TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
87nci
Birleşim
2
Haziran 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, 31 Mayıs
Dünya Tütünsüz Günü 2021 Ödülünü alan Müşerref Pervin Tuba Durgutu
tebrik ettiğine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, yasama ve
yürütme ilişkilerini netleştirmek için siyasi partilerin İç
Tüzük meselesini halletmesi gerektiğine ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgutun, 31 Mayıs
Dünya Tütünsüz Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Kütahya
Milletvekili Ahmet Erbaşın, Kütahyanın turizmine ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, pandemi döneminin yükünü omuzlayan
sağlık çalışanlarının sorun ve taleplerine
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, şehit olan Teğmen Baki Koçak ile
Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine ve çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Ayhan Barutun, aile hekimlerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
3.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, ihracat ve büyüme rakamlarına
ilişkin açıklaması
4.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniyenin Kadirli ilçesinde
meydana gelen depreme ve Düziçi ilçesine kurulacak organize sanayi bölgesine
ilişkin açıklaması
5.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, icra
dosyalarındaki artışa ilişkin açıklaması
6.- Hatay
Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Hatay Erzine yapılan
sağlık yatırımlarına ilişkin açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, karpuz eken çiftçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 31 Mayıs Dünya
Tütünsüz Gününe ilişkin açıklaması
9.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, kuraklıktan etkilenen
çiftçilere ilişkin açıklaması
10.- Adana
Milletvekili Tamer Dağlının, şehit olan Teğmen Baki
Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine ve
Adananın Kozan ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun
101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
11.- Aksaray
Milletvekili Ramazan Kaşlının, Aksarayın Eskil
ilçesindeki dolu yağışına ilişkin açıklaması
12.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkalede depreme
dayanıksız olduğu için yıkılan okullara ilişkin
açıklaması
13.- Ankara
Milletvekili Servet Ünsalın, sanatçıların sorunlarına
ilişkin açıklaması
14.- Sivas
Milletvekili Semiha Ekincinin, şehit olan Teğmen Baki Koçak ile
Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine, Sivastaki öğrenci
yurtlarına ve büyüme rakamlarına ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, büyüme rakamlarına ilişkin
açıklaması
16.- Konya
Milletvekili Halil Etyemezin, Konyadaki kuraklık ve dolu
yağışına ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, şehit olan Teğmen Baki Koçak ile
Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine, Para Atletizm Avrupa
Şampiyonasında altın madalya alan Zübeyde Süpürgeciyi
kutladığına; Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçildikten sonra dış politika ve ekonomide çöküş
yaşandığına, iç cephede siyasal bloklaşma ve toplumsal
ayrışma meydana geldiğine, bu sistemin işlemediğini üç
yıl içinde tecrübe ettiğimize ve Tuncelinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
18.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, şehit olan Teğmen Baki Koçak ile
Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine, terör örgütleriyle
yapılan mücadeleye, Avrupa Birliği ülkeleri ile Yunanistanın
sığınmacı ve mültecilere yönelik insanlık
dışı tutumlarına ve bunlarla ilgili politikaların
uluslararası kuruluşlar tarafından hayata geçirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Şair Ahmed Arifin
ölüm yıl dönümüne, pandemide müzisyenlerin sorunlarına, HDP Parti
Meclisi Üyesi Fırat Keserle ilgili davaya ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın yaptığı
televizyon konuşmasına ilişkin açıklaması
20.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Şair Ahmed Arif ile Yazar Orhan Kemalin ölüm
yıl dönümlerine, yasa yapma tekniğine; Tarım Kredi, sulama
kooperatifleri ve tarımsal kredi borçlularının durumuna ve Manisa
Somadaki Uyar Madencilik mağdurlarına ilişkin
açıklaması
21.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, şehit olan Teğmen Baki
Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine, İYİ
Parti Genel Başkanı Meral Akşenerin güçlendirilmiş
parlamenter sistemle ilgili görüşlerine ve kanun yapma tekniğine
ilişkin açıklaması
22.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Aksaray
Milletvekili Ayhan Erelin, Aksarayda yaşanan kuraklığa
ilişkin açıklaması
29.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisarın Sinanpaşa ilçesinin
Güney beldesinde yapılacak yerel seçime ilişkin açıklaması
30.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisarın Sinanpaşa ilçesinin
Güney beldesinde yapılacak yerel seçimde Belediyeler Birliğinin AK
PARTİli aday lehine araç tahsis ettiğine ilişkin
açıklaması
31.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü 2021 Ödülünü
alan Müşerref Pervin Tuba Durgutu tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
33.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri nedeniyle İç Tüzük 160/3e
göre kınanmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
34.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Sarp Sınır Kapısında bekleyen
nakliyat firmalarının transit geçiş belgesi sorununa
ilişkin açıklaması
35.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sarp Sınır
Kapısında bekleyen nakliyat firmalarının transit
geçiş belgelerinin alındığına ilişkin
açıklaması
38.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ankara Milletvekili Murat Emirin 265
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, taşeron işçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
41.- Ankara
Milletvekili Servet Ünsalın, pandemiyle mücadeleye ilişkin
açıklaması
42.-
İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındırın, çiftçilerin
borçlarının yapılandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
43.- Hatay
Milletvekili Suzan Şahinin, iktidarın verdiği sözleri
tutmadığına ilişkin açıklaması
44.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, kanunun hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan Panama Ulusal Meclisi Başkanı Marcos Enrique
Castillero Barahona ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde tarım
sektörünün ve çiftçilerin kronikleşen tüm sorunlarına radikal ve
kalıcı çözümler getirilmesinin tespiti amacıyla 20/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP
Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ve arkadaşları
tarafından, kuraklıktan dolayı çiftçilerin
karşılaştığı sorunların
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, mafya-devlet
ilişkilerinin boyutlarının belirlenebilmesinin araştırılması
amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel
Kurulun 3/6/2021 Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
XI.-
OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 265) Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
oylaması
2
Haziran 2021 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87nci
Birleşimini açıyorum.(X)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 31 Mayıs
Dünya Tütünsüz Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili
Müşerref Pervin Tuba Durguta aittir.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü 2021 Ödülünü alan Müşerref
Pervin Tuba Durgutu tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Durgut, bir
dakikanızı rica edeceğim.
Bu arada, Sayın Durgutu da tebrik etmek
istiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 6 bölgede verilen
tütünle mücadele ödülü mü diyelim Sayın Durgut? Siz onu
açıklarsınız. Ama Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa
bölgesinde Pervin Hanımı bu ödüle layık gördü. 8 Haziranda da
ödülü takdim edilecek kendisine, değil mi? Tebrik ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Durgut. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgutun, 31
Mayıs Dünya Tütünsüz Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
(İstanbul) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
insanlığın Covid-19la mücadele ettiği bu zorlu zamanlarda
halk sağlığı gündeminin ilk sırasını
doğal olarak pandemi belirliyor. Bu beklenmedik salgın,
sağlık sistemlerinin bu boyutta bir salgına hazır
olmadığını insanlığa acı bir şekilde
öğretirken küresel sağlık sistemi eşitsizliklerini bir kez
daha gözler önüne seriyor. Bu salgın yüzünden dünyada bugüne kadar 3,5
milyona yakın insan hayatını kaybetti. Ülkemizde
hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı
ise 45 bini aştı. Her akşam Sağlık
Bakanlığının turkuaz tablosuna yansıyan istatistikleri
üzüntü ve endişeyle izliyoruz.
Covid-19 salgınının
yayıcısı yeni tip coronavirüs. Peki, çok uluslu sigara
şirketleri aracılığıyla yayılan tütün
salgını yüzünden her gün kaç kişi hayatını kaybediyor?
Sağlık sistemlerindeki eşitsizlikleri daha da
derinleştiren, sosyoekonomik dezavantajlı kesimleri daha da
savunmasız hâle getiren tütün pandemisi insanlığa ve ülkemize ne
tür maliyetler ödetiyor? Gelin, bu tabloyla anlamaya çalışalım:
Dünyada sigara kullanan insan sayısı yani vaka sayısı 1,3
milyar, Türkiyede ise 20 milyon 500 bin. Sigara kaynaklı nedenlerden
dolayı her yıl dünyada 8 milyon insan hayatını kaybediyor;
bu, her gün 22 bin insanın ölmesi demek. Ülkemizde her yıl
yaklaşık 120 bin vatandaşımızı sigara nedeniyle
kaybediyoruz yani her gün 328 vatandaşımız sigara nedeniyle
hayatını kaybediyor.
Sayın milletvekilleri, sigara
salgınının etkileri sadece insanlığa verdiği
zararlarla, insan sağlığına verdiği zararlarla
sınırlı değil, insanlığa ödettiği çevresel
ve ekonomik maliyetler de çok büyük. Sadece ülkemizde, sigara kaynaklı
yıllık toplam ekonomik zarar 50 milyar dolara ulaşıyor. Bu
veriler bize tütün pandemisiyle yılmadan mücadele etmenin önemini bir kez
daha hatırlatıyor.
Sayın milletvekilleri, tütün
salgınıyla etkin bir mücadele sürdürebilmek için çok uluslu sigara
şirketlerinin bu salgının yayılmasındaki rolünü çok
iyi anlamalıyız. Yıllardır milyonlarca insanın
ölümünden sorumlu olmalarına rağmen sigara devleri nasıl olup da
hâlâ çok büyük paralar kazanmaya devam edebiliyor? Bu sorunun
cevabını verebilmek için tütün endüstrisinin taktiklerini iyi bilmek
gerekir. Sigara şirketlerinin propaganda faaliyetleri, sigara
satışlarını artırmak, yasal düzenlemeleri önlemek,
kendilerine yöneltilen eleştirilerden ve sorumluluktan ustalıkla
kaçınmak olarak 3 alanda yoğunlaşır. Bu amaçla medya
manipülasyonlarıyla tüketici davranışlarını etkilemek,
çocuklar dâhil savunmasız hedef kitlelerine yönelik ürün ve kampanyalar
geliştirmek, sosyal sorumluluk projeleri aracılığıyla
güven kazanmaya çalışmak, lobicilik faaliyetleriyle etkin
politikaları engellemek gibi birçok taktik geliştirmişlerdir.
Şirketler sanki çözümün bir
parçasıymış gibi davranarak zararı
azaltılmış ürünler yalanıyla yeni zehirlerini sahaya
sürerler. Özellikle son dönemlerde öne çıkarılan
ısıtılmış tütün ürünleri ve elektronik sigaralar da bu
manipülasyonların yeni birer aracıdır. Neyse ki
Cumhurbaşkanımızın inisiyatifiyle
ısıtılmış tütün ürünleri ve e-sigaraların,
elektronik sigaraların ülkemize girmesi ve satışı
engellenmiştir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bu kararlılıkla, Amerika örneğinde
olduğu gibi gençliği etkisi altına alan ve alarm verici
boyutlara ulaşan yeni bir salgının ülkemize yayılması
engellenmiştir.
Dünya Sağlık Örgütünün endüstrinin bu
taktiklerine karşı önerdiği yasal düzenleme ve strateji
önerileri bellidir. Bunların başında kamuya açık bütün
kapalı alanları yüzde 100 dumansız yapmak gelir.
Unutmayalım ki sigara içmediği hâlde sigara dumanına maruz
kaldığı için her yıl 1 milyona yakın insan
hayatını kaybediyor.
Bir başka etkili politika önerisi ise tütün
ürünlerine yüksek vergiler uygulamaktır. Sigara vergilerinin
artırılması toplumun tamamını ama özellikle çocuk ve
gençleri korumak için en etkin araçlardan biridir. Bilimsel
araştırmalar sigara fiyatlarına yapılan yüzde 10luk bir
artışın bile çocuk ve gençlerde sigara
kullanımını yüzde 15 oranında
azalttığını göstermektedir. Sigara şirketlerinin her
türlü reklam ve pazarlama faaliyetlerinin engellenmesi, halkın
sigaranın zararları konusunda sürekli bilgilendirilmesi, sigara
bırakma hizmetlerinin yaygın ve ulaşılabilir olması
önerilen diğer etkili politikalardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) -
Başkanım, konu önemli.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) -
Başkanım, tebrik edene kadar süresinden geçmişti.
BAŞKAN Buyurun.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (Devamla) -
2004 yılında Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesini imzalayan
ülkemiz, Dünya Sağlık Örgütü MPOWER kriterlerinin tamamını
uygulayan ilk ülkedir. Bu politikaları tavizsiz uygulamaya devam eder ve
daha da ileri taşımayı başarabilirsek tütün
salgınının yıkıcı etkilerini en aza indirebilir
ve gelecek nesilleri koruyabiliriz.
Sağlıklı ve dumansız bir Türkiye
ve dünya hayaliyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz,
Kütahyanın turizmi hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Ahmet
Erbaşa aittir.
Buyurun Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaşın, Kütahyanın
turizmine ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET ERBAŞ (Kütahya) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahya turizmi hakkında
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, milletvekili
seçildiğim günden bu yana Kütahya diyoruz; tarihî, coğrafi,
kültürel özelliklerinden bahsediyoruz; kuruluşun şehri diyoruz,
Hayme Anamızın, Ertuğrul Gazimizin, Osman Gazimizin
şehri diyoruz, mayasında tarihin tüm medeniyetlerinin izlerini
barındıran, yüz yıl önce yedi düvele karşı
Kurtuluş Savaşının yapıldığı,
düşmana Dur! denilen kurtuluşun şehri diyoruz.
Biz Kütahya olarak zarar eden Zafer
Havalimanıyla anılmak istemiyoruz; Murat Dağında, Simav
Örencikte ve Domaniçte çıkarılmak istenen altın madenleriyle
anılmak istemiyoruz; yol çalışması süren
Tavşanlı-Emet, Gediz-Simav, Gediz-Uşak yoluyla anılmak
istemiyoruz; 2021 yılında suyu olmayan köylerle anılmak
istemiyoruz. 1990lı ve 2000li yıllarda Türkiyenin nüfusu 60 milyon
iken nüfusumuz 550 bindi; 81 milyonluk ülkemizde Hâlâ nüfusumuz 550 bin.
diyen zihniyetle övünmek istemiyoruz. Bizler Gedizde 53 fabrikayla harikalar
yaratan esnaf ve sanayicimizle anılmak istiyoruz, doğa harikası
Murat Dağıyla anılmak istiyoruz. Simav ilçemizde Türkiyenin en
güzel köyü seçilen Kiçirle; yine, Simavda yapılacak olan Sera
AŞyle; Eynal Kaplıcaları ve Gölcükle; Tavşanlıda
bulunan şifalı Göbel Kaplıcalarıyla; Emet ve
Hisarcıkta çıkarılan bor madeni ve kaplıcalarımızla;
Demirciören köyümüzün çileğiyle; Yenice köyümüzün domatesiyle;
Şaphane ve Pazar ilçelerimizin kirazı ve vişnesiyle övünmek
istiyoruz. Frig Vadisiyle, Domaniç ormanlarıyla, Germiyan Konakları,
Yoncalı ve Ilıcayla anılmak istiyoruz. Kütahyaspor için
yapılmasını umut ettiğimiz stadımızla övünmek
istiyoruz. Belediyelerimizin yapacağı başarılı
projelerle övünmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, çinide, camda,
seramikte Türkiyedeki üretimin yüzde 80ini biz karşılıyoruz,
dünya devi Çinle yarışıyoruz, konteyner
sıkıntısına rağmen ihracat yapıyoruz. Bu yıl
inşallah ihracat rekoru kıracağız. 1inci OSBde 86, 2nci
OSBde 25 firmayla 7,4 milyon ton ihracat yaptık -ki karşılığı
yaklaşık 300 milyon dolardır- bu yıl bu rakamı yüzde
50 artıracağız inşallah. Türkiye için, bölgemiz için,
Kütahyamız için en büyük önem arz eden Zafer Organize Sanayi Bölgemizle
anılmak istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, şimdi,
dikkatlerinizi Kütahya Çavdarhisar ilçesinde bulunan dünyanın ilk
borsası Aizanoiya çekmek istiyorum. İkinci Efes olarak
adlandırılan Aizanoi, dünyanın ilk bilinen borsasına ve
dünyanın en iyi korunmuş Zeus Tapınağına sahip
olmasından dolayı hak ettiği ilgiyi görmek zorundadır.
Kütahya Valiliği himayelerinde görsel çağa uyumlu bir proje
çalışması yapılarak Türkiyenin ilk Antik Kent Kısa
Film Festivali Kütahyada düzenlenecektir. Şu ana kadar bu festivale 600e
yakın başvuru yapılmıştır. 20 Ağustos
2021de Aizanoi Film Festivali'nin finali yine Aizanoida
yapılacaktır. İnsanlar merak ederek Aizanoiyı
araştırmaya başladı. Bu bizi mutlu ediyor ama Türkiyede
Aizanoinın varlığından haberdar olmayan
milyonlarımız var. Aizanoi antik kazıları on iki aya
çıkarıldı. Kazı faaliyetleri Dumlupınar Üniversitesine
devredildi. Bu karardan dolayı Turizm Bakanlığımıza ve
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne teşekkür
ediyoruz.
2022 yılının Aizanoi yılı
ilan edilmesi talebimizi bir kez daha buradan yineliyorum. Buradan hem
Sayın Cumhurbaşkanımıza hem Tarım ve Orman
Bakanımıza hem de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanımıza sesleniyorum: Aizanoi, bu millete ve topraklara ait
çok önemli bir değerdir. Bu değerin anlaşılması için
aktivitelere ihtiyaç vardır. Ticaret odalarıyla ortak
çalışmalar düzenleyerek tarım ürünlerimizin taban
fiyatlarını dünyanın ilk borsası Aizanoida
açıklayabiliriz.
Buğday ve çay taban fiyatları
açıklandı. Sayın Tarım ve Orman Bakanım, diğer
ürünlerimizi buradan açıklayabiliriz. Borsaya girecek uluslararası
bir firmanın ilk gongu buradan çalınabilir. Bu tür faaliyetler
mutlaka uluslararası gündem olacaktır, turizme katkı
sağlayacaktır.
Tüm milletvekillerimizi ve kıymetli ailelerini
daha önce de davet ettiğim gibi Kütahyaya ve Kütahyanın
güzelliklerini görmeye davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Türklüğü yok etme
mücadelesi veren emperyalist güçlere karşı tarihimizin dönüm
noktalarından birinin yaşandığı
Kütahyamızın milletvekilliğini yapıyorum.
Kurtuluşumuzun Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürke laf etme
cüretinde bulunan meczuplar, bugün minarelerimizden ezan sesi duyuluyorsa,
şanlı Türk Bayrağımız semalarımızda
dalgalanıyorsa, bu ülke bugün bir Filistin veya bir Suriye gibi
devletsizliğin acısını çekmiyorsa, o zavallı,
Ayasofyada dua edebiliyorsa Ayasofyayı, İstanbulu ve Anadoluyu
düşman işgalinden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarının sayesindedir. Keşke Yunan galip gelseydi.
diye üzülenler, Atatürk ve İslam düşmanlığını
aynı noktada görenler, toplumu Atatürk üzerinden germeye çalışanlar
Türk düşmanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Her kim ki Türkiye ve
Atatürke düşmandır, bilinsin ki onlar Malazgirtte, İstanbulun
fethinde, Çanakkalede, İstiklal Harbinde mağlup ettiklerimizin
Anadoluda kalmış tohumlarıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK
PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
pandemi döneminin yükünü omuzlayan sağlık
çalışanlarının sorun ve talepleriyle ilgili söz isteyen
Kayseri Milletvekili Çetin Arıka aittir.
Buyurun Sayın Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, pandemi döneminin yükünü
omuzlayan sağlık çalışanlarının sorun ve
taleplerine ilişkin gündem dışı konuşması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biliyorum, söylediğimiz bir kez daha iktidar
tarafından duyulmayacak ama Fuzuli diyor ya: Söylesem tesiri yok, sussam
gönül razı değil. Pandemi süresince sağlık
çalışanlarının uğradığı haksız ve
hukuksuzluklara gönlüm razı olmadığı için bir kez daha
kahraman sağlık çalışanlarımızın sorun ve
talepleri üzerine söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Fransa, Covid-19dan
hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına
Cumhuriyete hizmet için öldü. statüsünün verileceğini
açıkladı. Ne demek bu? Coronadan hayatını kaybeden
sağlık çalışanlarının çocukları devlet
koruması altına girecek. Biz de Coronadan hayatını
kaybeden sağlık çalışanları şehit
sayılsın, corona meslek hastalığı olarak kabul
edilsin; böylelikle onların geride bıraktıkları
çocukları devlet koruması altına alınsın. diye kanun
teklifi verdik ama maalesef ki iktidar illiyet bağı gerekir diye
kanun teklifimizi reddetti.
Bu, anasını, babasını ve kardeşini
coronadan kaybeden Doktor Yavuz Kalaycının son mesajı:
Kızlarım çok küçük, sahip çıkarsınız değil mi?
İşte bu minik yavruları sahipsiz bırakan, devlet
koruması altına almak için illiyet bağı arayan bu zalim
iktidarın bu milletle illiyet bağını sorgulamak gerekir.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Zalim deme
ya. Sen bugün gündem dışı konuşma yapıyorsun, zalim
diyorsun. Ayıp ya!
ÇETİN ARIK (Devamla) Sayın
milletvekilleri, sağlık çalışanlarımız bu süreçte
bir canı kurtarmak için bir santim geri adım atmadan insanüstü bir
gayretle gece gündüz çalıştılar.
Sayın milletvekilleri, işte bu, Yozgat
Valiliğinin sağlık çalışanlarına gönderdiği
mola ve yemek hakkında genelge, deniyor ki: 8.30da
başlayacaksınız, molasız olarak gece 24.00e kadar pandemi
polikliniğinde hizmet vereceksiniz. Yemek için molanız da otuz
dakikayla sınırlı. Bu kadar da olmaz ki, bu insanlar robot
değil ki. Yemek molası için sağlık
çalışanlarına genelge mi çıkarılır Allah
aşkına?
Peki, böylesi fedakârlıkla çalışan
sağlık çalışanları bunun
karşılığında ne alıyor? Değerli
milletvekilleri, işte karşılığı bu; bu ortopedi
doktorumuzun elleri koparılmış. Sağlık
çalışanlarımız sadece ölümüne değil, ölümle burun
buruna çalışıyor. Kıymetli meslektaşım Ortopedi
ve Travmatoloji Uzmanı Ertan İskendere ait bu el. Bu eli -sözün
bittiği yer değerli milletvekilleri- bir cani geliyor, koparıyor
ve kopan bu parmak dört buçuk saatte dikiliyor. Maalesef ki bu kardeşimiz
bir daha ameliyat yapamayacak. Düşünebiliyor musunuz en yüksek puanla
tıp fakültesine gireceksiniz, zor ve uzun, yorucu bir eğitimi
başarıyla tamamlayacaksınız, sonra bir alçak gelecek bütün
hayallerinizi koparıp gidecek, sizi ameliyat yapamaz hâle getirecek.
Sayın milletvekilleri, sağlık
çalışanları köle gibi çalışıyor ama onların
içinde bir grup var ki kölenin de kölesi gibi çalışıyor.
Onların adı da: Asistan doktorlar. Bakınız, pazartesi sabah
yedide mesaiye başlayan bir asistan doktor, salı günü 19.00da
mesaisini tamamlıyor. Aralıksız tam otuz altı saat
çalışıyor. Değerli milletvekilleri, otobüs şoförleri
kesintisiz beş saatten fazla otobüs kullanamıyor ama otuz altı
saat uyumayan bir hekim kanayan damara dikiş atıyor, reçete
yazıyor, acil müdahalede bulunuyor.
Değerli milletvekilleri, Dünya Sağlık
Örgütünün yaptığı bir araştırmada Haftalık elli
beş saat ve üzerinde çalışan kişilerde kalp krizi riski
yüzde 35 daha yüksek. diyor. Gelin, bu gençleri robot olarak görmeyelim, nöbet
ertesi izin anayasal bir haktır, bu hakkı teslim edelim.
Sayın milletvekilleri, bu da Meram Tıp
Fakültesi yöneticilerinin sağlık çalışanlarına
gönderdiği yazı, deniyor ki: Hasta memnuniyetine göre döner
sermayeden pay alacaksınız. O zaman sizler de
maaşlarınızı sağlık çalışanlarının
memnuniyetine göre alın. Bakın, değerli milletvekilleri,
sağlık çalışanları özlük haklarının
kalıcı olarak iyileştirilmesini talep ediyorlar.
Sağlık çalışanlarının personel
maaşları, yöneticilerinin insafıyla üç kalemde değil,
insanlık onuruna yakışacak şekilde tek kalem olarak
belirlenmeli, genel bütçeden ödenmeli ve gelirlerinin tamamı da
emekliliğe yansıtılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÇETİN ARIK (Devamla) - Bu süreçte en
yakınlarının cenazesine katılamayan sağlık
çalışanları var. İstifa, izin gibi birçok hakları
ellerinden alınan sağlık çalışanlarının
sesini artık duyun ve anayasal hakları olan istifa
haklarını tanıyın.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Kılavuz
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, şehit olan Teğmen
Baki Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine ve
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Eren-11 Operasyonunda şehit olan kahraman
Teğmenimiz Baki Koçaka ve Korucumuz Yücel Akiye Cenab-ı Allahtan
rahmet diliyorum. Ailelerinin, yüce Türk milletinin başı sağ
olsun.
TÜİK mart ayı Tarımsal Girdi Fiyat
Endeksine göre çiftçinin girdi maliyetlerinde en yüksek yıllık
artış gübrede yaşanmıştır. Büyük kısmı
ithalatla karşılanan gübrenin maliyetinde yaşanan
artış kullanım miktarının düşmesine neden
olduğu gibi kaliteli ve yeterli üretimi de zora sokmaktadır. Yerli
gübre üretiminin teşvik edilmesi üreticimizi rahatlatacağı gibi
tarımsal sürekliliğe ve Türk tarımına da büyük
katkılar sunacaktır. Bunun yanı sıra, ÖTVsiz mazot
desteği sağlanarak elektrik, tohum ve ilaç gibi girdi maliyetleri
düşürülmeli, tarımsal destekler maliyet artışına göre
belirlenerek millî ekonomimizin temeli olan tarım desteklenmelidir.
Toprağı emeğiyle işleyen üreticinin ve değer katan
çiftçilerimizin daima yanındayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
2.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, aile hekimlerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Sağlık Bakanlığı salgın sürecinde aile
hekimlerine güveniyor ancak aile hekimlerinin on yıldır süregelen
kronik sorunlarını çözmüş değil. Vekâletsiz izin
hakkı, aile sağlığı çalışanı
açığı, meslek hastalığı kabulünde illiyet
bağı aranması, şehitlik haklarından faydalanmama,
emeklilik, özlük haklarıyla ilgili sorunlar, ASM binalarının
fiziksel yetersizliği, aşı dolaplarının
yetersizliği, ek ödemede üvey evlat muamelesi gibi sorunlar uygulamada
verimi istenen düzeyin altında tutuyor. Ekonomik ve sosyal yönden
yıpranan ve ülkemizin salgın sürecini aşmasında en çok
fayda sağlayacaklar arasında yer alan aile hekimleri var. Gelin, aile
hekimlerinin on yıldır süregelen sorunlarını hep birlikte
sona erdirelim, aile hekimlerinin önünü açalım, onlar da salgını
bitirme noktasında en başarılı sonuç için içleri rahat bir
şekilde mücadele versin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, ihracat ve büyüme
rakamlarına ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dün ocak-nisan dönemi
ihracatımızın 68,8 milyar dolara
çıktığını, yüzde 7,6sını ise seçim bölgem
Kocaelinin gerçekleştirdiğini ifade etmiştim. Bugün yeni bir
rekor geldi, mayıs ayı ihracatımız geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 65,5 artışla 16,5 milyar dolar oldu.
İhracatta yaşanan bu artışlara paralel olarak ekonomideki büyüme
de tahminlerin üzerinde gerçekleşti. Gayrisafi yurt içi hasıla 2021
yılının ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüdü. Sanayi sektöründe
yüzde 11,7; tarım sektöründe yüzde 7,5; hizmet sektöründe yüzde 5,3
oranında büyüme gerçekleşti.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, dünyada parmakla gösterilen, büyüyen Türkiyeyi
kıskananlar çatlasın demiyorum, büyüyen Türkiye'nin bir ferdi olarak
gurur duyuyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
4.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Osmaniyenin
Kadirli ilçesinde meydana gelen depreme ve Düziçi ilçesine kurulacak organize
sanayi bölgesine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bugün seçim bölgem Osmaniyenin Kadirli ilçemizde
meydana gelen 4,2 şiddetinde depremde herhangi bir can ve mal kaybı
olmamıştır. Tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Osmaniye bulunduğu coğrafya nedeniyle
sık sık deprem, sel, heyelan gibi doğal afetlerle
karşı karşıya kalmaktadır. Doğu Anadolu Fay
Hattı ile Yumurtalık-Ceyhan Fay Hattı arasında kalan
ilimizin merkez, Toprakkale, Düziçi, Hasanbeyli, Bahçe ilçeleri birinci derece
deprem bölgesinde, Kadirli ilçemiz ikinci derece ve Sumbas ilçemiz üçüncü
derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Bu afet gerçeğinden hareketle
lütfen tedbirlerimizi alalım, unutmayalım afetleri engelleyemeyiz ama
yıkıcı etkilerini azaltabiliriz.
Buradan Düziçi ilçemizde yapılması
planlanan organize sanayi bölgesinin müjdesini vermek istiyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
imzasıyla yayınlanan kararnameyle önemli bir adım
atmış bulunmaktayız. İnşallah Düziçi ilçemizde
kurulacak organize sanayi bölgesiyle Osmaniyemize 3üncü organize sanayi
bölgesini kazandırmış olacağız diyor, bu vesileyle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
5.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, icra
dosyalarındaki artışa ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, ülkede işsizlik almış başını
gidiyor. İcra daireleri dosyalarla, muhtarlıklar icra
tebligatlarıyla dolmuş taşıyor, muhtarlıklarda
tebligatları koyacak yer kalmadı. Türkiye ortalamasının
üzerinde işsizlik oranının yaşandığı
şampiyon şehir denilen Gaziantep ilinde insanlarımız
evine ekmek götüremiyor. Vatandaşların bankalara ve finans
şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçları 700
milyar liraya kadar yükseldi. Bu yıl 1 Ocak-15 Mayıs günleri
arasında sadece icra ve iflas dairelerine UYAP üzerinden gelen icra ve
iflas dosyası sayısı 2 milyon 750 bin oldu. İcra
dairelerinde derdest edilen dosya sayısı ise bir yıl öncesine
göre 1 milyon 350 bin artarak 22 milyona dayandı. Şampiyon
şehir denilen Gaziantepte hemşehrilerim işsizlikle mi
uğraşsın, borçlarla mı uğraşsın, faizlerle
mi uğraşsın yoksa icralarla mı? Borcunu ödeyemeyen, evine
ekmek götüremeyen vatandaşlar intihar ediyor, neyin şampiyonu? Bu
durumun tek sorumlusu ise ülkedeki kötü siyasi yönetimdir.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşıkçı
6.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçının, Hatay
Erzine yapılan sağlık yatırımlarına ilişkin
açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Erzin ilçemizde 1994 yılında
yapımına başlanan ve 2009 yılında hizmete açılan
50 yataklı devlet hastanemiz, vatandaşlarımızın
sağlık hizmetini bugüne kadar karşılamıştır.
Geçtiğimiz zaman içerisinde hastanemizin depreme karşı
dayanımı Bakanlık tarafından test edilmiş ve bu test
sonucunda Erzin Devlet Hastanesinin depreme karşı
dayanımının zayıf olduğu tespit edilmiş ve
güçlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Erzinli vatandaşlarımız
depreme karşı dayanıksız olan mevcut hastanenin
güçlendirilmesinden ziyade, yıkılıp yeniden
yapılmasını talep etmektedir.
Ayrıca, yeni hastanenin İçmeler bölgesine
yakın bir mevkide inşa edilerek fizik tedavi bölümünün de hastanemize
eklenmesi uygun olacaktır. Erzinimizin şifalı termal
sularının fizik tedaviye ihtiyaç duyan hastaların tedavisinde
kullanılması, aynı zamanda bölgedeki bir eksiği de
tamamlamış olacaktır. Erzin ilçemiz bu sayede bölgedeki fizik
tedavisine ihtiyaç duyan hastalarımızın gelip
kaldığı ve tedavi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şimşek
7.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, karpuz eken çiftçilerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, yaklaşık bir
aydır Çukurovada karpuz hasadı devam ediyor ama özellikle son
günlerde restoran ve kafelerin kapalı olmasından dolayı ve pazar
yerlerinin kapalı olmasından dolayı karpuz fiyatları çok
dibe vurdu ve şu anda karpuz hasadı durdu, karpuz tarlada kaldı.
Yani marketlerde 4 liraya, 5 liraya satılan karpuz, maalesef, tarlada 50
kuruşa satılmıyor. Bu karpuz eken çiftçilerimizin de
çoğunluğu kiracı, kiralama usulüyle tarla ekiyorlar,
çoğunluğunun belki ÇKSsi bile yok. Tarım
Bakanlığının mutlaka yerinde tespit yaparak bu mağdur
olan karpuz üreticilerinin özellikle Ziraat Bankasına ve Tarım
Krediye olan borçlarının bu yapılandırma kapsamı
içerisine alınması gerekir çünkü dönüm maliyeti yaklaşık 3
bin lira civarında olan karpuz, şu anda hiç hasat edilemiyor yani
tarlada olduğu gibi kaldı. Bu mağduriyetin mutlaka giderilmesi
gerekir yoksa bu çiftçilerimiz yarın yerine ikinci ürün ekme
şansına sahip olamayacaklar.
Bunun mutlaka dikkate alınmasını
talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 31 Mayıs
Dünya Tütünsüz Gününe ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) - Sayın
Başkan, 31 Mayıs, Dünya Tütünsüz Günüydü. Bu vesileyle herkesi tütün
ürünlerinden, özellikle sigara ve nargileden uzak durmaya davet ediyorum.
Tütün, insan vücudu için bilenen en toksik üründür, kesin kanser nedenidir;
akciğer, kalp, solunum yolu, sindirim sistemi, mesane
hastalıklarının ve kanserlerin bilinen sebebidir. Sigara ve
nargile sadece kullananları değil, kullananın yakın
çevresinde bulananları da etkilemektedir. Maalesef sigara ve nargile
kullanımı çok yoğun bir şekilde devam etmektedir, özellikle
çocuklar ve gençlerin kullanması ve bağımlı hâle gelmesi
daha vahim bir durumdur. Sigara kullanımı en büyük salgınlardandır
ve maalesef ülkemizde de bu salgın devam etmektedir. Gelin, kendinizi,
sevdiklerinizi, çevrenizi koruyun, sigarasız yaşayın,
sağlığınızı keyfe kurban etmeyin.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
9.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, kuraklıktan
etkilenen çiftçilere ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye kuraklıktan kırılıyor,
hiçbir önlem almıyorsunuz. Hatta 2016dan beri her yıl
verdiğiniz sulama ekipmanları hibe desteğini 2020 ve 2021de
vermediniz. En son 2019da 289 milyon lira sulama ekipmanları hibe
desteği vermiştiniz, 2020de hiç vermediniz, dostlar
alışverişte görsün mantığıyla kuraklığa
karşı sanki çözümmüş gibi 2019da 289 milyon lira verilen ve
2020de hiç vermediğiniz sulama ekipmanları hibe desteğini
şimdi 150 milyon lira olarak vereceğinizi Genel
Başkanınız müjde olarak açıkladı. Kesinlikle yetmez,
bu desteği öncelikli olarak en az 4-5 kat arttırmanız gerek,
sonra da kuraklıktan etkilenen çiftçilerin yeniden üretim yapabilmesi için
kuraklık hasarı olan çiftçilere dekar başına en az 300-400
lira ödeme yapmanız gerekir ki çiftçi hiç ürün alamadığı
için yeniden gübre, tohum, ilaç, mazot alsın, tarlasını ekip
biçsin.
BAŞKAN Sayın Dağlı
10.- Adana Milletvekili Tamer Dağlının, şehit olan
Teğmen Baki Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine
ve Adananın Kozan ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun
101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
TAMER DAĞLI (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bitlis Tatvanda bölücü alçaklarla girilen
çatışmada şehit düşen Jandarma Teğmen Baki Koçaka ve
Güvenlik Korucusu Yücel Akiye Cenab-ı Allahtan rahmet, milletimize
başsağlığı diliyorum.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün Bende bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel
Adana´da doğmuştur. diyerek gururlandırdığı
Adanamızın her bir köşesi Kurtuluş
Savaşımızın kahramanlık örnekleriyle doludur. İşte
bugün de güzel ilçemiz Kozanın düşman işgalinden
kurtuluşunun 101inci yıl dönümü. Bu anlamlı gün vesilesiyle
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak
üzere istiklalimiz ve vatan için, mukaddesat için canını ortaya koyan
kahraman ecdadımızı rahmet ve saygıyla anıyorum. Tüm
hemşehrilerimin bağımsızlık gününü tebrik ediyor,
tarihi kahramanlık destanlarıyla bezeli milletimize selam ve
saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşlı
11.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının,
Aksarayın Eskil ilçesindeki dolu yağışına
ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aksarayımıza bağlı Eskil
ilçemizin bir bölümü ile özellikle Koçlar, Akkaş, Sülüklü, Kaputaş,
Tosun ve Çulfa yaylalarımızda etkili olan dolu
yağışı sonrası İl Tarım Müdürlüğümüzün
yaptığı ilk tespitlere göre tahminen 25 bin dekar arazide ekili
arpa, buğday, ay çekirdeği ve mısır ürünleri zarar
görmüştür. Değerli çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi
iletiyor, meydana gelen zararların tespitinin yetkililerce süratle
yapılmasını, devletimiz tarafından çiftçi
kardeşlerimizin zararlarının karşılanmasını
talep ediyor ve takipçisi olacağımı belirtiyorum. Yüce Rabbim
ülkemizi ve milletimizi her türlü afetlerden korusun ve kollasın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
12.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkalede depreme
dayanıksız olduğu için yıkılan okullara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
birinci derece deprem bölgesinde bulunan Çanakkalemizde depreme
dayanıksız olduğu için bazı okulların
yıkımına bazılarının da güçlendirilmesine karar
verilmişti. Bu çerçevede, depremde hasar gördükleri gerekçesiyle Bigada
bazı okullar yıkılmıştır. Bu okullarda
eğitim öğretim gören çocuklarımız ikili eğitim için
ilçedeki diğer okullara yönlendirilmişlerdir. Pandemi nedeniyle
okulların yüz yüze eğitime ara verdiği süreçte,
yıkılan okulların bir an önce yapılması ve
çocuklarımızın güvenli ve sağlıklı
koşullarda eğitimlerine devam edebilmeleri bütün velilerimizin
beklentisiydi. Yetkililerin okulların yıkılacağı
açıklamasını yapmalarının üstünden neredeyse bir buçuk
yıl geçti ancak yıkılan okulların yeniden
yapılmasıyla ilgili hâlâ hiçbir faaliyet gözükmüyor. Gereken ödenek
mi bulunamıyor? Bu okullar ne zaman yapılacak?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Ünsal
13.- Ankara Milletvekili Servet Ünsalın, sanatçıların
sorunlarına ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, yaklaşık
dört yüz elli gündür sanatçılar evlerinde mahpus. Son açıklanan
karardan sonra anladık ki bu ülkede Kültür Bakanı da yok.
Amacınız sanatı, sanatçıyı, müziği yani
halkın söyleyen dilini yok etmekse, susturmaksa daha çok beklersiniz. Bu
topraklar Pir Sultanları, Nesimileri, Hallacı Mansurları, Edip
Harabileri, Mahzunileri yetiştirdi. Sizin gücünüz yeter mi? Siz kimsiniz!
Sazımıza geçirdiğiniz ilmik en yakın zamanda sizi
iktidardan götürecek.
Unutmayın arkadaşlar; Pir Sultan ölür,
ölür, dirilir.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ekinci
14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, şehit olan Teğmen
Baki Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine, Sivastaki
öğrenci yurtlarına ve büyüme rakamlarına ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Eren-11 Operasyonunda şehit olan
Teğmenimiz Baki Koçak ve Korucumuz Yücel Akiye Allahtan rahmet,
sevenlerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Sultan şehir Sivasımızda YURTKUR
yurdu sayısı 2000 yılında 4 yurt, 3.820 öğrenci
kapasiteliyken bugün itibarıyla 15 yurt, 19 bin öğrenci kapasitesine
ulaşmıştır. Şu anda, 15 yurdumuz da sosyal tesisler,
öğrenci yaşam merkezi, 2 kişilik odalarla modern ve güvenli bir
ortamda öğrencilerimizin hizmetindedir. Özellikle, 2021-2022
yılında üniversite tercihi yapacak öğrencilerimizin Sivas
Cumhuriyet Üniversitemizi tercih etmeleri açısından bu bilgileri
paylaşmak istedim.
Ayrıca, mayıs ayı
ihracatımız geçtiğimiz yılın mayıs ayına
göre yüzde 65,5 oranında artışla 16,5 milyar dolara
yükselmiştir. Bu rakam tüm yılların mayıs aylarının
en yüksek ikinci rakamıdır. Bunda emeği geçen başta üreticilerimiz
olmak üzere, Sayın Cumhurbaşkanımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
15.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, büyüme rakamlarına
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tüm dünyanın güçlük çektiği pandemi
döneminde büyüyen ve gelişen güçlü Türkiye farkını bir kez daha
göstererek, ekonomimiz yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüyerek
birçok ülkeyi geride bıraktı. Ekonomimizin yüzde 56sını
dış talep ve yatırımlardan oluşturan bu gelişme,
dengeli ve sağlıklı büyümenin en önemli göstergesidir.
Milletimizin huzuru ve refahını artıran, istihdamı
oluşturan, gelir dağılımını iyileştiren ve
istikrara odaklanan politikaları kararlılıkla
uygulayacağız. Pandemi sürecinin bitmesiyle birlikte, ekonomideki
büyüme katlanarak artacaktır. Ülkemizin gelişmesinde ve hedeflerine
doğru ilerlemesinde başta Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçenlere teşekkür
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Etyemez
16.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, Konyadaki kuraklık ve dolu
yağışına ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemizin tarım ve
hayvancılığının en önemli merkezi olan
Konyamızda maalesef, bir taraftan kuraklık afeti yaşanırken
diğer taraftan Altınekin, Cihanbeyli, Kadınhanı, Sarayönü
ve Yunak ilçelerimizin bazı mahallelerinde meydana gelen şiddetli
dolu yağışı da çiftçilerimizin ürünlerine zarar
vermiştir. Kuraklık ve doludan etkilenen tüm hemşehrilerimize ve
çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
Kuraklıktan etkilenen çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve Tarım
Kredi Kooperatiflerine olan borçları ertelenecektir. açıklaması
Hükûmetimizin her daim çiftçilerin yanında olduğunu göstermektedir.
Aynı zamanda, kuraklık ve doludan zarar gören yerlerin hasar tespiti
için ilgili kurumlarımız sahada aralıksız
çalışmaktadır.
Tüm çiftçilerimize tekrar geçmiş olsun
dileklerimi iletiyor, Rabbimden ülkemizi ve milletimizi tüm afetlerden
korumasını diliyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun
17.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, şehit olan
Teğmen Baki Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet
dilediğine, Para Atletizm Avrupa Şampiyonasında altın
madalya alan Zübeyde Süpürgeciyi kutladığına;
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra
dış politika ve ekonomide çöküş yaşandığına,
iç cephede siyasal bloklaşma ve toplumsal ayrışma meydana
geldiğine, bu sistemin işlemediğini üç yıl içinde tecrübe
ettiğimize ve Tuncelinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bitlis'in Tatvan ilçesinde devam eden Eren-11
Operasyonunda dün gece teröristlerle çıkan çatışmada bir
güvenlik korucumuz şehit oldu. Çıkan çatışmada 5 askerimiz
de yaralanmıştı, ne yazık ki yaralı askerlerden
Jandarma Teğmen Baki Koçakın da şehit olduğu haberini
aldık. Şehit olan Güvenlik Korucumuz Yücel Aki ve askerimiz Jandarma
Teğmen Baki Koçak'a Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum,
mekânları cennet, ruhları şad olsun; kederli ailelerinin ve aziz
milletimizin başı sağ olsun. Tedavileri devam eden yaralı 4
askerimize ise acil şifalar diliyorum.
Polonyada düzenlenen Para Atletizm Avrupa
Şampiyonasında T54 kategorisi kadınlar 100 metre finalinde
Zübeyde Süpürgeci kızımız yarışmıştı.
Zübeyde Süpürgeci birinciliği elde ederek Avrupa Şampiyonu oldu. Altın
madalya kazanan millî sporcumuz Zübeyde Süpürgeciyi yürekten kutluyorum,
başarılarının devamını diliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğanın 24
Haziran 2018de seçilmesinin ardından 9 Temmuzda yemin etmesiyle resmen
hayata geçen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
yaklaşık üç yılı geride bıraktı. Göreve gelirken
bu sistemle uçacağımız, durdurulamaz şekilde
yükseleceğimiz söylenmişti ama maalesef durum hiç öyle olmadı;
uçmak bir yana, yere çakıldık âdeta. Üç sene önce dolar 4,60
liraydı, uçan bir ülkede dolar 9 liraya çıktı. Sayın
Cumhurbaşkanı dün akşam bir televizyon programındaydı;
konuşmaya başlarken 8,50 lira olan dolar konuşmanın
ortasında 8,80 liraya çıktı. Yani
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bu kadar uçtuğumuz
yetmedi mi ki dün akşam bir daha bizi bir pike, uçurmaya kalktı
Cumhurbaşkanı, merak ediyorum.
Geçen üç senede ekonomi küçüldü, özel sektör
yatırımları azaldı. Kişi başı millî
gelirimiz 9 bin doların altına düştü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Devletin kurumsal
hafızası silinmiş, tek düşünceye hâkim anlayış
esas alınmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçildikten sonra, özellikle Avrupa ve Amerika başta olmak üzere
tüm dünyada tek adam algısı yaratılmış ve
yayılmıştır. Gücün tek elde toplanması, iç ve
dış tüm kararların aynı kişiye bağlanması
dış politikada Türkiyenin demokrasi ve hukuk kavramlarını
zora sokmuştur. Demokrasinin gereği olan çoğulcu
katılım ile ortak karar alma mekanizması maalesef devre dışı
bırakılmıştır. Tek bir kişinin kontrolündeki
ekonomi ve tek bir kişiye bağlı iç ve dış politika
kararları ne Türk devletinin geleneğinde ne de muasır
medeniyetler hedefimize uygun bir mesele değildir. Dış politika
ve ekonomideki çöküşün temel sebebi de tam olarak budur. Her ne kadar
görmemeye çalışsanız da gerçek sebep budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle maalesef iç cephede
siyasal bloklaşma oluşmuş, toplumsal ayrışma meydana
gelmiştir. Kuvvetler ayrılığını yok sayan ve
yetkiyi tek elde toplayan bu sistemin işlemediğini geçtiğimiz üç
yıl içinde tecrübe etmiş bulunmaktayız. Bu sebeple, Sayın
Genel Başkanımız Türkiyenin önünü açacak reçeteyi yani
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi
geçtiğimiz hafta 8 maddede açıkladı. Türkiye'de demokrasiyi
güçlendirmek ve cumhuriyet değerlerinin gerektirdiği kuvvetler
ayrılığını esas kılmak için
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi
şüphesiz ki en doğru ve en akılcı yol olacaktır. Bu
sorumluluk başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere iktidarın
bir numaralı gündemi olmalıdır.
Son olarak, müsaade ederseniz Tunceliden bahsetmek
istiyorum Sayın Başkan Vekilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tamamlıyorum
Sayın Başkan Vekilim.
Kalkınmada öncelikli iller kapsamında 41
il yer alıyor, Tunceli de bu illerin arasına dâhil edilmeyi bekliyor.
Tunceliye yapılan desteklerin önemli bir bölümü barajlar ve kalekollara
harcanmakta, maalesef bunlar da Tunceliye yatırım olarak
görülmektedir. Bunlar mutlaka yapılmalı ama ayrı tutulmalı
ve ona göre değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca,
Tuncelide yapılacak yatırımlarda yatırım teşvik
belgesi alınması konusunda bilgilendirme ve eğitim
çalışmalarına da önem verilmesi gerekiyor. Tarım ve
hayvancılıkta IPARD Programına alınmayı bekleyen
Tunceli, ayrıca coğrafyasının bir an önce turizme
açılması konusunda da destek verilmesini bekliyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, şehit olan Teğmen
Baki Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet dilediğine, terör
örgütleriyle yapılan mücadeleye, Avrupa Birliği ülkeleri ile
Yunanistanın sığınmacı ve mültecilere yönelik
insanlık dışı tutumlarına ve bunlarla ilgili
politikaların uluslararası kuruluşlar tarafından hayata
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
2 Haziran 2021de Bitlisin Tatvan ilçesine
bağlı Anadere köyü kırsalında PKKlı teröristler
tarafından düzenlenen hain saldırıda Jandarma Teğmen Baki
Koçak ile Güvenlik Korucusu Yücel Aki şehit olmuş ve 4 askerimiz
yaralanmıştır. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralı
askerlerimize acil şifalar diliyoruz ve milletimizin başı
sağ olsun.
Sayın Başkan, güvenlik güçlerimiz yurt
içinde ve yurt dışında PKK/ PYD-YPG, FETÖ, DAEŞ başta
olmak üzere tüm terör örgütleriyle çok etkili bir mücadele yürütmektedir. 1
Ocak 2021den bugüne kadar yapılan 181 operasyonda toplam 1.162 terörist
etkisiz hâle getirilmiştir. Dünyada, Türkiye dışında, ülke
içinde ve dışında sistemli ve organize bir şekilde
kararlı bir terörle mücadele yürüten başka da bir ülke yoktur.
Terörle mücadele çok boyutlu bir süreçtir ve mücadelenin en önemli
boyutlarından biri de hukuki süreçlerdir. Şu anda, FETÖyle ilgili
görülmekte olan soruşturma dosyaları, hakkında soruşturma
yapılan kişilerin sayıları, kovuşturma safhasında
olan dosyalar, PKKyla ilgili devam eden soruşturma dosyaları ve
kovuşturmaları dikkate aldığımızda önemli bir
yekûn tutmaktadır. Bağımsız ve tarafsız Türk
mahkemeleri söz konusu yargılama süreçlerini mümkün olduğunca
nihayete kavuşturmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu hususta,
bağımsız ve tarafsız Türk mahkemelerine olan güvenimiz
tamdır. Bütün terör örgütlerinin kökü kazınmalı ve
kaynağı da kurutulmalıdır.
Sayın Başkan, başta Yunanistan olmak
üzere bazı Avrupa Birliği ülkelerinin
sığınmacılara yönelik gayriinsani ve şiddet
politikaları devam etmektedir. Ülkelerinde yaşanan iç savaş ve
karışıklıklar nedeniyle, daha iyi hayat koşulları
amacıyla Avrupaya gitmeye çalışan
sığınmacılar elverişsiz koşullar altında,
ölüm riski içinde yolculuklar yapmaktadır. Aralarında çocuk ve kadınların
da bulunduğu umut yolculuğu adı verilen zorunlu göç
hareketleri doğrultusunda Ege Denizine açılan
sığınmacılar Yunanistan tarafından şiddete maruz
bırakılmaktadır.
Sığınmacı ve mülteci meselesi,
ulusal ve uluslararası boyutları olan hukuki, siyasi, ekonomik bir
meseledir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sığınmacı
ve mülteci krizi elbette tek başına bir ülkeye mal edilemez fakat
Yunanistan ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin insanlık
dışı tutumları kabul edilebilir değildir. Türkiye,
sığınmacı, mülteci ve göçmen meselelerinde en sağduyulu
ve insani politikaları ortaya koyan ülkedir. Sadece son beş ayda,
2021 yılı Ocak-Mayıs döneminde Yunanistan tarafından ölüme
terk edilen 3.763 sığınmacı Sahil Güvenlik
Komutanlığınca kurtarılmıştır. Sahil
Güvenlik Komutanlığına bağlı ilk yardım ekiplerimiz,
denizin ortasında aç ve susuz ölüme terk edilen
sığınmacılara ilk müdahaleyi yapmış,
sağlık sorunu olanları hızlıca hastanelere sevk
etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Diğer yandan, çocuk göçmenlerin
kaybolmasını araştıran ve 20 Nisan 2021de yayınlanan
bir çalışmada, Avrupada son üç yılda 18 binden fazla kimsesiz
mülteci çocuk ve gencin sığınma merkezlerinde kaybolduğu
belirlenmişti. 2016 yılında da Avrupa Polis Teşkilatı
en az 10 bin savunmasız çocuk ve gencin Avrupaya geldikten sonra
kaybolduğunu açıklamıştı. Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve ilgili diğer organlar,
sözde medeni Avrupanın göbeğinde yaşanan bu insanlık
dramlarına kayıtsız kalmamalıdır.
Sığınmacılar, mülteciler ve göçmenlerle ilgili
kapsamlı düzenlemeler ve politikalar uluslararası kuruluşlar
tarafından acilen hayata geçirilmelidir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
19.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Şair
Ahmed Arifin ölüm yıl dönümüne, pandemide müzisyenlerin sorunlarına,
HDP Parti Meclisi Üyesi Fırat Keserle ilgili davaya ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
yaptığı televizyon konuşmasına ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, tarih, kötülüğü
mısralarıyla alt eden büyük şairlerle doludur, onlardan biri de
bugün ölüm yıl dönümü olan halkın şairi Ahmed Ariftir. Ahmed
Arifi saygı ve özlemle anıyoruz.
Pandemi nedeniyle yeni bir normalleşme dönemine
girildi ve adım adım bazı yasakların kalkacağına
dair adımlar atıldı. Ancak konserler ve canlı yayın
müzik organizasyonları hâlâ yasak, eğlence yerleri tümüyle
kapalı. Çoğu, yalnızca konser gelirleriyle hayatını
sürdüren müzisyenlerin haklı olarak tepkileri var çünkü çok mağdur
durumdalar. Sanat ve eğlence sektörü emekçileri ağır bir
ekonomik baskı altında yaşıyorlar ve onların
sorunlarına dair hiçbir çözüm üretilmedi, bugün de üretilmedi. Her gün
çalışmak zorunda olan ve günlük kazanıp günlük geçinmek zorunda
olan binlerce sanat emekçisinin durumu her gün daha kötüye gidiyor.
Onların bir kısmı müzik aletlerini sattılar, rehin
bıraktılar; hatta aralarından intihar edenler de oldu ama bu
sorunlar giderilmedi. Yine bu kesimler ihmal edilmeye devam ediliyor. Müzik,
eğlence sektörü üstelik sadece sanatçıları değil,
aşçılar, garsonlar, komiler gibi çok büyük bir hizmet
ağını da kapsıyor. O nedenle, normalleşme önlemleri
içinde bu sektör açısından durumu gözden geçirmek gerekiyor ve acil
tedbirler alınması gerekiyor, emekçiler için kolay
ulaşılabilir bir destek paketinin açıklanması gerekiyor.
Bir kez daha sanat emekçileriyle ilgili dayanışmamızı ifade
etmek istiyorum.
Şimdi, Bağımsız ve tarafsız
yargı var. iddiası hep ileri sürülüyor iktidar tarafından. Ben,
size, bağımsız ve tarafsız bir yargı örneği daha
anlatmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) HDP söz konusu
olduğu zaman o bağımsız ve tarafsız yargının
nasıl bağımlı ve taraflı olduğuna dair o kadar
çok örnek var ama hani ilginç olanlarını ara sıra burada dile
getiriyoruz. Bakın, Fırat Keser -tanımazsınız
hiçbiriniz- HDP Parti Meclisi üyesidir. Bu, bir bilgi. Yıllardır
tutuksuz yargılandığı bir davası var Fırat
Keserin. Şimdi, o bağımlı ve taraflı yargı
nedense karar vermiş Tutuklanması gerekiyor artık Fırat
Keserin. diye. Olay 2011e dair. 2015te ilk celsede
çağrılmış, Fırat Keser de katılmış, bir
tanık beyanı da var. Tanığa göstermişler Fırat
Keseri, o da Bana gösterilen, Fırat Keser olduğu söylenen
kişiye şu anda bakıyorum, dört sene geçti 2011den 2015e, bu
kişiyi görüp görmediğimi, kendisiyle bu olayla ilgili bir
ilişkim olup olmadığını hatırlamıyorum.
demiş; yıl 2015.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
Üzerinden altı yıl geçmiş, altı
yıl sonra yine o tanık getirilmiş bağımsız ve tarafsız
yargı mahkemesine ve bu sefer o tanık -aradan on yıl
geçmiş, 2015te Hatırlamıyorum. demiş, 2015ten 2021e
altı yıl geçmiş- Bu Fırat isimli şahsın evinde
bir gece kaldım. demiş. Şimdi, on yıl aradan sonra gelen
çelişkili beyan ve 2015ten altı yıl sonra mahkeme birdenbire
Fırat Keserin -Halkların Demokratik Partisi Parti Meclisi Üyesi
Fırat Keserin- tutuklanmasına karar vermiş. Bu Fırat
Keser, altı senedir ortalıkta dolaşıyor, işini
yapıyor, bir taraftan da siyasetle ilgileniyor, duruşmalara 18 kez
kendisi bizzat katılmış avukatıyla beraber, herhangi bir
saklanma ve kaçma olayı da yok ama 2015ten altı yıl sonra
mahkeme tutuklama kararı vermiş. Neden? Mahkemenin gerekçesi de çok
ilginç.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamamlamaya
çalışıyorum efendim.
Bağımsız ve tarafsız
mahkemeleriniz var ya, bu iktidarın bağımsız ve
tarafsız mahkemeleri var ya -Vanda yaşıyor Fırat Keser-
demiş ki: Suriye ve Iraka sınır var ve o coğrafi bölgede
yaşadığı için Fırat Keser, kaçma ihtimali var. Yani
mahkemenin tutuklama gerekçesine bakın: Suriye ve Iraka
sınırı olan bir bölgede yaşaması. Yani, şimdi, bu
bağımsız ve tarafsız yargı denilenin yürütmenin
tahakkümü ve yönlendirmesiyle karar veren, bağımlı ve
taraflı bir yargı olduğu çok açık ortada, bir örneği
de Fırat Keser meselesidir. Halkların Demokratik Partisi söz konusu
olduğu zaman, mahkemelerin hukukla alakası olmayan, tamamen
yargının bir sopa olarak kullanılması neticesinde
aldığı kararlar ortadadır, bir örnek de budur.
Son bir noktaya değinmek istiyorum,
tamamlayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu son kez açıyorum,
tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum efendim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı dün televizyonda konuşma yaptı ve Merkez
Bankası Başkanını aradım, faizleri düşürmesi
gerektiğini söyledim. dedi, dolar kurunda yaklaşık yüzde 1e
yakın bir artış oldu. Yani, gerçekten, tarihsel olarak baktığımızda,
en üst seviyeye çıktı kur. Peki, sonucu ne oldu? Türkiyenin
dış borcu açısından baktığımızda, 135
milyar Türk lirasına yakın bir borç artışı oldu bu
cümle nedeniyle.
Şimdi, yani, insan merak ediyor 1 Haziran 2021
sabah dokuzdan akşam 22.30a kadar kimler ne kadar dolar aldı acaba?
diye. Açıkça, içeriden bilgi verme yasağı delinmiş
vaziyette. Hani diyor ya hep Faiz sebep, enflasyon sonuç. diye, anlamsız
bir tez ve denklemdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Son cümle, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Aslında, Erdoğan ile Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı sebep, faiz de enflasyon da işsizlik de açlık da
borçluluk da sonuçtur; yoksulluk da yolsuzluk da rant da kirli düzen de
sonuçtur. Bunu bir kez daha vurgulamış olalım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
20.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Şair Ahmed Arif ile Yazar
Orhan Kemalin ölüm yıl dönümlerine, yasa yapma tekniğine; Tarım
Kredi, sulama kooperatifleri ve tarımsal kredi borçlularının
durumuna ve Manisa Somadaki Uyar Madencilik mağdurlarına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, toplumcu, gerçekçi şiirimizin en önemli
isimlerinden, en zor zamanlarımızda dizeleriyle bize umut
aşılayan Ahmed Arifin ve Baba Evi, Cemile, 72. Koğuş,
Bereketli Topraklar Üzerinde romanlarının yazarı; kent
yoksullarını, topraksız tarım işçilerini en iyi
anlatan, edebiyatımızın büyük kalemlerinden Orhan Kemalin ölüm
yıl dönümleri. 2 üstadı da rahmetle, minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, rejime kasteden Anayasa
değişikliğinin yapıldığı tarihten itibaren,
bizim savunmadığımız ama iktidar partisinin ve ittifak
ortağının altını çize çize savunduğu bir yasa
yapma tekniğiyle muhatabız. Buna göre, Bakanlar Kurulu ve bakanlar
Meclise artık kanun tasarısı sunamıyorlar, kanun teklifleri
sadece parlamenterler tarafından sunuluyor. Bunu, referandumda halktan oy
isterken Kuvvetler ayrılığının belirginleşmesi.
olarak ifade etmiştiniz, Yasama tekeli sadece Mecliste olacak, yürütme
kendi işine bakacak. demiştiniz. Ve yasayla ilgili hiçbir konuda
yürütmenin herhangi bir tasarrufu olmayacağı söylenmişti.
Şu an oturduğu koltuktan önceki son görevi Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı olan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, cuma günü
Türkiye Bankalar Birliğinin Genel Kurulunda konuşuyordu, biz de
kendisini dinledik. Aynen şöyle söylüyor: Yakın zamanda
hazırladığımız İstanbul Finans Merkezi Projesi kanun
teklifini tüm paydaşların görüşünü alarak nihai hâline getirecek
ve Meclise sunacağız. Şimdi, Lütfi Elvan yürütmenin temsilcisi,
nihai hâle getirecekmiş tüm tarafların görüşünü alıp, sonra
da Meclise sunacakmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer, bu, Lütfi
Elvanın parlamenter sistem noktasındaki bir özlemini dile
getiriyorsa bunu başka şekilde ifade etsin. Anayasayı
çiğneme, Meclise karşı yürütmenin tahakkümü ve Meclisteki
bazı milletvekilleriyle muvazaalı ilişkiye girerek kanun teklifi
sunmayı kastediyorsa bu yanlış.
Şimdi, şöyle oluyor: Kanun teklifi
sunuluyor, imza atan arkadaşa diyoruz ki: Senin bununla ne ilgin var?
Diyor ki: Ben yaptım. E, daha önce RTÜK Kanununda oldu, daha önce
Kalkınma Bankası Kanununda Albayrak söyledi: Hazırladık,
yolluyoruz. Hazırladık, yolluyoruz. Şimdi, Lütfi
Elvanın İstanbul Finans Merkezi Projesi kanun teklifine kim imza
atacak bakalım? Hadi, atın; sonra yine soracağız, kürsünün
önünde soracağız nasıl oluyor bu diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yaptığınız
ucube rejimden pişmansanız güçlendirilmiş parlamenter sistem
noktasında Cumhur İttifakı dışında bir ulusal
mutabakat var, gelin, ona katkı verin. Aksi takdirde milletin gözünün
içine baka baka Meclise hakaret etmeyin. Millete de Biz sizi referandumda
kandırdık, sonra arkadan dolaşıp böyle yapıyoruz.
diye söylemeyin.
Sayın Başkan, Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
görüşülüyor. Bu noktada, özellikle Tarım Kredi Kooperatiflerinin
borçluları, Sulama Kooperatiflerinin borçluları, sulama birliklerinin
borçluları, tarımsal kredilerin tüm borçluları
yapılandırma talep ediyorlar. Bu konuda Komisyondaki arkadaşlarımızın
çabaları sonuç vermedi, burada da önergelerimizden devam edeceğiz ama
bu konu son derece önemlidir, her milletvekiline en çok aktarılan
konulardan biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tam zamanı, burada
iktidar partisine, özellikle Tarım Kredi, Sulama Kooperatifleri
Birliği ve tarımsal kredi borçluları konusunda bir
çağrıda bulunuyoruz.
Ayrıca, biraz önce Manisanın Gördes
ilçesi Çiğiller köyümüzden Tarım Kredi Kooperatiflerinin mazot, ilaç,
gübre alımlarında yüksek faizler aldıkları,
borçlarını ödemedikleriyle ilgili şikâyetleri var. Çiftçinin
destekleneceği, faiz borçlarının
sıfırlanacağı konusunda partimizin vaatleri ortada ancak
bir erken seçim konusunda da iktidar direndiği için bu konuda hep birlikte
bir adım atmamız gerekiyor.
Sayın Başkan, son olarak, Uyar
Madenciliği bir kez daha -artık bilmiyorum ama belki 100üncü kez-
dile getirmek zorundayız. Somada Uyar Madencilikte bir maden
kapandı, 700-800 arası mağduru vardı. Temsilcileri dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğana getirildi, imza altına
alındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu son kez açıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son konu zaten
Başkanım.
15nci madde, 10 madencinin de Başbakanın
huzurunda imza altına alındığı şekliyle Uyar
Madenciliğin mağduriyetinin giderileceği yönündeydi. Bu konuda
bunu dile getirdiğimizde, birlikte görev yaptığımız
Sayın Özlem Zengin konuya hassasiyet gösterdi. Bunu MYKde görüştük,
Cumhurbaşkanımızla konuştuk
Ama kendisi
ayrılınca dedi ki bize: Ben bunu Sayın Bülent Turana
devrettim. Bülent Turandan randevu isterler, Cahit Özkan görüşecek.
der ama Uyar Madencilik verilen sözler ortada durduğu hâlde mağdur
durumdadır. Ayrıca, Süleyman Soylu Manisada yürüyüş yapan
madencileri ziyaret etmiş, 15 Ocaka kadar bunu çözmek namus borcumdur.
demiştir ama kendi içinde bulunduğu türbülans verdiği sözü,
verdiği devlet sözünü tutmasına engel olmaktadır. Bu konuda
Adalet ve Kalkınma Partisinin her kademesindeki yöneticilerini, Grup
Başkan Vekillerini ve bakanlarını göreve davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Elitaş.
21.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, şehit olan
Teğmen Baki Koçak ile Korucu Yücel Akiye Allahtan rahmet
dilediğine, İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşenerin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili
görüşlerine ve kanun yapma tekniğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Eren-11 Operasyonu kapsamında Bitlis
Tatvanda terörle mücadele sırasında çıkan çatışmada
şehit düşen kahraman Korucumuz Yücel Aki ve Jandarma Teğmenimiz
Baki Koçaka Allahtan rahmet, ailesi, yakınları ve aziz milletimize
başsağlığı diliyorum. Güvenlik güçlerimizin terörle
mücadelesi, canlarıyla, ruhlarıyla yaptığı mücadele
aynı şekilde devam edecek. İnşallah, terör belasından
onların kahramanca mücadelesi sonucunda kurtulacağımızı
ümit ediyorum.
Şimdi, hem İYİ Parti Grup Başkan
Vekili arkadaşımız hem de Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili arkadaşımız kanun yapımıyla ilgili
bu konuyu gündeme getirdiler, Güçlendirilmiş parlamenter sistemi
Sayın Meral Akşener açıkladı. dediler. Ben internetten
aradım güçlendirilmiş parlamenter sistemle ne ifade ediyor acaba
diye. 8 başlık hâlinde açıklamışlar. Bu 8
başlık hâlinde yapılan açıklamada, mesela HSK
seçimlerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi üçte 2 çoğunlukla seçilsin.
diye yapmış. 15 olsun, bu 15 kişi Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından seçilsin. demiş, zaten şu andaki Anayasada da
aynı durum söz konusu.
Öbür taraftan üniversite rektörleriyle ilgili
kısım. Üniversite öğretim üyeleri tarafından veya oradaki
seçmenler tarafından yapılan seçimde rektör YÖKe bildirilsin ve ataması
yapılsın.
Diğer konular var, yargının
tarafsız ve bağımsız olmasıyla ilgili durum.
Anayasada zaten mevcut düzenleme. Anayasada eskiden yargının
bağımsızlığıyla ilgili bir hüküm vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz bunu, hatta
yaptığımız Anayasa değişikliğiyle birlikte
tarafsızlık ifadesini de icra ettik, oraya koyduk.
Öbür kısımlara baktım ama mesela
Bakanların tamamının milletvekili olması gensoru
sisteminin yeniden hayata geçirilmesi dışarıdan bakan
atanmaması diye hükümler var. Eski Anayasa'da yani 1982
Anayasasında bakanların ihtiyari olarak dışarıdan
atanabileceğiyle ilgili hüküm vardı. Nitekim bu dönemde, ondan önceki
dönemlerde de dahi 1 veya 2 dışarıdan atanan bakan vardı,
her zaman başvurulan bir süreç değildi. Bu
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılamadığı
takdirde Anayasanın, geçmiş Anayasada, yanlış
hatırlamıyorsam 109uncu maddesinde, seçim hükûmetiyle -109
doğru herhâlde Başkanım, kafa salladığınıza göre-
yapılan ki bunu 2015, 7 Haziranında yapılan seçimden sonra
yaptığımız ilk bir şeydi, siyasi partilerden
değil daha doğrusu Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden davet
ediliyor, kabul eden giriyor, dışarıdan da bu bakanlar
atanabiliyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani
bakıyorum güçlendirilmiş parlamenter sistem deyince bir ete
kemiğe bürünmüşü görmüyorum. 1920deki Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hükûmeti mi güçlendirilmiş parlamenter sistem, 1924 Anayasasından
1961e kadar devam eden sistem mi güçlendirilmiş parlamenter sistem, 1961
Anayasası ile 1982 dönemindeki Anayasadaki de mi güçlendirilmiş
parlamenter sistem? Mesela 1961 Anayasasında Türkiye Büyük Millet
Meclisinin toplantı yeter sayısı salt çoğunluktu. Rahmetli
Demireli hatırlarım, o günlerde siyaseti takip ederken Bu Anayasa
değişmezse olmaz. diye
Çünkü Meclis Başkanı 226yı
bulmadığı sürece -yoklamayla açacak- Parlamento
çalışmazdı. O mu güçlendirilmiş parlamenter sistem yoksa
1982den 2017 yılına, 2018 yılına kadar
yaptığımız sistem mi güçlendirilmiş parlamenter
sistem?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani, bunun ete
kemiğe bürünmesi lazım.
Sayın Özel, İstanbul Finans Merkeziyle
ilgili Sayın Bakanın Bankalar Birliğindeki
yaptığı konuşmayı ifade etti. İstanbul Finans
Merkeziyle ilgili kanun teklifi
Bu konuyla ilgili arkadaşlarımız
bize geldiler. Kanun teklifine ben bizzat çalıştım ve o konuda
da milletvekili arkadaşlarımızla bu değerlendirmeleri
yaptık. O değerlendirmeler çerçevesinde tartıştık
-şöyle olması gerektiğini, şu şekilde yapılabileceğini-
ki bununla ilgili son kanaatimizi bildirdik. Hazine ve Maliye Bakanı bu son
kanaatimizle ilgili konuyu değerlendirdikten sonra Türkiye Büyük Millet
Meclisinden isteyecek. Değerli arkadaşlar, icra organı ile
yasama organı arasında bir ahenk, uyum olmadığı
takdirde bunları yapabilmeniz mümkün değil. İcra organı
görüşlerini beyan edecek, kamuoyunda söyleyecek, Benim şöyle
şöyle bir şeye ihtiyacım var, benim böyle böyle bir şeye
ihtiyacım var. diyecek, bunu anlatacak, savunacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri bu konuyla ilgili hayata geçirmeye çalışacak.
Gerekirse -hatta olması gereken- Parlamentonun, uzmanları
çoğaltarak bu konuyla ilgili icra organının talep ve
temennilerini kanun metni hâline getirecek. Diğer kanunlarla
irtibatlarını sağlayabilecek bir altyapı
oluşturulmasına büyük ihtiyaç var; bu sistemin en önemli
özelliklerinden biri. Yani, kalkıp da bir Hükûmet yetkilisinin hangi
kanunu, nerede, nasıl, tartıştığımızı
Oluyor. Arka odada değerli milletvekili
arkadaşlarımızın, muhalefet milletvekillerinin, Grup
Başkan Vekillerinin konuyla ilgili teklifleri -bürokrasiyi de
çağırıp- değerlendirdiğimiz eski dönemde de,
şimdiki dönemde de kanun yapma tekniği açısından bunun var
olduğunu söylüyoruz. Eski dönemde Hükûmetin kabul etmediği bir metni
kabul etmemiz zordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Son cümlem
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Yok, açıyorum mikrofonu ben size.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Yani görüyorsunuz, oraya oturunca süre
yetmiyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, ya
Kapak sesi geldi
Başkan, bir kapak sesi duyduk.
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, birkaç kere daha mikrofonu açacağınız
anlaşılıyor ama sizin iyi niyetinizi istismar etmeyeceğim.
Bakın, bu eski dönemde de, yeni dönemde de
eskiden şu sorulurdu: Komisyon katılıyor mu? Komisyon
katılamazdı, hâlâ katılamıyor, salt çoğunluk olursa
katılır. Hükûmet Katılıyorum. veya
Katılmıyorum. derdi. Şimdi, kanun teklifi sahibine de
komisyonda söz hakkı veriliyor ama Genel Kurulda kanun teklifinin veya
tasarının sahibi komisyondur.
BAŞKAN Hep öyledir zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Her zaman
öyleydi.
Onun için değerli arkadaşlar, şu anda
yapılan şeylere Parlamentonun çok büyük etkisi var. Şu anda
milletvekillerimizin bu konuda çok büyük katkıları var. Siz
bunları yaşamadığınız için bilmiyorsunuz,
yaşayacağınızı da pek tahmin etmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sağlıklı
yaşayın, iyi yaşayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son bir laf sokacaktı, o
kayda geçsin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kayıtlara
geçti.
BAŞKAN İkinci tura başlıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Böyle turlar da
mı var Başkanım? Peki.
BAŞKAN Efendim, sizinle beraber yeni usuller
Sayın Türkkan, buyurun.
22.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, Sayın Elitaşın
açıklamalarını -o görmedi ama- ben gülerek izledim, gerçekten
öyle. Bu iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle
ilgili olarak kendisini biraz aydınlatma gereği hissediyorum, o
yüzden söz aldım.
Öncelikle iyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistem ne biliyor musunuz? Okulların
açılacağını bir gün kala bile topluma açıklayamayan,
bunun için Cumhurbaşkanının -o tek adamın- ağzına
bakan Millî Eğitim Bakanının olmadığı bir sistem,
güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem. Sokağa
çıkma yasağı ilan edilecek, Bilim Kurulu diye büyük bir kurul
kuruyorlar; onların hiçbir sözüne itibar edilmeyen, Ağamız ne
der? diye herkesin gözünün saraya baktığı bir sistem
değildir güçlendirilmiş parlamenter sistem, demokratik bir sistemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, son kez...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Demokrasiyle hemhâl
olmuş bir sistemdir. Kamu ihaleleri yapılırken ihaleyi yapan
-bakanın bile değil; bakın, bakan bile değil çünkü
bakanın haberi olmuyor çoğu zaman- kurumun başındaki
bürokratın elinde ihale dosyalarıyla beraber Beştepeye gidip
Efendim, bu ihaleyi kime verelim? diye sormadığı bir sistemin ismidir
güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem.
Bir şey daha söyleyeceğim. Bakanların
istifa etme özgürlüğünün bulunduğu, kendilerinin affedilmediği
bir sistemin ismidir güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş
parlamenter sistem.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Akçay...
ERKAN AKÇAY (Manisa) Benden evvel Sayın Özgür
Özelin talebi vardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Fark etmez.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Elitaş bir izahat yapacaksa
karşısına alacak Sayın Lütfi Elvanı, diyecek ki: Siz
Parlamento deneyimi olan bir Bakansınız, kurduğunuz cümlelere
özen gösterin. Veya Şöyle bir cümle kurun: Parlamentomuz İstanbul
Finans Merkezi kanun teklifiyle ilgili çalışmalarını
yaptı, bizden de görüş sordular, biz de bunu hazırladıktan
sonra yollayacağız. derse -bu, referandumdaki söyleminize tam uygun
değil ama- biraz daha kabul edilebilir olur. Milletin gözünün içine
bakıp Yasama, Meclisin tekelinde olacak; yürütme, işine bakacak.
dedikten sonra bakın Bakan ne diyor: Yakın zamanda
hazırladığımız İstanbul Finans Merkezi projesi
kanun teklifini tüm paydaşların görüşlerini alıp nihai
hâline getirip Meclise sunmayı planlıyoruz. Nihai. Ne demek nihai?
En son, nihayete ermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, son kez...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nihai hâle komisyonda gelir,
komisyondan buraya gelir, en sonunda buradaki önerge işlemleriyle
Parlamentoda en son hâlini alır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) O da onu
söylüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl olur da bir Bakan
Tüm paydaşlardan görüş alacağız, sonra Parlamentoya
yollayacağız. der?
