TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
96nci
Birleşim
24
Haziran 2021 Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun, İstanbulda yaşanan
çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının, PKK
terör örgütünün 1979-2021 yılları arası haziran aylarında
gerçekleştirdiği sivil katliamlara ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
Amasyayı teşriflerinin 102nci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Hasan Çilezin
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Ayşe Tuba Arslan
cinayeti davasına ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, hazine arazilerinin ihale
yoluyla satışa çıkarılmasına ilişkin
açıklaması
4.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağnın,
Iğdıra yapılacak sulama projelerine ilişkin
açıklaması
5.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivasın eğitim
alanındaki başarılarına ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 24 Haziran 2018
seçimlerinin 3üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, sağlık
çalışanlarının acil ücret farklarına
ilişkin açıklaması
8.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, eczane
dışında satılan bitkisel ürün ve gıda takviyelerine
ilişkin açıklaması
9.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, kayısı
hasadına ve çiftçilerin borçlarına ilişkin
açıklaması
10.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Cumhuriyet Halk
Partisinin Kanal İstanbula neden karşı olduğunu
anlamanın imkânı olmadığına ilişkin
açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersin ve Çukurovalı
çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, vatandaşın bankalara olan
borçlarına ve kesilen cezalara ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, İstanbul
Üsküdardaki Validebağ Korusuna ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Eren Bülbülün ölüm
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, tarımsal
üretimin önemine ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursa
Orhangazi Yeniköyde açılmak istenen taş ocağına
ilişkin açıklaması
17.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, şehit olan Teğmen Baki
Koçaka Allahtan rahmet dilediğine ve Yozgatın köylerindeki yol ve
su sorununa ilişkin açıklaması
18.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunun İYİ Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkanla
ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
19.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Ali Rıza
Altınok ve ailesinin ölüm yıl dönümlerine, TÜRKİYE KAMU-SENin
29uncu kuruluş yıl dönümüne, Antalya Diplomasi Forumuna ve ikna
yoluyla teslim olan PKK terör örgütü mensuplarına ilişkin
açıklaması
20.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, seksen
beş gündür Sincan Cezaevinde bulunan Ömer Faruk Gergerlioğlunu parti
grubu adına selamladığına; yargının tek
işlevinin HDPyi hedef almak ve partilileri, vekilleri cezaevinde bile
olsa suç üretmek olduğuna; 83 yaşındaki Mehmet Emin
Özkanın serbest bırakılması gerektiğine, Batman
Belediyesi Eş Başkanı Mehmet Demire sokakta yapılan
işkenceye; Uşşaki tarikatı lideri Eyüp Fatih
Şağbana çocuk istismarından verilen cezanın istismar,
taciz ve tecavüzlerin önünü açtığına; kayyum Rektör Metin
Buluyu protesto eden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin
burslarının kesilmesine ve eylemlerine devam eden Boğaziçi
Üniversitesi öğretim üyelerini selamdığına ilişkin
açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 23 Haziran İstanbul zaferinin
yıl dönümünde 100 milletvekilinin İstanbul sokaklarında halkla
bütünleştiğine, 24 Haziran 2018 seçimlerinin yıl dönümüne,
Validebağ Korusuna yapılacak rehabilitasyon projesine, İYİ
Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkana muhalif olmanın bedelinin
ödetilmeye çalışıldığına, İsmail Hakkı
Tonguçun ölüm yıl dönümüne, Aile ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığında ek ders karşılığı
çalışan personelin sorununa, kayyum Rektör Metin Buluyu protesto
eden Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin burslarının
kesilmesine, Çankırıda Toplum Yararına Programda
çalışan işçilerin kadro sorununa ve Mehmet Emin Özkanla ilgili
Cumhurbaşkanının inisiyatif kullanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
22.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 24 Haziran 2018 seçimlerinin
yıl dönümüne, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
Cumhur İttifakı ile milletin dayanışması ve mücadelesiyle
hayata geçtiğine ve üç yıllık çalışmalarının
bir asra bedel olduğuna, 30 Haziran Koruyucu Aile Gününü
kutladığına ve yelkende Dünya Şampiyonu olan gençleri
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Aytun Çırayın, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Meclisin işlemesi için
Başkanların gündeme geçilmesiyle ilgili uyarı yapma
yükümlülüğünün olduğuna ilişkin açıklaması
25.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, şehit
yakınlarına hoş geldiniz dediğine ve tüm şehitleri
rahmet ve minnetle andığına ilişkin açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Hatay
Milletvekili Hüseyin Yaymanın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Hatay
Milletvekili Hüseyin Yaymanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün
CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kayanın, SMA
hastası çocuklara ilişkin açıklaması
33.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Çorum Milletvekili Tufan
Kösenin 268 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özel ile Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özel ile Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcanın Boluda
camisi olmayan bir mahalleye cami yaptırmak için bütün siyasi liderlerden
yardım istediğine ama Cumhurbaşkanından olumlu-olumsuz bir
cevap verilmediğine ilişkin açıklaması
41.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
44.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
45.- Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
48.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
49.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Yemen
açıklarında alabora olan göçmen teknesine ilişkin
açıklaması
50.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, iktidar
kanadının, bakanların yolsuzluklarına bakmayıp sadece
HDPyle uğraştığına ilişkin
açıklaması
51.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun,
görüşmeler sırasında Genel Kurulda bulunmayan milletvekillerinin
sonradan gelip oy kullanmasının yasama etiği ve Anayasa
andımıza aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
52.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın 268 sıra sayılı Kanun Teklifinin
16ncı maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Çocuk istismarcısıyla
ilgili verilen cezaya savcılığın itiraz ettiğine
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Gündeme kilitlenerek Meclisi
çalıştırmanın, diğer konuları basın
toplantısına taşımanın daha verimli
olacağına ilişkin konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlığın, Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıer, Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Hatay
Milletvekili Suzan Şahin, Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu
ve Ankara Milletvekili Şenol Sunatın Kadına Yönelik
Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifalarına
ilişkin yazılarının 23 Haziran 2021 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı
(4/134)
B) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden terör ve 15 Temmuz
şehitlerinin eşleri ile çocuklarına Hoş geldiniz. denilmesi
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral
ve arkadaşları tarafından, Bitlis merkezde bulunan dere ve
çevresinin Cumhurbaşkanlığı kararıyla riskli alan
ilanı ve akabinde başlatılacak yıkım
çalışmalarının Bitlis çarşı esnafına ve
şehrin dokusuna zarar verip vermeyeceğinin
araştırılması amacıyla 23/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, nefret ikliminin
araştırılması amacıyla 24/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme
ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Covid-19 pandemisine
karşı sosyal hukuk devletinin anayasal yükümlülükleri
doğrultusunda yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (10/4142) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri
Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
268)
X.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklaması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akın'ın, bir yazılı soru önergesine
verilen cevaba ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun cevabı (7/46457)
24 Haziran 2021 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96ncı
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
BAŞKAN Gündeme geçmeden önce 3 sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, İstanbulda
yaşanan çevre sorunları hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Oya Ersoya aittir.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Oya
Ersoyun, İstanbulda yaşanan çevre sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, AKP iktidarı boyunca -özellikle,
kentleri yağmalayan, doğayı talan eden- neoliberal politikalar
sonucu ne doğa ne tarihî yapı ne de kültürel yapı kaldı ve
bundan en fazla etkilenen ilimiz de İstanbul oldu çünkü rantın en
yüksek olduğu il. Sulukuleyi, Tarlabaşını Taksim
Meydanına dönüştürdünüz. Neye dönüştürdünüz? Sermayenin talanına
açtınız. Narmanlı Han, Haydarpaşa Garı, Galata, Tarlabaşı
gibi kültürel değerleri korumak yerine rant için daha fazla inşaat,
daha fazla AVM yapmayı tercih ettiniz, deprem toplanma
alanlarını bile AVM için sermayenin rantına açtınız.
Bunlar da yetmiyor, şimdi Validebağı işgal etmek
istiyorsunuz ve üçüncü köprü havaalanı diyerek 16 milyon
ağacı katlettiğiniz ve şu hâle getirdiğiniz Kuzey
Ormanlarının son kırıntılarını da yok
etmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, Validebağ Korusu, Anadolu
yakasının koru vasfındaki son kalan alanı, birinci derecede
koruma altında, hem tarihî hem kültürel olarak hem de sit alanı
olarak ilan edilmiş durumda ve Kurumun açıklamalarından
itibaren Validebağ halkı, Validebağ savunması orada sizin
yağma politikalarınıza, rant politikalarınıza
karşı koruyu korumak için nöbet tuttu. Buradan bir kez daha seslenmek
istiyorum: Validebağ halkının mücadelesi bizim mücadelemizdir,
hep birlikte mücadele ederek son kalan koruyu da korumaya devam edeceğiz.
Bakan Kurum nereye gitse hep halka karşı
bir saldırı düzenleniyor ve halk mağdur. Geçen hafta Kentsel
dönüşümün temellerini atacağım. diye gittiği Tozkoparan ve
Küba Mahallelerinde halkın polis saldırısına maruz
kaldığını izledik, dün de bu saldırı devam etti.
Tapulu evlerinde oturan halk -tırnak içinde- kentsel dönüşüm
adı altında -aslında rantsal dönüşüm- evlerinden
çıkarılmak isteniyor; doğal gazı, elektriği, suyu
kesiliyor ve pandemi koşullarında, bu ekonomik kriz
koşullarında süre verilmiş Pazara kadar evlerinizi
boşaltacaksınız. deniyor ama halk ne istiyor? Rantsal
değil, yerinde kentsel dönüşüm istiyor, kendi evlerinde oturmak
istiyor, kendi evlerinin sermayeye peşkeş çekilmesini istemiyor ve o
nedenle direniyor. Halkın ihtiyacı olan, özellikle deprem
koşullarında depreme karşı güvenli konutlardır,
sağlıklı şehirlerde yaşamaktır ve bunu
sağlamak iktidarın bizzat hem yükümlülüğü hem de
sorumluluğudur. Ama siz kentsel dönüşüm adı altında
kentsel rantı sermayeye pazarlamak için halkın evlerini
başlarına yıkıp Nereye giderseniz gidin. diyorsunuz ve
üstelik bunu -yeniden tekrar ediyorum- pandemi koşullarında
yapıyorsunuz. Güngören halkının mücadelesi de mücadelemizdir,
onlarla beraber direnmeye hep birlikte devam edeceğiz.
Hepimizin gözleri önünde Marmara Denizi ölüyor.
Marmara Denizini saran o müsilaj -artık dillere pelesenk oldu- orayı
aştı bizzat Çanakkale, Bozcaada, Ege ve Akdenize doğru gitmeye
devam ediyor. Bilim insanları sizi uyarırken Plankton
artışı mevsimsel. deyip geçemezsiniz.
Bakın, yaşam alanlarını korumak
için üniversitesinden, akademisinden çıkıp mücadele eden ve sizin
cezaevine kapattığınız Beyza Hoca, adliyenin o soğuk
duvarları arasında görevini yapmaya devam ediyor ve savunmasında
Ergene Nehrine atık su verilmesine izin verdiniz. Tarım
alanlarını yapılaşmaya açtınız ve doğa
sermayenin birikim hızına yetişemiyor. diye sizi uyarıyor.
Kendi kendini iyileştiremiyor artık doğa, yenileyemiyor ve ölüyor.
Müsilaj bir salgıdır; canlı,
yaşıyor. Nerede yaşıyor? Onu besleyen atık sularda
yaşıyor. Tüm itirazlarımıza ve çabalarımıza
rağmen atık suları, kent atıklarını, sanayi
atıklarını Ergeneye, Küçükçekmece Lagününe, Susurluk
Çayına, Marmaraya akıtmaya devam ettiniz derin deşarj
adı altında. Ne bu derin deşarj? Öyle ya, alttan
akıtınca gözle görünmüyor değil mi? Şu an çok görünür.
Gözünüzü kaparsanız görmezsiniz ama siz yok sayınca yok olmuyor
işte.
Müsilaj, bir sistemin çöküşüdür; sadece
ekosistemin değil, sizin kurduğunuz rejimin, bu sistemin, neoliberal
politikaların çöküşüdür. Bir de oksijen enjekte etmeye
kalkıyorsunuz ya, Bakan Kurum algı yönetmeye
çalışıyor, başarı hikâyesi yazmaya
çalışıyor ama o, gerçek, gerçek. O oksijen enjekte etmeye
çalıştığınız şey bana şunu
hatırlatıyor, Nasrettin Hoca fıkrasını
hatırlatıyor, hani göle maya çalma fıkrası var ya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) Göle maya çalıyorsunuz
ama göl maya tutmaz ve Bakan Kurum konuşurken yüzlerce, binlerce yengeç
Silivri sahillerine vurdu, işte durum budur.
Buradan İstanbula ihanet ettik. diyen o
Genel Başkanınızın İhanete devam ediyorsunuz. diye o
sözünü devam ettirmek istiyorum. En büyük ihanet de Kanal İstanbul
Projeniz ve tek adam, sarayından konuşuyor, İsteseniz de
istemeseniz de yapılacak. diyor. 26 Haziranda Kanal İstanbulun
temelini atacakmışsınız. Hayır, yalan söylüyorsunuz.
Bu, Kanal İstanbulun temeli değil, Kuzey Marmara Otoyolunun temeli.
Biz, Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu olarak herkesi temel projesine hep
birlikte direnmeye çağırıyoruz ve 26 Haziran Cumartesi günü de
Bakırköyde buluşuyoruz.
Ve son olarak, doğaya, eşitliğe,
hayata ve renklere inat Onur Haftasını kutluyorum LGBT+ların.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
PKK terör örgütünün 1979-2021 yılları arası haziran
aylarında gerçekleştirdiği sivil katliamlar hakkında söz
isteyen Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlının.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özşavlının, PKK terör örgütünün 1979-2021 yılları
arası haziran aylarında gerçekleştirdiği sivil katliamlara
ilişkin gündem dışı konuşması
HALİL ÖZŞAVLI (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Başkanımın da ifade ettiği üzere
uzun bir ismi vardı çünkü o kadar çok ki bu bölücü terör örgütünün
katliamları, ne kadarını anlatalım, nasıl
sınırlayalım diye düşündüm; 1984ten günümüze kadar
PKKnın sivil katliamlarının, sadece sivil, kadın, çocuk ve
masum erkekleri katlettiği katliamların istatistiğini
çıkarmaya çalıştım. O günden, 1984ten günümüze 85 sivil
katliam var, bunları ay ay çıkardım çünkü çok fazla, hepsi bir
kezde anlatılmıyor. Haziran aylarında toplamda 11 tane sivil
katliam var. Bunlardan 2 tanesi çok çok önemli. Bunlara geçmeden önce
ülkemizin, milletimizin terör örgütleriyle olan mücadelesini ne kadar ihmal
ettiğimizi, neden unuttuğumuzu sorgulamamız gerektiğini
ifade etmek istiyorum. Sayın milletvekilleri, gün oluyor burada saatlerce
günlük bir gündem üzerinden, günlük bir konu üzerinden konuşuyor,
tartışıyoruz fakat bu büyük katliamların yıl
dönümlerini unutuyoruz, hatırlamamız lazım ki burada Grup
Başkan Vekillerine büyük görev düştüğünü düşünüyorum.
Toplamda sivil katliamlarda 6 binden fazla
insanımız ölmüştür, katledilmiştir, 6 binden fazla, 11
binden fazla da yaralı var; asker yok, polis yok, sadece sivil ve
bunların yüzde 80i Kürt. Kürt düşmanıdır bu terör örgütü,
en fazla Kürtlerin düşmanıdır. Bunu bilginize sunmak istiyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, beş haftadır gündem
dışı söz istiyorum sıra gelmiyor, Allah razı olsun,
müteşekkirim Başkanıma
11 tane katliam var dedim haziran aylarında. 10
Haziran 1990da Çevrimli katliamı var. Şırnakın Güçlükonak
ilçesi Çevrimli köyünde 11i çocuk, 7si kadın, 9u erkek 27 kişi
katlediliyor. Bunların hepsi masum ve katlediliyor.
Diğer büyük bir katliam -hemen birkaç gün önce
yıl dönümüydü- 20 Haziran 1987 tarihinde Pınarcık köyü
katliamı. Mardinin Ömerli ilçesine bağlı Pınarcık
köyünde 30 masum vatandaşımız katlediliyor. Bunların
16sı çocuk, 6sı kadın, 8i erkek, toplamda 30 sivil
vatandaş. Dönemin basını bu şekilde manşet
atmış Haberli katliam diye, katliamın
ayrıntılarını, fotoğraflarını vermiş.
Bakın, yerde yatanlar 2 yaşında, 3 yaşında bebekler.
Kimisinin karnında benim avucum kadar delik var, G-3le bebeklerin
karnına ateş etmişler. Böyle bir hain örgütten bahsediyoruz.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) G-3 değil,
kalaşnikof.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Özür diliyorum,
muhtemelen kalaşnikoftur. Teşekkür ediyorum.
Böyle bir hain örgütten bahsediyoruz. Bu yüzden, bu
örgütün yaptığı katliamları, bu örgütün hainliklerini
hatırlamamız, halkımıza hatırlatmamız gerekiyor;
bu, zaaf değildir. Günümüzde ordumuz, Mehmetçikimiz destanlar
yazmaktadır. 90larda binleri bulan sivil şehit var, binleri.
Hepsinin burada istatistiği var, zamanım çok kısıtlı
olduğu için oralara giremeyeceğim, bunların hepsinin
hatırlanması gerektiğini düşünüyorum çünkü bu bir zaaf
değildir, ülkemizin şanlı tarihini, şanlı mücadelesini
anlatma meselesidir.
Sözlerimi burada bitirirken -bugüne kadar asker
olsun, polis olsun, jandarma olsun, sivil şehit olsun- tüm
şehitlerimizi rahmetle, minnetle, saygıyla anıyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ, MHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Amasyayı teşriflerinin 102nci
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Amasya Milletvekili Hasan Çileze
ait.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.-
Amasya Milletvekili Hasan Çilezin,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Amasyayı teşriflerinin 102nci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başlık güzel olmasa
sana laf atmamız lazım, sen bize çok atıyorsun ama
başlık güzel.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Değil mi?
Bekliyoruz yine de Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, çok kıymetli
milletvekili arkadaşlarım, aziz ve asil milletim; hepinizi saygı
ve hürmetle selamlıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının
Amasyaya gelişinin ve Amasya Tamiminin
yayımlanışının 102nci yılında sizlerin
huzuruna gelmiş bulunmaktayım.
İstiklale giden yolun ilk
adımını Samsunda atan Atatürk ve arkadaşları,
Samsunda İngiliz baskısından dolayı fazla
kalamamış ve Havzaya geçmişlerdir. 25 Mayıs-11 Haziran
arasını Havzada geçiren Atatürk ve arkadaşları daha
güvenli iç bölgelere geçerek kurtuluş için milleti organize etmek üzere
Amasyaya gelmek istemişlerdir. Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendiye
gönderdikleri telgrafla halkın durumunu sorarlar. Hacı Tevfik Efendi
cevabi telgrafında Amasya halkı; vatan, din ve devlet yolunda
mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır. diyerek
Atatürk ve arkadaşlarına kucak açmışlardır. Buradan
aldığı büyük moralle 12 Haziran 1919da Atatürk ve
arkadaşları Cülüs Tepe mevkisinde Amasyalılar tarafından
coşkuyla karşılanır. Bu karşılamada yine Müftü
Hacı Tevfik Efendi Beldemize hoş geldin Paşa. Bütün Amasya
emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun. diyerek aslında İstiklal
Savaşının başladığına işaret
etmiştir. On günlük çalışma sonrası, Atatürk ve
arkadaşları, 21 Haziranı 22 Hazirana bağlayan gece Amasya
Tamimini hazırladı ve Milletin istiklalini yine milletin azim ve
kararı kurtaracaktır. diyerek, istiklal aşkımız bütün
dünyaya ilan edilmiştir.
İstiklalin nasıl kazanılıp hangi
temellere oturacağını ise milletin azim ve kararına
bağlayan bu karar, yeni kurulacak devletin ilk şifrelerini de
içerisinde barındırmaktadır. Bugün çatısı altında
olduğumuz, millet iradesinin tecelligâhı Gazi Meclisimizde yazan
Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.
anlayışının temeli Amasya Genelgesidir.
Amasyaya gelişinin 102nci yılında
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını, Millî Mücadelenin
tüm kahramanlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle,
minnetle anıyorum.
Değerli milletvekillerimiz, Amasyamız
tarihte her zaman çok kritik görevler üstlenmiştir. Osmanlıyı
Yükselme Dönemine taşıyan padişahlar, Amasyada şehzadelik
dönemlerini geçirmişler ve eğitimlerini burada
almışlardır. Çelebi Sultan Mehmet, Fetret Devrinde devletin
birliğini Amasyadan sağlamış, İstanbulun fethinin
önünü açmış ve devletten imparatorluğa geçiş sürecine
Amasyamız vesile olmuştur. Yine, Amasya Genelgesiyle yeni kurulacak
olan Türkiye Cumhuriyetinin temelleri Amasyada atılmış ve
millet iradesinin vurgusu ilk defa burada yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar, bir Fransız
arkeolog Amasyadaki eğitim kurumlarını ve seviyesini görünce
burayı Anadolunun Oxfordu diye tabir etmiştir. Tarihin ilk
derbisi de -belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz ama- Amasyada
olmuştur: Lahanacılar ve Bamyacılar derbisi. Yeniçeri
Ocağında, Amasyada eğitim yapan askerler arasında 2 grup
oluşmuş; Amasyalılar Bamyacılar, Merzifonlu yeniçeriler
ise Lahanacılar lakabını almış ve buradaki rekabet
saraya kadar taşınmış kimi padişah Lahanacı, kimi
padişah, kimi devlet adamı Bamyacı olmuştur ve o günlerin
hatırasına da 2 tane bamya ve lahana anıtı Topkapı
Sarayında hâlen bugün mevcuttur, dikilmiştir.
Yedi bin beş yüz yıllık
geçmişiyle medeniyetlere beşiklik yapan ilim, irfan şehri,
Ferhat ile Şirinin yani aşkın şehri aziz
Amasyamızın milletvekili olmaktan da büyük gurur duyuyorum. Bu güzel
vatan toprağına hizmet etmeyi bana nasip ettiği için Rabbime ne
kadar şükretsem azdır, inşallah layık olabiliriz.
Peki, bugün Amasyamızda neler yapıyoruz?
Değerli arkadaşlar, bugün Amasyamızda çok şeyler
yapıyoruz. Amasyamız bugün 280 milyon dolar ihracat yapan
mütevazı bir Anadolu ili. Yine, Amasyamız soğandan patatese,
şeker pancarından tahıl ürünlerine, türlü türlü sebzelerinden
elmasına, kirazına kadar çok geniş yelpazede tarım ürünü
üreten bir il.
Yine, Amasyamız organize sanayi bölgeleriyle
üretim üssü olmayı başarmış bir ilimiz. 4 tane organize
sanayi bölgemiz bugün doluluğunu tamamlamış; Türkiyenin ilk
organize ve sanayi bölgesi Amasyamızda kurulmuş ve doluluk
oranı tamamlanmış, bugünse genişleme çabalarını
da içeriyor. Yine, Taşova ilçemizde büyük gayretlerimizle bu yıl bir
organize sanayi bölgesi daha kurduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Bu organize
sanayilerimiz milletimize iş, aş oluyor; amacımız Amasyada
tersine göçü başlatmak. Yine, Amasyamız üniversitesiyle tarihindeki
misyonuna yakışır bir şekilde ilim, irfan şehri olmaya
devam ediyor. Amasyamız milletimize söz verdiğimiz gibi 600
yataklı devlet hastanesine bu süreçte inşallah kavuşacak.
Bugün, yaptığımız
çalışmaların bir neticesini daha aldık. Bölgesine büyük
hizmetleri dokunan Amasya Merzifon Havalimanımızı -inşallah
genişleme çalışmalarını- önümüzdeki ay içerisinde
ihalesini yaparak genişletiyoruz. Uçuş
destinasyonlarımızı geliştirmek için çabalarımız
sürüyor.
Velhasıl, Amasyamız için, ülkemiz için
çalışıyor, milletimize hizmet ediyoruz. Allah milletimize hizmet
etmekten bizleri geri koymasın diyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özgür Bey, Sayın Çilez gayet
toparlayıcı, güzel bir konuşma yaptı dolayısıyla
laf atma hakkını kullanamadınız. Onu söyleyeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman bir dakika yerimden
söz istiyorum. Bir cümle söyleyeyim.
BAŞKAN Nereden aklınıza
düşürdüm ben bunu. Sayın Çilez, hakikaten kapsamlı, güzel,
iliyle ilgili
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Benim dünden
alacağım, onu söylemedim kendilerine.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Amasya Milletvekili Hasan Çilezin yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, Sayın
Milletvekilinin Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Amasyayı teşrifiyle
ilgili konuşma yapmasından memnuniyet duyduk, öyle olunca zaten laf
atacak bir şey yok. Konuşmanın ilk üç dakikasına aynen
iştirak ediyoruz. Amasya Manisayla birlikte şehzadeler kentidir.
Manisada tahta yakın şehzadeler, Amasyada biraz daha ırak
şehzadeler yetişmiştir ama kardeş şehrimizdir.
Kendisine teşekkür ediyorum. Amasyaya
Manisadan selamlarımızı yolluyoruz. .(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özgür Bey, ben de size teşekkür
ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, sayın hatibe Cahit Özkanın cevap vermesi lazım!
Atatürkü övdü, sataşmadan cevap vermesi lazım!
BAŞKAN Utku Bey, buyurun.
2.-
Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, Ayşe Tuba Arslan cinayeti davasına
ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Eskişehir'de Ayşe Tuba Arslan'ın 23
kez suç duyurusunda bulunduğu eski eşi tarafından vahşice
katledilmesinin üzerinden iki yıl geçti. Ayşe Tuba Arslan'ı
koruyamayan devlet, bu iki yıl içinde onu defalarca tekrar öldürdü.
Nasıl mı? Öncelikle, yaptığı 23 suç duyurusuna
rağmen onu korumayan polis, savcı, hâkim ve Aile
Bakanlığı uzmanlarının tümünün ihmallerinin üstü
örtüldü. Son olarak da katil Yalçın Özalpay'ın Ankara Bölge
İdare Mahkemesinde görülen davasında istinaf savcısı ceza
indirimi istedi. Satırla ve bıçakla kafa bölgesine yapılan 1 5
öldürücü vuruş için savcı "Olayda canavarca hisle öldürme yok.
diyor. Üstüne üstlük "Ayşe Tuba'nın telefon görüşmeleri de
varmış. diyerek haksız tahrik indirimi istiyor.
Ayşe Tuba cinayetinin yarın saat 13.30'da
Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde duruşması var. İstinaf
mahkemesi savcının görüşüne katılır ve haksız
tahrik indirimi kararı alırsa Ayşe Tuba bir kez daha
katledilmiş olacak. Bu nedenle, yarın tüm kadın hakları
savunucularını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sisteme
giren ilk 15 milletvekiline söz vereceğim birer dakika.
Sayın Kılavuz
3.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, hazine arazilerinin ihale yoluyla satışa
çıkarılmasına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Türkiyede ve Mersinde bulunan hazine arazilerinin
ihale yoluyla satışa çıkarılması arazileri kullanan
vatandaşlarımız arasında mağduriyet
yaratmaktadır. Uzun yıllardır kullanılan bu arazilerin
rayiç bedeller üzerinden mülk kullanıcılarına tahsis edilmesi
yerinde olacaktır.
Bununla birlikte, Mersinimizin Mezitli ilçesi
Çankaya Mahallesinde 1950 yılından itibaren tapulu olan arazileri
Orman Genel Müdürlüğünün ormana tescil etmiş olması arazi
kullanıcılarının bu araziler üzerinde tapu başta olmak
üzere herhangi bir işlem yapamamasına neden olmaktadır. Orman
vasfını yitirmiş arazilerin güncellenip 2/B durumuna
dönüştürülmesi ya da hazineye devredilmesi yerinde olacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karadağ
4.-
Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağnın, Iğdıra yapılacak sulama projelerine
ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tarım ve Orman Bakanımız Sayın
Bekir Pakdemirliye geçtiğimiz salı günü ilimiz Iğdıra
yapmış olduğu ziyaret ve yoğun
çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum ve
ayrıca, ilimiz Iğdıra tarımla ilgili vermiş olduğu
müjdelerden dolayı da çok teşekkür etmek istiyorum. İlimize
verdiği müjdelerden bazıları: Ünlendi Barajı sulaması
inşaat ihalesi ve yer teslimi yapıldı, 98.620 dekar arazi
sulanacak bu projeyle birlikte. Sulama alanında ilimize ayrıca, 917,4
milyon TLlik 8 sulama projesinin baraj ve gölet- müjdesi verildi.
Iğdır Ovası sulaması için kullanılan 14A ve 10A
kanalı ikmaliyle tamamlanıyor, bununla birlikte 10 bin dekar arazi
sulanacak. Iğdır içme suyu isale hattı ve içme suyu arıtma
tesisi bu yıl hizmete
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekinci...
5.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
Sivasın eğitim alanındaki başarılarına ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Sultan şehir Sivasımız TÜBİTAK
Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri
Yarışmasında 7 alanda 11 derece elde etti, bölgede 6 projeyle
Türkiye finallerine en fazla proje gönderen il oldu. Sivas BİLSEM,
yazılım, teknolojik tasarım, biyoloji, Türkçe, değerler
eğitimi alanlarında 1'incilik; yazılım ve tarih
alanlarında 2ncilik; coğrafya alanında 3üncülük elde
etmiştir. TED Sivas Ortaokulu tarih alanında 1incilik, Şehit
Nurcan Karakaya Ortaokulu ise değerler eğitimi ve Türkçe
alanlarında 3üncülük almıştır. Yarışmada sultan
şehrimiz Sivasımızın ismini duyurarak bizleri
gururlandıran öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi,
idarecilerimizi, İl Eğitim Müdürlüğümüzü ve kıymetli
velilerimizi tebrik ediyorum.
Bu hafta sonu yapılacak olan Yükseköğretim
Kurumları Sınavına katılacak tüm öğrencilerimize ve
ailelerine de şimdiden başarılar diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
6.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 24 Haziran 2018 seçimlerinin 3üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
24 Haziran 2018 seçimlerinin bugün 3üncü yıl
dönümü. Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçtiğimiz 24 Haziran seçimleri, siyasal hayatımız ve
demokrasi tarihimiz açısından tam bir milattır. AK Parti olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde on dokuz yıldır Cenab-ı Hakkın
yardımı, milletimizin desteğiyle girdiğimiz her seçimde
1inci parti olduk. Özgür, müreffeh ve saygın bir ülke inşa etmek
için gece gündüz çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.
Bir yandan, önümüze çıkan engelleri milletimizle birlikte aşarken,
diğer yandan, her alanda ülkemize yeni hizmetler ve eserler
kazandırdık. Gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşümler,
icraat ve yatırımlar, ulaştığımız hedeflerle
Türkiye'nin ne denli güçlü bir ülke olabileceğini dosta düşmana
gösterdik.
Aziz milletimizden aldığımız
güçle Cumhur İttifakı olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 2023 hedeflerimize emin
adımlarla ilerliyoruz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
7.-
Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, sağlık çalışanlarının acil
ücret farklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Covid-19un başladığı
yaklaşık bir buçuk yıldan beri sağlık
çalışanları canhıraş şekilde çalışmaya
devam ediyorlar; gece nöbet tutuyorlar, ailelerinin, çoluklarının
çocuklarının yüzlerini görmüyorlar ve 500e yakın
sağlık çalışanı da hayatını kaybetti.
