TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
94üncü
Birleşim
22
Haziran 2021 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın,
Azerbaycanın Şuşa kentine yaptıkları ziyarete ve
orada imzalanan Şuşa Beyannamesine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Grup
Başkan Vekillerinin uzun konuşmalarını basın
toplantısıyla yapmalarının daha hayırlı
olacağına ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçayın, aşı
karşıtı propaganda ve sağlık çalışanlarımızın
üstün başarısına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünverin, Karamanın il
oluşunun 32nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Türkiye Cumhuriyetinin
temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olan Amasya Genelgesine
ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu
teşrif etmiş bulunan Mostar Belediye Başkanı, Kanton
Başbakanı ve Bakanlar ile beraberindeki heyete Hoş
geldiniz. denilmesi
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, (2/3507) esas
numaralı İlköğretim Okullarında Öğrenci Andı
Okunması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/133)
VII.- AÇIKLAMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, çiftçilerin ve odun
kömürü üreticilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, askerlik tecil
yaşına ve bedelli askerlik hakkına ilişkin
açıklaması
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, sağlık emekçilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Ocak-Mayıs
2021 dönemi ihracat rakamlarına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, hastanelerde
çalışan taşeron işçilerine ilişkin
açıklaması
6.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Erzurumun sorunlarına ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaelideki metro
inşaatına ilişkin açıklaması
8.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, İbrahim
Hakkının 241inci vefat yıl dönümüne ve
Cumhurbaşkanının 24.00ten sonra müzik çalınması
yasağıyla ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
9.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Ankara-Niğde Otoyoluna
ilişkin açıklaması
10.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirdeki
tavuk yetiştiricilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Salgın dönemindeki desteklere
ilişkin açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, HDP İzmir il
örgütüne düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Deniz
Poyrazın ailesine başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplanın, Kılavuzlu
Barajına ilişkin açıklaması
14.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, Urfaya
şanlı unvanının verilişinin 37nci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
15.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, Salgın dönemindeki desteklere ilişkin
açıklaması
16.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 20
Haziran Dünya Mülteciler Gününe ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, HDP
İzmir İl Başkanlığına yapılan
saldırıyı kınadığına, coronavirüs
kısıtlamalarıyla ilgili alınan yeni kararlara,
Cumhurbaşkanının 24.00ten sonra müzik çalınması
yasağıyla ilgili sözlerine, Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkanla
ilgili iddiaların mesnetsiz olduğuna, Profesör Doktor Uğur
Şahin ile Profesör Doktor Özlem Türecinin Nobele aday gösterilmesi için
Meclis Başkanlığına teklifte bulunduklarına, depremle
ilgili tedbirlerin alınması gerektiğine ve esnafın
sorunlarına ilişkin açıklaması
18.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Tip 1 diyabet
hastalarının sorunlarına ilişkin
açıklaması
19.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Amasya Tamiminin ilan
edilmesinin 102nci yıl dönümüne, aşılama
çalışmalarına, coronavirüs kısıtlamalarıyla
ilgili alınan yeni kararlara ve HDP İzmir İl
Başkanlığına yapılan saldırıyı
lanetlediklerine ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, HDP İzmir
İl Başkanlığına yapılan saldırıda
hayatını kaybeden Deniz Poyraza Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine; katilin eğitilmiş,
hazırlanmış ve planlı olduğuna; yargının
gereken soruşturmayı yapmadığına, siyasi
sorumluluğun iktidarda olduğuna ve asla boyun eğmeden, diz
çökmeden demokratik siyaset içinde kalarak demokrasi sözünü
gerçekleştireceklerine ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Genelgesinin ilan edilmesinin
102nci yıl dönümüne; Karaman, Kırıkkale, Aksaray ve Bayburtun
il olmalarının 32nci yıl dönümüne; HDP İzmir İl
Başkanlığına yapılan saldırıda
hayatını kaybeden Deniz Poyraza Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı dilediklerine, HDP Grubunun
acısını paylaştıklarına; Cumhur
İttifakının bileşenlerinin saldırıyı
kınarken kurdukları cümleleri kaygı verici bulduklarına,
aşılama çalışmalarına, SGKnin işitsel beyin
sapı implantı ödemelerine, 15 Temmuz yargılamalarına
müdahillik taleplerinin bozulmasıyla ilgili Yargıtay kararına ve
Meclis Başkanı Mustafa Şentopun aylık 10 bin dolar alan
siyasetçinin isminin açıklanmasına katkı sağlaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, HDP İzmir İl
Başkanlığı ile AK PARTİ Diyarbakır Hani İlçe
Başkanlığına yapılan saldırıları
kınadıklarına, saldırıların arkasındaki güç
odaklarının sonuna kadar araştırılacağına ve
ihanet kokan saldırılara müsaade edilmeyeceğine, Amasya
Tamiminin ilan edilmesinin 102nci yıl dönümüne ve aşılama
çalışmalarına ilişkin açıklaması
29.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryakinin HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sayıştay Başkanı
seçimi konusunun Danışma Kurulunda görüşülmesi gerektiğine
ve kamu iktisadi teşekküllerini millet adına Meclisin emrinde
denetleyecek bir kurumun başına o kurumun kültüründen bihaber bir
saray bürokratının kayyum olarak atanmasına alet olmayacaklarına,
meşruiyet kazandırmayacaklarına ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve
arkadaşları tarafından, İstanbulda işletmeleri
kapanan, İstanbuldaki ticaretlerini devam ettirmek, evine ekmek götürmek
zorunda olan esnafımızın ayakta kalabilmeleri için gerekli
desteklerin verilmesi ve sorunların tespit edilmesi amacıyla 3/3/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, İzmir katliamına neden olan siyasi
iklimin ve toplumsal kutuplaşma nedenlerinin
araştırılması amacıyla 22/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları
tarafından, hazine taşınmazlarının
satışları, bu arazilerin alıcıları ve elde edilen
gelirlerin kullanım alanlarının araştırılması
amacıyla 22/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, TBMM
İçtüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz 2021de tatile girmeyerek
çalışmalarına devam etmesine; gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
268, 256 ve 259 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu
kısmın sırasıyla 1inci, 2nci ve 3üncü
sıralarına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 1, 6, 7 ve 8 Temmuz 2021 Salı, Çarşamba
ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 22 Haziran 2021 Salı günkü (bugün) birleşiminde
gündemin Seçim kısmının 1inci sırasında
Sayıştay Başkanı için Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri
arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen 269
sıra sayılı Komisyon Raporu doğrultusunda
Sayıştay Başkanı seçiminin yapılmasına; Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 268
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İzmir
Milletvekili Mahmut Atilla Kayanın HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın 268 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
4.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi
Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
X.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Birinci
Başkanlığı ve Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştay Başkanlığına seçim
XI.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri
Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
268)
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, 2011-2018 yılları arasında İstanbul Büyükşehir
Belediyesi tarafından kiralanan araçların TBMM
Başkanlığınca kullanıldığı
iddiasına ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
cevabı (7/45594)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2020 ve 2021
yıllarında özelleştirilen kurumlar ile kamuya ait arazi ve
binaların satışına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/46268)
3.- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaran'ın, Hasankeyf'te ikamet edenlerin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/46269)
4.- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaran'ın, Hasankeyf'te yaşanan su sorununa
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay'ın cevabı (7/46270)
5.- Ankara Milletvekili
Yıldırım Kaya'nın, KPSS ücretlerinin
kaldırılması talebine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/46271)
6.- Mardin Milletvekili Pero
Dundar'ın, kayıpların ve faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın
cevabı (7/46392)
7.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, vakıf üniversitesi
ücretlerindeki artışa ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/46400)
8.- Adana Milletvekili Kemal
Peköz'ün, Türkiye Varlık Fonuna devredilen PTT'nin bilançosu ve
iştiraklerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay'ın cevabı (7/46464)
22 Haziran 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 94üncü
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Celal Adanın, Azerbaycanın Şuşa
kentine yaptıkları ziyarete ve orada imzalanan Şuşa
Beyannamesine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, geçen
hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın da iştirak
ettiği bir heyetle, Sayın Genel Başkanımız Devlet
Bahçeli Beyin talimatlarıyla, can Azerbaycanın göz bebeği,
Karabağın kalbi, musiki ve kültür diyarı Şuşayı
ziyaret ettik. Azerbaycan Millî Marşının bestekârı Üzeyir
Hacıbeyli gibi bir değeri bağrından çıkaran
Şuşa, hem hürriyetine kavuşmuş olmaktan hem de Türkiyeli
kardeşleriyle kucaklaşmaktan dolayı bir başka mutlu, bir
başka güzeldi.
Azerbaycanın sevinci bizim sevincimiz, kederi
bizim kederimizdir. diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu yüce
Mecliste bu ziyaretten bahsetmenin gerekli olduğu kanaatindeyim çünkü
Şuşa ziyareti herhangi bir uluslararası temasın çok
ötesinde bir mana taşımaktadır. Bu ziyaret iki devlet tek
millet anlayışının hayat bulmuş hâlidir.
Azerbaycanın azat olmuş toprakları yüz yıllık bir hasretin
vuslatı, Türk milletinin zafer tacıdır. Orada müşahede
ettiğimiz anlar tarif edilmez heyecanlar yaşatmıştır.
Azerbaycanın millî şairi Ahmed Cevadın yazdığı
ve Şuşanın mümtaz evladı Üzeyir Hacıbeylinin
bestelediği, gençlik yıllarımızın ölümsüz nişanesi
olan Çırpınırdın Karadeniz bütün
hissiyatımızın tercümanıdır.
Vefalı Türk geldi yine, selam Türkün
bayrağına. Evet, vefalı Anadolu Türkü gelmiş,
Azerbaycanlı Türklerle el ele vererek bir zulmü tarihe gömmüştür.
Baküyü işgalden kurtaran Kafkas İslam ordusunun hatırası
yerde kalmamıştır. Nuri Paşa at belinde, Türkiyeden
Karstan gelir/ Azerbaycan diye diye, yenilmeyen aslan gelir. sözleriyle
ebedîleşen destan ayağa kalkmıştır. Dün Nuri
Paşanın aslanları, bugün Türk SİHAları Kafkas
coğrafyasına Azerbaycan-Türkiye kardeşliğinin silinmez
mührünü vurmuştur.
Ümit ediyor ve inanıyorum ki orada imzalanan
Şuşa Beyannamesi çok daha büyük bir kardeşlik
halkasının ilk adımı olacaktır. Aynı dili,
aynı tarihi, aynı kaderi paylaştığımız bütün
Türk devletleriyle el birliği, iş birliği, güç birliği
tesis edilecek, içinde bulunduğumuz çağ bizim
yüzyılımız olacaktır.
Bu vesileyle hepinizi tekrar saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ, MHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, aşı
karşıtı propaganda ve sağlık
çalışanlarımızın üstün başarısı
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Nevin Taşlıçaya aittir.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ankara Milletvekili Nevin
Taşlıçayın, aşı karşıtı propaganda ve
sağlık çalışanlarımızın üstün
başarısına ilişkin gündem dışı
konuşması
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; aşı
karşıtı propaganda ve sağlık
çalışanlarımızın üstün başarısı konusu
üzerine gündem dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Coronavirüs salgını ülkemiz ve dünya
gündemindeki yerini hâlâ korumaktadır. Son on dört günlük verilere göre,
coronavirüs salgını sebebiyle hayatını kaybeden
insanların sayısı dün itibarıyla dünyada 3,86 milyona
ulaşmış, toplam vaka sayısı 178 milyon olarak
belirlenmiştir. Olumsuz etkilerini günbegün daha da fazla
hissettiğimiz salgın sürecinin sona ermesi için bilim insanları
seferber olmuş ve pandemik vakanın etkilerini ortadan kaldıracak
aşı çalışmaları ilk haftalardan itibaren
başlamıştır. SARS, İspanyol gribi, kolera, veba
pandemileri başta olmak üzere, uzun bir listeye sahip salgınlar
tarihine Covid süreciyle birlikte bir başlık daha eklenmiş ve bu
süreç bizlere ardılı olduğu pandemiler gibi aşılama ve
bağışıklama çalışmalarının önemini bir
kez daha göstermiştir. Aynı süreçle, coronavirüsle mücadele
kapsamında inaktive virüs, canlı atenüe, protein subunit, viral
vektör ve mRNA gibi aşı türleri geliştirilirken bunlarla
birlikte daha birçok AR-GE çalışması da devam etmektedir. Bu
noktada, aşı çalışmalarında öncü rol oynayan ve
insanlık tarihi açısından büyük kıymete sahip bir
çalışmayı ortaya koyan 2 Türk bilim insanı Uğur
Şahin ve Özlem Türeci geliştirdikleri aşıyla özgür günler
için umut olurken bizlere de büyük bir gurur yaşatmıştır.
Ülkemizde de aşı konusunda çok merkezli
çalışmalar sürmektedir. TÜBİTAK ve Sağlık
Bakanlığına bağlı Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı tarafından desteklenen ve hâlihazırda
devam eden aşı çalışmaları iki haneli sayılara
çoktan ulaşmıştır. Uzunca bir süredir canhıraş
emekleriyle, hem insanlarımızı hem de toplumsal psikolojiyi
ayakta tutan sağlık çalışanlarımıza ve soluksuz
takip, süratli müdahale, dikkatli müşahedeyle salgın sürecini yöneten
ve bugünlerde günlük 1,5 milyon doz aşılama gibi muhteşem bir
organizasyonel faaliyet yürüten, başta Sağlık
Bakanımız Sayın Fahrettin Koca olmak üzere, bütün
Sağlık Bakanlığı çalışanlarına bir
vesile teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Toplum sağlığı bireysel
sağlık zincirinin tamamını ifade eder. Bu sebeple
aşılamanın, kişilerin sağlık düzeyini olumlu yönde
artırması sebebiyle bireysel olduğu kadar etkileri
bakımından toplumsal önemi haizdir. Bu noktada salgın sürecinde
aşı reddi tartışmaları, bugünün yoğun gündeminde
gözden kaçırmamamız ve barındırdığı riskler
bakımından ivedilikle önlemler almamız gerektiren bir husustur.
Aşı reddi, belirli gruplar tarafından bireysel özerklik olarak
değerlendirilse de toplum sağlığı açısından
uzun dönemde olumsuzluk düzeyi yüksek etkiler ortaya çıkarabilecek bir tehlikedir.
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir ki
aşı karşıtlığı sebebiyle çocukların
aşılanma oranları yıllar itibarıyla düşmektedir.
Bu olumsuz tablo, yine bireysel olarak çocuk hakkı bağlamında
değerlendirileceği gibi, toplumsal düzeyde halk
sağlığı açısından da dikkate alınması
gereken elzem bir durumdur. Aşının gerekliliği ve
etkinliğine ilişkin şüpheler, aşı içeriği ve
hazırlanış sürecine yönelik olumsuz düşünceler,
aşının bilinen, bilinmeyen yan etkilerine ilişkin korku,
aşılarla ilgili türetilen komplo teorileri aşı reddinin
temel sebepleridir. Bu konulara yönelik yapılması gereken
çalışmalar tek merkezli değil, çok yönlü olarak yürütülmelidir.
Toplumsal bağışıklığın zarar görmesi ve
sağlıklı gelecek nesillerin oluşmaması riskine
karşı bugünden alınacak tedbirler, ilerleyen tarihlerde devletimizin
hukuksal yaptırım ve sosyal politikalar bağlamında
alacağı katı tedbirlere ihtiyacı ortadan
kaldıracaktır. Bu süreçte sağlık
çalışanlarımızın üstün gayreti umut
ışığımız, aşılama konusundaki toplumsal
mutabakatımız ise direnç kaynağımız olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Karamanın il oluşunun 32nci yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünvere ait.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.-
Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünverin, Karamanın il oluşunun 32nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Haziran 1989da yayımlanan
kanunla Türkiye'nin 70inci ili ilan edilen Karamanımızın il
oluşunun yıl dönümü dolayısıyla söz aldım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyor, ekranları başında bizleri
izleyen Karamanoğlu Mehmet Beyin torunları, Atatürkümüzün
hemşehrileri, Karamanoğulları ve Türklüğün ebedî
mirasçıları, Türk dilinin başkenti Karamanımızın
güzel insanları sevgili hemşehrilerime ve aziz milletimize
selamlarımı sunuyorum. Karamanımızın il oluşunun
32nci yılı kutlu olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşmamın başında
Karamanın il yapılmasında en büyük paya sahip merhum Turgut
Özala, dönemin Bakanlarından hemşehrimiz Işın Çelebiye,
Anavatan Partisi Konya Milletvekili hemşehrimiz Ali
Pınarbaşına, SHPli Karaman Belediye Başkanı Yaşar
Evcene ve bu kararın alınmasına katkı veren herkese tüm
Karaman adına minnetlerimizi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Karaman, mümbit
topraklarında yetişen elmasından kirazına, gelişen
sanayisinin üretimi olan bulgurundan bisküvisine kadar çeşitli ürünleriyle
yurdumuzda her haneye ulaşmaktadır. Köklü bir tarih ve kültür kenti
olan Karaman, cumhuriyete kadar Larende adını
taşımıştır. Karaman, büyük Türk düşünürü Mevlâna
Celâlettin Rûminin ana ocağıdır. Ben Belhde bir kutlu
beşik, bir ninni/Larendede bir anne bıraktım geldim. diyen
Mevlâna, Konyadan önce Karamana gelmiş ve yedi yılını
Karamanda geçirmiştir. Karamanda vefat eden annesi Mümine Hatunun
mezarı Mader-i Mevlâna Aktekke Camisinde bulunmaktadır. Karaman,
Türkçeyi ilk kez resmî dil ilan eden dönemin en kudretli hükümdar ve devlet
adamlarından olan ve Karamanı devletin başkenti yapan
Karamanoğlu Mehmet Beyin ve Karamanoğullarının
memleketidir. Karaman, Karamanoğlu Mehmet Beyin 13 Mayıs 1277de
ilan ettiği ve Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve
seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya! dediği
fermanının rehberliğinde yüzyıllar boyunca Türkçeye sahip
çıkarak Türk dilinin başkentliğini üstlenmiştir.
Karaman, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürkün,
hem ana tarafından hem de baba tarafından atalarının Rumeliye
gitmeden önce yaşadıkları coğrafyadır ve bu yönüyle
atamızın ata yurdudur.
Karaman, Hristiyanların Hazreti İsadan
sonra dinin lideri olarak bildikleri Michaelin mezarının
bulunduğu tarihî Derbe kenti, Atatürkün ata yurdu Taşkale
köyümüzdeki Manazan Mağaraları ve Tahıl Ambarları,
İncesu Mağarası, Gödet Saklı Cennet, Hatuniye Medresesi,
İbrahim Bey İmareti ve Medresesi, Ermenek Tol Medrese, Binbir Kilise,
Mader-i Mevlâna Aktekke Camisi, Yunus Emre Camisi ve Türbesi gibi birçok tarihî
ve kültürel eserin yanında doğa turizmine elverişli Göksu
Nehrinin doğduğu Orta Toroslar ve Taşeli yöresinde doğal
güzelliklere de sahiptir.
Karaman toprağından Kurtuluş
Savaşımızın kahramanlarından Kâzım Karabekir
Paşa, ünlü Türk denizcileri Kemal Reis ve Pirî Reis, Osmanlının
manevi kurucusu Şeyh Edebali gibi önemli tarihî şahsiyetleri de
çıkarmıştır. Cumhuriyetimizin 50nci Yıl
Marşının güftekârı Karamanlı şair merhum Bekir
Sıtkı Erdoğanın ağzından sevdiğine Kara
gözlüm efkârlanma, gül gayrı/İbibikler öter ötmez ordayım/Mektubunda
diyorsun ki: Gel gayrı/Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım/Vatan
borcu biter bitmez ordayım. diyenlerin dönmeye
sabırsızlandığı yerdir.
Karaman tüm tarihsel birikiminin yanı sıra
Yunus Emrenin hoşgörü diyarıdır. Karamanda 1961den bu yana
Türk Dil Bayramıyla birlikte Yunus Emreyi anma etkinlikleri de
düzenlenmektedir.
Sözlerimi Karamanlı Yunus Emrenin
yüzyıllar boyunca Karamana ve Karamanlıya rehberlik eden ve buradan
da dünyaya hoşgörü ve sevgi yayan dizeleriyle bitirmek istiyorum. Bir kez
gönül yıktın ise, kıldığın namaz
değil/Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil. Gelin
tanış olalım/İşi kolay kılalım/Sevelim
sevilelim/Dünya kimseye kalmaz.
Zaman zaman ulusal basının bile
yaptığı Konya Karaman gafına maruz kalsa da zengin tarihi
ve kültürel mirasıyla Anadolunun kadim merkezlerinden biri olan Karaman
için söylenecek, anlatılacak daha çok şey var ama bu
kısıtlı sürede ancak bu kadarına değinebildim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı üçüncü söz, Türkiye
Cumhuriyetinin temellerini oluşturan, ilk kuruluş belgesi olan
Amasya Genelgesiyle ilgili söz isteyen Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagile ait.
Buyurun Sayın Karahocagil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Türkiye Cumhuriyetinin temellerini oluşturan ilk
kuruluş belgesi olan Amasya Genelgesine ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Sayın Başkan, Genel Kurul, değerli vatandaşlarım;
sizleri sevgiyle saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Amasya için Tarih sahnesinden hiç silinmeyen
şehir. diye söz edilir. Nice medeniyetlere ev sahipliği
yapmış, nice hükümdarlıklar kurmuştur bu şehir. Biraz
hafızamızı tazeleyecek olursak, Ankara Savaşının
ardından, dağılan koskoca bir imparatorluk Fetret Dönemine
girmiş, parçalanan Osmanlı Devletinin bütünlüğü bu
şehirden başlatılan harekâtla yeniden sağlanmış,
âdeta Osmanlı Devleti 2nci kez Amasyadan kurulmuştur. Yani Amasya,
hem Osmanlı İmparatorluğunun hem de Türkiye Cumhuriyetinin
kurulmasında en önemli mihenk taşı olmuş bir şehirdir.
Devleti kuran irade 12 Haziran 1919da yeniden tecelli etmiş, işgal
altında parçalanmış ve paylaşılmış
Osmanlı Devletinin yıkıntısı üzerinde yeni bir filiz
olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Cumhuriyete ve
bağımsızlığa, bu yolda, ilk durak noktası olarak
Amasya vardır. Yedi düvel, yedi koldan Anadoluyu işgal etmiştir.
Basiretler bağlı, yürekler dağlıdır; zaman durmuş
Türkün Şehnamesini yazmak üzere beklemektedir. Yakın tarihimizde,
12-22 Haziran 1919la altı kalın çizgilerle belirlenebilecek
başka bir kayıt yoktur. Belki de bu tarih, diğerlerinin önüne
geçerken kendiliğinden değil de tarihimizin şeklini
belirleyişindeki özelliğinden kaynaklanmaktadır. Yollara
halılar serilmiş, gönüller istiklale, gözler Havza yolundan gelecek
Mustafa Kemal ve arkadaşlarındadır. Başta Amasya Müftüsü
Hacı Hafız Tevfik Efendi olmak üzere, Amasya halkı
yöneticileriyle Millî Mücadele güneşine kucak açılır. Hislere
tercüman olan Tevfik Efendi Paşam, bütün Amasya emrinizdedir,
gazanız mübarek olsun. sözüyle tarihe geçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ertesi gün Sultan Bayezid Camisi'nde
cuma namazında kürsüye çıkan Abdurrahman Kâmil Efendi, özlü
konuşmasında Hiçbir şahsın ve makamın hikmeti
mevcudiyeti kalmamıştır, yegâne çare-i halas
halkımızın doğrudan hâkimiyeti ele alması ve iradesini
kullanmasıdır. diyerek gelecekte hâkimiyetin kayıtsız
şartsız milletin olduğunun müjdesini verecektir. İşte
bu millî duruş karşısında Gazi Mustafa Kemal ve
arkadaşları son derece emin, kararlı ve vakur bir tavırla
Amasya Tamimi'ni imza altına almışlardır. Bu tamimle
Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir.
uyarısı ile Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı
kurtaracaktır. inanç ve kararlılığı tüm dünyaya ilan
edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Saraydüzü Kışlasında imzalanan bu şeref belgesi, Türk
milletinin 12 Haziran 1919da Amasyadan filizlenen istiklal hasretinin Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşu yolunda atılmış ilk
adımı olup fiilen millî iradeye geçişin belgesidir. Tarihî
akış 22 Haziran 1919da Amasyada değiştirilmiştir.
Değerli Genel Kurul, stratejik yönüyle
bakıldığında ise istiklal beyannamesinin Amasyada ilan
edilmesinin önemli bir sebebi de dikkatlerden kaçmamalıdır.
Bilindiği üzere Osmanlı Devletinde en üst irade padişahın
iradesidir, en üst müstakbel irade ise şehzadelere aitti; İstanbul
padişahın, Amasya ise şehzadelerin karargâhı idi.
Padişah herhangi bir sebeple tahttan vareste kaldığı zaman
yani İstanbuldaki güçlü irade inkıtaya uğradığı
zaman onun yerini Amasyada oturan şehzadenin iradesi alırdı. Bu
yüzden, Mustafa Kemalin istiklal beyannamesini şehzadeler şehri ve
önemli kültür ve turizm merkezi olarak tarihimizdeki yerini alan Amasyada ilan
etmesi manidardır. Bu bakımdan diyebiliriz ki tarihin
akışını değiştiren süreç, 22 Haziran 1919da
yayımlanan tamim de Amasyada belli olmaya başlamıştır.
Böylece Amasya, hukuken olmasa bile fiilen millî iradeye geçişin
yapıldığı yer; Amasya Tamimi ise bunu belgeleyen bir vesika
olarak cumhuriyet tarihimizdeki yerini altın harflerle
almıştır.
Değerli milletvekilleri, bizler yüz iki
yıllık bu muhteşem onuru yaşarken aynı zamanda
omuzlarımıza da önemli sorumluluklar yüklendiğinin
bilincindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Devamla)
Amasyalıların verdiği varoluş mücadelesinden zaferle
çıkan ülkemizde gecemizi gündüzümüze katarak kalkınma ve dev
adımlar atma sürecini yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Millî mücadelede zoru başaranlara, millî, mahallî
kahramanlarımıza layık olabilmek için çok
çalışmalıyız; bu da bizim bugünkü millî mücadelemiz
olmalıdır.
Bu amaç doğrultusunda büyük atılımlar
yaptığımız da bir gerçektir. Tarihte Şehzadeler
Şehri unvanını almış bu şirin şehrimizde
Amasya Üniversitesinin açılması, havaalanımız, doğal
gaz, çevre yolumuz, parçalı ve çift yönlü yollar, barajlar, göletler,
tüneller gibi saymakla bitmeyecek önemli hizmetler on dokuz yıl gibi
kısa bir süre içinde halkımızın istifadelerine
sunulmuştur. Ecdadımızın canıyla malıyla tüm
olumsuzluklara göğüs gererek bizlere emanet bıraktığı
bu cennet vatanı bizler de gelecek nesillerimize bir millî mücadele ruhu
içinde daha müreffeh ortamlara ulaştırmakla mükellefiz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri
izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Mostar Belediye
Başkanı, Kanton Başbakanı ve Bakanlar ile beraberindeki
heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemize
bir ziyarette bulunan Mostar Belediye Başkanı, Kanton
Başbakanı ve Bakanları ile beraberindeki heyet şu anda
Genel Kurulu teşrif etmişlerdir; kendilerine Meclisimiz adına
Hoş geldiniz. diyorum.(Alkışlar)
Sayın Filiz, sizin mazeretiniz
varmış.
Buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Gaziantep Milletvekili İmam
Hüseyin Filizin, çiftçilerin ve odun kömürü üreticilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çiftçilerimizin gübre fiyatlarındaki, hayvan
yetiştiricilerin yem fiyatlarındaki olağanüstü
artışlardan şikâyetleri dinmiyor. Hafta sonu
Çatalcadaydık, durum orada da aynı; çiftçilerin bazıları
ekmeyi düşünmemekte, büyükbaş hayvan yetiştiricileri ise çareyi
kesimde bulmaktalar. Bu gidişle ithalat artarak yabancılar zengin,
bizim çiftçilerimiz de mağdur olmaya devam edecektir.
Çatalcanın bazı orman köylerinde tek
gelir kaynağı odun kömürü olup kömür üreticilerinin
sıkıntıları bulunmaktadır. Orman Müdürlüğünce
köylülere tahsis edilen baltalık orman alanlarında
ağaçların dipten itibaren dip çapının 1/3 mesafesinde
kesilmesi gerekirken orman idaresinin dipten 1 metre yukarıdan kesmelerini
zorunlu kılması, hem kömür üretimini azaltarak gelir azalmasına
sebep olmakta hem de bu şekilde kesilmelerle ağaçlar bir süre sonra
üstten kurumakta ve baltalık ormanlar zarar görmektedir. Tarım ve
Orman Bakanlığından kesim yüksekliğinden kaynaklanan
sorunların giderilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Kılavuz...
2.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, askerlik tecil yaşına ve bedelli askerlik
hakkına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Tecil yaşının 29dan 22ye çekilmesi
ve kanunun yürürlüğe girmesiyle yaklaşık 500 bin gencimiz,
haberi olmadan yoklama kaçağı ve bakaya durumuna düşmüştür.
Bunun sonucunda bedelli askerlik haklarını kaybetmişlerdir.
Ailesini geçindirmek, eğitimini tamamlamak ve çalışmak zorunda
olan, hayatlarını bedelli askerliğe göre şekillendiren
gençlerimizi bu stres ve belirsizlikten kurtarmak adına yasanın
revize edilerek bedelli hakkının yeniden değerlendirilmesi
öncelikli ihtiyaçtır.
Bunun yanı sıra, bedelli ücretinin daha
makul seviyelere çekilmesi de beklentiler arasındadır. Bu düzenleme,
büyük bir mağduriyeti gidereceği gibi, gençlerimize de umut
olacaktır. Yüce Meclisimiz, bedelli yasasında yapılacak
düzenlemeyle müjdeli bir haber bekleyen gençleri sevindirmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Barut...
3.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
sağlık emekçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, AKP
iktidarı, salgını değil algıyı yönetmeyi seçiyor;
kahraman sağlık emekçilerinin çalışma
koşullarını iyileştirmiyor, haklarını vermiyor,
sağlıkta atama yapmıyor. Pandemiyle mücadelede uzmanların
uyarılarını dikkate almıyorlar. Üstüne üstlük
salgının mağdur ettiği esnafından çiftçisine,
müzisyeninden emeklisine kimsenin derdiyle dertlenmiyorlar. Bir avuç
yandaş gününü gün ederken bu beyzadeler Kusura bakmasınlar. diyerek
halkın yaşam biçimine müdahale ediyorlar.
Bunların yanı sıra, İstanbulda
Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi acil servisindeki 59
hemşire büyük bir dram yaşıyor. Covid ek ödeme ücretlerinde
haksızlığa uğrayan sağlık emekçilerimiz, bunun
düzeltilmesi için verdikleri dilekçeler nedeniyle mobbinge uğruyor. Ücret
adaletsizliğine karşı hakkını arayan emekçilerimize
hastane idarecileri tarafından psikolojik baskı uygulanıyor.
Sağlık emekçilerimize yönelik bu insanlık dışı
yaklaşımı, sert tavır ve hareketleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Ocak-Mayıs 2021 dönemi ihracat rakamlarına
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu yılın ilk dört ayında ihracatta
görülen güçlü performans mayıs ayında da devam etti. Coronavirüs
salgınına rağmen 2020 yılını pozitif büyümeyle
kapatan nadir ülkelerden biri olan Türkiye, 2020de başlayan güçlü
toparlanmasını 2021de de devam ettiriyor. Mayıs ayı
ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde
65,5 artarak 16,5 milyar dolar olarak gerçekleşerek tüm yılların
en yüksek ikinci mayıs ayı ihracat rakamı olarak gerçekleşti.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021
Mayısında geçen yılın aynı ayına göre 5,6 puan
artışla yüzde 80e yükseldi. 2021 Ocak-Mayıs dönemi
ihracatın ithalatı karşılama oranı ise geçen
yılın aynı dönemine göre 7,8 puan artışla yüzde 82ye
ulaştı.
Birileri görmek istemese de
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Türkiye ekonomisi rekorlar kırmaya devam ekmektedir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
5.-
Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, hastanelerde çalışan taşeron
işçilerine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kamu hastanelerinde
özellikle tomografi cihazlarında çalışan veya hastanede
şirketlerde çalışan personelin bir kısmı -Türkiye
genelinde yaklaşık 2 bin kişi- yapılan anlaşmaların
sona ermesi sebebiyle temmuz ayı sonu itibarıyla işten
çıkarılacaktır. Buradan ben Sağlık
Bakanlığına sesleniyorum: Bu tecrübeli personeller pandemi
süreci içerisinde canla başla mücadele etmişlerdir, birçok hastanede
de bunlara ihtiyaç vardır. Şu anda devlet, bu tomografi
cihazlarını kendisi işletmek için taşeron firmanın
işine son vermektedir. Bu çalışanların mutlaka taşeron
işçi olarak Sağlık Bakanlığı bünyesi altına
alınıp işlerine devam etmelerini talep ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
6.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Erzurumun sorunlarına ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dün Genel Başkan Yardımcımız
Gamze Akkuş İlgezdi ve 40 milletvekilimizle Erzurumdaydık.
Benim yoğun olarak dolaştığım Şenkaya ilçesinde
esnaf, bütün Türkiyede dinlediğimiz sorunları dile getirdi, bunun
yanında 4 acil sorundan bahsetti ve Şenkayalılar seslerini
duyurmamızı istedi.
Birinci olarak, çok ciddi bir su sorunu
yaşanıyor, içme suyu sorunu. Köylerde kadınlar litrelerce suyu
her gün omuzlarında taşımak zorunda kalıyorlar temel
ihtiyaçlarını ve temizlik ihtiyaçlarını
karşılamak için.
İkincisi, bölge hayvancılıkla
ilgileniyor ve samanın tonu 1.350 liraya çıktığı için,
yem fiyatı arttığı için, kışı geçirmek için
yani kışın 10 ineğe bakmak için yaklaşık 40
ineği satmaları gerektiğini söylüyorlar.
Üçüncü olarak, kuraklık nedeniyle çok
mağdurlar ve çiftçiler zararlarının
karşılanmasını istiyorlar haklı olarak.
Dördüncü olarak, başta AKPye oy vermeyen
köyler olmak üzere, köy yollarının
yapılmadığını ve Kars yolunun kalan sadece 6-7
kilometresi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker
7.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, Kocaelideki metro inşaatına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Kocaelide, Gebze ve Darıcada trafiği rahatlatacak Gebze Organize
Sanayi Bölgesi ile Darıca Sahil arasındaki metro inşaatı
hızla devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanımız Adil Karaismailoğlunun katılımıyla
kazıyı hızlandırmak için TBM makinesi de devreye
alındı. Bugün itibarıyla metro hattı
inşaatının yüzde 26sının üzerindedir. 15,4 kilometre
uzunluğunda ve günde 330 bin yolcu taşıyacak kapasitede olan
metronun trenleri ileri teknolojiyle, yerli ve millî teknolojiyle Türkiyede
üretiliyor. Gebze Gara kadar ilk bölüm 2023 yılının
başında, Gar-Darıca Sahil kesimi ise 2023ün sonunda hizmete
açılarak Kocaelide ulaşım kalitesini daha da yukarılara
taşıyacaktır. AK PARTİ hükûmetleri demir yollarına
yaptığı yatırımlarla Türkiyeyi Avrupanın
6ncı, dünyanın 8inci yüksek hızlı tren işletmecisi
yaptı. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydemir
8.-
Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, İbrahim Hakkının 241inci vefat yıl dönümüne
ve Cumhurbaşkanının 24.00ten sonra müzik çalınması
yasağıyla ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Teşekkür ediyorum.
Efendim, bir serlevha kayıt var, deniyor ki: Âlim
ol ki ölmeyesin çünkü insanlar ölür fakat âlimler diridir. Bugün İbrahim
Hakkı hazretlerinin vefatının 241inci yıl dönümü.
