TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
1
Haziran 2021 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Erkan Kandemirin, Çamlıca Camisi ve Taksim Camisine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, intiharlara ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Hakkâri Milletvekili Sait
Dedenin, Hakkâride yaşanan insan hakkı ihlallerine ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili Yücel
Bulutun, Tokat Zile Evrenköyde yapılmak istenen taş
ocağına ilişkin açıklaması
2.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, Kayacık-Doğanpınar
Barajına ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, ihracat rakamlarına ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Gazi Mustafa Kemal Atatürke yönelik sözlere ilişkin
açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Yüksel
Özkanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürke yönelik sözlere ilişkin
açıklaması
6.- Kırşehir
Milletvekili Metin İlhanın, kuraklığa ilişkin
açıklaması
7.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, aşılama çalışmalarına ilişkin
açıklaması
8.- Sivas Milletvekili
Ulaş Karasunun, Sivasın Yıldızeli ilçesindeki yol
sorununa ilişkin açıklaması
9.- Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, 1. Lige çıkan Kocaelispora başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
10.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, nakliye firmalarının geçiş belgelerine
ilişkin açıklaması
11.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, dar gelirlilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, İstanbulun fethinin 568inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Bartın Milletvekili
Aysu Bankoğlunun, Marmara Denizindeki kirliliğe ilişkin
açıklaması
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, yükseköğretim kredisi borçlarına
ilişkin açıklaması
15.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Millî Eğitim Bakanına ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin, suç örgütü lideri Sedat Pekerin Alevilere
saldırı yapılacağıyla ilgili iddialarına
ilişkin açıklaması
17.- Bursa Milletvekili
Atilla Ödünçün, Bursasporun 58inci kuruluş yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
18.- Kocaeli Milletvekili
Saffet Sancaklının, 1. Lige çıkan Kocaelispora
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, 1. Lige çıkan Kocaelispora başarılar
dilediğine, EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu Efesi
kutladığına, Cumhurbaşkanının Meral
Akşenerle ilgili sözlerine, Türkiye İstatistik Kurumunun büyüme
rakamlarına ve çiftçiye yardım paketine ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin
Keleş ile Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin Mılıka Allahtan
rahmet dilediğine; Aerobik Jimnastik Dünya Şampiyonu olan Ayşe
Begüm Onbaşıyı, EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu Efesi,
Dünya Gençler Halter Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları,
1. Lige çıkan Kocaelispor ile 2nci Lige çıkan Ispartasporu
kutladığına ve Mavi Marmara gemisine yapılan
saldırıda hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve İsraili kınadığına ilişkin
açıklaması
21.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Gezi direnişinin 8inci yıl
dönümüne, İpek Er davasına, Sağlık ve Sosyal Hizmet
Emekçileri Sendikasına yönelik operasyona, Bitlis esnafının
sorunlarına, Türkiye İstatistik Kurumunun büyüme rakamlarına,
eski Van Milletvekili Nadir Yıldırım ile Demokratik Bölgeler
Partisi Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksekin başlarına
ödül konulmasına ve yargının tamamen siyasetin emrinde
olduğuna ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin Keleşi rahmetle
andığına, trafik kazası geçiren İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncu ile Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağa
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, hayatını kaybeden
CHP Grubu hukuk danışmanı Dilek Kumcuyu rahmetle
andığına, Aerobik Jimnastik Dünya Şampiyonu olan Ayşe
Begüm Onbaşı ile EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu Efesi
kutladığına, Yıldırım Beyazıt Camisi eski
imamı Mustafa Demirkanın Ayasofya Camisinde Atatürkle ilgili ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında
İsmet İnönüyle ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin Keleşe
Allahtan rahmet dilediğine; 1. Lige çıkan takımları,
EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu Efesi ve Aerobik Jimnastik Dünya
Şampiyonu olan Ayşe Begüm Onbaşıyı
kutladığına, trafik kazası geçiren İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncu ile Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağa
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, eşi Ziynet Serteli
kaybeden İzmir Milletvekili Atila Sertele
başsağlığı dilediğine, güvenlik güçlerinin terör
örgütüyle yaptığı mücadelenin faili meçhul cinayet gibi
gösterilmesinin haksızlık olduğuna, Türkiye İstatistik
Kurumunun büyüme rakamlarına, Cumhurbaşkanının Netanyahuya
benzetilmesinin kabul edilemez bir düşünce olduğuna, İYİ
Parti Genel Başkanının Rizede provokatörlük
yaptığına ve Atatürke hakaretle ilgili konu varsa
savcıların gereğini yapacağına ilişkin
açıklaması
24.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Malatyanın Yeşilyurt ilçesinin bazı köylerindeki
taş ocaklarına ilişkin açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin İYİ
Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve
emniyet teşkilatı tayin yönetmeliğine ilişkin
açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin İYİ Parti
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin
Mılıka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
30.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre AK
PARTİ grup önerisi üzerinde sıralama olmaksızın
konuşma hakkı olduğuna ilişkin açıklaması
31.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Şair Dilaver Cebecinin ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, trafik kazası geçiren
İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu ile Iğdır Milletvekili
Yaşar Karadağa geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Macaristan Ulusal Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı
Zsolt Nemeth ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
B) Önergeler
1.- Mersin Milletvekili Ali
Mahir Başarırın, (2/2724) esas numaralı Türk Ceza
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/129)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Mersin Milletvekili Alpay
Antmenin, Bursa Milletvekili Ahmet Kılıçın HDP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ
grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
5.-Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları
tarafından, akaryakıt ürünlerine yapılan yüksek özel tüketim
vergisi (ÖTV) artışı ve zamlardan vatandaşlarımızın,
esnaflarımızın, işletmelerimizin, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin
korunması ve ortaya çıkan sorunların
araştırılması amacıyla 27/5/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, El Nusraya silah gönderilmesiyle gündeme gelen SADAT adlı
kuruluşun faaliyetlerinin araştırılması amacıyla
1/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Ali Şeker ve arkadaşları tarafından, Marmara
Denizini istila eden müsilaj sorununun araştırılması
amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesi ve 265, 266 ve 267 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
X.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
1 Haziran 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
86ncı Birleşimini açıyorum.(X)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Çamlıca
Camisi ve Taksim Camisiyle ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Erkan
Kandemire aittir.
Buyurun Sayın Kandemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Erkan Kandemirin,
Çamlıca Camisi ve Taksim Camisine ilişkin gündem dışı
konuşması
ERKAN KANDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, bir çağ kapatıp bir çağ açan
İstanbulun fethinin 568inci yıl dönümü mübarek olsun. Allah,
İstanbulu fetheden muzaffer kumandan Fatih Sultan Mehmet Handan, onun
ordusundan, manevi rehberi olan Akşemseddinden, bu şehrin
yüzyıllardır bizim olarak kalması için mücadele eden tüm ecdadımızdan,
şehitlerimizden razı olsun. Fethi anlamayı, gereğini
yapmayı bizlere nasip eylesin.
Nasıl bir coğrafyada
yaşadığımızı, hangi ceddin çocukları
olduğumuzu, hangi değerlerin savunucusu olduğumuzu bize en iyi
anlatan tarih 29 Mayıs İstanbulun fethidir. İşte, böyle
bir fetih gününde İstanbulumuz, Taksimde cuma namazıyla bir
şahesere daha kavuştu. Geçen sene seksen altı senelik hasret
dinmiş, Ayasofya Cami-i Şerifi yeniden ibadete açılmış
idi. Ondan önceki sene ise Büyük Çamlıca Camisi tamamlanmış, iki
senede 12 milyonun üzerinde ziyaretçisiyle şehrimize, aziz
İstanbulumuza bir mühür olmuş, şehrin silüetinin bir
parçası hâline gelmişti.
Mabetler, şehirlerde birlik, beraberlik ve
barışın sembolleridir; ayrışmaya değil,
birliğe katkı sağlarlar fakat bazen, bir hikâye, bize
barışın sembollerinin nasıl da ayrışmanın
enstrümanı yapılabildiğini de gösterir. İşte,
geçtiğimiz cuma açılışı yapılarak şehrimize
kazandırılan Taksim Camisinin yapım hikâyesi bunun iyi bir
örneğidir. Yapımı seksen yıldır ertelenen bir
serencamın sonunda açılabilmiştir Taksim Camisi. Pek
çoğumuzun farklı noktalarında şahitliğini
yaşadığımız bu mabedin hikâyesi, bizim demokrasi
serüvenimizi de bu topraklardaki mücadelemizi de özetler bir yanıyla. Bu
şanlı şehirde, içinde her rengi barındıran,
medeniyetlere başkentlik etmiş nadide beldede atılan her
adımın, çakılan her çivinin bir manası vardır. Bu
sebeple, Taksim Camisinin öyküsü de geldiğimiz noktayı tariflemek
anlamında son derece önemlidir.
Malum olduğu üzere, Taksime cami tartışması
93 Harbiyle başlar, 1940 yılında Topçu Kışlası
ve içerisindeki caminin yıktırılmasıyla Taksim camisiz
kalır, bu dönemden sonra da Taksim Meydanındaki hissiyat öksüzlük
olur. Necip Fazıl diyor ya: Öz yurdunda garipsin, öz vatanında
parya. Meydanın kimliğini yansıtacak, bize dair, kendi
medeniyetimize dair hiçbir yapının olmaması bizim
açımızdan gariplik, öksüzlükken, bu medeniyetin değerlerini bir
türlü benimseyemeyenler için hep bir karşıtlık sembolü
olmuştur. Kim karşıymış bu projeye? diye
baktığımızda ise hep vesayet bekçilerini, meseleye kültürel
iktidar üzerinden bakanları ve milletin değerlerinin kamusal alanda
görünürlüğünden rahatsız olanları gördük, görürüz.
Taksimde cami yapımı 1952den itibaren
pek çok siyasetçinin gündeminde olur; Menderes, Süleyman Demirel, Necmettin
Erbakan ve Alparslan Türkeş meselenin takipçisi olur fakat her
defasında engeller çıkartılır. 1979da Bakanlar Kurulu
kararı alınır ancak kazma vurulamadan 12 Eylül darbesi patlak
verir, darbeciler hemen Bakanlar Kurulu kararını iptal ederler. Özal
döneminde de birtakım girişimler olur fakat hiçbir adım
atılamaz. İlk ciddi adım 1994 yılında Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanla gündeme gelir,
Taksim cami inşaatı Genel Başkanımız ve
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde seçim
vaatleri arasında yer alır. Dönemin Belediye Başkanı bu
vaadi Kolay değil. olarak yorumlayınca, Cumhurbaşkanımız
da basın mensuplarını toplayarak otopark arazisini işaret
ederek Şurada inşa edeceğiz. İnşallah, buranın
temelini atmak nasip olur. der. Taksim eşrafı ve vatandaşlar
projeyi yürekten destekler fakat 28 Şubatı hazırlayan darbeci
yapılanma harekete geçer. Mimarlar Odası, Anıtlar Kurulu derken
proje yine akamete uğrar. 2013teyse Taksimde Topçu
Kışlası ve cami projesi bu defa Gezi
kalkışmasıyla engellenir. Bunca hilenin, bunca tuzağın
hiçbiri Cumhurbaşkanımızı yıldıramaz ve nihayet
2016 yılında resmî çalışmalar başlatılır,
2021de cami tamamlanır ve milletimiz yüz elli yıllık hayaline
kavuşur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Taksime cami yapamazsınız. diyen vesayetçi zihniyet yani 12
Eylülde darbe yapan darbeciler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN KANDEMİR (Devamla) Başkanım,
bir dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN Sayın Kandemir, uzatma
vermiyoruz, sadece selamlama için açacağım mikrofonu.
Buyurun.
ERKAN KANDEMİR (Devamla) Sayın
Başkanım, Taksim Camisi şehrin maneviyatına, kültürüne bir
katkı ama aynı zamanda millî egemenliğimizin bir sembolü, fethe
bir armağan. Esasında, dünyanın tüm meydanlarında o
medeniyetin izlerini taşıyan bir mabet görürüz. Meydanlar, o ülkenin
kültürel iz düşümünü de taşırlar. İşte, şimdi,
Taksimde de aynı meydana hem Taksim Camisi hem de Santa Maria Kilisesi
bakıyor. Bu iki mabedin Taksim'e bakıyor olması bu şehrin
ne kadar hoşgörülü olduğunun bir sembolü, fethin de
anlamıdır aynı zamanda.
Bir kere daha Taksim Camisinin yapımına
öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanımıza, bugüne kadar bunun
mücadelesini veren tüm siyasi liderlere milletimiz adına teşekkür
ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
intiharlar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Gamze
Akkuş İlgezdi'ye aittir.
Buyurun Sayın Akkuş İlgezdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, intiharlara
ilişkin gündem dışı konuşması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) -
Sayın Başkan, Türkiyenin kanayan yarası intiharlar üzerine söz
aldım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli vekiller, ne yazık ki yakın
tarihimizin en karanlık kavşağındayız. Son günlerde
ortaya saçılan çetemafyasiyaset ilişkileri bütün
çarpıklığıyla önümüzde duruyor. Diğer yandan, on dokuz
yıldır uygulanan ekonomi, eğitim, istihdam
politikalarının acı sonuçlarını yaşıyoruz.
Salgınla derinleşen ekonomik krizin getirdiği sorunları
göğüslemeye çalışan yurttaşlarımız hayatta kalma
mücadelesiyle baş başa bırakıldı. Ülke, demokrasiden,
hak ve adalet temelli toplumsal sözleşmeden uzaklaştıkça,
mücadele gücü kalmayıp gelecekten umudunu kesenler hayattan vazgeçme
yolunu seçiyorlar ne yazık ki. İnsanlar tünelin ucunda
ışık görmüyor. Başvurduğu sayısız iş
kapısı yüzünden hayatından vazgeçen gencimiz, ayrıca
siftahsız kepenk kapatan esnafımız, elindeki son
varlıkları sattığı hâlde borcunu ödeyemeyen çiftçimiz,
aldığı üç kuruşla evine ekmek götüremeyen vatandaşımız
canına kıyıyor. Son yıllarda, ülkemizdeki intiharların
kaygı verici biçimde arttığını görüyoruz. Sadece
mayıs ayının ilk yarısında 45ten fazla ölüm
gerçekleşti. İnsanlar her gün intihar ederken biz bunu duymuyor,
konuşmuyoruz bile. Ne acı ki üç satırlık haberler içinde
kaybolup gidiyor yüzleri. Bu kayboluş öylesine bir gidiş değil;
bir söz söyleyerek yani ölümü cümleye çevirerek gidiyorlar çünkü insanın
elinde hiçbir şey kalmadığında, beden tek direnme ve söz
söyleme aracına dönüşüyor ne yazık ki. Aslında, bu dünyadan
haklarını alamayacaklarını fark ettiklerinde
yaşamlarına son vererek varlıklarını
haykırıyorlar. Samsunda Metin işsizdi, eline iş, aş
yazdı intihar etti. Çorumda Bektaş esnaftı, geçim derdine
düştü, alacaklarını alamadı, kendini yaktı. Abdullah
Çanakkalede kendini vurdu Borcum olanlar hakkını helal etsin, param
olsa öder öyle giderdim. dedi. Hatayda Adem, Çocuklarım aç. dedi,
bedenini ateşe verdi. Duran İstanbulda müzisyendi, pandemi nedeniyle
on aydır işsizdi, dayanacak takati kalmadı, kendini astı.
Hatırlatmak isterim ki Anayasanın 17nci maddesi Yaşama
hakkı bütün hakların temelidir. der ama bugün bir avuç rantiyeciyi
ihya etmek adına, itibardan tasarruf etmediğiniz için intihar
örnekleri böylece artarak çoğalıyor.
Bakın, bahsettiğim bir yazar kasa atma
olayı değil ya da Meclisin önüne domates dökme eylemi de değil
arkadaşlar. İntiharlar, insanların canlarını hiçe
sayarak Yeter artık. deyip ölümü seçtikleri noktalara geldi,
intiharları normalleştiriyoruz. Bakın,
devriiktidarınızda bizim bildiğimiz en az 53 bin kişi
intihar etti, ölenlerin sonu gelmiyor. Geldiğimiz noktada, insanların
geleceğe umutla, güvenle bakmasının önünü kapattınız.
Siyanürün ne olduğunu bilmiyordu insanlarımız, siyanür tedarik
etmeyi öğrettiniz onlara. Siyanürle intiharın önüne geçmek için
sosyal politikalar üretmek yerine siyanür satışını
yasakladınız. Ürettiğiniz nefret diliyle,
yarattığınız ayrımcılıkla insanı insana
yabancılaştırdınız, dayanışma duygusunu yok
edip insanları yalnızlaştırdınız, ölümü kutsayan
bir anlayışla toplumun neşesini çaldınız. Üretmeden
tüketen bir toplum yaratırken sanatı, bilimi, felsefeyi yani insana
ait yaşama anlam katan her şeyi yok ettiniz.
Şimdi bu tablonun en acı yanına
geleceğim. Ülkemizde on dokuz yılda gerçekleşen
intiharların yüzde 3ü 15 yaşından küçükler, bu çocukların
yüzde 53ü de kız çocuğu; çaresiz bırakılan, devletin
himaye etmediği, reddettiği, kaderine terk ettiği 15
yaşından küçük 777 kız çocuğu ölüme yürüdü. Neden? Bir
çocuk henüz 15 yaşındayken, ulaşmamışken hatta neden
intihar eder, neden hayattan vazgeçer? Çünkü istismar yaygınlaşıyor,
çünkü hane içi şiddet meşrulaşıyor, çünkü erken yaşta
evliliğe zorlanmalar artıyor; kendine biçilen yaşamı
reddedecek desteği bulamayan yavrularımız ölümü seçiyor.
Erken yaşta zorla evlilikler demişken,
daha geçtiğimiz hafta yüce Meclis çok büyük bir skandala tanık oldu.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı, bu
çatı altında çocuk evliliklerini savundu. Bu bürokrat, Gazi
Meclisimizin çatısı altında Anayasa ve yasalara karşı
bayrak açtı aleni olarak ve siz seyrettiniz. Tablo bu kadar karanlıkken
kadınların ve çocukların sistematik biçimde hedef gösterilmesi
geleceğe ihanettir, buna izin vermeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) Çok
açık söylüyorum: Evrensel insan haklarını eğip bükerek
kendi dünya görüşünüzü bize ve çocuklarımıza
dayatamazsınız.
Değerli vekiller, artık yolun sonuna
geldik. İster toplumsal ve ekonomik zorluklarla ilişkili ister
bunlardan bağımsız olsun, intiharlar halk
sağlığı sorunudur. Sorunun temelinde iktidarın
yanlış politikaları vardır. Bu karanlığı
aşabilmenin tek yolu sosyal bir hukuk devleti inşa etmektir,
kadın ve çocuk haklarını gözeten kanunları derhâl yaşama
geçirmek, İstanbul Sözleşmesini uygulamaktır,
insanlarımızı ve çocuklarımızı piyasa
ekonomisinin acımasız çarklarından çekip çıkarmaktır.
Son olarak, kulakları sağır olmayan
yüreklere sesleniyor, bu karanlığın içinden çıkmak için
herkesi geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyorum.
Yüce Divanı saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Hakkâride yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili söz isteyen
Hakkâri Milletvekili Sait Dedeye aittir.
Buyurun Sayın Dede. (HDP sıralarından
alkışlar)
3.-
Hakkâri Milletvekili Sait Dedenin, Hakkâride yaşanan insan hakkı
ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gündem dışı konuşmamda,
iktidarın Genel Başkanının gönül coğrafyasında
yer almayan bir ilde, Hakkâri ilinde devlet görevlileri tarafından
gerçekleştirilen öldürme ve yaralama olaylarını bir kez daha
sizinle paylaşacağım.
10 Aralık İnsan Hakları Gününde AKP
Genel Başkanı Suriyeden Iraka, Arakandan Filistine kadar gönül
coğrafyasını sayıyor ve bu bölgelerde yaşanan insan
hakları ihlallerini bir utanç tablosu olarak nitelendiriyordu.
Hakkâri ve ilçelerinde devlet görevlilerinin
kasıtlı olarak kullandıkları ölümcül güç sonucunda son
beş yılda 3ü çocuk olmak üzere 15 sivil, silahsız insan
katledildi ve aralarında çocukların da bulunduğu 17 insan
yaralandı. Tüm bu öldürme ve yaralama olaylarında failler el
birliğiyle korundu, etkin ve adil bir soruşturma
gerçekleştirilmedi. İşte, size utanç tablosu.
Değerli milletvekilleri, gönül
coğrafyasında olmayan Hakkâri tam anlamıyla bir yasaklar
şehri. Bu yasaklarla ilin neredeyse yüzde 80i tecrit ediliyor, hukuki
denetim dışına çıkarılıyor, adı
konulmamış bir sıkıyönetim hâli uygulanıyor. Bu yasak
bölgelerde kimsenin temel hak ve özgürlüğü bulunmamaktadır.
Soruşturma konusu dahi yapılmayan, üstü örtülen sayısız
ihlal bunun en açık göstergesidir.
Kamuoyuna yansıyan olaylarda da durum çok
farklı değildir. Hakkâri Valiliğinin olaylar basına ve
kamuoyuna yansıdıktan sonra açıklama yapması,
açıklamayla failleri koruma, aklama, kılıf bulma, olacaksa bile
bir yargılama sürecini etkilemeye çalışma gayreti bunun en bariz
göstergesidir. Valiliğe göre, öldürülen ve yaralanan her yurttaş ya
iş birlikçi ya kaçakçıdır. Hemen her açıklama aynı
şablon ifadelerle doludur: Havaya ikaz ateşi açıldı,
kurşun sekti, mevzuata uygun açılan ateş sonucu öldürüldü ya da
yaralandı. Hemen her vakada dikkat çekici ve insanım diyenin
kanını donduran bir başka nokta da devlet güçlerinin
yaralılara müdahale etmemesi, müdahale edilmesine izin verilmemesi ve
yaralı kişileri yaşamlarını yitirene dek olay yerinde
bırakmalarıdır.
Hakkâride yurttaşlar sadece sınıra
yakın bölgelerde ya da sınırın diğer bölgelerinde
güvenlik güçlerinin hedefi olmuyor. Bakın, son beş sene içerisinde
Sami Kaplan köyünde, Sürmi İnce tarlada; Serhat Buldan, Rahmi Safalı,
Necdet İşözü ve Aydın Tümen çarşı merkezinde,
Necmettin Fendik kendi evinde çocuklarının gözleri önünde, Adem
Koyuncu kendi bahçesinde, Sertip Şen koyunlarının
başında, Şerali Dereli evinin arkasında öldürüldü. Sözde
Dur! ihtarına uymadıkları gerekçesiyle Ziyap Özer, Sadık
Bahadır ve Seyfettin Kılıçoğlu vuruluyor, Çetin Beşer
katlediliyor. Mehmet Temel piknik yaptığı sırada
SİHAlar tarafından vurularak öldürüldü. Demek sadece gönül
coğrafyasında hak ihlalleri olmuyormuş. Kürte reva görülen
katliam uygulamaları bitmiyor. Derecikte askerler tarafından
köylülerin üzerine ateş açılması sonucu 14 yaşındaki
Vedat Ekinci olay yerinde hayatını kaybediyor. Yine, Derecikte
askerler tarafından açılan ateş sonucu 16 yaşındaki
Özcan Onay sırtından vurularak öldürülüyor. Vedat Ekinci ve Özcan
Onay tıpkı Şerali Dereli ve Sertip Şende olduğu gibi
yaralı olarak olay yerinde bekletiliyor, bırakınız ambulans
veya sağlık ekibi çağırmayı, olay yerine gelen
yurttaşların dahi müdahale edip yaralıları hastaneye
kaldırmalarına izin verilmiyor, öyle ki Sertip Şen için
köylülerin çağırdığı ambulans dahi engellenebiliyor.
En son daha geçen haftalarda Derecik ilçemizde Şahap Şendol, Celil
Ekinci ve 18 yaşındaki Mehmet Dinç askerler tarafından
açılan ateş sonucu yaralandı.
Geçenlerde, İçişleri Bakanı
katıldığı kendini aklama gösterisinde, görevi süresince hiç
faili meçhul cinayet işlenmediğini söyledi. Cümlelerine bire bir
katılıyoruz, doğru söylüyor; dün de failler belliydi, bugün de
failler belli. Arada tek bir fark var, artık bugün failler kendilerini
gizlemeye dahi gerek duymuyorlar. İktidar ve onun İçişleri
Bakanından aldıkları cesaretle sivillere karşı
pervasızca silah kullanmaktan hiç çekinmiyorlar artık çünkü Genel
Başkanı, Bakanı, Valisi; hep birlikte Kürt
düşmanlığı politikasıyla bu hukuksuzluklara çanak tutmaya
devam ediyorlar. Bu bakımdan, bizim için failleri ve koruyucuları
belli cinayetler bunlar.
Savaş alanına dönmüş, ormanları
yakılmış, meraları, otlakları güvenlik yollarına,
karakollara çevrilmiş, sivil yurttaşların hedef gözetilerek
öldürüldüğü, yaralandığı Hakkâri ve diğer bölge
kentlerinde yaşanan tüm bu hukuksuzlukların, haksızların
temel sebebi güvenlikçi politikalar ve Kürt sorunundaki çözümsüzlükte, Kürt
düşmanlığındaki ısrardadır. Ülkenin içinde
bulunduğu bu karanlık dönemin yürütücülerinin Kürtlere ve muhaliflere
saldırarak, çözümsüzlüğü dayatarak bu çürümüşlüğü
perdelemeye çalıştıklarını elbette biliyoruz. Bir kez
daha Meclise sorumluluk alma çağrısı yapıyoruz. Bu mesele
iktidarın insafına bırakılacak bir mesele değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SAİT DEDE (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Daha fazla insan kaybetmeden, daha fazla acılar
yaşanmadan barışın ve demokratik çözümün inşa
edilmesi, tecrit uygulamalarına son verilerek hemen diyalog ve müzakere
zemininin kurulması ve yaşanan tüm bu yaşam ve hukuk
gasplarının hesabının sorulması lazım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Bulut
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Tokat Milletvekili Yücel Bulutun, Tokat Zile Evrenköyde yapılmak istenen
taş ocağına ilişkin açıklaması
YÜCEL BULUT (Tokat) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Zile ilçemizin en kadim yerleşim yerlerinden
olan Evrenköyde, bölge halkının rızası hilafına 18
hektarlık alanda faaliyete geçirilmek istenen taş ocağı
nedeniyle, köylünün yüzyıllardır kullandığı otlak,
yaylak ve meralar işgal edilmekte ve harap olma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmaktadır. Evrenköy insanı,
hukuka bağlı olarak rıza göstermediği bu talana
karşı sesini duyurma gayreti içerisindedir. Köylünün bu feryadı
duyulmalı, bölgede hayvancılığın sonu olacak bu
teşebbüsten derhâl vazgeçilmelidir.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Yılmazkaya
2.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
Kayacık-Doğanpınar Barajına ilişkin
açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, Devlet Su İşleri bünyesinde ihalesi yapılan
Kayacık-Doğanpınar Barajı sulama kanal inşaatı
2017 yılında ihale edilmiştir, toplam 80 bin dekar alan,
tarım alanı sulamasını kapsamaktadır. Bu arazi,
yüzeysel olarak ova şeklinde düz ve kırmızı verimli
topraktır. Gaziantep ilinde 25 bin dekar, Kilis Elbeylide 40 bin dekar
olan alan için Doğanpınar Barajından Kayacık sulaması
ana kanala takviye yapacak olan iletim hattının tamamlanmasıyla
bölgeye cazibeli su ulaştırılacak ve çiftçimiz sıfır
maliyetli suya kavuşacaktır. Kanal inşaatının kalan 9
kilometresi için 140 milyon liralık ilave ödeneğe ihtiyaç
vardır.
Çiftçilerimiz mağdur, tarım üretimi
kuraklık nedeniyle zor günlerden geçmekte, sulama projesi bittiğinde
dönüm başı 700 kilogram buğday üretim beklentisi var. Tarım
ve Orman Bakanının, bu konuda gerekli adımları atarak
çiftçilerimizin beklediği sulama projesinin tamamlanması için ihtiyaç
duyulan ödeneği bir an önce çıkarmasını ve bu projenin
bitirilmesi için gerekli önceliği vermesini bekliyoruz.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
3.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, ihracat rakamlarına
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dünyayı etkisi
altına alan coronavirüse rağmen, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde alınan tedbirlerle
nisan ayı ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 109
oranında artışla 18,8 milyar dolara, ocak-nisan dönemindeyse
yüzde 33,1 artışla 68,8 milyar dolara çıktı, yüzde 49,4
artışla ihracat yapan firma sayımız da 44.988 oldu.
Yüz ölçümü bakımından küçük, ürettiği
katma değer bakımından büyük bir il olan seçim bölgem Kocaeli,
ilk dört ayda 5,2 milyar dolar ihracatla İstanbuldan sonra 2nci il
olurken, dört aylık toplam ihracatın da yüzde 7,8ini
gerçekleştirdi. Kocaeli ihracatında ilk sırayı otomotiv
alırken bunu kimyevi maddeler ve mamulleri, elektrik elektronik sektörü
takip etti. Üretim yapan sanayicimize, esnafımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılavuz
4.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Gazi Mustafa Kemal Atatürke yönelik
sözlere ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Cumhuriyetimizin kurucusu,
vatanımızın kurtarıcısı ve Millî Mücadelemizin
yol başçısı Gazi Mustafa Kemal Atatürke yönelik düşmanca
tutum ve hasmane tavırlar esasen Türk milletine ve bizatihi Türklüğe
yöneliktir çünkü Türk demek Atatürk demektir, Atatürke
saygısızlık düşmana hizmetkârlıktır.
Ezanlarımız gür sedayla okunup camilerimizde ibadet edilebiliyorsa bu
Gazi Atatürk sayesindedir ve herkes de bunu iyice idrak etmelidir. Malazgirtte
toprağa gömdüklerimizin, Millî Mücadelede denize döktüklerimizin
kalıntılarına asla geçit vermeyiz. Her fırsatta kinini
kusan emperyalizmin gönüllü kullarına kırmızı çizgimizi
çiğnettirmeyiz. Gazi Atatürkün adını ve ideallerini son nefer
kalsak da yükselteceğiz. Kızıl gökte parlayan ay
yıldızın nurusun/ Sen en büyük milletin, Türklüğün
gururusun/ Bu yurdun timsalisin bugün bütün cihanda/ Gözler, gönüller senin,
senin şeref de şan da.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
5.-
Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürke yönelik
sözlere ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ayasofyada, Cumhurbaşkanının
gözünün içine baka baka kendini bilmez bir imam, Atatürke beddua ve hakaret
etme cüretinde bulunmuştur. Neredeyse her hafta yapılan bu
saldırılara iktidarın sessiz kalması manidar değil
midir? Acaba, iktidar göstermek istediği bazı yönelimlerini camilerde
bu kara sesler üzerinden vermek mi istiyor? MHP Genel Başkanı
Sayın Bahçeli Atatürke dil uzatanlara tepki verirken, bu olay
karşısında sessiz kalan Sayın Cumhurbaşkanına tek
kelime edememiştir. Bugün Atatürke lanet, Yunan sevicilerine ise rahmet
okuyanlar, Kurtuluş Savaşında emperyalist iş birlikçilerin
günümüzdeki uzantılarıdır; bunlardan siyaseten medet
umanları halkımız asla affetmeyecektir. Sütçü İmam Ali der
ki: Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayımilliye aleyhine fetva verip
düşmanlık yapar, bilin ki onların damarlarında kâfir
kanı akar.
Gazi Meclisi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın İlhan
6.-
Kırşehir Milletvekili Metin İlhanın, kuraklığa
ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hükûmetin kötü tarım politikalarına ek
olarak, özellikle son yıllarda artan kuraklık Kırşehir
çiftçisini bitirme noktasına getirdi. Çiftçimiz, tarlasını
sürmüş, ekmiş; gübresini, ilacını atmış ama
kuraklık sebebiyle ürün alma şansı kalmamıştır ne
yazık ki. Arpa ve buğday olmayınca saman ve yem konusunda da
sıkıntı yaşanacağı bir gerçek ve durum da bu
kadar vahimken Hükûmetçe sorunun çözümü noktasında en ufak bir
adımın atılmamış olması Kırşehirlilerce
çok büyük tepkiyle karşılanmaktadır.
Çiftçimiz, yüksek faizle, istatistiksel oyunlarla
hiçbir anlamı olmayan kredi yapılandırılmasının
dertlerine derman olmadığını ısrarla
haykırmaktadır. O yüzden, iktidarca bu çığlığa
kulak verilip ivedilikle hasar tespit çalışmaları
yapılmalı ve kuraklıktan etkilenen çiftçilerimize gereken destek
sağlanmalıdır. Zira, çiftçi sonbaharda tekrar ekim yapmak
zorunda ancak mevcut tarlalardan mahsul almadan, önceki borçlarını
ödemeden yeniden ekim yapma şansı yoktur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Barut
7.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, aşılama
çalışmalarına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Türkiyede pandemiyle mücadelede on beş aydan fazla bir süreyi geride
bıraktık. Aşı temini için yapılan anlaşmalar olsa
da toplum hâlâ istenilen düzeyde aşılanmadı. Toplumun her kesimi
gibi tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösterenler ile
çalışanların da hızla aşılanması gerekiyor.
Sağlık Bakanlığınca ocak ayında yayınlanan
aşıda öncelikli gruplar tablosunda, gıda üretim zincirinde yer
alanlar 2nci öncelikli gruplar arasında sayılmıştır.
Farklı meslek grupları aşılamada öncelikli sıraya
alındığı hâlde, emek yoğun bir alan olan tarım ve
gıda sektörü çalışanlarının aşılanması
henüz gündeme bile gelmemiştir. Ziraat mühendislerinden çiftçilere,
gıda mühendislerinden sektördeki tekniker, teknisyen ve tüm
çalışanlara dek herkesin acilen aşılanması gerekiyor.
Unutulmamalıdır ki gıda üretiminin kesintiye
uğramaması ve artarak sürdürülmesi bütün sektör çalışanlarının
sağlığını idame ettirebilmesine
bağlıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karasu
8.-
Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun, Sivasın Yıldızeli
ilçesindeki yol sorununa ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta sonu Yıldızeli
İlçemize bağlı Selamet Mahallesi, Çağlayan, Kümbet,
Yücebaca, Kadılı, Kale, Kıvşak ve Akpınar köylerinde
vatandaşlarımızın sorun ve taleplerini dinledim.
İlçeye 1,5 kilometre uzaklıkta bulunan Selamet Mahallesinde kullanılan
suyun bir bölümü yüzde 24 asbestli, diğer içme suyuna ise lağım
suları karışıyor, mahallede arıtma bulunmuyor. Köyün
içinde dere ıslahı yapılması gerekiyor, yıllardır
söz verilmesine rağmen yapılmıyor. Kıvşak-Kaleköy ve
Kıvşak-Çubuk köyleri arasındaki 9 kilometrelik yol köy
muhtarlarının taleplerine rağmen yapılmamış
durumda. Kadılı ve Akpınar köyleri zaten iktidar tarafından
unutulmuş, köyler kaderine terk edilmiş durumda. Yağış
olduğu anda vatandaşlar köylerine ulaşamıyor.
Yıllardır belediyeyi yöneten, on dokuz yıldır da iktidarda
olan irade, Sivasta bırakın köyleri, mahallelerin sorununu çözmekten
dahi uzak. Sivas hizmet bekliyor
BAŞKAN Sayın Çakır
9.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, 1. Lige çıkan Kocaelispora
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Türkiyenin incisi, körfezin ve Türk futbolunun efsane ekiplerinden Kocaeli
şehrinin takımı Kocaelispor, zorlu 2. Lig maratonunu
tamamlayarak 1. Lige çıkmayı başarmıştır. Türk
futbol tarihinde çeşitli başarılarının yanı
sıra Türkiye Kupasını 2 sefer müzesine götürmeyi de
başaran ve yarım asırdan fazla liglerde oynadığı
futbolla futbolseverlerin takdirini kazanan, hemen hemen herkesin Kocaelispor
Süper Ligde olmalı. dediği bir sürece bir adım daha
yaklaşmış bulunuyoruz. Bu başarıda emeği geçen,
bu güzelliği şehre yaşatan yönetimden futbolculara, pandemi
şartlarına rağmen statların içinde ve
dışında heyecanlarını sahaya yansıtarak,
birlikteliğin en güzel örneğini ortaya koyan tüm
taraftarımıza teşekkür ediyorum. Spor dünyamıza ve
şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Başarmak
için inanmak, azmetmek ve sabretmek Süper Ligin yol haritasıdır.
