar sürgününün 77nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
18 Mayıs 1944, Stalin canisinin Kırım
Türklerini tamamen yok etmeye niyetlendiği sürgün ve soykırım
günüdür. Yetmiş yedi yıl önce bugün, 1944 yılının 17
Mayısını 18 Mayısa bağlayan gece katil Stalin
tarafından 400 binden fazla Kırım Tatar Türkü hayvan vagonlarına
doldurulup Orta Asya ve Sibiryaya sürgün edildi. Vagonlara
doldurulanların yarısı çocuk ve yaşlılardan
oluşuyordu. Bir aydan fazla süren yolculuk sırasında kimsenin
vagonlardan inmesine izin verilmedi. Bu insanlık dışı
sürgünde yaklaşık 200 bin Kırım Türkü açlıktan ve
havasızlıktan şehit oldu. Mezarlarının olmasına
bile izin verilmedi. Kırım Tatar sürgününün yıl dönümünde
acı, çile ve zulüm dolu yollarda şehit olan soydaşlarımızı
rahmetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, İsrailin
Filistine yaptığı saldırılara ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle değerli milletvekillerimizin ve aziz
milletimizin geçmiş Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Bu
bayramın, salgın hastalığın etkisi altında, buruk
bir şekilde idrak ettiğimiz son bayram olmasını temenni
ediyorum.
Ramazan ayında tüm dünyanın gözü önünde
başlayan siyonist terör devleti İsrailin Filistinli
kardeşlerimize yönelik zulmü yeryüzünün vicdanını kanatmaya
devam ediyor. Savaş suçu işleyen İsrailin son
saldırılarında 50den fazlası çocuk, 30dan fazlası
kadın olmak üzere 219 Filistinli kardeşimiz şehit oldu.
Kudüs, Müslümanların göz bebeği,
insanlığın onuru ve ilelebet Filistinin başkentidir.
Kudüsü ve bağımsız Filistin topraklarını bu
işgalci zihniyetten korumak için aziz milletimiz sonuna kadar Filistinli
kardeşlerimizin yanındadır. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu kanlı saldırıların
durdurulması ve uluslararası camianın İsraile güçlü ve
caydırıcı bir ders vermesi için yoğun bir diplomasi
yürütmeye devam etmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Çakır
5.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan,
dünya, çözüm üretemediği için altından kalkamayacağı
İsrail sorunuyla boğuşmaya devam ediyor. Aslında
Amerikanın şımarık çocuğu diye yıllarca bize
bir yanıyla şirin gösterilmeye çalışılan
İsrailin her yeni gün yeni bir caniliğine şahit oluyoruz.
Vahşilik ve katillikle yoğrulmuş ruh dünyaları maziden
tevarüs eden Haçlı zihniyetinin siyonist giyotinine döndürdüğü
çalınmış vatan Filistinde canımız yanıyor. Son
yaşananlarda görüldüğü gibi, dünya, bütün
gelişmişliğine rağmen insanlık olarak hiç
gelişmemiş, nasip almamış, hatta esfel-i safiline
doğru tepetaklak savruluyor. Bu saldırganlık sadece Kudüsten
Müslümanları uzaklaştırmak olmayıp, kısaca İslam düşmanlığının
zirve yaptığı bir dönemde mekân üzerinden yol haritası belirleme
stratejisidir. Her yönüyle alıştığımız
Batının sahte kınama mesajları, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin yalandan toplanması,
darmadağınık, uydu hâlindeki İslam ülkelerinin
beceriksizliği, ilgisizliği, ikiyüzlü dünya
sahtekârlığı bu sonucu hazırlayan başlangıç
olarak kabul edilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni...
6.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, Kobani davasına ilişkin
açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkanım.
Bugün Sincanda Kobani kumpas davası görülüyor.
HDPnin yargılanmaya çalışıldığı davada HDP
yargılıyor. Sevgili Demirtaşın ifadeleriyle: Bu dava
Kobani davası değil, HDPye dönük kumpas ve siyasi intikam davasıdır.
Günün birinde Kobani davası da açılacak ve gerçek sorumlular, katliam
yapanlar ve yaptıranlar ortaya çıkacaktır. Ama herkes emin olsun
ki o zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız. Bu dava Cumhur
İttifakının seçim kazanma davasıdır, bu dava
IŞİDin yenilgisinin hesabını HDPden sorma
davasıdır. Hiçbir kumpasın başarılı olma
şansı yoktur. Halk ve gerçekler mutlaka kazanacaktır.
BAŞKAN Sayın Karasu...
7.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivaslı çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta Sivas merkez ve ilçelerinde
yaşanan zirai don ve yine Kangal ilçemizde yaşanan kum
fırtınası nedeniyle tarım ürünleri büyük zarar
görmüştür. Çiftçimizin bir yıl boyunca verdiği emek ne
yazık ki yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Çiftçilerimizin beklentisi, hasar gören alanların bir an önce afet bölgesi
ilan edilmesi ve zararın karşılanmasıdır. Aksi
durumda, zaten zor şartlarda üretim yapan çiftçimiz borcunu ödeyemez
noktaya gelecek, birçoğu önümüzdeki yıl arazisini ekemeyecektir.
Tarım ve Orman Bakanlığı, il, ilçe tarım müdürlükleri
vakit kaybetmeden zarar gören tarım arazileri için harekete geçmeli ve
Sivaslı çiftçilerimizin yaşadığı bu mağduriyeti
gidermelidir.
BAŞKAN Sayın Şeker...
8.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, İsrailin Filistin
halkına ve Kudüse yaptığı saldırılara ve
Cumhurbaşkanına karşı kullandığı ifadeler
nedeniyle İYİ Parti Genel Başkanını
kınadığına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, coronavirüs
salgınının ve özellikle İsrailin Filistin halkına ve
ilk kıblemiz Kudüse yönelik terörist saldırının gölgesinde
Ramazan Bayramını yaşadık. Kudüsün mahremiyetine el
uzatan; çocuk, kadın, yaşlı demeden yüzlerce Filistinliyi şehit
eden, yaptıkları vahşeti dünya duymasın diye medya binasını
da bombalayan terör devleti İsraili şiddetle kınıyorum.
Filistini yağmalayan terör devleti İsraile karşı dünya üç
maymunu oynarken İsrailin saldırılarına karşı
Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği
Teşkilatı başta olmak üzere uluslararası kurumları
harekete geçirerek ülkelerin devlet ve hükûmet başkanlarıyla
görüşmelerde bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana mazlum Filistin halkı adına teşekkür
ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik
kullandığı çirkin ve seviyesiz ifadelerden dolayı
İYİ Parti Genel Başkanını şiddetle
kınıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu...
9.-
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, Kırım Tatar
sürgününün 77nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
1944 yılının 18 Mayıs gecesinin
zindan karanlığında Sovyet askerleri Kırım
Tatarlarının kapısına dayandı ve kadınıyla
yaşlısıyla kundaktaki çocuğuyla, ayırt etmeden,
soydaşlarımızı vatanlarından koparmak ve topyekûn yok
etmek üzere tren vagonlarına yüklediler. Açlık, susuzluk ve
hastalığın hüküm sürdüğü bu korkunç sürgün yolculuğu
ve sonrasında yerleştikleri bölgelerde ağır yaşam
koşullarından dolayı 112.700 çocuğun ve 93.200
kadının yarısı, 32.600 erkeğin de üçte 1i hayatını
kaybetti. 18 Mayıs 1944 kara bir gün olarak tarihe geçmiştir. Tarihî
ve kültürel bağlarla bağlı olduğumuz Kırım
Türklerinin yaşamış oldukları acılar tüm Türklerin
acısıdır. Kırım sürgününün 77nci yıl dönümünde
Kırım Türklerine uygulanan insanlık dışı
katliamı bir kez daha kınıyor, hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin...
10.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, Karabel Tüneline ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığına: Muğlanın Fethiye ve Seydikemer
ilçelerini, Burdur ve Antalya illerine bağlayan kara yolu üzerinde,
Karabel mevkisinde toplam 6.720 metre uzunluğunda çift tüp olarak
yapımına başlanan Karabel Tünelinin bir kısmının
yapımı tamamlanmış, kalan kısmının ise
yapım süreci durdurulmuştur. 300 milyon liralık
yatırım olan bu tünelin ne kadarı tamamlanmıştır?
En geç 2019 yılında tamamlanacağı söylenen tünelin yapımı
neden durdurulmuştur? İhaleyi alan şirketin
çalışmayı tamamlayamamasının nedeni nedir? Tünel
yapımından vaz mı geçilmiştir? Öyleyse bugüne kadar
yapılan harcamanın miktarı ne kadardır ve bu kamu
zararının bedelini kim ödeyecektir? Kamuoyuna süreçle ilgili neden
bir açıklama yapılmamıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya...
11.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, iktidarın
helalleşmek için yapması gerekenlere ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, evet, helalleşmek dinimizde ve töremizde var. Madem
helalleşmek istiyorsunuz, o zaman şunları yapın biz de
helalleşelim: Suriyelilere 40 milyar dolar harcadınız, şu
dar günde vatandaşlarımıza da 40 milyar dolar yardım edin;
o zaman sizinle helalleşelim. 3600 ek gösterge sözünüz vardı, getirin
3600 ek göstergeyi. 460 bin atanamayan öğretmen işsiz, onların
atamasını yapın; o zaman sizinle helalleşelim. 4 milyon 600
bin EYTliyi emekli yapın, ülkemizde 13 milyon işsiz var, onlara
iş sağlayın; o zaman sizinle helalleşelim. Sizin
yanlış ekonomi politikalarınız yüzünden milyonlarca
insanımız kredi kartlarını ödeyemediği için
icralık, onların kredi borçlarını
sıfırlayın; o zaman sizinle helalleşelim. Çiftçinin
borçlarını silin, çiftçinin kullandığı elektriği,
mazotu, gübreyi en ucuz hâle getirin; o zaman sizinle helalleşelim. En
düşük emekli maaşını 3 bin TL yapın, en düşük
asgari ücreti 4 bin TL yapın; o zaman sizinle helalleşelim. Tüm
eğitim ve sınavları bedava yapın; o zaman sizinle
helalleşelim. Bizim vergilerimizle yaptığınız, bizim olan
otoyol ve köprülerden geçerken bizden para almayın; o zaman sizinle
helalleşelim. Ve daha yapacağınız çok şey var
(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
12.-
Bursa Milletvekili Muhammet Müfit Aydının, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vicdanlara sesleniyorum; Almanya
soykırım yaptığında dünya sessiz kalmadı ama
Filistinde semavi dinlere, mukaddes mekân Mescid-i Aksaya, Kudüse, Gazzeye,
Batı Şeriaya ve çevresine İsrail tarafından bombalar ve
ağır silahlarla gerçekleştirilmiş olan bu alçak
saldırılar neticesinde aralarında çocukların,
kadınların ve masum insanların bulunduğu çok sayıda
kişi ölmüştür. Bir şairin Arapça deyimini burada söylemek
istiyorum:
(x) Bu zalimlerin sonunun
gelmesi için Allaha dua ediyoruz. Zulümle abat olunmaz diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer
13.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, öğretmenlere aşı
önceliği vaatlerinin yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Coronavirüsle mücadele kapsamında ülke
genelinde öğretmenlerin ve okul çalışanlarının
aşılanması çok yavaş ilerliyor. Şu ana kadar okul
öncesi eğitim, ilkokul ve köy okulu öğretmenleri ile bu alanlardaki
eğitim çalışanları olmak üzere 499 bin personele
aşı randevusu açıldı; bu da eğitim
camiasının sadece yüzde 40ını kapsıyor.
Öğretmenlerimizin aşılarının bir an önce
tamamlanması gerekmektedir. Okulların bir açılıp bir
kapanması, öğrencilerin sınavlarının kısmen iptal
edilmesi, uzaktan eğitime milyonlarca öğrencinin erişememesi
maalesef bu yılı hayal kırıklığıyla
geçirtmiştir. En azından, geleceğimizin teminatı
çocuklarımızı yetiştirecek öğretmenlerimizi korumak
için derhâl tüm eğitim camiasının aşılanmasının
sağlanması gerekmektedir. Defalarca açıklanan, öğretmenlere
aşı önceliği vaatleri artık yerine getirilmelidir.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
14.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, BursaRay
ihalesine ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursada, nisan ayında, Ulaştırma
Bakanı tarafından temeli atılan BursaRay Emek-Şehir
Hastanesi hattının, ihaleye çıkmadan önce, 6,1 kilometre ve 4
istasyonun bedelinin 600 milyon lira olacağı açıklanmıştı.
Büyükşehir Belediyesi, kasası boş olduğu için yapamadı
ve Bakanlık devreye girdi, 600 milyon denilen işi davet usulüyle bir
firmaya tam 1 milyar 607 milyon liraya ihale etti; Danıştay bu
usulsüz ihaleyi iptal etti. Bu kez, Bakanlık alelacele aynı şirkete
bu ihaleyi 1 milyar 950 milyon liraya ihale etti; aradaki fark 342,8 milyon
lira, ilk açıklanan bedelin 3 katı. Para nasıl olsa
vatandaşın cebinden çıkıyor diye bu usulsüz, fütursuzca
yapılan işlerin, esnafa gelince helallik isteyip ama müteahhitlere gelince
kesenin ağzını açanların hesabını elbet
vatandaş sandıkta soracaktır diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ekinci
15.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ve esnafa yapılacak hibe ödemelerine
ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
İYİ Parti Genel Başkanı, bugünkü
Meclis grubunda yapmış olduğu konuşmada Filistindeki
katliamlara imza atan İsrail Başbakanı ile tüm mazlumların
umudu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanı aynı kefeye koyarak küstah bir açıklama
yapmıştır; açıklamayı İYİ Parti Genel
Başkanına iade ediyoruz. Ayrıca Filistinde hayatını
kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum.
Dün yapılan Bakanlar Kurulu
toplantısı sonrasında 235 bin esnafımıza 5 bin TL, 1
milyon 350 bin esnafımıza 3 bin TL hibe ödemesi
yapılacağı Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından açıklanmıştır. Milletin
imkânlarını milletiyle paylaşan, devletin imkânlarını
milletine harcayan Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak
üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ediyor, kıymetli
halkımızı saygı, sevgi, muhabbetle selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
16.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, kuraklığa ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi
Aydında da çiftçilerimiz kuraklık nedeniyle mağdur durumda.
Aydında 2020 yılında barajlardaki doluluk oranı
yaklaşık yüzde 60 seviyelerindeydi, geçtiğimiz mart ayında
ise bu oran yüzde 35 seviyelerine kadar düştü. Bu düşüşün
nedenlerinin başında Hükûmetin su politikasının
olmaması ve suyu korumaya dair herhangi bir tedbirin alınmaması
geliyor. Aydın Valiliğinin Kısıtlı Sulama
Programı kapsamında çiftçilere 7 değil, sadece 2 kez su
veriliyor. Yapılan bu uygulama yüzünden çiftçiler yaşanacak su
sorununu öngörerek pamuk ve mısır üretimini bırakmış,
yaklaşık 100 bin dönümlük bir alanda daha az su isteyen buğday
ekimine geçmiştir. Bu, çiftçinin ekonomik olarak kazancının
yarı yarıya düşmesi anlamına geliyor. Yetersiz destekleme
primleri, girdi fiyatlarındaki fahiş artış ve ekonomik
buhranın vurduğu çiftçiyi, şimdi de AKP iktidarının
plansız ve olmayan su politikaları nedeniyle kuraklık vuruyor.
Kuraklık bir kader değildir. Çiftçiler sizinle sandıkta
helalleşmeyi bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
17.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, İsrailin
Filistine yaptığı saldırılara ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekillerimizin ve aziz
milletimizin geçmiş Ramazan Bayramını tebrik ediyorum.
Ramazan ayında tüm dünyanın gözü önünde
başlayan terör devleti İsrailin Filistinli kardeşlerimize
yönelik zulmünü şiddetle kınıyorum. Yeryüzünün
vicdanını kanatmaya devam ediyor. Terör devleti İsrailin
yapmış olduğu saldırıların
karşısında en güçlü savunucu olan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanı
Filistinli çocukların katilleriyle yan yana getirmek ahlak
dışı bir sapmadır. Bu benzetmeyi yapanlar aynı
ifadeleri Mescid-i Aksa önündeki Filistinlilerin yanında
kullansınlar, onlara en güzel cevabı yine Filistinli
kardeşlerimizin vereceğine inanıyorum.
Kudüsü ve Müslümanları koruyamayan bir dünya
kendi kendine ihanet etmiştir. bilinciyle tüm dünyayı ayağa
kaldıran Cumhurbaşkanımızı Netanyahuyla yan yana
zikretmek sadece Netanyahuyu sevindirmek gayretidir. İsrailin
saldırılarına sessiz kalarak veya kayda değer tavır
ortaya koymayarak dolaylı şekilde destek veren herkes orada
yaşanan zulme ortaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Ticaretten vazgeçin.
BAŞKAN Sayın Subaşı
18.-
Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşının, Kudüse
yaptığı saldırılar nedeniyle İsraili
kınadığına ilişkin açıklaması
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kudüste insanlar soykırıma tabi
tutuluyor; çoluk çocuk, yaşlı genç demeden katlediliyorlar.
Vahşi terör devleti katil İsraili lanetliyorum, kınıyorum.
Kudüs bizim için çok önemlidir çünkü Kudüs, ilk kıblemiz, ikinci
mescidimiz ve üçüncü haremimiz Mescid-i Aksayı bağrında
barındırmaktadır. Çünkü Kudüs, İsra ve Miraç mucizelerinin
gerçekleştiği bir beldedir. Peygamber Efendimiz Mescid-i Aksada
bütün peygamberlere namaz kıldırmış ve Allahın
huzuruna buradan çıkmıştır. Çünkü Kudüs, dört yüz yıl
Osmanlı himayesinde kalmış ve bu döneme ait yüzlerce tarihî
eseri içinde barındıran bir İslam şehridir. Bu eserlerin
birçoğu cami ve mescitlerden oluşmakta, Kudüsün İslami
kimliğini yansıtmaktadır. Bu eserlerin yok olması Kudüsün
İslami kimliğinin yok olması demektir. Kudüs halkı her
geçen gün işgalci İsrail devleti tarafından bilinçli bir
şekilde yoksullaştırılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Kudüs
civarında yaşayan Filistinli Müslümanların evleri
yıkılmakta, iş yerleri kapanmakta, tarım arazileri
işgalciler tarafından yakılmaktadır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Sayın
Mevlüt Çavuşoğluna gayret ve çabaları için teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
19.-
Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, İsraili ve İYİ Parti
Genel Başkanını kınadığına, Kırım
Tatar sürgününün 77nci yıl dönümüne ve Türkmenistanın Anayasa ve
Bayrak Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Terör devleti İsrailin vahşetini nefretle
kınıyorum.
İYİ Parti Genel Başkanının
bugünkü konuşmalarında Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğanı masum sivillerin ve bebeklerin katili
Netanyahuya benzetmesini şiddetle kınıyorum.
Kırım Tatar sürgününün 77nci yıl
dönümünde soykırım, sürgün, vatanlarına dönüş mücadelesinde
hayatlarını kaybeden soydaşlarımızı rahmetle
anıyorum.
Kardeş ülke Türkmenistanın Anayasa ve
Bayrak Gününü kutluyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş
20.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; terör devleti İsrailin ramazan
ayında başlayan ve bayram süresince de devam eden ilk kıblemiz
Mescid-i Aksa başta olmak üzere Filistindeki ibadethanelere ve
Müslümanlara yönelik hava ve kara saldırıları aynı zamanda
bizlere yapılmış bir saldırıdır. Mukaddes
şehir Kudüsün onurunu, şerefini, izzetini, haysiyetini korumak her
bir Müslümanın boynunun borcudur. 1948den beri dünya devletleri
İsrail devletinin saldırılarına sessiz kalarak yaşanan
zulme ortak olmuşlardır. Terör devleti İsrailin tüm
dünyanın gözü önünde bebeklerin, çocukların, kadınların ve
yaşlıların bulunduğu savunmasız Müslümanları
katletmesi ve hanelerini yağmalaması insanlık
dışıdır. Bu barbarca saldırıları yapan terör
devleti İsraili lanetle kınıyorum.
İsrailin saldırıları sonucunda
şehit olan Filistinli kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralanan
kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.
Kudüs Filistinin başkentidir diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Köksal
21.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarlı
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar
ili Dinar ilçesine bağlı Tatarlı ve Haydarlı
kasabaları ile Karahacılı, Alacaatlı, Norgaz, Bilgiç,
Yeşilçat, Karabedir, Yıprak, Çiçektepe, Dombay köyleri başta
olmak üzere 60a yakın köyde çiftçilerin ekinleri ve
haşhaşları kuraklık nedeniyle yanmıştır.
Çiftçiler çaresizce, hayvanlarının yiyeceği çıksın
diye tamburla biçip saman yapmaya çalışmaktalar çünkü buralarda
hiçbir mahsul alınamayacağı ortadadır. Bu durumda,
çiftçilerin borçlarını ödeme şansları yoktur. Önce
pandeminin, geçtiğimiz yıl donun, şimdi de
kuraklığın vurduğu çiftçi borçlarının
ertelenmesini, zararının karşılanmasını, yeni
ekimde tohum desteği verilmesini, indirimli mazot ve gübre verilmesini
istemekte. Çiftçiyle helalleşmek isteyenlere duyurulur: Milletin efendisi
olan köylünün lütfen sesine kulak verin, taleplerini yerine getirin.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun.
22.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, İsrailin Filistine
yaptığı saldırılara, Süper Lig şampiyonu
Beşiktaşı ve Süper Lige yükselen Adana Demirspor ile
Giresunsporu tebrik ettiğine, Kırım Tatar Türkleri sürgününün
77nci yıl dönümüne, esnafa destek paketine, Libyada kaçırılan
Türk vatandaşlarına, Lüleburgazın sorunlarına ve
İYİ Parti Genel Başkanı hakkında kullanılan galiz
ifadeleri misliyle iade ettiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; günlerdir yaşananları ibretle izliyoruz.
İsrailin saldırılarını, çocuk, sivil ayrımı
yapmadan yaptığı katliamı şiddetle kınıyoruz
ve sonuna kadar Filistin halkının yanında yer
aldığımızı bütün dünyaya buradan bir kez daha
haykırıyoruz.
Geçtiğimiz hafta Süper Lig sona erdi.
Beşiktaş, 2020-2021 sezonunu şampiyon olarak tamamladı.
Tarihinde 16ncı kez şampiyonluk sevinci yaşayan
Beşiktaşlı futbolcuları, teknik heyeti ve yöneticileri
tebrik ediyorum. Siyah beyazlılara Avrupada başarılar
diliyorum.
Türkiye Futbol Federasyonu 1. Ligden Süper Lige
yükselme başarısını gösteren Adana Demirspor ve
Giresunsporu da tebrik ediyorum. Gelecek sezon mücadele edecekleri Süper
Ligde başarılar diliyorum.
Bugün, Kırım Tatar Türklerinin,
soydaşlarımızın kendi vatanlarından
koparılışının, zorla sürgün edilmelerinin 77nci
yıl dönümü. Kırım Tatar Türkleri 18 Mayıs 1944te Stalinin
emriyle bin beş yüz yıllık tarihî yurtlarından, ana
vatanlarından, Orta Asyaya ve Sibiryaya sürgün edildi ve
soykırım dehşetini yaşadılar. Kırımdaki
bütün şehir ve kasabalarda bir gece ansızın
uyandırılan halk hazırlanmaları için kendilerine verilen on
beş dakikalık süre içinde ne olduğunu anlayamadan gece
yarısından sonra evlerinden, yurtlarından koparılıp,
penceresi olmayan, havasız yük vagonlarına istif edilircesine
dolduruldular. Yüz binlerce soydaşımız ne için ve nereye
götürüldüklerini bilmeden ellerine alabildikleri eşyayla aç susuz ölüme
terk edildiler. Sürgün edilenlerin yarıya yakını yolda veya
gittikleri yerlerde açlık, susuzluk ve hastalık gibi nedenlerden
dolayı hayatlarını kaybettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Soykırımın
77nci yıl dönümünde acı, çile ve zulüm dolu bir şekilde
şehit olan soydaşlarımızı şükran ve minnetle
anıyorum, hepsine Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Kırım
Tatar Türklerinin uğradığı menfur sürgünü ve
soykırımı hiçbir zaman unutmayacağız,
unutturmayacağız. Kırım Tatar Türkleri lideri muhterem
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu başta olmak üzere bütün
soydaşlarımıza en derin saygı, selam ve muhabbetlerimi
gönderiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Kabine
toplantısının ardından esnafa destek paketini duyurdu.
İki ayrı grupta destek yapacaklarını söyleyen Erdoğan,
yaklaşık 235 bin işletmeye bir defaya mahsus 5 bin liralık
hibe ödemesi yapılacağını, ikinci grupta yer alan 1 milyon
150 bini aşkın işletmeye de bir defaya mahsus olmak üzere 3 bin
lira hibe ödemesi yapacaklarını ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Erdoğanı dinlerken baktık, esnafa sicil affı var mı?
Yok. Esnafın kredilerini faizsiz taksitlendirdiniz mi? O da yok.
Esnafın kirasındaki stopajı kaldırdınız mı?
Yok. SGK primlerini siz mi ödüyorsunuz? O da yok. Vergi ve sigorta
borçlarını ertelediniz mi esnafın? Yok. Ne yaptınız?
3 bin lira verdik. Hadi ya! Bu mu yani, bütün esnafın derdi bu 3 bin
lira mıydı? Bunları geçeceksiniz; esnaf kapısına kilit
vurdu, intihar ediyor, kepenk kapattı. Esnaf geçim
sıkıntısından çoluğunun çocuğunun ardından
mektup yazıp intihar etmeye devam ediyor, siz hâlâ helallik isteyerek
işi geçiştiriyorsunuz; yazıklar olsun diyeceğim.
Bir de Libyaya değinmek istiyorum. Libyada
yaşanan iç savaş döneminde 7 Türk vatandaşımız
kaçırılmıştı, hatırlıyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aradan on beş ay
geçti, bu vatandaşlarımız hâlâ kurtarılamadı.
Kurtarılamadığı gibi, Hükûmetten bu konuda çıt
çıkmıyor. Bu vatandaşlarımızın aileleri hiçbir
ilgiliden hiçbir bilgi alamadılar, bundan dolayı
yakınıyorlar. Başka ülkelerin kaçırılan
vatandaşları serbest bırakılırken bir tek Türk
vatandaşlarının bırakılmadığını,
ayrıca tüm çabalarına rağmen yerlerini bile tam olarak
bilmediklerini ifade ediyorlar. Bu konuyla ilgili ben Dışişleri
Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlunun cevaplaması için
soru önergesi verdim. Bugün de buraya gelecekmiş. Buradan bir de sormak
istiyorum: Bu vatandaşlarımız neden hâlâ kurtarılamadı
Sayın Çavuşoğlu? Bu konuda bir girişimde bulundunuz mu?
Kaçırılan vatandaşlarımızın ailelerinin
feryadı karşısında daha ne kadar sessiz
kalacaksınız? Bu sorulara bir an önce cevap bekliyorum.
Son olarak Kırklareliden söz etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Lüleburgaz Köprübaşı Sanayi Sitesi
esnafı dere üzerindeki alternatif köprüler yapılmadan tarihî taş
köprünün restorasyon amacıyla kapatılacağı endişesini
taşıyor. Esnaf diyor ki: Önce bariyer koyup E5ten gidiş
gelişi kapattılar. Oradan sanayiye girip çıkıyorduk.
İkinci sefer köprünün altı kapandı, üçüncü sefer taş
köprünün bakım onarıma alınması dolayısıyla kapatılacağını
duyduk. Belki iki yıl, belki beş yıl sürecek. Eğer
diğer köprüler yapılmadan restorasyon başlarsa sonumuz kötü
olur. Bu esnaf nereden geçecek? Müşteriler nereden bu esnafa
ulaşacak? Burada 500 tane dükkân var. Bu insanlar havadan mı uçup
oraya gelecekler? Hastaneye, cezaevine giden nereden gelecek? Alternatif köprü yapmadan
taş köprü nasıl kapatılır? diye soruyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaadenizi isteyeceğim, bir konuya daha değinmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
milletvekillerimizin Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener'e yönelik gerek sosyal medyada gerekse Genel Kurulda galiz
ifadeler içeren mesajlarını dinledik. Ben önce bu sayın
milletvekillerine bir şey tavsiye etmek istiyorum: Bir, önce gidin Genel
Başkanınıza deyin ki: Bu üstün cesaret ve feragat
madalyası var ya, onu iade edin. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Ona sorun, sorun, deyin ki: Siz
neden feragat ettiniz? Siz, bu madalyayı alarak zaten Filistinden,
Kudüsten feragat ettiğinizi beyan ettiniz bütün dünyaya. Bu feragat
madalyası öyle bir madalyaydı. Onu bir iade etmesini söyleyin Genel
Başkanınıza. 28 Haziran 2016 tarihinde
imzaladığınız anlaşmada -daha sonra Genel Kurula da geldi
bu- diyor ki: Bu anlaşma, Ankara ve Kudüste 28 Haziran 2016 tarihinde
her biri eşit derecede Türkçe ve İbranice
imzalanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bakın, siz bu
şekliyle Kudüsü başşehir olarak, şu anda bu
kopardığınız yaygaranın aksine, siz Kudüsü
başkent olarak tanıyacak anlaşmaya imza attınız.
Gidin, bu anlaşmadan imzanızı çekin. İsraille
ilişkilerinizi askıya alın ya! Gemilerinizi oraya gönderip
gönderip mal çekmeyi biliyorsunuz, gemilerinizi çalıştırmayın,
ticaretinizi askıya alın. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ondan sonra gelin, biz bunları dinleyelim.
Sayın Genel Başkanımız
hakkında gerek sosyal medyada gerekse burada galiz ifadeler kullanan her
bir milletvekiline o kullandıkları ifadeleri misliyle iade ediyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçaya söz veriyorum.
Buyurunuz Sayın Akçay.
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İsrailin Mescid-i Aksa ve
Doğu Kudüste yaptığı saldırılara, 19
Mayısta Atatürkün Samsuna çıkışının 102nci ve
Kırım Tatar sürgününün 77nci yıl dönümlerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Terör devleti İsrail, 7 Mayıs 2021de
Mescid-i Aksada Filistinlilere alçakça saldırılarda bulunmuştur
ve aynı gün Doğu Kudüsün birçok bölgesinde
saldırılarına devam etmiş, genç yaşlı, kadın
çocuk demeden sivil insanları katletmiştir. İsrail, 10
Mayıs 2021de Filistinlilerin yaşadığı diğer
bölgeler olan Batı Şeriaya ve 2014ten bu yana abluka altında
tuttuğu Gazze Şeridine hava saldırılarında
bulunmuştur.
İsrailin 7 Mayıs 2021den bu yana
gerçekleştirdiği menfur saldırılarda 61i çocuk 36sı
kadın olmak üzere 212 Filistinli hayatını kaybetmiş, 1400
kişi yaralanmış, 40 binden fazla Filistinli göçe
zorlanmıştır.
Başta ABD olmak üzere, ırkçı,
Darvinist, materyalist, sömürgeci, emperyalist bazı ülkeler ve
uluslararası örgütler siyonist kıyıma çanak tutmaktadırlar.
ABD ve bazı Batılı ülkeler, İsrailin siyonist işgal
ve katliamlarının bir parçası olmaktan vazgeçmelidirler.
Uluslararası kuruluşlar harekete geçmeli, Bosnada, Kosovada,
Ruandada yaşanan soykırımlara benzer bir durumun
yaşanmaması için somut adımlar atılmalıdır.
Kudüsün geleceği tüm dünyayı ilgilendirmektedir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, çözüm önerilerimiz şu şekildedir:
1) İsrail, saldırılarına derhâl
son vermeli, işgal ettiği yerlerden geri çekilerek ateşkes
rejimi tesis edilmelidir.
2) Kudüste her dinin her kültürün her etnik yapının
ortak paylaşım ve yönetimini esas alacak kalıcı bir irade
kurulmalıdır.
3) Kudüse özel statü verilmeli, oluşacak bu
statünün muhtevasını 3 semavi dinin temsilcileri mutabakat içinde
belirlemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 4) Bölgede eşit, adil ve
iki devletli sistemin kurulması için Birleşmiş Milletler
harekete geçmeli, inisiyatif üstlenmeli ve
caydırıcılığını kullanmalıdır.
5) Birleşmiş Milletler ve İslam
ülkeleri öncülüğünde oluşturulacak bir koruyucu gücün
çatışma ve gerginlik alanlarına konuşlandırılarak
saldırıların engellenmesi gündeme alınmalıdır.
6) 1967 öncesi sınırları dikkate
alınarak, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız
Filistin devleti uluslararası camiada tanınmalıdır.
Türkiye, tarih ve kültür hafızasının
müstesna bir parçası olan Filistin için ne gerekiyorsa yapmaya
hazırdır. Türkiye Kerkükten Kudüse, Telaferden Kıbrısa,
Kaşgardan Karabağa yapılan her saldırının,
kurulan her tuzağın karşısındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu vesileyle, hain
saldırılarda hayatını kaybetmiş şehit Filistinli
kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
Sayın Başkan, yarın 19
Mayısın 102nci yıl dönümünü kutlayacağız. 19
Mayıs, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde Türk milletinin
bağımsızlık mücadelesine atılan ilk adımdır.
19 Mayıs, Türk milletinin, teslimiyet belgelerini yırtıp
attığı, işgalcileri ve yerli iş birlikçilerini tarihe
gömdüğü gündür. 19 Mayısta Samsunda yakılan istiklal
meşalesi Amasyada, Erzurumda, Sivasta, Balıkesirde,
Alaşehirde millî kuvvetlerin bir araya gelmesiyle tüm vatan
topraklarını sarmıştır. 19 Mayısta başlayan
istiklal ve istikbal mücadelesi, 23 Nisan 1920de millî iradeyle
onurlanmış, 29 Ekim 1923te de cumhuriyetle
taçlanmıştır. Türk milleti son sözünü söylemiş, tam
bağımsızlık içinde millî devlet ülküsünü tüm dünyaya
haykırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Millî mücadelemizin önderi
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nin istikbalini gençlere emanet
etmiştir. Bunun bir nişanesi olarak büyük istiklal
destanının hatırası olan 19 Mayıs gününü cumhuriyetin
sahibi olan gençlere armağan etmiştir; geleceğin Türkiye'si de
gençlerin elinde şekillenecektir.
Bu vesileyle, başta Türk gençliği olmak
üzere milletimizin Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını
kutluyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal
Savaşımızın bütün kahramanlarını rahmet ve
şükranla anıyorum.
Sayın Başkan, bugün aynı zamanda
Kırım Tatar sürgününün 77nci yıl dönümüdür. Stalin Dönemindeki
Sovyetler Birliği 18-20 Mayıs 1944 tarihleri arasında yüz
binlerce Kırım Türkünü ölüm trenlerine mahkûm etmiştir. Sürgünde
binlerce soydaşımız açlıktan ve hastalıktan
hayatını kaybetmiş, Sovyetler Birliği sistematik bir
soykırım suçu işlemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 2014te
Kırımın Rusya tarafından ilhak edilmesi ve 2021
yılında yeniden tırmandırılan gerilim Kırım
Türklüğünü doğrudan tehdit etmektedir. Benzer acıların yaşanmaması
için krizler yakından takip edilmeli ve teyakkuz hâlinde
olunmalıdır.
Bu vesileyle sürgünde hayatını
kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Biz teşekkür ediyoruz.
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Meral Danış Beştaş
Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş.
24.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İbrahim
Kaypakkayanın 48inci ölüm yıl dönümüne, 17-31 Mayıs
Uluslararası Kayıplar Haftasına, Kobani davasına,
esnafın sorunlarına, Siirtin Şirvan ilçesindeki bekçi
şiddetine ve Diyarbakır Kulpta devam eden operasyona ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün İbrahim Kaypakkayanın
işkencede öldürülmesinin 48inci yıl dönümü. Evet, Kaypakkaya 18
Mayıs 1973te Diyarbakırda sorgu sırasında işkenceyle
katledildi. Sosyalist hareketin en önemli önderlerinden biri olarak bilinir
Kaypakkaya ve hatta tarihe Ser verip sır vermeyen önder. olarak
geçmiştir. Bu vesileyle, ben, Kaypakkayanın anısı önünde
saygıyla eğildiğimi ifade etmek istiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar) Ve İbrahim Kaypakkayanın
sosyalist hareketin teorik hattına yaptığı
katkının yanında, mütevazı ve gerçekten devrimci
kişiliğiyle gelecek kuşaklara örnek olmaya devam ettiğini
de paylaşmak istiyorum. Bize bıraktığı Kürt ve Türk
halklarının ortak mücadele mirası yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Tekrar saygıyla
anıyorum.
Sayın Başkan, Kayıplar
Haftasına girdik. 21-27 Mayıs haftası Uluslararası
Kayıplar Haftası. Türkiyede de İnsan Hakları Derneği
1995 yılından bu yana 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki
dönemi Kayıplar Haftası olarak anıyor ve maalesef, Türkiye zorla
kaybettirilenlerin coğrafyası, zorla kaybedilenlerin
coğrafyası. Her hafta Cumartesi Anneleri kayıplarını
aramaya devam ediyor. İHDnin Kayıp Komisyonunun yaptığı
açıklamaya göre, rapora göre 1990lardan günümüze gözaltına
alındıktan sonra kaybolan insan sayısının 940tan
fazla olduğu ifade ediliyor. Yine, tespit edilen 253 toplu mezarda ise 4
binden fazla kişinin defnedildiği, gömülü olduğu ifade ediliyor.