Bakın, burada, Bakan haddini bilecek, dilini
düzeltecek. Ama bence de deminden beri söylediğiniz, sizin tarif
ettiğiniz şey, bir parlamenter sistem. Bakanın buradan onay
alması, buraya karşı siyasi sorumluluk duyması, sorulan
soruları cevaplaması, yasama sürecinde kendinin ya da
milletvekillerinin öngördükleri teklif ya da tasarılarda yasama sürecine
bürokrasinin desteğiyle katkı sunması lazım.
Parlamenter sistemle ilgili de şunu söyleyeyim:
Dünyanın en zengin 10 ülkesine bakıyorsunuz; 9u parlamenter sistem,
1i katı kuvvetler ayrılığıyla yönetilen
başkanlık sistemi. En gariban 10 ülkenin 6sı
başkanlık, 4ü yarı başkanlık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu son kez açalım. Son
cümlenizi alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ama hepsi tek adam ve tek
parti rejimine evrilmiş otoriter sistemler, en fakirleri.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem dediğiniz, parlamenter sistemin
dünyada uygulanarak, eksikleri telafi edilerek, farklı yönleriyle
güçlendirilerek
Örneğin, güvensizlik oyuyla hükûmetsiz kalmasın diye
yıkıcı güvensizlik oyu yerine yapıcı güvensizlik oyu
getirilmiş. Bizim teklifimizde bununla tanışacaksınız.
Yeni hükûmet kurulmadan eskisini düşürmüyorsun mesela; budur güçlendirilmiş,
iyileştirilmiş parlamenter sistem. Bununla yönetilen ülkeler
dünyanın en varlıklı 10 ülkesi, bununla yönetilmeyen ülkeler,
Türkiyeye benzeyen ülkeler en gariban ve biz her geçen gün irtifa
kaybediyoruz. Bunu anlarsanız Türkiyeyi hep beraber huzura
kavuştururuz, zenginliğe kavuştururuz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, size
geleceğim ama Sayın Akçay var sırada.
Sayın Akçay, buyurun.
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yani Biz eski parlamenter sisteme dönmek
istiyoruz. diyemedikleri için adına da bir güçlendirilmiş veya
iyileştirilmiş sıfatı takarak bu meseleyi ele almaya
çalışıyorlar. Türkiyede otuz yıl, kırk yıl, elli
yıl, altmış yıl evvelden de muhalefet tarafından
iktidara, iktidar partilerine yöneltilen eleştiriler, bir iki
yıldır da yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
üzerinden onu manivela olarak kullanılarak yapılıyor. Ben gayet
iyi hatırlıyorum: Pek çok muhalefet partisinin sözcüleri
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önce de mesela on
yıl önce de Sayın Erdoğana tek adam suçlaması getiriyordu.
Meselinin özü şu:
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin temel parametreleri
var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yönetimde istikrar, temsilde
adalet, güçlü hükûmet, güçlü yürütme, güçlü yargı ilkelerine dayanır.
Yönetimde istikrar vardır, ayrıca temsilde de adalet çok büyük ölçüde
eski sisteme göre de sağlanmıştır. Yani güçlendirilmiş
parlamenter sistem
Şimdi, bu yeni sistemle daha güçlü bir Parlamentoya
kavuştuk. Defalarca da tekrarlıyoruz, bir kere Meclisimizin
temsiliyet oranı arttı, yani nispi olarak arttı. Geçmiş
Meclislerin tablolarına baktığımızda şu anda 12
siyasi parti var ve hiçbir parti için de Tek başına istediğim
kanunu çıkarırım. diye bir tablo da söz konusu değil,
uzlaşmacı ve çoğulcu bir yapı söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen. Son kez
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
Dolayısıyla, eski sisteme göre daha güçlü
bir Parlamentoya sahibiz. Yani demokrasiden muradımız nedir?
Temsiliyetin yüksek olması gerekir, uzlaşmacı bir
yapının olması gerekir ve çoğulculuğun olması
gerekir. Bu niteliklere sahip bir Parlamentoya sahibiz. Ayrıca, kuvvetler
ayrılığı da daha belirgin hâle getirilmiştir. Kuvvetler
ayrılığı, seçmen daha sandığa giderken elindeki 2
pusulayla, hem yürütmeyi hem yasamayı belirlemek suretiyle
Şimdi, eski sistemde de bakanlar kendisi kanun
teklif edemiyordu; bu, Bakanlar Kurulu yani Hükûmetten tasarı
şeklinde geliyordu. Sayın Lütfi Elvanın sözünü ben şu
şekilde yorumlarım ve kastının da o olduğunu
düşünürüm yeni sistem açısından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) İktidar partisi, Adalet
ve Kalkınma Partisidir ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 1inci
partidir. Sayın Cumhurbaşkanı da Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanıdır. Dolayısıyla bir Bakanlar
Kurulu bir Kabine söz konusudur. Neticede, bu teklifler bütün siyasi partiler
nasıl kanun teklifi veriyorsa Adalet ve Kalkınma Partisi de bu kanun
tekliflerini verebilmekte ve bazı kanun tekliflerini de biz Cumhur
İttifakı olarak birlikte imzalamak suretiyle verdiğimiz de söz
konusu olabiliyor.
Sayın Özgür Özelin bahsettiği hususa
ilişkin, belki de daha evvel de ben Genel Kurulda, burada birkaç defa daha
tekrarladığımı çok iyi hatırlıyorum. İç
Tüzükte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, yasama ve yürütme ilişkilerini netleştirmek için siyasi
partilerin İç Tüzük meselesini halletmesi gerektiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın Akçay, son kez
açacağım ama Grup Başkan Vekillerinden rica ediyorum yani
gündemimiz bugün sistem tartışması değil, İç Tüzük
tartışması değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Açık
oturum yapıyoruz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Yasama ve yürütmenin, yasama
süreçlerinde yasama ve yürütme ilişkilerini netleştirmek istiyorsak
siyasi partilerin oturup İç Tüzük meselesini halletmesi lazım. Yani
bunu konuşmamız gerekirken biz bu tartışmayla günü
öldürürüz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Muhalefet olarak uyuyoruz
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bakın çünkü 5 milletvekili
arkadaşımıza söz vermiyoruz, ricayı geri çeviriyoruz Yirmi
değil, on beş. Hızlı yürütelim. diyoruz ama ondan sonra
oturup bir saat Grup Başkan Vekilleri kendi arasında konuşuyor.
Tamamlayın lütfen Sayın Akçay.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması (Devam)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de tam İç Tüzüke gelmek üzereyken siz de
İç Tüzüke atıf yaptınız, çok teşekkür ediyorum.
Bu eleştirel gerekçeyi çözmenin bana göre bir
sorun söz konusu değil ama- İç Tüzükte açıklığa
kavuşturmanın birkaç maddede yapacağımız bir
değişiklikle yasama ve yürütme ilişkilerini iç tüzükte formal
hâle getireceğiz, mesele de hallolacak.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Oluç, hepinize
geleceğim, Sayın Özelin de söz talebi var.
Buyurun Sayın Elitaş.
25.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, son cümlenize çok ehemmiyet veriyorum, çok
haklısınız. Bakın, 15 milletvekiline İç Tüzük 60a
göre çok kısa bir söz verme ihtiyacı hasıl oldu; bir saniye
uzatmıyorsunuz ama Grup Başkan Vekillerinin üçüncü turuna
geçiyorsunuz, İç Tüzükte olmayan bir usulü yapıyorsunuz. O anlamda
ben sizin son uyarınızı dikkate alıyorum ve bu
yaptığımızın usule uygun olmadığı
kanaatiyle teşekkür ediyorum, sizin uyarınız gereğince
konuşmuyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de bu paralelde şunu
söyleyeyim: Bu Mecliste grup önerilerinde onar dakika konuşulurdu
-düşünün dört grup, şimdi üç konuşuyoruz ya- onar, kanuna
altı buçukta geçilirdi. Sayın Elitaş dedi ki: Bunu daraltacağız,
kanuna erken geçeceğiz. Olmaz dedik. Beşe düştü olmadı,
üçe düştü olmadı; grup önerilerini kaldırın, yine
değişmez, kanuna aynı saatte geçilir. Parlamentonun ve
siyasetin, bir konuşma, gündemi değerlendirme, pozisyonları
tarif, karşılıklı müzakere ve bunun sonunda gündeme dair
tarihe bir not düşme ihtiyacı vardır tutanak altında. Siz
bunu bir başka yerden daraltırsanız, bir başka yerden
bolarır. Deve geçer mi yüzükten? Geçmez. Ama ne demiş? Yüce Mevlam
isterse ya deveyi küçültür ya yüzüğü büyültür. demiş, değil mi?
Ben, size İç Tüzük tartışmalarında hep bunu söyledim:
Aynı saatte geçeriz. Siyasetin konuşma, münazara, müzakere
ihtiyaçları tatmin olmaksızın, Parlamentoyu bir yasa yapma
makinesine batırdık çıkardık, oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın
Bakanımız zaten hazırlamış, bize ne ihtiyaç var. 2
arkadaş muvazaa imzası atar, biz de burada şekli
tamamlarıza indirgeyemezsiniz. Ana muhalefet partisinin, müzakere
konusunda ve tarihe not düşme konusundaki bütün gayreti milletten
aldığı bu vazifeye binaendir. İstediğiniz kadar yeni
İç Tüzük deyin, milletin ihtiyacı yeni anayasadır,
güçlendirilmiş parlamenter sistemdir; ona uygun yapılacak özgürlükçü,
sorgulayan, hesap soran, genişletilmiş denetim olanakları olan,
muhalefeti düşman değil paydaş gören bir iktidar
anlayışından geçer.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN İç Tüzük istemiyorsunuz siz yani,
bunların netleşmesini istemiyor musunuz? Öyle mi anlıyorum ben?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkanım,
değişti de ne oldu?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) İç
Tüzük istemiyorum. demedi ki Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İç
Tüzükü uygula Sayın Başkan, yoksa ben bozuyorum. diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benimle bir ilgisi yok,
sistem
BAŞKAN Peki, doğrudur.
Sayın Oluç var sırada daha, müsaade edin.
Sonra da ben konuşacağım.
Buyurun Sayın Oluç.
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu tartışma açılınca iki üç
cümle etmek istedim.
BAŞKAN Ben de heyecanlanıyorum bu
tartışma açılınca hakikaten.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet, evet. Kim
açtıysa oraya söyleyin ama.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz de
heyecanlanıyoruz Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi
güç lafını duyunca iktidar, güçten mutlak iktidarı
anlıyor, güç onlar için mutlak iktidar demek. Hâlbuki buradaki
güçlendirilmiş lafının arkasında yatan zihniyet
demokratik olmasıdır yani mutlak iktidar olmamasıdır esas
itibarıyla. Şimdi güçlendirilmiş dediğimiz zaman
demokratik olmasının sonucu da katılımcı ve müzakereci
bir demokrasi anlayışının yerleşmesi demektir, eski
sisteme dönmek demek değildir; güçlü yerel yönetimler, demokratik yerel
yönetimler üzerinde yükselen bir güçlü parlamenter sistem demektir. Şimdi,
buralara baktığımız zaman, esas buradaki konu, var olan
sistemin demokratik olup olmamasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum efendim.
Buradaki ölçü de demokrasi ölçüsü de birkaç konuda
odaklanır:
Bunlardan bir tanesi, kuvvetler
ayrılığının var olup olmamasıdır yani
kuvvetler ayrılığının tek kişide
birleştirilmiş olması değildir.
İkincisi, hukukun üstünlüğünün yani
bağımsız ve tarafsız yargının olup
olmamasıdır.
Üçüncüsü, denge denetleme mekanizmalarının
işleyip işlememesidir.
Şimdi, bütün bunlara
baktığımızda, bu sistemde, bugün
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi adı altındaki
sistemde bunların hiçbirinin olmadığını görüyoruz;
sorun buradan kaynaklanıyor. Dünyada -biraz evvel Sayın Özel de
bahsetti- başkanlık sisteminin olduğu Amerika vardır, yarı
başkanlık sisteminin olduğu Fransa vardır ve bunların
hiçbirinde mutlak iktidar yoktur, demokratik başkanlık ve yarı
başkanlık sistemleridir bunlar. Bütün bu denge denetleme
mekanizmaları da kuvvetler ayrılığı da hukukun
üstünlüğü de buralarda geçerlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama sizin
tercih ettiğiniz sistem demokratik anlayışa değil mutlak
iktidar anlayışına, tek kişide bütün kuvvetleri
birleştiren anlayışa dayandığı için bu
tartışmayı yapıyoruz esas itibarıyla; bunu anlamak istemiyorsunuz.
Sonra, Sayın Elitaş, siz komisyon
başkanlığı da yaptınız, biliyorsunuz da. Yani bu
torba kanun tekliflerinin bu Meclisteki komisyonlara nasıl geldiğini
biliyorsunuz, nasıl tartışıldığını
biliyorsunuz, Genel Kurula nasıl geldiğini biliyorsunuz. Yani
komisyonlarda ya da genel kurullarda hakikaten bir ortak akıl mı
işliyor? Hakikaten tekliflere imza atmış
olan vekiller o tekliflerin hazırlanmasında yer almış
bulunuyorlar mı? Yani sorsak hani Kurana el basın. desek valla
hiç birisi kabul edemez bunları hazırladıklarını.
BAŞKAN Bulunuyorlar,
bulunuyorlar.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Dolayısıyla sorunları tartışmak lazım ama
gerçekler üzerinden tartışmak lazım, bunu da belirtmiş olayım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu
teşrif etmiş bulunan Panama Ulusal Meclisi Başkanı Marcos
Enrique Castillero Barahona ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ülkemize
bir ziyarette bulunan Panama Ulusal Meclisi Başkanı Sayın Marcos
Enrique Castillero Barahona ve beraberindeki heyet şu anda Genel
Kurulumuzu teşrif etmişlerdir, kendilerine Meclisimiz adına
Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
Evet, sayın milletvekilleri, sonunda Grup
Başkan Vekillerimizin söz taleplerin karşılayabildik.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde tarım
sektörünün ve çiftçilerin kronikleşen tüm sorunlarına radikal ve
kalıcı çözümler getirilmesinin tespiti amacıyla 20/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/6/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu
ve 19 milletvekili tarafından, ülkemizde tarım sektörümüzün ve
çiftçilerimizin kronikleşen tüm sorunlarına radikal ve
kalıcı çözümler getirilmesinin tespiti amacıyla 20/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 2/6/2021 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tarım sektörü ve bilhassa
kuraklığın tarımda yarattığı olumsuz
etkileri görüşmek için grubum adına vermiş olduğumuz
araştırma önergesi konusunda söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Vekilim, maskenizi çıkarabilir misiniz? Net anlaşılmıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O bir hekim, korkuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Öyle mi? Peki.
Tam anlayamıyoruz da
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Biraz daha sesli
söyleyeceğim.
AK PARTİ Hükûmeti işin ucunda rant yoksa o
sorunla maalesef fazlaca ilgilenmiyor. On dokuz yıldır çiftçinin
kazancı daima ülke millî gelirinin altında kalmıştır.
2002de tarımın millî gelirden aldığı pay yüzde
10,2yken 2020 yılında bu yüzde 6,6ya düşmüştür. 2002de
tarımın istihdamdaki payı yüzde 35ken bu oran 2020
yılında yüzde 17,6ya düştü. Tarımda istihdamın
azalması 10 milyon işsizlikte önemli bir paya sahiptir.
Bunun yanında pek çok ülke çiftçisine destekte
bulunmaktadır. Örneğin, Avrupa Birliği 2019da bütçesinin yüzde
36sını çiftçilere destek olarak dağıtmaktadır.
Hollanda böyle yapmaktadır, Kanada böyle yapmaktadır. Kanada,
tarımın iyileştirilmesi ve uygun olmayan arazilerin
ıslahı için bankaları kredi vermeye zorlamakta, eğer bu
krediler bankalara geri dönmezse devlet bunun yüzde 95ini karşılamaktadır.
Görüldüğü gibi pek çok ülkenin tarımına, çiftçisine desteği
vardır. 2006 yılında AK PARTİ Hükûmetinin
çıkarmış olduğu millî gelirin yüzde 1inin çiftçilere
dağıtılma yasası ortada dururken şimdiye kadar
dağıtılan binde 6 olmuştur. Hiçbir zaman vatandaşa,
çiftçiye Hükûmet vadettiği yüzde 1lik geliri
dağıtmamıştır.
Pandemi tarımın stratejik önemini daha da
ortaya koydu. Çiftçinin sorunu yalnız çiftçinin sorunu değildir,
Türkiyenin sorunudur. AK PARTİ hükûmetlerinin on dokuz yıllık
iktidarları döneminde çiftçinin geliri 8,6 kat artmışken borçları
51 kat arttı. 2020 çiftçi için tam bir kâbus olmuştur. Kuraklık
yoksulluğun üzerine tuz biber ekmiştir. Az çok borcunu çeviren,
durumunu idare eden çiftçi artık işin içerisinden hiç çıkamaz
hâle geldi. Hükûmetin ortaya koymuş olduğu tarım politikası
çiftçinin durumunu daha da kötüleştirdi. Eskişehirden Kayseriye
kadar kara yoluyla seyahat eden birisi hiçbir tarım arazisinde hububat
hasadı göremez. Bu, yalnız Eskişehir için böyle değildir;
Batman için de böyledir, Konya için de böyledir, Niğde için de böyledir,
Aksaray için de böyledir, Nevşehir için de böyledir.
Kuraklığın etkisi sadece hasada, tahıla göre değildir,
tüm tarım ürünlerinde böyledir. Şu anda, olması gereken
büyüklükte olması gereken şeker pancarı, ayçiçeği ve
mısır da aynı durumdadır ve geçen yılki
büyüklüklerinin, fiziki büyüklüklerinin ancak yüzde 30u kadar, 40ı kadar
bir büyüklüktedirler.
Dönem sonunda yüzde 7lik köy nüfusu daha da
düşecektir, köylüler geçimlerini sağlamak için şehirlere göç
edecektir. Bu, şehirlerde yoksulluk demektir, işsizlik demektir,
huzursuzluk demektir.
Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşını
doyuramayacak, zaten zorda olan millet daha da zora düşecektir. Artık
Paramız var ki ithal ediyoruz. dönemi de bitmiştir çünkü artık
paramız da yoktur. Köylüler, çiftçiler şahsa yönelik vergi affı
istemiyorlar, stok afları istemiyorlar, vergilerde indirim istemiyorlar;
onlar sadece emeklerinin karşılığını istiyorlar.
Bunun sonunda onların alacakları ödül, Türk milletini doyurmak
olacaktır.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin ortaya koymuş olduğu kuraklık ve çiftçinin
sorunlarıyla ilgili birtakım reçeteler şöyledir: Şu anda,
hasar tespiti yapılmalı ve bu hasar kaybı, verim kaybı
ortalama verimin ne kadar altındaysa Hükûmet bunu
karşılamalıdır. Eğer bu yapılamıyorsa, arpa
için 125 lira, buğday için 185 lira ve mercimek için de dekar
başına 140 lira ödeme yapılmalıdır. Çiftçilerin
borçları iki yıl süreyle ertelenmeli, BAĞKUR primleri bir
yıl karşılanmalı, elektrik giderlerinin -ki artık
günümüzde çiftçinin en büyük kalemidir- hiç olmazsa yüzde 50si
karşılanmalıdır. TARSİM kapsamında olmayan,
kuraklıktan yararlanamayan araziler TARSİM kapsamına
alınmalı ve çiftçiler bundan
yararlandırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Türk milletini
açlıktan kurtaracak, Türk köylüsünü yoksulluktan kurtaracak tedbirlerin
alınması için yüce Meclisin desteğini bekliyoruz.
Saygılarımı sunarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kabukcuoğlu.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dünyanın en
bereketli topraklarında yaşıyoruz, ki tarım devrimi bu
topraklarda oldu, on iki bin yıl önce insanlık tarım devrimini
bu topraklarda yaptı ve her zaman, bu topraklarda yaşayan bütün
halklar karnını bu topraklardan doyurdu değerli arkadaşlar,
ta ki AKPye kadar; AKP on iki bin yıl sonra geldi ve bu ülkede yokluk
başladı, çiftçi tükendi, çiftçi bitirildi, çiftçi borç altına
sokuldu değerli arkadaşlar.
Bakın, şu anda çiftçilerimizin yaş
ortalaması 55, bunu biliyor musunuz? Gidin köylere genç yok. Hiçbir çiftçi
çocuğunun çiftçi olmasını istemiyor değerli
arkadaşlar. İşte bu şartlarda yaşıyoruz. Beş
yıl sonra, on yıl sonra çiftçimiz yok. Şapkayı önümüze
koyup bunu düşünmeliyiz.
Bakın, memleketin bir bölümünü kuraklık
vurmuş durumda; Urfayı, Mardin'i, Diyarbakırı,
Konya'yı, Niğdeyi ve pek çok ilimizi kuraklık vurmuş
durumda, Hükûmetin kılı kıpırdamıyor, onların tek
derdi yandaşlarına bütçeden kaynak aktarmak; bir bölümünde de ürünler
para etmiyor. Gidin Adana'ya, çiftçi isyan ediyor, karpuz elli kuruş
etmiyor diye hasat bile yapılmıyor şu anda Adanada ve pek çok
yerde, AKPnin gine kılı kıpırdamıyor, arkadaş bu
çiftçinin hâli ne olacak diye düşünen yok. İşte bu
şartlarda, değerli arkadaşlar, mutlaka bu sorunları önümüze
koymalıyız ve çiftçinin yanında olmalıyız ve bu
araştırma önergesine destek vermeliyiz.
Çiftçi borç altında arkadaşlar.
Bakın, araştırma önergesinde eleştirdiğim bir konu
var: Çiftçinin borcu sıfır faizle
yapılandırılsın. İsterseniz eksi faiz verin; olmaz.
Çiftçinin borcu her gün katlanarak artıyor değerli arkadaşlar.
Yapmamız gereken çiftçinin borcunu silmek çünkü biz çiftçiye borçluyuz.
Tarım Kanunu'nu çıkardınız Gayrisafi hasılanın
yüzde 1i kadar çiftçiye destek vereceğiz. dediniz. Bakın, her
yıl, bugünkü rakamlara göre, 60 milyar destek vermemiz lazım, siz 22
milyar destek veriyorsunuz. Yalnızca bu yıldan 38 milyar borçlusunuz,
on yıla saysak 380 milyar TL borçlusunuz çiftçiye. Çiftçinin bankalara 150
milyar borcu var, 100 milyar da tefeciye, aracıya borcu var, etti mi 250
milyar, sizin çiftçiye 300-350 milyar TL borcunuz var; yapmamız gereken,
çiftçinin borcunu artık yapılandırmak değildir, çiftçinin
borcunu silmektir değerli arkadaşlar. Bunun için önerge verdik.
Gelin, şöyle başlayalım: 50 bin liraya kadar, bütün çiftçilerin
borcunu silelim, bu yıl için. Bakın, borcumuzun bir bölümünü bu
yıl ödemiş oluruz. Gelecek yıl bir 50 bin lira daha ödeyelim
çiftçiye, borçlarını silmek için. Ziraat Bankasına, Tarım
Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını, gelin, silelim, çiftçiye nefes
aldıralım, ondan sonra da orta ve uzun vadeli olarak tarım
politikalarını nasıl Türkiyenin kendi kendine yeteceği
şekilde planlayabiliriz, gelin, bunun üzerine konuşalım. Bunun
için, bu araştırma önergesine biz HDP olarak destek vereceğiz.
Saygılar sunarım. (HDP, CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu.
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
tarımını on sekiz yılda, bakın, bu hâle getirdiniz,
bu; sizin özetiniz bu, bütün hikâyeniz de bu, tarımın geldiği
durum bu; inekler bile haczediliyor, bu. Altı ay önce sizi
uyarmıştık.
Evet, bu kâğıtta da, Lalapaşa
Doğanköyden Zafer Ergene ait, diyor ki: Borcunu getirdin, getirdin;
getirmedin, kefiller emekli nasılsa, emekli maaşına bile haciz
koyarız. Yani sizin özetiniz bu; ne üretim var ne kuraklığa
karşı bir çözüm var ne borçlara karşı bir çözüm var ne
yapılandırmalar var, hiçbir şey yok, ne gübre
fiyatlarının artışından muzdaripsiniz. Siz
ilgilenmiyorsunuz, çiftçi ilgileniyor. Üre fiyatları bir yılda yüzde
100 artmış, ürün fiyatlarına yüzde 35 zam yapıyoruz diye
övünüyorsunuz, piyasayı takip etmiyorsunuz. Ya, arpayı 1.750 lira
açıkladı Genel Başkanınız geçen hafta, piyasada arpa
2.600 lira; piyasalardan da haberiniz yok, çiftçiden hiç haberiniz yok. Hiçbir
şeyi takip etmiyorsunuz, varsa yoksa yandaşlarınız. Yem
fiyatı ne olmuş? Ben söyleyeyim; 160 lira olmuş. Tarihte ilk
defa, cumhuriyet tarihinde ilk defa sizin zamanınızda yem fiyatı
süt fiyatını geçmiş. Hiç takip etmiyorsunuz.
Yapılandırma konuşacağız
biraz sonra, Tarım Kredi Kooperatiflerinin borçlarını -hep
söyledik- kapsama niye almıyorsunuz? Her şeyi kapsama almaya
çalışıyorsunuz, trafik cezalarını, motorlu
taşıtlar vergisini, araç muayenelerini, güzel, destek veriyoruz,
çiftçi deyince niye aklınıza gelmiyor? Bu görüntülerle mi
anılmak istiyorsunuz? Çok değil, bir hafta, iki hafta sonra bu
görüntüleri yeniden göreceksiniz; bakın, şimdiden uyarıyorum.
Hazır yapılandırma yasasını konuşurken bunu yeniden
düzeltin yoksa bu görüntülerle yeniden karşı karşıya
kalacaksınız, bunları lütfen unutmayın. İnsanın
ineği haczedilir mi ya? Ahırdaki inekten ne istiyorsunuz? Ya,
birazcık anlayışlı olun.
Mazota yüzde 50-60 zam yaptınız, gübreye
yüzde 100 zam yaptınız, tohumlar artıyor sürekli,
kuraklıktan ülke yanıyor, kuraklıkla ilgili hiçbir şey yok.
Ya, dekar başına 200 lira, 300 lira para ödeyin diyoruz hepimiz. Niye
ödeyin? Bu çiftçi bize lazım. Bu çiftçi ne zaman lazım? İki ay
sonra yeniden tarlaya girecek, gübre alacak, mazot alacak, ilaç alacak.
İşte, sizin Türkiye tarımını getirdiğiniz durum
bu. Sular akıyor, siz sulama ekipmanları desteğini kesiyorsunuz.
2015ten beri her yıl sulama ekipmanlarında hibe desteği
veriyordunuz, hibe desteğinin yüzde 50sini devlet veriyordu, yüzde
50sini çiftçi karşılıyordu, onu bile kestiniz. Nasıl
kestiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) 2019da 289
milyon ödediniz, 2020de hiç vermediniz. Ya, kuraklık var diyoruz, sulama
ekipman desteklerini kesiyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Yunus Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizin
bildiği gibi, günümüz dünyasında insanların, toplumların,
hatta devletlerin, hatta bölge ülkelerinin tek başına mücadele
edemeyeceği, kolektif mücadeleye ihtiyaç duyulan alanlardan birincisi nükleer
savaştır, tehdittir; ikincisi, yapay zekânın dünyayı
getirdiği noktadır ve bunlardan da önemlisi, iklim
değişikliğidir. İklim değişikliği, ne
yazık ki tarımın da en çok etkilendiği, tarımın
açık olduğu, iklimin bütün etkilerini tarım üzerinde gösterdiği
bir alan.
Saygıdeğer milletvekilleri, tabii,
konuşmacı milletvekili arkadaşlarımızın
tarım politikalarımızla alakalı birtakım
eleştirileri oldu. Şimdi ben, açıkçası, daha önce bu konularla
alakalı çok cevaplar verdiğimiz için, aynı şeylerin tekrar
tekrar yazılıp getirildiğini gördüğüm için, bunların
üzerinde durmadan, bugün güncel olan, bugün burada Türk çiftçisinin, köylüsünün
bizden beklediğine cevap olsun diye günceli değerlendirmeyi daha
uygun buluyorum. Evet, ülkemizde gerek yağış miktarında
gerekse zamanlamasında Ekim 2020den Mayıs 2021e kadar, bu ekim
dikim döneminde, ortalama yüzde 30 civarında azalma var. Bazı
bölgelerde, örneğin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bu yüzde 40lara
ulaşıyor, İç Anadolu Bölgesinde yüzde 38lerde, Doğu
Anadolu Bölgesinde yüzde 36larda; Ege, Marmara, Akdeniz, biraz daha
ılıman ve nemi olan bölgelerde biraz daha düşük, Marmarada
biraz daha iyi ama yağış miktarında ortalama yüzde 30
azalma ve zamanlamasında da sıkıntılar var. Bu, tabii ki
üretimimize, çiftçimizin üretim miktarlarına yansıyacak. Ülkemiz
genel olarak bu sıkıntıdan etkilenmeyecek arkadaşlar çünkü
gerek TMO aracılığıyla gerekse diğer
kurumlarımız aracılığıyla bunlar daha önceden
tahmin edildiği için buna yönelik önlemler alındı yani. Ama
bizim geçen yıldan kalan stoklarımız da var, yine pandemiden
kaynaklı sıkıntılardan, tedbir olarak
aldığımız stoklarımız da var, bunlardan
etkilenmeyeceğiz. Etkilenen kim? Üreticilerimiz, çiftçilerimiz. Onlarla
alakalı da
Şimdi, sayın milletvekillerimiz, tabii,
yaptıklarımızı ve AK PARTİnin çiftçiye
bakışını bildikleri için, bizi de onlar iyi
tanıdıkları için, yapacaklarımızı öne alacak
şekilde şimdiden söylüyorlar. İllerimizde tespitler yapılmaya
başladı, sigortalı olanlar zaten etkilenmeyecek, sigortası
olmayanlarda da ürün kaybı miktarı kadar, özellikle üretim
zamanlarında, istihsali yapıldığı zamanlarda
yapıyoruz ki çiftçinin ilave kaybı olmasın, tam
karşılığını bulalım ve bunlar da hükûmetimiz
aracılığıyla karşılanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Ayrıca Tarım
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Strateji
Başkanlığı bununla alakalı, neler
yapılacağıyla alakalı da çalışma yapıyor. Çiftçimiz
bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mağdur edilmeyecek diyor,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
kısa bir söz alabilir miyim 60a göre?
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sözümü geri aldım
efendim.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce yoklama talebi vardır, şimdi yoklama talebini
karşılayacağım.
Sayın Özel, Sayın Başarır,
Sayın Sümer, Sayın Emir, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Girgin, Sayın Şeker, Sayın Adıgüzel, Sayın
Serter, Sayın Budak, Sayın Özkan, Sayın Aydoğan, Sayın
Bingöl, Sayın Karasu, Sayın Barut, Sayın Tarhan, Sayın
Yılmazkaya, Sayın Salıcı, Sayın Zeybek, Sayın
Emre.
Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.46
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde tarım
sektörünün ve çiftçilerin kronikleşen tüm sorunlarına radikal ve
kalıcı çözümler getirilmesinin tespiti amacıyla 20/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP
Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ve arkadaşları
tarafından, kuraklıktan dolayı çiftçilerin
karşılaştığı sorunların
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/6/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Haziran 2021 tarihinde, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Ömer Öcalan ve arkadaşları tarafından
verilen (13109) grup numaralı kuraklıktan dolayı çiftçilerin
karşılaştığı sorunların
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, görüşmelerinin 2/6/2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın Erel...
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Aksaray
Milletvekili Ayhan Erelin, Aksarayda yaşanan kuraklığa
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
Bu sene yurdumuzun büyük bölümünde yaşanan
kuraklıktan en çok etkilenen bölgelerden biri de Aksaraydır.
Kuraklık nedeniyle hububatta yüzde 90lara varan rekolte kaybı
olacaktır.
Salı günü öğleden sonra Eskil ilçemizin
Tosun, Akkaş, Koçlar, Sülüklü, Kaputaş, Çulfa yaylalarında
yağan şiddetli dolu ekim alanlarına büyük zarar vermiştir.
Çiftçilerimiz, bu zor durumda devletimizi yanlarında görmek istemektedir.
Her zaman devletimizin yanında yer alan, vatan için her türlü
fedakârlığı yapan Aksaraylı çiftçilerimizden Eskilde
doludan zarar görenlerin zararları afet kapsamında giderilmelidir.
Kuraklıktan zarar görenlere de diğer destekler dışında
dekar başı 350 TL, 50 dekardan sonra da 200 TL nakdî hibe
kuraklık desteği verilmelidir.
Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP
Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ve arkadaşları
tarafından, kuraklıktan dolayı çiftçilerin
karşılaştığı sorunların
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Serpil
Kemalbay.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Değerli halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
dünyada iklim krizi önemli bir konu olarak dünya devletlerinin gündeminde.
Türkiyede iklim kuşağı
değişiyor ve Türkiye de iklim krizi için kırılgan bir bölge
olmaya devam ediyor. Bundan, bu iklim krizinden hem tarım hem de
hayvancılık büyük ölçüde etkileniyor. Fakat ne yazık ki bu
konuda gerekli tedbirler alınmadığı gibi iklim krizi de
önemli bir konu olarak ele alınmıyor. İşte, Marmara
Denizindeki müsilaj, halk diliyle deniz salyası konusu da benzer bir
konu. Sadece tarımsal, kırsal alanlarda değil kentlerde de iklim
krizinin önemli etkileri görülüyor. Hem kentsel politikalarda hem de
kırsal politikalarda iklim ne yazık ki değerlendirilmiyor, bu
krizle ilgili önlemler alınmıyor, kent planlamaları iklime
duyarlı bir hâle getirilmiyor. Bu konu sanki bir soft politika
alanına sıkıştırılmaya
çalışılıyor ve First Ladynin ilgilenmesi gereken, Emine
Erdoğanın ilgilenmesi gereken bir konuymuş gibi daha hafife
alınarak geçiştirilmeye çalışılıyor ve bunun
arkasında yatanın da aslında, biz, rant kaygısıyla
Türkiyedeki politikaların şekillenmesinden kaynaklandığını
biliyoruz.
22 kentte tarımsal kuraklık çok fazla
yaşanıyor ve su kaynakları kuruduğu için su krizi de
yaşanıyor. Aydında kuraklık nedeniyle baraj kapakları
açılmadığı için ekili araziler sulanamıyor. Bingölde
kuraklık nedeniyle arılar konacak çiçek bulamıyor.
İklim krizi nedeniyle Türkiyede tarımsal
üretim ciddi bir daralma yaşıyor ve ürün kaybı
yaşanıyor. Mardinde, Diyarbakırda, Urfada ekinler
kurumuş durumda ve tahıl ambarı olarak bildiğimiz Konyada
buğday, arpa, yonca gibi ürünler bu iklim değişikliği
sebebiyle kurudu. Yağış düşmedi ve çok ciddi rekolte
kaybı yaşanıyor ve köylüler Konya-Adana yolunu kapattılar,
Aç kaldık. diye sesleniyorlar. Erzurum da kuraklık afet gibi,
metrekareye 70 kilogram yağış düşüyordu, şimdi 10
kilogram yağış düşüyor. Antep fıstığı,
yine aynı şekilde tehlike altında. Ağaçlar kuruyor.
Kuraklık sadece tarımsal üretimi
değil, aynı zamanda su kaynaklarını da ciddi ölçüde
etkiliyor ama buna dair olarak da çözüm önerilerinin
geliştirilmediğini görüyoruz. Oltu Çayı, Büyük Menderes alarm
veriyor örneğin. Vanın Özalp ilçesinde pek çok kuş türünün
barındığı Akgöl kurumakla karşı
karşıya. Buğday, arpa rekolte kaybı 2 milyon civarında
şu anda ve büyük bir gıda enflasyonuyla karşı
karşıyayız. Önümüzde büyük bir gıda krizi de bizi bekliyor
ve rekolte kaybından kaynaklı olarak gıda fiyatları
yükseliyor. Yaşanan iklim krizi şimdiden fiyatlar üzerinde büyük bir
baskı yaratmış durumda. Pandemi nedeniyle yoksullaşan
halkımız, alım gücü azalan yurttaşlarımız temel
gıda maddelerine erişimle ilgili ciddi sorunlar yaşıyor,
yaşayacak.
AKPnin neoliberal politikaları nedeniyle
çiftçi tamamen piyasanın insafına terk edilmiş durumda.
Kuraklık karşısında önlem alması gereken kurumlar tam
aksine çiftçiye zulmediyor; VEDAŞ sulamada kullanılan elektriği
kesiyor, girdiler sürekli artıyor. Yapılması gerekenler: Küçük
ölçekli çiftçinin banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları
hemen silinmelidir ve şu anda görüşmekte olduğumuz borçların
yapılandırılması bu alana yönelmelidir. Gübre ve tohum
desteği çiftçiye verilmelidir. Kuraklıktan zarar gören çiftçiye
zararı ödenmeli, borçları silinmelidir. Çiftçiye Devlet Su
İşleri ücretsiz su bağlamalıdır ve BAĞ-KUR
primleri devlet tarafından ödenmelidir. Elektrik borcu nedeniyle
DEDAŞ kesintisi yaşayan çiftçilerin kayıpları
giderilmelidir. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Behiç Çelik.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu grup önerisinin konusu, iklim krizinin yol
açtığı kuraklık nedeniyle tarımsal üretimde meydana
gelen daralmadır. Üyesi olduğum Küresel İklim
Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıkla
Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonu hâlen faaliyettedir. Gerçekten, su
yönetimi, kuraklık, yeni tarım teknikleri üzerinde hızla hareket
ederek orta vadede sorunların kangrenleşmesine müdahale
zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye bugün kişi başına
yıllık 1.300 metreküp suyla su stresi çeken ülkeler
grubundadır; bu nedenle, su artık Türkiye açısından
stratejik bir maldır. Güvenliğimiz ve bekamız, varlığımız
sularımızı iyi değerlendirmekle mümkündür.
Değerli arkadaşlar, sözünü ettiğim
Meclis Araştırması Komisyonunun yayınlanacak olan raporunun
hayata geçirilmesinde tüm siyasi partilerin ortak hareket etmesinde büyük fayda
vardır. Bu rapor doğrultusunda, yürütmenin önce plan ve projeksiyon,
sonra mevzuat çalışmasını bitirmesi gerekmektedir;
arkasından tabii ki icraat gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, iktidar bugüne kadar
yanlış tarım politikaları takip etmiştir; hâlbuki,
tarım stratejik bir sektördür. Gıda enflasyonu zirve
yapmıştır, çiftçiler iflasın eşiğine
getirilmiştir. Tarım Bakanlığının kuraklıkla
mücadele perspektifi bulunmamaktadır.
Bakınız, kuraklık yüzünden
buğdayda yüzde 17-18, arpada yüzde 30, kırmızı mercimekte
yüzde 60a varan bir rekolte kaybı yaşanacaktır; nitekim, bugün
grup konuşmasında Sayın Akşener bunlara işaret etti.
Bu, bizi şöyle bir sonuca götürüyor: Artık önemli ölçüde
tarımsal ürün ithalatçısı olacağız. Bugüne kadar 10
milyon ton buğday ithal eden Türkiye kuraklık yüzünden 13-14 milyon
ton buğday ithal eder duruma gelecektir.
Su kaynaklarının dengeli
dağılımı, ürün deseni, basınçlı sulama
sistemleri, yer altı sularının korunması,
ağaçlandırma gibi birtakım tedbirler
alındığı takdirde kuraklık aslında yönetilebilir
bir olgudur.
Değerli milletvekilleri, su Allahın bize
bir nimetidir; nimete ihanet etmek olmaz. O yüzden, özellikle kuraklıkla
mücadelede biz, alacağımız tedbirlerle zararın neresinden
dönsek kârdır diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Kuraklıkla
mücadele, millî bir mücadeledir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çelik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisarın Sinanpaşa ilçesinin
Güney beldesinde yapılacak yerel seçime ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Afyonun Sinanpaşa ilçesinin Güney beldesinde bu pazar günü seçim var.
2014te, belli bir nüfusun altında olan
belediyeler nüfustan dolayı kapatılmıştı. Güney
beldesi bir hukuk mücadelesi sonucunda mahkemeleri kazandı ve şimdi
oraya bir belediye başkanı seçilecek. Belediyelerden sorumlu Genel
Başkan Yardımcımız da bugün bir heyetle oradaki
adayımıza destek vermek amacıyla orada. Orada tatlı bir
rekabet yaşanacak, Güneyliler de kimi seçtiğine karar verecekler,
pazar günü hep birlikte Türkiyedeki yapılacak o tek seçimin sonucundan
haberdar olacağız; 2 bin nüfuslu bir yer.
Şimdi, fotoğraflarla da tespit
edildiği üzere bir kazıcı-yükleyici iş makinesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu. Başka
açmayacağım, son kez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Adalet ve Kalkınma
Partisinin Adayı Erol Karabacak iş makinesinin üzerinde
-sıfır bir iş makinesi- üzerinde Belediyeler Birliğinin
Güneye hediyesidir. yazıyor ve AK PARTİnin adayı o araçla
geziyor. Şimdi, bu Belediyeler Birliğine bütün belediyelerden zorunlu
kesinti var, ayrılsan ayrılamıyorsun ve o belediyeler bütün
vatandaşların parasıyla topladığı vergilerle
Belediyeler Birliğine aidat ödüyor. Sıfır bir iş makinesini
Güney beldesindeki AKP adayının emrine propaganda malzemesi
Seçilirse Güney beldesine Belediyeler Birliğinin hediyesi. Böyle bir
şey olabilir mi, bu nasıl bir yaklaşım? Bu Belediyeler
Birliği ne yapıyor? AK PARTİ buna hiçbir şey söylemeyecek
mi? Bir de bu tenezzül meselesi, buna mı kaldı Güney Beldesinde
seçim kazanmak? Bu konuda milletimize şikâyet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Güneylilere şikâyet
ediyoruz. Bir itiraz varsa da duymak istiyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Yazıklar
olsun, gözünüze dizinize dursun inşallah.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP
Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ve arkadaşları
tarafından, kuraklıktan dolayı çiftçilerin
karşılaştığı sorunların
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 2/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Murat Bakan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iklim krizi konuşuyoruz, buna
iklim acil durumu diyebiliriz, iklim felaketi diyebiliriz, iklim
yıkımı da diyebiliriz ama aslında hiçbirisi de
yaşayacağımız durumu tam olarak ifade etmez değerli
arkadaşlar.
Dünya bir varoluş kriziyle karşı
karşıya. Tüm bilim adamlarının söylediği, yüz
yılın sonuna kadar dünya bir ateş topuna dönecek ve
yaşanmaz bir yer hâline gelecek tüm canlılar için. Önümüzde iki
seçenek var: Ya yeni gezegenler bulup oralarda koloniler kuracağız
insanlık olarak ya da bir başka çözüm üreteceğiz. Türkiye olarak
bizim başka gezegenlerde koloni kurma konusunda
sıkıntımız var çünkü şahsım
yaptığı açıklamalarda Aya sert iniş
yapacağımızı söyledi, hâlbuki Apollo 11 1969
yılında, biliyorsunuz, Aya indi. Yani bizim daha fazlasını
yapabiliyor olmamız lazım. Ya da bir başka seçeneğimiz var,
iklim kriziyle ilgili yapılması gereken tedbirlere dünyayla beraber
uyum sağlayacağız arkadaşlar. Bunun için de yapmamız
gereken şey Paris Sözleşmesine taraf olmak yani
imzaladığımız, içeriğine onay verdiğimiz ama bu
Parlamentoya getirip onaylamadığımız Paris
Sözleşmesine. Kim onaylamadı Paris Sözleşmesini? Tüm dünya
devletleri onayladı, 6 ülke onaylamadı değerli arkadaşlar.
Yemen onaylamadı, Irak onaylamadı, Libya onaylamadı, Eritre
onaylamadı, Türkiye onaylamadı. Yani Türkiye iklim kriziyle ne
yaşayacağının farkında değil.
Burada bir komisyon kurduk, komisyonun ismi yani
ben iklim krizi diyorum ama- İklim Değişikliği Komisyonu.
Aslında ne yaşadığımızın farkında
olmayan bir anlayışın Parlamentoda, Meclis
Başkanlığında ve ülkeyi yöneten zihniyette olduğunu
gösteriyor ismi çünkü dünya iki yıldır iklim
değişikliğini konuşmuyor, iklim krizini konuşuyor,
iklim acil durumunu konuşuyor. Yaşayacağımız problemi
değişiklik ifade etmiyor, değişiklik pozitif bir
şey de olabilir. Bakın, iklim krizi -dünya ısınmaya- devam
edecek ve en çok bizim ülkemizi etkileyecek değerli arkadaşlar,
Akdeniz Havzasını etkileyecek. TEMA Vakfının bizim
Komisyona yaptığı sunumda TEMA Vakfı diyor ki: Tarım
alanları ve meralar öncelikle etkilenecek ve Türkiye çölleşme
riskiyle karşı karşıya. Meteoroloji Genel
Müdürlüğünün verilerine göre Türkiyenin son yirmi yılda
aldığı yağış miktarı 4 bin metreküpten 1.400
metreküpe düşmüş. Elli yılda sulak alanların su
miktarı ve kalitesi hızla azalmış.
Ve tarım... Bundan en çok etkilenecek olan
tarım arkadaşlar ve bu, Türkiyenin ulusal güvenlik problemi. Bu
komisyonun kurulmasına bu Parlamentoda olan herkes destek vermeli. Sadece
iklimle ilgili yapılacak bir araştırma yetmez, iklim ve
tarım ilişkisini de araştırmalıyız hep beraber bu
komisyonda. Dolayısıyla,
eğer vatanseverlikse, yerlilik ve millîlikse bu komisyonun
kurulmasına destek vermek gerekiyor diye düşünüyorum.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Veysel Eroğlu.
Buyurun Sayın Eroğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VEYSEL EROĞLU
(Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekillerimiz; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Öncelikle
HDPnin grup önerisine cevap vermek üzere söz aldım.
Evvela şunu belirteyim: Bütün grupların
teklifiyle Mecliste küresel iklim değişikliği ve kuraklıkla
alakalı bir Komisyon kuruldu. Teşekkür ediyorum, bütün gruplar da
beni Komisyon Başkanı olarak teklif ettiler. Şu anda Komisyonda
çalışmalar çok iyi yürüyor. Bu konuda dünya çapında
yaklaşık 44 uzmanı dinledik. Yapılacak
çalışmaları -neler yapılacak- yüce Meclise rapor olarak
sunacağız. Zaten bu çalışma yürüyor, herhâlde bir ay daha
bir süremiz var, bunu tamamlayacağız, sizlere sunacağız.
Ancak ben şunu belirteyim: Tabii, ben yıllardan beri bu konuda
çalışıyorum. Aşağı yukarı yedi yılda 1
kuraklık oluyor; 1970 yılında büyük kuraklık olmuş,
1994 -ben İSKİ Genel Müdürü olduğum zaman- 2000, 2007, 2014
yıllarında kuraklık olmuş ve bu yıl kuraklık
yaşanıyor. Ama Hükûmetimiz bu konuda çok büyük çalışmalar
yaptı. Kuraklıkla mücadele için -yapılması gereken- önce
vatandaşı susuz bırakmamak gerekiyordu, biz bunu gerçekleştirdik.
Bu maksatla 600 baraj ve aşağı yukarı 500 civarında
göletle dünyada en çok biriktirme yapılarını biz yaptık.
Aşağı yukarı 76 şehirde su yoktu; İstanbuldan
Mardinine kadar, Karsından Edirnesine, İzmirinden ta Sinopuna
kadar. Bütün şehirlerin eylem planını yaptık ve şu ana
kadar aşağı yukarı 262 şehir ve büyük ilçenin su
meselesini uzun vadeli, otuz, kırk, elli yıllık geleceğini
düşünerek çözdük. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Nitekim, bakın, kuraklığa rağmen bugün
bütün İstanbulda, 18 milyonluk İstanbulda sular akıyor.
Ankarada da sular akıyor, İzmirde de sular akıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Şanlıurfanın ilçelerinde su yok, su. Köylerinde su yok
Şanlıurfanın.
VEYSEL EROĞLU (Devamla) Bu,
yaptığımız büyük çalışmalar neticesinde olan bir
husustur. Hatta Mardinde su yoktu; Beyazsudan su getirdik, Mardinde su
akıyor. Netice itibarıyla her yerde -Şırnakta- su
akıyor.
Burada en büyük problem sulamayla ilgili. Suyumuzun
yüzde 79unu sulamada kullanıyoruz. Şimdi Hükûmetimiz sulamada çok
büyük bir adım attı. Şu ana kadar 8,5 milyon hektar ekonomik
sulanabilir alanın 6,5 milyon hektarını suladık. Özellikle
yağmurlama, damlama, kapalı sisteme geçmek için çalışma
yaptık. Bunun daha hızlandırılması gerekiyor. Bu
konuda Meclisimizden de büyük destek bekliyoruz, onu özellikle vurgulamak
istiyorum.
Çalışmalar yapılıyor. Bugün
salgına rağmen susuzluk yoksa yaptığımız büyük
eserler neticesindedir. İnşallah, bu kuraklığı da
aşacağız. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Ben, tabii, Komisyon
Başkanı olarak Komisyonda çalışan bütün vekillere
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şanlıurfa
su bekliyor, Şanlıurfa elektrik bekliyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Konya
Ovasında ürünler yandı Sayın Bakan.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın Bakan,
inşallah, buğdaylar biçilince
Bu sene meyve bahçelerinin hâlini de
görün.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Eroğlu.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Yapılanlar için
Allah razı olsun ama yetersiz, eksik. Böyle bakarsanız ülkeyi
felakete sürükleriz, bunu bilin.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, Şanlıurfa su bekliyor, Şanlıurfa
elektrik bekliyor, Şanlıurfa destek bekliyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Yani 2015te Pamukluk
Barajı hayata geçecekti Sayın Bakanım. Yani yapılanlardan Allah
razı olsun.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Marmara Denizi
açık foseptik oldu.
BAŞKAN Evet, kayıtlara geçmiştir.
Sayın milletvekilleri, dün, biliyorsunuz
görüşmelerin uzamasına ilişkin oylamada toplantı yeter
sayısı bulunamadığı için Meclis
kapanmıştı. Dün soru için sisteme giren milletvekillerimizin o
hakları ortadan kalktı. Şimdi, kanuna
başladığımızda soru sormak isteyen
milletvekillerimizin sisteme giriş yapmalarını rica ediyorum.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, mafya-devlet
ilişkilerinin boyutlarının belirlenebilmesinin
araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/6/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özür
Özel
Manisa
Grup
Başkan vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından mafya-devlet
ilişkilerinin boyutlarının belirlenebilmesinin
araştırılması amacıyla 31/5/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin (2584 sıra no.lu) diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 2/6/2021 Çarşamba günlü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Ali Mahir
Başarır.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Devlet-siyaset-mafya ilişkisinin
araştırılması için vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, 3 Kasım 1996da
Susurlukta bir kaza olur, 7 Kasım 1996da gensoru verilir, 8 Kasım 1996da
Mehmet Ağar istifa eder, 12 Kasım 1996da komisyon kurulur ve
savcılar, yargı harekete geçer, komisyon bir rapor hazırlar;
Korkut Eken, Mehmet Ağar, devletteki kirli ilişkilerde bulunan
bürokratlar ceza alır; yetersizdir ama Meclis en azından görevini
yapar. Ama şimdi bir de yeni bir Türkiye var. Bakın, ben eski
Türkiyeyi anlattım, bir de yeni bir Türkiye var. Yeni Türkiyede ne var?
Cezaevinde organize suç örgütlerini ziyaret var, onlara özel af var. Bu adamlar
aftan sonra çıkar, mektup yazar, parti liderlerini tehdit eder, bunlar
miting yapar. Bakın, bir tanesi Cumhurbaşkanına ağabey
der, bir tanesi İçişleri Bakanına Sen benim dönüş
biletimdin. der. Bir bakan çıkar Benden önceki dönemdeki bakanların
para sayma makineleri vardı. der. Organize suç örgütü liderinden 10 bin
dolar aylık alan bir siyasetçi var. der, bunu İçişleri
Bakanı söylüyor. Daha vahimi, İçişleri Bakanının
oğlu bir gece babasını arar, babası Koruma Müdürünü arar, Koruma
Müdürü Silivri Emniyet Müdürünü arar ve Bir şüpheliyi serbest
bırak. der
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
yanında mıydın?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
ve o
Emniyet Müdürü, gencecik Emniyet Müdürü çocuğunu kucağına
almadan intihar eder. Şimdi, bu yeni Türkiyede eski İçişleri
Bakanı marinaya yönetici olur, oğlu da yönetici olur Ben
olmasaydım mafya çökecekti. der. İşte bu da yeni Türkiye.
Şimdi, bize düşen, bu iddiaları Mecliste araştırmak
mı yoksa 84 milyonun pazar günleri YouTubedan dinlemesini sağlamak
mı? Bunları Meclis araştırmak zorunda.
Biz hayatımızda bu suç örgütü liderlerini
hiç görmedik, trafikte bile yan yana gelmedik. Niye gelmedik?
İçişleri Bakanı zaten bunlara çakar ve koruma vermiş,
adamlar vız yanımızdan geçiyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Biz bu adamları tanımıyoruz ama bu ülkenin
Rize Valisi bu adama miting yapma iznini veriyorsa, İçişleri
Bakanı koruma veriyorsa, İçişleri Bakanı çakar veriyorsa,
bu da İçişleri Bakanına Sen benim dönüş biletimsin.
diyorsa bunlar vahim değil mi arkadaşlar, bunlar
araştırılmaz mı?
Şimdi, bu iddialar ortaya
atıldığında Pis bir mafyanın sözüyle mi hareket
ediyorsunuz? denildi. Değerli milletvekilleri, bakın, seçimlerde bu
kişi miting yaparken AKPye oy basın. derken kahramandı ama
Soylunun nasırına bastığı zaman pis bir mafya oldu.
(CHP sıralarından alkışlar) Bu kişi referandumda
Evete oy basın. deyip insanları tehdit ederken bir
kahramandı ama Binali Yıldırımın nasırına
basınca mafya oldu. Bize göre iki durumda da bu adam suç örgütü lideriydi.
Şimdi, bakın, hepinizin evlatları
var. Namuslu insanlar var, aranızda çocuklarına alın teriyle
bakan, büyüten milletvekillerimiz var. Çocukları 7 tane oyuncak gemiyle
gelse yakasına yapışacak milletvekilleri var burada. Peki, bu
Binali Yıldırım sormuyor mu Oğlum, 7 tane gemi, 14 tane şirket,
30 tane ayrı yurt dışındaki ilişkiyi nereden kurdun?
diye. İşte bunu bu Meclis araştırmak zorunda. Bakın,
temiz bir toplum için, temiz bir devlet için, yavru vatana bakın, yavru
vatana; oy birliğiyle komisyon kuruldu Türkiyedeki iddialar için. Burada
ya temiz bir devlete, şeffaf bir devlete el kaldıracaksınız
ya da karanlığa el kaldıracaksınız; bu tercih sizin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Temiz
bir devlet için biz Evet. diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Lütfü Türkkan, buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
milletvekili için Parlamentoda görev yaptığı milletvekili
arkadaşlarından birisinin suçlanmasına dair herhangi bir konu
-muhalefet veya iktidar- en zor konulardan bir tanesidir. Netice
itibarıyla, bir hukuk gelişiyor, bu hukukun geliştiği yerde
bazı sözleri söylemekten de imtina edersiniz ama tabii insansanız,
ama tabii vicdanlıysanız.
Ben bu minvalde konuşmak istiyorum. Bütün bu
konuşmaların tamamı öznelerden, kişilerden münezzeh bir
konuşmadır; öncelikle onu söylemek istiyorum ama biliniz ki beş
bin yıllık devlet geleneğimiz var bizim. Bu devlet
geleneğimizin paçavra edildiği, dedikodu kazanlarının kaynayıp
kirli hesapların ve karanlık ilişkilerin ortaya döküldüğü
bu dönem aslında bir iktidarın vedasına işarettir; emin
olun, veda ediyorsunuz.
Son haftalarda yaşananları biz de ibretle
takip ediyoruz. Biz, meseleye devletin itibarı açısından
bakıyoruz çünkü bu devlet hepimizin. Yani siz her ne kadar kendinizi
devlet zannediyorsanız
Devlet falan değilsiniz siz; hep söylüyorum
siz fanisiniz, gideceksiniz.
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) Sen de fanisin, sen de
fanisin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Devlet ezel ebet müddet
yaşayacak. Bu devlet de hepimizin devleti yani bizim de devletimiz,
yalnız sizin değil, siz de devlet değilsiniz. Devletin
insanlıktan nasibini alamamışların elinde zarar görmesine
de asla müsaade etmeyiz ancak yaşanan çirkinlikleri de görmezden gelemeyiz.
Geçen hafta, Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğanı
uyarmıştı Bağımsız bir yargı sürecini hemen
işletin. demişti. O ne yaptı? Dolduruşa gelip gitti
kefalet koydu. Toplum vicdanını rahatlatmak yerine kendisini
tartışmaların tarafı yaptı. Bu işler öyle bir
kişinin çıkıp ortaya kefalet koymasıyla olmaz arkadaş,
devlet böyle yönetilmez. Bu işler, şeffaf ve adil biçimde yürütülen
yargı süreçleriyle olur, toplum vicdanını rahatlatarak tüm
şüpheleri gidererek olur. Suçlu olan cezasını çeker, suçsuz olan
da aklanır, işinin başına döner.
Sayın Cumhurbaşkanını bir kez
daha devlet ciddiyetiyle ve makamının sorumluluğuyla hareket
etmeye davet ediyoruz, çalışma arkadaşlarına bir an önce
çekidüzen vermeye çağırıyoruz. İçişleri
Bakanının Adalet Bakanıyla, Emniyet Genel Müdür
Yardımcısının da İçişleri Bakanıyla medya
üzerinden tartışması, atışması bizim devlet
geleneğimize yakışmaz, uygun değildir. İçişleri
Bakanının kenara çekilmesinde fayda vardır. Delilleri toplayacak
kolluk gücünün rahatlatılması, yargının siyasi baskı
hissetmeden görevini yerine getirebilmesi için, adalet mekanizmasının
gölgesiz çalışabilmesi için bu şarttır, gerisi
bağımsız Türk mahkemelerinin işidir, işin doğrusu
da budur.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Susurluk'ta devlet içindeki çeteleşme ve
kontrgerilla örgütlenmeleri gün yüzüne çıkınca sanki bunlarla
yüzleşilmiş, bunlar temizlenmiş gibi davranıldı, oysa
böyle değildi. Susurluk davasında Mehmet Ağar, güya beş
yıl ceza aldı, 2012de cezası onanınca hapse girdi; daha doğrusu,
kendisine hapishane tahsis edildi. Çünkü kendi gireceği hapishaneyi
kendisi seçti, tadilat yapıldı içinde, hatta Korkut Eken,
Ağardan önce gidip de bu cezaevinin koşulları uygun mu diye
kontrol bile etti, bir yıl hapiste kaldı. Bugün bizim vekil arkadaşlarımızı
ziyaret etmemizi engelleyen Adalet Bakanlığı, Ağarın
bir dediğini iki etmedi, şarkıcısından antrenörüne,
siyasetçisine herkesin kendisini ziyaret edebilmesi için gerekli koşullar
yaratıldı, zengin misafirleri mağdur etmemek için de civardaki
helikopter pisti yenilendi. Bunların hepsine ben o yörede
yetişmiş birisi olarak da tanığım. Narcos dizisinden
bahsetmiyorum, AKP'nin ustalık dönemi diye tarif ettiği 2012-2013
yıllarından bahsediyorum. Peki, seçenek bu muydu? Çetelere ve kirli
bürokrasiye yaslanmak yerine bunlarla yüzleşmek pekâlâ da mümkündü.
Barış süreci bunun için bir fırsattı. Yine, 90lardaki
kayıpların, faili meçhullerin aydınlatılabileceği
JİTEM davaları bir fırsat olabilirdi. Yüzleşme ufacık
bir yerden başlatılabilseydi, mesela Musa Anter cinayetinden
sonrası da çorap söküğü gibi gelebilirdi ve bu toplum barış
sürecinde yüzleşmelere açık olduğunu gösterdi ama AKP, devlet
gücü kullanılarak işlenen suçlarla yüzleşmek yerine 90ların
tüm kirli siyasetini kendi himayesine almayı ve kendine ortak etmeyi
tercih etti. Şimdi ne zaman ki ortaklar arasında çıkar
çatışması çıktı, derin yapının 90lardaki
aynı isimlerle devam ettiğini biz gördük.
Evet, biz Meclisin öncülüğünde bu döngüyü
sonlandırabiliriz ama bu sizinle olmaz. Neden mi olmaz? Bakın, dün
verdiğim önergeye kısaca değinmek istiyorum. İçişleri
Bakanı dedi ki: Ben HDPyi kategorik olarak cevaplamıyorum. Onlar
terör örgütüyle ilgili bağlarını reddetmedikçe şey yapmam.
Onun sözleriyle söylüyorum
şey yapmazmış. Şimdi bunun
üzerine ben dün bir önerge verdim Meclis Başkanlığına ve
buradan da soruyorum -İçişleri Bakanı söyledi çünkü
bunları- aynı şekilde: Sedat Peker ile Özel Harp Dairesi veya
başka bir isimdeki herhangi devlet kurumunun nasıl bir ilişkisi
vardır? Hrant Dink cinayetiyle ilgili siz ve diğer hükûmet
görevlileri bildiklerinizi neden yargıyla paylaşmıyorsunuz? Sizi
görevinizi yapmaktan alıkoyan nedir? Bu önergeye kim cevap verecek?
Eğer Soylu vermiyorsa bunu Meclis Başkanlığına bir
kere de buradan soruyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
dakika bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Afyonkarahisarın Sinanpaşa ilçesinin
Güney beldesinde yapılacak yerel seçimde Belediyeler Birliğinin AK
PARTİli aday lehine araç tahsis ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce 2014 yılında kapanıp, mahkeme kararıyla açılacak
olan Afyondaki Güney beldesinin seçimine Belediyeler Birliğinin, AK
PARTİli aday lehine bir araç tahsis ettiğini
açıklamıştım. Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Veysel
Eroğlu -iletişimi kuvvetli eski bir bakanımız- geldi buraya
dedi ki: Ya, doğru, bizim belediyeye tahsis edildi diyorlar ama CHPli
belediyeye de tahsis edilecek. Orada bir belediye yok, pazar günü seçim var.
AK PARTİnin adayı Erol Karabacakı Güneyin belediye
başkanı sanıyor. Erol Karabacakın başkanı
olduğu belediyeye araç tahsis edildiğini sanıyor, sizinkine de
yapacağız diyor. Böyle bir şey yok -Sayın Veysel
Eroğlu biraz önce geldi, ben inanamadım, tekrar aradım- Erol
Karabacak aday, yedi yıldır da Afyonkarahisar Güneyde belediye yok.
Sayın Eroğlunun verdim dediği araç...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Son kez açıyorum mikrofonunuzu,
başka açmayacağım yani biliyorsunuz 60a göre söz talepleri
yerinden bir dakika.
Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam Sayın
Başkanım.
Veysel Eroğlunun Afyonkarahisardaki Güney
Belediyesine bağışladık dediği ve CHPli belediyeye de
bağışlanacak dediği yerde belediye yok.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Afyonkarahisardaki o
belediyenin belediye başkan adayına AK PARTİnin belediye
başkanı muamelesi yapılıyor, bunu kayıtlara geçireyim.
Afyonkarahisar Milletvekilimiz de aksi varsa söylesin.
Teşekkür ederim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Var.
BAŞKAN Sayın Özel, şimdi müsaade
edin de söz verilip verilmeyeceğinin kararını ben vereyim. Siz
sözü de verdiniz Afyonkarahisar Milletvekiline.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pardon. Hayır, laf
atıyor ya onun için söyledim.
BAŞKAN Ama mecburen vereceğim, söz
talebi var çünkü.
Yerinizden buyurun Sayın Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, hem CHP grup önerisi üzerinde kürsüden konuşmam var hem de
söz talebim var.
BAŞKAN Kürsüden yapacağınız
konuşmanıza ilave edemem, uzatma yapmıyorum Sayın Özkaya.
Yerinizden buyurun.
31.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Afyonkarahisar Sinanpaşa Güney Belediyesi kapandı. 2 bin
nüfusu aştığı için Çalışlar köyüyle beraber,
Danıştay kararıyla kapatma işlemi iptal edildi.
Danıştay kararının onaylanmasından sonra
İçişleri Bakanlığı tüzel kişilik ihdası
yapar. İçişleri Bakanımızın kararıyla tüzel
kişilik ihdası yapıldı. 15 Ocak itibarıyla belediye
kuruldu ve Sinanpaşa Kaymakamımız Kübra Demirel
Hanımefendi, kayyum belediye başkanı ve bir tüzel kişilik
var, devam ediyor, o belediyeye verildi. (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Erol Karabacak kim, Erol
Karabacak?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Şimdi,
Sayın Özel, lütfen... Adayımız...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aracın üstünde ne
işi var? Erol Karabacak kim?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Haftaya da
belediye başkanı olacak inşallah. Niye
sıkılıyorsunuz? (CHP sıralarından gürültüler) Var,
orada belediye var. Seçilecek, Allahın izniyle göreceksiniz. Erol Karabacak
eski belediye başkanı, şu anda adayımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, hiçbir şeye tahammülleri de yok. Hiç tahammülleri yok
konuşmacıya. Her şeyi söylüyor, dinlemiyorlar. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Efendim, soruyu Sayın Özel sordu,
dinlemeyen arkadaşlar başkaları. Her milletvekili kendinden
sorumlu Sayın Elitaş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanağa geçsin Erola
verdik, sizin de İhsaniye Belediyenize vereceğiz. ne demek ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Erola vermedik
belediyeye verdik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Erol adayınız,
adayınız!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Adayımız eski belediye başkanı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, eski ne ya! Mevcut
diyeceksin. Tepesine geçmiş, araçla dolaşıyor adam, aracın
üstünde geziyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Eski belediye
başkanları var burada, bunlara da söyle hadi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Aracın
ruhsatına baktın mı? Şahsına mı vermişler?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Geziyor, üstünde propaganda
yapıyor ya! Vicdansızlar! Biz size yapsak olur mu?
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, mafya-devlet
ilişkilerinin boyutlarının belirlenebilmesinin
araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Sayın Ali Özkaya, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; CHPnin araştırma önergesi hakkında grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, şimdi, verilen önergeye baktığınızda,
efendim, suç örgütleriyle ilgili ve suç örgütü liderinin, Birleşik Arap
Emirliklerinde bulunan suç örgütü liderinin gündeme getirdiği
hususların araştırılması, 1996 yılındaki Susurluk
olayıyla ilişkilendirmek.
Çok kıymetli milletvekilleri, değerli aziz
milletimiz; AK PARTİnin terör örgütleriyle, suç örgütleriyle nasıl
ciddi bir mücadele yaptığı -hem hukuki manada hem de etkin bir
Emniyet manasında- hepinizin malumudur; Ceza Kanunundaki
değişiklikler, suçla ilgili artırmalar. En son
çıkardığımız -İnfaz Kanunu- 7242 sayılı
Kanunda suç örgütlerinin yöneticilerinin cezasını biz iki yıl
iken dört yıldan sekiz yıla çıkarttık, suç örgütleriyle
etkin bir mücadele yaptık.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Sokağa saldınız, sokağa saldınız!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Bağırma oradan!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Şimdi, sayın
CHP milletvekilleri bir önerge vermişler. Önerge de önerge falan
değil; güya bir komisyon kurulmuş hem savcılar hem hâkimler hem
de hükmü vermişler. Efendim, AK PARTİnin, iktidarın, birilerine
önergesi
Bu önerge değil ki. Siz kararı vermişsiniz, hükmü
vermişsiniz bize de imzalattıracaksınız. Yok böyle bir
şey. AK PARTİ, bütün terör örgütleriyle, bütün suç örgütleriyle
mücadele ederek buraya geldi ve bu noktaya geldi, mücadelemiz de devam edecek.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Kiminle
mücadele ediyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Efendim, 2015
yılında bir suç örgütü lideri bir miting yapmış. (CHP
sıralarından gürültüler) Parti sözcümüz Sayın Ömer Çelikin o
tarihte açık, net bir ifadesi var, beyanı var; diyor ki: AK
PARTİnin mitingini AK PARTİ tüzel kişiliği ve kurumsal
yetkilileri yapar. Hiç kimsenin yaptığı bir iş bizi
bağlamaz, kendi kendine yaptığı işler bizi
bağlamaz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Koruma
verdiniz, koruma! Nasıl koruma verdiniz?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Korudunuz,
korudunuz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Suç örgütünün lideri ne
diyor, neler söylüyor?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Muhalefetin
pankartlarını indirdiniz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Ne zaman söylüyor?
Nerede söylüyor? Burası çok önemli, bakmamız lazım.
PKKnın, terör örgütünün liderleri inlerinden Suç örgütünün lideri çok
doğru söylüyor, onlar araştırılmalı. diyor, muhalefet
de benzer şey söylüyor. Arkadaşlar, bir suç varsa Ceza Kanunumuz ve
Ceza Usul Kanunumuz açık, cumhuriyet savcıları yetkilidir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Niye yetkisini
kullanmıyor?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Lütfen, gidin, suç
duyurusunda bulunun ve cumhuriyet savcılarımız da bunu
yapsın. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız,
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığımız,
İstanbul Başsavcılığımız bu
soruşturmaları açtı.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Hiç birisi
kılını kıpırdatamıyor şu anda.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Suç örgütünün lideri
diyor ki: 1996 yılında işlenen fakat bana nasip olmayan Kutlu
Adalı cinayeti araştırılmalı. Ona nasip
olmamış ama kimin kanının nasip olduğunu mutlaka
cumhuriyet savcıları soruşturacak. 96 yılında AK
PARTİ yok; olmayan bir şeyden bizi sorumlu kılıyorsunuz, bu
yanlış. Bu yanlışlardan vazgeçin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Mehmet
Ağar var, Mehmet Ağar. Ordu Milletvekili
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Eğer biz bir
doğru iş yapacaksak sakin bir ruhla, sakin bir şekilde
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Ama 21 kişi aynı anda
kalktı mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var, var efendim.
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce yoklama talebi vardır, yoklama talebini
gerçekleştireceğiz.
Sayın Özel, Sayın Gökçel, Sayın
Sümer, Sayın Bakan, Sayın Tanal, Sayın Şeker, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Keven, Sayın Arık, Sayın
Demirtaş, Sayın Ağbaba, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl,
Sayın Yılmazkaya, Sayın Aydınlık, Sayın Budak,
Sayın Güzelmansur, Sayın Girgin, Sayın Emir, Sayın
Başarır.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.54
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, mafya-devlet
ilişkilerinin boyutlarının belirlenebilmesinin
araştırılması amacıyla 1/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 2
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, 1inci sırada yer
alan, İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ile 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 265 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin devam etmesine dair Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve arkadaşları tarafından İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş olan önergenin oylamasında
kalınmıştı.
Şimdi teklifin tümü üzerindeki
görüşmelerin devam etmesine dair önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi soru-cevap işlemini
yapacağız.
Arkadaşlar, ismini okuyacağım
arkadaşlarımızın sisteme giriş yapmalarını
rica edeceğim.
Sayın Yunus Kılıç, Sayın Orhan
Sümer, Sayın Ali Cumhur Taşkın, Sayın Ahmet Özdemir,
Sayın Hasan Çilez, Sayın Okan Gaytancıoğlu, Sayın
İmran Kılıç, Sayın İsmail Güneş, Sayın
Ayşe Sibel Ersoy, Sayın Mehmet Cihat Sezal, Sayın Yasin
Uğur, Sayın Sefer Aycan, Sayın Ali Keven, Sayın Şamil
Ayrım, Sayın Süleyman Girgin, Sayın Tahsin Tarhan.
Değerli milletvekilleri, sadece ismini
okuduğum arkadaşlarımızın sisteme giriş
yapmalarını rica ediyorum.
Evet, şimdi teklifin tümü üzerinde yirmi dakika
süreyle soru-cevap işlemini başlatıyorum.
Sayın Kılıç
Yok.
Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Pandemi gerekçesiyle 3 kez sınavları
ertelenen atanamayan engelli öğretmenler atama bekliyor. 26 Nisan 2020de
yapılması planlanan engelli kamu personel sınavı 3 kez
ertelendikten sonra 15 Kasım 2020 tarihinde gerçekleştirildi. 3.011
kişi sınavda başarılı olurken 2021 Şubat
ayında atamada 500 engelli öğretmene kontenjan verildi. Geriye kalan
2.511 atanamayan engelli öğretmen hâlen atamalarının
gerçekleştirilmesini bekliyor. Yine, Adalet Bakanlığı
tarafından 11/11/2020 tarihinde ilana çıkılmış olan
personel alımının sözlü sınavları 5/4/2020de
bitmesine rağmen atamalar gerçekleştirilmemiştir. Yandaş
müteahhitlere, ihale rantçılarına, vergi affından yararlananlara
gelince kaynak var; engelli öğretmenlerimize gelince Kaynak yok.
açıklamasını kabul etmiyoruz. Haziran ayında tüm engelli
öğretmenlerimizin ve atama bekleyen tüm gençlerimizin
atamalarının gerçekleştirilmesini talep ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bütün dünyada etkisini gösteren coronavirüs
salgını ekonomileri altüst ederken Türkiye ekonomisi, yılın
ilk çeyreğinde, beklentilerin üzerinde bir şekilde, yıllık
yüzde 7 büyüdü. Türkiye, ilk çeyrekte yakaladığı büyüme
oranıyla Avrupanın en hızlı büyüyen ekonomisi oldu; OECD
ve G20 ülkeleri arasında ise Çinin ardından büyümede 2nci
sırada yer aldı. Bu süreçte Avrupanın üretim devi
Almanyanın ekonomisi yüzde 3,1 küçülürken dünya finans merkezlerinden
İngilterede küçülmenin yüzde 6,1i bulması ülkemizin gösterdiği
başarıyı daha da anlamlı kılmaktadır. Büyümede en
büyük payı yüzde 25,2yle sanayi üretiminin alması ekonomimizin
sağlıklı bir büyüme içerisinde olduğunun en büyük
göstergesidir.
Birileri görmek istemese de
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Türkiye ekonomisi yatırım, istihdam, üretim ve
ihracat temelinde emin adımlarla büyümeye devam etmektedir diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Özdemir
Yok.
Sayın Çilez
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
İYİ Parti Genel Başkanı
Sayın Meral Akşener, bugün yaptığı konuşmada AK
PARTİ mahalle temsilcisi kılıklı sözde din adamları.
diye çok talihsiz bir ifade kullanmıştır. Bu sözünden
dolayı Sayın Akşeneri kınıyorum.
Sayın Akşener, AK PARTİ mahalle
temsilcilerini hiç gördünüz mü? Onlarla konuştunuz mu? Kılık
kıyafetlerini beğenmemişsiniz, kılık
kıyafetlerdeki ölçünüz nedir ve kıyafetlerinin neyini
beğenmediniz? İYİ Parti mahalle temsilcilerinde bir kıyafet
yönetmeliğiniz var mıdır? İYİ Parti mahalle
temsilcileri karşınıza çıkarken özel kıyafetler mi
giyiyorlar? Sayın Akşener, bu neyin densizliğidir; bu neyin
kibridir? Vaiz efendiyi eleştirebilirsiniz, suç unsuru varsa suç duyurusunda
bulunursunuz. Mahalle temsilcilerini bu işe niye karıştırıyorsunuz?
Mahalle, köy ve semt temsilcilerimiz siyasetin kılcal
damarlarıdır, siyasetin en saf ve temiz hâlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Lütfen özür dileyiniz.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP Genel Başkanının her müjdesinin
peşinden ışık hızıyla gelen akaryakıt
zamları vatandaşı canından bezdirdi. Sağ olun, mazot,
benzin, otogaz demeden zamları fulllüyorsunuz. Bu zamlardan en çok
etkilenenlerin başında, yolların
ağırlığını taşıyan kamyoncu esnafı
var. Sadece zamlar değil, kamyoncuların bin bir dertleri var.
Ulaştırma Bakanlığına taşımacılıkta
taban ücret uygulamasını sormuştum. Bakanlık taban ücret
için çalışma yaptığını belirtti. Bu taban ücretin
bir an önce belirlenmesini istiyoruz. Bir yandan zorunlu yollar, bir yandan
zamlar, diğer yandan mal taşıtan firmaların
baskıları ve cezalar
Artık kamyoncular canlarından
bezmiş durumda. Tonajlarını aşmadan yük taşımak
isteyenlere yük verilmez oldu. Kara yollarındaki kontrol
kantarlarının sayısı ve yeri mutlaka
artırılmalı ki taşımacılık yapan esnaf, yük
sahiplerinin baskısı altında kalmasın.