Yeni güzelliklere imza atmak adına yeni sezonda başarı
dileklerimle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
10.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, nakliye firmalarının
geçiş belgelerine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Ulaştırma Bakanına
sesleniyorum, Sayın Ticaret Bakanına sesleniyorum, Sayın
Dışişleri Bakanına sesleniyorum, acilen bu konunun üzerinde
gerekenin yapılmasını özellikle talep ediyorum:
Uluslararası nakliyat yapan firmalarımızın Kazakistan
dozvolaları yani geçiş belgeleri bittiği için şu an Hopada
3 bin araç on günü aşkındır bekliyor. Firmaların
yetkilileri ciddi anlamda sıkıntıdalar, ihracat
yapamıyorlar, karşı ülkedekiler araçlarla giden malları
bekliyorlar, firmalar zarar ediyor. Hem malı gönderen firma mağdur
hem nakliyeci mağdur hem de karşı ülkedeki malı bekleyen
firma mağdur. Bir an önce bu 3 Bakanı göreve davet ediyorum -çünkü
uluslararası firmalarımızın hepsi de araçlarından
dolayı on gündür beklemektedirler Hopada- acilen dozvola sorununu
çözmelerini talep ediyorum tüm nakliyeci firmalar adına.
BAŞKAN Sayın Gürer
11.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, dar gelirlilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Pandemi döneminde dar gelirlilerin sorunları
katlanmıştır. AKP iktidarı yeterli desteği
vermediği gibi, zamlar hız kesmemektedir; doğal gaz, elektrik,
akaryakıt zamları düzenli yapılmaktadır. İşsizlik
katlamıştır. Kamuda yeterli atama yapmayan, iş yaratmayan
AKP iktidarının KPSS giriş ücretlerine zam yapması
ayıptır. KPSS Eğitim Bilimleri -her bir oturum için- geçen
yıl 80 lirayken bu yıl 90 liraya
çıkarılmıştır. KPSS Alan Bilgisi Sınavı 55
liradan 65 liraya çıkarılmıştır. Öğretmenlik Alan
Bilgisi Sınavı 80 liradan 95 liraya
çıkarılmıştır. El insaf! Vicdan bu kadar mı
karardı? İşsizi, iş umuduyla sınava gireni yolmak AKP
iktidarına yakışır. Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı sosyal yardım alanlardan KPSSye gireceklerin giriş
ücretini karşılayacağını
açıklamıştır. AKP iktidarının
yapamadığını CHPli belediye yapmaktadır. KPSSye zam
yapanlar acaba hiç utanmıyorlar mı? KPSS ücretinin bu dönemde
alınması ayıptır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
12.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, İstanbulun
fethinin 568inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
568inci yıl dönümünü idrak ettiğimiz
İstanbulun fethi sadece bir şehre hâkim olmaktan ibaret değildir;
bu fetih, Peygamberimizin müjdesi, ashabıkiramın arzusu, Ebû Eyyûb
el-Ensârînin hayali ve
ecdadımızın sevdasıdır; bu fetih, çağ
kapatıp çağ açan yeni bir altın dönemin
başlangıcıdır; bu fetih, Mekke, Medine ve Kudüs ile
İstanbulu kardeş kılan bir zaferdir. İslamla
müşerref olan ve devraldığı İslam
sancağını bir daha bırakmayan aziz milletimizin
Allahın adını yüceltme gayreti hiç eksik
olmamıştır. Kahraman ecdadımız bu uğurda
yılmadan, yıkılmadan seferden sefere, zaferden zafere
koşmuştur. Bugün bize düşen, ecdadımızın aziz
hatırasını ve şanlı mirasını gelecek nesille
aktarmaktır. Bu vesileyle, başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere
bu toprakları bizlere vatan kılan tüm şehitlerimizi rahmetle
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
13.-
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, Marmara Denizindeki
kirliliğe ilişkin açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Evet, iktidar
tekne eğlencelerinde belki fark etmiştir, Marmara Denizi can
çekişiyor; denizin her yeri müsilaj. Araştırmalar bu sorunun
maalesef bir iki günde de çözülemeyeceğini belirtiyor. Siz Kanal
İstanbul diye bağırırken denizlerimiz öldü,
balıkçılarımız iş yapamaz,
vatandaşlarımız denize giremez oldular. Deniz salyası
yalnız Marmarada değil, Karadenizde de öncüleri var. Bu tehlikenin
2007den beri yetkililere bildirildiği ancak gerekli önlemlerin
alınmadığı söyleniyor. Dünyanın en genç denizi olan
Marmara Denizinin üzerindeki içler açısı bu görüntü bütün dünya
kamuoyunda konuşulurken doğrusu nasıl oluyor da iktidar tarafından
görülmüyor? İktidar sizin olabilir ancak bu ülke, bu doğa, bu dünya
bir tek sizin değil; hepimizindir.
BAŞKAN Sayın Aycan
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, yükseköğretim kredisi
borçlarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, yükseköğrenim gören gençlere bilindiği gibi devletimiz
yükseköğretim kredisi vermektedir. Gençlerin, okul bitince kredi
borçlarını geri ödemeleri uygulamanın esasıdır. Fakat,
bu dönemde Covid-19 salgını her şeyi etkilediği gibi mezun
gençlerin kredi borçlarını ödemelerini de etkilemiştir.
Ayrıca, üzerine faiz de işlemiştir. Bu nedenle gençlerin
yükümlülükleri artmaktadır. Yükseköğretim kredisi kullanan ve kredi
borcunu ödemekte güçlük çeken gençler, kredi geri ödemesinde yeni bir düzenleme
yapılmasını istemektedirler. Bu dönemde faiz borçları
silinerek, faiz işletilmeden, anapara ödemesinin yeniden
yapılanmasını istemektedirler. Gençlere böyle bir fırsat
vermek uygun olacaktır, onların motivasyonunu
sağlayacaktır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
15.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Millî Eğitim
Bakanına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye, çok Millî Eğitim Bakanı gördü ama
hiçbiri AKPnin bakanları gibi yandaş, sözde sendikanın
sekretaryası olmadı. Sorunlara çözüm getiremeyen AKP bakanları,
milletvekilleri yandaşa her yerde rant mantığıyla hep
beraber yandaş sendikanın kayıt memuru, tehdit unsuru ve
sekreteri olarak çalışıyor. Bunun bir örneğini de
Keşan ilçemizde yaşadık. Sokağa çıkma
yasaklarının olduğu dönemde yandaş sendikaya 40 üye
yazılmış. Üye olanların bundan haberi var mı
bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: Kimisi baskıyla, kimisi usulsüzce
yapılan bu yazımların hukuken de ahlaken de geçerliliği
yoktur.
Bir düşün artık insanların
yakasından, düşün ki insanlarımız rahat nefes alsın.
Size ne kimin hangi sendikaya üye olacağından. Bu millet sizden
bakanlık yapmanızı, devlet bürokratlığı
yapmanızı bekliyor. Yapabiliyorsanız işinizi yapın;
bırakın, başka işleri başkaları yapsın.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, trafik
kazası geçiren İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu ile Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağa geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
geçtiğimiz günlerde 2 milletvekili arkadaşımız, Milliyetçi
Hareket Partisi İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu ve Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağ Beyler bir trafik kazası
geçirmişlerdi. Kendilerine buradan tekrar geçmiş olsun diyorum ve
bütün arkadaşlarımıza da mümkün olduğunca gidiş
gelişlerimizde çok dikkatli olmamız gerektiğini bir kez daha
hatırlatmak istiyorum çünkü yoğun bir hareket içerisinde bütün
milletvekili arkadaşlarımız.
Evet, milletvekillerimizin söz taleplerini
karşıladık fakat liste dışında 3
milletvekilimizin özellikle söz talepleri oldu; onları
karşılayacağım, sadece 3 arkadaşımınkini.
Sayın Özen, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
16.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, suç örgütü lideri Sedat Pekerin
Alevilere saldırı yapılacağıyla ilgili
iddialarına ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Suç örgütü lideri
Sedat Peker, Mehmet Ağar ve Veli Küçükün ismini vererek, devlette
yuvalanan adamlarını işaret ederek, geçmişte 22 canın
katledildiği Gazi katliamını hatırlatarak devletin derin
bağlantıları aracılığıyla Alevilere yönelik
bir cemevi saldırısı olacağını söyledi. Bu
katliamın perde arkasındaki tüm yetkililer, milletvekili ve bakan
yapılarak ödüllendirildi. Bu senaryoları, daha önce Maraşta,
Sivasta ve Çorumda gördük. Tüm delillere ve tanıklara rağmen Alevi
katliamlarının asıl failleri her daim saklandı, korundu ve
ödüllendirildi. Bu nedenle, böylesi bir iddia kesinlikle ciddiye
alınmalıdır; Türkiye artık bunlarla yüzleşmelidir.
Aleviler, devletin kirli işlerine,
hesaplaşmasına kurban edilemez. Burada çok açık ve net
söylüyorum: Herhangi bir cemevi veya Alevilere yönelik bir saldırı
olursa bunun sorumlusu devlet ve bugünkü iktidardır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Ödünç
17.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, Bursasporun 58inci kuruluş yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bursaspor Kulübümüz elli sekiz yıl önce, 1
Haziran 1963 tarihinde 5 kulübün birleşmesiyle spor tarihindeki yerini
almış ve şehrimizi yeşil-beyaz renklerle temsil etmeye
başlamıştır. Kulübümüz 2009-2010 sezonunda ligi 75 puanla
tamamlayarak 16 Mayıs 2010 tarihinde şampiyonluk ipini göğüslemiş
ve adını 5inci büyük takım olarak ülkemiz futbol tarihine
yazdırmıştır. Bursasporumuzun gururu, Kulübümüzün
kuruluşundan bugüne kadar hizmet veren tüm başkanlarımıza,
yöneticilerimize, teknik adamlarımıza, sporcularımıza ve
yeşil-beyaz renklere gönülden bağlı taraftarımıza
teşekkür ediyor, Bursaspor Kulübümüze başarılarla dolu daha nice
elli sekiz yıllar temenni ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sancaklı
18.-
Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklının, 1. Lige çıkan
Kocaelispora başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yıllarca formasını giydiğim,
takım kaptanlığını yaptığım,
şampiyonluk ve gol krallığı yaşadığım
Kocaelisporumuz 2. Ligde şampiyon olarak TFF 1. Ligine
çıkmıştır, kendisini tebrik ediyorum. Oyuncuları,
teknik heyeti, yönetimi ve büyük Kocaelispor taraftarını da tekrar
tebrik ediyorum. Süper Lig yolunda da bu sene başarılar diliyorum;
inşallah da seneye bu zamanlarda Kocaelisporun Süper Lige
çıkmasını buradan aynı şekilde kutlamış
olurum.
Tekrardan bütün camiayı tebrik ediyorum, hayırlı
olsun.
Sağ olun Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz talebi Sayın Türkkanın.
Buyurun Sayın Türkkan.
19.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 1. Lige çıkan Kocaelispora
başarılar dilediğine, EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu
Efesi kutladığına, Cumhurbaşkanının Meral
Akşenerle ilgili sözlerine, Türkiye İstatistik Kurumunun büyüme
rakamlarına ve çiftçiye yardım paketine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kocaelispor, play-off finalini kazanarak Türkiye
Futbol Federasyonu 1. Lige yükseldi. Şehrimizin yeşil-siyahlı
takımı Kocaelisporun futbolcularını, teknik ekibini,
yöneticilerini ve tüm taraftarlarını tebrik ediyorum,
şampiyonluk coşkularını paylaşıyorum.
Kocaelispora gelecek sezon mücadele edecekleri 1. Ligde başarılar
diliyorum.
Basketbolda da Anadolu Efes, EuroLeague
şampiyonu oldu. Şampiyonluğuyla tarih yazan Anadolu Efesi
yürekten kutluyorum, teknik ve idari ekip başta olmak üzere tüm
taraftarlarını tebrik ediyorum.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Sayın Meral Akşenere yönelik İkizderede yapılan
saldırıdaki provokatörleri Meclis kürsüsünden takdir etti.
Erdoğan, Sayın Meral Akşenere haddini bildirdiklerini söyledi,
Gelin Hanım, siz daha neler neler göreceksiniz. dedi. Bu ülkede, Türk
askerinin kafasına torba geçirildiğini, şehide kelle
şehit babasına karaktersiz teröristbaşı, vatan haini
Öcalana sayın dediğini de gördük biz. Öcalana sayın
demeyi, Aponun posterini taşımayı, PKK bayrağı
taşımayı, özerk bölge istemeyi suç olmaktan
çıkaranları da gördük biz. Terör örgütleriyle aynı yağmurda
ıslanıp ondan sonra Kandırıldık. diyenleri de
gördük.
SALİH CORA (Trabzon) İftira
atıyorsun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Trumpun Aptal olma.
diye mektup yazıp Papaz Brunsonın elini kolunu sallaya sallaya
gittiğini de gördük.
Sayın Erdoğan, siz 84 milyondan
sorumlusunuz, sizin birleştirici olmanız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğanı Real Madridin başına getirsinler,
vallahi o takımı Real ve Madrid diye ikiye böler, bölme konusunda
o kadar üstat.
Cumhurbaşkanının, hangi sıfatla
olursa olsun bütün konuşma ve hareketlerinde cumhuriyetin niteliklerini ve
kendi konumuna ilişkin Anayasa hükümlerini göz önünde bulundurması
demokratik rejimin sağlıklı işleyişi
açısından önem arz etmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2021
yılının Ocak, Şubat, Mart aylarını kapsayan ilk
çeyrek döneminde ekonominin yüzde 7 büyüdüğünü açıkladı.
Dükkânların kapalı olduğu, esnafın borç batağına
sürüklendiği, milyonlarca çalışanın kısa
çalışma ya da ücretsiz izin uygulamalarıyla gelirlerinin düştüğü,
işsizliğin arttığı bir dönemde açıklanan bu yüzde
7lik büyümeyi ne yazık ki vatandaşımız
mutfağında ve cebinde hissedemedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yüzde 7 büyüdüğümüz
bu dönemde kişi başına millî gelirimiz 9.201 dolardan 8.711
dolara düşmüştür. Geride kalan bir yıllık dönemde ekonomide
yaşanan sorunlar arttığı için kişi başına
gelirimiz de 490 dolar azaldı. Vatandaşlarımız cebine
girene, evinde kaynayan tencereye bakıyor; buralarda büyüme yok. Büyüme
işsizlikte var, icra dosyalarında var, geçim
sıkıntısında var; gıda fiyatları büyüdü. Bir
türlü doyuramadığınız etrafınızdaki o 5 müteahhit
de çok büyüdü, onlar büyüdüler gerçekten.
Cumhurbaşkanı Sayın
Erdoğanın esnafa ve çiftçiye açıkladığı sözde
müjde paketini inceledikçe esnaf ve yoksuldan sonra çiftçiye de müjde diye
verilen miktarların yetersiz ve eksik kaldığı
anlaşılıyor. Müjde diye sunulan pakette
kırmızımercimek için 5 bin liralık alım desteği
açıklanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum efendim.
Oysa kırmızımercimek için Gaziantep
Ticaret Odasının açıkladığı alım rakamı
6 bin lira yani çiftçi elindeki kırmızımercimeği devletin
müjde diye açıkladığı Toprak Mahsulleri Ofisine verse 5
bin lira alacakken Gaziantep Ticaret Borsasına verdiği zaman 6.800
lira kazanacak. Müjde diye sunulan pakette nohut için 4.050 liralık
alım desteği açıklanmış, Gaziantep Ticaret Odası
4.800 lira açıklıyor yani çiftçi, devletin Toprak Mahsulleri Ofisi
yerine Gaziantep Ticaret Odası Borsasına teslim ederse 4.800 lira
alacak, 750 lira fazla alacak. Arpa için 1.750 lira alım desteği
açıklandı; aynı ticaret borsası 2.100 lira olarak açıkladı,
Toprak Mahsulleri Ofisinden 350 lira fazla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mevcut ticaret
borsasının verdiği alım ücreti kadar bile fiyat veremeyen
bu Hükûmetin çiftçiye, tarıma ve üretime destek için
açıkladığı paketi müjde diye sunmasını
kamuoyunun takdirine değil, sizin müstehzi ifadelerinize
bırakıyorum. Soruyoruz: Gerçekten, bu müjde nasıl bir müjde?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun lütfen.
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, şehit olan Jandarma Uzman
Çavuş Hüseyin Keleş ile Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin
Mılıka Allahtan rahmet dilediğine; Aerobik Jimnastik Dünya
Şampiyonu olan Ayşe Begüm Onbaşıyı, EuroLeague
Şampiyonu olan Anadolu Efesi, Dünya Gençler Halter
Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları, 1. Lige çıkan
Kocaelispor ile 2nci Lige çıkan Ispartasporu kutladığına
ve Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda hayatını
kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve İsraili
kınadığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Doğubeyazıt kırsalında
gerçekleştirilen Eren-15 Operasyonunda terör örgütü PKK tarafından
düzenlenen hain saldırıda yaralanan Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin
Keleş tedavi gördüğü hastanede tüm müdahalelere rağmen
kurtarılamayarak 29 Mayısta şehit olmuştur
BAŞKAN Sayın Akçay, bir
dakikanızı rica edebilir miyim, bölüyorum sizi ama
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan Macaristan Ulusal Meclisi Dışişleri Komisyonu
Başkanı Zsolt Nemeth ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Macaristan Ulusal Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanı Sayın Zsolt Nemeth ve beraberindeki heyet
şu anda Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Kendilerine ve
değerli heyetine Genel Kurulumuz adına Hoş geldiniz. diyorum.
(Alkışlar)
Buyurun Sayın Akçay.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
20.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, şehit olan Jandarma Uzman
Çavuş Hüseyin Keleş ile Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin
Mılıka Allahtan rahmet dilediğine; Aerobik Jimnastik Dünya
Şampiyonu olan Ayşe Begüm Onbaşıyı, EuroLeague
Şampiyonu olan Anadolu Efesi, Dünya Gençler Halter
Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları, 1. Lige çıkan
Kocaelispor ile 2nci Lige çıkan Ispartasporu kutladığına
ve Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda hayatını
kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve İsraili
kınadığına ilişkin açıklaması (Devam)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Jandarma Uzman Çavuş
Hüseyin Mılık 31 Mayısta Hakkârinin Yüksekova ilçesinde görevi
başında geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını
kaybetmiştir.
Şehit kahraman askerlerimize Allahtan rahmet,
kederli ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, farklı spor
branşlarında millî takımlarımız ve
sporcularımız uluslararası yarışmalarda
başarılarını devam ettirmektedir. Azerbaycanın
başkenti Baküde düzenlenen Aerobik Jimnastik Dünya
Şampiyonasında millî sporcumuz Manisalı hemşehrim
Ayşe Begüm Onbaşı bireysel kadınlar kategorisinde dünya ve
Avrupa şampiyonu olmuştur. Millî jimnastikçimiz Ayşe Begüm
Onbaşı bu başarısının yanı sıra,
Uluslararası Jimnastik Federasyonu tarafından organizasyonun en iyi
sporcusu seçilmiştir.
Türk sporunun başarısı adına bir
güzel haber de Anadolu Efes basketbol takımından gelmiştir.
Anadolu Efes basketbol takımı Almanyanın Köln kentinde
düzenlenen Türk Hava Yolları Avrupa Ligi 4lü finalinde Barcelonayı
yenerek şampiyon olmuştur.
Diğer yandan, 23 Mayıs-1 Haziran 2021
tarihleri arasında Özbekistanın başkenti Taşkentte
düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonasına katılan 21 millî
haltercimiz 6 altın, 6 gümüş, 6 bronz olmak üzere toplam 18 madalya
kazanarak bizleri gururlandırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Başarılarıyla
ülkemizi en iyi şekilde temsil eden millî sporcularımızı ve
tüm takımlarımızı tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyoruz. Ayrıca,
Kocaelisporun 1. Lige yükselmesi ve Beşiktaşı da Süper Lig
şampiyonluğu nedeniyle tekrar kutluyoruz.
BAŞKAN Ispartasporu unutmayın
Sayın Akçay, o da 2. Lige çıktı.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, 2. Lige yükselmesi
nedeniyle Ispartasporu da kutluyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, 31
Mayıs 2010da İsrail işgali altındaki Gazzeye yardım
götüren Mavi Marmara gemisi öncülüğündeki 5 sivil yardım gemisi
uluslararası sularda İsrail askerlerinin saldırısına
uğramıştı. Bu menfur saldırıda 10 Türk
vatandaşı hayatını kaybetmiş, çok sayıda
yardım gönüllüsü esir alınmış ve
yaralanmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Terör devleti İsrailin bu menfur
saldırısında, Filistine yönelik geçmişten bugüne
gerçekleştirdiği saldırılarda hayatını
kaybedenlere bir kez daha Allahtan rahmet diliyor ve İsraili kınıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Beştaş, buyurun lütfen.
21.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Gezi
direnişinin 8inci yıl dönümüne, İpek Er davasına,
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasına yönelik
operasyona, Bitlis esnafının sorunlarına, Türkiye
İstatistik Kurumunun büyüme rakamlarına, eski Van Milletvekili Nadir
Yıldırım ile Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel
Başkanı Kamuran Yüksekin başlarına ödül konulmasına
ve yargının tamamen siyasetin emrinde olduğuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, Gezi direnişinin 8inci yıl
dönümündeyiz. Dün her ne kadar bu yıl dönümü kutlamalarına ya da
protestosuna, itirazlara izin verilmediyse de biz, buradan şunu ifade etmek
istiyoruz: Gezi, iktidarın rantçı ve baskıcı
politikalarına karşı Türkiye halklarının ortak bir
itirazı ve yaşanabilir bir ülke için yürütülen kolektif bir
mücadeleydi. Tüm ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen
halklarımızla birlikte demokratik bir ülkeyi, demokratik cumhuriyeti
inşa edene kadar tabii ki mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu vesileyle
Gezide hayatını kaybeden tüm canları, Berkini, Ethemi, Ali
İsmaili, Mehmeti ve adını sayamadığım tüm
canları saygı ve özlemle anıyorum.
İpek Er duruşması bugün Siirtte
görüldü. İpek Er kimdir? 7 Temmuzda, Siirt Cumhuriyet
Başsavcılığına, Uzman Çavuş Musa Orhanın
tecavüzüne uğradığı şikâyetiyle
Ara vereyim mi Başkan?
BAŞKAN Gök gürledi.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Devam
edeyim.
BAŞKAN - Tabii, tabii.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neyse,
baştan alayım.
Batmanın Beşiri ilçesinde yaşayan
İpek Er, Uzman Çavuş Musa Orhanın tecavüzüne maruz kaldı,
7 Temmuzda bunu Başsavcılığa bildirdi, şikâyetçi oldu
ve maalesef 16 Temmuz 2020de de bir mektup bırakarak intihar etti; otuz
dört gün hastanede yaşam mücadelesi verdi ama kurtarılamadı,
hayatını kaybetti. Bugün 3üncü duruşması vardı. Musa
Orhan hâlâ tutuksuz ve nitelikli cinsel saldırı suçundan
açılmış bir dava var. Bu dosyanın nasıl manipüle
edildiğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Uzman Çavuşun nasıl
koruma altına alındığını da biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Üniformalı faillerin nasıl korunduğuna bir kez daha İpek Er
davasında tanıklık ediyoruz. İşte, İstanbul
Sözleşmesi'ni kaldırmak demek, bu katillerin korunması
anlamına geliyor. Bizler ve İpek Erin avukatları erkek adalet
değil gerçek adaletin sağlanmasına kadar kesinlikle bu
mücadeleden vazgeçmeyeceğiz ve bir an önce, değil Uzman Çavuş
Musa Orhanın, kim olursa olsun, nitelikli cinsel saldırı
suçundan korunmasından vazgeçilmesi ve tutuklanması gerektiğini
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, pandemi döneminde
sağlıkçıları koruması gereken, kayırması
gereken iktidar, SES emekçilerine yönelik bir operasyon yaptı ve Eş
Genel Başkan Selma Atabey ve önceki Eş Genel Başkan Gönül
Erdenin de aralarında olduğu, ayrıca yine bizim PM üyemiz
Bedriye Yorgunun da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
SES emekçileri gözaltında. Bugün gözaltı
süresinin ardından adliyeye çıkarıldılar, ifade
alınmasına bile gerek duyulmadan tutuklamaya sevk edildiler.
Kesinlikle, bu, gündemi saptırma dışında hiçbir şey
ifade etmiyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
emekçilerini derhâl serbest bırakın demek istiyorum.
Şimdi, Bitlis esnafına ilişkin
elimizde çok vahim bir tablo var. Pandeminin esnafı ne kadar olumsuz
etkilediğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Buna dair bir önlem
alınmıyor ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Bitlis'te esnaflar çarşısının içinde bulunduğu
alanın sit alanı ilan edilmesinin ardından apar topar, büyük bir
çöküş içinde olan esnafı dikkate almadan, yıllardır ticari
faaliyetlerini yürüttükleri dükkânlarından çıkmaları için tebligat
yapılmış. Neden? Çünkü yeni bir proje var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bu
projenin uygulanmasında Bitlis esnafına ne maddi bir yardım ne
de gidecekleri yer belirtilmemiştir. Bitlis Dere Üstü Islah Projesi
kapsamında yıkılmak isteniyor buralar; yeni yapılan Ziraat
Bankası, PTT binası da yıkılacak yerler arasında.
Yaşamlarını o dükkânlardan sağlayan ve şimdi
dükkânları yıkılmak üzere olan esnaflara, bu konuda taleplerini
dile getirdikleri için şimdi de açıklama yapma yasağı geldi
ve aynı projenin uygulandığı yerde, daha 2019
yılında, yeni bir proje kapsamında aynı yere 8 milyon
harcandığını da not etmek istiyorum. Yani para
harcanıyor, bir yıl sonra tekrar yeni bir proje kapsamında o
para çöpe atılıyor.
Bitlis esnafı âdeta işsiz
bırakılıp göçe zorlanırken diğer yandan ekonomi
büyüyormuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
İktidarın hayalî veri kurumu TÜİKin yaptığı
açıklamaya göre, Türkiye ekonomisi 2021 yılının ilk
çeyreğinde yüzde 7 oranında büyümüş. Türkiye ekonomisi
büyümüyor; TÜİKin kıblesi saray olduğu için sarayın
harcamalarındaki büyümeyi Türkiye büyümesi sanıyor. Büyüyen,
yandaş bilançoları, saray israfları, uçan ve yüzen
saraylardır. TÜİKe söyleyelim: Azalan, halkın iş ve
aşıdır; büyüyen bir Türkiye varsa sarayın Türkiyesidir.
Bir de azalan iş ve aş karşılığında
halkın Türkiyesinde büyüyen işsizlik, yoksulluk, iflaslar ve icra
dosyalarıdır.
Sayın Başkan, son olarak çok
önemsediğim bir konuyu ifade edip bitireceğim, umarım Devam
edin. dersiniz. Önceki dönem -biraz önce Devam edin. diyordunuz da o yüzden-
Van Milletvekilimiz Nadir Yıldırım ve Demokratik Bölgeler
Partisi Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek hakkında, ne
hikmetse dün başlarına 10 milyon TL ödül konulmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum, devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neymiş?
Kobani kumpas davasında bir kumpasla şüpheli yapılıyorlar.
Önceki dönem milletvekili, bir partinin eş genel başkanı ve
İçişleri Bakanlığı, birilerine koruma verip
uluslararası alanda seyahate gönderirken birilerinin de siyaset
yaptıkları için başlarına ödül koyuyor. Bu ne yaman
çelişki gerçekten. Yani bunu asla kabul edemeyiz. Bu Parlamentoda
milletvekilliği yapmış, bu ülkede siyaset yapmış ve
sadece haksız ve hukuksuz saldırılar, suçlamalar sebebiyle sürgünde
olan siyasetçilerin başına ödül konulması AKPnin artık
daha fazla ne yapacağını da açıkçası ortaya koyuyor.
Bu ne çaresizlik, bu ne acizliktir. Yani buradaki davaların nasıl bir
yargıyla yürütüldüğünü biliyoruz. Kumpasların nasıl olduğunu
biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Son cümlenizi alayım o zaman, sadece son cümle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
cümlem şu Başkan: Yargı tamamen siyasetin emrinde,
İçişleri Bakanlığının da maalesef talimatlarını yerine getiriyor.
Bu yargı, ortada çarşaf çarşaf deliller varken bir işlem
yapmazken sadece Kürt halkına, HDPye ve muhaliflere yönelik
çalışıyor. Bunu da bütün Türkiye görsün diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun lütfen.
22.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin
Keleşi rahmetle andığına, trafik kazası geçiren
İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu ile Iğdır Milletvekili
Yaşar Karadağa geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna,
hayatını kaybeden CHP Grubu hukuk danışmanı Dilek
Kumcuyu rahmetle andığına, Aerobik Jimnastik Dünya
Şampiyonu olan Ayşe Begüm Onbaşı ile EuroLeague
Şampiyonu olan Anadolu Efesi kutladığına,
Yıldırım Beyazıt Camisi eski imamı Mustafa
Demirkanın Ayasofya Camisinde Atatürkle ilgili ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında
İsmet İnönüyle ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Doğubeyazıtta teröristlerle girdiği
çatışmada ağır yaralanan ve tedavisi sırasında
şehit düşen Uzman Çavuşumuz Hüseyin Keleşi rahmetle
anıyor, ailesine bir kez de buradan başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisinin 2 değerli
milletvekilinin Bolu civarında geçirmiş olduğu trafik
kazasında endişeye kapıldık. Yoğunluk içinde
ulaşamadık ancak Bolu Belediye Başkanımız üzerinden
sağlık durumlarının iyi olduğunu, tedavilerinin o
aşamada sürdüğünü takip etmiştik. Bir kez daha buradan
gruplarının huzurunda kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyoruz.
Sayın Başkan, geçen cuma Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, parti grubumuzda çalışan çok değerli bir
hukukçuyu hayatının baharında, 35 yaşında Dilek Kumcu
kardeşimizi kaybettik. Kendisi Grubumuzun hukuk
danışmanıydı. Nadir görülen hastalıklardan bir tanesi
olan kistik fibrozis hastasıydı, Türkiye'deki yaklaşık 3
bin vatandaşımız gibi bu hastalıkla mücadele ediyordu.
Dilek, bu hastalık için bir umut olarak görülen yeni bir ilacın
Türkiye'ye getirilmesi ve tedavisinde kullanılması için bir hukuk
mücadelesi de veriyordu. Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemediği ilaç, on gün
önce mahkemenin verdiği ara kararla ödenir hâle gelmişti. Kendi
ilacı yetişmedi ama bir başka hastaya mahkemenin "kullan
dediği ilaç Dileke kullanıldı ama kurtarmaya yetmedi, sadece
iki gün kullanabildi. Doktorlar İki haftamız olsaydı
yaşatacaktık. diyorlardı.
Bu Parlamento Nisan 2020de nadir görülen
hastalıkları konuşmaya başladı, raporunu da Şubat
2021de görüştük; ALS, SMA, DMD, Multipl Skleroz ve kistik fibrozis gibi
hastalıklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve bu konuda Sağlık
Bakanlığı ne yapacak, Sosyal Güvenlik Kurumu ne yapacak, biz ne
yapacağız, bu raporun içinde hepsi yazıyor ama rapor bekliyor,
sayfaları aralanmadı, aralanmadığı için de Dileki kaybettik
ve 3 bin kistik fibrozis hastası da Dilekin örnek mücadelesini umutla
izliyorlardı ama maalesef Dilek kaybetti, onlar da umutlarını
kaybediyorlar. 8 Şubat 2021de Sağlık Bakanlığına
yaptıkları başvuruda bütün talepleri mevcut.
Biz Dilekin kaybında tüm gruplardan, Meclis
çalışanlarından, tüm milletvekillerinin
danışmanlarından taziye dileklerini aldık, hepsi
başımız üstünedir ama bu Parlamentonun bu konuda, başka
Dilekler hayatını kaybetmesin diye yapması gerekenler
vardır. Bu konuda tüm gruplara çağrımızı iletiyor, bir
kez daha sevgili Dileki rahmetle anıyoruz, minnetle anıyoruz,
hatırası yüreklerimizde yaşayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
kötü günlerden geçerken bazı olumlu haberler yüzümüzü gülümsetiyor. Hafta
sonu Baküde yapılan Aerobik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda
Manisa Akhisarlı sporcumuz Ayşe Begüm Onbaşı dünya
şampiyonu oldu, altın madalya kazandı. Ben Begümü 3,5
yaşından, kendi kızımla birlikte
başladığı jimnastik kursundan itibaren takip ederim. Çok
yakın arkadaşlarımızın çocuklarıyla birlikte
onlar ilerlerdiler ve Begüm, Türkiyenin ve Manisanın gururu oldu. Bu tip
başarılar bir döneme ait değildir. İlk günden bugüne
kendisine katkı sağlayan tüm antrenörlerine, tüm Manisa Gençlik ve
Spor İl Müdürlerine, tüm Bakanlara, Bakanlıklara, görev
yapmış tüm Gençlik ve Spor Bakanlarına, bu zorlu dönemde
kendisine katkı sağlayan Akhisarımızın Belediye
Başkanı Besim Dutluluya, onun iş birliği teklifine olumlu
cevap verip kendisini Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO sporcusu yapan ve
her türlü desteği sağlayan Mansur Yavaşa ve yetişmesinde
katkı sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. Kendisiyle gurur
duyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Anadolu Efes EuroLeaguei
kazandı ve Fenerbahçeden sonra Türkiyeye bu kupayı getiren 2nci
kulüp oldu; kendilerini, hocalarını, sporcuları ve tüm
camiayı bir kez daha kutluyoruz.
Sayın Başkan, Ayasofya Camisinde Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın hazır bulunduğu bir etkinlikte Mustafa Kemal
Atatürke lanet okuyan, Yıldırım Beyazıt Camisinin eski
imamı Mustafa Demirkan Türkiyenin gündemine oturdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Elbette, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusuna, bu Meclisin ilk Başkanına bu
ağır hakaretler edilirken onları sessizce dinleyen,
devamında bir tepki dile getirmeyen Recep Tayyip Erdoğana ve Meclis
Başkanına, görevlerini, hangi koltukta oturduklarını, bu
koltukların ilk sahibinin -bu ülkede ezanlar okunuyorsa bu ezanların
okunması için- İstanbulu işgalden
kurtarışının, Türkiyeyi işgalden
kurtarışının önemini bir kez daha
hatırlatırız.
Atatürke zerre muhabbet besleyen, ne ölüme ne
dirime
diyen fesli deli Kadiri ziyaret edenleri, cenazesine 5 bakanla
katılanların fesli deli Kadirle aynı paraleldeki Mustafa
Demirkanın Atatürke bu açık hakaretine, Atatürke iftirasına,
saldırılarına karşı susmalarını Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan tüm yurttaşlarımıza ve buna sessiz
kalan bütün siyasileri de onları yetiştiren öğretmenlerine,
annelerine, babalarına şikâyet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum, tamamlayın
sözlerinizi.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
Ayasofyanın ibadete
açılışını burada hep birlikte yaşadık,
düşüncelerimizi ifade ettik ancak Ayasofya, şüphesiz, Mustafa Kemale
lanet okunsun diye, cumhuriyetin kurucularına zalim denilsin diye
açılmamıştır. Cübbeli amiralle ilgili soruşturma bir
türlü tamamlanmazken şimdi Mustafa Demirkana ne yapılacağı
merak konusudur. Mustafa Demirkanın cümleleri üzerinden trol operasyonlarına
sığınanlar, bugün ittifak ortaklarının net konuşması
karşısında suspus olmuşlardır. İttifak
ortaklarına da -paylaştıkları ifadelerden hepimizin
duyduğu memnuniyeti ifade ederken- bunları kim görevlendiriyor, kim
oturtuyor, kim susup dinliyor, kim soruşturma açmıyor; bunu da
hatırlatmak boynumuzun borcudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireceğim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Son cümleleriniz için açıyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değinmek istediğim son husus da yine, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs
günü partisinin genişletilmiş il başkanları
toplantısında bu kez bizzat, cumhuriyetin 2nci
Cumhurbaşkanı İsmet İnönünün Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yaptığını iddia ettiği bir konuşmadan
bahsetmiştir. Konuşma Meclis tutanaklarında yoktur.
Cumhurbaşkanı Yardımcısına soru önergesiyle
sorulmuştur, Meclis Başkanına sorulmuştur; bir kez daha
soruyoruz: Hangi Tutanak Dergisinde vardır, hangi kaynakta vardır?