Göz göre göre insanlar kaçırılıyor, kaybediliyor ve failler de
maalesef bugüne kadar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, zorla kaybetme Türk Ceza Kanununda bir suç olarak düzenlenmelidir,
açıkça söylüyoruz. Bunun dışında, Türkiyenin
Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesini bir an önce
imzalaması aynı zamanda sorumluluğu gereğidir. Biz
çağrımızı ve kayıp yakınlarıyla
dayanışmamızı bu vesileyle yapmak istiyoruz. Kayıp
annelerini ve Cumartesi Annelerini selamlayarak bu fiilin cezasız
kalmaması gerektiğini buradan da ifade etmek istiyorum.
Evet, bugün Kobani kumpas davası 2nci
duruşmayla devam ediyor. Bu bir kumpas ve intikam davasıdır
dedik, evet, bu dava aynen bu yöntemle devam ediyor. Bugün de basın
mensupları içeri alınmıyor. İlk duruşmada dokuz saat
boyunca sadece mahkeme başkanının konuştuğu skandal
bir duruşma yapıldı. Bugün ne yapılıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Aynı teatral sahne devam ettiriliyor. Bu utanç davası ileride tabii
ki çok konuşulacak.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu davada
yargılayanlar mahkeme ya da yargı değil; bu
yargılamanın, bu davanın savcısı da yargıcı
da bütün çalışanları da AKP ve ortağıdır. Bunu
biz değil, kendileri zaten artık gizlemeden bütün dünyaya ilan
ediyorlar. Evet, cübbeli yargıç ve savcılar önde görünüyor
olabilirler ama perde arkasında bile değil, hemen yanlarında bu
işin sahibi olduğunu, siyasi olarak bu davayı
açtıklarını ikrar eden ve bunu ilan eden bir iktidar bloku var
karşımızda. Evet, şu anda önceki dönem Eş Genel
Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ
yargılanmıyor, yargılıyor. Lütfen buradaki milletvekilleri
o savunmaları bir okusun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O
savunmaları okuyup birazcık ufukları açılsın;
konuşma nasıl yapılır, yargılama nasıl
yapılır, kendileri de öğrenmiş olur. Her ne kadar, iktidar blokundan
Süleyman Soylu, Fahrettin Altun daha duruşma başlamadan tweetler
atarak yargıya açıkça parmak salladılarsa da bu onların
yargıladığı anlamına gelmiyor; tam tersine, Biz
güçsüzüz, aciziz, çaresiziz ve biz bir siyasi parti olarak sizi yenemiyoruz,
sandığa gömemiyoruz. Biz sizi kullandığımız
yargı eliyle sanık sandalyesine oturtuyoruz. diyorlar. Bugün de
AKPnin Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta
gitmiş duruşmayı izlemiş; bir heyet almış
yanına, cübbeli bir heyet, herhâlde avukatlar ve neymiş efendim;
sanıklar, suç işleyenler cezasını çekecekmiş. Hadi ya!
Bence de çekecekler ama biz değil, onlar sanık olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kesinlikle bu dava da bu yargılama da bitecek bir yargılama
değil çünkü oradaki fiillerde HDP hem maktul hem sanık olamaz.
Öldürülen HDPli, öldürmeyle suçlanan, azmettiricilikle suçlanan yine HDP. Bu
Kobani kumpas davası emin olun bu iktidar blokunun da sonunu getirecek ve
bu kumpaslarla HDPyi bitiremeyeceklerini öğrenecekler. HDP etrafında
sadece kenetlenmeyi büyütüyorlar, halkın, seçmenlerimizin tepkisini
büyütüyorlar. Ve emin olsunlar, onların suçunu büyütüyorlar, kendi
işledikleri suçlar üzerine yeni suçlar ekliyorlar. Ben buradan şu
anda rehin olarak tutulan bütün arkadaşlarımı selamlıyorum.
Onlarla gurur duyuyoruz, iyi ki varlar, iyi ki yargılıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Evet,
Sayın Başkan, esnafların durumu da çok vahim gerçekten. Pandemi
döneminin yönetilmediğini her fırsatta söylüyoruz, her kapanma bir
felakete dönüşüyor ve vaka sayıları artıyor, virüs daha da
çok bulaşıyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odası verilerine
göre yılın ilk üç ayında 29 bin esnafın iş yeri ile
2.694 şirket kapanmış ve işsiz sayısı 9 milyonu
aştı. Evet, son kapanmadaki sayılar yok ama intiharlardan
esnafın ne kadar vahim durumda olduğunu gayet iyi biliyoruz. Biz her
gün sahadayız, işçiyle, esnafla birlikteyiz. Esnaf isyan
noktasında, son kapanma öncesinde biz güvencesiz kapanma olmaz dedik,
kanun teklifi verdik, faaliyeti durdurulan ve kısıtlanan esnafa
salgın süresince aylık 5 bin lira doğrudan gelir desteği
verilmesini talep ettik ama dün Erdoğan, on yedi günlük kapanmada hiçbir
güvence vermediği ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
iflasa
sürüklediği esnafa müjde adı altında açlık
sınırında hibe desteği açıkladı. Rakamlar
gerçekten komik ama daha vahimi trajikomik. Bir defaya mahsus 5 bin lira ya da
3 bin lira, günlük 290 lira. Ya, ayıptır ya, dalga mı
geçiyorlar? Bu 290 lira esnafa sadaka bile olamaz, esnaf sadaka istemiyor,
destek istiyor. Kaynak çok, kaynak yok demesinler ama esnafa yok. Sadece en son
alınan 3 Mercedes ile Katardan en son alınan uçağı
satsanız 3 milyar TL kaynak çıkar. Çok mu zor bunu esnaf
kardeşlerimize destek olarak vermek? Evet, onların rahatı
bozulur tabii, o kadar. Helallik parayla istenmez, sadaka dağıtarak
hiç istenmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
olarak, Başkan, iki konu var, kısaca paylaşacağım.
Bekçi şiddeti; Siirtin Şirvan ilçesinde
fırında çalışan 2 kardeş bekçilerin ağır
şiddetine maruz kaldı. Hâlbuki fırınlar bu dönem açık
olacak ve bekçiler iktidardan aldıkları sınırsız güçle
halka saldırmaya devam ediyor. Darbetmişler ve Şikâyetçi
olacağız. dendikten sonra da Burası doğu, burayı
başka yerlerle karıştırmayın, bizi şikâyet
ederseniz sizi yatağınızdan alırız. Demişler.
Bekçi şiddeti sadece Siirtte değil, Batmanda polis ve bekçiler 15
yaşındaki çocukları yatırarak tekmelediler,
Beşiktaş kutlamalarında da bekçi şiddetine maruz kaldı
kutlayanlar yani genelgeyle suç ve suçluyu gizleme gayretine girdi
İçişleri Bakanlığı; bu bekçilerin, polislerin
işlediği şiddeti görünür kılmamak için bu genelgeyi
yayınladı. Bu genelgenin adı bundan sonra İçişleri Bakanlığı
genelgesi değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
İçişleri Bakanlığının genelgesi, suçu ve suçluyu
gizleme genelgesidir. Bekçi şiddetini de cezasızlığı
da bitirin ama bizler çekim yapmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Kulpta beş gündür devam eden bir operasyon
var, Yaylak Mahallesi kırsalına yönelik bir operasyon; giriş
çıkış yasak, köylülerden haber alınamıyor, sivillerin
can güvenliği yok, telefon şebekeleri çalışmıyor.
90ları çok tartışıyor bu ara kamuoyu, malum hani zehirli
yılanla torbaya girenler ortalıkta cirit atıyor ama 90lar
tamamlanıyor, tamamına erdiriliyor ve faili meçhullerin, zorla
kaybetmelerin fitilini bu uygulamalar başlatmıştı. Biz,
Licede yakılan ormanları, Kulpta yakılan ormanları, bu
operasyonlar adı altında köylülerin işkence görmesini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
köylülerin dış hayatla ilişkilerinin kesilmesini kesinlikle çok
tehlikeli, büyük suç ve kabul edilemez buluyoruz. Bir an önce o yolları
açın, köylülere yakınları ulaşsın.
Doğaya, ormana, köylülere, zarar veren bu
uygulamalar sizi sadece fail yapar. Hiçbir şeyi bu şekilde
kapatamazsınız. Halka zarar vermek gibi, halkı bu şekilde
işkenceye maruz bırakmak gibi hiç kimsenin görevi yoktur,
-tırnak içinde- tersine, iktidarların da halkı koruma
sorumluluğu vardır diyerek çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Engin Özkoç.
Buyurunuz Sayın Özkoç.
25.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramını kutladığına, Kırım Tatar
sürgününün 77nci yıl dönümüne, İsrailin Gazzeye
yaptığı saldırılara, İçişleri Bakanı
Süleyman Soyluyu soruşturma yerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
olduğuna ve Sakaryaspora başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yarın 19 Mayıs, Büyük Önderimizin Ulusal
Kurtuluş Savaşı'mızın ilk adımını
attığı gün, halkımızın kaderini
değiştirdiği gün.
Bağımsızlığımızın nişanesi olan bu
günümüzü, bayramımızı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
tüm kalbimle kutluyorum.
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün
geleceğimizin mimarı kabul ettiği gençliğimize
armağanı 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
kutlu olsun.
Kırım Tatarlarının ana
vatanları Kırım'dan sürgün edildiği ve
hayatlarını kaybeden binlerce kişinin acısını
bugün tekrar yaşıyoruz. Onlara Allah'tan rahmet diliyor, soydaşlarımızı
hiç unutmayacağımızı buradan bir kere daha ifade ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; böyle bir gündemde, pandeminin ekonomik zorlukları,
baskısı altında bir Ramazan Bayramı geçirdik. Bayram
süresince, İsrailin Filistin'e yönelik şiddeti, çocukların
gözyaşları, akan kan yüreğimizi dağladı.
Kudüs, dinlerin, kültürlerin buluşma
noktasıdır ve daima barış içinde kalmalıdır ancak
Gazzede bugün yaşananlar hepimizi derinden yaralıyor,
vicdanları parçalıyor.
Filistinde kanayan yaranın çözümü de bellidir.
Çözüm, 1967 sınırları baz alınarak 2 devletli bir
yapının oluşturulmasıdır. Bu çözümü kabul etmenin
sonucu kan ve gözyaşıdır. Birleşmiş Milletlerin de
karara bağladığı üzere, İsrail işgal ettiği
topraklardan derhâl çekilmelidir, Kudüsün statüsünü değiştirmeye
yönelik faaliyetlerine de son vermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Birleşmiş
Milletler perşembe günü Kudüs gündemiyle toplanıyor. Sayın
Volkan Bozkırın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu
Başkanlığını yürütüyor olması bu noktada bir
avantaja çevrilmeli ve Türkiye, Birleşmiş Milletler nezdinde gerekli
adımların atılması için etkin çaba göstermelidir.
Biz, Filistin halkı için adalet talep ediyoruz.
Kendi halkımız için mücadelesini verdiğimiz adalet, Filistin
halkının ve tüm insanlığın hakkıdır. Bunun
için ortak mücadele vermeliyiz. Filistini bölgemizde bağımsız
bir devlet olarak görmek en büyük arzumuzdur. Kardeşlerimizin
acılarını paylaşıyoruz, bir an önce bölgenin
barışa kavuşturulmasını istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye son bir haftadan beri
mafya iddialarıyla çalkalanıp duruyor. Korkunç iddialar var.
İddiaların bir an önce açıklığa
kavuşturulması gerekiyor. Bunun üzerine İçişleri
Bakanı Süleyman Soylu da bu amaçta olduğunu belirtmiş ve dün
savcılara giderek Beni soruşturun. demiş.
Uğraştığı işlerden ve mafyayla olan
ilişkilerinden dolayı olsa gerek, bu işlerin nasıl yürüdüğünü
Sayın Bakan unutmuş. Savcılar, bir Bakan olarak seni maalesef
soruşturamıyorlar son çıkardığınız
yasalardan dolayı. İçişleri Bakanı Soyluya sesleniyorum:
Bir bakanın soruşturulması için adres Türkiye Büyük Millet
Meclisidir; niyetinde samimiysen partine git, Mecliste bir soruşturma
önergesi versinler, biz ona bütünüyle destek vereceğiz. Gerçekler
soruşturulsun, Meclis geçmişte olduğu gibi iddiaları
aydınlatan bir kurum olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Soylu
soruşturulmak istiyorsa bir kere daha söylüyorum: İlgili yasalar
Soylunun soruşturulma yerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu
söylüyor. Buraya muhakkak başvurunun yapılması ve bir
soruşturma önergesinin verilmesi gerekiyor.
Bu arada, bir Sakarya Milletvekili olarak
Sakaryamıza final yolunda başarılar diliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurunuz Sayın Özkan.
26.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Ramazan Bayramını tebrik
ettiğine, İsrailin Gazze ve Kudüste yaptığı
saldırılara, Yahudi Üstün Cesaret Madalyasının Recep
Tayyip Erdoğana İkinci Dünya Savaşındaki
soykırımdan Avrupadaki Yahudileri kurtaran Türk diplomatların
anısına atfen verildiğine ve Türkiye
düşmanlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde büyük ve güçlü Türkiye olma idealinden
rahatsızlık duyduklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
rahmet ayı ramazanışerifi idrak ettik ve akabinde Ramazan
Bayramına medeniyetimizin bütün güzelliklerini yaşayarak
ulaştık. Tabii ki salgın tedbirleri ve terör devleti İsrailin
uygulamaları, Ramazan Bayramına ve ramazan ayının son
günlerine buruk bir şekilde ulaşmamıza neden oldu. Yeniden aziz
milletimizin Ramazan Bayramlarını tebrik ediyorum. Rabbim
sağlık, afiyet içerisinde bizleri nice güzel bayramlara
ulaştırsın.
Tabii, terör devleti İsrailin Filistinde
Filistinli kardeşlerimize, Gazzede, Kudüste ve üç din için mukaddes olan
ve -her türlü insanın saldırıdan muaf tutulması gereken-
bugüne kadar tarih boyunca hiçbir saldırının
gerçekleşmediği Harem-i Şerifte kadın, çocuk, yaşlı,
genç bütün Filistinlilere karşı, Müslümanların ilk
kıblesini hedef alarak yaptığı girişimler,
saldırılar milletimizin yüreğini, İslam
dünyasının ve insanlığın yüreğini
dağladı. Tabii, bu noktada bütün uluslararası statükonun üç
maymunu oynadığını da gördük; Görmedik, duymadık,
bilmiyoruz. anlayışıyla uluslararası toplum, başta
Birleşmiş Milletler olmak üzere, insan hakları aktivistleri,
herkes kulağını tıkadı. Mazlumların gür sesi ve
mağdurların hür sesi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemiz ve aziz milletimiz, bütün
insanlığın vicdanına tercüman oldu. Bütün uluslararası
toplumun dikkatini çekmek ve bu insanlığa karşı suçu
izlememek için uluslararası toplumu göreve çağırmak -davet
etmek- üzere bir inisiyatif ortaya koyduk hamdolsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz inanıyoruz ki
insanlığın vicdanı gerekeni yapacak ve bu terör devleti
İsrailin uygulamalarına hak ettiği cevap verilecektir.
Tabii, Kudüs Şairi Mehmet Akif
İnanın
Mescid-i Aksayı gördüm düşümde
Götür Müslümana selam diyordu.
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslam diyordu.
Dizelerinde olduğu gibi o rüyayı İslam dünyası, necip
milletimiz yeniden gerçek kılacak ve orada aynen tarihte olduğu gibi
yeniden huzuru ve barışı egemen kılacaktır.
Tabii, sürekli gündeme taşınıyor,
Sayın Erdoğana İsrail cesaret ödülü verildiğine dair
sürekli bir yaygara koparılıyor. Elbette İsrail, özellikle
mazlumların yaşadığı bu hissiyata ortak olan ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
bütün
uluslararası toplumun dikkatini çekmek suretiyle bunu dünyaya
haykıran Sayın Cumhurbaşkanımızdan rahatsız çünkü
Sayın Cumhurbaşkanımız, Davosta ve özellikle 2009 yılında
yaşanan o vahşetten sonra, bütün İsrailin Balfour
Deklarasyonuyla başlayan, taksim planını yok sayan, BMnin ve
uluslararası toplumun bütün kararlarına aykırı
hareketlerinin üzerinin örtülemeyeceğini göstermiştir.
Bakınız, Sayın
Cumhurbaşkanımıza İsrail cesaret ödülü verildiğine
dair yalanın arkasında ne var? Bunu ben söylemiyorum, bugün pek de
güvenilen, birilerinin pek de güvendiği uluslararası medya da ifade
ediyor. Deniyor ki: Sayın Erdoğanın şahsına ödül
vermedik. Kendisine verilen plaket, cesaretin takdiri adıyla bilinen ve
İkinci Dünya Savaşındaki soykırımdan Avrupadaki
Yahudileri kurtarmış olan Türk diplomatların anısına
atfen kendisine takdim edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani, bu takdir
plaketini kendisine teslim ettik ama bu plaket aslında bugün hayatta
olmayan Türk demokratların, diplomatların anısına
verilmiştir. Yanlış mı verilmiş? Yani, İkinci
Dünya Savaşında Nazi zulmünden kaçan ve antisemitizmin kurbanı
olan Yahudilere, bugün, tarih boyunca olduğu gibi, merhametin,
şefkatin bütün güzelliklerini gösteren aziz milletimizin tarihte yer alan
diplomatlarına ve aziz milletimize verilmiştir. Yani, Nazi zulmüne
mahkûm edilmeyen, hayatı kurtarılan o Yahudilerin anısına
verilmiştir. Kimlermiş bu diplomatlar? Necdet Kent, Behiç Erkin,
Firüzan Selçuk, Cemal Özkaya, Saffet Arıkan, Pertev Şevki Kantemir,
Abdülhalat Birden, Kudret Erbey, Galip Evren, Selahattin Ülkümen ve Burhan Işık
isimli ve burada bir kısmını sayamadığımız
diplomatlar adına verilmiştir.
Şu anda, başta
Cumhurbaşkanımızın gönül coğrafyamızda yanan
ateşleri söndürmek için ortaya koyduğu diplomatik atılım,
mücadele, gayret elbette birilerini rahatsız etti. Kimi rahatsız etti?
Bir taraftan, Kuzey Suriyede oluşturulmak istenen terör koridorunu
bertaraf eden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
liderliğindeki Türkiye Cumhuriyetinin tutumu Türkiye
düşmanlarını, silah baronlarını, faiz lobilerini,
petrol şirketlerini rahatsız etti. [İYİ Parti sıralarından
alkışlar(!)] Kimi rahatsız etti? Yine, mavi vatanı
kurmamızdan rahatsız olanları elbette rahatsız etti.
Libyadaki duruşumuz, Azerbaycandaki Ermeni işgalini
sonlandırmamızdan rahatsız olanlar,
Cumhurbaşkanımızın İsrailin zulmüne karşı
duruşundan rahatsız oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine, Karadenizde 405
milyar metreküp doğal gazı keşfederek milletimizin hizmetine
sunmamızdan rahatsız oldular. Elbette, aynı iş birlikçiler,
Ayasofyanın seksen altı yıl aradan sonra yeniden Fatihin
vasiyetine ve vakfiyesine uygun bir şekilde İslam mabedi
olmasından rahatsız oldular. Onun için bu Türkiye
düşmanlarının, terör örgütlerinin ve onların iş
birlikçilerinin rahatsızlığı Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiyenin büyük ve güçlü Türkiye
olma idealinde nice çok rahatsızlıklar yaşayacaklar.
Şimdiden, o iş birlikçilere rahatsızlıkları için
elbette hazırlanın diyoruz.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, sadece
kayıtlara geçmesi için söylüyorum: Sayın Grup Başkan Vekilinin
bahsettiği İkinci Dünya Savaşında Nazi zulmünden
Yahudileri kurtaran diplomatlar bugün yaşıyor olsalardı
İsrailin Filistine yaptığı bu kırımın ve
soykırımın karşılığında böyle bir
madalyayı asla kabul etmezler, iade ederlerdi. (CHP sıralarından
alkışlar) Onun onlar adına böyle bir madalyayı almaya
hakkı yoktur, o yüzden bu Filistin bu zulüm altındayken o madalya
iade edilmelidir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İkinci Cihan
Harbinde Türk diplomatlar Nazi zulmünden kaçan Yahudilere anne şefkatini,
tarih boyunca bütün mazlumlara gösteren aziz milletimizin duruşunu
göstermiştir. O diplomatlar al bayrağımızın ve
medeniyetimizin bütün o şefkat ve medeniyet duruşunu o gün
gösterdiği gibi -bugün yaşamış olsalardı- yine,
Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde duruşumuzu
one minute olayında, Davosta nasıl ortaya koymuşsak ve
Filistin davasında Filistinli kardeşlerimizin yanında nasıl
durmuşsak bu duruşun en güzel tecessüm ettiği hâli ortaya
koyarlardı. Genel Kurulun dikkatine sunarım.
BAŞKAN Sayın Özkoç
27.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, o diplomatlar hiçbir emperyalist güçle eş
başkanlık yapmazlardı. (CHP sıralarından
alkışlar) O diplomatlar öldürülen 3 milyon 750 bin Müslümanın
kanına kendi ellerini sokmazlardı. O diplomatlar Türkiyenin
yetiştirdiği monşerler değildi, onlar asıl
diplomatlardı, onlar hırsızlık ve arsızlık
yapıp şimdi büyükelçi olanlarla eş tutulmamalıdır.
Onun için, o diplomatlar bugün olsalardı Filistinin bu zulmü
karşısında bu madalyayı reddederlerdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, son bir izahat olsun
efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer
sataşırsa bir daha söz isterim.
28.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; o diplomatlar yaşasaydı Kuzey Suriyede
terör koridorunu bertaraf eden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana bu ahlaksız yakıştırmayı
yapmazlardı.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) AK
PARTİye oy verirdi, size oy verirdi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Mavi vatanı
inşa eden, Libyada, Azerbaycanda Ermeni işgalini ve terör
yaklaşımlarını durduran Recep Tayyip Erdoğana bu
yaklaşımları yapmazlardı. Karadenizde 405 milyar metreküp
doğal gazı petrol şirketlerinin, silah baronlarının ve
faiz lobilerinin gayretine rağmen çıkartan Cumhurbaşkanımıza
bu yakıştırmaları yapmazlardı ve yine,
Ayasofyayı milletimizle yeniden buluşturan ve birilerini
rahatsız eden böylesi yaklaşımlara karşı
sapasağlam, dimdik dururlardı
ALİ ŞEKER (İstanbul) Filistin nere,
Ayasofya nere?
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi, Türküyle
Kürtüyle, 85 milyon milletimizle. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ayasofya nere,
Filistin nere?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aradaki
bağlantıyı kuramayanlar düşünsün!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç,
anlaşılmış konu.
İcmaldeki güzellik tafsilde yok Sayın
Özkan.
Peki, buyurunuz efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben kayıtlara
geçsin diye tekrar söylüyorum.
Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde hiçbir Başbakan Ben Amerika Birleşik Devletlerinin
eş başkanıyım. diyerek Orta Doğudaki İslam
zulmüne katkı sağlamamıştır; bunu hiçbir Başbakan
yapmamıştır. Mavi vatanın yaratıcısı olan
generalimizin bileğine kelepçeyi hiçbir Başbakan
takmamıştır. Türkiye Cumhuriyetinde hiçbir Başbakan
Filistin zulüm altındayken diplomatlara verilen o madalyayı Onlar
adına ben kabul ediyorum. demez çünkü o diplomatlar, bu zulüm
altında o madalyayı reddederdi. Bunu bütün herkes bilsin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerine teşekkür ediyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İkinci Cihan
Harbinde Karadenizde batırılan Yahudilerin hesabını
veremeyenler tabii ki bunu bu şekilde anlayacak. Orada batırılan
gemiler ve Yahudilerin denizde boğulmasına neden olanlar tarih boyunca
affedilmeyecek.
BAŞKAN - Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VI.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 18 Mayıs 2021 Salı günkü
birleşiminde İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca, yürütme adına yapılacak gündem dışı
konuşmayı müteakip siyasi parti grupları tarafından
yapılacak konuşmaların süresinin on beşer dakika
olmasına ve bu birleşimde gündemin Başkanlığın
Genel Kurula Sunuşları kısmında yer alan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
18/5/2021
Danışma Kurulunun 18/5/2021 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Cahit
Özkan Engin
Özkoç
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Meral
Danış Beştaş Erkan
Akçay
Halkların
Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 18 Mayıs 2021 Salı günkü
(bugün) birleşiminde İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca, yürütme adına yapılacak gündem
dışı konuşmayı müteakip siyasi parti grupları
tarafından yapılacak konuşmaların süresinin on beşer
dakika olması ve bu birleşimde gündemin
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları
kısmında yer alan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yürütmenin,
İsrailin Kudüse saldırıları ve Filistindeki
gelişmeler konusunda, İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci
fıkrası gereğince gündem dışı söz istemi
vardır. Bu istemi yerine getireceğim. Daha sonra, talepleri hâlinde
siyasi parti gruplarına ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine söz
vereceğim. Konuşma süreleri, yürütme için yirmi dakika, az önce kabul
edilen Danışma Kurulu önerisi doğrultusunda siyasi parti
grupları için on beşer dakika, grubu bulunmayan bir milletvekili için
ise beş dakikadır.
Şimdi, yürütme adına
konuşmalarını yapmak üzere Dışişleri Bakanı
Sayın Mevlüt Çavuşoğlunu Genel Kurula davet ediyorum.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Bakanları
kapalı kapılar ardına koydunuz ya, helal olsun size be! Gelip
oturamıyorlar, görüyorsunuz. Böyle sistem mi olur ya!
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bakan. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
B)
Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları
1.-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun,
İsrailin Kudüse saldırıları ve Filistindeki
gelişmelere ilişkin gündem dışı açıklaması
ve İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan,
MHP Grubu adına Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, HDP Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, CHP Grubu adına
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz, AK PARTİ Grubu adına
Bursa Milletvekili Efkan Ala ile şahsı adına Ankara
Milletvekili Mustafa Destici'nin aynı konudaki konuşmaları
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İsrailin bütün dünyanın gözünün önünde Filistinli
kardeşlerimize yönelik saldırıları ve bu konuda atmakta
olduğumuz diplomatik adımlar hakkında yüce Meclisimizi
bilgilendirmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Sayın
Başkan, sizi, Divanınızı ve saygıdeğer milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İsrailin
saldırılarında şehadet mertebesine erişen Filistinli
kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil
şifalar diliyorum. Filistin halkına Türk milleti adına
başsağlığı dileklerimizi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, biz bu
toplantıyı yaptığımız sırada İsrailin
Filistinli sivillere yönelik yürüttüğü askerî harekât sürüyor. Şu ana
kadar 200den fazla Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetti,
şehitlerin yarısına yakını kadın ve çocuk.
Önce, bugün sizlere bu noktaya nasıl
gelindiğini kısaca anlatacağım, ardından Türkiye
olarak atmakta olduğumuz adımlar hakkında bilgi arz
edeceğim. İsrail her ramazanda olduğu gibi bu yıl da
özellikle Kudüsteki Filistinli kardeşlerimize yönelik
baskılarını artırdı. Yasa dışı
yerleşimler tarihte görülmemiş boyutlara ulaştı. Bundaki
temel hedef ise Filistinlileri Kudüsten tamamen sürmek ve
bağımsız bir Filistin devletini imkânsız hâle getirmektir.
İsrail, Doğu Kudüsün Şeyh Cerrah semtinde Filistinli aileleri
evlerinden zorla tahliye etmeye başladı. Bir düşünün:
Yaklaşık yetmiş yıldır bir evde yaşıyorsunuz,
çocuklarınız, torunlarınız burada doğmuş ve bir
gün sözde mahkeme kararıyla sizi evinizden çıkarıp orayı
başkalarına veriyorlar. Bunu hangi adalet anlayışıyla
açıklayabilirsiniz? Buna hangi vicdan sessiz kalabilir?
Saygıdeğer milletvekilleri, bu Şeyh
Cerrahtaki evler yaklaşık yetmiş yıl önce Ürdün devleti tarafından
inşa edilip tapularıyla beraber orada yaşayan Filistinlilere,
Filistinli kardeşlerimize teslim edilen evlerdir. İsrail polisi
Filistinli Müslümanların din özgürlüklerine de müdahale etti, Harem-i
Şerifte ramazan ayını idrak etmelerine engel oldu, ibadetlerini
yapmalarına ve oruçlarını orada açmalarına engel oldular,
ilk kıblemiz Mescid-i Aksada ibadet eden Filistinlilere plastik mermiler
ve gaz bombalarıyla saldırdılar. Filistin
Dışişleri Bakanının 7 Mayısta ülkemize
gerçekleştirdiği ziyarette İsraile karşı
atılabilecek adımları birlikte değerlendirdik. Akabinde
maalesef İsrail sivil Filistin halkına saldırdı; BM
binalarını, okulları ve orada Filistinlilere insani yardım
için kurulan BM Ajansı UNRWA dâhil, hastaneler dâhil tüm kurumları
hedef aldılar. İsrail, Gazzeden atılan ilkel füze ve
bombaları bahane edip Gazzeye yönelik topyekûn bir saldırı
başlattı, hem mübarek ramazan ayını hem de Ramazan
Bayramımızı Filistinlilere ve bizlere zehir ettiler.
Saygıdeğer milletvekilleri, müsaadenizle,
bu gelişmeler karşısında Türkiye olarak
attığımız diplomatik adımlar hakkında sizlere
bilgi arz etmek istiyorum, özetlemek istiyorum: Sayın
Cumhurbaşkanımız uluslararası toplumun Filistine yönelik
desteğini sağlamak için çok sayıda liderle görüştü, ben de
çok sayıda mevkidaşımla yüz yüze veya telefonla görüştüm,
bazılarıyla defalarca konuştuk, görüştük. Önce
Birleşmiş Milletlerden sonra dünyanın en kapsayıcı
uluslararası örgütü niteliğindeki İslam İşbirliği
Teşkilatını harekete geçirdik. İlk olarak daimî temsilcilerimiz,
bilahare Dışişleri Bakanları olarak bizler acil oturumda
bir araya geldik. Bu toplantılarda kabul edilen bildiri ve kararlara,
girişimlerimiz üzerine, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde
netice çıkmaması nedeniyle BM Genel Kurulunun toplanması
çağrısı eklendi yani aslında perşembe günü
yapılacak bu toplantıya ilk çağrıyı bu vesileyle
yapmış olduk. Ayrıca, 2018deki İslam
İşbirliği Teşkilatının İstanbulda
gerçekleştirilen Olağanüstü İslam Zirvesi ve BM Genel Kurulunda
kabul edilen kararlarda da vurgulandığı üzere Filistinliler için
bir uluslararası koruma gücü oluşturulması dâhil her türlü
mekanizmanın harekete geçirilmesi hususunu bu karara ve bildirilere
eklettik.
Bu noktada, uluslararası koruma
mekanizması hakkında sizlere kısaca bilgi arz etmek istiyorum.
Biraz önce bahsettiğim gibi İslam İşbirliği
Teşkilatı 2016-2019 Zirve Dönem
Başkanlığımız sırasında Filistinliler için
uluslararası koruma mekanizmasını defalarca gündeme getirdik. Ve
2018de İstanbulda -biraz önce bahsettiğim- Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde yapılan Olağanüstü İslam Zirvesinde de bu
konuda ortak çağrıda bulunmuştuk. Daha sonra, Haziran 2018de
Kudüs konusunda acil olarak toplanan BM Genel Kurulunda Cezayirle birlikte
eş sunucusu olduğumuz Filistinli Sivillerin Korunması
başlıklı bir karar kabul edildi. Kararda BM Genel Sekreterinin
bu konuda bir rapor hazırlaması yönünde çağrı
yapıldı. BM Genel Sekreteri hazırladığı raporda 4
tip korumadan söz etti: Fiziki koruma, hukuki koruma, işgal altında
yaşayanlara destek amacıyla dışarıdan bir ajans ya da
aktörün dâhil olmasını öngören genel yardım ve uluslararası
kamuoyunda görünürlük kazandırmak. Raporda, koruma faaliyetleri ve
mekanizmalarının iyileştirilmesi için şu hususlar
bulunuyor: BMnin ofis ve personeli ile sahadaki varlığının
artırılması, insani erişimin iyileştirilmesi, BM ya da
üçüncü bir tarafça konuşlandırılabilecek sivil gözlem misyonu ve
fiziki korumanın sağlanması. BM Genel Sekreteri bu raporunda
fiziki koruma için iki alternatif önerdi: BM tarafından güç gönderilmesi
ya da BM yönergesi altında gönüllü ülkeler tarafından korunma
sağlanması. Tabii, fiziki güç konuşlandırmak için
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı gerekiyor. Biz, son
dönemde, bizim gibi düşünen fikirdeş ülkelerle birlikte bir adım
atılması için yoğun çaba sarf ediyoruz, birlikte
çalışıyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, İslam
İşbirliği Teşkilatındaki girişimlerimizin
ardından İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap
Liginin dönem başkanlarının başvurusuyla, Nijer ve
Cezayirin daimî temsilcilerinin imzasıyla, Genel Kurul Başkanı
Büyükelçi Volkan Bozkır perşembe günü Filistin konusunda Genel Kurulu
toplama kararı aldı. Bu vesileyle Sayın Bozkıra bu süreçte
gösterdiği liderlik için şükranlarımızı sunuyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Genel Kurula bakanlar düzeyinde güçlü bir
katılım sağlamak için de çaba sarf ediyoruz. Filistin
Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Pakistan
Dışişleri Bakanı Sayın Şah Mahmud Kureyşi
dâhil, yarın yine Paristen bize katılacak bazı
dışişleri bakanlarıyla New Yorka beraber gideceğiz.
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi
kardeşim dün akşam bu amaçla Ankaraya geldi. Bugün kendisiyle
öğle yemeğinde, çalışma yemeğinde bir araya geldik ve
kısmetse yarın -biraz önce söylediğim gibi- yola
çıkıyoruz.
Ayrıca, bu toplantıların hepsi önemli
ama İsrailin bu eylemlerinin cezasız kalmaması için de
çalışıyoruz. Filistinin 2015 yılında İsrailin
savaş suçlarının soruşturulması talebiyle
Uluslararası Ceza Mahkemesine yaptığı başvuru üzerine
mahkeme savcısı soruşturma başlatmıştı. Bu
soruşturmayı da hem destekliyoruz hem de yakından takip
ediyoruz.
İsrail, işgal ettiği topraklarda,
uluslararası insani hukukun temelini oluşturan Cenevre
Sözleşmesini de ihlal ediyor. Bu bağlamda, İslam
İşbirliği Teşkilatı üyeleriyle birlikte,
İsrailin gerçekleştirdiği ihlallerin Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Konseyinde de gündeme getirilmesi yönündeki
çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Yine,
İslam İşbirliği Teşkilatı Cenevre Grubu -ki
Başkanlığını şu anda Pakistan yapıyor-
Pakistan Büyükelçisinin imzasıyla hem İnsan Hakları Konseyine
hem de İnsan Hakları Komiserliğine başvuruda bulunduk
inceleme yapmaları için.
Değerli milletvekilleri, uluslararası
toplumun tepkisi maalesef yine cılız kaldı. Sanki Gazzede
İsrail ile Filistin orduları arasında bir savaş
varmış gibi iki tarafa da çağrılarda bulunuldu.
Bazıları İsrailin güvenliğini her şeyin önüne koydu,
Gazzede işlenen savaş suçlarına ve insanlığa
karşı suçlara gözlerini kapadılar. Yeni ABD yönetimi kural
temelli uluslararası düzene dönüş ve uluslararası hukuka
saygı gibi söylemlerle iktidara gelmişti; sonucu tüm dünya görüyor,
zalim ile mağduru eş tutan açıklamalar yapıyorlar. ABD,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden asgari kınama içeren
bir açıklama çıkmasını dahi engelliyor tek
başına. Biliyorsunuz, 5 ülkenin, daimî üyenin veto hakkı var.
14e 1; 14 ülke destekliyor, ABD veto ettiği için bir kınama
kararı dahi çıkamadı, çıkmadı. En son Çin, Tunus ve
Norveçin ortak girişimiyle bir basın açıklaması yapmak
istediler; dün Türkiye saatiyle 19.00 itibarıyla sessizlik süreci bitti ve
ABD yine engelledi, bir basın açıklaması bile maalesef
yapılamadı. Ne acıdır ki Güvenlik Konseyi kendi kabul
etmiş olduğu kararları dahi yok sayan bir aymazlık içinde.
Kimileri de karanlık tarihlerinde Yahudilere yönelik işledikleri
soykırımın verdiği suçluluk duygusuyla
şuurlarını kaybedip İsraile âdeta arka çıktılar.
İşte, Avusturyadaki popülist zihniyet, insanlık suçu
işleyenlerin bayrağını kendi gönderlerinde
dalgalandırmakta beis görmedi. Bunları yapanların İslam
düşmanlığıyla tanınmış çevreler olması
ise bizi hiç şaşırtmadı. Sadece bu ülkede değil,
diğer ülkelerde de dikkat edin destek verenlere; o ülkelerde İslam
düşmanlığı giderek artıyor, İslam
düşmanlığı retoriğini kullanan partilerin desteği
giderek artıyor.
Biz her zamanki gibi uluslararası toplumun
aklıselim ve iyi niyetli üyeleriyle birlikte çalışmaya devam
ediyoruz. Aynı çerçevede, Avrupa Birliği -Sayın Borrellle de
bir görüşme gerçekleştirdik- içinde bizim gibi düşünen -çoğunlukta
tabii bu ülkeler- ülkelerle, gelişmeler karşısında
atılabilecek adımlara dair diyaloğumuzu sürdürüyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, ne yazık
ki bu yaşananlar bizi şaşırtmadı. Çünkü biz
yıllardır İsrailin gerçek niyetinin başkenti Kudüs olan
bağımsız Filistin devletini yok etmek olduğunu biliyoruz.
