TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
89uncu
Birleşim
9
Haziran 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlunun vefat
yıl dönümlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Mehmet Taytakın, Afyonkarahisarın turizmine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, Gaziantepin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçının
4üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, PCR test kitlerinin fiyatına ilişkin
açıklaması
3.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Kütahya Emet Eti Bor ve Hisarcık Eti Bor maden
işçilerine ilişkin açıklaması
4.- Gaziantep Milletvekili
İrfan Kaplanın, besicilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Bursanın Keles ilçesinin Sorgun köyüne yapılmak
istenen mermer ocağına ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili Atilla
Ödünçün, Bursanın Orhaneli ilçesinin Kocasu Çayında açılan
rafting parkuruna ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, çevre kirliliğini önleme
çalışmalarına ilişkin açıklaması
8.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, BOTAŞ tarafından Saros Körfezine
yapılacak projeye ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Rümeysa Kadakın, İBB faaliyet raporuna ilişkin
açıklaması
10.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirdeki meraların
durumuna ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Orman teşkilatının
çalışmalarına ilişkin açıklaması
12.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, Sarp Sınır Kapısında bekleyen
tırlara ve köprü ve tünel geçiş cezalarına ilişkin
açıklaması
13.- Kastamonu Milletvekili
Metin Çelikin, 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Gününe
ilişkin açıklaması
14.- Çanakkale Milletvekili
Jülide İskenderoğlunun, çeltik üreticilerinin fark ödemelerine
ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Adananın Kozan ilçesinin Dikilitaş ve çevre köylerindeki
internet altyapı sıkıntısına ilişkin
açıklaması
16.- Çorum Milletvekili Erol
Kavuncunun, bütün dünyada yayılan İslam
düşmanlığına ilişkin açıklaması
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, yeni fakülte açılmasına ihtiyaç
olmadığına ilişkin açıklaması
18.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, ehliyetlerine el konulanlara da af getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Ankara Milletvekili
Zeynep Yıldızın, Nişantaşında başörtülü
bir kadının saldırıya uğramasına ilişkin
açıklaması
20.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, aşı reddi konusuna
ilişkin açıklaması
21.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, şehit Öğretmen Şenay
Aybüke Yalçının 4üncü ölüm yıl dönümüne, Hükûmetin asli
görevinin Türkiyenin ekonomik sorunlarını çözmek olduğuna,
borçların yapılandırılmasına ve fakirin fukaranın
doyurulmasından mesul bir iktidar olarak göreve hazır
olduklarına ilişkin açıklaması
23.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, şehit Öğretmen Şenay Aybüke
Yalçının 4üncü ölüm yıl dönümüne, denizlerdeki müsilaj
sorununa ve Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının
eğitim çalışmalarına ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İklim Değişikliği
Politika ve Araştırma Derneği raporuna, Mardinde yetkililerin
karıştığı suçlara, medya alanında çok büyük bir kirlenme
ve çürüme yaşandığına ve HDPye kapatma davasının
7 Haziran 2015 seçimleriyle aynı günde açılması nedeniyle bir
siyasi intikam davası olduğuna ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, denizlerdeki müsilaj sorununa, Meclisin
devletteki ve siyasetteki ahlaki çürümüşlüğe de el atması
gerektiğine, Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu
Teklifini 30/7/2019 tarihinde Meclise sunduklarına ancak komisyona
indirilmediğine ve milleti doyurmak için sandığın gelmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, askerî aracın kaza yapması sonucu şehit
olan Jandarma Astsubay Egemen Öztürke ve hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, şehit Öğretmen
Şenay Aybüke Yalçının 4üncü ölüm yıl dönümüne,
Nişantaşında başörtülü bir kadının
saldırıya uğramasına ve feminist iddiasında olan
kadın derneklerinin bu duruma seslerinin çıkmamasını da
ilkesizlik örneği olarak gördüğüne ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Ankara Milletvekili
Nihat Yeşilin, Ankara Macunköy ATB İş Merkezindeki
yangına ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levend Bülbülün dünkü
birleşimde kendisini aramasına ilişkin açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Sivas Milletvekili
Semiha Ekincinin, şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın ile
tüm şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
32.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, ayçiçeği ve kanola üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa Ceylanpınarda
cezai mesuliyeti olmayan koyunların gözaltına
alınmasının hayvan hakları ihlali olduğuna
ilişkin açıklaması
34.- Adana Milletvekili
Burhanettin Bulutun, eczacılık mesleğine ilişkin
açıklaması
35.- Şanlıurfa
Milletvekili Halil Özşavlının, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Antalya Milletvekili
Cavit Arının, Patara Özel Çevre Koruma Bölgesinden çalınan
kumları ortaya çıkaran muhafaza memurunun durumuna ilişkin
açıklaması
37.- İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın, Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, iklim
değişikliğine ilişkin açıklaması
39.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, kırsal kalkınma desteklerine ilişkin
açıklaması
40.- Ankara Milletvekili
Servet Ünsalın, lise ve üniversite öğrencilerinin stajlarına
ilişkin açıklaması
41.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, fındık taban fiyatına ilişkin
açıklaması
42.- Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın, Tokyo Olimpiyat Oyunlarına katılmaya hak
kazanan millî boksör Busenaz Sürmeneliyi kutladığına
ilişkin açıklaması
43.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, Uzel Makine işçilerinin alacaklarına
ilişkin açıklaması
44.- Afyonkarahisar
Milletvekili İbrahim Yurdunusevenin, 266 sıra sayılı Kanun
Teklifinin lehine oy kullanacağına ilişkin açıklaması
45.- İstanbul
Milletvekili Zeynel Emrenin, CHP Grubu olarak 266 sıra sayılı
Kanun Teklifine hayır oyu vereceklerine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, İstanbulun Beykoz ilçesinde son
zamanlarda yaşanan başta imar ve mülkiyet sorunları olmak üzere
işsizlik ve madde bağımlılığı gibi bütün
sorunların araştırılması amacıyla 27/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, siyaset,
bürokrasi, yargı ve medyanın hukuk dışı faaliyetleriyle
ilgili iddiaların araştırılması amacıyla 9/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Olağanüstü Hâl İşlemleri
İnceleme Komisyonu kararlarından kaynaklanan mağduriyetlerin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/4150) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 10 Haziran 2021 Perşembe günkü birleşiminde
(10/4413), (10/4430), (10/4431), (10/4432), (10/4433), (10/4434), (10/4435),
(10/4436), (10/4437) ve (10/4438) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına,
bu görüşmelerde siyasi parti grupları adına yapılacak
konuşmaların süresinin otuzar dakika olmasına (Bu süre en fazla
3 konuşmacı tarafından kullanılabilir) ve bu
görüşmelerin tamamlanmasını müteakip başkaca bir işin
görüşülmemesine ilişkin önerisi
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Azerbaycan-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı
Ehliman Emiraslanov ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz.Denilmesi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Çorum Milletvekili
Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 266)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemir ve 21 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3632) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 267)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar
Devleti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İş
Birliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Teklifi (2/2498) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 172)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
266) İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
oylaması
9 Haziran 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
89uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Abdurrahim
Karakoç ve Cahit Zarifoğlunun vefat yıl dönümleri münasebetiyle söz
isteyen Ordu Milletvekili Sayın Metin Gündoğduya aittir.
Buyurun Sayın Gündoğdu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlunun vefat
yıl dönümlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Abdurrahim Karakoç ve Cahit Zarifoğlunu
anmak için huzurlarınızdayım. Tabii, bugün aynı zamanda,
bundan dört yıl önce Batmanda şehit edilen 22 yaşındaki
Şenay Aybüke Yalçın öğretmenimizi de rahmetle anmadan buradan
geçmek istemiyorum. Onu şehit eden kahpe terör örgütü ve onun
mensuplarını lanetliyorum, kınıyorum. Alçak terör örgütünü
kınamayanları da kınıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Vefatının yıl dönümünde Cahit
Zarifoğlunun bir sözüyle başlamak istiyorum: Burası dünya, ne çok
kıymetlendirdik; oysa bir tarla idi, ekip biçip gidecektik. diyor.
Şairin bu güzel sözü hepimiz için herhâlde nasihat olarak almamız
gerekli olan bir husus. Vefat yıl dönümünde rahmetle
andığım 2 şairin de ama Abdurrahim Karakoçun bende
ayrı bir yeri var; Abdurrahim Karakoçla yirmi yıla yakın
birlikte siyaset yaptık, onunla birlikte yol yürüdük. O bizim dava
büyüğümüzdü. Onu burada rahmetle anmak, onu zikretmek benim için büyük bir
şeref olur diye düşündüm ve onu anmak için buradayım.
Karakoç, 1932 yılında Kahramanmaraş
Ekinözünde dünyaya geldi, 7 Haziran 2012 yılındaysa aramızdan
ayrıldı.
Onun bir dizesi aklımızdan hiç
çıkmaz: Ben milletim uğruna adamışım kendimi/ Bir
doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir/ Zulüm Azrail olsa da hep
hakkı tutacağım/ Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. diyor
rahmetli.
Büyük dava adamı, milleti için mücadele edip
şiirleriyle büyük uyanışlara vesile olan değerli
ağabeyimiz, şairler memleketi Kahramanmaraşın evladı;
Türk halk şiirini kente taşımış, söz diziminde
yenilikler ortaya koymuş, halk şiirinin son temsilcisiydi o. Devlet
kapısına kimsenin gidemediği, hastane sıralarında
beklendiği günleri ve Anadolu insanının hor görüldüğü
dönemi şiirleştirmiş ve bu duygulara, Anadolu
insanının duygularına tercüman olmuştur. Bunlardan,
bazı şiirlerden kesitler vermek istiyorum sizlere.
İsyanlı Sükût şiirinde Gitmişti
makama arz-ı hâl için/ Bey dedi, yutkundu, eğdi
başını/ Bir azar yedi ki oldu o biçim/ Şey dedi,
yutkundu, eğdi başını./ Döndü, gözlerinde bulgur bulgur
yaş/ Sandım can evime döktüler ateş/ Sordum: Memleketin neresi
gardaş?/ Köy dedi, yutkundu, eğdi başını. diyor.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Devlet
kapısına gidip de orada hor görülmesine karşı milletin
kendi hissiyatına tercüman olduğu şiiri.
Doktor Bey şiirinde ise Tama
vatandaşık, gardaşık tama/ Bunca pahılmolur adam
adama?/ Geldik ta sabahtan, kaldık akşama/ Yarına mümkün mü
sıra tohdur beğ? der. O, kuyrukların olduğu,
sıraların olduğu günleri şiiriyle bize anlatmış.
Tabii, bunun haricinde çok daha güzel, Türk
milletine özgü şiirleri var. Yemin şiirinde Esir iken
Kırım, Kerkük, Türkistan/ Bana zindan olur Maraş, Elbistan/
İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan/ Susarsam, hakkını helâl
etmesin! der.
Türk insanının gönlünde müstesna bir yere
sahip olan merhum Abdurrahim Karakoç büyük Türk milletinin inancını,
duygu ve düşüncelerini, sevincini, kaderini, hakkını hukukunu,
derdini, ihtiyacını, çilesini şiirleştirmiştir.
Milletine, vatanına, devletine, dahası yaradılış
gayesine adamış bir söz ustası. Aynı zamanda bir mefkûre ve
gaye insanı ve gönül adamı. Lambada titreyen alevi üşüten,
aşkı kâğıda yazamayan, suları ıslatamayan
Abdurrahim Karakoçun yazıları, şiirleri, sohbetleri,
yaşantısı, hâl ve tavrı ile düşünceleri, biz
şahitlik ederiz ki hepsi rızayıbari içindi.
Türk-İslam geleneğinin öncüsü merhum
Abdurrahim Karakoçla yirmi yıla yakın bir beraberliğimiz oldu.
Oğlum Emirhanın isim babası oldu. Merhum Karakoçu şiir
söyleşisi için götürdüğümüz Orduda herkes ona Mihribanı sordu
ama Mihribanla ilgili hiçbir şey söylememişti. Mihriban şiiri
dillerden dillere destanlaşmıştı. Kısaca, her insana
nasip olmayacak bir dostluk bizlere nasip olmuştu.
Merhum Karakoç ağabeyimizi tanıyan herkes
şahittir ki, o, hayatını yaradılış gayesinin
emrine amade etmiş ve yaradılış gayesine uygun
yaşamıştır. Her zaman dik durmuş ve bu duruşuyla
ilgili de bir şiirinde İnsan kaçarsa itler saldırır emmi/
Dik duran insan iti yıldırır emmi/ Hele bir yiğitçe hücum
eyle de gör/ İtler de sahibi de çıldırır emmi. der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
METİN GÜNDOĞDU (Devamla) Merhum Abdurrahim
Karakoç sade, kısa, öz konuşması ve yazmasıyla, uzun ve
boş sözleri sevmemesiyle, temiz kalbiyle, açık sözlülüğü ve
açık yürekliliğiyle, cesur ve güvenilirliğiyle büyük Türk
milletinin vicdanı ve öfkesi olarak tarihteki yerini almış,
aramızdan ayrılmıştır.
Ona yakışan bir şiiriyle sözlerimi
bitirmek istiyorum:
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin. diyor.
Rahmetli Karakoçu vefat yıl dönümünde rahmetle
anıyorum. O bu ülkenin büyük şahsiyetlerinden biriydi. Allah rahmet
eylesin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Afyonkarahisar turizmi hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili
Sayın Mehmet Taytak'a aittir.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet
Taytakın, Afyonkarahisarın turizmine ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Afyonkarahisar turizmi hakkında
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Afyonkarahisarımız arkeolojik
kalıntılarıyla, milyonlarca yılda oluşmuş
mağaralarıyla, termal zenginlikleriyle, tabiat güzellikleriyle ve
Kurtuluş Savaşımızdaki önemiyle hem zaferin hem de
Anadolunun kilididir. Afyonkarahisar, Anadolunun kilididir ama
kapıları herkese açıktır. Afyonkarahisar, geçmişten
günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır; zafere
giden yolda Türk topçusunun ilk ateşi attığı Kocatepesi,
Bizans ve Selçuklular zamanında önemli çarpışmalara sahne olan
Karahisar Kalesi, Anadolu Selçuklular döneminin eşsiz eseri Ulu Camisi,
İhsaniye ilçemizdeki Frig Vadisi, Ayazini ve Döğer Ören Yeri, tarihî
kervansarayları, coğrafyamızın tarihî köprülerinin
başında gelen Kırkgöz Köprüsü, Zafer Müzesi, Arkeoloji Müzesi,
Mevlevi kültürünü yaşayacağımız Sultan Divani
Mevlevihanesi, Osmanlı mimarisinin çok güzel örneklerinden olan Taş
Medresesi, mimarisi ve tarihe tanıklığıyla Eğerli
Kaya Kilisesi, Zafer Anıtı, Göynüş Vadisi, Kaya Mezarları,
Yedikapılar Manastırıyla tarihi yeniden
yaşayacağınız gizemli bir şehrimizdir.
Değerli milletvekilleri, Afyonkarahisar,
ayrıca, termal sektörünün oldukça zengin kaynaklarına ve tesislerine
sahiptir. Sandıklı, İhsaniye, Gazlıgöl, Bolvadin ve il
merkezinde bulunan şifalı termal kaynaklarıyla sağlık
turizmi denilince akla ilk gelen yer Afyonkarahisardır. Afyonkarahisar
muhteşem bir doğaya ve zengin yer altı kaynaklarına
sahiptir. Döğer Emre Gölü, Bolvadin Eber Gölü, Sandıklı
Kocayayla, Sultandağı Buzluk Mağarası, Dinar Suçıkan,
26 Ağustos Tabiat Parkı, Acıgöl Kuş Cennetiyle
şehrimize gelen ziyaretçileri doğal güzellikler ve mesire
alanları da beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, kurtuluşun
sağlam temeli Kocatepe hâlen savaşın izlerini
taşımaktadır. Kocatepe, Anadolu ve Türk milletinin
kurtuluşunun, bağımsızlığının en önemli
dönüm noktasıdır. Çanakkale Savaşında milletçe
verdiğimiz varoluş mücadelesi Kocatepede taarruza ve istiklale
dönüşmüştür. Türk milleti Tınaztepede, Belentepede,
Çiğiltepede vatan uğruna korkusuzca şehadete yürümüştür.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir,
ileri! emrini yine bu topraklarda vermiştir.
Ben, Afyonkarahisar Milletvekili olarak Büyük
Taarruzun 100üncü yıl dönümüne yaklaşırken Türk milletimizi ve
tüm milletimizi bu özel şehre, tarihi, termali ve Millî Mücadelenin
ruhunu yaşamaya davet ediyorum. Ayrıca, sekiz bin yıllık
lezzet mirasıyla 2019 yılında UNESCO Gastronomi Şehri
unvanı alan Afyonkarahisarımız, sucuğuyla,
kaymağıyla, lokumuyla ve tandırıyla sizleri bekliyor.
Afyonkarahisar Valiliğimizin himayelerinde tüm ilçelerimizde bulunan
kadın kültürevlerimizde üretimi yapılan yöresel ve kültürel
ürünlerimizle, Afyonkarahisar Eğitim Vakfı ve Ticaret
Odasının kurmuş olduğu e-ticaret sitesi albikere.comda
644 firma, 12.541 ürünle sizlere hizmet sunmaktadır. Şehirler
arası yolculuklarda sadece mola vermeye değil, Afyonkarahisarda konaklayıp
güzide insanlarımızın misafirperverliğine şahit olun
istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Türk milletini ve
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, demokrasi ve sandık görmek
isteyenleri de Güney kasabamıza davet ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Gaziantepin sorunları hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili
Sayın Bayram Yılmazkayaya aittir.
Buyurun Sayın Yılmazkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, Gaziantepin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Sayın
Başkan, tüm Gaziantepli hemşehrilerim adına yüce heyeti
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Maalesef, bugün, Gaziantep ekonomik yaşamdan
sosyal yaşama, sanayiden ticarete, sağlıktan eğitime,
çarpık kentleşmeden betonlaşmaya, işsizlik ve
pahalılıktan Suriyeli sığınmacılara kadar hemen
hemen her alanda büyük sorunlarla karşı karşıya kalmış
bir ilimizdir. Gaziantepimde bu sorunları kısmen daha az
yaşayan mutlu bir kesim olduğu gibi, bu sorunların
tamamını katbekat daha fazla yaşayan mutsuz bir çoğunluk
söz konusudur. Gaziantepin çok sorunu var değerli arkadaşlar. En
başta tabii ki Suriyeli sığınmacılar geliyor. Resmî rakamlara
göre, Suriyeli sayısı 450 bin kişiyi geçiyor. Suriyelilerin
ülkemizdeki ve ilimizdeki tüm sorunları bizlerle beraber yaşıyor
olması, özellikle ekonomik ve sosyal açıdan gelecekte de daha büyük
bir tehlikenin habercisidir. Kontrolsüz yaşamları ve sayılardaki
büyük artışlar ileride bu bölgede Arap-Türk, Arap-Kürt sokak
kavgalarına zemin hazırlamaktadır ki bunları küçük
şekilde daha önceki yıllarda yaşadık. Bu konuya özellikle
burada dikkat çekmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Gaziantepte
eğitim tam bir çöküş noktasında. Okul sayısı yetersiz,
kentimizde ilk, orta ve lise düzeyinde okullaşma oranı, derslik,
öğretmen ve yardımcı personelle okulların fiziki
donanımı açısından Türkiye ortalamasının
altındayız. LGS, üniversite sınavları dâhil tüm
yapılan sınavlarda Gaziantep maalesef son sıralardadır.
Gaziantepte uyuşturucu almış
başını gidiyor, gençlerimiz uyuşturucu
bataklığına saplanmış durumda. Uyuşturucu
kullanımı 11 yaşına kadar düşmüş,
çocuklarımız ve gençlerimiz maalesef bu illetin pençesinde.
En büyük sorunların başında
pahalılık da geliyor değerli arkadaşlar. Gaziantep en
hızlı emlak fiyat artış oranının
gerçekleştiği illerden biridir. Geldiğimiz noktada Gaziantep
Türkiye'nin en pahalı kentleri arasında yer almaktadır. Bu
yüksek emlak fiyatlarını gören İstanbulda sanki boğaza
bakan konut alıyoruz. der. Gaziantepte 1.500-2.000 TLye ve daha
aşağısına kiralık ev bulmak neredeyse
imkânsızdır. Şehrimize gelen kamu görevlileri bile zorunlu
hizmet süreleri bitince kentteki pahalılık ve diğer sorunlardan
dolayı acilen tayinlerini isteyip kaçıyorlar. Nasıl gitmesinler?
Orta düzeyde oturabilecekleri bir lokantada bir kişinin yemek masrafı
neredeyse 100 lirayı buluyor. Antep halkının geleneksel
yemeği olan nohut dürümü 8-10 lira olmuş, iki şiş
ciğer dürümü 20-25 lira olmuş, Antepin sembollerinden olan baklava altın
gibi kıymetlenmiş, kilosu 150 lira olmuş değerli
arkadaşlar. Fakir fukara bırakın yemek yemeyi lokantaya girip
fiyat sormaya bile korkuyor artık Gaziantepte.
Değerli arkadaşlar, yılların
kadim kültür şehri Gaziantepte yabancı ülkelerden gelen turizm
bitmiş, birçok otel kapanmış, koca şehri gastronomi diye
yemek salonlarına sıkıştırmışlar maalesef.
Bunlar yetmezmiş gibi Gaziantep Belediyesinin yeşil alanları
imara açtığı, hukuksuz bir şekilde her yerde imar
değişikliğine gittiği bilinmektedir. Meclis
kararlarının yüzde 80i imar tadilatlarından oluşuyor. Son
olarak da anlamsızca medeniyet şehri diye yeni bir planla zaten
yeşili az olan Gaziantepi daha havasız ve ormansız
bırakmaya çalışıyorlar. Bu konuda aklıselim sivil
toplum kuruluşlarının ve halkımızın haklı
tepkilerini dinleyerek Belediyenin bu plandan derhâl vazgeçmesini bekliyoruz.
Tarım alanları günden güne
betonlaştırılmakta. Antep fıstığı ve zeytin
ağaçlarının yerini maalesef devasa binalar almakta.
Kuraklıkla mücadele eden çiftçilerimiz sulama kanallarının
zamanında devreye sokulmamasından ötürü kan ağlıyor.
İktidar fındığa verdiği desteği Antep
fıstığından esirgiyor, fıstık üreticilerini
fırsatçı tüccarlara teslim ediyor.
Değerli arkadaşlar, sanayicilerimizin
çoğu borçlu, bankalardan kullanmış oldukları nefes
kredileri ekonomik sıkışıklıktan dolayı
yetmemiş, yeniden yapılandırma istiyorlar ancak çok yüksek faiz
oranları sebebiyle yapılandırma yapamıyorlar. Buradan
iktidara sesleniyorum, ihracatta büyük başarılara imza atan ancak
büyük borçlar altında çarkları çevirmeye çalışan fedakâr
Gaziantepli sanayicilerimize ve kendi yağında kavrulup
başarı hikâyesi yazan esnafımıza uygun desteği
sağlayalım ki bu ekonominin çarklarını stres altında
kalmadan, bunalıma girmeden döndürebilsinler.
Kentin çok başarılı olduğunu,
birçok konuda şampiyon olduğunu söyleyenlere buradan iki çift
lafım var. Evet, gerçekten de şampiyonluklarımız var,
anlatacağım birazdan. Gaziantepin bazı alanlardaki olumsuzluk
şampiyonluklarını da sizlere buradan söylemek istiyorum.
Gaziantep; bebek ve çocuk ölümlerinde şampiyon, özellikle Suriyeli
bebeklerde, kadına şiddette şampiyon, çarpık kentleşme
ve betonlaşmada şampiyon, hava ve çevre kirliliğinde
şampiyon, eğitim ve sağlık alanındaki eksiklikler
konusunda şampiyon, bireysel ve toplu intiharlarda, kendini yakmalarda
şampiyon, iş adamı intiharlarında şampiyon, çocuk
yaşta uyuşturucu kullanımında şampiyon, Suriyelilerin
nüfusa göre çokluğu konusunda şampiyon, borcu en fazla olan
sanayicisiyle, esnafıyla şampiyon, pahalılıkta şampiyon...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla)
işsizlik
konusunda şampiyon, ev kiralarının, konut ve arsa
fiyatlarının yüksekliği konusunda şampiyon, LGS, üniversite
sınavları dâhil tüm yapılan sınavlarda Gaziantep, Türkiye
ortalamasının altında kalarak son sıralarda şampiyon.
Gaziantepin şampiyon bir şehir olduğunu söyleyenlere kentin
gerçekleriyle yüzleşmelerini öneririm. Antepte gerçekten şampiyon
hikâyesi istiyorsanız borç içindeki sanayicimizin bu zor şartlara
rağmen ihracat şampiyonluğunu gösterebilirsiniz. Hayırsever
iş adamlarımızın sayısındaki
fazlalığı şampiyonluk olarak gösterebilirsiniz. Gerçek şampiyon
Antep halkıdır. Şehrine başka illerden gelen milyon
sayıdaki insana karşı göstermiş olduğu
misafirperverliği, insanlığı, komşuluğu, kimseyi
ötekileştirmemesi ve birlikte kavgasız yaşayabiliyor
olmasıyla Gaziantep halkı şampiyonluğu hak ediyor. Gerçek
şampiyon Antep halkı, Antep esnafı, Antep sanayicisidir.
İnşallah, iktidarımızda gerçek şampiyon olacak,
Antepi şampiyon edecek takımı kuracağız ve nice güzel
günlere hep beraber kavuşacağız diyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
İlk söz Sayın Kılavuzun.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçının
4üncü ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Henüz sekiz aylık öğretmendi.
Mutluluğunu ve heyecanını Öğretmen oldum ben. diyerek
paylaşmıştı. Adıyla müsemma, ay
ışığı gibi parlıyor, kutsal vazifesiyle nice
nesiller yetiştireceğini düşlüyordu. Önce sesi sustu, sonra
hayalleri. Kahpe terör örgütü PKKnın saldırısıyla
şehit edildi. Öğretmenimiz, güzel evladımız, gökçe
kızımız Şenay Aybüke Yalçın, adın, ideallerin ve
hayallerin nice Aybükelerde her dem yeniden yaşatılacak. Gözünüz
arkada kalmasın, kanınız yerde kalmıyor, sizi şehit
eden katil sürülerine ve destekçilerine bedeli en sert şekilde ödetiliyor,
kimi fistan giyerek kaçıyor kimi olduğu yere gömülüyor. PKK terör
örgütünü ve şerefsiz destekçilerini şiddetle, nefretle lanetliyorum.
Vatan seni gelin etmiş, şen ol Aybüke/ Bir şehit
verilecekmiş, sen ol Aybüke. Ruhun şad olsun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
2.-
Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, PCR test kitlerinin fiyatına
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Edirne ekonomisinde turizmin
önemli bir ağırlığı vardır. Oysa, pandemi
başladığından bu yana doğru dürüst yurt
dışından misafirlerimiz gelmemektedir. PCR testlerinin fiyatları
bu turistleri caydırmaktadır. Her ne kadar paramızı pul
etmiş olsanız da turistler PCR testlerinin ücretleri nedeniyle
gelmemektedir. Bu insanların ülkemize gelmesi en çok esnafımıza
yarar sağlayacaktır, pandemi boyunca hiçbir işe yarar yardımda
bulunmadığınız esnaf nefes alacaktır. Bir buçuk
yıldır bu konuda hiçbir adım atmayan bir iktidar var.
Almanyadan Rusyaya kapı kapı dolaşıp Bize turist
gönderin. diyen AKP, sınır komşumuz olan Bulgar ve Yunan
turistlerin ülkemize daha kolay gelmesi için bir adım
atmamıştır. Acil olarak, Sağlık Bakanlığı,
sınır kapılarında kullanılmak üzere hızlı,
güvenilir ve ucuz test kitlerini devreye almalı, Edirnemize ve diğer
sınır şehirlerine gelmek isteyenlere kolaylık sağlamalıdır.
BAŞKAN Sayın Kasap
3.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, Kütahya Emet Eti Bor ve Hisarcık Eti Bor maden
işçilerine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Kütahya Emet Eti Bor ve Hisarcık Eti Bor maden
işçileri çok mağdur durumdalar. Dünya bor rezervinin yüzde 70ini
taşıyan bu bölgemizde ağır ve tehlikeli iş kolunda
çalışan bu maden işçileri, maalesef, açlık ve yoksulluk
sınırının altında bir maaş almaktadırlar.
29uncu dönem toplu iş sözleşmelerinin yapıldığı
bu günlerde bu işçilerimizin mağduriyetleri giderilmeli. Bu gerçekten
çok ağır ve tehlikeli bir iş kolu ama şu anda açlık ve
yoksulluk sınırının altında bir maaşa tabi
tutuluyorlar. Bu mağduriyet giderilmeli, bu işçilerin hakkı
verilmeli.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaplan
4.-
Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, besicilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kurban Bayramı yaklaşırken yüksek
girdi maliyetleri ve yem fiyatları yüzünden besicilerimiz zor
durumdadır. Hayvancılık girdilerinin neredeyse yüzde 70ini
oluşturan yem fiyatları karşısında
hayvancılık sürdürülemez hâle gelmiştir. Son bir yılda yem
fiyatları yüzde 60 artarken, et ve süt fiyatlarındaki artış
yüzde 18 ile 20 arasında kalmıştır. Tablo böyleyken,
hayvancılık sektöründe ciddi bir sıkıntı
yaşanmaktadır. Seçim bölgem Gaziantepte de hayvancılık
sektöründe ciddi bir kriz vardır. Buradan Hükûmete sesleniyorum:
Tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimize ve
üreticilerimize verilen destek acilen artırılmalı, ücretsiz yem
desteği sağlanmalıdır. Kurban Bayramı öncesi çiftçi ve
üreticilerimizin yükü azaltılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Aydın
5.-
Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Bursanın Keles ilçesinin Sorgun köyüne yapılmak
istenen mermer ocağına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bursa ili Keles ilçesi Sorgun köyünde mermer
ocağı yapılmak isteniyor. Yöre, gerçekten bir doğa
harikası; yeşiliyle, hayvancılığıyla,
tarımıyla âdeta saklı cennet konumunda. Geçen hafta oradaydım;
köylü bunu istemiyor, muhtar istemiyor, civar köyler istemiyor, ancak, Adalet
ve Kalkınma Partisi yerin üstünü bitirdi şimdi yerin altındaki
kaynaklara saldırıyor. Burada Sorgun peyniri -ki oradaki güzelim
küçükbaş hayvanlardan yetiştirilen- marka olmuş bir ürün.
Kooperatif, bu ürünü hayvancılık sayesinde hem üretiyor hem de
pazarlamasını yapıyor. Su kaynakları mahvolacak. Oradaki üç
dört tane -Bursaya kadar giden- içme suyu kaynağı bu mermer
ocaklarına izin verilirse heba olacak, kanser ve benzeri hastalıklar
artacak. Buradan sesleniyorum: Gelin, yol yakınken bu işten vazgeçin;
doğaya da yeşile de insana da kıymayın.
BAŞKAN Sayın Ödünç
6.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün,
Bursanın Orhaneli ilçesinin Kocasu Çayında açılan rafting
parkuruna ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Marmara Bölgesinin ilk rafting parkuru
Bursamız Orhaneli ilçesi Kocasu Çayında 8,4 kilometre
uzunluğunda bir alanda açıldı. Bursa Büyükşehir
Belediyemizin katkıları ve Orhaneli Belediyemizin çalışmaları
sonucunda hizmete giren rafting parkuru Marmara Bölgesinde büyük bir cazibe
merkezi hâline gelecektir.
Bursamızda dağ yöresi olarak bilinen
Orhaneli, Keles, Harmancık ve Büyükorhan ilçelerimizde doğa
sporları ve ekoturizm alanlarında büyük bir potansiyel mevcuttur.
Bursamız nüfusu 3,1 milyon, bulunduğu Marmara Bölgesi ise 20
milyonluk bir hinterlanta sahiptir. Amacımız,
yaptığımız yatırımlarla yerel turizmimizi daha da
geliştirmektir. Rafting parkurunun Bursamıza
kazandırılması için büyük bir emek sarf eden başta
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Alinur Aktaş
ve Orhaneli Belediye Başkanımız Ali Aykurta teşekkür
ediyor, rafting parkurunun Bursamıza, Marmara Bölgemize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
7.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, çevre kirliliğini önleme çalışmalarına
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, içinde
yaşadığımız çevreyi gelecek nesillere yaşanabilir
şekilde bırakmak hepimizin görevi ve sorumluluğudur.
AK PARTİ iktidarları olarak, 2002
yılından itibaren daha temiz ve yaşanabilir bir çevreyi miras
olarak bırakmak için birçok çalışmaya imza attık, atmaya
devam ediyoruz. Öncelikle, milyarlarca fidanı toprakla buluşturduk,
orman varlığımızı son on dokuz buçuk yılda 2,1
milyon hektar artırarak 22,9 milyon hektara çıkardık. 145 olan
atık su arıtma tesisi 1.170e çıkarıldı, gri su
üretimi yaygınlaştırılarak sanayide ve sulamada
kullanılması teşvik edildi, kaynak suların
kullanımı azaltıldı. Yapılan yatırımlarla
2003 yılında 140 olan mavi bayraklı plaj sayısı 519a
çıkarıldı. Çevre denetimlerinden taviz verilmedi. 2020
yılında çevre kirliliğini önlemek adına 34 bin denetim
yapıldı. Çevre hepimizin evinin misafir odasıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
8.-
Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, BOTAŞ tarafından Saros Körfezine yapılacak
projeye ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır? BOTAŞ tarafından
yapılan Saros Körfezine ilişkin proje yargı süreci devam
etmesine ve yöre sakinlerinin karşı çıkmasına rağmen
olanca hızıyla devam ediyor. Körfeze doğal gaz
taşıyacak gemiler için yaklaşık 270 metre uzunluğunda
bir iskele dolgu platformu ve kara boru hattı inşa
çalışmaları için çevre katliamı yapılıyor.
Tarım arazilerine, ormanlara, denize ve sahile geri döndürülmesi mümkün
olmayacak biçimde zarar veren bu projelere dur demek iktidar sahipleri için
neden bu kadar zor? BOTAŞ kıyılarda hafriyat ve yol
yapıyor, binlerce ağaç kesiyor. Aynı proje için 2 farklı
ÇED raporuna tanık oluyoruz. Bu çevre katliamında hangi ÇED raporu
esas alınmıştır? Bilirkişi raporlarıyla
hukuksuzluk ortaya konmuşken neden mahkeme kararları beklenmiyor?
BAŞKAN - Sayın Kadak
9.-
İstanbul Milletvekili Rümeysa
Kadakın, İBB faaliyet raporuna ilişkin
açıklaması
RÜMEYSA KADAK (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün bir dakikalık söz aldım buradan,
İBBnin kendisinin yayınlamış olduğu faaliyet
raporuyla birlikte Sayın İmamoğlunun 40 bin konut sözünü
gerçekleştirmediğinden bahsettim. Hatta şöyle: Bir konutun dahi
kendileri tarafından başlatılıp bitirilmediğinden
bahsettim ve burada sorun oldu. Ben açıkçası eleştirimi Mecliste
bir dakikalık imkân veren sistemle birlikte yaptım ama sabaha kadar
anlatabilirim nelerin yapılmadığını çünkü bunu bir
sorumluluğum olarak görüyorum bir İstanbullu olarak her şeyden
önce çünkü belli ki bir de bilinmiyor. Ben açıkçası İBBnin
resmî belgeleriyle geldim yine. Bugün de Yenikapıda şov yapılan
araçlarla ilgili konuşacağım. Bizim yönetimimizde 1.717 makam
aracı olduğu söylenmişti. Bu yine İBBnin kendi
müdürlükleri tarafından yalanlandı, toplamda 36 makam
aracımız varmış. Fakat 2020 yılında İBB kaç
araç satın aldı biliyor musunuz? 3 bin.
ÖZKAN YALIM (Uşak) AK PARTİ Gençlik
Kolları bile kullanıyor o araçları.
BAŞKAN Sayın Akın
10.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Balıkesirdeki meraların durumuna
ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Tarım ve hayvancılığın
başkenti Balıkesirin meraları tehdit altında. Ayvalık
Karaayıt ve Bulutçeşme mahallelerimizin 130 dönüm, Bandırma
Edincik mahallemizin 100 dönüm, Gönen Hasanbey mahallemizin de 400 dönüm
merası mera komisyonu eliyle şirketlere tahsis ediliyor. Ne için? Maden
atığı için, taş ocağı için, özel
ağaçlandırma adı altında. Sürdürülebilir olmayan
yanlış tarım politikaları, yanlış enerji ve maden
politikaları, yanlış çevre politikalarıyla ülkemize on
dokuz yıldır zarar verdiniz, vermeye de devam ediyorsunuz. Geçimini
tarım ve hayvancılıkla sağlayan
insanlarımızın hayvanları maden posası mı yesin,
ağaç mı yesin, taş ocağının tozunu mu yutsun?
Artık yeter, rant için gözünüzü diktiğiniz meralardan elinizi çekin.
Tarım Bakanını işini yapmaya, Balıkesir
meralarını korumaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
11.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Orman teşkilatının
çalışmalarına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Faydalarını saymakla
bitiremeyeceğimiz ormanlar bir ülkenin akciğerleri ve en önemli
zenginlik kaynağı olarak geleceğimiz açısından çok
önemlidir. Bu bilinçle AK PARTİ hükûmetleri olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Türkiye'nin orman alanı ve ağaç
sayısını çoğaltmak, biyolojik çeşitliliğini
geliştirmek, çevreyi korumak amacıyla çok büyük yatırımlar
yaptık. 2002de 20,8 milyon hektar olan orman
varlığımızı 2,1 milyon hektar artırarak 22,9
milyon hektara çıkardık. 5.400 gelir getirici köy ormanı tesis
ettik. 136 adet şehir ormanı kurduk. Mesire yerlerimizin
sayısını da 1.421 adede çıkardık. 2002de 33 olan
millî park sayısını 45e çıkarıp alan olarak da 9.700
hektara yükselttik. Bu vesileyle, tüm bu başarıda emeği olan
Orman teşkilatımızın bütün
çalışanlarını tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
12.-
Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Sarp Sınır Kapısında bekleyen
tırlara ve köprü ve tünel geçiş cezalarına ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözüm Sayın Ulaştırma Bakanına:
Hopadaki Sarp Sınır Kapımızda iki haftadır
yaklaşık 3.600 adet tırımız bekliyordu. Geçen hafta bu
konuyla ilgili konuşma yaptım ve de AK PARTİ Grup Başkan
Vekillerinin de desteğiyle 2 bin adet Kazakistan dozvolası verildi,
bu ancak dün gelebildi. Ancak, bu sadece geçici bir süre yetecektir.
Bu arada Rus dozvolası yani geçiş belgesi de 459 adet kaldı.
Tırcılarımız en yakın zamanda bu
sıkıntıyı tekrar görecekler. Rus dozvolasını da
ciddi adette talep ediyoruz. Buradan Ulaştırma Bakanını
göreve davet ediyorum.
Aynı şekilde, Osmangazi Köprüsü ve
bağlantı yolları, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve
bağlantı yolları, Kuzey Marmara Yolu ve Avrasya Tünelinden
geçen vatandaşlarımız herhangi bir bildiri gelmeden -bunun
altını özellikle çiziyorum, herhangi bir bildiri gelmeden- geçiş
ücretlerinin 10 katı cezayla karşı karşıya
kaldılar. Bu sebepten dolayı bu cezaların acilen iptal
edilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çelik
13.-
Kastamonu Milletvekili Metin Çelikin,
9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Gününe
ilişkin açıklaması
METİN ÇELİK (Kastamonu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 9 Haziran İnebolu
Şeref ve Kahramanlık Günü. Atatürkün Gözüm Sakaryada,
kulağım İneboluda. sözleriyle tarihî önemini ifade ettiği
gibi, Kurtuluş Savaşımız süresince deniz yoluyla
İneboluya getirilen cephaneler kar kış demeden Kastamonulular
tarafından İnebolu-Kastamonu İstiklal Yolu üzerinden Ankaraya
ulaştırılmıştır. Cepheye bu lojistik hat
üzerinden yapılan sevkiyatı önlemek için Yunan donanmasına ait
iki savaş gemisi tam yüz yıl önce bugün İneboluyu
bombalamış, ancak İnebolu Topçu Birliğinin mücadelesi
sayesinde püskürtülerek defolup gitmişlerdir. İnebolulu
kayıkçılar da savaş boyunca gösterdikleri kahramanlıklardan
dolayı 9 Nisan 1924 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla
beyaz şeritli İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilmişlerdir.
İstiklal Madalyalı tek ilçemiz olan İnebolumuzun 9 Haziran
İnebolu Şeref ve Kahramanlık Gününü kutluyor, başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere istiklal mücadelemizin tüm
kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın İskenderoğlu
14.-
Çanakkale Milletvekili Jülide
İskenderoğlunun, çeltik üreticilerinin fark ödemelerine
ilişkin açıklaması
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale)
Çanakkale Milletvekili Sayın Özgür Ceylan'ın Çanakkalede
üreticilerin büyük çoğunluğunun fark ödemelerini
alamadığı ve bu yöndeki soruları, gerçeği
yansıtmamaktadır. Normal fark ödemesi desteği 31/12/2020
tarihinde, birinci farkı ödemesi 26/02/2021 tarihinde üretici
hesaplarına aktarıldı.
İkinci fark ödemesi ise 5 milyon 565 bin 287
lira; 2.189 üreticimize kimlik numarasının son hanesi 8 ve 6
olanların 4 Haziran 2021 Cuma günü hesaplarına yattı, son hanesi
0, 2 ve 4 olanların ise 11 Haziran günü hesaplarına aktarılacak.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Aktarılacak diyorsun demek ki verilmemiş hâlâ.
JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) Birinci
belgelerini süresi içinde ibraz edemeyen çeltik üreticisinin mağduriyet
yaşamaması için Bakanlığımız bu yıl da süre
uzatımına gitti. Böylece 30 Temmuza kadar belgelerini teslim eden
üreticilerimize de fark ödemesi yapılmakta.
BAŞKAN Sayın Sümer
15.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Adananın Kozan ilçesinin Dikilitaş ve çevre köylerindeki internet
altyapı sıkıntısına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana Kozan Dikilitaş ve çevre köylerde
gençlerimizi mağdur eden internet altyapı
sıkıntısı yaşanmaktadır. Köylerde yaşayan
vatandaşlarımız, telefonlarının çekmemesine artık
razı olduklarını ancak eğitim hayatına devam eden ve
uzaktan öğretim gören gençlerinin mağduriyetlerinin bir an önce
çözülmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Daha önce, EBA sistemine
milyonlarca öğrencinin erişemediği gündeme gelmişti.
Bakanlık yaptığı açıklamalarda sorunu çözmeye
çalıştığını, internet erişimi yüzünden
öğrencilerin mağdur olmayacağını
açıklamıştı. Millî Eğitim
Bakanlığının, her gün yeni buluşla şov yapan
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığının yetkilileri derhâl devreye
girmeli, Kozan Dikilitaş ve çevre köylülerinin internet ve telefon
altyapı sıkıntısı bir an önce çözülmelidir.
BAŞKAN - Sayın Kavuncu
16.-
Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun,
bütün dünyada yayılan İslam düşmanlığına
ilişkin açıklaması
EROL KAVUNCU (Çorum) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Önceki gün Kanada'da Müslüman bir aileden 4
kişi ırkçı ve İslam düşmanı bir cani
tarafından hunharca katledildi. Planlı ve kasıtlı olarak 4
masum insanı aracıyla ezen caninin fanatik bir ırkçı,
azılı bir İslam düşmanı olduğu ve bu cinayetleri
de bu sebeple işlediği belgelendi. Bu korkunç olay, körüklenen
nefretin şiddet ve düşmanlığa dönüştüğünün
açık bir göstergesidir.
Irkçılık, İslam
düşmanlığı, Avrupa başta olmak üzere bütün dünyada bir
hayalet gibi dolaşmakta, metastaz yapan habis kanser hücreleri gibi
hızla yayılmaktadır. Bütün dünyayı tehdit eden bu
hastalıklı, ırkçı saldırıların kabusa
dönüşmemesi, ülkeleri esir almaması için topyekûn mücadele edilmeli,
bu insanlık dışı barbarlıklar biran önce
durdurulmalıdır.
BAŞKAN Sayın Aycan
17.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, yeni fakülte açılmasına ihtiyaç
olmadığına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, üniversite giriş sınavının
yaklaştığı bugünlerde yeni fakülteler açılmaya devam
etmektedir. Fakülte açılmaları ihtiyaç planlamasına göre
olmalıdır. Gerçekten ihtiyaç varsa da altyapısı ve
öğretim üyesi kadrosu tamamlandıktan sonra öğrenci
alınmalıdır. Okulların kontenjanları da insan gücü
ihtiyacına göre belirlenmelidir. Özellikle vakıf üniversitelerinin
fakülte açma başvuruları iyi değerlendirilmelidir. En çok tercih
edildiği için tıp ve hukuk fakültesi açılmak istenmektedir.
Bunun sonucunda da fakülte sayıları çok ciddi bir şekilde
artmıştır. Altyapısı olmayan fakültelere
aşırı kontenjan verilmektedir. Tüm bu girişimler
eğitim kalitesini düşürmektedir. Acil olarak hiçbir fakülteye
ihtiyacımız yoktur. Bu nedenle mezun sayısını
artırmaktan çok kaliteye ve nitelikli mezuna ihtiyacımız
olduğu bilinerek hareket edilmelidir.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
18.-
Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, ehliyetlerine el konulanlara da af getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde Meclise getirilen kanun
teklifleriyle devletin vergi alacaklarına, belediye alacaklarına,
trafik cezalarına ve başka cezalara hem indirim hem de
yapılandırma getirilerek vatandaşlarımızın
pandemi sürecinde yaşadığı ödeme
sıkıntısının giderilmesi
sağlanmıştır.
Kanun tekliflerinin hazırlanmasında
emeği geçen tüm vekillerimize teşekkür ederiz ancak trafik
cezalarında, idari para cezalarına getirilen af ve indirim,
ehliyetlerine el konulan vatandaşlarımıza getirilmemiştir.
Yapmış oldukları bir hatanın neticesinde hayati tehlike
içermeyecek ihlaller yapanlardan ehliyetlerine el konulan binlerce
vatandaşımız ehliyetlerinin iadesinde af veya süre indirimi
beklemektedir. Pandemi döneminde cezaevlerinden dahi binlerce insan denetimli
serbestlikten yararlanırken ehliyetine el konanların beklentilerine
kulak tıkamak bence doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız
19.-
Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, Nişantaşında başörtülü bir
kadının saldırıya uğramasına ilişkin
açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Neşe Nur Akkaya,
Nişantaşında bir parkta Sizi burada istemiyoruz. diyen Eray
Çakının saldırısına uğradı. Meselenin
adını doğru koyalım, Neşe Nur Akkaya yalnızca bir
kadın olduğu için değil başörtülü bir kadın
olduğu için şiddete uğradı. Bu ülkedeki İslamofobiyi
deşifre etmeye çalıştığımız her anda bize
Mağdur edebiyatı yapmayın. diyerek bir yüzleşmeyi
geciktirenler bu suça ortaktır. Kamusal alan tanımı yapıp
başörtülü kadınları neredeyse evi ve sokağı
dışındaki her alandan dışlayanlar, dün
Nişantaşında sarf edilen Sizin gibileri burada istemiyoruz,
gidin Gaziosmanpaşaya. cümlesindeki sınıfsal ayrımı
dayatan cüretin asıl failleridir. Millî iradeyi hiçe sayarak kendini
muktedir kabul edip sözde değil özde ayrım yapanlar, başörtüsü
yasağını kaldıran yasayı Anayasa Mahkemesine
götürenler bu ülkeyi asıl kutuplaştıranlardır.