Mârifetnâme gibi bir eşsiz eseri vücuda getiren isim. Bugünkü bilimsel
gelişmelerin dahi fevkinde, astronomiye vukufiyeti ve muhteşem
tespitleri bulunuyor, rahmetle anıyoruz ve altını çiziyoruz ki
en mühim özelliği; elan her dadaş ruhunun devam ettirdiği hak
teslimidir.
Bu bağlamda, bir haksızlığa Grup
Başkanımız Sayın Naci Bostancının bir tespitiyle
not düşüyorum, Başkanımız muhalif damara şunu
söylüyor: Gece 24.00ten sonra eğlence mekânlarında yüksek sesle
vatandaşı rahatsız edici müzik çalınmayacak. sözünü
çarpıtıp müzik düşmanlığı gibi göstermek isteyen
siyasi akıl iflas etmiştir. Kendisine eleştiri konusu
bulamayacak kısırlık içindedir. Not düşüyorum vesselam.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sümer
9.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
Ankara-Niğde Otoyoluna ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ankara-Niğde Otoyolu geçen sene aralık
ayında hizmete girdi. Yıllık 1 milyar 628 milyon lira tasarruf
sağlayacağı açıklandı. Ücretler yüksek, yolu kimse
kullanmaz. eleştirilerine ise Zamanla düzelir. açıklaması yapıldı.
Yol hâlâ bomboş ama yük vatandaşın sırtında. Bir örnek
vermek istiyorum: 23/5/2021 tarihinde vatandaş yolu kullanıyor, ödeme
noktasına geliyor, ödeme alacak kimse yok, çıkış
yapıyor. Yirmi gün sonra tebligat yapılıyor. Tebligatın
aslı burada, 144 lira geçiş bedeli, 578 lira ceza, toplam 722 lira
ödemeniz gerekiyor. diye tebligat gönderiyorlar. Üzerine bir de telefonla
aranıyor Ödemezseniz hakkınızda yasal işlem
başlatılacak. deniyor. Yirmi günde anaparasının 4
katı ceza yazılıyor. Aslında, vatandaş bir nevi
dolandırılıyor. Tefeciler bile bu sistemden daha insaflı,
daha vicdanlıdır. AKP iktidarının memleketi parsel parsel
satıp on dokuz yıldır doyuramadığı yandaş
müteahhitler artık vatandaşın cebindeki üç kuruşa,
arabasını, evini satana kadar göz diktiler.
BAŞKAN Sayın Akın
10.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesirdeki tavuk yetiştiricilerinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Balıkesir, Türkiyenin tavukçuluk ve beyaz et
sektöründe önde gelen illerinden. Yaklaşık 4 bin bakıcı ile
bini aşkın broyler tavuk yetiştiricisi ekmeğini âdeta
taştan çıkartıyor. Geçen yıl pandemi nedeniyle zor günler
geçiren tavuk yetiştiricileri, bu yıl devletin desteğini
bekliyor. Tavuk yetiştiriciliği yapan insanlarımız
emeklerinin karşılığını almıyor. Kiloda
maliyeti 80 kuruşken fason üretimleri için kiloda 91 kuruş
alabiliyorlar. Market fiyatı 10 kiloda yaklaşık 10 lira olan
tavuktan, yetiştirici 10 kuruş kazanabiliyor. Bu kazancı da
bakıcı masraflarına, bakım ücretine, elektrik ve yaz
kış kullandıkları kömürden oluşan maliyetlerine
gidiyor.
AK PARTİ iktidarı tavuk
yetiştiricilerine destekleme yapmıyor. İktidara buradan
çağrıda bulunuyorum: Bir an önce tavuk yetiştiricilerinin
haklı talepleri ve parasal destekleme için gereken düzenlemeyi yapın.
BAŞKAN Sayın Özkan
11.-
Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, Salgın
dönemindeki desteklere ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiye, sağlık hizmetlerinden gıda
zincirinin devamlılığına, kamu güvenliğinden sosyal
dayanışmaya kadar her alanda salgın döneminin parlayan
yıldızı olmuştur. Devletimiz tarafından alınan
tedbirlerle, etkilenen her kesimin üzerindeki yükü, hayata geçirdiğimiz
destek ve teşvik paketleriyle azalttık. Salgın döneminde işlerine
ara vermek veya sınırlandırmak zorunda kalan esnaflarımızı
kısa çalışma ödeneğinden kira ve ciro desteğine kadar
pek çok yöntemle destekledik.
Sokağa çıkma
kısıtlamasının 1 Temmuz itibarıyla tümüyle
kaldırılması başta olmak üzere, alınan yeni kararlar
Covid-19 salgınında zor günleri geride
bıraktığımızın göstergesi olmuştur.
Biz, birliğimize, beraberliğimize,
kardeşliğimize sahip çıktıkça, Allahın izniyle, tüm
sorunların üstesinden geleceğimize inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
12.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun,
HDP İzmir il örgütüne düzenlenen saldırıda hayatını
kaybeden Deniz Poyrazın ailesine başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Genel Kurul; İzmir il örgütümüze düzenlenen
silahlı saldırı sonucu Deniz Poyraz
yoldaşımızı kaybettik. Hep birlikte İzmirdeydik; Deniz
canı sonsuzluğa uğurladık, halkımız üzgün ve
öfkeliydi. Öfkesi, cani katilin partimize giren herkesin fişlendiği
bir dönemde elini kolunu sallayarak bu katliamı yapması,
yaptırılmasıydı. Katil yalnız değildi; onunla
aynı dili, aynı söylemi kullananlar kendilerini ele vermiş ve
suçüstü olmuşlardır.
Deniz canın yıldızlar
yoldaşı olsun. Ailesine ve halkımıza
başsağlığı dilerken, katili ve katliamı
meşru gösterenleri ve Niye bir kişi öldü? diye üzülenleri
kınıyor ve lanetliyorum. Bu kara günler geçecek ve halk düşmanları
mutlaka halka hesap verecekler.
BAŞKAN Sayın Kaplan
13.-
Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, Kılavuzlu Barajına ilişkin
açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İslahiye ve Nurdağı ilçelerimizin
yanından geçen Kılavuzlu Barajının 4üncü kısım
sulama projesi için ayrılan 80 milyon liralık ödeneğin iptal
edildiği basın ve kamuoyuna yansıdı.
Kuraklığın arttığı bu dönemde, çiftçilerimizin su
sıkıntısı oldukça fazlayken bu ödeneğin iptal olması
İslahiye ve Nurdağlı çiftçilerimizi mağdur etmiştir.
İslahiye ve Nurdağında 110 bin dönüm arazi Kılavuzlu
Barajı tamamlandığı takdirde sorunsuz bir şekilde
sulanacaktır. İvedilikle bu ödeneğin tekrar çıkması ve
Kılavuzlu Barajının tamamlanması, çiftçilerimizin sulama
sıkıntısının giderilmesi için buradan Tarım
Bakanı Sayın Pakdemirliye çağrıda bulunuyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Açanal
14.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, Urfaya şanlı unvanının
verilişinin 37nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Vatanın müdafaasında işgalcileri
vatan topraklarından püskürterek şanlı bir tarih yazan Urfa,
tarihte Edessadan Ursuya, El Ruhadan Rihaya kadar birçok güzel unvanı
yaşamış ve yaşatmıştır.
Urfa, Kurtuluş Savaşında
gösterdiği kahramanlıklarla Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından 22 Haziran 1984 yılında şanlı unvanı
almaya hak kazanmıştır. Bu süreçte bu unvanı almak için
yoğun çaba gösteren dönemin Urfa Vekili Sayın Osman Doğan Beye şükranlarımı
sunarken, Urfamıza şanlı unvanının verilişinin
37nci yıl dönümünde tüm Urfalı hemşehrilerimin şanlı
gününü kutluyorum.
Bu vesileyle, başta Atatürk olmak üzere,
Urfada kurtuluşa öncülük eden, torunu olmaktan gurur duyduğum, Urfa
Müftüsü Miftahizade Hasan Açanal ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, MHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil
15.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Salgın dönemindeki
desteklere ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) AK
PARTİ Hükûmeti, on dokuz yıldır gösterdiği
başarılı yönetimini bu pandemi döneminde de göstermiş,
göstermeye de devam ediyor. Bugüne kadar, kendi halkı için atılan
adımların toplam tutarı 300 milyar TLnin üzerine
çıkmıştır. 6 milyon 755 bin vatandaşımıza 39
milyar 822 milyon TL kaynak sunulmuştur. Esnafımıza toplamda 28
milyar 393 milyon TL destek verilmiştir. 205.227 firmamıza 160 milyar
218 milyon finansman tahsis edilmiştir. 5,5 milyon aileye bin TL nakdî
destek verilmiştir, verilmeye devam ediyor. Kısa çalışma
ödeneği, işsizlik ödeneği ve yine, nakdî ücret desteğiyle
4,5 milyonu aşkın vatandaşımıza 6 milyar TL kaynak
aktarılmıştır. 2 milyon üzeri mükellefin 66 milyarı
bulan muhtasar, KDV ve SGK prim ödemeleri altı ay ertelenmiştir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
16.-
Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, 20 Haziran Dünya Mülteciler Gününe
ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
20 Haziran Dünya Mülteciler Günüdür.
Sığınma hakkı temel bir insan hakkıdır. İmkânları
bizden fazla olan ülkeler mültecilere kota koyarken biz herkese kucak
açtık çünkü onlar birer insandır. Biz bu meseleye insani, vicdani,
ahlaki ve İslami bir vazife olarak bakıyor,
çalışmalarımızı o şekilde yürütüyoruz. Hiçbir
mağduru, mazlumu zalimin pençesine terk edemeyiz, etmemeliyiz. Bize
ayrımcı dil, nefret dili değil, sevgi dili
yakışır. Milletimiz ve devletimiz muhtaçlara el uzatmaktan
hiçbir zaman geri durmamıştır. Vicdanların kirlendiği
dünyada balıklar da bebekler de kıyıya vuruyor. Bu anlamda,
kendi ilkelerini çiğneyen Avrupa, insanlığın öldüğü
bir kıtadır. Biz, mültecilere insan olarak bakıyoruz;
medeniyetimiz hoşgörü medeniyetidir. Mülteciler sorunun kaynağı
değil, mağdurlarıdır; onlar yaşayabilmek için
mültecidirler.
BAŞKAN Evet, Sayın Dervişoğlu
17.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, HDP İzmir İl
Başkanlığına yapılan saldırıyı
kınadığına, coronavirüs kısıtlamalarıyla
ilgili alınan yeni kararlara, Cumhurbaşkanının 24.00ten
sonra müzik çalınması yasağıyla ilgili sözlerine, Grup
Başkan Vekili Lütfü Türkkanla ilgili iddiaların mesnetsiz
olduğuna, Profesör Doktor Uğur Şahin ile Profesör Doktor Özlem
Türecinin Nobele aday gösterilmesi için Meclis
Başkanlığına teklifte bulunduklarına, depremle ilgili
tedbirlerin alınması gerektiğine ve esnafın
sorunlarına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, geçtiğimiz hafta
içerisinde İzmirde vuku bulan HDP İl
Başkanlığına yapılan saldırıyı
şiddetle kınıyorum. Bu saldırıda hayatını
kaybeden genç bir kızımız var. Bu genç
kızımızın hayatının baharında hayattan
koparılmasını da şiddetle lanetliyorum. Ayrıca, bu
menfur saldırıda hem saldırıyı gerçekleştiren hem
de arkasındaki planlayıcıları da lanetliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, dün
akşam Kabine toplantısının ardından, coronavirüs
kısıtlamalarıyla ilgili alınan yeni kararları kamuoyuyla
paylaşmıştır. Sayın Erdoğanın
yaptığı açıklamada kullanmış olduğu Müzikle
ilgili sınırlamayı saat 24.00e çekiyoruz, kusura
bakmayın. İfadesini, hem kullandığı üslup hem de
takındığı tavır bakımından oldukça yakışıksız
bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. Kusura bakmayın. ifadesini kabul
etmiyoruz ve kusura bakıyoruz. Kişi hak ve hürriyetlerine
karşı bu keyfî tutumun kusuruna bakmamak mümkün değildir.
Kısıtlamalar artık coronavirüs kapsamından
çıkarılmış, keyfî kararlarla yasaklamalar başlamıştır.
3Yden birisi olan yasaklarla mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelen
Hükûmet, yirmi yıl sonra, bugün, insanların yaşam tarzına
müdahale amaçlı birtakım yasaklar getirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) - Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
getirdiği tek adamın keyfî kararlarıyla canının
istediği gibi yönetilen bir ülke hâline gelmemelidir. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanı millete karşı
sorumlu olmak yerine Ben yaptım, oldu. Kusura bakmayın.
dayatmasını rahatlıkla yapabilmektedir. Sayın
Cumhurbaşkanı vatandaşlarımızın
yaşadığı gerçeklerden uzak ve çektiği
sıkıntılardan bihaberdir. Keşke, çalınan müzikten
rahatsız olduğu kadar kaybolan 128 milyar dolardan ve daha da
önemlisi gençlerin çalınan umutlarından ve istikballerinden de
rahatsız olsaydı diye temennide bulunuyorum.
Sosyal medya trolleri üzerinden organize
edildiği aşikâr olan ve Grup Başkan Vekilimiz Sayın Lütfü
Türkkanı hedef alan mesnetsiz iddialar Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) -
siyasi husumetinin vücut bulmuş hâlidir. Kendi özel
mülkünde ve tapulu arazisinde bulunan, iki sundurmadan müteşekkil olan bir
ahırı siyasi saiklerle yıkma girişimi iktidarın içinde
bulunduğu aczi göstermektedir. Sarayın propagandadan sorumlu memuru
olan zatın bu konuya dair müstesna alakası da ülkenin geldiği
durum açısından bir tartışma konusudur. Siyasi husumetlerle
bu acziyete tevessül edenler şunu bilsinler ki: Sayın Lütfü Türkkan
ve İYİ Parti, bir bütün olarak, hiçbir zaman tehditlere boyun
eğmeyecektir.
İYİ Parti Grup
Başkanlığımızca, tüm dünyayı esir alan
coronavirüs salgınının aşısını bulan,
BioNTechin mimarları Profesör Doktor Uğur Şahin ve Profesör
Doktor Özlem Türecinin Nobele aday gösterilmesi için Meclis
Başkanlığına teklifte bulunduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bu 2 bilim
insanımızı insanlığa ve bilim dünyasına
yaptıkları katkılardan dolayı Nobele aday
göstereceğini umut ediyoruz. Bu aşı sayesinde insanlık
salgını kontrol etmekte çok büyük bir başarı elde
etmiştir, 2 değerli Türk bilim insanının
yaptıkları çalışmaların takdir edilmesi ise dünya
kamuoyunun malumudur. Bu vesileyle, minnettarlığımızın
nişanesi olan, yüce Meclisimizin Profesör Doktor Uğur Şahin ve
Profesör Doktor Özlem Türecinin Nobele aday gösterilmesi yönünde karar alarak
uluslararası topluma ilan etmesini talep ediyoruz.
Deprem yaşanmıştır Datçada ve
İstanbulda, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu konudaki
eksiklikler herkesin malumudur. Yarın deprem olacakmış gibi
hazırlanılmalı ve ivedilikle tedbirler
alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiyor efendim, müsamahanızı rica edeyim.
BAŞKAN Estağfurullah.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hükûmetten Kanal İstanbul Projesine verdiği
değer ve önemi deprem tedbirleri için de göstermesini bekliyoruz.
Geçtiğimiz hafta İYİ Parti olarak
İstanbulda esnaf ziyaretlerinde bulunduk, halkın
sorunlarını dinleyerek esnafımızın dertleriyle hemhâl
olduk. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşenerin ifade
ettiği gibi, il il, ilçe ilçe Türkiyeyi gezmeye ve
esnaflarımızın sorunlarını gündeme getirmeye devam
edeceğiz. İsteseniz de istemeseniz de memleketin gerçek gündemi olan
iflasın eşiğindeki esnafı, kaynamayan tencereleri, iş
bulamayan gençleri konuşmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Erkan Bey, buyurun.
18.-
Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Tip 1 diyabet hastalarının sorunlarına
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Hafta sonu, Uludağ Üniversitesinde yatmakta
olan Tip 1 diyabet hastası Sedef kardeşimizi ziyaret ettik.
Doğuştan itibaren yaşadıkları
sıkıntıların yanında, gerçekten stripleri, şeker
pompasını ve kan ölçüm cihazlarını almakta da çok
zorlanıyorlar. Biliyorsunuz, doğuştan gelen bir hastalık
olduğu için devamlı şekerini ölçmek ve insülin vermek
zorundalar, parmaklarını ve vücutlarını defalarca delmek
zorunda kalıyorlar. Devletten aylık masrafı 2 bin liraya
yakın olan bu şeker pompası, koldan otomatik yapılan
şeker ölçüm cihazlarının ödemesini talep ediyorlar.
Yılda yaklaşık 1.700 çocuk Tip 1
diyabet hastası olarak doğuyor ve her geçen gün bu sayı
artıyor. Onların da sesi olmak adına ve bu sorunların giderilmesi
için, devletimizin, Sosyal Güvenlik Kurumunun bu ödemeleri kapsama
almasını rica ediyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
19.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Amasya Tamiminin ilan edilmesinin 102nci yıl dönümüne,
aşılama çalışmalarına, coronavirüs
kısıtlamalarıyla ilgili alınan yeni kararlara ve HDP
İzmir İl Başkanlığına yapılan
saldırıyı lanetlediklerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, vatanımızın bütünlüğü ile
milletimizin istiklali hususunda ortaya çıkan çelikleşmiş
iradeyi belirten Amasya Tamiminin 102nci yıl dönümüdür.
5inci Kafkas Fırkası karargâhı olan
Saraydüzü Kışlasında 21 Haziran 1919da başlayan
görüşmeler 22 Haziran sabahına kadar sürmüştür. Milletin
istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
beyanında özleşen ve 6 maddeden ibaret olan Amasya Tamiminin 102nci
yıl dönümünde Millî Mücadelemizin kahramanları olan başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere,
hayatını kaybeden bütün şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve
minnetle anıyor, huzurlarında saygıyla eğiliyoruz.
Sayın Başkan, salgınla mücadele
kapsamında özellikle son iki haftadır ülkemizde uygulanan yoğun
aşı programıyla birlikte günlük vaka sayısı 5 binlere
kadar gerilemiştir. Sağlık Bakanlığının
açıkladığı verilere göre ülkemizde uygulanan aşı
doz sayısı 40 milyonu geçmiştir ve bundan sonraki süreçte,
aşı tedariki konusunda, yapılan anlaşmalar
doğrultusunda herhangi bir tedarik sıkıntısının
yaşanmayacağı anlaşılmaktadır. Yarın
itibarıyla aşı yaş sınırlaması 25e inecek
ve gençlerimizin daha rahat bir şekilde aşı olma imkânı söz
konusu olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir defa daha
ifade edilmelidir ki Türkiye, dünyada henüz yerli aşısını
uygulamayan ülkeler sıralamasında en ön sırada ve bütün
aşı uygulamalarında da dünyada ilk 10 ülke içerisinde
bulunmaktadır. Bu, kanaatimizce son derece önemli ve
başarılı bir durumdur.
Bu noktada, bugüne kadar Covid-19la mücadele
kapsamında fedakârca mücadele eden bütün sağlık
çalışanlarımıza, güvenlik güçlerimize ve farklı sektörlerde
netameli süreçler geçiren bütün insanlarımıza bir defa daha
teşekkür etmek istiyorum.
Dün Kabine toplantısı sonrasında
Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan açıklamada 1
Temmuzdan itibaren sokağa çıkma ve seyahat
kısıtlamasının da tamamen ortadan kalkacağı ifade
edilmiştir. Bu da son derece memnuniyet verici bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yine tedbirlere
riayet etmek suretiyle inşallah hayatımız olanca
hızıyla normale dönecektir diyorum. Sonbahar aylarında bir daha
herhangi bir şekilde bir dalgalanmaya muhatap olmadan inşallah bu
salgın sona erer diye ümit ediyorum.
Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde
İzmirde, İzmir HDP il binasına yapılan saldırıda
bir kişi hayatını kaybetmiştir. Bu saldırıyı
bizler de Sayın Genel Başkanımızın yapmış
olduğu açıklamalarla -17 Haziran tarihinde yapmış
olduğu açıklamayla ve bugün grup toplantısında
yapmış olduğu açıklamayla- lanetlediğimizi ifade
etmiş bulunuyoruz. Ülkemizin sinir uçlarıyla oynamak isteyen, kirli
senaryoları yürürlüğe koymak isteyen mahfillerin gerçekleştirmek
istedikleri kaos çalışmalarının bir parçası olarak
değerlendirdiğimiz bu saldırılar son derece vahimdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu
saldırıların emrini verenler, kapalı devre faaliyet içinde
olanlar, alacakaranlık ortamdan nemalananlar, el ovuşturanlar,
eylemin rotasını çizenler, kamçılanan toplumsal gerginliği
kırılma noktasına kadar bükmeyi amaçlayanlar tespit, teşhir
ve tecziye edilmelidir diyoruz.
Türkiye'nin karışmasını
umanların ve bir iç kargaşa içerisine düşmesini umanların
avucunu yalayacağını buradan tekrar ifade ediyor, bu
saldırıyı lanetlediğimizi tekrar belirtiyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
20.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, HDP İzmir İl Başkanlığına
yapılan saldırıda hayatını kaybeden Deniz Poyraza
Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine;
katilin eğitilmiş, hazırlanmış ve planlı
olduğuna; yargının gereken soruşturmayı
yapmadığına, siyasi sorumluluğun iktidarda olduğuna ve
asla boyun eğmeden, diz çökmeden demokratik siyaset içinde kalarak demokrasi
sözünü gerçekleştireceklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; Deniz
Poyraz canımız ciğerimiz bir arkadaşımız, genç
bir kadın arkadaşımız, yıllardır bizlerle
birlikte çalışan bir arkadaşımız; maalesef çok alçakça
bir saldırı sonucunda kendisini kaybettik. Kendisine Allahtan
rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyoruz ve
halkımıza da başsağlığı diliyoruz.
Acımız gerçekten büyük, öfkemiz de çok
büyük çünkü eğitilmiş bir katille karşı karşıya
kaldık; eğitilmiş bir katil ve planlı bir katliam;
hazırlığı yapılmış, planlı bir katliam
ve arkasında belli güçler var. Eğitilmiş bir katil olduğunu
nereden biliyoruz? Fotoğraflar koymuş kendi sitesine, sosyal medya
hesabına. Sadece bu değil. Ne zaman Türkiye'de bu tür bir cinayet ya
da katliam yapılsa ve yapan yakalansa ilk söylediği laf nedir?
Bağlantım yok, kendim yaptım. ilk söylediği laf budur.
Onu söyleyen katilin arkasında çok ciddi bir örgüt olduğunun
açıkça itirafıdır, bu bir.
İki, ne hikmetse bu tür katliamları yapan
alçaklar her zaman Psikolojim bozuktu, ilaç alıyordum. derler, bu da
aynı şeyi söylüyor. Eğitilmiş ve hazırlanmış
bir katil olduğu çok açık ve net ortada. Bu söyledikleri ilk olarak
bize bunu açıkça gösterdi. Ön keşif yapmış, geliş
gidişler yapmış, sokakta dolaşmış, il
binamıza girmiş. Taksi şoförünün ifadeleri var; defalarca
gelmiş, hazırlık yapmış. Bu da değil, yeterince,
bu söylediğim yetmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Suriye'de eğitilmiş. Suriye'de
çekilmiş fotoğrafları var. Suriye'de hangi katliamlara
karıştığını bilmiyoruz. Bakın, defalarca
bunu konuştuk bu Mecliste de dışarıda da; Suriye'de
eğitilmiş, katliamlara karışan yüzlerce, binlerce, kimisi
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, kimisi Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmayan, IŞİD, El Nusra, Ahrar-el Şam,
HTŞ gibi terör örgütleriyle birlikte çalışmış
insanları Türkiye sınırlarının içinden
aldınız, bunu Türkiye'nin çeşitli illerine yerleştirdiniz,
Türkiye ve toplum açısından büyük bir tehlikedir. dedik,
anlatamadık. İşte, bir tanesi ortaya çıktı;
eğitilmiş, hazırlık yapmış bir katil. Kaç
kişi var bu durumda olan? Soruyoruz iktidara: Daha kaç kişi var bu
durumda olan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bakın, bunun ardında nasıl bir siyasi irade var? Nasıl bir
güç var? Bunu sormamız gerekiyor. Şimdi, yargı, aldı, çok
hızlı bir şekilde, tutuklama talebiyle nöbetçi hâkimliğe
sevk etti. Nasıl oluyor ya? Boğaziçinde bir üniversite öğrencisi
bir şeyi protesto eder, dört gün göz altında tutulur, hiçbir şey
yapmamıştır, yetmez, uzatma istenir. 104 emekli amiral
içeriğini tartışmıyorum- bir bildiriye imza atarlar, sekiz
gün gözaltında tutulurlar ama bu planlı, hazırlık yapmış
katil bir gün bile, yirmi dört saat bile tutulmadan tutuklandı. Neden?
Çünkü yargı gereken soruşturmayı yapmadı. Hani
bağımsız ve tarafsız yargıydı? Değil,
bağımlı ve taraflı. Nasıl oluyor bu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Bir buçuk yıldır İzmir HDP il
binasının önünde çadır kurulu ve İzmir Emniyet Güvenlik
Şube burada nöbet tutuyor. Bizim binamıza gelip de il binamızda
çay içmek isteyene sokakta GBT kontrolü yapıyorlar, sokağa giren
çıkan her şey kontrol altında, karakol kurulmuş vaziyette;
adam geliyor elinde çantayla içinde ne olduğu belli değil, o çanta
da kayboldu- giriyor, elinde eldivenler, simsiyah giyinmiş ve katlediyor
arkadaşımızı, polisin hiç kılı kıpırdamıyor.
Nasıl olmuş bu? Kılının
kıpırdamasını bırakın adam silahları çekip
öldürdükten sonra aşağı iniyor, merdivenlerde polis
gözaltına alırken diyor ki: İsmin neydi ağabeyciğim?
Polise bakın siz, katile İsmin neydi ağabeyciğim? diyor!
Bu, Hrant Dinki katleden Ogün Samastla birlikte akşam fotoğraf
çektiren polislerden sonra, İsmin neydi ağabeyciğim? polisi
tarihe geçmiştir, kara bir lekedir, bunu da bir kez daha söyleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Etraflı soruşturma yürütmeden tutuklama.
Katilin cinayetten sonra yaptığı paylaşımlar
gözaltına alınmasından sonra siliniyor. Kim siliyor, sosyal
medya hesabını kim kapatıyor? Silahlı pozları var.
Bilişim polisi bugüne kadar neden herhangi bir işlem yapmıyor?
Ya, bir sosyal medya paylaşımında bulunanı apar topar
götürüyor bu iktidarın polis. O pozlar hakkında niye hiçbir
işlem yapılmıyor?
Yani neyi söylemeye çalışıyorum sonuç
olarak: Hazırlanmış, eğitilmiş, planlı bir
iş ve bunun yarattığı sonuçlar çok acı. Bakın,
siyasi sorumluluk iktidardadır, her anlamıyla iktidardadır.
Neden? Nefret dilini, ayrıştırıcı dili,
ötekileştirici dili, HDPye yönelik
düşmanlaştırıcı dili kuran bu iktidar bu ortamı
sağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Neden
İzmirde yaşanıyor bu katliam? Ortak gelecek hayaline ve umuduna
bir saldırı, bu toprakları karanlığa boğmak, geleceği
karartmak, umudu yok etmek için bir saldırı İzmirde
yapılıyor, oradan başlıyor bu iş.
Şimdi, planlayanlara, azmettirenlere,
uygulayanlara, ardında duran siyasi iradeye, kim varsa bunun ardında
duran; bakın, onların hepsine söylüyoruz: Bugüne kadar asla boyun
eğmedik, asla diz çökmedik, bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz,
diz çökmeyeceğiz, teslimiyeti asla kabul etmeyeceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar) Adımız Deniz, bu
mücadeleyi sürdüreceğiz; Deniz Poyraza, canımıza,
ciğerimize sözümüz var, barış ve demokrasi sözümüz var.
Demokratik siyaset içinde kalarak, taviz vermeden, ona verdiğimiz
barış ve demokrasi sözünü gerçekleştireceğiz. Asla onu
unutmayacağız. Mekânı cennet olsun diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Adına Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Amasya Genelgesinin ilan edilmesinin 102nci yıl dönümüne; Karaman,
Kırıkkale, Aksaray ve Bayburtun il olmalarının 32nci
yıl dönümüne; HDP İzmir İl Başkanlığına
yapılan saldırıda hayatını kaybeden Deniz Poyraza
Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine,
HDP Grubunun acısını paylaştıklarına; Cumhur
İttifakının bileşenlerinin saldırıyı
kınarken kurdukları cümleleri kaygı verici bulduklarına,
aşılama çalışmalarına, SGKnin işitsel beyin
sapı implantı ödemelerine, 15 Temmuz yargılamalarına
müdahillik taleplerinin bozulmasıyla ilgili Yargıtay kararına ve
Meclis Başkanı Mustafa Şentopun aylık 10 bin dolar alan
siyasetçinin isminin açıklanmasına katkı sağlaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 22
Haziran 1919da cumhuriyetimizin temellerini oluşturan Amasya Genelgesi
ilan olundu. Milletin bağımsızlığını, yine
milletin azim ve kararı kurtaracaktır. sözüyle kurtuluş
mücadelemizin parolasını belirleyen, Sivas ve Erzurum Kongrelerinin
habercisi olan Amasya Genelgesi 23 Nisan 1920de bu Meclisin
açılışına da öncelik etmesi nedeniyle son derece
kıymetlidir. Bu vesileyle 102nci yıl dönümünde Saraydüzü
Kışlasında Amasya Genelgesinin görüşmelerine katılan
ve tamimi imzalayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
kurtuluş mücadelemizin tüm öncü kadrolarını bir kez daha
saygıyla ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, otuz iki yıl önce
Karaman, Kırıkkale, Aksaray ve Bayburt il oldular ve yıl
dönümlerini yaşıyoruz hep beraber. Bizim Karaman ve
Kırıkkalede uzun süredir milletvekilimiz yoktu. Karamandan
İsmail Atakan Ünver ve Kırıkkaleden Ahmet Önal grubumuzu temsil
ediyor. Onların ve diğer siyasi partilerin milletvekillerinin
şahsında bu 4 ilin il oluş yıl dönümlerini kutluyoruz. 2
ilde, Karamanda ve Kırıkkalede, Cumhuriyet Halk Partisi adına
giden herkese Oh be, artık CHP milletvekilleri var, Karamanın,
Kırıkkalenin sorunları Meclis kürsüsünden dile getiriliyor; iyi
ki Cumhuriyet Halk Partisi bunlara sahip çıkıyor. diyorlar. Biz de
Karamanlılara ve Kırıkkalelilere bize böyle 2 kıymetli
milletvekilini gönderdikleri için teşekkür ediyoruz, minnet duyuyoruz;
Aksaraya ve Bayburta da muhalefetin değil ama iktidarın Cumhuriyet
Halk Partili milletvekilleri için, bir sonraki dönem için söz veriyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
geçtiğimiz hafta, Genel Kurulun çalışmama kararı
aldığı bir günde İzmirde korkunç bir cinayet
yaşandı. Tabii, partimizin sözcüleri olarak bizler, Genel
Başkanımız en üst düzeyde üzüntülerimizi dile getirdik, cenaze
törenine katıldık. Bir kez daha Deniz Poyraza Allahtan rahmet diliyoruz;
ailesine başsağlığı diliyoruz; Halkların
Demokratik Partisi Grubunun acısını, yüreklerindeki
acıyı paylaşıyoruz. Bu noktalara gelmede egemen olan,
siyaseten tükenmemek için, siyaseten bir avantaj elde etmek için, siyaseten
yaşanan bazı kayıpları telafi etmek için siyasi rakiplerin,
belli siyasi partilerin hedef gösterildiği,
şeytanlaştırıldığı, âdeta bu tip suç
işleme potansiyeli olan kişilere karşı kontrolsüzce hedef
gösterildiği ya da biraz önce ifade edilen şüphelerin de üzerinde
konuşulmasının son derece önemli olduğu bir süreçteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak Cumhur
İttifakının iki bileşeninin hafta sonu ve bugün en üst
düzeyde hem bu saldırıları kınamalarını
kıymetli bulurken ardından kurdukları cümleleri son derece
kaygı verici buluyoruz. Bunun Denizlerin ölmemesine katkısı
olmaz. Kınamak, amasız ve fakatsız kınamak ve orada durmak
varken, Sorumlular araştırılacak, tekrarına izin
vermeyeceğiz. demek varken ve bütün siyaset kurumunun dili
açısından bu işlerden ders almak varken hedef göstermeleri
tırmandırmanın doğru bir yaklaşım olmadığını
düşünüyoruz.
Biraz önce Milliyetçi Hareket Partisinden gündem
dışı söz kullanan meslektaşım Nevin
Taşlıçayın aşı konusunda söylediği sözlere,
aşı karşıtlığı propagandası konusunda
kullandığı ifadelerin her birine ayrı ayrı
katıldığımı ifade etmem gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aşı meselesinde
gecikmeli olarak ama nihayet oldukça iyi bir noktaya doğru ilerliyoruz.
Bunda BioNTechin bulucuları, BioNTechin geliştirilmesinde çok önemli
payları olan Uğur Şahin ve Özlem Türecinin Türkiye
Cumhuriyetinin vatandaşları, soydaşlarımız
olmasının çok önemli bir katkısı var. İYİ
Partinin Nobel konusundaki önerisini kıymetli bulduğumuzu,
desteklediğimizi ifade etmek isterim. Ama bir de şöyle
düşünelim: Ya bu 2 Türk BioNTechde olmasaydı? Çinin insafına
kalmıştık ve Çin neler yapıyordu hepimiz görüyorduk. Bu
açıdan yerli aşı önemlidir. Siyaset bir yana, ben Mustafa
Varankla en sert polemikleri yaşayanlardan birisi olarak kendisini
aradım, yerli aşıda gerekirse Faz 3
çalışmalarında denek olabileceğimi bizzat söyledim bir
eczacı olarak. Sözümüze değer veren herkesin yerli aşıya
katkı sağlaması önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, yerli aşıda
maalesef daha önceden aşılananlar şu anki antikor düzeyleriyle
3üncü Faz çalışmalarına katkı sağlayamıyorlar
ama aşılanmamış olanların özellikle plasebosunun
artık Sinovac ya da BioNTech olarak yapılacağını
duyduğumuz yani Orada katılırsam üçte 1 ihtimal
aşılanmamış olurum. kaygısı da ortadan
kalkmışken yerli aşı meselesine siyaset üstü, partiler üstü
bir katkı vermek lazım. Yerli aşınız yoksa bu dünyada
savunma sisteminiz yok demektir ve son derece güvencesizsinizdir. Bunu ifade
etmek son derece önemli.
Sayın Başkan, işitsel beyin
sapı implantı diye bir şey var. Eğer bunu takarsanız,
hele hele çocuk 6 yaşına gelene kadar takarsanız hem
işitiyor hem konuşmayı öğreniyor; yoksa konuşmaktan da
mahrum kalıyor. Bunun fiyatı 120 bin lira, SGK 40 bin
lirasını ödüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eskiden tamamına
yakınını ödüyordu ama sonra kurlardaki bu acayip artış
SGKnin fiyatını ta eski kurda bıraktı ve çok ciddi farklar
çıkıyor. Dernekleri geldi, anlattılar, biz dinledik. Lütfen, bu
konuda Sosyal Güvenlik Kurumu -bize ihtiyaç yok burada- bu küçük
çocukların ömür boyunca kullanacakları bu implant kulaklıklarla
ilgili fiyatları bir an önce güncellesin. Ayrıca, Tip 1 diyabet
hastalarıyla ilgili biraz önce ifade edilen, hayatlarını
kolaylaştıracak tıbbi cihazların ödenmesinin de bir an önce
sağlanması gerekiyor.