Bu arada, sizin yandaşlara,
çalışanlara ceza yok, kural yok, denetim yok; olan, hep emekçiye,
garibana oluyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Taksim Camisi inşaatı 9 Şubat 2017
tarihinde başlamış, 28 Mayıs 2021 Cuma günü cuma
namazı sonrası Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın teşrifleriyle ibadete
açılmıştır. İlk olarak 1968 yılında gündeme
gelen bu caminin yapımı, birçok hukuki süreç ve de mücadelelerden
sonra gerçekleşebildi. Hâlbuki İstiklal Caddesinin Taksim Meydanına
açıldığı yerde yer alan bu camiye en yakın ibadet yeri
Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesidir. Cami, 3 bin kişi iç alanda olmak
üzere toplam 4 bin kişilik cemaat kapasitesine sahip olup bünyesinde
birçok sosyal donatılar mevcuttur.
Camimiz hayırlı olsun diyor, emeği ve
katkısı olan herkese şükranlarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konstantiniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden
komutan ne güzel komutandır, onu fetheden askerler ne güzel askerlerdir.
hadisiyle bu müjdeye nail olabilmek için yüzyıllarca süren mücadeleler
sonucunda yüreği iman ve inanç dolu ordumuz ve askerî dehayla
gerçekleştirilen İstanbulun fethiyle bir çağ
kapanmış, yeni bir çağ açılmıştır.
Osmanlı Devleti asırlar boyunca üç kıtaya hâkimiyet kurmuş,
dünya tarihinin en güçlü devletlerinden biri olma özelliğini
göstermiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle İstanbulun
fethinin 568inci yıl dönümünü kutluyor, Fatih Sultan Mehmet Hanı,
fetih şehitlerimizi ve fethin manevi mimarlarını rahmet, minnet
ve şükranla anıyorum.
Yeniden yapılandırma kapsamına hangi
kurumlar ve hangi borçlar girmektedir? Matrah artırımının
kapsamı nedir?
BAŞKAN Sayın Ersoy
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2 Haziran 1920 yılında Mustafa Kemal
Atatürkün Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı
kurtaracaktır. sözü Kozanda karşılık bulmuş,
vatanımızın işgaline karşı Türk milletinin
direnişinin en güzel örneklerinden birini göstererek tarih sahnesinde
yerini alan Kozanlılar işgale karşı eşsiz bir
direniş göstermiş, Fransızları geri çekilmek zorunda
bırakmıştır. Bu anlamlı günün yıl dönümünde
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere,
Kozanın kurtuluşunda ve vatan topraklarının düşman
işgalinden kurtulması yolunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi,
kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor, tüm Kozanlı
hemşehrilerimin Kozanın 101inci kurtuluş yıl dönümünü
kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Uğur
YASİN UĞUR (Burdur) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta sonu Salda Gölündeki
görüntülerle ilgili yayınlanan haberler gerçeği yansıtmamaktadır.
Belli bir kısımdaki suyun kirli görüntüsünün polen tozları ve
ağaç birikintilerinden kaynaklandığını Sayın
Valimiz de açıkladı. Bunun yanında, Yeşilova Belediyesi
Salda Köyü ve Doğanbaba köyüyle ilgili, atık su arıtma tesisiyle
ilgili çalışmalar Bakanlığımız tarafından
başlatıldı.
Salda Gölümüzü korumak ve gelecek nesillere en
güzel şekliyle aktarmak bizim ana görevlerimizdendir. Bu konudaki
desteğini esirgemeyen Çevre ve Şehircilik Bakanımız
Sayın Murat Kuruma teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sezal
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçen hafta İstanbul Sanayi Odasının
2020 yılı satış büyüklüğüne göre
yaptığı araştırmada Kahramanmaraşta 9
firmamız ilk 500 sıralamasına dâhil olmuştur. Kahramanmaraş,
başta tekstil olmak üzere, çelik eşya, enerji, çimento, gıda,
kuyumculuk ve ayakkabı sektörlerinde Türkiyede söz sahibi olan bir
şehirdir. Özellikle tüm dünyanın pandemi süreci sebebiyle ekonomik
anlamda zor zamanlar yaşadığı bu süreçte gecesini gündüzüne
katarak Kahramanmaraşın ve ülkemizin kalkınması için çaba
sarf eden, şehrimizin ve ülkemizin ekonomisine ve istihdamına
katkı sağlayan tüm sanayicilerimize,
çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyor,
başarılarının devamını dileyerek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan...
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Askerlik Kanununda yapılan son düzenleme süresinde veya
öncesinde yoklama kaçağı durumuna düşen veya bakaya kalanlar
bedelli askerlik hakkından yararlanamamaktadırlar. Bu durum, belirsizliğe
sebep olmaktadır. Bu kişiler genellikle evli, çocuklu ve ileri
yaşlı kişilerdir. Sayıları 500 binden fazla olan bu
kişiler şu an mağdur durumdadırlar. Bu kişiler bedelli
olarak askerliklerini yapmak istiyorlar. Çeşitli nedenlerle bakaya
kalmış bu kişilere tarih ve yaş sınırı
getirilerek bedelli olarak askerlik yapma hakkı verilmesi sorunun
çözülmesine, belirsizliğin giderilmesine fırsat verecektir.
Ayrıca bu kişilerin hepsi şu an belirli bir işte
çalışmaktadır, kendi işlerinde veya bir kurumda
çalışmaktadırlar. Bedelli olarak askerliklerini yapmaları,
iş hayatında yaşanacak olumsuzlukları da önleyecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Ayrım
Yok.
Sayın Girgin
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
2020-2021 döneminde pandemi, kuraklık, iklim
koşulları, ekonomik kriz, ithal edilen mazot, ilaç, yem, tohum, gübre
ve bazı tarım girdi fiyatlarında dolara bağlı yüksek
artış, üreticileri üretim yapamaz hâle getirmiştir. Üretim
maliyetleri artan bitkisel ve hayvansal üretim yapan üreticiler, gelir
kaybına uğradığı için tarımsal kredilerini
ödeyemez duruma düşmüş, icra ve iflas davalarıyla
karşı karşıya kalmıştır. Tarımsal
piyasalar bozulmuş, sebze ve meyve fiyatlarında fahiş
artışlar görülmüştür. Çiftçi borçlarının faizi
silinmeden tarımda sürdürülebilirlik şansı görünmemektedir.
Üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden
kullandığı ve vadesi gelmiş tüm borçları ne
kadardır? Bu borçların her türlü faizinin silinmesi ve borcun takside
bölünmesi yönünde bir çalışmanız var mıdır? Çiftçilerimizin
sulama birliklerine olan borçlarının yapılandırmaya dâhil
edilmesi yönünde bir çalışmanız var mıdır? Çiftçiler
borç batağında, haberiniz var mıdır?
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Keven
ALİ KEVEN (Yozgat) Sayın Başkan,
kuraklık Yozgat çiftçisini yakıp kavurdu. Yozgatta biçer giremeyecek
ölçüde tarlalarımızda yangın var. Dönüm başına 200 TL
destek vererek köylüyü rahatlatın. Borçları piyasa faiziyle bir yıl
ertelemek çözüm değil. Çiftçinin borcunu faizsiz yapılandırın
ve beş yıl erteleyin. Köylü için sicil affı çıkarın.
Traktör ve biçerdöver hacizlerini durdurun, üreticinin elinden üretim
aracını almayın. Şu an Yozgatlı biçerdöver sahipleri
feryat ediyor, kuraklıktan dolayı iş yapamaz oldular.
Güneydoğuya giden biçercilerimiz elleri boş dönüyor çünkü tarlalarda
kuraklıktan dolayı ekin yok. Biçercilerin çoğu elindeki makineyi
borçla alıyor. Bu insanlara acil kredi desteği sunulmalı. Ekmek
tekneleri olan biçerlerine haciz konulmasının önüne geçilmeli.
Mayıs ayında ödeneceği söylenen ama hâlâ ödenemeyen
yağlık ayçiçeği desteğinin ödenmediği yönünde de
şikâyetler geliyor. Yüz binlerce çiftçimiz ayçiçeği destek ödemesini
acilen bekliyor.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Sayın
Başkan, iktidar Uzaya gidiyoruz. diyor, Kocaelinin İzmit ilçesi
Akmeşe Mahallesinde sürekli elektrik kesiliyor. Geçimini tarım ve
hayvancılıkla sağlayan vatandaşlar elektrik kesintileri
nedeniyle zor durumda; ev ve dükkânlarında elektrikli aletleri defalarca
bozuluyor, çocukları eğitime devam edemiyor. Yıllardır söz
verilmesine rağmen bu sıkıntı çözülemedi. Sanayinin ve
teknolojinin merkezi olan Kocaelide bu çağda elektrik kesintisi yaşanıyor
olması utanç vericidir. Yetkilileri, Akmeşelilerin bu sorununu bir an
önce çözmeye davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çulhaoğlu
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
7 Mart 1919 tarihinde Fransızlar ve iş
birlikçi Ermeniler tarafından işgal edilen Kozan ilçemiz, yöremizin
yiğit vatan evlatlarının on dört ay süren üstün gayretleri ve
yiğitlikleri sonucu 2 Haziran 1920 tarihinde düşman işgalinden
kurtarılmıştır. O günden beri 2 Haziran günü Kozanımızın
kurtuluş bayramı olarak büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır.
Ben de buradan yiğitlikleri dillere destan Adana Kozan ilçemizin
düşman işgalinden kurtuluşunun 101inci yıl dönümünü
canıgönülden kutluyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) -Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bir çok arkadaşımız söz aldı ama
kanunla ilgili doğrudan dile getirilen hususlara ilişkin olarak
kısaca görüşlerimi ben de ifade edeceğim.
Özellikle, kanun teklifinin kapsamına neler
girmektedir konusunda bir soru gelmişti, müsaadenizle buna cevap
vereceğim. Bu kanun teklifinin kapsamında düşünülen kamu
idareleri; Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi daireleri, Ticaret
Bakanlığı gümrük müdürlükleri, Sosyal Güvenlik Kurumu,
büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, YİKOPlar ve
bazı meslek kuruluşlarından ibarettir. Bu kapsamdaki alacaklara
baktığımızda, vergi, resim, harç ve bunlara ilişkin
vergi cezaları ile gecikme zammı ve faizleri; tütün,
Hıfzıssıhha Kanunu ve üst kurul para cezaları hariç idari
para cezaları; adli para cezaları hariç 6183 sayılı Kanuna
göre takip edilen öğrenim kredileri, ecrimisil gibi borçlar; SGK primleri;
para cezaları, gecikme cezası, zammı ve faizleri; belediyelerin
vergi alacakları, ücret ve su alacakları; il özel idarelerinin
alacakları; Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlıklarının yani YİKOPların alacakları
ile bazı meslek kuruluşlarının -TOBB, TÜRMOB, TESK, TBB,
TMMOB, TTB, TDB gibi meslek kuruluşlarının- alacakları var.
Bu noktayı da bir açmak isterim. Meslek kuruluşlarıyla
ilgili hususlar tamamen kendilerinin talepleriyle oluşmuştur,
herhangi bir dayatma yapılmamıştır; iç işlerine ve
kararlarına saygı gösterilerek meslek kuruluşlarından
yazılı talepte bulunanların alacakları, kendi üyeleriyle
ilişkili alacakları da bu kapsamda
yapılandırılmıştır. Kesinleşmiş
alacakların yapılandırılmasında borç
alacaklarının tamamının gecikme faizi, zammı yerine
yurt içi ÜFEyle güncellenen tutarının, vergi aslına
bağlı olmayan cezaların yüzde 50sinin ödenmesi koşuluyla
vergi cezalarının gecikme zammı ve faizlerinin tahsilinden
vazgeçilmektedir. Kanun kapsamında yapılan yurt içi ÜFEyle
güncelleme işleminde esas alınan oranlar 1/11/2016 tarihine kadar
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin aylık değişim
oranları, bu tarihten sonra ise aylık yüzde 0,35, yıllık
yüzde 4,2 oranı şeklinde belirlenmiştir.
Kesinleşmemiş veya dava safhasında
bulunan alacaklar da kapsama alınmıştır. Kanunun
yayımı tarihi itibarıyla dava açma süresi geçmemiş veya
dava açılmış alacaklar için yargılama aşamaları ve
verilmiş kararlar dikkate alınarak farklı oranlarda ödenecek
tutarlar belirlenmiştir. Örneğin, İlk derece yargı yerinde
dava açma süresi geçmemiş ya da açılan dava henüz karara
bağlanmamışsa vergi aslının yüzde 50si; gecikme
faizi, zammı yerine ise Yurt İçi ÜFEyle güncellenen tutar ödenecek.
Kalan vergi aslı, vergi cezaları, gecikme zam ve faizlerinin
tahsilinden ise vazgeçilecektir.
İnceleme aşamasında olanlara
ilişkin olarak ise kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla incelemesi devam eden mükellefler için de
yapılandırma imkânı sağlanmaktadır. Mükellefler,
işlemlerin tamamlanmasından sonra kanundan yararlanabileceklerdir. Bu
durumda, kendilerine yapılacak tebligat üzerine başvurarak vergi
aslının yüzde 50sini; gecikme faizi, zammı yerine ise yine Yurt
İçi ÜFEyle güncellenen tutarı ödemeleri hâlinde kalan vergi
aslı, vergi cezaları, gecikme zam ve faizlerinin tahsilinden
vazgeçilecektir.
Matrahla ilgili yine bir soru gelmişti. Matrah
ve vergi artırımı konusundaysa mükelleflerin 2016 ile 2020
yıllarına ait gelir vergisi matrahlarını, kurumlar vergisi
matrahlarını, gelir ve kurumlar stopaj vergilerini, katma değer
vergilerini kanunda öngörülen oranlarda ya da asgari tutarlarda
artırmaları ve belirli bir oranda vergi ödemeleri şartıyla
artırımda bulundukları yıllar ve vergi türleriyle
sınırlı olmak üzere haklarında vergi incelemesi ve vergi
tarhiyatı yapılmayacağı yönünde düzenleme
yapılmaktadır. Bu kapsamda, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri,
vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde, vergiye esas
alınan matrahın 31/8/2021 tarihine kadar -bu tarih dâhil- 2016 takvim
yılı için yüzde 35, 2017 takvim yılı için yüzde 30, 2018
takvim yılı için yüzde 25, 2019 takvim yılı için yüzde 20,
2020 takvim yılı için ise yüzde 15 oranından az olmamak üzere
artırmaları hâlinde düzenlemeden yararlanabileceklerdir.
Artırılan matrahlar yüzde 20 oranında vergilendirilecek ve
üzerinden ayrıca herhangi bir vergi alınmayacaktır.
Ayrıca, kanun teklifinde işletme
kayıtlarının düzeltilmesi, kesinleşmiş Sosyal Güvenlik
Kurumu alacaklarıyla ilgili hususlar, sosyal güvenlik
kuruluşlarının ön değerleme, araştırma veya
tespit aşamasında olan eksik işçilik prim tutarları ile
kesinleşmemiş idari para cezaları da bulunmaktadır.
Kapsamlı bir düzenleme
yapılmıştır. Niçin bu kadar kapsamlı yapıldı
bu düzenleme? Çünkü bütün dünya ve Türkiye yeni bir döneme giriyor. Uzun bir
süredir yaşadığımız pandemi şartlarından
çıkarak pandemi sonrası dediğimiz bir döneme giriyoruz. Bu bir
geçiş süreci elbette, bir anda gerçekleşmiyor. Özellikle
aşılama çalışmaları tüm dünyada ve ülkemizde yeni bir
dönemin başlayacağını gösteriyor. Ekonomilerde yeniden
toparlanma ve normalleşmenin yaşanacağı bir döneme
geçiyoruz. İşte, bu yeni döneme mükellefler olarak da kamu-mükellef
ilişkisi olarak da bir anlamda çok daha uygun şartlarda
başlamanın arayışı içinde bu kanun teklifi
Meclisimizin önüne gelmiştir ve Genel Kurulumuzda görüşülmektedir.
Bu bir vergi affı değildir, anaparalar her
zaman için korunmaktadır. Diğer taraftan uyumlu mükellef
dediğimiz bir kavram var. Uyumlu mükellefler için de burada birtakım
özendirici teşvikler de düşünülmüştür, oranlar itibarıyla
bazı farklılaştırmalar yapılmaktadır.
Meclisimizin takdiriyle geçmesi hâlinde hem mükelleflerimiz için hem kamu için
faydalı sonuçlar doğuracağını bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 10'uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde ilk söz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Sayın İsmail Faruk Aksunun.
Sayın Aksu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 265
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Gazi Meclisi ve bizi izleyen muhterem
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz teklif kamu alacaklarına
yönelik oldukça kapsamlı bir yapılanma öngörmekte ve salgın
nedeniyle borç yükümlülüklerini zamanında yerine getiremeyen
vatandaşlarımızın rahatlatılmasına yönelik önemli
bir düzenleme niteliği taşımaktadır.
Hatırlanacağı gibi 17 Kasım 2020
tarihinde yayımlanan 7256 sayılı Kanunla da
kesinleşmiş borçlara yapılandırma ve taksitler hâlinde
ödeme imkânı getirilmişti. Ancak salgının etkilerinin devam
etmesi, taksitlerini ödeyemeyen ya da borçları yapılandırma
kapsamında bulunmayan vatandaşlarımıza da bir imkân
verilmesi ve ticari hayatın durgunlaşmasına bağlı
ortaya çıkan sorunların hafifletilmesi amacıyla yeni bir
düzenleme yapılmaktadır.
Kanun teklifinde, kesinleşmiş alacaklar
ile dava safhasında olan ve inceleme aşamasında bulunan
alacakların yapılandırılması, matrah ve vergi
artırımı ile işletme kayıtlarının
düzeltilmesi yönünde düzenlemeler öngörülmektedir. Vergi daireleri, gümrük
müdürlükleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, büyükşehir belediyeleri,
belediyeler, il özel idareleri, Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlığı ve bazı meslek kuruluşlarına ait
30 Nisan 2021 tarihi öncesi dönemlere ilişkin alacaklar bu kapsamda
yapılandırılmaktadır. Vergi, resim, harç ve bunlara
ilişkin vergi cezaları, idari para cezaları, öğrenim
kredileri, ecrimisiller gibi borçlar, SGK primleri, gecikme cezası
zammı ve faizleri, belediyelerin vergi, ücret ve su alacakları, il
özel idarelerinin alacakları, esnaf ve sanatkârların ve diğer
oda üyelerinin oda ve borsalara olan aidat borçları, avukatların ve
stajyer avukatların baro kesenekleri ile staj kredisi borçları
düzenleme kapsamında yer almaktadır. Adli para cezaları ile
tütün, Hıfzıssıhha Kanunu ve üst kurullarca uygulanan para
cezası ise yapılandırma kapsamı dışında
tutulmaktadır.
SGK hariç kapsamdaki diğer
kesinleşmiş alacakların yapılandırılmasında
borç asıllarının tamamının gecikme faizi yerine Yurt
İçi ÜFEyle güncellenen tutarın ve vergi aslına bağlı
olmayan cezaların yüzde 50sinin ödenmesi koşuluyla vergi
cezalarının gecikme zammı ve faizlerinin tahsilinden
vazgeçilmektedir. Güncelleme işleminde, 1 Kasım 2016 tarihine kadar
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin aylık değişim oranları,
bu tarihten sonra ise yıllık yüzde 4,2 oranı esas alınarak
belirlenen çok daha düşük bir faiz uygulaması söz konusu
olmaktadır. Yapılandırmadan yararlanmak için son başvuru
tarihi 31 Ağustos 2021 olarak belirlenmiş, ödemenin peşin veya
6, 9, 12, 18 taksit şeklinde ikişer aylık dönemler hâlinde
yapılması öngörülmüştür.
Ödemeler vergi daireleri, gümrük müdürlükleri, il
özel idareleri, belediyeler ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlıklarına 30 Eylül 2021, Sosyal Güvenlik Kurumuna ise 31
Ekim 2021 tarihine kadar yapılabilecektir. Hesaplanan tutarların tamamının
ilk taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak ödenmesi hâlinde
katsayı uygulanmayacak ve ferî alacaklar yerine Yurt İçi ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak
tutarların yüzde 90ından, ilk 2 taksit ödeme süresi içinde ödenmesi
hâlinde ise yüzde 50sinden vazgeçilecektir. Yapılandırma sonucu
ödenecek alacağın sadece ferî alacaklardan ibaret olması
hâlinde, Yurt İçi ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutardan yüzde 50 indirim yapılacaktır.
Sosyal Güvenlik Kurumunun kesinleşmiş
alacaklarında ise, 2021 yılı Nisan ayı ve önceki aylara
ilişkin prim, kesenek, kurum karşılığı
asılları ile bu alacaklara yurt içi üretici fiyat endeksi aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanan tutarın
belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, gecikme cezası ve
gecikme zammı gibi ferî alacakların tamamının tahsilinden
vazgeçilmektedir.
Teklifle yapılan bir diğer düzenleme ise,
matrah ve vergi artırımına yöneliktir. Mükelleflerin, 2016 ila
2020 yıllarına ait gelir ve kurumlar vergisi matrahlarını,
stopaj ve katma değer vergilerini kanunda öngörülen oranlarda
artırarak ödemeleri şartıyla, artırımda
bulundukları yıllar ve vergi türleriyle sınırlı olmak
üzere haklarında vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı
yapılmayacaktır. Artırılan matrahlar yüzde 20 oranında
vergilendirilecek ve üzerinden ayrıca herhangi bir vergi
alınmayacaktır. Vergiye uyumlu mükellefler için ise bu oran yüzde 15
olarak uygulanacaktır.
Teklifle, ayrıca, işletmelere stok ve kasa
kayıtlarını düzeltme ve 31 Aralık 2021 tarihine kadar
bilançolarını güncelleme imkânı da getirilmektedir. 30 Nisan
2021 tarihi itibarıyla, prim borcu olan ve ödeme yapmayan BAĞ-KUR ve
tarım sigortalılarının sigortalılık sürelerinin
durdurulması, prim borçlarının silinmesi, talep edilmesi hâlinde
durdurulan sigortalılık sürelerinin ihya edilmesi de yine teklifin
kapsamında yer almaktadır.
Karşılıksız çek, protestolu
senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarını zamanında
ödeyemedikleri için Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezine bildirilen
kişilerin ve kredi müşterilerinin yükümlülüklerini yerine getirmesi
hâlinde, kamuoyunda sicil affı olarak bilinen geçmiş ödeme
performanslarına ilişkin olumsuz kayıtların dikkate
alınmayacağı hususu da yapılan düzenlemeler içerisinde yer
almaktadır. Öngörülen bu düzenlemelerin, toplum kesimlerinin
beklentilerine uygun, ekonomik hayatın dinamizmini artıracak,
yasalaştığı takdirde vatandaşlarımızın
yükünü hafifletecek, aynı zamanda da kamunun gelir toplama kapasitesini
artıracak tedbirler olduğunu değerlendiriyoruz.
Değerli milletvekilleri, salgının
sınırlayıcı etkilerine rağmen ekonomik faaliyetlerimiz
güçlü seyrini sürdürmektedir. 2021 yılının ilk çeyreğinde
Türkiye ekonomisi yüzde 7 büyümüştür. Gelişmeler, ikinci çeyrekte de
güçlü bir büyümeye işaret etmektedir. İlk çeyrekte sanayi sektörü
yüzde 11,7; imalat sanayi sektörü ise yüzde 12,2 düzeyinde büyürken makine ve
teçhizat yatırımları da yüzde 30,5 oranında
artmıştır. İhracatta 2020 yılının ikinci
yarısından itibaren güçlü artış eğilimi sürmektedir.
Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde
109,2 artarak 18,7 milyar dolara ulaşan ihracatımız, Ticaret
Bakanlığının bugün yaptığı açıklamaya
göre, mayıs ayında da geçtiğimiz yılın aynı
ayına göre yüzde 65,5 oranında artış göstererek 16,5 milyar
dolara yükselmiştir. İstihdamı korumaya yönelik tedbirler
salgının iş gücü piyasası üzerindeki olumsuz etkilerini
sınırlandırırken istihdamda ve iş gücüne
katılım oranında da artış olmaktadır. Bunlarla
birlikte, salgının devam etmesi, başta turizm sektörü olmak
üzere hizmet sektöründeki toparlanmayı
sınırlandırmaktadır. Bu sebeple, esnaf, çiftçi ve
çalışanlarımız için bir dizi önemli destek tedbirleri
devreye konulmuş, konulmaya devam etmektedir.
Mesfûr gelişmeler sağlıklı bir
yatırım, üretim, ihracat ve istihdam zincirine işaret etmekte,
ekonomiye olan güveni göstermektedir. Birçok ülke ekonomisi daralırken
Türkiye ekonomisinin göstermekte olduğu yüksek performans ülkemiz için
kuşkusuz memnuniyet vericidir. Unutulmamalı ki, Türkiye,
salgının yanı sıra terörle verdiği kararlı
mücadeleyle eş zamanlı olarak bu iyileşmeyi sağlamakta, bu
başarıyı yakalamaktadır. Bize göre, bu hususun dikkate
alınması, elde edilen başarının önemini ve anlamını
da ortaya koyan hakkaniyetli bir değerlendirme olacaktır.
Türkiye, sağlık ve sosyal güvenlik alt
yapısı, güçlü kurumları, imza attığı dünya
çapındaki büyük projeleri, millet iradesiyle geçtiği
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin avantajları
sayesinde, tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 sürecinden de
inşallah güçlenerek çıkacak, lider ülke ve küresel güç olma yolundaki
gayret ve kararlılık sürdürülecektir.
Bu düşüncelerle, kanun teklifinin ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
AK PARTİnin iktidara geldiği 3 Kasım
2002den bu yana 9uncu yapılandırma ya da vergi affı teklifini
görüşüyoruz, 9uncu defa bu. İlk vergi affını 2003te
getirdiniz, sonra 2008, 2011, 2014 ve en son 2016da. Dikkat ederseniz, bu
tekliflerin önümüze gelme sıklığı gittikçe artıyor. 2016dan
sonra ise her yıl bir tane yapılandırma yaptınız, o da
yetmemiş olacak ki bir öncekinden bu yana henüz daha altı ay geçmeden
yeniden bir teklif getiriyorsunuz. Buradan şu sonuca varmak gerekiyor:
Öyle gerekçeye yazdığınız gibi bu işin pandemiyle filan
alakası yok; o, işin tiyatrosu. Özellikle son yedi yıldır
ekonomi kötüye gidiyor, biz bunu defalarca dile getirdik ama siz inkâr ettiniz;
siz inkâr etseniz de bazı istatistikler her şeyi
kanıtlamış oluyor. Ekonomi dediğiniz gibi iyi gitse,
TÜİKin açıkladığı rakamlar gerçek olsa bu
yapılandırmalara sizler ihtiyaç duymazsınız, milletin
ihtiyacından ziyade sizin ihtiyacınız bu çünkü büyük bir delik
açtınız ülkenin bütçesinde.
Şirketlerin işleri eskisi gibi değil,
doğru. Her yıl bir önceki yılı aratıyor. Durum böyle
olunca da sizler vergi tahsilatı yapamıyorsunuz, tahsilat
oranları düştü. Şimdi bir de bütçenin denge boyutu var. Hem
vergileri tahsil edemiyorsunuz hem de müsrif harcamalarınızdan
vazgeçmiyorsunuz. Cumhurbaşkanı bir tarafta, Meclis Başkanı
bir tarafta; yüzlerce araba konvoyuyla gidiyorsunuz ya, bin odalı
saraylarda oturuyorsunuz, buna bu ülkenin bütçesi yeter mi? Tabii ki yetmez. O
yüzden ha bire vergi, ha bire vergi, ha bire vergi; vurun vatandaşa, çökün
vatandaşın sırtına. Niye? Biz ihtişam içerisinde bir hayat
yaşamak istiyoruz. Vatandaşın durumu hiç umurunuzda bile
değil, vallahi değil, billahi değil. Ama biliniz ki bu
işler iyi gitmeyecek. Bunu siz de biliyorsunuz zaten. Bu yüzden Bari bu
yapılandırmayla beraber bir 80, 90 milyar lira tahsil ederiz. diye düşünüp
teklifi önümüze getirdiniz ama emin olun, bu teklifle de istediğiniz kadar
tahsilat yapamayacaksınız.
2011deki yapılandırmada tahsilat
oranı ne kadardı Sayın Bakanım? Siz
hatırlarsınız, yüzde 55ti 2011de. 2018de
yapılandırma yaptınız, bu oran yüzde 10a düştü, yani
tahsilat yapamadınız. Bunlar yetmiyor, başka şeyler
lazım, yapısal değişiklikler lazım. Piyasa faizinin ya
da enflasyonun yarısından az bir faizle yapılandırma
yapıyorsunuz ama yine kimse ödemiyor, ödeyemiyor çünkü yok. Değil
düşük faizle, vallahi sıfır faizle deseniz bile bu işi
milletin ödeyecek hâli yok.
İktidar milletvekillerine sesleniyorum:
Arkadaşlar, deniz bitti, denizi tükettiniz. Ne üreticide ne tüketicide ne
devlette para kalmadı, para kalmadı. Yani bankalara diyorsunuz ki:
Sicil affı yap. Ee? Bankalardan kredi vereceksin. Ya, nereden verecek?
Para kalmadı, onlarda da kalmadı yani onlardaki parayı da
yediniz. O yüzden, millet sizden ikide bir af teklifi getirmenizi değil,
şu sandığı bizim önümüze getirmenizi bekliyor.
Bırakın af teklifini, sandığı getirin önce.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Hepsi
düzelir, sandığı getirdiğiniz günde. Biz bu işlerin
hepsini düzeltiriz ama siz daha kötüye götürüyorsunuz. Hiç çabalamayın,
çırpınmayın; çırpındıkça kendinizle birlikte
ekonomiyi de alaşağı ediyorsunuz. Getirin
sandığı, milletin geleceğini daha fazla heba etmeyin.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir başka husus ise matrah artırımı
konusu. Dürüst işletmeler tüm kayıtlarını düzgün tutmaya,
beyanı doğru yapmaya ve tahakkuk eden vergisini de zamanında
ödemeye çalışsa da incelemeye tabi tutulduğunda eksikleri,
yanlışları çıkabilmektedir. Kırk yıldır
vergi mükellefiyim ben bu ülkede, bu işleri de iyi bilirim. Öyle bir vergi
mevzuatımız var ki bunu en iyi bilenlerden birisi Sayın Vedat
Demiröz; bu yasaya da çok cevaz verdiğini zannetmiyorum. Ne
yaparsanız yapın yanılabiliyorsunuz defter tutarken.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Nasıl cevaz vermiyor? Hazırlayan o ya.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Vermiyor. Yahu, bu
işin bir de kürsü arkası var muhterem kardeşim ya. Bu işi
en iyi bilenlerden birisidir, hakkını teslim ediyorum ama emin olun,
yüreğinden desteklemiyor.
Şimdi, durum böyle olunca ister istemez
çoğu işletme matrah artırımı yaparak incelemelerden
muaf olmak isteyecek, haklı olarak muaf olmak isteyecekler. Yani,
mükellefler işlerinde dürüst olsa bile matrah artıracak ve daha fazla
vergi ödemek zorunda kalacaklar. Kim? En çok, muhalif işletmeler. Muhalif
görüşlerinden dolayı her gün incelemeye tabi tutuldukları için
mecburen buna başvuracaklar, başka şansları yok. Sizlere
inceleme gelmez, geldikleri gün hemen geri çekersiniz ama muhaliflerin
tepesinden müfettişler eksik olmaz.
Bir yanda bu büyük usulsüzlüklerini üç beş
kuruş vergiyle aklayacak büyük
şirketler, bir yanda da gerçekten korkusundan haksız yere daha fazla
vergi ödemek zorunda kalan küçük şirketler olacak; kısacası,
kaş yapalım derken göz çıkaracaksınız. Bu işler
böyle aflarla, taksitlendirmelerle düzelmedi, düzelmeyecek de, göreceksiniz
tekrar.
Yine, bu maddede, hakkında inceleme işlemi
devam eden mükellefler için belirsiz bir durum daha bulunmaktadır
Sayın Demiröz, sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. İncelemeler 2
Ağustos 2021e kadar sonuçlanırsa geçerli olacak. Bu, matrah
artırımının mantığıyla uyuşmuyor
aslında. İşletmeler zaten incelenmemek için matrah
artırımına başvuruyorlar. Maddenin kendi içinde
çelişmemesi açısından, hâlihazırda devam eden incelemelerin
sonlandırılması daha doğru olacaktır, aksi hâlde
çelişiyor bu madde. Bu konu teknik bir konu, bizatihi sizin dikkatinize
sunmak istiyorum.
Teklifteki bir başka hatalı
gördüğümüz konu ise dava aşamasındaki alacakların
yapılandırılmasında davadan çekilme şartıyla
yüzde 50 indirim uygulanacak olmasıdır. İşletme haklı
olduğunu düşündüğü için idareye karşı dava
açıyor; bu davayı ya kazanacak ya kaybedecek, zaten yüzde 51 ihtimal
var, siz bunu tekrar yüzde 50yle
Tahsilinden vazgeçilecek tutar yüzde 50den
fazla olması gerekiyor ki vatandaş, mükellef davadan vazgeçsin. Bu
yöndeki önergemizi de dikkate almanızı istiyoruz. Bu, doğru bir
yaklaşım değil.
Bu kanun teklifinde yer almıyor ancak bu iki
hususun teklifte değerlendirilmesini gerekli buluyoruz. Biliyorsunuz,
sarayın medya bekçisi olmuş, Ebubekir Şahinin başında
bulunduğu RTÜK -sarayın medya bekçisi orası-
bağımsız, tarafsız basın ve yayıncılığa
keyfî cezalar yağdıran bir Üst Kurulumuz. En son, geçen gün,
Sayın Meral Akşenere karşı yapılan
Cumhurbaşkanına ait konuşmaları haksız bulan
kanalların hepsine ceza kesti. Totaliter rejim diyoruz, bu yüzden
diyoruz; tek adam rejimi diyoruz, bu yüzden diyoruz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) İşte, o RTÜKün
kestiği cezaların affı gerekiyor. Bunun, RTÜK ve benzeri
kurumların kestiği cezaların da affa girmesi gerekiyor, böyle
bir talebimiz var çünkü RTÜK kamu yararı değil, saray kararı
kovalayan bir Üst Kurul. Son günlerde, bağımlı medyanın
provokatif ve tetikçi yayıncılığını koruyan Kurul
burası. İktidar, kendini eleştiren her televizyon ve radyo
kanalına RTÜK yoluyla sopa vuruyor, keyfî cezalar
yağdırıyor. Düşman çoğaltıyorsunuz, haberiniz olsun,
onu da söyleyeyim. Teklifte bu, taraflı cezaların
yapılandırılmasına ilişkin bir düzenlemenin yer
almasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Diğer bir husus da çiftçilerin Ziraat
Bankasına olan borçları. Yahu, Allah aşkına, Sayın
Bakanım; şu Mehmet Cengize, şu Cemal Kalyoncuya, bu Kalyon
İnşaata, bu Cengiz İnşaata gösterdiğiniz özeni şu
çiftçilere gösterin ya! (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar) Ziraat Bankası borçlarına af getirin.
Onların o faizlerini silin, taksit yapın, insanlara nefes
aldırın; onlar daha çok lazım. Yarın, bu dediğim
kişiler, iktidardan zafiyete düştüğünüz anda size
sırtlarını çevirecekler. Bunlar daha önce Mesut
Yılmazın adamlarıydı ya, Mesut Yılmazın yüzüne
bakmadılar sonra, yarın sizin de yüzünüze bakmayacaklar. Gelin, çiftçinin
yanında olun, bırakın bunları ya! (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
Biz Hataydaydık. Pazartesi günü Hatayda ne
oldu biliyor musunuz? Soğan üreticisi çiftçi bir vatandaş, biz yoldan
geçerken soğanını yere döktü, diyor ki: Çiftçi öldü, çiftçi
öldü; gübreciye, mazotçuya, esnafa gidecek yüzümüz yok; evden
çıkamıyoruz, borcumuz katlandı. Sizin iktidarınız ne
yapıyor? 3-5 müteahhit huzur içerisinde zenginliğine zenginlik
katsın diye onların vergi borcunu siliyor. O yasaklama kararı
olduğu günler evde yatan adamın yerine, o adamın
hakkını, geçmediği yol için, geçmediği köprü için cebinden
aldığınız paraları götürüp o 5li çetenin
müteahhitlerine veriyorsunuz. Seçilmiş bu güruha milletin parasını
peşkeş çekmekten vazgeçin artık. Milletin parasını milletin
refahı için kullanınız, derdiniz millet olsun, bu 5li çete
değil. Bu yapılandırmaya çiftçimizin Ziraat Bankasına olan
borçlarını da ekleyelim, bu yükle baş başa
bırakmayalım çiftçimizi. Verecek olduğumuz önergeyi de kabul
edin. Emin olun, birkaç ay sonra temel gıda maddeleri sofralara daha ucuza
girmeye başladığında bu millet size dua eder. Bunlar dua
falan etmez. Bunlar gider, İngilterede sokak alır, sizin yüzünüze
bile bakmaz ya!
Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, yerinizden.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü 2021 Ödülünü
alan Müşerref Pervin Tuba Durgutu tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ilk
başta Grup Başkan Vekillerine söz verdiğinizde baktım,
salonda görmediğim için varlığında ifade etmek istedim.
Şimdi, İstanbul Milletvekilimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Milletvekili Sayın Tuba Durgut salonda. Kendisi, Dünya Sağlık
Örgütü tarafından, tütün salgınıyla mücadele programına
yapmış olduğu katkılardan dolayı ödüle layık
görülmüş. Kendisi meslektaşımızdır, Amerika
Birleşik Devletlerinde halk sağlığında yüksek lisans
yapmıştır. Obeziteyle mücadele ve tütünle mücadele
konularında bütün dünyada eczacıların eczanelerinde
yaptıkları çok önemli katkılar vardır, onun görünür
olması açısından da bir meslektaşımızın
böyle bir ödüle layık görülmesi mesleğimiz açısından da
kıymetlidir. Kendisini tebrik ediyoruz, bu alandaki
başarılarının devamını diliyoruz. (CHP, AK
PARTİ, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Halkların Demokratik Partisi adına, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine konuşmak için kürsüde bulunuyorum.
Konuya geçmeden, buraya gelmeden önce Batmanda bir
olay yaşandı, onunla ilgili sadece bir küçük bilgi vermek istiyorum
ve buradan bütün Türkiyeye seslenip eleştirmek istiyorum; bir gerçekle
yüzleşmemiz lazım.
Batmanın Gercüş ilçesi Kefre köyü...
Fatime Demir, Bahattin Demir; 60 yaşlarında bir aile. Beş
yıldır çocukları Diyarbakır Cezaevinde, dosya Yargıtay
aşamasında. Pandemi nedeniyle uzun bir süredir görüşme yok ve
bir görüşme olanağı çıktığında aile gidiyor
ve aileler giderken başka ailelerle de kapıda
karşılaşıyorlar; cezaevi ziyaretleri -bilenler bilir- öyle
oluyor, o şekilde gidiyorlar. İçeri girdiğinde bekliyorlar.
Hemen bitişikte başka bir mahkûm daha var. Daha oğluna
ulaşmadan Fatime Demir onu görünce dönüyor, Kürtçe diyor ki: (...)(x)
Nasılsın, iyi misin? Ve dönüyor. Hani o Diyarbakır Cezaevinde
Türkçe konuş, çok konuş. deniliyordu ya, hani o cezaevlerinde
Anneler çocuklarıyla Kürtçe konuşamaz. deniliyordu ya, babalar
Kürtçe konuşamıyoruz. diyordu; biz bunu değiştirdik.
Çocuk annesini arıyor: Anne, bana bilgi verdiler; sana altı ay
boyunca görüşme yasağı geldi. Kürtçeye gösterilen saygı
Kürte gösterilen saygıdır, nokta; bunun böyle bilinmesi lazım.
Kürtçeye saygı gösterilmiyorsa insanlara saygı gösterilmiyor
anlamına gelmektedir.
Şimdi vergiyle ilgili konuşalım.
Arkadaşlar, bu ülkede vergi sistemi tercihtir. Sorun affetmek
değildir, vergiyi toplamaktır ve nasıl
toplayacağınızı bilmektir. Siz vergiyle ilgili bir
düzenleme yaptığınızda tercihlerinizi belirlersiniz. Her
ülkede tercihlerle ilgili düzenleme yapılır, her ülkede sıkıntılar
çıkabilir. Bu sıkıntılar çıktığında da
bazı düzenlemelere ihtiyaç var. Ama bazı şeyler sık
sık yapılıyorsa ve giderek başarı oranı da
düşüyorsa bir problem vardır.
Şimdi, her şeye bir kılıf
olduğu gibi Pandemi gerekçesiyle
İyi de altı ay önce
kasım ayında tekrar Plan ve Bütçeye geldi, tekrar konuşuldu,
altı ay geçmeden
Pandemi altı ay önce yok muydu? Vardı ama
tercihler değişiyor.
Bakın, arkadaşlar -ben çıkardım-
bunun bir diğeri, bizim, Meclis açısından da aslında
hepimizin düşünmesi gereken bir konu: 2011, 2014, 2016, 2017, 2018, 2019,
2020 ve şimdi 2021; kes kopyala bazı alacakların yeniden
yapılandırılması
Her seferinde aynı cümle
Ya, bu
bazı alacakların yeniden yapılandırılması
bitmiyor mu?
Arkadaşlar, bir diğeri, Hazine ve Maliye
Bakanları her seferinde çıktıklarında
Kemal Unakıtan
Bundan sonra böyle bir vergi affı olmayacak. Son kez
10 kez
Dün de
söylendi, bugün de söylendi. Cumhuriyet tarihi boyunca vergiyle ilgili en
sık düzenleme
Tercihiniz yurttaşa yönelik değil, en çok vergiyi
ödeyen, en çok nüfusa sahip kesime yönelik değil; en çok kaçıran en
az sayıdaki sermaye kesimine vergi düzenlemesi yapıyorsunuz, af
yapıyorsunuz. Şimdi deseniz ki: Asgari ücretten vergiyi
kaldırıyoruz. Hep beraber destekleyelim. Geldiler, burada bizi
ziyaret ettiler. Deseniz ki: Elektrik parasını, doğal gaz
parasını, su parasını, internet parasını bu
dönemde ödemeyen, pandemide ödemeyenlere vergi düzenlemesi yapıyoruz.
Gelin, kaldıralım. Yapmıyorsunuz. Peki, ne yapıyorsunuz?
Sonra Mehmet Şimşek: Son kez
Berat Albayrak: Son kez
Şimdi, Lütfi Elvan döneminde de Son kez
Ama biz biliyoruz ki son
değil. Neden? Az önce de söylendi, arkadaşlar
-başarının bir şeyi de- ilk
çıkardığınızda hedef göstermişsiniz,
demişsiniz ki: Şu kadar toplayacağız, yüzde 51. Şu
anda topladığınız vergi bu kapsam içerisinde yüzde 10lara
tekabül etmektedir, bu da sizin geldiğiniz konumu göstermektedir.
Nedir bir diğer konu bu pandemiyle beraber?
Arkadaşlar 157 milyar para diyorsunuz, 157 milyar paraya çizgi
çekilecek. Ha, pandemi döneminde, gerçekten, esnafın -az önce dile
getirildi- çiftçinin, milletin yani sokakta yaşayan, gerçekten evine ekmek
götürmek isteyen, intihar etmek zorunda kalan, bunalımda olan
insanların bir kısım şeylere ihtiyacı var ama onunla
ilgili bir düzenleme yok -sizin tercihiniz daha çok sermaye kesimi, toplarken
de affederken de- bunu yapmıyorsunuz ve giderek adaletsizlik
gelişiyor.
Arkadaşlar, asgari ücret; şimdi, az önce
söyledim, vergiyle ilgili düzenleme dedik. Asgari ücrette gelir vergisi 465
lira 13 kuruş, damga vergisi 27 lira 15 kuruş; 492 lira 28 kuruş
bir ayda
Türkiyede asgari ücretli sayısı kaç; kimse bize
söylemiyor, bilinmiyor, rakamlar 7 ile 10 milyon arası diyor, 10 milyon
diyelim. Gelin, bu vergiyi almayalım. 4 milyar 900 milyon, söyleyin 5
milyar, bir yılda 60 milyar ediyor ama siz 157 milyara çizgi çekiyorsunuz.
Gelin, asgari ücretliden vergi almayalım ki bu asgari ücretli peynir
alacak, zeytin alacak, sigara alacak, doğal gaz parası verecek,
elektrik parası verecek, yine vergi verecek ama diğerleri zaten
vermiyor ki makas çok geniş, çok çok geniş. Bu, sizin tercihiniz.
Gelelim emeklilikte yaşa takılanlara.
Emeklilikte yaşa takılanlar miting yapıyorlar ve bir
hakları zapt edilmiş, zulmediliyor. Diyorlar ki Gelin, bununla
ilgili bir düzenleme yapalım. 26 milyar lira; bununla ilgili de bir
düzenleme yok, 157 milyara çizgi çekiyorsunuz. Şimdi, elektriğe her
gün zam yapıyorsunuz, doğal gaza her gün zam yapıyorsunuz,
gelin, onlarda da bir düzenleme yapalım; yok ama elektrik firmalarına
hibe veriyorsunuz, bir de şirketlere vergi affı getiriyorsunuz, bu da
yetmezmiş gibi, uzlaşma komisyonlarında da ortam
yaratıyorsunuz.
Bir diğeri nedir? Ya, bunlar vergi ödemedikleri
gibi, vergi affının çıkacağını bildiği için
bunu kredi sistemine dönüştürmüşler, ödemedikleri için, dün Sevgili
Paylan da söyledi: Ben bankadan çekmeyeyim, yüzde sıfır faizle
nasıl olsa benim param var
Arkadaşlar, matrah düzenlemesi
yapıyorsunuz, bunun anlamı şu, biraz önce de dile getirildi: Ya
diyorsunuz ki muhalif olana Ben senin defterini denetleyeceğim,
inceleyeceğim, cezayı vereceksin. ya da bir sopaya dönüştürüp
tehdide dönüştürüyorsunuz -tırnak içinde, bir mafya yöntemi- Gel
şu kadar öde, ödemezsen defterlerini incelerim. Ya, böyle bir şey mi
var? Ülkede yasa varsa, birisi hukuksuzluk yapıyorsa onun işlemini
yaparsınız ama yapamıyorsanız, bunu başka bir sopa
şekline dönüştürüyorsanız siz adil değilsiniz, adaletten
söz edemezsiniz. Ve giderek -nasıl ki şimdi bütün anketlerde
çıkıyor- insanlar neyin ne olduğunu biliyor. Neydi? Çöktürme
diye yola çıktınız ama şimdi çürümeyle, çözülmeyle
karşı karşıyasınız. Bunu bütün yurttaşlar
biliyor ve siz giderek pandemiden başlayıp, vergiden
başlayıp her şeyi tehdide dönüştürmekten vazgeçin.
Düzenlemeleri af diye tanıtıyorsunuz.
Arkadaşlar, her yaptığınız düzenlemede
-yapılandırma dediğinizde- zaten kendi tercihlerinizi
kullanıyorsunuz. Geçtiğimiz hafta da tekrar burada turizmle ilgili
konuştuk, erteleme dediniz, faizsiz ertelediniz. Nedense sermaye
sahiplerine her türlü kolaylığı sağlıyorsunuz ama Türkiyede
büyük bir çoğunluğa, mağdur olanlara bir avantaj yok ve sonuç ne
oluyor biliyor musunuz? Giderek daha keyfî bir sürece dönüştüğü için
daha da mağduriyetler çıkıyor. İmar affı dediniz,
hiçbir yere bakmadınız, ufacık bir sallantıda insanlar
yaşamını yitiriyor.
Bakın, tekrar af meselesi. Ya, İnfaz
Yasası ya, burada konuştuk, pandeminin ilk döneminde dedik ki: Gelin
vergiyi konuşalım, gelin ekonomiyi konuşalım. Ya, siz
cinayet işleyenleri, kadın öldürenleri bıraktınız ya. Şimdi,
her gün gazetelerde bir haber çıkıyor. Şimdi, bunu da yaptığınızda
gerçek hak sahiplerine yönelik bir şey yapmıyorsunuz.
Düşüncesinden dolayı insanlar içeride, haber
yaptığından dolayı içeride, gazetecisi, düşüneni,
birçok kişi içeride ve öyle bir hâle getirdiniz ki
Bu kürsüde -Vedat Bey
burada- dün Vedat Bey dedi ki: Siyaset konuşmayalım, teknik mesele;
teknik meseleleri konuşalım. Ya, bu Parlamentoda da siyaset
konuşmayacaksak nerede konuşalım? Vergi siyaset meselesidir.
Vergiyi, parayı siz zenginden almıyorsanız, servet sahibinden
para almıyorsanız, siz siyaseti ondan yana yapıyorsunuz.
Verginin tercihi büyük çoğunluğa katkı sunmaktır. Verginin
tercihi, siz çok kazanandan alacaksınız, büyük çoğunluğa
vereceksiniz. Siz bunu yapmadığınız zaman siyasi
tercihlerinizi başka bir şeye dönüştürüyorsunuz ve teknik mesele
dediğinizde siz yurttaştan uzaklaşmış oluyorsunuz.
Bunun için birçok düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bunu
yapmadığımız zaman biz gerçekten bu ülkede adaleti
sağlayamayız, vergi düzenini sağlayamayız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, pandemi ekonomik kriz
ve halk sağlığı krizine karşı sosyal devlet
ilkesinin önemini cümle âleme göstermiştir. Peki, tek adam rejimi
politikalarını bu sosyal devlet ilkesine uyarlamış
mıdır? Hayır, iktidar, pandeminin başından beri vatandaşlarımızı
yalnız bırakmıştır. Ekonomik destek ve aşı
tedariki konusunda ülkemiz diğer ülkelerin çok gerisinde
kalmıştır. Kur farklarının ve faizlerin yükselmesinin
etkisiyle fiyatlar görülmemiş şekilde artmış, borçlar
ödenememiş, alacaklar tahsil edilememiş, alınan kredilerin geri
ödenmesinde sıkıntılar yaşanmıştır.
Çalıştırdığı personelin ücretini, iş yerinin
kirasını, elektrik, su, doğal gaz giderlerini ödeyemeyen küçük
ve orta ölçekli işletmeler hâliyle devlete olan borçlarını da
ödeyemez duruma düşmüşlerdir. Vatandaşlar pandemi yokken bile
yapılandırmaya başvurup borcunu ödeyemez iken pandemi
dönemindeki 2nci yapılandırma Covid-19un ekonomik tahribatına
çözüm gerekçesiyle tekrar vatandaşın önüne konulmaktadır.
Normalde yapılandırma taksitini ödeyemeyen pandemide nasıl
ödeyecek? Buna bir cevabınız var mı? Yok. Bu bir
yapılandırmayı yeniden yapılandırma teklifidir. Tabii,
yapılandırma işin gerekçesi, araya da matrah
artırımı, vergi artırımı, stok, kasa affı
gibi bazılarının dört gözle beklediği düzenlemeler de
sıkıştırılmıştır. Vatandaşa
doğrudan somut destek vermek yerine borçlanmasını teşvik
eden, bu yolla bütçeye kaynak sağlamayı hedefleyen bu teklifle
vatandaşların -elinde kaldıysa eğer- üç beş
kuruşunu da vergi borcunu ödemede kullanmaları istenmektedir. Vermeye
gelince yok, almaya gelince çok. İktidarın durumu budur.
Değerli milletvekilleri, vergi affı
yapıldığında bu affın, vergisini zamanında
ödeyenleri enayi yerine koymamasına dikkat edilmelidir. Mevcut uygulama
toplumdaki vergi ahlakını erozyona uğratmakta, vergiyi ödememek
olağan ve hatta ödüllendirilen bir durum hâline gelmektedir. Şayet,
iktidarın yapılandırma, daha doğrusu vergi affı
anlayışı vatandaşlarımızın yarasına
merhem olsaydı yedi ay içerisinde ikinci yapılandırmayı
yapmaz, AKP döneminde toplam 10 adet yapılandırma yürürlüğe
konmazdı. Peki, neden derman olmuyor? Esas neden ekonomi yönetiminin
işleyebilir, akılcı, adil çözümler üretmekten uzak
olmasıdır.
Ayrıca, bu kanun teklifi vergisini ödemeyen ile
ödeyemeyeni aynı kefeye koymaktadır. Oysa öncelik borç yükü
altında ezilen ihtiyaç sahipleri olmalıydı. Vergisini ödeyemeyen
ile ödemeyen arasında net bir ayrım yapılmalıydı.
Değerli milletvekilleri, şunu da
sormalıyız: Yapılandırmadan gelecek geliri iktidar nerede
kullanacak? Pandemi sürecinde milyonlarca yurttaş işini kaybetti,
esnaf ise kısıtlamalar kapsamında dükkânını
açamadı. Bu süre içerisinde işçiye kendi fonundan 1.500 TL'lik
açlık ödeneği verildi. Esnafa verilen müjde ise sadece 3-5 bin
liralık hibe oldu. Yapılandırmadan gelecek gelir bu insanlara
mı kullanılacak, yoksa hazine garantili ihalelerin müteahhitlerine
mi, israf harcamalarına mı, mafyaya mı, rüşvete mi
kullanılacak? Niye soruyorum? Çünkü tek adam rejimi ne yazık ki
iktidar, sermaye ve suç çeteleri ilişkilerinin yumak olduğu bir düzen
hâline geldi. Bu, tabii ki bir günde olmadı, çeteleri ülke siyasetinde söz
sahibi hâline getiren ve bildiri yayımlayacak kadar
palazlandırılan uygulamalar, temelinde kamu kaynaklarının
yağmalanması olan bir mafyalaşma süreciyle adım adım
âdeta inşa edildi. Bugün ortaya çıkan, bir kez daha ortaya dökülen
mafya-siyaset-ticaret ilişkisinin yarattığı tahribat
halkımızın geçim ve adalet mücadelesine zarar vermektedir.
Arkadaşlar, kamu kaynaklarının
yağmalanması ne kadar büyük çaplı olursa bu yağmadan pay
kapmak için üşüşenlerin sayısı da o kadar çok
olacaktır. Biliyoruz ki mafya eğer siyasetin ortağı hâline
gelirse ülke düzelmez, bütçe işlemez, adalet yerini bulmaz. Biz de diyoruz
ki: Bu ülkeyi cebinden çok sevenler var, kimse umutsuzluğa düşmesin.
(CHP sıralarından alkışlar)
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Bravo!
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, pandemiyle birlikte borçlular teslim bayrağını
göndere çekmiş gözüküyorlar. Vatandaşlarımızın
bankalara olan borcu 2002den bu yana 142 kat artmış. Bugün borçlu
sayısı 34,5 milyon olmuştur, icra dosyası sayısı
da 23 milyonu geçmiştir. Hiçbir ekonomik iyileştirme mevcut
değilken sicilini temizlemek isteyen vatandaş parayı nereden
bulsun? Bu soruya eğer yanıt bulamazsak daha çok
yapılandırma kanunu yaparız.
Değerli milletvekilleri, TÜİK bu
yılın ilk üç ayında yüzde 7 büyüdüğümüzü
açıkladı. Vatandaş soruyor: Peki, o zaman bizim
payımıza neden bir şey düşmüyor? Dükkânlar kapalı,
kapanan ve devren satılık ilanları almış
başını gidiyor, pahalılık desen milleti canından
bezdirdi ve milyonlar işsiz. Son bir yılda işsizlik ve yoksulluk
rekor seviyelere çıktı, vatandaşın cebi küçüldü.
Başkasının gelirini yükseltmek için çalışan kitleler
yoksullaşırken sermaye sahipleri büyüyor, yandaşlar büyüyor.
Vatandaşın ise sadece borcu büyüyor, cebi küçülüyor. Bu ülkede büyüme
varsa, gelir artıyorsa, her şey güllük gülistanlıksa bu insanlar
neden depresyona giriyor? Neden leblebi gibi milyonlarca kutu antidepresan
kullanıyor? İnsanlarımız neden umutsuzluktan
yaşamlarına kıyıyorlar? TÜİK rakamları ile
gerçekler çok farklı.
Değerli arkadaşlar, hafta
başında seçim bölgem Muğlada, Yatağan ilçemizde sanayi
esnafını tek tek gezdik. Esnaf, bırakın aydan aya, yükselen
enflasyon karşısında günden güne, hatta gün içinde saatlik fiyat
artışından şikâyetçi. Hani, diyorsunuz ya Dolarla mı
maaş alıyorsunuz? Dolarla ne işiniz var? Bütün üretim girdileri
dolarla, her artış esnafımızı daha da kıskaca
alıyor. Bir demir doğramacı esnafımız Şu
gördüğünüz sac levhanın kilosu 15 lira. Sabah ayrı, akşam
ayrı zam geliyor. 20 bin liraya pazarlık yaptığım ve
anlaştığım traktör römork işini
tamamladığımda 30 bin liraya mal oldu. Ben maliyeti
çıkaramıyorum, müşteri de ödemede zorlanıyor. diyor. Bir
marangoz Geçen ay bir tabaka MDFyi 305 liradan aldım, şimdi oldu
440 lira. diyor. Tabii, bu fiyatlar AKP Genel Başkanı, Sayın
Cumhurbaşkanının dün akşamki konuşmasından
önceydi. Biliyorsunuz, dolar konuşma esnasında fırladı. Yedek
parçacı elindeki amortisöre yılda 5 defa zam geldiğini söylüyor.
Boyacısı, kaportacısı, tamircisi, lastikçisi; hangi dükkâna
girdiysek esnaf Varsa birikmişten, yoksa borç biriktiriyoruz. diyor.
Bir hafta önce müşteriye verdiğimiz fiyatın bir hafta sonra
arkasında duramıyoruz. Türkiye hiçbir dönemde bu kadar kötü
yönetilmedi, hiçbir dönemde bu kadar zorluk çekmedik. Borcu borçla öder hâle
geldik. Görüyorsunuz sanayinin hâlini, bitiğiz. Ayrıca, kaç dükkânda
çırak gördünüz? diye soruyor ve feryat ediyor.
Hâl böyleyken vatandaşın sırtına
kambur üstüne kambur bindirmeye devam ediyorsunuz. Geçen hafta akaryakıta
ölçüsüz oranda bir zam yaptınız, şimdi de doğal gaza zam
geldi. Anladık, kasada para bırakmadınız, sata sata
devletin tüm akarlarını yok ettiniz, tek gelir kaynağınız
vatandaşın cebi. Kaşıkla verdiğinizi kepçeyle
alıyorsunuz; sürekli Ver
Ver
insanlarda takat kalmadı, biraz
insaf. Geçenlerde bir sokak röportajında bir vatandaşımız
Bir canımız var, başımıza bela oldu. diyordu.
Dünyanın bütün edebiyatçıları birleşse
halkımızın ruh hâlini, yaşam mücadelesini daha iyi özetleyemezdi.
Bu sözde ifadesini bulan bilgelik onu bu şartlara düşüren iktidara
sandıkta büyük bir demokrasi dersi verecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Girgin.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Tamamlıyorum.
Herkes hak ettiğini bulacak, kimisi gönüllerde
kimisi siyasi tarihin tozlu raflarında.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
tamamlanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz Sayın
Hişyar Özsoyun.
Sayın Özsoy, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, birçok hatip konuştu, temel olarak vergi
sistemindeki yozlaşma konuşuluyor. Aslında yozlaşma
kavramı sadece vergide, ekonomide değil, bütün devlet
kurumlarına sirayet etmiş durumda. Bu son dönemde, malum, Türkiye'de
çeteleşme, derin devlet, derinin derini devlet, birçok şey
tartışılıyor. Bana sürekli olarak
İsmini burada anmak
istemediğim ama bir suç örgütü üyesi olarak Türkiye'de cezaevine
girmiş, bin operasyon yapmakla övünen bir şahsın bir sözünü size
hatırlatmak istiyorum: Konuşursam yani bir tuğlayı
çekersem devlet yıkılır. diyordu; hatırlıyorsunuz
hepiniz. Yani bu nasıl bir devlettir ki bir tuğla çekilince
yıkılıyor? Eğer devlet bir tuğla çekilerek
yıkılacaksa vallahi o devlet hemen yıkılsın.
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Merak
etmeyin, yıkılmaz, yıkılmaz. Öyle bir gerzeklik etmiş
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Türkiyede
yaşayan halklar çok güzel bir devleti, herkese hizmet sunan bir devleti
kolaylıkla kurarlar. Bu ara her zora sıkışan tehdit ediyor:
Bak, beni konuşturmayın. Süleyman Soylunun konuşmasında
da vardı. Peker diyor: Beni konuşturmayın. Ağar diyor:
Beni konuşturmayın. O diyor: Beni konuşturmayın. Eski
Başbakanlar diyor: Beni konuşturmayın. Halktan
sakladığınız nedir? Bu devleti neye çevirmişsiniz siz?
Konuşunca yıkılacakmış.
Kıymetli arkadaşlar, Fehim Taştekin;
kıymetli bir gazeteci. Bu son dönemde biliyorsunuz Peker'in
konuşmaları oluyor, çok ismini de anmak istemiyorum, bir suç örgütü
lideri ama gerçekten, hem muhalefet hem de iktidar için çok ciddi
düşünülmesi gereken bir durum. Yani sadece YouTube izlenme oranlarına
baktığınız zaman insanlar niye bu kadar buna meylediyor?
Sadece iktidar değil muhalefetin de ciddi düşünmesi lazım bu
konuda. Gerçekten, bunu çok samimiyetle söylüyorum, kinaye yok burada. Peker
son yaptığı konuşmasında
Tabii, millet hafta
sonları çekirdek, çerez falan alıyor, bunu bekliyorlar ki vallahi
hafta sonu keyfi millet izlemek için bekliyor. Gerçekten, bu Kurtlar Vadisi
filmini eskiden izlerken derdik: Yahu bu tahayyülü ne kadar
zorlamışlar filan. Bu anlatılanlardan sonra o Kurtlar Vadisi
var ya çok masum kalıyor, gerçekten. Meğerse bunlar oluyormuş,
biz, fukara halkım bilmiyormuşuz. Her bir şey oluyormuşuz
ki
Şimdi bakın, Pekerin
anlatmadığı şeyler
Ben Peker'in anlattıklarına
girmeyeceğim, onlar zaten anlatıldı, anlatmadığı
şeyler var. Son konuşmasında tehdit ediyor, diyor ki: Ben size
SADAT'ı anlatacağım çünkü devleti anlatmayacağım,
devletime zarar gelsin istemiyorum. Hâlâ göz kırpıyor Yarın
öbür gün başkası beni kullanılmış olarak getirecek,
kullanacak. diyor. Belli, yapıyor, görüyorsun, o kadar söylem analizi
yapabiliyoruz ama Pekerin anlatmadığı bazı şeyler
var. Mesele basitçe SADAT'ın ya da birkaç tane işte mafya ya da suç
örgütünün yaptığı kirlilik filan değil. Bu şahsın
anlatmadığı şey, devletin birçok kurumunun sonuna kadar
çeteleştiği, mafyalaştığıdır. Aslında
Peker ne diyor? değil, Peker ne demiyor?a bakmamız lazım. Ne
demiş Peker? Diyor ki: SADAT giderken işte, birkaç tane kamyonun
arkasına da silah falan koydu, götürdü. Ya, MİT Müsteşarı
Biz 2 bin tır silah gönderdik oraya. demişti. 2 bin tır
Kimseden çıt çıkmadı. Bakın, 2011 yılında daha
Suriye savaşının başında Cisr el-Şuğurda
123 Suriye askeri öldürüldüğünde Makine ve Kimya Endüstrisinin
mermileriyle öldürüldükleri ortaya çıkmıştı. CIAyle
birlikte İstanbulda MİT büro kurmuş, Doğu Avrupa ve
Libyadan toplanılan, Suudi parasıyla toplanılan silahları
ha bire Suriyeye gönderiyordu. Türkiye, dünyada ne kadar çete, terörist varsa
bunların Suriyeye aktarıldığı yer olmuştu,
bunlar kayıtlarda.
Peker, SADATı suçlayarak aslında
MİT, Jandarma, TSK'nin hem Suriyede hem Türkiyede içine girdiği
mafya-çete ilişkilerini kapatmaya çalışıyor.
Dolayısıyla, mesele basitçe Pekerin ne dediği değil,
Pekerin aslında ne demediğidir. Buna baktığınız
zaman zaten, siz Türkiyede yaşanan çeteleşmenin
boyutlarını görebiliyorsunuz.
Başkan da çok katı, hiç şey vermiyor.
Son olarak şunu söyleyeyim: Türkiye, en
nihayetinde şu an Heyet Tahrir el-Şama kalkan olmuş durumda ki
Türkiyenin terörist olarak tanıdığı bir örgüttür, BMde,
Amerikada
Türk lirası şu an İdlibde resmî para olarak
maaşlarda kullanılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Mevlüt
Çavuşoğlu buraya geldiğinde kendisine sorduğum zaman,
Efendim, paramız kıymetli. demişti, bu şekilde cevap
vermişti. Neyse mesele çok ama bu yolsuzluk, yozlaşma meselesi sadece
ekonomide değil, devletin bütün kurumlarına sirayet etmiş
durumda. Bununla ciddi anlamda bir yüzleşme gerekiyor diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına ikinci söz talebi
Sayın İbrahim Aydemirin.
Sayın Aydemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İbrahim, söylesen ben
çekerdim seni.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Vallahi
Başkanım, kendi işini kendi yapan bir kadroyuz ve esaslı
işler yapıyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O yüzden kadro
alamadınız, herkes kendi işini yapıyor. Ekip
olamadınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, efendim, Hişyar Beyin
konuşması olmasaydı çok daha farklı bir girizgâhım
olacaktı, değiştiriyorum. Dillendirilmesinden ve dinlenmesinden
müthiş haz duyduğum bir terennüm var, onu burada kayda
geçeceğim:
Tarihi çevir nal sesi, kısrak sesi bunlar
Delmiş Bizansın kalbini mızrakla
Hunlar
Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler
Türkün yüce tarihine binbir zafer ekler. [AK
PARTİ, MHP sıralarından alkışlar; İYİ Parti
sıralarından alkışlar(!)]
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Biz
Kürtüz, vallahi o tutmadı bize.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Arkadaşlar, işte, biz bu bölücü dili reddediyoruz.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Benimki
değil mi? Peki, peki
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Kürt,
Türk bu milletin en esaslı parçasıdır. Biz tek millet
kavramına iman ediyoruz, inanıyoruz. Onun için zaferler ekliyoruz.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Araya da
bir Kürt katsaydın olurdu.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Zaferlere
kilitlenmiş bir kadroyuz, on sekiz yıldır, şurada
aldığımız her karar, yaptığımız her
çalışma zafer niteliğinde olmuştur. Cenab-ı Hakka
şükrediyoruz ve bu kadroyu, şu yaptığımız
çalışma da bunu havidir, bunu içermektedir. Siz çetelere
takılın, çetelerle uğraşın, oraya takılın,
pazar günlerini iple çekin, bekleyin; hikâye bunlar. Beş bin
yıllık bir tarihi olan devletimiz var. Öyle bir tuğla çekmeyle,
bilmem neyle; hikâye. Zirvelere yürüyoruz, Allahın izniyle eskiden
olduğu gibi âleme nizam veren bir ülke pozisyonu alıyoruz. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bununla da iftihar
edin arkadaşlar.
AHMET KAYA (Trabzon) Şiir oku, şiir.
Boş ver!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Bakın, biz burada aldığımız her kararı şuna
göre alıyoruz
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
muhatap olma.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) -
Yarın İndallahda bunların hesabı sorulur, biliyoruz ve
tarihi çevirdiğimizde yarın bunun hesabını soracak millet
parçaları da olacaktır. Tıpkı şimdi, benim kayda
geçeceğim yetmiş yıl önce alınan bir kararı
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bu zarafet dilinde
sizi rahatsız eden ne var Allah rızası için?
Bırakın, lütfen ya, rica ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Çok, çok zarif(!)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Çok zarif
Başkanım, maşallah(!)
BAŞKAN Devam ediniz.
Buyurun Sayın Aydemir.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar
(CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Hadi oradan!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Ya, ezbere
konuşuyorsun. Sen dinle! Dinlemesini öğreneceksin önce. Bırak
Arkadaşlar, bakın, tam yetmiş
yıl önce
VELİ AĞBABA (Malatya) Hadi oradan!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bana bak!
Bağırarak beni susturamazsın!
VELİ AĞBABA (Malatya) Ne yaparsın?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Ama
sürekli bağıran sizsiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Haddini
bil, haddini bil! Cahil adamsın, nadan bir adamsın sen!
BAŞKAN Sayın Aydemir, siz Genel Kurula
hitap edin lütfen.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Dünya
cahili bir adamsın sen!
VELİ AĞBABA (Malatya) Atma.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Senin
ismin anılıyor bunlarla.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İbrahim, muhatap olma ya bunlarla, muhatap olma.
BAŞKAN Sayın Aydemir, lütfen
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Başkanım, sözüm kesildiği için ilave söz istiyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Muhatap olma bunlarla.
BAŞKAN Ben sizin sürenizi bir dakika
uzatacağım kesildiği için.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bravo (!)
VELİ AĞBABA (Malatya) Ne hakla
Başkan, ne hakla?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, hazımsızlık budur işte.
Hazımsızlık budur ve nadanlık budur. Nadan olduğu
için, hamule birikim olmadığı için bunu yapıyor.
BAŞKAN Sayın Aydemir, siz Genel Kurula
hitap edin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Cehaletin
getirdiği şeyler. Bak, burada muhalefetten onlarca sözcü
çıktı, konuştu; şu sıralardan bir tane
hazımsızlık çıktı mı? Yok çünkü bizde birikim
var.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Hadi ya!
Bir tane çıkmadı, doğru!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Biz
buraya millet adına çıkıyoruz, millete
yaptıklarımızı aktarıyoruz elhamdülillah. Millet de
bizi seyrediyor şu anda, hakkı teslim ediyor.
Arkadaşlar, tam yetmiş yıl önce
burada bir karar alınmış, yetmiş yıl önce, 2 Haziran
1941de. Alınan karar ne biliyor musunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hocam, matematiğin
zayıf herhâlde, seksen yıl önce.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Öğreneceksin, sen de matematik öğren, buraya gel, onları burada
konuş.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Toplama
çıkarmayı öğren.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, milletin inancına pranga vurma adına bir karar
alındı. Ezan, kamet orijinalinden terennüm edilirse hapis cezası
kararı verildi. Kim verdi arkadaşlar 1941de? Hangi Hükûmet verdi?
Kim vardı burada? Milletle savaşan bir yapı vardı.
Hazımsızlık buradan. Onun için biz biliyoruz ki burada
aldığımız bir kararın yetmiş sene sonra
sıygasını burada çekenler olur. Öyleyse milletin yüreğini
burada terennüm ederiz. Milletin yüreğinden geçenleri burada kanuni bir
düzleme koyarız. Bundan dolayı da iftihar ediyoruz. Vedat Bey,
Sayın Demiröz; sizinle iftihar ediyoruz, bu yaptığınız
çalışmadan dolayı size teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, bakın, hafta sonu
Erzurumdaydım, 9 ilçe gezdim. Karaçoban, Hınıs, Tekman,
Karayazı, Horasan, Köprüköy, Pasinler; orada insanlarımızla
mülaki olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - Oralarda
bir mizansen üzere yürümedik, esnafla gezerken ortağımızın
gençlik kollarının üyesini alıp esnaf pozisyonuna da
sokmadık.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR(Devamla) -
Başkanım, lütfen, ama böyle yani
Böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN - Söyleyin kayıtlara geçsin ama
teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Arkadaşlar, şunu söylüyorum: Biz mizansen üzere siyaset
yapmıyoruz, sahici yapıyoruz, milletimizle beraber yapıyoruz,
milletimizin çizdiği rota üzere yürüyoruz. Bunun için, yirmi
yıldır, Allah'ın izniyle, millet serencamımızı
biliyor, iktidar yürüyüşümüzü biliyor; ilanihaye devam edecek.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yirmi
yıldır mizansen yapıyorsunuz, tiyatro yapıyorsunuz. Yirmi
yıldır yalan söylüyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) - 2053
hedeflerini de siz göreceksiniz burada, 2071i de göreceksiniz burada.
Hepinize saygı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Aydemir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İktidar hasreti hazımsızlık yapıyor!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, AKBİLci
konuşma, AKBİLci.
BAŞKAN - Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın hatip konuşmacımıza
sataşmada bulunmuştur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bölücü
diyerek ve Siz çetelere takılın. diyerek
O nedenle cevap
hakkı
BAŞKAN - Siz çetelere takılın,
bölücülük değil yani
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bölücü dedi,
ayrıca Çetelere takılın. demek de sataşmadır.
BAŞKAN Bölücü dedi de Siz çetelere
takılın. şey değil.
Buyurun Sayın Özsoy.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Teşekkür
ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, bölücü anlayış derken ben Türk milletinden
bahsediyorum, oraya Kürtü niye koyuyor. Kürt ile Türk ayrı değil, bu
anlayışı reddediyoruz. Böyle bir şey yok
(AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun, Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Arkadaşlar, ben Kürtüm yani bana Türkçü şeyler okumayın. Ben
Kürtüm, onun için söyledim; keşke öyle bir şiir
okusaydınız ben de kendimi içinde bulsaydım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sen
keşke Suriye'ye Amerika'nın gönderdiği silahları
konuşsaydın. Ortaklarınız da buna itiraz etmiyor
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Müsaadenizle, bir
de şunu söyleyeyim: Yani, az önce şu sıralara Efendim, beni
niye konuşturmuyorsunuz? diyen hatip bu. Şu Mecliste en fazla
sataşma yapan
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kime
sataşmışım?
BAŞKAN Sayın Aydemir
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) -
en fazla
bağıran çağıran, ben çok sık gelemiyorum ama
geldiğim zaman, sürekli şuralarda konuşup herkese sataşan
arkadaşımızdır.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kime
sataşmışım?
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Ben şunu
söylüyorum: Kıymetli arkadaşlar, yozlaşmanın bir
bağlamı vardır; maalesef Orta Doğudaki Suriye
savaşı bir, içeride de Kürt meselesinde militarist, milliyetçi bir
noktaya geçme, o tarafa doğru eğilim, bu iki mesele yani içeride
çatışma, gerilim, dışarıda savaş. Türkiyede her
türlü çeteleşme, mafyatik ilişkilerin içinde yeşerebileceği
bir zemin sunmuştur; savaş böyle bir şeydir,
yozlaştırır.
Ben, tek bir örnek verip, gidip yerime
oturacağım. Darbe girişiminden sonra, hepinizin gittiği
Ankara Esenboğadaki VİP salonunun önündeyiz, Adalet ve Kalkınma
Partisinin 3 Grup Başkan Vekili, 3ü tek sıra, 1de muhalefet partisi
-muhalefete yüklenmeyeceğim, şimdi söylemeyeceğim- Grup
Başkan Vekili, suç örgütü liderliğinden ceza yemiş Mehmet
Ağar geldiği zaman hepsinin nasıl selama durduklarını
gördüm kendi gözümle.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Mehmet
Ağar suç örgütü lideri değildir, eski İçişleri Bakanı.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Dedim ki:
Önümüzdeki dönemin kodları kuruluyor burada. Size yemin ediyorum ,her biri
diğerinin önüne geçmeye çalışıyordu elini sıkmak için
ve bu, son beş yıl içerisindeki siyasal iklime damgasını
vurmuş. Sadece şunu söylüyoruz: Savaş, gerilim,
çatışma, militarizm, milliyetçilik, vatan, millet, Sakarya
Arkasından dünya kadar kirlilik yapılıyor ve
meşrulaştırılyor. Bunun vatanseverlikle, yurtseverlikle
alakası yoktur.
Selam, sevgiler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Hişyar Bey, bir defa da hakikati söyleyin lütfen.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerinde İç Tüzük 72ye göre verilmiş, görüşmelerin
devamına ilişkin bir önerge vardır. Önergeyi okutup
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm konuşmalarına
İç Tüzükümüzün 72nci maddesi uyarınca devam edilmesini arz ve
teklif ederiz.