Bunların arasında röntgen ve laboratuvar çalışanları
da var. Maalesef, nöbet tuttukları hâlde röntgen ve laboratuvar
çalışanlarından acil ücret farkları 30 Hazirana kadar geri
ödeme emriyle istenmektedir. Bu çalışan arkadaşlarımız
evlerine gitmediler ve yaklaşık iki yıldır çok küçük
ücretlerle aldıkları paraları peşin olarak 30 Hazirana
kadar ödemeleri talep ediliyor, ödenmediği takdirde icra işlemleri
başlatılacağı yazıyla bildirilmiş. Bu konunun bir
an önce düzeltilmesi ve onların bu fedakârlıklarının
karşılığı bu şekilde
cezalandırılmaması gerektiğini buradan ifade ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
8.-
Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, eczane dışında satılan bitkisel ürün
ve gıda takviyelerine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Eczane dışında satılan ve
Ottur, zararı yoktur. anlayışıyla bilinçsizce
kullanılan bitkisel ürünler ölüm saçmaya devam ediyor. Buna son örnek
olarak Ankarada Kardeş Kanı adı verilen bitkisel ürünün
kullanımıyla yaşanmıştır. Bu bitkiyi
yatıştırıcı amaçla kullanan bir kişi yoğun
bakıma alınmış, hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Bu ve
buna benzer kontrolsüz kullanılan, bitkisel ürün veya gıda takviyesi
adı altında eczane dışında satılan ürünler her
gün bir veya birkaç kişiyi felakete sürüklemektedir.
Bu tür acı olayların bir daha
yaşanmaması için yapılması gereken şey bellidir.
Bitkisel drog olsun, gıda takviyesi olsun bu tür ilaçların
ruhsatlandırılması Sağlık Bakanlığına
verilmeli, satışı ise fitoterapi ve ilaç konusunda
eğitimini almış, eczacılar ve eczaneler kanalıyla
sağlanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
9.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, kayısı hasadına ve çiftçilerin
borçlarına ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Dünya kayısı başkentimiz Malatyada
2021 yılı kayısı hasadı
başlamıştır. Tüm çiftçilerimize ve Malatyamıza bu
yılki kayısı hasadının hayırlı ve bereketli
olmasını dilerim.
Mayıs ayında yaşanan zirai don
olayı ve 2020-2021 Covid-19 pandemi süreci dikkate alınarak
çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için 2020 yılı ve
öncesine ait sulama birlikleri ile Ziraat Bankasına borçlarının
yapılandırılması ve bu borçlarından kaynaklanan icra
işlemlerinin durdurulması gerekmektedir. Çiftçilerimizin beklentileri
ve talepleri bu yönde olup yapılan çalışmaların
hızlandırılmasını talep etmekteyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
10.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Cumhuriyet Halk Partisinin Kanal İstanbula neden
karşı olduğunu anlamanın imkânı
olmadığına ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Cumhuriyet tarihinin otuz iki yılını iktidarda geçiriyorsun
fakat dişe dokunacak tek bir yatırımın, tek bir eserin yok
ama karşı çıktığın, istemediğin, engel
olduğun projeler, yatırımlar haddinden fazla. Vatan Caddesi,
Keban Barajı, birinci, ikinci, üçüncü boğaz köprüleri, Marmaray,
Avrasya Tüneli, Sabiha Gökçen Havalimanı, üçüncü havalimanı. CHP
tekerrürden ibarettir, huylu huyundan vazgeçer mi? Kanal İstanbula
dış şer güçlerin karşı olmalarını
anlıyoruz ama Cumhuriyet Halk Partisi neden karşı
anlamanın, anlayabilmenin imkânı yok. Her yıl bu ülkeye
milyarlarca dolar kazandıracak bu projeyi gerçekleştireceğiz
inşallah. Cumhuriyet Halk Partisine oy veren kardeşim, oy
verdiğiniz parti diyor ki İlk işimiz kapatmak olacak. Gezi
çapulcularına destek, ülkenin dünya çapındaki projelerine köstek; siz
iktidar için daha çok yirmi yıllar beklersiniz.
BAŞKAN Sayın Gökçel
11.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
Mersin ve Çukurovalı çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Olumsuz hava
şartları ve kuraklık nedeniyle Mersin ve Çukurovada meyve
bahçelerinde rekolte kaybı çok yüksek. Bunun yanında, Akdeniz meyve
sineği de bölgede yetişen meyvelere büyük zararlar veriyor.
Çiftçimiz, Akdeniz meyve sineğiyle mücadelede tek başına
başarılı olamıyor, Tarım ve Orman
Bakanlığı olarak bununla ilgili toplu mücadele
yapılması gerekli. Bakanlık tarafından Akdeniz meyve
sineğiyle ilgili acil bir mücadele eylem planı
hazırlanmalıdır. Sert çekirdekli meyvelerde, özellikle
Toroslarda, Aladağ, Çandır, Çağlarca, Değirmendere, Kayrakkeşli,
Kurudere, Musalı, Yavca, Yeniköy; Mezitlide Pelitkoyağı,
Takanlı, Demirışık, Yüksekoluk, Zeybekler, Kocayer, Tepeköy
ve daha birçok köyde yüzde 50yi bulan kayıplar mevcut. Çiftçiler
mağdur. Mutlaka çiftçilerimize mağduriyetinin giderilmesi için hibe
destekleri acil olarak verilmeli.
BAŞKAN Sayın Sümer
12.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
vatandaşın bankalara olan borçlarına ve kesilen cezalara
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Son açıklanan rakamlara göre 2021
yılının ilk yarısında 195.904 kişi bankalara olan
tüketici kredisini, 148.629 kişi kredi kartı borcunu ödeyemedi. 1
Ocak-11 Haziran tarihleri arasında icra dairelerinde 3 milyon 264 bin yeni
dosya açıldı. Millet Covid-19 salgını nedeniyle
canıyla uğraşırken iktidar ceza kesmek için fırsat
kolladı. Son altı ayda maske, sokağa çıkma
yasağı, fiziksel mesafe, SGK, trafik ve geciken vergi borcu nedeniyle
yılın ilk altı ayında vatandaşa kesilen cezanın
miktarı tam 8 milyar lira, pandemi başından bugüne kadar kesilen
cezanın toplamı ise 20 milyar 830 milyon lira. Aynı dönemde
sadece 5li çeteye verilen kamu ihaleleri ise 100 milyar liraları
aştı. Adaleti sağlayamayan, kalkınmadan sadece
yandaşını düşünen on dokuz yıllık AKP
iktidarı, bilmelidir ki milletin sağduyusu mutlaka bu düzeni bozacak,
hesabını soracaktır.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
13.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, İstanbul Üsküdardaki Validebağ Korusuna
ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İstanbul Üsküdarda bulunan Validebağ
Korusu, birinci derece doğal ve tarihî sit alanıdır. 2018de
millet bahçesi kapsamına alınmıştır. Proje
kapsamında Koru ekosistemine vereceği zarar tepkilere neden
olmuş, semt sakinlerince projenin iptali için dava
açılmıştır. Proje, daha sonra tahsis sorunu nedeniyle
durdurulmuştur. Şimdi de Korunun
bakımsızlığı gerekçe gösterilerek bakım ve
rehabilitasyon projesi ortaya atılmıştır. Koruya belediye
tarafından Hiç beton dökmeyeceğiz, 7 bin ağaç dikeceğiz. vaadi
inandırıcı bulunmamaktadır. Bu zamana kadar farklı
isimlerle açıklanan projenin maliyeti ve teknik detayları kamuoyuyla
paylaşılmamıştır. Validebağ Korusu, Anadolu
Yakasının en önemli koru alanıdır, rant uğruna
yapılacak her şey Koruya zarar verecektir. Bu girişimlerden
kesinlikle vazgeçilmelidir.
BAŞKAN Sayın Şimşek
14.-
Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Eren Bülbülün ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
24 Haziran 2017de sosyal medya hesabından Biri
de çıkıp demiyor ki Eren, iyi ki varsın.
paylaşımını yaptıktan kırk beş gün sonra, 11
Ağustos 2017de Trabzonun Maçka kırsalında PKKlı
teröristler tarafından henüz hayatının baharında, 15
yaşında şehit edilen Eren Bülbülü rahmetle, minnetle
anıyorum.
Çınlasın gökyüzü, Karadeniz
ağlasın.
Yıldızsın, aysın Eren, iyi ki
varsın.
İyi ki varsın Eren diyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, tarımsal üretimin önemine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, tarımsal üretimin önemi her geçen gün daha da artmakta ve
herkes tarafından kabul edilmektedir. Artan nüfusu beslemek için daha
fazla üretim yapmak gerekmektedir. Beslenme, insanın temel
ihtiyacıdır, yeterli ve dengeli beslenme insanın
sağlık düzeyinin en belirleyici faktörüdür, sağlıklı
ve yeterli gıdaya her insanın ihtiyacı vardır. Bu nedenle,
tarımsal üretimi artırmalıyız fakat var olan
toprakları, var olan kaynakları, toprağı, suyu da
doğru kullanmalıyız. Diğer taraftan, toprağı ve
suyu da kirletmemeliyiz. Bu nedenle, bilimsel doğruları, yeni üretim
teknolojilerini kullanmalıyız. Konuyla ilgili mühendislerimiz, ziraat
mühendisi, veteriner, gıda mühendisi, su ürünleri mühendisi
sayımız yeterlidir. Bu mühendislerin kamuda ve özelde istihdamı
artırılmalı ve etkin çalışmaları
sağlanmalıdır. Teknolojik imkânları doğru kullanmak
verim miktarını artırmayı sağlayacaktır.
Tarımsal ürün ithal etmekten ülkemizi hep birlikte kurtarabiliriz diyor, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu...
16.-
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa Orhangazi Yeniköyde açılmak istenen
taş ocağına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Orhangazi ilçemizin Yeniköy Muhtarı Hasan
Akoğlu Bizler Yeniköy Mahallemizin dağlarının, cennet
ormanlarının doğa turizmine kazandırılması için
çalışmalarımızı yürütürken aldığımız
haber bizleri derinden üzmüştür. Bizden önce zaten mevcut bir taş
ocağı varken 2ncisinin kurulmasını istemiyoruz.
Ulaştırma Bakanlığının Kalyon İnşaat
bünyesinde Yenişehirde yapacağı hızlı tren projesine
bazalt taşı götürmesi için, Yeniköy Ormanlarının bir kez
daha katledilmesine karşıyız. Madem taş
alacaksınız mevcutta kurulu bazalt taş ocağı var,
oradan alın. Yeniköy Ormanlarını katletmek istiyorsunuz,
bizlerin buna asla rızası yok. Bu kapsamda konunun siyasetüstü
olduğunu çok iyi biliyoruz ve geleceğimiz adına buna Dur demek için mücadele vereceğiz. diyor
ve ilçedeki bütün siyasi partileri, beni ve AK PARTİ Milletvekili Zafer
Beyi de cuma günü basın açıklamasına davet ediyor.
Ben Meclisten sesleniyorum: Yanındayız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Keven...
17.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin,
şehit olan Teğmen Baki Koçaka Allahtan rahmet dilediğine ve
Yozgatın köylerindeki yol ve su sorununa ilişkin
açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sarıkaya ilçemize bağlı Söylemez köyü
nüfusuna kayıtlı Jandarma Teğmen Baki Koçak 2 Haziranda ne
yazık ki şehit düştü. Şehidimize tekrar Allahtan rahmet,
aileye sabırlar diliyorum.
Burada AKPnin yolu, suyu olmayan köylerimize
bakış açısını anlatacağım. Söylemez köyünde
o güne kadar yollar çamur içindeydi, şehit olduğu haberi üzerine apar
topar muhtelif yerlere mıcır dökülerek çamurdan kurtarıldı.
Neden? Köy için mi, köylü için mi? Hayır. Şehit cenazesine gelecek
yüksek makamların fiyakalı trilyonluk arabaları çamura
batmasın. diye. Yozgatta bugüne kadar 70ten fazla köyün kanalizasyonu,
100ün üzerinde köyün içme suyu yok. Bunları defalarca söyledim, söylemeye
de devam edeceğim. İlla bu köylere şehit cenazeleri mi gelmesi
lazım bu ihtiyaçların giderilmesi için? Her sene çamur içinde
yaşayan bu köylerimize ancak şehit cenazesi gelirse mi yol
yapacaksınız, su getireceksiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi söz talep eden Değerli
Grup Başkan Vekillerimize söz vereceğim.
Sayın Dervişoğlu...
18.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanı Fahrettin Altunun İYİ Parti
Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkanla ilgili sözlerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Aslında, bugün hızlıca gündeme
geçebilmemiz için teamülden kaynaklanan bu hakkı kullanmaktan feragat
edecektim ama geldikten sonra da o feragati yerine getiremiyorum. Beni Türkiye
Büyük Millet Meclisi bağışlasın.
Bir İletişim
Başkanlığımız var bizim, o İletişim
Başkanlığının başında da bir
zatımuhterem var. O şahıs sıklıkla siyasete ve
siyasetçiye ayar vermeye kalkışıyor. Bunun yanında
kendisine bağlı trol ekipleriyle de birtakım spekülatif
haberlerin güncellenmesi, birtakım olayların yaşanmasına
katkı sağlıyor. Bu kapsam içerisinde partimizin Grup Başkan
Vekili Lütfü Türkkanın tapulu arazisi içerisine yapılmış
bir -beni mazur görün ifadeyi böyle kullandığım için- inek
ahırının yıkılmasını Türkiyenin önemli
gündem maddesine dönüştürdü. Şimdi de bundan ziyadesiyle istifade
etmeye kalkışıyor. Ben kendisini kara propaganda ve ajitasyon
başkanlığı yerine İletişim
Başkanlığı yapmaya davet ediyorum. Ayrıca bu
yıkım esnasında -her yerde olur, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
de kanun çıkarılırken bazı gerginlikler
yaşanıyor, münakaşalar oluyor- Lütfü Beyin şiddetle
kınadığı ve kendisini büyük bir üzüntüye gark eden bir olay
yaşanmış, bir basın mensubu arkadaşımız bu
olay neticesinde de yaralanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Şimdi, bu Fahrettin Altun Beyefendi, ajitasyon
başkanı, bu gazeteciyle olan telefon görüşmesini haberlere konu
etmeye kalkışmış; çok kızdığını,
çok öfkelendiğini ve canının
sıkıldığını beyan ederek Biz, bu işin
peşini bırakmayacağız. tehdidinde bulunuyor. Ben de
buradan kendisine haddini bildiriyorum; işini yapsın ve
dolayısıyla İYİ Partiyle, siyaset kurumuyla, siyaset
kurumunun önemli şahsiyetleriyle uğraşmayı terk etsin ya da
bir kuyruk acısı varsa pergoladan kaynaklı onu aşabilecek
başka girişmelerde bulunmaya gayret sarf etsin.
Tekraren söylüyorum: İşin en
başından beri Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığının Lütfü Beyle ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir)
çıkarılan haberlerle ve Lütfü Beye karşı
planlanan birtakım hadiselerle müstesna ilgisi var. O bakımdan,
kendisini kendine gelmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Bülbül
19.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Ali Rıza Altınok ve ailesinin ölüm yıl dönümlerine,
TÜRKİYE KAMU-SENin 29uncu kuruluş yıl dönümüne, Antalya
Diplomasi Forumuna ve ikna yoluyla teslim olan PKK terör örgütü
mensuplarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan tam kırk bir yıl önce 24 Haziran 1980
tarihinde Altınoklara ait bir daireyi kiralamak istediklerini beyan
ederek kiracı adı altında evlerine giren ve önlerine konulan
yemeğe hain kurşunlarla karşılık veren teröristler
tarafından alçakça katledilen Milliyetçi Hareket Partisi
Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok,
eşi Fahriye Altınok ve henüz 16 yaşında olan
kızları Nilgün Altınoku şehadetlerinin yıl dönümünde rahmetle
ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, kurulduğu günden beri
Türk sendikacılık hareketine yeni ve millî bir soluk getiren;
ehliyet, liyakat ve Türk devletine sadakati benimseyip
çalışanların hakkını adalete uygunluk prensibinde savunan;
eğitim, sağlık, ulaşım, kültür sanat, diyanet, enerji,
haber, büro hizmetleri gibi toplam 12 meslek kolundan müteşekkil olan
sendika başkanlığı ve sayıları 430 bini aşan
üyesiyle birlikte Dik baş, tok karın ve mutlu yarın. idealiyle
var olan, ilke ve emek mücadelesinin adresi Türkiye Kamu
Çalışanları Sendikaları Konfederasyonunun, kısa
adıyla TÜRKİYE KAMU-SENin 29uncu kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, demokrasinin vazgeçilmezlerinden olan sendikal çalışmalarında
başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, ülkemiz hem bölgesinde hem
dünyada insan merkezli, girişimci diplomasi anlayışıyla ve
yenilikçi diplomasi anlayışıyla her geçen gün etkisini ve
kapasitesini artırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - 17 Haziran
tarihinde gerçekleştirilen Güneydoğu Avrupa İşbirliği
Süreci Dışişleri Bakanları Toplantısı Antalyada
gerçekleştirilmiştir. Bu toplantının akabinde 18-20 Haziran
2021 tarihinde yine Antalyada Antalya Diplomasi Forumu 12 devlet ve hükûmet
başkanı, 47 dışişleri bakanı, 50ye yakın
ülkenin büyükelçi ve diplomatlarının katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Son derece başarılı
temasların ve toplantıların gerçekleştirildiği
Diplomasi Forumu Yenilikçi Diplomasi: Yeni Dönem, Yeni Yaklaşımlar
başlığı adı altında âdeta dünya çapında
yeniliklerin ve diplomaside yeni anlayışların habercisi
olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu açıdan
son derece başarılı bir şekilde, hem organizasyon
açısından hem Covid döneminde alınan sağlık
tedbirlerine riayet bakımından ve hem kurulan bire bir temaslar hem
de yapılan toplantılar açısından çok mükemmel bir
organizasyon olduğunu ifade ediyor, inşallah Antalya Diplomasi
Forumunun dünyanın en önemli diplomatik
çalışmalarının yapıldığı
forumların başında gelmesini temenni ediyoruz.
Sayın Başkan, İçişleri
Bakanlığı yapmış olduğu açıklamayla 5 PKK
terör örgütü mensubunun daha ikna yoluyla teslim olduğunu
açıklamıştır. Jandarma Genel Komutanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğünce yürütülen ikna çalışmaları
neticesinde PKK terör örgütünden kaçan 5 terör örgütü mensubu güvenlik
güçlerimize teslim olmuştur. Teslim olan örgüt mensuplarının
2009-2015 yılları arasında terör örgütüne
katıldığı, Suriye, Irak ve İranda faaliyet
gösterdiği tespit edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teslim olan örgüt
mensuplarının birisinin, ailesinin, Van'da evlat nöbeti tutan
ailelerden birisi olduğu da bu açıklamada ifade edilmiştir.
Böylelikle evlat nöbetinde evlatlarını bekleyen ailelerin
26ncısı da evladına kavuşmuştur. Yürütülen ikna
çalışmaları sonucunda, sadece 2021 yılında teslim olan
örgüt mensubu sayısının 86ya yükselmiş olduğu bu
açıklamada ifade edilmiştir. Bu son dönemde özellikle örgütten
ayrılışları, kopuşları ve devletimizin çok samimi
bir şekilde yürüttüğü ikna çalışmaları göz önüne
alındığında örgütün çok ciddi bir çözülme içerisinde
olduğunu ve bölge insanından hiçbir şekilde destek
görmediği gibi, bölge insanının bizzat özellikle nöbet tutan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
özellikle evlat
nöbetinde olan annelerimizin de bu noktada, hem ülkemizde hem bütün dünyada çok
ciddi birtakım mesajlar vermiş olduğunu göz önüne
aldığımızda, inşallah, bu terörün hiçbir şekilde
vasat bulamayacağı ortamların, vasat bulamayacağı
durumların yakın olduğu kanaatinde olduğumuzu ifade
ediyoruz. Bölgemizde ve ülkemizde, ülkemizin içerisinde teröre
katılımın -son derece- neredeyse sıfıra
yaklaştığını, inşallah
sınırlarımızın ötesindeki terör faaliyetlerini de
engellemek suretiyle bölgenin huzura ve barışa kavuşacağını
temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
20.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, seksen beş gündür Sincan
Cezaevinde bulunan Ömer Faruk Gergerlioğlunu parti grubu adına
selamladığına; yargının tek işlevinin HDPyi
hedef almak ve partilileri, vekilleri cezaevinde bile olsa suç üretmek
olduğuna; 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkanın serbest
bırakılması gerektiğine, Batman Belediyesi Eş
Başkanı Mehmet Demire sokakta yapılan işkenceye;
Uşşaki tarikatı lideri Eyüp Fatih Şağbana çocuk
istismarından verilen cezanın istismar, taciz ve tecavüzlerin önünü
açtığına; kayyum Rektör Metin Buluyu protesto eden
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin burslarının kesilmesine
ve eylemlerine devam eden Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerini
selamdığına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, Ömer Faruk Gergerlioğlu Vekilimiz -bugün
85inci gün- Sincan Cezaevinde. Neden? Bir haberi retweet
yaptığı için, hâlâ yayında olan bir haber üstelik.
Şimdi, kendisini buradan bütün parti grubumuz
adına sevgiyle saygıyla selamlıyorum, direnişini de
selamlıyorum.
Evet, kendisinin bir suç duyurusu var,
Gergerlioğlu Vekilimizin. Barış isteyen bir
paylaşımının altına küfürlü, tehditli bir yorum yapan
zat var, şahıs var ve Ömer Vekilimiz bunu şikâyet etmiş.
Şikâyeti sonucunda, geçen günlerde haksız tahrik gerekçesiyle
savcılık Ceza verilmesine yer olmadığına
şeklinde bir karar vermiş, hem de Deniz Poyrazın
katledildiği günde bu karar verilmiş. Karar elimde, bu ifadeler
yazıyor orada ama tabii ki bu iğrenç ifadeleri, ağza
alınmayacak ifadeleri buradan tekrar söylemeyeceğim ama bu ifadelerin
kişilik haklarına çok ağır bir saldırı
olduğunu söylemek istiyorum.
Hakikaten söz konusu HDP olunca küfretmek, tehdit
etmek, saldırmak serbest ve yargı buna haksız tahrik diyor.
Barış istemenin küfre sebebiyet vermesi ve bunun haksız tahrik
oluşturması herhâlde dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir hukuk
sisteminde kabul edilemez. Yargının tek işlevi var, HDPyi hedef
almak ve partililerimize, vekillerimize cezaevinde bile olsa suç üretmek. Ama
aynı yargı İsmin neydi abicim?ler karşısında
sessizliğini koruyor.
Diğer bir mesele, Sayın Başkan,
Mehmet Emin Özkan. Buradan defalarca ifade ettim, iktidar grubunun önemle, tekrar
dinlemesini ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Mehmet
Emin Özkan 83 yaşında, yirmi beş yıldır cezaevinde. 5
defa baypas ameliyatı geçirdi, sayısız anjiyo geçirdi ve bütün
ısrarlarımıza rağmen infazı ertelenmedi. Üstelik
yeniden yargılanması devam ediyor ve suçsuzluğu, ortaya
çıkan bilgilerle de sabit. Bundan da vazgeçtik, Mehmet Emin Özkanı
evine, ailesinin yanına gönderin; vedalaşma hakkını
kullansın. dedik. Ben kendisini yaklaşık bir ay önce ziyaret
ettim. Niye bunu söylüyorum? Görüştüğümde kulakları duymuyordu,
gözleri iyi görmüyordu; çok zorlayarak on-on beş dakika görüşebildim
ve akıl sağlığı gayet yerindeydi. Bizim bu
ısrarlarımız karşısında haftalardır Mehmet
Emin Özkan Elâzığ Hastanesine götürülüp getiriliyor. Bugün ailesi bir
daha aradı. Üstelik ambulansla götürülmüyor, bir ringe bindiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Avukat
görüş odasına benimle görüşmeye geldiğinde bile tekerlekli
sandalyeyle geldi. Ring aracıyla Elâzığ Cezaevine götürdüler.
Bugün ailesine demişler ki: Akıl hastanesine götüreceğiz.
Mehmet Emin Özkanın akıl sağlığıyla ilgili
hiçbir sorunu yok, bunu ben de gördüm, raporlarda da yok. Açıkçası,
ailesi de il binamızda oturuyor, Semra Güzel Vekilimiz
savcılığa ulaşmaya çalışıyor. Çok büyük bir
hayati riski zaten her an var. Mehmet Emin Özkanın bu şekilde cezaevinde
tutulması, hastane hastane dolaştırılması ve yüzde 87
rapora rağmen cezaevinde tutulması, yani işkencenin ötesinde
taammüden, hukuken ölüme sebebiyet vermektir. Tek bir talebimiz var: Mehmet
Emin Özkanı, lütfen, en azından Evinde vedalaşarak
yaşamını yitirsin. diye iktidar grubunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sağ
olun Başkan.
Mehmet Emin Özkanı serbest bırakın
diyorum.
Sayın Başkan, diğer bir mesele, bizim
Batman Belediyesi Eş Başkanımız Mehmet Demire yapılan
işkence. Hem de sokakta yapılan bir işkence var. Burada bütün
milletvekillerinin bu fotoğrafı görmesini istiyorum. Bizim
seçilmiş belediye başkanımız, Batman Belediyemize kayyum
atandı. Kayyum atandı biliyorsunuz ve tabii ki haksız bir gasp
niteliğinde. Geçen gün Deniz Poyrazı anmak için Barış
Anneleriyle beraber alana çıktı ve kendisi bu şekilde, yaka paça
darbedilerek, sokakta işkence görerek gözaltına alındı. Bir
doktor Mehmet Demir aynı zamanda ve dün buraya geldi, İnsan
Hakları Vakfına ve hastaneye gitti. Elimde raporu var, otuz gün
iş göremezlik raporu aldı, otuz gün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
hekime, bir belediye başkanına, halk iradesine sokakta işkence
yaptılar ve diğer Eş Başkan Songül Demiri de
gözaltına aldılar. Deniz Poyraz cinayetini protesto etmek suç
değildir, ancak işkence yapmak büyük bir suçtur; bunun takipçisi olacağız.
Diğer bir mesele Uşşaki tarikatı
liderine cinsel istismar davası kamuoyunda çok
tartışıldı. Sakaryanın Akyazı ilçesinde
müridinin 12 yaşındaki çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu
için tutuklu yargılanan Uşşaki tarikatı lideri Eyüp Fatih
Şağban on yıl beş ay hapis cezasına
çarptırıldı ve faile sabıka kaydı olmaması ve
yargı karşısındaki tutumu sebebiyle ceza indirimi
yapıldı; yanlış duymadınız, ceza indirimi
yapıldı Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinden. Ve aynı
tavırlar gerekçe edilerek istenen cezanın çok altında bir cezaya
hükmedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu bir
ödül aslında. Açıkçası, 12 yaşındaki bir çocuğun
tüm geleceği yok sayılıyor ve bununla istismar, taciz ve
tecavüzlerin önü açılıyor.
Sayın Başkan, son olarak Boğaziçi
öğrencilerinin burslarının kesilmesi meselesine değinmek
istiyorum: Kayyum Rektör Melih Buluyu protesto ettikleri için 100
öğrencinin KYK kredi ve bursları kesildi. Açıkçası ve 2023
Temmuzunda da ödemeye başlanması istendiğine dair yazılar
tebliğ edildi. Demokrasi halkın yaşam biçimi ve bunu hiçbir güç
engelleyemez. Hiç hak etmedikleri hâlde Millî Takıma para aktaran irade
üstelik öğrencilerin karşılığını da sonra
ödeyecekleri bursları kesiyorlarsa bu irade ilimden, bilimden uzak bir
nesil yetiştirmenin amaçlandığı tartışmasız
ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım.
Fakat şunun bilinmesini istiyoruz ki
demokrasiye inanan, haklarını dimdik savunan tertemiz bir nesil var
karşımızda. Tüm bu hesaplar boşa çıkacak ve bizler
Parlamentoda, öğrenciler kampüslerinde bu baskıcı yönetimlere
karşı durmaya devam edecektir ve bu noktada aylardır, haftalardır
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin devam eden eylemliklerini de
saygı ve minnetle selamlıyorum. Her iş günü rektörlüğe
sırtlarını dönen, sessiz eylem ve alkışlı
protestolarını gerçekleştiren akademisyenler Kabul etmiyoruz ve
vazgeçmiyoruz. diyorlar. Biz de kabul etmiyoruz ve vazgeçmiyoruz diyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Celal Adanın, Çocuk istismarcısıyla ilgili
verilen cezaya savcılığın itiraz ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Demin o çocuk
istismarcısıyla ilgili zannediyorum -gelirken yolda dinledim-
savcılık cezaya itiraz etmiş yani az verildiği için.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Olabilir
ama verilen ceza bu.
BAŞKAN Tabii, tabii. Hayır, bir şey
demiyorum ama bu itirazı memnuniyetle dinledim ben.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama en
azından iyi bir haber yani.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 23
Haziran İstanbul zaferinin yıl dönümünde 100 milletvekilinin
İstanbul sokaklarında halkla bütünleştiğine, 24 Haziran
2018 seçimlerinin yıl dönümüne, Validebağ Korusuna yapılacak
rehabilitasyon projesine, İYİ Parti Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkana muhalif olmanın bedelinin ödetilmeye
çalışıldığına, İsmail Hakkı Tonguçun
ölüm yıl dönümüne, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında ek
ders karşılığı çalışan personelin sorununa,
kayyum Rektör Metin Buluyu protesto eden Boğaziçi Üniversitesi
öğrencilerinin burslarının kesilmesine, Çankırıda
Toplum Yararına Programda çalışan işçilerin kadro sorununa
ve Mehmet Emin Özkanla ilgili Cumhurbaşkanının inisiyatif
kullanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, dün 23
Haziran İstanbul zaferinin yıl dönümüydü.
Arkadaşlarımız, 100 arkadaşımız İstanbul
sokaklarında, İstanbul'a verdikleri sözün, taahhüdün yerine geliyor
olmasının öz güveniyle dolaştılar, halkla
bütünleştiler ve ayrı ayrı yaptıkları sosyal medya
paylaşımlarından bu iddiamızın ne kadar güçlü bir
iddia olduğu da ortaya çıktı.
Bugün, 24 Haziran, maalesef 16 Nisan rejime kasteden
Anayasa değişikliğiyle, o sırada, OHALde
yapılmış referandumla, ardından OHAL'den vazgeçmeden seçime
kadar OHAL'i uzatıp, OHAL'in verdiği yetkilerle yapılan 24
Haziran seçiminin tam 3üncü yılındayız. Yetkiyi verin, faizle,
enflasyonla, kurla nasıl mücadele edilir göreceksiniz. denilmesinden ve
yetkinin Tayyip Erdoğan'a verilmesinin üzerinden tam üç yıl geçti.
Yurttaşlarımız daha yoksul, Türk lirası daha değersiz,
faiz daha yüksek, enflasyon daha yüksek, işsizlik daha yüksek, diplomatik
açıdan ülkemiz daha yalnız; hukuk açısından, adalete güven
açısından, demokrasi açısından ülkemiz daha geriye gitti.