Sizin bize her fırsatta olağanca
üsttenciliğinizle parmak sallaya sallaya sarf ettiğiniz Hesap
vereceksiniz. cümlesini biz size sarf etmeyeceğiz, o kadar nefret dolu ve
kötücül değiliz. Ancak biz sizden takiye değil samimi bir
yüzleşme ve samimi bir özür bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
20.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, aşı reddi konusuna ilişkin
açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, Covid-19 küresel pandemi süreci
gölgesinde geride bıraktığımız birinci yılda
geliştirilen çeşitli aşılar dünyanın farklı
ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de uygulanmaya başlamıştır.
Bu aşamada ise tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de en önemli sorunlardan
biri aşı reddi konusu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Aşı reddi ise sonuç olarak
aşılamadaki gecikmelere veya önlenebilir salgının sürmesine
sebep olmaktadır. Seçim bölgem Gaziantep başta olmak üzere
vatandaşlarımızın aşılanmasındaki oran
düşüş göstermeye başlamıştır. Ülkemizde ve gazi
şehrimizde yeteri miktarda aşı bulunmaktadır. Bu sebeple,
aşı sırası gelen tüm vatandaşlarımıza,
aşı reddi yapmak yerine, bir hekim vekil olarak, çekinmeden
aşılarını yaptırmalarını tavsiye ediyorum.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Ceylan.
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önce Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Jülide İskenderoğlu
ismimi zikrederek gerçeği ifade etmediğim yönünde bir ithamda
bulundu. Müsaade ederseniz bir dakika yerimden cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Peki, yerinizden bir dakika sadece.
Buyurun.
21.-
Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önce Sayın Jülide İskenderoğlunun söylediği, hububat
desteklerinin hepsinin yattığı yönündeki bilgileri benim
yanlış aktardığım konusuna cevap vermek için söz
aldım.
Ben bu bilgileri bölgedeki tarım ve çiftçilikle
uğraşan yurttaşlarımızdan ve ziraat odası
başkanlarımızdan aldım. Kesinlikle bu konuda bir
çarpıtma söz konusu değildir. Sistemde -bana aktarılan bilgilere
göre- yavaş girilmesi veya girilmesinin engellenmesi söz konusu. Sisteme
girilenlerin evet, ücretleri yatıyor ama herkesin aynı anda bilgileri
sisteme girilmediği için ödemeler yavaş oluyor. Şu anda
Çanakkalede hâlâ birinci ödemesini almayan ziraatla uğraşan
yurttaşlarımız var.
Ben Sayın İskenderoğlunu bu konuyu
araştırmaya ve daha dikkatli davranmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, İYİ Parti Grup Başkan
Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlunda.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
22.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, şehit Öğretmen Şenay Aybüke
Yalçının 4üncü ölüm yıl dönümüne, Hükûmetin asli görevinin
Türkiyenin ekonomik sorunlarını çözmek olduğuna, borçların
yapılandırılmasına ve fakirin fukaranın
doyurulmasından mesul bir iktidar olarak göreve hazır
olduklarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
9 Haziran 2017de, öğretmenliğinin ilk
karne gününde, terör örgütü PKK tarafından henüz 22 yaşında
Batmanda şehit edilen Aybüke Yalçının 4üncü ölüm yıl
dönümünü idrak ediyoruz. Kendisine bir kere daha Allahtan rahmet diliyorum.
Zor şartlara rağmen kutsal öğretmenlik mesleğini yapan tüm
öğretmenlerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine, Sayın
Cumhurbaşkanımız grup toplantısı gerçekleştirdi
ve muhalefet partilerine de yoğun eleştiriler getirdi. Türkiye'nin
ekonomik şartlara bağlı olarak açlıktan muzdarip
olduğunu, ciddi bir geçim sıkıntısıyla karşı
karşıya bulunduğunu ve Hükûmetin asli görevinin de esasen bu
sorunları çözmek olduğunu ifade ediyoruz gittiğimiz her yerde.
Fakat, Cumhurbaşkanı bugünkü konuşmasında yine geçen
haftakine benzer siyasi gaflar yaptı ve bizi kastederek, İYİ
Partiyi kastederek, Genel Başkanımızı da kastederek Sözde
bir siyasi parti Genel Başkanı olarak çıkıp
konuşuyorlar. Neymiş? Millet açmış, bundan bahsediyorlar.
Aç olarak dolaşanları buyurun siz de doyuruverin. ifadesinde
bulundu. Bir Cumhurbaşkanına yakışan beyanlar değil
bunlar. Geçen haftaki konuşmamda da dile getirmiştim yani bu iletişim
uzmanlarını, kendisini brifi eden iletişim uzmanlarını
gözden geçirmesi gerekiyor Sayın Cumhurbaşkanının. Çünkü
Cumhurbaşkanlığı sıradan bir makam değil, Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı
yapıldığı gibi yapılacak, Genel Başkanlık
görevini deruhte eden mantıkla sürdürülecek bir görev alanı
değil.
Şimdi, borçların
yapılandırılmasından bahsetti, doğrudur, borçlar
yapılandırılmıştır. Geçen hafta da grup
toplantısı yaptığında, -bir önceki grup toplantısında-
661 milyar liralık bir kaynak temin edildiğini söylemişlerdi. Bu
661 milyar liranın 652 milyar lirası erteleme ve kredilendirme,
doğrudan doğruya pandemi döneminde esnafa, çiftçiye verilen ya da dar
gelirli vatandaşlara verilen direkt destek 9 milyar lira civarındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Aynı zaman diliminde de 5 müteahhitten 1inin 9
milyarın üzerinde vergisi silinmiş durumdadır. Yani 5
müteahhitten 1ine verilen miktar kadar bu Hükûmet vatandaşa destek vermiştir.
Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz, insanlar aç. İş aramak
için Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine talepte bulunmuyor mu
vatandaşlarımız? Bakın, 2018den beri işsiz
sayısı 3 milyon 315 bin iken bugün 4 milyon 236 bine yükselmiş.
İşsizlik oranı yüzde 10,2den yüzde 13e yükselerek yüzde 30
artmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Genç işsizlik oranı yüzde 19,4ten yüzde 24,7ye
yükselmiş. Kişi başına millî gelir 10.500 dolardan 8.599
dolara düşmüş. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 25i
aşmış. 2018 yılında 50 kilogramlık tip 1 un 72
lirayken bugün 2021 yılında yine 50 kilogram un 157 liraya
yükselmiş.
Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı ve
kabinesi, müteahhitlerin sıkıntılarıyla fevkalade
meşgul. Çok ilginç bir laf, aynı zamanda Cumhurbaşkanı
ikide bir muhalefete de pas atıyor. Nedir yani? Şimdi müteahhitleri
sen doyuracaksın da garibanı muhalefet doyuracaksa bunun
anlaşılabilir bir yanı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Tamamlayacağım.
Ama illa böyle bir iddianın sahibiyse
Cumhurbaşkanı, Türkiyede milletin önüne sandığı
getirir, aç kalan vatandaşımızı doyurma görevini de yeni
iktidar olarak biz yerine getirebiliriz. Tekraren söylüyorum, Sayın
Cumhurbaşkanı ifadelerine dikkat etmeli, siyaseten fayda ve menfaat
sağlamak adına boş boş konuşmamalı. Çünkü,
Sayın Cumhurbaşkanı her konuştuğunda -biliyorsunuz-
dolar 25 kuruş yükseliyor, -şimdi son göstergelere bakmadım- o
her konuştuğunda dolar 25 kuruş yükselirken aynı zamanda bu
ülkenin dış borçları da 112 milyar lira artıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son olarak açıyorum, buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Tekraren ifade ediyorum, bu ülkede müteahhitlere bakmak
Cumhurbaşkanının işi; açı, fakiri fukarayı,
garibi gurebayı doyurmak muhalefetin işiyse, biz iktidara talip
siyasi parti kimliğimizle açı, sefili, fakiri fukarayı doyurmaya
hazırız ama Cumhurbaşkanına da görevini hatırlatmak
vazifemizdir. Getirsin milletin önüne sandığı, çeksin bu
milletin yakasından elini, o 5 müteahhit de yine elini bu milletin
cebinden çıkarsın, biz fakirin fukaranın doyurulmasından
mesul bir iktidar olarak göreve hazırız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbülde.
Buyurun Sayın Bülbül.
23.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçının
4üncü ölüm yıl dönümüne, denizlerdeki müsilaj sorununa ve Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının eğitim
çalışmalarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öğretmen olmanın vatanın her karışındaki
öğrenciyi düşünmek olduğuna inanan, Orada terör var, gitme!
diyenlere Ben gitmezsem kim gidecek? diyerek göreve başlayan ve
şehadetinden kısa bir süre önce de kamuoyuna yansıyan bir
videoda Beni öldürende yoktur din, iman. diye bir türkü söylediğine
şahit olduğumuz ve sonrasında da dinsiz, imansız, hain
terör örgütü PKK üyeleri tarafından şehit edilmiş olan Aybüke
Yalçın kardeşimizin vefatının 4üncü yılında
kendisini saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; deniz salyası denilen müsilaj, deniz ekosisteminin
uğradığı tahribatın sonucudur çünkü ekosistemler kendi
döngüsü içerisinde kendini temizleyen, kendini üreten ve koruyan organik ve
fiziksel bir bütünü oluştururlar. Marmara Denizinde karşı
karşıya kalınan deniz salyası dünden bugüne oluşan bir
durum değildir. Birikimli şekilde artan, denize bırakılan
atıkların ekosistem tarafından tolere edilemez düzeye
geldiğinin bir işaretidir. Evsel ve endüstriyel atıklarla denizin
ve denize ulaşan akarsuların kirletilmesi, kıyıların
doldurulması ve betonla çevrilmesi Marmara Denizinin ekosisteminde
dönüşüme ve müsilaj oluşumuna yol açmaktadır. Küresel
ısınma ve deniz suyu sıcaklığındaki
artış ile kirlilik bu canlıların doğal dengenin
dışında çoğalmasına yol açmaktadır. Bu sorunun
araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi için
Milliyetçi Hareket Partisi olarak dün Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına araştırma önergemizi vermiş
bulunmaktayız. Sorunun çözümü noktasında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımızın atmış olduğu
adımlar çok önemlidir. Açıklanan 22 maddelik eylem planı
çerçevesinde, Marmara Denizinde dün itibarıyla çalışmalar
başlamıştır. Belirlenen eylem planı çerçevesinde,
bilim insanlarının yönlendirmesi sonucu atılacak
adımların bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Marmara Hepimizin sloganıyla başlatılan
çalışmaları desteklediğimizi buradan bir defa daha dile
getiriyoruz.
Sayın Başkan, gelişen ve
değişen dünya düzenine ayak uydurmak ve bu yönde adımlar atmak
oldukça önemli ve gereklidir. Özellikle, evlatlarımızın,
nesillerimizin bu zorlu zaman diliminde ne kadar sıkıntı
içerisinde olduklarını hepimiz görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Okulların
kapalı olduğu dönemde arkadaşlarından ve
öğretmenlerinden ayrı kalan evlatlarımız, derslerinden
artakalan zamanlarda bilgisayar, tablet ve telefon karşısında
oldukça fazla zaman geçirmekte ve bunların oluşturmuş
olduğu zararlar kamuoyunca, hepimiz tarafından bilinmektedir.
Dünden bugüne Türk milletinin ve Türk
gençliğinin yetişmesi için uğraş veren Ülkü Ocakları,
yapay zekâyla ilgili bazı çalışmalar ortaya koymuş, ülke
kamuoyunda bu çalışmalar büyük ses getirmiştir. Liselere girecek
olan evlatlarımız için çevrimiçi olarak deneme sınavları
düzenlemiş ve bu sınavlara rekor düzeyde katılım sağlanmıştır.
Çocuklara okuma alışkanlığını kazandırmak
için Türk tarihindeki büyüklerimizi, bilim adamlarını anlatan
kitaplar hazırlanmış ve ülke genelinde bunlar
dağıtılmıştır. Çocuklara yönelik olarak
basılan, hazırlanan bu kitaplar ailelerimiz ve evlatlarımız
tarafından büyük ilgiyle karşılanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, son olarak ODAK2023 adında
bir eğitim programını Türk gençliğinin hizmetine
sunmuştur. ODAK2023 programının hazırlanmasında ve
geliştirilmesinde farklı meslek ve uzmanlık
gruplarının desteğinden faydalanılmış, program
içeriği ise hassas süreç ve yöntemlerin yürütülmesiyle pedagojik
gelişimi destekleyici ve millî, manevi değerleri haiz bir muhtevaya
kavuşturulmuştur. ODAK2023 yazılımı
kullanıcılara bir teknik öğretmemekte,
kullanıcıların motor becerilerini geliştirmektedir. Bu
nedenle yazılımla elde edilen beceriler zamanla kaybolmamakta,
kalıcı olmaktadır. ODAK2023, kullanıcının mevcut
seviyesine odaklanarak onun dikkat ve odaklanma becerisini artıran, okuma
bozukluğunu gideren
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
bir program
olarak inanıyoruz ki gençliğimize büyük yarar
sağlayacaktır. Gençliğimizin millî manevi değerlerimiz
çerçevesinde topluma faydalı, sorumlu fertler olarak yetişmesini
temin etmenin yanında dijitalleşen dünyada Türk gençliğinin öncü
ve belirleyici bir role sahip olması için çaba sarf eden Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfına, yöneticilerine ve bu
programlarda emeği geçenlere buradan tekrar tebrik ve
teşekkürlerimizi dile getiriyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyoruz.
BAŞKAN Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan
Oluçta.
Buyurun Sayın Oluç.
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, İklim Değişikliği Politika ve
Araştırma Derneği raporuna, Mardinde yetkililerin
karıştığı suçlara, medya alanında çok büyük bir
kirlenme ve çürüme yaşandığına ve HDPye kapatma
davasının 7 Haziran 2015 seçimleriyle aynı günde
açılması nedeniyle bir siyasi intikam davası olduğuna
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, önce Meclisi ve buradaki
çalışmaları ilgilendiren bir konuda hatırlatma yapmak
istiyorum. Bu termik santrallerin bacaları konusunda,
hatırlarsanız, burada kanun teklifinin içinde bir madde vardı,
biz o zaman muhalefet olarak iktidara Bu madde böyle çıkmamalı.
demiştik filtre meselesinde. İnat etmişlerdi, sonra
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğandan o madde geri döndü
hatırlarsanız. Aradan bunca zaman geçti, geçenlerde İklim
Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği bir
rapor yayınladı. Bu, özelleştirilmiş ve devletin elinde
olan toplam 13 termik santrali içeren bir rapordu ve bu Dernek raporunda dedi
ki: Sürelerini doldurdukları günden bugüne yaklaşık bir buçuk
yıl geçti ve bu tesisler havayı, suyu, toprağı kirletmeye
devam ediyor. Yani burada bizim tartıştığımız,
daha sonra değişiklik yapılan kanun teklifi sonucunda
aslında bu santrallerin kapatılması ya da yatırım
yapmaları gerekiyordu bacalarına filtre konusunda fakat hiçbirini
yapmadan çalışmalarına devam ediyorlar. Bu rapor bunu ortaya
koydu, vahim bir durum gerçekten. Bu geçici faaliyet belgeleriyle bunu sürdürüyorlar
ve bu geçici faaliyet belgeleri, bu tesislerin çevre mevzuatını
baypas yapmalarına, usulsüz çalışmalarına, çevreyi
kirletmelerine rağmen çalışmalarının önünü açan bir
mekanizma hâline gelmiş vaziyette. Birer yıllık geçici faaliyet
belgeleri alıyorlar ve çalışmalarını bir biçimde
sürdürüyorlar.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
denetim yapmıyor, üstüne düşenleri gerçekleştirmiyor. Geçen gün
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da sormuş bu
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma
Derneği, demiş ki: Bu bacalardaki emisyon ölçüm
sonuçlarını on-line olarak paylaşın bari. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığından Ticari sır,
paylaşamayız. diye cevap gelmiş. Yani emisyon verisi nasıl
bir ticari sır oluyor, o da belli değil. Belli ki Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, üstüne düşeni
yapmadığı gibi, çevrenin kirlenmesine, tahrip edilmesine,
doğa ve canlı yaşamının tahrip edilmesine çanak tutan
bir faaliyet içinde. Üstelik de Meclisin aldığı kararlara
rağmen bu oluyor. Bir kez daha vurgulayarak Mecliste grubu bulunan partilere
bunu hatırlatmak istiyorum.
Değinmek istediğim ikinci konu Mardinle
ilgili. Zaman zaman Mardinle ilgili biz çeşitli konular konuşuyoruz
ve bir kez daha söylemek istiyoruz. Mardin, neredeyse her ay, yetkililerin
karıştığı suçlarla anılan bir şehir hâline
geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
Mardin Büyükşehir Belediyesi gasbedilmişti kayyum atanarak ve
başta o zamanın kayyumu Vali Mustafa Yamanın koruma polisi
dâhil, göreve getirdiği bütün şube müdürleri; rüşvet, irtikâp,
kamu malına çökme gibi onlarca suçla yargılanmaya
başladılar. Ne oldu? O Vali, aynı zamanda kayyum olan Mustafa
Yaman, alelacele merkeze çekildi, yargılanmasın diye soruşturma
izni verilmedi ve hâlâ o kayyum hakkında İçişleri
Bakanlığı soruşturma izni vermemiş vaziyette ama
Mardindeki olaylar kayyumla da bitmiyor. Mardin halkının iradesini
gasbedenler, Mardinin varlıklarını, halkın
parasını yağmalamaya devam ediyor. Devlet bürokrasisinde müthiş
bir çürüme ortaya çıktı. Hudut komutanı kaçakçılıktan,
narkotik şube müdürü uyuşturucu ticaretinden tutuklandı.
Geçtiğimiz ağustos ayında Nusaybin Hudut Komutanı ve
bazı askerî personel çete kurup insan ve mal
kaçakçılığı yaptığı için tutuklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Geçtiğimiz
haftalarda Mardin Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Amiri,
-operasyonlarda ele geçirilen- uyuşturucu ticaretinden gözaltına
alındı ve kırk dört gün tutuklu kaldıktan sonra adli
kontrolle serbest bırakıldı. Yani Mardinde acayip şeyler
oluyor ve bu iş kayyum atamasıyla, Vali Mustafa Yamanla
başladı ve şimdi sürüyor, bugüne kadar da sürdü. Bir kez daha
hatırlatmak istiyoruz, o, zamanında kayyum olan Mustafa Yaman, Vali
Mustafa Yaman hakkında İçişleri Bakanlığı hâlâ
soruşturma izni vermedi. Yolsuzluk, hırsızlık, usulsüz
harcama, her türlü konu yargıda ve çeşitli şube müdürleri
yargılanıyor ama bu işin başında olan kişi
hakkında soruşturma izni hâlâ verilmedi; bunu da bir kez daha
hatırlatıyoruz, İçişleri Bakanlığının
atadığı bir kişiydi çünkü o kayyum Mustafa Yaman.
Şimdi, bir konuya daha değinmek istiyorum
sayın vekiller.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Dün de konuştuk, daha önceki günlerde de
değinmiştik; medya alanında da çok büyük bir kirlenme ve çürüme
yaşanıyor. Medya sahipliği izleme raporları var,
çeşitli kuruluşlar zaman zaman bunları hazırlıyorlar;
sınır tanımayan gazeteciler örgütü de hazırlıyor,
başka kuruluşlar da hazırlıyorlar. Türkiyedeki
basın-yayın organlarının çoğunun medya haricinde
faaliyet gösteren ticari şirketler bünyesinde olduğu bu raporlarda
vurgulanıyor ve Türkiyede özellikle son on yılda medya alanında
yaşanan el değiştirmelerin bu açıdan son derece belirli
olduğu gösteriliyor. Yani, Doğuş, Demirören, Ciner, Albayrak,
Turkuvaz Medya gibi şirketlerin neredeyse tamamı medya
dışında, bakın, hangi alanlarda faaliyet sürdürüyor: İnşaat,
enerji, maden, turizm, telekomünikasyon, bankacılık ve finans.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Oluç, mikrofonunuzu son kez
açıyorum.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Yani, kirli
ilişkileri konuşurken, medyanın aslında iktidarın
politikalarını nasıl aklayan ve pembe tablolar çizen bir organ
hâline geldiğini söylerken arka plandaki bu ilişkileri mutlaka göz
önünde bulundurmak gerekiyor; kirli ilişkiler esas itibarıyla
işte buradan besleniyor.
Son bir cümle söyleyeceğim: Dün burada
Sayın Bülent Turanla da bir tartışma yapmıştık
ama neyse ki bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan grup toplantısında yaptığı konuşmada
beni doğruladı, haklı çıkardı; kendisine de buradan
teşekkür ediyorum. 7 Haziran 2015 seçimleri asla
unutulmamalıdır. dedi bugün, 7 Haziran 2015 seçimleri. Ben de dün
diyordum ki: Zaten 7 Haziran 2021de kapatma davası açan Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı aslında 7 Haziran 2015
seçimlerinin gününü seçmiştir ve siyasi intikam davasıdır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
efendim.
BAŞKAN Peki, bitirelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Aslında 7
Haziran 2021de kapatma davası açılarak 7 Haziran 2015 seçimleri
hatırlatılmak isteniyor ve bu bir siyasi intikam
davasıdır. demiştim dün burada, Sayın Turan Öyle
değil, tesadüf oldu. demişti; neyse, dediğim gibi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanı beni doğruladı,
teşekkür ediyoruz. 7 Haziran 2015 seçimi belli ki Adalet ve Kalkınma
Partisinde hiç unutulmamış. Bunu bir kez daha yapacağız,
size hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir daha dinleyin
Sayın Başkan, öyle demedi ya.
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Altayda.
Buyurun Sayın Altay.
25.-
İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, denizlerdeki müsilaj sorununa, Meclisin devletteki ve
siyasetteki ahlaki çürümüşlüğe de el atması gerektiğine,
Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu Teklifini
30/7/2019 tarihinde Meclise sunduklarına ancak komisyona
indirilmediğine ve milleti doyurmak için sandığın gelmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan, zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, ülkenin gündemi yoğun, milletin derdi çok -gerçi Sayın
Cumhurbaşkanına göre millet dertsiz- ama önce şunu
söyleyeceğim: Türkiye Büyük Millet Meclisinin ülkede yaşanan her
soruna el atması Türkiye Büyük Millet Meclisinin varlık sebebidir. Bu
yönüyle, yarın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bütün siyasi partilerin
mutabakatıyla, Marmara Denizinde yaşanan ekolojik kirliliğe,
müsilaj ya da salya diye adlandırılan çevre felaketine el
atmasını çok olumlu karşılıyoruz ancak -dündü
sanıyorum- havuz medyasında bir KJ geçti AK PARTİ Marmara
Deniziyle ilgili araştırma önergesi verdi. diye, güzel. Ancak
Sayın Başkan, Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Akın, Tekirdağ Milletvekilimiz Sayın Candan Yüceer,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali Şeker, Niğde
Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer arkadaşlarımız ilk
imza sahibi olarak ve çok sayıda Cumhuriyet Halk Partili milletvekili de
bu konularla ilgili ayrı ayrı araştırma önergesi verdi.
Biz, havuz medyasının Cumhuriyet Halk Partisinin
yaptığı olumlu işleri perdelemesinden -artık
alıştık- şikâyetçi değiliz ama bu vesileyle önce
şunu bir söylemek istiyorum: Meclisin Marmara Denizindeki ekolojik
çürümüşlüğe el atmasını çok olumlu bulurken aynı
Meclisin devletin ve siyasetin ahlaki çürümüşlüğüne el
atmasının zamanının da çoktan gelip geçtiği
kanaatindeyiz.
Devlet çürüdü, siyaset çürüdü. diyoruz, iktidardan
bu konuda, işte Siz suç örgütlerinin laflarıyla yürüyorsunuz.
eleştirileri geliyor. Bugün de Sayın Cumhurbaşkanı benzer
bir şey söyledi. Şimdi, o zaman, söylemek gerekir ki Sayın
Cumhurbaşkanına... Kendi partisinin Genel Başkanına,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin Grup
Başkan Vekillerine, genel merkez yöneticilerine, il ve ilçe
başkanlarına mal bildiriminde bulunma zorunluluğu getirilmesine
sıcak bakmayan Erdoğan, o zaman şöyle söylemişti: Böyle
giderse, böyle yaparsanız görev alacak il ve ilçe başkanı
bulamazsınız. Bu, devlette ve siyasetteki ahlaki
çürümüşlüğün bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan
tarafından tayin ve tespitidir.
Şimdi, biz Sayın Genel
Başkanımızın ilk imza sahibi olduğu Siyasi
Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu Teklifimizi 30/7/2019
tarihinde gerekçesiyle birlikte yüce Meclise sunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben, şimdi,
AK PARTİye soruyorum: Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi
Etik Kanunu Teklifini komisyona dahi indirmemenizin sebebi, bu kanun
çıkarsa AK PARTİde görev alacak il, ilçe başkanı ve
yönetici bulunamayacak olması mıdır? Yani bu, zımnen, AK
PARTİde çok sayıda siyasetçinin siyasi etik ve ahlak
kurallarını ihlal ettiğinin beyanıdır; ben böyle
yorumladım. Bunun aksi varsa Sayın Turan biraz sonra söylesin ama
benim okuduğum, Tayyip Erdoğanın ağzından çıkan
bire bir cümlelerdir.
Sayın Başkan, devletin
anahtarını elinde tutan kişilerin, kendilerinin Hazreti Ömerin
adaletini tatbik ettiğini iddia eden kişilerin bugün şöyle bir
laf etmesini de çok garipsedim, Sayın
Cumhurbaşkanımızın tam cümlesi şöyle: Neymiş,
millet açmış; bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları
buyurun, siz doyuruverin. Güler misin, ağlar mısın!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben Denizli
Milletvekilimizden özür diliyorum, ben bu kürsüde konuşurken Milletin
karnı aç, millet sadece kuru ekmeği zor buluyor. dediğimde,
arkadaşımız Kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller."
demişti. Şimdi, beyefendi de devletin başındaki zat
Neymiş, millet açmış. derken bu iddiayı yok sayıyor.
Sayın Erdoğana, şurada, Meclisin arkasında bir
Ayrancı Pazarı var, akşam dörtte oraya gitmesini tavsiye ederim,
saat dörtten sonra pazardan atıkları toplayan Ankaralıları
orada görmesini tavsiye ederim; açlıktan intihar eden insanların
feryadına kulak vermesini tavsiye ederim. Komedi gibi ya, Siz
doyurun." diyor. Getir sandığı, yapalım seçimi; millet
aç mı, değil mi görelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Getir
sandığı, alalım devleti, bakalım ülkede nasıl
herkesin karnı tok, sırtı pek oluyor, görelim.
Getir sandığı, millet huzur bulsun,
millet refaha kavuşsun, millet mutlu olsun.
Getir sandığı, devletimizin şan
ve şerefini yüceltelim; Türkiyeyi dünya milletler ailesi içinde
başı dik, onurlu, saygın, sözüne itibar edilen, başka
devlet başkanlarından azar yemeyen bir ülkeye çevirelim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turanda.
Buyurun Sayın Turan.
26.-
Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, askerî aracın kaza yapması sonucu şehit olan
Jandarma Astsubay Egemen Öztürke ve hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine, şehit Öğretmen Şenay Aybüke
Yalçının 4üncü ölüm yıl dönümüne, Nişantaşında
başörtülü bir kadının saldırıya uğramasına
ve feminist iddiasında olan kadın derneklerinin bu duruma seslerinin
çıkmamasını da ilkesizlik örneği olarak gördüğüne ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün Karsın Kağızman ilçesinde
keşfe giden askerî aracın kaza yapması sonucu ne yazık ki
Jandarma Astsubay Egemen Öztürk şehit oldu, 3 vatandaşımız
da hayatını kaybetti, 1 uzman çavuşumuz da maalesef
yaralandı. Şehidimize, vefat eden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyoruz; ailelerine, milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, şehadetiyle âdeta simgeleşen Şenay
Aybüke Yalçın Öğretmenimizin şehadetinin 4üncü yılı.
Aybüke Öğretmen Batmanda henüz sekiz aylık öğretmen iken terör
örgütü PKK tarafından alçakça şehit edildi. Aybüke Öğretmen
şehit edildiğinde henüz 22 yaşındaydı. Bizler Aybüke
Öğretmenimizi Öğretmen oldum ben. paylaşımındaki
mutluluğuyla, Bayrağımın dalgalandığı her
yer benim vatanımdır. demesindeki duruşuyla ve
öğrencilerine olan sevgisiyle hep hatırlayacağız. Aybüke
Öğretmenimizi ve tüm şehit öğretmenlerimizi rahmetle, minnetle
yâd ediyoruz. Devletimize katil deme hadsizliğine düşenlerin
gençlerimizi, öğretmenlerimizi, insanlarımızı şehit
eden hain terör örgütüne katil diyememelerini ve yol
arkadaşlarının ses çıkarmamalarını da
milletimizin vicdanına bırakıyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün İstanbul Nişantaşında vicdansız
bir şahsın akademisyen Neşe Nur Akkayaya giyim tarzıyla
ilgili sözlü tacizde bulunması ve ardından da fiilî müdahaleyle
darbettiği gündeme düştü. Bizim en büyük gücümüz ülkemizin
birliği ve beraberliği; dil, din, ırk, kılık
kıyafet, yaşam şekli ayrım yapmaksızın tüm
kadınlarımız, tüm vatandaşlarımız
başımızın tacı olmalıdır, beraber bir olmak
durumundayız. Böyle müptezellerin, faşist zihniyetlerin huzurumuzu
bozmasına, insanımıza ve değerlerimize
saldırmasına izin vermemeliyiz. Yine, bu şahsın
kardeşimize Burada sizin gibileri istemiyoruz, gidin başka yerlere;
Gaziosmanpaşaya gidin. dediğini gördük, duyduk. Bunun
anlamını biliyoruz, Nişantaşından Bayrampaşaya
gidin, Gaziosmanpaşaya gidin.in ne demek olduğunu tüm Meclisimizin
takdirine sunuyorum ancak bilinmelidir ki Nişantaşı kimin,
Gaziosmanpaşa kimin? Kızılay da, Altındağ da,
Diyarbakır Bismil de, Trabzon Sürmene de, Çanakkale Gelibolu da
hepimizindir, 84 milyonundur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Rize?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Farklı siyasi
partide yer aldıkları için Onlarla selamı sabahı kesin,
sofralarına oturmayın. diyen siyasilerin bugün bir daha aynaya
bakmasını, bu dilin milletimizin faydasına
olmadığının hatırlatmasını tüm Meclisin
takdirine sunuyorum.
Sayın Başkan, bu arada, anlı
şanlı kadın derneklerinin, mor halkalarıyla meşhur
kadın derneklerinin, feminist iddiasında olan derneklerin seslerinin
çıkmamasını da tam bir ilkesizlik örneği olarak görüyorum.
Karaktersizlik örneği diyeceğim ancak bu, karaktersizlik değil,
bunların tam karakteri oldu artık. Kadın dediklerinde kendi
kadın kriterleri, insan hakları dediklerinde kendi tarzı gibi
yaşayan, düşünen insanların hakları gibi
algılamalarını tüm kamuoyumuzun takdirine sunuyorum Sayın
Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Altay, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadım
Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok kısa bir
açıklama yapacağım Sayın Genel
Başkanımızın söylediği bir sözü
çarpıttığı için Sayın Turan.
BAŞKAN Yerinizden 60a göre bir dakika,
buyurun.
27.-
İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Genel
Başkanımızın söylediği çok açıktır,
özellikle de söz siyaset müessesesinedir. Siyaset müessesesini ve devleti
yönetenlerin hırsızlarla, arsızlarla, mafyayla ilişkiyi,
selamı sabahı kesmesini tavsiye ve telkinde bulunmuştur.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Genel
Başkanı bir daha dinlesin Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun,
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve arkadaşları
tarafından, İstanbulun Beykoz ilçesinde son zamanlarda yaşanan
başta imar ve mülkiyet sorunları olmak üzere işsizlik ve madde
bağımlılığı gibi bütün sorunların
araştırılması amacıyla 27/5/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/6/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
20 milletvekili tarafından İstanbulun Beykoz ilçesinde son
zamanlarda yaşanan, başta imar ve mülkiyet sorunları olmak
üzere, işsizlik ve madde bağımlılığı gibi
bütün sorunların araştırılması amacıyla 27/5/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 9/6/2021 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - İYİ Parti grup önerisinin
gerekçesini açıklamak üzere söz talep eden İstanbul Milletvekili
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbulun Beykoz ilçesindeki başta mülkiyet ve
imar sorunları olmak üzere işsizlik ve madde bağımlılığı
gibi bütün sorunların yerinde araştırılarak çözüm
yollarının tespit edilmesi, uygulanacak stratejilerin
belirlenebilmesi için verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz
aldım. Selamlarımı sunarım.
İstanbulun Anadolu yakasında Karadeniz
ile Boğazın kesiştiği en güzel yerinde bulunan ve en eski
ilçelerden biri olan Beykoz, aynı zamanda Çatalca, Silivri, Şile ve
Arnavutköyden sonra en geniş alana sahip olan ilçedir.
Çoğunluğu yakın zamana kadar köy statüsünde olan toplam 45
mahalleden oluşan Beykoz, İstanbulun 39 ilçesi arasında 246 bin
kişiyle 32nci sırada nüfusu artmayan küçük ilçelerinden biri olup
göç almayan, artık göç veren bir ilçedir. Nüfusun durağan hâle
gelmesinin sebebi, 20 ila 44 yaş arası gençler arasında
evlenmelerin son zamanlarda çok azalmasıdır. Yakın geçmişte
değil İstanbulun, Türkiyenin en önemli sanayi
kuruluşlarından olan Paşabahçe Şişecam Fabrikası,
Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, Paşabahçe Rakı ve İspirto
Fabrikasının bulunduğu ilçede balıkçılık,
tarım ve hayvancılıkla birlikte işsizlik sorunu yoktu. Bir
sanayi ve işçi ilçesi olan Beykoz, fabrikaların kapanmasıyla
emekli ve işsizlerin çoğunlukta olduğu bir yer olunca sorunlar
hızla artmıştır.
Uzun yıllardır çözülemeyen mülkiyet ve
imar sorunları sebebiyle bir tarafta çoğunluğu ekonomik ömrünü
tüketmiş konutlarda yaşayan halkın deprem korkusu, diğer
tarafta işsizlik yüzünden artan boşanmalar, çatırdayan aile
kurumu, evlenemeyen genç nüfus ve baş gösteren madde
bağımlılığı geleceğe umutla bakmaya engel
olmaktadır. Hukuken ve vicdanen sorunlu olan orman ve yeşil alanlara
yapılan lüks konutlar ile sahil bandındaki köşk ve villalarda
oturan varlıklı ailelerin yanı sıra, yüzde 80e
yaklaşan ve Anadolunun muhtelif yerlerinden çalışmak için
Beykoz'a çok önceleri gelip yerleşenlerin çocukları ve torunları
bugünlerde çok zor durumdadır. Memleketlerine ya da farklı
şehirlere göç etme imkânlarının olmadığı da
düşünülecek olursa Beykozdaki sorunların önemi daha iyi
anlaşılır. Mülkiyet ve imar sorunlarının çözümü
amacıyla çıkarıldığı söylenen birçok kanuna
rağmen Beykozlular istenen rayiç bedeller altında ezilirken
yandaş denilen birileri ormanları ve içme suyu havzalarını
tel örgülerle çevirerek talan etmeye devam ediyor. Oralarda manzaralı
evler yapanlara ses çıkarmayanlar, kendi evini depreme dayanıklı
hâle getirmeye çalışanlara hiçbir kolaylık göstermemektedir.
Değerli milletvekilleri, Beykozun mülkiyet ve
imar sorunları hakkaniyet içerisinde ve kalıcı olarak acilen
çözüme kavuşturulmalıdır. Bunun için ilçedeki siyasi parti
temsilcileri, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çare
aranmalıdır. Ormanlar ve su havzalarının talan edilmesine
göz yumulmamalıdır. Bu, büyük bir gaflettir, suçtur ve
ayıptır. Bu talana son verilmelidir, yapanlardan ve
yaptıranlardan hesap sorulmalıdır. Beykoz, bir sanayi ilçesi
olma özelliğinden uzaklaşmıştır. Doğa ve su
sporları, organik tarım, hayvancılık ve özellikle de kümes
hayvancılığı, bahçe ziraatı ve çiçekçilik
konularında Beykozlulara destek verilmelidir. Beykozlu
balıkçılara imkân sağlamak için Boğazın Karadenize
kadar olan bölümünde gırgır balık avcılığına
da izin verilmemelidir.
Üniversitelerin çoğalması için
öğrencilere cazip gelecek yurtlar ve sosyal alanlar
açılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Bitmek
üzere.
Beykoz 1908 Spor Kulübü, ülkemizin en eski
kulüplerinden biridir, elinden alınan binası geri verilmelidir,
başka imkânlar da sağlanmalıdır. Tarihî Beykoz
Çayırının ismini millet bahçesi yapma bahanesiyle
yandaşlara peşkeş çekme hazırlığından
vazgeçilmelidir. Beykozluların doğup büyüdükleri,
yaşadıkları ve çok sevdikleri kendi ilçelerinde, huzur ve güven
içerisinde mutlu olacakları şartların yeniden tesis edilmesi
onların en tabii hakları olduğu düşüncesindeyiz.
Beykozdaki sorunların ve çözüm
yollarının yerinde incelenerek belirlenebilmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisinde araştırma komisyonu kurulmasının
uygun olacağı kanaatindeyiz. Siyasi parti ayrımı olmadan,
bütün milletvekillerinden önergemize destek vermelerini bekliyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Hemen, peşinen şunu söyleyeyim: Beykozun
sorunlarının araştırılmasıyla ilgili
İYİ Partinin verdiği önergeyi destekliyoruz. Beykozda
yaşanan sorunlar nedir, bunları başlıklar şeklinde
sayarsak; imar sorunu var, işsizlik sorunu var, uyuşturucuyla
mücadeleyle ilgili
Hakikaten uyuşturucu kullanımı çocuk
yaşlara kadar inmiş durumda, artık her tarafta
kullanılıyor. Biraz önce Gaziantep Milletvekilimizin
değindiği gibi uyuşturucu -Gaziantepin sorunlarını
anlatırken uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili- Gaziantepin de esas
sorunu olmuş, aynı şekilde Beykozun da sorunu. Yani bu
şunu gösteriyor: AK PARTİ döneminde uyuşturucu had safhada
arttı; Türkiye'deki tüm illere, ilçelere, köylere, sınırlara
kadar indi. Hakikaten, AK PARTİ, artık, uyuşturucuyla eşit
hâle geldi yani bunu açık ve net söylemek lazım.
Pandemi nedeniyle Beykozlu esnaf ve halk zor durumda.
Mülkiyet sorunu var. Mülkiyet sorunu derken, Cumhuriyet Halk Partisi
İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebiyi anmadan
geçmeyeceğim. Beykoz demek aslında 2/B yasasıyla ilgili Akif
Hamzaçebi demek. O dönem, 2/B yasasının hazırlanmasında, uygulanmasında
ve -kendisi esasen bu konunun uzmanı- bu sorunun çözülmesi
AK PARTİ
de sağ olsun, Akif Hamzaçebiyi nispeten dinledi ki bu sorun kısmen
çözülebildi ama bedel konusunda dinlemedi Akif Hamzaçebiyi, bunu burada söylemeden
geçemeyeceğim. 2/B yasasıyla ilgili, biraz önce değerli
vekilimizin bahsettiği emsal mülkiyet sorunuyla ilgili olarak, bakın,
Sarıyer, Beykozun tam karşısında, Sarıyerin 2/Byle
ilgili söylediği metrekare birim fiyatı Beykozdaki metrekare fiyatının
çok altında. Belki Sayın Demir Bey konuşacak ama
Yani
düşünebiliyor musunuz, tam karşı karşıya olan 2 tane
belediye, 2si de denizi görüyor, 2sinin de konumu aynı ama Sarıyer
Belediyesinin biçtiği değer, rayiç fiyatları düşük ama
Beykozun çok yüksek.
Şimdi, Beykozun baş belası nedir?
2960 sayılı Kanundaki öngörüm bölgesi sorunu. Bu öngörüm bölgesi
sorunu çok eskide olduğu için bunun sınır
değişikliklerinin yeni koşullara göre revize edilmesi gerekiyor.
Neden? Zaten zengin olan, yalı sahibi olan, orada köşk sahibi
olanların hiçbir sıkıntısı yok; orada mağdur
olanlar oradaki orta gelirli vatandaş, oradaki fakir fukara; zaten
yalıda, vesairede oturanın bir sıkıntısı yok.
Yani 39 tane ilçe var, hakikaten hepsi apayrı bir güzellik ama ayrı
bir güzelliği var Beykozun. Bakın, İstanbul Büyükşehir
Belediyesini yirmi beş yıl AK PARTİ yönetti, yirmi
yıldır da iktidardadırlar, Beykoz ileriye gidemedi, 39 ilçe
içerisinde en geri kalan ilçemiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, son sözlerim
şu: Beykozun bu imar sorununun, mülkiyet sorununun, otopark sorununun,
işsizlik sorununun, tüm bu sorunlarının hepsi bir parti
sorunundan ziyade bir ülke sorunu. Tüm siyasi partilerden istirhamımız
şu: Beykozdaki bu imar adaletsizliğine son vermek için, Beykozlu
kardeşlerimizin rahat nefes alması için herkes bu taşın
altına elini sokmalı; Beykozun imar sorununu, mülkiyet sorununu,
otopark sorununu, işsizlik sorununu, istihdam sorununu ve
uyuşturucuyla mücadele sorununu bir an önce bitirmemiz lazım. Bununla
ilgili, 1908 yılında kurulan Beykozsporun mağduriyetiyle ilgili
Meclise araştırma önergesi verdik, maalesef gereği yerine
getirilmedi. Beykoz ilçesinde ağız, diş sağlığı
hastanesinin kurulması gerekiyor, buna ihtiyaç var, bununla ilgili önerge
verdik, iktidar bunu da yapmadı. Beykozun mağdur edilmesinin en
büyük sebebi AK PARTİ iktidarıdır.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Hüda
Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İYİ Partinin Beykozla ilgili verdiği
önerge hakkında konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin her bir
köşesine sirayet eden çok önemli sorunlarımızdan bir tanesi
uyuşturucu sorunu. 500 tane daha uyuşturucuyla mücadele dernekleri
kurulsa, STKler, kurumlar kurulsa, maalesef ki, bir gerçek ki bunun önü
alınamaz. Neden? Çünkü pudra şekeri niyetine bunu organize eden ve
bunun poşetler içerisinde Venezuelalara kadar gidilip gelinen ziyaretlerle
uluslararası bir numara ticaretini yapan iktidarın içerisinde bulunan
suç örgütleridir. Dolayısıyla aynı durum Beykozda da
yaşanmaktadır; özellikle de bonzai polisin bilgisi dâhilinde leblebi
gibi gençlerimize, çocuklarımıza satılmaktadır
arkadaşlar ve bunlar polisten habersiz değildir, iktidar
yetkililerinin bilgisi dâhilinde gerçekleşen olaylardır.
Diğer bir nokta: Beykozun rahmetli olan, vefat
eden bir önceki belediye başkanı Yücel Çelikbilek, biliyorsunuz
Cumhurbaşkanının ta belediyeden, derin ekibinden olan
kişilerden birisiydi; aynı zamanda Okçular Vakfının da
yöneticilerinden Bilal Erdoğanla da hukuku olan bir insan idi. Beykozda
Soğuksu Mahallesinde -gecekondu mahallesidir orası-
çatılarını yükseltmek dâhil olmak üzere çivi çakamayan gecekondu
halkı, cezaya boğulan halk böyle bir belediyeyle yönetilirken aynı
belediyenin Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek gecekondu mahallesinin
ortasına 10 katlı lüks bir bina yapmıştır, imara
açık olmayan bir mahallededir. Ve burayı yapan kimdir? Belediyeyle
rant peşkeşi, karşılıklı dirsek teması içinde
olan Mesa Evlerini yapan firmadır ve bizzat kendi vinçleriyle, araçlarıyla
belediye başkanına burayı yapmıştır. Gözlerinin
önünde bu olay gerçekleşirken gecekondu sahipleri bir çivi çakıp
çatılarını yükseltmek isterken cezaya
boğulmuşlardır.
Diğer taraftan ise, mesela şimdiki
Belediye Başkanı Murat Aydın -eski Zeytinburnu Belediye
Başkanıydı- 7 milyon harcayarak
Biliyorsunuzdur, Beykozda
Necmettin Erbakan Kültür Merkezi vardı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Bu merkez çok özel
taşlardan merdivenler yapılarak toplamda 8,5 milyar liraya
yapılmış. 1996lardan bu yana zaten faaliyette olan bir binaya
2021in yılbaşı gecesinde alınan bir kararla aniden
yıkım kararı verilmiştir. Neye istinaden bu milyarlar
harcandı, özel merdivenler yapıldı? Neye istinaden birden bire
bir gecede yıkım kararı alındı?
Diğer bir nokta: Rant planının
adı kamu yararı oldu. O Kuzey Ormanlarının bir
parçası olan binlerce metrekarelik bir alan Ticaret
Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Diyanet
İşleri Başkanlığının kararıyla, ne
alaka ise kamu yararı denilerek ranta açılmıştır,
imara açılmıştır. Beykoz bir zamanlar İstanbulun en
şirin yerlerinden biri, Paşabahçe ise -en meşhur firmalardan
biriydi- insanların, emekçilerin, çalıştığı
yeşil alan idi fakat bugün gerçek bir rant alanına
dönüştürülmüştür.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu tarafından verilen grup önerisi münasebetiyle AK
PARTİ Grubumuzun düşüncelerini belirtmek için huzurunuzdayım.
Sondan başlayalım, HDP sözcüsünden
başlayalım; bir defa, söz konusu yer, arsa -Allah rahmet eylesin-
Yücel ağabeye babasından kalma bir arsa yani elli yıl önce
babası tarafından satın alınmış ve Yücel ağabeye
böyle kalmış.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ben Babasının
değil. demedim ki. Yapan kişi
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Beş yıl
önce imar planına ve imara uygun olarak yapılmış
bitirilmiş ve iskânı alınmış bir bina, bunun
altını çizerek söylüyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) Şahitler var, kendi
kendine iskân vermiş.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Rahmetli birinin
arkasından, üstelik de yakından tanıyoruz, o kadar büyük
emeği geçmiş bir insan hakkında burada iftirada bulunmanın
ne olduğunu ben sizin vicdanınıza bırakıyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) Estağfurullah, hiç
iftira değil, Beykozun gerçekleri.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yine, önergede bir şeyden daha söz ediliyor; o da
Beykozdaki kapatılan Deri ve Kundura Fabrikası. Yine, Beykoz
Paşabahçe Şişe Cam Fabrikasının kapatılmasından
bahsediliyor. Evet, bu fabrikalar kapatıldı. Beykozdaki Deri ve
Kundura Fabrikası 1999 yılında kapatıldı
arkadaşlar, Beykozdaki Şişe Cam Fabrikası Ağustos
2002de kapatıldı; hem de enflasyonun yüzde 7.500 olduğu
dönemde, bir tüpü aldığınızda ertesi gün gittiğinizde
aynı tüpü aynı parayla bulamadığınız dönemde
fabrikalar kapatılıp işçiler sokağa
bırakıldı.
Değerli arkadaşlar, mülkiyet
problemlerinden bahsedersek eğer, Beykozun mülkiyet problemi konusunda
-yine kendim şahidim Belediye Başkanlığı dönemimde-
bizim arkadaşlarımızın, başta rahmetli Yücel
ağabeyin olağanüstü gayretiyle, talep üzerine oluşturulmuş
bir kanundur bu. Kanun, 6293 sayılı Kanunla 2/B arazilerinin
sahiplerine verilmesi kanunudur. Oradaki metrekare birim fiyatlarının
defalarca revize edildiği bir dönemi yaşadık ve hamdolsun
şu anda Beykoz'da 13.962 tane parsel sahiplerine verilmiştir.