Sayın Başkan, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığından bir tebliğname aldık. 15
Temmuz darbe gecesi burada olan milletvekilleri, biz hepimiz yani
birçoğumuz -ben şahsen ve partim adına yargılamalara gittim
katıldım, müdahillik dilekçemi verdim- mahkeme tarafından
müdahil kabul edildik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Kahramanın, İsmet
Yılmazın, Özgür Özelin, Ramazan Canın, Ali Özkayanın,
Mustafa Elitaşın, Naci Bostancının müdahillik
taleplerinin kabul edilmesini bozma gerekçesi yapıyor, Bozun bu
kararı. diyor Yargıtaya. Yargıtay Başsavcısı
diyor ki: Bunlar suçtan doğrudan zarar görmedi. Bizim müdahillik
talebimiz
Bir kere, yürütmesiyle, yasamasıyla, yargısıyla o
gece Türkiye Cumhuriyeti devletine saldırıldı; biz de
ışıkları sönük Meclisin
ışığını açtık, belki o an hedef
değildi, hedef oldu ama başarılı olsalardı zaten
Meclisi lağvedeceklerdi. Milletvekillerinin müdahillik talepleri, hem
bizzat burada başlarına bomba yağmıştır hem de
milletin verdiği göreve sahip çıkma noktasındadır. Buna bu
Meclisin ses yükseltmesi lazım. AK PARTİli milletvekillerinin de
bizimle birlikte buna itiraz etmeleri gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meclis suçtan zarar
görmediyse, milletvekilleri suçtan zarar görmediyse kim görmüştür? Elbette
şehitlerimiz, elbette gazilerimiz; onların müdahillik talepleri zaten
kabul edilmiştir ama Yargıtay Başsavcılığı
Milletvekilleri zarar görmedi. diyor. Bu karara, bu yaklaşıma çok
dikkatli bakılması gerekiyor.
Son sözlerim Sayın Başkan, son
başlığım da şu: Biz Meclis Başkanına
başvurduk Ya bu Süleyman Soylunun söylediği 10 bin dolar maaş
alan, önce milletvekili iması yapılan siyasetçi kim? Yirmi sekiz
gün geçmiş, on beş gün içinde soru önergemizi Soylu
yanıtlamadı, Meclis Başkanı yanıtlamadı; Soylu
geçen hafta Meclis Başkanını ziyaret etti, yazılı
bildirmiş ama Meclis Başkanı bize bu bildirimi söylemiyor, bize
bunu yollamıyor. Yeniden yazılı başvuracağız ama
Meclis Başkanı Sayın Şentopa hatırlatmak lazım;
şimdi artık herkes şunu biliyor: Bu Meclisin üyesi değil,
aktif üyesi değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
anlayışınız için.
Bu cümlede şu var: Milletvekili değil.
Hiç olmadı falan demiyor. Bu dönem milletvekili değil. demek,
geçmiş dönemlerde vardı demek. Meclis Başkanları, bu
dönemki 600le başlayan ve işte şimdi 582 sayısındaki
milletvekilinin ve çalışanlarının Başkanı
değildir. Geçmişte bu görevi yapmış olanların, vefat
etmişlerdir bazı milletvekillerimiz, ailelerine karşı
sorumlulukları vardır; yaşıyorlardır, daha önce görev
yapmış milletvekillerine karşı Meclis Başkanı
sorumludur. Efendim, bu dönem değilmiş. deyip kenarından
dolaşamaz Sayın Şentop; bu ismi açıklayacak, bu ismin
açıklanmasına katkı sağlayacak. Adalet ve Kalkınma
Partisi de aktif görevde olduğu iddia edilen o eski milletvekili
hakkında nasıl bir tasarrufta bulunduğunu Türkiye kamuoyuyla
paylaşmak zorundadır. Bunun peşini bırakmayız;
Süleyman Soylunun da bırakmayız, Mustafa Şentopun da. Ne
şiş yansın ne kebap; Süleymana dirseği gösterdim, öbür tarafta
Cumhurbaşkanını karşıma almadım.
yaklaşımını da doğru bulmuyoruz ve
kınıyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
22.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Biz, HDP il binasına yapılan bu
saldırıyla alakalı olarak ifadelerimizi amasız,
fakatsız dile getirdik. Grup toplantımızda Genel
Başkanımız tarafından yapılan değerlendirmeler de
son derece net; herhangi bir şekilde yoruma açık olmayacak,
duraksamaya yer vermeyecek şekilde, açık bir şekilde bu
saldırıyı reddeden ve sorumluların dibine kadar
-arkasında hangi mahfiller, hangi odaklar varsa sonuna kadar-
soruşturulmasını arzu eden bir konuşmadır. Bu,
Milliyetçi Hareket Partisi
Şimdi, bir algı oluşturulmaya
çalışılıyor. Bu cinayetlerden sonra bir fotoğraf
ortaya çıkıyor, vesaire, birtakım şeyler dile getiriliyor;
birden sosyal medyada, diğer bazı basın-yayın
organlarında hakkımızda çok mesnetsiz, iftiraya varan ve âdeta
bizi linç etmeye yönelik faaliyetlerin başladığını
görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz de çok
haklı olarak dile getiriyoruz, diyoruz ki: Bununla en ufak bir
bağlantı tespit ediliyorsa veya bunu ifade edenlerin elinde bir delil
varsa gitsinler ilgili mercilerle, savcılıklarla bu delillerini
lütfen paylaşsınlar ve bu iş kime varırsa varsın
sonuna kadar incelensin, irdelensin. Biz buralardan dolayı, bu ifadelerden
dolayı rahatsızlığımızı dile getiriyoruz.
Her nedense, bu saldırılardan sonra toplumsal bir kargaşayı
temin etmek noktasında, bugünün değil, on yılların, yirmi
yılların, kırk-elli yılların tezgâhı olan bir
tezgâhı yürürlüğe sokmaya çalışan bir anlayış bir
şekilde çıkıyor, fotoğraflar verdirmek, birtakım
mesajlar üretmek suretiyle başka türlü teşebbüslere girişiyor.
Şimdi, bu bir oyundur, bu bir tezgâhtır; bu tezgâha Türkiye ve Türk
milleti düşmemelidir diyoruz. Bizler düşüncelerimizi hukuk yoluyla,
siyasi, meşru zeminde dile getirmek durumundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bizim bu zamana
kadarki değerlendirmelerimiz nasılsa bugünkü grup
toplantılarımızda yapmış olduğumuz
değerlendirmeler de bu şekildedir. Biz bir şeyin hukuk yoluyla,
siyaset yoluyla, demokratik yollardan hâlli noktasında
değerlendirmelerimizi paylaşırız. Suçla, suçluyla, bu
şekilde birtakım şeylerle ilişkilendirmeye
çalışmak yapılacak en büyük kötülüktür Türkiyeye. Bizim böyle
bir derdimiz bulunmamaktadır ama diğer meselelerle alakalı
görüşlerimizi de tutarlılıkla burada dile getirmek
durumundayız, bugün olan da budur. Bizim kimseyi hedef gösterme gibi bir
niyetimiz söz konusu değildir, böyle bir anlayışa sahip
değiliz. Aksine, bu saldırıyı, yapılan bu işi çok
karanlık bir eylem olarak değerlendiriyoruz. Dünden bugüne -can
kayıpları da dâhil olmak üzere- bunlardan en fazla zarar gören
hareketlerden biri olarak, siyasi hareketlerden biri olarak Milliyetçi Hareket
Partisi meselenin ne olduğunun farkındadır ve bu meseleye
ilişkin olarak -yarın çok net bir şekilde görülecektir ki- çok
doğru bir teşhis de koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu noktada
gerekenlerin süratle yapılmasını biz de bekliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel...
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Bülbülün dediği bu kısımla ilgili bir imamız
yok bizim; yapmadık, hiçbir Cumhuriyet Halk Partili de yapmadı ama
şu meseleyle ilgili bir sıkıntı var: Sayın Bahçeli
bugün Öldürülen Deniz Poyrazın kim olduğunu ben size söyleyeyim:
PKKnın kırsal katılım sorumlusu, şehirden dağa
çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk
eden halkanın içinde yer alan milis bir iş birlikçi, hain eylemlere
yardım ve yataklık yapan bir teröristtir. dedi öldürülen Deniz
Poyraz için. Peki, ne iş yapıyor Süleyman Soylu? HDPde böyle birisi
varsa kapıdaki polis ne iş yapıyor? Dakika dakika... Yani orada
polis olması başka bir tartışma, her gelenin aranması
başka bir tartışma da, anlaşılıyor ki binaya
giren herkes araştırılırken Deniz Poyraz bu kadar
ağır bir suçluysa... Olması mümkün mü? Ne iş yapıyor
devletin polisi? Her girene GBT...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Benim sorunum mu
o?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E, şimdi siz diyorsunuz
ki: Böyle bir şey var. Bir de ölenin arkasından söylüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu söylediğiniz zaman
bu sefer öyle bir anlam çıkıyor ki ortaya Yapılan
saldırı kötüdür eyvallah ama öldürülen budur, budur, budur...
Böyleyse zaten hapiste olması gerekiyordu, böyleyse gözaltında
olması gerekiyordu, savcının karşısında
olması gerekiyordu. Bunları yapmayanları
eleştiriyorsanız o başka bir düzlem de ama ölmüş genç bir
kadının arkasından dönüp de hakkında -GBTye
bakılıp da binaya girildiğine göre- böyle bir şey yokken
bunu söylemenin kime ne faydası var, ülkeye ne faydası var? Benim
itirazım bunadır, takdir de sizindir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan...
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Biz de
Kapatılsın. diyoruz zaten.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir saniye, hayır...
MUHARREM VARLI (Adana) Senin söylediğinin
kime ne faydası var?
BAŞKAN Bir dakika... Grup Başkan
Vekilimiz söz istiyor.
Buyurun Sayın Bülbül.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bu başka bir
tartışma ya! Arkadan laf söylüyor Parti kapatılsın."
diye...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Öyle söylemeyin
dedim önce. Onun için söylüyorum size bunu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
24.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, buradaki mesele şudur: Beyanlara
bakıldığı zaman, cenazenin sonrasında yapılan
açıklamalara bakıldığı zaman, vefat eden kişinin,
öldürülen kişinin babasının yapmış olduğu
açıklamalara bakıldığı zaman ortada başka bir
tablo olduğunu da görmekteyiz.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu
değerlendirmemizi, lanetlememizi, bu saldırının çirkin,
lanet bir tezgâh olduğunu ifade etmemizin yanı sıra bu
gerçekliği de görmezden gelemeyeceğimizi ifade ettik. Burada
alınacak, kırılacak, hedef gösterme diye bir şey yok. Siz
onun masumiyeti konusunda bir garanti veremeyeceğiniz gibi... Onun
diğer meseleleri varsa Devlet, yargı yapardı, yapmazdı.
ayrı ama biz bir değerlendirme yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Babasının yapmış olduğu dağdaki
eşkıyayı, teröristi öven, onlara Aslanlarım." diyen
açıklamaya karşı da tavrımızı, duruşumuzu net
bir şekilde ortaya koyduk. Şimdi kalkıp da bu cinayet üzerinden,
HDP açısından veyahut da PKK açısından bizim
düşüncelerimizden veyahut düne kadar yapmış olduğumuz
değerlendirmelerden vazgeçmemiz söz konusu olamaz ki, bu başka bir
şey. Yaşanan hadiseyi kınamak, kabul etmemek başka bir
şey ama bu meseleleri de dile getirmek başka bir şey. Orada bir
hedef gösterme falan yok. MHP siyasetini, anlayışını
sürdürüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bir cümleyle toparlayayım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya, iyi de
sataşma yok ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benimkinde de yoktu.
BAŞKAN Milletvekillerimizden Gündeme geçin.
diye mesajlar geliyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sataşmayla
ilgili bir şey mi var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buna niye itiraz ediyorsunuz?
BAŞKAN Levent Beye cevap mı
vereceksiniz Özgür Bey?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya, neye cevap
vereceksin?
BAŞKAN Ne söyledi yani bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben ne söyledim de cevap verdi
Sayın Başkan? Kusura bakmayın da artık Levent Bey de
riyaset makamına bu kadar müdahil olmasın yani.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ne söyledim?
diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sonuçta böyle bir şey
yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Sataşmadım. diyorum, ne riyaset makamı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz Haydar
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bence Başkana
karşı saygısızlık yapıyorsunuz, bana değil.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz
saygısızlık yapıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Başkana
saygısızlık bu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bana
saygısızlık yapıyorsunuz. Onu sen bilemezsin.
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şunu söyleyeyim: Kendisi hukukçudur, ceza hukukunda da öyledir; birisi ölünce
hakkındaki davalar mavalar görülmez artık, düşer. Dinimizde de
öyledir; bir kusur, bir günah varsa onların hesabı artık öbür
tarafta verilir, sorulur, ölünün arkasından konuşmak doğru bir
şey değildir. Bu kutuplaştırıcı söylemlerin
kimseye bir faydası yoktur. O eşittir bu, bu eşittir bu, bu
eşittir bu; İYİ Parti terörist, CHP terörist, HDP terörist,
hepimiz PKKlıyız
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya,
babasının açıklamalarına dedim, ona dair bir şey
söylesene.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunların hiçbirisinin bu
ülkeye faydası yok.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Babasının açıklamalarına dair bir kelam edin bakalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ölenin varsa bir kusuru, varsa
bir günahı artık o, öbür tarafın işidir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Babasına
gel, babasına!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Arkadan konuşmak
töremizde, ananemizde de yoktur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Babasına
gel, babasına!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Babasına
dair bir değerlendirme yap.
BAŞKAN Bir dakika sayın
milletvekilleri...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Söz iste, babasına
dair bir değerlendirme yap.
BAŞKAN Sayın Oluç
26.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bir tek şeye değinmek istiyorum:
Şimdi, çok acı bir olay yaşadık. Bunun önünün,
arkasının, sağının, solunun
araştırılması için biraz sonra araştırma
önergemiz de var. Eğer bütün partiler bu konuda hemfikirse işin hangi
ortamda, nasıl geliştiğine dair araştırma önergesini
onaylarlar, birlikte bir komisyon oluştururuz. Bu işin bir yanı.
İkincisi: Bakın, ben biraz evvel
konuşurken dedim ki Nefret dili, ayrıştırıcı,
ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı üslubu bu iktidar
yaygınlaştırdığı için bu politik iklimde böyle
şeyler gelişebiliyor.
Şimdi, bakın, şöyle bir şey
konuşuluyor o günden bugüne: Ya, niye bu kadar az HDPli öldü? Bunu
araştırmaya çalışıyor bazıları. Bu çok tuhaf
değil mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Yani Binada bir tek HDPli olması çok
manidar. lafları ya da Suruç katliamında olduğu gibi HDPliler
araziye uymuştu. lafı. Ya, bunlar ne demek oluyor? Ya da Ne
hikmetse çay servisi yapan asıl şahsın yerine yardım
amacıyla kızı gelmişti. lafı. Yani gerçekten bu
laflar aslında bu ortamı teşvik eden laflar oluyor, buna
işaret etmeye çalışıyorum. Ve bu laflardan, bu ifadelerden
vazgeçilmediği müddetçe bu ortam, bu karanlığı yaratan
ortam gelişecektir ve hiçbirimizin yararına
olmadığını hep birlikte göreceğiz. Bunu bir kez daha
özellikle vurguluyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, son bir cümle
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
27.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, biz bu meselenin karanlık bir iş olduğunu ifade
ettik. Eğer ortada bir karanlık varsa onun
aydınlatılmasıyla ilgili olarak şüphe duyulan her işin
üzerine gidilmesi gerekmektedir. Bu noktada, şüphe duyduğumuz
hususları da dile getirmek en tabii hakkımız, bunları dile
getiriyoruz. Merak ettiğimiz hususlar bunlarsa bunun da
araştırılması lazım. Hayatta yok mu? 11 Eylül
saldırılarıyla alakalı olarak İş merkezlerinde,
Dünya Ticaret Merkezinde şunlar niye vardı, bunlar niye yoktu?
tartışmalarının hâlâ bugün, günümüzde
yapıldığı bir ahvalde kalkıp da bu tür şüphelerin
konuşulması ayıp mıdır, günah mıdır?
Savcılık bütün meselenin üzerine gidecek ve bu ihtimaller de dâhil
olmak üzere araştırmalıdır diye düşünüyoruz. Mesele
gayet net, töhmet altında bırakmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Özkan
28.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, HDP İzmir İl Başkanlığı ile AK
PARTİ Diyarbakır Hani İlçe Başkanlığına
yapılan saldırıları kınadıklarına,
saldırıların arkasındaki güç odaklarının sonuna
kadar araştırılacağına ve ihanet kokan
saldırılara müsaade edilmeyeceğine, Amasya Tamiminin ilan
edilmesinin 102nci yıl dönümüne ve aşılama
çalışmalarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, malum, demokrasi
tarihimiz çileli, acılı hikâyelerle dolu ve bugünlere kadar malum
karanlık, derin ve paralel yapıların, çetelerin,
mafyaların, terör örgütlerinin kumpaslarıyla millî iradeye,
milletimizin geleceğine yön vermeye çalışıldı.
Şöyle otuz kırk yıllık tarihimize baktığımız
zaman, Sivas Madımak cinayetinden Başbağlara, Bingöl
katliamından Uğur Mumcu cinayetine, Eşref Bitlisten Necip
Hablemitoğlu cinayetlerine kadar malum bütün saldırılar
aslında anayasal düzenimizi, millî birliğimizi, beraberliğimizi
ve kardeşliğimizi, barışımızı, toplumsal
düzenimizi hedef almıştır. İşte yaşanan tüm bu
acılardan çıkardığımız ders bugün HDP İzmir
binasına gerçekleştirilen o hain saldırının, yine AK
PARTİ Diyarbakır Hani ilçesinde ilçe teşkilatına
gerçekleştirilen hain saldırının arkasında neler var
bunları bize açık ve net bir şekilde göstermektedir. Eğer
siyasi tarihimizden çıkardığımız bir ders varsa o da
bu hain, nefret kokan, milletimizin kardeşliğini tehdit eden, ulusal
barışımızı, anayasal düzenimizi alaşağı
etmeye çalışan bütün hain saldırılara, milletçe, bütün
siyasi parti grupları olarak lanet okumamız gereğini ortaya
çıkartıyor. Bugün, hem İzmir HDP binasına
gerçekleştirilen saldırıyı hem Diyarbakır Han
ilçesinde AK PARTİ teşkilatına gerçekleştirilen hain
saldırıyı lanetle, nefretle kınıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bunların
arkasındaki bütün güç odaklarının, ihanet merkezlerinin,
bağımsız ve tarafsız yargımızın, milletçe
bizlerin yapacağı takibatla sonuna kadar araştırılacağını
ve nihayet bu saldırının da bu ülkeye yapılmış,
barışımıza yapılmış bir saldırı
olduğunu bir kez daha göreceğimize inanıyorum.
Yine, bugün, Parlamentomuzda bütün siyasi parti
gruplarının birlik ve beraberlik içerisinde, siyasi iradeye, millî
iradeye dönük bu saldırıları lanetlemesinin aslında
milletçe birlikte yaşama kültürümüzün bizlere en büyük güzelliği
olduğunu bir kez daha burada ifade etmek istiyorum.
İnanın bu yargısal soruşturmalar
devam ettiği müddetçe, sonuna kadar inildiği müddetçe
göreceğimiz tek bir şey vardır, o da çetelerin, mafyaların,
derin ve paralel yapıların, FETÖnün, PKKnın,
DEAŞın, DHKP-Cnin, Türkiye düşmanlarının
kuyruklarının belli yerlerde buluştuğu,
birleştiğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, bu ihanet
kokan saldırılara müsaade edilmeyeceğini ve hukuk devletimizin,
anayasal güvencemizin en güçlü şekilde egemen kılınması
gereğini bir kez daha ifade ediyorum. Barışımıza,
huzurumuza dönük tehditlere meydanı boş
bırakmayacağımızı ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, bundan yine yüz iki yıl önce millî irademizin,
kurtuluş ve kuruluş mücadelemizin yeniden canlandığı,
yeşerdiği Amasya Tamimimizin gerçekleşmesinin ve Milletin
istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
anlayışının Amasyada hüküm altına, karar altına
alınmasının yıl dönümündeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 19 Mayıs 1919da
9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Samsunda yaktığı ateş, Havza ve Amasya Tamimleri ve
kongreleriyle ülkemizin kurtuluş mücadelesini gerçekleştirdiği o
kutlu günlerden geçiyoruz. Gazi Mustafa Kemal, Amasya Müftüsü Hacı Tevfik
Efendiye bir telgraf göndererek Amasyaya gelme iradesini ifade etmiştir.
Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi de Mustafa Kemalin telgrafına
Amasya halkı vatan, din ve devlet yolunda mücadele edenleri
bağrına basmakla müftehir olacaktır. şeklinde cevap vermiştir.
Bugün 102nci seneidevriyesinde Amasya Tamimi'ni, alınan kararları ve
kurtuluş mücadelesinin bütün kahramanlarını bir kez daha rahmet,
minnet ve şükranla yâd ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Diğer taraftan,
hamdolsun, 2020 yılında ülkemizi, milletimizi ve bütün
insanlığı hedef alan Covid-19 salgını âdeta 2002
yılında görülüyormuşçasına sağlık
altyapımızı güçlendirdik. Sağlık
ocaklarının, devlet hastanelerinin, şehir hastanelerinin, özel
sağlık kuruluşlarının teşvik edilmesi, ilaç
endüstrisi ve sağlık teknolojilerindeki çalışmalar ve
aşı çalışmalarıyla, hamdolsun, bugünlere
hazırlandık ve bugün 43 milyon doza ulaşmış olan
aşılanmış vatandaşımızla bir haftada
nüfusuna oranla dünyada en çok aşı yapan ülke konumuna geldik ve
dünyada aşılama sayısı itibarıyla 9uncu ülke, nüfusa
oranı itibarıyla da 1inci ülke sırasına yükseldik. 25
yaşa kadar indirdiğimiz aşılama faaliyetlerimizi
inşallah en kısa zamanda 18 yaş nüfusunu da kapsamak suretiyle
bütün vatandaşlarımızı aşılayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve böylece
salgından ilk kurtulan ülkeler içerisinde 1inci sırada yer
alacağız. Bu çerçevede, bu büyük mücadelede bizleri
başarıya ulaştıran başta Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğana, Kabine üyelerimize, Sağlık
Bakanımıza, bütün sağlık
çalışanlarımıza ve devlet, millet
dayanışmasıyla bizleri bu başarıya getiren tüm aziz
milletimize yürekten şükranlarımızı sunuyorum;
hayırlı ve başarılı bir çalışma olması
dileğiyle Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Celal Adanın, Grup Başkan Vekillerinin uzun
konuşmalarını basın toplantısıyla
yapmalarının daha hayırlı olacağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Grup Başkan Vekillerimizin
yaptıkları açıklamaları her zaman büyük bir saygıyla
takip ediyorum ama benim içimden geçen bir şeyi söyleyeyim: Bana göre bu
uzun konuşmaları basın toplantısıyla yaparsanız
daha hayırlı olur. (MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Şimdi, bana milletvekillerinden mesaj geliyor
Gündeme
Hayır, bu gerçekten kamuoyuna mal etmek açısından da
faydalı. Türkiye Büyük Millet Meclisini takip eden 1 kanal var, basın
toplantısı yapınca 3-5 televizyon kanalı veriyor. Grup
Başkan Vekillerimiz başlayınca âdeta
Elbette Türkiye'nin -kendi
siyasi partisi adına şeyleri var- gündemi var, 4-5 konuyu dile
getirmek mecburiyetinde ama basın toplantısıyla olursa daha
hayırlı olur düşüncesindeyim. Milletvekillerimize bu sefer bir
mesaj vermiş oldum. Hiç alkış falan da yok milletvekillerinden.
(AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size hem mesaj atıp hem
de alkışlamayan arkadaşlar var.
BAŞKAN Peki.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun,
İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve arkadaşları tarafından,
İstanbulda işletmeleri kapanan, İstanbuldaki ticaretlerini
devam ettirmek, evine ekmek götürmek zorunda olan esnafımızın
ayakta kalabilmeleri için gerekli desteklerin verilmesi ve sorunların
tespit edilmesi amacıyla 3/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
22/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve 20
milletvekili tarafından İstanbul'da işletmeleri kapanan,
İstanbul'daki ticaretlerini devam ettirmek, evine ekmek götürmek zorunda
olan esnafımızın ayakta kalabilmeleri için gerekli desteklerin
verilmesi ve sorunların tespit edilmesi amacıyla 3/3/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 22/6/2021 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti olarak, İstanbul esnafının sorunları
hakkında verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım.
Selamlarımı sunarım.
Ülkemizde takip edilen yanlış ekonomik
model ve politikalar sebebiyle son yıllarda yaşanan kriz, pandemiyle
birlikte daha da derinleşerek özellikle İstanbulda etkilerini çok
ağır göstermektedir. İstanbulda bulunan esnafın yüzde
90dan fazlası kira, genel gider ve işçi ücreti gibi sabit
işletme giderlerini karşılamakta sıkıntı
yaşamaktadır. Bazıları birikimlerini tüketerek,
bazıları borçlanarak, bazıları varlıklarını
satarak ayakta kalmaya çalışırken sadece yüzde 7si krizi
sıkıntısız atlatmayı başarmıştır.
Ülke çapında ise Türk ekonomisinin temelini
oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu krizden en çok
etkilenen kesimler olmuştur. İnşaat ve turizm sektöründe
faaliyet gösteren firmalar da bu krizden ciddi şekilde etkilenmiş,
bazı firmalar kapanmak zorunda kalmıştır. Ekonomik istikrar
paketlerinde şimdiye kadar açıklanan önlemler bazı firmalara
geçici nefes alacak kadar olumlu etki yapmış olsa da bu önlemlerin
genel olarak bir işe yaramadığı söylenebilir.
Değerli milletvekilleri, yirmi yıla
yaklaşan AKP iktidarı döneminde takip edilen inşaata ve tüketime
dönük ekonomik modelin devam etmesiyle sıkıntıların
çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır. Üretime
dönük, yatırım ve istihdamı esas alan model, sorunların
çözülmesi için şarttır.
Bilindiği gibi Genel Başkanımız
Sayın Akşener, pandemi öncesi 2020 Ocağında
başlattığı esnaf gezilerini bütün yurtta sürdürmektedir.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye, ayırt etmeden, il, ilçe
gezilerine devam ederken edindiği izlenimleri ve tespitleri grup
toplantılarında dile getirmekte ve çözüm yollarını
açık açık göstermektedir. Her hafta mağdur olan kesimlerin
temsilcilerini de millet kürsüsüne çıkartmak suretiyle onlara sahip
çıkmaktadır. Bu doğrultuda bizler, İYİ Parti Grubunu
oluşturan milletvekilleri Genel Başkanımızın bazı
gezilerine katılmaktayız. Geçen hafta sonu ise toplu olarak İstanbul
programını gerçekleştirdik. Bütün milletvekillerimiz, Genel
İdare Kurulu üyelerimiz ve il yöneticilerimizle birlikte İstanbulun
39 ilçesindeydik. Cuma, cumartesi günleri cadde ve sokaklarda esnafı
dolaştık, esnaf kuruluşları olan oda ve dernekleri ziyaret
ettik, sorunlarını dinledik, tespit ettik. Bu hafta sonu da cuma,
cumartesi günleri aynı şekilde, geniş ekiplerle gene 39 ilçede
olacağız. Sorunları dinlemeye, dertlerine ortak olmaya, tespit
edeceğimiz konuları değerlendirerek çözüm bulmaya
çalışacağız. Bu kapsamda, örnek olması
açısından sorumlu olduğum Maltepe ilçesinde tespit
ettiğimiz bazı konuları dile getirmenin faydalı
olacağını umuyorum. Esnaf ve Sanatkârlar Odası, Minibüs
Şoförleri Derneği, Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi ve işletme
sahiplerinin yerinde tespit ettiğimiz taleplerini şöyle
sıralamak mümkündür: Sicil affını sağladık. deseler
de bankalarda dikkate alınmadığı ve zorluk
yaşadıkları ifade edildi. Ertelenen ödemelerin üzerine yenileri
eklenince ödemeler daha da zorlaştı, ertelemenin bir yıldan az
olmaması istenmektedir. Esnaf kredi faiz oranları yüzde 4,5ken yüzde
9,5e çıkmıştır, bunun kabul edilemez olduğunu
söylüyorlar. Faizsiz kredi talep ediyorlar. Esnafın yerel yönetimlerden de
haklı isteklerinin başında ecrimisil ödemeleri gelmektedir. Aylarca
kapalı olan dükkânlarının önüne koydukları malzemeler için
ödeme yapma imkânları olmadığını ve haksız
olduğunu söylemektedirler ki bizce de doğrudur. Şoförler pandemi
sürecinde, araçtaki fazla yolcular için her köşe başında ceza
kesildiğini, kongre salonları lebalep doldurulurken bir fazla yolcu
için bile ceza kesilmesinin haksızlık olduğunu ve bunların
affedilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Şoför esnafının bir diğer
isteği de her yıl düzenli olarak yaptırmak zorunda
oldukları madde bağımlılığı testinin
ücretsiz olmasıdır. Gönderildikleri devlet hastanelerinde 200 lira
alınması, hele bu kriz döneminde, çok ağır gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti
olarak pandemi öncesi, daha 2020 Şubat başında Genel
Başkanımız Sayın Akşener tarafından
açıklanan ve zaman zaman tekrarlanan tedbirler alınmadığı
için, tablo ağırlaşarak devam etti. Bugünlerde hafiflemeye
başlasa da uzun süren kriz döneminde zarar gören
esnafımızın ayakta kalması, ticaretlerine devam edebilmesi
için sorunlarını tespit etmek ve zararlarının
azaltılması için alınması gereken yeni tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasının uygun olacağını düşünmekteyiz.
Önergemize destek verilmesini bekliyor, saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, Covid-19, pandemi; dünyadaki ölümler,
hastalıklar bizim bizle yüzleşmemizi sağladı. Nereye
gidiyoruz, insanlık nereye gidiyor, tercihlerini kimden yana kullanacak?
Ve Türkiye
On beş ayı geçkin bir sürede gelgitlerle ölümler,
hastalıklar
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de ticaret altüst
oldu. Peki, Türkiyede ticaret dediğiniz ve yaşamın her
alanında günübirlik ihtiyaçlarımızı karşılayanlar
kimlerdi ve onlara neler yaptık? Hiçbir şey yapmadık. En
başta açıklanan paket vardı, Meclis toplandı,
anımsarsınız, İnfaz Yasası geldi -siyasi
düşüncelerden dolayı değil ve çıkıp hâlâ- kadın
cinayetlerini işleyenlere yönelik yapıldı. Başka neler
yapıldı? Öyle bir hâle geldi ki esnafın kredileri ertelenemedi
ve şimdi, İstanbulla ilgili bir önerge gelmiş. İstanbul,
aslında, Türkiyenin yarısı ve İstanbulda bütün Türkiye yaşıyor.
Arkadaşlar, Türkiyede 5 şirket
dışında yüzde 98 KOBİ düzeyinde yaşamını
yürüten kesimler var, esnaflar var, küçük-orta büyüklükteki işletmeler
var. Bunlara destek var mıydı? Yok. Ne oldu? Giderek
borçlandılar. Ne oldu? Borç, borçla ödenmeye kalktı ve yapılan
bir araştırmada pandemi öncesi iş yerinde kendisi
dışında başka kişi çalıştırmayan
sayısı yüzde 1 iken şu anda yüzde 19a çıktı.
İnsanlar artık tek başına çalışmak zorunda, tek
başına iş yerini çevirmek zorunda. Bir destek var mı? Yok.
Ne deniyor? Nefes kredisi. Nefes kredisi dedikleri neymiş
arkadaşlar biliyor musunuz? Geçen yıl yüzde 7,5 faizle
veriyorlardı, şimdi yüzde 17,5la veriyorlar. Faizi faizle kapatma,
faizi faizle öteleme. Bu nedir? Bize muhtaç olun, bize sadakat gösterin, hiçbir
şeyle uğraşmayın. Cirolar düşmüş,
müşteriler azalmış, insanlar yaşam koşullarıyla
baş başa kalmışken hiçbir destek yok. Neden yok? Biz
sahadayız, İş ve Aş Buluşmalarıyla
Diyarbakırda, İzmirde, Mersinde, Hopada, Vanda buluştuk. Bu
hafta da Antalyadaydık biz. Antalyada uçaktan indik, çorba içmeye
gittik, çorba içtiğimiz yerde Mardinli bir esnaf şunu söyledi: Kira
ödeyemiyoruz, daha yeni açıldık on yedi günden sonra, ikinci gün ilk
yapılan işlem destek değil, elektrik kesintisi için gelenler
var. Siz ne yaptınız? Elektrik şirketlerine hibe verdiniz,
elektrik şirketlerine sahip çıktınız. Şimdi, birçok
yerde bu sorun yaşanırken siz bunları dikkate
almadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Gerçekten, iktidar
tercihlerinin kimden yana olduğunu göstermektedir. Böyle olunca da
bunların araştırılması lazım. Gerçekten, iktidar
diyor ki: Biz her zaman esnafın yanındayız. Gelin araştıralım,
bize sahada aktarılanlar; Hopada, Mersinde, Vanda aktarılanlar
doğru mu, değil mi görelim. İstanbulla beraber bütün
Türkiye'nin araştırılması lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Sevda Erdan Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Önergeyi destekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu pandemi döneminde
rakamlar bir yana, esnafın nefesi kesildi; iktidar, esnafın
feryadına gözünü, kulağını, vicdanını
kapadı. Esnafı perişan, insanları işinden ettiniz;
salgın döneminde açıkladığınız paketlerle de
esnafın hem bugününe hem de geleceğine ipotek koydunuz. Türkiye'nin
dört bir yanında milletvekili arkadaşlarımızla birlikte
esnaflarımızla bir araya geliyoruz, sorunlarını dinliyoruz.
Bu işin İstanbulu, İzmiri, Ankarası, doğusu, batısı,
kuzeyi, güneyi kalmamış; sorunlar ortak, çözüm belli. Sorun, ülkemizin
yönetilememesi, rüşvet ve yolsuzluk çamuruna her seferinde tekrar tekrar
batan iktidarın varlığı yani bu ülkenin sorunu AKP
iktidarı. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 8 Haziranda Siirtten
başlayıp 12 Haziranda Diyarbakırda bitirdiğimiz
ziyaretlerimizden Siirtli, Bitlisli, Muşlu, Bingöllü,
Diyarbakırlı yurttaşlarımızın sizlere
selamını getirdim. Her yerde bize iktidar vekillerini soruyorlar,
Nerede bunlar? Neden buraya gelmiyorlar? Yoksa bizimle görüşmeye yüzleri
mi yok? diyorlar. On beş aydır aç kapat, aç kapat
oyaladığınız esnaf yüzlerine bakmanızı ve sizden
yüz yüze hesap sormak istiyor. Gittiğimiz illerde lebalep kalabalık
olan yerler de var tabii, nereler kalabalık? Çay ocaklarının
önü, kahvehanelerin önü ve meydanlar çok kalabalık. Neden? derseniz;
genci yaşlısı işsiz durumda. Kimisi esnafmış,
batmış; kimisi işinden olmuş, kimisi hiç işe
girememiş; milletin yarısından çoğu işsiz ve sokaklarda.
Muşta bir gençle sohbet ediyorduk, Evli misin? diye sordum; dedi ki:
Yok abla, evlilik bu dönem bizim için mutluluk değil, kabus oldu.