Birkaç örnek verecek olursak, millî gelirimiz 142 milyar dolar düştü,
Merkez Bankasının net rezervi 95 milyar dolar düştü, faizler
yüzde 8den 19a çıktı, geniş tabanlı işsizlik 5
milyondan 9 milyona çıktı, 2 milyon yeni yoksul yaratıldı.
Demek ki hukukun olmadığı, kuvvetler
ayrılığının olmadığı ve bütün
yetkilerin bir yerde toplandığı rejimlerin başına ne
geliyorsa Türkiye'nin de başına o geldi; daha fakiriz, daha
yalnızız, daha mutsuzuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu saray rejiminden
kurtulacağımız; güçlendirilmiş, demokratik parlamenter
sistemle Türkiye'nin yeni bir çıkışı
yakalayacağı; gençlerin hayallerini yurt dışında
değil, tüm dünya gençlerinin hayallerini Anadoluda, Trakyada
kuracakları; hepimizin varlıklarının
arttığı, huzurumuzun olduğu; bir Türkiyeyi ilk seçimden
sonra Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak müjdeliyoruz.
Sayın Başkan, Validebağ Korusu uzun
yıllardır Adalet ve Kalkınma Partisinin, Üsküdar Belediyesinin,
sonra Çevre Bakanlığının üzerinde durduğu,
Rehabilitasyon projesi yapacağız. dediği, ancak beton
vadettiği, kilit taşı vadettiği, kablo kanalı
vadettiği, beton aydınlatma direkleri vadettiği bir
çalışma. 29 bin metrekare inşaat alanı öngörülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mimarlar Odası
yaptığı çalışma, yayınladığı
raporla Validebağ Korusunun yüzde 40ının tahrip
edileceğini söylüyor. Bu rant projesine karşı Validebağ
Korusu İnisiyatifinin, orada direnenlerin, ağaca, çevreye saygı
içinde bu mücadelenin arkasında duranların, yanında
olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde,
mevkidaşımız, değerli büyüğümüz Lütfü Türkkan,
kendisini çok üzen gelişmelere muhatap oluyor. Ahırların, çiftliklerin
olduğu, hayvanlara baktıkları bir araziyle ilgili yapılan
bir çalışma var. Burada, Mecliste de bir iktidar milletvekili bunu
dile getirmişti. Bugüne kadar hiç şöyle bir şey duymadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İktidar partisinden bir
milletvekilinin, bir siyasetçinin tarlasındaki bir ahıra, bir
çiftliğe, yapmış olduğu bir yere karşı bunun
üzerine giden, jandarmayla giden, yıkmaya giden
Böyle bir şey
duymadık. Lütfü Beye, muhalif olmanın, net ve sert bir muhalefet
yapmanın, saraya uygun bir dil kurmamanın, iktidarı
rahatsız etmenin bedeli ödettirilmeye çalışılıyor. Bir
kez, ona yapılanı kendimize yapılmış sayıyoruz ama
o sırada, bu yıkım ekipleri gittiğinde orada nahoş bir
olay oldu ve Mustafa Uslu adlı bir İHA çalışanı, bir
basın emekçisi darbedildi. Olayı öğrendiği dakikalarda
tesadüfen Lütfü Türkkanla karşılaştık; Ağabey,
nedir? dedim, Çok üzgünüm, elim ayağıma dolaştı. dedi;
Ne yapıyorsun? dedim, Vallahi, ilk iş, Mustafa Uslunun
babasına ulaştık, üzüntülerimi bildirdim. dedi. Sonra bir özür
mesajı gördük, siyasetçilere de yakışan budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bugün -biraz önce
sayın mevkidaşımın ifade ettiği gibi- Fahrettin Altun
Mustafa Usluyu ziyaret etmiş ve Kaçak bir yapı
yıkılıyor, bilinen bir kişinin yapısı
yıkılıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun bu bir haber,
bunu sizin haber yapmanızdan daha doğal bir şey olamaz. diyor.
Şimdi, hadsizliklerine İYİ Parti Grup Başkan Vekili
Sayın Dervişoğlu ne dediyse aynen iştirakle beraber bir de
işin şu tarafı var ya, diyor ki: Bilinen bir kişinin
yapısı yıkılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ey pergolacı Fahrettin,
sen çivi çakmanın yasak olduğu Boğaziçi Öngörünüm Bölgesinde
vakıfların arazisine el atarak gittin oraya pergola yaptın,
beton yaptın, mangallık yaptın, rüzgâr kesecek istinaf duvarı
yaptın; bunun yıkımı için gelindiğinde oraya giden,
onu haberleştiren 4 gazeteciyi şimdi Terörle Mücadele Kanunundan
yargılatıyorsun; Hazal Ocak, Vedat Arık, Olcay Büyüktaş,
İpek Özbey. Yetmedi, 250 bin liralık tazminat davası açtın;
yetmedi, Cumhuriyet gazetesine otuz beş gün ilan kesme; yetmedi, İstanbul
İl Başkanımıza, Üsküdar İlçe
Başkanımıza davalar
Çivi çakmanın yasak olduğu yere
inşaatı yapmış, bak ne diyor? Bilinen bir kişinin
yapısı yıkılıyorsa dünyanın neresinde olursa
olsun haberdir, tabii gidecek. İHA drone uçuruyordu orada arazinin üstünde,
oysaki fotoğrafın çekildiğini bile kanıtlayamadılar
ama gitti gazeteciler, baktılar ve yaptıkları haberden
dolayı yargılanıyorlar. Pergolacı Fahrettin,
şımarık Fahrettin, atanmış hadsiz tutmuş Lütfü
Türkkana laf ediyor; el âleme verir talkını, kendi yutar
salkımı! Kınıyoruz. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Trol
başı, trol; sadece pergolacı olsa, bir de trollerin
başı.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Toparlıyorum efendim
müsaadenizle.
Sayın Başkanım, tam dediğiniz
oldu, aslında bir basın toplantısıyla uzun uzun
söyleyeceğimiz şeyler ama burayla ilgili de küçük hatırlatmalar
var. Anadolu aydınlanmasının en ilerici uygulamalarından
köy enstitülerinin kurucularından İsmail Hakkı Tonguçu ölüm
yıl dönümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak saygıyla
anıyoruz.
Ek ders karşılığı
çalışan personelin sorununu Aile Bakanlığında
defalarca dile getirdik. Bu ayın sonunda maaşları artık
-başka bir ayarlama imkânı da yok- asgari ücretin altına
düşüyor. Ek dersli adı altında sosyolog, sosyal
çalışmacı, psikolog, hemşire, fizyoterapist
çalıştırılıyor, emekleri sömürülüyor, eşit
işe eşit ücret yok, güvence yok; bu konuda artık bir düzenleme
yapılması şart.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kayyum rektör Melih Buluyu
protesto eden öğrencilerin burslarını kesiyorlar. Üniversite
özgürlük ortamıdır, üniversite, özgürce düşündüğünü özgürce
söyleme, demokratik protesto hakkını kullanmayı da öğrenme
ve kullanma yeridir. Veriliyorsa ihtiyaç duyan ailelerin çocuklarının
bursları bunlar. Aşından ederek terbiye etmeye
çalışıyorlar kendilerince. İtiraz etme, ses çıkarma,
bursunu keseriz; yoksul ailen de bakamaz perişan olursun. diyorlar. Bunu
kabul etmiyoruz. Dün kürsüden söz verdi vekilimiz, ilk bursu verecek. CHP Grubu
olarak harekete geçiyorduk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu
bursları karşıladığını söyledi. Yoksul
ailelerin ve düşünce özgürlüğünü savunan herkesin dikkatine
sunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bir tarafta itiraz edenlerin aşıyla, ekmeğiyle oynayanlar, bir
tarafta da onlara sahip çıkan CHPli milletvekili abileri, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin değerli Başkanı
tutumlarını ortaya koydular.
Son olarak Sayın
Başkan... Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu duyarsa belki çözer, geçen
sefer Gaziantepte benzer sorun vardı, bu sefer Çankırıda.
Milletvekilleri ve il başkanının kendilerini
aldattığını söyleyen 65 vatandaş var. 30 Kasım
2019da sözleşmemiz bitecekti, biz onların kanalıyla işe
girdik, Uzatılacak, merak etme. dediler, işsiz kaldık. Sonra Toplum
Yararına Program (TYP) kapsamında kadro gelecek. dediler,
kadroları başkalarına verdiler -üçümüz hariç- açıkta
kaldık. Bizler 2 vekilin 2sini de AKPye verdik ama mağdur edildik.
Urfalı kardeşlerimiz Urfa otobanını kapattıkları
için kadro aldılar, bizi de Çankırı olarak böyle bir eyleme mi
itiyorsunuz. diye soruyorlar, bunu hatırlatıyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Son olarak da... Aylardır dinlediğim bir şey var Sayın
Başkanım burada. Sayın Meral Danış Beştaş,
Mehmet Emin Özkan hakkında bilgi veriyor, 83 yaşında, 25
yıldır hapiste. diyor. Bütün sağlık sorunlarını
anlattı. Vedalaşma hakkı diye bir şey söylüyor, hakikaten
ürpertici bir şey. Bir de yeniden yargılanıyormuş, delil
durumu değişmiş, suçsuzluğu ortaya çıkıyor. Ben,
Sayın Veli Ağbaba ve Nurettin Demirle birlikte hasta, tutuklu ve
hükümlülerle ilgili raporu yıllar önce yazmış, Türkiye'nin
gündemine getirmiş bir komisyonun üyesi olarak da artık bu
yaşta, bu hastalıkta ölümün eşiğinde birisiyle devletin uğraşmaması,
bu konuda Cumhurbaşkanının gerekli inisiyatifi kullanması
gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Özkan buyurun.
22.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, 24 Haziran 2018 seçimlerinin yıl dönümüne,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Cumhur
İttifakı ile milletin dayanışması ve mücadelesiyle
hayata geçtiğine ve üç yıllık çalışmalarının
bir asra bedel olduğuna, 30 Haziran Koruyucu Aile Gününü
kutladığına ve yelkende Dünya Şampiyonu olan gençleri
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, malum bugün 24 Haziran 2021 yani bundan tam 3 yıl önce 24
Haziran 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
bütün kurum ve kurallarıyla yürürlüğe girdi. Yani ülkemizin siyasi tarihinden
çıkardığı dersle, Osmanlı-Türk anayasacılık
gelişmelerinden ortaya koyduğumuz tecrübelerle Türk siyasi tarihinin
ortak aklının eseri olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin hayata geçtiği gün kutlu olsun, mübarek olsun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Allah kabul etsin!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, milletçe
bugünlere gelmek kolay olmadı. Cumhuriyetimizin kuruluş ve
kurtuluşundan bugüne kadar darbelerle, cuntalarla, vesayetle örselenen
demokrasimizin ve millî irademizin, cumhuriyetimizin kuruluşunda
olduğu gibi aynı güçle, aynı inançla, aynı
kararlılıkla büyük Türkiye idealine doğru koştuğu
kutlu gün.
Tabii, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi Cumhur İttifakının ve milletimizin
dayanışması ve mücadelesiyle hayata geçti. Ancak sadece AK
PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi değil yani
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet
Bahçelinin mücadelesi değil, aynı zamanda dünden bugüne tarihimizde
millî emaneti sırtlanan ve millî emanetin gereğini yerine getirme
sorumluluğunu üstlenen geçmiş siyasi liderlerin,
başbakanların, cumhurbaşkanlarının her daim
söylediği bir şey var. Malum, siyasi bir suikastla öldürülen merhum
Cumhurbaşkanımız Turgut Özal,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini işaret ederek,
millete hizmet etmenin yolunun başkanlık sisteminden geçtiğini
ifade etmiştir. Hakeza, Süleyman Demirel ve Cumhuriyet Halk Partisinin
geçmiş Genel Başkanı ve Başbakanlarımızdan Bülent
Ecevit de aynı mefkûreyi dillendirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine, geçmiş
Başbakanlarımızdan Necmettin Erbakandan büyük siyasetçi
Alparslan Türkeşe, Muhsin Yazıcıoğlundan nice devlet
büyüklerine kadar hepsi, millete hizmet etmenin yolunun mutlak surette güçlü
bir hükûmet, istikrarlı bir hükûmet, güçlü bir parlamento ve anayasal
sistemden geçtiğini ifade ederek bu başkanlık sistemini ifade
etmiştir.
Hamdolsun, bu sistem sayesinde son üç
yıllık süre zarfında yapılan çalışmalara, ortaya
konulan başarılara baktığımızda, inanın, bir
asra bedel. Zira, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz millî ve yerli savunma
teknolojileriyle donatılmış ve savunma sanayisinde ortaya
koyduğumuz başarılarla dünyanın dikkatini çekmiş;
Suriyede, Libyada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tam bir basın
toplantılık konuşma.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onu yaptım,
basın toplantısını yaptık; bu ayrı bir durum,
burası Genel Kurul.
BAŞKAN Buyurun.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Devam, devam.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir millet iki devlet
anlayışıyla Azerbaycanda ortaya koyduğumuz askerî
zaferlerin arkasında güçlü Hükûmet ve istikrarlı siyaset
anlayışının başarısı vardır.
Yine, 300 milyon yılda oluşmuş olan
Karadeniz doğal gazını -540 milyar metreküp- keşfederek
milletimizin hizmetine sunduk. [İYİ Parti sıralarından
alkışlar (!)]
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hey maşallah.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dün de vardı,
bugün de vardı.
Teşekkür ediyorum. İYİ Parti Grubunun
alkışları için teşekkür ediyorum.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Masal anlatmaya
devam, masal anlatmaya devam.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hakeza, Akdeniz,
tarihte olduğu gibi yeniden bir Türk gölü hâline gelmiştir. Anadolu
coğrafyasının yarısı kadar büyüklükte olan mavi
vatanı inşa ettik ve hamdolsun altındaki milyarlarca
dolarlık, trilyonlarca dolarlık hidrokarbon, petrol ve doğal gaz
milletimizin hizmetindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Fatihin vasiyetine ve
vakfiyesine uygun bir şekilde Ayasofya yeniden ibadete
açılmıştır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Hamdolsun,
hamdolsun!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hamdüsenalar olsun.
[İYİ Parti sıralarından alkışlar (!)] Allah nice
büyük zaferleri bu aziz millete, bu dualı, necip millete nasip eylesin.
İnşallah gençlerimize aydınlık geleceği, güçlü
yarınları yine aynı kararlılıkla hayata
geçireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk toplumunun temeli ailedir. Aile aynı zamanda her
çocuk için bir okuldur, anne-baba bir öğretmendir. Tabii, her evlat bu
imkânlardan yararlanamayabiliyor. Ailenin bu görevi yerine getirmediği
durumlarda çocuk devlet korumasının altındadır. Korunmaya
ihtiyacı olan çocuklarımız için aile odaklı sosyal hizmet
modellerimizin başında koruyucu aile hizmeti gelmektedir. Koruyucu
aile hizmetinin amacı, koruma altındaki çocukları bire bir ilgi,
koruma, sevgi, destek ve gözetim sağlayacak koruyucu ailelerle
buluşturmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Son yıllarda
yapılan çalışmalarla teşvik edilen koruyucu aile
uygulaması -hamdolsun- yaygınlaşmış, milletimiz
nezdinde çok daha fazla farkındalığa
ulaşmıştır. İşte, bu vesileyle Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
imzaladığı 30 Haziranın Koruyucu Aile Günü olarak
kutlanmasına ilişkin genelge Resmî Gazetede yayınlandı.
Bunun için tarihte uzun yıllar çocuk koruma altında önemli
hizmetler sunan kurumlarımızdan Ankara Himaye-i Etfal cemiyetinin
kuruluş tarihi de olan 30 Haziran Koruyucu Aile Günü kutlu olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son olarak geçmişte hep acılarla günleri
konuşurken bugün başarılarla zaferlerle anıyoruz. Yelken
Dünya Şampiyonasında çocuk ve genç takımından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bu lafın lüzumu var
mı yani, geçmişte bilmem neyle. Geçmişte de Millî Takım
dünya 3üncüsü oldu, Galatasaray UEFAyı aldı.
BAŞKAN Evet, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Grup
Başkan Vekili, doğru söylüyorsunuz. Yani o anlamda
başarıları ifade etmek için söyledim, teşekkür ediyorum.
Yelken Dünya Şampiyonasında Elif Ercan
ile Tan Tandoğan kardeşlerimiz, evlatlarımız kendi yaş
kategorilerinde dünya şampiyonu olmuşlardır; gençlerimizi tebrik
ediyor, kutluyorum. Nice gençlerimize dünya şampiyonluğu yolunda
ilham kaynağı olmasını Yüce Allahtan niyaz ediyorum.
Genel Kurulu saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Vatandaşına zulmeden bir
iktidarsınız, neyi anlatıyorsunuz ya!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Mehmet Emin Özkan için bir
çift sözün yok mu?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Sayın Başkan,
kayda geçirmek için bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Tabii, tabii buyurun.
23.-
İzmir Milletvekili Aytun
Çırayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Arkadaşlar, kayda
geçmesi için ayakta bir şey söylemek istiyorum. Sayın Özalın suikastla öldürüldüğü konusunda
muazzam bir iddiada bulundu Sayın Grup Başkan Vekili. Ben dönemin
Meclis Başkanı ve Özalın ölümüyle Cumhurbaşkanı
Vekili dâhil bu konuyla ilgili birçok kişiyle görüştüm, bugüne kadar
bu işin suikast olduğu hiçbir şekilde teyit edilemedi, ispat
edilemedi. Sayın Grup Başkan Vekili burası Çiçek Sineması
değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bu kadar muazzam iddialar ancak
ispatla ve delille yapılabilir. Bu durumda savcılığa suç
duyurusunda bulunmalısınız. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Menderes için de öyle
diyorlar, Mahkeme kararıyla yargılandı, asıldı.
diyorlar. Menderes için de öyle diyorlar. Milletin vicdanı hepsinin
üzerindedir, milletin vicdanı.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Gündeme
kilitlenerek Meclisi çalıştırmanın, diğer
konuları basın toplantısına taşımanın daha
verimli olacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, Grup
Başkan Vekillerimiz de, özellikle Özgür Bey de söyledi basın
toplantısı diye. Şimdi, Askerî Ceza Kanunuyla ilgili hiçbir
şey duymadım ben, gündemimiz o. Keşke bir araya gelsek de sadece
gündeme kilitlenerek Meclisi çalıştırsak, diğer
konuları basın toplantısına taşısak bana göre
daha verimli olur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın
Başkanım, şahsımı kastediyorsanız bugün burada
Sayın Grup Başkan Vekillerinin gündemle ilgili diğer
bahsettikleri konular bugün yasama gündeminde olan hususlar değil.
BAŞKAN Sizin için demiyorum, herkes için
söylüyorum. Sayın Özkan, sana cevap değil be kardeşim, bütün
Grup Başkan Vekilleriyle ilgili.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama benimle ilgili
söylediniz. Benim konuşmam yapılırken basın
toplantısı konusu dediniz, onun için söyledim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Özgür Bey basın
toplantısı dediği için söylüyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kayıtlara geçtiği
için söylüyorum.
BAŞKAN Tabii, tabii.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
müsaadenizle bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Tabii, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Meclisin işlemesi için Başkanların gündeme geçilmesiyle ilgili
uyarı yapma yükümlülüğünün olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
birincisi, Meclisi idare eden Başkan, Meclisin o günkü
çalışmasıyla ilgili bazı uyarılarda bulunuyor, bazen
biçim açımızdan da Ya, biraz fazla mı uyarı aldık.
oluyor ama
BAŞKAN Estağfurullah.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bu Meclisin işlemesi
için Başkanların böyle bir yükümlülüğü var, kolay bir görevleri
yok; bunlara itiraz başka bir şey. Gündeme gelince de şunu
söylemek lazım: İç tüzükler olanak verdiğince siyasi partiler
gündemle ilgili tavırlarını belli etmek isterler, tutanak
altına almak isterler. Kanuna, gündeme geçtikten sonra gündem
dışı konuşmayla ilgili engeller var ama şu anda böyle
bir engel yok. Siz, onar dakikalık grup önerilerini daralttığınız,
üçer dakikaya indirdiğiniz için söylenecek söz bitmeden gündeme dair,
gündeme geçilemiyor. Bu defakto durumu yaratan, başta Mustafa Elitaş
olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisinin İç Tüzükü kuşa
çeviren değişikliğidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Benim de
beyanlarımı teyit eden açıklamalara katılıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan, ben dün de bunu
söyledim, bugün de bütün Grup Başkan Vekilleriyle ilgili düşüncemi
söyledim.
Hayırlı çalışmalar diliyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.-
Başkanlığın, Ankara
Milletvekili Gamze Taşcıer, Bartın Milletvekili Aysu
Bankoğlu, Hatay Milletvekili Suzan Şahin, Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlu ve Ankara Milletvekili Şenol Sunatın
Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifalarına
ilişkin yazılarının 23 Haziran 2021 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin
önerge yazısı (4/134)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Ankara
Milletvekili Gamze Taşcıer, Bartın Milletvekili Aysu
Bankoğlu, Hatay Milletvekili Suzan Şahin, Samsun Milletvekili
Neslihan Hancıoğlu ve Ankara Milletvekili Şenol Sunatın
Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle
Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin
Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu
üyeliğinden istifalarına ilişkin yazıları 23 Haziran
2021 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oral ve arkadaşları tarafından,
Bitlis merkezde bulunan dere ve çevresinin Cumhurbaşkanlığı
kararıyla riskli alan ilanı ve akabinde başlatılacak
yıkım çalışmalarının Bitlis çarşı esnafına
ve şehrin dokusuna zarar verip vermeyeceğinin
araştırılması amacıyla 23/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 24/6/2021 Perşembe
günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral ve 20
milletvekili tarafından, Bitlis Merkez'de bulunan dere ve çevresinin
Cumhurbaşkanlığı kararıyla "riskli alan
ilanı ve akabinde başlatılacak yıkım
çalışmalarının Bitlis çarşı esnafına ve
şehrin dokusuna zarar verip vermeyeceğinin
araştırılması amacıyla 23/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 24/6/2021 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İbrahim, alkış fena değil bak.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkanım,
alkışın gereğini yerine getirmeye
çalışacağım.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
İYİ Parti grup önerisi olarak sunduğumuz Bitlis Deresi ve
çevresindeki yıkımlarla ilgili araştırma önergemizin
gerekçesini sunmak üzere söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Sözlerime geçtiğimiz hafta sonu Genel
Başkan Yardımcılarımızı, milletvekillerimizi ve
teşkilatımızı Bitlisin her bir köşesinde samimiyetle,
gönülden kucaklayan, İYİ Partiyi bağırana basan Bitlisli
hemşehrilerime teşekkürlerin en güzeliyle Allah razı olsun.
diyerek başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti
olarak meseleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımaktaki
gayemiz ortak bir akıl oluşturmaktır. Biz, bu kürsüyü ne hakaret
etme ne kavga etme yeri olarak asla olarak görmemekteyiz. Bu sebepledir ki
İYİ Parti heyeti olarak Bitliste ilk olarak Valimizi ziyaret ettik
ve konu hakkında iktidarın perspektifinden bilgi almaya
çalıştık. Ardından, Nisan 2020de yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı kararıyla riskli alan ilan edilen
bölgedeki esnafımızı tek tek ziyaret ettik ve gezdik. Allah
şahidimdir, Bitlis Dere Üstü Islah Projesi kapsamında yapılacak
yıkımlardan memnun olan bir tek esnaf görmedik ve göremedik.
Kamulaştırmalarda uzlaşmayı seçen mülk sahiplerinin bile
bir kısmı Mecbur kaldık. diye şikâyetçi oldular. Demek ki
burada bir sorun var, demek ki burada istişare etmeden, keyfî yapılan
bir iş var.
Kıymetli milletvekilleri, TÜİK verilerine
göre Bitlis, bugün, kişi başına düşen millî gelirde
Türkiyenin en kötü durumdaki üç ilinden biridir maalesef. Bitlis, istihdam
oranında 81 ilimiz arasında 74üncü sıradadır; bebek ölüm
hızının, gençlerde uyuşturucu
bağımlılığının en hızlı
arttığı şehirlerden biridir. Bitlis, her geçen gün göç veren
bir kadim şehirdir. Şehirde bir genç kardeşim yanımıza
gelerek şu sözleri söyledi: İşsizlikten, çaresizlikten
gençlerimiz uyuşturucu batağına saplanıyor, bizi Allah için
kurtarın. Bu gencin feryadı hâlâ heyetimizin kulaklarında
çınlamaktadır.
Peki, bunlar neden olmuştur, hiç
düşündünüz mü? Böyle bir ekonomik kriz varken, üstüne pandemi
şartları gelişmişken Bitlisi böyle bir yıkımla
karşı karşıya bırakmak biraz vicdansızlık ve
sorumsuzluk değil midir? Yüzlerce, hatta binlerce yıllık bir
ticaret hayatının olduğu kadim şehir Bitlis merkez
bölgesinde yer alan çarşı bir dere ıslahı projesi
adı altında yok edilme noktasına gelmiş durumdadır.
Bilimsel araştırmalara göre, Bitlis Çayının tamamında
taşkın olma ihtimali en erken yirmi beş-otuz yılda birdir.
Bitlis merkezde kısmi bazı kısımlar dışında
büyük bir taşkını kimse hatırlayamamaktadır. O zaman
bu acele niyedir? Bu gerçekler ortadayken, pek çoğu yüzlerce
yıldır atadan, dededen kalan vakıf malı dükkânlarında
çalışan esnafı plansız, programsız yerinden etmeye
kalkmanın ne manası vardır? Bu ekonomik yıkım
ortadayken esnafa 30 Hazirana kadar dükkânlarınızı tahliye
edin, yoksa elektriğinizi, suyunuzu, doğal gazınızı
keseriz. demenin akla, mantığa, vicdana sığan bir yeri var
mıdır? Uzlaşmak istemeyen vatandaşlara
Uzlaşmazsanız kamulaştırma bedeliniz düşer. demek
hangi devlet geleneğine sığmaktadır? Devlet tehdit etmez
değerli arkadaşlar, devlet tehdit etmez. Devlet, esnafını
göç etmek zorunda bırakmaz. Devlet yaşatır; devlet yıkmaz,
inşa eder. Ecdadımız İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. derken tam da bunu kastetmektedir.
Bitlisli, devletine bağlıdır, milletine
bağlıdır, ülkesine bağlıdır; böyle bir muameleyi
asla hak etmemektedir. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bizzat Vali Beyin
heyetimize verdiği bilgiye göre, bölgede 467 bağımsız bölüm
yıkım kapsamındadır. Bu rakamın gerçekte 700
civarında olduğu ifade edilmektedir. Burada mülk sahipleri üzerinden
değerlendirmeler yapılırken asıl mağdur kesim olan
vakıflar ve belediye kiracıları görmezden gelinmektedir.
Aileleriyle birlikte binlerce insan bu yıkımdan etkilenecek ve göç
etmek zorunda kalacaktır, yazık değil midir? Hiçbir Bitlisli
derenin temizlenmesine, ıslahına, dere üstünde riskli görülen
binaların yıkılmasına karşı çıkmaz ve
çıkmıyorlar da.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Buradan, başta Bitlisli siyasetçiler olmak üzere, iktidara sesleniyorum:
Gelin, bu konuyu Mecliste bir araştırma komisyonunda
tartışalım, istişare edelim. Bütün Bitlis kökenli
milletvekilleriyle gidip beraber meseleyi yerinde inceleyelim. En önemlisi,
Danıştaya açılan dava sonuçlanana kadar tahliyeleri erteleyelim.
Daha sonra geriye dönülmesi güç problemlerle karşı karşıya
kalmayalım. Doğru kararı Bitlisliyle birlikte ortak akılla
verelim.
Bu düşüncelerle araştırma önergemize
olumlu oy vermenizi talep ediyor, Genel Kurulu hürmetle ve saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Veli Bey buyurun, sizin mazeretiniz
varmış.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım çok teşekkür ederim.
Biraz önce bir milletvekili
arkadaşımız bir konuşma yaptı, ben de üzüntüyle
dinledim. Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir şey
yapmadığını, her şeyi kapattığını
söyledi. Cumhuriyet döneminde şeker fabrikaları kuruldu,
ağır sanayi kuruldu, Osmanlının borçları ödendi.
Sayın vekili haklı çıkaracak bir iki
şey söyleyeyim; Cumhuriyet Halk Partisinin yapmadıklarını.
Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisinin bakanları elbise kutularında
para almadı. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi döneminde mafyalar,
çeteler devleti teslim almadı. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi
döneminde İsmet İnönü, Atatürk zenginleşmedi, bakanları
zenginleşmedi. Ve cumhuriyet döneminden daha fazla
hırsızlığın, yolsuzluğun, çetenin hâkim
olduğu bir Türkiyede hâlâ elli yıl öncesinin, altmış
yıl öncesinin meselelerinin konuşulmasına hayret ediyorum.
Çete başları söylüyor Bakan 10 milyon
euro para istedi. diyor 10 bin dolar maaş alıyor. diyor. Bu
namussuzluklar, bu alçaklıklar konuşulmuyor, hâlâ cumhuriyete laf
söylüyorlar. Bunu buradan şiddetle kınadığımı
söylemek istiyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunları iade
ediyoruz, hiçbirini kabul etmiyoruz, millet de zaten her şeyi görüyor. Hukuk,
demokrasi, özgürlük ve refah mücadelesi devam ediyor.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oral ve arkadaşları tarafından,
Bitlis merkezde bulunan dere ve çevresinin Cumhurbaşkanlığı
kararıyla riskli alan ilanı ve akabinde başlatılacak
yıkım çalışmalarının Bitlis çarşı
esnafına ve şehrin dokusuna zarar verip vermeyeceğinin
araştırılması amacıyla 23/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜSEYİN KAÇMAZ
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bitlis merkezde bulunan dere ve çevresinin riskli
alan ilan edilmesi ve akabinde yıkımı yapılacak yerlerin
çarşı esnafına ve Bitlis gibi tarihî bir kentin dokusuna zarar
verip vermeyeceğinin araştırılması için İYİ
Partinin vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine grubum
adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, sayın vekilimiz de aslında
defaatle dile getirdi, 20 Nisan 2021 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı kararıyla riskli alan ilan edilen bu
yerde büyük bir mağduriyet söz konusu. Aslında önceki haftalarda da
yine Meclis gündemine yansımıştı bu durum. Bitlis
esnafı ve halkıyla istişare edilmeden alınan bu karar
sonrası anlaşmaya varılan esnafların bir
kısmının dükkânları yıkılmış, iş
yerini terk etmek istemeyen esnafa ise 30 Hazirana kadar iş yerlerini
tahliye etmeleri için süre verilmişti. Aslında bu örnek bile
başlı başına yerel demokrasinin öneminin bir kez daha
ortaya çıktığı bir örnek olarak karşımıza
çıkmakta. Nedir bu durum? Demokratik ülkelerde, demokratik toplumlarda
eğer ki bir proje yapılacaksa -yani her türlü proje için- bundan
etkilenecek kitleyle tartışmaya olanak sağlayacak bir alan
sağlanır. Bu projeler yerel yönetimler
aracılığıyla düzenlenir ve halkın rızası
alınarak hayata geçirilir.