Beykoz'da mülkiyet problemleri yüzde 90 oranında çözülmüştür. Kalan
yüzde 10 neden çözülmedi? diye sorarsanız, o da hissedarlar kendi
aralarında uyuşamadıkları için, konunun yargıya
intikal ettiği süreci yaşadıkları için bu konu gündemde
devam ediyor. Beykoz'un imar problemi, her belediyede olduğu gibi
onların da yapılmış olan imar planları maalesef
yargıya intikal ettirilmiştir, yine belirli odalar ve birlikler
tarafından yargıya intikal ettirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bununla birlikte,
Beykoz Belediyemiz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız
olağanüstü gayret gösteriyorlar ve inanıyorum ki yakın gelecekte
Beykoz'da artık inşaat için ruhsat verilebilir duruma gelecektir.
Sit bölgelerine gelince, evet ön görünümlüdür, geri
görünümlüdür; Beykoz'umuz son derece kıymetli bir yerdir ama Beykoz'u
sitten dolayı burada eleştirmek yerine, aslında, sitten dolayı
Beykoz'un İstanbul'un en nadide, en güzel, en yeşil alanları
olarak muhafaza edilmesi konusunda desteklenmesi gerekiyor. Bununla ilgili,
yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile Kültür ve
Turizm Bakanlığımız tarafından Beykoz Belediyemizle
birlikte çalışmaya devam ediliyor, sit alanlarının yeniden
belirlenmesiyle ilgili çalışmalar büyük hızla devam ediyor.
Uyuşturucuya gelince, uyuşturucuyla
mücadelede olağanüstü gayret gösterdiğimizi, İçişleri
Bakanlığımızın bu konuda ciddi hassasiyet
gösterdiğini, çocuklarımızın bu zehir tacirlerine
bırakılmaması konusunda inanılmaz gayretler
gösterildiğini ve geçmişle mukayese edildiğinde çok büyük mesafe
alındığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Bunun için AKPden
kurtulmamız lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın hatip uyuşturucuyla mücadele edildiğini
söylüyor. AK PARTİ döneminde yüzde 440 arttı. Peki, etkin mücadele
etmeselerdi ne olacaktı?
HÜDA KAYA (İstanbul) Uyuşturucuyla en
büyük mücadele AKPden kurtulmak.
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi 3 sayın milletvekiline yerlerinden
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Bülbül
Yok.
Sayın Erbay
Yok.
Sayın Yeşil, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin, Ankara Macunköy ATB İş Merkezindeki yangına
ilişkin açıklaması
NİHAT YEŞİL (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
3 Haziran Perşembe günü Macunköyde, Ankara
Ticaret Borsası İş Merkezinde büyük bir yangın meydana
geldi ve âdeta bir faciadan dönüldü. 300 işletmenin bulunduğu
kampüste 39 işletmenin 12si ağır hasarlı olmak üzere zarar
gördü, 12 araç kullanılmaz hâle geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesi
itfaiye ekiplerimiz yangına çok kısa sürede müdahale etti, buradan
bir kez daha emeklerine sağlık diyorum. Dumandan etkilenen 7 itfaiye
erimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum, eğer onların
çabası olmasaydı tablo çok daha vahim olabilirdi.
İş Merkezinin tüm elektrik, internet,
doğal gaz ve havalandırma altyapısı zarar gördüğü için
diğer 300 işletmemiz de mağdur durumda. Yaraların bir an
önce sarılabilmesi için borçlarının ertelenmesi
şarttır.
Ankara Büyükşehir Belediyemiz ve Yenimahalle
BAŞKAN Sayın Erel... Yok.
Sayın Çakır
Yok.
Sayın Şimşek
Yok.
Yoklama yapar gibi oldu ama bu arkadaşlar söz
talep ediyorlar, sözlerini karşılamayınca da
karşılanmadığını ifade ediyorlar.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın
Başkanım ben buradayım, ben buradayım.
BAŞKAN Sayın Kırkpınar
Yok.
Sayın Filiz
Yok.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ben
buradayım, ben buradayım.
BAŞKAN Ömer Bey, size söz vermiyorum.
Jülide Hanım, size de söz verdiğim için
söz vermiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Olmayanlara söz
veriyorsunuz.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, siyaset,
bürokrasi, yargı ve medyanın hukuk dışı
faaliyetleriyle ilgili iddiaların araştırılması
amacıyla 9/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9
Haziran 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Şimdi Halkların Demokratik
Partisinin grup önerisine geçiyoruz.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
9/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/6/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
9 Haziran 2021 tarihinde, Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
siyaset, bürokrasi, yargı ve medyanın hukuk dışı
faaliyetleriyle ilgili iddiaların araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 13198 grup numaralı
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 9/6/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Batman Milletvekili Sayın
Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de iktidar, siyaset, bürokrasi, medya,
yargı, iş dünyası arasındaki gayrimeşru ve kirli
ilişkiler her dönem tartışma konusu olmuştur. Bu aktörler
arasındaki ilişkiler çoğunlukla bu ilişkilerin içerisinde
olanların itirafları üzerine ortaya çıkmıştır ama
başka biçimde de Susurluk kazasında olduğu gibi bir kazayla da
ortaya çıktığı günlere denk geldik.
Son günlerde bir suç örgütü liderinin
itirafları, ifşaatları üzerinden yeniden bu ilişkiler
tartışılıyor. Kamuoyu bu iddiaların hepsinden
rahatsız. İlginçtir, araştırma şirketleri bu konuyla
ilgili bir dizi araştırma yayımladı ve araştırma
şirketlerinin tamamı kamuoyunun bu iddialara inandığını
gösteriyor. Bu nedenle, grup olarak Meclisi göreve çağırıyor,
bir araştırma komisyonu kurulmasını ve gerçeklerin ortaya
çıkarılmasını, bu iddiaların
aydınlatılmasını istiyoruz. Bu iddialar
araştırılmalıdır çünkü iddiaların muhatapları,
eski başbakanlar, eski Meclis başkanları, eski adalet
bakanları, içişleri bakanları, iktidar partisinin MYK üyeleri,
milletvekilleri ve bunların çocuklarıdır. Bu iddialar
araştırılmalıdır çünkü iddiaların hepsi çok ciddi
iddialar. Bakın, birkaç tanesini sizinle paylaşacağım.
Dünyanın en önemli bankalarının
yöneticileriyle evinde toplantı yaptığını söylüyor bu
iddia sahibi. Derin devletin eylemlerinin ya içerisinde olduğunu ya da
bunlara tanıklık ettiğini söylüyor. Bir milletvekilinin cinayet
işlediğini, bir milletvekilinin bir kadına tecavüz ettiğini
ve bunları kararttığını iddia ediyor. Kolombiyadaki
uyuşturucunun eski bir bakana ait olduğunu söylüyor. Son
Başbakanın oğlunun uyuşturucu ticareti
yaptığını iddia ediyor. Uyuşturucu ticaretinin para
trafiğinin kimin üzerinden yapıldığını ve bu
kişinin nerede yaşadığını söylüyor. Kutlu
Adalı cinayetinde Türkiye istihbarat elemanlarının
parmağı var. diyor, kendi kardeşinin de bu işin içerisinde
yer aldığını söylüyor. Uğur Mumcu cinayetinde Adalet
eski Bakanının parmağı var. diyor bu iddia sahibi.
Kendisini susturmak için iktidarın gazeteciler de dâhil elçiler
gönderdiğini söylüyor. Karakolda milletvekili dövdürdüğünü söylüyor.
Türkiyeye getirilmesi için Fasa rüşvet olarak SİHA verildiğini
söylüyor. Milletvekillerine on binlerce dolar para dağıttığını
söylüyor. İçişleri Bakanının yakınlarının imar
yolsuzluklarına aracılık yaptığını söylüyor.
Bir gazeteye saldırı düzenlettiğini ve bir gazeteciyi
dövdürttüğünü söylüyor. İçişleri Bakanının
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsünü takip ettirdiğini,
izlettiğini, dinlettiğini söylüyor. SADATın Suriyedeki çetelere
silah gönderdiğini söylüyor.
Peki, bunun gibi onlarca iddiası, itirafı,
ifşaatı var. Bununla ilgili bir soruşturma var mı? Yok.
Hükûmet, Adalet ve Kalkınma Partisi yalnızca bir tane şey
söylüyor, diyor ki: Bunların hepsi iftiradır ve sizler de bir iftiracının
iddiaları arkasına takılmışsınız.
Kardeşim, madem öyle eğer itirafçıların iddiasına
itibar etmeyeceksek itirafçıların söyledikleri üzerine niye ÇHDnin
Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı cezaevinde? Niye
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Doktor Selçuk
Mızraklı cezaevinde? İtirafçıların beyanları
üzerine yüzlerce muhalifi mahkûm ettireceksiniz, işinize gelmediği
zaman Bu iftiraların arkasına takılıyorsunuz.
diyeceksiniz ama hakkınızı yemeyelim, bir soruşturma
başlattınız, o da bu iddia sahibiyle ilgili.
Şimdi, bu her zaman böyle değildi,
öncelikle onu söyleyeyim, her zaman böyle değildi. 1996da da bir Susurluk
kazası yaşandı ve o Susurluk kazasında da bazı
şeyler ortaya çıktı. Bir emniyet müdürü, bir suç örgütü lideri,
bir mankenin ve bir milletvekilinin içinde yer aldığı bir
kazaydı ama bu kazadan sonra Türkiye seyirci kalmadı. Neler
yapıldı? Kazanın ardından basın kuruluşları
ve gazeteciler araştırmalar yaptılar, bir dizi ciddi
iddiayı ortaya çıkardılar ve ilişkiler ağını
kamuoyuyla paylaştılar. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
o zaman bir araştırma komisyonu kuruldu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi o araştırma komisyonu sayesinde pek çok şeyi
öğrendi. Ayrıca, devletin farklı kurumlarında buna dair
çalışmalar yapıldı, MİT raporları hazırlandı.
1. MİT Raporunu Millî İstihbarat Teşkilatı 1988
yılında hazırladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan müsaade ederseniz.
İlk rapor nedeniyle görevinden ayrılan
Eymür 1995 yılında MİTe Kontrterör Daire Başkanı
olarak geri döndü ve bu dönemde 2. MİT Raporu hazırlandı. 3.
MİT Raporu, Susurluk kazasının ardından, dönemin MİT
Müsteşarı Sönmez Köksal tarafından 1996da Başbakan
Necmettin Erbakana kişiye özel olarak sunuldu.
Zamanım çok kısa, söylemeyeceğim ama
çok çarpıcı tespitler vardı 3. MİT Raporunda. Yine, Kutlu
Savaş tarafından bir rapor hazırlanmıştı,
araştırma komisyonu kurulmuştu.
Şimdi, iktidar ne yapıyor? Bu
iddiaların hiçbiriyle ilgili hiçbir araştırma yapmıyor,
yaptırmıyor, sadece bu iddia sahibiyle ilgili bir soruşturma
açtırıyor, o kadar. Evet, eski kötüydü ama şimdikinden daha kötü
değildi herkes emin olsun diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin
Tanrıkulu.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; niye
şimdi bu meseleyi konuşuyoruz? Yani aslında mesele şu:
Adalet ve Kalkınma Partisi kuruluş değerlerinden
uzaklaştı ve başka bir rotaya girdi, makas değiştirdi.
O makas da demokrasiden uzaklaşmak, hukuk değerlerinden
uzaklaşmak. Eğer buradan uzaklaşırsanız, sonuçta
organize suç çetelerine, mafyaya teslim olursunuz, derin devletle ilişki
içerisine girersiniz, giderek o derin devlet sizi teslim alır ve bir
koalisyon kurarsınız. Şimdiki hâliniz bu yani derin devletin
yeni sahibisiniz ve onlarla bir ortaklık yapıyorsunuz. Şimdi,
bir ortaklık bozuldu, suç ortaklığı bozulsa da onlar ortaya
çıkar, mesele budur yani mesele Adalet ve Kalkınma Partisiyle
ilgilidir, Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneldiği yeni rejim
anlayışıyla ilgilidir. Yani o yeni rejimde otokrasi var.
Şimdi, bütün uluslararası kuruluşlar Adalet ve Kalkınma
Partisinin yöneldiği bu rejimi ılımlı otokrasi olarak
adlandırıyor ve giderek sert otokrasiye doğru gidiyorsunuz. Ve
bu rejimde de sizler bu çetelerle, mafyalarla iş birliği yapmak
zorundasınız çünkü iktidarda kalmanız rantla mümkün.
Bakın, sadece İstanbuldaki rant, rant
ekonomisini izleyen analistlere göre 10 milyar dolar, bir yılda. Bunu kim
paylaşacak, nasıl paylaşacaksınız? İhale, emlak,
uyuşturucu ve diğer bütün kara para piyasası 10 milyar dolar.
Bunu tek başına siyasete yedirmezler, tek başına
yargıya yedirmezler, tek başına bürokrasiye yedirmezler.
Dolayısıyla, bunlarla iş birliği içinde
olacaksınız ki yenilsin.
Şimdi, ortaya çıkan ilişkilere
baktığımız zaman, şunu söylüyorsunuz: Siz bunlardan
medet mi umuyorsunuz? Ya, biz kimseden medet ummuyoruz, ummadık
şimdiye kadar. Biz halkımızdan medet umuyoruz, kendi
cesaretimizden medet umuyoruz. Sizlerle bu insanlar dostken, düğünlerde
fotoğraf çektirirken, beraberken bizlere düşman diyorlardı,
hâlen de düşman diyorlar. Biz sizin bu düzeninizi ifşa etmekle de
mükellefiz, böyle bir düzen var. Neden böyle bir şey var? Yargıyla
ilgili bir şey yaptınız mı? Ya, bütün yargı
mensuplarının altında en pahalı araçlar var. Ankara Başsavcısı
ön balayına helikopterle gidiyor. Bu sizi rahatsız etmiyor mu mesela?
Neden böyle? Nereden geliyor bu paralar? İşte, Ankarada bir adliye
mahkemesinin başkanı çok pahalı bir otele gidiyor. Kendi
imkânlarıyla mı gidiyor? Hiç mi rahatsız olmuyorsunuz bunlardan
gerçekten? Bu sıralarda oturan bir milletvekilinin bagajına para
konulduğu söyleniyor, yalanlanmıyor bütün bunlar. Hiç mi
rahatsız olmuyorsunuz? Bakın, gerçekten Adalet ve Kalkınma
Partisine yazık. Sizlerin sorgulaması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Sadece
suç örgütü lideridir. falan diyerek bunlardan kaçamazsınız. Onun suç
örgütü lideri olması, dediklerinin değersiz olduğu anlamına
gelmez. Bu Parlamento eğer gerçekten parlamento ise, gerçekten parlamento
ise iddiaları araştıracak bir komisyon kurulur, tıpkı
Susurlukta olduğu gibi kurulur ve sizler de Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekilleri de aklanırsınız. Yarın öbür gün
geçmişlerine baktıkları zaman biz buna Evet demiştik.
derler veya yargının önünü açarsınız ama bütün bunlar yok
maalesef ve kötü bir dönemde derin devlete teslim oldunuz. O fotoğraflar
var ya, değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin
sabıka kaydına silinmez bir biçimde işlenecek, işlenecek.
Buradan biz halkımıza söz veriyoruz, söz; tümünü yargılayacağız ama bağımsız
ve tarafsız hâle getireceğimiz yargı önünde ve adil bir biçimde.
O zaman da onların yanında olacağız insan hakları
için; bunu yapacağız, buradan halkımıza söz veriyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri
izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Azerbaycan-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ehliman Emiraslanov ve
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Azerbaycan-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk
Grubu Başkanı Ehliman Emiraslanov ve beraberindeki heyet şu anda
Genel Kurulu teşrif etmiş bulunuyorlar. Kendilerine TBMM Genel Kurulu
adına Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, siyaset, bürokrasi,
yargı ve medyanın hukuk dışı faaliyetleriyle ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla 9/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa
Canbey.
Buyurun Sayın Canbey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
HDPnin verdiği grup önerisiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ kurulduğu günden bu yana sivil
siyaseti, demokrasiyi, hukuku, adaleti güçlendirmek için mücadele
etmiştir. Bu mücadeleyi de milletimizle birlikte vermiş, her türlü
sorun ve sıkıntıda gücünü de milletimizden
almıştır. Büyük bir aşkla milletimize hizmet yolunda
yürürken terör örgütleriyle, suç örgütleriyle mücadelemizi de milletimizle
birlikte göğüsledik. Bu yapılarla en etkili mücadeleyi
verdiğimize tarihimiz şahittir. Bu mücadelemiz dün olduğu gibi
bugün de devam ediyor ve devam edecektir.
Siyasi tarihimizde iftiralarla ülke gündemini değiştirmeye
çalışanlara baktığımızda, arkalarında
farklı farklı örgütlerin olduğunu gördük ve görüyoruz. AK
PARTİ olarak göreve geldiğimiz günden bugüne kadar
yaptığımız en önemli işlerden biri, milletimize tehdit
olan PKKsı, FETÖsü, DEAŞı fark etmeksizin her türlü terör
örgütüyle, mafya ve organize suç çeteleriyle ciddi manada mücadele etmek
olmuştur. AK PARTİ iktidarlarımız döneminde terörle
mücadelede gözle görülür bir başarı vardır. Özellikle
sınırlarımızın güvenliğinde, içeride ve
dışarıda ülkemiz aleyhine faaliyette bulunan terör örgütü
mensuplarıyla mücadelede ve ülkemizde huzur ve barış
ortamının sağlanması ve devamında önemli adımlar
attık ve atmaya devam ediyoruz. Son yıllarda dünyadaki olumsuz
koşullara rağmen her alanda hızla güçlenen ülkemizin daha da
gelişmesi ve kalkınması için mücadele ediyoruz. Biz her zaman
demokrasiyi, hukuku, adaleti tesis etme gayreti içinde olduk.
Amacımız, dünyada itibarı daha yüksek, insan hakları ve
demokrasi alanında güçlenmiş, muasır medeniyetler seviyesini
yakalamış ve hatta üstüne geçmiş güçlü ve büyük Türkiyeyi
inşa etmektir.
Bakın, ben bir şey söyleyeyim: Türkiye
Cumhuriyeti devleti her türlü terör örgütüyle, mafyayla, tüm
düşmanlarıyla topyekûn mücadele edecek kudrete sahiptir. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde yürüttüğümüz tüm bu süreçler aynı
kararlılıkla devam edecektir.
Sözlerimi tamamlarken, dört yıl önce bugün
Batmanda, hayatının baharında, 22 yaşında, PKK terör
örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Öğretmenimizi rahmetle ve
saygıyla yâd ediyor, terörün her türlüsünü lanetliyorum.
Öğretmenimizi katleden PKKyı da onu destekleyenleri de -siyasi ve
STK, hiç fark etmez, herkesi- lanetliyorum.
Aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Grup
önerisi kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme
Komisyonu kararlarından kaynaklanan mağduriyetlerin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/4150) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 9 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/6/2021 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür Özel
Manisa
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Olağanüstü Hal
İşlemleri İnceleme Komisyonu kararlarından kaynaklanan
mağduriyetlerin araştırılması amacıyla
verilmiş olan (10/4150) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
9/6/2021 Çarşamba günü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili
Sayın Nazır Cihangir İslam.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NAZIR CİHANGİR İSLAM
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; partimiz adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına
ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
KHKlilerle ilgili dört çalışma
yılını tamamlayan OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonunun icraatındaki yanlışlardan bahsedeceğim ve bu
Komisyonun Meclisimiz tarafından araştırılmasını
isteyeceğim.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz
gibi, son yıllarda hak gasplarının en önde giden kalemi kanun
hükmünde kararnameler yani bunlar, bu KHKler bir anlamda Anayasa ihlalleri.
OHAL döneminde, sadece OHAL döneminde 127 bin işten çıkarma olmak üzere
toplam 132 bin işlem uygulandı ve bunların 11.544ü hâlâ
Komisyon tarafından cevaplanmadı yani dört yıl geçti,
şahsım da dâhil olmak üzere, herhangi bir lehte veya aleyhte cevap
alamadık. İncelenen 115 bin dosyada ise kabul alanların
sayısı yüzde 11in altında.
Değerli arkadaşlarım, bu KHKliler
popülasyonu, KHK mağdurları gerçekten ayrımcı uygulamalara
muhatap oldular yani işten çıkış kodları
değiştirildi SGK tarafından ve bir anlamda mimlendiler. E, bunun
yanında, pasaport ihlalleri, banka hesaplarındaki blokaj, tapu
alım satımlarının durdurulması, banka kredisi
kullanamamaları ve hatta kredi kartlarının iptaline kadar
işler gitti.
Değerli arkadaşlar,
hatırlarsanız, 15 Temmuz darbe girişimini bu Meclis yani bu Gazi
Meclis ile halk el ele verdi ve bu şekilde bastırdı ama daha
sonra sap ile samanı maalesef birbirine
karıştırdınız yani masum insanların
ahını aldınız, gerçek suçluları
ayıklamadınız ve herkesi aynı sepete attınız.
Kullanılan ölçüt yani Komisyonda kullanılan ölçüt baştan sona
bir facia yani hiçbiri tek başına suç teşkil etmeyen kalemler
art arda sıralanmış, bunlardan birkaçı yan yana
geldiğinde o insan suçlu ilan edilmiş. Şöyle diyebiliriz: Yani
hepsi değeri sıfır olan kalemler ama 3-5 tane
sıfırı yan yana koyunca 1, 2 veya 3 elde ediyorsunuz, gerçek bir
rakama ulaşıyorsunuz; bu vahim bir hata.
Değerli arkadaşlarım, hukuk subjektif
zanna değil, objektif kanıtlara yaslanır. Yargı için ölçme
birimi suça ait kanıttır değerli arkadaşlar.
İşte, bu Komisyon bu asli ve kadim kuralı maalesef -ne yazık
ki- dikkate almadı.
Değerli arkadaşlar, takipsizlikle beraat
eden binlerce kişi işlerine iade edilmedi, iade edilenler farklı
yerlere atandı ve mobbinge uğruyorlar. Ayrıca, askerî okul
öğrencileri konusunda attığınız olumlu bir adım
var, burada sizleri teşvik etmek isterim ama 1. sınıf
öğrencilerini ne yazık ki hâlâ darbeden sorumlu tutuyorsunuz. Bu
meselenin yani sadece verilen emri uygulayan bu 18, 19, 20 yaş grubundaki
öğrencilerin tekrar ele alınması ve bu konuda en azından
hafifletici birtakım kararlar verilmesini bekliyoruz, ortada gerçekten
ciddi bir haksızlık var. Değerli arkadaşlarım,
haklarında suç veya iddia olmayan insanlar işlerini kaybetti ve
acemisi oldukları işlerde çalışıyorlar, iş
kazalarına uğruyorlar; tablo kısaca böyle.
Şimdi önemli bir konuya el atacağım;
altında imzası olanlara bakıyorum, aşağı
yukarı en kritik pozisyonda olanlardan biri ne yazık ki
İçişleri Bakanı. Yani hakkındaki iddiaları tek tek
saymayacağım ama kendisi tartışılır hâle
gelmiş, kendi meşruiyeti tartışma konumunda,
tartışılır konumda olan İçişleri
Bakanının imzaladığı hatta
hazırladığı bu listeler ve alınan sonuçlardan
bakıyorsunuz, daha sonra âdeta bir FETÖ pazarı, FETÖ piyasası
kuruluyor. Yani masum bir insanı alıyorsunuz, ona FETÖcü
diyorsunuz ondan sonra o insanın parasını alıp onu
FETÖcülükten kurtarıyorsunuz. Bu Bakanı da
eleştirdiğimizde, böyle bir şahıstan ne yazık ki
hain veya FETÖcü suçlamasına, ithamına maruz kalabiliyorsunuz. Değerli
arkadaşlarım, bu konuyu ciddiyetle ele almalıyız, siz ele alın,
biz buna destek vadediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Bir
dakikam daha var mı Sayın Başkan?
BAŞKAN Devam edin, süreniz var.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Tamam.
Değerli arkadaşlarım, şu anda
konuşmamı bitirmeden önce, bizi izleyen KHKlilere bir anons yapmak
istiyorum: Partimiz Cumhuriyet Halk Partisi 35 ilde KHKliler hakkında
geniş bir rapor hazırlama işlemine girişti. Genel
Başkan Yardımcımız Sayın Gülizar Biçer Karaca
koordinasyonunda yapılan çalışmalarda ilk toplantıyı
yarın İzmir Alsancakta Tarihî Havagazı binasında saat on
birde yapıyoruz. E-mail adresimi buradan kodlamak zor olacak; Twitterda
bir tweet olarak yazdım veya partinin web sitesinden elde
edebilirsiniz.
Neticede biz, OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonunun bu yanlış icraatları konusunda bir Meclis
araştırması açılmasını istiyoruz ve bu konuda
hepinizin desteğini bekliyoruz.
Hepinize saygılarımı sunarım,
sağ olun. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Türk Bayrağının dalgalandığı
her yer vatandır. deyip görevine giden, 22 yaşındaki sekiz
aylık öğretmen, vatansever Türk kızı Aybüke Öğretmeni,
dini imanı olmayan hainler tarafından şehit edilişinin
4üncü yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyorum; Allah
mekânını cennet etsin.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Olağanüstü Hâl İnceleme Komisyonunun verdiği
kararlar doğrultusunda yaşanan mağduriyetleri
araştırmak üzere verilen önerge hakkında İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Anayasamızın 15inci maddesine göre,
temel hak ve özgürlüklerin kısmen ya da tamamen durdurulması ancak
savaş, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde mümkündür ancak
ne yazık ki AK PARTİsi iktidarında bu husus normalleşti.
Ülkemizde 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ilan edilen
olağanüstü hâl 18 Temmuz 2018de kaldırıldı. Bu dönemde
kurulan komisyonun görevi, KHKlerle tesis edilen kamu görevinden çıkarma,
yurt dışı öğrenciliklerin kesilmesi, emekli personelin
rütbelerinin alınmasıyla ilgili, ilişkili görülen derneklerin
kapatılması işlemlerine ilişkin başvuruları
değerlendirmekti; tabiri caizse at izini it izinden
ayrıştırmaktı. Ancak OHALin
kaldırılmasından bugüne aradan neredeyse üç yıl geçmesine
rağmen Komisyon hâlâ bu değerlendirmeleri tam olarak sonuçlandırmadı.
Komisyon, 28 Mayıs 2021 günü itibarıyla, 126.674 başvuruda
14.072 kabul, 101.058 ret kararı vermiştir; hâlâ değerlendirmeyi
bekleyen 11.544 dosya bulunmaktadır. Yani bu ne demek? Komisyon olarak
değerlendirdiğiniz dosyaların yüzde 89una ret vermek, varsa yaşanan
mağduriyetleri katmerleştirmek demek.
Sayın milletvekilleri, adaletin en kötüsü geç
tecelli edenidir. Geç gelen adalet adalet değil, zulümdür. Yasal birçok
haktan mahrum bırakılan KHK mağdurları, kendilerine yönelik
mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla kurulan Komisyon tarafından
detaylı ve doğru düzgün inceleme yapılmadan verilen ret
kararları veya karar verilmeyip bekleyen başvurular yüzünden büyük
mağduriyetler yaşamaktadır. Haklarında dava bile
açılmamış, açılan davalarda takipsizlik kararı
verilmiş veya beraat kararı çıkmış olan binlerce insan
görevlerine iade edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, devlette güven
esastır. Milletimiz Adalet mülkün temelidir. diyen bir devlet
aklını bilir ve bu akla güvenir. Bu güveni sarsmak Türk devletine
yakışmaz, hangi hükûmet olursa olsun, haddi de değildir.
Devletimizin, güven duymadığı bir kişiyle
çalışmak istememesi, o kişiyi kamuda istihdam etmeyi istememesi
haklı bir gerekçedir ancak burada, bu Komisyonun asli görevi, bu
haklı gerekçeyi neticelendirecek bir değerlendirme sürecini bizlere
sunmak ve bu süreç içinde at izini it izinden
ayrıştırmaktır. Ret kararı verilen 101.058 dosya
içinde hakkaniyet gözetilerek adil bir değerlendirmeyle doğru
kararlar verilebildi mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
Bekleyen 11.544 dosya demek, 11.544 aile demek; bu
insanların da çoluk çocukları, ana babaları var. Bunların
gerçekte FETÖyle ilişiklikleri Komisyon tarafından hangi
gerekçelerle tespit edilerek reddedildi? Bunlar,
devriiktidarınızın kurmuş olduğu bu sistemde
tartışılmaktadır. Neden
tartışılmaktadır? Çünkü iktidara yani saraya yakın
olanın aldatılan olduğu bir düzende, FETÖye sermaye
olanların baş tacı edildiği bir düzende, Bank Asyaya
yıllarca hizmet etmiş hizmetkârların devletimizin
kurumlarının başına getirildiği bu düzende, FETÖnün
sofrasında kaşığını eksik etmeyenlerin milletin
vekili yapıldığı bu sistemde bu kararlar
tartışmalıdır çünkü FETÖ borsasından parasıyla
adalet satın alıp paçasını kurtaranların olduğu
bu sistem tartışmalıdır. Size yakın olanı
adaletin terazisine çıkarmayan bu sisteme güven kalmadı.
Değerli milletvekilleri, bizler 12 Eylül askerî
ihtilalinin üzerinden silindir gibi geçtiği bir nesiliz. Aradan geçen
kırk küsur seneye rağmen hâlâ -sağcısı solcusu- o
dönemde yaşanan bir sürü mağduriyet yüzünden devletine imtinayla
yaklaşan, devletinden uzak duran bir sürü aile var. Bu aileler o dönemin
ceremesini hâlâ çekiyor, hâlâ o dönemin travmalarıyla hayatlarına
devam ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bugün sizler de bu
insanların üstüne yeni eklemeler yapmayın diyedir bu çekincelerimiz.
Bu mağduriyetler sadece kişileri değil, bu kişilerin
çocuklarını, gelecek nesilleri olumsuz etkileyecektir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
Bu çocukların eğitimine, ruh hâllerine,
sosyal hayatın içinde özgür bir şekilde hareket edebilmelerine
onarılmaz yaralar bırakacaktır. Korkarız ki biz bu hâli
devlet olarak otuz sene sonrasında bile yaşamaya devam ederiz. Bu
yüzdendir ki adaleti bir an evvel tesis edin.
BAŞKAN Sayın Öztürk, konuşma süresi
üç dakika olmasına rağmen...
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Bir an önce, at izi it
izinden ayrılmalıdır. Adalet ölmesin ki milletimiz, devletimiz
ebet müddet yaşasın. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Bravo Yasin!
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Şırnak Milletvekili Sayın Hasan
Özgüneş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Meclisi selamlıyorum.
Arkadaşlar, KHKden bahsediyoruz, toplamda 132
bin kişi görevden uzaklaştırılmış. Bu OHAL
Komisyonu denilen Komisyon nedir acaba? Mahkeme midir? Değil, AKPnin
görevlendirdiği memurlardır. Ne zaman oldu bu iş? Bir darbe
arifesinde ama darbeyi nasıl tarif ettiler? Allahın bir lütfu. AKP
açısından FETÖnün darbesi Allahın bir iyiliği. Niye
Allahın bir iyiliği? Çünkü kendi ortaklarını iktidardan, ranttan
uzaklaştıracaklar, her şey onlara kalacak ve
dolayısıyla gerekçe yaparak ikinci bir darbe yapacaklar. 20 Temmuz
itibarıyla işte OHALi ilan ederek darbelerini
gerçekleştirmişler. Hukuk devletinde bir kişinin verdiği
karar yani kanun hükmündeki karar nasıl oluyor da hukuksal oluyor?
İşte birileri onun için Diktatörlük vardır. diyor, birileri
Yok, faşizm vardır, totaliter rejim vardır. diyor. Aynen
öyledir. Şimdi, siz mahkemeleri, yargıyı, yargı
mekanizmasını bir kurum terekesine düşürmüşsünüz; talimat
alan, cesareti olmayan, talimat üzerinden karar alan o mahkemelere bile
güvenmiyorsunuz siz, kendi mahkemelerinize bile güvenmiyorsunuz. Niye? Havale
etmişsiniz bir kuruma, 132 bin kişiden 100 bin kişinin
davası reddedilmiş. Peki, bunlar savcılıktan, oradan,
MİTten rapor alarak temiz çıkıp görev alan insanlar değil
mi? Hangi mahkemeye dayanarak siz bunları suçlu çıkardınız?
Ortada bir şey yok. Sizin talimatla emir verdiğiniz memurlar
demişler ki: Bunlar işe yaramazlar. Bunun ötesinde yine bir
şey yapıyorsunuz: Mahkemeye başvurup beraatini alan insanı
bile göreve almıyorsunuz. Şimdi, burada kalkıp
Bağımsız yargı var, bu ülke demokratik bir ülkedir, hukuk
vardır. demek bir aldatmaca, kendinizi kandırmaktan başka bir
şey değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Kendinizi
kandırabilirsiniz ama kandırma sonsuza kadar yürümez. Bu halk, en
kısa zamanda, demokratik yollarla, sizin yarattığınız
bütün kirleri süpürecek yeni bir yönetime yol verecektir, muhalefete yol
verecektir. Dolayısıyla, bu görevden
uzaklaştırdığınız insanların ailesine
zulmettiniz, aç bıraktınız; dışarı
çıkmaması için pasaportuna engel koyuyorsunuz; sigortalar
vasıtasıyla iş bulmasını engellemişsiniz; özel
sektörde iş aramasını, bulmasını engellemişsiniz.
Dolayısıyla, biz biliyoruz, sizde ne
vicdan var ne adalet var ne dinî ahlak var; sizin sonunuz helaktır.
Meclisi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talep eden Tokat Milletvekili Sayın Mustafa Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ARSLAN (Tokat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından verilen grup önerisi aleyhine AK PARTİ Grubum adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, dört yıl önce
bugün, hain terör örgütü PKK tarafından şehit edilen Aybüke
Öğretmeni rahmetle anıyorum.
Yine, Turhal ilçemizde, antimon madeninde, bugün
sabaha karşı meydana gelen göçük sonucunda vefat eden hemşehrim
Sadık Kültüre Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına
başsağlığı diliyorum. Rabbim ülkemizi ve milletimizi
her türlü kaza, bela, afet, terör saldırısından korusun.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz 2016
tarihinde hain FETÖ terör örgütünün darbe girişimi sonrasında 23 Ocak
2017 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 685 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle OHAL Komisyonu kurulmuştur. Komisyon, kamu görevinden
çıkarma, yurt dışı öğrencilikle ilişiğin
kesilmesi, emekli personelin rütbelerinin alınması, kurum ve
kuruluşların, vakıfların, derneklerin kapatılması
işlemlerine ilişkin başvuruları değerlendirip karara
bağlamak üzere kurulmuş olup 22 Mayıs 2017 tarihinde görevine
başlamıştır.
OHAL Komisyonuna bu yılın mayıs sonu
itibarıyla 126.674 başvuru yapılmıştır.
Başvuruların 115.130u karara bağlanmış, 11.544ünün
incelemesi devam etmektedir. Karara bağlanan başvuruların
101.058ine ret 14.072sine kabul kararı verilmiştir. Bu
bağlamda kabul kararı verilen 14.072 dosyayla birçok başvuru
sahibi kamu görevine tekrar başlamış, hakları iade
edilmiş, birçok kurum ve kuruluş, dernek ve vakıf yeniden
faaliyetine devam etmiştir.
Etkili bir iç hukuk yolu olarak faaliyet gösteren
Komisyon, kapsamlı incelemeler neticesinde gerekçeli kararlar vermektedir.
Komisyon incelemesini, terör örgütlerine ve devletin millî güvenliğine
karşı faaliyet gösteren yapı, oluşum ve gruplara üyelik,
mensubiyet, aidiyet, iltisak ve bunlara irtibat yönünden yapmaktadır.
RIDVAN TURAN (Mersin) Komisyon, mahkeme mi,
mahkeme mi?
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Mevzuatta yapılan
değişiklikle Komisyon kararlarına karşı idari
yargıya başvuru hakkı tanınmış, idari
yargıdan da kararlar çıkmaktadır. Komisyon kararlarına
birçok iptal davası açılmış, davaların bir
kısmı derdest, bir kısmı karara
bağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, FETÖ sadece AK PARTİye değil tüm Türkiyeye
düşmandır.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
ÇHDnin FETÖyle ne alakası var? 12 Eylülcüler kapatmadı,
Çağdaş Hukukçular Derneğini kapattınız ya; ne FETÖsü!
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Türkiye düşmanı
bir ihanet şebekesidir. Bu yapıyla mücadele millî bir seferberliktir.
FETÖyle, terör örgütleriyle ve yasa dışı tüm yapılarla
mücadelemiz devam edecektir. Son FETÖ'cüyü, son PKKlıyı, son
teröristi adalete teslim edene kadar mücadelemiz devam edecektir.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özel, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levend Bülbülün dünkü birleşimde kendisini
aramasına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, malum
bu hafta burada görevi Engin Özkoç Başkanımız yapacaktı,
özel bir mazeretinden dolayı 2 Grup Başkan Vekili bu görevi
yapıyoruz. Tabii, ben bunu öngöremediğimiz için
Dün Manisalılar
Derneği, Genel Başkanımızdan randevu istemişti. Ben
Genel Başkanımızın kapısında onları
bırakıp buraya geldim Engin Altayın önceden söz verdiği
bir televizyon programı olduğu için, sonra da oraya gittim.
Mevkidaşımız Levent Bey benim salonda olmadığım
sırada Özgür Özel nerede? Özgür Özel kaçtı? Özgür Özel gitti,
nerede? diye sormuş.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kaçtı.
demedim, Gitmiş. dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Gerçi orada verilen cevap beni
çok onore etti; grubumuzun, Engin Altayın Hepimiz Özgür Özeliz. demesi
ve verilen cevap da son derece tatminkâr. Ama şöyle bir şeye
giremeyiz, bunu burada kayıt altına alalım: Ben Sayın
Bülbülü Sakaryada olduğu bir gün yakalar, burada Nerede Bülbül? Nerede
Bülbül? dersem
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bu,
yaptığımız göreve, Meclisin geleneklerine -birbirimizle
elbette rekabet var, çatışma var, kavga var ama- bir
centilmenliğe de sığmaz. O yüzden, salonda
bulunmadığımız sırada: Nerede o Özgür Özel? Özgür
Özel nerede? Özgür Özel burada. Dün verilen cevaplarda Özgür Özel olsa da
aynı cevabı alırdınız, Engin Altaydan da
alırsınız. Tabii, kıdemlimiz Engin Altayın Hepimiz
Özgür Özeliz, buradayız. demesi de Sayın Levent Bülbüle en iyi
cevap olmuş; kendisine de grubuma da teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özel, dün hemen
konuşmadan sonra belirttiğiniz nedenle çıkmanız nedeniyle
Sayın Bülbülün öyle bir konuşma yaptığını
düşünüyorum, şimdi kendi de izah edecektir. Sizin aranızdaki,
Grup Başkan Vekilleri arasındaki centilmenliği ben biliyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
30.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi, dün gerçekleşen hadisede Sayın
Özel geçici olarak gelmişti, fark ettik onu fakat geçici olarak gelen Grup
Başkan Vekili olarak başından itibaren takip ediyormuş gibi
hemen mevzunun içerisine girip, söz alıp, şöyle ortaya gelip hatta
şuralarda, MHP sıralarına da yakın bir şekilde Bu
kısmı MHPye bırakıyorum. deyip arkasından da ihaleyi
bırakırcasına böyle ayrılınca şeyden
Ayrıldığını ben açıkçası fark etmedim. Ben
notumu alıyordum, notumu aldıktan sonra bir baktım
karşı tarafta Sayın Engin Altay var. Nerede? Özgür Bey nereye
gitti? dedim. O, gayet normal bir şeydi. Ben, Özgür Bey Manisadayken
konuşmam, Özgür Bey buradayken konuşurum, kaldı ki
buradaydı. Ara verilmeden önce bizim, o ifadeye cevap imkânımız
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sağ olun,
bunu bize kullandırdınız. Biz de dün itibarıyla bu konuya
dair gerekli açıklamalarımızı yaptık. Bunun
dışında biz Grup Başkan Vekilleri olarak burada, Genel
Kurulda bir Grup Başkan Vekilimizin parti grubunu temsil etmediği bir
sırada, bulunmadığı bir sırada
Kesinlikle bugüne
kadar öyle bir şeyimiz olmadı, kaldı ki ben bu
konuşmayı yaparken Sayın Engin Altay da buradaydı. O da
cevaben bazı ifadelerle bu noktada görüşlerini dile getirdi. Durum
bundan ibarettir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Her 2 Grup Başkan Vekiline de teşekkür
ediyorum.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Olağanüstü Hâl İşlemleri
İnceleme Komisyonu kararlarından kaynaklanan mağduriyetlerin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/4150) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 9 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 89uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ve
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Çorum Milletvekili
Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve
49 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 266) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 266 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 266 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde gruplar adına yapılan
görüşmelerde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun konuşması
tamamlanmıştı.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurun Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Evet, yine, iktidarın klasik, artık
alıştığımız, bizim söylemekten
bıktığımız ama kendilerinin bu konuda
ısrarcı olmaktan bıkmadığı, sermayeyi,
şirketleri, sigorta şirketlerini, bankaları, finans
şirketlerini ve tabii ki kendi müteahhitlerini gözeten, onların
alacaklarını korumaya çalışan, bunun dışında
da bir derdi olmayan bir yasal düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Aslında uzun zamandır çıkardığınız bütün
düzenlemeler hep sermayeyi koruyan, yandaşlarınızı koruyan
yasalar olmaya devam ediyor ama bu yasal düzenlemede de aslında açıkça
işçi düşmanlığı diyebileceğimiz bir yasal
düzenlemeyi önümüze getirdiniz. Ne yaptınız? İşçi
alacaklarını geri plana iten, işçi alacaklarının
önceliğini ortadan kaldıran, yine işçi düşmanı bir
düzenlemeyi önümüze getirdiniz. Şimdi, bakın, işçiler,
emekçiler, sendikalar hak gasplarına, işçi düşmanı
yasanıza karşı seslerini sosyal medyadan duyurmaya
çalışıyorlar İşçi düşmanı yasayı geri
çekin. diyorlar. Umarız ki buradan kulak verirsiniz, bu sese,
işçilerin taleplerine, halkların taleplerine dair bir
duyarlılığınız olur ama tabii, bu iktidardan beklemek
de zor.
Kayı İnşaat işçilerini
Komisyonda da örnek vermiştim. Uzun yıllar çalıştılar,
alacaklarını alamadılar ve iki buçuk yıldır da
alacaklarını almanın mücadelesini veriyorlar.
Çalıştılar, alın teri döktüler ama
karşılığı yok, ücretleri verilmiyor. Kayı
İnşaat ne yaptı? Kendisini batık gibi gösterdi; oysaki
milyarca lira mal varlıklarıyla devam ediyor ama şirket
batık gibi gösterildi ve işçiler şu an alacaklarını
almak için mücadele ediyorlar.
Siz bu yasayla ne diyorsunuz? Konkordato ve iflasta
işçi alacakları önceliği olmasın, sermayenin
alacakları öncelikli olsun diyorsunuz. Peki, bu işçiler alın
terinin, emeklerinin karşılığı olan ücretleri
nasıl alacak?
Şimdi, işçi alanını tabii ki
görmek istemiyorsunuz. Bugün de açıklamalarda görüldüğü gibi Bu
ülkede açlık yok. Açlık var. diyenler nankördür. diye
açıklamalar yapılıyor. Tabii, saraylardan bakınca
açlığı falan görmek mümkün olmuyor; şatafatlı
hayatlarınızla tabii ki açlığı görmeniz mümkün
değil ama şunu bilmeniz lazım: İktidar olmanızın,
oy istemenizin nedeni halk için çalışmaktı, yoksullar için
çalışmaktı, emekçiler için çalışmaktı. Bugün o
üzerinde oturduğunuz ve mafya-çete iş birliğiyle birtakım
yerlere aktardığınız mal varlıkları halkın
mal varlıklarıdır; sizin değil, iktidarın değil,
bu çete-mafya yapısının değil, halkın
malvarlığı ve dolayısıyla da kimin mal
varlığını kime vermiyorsunuz? Muhalefete yüklüyorsunuz
Aslında, bu cümlenin kendisi bile iktidarınızın kimin
iktidarı olduğunun, sermayenin iktidarının olduğunun
çok açık bir göstergesi.
Şimdi, bakın, işçiler neler
yaşıyor? İşçiler sendikalı olduğu için bu
memlekette işlerinden atılıyorlar. Haklarını talep
ettikleri için kod 29 denen, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan
uyduruk bir maddeyle, bütün hakları gasbedilerek, bütün hakları
ellerinden alınarak işlerinden atıyorlar, çok ağır
koşullarda çalıştırıyorlar. Resmen bir kölelik
düzeninde çalışmaya dayatılıyor bugün işçiler ve siz
bunlara dair hiçbir çözüm üretmiyorsunuz, çözüm üretmek yerine İşçilerin
haklarının almasının önüne geçecek yasal düzenlemeleri nasıl
artırabilirim. diye bakıyorsunuz.
Şimdi, bakın, işçiler direnişte.
Niye direnişte? Tam da işte, size seslerini duyurmak için,
işçileri koruyan yasal düzenlemeler yapmanız ve bu Çalışma
Bakanlığının bunlara çözüm üretmesi için seslerini
duyurmaya çalışıyorlar. Cargillde çalışan
TEKGIDA-İŞ Sendikasına üye işçiler bin yüz kırk dokuz
gündür direnişteler; işten çıkarıldılar, haksız
yere, hukuksuz olarak işten çıkarıldılar ve hakları
için direnişteler. Muğla TÜVTÜRKte araç muayene istasyonunda
NAKLİYAT-İŞ Sendikasına üye oldukları için işten
çıkarılan işçiler bin otuz dördüncü gününde direnişlerinin.
Şanlıurfada TÜVTÜRK işçileri NAKLİYAT-İŞ
Sendikasına üye oldukları için işten atıldılar, dokuz
yüz otuz altı gündür direniyorlar. Kastamonu REYSAŞ TÜVTÜRKte
NAKLİYAT-İŞ Sendikasına üye oldukları için işten
çıkarılanlarsa beş yüz elli yedi gündür direnişte. Uzel
Makina işçileri ödenmeyen haklarını almak için iki yüz
yetmiş yedi gündür direnişte. SML Etiketten atılan tekstil
işçileri yüz yirmi yedi gündür direnişte. ADKOTURK işçileri
sendikal baskılara, işten atmalara karşı elli beş
gündür direnişte. Ermenek maden işçileri iki yüz seksen beş
gündür direnişte. Birleşik Taşımacılık Çalışanları
Sendikası İzmir Şubesi ve KESK İzmir Şubeler Platformu
sürgünlere karşı oturma eyleminde 21inci haftasını
doldurdu. Şimdi, pandemi döneminde bütün bunlar yaşanırken,
işçiler açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, güvencesiz
çalışmaya, esnek çalışmaya, işverenin aslında bir
tür istediğini yapma özgürlüğüne mahkûm
bırakılmışken siz geliyorsunuz yine sermayeyi kollayan,
yine işçilerin haklarını gasbeden birtakım düzenlemeler
yapmaya çalışıyorsunuz. Buradan bir kez daha söyleyelim,
işçilerin taleplerini söyleyelim; işçi düşmanı yasayı
geri çekin. Bununla da yetinmiyorsunuz. Şimdi, işçiler bütün bu
koşullardayken ne yapmaya çalışıyorlar? Kendi hakları
için basın açıklamaları yapmaya, grevler örgütlemeye,
çadırlar kurmaya çalışıyorlar ya da 1 Mayıs gibi
işçilerin, emekçilerin bayramı olan, mücadele günü olan günlerde
seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Siz buna karşı da
polisin, emniyet güçlerinin saldırısıyla cevap veriyorsunuz.
Bunlardan bir tanesi de geçen yıl DİSKin Taksim Meydanına
yürümek istediği sırada polisin saldırısı sonucu
açılmış bir dava; bugünlerde bu dava görülecek. En demokratik
hakkın kullanımının önüne geçmeye
çalışıyorsunuz. Polislerinizle, emniyet güçlerinizle
işçilerin sesini, emekçilerin sesini kısmaya
çalışıyorsunuz.
Diğer bir sorun alanımız çiftçiler.