Özgür
Özel Mehmet
Güzelmansur Ahmet
Kaya
Manisa Hatay Trabzon
Deniz
Yavuzyılmaz Orhan
Sümer
Zonguldak Adana
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak öncesinde bir yoklama talebi vardır, onu yerine
getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Güzelmansur, Sayın
Sümer, Sayın Hamzaçebi, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın Kaya,
Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Girgin, Sayın Keven,
Sayın Arık, Sayın Özkan, Sayın Serter, Sayın Barut,
Sayın Ünver, Sayın Yılmazkaya, Sayın Ceylan, Sayın
Ünlü, Sayın Ağbaba, Sayın Başarır, Sayın Emir.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.38
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerindeki görüşmelerinin devamı hususunda
İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önergenin
oylamasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sık
sık yoklamalarımız olacak. Değerli milletvekillerimiz
biliyorum pandemiden dolayı Genel Kurul salonunda bulunmak istemiyorlar
haklı olarak olabilir ama lütfen kulislerden ayrılmayalım. Rica
ediyorum, lütfen
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN - Görüşmelere devam önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi birinci bölüm üzerinde on beş
dakikayla soru-cevap işlemi yapacağız.
Soru işlemine başlıyorum.
Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye on dokuz yıldır
büyümeye ve güçlenmeye devam ediyor.
Seçim bölgem Akdenizin incisi Mersin, inşa
edilen ulaştırma yatırımlarıyla ülkemizin en gözde
ulaşım, enerji ve ticaret merkezinden biri oluyor.
Tarsus-Çamlıyayla Yolu, Silifke-Mut-Gülnar-Aydıncık Yolu,
Çukurova Bölgesel Havaalanı bağlantı yolu, 168 metre ayak
yüksekliğiyle bir teknolojik köprüsü de bulunan Silifke-Mut Yolu,
Mersinin turizm potansiyelini artıran sahil ilçesi Erdemliyi iç
kesimlere bağlayacak Erdemli-Güzeloluk-Ayrancı Yolu, Mersin-Antalya
arasını 40 kilometre daha kısaltacak veya doksan beş dakika
zamandan tasarruf ettirecek Akdeniz Sahil Yolu
Tamamını
sayamadığım tüm projelerde yapım çalışmaları
devam etmekte olup Mersine ulaşımları da rahatlatacak,
cazibesini artıracak çalışmalarımızı
sürdüreceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiye İstatistik Kurumunun
açıkladığı verilere göre 2021in ilk çeyreğinde
Türkiye ekonomisi yıllık bazda yüzde 7 büyüdü. Vatandaşın
refahında geçen yıla göre iyileşme var mı? Yok. Küçük
işletme ve esnaflarımızın durumunda düzelme var mı? Yok.
Hizmet ve turizm sektöründe olumlu gelişmeler var mı? Yok. Ama
açıklanan rakamlara göre Türkiye'nin ekonomisi yüzde 7 büyüdü.
Aylardır kapalı olan küçük esnaf 1 Haziran itibarıyla tam
normalleşme bekliyordu, olmadı; yine belirli ve
sınırlı düzenlemelere tabi olacak.
Göstermelik ekonomik destek paketleri de kimseyi
mutlu etmiyor. Çiftçisi, emeklisi, esnafı, öğrencisi, müzisyeni,
toplumun birçok kesimi feryat ederken Ülke ekonomisi çok güzel, yüzde 7
büyüdük. açıklamaları yapmak halktan kopukluğun, vatandaşın
durumunu bilmezliğin göstergesidir.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Türkiye, coronavirüs salgınına
rağmen, aldığımız tedbirler, verdiğimiz
desteklerle her alanda büyümeye devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu
2021 yılının ilk çeyreğine ilişkin büyüme
rakamlarını açıkladı. TÜİK tarafından
açıklanan verilere göre, Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte beklentilerin
üzerinde, yüzde 7 büyüme gerçekleştirdi. İlk çeyrekteki yüzde 7lik
büyümenin yüzde 56sının net dış talep ve
yatırımlardan oluşması dengeli ve sağlıklı
büyümenin göstergesi oldu. İstihdam oluşturan, gelir
dağılımını iyileştiren ve istikrara odaklanan
politikaları kararlılıkla uygulamamız sayesinde, verisi
açıklanan OECD ülkeleri arasında en fazla büyüyen ülke olurken 2021e
güçlü bir başlangıç yapıldı.
İnşallah zorlu salgın
şartlarını geride bırakarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hep birlikte daha büyük
ve güçlü Türkiye için yeni başarılara koşacağız diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Paylan
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Komisyon Başkanımıza soruyorum: Bunun
bir vergi affı olmadığını söylediniz ama vergi
cezalarının tamamını, verginin aslının da yüzde
50sini affediyorsunuz vergi tespitleriyle ilgili. Bu nasıl vergi
affı değildir Sayın Başkan?
Bir de bu yasa teklifinin pandemiden etkilenen
yurttaşlarımızla ilgili olduğunu söylüyorsunuz
gerekçesinde. Matrah artırımının, kasa affının,
stok affının pandemiyle ne ilişkisi var Sayın Başkan?
Matrah artırımının, vergi adaletini ve vergi
ahlakını da bozacağını düşünüyor musunuz?
Hassaten size soruyorum.
BAŞKAN Sayın Yurdunuseven
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye, 2021 yılının ilk
çeyreğinde yakaladığı büyüme oranıyla Avrupanın
en hızlı büyüyen, OECD ve G20nin ise Çinin ardından en
hızlı büyüyen 2nci ekonomisi konumundadır.
Bütün dünyada etkisini gösteren coronavirüs
salgını ekonomileri de altüst ederken Türkiye ekonomisi
yılın ilk çeyreğinde beklentilerin üzerinde bir şekilde
yıllık yüzde 7 büyümüştür. Büyümede en büyük payı yüzde
25,2yle sanayi üretimi almıştır. Birileri görmek istemese de
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde Türkiye ekonomisi yatırım, istihdam, üretim,
ihracat temelinde emin adımlarla büyümeye devam etmektedir. Bu
gelişmeye katkı sunan Afyonkarahisarlı tüm hemşehrilerime
çok teşekkür ediyorum.
Bu arada hafta sonunda yapılacak ilimizin Güney
beldesindeki seçimlerin hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. Türkiye Belediyeler Birliğinden kanunen gelen araca söz edenler
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin video kayıtlarla sabit
taahhütlerini acaba nereye konduracaklar çok merak ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Güzelmansur
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
dün TÜİK 2020 Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri'ni
yayınladı. Buna göre Hatay ölümlü, yaralanmalı kaza
sayısında 81 il içerisinde 10uncu sırada yer alıyor.
Hatayda ölümlü, yaralanmalı kaza sayısının bu kadar yüksek
olmasının sebebi sürücü hatası değil, Hatayda
Karayolları bölgesindeki yollar ölüm saçıyor. Girin Googlea ölüm
yolu yazın karşınıza en çok Hataydaki yollar çıkar.
Edirneden başlayıp Belenden sonra yapılmayan otoyol,
ısrarla kaçış rampası yapılmayan İskenderundaki
Deniz Er Eğitim Alayı mevkisindeki yol, sekiz yıldır
bitirilmeyen orta refüjü olmayan, uyarıcı levhaları eksik olan
Antakya-Samandağ yolu; bunlar ölüm yollarından birkaçı.
Karayollarına sesleniyorum: Hatayda güvenli
sürüş için ölümlü kazaları, maddi hasarlı kazaları azaltmak
için gerekli yatırımları yapın, Hataya artık hizmet
verin, hizmet!
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Biliyorsunuz
geçtiğimiz günlerde KPSS sınavına yüzde 25 zam
yapıldı. Genç işsizlik oranının yüzde 30lara
dayandığı, asgari ücretin 2.826 lira olduğu bir ülkede
yalnızca sınava girmek 300 lira oldu. Bu insanların birçoğu
açlık sınırının altında. Bu parayı verip
sınava girecekler de sizin damatlardan, kızlardan, akrabalardan yer
kalacak da kalan 3-5 kişilik kontenjandan yararlanacaklar. Önce
canciğer olduğunuz FETÖnün soru sızdırmalarıyla,
sonrasında da mülakatlarınızla haklarını
yediğiniz milyonlar on dokuz yıldır KPSSyi kazanma hayali
kuruyorlar. Şimdi, Zamla, harıl harıl KPSSye
çalışacağımıza ücreti yatırmak için
çalışmamız gerekir. diyorlar. Buna bir son verin artık.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, tüm ülkeler takır
takır aşı yapıyor ama biz hâlâ işin
lafındayız. 11 Aralıkta 50 milyon aşı gelecekti,
altı ay geçti hâlâ tek doz 29 milyon, çift doz 12,5 milyondayız. Her
sıkıştıklarında bir anlaşma
açıklıyorlar ama aşı yok. Ama kime yok? Bu aşı
halka yok, halka. Milyonlarca insan aşı bekliyor, risk
taşıyan milyonlarca vatandaş hastalanıyor ve ölüyor. Peki,
bu durumda saray ne yapıyor? Halkın
sağlığını zerre umursamayan Erdoğan, kendine
3üncü doz aşıyı yaptırıyor. İnsanlar
aşısızlıktan ölürken siz hangi hakla kendinize 3üncü doz
aşıyı yaptırıyorsunuz? Tek adam rejimi hukuktan,
ekonomiden, bürokrasiden, medyadan sonra sağlıkta da kendini
gösterdi; 84 milyon aşısızlıktan batağa sürüklendi,
ölüyor ama sizin keyfiniz yerinde.
BAŞKAN Komisyon
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, tabii, konuya
ilişkin hususlara cevap vereceğim ama geçmişte TÜİKten
sorumlu Bakanlık da yaptığım için TÜİKle ilgili çok
kısa bir şey söyleyeyim. TÜİK son dönemlerde hakikaten çok iyi
kurumsallaşmış, uzman kadroları olan, uluslararası
standartlara uygun iş yapan bir kurumumuzdur, Birleşmiş
Milletlerin Ulusal Hesaplar Sistemine göre, EUROSTATın
standartlarına göre istatistik üretmektedir. Dünyanın bütün
istatistik kurumlarını teknik olarak eleştirebilirsiniz,
bazı eksikler tespit edebilirsiniz ama sistematik bir eksik olduğu
kanaatinde değilim ben. Ulusal hesaplar da zaman zaman metodoloji olarak
gözden geçirilir, yeniden yapılır; bütün dünyada da, Avrupada da,
bizde de. Son dönemlerde böyle bir şey de
yapılmamıştır, metodolojik bir değişiklik de
yoktur. Dolayısıyla, ben doğrusu, büyüme hızıyla
ilgili tartışmaların yerinde olmadığını
düşünüyorum. Fakat genelde siyasette böyle olur; iktidar ve muhalefete
bağlı olarak kim hangi istatistikten hoşlanıyorsa onu
vurgular, TÜİKe referans gösterir, hoşlanmadığı
istatistiklerle ilgili de tereddüt oluşturucu konuşmalar yapar. Ama
şunu söyleyeyim: TÜİK, iftihar edeceğimiz bir kuruluştur,
çok fedakâr çalışanları olan, hakikaten son yıllarda da
uluslararası alanda da tecrübesini paylaşan bir kuruluştur.
Bakan olduğum dönemde dünyanın değişik yerlerinden
meslektaşlar gözden geçirmesi adı altında gelip TÜİKte
incelemeler yapan bağımsız otoritelerin TÜİKe ilişkin
olumlu raporlarını da gayet iyi hatırlıyorum. Bunlar önemli
kurumlar, hep birlikte sahip çıkmamız gereken kurumlar diye ifade
etmek istiyorum.
Sayın Paylanın doğrudan konumuzla
ilgili olan soruları var. Bu bir vergi affı değildir. dediniz
ama aslına af gelen yerler var. diye ifade etti. Şimdi, AK
PARTİ hükûmetleri döneminde, geçmiş on sekiz yılda hiçbir zaman
vergi aslı affedilmedi. Bu genel bir ilke, her zaman korundu vergi
aslı ama cezalarda, diğer birtakım hususlarda düzenlemeler
yapıldı, ödemeler kolaylaştırıldı.
Vergi aslının
azaltıldığı tek bir durum var, o da dava aşamasında
olan hususlar. Şimdi, dava aşamasında olduğu için vergi
aslının ne olduğu ihtilaflı yani daha belirlenmiş
değil. Buralarda da idarelerimiz şöyle bakıyorlar genelde
duruma: İstatistiki olarak baktıklarında, bu davaların,
yüzde 50 civarında idare lehine -kabaca söylüyorum tabii- yüzde 50
mükellef lehine sonuçlandığı görülüyor. Dolayısıyla,
dava aşamasında olanlarda aslından yüzde 50 indirim
yapılarak dava aşamasındaki dosyalarda gündemden kaldırılmış
oluyor. Bunun dışında vergi aslının affedildiği durum
söz konusu değil bildiğim kadarıyla.
Diğer taraftan değerli arkadaşlar,
Pandemiyle ne ilişkisi var? diye sordu yine Sayın Paylan.
Konuşmamın başında da ifade etmeye çalıştım,
pandemi gerçekten tüm dünyada sadece bir sağlık sorunu olarak
yaşanmadı, aynı zamanda bir sosyoekonomik mesele olarak
yaşandı. Uluslararası ilişkilerden siyasete kadar çok
geniş etki yelpazesi olan bir süreçten bahsediyoruz. İşin
sağlık boyutu da var ama bir taraftan farklı birçok farklı
boyutu da var, bu boyutların da yönetilmesi gerekiyor. Etkiler elbette
eşit değil. Coğrafyalar bazında, sektörel bazda etkilerin
farklılaştığını da görüyoruz ama tüm
dünyanın olağanüstü bir durumdan geçtiği de bir gerçek. Bunun ekonomik
etkileri, özellikle de hizmet sektörleri üzerindeki etkileri çok açık.
Sanayimiz belki etkilenmedi, işte, tarımımız kendi
mecrasında gitti ama özellikle hizmet sektörlerinde ciddi bir etkilenme
olduğunu da hep birlikte biliyoruz. Dolayısıyla pandemi
sonrası yeni bir dünyaya gidiyoruz aslında. Henüz tam
şekillenmiş değil tabii, işte, virüsün bu değişik
varyasyonları, mutasyonları vesaire, tartışmaları hep
birlikte izliyoruz ama temenni ederiz ki, tabii, artık böyle
insanlığı tehdit edecek boyutta yeni çeşitler üremesin,
çıkmasın.
Aşılama çalışmalarıyla da
birlikte, bunların yoğun bir şekilde devreye girmesiyle
birlikte, dünya ve Türkiye yeni bir döneme giriyor. Bu yeni dönemin arifesinde
ekonomide, sosyal hayatta, kurumsal çalışmalarda bir anlamda
farklı bir atmosfere doğru gidiyoruz. Ve bu noktada aslında bu
tür yapılan çalışmalar daha anlamlı yani geçmişte
yapılanlara göre bence bugün yaptığımız daha
anlamlı. Her zaman tartışabilirsiniz tabii bu tür düzenlemeler
yapılsın mı, yapılmasın mı diye. Elbette
katılan olur, katılmayan olur ama geçmişle mukayese
ettiğinizde bence bu tür geçiş süreçlerinde bu tür düzenlemelerin
yapılması daha anlamlı diye düşünüyorum.
Vergi ahlakını etkiler mi? Bu, düzenli
uyumu etkiler mi? anlamında sorunuz olmuştu. Kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin düzenlemelerin vergi alışkanlıkları üzerinde
olumsuz etkileri olabileceği genelde değerlendiriliyor. Bununla
birlikte, süresinde ödenmeyen alacakların vergi idaresince cebren tahsil
edildiği dikkate alındığında ödeme kabiliyeti varken
vergi ödememe yolunu seçmek ve icra takiplerine muhatap olarak faaliyetlerinin
kısıtlanmasına razı olmak da pek olumlu bir durum
değil takdir edersiniz ki.
Diğer taraftan, uyumlu mükelleflere yönelik bu
tür düzenlemelerde ödenecek tutarlarda indirim mekanizmaları da gündeme
gelebilmektedir. Nitekim bu teklifte de vergi uyumu yüksek mükelleflerin gelir
ve kurumlar vergisi matrah artırımları sonucunda ödeyecekleri
vergide 5 puan indirim öngörülerek yüzde 20 yerine yüzde 15 oranında vergi
ödemeleri yönünde bir düzenleme yapılmıştır, bunu da ifade
etmek isterim.
Diğer taraftan, başka bazı sorular da
oldu konuşmalarda, onlardan bazılarına vaktim yettiğince
cevap vermeye çalışacağım. Bunları nerede
harcayacaksınız? Bu gelirleri kamu nereye harcayacak? diye bir
arkadaşımızın bir sorusu olmuştu. 2021 yılı
bütçesiyle öngörülen harcamalar ve yine, öngörülen gelirlerin nerelere
harcanacağı zaten Bütçe Kanununda belirlenmiştir. Ayrıca,
Hazine ve Maliye Bakanlığımız 31 Mayıs 2021 tarihinde
kamu maliyesi raporu yayınlayarak yıl sonu tahminlerini kamuoyuyla paylaşmıştır.
Covidle mücadele kapsamında yapılan harcamalar da
ayrıntılı olarak belirtilmiştir burada. Yapılanma
gelirleri de tabii ki bütçe prensipleri çerçevesinde öngörülen harcamalarda
kullandırılacaktır, bunun dışında bir şey
söz konusu değildir.
Diğer yandan, matrah artırımında
bulunan mükellefler hakkında daha önceden başlamış vergi
incelemeleri 2 Ağustos 2021 tarihine kadar sonuçlandırılacak, bu
tarihe kadar bitmezse devam etmeyecektir. Neden böyle bir süre konuldu? diye
bir soru olmuştu. Vergi incelemesi, belli bir süreç gerektiren bir
inceleme. Bu süreç altı ay
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
1inci maddesinin (1)inci fıkrasının (h) bendinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki (ı) bendinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
ı) 1163 sayılı Kooperatifler
Kanununa göre kurulan sulama kooperatiflerinin ve 8/3/2011 tarihli ve 6172
sayılı Sulama Birlikleri Kanununa göre kurulan sulama birliklerinin
tarımsal sulama faaliyetlerinden kaynaklanan alacaklarından, vadesi
30/4/2021 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla geldiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan
asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin feriler,
Emine Gülizar
Emecan Necati
Tığlı Süleyman
Girgin
İstanbul Giresun Muğla
Ömer
Fethi Gürer Mehmet Akif
Hamzaçebi Cavit
Arı
Niğde İstanbul Antalya
Alpay
Antmen Bedri
Serter
Mersin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Bedri Serterin.
Sayın Serter buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan teşekkür ederim.
Yine, yeniden bir yapılandırma teklifiyle
karşı karşıyayız. Bu yapılandırma biraz
böyle yakışıklı bir kelime ama esasında af tabii ki.
Af olduğu zaman yaralanıyor insanlar, yapılandırma
olduğu zaman biraz daha yakışıklı bir kelimeyle
karşı karşıya kalıyoruz.
Bu teklif iktidarınızın
getirdiği 11inci yapılandırma teklifi. Yine birilerinin kasada
para yok diye düğmeye bastığı bir teklif.
Sınıfta kaldığınız, yönetemediğiniz bir
Covid-19 sürecinin ağır sonuçlarına, kanayan yaraya pansuman
yapmaya devam ettiğiniz bir teklif maalesef. Ama şunun altını
özellikle çizmek istiyorum: Bu kanunda birçok noktada yapılandırma
olmakla beraber Covid-19 sürecinde on binlerce yurttaşa, kâğıt
toplayıcılarına, işportacılara, restoranda
çalışan karı koca insanlara, kahvelere, evine ekmek götürmek
zorunda olanlara kestiğiniz idari para cezalarına
yapılandırma yok. Bu maddede Covid-19 alacaklarının
yapılandırma dışı tutulması
yanlıştır, hakkaniyete aykırıdır. Ancak OHAL
kapsamında uygulanabilecek yasakları vatandaşlara
karşı keyfî cezalar hâline dönüştüren iktidarınız
lebalep kongreler düzenleyip vaka sayılarını
arttırdığında kendilerine hiçbir ceza kestirmemektedirler.
Adaletin olduğu gibi verginin de mülkün temeli olduğu
anlayışıyla bugünlere gelen bir ülkede hukuksuz uygulamanız
nedeniyle halkın devlete güveni kalmadı. Vergisini zamanında
ödeyerek devletini ayakta tutan bir halkın bugün getirildiği nokta
maalesef ki burası. Ayrıca ülke olarak on beş aydır ciddi
bir ekonomik daralma ve işsizlikle karşı
karşıyayız. İnsanlarımızın işi yok,
cebinde parası yok ve kredi batağına saplanmış
durumdalar ve siz Kasa boş. diyerek, 30 Nisan 2021 öncesine kadar
birikmiş borçlarını öde. diyerek iki gün öncesine kadar
dükkânlarını açamamış esnafımızın,
işsiz kalmış vatandaşımızın yakasına
yapışıyorsunuz. Bu maddede belirtilen 30 Nisan 2021 tarihi de
neden 31 Mayıs 2021 olmamakta? Bu kanun teklifi nedeniyle de iktidar
döneminizde vergi tahsilatı oranlarının düştüğünü,
buna da öngörüsüz ve plansız olarak ortaya koyduğunuz sürekli ve
bitmeyen yapılandırma kanunlarının neden olduğunu
söylemek isterim. Dolayısıyla, acilen disiplinli ve adaletli bir
vergi sistemine dönülmek mecburiyetinde.
Bu kanun teklifine dair bir başka sorun
noktası şu: Komisyondan çıkan metinde Matrah veya vergi
artırımında bulunulması, bu Kanunun yayımı
tarihinden önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ile
takdir işlemlerine engel teşkil etmez. Ancak, artırımda
bulunan mükellefler hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve
takdir işlemlerinin, 2/8/2021 tarihine kadar
sonuçlandırılamaması hâlinde, bu işlemlere devam edilmez.
Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili
tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri dikkate alınmaz. denmektedir. Bu
ifade, kanunun yayımı tarihinden önce başlanılmış
olan vergi incelemelerinin devamı anlamına gelmektedir; bu da ciddi
bir adaletsizliği ortaya koymaktadır, bu nedenle
değişikliğe gidilmesi gerektiği açıktır. Kanun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yapılan incelemelerin
tümünün bitirilmesine ilişkin bir ifade bu kanun teklifi maddesine
eklenmelidir. Şunu da belirtmek isterim: Sahte fatura ve kaçakçılıkla
ilgili, şirketlerin inceleme süreçlerinin herhangi bir tarih
sınırlaması olmadan devam etmesinde fayda olacaktır.
Siz bu yeni yapılandırma teklifini
sunarken ben de en son çıkardığınız
Yapılandırma Kanunu kapsamında kimler başvurmuş ve
kimler ödeme yapabilmiş diye bir baktım; her 10 mükellefin sadece
2sinin yapılandırma için başvurduğunu, 1inin ise
yapılandırma taksitini ödeyebildiğini gördüm. Bu nedenle, önce
gerçekleri görelim, sonra düzenlemeleri ortak akılda yapalım. (CHP
sıralarından alkışlar) Siz de bu kanunları getirerek
kasanızın hiç kapanmayan deliğini kapatmayı düşünmeden
önce, pandemi döneminde sayıları 10 milyonu aşan
işsizimizin tüzel-gerçek kişi ayrımı nedeniyle
verdiğiniz kısıtlı hibelerden yararlanamamış 300
bine yakın esnafımızın sesini duyun. Bu sesi
duymazsanız çok açık ki kendini tekrar eden yapılandırma
maddeleriyle ve ekonomik bir buhranın yaşandığı bir
dönemde istenilen geliri elde edemeyeceksiniz, bu tedaviyle hastayı
iyileştiremeyeceksiniz.
Adil bir yargı sisteminin yeniden
kurulması sosyal ve ekonomik adaletsizliğin ortadan
kaldırılması, tepeden inme kanun tekliflerinin halka
dayatılmaması çağrısı yapıyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 1inci maddesinin birinci fıkrasına
(h) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (ı) bendinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
ı) Özel radyo ve televizyon
kuruluşlarınca ödenmesi gereken ve 30/04/2021 tarihi itibarıyla
vadesi geldiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla ödenmemiş olan; 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanun gereğince yıllık brüt reklam gelirlerinden alınan %5
oranındaki payı asıllarının tamamı ile bu
alacaklara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi feriler,
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Muhammet Naci
Cinisli
Adana Konya Erzurum
Hayrettin
Nuhoğlu Behiç
Çelik
İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Muhammet Naci Cinislinin.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, AK
PARTİ iktidarınca en sonuncusu daha yedi ay önce çıkarılan
yapılandırma kanunlarının dokuzuncusu. İstisna
olması gereken bu uygulama, çökertilen ekonomi yüzünden AK PARTİnin
rutini hâline geldi. Üzerinde söz aldığım maddenin en dikkat
çekici bentlerinden bir tanesi stok affının getirilmesine
ilişkin. İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer
almayan demirbaşlar ile kayıtlarda yer aldığı hâlde
işletmede mevcut olmayan stokların bilançolar üzerinde düzeltilmesi
amaçlanıyor. Düzeltme neticesinde hesaplanacak miktar üzerinden
vergilendirmenin yapılması öngörülüyor. Son on yılda 6 kez, son
beş yılda neredeyse her sene ve son yedi ayda 2nci kez
çıkartılan yapılandırma kanunlarıyla 2000li
yılların başlarında yüzde 90ın üzerinde olan vergi
tahsilat oranı 2020de yüzde 80e geriledi. Çok sayıda
yapılandırma kanunu çıkarılmasına rağmen kamu
alacakları tahsil edilemiyor. Buna mukabil devletimizi yönetenlerin
hesapsız harcamalarının boyutu büyüdükçe büyüyor. 2011den bu
yana çıkan yapılandırmalarda tahsilat oranları yüzde 50den
bugün yüzde 8e gerilemiş durumda. Bu azalmanın sebebi ekonominin
kötü durumu kadar, iktidara olan itimadın da kalmamasıdır.
Görüştüğümüz kanun teklifinin ne kadar bir kamu geliri
sağlayacağı, ekonomiye etkisinin ne olacağı
değerlendirildi mi? Bu tür verileri içeren bir etki analizi
yapıldı mı? Komisyon görüşmeleri sırasında alacak
tutarlarına ilişkin bazı bilgiler verilse de ne kadar tahsilat
olabileceğine ilişkin bir veri paylaşılmadı.
Sayın milletvekilleri, teklif gerekçesinde
belirtilen pandemi şartları artık gerçekleri gizlemeye yeterli
gelmiyor. Ülkemiz ekonomisindeki yapısal sorunlar pandemiyle sadece daha
da derinleşti. Yapısal sorunları aşacak ekonomik reformlar
hayata geçirilmeden, ülke ekonomisi istikrarlı, kalkınma hedefli bir
büyümeye yönlendirilmeden içinde bulunduğumuz ekonomik kriz giderilemez.
Üzülerek ifade etmeliyim ki yapısal reformlar gerçekleşmeden pandemi
bitse de ekonomik kriz sonlandırılamaz. Ekonomik reformların
hayata geçirilmesinde yaşanan gecikme günlük vergi affı gibi
çözümlerle affettirilemez. Borcuna sadık milletimizin derdine -geçici çare
gibi gözükse de- sadece aflar çare değil. En başta devlet masraf
kısmalı, milletimize her gün yeni vergi yükleri yüklememeli, efektif
yatırımlara yönelmeli. Malum ayrıcalıklı ak elitist
şirketlerin vergileri silinirken göstermelik yapılandırmalar
devletimizin itibarını zedeliyor, milletimizin güvenini
sarsıyor. Nisan ayında çıkarılan Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunla çiftçilerimizin yalnızca Tarım
Kredi Kooperatiflerine olan borçları çok yüksek faiz oranlarıyla
yapılandırılmıştı. Görüşmekte olduğumuz
kanun teklifinde de çiftçilerin kamu bankalarına olan
borçlarının kapsam dışında tutulmasına
karşıyız. Teklife çiftçi borçlarıyla ilgili bir madde
eklenmeli. Çiftçilerin bankalara olan takipteki borçlarının
yapılandırma kapsamına alınmasına ilişkin,
Komisyonda reddedilen önergemizin Genel Kurulca kabul edilmesini istirham
ederim. Üretimde çeşitli zorluklarla karşı karşıya
bırakılan, geliri düşen, geçinmekte güçlük çeken, üstüne bir de
borç yüküyle mücadele edene çiftçilerimize nefes aldırılmalı.
Çiftçimizin içinde bulunduğu girdabı,
yaşadıkları mağduriyeti, topraklarına küstürülmek
istenmelerini ülkemizin önde gelen tarım kentlerinden biri olan Hatayda
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener
Hanımefendinin konvoyunu durduran soğan üreticilerimizden de
dinlemek tarımın stratejik önemini bilen her birimizi derinden üzdü.
Pandemi sürecinde daha da artan maliyetler,
düşen alım gücü, yüksek enflasyon ve kredi borçlarının
ağır yükü altında kalan çiftçilerimizin daha büyük zorluklar
çekmesinin önüne geçilmeli; bu hem sosyal devletin sorumluluğu hem de gıda
arz güvenliğinin sağlanmasının gereğidir. Tarımı
çökertme operasyonuna bir tuğla daha eklemeyelim lütfen.
Sözlerimin sonunda, kuraklıktan çok muzdarip
olan ülkemizde kuraklık kadar çiftçimize zarar veren bir hususun daha
altını çizmek isterim. Memleketim Erzurum ve Doğu Anadolu
Bölgesinin genelinde yaşadığımız zamansız don
kuraklıkla birleşince mahsule çok büyük zararlar verdi. Çiftçimizin
ve bölgemizin yaşadığı bu büyük sorunu yüce Meclisimizin
dikkatlerine sunarım. Tarım ve Orman Bakanlığı
yetkililerinin bu soruna eğilmelerini hemşehrilerim ve bölgem
adına rica eder Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinde yer alan kanun hükümleri
ibaresinin kanunun hükümleri şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Filiz
Kerestecioğlu Demir
Mardin Gaziantep Ankara
Kemal
Peköz Zeynel
Özen Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Adana İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Filiz Kerestecioğlunun.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede
2020de 833 milyar vergi toplanmış. Toplanan verginin
yaklaşık yüzde 70ini KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler
oluştururken sadece 8 milyar 248 milyonu yani yüzde 5i beyana dayalı
gelir vergisinden elde edilmiş. Yani olması gerekenin tam tersi
uygulanmakta. Vergi sistemindeki adaletsizlik gelir dağılımındaki
adaletsizliği de alabildiğine pekiştiriyor. Hem dolar
milyarderlerinin hem de yoksulların sayısı her geçen yıl
artıyor. Yoksulların sayısı artıyor diyoruz ama
aslında yoksulların da değil, açlık
sınırının altında yaşayanların
sayısı artıyor, yoksulların bile değil gerçekten.
Defalarca asgari ücretten alınan vergi muaf
olsun dedik ancak bunu hâlâ öneriyoruz ve kabul etmiyorsunuz. Mayıs 2021
itibarıyla -bazı rakamlar vermek istiyorum- net 2.825 lira olan
asgari ücretten aylık 492 lira tutarında vergi alınıyor.
Ya, bu sizin bir akşam yemek paranız -aylık 492 lira vergi
alınıyor- hatta 2.825 liradır aslında yemek paranız
muhtemelen. Faturalarda doğal gazdan yüzde 18 KDV; elektrikten Enerji
Fonu, TRT payı, vergi, KDV olmak üzere yüzde 20 oranında vergi; sudan
ise yüzde 40 oranında olmak üzere atık su, çevre temizlik, KDV gibi
kalemlerden vergi alınıyor. Şimdi bu tüketim vergileri de hesaba
katıldığında asgari ücretliler yılın tam yüz
yirmi iki günü vergi ve diğer kesintiler için çalışıyorlar,
asgari ücretliler yılın tam yüz yirmi iki günü vergi ve diğer
kesintiler için çalışıyorlar. Reva mı bu? Hakikaten
umurunuzda mı, artık merak da etmiyorum.
Şimdi, asgari ücretten vergi almaya devam
edilirken asıl toplanması gereken vergiye ise altı ay içinde
2nci kez af getiriyorsunuz. Pandemi krizinde dar gelirli
yurttaşların, emeğiyle geçinenlerin, işçilerin,
işsizlerin, zor durumda olan esnafların, küçük işletmelerin;
bunların vergilerinin ve cezalarının silinmesine tabii ki bizim
itirazımız olmaz ama sizin yaptığınız bu 150
milyarlık vergi cezasının büyük çoğunluğunun
yandaşlara ait olduğunu biliyoruz; bu silinecek olan vergi
cezasının.
Şimdi, Cumhurbaşkanının övüne
övüne bitiremediği 1 milyon 300 bin esnafa verileceği söylenen hibe
hepi topu 4 milyar lirayken, büyük çoğunluğu sermayeye,
yandaşlara ait olan 150 milyar liralık vergi cezasının
affı adaletsizliğin boyutunu gösteriyor. Kimin vergisi affediliyor?
5li çetenin vergisi affediliyor. Cengiz, Kolin, Makyol, Kalyon ve Limak
inşaat şirketlerine son on yılda toplam 128 defa vergi indirimi
yapıldı. Seviyorsunuz bu rakamı: 128; Anayasa maddeleri 128, 128
milyar dolar ve burada da 128 defa vergi indirimi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Nerede
yazıyor ya, nerede?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Onu siz biliyorsunuz, ben nerede olduğunu bilmiyorum,
soruyorum Nerede 128 milyar dolar? diye.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok böyle
bir şey ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Herkes soruyor ama biz bilmiyoruz cevabını.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yok böyle
bir şey, yok! Allah Allah!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Evet, sizi bu 128ler götürecek sanıyorum.
Vergi sistemindeki adaletsizlikten bahsederken tüm
paralarını vergi cenneti olarak adlandırılan ülkelere
kaçıranları da unutmayalım. Bağımsız bir ağ
olan Tax Justice Network, geçtiğimiz yılın sonunda Türkiyeden
bu ülkelere kaçırılan vergi miktarının 2,6 milyar dolar
olduğunu açıkladı. Bu ülkelerin başında Malta geliyor.
Mesela, bugünlerde çokça konuştuğumuz Bodrum Yalıkavak
Marinanın; hani Mehmet Ağarın Ben olmasaydım oraya mafya
çökerdi. dediği marinanın -yönetim kurulunda- sahibi de aslında
Maltada paravan bir şirket. Aynı şekilde,
Yıldırım ailesinin, tabii, Maltada ve Hollandada kayıtlı
30 kargo gemisinin ve 150 milyon avroluk gizli servetinin olduğunu yine
Hollandanın NRC gazetesi haber yaptı. Bu arada Türkiyedeki
şirketlerinin adı da Derin Denizcilik. Gerçekten çok derin
işler, Venezuelaya maske ve kit götürme işleri derin işler.
Evet, siz kendinize gelemezsiniz ama bu halkın
yoksulluğu sizi kendinize getirecek diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime otuz
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.33
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
2nci maddesinin 7nci, 8inci, 9uncu ve 10uncu fıkralarında yer
alan 30/04/2021 ibarelerinin 31/05/2021 olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Emine Gülizar
Emecan Mehmet Akif Hamzaçebi Cavit Arı
İstanbul İstanbul Antalya
Necati
Tığlı Ömer
Fethi Gürer Süleyman
Girgin
Giresun Niğde Muğla
Alpay
Antmen Mehmet
Güzelmansur
Mersin Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Güzelmansurun.
Sayın Güzelmansur, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben bu konuşmamda
vatandaşın gündemine değineceğim. Vatandaşın
gündemi hayat pahalılığı, gıda enflasyonu
almış başını gidiyor. Vatandaşın
sofrasındakiler her geçen gün eksiliyor, insanlar yatağa yarı aç
yarı tok giriyor ama aynı zamanda çiftçinin ürünü de para etmiyor.
Çiftçi ürettiğini maliyetinin altında yok parasına satıyor.
Çiftçi ürününü zararına satarken, çiftçi hacizle icrayla
boğuşurken, çiftçi toprağına küsecek kadar zarar ederken
sebze meyve niye bu kadar pahalı? Burada bir terslik yok mu? Bu konuda
zaman zaman tartışmalar oluyor. Tarlada 1 lira olan pazarda,
markette niye 10 lira? diye Aracılar suçlanıyor, halciler
suçlanıyor, pazarcılar suçlanıyor ama asıl suçlu
iktidardır, iktidarın yanlış politikalarıdır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ben size
gerçekleri bir örnekle anlatacağım: Seçim bölgem Hatayda,
bereketiyle ünlü Amik Ovası'nda soğan hasadı zamanı.
Tarlada 35 kuruş olan soğanı vatandaş en az 2,5 liraya
alıyor yani 8 katı fiyattan alıyor. Neden? Amik Ovası'nda
toplanan soğana, İstanbulda hale gidene kadar bakın hangi
maliyetler ekleniyor: Hatay'dan yola çıkan soğan yüklü bir tır
İstanbul haline kadar İskenderun-Ceyhan Otoyolunda 13 lira,
Pozantı Otoyolunda 15 lira, Emirlik çıkışından
sonraki otoyolda 32 lira, yapmakla övündüğünüz Ankara
çıkışına kadarki Niğde Otoyolunda 380 lira, Ankara
çıkışı Bolu arasında 85 lira, Bolu'dan İstanbula
kadar 150 lira, zorunlu olarak kullandığı Yavuz Sultan Selim
Köprüsüne de 214 lira ödüyor. Sadece otoyol, paralı yol, köprü maliyeti
toplamda 900 lira yapıyor. Buna gidiş dönüş mazot
parasını ekleyelim -hani, geçen hafta ÖTV'sine yüzde 100 zam
yaptığınız mazot 1.000 kilometrelik yolda tüketilen 400 litrelik
mazot, AdBlue maliyeti 3.600 lira- sadece paralı yol, akaryakıt
maliyeti yaklaşık 4.500 lira. İşte, tarlada 3 kuruşa
satılan sebze meyveyi vatandaş niye 8 katı, 10 katı
paralara alıyor; bu sorunun cevabı işte burada. Otoyol, köprü,
tünel geçiş ücretleri, pahalı mazot sebze meyve fiyatını
arttıran en büyük kalemlerdir. Tabii, burada toplama, çuvallama, tır
şoförünün ücreti, sigortası, yemek parası gibi maliyetler de var
ama bunlar zorunlu maliyetler, bunlara yapacak bir şey yok.
İşçi, şoför, emekçi çalışacak, parasını da
alacak. Ama burada bir siyaset değişikliği yapılabilir.
Devlete ve müteahhitlere giden otoyol, köprü, tünel kullanım ücretleri,
sebze meyve nakliyesi yapan araçlardan alınmayacak denilebilir. Sebze
meyve taşıyan araçların kullandığı mazot ÖTVden
muaf tutulabilir. Çiftçinin mazotu ÖTVden muaf tutulabilir. Bu,
vatandaştan yana, üreticiden yana bir siyasi tercih olur; iyi olur,
hayırlı olur. Ancak, yirmi yıllık AKP iktidarının
bugüne kadar vatandaştan yana, üreticiden yana böyle bir tercihi
olmadı; tercihini hep müteahhitten yana kullandı. İktidar, kendi
yanlış politikaları nedeniyle oluşan bu maliyetleri görmek
yerine ne yaptı? Fiyatı arttığında depo bastı,
patatesi, soğanı yakaladı.
Değerli arkadaşlar, bunlar göstermelik
tedbirlerdir; işe yaramadı, vatandaş da anladı bunun böyle
olduğunu. Bu noktada şu hususu belirtmeliyim: Soğandan örnek
verdim, soğana Hataydan İstanbula gidene kadar bindirilen
maliyetleri anlattım. Bu bir örnektir, yoksa şu anda çiftçi
soğanı hasat edemiyor, hasat etmeden tarlasını sürüyor
çünkü soğanın dönüm maliyeti 3.500 lira, çiftçiye verilen para 500
lira. Maliyetinin yedide 1i fiyatına niye toplasın, niye
çuvallasın? Çiftçi, en azından bir iki maliyetten kurtulurum diye
tarlasını hasat etmeden sürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Güzelmansur.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Bitirmedim, bir
dakika ek süre verin lütfen.
BAŞKAN İlave süre vermiyorum Sayın
Güzelmansur.
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin birinci fıkrasının b) bendinde yer alan %50si
ibarelerinin %40ı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Arslan
Kabukcuoğlu
Adana Konya Eskişehir
Muhammet Naci
Cinisli Behiç
Çelik
Erzurum Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Arslan Kabukcuoğlunun.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ülkemizde 1924 yılından bu tarafa 47 adet
vergi affı çıkartılmıştır. Ülkemizde vergi
mükelleflerinin bir yılda incelenme ihtimali yüzde 1,45tir yani vergi
mükellefleri üzerinde idarenin, vergi idaresinin yeterli bir kontrolü yoktur.
AK PARTİ döneminde ise toplam 15 adet vergi kanunu
çıkartılmış bulunmaktadır.
Vergi affının çıkartılması
vergi borcunu ödeyen, ödemesini yapmış olan vatandaş için bir
haksızlık; ödemesini yapmamış olan bir vatandaş için
ise avantaj yaratır duruma gelmiştir. Bir mükellefin tabiriyle,
vergisini ödeyenler kendilerini aldatılmış olarak
görmektedirler; bu şekilde tarif etmektedirler.
Ülkemiz için vergi mevzuatını tarif
edeceksek delik deşik bir mevzuat demek gerekir. Vergi affı
mevzuatı temize çıkmaya hazır, birtakım yanlış
uygulamalara yakasını kaptırmış, buradan mağdur
olmuş vergi mükelleflerini bu borçtan kurtarıcı, onun devlete ve
vergi mükellefliğine yaklaşımını,
bağdaşmasını artırıcı bir uygulama olmak
yerine bazı insanlara çıkar sağlayan bir uygulama hâline
gelmiştir.
Günümüzde ülkemizde uygulanmakta olan vergi
çalışmalarının hiçbir vicdani huzuru getirici yanı
yoktur. Mükellef olarak ben ilk defa 2003 yılında -rahmetli
Sayın Unakıtan zamanında- bir matrah artırımı
uygulamasıyla karşı karşıya kalmıştım,
o zaman dediler ki: Şu kadar vergi matrahınızı
artıracaksınız. Al külah ver takke belli bir noktada
anlaşılıyor ve siz orada tahakkuk eden vergiyi ödüyorsunuz.
Böyle bir durumu uygulamak için bir vergi mevzuatına gerek yok, bu
şekilde bir vergi affına da gerek yok. Hiç olmazsa ismi olan, cismi
olmayan bir kavramla uğraşmaktansa daha iş bitirir şekilde
vergi tahsilatı yapılmış olacaktır. Bu tarz vergi
toplamayla adalette, eğitimde, devlete sadakatte, kısaca toplum
nazarında devlet itibar kaybeder ama bir miktar da para toplamış
olursunuz.
Vergi olmadan devletin olmayacağını
biliyoruz. İlk çağlardan beri hükûmetler fonksiyonlarını
yerine getirmek için vergi toplamaktadırlar. İlk defa 1215
yılında kralın aşırı vergi toplamasını
sınırlandırmak için bu şekilde vergi mevzuatı
hazırlandığını biliyoruz. Yeni Çağda ise vergi
mevzuatı bir bilim dalı hâline gelmiştir. Şu gerçek ki
geçen beş yüz yıl içeresinde ülkemizde tam bir mevzuat ve vergi
kültürü oluşmamıştır. Verginin nereye
harcandığı, adaletli bir şekilde toplandığı
bilinirse, harcamalar şeffaf olursa vergisini ödeyenler huzur içerisinde
mükellefiyetlerini yerine getirebilirler. Örneğin kamu-özel iş
birliği adı altında milyarlarca doları yirmi beş
yıllığına, otuz yıllığına
borçlanırken -bu işler verilirken- Hiçbir şekilde
vatandaşın cebinden para çıkmayacak. denilip ve daha sonra
devlet bu paraları ödemekte zorlanırsa vatandaşların, vergi
mükelleflerinin devlete karşı bağımlılıkları
ve onlara olan güvenleri, itimatları ortadan kalkmış
olacaktır. Bunun yerine, söylenen neyse, tahakkuk eden neyse bu verginin
tam ödenmesi, zamanında alınması ve bu şekilde ödeyenlerin
huzur içinde olması, ödemeyenlerin de bu işten kaçış,
kurtuluş olmadığını bilmesi, vergisini ödemesi
beklenen ve olması gereken bir uygulamadır ama biz Türkiye
Cumhuriyetinde, maalesef, bunu tam olarak gerçekleştiremiyoruz.
Mükellefler nazarında güvenilirliğini kaybeden devlet vergi
toplamakta zorlanacak sonra da can havliyle, işportacı tavrıyla
ne toplarsa ona razı olacak. Biz biliyoruz ki bu tür
yapılandırmalar sonunda tahakkuk edilen vergi ancak beklenenin yüzde
10-15i kadar olmaktadır. Böylece devlet olma, devlet olma
fonksiyonlarını layıkıyla yerine getiremeyecek,
sakatlanacak ve peş peşe bu vergiler birbirini takip edecektir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde yer alan
"itibarıyla ibarelerinin "itibari ile şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Musa
Piroğlu
Mardin Gaziantep İstanbul
Kemal
Peköz Zeynel
Özen Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Adana İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Musa Piroğlunun.
Buyurun Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, son on yıl içinde Cengiz Holdingin 30, Kolinin 36, Makyolun
24, Kalyonun 19, Limakın 19 adet vergisi silindi ama küçük esnafa
gelince ama küçük köylüye gelince ama para cezası verilmiş yoksul
işçiye gelince devlet vergi silmiyor. Devlet onların vergilerini borçlandırmaya
ve bu borcu yapılandırarak tahsil etmeye niyetleniyor. Oysa siftah
yapamadığı için Mersinde intihar eden esnafın,
yoksulluktan geçinemediği için Mersinde intihar eden inşaat
işçisinin, işsizlikten Denizlide intihar eden gencin, Yozgatta
traktörüne haciz geldiği için kalp krizinden ölen çiftçinin talebi borç
yapılandırması değil, onların bir tane talebi var.
Küçük esnaf borçlarının silinmesini; elektrik, su
borçlarının yok edilmesini, vergilerinin silinmesini bekliyor. Çiftçi,
haczin kaldırılmasını; kredi kurumlarına, bankalara
olan borçlarının silinmesini ve mazottan, tohumdan, ilaçtan
alınan ÖTVnin kaldırılmasını bekliyor.
İşçiler, asgari ücretten verginin kaldırılmasını,
insanca yaşayacak ücretin verilmesini bekliyor. Ve işsizler,
çalışabilmek için mesai saatlerinin altı saate indirilip
işçilerin çalışacağı bir ortamın
yaratılmasını bekliyor ama bu iktidar çoğunluğunun
bunu verme şansı yok. İşçiden, esnaftan, yoksuldan oy alan
bu iktidar ne yazık ki tekellerin, ne yazık ki zenginlerin, ne
yazık ki yandaşların çıkarlarını savunuyor ve
bütün çabaları onlara vergi affı çıkarıp devletin bütün
vergisini yoksula, çalışana yıkmak oluyor.
Ezgi Mola, sanatçı; tecavüzcü, genç bir
kadının ölümüne sebep olmuş, bu yüzden mahkemede yargılanan
Uzman Çavuş Musa Orhanın serbest bırakılmasını
kınadı ve Yazıklar olsun! dedi ve sırf bunu dediği
için hakkında dava açıldı. Ben buradan diyorum ki bu ülke
halklarına: Ezgi Molayı yalnız bırakırsak yazık
bize olsun ve esas yazık katillerle, tecavüzcülerle, mafya
bozuntularıyla omuz omuza gezen, kol kola gezen bu iktidara, bu
iktidarın çoğunluğuna olsun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sana
olsun!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Yazık olsun
çünkü Pekerin anlattıklarını dinlemiyorsunuz, iyi dinleyin.
Peker'in anlattıkları sizin hikâyenizdir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
hikâyen.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas)
İşiniz gücünüz film.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Peker sizin
yolsuzluğunuzu, Peker sizin çürümüşlüğünüzü, Peker bu devleti
nasıl bir suç örgütü hâline getirdiğinizi anlatıyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Terör
örgütüne bak, PKKya bak.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas)
İşiniz gücünüz tiyatro, film.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Ve ben buradan,
bu ülkenin halklarına, işçilerine, yoksullarına seslenmek
istiyorum: Susarak, beddua ederek, Twitter'dan, sosyal medyadan kınayarak
bu pisliği temizleyemezsiniz.
İşçinin hakkını alması
için, yoksulun hakkını alması için, çiftçinin ölmemesi için bu
tekel düzeninin, bu zengin iktidarının yıkılması
gerekiyor. Bu mafya düzeninin, bu suç örgütünün ortadan
kaldırılması gerekiyor. Ve bunu yapacaksak bu pisliğin
kaynağına bakmak zorundayız. Mehmet Ağar, Korkut Eken,
Engin Alan, 93ün, o kanlı katliamların, yargısız
infazların, köy boşaltmaların, kirli savaşın ve
narkoekonominin mimarları
Ve bugün onları konuşuyoruz. Bu
şu anlama geliyor: Bugün bu pisliği örenler, Kürtlere karşı
kanlı bir savaştan besleniyorlar. Ve biz Kürt sorununda demokratik
bir çözümü sağlayamazsak, biz Kürt halkıyla demokratik, adil bir
barışı sağlayamazsak bu Hükûmet gider, başkası
gelir ama bu mafya düzeni yerinde kalır. O yüzden enerjimizi ve gücümüzü
bu mafya düzenini kovmaya harcamalıyız.
Biliyorum, korkuyorsunuz ama korkunun ecele
faydası yok.
Nazımın yarın ölüm yıl dönümü,
3 Haziran 1963. Nazımla bitireyim: Hiçbir korkuya benzemez
halkını satanın korkusu. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Elitaş.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri nedeniyle İç Tüzük 160/3e
göre kınanmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, konuşmacı AK PARTİ Grubuna hitap ederek bu devleti
suç örgütü hâline getiren iktidar mensupları
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Aynen öyle
yaptınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Aynen öyle
yaptınız. diye şimdi de ifade ediyor.
İç Tüzükün 160/3üncü maddesi gereğince
kınanmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Peki.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerini bu şekilde itham etmek, hiçbir milletvekilinin
hakkı değildir. Onun için lütfen, 160/3üncü maddeyi işleme
almanızı tavsiye ediyorum.
BAŞKAN Tutanakları isteyeceğim,
ondan sonra da ara vereceğim. Grup Başkan Vekillerimizle
değerlendirip ona göre kararımı bildireceğim size.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Evet, 3üncü madde üzerinde ikisi
aynı mahiyette olmak üzere 3 adet önerge vardır. İlk
okutacağım iki önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
3üncü maddesinin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
(1) Bu Kanunun yayımı tarihi
itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava
açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen,
resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük
vergilerine ilişkin tahakkuklarda; vergilerin/gümrük vergilerinin
%40ı ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı
yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;
bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla
vergilerin/gümrük vergilerinin %60ı faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari
para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının
tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu Kanunun yayımı tarihi
itibarıyla gümrük vergilerine ilişkin gümrük yükümlülüğü
doğmuş ve idari itiraz süresi geçmemiş veya idari itiraz
mercilerine intikal etmiş bulunan tahakkuklar hakkında da bu
fıkra hükmü uygulanır.
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Güler Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Necati
Tığlı Özgür
Ceylan Alpay
Antmen
Giresun Çanakkale Mersin
Süleyman
Girgin
Muğla
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Muhammet Naci
Cinisli
Adana Konya Erzurum
Behiç
Çelik Bedri
Yaşar Aydın
Adnan Sezgin
Mersin Samsun Aydın
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Özgür Ceylanın.
Buyurun Sayın Ceylan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz yasa teklifi bir vergi affı düzenlemesidir.
Esnafımızın, iş adamlarımızın çok zor günler
geçirdiği bu dönemde bir af tabii ki olumlu olacaktır ancak burada
esas önemli olan konu ülkemizdeki vergi adaletsizliği nedeniyle son
dönemde kronikleşen vergisini ödeyememe durumudur. Kuşkusuz ki gelir
dağılımındaki adaletsizlik bu sorunun nedenlerinden
biridir.
Türkiye'de dolaylı vergilerin toplam vergi
geliri içindeki payı çok yüksektir. Toplam vergi gelirinin yarıdan
fazlası ÖTV ve KDVden oluşmaktadır. Maaşlı
çalışanlar yani ülkenin emekçi kesimleri, maaşlarından
kesilen vergilerle vergi yükünü şirket sahiplerinden çok daha fazla
omuzlarında taşımaktadırlar. 2020 yılında tahsil
edilen 158,8 milyarlık vergi gelirinin yaklaşık 85 milyarı
ücretli çalışanlar tarafından ödenmiştir. Otomobilden,
yakıttan, alkol ve sigaradan, oyun konsollarından, cep telefonundan,
tabletten, bilgisayardan alınan vergilere yapılan zamlar nedeniyle
sade vatandaş, gerçek gizli vergi rekortmeni konumuna gelmiştir. Bu
durum, ülkemizde gelir adaletsizliğini tetiklerken AKP döneminde bir
Türkiye gerçeği hâline gelen zenginin daha zengin, fakirin daha fakir
olması durumuna yol açmıştır.
Vergi affı geçici bir çözümdür. Sürekli af
çıkararak vergi sistemini sulandırmak yerine esnafı, iş
insanlarını vergisini ödeyebilecek duruma getirecek reformları
gerçekleştirmek gerekmektedir. Vergi dilimleri yeniden gözden geçirilmeli,
vergisini düzenli ödeyen mükellef ödüllendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, maalesef ki 2002
yılından beri ülke yönetiminde bulunan iktidar, yalnız vergi
sistemini değil, toplumun bütün dengelerini altüst etti. Pandemiyle
birlikte kendini derinden hissettiren ekonomik yoksulluk artık ekonomik
kriz sınırlarına ulaşmıştır. Türkiye düpedüz
bir ekonomik buhran yaşıyor, ülke yangın yeri. Emeğiyle
geçinen işçi, toprağına alın terini akıtarak üretim
yapan ve pandemi dolayısıyla devletten hiçbir yardım alamayan
çiftçi perişan. Dostlar alışverişte görsün diye verilen 3-5
kuruşluk destekle ayakta kalmaya çalışan esnaf da perişan.
AKP iktidarının yarattığı düzende 5li çete servetine
servet katarken, saraya yakın kadrolar üçer, beşer maaş
alırken insanımız hızla fakirleşiyor, çoluk
çocuğunun karnını doyurmak için ya borçlanıyor ya da
tasarruflarını tüketiyor.
Değerli milletvekilleri, yurttaş elinde
cep telefonu günaşırı e-Nabız sistemine giriyor Acaba bize
de aşı çıktı mı? diye sorgulama yapıyor;
çoğunlukla sonuç hüsran. Ancak 12 milyon 600 bin kişinin 2nci doz
aşısı yapılabildi fakat AKP Lideri Erdoğan 3 doz
aşı oldum. diyebiliyor. Vatandaşın aşıya
erişemediği, canıyla cebelleştiği bu ülkede 55 milyon
kişi aşı beklerken Cumhurbaşkanı 3üncü doz
aşısını olabiliyor. Bu nasıl halktan kopuk bir yönetim
anlayışıdır?
Bütün bunlar sürerken, işleyen bir hukuk düzeninde
işgal ettikleri koltuklarda bir dakika dahi duramayacak kişilerin
ülke gündemini nasıl meşgul ettiklerine tanık oluyoruz. Bir
tarafta bir suç örgütü liderinin ifşaları, diğer tarafta, ona
cevap verirken kendinden önce bakanlar dâhil yol arkadaşlarını
itham eden İçişleri Bakanının suçluyu gizleyen
açıklamaları; bir tarafta, yenilir yutulur cinsten olmayan, pudra
şekeri rotası oluşturma iddiaları ve diğer tarafta,
iddianın muhatabı eski Başbakanın iddialar
karşısında torunlarını dahi
inandıramayacağı maske ve test kiti yardımı
açıklamaları var. Cumhuriyetin kurucu lideri, ebedî
Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürke hakaret eden sözde imama
tepki vermeyen, dinlerken imamı ağzı açık bir şekilde
dinleyen bir Genel Başkan var. Her şeyden de önemlisi, tüm bu olup
bitenleri Sihirbaz Mandrakenin illüzyon şovunu izler gibi izleyen
cumhuriyet savcıları var.
Konuşmamı sonlandırırken,
yapılacak ilk genel seçimlerde Türkiye'nin bu kötü gidişe Dur!
diyeceğine ve aydınlık güzel günlerin önünü açacağına
olan inancımla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği
gibi, bu, vergiyle ilgili getirdiğimiz 9uncu yasa teklifi. Bundan
altı ay önce de yine 8inci yapılandırmayı yaparken -yani
7256 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun- yine bu kürsüde
demiştim ki: Altı ay geçmez, siz yeni bir teklif getirirsiniz. O
zaman da söylemiştik Hiç olmazsa bu matrah artışı gündeme
gelsin, onu ilave edelim. demiştik ama aradan altı ay geçti
ilaveleriyle beraber gündeme geldi.
Şimdi, maalesef ne acı ki burada Pandemi
koşulları nedeniyle bu borçları
yapılandırıyoruz. diyoruz ama pandemi yasaklarından
kaynaklanan cezalar bu yasa teklifinde yer almıyor. Yani, burada bir tezat
var ama hâlâ bir şey kaybetmiş değiliz çünkü hepimiz gördük ki
kongrelerde, belli merasimlerde, cenaze namazlarında
vatandaşlarımızdan daha fazla bu ülkeyi idare eden insanlar bunu
ihlal ettiler. Ama hiç olmazsa bu yasa teklifiyle de onların bu
haklarını iade etmiş oluruz diye düşünüyorum.
Bu yasa teklifi diyor ki, dava konusu olan
alacakların yüzde 50sini ödeyin, helalleşelim. Zaten bu dava
konusunda davaya müracaat edenlerin, bununla ilgili mahkemeye gidenlerin önemli
bir kısmı kazanmak ümidiyle, kazanacağını
düşünerek bu müracaatlarını yaptılar. Ama bizim bir
önerimiz vardı, demiştik ki: Hiç olmazsa bu maddeyi biraz daha uygun
hâle getirmek için yüzde 35ini -yani yüzde 50sini değil de- ödemek
şeklinde değiştirelim. En azından bu konuyla ilgili bir
adım atmış oluruz diye düşünüyorum.
Tabii, bunun dışında Sayın Grup
Başkan Vekilimizle de toplantı öncesinde görüşmüştük.
Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen on yıl, on
beş yıl, yirmi yıl, devletin belli vergi ve sigorta
alacakları oluştu, o şirketler bugün hayatta değil.
Hepimizin bildiği gibi zaten Türkiye'deki mevcut ekonomik şartlardan
dolayı son on yıldaki ilk 500deki şirkete
baktığınız zaman son beş yılda yüzde 10unun,
15inin, 20sinin gittiğini, aşağı düştüğünü
görürüz. Türkiye'nin devasa şirketleri gerek aile içi meselelerden gerekse
farklı sebeplerden dolayı çoğu iflasın eşiğine
gelmiş ve onların mirasçıları bu borçları ödemekten
çok uzakta kalmış, şirketlerin varlığı ve de
ailenin ticarete devam etme yükümlülüğü ortadan kalkmıştır.
Buradan biz diyoruz ki tarihte geriye doğru gidebiliriz, on yıl, on
beş yıl, yirmi yıl, bilemiyorum, bu takvime bir bakalım.
Nasıl bankalar tahsil edemediği alacakları belli firmalara yüzde
10, yüzde 15 neyse satarak bu yükümlülüğü bilançolarından
çıkarıyorlar, Sayın Başkanım, biz de en azından
on beş yıl geriye gidip
İflas masalarında ama devletin
resmi evrakları üzerinde borçlu görünen bu şirketlerden bu
paraların tahsili mümkün değil yani yedi sülalesini de çağırsanız
mümkün değil. Hiç olmazsa bunlarla ilgili de bir çalışma
yapılır, Bakanlık yetkilileri burada, bunun süresini onlar da
tespit edebilirler. En azından bu şirketlerin hem isimleri yaşar
hem bu şirketlerin veliahtlarının çoğu da bu
borçlarından dolayı ülke dışında ticaretlerine devam
ediyor, ülkede şahısları adına bu borç yüklerinden
dolayı ticaret yapmaları mümkün değil. En azından devlete
de muhakkak yine bir gelir olur, yüzde 10u denir, yüzde 5i denir, ne
tahsil edilebiliyorsa. Yani bunun tahsili mümkün değilse de bu da bir
çözümdür, bu yük de bir şekilde devletin üzerinden kalkar. Gruplar
arasında böyle bir mutabakat sağlanırsa bu konuya sıcak
baktığımızı ben bu kürsüden ifade etmek istiyorum.
Çünkü hepiniz bakıp gördüğünüz zaman Türkiyede yüz yıllık
şirket yok, yüz yılını tamamlayıp ikinci, üçüncü
kuşağa devredilen şirket sayısı maalesef bir elin
parmakları kadar değil. Dolayısıyla, bunların
devamındaki en önemli problem de vergi ve SSKden kaynaklanan borçlar.
Artık bunlar verasetle merasetle çözülecek gibi değil. Bunlarla
ilgili de bir kanun çalışması yapılırsa, geriye
doğru on yıl, on beş yıl, yirmi yıl neyse bir rakam
tespit edilir, belli oranda da bunun tahsiline gidilirse hem Maliyenin
üzerinden ciddi bir yükü kaldırmış oluruz hem de bu şirketlerin
veliahtları veyahut da bu şirketlerin çoğu mirası
reddediyor, Biz borçları ödeyemeyiz. diyor, bu da bir çözüme
kavuşturulur diye düşünüyorum. Bu konuyla ilgili yapılacak her
türlü çalışmaya da katkı vereceğimi buradan ifade ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan itibarıyla
ibarelerinin itibarı ile şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Pero
Dundar Kemal
Peköz Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Mardin
Adana
İzmir
Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen
Gaziantep
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz talebi
Sayın Serpil Kemalbayın.
Buyurun Sayın Kemalbay. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
ağır bir pandemi döneminden geçtiğimiz şu günlerde, dünya,
çoklu krizlerle uğraşıyor ve ekonomik kriz bir yandan, pandemi
krizi bir yandan, öğlen konuştuğumuz iklim krizi bir yandan,
bütün bu sorunlarla boğuşmaya çalışıyor ve çözümler
aramaya çalışıyor. Bizde ise bütün bu sorunlar, aslında
halının altına süpürülerek, hiç konuşulmadan,
tartışılmadan, palyatif çözümlerle her şey çok güzelmiş
gibi anlatılmaya çalışılıyor ve böyle önümüze şu
anda olduğu gibi -bazı alacakların
yapılandırılması gibi- yasa teklifleri geliyor.
Şimdi, Türkiyede vergi sistemi zaten bozuk,
vergi adaleti yok. Peki, bu, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Teklifi bu
konuda hangi derde çare üretiyor? Hiçbir derde çare üretmiyor. Vergiler
kimlerden alınıyor diye baktığımızda, vergiler
yoksullardan alınıyor, vergiler işsizlerden alınıyor,
göçmenlerden alınıyor, memurlardan, emeklilerden, işçilerden
alınıyor. Nasıl? İşte, dolaylı vergiler yoluyla
ki Türkiyede en çok vergi dolaylı vergiler üzerinden alınıyor
ve öte taraftan işçiler, memurlar daha maaşlarını almadan,
kaynağından kesinti yapılarak bu vergileri ödüyorlar. Peki
Sermaye sınıfı, zenginler, rantiyeler vergi ödüyor mu? diye
baktığımızda, onlar vergi ödemiyorlar. Türkiyede toplanan
bütçenin çok küçük bir parçasını vergi olarak ancak sermaye
kesiminden alıyoruz. İşte, bugün buraya gelen bu paket, vergi
yasa teklifinde olduğu gibi muafiyetler hep bu sermaye kesimi için
sağlanıyor. KDV ve ÖTVlerle ve bunun gibi gelire duyarlı
olmayan yöntemlerle halk vergilendiriliyor, vergi sultası altında.
Oysa yapılması gereken şey, az kazanandan az, çok kazanandan çok
vergi almak. Hele böyle bir dönemde, pandemi koşullarında, iklim
krizi koşullarında küçük ölçekli çiftçinin banka borçlarını
silmekten tutalım da Tarım Kredi Kooperatiflerinin
borçlarını, sulama kooperatiflerinin, sulama birliklerinin
borçlarını silmek gibi çeşitli önlemler alınması
gerekirken, esnafa doğrudan destekler yapılması gerekirken,
güvencesizlere, işsizlere, ev işçisi kadınlara, ev
kadınlarına, yoksullara doğrudan destekler yapılması
gerekirken tekrar zenginler daha da zenginleşsin diye bu kanun teklifleri
geliyor.
Sözlerimin bu kısmında da Gezi
direnişine selam göndermek istiyorum. Pink Floyd var, bu efsanevi bir
grup; onun kurucusu Roger Waters şöyle demişti: Kendi kaderini tayin
etmek için, demokrasi için, kadın özgürlüğü için ne zaman biri ayağa
kalksa, sokaklara çıksa dünyanın geri kalanı ona borçludur. Biz
de halkın hakları için, demokrasi için, kadınlar için,
işçiler, emekçiler için, doğa için ayağa kalkan Gezi
direnişçilerine borçluyuz. O yüzden Gezi'de yaşamını
yitiren bütün canlarımızı burada saygıyla anıyorum.
Bugün Mehmet Ayvalıtaşın anması
vardı. Mehmet Ayvalıtaşı da burada saygıyla
anıyorum, onun nezdinde bütün kayıplarımızı
anıyorum.
Gezide yaşamını yitiren
yoldaşlarımızla, arkadaşlarımızla ilgili
-cezasızlık verildi, cezasızlık politikası izleniyor-
adalet sağlanmadı. 11 kişi yaşamını yitirdi, 8
bin kişi yaralandı, ne yazık ki bugüne kadar adalet
sağlanmadı. Yine, sözlerimi beş yıldır cezaevinde
tutuklu bulunan İdris Balukenin şu sözleriyle bitireyim: En
yoğun sisin dağılması bile, hafif bir rüzgârın
kararlı bir ıslığına bakar. O rüzgâr
halkımızın bağrındadır.
Saygılar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
4üncü maddesinin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere
ilişkin olarak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce
başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan
vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun
matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı
kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından
sonra tarh edilen vergilerin % 40ı ile bu tutara gecikme faizi yerine bu
Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu
tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin
bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi
aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın % 10'unun;
ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde
yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini
izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde
altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi
aslının % 60'ının, vergi aslına bağlı
olmayan cezalarda cezanın % 90'ının, vergilere bu Kanunun
yayımı tarihine kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına
bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
Şu kadar ki bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde belirtilen süre içinde tebliğ edilen ihbarnameler için bu
madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin anılan bentte belirtilen
süre içerisinde, başvuru süresi otuz günden az kalmış ise otuz
gün içinde başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek
tutarların ilk taksitini 9 uncu maddenin birinci fıkrasının
(b) bendinde belirtilen sürede, izleyen taksitleri ikişer aylık
dönemler halinde 6 eşit taksitte ödemeleri şartıyla maddeden
yararlanılır.
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Necati
Tığlı İsmail
Atakan Ünver Alpay
Antmen
Giresun Karaman Mersin
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmail Atakan Ünverin.
Sayın Ünver, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Cumhur İttifakı partileri kendilerine soru
sorulmasını pek sevmiyor ama yapacak bir şey yok,
iktidarsanız muhalefet soracak siz de cevap vereceksiniz. Bu sorulardan
kaçış da yok, hesabını vermeden kurtuluş da. Mesela,
millet işsizlikten kırılırken istediğini
alamıyorum diye babalar çocuğunun yüzüne bakamazken hatta bu sebeple
intiharlar yaşanırken haramzade beslemelerinizin üç beş
koltuğu var. Sırf koltukla kalsalar iyi, üçer beşer de
maaşları var. Bu hak mı, adalet mi, insaf mı ey iktidar
sahipleri? diye sormayacak mıyız?
Siz Nerede? sorusunu da sevmiyorsunuz. Biz yine de
sormaya devam edelim, iktidara oy veren vatandaşlarımız da
şahitlik etsin. Cebindeki son para 12 lirayı eşine
bıraktıktan sonra kendisini evinin balkonundan bırakarak intihar
eden 3 çocuk babası Fedai Kuşçu nerede? Mersin Mutta, günlerdir
siftah yapamadan dükkân kapattığını söyleyip Oğlum
bitmiş. Beni affet. diye paylaşım yaptıktan sonra evinin
önünde kendini asarak intihar eden kokoreççi Murat Gümüş nerede?
Kıyamet günü Diyarıdiclede kurdun kaptığı kuzunun
hesabı bile Hazreti Ömerden sorulacakken yoksulluk, yokluk sebepli bu
intiharların vebalini üzerinde taşıyan yöneticiler nerede? Çorlu
tren kazasında minicik bedeni paramparça olan 9 yaşındaki
Oğuz Arda Sel nerede? Ona böylesi bir ölümü reva gördükleri hâlde hesap
vermekten kaçınan yetkililer nerede? Darbe gecesi yakalanıp
salıverilen FETÖ darbesinin kilit ismi Adil Öksüz nerede? Bilmem kaç klasör
dosyayla İadesini istedik. dediğiniz FETÖ elebaşısı
nerede? Yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüdük. diyorsunuz,
madem büyüdük, emekliye, memura, işçiye bu büyümeden vermeniz gereken
refah payı nerede? Yılda kişi başına düşen 8.500,
4 kişilik bir ailenin payına düşen 34 bin dolar millî gelir
nerede? Dünyada oyun kuruyoruz, dosta güven, düşmana korku veriyoruz.
diyorsunuz ya, 1,5 milyar dolar kapora verip alamadığımız
F-35ler nerede? Amerikaya kızınca Rusyadan 2,5 milyar dolar verip
aldığımız S-400ler nerede? 5li çeteye milyar dolarlar
akıtırken 50 milyon dolar yatırım
yapamadığınız için bedavaya peşkeş
çektiğiniz Tank Palet Fabrikasında iki yılda üretilip Türk
ordusuna teslim edilecek 250 millî tank nerede? Bakanlığına
kendi şirketinden dezenfektan satan,
başdanışmanını bayi yapan ya da bayisini
başdanışman yapan Bakan nerede? Mafyadan ayda 10 bin dolar alan
siyasetçi nerede? Bu arada, unuttum sanmayın, hesabını
veremediğiniz Merkez Bankasının 128 milyar doları nerede?
Kendisine soru sorulmasını sevmeyen Genel Başkanınız
krizde yalnız bıraktığı millete Helalleşelim.
diyor. Biz de muhalefet olarak Demokrasilerde helalleşme olmaz,
hesaplaşma olur, getirin sandığı hesaplaşalım.
diyoruz. Bu, dış güçlerin ağzı. diyorsunuz. Başka
bir şey diyoruz, trolleri harekete geçirip Darbe iması. diyorsunuz.
Muhalefet ne yapacak? Sussun mu istiyorsunuz? Bu yaklaşımın
demokraside yeri yok. Bu olsa olsa pudra şekerinin etkisidir. Pudra
şekerinden uzak durmakta fayda var diye düşünüyorum.
Vicdan duygusunu kaybedene vicdansız, ar
duygusunu kaybedene arsız, edep duygusunu kaybedene edepsiz, ahlak
duygusunu kaybedene ahlaksız denir. Bir de yüzsüz var ama bu ifade az önce
saydıklarıma benzemiyor yani yüzünü kaybedene yüzsüz denilmiyor.
Yönettiği Bakanlığa fahiş fiyatla dezenfektan
sattıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi pişkin
pişkin davrananlara, bir de ona sahip çıkanlara yüzsüz deniliyor.
17-25 Aralık oldu FETÖ diyerek işin
içinden sıyrıldınız. Şimdi ise bir bakanın
bakanlığı ile şirketi arasında kurduğu hem etik
dışı hem de Ceza Kanununa göre açıkça suç olan ticari
ilişkiyi bazıları utanmadan, sıkılmadan savunuyor.
Yapana Yaptı. demek, gereğini yapmak çok mu zor? Bir atasözümüz
Hırsız başkasının malını yedim zanneder ama
yediği aslında kendi namusudur. der. Tüyü bitmemiş yetimin
hakkını savunmak Meclisimizin görevidir. Yetim hakkına göz
koyanlara gereğini yapmamak ise suça ortaklık etmektir. Doğru,
yanlış her şeye sahip çıkan trol aklıyla ülke
yönetilmez. Meclisimiz kendisine yakışanı yapmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Sarp Sınır Kapısında bekleyen
nakliyat firmalarının transit geçiş belgesi sorununa
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Türki Cumhuriyetlere açık tek kapımız olan Hopadaki Sarp
Sınır Kapısında 90 kilometreyi bulan bir kuyruk
oluştu. Orada uluslararası nakliyat yapan
tırcılarımız, şoförlerimiz çok büyük bir eziyet
çekiyorlar. Bunun sebebi: Kazakistanın Dozvola olarak
adlandırılan Transit Geçiş Belgesi sürelerinin dolmasından
dolayı bu konuda bürokratik engeller çıkarması. Ticaret ve Dışişleri
Bakanlarının bu olaya bir an önce müdahale etmesi gerekiyor. Biraz
önce konuştuğumuz ve tahmin ediyorum tüm partilerden
milletvekillerimize ulaşan yolda kalmış
arkadaşlarımızın bazıları on dört gündür orada,
tırlarının içinde mahsur kalmışlar. Ayrıca, bu
tırlarda bekleyen ürünler Türki Cumhuriyetlerdeki çok sayıda
ihtiyacı karşılayacak ürünler, böyle de bir sorun var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireyim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buradan,
Dışişleri Bakanlığının ve Ticaret
Bakanlığının bir an önce harekete geçmesini,
Dışişleri Bakanımızın ve Ticaret
Bakanımızın bir an önce Kazakistan Hükûmetiyle görüşerek bu
sorunu çözmesini bekliyoruz. 90 kilometreyi bulan kuyruk ve orada çekilen ızdırap
gerçekten tırcılarımıza, şoförlerimize reva
değildir; yardımlarını bekliyoruz Bakanlıkların.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin (2)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere
ilişkin olarak iştirak nedeniyle kesilecek vergi ziyaı
cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 25'ini birinci
fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödemeleri durumunda cezanın
kalan % 75'inin tahsilinden vazgeçilir.
Züleyha
Gülüm Pero
Dundar Mahmut
Toğrul
İstanbul Mardin Gaziantep
Kemal
Peköz Zeynel
Özen Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Adana İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Züleyha Gülümün.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Yine iktidarın
bir borç yapılandırma yasasıyla karşı
karşıyayız. Tam 9uncu af yasası ya da borçları
yapılandırma yasası ama şunu düşünmek gerekiyor:
9uncu kez çıkarılmış olması aslında neyin
göstergesi? Bu borçların ödenemez hâle geldiğinin göstergesi. Zira,
on dokuz yıllık AKP iktidarının sonucunda gelinen nokta
artık insanların borçlarını ödeyemez hâle gelmiş
olması. Orta sınıflar yoksullar kervanına
katılırken yoksullar daha da yoksullaştı. Elbette ki
iktidarın erkek egemen politikaları en fazla kadınları
yoksullaştırdı ve yoksulun en yoksulu da şu an
kadınlar.
On dokuz senedir devletin yani halkın
kaynaklarını, doğayı talan eden bir iktidarla
karşı karşıyayız. Bütün kasaları
sıfırladınız, şimdi Yeni kaynaklar nasıl
buluruz? onun derdine düşmüşsünüz. Halktan vergileri
toplayalım. diyorsunuz, bu arada pandemi bahanesiyle binlerce,
milyarlarca liralık cezalar kesiyorsunuz, bunları af kapsamına
alma gibi bir derdiniz yok, zira paraya çok ihtiyacınız var
anlaşılan ama kimin için? Sermaye grupları için, saray için ve
Kürt halkına yönelik yürüttüğünüz savaş için bu paraları
toplamak istiyorsunuz.
Kaynağa ihtiyacınız var,
anlıyoruz ama siz de şunu anlayın: Halkın size verecek bir
parası kalmadı; tam tersine halktan para toplamak yerine; esnaftan,
çiftçiden, yoksullardan para istemek yerine pandemi döneminde,
yarattığınız ekonomik kriz döneminde halkın olan
parasını halka vermeniz gerekiyordu. Borçlandırma değil,
yapılandırma değil, bütün borçların silinmesi gerekiyordu;
bu da yetmiyor, devlet desteğinin sağlanması gerekiyordu; hem de
öyle dostlar alışverişte görsün mantığıyla
değil, 3-5 kuruş vererek değil, gerçekten hayatlarını
idame ettirebilecek gerçek bir desteğin esnaf için, çiftçi için, küçük
işletmeler için, işçiler için, emekçiler için sağlanması
gerekiyor.