Peki, Bitliste bu durum nasıl
yapıldı, ona bakmak gerekiyor yani Bitlis halkının ne
derece haberi vardı, Bitlis esnafının ne derece haberi
vardı bundan? diye baktığımızda hiçbir şekilde
ilgili kurumlar esnafı ve halkı bu konuda uyarmadılar,
bilgilendirmediler. Kısacası, iktidar yine sürece halkın ve
halkın mağduriyetlerini katmadan Ben karar verdim ve yaptım,
oldu. mantalitesiyle Bitliste yurttaşları mağdur etme
projesine imza atarak özellikle Covid-19 sürecinde yalnız
bırakılan, iş yapamaz hâle gelen esnaflara bir darbe daha
vurmuştur. Tabii, yapılması kararlaştırılan bu
projede aslında Bitlis halkı, o mağdur olan esnaflar ne diyor?
diye baktığımızda, madem yıkacaktınız, 2019
yılının Eylül ayında yaklaşık 8 milyon TL
harcanarak yapılan ve şu anda yıkılması planlanan
dükkânların dış cephe ve çatılarını neden
yaptınız diye soruyorum. Çünkü esnaflar yapılan bu masrafla, bu
tadilatla birlikte uzun yıllar tekrar o iş yerlerinde kiracı
olarak kalacaklarını düşünüyorlardı ve onlar da ayrıca
masraf yaptılar, ona göre bir yatırım yaptılar. Ve
yıkılacak olan, daha doğrusu taşınan PTT binası
ve Ziraat Bankası yine yakın zamanda yapılmış ama her
ne hikmetse yıkım için boşaltılmış ve dereye
oldukça yakın yani 5 metre mesafedeki Arifbey Çarşısına
nakledilmiştir. Eğer burası boşaltılacak ve yine
nakledilecekse yakın bir zamanda yine niye milyonlarca lira harcandı
ve esnafı bu şekilde mağdur etmiş oldunuz?
Tabii, tüm bunlarla birlikte hani söz konusu
zararların müsebbipleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Tabii, bunlar, bu
yapılan masraflar, yine esnafın mağduriyetleriyle birlikte,
dediğimiz gibi, bu yapılan binalar ve tadilatlarla da bir zarar, bir
kamu zararı da aslında ortaya çıkıyor ancak bu
zararların müsebbipleri hakkında herhangi bir işlem
yapılmıyor ve biz soruyoruz: Bunların müsebbibi kim? Yine, söz
konusu projenin yapılması için aslında İçişleri
Bakanının ismi de geçiyor -soyut bir iddia olduğu için bu konuya
çok girmeyeceğim- ama bilin ki Bitlis halkı ve esnafı bu konuyu
konuşuyor. HDP olarak, bu projenin, Bitlis halkıyla istişare
edilerek, yaşanılabilecek sorunlar ve mağduriyetler tespit
edilerek ve halka alternatifler sunularak yapılması gerektiğini
düşünüyor ve tavsiye ediyoruz. Bu sebeple, İYİ Partinin
Bitliste yapılmak istenen söz konusu projede yaşanabilecek
sorunların araştırılması için vermiş olduğu
araştırma önergesini desteklediğimizi belirtiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce son derece mutlu
olduğumu ifade etmek istiyorum. Yıllardır Bitlisin gündemini
işgal eden birçok temel sorundan bir tanesi de bu Dere Üstü Islah
Projesiydi. Mutluluğumun ifadesi şu: Genel Başkan
Yardımcılarımız Sayın Veli Ağbaba ve Faik Beyle
birlikte kalabalık bir heyetle Bitlise gittik ama öncesi de var, bu
konuyla ilgili soru önergesi verdik. Bitliste sürekli gündemde olan bu konu
birkaç haftadır bütün Türkiyenin gündeminde; onun için mutluyuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Artık kendilerini çaresiz ve
sahipsiz hisseden Bitlisli hemşehrilerimizin çaresiz ve sahipsiz
olmadıklarını yedi düvele gösterdik. Evet, sadece Bitlisli
hemşehrilerimizin değil, Türkiyede nerede bir sorun varsa nerede bir
problem varsa o vatandaşlarımızın, o bölgemizin, o
ilimizin, o ilçemizin dertleriyle dertlenen bir siyasi partiyiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli hemşehrilerim, bu konu gündeme
geldi, yoğun bir şekilde bu konuyu dile getirdik. Bir başka
mutluluğumuzu da paylaşmak istiyorum: Nihayet, bizim bu yoğun
çabamız sonrasında, idari mahkeme, bu Dere Üstü Islah Projesinin
yürütmesini durdurdu yani mahkeme bizim haklı gerekçelerimizi doğru
buldu ve durdurdu. Şimdi, mahkeme şunu istiyor: Bizim dile
getirdiğimiz, burada da defalarca söylediğimiz gibi, bu konu teknik
analizlerle, karot başta olmak üzere birçok mühendislik
çalışmasıyla ortaya çıkarılmalı. Ama daha önemli
bir şey yapılmalı, o da şu: Mağdur olan esnafın
mağduriyetinin önüne geçilmeli, esnaf kardeşlerimizle ve oradaki
sivil toplum örgütleriyle, odalarla istişarede bulunularak yapılan bu
çalışmalar onlarla paylaşılarak bir ortak zemin
yaratılmalı; aksi takdirde, oradaki esnaf yok sayılarak 700e
yakın esnafın mağdur edilmesi hiç de vicdani değil.
Dolayısıyla bu yürütmeyi durdurma kararı son derece yerinde
olmuştur. Mağdur esnaflar hiç olmazsa bir nefes aldılar.
Bakın, değerli milletvekilleri, Bitlis
yedi bin yıllık tarihe sahip bir kadim şehir, bir tarihî kent,
tıpkı Mardin gibi; buranın öne çıkarılması
lazım. Şunu açıklıkla ifade ediyorum: Hiçbir vatandaş
dere üstünün ıslah edilmesine karşı değil; bakın, bir
kez daha söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de dere üstünün
ıslahını sonuna kadar destekliyoruz. Artı, orada yapılması
gereken bir başka şey var, yedi bin yıllık bu kadim
şehrin tarihî dokusunun öne çıkarılması lazım. Yine,
bu dere üstündeki köprülerin, diğer birçok tarihî yapının
restitüsyonu ve restorasyonu yapılmalı, orası bir çekim merkezi
olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Yine, o görkemli,
o güzel şehir bütün bunlarla ayağa kaldırılmalı;
Bitlisli vatandaşlarımız bunu istiyor. Aksi takdirde, bu
dükkânlar yıkılırsa mağduriyetlerin geriye dönüşü
olmayacak, büyük bir göç dalgası olacak.
Yapılması gereken çok temel 2 şey
var: Lütfen, Bitlisli hemşehrilerimizi, esnafımızı
mağdur edecek işlerin içerisine girmeyelim. İki: Mutlaka o
tarihî şehrin tarihî dokusunu, kültürünü, folklorunu, her şeyini öne
çıkaracak ve bir çekim merkezi hâline gelecek bir şehre
dönüştürelim.
İyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var, iyi ki
gittik, iyi ki o çalışmayı yaptık, iyi ki bugün Türkiye
gündeminde Bitlis var, Bitlisli hemşehrilerim var.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bitlis Milletvekili Sayın Cemal Taşara söz veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL TAŞAR (Bitlis)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin
Meclis araştırması açılması istemi üzerine grubum
adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve Bitlisli
hemşehrilerimi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Hakikaten bir süredir Bitlis Milletvekili olarak
üzülüyoruz çünkü Bitlis kadim şehir, Bitlis vadideki güzel şehir;
tarihiyle, dokusuyla, doğasıyla, tabiatıyla, insanlarıyla
var olduğundan bugüne kadar evliyalar şehri olarak bilinen Bitlisin
son zamanlarda farklı bir şekilde gündeme getirilmesi gerçekten bizi
üzüyor. Bitlis bir kere bunu hak etmiyor, bunu size söyleyeyim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bitlis
sorunlarının konuşulmasını mı hak etmiyor?
CEMAL TAŞAR (Devamla) Arkadaşlar
illerdeki, şehirlerdeki nehirler başkaları için nimet iken
Bitlis için külfet olmuş.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Allah Allah!
CEMAL TAŞAR (Devamla) Evet, Bitlis için
külfet olmuş. Ya, Allah aşkına bir düşünün bakalım,
temeli olmayan, toprağı olmayan bir yere dükkân olur mu, ev olur mu,
derenin üstüne ev olur mu arkadaşlar? Zamanında
yapılmış, yetmiş seksen yıl önce. Bugün de söyleyen,
konuşan milletvekili arkadaşlar, oraya giden herkes bu
ıslahı istiyor, bu dere ıslahını istiyor. Bir de
deniliyor Danışılmamış. Ya, Allah var, 2010
yılında bu proje yapılmış, on bir yıldır
devam ediyor. Bakın, dere üstündeki esnafımız için TOKİ
tarafından 703 tane dükkân yapılmış. Hani
Hazırlık yok. diyorsunuz ya arkadaşlar, 703 tane dükkân
yapılmış. Bunun 643 tanesi esnafımıza verilmiş.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Betona, ranta,
AVMye
CEMAL TAŞAR (Devamla) Seviyeyi
düşürmeyelim, dinleyelim, seviyeyi düşürmeyelim.
643 tane dükkân esnafa teslim edilmiş, hâlen 60
tane dükkânımız var.
Yine, bu esnaf kardeşlerimiz için, bizim eski
Bitlis'i bilenler için söylüyorum, böyle uzaktan hikâye okuyanlar için
değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
uzaktan hikâye okumuyoruz.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Bitlis'i bilenler için
söylüyorum: En merkezî yerde -eski tekel depoları dediğimiz yerde-
TOKİyle sözleşme yaptık, Bitlis esnafı için yeni iş
yerleri yapılıyor, proje tamamlandı. İnşallah, en
kısa zamanda bitireceğiz, öncelik oradaki
esnafımızındır arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Fakir
fukarayı düşündüğünüz yok, siz rantı düşünürsünüz, AVM
yaparsınız
CEMAL TAŞAR (Devamla) Şimdi, biz gezdik
illeri; Eskişehire bakıyoruz, Kastamonuya bakıyoruz, Amasyaya
bakıyoruz, derelerin güzelliğini görüyoruz. Burada biraz önce
konuşan değerli hemşehrim, eski milletvekilim, biliyor bunu: Ya,
biz bu dereye Bitlisliler olarak yaklaşamıyoruz. Bütün artıklar,
bütün lağımlar -affınıza sığınıyorum-
oradaki bütün pislikler, bütün çöpler bu derenin içindedir; Bitlisli bunu hak
ediyor mu? Yeter artık! Biz hangi çağdayız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Bitlisli sizi de
hak etmiyor.
ORHAN SÜMER (Adana) On dokuz yıldır siz
iktidardasınız, on dokuz yıldır niye yapmadınız?
BAŞKAN Buyurun Sayın Taşar.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Bitlisli esnafıma,
dostlarıma, şunu söylüyorum: Yarınımız bugünlerden
güzel olacak, yarınımız bugünlerden güzel olacak. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Siz hiç merak etmeyin, Bitlisin
halkı çalışkandır, dürüsttür, samimidir, ekmeğini
taştan çıkarır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Tabii öyle.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Orada 3-5 insanın
yanlış yere, farklı yere, farklı şeyler söylemesi
halkımızın umudunu kırmayacak.
Ben, bundan dolayı, zaten planlı
programlı giden, düzgün bir şekilde yürüyen bu projeyi lütfen
baltalamayın diyorum. Bitlise uzaktan el koymayın, Bitlisi
karıştırmayın, bırakın hizmet yapalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın Demiröz
de gitsin, Sayın Demiröz de gitsin.
CEMAL TAŞAR (Devamla) Allah rızası
için bırakın, Bitlisli insanlarımıza, kardeşlerimize
hizmet yapalım.
Sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Yüce Meclisi ve
Bitlisli kardeşlerimi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ORHAN SÜMER (Adana) Başkanım yoklama
ALPAY ANTMEN (Mersin) Başkanım
BAŞKAN Yoklama talebi var, peki.
Sayın Gökçel, Sayın Sümer, Sayın
Antmen, Sayın Keven, Sayın Bülbül, Sayın Kaya, Sayın
Bingöl, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Başarır,
Sayın Ağbaba, Sayın Kaya, Sayın Sarıaslan, Sayın
Kılınç, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın Şahin,
Sayın Özdemir, Sayın Hancıoğlu, Sayın Bulut, Sayın
Köse, Sayın Çakırözer.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.44
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Ankara
Milletvekili İbrahim Halil Oral ve arkadaşları tarafından,
Bitlis merkezde bulunan dere ve çevresinin Cumhurbaşkanlığı
kararıyla riskli alan ilanı ve akabinde başlatılacak
yıkım çalışmalarının Bitlis çarşı
esnafına ve şehrin dokusuna zarar verip vermeyeceğinin
araştırılması amacıyla 23/6/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, nefret
ikliminin araştırılması amacıyla 24/6/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
24/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 24/6/2021 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Haziran 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen (13383) grup numaralı nefret ikliminin
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 24/6/2021 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, özellikle son beş
altı yıldır kullanılan nefret söyleminin, yaratılan
toplumsal kutuplaşmanın düzeyini, sonuçlarını sebepleriyle
beraber ortaya çıkaracak bir araştırma önergesi verdik. Bu
araştırma önergesi vesilesiyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili
emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, altı yıldır
Türkiye cumhuriyet tarihinin en karanlık yılları
yaşanıyor, altı yıldır bu ülkede yaşanan
acılar
Aslında, altı yıl önce, 7 Haziran seçimlerine
doğru gidilirken ülkeyi yönetenlerin 400 vekil verin, bu iş sulh
içinde halledilsin. talebinin toplum tarafından
karşılanmayacağının ortaya çıkmasıyla
beraber -Halkların Demokratik Partisinin parti olarak seçime girmesi
anlaşıldığından- kullanılan bu toplumsal dil
gittikçe bir nefret söylemine dönüştürüldü ve 7 Hazirana gidilirken bu
ülkede büyük acılar yaşandı. 5 Haziranda Diyarbakır
İstasyon Meydanındaki miting alanımız bombalandı. 20
Temmuzda Suruçta sosyalist gençler bombalandı, 33 düş yolcusunu kaybettik.
10 Ekimde Ankarada Emek ve Demokrasi Güçlerinin mitingi kana bulandı,
yüzlerce yurttaşımızı kaybettik. Aslında, bu süreç
neyin üzerine gelmişti? Bu süreç -belki Türkiye cumhuriyet tarihinin en
önemli, en onurlu, bu ülkenin kadim sorunu- Kürt sorununun çözümünün
tartışıldığı çözüm sürecinden sonra
gelmişti. İşte, bu nefret söylemiyle birlikte önce masa
teklemendi, ardından ülke bu söylemlerle gittikçe bu
sıkıntıları yaşamaya başladı. O dönem
Gaziantep-Suriye sınırı Kilisten başlayarak
Karkamışa kadar neredeyse kevgir hâlinde, dünyanın çeteleri
Suriyeye geçtiler, orada halklara karşı savaştılar, sonra
aynı sınırı kullanarak biraz önce bahsettiğim
katliamları yaptılar.
Sayın vekiller, son dönemde bu
kışkırtıcı dil devam ediyor. Bakın, bu dilin bir kısmını
size hatırlatmak istiyorum: Televizyonlarda HDPye verilen oylar
kurşun olarak tanımlandı. Yine bir iktidar sözcüsü HDPye oy
verenlerin oyu için Allah onların oyunun belasını versin. dedi
ve yine bir ittifak ortağı HDPlileri Katledilmesi gereken
haşereler. olarak tanımladı. Şimdi, bu dil kabul
edilebilir bir dil değil. Eğer, bizimle siyaseten kavga etmek
istiyorsanız, bizimle siyaseten mücadele etmek istiyorsanız ve
tartışmak istiyorsanız buyurun, Türkiye'nin
ekranlarını açın, karşılıklı konuşalım.
Evet, biz sizin zihniyetinize karşı bir paradigma ortaya koyduk.
Tekçilike karşı çoğulculuk dedik; merkezî yönetime
karşı yerinden yönetim dedik, Bu topraklar çok zengindir, çok
kültürlüdür, çok çeşitlidir ve bu çeşitliliğe denk bir yönetim.
dedik ama bunların tartışılmasını engellemek
üzere medyada, medya şaklabanları oluşturuldu. Şimdi, o
medya şaklabanlarının aslında ne
karşılığı o görevi yaptıkları da bir bir
ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, en neticesinde, bu
ülkenin, Türkiye'nin 3üncü büyük partisinin İzmir il binasına bir
cani girerek katliam yaptı. Bu bir katliamdır, adını
doğru koyalım, provokasyon falan değil; aslında,
provokasyon, kullanılan medyadaki siyasetçilerin ve medyadaki tetikçilerin
kullandığı dildir. İşte biz, bu anlamda diyoruz ki: Bu
dil Türkiyeye kazandırmaz, bu dil Türkiye'nin yarınlarına
hizmet etmez. Siyasal mücadeleye, siyasal kavgaya varız ama
televizyonlarda her gün Halkların Demokratik Partisini
düşmanlaştıran, kriminalize eden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
emek, demokrasi güçlerini kriminalize eden,
yargıyı bir sopaya dönüştüren, partimizin il, ilçe
binalarını bombalayan, il, ilçe yöneticilerimizi tutuklatan, Kobani
kumpas davasını açtıran ve nihayetinde ısmarlama, boş
bir iddianameyle partimizle ilgili kapatma davası açanlar, açın
televizyon ekranlarını, bizim paradigmamız ile sizin
görüşleriniz çatışsın. Bu nefret dili bu ülkenin
geleceğini karartır ve daha büyük acılara neden olur. Onun için,
bu dilin bir an önce terk edilmesi ve bu dilin bugüne kadar
yarattığı etkilerin ayrıntılı
araştırılması noktasında biz sizleri göreve davet
ediyoruz. Bu ülkenin aydınlık geleceğinden yana
mısınız yoksa bu karanlıktan mı besleniyorsunuz?
Gelin, o zaman bu önergeye destek verin, gerçekten
aydınlığı istediğinizi görelim diyoruz, onun için
sizlerden destek istiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu
ziyaret eden terör ve 15 Temmuz şehitlerinin eşleri ile
çocuklarına Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, terör ve
15 Temmuz şehitlerimizin çok kıymetli eşleri ile çocukları
yüce Meclisimizi ziyaret etmişlerdir. Kendilerine Gazi Meclisimiz
adına hoş gediniz diyorum, şeref verdiniz diyorum. (AK
PARTİ, CHP, MHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Olcay Bey, sizin bir talebiniz olmuştu.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, şehit yakınlarına hoş geldiniz
dediğine ve tüm şehitleri rahmet ve minnetle andığına
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vatanımızın bölünmez bütünlüğü,
milletimizin huzur ve selameti, ay yıldızlı al
bayrağımızın şanla şerefle dalgalanması
için, bu kutsal vatan uğruna kanlarını döküp canlarını
veren kahraman şehitlerimiz, bordo bereli Yüzbaşımız Alper
Kocamanın, Astsubaylarımız Cüneyt Sertel ve Turgay
Topsakaloğlunun, Uzman Çavuşumuz Muhammet Tufan, Uzman
Jandarmamız Burak Karanın, 15 Temmuz şehitlerimiz Hakan Ünver,
Ali Alıtkan, Necmi Bahadır Denizcioğlu, Fazıl Gürs, Aytekin
Kuru ve Necati Sayının saygıdeğer eşleri,
kıymetli evlatları misafir locasında Genel Kurulumuzu
şereflendirmişlerdir. Öncelikli olarak şehit
yakınlarımıza hoş geldiniz diyorum. Emanetleri
namusumuzdur. Tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, nefret
ikliminin araştırılması amacıyla 24/6/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. HDPnin nefret söylemi ve
toplumsal kutuplaşma konulu grup önerisi için söz aldım.
Bilindiği üzere, İnsan Hakları
Evrensel Sözleşmesi ve temel hak ve özgürlüklere atıf yapan tüm
evrensel haklar ve özgürlüklere ilişkin sözleşmeler ülkemiz
tarafından da kimi çekince hükümlerine rağmen kabul edilmiştir
ve bağlayıcıdır. Belli bir grubu, kitleyi, etnisiteyi veya
camiayı bütünüyle tekfir etmek, aşağılamak, yok saymak,
kutuplaştırmak bahsettiğim değerlere
aykırılık teşkil eder. Diğer taraftan,
Anayasamızın 12nci maddesinden başlayarak 40ıncı ve
hatta 65inci maddeye kadar hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemeler mevcuttur.
Değerli arkadaşlar, hak ve özgürlüklerin
bir ülkede sorunsuzca uygulanması, temelde bir kültür ve müktesebat
meselesidir. Türk milletinin asaletinin nedeni de bu birikimde yatmaktadır.
Ne kadar yazılı, hukuki metin koyarsanız koyun onu
içselleştiremeyen, değerleri sindiremeyen bir düzende nefret
duygusunun ve kutuplaştırmanın olmadığına kanaat
getiremezsiniz. İşte, Türk-İslam uygarlığı bunu
geniş Avrasya coğrafyasında başarabilmiş, tüm etnik
inanç gruplarını bir arada yaşatabilmeyi
başarmıştır.
Değerli arkadaşlar, 20nci yüzyıl
ayrı bir mahiyet arz etmektedir. 1923 yılında Türkiye
Cumhuriyetinin doğuşu mucizevi bir olaydır; tamamen ulus devlet
üniter yapı olarak teşkilatlanmış, asli kurucu unsur,
imparatorluktan ayrılan coğrafyasında uygarlığın
şafağına Türk adını şerefle
yazdırmıştır. Bu şu demektir: Millet
anlayışımız ve millî değerlerimiz belirleyicidir,
Lozan Anlaşması ise azınlıkları ve haklarını
ayrıca tadat etmiştir.
Değerli milletvekilleri, bugün,
küreselleşme ideolojisiyle bilinmeze sürüklenen dünya, bir avuç küresel
çetenin dayatmasıyla 8 milyar insanın köleleştirilmesiyle
sonuçlanacak karanlık bir dehlize itilmektedir. Kısaca,
küreselleşme bizden şunu istiyor: Ulus devletler
yıkılmalıdır, etnik kimlikler
parlatılmalıdır, ulusal dil yerine mahallî diller hâkim
kılınmalıdır, tüm dinler sulandırılarak yok
edilmelidir, 4 bin civarında küçük devletçik kurulmalıdır
vesaire.
Değerli arkadaşlar, yeni ideoloji
mülkiyetsizleşme kavramını da piyasaya sürmüş bulunuyor.
Bu, yeni bir köleci toplum değil mi arkadaşlar? Diğer yandan,
dünya nüfusunu fazla gören bu elitler dünyanın 3 milyar nüfusa
indirilmesini planlamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Gıda, ilaç,
salgın hastalıklar, tarım bağlamında
hafızalarınızı yoklamanızı tavsiye ediyorum.
Şimdi, böyle bir tabloyu size arz ederken nefretin, kutuplaştırmanın
feci sonunu, insanlığı yok olmaya götürecek küresel projelere
bağlıyorum. Evet, uyanmalıyız; nefrete,
yabancılaştırmaya direnmeliyiz; millî
politikalarımızı tahkim ederek aydınlık
geleceğimizi inşa etmeliyiz. Türk milleti bunu yapabilecek birikime
ve bilince her zaman sahiptir.
Değerli arkadaşlar, son olarak, bu nefret
söylemi ve kutuplaştırma bağlamında Sayın
Cumhurbaşkanının da özellikle üslubunu değiştirmesini
tavsiye ediyorum. Artık Cumhurbaşkanı da parti
başkanlığından ayrılmalıdır; tüm
vatandaşlarımıza eşit ve adil
davranılmalıdır; ayrımcılık, hakaret, nefret ve
kutuplaştırma terk edilmelidir diyorum; hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut.
Buyurun Sayın Bulut. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu nefret dilinin, ayrıştıran dilin
sonuçlarından ülkemiz çok çekti, Anadolu toprakları çok çekti; 6-7
Eylül olayları, Çorum, Maraş, Sivas, Başbağlar, buralarda
yüzlerce masum insan öldürüldü çoluk çocuk demeden. Bunların hepsinin
sebebi, o dönemlerde kullanılan nefret diliydi. Ancak bugün ülkemizde o
dönemlerden farklı bir durum var, nefret iklimi sabitleşmiş
durumda, bugün sürekli bir nefret iklimi yaşıyoruz, özellikle bu iktidar
döneminde, özellikle Cumhurbaşkanının dilinde. Düşünün,
ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı, herkesi kucaklaması gereken
Cumhurbaşkanı bu nefret ikliminde başrolü oynuyor. Siyaset
dilinde birleştirici olmak yerine, toplumun tüm kesimlerini kapsamak
yerine sadece kendine oy verenleri kendinden sayıp oy vermeyen tüm
kesimleri terörist ilan edebiliyor. Örneğin devlet dediğinde
kendini kastedebiliyor yani şahsım devleti diyebiliyor, devletin
iradesini, millî iradeyi, kendine oy vermeyenleri dışında
tutuyor. Yine seçmen dediğinde kendine oy vermeyenleri değil,
AKPye oy verenleri görüyor. Bu anlayış, Türkiye'de çok
fenalıklar yarattı. En yakın tarihe bakalım, 2013
yılında örneğin, Gezi Parkı direnişinde Tayyip
Erdoğan ne dedi? Evde oturan yüzde 50yi zor tutuyoruz. dedi. Aynı
günlerde 19 yaşında bir genç, karanlık bir sokakta, Ali
İsmail Korkmaz öldürüldü. Kim öldürdü Ali İsmail Korkmazı? Bu
dil öldürdü.
Yine, 7 Haziran seçimlerinin hezimeti sonrası
bir anda dilini yine sertleştirdi, o gün MHP tarafından Kandilin
yetiştirmesi, PKKnın adamı Erdoğan. denilen Erdoğan,
bir anda tekrar nefret dilini kullanmaya başladı, sertleştirdi 1
Kasıma kadar; o tarihte insanlar evinden çıkamadı. O tarihte
Suruç yaşandı, Diyarbakır yaşandı, Ankara Gar
katliamı yaşandı.
Yine, bu dönemlerde, on dokuz yıllık
nefret dili dönemlerinde göz göre göre Hrant Dink öldürüldü, göz göre göre
Tahir Elçi öldürüldü. Son olarak İzmirde Deniz Poyraz öldürüldü. Deniz
Poyraz bir emekçiydi ancak bu iktidar, Deniz Poyrazı değil, elinde
silah olan kişiyi itibarlı görüyor, onu önemsiyor. Her seferinde
elinde silah bulunanlar, video çekenler bu devlet tarafından, bu yönetim
tarafından makul insanlar olarak görüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Tayyip
Erdoğan, her gün nefret duvarına bir tuğla ekledi. Memlekette
terörist olarak yaftalamadığı herhangi bir kimse kalmadı.
Öğrenciler, çiftçiler, akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler,
LGBTliler; bunlara şiddet uygulanmasını teşvik etti. Son
olarak, kadınlara, İstanbul Sözleşmesini isteyen, talep eden
kadınlara karşı da aynı zihniyeti, aynı
anlayışı tüm sosyal medyada, televizyon kanallarında görmek
mümkün.
Son söz olarak, kendi hikâyesini meftun
kılmayan bir akıl, seçime kadar var olacak bir akıl yerine ortak
aklı bu Mecliste koymalıyız diyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Mesnetsiz,
asılsız iddiaları kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Ülkenin
birliğini, beraberliğini Cumhurbaşkanımızın
zatı temsil eder, anayasal bir hükümdür.
ORHAN SÜMER (Adana) Biz de Sayın
Cumhurbaşkanının şiddet dilini reddediyoruz.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin Yayman.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, İzmirde HDP il
binasında gerçekleşen saldırıyı ve cinayeti
kınadığımızı, lanetlediğimizi bir kez daha
belirtiyorum. Ülkemizin huzur ve güvenliğini bozmaya çalışan her
türlü provokasyonla ve terör örgütleriyle mücadelemiz sonuna kadar devam
edecektir. Aynı şekilde, AK PARTİ teşkilatlarına
Hanide yapılan saldırıyı da bir kez daha bu vesileyle
kınamak istiyorum.
Halkların Demokratik Partisinin Meclis
araştırması önergesini okuduğumda ben de alternatif bir
kronoloji çıkarttım, size ondan çok kısa bahsetmek istiyorum.
6-8 Ekim 2014; KCK ve HDPnin halkı Kobani için kışkırtmasıyla
beraber 52 kişi Diyarbakırda hayatını kaybetti.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Akademi ahlakı
var Hocam.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) 25 Ekim 2014te
sivil kıyafetli 3 rütbeli asker sokak ortasında infaz edildi. 29 Ekim
günü Aysel Tuğluk AK PARTİ çözüm sürecinde partner değil.
diyerek seküler güçleri devreye çağırdı. 30 Ekim, 29 Ekimden bir
gün sonra Diyarbakırda eşiyle semt pazarında
alışveriş yapan sivil kıyafetli Astsubay Üstçavuş
Nejdet Aydoğdu maskeli 3 kişi tarafından şehit edildi. 18
Aralık 2014; Die Welte konuşan PKK terör örgütünün elebaşı
Cemil Bayık IŞİDin gerçek halifesi Bağdadi değil,
Erdoğandır. Silah bırakmak ölümdür. dedi. Bu kronoloji uzun.
11 Nisan 2015; Ağrıda PKK terör örgütü askerlere saldırdı,
4 asker yaralandı. 11 Temmuz 2015; PKK ve KCK barajları gerekçe
göstererek çözüm sürecini sonlandırdığını ve
barajları bahane ederek tekrar silahlı eylemlere
başlayacağını ifade etti. 14 Temmuz 2015; KCK Eş
Başkanı Bese Hozat, Özgür Gündem gazetesine Yeni süreç devrimci halk
savaşıdır. dedi ve 20 Temmuz 2015; Adıyamanda
PKKlılar Müsellim Ünalı şehit ettiler. 22 Temmuz 2015;
Ceylanpınarda 3 polis memuru şehit edildi, ANFde çıkan haberde
22 Temmuz günü sözde bir Apocu fedai timi Suruç katliamına misilleme
olarak bugün 06.00 sularında Ceylanpınarda DAEŞ çeteleriyle
iş birliği içinde olan 2 polise karşı cezalandırma
eylemi yaptı. denildi ve bu liste uzuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Burada
maksadımız ölümleri yarıştırmak değil, burada
maksadımız acıları yarıştırmak değil
ama Halkların Demokratik Partisi eğer bir nefret dilinden
bahsediyorsa önce PKK terör örgütünü bir kınasın, silah bırakma
çağrısı yapsın, ölen şehitlerle ilgili tek bir
açıklama yapsın yani bunların hepsi yaşanırken Bu ne
perhiz bu ne lahana turşusu diye Anadoluda çok güzel bir söz var
Biz
Halkların Demokratik Partisinin Meclis araştırması
önergesine AK PARTİ Grubu olarak katılmadığımızı
belirtiyoruz ve bir kez daha terörle mücadelede hayatını kaybeden
şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Beştaş, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Hatay Milletvekili Hüseyin
Yaymanın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Önce Sayın Hüseyin Yaymanı
tanıyalım, kendisinin kitabını okudum. Türkiye'nin Kürt
Sorunu Hafızası kitabını yazan Hüseyin Yayman, Türkiyede
bu işlerin nasıl yürüdüğünü, Kürt meselesinin ne olduğunu,
silah bırakma koşullarını ve bizimle beraber mitinglere
geldiği günleri ben çok yakından hatırlıyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) DTKnin her gün
yolunu aşındırdığını da biliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu
hatırlıyorum ve üzüntü duydum konuşmanızdan, onu söyleyeyim.