Şimdi, hani söylüyorsunuz ya yapılandırmalar var, şunlar
var, bunlar var
Ya, çiftçinin hayatını sürdürecek, ekmeğini
alabilecek parası yok; sizin yapılandırmanızla
borçlarını nereden ödesinler? Şimdi, bugün açıklama
yapılmış, Yapılandırma yaptık.
İnsanların geliri yok ki yapılandırılan borçlarını
ödeyebilecek; böyle bir kaynağı yok. Açlıkla karşı
karşıya olan insana yapılandırma diyorsunuz. Çiftçi borç
batağında, üretim araçları hacizlerle satılıyor,
toprağı satılıyor, traktörü satılıyor, bütün
üretim araçları için kullanabileceği bütün aletlerine el koymaya
çalışıyorsunuz ve bu yasayla da bu satışları
kolaylaştıracak düzenlemeler yapıyorsunuz. Çiftçilerin bankalara
olan borçları almış başını gidiyor. Tarım
Kredi Kooperatifleri güya çiftçiler için kuruldu, yüksek faizle borç veriyor ve
şu an çiftçilerin en fazla borçlandıkları alanlardan bir tanesi
bu Tarım Kredi Kooperatifleri. Buradan seslenelim Tarım Kredi
Kooperatiflerine: Çiftçilerin borçlarını silin, sermayenin
borçlarını silmek yerine emekçilerin, çiftçilerin olan borçlarını
silin; zira çiftçileri artık yaşayamaz, hayatlarını idame
ettiremez duruma getirdiniz. Yozgatta çiftçilik yapan Osman Yılmaz,
traktörüne haciz gelince kalp krizi geçirip yaşamını yitirdi.
Bakın, hayatlara mal oluyorsunuz ama sizin umurunuzda değil.
Yine diğer bir borç alanı, Demirörenin
borcunu tahsil etmeyen, hiç ne olduğuna bile bakmayan, muhtemeldir ki
silen Ziraat Bankası, KYK borçlarını yani öğrencilerin
borçlarını almak için öğrencilerin peşine düşmüş
durumda. Onlara hacizler gönderiyor, işte, icra emirleri gönderiyor. Ya,
öğrencilerin size verecek parası falan yok. Öğretim kredisi
dediğiniz, öğrenim kredisi dediğiniz zaten ücretsiz olmak
zorunda. Eğitimin ücretlisi olur mu? Ücretli olur. dediğinizde ne
demiş oluyorsunuz? Parası olan okusun, parası olmayan
okumasın. demiş oluyorsunuz. Burada bir kez daha söyleyelim:
Demirörenin değil, sermaye gruplarının borçlarını
silmek değil, öğrencilerin öğrenim kredilerine ilişkin
borçlarını silin, zira size verecek tek kuruşları da yok.
Şimdi, sizin sorunlu alanlarınız
bitmiyor tabii. LGSyle ilgili bir sorun yine çıktı. Sizin
yaptığınız bütün sınavlarda, üniversite
sınavları, KPSS, LGS, YGS, hangisi olursa olsun hep bir yolsuzluk,
hep bir usulsüzlük. Geçmişte başkalarına yüklediniz bu
usulsüzlükleri, Biz yapmadık, kandırıldık, onlar
yaptı. dediniz. E, şimdi ne oluyor? Şimdi neden yeniden LGSde
usulsüzlük tartışmaları yapılıyor? Bu
öğrencilerin haklarını nasıl ödeyeceksiniz? Yıllarca
çalışıyorlar, emek harcıyorlar, ondan sonra birilerine
birtakım sorular önceden verildiği için, önceden aktarıldığı
için bu öğrenciler sınavda adaletsiz bir durumla
karşılaşıyorlar ve bugün aileler size sesini duyurmaya
çalışıyor. Bir an önce bu konuda gerekli soruşturma
başlatılsın. Bu iddiaların
somutlaştırılması, gerçekten böyle bir usulsüzlük varsa
bunun açığa çıkarılması gerekiyor.
Tabii, şimdi bütün bu yolsuzluklar, bütün bu
suç dosyalarınız açığa çıkınca ne oluyor? Siz
bütün bunların üstünü kapatmak için tabii ki bir yerlere saldırmaya
başlıyorsunuz. Gündemi değiştirmek gibi bir derdiniz var.
Hemen, klasik, HDPye ya da toplumsal muhalefete saldırı
dalgasını başlatıyorsunuz. Bu başlatmalardan bir
tanesi de bizim partimize yönelik kapatma davası.
Arkadaşlarımız söyledi, 7 Haziranda açılmış
olması hiç tesadüfi değildir. Tamam, daha önce
açılmıştı, o gün de bir tarihe denk düşmüştü,
bugün de bir tarihe denk düşüyor. Evet, şunu biliyoruz: 7 Haziran
2015 sizin için karanlık bir gündü çünkü iktidarınızı
kaybettiniz ama bu ülkenin eşitlik isteyen, özgürlük isteyen, adalet
isteyen halkları açısındansa aydınlık geleceğin,
aydınlık günlerin habercisiydi, çok kıymetliydi ve bugünleri
halklarımız yeniden yaşayacak, bizler
yaşayacağız, ortak mücadelemizle bugünler yeniden bu ülkede
hâkim olacak diyorum.
Evet, korkmakta haklısınız.
Halkların Demokratik Partisinden korkmakta haklısınız,
toplumsal muhalefetten korkmakta haklısınız, kadınlardan
korkmakta haklısınız, zira bunların yürüttüğü mücadele
sizi iktidarınızdan, sizi koltuklarınızdan edecek, bundan
dolayı da saldırı dalganıza devam ediyorsunuz. İki gün
önce Kocaelide operasyon yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Yine uyduruk gerekçelerle
partimize yönelik gözaltı operasyonları oldu. Van Belediye Eş
Başkanımız Mustafa Avcıyı gözaltına aldınız.
Hâlen Belediye Başkanımızdır çünkü sizin
atadığınız kayyumları tanımıyoruz, darbeyle
halkın iradesine el koymanızı tanımıyoruz. Mustafa
Avcı ve arkadaşlarına yönelik operasyonunuzla gözümüzü
korkutacağınızı sanıyorsanız
yanılıyorsunuz.
O da yetmedi, bugün İstanbulda İstanbul
il örgütümüzün, ilçe örgütlerimizin çalışanlarına, üyelerine
yönelik operasyon yaptınız. Yine sesimizi kesmeye
çalışıyorsunuz ama hiç kusura bakmayın, biz mücadelede kararlıyız.
Yine bir sesini kesmeye
çalıştığınız Milletvekilimiz Ahmet Şık.
Ahmet Şık binlerce insanın iradesiyle seçildi; demokrasi,
özgürlük, eşitlik, adalet mücadelesinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Hangi
dönem olursa olsun, hangi iktidar olursa olsun her zaman Ahmeti susturmak için
gözaltı yaptı, cezaevlerine attı ama Ahmet Şık hiçbir
zaman susmadı; bugün de sizin tehditlerinize, sizin baskınıza
boyun falan eğmeyecek o çünkü bu ülkenin geleceği için,
aydınlık günleri için çalışan bir insan. Ahmeti tehdit
edeceğinize kendi düzeninize bakın, kirli mafya, çete düzenlerinize
bakın, suçlularınıza bakın, suçlularınızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) HDPden istifa etti
Ahmet.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Peki, teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden Mersin Milletvekili Sayın Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, icra dairesi
kişilerin özel hukuktan doğan alacaklarını tahsile
çalışırken üstün devlet gücünü kullanmakta ve borçluların
hak ve özgürlük alanına müdahale etmektedir. İcra dairesi özel
hukuktan doğan hakların elde edilmesine yönelirken bunu kamu
hukukunun araçlarıyla, kamusal gücün kullanılmasıyla yerine
getirmektedir. Ancak, alacaklının, borçlunun, üçüncü
şahısların menfaatlerini uzlaştırmayan icra
kuralları toplumsal barışı da sağlayamaz. Sadece
bankaların ve finans odaklarının
kayırıldığı bir icra hukuk sistemi halkı daha da
sefalete sürükler, şimdi olduğu gibi.
Bakın, Türkiye'nin ekonomik sisteminde
ağır yıkım her geçen gün artan icra dosya
sayısıyla açıkça gözler önüne serilmektedir, bu da AKP
iktidarının en kötü göstergesidir.
Bakınız, icra dairelerinde derdest bulunan
dosya sayısı bir yıl önceye göre 1 milyon 411 bin 830 artarak
mayıs itibarıyla 21 milyon 940 bin 111e çıkmış. Bu
yıl ocak ve mart ayında 125.085 kişi tüketici kredisi borcunu,
113.101 kişi kredi kartı borcunu ödemediği için bankalar tarafından
icraya verilmiştir. Yani bugün için yaklaşık 22 milyon icra
dosyası, bu ülkede, çoluk çocuk, her dört kişiden birinin
icralık olduğunu ve evine haciz gelebileceğini göstermektedir.
Ağır ekonomik buhran içinde esnaf kan ağlıyor, işçi,
emekçi, emekli perişan, ticaret hayatı durma noktasında,
insanlar ekonomik kriz nedeniyle intihar ediyor; işte maalesef
iktidarınızın eseri bu.
Değerli milletvekilleri, biz şimdi ne
yapıyoruz Allah aşkına? Görüşmekte olduğumuz AKP
iktidarının İcra ve İflas Yasası Değişiklik
Teklifi; bazı maddeleri bütün itirazlarımıza rağmen
komisyondan aynen geçti, 2 de yeni madde eklendi. Bu kanun ile esnafa,
emekliye, işçiye ne getiriyoruz, bana bunu bir söyler misiniz? Ben size
söyleyeyim, bu kanun teklifinin ilk bölümünde 7nci maddeyle işçi
haklarını gasbediyorsunuz. İkinci bölümde de sigorta
şirketlerinin zarar görenlere daha az tazminat ödemelerinin yolunu
açıyorsunuz. Neden? Neden esnaf için, halk için değil de bankalar,
sigorta şirketleri ve finans güçleri için kanun çıkartıyorsunuz?
Neden? Biri bunu izah etmek zorunda.
Değerli milletvekilleri, özellikle 7nci
maddede yapılan değişikliğe göre konkordato geçici mühlet
kararından sonra komiserin izniyle akdedilen borçlar adi konkordatoda
konkordato şartlarına tabi olmayacak, konkordato dışı
olacak ve temerrüdün oluşması durumunda icra takibine konu
edilebilecektir. Bu alacaklar, İcra ve İflas Kanununun
sırayı düzenleyen 206ncı maddesi kapsamında rehinli
alacaklardan hemen sonra ve diğer tüm alacaklardan önce ödenecektir. Bu ne
demek ben açıklayayım. İşçi alacakları artık
ödenemeyecek demek. Yani bu durumu bizleri izleyen, dinleyen, okuyacak olan
halk için şöyle açıklayayım: Bakın, açık ve net, AKP
diyor ki: Coronavirüs pandemisi döneminde iyice yoksullaşmış,
alım gücü düşmüş işçiler ne hâlleri varsı görsünler.
Yani AKP diyor ki: Bir şirket batacağı zaman işçinin
alacağı bizi ilgilendirmez, işçi başının çaresine
baksın. Biz bankaların alacaklarını garanti altına
alırız, o kadar; siz ne hâliniz varsa görün. İşte her
zamanki gibi AKP ve saray tercihini vatandaştan yana değil, dolardan
yana, paradan yana, sermayeden yana yapıyor. Hani, biz burada
eleştiride bulununca ya da iktidarın hukuksuz bir işlemini
yüzlerine vurunca dönüp Bizi halk seçti. diyorlar ya, doğru, sizi halk
seçti ama siz halkı hiç seçmediniz; insanlar artık bunu anladı,
onlar da ilk seçimlerde sizi bir daha seçmeyecek çünkü iktidar, nerede bir
mafya, nerede tefeci, nerede bir holding varsa hep onlarla ittifak kuruyor. Siz
bu halkla zerre kadar yan yana gelmiyorsunuz. İşçiyle, memurla,
emekliyle hiç ortak olmadınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu iktidarın zaten emekliye alerjisi var, işçiyi
görünce tansiyonları çıkıyor, çiftçiyi duyduklarında çarpıntı
basıyor, kadınlar konuştuklarında kanları çekiliyor,
gençleri gördüklerinde başları ağrıyor, öğrenciye
karşı zaten hepsini evham basıyor. İstanbul Sözleşmesi
böyle değil mi, Boğaziçi Üniversitesi bunu göstermiyor mu?
Değerli milletvekilleri, Türkiyede, tarih
boyunca görmediği kadar kirlilik iddiaları bugünlerde ortaya
atılıyor. Uyuşturucu kaçıran iktidar mensupları
yakınları olduğu iddiaları var. Silah kaçıran
kuruluşlar olduğu iddiaları var. Rüşvet alan milletvekili
iddiaları ayyuka çıktı. Mafyayla kol kola gezen hâkim ve
savcı iddiaları var. Bu da yetmiyor, kırmızı bültenle
aranan kişilerin otellerinde bedavadan kalan hâkimler, savcılar,
gazeteciler olduğu iddia ediliyor. Bunların iddia edilmesi bile utanç
vericidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız, kamuoyunda
tartışılan iddialar, Marmarayı basan pisliğe, müsilaja
bile rahmet okutuyor. Örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek: Benim seçim
bölgem Mersin Limanı. 8 Mayıs 2021de, Panamada, son
durağı Mersin Limanı olan bir konteyner yakalanıyor -Panama
polisi falan Twitter hesabından da bunu açıkladı- konteynerde 616
paket kokain ele geçiriliyor. Bu kime gidecekti? Yine, aynı şekilde,
9 Haziran 2020de Kolombiya Limanına yaklaşan bir gemide 5 ton
kokain yakalanıyor.
SALİH CORA (Trabzon) Mafyanın
ağzıyla konuşuyorsun! Baro Başkanlığı
yaptın Alpay Bey ya, mafyanın ağzıyla konuşuyorsun!
ALPAY ANTMEN (Devamla) Geminin varış
noktası İzmir. Uyuşturucuların İzmirde bir kimya
şirketine gideceği söyleniyor. Bu uyuşturucunun geleceği
firmalara operasyon yaptınız mı? diye soruyoruz,
İçişleri Bakanından ses seda yok, her konuda konuşan Bakan
bu konuda suspus.
SALİH CORA (Trabzon) Mafyanın
iddialarının siyasi tahsilatçısı oldun!
ALPAY ANTMEN (Devamla) Neden bu firmalara
gidilmiyor? Neden savcılık soruşturma başlatmıyor?
Sokakta elinde kaçak sigara olan adamın, bu da yetmiyor, Adıyamanda
emek emek tütün eken gariban çiftçinin tütünlerine el koyuyorsunuz,
adamları karakola çekiyorsunuz, 5 ton uyuşturucu ise kime geliyor,
kime gidiyor hiç araştırmıyorsunuz; maşallah! (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bakın, icradan
bahsediyoruz. Başka bir vahim tablo daha var; Demirören Holding, ama
sarayın baskısıyla, ama saraya yalakalık
yapacağım diye Doğan Medyayı üç otuz paraya satın
aldı. Hürriyeti, Kanal Dyi, Doğan Haber Ajansını,
radyoları ve diğer organları kimin parasıyla satın
aldı iki üç yıl önce, kimin parasıyla?
SALİH CORA (Trabzon) Yeni bir olay mı?
Yeni bir olay mı?
ALPAY ANTMEN (Devamla) Halkın parasıyla
satın aldı. 750 milyon doları Ziraat Bankasından, o
canım çiftçinin paralarıyla, birikimleriyle kurulan Ziraat
Bankasından, ceplerinden 5 kuruş para çıkmadan satın
aldılar. İki yıl ödemesiz, on yıl vadeli, düşük faizle
aldıkları kredi üçüncü yıl
ÖZKAN YALIM (Uşak) 128 milyar doları
böyle harcadılar işte!
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Peşkeş çekildi!
ALPAY ANTMEN (Devamla) Para ödediler mi?
Soruyoruz, cevap yok.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Ticari
sırmış, ticari sır!
ALPAY ANTMEN (Devamla) Ticari sır diyorlar
ama ben bir soru önergesi verdim, soru önergesinde
SALİH CORA (Trabzon) Hiçbir sorun yok,
düzenli ödemelerine devam ediyorlar.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Doğan Medyayı
satın alan Demirören Holdingin bankadan, Ziraat Bankasından krediyi
aldığı gün kamu alacakları, kamu bankalarının
alacakları önce yüzde 40, daha sonra da yüzde 64e çıkıyor;
patlıyor, alacaklar patlıyor. Niye? Kamu kaynakları, kıt
kamu kaynakları bankalar aracılığıyla peşkeş
çekiliyor.
SALİH CORA (Trabzon) Ziraat Bankası
kimsede alacağını bırakmaz Alpay Bey.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Ben bunu bir de
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktaya
sordum Bu bizim konumuz değil. dedi. Arkadaş, dört yıl önce bu
bankayı sen Varlık Fonuna devrettin, elbette senin konun. Buna bile
cevap vermiyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bu halkın, bu çiftçinin 750 milyon
dolarını, yaklaşık 6-7 katrilyonunu çaldılar.
Cebindeki 10 lirası eksik çıksa ortalığı ayağa
kaldıracak kişiler konu vatandaşın 6-7 katrilyonu olunca üç
maymunu oynuyor; yazıktır, günahtır, ayıptır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, kamu bankalarındaki kaynaklar
çiftçi ve esnaftan esirgeniyor. Ziraat Bankası çiftçinin traktörüne,
kanunen, icra iflas hukuku anlamında, yasak olduğu hâlde çiftçinin
traktörüne ve hayvanlarına haciz koyuyor, bunda da beis görmüyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Yanlış bir
bilgi, yok böyle bir şey!
ALPAY ANTMEN (Devamla) Evini satıyor,
tarlasını satıyor, ocağına incir ağacı
dikiyor ama söz konusu Demirören olunca ne yapıyor? Hiç, hiç, hiç.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Tüpçüye
çalışıyor, çiftçiye değil!
ALPAY ANTMEN (Devamla) Peki, bu reva mı?
Çiftçinin bankalara borcu 146,6 milyar dolar şu an. Kanun gereği
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1ini çiftçiye vermek zorundayız
ya, eğer bunu verseniz çiftçinin borcu kalmayacak.
SALİH CORA (Trabzon) Veriyoruz.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Bunu vermiyorsunuz,
Demirörene medya sahasını aldırıp bunun parasını
da halkın cebinden çıkartıyorsunuz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Aynen. 750 milyon dolar
veriyorlar.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Peki, soruyorum size? Evirip
çevirmeden, çok net yanıt istiyorum, çok net yanıt da vermek
zorundasınız, halkı bilgilendirmek zorundasınız.
1) Demirören Holding Ziraat Bankasından
aldığı kredinin şu ana kadar ne kadarını ödedi?
Açık ve net arkadaş. (CHP sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kuruş yok,
kuruş yok.
ALPAY ANTMEN (Devamla) 2) Faiz ödemesi
yapıldı mı? Bu faiz tutarı şimdi ne kadar, oranı
ne? Başkalarına ne kadar orandan veriyorlar?
3) Bu kredi borcu ödenmediyse, ey Ziraat
Bankası, ne yaptın, ne yaptın, ne yaptın? Bunu
söyleyeceksiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Ödeniyor, ödeniyor,
düzenli olarak ödeniyor, rahat ol. Herkes alacağını alıyor,
herkes borcunu ödüyor.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Değerli halkım,
sevgili halkım, sevgili vatandaşlarım; bu iktidar gidiyor ve
gittiği zaman yiğidi yek ekmeğe muhtaç eden çiftçiyi,
esnafı açlığa mahkûm eden, tüyü bitmemiş yetimin
hakkını yiyenlerden kim sorumluysa hesabını sormak bize
nasip olacak. Hesabını sormazsak namerdiz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sandık, sandık,
sandık nerede?
ALPAY ANTMEN (Devamla) Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölümde gruplar adına
talep edilen sözler tamamlanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına bir söz
talebi vardır.
Şahıslar adına, Tokat Milletvekili
Sayın Mustafa Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinde konkordato kurumuyla ilgili düzenlemeler de yer
almaktadır. İflas ertelemenin kaldırılmasıyla üç
yıldır yeni hâliyle uygulanmakta olan alacaklı ve borçlu
arasında bir denge vazifesi gören konkordato birçok şirketin
borçlarını yapılandırıp süreçten başarıyla
çıkmasını sağlamıştır. Uzun yıllar
süren iflas erteleme süreci ihtiyacı karşılamadığı
için konkordato uygulamasıyla ilgili hükümler günün ihtiyaçlarına
göre 2018 yılında yeniden düzenlenmiştir. Uygulamada olumlu
sonuçlar alınmış, ortalama on beş ayda konkordato süreçleri
tamamlanmıştır. Ticari ve ekonomik hayatımıza yeni bir
bakış açısı kazandıran bu üç yıllık dönemde
uygulamada karşılaşılan aksaklıklar tespit
edilmiştir. Görüştüğümüz kanun teklifinde
aksaklıkların çözümüne yönelik düzenlemeler yer almaktadır.
Teklifle alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesi azami
derecede korunmuş, konkordatonun daha etkin, daha verimli uygulanması
için, ticari hayatın daha uygun bir zeminde yürütülmesi için
değişiklikler hedeflenmiştir.
Yapılan değişiklikle iflas idare
memurlarının seçimi, nitelikleri, eğitimi yeniden
düzenlenmiştir. Buna göre iflas idare memuru olarak görev yapabilmek için
bu konuda eğitim alınması, bilirkişilik bölge
kurulları tarafından oluşturulan iflas idare memurları
listesine kayıt zorunlu hâle getirilmiştir. İflas idare
memurlarından birinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci
mali müşavir, diğerinin hukukçu olması zorunlu hâle
getirilmiştir. İflas idare memurlarının aşırı
iş yükü dikkate alınarak daha verimli çalışabilmeleri için
eş zamanlı olarak en fazla 5 dosyada görev almalarına yönelik
düzenleme yapılmış, sürecin daha etkin yürütülmesi
amaçlanmıştır. Teklifle, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden
veya bir bütün olarak satılması hâlinde daha yüksek gelir
getireceği anlaşılan mal ve hakların bir bütün olarak
satılmasına imkân tanınmış, böylece işletmelerin
devamlılığı amaçlanmıştır. Konkordato
sürecinde işletme tarafından kullanılması öngörülmeyen
malların satışına imkân sağlanmış, böylece
borcun ödenmesi ve bakiye paranın konkordato havuzuna alınması
sağlanmıştır. 296ncı maddede yapılan
değişiklikle, konkordatonun başarıya ulaşması
için borçlunun taraf olduğu ve işletme faaliyetinin devamı için
önem arz eden sözleşmelerin konkordato süresince de devam etmesi, borçlu
için aşırı yük getiren, aşırı külfet getiren
sözleşmelerin komiserin uygun görüşü ve mahkemenin izniyle
feshedilmesine imkân sağlanmıştır.
297nci maddede yapılan değişiklikle,
borçlunun izinle yapacağı işlemlere, işletmenin
faaliyetinin devamı için önem arz eden taşınır
malların devredilmesi de eklenmiştir. Mahkeme izni gerektiren bu
devir, komiserin uygun görüşü ve alacaklılar kurulunun onayıyla
yapılacaktır. Bu düzenlemeyle, borçlunun, mümkün olduğu kadar
verimli çalışması ve borçlarını ödeme kabiliyetini
koruması amaçlanmıştır.
Konkordatonun iflasla sonuçlanması durumunda
tasfiyenin daha hızlı, daha etkin bir şekilde
yapılması için iflas kararını veren mahkeme, tasfiyenin
basit veya adi tasfiye usulüne göre yapılmasına ve gerektiğinde
adi tasfiyenin komiserler tarafından yapılmasına karar
verebilecektir. Konkordato süresince işletmenin mali durumuna ve
envanterine hâkim olan komiser, iflas tasfiyesini hızlıca
yapacaktır.
Yapılan bir başka değişiklikle, konkordato
sürecindeki borçlunun kredi bulmasına imkân sağlanmış, bu
mühlet içerisinde kredi veren alacaklıların alacakları teminat
altına alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, konkordato hukuku
başarıyla uygulanmaktadır. Bu süreçte, ülke ekonomisine güç katan,
insanımıza istihdam sağlayan birçok işletme, bu uygulamayla
iflasın eşiğinden dönmüş, faaliyetine devam etmiştir.
Teklifin milletimiz için hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
talepleri karşılanmıştır.
Soru-cevap talebi yoktur.
Şimdi, 60a göre 3 sayın milletvekiline yerlerinden
söz vereceğim.
Sayın Ekinci
.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın ile tüm şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) - Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Şehit öğretmen Aybüke Yalçın dört
yıl önce hain bir pusuda eli kanlı terör örgütü tarafından
şehit edildi. Batmana atandığı gün Öğretmen oldum
ben. demişti. Babası Oralar karışık, gitme!
deyince, Baba, biz gitmezsek kim gidecek oralara? cevabını
vermişti. O vatansever bir evladımızdı. Mekânı cennet
olsun.
Ayrıca, teröre kurban verdiğimiz
hemşehrim Nurcan Karakaya ve on bir aylık bebeği Bedirhan
Karakaya başta olmak üzere tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı
ve minnetle anıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
32.-
Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, ayçiçeği ve kanola üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Son aylarda sürekli yağ fiyatlarının
artışı konuşuldu, neden ithalatçı olduğumuz
konuşuldu. Çünkü geçtiğimiz hasat döneminde 360 dolar olan 1 ton
ayçiçeği, Rusya ve Ukraynadaki kuraklığın da etkisiyle 760
dolarlara kadar çıktı. Yani başka ülkelere
bağımlı olmamak gerek. Biz üretelim diyoruz ama hâlen 2020
yılının ayçiçeği ve kanola desteklemeleri ödenmedi. Bir yıl
geçti, 2021in ayçiçeği ekim dönemi başladı, ayçiçekleri
piyasaya çıktı, toprakla buluştu, gün yüzüne çıktı,
kanolanın hasat dönemine yaklaşıldı, hâlâ kilogram
başına 50 kuruş olan destekleme ödenmedi. Böyle yaparsak
nasıl üretim artışı sağlayacağız?
Desteklemelerin bir an önce ödenmesi gerekiyor. Yağ fiyatlarının
artmasını istemiyorsak desteklemenin kilogram başına 1
liraya çıkartılması gerekiyor.
BAŞKAN Sayın Tanal
33.-
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Şanlıurfa Ceylanpınarda cezai mesuliyeti olmayan
koyunların gözaltına alınmasının hayvan hakları
ihlali olduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Dün gözaltına alınan koyunları
söylediniz. Eğer normal bir insan gözaltına alınmış
olsaydı yirmi dört saatte serbest bırakılırdı; terörle
bağlantılı olsaydı dört gün gözaltına
alınırdı, ondan sonra mahkeme huzuruna
çıkarılırdı. Ancak bu koyunlar bir türlü ne mahkeme
huzuruna çıkarılıyor
Bunların suçunun ne olduğu da
belli değil. Zaten koyunların cezai mesuliyeti olmaz. Ben şimdi
burada sizin vasıtanızla Jandarma Genel Komutanlığına
sesleniyorum: Askerlerin böyle koyunların peşinde koşması
askeri itibarsızlaştırmaktadır, Jandarmayı
itibarsızlaştırmaktadır. Bu koyunların herhangi bir
suçu, cezai mesuliyeti yok ki. AK PARTİ iktidarında koyunlar da
artık cezaevini gördü, koyunlar da artık gözaltına
alındı. Yani gözaltına alınmayacak olan ne kaldı ben
anlayamadım. Ceza kanunları koyunların sorumluluğunu, cezai
mesuliyetini kabul etmiyor Koyunların cezai mesuliyeti yok. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Cezai mesuliyeti
olmayan koyunları aç, susuz niçin gözaltına alıyorsunuz;
yazık, günah değil mi kardeşim? Bu bir hayvan hakları
ihlalidir, bu bir kötü muameledir; buna isyan ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut, sizi de dinleyelim,
ondan sonra Komisyona bir söz vereyim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bu işe siz bir çözüm bulun Allah rızası
için.
34.-
Adana Milletvekili Burhanettin
Bulutun, eczacılık mesleğine ilişkin
açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Her 3 gençten 1inin işsiz olduğu
ülkemizde eczacılar da çok yakın zamanda bu işsizler ordusuna
eklenecekler. 2001 yılına kadar toplamda 8 eczacılık
fakültesi mevcutken bu sayı 2021de 48e çıkmıştır.
Plansız biçimde açılan fakülteler eczacı, öğretim üyesi ve
altyapı konusunda ciddi eksikliklerine rağmen bugünlere
gelmiştir. Sağlık Bakanlığının
Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 Vizyonuna göre, 2023
yılında eczacı ihtiyacı 32 binken hâlihazırda
eczacı sayısı 41 bindir. Fakülte ve öğrenci sayısında
endişe verici bu artış her sene daha çok artmaktadır.
Fakültedeki nitelik kaybına rağmen yeni mezunlar işsizlik
sorunuyla karşı karşıyadır. Eczacılık
mesleğini değersizleştiren, eczacılık mesleğine
ve mesleğin geleceğine zarar veren bu anlayışın son
bulmasını umut ediyor ve bu anlamda, üniversitelerin
açılmaması için buradan tekrar sesleniyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve
49 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN Komisyon
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekillerimiz, konuşmalar
sırasında işçi alacaklarıyla ilgili tereddütlerden
bahsedildi, onunla ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
İşçi alacakları, İcra ve İflas Kanununun 206ncı
maddesi gereğince imtiyazlı alacaklardandır. Konkordatonun
tasdik şartlarını düzenleyen, İcra ve İflas
Kanunumuzun 305inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi
gereğince, 206ncı maddede belirtilen işçi alacaklarının
da içinde bulunduğu imtiyazlı alacakların tam olarak ödenmesinin
ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların
ifasının yeterli teminata bağlanmış olması zaten
konkordatonun tasdik şartıdır. Bir başka ifadeyle
şöyle söyleyebiliriz: İşçi alacakları ödenmeden veya
teminata bağlanmadan konkordato tasdik edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bunu
açıkça yazalım Başkan, açıkça yazalım öyleyse.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Yıllardır bu böyle uygulanıyor zaten, kanundaki
düzenleme de bu şekilde. Komiserler de, ticaret mahkemesi hâkimleri de
işçi alacakları konusunda hassas olacaklardır, çünkü bu Meclis
görüşmeleri sırasında ifade edilen hususlar belki uygulamada
tereddüde yol açabilir. O nedenle tekrar özetlemek gerekirse: İşçi alacakları
İcra ve İflas Kanununun 294üncü maddesi uyarınca konkordatoya
tabi olmayıp konkordato geçici veya kesin mühleti içinde de icra takibi
yapabildikleri gibi daha önce başlamış olan icra takiplerine de
devam edip alacaklarını tahsil edebileceklerdir.
Ayrıca İcra ve İflas Kanununun
206ncı maddesine göre bu alacaklar imtiyazlı alacak olduğundan
aynı kanunun 305inci maddesi gereğince işçi alacakları
yeterli teminat altına alınmamışsa konkordato tasdik
edilmeyecektir. Kaldı ki teklifin 7nci maddesine konu İcra ve
İflas Kanununun 308/c
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
Adalet Komisyonu Başkanı koyunlarla ilgili de bir şey söylesin.
Yani cezai mesuliyeti var mı, yok mu Adalet Komisyonu Başkanı?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Tanal, önemli bir konu, işçi alacaklarıyla
ilgili konuşuyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, koyunlar
yani
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Onu sonra çözeriz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anladım,
koyunların suçu ne?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - 308/c maddesinin dördüncü fıkrasındaki
değişiklikle konkordato mühleti içinde konkordato komiserinin
onayıyla akdedilmiş tüm sözleşmeler bu hükme tabi
olacaktır. Yani konkordato komiserinin onayıyla akdedilmiş
işçi hizmet sözleşmesi, herhangi bir mal ve hizmet alımı
sözleşmesi ve eser sözleşmesi de bu kurala tabi olacaktır.
Dolayısıyla Sadece kredi alacaklarına öncelik verilerek
diğer alacakların, özellikle işçi alacaklarının önüne
geçiriliyor. şeklindeki değerlendirmelere katılmak mümkün
değildir.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
özür dilerim. Sayın Başkanım
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bakın, Turan Bey burada, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili burada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bülent Turan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, bu
koyunların terörle bağlantısı olsa dört gün içinde
savcının, hâkimin önüne çıkarlar; terörle ilgisi yoksa yirmi
dört saat
BAŞKAN Mahmut Bey, biraz evvel size
verdiğim sözde bunları anlattınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu koyunların
cezai mesuliyeti de yok.
BAŞKAN Bülent Bey, koyunlarla ilgilenir
misiniz lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben Mahmut Beyle
ilgileneyim, Mahmut Bey koyunlarla ilgilensin Başkanım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu koyunların
haklarını bu Meclis çözmek zorundadır.
BAŞKAN Peki, konu
anlaşılmıştır Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama yani Meclis bu
koyun haklarına kayıtsız kalamaz, ilgisiz kalamaz; Meclis bunu
çözmek zorunda Başkanım.
BAŞKAN Haklısınız,
inşallah yarına kadar çözeriz diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, 1inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal Peköz Mahmut Celadet Gaydalı Hasan Özgüneş
Adana Bitlis Şırnak
Rıdvan Turan Hakkı
Saruhan Oluç
Mersin İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hayrettin
Nuhoğlu
İzmir
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköze aittir.
Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa teklifinin 1inci
maddesi üzerine grubum adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Maddeyle 2004 sayılı Kanunun 223üncü
maddesine yeni bir fıkra eklenmekte, bu fıkrayla iflas idaresi
memurlarının seçimi belirlenmektedir. Buna bir itirazımız
yok ancak burada, seçilecek memurlarla ilgili bir eğitimden söz ediliyor.
Bu eğitimin nasıl bir eğitim olduğu ve nasıl
uygulanacağı konusunda bir açıklık olmadığı
için bunun netleştirilmesini istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bazı meslek
gruplarıyla ilgili beklentileri dile getirmek istiyorum. Ortaöğretim
hemşireleri, ameliyathane teknikerleri, tıbbi sekreterler ve engelli
öğretmenlerle ilgili problemleri dile getirmek istiyorum. 2017
yılında okulları kapatılan orta düzey hemşirelerin
bugüne kadar 70 bin civarında mezun verdiği fakat okulların
kapatılmasından sonra da bunların unutulduğu ve şu ana
kadar herhangi bir atamanın yapılmadığı
Hele hele
böyle sağlık sorunlarının yaşandığı bir
dönemde, sağlık personeline bu kadar ihtiyacın olduğu bir
dönemde bu insanların atanamıyor olması ciddi bir problemdir ve
bu insanlar, gencecik insanlar, ailelerinin yardımıyla yaşamak
zorunda kalıyorlar.
İkincisi, cerrahide gerekli kalitenin
artırılması. İnsanların daha iyi sağlık
şartlarına kavuşması için ameliyathane hemşireleri
ameliyathane teknikerleri diye bölümler ihdas edildi ve burada şu anda
20 bin civarında mezun olmuş insan var. Bu insanların hiçbirinin
bugüne kadar ataması yapılamamış demeyeceğim ama son
üç atamanın birisinde 36, birisinde sıfır, birisinde de 10
kişi atanabilmiş 20 bin mezundan. Her ameliyathanede bunlardan en
azından birinin bulunması gerekiyor ve dolayısıyla da
hizmet kalitesinin artırılması bakımından bu
insanların atamasının yapılması gerekiyor ve bu da
aynı zamanda doktorun inisiyatifine bırakılmış görev
tanımında. Oysaki her odaya, her ameliyathaneye 1 tekniker olmak
üzere görevlendirme yapılması lazım ki ameliyathane düzeyindeki
hizmet kalitesi artmış olsun.
Yine, tıbbi sekreterlik diye bir bölüm
açılmış üniversitelerde. 140 bin mezun vermiş bugüne kadar
ama görev tanımı olmadığı için ne özel sektörde ne de
kamuda bugüne kadar doğru dürüst iş bulma şansları olmuyor.
Bu insanların bir an önce görev tanımının ve
atamalarının da yapılması gerekiyor. Bunların görevlerini
hastanelerde hemşireler ve ebeler yapmakta -onların yerine bu
insanlar görevlendiriliyor- dolayısıyla da ebelerin ve
hemşirelerin kendi yapması gereken hizmetler aksamakta.
Yine, yasa gereği olarak kamuda yüzde 3
oranında istihdam edilmesi gereken engellilerin bugüne kadar olması
gereken payları kendilerine verilmedi. 2.511 engelli öğretmen,
işsiz ve sosyal güvenceden de yoksun, yardımlarla geçinmek zorunda
kalıyor. Bu arkadaşların da yasa gereği olan haklarının
iade edilmesi ve bu insanların da atamalarının bir an önce
yapılması lazım. Bunun yanı sıra tayin bekleyen, atama
bekleyen 500 bin civarında öğretmen var, bunların yine aynı
şekilde sorunları var. Ayrıca, şu anda görevde olan
öğretmenlerin aralarındaki farklılıkların da
giderilmesi ve onların yaşam şartlarının ve
çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor.
Peki, bu kadar şeyi nasıl yapabiliriz?
diyebilirsiniz, Ekonomik sorunlar var, darboğazdan geçiyoruz.
diyebilirsiniz ama her kuruşun önemli olduğu böyle bir dönemde
milyarca lira vergi borcunu silmemiş olsanız, geçilmeyen köprülere,
gidilmeyen yollara ödediğiniz paraları ödememiş olsanız
yine tüm bu gençler atanabilirdi. Vergi borçlarını affetmeniz birkaç
kişinin işine geliyor, birkaç kişiyi kurtarmış
oluyorsunuz ama onlardan esirgeyeceğiniz ve burada kullanacağız
parayla da en azından yüzlerce, binlerce insanın iş edinmesi,
iş sahibi olması sağlanacaktır. Bu insanların hepsi
genç. Türkiyede gençlerin üçte 1i işsizken bunlara seyirci
kalmış olmak
Bu gençlerin geleceklerinin kararmasının ve
geleceklerini yurt dışında aramak zorunda kalmış
olmalarının da önüne geçilmesi gerekiyor. Siz eğer bunu
gerçekleştiremezseniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Sayın Başkan,
devam ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözünüzü.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) İktidar, doğrusu,
şöyle bir baktığımız zaman, şeytanın iki
boynuzu arasına bir salıncak kurmuş, kendisine bir konfor
alanı yaratmış orada sallanmaya devam ediyor ama insanlar bu
sıkıntılarla yüz yüze yaşamaya devam ediyorlar. Sizin o
konforunuz sizi kurtaramayacak ve en yakın gelecekte bu konfordan
olmuş olacaksınız ve sizin yerinize gelecek olan iktidar,
mutlaka gençleri önceleyecek ve bu gençlerin geleceklerinin kararmasına
müsaade etmeyecektir diyor, saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeler
üzerinde konuşma süresi beş dakikadır. Beş dakika içinde
konuştuğunuz şeyleri son bir dakika isteyip tekrar edecekseniz
lütfen beş dakikada sınırlayın
konuşmalarınızı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu koyunları
halledelim Sayın Başkanım. Meclisin işi, koyun
haklarını
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz beş dakikadır
Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine söz aldım.
Kanunun adı kimseyi yanıltmasın;
görüştüğümüz bir temel kanun değildir, 7 farklı kanunda
değişiklik yapan bir torba kanundur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yasama faaliyetlerinin kalitesini düşüren ve İç Tüzük hükümlerini
dikkate almayan bu kanun yapma anlayışı siyaset kurumuna olan
güveni her geçen gün daha da düşürmektedir. 1932 tarihli İcra ve
İflas Kanununda üç yıl önce 46 maddede değişiklik
yapılmıştı, şimdi bir ihtiyaç doğdu ki bu
değişiklik getirildi. İktidar anlayışı
değişmedikçe kanunlardaki değişiklikler sık sık
tekrarlanacaktır.
Teklifin 1inci maddesine gelince, esas kanunun
223üncü maddesine bir fıkra eklenmektedir. İflas idare
memurluğu için mali müşavirler ve serbest muhasebecilerin
görevlendirilmesi yerine bu memurluklara hukuk fakültesi mezunlarının
getirilmesi, iflas hukukuna uygunluğu yanında, hukuk fakültesi
mezunlarına yeni iş imkânı sağlaması
bakımından da önemlidir. Mali müşavirlerin ve serbest
muhasebecilerin, iflas tasfiye işlemlerinde bilirkişi veya uzman
olarak görevlendirilmesinin daha makul olacağı kanaatindeyiz; onun
için, önergemize destek verilmesini bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, biraz da güncel bir
konuya değineceğim: Son haftalarda keşfedilen yeni petrol ve
doğal gaz kuyularından milletçe büyük sevinç duymaktayız ancak
bir taraftan da öncekiler gibi bunların da boş
çıkacağından endişe edilmektedir. Önceki yıllarda
benzer çok sayıda müjdeli haber verilmişti.
Açıklandığı gibi sonuçlar doğru olsaydı bugün
ekonomik krizle boğuşmayan bir ülke olacaktık. Bu konuda benim
düşüncem, birçok alanda olduğu gibi Sayın
Cumhurbaşkanının birileri tarafından
yanıltıldığı yönündedir. Külliyede görev
yapanların arasında iyi niyetli olmayan, hem Türklük
düşmanı hem de Cumhurbaşkanını yanıltmakla
görevlendirilmiş ve saraya sızdırılmış
kişilerin olduğu kanaati oluşmaktadır.
Hatırlanacaktır, İstanbula yapılanlar hakkında
Cumhurbaşkanı Biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet
ediyoruz. demişti. Düzelme oldu mu? En basit ifadeyle, Zeytinburnundaki
gökdelenler tıraşlandı mı? Hayır.
Cumhurbaşkanının sözü hangi gerekçelerle yerine
getirilmemiştir? 15 Temmuzda darbe girişiminde bulunan ve kan
dökülmesine yol açan FETÖ terör örgütünün devlete sızması konusunda
Sayın Cumhurbaşkanı Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha
önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Rabbim de
milletim de bizi affetsin. dememiş miydi? AKP içerisinde ve kabinede
görev yapan birçok kişinin, örgütün devlete
sızdırıldığı yıllarda hoca efendiye
nasıl dalkavukluk ettiğini bu millet unutmadı ama onlar af
dilemeden, pişkinlikle görevlerine devam ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, keşiflere
dönersek; önceki bazı örnekleri hatırlatmak isterim: 22 Temmuz 2007
genel seçim öncesi Trakyada ve Tuz Gölünde doğal gaz, Manisada petrol
bulundu. 29 Mart 2009 yerel seçim öncesi Manisa, Niğde, Diyarbakır,
Isparta ve Antalyada petrol bulundu. 12 Eylül 2010 referandumu öncesi Ergani
ve Manisada petrol bulundu. 31 Mart 2014 yerel seçim öncesi
Diyarbakırda, Türkiyenin kırk yıllık ihtiyacını
karşılayacak kaya gazı bulundu. 7 Haziran 2015 genel seçim
öncesi Trakyada 600 milyon metreküp doğal gaz bulundu. 1 Kasım 2015
genel seçim öncesi Karadenizde 30 milyar metreküp doğal gaz bulundu. 24
Haziran 2018 genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi
Mardin, Şırnak, Hakkâri, Batman ve Siirtte petrol; Trakyada
doğal gaz bulundu. 31 Mart 2019 yerel seçim öncesi Siirtte petrol,
Trakyada doğal gaz bulundu. 21 Ağustos 2020de Karadenizde 320
milyar metreküp doğal gaz bulundu. 4 Haziranda, gene Karadenizde 135
milyar metreküp doğal gaz müjdesini de aldık.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Uzaya da gittiler uzaya!
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Ayrıca,
2004ten bu yana defalarca yerli ve millî otomobil üretimi müjdesini
aldık, 4 defa da yerli ve millî uçak üretimi müjdesini aldık ve
nihayet 10 Şubat 2021de Aya gideceğimizin müjdesini aldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Çok az
kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu müjdeli haberlere artık yandaşlar bile inanmıyor
çünkü büyük çoğunluğu boş çıktı, doğru bilgiler
ile yanlışlar birbirine karıştı; bu, böyle gidemez.
Devlet adına sarf edilen sözler boşa çıkmamalıdır.
Alamut Kalesinden gelen Hasan Sabbahın adamları gibi,
Cumhurbaşkanını sürekli yanıltan, Türk toplumunun huzurunu
bozan bu kişiler tek adam rejimini çok severler, bunlara fırsat
verilmemesi, dikkat edilmesi ve Külliyeden temizlenmesi şarttır.
Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde bulunan
devlette umurgörmüş çok değerli insanların harekete geçmesi ve
bu yanlışlıkların düzeltilmesi için gayret göstermelerini
beklediğimi ifade ediyor, selamlarımı sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1'inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 1- 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununun 223 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"İflas idare memurları,
bilirkişilik bölge kurulları tarafından oluşturulan iflas
idare memurları listesinden seçilir. Bu şekilde seçilen iflas idare
memurlarının hukukçu olması zorunludur. Listeye kayıt için
Adalet Bakanlığı tarafından izin verilen kurumlardan
alınacak eğitimin tamamlanmış olması şarttır.
İflas idare memurlarının nitelikleri, denetimi, eğitimi,
eğitim verecek kurumlar ve eğitimden muaf tutulacaklar ile bu
maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Adalet
Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikte belirlenir.
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Zeynel Emre
Aydın
Mersin
İstanbul
Rafet Zeybek Faruk Sarıaslan Nihat Yeşil
Antalya
Nevşehir
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Nihat Yeşil.
Buyurun Sayın Yeşil. (CHP
sıralarından alkışlar)
NİHAT YEŞİL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Deveye Boynun neden eğri? demişler,
Nerem doğru ki. demiş. Değerli arkadaşlar, işte
aynen o hesapla getirdiğiniz bu teklifin neresinden tutsak elde
kalıyor. Sözde insanları icradan kurtaracaksınız, sözde
ekonomik hayata renk katacaksınız ama gelin görün ki her şey
günden güne daha da kötüye gidiyor. Ne ekonomi düzeliyor, ne
esnafımızın beli doğruluyor, ne emekçilerimiz emeğinin
karşılığını alıyor, ne öğrencilerimiz
okuluna devam edebiliyor, ne sağlıkçılarımıza ek ödeme
yapılıyor, ne öğretmenlerimiz atanabiliyor, ne çiftçilerimiz
tarlasını sürebiliyor, ne sanayici işini yürütebiliyor.
Kısacası kimse memnun değil.
Değerli arkadaşlar, düşünün ki 750
milyon dolar kredi iki yıl geri ödemesiz olarak Ziraat Bankası
tarafından birilerine peşkeş çekildi -o kredilerin geri ödenip
ödenmediğini dahi bilmiyoruz- bugünkü kura vurulduğu zaman 6,3 milyar
lira ediyor; aynı Ziraat Bankası 2019 yılı yani bu krediyi
verdiği yıl 2,3 milyar dolar görev zararı
açıklamıştı, o dönemki Genel Müdür de Paramız
vardı, verdik. demişti. Değerli arkadaşlar, ama
tarlasını sürüp üretim yapacak çiftçiye kredi yok, kredisini
ödeyemediği için çiftçinin traktörünü haciz edenler de utanma yok, mazot
fiyatları alıp başını giderken çiftçiye mazot
desteği yok, çitçinin ürettiği ürüne destekleme desen yok,
kuraklıktan tarlasını sulayamayan çiftçinin derdine çare olmak
yok.
SALİH CORA (Trabzon) En fazla destek bizim
dönemimizde verildi.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Salih, sen
yardım edersin. (CHP sıralarından alkışlar) Suya sayaç
takıp çiftçiye haciz yollarken bir gram acıma yok. Yani laf çok ama
bir gram iyi niyetli icraat yok.
Değerli arkadaşlar, icra daireleri dosya
kaynıyor. Son bir yılda icralık olan yurttaş
sayısı 1 milyon 411 bin kişi arttı. Demek ki sizin üstün
ekonomi politikalarınız yurttaşın sorununa çare olmuyor.