Düğünü, takısı, eşyası, fiyatlar uçmuş
gitmiş. Kızların tarafına doğru bakmıyoruz, hatta
kızlardan kaçıyoruz bizle evlenmek isterler diye. Şimdi, gelin,
ülke ekonomisinin yüzde 7 büyüdüğünü bu gence anlatın, sokaktaki
esnafa anlatın, memura anlatın, işçiye anlatın;
anlatamazsınız çünkü artık sizin masallarınıza
çocuklar bile inanmıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Çocuklar demişken, değerli
milletvekilleri, Diyarbakır sokaklarında çalışırken 4
çocukla karşılaştık, durduk sohbet ettik; birinin
ayağında sadece bir terlik, birinin ayakkabısı
yırtık, diğerinde hiç ayakkabı yok. Sorduk, annesi evde,
engelli; baba hamal olarak çalışıyor, o da iş bulursa;
çocuklar da çöpten kâğıt topluyorlar eve yardımcı olmak
için. İşte ülkenin geldiği nokta bu. Hangi annenin, hangi
babanın, hangi insanın vicdanı buna sızlamaz?
diyeceğim ama biliyorum ki iktidarın vicdanı
sızlamıyor, sızlasaydı ülkeyi bu hâle getirmezlerdi
değerli milletvekilleri. Anlatırken bile yeniden yaşadım o
anları. Belki bu anlatılmaz, denilmez, belki de ayıp
karşılanır ama başka türlü de anlatamayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Hemen
toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Adıyaman
Milletvekilimiz Abdurrahman Tutdereyle birlikte görüşmüştük
çocuklarla -yine ayıp olduğunu bilerek anlatıyorum ama anne baba
yüreği- çocukları o durumda bırakmak istemedik, bir ayakkabıcıya
soktuk, denetmeye çalışıyoruz, çocuklar denemek istemiyor,
ısrar ediyoruz, sonra en büyüğü geldi, kulağıma dedi ki:
Abla, bunlar borçsa biz alamayız çünkü babam Ben artık borç
ödeyemem, bir böbreğim kaldı, bir de böbreğim gider, o yüzden
kimseden borç almayın. diye bize tembih ediyor, o yüzden bunlar borçsa
biz alamayız. İşte ülkenin geldiği durum bu değerli
milletvekilleri. Hakikaten kusura bakma Hakkını helal et. gibi
birçok tartışma geçiyor gündemimizde ama bu çocuklar kusura
bakıyor değerli milletvekilleri; intihar eden esnafın aileleri de
kusura bakıyor, evine ekmek götüremeyen müzisyenler de kusura
bakıyor, traktörü haczedilen çiftçi de kusura bakıyor, işsiz
gençler de kusura bakıyor yani bu ülkenin onurlu, namuslu
vatandaşları kusura bakıyor ve artık önüne sandık
istiyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN TURAN
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; İYİ Parti Grubunun İstanbulda faaliyet
gösteren esnafımıza yönelik olarak, pandemi sürecinin olumsuz
etkilerinin ortadan kaldırılması için destek verilmesi ve sorunların
tespiti için bir Meclis araştırması açılması teklifi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 2019
yılı sonunda Çinde baş gösteren ve dünyayı etkisi
altına alarak toplumsal hayatımızı derinden etkileyen
Covid-19 sürecinden bütün ülkeler olumsuz etkilenmiştir. Dünyanın en
büyük ekonomileri sarsılırken devasa bütçelere sahip olan devletler
halkına yeterli sağlık hizmetleri verememiştir. Başta
Fransa, İtalya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere
birçok ülkede insanlar sağlık hizmeti almakta zorlanmış,
binlerce kişi ölmüştür ancak Türkiye sağlam sağlık
altyapısıyla bu süreçte üstün bir başarı göstermiştir.
Burada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana,
Sağlık Bakanımıza ve sağlık ordumuza hizmetleri
için şükranlarımı sunuyorum, Allah hepsinden razı olsun.
Türkiyenin pandemi sürecini en iyi yöneten ülke
olduğunu dünya âlem söylüyor ama bizim muhalefet kulağını
ve gözlerini gerçeklere kapattığı için bunu duymuyor ve
görmüyor. Muhalefetin esas amacının üzüm yemek değil,
bağcıyı dövmek olduğunu biliyoruz ama
bağcıyı dövdürtmeyeceğiz. Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde yirmi yıldır Türkiyenin nereden
nereye geldiğini aziz milletimiz çok iyi biliyor, bunun için de yirmi
yıldır desteğini ve duasını esirgemiyor. Biz, daha
salgın başlamadan âdeta salgın olacakmış gibi,
sağlık sistemimizin altyapısını hazırladık.
Bazı ülkelerde sağlık sistemlerinin çökmesine neden olan
coronavirüse karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürürken
bir yandan da birçok yeni hastaneyi tamamlayarak vatandaşımızın
hizmetine sunduk. Sadece İstanbulda kırk beş gün içerisinde
tamamlanan 3 hastane bile Hükûmetimizin olaya hangi ciddiyetle
yaklaştığının göstergesidir. Araştırma
önergesine konu olan İstanbuldaki esnaf için, biz yine her zamanki gibi
laf değil, icraatlarımızı ortaya koyduk. İstanbuldaki
esnafımıza gelir kaybı desteği olarak 140.291 kişiye
558 milyon lira; kira desteği olarak ise 31.066 esnafımıza 78
milyon lira destek sağlanmıştır. Ayrıca,
çalışanlara yönelik olarak, kısa çalışma ödeneği
pandemi süresince ödenmiş, binlerce kişinin iş kaybına
uğraması önlenmiştir. Salgın nedeniyle bugüne kadar 3,7
milyonu aşkın çalışana 31,6 milyar lira üzerinde kısa
çalışma ödeneği yapılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HASAN TURAN (Devamla) Toplamda Hükûmetimizin
vatandaşımıza yaptığı destek 661 milyar TLye
ulaşmıştır. Bu rakamlara aşı ve tedavi
sürecindeki karşılıksız bilabedel ödenen hizmetler dâhil
değildir.
Bugün itibarıyla yaptığımız
aşı sayısı 43 milyon doza yaklaşmıştır.
Son bir haftada nüfusa oranla dünyada en çok aşı yapan ülke
konumundayız.
Buna ilave olarak, ticaret
erbabımızın Covid-19 pandemisi sürecinde uğramış
olabileceği ekonomik kayıpların telafisi amacıyla 2 grup
hâlinde desteklerimiz; 1inci grupta yer alan ticaret erbabımıza 5
bin lira, 2nci grupta yer alan esnafımıza yine bir defaya mahsus
olmak üzere 3 bin TL hibe desteği sağlanmıştır. Hibe
desteği Ticaret Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten
karşılanacak ve Bakanlık tarafından hazırlanacak
destek programı çerçevesinde doğrudan verilecektir.
Çok iyi biliyoruz ki muhalefetin bu önergeyle
amacı kamuoyuna, halka Biz esnaf için önerge verdik ama AK PARTİ ve
MHP oylarıyla kabul edilmedi. demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN TURAN (Devamla) - Biz sizin önergenizden önce
esnafımız için tedbirlerimizi aldık. Esnafımıza
gerekli desteğin sağlanması için kanuni düzenlemeleri
çıkardık, başvurular da zaten devam ediyor. Biz her zaman
esnafımızın, üreticimizin yanında olduk, olmaya da devam
edeceğiz.
Bu münasebetle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İzmir
katliamına neden olan siyasi iklimin ve toplumsal kutuplaşma
nedenlerinin araştırılması amacıyla 22/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22
Haziran 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Haziran 2021 tarihinde, Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
İzmir katliamına neden olan siyasi iklimin ve toplumsal
kutuplaşma nedenlerinin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 13341 grup numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 22/6/2021 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Evet, 17 Haziran 2021 tarihinde, Türkiyenin 3üncü
büyük partisinin Türkiyenin 3üncü büyük kentinin İl
Başkanlığına, partimizin İzmir İl
Başkanlığına soğukkanlı, ırkçı bir
faşist tarafından bir saldırı gerçekleştirildi.
Adını anarak ünlü olmasına izin vermememiz gereken bu katil,
partimizin bir çalışanını, partimizin bir üyesini, Deniz
Poyrazı katletti. Bu kurşun yalnız Deniz Poyrazı
değil, bir bütün olarak partimizi, HDPyi hedef aldı çünkü katil özel
olarak Deniz Poyrazı değil; o an orada, HDP İzmir İl
Binasında bulunabilecek herkesi katletmek istediğini açıkça
itiraf etti. Katilin bir tek hedefi vardı, HDP ve HDPliler. Rakel Dinkin
dediği gibi, insanları yaşatmak için yetiştirilen bir
sağlık görevlisinin bir katile dönüştürülmesi sürecini, bu
süreçlere kimlerin nasıl dâhil olduğunu hepimiz yakından
irdelemeli, araştırmalı ve benzeri cinayetlerin işlenmemesi
için mutlaka bir araştırma komisyonu kurmalıyız, ne gerekiyorsa
yapmalıyız. Eğer bu saldırıyı anayasal güvence
altında olan demokratik siyasi yaşamı hedef alan bir
saldırı olarak görüyorsak ona denk bir tutum almalıyız.
Kişisel bir hedef gözetmeden bir siyasi partiyi ve bütün üyelerini hedef
alan ve bir katliam gerçekleştirme amacı taşıyan bu
cinayeti bütün yönleriyle araştırmalıyız. Bu Meclis,
milletin Meclisi, halklarımıza, bu ülkede yaşayan her
yurttaşa bunu borçludur. Bu bir nefret cinayetidir, bütün
insanlığa karşı suçlar gibi bir nefret suçudur çünkü
doğrudan bir partiyi ve o partiye gönül veren insanları, bir siyaseti
hedef almıştır.
Ne acı bir talihsizlik ki başında
Süleyman Soylunun olduğu güvenlik bürokrasisinin bu olayın
arkasındaki gücü ve güçleri, katliama giden süreci
aydınlatmayacağı, aydınlatamayacağı ilk günden
anlaşıldı. Çünkü güvenlik görevlilerinin katili nasıl
kucakladıklarını gördük. Güvenlik görevlilerinin Adın ne
abicim? dediklerini gördük. Güvenlik görevlilerinin katliam gerçekleşip,
katil dışarı çıkana kadar müdahale etmediğini gördük.
Güvenlik görevlilerinin yirmi dört saat izledikleri hâlde katilin daha önce
defalarca keşfe geldiği, bir de partimize girip cinayet
işlemesine seyirci kaldıklarını gördük.
Basit bir tweet atanın üç gün gözaltında
tutulduğu ülkemizde, bırakın katilin ilişkilerini,
geçmişini bile araştırmadan yirmi dört saatten kısa bir
süre içerisinde nasıl tutuklandığını gördük.
İşte, bunun için bu Meclis, milletin Meclisi sorumluluk almalı,
bir daha böyle bir siyasi cinayetin işlenmemesi için bir
araştırma komisyonu kurmalı ve cinayeti bütün yönleriyle
araştırmalıdır.
İktidar bugün ÖSO çetelerini, ülke ülke
dolaştırılıp beslediği çeteleri
kullandığını ve kendisine zarar vermeyeceğini
düşünüyor olabilir. İktidar bugün SADAT gibi paramiliter
oluşumları kullandığını ve kendisine zarar
vermediğini düşünüyor olabilir. İktidar her geçen gün
büyüttüğü Kürt düşmanlığının, HDP
düşmanlığının, pervasız eylemlerine rağmen
ırkçı militanların kendisine zarar vermeyeceğini
düşünüyor olabilir ama emin olun, emin olun yalnız bizi değil bu
ülkedeki bütün muhalifleri tehdit ediyor, ırkçı faşizmin
güçlenmesi yalnız bizi değil bu ülkedeki bütün demokrasi güçlerini
tehdit ediyor.
Ey AKP, eğer parçası değilseniz emin
olun yarın öbür gün bu ırkçı faşizm mutlaka size de zarar
verecek. Bütün bunlar gözlerimizin önünde gerçekleşiyor ve adım
adım ırkçı faşizm büyüyor. Katilin adını
değil resimlerini de paylaşmak istemiyorum, aslında yanımda
getirmiştim. Ne var biliyor musunuz o resimlerde? Suriyede, Halepte,
Münbiçte çekilmiş, uzun namlulu silahlarla çekilmiş resimler var.
Ermenilere, Kürtlere küfürler içeren sosyal medya paylaşımları
var. Açık açık tehdit mesajları var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan, son cümlem.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Evet, bunları ya tehdit olarak göreceksiniz -ki biz bunları bu ülkeye
yönelik bir tehdit olarak görüyoruz- ya da bıyık altından gülüp
avuç ovuşturacaksınız; tercih sizin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin HDP grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi için ifade etmek zaruretinde
hissediyorum.
Öncelikle, bu ülkenin anayasal
kuruluşları, Hükûmeti, Parlamentosu ve yargısı anayasal
hukuk devletimizin güvencesidir, barışın güvencesidir, hukukun
teminatıdır. Yani Hükûmeti, Parlamentoyu, yargıyı,
paramiliter grupları kullanan bir yapı olarak görmek toplumsal
barışımızı tehdit eder.
VELİ AĞBABA (Malatya) Anayasa mı
kaldı? Hukuk mu kaldı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Göreceksiniz, bugün
Türkiyede eğer çeteler, mafyalar, terör örgütleri FETÖsü, PKKsı,
DEAŞı, DHKP-Csi- kalkıp da millî iradeyi, hukuk devletimizi,
anayasal rejimimizi hedef alıyorsa demek ki bu ülkenin Hükûmeti,
Parlamentosu, yargısı hukukun ve demokrasinin gereğini yerine
getiriyor, anayasal güvencemizin gereklerini yerine getiriyor, onun için de
terör örgütleri, mafyalar, çeteler bu ülkenin anayasal
kuruluşlarını hedef alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için,
paramiliter ve faşizan yakıştırmalarını kabul
etmiyoruz. Bu ülke demokratik hukuk devletini güçlendirmeye devam edecektir.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kime kabul
etmiyorsunuz? SADATa. dedi, Paramiliter güçlere. dedi; onların
sahipliğini mi yapıyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ortada
bir cinayet var ya.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, ben Türkiye Büyük Millet Meclisi paramiliter güçleri
kullanıyor. demedim, bu bana atılmış bir iftiradır.
Ben Adalet ve Kalkınma Partisi paramiliter güçleri kullanıyor.
dedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İfadeler çok sert.
Hükûmet paramiliter grupları kullanıyor. diyor. Bu,
barışı tehdittir, bunu kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
cinayet var ortada, ne anlatıyorsun ya.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Buna
cevap versinler: Kullanıyorlar mı, kullanmıyorlar mı?
Türkiye içinde geziyorlar mı, gezmiyorlar mı; ona cevap versin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, zapta geçti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Metinden okudun,
metinden! Kim getirdiyse metinden okudun!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sayın Başkan, üç yıldır konuştuğum her şeyi,
her kelimeyi kendim yazdım, bana hiç kimse tek kelime
yazmamıştır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Metinden okudun,
metinden okudun! Sen konuşmayı yapabilirdin, metinden okudun.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sana
yazıp veriyor olabilirler, danışmanım bile değil, her
kelimeyi ben yazıyorum. Siz alışmışsınız
prompterdan okumaya. Her cümleyi kendim yazdım.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İzmir
katliamına neden olan siyasi iklimin ve toplumsal kutuplaşma
nedenlerinin araştırılması amacıyla 22/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik konuşacak.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
HDPnin grup önerisi üzerine konuşma yapmak için İYİ Parti
adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sen güzel ifade
ederdin, nasıl metinden okudun!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bu ne biçim
davranış!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Çok
ayıp Cahit Bey.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Metinden okudun, herkes
gördü.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İYİ Parti Grubu adına milletvekilimiz konuşuyor.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Bundan beş
gün önce İzmir HDP il binasına bir saldırı
gerçekleştirilmiştir. Bu saldırı, ne insani ne ahlaki ne de
İslami bir harekettir. Binaya girip, orada oturan bir kadını beş
kurşun sıkarak katledip başına tekme atmanın hangi
vicdana sığdığını size bırakıyorum.
Değerli arkadaşlar, birçok defa
açıkladığımız gibi bir devlet düzeninin
varlığı ancak hukukla ve adaletle kaimdir. Eğer hukuk ve
adaletten hareketle kamu düzeni, can ve mal güvenliği teminat altında
değilse orada kaos var demektir. Kaos istikrarsızlığın
birincil göstergesidir. İşte, arkadaşlar, AKP, yirmi yıla
yaklaşan yönetiminde, temelleri çok sağlam atılmış
olan Türkiye Cumhuriyetinin köklerini ve yönetim değerlerini bir bir
sökerek kaosun başaktörü olmuştur. Son günlerde
yaşadığımız olaylar bunun en belirgin
kanıtıdır: Hırsızlıklar, talanlar, soygunlar,
gümrük yolsuzları, Merkez Bankası olayı, uyuşturucu ve
kokain işleri, Ticaret Bakanının kendi
Bakanlığına mal satması, belediyeler üzerinden insan
kaçakçılığı, Thodex yolsuzluğu, mafyadan haraç alan
siyasiler, beş maaş alan bürokratlar vesaire.
Değerli milletvekilleri, bu yolsuzlukların
devlet organlarını nasıl çürüttüğünü bilmem izaha gerek var
mı? Böylesine pespaye bir zihniyetin gayrimedeni icraatlar
yaptığını ifade etmek için de kâhin olmaya gerek yok.
Sonuç, mafyalaşmış bir devlet yapısı. Artık
maddiyatın, kara paranın, gayrimeşru gelirlerin şımarttığı
bir iktidar olarak kibir abidesine dönüştüklerini açıkça görüyoruz.
Kirli para aynı zamanda kirli güç demektir. Kirli güç olmazsa
sağlanan gelirin de muhafazası mümkün olmaz. Şimdi işte bu
yaşanmaktadır. Adaletin yerlerde sürünmeye terk edildiği bir
kamu düzeninde hakkın haklıya teslimi düşünülemez. Başta da
arz ettiğim gibi kamu düzeni rafa kaldırılıyor; can, mal ve
ırz güvenliği mafya düzeninin insafına
bırakılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Evet,
İzmirde yaşanan elim hadise bir serserinin işlediği
cinayetten çok daha fazladır. Aslında burada bu kurşun Türkiye
Cumhuriyetine sıkılmıştır. Uluslararası toplumda
Türkiye Cumhuriyetini itibarsızlaştırma girişimi olarak
değerlendirmek gerekir. Biz, kaos yaratılarak toz duman içinde olan
bir ülke, iktidarın igvâsına maruz kalmış bir halk olmak
istemiyoruz; geleceğe güvenle, huzurla bakmak istiyoruz. Biz,
vatandaşlarımızın tümünün can ve mal güvenliğinin
kutsallığına inanıyoruz; devlet olmamızın
vasfı da budur. O sebeple, İzmir saldırısının
tahkikatı kamuoyunu tatmin edecek şekilde yapılmalı ve cani
ve caniyle bağlantılı tüm kişilerin
bağlantıları vuzuha kavuşturulmalıdır.
Değerli arkadaşlar, AKP Genel Başkan
Yardımcısı diyor ki: Türkiye, huzur ve güvenliğini bozmaya
çalışan provokasyonlara asla fırsat vermeyecektir. Bu söze ne
denir? Deve hikâyesi gibi Nerem doğru ki?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Ya bu ülkede
provokasyon üzerinden, gerilim üzerinden nemalanma üstadı zaten AKPnin
yönetici elitlerinin işidir.
Dolayısıyla, son olarak şunu yüce
Meclise arz etmek istiyorum. Bizim milletçe, huzura, barışa,
kardeşliğe, hukuka ve demokrasiye ve iyi yönetime
ihtiyacımız var. Bunun da biricik yolu, iyileştirilmiş ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemi tesis ederek erken seçimdir
arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özkana bir şeyi
hatırlatayım, biraz evvel söyledim, onu duymamış herhâlde,
tekrar söyleyeyim: Evet, bu iktidar IŞİD, Ahrar-uş Şam, El
Nusra, HTŞ, El Kaidenin türevi hangi örgütler varsa onları, paramiliter
yapılarını destekliyor, kullandı; içeride,
dışarıda, maddi, manevi, lojistik destek verdiği çok
açık. Bu binlerce insanı burayı getirdiniz, bu
sınırların içine soktunuz, bunların kimisi Türkiye
Cumhuriyeti pasaportuna sahip, kimisi yabancı ve bunları şimdi
ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Bunlar canlı bomba gibi
ortada dolaşıyor, katilleri bu ülkenin içine yaydınız; siz
yaptınız, evet, siz yaptınız. Bunu söyleyeyim, paramiliter
yapıları bu iktidar kullanıyor; bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İki:
Defalarca burada önerge verdik, Bu SADAT denilen ne idiği belirsiz
şirket ne yapıyor, ne ediyor, kimi eğitiyor, parayı nereden
buluyor, silahları nereden buluyor, nerede eğitim kampları var,
bunları araştırsın bu Meclis. dedik, hepsini reddettiniz.
SADATın arkasında da siz duruyorsunuz, SADATın arkasında
da.
Üç: Ayıptır ya, ayıptır! Üç
senedir bu Mecliste arkadaşlarımız çıkıp o kürsüde
konuşuyor. Sizin Genel Başkanınız gibi promptera bakarak
konuşmuyorlar, kendi hazırladıkları konuşmaları
yapıyorlar. Prompterın elektriği kesildiği zaman sizin
Genel Başkanınız tık diye duruyor, devam edemiyor.
Ayıptır, böyle şeyler söylemeyin; üç senedir burada birlikte
mücadele ediyoruz, olur mu böyle bir şey! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
31.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, kıymetli milletvekilleri; bu Parlamento
çatısı altında asla müsaade etmeyeceğimiz bir durum var, o
da: Bu ülkenin anayasal kuruluşları, Hükûmeti ve -görev
yaptığımız Parlamento çatısı altında-
yargısı, bu ülkenin hukuk devletinin güvencesidir.
Evet, Sayın Cumhurbaşkanımıza
düşman olanlar var, onları biliyoruz. Kim?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ne alaka!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) FETÖ, PKK, DEAŞ,
DHKP-C, Türkiye düşmanları, Türkiyenin Akdenizde, Karadenizde
egemenlik alanlarında sınırlandırılmasını
isteyenler Cumhurbaşkanımıza biteviye düşmanlık
içerisindeler. İşte, buradaki büyük mesele bu. Bugün dünyada
DEAŞla en etkin mücadeleyi veren biziz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Geç onları,
geç onları ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Birileri DEAŞı
Orta Doğuda
BAŞKAN Bir dakika
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 4.500
DEAŞlı teröristi yok ettik.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dakika
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok önemli
Başkanım.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
Sayın Oluç konuşurken kimse laf atmıyordu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet.
BAŞKAN - Grup Başkan Vekilimiz Özgür Bey
orada, Levent Bey burada, Müsavat Bey burada; milletvekillerimiz laf
atmasınlar arkadaşlar.
Buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Doğru söylüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Birileri DEAŞa
olan düşmanlığı, PKKya olan, FETÖye olan, PYDye olan
düşmanlığı sadece Deyrizordaki,
Kamışlıdaki petrol kuyularını güvence altına
almak için bir istismar vesilesi olarak kullanırken al
bayrağımızın, vatanımızın, milletimizin,
devletimizin, Türküyle Kürtüyle, Lazıyla Çerkeziyle, Alevisiyle
Sünnisiyle 85 milyonun kardeşliği için, bize yönelik bu tehditlere
karşı amansız mücadeleleri veren biziz. Kuzey Suriyede
oluşturulmak istenen terör koridorunu bertaraf etmek için kuzey Suriyede,
İdlib, Afrin, Münbiç, Cerablus, Ayn el Araptan Kamışlıya
kadar olan bölgede, huzur ve barış operasyonlarını
gerçekleştirirken PKK terör örgütü, DEAŞ militanlarının
cezaevlerinden salıverilmesini sağladı. Demek oluyor ki -biraz
önce de ifade ettim- PKKnın, DEAŞın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Burayı bitireyim
de bu çok anlamlı ha!
BAŞKAN Yahu, toparlayın artık.
Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Teröristlere af
çıkaran sizsiniz, hâlâ konuşuyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demek oluyor ki
PKKnın, DEAŞın, DHKP-Cnin, PYDnin, YPGnin, derin ve paralel
yapıların, çetelerin, mafyaların kuyrukları bir yerde
buluşuyor.
BAŞKAN Peki
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte, onu da
milletimizin huzuruna çıkartıp hesabını
soracağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) DEAŞı
etkisiz hâle getiren tek ordu Türk ordusu be; göğüs göğüse
savaştı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, bu konuşulanların bizim söylediklerimizle ne
alakası var, onu anlayamadık; kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Peki
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Anladığın zaman zaten iş işten çoktan geçmiş
olacak sizin için.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İkincisi,
oralarda olan biteni çok konuşmak istiyorsanız bakın, gelin Bu
zeytin ağaçlarını buraya kökleriyle söküp, getirip
zeytinyağı ve zeytin ticareti yapan bakanın kardeşi
kimmiş?i, onu araştıralım beraberce
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun da cevabını
verelim ama diğerine cevap veremedi, başka. Bunun da
cevabını al.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Gelin,
onları konuşalım; gelin, Suriyeden bütün malzemeleri söküp,
getirip de burada satanlar ve para kazananlar kimlermiş onları
araştıralım birlikte çok meraklıysanız oraları
konuşmaya.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Oluç.
Sayın Özel, buyurun.
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Başkanım, çok kısa bir şey söyleyeceğim. Tabii, hangi
bağlamda olduğu anlaşılmadan, Sayın
Mevkidaşım, bizim grubumuza da dönüyor dolaşıyor Benim
Genel Başkanım falan. deyince, kendisinin geçmiş aidiyetleriyle
ilgili bir polemik yapacak değilim ama FETÖnün. deyince ben
baktım, Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Tuncay Özkan, Dursun Çiçek,
İlhan Cihaner ve benzeri isimler; PKKnın. deyince, Artvin
Şavşatta kurşunu yiyen, konvoyda şehit veren biziz,
adalet yürüyüşünde DAEŞin bombalı kamyonundan son anda
canını kurtaran bizim Genel Başkanımız; Cahit Özkan bu
örgütleri sayıp da Benim Genel Başkanımın
düşmanı. deyince bir an ürperdim, aman ha, Cahit Özkan Genel
Başkanım diye Genel Başkanımıza mı sesleniyor
O
açıdan tutanaklara geçmesi ve bu durumdan duyabileceğimiz
rahatsızlığı ifade etmek isterim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım
BAŞKAN - Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben özel davet üzerine
sataşıldığım için cevap vermek yani Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır sataşma yok,
sataşma yok. Hayır o Genel Başkan bizim Genel
Başkanımız da.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
bundan daha açık
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Özkan.
33.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, Sayın
Başkan, yani Özgür Özelin yaptığım konuşmanın
içeriğiyle ilgili kendisini ilişkilendirip cevap vermek zorunda
hissetmesi gerçekten manidar. Sonra da diyorlar ki: Yahu, bizi terörize
ediyorsunuz, bizi PKKyla, HDPyle beraber aynı istikamette tutuyorsunuz.
Ya, biz demiyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Lafına bak,
lafına. Sen ne dediğini bilmiyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben PKK diyorum, ben
FETÖ diyorum, ben DAEŞ diyorum, cevap başka yerden geliyor. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Anladım, tamam.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şu anda cevap
verebilirsiniz. Gizli anayasa yapanlar, gizli kapaklı kapalı
kapılar ardında bu ülkenin anayasal düzenini değiştirmek
isteyenler, bir inkâr edip bir kabul edip Gizli anayasa yapmadık.
diyenler, şimdi cevap verebilirsiniz, buyurun, şimdi
sataştım. Siz de anayasanın cevabını verin.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi ben size bir şey söyleyeyim. Bakınız, değerli
milletvekilleri, normal bir toplantı salonunda vatandaşı toplamış
olsak, esnafı, işçiyi, köylüyü toplamış olsak bu
konuşmaları dinlediklerinde, emin olun, salonda 1 kişi kalmaz.
Dönüp dolaşıp aynı şeyleri yapıyoruz. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İzmir
katliamına neden olan siyasi iklimin ve toplumsal kutuplaşma nedenlerinin
araştırılması amacıyla 22/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Vahim bir olayla karşı
karşıyayız ve bu vahameti doğru değerlendirmek
lazım. Ben 3 çerçevede değerlendireceğim. Birincisi, bu olaydan
önceki siyaset iklimi. Siyasetin dili, HDPyi ve bir bütün olarak muhalefeti
hedef gösteren, düşmanlaştıran bir nefret söylemi içerisinde
gelişti maalesef. Biz onlarca kez bu dilin doğru bir dil
olmadığını, bu dilin sokakta mutlaka
muhataplarının olduğunu ve harekete geçeceğini ifade ettik,
siyasetçileri uyardık. Nitekim, Genel Başkanımıza,
İYİ Parti Genel Başkanına, TİP Milletvekili
Barış Ataya ve birçok gazeteciye sokakta saldırı oldu.
Nedeni, siyasetin bu diliydi ve hedef göstermesiydi. Son olarak İzmirde
bu vahim olay gerçekleşti ve bir yurttaşımız, bir
kardeşimiz vahim bir biçimde yaşamını yitirdi. Yani birinci
çerçeve siyasetin dili.
İkinci çerçeve, bu olay sırasında
güvenlik güçlerinin ve yargının aldığı tutum.
Bakın, bizi 7/24 izleyen İstihbarat var, Emniyet var; siyasi partinin
önünde kurulmuş çadır var; herkes izleniyor, takip ediliyor. Onlarca
kez o binaya giren çıkan, şüpheli hareketleri olan, kursa
yazılan bir şüpheli takip edilmemiş, izlenmemiş ve olay
sırasında da olayda olmasına rağmen başka emniyet
güçlerinin gelmesi beklenmiş yaklaşık on beş dakika, yirmi
dakika; âdeta orada bu katliamın yapılmasına zemin hazırlanmış.
Olaydan hemen sonra da nasıl yakalandığını biliyoruz.
Bakın, sokakta muhalefete her türlü şiddeti gösteren güvenlik güçleri
büyük bir nezaketle ve şefkatle bu katili kucakladı ve kendisine
Adın ne abiciğim? dedi. Bakın, bunlar kimsenin dikkatinden
kaçmadı. Yargının aldığı tutum, sadece yirmi saat
gözaltında kaldı. Uzun gözaltılara karşıyım ama
cinayeti işleyen bir şahıs var. Bunun arkasındaki güçler
kimlerdir, ilişkileri nelerdir? Evi bile tutuklandıktan sonra
arandı. Ortalama bir yurttaşımıza, bir muhalife böyle mi
davranılıyor? Bakın, Boğaziçi öğrencileri dört gün,
beş gün gözaltında kaldılar. Bir şüpheliyi cezaevine
koyduktan sonra ondan bilgi alamazsınız. Neden yirmi saat
gözaltında kaldı, neden araştırılmadı bütün bu
ilişkileri? İkinci çerçeve bu.
Üçüncü çerçeve ve daha berbat olanı ise
cinayetten sonra siyasetin ve çevrelerin, maktulün -ölen kardeşimizin-
siyasi ve etnik kimliği üzerinden bu cinayeti
meşrulaştırmasıdır; bakın, en tehlikelisi budur.
Bu meşrulaştırma, kimlik üzerinden, bir yargı kararı
olmadan, herhangi bir soruşturma olmadan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) ...bir
maktulün kimliği üzerinden, etnik ve siyasi kimliği üzerinden
meşrulaştırmak ancak bu katile, bu ırkçı, faşist
katile cesaret verir ve bundan sonra yapacaklara da bir iklim hazırlar.
Bu, son derece tehlikelidir, nereye varacağını bilemeyiz.
Dolayısıyla bu olayın araştırılması
lazım. Bu olay İzmir gibi bir yerde gerçekleştirildi, eğer
başka yerlerde gerçekleştirilirse kimse bunun önünü alamaz. Âdeta
ırkçı faşistlere bir zemin hazırlandı: Bakın,
önünüzde muhataplarınız var, gereğini yapabilirsiniz. Bunu hem
yargı tutumuyla gösterdi hem güvenlik güçleri tutumuyla gösterdi hem de
üzülerek söylüyorum ki iktidar partisi buna yeterince tepki koymadı ve
bütün bu eleştirdiğimiz konular konusunda da nefret ve
düşmanlaştırıcı dilden uzak duracağını
göstermedi.
Ben bir kez daha bu katliamı
kınıyorum, ölen kardeşimize rahmet diliyorum. Bu kardeşimizin
hangi koşullarda İzmire geldiğinin, bakın, Ömerliden
90lı yıllarda İzmire geldiğinin, dağa
çıkmadığının, demokratik siyaseti tercih
ettiğinin de bilinmesini istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Vermiyoruz ama genelde.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Peki
efendim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Mahmut Atilla Kaya.
Buyurun Sayın Kaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, cinayeti ve
provokatif saldırıyı kınıyorum. AK PARTİ ve
Cumhur İttifakı olarak, olayın ilk anından itibaren
tavrımızı net şekilde ortaya koyduk ve Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın da
dediği gibi bu provokatif saldırıyı en şiddetli
şekilde kınadık, kınıyoruz. Yine, Sayın Adalet
Bakanımız Abdulhamit Gül, saldırıdan hemen sonra bu
provokasyona hukukun asla geçit vermeyeceğini ve olayın tüm
yönleriyle araştırılıp
aydınlatılacağını da ifade etti. Türkiyenin huzur ve
güvenliğini bozmaya yönelik çalışılan bu provokasyonlara
asla fırsat verilemeyeceğini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Olayın
hemen ardından İzmir Valiliği, İzmir Cumhuriyet
Başsavcılığı ve İzmir Emniyet Müdürlüğümüz
hemen gerekli ve geniş çaplı araştırmaya
başlamış ve akabinde bu katil yakalanmış ve daha sonra
yapılan işlemlerle birlikte tutuklanmıştır. Yakalanan
failin ve onun önündeki, arkasındaki tüm ilişkiler açıkça ortaya
çıkarılacaktır. Yine, bu konuda bir bilgisi, bir belgesi, bir
delili olan herkes de İzmir Cumhuriyet
Başsavcılığımıza bu noktada müracaat edip bu
tahkikatın gelişmesi noktasında da gayret gösterebilir.
Tabii, olaydan hemen sonra gerçekleşen
başka bir hadise var, o da AK PARTİ Diyarbakır Hani İlçe
Başkanlığımıza yapılan terör
saldırısıdır. Bu saldırıyı da kınıyorum.
Türkiyede son yirmi yıl içerisinde en çok bu tip
saldırıların gerçekleştiği ve en çok kayıp veren
parti, AK PARTİ olmuştur. 37 teşkilat mensubumuz, sırf AK
PARTİ saflarında ülkemize ve milletimize hizmet ettikleri için
şehit edilmişlerdir. İl başkan
yardımcımızdan ilçe başkanımıza,
milletvekilimizden belediye başkanımıza, sandık görevlimize
kadar şehit olurken maalesef bu grup önerisini verenlerden tek ses bile
çıkmamıştır.
Yine, geçtiğimiz hafta Aybüke Öğretmen ile
Necmettin Öğretmenimizin şehadet seneidevriyesiydi; yine gördük ki bu
öneriyi verenlerden tek ses bile çıkmadı.
Yine, grup önerisinde, iktidar güçlerinin yani
Cumhur İttifakının HDPyi marjinalize ve kriminalize
ettiği, etmeye çalıştığı iddia ediliyor.
Açıkça söyleyeyim: Bizim bunun için bir gayrete zaten ihtiyacımız
yok, siz zaten kendiniz yapıyorsunuz bu noktada; PKKyla aranıza
mesafe koymayarak, sürekli şiddet dili kullanarak, bu ülkenin ortak
acılarını, sevinçlerini paylaşmayarak, itidal değil
infial çağrılarında bulunarak bunu sürekli siz
gerçekleştiriyorsunuz.
Yine, grup önerinizde, siyasi partilerin
kullandığı dili eleştirerek bunun anayasal düzene
saldırılar meydana getirdiğini ifade etmişsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) - Şunu açık
ifade edelim: Cumhur İttifakı olarak bizim şiddetle işimiz
olmaz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal düzenine saldırı yapan
bir örgüt arıyorsanız o PKKdır. Terör en temel insan hakkı
olan yaşam hakkının en büyük düşmanıdır.