Bu ifadeler kullanılmadığı hâlde, Sayın
Cumhurbaşkanımız, rahmetli Cumhurbaşkanımız,
Genel Başkanımız İsmet İnönüye bu ithamlarda
bulunmak, Atatürke uzatamadığı dili
Cumhurbaşkanımız, 2nci Cumhurbaşkanımız
İnönü üzerinden Atatürke ve cumhuriyete uzatmaktan başka bir
şey değildir. Atatürke hakaret edenin huzurunda huşu içinde
oturanları ve İsmet Paşaya, bu ülkenin kuruluş
serüveninde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan, bir cümle, son cümlem.
BAŞKAN Son cümle, başka
açmayacağım, onu söyleyeyim.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Atatürke hakaret edilirken
huşu içinde oturup dinleyenleri, bu ülkenin tapu senedini yedi cihana
kabul ettiren İsmet Paşaya iftira edenleri tarih önünde bir kez daha
kınıyoruz, telin ediyoruz, bu iddialarını ispata davet
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyun.
23.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Jandarma Uzman Çavuş
Hüseyin Keleşe Allahtan rahmet dilediğine; 1. Lige çıkan
takımları, EuroLeague Şampiyonu olan Anadolu Efesi ve Aerobik
Jimnastik Dünya Şampiyonu olan Ayşe Begüm Onbaşıyı
kutladığına, trafik kazası geçiren İzmir Milletvekili
Hasan Kalyoncu ile Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağa
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, eşi Ziynet Serteli
kaybeden İzmir Milletvekili Atila Sertele
başsağlığı dilediğine, güvenlik güçlerinin terör
örgütüyle yaptığı mücadelenin faili meçhul cinayet gibi
gösterilmesinin haksızlık olduğuna, Türkiye İstatistik
Kurumunun büyüme rakamlarına, Cumhurbaşkanının Netanyahuya
benzetilmesinin kabul edilemez bir düşünce olduğuna, İYİ
Parti Genel Başkanının Rizede provokatörlük
yaptığına ve Atatürke hakaretle ilgili konu varsa
savcıların gereğini yapacağına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Bu haftanın hayırlı geçmesini temenni
ediyorum.
Öncelikle, Ağrı Doğubeyazıtta
PKK terör örgütüne karşı kahramanca mücadele eden jandarma uzman
çavuşumuz maalesef şehit oldu, hayatını kaybetti. Uzman çavuşumuza
Allah'tan rahmet, Türk milletine başsağlığı, ailesine
sabırlar diliyorum. PKK terör örgütünü de lanetliyorum, PKK terör
örgütünün destekçilerini de aynı şekilde şiddetle
kınıyor ve lanetliyorum.
Öte yandan, Eyüpspor, Manisaspor, Kocaelispor 1. Lige
yükselme başarısını gösterdiler. 3 spor kulübümüze de Süper
Lig yolunda başarılar temenni ediyorum.
Anadolu Efesi EuroLeague şampiyonu
olmasından dolayı kutluyorum.
Manisalı Begüm kızımızı
başarılarından dolayı tebrik ediyorum.
Yine, Milliyetçi Hareket Partili Değerli
Milletvekillerimiz Sayın Hasan Kalyoncu ve Sayın Yaşar
Karadağ bir trafik kazası geçirmişler.
Aldığımız bir bilgiye göre, hamdolsun, sadece maddi
hasarlı bir kaza. Değerli Milletvekillerimize geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyorum.
Yine İzmir Milletvekilimiz Sayın Atila
Sertelin muhterem eşi Ziynet Sertel Hanımefendi Hakkın
rahmetine kavuştu. Atila Sertel Beye sabırlar ve merhumeye rahmet
diliyorum. Kendisinin başı sağ olsun, Rabbim inşallah
başka acılar göstermesin diye ümit ediyorum.
Değerli milletvekilleri, 1983
yılından başlayan, yoğun bir şekilde terörle mücadele
eden Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugüne kadarki faaliyetleri
başarıyla devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Terörist
teröristtir. 1983 yılında başlayan, önce bölgedeki Kürt
halkına zulmeden PKK terör örgütünün yaptığı
katliamları tamamen göz ardı ederek silahlı kuvvetlerimizin,
güvenlik güçlerimizin terör örgütüyle yaptığı mücadeleleri faili
meçhul cinayet gibi göstermek, terörle mücadele eden güvenlik güçlerimize
yapılan bir haksızlıktır; bunu da şiddetle
reddediyorum ve lanetliyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
arkadaşımız büyümeyle ilgili bir konuyu gündeme getirdi;
sanayici bir arkadaşımız, ticaretten anlayan bir
arkadaşımız. Bazıları da Bu büyüme nasıl oldu?
Olmaması gerekir. diye ifade ettiler. Bakınız, büyüme
TÜİKin rakamlarının bir yansımasıdır.
TÜİKin rakamlarına güvenmiyor olabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kaç kere
açacaksınız Başkan bu mikrofonu? Ona göre ayarlayayım
cümleleri.
BAŞKAN Siz çok açılmaması
taraftarı olduğunuz için size
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben aynen
katılıyorum. Son cümlemi de o konuyla ilgili ifade etmek istiyorum.
Bakın, elektrik tüketiminin, sanayide
kullanılan doğal gaz tüketiminin hangi miktarda
arttığına bakarsanız, herhâlde, Türkiyedeki büyümenin
gerçek mi sanal mı olduğunu çok iyi bir şekilde anlayabilirsiniz.
Sanayiciler, herhâlde, özellikle mayıs ayında ya da
kışın işçilerini veya iş yerlerini ısıtmak
için ne doğal gaz tükettiler ne de elektrik sarf ettiler. O anlamda
TÜİKin rakamlarına inanmıyor olabilirsiniz ama Enerji
Bakanlığı ve EPDKya göre organize sanayi bölgelerindeki hem
doğal gazın hem de enerji tüketiminin ne olduğu
değerlendirilebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Geçen gün Plan
ve Bütçe Komisyonunda vergi barışıyla ilgili kanun teklifi
görüşülürken çok güzel bir konuşma yapan Değerli Mustafa
Kalaycı, son günlerde yapılan ithalat içerisinde yatırım
malları ithalatının yüzde 10un üzerinde olduğuyla ilgili
bir şey ifade ettiler, bunu gündeme getirdiler. Yani bu süreçte,
inşallah, pandemiyi atlattığımızda Türkiye,
dünyanın içinde bulunduğu krizi fırsata çevirecek altyapı
yatırımlarını da hayata geçiriyor diye düşünüyorum.
Bu ülkenin, 84 milyonun temsilcisi
Cumhurbaşkanımızın, girdiği her seçimde kazanan, 2002
yılından itibaren siyasette Türkiye cumhuriyet tarihine önemli bir
damga vuran, imzası bulunan Cumhurbaşkanımızın, bebek
katili, insan katili, günahsız insan katili Netanyahuya benzetilmesi
kabul edilemez bir düşüncedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Bu
görüşmeyi, konuyu ifade ettikten sonra hemen akabinde Sayın
Cumhurbaşkanımızın doğduğu, atalarının
yaşadığı Rizeye gitmesi, o Genel Başkanın
yaptığı provokatörlükten başka bir şey değildir.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sensin provokatör!
Ayıp!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bölücülükle
itham eden, Bölünmeyi teşvik ediyor. diye söylenen; bir kere, Doğru
Yol Partisinden başlayıp AK PARTİ limanlarında gezinip
Milliyetçi Hareket Partisinin odasında, locasında bulunup daha sonra
onlardan ayrılıp bir parti kuranın ne tür bir bölücülük
içerisinde olduğunu da herhâlde Türk milletinin takdirine
bırakıyorum.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Bu
nasıl laf ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Müstehzi
müstehzi de gülümsemiyorsunuz, üzücü bir şekilde, yaşanan hadiseleri
üzücü bir şekilde değerlendirdiğinizi görüyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kahkahayla gülüyorum.
Kahkahayla gülüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bakınız, Ayasofya Camisinde cuma hutbesi veren veya vaaz yapan bir
kişinin, vaizin ayetikerimelerden ortaya çıkarak
yaptığı bir benzetme, eğer Büyük Millet Meclisinin ilk
Başkanı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum Sayın
Elitaş.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
Kurtuluş
Savaşımızın kahramanı Atatürkle ilgiliyse bu konuyla
ilgili zaten Sayın Grup Başkanvekilim ve Cumhuriyet Halk Partisi eski
üyesi, yeni Memleket Partisi Genel Başkanı Sayın Muharrem
İnce suç duyurusunda bulunmuşlardır. Atatürkü Koruma Kanunu
mevcuttur, Atatürke hakaretle ilgili konu varsa savcılar zaten
gereğini yapacaklardır. Sayın Özel ve Sayın İnce bu
görüşmeyi, bu konuyu dile getirmiştir ama şunu ifade ediyorum:
Çok heyecanlı bir konuşma yaptın cumhuriyetimizin kurucusu
Atatürkle ilgili. Bir il başkanı düşünün ki Gazi Mustafa
Kemale Atatürk sıfatını yakıştırmıyorum.
dedi. Gazi Mustafa Kemale Atatürk sıfatını
yakıştırmayan Cumhuriyet Halk Partisi İl
Başkanına aynı şiddeti Sayın Özelden beklediğimi
ifade ediyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sırayla söz vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bende mi
sıra?
BAŞKAN Sayın Türkkandan
başlayacağım müsaade ederseniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben terör
örgütüne, PKKya sataşmıştım Sayın Başkanım.
PERO DUNDAR (Mardin) Siz Hakkâriye dediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, siz lanetlediniz ya, Hakkâriye ilişkin
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Terör örgütüne
sataştım.
BAŞKAN Sayın Elitaş, Sayın
Başkan sataşmadan talep etmediler, 60a
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yo, ben
sataşmadan istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sataşmadan
istiyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Size ne dedi de
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Dedi ki:
Katliamları göz ardı ederken terörle mücadele eden kolluk
güçlerimizi cinayetle suçlayanları lanetliyorum. Evet, biz, cinayetle
suçluyoruz.
BAŞKAN Ha, siz üzerinize
alındınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
evet.
BAŞKAN Peki, oturun yerinize lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani terör
örgütü destekçisi, anlaşılan o.
SALİH CORA (Trabzon) Terör örgütü destekçisi
olduğunuz anlaşılıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) PKKyı
lanetlemiştim, ona alınıyor.
PERO DUNDAR (Mardin) Hayır, siz Hakkâri
konuşması üzerine yaptınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) O, sataşma
değil ya, doğruyu ifade ediyor.
SALİH CORA (Trabzon) İş birlikçisi
ve destekçisi olduğunuzu itiraf ettiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İş birlikçi sensin! Sen IŞİDin hesabını ver!
SALİH CORA (Trabzon) IŞİDi kim
BAŞKAN Arkadaşlar, neyin
kavgasını yapıyorsunuz? Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen
oradan konuşma, orada Başkanın var.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Milletvekillerinin
konuşması yasak mı ya! Yapmayın böyle.
SALİH CORA (Trabzon) IŞİDi etkisiz
hâle getirerek IŞİDin cevabını verdik.
BAŞKAN Evet, çok teşekkür ediyorum
sayın milletvekillerine.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cora,
sen orada oturup
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, müsaade
ederseniz, sükûnet içerisinde
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cora
susarsa
Cora susarsa
PERO DUNDAR (Mardin) El Nusraya
gönderdiğiniz
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Elitaş Söylediklerimin arkasındayım. dedi, siz de
Bize söyledi, biz böyle söylüyoruz. dediniz. Size sataşmadan söz
vereceğim, müsaade edin.
Sayın Türkkan, buyurun lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, ben not aldım Başkan, tutanaklardan
çıkaracağım bu söylediklerini.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Buyurun.
diyor, Buyurun. diyor.
24.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben bilmediğim konuda konuşmam,
bildiğim konuda da iddia ederim. Öyle, bana getiren adamların
sözleriyle de konuşmam, gol yemem. Siz tecrübeli bir Grup Başkan
Vekilisiniz. Size bir haber okuyacağım, sahibinin sesi TRT Haber,
tarih Mart 2021: Türkiye'nin elektrik tüketimi, şubatta geçen
yılın aynı ayına göre yüzde 2,46 azalarak 24 milyar 190
milyon 31 bin kilovatsaat oldu. Bu İbrahim Eren sizi yanıltmak için
özel yaptırmış bu haberi, Mart 2021de; bu, bir.
İkincisi: Parti kuran diye başlayan
sözde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Millî Selamet Partisinde
başladığı siyaset hayatında, daha sonra, kendisini
yetiştiren, uğruna şiirler yazdığı, methiyeler
düzdüğü hocasına, hocasının ifadesine göre kendine
kazık atarak, gömlek değiştirerek parti kuran bir Genel
Başkanın partisinde Grup Başkan Vekilliği
yapıyorsunuz.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, sataşmadan, Sayın Danış
Beştaş.
Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben cümlelerini not aldığım için
sataşma bölümünü söyleyeyim. Şunu söyledi: Kolluk güçlerimizi faili
meçhul cinayetler işlemekle suçlayanları lanetliyorum." Evet,
biz tam da bunu söylüyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aynen öyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
kolluk güçlerinin faili meçhul değil, failleri belli olacak şekilde
Hakkâride cinayet işlediğini iddia etmiyoruz, biliyoruz çünkü. Size
birkaç örnek vereceğim: Sami Kaplan köyünde -bu sene içerisinde yani 2021de-
Sürmi İnce tarlada; Serhat Buldan, Rahmi Sefalı, Necdet
İşözü ve Aydın Tümen çarşı merkezinde
Tahmin edin kim
gitmiş taziyelerine? Süleyman Soylu, İçişleri Bakanı.
Zırhlı araçtan ateş açılmış ve 4 sivil
yurttaş olay yerinde yaşamını yitirmiş ve dava da var.
Kolluk gücünü suçluyoruz demiyoruz, biliyoruz, vaka diyoruz. Diğeri
Necmettin Fendik, kendi evinde ve çocuklarının gözleri önünde; Adem
Kuyumcu kendi bahçesinde, Sertip Şen koyunlarının
başında öldürülmüş. Ve bunlardan birisi için davayı da
söyleyeyim -yani biz demiyoruz- yargı bile dayanamamış
-dayanamamış derken cezasızlık bir politika, Kürtleri vuran
her zaman serbest kalır, Kürtleri vurmak serbesttir- bir dava
açmış, demiş ki: Tarlada Sürmi İnce vuruldu.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kürtü
vuran PKK. Kürtü kim vurdu? Kürte zulmeden PKK.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Askere
üç yıl iki ay ceza verilmiş, istinaf bu cezayı fazla bulmuş
biliyor musunuz, cinayetten.
Yine, terör retoriğiyle cinayetleri
aklamayın Sayın Elitaş. Gelin, bu sivilleri öldürenlerin
cezalandırılmasını hepimiz isteyelim. Bu ülkede daha fazla
faili belli ya da meçhul cinayet işlenmesin. Her şeyi bununla
meşrulaştırmayın. Biz söylediklerimizin hepsinin belgesiyle
konuşuyoruz, ezbere konuşmuyoruz.
Buradan da sataşma, kimin kimi vurduğunu
gayet iyi biliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Efendim,
bana sataşma var.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, sadece kayıtlara geçmesi adına söylüyorum:
Bakın, az önceki konuyla ilgili Yargı incelemeye
başladı." dedi ama şunu unutmamamız lazım: Kürt
halkına zulmeden, Kürtleri katleden lanetli PKK terör örgütüdür.
Bakın, PKK terör örgütü devletiyle bütünleşmiş, vatanında
bir ve beraberce yaşayan insanları Sen T.C. devletiyle beraber
oldun. diye 83ten bu tarafa katletmiştir, zulmetmeye de hâlâ devam
ediyordur.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tutanaklara geçsin: Bizim sorduğumuz sorulara ve cinayetlere cevap
verilmeden sadece bir manipülasyon amacıyla bu sözler tutanağa
geçiyor.
BAŞKAN Sayın Aydemir, sataşmadan
söz istiyorsunuz ama ne dediler de sataştılar?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, bana dönerek Kimin kimi öldürdüğünü biliyoruz. dedi.
Ben de biliyorum kimin kimi
(HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmayın, gerçekleri öğrenin. dedim. Ben ne dediğimi
biliyorum, Sataşmayın, gerçekleri öğrenin. dedim.
BAŞKAN Arkadaşlar
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Efendim,
Kimin kimi öldürdüğünü biz biliyoruz. diye bana dönerek özellikle bir
hakikati ters yüz etti. Ben PKKnın Kürtleri öldürdüğünü biliyorum.
Bununla ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN Efendim, söyledikleriniz
kayıtlara geçmiştir, direkt size bir sataşma yoktur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ama o
zaman özel bir not düşeceğim: Ağrıda bir Kürt bakkalı
ellerini direğe bağlayıp PKK katletti. Her yerde Kürtün
düşmanı PKKdır, Kürtü katleden, Kürtün çocuklarına hayat
hakkı tanımayan PKKdır; bunu herkes biliyor. Kürtler adına
konuşamazsınız, Kürtler adına konuşursam ben konuşurum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN - PKKya laf söyledi canım.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben geçen hafta da söyledim ve her PKK terör dediklerinde
bu cevabı alacaklar: Bizim muhatabımız iktidardır, iktidar,
tamam mı? Biz size hesap soruyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bizim de
Kürtleri kim katlettiyse onlarla hesabımız var. PKK Kürt
düşmanı bir yapıdır, öyle üstesinden gelemezsiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Vedat
Ekinciyi kolluk öldürdü, 14 yaşında bir genç.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) PKK
bölücü, Kürt düşmanı bir yapıdır.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir,
teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)- Bunun
hesabını verin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hesabı siz vereceksiniz.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ettim.
Arkadaşlar, daha yeni başlıyoruz, gün
içerisinde uzun uzun tartışacağız, lütfen yormayın
kendinizi.
Sayın Özel, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Elitaşın cümleye girişinden, evet, beklediğimiz
kınama gelecek diye düşünmüştüm ama gelmedi, lafı bir
başka yere getirdi. İl Başkanımızın, kapalı
bir toplantıda, bağlamından koparılan bir cümlesi kamuoyuna
yansımıştı. O toplantıdan dört gün önce bir buçuk
dakika içinde 8 kez Atatürk dediği ve ağzı dolu dolu Atatürk
dediği bir videoyu hep birlikte paylaştık.
Sayın Elitaş, bizde Atatürk isminden
ürkecek, korkacak, söylemeyecek bırak il başkanı, bir tane üye
bulamazsın da, biz sizde bu hadsiz Mustafa Demirkana haddini bildirecek
bir üye arıyoruz, temsilci arıyoruz, sözcü arıyoruz, siyasetçi
arıyoruz; bulamıyoruz. Yazıklar olsun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bağırmayı
bırakın Sayın Özel. Sayın Akif Hamzaçebi burada şahit,
kendi tweetleri var.
BAŞKAN - Sayın Çilez, lütfen yerimize
oturalım.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula
Sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
IX.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve
arkadaşları tarafından, akaryakıt ürünlerine yapılan
yüksek özel tüketim vergisi (ÖTV) artışı ve zamlardan
vatandaşlarımızın, esnaflarımızın,
işletmelerimizin, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin korunması ve
ortaya çıkan sorunların araştırılması
amacıyla 27/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
1/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu; 1/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 20
milletvekili tarafından, akaryakıt ürünlerine yapılan yüksek
özel tüketim vergisi (ÖTV) artışı ve zamlardan
vatandaşlarımızın, esnaflarımızın, işletmelerimizin,
üreticilerimizin ve çiftçilerimizin korunması ve ortaya çıkan
sorunların araştırılması amacıyla 27/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 1/6/2021 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yerinizden
bağırmanızın hiç kimseye faydası yok. Kâtip Üye
yanımda önergeyi okuyor, ben burada duyamıyorum, rica ediyorum,
lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biz de
duyamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, önerinin gerekçesini
açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Bedri
Yaşar.
Değerli milletvekilleri, hiçbir
konuşmacımıza ne önergeler üzerinde ne de kanun teklifleri
üzerinde yapılacak görüşmelerde ilave süre vermeyeceğim,
bilgilerinize sunarım.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim
vergisi oranları ve buna bağlı olarak benzin, motorin, LPG, oto
gazda meydana gelen zamlı fiyatların vatandaşa etkisi konusunda
vermiş olduğumuz Meclis araştırması önergesi üzerinde
söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki bu
Hükûmet döneminde artık zamsız günümüz geçmez oldu. Motorinin litresi
23 kuruş; doğal gaz konut ve sanayide yüzde 1, elektrik üretim
santrallerinde de yüzde 5 artmıştır. Bu artışla
birlikte 2021de doğal gaza toplamda 6ncı kez zam gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet geçen ay
içinde hepinizin de bildiği gibi- akaryakıtta özel tüketim vergisi
oranlarını yüksek oranda artırmıştır. Buna göre,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle akaryakıt ürünlerinden
alınan özel tüketim vergisi oranları benzinde yüzde 53,87; motorinde
yüzde 78,28; LPG, oto gazda da yüzde 188,5
artırılmıştır. Bu artış sonrası
benzinin litresine 55 kuruş, motorinin litresine 67 kuruş, LPG, oto
gazın fiyatına da 35 kuruş zam gelmiştir. Bu zamlarla
birlikte Hükûmet tarafından 18 Mart tarihinde yürürlüğe sokulan tavan
fiyat uygulama kararı da 19 Mayıs 2021den itibaren yürürlükten
kalkmıştır. Böylece akaryakıt fiyatları tavan fiyat
uygulaması, öncesinde olduğu gibi yeniden serbest piyasa
koşullarına dönmüştür. Bu kapsamda, zam öncesi akaryakıtta
yapılan fiyat indirimleri de maalesef geri alınmıştır.
Ayrıca, motorinin litresinden alınan özel tüketim vergisi
miktarı 1,29 kuruşa yükselirken LPGden alınan özel tüketim
vergisi de 81 kuruşa çıkmıştır. Bu zamların
ardından benzinin litresi İstanbulda 7,75 liradan, Ankarada 7,81
liradan, İzmirde 7,82 liradan satılmaya
başlamıştır; yine motorinin litre fiyatı
İstanbulda 7,24 TLye, Ankarada 7,31 TLye, İzmirde de 7,32 TLye
yükselmiştir. Sık sık yapılan yüksek zamlar yüzünden,
benzin ve motorinin litre fiyatı neredeyse 8 liraya
dayanmıştır, ayrıca motorin ile benzin arasındaki
fiyat farkı da neredeyse sıfırlanmıştır.
Hepinizin bildiği gibi, başta esnaf kesimi
olmak üzere bütün kesimlerde, akaryakıta gelen zamlar her şeye tesir
ediyor yani bugün taşımacılık sektöründen tutun tarım
sektörüne kadar enerji fiyatlarının tesir etmediği hiçbir
sektörü burada hiç kimse ifade edemez. Bu fiyatlar otomatikman emtia
fiyatlarına da yansımıştır. Bugün, özellikle, mesela
demir fiyatları yüzde 100ün üzerinde, çimento fiyatları yüzde 100ün
üzerinde
Sayın Grup Başkan Vekili Kayserili, Kayserideki
rakamları da hepimizden daha iyi biliyordur, bugün Türkiyede, maalesef
yüzde 70in, yüzde 80in üzerinde artmayan fiyat kalmamıştır.
Şimdi, bu mazot fiyatlarıyla ve bugün
maalesef iklimden kaynaklanan sebeplerden dolayı da tarımdaki
durumumuz ortada. Artık maalesef buğdaylar başak vermeden
kurumaya başlamıştır. Çiftçi bunu mu düşünsün, mazota
gelen zammı mı düşünsün, gübreye gelen zammı mı
düşünsün? Allahınızı severseniz, neyi düşünsün
İbrahim Ağabey? Bu şartlar altında, çiftçilik bu memlekette
yapılabilir mi, bu şartlar altında? Bakın, iklimle ilgili
komisyon kuruldu
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Çiftçi
Hükûmete dua ediyor, dua. Allah razı olsun. diyor, En çok destek olan
hükûmet bu Hükûmet. diyor.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Dua ediyor,
yağmur duasına çıkıyor, artık yapacak bir şey
yok. Çiftçinin hâli duaya kaldı; Rabbim verirse verecek, vermezse
vermeyecek. Hâlbuki, sosyal devlet olmanın gereği bugün var, bugün
çiftçinin yanında olmayacaksınız, bu pandemi
şartlarında çiftçinin yanında olmayacaksınız,
esnafın yanında olmayacaksınız da ne zaman
olacaksınız?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Çiftçinin
de esnafın da yanında bu Hükûmet, sen boş ver.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bakın,
kaşıkla verdiğinizi kepçeyle alıyorsunuz. Kaşıkla
verdiğiniz şeyi kepçeyle alıyorsunuz, bunun hiçbir izahı
yok. Gerçekten bu konunun muhakkak, kati suretle
araştırılması lazım çünkü bunun tesir etmediği
bir alan yok, bunun etkilemediği hiçbir alan yok; iğneden ipliğe
bütün piyasaya tesir eden rakamlardan bahsediyoruz.
Biz istiyoruz ki artık bu zamları
değil de üreticinin, çiftçinin, esnafın, sanatkârın
desteklendiği projeleri bu kürsüden konuşalım diyorum. Bu
çerçevede destek vereceğinizden hiç şüphemiz yok.
Ümit ediyorum ki bugün, aynı zamanda, Büyük
Birlik Partisi Genel Başkanı da yaptığı basın
toplantısında Bu olmaz, bu ÖTV zamlarıyla çiftçinin bir
şey yapması mümkün değil. diyor; burada olsaydı
keşke, onun da desteğini isteseydim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yaşar.
Sayın milletvekilleri, birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.28
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.49
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
İYİ Parti grup önerisi üzerindeki
konuşmalarda kalmıştık.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Garo Paylan, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, iktidar
yandaşlarını beslemeye devam ediyor ama çark tıkandı.
Çark tıkandığı zaman ne yaptı iktidar? Değerli
arkadaşlar, son zamanlarda ne yapıyor bu iktidar? Zam, zam, zam; her
gün uyanıyoruz, benzine zam, mazota zam, elektriğe zam, doğal gaza
zam.
Değerli arkadaşlar, Anayasamız,
vatandaşların ödeme gücüne göre vergi toplanmasını
emrediyor. Peki, biz vergiyi nereden topluyoruz arkadaşlar? Benzin
istasyonlarından topluyoruz, tekel bayilerinden topluyoruz;
yurttaşlarımız sigara alıyor, alkol alıyor, buradan
topluyoruz; vergilerin büyük bölümü buradan toplanıyor. Arkadaşlar,
bir de verginin en önemli kalemi, benzin istasyonlarından toplanıyor
vergi, benzin istasyonlarından. Yani kurumlar vergisi en büyük kalem
değil, zenginlerden alınan vergiler en büyük kalem değil; en
büyük kalem, mazottan, akaryakıttan, benzinden alınan vergiler
arkadaşlar. Şu anda bir vatandaşımız deposunu
doldurmaya kalksa
Ki vatandaşlarımız deposunu artık
dolduramıyor, gidiyor benzin istasyonuna, 50 liralık benzin almaya
çalışıyor, 50 liralık mazot alıyor, daha ibre yerinden
oynamıyor ama deposunu doldurmaya çalışsa, 400 lira verse, bunun
300 lirası vergi. En zengini de bu vergiyi veriyor, en yoksulu da bu
vergiyi veriyor. Sonuçta, yoksullardan vergiyi topluyorsunuz, gidip
yandaşlarınıza aktarıyorsunuz. Yurttaşların
geçmediği köprülerin, otoyolların paralarını 5 yandaş
müteahhide aktarmaya devam ediyorsunuz değerli arkadaşlar.
Tayyip Erdoğan geçenlerde Mağdur
ettiğimiz yurttaşlarımızdan helallik istiyorum. dedi. Ya,
helallik isteyen bir Cumhurbaşkanı ne yapar? Yurttaşlarına
gelir aktarır. Ama o ne yapıyor? Yurttaşların almaya
çalıştığı benzine, mazota zam yapıyor. Geçenlerde
benzine 55 kuruş, motorine 67 kuruş, oto gaza 35 kuruş zam
getirdiler. Böyle mi helalleşeceksiniz yurttaşlarımızla?
Değerli arkadaşlar, vergiyi kamyoncuya
yüklüyorsunuz, taksiciye yüklüyorsunuz, minibüsçüye yüklüyorsunuz. Sonuç
olarak, benzine, mazota gelen zamlar da arkadaşlar, diğer
zamları tetikliyor. Ya, her şeye zam gelmiş durumda. Şu
anda asgari ücret 2.825 lira. Peki, açlık sınırı kaç para
arkadaşlar? 2.830 lira. Yani vatandaşın karnını
doyurmak için bile şu anda asgari ücret yetmiyor. Zamlar yeni zamları
getiriyor ve yurttaşlarımız bu zamların altında
eziliyor arkadaşlar.
Bu açıdan biz, İYİ Partinin
verdiği bu önergeye destek veriyoruz. Gelin, yurttaşın
sırtına bindirdiğiniz bu zamları Meclis olarak
araştıralım ve adaletli bir ekonomik düzen kuralım diyorum
arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, pek
kısa bir söz talebim vardı.
BAŞKAN Tabii, Sayın Özel, 60a göre
yerinizden bir dakika söz veriyorum.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Malatyanın Yeşilyurt ilçesinin
bazı köylerindeki taş ocaklarına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Malatya ilimizin Yeşilyurt ilçesinin Atalar, İkizce, Görgü ve
Seyituşağı köylerinin muhtarları bugün Meclisteler ve bütün
siyasi parti gruplarına ulaşmaya çalışıyorlar.
Bölgelerinde taş ocaklarından dolayı hem su kaynaklarının
hem de yaşam alanlarının tehdit edildiğini ifade ediyorlar.
Bu konuyla ilgili -Genel Kurulumuzu da izliyorlar- tüm siyasi parti
gruplarına bu konudaki taleplerini iletiyorlar. Ben de onların
taleplerinin arkasında olduğumuzu ifade etmek istedim.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve
arkadaşları tarafından, akaryakıt ürünlerine yapılan
yüksek özel tüketim vergisi (ÖTV) artışı ve zamlardan
vatandaşlarımızın, esnaflarımızın,
işletmelerimizin, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin korunması ve
ortaya çıkan sorunların araştırılması
amacıyla 27/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Orhan Sümer.
Buyurun Sayın Sümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Malatyadan gelen muhtarlarımıza
Hoş geldiniz. diyorum.
Değerli milletvekilleri, iktidar ne yazık
ki ekonomi yönetimini beceremiyor. Bu durumu düzeltmek için de sürekli olarak,
başta akaryakıt ve enerji fiyatları olmak üzere, zam
yapıyor yani fatura vatandaşın boynuna biniyor. AKP iktidara
geldiğinde vatandaş benzinin litre fiyatına 1 lira 48 kuruş
öderken on dokuz yıllık AKP iktidarı sonunda fiyat 7 lira 80
kuruş oldu. Son on senedir ise fiyatlar artık hesaplanabilir olmaktan
maalesef çıktı. İktidar artık Türkiyeyi yönetmekten o
kadar uzak ki benzin ve motorin fiyatlarını belirlemesini dahi
beceremiyor. Bundan bir sene önce, mayıs ayında, maalesef, otuz
altı saatte bir zam yapıldığını gördük. Son gelen
zamlardan sonra halk arasında espriyle kullanılan 50 liralık
alıyorum. söylemi bile zora girmiş durumda çünkü vatandaş,
bırakın benzin almayı, varsa arabasını satar durumda.
Bu sabah yine doğal gaza zam haberiyle uyandık. Milletin krediyle
aldığı arabasının benzinine, çiftçisinin traktörüne,
mazotuna zam gelirken zenginin teknesinde kullandığı
akaryakıta zam gelmiyor. Niye? Çünkü ÖTVsi yok; çünkü iktidar milletini
değil, sadece kendi yandaşını, saray
sevdalılarını düşünüyor. Mazot, benzin ve akaryakıt
fiyatları bu kadar yüksekken, girdi maliyetleri bu kadar
artmışken yurdumun çiftçisi nasıl toprağını
ekecek, traktörünün deposunu nasıl dolduracak?
Bakın, ÖTVye yapılan son zamla
vatandaşımızın cebinden tekrar ne kadar çıkıyor?
Cebinden günlük 59 milyon, aylık 1,7 milyar, yıllık 22 milyar
daha fazla para çıkacak. Yani, bu ne demek sayın milletvekillerimiz?
Zaten pandemi dolayısıyla çok zor durumda olan, iş yapamayan,
evine ekmek götüremeyen taksici esnafımıza, dolmuşçu esnafımıza,
servisçi esnafımıza, nakliyeci esnafımıza Sen tamamen
ortadan yok ol. demektir.
Öğrencilerimizin sorunları çözülmüyor;
öğretmenlerimizin, polislerimizin, doktorlarımızın 3600 ek
göstergesi verilmiyor ama sarayın örtülü ödenek harcamaları günlük 11
milyon lirayla rekor kırmış durumda. Orada haksızlık
vardır, talan düzeni vardır, yetim hakkı vardır. Esnaf
siftah yapmadan kepenk kapatıyorsa; çiftçi ektiğini biçemiyor,
biçtiğini satamıyorsa; emekli, ev kirasını ödeyemiyorsa;
çocuğuna harçlık veremediği için babalar intihar ediyorsa o
ülkede saraylara değil, vatandaşın yarasını saranlara
ihtiyaç vardır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, vatandaşın tüm
yaralarını sarmaya talibiz. Sayın Genel Başkanımızın
dediği gibi, seçim için hazırız, bekliyoruz diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Uğur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Önergede akaryakıt ürünlerinde ÖTV konusuna
değiniliyor ve aşırı zamlardan bahsediliyor.
Petrol fiyatlarında meydana gelen fiyat
artışı ve döviz kurlarından kaynaklanan
değişimden dolayı maliyet artışları oluyor; bu
maliyet artışlarını tüketiciye yansıtmamak adına
17/5/2018 tarihinde eşelmobil uygulamasına, sistemine
geçilmiştir. Yani, bu ne demek? Petrol fiyatlarına zam geldiği
zaman devlet ÖTV alacağının bir kısmından vazgeçerek
tüketiciyi rahatlatmaya başlamıştır. Hangi tarihte?
17/5/2018 tarihinde. Eşelmobil uygulaması olmasaydı bugün
motorinde ÖTV 2,05 TL olacaktı. Bugün kaç para? 1,06 TL. Benzinde ÖTV ne
kadar olacaktı eşelmobil uygulaması olmasaydı? 2,55 TL.
Bugün ne kadar ödüyor vatandaşımız, tüketicimiz? 1,32 TL. Yani
arkadaşlar -vatandaşımızın, bizi izleyen milletimizin
daha iyi anlayabilmesi için- bugün motorin 8,10 TL olması gerekirken
eşelmobil uygulamasıyla, sistemiyle 6,53 TLdir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Vatandaş
biliyor, üste para da veriyorsunuz, üste para(!)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Yani devlet vergi
alacağından vazgeçtiği için vatandaşımızın
cebinden, tüketicinin cebinden daha az bir para çıkmaktadır.
Bir de aşırı zam var mı yok mu,
o konulara değinmek istiyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Üste para
veriyorsunuz galiba ama vatandaş görmüyor(!)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) - 17 Mayıs
2018 tarihinde -burayı çok iyi dinleyin değerli vekillerim-
akaryakıtta ÖTV kaç paraydı? Bakıyoruz; 1,79 TL. Bugün kaç para?
1,06 TL. Aşırı zam mı var, indirim mi var, bunu
milletimizin takdirine sunuyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
Helal olsun, bravo!
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bazı vekillerimiz yandaşları beslemekten söz
ettiler. Evet, bizim 84 milyon yandaşımız, 84 milyonu
Allahın izniyle beslemeye de devam edeceğiz. Niye bunu söylüyorum?
Değerli arkadaşlar, 2018 yılında devletin özel tüketim
vergisinde almaktan vazgeçtiği rakamı açıklıyorum,
burayı da çok iyi dinleyin: Devletimiz 12,6 milyar TL vergi
alacağından vazgeçmiştir. Bu,
vatandaşımızın, 84 milyonun, akaryakıt kullanan bütün
vatandaşlarımızın cebinde kalmıştır.
15/5/2021 tarihinde, dört buçuk aylık dönemde devlet ne kadar vergi
alacağından vazgeçti? 12,4 milyar lira. Bu para kime gitti? 84
milyona yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza, milletimize
gitmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Benzin 8 lira
oldu, 8 lira! Benzin 8 lira!