Bazı Müslüman ülkeler önceki ABD yönetiminin baskısıyla
İsraille ilişkilerini normalleştirirken
yaptığımız uyarılarda maalesef haklı
çıktık. Biz iki ülke arasındaki normalleşmeye
karşı değiliz -bu İsrail olur, başka ülkeler olur-
ancak biz bu normalleşmenin Filistin ve Kudüs davası pahasına
olmasına karşıyız. Ve bu süreçte gördük ki bu
normalleşme çabaları İsrailin saldırganlığını
artırdı.
Saygıdeğer milletvekilleri, İsrailin
hedef gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılar neticesinde
gittikçe kötüleşen insani durumla da yakından ilgileniyoruz. Her
zaman olduğu gibi, duyarsız değiliz yani hiçbir zaman
duyarsız olmadık, burada da duyarsız değiliz. TİKA ve
Kızılay başta olmak üzere insani yardım kuruluşlarımız
bu koşullara rağmen, zor koşullara rağmen Filistinli
kardeşlerimizin acısını hafifletmeye
çalışıyor. Sahada çok çalışıyorlar; gıda,
sıcak yemek, ilaç, hijyen, mutfak malzemesi gibi her türlü
yardımı oradaki, zor şartlardaki kardeşlerimize
ulaştırıyorlar. Kendilerine huzurlarınızda çok
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İsrail, sivillerin yanı sıra -biraz
önce de söyledim- basın-yayın kuruluşlarına da
saldırıyor. Tabii, bunları, işlediği suçları
dünya görmesin, bilmesin diye yapıyor. Bu vesileyle, yardım
kuruluşlarımız gibi sahada yaşam tehlikesi altında,
cansiparane bir şekilde görev yapan başta Anadolu Ajansı ve TRT
çalışanları olmak üzere tüm basın mensuplarına da
yürekten teşekkürlerimi ve tebriklerimi iletmek istiyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bu çabalarımız kapsamında yüce Meclisimizin
vermiş olduğu güçlü tepki özellikle takdire şayandır. Tüm
siyasi partilerin imzasıyla yayınlanan ortak bildiride İsrail
zulmünün kınanması milletimizin duygularına tercüman olmuş,
diplomasimize de güç vermiştir. Keza, Sayın Meclis
Başkanımız, Komisyon Başkanlarımız ve diğer
milletvekillerimizin parlamenter diplomasinin imkânlarını bu hususta
seferber etme çabalarından da Dışişleri
Bakanlığı olarak, Türk diplomasisi olarak büyük güç
alıyoruz. Dışişleri Bakanlığı olarak her
konuda olduğu gibi bu hususta da yüce Meclisimizin hizmetindeyiz.
Bugün Ankarada bulunan Pakistan
Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi
kardeşimden Pakistan Meclisinin de benzer şekilde oy birliğiyle
güçlü bir karar kabul ettiğini öğrendim. Buradan kardeş
Pakistanın yönetimine, Meclisine ve halkına
selamlarımızı, dualarımızı, en iyi dileklerimizi
gönderiyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, Filistinde ve
ötesinde mazlumların umudu Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğandır ve Türk milletidir. Filistin konusunda
Türkiyede ortak bir dayanışma iklimi var, bunu koruma hususunda
hassasiyet göstermemiz lazımdır. İç siyasetin rekabet diline bu
konuyu taşımamak ve Netanyahuyla aynı zihniyetteki
insanları, zalimleri sevindirmemek konusunda dikkatli olmamız
hepimizin görevidir.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yüce Meclisimizin
bize verdiği güçle Filistin davasını savunmaktan asla
vazgeçmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye, Filistin konusundaki diplomatik çabaların öncüsüdür, dünyada
vicdanın ve adaletin sesidir ve sesi olmaya devam edecektir. Bu
çabalarımızda yüce Meclisimizin duyduğu güven bizim en büyük
desteğimizdir. Bu düşüncelerle hepinize çok teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, beni bugün buraya davet eden Meclis
Başkanlığına, Divana çok teşekkür ediyorum. Her zaman
olduğu gibi bir kere daha vurgulamak isterim, ne zaman Meclisimiz talep
ederse biz gelip Meclisimize bilgi vermekten hem onur duyarız hem
kıvanç duyarız.
Saygılarımla. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Kamil Erozan.
Buyurunuz Sayın Erozan. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AHMET
KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yetmiş yılı aşkın bir süredir Orta
Doğunun kanayan yarasına yeni bir sayfa eklendiği günlerdeyiz.
Biraz evvel Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, Kudüsün
Şeyh Cerrah Mahallesinde bazı ailelerin mahkeme kararlarıyla
evlerinden edilmeleriyle başlayan, arkasından, bu ev sahiplerinin
kendi evlerine giremediklerinden kapı önünde iftar eda etmeye
çalışmalarına polisin müdahalesi, polisin, ardından
Mescid-i Aksaya girmesiyle başlayan gerginlik maalesef neredeyse
yarı bir savaş hâline dönüşmüştür. İsrail güvenlik
güçleri kadar, radikal ve silahlı yerleşimcilerin de konuya müdahil
olmasıyla birlikte yoğunlaşan çatışmalarda ölen ve
yaralananlar olmuş, İsrail birlikleri, Kudüse 10 bini aşan
sayıda müdahale etmişlerdir. Gazzeden yapılan roket
atışlarına karşı, İsrail, Gazzenin kuzeyini
hedef alan top atışları ve hava harekâtlarıyla cevap
vermiş, çatışmaların boyutları bazılarına
göre üçüncü intifada olarak tanımlanacak bir boyuta
erişmiştir.
Bütün bu olaylar bölgesel olarak da enteresan bir
konjonktürde meydana gelmektedir. Malumunuz olduğu üzere, 22 Mayıs
tarihinde Filistinde seçimlerin yapılması söz konusu idi fakat bu
seçimler ileri bir tarihe ertelenmiştir. İsrail cephesinde
Başbakan Netanyahu hükûmet kuramayarak köşeye
sıkışmıştır. Ayrıca, sosyal medyada
karşılıklı radikal grupların şiddet görüntülerini
de yayarak bu gerginliği zirveye taşıdıkları
gözlenmiştir. İlginç olan bir diğer husus ise Körfez
şeyhlikleri ve krallıklarının İsraille
ilişkilerini normalleştirme arayışlarında
bulunduğu bir ortamda bu süreç gündeme gelmiştir. Ama şunu
memnuniyetle gözlemek istiyoruz ki, bu şeyhler ve krallıklara rağmen,
o ülkelerin toplumlarındaki taban normalleşmeyi ve işgalleri reddetmeye
devam etmektedir.
Kudüsün Şeyh Cerrah semtindeki bu
uyuşmazlık bugünkü boyutlarıyla -Sayın Bakan da ifade etti-
200den fazla kişinin hayatını kaybetmesi sonucunu
doğurmuş, yaralıların sayısı bini aşmıştır
ve maalesef, bu ölenlerin içinde önemli bir sayıda kadın, çoluk çocuk
da bulunmaktadır.
Krizin eriştiği boyuta rağmen,
Filistin adına mücadele yürüten 11 kadar örgüt var, 1 örgüt yok
Filistinde ama bunların hemen hemen hepsi Hamasın liderliğinde
bu işi yürütüyorlar.
Şimdi, Batıya
baktığımızda Batı niye bu kadar lakayt
davranıyor? demekte haklıyız ama şunu da bir dipnot olarak
koymak durumundayız çünkü Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri
açısından Hamas bir terörist örgüttür; dolayısıyla, o
toplumlarda bu gelişmelere bakıldığında, onlar
açısından İsrailin güvenliğini tehdit eden teröristler
hikâyesi vardır maalesef ve bu ortamda Filistin davasının Avrupa
ve Batı âleminde savunulması maalesef kolay olmamaktadır. Buna
rağmen, şaşırtıcı bir şekilde, ABDde
Temsilciler Meclisinde 25 temsilci İsraile diplomatik baskı
yapılması için bir mektup yazmıştır Blinkena, çok
şükür. Kongre üyelerinden bazıları da münferiden
eleştirilerde bulunmuşlardır. Hatta bu eleştiriler
çerçevesinde, gerilimin eriştiği noktada Biden bile İsraile
verdiği koşulsuz desteği nüanse etmek ihtiyacını
duymuştur.
İlginç olan başka bir husus vardır:
Bu roket ve füze saldırıları karşısında, böyle
İsrailin medarıiftiharı dediğimiz Demir Kubbenin de bu
kadar yüksek sayıda roket ve füzeye karşı
dayanamayacağı veya bu kadar yüksek sayıyla baş
edemeyeceği anlaşılmıştır ve hatta bunun ne kadar
etkin olduğu, niye buna bu kadar para yatırıldığı
konusu da tartışma konusu olmuştur. Buna rağmen,
İsrail cephesinde de muhtelif sesler vardır. Örneğin,
İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin Bu çılgınlığı
durdurun. diyebilmiştir; bazı hahamlar Araplara
saldırmayın. çağrısı yapabilmiştir.
Dolayısıyla, her iki cephedeki tavrın homojen
olmadığını da hatırda tutmakta fayda var.
Uluslararası topluma gelince -burada biraz
evvel Sayın Bakan da andı- Birleşmiş Milletler var, Arap
Birliği var, İslam İşbirliği Teşkilatı var
ama maalesef bunların çabaları çağrı ve kınamalardan
öteye gidememiştir. Birleşmiş Milletlerdeki ABDnin mevcudiyeti
ve Güvenlik Konseyindeki veto erkinden dolayı Güvenlik Konseyinden de bir
işlev beklemek maalesef mümkün değildir. Şimdi, bir anlamda
gözler perşembe günü yapılacak olan Genel Kurul
toplantısına çevrilmiş olsa da hepimizin bildiği gibi Genel
Kuruldan çıkacak bir karar olsa olsa manevi ve siyasi bir mesaj içerir,
ondan bir sonuç üretmek her zaman mümkün değildir ve geriye doğru
bakarsanız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de Genel Kurul
da bu konuda geçmişte birtakım kararlar almıştır ama
bu kararların bir işe yaramadığı da bugünkü durumla
ortaya çıkmıştır.
Bir başka mesele de var, belki gölgede duruyor
ama insanların pandemiyle boğuştuğu bir ortamda Filistin
meselesini gündemin baş sayfalarına taşımak kolay
değildir Batı âleminde, bunu da hatırda tutmak lazım.
Uluslararası toplum dediğimiz zaman
bunun içinde Türkiye de var, İran da var. İran, tabii, kendine özgü
bir konumda çünkü işin içinde Hizbullah da var bu İsraile
karşı mücadele edenler arasında. Hizbullah ile İranın
ilişkileri malum. Dolayısıyla, İranın bu konuda bir
söz söyleme hakkı hemen hemen yok.
Türkiyeye gelince, biz, tabii, geçen gün Sayın
Bakanın ağzından Ümmet bizden liderlik bekliyor. ifadelerini
duyunca biraz sarsıldık çünkü ümmet kelimesiyle birlikte bu
işe dinî bir kisve giydirildiği kanaati ortaya çıktı.
Dolayısıyla, yüzyılın antlaşmasından sonra zaten
birtakım Arap ülkeleri -Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Suudi
Arabistan, Sudan ve Fas- İsraille ilişkileri normalize etmeye
çalışırken bu ümmet çağrısının onlar
nezdinde pek para etmeyeceği ortadaydı. Nitekim, o ülkelerden tabii
ki birtakım tepkiler geldi ama o tepkilere bakarsanız, o tepkilerin
hedefi İsrailden ziyade kendi kamuoylarını
yatıştırmaya yönelik çünkü kendi kamuoylarında da Filistin
meselesinin öneminden dolayı iktidarlardan birtakım daha sert
tepkiler bekliyorlar, o sert tepkiler gelmeyince iktidarlar da mecburen iç
politik sebeplerle oraları yatıştırmaya
çalıştılar.
Filistinlilerin içindeki karmaşa da maalesef,
her şeye rağmen acı. Niye bunu söylüyorum? Bir yanda Filistin
Devlet Başkanı Mahmud Abbas var, diğer tarafta Hamasın
Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye var; bunlar kendi
aralarında maalesef rekabet içindeler. Hamas ile El Fetih arasında
zaman zaman su yüzüne çıkmış bir husumet var, yapılamayan
seçimler var, Netanyahunun kuramadığı hükûmet var; dört
yıl sonra 5inci defa seçime gitmek durumunda kalacağı
anlaşılıyor. Ayrıca, İsrailli radikaller, onlar
paramiliter güç durumundalar, onların da müdahalesiyle bu konu daha da
karmaşık hâle geldi.
Şimdi, ülkemiz açısından konuya
baktığımızda ve bunun iç politikamıza yansımalarına
baktığımızda, biz Sayın Erdoğan acaba bu konuyu
nasıl değerlendirmiştir? diye baktığımızda
kendi kendimize, Allahın lütfu bu, bu kaçırılmayacak bir
fırsat. da demiş olduğu kanısındayım ben.
Dış politika kısmından bahsetmiyorum, iç politika
kısmından bahsediyorum. Aynı şeyi Netanyahu da
söylemiştir yani bir ayağı çukurda olan Netanyahu için bundan
daha güzel bir fırsat olamazdı ve bunu çok iyi
değerlendirdiği de maalesef doğru ama biz Netanyahuyu ve
destekçilerini bu vesileyle şiddetle kınıyor, uluslararası
toplumu bu insanlık ayıbına karşı Filistinlilerin
yanında birlik olmaya ve Netanyahunun vahşetine Dur! demeye
çağırıyoruz.
Şunu da iç politika boyutuyla dikkatinize
getirmek isterim AKP açısından: Tam kapanma ortamında
gerçekleştirilen, âdeta iktidarın tabanı açısından
Safları sıklaştıralım. anlamına gelen,
sokaklarda Filistine birtakım destek kampanyaları
yapıldığını da gördük. Biz de bunlara destek vermek
isterdik ama eşit olacağız, madem mazlumların
yanındayız, mazlumların birine destek verirken öbürüne
sırtımızı dönmeyi biz çözemiyoruz. Tabii ki İsrail
orantısız güç kullanmaktadır, tabii ki bir insanlık
dramı yaşanmaktadır, tabii ki bu eylemlerin kınanması
ve lanetlenmesi gerekir ve tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisi de geçen hafta
yasama organı olarak bunun gereğini yapmıştır. Ama biz
yürütme erkinden beklediğimiz tepkiyi göremedik. Yani Sayın Bakan
biraz evvel Uluslararası toplum, uluslararası toplum, orada
yaptık, bunu yaptık. dedi ama biz Türkiye olarak ne yaptık?
sorusunu gündeme getirmek durumundayız.
Sayın Cumhurbaşkanı 20yi
aşkın telefon görüşmesi yaptı ama maalesef şunu da
gözlüyoruz ki kimsenin, o ümmete liderlik vasfını Sayın
Erdoğana vermeye niyeti yok. Neden bunu söylüyorum? Ümmetin liderliğine
soyunan, sonunda Papayı telefonla aradı. Şimdi, Papa nerede,
hangi ümmetin parçası, onu ben bilmiyorum. Papadan ne bekliyoruz ümmetin
lideri olarak, onu da anlamıyorum. Ama bu, olsa olsa bir aczin ifadesidir
bizim açımızdan.
Başka bir durum var, herkes herkesle
konuşabilirken biz hiç kimseyle konuşamayacak durumdayız bugün.
Mısır örneğini vereceğim; Mısır hem
İsraille konuşuyor hem Filistinlilerle konuşuyor. Sayın
Bakan bugün burada, Yunanistan Dışişleri Bakanı bugün
nerede? Yunanistan Dışişleri Bakanı bugün Gazzede. Ben
Sayın Bakanı bir gün daha beklemeye hazırdım, yeter ki o
bugün Gazzeye gidebilseydi; gidemedi. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Yarın gider mi onu da bilmem
ama bizim boşalttığımız alanda
başkalarının nasıl top koşturduklarının
altını çizmek için bunu söylüyorum. Sayın Erdoğan 2013ten
beri Gazzeye gidiyor, 2013ten beri Gazzeye gidiyor; gidemedi. Uçak mı
yoktu? Cevabı bu değil tabii ki, niye gidemediğini ben biliyorum
ama hatırlatma gereğini duyuyorum. Sağa sola telefon ediyoruz,
20 küsur telefon ettik, ne dedik? İsraile caydırıcı bir
ders verilmesi lazım. dedik. Ha, şimdi, güzel, bunu
karşımızda dinleyen liderler,
Cumhurbaşkanlığı muhatapları veya Sayın
Bakanın mevkidaşları şu soruyu söylemişlerdir veya
düşünmüşlerdir: Kardeşim, anladık, siz bize öyle bir
çağrıda bulunuyorsunuz da siz ne yapıyorsunuz Türkiye olarak?
Madem bu hasmane bir tavır sergilenmesini bekliyorsunuz İsraile
karşı, siz ne yaptınız Türkiye olarak? Nasıl ders
vereceksiniz siz? (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Örnek vereceğim birkaç tane: Uçak seferlerini mi iptal
edeceksiniz? Gemiciklerin İsrail limanlarına
uğramasını mı yasaklayacaksınız? Gemiler demedim,
gemicikler dedim arada bir fark olduğu için. Türkiye üzerinden
gemiciklerle İsraile petrol sevkiyatını mı
zorlaştıracaksınız? İsrailin Türkiyedeki bazı
tesislerden istihbarat bilgileri almasını mı engelleyeceksiniz?
İsrailden tohum almayı mı durduracaksınız?
Normalleşme diye başladınız bir ara, normalleşmeyi
askıya mı alacaksınız veyahut o normalleşmeyi hangi
koşullarda yeniden başlatacaksınız?
Dolayısıyla, Ankaranın takkesini
masaya koyup İsraile nasıl bir ders versek. diye düşünen var
mıdır diye sorma ihtiyacını duyuyorum. Laf çok ama eylem
yok. Bu insanlık ayıbı karşısında, maalesef,
ülkemizi yönetenlerden İsraili caydıracak, Filistinlilerin
hayatını iyileştirecek somut tek bir adım göremedik. Buna
mukabil, itaatkâr basın-yayın organlarıyla da piyasaya
pompalanan bir hamaset olduğunu gözlüyoruz. O hamaseti Doğu Türkistan
için bile yapamayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Kürsüden insanlık nutukları atanlar Çin mezalimine karşı
Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için ancak kelimeleri
ağızlarında geveleyebiliyorlar. Daha bu hafta
Birleşmiş Milletlerde düzenlenen bir panelde, temsilcimiz olan emekli
Büyükelçi ancak şu ifadeleri kullanabilmiştir: Uygur Türklerinin Çin
vatandaşlarıyla eşit haklara sahip olduğunu,
barış içinde yaşadıklarını, tüm özgürlüklerinin
yasalarla korunduğu görmek istiyoruz ama son dönemde elimize ulaşan
ulusal örgütlerin raporları ciddi insan hakları ihlallerinin devam
ettiğini gösteriyor. Türk Büyükelçisi, tırnak içinde Türk
Büyükelçisi konuşmasını yaparken uluslararası raporlara
atıfta bulunuyor. Demek ki Türkiye Cumhuriyetinin kendine özgü, ulusal
herhangi bir istihbarat kaynağı yok orada olup biten konusunda.
Soruyorum o zaman: Yine, o kariyerden olmayan Pekin Büyükelçimiz o bölgeye en
son ne zaman gitti acaba? Kendisi Ben gidip bir kendi gözlerimle göreyim
buralarda ne oluyor, herkes bir şeyler konuşuyor, başka
büyükelçiler gelip gidiyor. demedi, diyemedi. Genel merkeze sorduysa da yani
Dışişleri Bakanlığına, bunun cevabı herhâlde
Otur oturduğun yerde! olmuştur maalesef.
Bu bağlamda, yeri gelmişken Sayın
Genel Başkanımızın bu sabah grup konuşmasında
söylediklerini de bu kürsüden hatırlatmak isterim: Kürsüden
sallamayı liderlik sananların devri artık bitiyor. Milletimiz
televizyonlarda estirilen hamaset rüzgârlarına artık inanmıyor.
Samimiyetsiz, ağlak tavırlarınızı, Filistin için çok şey
yapıyormuş gibi görünme çabanızı artık kimse yemiyor.
Devlet insanlığı kürsü şovlarıyla değil,
akıllı bir diplomasiyle olur. Liderlik hamasetle değil, icraatla
olur.
Mevcut kapanma ortamında Filistin
bayrakları sokağa çıktı. O kapanma ortamında Doğu
Türkistan bayraklarıyla insanlar sokağa çıksalardı herhâlde
ceza yerlerdi. Bunu soru diye sormuyorum, bunun böyle olacağından
kendim gibi emin olduğum için söylüyorum.
Başka bir sorun dayatıyoruz biz
dış politikamız açısından. Bizim dış
ilişkilerimiz var ama maalesef, artık, dış politikamız
yok. Niye yok? Ben bu Filistin meselesinde kimlerin söz
aldığını söyleyeyim: Tabii ki Sayın Bakan söz
aldı, Hulusi Akar söz aldı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı söz
aldı, İbrahim Kalın söz aldı, Fahrettin Altun söz aldı,
Diyanet İşleri Başkanı söz aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) O kadar
ağız, bu kadar çok insan bir topa giriyorsa burada bir sakatlık
var yani Bu işi kim yürütüyor? sorusunu ister istemez sormak
durumundayız.
Şunu da bilelim ki bu hafta bir ateşkese
varılsa dahi -bu ne son- iki devletli bir çözüm gelmediği ölçüde bir
çözüm olmaktan uzak bir noktadayız.
İktidara bizim çağrımız şu:
Oyun bozucu olmaktan çıkın, oyun kurucu olmaya
çalışın. Ama maalesef yapısal ve sistemsel sorunlar
dizisinden dolayı iktidarın dış politikası
çaresizlikler yumağı hâline dönüşmüştür ve
Dışişleri Bakanlığının yerine
Beştepedeki dehalara emanet edildiği için bir yere varılamayacağı
da artık bellidir.
Gerçek vatanseverlik iktidara rağmen
vatanını ve milletini korumaktan geçer. Bizim
yaptığımız da budur. Seyrettiğimiz filmin adı ne
midir? Aslında bu bir dizi film. Daha evvelce görmüştük. de
diyebilirsiniz. Filmin adı bir aşamada değerli
yalnızlık idi, şimdi ise adı değersiz
yalnızlık. Oyuncular maalesef hep aynı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Siz
bilmiyorsunuz ama bu dizi film ilk seçimle birlikte yayından kalkacak.
Dolayısıyla yakından izlemeye devam ediniz.
Çok teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZDEMİR
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizin
gündeminde bulunan Gazzede ve Kudüste yaşanan insanlık vahşeti
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Ramazan ayının son günlerinde, hatta Kadir
Gecesine denk gelen zaman dilimi içerisinde İsrailin Kudüsün kalbi olan
ilk kıblemiz Mescid-i Aksayı hedef alarak
başlattığı saldılar günlerden beri vahşetini
artırarak devam etmektedir. Masumlar hiçbir hassasiyet gözetilmeksizin
hedef alınmakta, çocuklar dahi İsrail tarafından hunharca
katledilmektedir. Basın organlarının büroları yine
İsrailin saldırganlığından nasibini almakta, bir
bakıma Dünyaya gerçekler aktarılmasın. diye binaları bile
havaya uçurulmaktadır.
Bugün Kudüsten başlayarak Filistin
coğrafyasının tamamında görülen İsrailin
saldırganlığı ve zulmü şüphesiz ki bir
çırpıda gerçekleşen bir sürecin neticesi değildir. Tarihsel
arka planı, Osmanlının parçalanmasını hedefleyen
Sykes-Picot Anlaşmasının hemen ardından 1917
yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonuna dayansa da İkinci
Dünya Savaşının hemen akabinde 1940lı yıllarla
beraber ivme kazanmıştır. Gelinen aşamada şahit olunan
gerçeklik Yahudilerin yaşayacağı bir coğrafyaya sahip olmak
değil, siyonist zihniyetin vahşetle oluşturduğu politikaları
sonucunda Kudüs ve çevresinde Müslümanlara ait olan toprakların ellerinden
alınması, yaşam haklarının gasbedilmesidir. Hatta, bu
süreç, İsrailin bölgede yaşayan Hristiyanları dahi zaman zaman
hedef almasıyla şekillenmiştir, camiler gibi kiliselerin de
hedef alındığına tanıklık edilmiştir.
Nitekim, takip eden yıllar boyunca bu maksatla sistematik
saldırılar düzenlenmiş, bölgenin demografik yapısı
İsrailin uygulamaya koyduğu yeni yerleşim planları
adı altında, vicdani, ahlaki ve hukuki tüm kaidelere aykırı
biçimde değiştirilmiştir. Birleşmiş Milletler nezdinde
alınan kararlar daima yok sayılmıştır. Günümüze
gelindiğinde ise Arap Baharı sonrası, Kuzey Afrika ve Orta
Doğu bölgelerinde baş gösteren krizden, yeni genişleme
planlarıyla kârlı çıkmayı arzulayan bir başka projeye
daha İsrail hız vermiştir.
İç karışıklıklar
yaşayan ülkelerle beraber aynı karışıklıklardan
çekinen rejimlerin Filistin meselesinde hiçbir somut hassasiyet göstermemeleri
hepimizin malumudur. İnsanlık onur ve haysiyetiyle, aynı dine mensup
olmanın getirdiği vicdani sorumluluk, petrol zengini ülkelerce ne
yazık ki geri plana atılmıştır. Orta Doğu
barışının önündeki en büyük engel olan İsrail
saldırganlığı görmezden gelinmiş, hatta daha vahim
neticelere yol açacak yeni girişim ve eylemlere şimdiye kadar ses
çıkarılmamıştır. Bu dönem içerisinde ABDnin bir
önceki yönetimi zamanında Kudüsü İsrailin başkenti olarak
kabul etme hamlesi gelmiş, buna mukabil olarak ülkemizin Birleşmiş
Milletler nezdinde başarılı sonuç veren ve yapılanın
yanlış olduğunun ilan edildiği karara kimi İslam
ülkeleri ne yazık ki çekimser yaklaşmış, perde önü ve
arkasında farklı tutumlar sergilemişlerdir. Bu gelişmenin
akabindeyse uluslararası hukuk yeniden hiçe sayılarak, Amerika
Birleşik Devletleri başta olmak üzere, kimi ülkelerin
büyükelçiliklerini Kudüse taşıma hamlesi gelmiştir; bir
bakıma yanan ateşe benzin dökülmüştür. Küresel
barışın esası ve temeli olarak görülen Birleşmiş
Milletler aynı girişimle yok sayılmış,
işlevselliği büyükelçiliğini Kudüse taşıma kararı
alan ülkelerce açık bir şekilde dinamitlenmiştir. Kudüsü
gayrihukuki şekilde İsrailin başkenti olarak tanıma
hamlesinin hemen sonrasındaysa Mescid-i Aksanın
yıkılması ve yerine siyonist zihniyetçe mabet
yapılması gündeme alınmıştır. 2018
yılında ABDnin Kudüse atadığı büyükelçiyi ziyaret
eden İsrailli bir sivil toplum kuruluşunun Kudüsün havadan
çekilmiş fotoğrafını hediye ederken burada Mescid-i Aksa
ile Kubbet-üs Sahranın yerinde bir mabedin inşa edilmiş olarak
gösterilmesi ve uluslararası kamuoyuna servis edilmesi aynı
maksadı gözler önüne seren bir gelişme olmuştur.
Son olarak bazı Orta Doğu ülkelerinin
ikili ilişkileri normalleştirme adı altında
İsraille İbrahim Anlaşmasını imzalayarak yeni
koşullara kapı aralamaları İsraili hiç kuşku yok ki
cesaretlendirmiştir; dahası, İsrailin Kudüs-ü Şerife,
Mescid-i Aksaya ve kendilerinden olmayan herkese yönelik
saldırılarını yoğunlaştırmasına
sebebiyet vermiştir. Bundan sonraki sürecin, Filistinlilerin bölgedeki
nüfusunun mümkün olan en düşük seviyeye indirilmesi, Mescid-i
Aksanın yıkılması ve Kudüste başka hiçbir
inanışa yer vermeksizin sadece siyonist zihniyetin
bulunacağı koşulları hayata geçirebilmek olduğu gayet
açıktır; bunu kabul etmek asla mümkün değildir. İsrail,
kendinden olmayan her şeye düşmandır; sadece Filistinlilere
değil, tüm insanlığa karşı savaş
açmıştır işin özünde. Saldırganlığı
sadece Müslümanları değil, bu bölgede yaşayan Hristiyanları
da hedef almaktadır. Bunun için, tüm ülkelerin ortak hassasiyetle,
gerçekleştirilen zulme karşı beraber ve birliktelikle duruş
sergilemeleri elzemdir. Şayet bugün Filistinde yaşanan zulme
karşı bir şey yapılmazsa yarın küresel barış
çok daha ciddi bir tehdit yaşayacak, yaşanan çatışmalar
sadece bölgesel barışı değil dünya genelinde tüm
insanlığı etkileyecek ağır koşulları gündeme
getirebilecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İsrailin menfur saldırılarının
durdurulmasına yönelik Sayın Cumhurbaşkanımızın
ülkemiz adına yürüttüğü diplomatik çalışmalar
insanlığın onur ve umudunun korunmasını
sağlamaktadır. Unutulmamalıdır ki bilhassa Kudüsün durumu,
statüsü ve geleceği herkesi ilgilendirmektedir, herkesin meselesidir. Bu
kapsamda, Milliyetçi Hareket Partisinin düşünce ve önerileri ana hatlarıyla
şunlardır: İsrail hunhar saldırılarına derhâl son
vermeli, işgal ettiği yerlerden geri çekilerek ateşkes rejimi
tesis edilmelidir. Kudüste her dinin, her kültürün, her etnik
yapının ortak paylaşımını ve yönetimini esas
alacak bir idare yapısıyla kalıcı ve kapsayıcı
yeni bir siyasi denkleme ihtiyaç ertelenemez düzeydedir. Kudüse özel statü
verilmeli, oluşturulacak bu statünün siyasi muhtevasını 3 semavi
dinin mensupları ve temsilcileri eş güdüm hâlinde ve mutabakat
içerisinde belirlemelidir. Bölgede eşit, adil ve iki devletli sistemin
kurulması için Birleşmiş Milletler harekete geçmeli, inisiyatif
üstlenmeli, caydırıcılığını
kullanmalıdır. 1967 öncesi sınırları dikkate
alınarak başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız
Filistin devleti uluslararası camiada tanınmalıdır. Nihai
amaç huzur ve güvenlik içerisinde yaşayan, barış ve
kardeşlikle perçinleşmiş Kudüs'ün tezahürüdür.
Birleşmiş Milletler veya İslam ülkeleri öncülüğünde
oluşturulacak bir koruyucu gücün çatışma ve gerginlik
alanlarına konuşlandırılarak saldırıların
engellenmesi acilen gündeme alınmalıdır. Bize göre Kudüse
Birleşmiş Milletler veya İslam ülkelerinin
katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç
planlanmıyorsa, o zaman tarihin sesine kulak verilmeli, medeniyetler
şehri Kudüsün ruhu ve dokusunu bilen Türk milleti yeni bir nöbet için
devreye girmelidir. Yıllar boyunca hiçbir usanç göstermeden, bir
başına da kalsa komutanından aldığı son emre
uyarak azim ve inançla Mescid-i Aksanın kapısında, üzerindeki
yıllanmış ve yamalı üniformasıyla ve elinde
silahı olmasa da iman ve aşkla nöbetine devam ederek
hayatını bu kutlu nöbette tüketen son Türk askeri
Iğdırlı Hasan Onbaşının hikâyesi yolumuza
ışıktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu nöbet asla bitmemiştir; Allahın izniyle Türk
milleti var olduğu müddetçe de bitmeyecektir.
Böylesi bir dönemde, başta Amerika
Birleşik Devletleri olmak üzere, kimi ülkelerin İsraille
beraberiz. açıklamalarına karşın Allah da bizimle
beraberdir. diyerek hüzünle haykıran mazlum Filistinli kardeşlerimiz
bilsin ki, ne pahasına olursa olsun, Allahın izniyle Türk milleti ve
Türkiye Cumhuriyeti de kendileriyle birdir ve beraberdir. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kimse yoksa biz varız ve bu
yoldan asla geri dönmeyiz; hiçbir çevreden çekinecek değiliz, hiçbir kınayıcının
kınamasından da korkacak yahut endişe duyacak hâlimiz yoktur
çünkü Türk milleti Hakkın sevdalısıdır ve kendisini daima
bu yola adamıştır. Biliyor ve iman ediyoruz ki Allahın
lütfu geniştir. Dün Karabağda hangi gerekçeyle Azerbaycanlı
soydaşlarımızın yanında yer aldıysak, Libya'daki kardeşlerimize
hangi sebeple destek verdiysek, herkes emin olsun ki bugün ve yeri
geldiğinde çok daha fazlasıyla ecdat yadigârı Filistinle
beraber olmaya da kararlı olduğumuzu her çevrenin bilmesi gerekir.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Mazlumun hakkı
mazluma verilmedikçe, zalim hak ettiğini bulmadıkça,
uluslararası toplum bu minvalde olması gereken hassasiyeti
göstermedikçe kimse küresel barış ve istikrarın tesis
edileceğinden bahsedemeyecektir. İsrail şimdiye kadar
yaptıklarından mesul tutulmalıdır, yaptığı
insanlık suçu yanına kâr kalmamalıdır; Uluslararası
Ceza Mahkemesi vakit kaybetmeksizin harekete geçmeli, insanlık suçu
işleyen İsraile yönelik hukuki süreç bir an evvel başlatılmalı,
söz konusu suçların sorumluları derhâl tespit edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi, Filistin ve Kudüste yaşanan gelişmelere, iç siyasi gündem
ve siyasi çıkar ölçüsünde kurnazlık ve sinsilik kokan bir
yaklaşımın sonuna kadar karşısındadır.
İsrailin saldırılarını kınamak ve samimice karşısında
durmak yerine neredeyse İsraili haklı gösterecek bir
yaklaşımın doğru olmadığını sözlerimin
sonunda ifade etmek isterim.
Bu vesileyle sözlerime de son verirken, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Hükûmetimizin Filistinde yaşanan zulme son verilmesine
yönelik gerçekleştirdiği ve bundan sonra da
gerçekleştireceği çabaların samimiyetle yanında
olduğumuzu belirtiyor, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Hişyar Özsoy.
Buyurunuz Sayın Özsoy.(HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY
(Diyarbakır) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, hoş geldiniz.
AK PARTİ adına söz alan Ahmet Bey
bahsetti, Netanyahunun imdadına bir Gazze saldırısı daha
bu şekilde yetişmiş oldu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İYİ Parti.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Hem yolsuzluk
davalarıyla boğuşan hem de seçim sonuçları kötü geçen,
hükûmet kuramayan Netanyahu Gazzeye saldırarak, Filistini tekrar kan
gölüne çevirerek bir siyasi pozisyon tutmaya çalışıyor.
Açıkçası, ben buna bakarken, Adalet ve Kalkınma Partisinin 7
Haziran sonrası sürecine biraz benzettim.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Bu ayrı, o
ayrı
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Teşbihte
hata olmaz. derler. 7 Haziran seçimlerinden sonra güvenlik, terörle mücadele
konseptini devreye sokmuş, ortalık toz dumana katılmış
ve bu çerçevede kasım seçimlerinde tek başına yeniden iktidar
olabilmenin zeminini yakalamıştı. İtiraz etmeden, birazdan
bazı şeyleri paylaşacağım, müsaade edin.
Kıymetli arkadaşlar, bu Filistin meselesi
söz konusu olduğu zaman bir söz düellosu sürekli olur, hamaset
gırladır; bir kayıkçı yarışı gibi böyle,
insanlar birbirlerine ha bire laf atarlar; Netanyahu Erdoğana,
Erdoğan Netanyahuya. Fakat ortada ticaret alabildiğine devam eder,
bugün biraz sizinle bunu paylaşacağım. Türkiye ile İsrail
arasındaki ticaret hacmi, Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara
geldiği 2002 yılından 2020 yılına kadar tam yüzde 250
oranında artmıştır. Bu ticari ilişkilerin en pik
yaptığı noktalar, kameralar önünde bizim en fazla gerilim
gördüğümüz zamanlardır. Örneğin, 2010 yılında Mavi
Marmara katliamı, ondan önce one minute 2009 yılında. 2011
yılındaki -bunlar resmî rakamlar- ticaret hacmine bakın.
Bakın, 2008 yılından 2017 yılına kadar maviyle
gösterilen, Türkiyenin yaptığı ihracat;
kırmızıyla gösterilen, ithalat ve İsrailin Türkiyeye
yaptığı ihracat. Sürekli olarak artan bir ticaret durumu söz konusu.
Şimdi, kıymetli arkadaşlar, sorarlar
insana -az önce tabii, Sayın Bakan söyledi ama- hani ticaret, ekonomi
bunlar da en nihayetinde yaptırım araçları. Belli ki
birbirlerine küfür, hakaret etse bile siyasi liderler, ticaret bundan
kesinlikle etkilenmemiş.
Benim dikkatimi çeken iki nokta oldu: Birincisi,
2011 yılından yani Mavi Marmaradan sonra rekor
kırılması; ikincisi, 2014 yılında Koruyucu Hat
Operasyonunu hatırlıyorsunuz -o Dökme Kurşun dedikleri 2008deki
Gazze saldırısından çok daha büyük bir
saldırıydı- 2.250 civarında Filistinlinin öldüğü, o
operasyonun olduğu yıl ticaret rakamları pik yapmış.