Bu ülkede vergi zaten her zaman adaletsizdi, ülkenin
bütün vergi yükü emeğiyle çalışan halkın
sırtında. Maaşı cebine ulaşmadan vergisi kesilen
emekçiler bir de bunun üstüne dolaylı vergiler ödemek zorunda
kalıyor. Halka reva görülen bu iken sermaye sınıfının
milyon dolarlık vergi borçlarından bir yandan indirim
yapıyorsunuz, bir yandan siliyorsunuz; o da yetmiyor, iktidara
geldiğiniz ilk günden itibaren ihalelerle, özelleştirmelerle, vergi
indirimleriyle bu kesimlere büyük ayrıcalık
sağladınız; büyük sermaye gruplarına, bir de yanlarına
yandaş sermaye gruplarını eklediniz, yeni sermaye grupları
yarattınız. Bu sınıf imtiyazlı
kılınırken alın teriyle çalışan halk vergi yükü,
borç yükü altında ezilmeye devam etti. Bu ekonomik krizde, bu pandemi
krizinde asgari ücretten vergi almayın. Sermayeden yana ekonomik
politikalarınızla özellikle son on yılda ülkeyi yalnızca
tüketime dayalı, üretmeyen, yabancı sermayeye ve dışa
bağımlı hâle getirdiniz. İstihdam alanı
sağlamadığınız gibi, güvencesiz
çalıştırılmanın,
sendikasızlaştırmanın, keyfî işten
çıkarmaların önünü açtınız. Yabancı sermayeye Gel.
derken şunu diyordunuz: Ülkede ucuz iş gücü var, istediğiniz
gibi bir durum. Gelin, iş gücünü sömürün. Pandemi sürecinde halkı
açlıkla ya da virüsle baş başa bırakıp ekonomik
kaynakları yandaşlara, çetelere
aktardığınızı çok iyi biliyoruz.
Şimdi, bir kısmi açılmadan
bahsediyorsunuz ama on beş aydır bu ülkenin müzik, eğlence, sahne
sanatları alanında çalışan pek çok kişisi
açlıkla, yoksullukla karşı karşıya. Tiyatrosunu,
sinema salonlarını kapatmak zorunda kaldı sanatçılar,
enstrümanlarını satmak zorunda kaldı, kimisi çaresizlikten
intihar etti. Kararnamelerle aç-kapa yaptığınız halk,
belirsizlikten ve çaresizlikten ne yapacağını bilemez bir borç
batağında debeleniyor.
Sabaha uygulanmak üzere akşam karar
alıyorsunuz. Kafeler, barlar, lokantalar hazırlık zamanı
bile bulamadan Ertesi gün açılacak. diyorsunuz. Tıpkı Millî
Eğitim Bakanının akşam 20.40ta Yarın okullar
açılıyor, yüz yüze eğitim var. diye açıklama yapması
gibi. İnsanlarla dalga mı geçiyorsunuz? İnsanlara gözlerinizi,
kulaklarınızı öylesine kapatmışsınız ki
artık görün, duyun diye Meclis kapısına gelip intihar
girişiminde bulunuyorlar. Geçenlerde Dikmen Kapısında bir
kişi intihara teşebbüs etti ama siz bunu da görmezlikten geldiniz.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, 128 milyar dolar
nerede? Merkez Bankasındaki para nereye gitti? diye soranlara Halk bunu
soramaz. diyorsunuz. Halk kendi parasının nereye gittiğini
sormayacak da neyi soracak? Ne yaptığınızı, ne
söylediğinizi dahi bilmiyorsunuz artık çünkü iktidarda kalmak
dışında, kendi bekanız dışında başka
düşündüğünüz hiçbir şey kalmamış, bu nedenle de
sorularınız bile artık kabul edilebilir değil. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
4üncü maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan yüzde 50si
ibaresinin yüzde 40ı yüzde 50sinin ibaresinin yüzde
60ının ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs Muhammet Naci
Cinisli
Konya Trabzon Erzurum
Behiç
Çelik Bedri
Yaşar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Mersin Samsun Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Örsün.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 4üncü maddesi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin bu maddesinde inceleme ve tarhiyat
safhasında bulunan işlemlere ilişkin düzenlemeler yer
almaktadır. Düzenleme kapsamındaki yıllar için, haklarında
cezalı tarhiyat yapılanların açtıkları davadan
vazgeçmeleri veya dava açmayarak, yapılandırma düzenlemesinden
yararlanarak ödemeleri hâlinde bu mükelleflerin haklarında ikmalen, resen
ve idarece tarhiyat yapıldığı gerekçesiyle vergiye uyumlu
mükelleflere tanınan 5 puanlık indirimden yararlanmalarına engel
olunmamalıdır. Bu hususta düzenlemeye bir hüküm eklenebilir. Kanunun
kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, kanunun yayım
tarihinden önce başlanıldığı hâlde
tamamlanamamış olan vergi incelemeleri sonucunda tarh edilen vergiler
ve cezalarla ilgili olarak kanun teklifinin 4üncü maddesinde yer alan
düzenlemeden yararlanıldığında sadece vergi zıyaı
değil, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının da kesilmemesi
yönünde hüküm eklenmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, hazırlayıp
bugün önümüze getirdiğiniz kanun teklifinin gerekçesinde
belirttiğiniz durumları biz bir yıldır burada sizlere
söylüyoruz. Bundan altı ay önce kamu alacaklarının yapılandırılmasına
ilişkin kanun kabul edildiğinde de Covid-19 salgını
vardı; hatta, o zamanki vaka sayıları bugünkünden daha
fazlaydı. O gün bizleri dinlemediniz, milletin Meclisinde dile
getirdiğimiz vatandaşlarımızın yaşamış
oldukları mağduriyetlere kulaklarınızı
tıkadınız. Bugün yine aynı şeyleri konuşuyoruz;
Her şeyi ben bilirim, her şeyi ben yaparım. havasında
olan AK PARTİ Grubuna mensup arkadaşlar muhalefetten gelen, milletin
menfaatine olan önerilerimizi dikkate almıyorlar.
Peki, onlar dikkate almıyorlar da ne oluyor?
İşte, bunun ceremesini de maalesef, milletimiz çekiyor,
vatandaşımız çekiyor. İşte, bu vurdumduymaz
tavrınız sonucunda da sık sık kanunlarda
değişiklik yapmak zorunda kalıyoruz. Sizden talebimiz, Benim
dediğim dedik, çaldığım düdük. tavrınızdan bir
an önce vazgeçmenizdir.
Değerli milletvekilleri, altı ay önce
sunulan yapılandırma teklifi görüşülürken, salgının
devam ettiğini, aylardır dükkânını açamayan ama bu sürede
kira, elektrik, doğal gaz faturasını ödemek zorunda kalan
esnafın zor durumda olduğunu, vergi yapılandırması ve
SGK borçlarını ödeyemediğini, dükkânını kapatmak
zorunda kaldığını üstüne basa basa bu kürsüden
söylemiştik. Buna rağmen siz Kapatan esnaf yok. dediniz.
Hatırlayın, o dönemde yapılandırmanın ilk taksit
ödemesinin 2022 yılı Ocak ayında başlatılmasına
ilişkin bir önerge vermiştik, bu önergemiz sizlerin oylarıyla
reddedildi. Bugün getirilen kanun teklifiyle ilk taksit ödemelerinin eylül
ayında başlayacağını söylüyorsunuz. İşte bu
bile, bizim o gün verdiğimiz önergenin ve söylediklerimizin ne kadar
haklı ve yerinde olduğunun göstergesidir.
AK PARTİ Grubuna mensup arkadaşlara
sesleniyorum: Siz iktidara gelirken Kimsesizlerin kimsesi,
mağdurların sesi olacağız. dediniz ama bugün ölümü
gösterip sıtmaya razı eden düzenlemelerle ve yandaş
basının yalan yanlış algılarıyla durumu idare
etmeye çalışıyorsunuz. Unutmayınız ki Sayın Genel
Başkanımızın da ifade ettiği gibi er ya da geç o sandık
gelecek ve siz gideceksiniz. Aziz milletimiz parti değil, devlet diyecek;
tek adam değil, millet iradesi diyecek; dayatma değil, ortak
akıl diyecek; mafyokrasi değil, demokrasi diyecek; korku değil,
huzur diyecek; fakirlik değil, refah diyecek. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Aziz milletimiz 5 müteahhit
değil, 84 milyon diyecek; haksızlık değil, adalet diyecek.
Ezcümle, milletimiz İYİ Parti diyecek ve Türkiyenin yüzü gülecek
çünkü kimsesizlerin kimsesi -İYİ Partidir- biziz.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Örs.
Evet, Sayın Elitaş, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Özgür Özelin, hakikaten dış ticaretimizi
ilgilendiren bir konuyla ilgili yaptığı açıklamayı
Ticaret Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız ve
Dışişleri Bakanlığımızla görüştük.
Konuyla ilgili, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız
Kazakistan devleti yetkilileriyle irtibat hâlinde, Ulaştırma
Bakanımız muhatabıyla görüşmelerini devam ettiriyor,
Dışişleri Bakanımız da aynı şekilde
yapıyorlar. 7.500 kotamız varmış, 7.500 kota
dolduğundan dolayı şu anda Türkiye Cumhuriyeti devleti bu
kotanın biraz artırılması konusunda girişimlerini
devam ettiriyor. Umuyorum ki, dost ve kardeş ülke Kazakistan devleti,
Türkiyeden yapılacak ihracatla ilgili transit geçişlerde dozvola
belgesi konusunda bizim talebimiz olan 20 bin civarındaki yeni
kotanın alınması için bir davranış sergileyeceklerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben, bu konuyu
gündeme getiren değerli arkadaşlarımıza, ihracat yapan
değerli sanayicilerimize ve bu zor şartlar altında ürünlerinin
nakliyesini gerçekleştiren nakliyeci kardeşlerimize bir katkı
sağlayacağımızı umuyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
36.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben de
Sayın Elitaşa teşekkür ederim. Böyle durumlarda işte,
Parlamento, parlamento olduğunu hissediyor. Vatandaşın bir
sıkıntısı var, geçmiş dönemlerde hep burada Hükûmetin
bir temsilcisi oluyordu ve o söylendiğinde benzer durum
Tabii, Sayın
Elitaşın hem geçmişinde bir Bakanlık deneyimi var, hem de
Sanayi ve Ticaret Komisyonunun Başkanlığını da
yapmıştı, hassasiyet gösterdi; bu gerçekten çok olumlu bir
adım. Buradan şunu da söyleyelim: Tabii, yarın, öğlen
olmadan, bütün bu tutanaklar bütün ülkelerin Ankaradaki dış
temsilciliklerince kriptoya dökülüp kendi ülkelerine yollanıyor
ülkeleriyle ilgili bir şey varsa. Kazakistanın da Ankara
Büyükelçiliği yarın bu tutanağı okuyacak. Buraya,
Kazakistan ile Türkiye arasındaki uluslararası anlaşmalar
geliyor, karşılıklı ekonomi anlaşmaları geliyor.
İktidar partisi Kazakistanın özel durumunu da ifade ettiğinde
buradaki tüm partiler anlayış gösteriyorlar. Bunu da yazılan
kriptoya yazsınlar; biz, ana muhalefet partisi olarak bugüne kadar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...Kazakistanla ilgili
gelmiş olan tüm uluslararası anlaşmaları, özellikle
ekonomik iş birliği anlaşmalarını, öncelikle ve
üzerinde çok da konuşmadan oy birliğiyle geçirdiğimizi de
hatırlatıyoruz. Bunun karşılığında, orada
bekleyen ve on beş gündür çile çeken şoförlerimizin
ızdırabını bitirmek için aynı anlayışı
kendilerinden bekliyoruz. Yarın göreceğimiz anlayış
gelecekteki tavır ve tutumumuza da ışık tutacaktır.
Kazakistana selamlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum ve Grup
Başkan Vekillerimizi kürsü arkasına davet ediyorum.
Kapanma Saati: 21.11
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 21.25
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın Milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Elitaş, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Sarp Sınır
Kapısında bekleyen nakliyat firmalarının transit
geçiş belgelerinin alındığına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce gündeme getirdiğimiz konu, dozvola
yani transit geçiş belgesiyle ilgili, içeride, ara verdiğimiz süreçte
Ticaret Bakanımız Sayın Mehmet Muş aradılar. Şu
anda 2 bin araçla ilgili geçiş belgesi alındı.
Büyükelçiliğimiz elden bu olayı takip ediyor. 300 tane bekleyen
tırımız var, 2 bin araçla ilgili geçiş belgesi
alındı. İnşallah, yarın sabahtan itibaren, Sarp
Sınır Kapısında bekleyen araçlarımız Türk
Cumhuriyetlerine girmeye başlayacaklar. Aynı şekilde, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Dışişleri
Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız ve Ticaret
Bakanımız kotayı daha da yükseltmek için gayret gösteriyorlar.
Umarım ki Kazakistan heyeti de Büyükelçiliği de bizim Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bu taleplerini devlet yetkililerine iletirler, dost ve
kardeş ülkenin ticaret konusundaki yaklaşımlarını da
bize iletirler diye ümit ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Açıklama için teşekkür
ediyorum.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 5inci
madde üzerinde 2si aynı mahiyette olmak üzere 3 adet önerge vardır,
ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Erol
Katırcıoğlu
Mardin Gaziantep İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Kemal
Peköz Zeynel
Özen
İzmir Adana İstanbul
Garo
Paylan
Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Necati
Tığlı Alpay
Antmen Süleyman
Girgin
Giresun Mersin Muğla
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Garo Paylanın.
Sayın Paylan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vergi
affının gerekçesinde pandemiden etkilenen
yurttaşlarımızın mağduriyetlerini azaltmak var. Ben de
Komisyon Başkanımıza sordum, dedim ki: Tamam,
karşıyız ama yandaşlarınızın vergilerini
sıfır faizle yapılandırıyorsunuz. Peki, matrah artırımının
pandemiyle ne ilgisi var? Berat Beye soruyorum, AK PARTİ Grubuna
soruyorum, Komisyon Başkanımıza soruyorum: Ya, matrah
artırımının bu pandeminin etkileriyle ne ilgisi var arkadaşlar?
Kasa affının pandeminin etkileriyle ne ilgisi var? Stok affının
ne ilgisi var değerli arkadaşlar?
Değerli arkadaşlar, bakın, bu torba
yasanın en sakıncalı maddesindeyiz şu anda, 5inci maddesi,
matrah artırımı. Matrah artırımı size masum bir
ifade gibi geliyor, öyle değil mi? Ama vergi ahlakını, vergi
adaletini temelden sarsan bir madde. AK PARTİ defalarca bu adımı
attı, her seferinde vergi adaletini ve vergi ahlakını bozdu. Ne
diyorsunuz mükelleflere biliyor musunuz? Bakın, bazı mükelleflerimiz
dürüst bildiriyorlar, evet ama mükelleflerimizin büyük çoğunluğu vergiyi
düzgün bildirmiyorlar, böyle bir eğilim var. AK PARTİ de bunu
teşvik ediyor, diyor ki mükelleflere: Ya, siz, çok büyük paralar
kazanmış olabilirsiniz ama zarar bildirdiniz veya üç kuruş
bildirdiniz. Ben de sizi inceleyemiyorum, yüzde 1inizi inceleyebiliyorum, çok
azınızı yakalayabiliyorum. Ey mükellefler, gelin siz bana üç
kuruş daha verin, ben de sizi incelemeyeyim. Ahlaksız bir tekliftir
bu değerli arkadaşlar, ahlaksız bir tekliftir. Yani düzgün veren
mükellefleri baskı altında tutan, düzgün vermeyenleri de üç
kuruşa temize çıkaran bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız.
Düşünebiliyor musunuz; bir mükellef 100 milyon
lira ciro yaptı, düzgün bir şekilde de 10 milyon lira kâr bildirdi,
2,5 milyon lira da vergisini verdi, ona da diyorsunuz ki: Bak, matrahını
artır yoksa başına iş gelebilir. Sen İYİ
Partilisin, sen HDPlisin, sen CHPlisin mutlaka bu vergini artır. Ya,
adam düzgün bildirmiş Yok, yetmez, mutlaka artır. diyorsunuz.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Hayır
mutlaka yok, mutlaka. Mutlaka nereden ya?
GARO PAYLAN (Devamla) Aynı mükellefin bir
başka komşusu yine 100 milyon lira ciro yaptı, o da 10 milyon
kâr etti ama zarar bildirdi. Bakın, o zarar bildirdi kâr etmesine
rağmen. Ona da diyorsunuz ki: Ya, sen bana 10 bin lira, 20 bin lira bir
vergi ver. Ben senin 100 milyonluk cironu incelemeyeceğim.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) 50 kere
ihtiyari diyoruz ama gene
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın; namuslu, düzgün,
uyumlu mükellef 10 milyon kâr bildiriyor, 2,5 milyon lira vergi veriyor, ona da
aynı muamele, zarar bildirene de 10 bin liraya, 20 bin liraya 100
milyonluk cironu temize çıkarıyorum. Ben seni incelemeyeceğim.
diyorsun. Bunda bir adalet var mı arkadaşlar? Hadi onu geçtim, 100
milyon lira ciro yapan ile 100 bin lira ciro yapanı aynı kefeye koyuyorsun.
100 milyon ciro yapanı da 10 bin liraya, 20 bin liraya aklıyorsun,
100 bin lira ciro yapana da 10 bin lira, 20 bin lira ver ki seni
incelemeyeceğim. diyorsun. Bunda adalet var mı değerli
arkadaşlar?
Bakın, size söyleyeyim, Vedat Bey getirdi bu maddeyi,
imzaladı, koydu, 100 AK PARTİli vekil imzaladı.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Baştan
sona yanlış konuşuyorsun bak! Söz alırım, çıkar
konuşurum bak! Yanlış konuşuyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) Şimdi, bu maddeyle
arkadaşlar, belki maliyemiz 10 milyar lira gelir elde edecek değil
mi?
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Maddeyi bile
okumamış.
GARO PAYLAN (Devamla) 10 milyar liraya
muhtaçsınız, kasada para tükendi, 10 milyar lira gelir elde
edeceksiniz. Bakın, size iddiayla söylüyorum.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Hepsi
yanlış.
GARO PAYLAN (Devamla) Bu maddeyle belki 10 milyar
gelir gelir ama vergi ahlakı bozulur, vergi adaleti bozulur ve ülke 100
milyar lira, 200 milyar lira zarar eder. Yani vergi ahlakının parayla
da ölçülebilecek bir tarafı yoktur. Bir ülkede kazanandan vergisini
alacaksın, kazanamayana destek vereceksin, aç açıkta olana destek
vereceksin. Bunu yapamadığınız zaman ne olur?
İşte, birileri şatafat içinde yaşamaya devam eder, beş
kuruş vergi vermez, bordro mahkûmları bu ülkenin vergilerini öder.
Bordro mahkûmları, asgari ücretliler daha ellerine maaş geçmeden
yüzlerce lira vergi ödüyorlar. Milyonlarca işçi bu ülkeyi
sırtında taşıyor, hem ödedikleri vergilerle daha
maaşları eline geçmeden hem de harcamalarında yüksek KDVlerle,
yüksek ÖTVlerle bu ülkenin vergi yükünü onlar çekiyor ama her yıl
çıkardığınız vergi aflarıyla işte bir avuç
sermayedarı, bir avuç yandaşı ihya etmeye devam ediyorsunuz ve
vergi ahlakını, vergi barışını bozuyorsunuz.
Vedat Beye ben soruyorum: Vergi affını
getirdiniz Gelecek yıl vergi affı bir daha çıkmayacak.
diyebiliyor musunuz? Kaç Bakan geldi, Bir daha tövbe, yok. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bu yıl
çıktı, böyle yaptığınız sürece gelecek yıl
bir vergi affı yasasıyla daha karşı karşıya
kalacağız.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vedat Bey, bu iddialar ne
olacak?
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Mustafa Bey,
söz alayım mı, gerek var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vedat Bey, ne çok
günahınız varmış.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
sataşma vardı Vedat Beye, konuşmayacak mı? Sataşma
vardı Vedat Bey size, konuşmuyor musunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sükût ikrardan gelir.
Tutanağa geçiyorsa, Vedat Bey sükût ediyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sataştım
ben size.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Bir defa,
zorunluluk yok, ihtiyari; aynı şekilde ciro, bilmem ne
Aynı
ciroya göre değil, matrah üzerinden beyan ediyoruz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sataştım
ben size.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Af diye bir
şey yok yani, yapmayın ya! Çıkın, Biz
karşıyız. deyin bakayım
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Karşıyız tabii ki.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Çetin Osman Budakın.
Sayın Budak, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz 265
sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin 5inci maddesi
üzerine söz aldım.
Pandemi sürecinde hem vatandaşlarımız
hem de mükellefler tahakkuk etmiş vergi borçlarını
zamanında ödeyemediler. Bu hepimizin malumu, bu nedenle,
görüştüğümüz teklifte getirilen yapılandırmanın olumlu
olduğunu söylememiz gerekiyor. Ama bunun bir yöntem hâline getirilmiş
olmasının da mali disiplin açısından son derece
yanlış bir tutum olduğunun altını çizmek istiyorum.
Bakın, 2020 yılı bütçesinde bütçe açığı tahmini
138,9 milyar liraydı fakat 172,7 milyar lira açık verdik. Yani bütçe
tahmini yüzde 24,3 saptı. Bu açığın sadece pandemi
nedeniyle olduğunu söylemek yanlış olur, temel neden mali
disiplin ve yönetim zafiyeti sorunudur. Dolayısıyla, söz konusu bütçe
açığı keşke gelir kaybına uğrayan
vatandaşlarımızın, işsiz kalan
yurttaşlarımızın ve onlara yapılması gereken
gelir desteği kaynaklı olsaydı.
Değerli arkadaşlar, matrah ve vergi
artırımı yapılan vergi çeşitlerinde ilgili yıllar
için vergi incelemesi ve tarhiyat yapılamıyor. Matrah veya vergi
artırarak belli bir tutar ödeniyor. Bunun karşılığında
incelememe garantisi alınıyor. Hazırlanan teklife göre matrah
artırımı yıllık gelir ve kurumlar vergisinde 2016,
2017, 2018, 2019 ve 2020 yılları için yapılabilecek.
Yine, teklifte vergisini hakkıyla ödeyen
vatandaşların cezalandırıldığına yönelik ön
yargıyı kırmak için de bir akıl oyunu burada
yapılıyor. Asgari oranlar üzerinden yüzde 20 olarak planlanan ödeme
miktarları uyumlu mükellefler için yüzde 15 olarak düzenleniyor. Uyumlu
mükellefler zaten ödemelerini titizlikle yapan mükellefler, adı üstünde
uyumlu mükellef. Bu mükellefler neden sopayla korkutularak yüzde 15 vergiye,
ödeme yapmaya zorlanıyorlar.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul)
Zorlanmıyor, ihtiyari diyoruz.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Tüm dünyada
vergisini düzenli ödeyen vatandaşlar mükâfatlandırılıyor.
Ben bunu her zaman, otuz yıllık vergi mükellefi olarak söylüyorum;
her zaman da bunu söyledim, geçmiş dönemlerde bulunduğumuz kurumlarda
da söyledim. Vergisini düzenli ödeyene teşvik olarak bir ödül verin;
diğerlerini de, ödemeyenleri de teşvik etsin. Bu, yüzde 5 olabilir
SGKde yaptınız bunu. Yani burada da bu yüzde 5i verin. Yüzde 20
yerine yüzde 15 deyip
Yani burada bir ödüllendirme olmuyor. Sonuçta, o düzenli
ödeyen adama bir daha ceza veriyorsunuz. O yüzden ülkemizde bunu -biraz önce
söylediğimiz- sigorta primlerinde bunları yaptık, anlattık.
Şimdi, bir tablo var elimde, başka bir
konuyla ilgili. Elimdeki Hazine ve Maliye Bakanlığının
mayıs ayında yayınlamış olduğu Kamu Maliyesi
Raporu var. Bu raporun karşısında da şöyle bir grafik var:
Bu itiraf gibi bir tablo. Bakın, Maliye ve Hazine
Bakanlığının itiraf gibi bir tablosu. Avrupa Birliği
üyesi ülkeler ile Türkiyenin merkezî yönetim bütçe dengesinin gayrisafi yurt
içi hasılaya oranları 2019 yılı ile pandemiyle geçen 2020
yılı için kararlaştırılmış. Bu ülkelerin
2019 yılında merkezî bütçesi gayrisafi yurt içi
hasılalarının binde 8i oranında açık vermiş, bu
açık 2020 yılında yüzde 5,9a çıkmış.
İspanyada 2019da yüzde 1,3 olan bu açık 2020de yüzde 8,4e
çıkmış. İtalyada ise yüzde 1,8den yüzde 9,3e yükselmiş.
Ülkemizde ise 2019 yılında yüzde 2,9 olan açık oranı 2020
yılında yalnızca yüzde 3,4e çıkmış. Yani Maliye
Bakanlığı bu tabloyu bir övünç tablosu olarak sunuyor ancak bu
bir utanç vesikası. Bütün Avrupa ülkeleri halkını Covidden
korumak için kaynaklarını seferber etti. Bütçe kaynaklarını
Covidden etkilenen esnafa, işsiz kalan vatandaşa, güvencesiz turizm
çalışanlarına bu dönemde dağıtmayacaksınız
da ne zaman, kime dağıtacaksınız? Bu göstergeler bir mali
başarı değil, Hükûmetin yurttaşlarımızı pandemi
döneminde yalnız ve çaresiz bıraktığı anlamına
geliyor.
Süre kalmadı. Büyük Önder Atatürkün, vergiyle
ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda dile getirdiği bir
sözünü anımsatarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Bunu tamamlamak
istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Budak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Atatürkün sözü. Selamlama mahiyetinde, müsaade ederseniz, on saniye...
Atatürkün sözü.
BAŞKAN Buyurun Sayın Budak.
Efendim, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün sözü
olduğu için söz verdim, başka süre vermeyeceğim.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Sağ olun,
çok teşekkür ederim.
Vergi usullerinin ıslahı çarelerinin
aranmasına da ehemmiyetle devam olunmalıdır.
İyi usul ve
iyi tatbikin memnun edici neticelerini vatandaş hiçbir işte vergi
mevzuu kadar hassasiyetle takdir etmez.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan,
verdiğiniz süre için.
Yüce Meclisi de saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
5inci maddesinin yedinci fıkrasının teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Ayhan
Altıntaş
Adana Konya Ankara
Muhammet Naci
Cinisli Behiç
Çelik
Erzurum Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Ayhan
Sayın Altıntaşın.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde uzun zamandır yaşanan ekonomik
sıkıntılar pandemi süreciyle derinleşti, hiç inkâr
etmeyelim. Halkımız ekonomik bir darboğazın içerisinde.
Pandemi süreciyle uygulanan düzensiz ve verimsiz kapanmalar, en başta,
düzenli geliri olmayan vatandaşlarımızı olumsuz etkiledi.
Özellikle küçük ve orta ölçekli vergi mükellefleri bu dönemde kiradan kredi
borçlarına ve hatta vergi ödemelerine kadar birçok alanda zorlanıyor
çünkü birçoğu aylarca ve hatta pandeminin en başından beri
iş yerini açamadı. Zor durumda olan vatandaşlarımız
için, onların bu zorlukları atlatmaları için elimizden geleni
yapmalıyız. Zaten teklifin gerekçesinde de Covid-19
salgınının ekonomik olumsuzluklarını azaltmak için bu
kanun teklifini verdiğinizi belirtiyorsunuz yani mağdur
vatandaşa destek olmak istediğinizi söylüyorsunuz. Vergi afları
zor durumdaki vatandaşa önemli bir destek olabilir, ekonomik olarak nefes
almalarını sağlayabilir fakat bunu sık sık
yaparsanız amacından şaşar. Maalesef, sık sık
vergi cezası aflarına, matrah artırımlarına gidiyorsunuz.
Bu, sizin iktidarınızdaki 9uncu vergi affı. En sonuncusunun
tarihi 17 Kasım 2020 yani yaklaşık altı ay önce. Her
seferinde bir bahaneye sığınıyorsunuz. Bu yüzden de
Covid-19 salgınının yarattığı ekonomik
sorunların bu kanun teklifinin amacı değil, bahanesi
olduğunu düşünüyoruz. Vergi afları,
yaptığınız zamlar gibi, devlete ve ekonomiye acil kaynak
sağlamak için kullanılıyor, maalesef, bu kaynaklar da
çoğunlukla şatafata, israfa gidiyor; keşke çiftçiye, esnafa,
işsize gitse. Anadoluda ciddi bir kuraklık var. Çiftçi ürününü
toplayamıyor. Tarladaki fiyat ile marketteki fiyat 8-10 kat fark ediyor.
Tekrar teklife dönecek olursak son beş
yılda 5inci defa vergi affı geliyor arkadaşlar. Bunun zor
durumdaki bazı vatandaşlarımıza nefes
olacağını söyledik fakat vergi afları istisna uygulamalar
olmalıydı, böyle mutat bir politika hâline gelmemeliydi.
Vergi affının hesapsız
yapılmasının olumsuz sonuçları daha büyük. O kadar sık
af çıkıyor ki vergi borcu olanlar ödemelerden önce bu kanunları,
afları bekler oldu; insanlar bir dahaki sene de nasılsa af gelir
diye düşünüyor. Mükelleflerin her sene vergi affı
çıkacağını düşünmesi demek, vergiyi sürekli
ötelemeleri demektir yani bu afların sıklığı arttıkça
vatandaş da ödemekten kaçınıyor. Ayrıca, bu durum vergiye uyumlu
dürüst mükellefleri de zamanla bu düzene uymaya itiyor, mükelleflerin vergiye
gönüllü uyumu sürekli azalıyor. 2000li yılların
başında yüzde 90 üzerinde olan vergi tahsilat oranının
2020de yüzde 80e gerilemesi önemli bir nokta. Neden böyle bir gerileme
yaşandığını sorgulamalıyız.
Vergi aflarıyla vergisini düzenli ödeyen
vatandaşlardaki adalet duygusu yıpratıldı, her afla daha da
yıpratılıyor. Vergisini zamanında ödeyen, bunu önemli bir
görev gören vatandaş kendisini cezalandırılmış,
kaybetmiş hissetmemeli, kazançlı görmelidir; onlar için de önemli
avantajlar sağlamalıyız. Kaldı ki bu uygulamaların,
vergisini düzenli ödeyen vatandaş üzerindeki tek olumsuz etkisi bu
değil. Vergisini düzenli ödeyen dürüst bazı
vatandaşlarımız da ihtiyaçları olmadığı hâlde
matrah artırımına gitmek zorunda hissediyor. Teklifi
hazırlayan vekillerimiz Zorunlu değil, ihtiyari. dese de
vatandaşlarımız eski defterlere bakılmasından
kurtulmak istiyor çünkü matrah artırımındaki eski defterlere
bakma meselesi iktidarın elinde resmen Demoklesin kılıcı
hâline dönüştü, şantaj malzemesi gibi sallayıp duruyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, vergi affı yerine
üretimi teşvik edelim; katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ve
ihracata destek olalım; her alanda üreticiyi destekleyelim, üreticimizi
ezdirmeyelim. Gündelik tedbirlerle günü kurtarırız, asıl
amacımız kalıcı ve güven veren bir vergi sistemi
olmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama yoklama talebi vardır, öncelikle onu yerine
getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Tanal, Sayın
Emecan, Sayın Hamzaçebi, Sayın Girgin, Sayın Ünsal, Sayın
Aydoğan, Sayın Kaya, Sayın Aytekin, Sayın Yalım,
Sayın Arı, Sayın Sındır, Sayın Keven, Sayın
Şahin, Sayın Karasu, Sayın Antmen, Sayın Arslan, Sayın
Bulut, Sayın Adıgüzel, Sayın Şeker.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.50
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 5inci maddesi üzerinde Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaş ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Kıymetli milletvekillerimiz,
sık sık yoklama talebi oluyor. Lütfen, Genel Kurula yakın
olalım, ayrılmayalım. Her seferinde on beş yirmi dakika,
oylamayla beraber tekrar yoklamayla zaman kaybediyoruz. Bu kanun teklifini de
bugün bitirme noktasında Genel Kurulun bir kararı var, iradesi var.
Rica ediyorum, lütfen, Genel Kuruldan, kulisten ayrılmayalım. Rica
ediyorum, lütfen.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN - Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin 1inci fıkrasının (c) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
c) Bu fıkranın (a) bendi uyarınca
beyan edilen; makine, teçhizat, demirbaş ve emtiaların bedeli
üzerinden tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak
katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu
sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Emtia
makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi, hesaplanan
katma değer vergisinden indirilemez. Bu emtia, makine, teçhizat ve
demirbaşlar için 3605 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (2)
numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Necati
Tığlı Alpay
Antmen Süleyman
Girgin
Giresun Mersin Muğla
Cengiz
Gökçel
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR AYDEMİR
(Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Cengiz Gökçelin.
Sayın Gökçel, buyurun lütfen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İktidar iki yılda bir Meclise kamu alacaklarıyla
ilgili yapılandırma teklifi getiriyor. Ülke ekonomisi, hane gelirleri
her gün kötüye gidiyor, vatandaş kamuya olan borcunu ödeyecek gelir elde
edemiyor. Ülkeyi yönetemiyorsunuz, vergi politikanız çökmüş durumda.
Öncelikle bu politikanın değişmesi lazım ama siz, devletten
en çok ihale alan 5li çetenin kira borçlarını siliyorsunuz,
vergilerini affediyorsunuz, çetenin borcunu da vatandaşa yüklüyorsunuz;
esnafa, çiftçiye haciz gönderiyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar,
vatandaşlarımız vergi ödemekten kaçmıyor ama bu vergi
politikasıyla vatandaşın vergi borcunun olmaması
imkânsız. AKP'nin gelir dağılımına bakmadan
dolaylı vergilerle vergi toplamaya çalışması bugün bu
teklifi konuşmamızın nedenidir. Yapılması gereken
adaletli bir vergi reformudur, reform yapılmazsa vergi affı
konuşmaya daha çok devam ederiz.
Değerli arkadaşlar, küresel salgın
sürecinden geçiyoruz. Bu noktada, vatandaşlarımıza destek olmak,
ödenmeyen vergileri ve borçları yapılandırmak ve affetmek çok
önemli ancak borç yapılandırma iktidarınızın
alışkanlığı hâline geldi. Aslında, ülkeyi ekonomik
sıkıntıya sokuyorsunuz, vatandaşlar geçinemiyor, vergisini
ödeyemiyor, borçlarını ödeyemiyor, yapılandırmak zorunda
kalıyorsunuz. Gerekçenizde vatandaşlara destek olmaktan
bahsediyorsunuz. Vatandaşların içinde çiftçi neden yok? AKP'li
arkadaşlara soruyorum, değerli MHP'li arkadaşlara soruyorum,
bütün Meclise soruyorum: Değerli arkadaşlar, ülkede inim inim inleyen
bir çiftçi topluluğu var, köylü var; bu yapılandırmada neden
çiftçi yok? (CHP sıralarından alkışlar) Çiftçi köle mi?
Çiftçi bu ülkenin vatandaşı değil mi? Sosyal güvenlik primi
borcu olmayan çiftçi yok memlekette. Bakın, her gün, her noktada köylüye
gidiyoruz, çiftçiye gidiyoruz. Çiftçiler prim borcundan dolayı gerçekten
çok zor durumdalar, ödeyemiyorlar. Çiftçinin SGK prim borçlarının
affı bu teklifte neden yok? Prim borçlarının faizlerinin silinip
anaparanın uzun vadeye yayılması bu teklifte yer alamaz
mıydı? Çiftçi bu ülkede ikinci sınıf vatandaş mı?
Ama size göre, gerçekten, çiftçi hem ikinci sınıf vatandaş hem
de siz çiftçiye köle gözüyle bakıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak çiftçimizin SGK primlerine yönelik bir kanun teklifini Meclis
Başkanlığına aylar önce sunduk. Bakın, şu anda,
bir çiftçinin SGK prim ücreti aylık 1.234 lira. Bugünkü şartlarda,
çiftçi her ay 1.234 lirayı nasıl ödesin? Çiftçi perişan, çiftçi
bitmiş. Kıraç alanda 50 dönüm hububat yetiştiren bir çiftçinin
bugünkü şartlarda, kuraklık yakmamışsa 30 bin lira
seviyesinde gelir elde edebileceği görülüyor. Çiftçi maliyetini
çıkaramıyor, siz SGK primini öde. diyorsunuz çiftçiye. Çiftçi bunu
ödemekten kaçınmıyor ama bu şartlarda ödemesi mümkün değil
arkadaşlar. Çiftçi bankaların, kooperatiflerin haciz
kıskacından inim inim inlerken, banka borçlarının
yapılandırılması, Tarım Kredi Kooperatiflerinin
borçlarının yapılandırılması, sulama
birliklerinin borçlarının yapılandırılması bu
teklifte neden yok? Çiftçi BAĞ-KUR primini ödeyemezken siz yirmi sekiz gün
üzerinden hesaplayarak çiftçinin primini oluşturuyorsunuz, oysa
geçtiğimiz dönemlerde çiftçinin primi on beş gün üzerinden
hesaplanarak alınıyordu. Yani çiftçi bugünkü ödediği primin
yarısını ödüyordu, çiftçinin borcu yoktu, çiftçi rahatlıkla
üretime devam ediyordu.
Değerli arkadaşlar, eğer biz
gerçekten bu ülkede ezilen, yokluk çeken, sıkıntı çeken vatandaşlarımıza
bir katkı yapmak istiyorsak buna çiftçiden başlamak zorundayız,
emekçiden başlamak zorundayız, çiftçiyi ihya etmek zorundayız.
(CHP sıralarından alkışlar) Bizi doyuran, ülkenin gıda
ihtiyacını sağlayan ve onurluca topraklarını
işleyen bizim Türk çiftçimizdir; bunu asla unutmayın, çiftçiye bu
yapılanları da asla unutmayacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin (1)inci fıkrasının (c) bendinde yer alan
yarısı ibaresinin 1/4ü ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Feridun
Bahşi
Konya Adana Antalya
Muhammet Naci
Cinisli Behiç Çelik Bedri Yaşar
Erzurum Mersin Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Feridun Bahşinin.
Sayın Bahşi, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlarken Millî Mücadelenin komutanı, cumhuriyetin ve devletimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürke yapılan utanmazlığı
onun Türk milletine emanet ettiği bu kürsüden en ağır
şekilde kınıyor ve bu müptezeli cumhuriyet savcılarına
havale ediyorum.
Ayasofya ibadete açıldığı günden
beri, tarihiyle ve dinî önemiyle değil de, maalesef, bu milleti huzursuz
eden ve ayrıştıran imamlarıyla gündeme geliyor.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bildiğiniz
gibi, Ayasofyanın açılışında da Atatürke lanet
okunmuş, onun da hesabı sorulmamış, cumhuriyet
savcıları âdeta sağır ve kör olmuşlardı. Ama
şundan eminim ki bu kürsülerden Ulu Gaziye yapılan bu hakaretlerin
hesabı bağımsız yargı önünde mutlaka
sorulacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifi, son
yedi ay içinde 2nci, bu iktidar dönemindeyse 9uncu yapılandırma
yasasıdır. O kadar çok yapılandırma yasası
çıkıyor ki vergi ödeyenler artık kendilerini enayi gibi
hissediyorlar. Sadece zordaki esnaf, sanayici değil vergi mükellefi olan
herkes sürekli bir borç ertelemesi ve af beklentisi içerisinde. Borcunu
zamanında ödemeyenlere uygulanan gecikme zammı, ceza gibi
yaptırımların da artık hiçbir
caydırıcılığı yok çünkü herkes Nasıl olsa
af çıkar. diye düşünüyor.
Ülkemizde ekonominin kötü olması ve üzerine bir
de salgının eklenmesiyle büyük bir kesim vergi ve sigorta primi
borçlarını zamanında ödeyemediler. Özellikle küçük işletmelerin
hayatta kalabilmeleri, istihdamını devam ettirebilmeleri için bir
kolaylık sağlanmasını tabii ki destekliyoruz ancak dünyada
kamudan en fazla iş alan 10 şirket listesine Türkiye'den giren 5
şirketten sadece 1 tanesinin affedilen vergi miktarı 9,4 milyar lira,
toplam 108 milyar lira ise bu düzenlemenin bir anlamı kalmıyor. Bir
kişinin affedilen vergisi 9,4 milyar lirayken 20 milyon esnafa 4 milyar
622 milyon lira destek verilmesi düpedüz komikliktir.
Değerli milletvekilleri, salgına
karşı haklı sebeplerle alınan önlemler çerçevesinde
çoğu esnaf ve işletmenin çalışma saatleri hâlâ
kısıtlı durumdadır. Faaliyetleri durdurulan veya
alınan önlemler sonucunda satışlarında ciddi düşüşler
yaşayan esnaf ve işletmeler borçlarını
yapılandırıp yapılandırmama konusunda oldukça
kararsız durumdalar, yapılandırılan borcu ödeyememe korkusu
yaşıyorlar. Esnaf, yandaşa yapılan peşkeşe
karşılık kendilerine bu kadar düşük destek
sağlanmasını komik buluyor. Esnafın asıl beklentisi
karşılıksız hibe desteği. Esnaf, gelir vergisi, stopaj
gibi tüm vergilerden muaf olmak istiyor; elektrik, su, doğal gaz gibi
enerji girdilerinin ve SGK primlerinin devlet tarafından
karşılanmasını istiyor; borçlarının süresiz ve
faizsiz olarak ertelenmesini ve salgın sona erip piyasa normalleşene
kadar da bu desteklerin devam etmesini bekliyor.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
çalışan insanların yarısı asgari ücretli, bir o
kadarı da işsizdir, emeklilerin durumunu zaten konuşmaya gerek
yok, üniversiteyi bitirmiş gençlerimizin tek derdi iş. Şimdi, böyle
bir ortamda diyorsunuz ki Herkes mutlu, gül gibi geçinip duruyor. Toplumun
geniş kesimlerinin mutlu olmadığını aslında
sizler de çok iyi biliyorsunuz. Şimdi, sormak istiyorum: Emeklimizin geçim
derdini ne zaman ortadan kaldıracaksınız? Asgari ücretlinin
gelirini ne zaman artıracaksınız? İşsizlerimize ne
zaman iş edindireceksiniz? SGK primini dahi ödeyemeyen
esnafımızın, çiftçimizin derdine nasıl çare
olacaksınız?
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan
aşağıdaki ibarelerinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen
Mardin Gaziantep İstanbul
Kemal
Peköz Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Zeynel Özenin.
Sayın Özen, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidarı, yalnızca
günü kurtarmak amacıyla, tamamen siyasi ömrünü uzatma derdiyle
getirdiği kanun teklifleriyle, yalnızca, içini boşalttığı
hazine kasasını sonucu ne olursa olsun yalnızca doldurma gayreti
içerisindedir. Burada, sözde stok affı kapsamında, zaten zor durumda
olan KOBİlerden KDV alacak, iflasa sürükleyecektir. Bu işletmeler
zaten, yatırım yapamadıkları için, zamanını
dolduran teçhizat ve makinelerle ayakta durmaya çalışıyor.
Ayrıca, makine ve teçhizatların ilgili iş alanı içerisinde
gerekli yeterliliklere sahip olup olmadıklarına yönelik bir inceleme
yapılmaması, buna yönelik düzenleme ve incelemelerin öncelikli olarak
ele alınması gerekirken yine gayriresmî bir yöntemle sadece vergi
gelirlerinin esas alınması gelecekte büyük tahribatlara yol
açacaktır.
TÜİK, Türkiye'nin yüzde 7 büyüdüğünü
açıkladı. Kişi başına millî gelir 11 bin dolardan 7
bin dolarlara indi fakat iktidar, onlarca kez çıkardığı
özel vergi aflarıyla 5li çetenin ve yandaşların
kârlarını artırdı. Dar gelirlilerin geliri yüzde 30
civarında azalırken 5li çete ve yandaşlar servetine servet
kattı. TÜİK aracılığıyla servis edilen bu veriler
gerçekçi ve doğru değil çünkü millî gelir eşit olarak
dağıtılmamaktadır. Özellikle, pandemi sürecinde
kapısına kilit vuran KOBİlerin, esnafın, emekçinin,
işçinin gerçeğini yansıtmamaktadır. Bazı sermaye
grupları pandemiyle kârlarına kâr, servetlerine servet katarken
emeğiyle geçinen yurttaşlar, işçiler ise perişan duruma düşmüştür.
Özellikle küçük esnaflar, KOBİler batmış, pek çok işletme
kapısına kilit vurmak zorunda kalmıştır. Hizmet
sektöründe gündelik çalışan emekçiler işsiz ve aşsız
kalmışlardır. Ancak, bu yasa teklifini getiren bu gerçeği
yok sayarak tüm mükellefleri aynı kefeye koyarak toptancı bir biçimde
vergi affı getirmek istemektedir. Bu toptancı yaklaşımla,
vergi borcu olan herkes aynı çuvala konmuştur. Vergi
affının önceliği pandemiden dolayı vergisini ödeyemeyen
işsizler, işçiler, çiftçiler, KOBİler, esnaflar, emeğiyle
geçinen yurttaşlar olmalıdır. Pandemi koşullarından
dolayı şayet vergi alanında düzenlemeler yapılıyor,
yapılandırma veya af getiriliyorsa daha da bozulan gelir
dağılımını hesaba katarak, öncelikle ve esasen,
emeğiyle geçinen yurttaşlar üzerindeki hem dolaysız hem de
dolaylı vergi yükü hafifletilmelidir.
Değerli milletvekilleri, iktidarı, bugüne
kadar ülke içinde ve dışında kirli ilişkilerinde
kullandığı bir suç örgütü lideri itiraflarda bulunarak hepsini
ifşa etmiştir. AKP öncesinde ülkede katliamların çoğunda
imzası olan karanlık şahsiyetler, bugün iktidarla birlikte,
kaldıkları yerden devam ediyorlar. Gezi katliamından Suriyedeki
cihatçı teröristlerle iş birliğine kadar birçok insanlık
suçunun altında imzası olanlar hâlâ bu memleketi yönetiyorlar.
Bu ülkede tüm yurttaşlara kan ve
gözyaşından başka bir şey ifade etmeyen devlet, mafya ve
tarikat ilişkilerini artık bu topraklar kaldırmıyor.
Vatan, millet, Sakarya edebiyatıyla perdelenmeye çalışılan
bu kirlenmişlik artık rögar kapaklarından dışarı
taşıyor, bu pis kokular Türkiyeyi sardığı gibi
dünyaya yayılıyor. Böylesi bir ortamda, siyasi meşruiyeti biten
AKP iktidarı mafya ve tarikat ilişkileriyle korku ve itaat iklimi
yaratarak baskı ve zulümlerle iktidarını uzatmaya
çalışmaktadır. Bu yüzden önümüzdeki ilk seçimlerde Türkiye
halkları, aydınlık bir gelecek ve demokrasi için, dar çıkar
gruplarının, oligarşik kamu mensuplarının
iktidarı olan AKPden kurtulacaktır.
Gezide yitirdiğimiz Mehmet
Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Hasan Ferit Gedik,
Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve Berkin
Elvanı saygıyla anıyorum. Onların mücadelesi bir halk
hareketiydi, onları hiçbir zaman unutmayacağız ve
unutturmayacağız.
Teşekkür ederim.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin birinci fıkrasının
(ç) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini ve
diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"d) Mükellefler işletmelerinde
bulunduğu halde kayıtlarında yer almayan basılı kitap
ve süreli yayınları, kendilerince veya bağlı oldukları
meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel üzerinden %4 oranında
katma değer vergisi hesaplamak ve bu fıkranın (a) bendindeki
sürede ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan ederek
ödemek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Ödenen bu vergi hesaplanan katma
değer vergisinden indirilebilir ancak iadeye konu edilemez. Bu emtia için
3065 sayılı Kanunun 9uncu maddesinin (2) numaralı
fıkrası hükmü uygulanmaz.
Mustafa
Elitaş Erkan Akçay
Kayseri Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mükelleflerin işletmelerinde bulunduğu
hâlde kayıtlarında yer almayan basılı kitap ve süreli
yayınları kayıtlarına almalarına imkân
sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin 7nci maddesinin üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
(3) 30/4/2021 tarihinden önce (bu tarih dâhil)
işlenen fiillere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden
önce kesinleştiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi
itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası
asıllarının %40'ı ile bu tutara ödeme sürelerinin
bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre
için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi
hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %60'ı ile
idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı
gibi feri alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
Muhammet Naci
Cinisli Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Erzurum Konya Adana
Behiç
Çelik Hayrettin
Nuhoğlu
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Metanet Çulhoğlunun.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Hükûmeti bu kanun teklifini Plan ve Bütçe
Komisyonuna getirdiğinde ne kadar kamu geliri, ne kadar kamu gideri
olacak, ekonomiye etkisi ne yönde ve ne kadar olacak; bununla ilgili bir etki
analizi dahi olmadan yine günü kurtarmaya yönelik, geçici kanun teklifleri
getirmeye devam ediyor. Bakınız, en bariz örneği, AK PARTİ
Hükûmetince 3 Kasım 2002 tarihinden bugüne kadar 27 Şubat 2003
tarihinde Vergi Barışı Kanunu, 22 Kasım 2008 tarihinde
Varlık Barışı Kanunu, 13 Şubat 2011 tarihinde
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Kanunu,
10 Eylül 2014 tarihinde İş Kanunu ve Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması Kanunu; 19 Ağustos 2016
tarihinde, 27 Mayıs 2017 tarihinde, 18 Mayıs 2018 tarihinde ve 17
Kasım 2020 tarihinde yine 6736, 7020, 7143 ve 7256 sayılı
Kanunlarda Bazı Alacaklarının
Yapılandırılması olmak üzere 8 kanunda 9uncu defa
yapılandırma ve af düzenlemesi yapıldı.
Daha bir yılı doldurmadan AK PARTİnin
çıkardığı bu aflarla toplanan vergiler nereye gidiyor?
Otoyollar, havaalanları ve köprüleri yapan 5 müteahhide gidiyor. Ne
çiftçimize ne esnafımıza ne de sanayicimize ekonomide güven
vermediniz, yeterli destekleri de vermediniz, vergi adaletini sağlayamadınız.
Görüldüğü gibi, bir yıl dolmadan 2nci defa af çıkarıyoruz.
Vatandaşlarımız gittiler yapılandırma yaptılar
ama gördüler ki siz aslında borcun faizi üzerinden af getiriyorsunuz.
Vatandaşın ödeme imkânı iyi değerlendirilmeden yapılan
düzenlemelerden istenilen netice alınmadığı için tekrar
tekrar düzenleme ihtiyacı duyuyorsunuz. Siz ne
yaptığınızı biliyor musunuz? Vergi
adaletsizliğini büyüttükçe büyütüyorsunuz. Vergisini zamanında ve tam
ödeyen vatandaşlarımızı cezalandırdınız,
devletine küstürdünüz. Komisyonda Vergisini zamanında ödeyen
vatandaşlarımıza oran indirimi yapın. önerimizi de
reddettiniz. Biz, İYİ Parti olarak yedi ay önce sunulan
yapılandırma teklifinin görüşmelerinde pandeminin devam
ettiğini, esnaflar başta olmak üzere mükelleflerin cari dönem vergi
yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlandıklarını ve bunun için
yapılandırma taksitlerini ödemelerinin zor olacağını
belirttik. İlk taksit ödemesinin 2022 yılı Ocak ayında
başlatılmasına dair önerge de verdik. Fakat bu önergemiz görüşmeler
esnasında Cumhur İttifakı tarafından maalesef reddedildi.
Şimdi, eylül ayında ilk taksit ödemesinin
başlatılmasını getiriyorsunuz. Bizim o zaman
verdiğimiz önergenin ne kadar doğru olduğu, ne kadar haklı
olduğu bugün gözler önünde ama dinleyen var mı? Tabii ki yok, hiçbir
zaman da olmadı. Biz, pandemi nedeniyle gelir kaybına uğrayan
kesime has, kolaylıklar olsun diye 2020 yılında vergi ve prim
yükümlülüğünü yerine getiremeyen mükelleflerin borçlarının 2020
yılı içinde faizsiz yapılandırılmasını talep
ettik. Hatta esnafın kira stopaj borçlarının silinmesinin
doğru bir karar olacağını belirttik. Yine dinleyen var
mı? Yine dinleyen yok. Bugün, yine AK PARTİ Hükûmetinin
bürokratlarınca hazırlanan ve önümüze getirilen bu teklifte bizim
uyarılarımız ve adalet boyutu hiç dikkate alınmadı.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin
ekonomisindeki yapısal sorunlar pandemiyle sadece derinleşmemiş,
yapısal bir tıkanma da yaratarak ekonominin her kesimini ciddi
sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır.
Bu sorunları aşacak yapısal reformlar hayata geçmeden ülkemizin
ekonomisini düzeltmek de mümkün olmayacaktır. Ne olur biliyor musunuz?
Yaşanacak gecikme ve böyle günübirlik vergi affı getiren çözümler
ancak vergi sisteminde yıpranma yaratır. Derhâl piyasalarda istikrar
ve güveni tesis edecek doğru adımlar atmalısınız.
Matrahı dürüst şekilde hesaplayan, beyan eden, vergisini doğru
şekilde ödeyen mükellefler cezalandırılmamalıdır. Biz,
İYİ Parti olarak Ak PARTİnin bu gidişatının
doğru olmadığını, 84 milyon
vatandaşımıza rahat bir nefes aldıracak, tüyü bitmedik
yetimlerin hakkını ve hukukunu koruyacak kanun
çalışmaları yapılması için iyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemin bir an önce gelmesi gerekir diyor,
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
7nci maddesi metninde bulunan 2021 yılı Nisan ayı
ibarelerinin 2021 Mayıs ayı, 30/04/2021 ibarelerinin ise
31.05.2021 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Cavit
Arı Necati
Tığlı Alpay
Antmen
Antalya Giresun Mersin
Süleyman
Girgin Ünal
Demirtaş Ömer
Fethi Gürer
Muğla Zonguldak Niğde
Emine
Gülizar Emecan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ünal Demirtaşın.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bir vergi
affı kanunu görüşüyoruz. 7nci maddeyle Sosyal Güvenlik Kurumunun 74
milyarlık alacağının yapılandırılması
öngörülmektedir. Kişisel olarak bu kanun kapsamı içindeki vergi ve
SGK borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla
ilgili düzenlemeleri olumlu bulmaktayım. Ancak önemli gördüğüm
bazı hususları da ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİlilerin
yaptığı konuşmalara baktığımızda,
Esnafın durumu çok iyi. KOBİlerin durumu çok iyi. Herkes çok
mutlu. Ekonomi müthiş, uçuyoruz, şahlanıyoruz. gibi sözler
söylüyorlar. İnsan bunları dinlerken kendinden geçiyor. Nasıl
böyle bir hayal dünyasında yaşıyorsunuz vallahi
anlamış değilim. Peki, gerçekler böyle mi? Tabii, sarayda
yaşayanların, 5li çetenin, yandaşların durumu iyi ama
vergi mükellefi olan esnafın, KOBİlerin, işletmelerin ve dar
gelirlilerin durumu iyi mi? Elbette iyi değil.
Değerli milletvekilleri, Büyüyoruz,
şahlanıyoruz, uçuyoruz. diyorsunuz -daha iki gün önce birinci
çeyrekte yüzde 7 büyüdüğümüzü açıkladı TÜİK- ama gerçekler
öyle mi? 2002de dünyanın 20nci büyük ekonomisiyiz, 2020de dünyanın
yine 20nci büyük ekonomisiyiz; 2021 yılında ise Türkiyenin 22nci
sıraya gerilemesi bekleniyor. Bu nasıl büyümedir ki on dokuz yıl
önce 20nci sıradayız, on dokuz yıl sonra da 22nci sıraya
geriliyoruz? Bakın, bugün resmî enflasyon yüzde 17, gerçek enflasyon yüzde
35-40; resmî faiz yüzde 19, gerçek, reel faiz ise yüzde 25-26dır. Merkez
Bankasındaki 128 milyar doları buharlaştırdınız,
rezervler eksiye düştü. Daha dün akşam Cumhurbaşkanı
konuşurken dolar tüm zamanların rekorunu kırarak 8,81e
çıktı. Milletimize doğruları söyleyin, milletimizle dalga
geçmeyin diyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiye büyük
bir ekonomik buhranla boğuşuyor. İşte, sık sık
çıkardığınız aflar da ülkenin iyi
yönetilmediğinin, ekonominin kötü olduğunun bir ispatıdır,
bir ikrarıdır. Eğer ekonomi iyi olmuş olsaydı,
uçsaydık, şahlansaydık vergi borçları ve SGK primleri yapılandırılmazdı,
ödenirdi; siz de bu vergi affını çıkarmak zorunda kalmazdınız.
Ülkeyi kötü yönetiyorsunuz ama milletle de dalga geçmeyin.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana 37 vergi affı kanunu
çıkarılmış, varlık barışıyla da
birlikte sizin döneminizde vergi affı sayısı 10 olmuş yani
ortalama iki yılda bir vergi affı
çıkarmışsınız. Bu 11inci vergi affı ve son
beş yılda çıkan 5inci af. Daha yedi ay önce
çıkardığınız bir vergi affı var ve bu yedi ay
önce çıkan affın kapsamına giren 289 milyar TLlik borcun bugüne
kadar sadece 17 milyar TLsi ödenmiş yani yüzde 7sini ancak tahsil
edebilmişsiniz. Son derece düşük bir rakam yani daha yedi ay önce
çıkardığınız af amacına
ulaşamamış. Tabii, bu afların tahsilat oranlarına
baktığımızda da giderek düşen oranlar söz konusu yani
vergi afları amacına ulaşamamışlar. Ben de bu
affın gerçekten amacına ulaşamayacağını
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, peki, bu tablo neden
böyle? Çünkü ülkeyi iyi yönetemiyorsunuz, tek adam rejimi dediğimiz
sistem çalışmıyor. Türkiye son üç yıldır büyük bir
ekonomik krizin içerisinde ve kriz kötü yönetim nedeniyle çözülemediği
gibi Covid-19 salgınıyla da birleşti mi ekonomik buhrana
dönüştü. Evet, bu krizden etkilenmeyen, bu krizden dolayı işleri
artan mutlu bir azınlık var. Ancak, özellikle küçük esnaf ve
KOBİler bu ekonomik buhrandan çok büyük zarar görmüştür. Kötü
yönetimin faturasını esnaflar, KOBİler, işletmeler ve dar
gelirliler ödemektedir.
Değerli milletvekilleri, kişisel olarak bu
ekonomik buhrandan zarar gören küçük esnafımızın,
KOBİlerimizin, işletmelerimizin vergi, SGK gibi yükümlülüklerinin
yeniden yapılandırılması gerektiğini ve hatta
faizlerinin dahi silinmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak, durumu iyi
olan ve bu kriz nedeniyle işleri artan vergi mükelleflerinin bu yapılandırmadan
yararlandırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Vergi
adaletinin sağlanabilmesi için iyi niyetli mükellef ile kötü niyetli
mükellef arasında bir ayrım yapılması gerekmektedir.
İyi niyetli mükellefler ödüllendirilmelidir, kötü niyetli mükellefler ise
cezalandırılmalıdır. Oysa ülkemizde ise tam tersi bir durum
söz konusudur. Böylelikle, bu şekilde sık sık af çıkarmak
da bu şekilde olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu mükellefler bu
afları kötüye kullanmaktadır, bu da devlete olan güveni
sarsmaktadır. Devlete olan güven sarsılınca da kimse vergi ve
SGK primi ödemek istememektedir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Demirtaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
"itibarıyla ibarelerinin "itibari ile şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Serpil Kemalbay
Pekgözegü Mahmut
Toğrul
Mardin İzmir Gaziantep
Kemal
Peköz Zeynel
Özen
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mahmut Toğrulun.
Sayın Toğrul, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, (2/3622) esas sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın vekiller, AKP sermayesinin maliyetleri
toplumsallaştırma politikasının en somut örneğini
vergi politikalarından okumak mümkündür. Bu vicdansız, adaletsiz
vergi politikalarına karşı yapılması gereken ise çok
nettir. Bir devrimsel değişime ihtiyaç olduğu açıktır.
Bu devrimsel değişimin temel mottosu da az kazanandan az, çok
kazanandan çok vergilendirme olmalıdır. Önemli olan bu ilkeyle
gelirin ve servetin vergilendirilmesidir. Emeğiyle geçinen ücretli
çalışanların ülkenin en büyük vergi mükellefi olmaları
ülkede vergi adaletinin olmadığının en sarih göstergesidir.
AKP'nin getirdiği bu torba yasadan
yurttaşların payına refah ve özgürlük değil, bilakis daha
çok vergi ve daha çok baskı düşmüştür. Hukuksuzluğun,
adaletsizliğin, yolsuzluğun, yoksulluğun kol gezdiği bir
ülkede yaşamaktayız. Gün geçtikçe daha da derinleşiyor bu
sorunlar. Yoksulların, emekçilerin, işsizlerin, işçilerin evine
giren tek şey borç ve zam.
Kanun teklifinin genel gerekçesine göre önceki
yapılandırmanın üzerinden henüz altı ay geçmişken
ikinci bir yapılandırmanın getiriliyor olmasının temel
amacı alacakların yeniden yapılandırılması adı
altında istediği oranda vergi tahsilatı gerçekleştiremeyen
Hükûmetin para toplamak amacıyla getirdiği bir kanun teklifidir.
Oysaki bu kanun teklifinden önce ülkedeki vergi politikalarının ve
vergi sisteminin değişmesi gerekmektedir. Ülkenin vergi
politikaları iktidarın sıfatlarını belirler.
Sıklıkla getirilen vergi afları iktidarın ülkeyi
yönetemediğinin en açık göstergesidir. İktidarlar,
oluşturdukları vergi sistemleriyle kimlerden yana
olduklarını, toplumun hangi kesimlerinden yana saf
tuttuklarını, hangi sınıfın çıkarlarını
gözettiklerini göstermektedir. Türkiye'de vergi yüküyle ilgili temel sorun
vergi dağılımındaki dengesizliktir. Türkiye'de vergi yüküne
bakıldığında bu yük emekçilerin sırtındadır
maalesef. Pandeminin en çok vurduğu kesim emekçilerdir. Halkın önemli
bir çoğunluğu muazzam bir gelir kaybı yaşamaktadır,
gelir dağılımı daha da bozulmaktadır.
Yapılması gereken talep yönlü politikaların
geliştirilmesidir. Bunun için de nakdî destekler başta olmak üzere
toplumun güvencesiz kesimlerinin doğrudan gelir transferinden
faydalandırılmasıdır.
Sayın vekiller, pandemi ekonomik olarak herkesi
ve her kesimi eşit biçimde etkilememiştir. Bazı sermaye
grupları pandemide kârlarına kâr, servetlerine servet katarken,
emeğiyle geçinen yurttaşlar, işçiler ise perişan
durumdadır. Özellikle, küçük esnaflar batmış, pek çok
işletme kapısına kilit vurmak zorunda
bırakılmıştır. Emeğiyle geçinen yurttaşlar
ve küçük esnaflar başta olmak üzere tüm yurttaşlar pandemiyle
birlikte gelir kaybına uğrayarak daha da perişan hâle
gelmiştir. Bize göre, dar gelirli yurttaşların, emeğiyle
geçinenlerin, işsizlerin, işçilerin, zor durumda olan
esnafların, küçük işletmelerin vergi cezaları da silinmelidir.
Vergi tabanının genişletilmesi için, vergi oranlarının
makul seviyelere çekilmesi, mali yükümlülüklerin katlanılabilir, üretimi,
istihdamı ve ihracatı artırıcı bir noktada olması
gerekir. Vergi harcayandan değil, kazanandan alınmalıdır.
Sayın vekiller, madde 7 de SGK
kapsamındaki prim borçları ile idari para cezalarının
ödenmesi ve gecikme ceza ve gecikme faizlerinin affıyla ilgili
düzenlemeleri içeriyor. 7nci maddenin (2)nci fıkrası ile 8inci
maddenin (1)inci fıkrası özel nitelikteki inşaatlara ve ihale
konusu işlere ilişkindir ve ödenmemiş olan eksik işçilik
üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin tahsilatının
yapılandırılmasını öngörmektedir. Bilindiği
üzere, kayıt dışı istihdam oranının en yüksek
olduğu sektör inşaat sektörüdür. İnşaat sektöründe
kayıt dışılık oranı yüzde 30ların
üzerindedir. Burada 2 temel sıkıntılı nokta var: Birincisi,
tespiti yapıldığı hâlde eksik işçilik primlerini
ödemeyen firmalara uygulanan cezaların bu düzenlemeyle affedilmesinin,
inşaat sektöründeki kayıt dışı istihdamı
normalleştirme tehlikesi vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) İkincisi ise, bu
düzenlemeyle Sosyal Güvenlik Kurumu işverenden prim
alacağını tahsil etse dahi bu tahsilat, kayıtsız
olarak çalıştırılan işçilerin primlerinin
ödendiği anlamına gelmeyecektir. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 8 (1) 31.05.2021 tarihine kadar (bu tarih
dahil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu
işlere ilişkin olup, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için
başvurulduğu hâlde, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının
(a) bendinde belirtilen başvuru süresinin sonuna kadar işverene
tebliğ edilmiş olan ön değerlendirme, araştırma veya
tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan
sigorta primi asılları ile bu alacaklara ilişkin gecikme
cezası ve gecikme zammı hesaplanan sürenin başlangıç
tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için
Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi
hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi
fer'i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(2) 31.05.2021 tarihinden önce (bu tarih dahil)
işlenen fiillere ilişkin olup 9 uncu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen başvuru tarihine kadar
tebliğ edildiği halde yine bu tarihe kadar ödenmemiş olan idari
para cezası asıllarının %50'si ile bu tutara ödeme
sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar
geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi
hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50'si ile
idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı
gibi fer'i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(3) Bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen tarihe kadar başvuruda
bulunmak kaydıyla bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi kapsamındaki alacaklar ile 10 uncu
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen alacaklardan bu
Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
belirtilen ilk taksit ödeme süresinin sonuna kadar tahakkuk edenler de bu
Kanunun 7nci maddesine göre yapılandırılır.
(4) Bu madde ile 7nci madde hükümlerinden
yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen
şartların yanı sıra dava açmamaları,
açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına
başvurmamaları şarttır.
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul
Niğde
Antalya
Necati
Tığlı Alpay
Antmen Süleyman
Girgin
Giresun
Mersin
Muğla
Gürsel
Erol
Elâzığ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gürsel Erolun.
Sayın Erol, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Bugün, aslında, söz aldığım
kanun maddesiyle ilgili değil, Elâzığda yaşanan sorunlarla
ilgili Meclisimizi bilgilendirmek isterim. Ben 26ncı Dönemde Tunceli
Milletvekiliydim. AK PARTİnin kurulduğu günden günümüze kadar
Türkiyede milletvekili çıkaramadığı tek il Tunceliydi ve
o anlamda, Tunceliyi Elâzığdan daha sorunlu bir kent bilirdim. AK
PARTİnin girdiği her seçimde AK PARTİ açısından son
derece başarı hikâyesiyle sonuçlanan bir ildir Elâzığ. O
anlamda, Tunceliyi Elâzığdan daha sorunlu bir kent bilirdim ve
Elâzığ Milletvekili olunca, ilçeleri, beldeleri, köyleri, sivil
toplum örgütlerini gezince gördüm ki Elâzığ Tunceliden çok çok çok
daha sorunlu bir kent. Yani, gerçekten, kamu hizmetlerinin gitmesi,
vatandaşın sorunlarının çözülmesiyle ilgili
Elâzığda ciddi anlamda sorunlar ve sıkıntılar var.
Şimdi, bugün bu kürsüden neyi gündeme
getireceğim? Yüz yıllardır geleneksel şekilde
hayvancılık yapan, özellikle, yalnızca Elâzığ
bölgesinde değil, Tunceli, Elâzığ, Bingöl üçgeninde
hayvancılıkla uğraşan 2 tane büyük aşiret vardır.
Bunlar Şavak aşireti ve Beritan aşiretidir. Bu aşiretler
yüzyıllardır geleneksel yöntemlerle hayvancılık yaparlar ve
bunların en büyük sorunu da meralarla ilgili sürecin doğru
planlanmamasından kaynaklı maliyetlerinin yüksek olması,
devletin üretim kaynaklarının çoğaltılması
anlamında, hayvancılığın desteklenmesi anlamında,
hayvancılıkla uğraşanların sosyal statülerinin
korunması anlamında bugüne kadar devletin hiçbir şekilde
katkıda bulunmaması. Düşünün üretim, üretim, üretim diyoruz
ama bu 2 aşiret genelde bölgede milyonlarca küçükbaş hayvan üreten,
geleneksel yöntemlerle mevsimin belli sürelerinde yaylalara çıkan;
Erzurum'dan, Muş'tan, Sivastan Erzincana kadar yaylaları kullanan
ama bu yaylaları ücretsiz kullanmayan, devlet tarafından bu yaylalar
kiraya verilen aşiretlerdir ve çoğu zaman kira miktarları yüksek
olduğu zaman da bu aşiretler hayvanlarını meralara
götürememekten kaynaklı mal ve can kaybına uğruyorlar.
Sayın Grup Başkan Vekillerimiz özellikle
AK PARTİnin Grup Başkan Vekillerine de buradan seslenmek istiyorum
bunu gerçekten bölgede yalnızca siyasi olarak kullanılması
gereken bir konuşma olarak değerlendirmeyin, o bölgede gerçekten
üretime katkı veren ve yüzyıllardır geleneksel
hayvancılık yapan bu 2 aşiretin sahiplenilmesi lazım. Hâlâ
kalıcı bir düzenleri yok, yerleşik bir düzenleri yok, sosyal
güvenceleri yok ve her dönem mera mevsimi başladığı zaman
bu 2 aşiret gerçekten bu yaz veya bu mevsim hayvanlarımızı
hangi meralara götüreceğiz diye kaygı ve endişe
yaşıyorlar ve bunların ülke ekonomisine inanılmaz
katkıları var, hayvancılıkta ve süt ürünlerinde inanılmaz
katkıları var. Bu sorunların çözümüyle ilgili Meclisin bilgisine
bu konuyu sunarak sizden yardım istiyoruz. Şu anda
Elâzığda Kovancılar ilçesinde Beritan aşiretinin 200 bin
küçükbaş hayvanı meralara gidemez durumda. Bunun nedeni ne? Bir,
meraların tam anlamıyla köylüye açılmamış olması.
İki, meraların ihaleye çıkarılarak yüksek fiyatlardan ihale
sonucu kiralanması. Oysaki nasıl bugün bir kanun çıkıyorsa
ve bu kanunda işverenlerimize, üreticilerimize, sanayicilerimize,
ticarethanelerimize, işletmelerimize vergi ödemesinde matrah artırımında
bir yarar, bir kamu yararı görüyorsak ve bir vatandaşlık görevi
olarak onların borçlarını devlete karşı
yapılandırıyorsak aynı şekilde, devletten hiçbir
katkı almadan hayvancılık yaparak hayatını devam ettiren
bu 2 aşirete de gerçek anlamda sahip çıkılması lazım
ve bunların sorunlarının çözümüyle ilgili de devletin bu 2
aşirete katkı vermesi lazım. Yalnızca meraların
tahsisi anlamında değil, aynı zamanda, bunların
yerleşik düzene geçmesiyle ilgili, çocuklarının eğitimiyle
ilgili ve sosyal güvencelerinin sağlanmasıyla ilgili de destek verilmesi
lazım. Bununla ilgili bir araştırma yapılırsa
görülecektir ki yüzyıllardır bu bölgede bu 2 aşiretin bölge
ekonomisine ve o bölgedeki sosyal dengenin oluşmasına inanılmaz
katkısı vardır diyorum. Bu anlamda sizlerden destek istiyoruz.
Bu 2 aşiretin sahiplenmesiyle ilgili Meclisimizi bilgilendirmek istedim.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarak
iyi akşamlar diliyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin (4)üncü
fıkrasının kanun teklifinden çıkartılmasını
arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen
Mardin Gaziantep İstanbul
Kemal
Peköz Serpil Kemalbay
Pekgözegü Hişyar
Özsoy
Adana İzmir Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hişyar Özsoyun.
Buyurun Sayın Özsoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, gecenin bu geç
vaktinde
(Uğultular)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Başkanım, bir uyarsanız.
BAŞKAN Arkadaşlar, hatip kürsüde, rica
ediyorum, lütfen.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Kıymetli
arkadaşlar, gecenin bu geç vaktinde ben cezaevleriyle, cezaevlerindeki
hasta tutuklularla ilgili sizinle 2 tane örnek paylaşmak istiyorum;
kıyaslayın, lütfen kıyaslamayı siz yapın. Özellikle
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan Vekilleri dinlerlerse
onlardan da taleplerimiz olacak.
Kıymetli arkadaşlar, Kırıkkale
Keskin T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunduğu süre içerisinde Yüksek
İhtisas Hastanesinden birçok rapor almış, organize suç örgütü
lideri olarak hüküm giymiş bir şahsiyet hakkında verilmiş
bazı raporları ben şimdi size söyleyeyim: Ekim 2017de
İstemediği sürece il içi ve dışı hiçbir hastaneye
sevk edilemez. 20 Mart 2018de Kırıkkale dışına
hava, kara, deniz yolu ile ambulansla dahi gitmesi hayati tehlike arz
etmektedir. Yine, 2018de -bunlar hep doktor raporları- Türkiyede
hiçbir yerde hücre cezası yatamaz. Koğuş kapısı,
havalandırma bahçe kapısı açık olmak kaydıyla yirmi
dört saat hava almaya çıkabilir. 2017de başka bir sağlık
raporunda Cezaevi kantininde bulunmayan eski Kars kaşarı peyniri
tüketmesi uygundur. Şaka değil ha bunlar! 2018 yılında
Haftada üç gün balık, 2 defa ızgara köfte yemesi, cezaevinin
belirlediği lokantadan buğulama ve ızgaranın avukatları
tarafından cezaevine teslim edilmesi uygundur. diye sağlık
raporları var. İlaveten yedi gün çorba, brokoli, makarna- falan
filan gitmiş- ekşili köfte
falan var. Devamla Kafein ihtiyacı
için de -bu 16 hastalığı olup ölümcül durumda olan bir hasta
tutuklunun- S marka kahveyi dünyanın değişik yerlerinde
kullanıldığı için French press bardakla burada avukat ve
ziyaret mahallinde
falan tüketebilir gibi gibi böyle bir sürü rapor
döşenmiş.
2018 yılında Sincana transfer edildikten
sonra bu raporları veren doktorlar hakkında davalar
açılmıştı. Doktorlar Efendim, biz baskı altında
bu raporları verdik. dedi ama hiç kimse ceza almadı. Yani kaba bir
tabirle, halkın tabiriyle sırtınız sağlamsa cezaevinde
de kral gibi yaşayabiliyorsunuz. Maalesef, böyle bir durum. Kendisi daha
sonra bu pandemi vesilesiyle çıkarılan tırnak içerisinde af
yasası çerçevesinde de salıverildi.
Şimdi, ben size çok uzatmadan 3 tane kısa
hikâyeyle kapatayım. Bakın, bu amca Ali Boşnak; bu Kürtçe mevlit
okuttuğu için cezaevine girdiği söylenen, sonra da, hasta olduğu
hâlde defalarca İnfazı erteleyin. dedikleri hâlde ertelemedikleri
ve cezaevinden cenazesinin çıktığı bir yaşlı
amcamız. Yine, Takiyettin Özkahraman; aynı şekilde. Biliyorsunuz
ceza ıslah etmek içindir; Türkiyede, öldürmek için, bariz. Yani
ısrarla yani Bu insanlar cezaevinde ölmesin. talepleri var ama iktidar
kulağını tıkamış.
Son olarak -şu amca- Mehmet Emin Özkan; geçen
gün sosyal medyada bayağı bir tartışma konusu oldu çünkü
hastaneye götürülürken elleri kelepçeli ve yürüyemez durumda, elinde
poşetiyle gitti. Sosyal medyada gerçekten infial çıktı. Mehmet
Emin Özkan -benim milletvekili olduğum Diyarbakırın Lice
ilçesinin Sisi köyüne bağlı- yirmi beş yıldır içeride,
83 yaşında, 5 defa kalp krizi geçirmiş, 4 defa anjiyo
geçirmiş; sadece mayıs ayı içerisinde 5 defa hastaneye
götürülmüş, elleri bağlı, üç gün hastanede kelepçeye
bağlanmış, 93 yılında Tuğgeneral Bahtiyar
Aydının öldürülmesinden tutuklu olan tek kişi. Yalnız
ilginç olan durum: 2014te yeniden yargılanmasına karar
verilmiş; sekiz yıldır yeniden yargılanıyor fakat
-mahkemede savcılığın iddianamesinde eylemle hiçbir
ilgisinin bulunmadığını savcılık ve mahkeme
söylemiş- bugün itibarıyla hâlâ içeridedir. Buradan, gecenin bu geç
vakti -lütfen tanıyanlar varsa da- Sayın Adalet Bakanı
Abdulhamit Güle de iletsinler, bu zulme bir son verilsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Yirmi beş
yıl hayatı çalınmış Mehmet Emin Özkan en azından
çocuklarının yanında ölebilsin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
8inci maddesinin (2)nci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) 30/4/2021 tarihinden önce (bu tarih dâhil)
işlenen fiillere ilişkin olup 9uncu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen başvuru tarihine kadar
tebliğ edildiği halde yine bu tarihe kadar ödenmemiş olan idari
para cezası asıllarının %40'ı ile bu tutara ödeme
sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar
geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas
alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve
şekilde ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının
kalan %60'ı ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve
gecikme zammı gibi fer'i alacakların tamamının tahsilinden
vazgeçilir.