Bırakın kullandığınız bu
ayrıştırıcı dili; polisimizi, askerimizi,
öğretmenimizi, mühendisimizi şehit eden, çoluk çocuk, bebek demeden
katleden PKKya terör örgütü bile diyemiyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
konuyu konuş, konuyu! Ne saçmalıyorsun ya?
MAHMUT ATİLLA KAYA (Devamla) -
Dolayısıyla, bu noktadaki ikircikli tavrınız ve
kullandığınız dilden vazgeçmediğiniz sürece
beyanlarınızın da bu sivil siyaset arenasında ciddiye
alınmayacağını ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sataşma
olduğu için kürsüden cevap hakkı istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun, İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kayanın HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Sayın Başkan,
sayın vekiller; işte, ben biraz evvel şunu söyledim ya:
İktidarın kullandığı nefret dili,
ayrıştırıcı, ötekileştirici ve
düşmanlaştırıcı dil var ya, bu tür
saldırıların zeminini oluşturuyor. derken tam buradaki
konuşmayı kastediyordum. Ha, bu konuşma, işte, bu
konuşma aslında azmettiren konuşmadır. İşte, bu
konuşma saldırganları, katilleri, Kürt
düşmanlarını, ırkçı faşistleri harekete geçiren
konuşmadır; işte, bu konuşmadır, bu zihniyettir, bu
anlayıştır. Sonra Nasıl oluyor da bunlar
saldırıyor, nasıl oluyor da katlediyor? diye düşünmeyin.
SALİH CORA (Trabzon) İşte bu;
PKKnın üslubu bu, dili bu.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Siz
azmettiriyorsunuz, siz! Birincisi bu. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İkincisi, demokratik siyasete dönük -ister
Adalet ve Kalkınma Partisine olsun ister MHPye olsun isterse hangi
partiye olursa olsun- her saldırıyı kimden gelirse gelsin her
zaman lanetledik çünkü biz demokratik siyaset konusunda kararlıyız ve
bu konuda taviz vermiyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, lütfen müdahale eder misiniz?
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika... Sayın
Oluç, bir dakika...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Üçüncüsü, bakın,
şiddet dilini kullanan sizlersiniz; biz, ortak acıları ve ortak
sevinçleri paylaşıyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) Haydi PKKyı
kına bakalım. Biz kınadık, siz de kınayın.
BAŞKAN Bağıran milletvekilleri, söz
isteyin söz vereyim size arkadaş, niye bağırıyorsunuz ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayıptır ya!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, bakın, şiddet dilini kullanan
sizsiniz. Biz şiddet dili karşısında konuşuyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) Gözlerim
yaşardı ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cora, bir
susar mısın Cora!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Şiddetten
uzaklaşılsın, bu Türkiyenin sorunlarını şiddet
olmadan, şiddetsiz şekilde konuşarak,
karşılıklı müzakere ederek, diyalog yoluyla çözelim diyoruz,
siz kabul etmiyorsunuz bunu.
Ortak acılar ve sevinçlere gelince, ortak
acılarımız olduğu zaman mutlaka bunları
paylaşıyoruz, ortak acıları paylaşmak önemlidir.
Keşke siz de ortak acı olarak paylaşabilseniz bazı
şeyleri ama siz bundan uzaksınız. Sevinçlere gelince...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Kendinize
bakın, kendinize.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Suçluluk
psikolojisi işte. İnsan suçlu olunca böyle oluyor.
BAŞKAN Buyurun toparlayın Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür
ediyorum, toparlıyorum.
Bakın, ortak acı ve sevinçler meselesinde
sevinçlere gelince, keşke ortak sevinçlerimiz de olabilseydi, keşke
olabilseydi; biz bunu defalarca söyledik. Siz düşmanlık
politikalarını ve düşmanlık hukukunu o kadar benimsediniz
ki Kürt halkına yönelik o kadar düşmanca bir tutumun sahibisiniz ki
ne ortak acı bıraktınız ortada ne ortak sevinç
bıraktınız ortada. Bunu gözden geçirmeniz şarttır.
Bunu gözden geçirirse bu iktidar eğer, o zaman bu ülkede farklılıkları
eşit bir şekilde bir arada yaşatmak, bir arada buluşturmak,
sevinçlerimizi ve acılarımızı bir arada yaşamak mümkün
hâle gelir. Bunun için önce siz kendinize, aynaya bakacaksınız. Bunu
yapmadığınız müddetçe ortak sevinç ve acılar konusunda
hep sorun yaşayacağız. Bunu da belirtmiş olayım. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kürsüden hatip 16 kez siz dedi, Siz azmettirdiniz." dedi,
sataştı. Onun için söz istiyorum.
BAŞKAN Ne yapacağız şimdi?
Buna böyle devam edeceğiz.
Ama ben bir şey söyleyeyim sayın
milletvekilleri: Bundan sonra laf atan arkadaşa konuşma bittikten
sonra kürsüden söz vereceğim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Tamam, çok
güzel...
BAŞKAN Elini kaldırsın,
yazsın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Herkes
laf atacak Başkanım.
BAŞKAN Laf atmayın arkadaş ya, olur
mu böyle şey!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkanım, ödül veriyorsunuz; bu, ceza değil.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ortak acılar, ortak sevinçler bir milleti
bir arada tutan, gelecekte de birlikte yaşama kültürünü hayata geçiren en
önemli unsurlardır. Bu anlamda, gerçekten, biz bir arada yaşamak,
ortak kültürümüzü, toplumsal barışımızı inşa
etmek istiyorsak sevinçte, hüzünde, tasada, her ortamda beraber
olmalıyız.
Bir terör örgütü ülkemizin
barışını tehdit edip saldırdığında
milletçe kenetlenip lanetlemesini bilmeliyiz. Bir siyasi suikastla bu ülkenin
geleceğine istikamet verilmeye çalışıldığı
zaman milletçe bu ihaneti, bu saldırıyı lanetlemeliyiz.
İşte, geçen hafta yani son bir haftalık süre zarfında, hem
İzmirde yaşanan hain saldırı hem Diyarbakırın
Hani ilçesinde yine AK PARTİ Başkanlığına
gerçekleştirilen hain saldırı bizleri milletçe üzmüştür.
Onun için milletçe lanetliyoruz ve milletçe birlikte yaşama kültürümüzü
tasada ve sevinçte bir ve beraber olma irademizi yeniden ortaya
koymalıyız. Bu anlamda, biz bütün siyasi parti grupları olarak
eğer İzmirde HDP binasına gerçekleştirilen bu
saldırıyla, yine Diyarbakırın Hani ilçesinde AK PARTİ
teşkilatına gerçekleştirilen hain saldırıyı
aynı şekilde kınadığımız takdirde, yine
Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla, Çerkeziyle Türkiyemizin 81 vilayetinde,
her bir noktasında vatandaşlarımızı katleden, hedef
alan terör örgütlerinin saldırılarını bir ve beraber bir
şekilde lanetlediğimiz müddetçe bizim hukuk düzenimizi, anayasal ve
toplumsal barışımızı kimse tehdit edemez.
Bu anlamda, bizi bir arada tutan değerlere
sımsıkı sarılmamız gereğini ifade ediyor; bizleri
ayrıştıran, bizleri birbirimize düşüren söz ve eylemlerden
kaçınmamız gerektiğini ifade ederek Genel Kurulu saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İzmir
katliamına neden olan siyasi iklimin ve toplumsal kutuplaşma nedenlerinin
araştırılması amacıyla 22/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Şahin, Sayın
Sümer, Sayın Bingöl, Sayın Budak, Sayın Aydın, Sayın
Gürer, Sayın Kılınç, Sayın Hakverdi, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Köksal, Sayın Keven, Sayın
Sarıaslan, Sayın Aygün, Sayın Şahin, Sayın
Başarır, Sayın Ağbaba, Sayın Yıldız,
Sayın Gök, Sayın Gökçel.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren arkadaşlar salondan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İzmir
katliamına neden olan siyasi iklimin ve toplumsal kutuplaşma
nedenlerinin araştırılması amacıyla 22/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl ve arkadaşları tarafından, hazine
taşınmazlarının satışları, bu arazilerin
alıcıları ve elde edilen gelirlerin kullanım
alanlarının araştırılması amacıyla 22/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Haziran 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
22/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/6/2021 Salı günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve
arkadaşları tarafından, hazine
taşınmazlarının satışları, bu arazilerin
alıcıları ve elde edilen gelirlerin kullanım
alanlarının araştırılması amacıyla 22/6/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesinin (2547
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
22/6/2021 Salı günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Birileri görmezden gelse de birileri küçümsese de bu
topraklarda yaşayan insanların ortak bir mücadelesi sonucu
emperyalizme karşı dikilerek ulusal kurtuluş mücadelesi verildi;
akabinde yine hep birlikte müthiş bir özveriyle ağır bedeller
ödenerek ve fedakârlıklar yapılarak bu ülke için çok ama çok önemli yüzlerce
tesis ortaya çıkarıldı; savunma sanayisi, TELEKOM, yem sanayisi
ve birçok tesis. 1986da bu tesisler özelleştirilmeye başlandı.
AKP öncesinde 8 milyar dolarlık bir özelleştirme gerçekleşti.
Daha sonra, AKPnin on dokuz yıllık iktidarı döneminde tam 62,7
milyarlık özelleştirme gerçekleşti ve bu özelleştirmelerden
elde edilen gelirler âdeta buhar oldu. Bu paranın nereye gittiği
meçhul.
Yeri gelmişken söyleyeyim, şu ana kadar
AKP öncesindeki hükûmetlere sorulan soruların çok daha fazlası AKP
iktidarı döneminde soruldu, sorulmaya da devam ediliyor: 128 milyar dolar
nerede? Farklı dönemlerde toplanan paralar nerede? 10 bin doları alan
siyasetçi kim? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Bu özelleştirme
gelirlerinden elde edilen gelir nerede? Yok. Hepsine toptancı bir anlayışla
şu deniyor: Efendim, merkezî bütçeye aktarıldı. Ya, iyi de
merkezî bütçede 1 kuruş para yok, 1 kuruş para. Nerede bu para? Bu
para buhar oldu.
AKP iktidarı bu, satmakta çok cevval;
özelleştirmeyle ilgili tesis kalmayınca hemen başka bir
şeye yöneltildi. Neye? Değerli milletvekilleri, hazine arazileri var,
iki koldan -bir Özelleştirme İdaresi bir de Millî Emlak-
satışa çıktı. Ama Özelleştirme İdaresinin
satış ilanlarında çok ciddi bir cümle var:
Yatırımcıların dikkatine... Yatırımcılara
duyurulur... Kim bu yatırımcılar? Kepenk kapatan esnaf mı?
Asgari ücretle çalışan işçi mi? Traktörünü haczettiren çiftçi
mi? Fabrikasını bankalara kaptıran sanayici mi? Kim bunlar? AKP
döneminde palazlanan yandaşlar ile referansla kamu bankalarından kredi alıp iç eden iş adamları.
Bütün bunlar bu dönemde bu Özelleştirme İdaresinin ihaleye
çıkardığı vatan topraklarına göz diktiler; işin
bir boyutu bu.
Bir diğeri ne? Millî Emlak eliyle
satışlar. Bakın, değerli milletvekilleri, son iki ayda, iki
ay içerisinde Millî Emlak maharetiyle satışa çıkarılan,
satışı yapılan, ihale aşamasında olan ve ihale
hazırlığı yapılan tam 7.800 vatan toprağı
var, 7.800. 7.800 toprak parçası Edirneden Hakkâriye kadar
satışa çıkarılmış ama bundan öncesi var. Bundan
önce, on yıllık dilim içerisinde 310 milyon metrekare arsa
satıldı, 12,5 milyar gelir elde edildi. Yine bir soru: Bu 12,5 milyar
nerede? Ben bunları Bakana sordum, Bakan bir buçuk aydır bana cevap
vermedi. Bakanın cevap vermemesinin iki nedeni olabilir:
Bir; milletvekillerini ciddiye almıyor
olabilir. O, saygısızlığı soruyu soran milletvekiline
değil, bu Parlamentoya yapıyor. Hangi bakan olursa olsun
milletvekillerinin sorusuna cevap vermiyorsa eğer, bizim için o bakan
kimse, yok hükmündedir, biz de onun bakanlığını
tanımıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi; eğer Bakan bu sorulara cevap
veremeyecek durumdaysa, o zaman bu araştırma önergesi çok yerinde,
çok doğru bir araştırma önergesi. Bu arsaları kim
satın alıyor? Bu arsalar hangi ilkelerle satışa
çıkarılıyor ve bu arsalardan elde edilen gelir nerede
kullanılıyor, nerede kullanılmakta? Bunları
araştıralım. Yerli ve millîsiniz ya, yerli ve millî olmanın
gereği vatan topraklarını korumaktan geçer.
Bakın, bir Tank Palet olayı var, ikinci
bir olay gerçekleşiyor; Kırıkkale. Dün Grup Başkan
Vekilimiz oradaydı. Vatandaş büyük bir tedirginlik içinde çünkü
Kırıkkalede Makine Kimyada çalışmayan, oranın
ekmeğiyle çoluğunu çocuğunu doyurmayan çok az insan var.
Tedirginler. Bakın, ne yapılıyor? AKP kurnazlığı,
önce şirketleşecek sonra bir yandaşa peşkeş çekilecek.
Bununla mı? Kıyıda köşede
kalmış bazı tesisler var. Bir tanesi de Dalaman
Çayının üzerindeki baraj.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Şimdi de o
baraj ihaleye çıkarıldı, özelleştiriliyor. Ya, Allah
rızası için kıyıda köşede kalmış 3-5 tane
cumhuriyet eseri bari bırakın kalsın. Yok. Nedir mesele? E,
giderayak ne varsa satıp savalım, kendi cebimizi dolduralım.
Bakın, müflis tüccar eski defterleri karıştırır, AKP
de bütün görevlileri seferber etmiş Gidin, bakın, nerede arsa varsa
hemen ihaleye çıkaralım. diyor.
Bu söyleyeceğim çökenlere, götürenlere, ülkeyi
pazarlayanlara: Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin;
doyuncaya kadar, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar
yiyin, ta ki iktidarınızın çöktüğü döneme kadar.
O tarih de yakındır diyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Fakir fukara, garip
gureba
Bu ülkenin malını mülkünü fakir fukaraya yedireceğiz,
emperyalistlere değil.
ORHAN SÜMER (Adana) Doğru, bu ülkenin
topraklarını 5 müteahhide yedireceksiniz.
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin satılan arsalardan
toplanan paraların nereye harcandığına dair vermiş
olduğu araştırma önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Hazineye ait taşınmazların
satışı son yıllarda iktidar tarafından bir gelir
kapısı olarak görülmeye başlanmıştır. 2002
yılından bu yana kamuya ait arazi satışlarında büyük
bir artış gözlemlenmiştir. Son on beş yılda
yapılan satışlarda toplam 339 milyon metrekare yüz ölçümlü
taşınmazın satışı gerçekleşmiştir.
2014-2019 dönemini kapsayan altı yılda 2 milyar 825 milyon metrekare
büyüklüğünde arazi, kamudan özel sektör ve şahıslara
geçmiştir. Satılan arazilerin toplam büyüklüğü 395 bin futbol
sahası büyüklüğüne denk gelmektedir.
Yine, 2014-2019 yıllarını kapsayan
altı yıllık dönemde AK PARTİ iktidarı 2/B ve
tarım arazileri hariç 12 milyar 367 milyon 267 bin liralık
taşınmaz satışı gerçekleştirdi. Yine bu kapsamda,
özellikle 1986 yılında başlayan özelleştirme sürecinden
2002 yılına kadar on altı yıllık süreçte toplam 8
milyar dolarlık satış gerçekleşirken 2002-2021
yılları arasında Özelleştirme İdaresinin
gerçekleştirdiği toplam satış 62,3 milyar dolar. Buradaki
temel mesele şu: Özellikle, biz, bu tesisler özelleştirilirken hep
şunu hayal ediyorduk, diyorduk ki Bunlara yatırım
yapılacak, bu alanlarda istihdam olacak, üretime katkısı
olacak. Maalesef bu tesislerin yüzde 60ı, yüzde 70i, özellikle
Sümerbank dâhil, Şeker Fabrikaları dâhil, Et ve Balık Kurumunun
arsaları dâhil, hiçbir tanesi faaliyetine doğru düzgün devam etmeyip
arsa bedelleri karşılığı özelleşmiş oldu.
Hâlbuki Türkiyede her şeyden daha fazla işe, istihdama ihtiyaç
olduğunu sizler bizlerden daha iyi biliyorsunuz.
Buradaki konu şu: Bu satışlardan elde
edilen gelirlerle ne kadar istihdam sağladınız, nereye
harcadınız? Asıl olan buradaki şeffaflık ama bu arsa
satışı, toprak satışı öyle bir hâl aldı ki
artık literatüre de giren parsel parselden tutun da belediyeler bugün
var gücüyle, var kuvvetiyle geçmişten bugüne -İstanbul, Ankara da dâhil-
maalesef hep arsa oluşturmak, arsa satışları, arsa
yoğunlukları, buradan elde edilen gelirler
Yani üretime
ayrılacak pay maalesef bu arsalardan elde edilen gelirlerle farklı
bir şekilde harcandı, hâlâ daha maalesef bu vurdumduymazlık
devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Bizim önerimiz şu: Kamuda her şey
şeffaf olmalı. Gayet tabii ki ihtiyaç fazlası araziler
satılabilir, buna hiç kimsenin bir itirazı yok ama kime, hangi
şartlarda, ne amaçla sattığınızın şeffaf
olarak orta yere konması lazım. Örnek vereyim -Muş
Milletvekilleri var burada- biz, Muştaki tarım üretme
çiftçiliğini özelleştirdik. Binlerce dönüm arazi geçmişte iyi
kötü ekilip biçiliyordu. Hâlbuki biz bunları tahsis ettik ki buralarda
üretim olsun ama gidin görün, koskoca Muş Ovası bomboş
yatıyor. Buradan dikkatinizi çekmek istiyoruz. Mümkün olduğunca bu
işi, yapana, üretene verin, bu yandaş zihniyetinden bir an önce
vazgeçin diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı
dönemi yakında kapanacak ve AKP iktidarı dönemi tarihe bir talan
iktidarı dönemi olarak geçecek. AKP bu dönemde kamu
varlıklarını sattı, kamu arazilerini sattı, ormanları
sattı; ya, bulabildiği ne varsa sattı.
Değerli arkadaşlar, bunun
sakıncası şehirlerimizin bu anlamda talan edilmesi oldu,
yağmalanması oldu, yaşanmaz hâle gelmesi oldu, Marmaradaki bu
müsilaj oldu, Egenin ormanlarının talan edilmesi oldu. Arkadaşlar,
bu satıştan elde edilen gelirler nereye gitti? Ya, bir kamu,
varlıklarını satıyorsa, kamunun kasasında para olur.
Bir yandan kasayı da boşalttılar arkadaşlar, hem kamu
varlıklarını sattılar hem de bir yandan kasayı
yağmaladılar; o yüzden bugün kasamız boş.
Değerli arkadaşlar, hâlâ da bu
varlıkları satmaya devam ediyorlar, özellikle de yağma, talan
giderayak daha da büyüdü. Görüyorlar ki yakında gidiyorlar,
iktidarını kaybedecekler; Ya, ne arazi varsa satalım.
diyorlar. İnanın, bu ülkenin hiç satışa
çıkarılmayacak incileri satılıyor.
Bakın, şu Paramount Otel var ya,
meşhur Paramount Otel; hani, orada sizin yandaşlarınız,
medyadaki adamlarınız, siyasetçiler ve mafya birleşmiş ya,
çökmüşler ya bu ülkenin ormanına, çökmüşler ya. İşte,
öyle yağmalıyorsunuz bu ülkenin ormanlarını ve orada
mafya-siyaset-ticaret iş birliği yapıyorsunuz. Medya
unsurlarını, o Veyis Ateşi oraya götürüp Efendim, kimi
nasıl kurtaracağız? pazarlıkları yapıyorsunuz o
çöktüğünüz arazilerde.
Arkadaşlar, bu dönem talan dönemi olarak
geçtiği gibi, işte, bir yandan da bu pisliklerin nasıl
aklanacağı üzerine pazarlıklar dönemi olarak da geçecek ama
ortaya o kadar büyük bir pislik yayıldı ki, lağım o kadar
büyük patladı ki her yer lağım kokuyor. Bu ülkenin bütün
temizlik malzemelerini de kullansanız, bütün örtülerini de getirseniz bu
pisliği örtemezsiniz arkadaşlar. Ama bakın, sizi
uyarıyorum, yakında bu iktidar değişecek, yağma
dönemine son verin ki suçunuz azalsın, pisliklerinizi gelin birlikte
temizleyelim ki, ülke olarak bu yağma düzenini birlikte sorgulayalım
ki suçunuz azalsın. Devran döndüğünde her biriniz diyeceksiniz ki:
Ya, ben bilmiyordum, benim haberim yoktu, orada birileri parayı
götürmüş. ama biz de diyeceğiz ki: Biz size Gelin, bunları
araştıralım. dedik, siz buna yanaşmadınız. Bu
dönem AKPnin talan ve çökme dönemi olarak geçecek. Size bir fırsat,
buyurun, CHPnin önergesi; hep beraber destek verin, bu çökme ve talan
meselelerinin üzerine bakalım, araştıralım ve aklanma
dönemine geçelim.
Saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kocaeli Milletvekili Sayın İlyas Şeker
Buyurun Sayın Şeker. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun hazine arazilerinin satışlarıyla ilgili
vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, özelleştirme kapsamında bulunan
taşınmazlar 4046 sayılı Kanun gereği ihale yoluyla
değerlendirilmektedir. İhale ilanları Resmî Gazetede
yayınlanmakta, ihalelere katılanlar ve ihale sonuçlarının
tamamı Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının www.oib.gov.tr internet adresinde ilan
edilmektedir. Özelleştirmeye ilişkin bilgiler yıllar
itibarıyla listeler hâlinde yayınlanmaktadır. Elde edilen gelir,
giderler düşüldükten sonra genel bütçeye aktarılmaktadır ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının internet
sitesinde Özelleştirme Fonu Kaynaklı Kullanım Tablosuyla da
kamuoyuna ilan edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, hazine arazilerinin
satışına gelince, 1950li yıllardan bugüne kadar
yapılan tüm satışlar açık ve şeffaf bir şekilde
yapılmaktadır. Hazine taşınmazlarının
satışı 1983 tarihinde çıkarılan 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 45 ve 74üncü maddelerine göre
çıkartılan Hazine Taşınmazlarının İdaresi
Hakkında Yönetmelike göre açık teklif usulü yöntemiyle
gerçekleştirilmektedir. Taşınmazların
satışı, zorunlu ilanların yanı sıra
şeffaflık ve rekabetin sağlanması amacıyla idarenin
merkezî ve taşra birimlerinin internet sayfalarında
yayınlanmaktadır; ayrıca, taşınmazların
bulunduğu ilgili belediye başkanlıklarına, ticaret ve
sanayi odalarına bildirilmektedir; taşınmazlar köyde ise köyde
de bu uygun vasıtayla ilan edilmektedir.
Hazine taşınmazlarının
satışından elde edilen gelirin yüzde 10u Gecekondu Önleme
Fonuna, yüzde 30u bulunduğu
belediyeye, yüzde 10u varsa büyükşehir belediyesine ve geriye kalanı
da genel bütçeye aktarılmaktadır. Genel bütçeye aktarılan bu
paralarla hızlı trenler oluyor, otoyollar oluyor, bölünmüş
yollar oluyor, savunma sanayisi oluyor, sağlık hizmetleri oluyor,
hastaneler oluyor, okullar oluyor, Marmaray oluyor, hızlı trenler
oluyor, havalimanları oluyor, oluyor da oluyor; vatandaşa hizmet
olarak dönüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eskiden
hastanelerde rehin kalan insanların bugün, bir kuruş para harcamadan,
bu bütçeden giderleri karşılanmış oluyor.
Değerli milletvekilleri, hazine arazilerinin
satışları da www.milliemlak.gov.tr internet adresinde herkese
açık bir şekilde ilan ediliyor. Bugün itibarıyla
-girdiğinizde göreceksiniz- ihaleye çıkarılan 2.168 parsel var
ve satışa hazırlanmakta olan da 5.638 parsel mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLYAS ŞEKER (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Siteye
girdiğiniz zaman, bu sitede göreceksiniz, Türkiyede turuncu renkle
gösterilen illerde ihale ilanına çıkarılmış
satışlar var. Örneğin, seçim bölgem Kocaelide 47 parsel, Ankarada
35 parsel, Artvinde 3 parsel ihaleye şu anda çıkmış
durumda.
Değerli milletvekilleri, maalesef, hazine
arazilerinin bir kısmı işgal edilmiş olduğu için,
zamanında kontrol edilmediği için, bugün de o işgallerin
bertaraf edilmesi için çalışan belediye personelleri ve maalesef
basın-yayın organları, muhabirler darp edilmektedir, bunlara
şahit oluyoruz.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bilinen ve açık olan bir şeyi söylemeye,
açıklamaya kalkmak anlamına gelen Malumu ilam etmek. diye bir deyim
vardır. Evet, hazine arazilerinin tamamı ilanlarla ve şeffaf
olarak yapılmaktadır. Dolayısıyla bu konuda bir
araştırma malumu ilam etmek olacağından böyle bir
araştırmaya gerek olmadığını ifade ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun, okuyun.
4.-
AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, TBMM İçtüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz
2021de tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 268, 256 ve 259 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 1inci, 2nci ve 3üncü
sıralarına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine;
Genel Kurulun 1, 6, 7 ve 8 Temmuz 2021 Salı, Çarşamba ve
Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 22 Haziran 2021 Salı günkü (bugün) birleşiminde
gündemin Seçim kısmının 1inci sırasında
Sayıştay Başkanı için Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri
arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen 269
sıra sayılı Komisyon Raporu doğrultusunda
Sayıştay Başkanı seçiminin yapılmasına; Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi
22/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/6/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin TBMM
İçtüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz 2021de tatile girmeyerek
çalışmalarına devam etmesi,
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 268, 256 ve 259
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 1inci, 2nci ve 3üncü sıralarına
alınması ve bu kısımda bulunan diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun; 1, 6, 7 ve 8 Temmuz 2021 Salı,
Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi ve aynı birleşimlerde saat 24.00e
kadar,
22 Haziran 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde gündemin Seçim kısmının 1inci
sırasında Sayıştay Başkanı için Plan ve Bütçe
Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul
edilen 269 sıra sayılı Komisyon Raporu doğrultusunda
Sayıştay Başkanı seçiminin yapılması ve bu
seçimin tamamlanmasını müteakip aynı birleşimde 268
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
23 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde 268 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
23 Haziran 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde 268 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 24 Haziran 2021 Perşembe
günkü birleşiminde 268 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde 268 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde, haftalık
çalışma günlerinin dışında, 25 Haziran 2021 Cuma günü
saat 14:00'te toplanması ve bu birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi ve aynı birleşimde 268 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesi,
268 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
268 sıra sayılı Samsun Milletvekili
Orhan Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3636) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYILARI |
1. Bölüm |
1 ila 11inci maddeler |
11 |
2. Bölüm |
12 ila 20nci maddeler |
9 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
20 |
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun Sayın Oluç. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; Sayıştaylar demokratik
ülkelerdeki önemli kurumlardan biridir çünkü denetim yaparlar. Türkiyede de
Meclis adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına,
yurttaşların ödediği vergilerin nerelere
aktarıldığını, doğru kullanılıp kullanılmadığını,
herhangi bir usulsüzlük, yolsuzluk olup olmadığını, bir
hırsızlık olup olmadığını denetlerler,
tespit ederler, raporlar sunarlar. Şimdi, biz Sayıştay
Başkanını seçeceğiz bugün. Biliyor musunuz kimi
seçeceksiniz? Tanıyor musunuz? Yo, bilmiyorsunuz, tanımıyorsunuz
çünkü aslında, şeffaf ve demokratik bir seçim usulü
uygulanmadığı için bilmiyorsunuz, tanımıyorsunuz.
Normalde şöyle olması gerekir: Yani, konu Plan ve Bütçe Komisyonunda
konuşuluyor. Başkan adayları gelirler, kendilerini
tanıtırlar, Plan ve Bütçe Komisyonundaki vekil
arkadaşlarımız, hep birlikte onu dinlerler, bir kanaate
varırlar ama öyle değil; Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyor ama kimse,
kimi seçeceğini, kime oy vereceğini bilmiyor.
Sayıştay Başkanı bir tür
atanıyor aslında. Nereden atanıyor? Beştepeden. Hâlbuki
Sayıştay, aslında Beştepeyi kontrol edecek, bütçenin
doğru kullanılıp kullanılmadığına bakacak
ama Sayıştay Başkanı şimdi Beştepeden âdeta
atanıyor yani burada da usulen bir seçim yapılıyor; durum bu.
Yani demokratik değil, şeffaf değil, bunu eleştiriyoruz.
Bu iktidar, maalesef, Sayıştay
raporlarını -ki son derece önemli raporlardır- gereksiz raporlar
hâline indirgedi yani ciddiye alınır raporlar olmaktan
çıkardı âdeta, Sayıştayı işlevsiz hâle getirdi.
Neden? Çünkü o raporlarda, aslında, bu iktidarın çeşitli
noktalarında yapılan usulsüz harcamalar yazıyor, yerel
yönetimlerde yapılan usulsüz harcamalar, yolsuzluklar yazılıyor,
bunlar denetleniyor. Sayıştayı aslında bu iktidar, bu
tutumuyla işlevsiz hâle getirdi. Şimdi de bu seçimle bu iş bir
kez daha perçinlenecek ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
aslında denetlenemez, denge denetleme mekanizmalarının
işlemediği bir sistem olmaya devam edecek. Bu nedenle biz, bu Sayıştay
Başkanlığı seçiminin demokratik ve işlevine uygun olan
bir şekilde yapılmadığını düşünüyoruz ve o
nedenle de bu seçimlerde oy kullanmayı düşünmüyoruz. Hâlbuki, Meclis
eğer Sayıştayı ciddiye alsaydı, iktidar
Sayıştayı ciddiye alsaydı hem Başkan seçimi konusunda
hem de Sayıştay raporları konusunda çok daha ciddi bir adım
atılabilirdi ve denge denetleme mekanizmaları işletilebilirdi.
Şimdi denetimsiz bir saray rejimi sürmeye devam ediyor. Biz bu nedenle bu
işe ortak olmayacağız.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Yapıcı bir muhalefet yok
karşımızda. AK PARTİnin çok yaygın söylemlerinden
biri. Önerilerinizi getirin, dinlemiyor muyuz? Her şeye Hayır.
diyorsunuz, hiçbir şeye Evet. demiyorsunuz. Getirin teklifinizi
görüşelim. Elimde Cumhuriyet Halk Partisinin yargı reformuna
ilişkin, Sayın Kaboğlunun, partimizin hukukçu
milletvekillerinin, 20 kurum, kuruluş, örgüt, üniversite, baro ve 65
uzmanla bir buçuk yılda hazırladığı gerçek bir reform
paketi var. Bu paket, Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği dördüncü
paketteki 27 maddeye
İtirazımız olanlar var, destek
vermediğimiz anlamına gelmiyor. Cahit Bey de Buyurun. diyor,
buyurduk, bugün götürdük, reddettiniz. Götürdük ve dedik ki Hep birlikte
oturalım ve gerçek bir yargı reformu yapalım. Örneğin,
Avukatlık Kanununda 10 madde, Devlet Memurları Kanununda 6 madde,
Türk Ceza Kanununda 8 madde, yargı organları
çalışanlarıyla ilgili kanunlarda 11 madde, İş
Kanununda, Arabuluculuk Kanununda, İş Mahkemeleri Kanununda,
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda, Basın Kanununda,
İl İdaresi Kanununda; 19, 3, 7, 10, 11 madde ve torba yasa
değil; 12 ayrı kanun teklifi, bütün hepsi orada. Komisyon boyacı
küpü gibi, kendi 27 maddenizi batırıp çıkarıp buraya
yollayıp olduğu gibi geçirmek dışında bir irade
kullanmıyor. Bugün ülkeyi getirdiğiniz noktada, Sayın Cahit
Özkan, yargıya güven yüzde 20, bütün anketler gösteriyor, en
başarısız olduğunuz nokta anketlerdeki. 2,1 eğitim; AK
PARTİye oy veren kadın seçmenin en rahatsız olduğu
şey Çocuklarımız kötü eğitim alıyor. diyorlar.
Yargı, kadın-erkek birleşik bütün seçmenin en düşük oy
verdiği nokta, hatta yargı mensupları arasındaki ankette
Birinci derece yakının adliyeye düşerse adil
yargılanır mı?ya hâkim ve savcılar, kürsüdeki hâkim ve
savcılar yüzde 23 evet oyu verebiliyorlar. Kesinlikle inanıyorum. Türkiyeyi
getirdiğiniz nokta bu.
Bir zihniyetin değişmesi gerektiği
açık. Geçen hafta Somada bir kanun maddemiz eksik diye adaletin
canına okunmadı; olası kast maddesi var, Somada
kullanılmayacaksa nerede kullanılacak ama taksire sokuldu, bir tane
bile tutuklu yok. Soma yargılamasında bir AK PARTİ
milletvekilinin beş altı yıl boyunca salonun
kapısından girmediğini de söyleyelim. Yahu siz taraf
mıydınız Soma yargılamasında?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan,
müsaadeniz olursa...
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Siz, Manisadan oy
aldığınız, Somadan oy aldığınız hâlde,
adaletin peşinden koşmak, belki hayatını kaybedenlerin
anneleri, eşleri, size oy vereni vermeyeni hatırına gidip de
orada bir bulunmak size niye ağır geldi, niye zül geldi, niye gözlere
bakamadınız? Şimdi, adil yargılamayla ilgili böylesine
kıymetli bir çalışmayı nasıl otomatik bir şekilde
reddedebiliyorsunuz? Burası Meclisse, kendi gündemine hâkimse, egemenlik
kayıtsız şartsız milletinse, Amasya Tamimine göre
artık o günden bugüne milletin kaderini siz belirleyecekseniz nasıl
oluyor da bir yerden talimatla o 27 madde gelecek, boyacı küpüne girecek
çıkacak, şurasını da değiştirmeyeceksiniz, bir
buçuk yıllık emeğin sayfasını açıp bakmayacaksınız?