Bir kere, Sayın Yayman, kendi Genel
Başkanının söylediği rakamları da bilmiyor. Bir kere,
ölenler 52 değil, 43 kişi, sizin Genel Başkanınız da
39 diyor, daha ölenlerin sayısını bile bilmiyorsunuz. Bizim
için onlar sadece bir sayı değil, birer insan; ailesiyle,
dostlarıyla, çevresiyle birer yurttaştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ölenlerin 27si -liste burada önümde, Başkan tek
tek sayacak zaman vermez- HDPli ve bugüne kadar HDPlileri öldürenler de
yargılanmadı, bunu özellikle söylüyorum. Öldürenler de sarayın
silahlı güçleri, paramiliter güçleri, kolluk güçleri ve sokağa
salınan silahlı güçler; bunu da buraya not etmiş olayım.
Bir kronoloji çıkardı, hayretle izledim.
Siz PKKyi muhatap alıyorsunuz, biz devlet diyoruz, siz PKK bunu
yaptı, biz bunu yapmadık. diyorsunuz. Hayret bir şey. Biz size
bu kürsüden milyonlarca defa dedik ki: Biz devleti ve onu temsil eden iktidarı
muhatap alıyoruz. O bunu yaptı, biz ne yaptık, bize söyleyin.
Tam tersine biz Halkların Demokratik Partisi olarak, burada ne
yaparsanız yapın barışın, kardeşliğin,
özgürlüğün, demokrasinin dilini kullanmaktan hiç vazgeçmedik ve
vazgeçiremeyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Silah bırakma çağrısı
yapsın. dedi. Biz Silahlar bırakılsın, silahlı
güçler ülke dışına çıksın. diye bu ülkede iki buçuk
yıl sizinle birlikte çözüm sürecini yürüttük. Şimdi, heyetimizden bu
çözüm sürecini yürüten İdris Baluken cezaevinde, Sırrı Süreyya
Önder şu anda Sincanda tutuksuz ama çözüm sürecinde
yaptıklarından dolayı ifade veriyor. Kapatma davasında çözüm
sürecinde kullanılan cümleler, yapılan görüşmeler, iddianameye
kapatma konusu yapılmış. İnsan her şeyden önce kurum
olarak da kişi olarak da yaptığının arkasında
durur ya! Biz, bugün de aynı noktadayız, Kürt sorununun şiddet
yöntemleriyle çözülemeyeceğini 1 milyon kere deneyimledik, bunu
konuşarak çözelim diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Zannediyorum...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN Peki, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz her
ne kadar çözüm sürecinin arkasında durmuyorsanız da biz duruyoruz,
bugün de duruyoruz. Eksiklerine, hatalarına, yanlışlarına
rağmen duruyoruz ve evet, işte bu dil HDPyi hedef gösteren,
HDPlileri öldürmeyi azmettiren, HDPlileri Sincanda yargılatan dildir.
İktidar siyaseti bunun üzerine kuruyor. Hüseyin Yayman gibi bir bilim
insanının, bir gazetecinin bu noktaya gelmesi hakikaten
düşündürücüdür ve nasıl böyle dönüş yapabiliyorlar hayretle ve
dehşetle izliyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Beyanları
reddediyoruz. Grubumuz adına yapılan konuşma zaten
efradını cami, ağyarını mâni kılar, hem bilimsel
hem kronolojik hem tarihsel, sosyolojik açıdan tamamen tutarlı ve
yerindedir.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
yerindedir. demekle olmuyor işte.
28.-
Hatay Milletvekili Hüseyin
Yaymanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkanım, ben de yerimden -karşılıklı polemik
olsun istemem ama- tutanaklara girmesi bakımından... Tabii, ben bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve bir Türk olarak Türkiyenin Kürt
Sorunu Hafızası kitabını yazdım. HDP Grubundaki
arkadaşlardan pek çoğundan daha fazla bu konuda dertlenmiş bir
kardeşinizim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hâkim
olmadığınız görülüyor.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Bir dakika müsaade
edin Mahmut Bey.
BAŞKAN Ya, bu laf atmayı
bırakın arkadaş ya!
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ben, bak, ne kadar
nezaketle...
BAŞKAN Buyurun, tabii tabii.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürsüye hitap ederken önümüzü
iliklemek görev geleneğimiz olur.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Efendim, şöyle,
Meral Hanım diyor ya: Hüseyin Hocanın bu hâle gelmesine
şaşırıyorum. Evet, acaba bir sor niye Hüseyin Hoca böyle?
BAŞKAN Peki Hocam.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ya, bunun bir kayda
geçmesi gerekiyor Başkanım. Orada çözüm süreci devam ederken çukur
eylemlerini başlatıp buna ses çıkarmadan orada askerleri,
polisleri şehit ederken bunları bir kez olsun
kınamayanları... Ben Akil İnsanlar Heyetindeydim, evet,
doğrudur. Bu meselenin demokratik yollardan çözümü konusunda Sayın
Tayyip Erdoğan dedi ki: Ben baldıran zehri içeceğim, bu sorunu
çözeceğim. ama PKK ve onun siyasi uzantısı HDP barış
sürecine kurşun sıktı, çukur eylemleri yaptı, özgürlükçü
halk savaşı ilan etti.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Kaboğlunun randevusu
varmış, onun için söz vereceğim ben.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben çok
uzatmayacağım. Randevusu bekler herhâlde.
BAŞKAN Siz de zapta geçmek üzere
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, izninizle lütfen.
BAŞKAN Ama, yani
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
önemli ama yani direkt sataştı.
BAŞKAN Buyurun.
29.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Hatay Milletvekili Hüseyin
Yaymanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataştı. Ben yeni bir kitabını daha söyleyeceğim de
onun için söz aldım. Kürt meselesi nasıl çözülmez. İşte,
böyle çözülmez.
BAŞKAN Tamam, peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hüseyin
Yaymanın geldiği noktada çözülmez ve hakikaten yani silahlı bir
örgütün yaptıklarını burada gelip devletle
karşılaştırmak gelinen aciz durumu çok net bir şekilde
ortaya koyuyor. Yaptıklarınızın arkasında durun,
gerçekleri savunun, hakikati savunun, bu halkın gerçekten barış
içinde yaşaması için gereğini yapın. Milletvekilliği
buna değmez, hiçbir kariyer değmez, emin olun. Vicdanınızla
gece kafanızı yastığa rahat bırakın,
vicdanınız rahat olsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hüseyin Yaymanın
kitabını bir daha okursanız her şey
anlaşılır.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Yayman, yerinizden söz
veriyorum. Bir sataşmaya meydan vermeden düşüncelerinizi ifade edin.
Buyurun.
30.-
Hatay Milletvekili Hüseyin
Yaymanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkanım, nezaketinize teşekkür ediyorum.
Meclisin iş takvimi bakımından süreci
uzatmak istemiyorum ama bu söylenenler tamamen bir çarpıtma, doğru
değil, HDP Grubu da bunu biliyor. Türkiyede bir nefret dili varsa burada
AK PARTİ ve Cumhur İttifakı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde her
zaman demokratik siyaseti savunmuşlardır. Düz ovada siyaset her zaman
Türkiye Cumhuriyeti devletinin büyük kazanımıdır. Burada ben bu
konuları yazdım, çizdim. Ben, bir Hataylı kardeşiniz olarak
bu konuda bedel ödedim ve bana bir sürü insan ithamda bulundu. Niye? Çünkü
Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliğine, dirliğine
inandığım için o gün bu sorunun çözümü konusunda fakat bizim bu
irademize karşı bize çukur eylemleri yaptılar, özgürlükçü halk
savaşı ilan ettiler ve maalesef konu buraya geldi. Türkiye
Cumhuriyeti devleti sokakta kurulmuş bir devlet değil, biz bu devleti
sokakta bulmadık, kimseye de bırakmayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Ya, Sayın Beştaş,
aynı şeyleri söyleyeceksiniz, söylediniz. Yani emin olun bak, söz
vermemek gibi bir şey yapmak istemem ama söylediniz söyleyeceğinizi
ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İbrahim Hoca konuşsun, sonra istiyorum.
VIII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
Covid-19 pandemisine karşı sosyal hukuk devletinin anayasal
yükümlülükleri doğrultusunda yapılması gerekenlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/4142) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 24 Haziran 2021 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
24/6/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 24/6/2021 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür Özel
Manisa
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Covid-19 pandemisine
karşı sosyal hukuk devletinin anayasal yükümlülükleri doğrultusunda
yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan
(10/4142) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi'nin
görüşmesinin Genel Kurulun 24/6/2021 Perşembe günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın İbrahim Özden Kaboğluna söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri;
Covid-19 Aralık 2019da başladı fakat ne zaman sona ereceği
bilinmiyor. Bu nedenle Anayasanın özellikle devlet yükümlülükleri
bakımından uygulanarak, sosyal devlet yükümlülükleri
bakımından uygulanarak bütüncül önlemlerin alınmasını
gerekli kılmaktadır. Bu konuda anayasal hükümleri 3 gruba
toplayabiliriz; çerçeve hükümler, anayasa madde 65, 2 ve 5; amaç hükümler,
Anayasa madde 41 ve devamı, sosyal haklar ve en alttakiler, onların
korunması; üç, araç hükümler, Anayasanın tanımlamaya
ilişkin hükümleri. Sosyal devleti maksimize eden, devletin
yükümlülüklerini öngören maddeye göre Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda
Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun
öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde
yerine getirir. Madde 65, bu madde Avrupa devletlerinde bulunmamaktadır,
sadece bizim Anayasamızda vardır. Ne var ki Avrupa devletleri,
Covid-19 döneminde, kapitalist devletler, devlet bütçesinden pay ayırmak
suretiyle Covid'in aşılması, salgın
hastalığın aşılması yolunda, yönünde önemli
adımlar atmışlar ve halklarına yardımda
bulunmuşlardır. Merkezî bütçeden Avrupada en az pay ayıran
devlet Türkiyedir, yüzde 1, en az ve Mecliste yaptığı yasal
düzenlemelerde İşsizlik Sigortası Fonundan pay ayırmak
suretiyle aslında kamusal kaynakları, sosyal güvenlik sisteminin
kaynaklarını amacı dışında kullanma yönünde
tasarrufta bulunmuştur. Bu itibarla, madde 65in öngördüğü devletin
görevlilerinin amaçlarına uygun öncelikleri gözetme yükümlülüğü
Anayasa madde 2, sosyal devlet ve madde 5, hak ve özgürlükleri korumak ve
geliştirmek, önündeki engelleri kaldırma yükümlülüğü
çerçevesinde aslında salgın hastalık döneminde devletin
yükümlülüklerini azamileştiren bu 3 madde öne
çıkarılmalıdır.
Buna karşın, bu kitlesel salgın
hastalığında maksimize edilmesi gereken anayasal hükümlere ve başkaca
anayasal hükümlere karşın yürütme ve yasama son zamanlarda özellikle
Anayasanın sosyoekonomik hükümlerini öne çıkarmaktan ve bunları
uygulamaktan kaçınmış bulunmaktadır, ısrarla
kaçınmış bulunmaktadır, daha çok sermaye çevrelerini
gözetici düzenlemelere öncelik vermiş bulunmaktadır. Bu amaç, bu
nedenle, sosyal güvenlik sistemi anayasal amacından
saptırılmıştır. Covid-19 çerçevesinde sosyal
yoksulluğa karşı mücadele için, sosyal devlet gereklerinin
seferber edilmemesi, kaynakların çılgın projelere kaydırılması
ve bu çerçevede aynı zamanda çevresel yıkım projelerinin gündeme
getirilmesi esasen, Anayasanın sadece 65inci maddesine değil, 56 ve
diğer maddelerine de aykırılık oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, sağlık hizmetlerine ve
eğitim hakkına erişim başta gelmek üzere, eğer sosyal
devletin gereklerinin yerine getirilmesi suretiyle, en başından
itibaren salgına karşı gerekli tam kapanmalar
sağlanmış olsaydı, dünya ortalamasının çok
üzerinde olan salgın kaynaklı ölümlere yol açılmayacaktı.
Hukuk devleti bakımından ise aslında
hukuk devletinin gerekleri sonucu ilan edilmesi gereken olağanüstü hâl
yerine, Anayasaya aykırı yasaklar konmuş fakat olağanüstü
hâl ilan edilmediği için kamu kaynakları harcanmamıştır.
Araç olarak, Anayasamız planlama hükümleriyle doludur;
hem tikel anlamda aile planlamasından yükseköğrenimin, çevrenin,
sağlığın planlamasına kadar hem de 166ncı madde
gereği genel planlamaya kadar birçok emredici planlama hükmü olduğu
hâlde, bulunduğu hâlde Ekonomik ve Sosyal Konsey bile
toplanmamıştır. Bu nedenle, esasen, Anayasanın hükümleri
bütüncül olarak saygı görmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, sosyal devletin salgın
hastalıklar sırasında işlevsel kılınması;
bir, 2017 sonrası ortaya çıkan siyasal karar
mekanizmalarının yokluğu nedeniyle önem kazanmaktadır; iki,
Anayasa söylemleri ortaya atıldığına göre, yürürlükteki
Anayasaya saygı Anayasa söylemi bakımından samimi olup olmadığımızı
göstermesi açısından önemlidir ama üç, devletin var oluş nedeni
olan yaşam hakkını korumak bakımından, geleceğe
yönelik önlemlerin alınması bakımından yaşamsaldır.
Bu itibarla, sayın vekiller, önergeye oyunuz
İnsan mı iktidar mı, yaşam mı para mı, hukuk mu
fiilî durum mu, bilim mi baskı mı, sosyal güvenlik sistemi mi israf
mı, ekolojik denge mi ülkesel yağma mı, güçsüz toplumsal
katmanlar mı bir avuç sermaye sahibi mi? işte bu soruların
yanıtını oluşturacaktır. Hukuk devleti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Selamlayabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Daha fazla süre vermiyorum genel
olarak.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Saygılarımla. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş bulunduğu
araştırma önergesi üzerine İYİ Parti Grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Hükûmet ne yazık ki pandeminin
başında olayın önemini kavrayamadı,
vatandaşlarının hayatını riske attı. Proaktif
davranıp gerekli tedbirleri almak yerine, olayları takip etti,
onları önleyici birtakım tedbirlerle süreci yönetmeye
çalıştı; bu da pandemi döneminde daha fazla
vatandaşımızın can kaybına neden oldu. Pandemi
başında Kanada ve Almanya Başbakanları kendi
vatandaşlarına İşimizi kaybederiz,
aşımızı kaybederiz. diye korkmayın, siz
sağlığınızı koruyun; biz bunların hepsini
karşılayacağız. dediler, hakikaten de bunu yerine
getirdiler. Pandemi boyunca Amerika Birleşik Devletleri millî gelirinin
yüzde 25ini, Almanya yüzde 11ini, Kanada yüzde 14ünü vatandaşlarına
verirken AK PARTİ Hükûmeti bizim vatandaşlarımıza millî
gelirimizin sadece yüzde 1,9unu verebildi.
Pandemi mücbir bir sebep olduğu hâlde
vatandaşımızın beslenmesini,
sağlığını koruyacak önlemler almakta geç
kalındı. Ulaşımdaki yığılmayı azaltacak
mesai saatinde bir değişmeyi bile ayarlayamadılar; olaylara ise
seyirci kalındı, tedbirler sorunlardan sonra alındı.
Eğitim konusunda genel olarak
vurdumduymazlık pandemi süresince de devam etmiştir, bu tutum
pandemide değişmemiştir. Eğitimi önemsemediğimiz PISA
sonuçlarındadır; yükseköğrenim dünya
sıralamasındadır, çocuklarımızın okuma
yoksulluğundadır ve son olarak da pandemide eğitim öncelikli
değildir. Hâlbuki gelişmemiz için entelektüel sermayemizden
başka yaslanabilecek, dayanabilecek hiçbir şeyimiz yoktur. 31
Mayıs 2020 itibarıyla okullarını devamlı açık
bulunduran devletlerin sayısında artma olmuştur. Dünyada 210
ülkeden 116sının okulları tamamen açıkken, 58inde
kısmen açık, 13ünde gittikçe azaltmışlar, 23 ülkede ise
tamamen kapatılmıştır. Pandemi boyunca okulları
kapatan ülkeler arasında en riskli grup olarak Türkiye, maalesef, 8inci
sırada yer almıştır. Dünya devletleri okullarını
açık tutarken, öğretmenlerin aşılanmasına ve
çocuklarla ilgili çok yakın tarama testlerine rağmen Türkiyede eğitim
önemli olmadığı için bunlar yapılmamıştır.
AK PARTİ siyasi kaygıları daima
vatandaşının sağlığından önde
tutmuştur. İl kongrelerinde ve kurultaylarda pandemiyi önemseyen
hiçbir tedbir alınmamıştır. Kendi siyasi emelleri
uğruna hiçbir tedbir alınmadan 400 bin kişiyle cami
açılışı yapılmıştır. Yine, kontrolsüz
25 bin kişi umreye gönderilmiş bunlardan geri dönen 13 bin kişi
ise hiçbir kontrole tabi olmadan yurt içinde dağılmışlardır.
Ülkemizin pandemiyle mücadelesi tamamen bir algı yönetimidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
Halkımız çaresizlik ve sefalet içindedir. Hükûmet gerekli tedbirleri
almakta aciz kalmış ve sadece kendi istikbalinin gerekleriyle
ilgilenmiştir. Bu ve diğer nedenlerle Meclis
araştırması açılmasını önemli buluyor ve
destekliyoruz.
Yüce Meclise saygılarımı
sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.
Buyurun Sayın Oya Hanım. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, evet, bu kürsüden pandemi
başladığından beri defalarca ve defalarca kez bir söz
söyledik, dedik ki: Salgının ilk gününden itibaren tüm
sorumluluğu halka, mücadeleyi de sağlık
çalışanlarının sırtına yüklediniz. Üstüne üstlük
Covid19u da meslek hastalığı olarak kabul etmediniz. Milyon
kez daha bu kürsüden bunu söyleyebiliriz. Halkı koruyacak hiçbir önlem
almadınız, sadece ve sadece şirketlerinizi düşündünüz,
sermayenin çıkarına bu Meclisi de
çalıştırdınız. Verdiğimiz kanun tekliflerini bile
reddettiniz. Aç kalın, evde kalın, aç kalın. diye
açlığa mahkûm ettiniz insanları ve Temel hizmetlerden KDV
kaldırılsın. teklifimizi bile kabul etmediniz.
Evet, Hocam söyledi, pandemide halkına en az
desteği veren ülkeler arasında Türkiye yer alıyor. Üstelik
İşsizlik Fonunu da talan ederek bunu yaptınız. Pandeminin
yükünü tamamen kadınların sırtına yüklediniz; ev içi emek,
hasta, çocuk, yaşlı bakımı. Üstüne de şiddet faili
erkekleri pandemi gerekçesiyle eve gönderdiniz. Kadınlar evinde
şiddete maruz kaldı, öldürüldü ve 6284ü etkin
uygulamadığınız gibi İstanbul Sözleşmesinden de
bir gecede çıktık. dediniz.
Evet, pandemiyi fırsata çevirdiniz, kendiniz
için fırsata çevirdiniz. Kendiniz lebalep kongreler yaparken halkın
en küçük bir hak talebinin önüne polisinizi, jandarmanızı diktiniz.
Yasaklarınızla beraber para cezalarıyla zaten ekonomik yükün
altındaki halkın sırtına bir de cezalar
yağdırdınız. Tüm bunlar dışında
işsizlik ordusuna kattıklarınız, aç
bıraktıklarınız, öldürdüğünüz her şeyi geçiyorum;
başından itibaren pandemiyle mücadelede algıyı yönetmeye
özel önem verdiniz, kalktınız, üstelik istatistik biriminin
altlığıyla oynama pahasına bunu yaptınız.
Dün itibarıyla TÜİK ölüm ve ölüm
nedenlerine ilişkin istatistik verileri paylaşmayı
ertelediğini duyurdu şu kararla. Şimdi, bunun nedenini
öğrenmek istiyorum ama Sağlık Bakanı tabii ki bu Mecliste
sizin sisteminizde yok. Bir başarı hikâyesi yazmanıza engel bir
durum mu var? Bu salgının gerçek ölüm rakamlarının
aslında halktan gizlendiğinin de bir itirafıdır.
Evet, Dünya Sağlık Örgütü yeni
varyantlara, delta varyantına karşı uyarıyor, diyor ki:
Yüksek bulaşıcılığı nedeniyle yakın zamanda
baskın tip hâline gelmesi bekleniyor. Ve dün Bilim Kurulu
toplantısından sonra Sağlık Bakanınız
kalkıyor, normalleşmeden bahsediyor, aşı
sayısından bahsediyor, yüzde 70e geldiğinde maskelerden
kurtulacağımızdan bahsediyor. Evet, şimdi, gerçekleri
konuşmadan pandemi yönetilemez, önce gerçekleri konuşmamız
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) - Hem sayı hem ilaç hem de
aşının geleceği zaman konusunda hiçbir zaman gerçekleri
söylemediniz, delta varyantı dâhil. Şimdi, soruyorum: Özellikle test
sayısı
Sadece test yapılması da değil burada kritik
olan, delta analizi yapılıyor mu bu testlerde? Yani siz turizm
sektörü canlansın diye özellikle kapıları,
sınırları açarken bu delta varyantından bu halk ne kadar
etkilenecek, biz ne kadar etkileneceğiz? Evet hepimiz
sıkıldık, maske takmaktan, böyle yaşamaktan
sıkıldık ama sizin sorumluluğunuz var. Halk
sıkılabilir, biz sıkılabiliriz; siyasilerin
sorumluluğu var, Sağlık Bakanının sorumluluğu
var, İçişleri Bakanının sorumluluğu var. Siz
halkın sağlık hakkından, halkın
yaşamını korumaktan sorumlusunuz. O yüzden sizleri gerçekleri
açıklamaya, pandemiyi yönetmek için gerçekleri açıklamaya davet
ediyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunca verilen Meclis araştırması açılması önergesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütün dünyayı ve
tüm insanlığı, dolayısıyla ülkemizi de derinden
etkileyen Covid-19 salgını karşısında Hükûmetimiz
salgının ortaya çıktığı ilk andan itibaren
tedbirler almaya başlamış ve aradan geçen on altı
aylık süreç içinde de canla başla çalışmış ve
çalışmaya devam etmektedir. Salgının yol
açtığı olumsuzlukları bertaraf etmek ve
sıkıntıları azaltmak için emekliden çalışana,
esnaftan sanayiciye kadar çok ciddi destek paketleri
açıklanmıştır. Sosyal devlet olmanın bir gereği
olarak sosyal destek ve kısa çalışma ödenekleriyle bir dizi
sosyal koruma kalkanı uygulaması
başlatılmıştır. Bu desteklere hâlen de devam edilmektedir.
Elbette salgının neden olduğu birçok
sıkıntı mevcuttur. Özellikle de salgının
yayılmasını önlemek için alınmak zorunda kalınan
tedbirler nedeniyle faaliyetlerine ara vermek zorunda kalan esnaflarımız,
hareket alanları kısıtlanan vatandaşlarımız
önemli derecede sıkıntılar çekmiştir. Hükûmetimiz bu
sıkıntılı günlerde esnafımıza yönelik ciro
desteğinden kira yardımına, kredi kolaylığından
istihdam teşviklerine kadar pek çok ilave desteklerde bulunmuştur.
Tek bir vatandaşımızın dahi mağdur olmaması,
kendisini sahipsiz hissetmemesi için tüm imkânlar seferber edilmiştir.
Salgın döneminde ekonomik istikrar kalkanı
paketi kapsamında Salgın Sosyal Destek Programı fazlar hâlinde
uygulanmaktadır. Salgın Sosyal Destek Programına ilave
geliştirilen sosyal destek projeleri kapsamında Vefa Projesiyle 65
yaş ve üzerindeki vatandaşlarımızın temizlik, günlük
bakım, yemek gibi temel ihtiyaçları karşılanmaktadır.
Evsizlere Konaklama Projesi ve devamında ilgili kişilerin kamu
kurumlarına yerleştirilmesi, misafirhanelere yerleştirilmesi
gibi birçok desteği saymakla bitiremeyiz. Eşi vefat eden
kadınlara yönelik nakdi yardım, muhtaç, asker ailelerine yardım,
şartlı sağlık yardımı, şartlı gebelik
yardımı, vesaire.
Evet, dolayısıyla şüphesiz bu
destekler yeterli midir? Elbette ki kalıcı çözümler değildir,
gönül ister ki daha fazla olsun. Üretimi, istihdamı, ticareti yeniden
canlandırmak, normal hayata geçmek gerekmektedir ki bugünlerde de bunun
için çalışılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Devletimiz güçlüdür,
Hükûmetimiz işin başındadır. Bugüne kadar hiçbir
vatandaşımızı sahipsiz bırakmamıştır,
bundan sonra da eminiz bırakmayacaktır. Diliyoruz ve ümit ediyoruz ki
bir süre sonra dünya ve ülkemiz normal hayata geri dönecektir ama kabul etmek
gerekir ki yeni dönemde de hayatımız hiçbir şekilde eskisi gibi
olmayacaktır. Dolayısıyla hepimiz yeni döneme
hazırlıklı olmak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, verilen
araştırma önergesini desteklemediğimi ifade ediyor ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Özgür Bey.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım,
2 hususa dikkat çekmek isterim: Bunlardan birincisi, şimdi, bu Covid ve
sosyal devlet meselesinde dünyada ve Türkiye'deki durumu gösteren birkaç tane
rakamımız var.
Şimdi, bu gelişmiş ülkeler var. Biraz
önce söylendi, gayrisafi millî hasılasının Amerika yüzde 16,7;
Yeni Zelanda, yüzde 19,1ini vermiş. Gelişmiş ülkelerin
ortalaması 12,68, gelişmekte olan ülkeler var. Biz aslında bu
grupta anılıyoruz ama buranın ortalaması 3,6; Türkiye'ninki
1,1; bu ekipte bir tek Meksikadan ileriyiz. Efendim, az gelişmiş
ülkeler var. Bunların ortalaması 1,6; biz, bunun da
altındayız; biz, sadece Vietnam'ın Myanmarın ve Nijer'in
üstündeyiz efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yani Etiyopya'dan, Nepal'den,
Zambiya'dan daha az vatandaşımıza gayrisafi millî
hasılamıza oranla katkı sağlamışız.
Şimdi, 2 Türkün BioNTech'i geliştirmesi
Çin'in bize karşı yaptığı aşıyla ilgili
yarattığı sıkıntılara tam zamanında
çağrı oldu ve aşılama iyi gidiyor. Bu yerli
aşıyla ilgili çok önemli aşama kaydetmek lazım, onu
destekliyoruz, ben gönüllü olunmasıyla ilgili sosyal medya
paylaşımları da yapıyorum ama şimdi iktidar partisine
bir soruyu sormak isteriz: Örneğin, il kongrelerinizi -şimdi, vakalar
buraya gelince- temmuz-ağustosta, büyük kongrenizi eylülde yapsanız
ne olurdu? 8 bin vaka varken kongrelere başladılar, 60 binde
bıraktılar. Vefat sayısı 25ten 380e çıktı, tam
kapanmayı da gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O arada lebalep kongreler
biraz önce kendisi de ifade etti Grup Başkan Vekili- lebalep Ayasofya
açılışları, lebalep toplantılar, büyük kongreler
Ne
oldu, ne fark etti? Cumhuriyet Halk Partisi kongresini yaparken ölüm
sayısı 14; 3 metre arayla, basını bile almadan -görüntüleri
biz servis ettik, öyle dediler- 2020nin Temmuzunda yaptık; kendileri vaka
sayısı 45-50 binken kongre yaptılar kapalı salonda, biz
açık havada yaptık. Şimdi, şunu söylüyoruz: Bugünlerde
kongre yapsanız ne olurdu? 380 kişinin hayatını
kaybettiği bir büyük pike sebebiyet vermeseniz ne olurdu? Bütün herkes
aşılandıktan sonra yapsanız ne olurdu? O kongreleri
seyircili yaptınız da anketlerdeki düşüşünüz mü
azaldı? O kongreleri lebalep yaptınız da vatandaşın
karnı mı doydu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son cümlem Sayın
Başkanım.
O kongreleri lebalep yaptınız da
vatandaşın hangi derdine deva oldunuz? Para deseniz ortada,
dünyanın en kötüsüyüz, aşı deseniz nihayet oldu ama
aşıyı beklemeden tedbirsiz bir şekilde dünya kadar ölüme ve
hastalığa sebebiyet verdiniz. Meclisi bu açıdan önemsiyorum,
kayıtlara geçsin diye ifade ettim efendim.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İstatistikler
gerçeği yansıtmamaktadır. Kayıtlara geçsin diye söylüyorum:
Satın alma kabiliyeti ve pahalılık dikkate
alındığı zaman Türkiye dünyada salgınla mücadelede en
büyük desteği, teşviki veren ülkeler arasındadır. Aynı
zamanda, kongreler de anayasal ve Siyasi Partiler Kanunundan kaynaklanan
zorunluluk nedeniyle o tarihlerde yapılmıştır.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Samsun Milletvekili
Orhan Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 268 sıra sayılı
Kanun Teklifnin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi, ikinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 12 ila 20nci maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti
Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine partim
İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, Kocaelide bir
parti teşkilatı Türk Bayrağı üzerinde yemek yemiş,
utanmadan fotoğraf çekilmiş ve sosyal medyadan Toplantımız
hayırlara vesile olsun. diye paylaşmış. Yazıklar
olsun! Rengini Mehmetçikin kanından alan Türk Bayrağını
biz, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü olarak görüyoruz. Biz, Türk
bayrağını kız kardeşimizin gelinliği,
şehidimizin son örtüsü olarak görüyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, hangi parti
yapmış onu?
AYHAN EREL (Devamla) Türk Bayrağı bizim
şerefimizdir, tarihimizdir, namusumuzdur. Bayrağımızın
altında doğduk, Rabb'im nasip ederse de altında öleceğiz.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şanlı
Bayrağımızı masa örtüsü yapanlara, yaptıranlara
yazıklar olsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hangi parti yapmış?
Tutanaklara geçsin.
AYHAN EREL (Devamla) Değerli milletvekilleri,
askerî hastanelerin, askerî liselerin kapatılması Türk Silahlı
Kuvvetlerine hiçbir katkı sağlamadığı gibi Askeri Ceza
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin de çok fayda sağlayamayacağı kanaatindeyiz.
Ek 13üncü maddedeki Asker kişi herkes
tarafından yakalanabilir. hükmünü anlamak, anlatmak, izah etmek mümkün
değil. CMKdeki düzenlemenin buraya getirilmesi ve buranın
açıklığa kavuşturulması gerekecektir, yoksa bu, ilerde
büyük sıkıntıları beraberinde getirecek, Mehmetçik kurtlar
sofrasında yem olma durumuna düşecektir.
Soruşturma izinlerinin verilmesine
baktığımızda, soruşturma izinleri verilirken siyasi
unvan taşıyanlara yetki verilmesi çeşitli kaygıları da
beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, Millî Savunma Bakanı ve Bakan
Yardımcıları yerine soruşturma izninin yetkili ve ilgili
kuvvet komutanlarına verilmemesi uygulamada siyasallaşmanın
yaratacağı sıkıntıları beraberinde getirecektir
fikrindeyiz.
Genelkurmay Başkanı dışında
kalan kuvvet komutanları hakkındaki soruşturma izninin
Cumhurbaşkanı tarafından değil Genelkurmay
Başkanının iznine bağlı hâle getirilmesi daha uygun
olacaktır. Soruşturma izni verilmediği takdirde bunun
neticesinde nereye başvurulacak? Bu konuyla ilgili bir açıklama yok.