Başka bir pik ne zaman olmuş ticarette İsrail ile Türkiye
arasında? 2018 yılında İsrail Parlamentosunda Yahudi ulus
devlet yasası geçip de bu yasa dışı yerleşimlerin
İsrailin ulusal değeri olarak tanındığı yıl
ve aynı zamanda, Amerika Birleşik Devletleri'nin de Kudüse
elçiliği taşıdığı yıl bir ticaret rekoru
daha kırılıyor. 2019 yılında bu yükselmiş ve
pandemiye rağmen artan bir ivme söz konusu. Arkadaşlar sorarlar: Bu
ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bu kadar hamaset yapılıyor da
Bir de çok önemli bir şey var arkadaşlar,
pardon, onu da söyleyeyim: Netanyahu, 2018 yılında, Erdoğan
için: Bana üç saatte bir Hitler diyordu, şimdi şükür, altı
saatte bir Hitler diyor ama ticaretimiz iyi gidiyor. deme
aymazlığını bile göstermişti.
Devamla, Türkiye'nin İsraile en fazla ihraç
ettiği ürünler arasında demir, çelik ve çimento var ve İsrail
bunu, hem o utanç duvarının yapımında hem de bu yasa
dışı yerleşimlerde kullanıyor. Türkiye, İsraile
en fazla demir, çelik ve çimento ihraç eden ülke; bu kızıl
kıyametin içerisine.
Dolayısıyla, Sayın Bakan, gerçekten,
İsrail meselesi hamasetle ele alınabilecek bir mesele değil;
yetmiş yıllık bir mesele, Orta Doğunun temel
dinamiklerinden bir tanesidir ve o ciddiyetle ele alınması
lazım. Birazdan geleceğim.
Bu Mavi Marmara Anlaşmasına çok
girmeyeceğim arkadaşlar. Evet, o, Kudüs ile Ankara arasında
yapılan bir anlaşma oldu. Biz HDP olarak Komisyonda -diğer
muhalefetle birlikte- çok ciddi eleştirdik bunu, bunun
yapılmaması gerektiğini
Ama normalleşme ihtiyacı var
Türkiye'nin; Doğu Akdenizde iyice gerilmiş,
sıkışmış bir durumda, enerji politikalarında
belli bir pozisyon kapmak için İsraille, Mısır'la
ilişkileri düzeltmek durumunda, hatta Suriyeyle düzeltmek durumunda,
yoksa zaten biliyorsunuz, ortalığı Güney Kıbrıs ve
Yunanistan doldurmuş durumda. Bütün bu Türkiye ile İsrail
arasındaki gerilimler İsraili de tabii, başka aktörlere
yönlendirdi. 2016 yılından beri Bakanlığın da içinde
olduğu bir normalleşmeye çalışılıyor fakat
kıymetli arkadaşlar, ortada başka bir mesele var. Bu Mavi Marmara
Anlaşmasına, Mavi Marmaranın kurban ailelerinin ne
dediğine de lütfen bakınız diyorum. Biz, Komisyonda bunu
tartışıp Genel Kurula indiği zaman HDP bu anlaşmaya
karşı Hayır. diyebilen tek parti olmuştu. CHP olarak
yukarıda çok eleştirmiştiniz, aşağıya indi,
hepiniz çekimser kaldınız, çok iyi hatırlıyorum; benim için
ciddi bir hayal kırıklığıydı. Bu Mavi Marmara
meselesini bir köşeye bırakıp Biz bu işi normalleştirelim.
dediniz ama öyle görünüyor ki bu Filistin meselesi bu normalleşmenin
önünde engel olmaya sürekli devam edecek.
Kıymetli arkadaşlar, biz Filistin
meselesini konuştuğumuz zaman bizim sosyal medyadaki takipçilerimiz,
özellikle Kürt takipçilerimiz, bizi e-mail yağmurlarına tutuyorlar.
Kürtler hâliyle Filistin meselesini çok yakından bildiklerini,
hissettiklerini düşünüyorlar çünkü biz çoğu zaman benzer bir durumda
olduğumuzu düşünürüz; siz diyebilirsiniz ki Hadi oradan. ama bizim
duygumuz bu. Ben, müsaade ederseniz, bugün size birkaç tane örnek
göstereceğim.
Kıymetli arkadaşlar, şu resim
Gazzeden -Sayın Bakana da göstereyim, Başkana da- sivil bir
yerleşim yeri. Netanyahu Terörle mücadele ediyoruz. diye -Sayın
Bakan söyledi- birkaç tane füzeyi bahane edip Gazzeyi bir bütün olarak
bombardımana tabi tutuyor, savaş uçakları kullanıyor,
bombalar, roketler; sivilleri öldürüyor ve bütün bunu nasıl
meşrulaştırıyor arkadaşlar? Ben Terörle mücadele
ediyorum, benim Filistinlilerle bir meselem yok, bir problemim yok. diyor.
Şunu görüyorsunuz değil mi arkadaşlar?
Kıymetli arkadaşlar, bu resim sizce
nerede, size nereyi hatırlatıyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKKnın yerle
yeksan ettiği yerler, PKKnın.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Burası Cizre
bodrumları kıymetli arkadaşlar, burası Cizre
bodrumları.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Çukur eylemleri
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Geliyorum
Taybet İnan; bir ömür boyu biz bu ismi
unutmayacağız, yedi gün sokak ortasında cesedi bulunup da
çocukları taş atıyorlardı köpeklere annelerinin cesedini
parçalamasın diye, bu ülkede gördük 2016 yılında yedi gün sokak
ortasında bekletilen cenaze.
Ahmet Davutoğlu bu operasyona evet
dediği zaman -eşi Sare Hanım anlatmıştı -bu
operasyona evet verdikten sonra Ahmet Davutoğlu eve gidiyor, sabaha
kadar ağlıyor; bunu kendi eşi söylemişti. Yaşanabilecek
vahşeti kendisi de fark etmiş olacak ki
Çünkü kente tanklar
sokulmuştu o zaman. Cemile Çağırga; bu, cesedi buzdolabında
bekletilen kadın. Şurası Cizre, tanklarla vuruluyor, tanklarla
yerleşim yerleri vuruluyor. Bilseniz bunun savaş suçu olduğunu,
konuşmazsınız. Tanklarla yerleşim yeri vuruluyor, tanklarla
Sur vuruluyor. Bakın, şu tank, görüyor musunuz?
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Şimdi de
mağarada vuruyoruz Allaha şükür.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kabul
ediyorsunuz yani.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Nusaybin,
Nusaybin, şu Nusaybin. Bu 2016, Şırnak kent merkezi. Şu
Sur, benim milletvekili olduğum
(HDP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, bir saniye
Boş verin ya,
konuşuyoruz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Boş ver sen,
boş ver!
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Sur
yıkılmadan önceki durum, bu Sur. Bakın, Surun yarısı
tanklarla yıkıldı. Bakın, bu neresi? Sur. 500 bin insan
yerinden edildi.
Bakın, şunu da anlatmadan
geçemeyeceğim
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Suru kim yıktı
ya? Siz yıktınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKK yıktı,
terör örgütü.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Vallaha
tankı topu olan kim yapmışsa onlar yapmış.
bu Nusaybin. Bakın arkadaşlar, Zehra
Doğan Kürtlerin Picassosu olan bir ressam. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya bir
dinleyin arkadaşlar, cevap verirsiniz.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Başkanım, bir müdahale eder misiniz. Ben niye bunları susturmak
zorunda kalayım ki?
BAŞKAN Sayın Özsoy, siz devam edin.
Lütfen değerli arkadaşlar
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Zehra Doğan
genç bir Kürt kadın Nusaybinde. Bakın, bu vahşetlerin hepsini
yapan var ya
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) PKK yaptı,
PKK.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Siz ne
dediğinizi bilmiyorsunuz, bu vahşetleri yapan komutanların hepsi
şu an FETÖden içeride.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKK terör örgütünü bir
zikret istersen.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) FETÖden hepsi
içeride; Cizreyi, Suru, Nusaybini yıkanların hepsi FETÖden
içeride. Kime sahip çıktığınızın bile
farkında değilsiniz siz, ırkçılık o kadar
sarmış sizi.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) Siz
ırkçısınız!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kürtlere, Türklere
düşmansınız.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Şu, şu,
Zehra Doğan, Kürtlerin Picassosu. Guernica tablosunu bilir misiniz
bilmiyorum, İspanya iç savaşı, 1937, Picasso yapar. Alman bir
komutan Picassoya sorduğu zaman Guernicayı Siz mi
yaptınız? Hayır, ben yapmadım, siz yaptınız.
der. Zehra Doğan, bakın şu Nusaybinin resmini böyle
yaptığı için bir de hapis yemişti, şu an sürgünde
yaşamak zorunda. Genç bir kadın, benim nazarımda gerçekten
Kürtlerin Picassosudur, çok saygın bir insan. Bunlar ürettiğiniz
tablolar.
Bunu niye söylüyorum kıymetli
arkadaşlarım? Bunu şunun için söylüyoruz kıymetli
arkadaşlar: Orta Doğuda iki tane çok önemli mesele var.
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Çarpıtmakta İsrailden bile fazlasın.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Ya, bir saniye,
müsaade edin.
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Çarpıtmakta İsraili geçtin.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Ya tamam,
şimdi, bakın ben anlatacağım, sizin beyniniz açılacak.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
PKKyı da anlat, PKKyı.
AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul)
Çarpıtmakta İsraille yarışıyorsun.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Müsaade edin,
müsaade edin
Arkadaşlar, Orta Doğuda iki tane önemli
mesele var -biraz sosyoloji lazım bunlara- bir tanesi Birinci Dünya
Savaşının bize bıraktığı bir mesele; Kürt,
kürdistan meselesidir. Dört parçaya bölünmüş -o gün bugündür kavga var, bu
bir- İran, Irak, Suriye, Türkiye. Türkiye bu işin içerisinde.
İkinci önemli ulusal mesele İsrail-Filistin meselesidir, o da
İkinci Dünya Savaşının bize verdiği bir
mirastır. 1948 İsrail devleti kurulur ve o gün bugündür yetmiş
yıldır kan revan içerisinde bu coğrafya.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) PKK
ağzı bu.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Hem Kürt meselesi
hem Filistin meselesi bu coğrafyada çözülmeden ne Türkler ne Araplar ne
Kürtler ne Farslar hiç kimse rahata kavuşamayacak. Türkiye Cumhuriyeti
devletinin tarihsel duruşu, diplomatik geçmişi, NATO üyeliği,
bölgesel konumu itibarıyla bu her iki sorunun da barışçıl
çözümü için isterse rol alabilecek kapasiteye sahiptir diyoruz. İsraile
oturup sürekli akıl vereceğinize biraz evin içinde de
çalışın diyoruz.
Bakın, niye diyoruz bunları? Terörle
mücadele adı altında mücadele ettiğiniz Kürtlerin yüz
yıldır devam eden bir mücadelesi söz konusu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKK, PKK
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Şu ülkemde
ben hâlâ kendi dilimde konuşamıyorum, şu Parlamentoda Kürtçe
konuştuğumuz zaman hâlâ x diye geçen bir durumdayız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKK, PKK
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Afrine
saldırıyı gördük, Serekaniyeyi gördük, Kerkükte referandum
olduğu zaman Sizi aç bırakacağız. tehditlerini gördük,
gördük. Tercih sizin, isterseniz sonuna kadar Kürtlerle savaşın, siz
bilirsiniz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Son terörist ölene kadar...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kürt düşmanı
PKK, Kürt düşmanı PKK.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Kürtler bizim kardeşimiz.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Siz nasıl
istiyorsanız öyle yapın, biz başka bir ihtimal
olabileceğini düşündüğümüz için sadece size bunu öneriyoruz.
Öyle Filistin seviciliği yaparak olmaz, gemiciklerle oraya petrol veren
ben değilim.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) Boş
konuşma, boş konuşma!
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Bu kadar ticareti
yapan ben değilim, siz yapıyorsunuz, sizin inşaat ve ihracat
şirketleriniz yapıyor, sonra oturup millete hamaset
yapıyorsunuz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Amerika orada
İsraile silah veriyor, burada teröristlere.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Kıymetli
arkadaşlar, HDP olarak
İşte, aynı laf, Netanyahu
aynısını yapıyor Terörle mücadele. diyor, hiçbir
farkınız yok, zerre kadar farkınız yok sizin. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
HDP olarak, Filistin meselesine karşı olan
tavrımız bellidir, biz sadece şunu istiyoruz Hükûmetten: Bu
Filistin meselesini iç politika malzemesi olarak kullanmayın; gücünüz
varsa, imkânınız varsa -ki var- bu meselenin sulh yoluyla çözümü için
elinizi taşın altına koyun. Biz farkındayız
Birleşmiş Milletler ve diğer liderlerle görüşüyorsunuz
Sayın Bakan fakat onlardan bir şey çıkamayacağını
siz de görüyorsunuz, siz de zaten söylüyorsunuz. Dolayısıyla bu
Filistin meselesini iç politika malzemesinin ötesine geçirmek lazım.
İkinci önemli konu
Başkan, çok kestiler, biraz ekleyin gerçekten.
Bak, sesim gitti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ekle gitsin.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Bizim
Başkandır, yardımcı olur.
İkinci konu, Yahudi
düşmanlığı
Arkadaşlar, Netanyahunun
politikasına en büyük destek verecek şey Yahudi
düşmanlığıdır; sosyal medyada kimi protestolarda
görüyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özsoy.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
antisemitizme
kayan bütün söylemler en fazla Netanyahuya fayda getirir, Filistinlilere zarar
verir. HDP olarak, Netanyahunun Filistinlilere uyguladığı
zulmün ne kadar karşısındaysak aynı şekilde bu
durumdan antisemitizm, Yahudi düşmanlığı üretenlere
karşı da tavrımız nettir, buna sonuna kadar
karşıyız. Eğer Filistin davasının iyiliği
düşünülüyorsa, Hükûmetin özellikle bu konuda uyarıcı olması
lazım.
Buradan İsrail devletine de hükûmetine de
seslenmek istiyoruz: Eğer İsrail kendi halkının
güvenliğini sağlamak istiyorsa -ki bu sonuna kadar
hakkıdır- Yahudilerin hem İsrail'de hem Orta Doğuda huzur
ve barış içerisinde yaşamasını istiyorsa sizi temin
ederim ki Gazze'yi bombalayarak, tanklarla, toplarla, sivilleri vurarak bunu
yapamayacaksınız. Eğer İsrail halkı, Yahudi halkı
Orta Doğu'da onurlu, barış içinde, refah içerisinde, güven
içinde yaşamak istiyorsa Filistinlilerin de kendi topraklarında
mülteci olmaktan çıkması ve adil bir barışla onların
da güven ve huzur içerisinde yaşaması gerekiyor. Bunun başka da
bir yolu yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Başkanım, hemen bitiriyorum.
Dolayısıyla da İsraildeki bütün bu
sağcı, bu faşizan hükûmet politikalarına karşı
kıymetli arkadaşlar, biz HDP olarak tabii ki Filistin
halkının yanındayız; yalnız, Filistin
halkının yanında olmayı antisemitizmle ve Yahudi
düşmanlığıyla da karıştırmamak
gerektiğini düşünüyoruz.
Bir de son olarak Sayın Bakana 2 şey
söyleyip bitireyim. Sayın Bakan 2018 yılında, bu Kudüs meselesi,
elçiliklerin taşınma meselesi olduğu zaman Bundan sonra sadece
bağırıp çağırmayacağız, yaptırım
da uygulayacağız. demişti. Bir yaptırım
uyguladınız mı Sayın Bakan? Bir de Suudi Arabistandayken
Ümmet harekete geçmemizi bekliyor. demiştiniz. Bundan spesifik olarak
kastınız nedir? Bunu da öğrenmek istiyorum sizden.
Son olarak arkadaşlar, Türkiyenin gerçek
meseleleri var: Pandemi, ekonomi, yoksulluk, yolsuzluk, Kürt meselesi,
demokrasi, hukuk, devam eden kadın kırımı, bir de bu ara
ortalığa saçılmış Kurtlar Vadisi Sedat Peker Süslü
Sülü almış gitmiş, gırla gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Filistin
üzerinden dönen hamasetle bu ülkenin gerçek gündemlerinin üstünün
kapatılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Hamaseti siz yapıyorsunuz. Kürtler üzerinden hamaset yapan sizsiniz.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Hişyar Beyin konuşmasını
üzüntüyle takip ettim çünkü burada İsrailin Kudüste Filistinlilere
yönelik herhâlde hepimizin reddettiği ve bunu kayıtlara geçtiği
zulmüne ilişkin bir ortak toplantı yapıyoruz. Türkiye'nin iç
siyasetine ilişkin problemler, anlaşmazlıklarımız,
farklı yaklaşımlarımız olabilir. Esasen bunları
konuşmak için de Mecliste çok geniş zamanlarımız oluyor ve
Hişyar Beyin bahsettiği konular -ben de 2011den beri Meclisteyim-
sürekli olarak zaten HDP tarafından gündeme getirilen ve konuşulan
konular ama bugün sanki başka bir maksatla buradayız gibi geliyor
bana ve özellikle, Filistindeki mazlum insanlar ile Türkiye'nin siyasi
tartışmaları ve anlaşmazlıklarını aşan
bir ortaklık bağlamında bir dayanışma iklimi iletmesi
kastının bu toplantıya ait olduğunu, bunun
manasının böyle olduğunu düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Fakat
Hişyar Bey 15 dakikalık, 16-17 dakikalık konuşmasında,
2-3 cümle dışında, sürekli iç siyasete gönderme yapan ve
buradaki eleştirileri sıralayan bir konuşma yaptı.
Şimdi, kendileri de bilirler -ırkçılıkla suçladı bizi-
bazen, ırkçılığa karşı olanlar çok kolay bir şekilde
ırkçılık tuzağına düşebilirler. Hişyar Bey
de eğer bir söylem analizi yaparsa muhakkak bunun çok derin
anlamlarına ulaşacaktır, buradaki, kendi durduğu saftaki
toplam retoriğin içerisinde bir değerlendirme
yaptığında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Bir diğer
konu: Orada fotoğraflar gösterdi; Hişyar Beyin unuttuğu ve
bahsetmediği bir unsur var orada, PKK faktörü. Malum, o dönemde çukurlar
kazılmış ve o çukurların arkasında gencecik
delikanlılar, delikanlılar ellerinde silahlarla, şehirlerde
devrimci kurtuluş savaşını
başlattıklarını ifade etmişlerdi ve PKKya yakın
yayın organları, o gençler çok onurlu bir iş
yapıyormuş gibi o kışkırtıcılığı
onore edici bir iş olarak takdim etmişlerdi. O yayınları
yapanların ve o gençlerin sırtını sıvazlayanların
kesinlikle o gençlerin kanında dahli vardır, bunu unutmayalım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Orada yaşanan
dramın, trajedinin asli aktörü PKKdır. Hişyar Beyin bunu o
analitik değerlendirmesinin içerisine hiç dâhil etmemesi son derece üzüntü
vericidir ve farklı bir bağlamdan baktığının
delilidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Ben bu iç
siyasete çok da fazla dalmak istemiyorum, sözlenecek söz çok ve uzun
yıllardır zaten bunları konuşuyoruz ama ümit ve temenni
ederim ki bugün orada zalim Netanyahu ve İsrailin içerisindeki bir grup
azınlık saldırgan politika yapıcılarını
sevindirecek bir görüntü -ümit ederim- hiç olmazsa Türkiye Büyük Millet
Meclisinden çıkmaz diye düşünüyorum. Başka zaman her türlü
tartışmayı yapabiliriz ama bugün bu dayanışmayı
ifade etmek çok önemlidir ve değerlidir diye söylüyorum.
Saygılarımı sunuyorum, sağ olun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Grup
adına Hişyar Bey yerinden
Sataşma yok ama açıklama
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Açıklama istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden efendim.
Buyurunuz.
30.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, Ankara Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Arkadaşlar, bu Filistin meselesine biz temel
olarak farklı bakıyoruz, siz İslami bir pencereden bakmaya
çalışıyorsunuz. Filistin meselesi sadece İslami bir
pencereden ele alınamaz, bir ulusal meseledir. 1948den beri, hatta daha
öncesi vardır, İsrailden önce İngilizlere karşı
mücadelesi vardır Filistinlilerin, bu bir ulusal meseledir. Yerlerinden
Nekbede edilenlerin önemli bir kesimi de Hristiyandır. Bütün bu meselenin
işte Kudüs İslam diskuru içerisinde zaten tüketilmesi de
Filistinlileri iyice daraltmıştır, uluslararası arenada da
tecrit konumuna getirmiştir; birincisi bu. Biz Filistin meselesini ulusal
bir mesele olarak değerlendiriyoruz. Orta Doğuda maalesef Filistinliler
layık oldukları o ulusal kimliklerinin tanınmasını
elde edememişlerdir. Bu açıdan, siz benzerlik görmeseniz de bütün
dünya, siyaset tarihî, sosyolojisi, herkes Kürt meselesi ile Filistin meselesi
arasında Orta Doğuda birçok paralellikler kurar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Hemen
bitiriyorum Başkan.
Yani görürsünüz görmezsiniz, bu sizin
bileceğiniz iştir.
İç siyaset malzemesi olarak
kullanılmasına gelince Naci Hocam, iç siyaset malzemesi yapan
sizsiniz. İsmail Haniye Türkiye'ye geldiği zaman nereye
gitmişti? Sizin Meclis Grubunuza gelmişti, sizin kongrelerinize
geldiler bu insanlar. Yani bu iç siyaset malzemesi yapmak anlamına
gelmiyor mu? Tam da bu yapıldığı için bizim önerimiz, bizim
söylediğimiz, iç siyaset malzemesi yapmayın bu meseleyi. Her seçimden
önce biz ya Rabia görüyoruz ya one minute görüyoruz sonra unutulup gidiyor.
Filistin meselesi kanlı bir meseledir, basit siyasi polemiklere kurban edilmemeli.
Son olarak, az önce size dedim ki: FETÖ'cü
dediğiniz komutanlar Cizre'yi, Suru bu hâle getirdiler, hepsi şu an
içeride; hiçbirisi de orada uyguladıkları vahşet için
yargılanmadı bu arada, başka şeyler için yargılandılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Sayın Özsoy, tekrara
düşmeyelim lütfen.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) -
Konuşmama başlarken şunu dedim: Sayın Bakan, İsrail
Hamas oradan füze atıyor diye biz Gazze'yi vuruyoruz. diyor; temel
argümanları bu. Siz de Evet, PKKliler orada çukur kazdılar, biz de
gittik gerekeni yaptık. mı diyorsunuz, ne diyorsunuz?
Naci Hocam, ben size bir şey anlatayım:
Bakın -şu an Diyarbakır Milletvekiliyim- o dönem Silvan'a
gitmiştik -bakın, Efkan Bey orada, o dönemleri
hatırlıyorlar- biz araya girdik, bir şekilde Silvanın
yerle bir edilmesini engelleyebildik, oradan çıktılar, en
azından o kentin sakinleri korunabildi. Silvan'dan sonra siyaset devreden
çıktı, kimin indiğini hâlâ bilmiyoruz. O dönem Hükumet Kontrol
edemediğimiz güçler var. diyordu bizim vekillerimize. Orada, o 2016da,
Surda, Cizre'de olanları iyice anlamadan Türkiye'nin şu anki
siyasetinin durumunu anlayabilmeniz mümkün değildir, darbenin izlerini de
orada aramak gerekir diyorum.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Ünal Çeviköz. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çeviköz, özür dilerim.
Sayın Akçay, görmedim kusura bakmayın.
Buyurunuz Sayın Akçay.
31.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
Hişyar Özsoyun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yo, estağfurullah.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, tabii, bu HDP adına yapılan
konuşmadan çıkardığımız sonuç şu:
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi
partiler olarak imza altına aldığımız ortak
bildirideki imzasını herhâlde tekzip etti veya o konuda samimi
olmadığı kanaati uyandı. Filistinde yaşananlar ile
Türkiyenin terörle mücadelesini kıyaslamak bir kere akıl
tutulmasıdır, PKK terör örgütünü görmemektir. Bu, aynı zamanda,
İsrail saldırılarını dolaylı olarak meşru
görmeye götürecek de bir anlayıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca, o yüz
yıllık 4 parçalı Kürdistan meselesinin Birinci Dünya
Savaşından bu yana kaldığını ifade etmek, o yüz
yıl evvelki emperyalist ülkelerin bu meselesinin de devam ettiğini
gösterir.
Söz konusu olan, bugünkü
toplantımızın da gerekçesi -ve Sayın
Dışişleri Bakanımıza da verdiği bilgiler için
ayrıca teşekkür ediyoruz- İsrailin Filistini işgali. Ve
bu işgal ettiği yerlerde Filistin halkına bir katliamı,
çocuk, kadın demeden acımasızca saldırısı söz
konusudur. Türkiyeyse kendi ülkesinde, kendi egemenlik alanında terörle mücadele
etmektedir.
Bu düşüncelerimi ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
32.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir kere, biz, attığımız
imzanın tabii ki arkasındayız, hiçbir zaman
imzalarımızın arkasında durmamazlık etmedik çünkü biz
bir ilke partisiyiz, yanar döner siyaset yapmayız. Filistin halkıyla
dayanışmamızı da bu konudaki aktivitemizi de bütün dünya
biliyor yani burada istedikleri kadar yorumlasınlar.
Ben çok uzatmak istemiyorum ancak ben hatibimizin
kürsüden gösterdiği, sivillerin -altını çizerek söylüyorum-
yerleşim yerlerinin bombalanmasının, katliamların,
cinayetlerin terörle mücadele adı altında sunulmasını
şiddetle reddediyorum. Kürt halkına karşı bölgede yürütülen
her türlü kırımı, katliamı, suçu, işkenceyi Terörle
mücadele ediyorum. yaftası adı altında bugüne kadar
meşrulaştırma çabası var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
Cizre bodrumlarıyla ilgili yapılan görüşmelerin tamamında
vardım, heyetteydim. Ben, sevgili İdris Baluken ve Osman Baydemir;
İçişleri Bakanıyla, Sağlık Bakanıyla en üst düzey
yetkililerle defalarca görüşüp içerideki sivillerin sağ
çıkması için çaba gösterdik. Bu kürsüden ben sivillerin listesini
okudum -kayıtlardan çıkaralım, bizzat çıkaralım- ve o
sivillerin hepsinin cenazesi çıktı.
Biz çocuk öldürülüyor diyoruz, Terörle mücadele
deniyor. 70 yaşında Taybet Ana öldü diyoruz, Terörle mücadele
deniyor. Hayvanlar telef ediliyor diyoruz, Terörle mücadele deniyor. Orman
yakılıyor diyoruz, Terörle mücadele deniyor. Bu sadece bir kılıftır,
ortada terörle mücadele falan yoktur, ortada Kürtlerle mücadele vardır,
Kürtlere düşmanlık vardır; bunun başka türlü bir izahı
olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
eğer biri suç işlemişse cezasını alsın,
yargılansın, suç işleyen biri varsa yakalansın istiyoruz.
Biz buna karşı hiçbir zaman durmadık ama biz Cemile
Çağırganın, 13 yaşında bir çocuğun
vurulmasını ve annesinin onu buzdolabında saklamasını
burada anlatırken bize terörle mücadele hikâyesi anlatılmasın.
Hatibimiz Filistin halkıyla da ilgili bir
kıyas yaptı ve burada Filistin halkıyla
dayanışırken kendi yurttaşlarımızın da
haklarını görelim dedi. Aslında çok önemli mesajlar verdi ama maalesef
bu mesajlar her zamanki gibi terör laflarıyla karşılandı.
Biz bunu kabul etmiyoruz, Filistin halkıyla da Kürt halkıyla da
mazlum bütün halklarla da birlikteyiz, yanlarındayız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi için efendim.
Türkiyede Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla,
Çerkeziyle 85 milyonu, barışımızı tehdit eden bir
terör meselesi vardır. Türkiye Cumhuriyetinin mücadelesi de ortak
barışımızı tehdit eden, bölgeyi kan ve
gözyaşına boyayan terör örgütüyledir. İşte, bugün, burada
gördüğümüz ve terör örgütünün yakıp yıktığı
yerleri -hamdolsun- yine, bölgede yaşayan
vatandaşlarımızın huzur ve barış içerisinde
yaşayabilmeleri için devletimiz orada istikrar ortamını
inşa etmiş ve oralarda yapılan bu mahaller de ve yerleşim
yerleri de yine Kürtüyle, Türküyle 85 milyon
vatandaşımızın kullanımına sunulmuştur ve bu
da barışımızın teminatıdır. Genel Kurulun
dikkatine sunarım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Neresi orası?
BAŞKAN Sayın Çeviköz,
anlayışınız için teşekkür ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sataşma yok ki.
BAŞKAN Sayın Beştaş, ikinci
defa oluyor Sayın Çeviközü
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKK dedim ben.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Gösterdiği fotoğrafları söylüyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, gösterdiği fotoğrafın olduğu ilde
otuz beş yıldır yaşıyorum ben.
BAŞKAN Sayın Beştaş, istirham
ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
istirham ediyorum, sadece zabıtlara geçsin.
BAŞKAN Peki, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
Diyarbakırda üniversite okudum, avukatlık yaptım ve hâlâ
ikametlerimden biri oradadır. Suru avucumun için gibi bilirim. Şu
anda, o yaptığınız yapılarda ölenler falan oturmuyor
artık, biliyor musunuz? Onlar öldü ve beş yıl Surda sokağa
çıkma yasağı vardı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, PKK terör örgütü
mensupları öldü, onu kastediyorsun herhâlde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Dünyada
en uzun sokağa çıkma yasağı yaşanan bölgedir Sur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kürte bir şey yok,
Türke bir şey yok, barışımıza bir şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Halka
gerçekleri anlatsınlar, bir manipülasyon yapmasınlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKK mensuplarından
başka kimseye herhangi bir şey yapılmadı.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
B)
Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları (Devam)
1.-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun,
İsrailin Kudüse saldırıları ve Filistindeki
gelişmelere ilişkin gündem dışı açıklaması
ve İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan,
MHP Grubu adına Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, HDP Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, CHP Grubu adına
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz, AK PARTİ Grubu adına
Bursa Milletvekili Efkan Ala ile şahsı adına Ankara
Milletvekili Mustafa Destici'nin aynı konudaki konuşmaları
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Ünal Çeviköz.
Buyurunuz Sayın Çeviköz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyoruz Sayın Çeviköz.
CHP GRUBU ADINA AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bir daha geri dönmek üzereyim diye korktum bir an
için ama biz diplomatlar sabırla eğitiliriz, onun için sabırla
bekledim sıramı.
Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, Gazze ve Kudüste
yaşanan vahşeti ve İsrail
saldırganlığını konuşmak üzere Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
İsrailin Filistin topraklarına ve Filistin halkına yönelik
günlerdir devam eden şiddetini en güçlü şekilde
kınadığımızı belirterek başlamak istiyorum.
Gazzede olayların başladığı 10 Mayıs tarihinden
bugüne değin hayatını kaybedenlerin sayısı 212.
Hayatını kaybedenlerin, şehitlerin 61i çocuk, 36sı
kadın. Yaralı sayısı 1.400ü aştı. Bölgede derin
bir insanlık dramı yaşanıyor. Hayatlarını
kaybeden Filistinli çocuklara, kadınlara ve kardeşlerimize rahmet
diliyor, bu vahşetin en kısa sürede sonlandırılmasını
temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, konuyu ele almadan
önce şu hususu belirtmek isterim: Çatışma ilk
başladığında, Parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi
partiler olarak ortak bir bildiri yayımladık ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak bu zulmü ve hukuk tanımazlığı şiddetle
kınıyoruz. dedik. Meclisimizin bu konuda ortak bir tavır
sergilemesi ve haksızlığa karşı bir araya gelmesi
konusunda bizlere ve yurttaşlarımıza bir umut vesilesi oldu bu
beraberlik. Bu da aslında Filistin meselesinin bizim için ne kadar önemli
bir mesele olduğunu gösteriyor. Biraz evvel ifade edildi, Filistin
meselesi aslında Türkiyenin dış politikasında ve iç
politikasında bir ulusal meseledir. Geçtiğimiz yıl, 12
Şubat 2020 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak Orta Doğu
Barış Planının bölgede yaratacağı sorunlar ile
Filistin sorununun Kudüs odaklı gündeme alınarak Türkiyenin
üstlenebileceği rolün değerlendirilmesi maksadıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisinde genel görüşme açılmasını istemiştik.
Verdiğimiz pek çok önerge gibi o önergemiz de reddedilmişti.
Keşke kınama yaparken gösterilen o biraz evvel sözünü ettiğim
ortak duruş muhalefetin önergelerinde de kendini gösterebilseydi ve o
zaman bir genel görüşme açılabilseydi belki bugün yaşanan bu
vahşeti engelleyebilecek önlemleri o zaman konuşabilirdik. O gün
genel görüşmeyi reddettiniz. Peki, bugün vicdanınız rahat
mı yoksa bugün timsah gözyaşları mı döküyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, bugün elbette ki
gündemimiz Filistin halkının içinde bulunduğu insanlık
dramı. İktidarın muhalefetten gelen önerilere kulak
tıkaması Türkiyenin Orta Doğudaki sorunların çözümünde
ara bulucu olarak rol almasını engelliyor. Sorunlardan kaynaklanan
tehditleri kendinizden uzak tutma politikasından artık vazgeçmeniz
gerekiyor. Ulusal bir dış politika izlemekten uzaklaştıkça
yanlış dış politika hamleleriyle ülkemizi ve bölgemizi
tehditlere açık hâle getiriyorsunuz.
Filistin konusunda önemli iki aktör ülke konumunda
olan Mısır ve Ürdünle kavgalıyken aradan geçen süre içinde bu
durumun nelere mal olduğunu iktidar mensuplarının kendilerine
sormaları gerekiyor. Onlar sormuyorsa biz onlara soruyoruz: Bu
yanlışlarınızdan ne zaman vazgeçeceksiniz? Daha önce
defalarca vurguladık, Mısır sadece Doğu Akdenizde deniz
yetki alanları sınırlandırılması yapılmak
üzere temas kurulacak, diyalog kurulacak bir ülke değildir, Filistin
konusunda olduğu gibi daha pek çok konuda bölgenin güvenliği,
ülkemizin Afrika ve Doğu Akdeniz politikaları konusunda da önemli ve
ilişkilerde hak ettiği değerin verilmesi gereken bir ülkedir.
Bu kürsüden, fırsat buldukça, sürekli dile
getiriyorum, Türkiye AK PARTİ iktidarının hatalarla dolu
yanlış politikalarıyla dış politika yapımı
yeteneğini kaybetmiştir ve etkin bir dış politika
izleyememektedir. Söz konusu durumun Müslüman Kardeşlere hamilik
ısrarının bir sonucu olduğunun altını, özellikle,
bu vesileyle çizmek isterim. Bu vahim durumu Filistin konusunda yürütülen
diplomaside de görmek mümkün. İktidar, Filistin konusunda, bir taraftan
Ümmet bizden liderlik bekliyor. derken bir taraftan da -biraz evvel de
belirtildiği gibi- Papayla görüşmeler yapabiliyor. Bu çelişkili
durumla nasıl bir diplomasi atağı yaratmayı
düşünüyorsunuz? Ülkemizi ümmetin lideri olacağınızı
söyleyerek kurduğunuz Orta Doğu politikanızla bölgede
yapayalnız ve sözü dinlenmeyen bir ülke durumuna düşürdünüz.
Dış politika, her şeyden önce, millet için yapılır;
siz millet için hangi dış politika başarısını
gösterdiniz ki ümmetin liderliğine talip olabiliyorsunuz? Ümmet sizi
tanımasa inanması işten bile değil. Hem hangi ümmetten söz
ediyorsunuz; Suriyede Bizimkiler ile Esadınkiler. diye böldüğünüz
ümmetten mi, Libyada Bizimkiler ile Mısırınkiler. diye
böldüğünüz ümmetten mi, Mısırda Bizimkiler ile Sisininkiler.
diye böldüğünüz ümmetten mi? İstanbul seçimlerinde dahi Bize mi oy vereceksiniz,
Sisiye mi? diye kendi halkımızı, milletimizi böldünüz. Ümmet
sizden liderlik beklemiyor, milletimiz ne istiyorsa ümmet de onu istiyor. Gölge
etmeyin, başka ihsan istemez. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Bakan, Genel Kurulu ve bizleri
onurlandırdınız bugün buradaki varlığınızla
ve dile getirdiğiniz faaliyetlerinizi dikkatle dinledim.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, sadece Genel Kurulunda
değil, Birleşmiş Milletlerin bütün mekanizmalarında bir
tıkanma var. Bugün, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından
temasa geçilen ülkelere baktığımızda aralarında
İsraili veya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini zorlayacak
bir ülke olduğunu görmüyoruz. Bu nedenle söz konusu diplomasi hamlelerini
sanki dostlar alışverişte görsün diye yorumlamaktan başka
bir çaremiz de kalmıyor. Türkiye bu tıkanmayı çözebilmek için
elinden geleni yapmalıydı ama yapamıyor. Neden yapamıyor?