UĞUR AYDEMİR (Devamla)
Dolayısıyla, zamdan bahsetmek değil, devletimizin
uygulamış olduğu politikalara teşekkür etmek lazım
diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan...
BAŞKAN Ben yoklama talebini aldım ama
önce...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben vazgeçtim efendim.
BAŞKAN Vazgeçtiniz, peki.
İYİ Parti Grup önerisini
oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi
vardır, yoklama işlemini gerçekleştireceğim.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Aydoğan, Sayın Hamzaçebi, Sayın Zeybek, Sayın Arı,
Sayın Gürer, Sayın Antmen, Sayın Akın, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Başevirgen, Sayın Ünver,
Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Sarıaslan, Sayın
Aydınlık, Sayın Başarır, Sayın Göker, Sayın
Şahin, Sayın Bankoğlu, Sayın Berberoğlu, Sayın
Özer.
Bir kişi daha gerekiyordu ama
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, aynı anda 20 kişinin ayağa kalkması
lazım, kalkmadıysa yoklama talebi düşmüştür.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 25 kişi ayağa
kalktı, 20de durdu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, yoklama talebi düşmüştür. İç Tüzük açık ve
net, 57nci maddeye göre aynı anda 20 kişi ayağa kalkarak
yoklama talebinde bulanabilir.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
arkadaşlarımız yazarken Sayın Gürerin ismini
atladıkları için... 20 ismi okuduk.
ORHAN SÜMER (Adana) Niye atlamışlar?
BAŞKAN Kim sordu niye atlamışlar
diye? Vaz mı geçtiniz?
ORHAN SÜMER (Adana) Bu adamı sayamıyor
musunuz, sayamadınız mı?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yoklama
işlemi için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:17.24
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik
sisteme girebilen arkadaşlarımız pusula verdilerse lütfen
pusulalarını geri alsınlar, pusula veren milletvekillerimiz de
salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın Mehmet Habib Soluk? Burada.
Sayın Serkan Bayram? Burada.
Sayın Hüseyin Yayman? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere devam ediyoruz.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve
arkadaşları tarafından, akaryakıt ürünlerine yapılan
yüksek özel tüketim vergisi (ÖTV) artışı ve zamlardan
vatandaşlarımızın, esnaflarımızın,
işletmelerimizin, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin korunması ve
ortaya çıkan sorunların araştırılması
amacıyla 27/5/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, El Nusraya silah gönderilmesiyle
gündeme gelen SADAT adlı kuruluşun faaliyetlerinin
araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
1/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 1/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
1 Haziran 2021 tarihinde Siirt Milletvekili, Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(13089 grup numaralı) El Nusra'ya silah gönderilmesiyle gündeme gelen
SADAT adlı kuruluşun faaliyetlerinin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 1/06/2021 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Mehmet Tiryaki, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, çok uğultu var
lütfen biraz sessizlik rica ediyorum. Lütfen sayın milletvekilleri.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle sizleri ve ekranları başında bizleri
izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
El Kaidenin Suriye kolu El Nusranın
devamı olan Heyet Tahrir el-Şama silah gönderdiği iddia edilen,
yine, resmî internet sitesinde uluslararası savunma
danışmanlık şirketi olduğunu söyleyen SADAT ve benzeri
kuruluşların araştırılması ve faaliyetlerine
ilişkin incelemelerin yapılması amacıyla bir
araştırma komisyonu kurulmasını öneriyoruz.
SADAT, gerçekten araştırılması
ve incelenmesi gereken bir şirket çünkü bu şirket uluslararası
savunma alanında danışmanlık ve askerî eğitim veriyor
çünkü bu şirket suikast eğitimi ve gayrinizami harp eğitimi
verdiğini söylüyor çünkü bu şirket kuruluş amacının
kontrgerilla eğitimi vermek olduğunu gizlemiyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu ve benzeri şirketleri araştırmalıdır çünkü
bu şirketin kurucusu şirketi tanıtırken aynen şöyle
söylüyor: Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız.
Bu amaçla olsa gerek, şirketin logosu Arapça ve Türkçe. Şirketin
logosunda bir dünya haritası var ve Müslüman ülkeler yeşil biçimde
gösterilmiş ve şirketin logosunun altında Türkçe ve Arapça
yayın yapılıyor.
Şirketin internet sitesinde, Emniyet
teşkilatı için polis akademileri, polis meslek yüksekokulları,
polis kolejleri ve polis eğitim merkezleri kurabileceği; bu
eğitim merkezlerinde hizmetleri bizzat verebileceği veya organize
edebileceği yazıyor. Hiç kimse de Siz kimsiniz, hangi yetkiyle polis
akademileri açıyorsunuz, hangi yetkiyle polis koleji açabileceğinizi
iddia ediyorsunuz? demiyor. Bunu söylemediği gibi, şirketin
kurucusu, yönetim kurulu başkanı Cumhurbaşkanı
başdanışmanı yapılıyor, Güvenlik ve Dış
Politikalar Kuruluna üye yapılıyor. Şirketin gelir
kaynakları neler, hiç kimse bilmiyor. Hiçbir kamu kuruluşu bu
şirketi denetlemiyor, denetliyorsa da kamuoyuyla paylaşmıyor.
Pek çok gazeteci bu şirketin en önemli gelir kaynağının
örtülü ödenek olduğunu söylüyor ama herkes sessiz. Şirketin
kurulduğu 28 Şubat 2012den bugüne pek çok milletvekili onlarca soru
önergesi verdi, SADATla ilgili sorular sordu fakat Millî Savunma
Bakanlığı bu soruların hiçbirisine tatmin edici bir cevap
vermedi. Şirketin Tokat ve Konya başta olmak üzere en az 7 ilde
silahlı eğitim kampları olduğu söylendi ama buna dair
hiçbir araştırma yapılmadı fakat şirket cevap verdi,
dedi ki: Bizim hiçbir yerde silahlı eğitim kampımız yok.
Aynı şirket Biz dünyanın hiçbir yerinde eğitim
vermiyoruz. da diyor, aynı şirketin başkanı,
Cumhurbaşkanı tarafından bir gün alınabiliyor görevden ama
şirket, olduğu gibi aynı amaçlarla Türkiyede faaliyetine devam
ediyor.
Bakın, devletin resmî silahlı güçleri
dışında ama devlet adına
çalıştığını söyleyen her türlü güç konusunda
hepimizin ciddi bir şekilde hassas olması gerekir çünkü devlet ya
açık olacak, şeffaf olacak, hukuk devleti olacak ya da karanlık
bir devlet olacak. Bizler kontrgerilla derken, bizler gayrinizami harp derken,
gladyo derken, Hizbikontradan bahsederken Patagonyadan bahsetmiyoruz, bu
ülkede, bu topraklarda yaşananlardan bahsediyoruz. Bu suç örgütlerini, bu
karanlık örgütleri bu ülkede yaşayan herkes biliyor, 77 1 Mayısından
biliyor, 12 Eylülcülerden biliyor, Maraştan, Çorumdan, Sivastan
biliyor, 90lı yıllarda işlenen on binlerce faili meçhul
cinayetlerden biliyor.
Bakın, Kürt şehirlerinde uygulanan
sokağa çıkma yasakları sırasında bazı JÖH ve PÖH
üyeleri duvarlara ırkçı ve faşist sloganlar yazıyordu ama
aynı zamanda -tırnak içerisinde- kendisine güvenlik görevlisi
denilenlerin bir kısmı da duvarlara Arapça yazılarla esedullah
timi yazıyordu; IŞİD gibi, El Nusra gibi, Heyet Tahrir
el-Şam gibi örgütlerin sloganlarını atıyordu. Giydikleri
üniformanın üzerinde de Arapça yazılar yer alıyordu. Kimdi bu
esedullah timleri? Ordu içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Kimdi bu esedullah timleri?
Sayın Başkan, bir dakika
BAŞKAN İlave süre vermiyorum artık
Sayın Tiryaki, buyurun
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Neden?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
tek bana mı söz vermiyorsunuz Başkan?
BAŞKAN Size vermiyorum Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
tek bana mı söz vermiyorsunuz?
BAŞKAN Evet.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitireceğim için söyleyeceğim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çok ayıp ama
Başkan ya, cümlesini tamamlasın!
BAŞKAN Sayın Toğrul, böyle bir
şey olabilir mi?
Sayın Danış Beştaş, lütfen,
siz biliyorsunuz. Yani açıkladım, ek süre vermeyeceğimizi
söyledim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizden
önce verdiniz.
BAŞKAN Sadece gündem dışılarda
verdik, onun dışında vermiyoruz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Kimdi bu esedullah timleri? Genelkurmayın emri altında esedullah
timleri yoksa kendisine Esedullah timleri. diyenler kimler? Eğer bugün,
bu esedullah timi gibi örgütlerle iş yaparsanız, bir sabah
uyanırsınız, bir kişi itiraflarda bulunur ve 50 milyon
kişi bunları izler. O yüzden, kiminle oturup
kalktığınıza dikkat edin diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Sen de dikkat et
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
60a göre bir dakikalık söz istiyorum.
BAŞKAN Tabii ki.
60a göre yerinizden bir dakika
Buyurun Sayın Türkkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Manisa Milletvekili Uğur
Aydemirin İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve emniyet teşkilatı tayin yönetmeliğine
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, öncelikle, bir önceki oturumda Adalet ve Kalkınma
Partisi adına konuşan sayın milletvekilimize bir cevap olsun
istiyorum.
Doğru, Akaryakıt zamları öncelikle
ÖTVden karşılanacak. diye Her zam pompaya
yansıtılmayacak, ÖTVden karşılanacak. deniliyor. Ertesi
gün de yapılan zamla o ÖTVden yapılan sübvansiyon geri
alınıyor yani zam yapmaya devam ediyorsunuz. Petrol fiyatları
ortada, sizin akaryakıt fiyatlarınız ortada; petrolde
düşüş var, sizde yükseliş var. Niye? Delik çok büyük, çok
açık yani onunla baş edemiyorsunuz. Nereden para
alacağınızı şaşırmışsınız,
problemin büyüğü orada.
Ben, bir de Emniyet teşkilatındaki tayin
yönetmeliğiyle ilgili bir şey söylemek istiyorum: Bu tayin
yönetmeliğinde bir değişiklik yapıldı. Daha önce,
polislerin bakmakla mükellef olduğu anne ve babaları tayinlerde ipka
gerekçesi sayılıyordu. Yani annesi hasta olan, babası engelli
olan polislerin 2nci Şark tayinleri yapılmıyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın sözünüzü lütfen.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şimdi, bu
yönetmelikte bir değişiklik yaptınız. O tecrübeli polisleri
2nci kez şarka gönderiyorsunuz veyahut da diyorsunuz ki Emekli olun.
Bundaki amaç şu: Eski polislerin hepsini tardederek yerine ak polisleri
-yani Hitlerin SS" askerleri gibi- istihdam ediyorsunuz. Bu, iyi bir
sonuç getirmeyecek. Bekçiler konusunda sizi ikaz etmiştik,
yaşanılanlar ortada. Bu konuda da ikaz ediyoruz: Yapmayın, bu
eski polislerin tecrübesine ihtiyacınız var, onları
emekliliğe zorlamayın.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun, 60a göre
yerinizden bir dakika söz veriyorum.
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok kısa şunu
söyleyeceğim Sayın Başkan, biraz önce yoklama işlemine
başladığımız için ifade edemedik, sonra da ara
verildi: Esnafa destek verdiğini Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı ilan etti; 2 pazartesi önce 6,5 milyar liralık destek
vereceğiz. diyerek övündüler, ertesi gün akaryakıta yapılan
zammın vatandaşa yıllık maliyeti 22 milyar lira yani esnafa
1 verdiler tam 4 katını vatandaştan aldılar
dolayısıyla o esnaftan da aldılar. Adaletsiz bir vergi sistemi
var; zenginlerin az, yoksulların çok vergi verdiği, zenginlerin
vergiyi vermekten kaçınabildikleri, kaçırabildikleri ama
yoksulların yaşamak için sürekli dolaylı vergi ödedikleri bir
sistemde pandemi yardımı diye 6,5 milyar lira verilip 22 milyar
lira vatandaştan dolaylı vergi toplanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Esnafımız bilsin ki
kendisine yapılan 6,5 milyar liranın tam 4 katı hepimizden, en
çok da orta direkten ve düşük gelir seviyesindeki sürekli zorunlu tüketim
malzemelerini tüketen, akaryakıt fiyatlarındaki artıştan
dolaylı etkilenen ürünleri kullanan vatandaşlarımızın
cebinden çıkmıştır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, El Nusraya silah gönderilmesiyle
gündeme gelen SADAT adlı kuruluşun faaliyetlerinin araştırılması
amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerinde İYİ Parti Grubu adına Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu grup önerisi ülkemizdeki sapkın
teşkilatlanmalardan birine atıf yapmaktadır. Fanatizmin,
ilkelliğin, ekstrem savrulmaların mümessili ne kadar örgüt varsa
bunlarla tavizsiz mücadele varoluşumuzun gereğidir. İster
aşırı sol ve bölücü, ister aşırı sağ ve
bedevi, sapkın tüm örgütler Anadolu'dan mevcudiyetimizi silmek için
canhıraş bir gayretin içerisindedirler. Ülkenin tapusunu delme
girişimleri millî bünyenin duvarına çarparak yüz geri edileceği
aşikârdır.
Değerli arkadaşlar, söz konusu SADAT ve
türevleri Türkiye ve İslam dünyasında irili ufaklı faaliyet
göstermektedir. Bunların temel karakteristikleri; kozmopolit, ilkel,
Selefi, Arabi ve ayrımcı olmalarıdır, ilaveten
bazıları emperyalist güçlü devletlerin istihbarat birimlerinin basit
aletleridir. Ellerinden gelse Türke ve Türklüğe dair cümle
müktesebatı yok etmek için hemen taarruza geçecekler fakat böyle bir
hareketin aziz Türk milletinin tepkisine yol açacağını
bildiklerinden elverişli zamanı kolladıkları
açıktır. Son zamanlarda Türk milletine ve Atatürke yönelik
saldırılar en büyük delildir. El Kaide, El Nusra, Hamas,
IŞİD, İhvan gibi örgütlerle İslamiyetin uzaktan
yakından bir ilgisi yoktur. Selefi düşüncenin temel
alındığı bu yol, güncel yorumlarla bütünüyle İslami
tefekkürden ve medeniyetten uzaklaşarak marjinalleşmişlerdir.
Daha doğrusu, bağlı oldukları merkezler tarafından
böyle olması istenmiştir.
Değerli arkadaşlar, kafa kesen, göz
çıkaran, el kesen, kan döken bu sözde İslamcı,
şeriatçı katiller sürüsü bizatihi Allahın emirlerine
karşı ağır günah işleyen insan müsveddeleridir.
Bunlara tolerans göstermek aynı çirkefin içerisine yuvarlanmak demektir.
Dolayısıyla, FETÖ gibi iş birlikçi sözde İslamcılara,
çıkarcı, ahlaksız sözde İslamcılara yardım etmek
ne büyük gaflettir. Türkiyenin Selefi yöntemleri kullanan İhvan tipi
paramiliter teşkilatlara asla ihtiyacı yoktur. Bir milletin
uluslararası camiada itibarı total düşünce birikiminin bir
medeniyet yaratabilme istidadıdır. Eğer din bunu engelliyor, baskılıyor
ya da yasaklıyorsa, medeniyet yaratma kabiliyeti azalmaktaysa orada
radikalleşme prim yapar. Dolayısıyla bu tür
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan, bitiriyorum, son cümlem.
BAŞKAN Tamamlayın ama açmıyorum
mikrofonu Sayın Çelik, kayıtlara geçsin.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) İşte,
son cümlemiz: Sözde İslamcılar, sapkınlar bu merkezi yani millî
merkezi yok etmek için gayret ediyorlar. Bunu dikkatinize sunuyor, hepinize tekrar
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, SADAT, emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından 28 Şubat 2012
tarihinde kuruldu. SADAT misyonunu kendi web sitesinde Uluslararası
alanda silahlı kuvvetlerin ve iç güvenlik güçlerinin organizasyonu, iç
güvenlik ve savunma alanında stratejik danışmanlık, iç
güvenlik ve askerî eğitim ile donatım alanlarında hizmet
vermek. olarak tanımlıyor. Devamında İslam ülkeleri ve
İslam ordusu kurma gibi hedeflerden bahsediyor.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, 15
Temmuz darbe girişiminin ardından SADATın kurucusu emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdiyi Cumhurbaşkanlığı
başdanışmanlığına getirmişti. SADATın
kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Ocak 2015teki çözüm
sürecinin ulaştığı aşamada ASDER-ASSAM Raporu
sunumunda yaptığı konuşmasında Türkiyeye eyalet
sistemi getirilmelidir, PKK ile hemen görüşülmelidir,
Cumhurbaşkanlığı Forsuna bir yıldız daha
eklenmelidir. demişti. Hızını alamayan SADAT kurucusu,
başka bir yerde de Anayasada laiklik ilkesi olmasın. diye eklemişti.
Adnan Tanrıverdinin Cumhurbaşkanlığına
başdanışman olarak göreve getirilmesinde bu görüşlerin
etkisi oldu mu olmadı mı bilemiyorum ama AK PARTİ milletvekilli
arkadaşlarımızın ortakları Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekillerine bunu uzun uzadıya anlatmaları gerektiğini
düşünüyorum. SADATla Türkiyeyi eyaletlere bölme
hazırlığı mı yapılıyor? SADAT hangi
örgütlere silah yardımı yapıyor? Bunlar cevaba muhtaç sorular.
Bakın, değerli milletvekilleri, ben
demiyorum, bizzat SADATın kurucusu ve Sayın Cumhurbaşkanının
Danışması söylüyor. Ben üç yıldır soruyorum; 2018de
verdiğim soru önergesinde var, 2021de verdiğim soru önergelerinde
var: SADATın amaçları nelerdir? Neler yapmaktadır? Cumhurbaşkanlığı
Bilmiyorum. diyor, Millî Savunma Bakanlığını işaret
ediyor. Ona da soruyorum, o da doğru düzgün bir cevap vermiyor, daha
doğrusu geçiştiriyor. Savunma Bakanlığının,
kontrgerilla eğitimi verdiğini beyan eden bir dernekle ilgili
Denetleme görevimiz yok. demesi de çok manidar. Yani silahlı eğitim
veren bir kurum denetlenmiyor mu? Vahamete bakmanızı rica ediyorum.
Burası kabile ülkesi değil sayın milletvekilleri.
El Nusra, El Kaide ve IŞİD terör
örgütleriyle SADATın ilişkisinin olduğuna ve SADAT
tarafından IŞİD militanlarının eğitildiğine
dair iddialar doğru mudur? Doğru ise utanç vericidir. SADATın
bu örgütlere silah gönderdiği iddia ediliyor, eğer bu doğru ise
vahameti korkunçtur.
Cumhuriyet Halk Partisi ve HDP binalarına
saldıran Osmanlı Ocakları ile SADAT arasında bir
bağlantı var mıdır, eğitimleri yaptırılıyor
mudur? Bunlar da çok vahim sorular ama daha da önemlisi, SADAT heyeti 7 Mart
2016 tarihinde Genelkurmay Genel Plan ve Prensipler Başkanı
Korgeneral Salih Ulusoyu ziyaret etti. Bu kişi 15 Temmuz darbe
teşebbüsünden sonra tutuklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALPAY ANTMEN (Devamla) Peki, ben size bir şey
söylüyorum: Burada yapılan görüşmenin içeriği nedir? Hangi
konular görüşülmüştür? 250 şehidimizin olduğu hain darbe
girişiminde kimlerin katkısı vardır, ne tür etkisi
vardır?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Antmen.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
Eğer SADATın
araştırılmasına hayır derseniz hem halkın hem
de tarihin huzurunda sizler bu karanlık ilişkiler ağında
anılacaksınız. Eğer verilecek cevaplardan
korkmuyorsanız, buyurun araştıralım.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Antmen, teşekkür
ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Ahmet Kılıç.
Sayın Kılıç, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET KILIÇ (Bursa)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; HDPnin verdiği
grup önerisi aleyhine grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Genel Kurulumuzu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
İddiaların mesnedi üzerinde herhangi bir
bilgi, belge veya delil bulunmuyor. Kimileri de bu iddiaları
inandırıcılığı varmış gibi
yansıtıyor ve toplumu yanıltmaya çalışıyor. Bütün
bunlara şaşırmıyoruz çünkü maalesef, iftira ve çamur
atmayı siyaset üretmek zannedenler var, bundan dolayı da siyaset
adına üzüntü duyuyoruz.
Ne ilginçtir ki öneri kaleme alınırken
kaynak belirtme konusunda oldukça çekimser davranılmış. Öneriye
baktığımızda somut bir suçlama, bilgiye, belgeye dayanan
bir açıklama göremiyoruz ancak yurt dışında Türkiye
aleyhtarlığı yapan mahfillerin sözcülüğüne soyunan bir
yapı görüyoruz burada.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bu ülkede sadece son beş yılda 30 ulusal, 13
bölgesel, 312 yerel olmak üzere toplamda 355 suç örgütü çökertilmiştir.
Daha 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün etkileri tazeyken bile ısrarla
ve kuvvetle terör örgütlerinin üzerine gidilmiş, yurt içinde ve yurt
dışında PKK, YPG, DHKP-C, DAEŞ ve FETÖ gibi birden çok
terör örgütüyle mücadele edilmiştir. Bu mücadeleyi Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğindeki AK PARTİ iktidarları yapmıştır.
Bunlar ortada değilmiş gibi, sanki Türkiye Cumhuriyeti devleti
illegal faaliyetlerin odağındaymış gibi konuşmak
çaresizliktir, âcizliktir.
Biz Türkiye aleyhtarlarını çok iyi
biliyoruz, çok iyi tanıyoruz. Suriyede terör örgütü PKKnın
uzantısı YPGnin çocuk yaştaki kişilerin eline silah
verirken onlara sessiz kalışlarından biliyoruz. Rusya ve
İranın Suriyedeki gayrimeşru faaliyetlerine kör ve sağır
olanlardan dolayı biz Türkiye aleyhtarlarını çok iyi biliyoruz.
Bunları bir kez daha hatırlatmak istedim.
Söz konusu araştırma önergesine gelince,
bu ülkenin hâkimleri, savcıları ve işleyen bir adalet
mekanizması var. Elinde bilgi, belge, delil bulunan kim varsa gidip bu
konularda ilgili mercilere başvurabilir ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulu, kaynağı meçhul dedikodu ve iftiraları
araştırmakla bir şekilde memur değildir diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun
lütfen, yerinizden bir dakika
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hatip bizi iftira ve çamur atmakla, ayrıca
çaresizlik, âcizlik içinde Türkiye aleyhtarlığı yapmakla
suçladı. Sataşmadan söz istiyorum.
AHMET KILIÇ (Bursa) Türkiye
aleyhtarlarını suçladım.
BAŞKAN Buyurun sataşmadan
Süreniz iki
dakikadır, uzatmamız yok biliyorsunuz.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Bursa
Milletvekili Ahmet Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu, dikkatle
dinledim, sayın hatip önergemizi öncelikle Mesnetsiz, hiçbir
dayanağı yok. diye ifade etti. Yalnız, şunu söyleyeyim,
eğer halk bilmiyorsa onlara da ifade etmiş olayım: SADAT, MGK
toplantılarına katılıyor ya, kurula. Herhangi biri, biz
gidip katılabiliyor muyuz? Orası çay ocağı mı? Yani
bir şirket kurulmuş ve bu, uluslararası
danışmanlık şirketi diye silahlı eğitim
konusunda bir danışmanlık şirketi olarak kurulmuş.
Bizim önergemizde bunların bütün dayanaklarını yazma gibi bir
şansımız yok çünkü önergenin karakter, kelime sayısı
sınırlıdır. Ayrıca biz dedikodulara dayanarak asla bir
önerge vermeyiz. SADATla ilgili de sadece bugün değil, geçmişte de
birçok soru önergesi verdik, araştırma önergesi verdik ve bu
işin ucu ta MİT tırlarına kadar dayanır. O zaman
MİT tırlarıyla ilgili soruşturma açan savcının
başına nelerin geldiğini biliyoruz. Yine, Can Dündar ve
diğer gazetecilerin Cumhuriyet gazetesinde bunu haber yaptıkları
için ne olduğunu biliyoruz.
Bugün ne oldu? Bugün SADATla ilgili yeni iddialar
ortaya atıldı. İddia diyorum bakın, siz de Cumhuriyet
savcıları ve hâkimler bunun gereğini yapsın. diyorsunuz.
Kesinlikle katılıyorum. Bizim tam da bu sebeple
Cumhuriyet
savcıları ve hâkimler, yargı erki bunun gereğini
yapmıyor, yapamıyor; iradesi bağlı, iktidarın elinde.
Aslında iradesi bağlı olmasaydı zaten yapması
gerekiyordu. Şu ana kadar soruşturma açması gereken hiçbir
şeye açmadı. Biz de Meclis -halkın Meclisidir diyoruz- halk
iradesinin tecelli ettiği yerse diyoruz bu SADAT, El Nusraya, El
Kaideye, Tahrir el-Şama, El Kaidenin, IŞİDin uzantılarına
ve ortaklarına niye silah gönderdi, bunu gelin,
araştıralım, bulalım diyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
aslında aynı gerekçeydi ama açmamı isterseniz ifade edeyim:
Sayın Alpay Antmen, konuşması sırasında devlet
dışı unsurların etkili olmasından bahsetmişti.
Sayın hatip de Devlet dışı unsurların etkili
olduğunu söylemek çaresizliktir, âcizliktir. diyerek doğrudan bir
sataşmada bulundu. 69a göre cevap hakkı istiyoruz.
BAŞKAN - Bir tespittir ama yani
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama efendim, Bunu demek
âcizliktir, çaresizliktir. deyince sataşma oluyor o zaman.
BAŞKAN Bakın Sayın Özel, siz
tecrübeli bir Grup Başkan Vekilisiniz, eğer bunları, bütün bu
söylemleri sataşmaya kadar indirirsek, karşılıklı
eleştirileri bir sataşma olarak ele alırsak bu süreçleri
sürdürmemiz mümkün değil ama bu sefere mahsus olmak üzere Sayın
Antmene söz vereceğim.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıçın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, diyorsunuz ki bu devlet
dışı örgütlenme yok veya başka bir şey yok veya SADAT
sudan çıkmış ak kaşık. Buradaki iddiaları,
ithamları biz söylemiyoruz. Buradaki iddiaları sizin parti
grubunuzdaki insanlar söylüyor, milletvekilleri söylüyor, bütün televizyonda,
basında, her yerde görüyoruz. İddialar yenilir yutulur gibi
değil. Ben hukukçuyum, bu iddialar gerçek olmasa bile eğer biz burada
bunları araştırmazsak aklamış oluyorsunuz.
Bakın, en önemli iddia, 7 Mart 2016 tarihinde
SADAT heyeti, FETÖden tutuklanan Korgeneral Salih Ulusoyla ne görüştü?
Araştıralım. 15 Temmuza giden yolda bunun bir etkisi var
mı? Araştıralım. Hadi ondan vazgeçtik, ya Adanada MİT
tırları yakalandı, içinde silahlar var. Doğrudur,
yanlıştır; yapılmalıdır,
yapılmamalıdır; ayrı. Ama bunları kim gönderiyor?
Bakın, Suriye'de akan kanın hesabını kim verecek? Biz neden
buna bakmıyoruz? Her şeyi boş verin, bunlar
araştırılmazsa, ret oyu verirseniz buna bir nevi, hukuken ortak
olmuş olursunuz. Bundan herkes bahsediyor. Çıkıyor, mafya lideri
olduğu iddia edilen biri pazar günleri sabah saatlerce yayın
yapıyor, bunları araştırmıyorsunuz. Bir bakana,
şimdi de Sayın Cumhurbaşkanına bu adam laf ediyor,
araştıralım, belki de yüzde 99 yanlış ama
araştırmadan bunun yanlış olduğunu bilemezsiniz,
yanlış olduğunu söyleyemezsiniz.
Bugün SADAT silahlı eğitim veriyorsa bu,
Türkiyenin geleceğine dinamit koymaktır, Türkiyenin
barışına ihanettir, Türkiyenin kardeşine ihanettir. (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiyede Silahlı Kuvvetlerden
başka, güvenlik kuvvetlerinden başka kimsede silah olamaz. Hiç kimse
Türkiyenin birliğinden, bütünlüğünden daha önemli değildir,
bunu kim bozarsa bozsun Türk milleti karşısında olacaktır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, El Nusraya silah gönderilmesiyle
gündeme gelen SADAT adlı kuruluşun faaliyetlerinin
araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve
arkadaşları tarafından, Marmara Denizini istila eden müsilaj
sorununun araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 1 Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
1/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 1/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve
arkadaşları tarafından, Marmara Denizi'ni istila eden müsilaj
sorununun araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (2585 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 1/6/2021
Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesine geçmeden önce
Sayın Şahin, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, şehit olan Jandarma Uzman
Çavuş Hüseyin Mılıka Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hakkâride görevi başında kalp krizi
sonucu şehit düşen Payaslı hemşehrim Uzman Çavuş
Hüseyin Mılıkın vefatını üzüntü içerisinde öğrenmiş
bulunmaktayız. Kendisine Allahtan rahmet, acılı ailesine ve tüm
sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Bu vesileyle, başta Mustafa Kemal Atatürk ve
silah arkadaşlarının ve tüm şehitlerin ruhu şâd olsun.
Aziz milletimizin, Silahlı Kuvvetlerimizin ve Hatayımızın
başı sağ olsun diyorum. Işıklar içinde uyu
yiğidim, mekânın cennet olsun.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Ali Şeker ve
arkadaşları tarafından, Marmara Denizini istila eden müsilaj
sorununun araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 1 Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ali Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sadece ağacı değil, doğayı,
havayı, denizi savunan onurlu Gezi direnişinin 8inci yıl
dönümünde hayatını kaybedenleri saygı ve rahmetle anıyorum.
Karanlık gidecek, saray saltanatı çökecek; Gezi kalacak, gençler
geleceklerini tekrar kazanacak.
Yıllardan beri, Marmara Bölgesindeki rant yağması,
nüfus yoğunluğu ve sanayi kirliliği Marmarayı maalesef
müsilaj belasıyla yüz yüze bıraktı. Bu gördüğünüz, Marmara
Denizinin dibi; bu, Marstan çekilmiş bir görüntü değil, Marmaranın
getirildiği hâli gösteriyor. Bu da katledilen deniz mercanları;
artık oksijen yok, mercanlar da bir bir ölüyor. Denizin yüzeyi artık
mavi vatan değil, gri vatan hâline döndü atıklar yüzünden,
arıtılmadan atılan şehir atıkları yüzünden. Orada
artık problar bile batmıyor. Yüzeyde strafor tabakası gibi bir
tabaka oluşturdu, bu tabaka zamanla bir köpük tabakasına, daha da
kabarık bir tabakaya dönüşecek.
Ben, bunu Gemlikte bizzat kendim çektim ve orada,
bu berbat görüntü, kokuşan ve canlı hayatını,
canlılığını kaybeden bir deniz var. Denizin
kıyısı ile deniz arasında artık bir mavilik yok.
Bunlar neden meydana geldi? Uzun zamandır şehirlerin
atıkları, sanayilerin atıkları, kimyasal arıtmaya
tabii tutulmadan, biyolojik arıtmaya tabii tutulmadan doğrudan denize
döküldüğü için. Derin deşarj dedikleri deşarj yoluyla
halının altına süpürür gibi Marmara Denizinin altına
şehirlerin atıkları pompalandığı için bugünleri
yaşıyoruz ve bu süreç içerisinde de daha önceki görünenlerden çok
daha ağır bir tabloyla karşı karşıyayız.
2007de bir iki senede geçmişti ama bunun geçeceği, ne zaman
geçeceği belli değil.
Bizim, bunu önlememizin yolu, dediğim gibi,
biyolojik arıtmayı acilen hayata geçirmek ve bunu
yaygınlaştırmaktan geçiyor. Bir yandan, dediğim gibi,
pislik, Marmara Denizinin altına derin deşarjla deşarj
edilirken Trakyada da Ergene havzasındaki, oradaki sanayi
artıkları 2.500-3.000 fabrikanın sanayi artıkları
oradan 1 kilometre açığa, denizin altına bugünlerde yine
deşarj edilmeye başlanacak.
Bülent Şık, Ergene havzasındaki
kanseri, Dilovasındaki kanseri anlattığı için, deniz
yaşamındaki etkilerini anlattığı için, maalesef,
cezalandırılmak istendi ve bu da yetmezmiş gibi KHK'yle
işine son verildi. Halbuki, Bülent Şıkın dedikleri bugün
bir bir gerçek oluyor. Ergene'nin doğduğu yerde yaşam var,
Ergenenin döküldüğü yerde ölüm var ve bu ölüm ağırlaşarak
devam ediyor. Artık, Marmara Denizi diyor ki:
Atıklarınızı taşıyamıyorum,
pisliğinizle boğuluyorum, yeter artık, ben ölüyorum, ben
artık bu yükü taşıyamıyorum, gerekli tedbirleri alın.
diyor, Meclisi de göreve çağırıyor. Sadece deniz tabakası
yüzeyde değil böyle, denizin dibi de bu müsilajla kaplanmış
durumda ve gittikçe oksijen azalıyor, azaldıkça da dipte de
balık ölümleri başladı ve bu balık ölümleri de oksijeni
daha da azaltacak maalesef. Daha öncesinde, bu hızla yayılan kirlilik
balıkçılığı da tehdit ediyor, hastalıklara da
salgınlara da yol açacak ve bu zamanla turizmi de etkileyecek, insan sağlığını
da etkileyecek. 1997-1998 yıllarında, ben daha asistanken, Marmara
Denizi'nde tutulan hamsi balığında fotobakteri dediğimiz
bir kirlenme nedeniyle, güneşte, ışıkta canlanan bakteriler
diyeceğimiz bakterilerin yarattığı zehirlenme nedeniyle çok
sayıda zehirlenme görüyorduk. İki sene sonra bu tekrarladı ve
Marmara hamsisindeki bu kirlenme öyle bir noktaya geldi ki erken dönemde
avlandığında çok ciddi zararlara yol açabiliyor. O zamandan
uyarmaya başlamıştı Marmara ama biz
kulaklarımızı tıkadık, artık kulakları
tıkamayalım; bir yandan Kanal İstanbul'la kaynakları heba
etmeyelim, Karadeniz'den gelecek organik yükü bu organik yükün üzerine
yüklemeyelim, ölümü daha hızlandırıp bu cesedi daha fazla
kokutmayalım. Marmara Denizi öldü, artık çürüyüp kokmasın. Bir
de Kanal İstanbulun taşıyacağı yükü, yeni nüfusu
İstanbula yüklemeyin.
Burada, bizim bunu araştırmamızla
ilgili
Biliyorum ki yine araştırma önergesini reddedeceksiniz.
Gelecek kuşaklara karşı ne diyeceksiniz? Onlara borçlar
yüklüyorsunuz ve berbat bir doğa, ekokatliam, ekolojik katliam sunuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ŞEKER (Devamla) Bu ekolojik katliama
artık son vermek için Meclis görevini yapsın diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Her yeri
Haliçe çevirdiniz, Marmarayı bile; neyse.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Biz mi kirlettik?
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Hayrettin Nuhoğlu, buyurun lütfen. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Marmara Denizini istila eden müsilaj sorunuyla ilgili verilen
CHP grup önerisi üzerine İYİ Parti adına söz aldım.
Halk arasında deniz salyası olarak
bilinen müsilaj, son yıllarda görülenlerin en etkilisi olarak devam
etmektedir. Halk arasında bu şekilde adlandırılıyor ama
zamk gibi çok kötü bir görüntüsü var. Marmara Denizini kurtarmak ve korumak
elbette görevimizdir. Denizlerdeki ekosistemlerin iklim
değişikliğine bağlı olarak değişmesi ve
kirlenme sonucunda ortaya çıkan bu durum Marmara Denizindeki canlı
hayatını tümüyle olumsuz etkilemektedir. Bilimsel metotlarla her
türlü kirlenmeyi önlersek müsilajdan kurtulur, denizi korumuş oluruz.
Ancak Marmara Denizi son zamanlarda daha büyük bir
tehditle karşı karşıyadır çünkü bu tehdit Marmara
Deniziyle birlikte İstanbulu ve bütün bölgeyi çok daha olumsuz
etkileyecektir. Bu tehlikenin adı Kanal İstanbuldur.