Soruşturma konusunda kanun metninde yine Silahlı Kuvvetlerin en büyük
unsurlarından biri olan sözleşmeli er ve uzman çavuşlar
hakkında pozitif bir düzenleme yapılmaması da ayrıca bizi
düşündürmektedir.
Kanunun maddelerine
baktığımızda, 15inci maddedeki geçici 48inci maddede
İki ay içinde talepte bulunmaları hâlinde, Bakanlığın
kadrolarına atanmış olanlar, Hâkim ve Savcılar Kurulunca
bölge adli ve idari yargıda görevlendirilecek. deniliyor. Bu iki
aylık sürenin kısa olduğu kanaatindeyiz. Bunun yerine Türk
Silahlı Kuvvetlerindeki tayin döneminin dikkate alınmasının
daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Yine bu maddeyle, Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununun 45inci maddesi hükmü uyarınca tercihen
Millî Savunma Bakanlığı hukuk hizmetleri kadrolarında kalan
ve hâlihazırda bu kadrolarda istihdam edilen askerî hâkim ve
subayların ekseriyeti albay rütbesinde olup 31 Aralık 2021 tarihi
itibarıyla da emekli olabilecek durumdalar. Bu personelin emekliliği
tercih etmesi durumunda düşük rütbede olan ve emekliliği hak
etmemiş olan askerî hâkimlerin adli ve idari yargıya geçişi
hâlinde kadrolarda ani boşalma söz konusu olacaktır. Askerî hâkimler
sonrası istihdam edilen hukuk sınıfı subayların da
mevcut ve tecrübe itibarıyla henüz yeterli düzeye ulaşmamış
olabileceği göz önüne alındığında personel
eksiltilmesinin kademelendirilebilmesi için adli, idari yargıya geçecek
personel için geçişin uygun bir süre ertelenmesinin, hizmetin sekteye
uğramaması noktasında faydalı olacağı
değerlendirilmektedir. Bu açıdan yürürlük maddesinde çerçeve 15inci
maddesinin yürürlük tarihinin altı ay sonrası olacak şekilde
düzenlenmesinin uygun olacağını düşünmekteyiz.
Çok Kıymetli Başkan, değerli
milletvekilleri; Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında
Kanun Teklifi Millî Savunma Komisyonunda görüşülmeye devam ediyor. Bu
kanunun amacı, birçok büyük KİT özelleştirmesinde olduğu
gibi Makine Kimya Endüstrisini de şirketleştirme, anonim şirkete
dönüştürme yöntemiyle özelleştirmeyi amaçlamaktadır. Makine
Kimya Endüstrisinin değeri tahminlerinizin ötesindedir; daha sonra bir
güvenlik sorunu olarak karşımıza çıkabilir, savunma ve
güvenlikle ilgili devlet sırrı niteliğindeki bilgiler
tehlikeye atılabilir; ikinci bir Tank Palet Fabrikasına
dönüştürme çabasından vazgeçiniz. HAVELSAN, ASELSAN gibi dünya devi
yaratacağız. iddiasında olanlara da diyoruz ki: Makine Kimya
Endüstrisi diğer savunma şirketlerinden tarihî,
konuşlanması ve görevleri nedeniyle farklı bir yerdedir. Makine
Kimya Endüstrisinin kurumsal yapısının yanı sıra sahip
olduğu arazilerin miktarı ve fiyatı tahminlerinizin çok
ötesindedir. Endişemiz, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun konusunun
ileride millî güvenlik sorunu hâline gelmesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ Parti olarak müzikten de müziği sevenlerden
de müzik sanatıyla geçimini sağlayanlardan da rahatsız
olmuyoruz. Bizim İYİ Parti olarak rahatsız olduğumuz
konular çok daha farklı. Biz artan işsizlikten rahatsızız.
Biz artan gelir adaletsizliğinden rahatsızız. Biz söz
verildiği hâlde tutulmayan 3600 ek göstergenin getirilmeyişinden
rahatsızız. Biz makam araçlarıyla yapılan israftan
rahatsızız. Biz geçiş garantili köprü, hasta garantili hastane
projeleriyle devletin zarara uğratılmasından
rahatsızız. Biz 5 müteahhitin zenginleşmesi, halkın
fakirleşmesinden rahatsızız. Biz EYTlilerin sorununun
çözülememesinden rahatsızız. Biz asgari ücretle
yaşamını sürdürmeye çalışan
vatandaşımızın çektiği sıkıntıdan
rahatsızız. Biz asgari ücretin altında emekli maaşıyla
yaşamaya mahkûm edilen emeklilerimizin çektikleri
sıkıntıdan rahatsızız. Biz gün geçtikçe üniversite
mezunu işsizlerimizin artan sayısından rahatsızız. Biz
ekonomik sıkıntı nedeniyle artan intihar olaylarından
rahatsızız. Biz tarım ve hayvancılığın bitme
noktasına gelmesinden rahatsızız. Biz pandemiden dolayı
geçim sıkıntısı yaşayan vatandaşımıza
çözüm bulunamamasından dolayı rahatsızız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vatandaş diyor ki: Dolar yükseliyor, gündemde değil;
euro yükseliyor, gündemde değil; faizler yükseliyor, gündemde değil;
işsizlik yükseliyor, gündemde değil; fakirin fukaranın sesi
yükseliyor, gündemde değil; toplumda intihar edenlerin sayısı
her geçen gün artıyor, gündemde değil; tek derdiniz,
vatandaşımızın derdine çözüm olmayan Kanal İstanbul ve
yükselen müziğin sesi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİnin Kanal İstanbul projesinde
vatandaşla inatlaşmasını anlamakta zorluk çekmekteyiz.
Kanal İstanbul Türkiyenin öncelikleri sıralaması
yapıldığında acaba ilk 10a girecek midir? Yapın böyle
bir anket, eğer Türk milletinin, Türk devletinin ihtiyaçları
arasında Kanal İstanbul ilk 10a girecekse -demin, yukarıda az
önce saydığım- toplumun, milletin beklentilerine, milletin
arzularına, milletin ihtiyaçlarına cevap verecekse hep birlikte Kanal
İstanbulu konuşalım. Ama yapılan anketlerde vatandaş
iş derdinde, aş derdinde, adalet derdinde; sizin derdiniz ise Kanal
İstanbul. Allah derdinizi Kanal İstanbulla bertaraf etsin diyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Ankara Milletvekili
Yıldırım Kayanın, SMA hastası çocuklara
ilişkin açıklaması
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
On gün önce SMA hastalarının aileleri Ulus
Meydanına gelmişti. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanından
onlara bir randevu aldık, çocuklarının bir an önce
kurtulması için bir çaba içerisindelerdi. Fakat o günden bugüne 5 çocuk
hayatını kaybetmiş. Bugün de Meclis Çankaya kapısına
geldiler ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden çocukları için bir çare
arıyorlar. Bir basın açıklaması yaptılar ve yeniden
evlerine döndüler ama çocuklarını Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz
parlamenterlere emanet ettiler. Ben onların sesi olmak istedim.
Gelin, bu çocukların derdine derman
olalım, bu ailelerin acılarına ortak olalım ve
acılarını hep birlikte çözmek için birlikte bir mücadele
yürütelim istiyorum. Eğer bu konuda bir çözüm üretebilirsek bir tek çocuğun
hayatını kurtarmak bile yeter.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Sayın Mustafa Hidayet Vahapoğlu.
Buyurun Sayın Vahapoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Arkasında Amerika Birleşik Devletleri ve
AB üst aklının bulunduğu bugün artık net olarak ortaya
çıkan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra birçok alanda bazı
yeniliklerin yapılması ve kuralların yeniden belirlenmesi
ihtiyacının olduğu görülmüştür. Bu kapsamda, Anayasa
değişikliği yapılarak 2017 yılında halk oyuna
sunulmuş ve yapılan değişiklik sonucu Askerî Yargıtay,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askerî mahkemeler
kaldırılmış, barış şartlarında disiplin
mahkemelerinin dışında mahkeme kurulamayacağı, askerî
mahkemelerin sadece savaş şartlarında asker kişilerin
görevleriyle ilgili işledikleri suçlara bakmak üzere kurulabileceği
hükme bağlanmıştır.
Bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifi
de bu değişikliğin devamı mahiyetinde olup 1632
sayılı Askeri Ceza Kanununun yanında, 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 6413 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler
Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda değişiklik
getirmektedir. Yasa teklifiyle, hâlen uygulanmakta olan mevzuatta bulunmayan
ancak Askerî Yargıtay içtihatlarıyla şekillenen askerî suç ve
sırf askerî suç kavramlarının tanımlamaları
yapılmış, asker şahısların yakalanmasına
ilişkin yeni yetkilendirmeler getirilmiş, Türk Silahlı
Kuvvetlerinden çıkarma işlemlerine dair yeni ilkeler konulmuş,
soruşturma izni vermeye yetkili merciler belirlenmiş, Yüce Divanda
yargılanacak asker kişilerle ilgili soruşturma usulleri yeniden
şekillendirilmiş, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
ilişkin hüküm yeniden düzenlenmiş, askerî kaynaktan müfettiş
alımıyla ilgili kurallar ve hâlen Millî Savunma
Bakanlığı hukuk hizmetleri kadrolarında görev yapan
personelin adli ve idari mahkemelere atanmalarına ilişkin yeni
kurallar getirilmiştir. Yapılan değişikliklerin, içine
sokulmuş ve desteklenerek semirtilmiş bir avuç hainin 15 Temmuz darbe
girişimine karşı, ettiği yemine sadık,
silahını milletine ve seçilmişlere değil, içine
sızmış olan hainlere karşı kullanmış,
demokrasinin ve seçilmiş iktidarın yanında yer almış
ordumuzun ihtiyacını karşılaması, varsa yarasına
merhem olması, disiplin ve hiyerarşik düzenine olumlu katkıda
bulunması hatta ve hatta ona ödül mahiyetinde olması en büyük
dileğimizdir.
Muhterem milletvekilleri, ülkelerin refah ve
güvenliği ancak belirli kurallara bağlı olarak işleyen,
dış müdahalelerden fazla etkilenmeyen ve misyon ile vizyonu belli
kurumlarla sağlanabilir. Bu kurumların başında askerî
yapılanmalar gelir. Askerlik mesleği bilimsel olarak disiplinler
arası bir alan olması nedeniyle tüm bilimsel ve teknolojik
değişikliklerden, yeniliklerden etkilendiğinden kendisini sürekli
geliştirmek, zamana ve şartlara uyum göstermek zorundadır. Bir
özelliğiyle fevkalade dinamik olan askerî alan, başka boyutta ise
oldukça gelenekçi ve statiktir. Gelenekçi ve statik olduğu alan ise
hiyerarşi ve disiplinle ilgili olduğu bölümdür. Hiyerarşi ve
disiplin kurallarının bilinçsizce uygulanması hesap edilmeyen
sonuçlar doğurur. Şükürler olsun ki bu tür bir tehlike Türk
Silahlı Kuvvetleri için bugün geçerli değildir.
Her meslek grubunun kendine has yazısız
kuralları, çevresinden etkilenme, buna uygun tavır ve tepki
geliştirme özellikleri vardır. Yine, her meslek grubunun
mesleğini ifa ederken yaşadığı bir çevre ve bu
çevrenin sahip olduğu imkân ve imkânsızlıklar söz konusudur.
Askerlik mesleği de maalesef zorlukların hâkim olduğu, dışarıdan
bakıldığında bazen anlam verilemeyen, verilmekte de zorlanılan
hâlbuki meslek içinde anlamlı ve gerekli olan ilişkiler
ağıyla donatılıdır.
Askerlik dünyanın tüm ülkelerinde
hiyerarşinin en katı şekilde belirlenmiş olduğu ve
uygulandığı bir meslektir. Bu sadece Türkiyeye mahsus bir durum
değildir. Aynı zamanda askerlik bir disiplin mesleğidir. Askerî
disiplin askerlik mesleği içinde bulunan kişilerin tabi olduğu
kurallar manzumesidir ve askerlik mesleğine özgüdür. Hemen tüm devletlerin
ordularında üç aşağı beş yukarı benzer
kuralları görürsünüz.
Diğer mesleklerde baskı, mobbing vesaire
gibi isimlendirilebilecek ilişkiler ağı askerlik mesleğinde
normaldir, bir gerekliliktir. Askerlik mesleğinde insan nefsine zor gelen
uygulamaların önemli kısmı insanın öncelikle kendini ve
yakınındakileri koruyabilmesi, bir başka ifadeyle,
yaşaması ve yaşatabilmesini temin amacıyla
yapılmaktadır. Askerlik mesleği ölme ve öldürme mesleği
değil, yaşamak ve yaşatabilmek için gerekenin
yapılması mesleğidir. Yaşatılması gerekenler
millettir, devlettir, devletin ve milletin
bağımsızlığıdır, demokrasidir, hürriyettir,
insanın en aziz varlığı olan yaşama
hakkıdır. Bunların hayata geçirilebilmesi ancak belli bir
hiyerarşi içinde ve disiplinli görev anlayışıyla mümkündür.
Bu nedenle, dünyanın her ülkesinde askerlik mesleğinin
hiyerarşisi dikkate alınır ve hiyerarşinin,
dolayısıyla da disiplinin bozulmamasına azami dikkat edilir, ona
göre yetkilendirme yapılır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; askerlik mesleğinde görev yapılırken
birtakım haklar akla gelmez, vatan, millet, devlet der koşturursun.
Hak talepleri çoğunlukla emeklilikte akla gelir. Bu nedenle,
muvazzaflık döneminde hak talep edilmez hatta hak talep edenler
ayıplanır çünkü askerin para için çalışmayacağı,
askerlik mesleğinin herhangi bir meslek olmadığı, bir hayat
felsefesi olduğu söylenir, bunlar telkin edilir. Oysa ki asker de
nihayetinde insandır, hakkının olmasını, hukukunun
korunup kollanmasını ister.
Ortalama yirmi beş yıllık fiilî
meslek hayatında en az 8 farklı yere tayin olan bir asker,
yaşayamadığı gençliğinin, babasının
peşinde şehir değiştirmek zorunda kaldığı
için eğitimi sekteye uğrayan çocuğunun, sürekli ertelenen
hastalığı artık tedavi edilemez duruma gelen eşinin,
hastalığında yanında, hatta ölümünde cenazesinde
olamadığı ana ve babasının, doğumunda destek olamadığı
karısının, okul veli toplantılarına
katılamadığı çocuklarının üzerinde
yarattığı psikolojik baskının altında ezilmeye
başlar. Bu nedenle, görevde iken ve görev sonrası en fazla psikolojik
desteğe ihtiyacı olan meslekler üniformalı mesleklerdir, üniformalı
mesleklerin içinde de askerlik ilk sırayı alır.
Astsubaylarımızın, meslek yüksek
okulları mezunlarının mesleğe girişlerinde olduğu
gibi, 9uncu derece 2nci kademeden başlatılmalarına ve talep
etmekte oldukları tazminatları alabilecekleri düzenlemelerin
yapılmasına, muvazzaf ve emekli binbaşılarının
İç Hizmet Kanununa göre aynı statüde bulundukları diğer
üstsubaylara tanınan tazminat haklarının verilmesine, resen
emekli edilmiş subay ve astsubayların mağduriyetlerini giderecek
düzenlemelerin yapılmasına, uzman çavuşların kadro ve mali
hak talepleriyle ilgili hususların bir an önce
karşılanmasına, sözleşmeli subay ve astsubayların
muvazzaflığa geçirilmelerine ilişkin düzenlemelerin yapılmasına
ihtiyaç bulunmaktadır. Bu konuda, mensubu olmaktan gurur duyduğum
partim Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu kanun
tekliflerinin bir an önce komisyonlara ve Genel Kurula getirilmesini
beklemekteyiz.
Diğer bir konu ise, 6495 sayılı Kanun
ile 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanunun 4üncü maddesine eklenen bir hükümle özellikle gazilerin
karşılaştığı birtakım
sıkıntılar vardır, Sosyal Güvenlik Kurumu da bu
sıkıntıların farkındadır, bunu düzenleyecek ve
sıkıntıları giderecek düzenlemelere ihtiyaç
bulunmaktadır.
Görüşmekte olduğumuz 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini
desteklediğimizi belirtir, Gazi Meclisimizi ve bizleri izlemekte olan
vatandaşlarımızı saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Züleyha Gülüm konuşacaktır.
Buyurun, süreniz on dakikadır. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
İzmir il binamızda katledilen kadın yoldaşımız Deniz
Poyrazı anarak başlamak istiyorum; anısı mücadelemizde
yaşayacak, onun uğruna yaşamını yitirdiği bütün
değerlere sahip çıkmak üzere görev
aldığımızı da hatırlatmak isterim.
Şimdi, bakın, bu ülkede bir parti
binası basıldı, bir katliam yapıldı, hatta bu
katliamın daha fazla genişletilmek istendiği sanık
tarafından itiraf edildi; dedi ki: Ben aslında içeride daha fazla
kişiyi öldürmeyi bekliyordum, hatta daha önce planlar
yapmıştım. Eş Başkanlarımıza yönelik,
milletvekillerine yönelik de cinayet planlarını
yaptığını anlattı. Şimdi, bu Meclis ne
yapıyor? Bu kadar ciddi bir katliam hazırlığının
olduğu bir ülkede, birinin açıkça bunu itiraf ettiği bir ülkede,
basit bir olaymış gibi, sıradan bir meseleymiş gibi
geçiştirmeye çalışıyor. İktidar, süslü kınama cümleleriyle
geçiştirmeye çalışırken küçük ortaksa zaten cinayeti
sahipleniyor neredeyse.
Şimdi, Emniyet ne yapıyor? Emniyeti,
savcısı hemen daha olayın olduğu gün açıklamalar
yapıyor: Bireysel bir mesele. Psikolojisi bozukmuş. gibi
açıklamalarla olayın organize olduğunun, aslında bir
katliam hazırlığının, belki de bundan sonraki süreçte
gelişebilecek bir zeminin hazırlığının
olduğunun üstünü örtmeye çalışıyor. Yetmedi, bakın,
birileri sürekli -bu işlerin içinden gelenler, bu çetelerin içerisinden
gelenler, bu yapıları çok iyi bilenler- diyor ki: Bu katliamlar
devam edecek, daha ağır koşullar da gelecek. Ve buna
rağmen bu Meclis, bu iktidar, bu emniyet güçleri, İçişleri
Bakanlığı hiçbir şey olmamış gibi aynı
şekilde hayatlarını sürdürüyor.
İzmir il binamızı biraz anlatmak
istiyorum: İzmir il binamız Emniyetin çok yakınında, en
işlek caddede, etrafında çok sayıda MOBESE kameraları
bulunan bir yer. Karşısında bir çadır var; polisin kurduğu,
polisin organize ettiği, provokasyon için organize edilen bir çadır
ve etrafında polislerin çok sıkı güvenlik aldığı
bir çadırdan bahsediyoruz. Binanın önü, sağı solu, nereye
bakarsanız sivil polislerle dolu bir binadan bakıyoruz. Âdeta bir
karakol hâline getirilmiş. Şimdi soralım: Bu saldırgan, bu
kadar karakol hâline gelmiş bir yere elini kolunu sallayarak nasıl
girebiliyor? Bizim arkadaşlarımız GBT kontrolü yapılmadan
kendi binamıza giremiyorken bu saldırgan nasıl bu kadar
rahatlıkla geliyor? Üstelik de kaç defa geldiğini, keşif
yaptığını, üst katlara çıktığını
anlatıyor, bütün bu hikâyeleri anlatıyor. Hiç mi dikkat
çekmemiş, polisin hiç mi dikkatini çekmemiş? O zaman soralım:
Nasıl oldu da bu içeri girdi, polisin haberi yoksa nasıl içeri girdi?
Görgü tanıkları diyor ki: Saldırgan içeriye silahını
çekerek girdi. Yani dışarıda görüyor insanlar ve bu bilgiyi
veriyorlar. Polis nasıl görmedi, nasıl görmedi?
Saldırganların içeride olduğunu bildiği hâlde -ki o
sırada silah sesleri gelmiş- polisler kapının önünde
duruyor sadece; hiçbir şey yapmıyor, kapının önünde
duruyor. Neden silah sesinin duyulmasına rağmen içeriye müdahale
edilmiyor? Emniyet bir dakika uzaklıkta. Bir dakika uzaklıktaki bir
yerden gelmeleri yirmi dakika sürüyor. Yirmi dakika sonra geliyorlar ama yine
müdahale etmiyorlar, kapıda bekliyorlar, bizim arkadaşlarımızın
da girmesini engelliyorlar, bu arada kadın arkadaşımız
öldürülüyor. Polis, MOBESE kayıtlarını topluyor, bize bir
örneğini vermediği gibi esnaftan topladığı bütün kayıtları
da siliyor. Neden bir örneği avukatlarımıza verilmiyor,
gizlenmek istenen ne? Bunu sormak lazım.
Diğer bir mesele, şimdi, biz ne zaman
anayasal bir hakkımızı kullanmak istesek, bir protesto yapmak
istesek anında bir saldırıyla
karşılaşırız; polis anında bize
saldırır, yerlerde sürükler ama nedense bu katili gözaltına
alırken şefkatli kollarını açarak alıyor. Ne diyor
polis? İsmin ne abiciğim? diyor çünkü abisi olarak görüyor,
yakını olarak görüyor, çünkü zaten o katliamı destekleyen bir
yerde duruyor bu anlayış; aynı Hrant Dinkin katiline
yaptıkları muamele gibi. Bu olayı protesto etmek için
sokağa çıkıp basın açıklaması yapmak isteyen
arkadaşlarımıza davranışları nasıl? MYK
Üyemiz Veli Saçılık yerlerde sürüklendi; sırtına
basıldı, ezilmeye çalışıldı, cinsiyetçi
küfürlerle annesine, kız kardeşine tehditler savruldu. O da yetmedi,
kadın arkadaşlarımız İzmir il binamız önünde
açıklama yapmak istediğinde, bu katliama ilişkin açıklama
yapmak istediğinde kadın arkadaşlarımıza
saldırdılar. Kimi koruyorsunuz o zaman siz, kimi koruyorsunuz
gerçekten? Bizim kapımızın önünde duran polisin kimi
koruduğunu biz çok açık biliyoruz. Partimiz sürekli tehditler
alıyordu; arkadaşlarımız, il başkanlarımız,
vekillerimiz Valilik ile Emniyetle görüşmek istedi, hiçbir görüşmeye
doğru düzgün cevap verilmedi. En son, sık ısrarlar üzerine bir
görüşme yapıldı, anlatıldı durum, Buraya yönelik
saldırılar olabilir, tehditler alıyoruz, bu çadır burada
provokasyon yaratıyor. denildi ama hiç kale alınmadı ve sonunda
da bu katliam geldi.
Çok ilginç şeyler var: Bakın, Deniz
Poyrazı katlettikten sonra bu katil, bu tetikçi
fotoğrafını paylaşıyor, katlettiği kişinin
öldürülmüş hâldeki fotoğrafını paylaşıyor.
Arkasından bu fotoğrafa ilişkin birileri arıyor, bununla
görüşüyor, yazışmalar yapıyor, bu kişinin ifadesi
neden alınmadı? Böyle mi yürütülüyor soruşturmalar? Bu katil
gözaltındayken cep telefonundan bir paylaşımı
beğeniyor. Gözaltında telefonu mu alınmadı yoksa bu hesap
başkalarının elinde de, bu da mı kullanılıyor,
kim kullandı? Bunu sordu mu Emniyet, araştırdı mı
savcılık? Hayır.
Yine bu tetikçinin ateş eğitimi
aldığı, silah eğitimi aldığı ve bu
eğitimin öyle sıradan bir eğitim olmadığına dair
bilgiler var. Peki bu eğitimi aldığı yerler, kimlerle
birlikte eğitime gittiği, nasıl bir süreçten geçtiğine dair
bir araştırma var mı? Yok. Basit bir ifade
alınmış geçilmiş.
Yine bu kişi sadece bir sağlık memuru
olmasına rağmen çok ciddi paralar harcıyor, taksiyle seyahat
ediyor, uluslararası seyahatler yapıyor, silah satın
alıyor, silah ruhsatı alıyor. O silah ruhsatı nasıl
veriliyor onu da bilmiyoruz. Bize verilmeyen silah ruhsatı bu katile
kolaylıkla verilebiliyor. Bu paranın kaynağı nereden
geliyor, kimler finanse ediyor? Bunu araştırdılar mı?
Elbette ki hayır. Ne oldu? Basit bir gözaltı, yirmi dört saat bile olmayan
bir gözaltıyla ertesi gün adliyeye çıkarıldı, klasik format
sorular soruldu, gayet de pohpohlanarak gözaltı süreci geçirildi,
anında tutuklandı, gönderildi. Neyin
araştırmasını yaptınız bir gün içerisinde? Bütün
bu bağlantıları açığa çıkaracak herhangi bir
adım attınız mı? Atılmadı, aynı buranın
yaptığı gibi. Burada ne dedik biz? Araştırma
önergesiyle bu konu araştırılsın dedik. Neden
reddediyorsunuz? Neyi gizliyorsunuz, neyi saklamaya
çalışıyorsunuz da araştırma önergemizi
reddediyorsunuz, Emniyetteki, savcılıktaki
araştırmaları bu kadar üstünkörü, basit yapıyorsunuz?
Şimdi, bunların cevabı verilmeden böyle kınamalar,
şunlar bunlarla geçiştirmek olmuyor. İnsanlar en basit
soruşturmalarda günlerce gözaltında tutuluyor, bir sosyal medya
paylaşımından, bir toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
muhalefetten günlerce gözaltında tutulurken nasıl oluyor da bu katil,
bu tetikçi Tek başına yaptı. Aman efendim, psikolojik
sorunları var. diye bir günlük gözaltıyla hemen cezaevine
gönderilebiliyor?
Şimdi, biz şunu biliyoruz: Bu
saldırı öyle bireysel saldırı falan değil, örgütlü
faşist bir saldırı. Tek bir kişi eliyle falan filan da
yapılmadı. Bizler, Denizi katledeni, katilleri yaratanları,
besleyenleri, destekleyenleri, saldıranları ve sonrasında da
cezasız bırakanları çok yakından tanıyoruz. Bu
örneğe gerek yok, binlerce örnekle tanıyoruz. Bu
saldırının sorumluları, 7 Haziran seçimlerinden sonra
iktidarını kaybetme korkusuyla ülkeyi kana bulayanlardır; beyaz
Toroslarla tehditler savurup Ver 400ü, al huzuru. diye halka gözdağı
vermeye kalkanlardır. Bu saldırıların sorumluları,
çözüm sürecini bitirip savaştan nemalanmaya çalışanlardır;
Suru, Cizreyi, Silvanı, Liceyi, Nusaybini harabeye çevirenlerdir. Bu
saldırıların sorumluları, Diyarbakırda seçim mitingimize
bomba yerleştirenleri koruyan, kollayanlardır. Bu saldırıların
sorumluları, Suruçta 33 canımızı katledenlere göz
yumanlardır. Bu saldırıların sorumluları, 10 Ekimde
Ankara Garında canlarımızı katledenleri azmettiren
kişilerdir. Bu saldırıların sorumluları, dün
Tozkoparanda, Küba Mahallesinde evlerinden barklarından atılmaya
karşı durmak isteyenlere polis saldırısını
gerçekleştirenlerdir. Bu saldırıların sorumluları
Kimlik sorma hakkın yok. dediği için özel güvenlik tarafından
şiddete uğrayan doktor arkadaşımıza yönelik
saldırı talimatını verenlerdir. Bu katliamın
sorumluları; Çorlu tren katliamında gerçek sorumluları
gizleyenlerdir; Soma katliamında, maden katliamında
cezasızlıkla ödüllendirilenlerle aynı kişilerdir;
İstanbul Sözleşmesinden imzayı çekmek isteyen, kadına
yönelik her türlü şiddetin önünü açanlardır; bugün
Danıştayın önünde dava başvurularına ilişkin
açıklama yapmak isteyen kadın arkadaşlarımızı
polis engeliyle durdurmaya çalışanlardır; mafya ve çete üyeleri cezaevlerinde
padişahlar gibi yaşarken hasta mahpusları ölüme terk edenlerdir;
şatafatlı hayatları daha şatafatlı hâle gelsin diye
halka açlığı, yoksulluğu dayatanlardır;
aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır; Boğaziçi
öğrencilerine saldıranlar, kayyum atayanlardır; esnafı borç
batağına sürükleyenler, çiftçinin toprağına, üretim
araçlarına el koyanlardır. Doğasını savunana,
emekçilere, kadınlara, bir arada, eşit koşullarda yaşam
isteğine saldıranlar bu cinayetin de aslında
sorumlularıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Herkes bu saldırıda
kimlerin payı olduğunu çok iyi biliyor. Cihatçı çetelerle,
mafyayla, paramiliter gruplarla kan dökme, savaştan beslenme planları
yapıldığını çok iyi biliyoruz. HDPyi de çöktürme
planları, kumpas davalarıyla, kapatma davalarıyla HDPyi yok
etmeye çalıştığınızı da biliyoruz ama emin
olun ki HDP öyle kapatma davalarınıza boyun eğecek, bundan
dolayı geri çekilecek bir parti değil. Çünkü HDP yılların
birikimiyle, yılların mücadelesiyle gelmiş bir parti, halka
dayanan bir parti, halkın öz gücüne dayanan bir parti ama siz
çıkarlarınıza dayanan bir partisiniz, çıkar grupları
çıkarlar çatıştığında birbirine düşer,
dağılıp gidersiniz. Ama şuna emin olun, biz sizi öyle
Anayasa Mahkemesinin uyduruk kararlarıyla, uyduruk iddianameleriyle falan
götürmeyeceğiz. Bu halk sizi götürecek, bu halk götürecek, bu halk
yargılayacak da sizi emin olun; suçlarınızla yargılayacak,
sizin öyle gösterdiğiniz sahte delillerle falan yargılamayacak,
gerçek suçlarınızla yargılanacaksınız,
yaptıklarınızın hepsinin hesabını vereceksiniz.
(HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Temelsiz, mesnetsiz
iddiaları reddediyoruz. Saldırıyı kınıyoruz.
Faillerini araştıracağız, bulacağız. PKKdan,
terör örgütünden hesap sorduğumuz gibi onlardan da hesap
soracağız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
İddiaların hepsi gerçektir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yine bir AKP klasiği
torba kanunla karşı karşıyayız.
27nci Dönemde, işin esasında, güçler
ayrılığının altının kalın çizgilerle
çizileceği söylenen bir anayasa değişikliği ve bir sistem
değişikliğinden sonra hâlâ torba kanunlarla bazı yasalarda
değişiklik yapıyor olmamızın bana göre mahcubiyetini
bütün Meclis olarak, özellikle de Cumhur İttifakının
sorumluları taşımalılar.
27nci Dönemde 50ye yakın torba kanun
görüşmüşüz. Bunlarda 1.500den fazla değişiklik
yapmışız ki Mecliste yapılan kanunların
yaklaşık yüzde 63ü gibi. Bu arada da, tabii Cumhurbaşkanı
hiçbir gerekçe göstermeksizin, bir kısmı da hatta birçoğu da
gece yarısı olmak üzere 70ten fazla
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasalarda 2.500e yakın
değişiklik yapmış.