Alıp da bunu incelemediniz bile. Şimdi bıraksak Adalet Komisyonu
ile burayı eş zamanlı
çalıştıracaksınız; burada bir kanun, orada Adalet
Komisyonu. Olmaz, izin vermeyiz. dedik, Komisyon şimdi orayı
bırakacak da buraya gelecek kanun görüşmeye. Böyle Meclis olmaz,
böyle bir yasama anlayışı olmaz. Bu kadar tahakküm, bu kadar
emir, bu kadar kuşatma, bu kadar talimat altında bir yasama faaliyeti
yapmak gerçekten millî iradeye de saygısızlıktır, oy aldığınız
seçmene saygısızlıktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, malum olduğu üzere,
hem görüşülecek olan Askeri Ceza Kanunu, hem biraz önce sayın hatibin
bahsetmiş olduğu dördüncü yargı reformu paketi AK PARTİ
Grubu milletvekillerimizle, yine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
milletvekilleriyle üzerinde uzun bir müzakere sürecinden sonra
olgunlaşmış ve bu çerçevede, konunun tarafı olan hem sivil
toplum kuruluşları hem akademik camiayla müzakereler de
yapılmıştır. Biz bu konuda muhalefetin de
hazırlamış olduğu tekliflerle ilgili bunları da
değerlendiriyoruz, inşallah yapılacak yeni reformlarda yer
alacaktır ancak AK PARTİ Grubu üyeleri, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu üyesi hukukçu milletvekilleri Adalet Komisyonunda el kaldırdı,
indirdi. şeklinde değil, daha evvel iyi bir müzakere sürecinden
geçirildiği için bu yasanın arkasında olduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
şimdi, bakın Daha evvel iyi bir müzakere sürecinden geçirildiği
için
Ya, biz görmedik. Biz Meclisiz, o Komisyonda üyelerimiz var. Alternatif
yasama diye bir şey olmaz. Bir başka yerde hazırlanıp
bakanların müjdesini verdiği ve üzerinde noktasını
virgülünü değiştirmeden burada Komisyondan geçirdiğiniz
kanunlara, milletvekili olarak milletin verdiği vazifeyi yerine
getiriyoruz diye, milletvekili rahatlığıyla da
yaklaşamazsınız. Nerede ettiniz müzakere? Görmedik. Burada
yapacaksınız. İnsan yabancı parlamentolarda, dizi filmlerde
görüyor da utanıyor gerçekten. Adamlar nasıl yasa yapıyorlar; o
yüzden onların millî geliri 60 bin, 70 bin dolar. Bizim millî gelirimizin
bu hâlde olması kalitesiz yasamadan, bizim vatandaşımızın
bu hâlde olması da kalitesiz iktidardan kaynaklanıyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, TBMM İçtüzüğünün 5inci maddesine göre 1 Temmuz
2021de tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan 268, 256 ve 259 sıra sayılı Kanun
Tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 1inci, 2nci ve 3üncü
sıralarına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 1, 6, 7 ve 8 Temmuz 2021 Salı, Çarşamba
ve Perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 22 Haziran 2021 Salı günkü (bugün) birleşiminde
gündemin Seçim kısmının 1inci sırasında
Sayıştay Başkanı için Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri
arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen 269
sıra sayılı Komisyon Raporu doğrultusunda
Sayıştay Başkanı seçiminin yapılmasına; Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 268
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
Parlamentonun şahsımaneviyatına hakaret olduğunu
düşünüyorum.
Mesele şudur: Katılımcı
demokrasilerde bir yasal teklif hazırlanırken her şey, hepsi
Meclis komisyonuna geldiği zaman boca edilmez. Akademik camia, sivil
toplum kuruluşları aşama aşama müzakere eder ve orada olgunlaştıktan
sonra komisyona getirilmesi doğrudur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İsim ver, bir isim ver!
Ben veririm 69 uzman ismi; burada olacak, resmî, buraya
çağıracaksın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Eğer komisyonda
olgunlaşmaya kalkarsa
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle olacak tabii!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
hazırlıksız bir çalışma olmuş olur ve doğru
bir neticeye varamayız.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Özkan.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, (2/3507) esas numaralı İlköğretim
Okullarında Öğrenci Andı Okunması Hakkında Kanun Teklifi'nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/133)
18/5/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/3507) esas numaralı Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hayrettin
Nuhoğlu
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi İstanbul
Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seksen sene yönetmelikle
okutulan, AKP iktidarı tarafından yasaklanan
Andımızın kalıcı hâle gelmesi için sunduğumuz
İlköğretim Okullarında Öğrenci Andı Okunması
Hakkında Kanun Teklifinin Genel Kurul gündemine alınması için
kanunun gerekçesini açıklamak üzere söz aldım.
Andımızın yasaklanmasını
isteyenlerin gerekçesinde, Atatürkün gösterdiği çağdaş
uygarlık düzeyinin gereği olduğu, pedagojik olarak
ilköğretim çağındaki çocuklar için uygun olmadığı
öne sürülmüştür. Böylesine bir yalanla Anayasaya, Türke ve Atatürke karşı
tavır sergilemek ancak düşmanlıkla açıklanabilir. Kötü
niyetli bir siyasi görüşün tezahürü olan bu gerekçenin hukuki ve bilimsel
hiçbir temeli yoktur.
Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulunun Andımızı yasaklayan 4 Şubat tarihli
kararının gerekçesi evvelki hafta açıklandı.
Açıklamada Andımız'ın Anayasada ve Milli Eğitim Temel
Kanunu'nda yer alan ilkelere aykırı olmadığı
vurgulanarak, Anayasanın Başlangıç kısmında Türk
Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk
Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürkün
belirlediği milliyetçilik anlayışı ve Onun inkılâp ve
ilkeleri doğrultusunda; dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip
şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi
varlığı
karşısında hiçbir faaliyetin korunma
göremeyeceğine ve Milli Eğitim Temel Kanununda Türk millî
eğitiminin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini, millî,
ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve
geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye
çalışan, Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve
sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline
getirmiş yurttaşlar yetiştirmek ve nihayet Türk milletini
çağdaş uygarlığın seçkin bir ortağı
yapmaktır. ifadelerine yer verilmiştir. Yasaklamanın Öğrenci
Andı metninin içeriğinden kaynaklanmadığı, idarenin
takdir yetkisi bulunduğu ve yetkilerini Andımızı
kaldırma yönünde kullandıkları. belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri, yetkisini kötüye
kullanan ve Andımızı yasaklayan bir Millî Eğitim
Bakanının var olması devletimiz için bir talihsizliktir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Danıştay 8. Dairesi bu yanlış takdiri düzeltmişken
Dava Daireleri Kurulunun düzeltme kararını bozup yasaklamaya yol
veren bu karara böyle bir gerekçe yazması ve suçu Bakana atması
kendilerini asla kurtaramaz.
Türk milletinin asırlarca hep beraber
vermiş olduğu destani bir mücadelenin ürünü olan Türkiye Cumhuriyeti
devleti, varlığını ve üniter yapısını
korumak zorundadır. Anayasamızın 66ncı maddesi Türk
Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes
Türktür. ifadesiyle bütün etnik unsurları Türk kabul etmiştir. Hiç
kimse Türklükten rahatsızlık duymamalıdır. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar) 84 milyon olarak hepimiz
birden Türk milletiyiz.
Türk millî kimliğinin benimsenmesi, Türk tarih
bilincinin yerleşmesi, vatan ve millet sevgisinin oluşması,
yüksek ahlak ve vasıflara sahip olunması gibi kazandırılmak
istenen olumlu davranışlar ve düşünceler ilköğretim
çağında başlar. Türk eğitim sisteminde okulun görevi, Türk
olmaktan şeref duyan, Türk devletine ve Türk milletine karşı
ödev ve sorumluluklarını bilen; fikri hür, vicdanı hür,
irfanı hür meslek sahibi gerçek Türk vatandaşlarını
yetiştirmektir. Bu nedenle, millî törenler ve bayramlar gibi,
Gençliğe Hitabe, Öğrenci Andı ve İstiklal Marşı
fikirlerin ve duyguların anlamlarını düşünmeye ve zaman
geçtikçe manalarını daha derin bir şekilde kavramaya vesile
olmaktadır. Ant ile marşı karıştırmamak gerekir. İstiklal
Marşımız milletimizin hürriyet ve
bağımsızlık mücadelesindeki ruhunu ve duygularını
anlatması için bestelenmiş bir metindir, milletin bütünü
tarafından okunur ve ayakta saygıyla dinlenir. Andımız ise
kişiliğin oluştuğu, kimlik tanıma sürecinde olan
çocuklarımızın millet olma şuurunu kazanmasına vesile
olan hedef belirleyici nitelikte bir metindir, sadece ilköğretim
okullarında okutulur. İstiklal Marşına taraftar olup
Andımıza karşı çıkmak ve İstiklal
Marşı bize yeter." demek çelişkili bir durumdur.
İstiklal Marşı, Andımızın alternatifi olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) İkisi
birlikte varlığını sürdürmelidir. Andımızı
okuyarak yetişen nesiller olmazsa İstiklal Marşına
saygı duyan ve söyleyen nesiller de olmaz.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifiyle
resmî ve özel ilköğretim kurumlarında Öğrenci Andının
söylenmesinin hiç kimsenin takdir yetkisine bırakılmadan, kanun
seviyesinde düzenlenmesi amaçlanmaktadır. Bu teklif bir siyasi partiye ait
görülmemelidir. Açıkladığımız gerekçede de ifade
edildiği gibi, bütün siyasi partilerimizde yer alan konuya duyarlı
milletvekillerinin ortak arzusu niteliğindedir, hepsinin desteğini
bekliyoruz. Kanunlaşması hâlinde tereddütlerin ve
tartışmanın sona ereceğine, Türk milletini sonsuza kadar
hür ve mutlu yaşatacak olan nesillerin yetişeceğine
inanıyor, selamlarımı sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın Özel, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sayıştay Başkanı seçimi konusunun Danışma
Kurulunda görüşülmesi gerektiğine ve kamu iktisadi
teşekküllerini millet adına Meclisin emrinde denetleyecek bir kurumun
başına o kurumun kültüründen bihaber bir saray bürokratının
kayyum olarak atanmasına alet olmayacaklarına, meşruiyet
kazandırmayacaklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birazdan Sayıştay seçimine geçeceğiz.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Sayıştay
Başkan seçimi gibi bir konu mutlaka ve mutlaka Danışma Kuruluna
getirilmeli, Danışma Kurulunda bu konu görüşülmelidir. Bugün
toplanamadığı için grup önerisiyle getiriliyor, doğru bir
şey değil. Grup önerisiyle gelen ve Meclisin henüz oy
kullanmadığı bir seçimde paravanların getirilmesi Biz ne
sonuç çıkacağını biliyoruz. demektir. Bunun yerine -çünkü
demokrasilerde şekil bazen esasın önüne geçer ve fena mesajlar verir-
on dakika ara verirsiniz Seçime geçeceğiz, paravanları getirin
arkadaşlar. denir. Ben Başkanlık Divanının millî
irade üzerindeki böyle bir tahakkümü reddediyor olmasını beklerim.
Üçüncü husus: Sayıştay Başkanı
yaş haddinden falan emekli olmadı; görevi vardı, süresi doldu.
Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayıştayın
yapmış olduğu denetim raporlarının Meclise intikali
yeterince detaylı, net ve şeffaf değildi ama yine de o
raporlardan dünya kadar bilgi çıkıyor; mesela, işte, 3 tane, 4
tane, 5 tane maaş alan bürokratlar çıkıyor, gündem oluyor,
tartışılıyor. Sayıştay Başkanının
muhalefete koz verdiği kabulüyle değiştirileceği
konuşulmuştu. Şimdi Sayıştay
Başkanlığı için birazdan yapılacak oylamada 2 aday var
ama Metin Yenerin seçileceğini sağır sultana duyurdu AK
PARTİ Grubu. Metin Yener, Cumhurbaşkanlığı Personel ve
Prensipler Genel Müdürü; hiç Sayıştay geçmişi yok, kurumun
kültüründen gelmiyor, kurumun geleneklerini bilmiyor, Sayıştay
mantığıyla yetişmiş, yetiştirilmiş birisi
değil ama deyim yerindeyse saray tarafından bugün Sayıştaya
kayyum atanıyor.
Diğer ikinci
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireceğim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Malumunuz, usul
tartışması yerine böyle bir şeyi benimsedik.
BAŞKAN Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diğer aday hiç olmazsa
Sayıştayda beş yıl görev yapmış ama burada
şimdi Sayıştayın kapısından girmemiş
birisini Sayıştaya etkin denetim yapmamak üzere kayyum olarak
atıyorlar. Adayların mülakata çağrılması bile kabul
edilmedi. Plan ve Bütçe Komisyonunun kurduğu adayları tanıma alt
komisyonunda -hani, hep diyorsunuz ya rubaru- yüz yüze gelinmedi, yüz yüze
soru sorulmadı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Rû rû, rûberû;
û, u değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Amerika nasıl yüksek yargı makamlarına, yüksek denetim
makamlarına üye seçiyor kendi parlamentolarında ve Türkiye ne hâlde
seçiyor; bunu bir görün. Tarih önünde kaydetmek üzere söylüyoruz ki biz bu
kayyum atamasına oraya girip çıkarak alet olmayacağız,
meşruiyet kazandırmayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama milletin parasıyla kurulmuş
kamu iktisadi teşekküllerini millet adına Meclisin emrinde
denetleyecek bir kurumun başına o kurumun kültüründen bihaber bir
saray bürokratının kayyum olarak atanmasını tarih önünde
not ediyoruz arkadaşlar, tarih önünde not ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayıştay
Başkanı seçilme yeterliliği var mı yok mu, hukuk ne
emrediyor, biz buna bakarız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
X.-
SEÇİMLER
A)
Sayıştay Birinci Başkanlığı ve Sayıştay
Üyeliklerine Seçim
1.-
Sayıştay
Başkanlığına seçim (x)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 6085
sayılı Sayıştay Kanununun 13 ve 16ncı maddeleri ile
İç Tüzükün 150nci maddesi hükmü uyarınca Sayıştay
Başkanlığı için gizli oyla seçim yapılacaktır.
Sayıştay Başkanı ve Üyeleri Ön
Seçim Geçici Komisyonunca Sayıştay Başkanlığı
için belirlenen 2 adayın adları oy pusulası şeklinde
düzenlenerek Başkanlıkça bastırılmıştır.
Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut
olmak şartıyla oylamaya katılanların salt
çoğunluğunun oyunu alan aday Sayıştay
Başkanlığına seçilmiş olacaktır.
Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme
suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit edeceğim.
Sabri Öztürk, Giresun? Yok.
Mücahit Durmuşoğlu, Osmaniye? Burada.
İbrahim Aydemir, Erzurum? Burada.
Mehmet Celal Fendoğlu, Malatya? Burada.
Mehmet Altay, Uşak? Yok.
Cengiz Gökçel, Mersin? Burada.
İlyas Şeker, Kocaeli? Burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce bahsettiğim gerekçelerle Tasnif Komisyonunda da görev almıyoruz
efendim. Bir kura daha çekerseniz memnun oluruz.
Biz bu seçimin hiçbir yerinde yokuz, kayyum
atıyorsunuz. Sayıştaya kayyum atanırken biz yokuz
arkadaşlar.
BAŞKAN İbrahim Ethem Sedef, Yozgat?
Burada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayıştayın
kapısından girmemiş adaya oy vereceksiniz.
BAŞKAN - Tasnif Komisyonu üyeleri oylama
işleminin ardından komisyon sırasındaki yerlerini
alacaklardır.
Gizli oylamanın ne şekilde
yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon sıralarından birinci
sıradaki Kâtip Üye Adana'dan başlayarak İstanbul'a kadar
(İstanbul dâhil) ikinci sırada yer alan Kâtip Üye ise İzmir'den
başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan
milletvekillerinin adını defterden işaretleyecektir. Adı
işaretlenen milletvekillerine mühürlü oy pusulası ve bir zarf
verilecektir. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü oy
pusulasını alan sayın üye oy vereceği adayın isminin
karşısındaki kareyi çarpı işaretiyle
işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık
Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır. Aynı
zarftan birden çok oy pusulası çıkması hâlinde bu oy
pusulalarının tamamı ile birden fazla adayın
işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır.
Ayrıca oy pusulalarında oyun kime ait olduğunu belirleyecek bir
işaret, imza, karalama gibi durumlarda oy geçersiz sayılacaktır.
Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler
konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır.
Oy pusulaları ve zarfları Sayın Kâtip
Üyelere verilsin.
Sayın milletvekilleri, oylamaya Adana
ilinden başlayacağız.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok
Oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini
alsınlar.
Oy kupaları Tasnif Komisyonu üyelerine teslim
edilsin.
Komisyon üyelerini tekrar okutuyorum: Mücahit
Durmuşoğlu, Osmaniye; İbrahim Aydemir, Erzurum; Mehmet Celal
Fendoğlu, Malatya; İlyas Şeker, Kocaeli; İbrahim Ethem
Sedef, Yozgat.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayıştay
Başkanlığı için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu
tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sayıştay
Başkanlığı için yapılan seçime 270 üye
katılmış, kullanılan oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif
Komisyonu
Üye Üye Üye
Mücahit
Durmuşoğlu İbrahim
Aydemir Mehmet Celal
Fendoğlu
Osmaniye Erzurum Malatya
Üye Üye
İlyas Şeker İbrahim Ethem
Sedef
Kocaeli Yozgat
Kullanılan oy
sayısı :270
Mehmet Aksoy : 4
Metin Yener :255
Boş : 1
Geçersiz :
10
BAŞKAN Bu sonuca göre, Sayın Metin Yener
Sayıştay Başkanlığına seçilmiştir,
hayırlı olmasını diliyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.53
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor, gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan Samsun Milletvekili
Orhan Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 268 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde ilk söz, İYİ Parti
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Dursun Müsavat
Dervişoğluna ait.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geneli
üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Askerî düzene hâkim olan hiyerarşi, emir komuta
ilişkisi ve bunun gerektirdiği disiplin askerî suçların türleri
ve yargılanmasında farklılığa yol açmaktadır. Bu
yönüyle üzerinde mütalaada bulunacağımız hususlar, yalnız
ve ancak askerî yararı koruma amacı gütmektedir. Kanun teklifinde
askerî düzeni olumsuz etkileyecek, uygulamada yeni problemler doğuracak ve
keyfîliğe yol açacak mahiyette birtakım düzenlemeler
bulunmaktadır. İktidar ortakları Komisyon görüşmelerinde
yine muhalefetin hiçbir yapıcı eleştirisini ya da önerisini
dikkate almamıştır. Teklifte hiyerarşiyi bozucu hükümler
vardır ve mutlak suretle ayıklanmalıdır. Askerî düzen
içinde ayrımcılığa yol açılmamalı, her
aşamada asker kişi, eşitlik ilkesi zedelenmeden
korunmalıdır. Asker ocağı Peygamber
ocağıdır, göz bebeğimizdir ve ortak değerimizdir. Bu
alana siyasetüstü bakmak gibi bir mecburiyetimiz vardır.
Görüşülmekte olan teklifte 353 sayılı
Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun yürürlükten
kaldırılması nedeniyle askerî suçların
yargılanmasında uygulanacak usul kanunu hükümlerinin maddi ceza
hukuku düzenlemeleri içeren Askeri Ceza Kanununa dercedildiğini
görmekteyiz. Usul hükümlerinin ayrı bir usul kanununda toplanmaması
hâlinde askerî yargılamada uygulanacak olan farklı usul hükümlerine
Ceza Muhakemesi Kanununda yer verilmesi uygulamada birtakım
kolaylıklar yaratacaktır. Örneğin, teklifin 3üncü maddesinde
yer alan Asker kişi herkes tarafından geçici olarak yakalanabilir.
ifadesi iki bin yılı aşkın bir geçmişe sahip ordumuzun
bütün itibarını alaşağı etmektedir. Bu,
tıpkı geçmişte FETÖcü çetecilerin askerî
varlığımızı hedef alan düşmanca
kumpaslarını aklımıza getirmektedir. Bunu ancak Türk
ordusunun düşmanları talep eder diye düşünmekteyiz. Suçüstü hâli
gibi açıklamalarla bu konuyu izah edebilmek mümkün değildir çünkü
suçüstü hâli sadece asker kişiler için değil, Ceza Muhakemesi
Kanununda tüm Türk vatandaşları için geçerlidir.
Teklifin 5inci maddesiyle, asker kişilerin suç
işlemelerinin araştırılması izne tabiyken,
ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde bu izin
aranmamaktadır. Kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı
hakkında açılacak soruşturmalar Cumhurbaşkanının
iznine tabi hâle getirilmiştir. Peki, bu ucube sistemde söz konusu
Cumhurbaşkanlığı makamı aynı zamanda bir siyasi
partinin genel başkanlığı makamı değil midir? Bu
teklif, siyasetin ordu üzerinde vesayet kurma çabasıdır.
Dünyanın en şerefli ordusunu mesnetsiz ithamlara karşı savunmasız
hâle getirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Yoksa siz, Türk ordusunu
yıllarca içine sızmasına göz yumduğunuz FETÖcülerle mi
karıştırıyorsunuz? Siz, Türk askerinin bu suçları
kolaylıkla işleyebileceğini mi öngörüyorsunuz ki bu keyfî
yargılamanın önünü açıyorsunuz?
Yağma, irtikap, kasten adam öldürmek, devletin
birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla iş
birliği yapmak, devlete karşı savaşa tahrik, düşman
devlete maddi ve mali yardım; bu suçlardan birini şanlı Türk
ordusunun mensuplarının işleyeceğine dair kuvvetli
inancınızla bu suçları sivil inisiyatife devretmiş
bulunuyorsunuz. Bütün bu ciddi ithamlara karşı Türk ordusunu
savunmasız bırakan bu kanun teklifini kabul etmiyoruz. Sizin devlete
bakışınızın dışa vurumudur bu teklif. Her
gün bir başka AK PARTİli siyasetçi hakkında farklı
iddiaların gündeme geldiği ve bu siyasetçilerin yargıdan
köşe bucak kaçtığı bu dönemde askerî
varlığımızı hedef alan bu teklif son derece manidar ve
tehlikelidir. Bu teklifle Türk ordusunu ikinci bir tasfiye sürecine sürüklediğinizin
acaba farkında mısınız? İlk denemede bu kutsal
çatının altında İYİ Parti yoktu. Bugün, buna müsaade
etmeyeceğimizin bilinmesini isteriz; buradan uyarıyorum,
aklınızdan bile geçirmeyiniz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de
yaşanan hukuksuzluğun temel sebebi, gücün tek kişinin elinde
temerküz etmesidir. Yargının siyasallaştığı
yerde, istisnalar kaide olur. Türkiye'de yargının
siyasallaşması, siyaset kurumunun kendisini yargı yerine
koymasına sebep olmuştur. Bu iktidarın Türkiyeyi
taşıdığı hukuksuzlukta maalesef, kendisinde suç
işleme imtiyazı gören bir güruh ortaya çıkmıştır.
Kendini hukuken imtiyazlı gören ve paramiliterleşen bu
yapıların gelecekte Türkiye'nin başına açabileceği
gaileleri bugünden görmek mecburiyetindeyiz. Türkiye'de adı
konulmamış bir infaz sistemi mutlak suretle ifşa edilmeli ve
deşifre edilmelidir.
Yeni Türkiye'de iktidarın aleyhinde
konuşursanız, ya hapse giriyorsunuz ya da sokak ortasında
saldırıya uğruyorsunuz. Bu suçu işleyenler, siyasi konfor
alanlarında besleniyor ve korunuyorlar, bunu bütün Türkiye görüyor ancak
hiç kimse unutmasın ki suçlunun beraat ettiği yerde yargı hüküm
giyer.
İYİ Parti olarak biz, adalet sisteminin
hangi fikir ve ideolojik zeminde olursa olsun siyasallaşmasının
karşısındayız. İYİ Partinin iktidarında
üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün esas
alındığı bir Türkiyeyi hep birlikte inşa
edeceğiz.
Saygıdeğer milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarı NATO Zirvesinde Bidenla görüşme
randevusu uğruna memleketimize ve milletimize leke sürecek alçak bir
iftiraya göz yummuştur. AK PARTİ Genel Başkanı Sayın
Erdoğan, Bidenın sözde Ermeni soykırımı
iftiralarıyla ilgili olarak, uçağa binerken Hesabını soracağız.
diyerek gitmişti ancak ertesi gün Brükselde Hamdolsun bu konu gündeme
gelmedi. diyerek sözünden geri dönmüştür. Trumpın Aptal olma.
mektubunun ardından bir kez daha Türk milleti hayal
kırıklığı yaşamıştır. Sayın
Erdoğan Bidenla olumlu ve verimli bir görüşme
yapıldığını ifade ediyor. Buradan soruyoruz:
Türkiye-ABD ilişkilerinde hangi olumlu gelişme
yaşanmıştır? Mesela 1,2 milyar dolar para ödediğimiz
hâlde uçaklarımızı teslim etmeyen ve gasbeden Amerikadan
F-35leri mi aldınız? İktidara defaaten sorduk, yine soruyoruz:
Uçaklar nerede? Yok. Para nerede? Yok. Uluslararası tahkime gitmek için
neyi bekliyorsunuz?
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
ABDyle ilişkilerde Türkiye'nin lehine olan hangi adımı
atmıştır bu görüşmede? S-400leri aktive etme
noktasında ABDyi ikna mı ettiniz yoksa PKK/YPGye destek veren
Amerika Birleşik Devletlerine geri adım mı
attırdınız? ABD Kongresi yaptırımlarını
mı kaldırdınız? Irak ve Suriyenin kuzeyindeki
sorunlarımızı mı çözdünüz? Libya ve mavi vatan konusundaki
engellemeleri mi kaldırdınız? Türk milletine soykırım
iftirasıyla saldıran Amerika Birleşik Devletleri
Başkanına had mi bildirdiniz yoksa müfterilerin sessizliğine
hamt mı ettiniz? Ne yaptınız? Türkiye'nin haklı olduğu
dış politika tezlerini savunacak iradeniz şayet yoksa
İYİ Parti olarak bunları savunmaya biz talibiz. Türkiye'nin
haklı mücadelesini gündeme getirmeye cesaret edemiyorsanız
İYİ Parti olarak bizim cesaretimiz var ve buna hazırız.
Biden görüşmesinden Türkiye adına
çıkarılacak tek sonuç şudur: Bütün yabancı güçler
Afganistandan çıkarken Mehmetçikimize Afganistanda nöbet
yazdırdınız; bu, utanılacak bir durumdur ve ne yazık
ki bu, sadece Biden yönetimine şirin gözükmek amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Savrulan dış politikayı
rayına oturtmak ve Türkiyeyi uluslararası alanda hak ettiği
yere taşımak Allahın izniyle bize nasip olacaktır.
Değerli milletvekilleri, tek adam rejiminin
anayasal çerçevesini oluşturan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde dengesini kaybetmiş bu iktidarın yönetiminde
ağır bedeller ödemeye devam ediyoruz. Türk lirası değer
kaybediyor, Türk ekonomisi eriyor. Yeni sisteme geçilen Temmuz 2018de dolar
ortalama 4,73 liradan işlem görürken bugün ekonomik çöküşün sonucu
olarak 8,76 seviyelerine kadar çıkmıştır. Türk lirasının
değer kaybı geride bıraktığımız üç yıl içinde
yüzde 85i geçmiştir. Bir yandan hayat pahalılığı,
diğer yandan işsizlik ve yoksulluk milletimizin geçim
sıkıntısıyla kuşatılan bir hayata mahkûm
edilmesine sebep teşkil etmiştir. İşsizlerimizin
sayısı 10 milyonun üzerindedir, 34 milyon kişi bankalara borçlu
durumdadır; 23 milyon icra dosyası icra dairelerinde bekliyor,
hacizler milletin kapısına dayanmıştır. Vatandaş
sokakta Açım. diye isyan ediyor, Sayın Erdoğan ise
Açları siz doyurun. diyerek sorumluluğu muhalefet partilerinin
üzerine yıkıyor. Eğer iktidar olarak siz sorumluluğunuzun
gereğini yerine getiremiyorsanız, emeklimizi, işçimizi,
çiftçimizi, çalışanlarımızı düştüğü bu borç
batağından kurtaramıyorsanız bu büyük milletin çektiği
ezanın, cefanın vebali sizlerin boyunlarındadır. Son on dokuz
yılda bu milletten 2 trilyon 311 milyar dolar vergi topladınız.
Bu siyasi iktidar şayet Açım. diye feryat eden vatandaşı
muhalefet doyursun. diyebiliyorsa, orada iktidarın değişim
zamanının geldiği ortaya çıkıyor ve o
değişim inşallah Türkiye'de yapılacak ilk seçim kadar
yakındır.
Zenginliği üretmek ve paylaşmak yerine
fukaralığı yönetme hevesinde olan siyasi
iktidarınızın miadı dolmuştur. Bu noktadan sonra
Türkiye için çıkış yolu da bellidir. İktidar olarak siz
sandığı getireceksiniz, millet yetkiyi verecek, biz de
gereği neyse onu icra edeceğiz. İYİ Parti olarak bunu
yapmaya hazır olduğumuzu aziz milletimizin bilmesini istiyorum.
İYİ Partinin memleket ve millet
tasavvurunda 5 maaşlı danışmanlar yok; zenginleşen
evlatlar, bakanlık yapan damatlar, girişim dehası yeğenler
de yok. Devlet idaresinde adalet var, hakkaniyet var ve liyakat var.
İYİ Partinin ekonomik hedeflerinde, yandaş müteahhitleri
değil büyük Türk milletini zengin etmek var. Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşenerin ifade ettiği gibi, işte tam da bu yüzden biz
koltuk döşemelerini değil yurt sathında il ve ilçe ilçe
dolaşarak ayakkabılarımızı eskitiyoruz.
Ant olsun ki umutsuz gençlerin, enflasyona yenilen
sabit gelirlilerin, yük altında ezilen çiftçilerin çektiği çilenin
hesabını sizden soracağız. Yandaşa peşkeş
çektiğiniz her kör kuruşun hesabını da size
bırakmayacağız. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, insanoğlunun en
büyük yanılgılarından biri doğanın bir parçası
olduğunu fark edememesidir. Marmara Denizinde aleni bir cinayet
işlenmiştir. Bu suç, hepimizin gözünün önünde cereyan etmiştir.
Yayılarak suyun yüzeyini ve derinlerini saran müsilaj söz konusu ölümün de
ilanı olmuştur. İYİ Parti olarak iktidara çağrımızdır:
Vakit kaybetmeden iyi tarım uygulamalarına geçin; gübre, kimyasal ve
ilaç kullanımının azaltılmasını
sağlayın. Denizlerimizdeki dip hayatına zarar veren trol tipi
avcılığa karşı yaptırımları
artırın. Marmara Denizine atık su döken ve nüfusu 5 binden
fazla olan yerleşim birimlerine de hızla ileri biyolojik arıtma
tesislerini kurun. Bu konu siyasi mülahazalarla ve hamasetle değil ancak
icraatla çözüme kavuşturulacaktır. İYİ Parti olarak
doğa konusunda zerre tavizimiz yok, olmayacak da. Doğanın insana
değil insanın doğaya ihtiyacı olduğu asla unutulmamalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, biliyorsunuz,
şayet engellenmemiş olsaydı bugün RTÜK seçimlerini de
gerçekleştirecektik. Bu konuyla ilgili birkaç cümle sarf etme
ihtiyacı hissediyorum. Biliyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisinin
iktidara geldiği günden itibaren televizyonlarda farklı farklı
diziler oynatılıyor. Bunlardan bir tanesi on beş yıldan
fazla sürdü, bunların bir kısmı da yaklaşık on
yıldan beri devam ediyor. Bir televizyon dizisinde sigarayı insan
sağlığına tehlikeli gördüğü için mozaikleyen
televizyon kuruluşları ve bunu sağlayan RTÜK, gözlerimizin
önünde onlarca cinayet işleyen bir kişinin bile adalet huzurunda
hesap vermesini temin eden bir adım atmıyor. Şunu demek
istiyorum, sabah kalkıyoruz akşam yatıyoruz, seyrettiğimiz
dizilerde şu var: Kendini devletin yerine koymuş ve devlet adına
hesap soracak ve kendini suç işleme imtiyazına sahip gören çeteler
hüküm sürüyor televizyon dizilerinde. Şimdi, bunları bizim
çocuklarımız izliyor. Sigarayı mahzurlu gördüğümüz ve
çocukları kurtarmak için mozaiklediğimiz bir dönemde
çocuklarımıza sabah akşam cinayet seyrettiriyoruz. Bununla da
yetinmiyoruz, bu adamların hiçbiri adalet huzuruna çıkmıyor.
Ortaya öyle bir nesil çıktı ki yani Ben eğer bir suç işlersem
himayesinde olduğum gruplar beni yargılanmaktan koruyacak ve
kollayacak. Böyle bir durumda yetişmiş nesillerin kendisinin
psikolojik anlamda tehdit altında olduğunu hissetmesi lazım ama
çocuk bunu göremez ise Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutlaka görmesi ve
göstermesi lazım. Devriiktidarınızda
(İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Ben bu psikolojiyi biliyorum, bakın, kendinizi
suç işleme imtiyazına sahip olduğunuzu zannettiğiniz
psikolojiyi ben biliyorum, benim yaş kuşağım da biliyor bu
psikolojiyi. Örnek vereyim size: Biz üniversitede okuyorduk, siyasi
görüşlerimiz münasebetiyle de okulda birtakım kavgalara
karışıyorduk, yani benim gibi buradaki birçok insan da bunu
yaşamıştır. Biz bunu bir sene, iki sene, üç sene
yaptık; her birinde karakola gittik ve karakol tarafından da serbest
bırakıldık çünkü adi kavgalardan sayıldı ama ne
zamanki sıkıyönetim söz konusu oldu, ettiğimiz her kavganın
aslında öğrenim özgürlüğünü engellemek suçunu
oluşturduğunu öğrendik. Bunu öğrendik ama çaresini bulamadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
12 Eylülde hepimiz kendimizi zindanlarda bulduk, aynı karavanadan yemek
yedik, aynı koğuşlarda farklı görüşlerde insanlar
olarak beraberce yattık.
Sonra da sorduk Niye böyle oldu? Bunlar basit
kavgalardı. Bize bunun başında öğrenim özgürlüğünü
engellemek diye bir suç olduğunu anlatsalardı da yapmasaydık.
demeye fırsat bulamadık çünkü ihtilalin şartlarını
olgunlaştıran öyle istediği için öyle olmuş, onu
öğrendik. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bugün de benzer birtakım olayları yaşıyoruz,
bunlara karşı el birliğiyle tedbir almak bizim mecburiyetlerimizin
arasındadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu durumla alakalı
olarak asla ve kata mazeret üretemez, üretmemelidir.
O sebeple, ben buradan, eleştirilerimizin
doğru anlaşılmasını ve ciddiye
alınmasını talep ediyorum. İktidarı yanlış
uygulamaları yönüyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ek süre vermiyoruz Sayın
Başkanım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Ben müsamahanıza alışkınım, istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla)
Ne zaman iktidarın ve Sayın Tayyip Erdoğanın
uygulamalarını eleştiriyor, bu konularla ilgili soru yöneltiyorsak
karşılığında şu cevabı alıyoruz:
Yapmayın bunu; bu, Tayyip Erdoğan düşmanlığı.
Tayyip Erdoğan bu ülkenin Cumhurbaşkanı, İYİ Parti
Grup Başkan Vekili olarak bizim, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Özgür Özel Beyin, Tayyip Erdoğan düşmanlığı
yapma ihtimali yoktur zaten. Biz Tayyip Erdoğanı düşman
değil, siyasi rakip olarak görüyoruz ama konuşmamın bir
bölümünde söylediğim gibi yanlış bir mantıktan hareket
ediliyor; işbaşına geldiğiniz günden beri millete mafya
dizileriyle ayar vermeye kalkıyorsunuz, siz mafya dizileriyle millete ayar
verirseniz mafya da bugün ortaya çıkar devlete ayar vermeye kalkar.
Bu hususa dikkatinizi çekiyor, Genel Kurulunuzu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Halil Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 268 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen değerli izleyicileri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, her ülkenin
varlığını koruyabilmesi için güçlü ve millî bir
savunmasının olması gerekmektedir. Bu ihtiyaç, millî savunmaya
özgü bir hukuk düzeninin kurulmasını da elbette ki zorunlu
kılacaktır. Zira Silahlı Kuvvetlerin kendisinden beklenen görevi
yerine getirebilmesi için silah, mühimmat, hizmet ve altyapılarla
donatılması gerektiği kadar disiplinin bozulması hâlinde bu
durumu adil bir şekilde ve kısa bir sürede tesis edecek bir disiplin
mekanizmasına da ihtiyacı bulunmaktadır.
Günümüzde yukarıdan aşağıya
otorite, aşağıdan yukarıya itaati içeren askerî disiplin,
mutlak itaat prensibi üzerine oturtulmuştur. Hiçbir toplulukta disiplin ve
mutlak itaat, Silahlı Kuvvetlerde olduğu kadar hayati önem
taşımamaktadır. Türkiyede özellikle 1982 Anayasasından
sonra uzun yıllar askerî mahkemeler ve görev alanları çok tartışılmıştır.
Tartışmaların odağında ise 1982
Anayasasının 148inci maddesiyle askerî mahkemelerin görev
alanlarının demokratik bir hukuk devletinde kabul edilmeyecek
derecede geniş olarak belirlenmesi vardı.