Cumhurbaşkanı 29 Mayıstaki konuşmasında
İnşallah, haziran ayının sonunda Kanal İstanbulu
şehrimize kazandırmak üzere temelini atıyoruz. demiştir.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanı böyle söylüyor da yanında bulunan koca koca
danışmanlar, bakanlar demiyorlar mı: Fizibilite yok, proje yok,
ihale yapılmadı, ortada işi yapacak firma yok, temeli nasıl
atacağız? Demek ki diyemiyorlar. Biz burada defalarca ikaz ettik. Böylesine
ciddi sonuçları olacak bir konuda devlet ciddiyeti gerekir. Bakın,
size, bu konuda Cumhurbaşkanına doğru bilgileri
ulaştırmasını beklediğim kişinin bir televizyon
söyleşisinden aldığım sözleri aktaracağım. Bu
cümleler şu anda bu çatı altında birlikte görev
yaptığımız bir değerli milletvekiline aittir, hiç
değiştirmeden sunuyorum: Yapılabilir bir şey değil,
zaten kendisi de Hayalim. diyor. Proje olabilmesi için fizibilitesinin
olması lazım. İstanbul hiç kimsenin babasının
malı değil, İstanbulun topoğrafyasını
değiştirme hakkına hiç kimse sahip değildir. Bir
İngiliz Thames Nehri kirli akıyor, bir nehir daha açalım. dese
adamı sopayla kovarlar. Bir Fransız kalkıp dese ki 2nci bir
Eyfel Kulesi yapacağım, burası artık turistlere yetmiyor.
adamı sopayla kovalarlar. Hiç kimsenin İstanbulun
yapısını bozmaya hakkı yoktur. Sonuçta, neresinden
bakarsanız bakın, tutarsız bir hayaldir; fantezinin, hayalin
sonu yoktur.
Değerli milletvekilleri, ne güzel ifade
edilmiş. Benim beklentim, bu değerli milletvekilinin bu
görüşlerine sahip çıkarak Cumhurbaşkanına
tekrarlamasıdır. Konumu itibarıyla etkili
olacağını umduğum bu değerli milletvekili şu anda
AKP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Vekili Numan
Kurtulmuştur. Sayın Kurtulmuşun üzerine düşen görevi yaparak
bu çılgınlıktan kurtulmaya katkı vermesini bekliyor, Genel
Kurulu selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dünya iklim kriziyle karşı
karşıya. Herkes gelecekte ne yapabiliriz, gıdayla ilgili
nasıl önlem alabiliriz, onu düşünürken, bir taraftan da pandemi
dünyada belli bir süreye gelmişken tekrar gelecekle ilgili konuşmalar
yapılıyor. Doğa, artık sadece doğal olaylarla
değil, insan eliyle bir nevi savaşlar boyutuna gelen bir felaketle
karşı karşıya. Geçmişte her şeye doğal
afet deniyordu; bugün yaşadığımız her şey insan
eliyle yaşanmış birer afet, felaket.
Arkadaşlar, geçtiğimiz hafta bir
fotoğraf yayınlandı. Fotoğrafta şu yazıyordu:
Hey İstanbul, parlıyorsun. Uzaydan çekilmiş bu fotoğraf
hemen sosyal medyada paylaşıldı ve insanlar övündü
İstanbul ne güzel parlıyor. diye. Gecesi parlayan İstanbul,
gündüzüyle beraber iki gün sonra tekrar bir fotoğrafla, kirliliğin en
berbat görüntüsüyle ortaya çıktı. Niye en berbat? Uzun bir süre hem
iktidarda olmak hem yerel yönetimlerde olmak olaya seyirci olmakla aynı
anlama geliyordu. Neydi? Marmara Denizi diyordu ki: Artık yeter, kabul
etmiyorum. Ve doğa kendi kendine bir yanıt verdi. Ne oldu? Sizler
ekonomi adına, sizler ekoloji adına değil; insanların
yurttaşların yararına değil; betonlaşma için, rant
için her türlü kirliliğe göz yumdunuz ve İstanbulu, artık
geleceğin İstanbulu değil, kendi gözünüzde mega projelerle bir
nevi betonlaşmış bir kente dönüştürdünüz.
Doğa, iklim değişimiyle beraber bunu
kabul etmediği gibi, artık gelecekle ilgili insanların
sağlığını da halk sağlığını
da tehdit eden bir boyuta geldiği için birçok çalışma
yapılması lazım ve biz bu çalışmaları
yapmadığımız sürece hep hastalıklarla karşı
karşıya kalacağız. Ne gariptir ki uzun süre İstanbulu
yönetenler sonra kalkıp dediler ki: Bu yüksek binalar da ne oluyor?
Sonra kalkıp dediler ki: Ya, helalleşmek lazım. Sonra
kalkıp dediler ki: Bu böyle olmaz.
Arkadaşlar, bizim şu anda
konuştuğumuz meseleyi, bu konuyu 2006 yılında İstanbul
Üniversitesi Hidrobiyoloji Bölümü tespit etmiş. Aradan on beş
yıl geçmiş; şimdi, iki gün sonra Çevre Bakanı diyor ki:
Ben gideceğim, bununla ilgili bir önlem alacağım. On beş
yıl sonra mı? Ya, günaydın, günaydın, günaydın! On
dokuz yıldır yönetiyorsunuz, on beş yıldan fazladır
iktidardasınız; 2006 yılında İstanbul Üniversitesinin
bilim insanlarının çıkardığı şeyi siz daha
yeni mi fark ediyorsunuz da koruma diyorsunuz? Koruma dediğiniz
şey önlemektir, önlemek. Olmasını önlemektir, olay çıktıktan
sonra araştırmak değildir. Böyle yaptığınız
sürece her şeyi kirletiyorsunuz, bir çözülmeye getiriyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Muhammet Balta.
Sayın Balta, buyurun lütfen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET BALTA (Trabzon)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi adına,
özellikle deniz salyasıyla ilgili öneri adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; özellikle deniz salyası nereden kaynaklanıyor? 3
maddede sıralamak gerekirse; iklim değişikliği nedeniyle
deniz suyu ve sıcaklığının aşırı
yükselmesi, Marmara Denizinin durgun yapısı, azot, fosfat ve bu tür
kirliliklerin Marmara Denizinde oluşmasından dolayı.
Sayın milletvekilleri, özellikle denizlerin ve
suların kirlenmesiyle alakalı biz AK PARTİ döneminde neler
yaptık? Atık su arıtma tesisleri yaptık biz. Atık su
arıtma tesislerine ne zaman başlandı? 1994ten 2021e kadar,
özellikle 2002 rakamlarını vermek gerekirse, Türkiyede 12 atık
su arıtma tesisi varken, şu anda 87 atık su arıtma tesisi
var İstanbulda sadece. Ülke genelinde, evsel, kentsel atık su
arıtma tesislerine baktığımız zaman, Türkiyede bu 145
iken şu anda 2020 rakamlarıyla 1.170 atık su arıtma tesisi
var. Atık su hizmeti verilen belediye nüfusuna
baktığımız zaman, 2002de belediye nüfusu olan yerlerde
yüzde 35, şu anda yüzde 89, hedef, 2023 yılında yüzde 100üne
hizmet vermek.
Değerli kardeşlerim, biz, bu konuda,
atık su arıtma tesisleriyle ilgili çalışmaları
yaptık. Bunun yanında neler yaptık biz? İklim
değişikliğiyle alakalı, yine, biz, sadece
2019dan beri
İstanbulu yönetmiyoruz ama biz, şu anda, 2019dan itibaren
gördüğümüz sorunlarla birlikte, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde
küresel iklim değişikliğiyle alakalı bir
araştırma komisyonu kurduk. İstanbulumuzun temizlenmesinde,
İstanbulumuzun temiz su ihtiyacında, İstanbulumuzda temiz
havanın solunmasında çok büyük katkıları olan,
Bakanlık da yapmış olan Profesör Doktor Veysel Eroğlu
Başkanımızın Başkanlığında bir komisyon
kuruldu. Başka? Bu olaylar görüldükten sonra, hemen, İstanbul yerel
yönetimleri ne yapacak? diye bakmadan, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımızca bu konuyla alakalı 4 Haziranda bir
çalıştay düzenleniyor; bir taraftan yerel yönetimlerin yani Marmara
Bölgesindeki belediyelerin, diğer taraftan sivil toplum
kuruluşlarının, bilim adamlarının, bütün paydaşların
katılacağı bir toplantı düzenleniyor. Bu toplantının
neticesinde, burada alınan kararlarla 6 Haziranda, hemen bu konuyla
alakalı Marmara Denizini koruma eylem planı hazırlanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET BALTA (Devamla) Yani, biz bütün gerekleri
yerine getirdik. Koruma eylem planından sonra da burada, yasal
altyapısı eksikse yasal altyapıyı da düzenleriz. Ben
şu anda bu önergenin yerinde olmadığını
düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
AK PARTİ Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi ve 265, 266 ve 267
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
1/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 1/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 265,
266 ve 267 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat
geçmeden gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının sırasıyla 1inci, 2nci ve
3üncü sıralarına alınması ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun;
1, 2, 3, 8, 9, 10, 15, 16, 17, 22, 23, 24, 29 ve 30
Haziran 2021 salı, çarşamba ve perşembe günkü
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
1 Haziran 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
2 Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
2 Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde 3 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
8, 9, 10, 15, 16, 17, 22, 23, 24, 29 ve 30 Haziran 2021
salı, çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde saat
24.00e kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
265, 266, 267 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle
olması;
önerilmiştir.
265 sıra
sayılı İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ile 79
Milletvekilinin Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/3622) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1.Bölüm |
1 ila 10uncu maddeler |
10 |
2.Bölüm |
11 ila 18inci maddeler |
8 |
Toplam Madde
Sayısı |
18 |
266 sıra
sayılı Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ile 49 Milletvekilinin
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1.Bölüm |
1 ila 8inci maddeler |
8 |
2.Bölüm |
9 ila 21inci maddeler |
13 |
Toplam Madde
Sayısı |
21 |
267 sıra
sayılı Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir ile 21 milletvekilinin
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3632) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde
Sayısı |
1.Bölüm |
1 ila 5inci maddeler |
5 |
2.Bölüm |
6 ila 13üncü maddeler |
8 |
Toplam Madde
Sayısı |
13 |
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde ilk söz, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Meral Danış Beştaşın.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve sevgili
halkımız, size skandal 2 tane yargı kararını
söyleyeceğim, ona siz karar verin.
Biri, önceki dönem Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaşa iki yıl altı ay
ceza verildi. Neden? Mahkemedeki savunmasında -tam cümleyi söyleyeyim-
diyor ki Yüksel Kocaman için: Bunların, bu hukuksuzlukların
hesabının hepsini yargı önünde vereceksiniz. Buradan
savcılık suç duyurusunda bulunuyor, Ankara Asliye Ceza Mahkemesine
gidiyor ve bunun için ceza veriliyor mahkemedeki savunmasına. Siyasi
ilişkileri dile getirilmiş Yüksel Kocamanın bu cümleden hareketle.
Savcının siyasi ilişkiler içinde bulunması suç değil,
savcının basına konuşması suç değil, talimatla
hareket etmesi suç değil, özel uçakla balayına gitmesi suç
değil, Beştepeye gitmesi, resim vermesi suç değil, bunları
sosyal medya üzerinden yayınlaması hiç suç değil. Bunlar
halkı etki altında bırakmıyor ama bunu dile getirmek suç,
öyle mi? Bunu neresinden tutalım?
Şimdi, yargı bağımsız
diyenlere söylüyorum: Demirtaşa verilen bu ceza da karar da hukuk
dışıdır ve gerçekten burada mahkeme görevini kötüye
kullanmıştır. Evet, kendilerine Hukukçuyum." diyen bu
yargı mensuplarının hepsi ileride adil bir yargının
önünde hesap verecek, hesap vereceksiniz. Bu karar siyasidir, bir savunmadan
yeni bir dava üretip ceza vermenin hiçbir izahı yoktur.
Diğeri: Ergani Belediyemize umarım,
Başkan bana süre verir, hızlı anlatıyorum- kayyum
atandı. Kayyum atanmasına gerekçe olan davada Belediye Eş
Başkanımız Ahmet Kaya yargılandı -yargılandı
diyorum- savcı beraat istedi, beraat etti, temyiz süresi geçti, beraat
kararı kesinleşti -altını çizerek söylüyorum-
kesinleştikten sonra kendisi Diyarbakır Valiliğine başvuru
yaptı, dedi ki: Ya, benim hakkımda bir dava
açılmıştı, kayyumu bunun için atadınız, bu
nedenle beni göreve iade edin. Fakat bilin bakalım, ne dediler? Bu
dilekçeyi almadılar, Kaymakam izinli. dedi Valilik ve hemen
sonrasında, bu dilekçe üzerine Diyarbakır Valiliği dava
dosyasına dilekçe yazarak Ben bu davanın tarafıyım.
Görevden uzaklaştırmada kayyum yönetiminin menfaati var. Bu karar
bizi mağdur edecek. Kesinleşen kararı bozun. diyor. Mümkün
değil, hukukta böyle bir yol yok, kesinleşen bir yargı
kararı var. Bu karar bozuluyor ve istinafa gönderiliyor;
başsavcıya talimat veriliyor, kesinleşen karar istinafa
gönderiliyor. Kayyum hırsızlık yapıyor, suç değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Vermeyeceksiniz, değil mi?
BAŞKAN Vermeyeceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) O
zaman anlatayım.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
milletvekili olarak yani grup başkan vekili olarak yerinizden yeterince
tolerans gösteriyorum. Lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bitiriyorum.
Sayın milletvekilleri, umarım, bu
skandalı yeterince anlatabilmişimdir. Hırsızların
mağdur olduğunu kayyumlar sayesinde gerçekten öğrendik.
Şimdi, kayyumun ne menfaati var? Her gün İçişleri
Bakanlığı bas bas bağırıyor, Suç
işliyorlar, ben kayyum atıyorum. diyor, biz de ilk günden beri
Darbedir. diyoruz. Ya, belediye başkanımız beraat etmiş,
bütün yollar tüketilmiş, beraat kararı kesinleşmiş;
Valiliğe İade edin. diye dilekçe veriyor, Valilik Senin beraatin
benim aleyhimedir, benim menfaatim var. diyor. Bu menfaat nedir sizce? Tabii
ki o belediyede çalıp çırpmak ve halk iradesine el koymak. Bu da
menfaat değildir, bunu bütün Türkiye duysun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Özel, buyurun lütfen.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elimde Sayın Elitaşın imzasıyla
verilmiş AKP grup önerisi var Bu hafta ne konuşalım Mecliste,
ne yapalım? diye.
Sayın Elitaş, değerli
milletvekilleri; Türkiye bunu mu konuşmamızı bekliyor? Bizim
gündemimiz bu mu? Türkiye'nin gündemi bu mu? Diyorsunuz ki: Oturalım,
yarından itibaren şu sırayla bunları konuşalım.
Bunları konuşabilmemiz için, bizim kendi gündemine hâkim olan,
kendinden emin olan, birbirinden şüphesi olmayan, alnı açık,
bağrı dik, yerine oturduğunda kimseden çekinmeyen
milletvekilleri olarak kendi gündemimize hâkimiz. Bu dediklerinizi bir saatte
yaparız ama bu ülkenin İçişleri Bakanı, hepimizin
vergileriyle finanse edilen, hepimizin ödediği bandrollerle, hepimizden
kesilen TRT paylarıyla ayakta duran devletin televizyon kurumuna
çıktı, gündemi değiştirmek, gündemi trollemek ya da kendi
partisindeki iç siyasi dengelere bir hamle yapmak veya hepinizin bildiği
veya hiçbirinizin bilmediği birine siyasi şantaj yapmak için, bir suç
örgütü liderinin biri tarafından keklendiğini ve ona ayda 10 bin
dolar maaş ödediğini, hesabını ondan sorması
gerektiğini söyledi. Biz, hemen çıktık, ertesi gün kendisine
soru önergesi verdik -yasal süresi perşembe dolacak- cevap yok. Kimdir bu
siyasetçi? Cevap yok. Meclis Başkanı Şentopa yazdık, Genel
Başkanımız dâhil gruptaki herkesin imzası var. Kimdir bu
siyasetçi, açıklansın; cevap yok. TCK 279u hatırlattık.
Bir kamu görevlisi bildiği bir suçu asla gizleyemez, iki yıla kadar
hapis cezası var; cevap yok. Bu suç adli kolluk tarafından
işlenirse artırılarak cezalandırılır; cevap yok.
Hele hele adli kolluğun bağlı olduğu bir Bakan bunu
yapıyorsa ne olacak? Cevap yok.
Şimdi, oturalım, hiçbir şey
yokmuş gibi mi davranalım? Eskiden Sicilyada bir laf vardı,
derlerdi ki: 2 kişinin bildiği dünyada sır değildir ama
Palermoda herkesin bildiği, kimsenin konuşmadığı
sırdır. Türkiyeyi getirdiğiniz nokta bu. Herkesin
bildiği, kimsenin konuşmadığı bir sırrı
kendi sırrınız olarak bu Meclise dayatamazsınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Bir mafya liderinden 10 bin dolar
alan namussuz bu grupta yok. Biz, bu Mecliste olmadığını da
bilmek istiyoruz.
Sayın Şentop'a açık
çağrımızdır: Yarın bu oturumu geçsin, yönetsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İster İç Tüzükün
59una göre Parti disiplini içinde bilgi vereceğim. derse burası
açık, ister 62sine göre dersiniz ki: Anayasanın ilgili maddesi
belli şartları düzenliyor 62de. Vallahi, salgın
hastalığı da düzenliyor. Bu zat, Türkiyede İkizderedeki
eyleme salgın var diye izin vermiyor, Somadaki direnişçiye
salgın var diye izin vermiyor, ağlayan anaya salgın var diye gaz
sıktırıyor. İç Tüzük 62ye göre salgın var, gel
buraya. diyeceksiniz
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hesabını verecek,
cevap verecek. (CHP sıralarından alkışlar) Asla ve asla bu
Meclisi bu suç işleri bakanının enfekte etmesine, ilzam
etmesine, hepinizi zan altında bırakmasına susmayın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - İki kişinin
bildiği sır değildir. Burası mafya devleti değil hukuk
devletidir. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Siz de
mafyanın vekilleri değilsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun,
neydi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim,
önergemiz hakkında konuşmak istiyorum.
BAŞKAN Efendim, önergeyle ilgili olarak
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Önergeyle ilgili
konuşamazsınız efendim, önergeyi verince
konuşacaksınız.
BAŞKAN Efendim, önergeyi verdiğinizde
önergenin gerekçesiyle ilgili görüşme talebiniz olmadı Sayın
Elitaş.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Böyle bir uygulama yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, izin verirseniz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Elitaş,
unutmuşsun sen bu işleri.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Elitaş, bunu
bu hâle sen çevirdin, eskiden oluyordu.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, mikrofonunuzu
açayım, kayıtlara geçsin çünkü duyamıyorum gürültüden.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, konuşunca zaten kayıtlara geçer, öyle Kayıtlara
geçsin. demek...
BAŞKAN Duyamıyorum Sayın Tanal.
Buyurun Sayın Elitaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre AK PARTİ grup önerisi üzerinde sıralama
olmaksızın konuşma hakkı olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzükün 19uncu maddesinin son cümlesi grup önerilerini
düzenlemiştir. Grup önerilerinde bir siyasi parti grubu verdikten sonra
eğer bir milletvekili açıklama yaparsa diğer siyasi parti
gruplarına söz verilir. deniliyor.
BAŞKAN Evet.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Siyasi parti
grubu o konuyla ilişkili önergesinde zaten açık ve nettir; o zaman
diğer siyasi parti gruplarına söz vermeden oylamaya geçersiniz.
Şu anda, siz, eğer böyle bir şeyi, bana 19uncu maddeyi
uygulayacaksanız diğer milletvekillerine de söz veremezsiniz. Siyasi
parti grubu olarak benim verdiğim önergeye sıralama
yapamazsınız, istediğim zaman konuşabilirim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yok öyle bir şey, yok
öyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) O zaman,
Sayın Başkan, İç Tüzükün 19uncu maddesini okuyun, son
cümlesini okuyun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Beraber okuyalım, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
19uncu maddede diyor ki: Grup önerisinde ise öneriyi veren gruptan bir
milletvekili beş dakikayı geçmemek üzere önerinin gerekçesini
açıklayabilir. Bundan önceki uygulamaları yaptınız.
BAŞKAN Güzel.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Açıklamanın ardından diğer gruplardan birer milletvekiline
de isterlerse üçer dakika söz verilir.
BAŞKAN Tamam.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şimdi,
eğer ben, bakın
BAŞKAN Açıklama hakkınızı
kullanmamıştınız, diğer milletvekilleri konuşma
haklarını kullanmışlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, aynen öyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bakın, eğer siz, bu 19uncu maddenin
değişikliği sırasında gerekçesini arkadaşlardan
isterseniz, o zaman bu gerekçede ne anlama geldiği ifade edilmiştir,
tutanaklardan bakarsanız. Buradaki 19uncu görüşülürken, İç Tüzükün
19uncu maddesi görüşülürken burada konuşmalarda, tutanaklarda
19uncu maddenin ne anlama geldiğini ifade edersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Nitekim, biz,
İç Tüzük Komisyonunda, değerli Grup Başkan Vekilim Sayın
Erkan Akçayla birlikte bu İç Tüzükün yapılması
sırasında gerekçelerinin ne olduğunu ifade etmiştik.
Nitekim, İç Tüzük yapıldığında, 26ncı Dönemde
böyle bir uygulama yoktu ama sonradan her ne hikmetse 27nci Dönemde böyle bir
uygulama olmuş.
BAŞKAN Hangi uygulamadan bahsediyorsunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İç Tüzük gayet
açık ya.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Şu anda,
19uncu maddede, grup önerisi üzerinde konuşmayan bir milletvekilinin
siyasi parti grubunun başkaları adına
konuşmasını... Eğer siz bu uygulamayı
yapıyorsanız
BAŞKAN Sayın Elitaş, 26ncı
Dönemde de vardı bu uygulama, lütfen. 26ncı Dönemin
tutanaklarını da çıkarttıracağım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bakın,
Sayın Başkan, 26ncı Dönemde, sonraki dönemlerde
uygulanmış olabilir ama bu İç Tüzük
uygulandığında, yapıldığında böyle bir
şey yoktu. Cumhuriyet Halk Partisinin İç Tüzükün 57nci maddesiyle
ilgili Anayasa Mahkemesine başvurusu sonucunda böyle bir uygulama ortaya
çıktı. Hatırlarsınız, İç Tüzük ilk uygulandığında
57nci maddede, 81inci maddede yapılan değişikliklerde yoklama
ve karar yeter sayısının ne zaman isteneceği vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Anayasa
Mahkemesi 57nci maddeyle ilgili bir cümleyi iptal ettiğinden dolayı
arkadaşlar maalesef bu usule geçmiş oldular. Hâlâ İç Tüzükün
19uncu maddesine göre yoklama talebinde bulunamaz ama -üzülerek ifade
ediyorum- Türkiye Büyük Millet Meclisinde İç Tüzük kalmamış. O
anlamda Değerli Başkanım, ben İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Siz geride
kalmışsınız. İç Tüzük niye kalmamış
canım. Yani siz biraz geride kalmışsınız Sayın
Elitaş.
BAŞKAN Sayın Elitaş, rica ediyorum,
lütfen. Yani Genel Kurulda, Mecliste İç Tüzük kalmamış falan
Yani bununla ilgili olarak istiyorsanız açalım...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
BAŞKAN Bakın, müsaade edin. Bakın,
Sayın Elitaş, bunun yolu bu değil. İstiyorsanız
açalım bir usul tartışması, bu usul
tartışmasının üzerinde oylamalarla ilgili olarak da karara
bağlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Usul
tartışması açın Sayın Başkan.
BAŞKAN Ona göre hareket edelim o zaman. Bu
işin yolu budur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, İç Tüzükün 19uncu maddesinin
BAŞKAN Açalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, müsaade edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başkan, sadece bununla
ilgili olarak değil önergelerdeki oylamalar da dâhil olmak üzere istiyorsanız
açalım İç Tüzükle ilgili usul tartışmasını.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre söz talebim var Sayın Başkanım.
Burada sıralama yazmıyor, burada sıralama yazmıyor, sorun
Kanunlar ve Kararlara. Burada sıralama yazmıyor Sayın
Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, İç Tüzükte yazılmayan her şey yasaktır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 69a göre söz isteyip
cevap verebilirsiniz ama önerge hakkında söz alamazsınız
Sayın Elitaş.
BAŞKAN Sayın Elitaş, bakın 27/7/2017
tarihli ve 1160 numaralı Karara esas teklifin gerekçesinin ikinci
paragrafını okuyorum: Danışma Kurulunun oybirliğiyle
karar alamadığı ve siyasi parti gruplarının
önerilerini ayrı ayrı Genel Kurula getirdikleri durumlarda ise,
zamanın daha etkili ve verimli kullanılarak uzun ve gereksiz
polemiklere girilmemesi ve bir an önce ana gündeme geçilebilmesi için, öneriyi
veren gruptan bir milletvekili beş dakikayı geçmemek üzere önerinin
gerekçesini açıklayabilir. Açıklamanın ardından diğer
gruplardan birer milletvekiline de isterlerse üçer dakika söz verilmesi
öngörülmektedir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Önerge
Önergelerde de
aynısını diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Açıklamanın ardından diyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Bakın, Sayın Elitaş,
sadece İç Tüzük ya da gerekçesi değil teamüllere göre de buradaki
uygulamalara göre de biz burada Genel Kurulu yönetiyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İç Tüzük 19a göre söz vermiyor musunuz?
BAŞKAN Vermiyorum efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sataşmadan
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Gerekçesini
söylemesi gerekmez mi Başkanım?
BAŞKAN Söylediler başta arkadaşlar.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kanunlar ve Kararlardaki
arkadaşlarımızdan, Sayın Meclis Başkan Vekilinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzükü ile gerekçeli
kısmını iyi bir şekilde okumasını tavsiye
ediyorum. Özellikle de Sayın Meclis Başkanımıza bu
tavsiyemi iletiyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, değerli milletvekilleri, Sayın
Özgür Özel, biraz önce, İçişleri Bakanımızla ilgili bir
televizyon programındaki yaptığı konuşmadan 10 bin
dolar alan siyasetçi kimdir? dedi. Şunu söylüyorum: Türkiye Büyük Millet
Meclisi içerisinde şu anda bulunan milletvekillerinden,
aldığı maaşı dışında hiçbir çeteden,
hiçbir kimseden bir maaş alabilecek şerefsiz yoktur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bakan
açıklasın, Bakan! Bakan açıklasın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) AK PARTİ
Grubu içerisinden kalkıp da
Sadece Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
milletvekillerini koruma altına almak
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bakan diyor ama
bunu, Bakan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Diğer
milletvekillerinin sanki başka bir yerde aldıklarını ifade
etmek
Bakın, iyi dinleyeceksiniz, iyi okuyacaksınız,
doğruyu söyleyeceksiniz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kim bu
siyasetçi, açıklayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siyasetçi
diye ifade ettim. Bu siyasetçi
O gün televizyonda konuşulurken dediler ki
Bir siyasetçiden bize mesaj geldi O ben değilim. diye. Sizden bir
milletvekili mesaj atmış. Niye o mesajı atma ihtiyacı
hissetti, hiç sordunuz mu onu? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Habertürkte yapılan programda sordular gazeteci
arkadaşlar, sordular dediler ki: Kim bu?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bulanık
suda balık avlamayalım, Bakan açıklasın kim olduğunu.
Bakan açıklasın, Bakan açıklasın! Suyu
bulandırmayın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) O ara bu
konuşmayı yaparken Sayın Bakan isim vermedi ama oradaki arkadaş
mesaj atmış veya Twitterdan paylaşım yapmış Bu
ben değilim. diye. Ya, eğer sen değilsen niye üzerine
alınıyorsun kardeşim? AK PARTİden kimse Ben
değilim. diye atmıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İroni
yapmıştır, ironi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) HDPden,
Milliyetçi Hareket Partisinden, İYİ Partiden kimse Ben
değilim. diye atmıyor ama demek ki yarası olan gocunurmuş.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim, Sayın Özel
(Gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Demek ki yarası olan
gocunuyor. diyerek milletvekilimizi hem de biraz önce, bir cümle önce
kullandığı
BAŞKAN Hangi milletvekilinizi? İsim
vermedi efendim, hangi milletvekilini?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim Cumhuriyet Halk
Partili bir milletvekili
dedi. Bu, gruba cevap hakkı doğurmaz
mı?
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
5.-Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Elitaş,
meselenin özü şu: Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki bütün milletvekilleri
imzalarını attılar ve Bu kişi açıklansın. dediler.
Siz bu netlikteyseniz dönüp de bağıracağınız, sesinizi
yükselteceğiniz yer Cumhuriyet Halk Partisi Grubu değil, kusura
bakmayın.
Döneceksiniz, kendi partinizin İçişleri
Bakanına diyeceksiniz ki: Sen çıktın, bir söz söyledin. Sana
Milletvekili mi? diye sordular, bilemem dedin. Niye bilemem diyorsun?
Hayır, değildir diyeceksin, bu Meclisi zan altında
bırakmayacaksın. Milletvekili mi? diyorlar Bilemem. Kadın
mı? Bilemem. Erkek mi? Bilemem. Amacı, kendi üzerindeki
tartışmayı, gündemi bulandırarak âdeta trolleyerek
başka bir zemine çekmektir. Cumhuriyet Halk Partisi resmî
başvurularla
Ya, Türkiye Cumhuriyetinin İçişleri Bakanına
diyoruz ki Bu ismi açıkla. Susuyor. Meclis Başkanına diyoruz
ki Sor buna. Susuluyor. İlgili kanunu söylüyoruz, susuyor ve herkesi
ilzam ederken o gün de sanki bu milletvekili başka bir muhalefet
partisinden olabilirmiş gibi çirkin ve pis bir imaya girince anında
yalanlanıyor. Bütün grubumuz adına ortaya koyduğumuz duruş
nettir. Sizin de duruşunuz netse Meclis Başkanı,
İçişleri Bakanını yarın buraya çağırır
Kardeşim, bu siyasetçiyi açıkla. der. Açıklamaması hem
Ceza Kanununa göre suçtur hem ahlaken sorunludur hem siyasi etiğe
yakışmaz hem de içinde bulunduğu siyasi partiyi kendi
eksiklikleri, kendi kusurları, kendi ağrıyan karnı yüzünden
tartışmaların göbeğinde tutar. Sizin içinde
bulunduğunuz sorun, birisinin siyasi çıkarlarına alet edilme
durumudur, bu oyuna gelmeyin. Hepinizi, Meclisin onurunu korumaya davet
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Elitaş, yerinizden mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN 60a göre söz veriyorum.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, İçişleri Bakanı milletvekili diye bir ifade
kullanmadı, siyasetçi diye ifade kullandı. Sordular, gazeteciler
ısrarla sordular. Bu, eğer bir çeteden maaş
alınıyorsa, herhangi bir şekilde para alınıyorsa
hukuken suçtur.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Ahlaksızdır aynı zamanda.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Ahlaksızlıktır.
Sayın Bakan dedi ki: Ben bununla ilgili
savcıya ifade vereceğim. Böyle bir şeyi, böyle bir konuyu
(CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Savcı
çağıramayacağını bildiği için
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nasıl
çağıracak savcı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Bırakın savcı çağırmayacak gibi şeyleri.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen,
müsaade edin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Savcı
nasıl çağıracak? Nasıl çağıracak, nasıl?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kendi gitsin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu ülkede
cumhurbaşkanları da gitmiştir, savcıya vermiştir
ifadesini.
Bakın, eğer böyle bir şey varsa
savcı çağırır, savcı sorar.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Çağıramaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bu konuyla
ilgili kalkıp da birisini ifade etmek hukukumuza göre zaten yasaktır.
O kişi
ALİ ŞEKER (İstanbul) Soramaz
savcı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Benim sorduğum
olay şu: Ya, hiç kimse alınmadı, 583 milletvekilinden hiç kimse
alınmadı da birisi niye oradaki gazeteciye Bu ben değilim.
diye ifade ediyor? Onun için söylüyorum Yarası olan gocunur. diye. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Savcı
çağıramaz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Çağıramaz kardeşim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, son kez yerinizden
söz veriyorum 60a göre, son kez.
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Anayasa'nın 106ncı maddesi açıktır, bakanlar görevleri
sırasında ve görevlerinden sonra, görevleri boyunca işledikleri
hiçbir şeyde asla savcılar tarafından soruşturulamaz, o
görev bize ait. Eğer bakan soruşturulacaksa burada
soruşturulacak. Yok, suçun diğer unsurları açısından
savcı işlem yapabilir. Bir bakana düşen -kendisini
çağıramayacak bir savcıya- Savcı çağırırsa
söyleyeceğim. demek yerine, suç duyurusunda bulunmaktır.
Savcıya suç duyurusunda bulunmayan bakanın niyeti iyi niyet
değildir.
Sizin niyetinize gelince de Bu Mecliste hiçbir
milletvekili böyle yapacak şerefsiz değildir. deyip sonra Bir
milletvekili niye aradı acaba? demek tam anlamıyla, ortaya konulan
iddiayı, ortaya konulan öz güveni aşındıran ve
milletvekillerini ilzam eden, milletvekillerini zan altında bırakan
bir davranıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez mikrofonu açıyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin İçişleri
Bakanınız bir siyasetçi dedi mi? Dedi. Eğer milletvekili
değilse Değil. diyebilir, Bilemem. diyor. Neden? Suyu
bulanık bırakmak istiyor. Peki, siz, olmadığını
söylüyorsunuz. O zaman, o siyasetçiyi açıklasın, hangi siyasi
partiyse gereğini yapar ama CHPli olsaydı, Süleyman Soylu bugüne
kadar gözünün yaşına bakar mıydı? Akılla, vicdanla
konuşun; HDPli, İYİ Partili
Ama belli ki sizin siyasi
partinizden birisi olduğu için Süleyman Soylu bu şantajı
yapıyor, siz de ona hodri meydan çekemiyorsunuz. Yazıklar olsun! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
yerinizden bir dakika
Buyurun.
33.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben konuya bir açıklama getireyim: Bir kere,
herhangi bir yurttaş
BAŞKAN Siz konuda yoktunuz ama
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Hayır, hayır, bir yanlış... Yani Sayın Elitaş bir
şey açıkladı, hukuken bu doğru değil. Bir kere,
savcılar bu konuşmayı ihbar kabul eder normalde. Bir
İçişleri Bakanı çıkıp diyor ki: "Bir siyasetçi
aylık 10 bin dolar maaş alıyor. Şimdi, savcı bunu
ihbar edeni neden ifade almaya çağırmadı? Asıl soru bu.
Diğeri: İçişleri Bakanı bu suçu
biliyor, kamu görevlisi aynı zamanda yani en üst düzeyde. Bu suçu bugüne
kadar savcıya niye bildirmedi? Niye ihbar etmedi? Niye bir canlı
yayında açıklıyor? Ve şu ana kadar yayının
üzerinden on güne yakın bir süre geçti, bütün Türkiye bu sorunun
cevabını merak ediyor. Ortada gerçek anlamda bir suç var. Farz edelim
ki o, İçişleri Bakanı değil, Süleyman Soylu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez mikrofonu açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Herhangi
bir yurttaş çıksa, dese ki: "Ben A şahsının,
herhangi bir şahsın hırsızlık
yaptığını biliyorum; savcı beni çağırırsa
ifade veririm. ya da cinayet işledi ya da herhangi bir suç işledi.
Böyle bir usul var mı? Yok, böyle bir usul yok. Şu ana kadar hukuk
işlemedi. Bir suçu ihbar etmenin yöntemi gidip canlı yayında
söylemek değil; dilekçesini alır, yazar, der ki: Ben bu kişiyi
şikâyet ediyorum. Suça muttali oldum, öğrendim, ben bu suçun
soruşturulmasını istiyorum. Bu yapılmamış.
İfadeye beni çağıracak, beyanda bulunacağım. diyor.
Ortada yargının bir işlemi yok. Aslında yargı bugüne
kadar bunu ortaya çıkarmalıydı, kamuoyuna açıklamalıydı.
İçişleri Bakanı alenen suç işliyor, suç işleyeni
gizlemekle suç işliyor ve kendisi bir kamu görevlisi.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesi ve 265, 266 ve 267
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın, (2/2724) esas
numaralı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/129)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/2724) esas numaralı Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesi gereğince doğrudan gündeme
alınmasını arz ederim.