Değerli arkadaşlarım, 20 maddelik bu kanun
teklifiyle Askeri Ceza Kanununda, Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanununda, Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda, İdari
Yargılama Usulü Kanununda ve Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve
Yargılama Usülü Hakkında Kanunda yaklaşık 18 maddede
değişiklik yaparak bu kanunların hem bütünlüğünü bozuyoruz,
hem bu kanunlardaki ahengi bozuyoruz, hem de bu kanunların ruhu
kalmıyor yani torba kanunun Türk mevzuatına yaptığı en
büyük kötülüklerden birisi bu. Kanun yapma tekniği açısından son
derece tehlikeli, son derece sakıncalı. Yıllardır bu
kürsülerde bunlar dile getiriliyor ama bir günden bir güne gündeme
alınmadı maalesef.
Yine, günlerce
tartıştığımız kanunlar oldu, günlerce
komisyonlarda, burada tartıştığımız konular oldu.
Ya, muhalefetin bir tek önerisi de mi doğru değil, bir cümle
değiştirilmedi, bir cümle. Şimdi bazı arkadaşlar
itiraz edebilir Bir cümle değişti. Evet, bir cümle
değişiyor bazen, bazen bir cümle, bunun dışında tek
bir değişiklik yapılmadı. Bugün 18 tane
değişiklik yapıyoruz, geçmişte de bu kanunlarda büyükçe
değişiklikler oldu yani kanunların hem ruhu hem ahengi hem
bütünlüğü bozuldu.
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz
yıl ya da bir buçuk yıl önce Yargı Reformu Stratejisi Belgesi
adı altında bir belge sunuldu. Bu belgede -hepsini söylemeyeceğim
ama kısaca söylemek istiyorum- hak ve özgürlüklerin korunması ve
geliştirilmesi, yargı bağımsızlığı,
yargının tarafsızlığı ve yargının
şeffaflığının artırılması, ifade
özgürlüğünün artırılması vesaire adlarında 9 amaç, 63
tane de hedef ortaya konuldu, vatandaşla paylaşıldı.
Bunlardan hayata geçirmek için de zannedersem dün yine komisyonda dördüncü
yargı paketi adı altında bir şey kabul ettik, bu
gördüğümüz de üçüncü yargı paketi. Büyük beklentilerle, umutlarla
insanlara söyleniyor ama arkasından hiçbir şey çıkmıyor.
Çok palyatif değişiklikler, çok sınırlı
değişiklikler ki gözle de görüyoruz, yani yargı
bağımsızlığı adı altında ya da ifade
özgürlüğünün geliştirilmesi adı altında yapılan hiçbir
şey yok. Örnek mi istiyorsunuz? Örnek olsun diye söylüyorum, mesela
Cumhurbaşkanının bir sözü vardı Anayasa Mahkemesinin
gazetecilerle ilgili verdiği bir kararla ilgili, dedi ki: Ben Anayasa
Mahkemesinin kararını tanımıyorum da saymıyorum da
uymayacağım da. filan vesaire. Yine,
Cumhurbaşkanının, işin esasında, bu duruşu, bu
üslubu yargı bağımsızlığının önünde
yani yargının geliştirilmesi strateji belgesinin de önündeki,
bana göre, en büyük engel. İfade özgürlüğü diyoruz, Cumhurbaşkanına,
partili Cumhurbaşkanına yönelik sözler Türkiye'deki
yargının en çok meşgul olduğu konulardan biri olmuş.
Cumhurbaşkanına söylenen sözlerle ilgili 70 bine yakın
soruşturma açılmış, 9-10 bine yakın mahkûmiyet
kararı verilmiş. Yani Cumhurbaşkanına hakaret suçu,
yürütmenin elinde vatandaşın disipline edileceği,
vatandaşın cezalandırılacağı bir sopa hâline
getirilmiş.
Yahu, Cumhurbaşkanı böyleyken,
Artık, bir tane Cumhurbaşkanı, katlanalım. filan derken
bir de Cumhur İttifakının küçük ortağı
çıktı. Burada grubu olan Halkların Demokratik Partisinin
kapatılmasıyla ilgili iddianameyi -raportör bir görüş
bildirmiş- mahkeme iade etmiş geçtiğimiz günlerde. Küçük
ortağının Genel Başkanının da geçenlerde bir
sözleri var ki zehir zıkkım yani yenilir yutulur değil. Herhangi
bir hukuk devletinde konuşulması utanç verici bir üslupla: HDPnin
kapatılması kadar Anayasa Mahkemesinin kapatılması da
artık ertelenemez bir hedef hâline gelmiştir. Bunu söyleyen akademik
kariyeri de olan bir Genel Başkan. Anayasa Mahkemesi hukukun
üstünlüğünden mi yanadır yoksa bölücülüğün
şakşakçısı mıdır? Anayasa Mahkemesinin iade
kararı vicdanlarda hükümsüzdür. Türkiye'nin var oluş
şartlarına -falan filan- usul açısından olduğu kadar
esas açısından da zarar vermiştir. diyor. Ya, arkadaşlar,
hukukun ne olduğunu son kertede söyleyecek olan mahkemelerdir, Anayasa Mahkemesi
de Türkiye'de yargının en tepesindeki yer. Yani siz, demokratik
siyasetin bir unsuru olan bir partinin Genel Başkanı ki bugün
iktidarda olan Cumhur İttifakının da üyesi olarak, oranın
Genel Başkanı olarak böyle sorumsuz bir ifadeyi nasıl söylersiniz?
Yani bu memlekette yargının
bağımsızlığı, yargının
tarafsızlığı söz konusu olabilir mi? Böyle bir üslup
Cumhurbaşkanının üslubu böyle, bir Sayın Genel Başkanın
üslubu böyle. Yani Türkiye'deki yargıyla ilgili durum böyle.
Türkiye'deki yargıyla ilgili durum böyle
olunca, maalesef, arkadaşlar, görüyorsunuz, her yerde konuşulan bir
konu var, bir organize suç örgütü liderinin sözleri bütün kahvelerde, köylerde,
odalarda, partilerde, Mecliste, her yerde konuşuluyor ama maalesef bir tek
yargı konuşamıyor, savcılar konuşamıyor bu
konuyla ilgili. Yine, benzer, işte, OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonu
Ben de birkaç defa randevu istedim, bir kez randevu aldım
gittim. Ama gazeteciler -2 kardeşten oluşan, bu Özışıklar
zannedersem- on binlerce insana Süleyman Soyluyla beraber yardımcı
olmuşlar. Hayretlerle izliyorum, hayretlerle, gerçekten çok garipsiyorum.
Vatandaş soruyor şimdi, Ya, biz, KHK Komisyonuna değil de SS
komisyonuna mı gideceğiz? filan diye böyle ironi yapıyorlar.
Türkiye, son dönemde gerçekten yargı
açısından da ekonomik açıdan da, birçok açıdan çok
olağanüstü süreçlerden geçiyor arkadaşlar. Şimdi, bakın,
geçtiğimiz günlerde yine, HDPnin İzmir il binasında Deniz
Poyraz isimli genç bir kardeşimiz katledildi, Allah rahmet eylesin, bütün
partiler de zannediyorum kınadı. Ama ya, normalde emekli amiralleri
dört gün gözaltında tutan yargı, yirmi dört saat içerisinde bu suçun
sanığının her türlü soruşturmasını
tamamladı, suça azmettirenler varsa onları buldu ya da arkadaki
güçleri filan tespit etti de bir gün içerisinde götürdü cezaevine koydu.
Türkiyede bu normal bir şey midir arkadaşlar, olacak bir şey
midir? Yani yargı bu mudur sizce? Yani kabul edilebilir bir şey
değil. Sokakta 2 kişi toplansa hemen coplarla, biber gazlarıyla
saldıran polis, bugün bu SBK Holding filanla ilgili bir sürü, bir sürü
gezen sözler var, birisinin peşine düşemiyor, birisinin peşine
düşmüyor.
Bakın, arkadaşlar, hakikaten konuşup
konuşmamakta çok tereddüt ediyorum, ne konuşsak faydasız.
Güçler ayrılığının altı kalın çizilecek.
demiştik; güçler ayrılığı filan kalmadı, tek güç
kaldı, yasama da yürütme de yargı da Sayın
Cumhurbaşkanının ve Cumhur İttifakının
bileşenlerinin gözüne bakar hâle geldi.
Şimdi, yargının durumunun izahı
bakımından bir konuyu söylemek istiyorum, zaman kaldığınca
kısa kısa söyleyeceğim. Şimdi, geçtiğimiz yıl
temmuz ayında İçişleri Bakanı bir açıklama
yapıyor yani acayip bir açıklama, diyor ki: Uyuşturucu ve
uyuşturucuya bağlı suç gelirlerine yönelik cumhuriyet tarihinin
en büyük operasyonu, Bataklık operasyonu. İşte, o zamanki
şeylerde 73 kişi filan yakalanmış, acayip bir şey
yapıyorlar. Ya, bir baktım, inceledim, aslında dosyayla biraz
yakından da ilgileniyorum, çok kısa bir iki şey daha
söyleyeceğim. Şimdi, diyorlar ki: Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu
gelirleri ve uyuşturucuyla mücadele operasyonu. Toplamda ne kadar para
yakalanmış biliyor musunuz arkadaşlar? 52 milyon Türk
lirası, 1 milyon 310 bin dolar yani toplamı 7 milyon dolar gibi bir
para yakalanmış. Bir gram uyuşturucu yok anlatılan olayda,
bir gram uyuşturucu yok dosyada. 7 milyon dolar kadar da para
yakalanmış ki Türkiyede cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu
imiş bu.
Bu operasyon neye yaradı biliyor musunuz
arkadaşlar? Net söylüyorum, eğer beni çağırırlarsa
bakanlık müfettişleri ifade de veririm. Bu operasyonda kimi
savcılar kimi avukatlık büroları kimi buna benzeyen
oluşumlar kimden para süzdülerse onu tahliye ettiler. Tahliye edilenlerin
dosyalarını incelesinler, zaten onların görüşmelerine, o
HTS kayıtlarına filan baksınlar, ortaya çıkacaktır.
Bakın, bu olay geçen sene yaşandı, birçok insan tahliye edildi.
Yakalanan para 7 milyon dolar ki adamın 3 milyon doları zaten
bayramlarda rüşvet diye dağıttığı iddia ediliyor,
daha bir tek soruşturma yok, bir gram da uyuşturucu yok işin
içerisinde, bir tek gram.
Değerli arkadaşlarım geldiğimiz
nokta bu. Ülkemiz suç örgütlerinin oyun alanı hâline geldi, şimdi
diyorlar ki: Yargı orada, yargı soruşturmasını
yapsın. Ya, kardeşim yargı sizin gözünüze bakmadan sizin
söylemediğiniz bir şeyi yapacak konumda değil ki.
Söylediğiniz o strateji belgesindeki coğrafi teminat hayata
geçmemiş yargıçlarla ilgili. Bakın, sizin dediğinizin
dışında en küçük bir karar veren hâkim eğer mahkeme
başkanıysa mahkeme başkanlığından
alınıyor, başka bir görevdeyse başka bir ile sürülüyor yani
hiçbir güvencesi olmayan bir yargıyla karşı
karşıyayız.
Şimdi, bu Sezgin Baran Korkmaz
Belki herkes
biliyor ama buradan tekrar etmenin bir sakıncası yok. Ya, adamın
mal varlığına MASAK raporuyla tedbir konuyor on beş gün, on
beş gün sonra kaldırılıyor aynı gerekçelerle. Tedbiri
kaldırıyorlar, adam mallarını filan ortadan
kaldırıyor, yurt dışına kaçıyor, on beş gün
sonra tekrar konuyor. Ya, bunu araştıracak Allah için bir tane
savcı yok mu yani? Şimdi savcılar araştıramıyor
tamam, Adalet Bakanı veriversin savcıya Bir araştırın
kardeşim bunun altında ne var. diye. Yani on beş gün
arkadaşlar, on beş gün içerisinde önce mal varlığı
üzerinde tedbir konuluyor, ondan sonra
Tabii o arada gidiyor
İçişleri Bakanıyla görüştüğü iddia ediliyor.
Doğrudur yalandır, ben herhangi bir suç örgütü liderinin
iddialarıyla burada konuşmuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
TUFAN KÖSE (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Şimdi, bırakın birinci dereceden bir
organize suç örgütü liderinin itiraflarını, ikinci, üçüncü dereceden
bile buna benzeyen insanların itirafları bütün dünyada olay olur,
bakın, bütün dünyada. İtalya bunu çok yaşadı.
İtalyada buna benzeyen bir vatandaş İtalya kendisini
koruyamayacağı için Amerikaya gönderildi, Amerikada cezaevinde
uzunca bir süre kaldı vesaire vesaire ama bizim ülkemizde nedense, her
nedense bilmek mümkün değil
Yani eski bir başbakan hakkında çok
ciddi iddialar var, oğlu hakkında ki kendi basına söylediği
sözlerle aslında tevil yoluyla itiraf da etmiş oluyor, tevil yoluyla.
Yani tevil yoluyla itirafı var, buna rağmen bir tek soruşturma
yok.
Ben, bu anlamda, yargının
bağımsızlığının ve
tarafsızlığının ne kadar önemli olduğunun gelecek
kuşaklara aktarılması bakımından altını
çizmek istiyorum. Savcılara hiçbir suç bulmuyorum. Adalet
Bakanını göreve çağırıyorum, savcılara emir
versin ve bu iddiaları araştırsın, kamuoyuna
Çok teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bülbül.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Çorum Milletvekili Tufan Kösenin 268 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, şimdi, CHPli konuşmacı, Milliyetçi Hareket
Partisine karşı tahammülsüzce ve saygı
sınırlarını da aşan, içerisinde utanmazca
sorumsuzca gibi ifadelerin de yer aldığı ifadelerde bulundu;
bunları şiddetle reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Bir parti genel
başkanına burada utanmazca ifadelerinin falan
kullanılmasını asla ve asla kabul edemeyiz, hele ki bizim Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beye bu şekilde ifade edilmesini
şiddetle kınıyoruz. Kendisinin temiz bir dil kullanması
gerektiği hususunda uyarılmasını da istiyoruz. Utanmazca
ifadelerini kullandınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
Türkiyenin hâkimlerini, savcılarını militanlıkla
suçlamış olan bir partinin genel başkanı ve onun burada
konuşan konuşmacısı acaba bununla alakalı olarak ne
diyecekler? Türkiyedeki hâkim ve savcılara militan suçlaması yapmak
ne demek?
Kızılayda, Yüksek Seçim Kurulunda
bulunan hâkimlerin yüzüne tükürecek bu millet! diye onları hedef gösteren
ve
Sayın Kılıçdaroğlu bizzat bu YSK hâkimlerinin
isimlerini grup toplantısında açıklayıp hedef göstermişti
hatırlarsanız. Yine, Sayın Engin Altay da burada, Mecliste,
benim de nöbetim esnasında Kızılayda bu millet, bu hâkimlerin
yüzüne tükürecektir. ifadesini Türkiye'nin, Türk milletinin
yargıçlarına karşı kullanabilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
Selahattin Demirtaşın yargılandığı davalarda,
iddianamelerde sanki hiçbir şey yok; Selahattin Demirtaş, HDPnin
dediği gibi bir sevgi kelebeği, bu memlekete, bu millete ilişkin
geçmişte yaptıkları ki bizim ifade ettiğimiz hususlar,
sanki hiçbir şey yokmuş gibi, çıkıp Selahattin
Demirtaşın yargılandığı davalarda,
davaların kendisinin şeref madalyası olacağını
ifade edebilmek de Türk yargısına bakışı ve
Türkiye'nin yargı yoluyla terörle mücadelesine ve hukuksuzlukla
mücadelesine karşı CHPnin bakış açısını
ortaya koyan en önemli meselelerden bir tanesidir. Bu memlekette şeref
madalyası kimlere verilir? Şeref madalyası almayı
gerektirecek davranışlar veyahut da hizmetler nelerdir? Bunları
hepimiz çok iyi biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Selahattin
Demirtaşın varsa böyle bir hizmeti Sayın
Kılıçdaroğlu veya Sayın Grup Başkan Vekili
açıklasın.
Ha, MHP ne diyor? MHP diyor ki: Anayasa Mahkemesinin
bu manada vermiş olduğu sorunlu kararları doğru
bulmadığını ifade ediyor ve aynı zamanda Anayasa
Mahkemesinin yapısı yeniden gözden geçirilmelidir. diyor. Niye
diyor? Çünkü 16 Nisan 2017de yapılan Anayasa
değişikliğinden sonra Türkiye'de çok önemli bir yönetim reformu
gerçekleşmiştir; yasama, yürütme buna göre şekillenirken
yargıda da ve en tabii olarak da üst yargıda da buna değin, buna
dair bir takım düzenlemeler yapılmalıdır, bu kurum yeniden
yapılandırılmalıdır. diyor. Yoksa Bu faaliyeti yerine
getirecek, kanunların Anayasaya uygunluğunu denetleyecek bir kurul,
bir yapı olmasın. demiyor. 100üncü yılda 100 maddelik anayasa
teklifimizde Anayasa Mahkemesine ikame ettiğimiz yapının ne
olduğu hususu gayet açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu noktada
Milliyetçi Hareket Partisi yargının vermiş olduğu kararlara
saygılıdır ancak onlara dair eleştiri hakkını da
her zaman saklı tutar. Fakat hakaretse, hakimlere, savcılara hak
etmedikleri isnat ve iftiralarda bulunmaksa o konuda kendi partinizin
demeçlerine bakmanızda fayda var diyor saygılar sunuyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Özgür Bey söz istiyor kardeşim.
Sizin adınıza da cevap verecektir şimdi.
TUFAN KÖSE (Çorum) Bir dakika yerimden
isteyecektim zaten.
BAŞKAN Hayır, Özgür Beye veriyorum
sözü.
Buyurun.
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi hatibimizi dinledik. Sayın Bülbülün notunda belki bir
düzeltmeye gerek var ama gerekirse tutanaklara da bakarız. Bir kişiye
utanmazca demek ile Bu tip ifadelerden utanmak gerekir. aynı kelime
değil yani birine utanmaz demek başka bir şeydir Bu tip
ifadelerden, bu tip yaklaşımlardan utanmak gerekir. demek başka
bir şeydir.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi meselesine gelince.
Milliyetçi Hareket Partisi Halkların Demokratik Partisinin
kapatılmasıyla ilgili bir talep ortaya koydu, aylarca bunu söyledi
Kendimiz çalışıyoruz. dedi. Bunu başsavcı
yapmayacaksa bu konuda MHP gerekeni yapacaktır. dedi ve bu konuda,
iktidarı paylaştıkları siyasi partiyle aralarında bir
farklı görüş, bir gerilim olduğu uzun süre ifade edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Baş başa
görüşmeler yapıldı, ikna turları yapıldı ve
sonunda paldır küldür, apar topar 608 sayfalık bir iddianame ortaya
çıktı. İddianame raportör tarafından değerlendirildi.
Dendi ki: Talep ile suçlananlar arasında bağın
kurulmasında önemli eksiklikler var. Usul eksiklikleri yönünden de biz
bunu iade ediyoruz. Bundan sonra, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı
çıktı Efendim, bu usulen değil, esastan vicdanları
yaralamıştır. Sadece HDPnin değil, Anayasa Mahkemesinin
kapanması da ertelenemez bir hedefimizdir. dedi. Şimdi, anayasal
kurumları hedef almak başka bir şey, eleştirmek başka
bir şey. Kararları eleştirirsiniz, eleştirirken bir dil
kurarsınız, kurduğunuz dile karşı da eleştirilen
kişilerin -burada bir hakaret olduğu düşünülüyorsa- yine meri
mevzuat ve kanunlar açısından güvenceleri vardır, oraya
başvururlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Zaman zaman yargı
mensupları da siyasetçilere karşı Bana eleştiri
sınırlarını aşan ifadeler kullandı. diye
mahkemeye de başvuruyordur. Onların da güvenceleri yine anayasal
kurumlar olan mahkemelerdir ama bir siyasi parti, Mecliste temsil edilen bir
siyasi parti, gücünü Anayasadan alan ve iktidar partilerinin
yaptığı yasama faaliyetlerine karşı halk adına,
millet adına başvurudan sonra denetim görevini yapan bir kurumu
kapatmayı... Hem de, esastan görüşüp de reddetse o da başka bir
tartışma konusu, usul yönünden iade yapmış. Levent Bey bir
hukukçu olarak bize zaman zaman hatırlatıyor usulün bazen esastan
önce geldiğini. Usul yönünden iade yapmış, sonra geldi, kabul
edildi. Ben kabul edilmesiyle ilgili de bir değerlendirme yapmıyorum
ama usul eksiklikleri açık olan bir meselede İade etti. diye
Anayasa Mahkemesini de kapatalım...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, milletin verdiği
yetkide kendi üzerinde büyük bir kibirle bir yetki aşımı.
Eleştirmek başka bir şey, Kapatalım. demek başka bir
şey. Hasbelkader bir Meclis kompozisyonu var, bu Meclis kompozisyonunda
bazı dediklerinizi yaptırma imkânı bulmuşsunuz, söz
verdiğiniz EYTliyi yüzüstü bırakmışsınız; söz
verdiğiniz polisi yüzüstü bırakmışsınız;
öğretmeni, infaz koruma memurunu, uzman jandarmayı. E, bu kritik
konumunuzu toplumdaki bu haklı taleplerin gerçekleştirilmesi için
büyük ortak üzerinde kullanacağınıza Anayasa Mahkemesi gibi
demokrasinin olmazsa olmazı bir kurum için Hoşuma gitmedi,
kapatalım. İtiraz bunadır. Yoksa, kararı verenler
eleştirilir, ben de seyyar giyotin dedim seyyar giyotine, bana dava
açmış, mahkeme önünde hesaplaşacağız. Onun
hakkının teminatı da, benim hakkımın teminatı da
anayasal kurumlar, mahkemeler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, ne zamana kadar devam
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen kurumu hedef alır, onu
ortadan kaldırmaya Ertelenemez hedefim. dersen başka bir şey
çıkar. E, yarın seçimden sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda
olacak, biz yasama yapacağız, Milliyetçi Hareket Partisine Anayasa'ya
aykırı gelen hususlarda Anayasa Mahkemesi yolu açık olacak. E, o
zaman, kaldırdınız Anayasa Mahkemesini, biz sizi rahatsız
edecek çoğunluğumuzla Anayasa tanımadan yasa faaliyetleri
yapalım, o zaman el elde diz dizde durursunuz. Ha, o zaman da belki
dönersiniz yine Destekliyoruz, bu muhalefeti destekliyoruz. O gün
tükürdüklerimizi bugün yalıyoruz. O gün söylediklerimizden
pişmanız. Cumhurbaşkanım çok yaşa. Ben ona bunu
Bu
zikzaklara alışığız, bu U dönüşlerine
alışığız, yarın da U dönüşü
yaparsınız ama anayasal kurumları hedef almak doğru bir
şey değildir; bunlar demokrasinin teminatıdır. Herkes
değerlendirmelerini buna göre yapsın.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Beştaşa söz
vereyim, sonra size vereyim; Sayın Beştaşa da cevap vermiş
olursunuz.
Buyurun.
35.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, evet, bana cevap vereceğini peşinen
söylediniz; verecektir, mutlaka verecektir.
Bizim önceki dönem Eş Genel
Başkanımız sevgili Selahattin Demirtaşa yönelik asla kabul
edemeyeceğimiz bir tarzda ve yöntemle cevap verdi ve ne gariptir ki kendi
kendisiyle de sürekli çelişti. Çelişkisi de şu: Kendileri, Sayın
Bülbül, Genel Başkanlarına saygı istedi ve bu yüzden itiraz etti
utanma kavramı üzerinden ama kendisi başka partilerin üyelerine,
genel başkanlarına, yöneticilerine saygı
duymadığı bir konuşmayı da peşi sıra
yaptı. Her şeyden önce şunu söylüyorum: Kendi Genel
Başkanınıza saygı istiyorsanız bizim kaç dönem Eş
Genel Başkanlığımızı yürütmüş, 2 defa
Cumhurbaşkanı adayımız olmuş, tek başına
yüzde 9,7 oy almış arkadaşımıza,
Başkanımıza saygı duyacak; bunun başka bir yolu yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Saygı gösterirsen saygı gösterilir, saygı göstermezsen
saygı da gösterilmez.
Diğeri: Yani hatibi ben de dikkatle dinledim,
sonuçta bizden bağımsız bir hukuk eleştirisi yaptı ama
MHPnin dayanamadığı tek şey hakikaten hukuk, hukuk
normları. Yani diyor ki: Ben ne diyorsam o doğrudur, olması
gereken odur.
Şimdi, dün de burada tartıştık,
bir partinin kapatılması için, herhâlde Türkiye tarihinde ve dünya
tarihinde de bir partinin başka bir partinin kapatılmasını
bu kadar canıgönülden istediği, bunun propagandasını
yaptığı, her hafta saatlerce bunu konuştuğu bir
örneği ben hatırlamıyorum. Yani eleştirebilir tabii ki
siyasetimizi eleştirir, kendi siyasetini anlatır,
yapacaklarını anlatır ama sadece ve sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım, buyurun Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, eşitlik istiyoruz sizden.
BAŞKAN Orada tereddüdünüz var mı ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tereddüdüm yok da istiyoruz tekrar yani 2 kere açtınız da.
Biz bu konuda
İşte, insicamım bozuldu size cevap
verince.
BAŞKAN Heyecan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şöyle ifade edeyim: Bir kere, Sevgili Selahaddin Demirtaş onuruyla,
şerefiyle bu ülkede siyaset yaptı. Şu anda aynı onurla,
aynı destekle rehin tutulduğu Edirnede odasında kitaplar
yazıyor, siyasete dair görüşlerini söylüyor ve dünyanın her
tarafında takdirle izlenen bir şahsiyet. Biz, böyle talimatlı
yargıyla onun hakkında verilen kararları kesinlikle kabul
etmiyoruz. Bu, bağımlı ve taraflı yargı
tarafından verilen bir karardır.
Sayın Bülbüle şunu da
hatırlatıyorum: O, hani sevgi pıtırcığı
kelebeği diyor ya, evet, aynı zamanda bir sevgi kelebeğidir
gerçekten, etrafındakileri sever ve sevilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz öyle
diyorsunuz, bu hakaret mi?
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
şunu niye hiç söylemiyorlar acaba? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
Selahattin Demirtaşa ilişkin verdiği kararı bir gün
ağızlarına almadılar ama aynı Genel Başkan
Batasuna kararını örnek veriyor. Bu, ne yaman çelişki! Batasuna
kararını örnek veriyor ama diğer yandan Büyük Dairenin
kararını görmezden geliyor.
Ben, Sayın Grup Başkan Vekiline şunu
söylüyorum: AYMyi böyle fütursuzca kapatalım diyen, siyaseti siyaset
normlarının dışında yürüten, gece gündüz bir partiyi
hedef alan bir siyaset, siyaset değildir ve bize dil uzatmaları da
onların işi değil. Ne zaman söyleseler
yanıtlarını bulurlar; bunu söyleyeyim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın Bülbül.
36.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi,
sondan başlayayım: Batasuna kararıyla alakalı
değerlendirmemiz çelişkili bir değerlendirme değil, bizim,
çelişkiye olan itirazımızdır yani Avrupanın bu
noktada Türkiyeye olan şaşı bakışınadır
bizim itirazımız. Yani Batasuna kararında ilkeleri çok net bir
şekilde ortaya koyup Bir siyasi parti iddiasında olan bir
yapının terörü kınamamış olması da teröre
destektir. şeklindeki beyanı; terörle irtibatlı olan, terörden
yargılanan, terör suçlarından yargılananların bizzat
partilerde aday gösterildiği ahvalde bunların yine teröre destek
olması manası, terörün odağı olması manasına
geldiği yönündeki tespitini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
yine aynı
şekilde, adaylarını bizzat kendi siyasi mekanizmalarında
değil, terör örgütünün kendi karargâhlarında -tırnak içerisinde-
belirlediği bir ahvalde, ilçe yöneticilerini, il
başkanlarını, yöneticilerini belirlediği bir ahvalde bu
siyasi partinin siyasi parti olarak görülemeyeceğini, bu yapının
siyasi parti olarak değerlendirilemeyeceğini, bunun demokrasi
adına demokrasiye yapılacak en büyük kötülük olduğunu ifade eden
Batasuna kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğru
karar vermiştir. Fakat mesele, Türkiye ve Türkiyede, Herri
Batasunanın çok daha fevkinde olan, bazı faaliyetlerin içerisinde
olan, adına siyasi parti denilen yapıların bu kadar büyük bir
cesaretle ve büyük bir cüretle yapmış oldukları faaliyeti
görmezden gelmek, bu faaliyete dair en ufak bir tespitte bulunmamak Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin çelişkisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz her zaman
ifade ediyoruz, diyoruz ki: Herri Batasuna kararındaki standartlar
uygulansın, Türkiye'de bu manada HDP, ÇDP neyse, bunların
hiçbirisinin Türkiye'de demokrasi adına söyleyecek sözü kalamaz diyoruz;
bizim iddiamız bu ve tamamen hukukidir. Bizzat Herri Batasuna
kararına, bizzat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gayet örnek,
ilkesel olarak belirlediği şartlara göre bu değerlendirmeyi
yapıyoruz. Bizim siyasi değerlendirmelerimiz başkadır fakat
hukuki olarak Türkiye'de Anayasa, yasalar göz göre göre çiğnenemez.
Efendim, parti kapatılsa da bu bir çare değildir
Ne yapalım?
Bundan dolayı hukukun çiğnenmesine, Anayasanın
çiğnenmesine göz mü yumulacak bu ülkede? Yargı bu konuda bir şey
yapmayacak mı? Adam, adam öldürdü, biliyorsunuz seri katil
-yatırmayalım, yargılamayalım- çünkü çıkar bir sefer
daha cinayet işler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Böyle bir hukuk
mantığı olabilir mi, böyle devlet düzeni olabilir mi?
KEMAL PEKÖZ (Adana) Allaha şükür, böyle bir
hukuk isteyen yok ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
sizde vardır.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Size iade
ediyorum, bizde hiç kimse yok o şekilde, çık varsa söyle.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) O
zaman niye cinayet diyorsunuz Başkan? Öyle demeyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Cinayet demeyin
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Şimdi, seri
cinayetlerden, seri katillerden örnek verdim. Bir şeyin tekrar edecek
olması hukukun bu noktada görev almasına veyahut da inisiyatif
kullanmasına engel olamaz; hukuk, pozisyon alacaktır.