Fahrettin
Yokuş İmam
Hüseyin Filiz Muhammet
Naci Cinisli
Konya
Gaziantep Erzurum
Behiç
Çelik Bedri
Yaşar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Mersin Samsun Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İmam Hüseyin Filizin.
Sayın Filiz, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
8inci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 11 Kasım 2020
tarihinde yani bundan yaklaşık yedi ay önce kabul edilen 7256
sayılı Kanunun 2nci maddesinin (12)nci ve (13)üncü
fıkraları olduğu gibi üzerinde konuştuğumuz 8inci
maddede tekrarlanmış 31 Ağustos 2020 ve öncesi olan iş
bitirme tarihi 30 Nisan 2021 ve öncesi olarak
değiştirilmiştir. Yani yedi ay sonra bu maddeyle 30 Nisan 2021
tarihine kadar bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu
işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme,
araştırma veya tespit aşamasında olan eksik işçilik
prim tutarları ile kesinleşmemiş idari para cezaları
düzenlenmektedir. Yani eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan
sigorta primi asılları ile bu alacaklara ilişkin gecikme
cezası ve gecikme zammının maddede belirtilen usuller dâhilinde
tamamının tahsilinden vazgeçileceği belirtilmektedir; ilaveten,
para cezalarının yapılandırma kapsamına
alınması sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, korkarım ki,
bundan yedi ay sonra da yeni bir mali af yasa teklifi daha getirilecek ve kötü
niyetli kişiler ödüllendirilmeye devam edilecektir. Kötü niyetli dedim
çünkü inşaat türüne göre işçilik tutarları hesaplamaları
standart hâle getirilmiştir. Birçok müteahhit dürüstçe işçilik
tutarını bildirirken eksik işçilik gösterenlerin hileli bir
davranış içinde oldukları açıktır. Bu tür müteahhitler
Sosyal Güvenlik Kurumundan ilişiksizlik belgesi almadıkları için
binaya iskân almayı geciktirerek daire sahiplerini mağdur etmekte ve
af veya düzenlemelerle yaptıkları da yanlarına kâr
kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, af
yasalarının sık sık tekrarlandığı ülkemizde
mükelleflerin yeni af yasalarının çıkmasını
beklemeleri, cezaların caydırıcılık yönünü ortadan
kaldırarak vergi kaçıran mükellefler yükümlü oldukları vergileri
zamanında ödemeyip bu tutarı faizsiz kaynak olarak kullanmakta, af
uygulamalarıyla o günün tutarındaki vergiyi faizsiz olarak ödemekte
ya da çoğu zaman yakalanmadıkları sürece hiç vergi ödemeyerek
vergi aflarını bir rant yolu hâline getirmektedir. Bu yüzden
-mükellefin ödeme hareketlerinden çıkarılacak verilerle- vergisini
zamanında ödemeyerek vergi affını kendisine kaynak hâline
getirmiş mükelleflerin vergi aflarından faydalanmaları
engellenmeli, bunlara karşılık matrahını doğru
şekilde hesaplayıp vergisini zamanında ödeyen mükelleflere
teşvik mahiyetinde uygulanan yüzde 5lik vergi indirimi kesinlikle
artırılmalıdır ve ödüllendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kayıt
dışı ekonomi ve vergi kaçakçılığını
önleyen sağlıklı bir vergi sisteminin olmaması ve 2003
yılından itibaren 15 kere af ve yapılandırma düzenlemesinin
yapılması ülkemizde vergi tahsilat oranını yüzde 80lere
geriletmiştir. Toplanan vergiler sadece dürüst mükelleflerle
sınırlı kalmakta, bazı şirketlere tanınan özel
avantajlar ve kıyaklar ise huzursuzluk yaratmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu dönemde bazı
şirketlerin 3 milyar 106 milyon lira olan vergi borçları toplamda
yüzde 97,6 oranında silinirken 5 müteahhite son on yılda toplam 128
defa vergi indirimi uygulanmıştır. Asgari ücretliler vergiye
tabi tutulurken bazı firmaların vergi borçları siliniyor ve
hatta sıfırlanıyorsa bu ülkede adaletten bahsetmek mümkün
değildir. Elinizi vicdanınıza koyun ve bu şirketleri
düşündüğünüz kadar esnafı da çiftçiyi de düşünün; esnafa,
çiftçiye, dar gelirliye, asgari ücretliye vergi muafiyeti sağlayın.
Hazreti Ali Devletin dini adalettir. diyor. Yapılan bu haksız ve
adaletsiz uygulamalar, unutmayınız ki vatandaşın devlete
olan güvenini kökünden sarsmaktadır; buna hakkınız
olmadığını söylemeliyim.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
Hükûmetinin vatandaşlarımızın sorunlarını çözme
konusunda yetersiz kaldığını, İYİ Parti
iktidarıyla liyakatli kadrolarla vergide ve her türlü ödemede adaletin
sağlanacağını, herkesin gücüne göre vergi vereceğini,
kimsenin düzenbazlığına müsaade edilmeyeceğini vurguluyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin (1)inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"(1) Bu Kanunun ilgili maddelerinde bulunan
başvuru ve ödeme süresine ilişkin hükümler saklı kalmak
kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların;
a) 31/8/2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil) ilgili
idareye başvuruda bulunmaları,
b) Hazine ve Maliye Bakanlığına,
Ticaret Bakanlığına, il özel idarelerine, belediyelere ve
YİKOB'lara bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk
taksitini 30/9/2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil), Sosyal Güvenlik Kurumuna
bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ise ilk taksitini
31/10/2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil), diğer taksitlerini ise bu
tarihleri takip eden ikişer aylık dönemler hâlinde azami onsekiz
eşit taksitte ödemeleri,
şarttır."
Pero
Dundar Serpil Kemalbay
Pekgözegü Mahmut
Toğrul
Mardin İzmir Gaziantep
Kemal
Peköz Zeynel
Özen Semra
Güzel
Adana İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Semra Güzelin.
Sayın Güzel, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 9uncu maddesine dair söz aldım. Söz konusu maddeyle
kanunun uygulanmasına ilişkin ortak hükümler belirlenmekte.
Arkadaşlarımız hem geneli üzerine de hem de madde
konuşmalarında sıklıkla- kanun teklifinin eksikliklerini
ve değiştirilmesi gereken yönlerine dair fikirlerimizi dile
getirdiler. Tabii ki sunulan kanun teklifinin temel eksikliği borçtan
kurtarıcı yapılandırmaların söz konusu olmaması
ve en önemlisi de bir vergi adaletini içermemesi. Adalet deyince bu Hükûmetin
karnesi maalesef hep kırık. Sadece vergi meselesinde değil
yaşamın her alanında, toplumsal adalet konusunda
yıllardır sınıfta kaldı bu iktidar. Biz her
defasında dile getiriyoruz, sizler her defasında görmezden
geliyorsunuz fakat hakikatleri bizler dile getirmeye devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, isminde adalet olan bu
iktidar dönemindeki muhalif olanlara yönelik adaletsizliklere dair birkaç
şeyi dile getireceğim: 83 yaşındaki yirmi beş
yıllık tutsak Mehmet Emin Özkan, son on gün içerisinde defalarca hastaneye
kaldırıldı, birçok kronik hastalığı var
-Hişyar Vekilimizin bahsettiği kelepçeli görüntüsü de burada-
neredeyse bacakları sürünerek -ayakta duramayacak şekilde- hastaneye
götürülüyor. Durumu uzun süredir dile getiriyoruz, sosyal medyada duyarlı
yurttaşlarımız durumu ifade ediyorlar, tahliye edilmesini
istiyorlar ve maalesef insanlar artık Twitterdan hak aramak zorunda
kalıyor, sesini duyurmaya çalışıyor.
Yine, üç hafta önce, Diyarbakır Kadın
Kapalı Cezaevinde 7 tutsakta corona tespit edildi. 7 tutsak aynı
koğuşa toplandı -bırakın tedavilerini yapmak- ne
doğru düzgün bakımları yapıldı ne de tedavileri.
Öksürük sesleri bütün cezaevini inletirken diğer tutsak
arkadaşları Bırakın bari biz yardım edelim. derken
cezaevi yönetimi on yedi günlük kapanma sürecinde -sanki kendi evlerine gidiyorlarmış
gibi- kantine ve revire kilit vurdular. Tutsaklar on yedi gün boyunca
sınırlı sayıda çalışan olduğu için ne
doğru düzgün bir muhatap bulabildiler ne de ihtiyaçlarını
karşılayabildiler.
Bir diğeri, siyasi tutsaklar, müdürlerin
odalarına çağrılıp Pişman olursanız
şartlı tahliyeden yararlanabilirsiniz. denilerek hukuk
dışı yollarla sorguya çekiliyor. Pişman olup
olmadıkları soruluyor ve keyfî olarak infazları
yakılıyor. Bu saydıklarım cezaevinde yaşanan
adaletsizliklerin sadece küçük bir kısmı. Bütün bunlar
cezaevlerindeki kadınlar tarafından bizlere iletildi. Artık bu
ülkede içeri ve dışarı ayrımı kalmadı ama
dışarıda uygulanan adaletsizlikler, hukuksuzluklar
almış başını gidiyor. Bir hukuk garabeti olan ve
iktidarın istediği gibi hukuku çiğnediğini gösteren bir
karardan bahsetmek istiyorum. Bir facia olarak, Diyarbakırlılarla
alay eder gibi karpuz heykeli dikmeyip halk belediyeciliği
yaptığı için yerine kayyum atanan Ergani Belediye Eş
Başkanlarımızdan Sayın Ahmet Kaya kayyum atamaya gerekçe
yapılan davadan beraat etti. İtiraz süreçleri işledi, herhangi
bir itiraz yapılmadı, istinaf yoluna kapalı bir şekilde
karara bağlandı ama bu karar sonrası ne mi oldu? Karar üzerine
görevine iade edilmesi gerekirken, hukuka aykırı bir şekilde
Valilik ve İçişleri Bakanlığının itirazı
sonucu karar iptal ettirilmiş. Valilik ve Bakanlık Bu karar, bizi
mağdur edecek bir karardır. diyor ve dosya bozularak hukuksuz bir
şekilde istinafa gönderiliyor. Yani itiraz süreci bittiği hâlde dosya
bozuluyor. Yurttaşın en basit idari bir davasında dahi bir gün
gecikmeli herhangi bir itirazı kale almazken, bir günlük gecikme yüzünden
insanlar icralık olurken Bakanlık ve Valiliğin bir emriyle
koskoca bir dosya hukuksuz bir şekilde bozuluyor ve halk iradesi
gasbedilerek oturdukları koltuktan vazgeçmemek için hukuk yerlerde âdeta
paspas ediliyor.
Değerli milletvekilleri, iktidarın devlet
kurumlarını kullanarak gerçekleştirdiği bu faaliyetlerin
kim tarafından, nasıl organize edildiği mafya-iktidar
ilişkilerinin de ciddi bir şekilde ifşa olduğu bugünlerde
hepimizin malumu. Demokratik siyasetin önünü tıkayan, halkların
iradesini hukuk kisvesi adı altında ayaklar altına alan,
hukuku kendi elinde âdeta oyuncak yapan, yasal faaliyetleri kriminalize eden bu
anlayış kendinden öncekiler gibi yok olmaya mahkûmdur. Bizler parti
olarak bu anlayışı en başından beri kabul
etmediğimizi dile getirdik. Bu yanlışlardan dönülmediği
sürece de ne demokrasiden ne insan haklarından söz edilemeyeceğini
bir kez daha dile getirmiş olalım.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin (3)üncü
fıkrasının (e) bendinin ilk cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bu Kanun kapsamında belediyeler, bunlara
bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar ve
sermayesinin % 100'ü bu belediyelere ait olan şirketlerce ödenmesi gereken
tutarlar aylık dönemler hâlinde azami yüz yirmi eşit taksitte
ödenebilir.
Cavit
Arı Necati
Tığlı Alpay
Antmen
Antalya Giresun Mersin
Süleyman
Girgin Fikret
Şahin Emine
Gülizar Emecan
Muğla Balıkesir İstanbul
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fikret Şahinin.
Sayın Şahin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Borçların
yapılandırılmasıyla ilgili bir kanun teklifi üzerinde
görüşüyoruz. Öyle anlaşılıyor ki millet borç
batağında. Bir taraftan devleti yandaş müteahhitlerinize
borçlandırdınız ve Borçlanma Genel Müdürlüğü kurdunuz.
Diğer taraftan da milleti borçlandırdınız ve bu
şekilde kanun tekliflerini Meclisimizin önüne getiriyorsunuz. Diğer
yandan Merkez Bankasının kaybolan 128 milyar doları nerede?
diye soruyoruz, bunun cevabı yok. Şimdi de yine gündemimizde bir
sorumuz var: Mafyadan ayda 10 bin dolar para alan siyasetçi kim? diye
soruyoruz, bunun da cevabı yok. Evet, yani bu kadar borç
batağına batmış, hem milleti hem devleti borç
batağına sokmuş bir iktidarla karşı
karşıyayız.
Bir taraftan borçla mücadele ederken diğer
taraftan da ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün ilke ve
inkılaplarına karşı gelen kişiler hakkında
herhangi bir işlem yapmadığınızı görüyoruz.
Mesela, bir sarıklı ve cübbeli amiral vardı. Nerede şimdi
bu? Görevde. Bir işlem yaptınız mı? Hayır. Ama
vatansever, FETÖ mağduru olan amirallere elektronik kelepçe takmaktan geri
kalmadınız.
Yine, bakınız, Ayasofya Camisini ibadete
açtık. dediniz. Hâlbuki Ayasofya Camisinde zaten ibadet vardı. Müze
kısmını kapattınız ama o tarihten bu yana da Ayasofya
âdeta Atatürke bir hakaret merkezi hâline geldi. Ta ki,
açılışında Diyanet İşleri Başkanı
elinde kılıçla lanet okuyarak bir açılış yaptı ki
yüce dinimiz iyiliği, adaleti ve güzelliği emrederken bir Diyanet
İşleri Başkanının ağzına lanetli kelimeleri
alması görevine hiç yakışmıyor. Daha sonra, göreve gelen
Ayasofya Başimamı ne diyor? Efendim, Atatürk ilke ve
inkılaplarının omurgasını oluşturan
laikliğin kaldırılması ve Anayasaya laikliğe
aykırı maddelerin konulması gerektiğine dair fetva veriyor.
Yine en son, geçtiğimiz hafta, yine bir meczup, Mustafa Demirkan
ismindeki bir kişi, Ayasofyada 136 hafız öğrencisine belge
verilirken yine isim vermeden, dolaylı şekilde Mustafa Kemal
Atatürke zalim ve kâfir demeye kalkışıyor. Mustafa Demirkan
isimli bu meczup, devletin zirvesinde bulunan, göreve gelirken Atatürk ilke ve
inkılaplarına bağlı kalacağına dair şeref ve
namusları üzerine yemin etmiş olan AKP Genel Başkanı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve bakanların yüzüne bakarak bu çirkin sözlerini
söylüyor ve bu kişilerin hiçbirinden de itiraz gelmiyor. Bu kişilerin
hiçbiri yemininin gereğini yerine getirmiyor. Bu meczup, üstelik,
Ayasofyanın müze vasfından kaldırılarak cami olarak
açılmasından önce de Ayasofyada ezan okunduğunu, bir bölümünde
namaz kılındığını bildiği hâlde gerçeğe
aykırı beyanda bulunmaktan, bir din adamı olarak yalan
söylemekten utanmıyor. Tabii, soruyoruz sizlere, Ayasofyayı
Atatürke hakaret etmek için mi açtınız? Bunun nedeni ve sorumlusu,
evet, mevcut iktidarın yarattığı kirli, zehirli siyasi
iklim ve izlediği yanlış politikalar.
Bu millet bu gibi hainleri geçmişte de gördü;
Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk ve
Kuvayımilliye kuvvetleri için ölüm fetvası veren Mustafa Sabriyi,
düşmanla iş birliği yaparak Kurtuluş Savaşını
engellemeye çalışan Âtıf Hocaları, Şeyh Saidleri,
Menemende Derviş Mehmetleri gördü; onlar şimdi tarihin
karanlıklarında, bunlar da o karanlıklara gömülecekler. Bu hain
meczuplar unutmasınlar ki Ayasofyayı, İstanbulu, Türkiyeyi
düşman işgalinden kurtaran, bu gök kubbe altında ezanın
okunmasını, milletin alnının secdeye gelmesini
sağlayan Mustafa Kemal Atatürktür.
Kendilerine, hainleri değil, Mehmet Rıfat
Börekçiyi, Sütçü İmamı örnek almalarını tavsiye
edeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) 20 saniye
lütfen
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şahin.
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
Ayasofyayı karanlık zihniyetleriyle kirleten meczuplar şunu
bilsinler ki: Mustafa Kemal Paşa, Anadolu topraklarında asla
yenilmedi ve yenilemez.
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın
Şahin.
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
Geçmişte tarihin karanlıklarında gömülen hainler gibi bu
meczuplar da hukukun önünde hesap verecekler.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
9uncu maddesinin (3)üncü fıkrasının (a) bendinin (1)
numaralı alt bendinde yer alan ilk %90ının ibaresinin
%95inin ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Muhammet Naci
Cinisli
Adana Konya Erzurum
Hayrettin
Nuhoğlu Behiç
Çelik
İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye Katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine söz talebi, Sayın
Behiç Çelikin.
Sayın Çelik, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerinde konuşma yapmak için söz aldım. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, halk, bırakın
vergi verebilmeyi karnını doyuracak imkândan yoksun hâle getirildi.
Buna rağmen iktidar, alacaklarını sıfırlama yerine
yapılandırma yolunu tercih ederek, sürekli olarak geniş
kitleleri elinde borçlu olarak tutmaktadır. İşte, 7256
sayılı Kanunda yapılacak bu değişiklikle borçlular
listesi daha da kabararak ötelenmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, tehdit ve tehlike çok
büyük. Yoksullaşan kitleler, orta tabakanın çökmesi,
işsizliğin 10 milyonu aşması, artan yolsuzluklar, toplumsal
patlama sinyalleri iktidarı hiç mi kendine getirmiyor? 31 Mayıs günü
Hatay ilimize gitmiştik, orada sanayiye de uğrama imkânımız
oldu. Daralmanın yüzde 60lara ulaştığı bu
sahanın başka sektörlerin nasıl can çekiştiğinin
göstergesi olduğunu orada müşahede ettik. Başta tarım olmak
üzere hizmet sektörü ve her kesim daralmaya, büzülmeye girmiş
bulunmaktadır. Para etmediği için soğanını yola döken
üreticinin vahim durumu bizleri derinden etkilemiştir.
Tüm bu ekonomik göstergeler dışında,
AKPnin yanlış Suriye politikasının bir sonucu olarak
ülkemizde 5 milyon ve Suriyede 3 milyon olmak üzere 8 milyon Suriyeliye de
baktığımız bir gerçektir. Daha geçen yıla kadar 58
milyar dolar harcandığı ifade edilen bu insanlar Hatayda da
oldukça yoğun yaşamaktadır. Millî ekonominin önemli bir kara
deliği olan Suriyeliler meselesine bir çözüm üretemeyen AKPnin artık
takatinin tükendiği anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, AKP on dokuz
yıllık iktidarı döneminde yaklaşık 10 civarında
varlık barışı ve yeniden yapılandırma
kanunları çıkartarak gelir sağlamaya
çalışmış ancak ne mali barışı
sağlayabilmiş ve ne de yeni bir mali yapılandırma
getirebilmiştir. Aksine, mali hukukun canına okumuş,
uluslararası piyasalarda güvenin yitirilmesi yüzünden kan kaybına yol
açılmıştır. Merkez Bankasına başkan atanması
olayı bile başlı başına bir fiyaskodur. 128 milyar
dolar olayı hâlâ açıklanmış değil, mafyayla içli
dışlı ilişkiler ve hatta devletin bazı yapılarının
mafyalaşması, kendi Bakanlığına Bakan tarafından
mal satılması, usulsüz ihaleler, Thodex olayı bu dile
getirilmiyor, 2 milyar dolarlık bir vurgun bu- ve Başbakanın
oğlunun Venezuelaya ziyareti... Sadece bu başlıklar
karşısında bile diyebileceğimiz tek bir söz var, o da
çürüme. Daha inanın binlerce mali piyasaları ilgilendiren talan ve
soygun olayları örneklendirilebilir.
Değerli arkadaşlar, bu teklifle vergi ve
prim borçları yeniden yapılandırılıyor; vergi
cezaları, idari para cezaları, gecikme zammı, gecikme
cezaları ve gecikme faizinde af niteliğinde indirimler getiriliyor;
bazı kamu alacakları ve kamu alacağı niteliği
taşımayan alacaklarda da yeniden yapılandırma öngörülüyor.
Ancak -bu, geliyor tabii- özel idareler, belediyeler, YİKOBlarda dâhil
olmak üzere birtakım yapılandırma çalışmaları söz
konusu ama özel idare kalmadı, belediye kalmadı, 6360
sayılı Yasayla bunlar zaten canına okunmuş
teşkilatlar olarak, çökertilmiş teşkilatlar olarak
karşımıza çıkmaktadır. Rahmetli Demirelin bir sözü
var Bu millet küstüğü dağın odununu bile yakmaz. diye.
Şimdi, AKP bu duruma gelmiştir. Onun için çözüm nedir?
İyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme
geçmektir.
Sözlerime son verirken hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.29
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 23.46
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Teklifin 9uncu maddesi üzerinde Mersin Milletvekili
Behiç Çelik ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin (1)inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(1) İşverenlerin ve üçüncü
şahısların, 5510 sayılı Kanunun 14 üncü, 21 inci, 23
üncü, 39 uncu ve 76 ncı maddeleri, 17/7/1964 tarihli ve 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 10 uncu, 26 ncı, 27 nci
ve 28 inci maddeleri, 1479 sayılı Kanunun mülga 63 üncü maddesi ve
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun mülga 129 uncu maddesi gereğince iş
kazası ve meslek hastalığı, malullük, adi malullük ve ölüm
halleri ile genel sağlık sigortalısına ve bunların
bakmakla yükümlü olduğu kişilere yönelik fiiller nedeniyle ödemekle
yükümlü bulundukları her türlü borçları ile bu borçlara kanuni faiz
uygulanan sürenin başlangıcından bu Kanunun yayımı
tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim
oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda
belirtilen süre ve şekilde ödenmesi durumunda bu borçlara uygulanan kanuni
faizin tahsilinden vazgeçilir.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Mehmet
Ruştu Tiryaki
Mardin Gaziantep Batman
Zeynel
Özen Kemal
Peköz Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Ruştu Tiryakinin.
Sayın Tiryaki, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatlerinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bir yandan Pandemiye rağmen ekonomimiz
şu kadar iyi, şu kadar büyüdük. diyorsunuz, diğer yandan
aslında ekonominin kötüye gittiğini bildiğiniz için böyle
palyatif çözümler içeren, borçları yapılandıran düzenlemeler
getiriyorsunuz.
Bakın, sizin iktidarınız döneminde,
2009 yılında, bundan on iki yıl önce 200 TL tedavüle girdi. On
iki yıl önce 200 TL tedavüle girdiğinde değeri 131 dolardı
-1 dolar yaklaşık olarak 1,5 TLye denk geliyordu- 200 TL şimdi
kaç dolar ediyor? 23 dolar. 2009da 200 TL 131 dolardı, şimdi 200 TL
23 dolar yani tam yüzde 83 değer kaybetmiş. Ama garip bir
şekilde herkes Türk lirasının ne kadar değer
kaybettiğinden değil de doların ne kadar değer
kazandığından söz ediyor. Mesela, açıyorsunuz haberleri,
diyor ki: Dolar 5,20 oldu; 6,50 oldu; 7,50 oldu; 8,60 oldu. Ama gerçek bu
değil, 2009 yılında 1 TL 0,66 sent ediyordu, şimdi 1 TL 11
sent ediyor. Türk lirasını düşürdüğünüz durum bu.
Geçenlerde şöyle bir şey okudum, deniyor ki: Dolar 8,50 olmuş.
Hey maşallah, bu gidişle barajı aşıp Meclise girecek.
Evet, Türk lirasını düşürdüğünüz durum tam olarak budur.
Ekonomi kötü de demokrasi mi çok iyi? O da çok çok
kötü. Anımsarsınız, mutlaka bir yerlerde okumuşsunuzdur,
bir süre önce İsveç merkezli V-Dem Enstitüsü 2021 Demokrasi Raporunu
yayınlamıştı, çok çarpıcı bilgiler içeriyordu. Bu
raporda Türkiyenin son on yılda en çok otoriterleşen 3 ülkeden
birisi olduğunun altı çiziliyordu; Liberal Demokrasi Endeksinde
Türkiye 149uncu sırada.
Şimdi, V-Dem Enstitüsü 2020 yılında
Covid-19 salgını ve önlemlerinin 144 ülkedeki demokratik
gelişmeyi nasıl etkilediğini araştırmış.
Türkiye en çok gerileyen 3 ülke arasındaymış, diğer 2 ülke ırkçı
faşistlerin etkinliğinin arttığı Macaristan ile
İstanbul Sözleşmesine karşı bir iktidarın hüküm
sürdüğü Polonya. 3 ülkede de ortak pek çok kötülük var. Pandemide
demokratik olduğu varsayılan 9 ülkede ciddi gerileme olmuş, 23
ülkede ise orta düzeyde uluslararası demokrasi normları zarar görmüş.
Bunu araştırmışlar Acaba nasıl demokratik ülkeler
otoriterleşiyor? diye ve garip bir şey fark etmişler, bütün
ülkelerde aynı şey gerçekleşiyor. Seçimle
işbaşına gelen hükûmet önce medya ve sivil toplum örgütleri
üzerindeki gücünü kötüye kullanıyor, yaygın bir kutuplaşma
oluşturuyor, bu kutuplaşma sırasında medya ve sivil toplum
örgütlerini baskı altına alıyor, kriminalize ediyor ve sonunda
hükûmetin egemenliği altında onlarla değiştiriliyor. Bu
arada, iktidar yanlış ve yönlendirici bilgiler yayıyor,
kurumların güvenilirliğini zedeliyor, bir yandan da muhalefete ve
muhalif düşüncelere saygı gösterilmemesini sağlıyor. Ne
kadar tanıdık değil mi? Her ülkede aynı şey
gerçekleşmiş. Evet, pandemiyi, demokratik değerlerden
uzaklaşmak için kullanan her ülke gibi kullandınız, her türlü
protesto etkinliğini yasakladınız, Pandemi. dediniz.
Partimizle ilgili kapatma davası açtırdınız, protesto
etmemizi engellediniz ve Pandemi. dediniz. Kayyum atadınız,
protesto etmemizi engellediniz, Pandemi. dediniz. 128 milyar nerede?
pankartını asanları bile engellediniz, ona bile Pandemi.
dediniz. İşte, pandemiyle böyle mücadele ettiniz, demokrasiyi
askıya almanın bahanesi olarak kullandınız.
Bu arada, herkese Maske. dediniz, Mesafe.
dediniz; kahvehaneleri, lokantaları kapattınız ama lebalep
kongrelerle övündünüz, yüzlerce kişiyle tıklım tıklım
cenazelere katıldınız yani kendiniz için her şey serbest,
sizden olmayan herkes için her şey yasak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
10uncu maddesine aşağıdaki 14 numaralı fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
(14) "İl özel idareleri, belediyeler ve
bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin %
50'sinden fazlası bunlara ait şirketlerin mülkiyetinde bulunan
taşınmazlar hakkında yaptıkları satış,
irtifak hakkı ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan (tasarrufunda
bulunan taşınmazların kira ve irtifak hakkı bedelleri ile
kaynak sularının kira bedeli dâhil) ve vadesi 30/04/2021 tarihi
itibarıyla geldiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi
itibarıyla ödenmemiş olan kullanım bedelleri ve hasılat
payları asıllarının tamamı ile bu alacaklara
ilişkin gecikme zammı, faiz gibi ferileri yerine bu Kanunun
yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim
oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunun
yayımı tarihini izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer
aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte 9. maddenin
üçüncü fıkrasının (ç) bendi hükümlerine göre hesaplanan
katsayı ile birlikte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara
hesaplanan gecikme zammı, faiz gibi fer'i alacakların tahsilinden
vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücreti ilk
taksit tutarı ile birlikte tahsil edilir. Bu fıkra hükümlerinden
yararlanılabilmesi için dava açılmaması ve
açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır. Bu fıkra
kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada öngörülen süre ve
şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş alacak
asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi feri alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilidir.
Murat
Emir Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer
Ankara
İstanbul Niğde
Cavit
Arı Necati
Tığlı Alpay
Antmen
Antalya
Giresun
Mersin
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Murat Emirin.
Sayın Emir, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Üzerine söz aldığım 10uncu maddede
meslek odalarının üyelerinin meslek odalarına olan borcu yeniden
yapılandırılıyor. Türk Tabipleri Birliğinin, Türkiye
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler
Odaları Birliğinin, Türk Mühendis ve Mimarlar Odalarının,
Türk Diş Hekimleri Birliğinin borçları yapılandırılıyor
ama Türk Veteriner Hekimleri Birliği nasılsa unutulmuş. Bize bu
konuda oldukça büyük oranda talepler geldi ve bizim ısrarlı takibimiz
sonucunda iktidarın Türk Veteriner Hekimleri Birliğini de bu kanun
maddesi içerisine yerleştirecek bir önergede bulunmalarını olumlu
buluyoruz, destekliyoruz; yerinde bir karardır.
Değerli arkadaşlar, vaktimi salgın
yönetimiyle ilgili kullanmak istiyorum. Nereye elimizi atsak bir skandal,
nereye elimizi atsak şaşıracağımız derecede
gerçekten bir rezaletle karşılaşıyoruz. En son Sayın
Cumhurbaşkanı, dün 3üncü doz aşısını olduğunu
söyledi. O hâlde Sayın Cumhurbaşkanı ilk doz
aşısını ne zaman oldu? Çünkü Sayın
Cumhurbaşkanı 14 Ocakta hem kameralar önünde hem de örnek olma
iddiasıyla, yani sırası gelmemişken örnek
olacağım diye, hem de tek başına değil MYKsiyle gitti
aşı oldu. Eğer o ilk aşısı ise yirmi bir gün
sonra 2nci aşısını olmuş olması lazım.
Eğer öyleyse gerçekten, hatırlatma dozu şu anda Türkiye'de
uygulamada değil ama hadi diyelim ki, Cumhurbaşkanı, bir torpil
yaptınız, en erken ağustosta olabilir. O hâlde acaba Sayın
Cumhurbaşkanı kasım, aralık aylarında mı
aşı oldu? Bu soru sizce yerinde bir soru değil mi? Bu soruyu
cevaplaması gereken Sayın Cumhurbaşkanı değil mi?
Peki, biz aralık ayında Birileri el altından
aşılanıyor, torpilliler aşılanıyor, Türkiye'de
nüfuzlu kişiler aşılanıyor. derken Belgesini göster.
demiştiniz. Ben de Ya, el altından aşılanmanın
belgesi mi olur? Hepimiz biliyoruz, siz de biliyorsunuz. demiştim.
Bakın, Allah söyletiyor ve Sayın Cumhurbaşkanı bunu itiraf
etti. Bununla da kalmadı dedi ki: Antikor seviyemi ölçmek için de
adım attım. Adım atmasına gerek yok, kan vermesi
yeterliydi. Peki Türkiye'de aşı olduktan sonra antikor ölçümü diye
bir şey var mı uygulamada? Yani insanlar gidip de Ben bir de antikoruma
baktırıvereyim. derlerse o antikora bakılıyor mu
zannediyorsunuz? Hayır, bakılmıyor. Hani Cumhurbaşkanı
örnek olacaktı ya, örnek olmak için aşı olmuştu ya, öyleyse
Cumhurbaşkanının Ben antikorlarıma da baktırdım,
merak ettim. deme hakkı var mıdır? O noktada da örnek
olması gerekmez mi?
Peki Sayın Cumhurbaşkanı hangi
aşıyı oldu acaba? Bunu da merak ediyoruz. Hatırlatma dozunu
acaba yine Sinovactan mı oldu, yoksa BioNTech aşısından
mı oldu? Bu da çok önemli, Sayın Cumhurbaşkanı bunu
açıklamak zorunda ki, kendisi örnek kişi olarak aşılanmış
ve örnek de olması gereken bir konumda gerçekten. Öyleyse Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan 84 milyon vatandaşımıza örnek olmak
üzere ilk aşısını ne zaman olduğunu ve hatırlatma
dozunu hangi aşıdan olduğunu da söylemek zorunda.
Bakın, BioNTech aşısını nihayet
alıyoruz. Sayın Sağlık Bakanının söylediklerini,
çelişkileri ortaya koymaya kalksam ben, en az üç saat konuşmam
lazım. Neredeyse birbirini yalanlamayan hiçbir sözü yok. BioNTech
aşısını niye almıyorsunuz? diye ısrarla
sorduğumuzda anımsayın ne demişti: Orta ve uzun vadeli yan
etkilerini bilmiyoruz, geleneksel aşı çok daha iyi. Çünkü Sinovacla
çoktan anlaşmıştı, el altından
anlaşmıştı, hem de komisyoncular üzerinden
anlaşmıştı. Şimdi, kendisinin
inandırıcı olmadığının farkında,
Uğur Şahinle basın toplantısı yapıyor, diyor ki:
Artık bu sefer inanırsınız 30 milyon dozun
geleceğine. Peki, o zaman bizim Sayın Sağlık Bakanına
sorma hakkımız yok mu? Şimdi, siz BioNTech aşısının
orta ve uzun vadeli yan etkilerini hâlâ bilmiyorsunuz. O hâlde, siz mi yanıldınız?
Sizi kimler yanılttı? Hangi danışmanlar yanılttı?
Hangi danışmanlar yanılttığı için BioNTech
aşısını siz aylarca kapıda beklettiniz ve anlaşma
yapmadınız? Bu soruların hepsi ortadadır. 8 Ocakta 30
milyon doz anlaştık; 4,5 milyonu garanti, 30 milyon da geliyor.
diyen Sağlık Bakanının mayıs ayının 21inde
30 milyon doz gelecek. demesi
Bakın, arada neredeyse altı
aylık bir süre var.
30 binin üzerinde kayıtlı ölüm var -çok
ciddi bir şeyden bahsediyorum- yani Bakanlığın
açıkladığı ölüm sayısı bile 30 binin üzerinde. Bu
gecikmenin hesabını kim verecek? Meclis bunu mutlaka
araştırmak zorundadır ve Sağlık Bakanının
gelip burada bunun hesabını vermek zorunda olduğunu bilmesi
lazım.
Yani haziran ayında BioNTech
aşısı getirmek bir başarı değil;
başarı, bunu şubat ayında getirmekti ama bu
başarısızlık da Sağlık Bakanının
hanesine yazıldı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hiç
dersini çalışmamışsın Murat Bey.
Samimi söylüyorum hiçbir şey bilmiyorsun.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi vardır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan
BAŞKAN Yoklama talebi var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben en
azından sorularına cevap vereyim.
BAŞKAN Yoklama işlemine
başladım Sayın Elitaş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşlem
başladı, sonra yaparsın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
konuşmacının söylediğiyle ilgili açıklama yapmak
istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşlem
başladı, işlem.
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum,
müsaade edin.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
konuşmacının kürsüdeyken konuştuğu konuyla ilgili
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kadar milletvekili
ayaktayken olur mu Sayın Başkan! Birazdan yapsın.
BAŞKAN Müsaade edin.
Buyurun Sayın Elitaş.
Sayın Özel, bir dakika
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
kadar milletvekili ayağa kalktı. Bir işleme
başladınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
olur mu!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Otursunlar, bir daha kalksınlar. Ne oluyor sanki!
BAŞKAN Sayın Elitaş, hakikaten yani
Sayın Özel haklı. Milletvekillerimiz ayağa kalktı,
işleme başladık. Önce o işlemi yapalım.
Sayın Özel, Sayın Şeker, Sayın
Sümer, Sayın Emir, Sayın Bulut, Sayın Adıgüzel, Sayın
Ünsal, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın Sındır, Sayın
Ahmet Kaya, Sayın Başevirgen, Sayın Arslan, Sayın Aytekin,
Sayın Kılıç, Sayın Keven, Sayın Kılınç,
Sayın Şahin, Sayın Tanal, Sayın Yeşil, Sayın
Yıldırım Kaya.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekilleri, pusula veren
arkadaşlarımız lütfen dışarıya
çıkmasınlar.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
Evet, Sayın Elitaş, buyurun lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, az önce söz vermediniz ama önergemiz var zaten, önerge üzerinde
konuşurum.
BAŞKAN Önerge üzerinde, peki.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi'nin 10uncu maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
(14) Tarımsal üretime devam etmeleri
şartıyla; T.C. Ziraat Bankası A.Ş. (Banka) tarafından
tarımsal kredi kullandırılan borçlular, bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar
başvuruda bulunmaları kaydıyla 23/2/2017 tarihli ve 6824
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna 1 inci
maddesinden, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen hükümler de dikkate
alınmak suretiyle yararlandırılır. Bu fıkra
kapsamında yapılandırılacak kredi borçlarının
yapılandırılmasında, 23/2/2017 tarihli ve 6824
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile sekizinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan faiz oranları
uygulanır. Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer
alan "Yapılandırmaya esas tutarın; defaten ödenmesi veya
taksitlendirilmesi halinde ilk taksiti, 2017 yılının Ekim
ayı sonuna kadar, izleyen taksitleri 2018 yılının Ekim ayından
başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda toplam beş
eşit taksitte ödenir. hükmü "Yapılandırmaya esas
tutarın; defaten ödenmesi halinde borcun tamamı, taksitlendirilmesi
halinde ise 2022 yılının Ekim ayından başlamak üzere
her yıl tekabül ettiği ayda beş eşit taksitte ödenir.
şeklinde, "2017 yılının Ekim ayı ibaresi
"2022 yılının Ekim ayı şeklinde, ikinci, üçüncü
ve beşinci fıkralarında yer alan yürürlük tarihi bu maddenin
yürürlük tarihi olarak uygulanır. Bu kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce, 23/2/2017 tarihli ve 6824 sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle
Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesi uyarınca
yapılandırılan ve ödemeleri hâlihazırda devam eden kredi
borçları hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
Fahrettin
Yokuş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Konya Adana Samsun
Behiç
Çelik Muhammet Naci
Cinisli Ayhan Erel
Mersin Erzurum Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine söz talebi Sayın
Ayhan Erelin.
Sayın Erel, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
10uncu maddesi üzerine İYİ Parti adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, meslek kuruluşlarının
bazılarının Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları, meslek
kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının aidat
borçları, araç muayene borçları yapılandırmasıyla
ilgili düzenlenmeler öngörülmektedir. Ancak, bütün odalar olduğu hâlde
Türk Veteriner Hekimleri Birliği yoktu, bu da dâhil edilmiş; bundan
dolayı teşekkür ediyorum. Ancak, dâhil edilmeyen bir kurum daha var;
haksız yere yazılan cezalar ve bu cezaların affedilmemesiyle
birlikte ikinci defa cezalandırılan RTÜK cezaları var. RTÜK
cezalarının niye bu kanun kapsamına alınmadığı
kamuoyu tarafından sorulmaktadır. Yani sizin aleyhinize yazan, sizin
aleyhinize söyleyen, hatalarınızı yüzünüze vuran basın
kuruluşlarına, televizyonlara yazılan cezaları
yapılandırmamakla tekrar bir ceza verdiğinizin farkında
mısınız?
Değerli milletvekilleri, vergisini ödeyemeyen
vatandaşlarımız için yapılan yapılandırma
olduğu gibi, dürüst, uyumlu mükellef vatandaşlarımız için
de bir yapılandırma olması gerekiyordu. Borcunu ödemeyen
mükellef ile borcunu düzenli ödeyen mükellef arasında bir ayrım
yapılmalıydı, ancak bu ayrımın
yapılmadığını görmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; düzenlemenin amacı coronavirüs salgını olarak
belirtiliyor. Ancak biz İYİ Parti olarak daha önce Plan ve Bütçe
Komisyonunda bununla ilgili yapılan yeniden yapılandırma kanun
teklifi görüşülürken Vatandaşın değil borç ödeyecek, evine
ekmek götürecek parası yok. Bundan dolayı bu
yapılandırmayı 2021in Eylül ayında başlatın.
demiştik ama maalesef bu söylemimize kulak tıkadınız.
Gelinen noktada, borcu yapılandıran ama ödeyemeyen
esnafımıza bir kolaylık sağlama yoluna gidiyorsunuz ama ne
kadar ödeyeceklerini bilemiyoruz.
Ben, Hazine ve Maliye Bakanlığına bir
önerge vermiştim, soru önergesi vermiştim; 1 Mart 2021 Pazartesi
olarak belirlenen ödemeye kaç kişi müracaat etti, kaç kişi ödedi?
diye sormuştum. Ancak bir cevap gelmedi. Yapılan
araştırmada, vergi borcunu düzenli ödeyen mükelleflerin oranı
sadece yüzde 7. Yani bir de bu vatandaşlarımızın vergi
borçlarını daha rahat, daha kolay ödeyebilmesi, vergi
tahsilatının kolay hâle gelmesi için bir düzenleme
yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Ama nerede!
Unutmayın ki Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin ifade ettiği gibi, er ya
da geç o sandık gelecek ve siz gideceksiniz. Aziz milletimiz parti
değil, devlet diyecek; tek adam değil, millet iradesi diyecek;
dayatma değil, ortak akıl diyecek; mafyokrasi değil, demokrasi diyecek;
korku değil, huzur diyecek; fakirlik değil, refah diyecek.
Aziz milletimiz 5 müteahhit değil, 84 milyon diyecek;
haksızlık değil, adalet diyecek. Ezcümle, milletimiz
İYİ Parti diyecek ve Türkiye'nin yüzü gülecek. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar) Allahın izniyle yetkiyi
alacağız ve Türkiye'yi düze çıkaracağız.
İyileştirilirmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle
milletimiz hak ettiği Türkiye'ye kavuşacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; keşke vatandaştan para toplamak adına gecenin
bu saatlerine kadar göstermiş olduğunuz olağanüstü gayreti 670
bin emekli vatandaşımızın 1.500 lira maaşla
geçinmelerini kolaylaştıracak ve onların ücretlerine,
maaşlarına zam yapacak bir şekilde de gösterebilseydik.
Keşke emekliliği hak ettiği hâlde yaşa takılan
vatandaşlarımız için de çözüm yollarını
arayabilseydik. Keşke atanamayan gençlerimiz için, evine, barkına
ekmek götüremeyen işsizlerimiz için kanunları; tarlada çiftçinin
kuraklıkla beraber mahsulünün ortada kaldığı, borcunu
ödeyemeyecek hâle geldiği bir durumda bunlara da dekar başı hibe
yapılabilecek kanunları görüşebilseydik ama kasada para
kalmadığı için, Hazinede para kalmadığı için
şu anda siyasi iradenin tek gayesi Vatandaştan ne koparabilirsek
kârdır. düşüncesiyle hareket ediyor. Dediğimiz gibi, bir gün o
sandık gelecek ve siz gideceksiniz.
Hayırlı akşamlar diliyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 10uncu
maddesinin (6)ncı fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümlenin ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
22/3/2020 ila 3/7/2020 tarihleri arasında (bu
tarihler dahil) geçen süre için 2918 sayılı Kanunun 35 inci
maddesinde yer alan %5 fazlaya ilişkin hüküm ve Yİ-ÜFE aylık
değişim oranlamrı uygulanmaz, tahsil edilmiş tutarlar red
ve iade edilmez."
"(14) 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı
Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner
Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve
Göreceği İşlere Dair Kanun hükümleri göre meslek mensuplarının
üyesi oldukları odalara olan aidat borçları ile odaların Türk
Veteriner Hekimleri Birliğine olan payı borçlarının
asıllarının tamamının birinci taksiti bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar,
kalanı aylık dönemler hâlinde ve azami toplam altı eşit
taksitte ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi fer'i alacakların, alacak asıllarının bu
Kanunun yayımlandığı tarihten önce kısmen veya tamamen
ödenmiş olması hâlinde ödenmiş borç asıllarına isabet
eden faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacakların
tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için bu
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna
kadar ilgili odaya/birliğe başvurulması şarttır. Bu
fıkra kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada
öngörülen süre ve şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde,
ödenmemiş alacak asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre
tahsil edilir. Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen borçluların
fıkrada belirtilen şartları yerine getirmelerinin yanı
sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri
ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır. Bu Kanunun
yayımı tarihinden önce dava konusu edilmiş ve/veya mahkemece
hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olanlar dahil olmak
üzere icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu
fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması
halinde davalar ve/veya icra takipleri sonlandırılır. Bu
kapsamda, tamamı ödenen alacaklara ilişkin yargılama giderleri
ile icra masrafları ve vekâlet ücretleri karşılıklı
olarak talep edilmez. Bu fıkranın uygulamasına ilişkin usul
ve esasları belirlemeye Türk Veteriner Hekimleri Birliği yetkilidir.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay Yunus
Kılıç
Kayseri Manisa Kars
Şeyhmus
Dinçel Mehmet
Doğan Kubat
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Elitaş, yerinizden bir
söz talebiniz vardı, onu karşılayacağım.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
38.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Ankara Milletvekili Murat Emirin 265
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerinde verilen
önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu kanun teklifini
hazırladığımız sırada sivil toplum örgütleriyle
görüşmeler yaptık. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye
Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Türkiye Barolar Birliği gibi kurum
ve kuruluşlar bize müracaat ettiler. Sivil toplum örgütlerinin -anayasal
olarak kurulmuş sivil toplum örgütleri ile üyeleri arasındaki bir
ilişki olduğundan dolayı- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bize,
kanun teklifini yapan arkadaşlarımıza yaptığı
resmî müracaatlar -ki en son Barolar Birliği bu konuda resmî bir yazı
gönderdi- arkasından, Komisyon Başkanımız, Komisyon
görüşmeleri sırasında sivil toplum örgütlerinin eğer bu
konuda talepleri varsa bizim bunu hem Komisyon aşamasında hem de
Genel Kurul aşamasında değerlendireceğimizi ifade ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bugüne kadar,
şu ana kadar Türk Veteriner Hekimleri Birliğinden herhangi bir talep
olmadığından dolayı bunu koymadık çünkü Oda yönetimi
Benim alacağımla ilgili siz bana sormadan niye böyle
yapıyorsunuz? diye ortaya çıkarsa diye. Şimdi, Tarım
Komisyonu Başkanı arkadaşımıza o konuyla ilgili,
diğer siyasi parti gruplarına da bu konuyla ilgili müracaatlar
olmuş, bu müracaatlar çerçevesinde değerlendirdik. Burada kesinlikle
bir unutma söz konusu değildir, müracaat
yapılmadığından dolayı Tarım Komisyonu
Başkanı arkadaşımız Profesör Yunus
Kılıçın kendilerine böyle bir müracaat olmasını biz
resmî bir müracaat olarak kabul ettiğimizi ifade ediyoruz. O anlamda, bu
maddeyi de ihdas ettik.
Ben hayırlı uğurlu olmasını
ifade ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
39.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
öncelikle terminolojik olarak bir katkı yapayım, bir düzeltme
değil ama: Kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleri güçlerini ve
kuruluş kanun talimatlarını Anayasadan alırlar ve adı
üstünde kamu kurumu niteliğindedir, Türk Veteriner Hekimleri Birliği
de öyle, Türk Tabipleri Birliği de öyle. O yüzden sivil toplum demiyoruz
çünkü kayıt zorunluluğu vardır, kamuda çalışanlar muaf
olmak üzere mesleklerini icra için kayıt zorunluluğu var. Kayıt
zorunluluğu ve kamu görevi yapmalarından dolayı sivil toplum
örgütü yerine meslek örgütü demek daha doğru, bunu böyle ifade etmek
lazım.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği meselesine
gelince; çok sayıda veteriner grubumuzdaki çok sayıda milletvekiline
başvurunca biz de AK PARTİ Grubuna bu konuda bir uyarı
yaptık. Sağ olsun, Sayın Yunus Kılıç zaten bu konuda
kendi mesleğiyle ilgili son derece duyarlı bir milletvekili, birlikte
Sağlık Komisyonunda da görev yapmıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Önerge birlikte verilebilirdi
ama iktidar partisi Milliyetçi Hareket Partisiyle birlikte bir önerge vermeyi
tercih etmiş, biz görevimizi muhalefet olarak yapmış oluyoruz ve
verilen önergeye de kabul oyu vereceğimizi ve destekleyeceğimizi
ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN- Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Coronavirüs salgınının ülkemizde
görülmesiyle birlikte alınan tedbirler kapsamında araç muayenelerinin
süreleri ertelenmiş olup ertelenen sürede yüzde 5 faiz uygulanması ve
yıllık Yİ-ÜFE aylık değişim oranlarına
ilişkin oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla
düzenleme önerilmektedir.
Ayrıca, maddeye eklenen fıkrayla,
veterinerlerin odalarına, odaların da Türk Veteriner Hekimleri
Birliğine olan borçların yapılandırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 10uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 11 ila 18inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde konuşmalara
başlıyoruz.
İlk konuşma İYİ Parti Grubu
adına Sayın Bedri Yaşarın.
Sayın Yaşar, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini
yani bazı alacakların yeniden
yapılandırılmasını maalesef bugün 9uncu kez
çıkarıyoruz. Bunu ben 4 ana başlık altında toplamak
istiyorum.
Birincisi, vergisini düzenli ödeyen mükellefler.
Şimdi, bunlar diyorlar ki: Siz 8-9 sefer bu af yasasını
çıkardınız. Biz düzenli vergimizi ödüyoruz, bizim
günahımız ne? Bu ne oluyor biliyor musunuz? Toplumda insanların
vergiye yönelik hassasiyetlerini ortadan kaldırıyor. Biz diyoruz ki o
zaman bu konuda bir iyileştirme yapmak lazım. Yani vergisini ödeyen
mükelleflere yönelik siz yüzde 5 indirim yaptığınızı
söylüyorsunuz ama biz bunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz,
dolayısıyla düzenli vergisini ödeyen mükelleflere yönelik muhakkak
suretle bir iyileştirme yapılması lazım.
İkincisi, vergisini ödeyemeyen yani gerek
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar gerekse kendi ticari
faaliyetlerinden dolayı ödemek isteyip de vergisini ödeyemeyen mükellefler
var. Bence kanun teklifi daha çok bunları kapsıyor, bunlara yönelik.
Pandemi süreci içerisinde siz yıllık 4,2 faiz
uyguladığınızı ifade ediyorsunuz; bizim önerimiz, bu
zor şartlar altında bu mükelleflerin de mümkün olduğunca hiç
faiz alınmadan bu borçlarının yapılandırılması.
Üçüncüsü, bununla ilgili bir takviminiz var. E,
pandemi süreci bitti mi? Bitmedi. Ne zaman biteceğine dair bir fikir var
mı? Yok. Dolayısıyla, ödeme başlangıcında mümkün
olduğunca, hiç olmazsa yıl sonundan itibaren -o zamana kadar
pandemiyle ilgili de bazı konular netleşir- ona göre bir ödeme
planı yapılmasında biz fayda mütalaa ediyoruz.
Dördüncüsü, vergisini ödemeyenler
Bakın,
ikincisi ödeyemeyenlerdi ama üçüncüsü ödemeyenler. Yani bunu
alışkanlık hâline getirip Nasıl olsa ileride bir af
çıkar. deyip kötü niyetli olanlardan bahsediyorum. Şimdi, tabii,
vergiye uygulanan faiz oranları da düşük olduğu için bunu bir
noktada finansman olarak kullanıyorlar. Göreceksiniz, şu anda
müktesep hâle gelmiş olan borçlarını, bu sizin
uyguladığınız 0,35 yani yıllık 4 olan faiz
üzerinden rakamları ödeyecekler; bundan sonra doğacak KDV, vergi ve
diğer sorumluluklarını yerine getirmeyecekler; nasıl olsa
bundan sonra da yine bir şey çıkar diye bekleyecekler.
İşte, bütün bu hengâmede eğer bu
işler doğru düzgün olsa, doğru düzgün bir vergi sistemimiz olsa,
inanın, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, bunlara biz de hiç
muhatap olmayacağız.
Mesela, size basit bir düzeltmeden bahsedeyim:
Vergiyi doğuran en büyük sebeplerden biri gayrimenkul alım
satımları; işte, yüzde 2 alan, yüzde 2 satan
Ne oluyor? Herkes
biliyor, bu salondaki herkes de biliyor ki herkes bir gayrimenkul alırken
gidiyor belediyeye, bunun rayiç bedeli neyse, rayiç bedeli üzerinden
işlemlerini yapıyor; aradaki fark, işte sizin bu
söylediğiniz, gayriresmî, yasal olmayan matrahlar oluşturuyor. Ben
size bir öneride bulunuyorum, diyorum ki: Gelin, mesela, bu gayrimenkulle
ilgili alışverişleri yüzde 2 değil,
sıfırlayın Sayın Başkanım. O matrah
artışından dolayı alıcıda da satıcıda
da hiçbir problem olmaz. Gerçek rakamlar üzerinden ticaret döner, gerçek
rakamlardan alışveriş üzerinden de o matrah
artışıyla beraber herkes üzerine düşen vergisini de öder,
sorumluluğunu da yerine getirir. Uzun vadede ben bu işten daha yüksek
seviyede devletin istifade edeceğini düşünenlerdenim.
Yine, aynı şekilde, bugün, biliyorsunuz,
devletten KDV alacağı olan bir sürü arkadaşımız var,
bir sürü yatırımcı, iş adamı
arkadaşımız var. Bakın, bu KDV'yi devletten istemenin bir
yolu var; müracaat ediyorsunuz, diyorsunuz ki: İnceleyin. Bu incelemenin
sonunda KDV alacağını vergi ve SSK borçlarınıza
saydırabiliyorsunuz. Ben diyorum, bakın, burada size somut bir
şey söylüyorum: Her iki taraf da devlet, her iki taraf da devlet
olduğuna göre demek ki benim doğan KDV alacağımı
devlet benim doğan SSK ve vergi borçlarına saysa ne olur? Hiçbir
şey olmaz. Bakın, ekonomiye çok ciddi bir hareket
kazandırmış olursunuz ama şimdi öyle değil. Siz Bu
incelemenin sonucunu bekleyin. İncelemenin sonucunda
alacağınız kesinleşir. Bu kesinleşen
alacağınızı vergi ve SSK borçlarına
saydırabilirsiniz. diyorsunuz ama bugünkü ekonomik şartlar
içerisinde
Yani neticede devlet açısından bir şey
değişmiyor. Bir taraftan KDV'yi öderken bir taraftan da vergi ve SSK
alacağını tahsil ettiğine göre bir eliyle verdiğini
öbür eliyle alacak ama bunun ekonomiye çok ciddi katkısının
olacağını hepimiz biliyoruz.
Yine, buna paralel sicil affı yani bugün biz ne
kadar bu sicil affını çıkarırsak çıkaralım özel
bankaların muhakkak kendilerine göre kriterleri var. Diyecekler ki
Bu da
normaldir yani ticaret kendi kuralları içerisinde cereyan eder. Biz sicil
affını getirsek bile
Gelsin, buna gelmesin diye bir şeyim yok
ama ben genel manada piyasadaki uygulamalardan bahsediyorum. Onlar özel
bankalar, muhakkak kendilerine göre bir portföy oluşturacaklar, o portföy
üzerinden işte aynı durum, aynı şartlara göre kredilendirmeyi
yapacaklar. Buradaki mesele şu: Geçmişte sıkıntı
yaşamış şirketler bütün borçlarını ödemiş
olmalarına rağmen, hâlâ bunlarla ilgili, işte On sene önce bir
çekin yazıldı, bir senedin protesto oldu. gibi, belki bunlar orta
yerden kalkarsa bir nebze -yani normal işini yoluna koyanlar için
söylüyorum- bir anlam ifade edebilir. Ümit ediyorum ki devlet bankalarında
bu siciller silindiği andan itibaren kötü niyetli uygulamalar olmaz, bütün
endişemiz bu yoksa ticaret kendi kuralları içerisinde cereyan eder
diye düşünüyoruz.
Tabii, bu kanunun getirdiği başka bir
şey daha var. Yani siz matrah artışı da dâhil bundan
istifade etmiş olsanız bile cezai sorumluluktan
kurtulamıyorsunuz. Yani, diyor ki: Tamam, bunun, vergi kaçırmanın
ayrıca yasal bir boyutu var ve hapis cezası var. Yani bütün bunlardan
istifade etmiş olsanız bile bu işin cezai sorumluluğundan
maalesef kurtulamıyorsunuz.
Yine, davalar meselesi var, onu 3üncü madde
üzerinde de söylemiştim. Diyorum ki: İyi niyetli yani bu dava konusu
olanları biraz daha aşağıya çekersek bu konuyla ilgili de
muhakkak talepler oluşacaktır.
Tabii, yine, inanın, namusuyla şerefiyle
bu ülkede ticaret yapan esnafın bu yasaya en büyük katkıyı
sağlayacağını siz de göreceksiniz. Zaten altı ay önce
Ya, bu matrah artışını getirin yani en azından
insanlar bir miktar rahatlamış olur... Bütün bu zor şartlara
rağmen sadece ve sadece inceleme yani Bizi incelemeyin, bir daha devletle
uğraşmayalım, hesapla kitapla uğraşmayalım...
Göreceksiniz, normal şartlarda vergisini düzenli ödeyen insanlar bu
yasadan daha fazla istifade edecekler. Sadece Aman başımız
ağrımasın, başımız belaya girmesin, normal
şartlar altında ticaretimize devam edelim. mantığıyla
yine en fazla onlar bu konuda bundan istifade edecekler.
Daha önceki önerim vardı, onu yine buradan
yinelemiş olayım: Yani hiç ödemeyenler veyahut da ödemeyenleri, kötü
niyetlileri bir tarafa bıraktık ama şirketler iflas etmiş,
yapacak bir şey yok. Hatta çoğunun, ebeveynlerin veraset ve intikal
vergilerini verasetlerde bile kabul etmediği Ben artık babamın,
şirketimin bana doğan borcunu da istemiyorum,
alacağını da istemiyorum
Yirmi yıldır, yirmi beş yıldır ödenmeyen borçlara
yönelik daha önce belirtmiştim, bu konuyla ilgili çalışma
yapılabilir diye düşünüyorum. Yani yirmi yılını
doldurmuş, artık alınması, tahsil edilmesi mümkün
değil. Her borç yapılandırmada da gündeme geliyor, hep aynı
şeyler geçip gidiyor. Bununla ilgili cüzi ödemelerle, bunlarla ilgili
yüzde 5, yüzde 10la ödemeyle bunların tümünün ortadan kalkmasında da
ben fayda görüyorum. Yoksa, devletin yaptığı da
yanlıştır. Bu borçlar nasıl devam ediyor? Devlet memuru o
borç ödeniyor gibi gösteriyor. Ne yapıyor? 1 lira yatırıyor, 25
kuruş yatırıyor, müvekkil adına yatırıyor,
devletin alacağı da devam etmiş gibi oluyor. Normalde böyle
ödenen, gerçekleşen bir şey yok ama bu konuyla ilgili ciddi bir
çalışma olursa iyi sonuçlar alınacağını ümit
ediyorum.
Ben kanunun hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Mevlüt Karakaya.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifiyle
ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifine bir
bütün olarak baktığımızda, bazı alacakların
yeniden yapılandırılması, matrah artırımı ve
işletme kayıtlarının düzeltilmesi
başlığında, 3 ana grupta toplandığını
görüyoruz; tabii ki, ağırlıklı tarafı da
alacakların yeniden yapılandırılması. Hedef kitle
itibarıyla baktığımızda, gerçekten çok geniş
kitleleri ilgilendiren, hem direkt olarak hem de dolaylı olarak da
toplumun bütününü ilgilendiren bir düzenleme, düzenlemenin arka planındaki
Covid-19un ekonomi ve ticari yaşam üzerine olan etkilerinin giderilmesi.
Dolayısıyla bu vesileyle öncelikle
şunu bir dikkate almamız lazım: Yani gerçekten Covid-19
salgınıyla birlikte tüm dünyada, dünya ekonomilerinde ciddi
daralmalar söz konusu oldu, doğal olarak bizim ekonomimizde de bunun
yansımaları oldu. Ancak benim daha önce buradan da ifade ettiğim
gibi, 18 Mart 2020 tarihinde yapılan önleyici tedbirlerle Türkiyede
Covid-19un ekonomi ve ticari yaşam üzerindeki olumsuz etkilerinin önemli
ölçüde hafifletildiğini o zaman ifade etmiştim. Onun arkasından
gelen birtakım düzenlemeler söz konusu oldu, onların da yine olumsuz
etkiler üzerinde ciddi katkılar, olumsuz etkilerin hafif
atlatılmasını sağlayacak sonuçları söz konusu oldu. Bu
düzenleme 245 milyar borcun yapılandırılmasını esas alıyor
-ki bu önemli bir rakam- 157 milyar cezadan da vazgeçmeyi öngörüyor. Bunun
yaklaşık 80 milyarı katma değer vergisi, 26 milyar TLsi de
gelir vergisi stopajıyla alakalı. Tabii, matrah
artırımı bir anlamda bir kaynağın gelişi
anlamında. Bu, ne kadar olacak? Belki şu anda bunun tahminî bir
rakamını söylemek mümkün olmayabilir ama en son 2 matrah
artırımı düzenlemelerine gittiğimizde biri 14 milyar TL,
diğeri de yine 9-10 milyar TLye yakın bir rakamdı;
bunların ortalaması bir dönüş, belki daha fazlası da söz
konusu olabilir. Biraz önce de buradan söylendiği gibi, burada, belki de
geçmişle ilgili herhangi bir eksiği olmayan insanların da bu
denetim psikolojisinden kurtulmak için müracaatları söz konusu olabilir.
Değerli arkadaşlar, son dönemlerde
ekonomiyle ilgili yapılan eleştirilere, eleştiriyi
yapanların bir kısmına baktığımızda,
örneğin gençlerin işsizliğinden, çiftçinin, esnafın
sıkıntı içerisinde olduğundan bahsedenler aslında
Türkiyenin uzun zamandır terörle mücadelesini dikkate almadan, daha doğrusu
kırk yıldır PKK terörüyle yaptığımız
mücadelede kullanılan kaynakları ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu
konuda katlandığı külfetleri dikkate almadan... Yani bugün
sadece terörle mücadele için yapılan asgari harcamayı ya da
diğer harcamaları değil, bunun dışında
alternatif maliyet olarak ifade edebileceğimiz bu kaynakların
kullanımıyla alakalı hususları da dikkate
aldığımızda, aslında bugün işsiz dediğimiz
gençlerimizin istihdamını oluşturacak harcamaların,
kaynakların bu alana gittiğini görüyoruz. Onun için, Türkiye bir an
önce bu terör belasından kurtulmalıdır. Bizim
canlarımız gidiyor, canlarımız giderken elbette malı
konuşmuyoruz, ekonomiyi konuşmuyoruz ama birileri bir taraftan
canlarımızı alırken diğer taraftan da ekonomiyle
vurmaya kalkıyorlarsa bunu da milletimize, gençlerimize ve
insanlarımıza aktarmamız lazım ki Türkiye, terör
belasından kurtulduğunda bu alanda harcadığı
birtakım kaynakları da yine, büyüme için, ekonomi için, istihdam
için, yatırım için kullanabileceğini de ifade etmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu Covid-19
salgını süresince, özellikle başlangıçta önlem olarak
Ekonomik İstikrar Kalkanı adı altında yapılan
uygulamalar, yine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının
yaptığı uygulamalar, bu likidite ihtiyacının
karşılanmasına yönelik yapılan birtakım düzenlemeler,
Sosyal Koruma Kalkanı programı adı altında Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından
yapılan düzenlemeler, esnaf ve sanatkârlara hibe ve destekler, esnaf ve
sanatkâra faizsiz kredi kullanımları -bunların
detaylarını birçoğunuz biliyorsunuz- yine, on yedi günlük tam
kapanma döneminde yapılan destekler; Covid-19un olumsuz etkileri
açısından bunların bize önemli ölçüde, ciddi katkıları
oldu. Ve yine aynı şekilde, bu süreçte yapılan desteklerin belki
bir arada ifadesi, dün Sayın Cumhurbaşkanı da bir televizyon kanalında
verdiği röportajda ifade ettiler. Yani 1 milyon 200 bin esnafın ciro
ve kira desteğinden 26 milyar TL vergi indirimiyle alacaklardan
vazgeçildiği, kısa çalışma ödeneğinden 3 milyon 768
bin, işsizlik ödeneğinden 1 milyon, nakdî ücret desteğiyle 2 milyon
806 bin vatandaşın hibe desteği aldığı ve
bunların tamamının da 67 milyar civarında olduğu ifade
edildi.
Değerli milletvekilleri, burada tabii, bir
hususu da dikkate getirmekte fayda var. Bugünlerde Türkiyede hasat
başladı, özellikle hububat hasadı, Orta Anadoluda henüz
değil ama öyle görünüyor ki kuraklık bir iki bölge haricinde Türkiye
genelinde önemli ölçüde yaygın bir durum. Bu konuda tabii ki önemli ölçüde
bir rekolte düşüklüğünden bahsediyoruz. Geçen günlerde hububat
fiyatlarında açıklama oldu. Toprak Mahsulleri Ofisinin eski Genel
Müdürlerinden biri olarak şunu öncelikle ifade etmeliyim ki hububat
fiyatlarıyla ilgili yapılan düzenleme, içinde bulunduğumuz
şartlarda rekolteyi de dikkate aldığımızda gerçekten
anlamlı ve piyasayı regüle edebilecek, geleceği de
düşünecek, sadece üretici piyasasını değil, aynı
zamanda tüketici açısından da düzenlemeyi hedef alan bir uygulama
olmuş. Bu anlamda tabii ki hasat döneminde düşük rekolte, daha
sonraki dönemde de malumlarınız olduğu üzere tüketici
açısından piyasaların anormal ölçüde yükselmemesi için gerekli
tedbirlerin de alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu
kapsamda artışlar bugünkü şartlarda yüzde 36, yüzde 37
civarında olmuştur.
Bunlar uygun görünüyor ama bununla birlikte
primlerde de bir artışın yapılmasının çiftçi
açısından uygun olacağını ifade ederek yüce heyetinizi
bir kez daha saygıyla selamlayarak huzurunuzdan ayrılıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Sayın Vekiller;
herkese merhaba.
Şimdi, yine bir genel düzenlemeyle, bir vergi
affıyla aslında karşı karşıyayız ve
asıl bu çok alışık olduğumuz bir tablo. Çünkü AKP-MHP
koalisyonunun; kendisi her sıkıştığında, her
kaynak bulamadığında, her seferinde hazine tamtakır
olduğunda yeniden ve yeniden dönüp Ya, biz bu vergileri,
alamadığımız vergileri nasıl toplarız? diye bir
tartışma yürütüyor ve en nihayetinde yaptığı ilk
şey, vergileri büyük sermayedarlar lehine, aslında
yandaşları lehine yeniden düzenlemek ve onlar adına bazı
tavizler vererek aslında gerçekten özellikle de dar
sınıfın, emekçi kesimlerin, yoksul halkın sırtına
yeni vergi yükleri bindirmeye dönük genel bir aklı olduğunu, genel
bir yaklaşımı olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Mevcut düzenleme birçok şeyi içeriyor
aslında. Hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem Ticaret
Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, il özel idaresi, belediyeler,
büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idareleri, Yatırım
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı gibi birçok
alanı ilgilendiren düzenlemeler var. Fakat bu düzenlemelerin en temelinde
bir adaletsizlik olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.
Şimdi, diyeceksiniz ki sadece adında
adalet kavramı olan adaletsiz bir Hükûmetten nasıl bir adalet
bekliyoruz? Doğru. Evet, biz aslında sizden, AKP Hükûmetinden
adaletli bir yaklaşım zaten beklemiyoruz. Sizin bir vergide adaleti
getirmenizi, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan
kaldırmanızı, dar sınıflar lehine, çiftçiler lehine,
köylüler lehine, üreticiler lehine bir düzenleme yapmanızı zaten
beklemiyoruz fakat bu kadar da gözümüzün içine baka baka, gerçekten
yandaşlarınızı kurtaracak altı ay arayla
yapılandırma diye önümüze kanun teklifleri getirecek bir
yaklaşımı da yapmamanız gerektiğini en azından
ifade etmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi
Türkiye'deki vergi sistemi her zaman bozuktu ama sanırım AKP
döneminde bu bozukluk ayyuka çıkmış durumda. Normalde
dolaylı vergilerin daha küçük bir pay alması gerekirken genel
vergilendirme sistemi içerisinde dolaysız vergilerin daha yüksek oranda
olması gerekirken ülkemiz, devlet genel vergiler içerisinde yüzde 70
dolaylı vergilerden vergi topluyor. Bu ne demek? Yani, bir milletvekili
ile emeğiyle çalışan bir çiftçinin, bir bürokrat ile sokaktaki
temizlik işçisinin aynı ürünü alırken aynı vergiyi ödemesi
demek. Yani, biz de simit alırken aynı vergiyi ödüyoruz ama köylü
Ayşe teyze de aynı vergiyi ödüyor ya da bir bürokrat da benzin
aldığında aynı vergiyi ödüyor, mazot
aldığında aynı vergiyi ödüyor ama aynı mazotu
traktörüne doldurup aslında üretim yapmak için tarlaya gitmek isteyen
çiftçi de aynı vergiyi ödüyor. Bu anlamda, genel anlamda vergide bir adaletsizlik
olduğunu ve bu vergi adaletinin çalışanlar lehine, dar
gelirliler lehine düzenlenmesi gerektiğini ve gelire oranlı bir
vergilendirme sistemi yapılması gerektiğini ifade etmemiz
gerekiyor. Eğer gelire duyarlı bir vergilendirme yapılırsa
o zaman çok kazananlar çok öder; az kazananlar az öder; hiç kazanamayanlar da,
sosyal devletin gereği olarak, aslında o kolektif bütçeden, o kamu
bütçesinden pay alırlar ve bugün bizim
karşılaştığımız yoksulluktan, açlıktan
intihar vakalarıyla karşılaşılmaz ya da insanlar
çocuklarına alamadıkları ekmek için gözyaşı dökmezler,
akşam evlerine başları önlerinde dönmezler değerli
arkadaşlar ama ne yazık ki bunların hiçbiri
yapılmıyor.
Diğer bir temel adaletsizlik, bugün ülkemizde
ortalama ücrete dönüşmüş olan, çalışanların neredeyse
yüzde 70inin temel ücreti olan asgari ücretin de vergi kapsamında
tutulması ve ısrarla, inatla asgari ücretin vergi dışı
hâline getirilmemesidir. Değerli arkadaşlar, TÜRK-İŞin son
verisine göre Türkiyedeki açlık sınırı 2.830 lira. Peki,
Türkiyedeki asgari ücret ne? 2.825 lira. Bakın, asgari ücretimiz
açlık sınırının altında kalıyor yoksulluk
demiyorum, açlık sınırının altında kalıyor-
ve hâlâ AKP Hükûmeti ne yazık ki asgari ücretten vergi almaya, damga
vergisi ve gelir vergisi kesmeye devam ediyor. Bunun büyük bir
haksızlık olduğunu ve bu ülkenin kamu kaynaklarının
tam da o ortalama gelire dönen, milyonları bulan asgari ücretlinin, dar
gelirlinin sırtına yıkıldığını da
ayrıca ifade etmemiz gerekiyor.
Yine, yoksulluk sınırı
açısından -Türkiyede yoksulluk sınırı 9 binlere
gelmiş durumda- ve bütün bu yoksulluk sınırına dönük de
hiçbir iyileştirme yapılmıyor, hiçbir adım
atılmadığını ifade etmemiz gerekiyor. Vergiler
içerisindeki KDV oranlarının, ÖTV oranlarının ve diğer
bütün gelir vergilerinin, dolaylı vergilerin AKP döneminde katlanarak
arttığını ama doğrudan vergilerin sürekli kapsam
dışı bırakıldığını, vergi
aflarıyla affedildiğini ve bunların yanına da sicil
afları eklenerek de bunların aslında vergi ödemeyenlerin, vergi
kaçıranların sicilinden silindiğini de açık ve net bir
şekilde görüyoruz değerli arkadaşlar.
Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman ne
var elimizde? Adaletsizlikten beslenen, aslında toplumun
sırtında büyük bir kambura dönüşen, yandaşlarını
beslemek, yandaşlarına kaynak aktarmak dışında topluma
hiçbir vaadi olmayan ve bugün Mehmet amcanın sırtından geçinerek
Cengiz Holdinge, Kalyona, Koline para aktaran bir iktidarla karşı
karşıya olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor. Cengiz Holding ve
onun başındaki, bu ülkedeki annelere sinkaflı küfür etmişti
ama bugün işte İkizderedeki canım ormanları, canım
vadiyi katletmekte beis görmüyor çünkü arkasında AKP var, çünkü
arkasında halka sırtını dönmüş, bir avuç yandaş
için çalışan, çırpınan, elinden geleni ardına koymayan
bir iktidar var.
Değerli arkadaşlar, bu vergi meselesini
çok daha detaylı bir şekilde konuşabiliriz ama temel meselemiz
şu: Eğer bu ülkede altı ay arayla bir düzenleme
yapılıyorsa, ya ilk yaptığınız düzenleme
yanlıştı ya bugün yaptığınız düzenleme
yanlış ya da siz zaten hep yanlış yapıyorsunuz
demektir. Gerekçesini pandemi diye koymuşsunuz ama burada pandeminin
mağdur ettiği sosyal kesimlere, toplumsal kesimlere dönük en ufak bir
düzenleme yok. O zaman soruyoruz: Bu düzenlemeyle kimleri yeniden aslında
ihya etmeyi planlıyorsunuz? Kimlerin faiz borçlarını, vergi
borçlarını, vergi cezalarını, sicil aflarını
sağlayarak onlara nasıl bir iltimas geçmeyi düşünüyorsunuz? Bunu
da sanırım bütün halkımıza, bütün Türkiye toplumuna
anlatmanız gerekiyor değerli arkadaşlar.
Diğer bir mesele, burada pandemi nedeniyle bu
düzenlemeyi yaptınız. E, peki, soruyoruz: Pandemi nedeniyle bu
düzenlemeyi yaptınız ve çok büyük oranda aslında
yanılmıyorsam- 157 milyar lira gibi bir vergiye af getiriyorsunuz,
vergi cezasına af getiriyorsunuz ama buna karşılık esnafa
vereceğiniz 4 milyarı da çok büyük bir lütufmuş gibi sunmaya
çalışıyorsunuz. E, hani siz bütün bu düzenlemeyi pandemi
gerekçesiyle yapıyordunuz; işte, geliri düşen, bir şekilde
borcunu ödeyemeyen, vergisini ödeyemeyenler lehine bir düzenleme
yapıyordunuz? O zaman soruyoruz: Bu 157 milyarlık vergi cezası
kimindir? O zaman çıkın, bunu tek tek açıklayın. Eğer
bu işçininse, eğer bu köylününse, eğer bu dar gelirlininse ve
biz burada çıkıp sizi eleştiriyorsak, biz çıkalım ve
gerçekten özür dileyelim ama eğer bu, 5li müteahhit çetesininse, sizin
yandaşlarınızınsa, her gün yanınızda
tuttuklarınızınsa o zaman sizin, bu toplum
karşıtı iktidarınıza dönük de bir öz eleştiri
vermeniz ve bu toplumdan gerçekten özür dilemeniz gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, vergi
barışını, vergi adaletini ve vergi ahlakını hep
beraber konuşmamız gerekiyor ve bu Meclisin de gerçekten toplum
lehine bir vergi düzenlemesine adım atması, buna aracılık etmesi
gerekiyor. Bunun yolu yapısal bir düzenlemedir; palyatif çözümler
değildir, restorasyon değildir. Baştan sona vergi kanununun
çalışanlar, dar gelirliler ve emekçiler lehine gözden geçirilmesi ve
bütün düzenlemelerin bir daha affa ve sorumlu vatandaşa yük
çıkarmayacak şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor diyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Kamil Okyay Sındır.