Ali
Mahir Başarır
Mersin
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde teklif sahibi
olarak Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır konuşacaktır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) İç
Tüzükün 37nci maddesine göre vermiş olduğum kanun teklifnin
doğrudan gündeme alınması üzerine söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, Türk Ceza Kanununun 299uncu maddesi
-Cumhurbaşkanına hakaret suçu- yürürlükten
kaldırılmalıdır. Aslında bu madde Anayasanın
geçici 21(B) maddesine göre iki yıl önce
kaldırılmalıydı ama kaldırılmadı.
Peki, bu madde neden kaldırılmalı?
Gerek eski Türk Ceza Kanununun 158nci maddesi gerekse 2005 sonrası sizin
düzenlediğiniz 299uncu madde nasıl bir Cumhurbaşkanını
tarif ediyordu? Tarafsız. Nasıl bir Cumhurbaşkanını
tarif ediyordu? Siyasetle ilişkisi olmayan ve bu özelliğinden
dolayı da devleti yurt dışında temsil eden bir Cumhurbaşkanını.
İki: Başkomutan olması özelliğiyle bu madde
düzenlenmişti. Şimdi bakalım, herhâlde bu yasa düzenlenirken hiç
kimse böyle bir Cumhurbaşkanını hayal etmiyordu. Nasıl bir
Cumhurbaşkanı var? Mesela, tarafsız bir Cumhurbaşkanı
var mı? Eğer bu ülkede tarafsız bir Cumhurbaşkanı olsa
Gezide ve Boğaziçi Üniversitesinde hak arayan öğrencilere terörist
demez. Eğer bu ülkede tarafsız bir Cumhurbaşkanı olsa
kurucu partinin üyelerine, kimliğine çöplük demez. Eğer bu ülkede
tarafsız bir Cumhurbaşkanı olsa kendisine destek vermeyen sanatçılara
dalkavuk demez. Eğer bu ülkede tarafsız bir Cumhurbaşkanı
olsa -bakın, çok acı bir şey- bu Mecliste grubu bulunan bir
partinin Genel Başkanına, onu da geçtim bir anneye, bir kadına
Rizede saldırı yapıldıktan sonra Az bile yapılmış.
demez. Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanının
tarafsızlıkla hiçbir alakası yok.
İkinci durum, siyasi partiyle ilişkisi; bu
partinin Genel Başkanı. Grup toplantılarında bu Meclisteki
milletvekillerinin klibini yapıp hedef gösteren bir
Cumhurbaşkanı var, bu kadarki bir siyasi partiyle bağlı.
Gelelim Başkomutanlık meselesine.
Eğer Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin Başkomutanı
olabilseydi
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Anayasa göre
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) -
onun
karşısında kendini bilmez bir meczup, ahlaksız, tarihini
bilmez bir adam Ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürke hakaret
ettiğinde bir tepki verirdi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Eğer Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede
Başkomutan olabilseydi İsmet Paşaya iftira atmazdı. (CHP
sıralarından alkışlar) O yüzden o sıfatı da
taşıyamıyor kendisi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne konuşuyorsun,
konuşma!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İkinci bir durum: Ya, işte bu ülkenin Spor Bakanına bak
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşma!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İkinci bir durum
Gençlik ve Spor Bakanına bak! Konuşma
lan. diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben Rizeliyim, tamam
mı? Sen, Türk Silahlı Kuvvetlerine hakaret etmiş adamsın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İşte, neyse
Şimdi, görüyoruz ki
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Türk Silahlı
Kuvvetlerine hakaret etmiş adamsın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Susturacak mısınız şu beyefendiyi? Ya, bu nedir ya?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Türk Silahlı
Kuvvetlerine hakaret etmiş adamsın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Hadi
oradan!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hadi! Dikkat et!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Bir
sefer ben ne söyleyeceğime dikkat ediyorum ama bu ülkede ne
söylediğine dikkat etmeyen bir Cumhurbaşkanı var. (CHP
sıralarından alkışlar) İnsanlara iftira atan bir
Cumhurbaşkanı var, ayrıştıran bir
Cumhurbaşkanı var; gençleri, işçiyi, köylüyü, sanatçıyı
suçlayan bir Cumhurbaşkanı var. Tabii, o yüzden diyorum ki
Başkomutan olmaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşma! Haddini
bil!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haddini bil!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Niye
zorunuza gidiyor? Görmüyor musunuz bu adamın hâlini, görmüyor musunuz? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibin ne
söylediğini anlamıyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ya bir
Genel Başkana daha fazlası olsaydı diyecek kadar küçük
düşen bir Cumhurbaşkanı var.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Haddini bil!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ben
haddimi biliyorum. Haddine bilecek birisi varsa AKP Grubu ve Recep Tayyip
Erdoğandır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş
(AK
PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin.
Buyurun, Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, konuşmacı kürsüde
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Türk Silahlı
Kuvvetlerine hakaret etmiş bir alçaksın sen!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Sensin
alçak, terbiyesiz herif! Alçak sensin! Her türlü alçaksın sen!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Türk Silahlı
Kuvvetlerine hakaret ettin. Konuşma!
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Otur yerine!
Otur yerine!
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yerinize
oturun lütfen.
Sayın milletvekilleri, yerlerinize
Sayın
milletvekilleri, yerlerinize
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:18.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:19.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR
(İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince, denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan İstanbul
Milletvekili Vedat Demiröz ile 79 Milletvekilinin Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 265 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde ilk söz İYİ Parti
Grubu adına Sayın Erhan Ustanın.
Sayın Usta, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Kamuoyunda vergi yapılandırması,
vergi ve prim yapılandırması, matrah artırımı
kanunu diye bilinen 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tamamı üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, teklifin detaylarına birazdan
geçeceğim, ancak ona geçmeden önce, bir defa, hepimiz biliyoruz ki
ekonominin temeli güvendir. Güvenin olmadığı bir ekonomide, ister
doğru ister yanlış olsun hiçbir iktisat politikasından
sonuç almak mümkün değildir. Bir sosyal sermaye olan güven ile büyüme
arasındaki ilişki de akademisyenler tarafından test edilmiş
ve zaten akademik olarak, bilimsel olarak da çok yakın bir ilişki bulunmuştur.
Örneğin, bazı makalelerde Türkiye için yüzde 10 güvenin artması
durumunda bunun büyümeye yaklaşık 1 puanlık bir etkisi
olduğu ifade edilir. Tabii, bu bizim açımızdan, özellikle kaynak
kısıtı çeken, dış kaynağa bağımlı
olan bir ekonomi açısından da daha da fazla önemli. Niye? Çünkü bizim
dışarıdan ucuz ve sağlam kaynağa ihtiyacımız
var. Bizim kendi ekonomimizde kayıt
dışılığımız yüksek, dolayısıyla
sistem dışına paranın kaçabildiği bir ekonomik ortam
yaşanılıyor. Bu açıdan baktığımızda,
esas itibarıyla bizim açımızdan güven meselesi çok daha önemli.
Tabii, güvenin olmadığı ekonomilerde her şey çok maliyetli
oluyor. İşte, örnek olsun diye söylüyorum: Daha bundan birkaç ay
öncesine kadar CDS oranları 500ler civarındaydı, şimdi de
400lerin üzerinde. İşte, politika faizimize bakıyorsunuz yüzde
19, dünyanın en yüksek politika faizini uyguluyoruz. Enflasyonumuz yüksek,
kur dalgalı ve sürekli yükselen bir kurumuz var. Yani artık orada
fiyat kaybolmuş durumda. Hiç kimse yarın -kurun ne olacağı
konusunda fiyat verirken- ithalatçı olsun, ihracatçı olsun, normal
bir imalatçı olsun kuru bilmeden fiyat veremiyor, sağlıklı
bir fiyat oluşumu yok, böyle bir ortam yaşanıyor.
Dolayısıyla, güven bu açıdan son derece önemli fakat
bakıyoruz, bu ülkede güveni oluşturma makamında olanlar, güveni
bozan temel unsurlar hâline gelmiş. Yani sözleriyle, fiileriyle güven
oluşturması gerekenler, görevi o olanlar, güveni bozucu temel unsur
hâline gelmiş.
Türkiye, maalesef, kuvvetler
ayrılığının kalmadığı, yasama ve
yargının tamamen yürütmenin kontrolü altında olduğu bir
ortamda yaşıyor. İşte, o yüzden birazdan birkaç şey
sıralayacağım böyle bir ortamda güven olabilir mi diye.
Şimdi, bakıyorsunuz, hani iktisat politikası netice alamaz dedik
ama Türkiyede maalesef tutarlı bir iktisat politikası yok yani bir
politikadan bahsedemeyiz. Onun dışında, makro ve uzun vadeli bir
bakış yok. Yani pusulasını kaybetmiş bir ekonomideyiz
ve böyle bir ekonomide güven olmaz arkadaşlar.
Cumhurbaşkanının bir siyasi parti
liderine, bir siyasi partinin Genel Başkanına Daha neler olacak,
bunlar sizin iyi günleriniz, daha neler göreceksiniz. diye tehditler
savurduğu bir ekonomide güven olmaz. Yılın ortasında,
beyanname verme süresi başlamış kurumlar vergisini daha
doğrusu bir vergiyi artırırsanız o ekonomide güven olmaz,
belirsizlik olur. Bir ekonomide altı ayda bir yapılandırma
kanunu çıkarırsanız o ekonomide güven olmaz. Bir ekonomide,
uluslararası hukuk açısından, dış politika
açısından, çevre açısından, su kaynakları
açısından, ekonomi açısından, kentleşme
açısından, finansman açısından toplumu hiçbir şekilde
ikna edemediğiniz bir Kanal İstanbul Projesini Ben illa
yapacağım. derseniz o ekonomide güven olmaz. Kamu
kaynaklarının kullanımını denetleyecek denetim
sisteminin yok edildiği bir ekonomide güven olmaz. Ehliyetin, liyakatin
kalmadığı, nepotizmin, kayırmacılığın
had safhaya çıktığı, bazı meşhur ailelerin
memleketin her tarafında örgütlendiği bir ekonomide güven olmaz
arkadaşlar. Kurumları kaldırarak veya sürekli oynayarak, onu
alıp onun yerine koyarak, Lego gibi, kurumlar üzerinde oynayarak,
uzmanlığı yok ederek devletin kurumsal kapasitesinin
zayıflatıldığı bir ekonomide güven olmaz. Merkez
Bankası başta olmak üzere kurumların bağımsızlığının
artık neredeyse yok edildiği bir ekonomide güven olmaz. Türkiye
İstatistik Kurumunun neredeyse açıkladığı her verinin
doğruluğunun tartışıldığı bir ekonomide
güven olmaz. Yargının çalışmadığı, kritik
kararlar verirken siyasi talimat beklediği bir ülkede güven olmaz. Alt
mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarını
tanımadığı ve bunu tanımamasına rağmen de
yöneticiler tarafından da bu durumun desteklendiği bir ekonomide
güven olmaz. Siyasetçilerle ilgili yolsuzluk iddialarının had safhaya
çıkmasına rağmen savcıların başını kuma
gömdükleri bir ekonomide güven olmaz. İçişleri Bakanının
televizyona çıkıp Sedat Pekerin bir siyasetçiyi 10 bin dolara
maaşa bağladığı iddiasına ve Savcılar
çağırırsa anlatırım. taahhüdüne rağmen
savcıların harekete geçmediği bir ekonomide güven olmaz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Aynı
Kabine içinde İçişleri Bakanının Cumhurbaşkanına,
eski bakanlara tehditler savurduğu, suçlar isnat ettiği, Bak,
konuşurum. şantajında bulunduğu, hiçbir şey
yokmuş gibi bunlar karşısında herkesin sustuğu bir
ülkede güven olmaz. Vicdanlı bir savcının çıkıp suç
olmayan bazı ifadelerinden dolayı konuşması sonrasında
görevden el çektirildiği ve hakkında soruşturma
açıldığı bir ekonomide, bir ülkede güven olmaz. Dünyada en
fazla tutuklu gazetecinin bulunduğu bir ülkede güven olmaz. Dünyada
kamudan en fazla ihale alan 10 müteahhidin 5inin olduğu bir ekonomide
güven olmaz. Merkez Bankası rezervlerinin hukuksuz bir şekilde
eritildiği, Meclisinde sağlıklı müzakerelerin
olmadığı, kanunların uygulanmadığı bir
ülkede güven olmaz. Dış politikada bir uçtan öbür uca savrulurken
sıfır itibarla, komşularıyla kavga içerisinde bir
dış politika yürüten bir ülkede güven olmaz. Bir başka ülke
başkanı tarafından Cumhurbaşkanına şantaj
yapıldığı bir ülkede güven olmaz. Siyasi gerginliğin,
kutuplaşmanın iktidar sahiplerince körüklendiği bir ülkede güven
maalesef olmaz. Dünyaca ünlü yayın organlarında her gün olumsuz bir
haberin, makalenin yayınlandığı bir ülkede güven olmaz.
Piyasa mekanizmasının çalışmadığı, sermaye
kontrollerinin ha geldi ha gelecek diye konuşulduğu, kararlarda
şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin
olmadığı bir ekonomide güven olmaz. Tek bir kişinin her
konuda yetkili olduğu bir ülkede güven olmaz. Cumhurbaşkanın
kendisini ha bire bir yerlere atadığı bir ülkede güven olmaz.
Bürokratların siyasetçilere laf yetiştirdiği memuriyet
anlayışının olduğu bir ülkede güven olmaz. Netice
itibarıyla, Sayın Berat Albayrakın dediği gibi, at izinin
it izine karıştığı bir ülkede güven olmaz. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Güvenin
olmadığı bir ekonomide de yatırım olmaz,
yatırımın olmadığı bir yerde istihdam olmaz,
gelir olmaz arkadaşlar; olursa da veya yabancı sermaye kısmen
gelirse de çok yüksek maliyetlerle gelir, ülkenizin kaynağını
emer, sömürür, götürür.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
aslında baktığımızda Türkiye'de
Şimdi bu kanuna
bağlayacağım bütün bu meseleyi, bu faslı o yüzden
uzatıyorum çünkü altı ayda bir kanun çıkartıyoruz,
yapılandırma kanunu çıkartıyoruz. Böyle bir şey
olabilir mi? Ama güven yoksa bir ekonomide işte bu kanundan da netice
alamıyorsunuz. Dolayısıyla, Türkiye'de
baktığımızda şu anda birbirini besleyen 3 tane kriz
var: Bir, yönetim krizi var, bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle had safhaya çıkmıştır; ekonomik kriz var, öteden
beri geliyor, yine, yönetim krizinin beslediği bir ekonomik kriz var; bir
de son dönemde bunlara pandemi krizi eklenmiştir. Dolayısıyla,
bu kadar krizlerle boğuşan bir ekonomide güveni tesis etmeden hiçbir
şeyden netice alma imkânı yoktur. Bu anlamda, Hükûmetin bu konuda
daha dikkatli bir şekilde davranması gerekir.
Şimdi, kanun teklifine geçmeden önce bir de
şu ilk çeyrekteki yüzde büyüme konusunu konuşalım. Şimdi,
bazı arkadaşların muhtemelen aklına geliyordur Ya, Güven
yok, güven yok. diyorsunuz; ekonomi yüzde 7 büyüyor, bu nasıl oluyor?
diye. Zaten TÜİKin açıkladığı veriye de güven yok, o
işin ayrı boyutu. Ben verinin yanlış olduğunu filan
iddia etmeyeceğim, verinin doğru olduğu kabulünden bir
kısım açıklamalar yapacağım. Şimdi, en
azından son dönemde görmediğimiz bir şekilde büyümenin bir
kısmının sabit sermaye yatırımlarından ve net
ihracattan gelmesi işin sevindirici yanıdır tabii, ama yine ana
omurga özel tüketimden geliyor, onu da görmemiz gerekiyor. Arkadaşlar, bu
büyümenin detaylarına biraz baktığımız zaman,
aslında bir defa, bu büyüme kredilerle finanse edilen bir büyüme; ya,
işin bu kısmı bence son derece önemli. Bakın, fazla
uzatmadan şu kadarını söyleyeyim -yani 2 Nisan en son veriler
itibarıyla yani mart sonu diyelim biz- 2020nin Mart sonunda krediler
toplamı Türkiyede 2,9 trilyon lira; bir yıl sonra, 2 Nisan 2021de
-yani mart sonu haftası- 3,7 trilyon TL. Dolayısıyla, krediler
toplamında 830 milyar lira bir artış var. Bakıyorsunuz,
aynı dönemde, bir yıllık dönemde
yıllıklandırılmış olarak bakıyorum millî
gelire, çeyreklik millî gelir değil- on iki aylık millî gelir ne
kadar artmıştır diye bakıyorsunuz, 892 milyar lira
artmış. Yani ancak kredi artışı kadar millî geliri
artmış bir ekonomiden bahsediyoruz. Dolayısıyla,
yapılan bütün yatırım, tüketim, her ne varsa bunların hepsi
krediyle finanse edilmiş. Aynı trendi tüketici kredilerinde de görmek
zaten mümkün. Orada da kredilerin finanse ettiği bir büyüme var. Bir defa
bu, mutlak suretle üzerinde durulması gereken bir husustur.
Dolayısıyla, bunu kestiğiniz zaman büyüme yavaşlayacak, onu
söylemeye çalışıyorum.
Diğer bir husus, şimdi, büyüme var diyoruz
fakat bu büyüme kapsayıcı bir büyüme değil. Madem böyle bir
büyüme var, yine 2020nin birinci çeyreğinden 2021in birinci
çeyreğine geldiğimizde geniş tanımlı işsiz
sayısının 2 milyon 531 bin kişi
arttığını görüyoruz, işsizlikte 6 puan yükselme var.
Yani o zaman bu büyümeye siz nasıl Sıhhatli bir büyüme.
diyebilirsiniz? Ve geniş tanımlı işsiz sayısı da
2021 birinci çeyreği sonrasında 10 milyon kişiye ulaşmıştır
değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bu büyüme, bu anlamda
kapsayıcılığı olmayan, toplumun değişik
kesimlerinin eşit olarak faydalanamadığı bir büyümedir.
Şimdi, diğer bir husus, gelir yönüyle
büyümeye baktığımızda, bu büyümeden iş gücünün
payının giderek azaldığını görüyoruz. Son yedi
yılın rakamlarla sizi boğmak istemiyorum- en düşük
seviyesindedir, nedir o? İş gücü ödemelerinin millî gelirden
aldığı pay. Ve son yılda, bakın bir yılda 3,5
puan azalmıştır. Bunlar normal bir ülkede 0,1-0,2 oynar; bizim
ülkemizde son bir yılda işçi ücretlerinin millî gelirden aldığı
pay 3,5 puan azalabiliyor ve bunun sonucunda da dediğim gibi- son yedi
yılın en düşük seviyesinde gerçekleşiyor. Zaten başka
rakamlar da bunu teyit ediyor, kişi başına millî gelir açısından
baktığımız zaman da yedi yıldır küçülen bir
ekonomi vardır. Dolayısıyla, bu büyüme, gelir
adaletsizliğini artıran bir büyüme olmuştur, onu tespit etmemiz
lazım veya tersinden baktığımız zaman da işletme
artığı veya kâr dediğimiz oranın da aynı nispette
yükseldiğini görüyoruz. Son yedi yılın en yüksek
kârının, millî gelir içerisinde payın son yedi yılda en
yüksek olduğu bir büyümeyi, bir dönemi yaşıyoruz.
Dolayısıyla, böyle baktığımızda, bu büyüme
maalesef sevinilecek bir büyüme değildir; bu büyümeden, zor durumda olan
esnaftır, memurdur, çiftçidir, bunlar faydalanamamıştır.
Ha, büyük ISO 500 rakamlarına da
baktığımızda
Aslında, bu enflasyon artıyor
-zaten bunu hep söylüyorduk biliyorsunuz- yüksek enflasyonlar dar gelirlileri
vurur veya işsizi daha fazla vurur çünkü onların gelirini ayarlama
imkânı yoktur ama sermaye kesimi yüksek enflasyon durumlarında
çoğu zaman kendini ayarlayabilir. ISO 500ün sonuçlarına
baktığımızda aslında bunu gördük, kâr marjlarında
hiçbir düşüş olmamış, onlar kendini ayarlayabilmişler
ancak toplumun önemli kesimi maalesef bu anlamda sıkıntıya
düşmüş.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla,
şimdi, bununla bağlantılı olarak 2 tane ülke hayal edin.
Bir ülke var, ekonomisini kapatmış, insanlarının
sağlığını koruyor, ölüm oranlarını, vaka
sayılarını azaltmış, karşılıksız
destek veriyor, vatandaşını mağdur etmemiş fakat biraz
az büyümüş, belki de negatif büyümüş; bir ülke, bu. Diğer ülke
var, ekonomi açık, hiçbir şekilde kapatmamış, vaka
sayıları dünyada en yüksek oranlara çıkmış, ölüm sayıları
artmış, destek vermemiş, vatandaşı perişan
olmuş, ekonomisi büyümüş. Hangi ülkede yaşamak istersiniz? Bu
soruyu soralım. Yani, şimdi kendilerini mukayese ediyorlar bazı
ülkelerle, büyüyemiyor denilen ekonomilerin tercihidir arkadaşlar o;
ekonomisini kapatmış İnsanım ölmesin. demiş
Salgın artmasın. demiş Ben de parayı veririm aslanlar
gibi, ondan sonra üretimim varsın biraz az olsun, ben onu daha sonra
telafi ederim. demiş. Şimdi, biz bunu yapmadık, evet, ekonomiyi
kapatmadık ama insanların perişan olduğu bir ekonomik ortam
yaşıyoruz. Dolayısıyla, bu yüzde 7 büyüme meselesini fazla
büyütmemek gerekir diye düşüyorum.
Şimdi, bu kanun teklifine geldiğimizde,
değerli arkadaşlar, ne getiriyor kanun teklifi? Yani, çok üzerinde
durulacak bir yanı yok esas itibarıyla çünkü altı ay önce
bunların hepsini zaten konuştuk biz burada. Vergi ve sosyal güvenlik
primlerinde bir yapılandırma imkânı getiriyor. Daha sonra matrah
ve vergi artırımı, özellikle gelir ve kurumlar vergisinde,
KDVde, yani siz şunu söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: Orada, kanunlarda
belli oranlar var -son beş yıl için yapılıyor bu- o
oranlarda, belli oranlarda artırırsanız ve onun vergisini
verirseniz bugüne kadar ne yapmış olursanız olun, ister vergi
kaçırmış olun, tamamen herhangi bir incelemeye, soruşturmaya
tabi olmadan paranızı helal hâle getirmiş oluyorsunuz; bunu
getiriyor. Bir de işletme kayıtlarının düzeltilmesini,
işte stok meselesi, özellikle kasa düzeltmeleri gibi, onlara da imkân
getiren bir kanun teklifi. Onun dışında da belki önemli olan
fakat çok fazla işlev görmeyen bir de sicil affı getiriyor. Çünkü
pandemide hakikaten sicil affından etkilenildi, yani sicil affı
gerekecek durumlar oluştu, ona ilişkin bir husus var. Mesela, biz
orada bir önerge verdik: Bu Aralık 2021 değil de Haziran 2022ye
kadar olsun çünkü pandemi hâlâ devam edecek, insanlar son ödemelerini hâlâ
yerine getiremeyecek. Dolayısıyla, madem bir kanun
çıkardık, bundan biraz daha insanların buradan faydalanması
için imkân tanıyalım. dedik fakat maalesef, AK PARTİ
milletvekilleri önergemizi kabul etmediler.
Şimdi, bu kanun teklifinin gerekçesinde bir
tuhaflık var arkadaşlar, yani gerekçede pandemi gösteriliyor.
Şimdi, bakıyorsunuz altı ay önce, kasım ayında,
kasım ayı rakamları çok mukayese edilebilir değil çünkü
hasta sayısı-vaka sayısı vardı, hemen aralık
ayı rakamlarını alırsak -yani pandemi gerekçe olamaz, onu
söylemeye çalışıyorum- aralık ayında 777 bin vaka var,
şu anda bakıyorsunuz mayıs ayında 428 bin vaka var. Yani
aralıkta vaka sayısının daha fazla olduğu zaman bir
kanun çıkartıyorsunuz, ondan sonra tekrar ikinci de bir kanun
çıkardığınızda tutuyorsunuz pandemiyi gerekçe
gösteriyorsunuz veya Son beş yılda, matrah artırımı
nedeniyle bir anlamda inceleme ve soruşturma yapılmayacaktır.
hükmü getirdiğiniz bir kanunun pandemiyle ne alakası olabilir?
2016da, 17de, 18de, 19da pandemi mi vardı? diye sorarlar.
Dolayısıyla bu, güven kaybını zedeliyor, yani bunları
daha ciddi yapmak lazım. Saygınlığını da
azaltıyor kanunun, bu kanun teklifini verenler açısından veya
işte onu hazırlayan kurumlar açısından söylüyorum, bir defa
bunu bir tespit etmemiz gerekiyor.
Onun dışında, tabii,
yapılandırma devam ediyor. Biz, aslında geçen seferkinde -yani
haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı,
biliyorsunuz 2021 yılının Ocak ve Şubat aylarında prim
ve vergi için ilk taksitin başlaması öngörüldü- orada
Arkadaşlar, ocakta, şubatta -geçtiğimiz ocak için bahsediyorum-
pandemi düzelmeyecek, pandemi en yüksek şekilde, en hızlı
şekilde devam ediyor. Gelin, şunların taksit başlangıç
sürelerini erteleyelim. dedik. Ta 2022nin Ocağında
başlasın. dedik, o zaman o önergelerimiz reddolundu. Ama şimdi
geldiğimiz noktada yeni bir kanun yapmak zorunda kaldık ve hemen
hemen o noktaya geldi, şimdi ilk taksit eylülde ödenecek. O gün
yapmış olsaydık belki bugün bu kanun teklifine ihtiyaç olamayacaktı.
Yani bu anlamda, iktidar tarafının meseleye biraz daha makul, daha
anlayışlı bir şekilde bakması gerekiyor.
Şimdi, tabii, şu rakamları vermeye
gerek yok: AK PARTİ hükûmetleri döneminde çıkmış, bir
hesaba göre 9uncu, bir hesaba göre 11inci yapılandırma ve bu tür
matrah artırımı getiren kanun teklifi bu. Son beş
yılda 5inci olması daha bir ilginç. Tabii en ilginci de son
altı ayda 2 defa çıkmış olması. Şimdi, tabii, bu
kanun teklifi piyasanın beklediği bir şeydi, her ne kadar af
düzenlemelerinin kötü olduğunu söylesek de piyasa da bekliyor, o beklenti
oluşmuş. Dolayısıyla belki buna çok fazla karşı
çıkma imkânı yok ancak biz Komisyonda hep şunu söyledik, dedik
ki: Yani bu, biraz adaletsiz bir şey, yapılan iş esas itibarıyla
da yanlış bir şey, buna bir miktar adalet boyutu ekleyelim, bu
kadar da adaletsiz olmasın. Örneğin nedir? Vergisini zamanında
ödeyen dürüst mükellefleri biraz daha ödüllendirecek bir sistemi bunun
içerisine monte edelim. Mesela o tür önerilerimizin ve önergelerimizin
tamamı reddolundu.
Bir problem daha var: Arkadaşlar bakın,
enflasyonun bu kadar hızlandığı bir ülkede 2016dan sonra
2020 sonuna kadar yapılandırmada uygulanan yıllık faiz
yüzde 4,2. Madem pandemiyi gerekçe gösteriyorsunuz, biz şunu önerdik: Ya, 2020
yılındaki ödenemeyen vergiden sıfır faiz alalım, hiç
faiz almadan yapılandıralım pandemi gerekçeyse. Ama pandemiden
çok daha önce olmuş, yüzde 30larda enflasyonu
yaşadığımız yıllar içinde yüzde 4,2yle eğer
biz yapılandırma yaparsak ve bunu 3üncü defa yaparsak
Bakın, 1
defa olsa bir şey değil, hadi 2 defa oldu bir şey değil, 3
defa yaparsanız bunun 4üncüsü beklenir ve bakın, 4,2yle 4üncü
yapılandırmayı biz burada konuşacağız. O zaman da
dürüst mükellefi cezalandıran bir durumla karşı karşıya
kalıyoruz. Yani faizlerin yüzde 25 olduğu bir ekonomide yüzde 4,2yle
yapılandırma yaparsanız hiç kimse vergisini ödemez, gelecek
seferde devlet yapılandırmasından
yapılandırırım nasıl olsa... Ucuz kredi olarak
burayı kullanır; bunlara mahal vermemek lazım. Buralara biraz
daha adalet boyutunun eklenmesi gerekiyordu, maalesef bunların hiçbiri
bunun içerisine konulmadı.
Burada, yüzde 5 özendirme var; bunu yüzde 10a,
yüzde 15e, yüzde 20ye çıkarmamız lazım, bunu istirham
ediyorum. Bu sefer olmadı ama bir dahaki seferde
Özellikle, AK
PARTİli milletvekili arkadaşlara da söylüyorum: Dürüst mükellefleri
ödüllendirici unsurları buraya mutlaka ekleyelim. Yani siz getirin biz
kabul edelim, problem değil arkadaşlar ama birisi bunu getirsin; bu
olmazsa son derece yanlış bir şey oluyor.
Tabii, şu ortaya çıkıyor: Bu
kanunların hiçbiri sağlam, güçlü
Ya, sağlamından da
vazgeçtim, bu kanunlar hiçbir analiz yapılmadan önümüze getirilmiş
kanunlar. Eğer bir analiz yapılmış olsaydı
Yani
insanların niye vergisini ödeyemediği, niye ödemediği hususu
hiçbir şekilde incelenmeden yapılmış kanunlar.
Dolayısıyla aynı kanunları defalarca çıkartmak
durumunda kalıyoruz. Sorunun net bir şekilde ortaya koyulması
lazım. Vergiye gönüllü uyumu bitiren bu tür düzenlemelerden bundan sonra
mümkün olduğu kadar kaçınmak gerekir, vergi otoritesini de zaten
zayıflatıyor. Bundan sonraki yıllarda da gelirlerde yani gelir
tahsilatlarında çok daha ciddi sıkıntılarla
karşılaşma durumumuz var.
Diğer bir husus da işte, bunlardan
dolayı, 0-6 aya inince kamu alacağının da son derece
arttığını görüyoruz. Şu anda bu yapılandırma
kapsamına giren 476 milyar lira alacak var ama her defasında
tahsilatlar bir miktar daha azalıyor, bu dönemde de bunun
azaldığını hep birlikte göreceğiz.
Ben her şeye rağmen bu kanun teklifinin de
-eğer geçerse, kabul edilirse- hayırlı olmasını
temenni ederek sözlerimi bitiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın milletvekilleri, birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.27
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.51
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
İkinci söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Kalaycının.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi ve ekranları
karşısında bizleri izleyen aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Kanun teklifinde, kamu alacaklarının
yapılandırılması, matrah ve vergi artırımı,
işletme kayıtlarının düzeltilmesi, maddi duran
varlıkların yeniden değerlendirilmesi ve sicil affı gibi
önemli düzenlemeler bulunmaktadır.
Alacakların
yapılandırılması kapsamında vergi alacakları,
vergi cezaları ile gecikme zam ve faizleri, SGK prim alacakları ile
gecikme cezası, zammı ve faizleri, belediyelerin vergi
alacaklarının yanı sıra ücret ve pay alacakları ile
su, atık su ve katı atık ücret alacakları,
yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları ve il
özel idarelerinin alacakları, idari para cezaları, öğrenim
kredileri, trafik para cezaları, seçim, nüfus ve askerlik para
cezaları, köprü ve otoyol usulsüz geçiş para cezaları, araç
muayenelerini süresinde yaptırmamış olanların
borçları, orman sayılan yerler ile hazine
taşınmazlarıyla ilgili izin, tahsis, kullandırma, irtifak
hakkı, kiralama ve ecrimisil borçları, odalara ve borsalara olan
aidat borçları ile odaların ve borsaların birlik ve
konfederasyon payları borçları yer almaktadır. Adli para cezaları
ile Tütün Kanunu, Hıfzıssıhha Kanunu ve üst kurul para
cezaları yapılandırma kapsamına girmemektedir.
Kesinleşmiş alacakların
yapılandırılmasında, alacak asılları ile buna
yurt içi üretici fiyat endeksi aylık değişim oranları
uygulanarak hesaplanacak tutarın bu kanunda belirtilen süre ve
şekilde ödenmesi öngörülmektedir. Böylelikle faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi ferî amme alacakları ile asla bağlı vergi
cezaları ve gecikme zamları, vergi aslına bağlı
olmayanların yüzde 50si ile gecikme zammının tamamı ve
idari para cezalarına bağlı ferî amme alacaklarının
tamamı silinmektedir.
Kesinleşmemiş veya dava safhasında
bulunan alacaklardan ilk derece mahkemesi aşamasında olanlarda
vergilerin yüzde 50si, istinaf ve temyiz aşamasındakilerde en son karar
terkin ise vergilerin yüzde 90ı, bozma ise vergilerin yüzde 50si
silinmektedir. İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunanlarda
işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin yüzde 50si,
vergi cezalarının yüzde 75i silinmektedir.
Yapılandırılan alacaklar ikişer
aylık devrelerle 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitle ödenebilecektir.
Belediyelere 120, özel idarelere ve spor kulüplerine 36 taksitlik bir ödeme
planı sunulmaktadır.
Yapılandırılan alacağın ilk
taksit ödeme gününe kadar tamamen ödenmesi hâlinde, hesaplanmış olan
Yİ-ÜFE tutarından yüzde 90 oranında, ilk 2 taksit süresi
içerisinde ödenmesi hâlinde ise yüzde 50 oranında indirim
yapılacaktır.
Teklifle, borçlulara çok cazip şartlar
sunulmakta, önemli kolaylıklar getirilmektedir. Kanundan yararlanmak
isteyenlerin 31 Ağustos 2021 tarihine kadar başvurması; ilk
taksitin, vergi ve diğer borçlarda 30 Eylül 2021, sigorta primiyle ilgili
borçlarda 31 Ekim 2021 tarihine kadar ödenmesi gerekmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, basit
usulde vergiye tabi olan 850 bin esnafımızın gelir vergisinden
muaf tutulduğu müjdesini vermiş ve konu, ekonomi reformları
kapsamında yapılacak düzenlemeler arasında yer
almıştır. Basit usulde gelir vergisi tahsilatı, 2019
yılında 221 milyon lira, 2020 yılında 242 milyon lira
düzeyinde olup toplam vergi gelirleri içinde çok cüzi bir yer tutmaktadır.
Bu kanun teklifi, söz konusu 850 bin esnafımızın vergi
borçlarının yapılandırılmasını da
kapsamaktadır. Esasen, muafiyet verilecek bu esnafımızın
geçmiş döneme ilişkin vergi borçları terkin edilmelidir. Zira bu
borçların tahsil kabiliyeti oldukça düşüktür, üstelik
dosyalarının takibi de idareye önemli boyutta bir iş
yüklemektedir. Küçük esnafın bu borçlarının terkin edilmesinin
hem idareyi hem de bu esnafımızı rahatlatacağı dikkate
alınmalıdır.
Ülkemiz, basit, anlaşılır, tabana
yayılmış ve adil bir vergi sistemine mutlaka
kavuşturulmalıdır. On Birinci Kalkınma Planında da
hedeflendiği üzere, vergi tabanını genişleten, vergiye
uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği artıran,
yatırım ve üretimi destekleyen, hakkaniyetli bir vergi reformu bir an
önce hayata geçirilmelidir.
Vergilerin ve sigorta primlerinin toplanmasında
görev yapan, bu işin asıl yükünü çeken, Gelir İdaresi ve SGK
çalışanları ile mali müşavirlerdir. Çalışanlar,
yapılandırma düzenlemeleri döneminde gece yarılarına kadar
büyük özveri ve gayret içinde görevlerini ifa etmektedir. Yoğun iş
yükü altında 7/24 mesai mefhumuyla görev yapan tüm personelin ve gelir
uzmanlarının tazminatları artırılmalı, fazla
çalışma ücreti ödenmesi konusunda mutlaka bir düzenleme
yapılmalıdır. Vergi tahsilatı ve vergi bilincinin
yerleştirilmesi konusunda mali müşavirlik mesleği çok önemli bir
işleve sahiptir. Mali müşavirlerin başta ücret tahsilatı
olmak üzere yaşadığı sorunlara çözüm getirilmeli, KDV
indirimi mali müşavir ücretleri için de yapılmalıdır.