İşte anlattığım o çelişik dış politika
çizgisi nedeniyle. Bakınız, 2018 yılından itibaren
Filistinliler için uluslararası koruma gücü kurulması,
uluslararası koruma mekanizması kurulması için bir girişim
başlattığınızı söylediniz. Peki, 2018
yılından bu yana geçen üç yıl zarfında bu mekanizma niçin
bir türlü hayata geçirilemedi? Fiziki koruma olarak Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri iki olasılıktan bahsetti. diyorsunuz; ya
Birleşmiş Milletler gücü veya bir gönüllüler koalisyonu
kurulmalı ama bunun için, yine kendiniz ifade ettiniz ki,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararı gerekiyor. Peki,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararının
engellenmesi kimin tarafından yapılıyor? Sayın Bakan,
Sayın Cumhurbaşkanı ve zatıaliniz birçok temaslar
yaptınız. Bu temaslar içinde acaba Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyinde herhangi bir karar alınmasını veto eden,
engelleyen Amerika Dışişleri Bakanıyla bir
konuşmanız oldu mu, acaba Çin Dışişleri Bakanıyla
konuşmanız oldu mu, acaba Fransa Dışişleri
Bakanıyla konuşmanız oldu mu? Ben Rusyayla ve
İngiltereyle konuştuğunuzu biliyorum; peki, acaba Sayın
Cumhurbaşkanı veya zatıaliniz Suudi Arabistanla bir temasta
bulundunuz mu? Acaba Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas gibi
İsrailin son yıllarda sürekli diplomatik ilişkiler kurarak
kendisini Arap âleminde öne çıkartma çabalarını durdurmak veya
en azından bu konularda bunu bir şekilde engellemek için ne gibi
girişimler yaptınız?
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin, etkin
diplomasi yürüterek çatışmaları önlemeye hizmet etmesi ve
Filistin halkının haklarını korumayı amaçlayan
sağduyulu bir dış politika izlemesi bölgemizin huzur ve
istikrarı için yaşamsaldır. Bu vesileyle Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunun Başkanlığını yapan,
aynı zamanda meslektaşım olan Büyükelçi Volkan
Bozkırın konumunun elbette bir avantaj olarak değerlendirilmesi
gerekiyor ama bu çok önemli fırsatın bile zamanında
değerlendirilemediğini ve gecikildiğini görüyoruz. İktidar,
tarafgir bir Orta Doğu politikası izlemeseydi, İsraile yönelik
olarak kamuoyu önünde başka, kapalı kapılar arkasında
başka bir tutum takınmasaydı ve Türkiye bölgedeki bütün
meşru aktörlerle yakın ilişkilerini muhafaza edebilseydi bugün
Filistin halkı bu zulme maruz kalmazdı. Filistin konusunda,
Mısır başta olmak üzere 2 devletli çözümü destekleyen bütün
ülkelerle ortak hareket edilerek söz konusu vahşetin
sonlandırılmasını talep ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, İsrail öncelikle,
Birleşmiş Milletlerin defalarca vurguladığı üzere,
1967 Savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmeli ve
Kudüsün statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerine de son
vermelidir. Ben bu aşamada derhâl yapılması gerekenleri de
şu şekilde sıralamak isterim: Öncelikle, Covid-19
koşullarının hâlâ geçerli olduğunu unutmamak gerekiyor.
İsrail tarafından uygulanan ambargo Filistindeki sağlık
hizmetlerini de ciddi şekilde sekteye uğratıyor. Üstelik
Covid-19 salgını bölgedeki sağlık hizmetleri üzerindeki
baskıyı da artırıyor. Bu nedenle derhâl sağlık
ekiplerinin ve teçhizatının bölgeye girişine izin verilmesi
sağlanmalıdır.
Gazzede abluka nedeniyle ciddi bir gıda
sıkıntısı yaşanıyor. Birleşmiş
Milletler verilerine göre, her ne kadar gıda yardımları devam
etse ve gıda ürünlerinin bölgeye girişine izin verilse de, Gazze
nüfusunun yarısından fazlası orta ile yüksek düzeyde gıdaya
erişim riskiyle karşı karşıya. İsrailin
uyguladığı ablukadan tarım ve balıkçılık
gibi Gazze halkı için fevkalade önemli olan 2 sektör de, kritik önem
taşıyan 2 konu olarak, olumsuz bir şekilde etkileniyor. Bu
nedenle gıda sorununun derhâl çözülmesi gerekiyor. Şiddetin
sonlandırılması çalışmalarıyla birlikte öncelikle
bu 2 konunun da ivedi şekilde ele alınması gerektiğini,
Filistin halkının yaralarının bir nebze olsun
sarılmasına yardımcı olabileceğini
düşündüğümüzü buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Birleşmiş Milletlere bu 2 konunun çözüme kavuşturulması
konusunda da buradan çağrıda bulunuyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi Filistin halkının
yanındadır. Bugüne kadar İsrail-Filistin sorununa
Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ve 2 devlet
esasına göre kalıcı bir çözüm bulunması için bütün ilgili
taraflarla sonuç alıcı girişimler içinde olunmasını
benimsedik, önerdik. Bu tutumumuzu bundan sonra da devam ettireceğimizi
buradan bir kez daha kuvvetle vurguluyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Avrupa
Parlamentosunda da gündem Türkiye. Avrupa Parlamentosu 2019-2020 Türkiye
Raporunun Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinde
kabul edilen nihai taslağı bugün Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda
görüşülecek ve 19 Mayıs 2021 tarihinde de oylanacak, büyük bir
olasılıkla da kabul edilecek. Söz konusu raporun Türkiye raportörü
tarafından bugüne kadarki en sert rapor olarak
hazırlandığını üzülerek belirtmek istiyorum.
Şimdi iktidara sormak isteriz: Evet, konumuz
Filistin; evet, konumuz Filistinin ve Filistin halkının
uğradığı zulüm ve İsrailin yaptığı
şiddet ama bir taraftan Avrupa Birliğiyle pozitif gündem
oluşturmaya çalışırken bir taraftan da Türkiye aleyhine
Avrupa Parlamentosunun aldığı bu tür kararları engellemek
için ne şekilde önlemler aldınız, hangi adımları
attınız, hangi diplomatik çabaları gösterdiniz?
Değerli milletvekilleri, söz konusu
görüşmelerde Avrupa Parlamentosunda Türkiyenin Paris İklim
Anlaşmasını onaylaması çağrısında
bulunulacağı da kamuoyuna yansıdı. Türkiye Büyük Millet
Meclisi huzurunda bir kez daha partim adına tekrarlamak istiyorum: Gelin,
o anlaşmayı bize tavsiye yapılmasına gerek kalmadan
onaylayalım.
Filistin halkına yapılan zulüm bir
insanlık suçudur. Bu vesileyle bir kere daha Filistin halkıyla
dayanışmamızı en güçlü şekilde vurgulamak isterim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Bursa Milletvekili Sayın Efkan Ala.
Buyurunuz Sayın Ala. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EFKAN ALA (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizin,
sizlerin ve bütün İslam âleminin geçmiş bayramını tebrik
ediyorum.
Sözlerimin başında, bu bayramı
Filistinli kardeşlerimize zehir eden, kan ve göz yaşları içinde
geçirmelerine neden olan İsraili şiddetle kınıyorum;
insanlık dışı haydutça saldırılarını
lanetliyorum. Saldırılarda şehit olan kardeşlerimize
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu vesileyle,
bütün şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Filistinli
kardeşlerimizin uğramakta olduğu zulmü hepimiz yakından
takip ediyoruz. İsrail polisinin Kadir Gecesi Kudüsün Şeyh Cerrah
Mahallesindeki Filistinlilere müdahalesi ilk kıblemiz Mescid-i
Aksanın bulunduğu Harem-i Şerife kadar uzandı.
İsrailin alçakça saldırıları karşısında,
milletimizin iradesinin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisine
yakışır bir biçimde, yüce Meclisimizdeki bütün siyasi partilerin
imzasıyla yayımladığı ortak bildiriyle İsrailin
zulmünü ve hukuk tanımazlığını şiddetle
kınadı.
İsrailin alçakça saldırıları
sonucu şehit edilen Filistinli kardeşlerimizin sayısı 200ü
aştı, 234e ulaştı bugün itibarıyla. Bu
şehitlerin 61ini çocuklar oluşturuyor. İsrailin
saldırılarında binlerce Filistinli kardeşimiz de
yaralandı. Güçlü bir istihbarat ağına ve nokta hedef vurabilecek
kadar yüksek teknolojiye sahip olan İsrail, uluslararası kamuoyuna
terörle mücadele ettiğini ve savunma hakkını
kullandığını söylüyor değerli milletvekilleri.
Muhammed el-Attar beş aylık, Muhammed Ebu Diya bir yaşında,
İbrahim ez-Zantisi bir yaşında, Kasi el-Külk bir
yaşında, Yazen el-Masri 2 yaşında, Hur ez-Zamili 2
yaşında, Muhammed et-Tanani 3 yaşında, Ethem et-Tanani 4
yaşında, Adem el-Külk 4 yaşında; bu çocuklar ve daha
niceleri bu alçakça saldırıda katledildiler. 1 yaşında
çocukları mı tehdit, terörist olarak tanımlıyorsunuz?
Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir ahlaksızlıktır,
bu nasıl bir haydutluktur ve hukuksuzluktur!
Arkadaşlar, polemiğe sıra gelince
oradaki kabiliyetim, hatırı sayılır, bunu biliyorum, siz de
biliyorsunuz ama bugün o gün değil. Bugün Filistini anlatma ve onlarla
acıları paylaşma günü. Ama yeri geldi, bu konuya çok zaman
ayırdınız. Şimdi, bu çocuklarla Yasin Börüyü nereye
koyuyorsunuz? Kim Yasin Börüyü öldürdüyse bu çocukların katiliyle
aynı saftadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yasin Börünün katilleri bu alçaklarla aynı
saftadır.
O zaman, geçeceğim, çok uzun uzadıya
anlatacak değilim. Bir çukur terörü oldu. Biz vatandaşımız
ile teröristi ayırma konusunda yıllarca terörle mücadele hususunda
ortaya koyduğumuz performansla dünyaya örnek olacak sonuçlar elde
etmişizdir. Biz terörist ile vatandaşı tamamen
ayırdıktan sonra yapacağımız terörle mücadelemizi
sürdürdük ve bundan sonra da sürdüreceğiz. Arkadaşlar, sadece
retoriğin iştahına kapılıp aklımızı bir
tarafa koymayalım. O dönem Suriyede PKKnın ve YPGnin, PYDnin
almak istediği mesafeyi, uluslararası güçler de arkasında olmak
üzere, perdelemek için içeride ciddi bir terör saldırısı
gerçekleşti ve burada dünyanın gözü önünde biz bu
saldırıları vatandaşları oralardan çıkararak
bertaraf ettik. Dünya bunun şahididir ve orada PKK, FETÖ ve sizin
-maalesef- çağrınızla onlara destek vermek için sokağa
inenler büyük Türkiyeyi Orta Doğu bataklığına benzetmeye
çalıştılar ama biz biraz önce söylediğiniz Orta
Doğudaki o kişiler gibi yönetmiyoruz. Biz büyük bir medeniyetin
çocuklarıyız ve vatandaşlarımızın
kılına bir zarar gelmemesi için kılı kırk yararak
politika izleriz ve bunu izlemeye böyle devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, burada çok açık
bunları kimin katlettiği. Sonuçta gizli saklı değil ki
FETÖnün, o gün o işleri yapanların anında görevden
alındığının bütün basın-yayın
şahididir, onlara da açıkladık. Orada -terörle mücadele ederken
bile- kim vatandaşa yanlışlık yaparsa onu asla
korumayacağımızı o gün gösterdik; aldık görevden,
gönderdik yargıya. Bize bağlı olan kısımları
söylüyorum.
Değerli kardeşlerim, Türkiyede birçok
konuda sorun olduğunu görmeyen, bilmeyen mi var? Ben buraya birtakım
yasal düzenlemeler getirdiğimde -sorumlu olan siyaset aynı zamanda
yetkili de olsun diye- burada ne yaşadığımızı hep
birlikte biliyoruz. Onun için, değerli kardeşlerim, herkesin siyaset
dili kullanırken siyasetin yapıcı unsurlarını hiçbir
zaman göz ardı etmemesi gerekir. Bu bakımdan, değerli
kardeşlerim, Türkiyenin aldığı mesafeleri bütün dünya
biliyor, sizler de beraber içinde yaşıyorsunuz. İnsan
hakları konusunda yaptıklarımız, bugüne kadar
aldığımız mesafe sessiz devrim olarak nitelendirildi ama
yapılacak şeyler çok. Gelin beraber yapalım, yeni anayasayı
beraber yapalım -her şeyi beraber- Türkiyeyi daha demokratik, daha
güzel, daha kalkınmış bir hâle getirelim, hedefleriyle
buluşturalım diyoruz ama konu bu değil, özür diliyorum,
geçeceğim.
Şimdi, İsraile söylüyorum: Madem elinizde
her türlü istihbarat ve teknoloji var, niye çocukları öldürüyorsunuz?
Türkiye, millet olarak bütün imkânlarımızla Filistinli
kardeşlerimizin yanında yer alıyor ve yer alacağız.
Sayın Cumhurbaşkanımız
olayların başlamasının akabinde uluslararası toplumu
harekete geçirmek için yoğun bir diplomasi trafiği
başlattı. Bugüne kadar 23 liderle görüştü. Bu görüşmelerde
İsrailin saldırıları karşısında uluslararası
toplumun atabileceği adımları ayrıntılı
şekilde değerlendirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız,
Davosta one minuteden Birleşmiş Milletlerde İsrail
işgalinin vardığı noktayı ortaya koyan
haritaların dünyanın gözünün önüne serilmesine kadar Filistin davasını
uluslararası her platformda yüksek sesle dile getirdi, dile getirmeye de
devam ediyor.
Şimdi, bir cümle de şuna söyleyeyim: Bu
çabaları gösteren bir lideri, bir Türkiye Cumhurbaşkanını
Filistinli bebeklerin katili Netanyahuyla bir cümlede zikretmek Filistinlilere
saygısızlık; saygın bir siyaset dili değildir, bunu da
dipnot olarak düşüyorum.
Dışişleri Bakanımız da
aynı şekilde mevkidaşlarıyla görüşmeler
gerçekleştirdi. Ülkemizin girişimleri sonucu 16 Mayısta
İslam İşbirliği Teşkilatı İcra Komitesi
Dışişleri Bakanları düzeyinde bir toplantı
gerçekleştirdi. Bu toplantı sonucunda, ülkemiz tarafından
sunulan, Filistinlilere koruma sağlamak üzere bir uluslararası koruma
gücü oluşturulması dâhil her türlü mekanizmanın harekete
geçirilmesi konusunda mutabakata varıldı;
ayrıntılarını Sayın Dışişleri
Bakanımız sizlerle paylaştı.
Değerli milletvekilleri, İsrailin,
Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına zulmü yeni
bir mesele değil. 1948 yılındaki ilk Arap-İsrail
savaşından bu yana uluslararası hukuka aykırı biçimde
Filistin toprakları İsrail tarafından aşama aşama
işgal ediliyor. Bu haydut politikasının bir haritaya
aktarılmış hâlini size arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şu 1947; burada
bana göre sağda, size göre solda. Şurada, ortada olan 1967deki
işgal sonrası durum; şu da bugün. Bakın, buradaki
yeşil renk Filistinlilerin, beyaz ise İsrailin. Şuradaki durum
şu hâle gelmiş. Değerli kardeşlerim, buradaki yeşil
olan renk Filistinlilerin; beyaz da İsrailin. Şu 1947 durumu,
şu da bugünkü güncel durum; durum budur. Onun için, bütün dünyanın bu
haksızlığa, bu adaletsizliğe Dur! demesi gerekir.
Milyonlarca Filistinli kardeşimiz bu süreçte mülteci konumuna düştü.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1967 yılında kabul
ettiği 242 sayılı Kararla İsrailin Doğu Kudüs,
Batı Şeria ve Gazzede işgalci olduğunu kayda geçirdi, bu
topraklardan çekilmesi gerektiğini açıkça belirtti. Bu kararın
üzerinden elli beş yıl geçmesine rağmen İsrail işgal
ettiği topraklarda Filistinli kardeşlerimize zulmetmeyi sürdürüyor.
Değerli kardeşlerim, bugün de olan
aslında önce işgal, sonra ilhak politikasının
devamıdır. Şu anda da Doğu Kudüste olan mesele, Şeyh
Cerrah Mahallesindeki -Sayın Bakanımızın da
anlattığı üzere- 500 Filistinlinin evlerinden
çıkarılması ve yerlerine Yahudilerin yerleştirilmeye
çalışılmasıdır. Sadece şuradaki bu Şeyh
Cerrah Mahallesinin ne kadar stratejik olduğunu ve Doğu Kudüs
içerisindeki Arap yerleşiminin tam nerede bulunduğunu anlatmak için
arz ediyorum: Değerli kardeşlerim, şurası, şu alttaki
Mescid-i Aksa, üstteki de Şeyh Cerrah Mahallesi. Alttaki yuvarlakta olan
renkli, şurası Mescid-i Aksa; şurası da Şeyh Cerrah
Mahallesi; bu kadar yakın. Ve buraya girdikten sonra bütün Doğu
Kudüsü aynen öbür tarafa benzetme politikalarını devam ettiriyorlar.
Değerli kardeşlerim, yani Doğu
Kudüsün de Yahudileştirilmesinin çalışmaları devam ediyor
ve insanlığın vicdanını karartan bu açık
haksızlığı, hukuksuzluğu ve zulmü perdelemek için
İsrail Mescid-i Aksaya ve Gazzeye saldırıyor ve çocukları
bombalıyor. Aslında öldürdüğü insanlığın
vicdanıdır, aslında bombaladığı kendi
geleceğidir. Bu zulmün geleceği yoktur, bu zulüm üzerine bir devlet
inşa edilemez. Zulümle kimse payidar olmamıştır,
İsrail de olamayacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli kardeşlerim, İsrailde
esasında bir Filistin sorunu yok; bir İsrail sorunu var, bir
İsrail sorunu var, altını çizerek söylüyorum. Ne
acıdır ki bugün Birleşmiş Milletler de kendi
yetersizliğini her geçen gün ortaya koymakta, göstermektedir ve kendi
kararlarını bile savunamamaktadır. Bu nedenle, değerli
kardeşlerim, bir kınamadan, basın açıklaması yapmaktan
bile âciz durumdadır. İşte,
Cumhurbaşkanımızın da bizlerin de desteklediği Dünya
5ten büyüktür. sözünün ne kadar önemli,
karşılığının olduğunu da görüyoruz. Bu
nedenle uluslararası kuruluşların reform ihtiyacını
sürekli dile getiriyoruz değerli kardeşlerim.
Şimdi, İslam İşbirliği
Teşkilatı üyeleri arasında girişimlerimiz sonucu kurulan
bir çekirdek grup Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde bu sorunu
ele almak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Elbette
Birleşmiş Milletlerin de beşerî vicdanın kanayan
yarası hâlini almış İsrail zulmü karşısında
sessiz kalmasını gerçekten kabul edemiyoruz. Genel Kurul
Başkanı Sayın Volkan Bozkır bu konuda perşembe günü
bir toplantı yapacaktır. Toplantıya çağrı olmuş
ve toplantı gerçekleştirilecektir.
2018 yılında İsrail
saldırılarının ardından Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve Filistinlilere uluslararası
koruma sağlanmasını da içeren kararın uygulanması için
çabalarımızı da sürdürüyoruz değerli kardeşlerim.
İşgalci İsrailin bugüne kadar yaptığı
katliamların hesabının sorulması amacıyla da tüm
uluslararası mekanizmaları harekete geçirmek için
çalışıyoruz. Değerli kardeşlerim, Uluslararası
Ceza Mahkemesinde açılan dava dâhil olmak üzere, umarım oradaki
katliamları cezalandıracak bir inisiyatif alabilirler. Bu
bağlamda, İslam İşbirliği Teşkilatı
üyeleriyle birlikte İsrailin gerçekleştirdiği ihlallerin
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinde de gündeme
getirilmesi yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Değerli kardeşlerim, İsrailin
uluslararası hukuku ayaklar altına alan
saldırılarını ve uyguladığı devlet terörünü
sonlandırmak için uluslararası baskılar artırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
EFKAN ALA (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Diğer taraftan, ne yazık ki Batı
dünyası da bu konuda tam bir ikiyüzlülük içerisindedir. Doğu Kudüs,
Batı Şeria ve Gazzede yaşananların tek sorumlusu İsraildir.
Buna rağmen bazı Batılı liderlerden İsrailin kendi
savunma hakkı olduğu yönünde açıklamalar görüyoruz.
Günahsız çocukları katletmek kendini savunmak mıdır?
Artık açıkça ifade etmemiz gerekir ki İsrail ırkçı ve
ayrımcı politikaları sistematik bir şekilde
uygulamaktadır. Nitekim son olayların sadece işgal
altındaki Filistin topraklarında değil İsrail
vatandaşı Araplar arasında da büyük bir infial meydana
getirdiğini görüyoruz. Sesleri henüz cılız da olsa yurt
dışında bazı vicdan sahibi politikacıların bu
hususu dillendirmeye başladığını da görebiliyoruz.
İsrailin saldırılarından nasibini alan Batılı
basın kuruluşları da çok cılız bir şekilde
konuları gündeme getirme cesareti göstermektedirler. Batı
dünyasının bu çifte standardı, bu sessizliği, bu ölüm
sessizliği İsrailin fütursuzluğunu artırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
EFKAN ALA (Devamla) Bu sebeple tüm ülkeleri net
bir tutum almaya çağırıyoruz. Bugün hak, hukuk ve vicdan sahibi
olan herkes İsrailin uyguladığı vahşetin
insanlığa karşı bir suç olduğunu açık bir
şekilde görüyor. Hem İslam İşbirliği
Teşkilatı hem de Filistinli kardeşlerimiz bu saldırı
karşısında tek yürek ve tek yumruk olmalıdır.
İsrail çoluk çocuk demeden Filistinlileri katlederken ufak çıkarlar
uğruna ayrılık gayrılık davasına düşmek
Müslümanlara, insanlara yakışmaz. Bu nedenle Doğu Kudüs dâhil
tüm Filistin topraklarında seçimlerin gerçekleştirilerek Filistin
Devletinin birliğini pekiştirmesini desteklemeye devam
edeceğiz. Mübarek ramazan ayında Kudüs şehrinin
sokaklarında, ilk kıblemiz Mescid-i Aksanın avlusunda
bayramı kutlamaya hazırlanan Gazzenin evlerinde yaşanan
insanlık trajedisini unutmamız mümkün değildir.
Sayın Başkanım, son
BAŞKAN Buyurun.
EFKAN ALA (Devamla) Zaman birlik ve
kararlılığımızı ortaya koyma zamanıdır,
mazlum Filistin halkının bu sorunları aşmasını
sağlayacak liderlik ve cesareti sergileme zamanıdır. İsrail
işgal ettiği topraklardan derhâl çekilmelidir. İki devletli bir
çözüm gecikmeksizin hayata geçirilmelidir. Türkiye bu konuda gereken her türlü
adımı atmaya hazırdır; atıyor, atacak da.
Genel Kurulu saygıyla, hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yerimden
bir söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Bursa
Milletvekili Efkan Alanın AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Doğrusu, Filistin meselesine ilişkin
tekrara girmeyeceğim. Hatibimizin ve bizim söylemeye
çalıştığımız, İsrail nasıl Filistin
meselesini uluslararası arenada bastırmaya çalışıyorsa
Türkiyede de Hükûmet Kürt meselesini bastırmaya çalışıyor.
(AK PARTİ sıralarından Ne alaka! sesleri)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalancısın
sen, yalancısın sen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şu
anda bizim arkadaşlarımız Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ,
Selahattin Demirtaş, onlarca arkadaşımız Sincan Kampüsünde
Kobani kumpas davası sebebiyle yargı adı altında
AKP-MHPnin kumpasıyla karşı karşıyalar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Selahattin
teröristtir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayımız neden bu kadar az? Çünkü bütün vekillerimiz adliyede. Peki,
arkadaşlarımız niye tutuklu, niye rehin? Çünkü Kürt meselesinin
Türkiyede barışçıl ve demokratik çözümünü savundular, çünkü
savaş politikalarına karşı çıktılar. Şimdi,
biz bunları anlatırken Türkiye halklarına yanlış bilgi
veriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yahu biz
yaşamasak inandıracaksın be! İnsan biraz utanır.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Filistin
meselesinde size şunu söyleyeyim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz yaşadık
bu olayları. Diyarbakırda ben yaşadım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Oya
Hanım konuşsun, ben sonra konuşayım, sorun yok.
OYA ERONAT (Diyarbakır) He, olur, ben
konuşayım, sonra sen hiç konuşma!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Buyurun,
buyurun.
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yani lütfen siz müdahale ederseniz
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalan söylüyorsun.
Yalan demeyelim mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, bu ülkede Kürtler ve solcular İsrail devletine karşı
Filistinlilerle birlikte direnirken ABDnin desteğiyle komando
kamplarında yetiştirdiği karanlık güçleri solcular ve
Kürtlere saldıranların aslında Filistin mücadelesiyle ilgisi
yoktur. Bu konuda sayısız veri sunabiliriz, sayısız veri
sunabiliriz.
Şimdi, çocuk ölümlerine ilişkin Sayın
Ala bir konuşma yaptı, ben dikkatle dinledim. Şunu söyleyeyim:
Partimizin attığı tweet demokratik protestodur. Biz bunu
artık
Biz değil, uluslararası AİHM Büyük Dairesi kesin
kararıyla söyledi, bunu da not olarak düşeyim.
Diğeri, Yasin Börünün katilini
cezalandırın.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bedirhan
bebek de var, onu da söyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Filistinli çocukları öldürenler cezalandırılsın ama
Türkiyede öldürülen Kürt çocuklarının failleri de
cezalandırılsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
bir ayrım yapmayın diyoruz. Biz barış mücadelesi yürütürken
tam da bunu söylüyoruz.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hepsi bizim
çocuğumuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Size bir
veri vereceğim: 2007-2020 yılları arasında faili polis olan
-altını çizerek söylüyorum- 403 ölüm var, bunların 93ü çocuk.
Zaman yok, listeyi söylemeyeceğim. Yine 31 Ekim 2018 tarihli verilere göre
cezaevlerinde 0-6 yaş arası 743 çocuk var, 0-3 yaş arası
343 çocuk var anneleriyle beraber.
Biz Filistinle dayanışmayı en yüksek
şekilde yükseltelim ama evin içinde yangın var diyoruz ve bu
yangını söndüremediğimiz müddetçe bu dayanışma
hamasetten öteye gitmez diyoruz.
Son bir şey söyleyeceğim Sayın Başkan,
özür dilerim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Ala çok önemli bir şey söyledi, dedi ki: Vatandaşa
yanlış yapanı yargıya gönderdik. Doğru, o dönem Sur,
Cizre ve Nusaybinde komutanlık yapanlar, orayı yakıp
yıkanlar, hepsi tutuklu ama bu katliamlarla ilgili, bu ölümlerle ilgili
yargılanmıyorlar. Sayın Efkan Alaya bunu özellikle söylüyorum,
dosyaların hepsini tek tek inceledim. FETÖcülükten
yargılanıyorlar ama Cizre bodrumlarını yakarak
insanları diri diri yakmaktan yargılanmıyorlar, iktidara
karşı fiillerinden dolayı yargılanıyorlar.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hepsi terörist
onların, hepsi terörist.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz
diyoruz ki işte bu cinayetlerden ve katliamdan dolayı da
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Sizin o
arkadaşlarınızın hepsi teröristti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yanlış mı söyledim Sayın Altınok?
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hepsi teröristti.
Cizrede bulunan bodrumlarda
BAŞKAN Sayın Beştaş,
teşekkür ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ha,
Cemile Çağırga terörist miydi? Taybet ana terörist miydi?
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Cizrede bodrumlarda
bulunanlar hep teröristti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok,
soruyorum, isim söylüyorum. Terörist miydi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Gündeme gelin, gündeme.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Söyleyin, cevap verin.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hepsi teröristti.
BAŞKAN Sayın Beştaş
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Konuşma, öyle
olmuyor iş. Ben gayet iyi biliyorum.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bugün buraya
gelip bunları konuşmayın burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN Lütfen ama
Genel Kurula hitap ediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Zabıtlara geçsin.
BAŞKAN Buyurunuz, tamamlayın Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Selami Altınok İçişleri Bakan
Yardımcılığından, şu anda vekillik yapıyor.
Öldürülen bütün sivilleri terörist ilan etti.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Sivilleri demedim.
Arkadaşlarınızın hepsi teröristtir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Tamam,
kabul, Türkiyede yaşayan ve size muhalif olan bütün Kürtler teröristtir.
Siz öyle görüyorsunuz, politikanız da budur. Bir ülkede milyonlarca
terörist var, tamam, kabul.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Onların hepsi
teröristtir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Anlayışınız bu işte.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) O zaman da böyle
söylüyordum, şimdi de böyle söylüyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
34.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, rahmet ayı ramazanışerifin
son günlerini ve bayramı Filistinli kardeşlerimize zehir eden terör
devleti İsrailin oradaki uygulamalarıyla ilgili bir toplantı
yapıyoruz. Ve böylesi bir konuyu, özellikle Türkiyede benzerliklerini
ortaya koymaya çalışmak bir akıl tutulmasıdır.
Konuşacağım, bakalım ses nereden
gelecek.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Benzerliklerini
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
benzerlik var mı? Var çünkü terör devleti İsrailin uygulamaları
da çocuk öldürüyor, kadın öldürüyor ve oradaki masum insanları katlediyor;
Türkiyede terör örgütü PKKnın yaptıkları da yine Türküyle,
Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle 85 milyonun kardeşliğini tehdit
ediyor. Yine, terör devleti İsrail vicdan sahibi özellikle Yahudilerin
dahi rahatsızlığını çekerken, cezbederken yine ASALAyı
tasfiye ettikten sonra büyük İsrailin kurulmasına hizmet eden PKK
terör örgütünün uygulamaları da yine Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla,
Çerkeziyle 85 milyon vatandaşımızın vicdanını
yaralıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şöyle bir
manzaraya baktığımız zaman biz özellikle gönül
coğrafyası diye ifade ettiğimiz Libyadan Tunusa,
Mısırdan Yemene, Suriyeden Suudi Arabistana, Orta Doğudan
Balkanlara kadar gönül coğrafyamızda ekilen nifak
tohumlarının ve burada parçalanan coğrafyamızda
emperyalistlerin silah, petrol ve faiz üzerinden yürüttükleri bütün kan ve
gözyaşı uygulamalarının arkasında aynı duygu
vardır. Biz artık Libyayla başlayan, Polatlıda
atılan top seslerinin ta Ankarada duyulduğu bu ihanet sürecine
müsaade etmeyeceğiz. Türkiyede terör sorununu bulundukları inlere de
girerek boğacağız ve Kürt düşmanı PKKnın
Türkiyede kardeşliğin düşmanı olan terör uygulamalarının
kökünü kazıyacağız.
Bu vesileyle eğer Filistinde yaşanan acıları
vicdanımızda hissetmek istiyorsak, Filistinle ilgili yaşanan
acılara Parlamentomuzun ortak algısını, ortak vicdani
duruşunu ortaya koymak istiyorsak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
ortak vicdani
duygumuzu ortaya koymamız gerekiyorsa, bugün PKKyı İsrailin
terör uygulamalarından ayırmak, Nazilerin Yahudilere
yaptığından ayırmak bir akıl tutulmasıdır.
Onun için İsraildeki terör uygulamalarına, Filistinli
kardeşlerimize karşı yapılanlara nasıl dik duruyorsak,
onlara karşı duruşumuz PKKya, FETÖye, DEAŞa, DHKP-Cye
ve gönül coğrafyamızda ekilmek istenen nifak tohumlarına
karşı da aynı duruştur. Genel Kurulun dikkatine
vurgulayarak sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
B)
Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları (Devam)
1.-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun,
İsrailin Kudüse saldırıları ve Filistindeki
gelişmelere ilişkin gündem dışı açıklaması
ve İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan,
MHP Grubu adına Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, HDP Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, CHP Grubu adına
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz, AK PARTİ Grubu adına
Bursa Milletvekili Efkan Ala ile şahsı adına Ankara
Milletvekili Mustafa Destici'nin aynı konudaki konuşmaları
(Devam)
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özkoç, konuya müdahil
olmamanızı istirham ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, çok
teşekkür ediyorum. Herhangi bir sataşma değil mesele, sadece
Sayın Bakan da buradayken kayıtlara geçsin istiyorum.
Sayın Başkanım, bugün, Türkiye
Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı geldi ve Türkiye Büyük
Millet Meclisini bilgilendirdi. Bütün gruplar Filistinle ilgili
duygularımızı söyledik ama önemli olan şu: Bir Gazze
ablukası altında inim inim inleyen Filistinli kardeşlerimiz var.
Onlar şimdi eğer kulaklarını Türkiye Büyük Millet Meclisine
verdilerse, kendilerine yapılan bu saldırıların
durdurulmasıyla ilgili somut ne söylendi Türkiye Büyük Millet Meclisinde?
Nasıl bir yaptırım uygulayacağız? Örnek veriyorum,
Mavi Marmarayı hepimiz hatırlıyoruz, orada kardeşlerimiz
gittiler Gazze abluka altında biz yardım götüreceğiz. dediler
çıktılar, insanlarımız öldürüldü. Daha sonra 3 tane
şart Cumhurbaşkanı tarafından onlara dikte edildi.
Cumhurbaşkanı dedi ki: Birincisi, özür dileyeceksiniz.
İkincisi, tazminat ödeyeceksiniz. Üçüncüsü Gazzede abluka kesinlikle
kaldırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunların hiçbirisi
olmadı. Bununla ilgili kanun teklifi verdik, reddedildi. Yarın bu
kanun teklifini Cumhuriyet Halk Partisi olarak tekrar vereceğiz.
İsteğimiz şudur: Somut olarak onlara karşı bir
duruş sergilemektir. Onları, bu savaşı, tek taraflı
yaptıkları bu zulmü durdurabilecek şey büyük Türkiye
Cumhuriyetinin bir yaptırım uygulamasıdır, bunun
cevabının verilmesini istiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Grubu bulunmayan bir sayın
milletvekiline söz vereceğim.
Ankara Milletvekili Sayın Mustafa Destici.
Buyurunuz Sayın Destici. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Değerli
milletvekilleri, kıymetli vatandaşlarım; öncelikle sizleri
saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.
Aziz Türk milletinin 19 Mayıs Atatürkü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramını şimdiden tebrik ediyorum.
Kurtuluş Savaşı gazilerimizi,
şehitlerimizi, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere rahmetle ve
şükranla yâd ediyorum.
Bugün aynı zamanda, Kırım Türklerinin
sürgününün 77nci yıl dönümü. 1783 Rus işgaliyle başlayıp
bugüne kadar devam eden mezalim sürüyor. Bir kere daha, bu sürgünde,
işgallerde hayatını kaybeden Kırım Türklerini rahmetle
anıyorum. Ne Ukrayna ne de Rusya, tam bağımsız
Kırım gerçekleşene kadar mücadele edilmesi gerektiğinin de
altını çiziyorum.
Değerli milletvekilleri, İsrailin
Gazzeye saldırıları devam ediyor. Maalesef, Gazzede yine
savaşın, vahşetin, katliamın öncelikli ve en önemli
kurbanları çocuklar ve kadınlar. Bu saldırılarda da son
açıklanan verilere göre 61i çocuk, 36sı kadın 200ün üzerinde
sivil hayatını kaybetti, 1.500 kişi yaralandı.
Kayıplarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar niyaz ediyorum.
2012 yılında Gazzeyi parti heyeti olarak
ziyaret etmiştik, tam da yine bir İsrail saldırısı sonucuydu.
Orada yaşananları, oradaki gelişmeleri yakından biliyoruz.
Bir kara harekâtıyla başarılı olamayacağını
bilen İsrail denizden ve havadan vuruyor. Belki havadan engel
olunamayabilir ama özellikle kara suları, uluslararası kara
sularından yaptığı bu bombardımanın
durdurulmasıyla ilgili hem devletimizin hem de uluslararası
kuruluşların büyük bir inisiyatif alarak harekete geçmesi
gerektiğini Türkiye Büyük Millet Meclisinden de dile getiriyorum.
Saldırılar devam ederken uluslararası toplumun ve uluslararası
kuruluşların ve bölge ülkelerinin birçoğunun tutumları,
yeni dünya düzeninin ve bu düzenin bizi nasıl bir geleceğe
sürüklediğine dair önemli göstergeler olarak önümüzde duruyor. Bunlardan
biri ABDnin yaptığı, taraflara ateşkes ve itidal
çağrısıdır; açıklamanın bütünüyle bir aldatmaca
ve algı yönetimi olduğu açıktır.
Kıymetli milletvekilleri, ortada
savaşın tarafları yoktur, sivillere yönelik bir katliam ve
Filistinli Müslümanlara yönelik bir soykırım vardır. Ayrıca
bu katliamda en önemli sorumluluk sahiplerinden biri de İsraile silah
satışına onay veren ABD yönetimidir. Avusturyanın,
Almanyanın ve diğerlerinin tutumu ortadadır -hepsi
konuşuldu- yani değişen bir şey yoktur, küfür tek millet
olarak saldırmaya devam etmektedir. Mescid-i Aksada yapılmak
istenen, El Halil şehrindeki İbrahim Camisinde yapılmak
istenenin tam da aynısıdır. Ne yapılmıştır
25 Şubat 1994te? Bir Yahudi siyonist doktor otomatik tüfekle 29
Müslümanı katletmiş, yüzlercesini yaralamış ve bu
hadiseden sonra İbrahim Camisi kapatılmış,
açıldığında yüzde 60ı sinagog olarak
açılmıştır. Yine 2015teki Kudüs ziyaretimizde de bunu
yerinde müşahede etme imkânı bulduk. Mısır'da
yaşananlar, Suriyede, Irakta bütün yaşananlar bugünlerin
hazırlığıdır. Aynen Suriyenin kuzeyinde PKK/PYDye
bir devlet kurdurma çabaları ne ise, elli altmış yıl önce
Filistin topraklarında yapılan da odur. Yani İsrail neyse bugün
ABDnin kurdurmayı hedeflediği PKK/PYD devleti de odur. HDP neyse
Netanyahunun Likudu da odur; bu, açık ve nettir yani bunun gizlenecek,
örtülecek hiçbir tarafı da yoktur.