Diğer taraftan, askerî mahkemelere asker olmayan
kişileri yargılama yetkisinin son derece geniş
tanımlanması, askerî suç kavramı ve askerî hâkimlerin yeterli
hâkimlik teminatlarına sahip olmayışı önemli sorun
alanları olarak görülmekteydi.
Hâlihazırda dünyanın sayılı
orduları arasında yer alan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için
oluşturulmuş ilk derece askerî mahkemeleri,
savcılıkları ile askerî yüksek yargı organlarının
varlığına 2017 yılında yasalaşan 6771
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 17nci maddesiyle son verilmiştir. Söz
konusu bu anayasal düzenlemeyle ülkemiz Silahlı Kuvvetlere yönelik adli
uygulamalar konusunda yapılan sınıflandırmaya nazaran,
münhasıran askerî mahkemeler ve savcılıklara sahip ülkeler arasından
çıkarılmıştır. Bunun yerine, Hâkimler ve Savcılar
Kurulu tarafından yapılan düzenleme sonucunda Hollanda, Macaristan,
Fransa örnekleri gibi sivil yargı sistemleri içinde askerî
uzmanlaştırma gerçekleştiren bir modele dâhil olmuştur. HSK
1. Dairesinin 31 Mayıs 2017 gün ve 831 sayılı Kararıyla kaldırılan
askerî mahkemelerin dosyalarına, karar tarihi itibarıyla,
ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar yönünden 1
ağır ceza mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, 1den fazla
ağır ceza mahkemesi olan yerlerdeyse 1 numaralı ağır
ceza mahkemesinin bakması kararı verilmiştir. Asliye ceza
mahkemelerinin görev alanına giren suçlar yönünden ise 2 veya daha az
asliye ceza mahkemesi olan yerlerde 1 numaralı asliye ceza mahkemesinin,
2den fazla asliye ceza mahkemesi olan yerlerdeyse 3 numaralı asliye ceza
mahkemesinin bu davalara bakması kararı verilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir yandan devletin,
diğer yandan vatandaşların ve toplumun güvenlik altında
bulundurulması, millî güvenliğimizin sağlanmasıyla
mümkündür. Bunun için de Silahlı Kuvvetlerimizin caydırıcı,
güçlü ve disiplinli bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Ülkemizde
olduğu gibi dünyada da silahlı kuvvetlerin disiplini çoğunlukla
askerlik hizmetlerinin niteliğinden kaynaklanan suçları ve
cezaları içeren askerî ceza kanunlarının uygulanmasıyla
sağlanmaya çalışılmaktadır. Dünyada yaşanan
örneklerden de anlaşılacağı üzere disiplinsiz ordular yok
olmaya mahkûm olduğu gibi güvenliğini ve bekasını
sağlayamayan devletler aynı kaderi yaşamaya mahkûm
olmuşlardır. Bir ülke için bu nedenle ordusunun disiplininin
korunması, diğer kurumların disiplininin korunmasından daha
fazla önem arz etmektedir.
Askerî disiplin, sadece belirli statüde bulanan
kişiler için genel ceza kanunlarında bulunmayan suç tipleri ve
cezalarını gerektirmektedir. Bu suçlar askerî suçlar olarak ortaya
çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi de vermiş olduğu
kararlarında askerî düzenin istisnai yapısı gereği bu
yapıya özgü düzenlemelerin olabileceğine işaret ederken
belirlilik ve kanunilik ilkelerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini
vurgulamaktadır. Diğer taraftan 1632 sayılı Askeri Ceza
Kanunu askerî suç tanımı yapmazken sırf askerî suçları da
saymamaktadır. Bu nedenle de belirlilik ve kanunilik ilkesi temelinde
eleştirilere maruz kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununa 10 ek
madde ve 1 geçici madde eklemeyi öngörerek 1632 sayılı Askeri Ceza
Kanununda düzenleme yapmak suretiyle askerî suçların
soruşturulması ve kovuşturulmasında uygulanacak istisnai
hükümler ile soruşturma ve kovuşturma mercilerini belirlemektedir.
Diğer taraftan, yine, teklifle, 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda
değişiklikler öngörülmekte, 353 sayılı Askeri Mahkemeler
Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu da yürürlükten kaldırılmaktadır.
Kanun teklifinde, bugüne kadar kanunilik ve
belirlilik ilkeleri temelinde eleştirilere neden olan askerî suç
kavramı tanımlanmakta ve sırf askerî suçların neler
olduğuysa tek tek sayılmaktadır. Malumları olduğu
üzere, askerî suç kavramının temeli düzenli orduların
kuruluşuna dayanmaktadır. Avrupada da askerî ceza kanunlarında
kendine yer bulmuştur. Askerî disiplinin daha etkili ve
caydırıcı olarak korunması ve askerî hizmetlerin
yürütülmesi için hayati önemi haiz bazı değerler ceza hukukunun
koruma alanına girse de askerî disiplin yargısı ile ceza
yargısının işlevi birbirinden tamamen farklıdır.
Disiplin, Silahlı Kuvvetleri bir arada tutan,
her türlü görevin yerine getirilmesi için şart olan ve askerliğin
temeli sayılan kökleşmiş bir kavramdır. Disiplin, sadece
şekil olarak değil, içerik olarak da vardır ve
caydırıcılık, verimlilik ve hukuka uygun hareket gibi
Silahlı Kuvvetlerin temel amaç ve yöntemlerini de doğal olarak
bünyesinde barındırmaktadır. Askerî disiplinin tesisi ve
korunması için genel ceza kanunlarının yeterli
olmayacağı ve askerî hizmetlerin yürütülmesi için ordu içerisinde
farklı hukuk kurallarının uygulanması gerektiği
gerçeğinden hareketle, güçlü orduya sahip ülkelerde olduğu gibi
ülkemizde de Türk Ceza Kanunundan ayrı bir Askeri Ceza Kanunu kabul
edilmiştir. Bu kapsamda, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu hukuk
sistemimize 1930 yılında kabul edilerek girerken, 353
sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu
ise 1963 yılında yasalaşmıştır. Ancak, söz konusu
kanunlarda askerî suç tanımı yapılmadığı gibi
sırf askerî suçlar da sayılmamıştır. Bunun yerine
askerî suç ve sırf askerî suça bağlanan sonuçlar düzenlenmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, askeri ceza
kanunlarının varlığıyla birlikte ortaya çıkan
askerî suç kavramı, aynı zamanda genel ceza kanunlarında yer
alan suçlara uygulanan yaptırımlara nazaran bazı farklı ve
istisnai hükümler uygulanması sonucunu doğurabilmektedir. Genel ceza
kanunları yaptırımlar açısından daha yumuşak ve
özgürlükçü hükümler içerebilirken askerî menfaatleri koruma ve askerî
disiplinin tesisi amacına hizmet eden askeri ceza hukukunda daha da
caydırıcı hükümler bulunmaktadır.
Günümüzde doktrin ve içtihatlarda askerî suçlar
ikiye ayrılmaktadır. Birincisi, askerî suçlar; ikincisi ise askerî
suç benzeri suçlardır. Sırf askerî suç için failin asker kişi
olması şarttır, asker olmayan kişilerin bir askerî suç
işlemesi mümkün değildir. Örneğin, Askeri Ceza Kanunu 87nci
maddesinde düzenli olan emre itaatsizlikte ısrar suçu veya 66ncı
maddesinde düzenli firar suçu ancak askerlik hizmet ve görevinde olan
kişiler tarafından işlenebilen özgü suçlardır.
Saygıdeğer milletvekilleri, askerlik
mesleğini yapanlara uygulanan disiplin kurallarıyla kamu düzeninin
sağlanması ve devam ettirilmesi, disiplinin tesis ve
devamlılığının sağlanması, askerlik
mesleğinin onur ve saygınlığının korunması
amaçlanmaktadır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifindeki
diğer düzenlemelere bu kapsamda başlıklar olarak göz
attığımızda; suç bakımından amir-maiyet veya
üst-ast ilişkisinin hangi durumlarda dikkate alınmayacağı;
asker kişilerin yakalanması ve tutuklanmasında uygulanacak ilave
hükümler ile istisnai hükümler; askerî suçların soruşturulması
ve kovuşturulmasında uygulanacak usule ilişkin düzenlemeler;
Yüce Divanda yargılanacak asker kişilerin işlediği askerî
suçlarda yürütülecek soruşturma ve kovuşturmalardaki izin usulü ve
izne karar verecek mercilerin belirlenmesi; askerî suçlara ilişkin
davaların bakılacağı mahkemelerin belirlenmesi; Millî
Savunma Bakanlığının müfettiş kadrolarına askerî
kaynaktan atama yapılabilmesi gibi önemli mevzuat değişiklikleri
öngörülmektedir.
Diğer taraftan, Askeri Ceza Kanunu
kapsamındaki yargılamalarda askerî hizmetin ve disiplinin
bozulmaması açısından gerekli özenin gösterilmesini önemli
görmekteyiz. Eylemin nitelendirilmesinde ve cezanın belirlenmesinde
takdire mümkün olduğu ölçüde az yer verecek şekilde kararlar tesis
edilebilmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hukuk devleti, kişi
güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, idarenin her
türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması gibi
hukukun temel ve evrensel ilkeleri de dikkate alınmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, askerî
yargı sisteminin şekillenmesinde ülkelerin stratejik konumları,
güç mücadelesindeki yerleri ve tarihî geçmişleri, ulusal gelenekleri
dolaylı olarak etkili olmaktadır. Bugün ülkemiz coğrafi konumu
itibarıyla dünyanın en stratejik bölgesi olan Balkanlar, Kafkaslar ve
Orta Doğu üçgeninin merkezinde yer almaktadır. Türkiye, gerek askerî
gücü ve gerekse millî duruşuyla bölgede büyük bir potansiyel güç
durumundadır. Bu nedenle, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra
da ülkemiz, içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü
tehlikeyle karşı karşıya kalabilecektir.
Kısacası, nasıl güçlü bir orduya
ihtiyaç varsa, bu büyük ve güçlü orduda disiplinin sağlanıp düzenin
ve başarının devamı adına güçlü ve oturmuş bir
yargı sistemine de ihtiyaç vardır. Bu bakımdan, teklifle mevcut
yargı sistemindeki aksaklıkların giderilmesi öngörülmekteyken
sonuç olarak askerî disiplin konusunda da etkinlik daha da artacaktır.
Disiplin konusunda, tarihî geçmişe ve üne sahip kahraman ordumuzun her bir
ferdinin yüksek sadakat ve disiplin anlayışı da daha da
pekişmiş olacaktır. Unutulmasın ki Türk ordusunun
teşkilat yapısı, disiplin anlayışı ve
eğitimi bugüne kadar yabancı birçok devlet ordularına örnek
teşkil etmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri; Türk
Silahlı Kuvvetleri, bugün, NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği
gibi uluslararası kuruluşlar bünyesinde başarıyla faaliyet
göstermektedir. Aynı zamanda, yine ikili anlaşmalar çerçevesinde
Kosova, Bosna, Katar, Libya, Somali, Afganistan ve çok sayıda
uluslararası alanda küresel barışa ve istikrara katkı
sunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, tüm bu faaliyetlerinin
yanı sıra, personelinin niteliklerini günümüzün gelişme şartlarına
ve harbin değişen yapısına en uygun şekilde
geliştirmek amacıyla da eğitimlerini sürdürmektedir.
Helikopterimizden insansız hava araçlarımıza, akıllı
mühimmatlardan füzelere, piyade tüfeğinden zırhlı
araçlarımıza ve elektronik harp sistemlerimize varıncaya kadar
kahraman ordumuzun sahada ihtiyaç duyduğu ve kullandığı
sistemler artık çok büyük oranda yerli ve millîdir.
Tam bu noktada, tüm dünyanın, Türkiyenin
özellikle savunma ve havacılık sektöründeki
atılımını konuştuğunu bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Özellikle insansız hava
araçlarımızın başarıları birçok ülke
medyasında gündemde durmaktadır. SİHAlarımızın
Libyada savaşın seyrini değiştirdiği, Suriyede
rejimin saldırılarını durdurduğu konuyla ilgili
uluslararası makalelerde yer alırken Azerbaycanın Ermenistan
karşısındaki başarısında SİHAların
büyük bir pay sahibi olduğuna tüm dünya şahit olmuştur.
Bu kapsamda bir başka övünç
kaynağımız ise savunma ve havacılık sektöründe
gerçekleşen ihracat rakamlarımızdır. Ticaret
Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine
göre Türkiye 2021 yılı Ocak-Mayıs döneminde savunma ve
havacılık sektöründe geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 51lik artışla 1 milyar 120 milyon dolar ihracat
gerçekleştirmiştir. Dünyanın seçkin orduları arasında
yer alan ve savunma sanayisiyle göz kamaştıran Silahlı Kuvvetlerimiz,
Amerika merkezli Global Firepowerın 2021 yılı raporunda 11inci
sırada yer almaktadır.
Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz, FETÖ/PDY, PKK,
KCK, PYD-YPG ve DEAŞ gibi örgütlere yönelik yurt içi ve yurt
dışında mücadelesine aralıksız devam etmektedir. Son
açıklanan rakamlara göre 24 Temmuz 2015ten itibaren bugüne kadar 18.196
teröristin etkisiz hâle getirildiğini gururla görmekteyiz. Türkiyenin
caydırıcı güç olarak bölgesinde lider pozisyonda olması
bazı dış güçleri öteden bu yana rahatsız etmeye devam
etmektedir. Bu hainler, Türkiyenin
caydırıcılığını ortadan kaldırmak için
Türk ordusunu hedefe koymuşlardır. Ergenekon, Balyoz kumpasları,
FETÖcü hainlerin saldırıları ve kara propaganda faaliyetleri
hep aynı sebeple yapılmıştır. Ancak, tarih bir kez
daha Türk için imkânsız bir şey yoktur.u,
olmadığını göstermiştir.
Milletin gönlünde her daim en güvenilir olan Türk
ordusu Türk milletinin hizmetinde olduğunu, çelikten bir duruşla, her
an göstermektedir. Bugün Kıbrıstan mavi vatana, doğu ve güneydoğudan
Suriyeye, Kuzey Iraktan İran sınırına kadar ve yurt
dışı birçok misyonda görev alan kahraman güvenlik güçlerimizle
beraberiz, kalbimiz ve dualarımız da onlarla. Mevcut gücüyle
dostlarına güven, düşmanlarına korku veren kahraman ordumuz,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün işaret ve hedef ettiği yolda, onun ilke
ve inkılaplarının izinde olmaya devam edecektir. Şanlı
ordumuzun ve kahraman Mehmetçikimizin, diğer güvenlik görevlilerimizin bu
başarılı ve azimli mücadelesine kim karşı durur,
fitneye kalkışırsa elli iki yıldır olduğu gibi
Milliyetçi Hareket Partisini karşısında bulacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle kanun teklifinin
tümünü desteklediğimizi bir kez daha ifade ederek Genel Kurulu
saygıyla selamlıyor, ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Hayırlı akşamlar dilerim. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve ekranları
başında bizleri izleyen sevgili halkımız; hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, 17 Haziranda İzmir il binamıza
yapılan saldırıyla genç bir kadın
arkadaşımız katledildi: Deniz Poyraz. Yastayız o günden
beri, hâlâ taziyelerimiz devam ediyor. Türkiyenin dört bir yanından il ve
ilçe binalarımızı başsağlığı dilekleri
için hem ziyaret edenler hem arayanlar hem soranlar var; bu vesileyle bizi
arayan, soran, başsağlığı dileğinde bulunan,
mesaj atan herkese çok teşekkür ediyoruz.
Evet, ne oldu 17 Haziran 2021 tarihinde?
Doğrusu bunu anlatmak çok kolay değil. Hakikaten olayın ilk
duyulduğu andan, duyduğumuz andan itibaren heyet olarak İzmire
geçtik eş başkanlarımızla birlikte, sonraki gün de
milletvekillerimizin önemli bir bölümü geldi, Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz,
diğer partilerden katılımcılar oldu ve on binlerce insanla
Denizi toprağa verdik.
Peki ne oldu? Yani Deniz niye katledildi? Denizi
katleden iklimi kim yarattı? Buna sebep olanlar kimdi? Sadece tetiği
çeken miydi? Bunu çok iyi tartışmamız gerekiyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin özellikle bunu çok iyi tartışması gerekiyor.
Ben yanılıyor olabilirim ama okumalarımdan ve bilgimden, tabii
ki iddialı değilim, Türkiye tarihinde ilk defa bir partinin il
binasının içinde -içinde, altını çizerek söylüyorum-
silahlı bir cani girip bir kadını 10 kurşunla katlediyor.
Dışarıda siyasiler öldürüldü, sokakta, Muhsin Melik gibi; bizim
Mehmet Sincar Milletvekilimiz Batmanda katledildi. Gazeteciler, faili meçhul
cinayetler, Türkiye bunların bir çoğunu yaşadı ama ilk defa
-ilk defa- Türkiyenin 3üncü büyük partisinin, 2nci büyük muhalefet
partisinin binasında, İzmir gibi Türkiyenin en büyük
şehirlerinden birinde -ve huzur kenti olarak bilinir İzmir; insanların
birbirine yakın olduğu, nefret ikliminin olmadığı bir
ortam olarak bilinir- bu cinayet işlendi. Peki, bu cinayetin
işlendiği bina nerede? Konakta. İzmiri Türkiyede yaşayan
birçok insan bilir, Konak çok merkezî bir yerdir, göz önünde bir mekândır
ve dahası da var, sadece merkezî bir yer değil, kapıda her gün
yirmi dört saat polis var, yirmi dört saat, istisnasız söylüyorum. Neden?
Çünkü bir buçuk yıldır orada kurulan bir çadır var
-çadırı sonra değerlendiririz- ve o çadır ben
arkadaşlarımla birlikte gittiğimde de boştu ama o
çadır korunuyordu. Boş çadır korunuyor ama hemen
karşısında, şu kadar mesafede binanın girişinde
bir katil, bir cani elinde silahlı çantayla içeri giriyor, binanın
her tarafı kameralarla izleniyor ve onun gidişi engellenmiyor. Sadece
bu kadar da değil, bizim, orada tanıklarla da konuştuk
Tamamen
tesadüfler zinciriyle Deniz kardeşimiz tek başınaymış.
İl Eş Başkanımız Abdulkadir Baydur olaydan hemen hemen
bir dakika sonra kapıda ve yukarı çıkmak üzereyken 3 sivil
polisin yukarıya baktığını görüyor, Ne oluyor?
diyor. Diyor ki: 2nci kata baskın var. Nasıl yani? 2nci katta HDP
var. Ne oldu? diyor, O arada Saldırı var. diyorlar. Yüksek
katlı bir bina, onlarca daire var. Silah sesleri geliyor ve bir silah sesi
değil, 30 mermi sıkılmış, 30. Bunun üzerine, silah
sesleri gelmesi üzerine tabii ki İl Başkanımız içeri
girmeye çalışıyor, tutuluyor falan ve olaydan dakikalarca sonra
-böyle hemen değil, onun süreleri de var- yukarı
çıkılıyor ve tahmin edin ne yapılıyor? Pardon, katil
aşağıya iniyor, işte o çok tarihî sözle Adın neydi
ağabeyciğim? diyorlar -hani okşayacaklar, belini
sıvazlayacaklar ya- işte, o da adını söylüyor. Ogün Samast
ve daha birçok insan gibi, katilin desteklendiği, belinin
sıvazlandığı bir cinayet daha. Neredeyse kucaklayacaklar
katili yani ellerinden gelse kucaklayıp alnından öpecekler. Onu
götürüyorlar gözaltına ve binada keşif yapılmıyor biliyor
musunuz, bunların hepsini araştırdım, sadece 2nci kata
gidiliyor ve diğer bina sakinleri şunu söylüyor: Ya, gelip
sormadılar bile. 1 kişi miydi, 2 kişi miydi, 3 kişi miydi,
bunu bile sorma gereği duymuyorlar ve biz binaya
baktığımızda, bizim il binamızın
kapıları tek tek kurşunlanmıştı, her tarafa
kurşun yağdırmıştı ve katil adını
anmak istemiyorum- o cani diyor ki: Ben diğer odalarda insanlar
vardır diye bilerek kapılara sıktım. Bu da yetmiyor,
Denizin kafasına da tekme atıyor, fotoğrafını çekiyor
ve WhatsApp durumundan paylaşıyor, kendisi ilan ediyor aslında,
bunu WhatsApp durumundan paylaşıyor ve gözaltına alındıktan
sonra da sosyal medya paylaşımları siliniyor. Kim sildi,
nasıl sildi? Hiç bilmiyoruz, şu ana kadar da bir yanıt
almış değiliz.
Evet, bu meselede hakikaten soracak çok soru var.
Biz bu iklime nasıl geldik, bu nefret iklimine, bu kötülük iklimine, bu
cinayet iklimine, bu katliam ortamına nasıl geldik ya? Ya da tersten
sorayım: Nasıl olmasın ki, nasıl olmasın? Bir medya
var, yandaş medya. Hele bugünlerde Pekerin açıklamalarından
sonra çokça popüler oldu ya Veyis Ateşler, Özışıklar,
vesaireler. Parayla çalışıyorlarmış, milyon dolarlarla
çalışıyorlarmış. HDPye saldırmak için, HDPnin
kuyusunu kazmak için, iktidarın borazanlığını yapmak
için mafyatik ilişkilerin ve devlet bürokrasisinin tam göbeğinde yer
alıyorlarmış, tam göbeğinde. Mesela, dün bir açıklama
vardı -ben dehşete düştüm, sizleri bilmiyorum-
Özışıklardan biri diyor ki: Ben Süleyman Soyluyla konuşup
bugüne kadar binlerce ihraç edilenin işe iade edilmelerini
sağladım. Bir gazeteci, herhangi bir gazeteci bunu yapabilir mi?
Yapamaz tabii ki. Bu aynı gazeteci, köşe yazılarıyla -abisi
televizyon programlarıyla- gece gündüz bize hakaret, küfür, şantaj
yapan gazeteci.
Veyis Ateş isminde bir müsvedde, gazeteci
müsveddesi bizimle ilgili -bu kadar büyük bir utanmaz olaydan sonra bile-
çıkıp hâlâ saydırabiliyor. Hakikaten bunların yüzleri
kızarmıyor, insanlıktan çıkmışlar. Yok efendim,
bizi yayına çıkarmazlarmış. Ya, sen nasıl yayın
yapıyorsun bütün dünya öğrendi; paralarla yapıyorsun, kendini
daha çok zengin etmek için, birilerine yaranmak için yapıyorsun ama burada
sorun sadece onlarda değil, onlara görev verenlerde, bu iktidarda. Bu
iktidar basını satın aldı, Demiröreni satın
aldı, diğerlerini hiç söylemeyeyim. 750 milyon doları
Demirörene hibe etti. Parayı istediğin kadar harca, geri de
verme... Zaten bu artık ispatlı, geri ödenmemiş. E, ne yapacak
Demirören diğer yandaş medyayla birlikte? Gece gündüz iktidarın
yalanlarını, iftiralarını, suçlarını örtecek; tek
görevi var, algı yaratacak.
Burada yıllar önce, beş altı yıl
önce Goebbelsi konuşuyorduk -Hitlerin Propaganda Bakanı- AKPliler
onu da bizden kopya aldılar, gece gündüz Goebbels diyorlar. Diyorlar ki
Siz bunu yapıyorsunuz, siz yalan atıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rahmet okuturlar, rahmet!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu da
ayrı bir şey ama arkadaşların dediği gibi, Goebbels
herhâlde mezarda ters dönüyordur, gerçekten rahmet okutuyorlar. Bu kadar büyük
yalanlarla bu kadar büyük propaganda. Yani yazıklar olsun diyorum.
Bu yandaş medya var ya, ilk anda -benim
okuduklarım: Yeni Şafak, Sabah, Takvimdi galiba- HDP binasında
çatışma diye manşet attılar ya, HDP binasında
çatışma. Ne çatışması? Polisiniz kapıda, İl
Başkanımız orada, ortada bir cenaze var ve siz
çatışma diye haber geçiyorsunuz ama o bir haber değildi; o,
bir yerlerden servis edildi. Nasıl yutturabiliriz bunu kamuoyuna? Bunu
da yaptılar, tutturamadılar.
İl Emniyet Müdürü İzmir vekilimizle -daha
kimse Denizin içeride öldüğünü bilmeden- görüşürken Deniz
Hanım dışında kimse var mı içeride? diyor. Emniyet
Müdürü mü, oradaki yardımcısı mı bilmiyorum. Yani o kadar
dikkat çekici ki, 2nci katta saldırı olduğunu biliyor, içeride
Denizin olduğunu biliyor, kaç kişinin olduğunu tahmin etmeye
çalışıyor.
İşte, bütün bu verileri bizim
birleştirmemiz lazım. Bu nefret iklimine, bu
kutuplaştırmaya, bu kamplaştırmaya, bu cinayet ve katliama
giden yolu döşeyenler işte bu nefret dilidir, bu hedef göstermedir ve
bunun arkasında iktidar vardır tabii ki, iktidar bloku vardır,
küçük ve büyük ortak vardır; bunun başka bir izahı yoktur.
Biz burada sanki sınava girip milletvekili
olduk, sanki biz bu ülkenin yurttaşlarından oy almadık, sanki
biz sandıklardan çıkmadık, sanki bu ülkede biz 20 milyon
insanı temsil etmiyoruz. Gece gündüz HDP üzerinden siyaset yürütüyorlar.
Hele bir küçük ortak var, aman Allahım, varlık sebebi bizim
kapatılmamız. Gece gündüz, her gün Kapatılsın da
kapatılsın, kapatılsın da kapatılsın. Tamam da
kapatma bir partinin diğer partiyi kapatmasını istemekle
olmuyor; bu ülkede yasalar var, bu ülkenin Anayasası var. Bu ülkede her
şey hukuka göre işlemiyor, biliyoruz ama biz kendimiz bir parti
olarak başka bir partinin kapatılmasını istemeyi zül kabul
ederiz. Biz yarışırız, düşüncelerimizle,
ilkelerimizle, politikamızla, bu ülkeye ne vaat etiğimizle;
çıkar anlatırız; bunu yapıyoruz. Biz Şu bunu
yaptı; bu kapatılsın, bu öldürülsün, bu gitsin. demiyoruz,
siyasette böyle bir etik yoktur; bu, kabul edilemez bir şey. Bugün de bu
devam etti.
İktidar partisi, büyük ortak, zaten gelecek
seçimler için bütün yatırımını HDPye yapmış
yatırımını diyorum altını çizerek. Ne olacak?
HDPnin oylarının azalması, HDP'nin suçlu gösterilmesi, HDP'nin
kriminalize edilmesi, HDP'nin demokratik siyasetten çıkarılması
için her türlü yöntem kullanılıyor, her türlü yöntem;
altını çizerek söylüyorum. Bunların hiçbirinin hukukla ilgisi
yoktur, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle
ilgisi yoktur. Bu ülkede hâlâ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararını uygulatamıyoruz. HDP'ye yönelik bütün bu
saldırı ve nefret dilinin aksini Büyük Daire karara
bağladı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi
karara bağladı ama bunların hiçbirinin tabii ki siyasette -hani,
kendi bekalarını kurtaracaklar ya, kendileri iktidarlarını
devam ettirecekler ya- bir karşılığı yok. Ha,
konuşunca da tehdit ediyorlar çünkü devletin tüm olanakları elinde,
tüm olanakları; kolluğuyla, İçişleriyle, bilmem nesiyle.
Bir de şunu söyleyeyim: Sahi bu ülkede bir
Millî Savunma Bakanı var mı, hâlâ var mı? İçişleri
Bakanı yaşıyor mu? İktidar grubuna soruyorum. Altı gün
oldu ya, bu ülkenin İçişleri Bakanı bu siyasi cinayete
ilişkin tek cümle etmedi, tek cümle etmedi ya! İnsan çıkıp
bir açıklar. Bir partinin il binası basılmış, genç bir
kadın katledilmiş; vahşice, canavarca, taammüden, tasarlanarak,
planlanarak öldürülmüş; daha neyi bekliyorsunuz? O ayrı. Bir de Millî
Savunma Bakanı
Bu cani, bu katil Suriyeye gitmiş; elinde MKE
yapımı silahlarla, kıyafetlerle fotoğraflar çekmiş.
Ya, her isteyen gerçekten gidebiliyor mu oraya, o silahları eline
alabiliyor mu, o kıyafetleri giyebiliyor mu? Bunu Millî Savunma
Bakanına soruyorum. Kim gönderdi onu, nasıl gönderdi? Orada da bir
soru bırakıyorum. Bir sağlık memuruymuş, İzmirde
bir sağlık çalışanıymış, nisan ayından
beri işe gitmiyormuş. Vali ilk gün yaptığı
açıklamada ne demişti -not almıştım- galiba -iş
akdine son- işten atıldığını söylemişti.
Ama, garip bir şekilde, Sağlık Müdürü dedi ki: Tutanak tuttuk,
işe gelmiyor. Üç ay işe gitmemiş, İşe gitmiyor.
diye tutanak tutuyorlar. Ya, bir memur şehir dışına
çıkmak için izin alır validen.
Üç ay işe gitmeyen bir çalışanınız -ucu
Suriyelerden çıkıyor, Münbiçlerden, o hattan çıkıyor-
silahlarla, kıyafetlerle
Millî Savunma Bakanı hâlâ çıkıp
açıklama yapmadı. Ne işi var onun orada? Her memur, isteyen
gidebiliyor mu? Bunu da soruyoruz tabii ki.
Ve bu katliama ilişkin, bizim il yönetimimiz 3
defa Emniyet Müdürünü ziyarete gidiyorlar -3 defa- diyorlar ki: Bu kurulan
çadır ve gelen kolluk sebebiyle il binamız hedef gösteriliyor,
tehlike büyük. Bunu ciddiye almıyorlar. Vekillerimiz Validen randevu
istiyor, Vali randevu vermiyor. Göz
göre göre geliyor; bu, görünmeden gelen bir şey değil, göstere
göstere bu cinayet işleniyor. İşin garip tarafı, bu
vekillerimiz İzmir Emniyet Müdürüne bu cinayetten sonra Bu
çadırı kaldırmanız lazım, bu provokasyondur.
diyorlar, Emniyet Müdürünün cümlesi şu: Çadırdan haberi yoktur bu
caninin, akli dengesi yerinde olmayan biridir. Yani tutturabilseler, adama
deli raporu da alacaklar, hani o, vardır ya hukukta Temyiz kudretine
sahip değildir. diye, bunu da yapamadılar. Adam gayet
akıllı ve nasıl akıllı? Gidip psikiyatrdan
akıllı raporu alacak kadar akıllı yani, hani kendince onu
dönüştürecek kadar söylüyorum.
Şimdi, bu vatandaş cezaevinde. Peki,
arkasında kimse yok mu? Ben görgü tanıklarıyla konuştum.
Savcı niye konuşmuyor? 2 kişi daha varmış
aşağıda, gözcülük yapıyorlarmış,
silahlılarmış. Niye sadece 1 kişi? Bu konu çok
tartışıldı. Neden 1 kişi tutuklandı da on sekiz
saatte hemen tutuklandı? Ya, bunun görüşmelerinin HTSleri var
mı? Sosyal medya incelendi mi? Cinayetten önce 2 kişiyle telefonla
konuşmuş, kiminle konuşmuş? Dökümü var mı? Bu kriminal
soruların hiçbirinin yanıtı soruşturmada
aranmamış. Alelacele biz tutuklayalım, kamuoyuna da Cezasını
alacak. diyelim, kapatalım bu meseleyi
Yok,
kapatamayacaksınız. Görgü tanıkları sonuna kadar bunun
beyanını verecek ve tabii ki bizler de bunun peşini asla
bırakmayacağız.
Diğeri, şöyle bir mesele: Şimdi, bize
karşı her gün kullanılan bu nefret dili artık Türkiyede
alarm veriyor. Bu cinayet aslında bunu gösteriyor, çok ciddi bir alarm.
Toplumu kutuplaştırmanın, birbirine
düşmanlaştırmanın, birbirine düşürmenin yöntemi
işte her zaman böyle oluyor. Bunun adı
ırkçılıktır, ırkçı ve faşizan bir
saldırıdır. Irkçılık dünyanın her yerinde en
büyük suçlardandır. Uluslararası Ceza Mahkemesi statüsü bunun üzerine
kuruludur. Birleşmiş Milletler mekanizmalarında,
sözleşmelerinde ayrımcılık ve ırkçılık en
büyük suçlardandır. Hani bu kapatma işte terörö lafları var
ya
Ya, bu Mecliste hükümlü bir parti varsa Adalet ve Kalkınma Partisidir.
Hükümlü diyorum, altını çizerek söylüyorum. Anayasa Mahkemesi
hazine yardımının yarısını mahkeme kararıyla
almış, mahkûmiyet kararı vermiş 6ya karşı 5le.
Peki, şu anda bu meselede
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Darbeciler, vesayet
odakları, millî iradeye ve devlete
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz darbeci olmuyor
musunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani o
gün kapatmaya karşı feveran edenler, böyle yeri göğü inletenler
bugün kendileri iktidarda başka bir partinin kapatılmasını
savunuyorlar ve cinayet karşısında da E, ne yapalım?
Kınadık. Bundan sonra da olursa kınarız. diyorlar, Bundan
sonra olursa da kınamaya devam ederiz. Olacak diyor aslında. Biz
başsağlığı mesajı duymadık, biz aileye
taziye mesajı duymadık, duymadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Yani
özel aranmış olabiliriz ama kamuya açık, bu aileye
başsağlığı, partimize
başsağlığı iktidar blokundan duymadık, sadece
Kınadık. dediler, Kınarız. dediler. Tabii ki o kendi
takdirleri ama biz şunu söyleyelim: Hukuk bir gün herkese lazım
olacak. Sorularımız bu cinayete dair, kriminal ayrıntılara
dair, delillere dair; yüzlerce
Bu kişisel bir suikast değil, bu bir
partiye yöneltilmiş ve o gün orada kaç kişi olsa hepsinin
öldürüleceği ve bunu katilin itiraf ettiği çok ciddi bir
saldırıdır ve bu saldırı örgütlüdür,
planlıdır, tasarlanmıştır. Bu bir provokasyon
değildir, provokasyonla böyle cinayet işlenmez. Bir kişi
gelişigüzel oraya gitmemiştir, bunu daha önce de tasarlamıştır.
Bunu savunmalarında da söylüyor zaten.
Bu da böyle bilinsin diyorum, hepinizi
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili kürsüde yapmış
olduğu konuşması sırasında Milliyetçi Hareket
Partisinin varlık sebebinin HDPnin kapatılması olduğunu
ifade etmişlerdir. Dolayısıyla, eğer mümkünse, ben kürsüden
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
268 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; partimize yönelik sataşma
nedeniyle söz almış bulunmaktayım.
HDP Grup Başkan Vekili konuşmasında
Milliyetçi Hareket Partisinin varlık sebebinin HDPnin
kapatılması ve HDPnin varlığı olduğu. yönünde
beyanda bulundular. Bunu kabul etmemiz kesinlikle mümkün değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi, siyasi parti olarak elli iki yılını
tamamlamış olan ve fikriyatı itibarıyla da yüzlerce
yıllık bir fikriyatın üzerine oturan ve aynı zamanda Türk
milletinin varlığıyla kendi varlığını tarif
eden bir siyasi harekettir, bir fikir hareketidir. Dolayısıyla bu
kadar küçük birtakım meseleler için kendi varlığımızı
biz bu şekilde tarif edemeyiz.
Şimdi, asıl problem, burada ifade edilen,
özellikle Sayın konuşmacının da ifade ettiği
birtakım yüksek değerlerle, insan hakları, demokrasi, hukuk,
temel hak ve özgürlükler gibi harcıâlem birtakım ifadelerle
bağdaşmayan ve hatta bunlarla taban tabana zıt olan
faaliyetlerin bizzat kendileri tarafından yürütülüyor olmasıdır.