Ayrıca, mücbir sebep hâlinin mali müşavir nezdinde vuku bulması
hâlinde de dikkate alınması için Vergi Usul Kanununda gerekli
düzenleme yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle, mükelleflerin
2016 ile 2020 yıllarına ait gelir vergisi matrahlarını,
kurumlar vergisi matrahlarını, gelir, kurumlar stopaj vergilerini,
katma değer vergilerini kanunda öngörülen oranlarda ya da asgari
tutarlarda artırmaları ve belirli bir oranda vergi ödemeleri
şartıyla artırımda bulundukları yıllar ve vergi
türleriyle sınırlı olmak üzere haklarında vergi incelemesi
ve vergi tarhiyatı yapılmayacağı yönünde düzenleme
yapılmaktadır. Artırılan matrahlar yüzde 20 üzerinden
vergilendirilecek, vergiye uyumlu mükellefler yüzde 15 vergiye tabi
tutulacaktır. Matrah ve vergi artırımları kapsamındaki
ödemeler peşin veya 6 taksitle yapılacak, peşin ödeme
yapılması hâlinde vergide yüzde 10 indirim yapılacaktır.
Kanun teklifiyle, işletmede mevcut olup
kayıtlarda yer almayan ya da kayıtlarda yer alıp işletmede
mevcut olmayan emtia, makine, teçhizat, demirbaşlara; kayıtlarda yer
alıp işletmede mevcut olmayan kasa mevcudu ile ortaklardan alacaklara
ilişkin kayıtlara düzeltme imkânı getirilmektedir. Yine,
mükelleflere, aktiflerinde kayıtlı bulunan
taşınmazları ve amortismana tabi diğer iktisadi
kıymetlerini 31/12/2021 tarihine kadar yeniden değerlemeye tabi
tutarak hesaplanan değerleme farkı üzerinden yüzde 2 oranında vergi
ödemek suretiyle bilançolarını güncelleme imkânı verilmektedir.
Kanun teklifiyle, 30 Nisan 2021 tarihi
itibarıyla prim borcu olan ve ödeme yapmayan BAĞ-KUR
sigortalılarının sigortalılık sürelerinin
durdurulması, prim borçlarının silinmesi, talep edilmesi hâlinde
durdurulan sigortalılık sürelerinin ihya edilmesine dair düzenleme
yapılmaktadır.
Kanun teklifiyle sicil affı da getirilmektedir.
Karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet,
kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında
ödeyemedikleri için Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezine bildirilen
kişilerin ve kredi müşterilerinin yükümlülüklerini yerine getirmesi
hâlinde geçmiş ödeme performanslarına ilişkin olumsuz
kayıtların dikkate alınmayacağı hususunda düzenleme
yapılmaktadır.
Kanun teklifinde mecburi hizmet
karşılığında yurt dışına gönderilen
öğrencilerin kendilerine döviz olarak yapılmış olan her
türlü masrafa ilişkin borç tutarlarının yeniden
hesaplanması ve azami beş yıla kadar taksitlendirilebilmesi
sağlanmaktadır. Ayrıca yükseköğretim kurumları
adına yurt dışına gidip doktora öğrenimlerini
başarıyla tamamlayanlara doktor öğretim üyesi veya öğretim
görevlisi kadrolarına atanma imkânı verilmektedir.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimiz
kuraklık nedeniyle ciddi mağduriyet yaşamaktadır. Ülke
düzeyinde birçok ilimizde hububat ve bakliyat ekili arazilerde kuraklık
nedeniyle yüksek kayıplar söz konusudur. Konya'da ekinlerde meydana gelen
yanma ve kuruma nedeniyle hububat rekoltesinde önemli boyutta azalma
beklenmektedir. Kuraklığın yanı sıra bugün yağan
doluyla birlikte, özellikle Cihanbeyli ve Kadınhanı ilçelerimizde
kimyon, mısır, buğday ve arpa tarlalarındaki ekinler iyice
yok olmuştur. Çiftçimizin kuraklık ve dolu yağışı
nedeniyle uğradığı zarar mutlaka
karşılanmalıdır. 2090 sayılı Kanunda afetler
nedeniyle zarar gören çiftçilere devletçe yapılacak yardımlara
ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir ancak Tarım
Sigortaları Kanununa göre belirlenen riskler için tarım
sigortası yaptırmayan üreticiler 2090 sayılı Kanundan
yararlanamamaktadır. Ayrıca tarım sigortası kapsamında
olmayan risklerde de yardım yapılabilmesi için çiftçilerin
ürünlerinin, canlı-cansız üretim araçlarının ve
tesislerinin değer itibarıyla en az yüzde 40 oranında zarar
görmesi; ayrıca, bu zararı karşılayacak gelirinin bulunmaması
ve borç alma imkânı olmaması, yüzde 40tan az zarar görmesi hâlinde
ise tarımsal faaliyetlerini devam ettiremeyecek ve geçimini
sağlayamayacak duruma düşmesi gerekmektedir. Dolayısıyla,
tabii afete maruz kalan ve sigorta yaptıramayan çiftçilerin
kayıpları genel olarak karşılanamamaktadır. Bu
itibarla, yaşanan kuraklık ve doludan zarar gören ve sigortası
olmayan çiftçimize yardım yapılabilmesi için yasal bir düzenlemeye
ihtiyaç vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın
müjdesini verdiği, kuraklıktan zarar gören çiftçilerimizin Ziraat
Bankasına veya Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
borçlarının ertelenmesi çok önemli olup bu ertelemeden faiz
alınmaması çiftçimizi daha da rahatlatacaktır.
Önceki ay çıkarılan kanunla
çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve tasfiyelik hâle
gelmiş borçlarının yapılandırılması
düzenlenmiştir. Esasen, yaşanan kuraklık da dikkate
alınarak, ödenemeyen tüm tarımsal kredi borçlarına uygun
şartlarda ve uzun vadeli yapılandırma
yapılmalıdır. Çiftçimize 2022 Ekim dönemi için şimdiden
ücretsiz tohum tedariki çalışmaları yapılmalıdır.
Hububat ve bakliyat üretimi yapan çiftçilerimize dekar başına ilave
doğrudan destek verilmelidir. Kırsal kalkınma ve sulama
ekipmanları desteklerinde birçok üreticimiz kırsal mahalle olmama,
ruhsatsız kuyu veya ahır gibi nedenlerden dolayı
faydalanamamıştır. Sürdürülebilir tarım için bürokratik
engellerin kaldırılması ve ruhsatsız da olsa üretim
yapıldığı için destek verilmesi gerekmektedir. Ayrıca
tarımda kullanılan elektrik fiyatlarında indirime gidilmelidir.
Velhasıl, çiftçilerimize ve hayvancılıkla geçimini sağlayan
insanımıza yönelik bir destek paketi hazırlanıp uygulamaya
konulmalıdır.
Konyada tarımsal sulamada yaşanan
sorunlar nedeniyle bazı çiftçilerimiz dün Konya-Adana yolunu bir müddet kapatarak
Beyşehir Gölünden su alınamamasına tepki göstermiştir.
Çiftçimizin bu dönemde acil olan su ihtiyacının
karşılanması için tüm imkânlar zorlanmalıdır.
Konya'nın yüz yıllık rüyası olan KOP projesi çerçevesinde,
hamdolsun, devasa yatırımlar yapılmış ve
yapılmaya devam edilmektedir. Yatırımların hızla
tamamlanması ve Mavi Tünelden ovaya su aktarılması için gerekli
tedbirler mutlaka alınmalıdır. Ayrıca Konya Ovasına
dış havzalardan su getirecek yeni proje çalışmaları
bir an önce sonuçlandırmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Covid-19
salgınının etkisiyle 2020 yılının ikinci
çeyreğinde daralan ekonomimizdeki toparlanma ve canlanma tüm
hızıyla devam etmektedir. 2020 yılında dünya ekonomisi
yüzde 3,3 daralırken Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında
büyümüş ve Türkiye, dünyada ekonomisi büyüyen az sayıdaki ülkelerden
biri olmuştur. 2021 yılı birinci çeyreğinde de başta
Avrupa ülkeleri olmak üzere, birçok ülke ekonomisi daralırken Türkiye
ekonomisi yüksek performans sergileyerek yüzde 7 oranında güçlü bir büyüme
kaydetmiştir. Yatırım, üretim ve ihracattaki artış
sağlıklı ve nitelikli bir büyümeye delalet etmektedir.
Yatırımlardaki artış ivmesi devam etmekte olup 2020
yılında yüzde 10,3 olan artış 2021 yılı ilk
çeyreğinde yüzde 11,4 olmuştur. 2020 yılında
yıllık yüzde 21 oranında büyüyen makine ve teçhizat
yatırımları 2021 yılı ilk çeyreğinde yüzde 30,5
oranında artmıştır. Bu artışlar
yatırımcının ekonomiye olan güvenini teyit etmektedir. 2021
yılı ilk çeyrek büyümesi sanayi sektöründe yüzde 11,7; imalat sanayi
sektöründe ise yüzde 12,2 düzeyindedir.
Sanayicimiz ve ihracatçılarımız
gerçekten destan yazmaktadır. Ham madde temininde yaşanan zorluklara,
girdi fiyatlarındaki yüksek artışa ve konteyner
sıkıntısına rağmen yatırım, üretim ve
ihracatta yüksek bir performans sergilenmektedir. Zorlu bir dönemde ekonomimize
büyük katkı sağlayan girişimci, sanayici ve
ihracatçılarımızı kutluyorum.
İhracatçılarımız her ay rekorlar kırmakta olup tüm
zamanların en yüksek aylık ihracat ve en yüksek ilk çeyrek ihracat
rakamlarına ulaşılmıştır. İhracat 2021
yılının ilk dört ayında yüzde 33,1 artarak 68,7 milyar
dolar gerçekleşmiş, dış ticaret açığı yüzde
19,7 azalmış, ihracatın ithalatı karşılama
oranı 8,4 puan artarak yüzde 83e yükselmiştir. Cari işlemler
açığı da 2021 yılı ilk çeyreğinde
yıllık bazda yüzde 12,1 azalarak 7,8 milyar dolara gerilemiştir.
Türk imalat sektörü hem üretime hem de istihdama
önemli katkı sunmaktadır. Geçen ay, mayıs ayında Covid-19
kısıtlamalarının olumsuz etkisiyle talebin
yavaşlamasıyla birlikte üretim ve yeni siparişlerin
gerilemesinden dolayı Türkiye imalat PMI verisi 49,3e inmiş ancak
istihdam artışı devam etmiştir. İstihdamda geçen
yıl nisan ayında görülen -2,5 milyon kişinin üzerindeki- daralma
her geçen ay azalmış, istihdam bu yıl mart ayı
itibarıyla salgın öncesi seviyesine gelmiştir.
İnşallah, normalleşmeyle birlikte
turizmde yaşanacak canlanma hem turizm gelirlerinin artmasını ve
cari açığın azalmasını hem de istihdam
artışını ve işsizliğin azalmasını
sağlayacaktır.
Bütçe performansı da sevindiricidir. 2021
yılı Ocak-Nisan dönemi bütçe gerçekleşmelerine göre geçen
yıl aynı dönemde 72,8 milyar lira bütçe açığı
verilmiş iken bu yıl 5,9 milyar lira bütçe fazlası elde
edilmiştir.
Vergi gelirleri yüzde 47,2 artmış olup bu
artış, dâhilde alınan katma değer vergisinde yüzde 87,7
düzeyindedir. Katma değer vergisi tahsilatında görülen yüksek
performans piyasalardaki canlanmayı da açıkça göstermektedir. TOBB
istatistiklerine göre, 2021 yılının ilk dört ayında kurulan
şirket sayısı yüzde 32,3 artarken kapanan şirket
sayısı yüzde 11,4 azalmıştır. Aynı dönem
itibarıyla gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde
13,5 artarken kapanan işletme sayısı yüzde 3,6
azalmıştır. Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesine göre tescil
ve terkin edilen esnaf sayılarında da benzer bir tablo söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, bir yandan
pandemiyle bir yandan terörle başarılı bir mücadele verirken
diğer yandan da maruz kaldığı bölgesel ve küresel
dayatmaları, ekonomik ve siyasi baskıları Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin de sağladığı imkânlarla alınan
etkili tedbirler sayesinde boşa çıkarmaktadır. İç ve
dış mihrakların eş zamanlı tahakküm çabaları,
taciz ve tahrik kampanyaları her seferinde millî irade duvarına
çarpıp dağılmaktadır. Cumhur İttifakı,
üstlendiği tarihî misyonuyla Türkiyenin egemenlik haklarına, tarihî
çıkarlarına, beka ve güvenlik hassasiyetlerine cesaretle sahip
çıkmaktadır. Bizim ana gayemiz, lider ülke Türkiye hedefine
ulaşmak, Türk dünyasının, İslam âleminin ve bütün mazlum
milletlerin yegâne ümidi olan Türkiyeyi küresel bir güç hâline getirmek,
tarihin tekerrürünü sağlamaktır. Kim ne derse desin, Türkiye,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kutlu hedeflerine
inşallah ulaşacaktır.
Konuşmama son verirken Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Garo Paylan konuşacaktır.
Sayın Paylan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bir vergi affı
yasasıyla daha karşı karşıyayız. Değerli
arkadaşlar, bakın -ben altı yıldır milletvekiliyim,
Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim- üzülerek söylüyorum: Altı yılda bu
gördüğüm 5inci vergi affı yasası, daha önce yılda 1 vergi
affı yasası getiriyordunuz değerli arkadaşlar, durum
değişti; daha altı ay önce vergi affı yasasını bu
Meclis görüştü, altı ay sonra bir vergi affı yasasıyla daha
karşı karşıyayız. Değerli arkadaşlar, vergi
afları vergi ahlakını ve vergi barışını
bozar. Ülkemizde zaten vergi adaleti, vergi barışı, vergi
ahlakı yoktu; son altı yılda özellikle AKPnin getirdiği
vergi aflarıyla vergi adaleti ve vergi ahlakı tamamen yerle bir
olmuştur arkadaşlar.
Arkadaşlar, bu kanun teklifinin gerekçesi ne?
Tıpkı altı ay önceki vergi affında olduğu gibi
Covid-19 salgınının etkilerini azaltmakmış.
Değerli arkadaşlar, Anayasamız -Anayasa madde 73- diyor ki:
Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi
ödemekle yükümlüdür. Şimdi size şunu soruyorum: Covid-19 herkesi
aynı şekilde mi etkiledi? Yani Covid-19dan bütün vatandaşlarımız
eşit şekilde mi etkilendi değerli arkadaşlar? Hayır,
öyle olmadı. Kimileri servetine servet kattı bu pandemi döneminde
dünyada ve Türkiyede; kimileriyse iflas etti, intiharlarla yüz yüze
kaldı, evine ekmek götüremedi, dükkânının kepengini kapattı.
Çok iyi biliyorsunuz, bazı sanayiciler var, 3 vardiya
çalıştı Covid-19 döneminde, 3 vardiya; ihracatçılar
çalıştı, belli sanayi sektörleri 3 vardiya
çalıştı; servetlerine servet kattılar,
varlıklarına varlık kattılar. Ama kimi esnafımız
var, kimi küçük işletmelerimiz var ki siz onları on beş
aydır kapalı tutuyorsunuz, beş kuruş destek vermiyorsunuz;
onları açlığa mahkûm ettiniz. Şimdi diyorsunuz ki: Biz
Covid-19 salgınının etkilerini azaltmak için vergi affı
getiriyoruz. Bakın, size şunu söyleyeyim: Bir vergisini ödemeyenler
var, bir de ödeyemeyenler var. Biz bu vergi affı yasa teklifinin
ödeyemeyenlerden yana kullanılmasını destekledik. Yani ne dedik?
Vergisini ödeyemeyenler, aç açıkta olanlar, iflas edenler kamu
tarafından desteklensin, hatta onların vergileri silinsin dedik ama
bir de vergisini ödemeyenler var arkadaşlar, vergi ahlaksızları
var, yandaşlar var, servetine servet katanlar var.
Değerli arkadaşlar, size bir şey
söyleyeyim mi? Şimdi, memlekette kredi faizi kaç arkadaşlar? Gidin
bir bankaya yüzde 25, yüzde 28 veya yüzde 30. Yüzde 25ten aşağı
kredi yok memlekette. Size AKPnin beş yıldır sunduğu
sıfır faizli krediyi bir daha anlatacağım arkadaşlar.
Sıfır faizli bir kredi var, nedir o biliyor musunuz? Sayın Elitaş
getirmiş sıfır faizli kredi, diyor ki: Vergini ödeme, ben senin
vergini sıfır faizle yapılandıracağım. Ve
bazı mükellefler, o vergi ahlaksızları maalesef durumları
iyi olmasına rağmen vergilerini ödemiyorlar, bankadan da kredi
almıyorlar, sonuçta nasıl olsa Maliye Bakanlığı
vergileri yapılandırıyor ve sıfır faizle
yapılandırıyor arkadaşlar. Bakın, vergisini
ödeyemeyenlerin vergisini silelim diyoruz ama vergisini ödemeyenlere neden
sıfır faizli olarak yapılandırıyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, vergi
politikaları iktidarın kimlerden yana olduğunu gösterir. Bu
iktidar büyük sermayeden, kartelci sermayeden, yandaş sermayeden yana ve
bu vergi yasası teklifiyle de -göreceksiniz- onların vergisini
affediyor. Esnafımız zannediyor ki Benim birkaç bin lira, 5 bin
lira, 10 bin lira, 20 bin lira vergi borcum var; devletimiz bunu
yapılandırıyor, sağ olsun. diyor. Oysa, onların derdi
başka, onlar yandaşlarının vergilerini
sıfırlıyorlar değerli arkadaşlar.
Bakın, bu vergi affı yasa teklifiyle,
düşünün, Maliye idaremiz -vergi kaçakçılarını denetmenler
yakalıyor öyle değil mi- bazı kaçakçıları yakalıyor
ve onlara vergi cezası kesiyor. Maliyemiz 157 milyar TL vergi cezası
kesmiş biliyor musunuz? 157 milyar TL vergi kaçağı
yakalamış ve cezasını kesmiş. Şimdi, bu vergi
affı yasa teklifi Ben bu 157 milyar TLlik cezayı siliyorum. diyor
arkadaşlar, bu vergi affı yasa teklifi. Bakın, rakamı
anlaması için vatandaşlarımıza şöyle anlatayım:
Sayın Cumhurbaşkanı 1,4 milyon esnafa geçenlerde 4 veya 5
milyarlık bir destek paketi açıkladı 4 milyar TL
vereceğim. dedi büyüte büyüte, 4 milyar TL. Bakın 1,4 milyon esnafa
4 milyar TL destek bir yıl sonra. İşte, yandaşların
157 milyar TL vergi cezasını silen bir yasa teklifiyle
karşı karşıyayız değerli arkadaşlar.
Bakın, size bir örnek vereyim: Diyelim ki Maliyemiz bir vergi
kaçakçısını yakaladı, 1 milyar TL ceza kesti, 1 milyar TL
de vergi aslını uyguluyor, 2 milyar TL ödemesi lazım.
Şimdi, diyor ki bu yasa teklifi: Ben, sen başvurursan 1 milyar TL
cezanı zaten siliyorum, vergi aslının da yarısını
bana ödersen yani 500 milyon lira bana ödersen bütün vergini kapatacağım.
Bakın, 2 milyar karşılığında 500 milyon TLye
bütün vergini kapatacağım. diyor. Yani namuslu esnafımız
yani dürüst iş insanımız eğer Maliyeye vergisini düzgün yatırmışsa
ona hiçbir şey yok ama vergi kaçırmışsan sana ödül veriyor,
bırakın ceza vermeyi ödül veriyor bu vergi yasa teklifi.
Düşünebiliyor musunuz, polisler kırmızı
ışıkta geçenleri sürekli yakalıyor ve ceza kesiyor,
şunu yapsa Meclisimiz: Kırmızı ışıkta geçenlere
her yıl af getirse ya siz, kırmızı ışıkta
geçmeyen bir insan bulabilir misiniz? İşte bunu yapıyoruz
arkadaşlar. Vergi kaçıranları her yıl affederek vergi
kaçırmayı normalleştiriyoruz,
sıradanlaştırıyoruz, hatta vergi kaçırmayanlara
keriz dedirtiyoruz arkadaşlar. Zamanında, çocukken babamın
dükkânında otururken komşu esnaf geldi, vergi levhamıza
baktı, mütevazı da bir esnafız, dedi ki: Ya, sen keriz misin bu
kadar vergi veriyorsun arkadaş? O gün duydum çocuk kulaklarımla.
Mütevazı bir arabaya biniyoruz, komşu esnaf Mercedese biniyor Sen
keriz misin bu kadar vergi veriyorsun? diyor. Değerli arkadaşlar,
işte, biz bu vergi affı yasalarıyla vergisine uyumlu olan
yurttaşlarımızı da keriz durumuna düşürüyoruz
maalesef. İşte bu yasalardan behemahâl vazgeçmemiz gerekir.
Başka ne yapıyor bu yasa teklifi? Süreyya
Sadi Bey de bilir, kendisi de 4 tane vergi affı yasası
çıkardı -beraber çıkardık- Komisyon Başkanı
olarak.
BAŞKAN Biz, siz yokken de
yapmıştık.
GARO PAYLAN (Devamla) Evet, evet,
yapmıştınız, daha önce de yapmıştınız.
Kasa affı getiriyor, stok affı getiriyor,
yeniden değerleme imkânını veriyor.
Değerli arkadaşlar, ben hiçbir şey
demeyeceğim, altı ay önce Plan ve Bütçe Komisyonumuza gelen Hazine ve
Maliye Bakan Yardımcımız Sayın Osman Dinçbaş
konuşsun; bakın, tutanaklardan söylüyorum kasa affının
nelere yol açacağını. Bizde bir vekil dedi ki Kasa affı
getirecek misiniz? O da dedi ki Bu yasanın amacı,
tıkanmış insanlara yardımcı olmaktır. Stok
affı, kasa affı tıkanmayla ilgili değildir. Yani
Pandemiyle ilgili değildir. dedi. Kasa affını
getirdiğiniz zaman patronların şirketlerindeki
fonlarını çekip kasada varmış gibi göstererek vergi
kaçırmasını sağlarsınız ve böyle bir şey
artık olmayacak. dedi. Kim dedi? Hazine ve Maliye Bakan
Yardımcısı Sayın Osman Dinçbaş. O zaman Bakan kim?
Sayın Lütfi Elvan. Bugün Bakan kim? Sayın Lütfi Elvan. Yani altı
ay önce Bakan Yardımcısı diyor ki Kasa affı, stok
affı, yeniden değerleme gibi yöntemler vergi kaçırma
yöntemidir. Ama altı ay sonra aynı Bakan Meclise kasa affı, stok
affı, yeniden değerleme getiriyor. Ve ne getiriyor biliyor musunuz?
Düşünün ki bir inşaatçı bir arsa almış 1 milyon liraya
-şu anda evrakında 1 milyon olarak duruyor- üzerine bina yapacak,
diyelim ki rant sağlayacak, 20 milyon liraya çıkacak ve bunun
vergisini verecek. Şimdi, deniyor ki Senin o arsan 20 milyona çıkmışsa
bunu yeniden değerleyebilirsin. Neyle yapacaksın? Yüzde 3 bana
vergi vereceksin. deniyor. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar, yüzde
25 vergi verecek olan o müteahhitler veya patronlar, yeniden değerleme
olsa yüzde 3 vergi verip bu vergiyi kaçırmış olacaklar. Bu mudur
vergi adaletinden anladığınız? Arkadaşlar, bu mu vergi
adaleti, vergi ahlakı? Zenginlerin vergisini affetmek, onlara vergi
kaçırma yöntemlerini göstermek midir vergi adaleti, vergi ahlakı? Bu
Meclis bunun için mi var arkadaşlar? Bu Meclis yoksulların
yanında değil mi? Bu Meclis yalnızca patronların Meclisi
mi? Her yıl patronların vergisini affetmek için mi bu Meclis var?
İşte bu sorularla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifi
başka ne getiriyor? Sicil affı getiriyor, sicil affı. Süreyya
Bey sicil affını da çok iyi bilir, defalarca kendisiyle beraber
geçirdik. Bu yasa teklifinde deniliyor ki Bir esnafın, bir iş
insanının çeki yazılmışsa, senedi
yazılmışsa Bankalar Birliği Risk Merkezine bildiriliyor.
Biz onu unutulalım, sicili affetmiş gibi yapalım. Bakın
Affetmiş gibi yapalım. diyor diyorum. Kim bakacak bu sicil
affına, size söyleyeyim. Sayın Başkan, sicil affı
yasasını defalarca çıkardık, kim baktı buna? Özel
bankalar baktı mı? Hayır. Özel bankaların risk merkezinde o
kişinin çekinin yazıldığı aynen duruyor ve o kişi
tekrar kredi almaya gittiğinde Senin çekin yazılmış, sana
kredi veremem. diyor, çek yaprağı istediğinde Veremem. diyor.
Kimin için çıkarıyoruz bu yasayı? Kamu bankaları için
çıkarıyoruz. Bakın, özel bankalar risk görüyorlar kredi
vermiyorlar, çek yaprağı vermiyorlar. Kim veriyor? Kamu
bankaları veriyor. Beş yıl önceye kadar özel bankaların
kredilerdeki payı yüzde 66ydı, kamu bankalarının yüzde
34tü; şimdi tersine döndü arkadaşlar, şimdi riski kamu
bankaları sırtlandı yani yurttaşlarımız
sırtlandı. Durumu bozuk olan zombi şirketler, yandaş
şirketler kimler tarafından finanse ediliyorlar? İşte bu af
getiren, Siciline bakma. diyen yasalar çıkarılarak kamu
tarafından, kamu bankaları tarafından finanse ediliyorlar.
Şu anda kamu bankalarının kredilerdeki payı yüzde 65-66ya
çıktı yani o yandaşlara aktardığınız
paralar, milletimizin vergileriyle aktardığınız paralar
yüzde 66ya çıktı ve bunun faturası bir gün çıkacak.
Sayın Başkan ve sayın vekiller, bu sicil affı
yasasıyla da görürsünüz kamu bankaları yeniden risk almaya devam
edecek, bazı üst düzey kişilerin telefonlarıyla kamu
bankaları yandaşlara, zombi şirketlere kredi vermeye devam
edecek. Sonunda, bir altüst oluşta kamu bankaları bunun altında
kalacak yani kamu kaynakları bunun altında kalmış olacak.
İşte, böyle yasalarla karşı karşıyayız
değerli arkadaşlar.
Peki, bu kadar eleştirdik, yapılması
gereken ne? Yapılması gereken çok kazanandan çok, az kazanandan az
vergi almak; vergi affı yasalarını asla çıkarmamak;
arkadaşlar, eğer Maliye idaresi bir kişinin vergi
kaçırdığını yakalamışsa onun ensesinde boza pişirmek.
Amerikada en büyük suç vergi kaçırmaktır. Bakın, Amerikada her
şeyi yapabilirsiniz, bir şekilde affı vardır ama vergi
kaçırmanın asla affı yoktur. Amerikada bazı insanlar belki
Allahtan korkmazlar ama vergi idaresinden korkarlar, çekinirler, vergi
kaçırmayı akıllarından bile geçirmezler çünkü vergi
kaçıran bir kişiyi idare yakaladığında onun ticari
hayatını bitirir. O açıdan, herkes vergi ahlakına uymakla
yükümlü olduğunu bilir. Bizdeyse vergi kaçırmak gerçekten
vakayıadiye arkadaşlar. Vergi kaçırmak doğru mu olmuş?
Kim umursuyor vergi idaresini? Bakın, bürokratlarımız,
denetmenlerimiz orada; kim umursuyor onları? Ben yakalanırsam, bana
ceza kesilir, nasıl olsa her yıl milletin vekilleri vergi affı
getirir arkadaş. Normal vergi mükellefi fazlasını vermişken
ben de giderim -düşük- üç kuruş veririm ve böylece kurtarırım.
diyorlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu yasa
teklifinin en sakıncalı maddesini size açıklayacağım,
matrah artırımı maddesiyle karşı
karşıyayız; Sayın Başkan bunu da çok iyi bilir.
BAŞKAN Sayın Paylan, sürekli beni
referans olarak veriyorsunuz, buradan size cevap vermek zorunda
kalacağım.
GARO PAYLAN (Devamla) - Matrah
artırımı nedir, biliyor musunuz sayın arkadaşlar?
Şimdi 2 şirket örneği vereceğim: Diyelim ki 10 milyar lira
bir şirket ciro yaptı, 1 milyar lira kâr etti, 250 milyon lira da
vergisini verdi ve böylece temiz, düzgün bir şekilde
kayıtlarını bildirdi. Diğer işletme de 10 milyar lira
ciro yaptı, hiç kâr bildirmedi; bakın, 1 milyar lira kazanmasına
rağmen hiç kâr bildirmedi. Şimdi matrah artırımıyla
hiç kâr bildirmeyen, 10 milyar lira ciro yapan şirkete diyoruz ki: Sen,
bana 100 bin lira kâr bildir, 20 bin lira da vergi ver, ben seni
incelemeyeceğim arkadaş. 20 bin liraya 10 milyar lira ciroyu temize
çıkarmış oluyoruz değerli arkadaşlar. İşte
bunu getiriyor matrah artırımı. Peki, diğer şirkete ne
yapıyor matrah artırımı, biliyor musunuz? 10 milyar ciro
yapmış, 1 milyar lira kâr etmiş, 250 milyon lira vergisini veren
şirkete diyor ki: Bak, matrah artırımına başvur,
başvurmazsan risk altında kalırsın. Sen bu 1 milyar lira
kârını 200 milyon lira daha artır, bana da 400-500 milyon lira
daha vergi ver, böylece belki ben seni kurtarırım. Yani
düşünebiliyor musunuz, aynı ciroyu yapan, aynı kârı yapan
iki şirket; birisi vergiyi kaçırıyor, onu üç kuruşa
affediyoruz; diğeri vergi kaçırmıyor, ona da mobbing
uyguluyoruz: Aman, bak, başvurmazsan vergi denetmenleri sana gelir. Bak,
sen CHPlisin. Bak, sen HDPlisin. Bak, sen İYİ Partilisin.
Yarın öbür gün vergi denetmenleri gelir senin ensende boza pişirir.
Aman, bu matrah artırımına başvur. diyoruz.
İşte, vergi ahlaksızlığını böyle
geliştiriyoruz arkadaşlar. Bu neyi getiriyor? İşte keriz
mükellef-çıkarcı mükellef ikilemini getiriyor. Keriz mükellef
-tırnak içinde söylüyorum- o namuslu, vergi vermeye çalışan
vatandaşlarımız; onlar keriz durumuna düşürülüyorlar ve
vergilerini düzgün verdikleri hâlde daha fazla artırma
baskısıyla karşı karşıya kalıyorlar. Vergi
kaçıransa 20 bin lirayla, 10 bin lirayla milyarlarca liralık vergi
kaçağını temize çıkarıyor. Bu mudur sizin vergi
ahlakından anladığınız? Bu mudur sizin vergi
adaletinden anladığınız değerli arkadaşlar?
O açıdan değerli arkadaşlar,
yapmamız gereken, vergisini ödeyemeyenlerle ilgili bir mekanizma
kurmaktır. Bakın, vergisini ödemeyenlerden mutlaka vergisini
almalıyız ama vergisini ödeyemeyenlerin başvuracağı
bir vergi ombudsmanlığını kurmamız lazım; zor
duruma düşen, dar duruma düşen vatandaşımız gitsin
başvursun, eğer nesnel gerekçeleri uygunsa o vatandaşımızın
vergisi yapılandırılsın, sıfır faizle
yapılandırılsın ama vergisini ödemeyenlere, bunu kötü
niyetle kullananlara asla bir vergi affı getirilmesin değerli
arkadaşlar.
Bakın, size ne olacağını da
söyleyeyim. İş insanlarıyla konuştum. Ya, ben keriz miyim,
gideyim bankadan yüzde 28le kredi alayım. Ne yapacağım? Vergi
affı yasasına başvuracağım. diyor. Ee
BAŞKAN Sayın Paylan, bu keriz
lafını çok kullandınız da
vatandaşlarımızı böyle nitelendirmenizi de doğru
bulmuyorum yani.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayenizde, sayenizde!
GARO PAYLAN (Devamla) Tırnak içinde
söylüyorum. Evet, evet, sıfır
Sayın Başkan, siz yorum yapmayın
oradan. Bakın, Sayın Elitaş orada.
BAŞKAN Yorum yapmayayım ama Keriz
vatandaşlarımız
diyorsunuz, demeyin böyle yani.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sisteminiz yaratıyor onları. Ne yapsın?
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar
Ne diyeceğimi de unuttum Sayın
Başkan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Lügatinde
başka kelime yok Başkanım.
GARO PAYLAN (Devamla) Bu açıdan, değerli
arkadaşlar
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, siz mi sataşmaya başladınız?
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan,
insicamımı bozdunuz.
BAŞKAN İnsicamının araya
girince her zaman bozulduğunu biliyorum eskiden de, o yüzden...
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi ne
olacağını size söyleyeyim arkadaşlar. Bakın, geçen gün
iş insanlarıyla görüştüm. Ben keriz miyim yüzde 28 faizle kredi
alayım. Ne yapacağım? Eski vergi borçlarımı
yapılandıracağım sıfır faizle, yenisini yine
ödemeyeceğim. Ne olacak? 2022 ya da 2023te seçim var. AKP kesinlikle bir
yıl sonra bir vergi affı yasası daha getirecek. Ben vergilerimi
ödemeyeceğim, yine sıfır faizle yapılandıracak.
diyor. Aynen bunu söyledi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sen mesaj
veriyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) Hadi çıkın deyin
Sayın Elitaş, hadi sayın AKPli vekiller, sayın MHPli
vekiller deyin ki: Bir daha asla vergi affı yok. Bakın, Mehmet
Şimşek Bir daha vergi affı yok. dedi, Sayın Naci
Ağbal defalarca Bir daha vergi affı yok. dedi, Süreyya Sadi
çıkardı vergi aflarını. Daha sonra arkadaşlar, Berat
Albayrak geldi Vergi affı tövbe yok. dedi, e Lütfi Elvan altı ayda
2 vergi affı çıkardı. Altı ayda 2 tane çıkaran seneye
1 tane daha çıkarır. İşte, böylece de vergi ahlakı
bozulur değerli arkadaşlar, vergi barışı, vergi
adaleti bozulur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yani
Ödemeyin. diyorsun sen değil mi? Uyanık!
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, bir veri
açıkladınız dün; Türkiye ekonomisi yüzde 7 büyümüş. Vay vay
vay, Türkiye ekonomisi yüzde 7 büyümüş!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Zoruna
mı gitti?
GARO PAYLAN (Devamla) Çiftçiler açlık çekerken,
esnaflar yoksulluk çekerken, işçi ay sonunu getiremezken, asgari ücret
açlık sınırının altında kalmışken
Türkiye ekonomisi yüzde 7 büyümüş. Şimdi, size soruyorum: Kimi
büyüttünüz arkadaşlar, kimi büyüttünüz? Yine kimleri büyüttünüz? Ben size
söyleyeyim: Yandaşlarınızı büyüttünüz. Şimdi de o
yandaşlarınızın ödemediği vergileri affediyorsunuz.
Hadi buyurun. Yandaşlarınızın ödemediği vergileri ve
cezalarını 3 kuruşa affediyorsunuz.
Bakın, dün bir veri daha açıklandı;
iş gücünün gayrisafi hasıladan aldığı pay. Kim
büyümüş size söyleyeceğim. Geçen yıl 10 milyonlarca işçi
bütün gayrisafi hasıladan yüzde 39 alıyormuş, bu yıla
gelmişiz yüzde 35,5a düşmüş. Kim büyümüş? Kimi büyüttünüz?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) 5li
çete büyüdü Vekilim.
GARO PAYLAN (Devamla) İşçinin geliri
azalmış, emekçinin geliri azalmış, işte,
yandaşlarınızın geliri artmış, şimdi de o
gelirleri artan yandaşlarınızın, büyük kartellerin
vergilerini affediyorsunuz. Bu mudur sizin vergi adaletinden
anladığınız? Ya, bir çiftçinin vergisini affettiniz mi? Bir
emekçinin vergisini affettiniz mi? Esnafa nefes kredisi. diyorsunuz, yüzde
17,5la kredi veriyorsunuz. Değerli arkadaşlar, çiftçinin vergisini,
borcunu erteliyorsunuz, yüzde 18 tefeci faiziyle erteliyorsunuz, yandaşınızın
vergi borçlarını yüzde sıfırla erteliyorsunuz. Bu mudur
sizin adaletten anladığınız değerli arkadaşlar?