Bizim Kudüs ve Mescid-i Aksa sevdamız, -bir
milletvekilimiz söyledi- dinî kisveye büründürmek tam da
inancımızın bir gereğidir. Elbette ki insan hakları,
hukuk, adalet işin bir başka boyutudur ama Selçuklu, Osmanlı, Selahaddin
Eyyubı hangi ruhla Kudüsü savunmuşsa fethetmişse Mescid-i
Aksaya sahip çıkmışsa biz de aynı ruhla, aynı inançla
Mescid-i Aksaya ve Kudüse sahip çıkıyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, son olarak şunu
ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Filistin
davası sadece Filistinlilerin meselesi değildir -çünkü bazen böyle
sesler de yükseliyor- bütün Müslümanların meselesidir çünkü bütün
Müslümanlara emanettir. Hepimiz için bir onur ve şeref meselesidir, onun
için sonuna kadar sahip çıkmalıyız. İşte, Orası
Araplarındır, Araplar sahip çıksın, Filistinliler kendi
topraklarına sahip çıksınlar
Biz orada bir toprak derdinden
önce Resulü Ekrem Efendimizin bize emaneti, Allahın bize emaneti, Selahaddin
Eyyubınin bize emaneti olan kutsalları, değerlerimizi ve
oradaki kardeşlerimizi
Ki oradaki kardeşlerimize de
haksızlık yapmamak gerekir. Evet, geçmişte yanlış
yapanlar olmuştur içinde; işte, en büyük yanlışlarından
bir tanesi Marksist-Leninist düşünceye kapılarak buradakilerle de
başka yerlerdekilerle de iş birliği yapmışlardır
ve Filistini bugünkü hâle getirmişlerdir ama bu yanlışlar bizi
ikinci derecede ilgilendirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Destici.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) Biz
inancımızın gereği, insan olmamızın gereği
ve ahlakımızın gereği Filistine sonuna kadar sahip
çıkacağız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bizzat
Cumhurbaşkanı başkanlığında, hükûmeti nezdinde,
Dışişleri Bakanımız nezdinde yaptığı
bütün girişimleri ve aldığı inisiyatifi destekliyoruz ve
bütün Meclisin de desteklemesinden, Türkiyedeki bütün siyasi partilerin de
desteklediğini görmekten memnuniyet duyuyoruz.
Son olarak, burada grubu bulunan 5 siyasi parti
ortak bir karar aldı, bir kınama yayımladı. Daha önce de
buna benzer millî konularda benzer kararlar alındı. Biz, grubu
olmayan siyasi partiler olarak, bütün siyasi partilerin -katılmak
isteyenin- hatta bağımsız milletvekilleri dahi olursa burada
onların da imzasının ve desteğinin
alınmasını önemsediğimizin altını çiziyor,
hatırlatıyorum.
Bütün Filistinli kardeşlerimizin Rabbim yâr ve
yardımcısı olsun. Her daim onlarla birlikteyiz ve birlikte
olmaya devam edeceğiz diyor, sizleri ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanım
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan HDP üzerine konuştu ama ciddiye
almadığım için yanıt vermiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakanım.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun, Bursa
Milletvekili Ahmet Kamil Erozanın İYİ Parti Grubu adına,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun HDP Grubu adına ve
İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviközün CHP Grubu adına
yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, bugün yüce Meclisi bilgilendirme
fırsatı verdiğiniz için bir kere daha teşekkür ediyorum ve
müzakerelerde görüşlerini belirten tüm milletvekillerine de çok
teşekkür ediyorum.
Konuşmamda da vurguladığım gibi
Sayın Başkan, Dışişleri Bakanı olarak,
dış politikamızın irdelenmesi, dış politika
üzerinde müzakerelerin yapılması, yüce Meclisin değişik
konularda bilgilendirilmesi konusunda her zaman yüce Meclisimizin emrinde
olduğumu söyledim. Gönül isterdi ki dış politikamızın
birçok boyutunu başka bir toplantıda yine bizleri davet ederek ele
alsaydık. Konuşmamın başında, biz bu toplantıyı
gerçekleştirirken, zalim İsrail devletinin Gazzede ve Kudüste
Filistinli kardeşlerimize zulmettiğini, zulmetmeye devam
ettiğini söyledim. Bu zulüm devam ederken, burada iç politika
kaygısıyla bize yöneltilen eleştirilerden ve özellikle de bizi
popülizm yapmakla itham eden arkadaşların kendi içinde popülizm yaparak
çelişkiye düştüğünü görmekten de üzüntü duyduğumu
vurgulamak isterim. Elbette herkesin görüşlerine saygım var.
Öncelikle şunu söylemek isterim: Biz ümmetin
liderliğine soyunduk. demedik. Dışişleri
Bakanlığında üç ay bile görev yapan, göreve yeni başlayan
üç aylık bir aday meslek memuru ve de aday konsolosluk ihtisas memuru
ümmet kelimesinin Filistini korumak için kurulan İslam
İşbirliği Teşkilatında yerleşik bir tabir
olduğunu bilir yani orada kırk yıl görev yapmaya gerek yok bunu
bilmek için. Bunu öğrenemediysek bu bir eksiklik ama bunu bilerek burada
iktidarı sıkıştırmak için, bizi
sıkıştırmak için söylendiyse gerçekten vahim. Biz bu tabiri
nerede kullandık? İslam İşbirliği Teşkilatı
toplantısında tüm İslam İşbirliği
Teşkilatı üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanlarına
ve o toplantıya katılanlara hitap ederken kullandık ve orada
dedik ki: Tüm İslam dünyası olarak ümmet bizden -hepimizden-
liderlik bekliyor. Türkiye Cumhuriyetinden liderlik bekliyor. demedik. Şimdi
bunu getirip de Türkiye'nin İslam ümmetinin liderliğine
soyunduğunu söylemek ne kadar hakkaniyetle ölçüşür? Kaldı ki
ümmetin liderliğine kimse soyunmaz ama ümmet, ümmetin davasını
kimin en iyi savunduğunu bilir ve ümmetin kendisi liderini seçer. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bugün, doğru
yanlış, herkes şunu biliyor ki ümmetin davasına sahip
çıkan ülke Türkiye, Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan; bizler
sahip çıkıyoruz, siz de Meclis olarak sahip çıktınız
geçen gün. Bunu öyle laiklik ya da işte İslam
karşıtlığı gibi yaklaşımlarla ümmete
getirmek ve buradan prim yapmaya çalışmak, bizi eleştirmeye
çalışmak doğru bir yaklaşım değil. Ayrıca,
söylediğiniz de doğru değil. Biz Ümmetin liderliğine
soyunduk. demedik, -iki toplantıdan sonra- İslam
İşbirliği Teşkilatı Büyükelçiler Toplantısı
ve Dışişleri Bakanları Toplantısında ve
sonrasında o toplantılardan çıkan sonucu aktardık ya da
toplantıda düşüncelerimizi söyledik. Ayrıca kendi içinizde bir
taraftan ümmetin liderliği diğer taraftan Papaya telefon açmak
diyerek de çelişki yaşıyorsunuz. Bu ne demektir biliyor musunuz?
Sadece İslam dünyası değil, diğer tüm semavi dinlerin
temsilcilerine de ve diğer ülkelerin temsilcilerine de telefon
açıyoruz. Neden? Kudüs 3 semavi dinin merkezidir; bu statüsünün
bozulmaması gerektiğini her zaman söylüyoruz. Dün, Sayın
Cumhurbaşkanımız, Ulusa Sesleniş konuşmasında
Türkiyenin bu konudaki vizyonunu, düşüncülerini söyledi. Biz sadece
eleştiri yapmıyoruz, bu sorunların nasıl çözüleceğine
dair de vizyon koyuyoruz ama bu sorunun kolay çözülmeyeceğini sizler de
söylüyorsunuz. Kolay çözülmeyeceğini söylerken bugün Sayın Engin
Özkoç da dedi ki: Bizden Filistinliler somut şeyler bekliyor. Biz de
kendi düşüncelerimizi söylüyor, çaba sarf ediyoruz; popülizm yapıp,
sadece konuşma yapıp evimizde oturmuyoruz, sürekli çaba sarf
ediyoruz. Yarın Birleşmiş Milletlere birçok
dışişleri bakanını da yanımıza alarak
gitmemizin sebebi ne? Orada da mı popülizm yapacağız? Biz popülizm yapmıyoruz, kolay
olmayan bir sorunun çözümü konusunda uluslararası hukuk temelinde biz
çözüm bulmaya çaba sarf ediyoruz, tüm dünyayı harekete geçirmeye
çalışıyoruz. Dünyanın duyarsız olduğunu siz de
söylediniz; o yüzden, bize böyle basit bir şekilde Ümmetin
liderliğine soyunmak ile Papaya sığınmak arasında
çelişiyorsunuz. gibi şeyler söylemeyin. Hele hele 2 mensubumuza bu
hiç yakışmıyor, gerçekten yakışmıyor ve ümmet
tabirinin, -biraz önce söylediğim gibi- nerede, nasıl geçtiğini
ve İslam İşbirliği Teşkilatında yerleşik bir
dil olduğunu, İngilizcede de ummah diye hitap edildiğini sizler
çok iyi biliyorsunuz.
Efendim, şimdi, biz Türkiye olarak neler
yaptığımızın sadece özetini söyledik biraz önce, yani
Hiçbir şey yapmadınız. anlamında söylemeniz de
hakkaniyetle örtüşmüyor. Size de teşekkür ettik yüce Meclisin
çabalarından dolayı ve bu konudan diğer konulara getirip
Doğu Türkistan için ne yapıyorsunuz? dediniz. Doğu Türkistan
için de Ahıska Türkü için de Kırım Tatarları için de tüm
dünyadaki Rohingyalar için de tüm mağdur ve mazlum toplumlar için de
aynı hassasiyeti gösteriyoruz ve hepsinin hakkını savunmak için
çalışıyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Hepsinin kolay çözülmeyeceğini siz de biliyorsunuz biz
de biliyoruz. İkili düzeyde ve uluslararası platformlarda bunu
savunmaya devam etmemiz lazım.
Elbette oyun kurucuyuz bugün. Bölgemizde ve ötesinde
Türkiyesiz oyun kurulmadığını,
kurulamayacağını sahada ve masada gösterdik ama yeri
geldiği zaman oyunu da bozmayı beceriyoruz, başarıyoruz,
oyunları bozuyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Türkiyenin haklarına göz dikenlerin
oyunlarını bozmadık mı? Bozuyoruz.
Başkalarının bize yönelik oyunlarını bozmamızdan
niye rahatsız oluyoruz? Olmamamız lazım. Oyunu da
kuracağız, oyunu da bozacağız yeri geldiği zaman
arkadaşlar.
Sayın Erozan, üç ay Bakanlık da
yapmış, Bakanlığımızın dokuz yıl
müsteşarlığını yapmış kıymetli bir
büyükelçimize tırnak içinde Türk Büyükelçisi demeniz hiç
yakışık almadı. Siz kendinize yaklaştırabilirsiniz
ama bu yüce Meclise ve Bakanlığımıza, bir mensubumuz
olarak, önemli ve değerli bir büyükelçimize, çok emek sarf etmiş,
Filistinin hakları konusunda da biz ilk gittiğimizde İsrail
nezdinde Büyükelçimizdi, orada da ne kadar savunduğunu görmüştüm,
yani hiç yakışmadı tırnak içinde Türk Büyükelçisi
demeniz.
Şimdi, Sayın Özsoy, ülkelerle sorunlar yaşayabilirsiniz,
bu doğaldır. Kötü ilişki içinde olduğunuz her ülkeyle
ticaretinizi kesmek olgun bir tavır mıdır, mantıklı
mıdır? Siz ticareti hâlâ devletler arasında yapılan bir alışveriş
olarak mı görüyorsunuz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti bazı kamu ürünlerini,
özellikle savunma sanayisinde kamu şirketlerinin ürettiği ürünleri
satıyor, evet ama bahsettiğiniz ürünlerin o ülkelere
ihracatını kim yapıyor? Özel şirket üretiyor, özel
şirket aynı şekilde satıyor, ihraç ediyor. Biz
Mısırla da ilişkilerimizde sorunlar yaşadık,
şimdi düzeltmek için karşılıklı adımlar
atıyoruz. Aynı şekilde Abu Dabiyle yani Birleşik Arap
Emirlikleriyle de yaşadık. Bu ülkelerin hiçbirisiyle de ticaretimiz azalmadı.
Ben niye kendi iş insanımı, şirketimi,
çalışanları, on binlerce, yüz binlerce insan
çalıştıran şirketleri bir ülkeyle bozuştum diye
cezalandırayım, neden cezalandırayım, bu mantıklı
mı?
BAŞKAN Sayın Bakanım, lütfen
toparlayalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Sağ olun Sayın Başkanım, biraz sonra
toparlayacağım.
Şimdi, şu konuda tamamen size
katılıyorum: Biz Türkler olarak Türkiye Cumhuriyeti olarak Yahudi
düşmanlığının yani antisemitizm ile İslam
düşmanlığının, ikisinin de, insanlığa
karşı suç olduğuna inanıyoruz. Bizim geleneğimizde de
kültürümüzde de Yahudi düşmanlığı yoktur. Tarih boyunca
ecdadımız zorda kalan Yahudilere beş yüz sene önce de
İkinci Dünya Savaşında da sahip çıkmıştır,
bunu en iyi Yahudiler bilir ve Türkiyede yaşayan diğer
azınlıklar gibi Musevi azınlık da bunu bilir.
Burada Netanyahunun ve İsrail yönetiminin
yaptıklarını tüm Yahudilere mal etmemiz mümkün değil ama
Netanyahunun yaptıkları ile Türkiyenin terörle mücadelesini eş
tutmak da doğru değil. Burada kıyaslansa kıyaslansa Netanyahu
ve PKK kıyaslanır çünkü ikisinin de ortak özelliği bebek katili
olması, çocuk katili olmasıdır. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Çeviköz, tabii ki Mısır büyük
bir ülke. İlişkilerimizin en kötü olduğu dönemde bile
Mısırın İslam dünyası için, Arap dünyası için,
Afrika için, Orta Doğu için ve özellikle de Filistin için çok önemli bir
ülke olduğunu söyledik ve Mısıra
yaklaşımımız da sadece deniz yetki alanları, bu konuda
bir anlaşma imzalayıp imzalamayacağımız da belli
değil yani bir ülkeyle ilişkiler sadece bir basit konuya indirgenmez,
biz de aynen öyle düşünüyoruz.
Efendim, diğer konularda görüşleriniz de
oldu. Mesela biz yarın New Yorka gidiyoruz. Niye yarın İsraile
gitmediğimizi veya Filistin tarafına gitmediğimizi soruyorsunuz?
Şimdi, biz büyük bir çaba sarf ediyoruz. İsrail şu anda sadece
kendisine destek verenleri davet ediyor, orada görüşme imkânı
veriyor. Filistin Dışişleri Bakanı bugün gelecekti, biz
bugün hareket edecektik, bugün hareket edebilseydik bugün sizlerle beraber
olmayacaktık yani demek ki o da kısmetmiş. Niye gelemedi biliyor
musunuz? İsrail her yeri kapattığı için yani Filistin
Dışişleri Bakanının çıkışına izin
vermiyor, bunu eleştirmemiz lazım bizim.
Efendim, ABDyle, ben Suudi Arabistandayken o gün
tam konuşma saati, verilen saatler uyuşmadığı için
Bakan Yardımcımız Sedat Bey, ABD Dışişleri
Bakanı Blinkenin yardımcısıyla görüştü, kendisiyle de
bu hafta görüşeceğiz. Şu anda Avrupa turunda olmasaydı
Amerikaya gitmişken orada da görüşecektik ama bu hafta içinde
telefonla görüşme konusunda şu anda ofislerimiz
çalışıyor, birlikte çalışıyor ama onun
dışında Suudi Arabistanda olduğumu siz biliyorsunuz,
Dışişleri Bakanıyla yaptığımız
görüşme ve -biraz önce de söyledim- İslam İşbirliği
Teşkilatının o toplantılarının
yapılması; özellikle, Dışişleri Bakanları
Toplantısının yapılmasının kararını
beraber verdik çünkü şu anda İslam İşbirliği
Teşkilatının Zirve Dönem Başkanlığını
Suudi Arabistan üstleniyor ve kendisiyle de sürekli temastayız. Diğer
ülkelerle de temastayız, Tunusla temastayız -bugün de kardeşim
Osmanla görüştüm buraya gelmeden önce, şu anda kendisi Pariste-
aynı şekilde -bahsettiğiniz- Birleşik Arap Emirliklerinin
Dışişleri Bakanı Abdullahla da görüştük, Bahreyn
Dışişleri Bakanıyla son zamanlarda 4-5 defa telefonla
görüştük, Fas Dışişleri Bakanını aradım,
Kudüs Komitesi var, onlar ev sahipliği yapıyor, -52 sene önce
kuruldu- Kudüs Komitesinin de toplanması gerektiğini kendisine
söyledik. Bugün Cezayir Dışişleri Bakanıyla 2nci kez temas
ettik, kendisi yine o da Fransa Afrika zirvesi sebebiyle Pariste ve yarın
oradan da bazı dışişleri bakanlarını alıp
-uçağımızla orada ineceğiz- New Yorka beraber
gideceğiz; birlik beraberlik göstergesi yapıyoruz. Biz herkesle
görüşüyoruz, sadece Müslüman ülkelerle değil, Müslüman olmayan
ülkelerle Asyalılarla da görüşüyoruz, Hristiyanlarla da
görüşüyoruz, diğerleriyle de ve hatta ve hatta İsrailin şu
anda bu yaptıklarına karşı olan Musevilerle ve onların
temsilcisi olan derneklerle, sivil toplum örgütleriyle, bazı din adamlarıyla
da görüşüyoruz. Yani bunlarla, hepsiyle görüşmemiz lazım çünkü
bu sadece bir Müslüman ya da ümmet meselesi değil, sadece oradaki
Müslümanlar açısından bakmamamız lazım. Kudüsün statüsüyle
beraber bir insanlık dramı yaşanıyor, dolayısıyla
katkı sağlayacak herkesle bizim temas kurmamız lazım,
iş birliği yapmamız lazım. Peki, burada doğru
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Son cümlemi söylüyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Bizden Filistinlilerin, dünyadaki tüm Müslümanların
-bazı arkadaşların ümmet kelimesinden rahatsız
olduğunu gördük, diğer arkadaşları tenzih ederim- ve
mazlumların hakkını savunan herkesin bu konuda önder gördükleri
Türkiyeden ve yüce Meclisten çıkacak cevabı
Yani burada konuşmaları
izliyorlar, doğru, beklentileri var, somut adım atılması
lazım. Bu konuda her zaman Meclisin görüşleri, muhalefetin de
görüşleri önemli ama bu bizim tek başımıza
yapacağımız bir konu da değil. Meclisin biraz önce bize
verdiği destekten ne kadar güç aldığımızı ve
memnun olduğumuzu da söyledim ama özellikle -diğer partilerin yurt
dışında kardeş partileri var mı bilmiyorum ama-
Cumhuriyet Halk Partisi, Sosyalist Enternasyonalin üyesi ve her zaman orada üst
düzey bir yöneticisi oluyor bu soruları bize sorarken ben de size sormak
istiyorum yani gerçekten bunu iyi niyetle sormak istiyorum: Şu andaki
kardeş partilerin birçoğu, birçok ülkede iktidar, kaç tane siyasi
partiyi aradınız da -varsa bilmiyorum, soruyorum sadece- burada bir
dram var, bir insanlık dramı var, siz de iktidar olarak ya da siyasi
parti olarak bunun önlenmesi konusunda inisiyatif alın, dediniz?
Eleştirmek kolay da kaç tane yaptınız? Ben onu merak ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Yani sonuçta bu ciddi bir sorun, tüm dünyanın
karşı karşıya kaldığı ciddi bir sorun,
çözümü de bugüne kadar olmamış ve giderek çetrefilleşen bir
sorun ve giderek zalimleşen -onun sebeplerini anlatmaya
çalıştım- bir İsrail devleti var. Sonuçta, biz, hep beraber
burada, Filistinli kardeşlerimizin hakkını ve 2 devletli çözümün
hakkını savunmak ve 2 devletli çözümün gerçekleşmesi için
Türkiye olarak hep birlikte -Meclisin, o 5 partinin bir belgeye imza
attığı gibi- birlik beraberlik içinde çalışmaya devam
etmemiz lazım.
Ben, bugün bu fırsatı verdiğiniz için
bir kere daha teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Erozan.
36.-
Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozanın, Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, çok teşekkür ederim.
Öncelikle Sayın Bakana teşekkür ederim
çünkü son konuşmasında pek çok söylediğime atıfta
bulunmuş olması beni dikkatle dinlediğinin işareti.
Sözde büyükelçi meselesine bir açıklık
getirmem lazım. Söz konusu meslektaşımız ocak ayında
yaş haddinden emekliye ayrılmıştır, emekli bir
memurdur ve kendisi Cumhurbaşkanı Başdanışmanıdır,
Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Daimî
Temsilciliği Özel Temsilcisidir, bu sıfatla görev yapmaktadır
ama şu soruları sormak durumundayım ben: Bu
meslektaşımız, eski meslektaşımız veya emekli
meslektaşımız devletin ikametgâhında oturmakta, devletin
makam aracını kullanmakta, devletten hâlâ maaş almaktadır.
Bu, Dışişleri Bakanlığı kadrolarının
tahammül edebileceği bir şey değildir. Bu açıdan sözlerime
açıklık getirmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Erozan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Sayın Bakanım, bir
dinleyelim karşılıklı, lütfen, istirham ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hişyar Vekilimizin adı geçti.
BAŞKAN Sayın Özsoy, yerinizden bir
dakika süre veriyorum.
37.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce şunu söyleyeyim: İsrail ve
Türkiyeyi eş tutmak dedi Sayın Bakan. Ben bunu söylemedim, sadece
Kürt ve Filistin meselelerinin benzer ulusal meseleler olduğuna; çok
farklı tarihleri var, doğrudur, özellikleri var, doğrudur ama bu
sorunlarla mücadele etme biçimi itibarıyla Türkiye ile İsrail
arasındaki birtakım benzerliklere dikkat çektim. Bu konuda da
olduğum pozisyondayım, birincisi bu.
İkincisi: Sayın Bakan cevap verdi,
doğrudur, ticareti özel şirketler yapar fakat devletler de regüle
eder. Mesela, siz yakın zamanda Suudi Arabistandaydınız, ismi
konmamış, deklare edilmemiş bir ambargoyla Türkiyedeki ticaret
yapan insanlara kan kusturdular bayağı bir zamandır. Biz
şunu söylemiyoruz kıymetli arkadaşlar, yani ticaret ve ekonomi
kullanılabilecek enstrümanlardan bir tanesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Hemen
bitiyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özsoy, bir dakika
demiştim.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Hemen
bitiriyorum, önemli bir mesele.
BAŞKAN Peki, bitirelim Sayın Özsoy.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Türkiye
ile İsrail arasında diplomatik olarak gerilimler çok ama ticari
anlamda -İngilizce itibarıyla- leveragei var Türkiyenin, en
nihayetinde önemli bir ticaret ortağı. Bu, kullanılabilecek
enstrümanlardan bir tanesi. Takdir edersiniz ki Sayın
Cumhurbaşkanı 2005 yılında gittiği zaman iş
insanları ordusuyla girmişti oraya. Yani dolayısıyla
Devlet ayrı, ticaret ayrı. denilmesini doğrusu çok fazla
anlamlı bulmadım.
Son olarak, biz HDP olarak hem Avrupa Konseyindeki
sol grup içinde hem de Avrupa Parlamentosunda -ki sosyal demokratların
Filistin raportörü aslen Diyarbakır Liceli olan bir
arkadaşımız- Filistine yönelik olan bu zulme karşı
içinde olduğumuz bütün uluslararası networklerde de bunun
mücadelesini yürütüyoruz, kamuoyunun bilgisine.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç
38.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Bakanım, şimdi birincisi, elbette ki liderimiz Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu Sosyalist Enternasyonale bağlı ülkeleri
aradı, hatta onlarla ilgili mektup da yazdı. Avrupa Sosyalistler
Partisiyle (PES) ilgili görüşmeler yaptı. Ancak az önce ifade
ettiğim gibi bunların sadece bir
Avrupa Sosyalist Enternasyonal de
bununla ilgili kınama yaptı, kınamanın bir
karşılığı yok, yok Sayın Bakan. Orada insanlar
ölüyorlar, katlediliyorlar ve yok ediliyorlar.
Az önce, eski bakanımız burada
haritayı gösterdi, nereden nereye geldiğimizi gösterdi. Göz göre göre
bir işgal devam ediyor. Diyorsunuz ki: Peki, biz burada ticari
yaptırım mı uygulayalım? Amerika Birleşik Devletleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
F-35leri yasakladı,
yaptırım uyguluyor Türkiyeye, her türlü baskıyı
uyguluyorlar yıllardan beri. Elbette ki gerekiyorsa Türkiye Cumhuriyeti ve
Cumhurbaşkanı eğer verdiği söz yerine getirilmediyse somut
bir adım atmalıdır. Ne dedi Türkiye Cumhuriyetinin
Cumhurbaşkanı? Bir, özür dileyin; iki, tazminat ödeyin; üç,
ablukayı kaldırın. dedi. Gerçekleşti mi?
Gerçekleşmedi. Abluka kalkmadı, abluka orada devam ediyor hâlâ.
Şimdi, biz de buna karşılık Cumhuriyet Halk Partisi olarak
diyoruz ki: Mavi Marmarayla ilgili yapılan anlaşmayı hiç
olmazsa feshedelim. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bir
somut adım atalım diyoruz. Bizim hatiplerimiz bununla ilgili sizinle
bir tartışmaya girmiyor. Burada gerçekten diplomatik ama etkin bir
ses çıkması için acaba birbirimizle görüş alışverişinde
bulunabilir miyiz diye bakıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ciddi bir
tartışma yapmaya çalışıyoruz, hamaset yapmaya
çalışmıyoruz. Elbette ki biz de arayacağız, siz de arayacaksınız,
Milliyetçi Hareket Partisi de, İYİ Parti de, AK PARTİ de hepimiz
arayacağız ama karşılık vermiyorlarsa o zaman o
ülkelere karşı tavrımızı net koyup İsraile karşı
tavrımızı da somut olarak belirlemek zorundayız. Az önce
alkış alan konuşmanızın içerisinde tek somut madde yok
Sayın Bakan. Biz diyoruz ki: Türkiye Cumhuriyetinin
Dışişleri Bakanı Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi
vermeye geldiğinde eğer dünya dinliyorsa, eğer İsrailin o
ünlü MOSSADı dinliyorsa kulaklarına öyle bir söz gitsin ki buradan,
yaptıklarından pişman olsunlar istiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu sesi duyurun istiyoruz.
Söylediğimiz budur Sayın Bakan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, Genel Kuruldan hem fikrî
hem manevi müthiş bir olumlu havayla iç içesiniz, bu güçle barış
için atacağınız her türlü adımda mutlaka
kazanacaksınız diyorum.
Buyurunuz Sayın Bakanım.
39.-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun, Bursa
Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy
ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, konuşmamı
yazılı olarak da vereyim yani uluslararası koruma
mekanizması dâhil somut olarak attığımız ve atacağımız
adımlar hakkında bilgi verdim. Bu işin kolay
olmadığını da ben Türkiye Cumhuriyetinin
Dışişleri Bakanı olarak söyledim ama bu konuda mücadeleyi
de bırakmamamız gerektiğini ve birlikte yapmamız
gerektiğini de söyledim. Sayın Kılıçdaroğlu bu partileri,
Sosyalist Enternasyonali aradıysa da kendisine de teşekkür ediyoruz.
Kim bu konuda katkı sağlıyorsa herkese teşekkür ediyoruz,
bu sadece iktidarın sorumluluğunda değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizi de destekleyin
Sayın Bakanım. Bunu biz getirmeyelim, siz getirin, biz arkanızda
duralım. Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanının sözü
yerde kalıyorsa ve İsrail orada saldırıya devam ediyorsa
bunun gereğini yapalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Hayır, o konuda biliyorsunuz İsrail
Başbakanı hem telefonda hem de mektupla
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa)
Yapmayın, gözünüzü seveyim ya!
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Burada yalan söylemiyoruz İsmail Bey, gerçeği
söylüyoruz.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Yok,
estağfurullah, söylemiyorsunuz ama
Resmen iptal edin bunu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Hayır, telefonda
Bir saniye efendim, müsaade edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İsrail
açıklama yaptı Yapmadık. dedi efendim. İsrail
açıklama yaptı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Hayır, hem telefonda özür diledi hem de
yazılı
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İsrail
açıklama yaptı, resmî olarak Yapmadık. dedi Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU O mektubu gönderelim müsaade edin, mektubu gösterelim
size. Geldi, anlattık bunu. O zaman, burada, Mecliste bu konuşuldu.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İstedik, mektubu
göstermediniz Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Özür de diledi, yazılı da diledi. E,
şimdi, vatandaşlarımıza tazminat da ödedi,
mağdurların, orada hayatını kaybeden şehitlerimizin ailelerine.
Ben İsraili savunmuyorum yani bu vatandaşlarımızın
burada karar vermesi lazım, onların bireysel haklarına ben
müdahale edemem ki! Yani, bunu vatandaşlarımız burada
aldılar ama şunu söylemeye çalışıyorum:
Cumhurbaşkanımızın sözü havada kalmadı. Ha, Bunu
bugün iptal edelim. derseniz, o başka bir konu; katılırız,
katılmayız ama havada... Özür dilemedi. derseniz doğruyu
söylememiş olursunuz, telefonla da özür diledi, sonra yazılı
özür mektubu da gönderdi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İsrail resmî
olarak Hayır. dedi efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Efendim, yazılı mektup var İsrailin, onu
göstereyim size, Sayın Özkoç, göndereyim. Demek ki hep İsrailin
söylediğine inanmak istiyorsunuz, siz niye Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Dışişleri Bakanına inanmak istemiyorsunuz da İsraile
inanmak istiyorsunuz? (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Hamaset yapma
Sayın Bakan! Mektubu gönderin Sayın Bakan, görelim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Diğerlerine de müsaade ederseniz cevap vereyim.
BAŞKAN Sayın Bakanım
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Mektubu
gösterin Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Öztunç, lütfen, bir
tamamlayalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU - Sayın Başkan, cevap verebilir miyim.
BAŞKAN Buyurun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU - Hişyar Bey, mesela, savunma sanayisi olsun,
başka konularda olsun, hassas konularda bize görüş sorulur,
Dışişleri Bakanlığına, biz sadece İsrail
değil başka ülkelerdeki hassasiyete göre Olur. ya da Olmaz. diye
görüş bildiriyoruz. Dışişleri
Bakanlığının görüşü önemli ama basit ticaret yapan on
binlerce çalışan insanı ve oraya 4,7 milyar veya başka yere
5 milyarlık ticaret yapan şirketlerimizi cezalandırmanın
doğru olmadığını düşünüyoruz, hangi ülke olursa
olsun doğru değil diyorum, bu olgun bir tavır değil. Devlet
kendi vatandaşına ve ekonomisine niye zulmetsin, niye zarar versin
efendim? Bu, doğru değil.
Sayın Erozan, geçmişte de emekli
olduğu hâlde
Dinler misiniz lütfen? Ben sizi -siz de söylediniz-
dikkatle, saygıyla dinledim.
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Birden çok
işi aynı anda yapabiliyorum Sayın Bakanım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Bravo.
Şimdi, geçmişte de emekli olup da görevine
devam eden, ihtiyaç duyulduğu için devam eden büyükelçiler var; ilk defa
bizim dönemimizde olmadı. Ayrıca, şu anda UNESCO Genel Konferans
Başkanı Altay Cengizer de Genel Konferans Başkanı seçildi
ve emeklilik yaşı geldiği hâlde yine, biraz önce
söylediğiniz yöntemle Cumhurbaşkanlığında
başdanışmanlık, müşavirlik görevi vererek görevine
devam etmesini sağladık. Bu, ilk defa yapılan bir uygulama
değil.
New Yorktaki şu anda büyükelçilik görevimizi
yürüten, bu formülle -geçmişte olduğu gibi- yürüten Feridun
Sinirlioğlu da
Orada şu anda Genel Kurul Başkanı Volkan
Bozkırın görev sırasınca bir büyükelçi
değişikliğine gitmememiz gerektiğine inandık ve o
nedenle de Feridun Beyin orada görevine devam etmesi için daha önce, bizim
iktidarımızdan önce de uygulanan bir yöntemle
Eskiden
Başbakanlık müşaviri olarak görevlendirilirdi, görevine devam
ederdi büyükelçi olarak, şimdi de yine aynı yöntemle Feridun Bey de
görevine devam ediyor.
Siz Tırnak içinde Türk büyükelçisi dediniz,
bilmiyorum Türklüğünü mü sorguluyorsunuz, büyükelçiliğini mi
sorguluyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, teşekkür
ederiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Son cümle
BAŞKAN Buyurun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Yani Türkiye Cumhuriyetinin mevcut kanunları
çerçevesinde yapılan bir uygulamadır, gerekçesi de budur. Yani Buna
gerek yok. da diyebilirsiniz, Var. da diyebilirsiniz; o sizin
görüşünüz.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, Sayın
Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, ben sizinle
defalarca görüşmeler yaptım, Genel Başkanımızla
yapılan görüşmelerde de bizzat ben de bulundum. Ben biliyorum ki siz
söylediğiniz bir sözü Ben söylemedim. demezsiniz. Orada biz dedik ki:
Böyle bir mektuptan söz ediliyor, bu mektubu görebilir miyiz? Siz aynen bize
şöyle cevap verdiniz, O mektubu göremezsiniz ama ben o mektubun
içeriğini size söyleyebilirim. dediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU Hangi mektuptan bahsediyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Özür mektubundan
Şimdi, ben de size, söylediğiniz söze
güvenerek, size olan güvencimi bir kere daha tazeleyerek diyorum ki Sayın
Bakan: O mektubu gösterebilirim. dediniz, o mektubu görmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
anlaşılan Sayın Bakanlarımızla daha sık bir
şekilde görüşmemiz gerekiyor, istifade etmemiz gerekiyor.
İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci
fıkrasına göre yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.28
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Delegasyonunda boş bulunan ve AK
PARTİ Grubuna düşen üyeliğe AK PARTİ Grup
Başkanlığınca Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüşün
aday olarak gösterildiğine ve Başkanlık Divanında uygun
görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1627)
30/4/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
27nci Dönem İkinci Devrede, uluslararası
komisyonlardan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Delegasyonunda
boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) Grubuna
düşen üyeliğe ilişkin olarak, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesine
göre boş üyelik için AK PARTİ Grup Başkanlığınca
Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş aday olarak bildirilmiştir.
Mezkûr kanunun 12'nci maddesi uyarınca
Başkanlık Divanında yapılan incelemede 2 Nisan 2021 tarih
ve 48 sayılı Kararla uygun görülen, Yalova Milletvekili Ahmet
Büyükgümüş'ün AKPM Türk Delegasyonu üyeliği Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve
arkadaşları tarafından, son dönemlerde ülke gündeminden
düşmeyen nüfuzun ve görevin kötüye kullanılmasıyla artan
usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının
araştırılması, yolsuzlukların sosyal ve ekonomik boyutlarının
incelenmesi amacıyla 4/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
18/5/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/5/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 20 milletvekili
tarafından, son dönemlerde ülke gündeminden düşmeyen nüfuzun ve
görevin kötüye kullanılmasıyla artan usulsüzlük ve yolsuzluk
iddialarının araştırılması, yolsuzlukların
sosyal ve ekonomik boyutlarının incelenmesi amacıyla 4/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 18/5/2021 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın
Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubumuzun, son dönemlerde ülke gündeminden düşmeyen
nüfuzun ve görevin kötüye kullanılması ve artan usulsüzlük ve
yolsuzluk iddialarının araştırılması üzerine
verilmiş olan araştırma önergesi adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir iktidarın sözleri ve icraatları
arasındaki uyum veya uyumsuzluk o iktidarın hem karnesi hem de
karakteridir. On dokuz yıl önce millete verdikleri sözleri
hatırlattığımızda AK PARTİsi
iktidarının sınıfta kaldığı bir gerçek.
İktidara gelirken en iddialı sloganları neydi,
hatırlayın: 3Yyle mücadele. Neydi onlar? Yolsuzluk, yoksulluk ve
yasaklar. AK PARTİsi bunlarla mücadele edecekti. Peki, on dokuz
yılın sonunda ne oldu? Yolsuzlukta Türkiyeyi bir dünya markası
hâline getirdiler. Uluslararası literatürde kabul gören tanıma göre
yolsuzluk, emanet edilmiş kamu gücünün özel çıkarlar için kötüye
kullanılmasıdır. Ülkemizde ne yazık ki son dönemlerde hem
kendine emanet edilen kamu gücünü kullananların hem de kamu gücünü
kullananlara yakın olduğunu iddia ederek menfaat sağlamaya
çalışanların sayısında artış görülmektedir.