Buyurun Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 265 sıra sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
ikinci bölümü üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu teklif 15 madde olarak geldi ve
yükseköğretim kurumlarıyla ilgili yüksek lisans ve doktora
eğitimi amacıyla yurt dışına gönderilenleri içeren 3
madde ihdas edildi, 18 madde olarak Komisyondan çıkarak Genel Kurulumuza
iletildi ve 4 ayrı kanunda değişiklik öngörüyor.
Teklifin genel gerekçesinde, Covid-19
salgınının -gene, gerekçenin hemen başında yer alarak-
ülke ekonomisine etkilerini azaltmak, istihdamı, üretimi korumak ve
vatandaşların salgından en az şekilde etkilenmesini
sağlamak için birtakım düzenlemeler getirildiği,
yapıldığı söyleniyor ki bunlar arasında
kesinleşmiş alacakların yeniden
yapılandırılması, ihtilaflı alacakların
tasfiyesi, inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemlerin sonunda
yapılacak tarhiyatlar, matrah artırımı, kayıt ve muhasebe
düzeltmeleri, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden
değerlemesine ilişkin düzenlemeler...
Özü itibarıyla aslında bir mali af ancak
tabii af kelimesinden özenle kaçınılıyor. Af niteliğinde
olan böylesi bir düzenlemenin adına yapılandırma da desek
maalesef bir kanun teklifi olarak getirilmesi aslında başlı
başına yanlış bir uygulama, yasama mantığına
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin geleneklerine aykırı bir uygulama.
Üç yıldır Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
adını verdiğiniz bu tek adam dönemi, rejimi ve yürütmenin bir
kişi tarafından yürütüldüğü bu sistem içerisinde
milletvekillerinin bir teklifi olarak gelmesini başlı
başına yanlış bir uygulama olarak değerlendiriyoruz
çünkü devleti yöneten yürütmenin kendisidir yani Hükûmet odur, böylesi
tekliflerin de bütçenin başında olan yürütmenin doğrudan
sorumluluğunda olması gereken ve tasarı niteliğinde,
yürütmenin getirmesi gereken bir meseledir. Sonuç itibarıyla, toplanacak
vergilerin sorumluluğunu ve hesabını verecek olan yürütmedir;
burada teklif veren, kanun teklifi veren milletvekili
arkadaşlarımız değildir. Usulde bir sıkıntı
olduğunu, bu konuda bir düzenlemenin mutlaka yapılması
gerektiğini de belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, vergi ve prim
borçlarını yeniden yapılandıran, vergi cezalarına,
idari para cezalarına, gecikme zammı, gecikme faizi ve gecikme
cezalarına af niteliğinde indirimler getiren bazı diğer
kamu alacaklarında ve kamu alacağı niteliğinde olmayan
alacaklarda, bazı meslek örgütlerinin meslek kuruluşlarına ait
aidat alacaklarında yeniden yapılandırmaya giden bu kanun
teklifi, kamu alacaklarının yapılandırılması
konusunda bugüne kadar ortaya konulan en kapsamlı düzenlemelerden biri.
Tabii, şu konu tartışıldı burada benden önce de: Vergi
ahlakı. Vergi ahlakı bakımından vergi affı veya
adına yapılandırma diyelim, yasal olarak ödenmesi gereken
vergi borcunun tam ve eksiksiz olarak zamanında ödenmemesi meselesidir
aslında. Dolayısıyla vergi yükümlülüğünü yasalara uygun bir
biçimde yerine getirmiş olanlar için önemli sakıncaları da
beraberinde getirir. Vergi affına veya böylesi yapılandırmalara
sıkça başvurulması her aftan veya yapılandırmadan
sonra başka bir af veya yapılandırma beklentisine de yol açar.
Ülkemizde son dönemlerde çok sayıda af yasası çıkarılarak
-iki yılda bir diyemiyorum- on dokuz yılda, iktidarınız
döneminde neredeyse toplam 10 düzenleme yapıldı. Aslında
Sayın Hamzaçebi konuşmasında bunun 16 olduğunu ifade etti
bazı irili ufaklı düzenlemeleri de katarak.
Baktığımızda öyle iki yılda bir de değil, özellikle
2011den bugüne her yıl bir düzenleme yapılmış ki en son
yapılan düzenleme bundan beş altı ay önce. Dolayısıyla
böylesi düzenlemelerin bu kadar sıklıkla yapılması sonuçta
borcuna sadık vatandaşlarımız için bir sorun hâline
gelebiliyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, ülkemizde son
yıllarda çok sayıda af yasası çıkarılarak -neredeyse
iki yılda bir dedik- bu her yıl yapılarak gelenekselleşme
hâline dönmüş durumda. Bu durum bir yandan vergi suçlarının
işlenmesini özendirmekte ve vergi cezalarının
caydırıcı etkisini de azaltmaktadır, öte yandan vergisini
zamanında ödeyen yurttaşların adalet duygusunu da incitmekte ve
güvenini de sarsmaktadır; tabii, bu, aynı zamanda vergide
eşitlik ilkesine de aykırı düşmektedir. Aynı zamanda,
böylesi düzenlemeyle vergi adaleti ve genel olarak hakkaniyet
anlayışı zedelenmekte ve her defasında Bu son kez
denilerek -bundan öncekinde de öyle oldu Bir daha yok. Kesinlikle söz
veriyoruz. dendi- bu tür aflar, mali aflar âdeta sondan bir öncekine
dönmüş durumda; düzgün, dürüst ve kurallara uygun çalışan
mükellefler açısından da cezalandırılıyormuş
hissini yaratmaktadır bu.
Ülkemizde maalesef vergi adaletinden bahsetmemiz de
pek mümkün değil. Dolayısıyla vergi adaletini
sağlayabilmenin her şeyin önünde, her şeyden öncelikli gelmesi
gerekir. Zaten Anayasa'mızın 73üncü maddesi Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle
yükümlüdür. der, hemen arkasından Vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağılımı, maliye politikasının sosyal
amacıdır. der. Oysa bakarsak 2020 yılı merkezî yönetim
bütçesinde vergi gelirleri tahsilatının 833 milyar lira olduğu
söylenebilir. 2000li yılların başlarında yüzde
90ların üzerinde olan tahsilat tahakkuk oranı maalesef 2020de yüzde
77ye düşmüş durumda. Tahsil edilen 158,8 milyar lira gelir
vergisinin 85 milyar lirasının, maaşını görmeden
vergisini ödeyen işçi, emekli, kamuoyunda genel olarak bordro mahkûmu
olarak tanımlanan ücretliler üzerinden olduğunu biliyoruz. Gelir ve
kazanç üzerinden alınan vergilerin yani doğrudan vergi gelirlerinin
toplam gelire oranı yüzde 33,7, dolaylı vergiler ise yüzde 66,1;
dolaylı vergiler içerisindeki sadece ÖTV ve KDVnin payı yüzde 52,6.
Dolayısıyla, yaklaşık olarak bir oran verecek olursak
ülkede dolaylı vergiler oranının üçte 2, doğrudan vergiler
oranının üçte 1 olduğunu görüyoruz ve doğrudan vergiler
içerisinde de bordro mahkûmlarından alınan vergi oranı da
yarı yarıya. Böylesi bir vergi dağılımında vergi
adaletinden bahsetmek de pek mümkün değil. Dolayısıyla, 2020de
salgın bahane ediliyor, sebep sadece salgınsa neden
iktidarınız boyunca yılda bir vergi affı
çıkardınız? Yani bu vergi affı veya yapılandırma
sadece Covide bağlı bir uygulamaysa bundan önceki 10 uygulama neden
çıkarıldı? Bu sorunun yanıtının gerçekten
bilinmesi gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, Komisyonda, söz konusu
teklife biz ayrıca 7 ayrı önerge de verdik ancak önergelerimiz
-doğal hâle geldi artık, doğal olarak diyeceğim çünkü
gerçekten doğal bir hâl almaya başladı- kabul edilmez şekle
geldi. Bunlardan bir tanesi çiftçinin kamu ve özel bankalara olan, özellikle
kamu bankalarına olan borçlarının
yapılandırılması. Daha doğrusu, kamu ve özel bankalara
olan yaklaşık 140 milyar lira borcunun vergi affı veya yapılandırma
paketi kapsamında olmasını istedik. Bu kapsamda, bildiğiniz
gibi, yaklaşık 150 milyar lira borcu olan yani kamu bankalarına
103,3 milyar, özel bankalara 37 milyar, toplamda 140,3 milyar lira kredi borcu
olan çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine de 9,2 milyar lira borcuyla
yaklaşık 150 milyar borcu; tefeciye, tüccara, efendim, benzin
istasyonuna, özel sektördeki çeşitli gerçek kişilere olan
borçlarını da sayarsanız 200 milyarın üzerinde olan çiftçi
borcu ortadayken bunun yapılandırılması her şeyden öncelikli
olması gerekirdi. Böylesi bir düzenlemenin aslında, daha çok,
esnafın, çiftçinin, ücretli ve bordro mahkûmlarının bu süreçte
huzur ve refahını düşünen bir düzenleme olmasını
beklerdik ancak yine böylesi bir düzenlemeyi göremedik.
Söz konusu bu kanun teklifinin bundan sonra yine
geleceğine artık herkes kani olmuş durumda. Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu kanun teklifi hakkında genel olarak olumlu
olduğumuzu da belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Grupları adına söz talepleri
tamamlanmıştır, karşılanmıştır.
Şimdi, şahısları adına ilk
söz Sayın Hüseyin Örsün.
Sayın Örs, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ikinci bölümde şahsım adına söz
aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüde
milletimizin çektiği sıkıntıları dile getirmek,
onların dertlerine çare aramak için konuşuyoruz; soru önergeleri,
araştırma önergeleri, kanun teklifleri veriyoruz ama ne yazık ki
iktidara mensup arkadaşlar, toptancı bir mantıkla, bizlerden
gelen bütün teklifleri reddediyor, bu da yetmezmiş gibi, mesnetsiz iddia
ve yakıştırmalarla bizleri suçlamaya
çalışıyorlar.
Arkadaşlar, bu ülkeyi siz idare ediyorsunuz,
iktidar sizsiniz. Olan biten bütün olumsuzlukların nedeni olarak
muhalefeti gösterme alışkanlığınızdan hâlâ daha
vazgeçmiyorsunuz. Yandaş medya organlarıyla algılar
oluşturarak her şeyi güllük gülistanlık gösterme
politikanız iflas etti, bunu görmüyor musunuz? Dönem dönem müjdeler
veriyorsunuz; bazen uçak yapıyorsunuz, bazen yerli otomobil üretiyorsunuz,
hızınızı alamıyorsunuz aya adam gönderiyorsunuz, hatta
yandaş kanallarınızda isimlerinin başında profesör
unvanı olan kişiler Aydaki madenlerden nasıl istifade ederiz?
diye televizyonlarınızda tartışıyorlar. Sevgili
arkadaşlar, değerli arkadaşlar; oysaki bugün bu milletin
ayın sonunu getirme derdi var; esnaf perişan, emekli çaresiz,
gençlerimiz işsiz, umudunu kaybetmiş, çiftçimiz mahsulünü
satamıyor. Bakın, çaya 4 TL fiyat verdiniz ama sonrasında
kontenjan uygulaması koydunuz; üretici bugün 2,70e, 2,80e
çayını teslim etmek zorunda kalıyor. Üreticiyi özel sektörün
eline mahkûm ettiniz. Bunları burada konuşmayacağız da neyi
konuşacağız sevgili arkadaşlar?
Siz 2002 yılında Yoksulluk, yolsuzluk ve
yasaklarla mücadele edeceğiz. diyerek iktidara geldiniz ancak bugün
geldiğimiz noktada yoksulluğu yok etmek bir yana yoksulluğu
yaygınlaştırdınız. Dün İş yerleri
kapanıyor. diyenler yalan söylüyor. diyen de sizdiniz, bugün helallik
isteyen de sizsiniz. Dün, eve ekmek götürme derdinde olan Eve ekmek
götüremiyoruz. diyen esnafa Abartıyor. diyen de sizdiniz, bugün
helallik isteyen de sizsiniz. Değerli arkadaşlar, böyle helallik
olmaz, böyle helalleşme olmaz; siyasetçi milletiyle kürsüden attığı
nutukla helalleşmez, siyasetçi milletiyle sandıkta helalleşir.
Değerli arkadaşlar, gecenin bu ilerleyen
saatlerinde şehrim Trabzonun yaşamış olduğu
sorunlardan da bir nebze bahsetmek istiyorum. Köklü bir tarihe, coğrafi
konumu dolayısıyla önemli avantajlara sahip olan Trabzonun bugün
kanayan yarası işsizlik ve hayat
pahalılığıdır. Trabzonda ciddi bir iş alanı
bulunmuyor maalesef. İşsizlik, pahalılık, geçim
sıkıntısı, umutsuzluk ve gelecek kaygısı yöre
insanımızı bir cendere gibi sarmış durumda. Daha önce,
yine bu kürsüde, Trabzondaki İŞKUR müracaatlarını,
İŞKURa yapılan müracaatları dile getirmiştim.
Biliyorsunuz Toplum Yararını Program diye bir program var yani
kısacası TYP; işsizliğin yoğun olduğu
bölgelerde uygulanan bir program bu. Bu programda en fazla dokuz ay
çalışma imkânı bulacak işsizlerimiz başvuru için uzun
kuyruklar oluşturmuşlardı geçenlerde Trabzon cadde ve
sokaklarında. Demek ki Trabzon işsizliğin yoğun
yaşandığı bir şehir. AK PARTİye mensup
arkadaşlar Trabzonda işsizlik düşüyor. diyorsunuz ama Trabzon
meydanı öyle söylemiyor; Akçaabat, Düzköy, Çarşıbaşı,
Vakfıkebir, Beşikdüzü, Tonya, Şalpazarı öyle söylemiyor.
Siz Trabzonda istihdam artıyor. diyorsunuz ama Yomra, Arsin,
Araklı, Sürmene, Of öyle söylemiyor, Maçka öyle söylemiyor; Hayrat, Çaykara,
Köprübaşı, Dernekpazarı öyle söylemiyor; Uzun Sokakta volta
atan, AVMlerde vakit geçiren Trabzonlu gençlerimiz öyle söylemiyor.
Bir de gayrisafi yurt içi hasılayla ilgili bir
rakam vermek istiyorum: Türkiyede kişi başına gayrisafi yurt
içi hasıla 2019da 9.213 dolar iken Trabzonda bu rakam 6.571 dolar
seviyesinde. Bunu da arz ediyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
talebi Sayın Mustafa Baki Ersoyun.
Sayın Ersoy, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde konuşma yapmak
üzere şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi ve bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm fertlerini
saygılarımla selamlıyorum.
Dünya genelinde etkisini maddi manevi göstermeye
devam eden Covid-19 salgınının ülkemizde görüldüğü günden
bu yana birçok işletme sahibi ve vatandaşımızı
etkilediği aşikârdır. Vatandaşlarımızın bu
durumdan asgari düzeyde etkilenmesini sağlamak amacıyla bir dizi
önlem ve destekler hazırlanmış, işletmelerimizin vergi ve
sigorta primleri başta olmak üzere kamuya olan yükümlülükleri
ertelenmiş, vergi oranlarında indirime gidilmiştir. Bununla
beraber, 2020 Kasım ayında, kamuya olan kesinleşmiş
borçların yapılandırılması ve taksitler hâlinde
ödenmesi sağlanmıştır ancak küresel salgının
yayılımının ve etkilerinin devam etmesi nedeniyle
yapılandırma taksitlerini ödeyemeyen ya da borçları
yapılandırma kapsamına girmeyen
vatandaşlarımızın yoğun talepleri doğrultusunda
yeniden bir kanun teklifi, gerekli altyapısı hazırlanarak
gündeme gelmiştir.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde,
vatandaşlarımızın kesinleşmiş alacakların
yapılandırılması, kesinleşmemiş veya dava
safhasında olan alacakların yapılandırılması,
inceleme, tarhiyat aşamasında olan alacakların
yapılandırılması, matrah ve vergi artırımı,
işletme kayıtlarının düzeltilmesi yönündeki talepleri
karşılık bulmaktadır. Bu düzenlemeler,
vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda
yapılmış ve beklentilerini büyük ölçüde
karşılaşmıştır fakat özellikle de çiftçilerimizin
beklentileri henüz tam anlamıyla karşılık bulamamıştır.
Değerli milletvekilleri, kuraklık ve don
olaylarıyla geçirdiğimiz bir kış dönemini geride
bıraktık. Pandemi döneminde, hâlihazırda girdi maliyetlerinin
yükselmesiyle zorluklarla karşılaşan çiftçilerimiz,
bahsettiğim kuraklık ve don olaylarıyla, bu hasat döneminde,
görünen o ki, beklentilerinin karşılanamayacağı
gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştır.
Çiftçilerimizin kronik sorunu hâline gelen girdi maliyetleriyle ilgili
yapılacak düzenlemeler çiftçilerimiz için hayati önem arz etmektedir.
Bununla birlikte, maddi olarak hasat döneminde feraha kavuşan
çiftçilerimiz için elektrik faturalarının aylık olarak
değil, hasat döneminde tek taksit olarak ödenmesi daha uygun
olacaktır diye düşünmekteyim.
Bir diğer husus olan çiftçi
kardeşlerimizin sulama birliklerine olan borçlarının faizlerinin
silinmesi de bize yoğun bir şekilde iletilen taleplerden bir tanesi.
Bahsi geçen borçların da çiftçilerimizin talep ettiği gibi
faizlerinin silinme ve hatta anaparanın taksitlendirilmesi hususunda
düzenlemeler çiftçilerimiz için faydalı olacak diye düşünmekteyim.
Konuşmamın başında
bahsettiğim üzere, kuraklıkla geçen bir kışı geride
bıraktık. Özellikle, bu durumdan olumsuz yönde etkilenen
çiftçilerimiz için tarım arazilerine dekar başına tohum desteği
ve maddi destek verilmesi çiftçilerimizin yüzünü güldürecektir. Çiftçilerimizin
bu yöndeki beklentileri yoğun bir şekilde tarafımıza
iletilmektedir. Bahsettiğimiz tüm bu önlemler ve desteklerle
çiftçilerimizin yükünü hafifletmek temel gayemizdir.
Umuyorum ki tüm dünya bir an önce bu virüs
belasından kurtulur, mevsim şartları çiftçilerimizin
beklediği seyirde gerçekleşir, topraklarımız bol hasada
kavuşur ve her şey vatandaşlarımızın gönlünce
olur. Bizler bu durumda üzerimize düşeni yapmaya her daim
hazırız.
Bu duygu ve düşüncelerle Milliyetçi Hareket
Partisi olarak söz konusu teklifi olumlu değerlendirdiğimizi
belirtmek istiyorum, vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - İkinci bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.13
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 01.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), Şeyhmus Dinçel (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
265 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Soru-cevap işleminde kalmıştık.
4 arkadaşımız sisteme girmiş, onlara 60a göre söz vereyim
ben; soru-cevap işlemini kaldıralım.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Sayın Şahin? Yok burada.
Sayın Sümer, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Adana
Milletvekili Orhan Sümerin, taşeron işçilerin sorunlarına
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kamu kurumlarında ve KİTlerde
taşeron işçi olarak çalışan on binlerce mağdur emekçi
bulunuyor. KİTlerde çalışan taşeron işçiler için
kadro gündeme geldi, torba yasayla Meclisten geçti, Resmî Gazetede
yayımlandı ancak uygulama bir türlü yürürlüğe girmedi.
Kamu iktisadi teşebbüslerinde taşeron
kadroda çalışan emekçilerin sayısı Türkiye genelinde 60 bin
kişiye yakın. Aileleriyle birlikte 200 bin kişi mağdur
durumda ve kendilerine söz verilen kadroya geçmeyi bekliyorlar. Özellikle
KİTlerde taşeron işçi olarak çalışan emekçilerimize
verilen sözler derhâl yerine getirilmeli ve hak ettikleri kadrolar zaman
kaybetmeden tahsil edilmelidir.
BAŞKAN Sayın Ünsal
41.- Ankara
Milletvekili Servet Ünsalın, pandemiyle mücadeleye ilişkin
açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İktidarın pandemiyle mücadelesi
olayın başından beri yanlış, eksik ve hatalı.
Daha doğru ifadeyle, Türkiyede pandemiye karşı verilen mücadele
hiç olmadı; her şey lafta kaldı, her şey siyasi
çıkarlara ve ekonomide batağa kurban edildi.
On beş, on altı aydır devam eden bu
krizde vatandaşlar ölürken saray hükûmeti sadece izledi ve konuştu.
Güç gösterisi için, siyasi şov için bütün ülkede lebalep kongreler
yapıldı. Ne oldu bu kongrelerden sonra? Göreceli de olsa düşme
eğilimi olan vaka sayıları patladı, vaka
sayılarında dünya 1incisi olduk nüfusumuza göre.
Aşıda yoksunluk hâlâ devam ediyor. Tek doz
aşıda 29 milyon, çift doz aşıda 12,5 milyondayız.
Suriyeli ve Afganlarla 90 milyon olan nüfusumuzun yüzde 13,5u
aşılandı.
On yedi gün tam kapanma. denildi ama gerçekte ne
oldu? Kapanma filan yok. Neden? Yaklaşık 28 milyon 600 bin
çalışanın ancak 4,5 milyonunu kapsadı bu kapanma.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Böyle kapanma olmaz, verilerle
oynamayın, test sayısını düşürüp Corona mücadelesinde
başarılıyız. demeyin.
BAŞKAN Sayın Sındır
42.-
İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındırın, çiftçilerin
borçlarının yapılandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Sayın
Başkan, sulama kooperatifleri ile sulama birliklerinin ödenmeyen asli ve
ferî alacaklarının da bugün görüşülen kanun teklifi benzeri bir
kapsam içerisinde ele alınması düşünülüyor mu?
Tarımsal üretime devam etmeleri
şartıyla, Ziraat Bankası ve diğer kamu bankalarına ve
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının yeniden
yapılandırılması düşünülüyor mu, ele alınacak
mı?
Süs bitkileri ve çiçek teslimlerinde KDV
oranının yüzde 18den yüzde 8e indirilmesi talebinin önümüzdeki
dönemde bir kanun teklifiyle düzenlenmesi düşünülüyor mu?
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi ikinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
11inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi'nin 11inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 11- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun geçici 31 inci maddesine altıncı
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Birinci fıkrada sayılan mükellefler
bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
aktiflerine kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana
tabi diğer iktisadi kıymetlerini (sat-kirala-geri al işlemine
veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve
iktisadi kıymetler hariç) 31/12/2021 tarihine kadar yukarıda yer alan
kapsam, şart ve hükümlere uymak koşuluyla yeniden
değerleyebilirler. Şu kadar ki;
a) Yeniden değerleme için belediyelerce
belirlenen taşınmaz rayiç bedelleri,
b) Bu madde kapsamında daha önce yeniden
değerlemeye tabi tutulan taşınmazlar için de belediyelerce
belirlenen taşınmaz rayiç bedelleri dikkate alınır. Bu
fıkra kapsamında yapılan yeniden değerleme sonrası
pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı
tutarı üzerinden %1 oranında hesaplanan vergi, yeniden değerleme
işleminin yapıldığı tarihi izleyen ayın sonuna
kadar bir beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı
olunan vergi dairesine beyan edilir ve ilk taksiti beyanname verme süresi
içinde, izleyen taksitler beyanname verme süresini takip eden ikinci ve
dördüncü ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödenir. Önceki fıkralarda
taşınmazlar için öngörülen hükümler bu fıkra uygulamasında
amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler için de geçerlidir.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Ayhan
Erel
Adana Gaziantep Aksaray
Ayhan
Altıntaş Feridun
Bahşi Lütfü
Türkkan
Ankara Antalya Kocaeli
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Lütfü Türkkanın.
Sayın Türkkan, buyurun. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin 11inci maddesindeki düzenlemeler
hakkında konuşmak için söz almış bulunuyorum.
Teklifle, tam mükellefiyete tabi ve bilanço
esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bir
bölümü için aktiflerine kayıtlı taşınmazlarını
yeniden değerlendirme imkânı sunulmaktadır. Günümüzde
bilançoların gerçeği yansıtmaktan bir hayli uzak olduğu
herkes tarafından bilinir. Bu sebeple yeniden değerleme imkânı
sunulmasını faydalı görüyoruz fakat Adalet ve Kalkınma
Partisi geleneğinden olsa gerek toplum yararına olacak bir teklifi
dahi adaletsizlik yaratacak şekilde gündeme getiriyorsunuz.
Maddeye göre, taşınmazların
değerlemesi Yİ-ÜFE değerlerinin oranlaması ve ondan elde
edilecek yeni bir oranla yapılacak. Yani deniliyor ki: Türkiye'nin her
yerinde taşınmazlar aynı oranda değerlenmiştir.
Şimdi, siz de Bu oranda bulduğunuz yeni değeri defterinize
kaydedip yüzde 2sini de vergi dairesine getirin. diyorsunuz. Şimdi,
akıl var, izan var, çok değil üç yıl içinde dahi şehirlerin
farklı ilçelerinde farklı değerler ortaya çıkıyor;
mahallî idarenin bir yatırımı sonucu bazı bölgeler birden
değerlenebiliyor, bazı bölgelerde ise taşınmazların
değeri yıllarca sabit kalıyor, hiçbir değerlenme olmuyor.
Burada oturan herkesin bunu bildiğinden eminim ben. Peki, hepimiz bu durumu
biliyorsak, bu bilançoların gerçeği yansıtmasını
istiyorsak neden böyle bir teklifi görüşüyoruz? Gelin, bu maddeyi
gerçeğe daha uygun bir sonuç verecek şekilde sunduğumuz
önergemiz çerçevemiz düzenleyelim. Hem artık şu defterler artık
biraz düzelmiş olur hem de daha hakkaniyetli bir yol izlenmiş olur.
Biz şunu öneriyoruz: Bir bölgedeki
taşınmazın zaman içerisindeki değer
artışını en iyi şekilde yine o bölgenin mahallî
idareleri belirleyebilir. Belediyelerimiz, taşınmaz alım
satım işlemleri esnasında rayiç bedel belirlediklerinden bu
açıdan da yetkin ve tecrübeliler zaten. Tabii, bu şekilde
değerlendirildiğinde mükellefler açısından daha büyük bir
vergi yükü oluşmaması açısından ortaya çıkan değer
artışına uygulanacak vergi oranı yüzde 2den yüzde 1e
düşürülmeli. Yani önergeyi sunarken hem kamu gelirlerini hem de
mükellefleri koruyacak şekilde gerçeğe uygun bir
yaklaşımı benimsedik. Elimizde böyle bir imkân varken ülkedeki
tüm taşınmazları aynı orana tabi tutarak değerlemek
hakkaniyetli bir yaklaşım değil. Bu işi düzeltmek için yola
çıkıp yarım yamalak bırakmak da bu yüce Meclise
yakışmıyor. Vatandaşlarımız kendini tekrar eden
bu sorunları gördükçe, duydukça, yaşadıkça Gazi Meclisimize olan
inancını kaybediyor. Son zamanlarda birçok örnekle
vatandaşımıza bunu yaşattık. İktidar
mensupları, hiçbir önerimizi veya eleştirilerimizi dikkate
almadığı için birkaç ay sonra bazı kanun tekliflerini
değiştirmek zorunda kaldılar. Çok yaşadık özellikle bu
dönem. Değiştirilmediği zamanlarda da birçok
vatandaşımızın mağduriyetine yol açtılar. Bu
sefer daha dikkatli davranmak zorundayız. Vatandaşın sorununu
çözerken daha özenli tartışmak ve doğruyu bulmak
zorundayız. Emin olun, bundan muhalefetten çok iktidar partisi
kazançlı çıkar. Buradan bir iş en doğru şekliyle
çıktığında bunun siyasi karşılığı
da iktidar partisine yazar en çok.
Bu belirttiğim gerekçelerle önergemize destek
vermenizi talep ediyorum.
Çok teknik bir konuşma oldu gördüğünüz
gibi.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 11- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun geçici 31 inci maddesine altıncı
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
ilave edilmiştir.
"Birinci fıkrada sayılan mükellefler
bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
aktiflerine kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana
tabi diğer iktisadi kıymetlerini (sat-kirala-geri al işlemine
veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmaz ve
iktisadi kıymetler hariç) 31/12/2021 tarihine kadar yukarıda yer alan
kapsam, şart ve hükümlere uymak koşuluyla yeniden
değerleyebilirler. Şu kadar ki;
a) Birinci fıkranın (b) bendinin (i) ve
(ii) alt bentlerinde belirtilen durumlarda yeniden değerleme
oranının belirlenmesine ilişkin hesaplamada; maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten bir önceki aya ilişkin Yİ-ÜFE
değeri yerine, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten
bir önceki aya ilişkin Yİ-ÜFE değeri,
b) Bu madde kapsamında daha önce yeniden
değerlemeye tabi tutulan taşınmazlar için bu fıkra
uyarınca yapılacak değerlemede ise, bu fıkranın
yürürlüğe girdiği tarihten bir önceki aya ilişkin Yİ-ÜFE
değerinin, 2018 yılı Mayıs ayına ilişkin Yİ-ÜFE
değerine bölünmesi ile bulunan oran dikkate alınır. Bu
fıkra kapsamında yapılan yeniden değerleme sonrası
pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı
tutarı üzerinden %5 oranında hesaplanan vergi, yeniden değerleme
işleminin yapıldığı tarihi izleyen ayın sonuna
kadar bir beyanname ile gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı
olunan vergi dairesine beyan edilir ve ilk taksiti beyanname verme süresi
içinde, izleyen taksitler beyanname verme süresini takip eden ikinci ve dördüncü
ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödenir. Önceki fıkralarda
taşınmazlar için öngörülen hükümler bu fıkra uygulamasında
amortismana tabi diğer iktisadi kıymetler için de geçerlidir.
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Necati
Tığlı Alpay
Antmen Süleyman
Girgin
Giresun Mersin Muğla
Orhan
Sümer
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Orhan Sümerin.
Sayın Sümer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
11inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 11inci maddesi bilanço esasına göre
defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine aktiflerinde
kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer
iktisadi kıymetlerini 31/12/2021 tarihine kadar yeniden değerlendirme
imkânı tanımaktadır. Çift taraflı kayıt ilkesi
gereği yapılacak yeniden değerlendirme sonrasında aktifte
olan değerlerin karşılığında pasifte bir fon
hesabı açılacaktır. Bu fon hesabının üzerinden yüzde 2
oranında vergi hesaplanıp 3 taksitle ödenecektir. Söz konusu hüküm,
sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefleri
kapsadığı için bir nevi ayrıcalıklı bir
düzenlemedir. Değerlendirmenin ÜFE endeksi kullanılarak
yapılmasının yeterli olmayacağı, özellikle
gayrimenkuller için değerleme şirketlerinin rayiç fiyat
değerlemesi yapmaları yönündeki talepler ne yazık ki dikkate
alınmamıştır.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki Gazi
Meclisimiz yine bir torba kanunla yasama faaliyeti gösteriyor. Şu an
görüşmekte olduğumuz 18 maddelik torba kanun teklifi, aynı
zamanda 4 farklı kanunda değişiklik yapmaktadır. Milletin
bir dünya derdi varken, temel sorunlar çözüm beklerken, Mecliste ya torba
kanunları ya da uluslararası sözleşmeleri tartışmak
kimseye fayda sağlamıyor. Oysa başkanlık sistemi gelirken
Meclisin çalışma usulünün değişeceği,
vatandaşın derdinin doğrudan çözüleceği söyleniyordu.
Buradan iktidara açık çağrımızdır, madem torba yasalar
her konuya çözüm buluyor, getirin bir torba kanun işsizliğe son
versin, 128 milyar doları buhar olduğu yerden geri getirsin, asgari
ücretten vergiyi kaldırsın, emeklilikte yaşa
takılanların hakları verilsin, öğretmenlerimizin,
polislerimizin, doktorlarımızın 3600 ek göstergeleri
sağlansın, üniversite öğrencilerinin KYK ve kredi borçları
silinsin, esnafın stopaj kredi ödemelerine çözüm bulunsun, sicil affı
sağlansın, tarımdaki girdi maliyetleri fiyatları
düşürülsün, ülkede kimin mafyayla ilişkisi varsa hepsi yargıya
taşınsın, ayda 10 bin dolar alan siyasetçi açıklansın.
Getirin vatandaşın derdine derman olacak bir torba kanun, ekonomideki
sıkıntılar artık son bulsun. Bir kere de yandaş
değil, vatandaş sevinsin.
Değerli milletvekilleri, BDDKnin verilerine
göre sadece bir haftada vatandaşların borcu 5,8 milyar daha artarak
860 milyar liraya ulaşmıştır. Bu borcun 707 milyar
lirası tüketici kredilerinden, 155 milyar lirası da kredi
kartlarından kaynaklanmaktadır. İki gün önce yapılan bir
konuşmayla bu borç daha da katlandı. Milyonlarca esnafın gözü 1
Haziranda açıklanacak normalleşme kararlarındaydı. Ne
yazık ki oradan da istenen sonuçlar çıkmadı. 4 milyona
yakın esnafın bankacılık sektöründe kredi borcu bulunuyor.
Esnafın zamanında ödemediği kredi borçları 59 milyar lira
düzeyine gelmiştir. Sadece Adanada Bakanlığın verilerine
göre son bir senede 1.894 iş yeri, 456 şirket iflas etti. Şehri
ayakta tutan esnaflar kepenk kapatmaya devam ediyor. Adananın en
işlek caddelerinde bulunan ciddi mağazalar bile satılık
tabelalarıyla dolu. İktidarın çözmesi gereken asıl sorunlar
bunlardır. Hiç kimse kusura bakmasın, bu çaresizliğin, bu
yoksulluğun, vatandaşın mutfağındaki bu
yangının, ekonomideki bu kötü gidişatın, pandeminin
yönetilememesinin, eğitimdeki bu belirsizliğin, milletin
açlığa sürüklenmesinin sorumlusu on dokuz yıllık AKP
iktidarıdır.
Değerli milletvekilleri, güvenin ve ekonominin,
istikrarın olmadığı bir ülkede mali afların, vergi ve
prim yapılandırmalarının başarılı sonuçlar
getirmesi mümkün değildir. Türkiye gibi geleceği tarımsal
kalkınmada olan bir ülkede tarım sektörünü kapsamayan, çiftçiyi
ekonomik anlamda rahatlatmayan, sulama birliklerinin, süt birliklerinin, köylü
kooperatiflerinin borçlarına af getirmeyen tekliflerin
başarılı olması asla mümkün değildir.
İlk seçimlerde milletimizi refaha
kavuşturacak, ekonomik kalkınmayı sağlayacak, ülkemizi
tekrar üretime kavuşturacak huzuru, güveni ve adaleti yeniden tesis edecek
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıdır diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan "gelmek
üzere ibaresinin "gelecek şekilde olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Koç Mahmut
Toğrul Kemal
Peköz
Ağrı Gaziantep Adana
Zeynel
Özen Pero
Dundar Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul Mardin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Abdullah Koçun.
Sayın Koç, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu kanun teklifinin
gerçek yüzü ancak şöyle tanımlanabilir: Türkiye, ekonomik krizler
tarihi olan bir ülke ve aynı zamanda darbelerin
yaşandığı ve neredeyse on yılda bir darbenin
yaşandığı bir ülke maalesef. Şimdi, bu, ekonomik
krizin bir göstergesi ve aynı zamanda bu tablo, bu kanun teklifi ekonomik
krizin başka bir anlatımıdır değerli arkadaşlar.
Bir de buna bağlı olarak bütün bu krizlerin ana teması hâline
gelen ve maalesef, ülkenin kuruluşundan bu yana çözülmeyen, bir
şekilde çözümsüz bırakılan Kürt sorunu değerli
arkadaşlar.
Şimdi, daha birkaç gün önce 27 Mayıs 1960
darbesinin yıl dönümüydü ve bu Meclis kürsüsünde bu darbeyle ilgili birçok
şey söylendi. Bu darbenin arkasında her on yılda yaşanan
darbelerle Türkiye tarihi darbeler tarihi hâline gelmiş durumda. Bu
darbenin temel hedefi ve silsile hâline gelen bu darbelerin hedefi başta
Kürtler ve demokrasi güçleridir değerli arkadaşlar. Her toplumsal
çıkmazın olduğu aşamada Kürt kimliğinin inkârı,
yok sayılması ve tarih sahnesinden neredeyse silinmek üzere kültürüne
saldırının yoğunlaştığı ve diline,
tarihine ve coğrafyasına ciddi bir şekilde
saldırıların olduğu, ne yazık ki, herkes
tarafından bilinen bir gerçek. Her darbe olduğu aşamada, her
darbede bu meseleler gündeme getiriliyor ve ciddi bir şekilde
saldırılar meydana geliyor. Bu saldırılar esasında
1913 yılından bu yana artarak devam ediyor fakat bu
saldırıların ve mevcut olan bu darbelerin temel hedefi
Türkleştirme politikaları ve bununla birlikte bir halkın bütün
kültürünü ve varlığını yok sayma ve yok etmekle mükellef
olduğu ortaya çıkan bir gerçek.
Bakın, değerli arkadaşlar, bu
darbelerle ve bu mevcut olan yok saymalarla 12.211 köy ve kasaba ismi
değiştirilmiş ve yok sayılmış. 4 bin dağ ve
ırmak, coğrafi yer ismi değiştirilmiş ve yok
sayılmış. 28 bin yer adının değiştirilmesi
sağlanmış. Yine, bu 1960 darbesinden sonra Devlet Planlama
Teşkilatının kurulması ve bu teşkilatla Kürt
varlığının yok edilmesine ilişkin yeni bir politika
üretilmiş. YÖKün kurulmasıyla -tırnak içerisinde- bilimsel
çalışmalarla Kürt varlığı talan edilmiş.
Mahkemeler vasıtasıyla davalara uydurma bilirkişi raporları
aldırmak suretiyle mahkeme kararıyla yine bir halkın
varlığı yok sayılmış. Tabii, bu yok sayma,
şiddet ve aynı zamanda saldırı bitmiş mi? Asla
bitmemiş. Ne olmuş değerli arkadaşlar? Bakın -sürekli
bu kürsüde dile getiriyoruz ve dile getirmeye devam edeceğiz- 5 bin Kürt
köyü ve Kürt yerleşim köyü boşaltılmış. Son dönemlerde
17 bin -faili belli aslında- faili meçhul cinayet işlenmiş ve
işlenmeye devam ediliyor. Kırk yıla yakındır
sürdürülen bir kirli savaş ve çatışma devam ediyor ve neredeyse
devam ettirmeyle ilgili bir arzu söz konusu. Bitmek bilmeyen
saldırılar silsilesi ve bu silsileler ne yazık ki resmî
ideoloji. Bu devletin kuruluşuyla var olan, siyasi iktidarın
değişmesiyle de mevcut olan bu ideolojinin Kürt halkının
varlığına olan kastı asla yok olmamış ve devam
ediyor. Kürt halkı bütün bu saldırıların farkında ve
bilincindedir değerli arkadaşlar. Peki, çözüm ne olacak? Değerli
arkadaşlar, çözüm Kürt halkının gerçek anlamda
varlığını kabul etmekle ve gerçek anlamda onurlu bir
barışla ancak mümkün olabileceğini düşünüyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
12nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 12- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 84 Kendi adına
ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda
kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri
yapıldığı hâlde, 30/4/2021 tarihi itibarıyla prim
borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim
borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden
dördüncü ayın sonuna kadar ödememeleri veya ilgili Kanunları
uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan
sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak
karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim
ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla
sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere
ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum
alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları
durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin
sigortalılıkları 1/5/2021 tarihi itibarıyla yeniden
başlatılır.
Ancak, daha sonra sigortalı ya da hak sahipleri
tarafından talep edilmesi hâlinde durdurulan sigortalılık
sürelerinin tamamı, talep tarihinde 80 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden
borç tutarı hesaplanarak ihya edilir. Hesaplanan borç tutarının
tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde
ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak
değerlendirilir. Tebliğ edilen borç tutarının bu süre
içinde tamamen ödenmemesi hâlinde bu süreler sigortalılık süresi
olarak değerlendirilmez ve bu madde kapsamında ödenmiş olan
tutarlar ilgilinin prim ve prime ilişkin borcunun bulunmaması
kaydıyla faizsiz olarak iade edilir. İhya edilerek kazanılan
hizmet süreleri borcun ödendiği tarihten itibaren geçerli sayılır.
Birinci fıkraya göre
sigortalılıkları durdurulanlar ile bunların bakmakla
yükümlü olduğu kişiler hakkında 1/1/2012 tarihinden bu maddenin
yürürlük tarihine kadar durdurulan süreler için genel sağlık
sigortası hükümleri uygulanmaz.
Sigortalılıkları önceki kanunlara
göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü
uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurum tarafından belirlenir.
Saygılarımızla.
Ömer
Fethi Gürer Cavit
Arı Süleyman
Girgin
Niğde Antalya Muğla
Emine Gülizar
Emecan Necati
Tığlı Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul Giresun İstanbul
Alpay
Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Akif Hamzaçebinin.
Sayın Hamzaçebi, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz, maddenin daha
iyi anlaşılmasını amaçlamaya yöneliktir. Maddeyle ve
teklifle ilgili görüşlerimi bir anımı sizinle paylaşarak
anlatmak istiyorum. İstanbul Defterdar Yardımcısıydım,
Ankara Defterdarlığı görevine atandım, soğuk bir
kış günü Atatürk Havalimanından uçağa binerek
Esenboğa Havalimanına indim. Ankaranın o meşhur
ayazı havalimanından çıkar çıkmaz yüzüme çarptı. 2
defterdar yardımcısı arkadaşım beni
karşılamaya gelmişlerdi, beraber otomobile bindik, Ulustaki
Ankara Defterdarlığı binasına doğru yola koyulduk. Çok
soğuk bir gün, çok soğuk. Defterdarlık kapısının
önünde durduk, arabadan indik, hemen Ankaranın ayazı yine yüzüme
çarptı. Binaya girdim, hava hâlâ soğuk, koridorda bile soğuk;
bir anda karşıma Mustafa Kemal Atatürkün büstü çıktı,
büstün altında Atatürkün o güne kadar bilmediğim bir cümlesini
gördüm. Muhteşem bir cümleydi, o gün hafızama nakşettim, o
günden bu yana da bu cümleyi hafızamda tuttum; kaldı yani, unutmam
mümkün değil. Cümle şöyle: Devlet varidatının
inkişafını yeni vergiler ihdasından ziyade mevcut
vergilerin tarh ve cibayet usullerinin ıslahında aramak
lazımdır. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Yani bazı kelimeler bugünkü Türkçeyle
anlaşılmayabilir, çevirmek istiyorum: Devlet gelirlerinin
gelişmesini yeni vergiler koymaktan çok mevcut vergilerin tarh ve tahsil
usullerinin ıslahında aramak gerekir. İktidarlar ne
yapıyor, özellikle AK PARTİ iktidarı? 2002 yılından bu
yana sürekli vergi kanunları, sürekli af kanunları, sürekli vergi
artışları, Bakanlar Kurulu kararları, bugün
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri; bu yolla sürekli olarak
vergi sisteminde bir düzenleme yapılıyor. Sonuç nedir? derseniz;
2002 yılında Türkiyede vergi gelirlerinin tahsilatının
tahakkuka oranı yüzde 90ların üzerindeyken 2020 yılında bu
oran yüzde 80e inmiştir. Söylüyorum -ilerdeki yıllarda
iktidarın ne kadar ömrü vardır bilemem ama bu yıl iktidarda
olduğunuz anlaşılıyor- bu yılın sonunda da görün,
bakın -yanılmayı ümit ederim, belki bu yasa olumlu bir
katkı yapabilir- yüzde 80in altına düşecektir.
İnşallah yanılırım, yüzde 80in üzerine çıkar.
Değerli milletvekilleri, o günlerde vergi
dairelerinin cephesinde bir iki yazı vardı; mesela
Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır. sonra bu kayboldu, onun
amacı vergi bilinci yerleştirmekti, giderek bu yazı da vergi
dairelerinin cephelerinden kayboldu. E, on dokuz yılda 5 tane matrah artırımı
yapan AK PARTİ iktidarından sonra herhâlde o vergi dairelerinin
cephelerine şöyle bir yazı yazmak uygun olur: Matrah
artırımlarıyla vergi denetimini yok eden tek demokratik ülke
Türkiyedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, değerli milletvekilleri, bakın,
devlet
Gelir İdaresi derken Gelir İdaresinin Başkanından
en ücra köşedeki vergi dairesindeki memuruna kadar bütün personelini
yürekten kutluyorum. Bu İdarede yıllarca görev yaptım, gururla
görev yaptım. Bu İdare bütün bu yüklerin altına girer omuzlar;
gece gündüz, cumartesi pazar çalışır Yeter ki vergi
gelirlerinin tahsilatını artıralım. der ama mevcut politik
kararlarla bu İdarenin başarılı olmasının önüne
engel konulmaktadır. Örnek veriyorum; bugün, Merkez Bankasının
politika faizi yüzde 19dur, banka kredi faizleri yüzde 24tür. Gecikme
zammı oranı nedir? Aylık 1,60; yıllık yüzde 19,20.
Yani devlet diyor ki: Sen bankadan kredi alma, gel vergini ödeme burada, bu
daha ucuz. Şimdi denilecek ki: Gecikme zammını gider
yazmıyor o nedenle maliyet biraz yükseliyor. Hiç önemli değil, en
kolay finansman vergiyi ödememektir. Bu matrah
artırımlarının sonucu vergi tahsilat oranının
düşmesidir, vergi bilincinin zayıflamasıdır. Bu, şu
demek değil; bu teklifteki vergi ve prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasını olumlu buluyorum.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi vardır, onu
gerçekleştireceğim.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Adıgüzel, Sayın Hamzaçebi, Sayın Yılmazkaya, Sayın
Sertel, Sayın Ünsal, Sayın Başarır, Sayın
Sındır, Sayın Arı, Sayın Emecan, Sayın Ünlü,
Sayın Demirtaş, Sayın Ceylan, Sayın Kaya, Sayın
Yeşil, Sayın Şahin, Sayın Zeybek, Sayın
Kılınç, Sayın Şeker.
Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
veren arkadaşlarımız lütfen salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın Fuat Köktaş? Burada.
Sayın Ahmet Sorgun? Burada.
Sayın Vildan Yılmaz Gürel? Burada.
Sayın Cevdet Yılmaz? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 12nci maddesi ile 5510 sayılı
Kanuna eklenen geçici 84üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
dördüncü ibaresinin altıncı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Behiç
Çelik Fahrettin
Yokuş
Adana
Mersin Konya
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi Ayhan
Altıntaş
Aksaray
Antalya
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Birkaç gün önce Konyamızın çiftçileri
Konya-Karaman, Konya-Adana yolunu kapattılar. Acaba niye kapattılar?
İktidar partimizin değerli milletvekilleri iyi dinlesinler: KOP
projesi kapsamında Göksu Irmağından 2012 yılından bu
yana, yani 2016 yılına kadar getirmemiz gereken bir projemiz var
Mavi Tünel diyoruz, Yüz yıllık rüya. diyoruz. Göksu
havzasından 400 milyon metreküp suyu Konyaya getireceğiz ve 2016da
bitmesi, 2017de su verilmesi lazım. Aslında 70 metreküp/saniye olan
kanalın 50 metreküp/saniye denemesi yapılıyor 2017de, çöküyor;
daha sonra 30 metreküp/saniye denemesinde yine çöküyor, tamir ediliyor, 20
metreküp/saniyeye indiriliyor, yine çöküyor. İşin ilginç yanı,
başka bir şey oluyor, 2020 yılına geliyoruz, Sayın
Bakanımız Bekir Pakdemirli Beyefendi 3 Temmuz 2020de su
kanalını açıyor ama su yok. Tabii, o açıyor da -Sayın
Cumhurbaşkanımız da telekonferansla katılıyor sağ
olsun- ama işin garibi AK PARTİli Konya milletvekillerimiz de bu
törende var. Yahu, arkadaş, akmayan suyun kanalı nasıl
açılır? Herhâlde bu, dünyada bir ilk ve şu anda
açılıştan bu yana on bir ay geçti, on bir aydır bir damla
su yok. Ya, açtığınız kanala ne oldu? Su nereye gitti?
Şimdi Karatay çiftçisi soruyor, Bozkır çiftçisi soruyor: Buralar
sulanacak, Hotamış Gölüne su aktaracaktık, nerede bu su?
Vallahi suyu bulan yok on bir aydır ve daha önemlisi, sadece Çumra,
Karapınar değil tüm köyler soruyor ama ortada su yok. Niye yok acaba
su? Bu kanalı açan kim? Bakan. Görüntüyü veren kim? Vekillerimiz. Vallahi,
ben de gittim baktım daha iki gün önce, buyurun beyler, ot bitiyor
kanalınızda ot, ot. Üç buçuk yılda bitirecektiniz, dokuz
yıl oldu, işin başka bir şeyi var. Teslim
alınmış, parası ödenmiş, projenin her şeyi yapılmış
ama su yok.
SALİH CORA (Trabzon) Su akmadı da ondan
mı bitiyor?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) 500 milyon
liradan fazla para ödenmiş. Yahu, siz devleti nasıl yönetiyorsunuz,
ne yapıyorsunuz siz arkadaşlar? Vallahi billahi siz bu hâlinizle, bu
yaptığınız projeyle susuz kanal açarak Guinness Rekorlar
Kitabına girersiniz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Vallahi, Konyalı çiftçiler adına sizi
alkışlıyorum. Şimdi soruyor benim Konyalım,
Bozkırlı soruyor: Suyumuz nerede? Karapınarlı soruyor:
Suyumuz nerede? Karataylı soruyor: Suyumuz nerede? Çumralı
soruyor: Suyumuz nerede? O eylemi yapan, yolu kesen İsmil, Sakyatan,
Hayıroğlu, Ovakavağı, Karakaya, Göçü ve Yarma köylerinin
değerli çiftçileri, besicileri soruyor, diyor ki: Suyumuz nerede, yahu
suyumuz nerede? Allah aşkına suyumuzun nerede olduğunu bir
bilen varsa şu Konyalılara bir anlatın ya! Nerede bizim 400
milyon metreküp suyumuz, nerede kardeşim, kim içti? Ha, kimin
içtiğini ben buldum. Hani bir tekerleme var ya: Komşu, komşu! /
Hu, hu! / Oğlun geldi mi? / Geldi / Ne getirdi? / İnci, boncuk. /
Kime, kime? / Sana, bana. / Başka kime? / Kara kediye / Kara kedi nerede?
/ Ağaca çıktı / Ağaç nerede? / Balta kesti / Balta nerede?
/ Suya düştü. / Su nerede? / İnek içti. / İnek nerede? /
Dağa kaçtı. / Dağ nerede? / Yandı, bitti, kül oldu. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, su nerede ey Konya
milletvekilleri, ey iktidar, Konyanın suyu nerede ya? Söyleyin dağa
mı gitti, nereye kaçtı?
Hadi hoşça kalın. Bu size yeter.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan
"aşağıdaki ibaresinin "aşağıda
bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Habip
Eksik
Mardin Gaziantep Iğdır
Kemal
Peköz Zeynel
Özen Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Adana İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Habip Eksikin.
Buyurun Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle zaten olumlu bir değişiklik
yapıldığını öngörüyoruz. Yalnız, bu
değişikliği yaparken keşke, tıpkı üçüncü
havalimanının müteahhidinin borcunu 1,1 milyar avro indirdiğiniz
gibi bu tarım alanında çalışan veya BAĞKURlu olan,
kendi namına çalışan insanların sigorta bedellerinin de borcunu
siz ödeseydiniz. Bu şekilde emekliliklerinden çalmamış
olsaydınız.
Şimdi ben özellikle başka bir konuya
değineceğim. Gece de zaten ilerledi. Pandemi koşullarında
neredeyse iki yıldır mücadele ediyor hem ülkemiz hem dünya. Ciddi
sorunlarla karşı karşıyayız. Büyük bedeller ödedik,
gerçekten çok ağır bedeller ödedik, gerçekten büyük süreçlerden
geçiyoruz. Şimdi, bir kısıtlama dönemine girdik; bu
kısıtlama döneminden sonra bir gevşeme dönemine geçildi ve
restoranlar, kafeler, çayhaneler; hepsi açıldı ama çok büyük bir
sıkıntıyla da karşı karşıya
kalacağımızı öngörüyorum. Çünkü 6331 sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununu, maalesef,
AKP iktidarının, tamamen patronların isteği
doğrultusunda 2023e ertelediğini biliyoruz. Çünkü geçen aylarda Plan
ve Bütçe Komisyonundan bunu geçirdiler. Maalesef, hiçbir bilimsel
dayanağı olmamasına rağmen bu kanunu 2023e kadar 50den az
çalışanı olan ve az tehlikeli iş yerleri ve kamu
kuruluşları için ertelediler.
Şimdi ben şöyle bir bilgi
paylaşayım sizinle: 1 milyon 144 bin 499 iş yeri bu kapsama
giriyor. Bu, 1 milyon 144 bin 499 iş yerinde 4 milyon 737 bin 881
çalışan çalışıyor. Yine, kamuda -3 milyondan fazla- 4
milyona yakın insan çalışıyor. Çoğunluğu bu az
tehlikeli kısma giriyor. Ne yaptı AKP iktidarı? Bu
çalışanların hepsini iş sağlığı ve
güvenliği hizmetinden mahrum bıraktı ve belki de çok basit bir
önlemle birçoğunun yaşamı kurtarılabilecekken, maalesef, o
hizmetten mahrum bırakıldılar.
Bakın, ben size çok basit bir tablo
göstereceğim: Burası bir eczane. Eczacı arkadaşımız
güzel bir önlem almış, bariyer koymuş ve bu şekilde iş
sağlığı ve güvenliği konusunda önlem almış.
Ben geçenlerde Iğdırda esnaf ziyareti yaptım. Bir eczaneye
girdim, bu bariyer yok. Dedim ki: Ya, bu iş güvenliği
açısından çok riskli bir durum, Covid hastalığı var,
virüs bulaşabilir. Bana dönüp şunu dedi, ki: Sayın Vekilim,
vallahi bizim cirolarımız yüzde 50 düştü, mecburen biz de o
bariyeri kaldırdık. Peki, siz hasta olacaksınız, ölümle
karşı karşıyasınız dedim. Yapacak bir şey
yok. dedi. O eczacı tek mi çalışıyordu? Hayır, orada
aynı zamanda başka 4 arkadaş da çalışıyordu.
Kısacası şunu demek istiyorum
arkadaşlar: Sizler, o yasayı erteleyerek, bu hizmetin verilmesini
engelleyerek işte, orada, o eczanede çalışan insanların
yaşamını tehlikeye soktunuz. Çünkü hemen hemen bütün iş
yerlerinde insanlar daha çok ekonomik nedenleri düşünürler, insan
sağlığını çok öncelemezler. Bu açıdan çok büyük
bir sıkıntıyla karşı karşıya
kaldığımızı söyleyebilirim. Bakın, 2019
yılında 1.736 kişi yaşamını yitirmiş iş
kazalarında; yine, 2020de 2.427. Bakın, Covidden dolayı ciddi
bir artış söz konusu fakat siz insanları bu hizmetten mahrum
bıraktınız.
Yine başka önemli bir konu -sürem bitiyor-
meslek hastalığı. Arkadaşlar, bakın, bu meslek
hastalığı çok önemli bir konu. Sağlık emekçilerimiz
büyük bir emek veriyorlar, büyük bedeller ödüyorlar. O insanları
hakları olan bir şeyden mahrum bırakmayın. Birçok ülke
Covid-19u meslek hastalığı olarak kabul etti; Türkiye kabul
etmedi, hâlâ illiyet bağı arıyor. Bugüne kadar sadece 1
kişi bu illiyet bağından dolayı işte, vazife malulü
sayılmıştır. Bakın, özel hastanelerde
çalışan insanlar bu vazife malullüğünden yararlanamazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) O açıdan bu
inadınızdan vazgeçin, o sağlık emekçilerimizin,
doktorların hakkını kendilerine teslim edin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Lütfü
Türkkan Behiç
Çelik Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Kocaeli
Mersin Adana
Ayhan
Erel Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray
Antalya
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Lütfü Türkkanın.
Sayın Türkkan, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin bu maddesi aslında hayata geçmesi
hiç muhtemel olmayan muhtevaya sahip. Ticaretle uğraşan, ömrü hayatında
bir kere kredi almak için bankaya uğrayan bile bunun mümkün
olmadığını iyi bilir. Borcunu zamanında ödemeyen
insanların bankadan kredi alması çok zordur, yani ya tavassut ya da
sağlam bir kefalet ama kolay bir iş değildir. Borcunu ödemeyen,
sicili bu konuda iyi olmayan herhangi bir kişinin bankadan kredi
alması çok mümkün değildir. Çünkü bir günlük dahi gecikme olsa banka
bunu kendi kayıtlarında saklar, Bu müşteri, riskli
müşteri. diye oraya not eder. Gecikmenin süresine bağlı da o
kayıt orada durur.
Şimdi, siz, sicil affı diye getirilen bu
uygulamayı yeniden getiriyorsunuz. Sizin öngörünüze göre bankalar,
vatandaşın risk kayıtlarını hiç dikkate almayacaklar
ve piyasayı krediye boğacaklar. Öyle mi zannediyorsunuz? Böyle bir
şey mümkün mü ya? Mümkün mü? Yani bankalara diyorsunuz ki: Bunca
yıllık verilerinizi filan bırakın bir kenara. Hükûmete
güvenin, her başvurana kredi verin. Daha sonra da tahsil etmeye
çalışın. Eğer bu işe çok meraklıysanız,
bankalara güvenmek yerine deyin ki bankalara: -Verdiğiniz bu heves kredisi
mi nefes kredisi mi neyse- Ben buraya KGF getiriyorum kardeşim. Her
müracaat edene ver, ben de Kredi Garanti Fonundan bunu
karşılayacağım ödenmezse. Diyebiliyor musunuz? Yok.
Vatandaşa hiçbir şekilde yardım
edemediniz, hiçbir para veremediniz. Şimdi, vatandaşa diyorsunuz ki:
-Bunun da ismi kolaylık oluyor- Ben sicil affı yaptım, git
bankadan sen kredi kullan. Benim veremediğim parayı git, oradan
faizle al. Banka da vermeyecek. Niye versin? Bankanın kendi parası
değil ki bu ya. O da kendi mevduat aldığı
müşterilerine bir garanti veriyor. Diyor ki: Ben bu parayı
alacağım, satacağım, kârını da sana faiz olarak
ödeyeceğim. Tahsil edemeyeceği bir parayı niye versin, mümkün
mü böyle bir şey? Yani piyasalardaki bu bozukluğun size siyasi
sonuçlar getireceği konusunda ciddi endişe taşıyorsunuz. Bu
bozukluğun bir siyasi sonucu olacak. Bakın, hiç böyle buradaki kadar
rahat olmayacaksınız, seçime ateşten bir gömlekle gideceksiniz.
Bunların bir siyasi sonucu var, öyle rahat değilsiniz. Yani bu
pandemi döneminde millet nefes almakta zorlanırken siz millete sadece ve
sadece 8 milyar lira doğrudan yardım yaptınız; o kadar.
Yani Kalyon İnşaata verdiğiniz vergi istisnası kadar bile
yardım yapmadınız, sadece ve sadece 8 milyar lira. Ne
diyorsunuz? Git bankalara kredi al. Adam diyor ki: Ya kredi kartım
patladı, ben zaten tüketici kredisi aldım, ödeyemedim. Ben sicil
affı getirdim, sen merak etme git al. Geçen sene de yaptınız bu
işi, daha önce de yaptınız, gidip kredi alabildi mi millet?
Alamadı, bir sonucu yok ama siz aradan çekilip vatandaşa şirin
gözükmek için Tamam, ben sana sicil affı yaptım, git bankadan para
al. Yine para alamayacak ama dönüşü size muhteşem olacak.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 13- 22/1/2009 tarihli ve 5834 sayılı
Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi
Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate
Alınmaması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici
madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3-(1) Anapara ve/veya taksit
ödeme tarihi 20/5/2021 tarihinden önce olup da; kullandığı nakdî
ve gayrî nakdî kredilerinin anapara, faiz ve/veya ferilerine ilişkin
ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan
ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin
karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet,
kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin 5411
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi hükmü uyarınca kurulan Türkiye
Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, söz
konusu borçların ödenmesi geciken kısmının 30.06.2022
tarihine kadar tamamının ödenmesi veya yeniden
yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan
finansal işlemlerde kredi kuruluşları ve finansal
kuruluşlar tarafından dikkate alınmaz.
(2) Kredi kuruluşları ve finansal
kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri
yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması,
bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.
Ömer
Fethi Gürer Cavit
Arı Süleyman
Girgin
Niğde Antalya Muğla
Emine Gülizar
Emecan Necati
Tığlı Alpay
Antmen
İstanbul Giresun Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Cavit Arının.
Sayın Arı, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle
ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddeyle,
karşılıksız çıkan çekler yönünden, protesto
edilmiş senetler yönünden, ödenememiş kredi ve kredi kartları
borçları yönünden kayıtlara düşürülen şerhlerin silinmesi
yani sicil affı diye bildiğimiz bir düzenleme getirilmekte, 20
Mayıs 2021 tarihinden önce var olup ödenememiş olan borçlar yönünden
kullandırılan kredinin anaparası, faizi, borçlarını
ödeyemeyenlerin Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan
kayıtları yani geciken borçların 31/12/2021 tarihine kadar
tamamının ödenmesi veya yapılandırılması hâlinde
bu kayıtlar finansal kuruluşlar tarafından dikkate
alınmayacak. şeklinde bir düzenleme getirilmekte yani sicil
affı.
Değerli arkadaşlar, bu sicil affı,
her ne kadar resmiyette Dikkate alınmayacak. şeklinde ifade edilse
de bankalar yönünden gerçekten, pratikte her zaman olumlu bir sonuç vermemekte.
Bankalar, bir kredi kartı dahi almaya gittiğinizde Sizin
geçmişte bir kredi kartında gecikmeniz oldu. Efendim, yok,
tarafınıza bir ihtarname çekildi. veya Hakkınızda bir
icra dosyası var." diye kapanmış dahi olsa krediler
yönünden devamlı sorun çıkarmaya çalışmaktalar.
Şimdi, sicil affı getirseniz de
bakın, ekonomi kötü yönetildiği takdirde siz ne kadar af getirirseniz
getirin bir taraftan bu sicilleri silersiniz, bir taraftan da yeni yeni
siciller eklenmeye devam eder. Burada esas sorun ekonominin doğru yönetilmesiyle
alakalıdır. Maalesef ki maalesef sizler iktidar olarak ekonomiyi
doğru yönetemiyorsunuz. O nedenle de vatandaşımız gerçek
anlamda mağdur. Hele hele bu pandemi sürecinde esnafımız gerçek
anlamda mağdur edildi. Bakın, önce 3 bin lira gelir desteğinde
bulunabildiniz, sonra ancak kira yardımında bulunabildiniz, son
dönemde de 3 bin lirayla, 5 bin lirayla desteklemelerle bir yıllık
mağduriyeti gidermeye çalışmaktasınız. Değerli
arkadaşlar, esnaf sayenizde perişan oldu.
Bakın, bugünlerde yaşanan başka bir
mağduriyeti bir kez daha dile getirmek istiyorum: Turizm bölgelerinin
esnafı ciddi anlamda sorun yaşamakta. Şimdi, çalışma
saatleriyle ilgili bir düzenleme getirildi ve bu düzenleme çerçevesinde saat
22.00ye kadar çalışma izni verildi. Ancak, bakın, turizm
bölgelerinde zaten çok az sayıda olan turist bugün ancak akşam saat
dokuz gibi sokağa çıkabilmekte. Yani gündüz zaten otelinde denizine
girecek, dinlenecek. Sıcak olduğu için de havanın kararma
durumuna göre de en erken sekiz buçuk, dokuz gibi sokağa çıkar.
Esnafımız bu turisti bekliyor. Ancak turizm bölgelerindeki esnaf
dükkânlarını, iş yerlerini saat onda kapatma mecburiyetinde
olduğu için kapatma hazırlığıyla beraber tam turistin
çıkacağı dakikalarda iş yerini kapatma mecburiyetiyle
karşı karşıya kalmakta. Bu nedenle turizm
esnafımız bu yönden mağdur durumda. Turizm esnafını
düşünerek çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi, örneğin
iş yerlerini açma saati 12.00, kapama saati de 24.00 olarak düzenleme
yapılırsa turizm bölgelerindeki esnafımız birazcık da
olsa nefes alır diyorum. Bu konuda yeniden ilgili ve yetkililerin
dikkatini çekiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, çok sağ olun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen
Adana Gaziantep İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Pero
Dundar
İzmir Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Peközün.
Sayın Peköz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yasa teklifinin 13üncü maddesi üzerine
görüşlerimizi dile getirmek üzere söz aldım.
Maddeyle, 5834 sayılı
Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi
Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate
Alınmaması Hakkında Kanunda belirtilen ödenmemiş borçlarla
ilgili tutulan sicil kayıtlarının silinmesi gündeme getiriliyor
ve 31/12/2021 tarihine kadar tamamının ödenmesi ya da yeniden
yapılandırmanın yapılmış olması şart
olarak koşuluyor.
AKP iktidarı 2002 yılından beri borç
yönetme stratejisiyle ülkeyi yönetmeye çalışıyor. 2002
yılında 6 milyar 308 milyon lira olan kredi kartı borcu 12
Şubat 2021 tarihinde 147 milyar 900 milyon liraya çıkmış
durumda. Dolayısıyla on dokuz yılda kredi kartı borcu 25
kat artmış, bu da ülkeyi nasıl yönettiğinizin bir
göstergesidir. Aynı zamanda, ticari kredilerin oranı son bir
yılda yüzde 29, bireysel kredilerin oranı yüzde 36 artmış
ve kredi kartı borcu mağduru sayısı son bir yılda 2
milyon 300 bin kişi artarak 34 milyon 500 bine
çıkmıştır. İhtiyaç kredisi için 98 bin, konut kredisi
için de 16 bin kişi borçlanmıştır yeni baştan. Yani 35
milyon insanı kredi borçlusu olarak bir araya getirmiş durumdasınız.
Bu kadar insanı bir araya getirebilecek başka herhangi bir konu söz
konusu değildir. Dolayısıyla da hayalî bir parayla ülkeyi
yönetmeye çalışıyorsunuz.
Böyle bir sicil affının getirilmesi ilk
bakışta hoş gibi görünebilir ama bankaların hiçbir tanesi
bu sicil affını dikkate alıp insanlara kredi vermeyecektir ve
dolayısıyla da belki sadece devlet bankaları sizin
zorlamanızla bu kredileri verir ve dolayısıyla, insanlar da bu
borçlarla daha fazla boğuşmaya devam ederler. Bunun yerine
yapılması gereken, kredi borçlarının faizsiz olarak
ertelenmesi ya da en azından Çiftçinin ve küçük esnafın kredi
borçlarının faizleri hemen silinmeli ve geri kalanı da uzun
vadede ödenmeli. diye bir program yapılmış olsaydı çok
daha iyi sonuç alıcı olurdu.
Bir ay önce Eş Genel Başkanımız
Ankaranın ilçelerinde mevsimlik tarım işçilerini ziyarete gitti
ve orada gördükleri manzaralar karşısında hayretler içerisinde
kaldılar çünkü oradaki insanlar susuz bir ortamda, elektriksiz bir
ortamda, hatta tuvaletsiz bir ortamda çalışıyorlar.
Bunun yanı sıra, Türkiyenin bir GAP
projesi var, uzun yıllardır devam ediyor. Daha önce, 2016
yılında, 2018 yılında bitirileceği sözü
verilmişti. Şu anda 1 milyar 200 milyon dolar gibi bir paraya ihtiyacı
var ve yüzde 12 kalan kısım var, bunlar da sadece sulama
kanallarından oluşuyor. Milyarlarca lira kredi borcunu
silebiliyorsunuz; şimdi, 300 binlik 2 şehir, şehir içinde
şehir oluşturmak üzere İstanbula bir kanal yapmayı göze
alıyorsunuz ve bunun için de 11 milyar doları gözden
çıkarmış durumdasınız. Bunu mutlaka
yapacağız, buna hazırız. diyorsunuz ama 1 milyar 250
milyon doları harcayıp GAP projesini gerçekleştirmiyorsunuz.
Gerçekleştirmiş olsanız orada en azından 700-800 bin insan
bu proje çerçevesinde tarım alanında çalışabilir, insanca
yaşayabilir ve en azından çocukları eğitimini sürdürebilir,
kendileri daha insani bir ortamda yaşayabilir ve gittikleri yerlerde
çoğu zaman da ırkçı saldırılarla karşı
karşıya kalmaktan kurtulur. Dolayısıyla, emek gücü
arzının azalması nedeniyle de tarım alanlarında
çalışan diğer insanların en azından emeklerinin
karşılığını alabilecekleri bir ortamın
yaratılması söz konusu olabilir ama sizin amacınız halka
hizmet değil, sadece ve sadece yandaşlarınıza hizmet, 3-5
kişiye hizmet ve milyarlarca vergi borcunu affederek onlara kaynak
sağlamak. Ama insanlara 4-5 milyar lira harcadığınız
zaman da afrayla tafrayla dolaşıp esnafımıza, köylümüze,
çiftçimize yardım ettiğinizi söylemektesiniz. Bu durumda, yakın
zamanda sandık ortaya konulduğunda elbette gideceksiniz ama
arkanızda bir enkaz bırakmış olacaksınız.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
adet önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyette
olup, birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şenol
Sunat Behiç
Çelik Feridun
Bahşi
Ankara
Mersin
Antalya
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Ankara
Aksaray
Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Yıldırım
Kaya Süleyman
Girgin Cavit
Arı
Ankara Muğla
Antalya
Ömer
Fethi Gürer Emine Gülizar
Emecan Necati
Tığlı
Niğde İstanbul
Giresun
Alpay
Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
ilk söz talebi Sayın Şenol Sunatın.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
14üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Evet, ilgili madde yani 14üncü madde Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmeye başlanmadan önce, üyesi olduğum Millî
Eğitim Komisyonunda görüşülmesi gerektiğini Komisyon
Başkanına arkadaşlarımızla iletmiştik ancak bu
teklifimiz olumlu olarak değerlendirilmedi her zaman olduğu gibi.
Evet, ecnebi ülkelere giden öğrencilerimizin
yanında, KYK borcu bulunan, henüz hayata yeni atılmaya hazırlanan,
binlerce liralık borçla karşı karşıya kalan
gençlerimiz var sayın milletvekilleri. Evet, ey iktidar mensupları,
sizlere sesleniyorum, devriiktidarınızda zenginliklerine zenginlik
katan 5 inşaat şirketine gösterdiğiniz cömertliği bu
memleketin evlatlarına neden göstermiyorsunuz? KYK borçlarının
ertelenmesini değil aslında bu süreçte doğrudan iptal edilmesini
talep ediyoruz. KYK borçları ne kadar sayın milletvekilleri?
Aşağı yukarı 5 milyar kadar. Yandaş bir
şirketinizin 9,5 milyar vergi borcunu tek kalemde silen siz iktidar
mensupları, her 3 gençten 1inin işsiz olduğu Türkiye'de 5
milyar liralık KYK borcunu silmekten âciz misiniz? Görünen o ki memleketin
geleceğinin teminatı olan gençlerimiz AK PARTİ iktidarı nezdinde
yandaş şirketlerin ve müteahhitlerin vergi yükünden bile daha
değersiz maalesef.
Evet, sayın milletvekilleri, ülkemizde öyle
günler yaşıyoruz ki artık tuz kokmuş durumda. Evet,
Ayasofyaya atadığınız 2 imam oldu; birisi
ayrıldı, yenisini atadınız. Ya, her 2 imam da birbirinden
sorunlu. Özellikle aradınız mı? Özellikle, bu 2 imamı da
bulmak için çok zorluk mu çektiniz? Çünkü bunlar hem cumhuriyet hem de Atatürk
düşmanlığı yaptılar. Bu ülkenin kurucusu, cumhuriyetin
banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları hakkında
Zalim ve kâfir. dedi en son imam. İşin ilginç yanı, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucu iradesine hakaret edilirken, Sayın
Cumhurbaşkanı da bu beddualara herhâlde Âmin. deyip, onayladı.
Atatürke sövmeyi moda hâline getirdiğiniz bugünlerde Atatürkün adı,
hatıraları ve emanetleriyle kavga etmek, size hiçbir siyasi
çıkar sağlamaz sayın milletvekilleri. Çünkü Türk milleti
nezdinde Atatürke hakaret, vatana ihanettir. Cumhuriyetimizin ilk
yıllarında, Atatürkün rahmetli Mehmet Rifat Börekçiyi ayakta
karşılayarak Din adamlarına saygı göstermek,
Müslümanlığın icaplarındandır. diyerek
yücelttiği makamı, bugün zihniyetleriyle lekeleyen sözde din
adamlarının işgal ettiğini üzülerek görüyoruz. Kurucu
iradeye her fırsatta hakaret etmeyi düstur edinmiş bu zihniyeti, yüce
Mecliste sizlerin huzurunda bir kez daha kınıyor, Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürkün ismini ve fikirlerini ne yaparsanız yapın
silemeyeceğinizi bir kere daha hatırlatmak istiyorum. (İYİ
Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Evet, saygıdeğer milletvekilleri,
ülkemizde organize suç örgütü liderlerinin anlattıklarının,
iktidar partisi siyasetçilerinden daha çok dinlendiği ve
inanıldığı bir süreçten geçiyoruz.
Sürem sınırlı olduğu için
inşallah bir dahaki sefere bu konuyu ele alacağımı ifade
eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Yıldırım Kayanın.
Sayın Kaya, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu kanunun ilgili maddesinin Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi. Komisyon üyesi
milletvekili arkadaşlarım 8 milletvekili olarak Komisyonun bu konuda
toplanmasını ve bu konuyu ayrıntılı bir şekilde
görüşmesini talep ettik, hem Meclis Başkanından hem Komisyon
Başkanından talep ettik, ne yazık ki bu konuya olumlu bir
yanıt alamadık. Bu işleyiş Meclisin doğru
işlemediğini göstermektedir. Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konuda
düşünce açıklayacak çok sayıda arkadaşımız var.
Arkadaşlarımıza haksızlık etmek istemem ama bizim
Komisyonumuz bu konunun ihtisas Komisyonudur. Bundan sonra bu
işleyişe herkesin dikkat etmesi gerekiyor, öncelikle de Meclis
Başkanlığının bu konuya sahip çıkması
gerekir.
Bugün Çankırı sokaklarındaydık.
38 milletvekili arkadaşımızla Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri, parti meclis üyeleri, Yüksek Disiplin Kurulu üyeleriyle
Çankırıdaydık. Çankırıda vatandaşın bizi
nasıl gördüğünü, Parlamentoyu nasıl gördüğünü, bu
konuştuğumuz konulara ne tür talepleri olduğunu sorduk.
Söyledikleri şu, çiftçiler diyor ki: Ey milletvekili, gelirken görmedin
mi arpa tarlalarının kuruduğunu, buğday
tarlalarının kuruduğunu, çiftçinin kredi borçlarından
batağa sürüklendiğini görmedin mi? Buna ilişkin çözüm
istiyoruz. Yakamıza yapışan üniversite mezunları oldu,
KYK borçlarımızın faizlerini erteleyin, iptal edin. Borcumuzu
silmiyorsunuz, faizlerini silin. Biz borcumuzu ödeyeceğiz, devletseniz iş
bulun, iş verin, maaşımızdan kesin, borcumuzu ödeyeceğiz.
Buna ilişkin en ufak bir çözüm üretmiyorsunuz. diyorlar. Ben de onlara
söz verdim, Bu kürsüden, bu talebinizi dile getireceğim. dedim.
Yapraklı ilçesindeki üreticiler, besiciler Çankırı
milletvekillerine sesimizi duyurun, Hükûmetten vazgeçtik, Çankırı
milletvekilleri sesimizi duysun. diyorlar. Buradan sizlere bu
çağrıyı yapıyoruz.
KPSSye girecek öğrenciler diyor ki: KPSSye
gireceğiz, pandemide babamız çalışmadı, esnafın
dükkânı kapalı kaldı. 300 lira para ödeyeceğiz. Bu
parayı nereden bulacağız? Bunu niye silmiyorsunuz? Bu derdimize
derman olun. Eğer gerçekten, biz, sorunlara çözüm üreteceksek bunun yolu
öğrenciye, öğretmene, öğretim görevlilerine sahip
çıkmaktır. Üniversiteleri bilim yuvası hâline döndürmek
zorundasınız, üniversiteleri liyakatli atamalardan
uzaklaştırdınız. Lise mezunlarını imam
yaptınız, eyvallah ama lise mezunlarını getirip
üniversitelerde ders verdirttiniz. O ders verdirttiğiniz kişiler
geldiler, ibadete açılan Ayasofyayı 3 seferdir -burada ibadet
yapılması değil- cumhuriyete, cumhuriyetin kurucusu olan Mustafa
Kemal Atatürke hakaret ettirme kürsüsü hâline getirdiniz. Dinle bu kadar
oynamayın, İslamiyete haksızlık etmeyin.