İktidara geldiğinizde asgari ücretle 14 çeyrek altın
alınıyordu, bugün 4 çeyrek altın bile dahi alınamıyor.
Yer gök kredi oldu, o krediler nasıl ödenecek diye düşünmüyorsunuz.
Kâğıt üzerindeki büyümeyle ülkeyi de büyütüyoruz diyorsunuz, çaka
satıp duruyorsunuz. Çay kaşığıyla veriyorsunuz,
kepçelerle almaya devam ediyorsunuz. Kısacası, har vurup harman
savuruyorsunuz. Gerçi memlekette harman bile bırakmadınız,
samanı bile dahi Bulgaristandan ithal ettiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, burada bir
fotoğraf gösterecektim -ama göstermeyeceğim- çünkü o, ülkenin genel
bir tablosuydu, açlıktan çöpte ekmek arayan insanların
fotoğrafları; bu, iki üç önce basında çıktı.
Değerli arkadaşlar, Ankara Büyükşehir
Belediyesi sınırları dâhilinde Yenimahalle ilçemizde 3 Haziran
günü Ankara Ticaret Borsası İş Merkezinde yaklaşık 39
işyerimiz harap oldu ama 12 araç zarar gördü, ben onunla ilgili
kısaca bir bilgi vermek istiyorum: 3 Haziran günü Yenimahallede bulunan
Ankara Ticaret Borsası İş Merkezinde çıkan yangın
nedeniyle 12si ağır hasarlı olmak üzere 39 işletmemiz
zarar gördü, 12 araç da kullanılasmaz hâle geldi. İş merkezinin
elektrik, su, doğal gaz ve havalandırma altyapısı tümüyle
zarar görmüş durumda. Bu nedenle sadece 39 esnaf değil, toplam 300
esnafımız bu işten zarar gördü ve mağdur oldu. SSK, vergi,
banka kredi borçlarına mutlaka devletimizin el atması, uzatması
lazım.
Öncelikle, yangın başladıktan
dakikalar sonra mahalline giderek can pahasına müdahale eden başta
Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye birimlerimize, Emniyet
güçlerimize, belediyelerimize huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek
istiyorum. Yangını haber alır almaz olay yerine giden
milletvekili arkadaşlarınızdan birisiyim. Ayrıca,
olayı duyduğunda o bölgeye gelen Sayın Ankara Valimiz Vasip
Şahine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Mansur Yavaşa, ilçe Kaymakamımız Sayın Selda Durala,
Yenimahalle Belediye Başkanımız Sayın Fethi Yaşara da
teşekkür etmek istiyorum.
Belediyemize ait 80 araç ve toplam 450 personelle
birlikte yangın sahasına müdahale ederek, o yürekli insanlar
canlarını dişine takarak yangını ancak kontrol
altına alabildiler. Bu arada, 7 itfaiye erimiz de yoğun gazdan
etkilenerek hafif yaralandı. Buradan o yürekli itfaiye erlerimize
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Yangından doğrudan etkilenen
esnafımız mağdur durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Yeşil.
NİHAT YEŞİL (Devamla) Henüz hasar
tespit çalışmaları tamamlanmadı, teknik raporlar daha
çıkmadı ama ondan ziyade, sadece 39 esnafımız değil
-12si çok ağır hasar gördü- 300 esnafımızın
doğal gazı, suyu, interneti kesildi, hiç kimse iş yapamıyor
ve orada çalışan yaklaşık 7 bine yakın işçi var.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Oraya gökdelen
dikerler şimdi.
NİHAT YEŞİL (Devamla) O 7 bin
işçinin yanında 2şer insan olsa 21 bin insan ediyor. Bu
insanlar mağdur edilmemeli. Ticaret Bakanımız, Çevre ve
Şehircilik Bakanımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız bu
konuda gerekli yardımı yapacaklarına dair söz verdiler ama
teknik raporlar çıktıktan sonra
Tüm Ankara milletvekili
arkadaşlarımızın, hiçbir parti ayırmaksızın,
birlikte mutlaka bu konuya duyarlılık göstermesini özellikle rica
ediyorum ve bu konuda yardımda bulunan herkese sonsuz teşekkür
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddede 3 önerge vardır, ilk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal Pekgöz Hasan Özgüneş
Bitlis Adana Şırnak
Rıdvan Turan Hakkı Saruhan Oluç Semra Güzel
Mersin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talep eden
Diyarbakır Milletvekili Sayın Semra Güzel.
Buyurun Sayın Güzel. (HDP
sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
kanun teklifinin 2nci maddesine dair söz aldım. Değişiklikle,
mevcut hükümde yer alıp ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir
bütün hâlinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde
edileceği anlaşılan mal ve hakların bir bütün hâlinde
paraya çevrilmesine ilişkin olan imkânın yanı sıra, bu mal
ve hakları bünyesinde bulunduran işletmelerin de bir bütün olarak
paraya çevrilmesinin mümkün olduğu belirtilmektedir.
Keza, bu madde de, bu Meclise getirilen diğer kanun
teklifleri de, büyük ticari şirketlerin, patronların, iş
insanı adı altında halkı dolandıran mafyaların
işine yaramakta; yurttaşların, asgari ücretle geçinmeye
çalışanların, yoksulluk sınırında yaşayan
kadınların, milyonların değil.
Değerli milletvekilleri, bu Mecliste uzun
zamandır halkın gündemi konuşulmuyor, toplumun sorunlarına
çözüm olabilecek çalışmalar neredeyse yapılmıyor; aksine,
yapılan her bir hukuk dışı, antidemokratik uygulama da
bakanlıklar referansıyla meşru hâle getirilmiş durumda. Bu
meselelerden sadece biri Anayasanın 34üncü maddesinde yer alan
toplantı ve gösteri yürüyüşüne dair. Anayasada açıkça Herkes,
önceden izin almadan, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabilir.
deniliyor ama İçişleri Bakanlığına bağlı
emniyet güçleri Hayır. diyor.
Bizler pazartesi günü Ankara Adliyesinin önündeydik.
İstanbul Sözleşmesinden hukuksuz bir şekilde imzanın geri
çekilmesini protesto eden 33 kadının yargılandığı
duruşmaya katıldık. Duruşma öncesi kadınlarla beraber
basın açıklaması yapmak istedik ama emniyet güçlerinin
müdahalesiyle karşılaştık, bu esnada darbedildik. Biber
gazı kullanan polisleri engellemek istedik ama emniyet görevlileri Kes
sesini. diyerek biz vekillere saygısızca tutumlarını gösterdikleri
gibi bizi ve orada bulunan bütün kadınları darbettiler, -bu da
gördüğünüz gibi biber gazı, çok yakın mesafeden, direkt yüzü
hedef alarak sıkıldığını gösteriyor- duruşma
salonuna, biz vekiller ve avukatlar dışında hiç kimse
alınmadı. Kimlik tespiti sırasında birçok kadın tekrar
gözaltına alındığı için salonda bulunamadı.
Gözaltına alındıkları için hukuksuzca
yargılandıkları duruşmaya bile katılamadılar, bu
şekilde savunma hakları da engellenmiş oldu. Asgari düzeyde
hukukun, anayasanın, yasaların işletildiği bir ülkede
olsaydık bu polisler hakkında inceleme
başlatılırdı ama duruşmanın hâkimi,
avukatların talebi olmasına rağmen, uyarı yapmalarına
rağmen herhangi bir soruşturma başlatmadı. Yargı tam
bir paradoks hâlinde. Erkek şiddetine dair mücadele
kanallarımızdan olan İstanbul Sözleşmesinden
çıkıldığı için kadınlar bunu protesto ediyor,
haklarında dava açılıyor, davaya gelip açıklama yapmak
istiyor, tekrar şiddete maruz kalıyorlar. Bizler, adliye önünden
haykırdık, bugün buradan bir kez daha söyleyelim. Tam da bu tablolar
yaşanmasın diye İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
dedik ve demeye de devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin, kimi
kurumların basın açıklaması özgürlüğü varken muhalif
olan bu haktan yararlanamıyor. Pazartesi günü Diyarbakırda Kürt Dili
ve Kültür Ağı tarafından Kürtçenin resmî olarak
tanınması için miting düzenlenmek istendi, çalışmalar
yapıldı, başvuru gerçekleştirildi ama pandemi gerekçesiyle
başvuru kabul edilmedi. Basın açıklaması yapmak istediler,
-bu şekilde- ablukaya alındılar ve şiddete maruz
kaldılar. Kürte ve Kürtçeye olan tahammülsüzlük devam ediyor. Valilik
futbol kutlamalarına izin veriyor, kimi cemaat ve örgütlerin açıklama
yapmasına izin veriyor, düğün dernekler serbest, iktidarın
lebalep kongreleri serbest ama muhalifler açıklama yapmak isteyince pandemi
gerekçe oluyor.
Değerli milletvekilleri, bu Bana var
başkasına yok hukuku bu hukuk tanımazlık, bu hukuku kendi
işine geldiği gibi kullanma politikası her şeyden önce bir
aymazlıktır, bir gaflettir. Böylesi bir durumda hâlâ İnsan
Hakları Eylem Planından bahsetmek, yurt dışında
demokrasi havariliği yapmak, Ali kıran baş kesen olmak iki
yüzlülüktür. Bu çabalarınızın nafile olduğunu bir kez daha
ifade etmek istiyoruz. Anayasayı keyfiyetçi bir şekilde kullanmaya
devam da etseniz, İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğimizi ve
ana dilimiz olan Kürtçeden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha buradan ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 241inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikteki
anlaşılan ibaresinin, mali raporlarla ortaya konulan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Süleyman Bülbül Rafet Zeybek Alpay Antmen
Aydın Antalya Mersin
Murat Emir Faruk Sarıaslan Zeynel Emre
Ankara Nevşehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Ankara
Milletvekili Sayın Murat Emir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Pandemi süreci, özellikle az gelişmiş,
gelişmekte olan ülkeleri ağır bir biçimde etkilerken ve dünya
ağır bedeller ödemek zorunda kalmışken, maalesef, ülkemizde
de salgın yönetiminin başarısızlığı
neticesinde ağır bedeller ödemeye devam ediyoruz; canımızla
ödüyoruz, hastalanarak ödüyoruz, aç ve işsiz kalarak ödüyoruz. Salgından
kurtuluşumuzun yegâne yolu olan aşıda ise maalesef gecikiyoruz,
bir türlü istediğimiz seviyede aşılama yapamıyoruz.
Değerli arkadaşlar, aşılama
hızımızın günde ancak 200 bin olabildiğini dikkatinize
sunmak isterim. Günde 200 bin aşılamayla ancak bir yılda
nüfusumuzun bir kısmını aşılayabiliyoruz ve şu
anda dünyada aşılama hızı noktasında -özellikle Avrupa
ve Amerikaya göre- son derece geri bir aşamadayız; nüfusumuzun ancak
yüzde 21ini tek doz aşıyla aşılayabilmişken,
Amerikada bu oranlar yüzde 43, 44, 45 ikin Avrupada yüzde 60, 70e kadar
giden ülkeler var.
Peki, biz bu aşılama işinde niye
başarısızız, niye gecikiyoruz? Bunun en temel sebebi
tedarik sorunumuz; çünkü Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Sağlık
Bakanlığı yeteri kadar aşıyı olması gereken
zamanda getiremedi. Daha önce defalarca söyledik, bir aşıyı
almak üzerine inat ettiler, daha önceden anlaştıkları
aşıyı methettiler, ellerinde hiçbir bilimsel veri yokken onunla
anlaştılar ve diğer seçenekleri dışladılar.
Bakın, gazeteci 8 Aralıkta Sayın Bakana soruyor, diyor ki:
Peru, Meksika bile BioNTech aşısı aldı Sayın Bakan,
siz niye BioNTech aşısı almıyorsunuz? Bakan da Ben nisan
ayına kadar istedim, ama nisan ayına kadar 25 milyon doz
veremeyebileceklerini söylediler, o yüzden almıyorum çünkü nisan
ayında benim elimde istediğim kadar yerli aşım olacak.
dedi; Cumhurbaşkanı da böyle söyledi ama anlaşıldı ki
nisanda yerli aşı olmayacak, haziran tarihini verdi Sayın Bakan,
yine yerli aşı yok. Şimdi Sonbaharda, eylülde aşı
olacak. diyorlar ama biliyoruz ki -aşı
çalışmalarını yürüten ekipteki hocalardan
öğrendiğimiz, başta Sayın Murat Akovanın demeçleri
var- bu yılın sonuna kadar belki yetişecek belki
yetişmeyecek, daha faz3 aşamasına geçilemedi. Yani Sayın
Bakan, aslında yerli aşı konusunda da birbiriyle çelişen
açıklamalar yaptı ve bu konuda da beklentileri karşılayamadı
ve değerli arkadaşlar, bunun bedelini ölümler olarak görüyoruz.
Bakın, aşılamadaki her gecikmeniz günlük 150, 200, 250 ölüm
olarak bize dönüyor dolayısıyla aşı konusu son derece
ciddi. Ya, nisan dedik ama bu yıl yerli aşı olmayacak.
diyemezsiniz. Defalarca sordum, cevap alamadım, Yerli aşıya siz
ne kadar destek verdiniz? diye soruyorum, cevap yok. Türkiye Cumhuriyeti yerli
aşıya ne kadar destek oldu arkadaşlar? 1 milyon dolar oldu mu
mesela, 2 milyon dolar oldu mu mesela? Peki, siz Alman Hükûmetinin BioNTeche
aşı geliştirsin diye 375 milyon euro hibe ettiğini biliyor
musunuz? Bir tarafta, beğenmediğiniz Alman hani diyorsunuz ya
Merkel bizi kıskanıyor. bir bilim şirketine aşı
geliştirsin diye 375 milyon euro veriyor, aşı ürettiriyor ama
siz -1998 yılından beri yani siz geldikten sonra hiçbir şey
yapmamışsınız, aşı ürettirmeyen bir ülkesiniz,
hiçbir deneyim bırakmamışsınız, destek de
olmuyorsunuz- ne kadar destek olduğunuzu da söylemiyorsunuz; TÜSEB bir
para verdi mi belli değil.
Şunun altını çizmek isterim: Erciyes
Üniversitesindeki ekip son derece ciddi çalışıyor, özverilerle
çalışıyor ve bunu başarmaya çalışıyorlar;
benim onlara dönük bir eleştirim yok ama benim eleştirim, destek
olmayan, katkı vermeyen ve Nisanda yerli aşım olacak, o yüzden
diğer aşılarla anlaşmadım. diyen, sorumsuz davranan,
vurdumduymaz davranan Bakanadır.
Bakın, sadece sizi methetsin diye,
eleştirmesin diye, toplumu bir şekilde kontrol altına almak için
bir medya şirketini alsın diye birilerine 750 milyon dolar veriyorsunuz
ve takip bile etmiyorsunuz. 750 milyon doların faizinin bile verilip
verilmediği belli değil hatta verilmediğini de anlıyoruz.
Bir şirkete, bir yandaşa bir kalemde 750 milyon dolar verebilen bir
iktidar kendi aşısını üretmek için pandemi döneminde kaç
lira vermiştir? sorusunun cevabı önemlidir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Ve aslında son
derece komik, gülünç bir destek olduğunu ben kendi özel
ilişkilerimden biliyorum. Dolayısıyla, siz bunu söylemeye dahi
utanıyorsunuz ama Türkiyede insanlarımız yerli aşı
bekliyorlar.
Değerli arkadaşlar, bir noktanın daha
altını çizmek isterim: Türkiyede sanki aşı
kıtlığı yokmuş, aşı yeteri kadar
varmış, her isteyen aşı olabilirmiş ama aşı
karşıtlığı varmış gibi konuşuluyor.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede aşı
karşıtlığı olabilir, bu var ve biz CHP Grubu olarak,
CHPnin sağlıkçı milletvekilleri olarak, başta Grup
Başkan Vekilim Özgür Özel olmak üzere, insanlarımızı
aşı olmak konusunda motive ediyoruz. Aşıdan başka
seçeneğimiz yok ama şunun bilinmesi lazım: Ben 3üncü doz
aşımı oldum, herkese de tavsiye ederim. diyemez bir
Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı Türkiyede aç olduğunu
bilmediği gibi Türkiyede aşıya ulaşamayan milyonlar
olduğunu da bilmiyor demek ki.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 2'nci maddesinde yer alan
"değiştirilmiştir" ibaresinin "yeniden
düzenlenmiştir" ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İzmir
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
Önerge üzerinde söz talep eden Eskişehir
Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 266 sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubum adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Bu kanun teklifinin 2nci maddesinde malın bir
bütün olarak satılması gözetilmekte ama en sonunda da şöyle bir
cümle var: Bir bütün olarak satış gerçekleşmezse mal ve haklar
ayrı ayrı satılır. diyor. Bu maddeyle iflas eden
şirketin mallarının nasıl satılacağı
konusunda açılım getirilmeye çalışılmaktadır.
Enflasyonun yılda yüzde 16,59, on dokuz yılda Türk
lirasının 5,6 kat değer kaybettiği, işsizliğin
yüzde 13ten fazla olmasıyla tarihî rekor kırdığı,
pandemide vatandaşına hibe miktarı millî gelirin ancak yüzde
1,9u olduğu, yolsuzluk ihbarlarının ayyuka çıkmasına
rağmen yargı erkinin hiçbir harekette bulunmadığı,
duymazlıktan geldiği, görmezlikten geldiği, Hükûmetin bu
olayları kabullendiği, ülkenin yolsuzluk ve mafya
kayırmacılıklarına sahne olduğu bir ülkede olsa olsa
iflas nasıl kolaylaştırılır bunu konuşmak düşüyor
bize. Oysaki, şeffaf, hesap verebilir, hukukun üstünlüğünü
tanımış, yolsuzluklara meydan vermeyen bir hükûmetin
varlığında, böyle bir ülkede yasama organının
iştigal alanı yeni şirketler kurmak, ülkenin ekonomisini
canlandırmak, vatandaşlarının refah seviyesini yükseltmek
olabilirdi. Bugün Türkiyenin yasama organı iflasın önünü açmakla
meşguldür.
2002 yılında Türkiyenin dış
borçları gayrisafi millî hasılasının yüzde 43ü iken
2020de yüzde 60a çıkmıştır. Bu koşullar altında
ülkemizde yeni firmaların kurulması ancak cesaret ister. Bu
şartlar altında olsa olsa iflas önceliklenir.
Bir tesis bütünlük hâlinde satılmaz, parçalar
hâlinde satılırsa en başta iktisadi bütünlük bozulacaktır,
ticari bütünlük bozulacaktır. Burada, tüm parçalara müşteri
hazır, Evet. deyince sanki satılacak gibi, bu satılmazsa
parçalanacak gibi bir hava yaratılıyor. Örneğin bir tatil
köyünde belki otoparkına ayrı, spor tesislerine ayrı, ana binaya
ayrı fiyatlar verdiniz ve bir iki parçayı değerinde
satarsınız belki de, kalan parçada zarar etme ihtimaliniz çok daha
yüksektir. Bu şekilde, parça parça satmaya gidilirse en sonunda
tuğlasına kadar sıra gelir. Bunların hepsinde de ticari ve
iktisadi bütünlüğün önceliklenmesi lazım. Tesisi sattınız,
kurtuldunuz. Peki, tesisin bütünlüğü kaybolursa orada çalışan
100 kişinin, 200 kişinin istikbali ne olacak? Tesis sadece taş
ve topraktan mı ibaret? Başka bir örnek olarak, bir mobilya
fabrikasının üretim tezgâhından kıymetli bir makineyi
sattınız, artık geri kalan makineler olsa olsa hurda hâline
gelir ya da arsasını ayrı satarsınız,
binasını ayrı satarsınız. Bir de bunun yerine bir
alışveriş merkezi kurarsanız tadından yenmez olur.
Oysaki burada çalışan 3, 5, 10, 100 kişi -her neyse, bunlar-
işini kaybeder, bunlar işsiz hâle gelirler. 2004 yılında çıkan
kanun daha mantıklıymış gibi gözüküyor. Bu yasa
değişikliği bu tür satışlara sanki -iş
hazır, satılacak mal hazır- bir kılıf
hazırlıyoruz gibi bir his uyandırmaktadır.
Yasa teklifinin bu maddesinin ekonomik
düşünmeyle ilgisi yoktur. Kör bir kazanç hissi, belki de bu yasayı
bekleyen bir satışa hazırlanma kılıfıdır.
Mevcut hâliyle 2018 yılında çıkarılan bu kanunun maddesini
şu anda biz tersine çevirmekle meşgulüz. O zaman ki düşünülen
yasa maddesi, maalesef, şu andaki yasa maddesine göre daha yerinde ve daha
uygun bir yasa maddesiydi. AK PARTİnin niyetinin ne olduğunu
bilmiyoruz ama böyle bir şey varsa zaten yakın zamanda bunun kokusu
çıkacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
Sayın Özşavlı
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın
Mahmut Tanal, dünden beri siyasi etiğe ve edebe yakışmayacak bir
üslupla Ceylanpınar TİGEM arazisinde koyunların gözaltına
alındığını ifade ederek dalga geçer bir üslupla
iddialarda bulunmuştur. TİGEM arazisinde koyunların
gözaltına alınması söz konusu değildir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Biz
şahidiz Başkanım, biz de gördük.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) Türk
askeri koyunları gözaltına almaz, teröristlerin peşinde
koşar, onları inlerinde yok eder. TİGEM 1 milyon 800 bin dönüm
arazisiyle dünyanın en büyük tarım çiftliğidir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) TİGEM
bütün arazileri çevirdi.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa) Bu
çiftlikteki hayvan sayısı 30 binden 90 bine
çıkarılmıştır. Sadece saptan bu yıl elde edilen
gelir 30 milyon, fıstıktan elde edilen gelir ise 100 milyon TLdir.
Bu para 83 milyonun refahı için harcanmaktadır.
Bunun dışında -hayvan
sayısı, onu ifade ettim- 2007 yılında 670 konargöçer aileye
240 dönüm arazi dağıtılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, birazdan söz
vereceğim.
Evet, Sayın Arı
36.-
Antalya Milletvekili Cavit
Arının, Patara Özel Çevre Koruma Bölgesinden çalınan
kumları ortaya çıkaran muhafaza memurunun durumuna
ilişkin açıklaması
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, şubat ayı içerisinde Antalya ili, Kaş
ilçesinde bulunan Patara Özel Çevre Koruma Bölgesinde 2.168 kamyon kum çalındığına
dair bir operasyon yapıldı ve şüpheliler hakkında
soruşturma açıldı. Bu olayı ortaya çıkaran muhafaza
memurunun ise başına gelmeyen kalmadı. Önce AKPli ilçe yöneticileri
tarafından tutanak tutulmaması için baskıya maruz kalan görevli
hakkında -kendisinin il müdürüyle görüşüldüğünü- bu konuda
Cumhurbaşkanı da talimat verse işlem yapmak zorunda
kalacağını ifade etmesi üzerine ilçe kaymakamı
tarafından Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma
açıldı. Yirmi yedi gün açıkta kaldı, şimdi lojmandan
çıkarılıp bir saatlik mesafeye sürgün edildi. Buradan soruyorum:
Bir hırsızlık vakasını ortaya çıkaran
hakkında böyle bir işlem yapmak sizin vicdanınıza
sığar mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, siz bir şey
söylüyordunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
sayın milletvekili, Sayın Tanalın gündeme getirdiği
konuyla ilgili konuya açıklık getirme sınırlarını
aşan, grubumuza da sataşan ifadelerde bulundu.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Grubunuza bir şey demedim Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aslında 69a göre
kürsüden de olabilir ama uygun görürseniz o konuyla ilgili bilgi sahibi ve o
heyette olan arkadaşımız Sayın Aydoğana bir dakika
söz rica ediyorum.
BAŞKAN Evet, Sayın Aydoğan,
buyurun.
37.-
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın,
Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım teşekkür ediyorum.
Ben Urfada Cumhuriyet Halk Partisi adına
çalışma yapan heyetin içerisindeydim. O tarihte yerinde
yaptığımız tespitlerde Urfada mera statüsünde olan ya da
toplumun ortak olarak kullanabileceği bütün araziler TİGEM
tarafından tel çekilmek suretiyle kapatılmış vaziyette.
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
TİGEMin kendi arazisi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Aynı
zamanda hayvancılık yapan o alandaki köylülerin
hayvanlarının otlayabileceği bir alan kalmamış
vaziyette. Eğer hayvanlar ağıllarından
dışarı çıkarılırsa bölgede görevli olan jandarma
onları belirlenmiş olan yerlere alıyor, belli bir süre orada
tutuyor yani, Mahmut Tanal Vekilimizin dediği gözaltına alma
olayı budur. Köylünün hayvanlarını otlatabileceği herhangi
bir alan kalmamıştır. TİGEM doğru bir
davranış göstererek bu alanları köylünün otlatmasına
açması gerekir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve
49 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır. 2si aynı mahiyette olup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal Peköz Hasan Özgüneş Rıdvan Turan
Adana Şırnak Mersin
Hakkı Saruhan Oluç Mahmut Celadet Gaydalı
İstanbul Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Muhammet
Naci Cinisli
İzmir Erzurum
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde
ilk konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet
Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
266 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, AKP-MHP koalisyonu
sanırım dünyanın nasıl bir virüs belasıyla
uğraştığının, buna bağlı olarak
nasıl bir borç batağının ülkenin tüm kademelerine
yayıldığının bilincinde değil. Çünkü bilinçli
hareket edebilse, zenginin değil, borçlu fakirin, muhtacın, zor
durumda kalmış vatandaşının hakkını
koruyacaktı. Bilinçli hareket edebilse, Demirören gibi devlet
bankasından kredi alarak üstüne yatan sermayedarların
hakkını değil, KYK borcuyla yakasına
yapışılmış öğrencinin hakkını
koruyacaktı. Bilinçli hareket edebilse, pandeminin ortasında borç
batağında olan Bitlisli esnafın dükkânını, Karmuç
köyünün merasını millet bahçesi yapacağız diye
yıkmayacaktı, destek adı altında esnafı soktuğu
borç batağından kurtaracaktı. Üzülerek söylüyorum; bilinç,
AKPde kaybolalı çok oldu, her şeye saldırarak ve her şeyi
yıkarak sorunlarını çözebileceğini düşünen bir iktidar
hâline geldi. Muhaliflerini terörist ilan etmesi; büyük, küçük, cücük
ortakların topyekûn HDPye saldırması; akademisyenlere ağaç
kabuğu yemelerini önermesi; kendi bürokratlarına ikişer, üçer,
hatta dörder maaş vererek ödüllendirirken emeklilikte yaşa
takılanlara Hem emekli maaşı alacaklar hem de ikinci bir
iş yapacaklar. deyip alay edilmesi; Kuru ekmek buluyorlarsa
halkımız aç değildir. diyerek toplumun aklıyla alay
edilmesi; bunların hepsi, maalesef, bilinç kaybının
göstergeleridir. İnsanlar Mecliste ekonomik açıdan bir adım
atılması için neredeyse on beş-on altı aydır beklenti
içinde fakat öyle bir durum söz konusu ki sermayenin
fısıltısı milyonlarca insanın
çığlığını âdeta bastırıyor.
İşte, 3üncü madde de sermayenin fısıltısı
niteliğindedir. Bu maddeyle, rehinli malın konkordato projesine göre
işletme tarafından kullanılması öngörülmüyor veya
kıymeti düşecek, muhafazası masraflı olacak diye 2004
sayılı Kanunun 297nci maddesinin ikinci fıkrasındaki
usule göre satışına izin verilmesi ve bu satış
gelirinden rehinli alacaklıya rehin miktarı kadar ödeme
yapılması öngörülmektedir. Böylece rehinli malın
satışında herhangi bir engelin ortaya çıkması
engellenecektir.
Kanun teklifiyle, bankaların baskısı
sonucunda 3üncü maddeyle getirilmek istenen rehinli mallarının
satılmasına imkân tanınmaktadır. Taşınır
veya taşınmaz rehinin satılması bankayı koruyan bir
düzenleme niteliğindedir. Bu düzenlemeyle, sadece işletmeye ait olan
rehinli mal değil, aynı zamanda üçüncü şahıs ipoteği
denilen ve üçüncü şahıslardan temin edilen rehinli malların da
satışı gerçekleştirilebilecektir. Satışın
icra yoluyla yapılması hem şirketin hem de üçüncü
şahısların anlamda zararına olacaktır. İcra
vasıtasıyla yapılan satışlarda satışa konu
olan malın değerinin yüzde 50 indirimle satış
işleminin gerçekleştirilmesi, kefilin ve ticari işletmenin
yüksek oranda zararına olacaktır. Ekonomik kriz sürecinde desteksiz
bırakılan işletmelerin böyle bir tehditle karşı
karşıya bırakılması büyük sermayeyi koruyan ve
esnafı mağdur edebilecek bir düzenleme olacaktır.
Bilge bir kişinin aptallık tarifi
şöyledir: Aptallık, gerçeği bilerek, gerçeği görerek, hâlâ
yalanlara inanmaktır. Gençlik yıllarımda İngiltere'de bir
şantiyede çalışırken gazete başlıklarından
bir yazı dikkatimi çekmişti. Manşet aynen şöyleydi:
Siyasetçinin ömrü nedir? diyordu. Merakla yazıyı okuyunca Bir
siyasetçinin siyasi ömrü sekiz ila on yıldır. dediğini gördüm.
Tabii ki geniş bir araştırma sonucu hazırlanmış
bir yazıydı, gerekçede siyasetçi yüzlerinin toplum nezdinde eskiyip
yıprandığından bahsediliyordu. Bizde ise siyasetçilerin iki
yüzlü olması sebebiyle bu süre 2ye katlanabiliyor diye
düşünmüştüm. Bu da bana bir Hint atasözünü hatırlattı:
Eğer birileri oturdukları koltuktan kalkmakta sıkıntı
yaşıyorsa kesin altını pisletmiştir. Gerçi, bizde de
buna benzer bir deyim var, Altı ıslak denir. Bunu da koltuktan
kalkmamakta ısrar eden altı ıslak olanlar düşünsün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Sözlerimi
Nazım Hikmetin sözleriyle bitirmek istiyorum: Alçaklığın,
hainliğin, iki yüzlülüğün, puştluğun, kısacası
cümle kokuşmuşluğun at oynattığı bir dönemde
yaşamaktan zevk alabilmek ancak zayıfların
bahtiyarlığıdır. Esas olan, sadece yaşamak değil,
insana yakışır şekilde onurlu yaşamaktır; teslim
olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci
Cinisliye aittir.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Görüştüğümüz kanun teklifi, icra ve iflas
alanlarına ilişkin düzenlemeleri içeriyor. Malumunuz, geçen hafta
kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla
ilgili teklifi yasalaştırmıştık. Gelecek hafta ise
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifinin
görüşülmesi öngörülüyor. Yani önceki kanunla
vatandaşlarımızın defalarca ödeyemediği
borçlarının yeniden yapılandırılmasını
sağladık. Görüştüğümüz teklifle, ekonomik sıkıntılarından
kurtulamayan, borcunu ödeyemeyenlerin karşılaşacakları icra
ve iflas süreçlerini düzenliyoruz. Gelecek teklifle, bahsettiğim önceki
kanunlara karşı sorumluluğunu yerine getiremeyecekler için ceza
infaz işleyişleri belirleniyor. Yani affeder gibi yap, iflas ettir,
hapse at. Peş peşe Genel Kurul gündemine getirilen bu 3 kanun teklifi,
üzülerek ifade etmeliyim ki pandemi musibetinin yanı sıra ekonomik
sıkıntılarla da mücadele etmekte olan milletimizin dertlerine
çözüm olmaktan ziyade, şeker hastasına şeker yedirme misali
hastalığı daha da derinleştiriyor. Aslında bu 3 yasal
düzenleme bizlere, Türkiye'de ekonomik kriz ve güvensizliğin çok vahim bir
duruma geldiğini, borcuna sadık milletimizin elinde avucunda ne varsa
satılarak belli kesimlerin memnun edilmeye
çalışıldığını gösteriyor. Peki, bu
düzenlemeler kime güvence sağlıyor, neden çıkarılıyor?
Maalesef milletimizin borçları katlanarak
artıyor. 34 milyondan fazla vatandaşımızın 900 milyar
liraya yakın kredi borcu bulunuyor. Son bir yıl içerisinde
vatandaşlarımızın bankalara, finansman şirketlerine
borcu yüzde 36 artmış. Türkiye Bankalar Birliğinin verilerine
göre, 2021 yılının ilk üç ayında 400 bin
vatandaşımız ihtiyaç kredisi kullanmış; 125 bin
vatandaşımız tüketici kredisini, 113 bin
vatandaşımız ise kredi kartı borcunu ödeyememiş,
bankalar tarafından icraya verilmiş. Son bir yılda işsiz
sayımız 2,5 milyon kişi artarak 10 milyona
ulaşmış durumda. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonunun verilerine göre, geçtiğimiz yıl 100 bine yakın
esnaf dükkânını kapatmış, 2021 yılının ilk
üç ayında iş yerini kapatan esnaf sayısı, geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artmış. Açık
gibi duran esnafımızın durumu ise pamuk ipliğine
bağlı. Bütün bunlara rağmen Türkiye İstatistik Kurumunun
sipariş verilerine bakarsak 2021in ilk çeyreğinde ülkemiz yüzde 7
büyümüş ama bu yüzde 7lik büyümeye rağmen
vatandaşlarımızın, esnafımızın, çiftçimizin
iki yakası bir araya gelemiyor. Kalkınma olmadan büyümenin
milletimize bir faydası olmadığı ne zaman
anlaşılacak?
Son birkaç yıldır, özellikle kamu
bankaları, vadesinde tahsil edemedikleri kredileri yeniden yapılandırıyor.
Bu, sürdürülebilir bir politika değil. Ekonomik
karşılığı olmayan, yurt dışına
aktarılarak ülkemiz içerisinde kalmayacak bu kredi büyümesinin belli bir
zaman sonra icra ve iflasla sonlanacağı maalesef çok açık.
Üstelik 2021 yılı Mayıs ayı itibarıyla icra
dairelerinde bulunan dosya sayısı 22 milyona ulaştı. Büyüme
rakamlarını, borç verilerini ve icra dosyalarının
sayılarını üst üste koyunca bahsedilen büyümenin krediyle
finanse edildiği anlaşılıyor. Yani AK PARTİ iktidarının
övünerek bahsettiği bu büyüme, esasında borç büyütmek oluyor. Peki,
kim büyüyor? Hiçbirimiz tarafından görmezden gelinmemesi gereken bu
acı tabloya göre, 3 yasal düzenleme de borç veren bankaların, finans şirketlerinin,
sigorta şirketlerinin menfaatine; büyüyen faiz lobisi oluyor.
Sayın milletvekilleri, üzerinde söz
aldığım maddede, üçüncü kişiler tarafından verilen
rehinli malların konkordato müddeti içerisinde satılmamasına
ilişkin yasak kaldırılıyor. Hâlihazırda konkordatonun
başarıya ulaşmasının mümkün olduğuna dair
kanaatin oluşması hâlinde rehinli malların satışı
yapılamıyor. Değişiklikle, rehinli malların
satılmasına imkân tanınacak. O zaman ne anladık
konkordatodan? İşletmenin mal varlığı üzerinde
herhangi bir etki yapmadığı, muhafazasının
masraflı olduğu, rehinli malın değerini kaybettiği
veya işletme tarafından kullanılmadığı gibi
durumlarda rehinlerin satışı geçici ve kesin müddet içerisinde
değerinde mümkün olabilmeli, bu işlem işletme aleyhine
olmamalı. Satışın icra yoluyla yapılması hem
işletmelerin hem de üçüncü şahısların yararına
değil çünkü icra vasıtasıyla yapılan satışlarda
yüzde 50 indirimle satış işlemi gerçekleştiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ayrıca rehinli malların satış
aşamasına gelindiğinde kanunda muğlak bırakılan
bölümlerin daha anlaşılır, kesin ifadelerle giderilmesini teklif
eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 295inci
maddesine eklenen fıkradaki olacak ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Zeynel Emre
Aydın Mersin İstanbul
Rafet Zeybek Faruk Sarıaslan Gürsel Erol
Antalya Nevşehir Elâzığ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Elâzığ
Milletvekili Sayın Gürsel Erol.
Buyurun Sayın Erol. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜRSEL EROL (Elâzığ) Sayın
Başkanım, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Bugün, PKK terör örgütü tarafından katledilen
Öğretmen Aybükenin 4üncü ölüm yıl dönümü. Aybüke Öğretmeni ve
yine Aybüke Öğretmen gibi terör örgütü tarafından katledilen
memurlarımızı, öğretmenlerimizi, kolluk kuvvetlerimizi,
güvenlik güçlerimizi saygı ve şükranla anıyorum, terör
örgütlerini de şiddetle kınıyorum.
Bugün ben aslında kanun maddesiyle ilgili
değil, Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun Diyarbakır Annelerinin ziyaretiyle ilgili
ramazan ayı içerisinde görevlendirmesiyle ilgili bir süreci anlatmak ve
Genel Kurulu bilgilendirmek için söz almış bulunuyorum. Bizden önce
de mart ayında Diyarbakır Annelerini Grup Başkan Vekilimiz Özgür
Özel ve İstanbul Milletvekilimiz Sezgin Tanrıkulu ziyaret ettiler,
anneleri orada dinlediler, annelerin talepleri, beklentileri ve istemleri doğrultusunda
Mecliste bir basın açıklaması da yaptılar ama ramazan
ayında bayramlaşmak niyetiyle ve aynı duygularla, Sayın
Genel Başkanımızın görevlendirmesiyle ben de
Diyarbakıra gittim, Diyarbakırda annelerle görüştüm ve bugün
burada onların isteklerini gündeme getirmekle ilgili de kendilerine
verdiğim sözü tutmak için huzurunuzdayım.
Birincisi, şunu ifade edeyim: Allah hiç kimseyi
çocuklarıyla sınamasın, denemesin. Evlat acısı,
evlatla ilgili gelecek kaygısı yaşamayı hiçbir anneye,
babaya nasip etmesin. Oradaki annelerin istemleri, beklentileri, sitemleri,
isyanları ne olursa olsun onları hoş karşılamak
lazım, hoş görmek lazım çünkü evlatları kendi iradeleri
dışında, kendi istekleri dışında, zorla, tehditle,
baskıyla, PKK terör örgütü tarafından baskıyla sınır
ötesine götürülerek örgüt mensubu yapılmış ve oradaki bütün
annelerin, babaların, ailelerin ortak özlemi, beklentisi, talepleri,
istekleri çocuklarına bir an önce kavuşabilmek. Onun için, Meclisin
bu konuyu asla bir siyaset malzemesi yapmadan, polemik meselesi yapmadan, oradaki
annelerin, Türkiyedeki bütün annelerin, evlatlarını kaybeden
annelerin, hem terör nedeniyle çocuklarını kaybeden
Diyarbakırdaki annelerin hem de yine bölgede 90lı yıllardan
günümüze kadar yaklaşık 17 bin faili meçhul cinayet ve
yargısız infazlarda çocuklarını, evlatlarını
kaybeden Cumartesi Anneleri gibi annelerin, bu evlatlarına
kavuşabilmeleriyle ilgili Meclise siyasi bir görev düşüyor. Bu görev
yalnızca siyasi bir sorumluluk açısından değil, aynı
zamanda bir baba olarak, anne olarak vicdani bir sorumluluk da.
Bunu bilginize sunmak istiyorum ama
anlayamadığım veya çözemediğim bir konuyu da burada gündeme
getirmek isterim: Bölgede eylem yapan bu anneler iki grup. Bunların bir
grubu, çocukları PKK terör örgütü tarafından kandırılarak
baskıyla, tehditle dağa götürülen aileler; diğer bir grup da
muhtelif terör örgütlerinin Türkiyenin Doğu ve Güneydoğu
Bölgelerinde yol keserek, rehin alarak, kaçırarak, tehdit ederek
sınır ötesine götürdükleri çoğu kamu görevlisi kişilerin
aileleri. Şimdi, benim anlayamadığım şu: Mesela
Tuncelide, Bingölde veya Erzincanda bir terör örgütünün yol kesmesinde
devleti suçlayamazsınız, Devlet nerede? diyemezsiniz. Çünkü
anlık bir mesele yani yarım saat, bir saat içinde ölü noktalarda,
iletişimin olmadığı, görüntünün alınamadığı
noktalarda terör örgütleri yolu kesiyorlar ve önüne gelen kamu görevlilerini
rehin alarak kendilerine göre onları özgürlüğünden
alıkoyuyorlar. Bunu eleştirmek çok doğru bir şey değil
ama eleştirilmesi gereken şu var: Yani Erzincandan, Bingölden, Vandan,
Diyarbakırdan sınır ötesine kadar olan mesafe
yaklaşık 800-900 kilometre. Yani siz yol kesmesine Devlet nerede?
diyemezsiniz ama o kolluk kuvvetlerinin, o sivil memurların 800-900
kilometre yürütülerek yaya bir şekilde sınır ötesine kadar
götürülmesi bence çok şey değil, demek ki bizim sınır
güvenliğimiz yok.
Şimdi, havaalanlarına bakıyorsunuz,
işte eski meşhur savcılardan Ergenekon, Balyoz savcısı
Zekeriya Öz havaalanından elini kolunu sallayarak sınır ötesine
gidiyor, yurt dışına gidiyor. Diğer taraftan
bakıyorsunuz, tosuncuk Çiftlik Bank diye bir şirket kuruyor,
dolandırıcılık yapıyor; dijital para
baskısıyla uğraşanlar, yolsuzluk yapanlar,
hırsızlık yapanlar, organize suç örgütleri havaalanlarından
elini kolunu sallayarak sınır ötesine çıkabiliyorlar. Bunlar
için Devlet nerede? diyebiliriz. Eğer sınır güvenliğini
alamıyorsanız, herhangi bir suçtan dolayı insanlar elini kolunu
sallayarak sınır ötesine gidebiliyorlarsa, o zaman sınır
güvenliğimizle ilgili sorunlarımız var. Sınır
güvenliğinin sağlanmadığı bir ülkede de
yurttaşlarınızın can ve mal güvenliği yoktur. Bugün
terör örgütlerinin yurt içerisinde, üniter devlet yapısı
sınırları içerisinde etkin olmasındaki en büyük nedenlerden
biri, sınır güvenliğimizin olmamasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜRSEL EROL (Devamla) Bu anlamda, sınır
güvenliğimizin alınmasıyla ilgili, yasa dışı
suçlara karışmış kişilerin elini kolunu sallayarak
kara yoluyla, hava yoluyla yurt dışına çıkabilmelerinin
engellenmesiyle ilgili yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç var ve yine,
sınır ötesinden göçmenlerin, mültecilerin elini kolunu sallayarak
Türkiyeye girmelerini de engellemeye ihtiyaç var ama bunları söylerken de
gene bir hatırlatma yaparak konuşmama son vermek isterim:
Diyarbakır Annelerinin, Cumartesi Annelerinin isteklerine, taleplerine
Meclis kulak vermeli; o annelerin isyanına, o annelerin
çığlığına, hıçkırığına hiçbir
siyasi gerekçe yaratmadan, bir neden yaratmadan, bir gerekçeyi temel tutmadan o
annelere kulak vermeliyiz diyorum, hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın Kılıç, çok beklediniz bugün,
buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, iklim değişikliğine
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Gezegenimizin atmosferi tıpkı bir sera
gibi çalışır. Yeryüzüne ulaşan güneş
ışınlarının neredeyse yarıya yakını
yeryüzünden yansır. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların
yakılması atmosferdeki karbondioksit oranının
artmasındaki ana sorumludur. İklim değişikliğinin
etkisi, sıcaklıklardaki artıştan ibaret değildir
sadece. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi
aşırı hava olaylarının sıklığı ve
etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme,
okyanusların asit oranlarında artış, buzulların
erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı
sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır. Ülkemiz
ve insanımız da bu olumsuzluklardan azade değildir.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde 2 önerge
vardır, ilk önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Kemal
Peköz Rıdvan
Turan
Bitlis Adana Mersin
Hasan
Özgüneş Hakkı
Saruhan Oluç
Şırnak İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Mersin
Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu yasayla AKP ne yapmak istiyor? Ya da soruyu
şöyle soralım: Yara bandıyla kanser tedavi etmek mümkün mü?
Şimdi, devasa bir ekonomik kriz var. Bu ekonomik krizin iktisadi ve sosyal
sonuçları var. Bu sonuçlardan biri de yalnızca üç ayda 2 milyon kadar
artmış olan icra takip dosyaları. Dolayısıyla, mevzuyu
temelinden ele almayınca, ekonomik kriz sayesinde artan bu icra
dosyalarını görmeyince, bunu ekonomik krizin
artırdığını tespit etmeyince böyle bir yasayla bu
sorunları ortadan kaldırmak mümkün değil. Ama ne mümkün biliyor
musunuz? Mesela, işçi sınıfı başta olmak üzere
çalışanların üzerine bu işin giderini yıkabilirsiniz.
Az önce Başkan, işçi alacaklarının
ayrıcalıklı alacaklardan olduğundan bahsetti, bu sebeple bu
kapsamda mütalaa edilemeyeceğini söyledi ama öyle değil -yani
işçi sınıfı içinde çalışma sürdüren,
sendikacılık yapmış pek çok arkadaş var, bunlar
bilirler- işçi alacaklarının üzerine yatmanın en iyi
yöntemi firmayı kapatmak ve gitmektir. Bunlar bulunana kadar, oradan hesap
sorulana kadar zaten dünya kadar zaman geçer. Burada da işte çok açık
bir biçimde banka alacakları garantiye alınırken, işçi
alacaklarının önüne finans kuruluşlarının
alacakları geçirilirken, işçi alacakları yok
sayılırken zannediliyor ki ya da varsayılıyor ki gerçekten
burada sorun çözücü bir yasa söz konusu olacak.
Bu yasa teklifi iyi niyetli değil, velev ki iyi
niyetli olsaydı bile değerli arkadaşlar, milyonlar aç,
işsiz, yarınsızken, bir gecede üç yıllık asgari ücreti
bir otelin bir odasına verecek AKP muhibbi medya unsurları varken
icralar, iflaslar durmaz. Günlerdir tartıştığımız
şey bir mafyanın siyasallaşması değil de devletin,
siyasetin, iktidarın hatta medyanın mafyalaşmasıysa,
düzenin adı bir mafya ve çete düzeni hâline gelmişse, böyle inzibati
tedbirlerle, böyle makyajlamalarla bu icra ve iflas sorunları çözülemez.
Demokrasi yok edilmiş ise, HDPye kapatma davası açılması
şovenist naralarla karşılanıyorsa icra, iflas
sorunları böyle tedbirlerle çözülemez. Ziraat Bankasından, Halk
Bankasından, Vakıflar Bankasından paraları hortumlayanlar
arkalarına dönüp bakmaya dahi tenezzül edemiyorsa böyle bir toplumda,
böyle yasalarla işler düzenlenemez. Zaten iktidarın da böyle bir
derdi yok. Bakın, ben size ispatlayacağım böyle bir derdinin
olmadığını.
BDDK verilerine göre 128 milyar lira geçen sene
borcu olan çiftçilerin bu sene bu borcu 142 milyar liraya çıktı.
Şimdi, bir yapılandırma yasası çıktı değil
mi nisan ayında? Buna göre bir yapılandırma yapılacak fakat
bu borçlar hariç, yalnızca Tarım Krediye olan 9,3 milyar lira yapılandırılacak.
Fakat bu yapılandırma da şöyle olacak: Çiftçiye Kardeş,
önce gel şu borcunun bir yüzde 30unu ver bakalım peşin, ondan
sonra yüzde 12 senden, yüzde 6 Maliyeden olmak üzere yüzde 18le kalanı
ben faizle üç yıla eşit taksite yayacağım. diyor.
Şimdi, kuraklık var, pandemi var, girdi fiyatları
almış başını gidiyorken çiftçiye dönüp de Yüzde
30unu peşin ver. demek ne demek, biliyor musunuz? İcra ve
iflasları kökleyelim. demek, Dibine kadar bunlar gitsin. demek,
İyice artsın. demek. Bu yasa neyi amaçlıyor, o
yapılandırma neyi amaçlıyor?