Kamu adına yapılan prestijli projelerin Kamu İhale Kanununun
ruhuna uygun olmayan bir şekilde davetiye usulüyle
dağıtılması, süresinde bitmeyen işler için ek ödeme ve
ek sürelerin verilmesi, özellikle yap-işlet-devret ve kamu-özel iş
birliği projelerinin aynı firmalar eliyle yürütülmesi; hastane,
köprü, yol, ulaşım hizmetlerini üstlenen firmalara yüksek garanti
teminatı verilmesi kamuoyunu rahatsız eder boyuta gelmeye
başlamıştır. Dünyanın en çok kamu ihalesi alan ilk 10
şirketi listesine Türkiyeden 5 şirket girdi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçilmesiyle birlikte Kabineyi oluşturan bakanlıklara yapılan
atamalarda özel hastanesi, turizm firmaları, özel okulları olan bakan
atamalarının yanında, görevinden alınan Ticaret Bakanı
örneğinde olduğu gibi aile şirketi üzerinden kendi
Bakanlığına fahiş fiyatla ürün satan bir Bakanın
varlığı emanet edilen kamu gücünün özel çıkarlar için
kötüye kullanılmasına örnek teşkil etmektedir. Görevden
alınan Bakanın kendi ismi ve firmasınca, Bakanlık görevine
gelmeden nüfuz ticareti yapıldığının gümrük
müdürlüklerince tespiti ve müteyakkız olunması için
uyarılarına rağmen, bu şaibe üzerinden kalkmadan taltif edilerek
yasaklandığı gümrüklerin başına bakan
yapılması bugün yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlüğe zemin
hazırlandığını göstermektedir. Hatta üstüne,
yatırım desteği verilmiş, sabık Bakan vergi
muafiyetinden de faydalanmıştır.
Nüfuz ticareti bazı kamu kurum ve
kuruluşlarının makam katlarıyla sınırlı
kalmamış, iktidar partisinin genel merkezinde çalışan büro
görevlisi dâhil olmak üzere çeşitli kademe ve yakınlıktaki
partili, çalışan, akraba, eş dostun bu yöntemle haksız
kazanç elde etmesine neden olmuştur. On dokuz yıllık iktidar
döneminde yolsuzluğun bulaşmadığı kurum ve kuruluş
neredeyse kalmamıştır. Bütün kamu kurum ve
kuruluşlarında hizmet ve mal alımlarında açık ihale
usulü terk edilmiştir. Kamunun taşınmaz malları bir yandan
haraç mezat elden çıkarılırken bir yandan da doğrudan adres
gösterilen dernek ve vakıflara devredilmiştir. Kamu görevlerine,
yönetim kurullarına yapılan çok görevli atamalar ve iktidarın
tek yetkilisinin ailesine de verilen çeşitli yetki çerçevesinde bakan,
genel müdür, yönetim kurulu üyesi atamaları usule ve kamuoyunun kabulüne
uygun düşmemektedir.
Yolsuzluk kendine özgü işleyişi,
ulaştığı ekonomik ve politik gücüyle önünde engel
tanımamaktadır. İradeden yoksun yöneticilere yolsuzluğa göz
yuman kamu görevlileri eşlik etmektedir ve ne yazık ki günümüzde bu
ortaklık hesap verilemez ve hesap sorulamaz hâle getirilmiştir. Bu
durum, halkın yönetenlere ve yöneticilere olan güven
algısını, devletin kurumlarına olan
saygısını yitirmesine sebep olmaktadır. AK PARTİsinin
on sekiz yıl önce kurulmasını teşvik ettiği
araştırma komisyonunda yer alan yolsuzluk, usulsüzlük ve nüfuz
kaynaklı menfaat teminine ilişkin uyarıların yine aynı
iktidar sahiplerince bugün dikkate alınmadığı
ortadadır. Yolsuzlukla mücadele edeceğiz. dediler, yolsuzluğu
denetleyen kurumların, Sayıştayın,
Danıştayın içini boşalttılar. Araştıran, sorgulayan
gazetecileri hapse attılar, yolsuzluğa karşı sesini
çıkaranı kovdular, namusuyla çalışanın üzerine
çöktüler. Ve sonunda, yolsuzluğu bir norm, bir standart hâline getirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - 3 Kasım 2002
Seçim Beyannamesinde AK PARTİsi yolsuzlukla mücadele edeceğini tam
24 defa tekrarlamış. Gelinen noktadaysa Türkiye yolsuzluk
sıralamasında 2007 yılında 64, 2015 yılında 66,
2020 yılındaysa 86ncı sıraya geriledi. Yani yolsuzlukta
Botsvana, Ruanda ve Gana gibi ülkelerden daha gerideyiz. İşte, size,
AK PARTİsi iktidarının yolsuzlukta verdiği büyük mücadele;
yolsuzlukta Afrika ülkeleriyle rekabet eden bir Türkiye.
Bu gerekçelerle artan yolsuzluk, usulsüzlük ve nüfuz
kayırma iddialarının araştırılması,
yolsuzluk ve usulsüzlüğün sebeplerinin ve sonuçlarının tespit
edilmesi konusunda bir araştırma önergesi önem arz etmektedir.
İktidar partisinin vekillerine de buradan sesleniyorum: On dokuz yıl
önce millete verdiğiniz sözü yeterince unuttunuz, bizden
hatırlatması. Gelin, hep beraber yolsuzlukla mücadele edelim, yoksa
3Y diye diye geldiğiniz iktidardan vatandaş sizi 3Yyle ilk seçimde
uğurlayacak. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, yani, kabul edin etmeyin, fark etmez ama
dünyada çeşitli konularla ilgili uluslararası kuruluşlar
birtakım ölçümler yapıyorlar ve bu ölçümlerden bir tanesi de
yolsuzlukla ilgili. Ve yolsuzlukta Türkiye'nin 180 ülke arasında 85inci olduğu
son 2020 yılı itibarıyla açıklandı.
Dolayısıyla da yolsuzluk, kaçınılmaz olarak bizim dikkate
almamız gereken, öncelikli olarak anlamamız gereken bir mesele.
Şimdi, bakın, ben size şöyle bir
hikâye anlatayım; biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı
iktidara geldiğinde veya çeşitli zamanlarda hep şunu söyledi:
Ben ülkeyi şirket gibi yönetmek istiyorum. dedi. Ama asıl
sorulması gereken, şirketi nasıl yöneteceğiydi. Ülkeyi
şirket gibi yönetebilirsiniz ama şirketi nasıl yöneteceksiniz?
Şirket yönetimiyle ilgili olarak literatürde 2
tane temel yol var. Bunlardan bir tanesi: Eğer karar mekanizmalarına
çalışanlarınızı katarsanız yani eğer
organizasyon yapısı olarak daha demokratik bir şirketseniz bu
bir yol. İkinci yol: Tek başına siz karar verirsiniz, bu da
diğer yol. Tarihsel olarak baktığımızda da diyebilirim
ki ikinci yol daha önceleri tek adam yönetimi olarak literatüre girmiş
olan yönetim tarzı, sorumlusu şirketin CEOsu, sahibi veya her kimse.
Şimdi, dolayısıyla da bu iki yönden birini seçmek zorundasınız
veya bu ikisi arasında bir yere kendinizi konumlandırmanız
lazım.
Şimdi, uluslararası literatürde bir formül
üretilmiş. Formül şu: Yolsuzluk=Tekel Gücü+Tek Başına
Karar Verme Yetkisi-Hesap Verilebilirlik Bu bir formül, bu formül
uluslararası literatürde kabul görmüş bir formül ve dikkat ederseniz
hesap verilebilirlik yolsuzlukla negatif bir ilişki içinde yani ters bir
ilişki içinde. Dolayısıyla da ne kadar hesap verilebilir bir
sisteme sahipseniz o kadar az yolsuzluk ihtimali ortaya çıkacaktır
veya başka biçimde söyleyecek olursak yöneticilerin veya şirketin
tekel gücü ne kadar düşükse o kadar yolsuzluk ihtimali azalacak. Aynı
şekilde tek adam yönetiminin ya da tek başına karar vermenin
sonucu da benzer bir şekilde olacak.
Şimdi, arkadaşlar, bunlar
uluslararası literatürde
Şirketler dünyasıyla ilgili bu
söylediklerim fakat ne kadar çok Türkiyenin devlet yönetimine benziyor. Ben
bunu düşünürken, bu konuşmayı yapmayı düşünürken,
şirketlerle ilgili söylenen şey yani özel sektör şirketlerinde
dahi yolsuzluğun ortaya çıkma mekanizmaları ile bir ülkenin
yönetilmesiyle ilgili mekanizmaların da benzer oluşları
yolsuzluğun esasında şirketlerde de devletlerde de benzer
kaynaklardan ortaya çıktığını gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Hocam.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Değerli arkadaşlar, zaman zaman ben bu
kürsüde söylüyorum; 2011den sonra -2010, 2011 aşağı
yukarı- Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetim biçimi tek adam
yönetimi yani kararlarda, karar almada tek adamın egemen olduğu bir sisteme
doğru evrildi. Bu, koşulların getirdiği bir şeydi
belki ama bunun tabii ki ayrıca konuşulması gereken yanları
var ama sonuç olarak, gerçekten bugün Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi dediğimiz sistem tek adam yönetimidir yani kararları
tek başına veren kişinin yönetimi altında oluşan bir
sistemdir. Arkadaşlar, bu formül açıkçası şunu söylüyor:
Eğer kararlar tek adamda odaklanıyorsa orada yolsuzluk artıyor
demektir. Bunun panzehri ise hesap verilebilirliğin
artırılması gerekliliğidir. Şimdi, dolayısıyla
da yolsuzluklarla ilgili olarak konuşulması gereken,
konuşmamız gereken şey Nasıl yapacağız da biz bu
sistemi hesap verilebilir hâle getireceğiz?
Galiba sürem bitti.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurunuz Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİli
bürokratlar birden çok yerden devasa tutarda maaş, ücret, prim, huzur
hakkı, kâr payı almaya devam ediyor. Şimdi, gelelim bu AK
PARTİli bürokratlar kim? Sayın AK PARTİ milletvekilleri,
kâğıdınızı kaleminizi hazırlayın çünkü liste
uzun.
Nadir Alpaslan, Kültür ve Turizm Bakan
Yardımcısı. Bakanlık maaşı alıyor, aynı
zamanda Kuveyt Türk Katılım Bankası Yönetim Kurulunda ve buradan
da aylık ortalama 64.454 lira ücret alıyor. Aynı zamanda da
Kuveyt Türk Katılım Bankasından aylık kâr payı
alıyor, bu kâr payı da ortalama 84.556 lira.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Allah Yürü
kulum! demiş.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Neden Kuveyt Türk
Katılım Bankasında? Çünkü bankanın yüzde 18,72si
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait, o nedenle 9 Yönetim Kurulu üyesinin
2sini devlet gönderiyor. Yani aylık geliri ortalama 176 bin lira.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Vay, vay,
vay!
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Ayrıl da gel be!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Şimdi, en
beteri bu mu? Yani kul hakkındaki en zirve bürokrat bu mu? Hayır,
ondan da fazla alanlar var, ondan da fazla birden çok yerde görev alan var. Kim
var mesela? Alparslan Bayraktar. Alparslan Bayraktar, KARDEMİRin yani
Karabük Demir Çelik Fabrikasının Yönetim Kurulu Başkanı,
özel bir şirketin, aynı zamanda KARDEMİRin bir iştiraki
olan KARDÖKMAKın da Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı, aynı zamanda
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Yönetim Kurulunda, aynı
zamanda EPİAŞın da Yönetim Kurulunda.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Oh, oh!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Vay be!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Ve şu anda
KARDEMİRin Yönetim Kuruluna kim girdi? 5 Mayıs itibarıyla eski
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da
KARDEMİRin Yönetim Kuruluna girdi ve aylık 39.423 liralık huzur
hakkını da kaptı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Huzura gel!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Burayla da
bitiyor mu? Bununla da bitmiyor. Bakın, bizim kanunlarımıza göre
en yüksek devlet memuru kim? Cumhurbaşkanlığı İdari
İşler Başkanı Sayın Metin Kıratlı. Yani bu
kişinin Türkiye Cumhuriyeti devleti gibi büyük bir devlette en yüksek
devlet memuru olarak yirmi dört saatinin dolu olması gerekli, geriye
hiçbir zamanı kalmaması, kendini vakfetmesi gerekli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Ancak o da bir
Superman, o da bir Batman yani ancak hayal dünyasında farklı,
fazladan görev alabilir. Başka ne görevleri var? Borsa İstanbul
Yönetim Kurulunda aynı zamanda. Aylık sadece Borsa İstanbuldan
net 24 bin lira alıyor. Makam aracı alıyor, seyahat, konaklama;
eğer olur da bir gelir vergisi çıkarsa o da düşünülmüş, onu
da Borsa İstanbul ödüyor. Peki, bu kadar mı? Hayır, bu kadar da
değil, aynı zamanda YÖK üyesi.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Oh, oh!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yok
artık!
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Yani sayın
milletvekilleri, vatandaşımız yoksulluk
sınırının altında ezilirken, gençlerimiz iş
bulamazken, vatandaş Ben açım, işsizim. notu bırakarak
intihar ederken AK PARTİli bürokratlar birden çok yerden devasa maaşlar
almaya, lüks ve zenginlik içinde yaşamaya devam ediyor.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Hepsi
yalan!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hepsi gerçek,
belgeli.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hepsi gerçek.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Belgeler
ortada, yalancı sensin!
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Hepsi
yalan!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen alamıyorsun diye
bozuldun mu len yoksa?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yapma ya!
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kütahya Milletvekili Sayın İshak Gazel.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hepsi gerçek.
BAŞKAN Buyurun Sayın Gazel
(CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Okuman var
mı, okuman? Okutmayı biliyorsan okuman yok galiba.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatip
kürsüde.
Buyurunuz Sayın Gazel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti
Grubunun görevi kötüye kullanma iddiasıyla verdiği grup önerisi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz milletimizi
ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, malumunuz, bir
yılı aşkın bir süredir Covid-19 salgını bütün
dünyayı etkisi altına almış, ekonomik olarak çok güçlü
olduğunu düşündüğümüz, sosyal devlet olmaları yönüyle
bizlere hep örnek olarak gösterilen Batılı ülkeler bu salgına
boyun eğmek zorunda kalmış, diz çökmek zorunda
kalmışlardır. Fakat bu dönemde devletimiz AK PARTİmizin on
dokuz yıllık iktidarı döneminde gerçekleştirdiği
başta sağlık ve sosyal devlet alanlarındaki vizyoner
altyapı yatırımları sayesinde salgınla mücadelede
birçok gelişmiş ülkeyi geride bırakarak bu süreci
başarıyla yönetmiş ve bundan sonra da bu bakış
açısıyla her türlü salgınla mücadele etmeye de devam edecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, salgın
süreci sağlıktan sosyal yardımlara, ekonomiye ve hatta bu
alandaki uluslararası çalışmalara kadar bütün
bakanlıklarımızın koordinasyonu ve iş birliğiyle
gerçekleşmiştir. Bu vesileyle, başta
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
Hükûmetimizin bütün bakanlarına Meclis kürsüsünden ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Salgın sürecinde Hükûmetimizin yapmış
olduğu başarılı hizmetler şüphesiz saymakla bitmez
fakat vaktimiz yettiğince önemli başlıklar hâlinde ifade etmek
istiyorum. Öncelikle, muhalefetin her fırsatta eleştirdiği
şehir hastanelerimiz salgın sürecinde tedavi hizmetlerinin en iyi
şekilde verilmesi için çok kusursuz bir rol oynamıştır.
Yine, Sağlık Bakanlığımız kanalıyla hastalarımızın
ayağına kadar ilaçları götürülmüş, gerekli takipleri
yapılmıştır, bu yönüyle bu sağlık hizmeti dünyada
benzeri görülmeyen bir hizmet olmuştur. Her ne kadar kamuoyunda muhalefet
olumsuz bir algı oluşturmaya çalışsa da ülkemiz Covid-19
aşı tedarikinde dünyadaki ilk 7 ülke içerisindedir. Bu süreçte
ülkemizin uluslararası alandaki etkinliğinin de ne seviyede
olduğunu görmüş oluyoruz.
Sosyal koruma kalkanıyla
vatandaşlarımıza doğrudan aktarılan kaynağın
toplam tutarı 1 Mart 2021 itibarıyla 53 milyar lirayı
aştı. Bütün bu çalışmalar ve daha sayamadığımız
birçok hizmeti yaparken, muhalefetin yaptığı felaket
tellallığına rağmen, ülke ekonomimiz 2020nin son
çeyreğinde elde ettiği yüzde 5,9luk büyüme performansıyla
Covid-19 salgınına rağmen dünyanın en çok büyüyen 2nci
ülkesi oldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bizim yolsuzluklar
karşısındaki durumumuz çok net, duruşumuz çok net.
Sayın Bakan da bu önerge konusuyla alakalı bir basın
açıklaması yapmıştı daha önce, ben bunu da ifade
ediyorum İYİ Parti Grubuna; AK PARTİyi iktidarda tutan
şey, en başta dürüstlüğüdür, emanete olan
bağlılığıdır, yolsuzluklar
karşısındaki sert, kararlı ve tavizsiz tavrıdır
diyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ayağını
kaldırma söylerken(!)
İSHAK GAZEL (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi 4 sayın
milletvekili arkadaşımıza 60a göre yerlerinden söz
vereceğim.
Sayın Fikret Şahin
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, kara yollarında yeterli
bakım yapılmadığına ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vatandaşlarımız ücretli otoyollara
yönlendirilmek için ücretsiz olan devlet kara yollarına yeterince
bakım yapılmıyor. Balıkesirde özellikle
Edremit-Havran-Balıkesir arasındaki Şapçı rampaları
mevkisinde ve Susurluk-Balıkesir arasındaki devlet kara yolunda
trafik kazaları sonrası hasar gören güvenlik bariyerleri uzun
zamandır onarılmamaktadır. Trafik sivil güvenliğini
tehlikeye sokan güvenlik bariyerlerindeki hasarların bir an önce
onarılması hayati önem arz etmektedir; bu konuda Ulaştırma
Bakanlığını ve Karayolları Genel Müdürlüğünü
göreve davet ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Orhan
41.-
Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, Vanın Tuşba
ilçesindeki hayvan saldırıları sonucu ölümlere ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
16 Mayısta Vanın Tuşba ilçesi
Beyüzümü Mahallesinde oturan Kolcu ailesinin 6 yaşındaki
kızları Ruken Kolcu evlerinin yakınında sokak köpeklerinin
saldırısına uğramış ve acı bir şekilde
hayatını kaybetmiştir. Böylesi bir acıyı yaşayan
annesine ve ailesine sabırlar diliyorum. Bu olay ilk değil; birkaç
gün öncesinde de bir kadın saldırıya
uğramıştı. Hayvan pazarı ve mezbahanın
olduğu bu mahallede sürekli benzer olaylar yaşanmaktadır.
Tuşba Belediyesi Meclis üyelerimiz defalarca Belediyeyi uyarmış,
tedbir alınmasını istemiş olmasına rağmen
Belediye hiçbir çalışma yapmamıştır. Birçok dernek ve
kadın kurumu sokak hayvanları için barınak ve mama talebinde
bulunmuşsa da belediyelerden olumlu yanıt alamamıştır.
Ne Valiliğin ne de belediyelerin Rukenin ölümüne ilişkin bir
açıklaması dahi olmamıştır. Rukenin ölümünden kayyum
belediyeleri sorumludur. Başka can kaybı olmadan acilen gerekli
tedbirler alınmalıdır.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
42.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, Malatyadaki zirai don
olayına ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
9 Mayıs gecesi ile 10 ve 11 Mayıs
tarihlerinde Malatyada bin ve üzeri rakımda bulunan tarım arazileri
ve bahçelerimizde özellikle kayısı, ceviz, elma ağaçları ve
üzüm bağlarında zirai don meydana gelmiştir; Hekimhan, Kuluncak,
Darende ilçelerimiz ile Akçadağ ve Doğanşehir ilçelerimizin
bazı kısımları bu dondan etkilenmiştir. İl
Tarım Müdürlüğü ve ilçe tarım müdürlükleri sahada mahalle
bazlı hasar tespit çalışması başlatmış
durumdadır. İl ve ilçe tarım müdürlüklerimiz ile il ziraat
odalarımızın yapacağı çalışmalar
sonrasında devletimiz ve Tarım Bakanlığımızdan,
çiftçilerimizin zirai dondan yaşadıkları mağduriyetin
giderilmesi için gerekli desteğin sağlanmasını
çiftçilerimiz adına talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çakırözer...
43.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehirdeki geçici
tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim.
Bugün, Eskişehirimizde alın teri döken
Urfalı geçici tarım işçilerimiz bizleri aradılar. Seyitgazi
ilçemizin Aksaklı köyü civarındaki tarlalarda
çalışıyorlar. Yaklaşık 20 hane, 40 çocukları var;
büyükler tarladayken onlar çadırlarda bekliyor. Bir aydan fazla süredir
elektrikleri bağlanmamış. Urfada Millî Eğitim bu
evlatlarımıza tablet dağıtmış ama elektrik
olmadığı için çocuklar EBAya bağlanamıyor.
Şanlıurfadan öğretmenleri arayıp Neden derslere
katılmıyorsunuz? diye soruyormuş. Bu geçici işçilerimiz
Seyitgazi Kaymakamına, Eskişehir Valisine defalarca dilekçe
vermişler; hiçbir sonuç alamadıkları gibi Kendi
imkânınızla elektrik çekin. yanıtı verilmiş. Böyle
bir tavır kabul edilemez, sofradaki temel gıdamız olan
ekmeğimizin buğdayını üreten bu kardeşlerimize yönelik
bu muamele kabul edilemez. Eskişehir Valiliği, Enerji
Bakanlığı mutlaka hem Aksaklıda hem de Türkiyenin dört
bir yanında on binlerce tarım işçimizin benzer
ihtiyaçlarını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ataş...
44.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, arpa ve buğday üreticisi
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı arpa ve buğday
alım fiyatlarını açıkladı. Buğday alım
fiyatı ton başına yüzde 36 artarak 1.650 TLden 2.250 TLye,
arpa alım fiyatı ise ton başına yüzde 37 artarak 1.275
TLden 1.750 TLye yükseldi. Tarımsal üretim maliyetlerinde tohumdan
ilacına, akaryakıttan sulama ve elektrik fiyatlarına kadar
girdilerin tamamında büyük artışlar
yaşanmıştır. Son bir senede üre gübresine yüzde 82, sülfat
fiyatına yüzde 74, dap gübresine yüzde 87, taban gübresine ise yüzde 55
oranında zam gelmiştir. Arpa ve buğday alım
fiyatlarına yapılan bu artışlar yetersizdir. Hububatta ton
başına belirlenen 275 lira prim desteği çiftçinin
beklentilerinin çok altında kalmıştır; bu fiyatlar, zaten
zor durumda olan çiftçinin derdine derman olmayacak, çiftçiyi üretimden
vazgeçirecektir. Bu fiyatlar tekrar gözden geçirilmelidir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç...
45.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
İsrailin Kudüste ve Filistinin bütününde yaptığı
saldırılara ve gençlere ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Filistin işgalcisi siyonist İsrail ve onun
destekçilerinin Kudüs-ü Şerif ve Filistinin bütününde işledikleri
her türlü cinayet ve soykırımı kınıyorum.
Yarın Gençlik ve Spor Bayramını
idrak edeceğiz. Enerjinin, gücün, heyecanın dorukta olduğu
gençlik dönemi büyümek, olgunlaşmak anlamını taşıyan,
ergenlikle başlayan çok önemli bir dönemdir. Hem bedenen hem de zihnen
olgunlaşma bu dönemde oluyor. O yüzden, gençler hayata da özel olarak
hazırlanmalıdır. Varlığına saygı duymak ve
güvenmek gencin can suyudur aslında. Milletimiz her devirde gençlere
güvenmiş, onlara önemli görevler ve sorumluluklar vererek kendilerini
geliştirme, topluma hizmet etme fırsatı
tanımıştır.
BAŞKAN Sayın Bülbül...
46.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, İbrahim Kaypakkayanın 48inci
ölüm yıl dönümüne ve İsrailin Filistine yaptığı
saldırılara ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
18 Mayıs 1973 İbrahim Kaypakkayanın
Diyarbakırda işkenceyle katledildiği gündür. İbrahim
Kaypakkaya, Türkiye halklarının ve emeğin özgürleşmesi için
mücadele etmiş bir devrimcidir. 17 Mayısı 18 Mayısa
bağlayan gece Diyarbakır zindanında 1982 yılında
vahşet ötesi zulmü kınamak için Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref
Anyık, Mahmut Zengin -tek çare- bedenlerini yakarak bu vahşeti
protesto etmişlerdir. Yine, 18 Mayıs 1978de Haki Karer Diyarbakırda
katledilmiştir.
Biraz önce Filistin tartışmalarına
tanık olduk. Kürt, Türk ve Arap devrimcilerinin 1968de Filistinde
İsrail zulmüne karşı yaptığı mücadeleyi unutmak
bir ihanettir. Turhan Feyizoğlunun Denizler ve Filistin
kitabını okumak lazım. Aynı zamanda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son olarak Sayın Keven...
47.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgattaki pancar üreticisi çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yozgatta sulama yapmak isteyen çiftçilerimizden
pancar için 1 dekara karşılık 75 lira sulama ücreti talep
ediliyor. Şu an çiftçilerimiz pancar üretmek isterken bir de yüksek sulama
ücretiyle karşı karşıya bırakılmıştır.
Çiftçinin ve vatandaşın vergisiyle yapılan göletlerin suyu bu
şekilde yüksek ücretlerle çiftçiye satılıyor. Pancar üreten
çiftçilerimizi destekleyip teşvik mi edeceğiz yoksa bu şekilde
yıldırmaya mı çalışacağız? Tarım
üretiminde zaten girdi maliyetleri hızla yükselmiş, çiftçilerimiz bir
de sulama yapmayı maliyetli bir hâle getirerek perişan
edilmiştir. 75 lirayı makul seviyeye lütfen indirin, çiftçinin
alın terinden elinizi çekin. Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü, kendisinin daha önce kayyum atadığı sulama
birlikleri neye göre ücret tarifesi belirliyor, çiftçiye
açıklanmalıdır.
Saygılarımla.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları
tarafından, Ticaret eski Bakanının yol açtığı
kamu zararlarının araştırılması amacıyla
18/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mayıs 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır.
Okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
18/5/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/5/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
18 Mayıs 2021 tarihinde Batman Milletvekili
Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından (12838 grup
numaralı) eski Ticaret Bakanının yol açtığı kamu
zararının araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
18/5/2021 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Türkiyede yirmi dört saatte sürekli
gündemler değişmekte ve bazı çok ciddi olaylar unutturulmaya
çalışılmakta. Arkadaşlar, bu ülkede yolsuzlukla, ayyuka
çıkmış bir şekilde yaptığı işlemlerle
bir Bakan istifa etmiyor, bir Bakan görevinden affını istemiyor; bir
Bakan değiştiriliyor, kim değiştiriyor? Yeni sistemdeki
Cumhurbaşkanlığı yetkisiyle. Peki, bunu atayan kim? Yine,
Cumhurbaşkanının kendisi. Şimdi, Ruhsar Pekcan Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliğinde çalışıyor, orada ekonomi
işlerine bakıyor; yirmi ay öncesinde
Cumhurbaşkanlığı makamından bir yazı
çıkıyor, akşam Emine Erdoğanın Özel Kalem Müdürü
Ticaret Bakanlığını arıyor, özel kalemle
konuşuyor, diyor ki: Bir müteyakkız olay var, bütün gümrüklerin
teyakkuza geçmesi lazım. Birisi diyor ki: Ben Emine Erdoğanın
yakınıyım, getirdiğim her üründen sıfır KDV
alınması lazım. Gümrüklere, 19 bürokrata yazılan bir
yazı, 3 yetkiliye bilgi veriliyor. Bir doktor atarken arşiv
taraması yapıyorsunuz; bir memur atarken süründürüyorsunuz,
arşiv taraması yapıyorsunuz, güvenlik soruşturması
yapıyorsunuz, bütün Türkiye yıkılıyor; Bakan atarken mi
yapmıyorsunuz ya! Ve bu Bakanı atayan kişi de Cumhurbaşkanının
eşinin ismini kullanıyor ve yirmi ay sonra geliyorsunuz, 3üncü
yılında görevden alıyorsunuz. Ya buna kim ne der? Gerekçe ne?
Yolsuzluk, yoksulluk diyorduk; yozlaşmış, çürümüş bir
sistemin ürünüdür bu. Siz bunun üstüne gitmezseniz
Şimdi
araştırılsın diyeceğiz, reddedeceksiniz; Yüce
Divan diyeceğiz, reddedeceksiniz. Bunu yaptığınız
sürece
Bu, çürümüşlüktür. Bunun örneğini kayyumlarda
yaşadık. Mardin kayyumunun yaptığını
Mardindekilere sorun. 1inci kayyum dönemi, 2nci kayyum dönemi; şu anda
da hep yolsuzluk, yolsuzluk, yolsuzluk. Bir tane işlem yapmıyorsunuz.
Nasıl ki işkencede ceza vermeye soruşturma
açmıyorsanız, geleneksel bir tarza dönüşüyorsa şu anda
yolsuzluk, yozlaşma da bir gelenek tarzına dönüşmüş. Bunu
yapmanızın gerekçesi nedir? Çürümedir. Peki, bunun literatürde bir
tanımı var mı? Bakın, ben sağlık
çalışanıyım kleptomani diyorlar, çalma
hastalığı ama ismi hastalık. Literatürde -burada
okumuşlar bilir- kleptokrasi vardır, çalmayla ilgili yönetim,
yozlaşmayla ilgili yönetim. Plütokrasi var, o nedir? Bir grup adına,
bir zümre adına baskıyla, çalmayla cebe para indirme, rant
getirmedir. Şu anda rant dönemidir, talan dönemidir, yalan dönemidir,
yozlaşma dönemidir. Siz bunu yaptığınız sürece hiçbir
yere varamayız. Ülke, esnaf gerçekten kan ağlıyor, çiftçi kan
ağlıyor, kadınlar her gün bir olay yaşıyor. Birçok
meselede hiçbir adım atmıyorsunuz. Hangi konuyu gündeme getirirsek
törörö törörö diyorsunuz. Törörö demenin en büyük gerekçesi neydi biliyor
musunuz? Yolsuzluk, hırsızlık. Bütün bu yaptığınız,
yozlaşmanın kendi ürünüdür. Peki, bu Bakan ne yapmış? Ya,
arkadaşlar -gümrükler ona bağlı- geldiği gibi gümrük
müdürlerini değiştirmiş, geldiği gibi. Onu yapacak. Ne
yapmış? Kendi şirketini başka bir şirketle birleştirmiş.
Arkadaşlar, kâğıt üzerinde bir değişiklik yapıp -yaptığı
işlemle, formalite- bir rakam değiştirip Benim getirdiğim
dezenfektanların oranı şudur. diye KDVyi yüzde 8e
düşürmüş. Yüzde 18lik KDVyi -rakiplerini- yüzde 8
Ne
yapmış? Bakanlığına almış. Yetinmiş mi?
Hayır. Bakanlığın iştirak ettiği kurumlara da,
hava yolları, yer hizmetlerinden, okullardan tutun, AKPli belediyelere,
hepsine bu dezenfektanı satmış. Bununla mı yetinmiş?
Çinden kendi şirketi adına boru getirtmiş. Daha önce yüzde 30
vergi alınıyormuş, yüzde 20ye düşürmüş. Peki, bu
paralar kimden gidiyor? Bizden gidiyor. Bu paralar ne oluyor? Maskeden KDV
alıyorsunuz, oradan getirip bunları kendi cebinize alıyorsunuz.
İsmi ne? Ticaret Bakanı. Yirmi ay önce şikâyet etmişsiniz,
onu gümrüklerden sorumlu yapmışsınız. İnsaf, el insaf!
Yani bu, tilkiyi kümesin başına müdür olarak atamak gibi bir
şeydir.
Peki, bu Bakan bununla mı yetinmiş?
Hayır, bununla yetinmemiş. Bu Bakan öyle bir hâle gelmiş ki
gitmeden önce -gideceği belli- ekip kurduğu bütün bürokratları
-yolsuzlukla beraber- yurt dışına atamış. Nasıl
ki zamanında bu kürsüde bakanlık yapmış, Yüce Divana
gitmemiş, korunmuş insanlar büyükelçiyse, büyükelçi olarak
atanmışsa -aynı kişilerde bugün bir gelenek olmuş- o
da demiş ki: Ben büyükelçi yapmayayım, yurt dışında
ataşe yapayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Siz böyle
yaptığınız sürece gerçekten bir yere gidemezsiniz.
Bir diğeri -son günlerde çok kullanılan-
son bir aydır hep konuşuluyor: Araba içinde mi kokain
kullanılıyor, dışarıda mı kokain
kullanılıyor, her yerde mi kokain kullanılıyor? Ya,
Kolombiya Savunma Bakanı diyor ki: 4,9 ton kokain çıktı, son
durak Türkiye. Bakan Ruhsar Pekcan çıkıyor, ne diyor biliyor
musunuz: Bizim dönemimizde -2020 yılında- en fazla kokaini
yakaladık. Ne kadar? 4,9 ton yakalamışsınız. Sadece
bir tek partide yüzde 50si kadar
Yakalanmadan söz ediyorum -o parti buraya
gelmiş olsa- ve hâlâ konuşuluyor. Arabada kokain içenlere demek ki
siz servis ediyormuşsunuz, bir işlem yapmazsanız onu
getiriyormuşsunuz ve onları danışman şekline
dönüştürüyorsunuz. Siz bunu yaptığınız sürece
kaçakçılığı da teşvik ediyorsunuz çünkü bütün bu
çürümüşlükle beraber bu düzeni yaratıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Son bir selamlama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Eğer biz yolsuzlukları
araştırmazsak bu yozlaşmayı durduramayız. Biz HDP
olarak ilk günden beri yasaklara, yozlaşmaya, yoksulluğa
karşıyız, her programda da bunu dile getiriyoruz. Siz yarın
partinizin ismi gibi insanların yüzüne ak gibi bakmak istiyorsanız
gelin, bu araştırma önergesine destek verin. Bunu yapmadığınız
sürece yasal ve etik boyutta mahkûm olursunuz. Yasayı kendi lehinize
kullanabiliyorsunuz -Kobani duruşması gibi- ama ahlak
açısından, huy açısından insanların yüzüne
bakamazsınız çünkü insanlar hırsızlık
yapıldığını biliyor, yozlaşma olduğunu
biliyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu adına HDPnin grup önerisi hakkında söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz büyük bir ekonomik kriz içerisinde. Halk
fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş durumda. Bu duruma
düşmemizde elbette pandeminin rolü var fakat bu ekonomik sorunlar pandeminin
öncesinde de vardı. Bir örnek vereceğim: 2018 Ağustosunda dolar
4 küsur liradan 7,20lere kadar füze gibi yükselmişti. Her gün dünden daha
yoksul hâle geliyoruz. Yoksulluğumuz, yanlış politikalardan,
üretime önem vermeyen, ithalata ve borçlanmaya dayalı kötü ekonomi
yönetiminden kaynaklanmaktadır ama bunun üstüne, kötü yönetimin
yanında ekonomimize en büyük darbeyi Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi dediğiniz kontrolsüz ve denetimsiz yönetim biçimi darbe
vurmaktadır. Bu hesap verilmeyen, denetimsiz gidişinizi fark eden
yalnızca biz değiliz. Sizin atanmış bakanlarınız
da fark etmiş olacak ki, ya yolsuzlukla ya da mafyayla ilişkilerle
gündeme geliyorlar. Demek ki Sayın Bakanlar, ülkenin geleceğini
düşünmek, Türk milletine yararlı olmak gibi amaçları bir kenara
bırakıp, şahsi geleceklerini düşünüyorlar. Ayrıca bu
atanmış ve Meclis denetimine tabi olmayan bakanlar, bu çarpık
sistemde yaptıklarının yanlarına kâr
kalacağını düşünüyorlar.
Ruhsar Pekcan konusuna gelirsek
Sizin yönetim
sisteminizden faydalanan atanmış bakanlardan sadece biri. Ruhsar
Hanım, eşiyle ortak olduğu aile şirketinden kendi
Bakanlığına dezenfektan satın almış, kendisi de
kabul etti. Kendi açıklamasında da pandemi koşullarını
bahane gösterdi, bu dezenfektanın piyasaya göre ucuz olduğunu
söyledi, AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş
da bu tezi destekledi. Diyelim ki bu iddialar doğru olsaydı, piyasa
fiyatının üzerinde alım yapılmamış olsaydı
bu doğru muydu? Pekcan, bu alımı onaylayarak görevini kötüye
kullanmamış mı olacaktı? Kamu İhale Kanunu gayet
açık: Kendisi, eşi ve üçüncü dereceye kadar kan
hısımları, hatta ikinci dereceye kadar hısımları
bile bu ihalelere katılamazken Ruhsar Pekcan, eşiyle ortağı
olduğu şirket marifetiyle ihaleye katılmıştır. Bu
da kanunun açık ihlali olduğundan suç teşkil etmektedir;
ayrıca ahlaki de değildir, milletimizin, dinimizin ahlaki
değerlerine de terstir. Kaldı ki satın alma fiyatının
piyasa fiyatından da yüksek olduğu ortaya çıktı. Sayın
Ruhsar Pekcan zaten göreve gelmeden önce de Gümrükler Genel Müdürlüğünce
şüpheli bulunmuş ve bu konuda müteyakkız olmaları konusunda
uyarı gönderilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Daha sonraysa bu
birimin başına Bakan olarak atanmış. Yani burada
denetimsizliğin tabiri caizse dik âlâsını görüyoruz. Eminim AK
PARTİ içindeki pek çok arkadaş da bu konuda
yanlışlıklar yapıldığının
farkındadır. Ancak aramızdaki fark şu: Biz bunu bir sistem
sorunu olarak görüyoruz, siz öyle görmeyebilirsiniz, görmüyorsunuz. Ama bu
sistem içinde bile bir araştırma önerisi yapma imkânı var; en
azından, siz bu sistemin içinde bile bir denetim olacağını
düşünüyorsanız bu öneriye olumlu oy vermeniz lazım ki bu sistemin
çalıştığını gösterebilesiniz. Aksi hâlde, bu sistemi
bile çalıştırmıyorsunuz, tamamen denetimsiz hâle
getiriyorsunuz.