Biz geçmişimizi inkâr edenlerden değiliz
ama geçmişini inkâr edenlere bizde haramzade derler; geçmişi inkâr
etmeyin, geleceğe bakalım, geçmişi tekrar da etmeyelim. Ama
eğer bu kişi sessizce dinleniyorsa, hiçbir soruşturma
açılmıyorsa, dinleyenler söyleyenler kadar suçludur. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Biz, Fatih
Sultan Mehmete de sahip çıkıyoruz, Mustafa Kemal Atatürke de sahip
çıkıyoruz. Fatih Sultan Mehmete dil uzatanlara da tepki
gösteriyoruz. Mustafa Kemal Atatürke tepki gösterenleri asla
affetmeyeceğiz. Gelin, bu hareketi yapanları Parlamentoda hep
birlikte kınayalım. Eğer buna hep birlikte dur demezsek
geçmişimizi inkâr etmiş oluruz. Bunun için diyorum ki: Üniversiteleri
bilim yuvası olmaktan çıkartırsanız, eğitim
öğretimi içinden çıkılmaz hâle getirirseniz bu meczuplar çıkar
cumhuriyetin kurucularına hakaret etmeye devam ederler. Ama hiç kimse
unutmasın, geçmişimiz onurumuzdur, Mustafa Kemal Atatürk de onurumuz
ve gururumuzdur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Ayşe
Sürücü
Mardin Gaziantep Şanlıurfa
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Kemal
Peköz Zeynel
Özen
İzmir Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayşe Sürücünün.
Sayın Sürücü, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 14üncü madde üzerinde partim
adına söz almış bulunmaktayım. AKP, iktidara geldikten
sonra YÖKü kaldıracağını vadetmişti. Oysa şu an
geldiği noktada YÖK, AKPnin üniversitelerdeki sopası hâline
gelmiştir. Öğrencinin, akademisyenin, fakültenin sorunlarına
çözüm arayan değil, öğrenciyi müşteri gibi gören, ondan sürekli
faizle para tahsil etmek isteyen AKPnin bilim anlayışı papaz
eriğini imam eriğine dönüştüren, çığır
açıcı TÜBİTAK projelerinden ibarettir.
Ülkemizde işsizlik her geçen gün artmakta ve
Hükûmetin yanlış politikaları yüzünden yaşanan kriz daha da
derinleşmektedir. Genç işsizlik oranı yüzde 25lere
varmış durumda yani her 4 gençten 1i işsiz. Üniversite
öğrencilerindeyse her 3 üniversite mezunundan 1i işsiz. Üniversiteyi
bitirmelerine rağmen yıllarca iş bulamayan milyonlarca
üniversite mezunumuz ise bir hacizle karşı karşıya
kaldılar. Daha iki yıl önce 281 öğrenciye borcunu
ödeyemediği için haciz uygulandı. Büyük şirketlerin milyarlarca
liralık vergi borçları silinirken, işsiz bırakılan
gençlerden bu paranın icra yoluyla alınması kabul edilemez bir
durumdur. Bize göre, gençlerimizin eğitimlerinde devletten alacakları
bütün yardımlar geri ödemesiz olmalıdır. Öncelikle, okuyan bütün
öğrencilerimize geri ödemesiz burs verilmelidir. Şu anda kredi borcu
olan tüm gençlerin de kredi borçları silinmelidir.
Evet, arkadaşlar, pandemiyle birlikte evde emek
veren kadınlar, derinleşen yoksulluğun kayıt
dışı ilk mağduru konumundadır. Özellikle ev
kadınları ve mevsimlik tarım işçiliği yapan
kadınlar, otomatik olarak devletin salgına yönelik kayıtlı
işçileri kapsayan yetersiz de olsa mevcut koruyucu politikalarından
da dışlanmış oluyor. Bu şekliyle ekonomik
kırılganlık en çok kadınların bulunduğu yerde
toplumun belini bükmektedir. Sosyal yardımlar ise yoksulluğun
sonlandırılmasını değil, yoksulluğun
yönetilmesini amaçlayan bir düzeyde yandaşları önceleyen bir tutumla
yürütülmektedir. Soruyoruz: Akşam pazarlarında arta kalan sebzeleri
toplayan kadınlara, tarlada hem çalışmak hem çocuk bakmak hem de
yemek yapmak zorunda kalan mevsimlik tarım işçisi kadınlara
verecek bir cevabınız var mıdır? Kadınlar yurttaş
olarak sosyal haklara zorlu şartlarda erişmekte ve AKP
iktidarında daha çok yoksullaşmaktadır çünkü ülkede kadın
emeğini değersiz gören, eşit işe eşit ve hak edilen
ücreti sağlamayan, toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak,
güvencesiz ve korunmasız eril bir çalışma sistemi hâkim. Bu,
üstü örtülemeyen ekonomik ve toplumsal ağır bir gerçekliktir.
Evet, arkadaşlar, Urfa'ya ilişkin birçok
sorunu defalarca kez gündeme getirdik fakat bir dönüş ve bir çözüm
gerçekleştirilemedi. İki gün önce Urfa'da yevmiyeyle
çalışan kadınları tarlada ziyaret ettik. Üniversite
öğrencilerinin de aralarında olduğu kadınlar ve gençler
sabah yediden akşam altıya kadar 55 TL
karşılığında, gün boyu 40 derece
sıcaklığın altında sosyal güvencesiz bir şekilde
çalışmaktalar. Urfalı kadınların sizlere yani bu
iktidara bir sorusu vardır. Urfalı kadınlar diyor ki: 55 TLyle
bir insan kendini, yaşamını nasıl idame edebilir?
Harran, Viranşehir, Suruç Ovaları tüm
ülkeye yetebilecekken, Urfada tarımsal alanlar iktidarın bir
tarım politikası olmadığı için DEDAŞın
emrine sunulmuş durumda. Suruçta hatalı su drenaj projenizle
binlerce dönüm tarla sular altında kalmış, sonbaharda
toplanması gereken pamuk tarlaların bataklığa dönmesinden
dolayı toplanamadı. Şu an halkın kendi imkânlarıyla
açtığı su tahliye kanallarıyla pamuk ürünü Suruçta yeni
toplanıyor. Birçok kez bu sorunu dile getirdik ancak iktidar Suruç
-Pirsus- halkını cezalandırıyor mu, anlamıyoruz.
Sonuna kadar bu sorunun takipçisi olacağız.
Bakınız, her ne kadar adı Antep
fıstığı olsa da daha çok Urfada yetiştirilen
fıstık ağaçlarını bir hastalık esir
almış durumda. 20-30 yaşındaki fıstık
ağaçları kuruyor ama bölgede bir zirai araştırma
laboratuvarı bile yok. Tüm bunların sorumlusu, Urfayı,
Mardini, Diyarbakırı yük olarak gören AKP zihniyetidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE SÜRÜCÜ (Devamla) Öğrenciler,
kadınlar, bölge kentleri yük olarak görülmektedir fakat bu ülkenin tek bir
yükü var, o da AKP iktidarının kendisidir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Sürücü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 4 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pero
Dundar Mahmut
Toğrul Sait
Dede
Mardin Gaziantep Hakkâri
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Kemal
Peköz Zeynel
Özen
İzmir Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Sait Dedenin.
Sayın Dede, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 15inci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Plan ve Bütçe Komisyonunun sadece parasal
düzenlemelerin görüşülmesi gereken komisyon olması gerekirken,
parasal bir düzenleme içermeyen ve konusu eğitime ilişkin idari bir
düzenleme olan bir meselenin Millî Eğitim Komisyonu yerine Plan ve Bütçe
Komisyonunda kanun teklifine eklenmesi uygun ve kabul edilebilir değildir.
AKPnin son dönemlerde sıklıkla gösterdiği yasama
kurnazlığı burada da söz konusu olmuştur. Bu sebeple,
maddenin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmesi gerektiğinden,
maddenin tekliften çıkarılması gerekmektedir. Bu kanun teklifi
de esasen bir vergi affı düzenlemesidir. Bu vergi affı düzenlemesinin
temel gerekçesi ise kanun teklifini hazırlayanlar tarafından
pandemiyle ilişkilendirilmiştir. Eğer pandemiyle
ilişkilendirilecekse, öncelikli olarak sağlık emekçilerinin
sorunlarına çözüm bulmak çok daha gerçekçi olacaktır.
Değerli milletvekilleri, pandeminin
başından beri sağlık emekçilerinin sorunları her geçen
gün artarak devam etmiştir. Çalışma koşullarının
ağırlığı, riskin boyutu ve kapsamı, görev tanımlarının
ortadan kaldırılarak angaryanın ve mobbingin
sıradanlaşması, şiddet, iş yükü ve hasta
yoğunluğunun hiç olmadığı kadar artmasına
rağmen, sağlık emekçilerinin ücretleri artmayarak yoksulluk
sınırının altında seyretmeye devam etmektedir.
Pandemi döneminde yandaşa vergi affı
getirilirken, Hakkınız ödenemez. dedikleri sağlık ve
sosyal hizmet emekçilerine vergi indirimleri bile çok görülmüştür. Çift
maaşlarla, huzur haklarıyla şişirilen cüzdanlar, şehir
hastaneleri patronlarına akıtılan paralar, yandaşa
aktarılan sermaye, sağlık emekçilerinin insanca yaşayacak
ücret alamamasının en önemli nedenlerindendir.
Sağlık emekçileri, performansa dayalı
ücret sisteminin kaldırılarak adil ücret ilkesinin gereği olan
eşit işe eşit ücret sisteminin uygulanmasını,
aynı statü ve görevdeki çalışanların tamamının
sosyal bakımdan eşit oranda ücret almasını ve bu ücretin de
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde
tanımlandığı gibi kendisinin ve ailesinin insanlık
onuruna yetecek seviyede olmasını, emekliliğe
yansımasını ve tek kalemde olmasını istemektedir.
Yine, insanca yaşanacak çalışma
koşulları, yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret, OECD
ortalamasında kadrolu, güvenceli istihdam, 3600 ve 7200 arası ek
gösterge, Covid-19un iş kazası ve meslek hastalığı
sayılması başta olmak üzere ekonomik ve özlük taleplerini birçok
platformda dile getiren sağlık emekçilerinin bu haklı talepleri
bir an önce karşılanmalıdır. Hak ettikleri maaş yerine
hastanenin kârına göre dağıtılan, sağlık
çalışanları arasında eşitsizliğe, adaletsizliğe,
ayrımcılığa yol açan döner sermayeye muhtaç edilen
sağlık çalışanlarının sorunlarını daha
ne kadar görmezden geleceksiniz?
Bakın, Türk Tabipleri Birliğinin
açıkladığı rakamlara göre, son yedi yılda yurt
dışına gidip çalışmak isteyen hekimlerin oranı 15
kat artmıştır. Eminim, birçoğunuz gerek sosyal medyada
gerekse basında, başta Almanya ve Avusturya olmak üzere farklı
ülkelere gidip orada hizmet vermek isteyen sağlık
çalışanlarının haberlerini görüyorsunuz. Son derece üzücü
bir tabloyla karşı karşıyayız.
Yine, taşeron firmalarla personel
açığının kapatılmak istenmesi yüzünden binlerce genç
üniversite mezunu sağlık teknisyenimiz atama beklemektedir. Bu
koşullar altında nitelikli bir sağlık hizmetinden bahsetmek
mümkün değildir.
Türkiyede AKP hükûmetleri
aracılığıyla Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla sağlık politikaları liberalleştirilirken
sağlık bir tüketim ilişkisine indirgenerek piyasaya
açılmış ve kârın yüksek olduğu bir yatırım
alanına dönüştürülmüştür. Sağlıkta dönüşümle SSK
ve devlet hastaneleri birleştirilmiş piyasa temelli bir hizmet
anlayışı öne çıkarılmıştır. Böylece
sağlık emekçilerinin en insani talepleri dahi bu vahşi
kapitalist sistemin dişlileri arasında öğütülmek
istenmiştir.
Sadece ücrete ilişkin sorunlar yok elbette
ancak madem parasal bir düzenleme yapmayı düşünüyorsunuz o zaman biz
de ücret boyutuyla yaşanılan sorunları dile getirelim.
Sağlıkta şiddeti, mobbingi, iş kazasını ve daha
birçok insanlık dışı uygulamayı bu kürsüden dile
getirmeye devam edeceğiz. SESin 25 Mayıs 2021 tarihinde kamuoyuyla
paylaştığı haklı taleplerini bu kürsüden dile getirmek
istiyoruz. Sağlık emekçileri ay sonunda tek kalemde
maaşlarının yoksulluk sınırına
çıkarılmasını istiyor, sağlık emekçileri seçimde
söz verilen 3600 ek gösterge ve beş yıla bir yıl fiili hizmet
süresinin eklenmesi için bir an önce yasa çıkarılmasını
istiyor, sağlık emekçileri maaşlarından kesilen vergi
oranının yüzde 10a düşürülmesini istiyor, sağlık
emekçileri döner sermaye dâhil tüm güvencesiz ücretlerin maaşa eklenmesi
ve emekliliğe yansıtılmasını istiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
15inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 15- 1416 sayılı Kanunun 21 inci
maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra ilave olunmuştur.
Yükseköğretim kurumları adına yurt
dışına gönderilenlerin öğrenimlerini izlemek ve
değerlendirmek üzere adına öğrenim gördükleri yükseköğretim
kurumu tarafından danışman atanır. Yükseköğretim
kurumları adına yurt dışına gönderilenlerden doktora
öğrenimlerini başarıyla tamamlayanların, mecburi hizmet
yükümlülüklerini ifa etmek üzere adına öğrenim gördükleri
yükseköğretim kurumunun atama kriterlerini karşılamaları
şartıyla doktor öğretim üyesi kadrolarına veya öğretim
görevlisi kadrolarına ataması yapılır.
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Sibel
Özdemir Necati
Tığlı Alpay
Antmen
İstanbul Giresun Mersin
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Sibel Özdemirin.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 265 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci
maddesi üzerine ben de söz aldım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Uzun süre çalışmak durumunda kaldık,
sabrınıza sığınarak ben de görüşlerimi sizlerle
paylaşacağım. Maddeye geçmeden önce şunu vurgulamak
istiyorum: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçtiğimiz günden itibaren özellikle Meclis çalışmalarında
Temmuz 2018den itibaren şu konuyu gündeme getiriyorum; bu sistemle, iddia
edildiği gibi, Meclis ihtisas komisyonları ve tali komisyonları
maalesef istenildiği gibi ya da uygun şekilde
çalıştırılmıyor. İşte, bugün de bunun bir
örneğini yaşıyoruz. Komisyonlar etkin şekilde
çalıştırılmadığı için, detaylı, teknik
görüşmeler yapılmadığı için bugün bu saatte bu kadar
uzun ve yorucu çalışmaları yapmak zorunda kalıyoruz. Ben
Meclis Başkanlığına sürekli bu önergeyi soruyorum,
Sayın Başkanımız hatta cevapladı önergemi. 3.563 kanun
teklifi verilmiş 27nci Dönemde, 12 Nisana kadar; bunun 2.684 tanesi tali
komisyonlara gönderilmiş ama sadece 2 tane kanun teklifi için görüş
bildirilmiş yani 1.000 teklifin 1i dahi görüşülmemiş hatta
Komisyon üyelerinin haberi dahi olmamış.
Şimdi, görüşmekte olduğumuz bu kanun
teklifi -işte, uzun saatlerdir görüşüyoruz- borç
yapılandırmayla ilgili bir teklif. Komisyon aşamasında
doğrudan eğitimi ilgilendiren 3 tane madde bu kanun teklifine eklendi
ve Millî Eğitim Komisyonunda maalesef yok sayıldı. Millî
Eğitim Komisyonunun çok değerli üyelerinin, oradaki
eğitmenlerin, akademisyenlerin gerçekten o detaylı
tartışmaları yapılmadan; YÖK üyeleriyle, Bakanlıkla ya
da Bakanlık temsilcileriyle detaylı görüşmeler yapılmadan
bugün bu maddeleri, eğitimi ilgilendiren maddeleri bu
yapılandırma kanun teklifi içerisinde görüşüyoruz. Evet, Plan ve
Bütçe Komisyonunda -dediğim gibi- yapılandırma içerisinde
görüştüğümüz maddede, şu an benim üzerinde söz
aldığım maddede -ki biz de tesadüfi olarak eğitmenler,
akademisyenler olarak öğrendik bu maddenin Bütçe Komisyonuna
geleceğini- orada görüşlerimizi ilettik. Yurt dışında
doktora eğitimi gören ve ülkeye dönen yani adına eğitim
gördükleri yükseköğretim kurumlarına dönen akademisyenlerin
atamasıyla ilgili bir düzenleme. Akademisyen adayları
-bildiğiniz üzere- kadro ilanına başvurduklarında ALES,
yabancı dil puanı, diploma notu gibi bilim sınavlarına,
mülakat sınavlarına tabiler. Bu değişiklikle yurt
dışından gelen, doktorasını tamamlayan adaylar da bu
kriterlere tabi olacaklar ve hangi akademik kadroya atanacakları da bu
kriterlere göre belli olacak. Maddeye açıklık getirilmesi
açısından, dönüş yapan öğrencilerin, akademisyenlerin
gittikleri üniversitede doktora öğretim üyesi mi ya da öğretim
görevlisi olarak mı atanacakları kriterler belirlenirken bir
düzenleme getirildi. Hatta şimdi Genel Kurulda AK PARTİ
milletvekillerinin verdiği önergeyle düzeltiliyor. Yani yapılan kanun
teklifi dahi Millî Eğitim Komisyonunda detaylı
çalışılmadığı için buradaki bir önergeyle
açıklık getiriliyor. Niye açıklık getiriyoruz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ama sizin
verdiğiniz önerge yanlış.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Şöyle
ki: Rektörlerin subjektif, kişisel kararlarıyla bu kriterleri kötüye
kullanmamaları için. Doğru bir önerge getiriliyor
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kanun metninde
aynısı var.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
ama
Sayın Elitaş, Millî Eğitim Komisyonunda kanun teklifiyle ilgili
görüşmeler zamanında yapılmalıydı, burada önerge
verilerek değil. Akademisyenleri, üniversiteleri ilgilendiren çok önemli
bir düzenleme.
Şimdi, gerekçede şunu söylüyor
değerli milletvekilleri: Ülkemizde kendi imkân ve çabalarıyla yüksek
lisansını, doktorasını bitiren öğretim görevlisi veya
öğretim üyesi kadrolarına atanmayı bekleyen azımsanmayacak
kadar doktora adayımız var. Yani, burada, evet, iktidarınız
döneminde 10 milyonu aşan işsizimiz, üniversite mezunu her 4 gençten
1 gencin işsiz olduğu ve atama bekleyen doktoralı akademisyen
adayı gerçeğini siz bu gerekçeyle bir kez daha ortaya koymuş
oluyorsunuz.
Yine, gerekçede akademik yeterlilikler, sosyal
adalet, fırsat eşitliğinin sağlanacağı ileri
sürülüyor. Evet, gerçekten son dönemlerde yapılan kadro ilanlarında
YÖKe rağmen -YÖKün burada düzenleme yapmasına rağmen-
kişiye özel ilanlar, lisans tezinin içindeki bir kelimeye göre kadro
ilanları verildiğini görüyoruz. Yani, çığırından
çıkan bu liyakatsiz sisteme YÖK dahi yapmış olduğu
yönetmeliklerle engel olamıyor. Dolayısıyla, sistemin objektif
ve nesnel kriterler konusunda çok ciddi sorunları var. Neden mi? Neden bu
sorunu yaşıyoruz? Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde rektörleri doğrudan Cumhurbaşkanı atıyor. YÖK ne
yapıyor sadece? YÖK, CVleri listeliyor, öz geçmişleri listeliyor ve
Cumhurbaşkanına gönderiyor. Peki, Cumhurbaşkanı hangi
kriterlere göre belirlediğini açıklıyor mu? Ve muazzam
yetkilerle donatılan bu rektörler dekanları atıyor, öğretim
üyelerini atıyor, bölüm başkanlarını atıyor. Yani,
Cumhurbaşkanının açıkça subjektif kriterlerle
belirlediği ve özellikle de son dönemlerde atanan partili rektörlerden, bu
kanunla hedeflenen nesnel kriterlere dayalı karar beklemek ne kadar
gerçekçi olacaktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Özdemir.
Sayın Özdemir on üç saat burada benimle beraber
çalıştığı için onu hak ediyor. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim Başkanım.
İnisiyatifinizi de suistimal etmek istemem ama
teşekkür ediyorum.
Burada dikkatinizi çekmek istediğim şu:
Burada hedef, nesnel ve objektif kriterleri amaçlamak ama sistemin kendisi nesnel ve objektif değil ki. Ya,
yapılan bu bilim sınavlarının, mülakatların ne kadar
nesnel, ne kadar objektif yapıldığı ortada zaten.
Söylediğim gibi, Cumhurbaşkanının atadığı
rektörlerin bütün kararları kendilerinin vermesi ve subjektif,
kişisel
Ki buradaki önergede de kaygımız rektörler subjektif
kararlar vermesin diyeydi.
Benzer şekilde, akademik kadro ilanlarına
başvuran adayların hangi şeffaf kriterlerden geçtiğinin de
gerekçeleri dahi açıklanmıyor yani yapısal sorunlar var.
İşte, Boğaziçinde yaşanan kriz, hepimizin gözü önünde
yapılan bir rektör atamasının kaosa dönüşmesi. Neticede
olumlu bir madde ama Millî Eğitim Komisyonunda tartışılarak
getirilmesi gerekiyordu.
Teşekkür ederim sabrınız için.
Başkanım size de ayrıca teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Behiç
Çelik İbrahim
Halil Oral
Adana Mersin Ankara
Feridun
Bahşi Ayhan
Erel
Antalya Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz talebi
Sayın İbrahim Halil Oralın.
Sayın Oral, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 7256 sayılı
Kanunla yapılan yapılandırma işlemleri
vatandaşımızın pek çoğunu maalesef memnun
etmemiştir, edememiştir. Farklı şehirlerde esnaf
ziyaretleri yaparken özellikle bu husus bize defalarca iletilmiştir. Pek
çok esnaf kardeşimiz muhasebe defterlerini açarak yapılandırma
ödemelerinin yaklaştığı dönemlerde günlük 50 lira, 100
liralık siftahlarını bizlere gösterdiler. Alım gücü her
geçen gün düşmekte, insanımız faiz üstüne faiz yükü altında
ezilmektedir. Bu yükün altındaki vatandaşımız nasıl
yapılandırma yapsın da borcunu ödeyebilsin. Pandeminin seyrini
kestiremeyen iktidar, 7256 sayılı Kanunla ilk
yapılandırmayı getirmiştir ama borçlular ödeme
yapamayınca yeniden bu görüştüğümüz kanun teklifini getirmek zorunda
kalmıştır. Bu gidişle muhtemelen, iktidar bir sonraki
yasama yılının başında yeniden bir
yapılandırma kanun teklifi getirmek zorunda kalacaktır.
Değerli iktidar mensubu milletvekili
arkadaşlarım, pandemi yönetiminde sınıfta
kaldınız. Aşıda sözleri tutamadınız.
İnsanlar intihar ederken desteklemeleri ancak bir yıl sonra vermeyi
akıl ettiniz. Çiftçileri zaten kuraklık vurdu, bir de, üstüne,
Tarım Kredi borçlarının yükü iyice arttı. Sizlere tavsiyem
şudur: Rizede, orada burada bizlerin programlarını provoke
etmek, Genel Başkanımızı tehdit etmek için enerji
harcayacağınıza, intihar eden, cinnet geçiren
vatandaşlarımızın dertlerini çözmek için enerji
harcamalısınız.
Kıymetli milletvekilleri,
görüştüğümüz madde yurt dışına burslu gönderilen
öğrencilerin çeşitli sebeplerle tazminata düşmeleriyle
alakalıdır. Bu noktada görüştüğümüz öğrenciler, geç
kalınmış ama yine de olumlu bir düzenleme olarak
değerlendirmektedirler. Yurt dışına burslu öğrenci
gönderme projesi esasen bir cumhuriyet projesidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk,
savaştan çıkmış, Millî Mücadeleyi vermiş genç
cumhuriyetin daha ilk yıllarında bilimsel çalışmalarda
tecrübelenmiş bir nesli yetiştirmek amacıyla Avrupa
üniversitelerine öğrenciler göndermiştir. Bunu yaparken de şu
veciz ifadeyi kullanmıştır: Sizi birer kıvılcım
olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz. Bugün, yurt
dışında lisansüstü öğrenim görmek üzere Millî Eğitim
Bakanlığı bursuyla yurt dışına gönderilen
öğrenciler bu projenin mirasçılarıdır. Kurtuluş
Savaşı vermiş bir ülke Avrupaya öğrenci göndermekten asla
imtina etmezken bugün aynı ülke, bu proje kapsamında çeşitli
sebeplerle tazminata düşmüş öğrencilerin mağduriyetlerini
yıllarca çözememiştir. Bu sistemde pek çok sorunlar mevcuttur.
Çeşitli ülkelerle siyasi sorunlarımız ortaya
çıktığında bu ülkelerdeki üniversiteler bizim
öğrencilerimize kabul vermemeye başlamış, kabul alamayan
öğrenciler tazminata düşmüştür. Bunun sonucu öğrencide
midir yoksa başarısız dış politikanın
mimarlarında mıdır? Programı başarıyla tamamlayan
öğrencilerin bir kısmı ülkemize döndüklerinde taahhüt edilen
üniversitelerde göreve başlayamamıştır.
Evlatlarımız ABDde, İngilterede doktora yapıp dönmektedir
ama burada ikamet ettiği ilçenin millî eğitim müdürlüğünde ofis
çalışanı olarak başlatılmaktadır. Bu, bilgiye ve
bilime açıkça ihanettir. KHKyle atılmış FETÖ'cülerden tek
kuruş bile tahsil edemeyen iktidar, çeşitli sebeplerle programı
tamamlayamamış evlatlarımızı binlerce dolarlık
borç yükü altına sokmaktadır. Bu çocukların suçu FETÖ'cü
olmamakta mıdır?
Kötü yönetim, her alanda ülkemizin geleceğine
bir darbe vurmaktadır. Üstüne üstlük kıvılcımlar gönderip
bilim meşalesi yetiştiren Atatürke hakaretler pervasızca
yapılırken kayıtsız kalıp cami
halısının desenlerini seyrediyorsunuz. Allah sizleri ıslah
etsin. demekten başka bir şeyimiz bu gece vakti aklımıza
gelmiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle 1416 sayılı
Kanunun 21inci maddesine eklenen fıkranın ikinci cümlesinde yer
alan "veya ibaresinin , atama kriterlerini sağlamamaları halinde
ise şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Erkan
Akçay
Kayseri Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe...
BAŞKAN Evet, gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle, yükseköğretim
kurumlarının, doktor öğretim üyesi atama kriterlerini
sağlayan mecburi hizmet yükümlülerini doktor öğretim üyesi
kadrolarına, atama kriterlerini sağlamamaları hâlinde ise
öğretim görevlisi kadrosuna atamalarına imkân tanınmaktadır.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 15inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin, kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dirayet Dilan
Taşdemir Mahmut
Toğrul Zeynel
Özen
Ağrı Gaziantep İstanbul
Kemal
Peköz Pero
Dundar Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Adana Mardin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Dirayet Dilan Taşdemirin.
Sayın Taşdemir, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
16ncı madde üzerinde söz aldım ama bu
madde üzerinde konuşmayacağım, daha çok seçim bölgem olan
Ağrının eğitim sorunlarına değinmek istiyorum.
Açıkçası, daha önce de defalarca bu
kürsüde Ağrıda yaşanan eğitim sorunlarına dair söz
kurduk, önergeler verdik ama aradan yıllar geçti maalesef bir arpa boyu
yol alamadık.
Değerli arkadaşlar, Ağrı
ilimizde hem taşımalı eğitim hem vekil öğretmenlik
uygulaması çok yaygın kullanılıyor. Yine, hem
eğitimcilerin hem de öğretmenlerin kentimizde kalma süresi de buna
orantılı olarak oldukça kısa. Yani, aslında yıllara
yayılan kronikleşmiş sorunlarımız mevcut,
yıllardır bu sorunlar devam ediyor ama tabii, bu sorunları
içinden daha çıkılmaz hâle getiren ise özellikle pandemi sürecinde
yaşadıklarımız. Yani, sadece burada birkaç rakam
paylaşmak istiyorum. EBAnın Erişim Raporuna göre,
Ağrıda 142.227 öğrencinin yüzde 47si yani 66.837 öğrenci
-ki bu neredeyse toplam öğrenci sayısının
yarısına tekabül ediyor- uzaktan eğitime erişim
sağlayamamış.
Yine, Millî Eğitim Bakanlığına
bir önerge vermiştik. Biliyorsunuz, bu pandemi sürecinde öğrencilere
tablet dağıtıldığı iddia edilmişti. Biz de
Ağrı ilimizde öğrencilere ne kadar tablet
dağıtıldığını sorduk. Millî Eğitim
Bakanlığının verdiği cevapta öğrencilere 13 bin
tablet dağıtıldığı ifade edildi. Yani,
düşünün 127 bin öğrenciye 13 bin tablet, tabii, bizim kentimiz ki
Türkiyenin en yoksul kentlerinden bir tanesi, dağıtılan tablet
sayısı 13 bin. Hani, bu, tablet dağıtmakla da sorun
bitmiyor çünkü bu sefer tablet verildi ama internete erişim konusunda
ciddi sorunlar olduğunu biz biliyoruz. Yani, dolayısıyla,
Ağrılı öğrenciler açısından bu pandemi sürecinde
eğitime erişim meselesi büyük bir problem ve bu süreci ciddi bir
kayıp yıl olarak tariflemek mümkün. Yani, bu durum istatistiklere de
yansıyor tabii ki. 7 Şubat 2020 tarihinde TÜİKin açıkladığı
İllerde Yaşam Endeksi araştırmalarına göre,
eğitim alanında en düşük değerlere sahip son 3 il
içerisinde maalesef bizim kentimiz de var. Yani Ağrının bu
durumu, sondan 3 il içerisinde yer alması sadece eğitim sorunuyla
sınırlı değil; sağlıkta da benzer durumu
yaşıyoruz, iş yaşamında da benzer durumu
yaşıyoruz; aslında, hizmet alanlarına ilişkin her
alanda kentimiz maalesef böyle derin, kronik sorunlar yaşıyor.
Eğitim alanında, tabii ki bu anlamda yine
en dezavantajlı grup kız çocukları. Yani Ağrı ilimiz
de -Türkiye geneliyle kıyasladığımızda- kız
çocuklarının okullaşma oranında en düşük iller
arasında. Tabii, şimdi, bu kadar dezavantajlı koşullarda,
ağır şartlarda öğrenciler okumaya çalışıyor
ama özel eğitim alan, özel okullarda okuyan öğrencilerle de aynı
sınava tabi tutuluyorlar ve aynı başarıyı elde etmesi
isteniyor. Bu kadar da eşit olmayan şartlarda bu kadar adaletsiz bir
tutumla da öğrencilerimiz kentimizde karşı karşıya.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen gecesini
gündüzüne katan, çok ciddi anlamda mücadele eden, çalışan,
başarılı olan öğrencilerimiz elbette ki var. Bunlar bir
şekilde, bütün bu zorluklarla da baş ederek üniversiteye girmeyi
başarıyorlar. Peki, ne oluyor? Belki birçok diğer kentte de
öğrencilerin yaşadığı benzer sorunu
yaşıyorlar, bu sefer de işsizlik sorunuyla karşı
karşıya kalıyorlar. Yani tüm Türkiyede olduğu gibi
Ağrıda da eğer sizin AKPde bir dayınız ya da
enişteniz varsa siz iş bulabiliyorsunuz, yoksa da dâhi de
olsanız size herhangi bir alan, bir kapı açılmıyor; ciddi
bir torpil sorunuyla biz karşı karşıyayız.
Dolayısıyla, kentimizde bu torpil sorunlarından kaynaklı
gençler, öğrenciler okula bile gitmek istemiyor, sınavlara girmek
istemiyor çünkü diyorlar ki: Ben ne kadar çalışırsam
çalışayım, ne kadar emek harcarsam harcayayım ben bu
işte kendi bileğimle, hakkımla bir yere gelemeyeceğim ancak
benim bir yerde bir dayım, eniştem olursa, AKPde bir
tanıdığım olursa ben işe girebilirim.
Dolayısıyla, gençlere de böyle olumsuz bir miras
bıraktınız, bir örnek yarattınız.
Yine, değerli arkadaşlar, kentimizde genç
işsizlik oranı da çok çok yüksek. İşte, üniversiteyi
bitiren, zor koşullarda başarmış, üniversiteye gitmiş,
bitirmiş bu gençler ne yapıyorlar? Maalesef, sadece Ağrının
dışındaki illerde, metropollerde inşaatlarda
çalışıyorlar. Bu sefer, güvencesiz bu işlerde her gün bir
gencimiz maalesef inşaatta düşüyor, iş cinayetine kurban
gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bitiriyorum.
En son bunun örneğiyse üç gün önce Patnoslu 17 yaşındaki
Muhammet Karaca oldu. Dolayısıyla, bu sadece Ağrılı
gençlerin sorunu değil, bu AKP politikalarının bir sonucudur.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
16ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 16- 1416 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave olunmuştur.
GEÇİCİ MADDE 4 Bu Kanunun 19 uncu
maddesinin faiz borcunun hesaplanmasına ilişkin hükmü, halen
öğrenimlerine devam eden öğrenciler hakkında da uygulanır.
Bu Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrası kapsamına girmesine rağmen anılan maddede
belirtilen sürelerde borçlarının yeniden hesaplanması için
müracaat etmeyenler ile söz konusu madde yürürlüğe girdiği tarihten
bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre içinde
anılan maddede belirtilen nedenlerle haklarında borç takibi
yapılanlar veya yapılması gerekenlerin, kendilerine döviz olarak
yapılmış olan her türlü masrafa ilişkin borç
tutarları, bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen üç
ay içerisinde Millî Eğitim Bakanlığına
başvurmaları hâlinde, imzaladıkları yüklenme senedi ile
muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın
ve ilgililere önceden ödedikleri faizlerin geri iade yapma sonucu
doğurmaksızın bu maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkralarındaki şekilde yeniden hesaplanır ve başvuru
süresi içinde tahsilat işlemi durdurulur.
5/8/1996 tarihinden sonra yüklenme senedi ile
muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında 657
sayılı Kanunun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası
hükümlerine göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki
süreler için herhangi bir ferî alacak hesaplanmaz.
Bunların daha önce ödemiş oldukları
tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden
tutar, yukarıdaki şekilde belirlenecek tutardan düşülür. Bu
madde uyarınca vazgeçilen borç tutarına isabet eden vekâlet ücreti de
dâhil yargılama giderleri tahsil edilmez. Hesaplanan borç tutarı,
ilgilinin durumu ve ödenmesi gereken meblağ dikkate alınarak yüklenme
senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınması
kaydıyla azami beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Bu
fıkra kapsamında düzenlenen yüklenme senedi ile muteber imzalı
müteselsil kefalet senedi damga vergisi ve noter harcından
müstesnadır.
Ancak terör örgütlerine veya Milli Güvenlik
Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette
bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara
üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı
olduğu gerekçesi ile öğrencilikle veya mecburi hizmetle yükümlü
bulundukları süre içerisinde kadrolarıyla ilişiği
kesilenler hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Ömer
Fethi Gürer Cavit
Arı Süleyman
Girgin
Niğde Antalya Muğla
Yıldırım
Kaya Emine Gülizar
Emecan Necati
Tığlı
Ankara İstanbul Giresun
Alpay
Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yıldırım Kayanın.
Sayın Kaya, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; her nedense Komisyon her teklifimizi reddediyor
aslında Millî Eğitim Komisyonuna gelseydi ayrıntılı
tartışırdık, karşılıklı ikna eder ya da
ikna olurduk.
Şimdi, eğitimin içinde bulunduğu
sorunlara bir türlü çözüm üretilemiyor. On dokuz yıldır, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarında eğitim içinden çıkılmaz
hâle getirildi. Ancak geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan Adalet ve Kalkınma Partisi grup toplantısında bir
konuşma yaptı, eğitime dair görüşlerini açıkladı.
Şimdi, orada açıkladığı görüşlere bakacak olursak
Sayın Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: Biz iktidara geldikten sonra
330 bin ek derslik yaptık, derslik sayısı da 600 bine
ulaştı. Şimdi, söylediği rakam doğru, 12 bin
eksiğiyle doğru. Aslında şu andaki derslik sayısı
588 bin. Ancak dersliği neye göre hesaplıyoruz? Dünya
ortalamasında bir sınıfta 20 öğrenci bulunursa sorun yok.
26 öğrenciye göre hesaplarsanız 588 bin derslik yetiyor gibi
gözüküyor ama 16 öğrenci ya da 20 öğrenci sınıflara
giriyor. diyordunuz; 20 öğrenci üzerinden
hesapladığımızda 171 bin dersliğe ihtiyaç var. Derslik
sorununu çözemediniz. Bilim Kurulunun açıkladığı rakama
göre, pandemi koşullarında bir sınıfta 15 öğrenci
bulunması gerekiyor. Bu rakama göre hesap edersek 434 bin dersliğe
ihtiyaç var. Bir tek derslik yapmadınız, demek ki derslik sorununu
çözemediniz.
Öğretmen konusuna geldi Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, diyor ki: 693 bin ilave öğretmen atadık on dokuz
yıl süresi içerisinde. Peki, iktidara geldiğinizde öğrenci
sayısı ne kadardı, bugün öğrenci sayısı ne kadar?
Burada da Millî Eğitim Bakanlığı verilerine bakıyoruz
ve Millî Eğitim Bakanlığı verileri diyor ki: 2002
yılında -Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde-
atanmayan öğretmen sayısı 72 bindi; bugün 700 bin
sayısına geldi, çakıldı, duruyor. 72 bin öğretmenin
atanmamasına Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Sayın Recep Tayyip Erdoğan miting meydanlarında şöyle
diyordu: Ayıp, ayıp; 72 bin öğretmen atanmaz mı! 700 bin
öğretmenin atanmaması ayıp değil mi? 15 milyon 800 bin
öğrenci olmuş, siz öğretmen ihtiyacını
gideremiyorsunuz. Sayıştay diyor ki: 10 ilde 138 bin öğretmen
açığı var. Millî Eğitim Bakanlığı millî
eğitim müdürlüklerine yazı yazmış, 97 bin öğretmen
ihtiyacım var. diyor. 83 bin ders ücretiyle giren öğretmen var, 180
bin açık var; hani nerede kapattınız?
Daha sonra üniversitelere diyor ki: 131 yeni
üniversite kurduk, üniversite sayısı 207ye çıktı. Evet,
dünyada ilk 500e giren üniversiteler arasında üniversitelerimiz var
mıydı? Vardı. Peki, bugün ilk 500e giren üniversitemiz var
mı? Hayır.
Ayrıca bir şey daha söylüyor, diyor ki:
Benim üniversiteye girdiğim yıllarda 10 öğrenciden 1i
üniversiteye girebiliyordu. Allaha hamdolsun, şimdi 10 öğrenciden
10u giriyor. Allah aşkına bir bakalım: 2 milyon 433 bin
öğrenci sınava girmiş, üniversiteye giren öğrenci
sayısı 781 bin yani onda 3. Bir ilerleme var mı? Var ama onda 10
değil, onda 3. Bunların tümü, eğitimin içine girdiği durumu
gösteriyor.
Bakın, Karamanda 2016 yılında bir
vaka yaşandı. Bu vakayı anlatmaktan utanıyorum. Bir bakan
çıktı, dedi ki: 1 seferden bir şey olmaz. Bakın, bir
öğretmen beş yüz sekiz yıl üç ay hapis cezasına
çarptırılmış; o öğretmenle fotoğraf veren millî
eğitim müdürü Bakanlıkta eğitim müşaviri. O öğretmeni,
onu gözetmek üzere sorumlu olan şimdi Ankara'da şube müdürü,
gerçekten yazık.
Değerli arkadaşlar, Ankara Valisine,
Ankara Emniyet Müdürüne ve bir de Emniyet Genel Müdürüne buradan bir
çağrı yapmak istiyorum: 1 Haziranda Ethem Sarısülükü,
katledilişinin yıl dönümünde anmak isteyen Cumhuriyet Halk Partisi
Gençlik Kollarına hunharca saldırı gerçekleştirildi, onlar
cevahir yüreklilerdi. Hüseyin Cevahir, Ethem Sarısülük onlar bizim
onurumuz, 1 Haziranda andık, anmaya devam edeceğiz ama bunlara biber
gazı sıkanlar, cop vuranlar utansın ve bu yetkililer
hakkında işlem yapılmasını talep ediyorum buradan.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi var, o işlemi
gerçekleştireceğim.
Sayın Özel, Sayın Adıgüzel,
Sayın Sümer, Sayın Arı, Sayın Demirtaş, Sayın
Şeker, Sayın Erdan Kılıç, Sayın Ceylan, Sayın
Yeşil, Sayın Kaya, Sayın Emecan, Sayın Sındır,
Sayın Kılınç, Sayın Aydınlık, Sayın Erbay,
Sayın Topal, Sayın Ünver, Sayın Başevirgen, Sayın
Şahin, Sayın Şahin.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/3622) esas numaralı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifinin 16ncı maddesi ile 1416
sayılı Kanuna eklenen geçici 4üncü maddenin dördüncü
fıkrasında yer alan beş ibaresinin yedi şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Behiç
Çelik Feridun
Bahşi
İstanbul Mersin Antalya
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Ankara Aksaray Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Metanet Çulhaoğlunun.
Sayın Çulhaoğlu, buyurun. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu olarak söz
aldım. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
16ncı madde 1416 sayılı Kanuna
geçici maddeyle yurt dışına gönderilen öğrencilerin
borçları hakkında düzenleme yapılmasını içermektedir.
Bu maddeyi olumlu bulduğumuzu ifade ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ iktidara gelirken birçok vaatlerde bulunarak
pembe tablolar çizdi. On dokuz yılın sonunda tablo sizin için hâlâ
pembe olabilir, vatandaşlarımız için ise kara bir tablo var.
Artık ülkeyi yönetmekte sıkıntı yaşıyorsunuz ve
esnaflarımız için çok önemli kanun tekliflerini etki analizi
yapmadan, öngörülen artı ya da eksiyi hiç hesaplamadan, yine muhalefete
kulaklarınızı tıkayarak günü kurtarmak için alelacele Genel
Kurula getirdiğiniz kanun teklifleriyle baypas, geçici çözümler aramaktasınız.
Bugün, tüm OECD üyesi ülkeler arasında Meksika ve Şiliden sonra
gelir dağılımı en bozuk 3üncü ülke Türkiye. Bu, bunun
kanıtı. AK PARTİ hükûmetleri on dokuz yılın sonunda
milletimizi fakirlik, işsizlik, yoksullukla baş başa
bırakarak hayal kırıklığı
yaratmıştır. Milletimize el uzatacağız. diyerek 1
milyon 400 bin esnafımıza 4 milyar 622 milyon lira hibe
verileceğini açıkladınız. Fakat aylardır kepenk
kapatan esnafımız, tedarikçileri ve aileleriyle birlikte 20 milyona
yakın vatandaşımız bir yıldan fazla zamandır
borçla harçla idare ederken, eşlerinin ziynetlerini satarak kira öderken
siz AK PARTİ Hükûmeti olarak esnafımıza faizli krediyle borç
verdiniz. Fakat dünyada devletten en çok iş alanlar listesinin zirvesinde
olan o 5 müteahhitten 1inin pandemi döneminde tek kalemde 9,5 milyar
liralık borcunu sildiniz. Vatandaşımıza böyle mi el
uzatıyorsunuz? Gerçekten, böylesine ibretlik bir olayı dünyanın
hiçbir ülkesinde göremezsiniz değerli arkadaşlar. Dile kolay
değil mi tam 9,5 milyar lira? Ama ekonominin belkemiği, can
çekişen esnafımıza 4 milyar 622 milyon
Sizi aziz milletimizin
vicdanlarına havale ediyorum.
Siz, milletimize IBAN numarası vererek
yardım topladınız ama yetmedi, en son benzine 55 kuruş,
motorine 67 kuruş, LPGye 35 kuruş zam yaparak milletimizin cebinden
bir yılda tam 26 milyar lira almak için 3994 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini çıkardınız.
Ama esnafa yardıma gelince akaryakıttan toplanan 26 milyarın
ancak 4 milyar 622 milyon lirasını verebildiniz; insaf
arkadaşlar.
Bizler, köy köy, ilçe ilçe, il il gezerek
vatandaşlarımızın dertlerini dinliyoruz, sizlere de hem bu
kürsüden hem önergelerimizle hem kanun değişikliği
tekliflerimizle vatandaşlarımızın sıkıntılarını
iletiyoruz. Sizler görmüyorsunuz, duymuyorsunuz ama unutmayın değerli
arkadaşlar, bugünün yarını da var. Eğer bu
uyarılarımızı dikkate almamakla ısrar ederseniz o
kurduğunuz pembe hayalleriniz çok yakında son bulacak. İlk
seçimde milletimiz hür iradesiyle, kullanacakları oylarıyla
iktidarınıza son verecektir. Koskoca Türkiye Cumhuriyetini ve aziz
milletimizi ne hâle getirdiğinize dönüp bir bakın; ayıptır,
günahtır. Ne yurt dışında itibarımız kaldı
ne de yurt içinde. İllegal ilişkileriniz ayyuka çıkmış,
siz hâlâ milletimizin dertleriyle dertlenen, sevinçleriyle sevinen Genel
Başkanımızı tehdit ediyorsunuz. Unutmayın ki bizim ne
sizden ne de kirli ilişkilerde bulunduğunuz insanlardan zerre
korkumuz yok. Biz, bu yola milletimize hizmet için çıktık. Allah
kendi rızası için hak yoluna çıkanların
yanındadır, koruyucusudur. Biz, ülkemizin ve milletimizin selameti
için iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi
ülkemize hâkim kılarak vatandaşlarımızın hak ve
hukukunu, emeğini koruyacak huzurlu ve iyi günler getirmesi için çalışmaya
devam edeceğiz.
Bizi çıktığımız bu mukaddes
yoldan kimse döndüremez diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Suzan Şahin Hanım, buyurun
lütfen.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Hatay
Milletvekili Suzan Şahinin, iktidarın verdiği sözleri
tutmadığına ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Dört yıl boyunca
haklarını gasbettiğiniz emekliye sadaka gibi 100 lira zam
verdiniz, emekliler hakkını helal etmiyor. Uzaya gidiyoruz.
diyordunuz, pandemide 3 milyon 100 bin çocuk internete
ulaşamadığından EBA üzerinden eğitim alamadı;
öğrenciler, veliler hakkını helal etmiyor. İşsizlikten
kırılan mezun gençler burslarını ödeyemiyor, hepsine haciz
yolluyorsunuz. Öğrenciler, ürünü tarlada kalan traktörü hacizde çiftçiler,
3600 ek gösterge bekleyenler, EYTliler, iflasa sürüklenen esnaf
hakkını helal etmiyor. Ülkenin ancak yüzde 14ünü
aşılayabildiniz, aşıyı Libyaya, Bosnaya
yolladınız; aşıyı bekleyen millet hakkını
helal etmiyor.
Doyumsuzsunuz; tıksırıncaya,
çatlayıncaya kadar yediniz, yiyorsunuz. Hâlâ da vergilerle, zamlarla,
cezalarla vatandaştan istedikçe istiyorsunuz. Ocak ayından bu yana
doğal gaza 6 kez, elektriğe 4 kez zam yapıldı.
Kaşıkla ver, kepçeyle al! 128 milyar dolar nerede?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri
(Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Evet, 17nci madde üzerinde 2 adet
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
17nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
MADDE 17- Bu Kanun yayımı tarihinden on
beş gün sonra yürürlüğe girer.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Feridun
Bahşi Ayhan
Erel
Adana Antalya Aksaray
Behiç
Çelik Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk
Mersin
Ankara Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürkün.
Sayın Öztürk, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
17nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
AK PARTİsi Hükûmetinin durup durup bu yönteme
başvurmasının nedeni belli: Deniz bitti, kara göründü. Bu
düzenlemenin yegâne ve tek amacı, ilave kaynak bulmak. En son altı ay
önce iktidar tarafından yapılandırma adı altında
getirilen ve aslında varlık barışı, vergi affı
olan kanun teklifi görüşmelerinde pandeminin devam ettiğini,
esnaflarımız başta olmak üzere, mükelleflerin cari dönem vergi
yükümlülüklerini bile yerine getirmekte zorlandıklarını,
yapılandırma taksitlerini ödemekte zorlanacaklarını
belirtmiş, iktidar partisinin teklifin gerekçesinde samimi ise pandemi
sebebiyle gelir kaybına uğrayan kesime özel kolaylıklar sağlaması
gerektiğini söylemiştik. Bununla birlikte, yapılandırmanın
ilk taksit ödemesinin 2021 Ocak ayında başlatılmasının
yanlışlığından bahsetmiştik. Yine, altı ay
öncesindeki yapılandırmada vatandaşlarımızın
gelir ve kurumlar vergisi matrah artırımı ile işletme
kayıtlarının düzeltilmesi taleplerini dile getirmiştik.
Şimdi, bu teklif yasalaştığında ilk taksit
ödemelerinin üç ay sonra eylül ayında başlayacak olması, gelir
ve kurumlar vergisi matrah artırımı ile işletme
kayıtlarının düzeltilmesi maddelerini görünce size
söyleyeceğim ancak şu olur: Gecenin bu saatinde Günaydın.
Getirilen bu kanun teklifi, AK PARTİsi
hükûmetlerinin adını vergi barışı diye allayıp
pullayıp, soslayıp getirdiği, devriiktidarlarında
yapılan 9uncu vergi affıdır. İstisna olması gereken
bu uygulama, artık AK PARTİsi iktidarı sayesinde ne yazık
ki ülkemizin normali hâline getirilmiştir. Bu sayede, neredeyse her
yıl çıkarılan vergi afları ülkemizin vergi otoritesini
zayıflatmakta, mükellefler üzerinde vergiye gönüllü uyumu da yok
etmektedir. 2000li yılların başlarında vergi tahsilat oranı
yüzde 90lardayken bu tarz işlemleriniz sonucu bu oran yüzde 80lere
gerilemiş. Onda da mükelleflerin birçoğunun kerhen, gönülsüz,
Nasıl kayıt dışına çıkarım?
düşüncesiyle hareket etmelerine sebep olmaktasınız.
Mükelleflerin Her sene nasıl olsa bir vergi affı çıkar.
beklentisi, vergiye uyumlu, ödemelerini düzenli olarak yapmakta olan düzgün
mükellefleri de matrahını düşük göstermeye ya da tahakkuk
ettirilen vergisini ödememeye itmektedir. Bu afları gördükçe vatandaşların
Yeniden imar barışı gelir mi? Yeniden infaz yasası, ceza
affı gelir mi? diye düşünmeleri çok normal.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; altı ay önceki yapılandırmada 4 milyon borçlu
vatandaşımızı ilgilendiren toplam tutar
yapılandırılacak olursa 500 milyar TLyi bulan bir kanundu fakat
30 Nisana kadar toplanan vergi tutarı sadece 16,8 milyar TL. Ayrıca,
30 Nisan itibarıyla 282 milyar 614 milyon TL tahsil edilemeyen vergi
gelirleri olduğunu görmekteyiz. Yapılan işlem aslında
şu: Vergi ve adalet arasındaki bağı kopardınız.
Vergilendirmeye adalet çerçevesinde değil, Tahsil edelim de nasıl
edersek edelim. şeklinde bakarsanız hâliyle de afları
normalleştirirsiniz. Vergi politikaları bizim gibi gelir
dağılımı adaletsizliğinin yüksek olduğu ülkelerde
sosyal politika aracı olarak işlevsel bir niteliğe sahiptir.
Küresel ölçekte gelir dağılımı adaletsizliğini
gösteren ve Dünya Bankası tarafından yayınlanan Gini
katsayısını yani bir ülkede millî gelirin dağılımının
eşit olup olmadığını ölçmeye yarayan bu
katsayıyı baz aldığımızda ne yazık ki
Türkiyeyi OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en
bozuk 3üncü ülke konumuna getirdiniz. Bunu işinize gelmediği için
görmüyor veya vatandaşların sorunlarını yok
saydığınızda sorunlar yok olmuyor. Rahmetli Demirel
şaka yapmıştı; siz, ciddi ciddi, vatandaşlarımızın
gözünün içine baka baka Meseleleri mesele etmezseniz mesele kalmaz.
sanıyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 265 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
17nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 17- (1) Bu Kanun yayımı tarihinden
itibaren yürürlüğe girer.
Emine Gülizar
Emecan Necati
Tığlı Süleyman
Girgin
İstanbul Giresun Muğla
Ömer
Fethi Gürer Alpay
Antmen Cavit
Arı
Niğde Mersin Antalya
Serkan
Topal
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YAŞAR
KIRKPINAR (İzmir) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serkan Topalın.
Buyurun Sayın Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Devleti
yönetmek için bilgi gerekiyor, birikim gerekiyor, tecrübe gerekiyor, aynı
zamanda öngörü gerekiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, öngörü var
mı, öngörü? Bakın, 1918 İspanyol nezlesinde dahi bu kadar esnaf
mağdur olmadı arkadaşlar. Bu kadar vatandaşımız
gerçekten mağdur olmadı değerli arkadaşlarımız.
(AK PARTİ sıralarından Geç, geç! sesleri, gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum, son 2
maddeye geldik.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Siz tecrübe konusunda evet,
tecrübeli oldunuz, tecrübeli oldunuz.
Arkadaşlar sataşmalardan sorumlu devlet
bakanlığı kurulmayacak, bu yüzden boşuna
uğraşmayın, buradan size söyleyeyim. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Şimdi, tecrübeli oldunuz, nerede tecrübeli
oldunuz biliyor musunuz? Taslak metin hazırlamada tecrübeli oldunuz.
Neredeyse son beş yıl içerisinde özellikle bu konuda, bu ve benzer
konularda yaklaşık 5 defa, hele hele son altı ay içerisinde 2
defa taslak metin hazırladınız, kanun
hazırladınız bu konuda. Bu konuda gerçekten mahirsiniz,
tecrübelisiniz.
Bakın değerli arkadaşlar,
vatandaş neden vergisini ödeyemiyor biliyor musunuz? Çünkü size güvenemiyor,
gerçekten güvenemiyor.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Size mi
güveniyor?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Size niye
güveniyor?
SERKAN TOPAL (Devamla) Yani cebinde parası
olan size güvenemiyor, zaten ödeyemeyecek olan da sizin yüzünüzden ödeyemiyor.
Bakın, değerli arkadaşlar,
şimdi
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum,
lütfen
SERKAN TOPAL (Devamla) Yo, yo,
sıkıntı yok.
BAŞKAN On dört saattir buradayız, rica
ediyorum.
SERKAN TOPAL (Devamla) Son yüz yirmi sekiz gündür
Genel Başkanımız, 128 milyar doları 128 defa sordu ama 128
defa da maalesef yanıt alamadı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İlhan Kesiciye
sorsana, yanıt versin sana.
SERKAN TOPAL (Devamla) O kadar aklınıza
koydunuz ki Anayasanın taslak metninde de kaç madde var biliyor musunuz?
128 madde arkadaşlar. Neden?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Bu saatte
gitmiyor.
SERKAN TOPAL (Devamla) Bir daha soruyoruz: 128
milyar dolar nerede?
Şimdi, bakın arkadaşlar on üç, on
dört aydır iş yerleri kapalı; müzisyenler, sanatçılar,
iş yapamıyor. Nasıl vergi ödeyecek arkadaşlar, nasıl
ödeyecek arkadaşlar? Biz kaç defadır size şunu söylüyoruz,
diyoruz ki: Ya, vatandaş kredisini ödeyemiyor. Sayın Erdoğan,
cumhurun reisi çıkıyor, diyor ki: Bay Kemal! Biz de diyoruz ki:
Esnaf, vergisini ödeyemiyor, intihar ediyor. Çıkıyor Sayın
Erdoğan, diyor ki: Bay Meral! Biz diyoruz ki: Çiftçi ürettiğini
satamıyor, çiftçi mazotu alamıyor, gübresini alamıyor.
Çıkıyor Sayın Erdoğan, Türkiyenin cesur kadınına
tehditler savuruyor ve diyor ki: Bugünler sizin iyi günleriniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Biz de diyoruz ki: Sayın
Erdoğan, o Bay Kemal! dediğiniz, o Bay Meral! dediğiniz
ikisi gelecek, o koltuğa oturacak Allahın izniyle ve size ders
verecek, ders verecek; onu da size buradan söyleyelim! (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - HDPyi
ne yaptınız, HDPyi? HDPyi nereye oturttunuz?
SERKAN TOPAL (Devamla) Evet, diyoruz ki
arkadaşlar, bakın, bu haftanın başında
Hataydaydım, Çankırıdaydım
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Serkan Bey, bu
saatte gitmiyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum
SERKAN TOPAL (Devamla) Gelin, esnafı beraber
gezelim; Sayın Genel Başkanımızla beraber diyorum,
Sayın Genel Başkanımızla beraber,
ortağımızla beraber. Bakın, bunu göreceğiz, bunu
göreceğiz, bunu beraber göreceğiz değerli arkadaşlar.
Evet, Sayın Erdoğan buradan muhtemelen
duyuyordur
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Kombine mi aldınız burayı, kombine mi
aldınız sataşmalardan sorumlu olduğu için?
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar,
diyoruz ki: Küçük esnafın, siz şu anda öteleseniz de gerçekten
ödeyecek parası yok. Gelin, küçük esnafın vergisini, SGK primini
devlet ödesin diyoruz; KYK borçlarını devlet ödesin diyoruz. Neden?
Gelin, bu kürsüde deyin ki: Evet, biz ödeyeceğiz. Biz de size destek
verelim. Bu kadar söz verildi, gerçekten hiçbir söz yerine getirilmedi şu
ana kadar arkadaşlar. Esnafımız neden intihar ediyor, hiç bunu
düşündünüz mü?
Az önce Sayın Kaya dedi ki: Öğretmen
arkadaşlarımız atanamıyor. Ya, bakın arkadaşlar,
İngiltere, Almanya, Çin bile aşı üretti; biz neden aşı
üretemedik? (AK PARTİ sıralarından Sizin yüzünüzden! sesleri)
Çünkü eğitime önem vermiyorsunuz
arkadaşlar
Dış güçler değil mi, dış güçler
değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Eğitim şart,
eğitim şart.
SERKAN TOPAL (Devamla) Evet, Bay Kemal de Bay
Meral de gördüğünüz gibi size good bye diyor.
Haydi good bye (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Başkanım, beş dakika daha verin.
BAŞKAN Evet, Sayın Topal, teşekkür
ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde aynı mahiyette 2 adet
önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
18inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 18- Bu Kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Feridun
Bahşi
Adana Gaziantep Antalya
Ayhan
Erel Aylin
Cesur Ayhan
Altıntaş
Aksaray
Isparta Ankara
Zeki
Hakan Sıdalı
Mersin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Emine Gülizar
Emecan Ömer Fethi Gürer Cavit Arı
İstanbul Niğde Antalya
Necati
Tığlı Alpay
Antmen Süleyman
Girgin
Giresun
Mersin
Muğla
Ulaş
Karasu
Sivas
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Zeki Hakan Sıdalının.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün -daha doğrusu bu gece- sabaha
karşı biz neler konuşuyoruz? Hangi kanunu çıkarmaya
çalışıyoruz? Neyi kalıcı olarak çözeceğiz?
Değerli milletvekilleri, yapılandırma konuşuyoruz. Bizi
dinleyenler ekonomiyi, demokrasiyi yapılandırmaya
çalıştığımızı sakın zannetmesinler. Biz
bu sabah borçları yapılandırmayı konuşuyoruz. Neden
borçları bu kadar sık yapılandırıyoruz? Çünkü siz
ekonomiyi yönetemiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından Sizin
yüzünüzden! sesleri) Hiç zannetmiyorum.
Keşke büyümeyi konuşuyor olsaydık.
Her ay büyüme rakamları açıklanıyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yüzde 7
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) TÜİKe göre
son aylarda düzenli büyüyoruz. Peki, bu nasıl bir büyüme? Rakamlara göz
attığımızda en çok büyümenin bankacılık ve
finanstan geldiğini görüyoruz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Makine teçhizat
yüzde 30...
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Yani bu kredi
genişlemesine dayalı bir büyüme. Kredilerin yüzde 36 artması ve
18 milyon kredi borçlusunun bir yılda 25 milyona ulaşması demek.
Yani kalıcı bir büyüme değil.
Türkiye yıllardır istihdamsız ve
kalkınmasız büyüme sorunuyla karşı karşıya. Bu
cümle bizim değil, ikinci büyükşehrin sanayi odası
başkanının. Yüzde yüz katılıyorum bu
değerlendirmeye.
Değerli milletvekilleri, 6 büyükşehrimizin
toplam nüfusundan fazla genç, ne eğitimde ne de istihdamda; gelecekten
umudunu kaybetmiş, çıkış yolu arıyor; birçoğu
çıkış yolunu yurt dışında arıyor. Bu neyin
büyümesi? Genç işsizliğin büyümesi.
Ticaret Bakanlığı 2020
yılında yaklaşık 100 bin dükkânın, 41 bin
şirketin kapandığını söylüyor. Bu neyin büyümesi?
Ekonomik krizin büyümesi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir)
Açılanları da söyle.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Dünyanın en
stratejik sektörü tarımın kahramanı çiftçilerimizin banka ve
kooperatiflere borcu 142 milyarı aştı.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Açılan
işletme var mı?
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Her gün birinin
tarlasına, traktörüne icra geliyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Açılan
şirket var mı?
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Bu neyin
büyümesi? Tarımda dışa
bağımlılığın büyümesi.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yeni alınan
traktör sayısına bak!
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Pandemi sürecinde
iş yerlerini kapattığınız, hiçbir geliri olmadan
evlerinde oturmak zorunda kalan 3 milyon vatandaşımızın
elektrik ve doğal gazı kesildi. Bu neyin büyümesi? Sefaletin
büyümesi. Nasıl geri ödeneceğini bilmediğiniz kredi
musluklarıyla bireysel kredi borçları 900 milyara ulaştı.
Bankaların yakın izlemeye aldıkları krediler 360 milyara,
talepteki borçlar 150 milyar liraya ulaştı. Vatandaş, şimdi
bu borçlarını nasıl ödeyeceğini, kara listeye girmeden,
mallarını haciz ettirmeden nasıl ödeyeceğini
düşünüyor; bu neyin büyümesi? Borcun, çaresizliğin büyümesi.
Kişi başına düşen millî gelir yedi yıldır düzenli
azalıyor, son açıklanan rakamlarla 8 bin dolarlara gerilemişti;
bu neyin büyümesi? Fakirliğin büyümesi. İcra ve iflas dairelerindeki
dosya sayısı 22 milyonu çoktan aştı ve mevcut
şartlarda bu dosyalar katlanarak artmaya devam edecek; bu neyin büyümesi?
Umutsuzluğun büyümesi. Bizim anladığımız büyüme,
beraberinde kalkınmayı, istihdamı ve refahı
artırır. Ortada gerçek bir büyüme olsaydı şehir şehir,
hane hane hissedilirdi; kuzeyden güneye, doğudan batıya ülkemizin her
köşesini geziyoruz, hanelerin tek hissettiği gün geçtikçe artan
yoksulluk. Yapılandırın değerli iktidar milletvekilleri,
yapılandırın,
başarısızlığınızı yapılandırın.
Biz iktidara geldiğimizde ekonomiyi, demokrasiyi
yapılandıracağız. Ülkemiz, özlediği refah ve huzura
bizimle ulaşacak.
Yüce Meclisi ve sizleri sabahın bu saatlerinde
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Ulaş Karasunun.
Sayın Karasu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ULAŞ KARASU (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyanın
gelmiş geçmiş en maliyetli Cumhurbaşkanı ne yazık ki
Recep Tayyip Erdoğan. Nasıl mı? Bildiğiniz gibi
Cumhurbaşkanı salı günü saat 22.30da TRTye çıktı ve
konuştu. Cumhurbaşkanı TRTde konuşmadan önce dolar kuru
8,51 idi, Cumhurbaşkanı TRTde Faizi düşüreceğim.
dediği anda dolar kuru 25 kuruş artarak 8,76ya fırladı.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin dış borç stoku 450 milyar
dolar, çarpın 25 kuruşla; Cumhurbaşkanının TRTdeki
yayınının maliyeti 112 milyar. Yani
Cumhurbaşkanının ağzından dökülen iki sözcükle 83
milyon kişi, kişi başı 1.350 lira daha fakirleşti.
Pandemide esnafa güç bela, kırk dereden su getirerek verdiğiniz
desteği de bir TRT yayınında geri almış oldunuz.
Şimdi, burada borç yapılandırmayla
ilgili bir kanun görüşüyoruz. Borcunu ödeyemeyen halkımıza sözde
güzellik yapıp yapılandırma getiriyoruz. Peki,
Cumhurbaşkanının ülkeye iki saatte verdiği 112
milyarlık zarar ne olacak? Önce Cumhurbaşkanının bu borcunu
yapılandırmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı
konuşmadan önce konuşmanın içeriğini bilen biri, iki saatte,
dolar vurgunundan yine zengin oldu değerli arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Kendi maliyetinizi
hesapladınız mı?
ULAŞ KARASU (Devamla) Türkiyeyi iki saatte
112 milyar fakirleştiren bir Cumhurbaşkanının, bir
iktidarın meşruluğundan kimse söz ödemez. Bu iktidar artık
yönetme kabiliyetini kaybetmiştir. Bugün ülke yönetilmiyor, ne yazık
ki âdeta yağmalanıyor. Madenleri, ormanları, akarsuları,
denizleri, arazileri yandaşlara veya yabancılara peşkeş
çekiyorsunuz. Ekonomide delik o kadar büyük ki satıyorsunuz,
satıyorsunuz ama bir türlü kapatamıyorsunuz. Deliği
kapatamayınca gözünüzü açlığa, yoksulluğa, borca
batırdığınız esnafa, çiftçiye, işverene
dikiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler) Çiftçi ve
esnaf da size aynı şekilde gülüyor. Doğrudan ve dolaylı
vergilerle 83 milyonu tefecilere, bankalara, açlığa mahkûm etmiş
durumdasınız.
Vergi affı getiriyorsunuz, ne güzel.
Firmaların devletten 200 milyar KDV alacağı var, pandemiden
dolayı firmalar zor durumda; getirdiğiniz bu aflarla firmaların
bu alacağını devlete olan borcundan niçin mahsup etmiyorsunuz?
Kazançtan vergi almak, vergi toplayabilmek devletin
asli görevidir ama demokraside en önemli görev ise topladığın
verginin hesabını verebilmektir. Bu iktidarın en büyük sorunu
toplarken yiğit, hesap verirken kaçak olmasıdır. (CHP sıralarından
alkışlar) Aynı zamanda bu iktidar güçlünün, zenginin,
yandaşın borcunu affederken esnafı, çiftçiyi, öğrenciyi
borcundan dolayı icraya vermekte, hacizler göndermektedir. Sadece 2021
yılının ilk dört ayında icra ve iflas dairelerinde 2,5
milyon yeni dosya açılmış durumda yani yönetemeyen, ekonomiyi uçurumdan
aşağı sürükleyen iktidar, milletin tepesine kâbus gibi çöküyor.
Bakın, belediye başkanınız ne
diyor: Ekonomiyle alakalı intihar olmaz. O zaman ülkenin
yarısının intihar etmesi lazım. Bunu söyleyen sizin
belediye başkanınız. Başımıza sardığınız,
her pazar sabahı size ayar veren bir suç örgütü lideri var ya, o ne diyor
peki? Bir kameraya, bir tripoda yenileceksiniz. Bir dakika, öyle yağma
yok; bu halk ilk seçimde zaten sizi sandıkta götürecek.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Çok
beklersiniz!
ULAŞ KARASU (Devamla) KYK kredisini
ödeyemeyen öğrenciye, tek geçim kaynağı olan traktörüne haciz
konulan çiftçiye, geleceğini çaldığınız Z
kuşağına yenileceksiniz. Kaderine terk ettiğiniz SMA
hastası bir yavrumuza yenileceksiniz. Taksicinin kapattığı
kontağa, esnafın indirdiği kepengine, emeklinin boş
buzdolabına, bir yetim hakkına, bir ananın
doyuramadığı çocuklarına, tamtakır mutfaklara, geçim
derdinden asılmış suratlara, bir garibanın bedduasına
yenileceksiniz.
Hepinize iyi geceler diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 04.06
ONUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 04.07
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 87nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 3/6/2021 Perşembe günü
toplanmamasına ilişkin önerisi
3/6/2021
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 3/6/2021 Perşembe
günü yaptığı toplantıda, Genel Kurulun 3/6/2021
Perşembe günü toplanmamasının Genel Kurulun onayına
sunulması önerilmiştir.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa
Elitaş Özgür Özel
AK
PARTİ CHP
Grubu
Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Erkan Akçay
HDP
MHP
Grubu
Başkan Vekili Grubu Başkan
Vekili
Lütfü
Türkkan
İYİ
Parti
Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265) (Devam)
BAŞKAN 265 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümünü oylamadan
önce İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli
etmek üzere, lehte Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemire söz
vereceğim.
Sayın Aydemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifimizde emeği geçen
tüm bürokratlarımıza, Bakan Yardımcılarımıza,
milletvekillerimize, Bakanlarımızın her birine ayrı
ayrı teşekkür ediyorum ve kanun teklifimizin lehinde oy kullanacağımızı
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Evet, aleyhte olmak üzere
İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Emecan, aynı performansı sizden
de bekliyoruz.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben bu kadar kısa
bir performans göstermeyeceğim, üzgünüm.
Sabah saat dört ve biz Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
görüşmelerini, evet, tamamlamak üzereyiz. Ben de bu teklif üzerine
görüşlerimizi, grubumuz adına sizlerle paylaşacağım.
Şimdi, bu kanun teklifi değerli
arkadaşlar, adı bazı alacakların yeniden
yapılandırılması olsa da kapsamı ve özü
itibarıyla yine bir mali af getiren kanun teklifidir. AKP yani siz iktidar
olduğunuzdan bu yana, son on dokuz yılda tam 9 kez
yapılandırılma çıkmış değerli
arkadaşlar. Yapılandırmalarla birlikte toplam 15 kez vergi
affı kanunu çıkarılmış. Daha önce de görüldüğü
gibi, benzer kanunlar getirilmiş fakat temel sorunlar hiçbir şekilde
çözülememiş. Aslında bu kurduğunuz bozuk düzen, sisteme de çok
zarar verdi değerli arkadaşlar.
Şimdi, bugün vergi mükelleflerinin kötü ekonomik
koşullar ve pandemi etkisiyle girdiği kriz ortamından
dolayı bu teklifteki düzenlemelere olumlu
baktığımızı belirtmek istiyorum ancak teklif önemli
eksikler ve bazı yanlışlıklar, aksaklıklar
içermektedir. Usul açısından değerlendirdiğimizde, mevcut
sistemde kanun tekliflerini milletvekilleri getiriyor ancak böyle
uygulamaları yasamaya getirmek yürütmenin görevi olmalıdır.
İkinci olarak, teklifin Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilmeden önce ilgili
komisyonlarda görüşülmesi, yasama kalitesi açısından da çok daha
uygun olurdu.
İçeriğinin değerlendirmesine
geldiğimizde, belediyelerin şirketlerinin kamu bankalarına olan
borçlarının yapılandırılması konusu var.
Komisyonda biz bu konuyu önerdik ancak sizlerin oylarıyla reddedildi,
kaldı ki özellikle bizim belediyelerimizin şu anda sizden kalan
borçları ödediğini de belirtmek isterim.
Çiftçinin kamu bankalarına olan
borçlarının yapılandırılmasının, yine
çiftçinin sulama birliklerine ve sulama kooperatiflerine olan
borçlarının yapılandırılmasının teklifte
olmaması da önemli bir eksiklik değerli arkadaşlar. Yine,
çiftçinin BAĞ-KUR primi borçlarını siliyormuş gibi yapmak
yerine, borcu olduğu hâlde sağlık hizmetlerinden
yararlanabilmesinin sağlanması çok daha iyi olurdu. Yine, Komisyonda
köylünün ödeyemediği 2/B borçlarının da
yapılandırılması için önergemizi vermiştik ama o da
sizler tarafından reddedildi.
Şimdi, bir de asgari ücret meselesi var,
işte bu çok önemli gerçekten. Asgari ücretten alınan verginin
sıfırlanmasını hiç gündeme getirmiyorsunuz. Asgari ücretle
çalışan emekçi ve ücretli kesimin üzerindeki bu yük hâlâ devam
etmektedir değerli arkadaşlar, hep birlikte bu yükü bu
vatandaşlarımızın üzerinden kaldırmak bizim boynumuzun
borcudur. Yine, öğrencilerin ödeyemedikleri KYK borçlarının
faizlerinin silinmesini de sizlerden bu teklifte beklerdik.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tüm bu
saydıklarım bu teklifteki önemli eksiklikler. Bir iki de
aksaklığa değinmek istiyorum: 5inci maddeyle matrah
artırımı düzenlenmektedir. Sürekli matrah artırımı
yapılması mükelleflerin vergi ödeme bilincini zayıflatmakta,
vergiye gönüllü uyum kavramını yok etmekte, vergi sistemini de tahrip
etmekte; aynı zamanda, vergi ahlakı ve vergi adaletini de
bozmaktadır. Sürekli yapılan vergi affı uygulamaları
sonucu, vergisini düzgün ödeyen vatandaş kendisini
cezalandırılmış hissediyor ve Nasıl olsa af gelecek,
o zaman ben neden vergimi düzgün ödeyeyim ki? diyor doğal olarak.
Dolayısıyla da bu aksama devletin normal koşullardaki vergisini
toplamasının da önüne geçiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, gelirlerin
bu kadar düştüğü, yoksulluğun, işsizliğin
arttığı, vatandaşların her gün zam haberine
uyandığı bir ülkede yapılandırma artık günü
kurtaramıyor, bunun da altını çizmemiz gerekiyor. Yani
yapılan yardımlarla da yapılan yapılandırmalarla da
artık vatandaşa çare olamıyorsunuz. Şimdi, tüm bu eksiklik
ve sakıncalarına karşın
vatandaşlarımızın bir miktar rahatlamasını
sağlamak adına bu teklifin tümüne olumlu oy vereceğimizi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslolan ise vergi yükünün toplumun
farklı kesimleri üzerinde adaletli dağılımını
sağlayacak şekilde adil bir vergi sisteminin üzerinde
çalışılması ve uygulamaya geçirilmesidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, hepinize
hayırlı sabahlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, teklifin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan, bir söz talebiniz
var galiba.
Buyurun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, kanunun hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Arkadaşlar, henüz
ısınmışken biraz daha kalalım, gayet güzel, sabah
güneşi görüp öyle gidelim. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) - Sabahın bu saatinde
senin keyfine göre mi hareket edeceğiz?
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade ediniz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Heyecanlanmayın
gençler, biraz rahat olun.
Ben, öncelikle, çıkan bu kanunun milletimize
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Umarım güzel şeyler olur. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Niye muhalefet ettin?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bağırma, otur,
dinle!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade ediniz,
lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Dinle; nezaket sahibi ol,
dinle!
Bizim tekliflerimizin hiçbiri bu kanun çıkarken
göz önüne alınmadı. Aslında bunların hepsi de hem
memleketimiz için hem milletimiz için faydalı olduğunu
düşündüğümüz tekliflerdi ama, bunu hep yaptınız, daha sonra
bu tekliflerimizi yine kanun olarak getireceksiniz, başarısız
olduğu kesimlerde burada ne kadar haklı olduğumuzu bir kere daha
göreceksiniz ama çıktığı hâliyle bile milletimize ufak bir
nefes aldıracağı için mutluyuz. Hazırlayanlara
teşekkür ediyoruz.
Bizim de olumlu oy vereceğimizi buradan
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 79 Milletvekilinin Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/3622) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 265)
(Devam)
BAŞKAN Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Vedat
Demiröz ile 79 Milletvekilinin Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 285
Kabul : 277
Çekimser : 8 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Sibel Özdemir Şeyhmus
Dinçel
İstanbul
Mardin
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı ve uğurlu
olmasını temenni ediyorum.
Gündemimizdeki konular
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 8 Haziran 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 04.21
(X) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 265 S. Sayılı Basmayazı 1/6/2021 tarihli 86ncı Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.