Yani bu, aslında hukuk ve demokrasi açısından büyük bir
problemdir, büyük bir sorundur. Yani siz demokrasiden, insan hakkından
bahsedeceksiniz ama bir insanın yaşam hakkına kast eden ve onu
kendi -tırnak içinde- siyasi emelleri için yok etmeyi, öldürmeyi kendisine
hedef edinmiş bir terör örgütünün katlettiği
Örneğin, Necmettin
Öğretmenin katilinin evine öldüğü zaman taziyeye gidip Necmettin
Öğretmenin vefatıyla alakalı olarak çıt çıkarmamak ve
bundan dolayı üzüntü duymamak, Eren Bülbül kardeşimizin katilinin
evine bizzat taziyeye gidip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla)
Başkanım, müsaade edin.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Eren Bülbül vefat
ettiği zaman buna dair en ufak bir üzüntü beyanı ortaya
konulmadığı gibi, bunun faili olan PKK terör örgütüne
karşı en ufak bir lanetleme dahi ortaya koyamamak
Yine, terörist
cenazelerine zorunlu olarak katıldığını
Çok büyük bir
rahatlıkla Selahattin Demirtaşın ifadelerini
hatırlıyoruz. Mecburdur, gitmezlerse ihraç ederim. diyebilmek büyük
bir rahatlıkla terörist cenazelerine. O teröristlerin ellerinde bizim
insanımızın kanı var. Ve hatta şunu söyleyeyim: Kürt
insanının kanı var. Bugün dünyada en fazla Kürtü öldüren terör
örgütü kimdir biliyor musunuz? PKK terör örgütüdür. (MHP sıralarından
alkışlar) Şimdi PKK terör örgütüne karşı Kürt
düşmanlığıyla meseleleri saptırmaya çalışıyorlar
ya, Kürt düşmanlığı falan yok, Kürtler bizim
kardeşimiz ama Kürtün kanına giren PKKya çıt sesi
çıkarmayan HDP de Kürt düşmanıdır asıl. (MHP
sıralarından alkışlar) Bunu söylemeyenin, bunu kabul
etmeyenin vicdanı kurusun, başka bir şey söylemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha, ben devam edeceğim.
Şimdi, 6-8 Ekim olaylarında Sokağa
çıkın, alan tutun. diye talimat veren bir parti. Alan tutmak nedir
arkadaşlar, birisi çıksın açıklasın bana. Alan tutmak
nedir, sivil hayatta olan bir şey midir?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Türk
devletine karşı olmaktır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Ha, peki,
dünyanın en büyük narkoterör örgütü bu PKK, hadi terör
kısmını, siyasi eylemlerini kabul etmiyorsunuz, çıt
sesinizi çıkartamıyorsunuz da dünyanın eroin, kokain ticaretinin
en baş aktörlerinden
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - Gördük, gördük, Venezuelaları, Venezuelaya gidenleri gördük.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla)
birisi olan
PKKyı kalkıp da eroin, kokain ticareti noktasında,
uyuşturucu ticareti noktasında
Uyuşturucudan bahsediyorsunuz da
bir gün PKKyı ağzınıza alıp da bunu ifade ettiniz mi?
Amerikanın Hazine Bakanlığının Uyuşturucu ile
Mücadele Dairesinde PKK elebaşlarının tamamı narkoterör
örgütü lideri olarak geçiyor, buna dair en ufak bir ses söz konusu mu?
Değil çünkü Kürt çocuklarını, Kürt kökenli kardeşlerimizi
çocuk yaşta dağa çıkartmalarına ses
çıkartmadığınız gibi, çocuk istismarına ses
çıkartmadığınız gibi, onların Avrupa kentlerinde
sokak sokak eroin, kokain satışlarına da, satmalarına da, o
Kürt evlatlarının satışlarına da bugüne kadar
çıt ses çıkaramamış bir partisiniz. Sizin
konuştuklarınız ile icraatlarınız ve
düşündükleriniz arasındaki fark sizin kapatılma sebebinizdir.
Demokrasi buna tahammül edemez. (MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Süre uzatma talebinizin
olmamasını rica ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Eşit davranırsınız herhâlde.
BAŞKAN Aynı, tabii yani hiç orada
tartışmasız. Burada adalet var, hiç tartışmayalım
onu.
4.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Sayın Grup Başkan Vekilini büyük bir acz içinde gördüm. Doğrusu,
onun adına üzülmeyeceğim çünkü bir cinayeti, bir siyasi cinayeti
kınayamamanın verdiği garip bir durumla konuştu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sabah burada
yoktunuz herhâlde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben ne
dediğimi çok iyi biliyorum, söylediğim hiçbir şeye cevap
vermedi, hiçbir şeye.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cevap verecek
hiçbir sözünüz yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bizim
adımız Halkların Demokratik Partisi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Çıkın
cevap verin söylediklerime.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bizim
programımız, tüzüğümüz ortada. Sizin söylediğiniz hiçbir
şeyi ne ciddiye alıyorum ne esas alıyorum çünkü sizin
başka
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cevap verin,
kaçmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bakın, ben siz konuşurken dikkatle dinledim. Birbirimize saygı
göstermeyi öğrenelim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
size müdahale etmedim, sadece dinledim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) O
kadar ağır ithamlara rağmen dinledim yani.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) PKKya ithamda
bulundum.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Burada
grup toplantısının notları var, sizin notlarınız
var. Siz ölen genç bir kadının arkasından Teröristtir. dediniz
ya.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Babasının açıklamalarına ne diyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ölen,
ölen. Ölen, öldürülen, 10 kurşunla öldürülen bir kadına taziye
dilemeden terörist ilan ediyorsunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Cinayeti kabul
etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
kimsiniz ya?
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Biz teröriste terörist
diyoruz.
BAŞKAN Bir dakika
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
mahkeme misiniz, siz savcı mısınız, siz Yargıtay
mısınız? Siz nereden biliyorsunuz terörist olduğunu? Bu
insanlıktan çıkma hâlini kime anlatıyorsunuz siz?
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Saptırma, olayları başka yere çekme.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Babasının açıklamalarını dinleyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle
sesinizi yükselterek burada bize boyun eğdireceğinizi
sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bizi başkalarıyla
yargılamayın.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Biliyoruz, biliyoruz, cemaziyelevvelinizi biliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
yaptıklarımızdan mesulüz. Bu ülkede ölen her bir can için biz
acı çekiyoruz ama siz çekmiyorsunuz. Siz ölümün ardından, 38
yaşındaki genç bir kadının arkasından terörist ilan
ediyorsunuz ya. Bu insanlık değil, bu siyaset değil, bunu
kafanıza sokun. Sizin karşınızda korkan bir HDP yoktur;
korkan sizin gibi olsun. (HDP sıralarından alkışlar)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Hadi be oradan!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
Süre uzatma talepleri olmasın arkadaşlar.
5.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
bizim, herhangi bir şekilde kimseye baş eğdirme, boyun
eğdirme gibi derdimiz yok. Bugün Türkiyede bizler kendi vicdanımızla,
kendi inandıklarımızla siyaset yapan insanlarız, bir siyasi
hareketiz. Bu noktada, hesabımızı tabii ki millete ve hukuka
karşı vermek durumundayız. Herkes bugün millete vereceği hesabı
konuşuyor ama hukuk karşısındaki hesap ne yazık ki es
geçiliyor; bunda da bir sebep olduğu aşikâr ancak burada dikkat
edilmesi gereken bir husus var, siz kalkıp da bize sizi kapatmayı,
sizin faaliyetlerinizi durdurmayı MHPnin varlık sebebi olarak ifade
ettiğiniz zaman
Küçük ortak, şu, bu
Millet bize 48 milletvekili
vermiş, bugün bu ittifakın içerisinde bizim payımız budur,
payımıza da razıyız, milletin bize verdiği oya da
razıyız; Allah milletimizden razı olsun. diyoruz. Biz
milletimizin verdiği desteği hiçbir zaman küçümsemedik.
Şimdi, burada esas olan konu şu: Acı
çekmekten bahsetmek, acı çektiğini ifade etmek, dilden bunun
çıkmasıyla gerçekten onun hissedilip hissedilmediği meselesi.
İnsan, baktığı zaman hâlinden, tavrından,
edasından, davranışından, faaliyetlerinden bunları
yorumlayabilir, bunları anlayabilir. Burada bir şeyleri söylüyor
olmak gerçekten bir şeylerle ilgili acı çekildiği anlamı
taşımaz. Samimiyetle, o sözlerle uyumlu olan birtakım
faaliyetlerin de arkasından gelmesi beklenir. Ne yazık ki bugüne
kadar HDPden bu yönde demin ifade ettiğim hususlarla ilgili tutarlı
bir faaliyeti göremediğimiz için sıkıntı buradan
kaynaklanmaktadır. Şimdi, bir elde çiçek, arka tarafta silah;
Kaleşnikof arkada, elde çiçek; ne yapıyorsunuz? Barış
havariliği yapıyorsunuz. Ama
arkada? Arkada diyorsunuz ki: Eli kanlı bir terör örgütünün Suriye
uzantısı bizim arkamızda, biz sırtımızı ona
dayıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu,
meşruiyet değildir; bu, demokrasi değildir; bu, hukuk
değildir; hukuku üstün tutmak da değildir. Bu memlekette insan,
eğer meşru bir iş yapıyorum diyorsa sırtını
kanunlara, adalete, Anayasaya verir. Ancak buna vermeyip de Figen
Yüksekdağ çıkıp Biz sırtımızı PYDye
veriyoruz. diyorsa eğer, o zaman bu partinin de bu siyasi faaliyetlerin
de sorgulanması son derece normal olur.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) IŞİDe karşı söyledi, IŞİDe.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu noktada
Milliyetçi Hareket Partisi sizlerle böyle bir ağız
dalaşına, böyle bir polemiğe girme derdinde değildir. Biz
hukukun gereğini söylüyoruz, kararı verecek olan yüce
yargıdır. Mahkemenin, yargının vereceği karar,
hepimizce saygıyla karşılanacaktır.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bülbül.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir sataşma söz konusu
değil. Sataşma mı var?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sırtınızı yaslıyorsunuz....
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir elinde
silah, bir elinde çiçek. dedi Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Dedim, dedim
Sayın Başkan, dedim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
elinde silah, bir elinde çiçek...
BAŞKAN Buyurun.
6.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben söylediklerime... Neyse, yanıt verme yeri
değil burası ama halkı aydınlatma ve halkın gerçekleri
bilmesi için açıklama zorunluluğumuz var.
Yani siz bize her gün terörö diyorsunuz ama nerede
bir korkunç katliam varsa, nerede bir cinayet varsa, nerede bir kokain,
uyuşturucu trafiği varsa hepsi bozkurt işareti yapıyor. Biz
tek bir gün bu kürsüden ya da oradan size, onlara dair bir şey söyledik
mi? Söylemedik. Çünkü biz sizin...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Onlar neci,
MHPli mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bilmiyoruz ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bak,
siz de bozkurt işareti yapmıyor musunuz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bildiğimiz
bir şey var, PKK eroin ticareti yapıyor. Bildiğimiz bir şey
var. Ona dair bir şey demiyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Anlatamadım. Bak, ben başka bir şey söylüyorum. Sayın
Bülbül, beni dinlerseniz anlayacaksınız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Eğer biri
varsa eroin ticareti yapan, çıkın burada söyleyin, acımayın
hiç bize.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bak,
beni dinlerseniz anlayacaksınız ama siz tahammül edemiyorsunuz ya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Acımayın bize.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz size
acımıyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sağ ol,
Allah razı olsun!
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani
şu bir tesadüf mü o zaman, soruyorum: Yani bu katil bozkurt işareti
yapıyor
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Bağlantısı varsa sonuna kadar gidilsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Ogün
Samast bozkurt işareti yapıyor, mafyacılar bozkurt işareti
yapıyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ogün Samast cinayetinin,
onun ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bunlar, bunlar kim? Biz buna rağmen bunu söylemiyoruz ama burada biz
Diyorsunuz ya, siz Hukuk, özgürlük
diyorsunuz ama
yaptıklarınız uymuyor. Vallahi de billahi de bütün Türkiye
biliyor. Hani, siz nasıl oy aldığınızı söylediniz
ya, vallahi biz de aynı şekilde oy alıyoruz; hem de sizin büyük
ortağınızın bütün engellemelerine, hukuksuzluklarına,
baskılarına, darbelerine rağmen oy alıyoruz, sizin gibi
sırtımızda devlet yok.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Türk
milleti var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
bize karşı yürütülen bütün devlet kampanyasına rağmen, oylarımızın
yüzde 50sini bile alamayarak bu Parlamentoya geliyoruz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sizin
sırtınızda da devlet var ama Amerika.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
sizin gibi özgürce çıkıp gece gündüz televizyonlarda
konuşalım, bakalım bu Parlamentoda kim kaç milletvekili
alır. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, sadece tutanağa geçsin ama ben kürsüden
BAŞKAN Buyurun
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Siz hangi ortak
oluyorsunuz? Kapı arkası ortak mı Meral Hanım? Büyük
ortak-küçük ortak da siz kendinizi nasıl
vasıflandırıyorsunuz?
BAŞKAN Ya, niye böyle söylüyorsunuz? Bir
dakika
Buyurun Sayın Bülbül.
7.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bu karşılıklı sözün kaynağı benim
PKKnın dünya çapında bir narkoterör örgütü olduğunu ifade etmem
oldu herhâlde. PKKnın narkoterör örgütü olduğu dünyadaki birçok ülke
tarafından kabul edilmiş ve belgelenmiş bir husustur.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Çakıcıdan bahsedin biraz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bakın, buna
dair bu kadar ortada olan, belgelenmiş olan bir meseleye dair sesinizi
burada dahi çıkartamamış olmanız
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, bize
ne! Bize ne! Bizi ilgilendirmiyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Hayır, Bize
ne! yok, şöyle var
Bakın, şöyle var
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
İçişleri Bakanı mıyız ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Süleyman Soyluya söyleyin ya. Süleyman Soyluyla konuşun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Siz diyorsunuz
ya, Bozkurt işareti yapanlar
diyorsunuz ya
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Demiyoruz
ya, demiyoruz; demediğimizi söylüyoruz size.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) İşte,
diyorum ki halebi orada ise arşın burada. O hareketleri yapan, o
işaretleri yapan kimse, bunun Milliyetçi Hareket Partisiyle bir
bağlantısı varsa haydi buyurun diyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cinayet
işlemediyse bizim diyeceksiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Genel
Başkanımız da dedi ki: Sonu nereye kadar varırsa
varsın
Bunun sonuna kadar gidilmelidir diyoruz. Siz böyle bir iddiada
sadece
Sayın Kılıçdaroğlu da yaptı bozkurt işareti.
Ne yapacağız? Yani Sayın Kılıçdaroğlu Milliyetçi
Hareket Partili mi? Hayır, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Cinayet işlememişti ama.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kılıçdaroğlu
cinayet işlemedi ama ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
cinayet işleyenlerden söz ediyoruz.
MUHAMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Hayır
efendim
BAŞKAN Buyurun, toparlayın artık.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Şimdi, her
bozkurt işareti yapan eğer Milliyetçi Hareket Partisine havale
edilecekse bu herhâlde çok acımasız bir yol, acımasız bir
formül olur. Ama yapılacak şu var: Hukuk yoluyla bunların bir
bağlantısı tespit ediliyorsa partimizdir diye kimse bakmaz,
sonuna kadar gidilmesini arzu ederiz ki şu an o tavırdayız.
Biz, bu hain saldırıyı, bu
karanlık saldırıyı en şiddetli şekilde
lanetliyoruz. Bunu bir defa daha buradan ifade ediyorum ama o saldırı
oldu diye HDPnin veyahut ta vefat eden kişinin babasının ifade
ettiklerini de mazur göremeyiz. Dağdakilere aslanım diyeni kabul
edemeyiz. PKKlı hainlere aslanım diyeni kabul edemeyiz. Genel
Başkanımızın dediği gibi Biz bir tane aslan
tanırız, o da Türk ordusudur, güvenlik güçleridir. Başka bir
şey yok. (MHP ve AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Emre
konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
METİN NURULLLAH SAZAK (Eskişehir) Sirkte
oynatırız biz o aslanları.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kimi
oynatırsın?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Nerede
neyi oynatıyorsunuz siz ya! Ayıp ya! Terbiyesizlik yapmayın ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya, neyse, tamam.
Metin ağabey, lütfen ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kimi
oynatıyorsun sen ya!
(HDP ve MHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Dağdaki adama diyor, teröriste diyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tamam, tamam.
Arkadaşlar bir dakika ya.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sirkte
oynatmak ne demek ya! Ayıp bir şey ya! Burada söyleme bunu ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri, şu anda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sözcü
kürsüde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayıp ya! Yazıklar olsun ya!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Milletvekili olmuşsunuz ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
halkı temsil ediyorsun ya!
METİN NURULLLAH SAZAK (Eskişehir) Ne
dediğimi anladın mı?(MHP sıralarından Size bir
şey demedi ki sesi)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Nasıl demedi
ya?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Milletvekili olmuşsunuz arkadaşlar, ayıptır ya!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, sabahtan beri
oradan bir ton laf etti be! Hayret bir şey ya!
BAŞKAN Buyurun.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Askerî Ceza Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi görüşülüyor. Bu ara Adalet Komisyonu hakikaten oldukça yoğun
çalışıyor. Yani bu yoğun çalışmanın
sonucunda Türkiyede adalet adına iyileşme var mı desek, o yok
tabii ki. Bazı değişiklikler var. Şimdi, yalnız,
Askeri Ceza Kanununda yapılmak istenen değişikliklerden
özellikle birkaç maddeye dikkatinizi çekmek istiyorum değerli
arkadaşlar. Şimdi, birincisi şu: Asker kişilerin
yakalanması. Diğerleri: Bir yıl üzeri hapis cezasıyla
cezalandırılan asker kimselerin görevlerinin son bulması,
askerin göreve başlama şekli, disiplin cezaları ve yargı.
Bunlara ilişkin, muhalefet şerhimizde kapsamlı söylediklerimiz var.
Değerli arkadaşlar, bunların
içerisinden en çarpıcı olanı asker kimseleri, sivil
vatandaşların, suç işlediğine kanaat getirmesi, bunun
anlaşılması durumunda alıkoyabileceğine yönelik hüküm.
Şimdi Bunu genel gerekçede nasıl ifade ediyorsunuz, nasıl ifade
ediliyor? dendiğinde şöyle ifade ediliyor, deniyor ki: Efendim,
askerî ceza mahkemesi, askerî ceza yargılaması kalktı. Buna
ilişkin uyum yasalarını bu kapsamda çıkartıyoruz. Ama
ne hikmetse dört yıl sonra çıkartılan uyum yasasından
bahsediyoruz.
Değerli arkadaşlar, işin aslı bu
değil. Bakın, dedim ya Adalet Komisyonu bu ara yoğun
çalışıyor, geçtiğimiz hafta bir yasa çıktı,
çıkan yasada şöyle bir şey vardı: Cumhuriyet
savcıları, yazdıkları iddianameleri eğer başsavcılar
kabul etmezse -özetle- dava açamayacak. Yani 6.500 savcıyı 140
başsavcı tamamen kontrol altına alınmış
olacaktı.
Şimdi, burada da askerî herhangi bir rütbede de
olsa, herhangi bir pozisyonunda da olsa sokakta suç işlendiği
düşünülmesi durumunda vatandaş alıkoyabilecek. Şimdi, bunun
temelinde ne yatıyor? Değerli arkadaşlar, bunun temelinde korku
yatıyor, korku, ikisinin gerekçesi de korku.
Çok yakın bir zamanda Türkiye bir darbe
girişimi yaşadı, 15 Temmuz darbe girişimi. Hani genel
gerekçede de bahsediliyor ya, işte, uzun uzun asker övgüsü var,
peşinden konuşmalarda Türkiyedeki darbeler döneminden falan
bahsediliyor. 15 Temmuz 2016da yaşanan darbe girişimini, ondan sonra
Mecliste kurulan Darbe Komisyonunda çalışan biri olarak söylüyorum,
önleyen, ilk önce önleyen kimseler askerlerdir değerli arkadaşlar,
darbeye karışmayan subaylardır, generallerdir, önleyen askerdir.
Siyasetçilerin, halkın buradaki etkisi, Meclisteki konuşmalar, vatandaşın
sokağa çıkması; elbette bunlar yadsınamaz ama emin olun ki
bunu esas önleyenler askerlerdir. Ortada emir komuta içerisinde
gerçekleşen bir darbe girişimi yoktur ve eğer ki sizin bir darbe
endişeniz var ise, hâlâ darbe endişesi taşıyorsanız o
zaman bakılması gereken nokta şudur: Dünyada hangi ülkelerde
darbe oluyor, hangilerinde olmuyor? Bazı araştırmalar var,
bunlar çok rahat tespit edilebiliyor yani Demokrasi Endeksi ölçülürken
demokrasinin uzun seneler kesintiye uğramaması önemli bir etken,
parametre olarak gösteriliyor. Hangi ülkelerde dünyada darbe yok, hangilerinde
var? Ben size söyleyeyim: Kuvvetler ayrılığının olduğu,
medya özgürlüğünün olduğu, şeffaflığın
olduğu, denetime açık her kuruşun hesabının
sorulabildiği, özgür üniversitelerin, sivil toplum
kuruluşlarının olduğu, sosyal devletin bulunduğu, adil
paylaşımın olduğu, hakkaniyetli bir yargı
mekanizmasının bulunduğu, yasakların, yolsuzluğun
olmadığı ülkelerde darbe falan olmuyor değerli
arkadaşlar. Darbeyi önlemek istiyorsanız, bakmamız gereken yer
burası, Türkiye buralarda nasıl bir noktada? Türkiyede her geçen gün
bir lağım borusu patlıyor, değişik bir yolsuzluk
olayı ve direkt sizin düzeninizle, sizin medya düzeninizle ve sizinle
ilişkili bir şekilde patlıyor.
Değerli arkadaşlar, bugün darbe
girişiminin üstünden yaklaşık olarak beş yıl geçti. O
Darbe Komisyonunda görev yaptığımız zaman, o gün
Parlamentoda 4 parti vardı, herkesin ortak iradesiyle kurulmuştu ve
biz orada dedik ki: Türkiyede bir daha darbelerin yaşanmaması için
ne yapmak lazım? Bir defa, bu olayın muhataplarını
dinlememiz lazım; tüm kuvvet komutanlarını, görevde bulunan,
görev yapmış başbakanları, bakanları,
Başbakanı, Cumhurbaşkanını, MİT
Müsteşarını. Bunlara ilişkin, hepsine ilişkin
önergeler verdik, sizlerin oylarıyla reddedildi. Yani mesele, darbeyi
araştırıp bir daha olayların yaşanmaması için
alınması gereken tedbirlerin araştırılması
amacıyla kurulan bir Komisyon değil miydi? Biz bunları bir bir
istedik, hepsini reddettiniz.
Sizin iktidarınız döneminde Mecliste
70ten fazla araştırma komisyonu kuruldu, tek bir tanesine AKP Genel
Başkanı Artık şu Komisyon görevini bir an evvel
tamamlasın. dedi, o da Darbe Araştırma Komisyonuydu. Daha
ikinci aydaydık ki biliyorsunuz üçüncü ayın sonunda da bir ay uzatma
hakkı var. Tek bir komisyona bakın, baktım Mecliste darbe
araştırma komisyonu bir an evvel de çalışmasını
tamamlayıp bu işi kapatsın. dedi ve bu konuşmanın
üstüne, haftada üç gün toplanan Komisyon da ikiye düştü.
Dinlenmesi gereken ne kadar insan varsa hepsini bir
bir reddettiniz. Ve yetmedi değerli arkadaşlar. Bakın, bizim
orada yazdığımız muhalefet şerhi sizi rahatsız
etti. Ve yine bu, Parlamento tarihinde bir ilktir, nerede Darbe
Araştırma Komisyonu raporu? Akşama kadar FETÖ diyorsunuz,
akşama kadar işte, darbe tehdidinden bahsediyorsunuz,
ağzınızı açıyorsunuz 60 diyorsunuz, 80 diyorsunuz,
muhtıra diyorsunuz. Peki, kardeşim, Darbe Araştırma
Komisyonu Raporu nerede? Niye bu Mecliste dağıtılıp
görüşülmedi? Ya, bu rapor nerede? Bir rapor yazıldı, biz
muhalefet şerhini verdik; basılıp neden
dağıtılmadı? Böyle bir örnek var mı? Nerede bu Darbe
Araştırma Komisyonu raporu?
Değerli arkadaşlar, bakın, ben size
yaptığımız araştırmalardan,
çalışmalardan birkaç örnek anlatacağım.
Birincisi şu: Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının darbe öncesinde
yazdığı iddianame var, 1.200 sayfalık FETÖ çatı
iddianamesi. Bu iddianamenin 870inci sayfasında Kemal Türk isimli mollanın
ifadesinde Adil Öksüzün kim olduğu yazıyor, Hava Kuvvetleri
imamı. diyor. Darbe öncesi, bakın, darbe öncesi. Ve bu adam görevi,
yardımcı doçent olduğu, çalıştığı
üniversite, yani soruşturmalar devam ederken
Ve Ankarada darbe
toplantıları yapıyor adam. Aynı zamanda da uçağa
biniyor, Fetullah Gülenin yanına Amerikaya gidiyor, tekrar buraya
geliyor; güzel! Adam, Adil Öksüz, darbe gecesi sabahı yakalanan 5 sivil
imamdan birisi. Kışla karakoluna götürüyorlar, Jandarma karakoluna
götürüyorlar; oradaki Emniyet görevlileri yakalıyor ve orada ilk sorgusunu
yapan Serter isimli, istihbarattan gelme Emniyet görevlisi tek tek soruyor
hepsine FETÖye küfredin. diyor. Adil Öksüze gelince diyor ki: Ben
tanımadığım adama küfretmem. diyor. Sen ne ayaksın?
diyor ve başka bir yeri arıyor, merkezi Ya, bu adamı bir
sorgulayın. diyor ve gelen cevap diyor ki: Sen onu mu yakaladın? O,
Hava Kuvvetleri imamı.
Değerli arkadaşlar, tutanaklarda var,
bakın, benim yanımdaki belgelerde var ve o gün orada bulunan tüm
yakalananlar, tüm askerler, tüm polisler bunun şahidi ve mahkemede beyanda
bulunmuşlar. Peki, o gün özel bir ziyaretçisi var Adil Öksüzün; kim,
biliyor musunuz? Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan
Sarıkoca. Niye geldin kardeşim bunu ziyarete? Ortalık toz
duman, birbirine girmiş. deniliyor ama bunu ziyaret ediyor.
Sorduğumda da ifadesinde Kurandan ayetler okuduk
karşılıklı. minvalinde açıklaması var,
tutanağa giren beyanlar bunlar yani, tamam mı. Şimdi, bu adam o
5 sivil içerisinde diğerlerinden ayrılıp Ankara Emniyet Müdürlüğüne
götürülmeyen, Kazan Jandarma Karakol Komutanlığında da yakalanan
87 kişi içerisinde yalnız serbest bırakılan tek isim,
nezarette de telefonla konuşmasına izin verilen tek isim, üzerindeki
cihazıyla birlikte -teslim edilip- gönderiliyor. Peki, değerli
arkadaşlar, bunu bir tarafa koyun. Yine darbe öncesinde -siz askerden
korkuyorsunuz ya ben size anlatıyorum- İzmir Cumhuriyet
Başsavcılığında Abdullah kod ismiyle gizli
tanık ifadesi var, darbede buraları bombalayan o helikopter
pilotlarının isimlerini veriyor, nerede
çalıştıklarını söylüyor Kara Havacılık
Komutanlığında çalışıyorlar, rütbeleri bu.
Şu kadar himmet verirler. Şu tarihte FETÖye girdiler. diyor.
Bakın, darbeden üç ay önce bu ifade var, İzmir Cumhuriyet
Başsavcılığının -numarasını da veririm-
soruşturma dosyasında ifadesi var. Ve bu adamların hiçbirine
dokunmuyorlar, orada hepsi göreve devam ediyorlar. Darbeden iki gün önce o
adamlar bombalayacakları yerlere keşif uçuşu yapıyorlar
Ankara semalarında -bunu da tespit eden yok- ondan sonra 15 Temmuz
yaşanıyor. Biz diyoruz ki Ya, bu darbeyi araştıralım,
bütün yönleriyle ortaya çıkaralım, bunların muhatapları
gelsin Meclise hesap versin, halk adına bunu soralım. Yok, onu
yapmayalım. Ne yapalım? Darbe tehdidi var, biz ne yasa getirirsek
bu Parlamento buna evet desin. Bunu bakan gözler görüyor, duymak isteyen
kulaklar da duyuyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, bakın, biraz daha güncele gelelim.
Henüz bu SBK Holding meselesi yani Sezgin Baran Korkmaz meselesi bu denli
ortaya tam olarak saçılmadan evvel -açık kaynak taraması-
basında çıkan bilgiler sonrasında bir araştırma
yaptım, şubat ayında partide sadece Genel Başkanıma
verilmek üzere bir rapor yazdım ve orada açık kaynak
taramasından dahi şunu görüyorsunuz. Hani diyoruz ya Bakın,
Adalet Komisyonunda çok önemli yasalar konuşuyoruz, Türkiyede
yargıyı düzelteceğiz. Ortada bir gerçek var, Utahta Mormon
tarikatına bağlı, çok eşliliği savunan ve 14 eşi
olduğu belirtilen Daniel Kingstonın oğullarından Jacop ve
Isaiah bir şirket kuruyor. İş ortaklarından biri 2017
yılında Türk vatandaşlığına geçtiği ifade
edilen Ermeni asıllı Lev Aslan Dermen. 2010-2018 yılları
boyunca yenilenebilir biyoyakıt üretip ihraç eden kişiler olarak biliniyor
-zaman itibarıyla özetleyeceğim- ve Amerikadan hem teşvik
alıyor, ciddi paralar alıyor, sekiz yıllık süre içerisinde
milyar dolarlık dolandırdığı ortaya çıkıyor
ve bu kişiler o paraları aklamak için kara para cennetlerine
paralarını götürüyorlar; biri de bizim ülkemize geliyor,
yanındaki, Türkiyedeki ağıyla birlikte bir 14 kişilik
isim.
Bakın, değerli arkadaşlar, bir
skandalı anlatıyorum burada. Türkiyede Utah Eyalet
Başsavcılığının talebiyle İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı 2020-137034 sayılı
soruşturma dosyasıyla, suçtan kaynaklı mal
varlığı değerlerini aklama, suç işlemek amacıyla
örgüt kurma, dolandırıcılık ve banka veya kredi
kurumlarınca tahsil edilmesi gereken krediyi sağlamak amacıyla
dolandırıcılık suçlamasıyla Sezgin Baran Korkmazın
da arasında bulunduğu 14 kişinin tüm mal varlıklarına
el koyuyor, ilintili birçok şirkete el koyuyor; ortada iddia, 510 milyon
dolarlık bir kara para aklama olayı. Bu olayda, bakın, el koyma
olayında, sadece 6 Kasım 2020yi gösterdiğinde bu sefer ibre
tersine dönüyor, MASAK raporu tersine dönüyor, aynı adliyede başka
bir hâkim tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar veriyor
şirketlerdeki ve mal varlığındaki adamın da yurt
dışına çıkış yasağının hepsini bir
güzel kaldırıyorlar, Git. diyorlar. Ve burada bu kararların
altında imzası olan o zaman İstanbul Cumhuriyet
Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz, bugün, Adalet Bakan
Yardımcısı. Devam ediyoruz, aynı senenin bir ay sonra
aralık ayının sonunda yapboz, adamı gönderdiler,
paraları da alan aldı cebine koydu bu sefer de 132 milyon dolar kara
para aklandığı tespit ediliyor aynı MASAK tarafından,
aynı adliyede tekrardan haklarında yakalama kararı ve tedbir
kararı veriliyor. Arkadaşlar dalga mı geçiyorsunuz ya? Yani biz
yargıyı düzeltiyoruz ya, Adalet Komisyonu konuşuluyor
Ve
iddialardan birinde aynı adamın İçişleri
Bakanlığına tarih verilerek Kamera kayıtlarına
bakılsın, HTS kayıtlarına bakılsın. denilerek
gelip görüştüğü iddiası var. O günkü kamera
kayıtlarını çıkartıp gösterebiliyor musunuz böyle bir şey
yok diye? Arada dönen paraların, medya mensuplarıyla ilişkisinin
vesairenin haddi hesabı yok. Yani bakın, şu iddiaların onda
1i, yüzde 1i belki de, herhangi bir demokratik ülkede iddia derken delilli,
ortaya çıkan şeyler, aynı soruşturma dosyasından 3
ayrı karar, aynı adliyede, aynı kurumlar veriyor
azıcık demokrasinin, hukukun üstün olduğu bir ülkede olsa ya ne
hükûmet kalır ne onları yapan yargı mensupları; bırak
terfi etmeyi hepsi içeri girer ya. Kim bunu yapabilir?
Şimdi, burada, ortada bu gerçekler var. Bu
gerçeklerin olduğu yerde konu geliyor, toplanıyor Efendim, bize
kumpas kuruyorlar, tezgâhlar var, işte içeriden dışarıdan
düşmanlar bizi yıkacak. Ya, bundan öte düşmanlık mı
var bu memlekete? Ya, bir düşmanlık arıyorsanız, bir insan
ülkesine bundan daha fazla kötülük yapabilir mi, ülkenin imajında bundan
daha kötü bir pozisyon oluşturabilir mi? Siz yasa
çıkardınız, yasa değerli arkadaşlar. Kara paraya
davetiye verdiniz, dediniz ki: Dünyanın neresinde, hangi suçtan
kazanılmış olursa olsun getir, Türkiyede hesaba yatır; ben
bunun kaynağını sormayacağım. Kara para gelsin, ekonomi
kötü ya. Ama şunu ıskalıyorsunuz: Kara para, sadece kendisi
gelmez, kendi düzenini de getiriyor. İşte onun için Türkiye, suç
örgütlerinin cirit attığı, istediği pervasızlıkla
hareket edebildiği, istediği operasyonları
yaptığı, zaman zaman sizin işinize gelen yerlerde sizin
adınıza yaralama yaptığı, cinayete teşebbüse
giriştiği -ondan sonra- mala zarar verme suçu işlediği,
tehdit suçunu işlediği
Bu pozisyonlar da var, ortada.
Örgüt suçlarını inceleyenler bilir. Bir
amaç birliği var mı? Var. Süreklilik arz ediyor mu? Süreklilik de arz
ediyor. En az üç kişiden fazla birlikte bu suçu işliyorlar mı?
Onu da işliyorlar. Ya, ortada örgütlü bir şekilde, organize bir
şekilde ve süreklilik arz eden şekilde suç işleniyor.
Şimdi, yargı paketi açıklanıyor
-açıklayan bunlar, bugün yine komisyondaydık, yarın
toplantı da var- dördüncü yargı paketi, Yargı Reformu Strateji
Belgesi; hedefler, amaçlar
Çok büyük hedefler var. Yargıyı
düzelteceğiz, adaletli olacağız. Ondan sonra işte
Ayrımcılık yapılmayacak, insan haklarına duyarlı
olacağız. Ortadaki tablo da bu, gerisinin bir önemi yok buna
müdahale etmedikten sonra.
Hepinize teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Özgür Bey.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
-Sayın Genel Başkanımız Meclisten ayrılırken tam
onu uğurlama aşamasındaydım- salonda
olmadığım sırada Sayın Levent Bülbül, Genel
Başkanımızın ve benim kulaklarımı
çınlatmış; o konuya bir açıklık getirelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sizin
kulağınızı çınlatmadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Genel Başkanın
-işte bahsettiği işareti yaparak- ülkücü olarak kendini
tanımlayanların bolca kullandığı o işareti
yaptığı doğrudur. Her geçen gün, Genel
Başkanımız Türkiyenin dört bir yanında, gittiği her
yerde Ben ülkücüyüm ama sizi çok seviyorum Kemal Bey. diyerek selamlayanlara
karşı bu selamı canıyürekten karşılık
vermektedir, vermeye de devam edecektir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir gün Rabia da
yapsın, Rabia.
BAŞKAN Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.37
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 94üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
XI.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN 268 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 23 Haziran 2021 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.38