O yüzden, bizim İYİ Parti olarak bu
öneriye olumlu oy vereceğimizi belirtir, Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Gökan Zeybek.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kimdir bu Ruhsar Pekcan, kim? Bütün siyasi parti
grupları Ticaret eski Bakanıyla ilgili bir iddiayı ortaya
koyuyor. Şimdi, 2 Kasım 2016 saat 23.57de Sayın
Cumhurbaşkanının eşlerinin Özel Kalem Müdürü Selma Silkin
Hanımefendi dönemin Ticaret Bakanı Sayın Bülent Tüfenkcinin
Özel Kalem Müdürü Bülent Aycana bir mesaj çekiyor ve diyor ki: Ruhsar Pekcan
konusunda sizi uyarıyorum. Kendilerine gelen ihbarı ilgili Ticaret
Bakanına iletiyor. 4 Kasım saat 10.31de Bakanlığın
özel kaleminden Ticaret Bakanlığının bütün bürokrasisine
Ruhsar Pekcanla ilgili ikinci bir genelge gidiyor, diyorlar ki: Bu,
Sayın Cumhurbaşkanının eşinin adını
kullanarak gümrüksüz mal sokmak için siyasi nüfuz elde etmeye uğraşan
bir kişidir, dikkatli olun. Yıl 2016. İstanbul Ticaret
Odasında DEİKlerde görev yapan Sayın Pekcan öylesine dikkat
çekiyor ki tam da gümrüksüz mal sokmak için ülkenin bütün ilişkilerini
ayağa kaldırmaya çalışan kişi bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde kendisinin gümrüksüz
mal sokmak için uğraştığı bürokrasinin
başına Ticaret Bakanı olarak atanıyor yani sizin
anlayacağınız, ciğeri kediye teslim ediyorlar. Tabii, bu
bürokrasi içinde kendisine ihbar gelmiş olan bürokratlarla ilgili de hemen
başlıyor işlemlere; bu Sayın Bakan, kendisini inceleyen,
denetleyen bürokratları da Türkiyenin değişik yerlerine görev
yeri değiştirerek gönderiyor. Ruhsar Pekcan Hanımefendi, Bakan
olduktan sonra bir dezenfektan şirketi kuruyor ve Bakanlığa,
Türk Hava Yollarına, Türkiye İhracatçılar Meclisine mal satmaya
başlıyor. İktidar bu alım ve haksız çıkar
sağlayan zimmet suçuna âdeta göz yumuyor. Burada sadece Sayın Bakan
değil, aynı zamanda usulsüz mal alımının
yapılmasından doğan zimmet suçuna iştirak eden bütün
Bakanlık yetkilileri 657 sayılı Yasaya göre, Kanunun 12nci
maddesine göre de sorumludurlar ve araştırma önergesinin
konusudurlar. Dezenfektan alımını yapan yetkililerin cezai ve
hukuki sorumlulukları sadece görevleriyle ilgili değil, aynı
zamanda tüm belge ve bilgileri ilgili kurumlara iletmemekten dolayı da
dolaylı olarak sorumludurlar.
Turizmcinin, esnafın, mobilyacının;
görev yaptığınız İstanbulda PERPAnın,
İkitellinin, Ümraniye, Dudullu Organize Sanayinin, Beylikdüzü Organize
Sanayideki esnafın sorunuyla ilgilenmeyen Ticaret Bakanı sadece, eşiyle
birlikte kurduğu şirketin çıkarlarını en üst seviyeye taşımak
için mücadele ediyor. Başka ne yapıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
On dokuz yıldır oluşturduğunuz
bu düzende, son nefesimize kadar kul hakkını yiyenden, yetim
hakkını yiyenden hesap soracağız arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Vatandaşın
hakkını ısrarla ve inatla sormaya devam edeceğiz. Bu ülkede
milyonlarca insan işsizken, milyonlarca insan evine ekmek götüremezken;
biz, Merkez Bankasından kime satıldığı belli olmayan
128 milyar doların da hesabını soracağız, mafyayla
iş tutan Bakanın da hesabını soracağız. (CHP
sıralarından alkışlar) Uyuşturucu baronlarına ve
kaçakçılarına destek olanlardan da bu Mecliste hesap sormaya devam
edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Zeytinburnunda bir bina dikkatli bir
yurttaşımızın hissettiği ses yüzünden erken
boşaltıldı ve birkaç saat sonra o bina çöktü. Binaları
ayakta tutan kolonlardır, devleti ayakta tutan liyakattir, kamu
malına kamu görevlilerinin sahip çıkmasıdır. Siz burada bir
tuğlayı vermek istemiyorsunuz, sarı öküzü vermek istemiyorsunuz
ama bu bina yıkılırsa, bu iktidarınız
yıkılırsa bilin ki altında ilk önce siz
kalacaksınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Tamer Dağlı.
Buyurunuz Sayın Dağlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TAMER DAĞLI (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında, kan emici işgalci İsrailin
saldırılarında şehit düşen Filistinli
kardeşlerime Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
İsrail, insan onurunu ve vicdanları
yaralayan katliamına devam etmektedir. Batılı devletlerin ve
Birleşmiş Milletlerin cılız çığlıkları,
çağrıları, İsraili durdurmak yerine onları daha da
cesaretlendirmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde Türkiye, her zaman olduğu gibi Filistinli
kardeşlerinin yanında olacaktır. Tüm dünya arkasını
dönse bile Türkiye mazlumlara elini uzatmaya devam edecektir.
Kıymetli milletvekilleri, İYİ Parti
Genel Başkanının bugünkü grup toplantısında
Cumhurbaşkanımız hakkında kullandığı
ifadelerini şiddetle kınıyorum. Cumhurbaşkanımızı
elinde arife ve bayram günü öldürülmüş çocukların kanı bulunan
birine benzetmek, en hafif tabiriyle akıl tutulmasıdır. Her
türlü zulme karşı duran Cumhurbaşkanımız, sadece
ülkemizde değil, işte, en son Filistinde de kurtarıcı
olarak görülmektedir. Dünyanın sessiz kaldığı bu konuda
yüksek sesle itiraz edebilmek oldukça kıymetlidir.
Cumhurbaşkanımızın gayreti, insanlık vicdanı ve
adalet için Filistinli kardeşlerimizin yanında olan en güçlü
iradedir. Netanyahu hükûmetinin katliamına sessiz kalan ve destek veren
herkes bundan sorumludur. Sayın Cumhurbaşkanımız içeriden
ve dışarıdan yapılan ahlak dışı
saldırılara bakmadan mücadelesini sürdürmekte, mazlumların
duasında, gönüllerinde yer almaktadır. İşte, en son,
Azerbaycan Karabağda kardeşlerimize verilen destekle esaret son
bulmuştur. Bizler inanıyoruz ki haklı olduğumuz Kudüs
davasında da yenilen İsrail olacaktır. Kudüsün ve Mescid-i
Aksanın izzetini korumakta kararlıyız.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; tüm dünyayı etkileyen, ekonomilerin
dağılmasına yol açan salgın sürecinde esnaf ve
çiftçilerimiz için açıklanan destek paketleri dolayısıyla
Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı
sunuyor; vatandaşlarımıza, ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum.
Sözlerimi tamamlarken, yirmi altı yıl
sonra Süper Lig özlemine son veren, taraftarlarımızdan yönetimimize,
futbolcumuzdan kulüp çalışanımıza kadar birlik beraberlik
içerisinde hedefe ulaşan takımımız Adana Demirsporu tebrik
ediyorum. İnşallah önümüzdeki yıl diğer bir
takımımız Adanaspordan da aynı başarıyı
bekliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Aziz milletimizin 19 Mayıs Atatürkü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramını tebrik ediyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ve silah arkadaşları başta olmak üzere, kahraman
ecdadımızı rahmet ve şükranla yâd ediyorum.
Kim kul hakkı yiyorsa haram olsun diyorum, onu
da ayrıca söylüyorum. Kim kul hakkı yemişse haram olsun! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Güzel
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
48.-
Diyarbakır Milletvekili Semra Güzelin, hasta mahpus Mehmet Emin Özkana
ilişkin açıklaması
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Daha önce cezaevinde kalamaz raporu verilen ve
yirmi beş yıldır cezaevinde olan hasta mahpus Mehmet Emin
Özkana iktidarın baskısı altında olan ATK tarafından
insani değerler hiçe sayılarak 2019 yılında cezaevinde
kalabilir raporu verilmişti. ATKnin geçtiğimiz ayda yine
cezaevinde kalabilir yönünde düzenlediği rapor, aynı tutumun devam
ettiğini göstermektedir. Özkan, neredeyse haftada bir kez
rahatsızlıkları nedeniyle hastaneye sevk edilmektedir,
cezaevindeki koğuştaki diğer mahpuslar tüm gün başında
nöbet tutmaktadır. Bugün, yine yüksek tansiyon nedeniyle hastaneye
kaldırılmıştır. Özkan, kelepçeli muayeneyi ve tedaviyi
kabul etmediği için kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz
kalmıştır. Özkan, doktor gözetiminde tutulması gerekirken,
tansiyonu düşürülüp tekrar cezaevine gönderilmiştir. İnsani
değerleri hiçe sayan bu tutumdan vazgeçilmeli, Özkan ve tüm diğer
hasta tutsaklar derhâl serbest bırakılmalıdır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Ticaret eski Bakanı
Ruhsar Pekcan hakkındaki iddiaların araştırılması
amacıyla 18/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mayıs 2021
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
18/5/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/5/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili, Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili, Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile
Sakarya Milletvekili, Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından
Ticaret eski Bakanı Ruhsar Pekcan hakkındaki iddiaların
araştırılması amacıyla 18/5/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırması Önergesinin (2557 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 18/5/2021 Salı günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Ali Öztunç
Buyurunuz Sayın Öztunç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kendi Bakanlığına mal satan bir bakan
olarak tarihe geçti Ruhsar Pekcan. Cumhuriyet tarihindeki en çıplak nüfuz
suistimali, en çıplak yolsuzluk olayı bu olaydır. Bakan, önce,
kendi şirketinden kendi Bakanlığına 9 milyon liralık
dezenfektan sattı, bunun belgeleri ortaya çıktı ama Sayın
Bakan sessiz kaldı; bir gün, iki gün, üç gün, dört gün, beş gün
Sandı ki bu iş kapanır gider ama ısrarlı takip üzerine
mecbur kaldı, açıklama yaptı altıncı gün sonunda. Hani
İlyas Salman ile Şener Şenin Banker Bilo filmi var ya Banker
Bilo filminde Şener Şen diyor ya: Yaptım. Yaptım ama hele
bir sor niye yaptım? diye, Sayın Bakan da açıklamasında
Sattım. Sattım da hele bir sor niye sattım? der gibi bir
açıklama yaptı, aynı o replik gibi bir açıklama yaptı.
(CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Dedi ki:
Efendim, 9 milyon liralık değil, 507 bin liralık sattım.
Belgeler bende, 507 bin liralık Bakanlığa satılan, Destek
Hizmetleri Genel Müdürlüğüne satılan malzeme ama 8,5 milyon daha var.
Nereye? Türkiye İhracatçılar Meclisine, TOBBa satılan var.
Toplamda 9 milyon liralık satılmış durumda değerli
arkadaşlar.
İkincisi: Dedi ki: Sattım. Sattım
ama ucuza sattım. 175 liraya satmış, piyasa değeri o dönem
75 ile 100 lira arasında gelip gidiyor. (CHP sıralarından
Ayıp! Ayıp! sesleri) İki gün geçti, Sayın
Cumhurbaşkanı doğru bir şey yaptı, hemen görevden aldı.
Keşke istifa etseydi, onurlu bir davranış olurdu. Geçmişte
Güler İleri babasının cenazesi için reklam ilanı verdi
diye, sonradan kendi cebinden ödediği hâlde, istifa etti. Sayın
Pekcan keşke istifa etseydi ama istifa etmedi, görevinden
alındı.
Ne ararsanız var? Bakın, Sayın
Pekcanın aslında bu işlerde olduğu da biliniyormuş.
Demin arkadaşların hepsi söyledi, 2016 yılında Sayın
Pekcanla ilgili Gümrükler Genel Müdürlüğünden gümrüklere yazı
gitmiş. Müteyakkız olun, dikkatli olun, hanımefendinin ismi kullanılıyor
yani Sayın Emine Erdoğanın ismi kullanılıyor. diye
yazı gitmiş gümrüklere Gümrükler Genel Müdürlüğünden ama yirmi
ay sonra bakan olmuş. Eğer bu yazı bilindiği hâlde bakan yapıldıysa
sıkıntılı, skandal ama bilinmediği hâlde
yapıldıysa orada daha büyük sıkıntı vardır, demek
ki Sayın Cumhurbaşkanına ciddi istihbarat gitmiyor demektir.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan yirmi
ay sonra bakan yapılıyor, nereye bağlanıyor? Gümrükler
Genel Müdürlüğü yani kümese tilkiyi veriyorsun yani ciğeri kediye
teslim ediyorsun. Yirmi ay önce Gümrükler Genel Müdürlüğü yazı
yazıyor Dikkat edin bu isme. diyor, yirmi ay sonra o isim Bakanlık
koltuğuna geliyor. Nereden bakarsanız skandal, neresinden
tutarsanız skandal. O gün bugündür Ruhsar Pekcandan tık yok,
ağzını açmıyor; birkaç saygıdeğer AK PARTİ
milletvekili açıklama yapmaya kalktı ama en ciddi
açıklamayı da Sayın Elitaş yaptı. Sayın
Elitaşın açıklamaları kabul edilir açıklamalar
değildi. Diyor ki: Etik olarak bakılabilir mi? Evet,
bakılabilir. Hayır, Sayın Elitaş, etik olarak
bakılmaz, buna hukuki açıdan da bakmak gerekir çünkü bir belediye
meclis üyesinin üçüncü dereceden yakını bile ihaleye giremez o
belediyede. Bakan eşi gelmiş ihaleye giriyor, Bakanın kendi
şirketi gelmiş ihaleye giriyor. Burada ihaleye fesat
karıştırma var, burada görevi suistimal var, görevi kötüye
kullanma var, İhale Kanununa aykırı iş var. Sayın
Elitaşa soruyorum: Sayın Elitaş, sen daha önce o görevde
bulundun, o Bakanlık görevinde bulundun, sen kendi malını Daha
ucuz ya, getir, Bakanlığa sat. deselerdi satar mıydın? Ya
da sattığın için mi böyle savunuyorsun? Bu sorunun
cevabını Sayın Elitaştan bekliyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlar, hesap
sorulmalı, Türk demokrasisi açısından hesap sorulmalı,
şeffaflık açısından hesap sorulmalı. Biliyorum, AK
PARTİ milletvekillerinin çoğunluğu da bizim gibi düşünüyor,
benim gibi düşünüyor, yürekleri yanıyor, mahcuplar, içten içe kendi
kendilerine kızıyorlar, bu olaya kızıyorlar. Az önce
çıkan saygıdeğer Adana Milletvekili üç dakikalık
konuşmasının tamamını Filistine ayırdı.
Ruhsar Pekcanla ilgili konuşması bekleniyor, girmedi konuya. Ne
desin şimdi, nasıl savunsun? AK PARTİ milletvekillerinin çok
büyük bir kısmının bu durumdan rahatsız olduğunu ben
de biliyorum ve öyle de. İşte diyoruz ki gelin hep birlikte bu
önergeye destek verin Türk demokrasisi için, şeffaflık için.
Efendim, biz muhalefetin lafıyla hareket etmeyiz. Bu işte
muhalefet-iktidar olmamalı, samimi söylüyorum, olmamalı ya.
Yolsuzluğu,
hırsızlığı, nüfuz ticaretini kim yaptıysa hesap
vermeli arkadaş, Yüce Divana gitmeli. Koray Aydın hakkında iddia
vardı, Koray Aydın geldi, bu kürsüden açıklama yaptı; hem
milletvekilliğinden hem Bakanlıktan istifa etti, gitti Yüce Divanda
yargılandı, geldi, şimdi milletvekili sıralarında
oturmuş milletvekilliği yapıyor. Mesut Yılmaz
yargılandı, Eyüp Aşık yargılandı. Gitsin Yüce
Divana. Eğer kendisine güveniyorsa, bir şey yapmadıysa gider,
oradan aklanır gelir. Ama yaptığı hâlde gitmezse burada
kalkan o eller kara bir leke olarak tarihe geçer. Sadece Ruhsar Pekcanın
alnında değil, AK PARTİnin alnında kalır bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bakın, eğer bu önerge reddedilirse
gerçekten kara bir gün olarak tarihe geçecek demektir. Demokrasi
açısından, şeffaflık açısından gelin bunu kabul
edelim.
Maske takmayan vatandaşa ceza
yazılıyor ama kendi şirketinden kendi Bakanlığına
mal satan biri yargılanamıyor. Gelecek nesillerde şöyle bir
algı oluşuyor: Ya, malı götür, ne de olsa bir şey olmuyor.
Yap yolsuzluğu, nüfuz kullan, ticaretini yap, suistimal et; ne de olsa
kimseye bir şey yapılmıyor. gibi bir algı
yaratılır. Bunun için bu sizi de yaralar, bizi de yaralar, bütün
Meclisi yaralar.
Meclisin onuru için, yürütme organının bu
yolsuzluğu kapatmaması için kabul oyu vermenizi talep ediyorum.
Eğer reddederseniz arkadaşlar, bir temizlik ürününe pislik
bulaştıran ilk iktidar olursunuz, benden söylemesi. Ömür boyu da bu konuşulur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Başkan. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada
siyaset hafızası benim kadar, hatta benden çok daha eski olan
arkadaşlar var; onlar da bilirler, iktidarlar zafiyete düştüğü
zamanlarda bürokratlar ciddi anlamda muhalefet partilerine dosya
taşımaya başlarlar. Bunu geçmiş dönemde siz, özellikle
bürokrat olan arkadaşlar bilirler, geçmişten bilirler. Emin olun o
kadar ciddi dosyalar geliyor ki ama bunun kadar pespaye olanı gelmemişti.
Bu kadar çürümüşlük hiçbir yerde yok, emin olun. Ya, bu rakamlar
Değerli arkadaşlar, rakamlara
bakıyorsunuz bir bakanın tevessül edeceği bir şey mi bu ya?
Bu ne rezalet? Bu nasıl bir rezalet ya, ayıp değil mi? Hiç
bunların çoluğu çocuğu, damadı, gelini yok mu ya? Eve
gittiğinde yüzlerine bakabiliyorlar mı? (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Anne, baba sen bunu
yapmışsın. dedikleri zaman ne diyorlar ya? Böyle bir şey
olur mu, böyle bir rezalet olur mu? Bu hanımefendi öyle bir
Bakanlığa gelmiş ki daha önce sakıncalı olduğu
bildirildiği Bakanlığa gelmiş. Hangi bürokrata o
tebliğ gittiyse gelir gelmez de o 19 bürokratı görevden
almış. Niye? Sizin benim geçmişte böyle bir iş
yapabileceğime dair bilginiz var, beni rahat bırakın. Bu,
sadece, yüzde 18den yüzde 8e indirmesi gümrük tarife cetvelinde kendi
şirketini değil, sadece yaptığı bu dezenfektan
alımı da değil, 540 kilogram kokain işi var. Bakın,
arkadaşlar, bu Dilovasında, Kocaelide, benim ilimde 540 kilogram
kokain ele geçirildi, YILPORT Limanında, Dilovasında. Bunu, önce aradılar,
muhafaza ekipleri temiz tutanağı tuttular
Orada bir Gümrük Müdürü
var, Gümrük Müdürü diyor ki: Elle muayene ettiniz mi? Ettik, işte ince
muayene ettik. Hayır, çekilin. diyor, normal memurlara bir daha kontrol
ettiriyor, 540 kilogram kokain yakaladı, cumhuriyet tarihinin en büyük
uyuşturucusuydu o, çok önemli bir rakam. Ne oldu biliyor musunuz? Bu
yakalayan Gümrük Müdürünü gümrük müdürlüğünden alıp teftiş
kadrosuna verdiler. Biraz bunu düşünün ya, niye olur bu? Ödüllendirmesi
gerekmiyor bu mu adamın? Ödüllendirmek lazım. Bürokrat
arkadaşlar bilirler, böyle bir gümrük müdürü böyle bir şey
yakaladığı zaman ödül bekler; adamı dövmedikleri
kaldı, sürdüler, aldılar görevden, pasif göreve gönderdiler.
Bakın, bu hanımın zafiyeti sadece bunlar değil, en son yeni
bir şey daha çıktı, onu da size anlatacağım. Esnaf,
Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğüne bir otobüs alım
işi var. Bununla alakalı -Sayın Başkanı zora sokmak
istemiyorum vaktini almamak için- 2020de bir proje hazırlıyor,
kooperatifçiyi tanıtmak için. Projenin finansmanı için Kamu
İhale Kanununa tabi olmayan TOBBun iç ticaret geliştirme payı
kullanıldı. Niye? Bu hanımefendi TOBBdan gelmişti, TOBBda
yöneticiydi. Sayın Emine Erdoğan da bu hanımefendiyi TOBBdan
tanıyor, Gülsüm Azeriyi tanıyor. Önce onu bakan yapmak istiyorlar,
Gülsüm Hanım sağlığını gerekçe sunarak -hakikaten
rahatsız, geçmiş olsun diyorum- kabul etmeyince bu hanımefendi
bakan oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
Bu hanımefendinin TOBBla ilişkisi de
oradan geliyor. Onayı da Bakan Ruhsar Pekcan veriyor. Projeye göre, özel
bir şirketten otobüs hizmeti satın alınacak, devletin bürokrat
ve teknik ekibi otobüsle il il dolaşacak, kooperatifçiliği halka
anlatacak; böyle bir proje var. Basında çıkan haberlere göre, önce
bir firmaya veriliyor ihale ancak daha sonra hizmet alım ihalesini kazanan
firmanın gerekli şartları taşımadığı
belirtilerek ihale iptal ediliyor. İkinci ihaleyi eski bir belediye
başkanının oğluna ait başka bir şirket
alıyor bu sefer. İhale yöntemi tartışılırken
ESKde otobüs projesinin de dâhil olduğu kooperatiflerden sorumlu genel
müdür yardımcısı ile eski belediye başkanının
dünür olduğu ortaya çıkıyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tesadüf,
tamamen tesadüf.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Tesadüf, dünür.
İhale 1,6 milyon lira bedelle
sonuçlanmasına rağmen firmaya ne kadara veriliyor biliyor musunuz?
1,9 milyon liraya, yüzde 20 fazlasına yani yine Ticaret
Bakanlığı, yine akrabaları zengin etme yerleri. Bir
şey daha söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Burada da rakamı
gördünüz mu? 1,6 milyon, 1,9 milyon. Bakan bu ya! Çürümüş, bu çürümüş
Bakana sahip çıkmayın. Gelin, buraya getirin, soruşturma
komisyonu kuralım, Yüce Divana sevk edelim. Eğer haklı
çıkarsa da ben çıkacağım, buradan özür dileyeceğim,
hepimiz özür dileyeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli Genel Kurul üyeleri, herkese iyi
akşamlar.
Yani bunun hakkında söylenmesi gereken bilgi,
belge, hemen her şey söylendi sevgili Başkanım. Ne söylemek
lazım? Şimdi, bu pandemi koşullarının 3 temel unsuru
vardı değil mi arkadaşlar? Birincisi maske, ikincisi mesafe,
üçüncüsü hijyen. Şimdi, burada ne olmuştur? Dezenfektan yolsuzluk
virüsü kapmıştır. Dezenfektan yolsuzluk virüsü kapması
suretiyle dezenfektanla kirlenmiştir. Hani Tuz koktu, ne yapalım.
gibi bir şey var ya, dezenfektan kirlenmiş burada.
İkincisi, maske düşmüş. Şimdi,
bu maske, pandemiden dolayı biraz kutsiyet atfedilen bir şey gibi
oldu ama maskeyi biz vaktiyle farklı şeyler için kullanıyorduk,
burada maske düşmüştür, hakikat ortaya çıkmıştır
ve hijyen diye de bir şey kalmamıştır. Başka konularda
da maske düşmüştür. Hangi konuda? İşte, bir mafya
elemanı çekti maskeyi, altındaki her türlü hakikat parça parça ortaya
çıkıyor. Biz maskenin altındayken de görüyorduk bunu, maskenin
altındayken de bunu söylüyorduk ama inanılmıyordu ya da
bilenler, zaten bunu kavrayanlar, Türkiyede siyasi varyasyonu fark edenler
biliyorlardı. Ama, bunu örtmek için koşa koşa sınıra
bayram namazı kılmaya giden ve bununla bu yolsuzluğu, bu
mafyatik işleri örteceğini sanan Süleyman Soylu derhal istifa etmelidir,
derhal ve hemen, hiç tartışmasız. Kanıta, başka bir
şeye gerek yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kanıtsız,
delilsiz
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Onunla da kalmıyor,
onunla da kalmıyor. Bakınız, şimdi bunun içerisinde olan
başka organlar da var, başka birimler de var. Ta Kolombiyaya kadar
sıçramış bir kirlilik var, ta Latin Amerikaya kadar gitmiş
bir yolsuzluk ve ahlaksızlık var. Hâl böyleyken bizim bin dereden su
getirip efendim, şu kanıtla, şu belgeyle, şu
konuşmayla, şu telefon görüşmesiyle işi ispatlamaya
çalışmamız
Yazık bize, bize de yazık arkadaşlar
yani başka bir şeyle uğraşalım. Başka bir
şeyle uğraşalım. derken Bunu savsaklayalım.
anlamında demiyorum, bu çok önemli, çok ciddi bir konudur ama temel unsur
şudur: Bu pandemi sürecinde yolsuzluk pandemisi, hırsızlık
pandemisi, ahlaksızlık pandemisi, mafya pandemisi her şeyin
önüne geçmiş ve bu her şeyin önüne geçmişken bizim illa da
birtakım kanıtlar bulup bunu ispatlamamıza gerek yok.
Sokağa çıkın, herhangi bir yurttaşa sorun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
(AK PARTİ sıralarından PKK
pandemisi
sesi)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) O pandemiyi de sen
yarattın, seninle alakalı, o pandemiyi çözmek de senin görevin.
Oradan laf atma, oradan laf atma, cahillik etme. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çözüyoruz, çözüyoruz,
az kaldı çözüyoruz, köklerini kazıyoruz.
KEMAL BÜBÜL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, mesele ırkçılık pandemisidir, yolsuzluk
pandemisidir, hırsızlık pandemisidir, mafya pandemisidir. Bunun
aşısı, bunun karşısındaki aşı,
halkların, inanç gruplarının, emek örgütlerinin, muhalefetin,
solun, sosyalistlerin, devrimcilerin İbrahim Kaypakkaya gününde ona
saygı anlamında birleşmesi ve bu ırkçı, faşist
pandemiye son vermesidir.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Çorum Milletvekili Sayın Oğuzhan Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OĞUZHAN KAYA (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Filistinde zalim İsrailin zulmüne
maruz kalan, insanlık dışı uygulamalarına maruz kalan
Filistin halkına yüce Meclisimizin hep beraber destek vermesi, ortak
bildiri yayınlaması gerçekten alkışlanacak bir durum ve
İsrail zulmünü buradan nefretle, şiddetle bir defa daha
kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Devletimiz, bu salgın döneminde,
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
başarılı bir mücadele örneği ortaya koymuş,
gelişmiş birçok Batılı ülkenin zafiyete düştüğü
bu dönemde Türkiye olarak büyük bir hizmeti vatandaşlarımıza
ulaştırmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın en
son açıklamış olduğu destek paketinde salgın tedbirleri
sebebiyle iş yerlerini kapatan, kapatmak mecburiyetinde kalan
esnaflarımıza iki grupta destek sunulmuştur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, konuya gelelim.
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Birinci grupta yer
alan kahvehane, kafe, çay bahçesi, okul personeli, düğün salonu,
öğrenci yurdu, hamam, kırtasiye, internet kafeler, lunaparklar gibi
yerler yer almaktadır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Çay bahçesiyle
ne alakası var Ruhsarın?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çay bahçesinde mi
götürmüş parayı?
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Sayılan toplam
235 bine yakın
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Kırtasiyeyle ne alakası var Ruhsarın? Konuya gel, konuya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
Değerli arkadaşlar
OĞUZHAN KAYA (Devamla)
işletmeye 5 bin
liralık, bir defaya mahsus destek verilmiştir.
BAŞKAN Hatibi dinleyelim, lütfen sayın
milletvekilleri
OĞUZHAN KAYA (Devamla) İkinci grupta yer
alan, bakım, onarım, tamirat, kaporta işleriyle
uğraşan seyyar, tüccar, sıhhi tesisatçı,
hırdavatçı, müzisyen, oto yıkamacı, kuru temizlemeci gibi
(CHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gazoz
kapağını bırak, gazoza gel! Gazozuna ilaç mı
attınız?
BAŞKAN Sayın Kaya, lütfen, istirham
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; hatip kürsüde.
Buyurun Sayın Kaya.
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Üç gruba da bir defaya
mahsus olmak üzere 3 bin lira hibe ödemesi vereceğiz. İki ayrı
grupta yaklaşık 1 milyon 384 bin kişiye yardım
yapacağız. Bunlar ülkemizin, milletimizin gücünü ortaya
koymaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar ve
CHP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kimi, Ruhsar Pekcanı
mı alkışlıyorsunuz? Ben de sizi
alkışlıyorum!
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Bu dönemde
yapılan yardımlar milletimizin yanında olduğumuzu
göstermektedir.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ruhsar
Pekcana gidiyor.
OĞUZHAN KAYA (Devamla) Ayrıca,
yarın 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı; tüm gençlerimizin
Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere yurdumuzun kurtulmasına, cumhuriyetin kurulmasına
vesile olan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle anıyorum.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece kayıtlara
geçsin diye söylüyorum. 2 siyasi parti tarafından kesinlikle Kamu
İhale Yasasına aykırı bir şekilde ve bir
Bakanlığın etik yapısına aykırı bir
şekilde davranan Ruhsar Pekcanla ilgili verilen araştırma
önergeleriyle ilgili iktidar partisi temsilcileri konuyla ilgili kürsüden tek
bir kelime etmemişlerdir. Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
Eğer bu araştırma önergesi bugün burada reddedilirse
perşembe günü Adalet ve Kalkınma Partisinde dürüst, gerçekten
vicdanı sızlayan milletvekillerimizin bize de katılacağı
inancıyla soruşturma önergesi vereceğiz; bunu da şimdiden
ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Evet, bugün Sayın Gurup Başkan
Vekillerimizden azami derecede istifade ettik, onlar da bizi hoş
görsünler.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, (2/3117) esas numaralı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/127)
24/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/3117) esas numaralı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'min Türkiye Büyük Millet Meclisi
İç Tüzükü 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması konusunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Yasin
Öztürk
Denizli
BAŞKAN Önerge üzerinde, teklif sahibi olarak
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk konuşacaktır.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yedi ay yirmi gün önce, 29 Eylül
2020 tarihinde vermiş olduğum Covid-19 ile Mücadele Kapsamında
Hastalığa Yakalanan Sağlık Meslek Mensuplarının
Meslek Hastalığı Kapsamına Alınmasıyla
İlgili Kanun Teklifinin üzerine İç Tüzük 37 gereği söz
alınmış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 3üncü maddesinde
meslek hastalığı için mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya
çıkan hastalığı ifadeleri dikkate
alındığında, Covid-19 tanısı konulan her
sağlık personelinin meslek hastalığına
yakalandığı ortadadır.
Coronavirüs, Dünya Sağlık Örgütü ve
Sağlık Bakanlığı tarafından
bulaşıcı hastalık olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda,
sağlık çalışanlarının 11 Ekim 2008de
yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı
Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin 19uncu maddesine
göre D grubuna dâhil olmaları gerekmektedir. Aynı şekilde,
Covid-19un en çok solunum sistemini etkilediği dikkate
alındığında C grubu hastalıklar listesinde de
sağlık çalışanlarına hak verilmesi zorunludur. Bununla
birlikte, sağlık çalışanları, Covid-19a maruz kalan
en yüksek riskli meslek grubu kabul edilmesine, yukarıda belirtilen kanuni
hükme ve düzenleyici yönetmeliğe rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu
nazarında meslek hastalığı düzenlemesinden
yararlanamamaktadır. Hastayla yakın temas hâlindeki doktorundan
hemşiresine, eczacısından teknisyenine, ambulans hizmetlerinde
görev yapan ekipten laborantına, hasta bakıcısından
temizlik görevlisine, OSGBlerde ihtiyaç duyulan doktorlardan filyasyon
ekiplerine kadar sağlık personelinin tamamı büyük bir risk
altında görev yapmaya devam etmektedir ve bu konuda Mecliste bekleyen 10un
üzerinde kanun teklifi vardır.
Dönemin Çalışma Bakanı, süreçte
İlliyet bağı kurulup gerekli dokümanlar ve şartlar
sağlandığı sürece, dolayısıyla zaten buna dair
geçerli ve yürürlükte olan, seneler boyunca işleyen bir
mevzuatımız söz konusu. diye sadece kuru bir açıklama yapmakla
yetinmişti. Peki, o günden bu yana değişen bir şey var
mı? Vefat eden kaç sağlık çalışanına meslek
hastalığı kapsamında işlem yaptınız?
Şimdi, illiyet bağı aranıyor ya, böyle bir
anlayış olabilir mi? Hasta olan sağlık
çalışanı hastalığını yani o virüsü
çalıştığı ortamda kaptığını ispat
edecek, insan orada canıyla uğraşırken bir de size
hastalığı hastanede kaptığını ispat etmeye
çalışacak. On beş aydır tüm çağrı ve taleplere
kulakları tıkadınız, şimdiyse hakkını
şarta bağlamaya çalışıyorsunuz. İçinde
muğlak ifadeler barındıran yönetmeliklere değil, hemen
çıkarılacak olan bir kanuna ihtiyacımız var. Burada
yapılması gereken eğip bükmeden, sağa sola saptırmadan
bu meslek hastalığıyla ilgili kanunun acilen
çıkarılması. Kahraman ilan ettiğimiz, övgüler
düzdüğümüz sağlık çalışanlarımız inanın
bunu hak ediyor. Bu nedenle, pandemi döneminde görev yapan sağlık
meslek mensubu ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm
birimlerdeki görevliler ve aileleri sadece kuru bir teşekküre değil,
devletin sahiplenmesine ihtiyaç duymaktadır. Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik yapılarak
Covid-19un meslek hastalığı kabul edilmesi hâlinde,
sağlık çalışanlarının sağlık giderlerinin
tamamı karşılanacak, geçici ya da kalıcı iş
göremezlik durumunda tazminat alabilecek, vefat edenlerin ailelerine maaş
bağlanabilecektir.
Kanun teklifini hazırladığım
tarih itibarıyla Covid-19 nedeniyle 98 sağlık
çalışanımız hayatını kaybetmişti, bugün bu
sayı 500lere yaklaşmış durumda. Hastalığa
yakalanan sağlık çalışanı sayısı Sayın
Sağlık Bakanının ifadesiyle 120 bini geçmiş durumda.
Hastalığın çok kolay bulaşması, kapasiteyi aşan
hasta yoğunluğu nedeniyle Covid-19a yakalanan sağlık
çalışanlarına her geçen gün yenileri eklenmekte. Kimi zaman
idarecilerinin baskı ve mobbinglerine maruz kalan, kimi zaman hasta
yakınlarının şiddetine maruz kalan, gözlerinin önünde
coronaya yakalanan hastalarının çaresizce
çırpınışlarına şahit olan, zaten pandemi
sürecince yeterince psikolojileri bozulmuş olan, gerektiğinde çoluk
çocuğundan, ailesinden mahrum kalıp canla başla
çalışan, sadece kuru bir teşekkürle emekleri ödenemeyecek
sağlık çalışanları için yapılacak bu düzenleme
kanuni bir hak olduğu kadar devletin bu fedakâr çalışanlarına
bir görevidir, borcudur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yüce Mecliste kürsüye gelen her milletvekili hangi partiden
olursa olsun lafa geldi mi sağlık çalışanlarımıza
övgüler düzüyor. Gelin, sağlık çalışanlarımıza
hep birlikte destek olalım, bu defa sesimizi değil
parmaklarımızı çalıştıralım; Muhalefet
getirdi. diye ret vereceğinize, gerekirse siz getirin teklifi biz kabul
edelim diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Ayrıca, kalan
vaktimde, seçim bölgem Denizlide, Pamukkale Güzelpınarda aynı Rize
İkizderedeki gibi taş ocağı istenmediği hâlde, hukuki
çerçeve yandan dolaşılarak ÇED Gerekli Değildir
kılıfıyla çevre, orman, doğa ve tarım
katledilmektedir.
Türkiye'deki kekik üretiminin ve
ihracatının yüzde 90ını yapan bölgemizde köylülerimiz
yetkililere sesini duyurmak istiyor; bu köy, zamanında sizlere yüzde 86 oy
vermişti, bu sesi duyun. Bir kere de sermayenin değil, köylünün
yanında durun diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 20 Mayıs 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.49