Şimdi, bu işin bir mantığı
yok tabii, Bu 9,3 milyar içerisinden yüzde 30u -yani 324 milyon dolara
tekabül eder bu- hemen ödenmezse bunlar hakkında cezaevi de söz konusu
olacak. diye yasaya dercedilmiş durumda. Demirörenin 750 milyon
doları tokatladığını, yine, Çalıkın 2
bankadan 750 milyon doları tokatladığını ve ne
bankaların ne de bu sermayedarların geri dönüp
bakmadığını hepimiz biliyor muyuz? Evet, biliyoruz. Cengize
30 defa vergi indirimi yapıldığını hepimiz biliyor
muyuz? Evet, biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) - E, kardeşim, bu
gariban küçük ve orta ölçekli çiftçinin kabahati ne? Alma; al, sana icra ve
iflas sorununu ortadan kaldırdın. Bunu espri olsun diye söylemiyorum,
biz bunu gerçekten savunuyoruz. Faizlerin ortadan kaldırılması
ve eşit taksitlere bölünmesi biçiminde değil, küçük ve orta ölçekli
çiftçinin devlete olan borcu kamu borcu olarak yazılmalıdır.
Cengize o kadar vergi bağışlaması yaparken, bu
sermayedarlara halkın milyon dolarlarını aktarırken dönüp
bakmıyorsun da 3 gariban çiftçi söz konusu olduğunda mı bunu
affedemiyorsun? Bu çiftçiler bu sermayedarlardan daha mı az kıymetli?
Bu insanların sorunları bu sermayedarlardan daha mı az? Bu sebeple,
bu söz konusu yasa icra dosyalarını azaltmaya, bu konuda bir çözüm
bulmaya aday değildir; aday olsaydı nisanda yapılmış
olan yasa ile bunun çelişmemesi gerekirdi.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
296ncı maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümledeki
nedeniyle ibaresinin yoluyla şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Süleyman Bülbül Rafet Zeybek Alpay Antmen
Aydın Antalya Mersin
Zeynel Emre Faruk Sarıaslan
İstanbul Nevşehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün Ankara Adliyesine gittik. 10 Ekim 2015te bir
katliam olmuştu, Gar katliamı; onun davası görüldü, altı
yıldan beri devam ediyor. Somadaki katliamın davası yedi
yıldan beri devam ediyor. Suruç katliamı, o da altı yıldan
beri devam ediyor. Çorlu tren kazası 2018 yılında oldu,
davası hâlen devam ediyor. Cumartesi Anneleri oğullarının
kemiklerini arar hâle geldi, faili meçhullerle ilgili dava hâlen devam ediyor.
Arkadaşlar, analar, babalar adalet arıyor, vatandaş adalet
arıyor. Adaleti nerede arıyor? Adaleti olmayan ülkemizde arıyor.
Bakınız, size yargıdan örnekler
vereceğim, Türkiyede adaletin olmadığı, yargının
bağımsız olmadığı, yargının siyasallaştığına
ilişkin örnekler vereceğim: Bir hâkim, bir savcı yasa temelli ya
da özgürlükçü bir yasa, özgürlükçü bir karar ortaya koyduğu zaman hemen
akşam valizini hazırlıyor. Neden? Bir gün sonra sürgüne gidiyor.
Örnekler mi? Örnek çok. Alanya Ağır Ceza Mahkemesi hâkimi Ali Dursun
Turan, uyuşturucu davasında ceza alan sanık için verilen
cezayı adaletli bulmamış, muhalefet şerhi koymuş,
muhalefet şerhi de şu arkadaşlar: Mafya liderleriyle dans eden birtakım
siyasilerin yakınlarının adının uyuşturucu iddialarına
karışmasına rağmen haklarında soruşturma dahi
açılmıyor, buna karşılık daha az suç işleyen
sanıklara daha ağır cezalar verilmesin. dediğinden
dolayı bir gün sonra Siirte sürülüyor. Viranşehir Cumhuriyet
Savcısı Eyüp Akbulut, salgın tedbirleriyle ilgili verilen
cezaların kanunlara, Anayasaya uygun olmadığını ileri
sürüyor, bu konuda açıklama yapıyor, hemen tedbiren görevinden
alınıyor ama diğer yandan bazı iş adamı ya da
iş insanı kılıklı insanlarla iş yapan, iş
yaptığı iddia edilen yargı çevreleri var. Tabii, bunlar
iddia ama bazı gerçekler de ortada.
Bakınız arkadaşlar, 30 Eylül 2020,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 kişi ve
Sezgin Baran Korkmaz hakkında, MASAKın vermiş olduğu rapor
gereğince mal varlıkları üzerinde tedbir kararı talep ediyor,
10. Sulh Ceza Hakimliği tedbir kararı veriyor, ondan sonra yurt
dışına çıkış yasağı konuluyor. 5
Kasım 2020deyse MASAK -nedendir- bir ay içinde kararını
değiştiriyor, Sezgin Baran Korkmazın servetinin suç teşkil
eden kara para aklamanın içine girmediğine ilişkin bir karar
alıyor, rapor hazırlıyor ve 5 Kasımdan -hayret- bir gün
sonra, 6 Kasım 2020de İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı yurt dışı
yasağının kaldırılması ve aynı zamanda mal
varlığı üzerinde tedbir kararının
kaldırılması için başvuruda bulunuyor. Hemen 17. Sulh Ceza
Hakimliği ve 7. Sulh Ceza Hakimliği karar alıyor, mal
varlığı üzerinde tedbir kalkıyor ve sonra da yurt
dışı yasağı kalkıyor. Sonra ne oluyor
arkadaşlar? Bu kişi 5 Aralıkta -nedendir- yurt
dışına gidiyor, 5 Aralıkta. Ondan sonra da 29 Aralık
2020de, bu Sezgin Baran Korkmaz denen vatandaş ve 19 kişi
hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
gözaltı kararı alıyor ve bunun hakkında soruşturmaya
devam ediyor. Arkadaşlar, o tarihte, bu işlerin olduğu tarihte
kim İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı? Yargıtayda bir gün
dahi oturmadan şu anda Anayasa Mahkemesi üyesi olan İrfan Fidan;
ilginçtir, ilginçtir. (CHP sıralarından alkışlar) O zaman
bu soruşturmayı yapan Cumhuriyet Başsavcı Vekili kim?
Şu anda Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz. Ya, arkadaşlar,
sonra çıkmış İddialar var, iddialar var, iddialar var
İlginç bir şey daha var, iki gün önceden beri konuşulan bir
iddia var. Ankara İdare Mahkemesi Başkanı hakkında bu
vatandaşın otelinde kalmasıyla ve bazı hâkim,
savcılara yönelik hediyeler verildiğiyle ilgili iddialar ortaya
çıktı. Ya, arkadaşlar, bu vatandaş hakkında, bu
iş insanı denilen vatandaşla ilişkiler konusunda
HSKnin
Başkanı kim? Adalet Bakanı. HSK ne yapar? Bu hâkim ve
savcılar hakkında araştırma yapmaz mı? Bu hâkim ve
savcıların verdikleri kararlar, gittikleri yerler
araştırılmaz mı?
Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum: HSKyi
harekete geçirsin; HSK Başkanı olarak, bu hâkim ve savcılar
hakkında soruşturmalar yapsın. Ama, heyhat, böyle bir şey
mümkün mü? Çünkü Türkiyede saray talimatlı yargı var; Türkiyede
yargı tarafsız değil, yargı bağımsız
değil.
Ya, arkadaşlar, biz FETÖ borsasını
burada konuşmadık mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Konuştuk.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Hangi savcı, hangi
hâkim hakkında işlem yapıldı? Nerede hukuk, nerede adalet,
nerede demokrasi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Analar
ağlıyor, babalar ağlıyor, çocuklarının
kemiklerini arıyorlar; faili meçhullerden geçilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bülbül.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Demokrasi, özgürlükler
bir tarafa çıkmış; Sayın Adalet Bakanı
savcıları resen harekete geçirmiyor, HSK Başkanı olarak
iş yapmıyor. Ya, CMK 160 açık, TCK 279 açık; resen
soruşturmaya girilecek ama heyhat
Bu ülkenin hâkimleri,
savcıları nerede diye soruyorum ama bu memlekette hâkim teminatı
var mı arkadaşlar, savcı teminatı var mı, bu memleket
hukuk devleti mi, demokrasi ve özgürlükler var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, kalmadı.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Biz iktidara
geleceğiz, bu memlekete demokrasiyi getireceğiz, özgürlükleri
getireceğiz, hukuk devletini getireceğiz, yargı
bağımsızlığını getireceğiz ve hep
birlikte getireceğiz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.32
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 89uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
266 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci maddede 3 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Şevin
Coşkun Kemal
Peköz
Bitlis Muş Adana
Hasan
Özgüneş Rıdvan
Turan Hakkı
Saruhan Oluç
Şırnak
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Muş Milletvekili Sayın Şevin Coşkun.
Buyurun Sayın Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 5inci maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve ekranları başında
bizi izleyen tüm halklarımızı selamlıyorum.
Diğer yasalarda olduğu gibi, bu teklifte
de sermayeyi koruyan düzenlemelerle sadece halklara, işçilere zarar
vermektesiniz. Derinleşen ekonomik krizin bir sonucu olarak icra
dairelerindeki dosyalar artmıştır. Yılın ilk iki
ayında 18.047 adet çek karşılıksız çıktı. 1
Ocak-26 Mart tarihleri arasında icra ve iflas dairelerine 1 milyon 930 bin
yeni dosya daha eklendi. Yolsuzluk artıyor, yoksulluk artıyor,
insanlar açlıktan intihar ediyor. Bunun üzerine gitmeyen iktidar, yine,
sermayeyi kollayan yasalar çıkarmaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, konuşmama, Mahmur
mülteci kampından bahsederek devam edeceğim. Cumhurbaşkanı
Erdoğanın 1 Hazirandaki açıklamalarından sonra Mahmur
mülteci kampı hedef alındı. En son 5 Haziranda operasyon
adı altında yapılan saldırı sivillerin yerleşim
alanına oldu. Basına yansıyan bilgiler ve görüntülere göre,
Mahmur mülteci kampına yönelik saldırı, çocukların futbol
oynadığı sahanın olduğu, etrafında park, okul ve
evlerin yer aldığı bir alana yönelik gerçekleşmiştir.
O saatte parkta ve etrafta kimsenin olmaması sayesinde can kaybı
yaşanmamıştır. Mahmur mülteci kampında, 1990lı
yıllarda bu devletin uyguladığı zulüm nedeniyle köylerini,
kentlerini terk etmek zorunda kalan binlerce kadın, genç, yaşlı
ve çocuk bulunuyor. Topraklarından yüzlerce kilometre uzakta ve
sığınmacı durumunda olan bu halk yine hedefte. 2014
yılında IŞİD saldırısına maruz kalan Mahmur
kampındaki mültecilere yönelik bugün yaptığınız
saldırılar insanlığa ve orada yaşayan halka zulüm
değil midir? Roboskide 34 yurttaşın öldürüldüğü gibi,
bugün de Mahmur kampına yapılan bu saldırılar da Kürt
halkına karşı yürüttüğünüz düşmanlık
politikasının bir devamıdır. Geçen yıl nisan
ayında da Mahmur kampına yapılan saldırıda,
koyunlarını otlatmaya giden 3 kadın yaşamını yitirmişti.
Bugün, yine sivillerin hayatı operasyon adı altında büyük bir
tehlikeyle karşı karşıya.
Değerli milletvekilleri, size Mahmur
kampında kalan mültecilerden bahsedeceğim. Bu halk, 1991-1992
yılları arasında bölgedeki yoğun çatışmalar
nedeniyle aileleriyle birlikte sınırdan Irak Kürdistan bölgesine
geçmiştir ve mültecilik başvurusunda bulunmuştur.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği
tarafından Mahmurda bir mülteci kampı kurulmuş ve kendilerine
mülteci statüsü tanınmıştır. Hâlen bu kampta 10 bini
aşkın kişi yaşamaktadır ve bunlar sivildir. Bu
kişilerin güvenli bir şekilde Türkiyeye dönmeleri için 1994
yılından itibaren Birleşmiş Milletler, Irak ve Türkiye
arasında üçlü görüşmeler yürütülmüş olsa da geri dönüş için
hukuki, ekonomik ve sosyal güvencelerin sağlanması yönünde sorunlar
aşılmadığı gibi, anlaşma da
uygulanmamıştır. Türkiye, kampın
boşaltılmasını istemiştir. Can güvenlikleri nedeniyle
ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan ve mülteci konumunda olan
yurttaşlarımız üzerinden spekülasyonlar yaratılmak
isteniyor. Kampta yaşayan genç, yaşlı, kadın, çocuktan
oluşan 10 bini aşkın sivilin yaşam alanına yönelik
saldırılar algı operasyonlarıyla
meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Türkiyenin 2015 yılından bu yana Irak
Kürdistanı bölgesine yönelik yaptığı operasyonlarda çok
sayıda sivil hayatını kaybetmiş, onlarcası
yaralanmıştır. Güvenlikçi ve çatışmacı
politikalarınız sonuç vermeyecektir. Doğru olan, Kürt sorununun
demokratik ve barışçıl çözümüne yoğunlaşmaktır;
aksi, size kaybettirecektir çünkü Türkiyede ve Orta Doğuda Kürt
halkının iradesini yok sayan hiçbir iktidar başarılı
olamamıştır, bundan sonra da olamayacaktır.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 297nci
maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikteki
yapılan ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Süleyman Bülbül Rafet Zeybek Alpay Antmen
Aydın Antalya Mersin
Hüseyin Yıldız Faruk Sarıaslan Zeynel Emre
Aydın Nevşehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Aydın Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu kanun teklifi geldiğinde,
baktığımızda, Türkiye'de 22 milyon icralık dosya var,
halkın yüzde 40ı açlık sınırının
altında yaşıyor. Bu nedenle, bu yasanın ne kadar doğru
olup olmadığını kamuoyuna sunuyorum.
Ama önemli olan bir konu daha var Aydınla
ilgili: Ben beş yıldan beri burada Aydın-Denizli Otoyoluyla
ilgili defalarca gündeme getirdim. Bu yol için 2002de, siz iktidara
geldiğinizde, ilk seçimde taahhütte bulunmuştunuz.
Aydınlılara, devlet tarafından yapılacağının
ve devlet yolu olacağının bir müjdesini verdiniz. Aradan tam
yirmi yıl geçti, yirmi yıl sonra yap-işlet-devret modeli olarak
bu yolun ihalesini yaptınız. Tabii, bu yolun ihalesi yapılmadan
önce -değerli AK PARTİli milletvekilleri burada, herhâlde bu
işi bilenler var- ilk önce yolun projesi çizilir, maliyeti
çıkarılır ve ondan sonra ihalesi olur; bu, her yerde geçerlidir.
Bu yol ihale edildikten sonra, yap-işlet-devret modeli olarak
yapıldıktan sonra, biliyorsunuz, yaklaşık iki ay önce bu firma
için özel bir kanun getirdiniz buraya. İki yıl önce yapılan bir
ihaleye Karayolları Genel Müdürü kefil olmuştu, bu kefilliği
kabul etmediler, bu firmaya Ulaştırma Bakanı yani Hazine kefil
olsun diye bu Mecliste yeni bir kanun çıkardınız. Peki, bu firma
gidip krediye müracaat etti mi? Ediyor gibi gösteriyorlar çünkü orada bir madde
var, madde ne? Diyor ki: Ben krediye müracaat edeceğim, bu parayı
alacağım, parayı aldıktan sonra işe
başlayacağım, sürem üç yıl.
Şimdi, bir; istimlak edilmeden, krediye müracaat
etmeden bu firma şu an Denizli'de başladı ve bizim Aydın
Buharkent, Kuyucak bölgesine doğru geliyor. Geldiğinde istimlak
parasını ödedi mi köylülere? Vermedi arkadaşlar, bir kuruş
dahi vermedi.
İki; gasbediyor, gelip
vatandaşımızın zeytinini, incirini kesiyor. Onlar
yetmiyormuş gibi
Bu yol üzerinde tam 47 tane köyümüz var. Eskiden köydü,
Büyükşehir Yasasını çıkardınız sizler, mahalle
oldu. 3 milletvekili -Bülent Tezcan, Süleyman Bülbül ve Hüseyin Yıldız-
olarak, Büyükşehir Belediye Başkanımız olarak bu köylerin
hepsini gezdik geçen hafta, beraber oturduk. Köylüler ne istiyor? Köylü -Kuyucak
Çamdibi köyü- diyor ki: On yıl önce bizi Nazilliye
çağırırken dediler ki: Köyün üst tarafında, dağ
yamacında herhangi bir şey yapmayın çünkü buradan yol geçecek.
Biz de evlerimizi aşağı doğru yaptık. Şimdi bu
firma kendi kafasına göre bu yolun gidişatını, eski
projesini iptal ediyor; bu yolu, kendi kafasına göre, bu 47 tane köyün tam
merkezinden geçiriyor. Sebebi: Bu firma maliyeti düşürmek için ve bütün
bürokratlarla iş birliği yaparak
Tekrar ediyorum çünkü şu an
senin Karayolları Bölge Müdürün, Genel Müdürün, Ulaştırma
Bakanın bu firmanın taşeronluğunu yapıyor, bu
firmanın taşeronluğunu yapıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Ve bu firma şu an 47 tane köyün tam merkezinden
geçirerek bizim Aydındaki bütün o verimli toprakları gerçekten talan
ediyor değerli arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun.
Şimdiye kadar yandaş müteahhitlere verdiniz ama bu sefer de yüzünüzü
biraz halka dönün arkadaşlar, sizden rica ediyorum; gönderin
milletvekillerinizi, o köylülerle bir oturun, konuşun. Koskoca Buharkent,
Kuyucak, Nazilli, Efeler
Gidin oturun, Vatandaş ne istiyor, dertleri
ne? diye bir sorun arkadaşlar. Hep yandaşa
çalışmayın, hep milyar doları birilerine
kazandırmayın, hortumu biraz da halka doğru uzatın. Bu
işin gerçeği bu.
Değerli arkadaşlar, bakın, size bir
örnek vereyim, şunu diyor Karayolları: Şurada herhangi bir
yapı yapmayın. Yapıyor mu köylü? Yapmıyor. On yıl
önce söylüyor, eyvallah! Gelip köyünü buraya yapıyor, damını,
evini, her şeyini; şimdi diyor ki: Hayır. Ben burada şu
dağı delersem maliyeti bana yüksek. Ben senin bu köyünü yarıp
gideceğim içten, buradan. Gönderiniz milletvekillerinizi, gönderin oraya,
bu köylü ne istiyor
Arkadaşlar, Aydın ile İzmir
arasına otoyol yapıldı, Cengiz Altınkaya
Ulaştırma Bakanıydı; İzmirde, Bornovada 300 tane
apartman yıktı ama bütün vatandaşları topladı oraya,
konuştular, ikna ettiler; onları da mağdur etmeyecek
şekilde yol yaptılar. Biz yola karşı değiliz, o
köylüler de yola karşı değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldız,
tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
O köylüler de diyor ki: Bizim verimli arazimizden
geçmesin, daha önce, on yıl önce yapılan projedeki gibi gitsin.
İki: Buharkentte yine toplantı
yaptık -sizin Belediye Başkanınız orada, Kuyucakta yine
Belediye Başkanınız var, sorabilirsiniz- Buharkentliler diyor
ki: JESlerle ilgili ovamızın yarısını işgal
ettiniz. Şimdi, bu yolu tam ovanın merkezinden geçiriyorsunuz, komple
ova gidiyor. Türkiye'nin en iyi sebzesi bizim Buharkent Ovasından
çıkıyor arkadaşlar. Sizin yediğiniz domates, biber,
patlıcan, fasulye, bamya, börülce bunların hepsi bizim Buharkent ve
Kuyucak Ovalarından size ulaşıyor arkadaşlar. Zaten
Büyükşehir Yasasını çıkardınız; buradaki
vatandaşlarımızı, köylüleri perişan ettiniz; bir de
yolu geçiriyorsunuz, o köylüler nereye gidecek?
Yine, bir kızımız var 16
yaşında, ne diyor biliyor musunuz: Benim babam öldü; 2 kız
kardeşiz, birimiz 16 yaşında, birimiz 14 yaşında. 10
dönüm zeytinliğimiz var, bütün geçimimiz bu ama yolu -aksilik- köyün
içinden geçirdikleri için bizim 10 dönüm zeytinliğimizin 5 dönümünü
alıyor, geriye kalan 5 dönümün de zaten zeytin verme şansı
olmaz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Burada ben özellikle
AK PARTİ milletvekillerine çağrı yapıyorum: Bir
Aydına gelin, Aydındaki vatandaşlarımızla
görüşün, ona göre yolunuzu yapın. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Konya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. ((İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde ağaç kesimi ağaç katliamına
dönüşmüştür. Kesilecek ağaçların belirlenmesi, kesilmeyip
yetişmesi beklenen ağaçların tespit edilmesi uzmanlık
gerektiren bir iştir. Eskiden orman köylülerimize orman kesiminde hem
öncelik hem de teknik destek sağlanırdı ancak AK PARTİ
iktidarı boyuncu orman köylülerine verilen desteğin giderek
azalması, üretimin orman köylüsünden alınarak dikili kesim yöntemiyle
müteahhit veya tüccarlara ihale yoluyla verilmesi, daha da kötüsü, ORKÖY Genel
Müdürlüğünün kapatılması rantiyeci
anlayışınızın açıkça ortaya koyduğu bir
sonuçtur.
Üretimde kesilecek ağacın tespiti ve
damgalama yetkisinin tüccara verilmesi ormanlarımıza en büyük katliam
ve zarar olmuştur; bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Tüccar,
kesime uygun olup olmadığına bakmaksızın kâr
amacıyla ağaçları kesecek, kestiği ağaca damga vuracak
ve istediği yere satacak. Şimdi soruyorum sizlere: Böyle bir uygulama
cinayet değil midir?
Bu yıl, geçen yıla göre orman kesim
planlaması, ağaç kesim planlaması 3 katına çıkarıldı.
Anlaşılan o ki, devlet bütçesinde para kalmadı, gözü
ormanlarımıza diktiniz. Sonunda ormanlarımızı da
tüketme kararınız var herhâlde.
Değerli milletvekilleri, Türkiye günlerdir
orman yangını haberleriyle sarsılıyor.
Kuraklığın da etkisiyle yurdun dört bir köşesinde peş
peşe yangınlar çıkıyor; Antalyada, Datçada, Artvinde,
Manisada, Mersinde, Osmaniyede, Pamukkalede, İzmirde ormanlar alev
alev oluyor. Elâzığdaki yangın beş altı gündür devam
ediyor. Yangın söndürme ekipleri karadan, canla başla, tek bir
ağaç yanmaması için olağanüstü mücadele veriyor ancak son on
gündür, tüm çabaya rağmen, mücadelede istenilen başarı elde
edilemiyor. Neden acaba? Çünkü yangın söndürme uçaklarımız yok.
Nerede bu uçaklar? Attaya gitti. Nerede bu uçaklar? Rusyada kaldı, bir
türlü gelemedi.
Şimdi, Elâzığ halkı diyor ki:
Yahu altı yedi gündür Elâzığ Arıcak Çevrecik köyünde
yangın devam ediyor. Şu ana kadar, 8 Hazirana kadar Türkiyemizde
1.013 dekar orman yandı ama uçak yok. Güya Tarım ve Orman
Bakanımız anlaşma yaptı, Rus firmasıyla anlaşma
yaptı. Anlaşmaya göre, 1 Hazirandan itibaren uçaklar Türkiyede
olacak, 3 tane uçak gelecek ve yangın söndürecek; yok. Kardeşim, niye
Türk Hava Kurumu uçaklarını kullanmıyorsunuz? Onlar yerli ve
millî. Biz yerli ve millî iktidar olduğumuz için Rusyaya para
kazandırmamız lazım. Şu anda 203 milyar Türk lirasına
anlaştığınız uçaklar nerede? Yangınlar devam
ederken siz neredesiniz? Mesela, Pakdemirli nerede, Sayın Pakdemirli
nerede, piyasada var mı? Şimdi, bunun hesabını kime
vereceksiniz? Ormanlar yanıyor, ülke yanıyor, çevre katliamı her
yerde devam ediyor ama ortada ne Hükûmet var ne Bakan var. Ve diyorsunuz ki:
Biz bu ülkeyi yönetiyoruz. Hadi oradan be!
İSMAİL KAYA (Osmaniye)
Çok da güzel yönetiyoruz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ucube sistemle
artık yönetim zafiyetinizi siz de biliyorsunuz. Allah aşkına,
ormanlarımızı yakmaktan, sularımızı kurutmaktan,
denizlerimizi kurutmaktan kurtulmamız için, bu bereketsiz iktidarınızdan
kurtulmamız lazım çünkü siz gittiğinizde ülkeye vallahi de
billahi de bereket gelecek.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Kimin
kuruttuğu belli.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Artık
yeter ya, kuruttunuz memleketi, biraz daha kalırsanız orman diye, su
diye, deniz diye memlekette bir şey kalmayacak. Gerçi bahaneniz hazır
Dış güçler denizi kuruttu. Dış güçler ormanı
yaktı. ya da Yirmi yıl önceki iktidarlar yaptı. Siz
masumsunuz her zamanki gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ama bu millet
artık gerçeği görüyor, onun için sizden kurtulacak.
Hoşça kalın. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Gültekin
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
39.-
Niğde Milletvekili Selim
Gültekinin, kırsal kalkınma desteklerine ilişkin
açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
2020 yılı kırsal kalkınma
destekleri kapsamında Niğdemize toplam 160 adet proje için 58 milyon
TL hibe tahsis edilmişti. 2021 yılında da Kırsal
Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı
14üncü Etap kapsamında Niğdemiz, 173 adet altyapı ve 34 adet
ekonomik yatırım olmak üzere toplam 207 adet kırsal
kalkınma projesiyle 81 il arasında en yüksek hibe tutarıyla
1inci sırada yer alarak Niğdemize toplam 64 milyon 353 bin TL
tahsis edilmiştir. Yatırımcılarımıza
hayırlı olsun.
Üreticilerimizi modern tarımla
buluşturarak üreticilerimizin hem kalkınmalarını hem de
daha iyi koşullarda üretim yapmalarını sağlayacak çelik
silo, soğuk hava deposu, büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılık için yatırımlar gibi projelere desteklerini her
daim veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana, Tarım ve Orman Bakanlığımıza,
Niğde Tarım İl Müdürümüz Asım Başa ve kurum
çalışanlarımıza emekleri için teşekkür ediyor, Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN 6ncı madde üzerinde aynı mahiyette
3 önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut Celadet Gaydalı Hüda
Kaya Kemal
Peköz
Bitlis İstanbul Adana
Hasan
Özgüneş Rıdvan
Turan Hakkı
Saruhan Oluç
Şırnak Mersin İstanbul
Nusrettin
Maçin
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Trabzon
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman
Bülbül Alpay
Antmen Zeynel
Emre
Aydın Mersin İstanbul
Rafet
Zeybek Burhanettin
Bulut Faruk
Sarıaslan
Antalya Adana Nevşehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine ilk söz Şanlıurfa Milletvekili Sayın Nusrettin Maçine
ait.
Buyurun Sayın Maçin. (HDP
sıralarından alkışlar)
NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, bugün, icrayla
ilgili bazı kanunları konuşuyoruz. Aslında
konuştuğumuz meselenin çok ayrıntısı. Bu Meclisin bu
ülkenin temel gündemlerini konuşması lazım. AKP iktidarının,
tek adam rejimiyle birlikte -bu ülkede, burjuva, demokrasinin bütün
normlarını ortadan kaldırarak- yargı, yasama, yürütme
organlarını tek adam yetkisine devrederek kurdukları bu sistem
özü itibarıyla suç üreten bir sistem hâline geldi.
2015 ve 2021 dönemi sürecinde Türkiyede gerçekten
büyük suçlar işlendi; bu suçların hiçbiri yargıya sevk edilmedi,
hiçbirinde adalet yerini bulamadı. En başta şunu söyleyeyim:
Roboski katliamının, Suruç katliamının, Ankara Gar
katliamının hesabı sorulmadan bu ülkede kimsenin demokrasiden,
hukuk devletinden bahsetmemesi lazım. Bir yerde hukuk yoksa, demokrasi
yoksa, düşünce özgürlüğü yoksa, ifade özgürlüğü yoksa oradaki
sistem ya diktatörlüktür ya da faşizmdir. Biz çok açık ve net
söylüyoruz: 2015 sonrası -ister diktatörlük deyin ister faşizm deyin-
bu ülkede en başta Kürtlere, Alevilere, işçi ve emekçilere
karşı bir düşman politikası izlenildi; bu yetmedi,
aynı zamanda, bunlara karşı suç işleyen mekanizmalar
oluşturuldu. Bunun başında mafya, devlet ve siyaset
ilişkisi bir darbe mekanizmasını oluşturarak bu ülkede
bütün suçlar bu mekanizma tarafından işlenmektedir. Şimdi bir düşünün, bir
savaş uçağı Roboski köylüsünü bombalıyor -ya, bu ülkenin
uçağı kalktı- buna emir veren birileri var, bir emir komuta
zinciri var, hesap sorulamıyor. Suruçta katliam oluyor, hesap sorulmuyor;
Ankara Garında katliam oluyor, hesap sorulmuyor. Bunun temel nedeni
mafya-devlet-siyaset ilişkisinin darbe mekanizmasıyla kirli
ilişkileri yürüten bir sisteme dönüşmesinden kaynaklıdır.
Bugün itiraf eden mafya lideri diyor ki: Gazeteciyi öldürdük. Bütün
söyledikleri doğru çıkıyor ama kimse araştırıp
soruşturulmuyor. Şimdi, kaçakçılık
yapıldığını söylüyor, kimse
araştırılıp soruşturulmuyor. Bu ülkede sadece mafya dediğimiz
uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir teşkilat yok
arkadaşlar, bu ülkede hem uyuşturucu kaçakçılığı
var hem emlak mafyası var hem insan kaçakçılığı var.
Eğer gerçekten bir demokrasi olmuş olsaydı, bu Mecliste muhalif
olan kanadın soru önergeleri, araştırma önergeleri kabul
edilmiş olsaydı, bugün, biz, 22 bin esnafın icrasıyla yüz
yüze gelemezdik. Bugün toplumda gelinen nokta nedir biliyor musunuz?
İşsizlik, açlık, yoksulluk, intihar çok normal ve olağan
bir hâl almıştır. Bunun sebebi, bunun nedeni bu suç
mekanizmasının devrede olmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Biz halk
demokrasisinden bahsetmiyoruz, biz emek demokrasisinden bahsetmiyoruz, biz
sosyalist demokrasiden bahsetmiyoruz; biz burjuva demokrasisinden bahsediyoruz.
Burjuva, demokrasinin kırıntılarını dahi bu sistemde
ortadan kaldırdı. Onun için ülkenin geleceği
karanlıktır. Ülke, iç ve
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz
Sayın Maçin.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Bir dakika
BAŞKAN Geç kaldınız, bir
dakikayı kullandınız zaten.
Buyurun, teşekkür ediyoruz.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) O zaman son
sözümü söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, Diyarbakır-Silvan yolu üzerinde her gün İrandan,
Afganistandan yüzlerce insan getirilip Ambar Çayında
bırakılıyor, oradan üçer kişilik, beşer kişilik,
onar kişilik gruplar hâlinde kent merkezine geliyorlar. Ya, bu devletin
istihbaratı yok mu?
BAŞKAN Sayın Maçin, devam edecek misiniz
daha?
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bitirelim o zaman.
NUSRETTİN MAÇİN (Devamla) Şunu
demek istiyorum: Bu suç mekanizması bu sistemden kaynaklıdır.
Mafya kaçakçılığı da uyuşturucu
kaçakçılığı da insan kaçakçılığı da bu
sistemle ortadan kaldırılamaz ancak düşüncelerin özgür olduğu
parlamenter bir sistemde bu suçlardan hesap sorulabilir. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Maçin.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer
konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 6ncı maddesi üzerinde
partim adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili maddeyle
konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflasının
düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
308inci maddesine fıkra eklenmektedir. Buna göre, konkordato süreci
iflasla sonuçlandığı takdirde iflas kararını veren
mahkeme tasfiyenin basit veya adi tasfiye usulüne göre yapılmasına ve
gerektiğinde adi tasfiyenin komiserler tarafından yerine
getirilmesine karar verecek ve bu durumda, iflas idaresine ait görev ve
yetkiler komiserler tarafından kullanılabilecektir.
Değerli milletvekilleri, Trabzonda güzel bir
ilçemiz var, Yomra ilçemiz; bugün burada oradan birazcık bahsetmek
istiyorum sizlere. Trabzonun doğusunda, denizin hemen kenarında,
mavisiyle, yeşiliyle güzel bir ilçemiz. Bu ilçemizin bir de kendine has
bir meyvesi var, Yomra elması var. Bu yılın başında
coğrafi işaret tescili yapılan bu ürünümüz
Trabzonun Yomra
ilçesinin ismiyle özdeşleşen Yomra elmasına Türk Patent ve Marka
Kurumu tarafından tescilli coğrafi işaret belgesi almak önemli
bir adımdı. Bu adımı gerçekleştiren Yomra Belediye
Başkanımız Sayın Mustafa Bıyıka ve katkısı
olanlara huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sayın
Başkan kısa sürede Yomramızı Trabzonun parlayan
yıldızı hâline getirdi, başarılı hizmetlerinin de
devamını diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Yomra ilçemizde
yaşanan ve İYİ Parti Yomra İlçe Başkanımız
Sayın Zekeriya Akgülün orada yaşayan vatandaşlarımız
adına tarafıma iletmiş olduğu bir sorunu,
Yomra-Özdil-Oymalı-Yağmurdere kara yolunun yıllar süren
hikâyesini yüce Meclisimize arz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 2019 yılı
mahallî seçimlerinde Sayın Cumhurbaşkanı Trabzonda
düzenlediği mitingde, miting meydanında Yomra-Özdil-Yağmurdere
yolunu da bu sene tamamlıyoruz. demişti. Yine, Sayın
Cumhurbaşkanı 2021 yılı AK PARTİ il kongresinde bir
konuşma yapmış ve Yomra-Özdil-Yağmurdere yolunu bu
yıl inşallah nihayete erdiriyoruz. demişti ama her ne hikmetse
Yomra-Özdil-Yağmurdere yolu bir türlü nihayete ermemiş ve
tamamlanmamıştır. Her seçimde bitirileceği vadedilen bu
yolda birkaç istinat duvarı ve birkaç yerde taş ocaklarından
dolayı yol genişletilmesi dışında kayda değer bir
çalışma yoktur arkadaşlar. Sayın
Cumhurbaşkanının bizzat söz verdiği Yomra-Özdil-Oymalı
grup yolu bu verilen sözlere rağmen yapılmamış, 2020
yılında 80 milyon TL bedelle ihale edilen bu yola 2021
yılında sadece 4 milyon TL ödenek ayrılmıştır. Şimdi
buradan soruyorum: Bu 4 milyon TLyle bu yol nasıl bitirilecektir?
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, kara yolları
ağındaki Yomra-Özdil-Yağmurdere yolu yaklaşık 10 bin
kişinin üç yüz altmış beş gün kullandığı bir
yoldur ve yaz aylarında Gümüşhane bağlantı yolu olarak da
hizmet vermektedir. Bu yolda geçmiş dönemde taş ocağından
düşen taşlar nedeniyle 3 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş ve sonrasında da aynı sebeple
birçok yaralanmalı ve maddi hasarlı kazalar meydana gelmiştir.
Yine, 2019 Haziran ayında yaşanan sel ve heyelan felaketi nedeniyle
de bu yol güzergâhında hasarlar meydana gelmiş, yöre halkı
mağduriyetler yaşamıştır. Konuyla ilgili olarak bu
mayıs ayında vatandaşlarımız tepkilerini dile
getirmiş, yolun yapılması için basın toplantısı
düzenlemişler ve yolun akıbetini sormuşlardır. Yomradan
Gümüşhane Yağmurdereye kadar mevcut yol, teşkilat
başkanımız, eski Bayındırlık ve İskân
Bakanı Sayın Koray Aydın tarafından kara yolları
ağına dâhil edilen bir yoldur. Değerli arkadaşlar, aradan
yirmi bir yıl geçmiş, Yomradan Özdil ve Oymalıtepe beldesine
kadar dönemin Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın
Koray Aydın tarafından asfaltlanan yolda, geçen sürede bir arpa boyu
yol alınmamıştır. Her seçim döneminde bitirileceği
vadedilen, bizzat Sayın Cumhurbaşkanı tarafından defalarca
söz verilen Yomra-Özdil-Yağmurdere yolu, öyle anlaşılıyor
ki İYİ Parti iktidarını beklemektedir. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) İnşallah ilk
seçimde iktidar olacağız ve âdeta yılan hikâyesine dönen bu yolu
da biz yapacağız, İYİ Parti iktidarı yapacak.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Burada, özellikle bölgelerimizde verilen sözlerle
ilgili konuştuğumuz zaman AK PARTİ'li arkadaşlar
alınganlık gösteriyorlar ama Trabzon'a vermiş olduğunuz
sözler var. Olmazsa olmazımızdır. dediğiniz güney çevre
yolu sözünüz var, hâlâ daha tozlu raflarda duruyor. Trabzon'a vermiş
olduğunuz sözlerden bir tanesi: Çamburnuna tersane yapacağız,
orada 5 bin kişi çalıştıracağız.
demiştiniz, o sözünüz de orada duruyor. Bu Meclisin kürsüsünde
olduğumuz zaman, fırsat bulduğumuz zaman
vatandaşlarımızdan bize gelen her derdi burada
dillendireceğiz, sizi vatandaşla, size rey verip buraya getiren
vatandaşla yüzleştireceğiz.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Sayın Bulut, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün AKP'nin grup
toplantısındaki Sayın Cumhurbaşkanının grup
konuşmasını dinleyince dedim ki ya bir başka Türkiyede
yaşıyor herhâlde yani bu bizim yaşadığımız
Türkiye değil. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri sürekli
bölgelerinde halkla iç içe ancak Cumhurbaşkanının
anlattığı Türkiye o halkın içinde bulunduğu Türkiye
değil. Burası neresi olabilir? diye düşündüm, olsa olsa
burası saraydır. Anteninde A Haber çeken, müştemilatında
TÜİK gibi kurumların olduğu, Ver yavrum bize bir rakam.
dendiğinde hemen istediği rakamları -işte, örneğin,
TÜİK'in son verdiği rakama göre yüzde 7 büyüme oluşmuş-
ifadeleri verecek bir TÜİK ya da yine müştemilatın içerisinde,
Sayın İçişleri Bakanının söylediği gibi kekleyenlerin
olduğu gruplar, iş adamlarıyla kekleyerek belli bir sermaye
birikimi sağlayanlar ya da Mehmet Ağarın söylediği gibi,
mafyanın çökme ihtimaline karşı iş adamlarının
otellerine çökenler, onların hepsi sarayın müştemilatında;
hele hele en büyük müştemilatı tutan da sarayın müteahhitleri,
5li müteahhitleri, 5li çetesi.
Bakın, bu 5li çete son beş yılda ne
kadarlık ihale almış? 55 ihaleden sadece 3 tanesi rekabet sonucu
alınmış, diğer 52 ihale sonucunda 165 milyarlık ihale
almış bu 5 şirket. Kim var bunlarda? Kalyon, Kolin, Cengiz,
Rönesans. Türkiyede yapılan tüm inşaatlarda bunlar var, bu
müteahhitler var; yolda bunlar var, hastanede bunlar var, o yüzden de saray
müştemilatının en çoğu onlar. Bu yandaşlar tabii devam
ediyorlar, bu yandaşların içerisinde iş takipçileri var
demiştik. Bir de otellerde, o pahalı otellerde yaşayan, gezen,
tatil geçiren gazeteciler var. Havuz medyası var, sahibi belli olmayan
havuz medyası var yine bu müştemilatın içerisinde. O yüzden de
bu saray Türkiyesini görünce Sayın Tayyip Erdoğan şöyle söylüyor
Bu konuşulanlar iftira, milletten çok güzel haberler geliyor. diyor. 20
milyon yoksulun biriktiği, derin yoksulluğun
yaşandığı Türkiyede Milletten güzel haberler
alıyoruz. diyebiliyor. Neymiş? Millet açmış, nankörlüğe
doymuyorlar; aç dolaşanları buyurun, siz doyurun. diyor, bunu ülkeyi
yöneten Cumhurbaşkanı söylüyor. Biz onu yapıyoruz, o görevleri
yerine getiriyoruz. Büyükşehir Belediyesi Başkanlarımız
geçen dönem 10 milyona yakın kişiye ayni yardım
yapmış, 2 milyona yakın vatandaşa nakdî yardım
yapmış. Askıda faturaya mahkûm ettiğiniz
vatandaşlarımızın 500 bin su faturasını yine bu
belediyelerimiz ödemiş. CHP belediyeleri gelince sosyal yardımlar
kesilecek. dediğiniz belediyeler, sosyal yardımları 2 katına
çıkarmış, pandemide 2 milyarın üstünde yardım
yapmış. Ama Sayın Cumhurbaşkanı 5li çeteyi
doyurmaktan, 4 maaş alan bürokratlarından bu
vatandaşlarımızı görmüyor, bu
vatandaşlarımıza gözlerini kapatmış durumda. Bu
vatandaşlara ne yapıyor? Sürekli borç veriyor, her fırsatta borç
veriyor. Türkiyede yapılan yardımların gayrisafi yurt içi
hasılaya oranına bakıldığında yüzde 1,5larda;
dünyada bu yardımı yapan ülkeleri
sıraladığımızda 5 gruba ayrılmış, en
alt grupta Türkiye var, gelişmekte olan ülkelerin bile altında.
Size BDDKnin son verilerini söyleyeyim: Bu
yılın ilk dört ayında tüketici kredisi ve kredi kartı
borçları nedeniyle bankalara ödenen tutar 34,5 milyar TL. Peki, bu dönemde
bankalar ne kadar kâr etmiş? 21 milyar TL. Yani siz, bir tarafıyla
vatandaşı borçlandırıyorsunuz, modern köleliğe
sokuyorsunuz, ardından da o aldığınız, bankalara kâr
yazan birikimleri de, işte, Demirören gibi gruplara peşkeş
çekiyorsunuz, hem de Ziraat Bankasıyla ya da Halk Bankasıyla. Sürekli
bu yandaşlara, bu bankalardan ödemesi yapılıp
yapılmadığı belli olmayan krediler veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Bu kredilerin
ödenip ödenmediğini de her gün soruyoruz; soru önergesiyle soruyoruz,
iktidar partisinin milletvekillerine de soruyoruz. Ancak hiçbir iktidar
milletvekili gidip de Demirörenin kapısını çalamaz çünkü o
çalacağı kapı sarayın kapısı, Demirörenin
değil sarayın kapısı. O borçları, aldıkları
krediyi ödemeyenlerin hepsi saray müştemilatının içerisinde.
Bu yaşananlar bize şunu gösteriyor: Kemal
Sunalın bir filmi vardı, Faşo Ağaya derdi ki: Ağam
bizimle eyleniy herhâlde. Durum böyle. Bu rakamların içerisinde grup
konuşmasını görünce bize çağrıştıran
Faşo Ağanın Ağam bizimle eğleniyor. lafından
başka, öte değil.
Son olarak da, ister erken seçim olsun ister
zamanında seçim olsun bu ağalık sistemine son vereceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın Ünsal
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Ankara Milletvekili Servet
Ünsalın, lise ve üniversite öğrencilerinin stajlarına
ilişkin açıklaması
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, bazı liselerde ve
bütün üniversitelerde öğrencilerin stajları zorunludur. Üniversite
öğrencisi bir çocuğumuz bana müracaat etti. Çocuğumuza
yardımcı olmak adına birkaç kurumla görüşme yaptım.
Şaşırtıcı ama gerçek, öğrencilerin staj
işlerine de saray el atmış. Aradığım ilgili birim
yetkilisinin ifadesi şu: 2021 yılı itibarıyla sarayda
İnsan Kaynakları Başkanlığı adı
altında Kariyer Kapısı diye bir birim oluşturulmuş.
Staj yapmak isteyenler bu birime internetten başvuruyor. Şu ana kadar
10 bin kişi başvurmuş. Şimdi soruyorum: Her konuda
olduğu gibi Bizden olmayana ekmek yok. diyerek yandaş
kayırmacılığı mı yapacaksınız yoksa
size yakın olmayanlar staj yapamayacaklar mı? Ayıptır,
günahtır! Ülkeyi batırdınız, yetmedi mi?
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN 7nci maddede aynı mahiyette 2
önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal Bülbül Rıdvan Turan Mahmut Celadet Gaydalı
Antalya Mersin Bitlis
Kemal Peköz Hasan Özgüneş Hakkı Saruhan Oluç
Adana Şırnak İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Zeynel Emre
Aydın Mersin İstanbul
Rıfat
Zeybek Ünal
Demirtaş Faruk
Sarıaslan
Antalya Zonguldak Nevşehir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz talep eden Şırnak Milletvekili Sayın Hasan
Özgüneş.
Buyurun Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak)
(x)
Halkımızı ve Meclisimizi selamlıyorum dedim, korkulacak bir
şey yok.
Arkadaşlar, Süleyman Soylunun güzel bir sözü
vardı geçen günlerde, hatırlatmak istiyorum: Başıma bir
şey gelseydi de bugünleri görmeseydim. Bunu Soylu söylüyor. Mazlumun
ahı gün gelir hepinizin yakasına yapışır, Süleyman
Soylunun konumuna düşersiniz.
Bakınız, ben size bir şey söyleyeyim:
Geçen günlerde Şırnak İl Meclisinde bir oylama
yapılmış. Bizim arkadaşlarımız oylamaya ret oyu
vermiş ve önerge geçmemiş. AKPli üyeler, hem tehdit savurmuşlar
hem fiziki saldırı. Biz sizi burada azınlığa
düşüreceğiz, ya geçireceksiniz ya burada
olmayacaksınız." diyorlar. İşte, en küçüğünden en
büyüğüne kadar diyoruz ki: Sizin zihniyetiniz de
davranışınız da faşizmin ta kendisidir. Şimdi
söylüyoruz bunu, bakın, 18 üyemiz vardı, 8ini düşürdüler. 8ini
düşürdüler, şimdi bizde 10, onlarda 9. Rant, çalamıyorlar yani;
hani Peker söylüyor ya Çalamıyorlar çuvallarla. Nedir tehdit? Sizi
düşüreceğiz. Valiye de söylüyoruz, size de söylüyoruz; 1 tanesi
düşürülüyorsa sizin imzanızla, rantçı
anlayışınızla düşürülüyor; bunun takipçisi ve
mücadelecisi olacağız.
Diğer bir husus, AKPli bir arkadaş
çıktı, dedi ki: Biz doğayı ve çevreyi seviyoruz. Ben
şaşkına döndüm vallahi. Ya, neyin nesidir, nasıl seviyor,
böyle sevgi olur mu? dedim. Sonra düşündüm, kurt, kuzuyu çok seviyormuş.
Niçin seviyor? Şener Şenin dediği gibi Bir sorun. Yemek için
seviyormuş. Siz de doğayı talan ve rant için seviyorsunuz, öyle
bir sevginiz yok. Biz sizi tanıdık üç yılda, kusura
bakmayın.
Şimdi, Anayasada şöyle bir şey var:
Orman kesiminde işlenen suçlarda af yok. Ama bakınız, Cudi,
Gabar, Bagok Dağlarında, Besta bölgesinde 2013 yılında 13
yerde yangın çıkmış, 2020de 40 yerde yangın
çıkmış ve orman kesimleri var. Bu yıl Elâzığ,
Palu, Arıcak; Diyarbakır, Dicle; bir haftadır yangın var,
sesiniz çıkmıyor. Şırnak'ın güney bölgesinde 5 köyde
orman kesimi yapıldı, Besta bölgesinde orman kesildi. Kimin eliyle
kesiliyor? Korucular eliyle. Başka vatandaş bulamıyorsunuz, suça
bulaşmış korucuları bir de orman suçlusu hâline
getiriyorsunuz; alavere dalavere. O yetmedi, güney Kürdistanın federal
bölgesinin Haftanin mıntıkasında 6-7 köyün ormanlarını
kesiyorsunuz. Hadi, burada, alavere dalavere, hileyle Türkiyede kestiniz de
güney Kürdistanda ne hakkınız var?