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, Şair Dilaver
Cebecinin ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
28 Mayıs, Dilaver Cebecinin ölüm yıl
dönümüydü, rahmet ve minnetle anıyorum. Milyonlarca kişinin cep
telefonlarında zil sesi yerine kullanılan, siyasi partilerin, sivil
toplum kuruluşlarının toplantılarında ve
düğünlerde heyecan yaratan müziğiyle Mavi boncuk
takışına ölürüm Türkiyem. diyen şair Dilaver Cebecinin
adı ne yazık ki hiçbir haberde ve yayında geçmedi. Okul
kitaplarında zaten millî şairlerin eserleri artık yer
almıyor. Bestelenen çok sayıda şiiri ve birçok ödülü bulunan
Dilaver Cebeci, Türk çocuklarına tanıtılmalıdır. Türk
milletinin birlik ve bütünlüğü açısından geçmişi geleceğe
taşıyacak böyle büyük şair ve yazarlarımızın
kıymetini bilmek ve onlara hak ettikleri değeri vermek görevimiz
olmalıdır.
X.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Abdüllatif Şener. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Muhalefet olarak mevcut kanun teklifine
eleştirel bir üslupla yaklaşıldığını,
iktidar ve ittifak grubunca ise aynı şekilde, bu kanun teklifini
destekler nitelikte ifadeler kullanıldığını görüyoruz.
Ancak peşinen şunu ifade etmek isterim ki: Meclisin güçlü olması
lazımdır. İktidarın eğilimleri doğrultusunda
konuşmak, iktidarın taleplerini bu Mecliste yasalaştırmak
ülkeye fayda getirmez. Hepimiz siyasetçiyiz ve siyasetçinin birinci görevi
ülkesine, vatanına, milletine ve topyekûn 84 milyon insanına sahip
çıkmaktır; onun geleceğinin iyi inşa edilmesi için iktidar
üzerinde, hükûmet üzerinde baskı yapmaktır. Muhalefet partisi olarak
da bizim temel görevimiz, ülkenin iyiye taşınabilmesi için, bu ülkede
iyiliklerin ortaya çıkabilmesi için hükûmetin yapmış olduğu
her yanlış üzerinde ısrarla ve zaman zaman acıtacak
derecede sert eleştirilerde bulunmaktır. Bu sert eleştiriler bir
düşmanlıktan, bir kırgınlıktan veya sadece muhalefet
olmaktan kaynaklanan bir hadise değildir; sert ve incinecek derecede
hükûmetin ve iktidarın eleştirilmesi, aynı zamanda vatan
sevgisinin bir ifadesidir.
Bakın, dünyaca meşhur iktisatçılardan
Carlo Cipolla siyasetçilerin karakterleri ile ülkenin nasıl
yönetildiği arasında ilişkiler kurmuştur ve siyasetçide
yanlış eğilimlerin, yanlış tutkuların ortaya
çıkması hâlinde ülkenin mevcut potansiyelini dahi
kullanamayacağını çok açık ve net bir şekilde ifade
etmiştir. Cipollaya göre insanlar ve siyasetçiler dört farklı
karaktere sahiptirler ve her bir farklı karakterin hükûmet etme biçiminin
ve davranışının farklı olduğu, ülkenin
performansının da buna göre farklılıklar arz ettiği
şeklindedir. Birinci grup insanlar; akıllı insanlar. Bu
tanımlarda Cipolla hem kavramları veriyor ama bizim
anladığımız anlamda bu kavramları
tanımlamıyor, tanımını da kendisi yapıyor.
Akıllı insanlar, yaptıkları işlerle -veya siyasetçi
olarak düşünecek olursanız- hem kendileri yarar sağlarlar hem de
ülkeleri bundan yararlanırlar. Kendi yararları sahip oldukları
unvanlar, sıfatlar ve sorumluluklardır ama ülkenin yararı ise
ekonomiden eğitime varıncaya kadar, iç politikadan dış
politikaya varıncaya kadar ülkenin kazanacaklarıdır. der.
İkinci grup insanlarsa; aptallardır. Cipollaya göre aptallar,
yaptıkları her işle hem kendileri kaybederler hem de ülkeleri
kaybederler. Üçüncü grup ise; Cipolla buna saflar diyor ama ben
vatanperverler diye tanımlıyorum, vatanperverlerdir. Vatanperver
siyasetçilerin olduğu ortamda hem ülke kazanır hem de kendileri
kazanırlar ve bu, ülkenin performansına önemli katkılar
sağlar. Ama üzerinde durduğu dördüncü grup ise; haydutlardır.
Haydutlar öyle bir karaktere sahiptirler ki yapmış oldukları her
işle, her eylemde, her hareketle ülkeleri sürekli kaybeder ama kendileri
sürekli kazanırlar. Cipolla, bu haydut karakterinin son derece önemli
olduğunu söyler. Diğer karakterlerde kazanç ve kayıplar bire bir
işlediği hâlde haydut karakterin siyasette ve devletin yönetim
çarklarında egemen unsur olarak gelmesi hâlinde yöneticilerin 1
kazancına karşılık ülkenin yeri geldiğinde bin, yeri
geldiğinde on bin kaybettiğini ifade eder. Çünkü haydut karakter öyle
karakterdir ki bunlar kendi küçük menfaatleri için ülkelerini bile ateşe
verirler, dikkat etmezler veya umurlarında değildir. Bir gece
yarısı, haydut karakterinin, etrafta kimsenin olmadığı
bir ortamda park edilmiş bir arabayı gördüğünü düşünün.
Önce bakar, etrafta kimse yok, Torpido gözünde belki bir şey
vardır. der, önce camı kırar, sonra torpido gözünü parçalar,
içeride 100 lira para bulur, onu cebine atar, sonra ayrılırken de
arabanın 4 tekerini patlatır. Kendi kazancı 100 liradır,
araba sahibinin kaybı ise kırılan cam, kırılan torpido
gözü ve patlayan 4 teker, artı, 100 liradır. Onun için diyor ki:
Eğer bir ülkede kendi şahsi çıkarlarına
odaklanmış bir siyaset yapısı varsa ve bu, ülkenin
geleceğini düşünmediği için aptallık karakteriyle
birleşmişse o ülkenin kendi potansiyelini kullanması mümkün
değildir, ülkede her zaman sıkıntılar vardır ve de
ülke geleceği itibarıyla, mevcut anı itibarıyla bu
yöneticilerin elinden muzdariptir ve geri sayar. Onun için, Meclisin görevi
nedir? Meclisin görevi, hükûmet sahiplerini, iktidar sahiplerini, hatta
bürokrasiyi topyekûn sıkı bir şekilde denetlemektir. Bu denetim
fonksiyonunu kaybetmiş olan Meclis ve milletvekilleri eğer bu ruhu
kaybetmişlerse o ülkenin geleceğinde hayır yoktur. Onun için
burada konuştuğumuz kanun tekliflerinin kanuna benzemesi lazım.
Mecliste denetim konuları hiç
görüşülmüyor. Meclisin, hükûmeti £ denetimle, denetim gündemiyle
sıkıştırması lazım; doğruya değil, daha
doruya, en doğruya yöneltmesi lazım. İki senedir bu Meclisteyim
-2018den beri- denetim diye bir şey yok; gensoru müessesesi kalkmış
zaten, sözlü soru kalkmış, soruşturma önergeleri bu Mecliste
mümkün değil ele alınamıyor. 301 milletvekiliyle vereceksiniz,
400 milletvekiliyle kabul edeceksiniz. Layüsel, sorumsuz, şeffaf olmayan
ve hesap vermeyen bir iktidar yapısını bu Meclis ortaya
çıkarmıştır. Böyle bir Meclisin olduğu ortamda hükûmet
edenlerin neler yapacaklarını hayal bile edemezsiniz, hayal. Bu
yapı içerisinde, Allahın veli bir kulunu getirseniz, hükûmetin
başına koysanız, sonunda delirtirsiniz; Allahın deli bir
kulunu getirir koyarsanız da onu zırdeli yaparsınız. Neden,
neden Meclis; hükûmet edenleri ya deliye ya zırdeliye çevirmeye
çalışıyor, neden sorgulamıyor, yanlış
yaptığı zaman neden sert bir şekilde onun hizaya gelmesi
için çaba harcamıyor, bunu niçin görev addetmiyor? Doğrusu ben
şu ana kadar bu işi anlayabilmiş değilim.
Bakın, bu görüştüğümüz yasa teklifi,
265 sıra sayılı Yasa Teklifi, bu da bir torba yasa teklifi
arkadaşlar. Meclisin torba yasalardan vazgeçmesi lazım, Hükûmetin ve
iktidar milletvekillerinin torba teklifleri Meclise getirmemesi lazım.
Torba teklifler demek, bireysel, münferit siparişlerin yer
aldığı kanun teklifleri demektir. O bireysel, münferit
siparişler birilerinin zenginleşmesine, birilerinin yasalara uygun
olmayan sorunlarını çözmeye yarar. Bu işten vazgeçin, vazgeçin
ya! Ben, ömrümde bu kadar çok torba yasayla gelindiğini hiç görmedim,
hatta 90lı yıllarda torba yasa hemen hemen Mecliste hiç
görüşülmezdi, çok ender ve istisnai bir vakaydı; şimdi, kanun
oldu, kural oldu.
Bakın, 2 maddesi eğitimle ilgili, 1
maddesi yükseköğretimle, 5 maddesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığıyla, 1 maddesi Ticaret Bakanlığıyla, 8
maddesi Gelir İdaresi Başkanlığıyla ilgili, maliyeyle
ilgili maddeler. Oradan buradan, değişik yasalardan toplayarak tek
tek, noktasal olarak özel işleri çözmeye yönelik kanun teklifi olmaz; birincisi
budur arkadaşlar.
İkincisi: Bu, bir mali af yasasıdır,
mali af yasasıdır. Siz ismine Kamu alacaklarının
yapılandırılması. vesaire diyorsunuz, nitelendiriyorsunuz
ama doğrudan doğruya af yasasıdır ancak şunu
söyleyeyim ki: Bu öyle bir af yasası ki şu ekonomik buhran
ortamına hiçbir katkısı yoktur arkadaşlar. Neden hiçbir
katkısı yok? Ya, altı ay önce zaten bu yasa bu Meclise geldi,
altı ay önce bu konuşuldu. Kasım 2020de bu Mecliste benzer bir
yasa görüşüldü, kamu alacakları yapılandırıldı
ama henüz bu yasanın uygulama süresi bitmeden getiriyorsunuz bir yenisini,
benzerini. Demek ki birilerinin özel ihtiyaçları önceki yasayla
çözülememiş, bu yasayla çözmeye çalışıyorsunuz. Böyle bir
yasa yapma tekniği olmaz, anlayışı olmaz. İktidar
sahiplerine, hükûmet edenlere böylesine teslimiyet gösteren bir Meclis, bunu
teklif diye getiren milletvekili de olmaz değerli arkadaşlar.
Bakın, 2003ten bugüne kadar bu teklif dâhil
aynı nitelikte 11 tane kanun teklifi veya tasarısı geldi Meclise
ve bunların hepsi yasalaştı; 2003 yılında, 2008
yılında, 2011 yılında, 2013 yılında, 2014
yılında, 2015 yılında, 2017 yılında, 2018
yılında, 2019 yılında, 2020 Kasım ayında ve
şimdi, 2021de. Yani böyle bir anlayış olmaz. Af yasası
dediğiniz şey mali af dediğiniz şey kurulu düzeni bozan
bir şey demektir, mevcut hukuk düzenini geçici olarak bozmak demektir,
bazı sıkıntılardan dolayı yeni bir durum ortaya
çıkarmak demektir. Ee, siz 11 kez benzer yasayı bu Meclise
getirirseniz, burada yasalaştırırsanız mevcut vergi
mevzuatını altüst etmişsiniz demektir. Siz kurulu düzeni bozmak
için, sistemi, rejimi dejenere etmek için mi varsınız yoksa hükûmet
edenleri denetlemek, sıkmak ve düzgün bir şekilde iş
yapmasını sağlamak için mi varsınız? Bu teklifi
getiren arkadaş Biz bunu altı ay önce Plan ve Bütçe Komisyonunda da
konuştuk, Genel Kurulda da konuştuk. diye niye sormuyor, niye
sorgulamıyor? Bakın, sadece bu kadar değil, 2016dan bugüne
kadar her yıl buna benzer yasa getirilmiş, her yıl; 2016, 2017,
2018, 2019, 2020 ve 2021, altı yıl üst üste siz benzer, yeniden
yapılandırma, mali af yasasını getiriyorsunuz buraya. Yani
kalıcı olan vergiler, sigorta primleri mevcut yasalara göre
uygulanmıyor, bu geçici bir düzenleme sağlayan, sistemi bozan, altüst
eden ve vergi ahlakını bozan, devlete karşı
vatandaşın güven duygusunu tahrip eden düzenlemeyi yapıyorsunuz.
Yani böyle bir yasalaşma çalışması, böyle bir
yasalaştırma faaliyeti Türkiyede nasıl bir yönetim çarkı
oluşturur, bu yönetim çarkındaki insanların karakterini, huyunu
Cipollanın anlattığı hangi noktaya taşır
değerli arkadaşlar?
Bakın, bu ülkede yapılacak pek çok iş
var ancak gördüğümüz tablo şudur ki yaptığınız bu
düzenlemelerle ülkenin geneliyle ilgili doğru bir noktaya doğru
gitmiyorsunuz. Daha önceki hükûmetleri uzun dönem dengelerinden dolayı,
uzun dönem politikalarından dolayı eleştiremeyiz ama Adalet ve
Kalkınma Partisi diğer tüm hükûmetlerden farklı olarak aynı
zamanda uzun dönem politikalarından dolayı da eleştirilir yani hem
kısa dönem politikalarından dolayı hem de uzun dönem politikalarından
dolayı eleştirmemiz gereken, sarsmamız gereken bir iktidarla
karşı karşıyayız. Çok partili siyasi hayata
girdiğimizden beri bakıyorum; Demokrat Parti on yıl, Adalet
Partisi beş-altı yıl, Anavatan Partisi sekiz yıl, Adalet ve
Kalkınma Partisi ise on dokuz yıl tek başına ve sürekli
iktidar olmuştur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Milletin
güveniyle.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Bu
siyasetçinin başarısı değildir. Bence başarı
faydalı işler yapmak demektir, ülkeyi geleceğe hazırlamak
demektir, ülkeyi küresel rekabette ileriye taşımak demektir. Nereye
getirdiniz küresel rekabette ülkeyi ben size söyleyeyim. Bakın, şu
telefonun piyasa değeri kaç lira biliyor musunuz? Kaç lira? 2 trilyon 200
milyar dolar. Şu tek bir telefonun piyasa değerinden bahsediyorum
size.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Telefon şirketinin
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Türkiyenin
2020 yılı en son açıkladığınız millî geliri
ne kadar? 717 milyar dolar yani sadece şu telefonun piyasa değeri
sizin Hükûmetin uyguladığı politikalar sonrasında ortaya
çıkan millî gelirin yani bu ülkedeki bütün sanayicinin, bütün hizmetler
sektörünün, bütün tarım sektörünün ve emekçilerin ürettiği
değerin 3 katından daha fazla değere sahip bir telefon
markasından bahsediyorum. Bu ne demektir, biliyor musunuz? Bu iktidar on
dokuz yıl sonra bu ülkenin potansiyelini kullanamamıştır,
yanlış politikalar uygulamıştır. Neticede, küresel
rekabette Türkiyeyi gerilere düşürmüştür, öncü bir teknoloji
geliştirememiştir. Onun için istihdamda felaket çanları
çalmaktadır ve bu ülkenin gençleri sadece işsiz değil, aynı
zamanda umutsuzdurlar.
Grup Başkan Vekilimizin ve Meclis Başkan
Vekilimizin de dolaylı olarak aldığım talebine uygun olarak
yayın kapanmadan önce Sayın Akif Hamzaçebiye fırsat vermek
maksadıyla konuşmalarımı biraz erken tamamlıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ilk söz
Sayın Mehmet Akif Hamzaçebinin.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif, genel
gerekçesinde de ifade edildiği üzere, Covid-19 salgınının
ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini gidermek, istihdam ve üretimi korumak
amacıyla hazırlanmıştır. Teklif, esas itibarıyla
bir mali af düzenlemesini içermektedir ve AK PARTİ iktidar olduğu
2002 sonundan bugüne kadar irili ufaklı tam 15 tane mali af kanunu
çıkarmıştır. Bunun 11i esaslı düzenlemeleri,
kapsamlı düzenlemeleri içeren kanunlardır, 4 tanesi de bunları
tamamlayacak mahiyette diğer konuları içeren mali af
kanunlarıdır. Yani on dokuz yılda 15 mali af kanunu
çıkarmıştır AK PARTİ hükûmetleri. Cumhuriyetin
kurulduğu tarihten bu yana toplam çıkarılan mali af kanunu, 1923
yılından 2021 yılına kadar çıkarılan mali af
kanunu sayısı 47dir, 47. On dokuz yılda 15 kanun ve 1923
yılından 2002 yılına kadar da yani yetmiş dokuz
yılda da 32 kanun. Maşallah, on dokuz yılda siz bütün cumhuriyet
döneminin neredeyse yarısına yakın oranda bir mali af kanunu
çıkarmışsınız. Bunların sürelerine
bakıyorum, hangi aralıklarla çıkarmışsınız?
AK PARTİ ilk olarak 2003 yılında rahmetli Kemal
Unakıtanın Maliye Bakanlığı döneminde 4811
sayılı Vergi Barışı Kanununu çıkardı.
Olabilir; iktidarlar, hükûmetler ilk iktidar yıllarında bir beyaz
sayfa açarlar, gayet doğaldır. Sonra, 2008 yılında, bir
bakıyoruz, 2 tane af kanunu aynı yıl
çıkarılmış. E, ne oldu? Ekonominin iyi olduğu
yıllardı. Sonra, 2011 yılında, üç yıl aradan sonra bir
af kanunu çıkarılmış. 2011 yılından bugüne kadar
da 2015 yılı hariç her yıl 1 veya 2 tane mali af kanunu
çıkarılmış.
Değerli milletvekilleri, aflar, sürekli aflar
yeni af beklentisine yol açar. Bugün, birikmiş amme
alacaklarının, vadesinde ödenmeyen amme alacaklarının,
diğer kamu borçlarının, vatandaştan olan alacakların
pandemi süreci nedeniyle taksitlendirilmiş olmasını olumlu
buluyorum. Ekonomide iyi olmayan bir durum var, geçmişten gelen bir
ekonomik sıkıntı var, ekonomik krizler yaşadık; üst
üste iki dönem, üç dönem büyümenin olmadığı, küçülmenin
olduğu dönemler yaşadık, üstüne pandemi süreci geldi, ekonomi
daraldı, önümüzü göremez olduk; elbette mükellefler de vatandaşlar da
tahakkuk etmiş vergi borçlarını zamanında ödeyemediler. Bu
teklifle bunların yapılandırılmasını kişisel
olarak olumlu buluyorum ama geçmişte harcıâlem bir şekilde,
sürekli olarak yapılandırma ve af kanunları
çıkarılmasının, matrah artırımlarının
çıkarılmasının ve diğer düzenlemelerin yapılmasının
herhangi bir ekonomik mantığının bulunmadığı
ortaya çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Sayın
Cumhurbaşkanı bir açıklama yaptı, dedi ki: Ekonomiye biz
pandemi sürecinde 661 milyar liralık destek sağladık. Öte
yandan Uluslararası Para Fonu, Mali İzleme Raporunda hangi ülkenin
ekonomiye ne kadar katkı yaptığını rakamlarla, oranlarla
açıkladı. Sağlık yönünden yapılan harcamalar,
sağlık harcamaları ve sağlık dışındaki
diğer sosyal destek harcamaları ya da ekonomideki çeşitli
aktörlere, çeşitli kesimlere bütçeden yapılan nakit destekler, gelir
destekleri gibi destekleri içeren bir tablo yayınladı. Bu tabloya
baktığımızda, 2020 yılında Türkiye, bütçeden
yapılan desteklerde Nepal ve Meksikadan sonra en düşük
yardımı yapan ülke gözüküyor.
Türkiye pandemi sürecinde millî gelirinin yüzde
0,9u oranında esnafa, iş dünyasına, zarar görenlere -ne bileyim-
ücretlilere böyle bir destek yapmış, yüzde 0,9. Bu rakam, Nepalde
yüzde yarım, binde 5; Meksikada da yüzde yarım. Meksika zaten
uluslararası kıyaslamalarda daima Türkiye'nin altında gelen bir
ülkedir. Onun bir özelliği yok ama bakıyoruz, Pakistan millî
gelirinin yüzde 1,6sı oranında yardım yapmış. Yani
Türkiye -Sayın Cumhurbaşkanı övünüyor- bir Pakistan kadar
olamamış. Endonezya millî gelirinin yüzde 2,2si oranında
yardım yapmış. Rusya millî gelirinin yüzde 2,3ü oranında
yardım yapmış. Türkiye, Endonezya kadar olamamış,
Rusya kadar olamamış. Bu utanç bize yeter.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanının rakamlarının açıklamasına
girmek istiyorum: 661 milyar lira; bunun da 315 milyar lirası
kullandırılan kredi, 139 milyar lirası kredi ertelemesi, 70
milyar lirası prim, vergi borçlarının ertelenmesi vesaire gibi,
bugün teklifte görüştüğümüz gibi. 2020 yılında bütçeden
yapılan yardım, esnafa yapılan yardım 4,6 milyar lira. Hani
Esnafa yardım yaptık. diyorlar ya, esnaf perişan durumda,
esnafa yapılan yardımın toplam tutarı 4,6 milyar lira.
2020de bir de sosyal destek ödemesi var, 4,4 milyar lira; toplamı 9
milyar TL. İşsizlik Fonundan çalışanlara yapılan bir
destek var ama esnafa yapılan destek bu kadar değerli
milletvekilleri.
Şimdi, süre çok çabuk ilerliyor. Bu bir mali
af. dedik. Burada özellikle şunun üzerinde durmak istiyorum
Ha, bir de
şunu söyleyeyim: Malum, 2019-2020 yılında 128 milyar
doları ne yaptınız? diye sorduk. 128 milyar doları ne
yaptınız? Konuyla bağlantısını
kuracağım. Sayın Cumhurbaşkanının 661 milyar
liralık desteği içerisinde önemli ölçüde krediler var biliyorsunuz.
Bu kredi kimlere gitti biliyor musunuz? Büyük ölçüde ihtiyacı olmayanlara
gitti, ihtiyacı olmayanlara. Bakın, banka mevduat rakamlarına
bakıyorum, 2020 yılında 2019 yılı sonuna göre sadece
ticari mevduattaki artışı söylüyorum, 280 milyar TL. Yani hiç
ihtiyacı yok, almış krediyi, götürmüş ticari mevduata
yatırmış, oradan da gitmiş dolar almış. Siz de
doları baskılamak için ha bire Merkez Bankasından, kamu bankalarından
piyasaya dolar sürdünüz. Makrobakıştan böylesine yoksun, bütüncül bir
bakış açısından yoksun bir politika sonucu Türkiye, 128
milyar dolarını heba ettiği gibi bugünkü başarısız
ekonomik tabloyu da yaratmıştır. Hiç övünmeyin, iktidardakiler
övünmesin, pandemi sürecinde ekonomi politikası, sosyal destek
politikası son derece başarısız olmuştur.
Değerli milletvekilleri, aşağı
yukarı her on beş ayda bir mali af kanunu çıktı, 5 tane de
matrah artırımı çıktı bunların içerisinde, matrah
artırımı. Bir örnek vermiştim Plan ve Bütçe Komisyonunda,
burada aynı örneği tekrar edeyim: Bir mükellef her işini düzgün
yapmış, 10 milyon lira beyan etmiş bir anonim şirket; bu,
şimdi, Matrah artırımından yararlanayım. derse ilave
300 bin lira vergi ödeyecek. Ya, her işini düzgün yapmışsa niye
matrah artırsın? diyeceksiniz. Korkutuyorsunuz, vergi denetim
elemanları hemen onları arayacak Matrahını artır.
diye. Aynı kazancı elde edip de 10 milyon lira elde edip de 1 milyon
lira beyan etmiş olan bir anonim şirket ise 30 bin lira ödeyecek
matrah artırımı yapıp, kurtaracak. Kimi ödüllendirmiş
oluyorsunuz? Dürüst mükellefler işlemlerini düzgün
yapmıştır ama korkudan matrah artırmak zorunda
kalacaklardır. İnsanları vergi denetim baskısı
altına almak suretiyle matrah artırımına zorluyorsunuz, bu
da sonuçta neye yol açıyor biliyor musunuz? Tahsilat oranlarının
düşüşüne. Bütün vergi aflarının sonucu tahsilat
oranlarının düşüşüdür. Bakın, 2000 yılında
tahakkuk eden verginin yüzde 90,5u tahsil edilirken 2020 yılında bu
oran yüzde 80e düşmüştür değerli milletvekilleri. Her mali af
yeni bir mali affın başlangıcıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Bu
çıksın, buraya yazıyorum, 2022 sonuna doğru bir mali af
kanunu teklifi yine buraya gelecektir, burada görüşeceğiz.
İnşallah yanılırım.
Teşekkür ederim, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına ikinci söz, Sayın
Vedat Demirözün.
Sayın Demiröz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Söz konusu yasa teklifini hep birlikte, AK
PARTİ milletvekilleriyle birlikte, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün grupların
desteğiyle bu hâle getirdik. İlk imza sahibi olarak benim olmam
Bu
yasa teklifine sadece benim katkım değil bütün partilerin
katkısı oldu çünkü bu yasa teklifi siyasetten ari bir yasa teklifi ve
kamuoyunun, esnafın, sanatkârın, ziraatçısının,
BAĞ-KUR borçlusunun, sigorta borçlusunun, odaların ve hatta hatta
öğrencilerin bile beklediği bir yasa teklifi. Toplum bunu gerçekten
talep ediyordu, hepiniz sahaya indiğinizde bununla
karşılaşıyordunuz ve böyle bir ortamda, pandemi
sonrasında -ki inşallah sonuna doğru geliyoruz- bizler de
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak böyle bir kanun teklifini
hazırlıyoruz ve inşallah kabul edip desteklerinizle toplumun
önüne çıkaracağız; toplum da kamuya karşı olan
bazı borçlarını yapılandırarak, cezalarının
bir kısmını silerek kendi borçlarını ödeyecek ve
ekonomimiz almış olduğu hızı devam ettirecek.
Evet, kanun teklifinin görüşmelerine
başlamadan önce, tabii, Meclisteki bazı konuşmalarda tatsız
olaylar geçti. Gerçi biz her zaman diyoruz Siyaset nezaket işidir. ama,
maalesef, bu nezaketi kendimiz bozuyoruz, onun için buna dikkat etmemiz
lazım. Böyle bir yasa teklifinin içerisinde siyaset yok, bu yasa teklifi
tamamen teknik bir konu.
Geçen hafta içerisinde Türkiye'de güzel şeyler
oldu. Kanun teklifi metninin maddelerini zaten konuşacağız.
Öncelikle, geçtiğimiz günlerde Anadolu Efes Avrupa Basketbol Liginde
şampiyon oldu, hep beraber gurur duyduk, hep beraber sevindik. Bu gururu
ve sevinci devam ettirmemiz lazım, bazı toplumsal olaylarda birlik ve
beraberliğimizi korumamız lazım. Ayşe Begüm
Onbaşı jimnastikte dünya şampiyonu oldu, hepimiz sevinmedik mi?
Hepimiz sevindik. İstanbulun fethinin 568inci yıl dönümünü
kutladık, Azerbaycanın 103üncü kuruluş yıl dönümünü
kutladık, hep beraber sevindik, 27 Mayıs demokrasi şehitlerimizi
birlikte andık, Taksimde cami açılışı yaptık,
Çamlıca Kulesinin açılışı yapıldı ki
dünyanın en yüksek vericisi. Bunlar güzel gelişmeler, bunlar, ülkenin
nereden nereye geldiğinin, hep birlikte neler
yaptığımızın birer göstergesi. Salgında günlük
vaka sayısı 6 binlerin altına indi, inşallah, bu
şekilde devam edersek hep beraber, toplum olarak bu konuya biraz daha
gayret göstererek eğilirsek bu salgını ülkemizden
sıyırıp atacağız ve ekonomimiz de diğer sosyal
gelişmelerimiz de turizmimiz de her zaman olduğu gibi daha güzel
yerlere gelecek. En son Cumhurbaşkanlığı Kabine
toplantısında salgınla ilgili normalleşme kararları
dün açıklandı. İnşallah, önümüzdeki günlerde bu daha da yaygınlaştırılacak
ve serbestleştirilecek.
Türkiye, 2021 yılı ilk çeyreğinde
yüzde 7 büyüme katetti. OECD ülkeleri arasında 1inci olduk. Çinden sonra
en fazla büyüyen ülke olduk, Avrupada 1inciyiz. Bugün Avrupa ülkeleri
arasında Almanya bile negatif
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bizi
kıskanıyor(!)
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Bakın ben
siyaset yapmıyorum, bu teknik bir konu. (CHP ve HDP sıralarından
gülüşmeler) Gülersiniz tabii, gülersiniz. Niye gülüyorsunuz,
yanlış bir şey mi söyledik?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Siyaset kötü bir şey mi Sayın Vekilim?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 200 liraya adam
çalıştırıyorsun, Almanya seni kıskanıyor.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Türkiye yüzde 7
büyüme katetti. Beyler, gün gelecek Türkiye mutlak suretle Avrupa
Birliğine girecek ama şunu da söyleyeyim: Türkiye, bugün Avrupa
Birliği ülkeleri içerisinde toprak büyüklüğü bakımından en
büyük ülke, nüfusu en büyük olan, en fazla nüfusu olan ülke. Türkiyenin
ekonomik büyüklüğü Avrupa ülkeleri arasındaki 14 ülkenin
toplamından daha fazla. Niye bizi almazlar? İşte sizin
kötülemeleriniz yüzünden almıyorlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Niye almıyorlar? Türkiyenin ekonomisi
Kıbrıs Rum kesiminden daha mı küçük? Bulgaristandan,
Yunanistandan daha mı küçük? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar müsaade edin lütfen,
cevap verecekse Sayın Grup Başkan Vekiliniz cevap verir, tahammül
lütfen.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Bakın, ortak
değerlerimizi söyledim, sevinmemiz gereken konuları söyledim. Yüzde 7
büyümeyi gerçekleştirmiş Türkiye ama siz sevinmeyi beceremiyorsunuz.
Biz ne yapacağız, nasıl sevindireceğiz sizleri? (CHP
sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Karalar
bağladık karalar, bırak sevinmeyi!
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Ya, gerçek mi
yüzde 7?
BAŞKAN Lütfen, rica ediyorum
arkadaşlar
.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Beyler, bu büyümenin
yüzde 56sı net dış talep ve yatırımlardan geldi. Bu,
dengeli ve sağlıklı büyümenin göstergesidir. İmalat
sanayisinde yüzde 12,2 büyüdük. Tarım kuraklığa rağmen
yüzde 7,5 büyüdü.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Tarım
nasıl büyüdü ya? Kuraklık
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Net mal ve hizmet
ihracatımız bu büyümeye 1,1 katkı verdi. Tüm zamanların
ihracat rekorunu kırıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Rica ediyorum, lütfen
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Aylık
ihracatımız 19 milyar doları geçti. İmalat sanayisinde
kapasite kullanımı 76,2. Turizm sektöründe salgın nedeniyle,
maalesef, bir sıkıntı yaşıyoruz ama inşallah,
önümüzdeki temmuz ayından itibaren
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Ekonomi yüzde 7
büyüdüyse niye borsa aşağı iniyor?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Lütfen dinleyin,
bakın
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Hayır, neden
borsa aşağı iniyor?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Ben sevinilecek
şeyleri söylüyorum. Beraber sevineceğiz, bu teklifi beraber
çıkardık, beraber. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum,
lütfen
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Karadenizde 405
milyar metreküp doğal gaz keşfimizin ardından karada da 3 yeni
kuyuda petrol keşfettik. Günlük 6.800 varil üretim yapacağız.
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Mecburen Sayın Demiröze bir on dakika ilave
vereceğim, ek süre.
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Polonyaya SİHA
satışı yapıyoruz beyler, Polonyaya. Avrupa ülkesi
Polonyaya SİHA satışı yapıyoruz, NATOya SİHA
satışı yapmış oluyoruz ve bu talep de kendilerinden
geldi. Hatta, inanın, yakın bir kaynaktan duyduğuma göre,
Polonyalılara SİHAyı Türkiyeden alın. diyen de Amerika
Birleşik Devletleri yetkilileri. Beyler, övünmeniz lazım; Türkiyenin
geldiği noktada övünmeniz lazım, sevinmeniz lazım, üzülüyoruz
size. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Geniş ve zorlu bir coğrafyaya sahibiz
beyler, terörde çok büyük başarılar elde ediyoruz; tabii
şehitlerimiz de oluyor, Allah rahmet eylesin, hepimizin yüreği
kanıyor ama şunu bilin ki Türkiye eski bir Türkiye değil. (CHP
sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Farkındayız zaten!
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Türkiye eski bir
Türkiye değil.
Bu teklifin konuşulmasından önce buraya
gelen Mersin Milletvekili arkadaşımız yanlış
yapıyor, nezaket kuralları dışında davranıyor,
Cumhurbaşkanına olur olmadık sözler söylüyor, ne gereği var
germenin? İşte, size son bir haftadaki hepimizin ortak
sevineceği konular. Bunların neresi yanlış? Sizler de
sevinin, birlikte olalım. (CHP sıralarından gürültüler) Yoksa,
bu yasa teklifi Türkiyenin bütçesinin kalkınması için veya para
ihtiyacı için çıkarılan bir teklif değil. Arkadaşlar,
bugün ekonomide sıkıntıya giren esnaflarımız var.
Biliyoruz, matrah artırımı olsun, stok affı olsun, kasa
olsun
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nerede bu para?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Beyler paralar
gelecek. Bekleyin
ORHAN SÜMER (Adana) Ne zaman?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Bekleyin, gelecek
paralar inşallah. Ben bu ülkenin insanına güveniyorum.
İnsanlarımız buradan çıkacak yasayı bekliyor, buradan
çıkacak kararları bekliyor
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) 10 milyon
işsiz var. Nerede yaşıyorsunuz siz?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) İnşallah,
borçları olanlar gidecek 31 Ağustosa kadar müracaatlarını
yapacak ve kendilerine tanınan 18 dönem, yani otuz altı ayda -her bir
dönem ikişer ay içerisinde oluyor- borçlarını ödeyecek. Biz faiz
de almıyoruz, aylık 0,35, yıllık 4,2ye gelir; faiz
oranı, yükleme oranı bu.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Büyüme
rakamları nereye gidiyor?
VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) Bundan dolayı,
ben bütün vatandaşlarıma bu yasa teklifini çok yakından takip
etmelerini, sonucunda herkesi ilgilendiren mutlak surette bir konunun
olduğuna inanıyorum ve bu teklifin hep beraber, el birliğiyle
Plan ve Bütçedeki gibi bu Meclisten de çıkacağına
inanıyorum ve sizlere Türkiyenin geleceğinden emin
olmanızı istirham ediyorum, sevinmeyi de öğrenmenizi diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Evet, Sayın Demiröze
yapmış olduğu bu teknik konuşma için teşekkür
ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
tümü üzerindeki görüşmelerin devamı hususunda İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelere İç
Tüzükün 72nci maddesi uyarınca devam edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Orhan Sümer Gökan Zeybek
Manisa Adana İstanbul
Mehmet Akif Hamzaçebi Emine Gülizar Emecan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Oylama öncesi yoklama talebiniz var,
onu gerçekleştireceğiz.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Zeybek, Sayın Hamzaçebi, Sayın Şener, Sayın Emecan,
Sayın Kaya, Sayın Tarhan, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Girgin, Sayın Şeker, Sayın Gürer, Sayın
Demirtaş, Sayın Tokdemir, Sayın Keven, Sayın
Sarıaslan, Sayın Barut, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Süllü, Sayın Biçer Karaca.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.17
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin devamı hususunda İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önergenin oylamasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrar
yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
veren arkadaşlarımız lütfen ayrılmasınlar. Bir de
elektronik sisteme girmeyi başarabilen arkadaşlarımız
pusula verdilerse lütfen geri alsınlar çünkü karşılıklı
check edeceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, arkadaşlarımız Divanın önünü
açsınlar.
BAŞKAN Sayın Tanal, siz
geldiğinizde size aynı muameleyi yapmıyoruz burada.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hangi muameleyi
Sayın Başkanım?
BAŞKAN İyi muamele.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani anlamadım,
hangi muamele?
BAŞKAN Arkadaşlarınız
Anlayacağınız muamele. dememi istiyorlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter
sayısı bulunamadığından, alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 2 Haziran 2021 Çarşamba günü saat
14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.36