ŞAHİN TİN (Denizli) Güney Kürdistan
neresi?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Güney Kürdistan,
güney federe Kuzey Irak.
RECEP ÖZEL (Isparta) Neresi orası ya?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Orasını
bilirsin sen.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen daha iyi bilirsin.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Aha, bizim
yüreğimizin içidir! Sen bırak onu. Dolayısıyla talan
ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) Neresi orası?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Siz talan
ediyorsunuz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Kandilden mi
bahsediyorsun?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Kandil değil,
Haftaninden bahsediyorum, güney Kürdistanın sınırları,
Irakın sınırları; seninle bir alakası yok. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) Orada PKK
kampı var.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) - Diğer bir husus,
bakın, yalanı nasıl büyütmüşsünüz, yalanı.
RECEP ÖZEL (Isparta) Onu yapan sizsiniz. Bir de
gelip burada
BAŞKAN Sayın Özel
RECEP ÖZEL (Isparta) Bir şey demiyorum.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Rojavada bir
gazeteci bir ihtiyar yaşlıya soruyor, diyor ki: Siz Özgür Suriye
Ordusundan memnun musunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Önergeye gelmeyecek mi
Sayın Başkan?
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Gariban, Türkçe
bilmiyor, diyor ki: Hayır, biz memnun değiliz. Geçen gün 3
kızımızı daha -13-14 yaşlarında-
kaçırdılar, tecavüz ettiler; koyunlarımızı çaldılar,
hayvanlarımızı çaldılar; memnun değiliz. Nasıl
çeviri yapıyor biliyor musunuz? İşte, sizin ürettiğiniz
yalanlar, vatandaşa kadar indi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirelim, tamamlayalım.
Buyurun.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Nasıl cevap
veriyor? Amca diyor ki: Efendim, biz YPGden rahatsızız, bize
zulmediyor. Çok güzel olmuş, Özgür Suriye Ordusu buraya geldi, biz çok
memnunuz. Şimdi, insan ahlaksız olur, dibe vurur, ancak bu kadar
vurur işte. Yani böyle olur mu? Siz, vatandaş ne söylüyorsa,
yüreğin varsa söyle.
Bir de bunu kim yetiştirdi, kimin eseri? Sizin
eseriniz. Açıkça ortaya çıkıyor; on yedi, on sekiz, on dokuz
yıldır ustalık dediniz, bu memleketi mafya-çete-siyaset
üçgenine mahkûm ettiniz. Vatandaşların bir kısmı açlık
sınırında, intihar ediyor; sizin reisiniz diyor ki: Aç kalan
var mı? Varsa gidin doyurun. E, böyle bir mantık olabilir mi, böyle
bir reis olabilir mi? Ama yapmışsınız. Yazıklar olsun!
Selamlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Sana yazıklar olsun!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Vallahi
yazıklar olsun size! Bu milletin paralarını çalıyorsunuz,
ondan sonra diyorsunuz
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konu, İcra ve İflas Kanunu; sayın hatibin önergesi de bu
maddenin metinden çıkarılması yönündeydi. Ne konuya ne maddeye
ne önergeye hiç değinmeden, her zamanki klasik, ön yargılı,
seviyesiz
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Biz madde
bağımlısı değiliz.
BAŞKAN Sayın Turan, devam edin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu dile ne vereceğiz
Sayın Başkan? Bu dile cevap vermeyi uygun görmüyoruz. Bu dilin, ne
kendisine ne partisine ne de ülkeye faydası yok Sayın Başkan.
Sözleri fazlasıyla iade ediyoruz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde diğer
konuşmacı Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin 7nci
maddesiyle İcra ve İflas Kanununun 308/c maddesinde
değişiklik yapılması teklif edilmektedir. Teklif edilen bu
değişiklikle, konkordato süreci iflasla sonuçlanırsa
şirketlerin bankalara olan borçları gibi borçlar işçi
alacaklarının önüne geçerek imtiyazlı hâle getirilmektedir.
Oysa, İcra ve İflas Kanununun 206ncı maddesinde
işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın
açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve
kıdem tazminatı gibi alacakları 1inci sıra alacaklar
arasında yer almaktadır. Şimdi, eğer bu
değişiklik kabul edilirse, konkordato iflasla sonuçlanırsa banka
alacakları ultra imtiyazlı alacak olacak ve işçi
haklarının önüne geçecektir. Oysa, işçi alacaklarının
önünde ise daha rehinli alacaklılar ve devlet alacakları vardır.
İşçinin haklarını alabilmesi için önce bu borçlar
ödenecektir. Zaten uygulamada da bunlardan sonra işçiye para kalmamaktadır
ama şimdi, bunlara bir de banka gibi alacaklılar eklenmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu teklif, hem
uluslararası sözleşmelere hem Anayasaya hem de vicdana
aykırıdır. Bunu nasıl vicdanınıza
sığdırıyorsunuz, anlamak mümkün değildir. Bu teklifte imzası
olan saygıdeğer milletvekillerinin bu maddeyi yeterince
okumadıklarını, incelemediklerini düşünüyorum. Yoksa, bu
maddeyi iyice okusalar, Anayasaya ve vicdana açıkça aykırı olan
bu teklife imza atmazlardı diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği
gibi, ülkemiz iyi yönetilmemektedir. Özellikle, AK PARTİlilerin
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dediği, bizim tek
adam rejimi dediğimiz sistem çalışmamaktadır. Türkiye, son
üç yıldır büyük bir ekonomik krizin içindedir. Kriz kötü yönetimle
birleşmiş ve Covid-19 salgınıyla da birleşmiş ve
ekonomik buhrana dönüşmüştür. Maalesef, ekonomik buhranın
ağır faturasını da öncelikli olarak dar gelirliler ve
özellikle, işçiler ödemektedir. Oysa, bu teklif geçerse işçilere bir
fatura daha kesilecektir. Faizle milyarlarca kâr elde eden bankalar alacaklarını
kurtaracaklar ama emeğinden başka hiçbir geliri olmayan işçiler
haklarını alamayacaktır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir
arkadaşlar, vicdanı olan hiç kimsenin de bunu kabul etmemesi gerektiğini
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, ekonomik buhran
nedeniyle fabrikalar, şirketler, işletmeler iflas etmektedir;
önümüzdeki dönemde de bu iflaslar artarak devam edecektir. 2021
yılının ilk dört ayında 39.066 şirket ve işletme
kapanmıştır. Yine 2021 yılının ilk beş
ayında 40 bin esnaf iş yerini kapatmıştır. 2018
yılında 1.094, 2019 yılında 899, 2020 yılındaysa
2.052 şirket konkordato ilan etmiştir. İşletmelerin
kapanması, iflas etmesi nedeniyle de milyonlarca işçi issiz
kalmıştır. İşte bugün itibarıyla 10 milyon 500
bin kişi işsizdir. İşsiz kalan bu işçiler ücretlerini,
kıdem tazminatlarını, ihbar tazminatlarını, fazla
çalışma ücretlerini alamadılar ve milyonlarca işçi
mağdur oldu. Şimdi siz bu işçilere diyorsunuz ki:
Haklarınızın üzerine bir bardak su için. Ve işçileri bir
kez daha açlığa mahkûm ediyorsunuz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Su bile yok, su
bile yok.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Su bile yok.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bu, kabul
edilebilir bir şey değildir değerli arkadaşlarım.
Bir de koruyup kolladığınız
bankalara bakalım. Bankacılık sektörünün aktifleri bir
yılda yüzde 24 artmış ve 6,5 trilyona
çıkmıştır. Bankaların öz kaynakları yüzde 20,4
artarak 615 milyara çıkmıştır. Bankacılık sektörü
ocak-nisan dönemindeyse 20,7 milyar TL kâr elde etmiştir. Bir tarafta öz
kaynaklarını artırıp kâr eden bankalar, diğer
taraftaysa tek geçim kaynağı ücreti olan işçiler. Yani
Milyarlarca kâr elde eden bankalar alacaklarını kurtarsın,
işçilerse haklarının üzerine bir bardak su içsin. diyorsunuz;
vallahi söyleyecek söz bulamıyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Su vermiyorlar,
suyu verseler bardağı vermiyorlar.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bu değişiklik Anayasaya ve uluslararası
sözleşmelere açıkça aykırıdır. Anayasanın
49uncu maddesinde: Devlet, çalışanların hayat seviyesini
yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için
çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı
desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam
yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için
gerekli tedbirleri alır. demektedir. Yani devletin görevi
çalışanları korumaktır, bu korumayı devletten beklemek
de işçinin en doğal hakkıdır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ama kimin
devleti? Bankanın devleti. İşçinin değil bankanın
devleti.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla)
Dolayısıyla, bu değişiklik Anayasa 49a açıkça
aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Demirtaş.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bunun
yanındaysa, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)nun bu konuda
2 sözleşmesi vardır. Bunlardan birisi, 95 No'lu Ücretlerin
Korunması Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin 11inci maddesinde
İmtiyazlı bir alacak teşkil eden ücret, alelâde
alacaklıların hisselerini almalarından evvel, tam olarak
ödenecektir. denilmektedir. Türkiye bu sözleşmeyi 1961 yılında
onaylamıştır. Siz, altmış yıl önce koruma
altına alınan işçi haklarını şimdi bankalara
gasbettirmeye çalışıyorsunuz yani İşçi hakları
da geriye gitsin. diyorsunuz; bu da kabul edilemez değerli
arkadaşlarım.
ILOnun işçi haklarıyla ilgili diğer
sözleşmesiyse 173 Nolu İşverenin Ödeme Güçlüğü Halinde
İşçi Alacaklarının Korunması Sözleşmesidir. Bu
sözleşmeyle ILO İşçi alacakları devlet
alacaklarının bile önünde olmalıdır. diyor. Yani tüm dünya
İşçi alacaklarını devlet alacaklarının önüne
koyun. diyor ama AK PARTİ iktidarı olarak siz tam tersini
yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Maalesef,
Türkiye bu sözleşmeyi de henüz onaylamamıştır.
İşçi haklarını korumak, koruma altına almak sosyal
devletin gereğidir değerli arkadaşlarım. Bu
sözleşmenin de onaylanması gerektiğini düşünüyorum.
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8'inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Zeynel Emre
Aydın Mersin İstanbul
Rafet Zeybek Faruk Sarıaslan Mehmet Güzelmansur
Antalya Nevşehir Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ OĞUZHAN KAYA
(Çorum) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Güzelmansur.
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine verdiğimiz
önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve
ekranları başında izleyen tüm seyircilerimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu maddede deniliyor ki: İflas idare
memurlarının oluşturulacak liste üzerinden görevlendirilme
usulü, listenin oluşturulmasına kadar dikkate alınmaz. Bu,
doğru bir düzenleme değildir. Bu düzenlemeyle hem
uzmanlaşmış, liyakat sahibi hukukçulara
saygısızlık getiriliyor hem de uygulamada da işlerin
yanlış, eksik ve hukuka uygun olmayan bir şekilde yürütülmesine
kapı aralanıyor. Bu durumdan da olumsuz anlamda en çok etkilenecekler
alacaklılar olacak.
Değerli arkadaşlar, yirmi yıldır
üretime değil ranta dayalı ekonomi politikaları izleyen bir
iktidar var karşımızda. İstihdam yaratmayan, milletin
cebini günden güne eriten, yanlış politika silsilesini sürdüren bir
iktidar var karşımızda. Yolsuzluğa, işsizliğe,
yoksulluğa rekorlar kırdıran politikaları ısrarla
sürdüren bir iktidar var karşımızda. İktidar, bu
yanlışları görmek, düzeltmek yerine ya verilerle oynamayı
tercih ediyor ya da krizi sonlandıracak tedbirleri almak yerine krizin
getirdiği iflasları örtmeye çalışıyor. Konkordato
kurumunu devreye sokuyor ama artık mızrak çuvala sığmıyor.
Konkordato ilan eden firma sayısı sürekli artıyor.
Bakın, değerli arkadaşlar, konkordato
sürecinden çıkamayarak iflas eden şirket sayısı 2018de 13
idi, 2019da bu sayı 91e yükseldi, 2020de ise 121 oldu. 2021in ilk 5
ayında ise bu sayı 50. 31 Mayıs 2021 tarihi itibarıyla en
fazla konkordato ilan eden illere baktığımızda, Hatay 58
firmayla 9uncu sırada; bu bir tesadüf değil.
Türkiyede toplam nakdi kredi miktarı 3,9
trilyon lira, takipteki kredi miktarı ise 150 milyar lira. Türkiyede
takipteki kredi miktarının toplam nakdi krediye oranı yüzde 3,8.
Hatayda ise toplam kullanılan kredi miktarı 45,5 milyar lira,
takipteki kredi miktarı 2,6 milyar lira yani Hatayda takipteki
alacakların toplam nakdi krediye oranı neredeyse yüzde 6 ve Türkiye
ortalamasının 2 katı. Bu oranla takipteki alacaklar bakımından
Hatay 81 il arasında 3üncü sırada; bu da bir tesadüf değil.
Bugün itibarıyla icra ve iflas dairelerinde
hâlen derdest olan dosya sayısı 22 milyon 118 bin. Geçen yıl
kaçtı? 20 milyon 297 bin yani icra sayısı bir yılda 1,8
milyon arttı. İcra yoluyla el konulan mülk ve gayrimenkuller
ilan.gov.tr adresinden satışa çıkarılıyor. Bugün
ilan.gov.trde icradan satılık 5.171 ilan var, bunların 87si
Hatayda. Bugün Hatay Türkiyede icradan satılık ilan sayısında
14üncü sırada; bu da tesadüf değil. 1.192 tarla, tarım arazisi,
bağ bahçe icradan satılık durumda, bunların 21i Hatayda.
Kim derdi ki bereketli Amik Ovası icradan tarım arazisi
satışında 18inci olacak? Bu hiç tesadüf değil.
İktidarın on yıldır inatla
sürdürdüğü yanlış Suriye politikası sadece Hatayın
kaynaklarını 500 bin Suriyeliyle paylaşmasına neden
olmadı, aynı zamanda riskli bölge statüsüne soktuğu için
yatırımların gelmesini de engelledi. İktidarın
Yayladağı Sınır Kapısını kapatması
Hatayın 14 Orta Doğu ülkesine ihracatının yolunu kapattı.
İktidarın Arap ülkeleriyle ettiği kavgalar da
ihracatımızı eritti, hem ihracatçımızı hem
nakliyecilerimizi zarara uğrattı. Tüm bunların üzerine iktidar
Hatayı yanlış ve eksik göstergelerle 5inci teşvik bölgesi
yerine 4üncü teşvik bölgesine aldı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla)
en az kamu
yatırımı yapılan illerden biri Hatay oldu. İşte
tüm bu yanlışlar Hatayı ekonomik çöküşe soktu ama iktidar
mensuplarına bakarsanız her şey güllük gülistanlık. Onlara
göre, insanımız zenginlikten kırılıyor, insanlar cep
telefonlarını altı ayda bir değiştiriyor, yılda
da bir arabalarını değiştiriyor. Yahu, ne zaman
uyanacaksınız bu gaflet uykusundan? Ne zaman
çıkacaksınız bu hayal dünyanızdan? Ne zaman göreceksiniz bu
gerçekleri? Borçlar, icralar, iflaslar almış başını
gidiyor. Çıkma meyve sebze olmazsa, yarı fiyatına satılan
bayat ekmek, kırık yumurta olmazsa, bardakla sıvı yağ,
taneyle zeytin satılmazsa insanlar karınları doyuramıyor.
Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 9 ila 21inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
266 sıra sayılı İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında partim adına söz
aldım.
Bu her ne kadar temel kanun olarak
adlandırılmışsa da bu kanun teklifi de yine 21 maddelik, 7
kanunda değişiklik öngören bir torba kanundur. Bu kanun teklifinin
asıl yoğunluklu düzenlediği alan İcra ve İflas
Kanununda değişiklik öngören maddeleridir, oraya
ağırlık verilmiştir. Oysa İcra ve İflas Kanunu
2018 yılında geniş bir düzenlemeye tabi tutulmuş,
değişiklik yapılmış, iflas erteleme kurumu yürürlükten
kaldırılmak suretiyle konkordato hem genişletilmiş hem
revize edilmiştir. Bunun genişletilmesi üzerine 2020 sonu
itibarıyla 2.052 büyük şirket konkordato ilan etmiştir.
Bazı konuşmacılar bu kanun teklifinin işverenin lehine
olduğunu, kollandığını söylemişlerdir, doğrudur.
İşçinin alacakları, küçük esnafın, KOBİlerin,
yüklenicilerin ve taşeronların alacaklarının yeterince
korunmadığı ve sonraki süreçte -arkadaşlar da söyledi- 1
Ocak - 21 Mayıs 2021 tarihleri arasında icra iflas dairelerinde 2
milyon 852 bin yeni dosya ihdas edildiği mükerrer kereler
söylenmişti. 21 Mayıs resmî kayıtlarına göre 21 milyon 941
bin 111 icra iflas dosyası olduğu da yine ortada ve çokça tekrar
edilmiştir. Ama burada önemli olan, bu büyük şirketler,
işverenler gerçekten bir ölçüde desteklenirken hem işçinin hem
yüklenici ve küçük esnafın, küçük şirketlerin, taşeronların
hakkında, alacakları konusunda bir destek olmaması, onlar
hakkında önlem alınmaması nedeniyle zincirleme iflaslar gelmiş
ve binlerce iflas ve icra iflas dosyası rekor seviyelere
ulaşmıştır. Artık Türkiyede yaşayan
insanların dörtte 1i borçlu olduğu gibi, ailelere göre hesap edersek
de yarıdan fazlası icra iflas dosyalarına, haciz
dosyalarına intikal etmiş ve borçlu
yurttaşlarımızdır.
Yine, TÜİK verilerine göre, tarımda 2002
yılında 7 milyon 458 bin çalışanın yanında 2020
yılında 4 milyon 157 bine düşmek suretiyle yüzde 44 istihdam
gerilemiştir. Çiftçinin ise elektrik, su borçları dâhil edildiği
zaman borçları 160 milyar lirayı aşmıştır.
Çiftçinin traktörü dahi haczedilmeye başlanmış ama yeterli
desteği vermesi gereken çiftçinin bankası Ziraat Bankası destek,
teşvik ve kredi verme olayında isteksiz davranırken, bir
medyanın el değiştirmesi için yandaş firmaya 750 milyon
dolar destek vermiş, kredi vermiştir. Bu 750 milyon doların akıbeti
hakkında soru önergesi vermiştim. Doğrusu merak ediyoruz, bütün
Türkiye merak ediyor, ödendi mi ödenmedi mi? Ama söylentilere göre
ödenmediği ve hakkında da haciz yürütülmediği bilinmekte.
Bakalım, sorumuza cevap bekliyoruz.
Değerli vekiller, torba yasalarla
kanunları düzenleyemediğimiz, kargaşa
yarattığımız ortadadır. Bazı örnekleri vermek
istiyorum. 27nci Yasama Dönemimizde 183 kanun teklifi kanunlaşarak Genel
Kurulda kabul edildi. 1927 tarihli Askerlik Kanununu örnek gösterirsem, doksan
iki yıl sorunsuz uygulamasını sürdürmüştür, 2019
yılında tamamen değişti. 1930 tarihli Belediye Kanunu
yetmiş beş yıl sorunsuz yürürlüğünü sürdürdü, 2005
tarihinde Hükûmetçe değiştirildikten sonra bugüne kadar 31 kez
değişiklik yapıldı. 1985 tarihli İmar Kanunu, son on
bir yılda 19 kez değişti. 1983 tarihli Devlet İhale Kanunu
2003ten bu yana 197 kez değişti.
Şimdi, bu mantıkla, bu kargaşayla
iktidar diyor ki Bir de sivil anayasa yapacağım. Sivil anayasa
yapmanın ortamı olmadığı gibi, ben şu bilgileri
de sunmak istiyorum: On dokuz yıllık tek parti iktidarı
döneminde 12 kez değişiklikle Anayasanın 177 maddesinin 134
hükmünde değişiklik yapılmıştır. Söylemek
istediğim, Anayasanın neredeyse yarıdan fazlasında,
maddesinde değişiklik yapılmış ve bunlar tamamen iktidarın
isteği doğrultusunda yapılmış bir anayasa
değişikliğidir. Neredeyse değişmeyen,
değiştirilemez 4 madde, temel hak ve özgürlükler ve birkaç maddeden
ibarettir. Yani bunun yanında tekrar anayasa değişikliği
istemek ve anayasa değişikliği yapmaya çalışmak bu
ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir.
Çevre sorunlarımız, son günlerde çevreye
ihanet, rantın çevreye tercih edilmesi sonucu Marmaranın durumu orta
yerdedir ve onu kaplayan müsilajın Karadeniz ve Egeye taşma ihtimali
bulunmakla beraber bugün Cumhurbaşkanının 26 Haziranda temelini
atacağız. dediği büyük çılgın projesi Kanal
İstanbulun yapılması hâlinde bundan çok daha büyük ölçüde
felaketlerle karşılaşmak söz konusudur ama Hükûmet ne çevreye
değer verdi ne insana değer verdi ne de Anayasa hükümleri onları
durdurabildi.
Bakın, Anayasanın 56ncı maddesi Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını
korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir. demekte, amir hükmü ama Anayasanın 56ncı maddesine hiç
uyulmadığı gibi, iktidarın devletin görevleri nedir diye
bir kere bu Anayasa hükmüne baktığını da zannetmiyorum.
Anayasanın 5inci maddesinde devletin temel
amaç ve görevleri özetle şunlardır: Kişilerin ve toplumun refah,
huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve
hürriyetlerini, insanın maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için gerekli şartları sağlamaktır. Oysa
Cumhurbaşkanımız büyük projeleri yaparım derken muhalefete,
Bu memlekette aç varsa siz doyurun. diyebilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bir dakikam var
mı?
BAŞKAN Devam edelim lütfen.
Buyurun.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Kısaca,
Antalyada olanı biteni de, hemen oraya geçmek istiyorum.
Ormanlarımız talan edilmiştir.
Ormanlar çiçek bozuğu gibi ranta kurban edilmiştir ve maden
ocakları ormanlara büyük hasar vermiştir. Hâlâ Korkuteli Dereköy
halkı, köylüleri kömür ocağını yaptırmamak için,
yaşam hakkını savunmak, çevresini korumak, deresini, suyunu,
hayvancılığını ve meyveciliğini korumak
adına büyük mücadele vermektedir. Bugün, Rize İkizdereden Ayşe
bacı çok güzel bir çevre dersi vermişti. Anlatmak için vaktim yok ama
son olarak, Patara sahili koruma alanında olmasına rağmen 2 bin
kamyonun üzerinde kum alınarak, kum çalınarak talan edilmesi de
sahile çok büyük hasar vermiştir. Hele hele
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Biz teşekkür ediyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
talep eden Gaziantep Milletvekili Sayın Sermet Atay.
Buyurun Sayın Atay. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 266 sıra sayılı
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi,
dijital dönüşüm ve iş yapma kolaylığı çerçevesinde
yatırım ortamının ve hizmetlerinin iyileştirilmesi
amacıyla 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu, 492
sayılı Harçlar Kanunu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu,
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu ve 2560 sayılı
İSKİ Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun içerisinde bazı düzenlemeleri öngörmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaşadığımız çağ,
dijitalleşme ve teknoloji çağıdır. Bu anlamda,
vatandaşın işlerini kolaylaştırmak ve
hızlandırmak amacıyla bazı kanunlarda değişiklik
yapılması zorunlu hâle gelmiştir. İlgili kanunlarda
yapılan değişiklikler, dijital dönüşümün gereklerini de
kapsar şekilde, yatırım ortamının
iyileştirilmesi, vatandaşa kolaylık sağlanması,
iş yapma kolaylığı sağlanması amacıyla çok
sayıda düzenleme içermektedir. Örneğin, yapılan düzenlemeyle
izin belgesi verilmesi sırasında yapı kullanma izin harcı,
cins tahsisi harcı tek seferde tahsil edilerek iş yapma
kolaylığı sağlanacak ve zamandan tasarruf edilecektir.
Uygulamada kolaylık açısından emlak vergi değerleri de
belediyeler tarafından elektronik ortamda tapu müdürlüklerinin
erişimine açılacak ve taşınmaz satışları
elektronik ortamda belediyelere bildirilecektir. Bu düzenlemeyle, uygulamada
fiilî olarak ortaya çıkan Emlak vergisi borcu yoktur. şeklindeki,
geçmiş dönem cezaların tahsiline yönelik, yatırım
ortamının iyileştirilmesi noktasında engelleyici ve zaman
kaybettiren uygulama ortadan kalkmaktadır. Yapı ruhsatına tabi
yapıların yapı kullanım izin belgesi düzenlenirken
yapı kullanma izin belgesi ve yapı aplikasyon projesine uygun olarak
resen cins değişikliği yapılarak kat mülkiyetine geçiş
işlemleri hızlı bir şekilde gerçekleştirilmiş
olacaktır. Birleştirilen bazı inşaat izinlerine
bağlı harç, bedel, ücretler tek seferde yapı ruhsatı
başvurusuyla birlikte ödenebilecektir.
İdari para cezalarının tahsili ve
uygulamasıyla ilgili olarak ise yerel yönetimlerin ve İstanbul Su ve
Kanalizasyon İdaresinin zaten alt düzenleyici işlemleri mevcut
bulunmaktadır. Düzenlemede yer alan hükümler Avrupa Birliği üyelik
sürecinde yatırım ortamının iyileştirilmesi
amacıyla verilen taahhütlerin de konusunu teşkil etmektedir.
Teklife eklenmesi öngörülen bazı maddeler
Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihli (2019/40) esas ve (2020/40) karar
numaralı Kararı ile 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun 90 ve 92nci maddelerini kapsayacak şekilde vermiş
olduğu kısmi iptallere yönelik düzenlemeleri içeren Anayasa Mahkemesi
kararıyla uyumlu, tarafların menfaatlerini gözeten ve dengeleyen,
sürdürülebilir kriterleri ortaya koyan düzenlemelerdir. Bu doğrultuda, Karayolları
Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki
tazminat hesaplamalarına dair temel esaslar Anayasa Mahkemesinin
kararına uygun olarak yeniden belirlenmektedir. Kanunla yapılan somut
düzenlemelerle uygulamada şimdiye kadar ortaya çıkan belirsizliklerin
de ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Tazminatları
bakımından belirlenen iskonto oranı, aktüeryal ilkelere
dayanarak bilimsel yöntemlerle hesaplanan bir orandır. Bu doğrultuda,
hesaplanan ve uygulanan iskonto oranı hâlihazırda, genel
şartlarda 1,8 olarak uygulanmaktadır. Bu oran ekonomik koşullar
içerisinde parametrelere göre değişiklik gösterebilecek bir
orandır ve yıllar içerisinde azalması mümkün olacağı
gibi artması da söz konusu olabilecektir. Ancak yapılan bu
düzenlemeyle artış miktarı yüzde 2yi geçemeyecektir. Bu da
sigortalıyı koruyan bir düzenleme olup ekonomik koşullar
değiştiğinde sigortalıya ödenecek tazminat
miktarının azalmasının önüne geçecektir. Yapılan
düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi kararının iptal kararı
doğrultusunda temel ilkeleriyle genel bir çerçevenin
oluşturulması ve kanuni eksikliğin giderilmesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 9uncu maddede yapılan düzenlemeyle Harçlar Kanununda
değişiklik yapılarak yapı izni, halk arasındaki
deyimiyle iskan belgesi alınması şartlarından olan vergi
dairesi harcı madde metninden çıkartılmış olup
harcın belediyeye ödenmesi öngörülmüştür. Bu düzenlemeyle
vatandaş açısından iş ve zaman kaybının önüne
geçilmiş olacaktır.
10uncu maddede yapılan düzenlemeyle 492
sayılı Harçlar Kanununda değişiklik yapılarak
yapı kullanma izin belgesi verilmesi sırasında yapı
kullanma izni harcı ve cins tahsisi harcının belediyelerce tek
seferde alınması öngörülmektedir. Bu düzenlemeyle yapı kullanma
izin belgesi talebinde yapı kullanma izni harcının, cins tahsisi
harcının tek seferde, tek noktada alınarak ödemelerde
kolaylık sağlanması ve vatandaşın zamandan tasarruf
etmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca bu düzenlemeyle harçların vergi
dairesine ödenmesi durumunda belediyenin sorumluluğu da
belirlenmiştir.
11inci maddede yapılan değişiklikle
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 10uncu maddesinde
değişikliğe gidilip yapı ruhsatına tabi
yapıların yapı kullanma izin belgesi düzenlendiğinde,
iş yapma kolaylığı sağlanması amacıyla, cins
değişikliği işleminin resen yapılması ve izin
belgelerinin yetkili idare tarafından Mekansal Adres Kayıt Sistemi
aracılığıyla kadastro müdürlüğüne gönderilen yapı
kullanma izin belgesinden başka bir belge aranmaksızın tescil
bildirimi sağlanması öngörülmüştür.
12nci maddede yapılan düzenlemeyle 634
sayılı Kanunun 10uncu maddesinin (6)ncı fıkrasında
aynı konuda düzenleme yapıldığından bu fıkra
yürürlükten kaldırılmaktadır.
13üncü maddede yapılan düzenlemeyle 634
sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun geçici 1inci maddesinde
yapılacak değişiklikle yapı kullanma izin belgesi
düzenlenmiş tüm yapılarda Mekansal Adres Kayıt Sistemine yüklenemeyen
yapı kullanma izin belgesi ile yapı aplikasyon projesinin idare
tarafından elektronik ortamda gönderilmesi durumunda kanunun 10uncu
maddesinin (6)ncı fıkrası uyarınca işlem
yapılması ve zorunlu deprem sigortası dâhil hiçbir belge
aranmaksızın işlemlerde uygulama birliğine gidilmesi,
vatandaşın işini hızlandırıp kolaylık
sağlanması öngörülmektedir.
14üncü maddede yapılan düzenlemeyle 1319
sayılı Emlak Vergisi Kanununun 30uncu maddesi sekizinci
fıkrasında yapılan değişiklikle belediyenin sisteminde
yer alan emlak vergi değerlerinin tapu müdürlüklerine elektronik ortamda
açılması, miras, mahkeme kararı, cebri icra,
kamulaştırma hâlleri ve özel kanunlardaki diğer hâller hariç
emlak vergisi borcu bulunanların devir ve ferağının
kendiliğinden yapılarak vatandaşın belediyeden
istediği Emlak vergisi borcu yoktur. belgesi talebi ortadan
kaldırılmaktadır.
15inci maddede yapılan değişiklikle
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa geçici 25inci madde eklenerek
dijital altyapısı olmayan belediyelere altyapılarını
hazırlayabilmeleri amacıyla 1/1/2023 tarihine kadar geçiş süreci
sağlamayı öngörmektedir.
16ncı maddede yapılan düzenlemeyle 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununda değişiklik
yapılmaktadır. Mükerrer Yedinci Bölüme eklenen maddeyle, daha önce
iş yapma kolaylığı reformları kapsamında
birleştirilen inşaat izin prosedürlerine bağlı harç, bedel
ve ücretlerin tek seferde ödenebilmesi öngörülmektedir.
17nci maddede yapılan düzenlemeyle, önceki
maddede yapılan düzenlemedeki amaç doğrultusunda 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yapılacak düzenlemeye
uyumlu olarak 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon
İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda değişikliğe gidilmiştir.
Yine, 18inci maddede yapılan düzenlemeyle,
9/10/2020 tarihli ve 31269 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa
Mahkemesinin 17/7/2020 tarihli, (2019/40) esas, (2020/40) karar
sayılı Kararıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu 90 ve 92nci maddelerinde kısmi iptallere hükmedilmiş olup
iptallerin gerekçesi olarak Kanunda genel bir çerçeve çizilmeksizin doğrudan
genel şartlar aracılığıyla tazminat
hesaplamalarına dair esasların belirlenmesinin Anayasaya
aykırı olduğu belirtilmiştir.
Alınan iptal gerekçeleri göz önünde
bulundurularak maddeyle Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali
Sorumluluk Sigortası kapsamında tazminat hesaplarına dair temel
bir çerçeve çizilmiştir. Bu kapsamda, değer kaybı tazminat
hesaplamalarında esas alınacak temel kriterlerin kanunca açıkça
sayılması, destekten yoksun kalma, sürekli sakatlık
tazminatı hesaplamalarında ise ülkemizin demografik gerçeklerini en
doğru biçimde yansıtan ulusal doğum ve ölüm istatistikleri
kullanılarak hazırlanan hayat tablosunun kullanılması
amaçlanmıştır. Ayrıca, gelecekte gerçekleşmesi muhtemel
maddi kayıpların hesaplama tarihi itibarıyla peşin ödenmesi
sebebiyle tazminat hesaplamalarında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası
genel şartlarında belirtilen iskonto oranının
kullanılması esası getirilmesi ve kişilerin hayatta kalma
olasılığı ile beklenen ömür süreleri dikkate
alındığında hayat anüiteleri ve genel kabul görmüş
aktüerya kurallarına uygun bir şekilde tazminat hesabı
yapılması amaçlanmıştır.
19uncu maddede yapılan düzenlemeyle 9/10/2020
tarihli 31269 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa
Mahkemesinin 17/7/2020 gün (2019/40) ve (2020/40) Kararıyla 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununun 90 ve 92nci maddelerinde
kısmi iptallere hükmedilmiş olup iptallerin gerekçesi olarak kanunda
genel bir çerçeve çizilmeksizin doğrudan, genel şartlar aracılığıyla
tazminat hesaplamalarına, daire esaslarının belirlenmesinin
Anayasaya aykırı olduğuna hükmedilmiş olup yapılan
yeni düzenlemeyle iptal gerekçeleri göz önünde bulundurularak Karayolları
Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki
tazminat hesaplamalarına dair temel bir çerçeve belirlenmiştir.
Önümüzdeki kanun teklifini Milliyetçi Hareket
Partisi olarak desteklediğimizi bildirir, kanunun vatanımıza,
milletimize, devletimize hayırlı olmasını diler, yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talep eden Ankara Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öyle enteresan bir ekonomimiz var ki TÜİK
bir taraftan 2021in ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüme
gerçekleştiğini açıklıyor, diğer taraftan da kişi
başına düşen yıllık gelirin son on dört yıldaki en
alt seviyede, 8.599 dolar olduğunu açıklıyor. Öte yandan,
salgının derinleştirdiği ekonomik kriz icra ve iflas
dosyalarında patlama yaratıyor. İcra dairelerine gelen dosya
sayısı 1.100ü aşmış vaziyette. 2021in ilk
çeyreğinde iş yerini kapatan esnaf sayısı da yüzde 11
artmış. Pandemi kısıtlamasında 31 Mayısa kadar
durdurulan icra ve iflas işlemleri muhtemelen haziran ve sonrasında
daha da artacak.
Görüştüğümüz kanun teklifiyle,
boğazına kadar borç içinde olan çiftçi, esnaf ve öğrenci
borçlarına haciz konması kolaylaştırılıyor ancak
Demirörenin kamuya olan 750 milyon dolarlık borcu sümen altı
ediliyor. Doğan Medya Grubunu satın almak için Ziraat
Bankasından iki yıl ertelemeli kredi çeken Demirören, 2020 Nisan
ayında ödemeye başlaması gerektiği kredi taksitlerini
şimdiye kadar ödememiş. Evet, ben ilk haczime Demirörene gitmiştim,
eğer beceremiyorsanız yaparım gene yani hacze gidebilirim, onu
da bu arada anekdot olarak düşüreyim. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, salı günü Kamu bankalarındaki
usulsüzlükler araştırılsın. diye verdiğimiz
araştırma önergesini reddettiniz, aslında bu
davranışınızla iddiaları da
doğruladınız. Şimdi, Ziraat Bankasının
devredildiği Varlık Fonunun başında kim var? Erdoğan.
O hâlde borcun ödenip ödenmediğini açıklaması gerekenlerden
birisi de kendisi ama ne yapıyor Erdoğan, halkına Nankör. diyor,
Nankörlük yapmaya devam etsinler. diyor.
TAMER DAĞLI (Adana) Sayın
Cumhurbaşkanımız halkına söylemedi o sözü, muhalefete
söyledi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Geçen hafta sermayenin vergi borçlarını ertelediniz, bu
hafta ise sermayeye para akışını hızlandırıp
tahsilat kolaylığı sağlıyorsunuz yani her şey
sermaye için.
10 Ekim duruşmasındaydım bugün, 10
Ekim Gar katliamı duruşmasında. AKPnin tek başına
iktidarını noktaladığımız 7 Hazirandan 1
Kasım seçimlerine giden süreçte yaşatılanlardan biriydi 10 Ekim.
İnsanlar Barış istiyoruz. derken öldürüldüler ve bugün
yargılanan IŞİDliler katliamın tek sorumlusu değil;
bombacıları içeri sokan, yolunu açan kamu görevlileri de vardı.
Bugün bir kadın tanık çok net olarak bir ifade verdi. Kendisine
soruldu Eşinizde, tanıdıklarınızda silah var
mıydı? diye, Evet, Suriyede evde herkeste silah vardı. dedi.
Peki, geçiminizi kim sağlıyordu, IŞİDden
mi alıyordunuz? diye soruldu kadına, Evet, 35 dolar, 50 dolar,
farklı paralarla bize onlar sağlıyorlardı. dedi. Ama
bununla bitmedi, devamla Adıyamanda sadece on dakika ifade verdim.
dedi. O kadar, On dakika ifade verdim. dedi. İşte, bu insanlar için
yol geçen hanına çevirdiniz siz o sınırları.
Mafya, siyaset, bürokrasi, medya arasındaki
kirli ilişkilerin ülkeyi nasıl bir çukura sürüklediğini
izliyoruz bugünlerde. Ankara Gar katliamının sorumlularını
ortaya çıkarmak için bu ilişkileri de soruşturmak gerekiyor.
Suriyeye silah göndermeye, sınır geçişlerine izin verenler 10
Ekim katliamının önünü açtı. Mahkemeye sunulan dosyalarda yer
alan, görevini yapmayan ya da kötüye kullanan devlet görevlilerinden bu kürsüde
defalarca bahsettik, araştırma önergeleri verdik gereği
yapılmadı çünkü siz İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. sözünü Derin devleti yaşat ki insan
yaşamasın. olarak uyguluyorsunuz.
Eski ortağınız ancak bugün mafya
lideri olduğunu hatırlayarak Sözüne kulak asmayın.
dediğiniz şahıs hepsi birbirinden vahim iddialarda bulunuyor. Ne
hâkimi ne savcısı ne bakanı kılını
kıpırdatmıyor. Meclis soruştursun diyoruz, yok, iktidar
ortakları tarafından o da reddediliyor. Evet, Pekerin iddiaları
ilk defa onun söylediği şeyler değil, örneğin
IŞİDin kontrol ettiği bölgelerdeki petrolün satılmasında
Türkiyenin yardım ettiğini ta 2015te Putin de söylüyordu.
Türkiye-Rusya arasındaki ticaret hacmi Rusyanın lehine
genişleyince Putin bu mevzuyu kapattı, ee, mafya lideriyle de mi
ticari anlaşma yapacaksınız, onun sözlerini nasıl
kapatacaksınız? Hadi onu susturdunuz diyelim, ömrünü gerçekleri
ortaya çıkarmaya adayan gazeteciler sizin tehditlerinizle susacak mı?
Devlet hangi devletten söz ettiğinize, nasıl bir devlet tahayyül
ettiğinize ya da etmediğinize bağlı olarak şekillenir.
Bu devletin polisinin işkenceyle aramızdan aldığı
Metin Göktepe'nin kardeşidir Ahmet Şık; en mühimi de bu ülkede
sözüne en çok itibar edilen gazetecilerden birisidir, sizlere pabuç
bırakmaz. Evet, Metin Göktepe'yi aldı bu devlet, Tahir Elçi'yi
aldı, Hrant Dink'i aldı; daha gerilere gidersek sevgili hocam Coşkun
Üçok'un eşi Profesör Bahriye Üçoku aldı, Abdi İpekçi'yi
aldı, Doğan Özü, 12 Eylülde binlerce genci aldı. Musa Anter'i,
Konca Kurişi aldı; Sivas'ta, Maraş'ta canları aldı.
Hiçbir olay münferit değildi, hiçbir olay. Biz devletle
hesaplaşırız, evet. Bizler için hiçbir zaman demokratik olmayan
bir devletle tabii ki hesaplaşırız. Bağımsız ve
demokratik bir Türkiye için mücadele ettik, etmeye de devam ederiz. Hiçbir
zaman kullanışlı müttefik olmadık, devrimciyiz, dik dururuz
ve mücadele ederiz.
İlhan Uzgel, haftaya gerçekleşecek NATO görüşmelerini
değerlendirdiği yazısının
başlığında Kullanışlı müttefik ifadesini
kullanmıştı. Herhâlde son dönemde AKP için bundan daha iyi bir
tanımlama olamaz. Evet, ABD için kullanışlı müttefik, Rusya
için kullanışlı müttefik. Tabii, sadece dış siyaset
mi? Nasıl bir zamanlar Gülen cemaati için kullanışlı ortak
olmuş ise herhâlde bugün en çok da küçük ortağı MHP için öyle.
Küçük ortağın kefili olduğu mafya için, o
bayıldığınız tabirle söylersek eski Türkiye'nin
çeteleri ve derin devlet için. Ama ittifaklar çöküyor. Başımıza
bunca çorabı örenlerden, sürekli kandırılıp af
dileyenlerden, helallik isteyenlerden çözüm beklemiyoruz biz. Bu mücadeleyi
büyütecek olan halktır, o yüzden halka çağrımızdır:
Siz seyirci değilsiniz, bu işin öznesi sizsiniz. Nasıl
kadınlar sokaktan vazgeçmiyorsa, nasıl emekçiler sokaktan
vazgeçmiyorsa, mücadeleye her yerde devam ediyorsa sesinizi yükseltmedikçe
kimse önünüze sandık koymayacak; gerçekten bu böyle. Çaldılar çırptılar, hesap sormadıkça bu sistem
değişmeyecek. Bunun hesabını soracak özne de, evet,
sizsiniz sevgili halkımız; çalınan sizin paranız, sizin
hakkınız. Artık bu
ülke darbelerle, Susurluk gibi çetelerle, faili meçhullerle, yargısız
infazlarla on yıllar, yirmi yıllar kaybetmesin. Gerçekten huzurlu, demokratik bir
ülke olsun diye tercihini yapacak olanlar da sizlersiniz.
Erdoğan bugün 7 Haziranı unutmadık.
demiş. Unutamaz 7 Haziranı çünkü 7 Haziran demokrasinin ve
çoğulculuğun yeşerdiği bir gündü. Biz de unutmadık 7
Haziranı, hiçbir zaman unutmayacağız.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 23
Haziranı da unutmamıştır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Partimize kapatma salvoları da yapsanız,
bazıları üç maymunu oynamaya devam da etseler biz 7 Haziranı
unutmadık ve bu ülke daha nice nice 7 Haziranlar görecek diyorum; bunlara
layıksınız, layığız diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Emre.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, İcra ve
İflas Kanununda yapılacak değişiklik elbette önemli, çok
önemli. Bunu değerli milletvekillerimiz uzun uzun izah ettiler, etmeye de
devam edeceğiz. Ancak ben burada müsaadenizle biraz daha resmin
büyüğüne bakmaya sizleri davet etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, adalet, eşit
olmadığı sürece bir anlam ifade eder mi? Yani biz İcra ve
İflas Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda tek tek, ayrı ayrı
çok iyi düzenlemeler yapsak da eşitlik olmadan adaletten bahsedebilir
miyiz? Bakın, bunu nasıl uygulamada görebiliriz? Hukuk herkese
eşit mi uygulanıyor yoksa Türkiye'de kişiye özel hukuk
uygulaması mı var? Şimdi, 2 siyasi partinin
hazırladığı, açıkladığı belgeler,
bilgilerle ilgili yargının verdiği refleksten örnek
vereceğim size. Bakın, birincisi şu: AKPde yönetim katında
yer alan birisi çıktı bir kitap yazdı. Cumhuriyet Halk Partisine
yönelik en ağır ithamlarda bulunan, başlığı da
Yönünü Şaşıran Ok olan, çok ağır, çok
asılsız iddialarda bulunan bir kitap yazdı. Bu, Türkiye'de
neredeyse bütün kitapçılarda, reyonlarda da var. İsteyen gider o
saçmalığı okur, isteyen gider bakar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Boyu devrilsin.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Nasıl olsa o
saçmalığı okuyan herhangi bir vatandaşımız
muhakeme ettiğinde bunun bir saçmalık olduğunu fark eder.
Cumhuriyet Halk Partisi AKP-FETÖ ilişkilerini ortaya koyan -21 soruda 21
cevap- ve tamamen geçmiş dönemde görev yapan bakanların,
başbakanların ifadeleri, eylemleri,
açılışlarını resimlerle örnek vererek bir
kitapçık hazırladı. Ne oldu biliyor musunuz? Bakın, ilkiyle
ilgili ne bir tazminat davası, ne bir toplatma kararı, ne bir ceza
davası var. Diğeriyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisinin Merkez
Yönetim Kurulu üyeleriyle ilgili suçlamalara bakın. Halkı kin ve
düşmanlığa sevk var, kamu görevlisine hakaret -TCK/125- var,
Cumhurbaşkanına hakaret -TCK/299- var. Yalnız, savcılar
size yaranmada hızını alamıyor, Türk Ceza Kanununun
310uncu maddesine göre -yani burası biraz fıkralık gerçekten-
Cumhurbaşkanına fiili saldırıdan da dava açıyor.
Cumhurbaşkanına fiilî saldırı
Bakın, Türk Ceza
Kanununun 310uncu maddesinin (2)nci fıkrası.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl oluyor?
ZEYNEL EMRE (Devamla) Nasıl mı oluyor?
Şöyle: Biliyorsunuz, milletvekili olanlara fezleke geliyor. Milletvekili
olmayan Sayın Gökçe Gökçene iddianame düzenlendi, ağır ceza
mahkemesinde sanık, suçlama Cumhurbaşkanına fiilî
saldırı. Gökçe Hanımın hayatında da
Cumhurbaşkanının bulunduğu 5 kilometrelik alana
girdiğini zannetmiyorum. Aynı karede fotoğrafı yoktur ama
fiilî saldırıdan hakkında ceza davası var, ağır
cezada sanık.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Hayalî.
ZEYNEL EMRE (Devamla) İşte, kişiye
özel hukuk, 2 partinin siyasetine yönelik yargının verdiği karar
çok somut ortada. Şimdi, İcra ve İflas Kanununda o madde böyle
olmuş, şu madde böyle olmuş, bununla Türkiye'de
yargıyı düzeltemeyiz. Türkiye'de yargıyı
düzeltemediğimiz sürece de hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Bu, birinci
örnek.
İki, birçok ülkenin ceza kanununda
tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi etkin pişmanlık
hükmü vardır, itirafçılık vardır. Suç işleyen, suç
işlediği iddia olan, alacağı muhtemel ceza
karşısında yargı makamlarına kolaylık gösterirse
hem indirim alır hem de iddiaları gerçekten ortaya çıkarsa çok
ciddi bir oranda kanunda karşılığı vardır,
cezasının neredeyse yarısından fazlası düşer.
Bütün benzer demokratik ülkelerde böyle bir sistem vardır. Şimdi,
daha evvel uzun süre aynı hedef için mücadele ettiğiniz, birlikte
fotoğraf verdiğiniz, birbirinizin sırtını
sıvazladığınız, para alışverişi
yaptığınız, daha evvel de mahkûm olmuş, organize suç
örgütü lideri olarak mahkûm olmuş bir adam çıktı ve -soyut
iddialara ilişkin bir şey söyleyemem ama- somut olarak yer veriyor,
tarih veriyor, olay veriyor, sonuç veriyor, isim veriyor, görüntü ve ses
kaydı var, Baz istasyon bilgilerini isteyin. diyor. Doğrulayan
şahıslar var iddiayla ilgili. Ve mesela hepimizin basından
bildiği Doğan Yayın Holdingin basılması
Azmettirdiniz, ben yaptım. diyor. Karakolda bir eski milletvekilinizin
dövdürülmesi
Bir milletvekiliniz geldi istedi, ben yaptım. diyor. Kutlu
Adalı cinayeti
Ya, işi bana havale ettiniz, en sonunda
başkası bunu gerçekleştirdi. diyor. Somut, gerçekleşen olaylar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunun gibi
olaylar karşısında azıcık hukuk bilgisi olan bilir,
Ceza Muhakemesi Kanununun 160ıncı maddesi- cumhuriyet
savcısı ister kendisine yazılı başvuru olsun ister
herhangi bir şekilde suç işlendiğine ilişkin bilgiye,
belgeye, kanaate sahip olsun soruşturma açar ve zaman
aşımına da soruşturma sonrasında karar verilir. Önce
soruşturma açar, ilgilileri çağırır, suçun
ağırlığına göre gözaltı kararı verir, zaman
aşımı sonra. Şimdi, bakın -tarihi itibarıyla
dikkatle izledim- bu iddialar karşısında uzunca bir süre
sessizlik. Hani, Süleyman Soyluya sahip çıkan falan da yok uzun süre.
Yirmi beş gün, yirmi beş gün çıt yok, savcılar da bir
işlem yapmıyor, herkes bekliyor Acaba AKP Genel Başkanı ne
diyecek? diye. Yirmi beş günün sonunda Tayyip Erdoğan
çıktı Bakanım, benim Bakanım, sahip çıktım.
Cumhuriyet savcıları da herhâlde bu iftiralar
karşısında gereğini yapacaktır. dedi. Peşine
cumhuriyet savcıları soruşturma açtı iftiradan, işte,
örgütlü bilmem neden, vesaireden. Şimdi, bu kadar ortada. Şimdi
İcra ve İflas Kanununda madde değişikliği
yapacağız. Bütün bu ortaya saçılan kirli ilişkilerin, bu
iddiaların yüzde 1i Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarda olduğu
herhangi bir belediye içerisinde olsaydı 500 ayrı yerden gözaltı
kararı verilirdi. Bakın, ayrı ayrı, böyle hevesle -6 bin
cumhuriyet savcısı var ya- önce kim göze girecek diye mücadeleye
girerlerdi.
Şimdi, gelelim, biz Türkiye olarak bu
rezaletleri neden yaşıyoruz? Gladyo, Türkiye gibi ülkelerde, sizin
iktidarınızdan önce, soğuk savaş döneminde varlık gösterdi.
Amaç neydi biliyor musunuz? Amaç, o ülkedeki sol hareketleri, sosyalist
hareketleri baskılamak ama faili meçhul cinayetlerle ama başka
şeylerle onları baskı altında tutmak; amaç buydu.
Soğuk savaş dönemince de, işte, antikomünizm, Komünizmle Mücadele
Derneği, farklı ad altında aslında bildiğin adi suç
işleyen mafyatik tipler çok vatansever, ülkesini düşünen, işte
milliyetçi, aslında kahraman pozlarına girdiler ve bunlara
ağırlıklı olarak sizin de dâhil olduğunuz sağ
iktidarlar meşruiyet kazandırma yarışına girdi,
birlikte fotoğraf verdiler, desteklediler, zaman zaman kullandılar.
Ve ne oldu biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Soğuk savaş
bitti, gladyoyu, benzeri örgütlenmeleri olan ülkelerde gladyo varlıkları
yavaş yavaş, temiz eller operasyonuydu, şuydu buydu, faili
meçhulleri araştırmaydı, temizlendi, bizde konsept
değiştirdi, tırnak içinde terörle mücadele
Devlet terörle
mücadele edemiyor da suç işlemesine göz yumduğu işte o kirli
paralardan beslenen insanların terörle mücadele etmesiyle biz ülkemizi
korumuş oluyoruz. Bunlar da bu konsept dâhilinde cinayetler
işleyebiliyorlar, kumar oynatıyorlar, kaçakçılık
suçlarına bulaşabiliyor, hepsini devlet içinde yapıyorlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Uyuşturucu.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Kurtlar Vadisi dizisi gibi
diziler de Bak, aslında aktörler çok vatansever algısını
bu topluma yerleştiriyor. Şimdi, burada bir orta oyunu var, burada
artık kral çıplak ve buradaki tüm kirli ilişkilerin içerisinde
siz el birliğiyle yaptınız, biz uyardık. Bu insanların
beyanları karşısında karşı duran herkese ama
PKKlı dediniz, ama FETÖcü dediniz, başka suçlamalar
yaptınız. Şimdi gelip bize şunu söylemeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Dış güçler,
FETÖcüler kumpas kurdular. işte Türkiye kalkınacaktı,
paçasından tuttular. Bu hikâyeleri geçin arkadaşlar, mesele bu
değil, mesele sizin yönetim şekliniz. Sizin yönetim şekliniz
böyle problemler ortaya çıkarıyor. Bu problemlerle siz
yüzleştiğiniz zaman Türkiye yüzleşmiş olmuyor, sizin
rezilliğiniz oluyor bunlar. Türkiyeye karşı değil, sizin
Türkiyeye verdiğiniz zararları, sizin Türkiyeye
karşıtlığınız ortaya çıkıyor. Dolayısıyla,
bu alanda konuşulacak çok şey var ama ben özetle şunu
söyleyeyim, son cümlelerim olsun. Nerede sıkışıyorsunuz
Petrol bulduk. Nerede sıkışıyorsunuz Gaz
çıkardık. Nerede sıkışıyorsunuz Altın
bulduk, uzaya çıktık.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Uzaya, uzaya.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Ya, bu hikâyeleri de geçin
Allah aşkına yani bunlara çocuk inanmaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölümde gruplar adına
söz talepleri karşılanmıştır. Şahıslar
adına konuşma talebi bulunmuyor, soru-cevap talebi bulunmuyor.
Böylece ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Bu bölüme geçmeden önce birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.51
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 89uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
266 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
9uncu madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
çıkarılmıştır ibaresinin
kaldırılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Hasan
Subaşı Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul
Antalya
Eskişehir
Aydın Adnan Sezgin Behiç
Çelik Orhan
Çakırlar
Aydın
Mersin Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 266 sıra sayılı
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu maddesindeki
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hukukun ayaklar
altına alındığı, anayasal hak ve özgürlüklerin alenen
çiğnendiği, adil yargılama hakkının göz ardı
edildiği, mahkemelerin bağımsızlığının
ve tarafsızlığının ortadan
kaldırıldığı bir sürecin içerisindeyiz. Bu da yetmiyor
can, mal, ırz güvenliği ile tasarrufa ilişkin emniyetin
çöktüğü bir süreçteyiz.
Değerli arkadaşlar, bunlar, AKP'nin on
dokuz yılda geldiği noktaya işaret ettiği için oldukça
önemlidir. Daha 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda 2018
yılında değişiklik yapılmışken üç yıl
sonra yeni bir değişiklik getirilmektedir. Hukuk yapboz tahtası
değildir. Bu değişiklikler önceden akademik camiada
tartışılarak belli bir olgunluğa getirilmeliydi; bu,
yapılmamıştır.
Bugün icra ve iflas kapsamında mevcut 22 milyon
adet dosya bulunmaktadır. Ülkemizde 20 milyon aile olduğuna göre
neredeyse her aileye 1 icra dosyası düşmektedir. Bu tablo
düşündürücüdür, bu tablonun sahibi AKP olup neticede herkesi müflis hâle
soktuğunu söyleyebiliriz.
Değerli milletvekilleri, teklif özü
itibarıyla bir kanun teklifidir. AKPnin torbaya bu derece meraklı
olmasını anlamış değiliz. Mevzuat katliamı da
zaten bu yolla yapılmaktadır. Türkiye, temel hukuk kurallarına
ve Anayasaya aykırı olarak torba kanunlarla yönetilmeye mahkûm
edilmektedir. Kanunların uygulanması ise bu karmaşa içinden
yorum çıkaran yetkililerin insafı, izanı ve vicdanı
arasına sıkışıp kalmaktadır. Bu vahim tablodan
kurtuluş elbette vardır. Devletin başına mutlak bir güç olarak
çöken tek adam rejiminden kurtulmaktır esas olan. Çare,
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdir.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi
birçok kanunda değişiklik getirmektedir, yaklaşık -buradan
sayıyorum- 7 adet kanunda değişiklik içermektedir. Burada, bizim
iktidara birtakım sorularımız olacak: Siz, nasıl bir
merkezî idare öngörüyorsunuz? Siz, nasıl bir yargı düzeni
düşünüyorsunuz? Siz, yerel yönetimlerin yapılanmasında
nasıl bir görev, yetki ve imkân paylaşımı ve iş
birliği düşünüyorsunuz? Siz, nasıl bir kamu mali düzeni
öngörüyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, Şeyh Edebalinin
dediği gibi, insanlar vardır, sabah doğarlar, akşam ölürler
yani günlük yaşarlar; bir plan, bir program, bir perspektif istemezler.
Benim anladığım, AKP, vergi kuruluşlarını da,
kamu yönetimlerini de bu sığlıkta değerlendirmektedir.
Elbette, sonuç fiyaskodur, tertip ve düzen bozulmuştur. Belediye
yönetimlerini, 6360 sayılı Kanunla darmadağın ettiğiniz
gibi özel idareleri, köyleri de ya lağvettiniz veya mahvettiniz. Vergi
dairelerini, Gelir İdaresi Başkanlığına
dönüştürdünüz. Ayrıca, Borçlanma Genel Müdürlüğü kurarak
Osmanlıdaki Düyun-ı Umumiye rejiminin kurumlarını
getirmiş oldunuz. Bugün, Türk toplum yapısında yaşanan
buhranların en önemli etkeni de belki budur. Yetmedi, vergi, resim, harç
artık dayanma kapasitesini aştığından insanları
tedirgin edici noktaya getirmiştir. Artık insanlar zamlardan,
pahalılıktan burnundan soluyor.
Değerli milletvekilleri, palyatif, günü
kurtarma babında torba kanun tekliflerini yüce Meclise taşımak
kalıcı bir çözüm içermez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Nitekim, bu
teklif, bazı hükümleriyle üç yıl önce yürürlüğe giren kanunda
yine değişiklik getiriyor ancak devlette, kurum ve
kuruluşların iyileştirilmesinde en ufak bir adım
atılmamaktadır. 9uncu madde harçlarla ilgili küçük bir düzenleme
yapmaktadır. Bu, harçların tahsilatının vergi dairelerinden
alınarak belediyelere verilmesine ilişkin bir hükümdür.
Değerli milletvekilleri, önergenin kabulünü
diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu maddede 2 önerge vardır.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesiyle 492 sayılı Harçlar Kanununun 132nci maddesine eklenen
fıkradaki olarak ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Zeynel Emre
Aydın Mersin İstanbul
Rafet Zeybek Faruk Sarıaslan Ednan Arslan
Antalya Nevşehir İzmir
Kadim Durmaz Servet
Ünsal
Tokat Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
İzmir Milletvekili Sayın Ednan Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EDNAN ARSLAN (İzmir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, güzel İzmirimizin Gaziemir ilçesinde
yaşanan bir çevre felaketiyle ilgili söz almış bulunuyorum ve bu
konuda yapılamayan, yapılmayan, göz ardı edilen ve kaderine terk
edilmiş bir çevre felaketinden bahsetmek istiyorum. Gerçi
devriiktidarınız çevre konusunda oldukça sabıkalı; Kaz
Dağlarından Salda Gölüne, Kuzey Ormanlarından Marmara Denizi
salyasına, en son İkizderede zaten çevreye ne kadar duyarlı
olduğunuzu biliyoruz. Çözüm ise, doğanın yeşilini
doların yeşilinden daha çok seven bir iktidarda saklı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Gaziemir ve
İzmirimiz on dört yıldır nükleer santral kaynaklı
atıkların yol açtığı radyoaktif bir kirlenmenin
tehdidi altındadır. Bunu nereden biliyoruz? 1950li yıllardan
beri Gaziemirde faaliyet gösteren kurşun ve gümüş geri dönüşüm
fabrikası, 16 Nisan 2007 tarihinde cüruf atığını
bertaraf etmek için İzmit İZAYDAŞ tesislerine bu cürufları
götürüyor. Tesisin girişinde bulunan sabit radyasyon ölçüm cihazı
alarm veriyor ve ardından konu Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna
bildiriliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından tesiste yapılan
inceleme ve ölçümler sonucunda fabrikanın depolama sahasında,
fırın bölgesinde ve kapalı istif sahasında radyoaktif madde
bulaşmış atıkların olduğu tespit ediliyor.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yaptığı incelemede, radyoaktif
maddenin nükleer santrallerde kullanılan çubukların eritilmesiyle
ortaya çıkan ve kansere neden olan Evropiyum-152 maddesi olduğunu
tespit ediyor. Daha sonra, sahada, 17 Haziran 2008 tarihinde İzmir Çevre
ve Şehircilik İl Müdürlüğü de bir inceleme yapıyor. Fabrika
arazisinin 21 noktasında iş makineleriyle kazı
yapılıyor ve 19 noktada tehlikeli atıklara rastlanıyor.
Fabrikanın açık depolarında 200 ton radyoaktif tehlike
taşıyan atık tespit ediliyor. Sonrasında, Çevre ve Orman
Bakanlığı denetçileri Temmuz 2008de bir daha fabrikaya gidiyor.
Bu kez de başka bir alanda 180 ton aynı içerikli tehlikeli atık
tespit ediyor. Daha sonra Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile İzmir Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri 9-10 Eylül 2008de fabrikada
bir daha inceleme yapıyorlar 70 dönümlük arazinin 97 bin metreküplük
bölümünde çok sayıda radyoaktif madde bulaşmış malzeme
olduğunu tespit ediyorlar. İlgili kurumların
dışında herhangi bir işlem yapılmaması için
fabrika uyarılıyor fakat uyarıdan sonra da herhangi bir
işlem yapılmıyor.
Değerli milletvekilleri, tehlikenin boyutunu
gösteren bir başka saptamaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bakanlık, 2013 yılında radyoaktif cürufu tekrar teyit ederek yer
altı sularına karışması konusunda çekincesini
belirtiyor fakat Nükleer Düzenleme Kurumu yine hiçbir işlem yapmıyor.
Faaliyetine 2010 yılında ara veren fabrikanın etrafı tel
örgülerle kapatılıyor ve bu hâliyle tehlike saçmaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, arazide yapılan
ölçümlerde normalden 219 kat daha fazla nükleer ışıma tespit
edilmiş. Bununla ilgili çalışma yapan 9 Eylül Üniversitesi çevre
mühendisi öğretim üyelerinin söyledikleri ise aslında olayın ne
kadar vahim olduğunu bize gösteriyor. Öğretim üyeleri Cihaz alarm
verince daha ileriye gidemedik. Belki arazinin ilerisinde normal değerinin
1.219 katı radyasyona rastlayacaktık. ifadesini kullanıyorlar.
Ülkeye girişi yasak olan bu atıkların hangi yollarla ülkeye
sokulduğu, işletmenin bu atıkları nereden
aldığı hâlâ belirsiz. Bu atıkların izi mutlaka
sürülmeli ve kaynağı bulunmalıdır.
Bir iddiaya göre, fabrikanın sahibinin 27
yaşındaki oğlu kanserden ölmüş. Bu fabrikada
çalışan acaba kaç kişi kanser olmuştur şimdiye kadar?
Bölgede bulunan atıkların yaratacağı sorunların
telafisi pek mümkün görünmemektedir. İzmirliler adına
soracağımız şu soruların iktidar tarafından
ivedilikle yanıtlanması gerekiyor: Gaziemirde tespit edilen ülkeye
girişi yasak radyoaktif atıklar hangi yolla gelmiştir? On dört
yılda bu atıkların ülkeye girişi ve gelişigüzel
gömülmesiyle ilgili açılan idari ve adli soruşturma var
mıdır? Bu atıkların bertaraf edilmesi için daha ne
beklenmektedir; kanser vakalarının artması, can
kayıplarının olması mı bekleniyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
EDNAN ARSLAN (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Radyoaktif kirlilik ve etkilerine yönelik izleme ve
ölçümler düzenli olarak yapılmış mıdır? Kirlenmenin
boyutları ne safhadadır? Kirlilik yer altı sularını
etkilemiş midir, etkilemişse ne ölçüde etkilemiştir? Son olarak,
tehlikeli atığın kaldırılması için gereken bütçe
nedir? Tüm İzmirliler olarak bu soruların yanıtlarını
bekliyoruz.
İzmirin -tespit edilen tarih itibarıyla-
on dört yıldır yaşadığı bu kâbustan bir an önce
kurtulması için ilgili tüm kurumları bir kez daha göreve
çağırıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasan Subaşı Dursun Ataş Fahrettin Yokuş
Antalya Kayseri Konya
İmam Hüseyin Filiz Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden
Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 492
sayılı Harçlar Kanununun 132nci maddesine bir fıkra eklenerek
yapı kullanma izni belgesi verilmesi sırasında yapı
kullanma izni harcı ile cins değişikliği harcının
belediyelerce tek seferde alınması öngörülüyor; işlemlerde zaman
ve kırtasiyenin azaltılması açısından olumlu bir
değişiklik olduğunu belirtmeliyim.
Değerli milletvekilleri, belediyelerde
başkanından başlayarak her kademede görev yapanların o ilde
ya da ilçede yaşayan tüm halkın parasını harcama
sorumluluğu bilinciyle yapacakları uygulama ve
değişikliklerde kesinlikle eş dost ilişkileri
olmamalı, kanunlar ve yönetmelikler vatandaşlar arasında
ayrım yapmadan, eşit şekilde uygulanmalı, herkes işini
ciddi, doğru ve hızlı bir şekilde yapmalıdır;
ilaveten, birçok uygulamada halkın görüşü alınmalıdır.
Sizlere İngiltere'den bir örnek vermek
istiyorum. Bir kişi kendi evinde, içeriden çatı katına merdiven
yapıp çatı katını odaya dönüştürmek için belediyeye
başvurur. Belediye de başvuruyu inceler ve onaylamadan önce
sokağa bir ilan asar. İlanda şunlar yazılı: Şu
numaralı ev çatı katını odaya dönüştürecek, bir
itirazı olan itirazını şu tarihe kadar yapsın. Ne
kadar güzel değil mi? Belediye o sokakta yaşayan insanlara itibar
edip onların görüşlerini alıyor. Böyle bir toplumda huzursuzluk
olur mu? Türkiye'de ise Karadeniz'de dere kenarına 7 katlı ev,
Sayın Cumhurbaşkanımızın tıraşlamayınca
Sahibine küstüm. dediği İstanbul'un tarihî silüetine hançer gibi
saplanan gökdelen yapılabiliyor. Halk ne diyor kimsenin umurunda
değil. Bunlara binlerce örnek vermek mümkündür. Halkın
görüşlerinin ve taleplerinin dikkate alınmamasının en son
örneğini Rize İkizderede görüyoruz. Bu yanlış yönetim
anlayışından vazgeçin ve insanlarımızın huzurunu
temin edin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bugünlerde hepinizin
bildiği, akıl almaz iddialarla ülkemiz çalkalanmaktadır. Bu
iddialara cevap vermesi ve gereğini yapması beklenenler ise
susmaktadır. Şeffaflık devlet yönetiminin vazgeçilmezidir, ne
olup bitiyorsa vatandaşımızın bilme hakkı vardır.
Adı geçenler çıksınlar açıklasınlar, kendiliklerinden
cumhuriyet savcılarına gitsinler ve kendilerini aklasınlar.
Değerli milletvekilleri, şurası gayet
iyi bilinmelidir ki Türkiye gibi beş bin yıllık devlet
geleneğine sahip bir ülkede devlet erkini elinde bulunduranların
hukuku çiğneyerek yasa dışı işlere
karışmaları, mafya ilişkileri devlet
anlayışımızı altüst etmekte, halkın devlete olan
güvenini sarsmakta, gençlerimizin geleceğe olan ümitlerini yok etmekte,
psikolojilerini bozmaktadır; bunun vebali gerçekten büyüktür, 84 milyona
karşı saygısızlıktır ve çürümüşlüğün
örnekleridir.
Bu durumlara benzemesi sebebiyle Kanuni Sultan
Süleymanın Acaba Osmanlı Devleti çöker mi? sorusuna
Beşiktaşlı âlim Yahya Efendinin verdiği cevabı
yeniden hatırlatmak istiyorum. Cevap şöyle: Sultanım, bir
devlette zulüm yayılsa; haksızlık şayi olsa; işitenler
de Neme lazım! deyip uzaklaşsalar; sonra koyunları kurtlar
değil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa; fakirlerin,
muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere
çıksa da bunu taşlardan başkası işitmese, işte o
zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi
boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır,
asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur ve çöküş
böylece mukadder hâle gelir. İşte bundan beş asır önce
söylenen sözler; ibret almak lazım, değil mi?
Değerli milletvekilleri, bakınız,
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün Yolsuzluk Algı Endeksine
göre Doğu Timor, Fas ve Hindistanla aynı puanı alan Türkiye 180
ülke arasında 86ncı sırada yer alıyor. Ülkemiz bu durumu
hak etmemektedir. Enflasyon, işsizlik, faiz oranları, usulsüzlük ve
yolsuzluklara bağlı olarak halkın hoşnutsuzluk oranı
2011 yılından 2020 yılına yüzde 18 oranında
artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kanununa aykırı bir
şekilde bakanlığına kendi şirketinden mal alan bir
bakan hakkında bir işlem yapılmıyorsa, 5 müteahhidin
milyarlarca lira vergi borcu yüzde 97 oranında siliniyorsa, üst düzey
yöneticiler birçok yerden maaş alıyorsa, eski yeni bakanların
isimleri çeşitli şaibelere karışmış ise, bir
otelin -iddia edilen bir gecelik ücretin 106 bin lira olması- saatlik
ücreti 4.500 TL ise, buna karşılık nüfusun yüzde 45i asgari
ücret düzeyinde ücret alıyorsa, işsizlik 10 milyonu
aşmışsa, 1 milyon 100 binden fazla üniversite mezunu işsiz
kalmışsa insanlarımız nasıl hoşnut olsunlar
diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın Adıgüzel
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, fındık taban fiyatına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Millî ürünümüz
fındığı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, ilk
dile getiren ve 35 TL taban fiyatı ilk söyleyen lider Sayın Kemal
Kılıçdaroğludur. Ardından, AK PARTİ Giresun ve Ordu
vekilleri 30 TL, Demokrat Parti de 35 TL fiyat istemiştir. Bu arada
haberler geliyor: Ucu dışarıda yerli iş birlikçiler de
boş durmuyor; el altından, yer altından fındıkta
Hükûmete düşük fiyat çalışması yapıyorlar. Bu
vampirler 3-5 kuruş komisyon için bu ülkenin milyarlarca
lirasını yabancı şirketlere peşkeş çekmeye
utanmayan yüzsüzlerdir. Bunlar, bu milletin parasını
dışarıya akıtan vatan hainleridir. Bunlarla görüşüp
iş tutan TMO veya Bakanlık yetkilileri de bunlarla aynı
yerdedir.
Şimdi, fındıkta taban fiyat,
halkın ve vekillerin talebi yönünde 35 TL fiyat beklentisidir. Sayın
Erdoğan da açıklayacağı fiyatla bu emek ve ihanet ikileminde
tarafını belli edecektir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN 11inci madde üzerinde 1 önerge
vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 11inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hayrettin Nuhoğlu Aydın Adnan Sezgin Hasan Subaşı
İstanbul Aydın Antalya
Orhan Çakırlar Arslan Kabukcuoğlu Dursun Ataş
Edirne Eskişehir
Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talep eden Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklif, İcra ve
İflas Kanununda bazı değişiklikler öngörmektedir. Kanun
teklifi, İcra ve İflas Kanununun sadece konkordato ve iflasla ilgili
maddelerinde değişiklik yapmaktadır ancak teklif her zaman
olduğu gibi vatandaşın gündeminden çok uzaktır. Nitekim
açlığa terk ettikleri esnaf ve işletmeler zor günler
geçirmektedir. Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2020 sonu
itibarıyla Türkiye genelinde haklarında konkordato kapsamında
mühlet kararı verilmiş toplam 2.052 şirket bulunmaktadır.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonunun verilerine göre 2021 yılının
ilk çeyreğinde iş yerini kapatan esnaf sayısı yüzde 11
artışla 29.037ye yükselmiştir.
Değerli milletvekilleri, ekonominin kötüye
gidişinin sebebi olarak pandemi gösterilmektedir. Pandeminin zaten
kırılgan olan ve kötüye giden ekonomideki krizi
derinleştirdiği doğrudur ancak içinde bulunduğumuz ekonomik
krizin tek sorumlusu pandemi değildir. Sorumlu pandemiyse damat bakan
neden istifa etti? Merkez Bankası Başkanları neden
değiştirildi ve neden sürekli ekonomik paketler
açıklanmaktadır? Yani sorun pandemi değil; sorun, partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkeyi tek adama teslim
etmekte; sorun, tüyü bitmemiş yetimin, garibanın hakkını
yandaşa 3-5 maaş olarak vermekte; sorun, esnafa, çiftçiye,
öğrenciye üç kuruş destek vermezken devletin kaynaklarını 5
müteahhide peşkeş çekmekte; sorun, denge ve denetlemenin temeli olan
güçler ayrılığını ortadan kaldırarak hukuk
devleti ilkesini ayaklar altına almakta; sorun, yargıyı
siyasallaştırıp soruşturma açmak için bile talimat bekler duruma
getirmektir.
Değerli milletvekilleri, UYAPtan alınan
verilere göre 1 Ocak ile 21 Mayıs 2021 tarihleri arasında icra iflas
dairelerinde toplam 2 milyon 852 bin yeni dosya açılmıştır;
açık icra dosya sayısı toplamda 22 milyona
ulaşmıştır; böylece ülkemizde her 4 kişiden 1i
icralık durumdadır. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi
bankalara kredi borcu olan kişi sayısını 34,5 milyon
kişi olarak açıklamıştır. Bu sayı birçok ülkenin
nüfusundan bile çok fazladır. Bankalar ve banka dışı
finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan bireysel
krediler yüzde 36 artarak 899 milyar TLye yükselmiştir. Borçlu kişi
başına yaklaşık 26 bin TL borç düşmektedir. Son bir
senede 2,3 milyon kişi borçlular kervanına
katılmıştır. Ülkeyi katar katar sattıkları Katarın
nüfusu kadar vatandaş, son bir senede borçlanmıştır.
Vatandaşın bankalara olan borcu 2002 yılı sonunda 6,3
milyar TL iken Mart 2021 sonu itibarıyla 899 milyar TLye yükselerek 143
kat artmıştır. Ayrıca, borçlu sayısı da 34 milyon
500 bin kişi olmuştur. Kredi kartı borçlu sayısı 28
milyon 200 bin kişi, toplam ödenmeyen kredi kartı borcu ise 154,4
milyar TLye ulaşmıştır. Kısaca, vatandaş evine
ekmek götüremezken AKP, Kanal İstanbula 15 milyar dolar harcama
peşinde; yandaş danışmanlarına, bürokratlarına
üçer beşer maaş verme derdinde; yandaşa yeni rantlar yaratma
peşindedir.
Değerli milletvekilleri, sanayi ve ticaretin
merkezi Kayseride de durum aynı, bazı konularda daha da vahimdir.
BDDK verilerine göre Kayseri 2021 yılının ilk üç ayında
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19 artışla 39,5
milyar TL nakdi kredi kullanmıştır, borcunu borçla ödemeye
çalışmıştır. Kayseride borçlu kişi
başına düşen nakdi kredi tutarı geçen yıla göre yüzde
28 artışla 27,8 bine yükselmiştir ve Türkiye
ortalamasının yaklaşık 2 bin TL üzerine
çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Buna karşın
takipteki kredi kartı borcu oranı ise yüzde 6,5ten yüzde 4,5e
düşmüştür yani Kayserili kredi çekmiş, kredi kartını
borcunu yatırmış, borcu borçla ödemiş, gün bulup gün
yemiş, günü kurtarma yoluna başvurmuştur.
Değerli milletvekilleri, AKP kendi
düştüğü bataklığa vatandaşı da çekmeye
çalışmaktadır ancak ilk seçimde İYİ Parti gelecek,
yandaşı değil, vatandaşın yüzünü güldürecek,
karnını doyuracak diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11inci madde kabul edilmiştir.
12nci maddede önerge yoktur.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü maddede önerge yoktur.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 13üncü madde kabul edilmiştir.
14üncü maddede önerge yoktur.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci maddede önerge yoktur.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı maddede önerge yoktur.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci maddede önerge yoktur.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 17nci madde kabul edilmiştir.
18inci maddede bir önerge vardır, okutuyorum
ve işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Zeynel Emre
Aydın Mersin İstanbul
Kadim Durmaz Özkan Yalım Rafet Zeybek
Tokat Uşak Antalya
Aydın Özer Necati
Tığlı Servet
Ünsal
Antalya Giresun Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Uşak
Milletvekili Sayın Özkan Yalım.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yüce Heyetinizi selamlıyorum.
266 sıra sayılı Kanun Teklifini
görüşüyoruz. Kanun İcra İflas Kanunu ancak AK PARTİnin her
zaman yaptığı gibi sonuna 2 tane madde eklendi yani İcra
İflas Kanununun sonuna 2 tane sigorta maddesi eklendi. Bundan
yaklaşık iki üç hafta önceki görüşmelerimizden, o günkü AK
PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkanla
yaptığımız görüşmeden sonra bu 2 madde çekilmişti
ama her nedense ısrarla bu madde tekrar geldi. Peki, o gün çektirirken ne
anlaşmaya varılmıştı? Türkiye Cumhuriyetinde
yaşayan 83 milyon vatandaşın bu 2 maddeyle alakalı ciddi
anlamda sıkıntı yaşayacağıyla alakalı
Bu
anlamda, bir tarafta sigorta şirketlerinin yetkilileri, bir tarafta
eksperler federasyonunun, danışmanlık federasyonunun yetkilileri
ve de kaza mağdurlarının avukatlarının temsilcileriyle
bir araya gelip, bunlara biz Meclis olarak düzenleme yapıp, doğru bir
şekle getirip kanunu hep birlikte, tüm partilerin onayıyla
çıkaracaktık ama yine olmadı, yine olmadı çünkü farklı
düşünceler var. Onun için, ben şunun altını özellikle
çizmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 18inci
maddesine baktığımızda, burada açıkça Anayasaya bir
aykırılık var. Anayasaya aykırılık zaten daha
önce de Anayasa Mahkemesinin 2019/40 esas sayısı, 2020/40
sayılı karar ilamıyla belirlendi ve de 2020 yılında bu
iptal oldu ama her nedense sigorta şirketlerinin isteği üzerine
tekrar siz bunu bir şekilde kanunlaştırmak istiyorsunuz ve de
birazdan kanunlaşacak. Bunu yüce Türk milletinin takdirine
bırakıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, neden? Ne sıkıntılar var? Bu 2
maddede ne sıkıntı var? Bakın, bu kanun teklifi ilk
geldiğinde 16 maddeydi, 14ünü geçirdik, bu 2 maddeye itiraz ettik çünkü
bütün herkes itiraz ediyor. Peki, sıkıntılar ne bu 2 maddedeki?
Şunlar: Bir, kazaya karışan kusurlu araç sahibinin ailesi
destekten yoksun kalma tazminatı alabiliyordu önceden ancak bu
kalmadı. Artık, kazaya karışan aracı kullanan
kişi öldüğünde kişinin ailesine tazminat veya herhangi bir
destek yok.
İki: Kazaya karışan mağdur
aracın onarımı alternatif şekilde
Alternatif nedir?
Bakın, bugün iyi kalite bir araç kullanıyorsunuz, yabancı bir
marka; aracınıza durduğu yerde birisi geldi, vurdu; vurulan
parçaları artık sigorta şirketleri yan sanayi veya çıkmayla
değiştirip buna benzer değişik, daha ekonomik maliyetlerle
bu aracı yaptırabilecekler.
Bunun yanında, kanun teklifi kabul edilirse
Tabii ki kazaya karıştıktan sonra aracınız zarar
görüyor, zarar yapılıyor bir şekilde yan sanayi vesaireyle ancak
değer kaybı oluşuyor. Biliyorsunuz, plakasını
girdiğinizde TRAMERe, orada ne kadar kaza yaptığı, ne
kadar masraf olduğu belli. Buna göre de sizin satmak istediğiniz
aracın değer kaybı çıkıyor. En azından bu
değer kaybını sigorta şirketleri ödüyordu. Buradaki rakam
da artık sigorta şirketlerinin lehine, daha az rakamlar ödeyecekler.
Bu kanun teklifi geçtikten sonra bakın ne
olacak? Bir mağdur yani kazadan sonra devamlı, sürekli bir
sakatlığı olacak bir mağdurun, ayağındaki sekte
veya kolundaki kırıklık, kol kaybı, herhangi bir organ
kaybından dolayı 230 bin ila 250 bin TL alması gereken
tazminatı, sizler biraz sonra bu maddeye okey verdikten sonra, yüzde 40,
yüzde 45 düşüşle bir anda 160, 170 bin liraya kadar gerileyecek. Yani
sizler bu maddeye okey verdiğinizde Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının alacak olduğu haklarını azaltmak
yolunda sigorta şirketlerinin lehine el kaldırmış
olacaksınız. Bunu da yüce milletin tekrar takdirine
bırakıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu bitmedi. Burada belki vatandaşlarımız eksik bir
prim alacak, eksik bir tazminat alacak ama esas bütçemizin, devletimizin yani
Maliye Bakanlığımızın alacak olduğu milyarlarca
vergiden de bu sigorta şirketlerini kurtarıyorsunuz.
Diğer bir taraftan, sigorta şirketleri bu
kanun geçtikten sonra
Bakın, teminat dışı hâl diye bir
madde var. Bazı sigorta şirketlerine öyle bir hak veriyorsunuz ki bu
madde geçtikten sonra Şu şu şu sebepten dolayı teminat
dışı. deme hakkına sahip. Yani orada mahkemeye gidecekler,
yine bizim Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerimizi bir sürü sigorta şirketinin
gereksiz yere dosyalarıyla uğraşmak zorunda
bırakacaksınız.
Bu kanun teklifinin yürürlüğe girmesinden
itibaren daha ne olacak? Bakın, mağdur araç sahiplerinin her türlü
zararı piyasa koşullarına göre hesaplanıp tamamı
sigorta şirketleri taraflarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yalım, buyurun.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Açıkça anlaşılmalı ki söz konusu
sebeplerle genel şartlar Anayasaya aykırıdır. Bu 2
maddenin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının lehine değil,
aleyhine olduğunun altını çiziyorum.
Diğer bir taraftan, Sayın Başkan,
geçen hafta Sarp Sınır Kapısında 3.600 aracımız
Kazakistan dozvolasından dolayı bekliyordu. O gün, Sayın Grup
Başkan Vekilimiz Özgür Özelin de konuşmasından sonra,
Sayın AK PARTİ Grup Başkan Vekilleri gerekli bakanla
görüşüp 2 bin adet dozvola çıkarıldı. Peki,
çıkarıldı ama Ertesi gün gelecek. dediler, maalesef bir hafta
sonra geldi. Toplam bekleyen tır sayısı 4 bini buldu. Ve de
bugün sabah, sadece bugün sabah bu 2 bin adet dozvola geldi, araçlar hareket
edebildi. Yani yapılması gereken milyarlarca ihracat ancak yenice
başladı.
Bitmedi, Rus dozvolası bitmek üzere sayın
milletvekilleri, 459 adet kaldı yani Rusyadan geçecek olan bu
araçların sadece 459 adeti geçebilecek. Yine sıkıntı
kapıda, ben takdiri size bırakıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Kaya, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Trabzon Milletvekili Ahmet
Kayanın, Tokyo Olimpiyat Oyunlarına katılmaya hak kazanan
millî boksör Busenaz Sürmeneliyi kutladığına
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Trabzonumuzun gururu, Trabzonsporumuzun sporcusu,
millî boksörümüz Busenaz Sürmeneli başarılarıyla göğsümüzü
kabartmaya devam ediyor.
Fransada düzenlenen Tokyo Olimpiyat Oyunları
Avrupa Kota Müsabakalarında 69 kiloda mücadele eden gururumuz Busenaz
Sürmeneli, final karşılaşmasında Alman rakibini yenerek
altın madalya aldı ve Tokyo Olimpiyat Oyunlarına katılmaya
hak kazandı.
Başta Busenaz kızımız olmak
üzere, Tokyo Olimpiyat Oyunlarına katılmaya hak kazanan tüm millî
sporcularımızı yürekten kutluyor,
başarılarının devamını diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Morale en çok ihtiyacımız olan bugünlerde
özellikle genç kızlarımız başta olmak üzere, millî
sporcularımızın başarılarıyla gururlandık,
moral bulduk. Busenaz Sürmeneli gibi sporcu kızlarımızın
yetişmesinde emeği olan ve bu başarılarda büyük payı
bulunan sporcularımızın ailelerine, antrenörlerine ve destek
veren kurumlara ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum. Türkiye Büyük
Millet Meclisimizden selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN 19uncu maddede bir önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 19uncu maddesiyle 2918
sayılı Kanunun 92nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen
(j) bendinde yer alan destek şahsı olan sigortalının
ibaresinin destek şahsının şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Tamer
Dağlı İbrahim
Aydemir
Çanakkale Adana Erzurum
Recep
Şeker Ahmet
Kılıç İsmail
Kaya
Karaman Bursa Osmaniye
Çiğdem Erdoğan Atabek
Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz Başkanım, salt
çoğunluğumuz vardır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 19uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair önergeler gelmiştir. Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak
teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerine yeni bir madde olarak görüşme açılacağı
İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Yine, malumları olduğu üzere İç
Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen kanun
tekliflerinde grupların hakkı saklı kalmak kaydıyla, 2'ye
kadar yeni madde ihdası önergesi verebilme sınırı
uygulanmaktadır. Yeni madde ihdasına dair Divana ulaşan 2'den
fazla önerge vardır. Ulaşan önergeler Komisyon metninde bulunmayan
bir konuyu öngörmektedir. Dolayısıyla İç Tüzük'ün hükmü
nedeniyle bu önergeleri işleme almamız olanaklı değildir.
Ancak grupların uzlaşısı nedeniyle, emsal teşkil
etmemek üzere önergeleri işleme alacağım. İlk önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Yeni madde ihdasına ilişkin ilk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 20 4/11/1983 tarihli ve 2942
sayılı Kamulaştırma Kanununun ek 3 üncü maddesine
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Bu hüküm, tebliğ dâhil eksik veya hatalı
kamulaştırma işlemleri bulunmasına rağmen idare
adına tescil edilmiş olan taşınmazlar hakkında da
uygulanır.
Bülent
Turan Muhammed Levent
Bülbül Engin Özkoç
Çanakkale Sakarya Sakarya
Dursun Müsavat Dervişoğlu Orhan Yegin Hakkı
Saruhan Oluç
İzmir Ankara İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge daha
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 21 - 2942 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 16- Kamulaştırma
işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç
yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine
ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek
üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen
veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin
rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el
atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair
bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz
mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına
ilişkin hükümlere göre yerine getirilir. Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına
dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş
mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur.
Bülent Turan Muhammed Levent Bülbül Engin Özkoç
Çanakkale Sakarya Sakarya
Orhan Yegin Dursun Müsavat Dervişoğlu Hakkı Saruhan Oluç
Ankara İzmir İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge daha
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 266 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 22 - 2942 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 17 Bu Kanunun ek 3 üncü
maddesine eklenen cümle, bu cümleyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte kanun yolu incelemesindekiler dâhil görülmekte olan
davalarda da uygulanır.
Bülent Turan Muhammed Levent Bülbül Engin Özkoç
Çanakkale Sakarya Sakarya
Orhan Yegin Dursun Müsavat Dervişoğlu Hakkı Saruhan Oluç
Ankara İzmir İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece kanun teklifine
3 yeni madde ihdas edilmiş olmaktadır.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonraki maddelerin oylamalarına mevcut sıra
sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam
edileceğini, kanun yazımı esnasında madde
numaralarının teselsül ettirileceğini bildirmek isterim.
20nci maddede önerge yoktur.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
21inci maddede önerge yoktur.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
21inci madde kabul edilmiştir.
Sayın Şeker
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
İstanbul Milletvekili Ali
Şekerin, Uzel Makine işçilerinin alacaklarına
ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Uzel işçileri on üç yıldır
direniyorlar, tazminatlarını, alacaklarını
alamadıkları için. Siz, bu getirdiğiniz kanun teklifiyle
işçi alacaklarını, bankaların kredi alacaklarından
sonraya bırakarak imkânsız hâle getiriyorsunuz. Yine
tarafınızı belli ediyorsunuz, 20 milyar lira geçen yıl kâr
eden bankalardan yana tercihinizi kullanıyorsunuz. Bu ülkede yüzde 99
eziliyor, siz hep tercihinizi yüzde 1den yana kullandınız. Bundan
vazgeçmenizi, bu kanun teklifinin bu maddesini çıkarmanızı bir
kere daha rica ediyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve
49 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinin tümünün
oylanmasından önce 3üncü madde üzerinde Komisyonun bir redaksiyon talebi
vardır.
Buyurun Sayın Komisyon.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sayın Başkanım, teklifin 3üncü maddesinin son
cümlesinde yer alan rehin miktarı ibaresinin rehin bedeli olarak
redaksiyona tabi tutulması uygun olacaktır.
Arz olunur.
BAŞKAN Redaksiyon talebiniz kayıtlara
geçmiştir. Görüşülen teklifin kabul edilmesi hâlinde kanun
yazımı esnasında redaksiyon işlemi
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın Yurdunuseven
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Afyonkarahisar Milletvekili
İbrahim Yurdunusevenin, 266 sıra sayılı Kanun Teklifinin
lehine oy kullanacağına ilişkin açıklaması
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, 266 sıra sayılı Kanun Teklifiyle, üç
yıllık uygulamanın takibi sonucunda tespit edilen bazı
sorunların çözümüne yönelik düzenlemeler yapılmaktadır.
Teklifle, iflas tasfiyesinin daha etkin bir
şekilde yürütülebilmesine yönelik bazı düzenlemeler
yapılmaktadır. Değişiklikle, iflas aşaması
bakımından ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün
hâlinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde
edileceği anlaşılan mal ve hakları bünyesinde bulunduran
işletmelerin bir bütün olarak satılacağı düzenlenmektedir.
2004 sayılı Kanunun 223üncü maddesine
eklenen fıkrayla, iflas idare memurlarının seçimiyle,
nitelikleriyle, eğitimiyle ve denetimiyle ilgili düzenlemeler
yapılmaktadır.
İş kolaylığı
reformları kapsamında tapu müdürlüklerinin de taşınmaz
alım ve satımlarını elektronik ortamda belediyelere
bildirmelerine imkân sağlanmaktadır. Bu düzenlemeyle, belediyelerce
istenen emlak vergisi borcu yoktur şeklindeki fiilî uygulamanın
mükelleflere getirmiş olduğu zorluk da ortadan
kaldırılmış olacaktır.
Yine, iş yapma kolaylığı
reformları kapsamında bazı inşaat izinleri prosedürlerine
bağlı olan harçların, bedel ve ücretlerin de yapı
ruhsatı başvurusuyla tek seferde ödenebilmesi öngörülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Bu
nedenle kanun teklifinin lehine oy kullanarak kanun teklifinin ülkemiz ve
milletimiz açısından hayırlı olmasını diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Zeynel Emre, buyurun.
45.-
İstanbul Milletvekili Zeynel
Emrenin, CHP Grubu olarak 266 sıra sayılı Kanun Teklifine
hayır oyu vereceklerine ilişkin açıklaması
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; görüştüğümüz kanun teklifiyle ilgili Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun oyunun rengini açıklamak üzere söz aldım.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim bu kanun
teklifine hayır oyu vereceğimizi buradan açıklıyorum.
Gerekçemiz de şu olacak Sayın Başkan: Bir defa, torba kanun
uygulamasından vazgeçilmesi lazım. Sağlıklı bir yasama
dönemi geçirmiyoruz, sağlıklı yasalar çıkmıyor, yapboz
tahtasına dönmüş durumda. Biz, aşağı yukarı,
ortalama olarak her iki üç yılda bir çıkardığımız
kanunu düzeltmek üzere tekrardan kanun yapıyoruz. Bu kanun teklifi
kapsamında bu yönde çok düzenleme var. Hızlı olması
doğru olacağı anlamına gelmiyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisi bir tuğla fabrikası değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Seri ve
hızlı üretim yaparak kâra falan geçmeyecek burası. Olması
gereken, doğru, uzun ömürlü, dayanıklı kanunlar
yapılması.
Bir diğer nokta, Cumhuriyet Halk Partisinin
değerlerinden biri de emektir. Bizim için emek en yüce değerdir.
İşçi aleyhine hiçbir işin içinde Cumhuriyet Halk Partisi olmaz.
Yine, Anayasamızın 49uncu maddesi açıktır. Devletin
çalışanları gözetmesi lazım. Maalesef AKP
çalışanları değil müteahhitleri gözetiyor, işçileri
değil, emekçileri değil bankaları gözetiyor. Bu yaklaşımdan
vazgeçilmesi lazım. Yine, bakıyorsunuz bir başka düzenlemede, bu
kanunda sigorta şirketleri lehine yapılan bir düzenleme var. Yine,
kazaya uğrayan mağdur vatandaşlarımızın aleyhine
olabilecek bir düzenleme.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak bu yanlışların içerisinde
olmayacağız. Anayasaya, kanunlara, İç Tüzüke uygun
kanunların bu Meclisten geçmesini temenni ediyorum.
Bizim grubumuzun oyu hayır olacaktır.
Saygılar.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve
İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3592) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 266) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Çorum
Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 49 Milletvekilinin İcra ve İflas
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :331
Kabul :262
Ret : 69 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Emine
Sare Aydın Şeyhmus
Dinçel
İstanbul Mardin
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.59
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 89uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel
Kurulun 10 Haziran 2021 Perşembe günkü birleşiminde (10/4413),
(10/4430), (10/4431), (10/4432), (10/4433), (10/4434), (10/4435), (10/4436),
(10/4437) ve (10/4438) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına,
bu görüşmelerde siyasi parti grupları adına yapılacak
konuşmaların süresinin otuzar dakika olmasına (Bu süre en fazla
3 konuşmacı tarafından kullanılabilir) ve bu
görüşmelerin tamamlanmasını müteakip başkaca bir işin
görüşülmemesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 9/6/2021 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda aşağıdaki
önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bülent
Turan Özgür
Özel
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili CHP
Grubu Başkan Vekili
Hakkı
Saruhan Oluç Muhammed
Levent Bülbül
HDP
Grubu Başkan Vekili MHP
Grubu Başkan Vekili
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İYİ
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneriler:
Genel Kurulun 10 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde (10/4413), (10/4430), (10/4431), (10/4432), (10/4433),
(10/4434), (10/4435), (10/4436), (10/4437) ve (10/4438) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek yapılması, bu görüşmelerde siyasi parti
grupları adına yapılacak konuşmaların süresinin otuzar
dakika olması (bu süre en fazla 3 konuşmacı tarafından
kullanılabilir) bu görüşmelerin tamamlanmasını müteakip
başkaca bir işin görüşülmemesi önerilmiştir.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci sırada yer alan, 267 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet
Özdemir ve 21 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3632) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 267)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan, 172 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti
Arasında Gümrük Konularında İş Birliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2498) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 172)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince (10/4413), (10/4430), (10/4431), (10/4432), (10/4433),
(10/4434), (10/4435), (10/4436), (10/4437) ve (10/4438) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin birleştirilerek görüşmelerini
yapmak için 10 Haziran 2021 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.02
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 266 S. Sayılı Basmayazı 8/6/2004 tarihli 88inci Birleşim Tutanağına eklidir
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.