Yine, şimdi, burada Milliyetçi Hareket
Partisinden bahsediyoruz. Değerli milletvekilleri, yani biz
mağduriyetlerimizden bahsetmiyoruz diye başımızdan hiçbir
badire geçmedi, ülkücü hareketin mensuplarının alınlarında
hiç çizgi yok, yüzümüz kaymak gibi mi zannediyorsunuz siz bizi? Bugün,
Türkiye'de hukuktan en fazla mağdur olmuş, ara rejim dönemlerinin
yapmış olduğu düzmece yargılanmalardan en fazla acılar
yaşamış hareketlerden bir tanesiyiz biz ya.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Doğru.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Şimdi,
üzerimizden silindir gibi emperyalist emellere hizmet edenler, üzerimizden
silindir gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
vesayet
dönemlerinde geçecekler, en son FETÖnün bütün yargı operasyonlarına,
bütün faaliyetlerine MHP hedef olarak seçilecek; bunlardan zarar gören bir
parti kalkıp da hukukun üstünlüğüne inanmayacak. Arkadaş, hukuk
olursa, demokrasi olursa ben oluyorum. Bunun ara rejimlere, vesayetlere
dönüştüğü yerde Türkiyede hepinizden önce en fazla zararı biz
çekiyoruz çünkü bu zararı vermek isteyenler, emperyalist emellere sahip
olanlar asıl tehdidin ve demokrasi noktasında yok edilmesi gerekenin
milliyetçi hareket olduğunu çok iyi biliyorlar. Biz bu noktada
yaşadığımız hiçbir mağduriyeti kalkıp da
burada bir vitrin konusu, bir siyaset, politika mevzusu yapmaya
çalışmıyoruz, sadece şunu yapmaya
çalışıyoruz: Geçmişten aldığımız
ibretlik dersler üzerinden Türkiyenin bir daha aynı şeyleri
yaşamaması noktasında vatandaşımızı uyarıyoruz,
siyasetimizi ona göre belirliyoruz; burada yaptığımız
şey başka bir şey değildir. Anayasa Mahkemesi
kapatılmalıdır. noktasındaki beyanlarımı hiç
dinlememiş gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
Bahçeli söyledi. dedik, Siz söylediniz. demedik.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Bülbül,
buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın
Başkan, Anayasa Mahkemesiyle ilgili olarak demin ifade ettiğim
hususlar, Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği
hususlardır. Bir hafta önceki grup toplantısı metnine
bakarsanız, Anayasa Mahkemesiyle ilgili Genel
Başkanımızın ortaya koyduğu çerçeve bellidir.
Arkasından, o ifade, Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına
ilişkin ifadedir; çok net. Anayasa Mahkemesinin bu noktadaki yeniden
yapılandırılmasına dair düşüncemiz -100üncü
yılında- 100 maddelik Anayasa teklifimizle sübut bulmuştur,
bunlar belgelenmiştir. Bunun üzerinde bu kadar net bir bilgiye rağmen
Milliyetçi Hareket Partisini sanki hukuku tanımaz bir keyfiyet rejimini,
bir diktatöryayı, bir totaliter mantığı düşünüyor veya
hayal ediyor gibi göstermek akıllara zarar bir iddiadır. Milliyetçi
Hareket Partisi demokrasiyle vardır. Milliyetçilik demokrasiyle, hukukla
kardeştir, ikiz kardeştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum.
Biz bu noktada her zaman hukukun üstünlüğünden
yana olduk. Bu noktada Cumhur İttifakı'nda en ufak bir çatlak söz
konusu değildir bakış açılarımızda -2 siyasi
farklı kurumuz- farklılıklar olabilir, bunlar tabii
şeylerdir fakat biz üzerinde ittifak ettiğimiz hususlar konusunda son
derece güçlü bir şekilde hedefimize yürüyoruz. Allahın izniyle
hiçbir tezvirat, hiçbir çarpıtma veya hiçbir iftira bizi bu yolumuzdan
geri çeviremeyecektir diyorum, teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, bu sürecin devam etmesini istemiyorum.
Sayın Bülbülü dinledim. Kendi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dokuz dakika konuştu
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, on dakika konuştu yani.
BAŞKAN Hayır, bir dakika, bir dakika
Özgür Bey, ben daha hayatımda sizin sözünüzü
hiç kesmedim, Sayın Beştaşın da sözünü kesmedim.
Ben sürecin devam etmesini istemiyorum.
Buyurun Sayın Beştaş.
37.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan, doğrusu dokuz, on dakika
konuştu -tuttuğum kadarıyla, daha da artmış olabilir-
o kadar uzatmamaya çalışacağım.
Ama şunu söyleyeyim: Batasuna
kararını okuduysanız unutmuşsunuz, bir daha okuyun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Neyi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Herri
Batasuna kararını siz söyleye söyleye değil
Biz zaten okuyoruz
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını çünkü bizim HDP
olarak uluslararası evrensel değerler konusunda çok ciddi bir
hassasiyetimiz var ve bu nedenle ulusal üstü belgeleri eminim sizden daha fazla
okuyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Nereden emin
oluyorsunuz ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Anlattıklarınızdan Batasuna kararını
bilmediğinizi çıkardım, Batasuna kararını bilen biri
olarak söylüyorum. Bir kere Batasunayla ilgili şunu söyleyeyim
BAŞKAN Bir cevap hakkı doğurmadan
ifade edelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Türkiye
önce bir İspanya olsun, gerçekten Türkiyedeki demokratik standartlar bir
İspanyaya yetişsin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İspanya çok
mu demokratik!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
sonra
Batasuna kararını hep birlikte değerlendirelim. Ayrıca,
Batasuna kararını veren de Demirtaş kararını veren de
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve daha önce Türkiyede kapatılan
HEP, DEP, HADEP, kapatılan partilere dair tümüne, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından ihlal kararı verilerek
dosyaların Türkiyeye geri gönderildiğini de not etmek isterim.
Burada işimize gelince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararı doğru. işimize gelmeyince Doğru değil. demek
her şeyden önce bir hukukçuya yakışmaz -üzülerek söylüyorum-
yani şöyle: Eleştirebilir tabii, bu konuda eleştiriye hiçbir
itirazım yok ama eleştirinin de bir mantığı, bir
temeli olmalı ona göre birbirimizi anlamalıyız.
Şimdi, şu mesele var: Yani hakikaten
yaşadıkları acıları anlattılar, ben pek
tanıklık etmedim ama 12 Eylülden biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 12
Eylülün kendilerinin üzerinden, parti olarak ülkücülerin üzerinden silindir
gibi geçtiğini iddia ediyor. Doğru, mutlaka mağduriyetler
vardır, bizim de okumalarımızda var ama bugün 12 Eylül
Anayasasını en çok savunanların kendileri olduğunu da
unutmasınlar lütfen. Bu konuda söylediklerinin bari arkasında
dursunlar. Ya, Genel Başkanınız -cümlesini bulacağım-
açıkça Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır. dedi.
Şimdi, yeniden yapılandırma gibi bir şey söylemedi ve bunu
bir kere de değil... Yani bunu çıkarmayalım ortaya. Ben bunu dün
değerlendirdim, bir daha değerlendirmeyeceğim.
Yani bizim şeref madalyası falan diyorlar
ya, yani kendilerinin şeref madalyası mafyada; bunu biliyoruz,
kimleri cezaevlerinden çıkardıklarını biliyoruz. Bize her
gün terörö lafları söylemelerinin karşılığında,
aynaya bakın diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şimdi, yani gündemi tamamen
değiştirecek bir noktaya...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Avrupada,
yanılmıyorsam, bugüne kadar, İkinci Dünya Savaşından
sonra, Nazi Almanyası döneminden sonra 4 parti kapatılmış,
hepsi ırkçılıkla ilgili. Irkçılık, dün de
söylemiştim, dünyadaki -Batasunayı zaten konuştuk- en büyük
suçlardan biri. Şu anda bize karşı bu düşünceler
ırkçılığı barındırıyor çünkü biz Kürt
halkının hak ve özgürlüklerini savunuyoruz, bu nedenle
kapatılmamızı istiyorlar. Ama biz sadece Kürtleri savunmuyoruz
ki, Kürtler ile Türklerin bir arada yaşamını savunuyoruz,
eşitliğini savunuyoruz. Diyoruz ki: Bir Türkün, bir Lazın, bir
Çerkezin, herkesin eşit hakları olsun. Ama bizim
kapatılmamızı istiyorlar. Kapatılacak bir parti varsa
ırkçılığı kıble edinenlerdir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Herri Batasuna
kararı terörle araya mesafe koymasını istiyor. Terörle araya
mesafe koyduktan sonra zaten her türlü düşünce serbest; Avrupa Konseyinin
yaklaşımı bu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz
ırkçı değiliz, biz bölgeci değiliz, biz etnik kimlik
üzerinden siyaset yapmıyoruz. Biz ulusal üstü değerler üzerinden siyaset
yapan bir partiyiz, hukuk tanıyoruz ama kendileri hukuk
tanımıyor.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sizin
aranızda bir mesafe yok Cahit Bey, biz biliyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Zaten mesele o, terör
bir manivela mı, değil mi?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Ortaktınız ortak, çabuk unutmayın, ortaktınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Özgür Bey, rica ediyorum, gündemimize
dönme fırsatı veriniz.
Özgür Bey, buyurun.
38.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama hani bu HDPnin
kurumsal kimliğini, marka değerini falan partisi ölçüyorsa herhâlde
buna önemli katkılardan bir tanesini MHPnin HDP hakkında
kullandığı bazı cümleler sağlıyordur. Dağda
elde edilen başarıların TBMMde kaybına asla tahammülümüz
yoktur, o yüzden HDP kapatılmalıdır. diyor Sayın Bahçeli.
Yani biz Mecliste HDPyle baş edemiyoruz da Anayasa Mahkemesi yapsın,
Mecliste kazanım elde etmesin. Ben böyle bir cümleyi bir başka parti
için kurup da o partiye bu kadar büyük bir güç atfetmezdim mesela. Ama çok
enteresan bir şekilde... Biz, Anayasanın 90ınci maddesine
bağlıyız çünkü Anayasaya uyacağımıza yemin
ediyoruz. O da uluslararası anlaşmaların, kanunun üzerinde
olduğunu söylüyor. Öyle olunca yeminle bağlı olduğunuzda
AİHM kararlarının işinize gelenlerini alıp işinize
gelmeyenlerini reddetme imkânınız olmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
Bu konuda herkes birer saat, ikişer saat
konuşabilir; o bakımdan...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kürsüde ettiğiniz yemin
sizi bununla bağlıyor. Ha, bir dil sürçmesiyse düzeltilsin. HDPyle
ilgili bir şeyler söylerken -Batasuna kararına- HDP de, CHP de
kapatılır falan filan gibi söyledi, Batasuna kararı uygulansa,
şimdi Batasuna kararının hiçbir yerinde... Cumhuriyet Halk
Partisinin -örneğinde ne mesela; hani, sizin argümanınız terörü
kınamamak, açar bakarsınız- ne terörü kınamayan bir
tavrı olur ne de destekleyen bir tavrı olur ama eğer...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) CHP demedim ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHP dediniz, tutanağa
bakalım.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) CDP dedim. HDP
kapatılır CDP olur; o olur bu olur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha, biz onu CHP diye
anladık; onu düzeltmeniz iyi oldu. Diyor ki: CHP demedim, HDP
kapatılır CDP olur...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) DTP, HDP...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, iyidir iyidir... Orada
bir dil sürçmesi oldu, ham tutanağa bakalım, CHP gibi
anlaşıldı. Öyle Batasuna kararı da bizi germez ama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun, buyurun, bir dakika...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Batasuna kararı da bizi
germez, AİHM kararları da germez. Keşke bu Türkiyede bütün
siyasi partiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çizdiği
çerçeveyi Türkiyenin, demokrasinin gelmesi gereken nokta olarak görseler ve
uysalar bu tartışmaların da pek çoğu olmaz Sayın
Başkan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Evet, bir cevap hakkı
doğurmadan
Buyurun Sayın Bülbül.
39.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Türkiyede milliyetçi hareket ifade ettiği düşüncelerini
daha siyaset sahnesine çıkmadan önce yazmış, yazılı
eserler olarak Türk gençliğine, Türk milletinin önüne, hizmetine
sunmuş bir siyasi harekettir. Bizim ırkçılığa olan
bakış açımızın ne olduğunu,
ırkçılığı nasıl değerlendirdiğimizi
sadece bizim siyasi hareketimizle sınırlı olarak değil,
tarihimiz ve Türk milletinin içerisinde olan duyguları, düşünceleri,
kültürünü, medeniyetini göz önüne alarak söylemek lazım. Dünyada en büyük
hakaret Türk milletine ırkçılık yönünden yapılan hakaret
olur. Bugün ırkçılığın sadece Avrupanın
değil dünyanın başındaki en büyük belalardan biri
olduğunu en net bir şekilde ortaya koyan siyasi parti Milliyetçi
Hareket Partisidir. Biz, kumpaslarla mezarları açıp brakisefal
kafataslarını ölçen siyasi hareket değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz, mensubiyet
şuuruna dayanan, bu memlekette tasada kıvançta bir arada olma,
tasasıyla tasalanan, sevinciyle sevinen bir millet olmayı
Milleti bu
şekilde tarif eden bir yapıyız fakat biz milleti böyle tarif
ederken tasasında sevinen, sevincinde de üzüntüye kapılanlarla asla
ve asla yüreğimizin beraber atmayacağını,
atamayacağını buradan bunun altını çizerek ifade etmek
istiyorum. Garada şehitlerimiz olduğu zaman kalkıp da bunu
Ordunun komplosu. diye açıklamalarla, Gara mağaralarında
milletvekili olarak gezmelerle, şunlarla bunlarla bizim kalkıp da
O
işleri yapanların bize bu noktada bir isnatta bulunması mümkün
değildir.
Şimdi, İspanyadaki demokrasi Türkiyede
olsa. deniyor. Ya, İspanya demokrasisi
Siz şimdi, Batasuna
kararını bilmemekle suçluyorsunuz da sordum, hangi demokrasi
İspanyada?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
biliyorum, siz anlatın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben
anlatayım size, lazım olacak.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, sadece 1975 yılına kadar General Franconun
diktatörlüğü altında otuz altı yıl boyunca
yaşamış olan bir devletin 1975ten sonra yapmış olduğu
düzenlemeleri bir demokrasi olarak, İspanya demokrasisi olarak
Ben
dünyada duymadım böyle bir şeyi. İspanya demokrasisinden sizin
kastınız, eğer, ademimerkeziyetçi veyahut da demokratik özerklik
noktasındaki taleplerinize atıf yapmak ise Türkiye
açısından sizin demokrasi dediğiniz şey farklı bir
şey. Türkiye, ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütündür; Anayasanın
ilk 4 maddesinde tarif edilen kurucu esaslara göre Allahın izniyle bu
yüzyılı bu şekilde geçirmiştir, önümüzdeki
yüzyılları da böyle geçirecektir, bundan başka bir şey
beklemek mümkün değildir.
12 Eylül Anayasasını savunduğumuz da
bir iftiradır. Anayasanın değişmesi gerektiğini her
fırsatta ifade eden bir partiyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yamalı bohça
olduğunu ve bir darbe ürünü olduğunu her daim ifade eden bir
partiyiz. Bugün de ortaya bir anayasa teklifiyle çıktıysak herhâlde
12 Eylül Anayasasından duyduğumuz rahatsızlıktandır.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan
BAŞKAN Şahıslar adına ilk
konuşmacı Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.
Süreniz beş dakika.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sadece kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Sayın Toğruldan sonra söz
vereyim ben size.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kayıtlara geçsin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan, Grup
Başkan Vekili ayaktayken benim konuşmam
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş ne
söyleyecekseniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Gara
mağaralarında milletvekillerinin gezmesi
dedi, bu konuda
milletvekilimiz açıklama yaptı ve ondan sonra siz de,
İçişleri Bakanınız da sustu. Bizim milletvekilimiz Hodri
meydan! dedi. Bunlar sadece iftiradır, televizyona çıkıp 10 bin
dolar alan siyasetçinin adını vermeden bir milletvekilinin
adını, ilini hem de yalan olarak, bütün dünyaya ve Türkiyeye ilan
etmek bu iktidar blokunun işi olabilir.
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrıca İspanya Anayasasında ademimerkeziyetçi bir yapı
var, doğru.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Onu istiyorsunuz
işte.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
2012 yılında sunduğumuz anayasa taslakları da ortada. Siz
diktatörlük istiyorsunuz, biz demokrasi istiyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hayır,
hayır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diktatörlüğe karşı -100 maddelik anayasa bir diktatörlük
anayasasıdır- biz demokrasi istiyoruz, doğrudur.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Siz federatif
yapı istiyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Sayın Toğrul, buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve ekranları başında
bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hem
ademimerkeziyetçi hem de üniter olamazsınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
üniter yapıdan yanayız, böyle bir sorunumuz yok.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Başkanım,
Grup Başkan Vekilleri kendi aralarında
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özür
dilerim.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Lütfen süreyi tekrar
başlatabilir misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN Buyurun tabii.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tekrar Genel Kurulu
ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz darbe
girişiminden sonra bu ülkede 100 binlerce insan, herhangi bir idari ve
adli süreç geçirmeden kapının önüne konuldular, bir kararla ihraç
edildiler ve bu insanların hukuka ulaşmasını engellemek
adına kurulduğu şimdi çok daha ayan beyan ortaya çıkan bir
OHAL Komisyonu kurdular biliyorsunuz. OHAL Komisyonuna bu ülkede 127 bin
civarında kamu çalışanı başvurmuş ve şu ana
kadar görevine iade edilenler 14 bin kişi civarında.
Şimdi, bu ülkede OHAL Komisyonunun işini
kim yapıyormuş? Bakın, 18 Haziran 2021 tarihinde
İnternethaberin sahibi, gazeteci kılığında,
aslında her gün televizyonların başında bize hakaretler
yağdıran bir kişi ne diyor? Süleyman Özışık diyor
ki: Ben gerek Süleyman Soyluya gerek OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonuna gerekse diğer mercilere, bugüne kadar masum olduğuna
inandığım binlerce -yanlış duymadınız,
bakın, iade edilen 14 bin kişi- kişinin dosyasını
götürdüm, dedim ki: Bu insanlar eğer masum çıkmazsa
hesabını benden sorun. Araştırmalar yapıldı,
hepsinin de iftiraya kurban gittiği anlaşıldı ve
görevlerine iade edildiler. Demek ki OHAL Komisyonu, Süleyman
Özışık gibi televizyonda tetikçilik yapanlara devredilmiş.
Bakın, yine aynı, benzer, başka bir
gazeteci Sezgin Baran Korkmaza Senin buradaki hukuksal işlemlerini
çözmem için
10 milyon avro istiyor. Şimdi anlaşılıyor, bunlar
ile Hükûmetin ilişkileri anlaşılıyor. Nasıl bir
ilişki kurdukları, tamamen paraya dayalı bir ilişkiyle
aslında o televizyonlarda Halkların Demokratik Partisine, demokrasi
güçlerine küfretmek için tutulmuş paralı tetikçiler olduğu
ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu
Süleyman Özışık
Peki, şu anda, bu açıklamadan sonra
OHAL Komisyonunun rolü kalmış mıdır? Ben buradan birkaç
soru sormak istiyorum: Süleyman Özışık kimdir? Dosyalar niye ona
gidiyor? Dosyalar madem Süleyman Özışık gibi tiplere gidecekti,
Komisyon niye kuruldu? Bir soru daha: Komisyon suç isnadına ilişkin
delil toplama ve değerlendirme yetkisini Süleyman Özışık
gibi gazetecilere mi vermiştir? Bunların açıklanması
gerekiyor. Süleyman Özışık hangi vasıfla dosyalara
ulaşıyor, hangi vasfıyla binlerce kişiye kefilliği
kabul ediliyor? Süleyman Özışıkın OHAL Komisyonuna
götürdüğü binlerce dosya kimlere aittir? Süleyman
Özışıkın İçişleri Bakanlığına
gönderdiği dosyaları Süleyman Soylu nasıl bir mekanizmayla bu
dosyalara bakıp iade ve kabul etme kararı veriyor? OHAL Komisyonu
Süleyman Özışıkın getirdiği binlerce dosyada iade
kararını neye göre vermiştir, talimatı kimden
almıştır? Bu şekilde iade edilenlerin sayısı
kaçtır?
Sıkça duyduğumuz -Gaziantep Milletvekili
ve şu anda AK PARTİ MYK üyesi olan Şamil Tayyarın da ifade
ettiği- FETÖ borsası, KHK borsası, ihraçların rüşvetle
iade edildikleri iddiası gerçek midir? Bugüne kadar neden hiç üzerine
gidilmedi? Süleyman Özışık, bunları ne
karşılığında yaptı? Bu iadeleri, bu
dosyaları ne karşılığında inceledi?
Babasının hayrına mı yaptı, yoksa, o da işte bu,
FETÖ, KHK borsasının bir üyesi midir? Üyeleri ihraç edilen başta
KESK konfederasyonu ve diğer konfederasyonlar OHAL Komisyonuyla
görüşemez veya dosya sunamaz iken Süleyman Özışık gibi
tipler hangi sıfatla OHAL Komisyonuyla görüşebilmektedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Başkanım
toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu kirli işleri ortaya çıkan gazetecilerin ortak bir
özelliği, aynı zamanda, televizyon ekranlarında partimize hain,
terörist, zillet, işbirlikçi, taşeron, aparat gibi alçakça deyimleri
kuran ve bugün İzmir il binamızda katliamın iklimini
oluşturan şahsiyetlerin aynı olması aslında,
bunların nasıl kirli ilişkiler içinde olduğunun da bir
işaretidir. Bu Meclis bu açıklamaların üzerine gitmelidir,
Şamil Tayyarın ifadesinin peşine düşmelidir ve bunlar
ortaya konulmalıdır. Bugün hâlâ binlerce insan açlıkla yüz yüze,
binlercesi Avrupaya kaçarken Ege'de sularda boğuldular; çoluk
çocuğun rızkına girdiniz, kul hakkına girdiniz, bunun
vebali boynunuzdadır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
konuşmacı Gaziantep Milletvekili Sayın Ali Muhittin
Taşdoğan.
Buyurun Sayın Taşdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri takip eden yüce Türk milleti; sözlerime
başlamadan önce Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında 11 Ağustos
2017de hain PKKlı teröristler tarafından şehit edilen Eren
Bülbülü, hafızalara kazınan sosyal medya
paylaşımını yaptığı 24 Haziranda, İyi
ki varsın Eren! diyerek yad ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, aşılar,
bağışık yanıt oluşturan etkileri dolayısıyla
hastalıklara karşı toplumu koruyarak enfeksiyon
hastalıklarının yükünü azaltır. Aşıyla
önlenebilen enfeksiyon hastalıkları söz konusu olduğunda
bağışıklama, hastalığı,
sakatlığı ve ölümü engellemektedir.
Bağışıklamanın başarısı
aşılama hızıyla doğrudan
bağlantılıdır. Aşıda güvenilirlilik ve dinsel
sebepler gibi birçok motivasyon ön plana çıksa da aşıların
terapötik ilaçlardan daha etkin ve güvenli olduğu Dünya Sağlık
Örgütü tarafından da açıklanmıştır.
Dünyada ve ülkemizde coronavirüs aşı
geliştirme ve ilaç bulma süreçlerinde sona gelinirken bu kapsamda
hâlihazırda geliştirilen aşılar ülkemizde de uygulanmaya
hızla devam etmektedir. Sağlık Bakanımız Sayın
Fahrettin Kocanın da paylaştığı gibi Türkiye, Çin ve
Almanyayı geride bırakarak aşılama hızında en
yüksek performansı gösteren ülke olmuştur. Bir günde uygulanan
aşı sayısı 1,5 milyona ulaşmıştır.
Toplam 45 milyon dozdan fazla aşı uygulanmıştır.
Böylece nüfusumuzun önemli bir kısmı ilk veya ikinci doz
aşısını olmuştur. Süreci tamamlamak üzere gerekli
adımlar atılarak hızlanma devam etmektedir. Cuma gününden
itibaren 18 yaşından gün almış
vatandaşlarımıza da aşı randevusu açılmaya
başlanacaktır. Salgını aşıyla aşma
kararlılığımıza emin adımlarla ilerliyoruz. Bu
sebeple pandemi sürecini tam anlamıyla geride bırakmamız
açısından sırası gelen her
vatandaşımızın mutlaka aşısını
yaptırması önem arz etmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyin ifadesiyle Bu
salgını aklın, bilimin ve duanın gücüyle yenmeye çok
yakınız. Aşıyla pandemiden kurtulma eşiğine
gelmiş bulunmaktayız. Bu eşikten kurtulduğumuz gün
itibarıyla ağzımızın tadı geri geldi diyoruz.
Hitit medeniyetinden Osmanlı medeniyetine kadar
pek çok farklı kültüre tanıklık etmiş, tarihî İpek
Yolunun güzergâhı olması sebebiyle uygarlık tarihine yön
vermiş, Evliya Çelebi Seyahatnâmesinde şehr-i ayıntab-ı
cihan yani cihanın göz bebeği olarak bahsedilen, kurtuluş
mücadelesinde hakkıyla aldığı gazilik unvanıyla
yakın tarihe de yön vererek kendisi gibi gazi olan Mustafa Kemalin Ben
Anteplileri gözlerinden nasıl öpmem ki? Onlar yalnız Antepi
değil, Türkiye'yi de kurtardılar. övgüsüne mazhar olan;
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en büyük, Türkiye'nin ise 6ncı büyük
kenti; Dülük Antik Kenti, Hititlerden miras Karkamış, Rumkale, üç
bin yıllık heykel atölyesini barındıran Yesemek Açık
Hava Müzesi, tarihi milattan önce 300lere dayanan Zeugma
kalıntıları, Zooloji ve Doğa Müzesi gibi bölgenin
arkeolojik ve tarihî zenginliğini yansıtan müzeleri bulunan; üretim
ve ihracatıyla Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayan,
Dünya Bankasının En Rekabetçi Şehirler Bilgi Bankası
Projesinde en rekabetçi 7 şehirden biri olan, gastronomi dalında
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün yani
UNESCOnun Yaratıcı Şehirler Ağına giren, 55
coğrafi işaretli yemeğiyle Türkiye'nin en fazla tescilli ürüne
sahip şehri unvanına sahip, zengin kültürü, eşsiz
mutfağı ve yemekleriyle Gaziantep karamsar bulutların
dağıtıldığı, güzel ve keyifli günlerimizi
geçireceğimiz bir şehir olarak tüm dünyayı ağırlamaya
hazırdır.
Bu vesileyle, gazi şehrimizin adaşı
Gazi Meclisimizden tüm dünyaya Gaziantepe gitmenin tam zamanı. diyoruz.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
12nci madde üzerinde 3 tane önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım. Okutacağım ilk 2 önerge aynı mahiyettedir,
bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Mahmut Toğrul Necdet İpekyüz
Şırnak Gaziantep Batman
Kemal Bülbül Kemal Peköz Fatma Kurtulan
Antalya Adana Mersin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Turan Aydoğan Rafet Zeybek Zeynel Emre
İstanbul Antalya İstanbul
Burhanettin Bulut Cengiz Gökçel Sevda Erdan Kılıç
Adana Mersin İzmir
Alpay Antmen Süleyman Bülbül
Mersin Aydın
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen, Mersin Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan.
Buyurun Sayın Kurtulan. (HDP
sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kaç gündür yani daha doğrusu, dört gündür
burada milletvekillerimiz Denizin katilinin sizlerle olan
bağını, SADATla olan ilişkisini, IŞİDle olan
ilişkisini anlatmaya çalışıyor, sordukları sorularla
sizlerden yanıt bekliyor ama öyle görülüyor ki sizlerden bazı bölge
milletvekilleri ve kimi Grup Başkan Vekilleri de çok telaşla daha çok
PKKyi anlatmaya çalışıyorlar, bu sorulara yanıt vermek
yerine PKKyi anlatıyorlar. Dolayısıyla görülüyor ki
aslında siz bunun arkasındasınız, destekleyicisisiniz,
azmettiricisisiniz. Yani yanıt vermek yerine daha çok sağda, solda
geziyorsunuz.
Şimdi, burada çok sorular soruldu, benden
önceki bir arkadaşımız çok detaylı sorular sordu, grubumuz
sormaya devam ediyor. Oldu, bitti; bunu unutun. diyemeyeceğimiz bir
vakayla karşı karşıyayız, Türkiyenin geleceği
söz konusu, Türkiyeyi kaos ortamına sürüklemeniz söz konusu. O yüzden, bu
soruları sormaya ve bu katliamın peşini bırakmamaya
kararlıyız, soruları da sormaya devam edeceğiz.
Şimdi, bu katilin Suriyede eğitim
aldığı biliniyor, eğitim aldığına dair zaten
kendi sosyal medyasında paylaşımları var. Yine, oradan
döndükten sonra görev dönüşü diye sosyal medya paylaşımı
var. İl örgütümüzle ilgili, güya önündeki o çadırı bekleyen
polislerin gözünün önünde, günlerce, her gün orada keşif yapıyor ve
olay günü de bir çanta ve özel bir eldivenle oraya giriyor, il
binasını basıyor, 31 kurşun sıkıyor -bizzat oraya
gidip yaptığımız incelemede gördüğümüz üzere, tüm iç
kapılar kurşunlanarak kırılmıştı- pencere,
dış camlar kırılıp kendi propagandasını da
yapıyor, Denizin bedenine 6 kurşun sıkacak kadar, gidip gelip
de kafasını tekmeleyecek kadar zamanı oluyor, üst katlara kadar
zillere basıp onlara gidecek kadar zamanı oluyor ama polis aşağıda
izliyor, buna bir müdahale etmiyor. Bu ne demek? İlişkiniz direkt
bunlarla, polisiniz bizzat bunun habercisidir diye söylemek gerekiyor.
Sadece bu değil, sizin bu gibi
vakalarınız çok. İki partinin liderlerinden biri bunun
devamının geleceğini itiraf etti, birisi de üstlendi;
dolayısıyla bu ilişki değil de nedir diye sormak isterim.
Bunu söyleyince kimileriniz de sosyal medyada kınama mesajları
yayınladınız. Bunu Paristeki Sakine Cansız katliamına
ben biraz benzettim, o zaman da Sakine Cansız katledildiğinde
kimileriniz, gözü sulu olan bakanlarınız neredeyse
ağlayacaktı. İşte, bu çözüm sürecine Bir provokasyon.
denildi. Çok görkemli mitingler yapılmasına, cenaze törenleri
yapılmasına müsaade edildi, kolaylıklar sağlandı;
sonra da görüldü ki bizzat çözüm sürecinde bulunan MİT yetkilileri de Ömer
Güney gibi bir katili görevlendirmiş ve bu katliamı
yapmışlardır, sonuçta bu da bunun benzeridir.
Bununla bu tabii ki bitmedi. Yine, daha önce sizin
IŞİDle olan bağlantılarınızı çok kez burada
söyledik. Mersindeki katliam girişimi, Adana ve Mersindeki bombalamalar,
yine, parti binamızın bombalanması, Diyarbakır mitingimizin
bombalanması, Suruç katliamı
10 Ekim gibi cumhuriyet tarihinin en
kanlı katliamında bizzat ne kadar kolaylık
sağlandığını, son dakika gece yarısı arama
noktalarının geri çekildiğini ve katillerin elini kolunu
sallayarak oraya geldiğini gördük.
Yine, IŞİDle olan ilişkileriniz
Mesela, burada, Türkiye'de Kırşehirde IŞİDin
kaçırdığı 2 çocuk bulundu, dört yıl bunları
ailesine vermediniz, dört yıl çünkü IŞİDin emaneti olarak
gördünüz bu çocukları, vermek istemediniz. Ailesi 11 kez Türkiye'ye geldi
gitti, dört yılın sonunda ancak teslim ettiniz. Çok yakın
zamanda Çankayada 7 yaşındaki bir kız çocuğunu
satılığa çıkarırken yakalandı ya da
yakaladınız, IŞİDlinin elinden alındı yanı
başımızda.
Yine, burada Ezidi kadınlarının
Antepte bir büro kurulup satıldığını, pazara
çıkarıldığını hepimiz biliyoruz.
Afrin zeytinliklerinin oradaki bütün gelir
kaynağını, hepsini IŞİDle ve IŞİD türevi
örgütlerle çarçur ettiğinizi özellikle sizin kıymetli Ruhsar Pekcan
Bakanınız bünyesinde de defalarca sormamıza rağmen, Siz bu
pazarlığı hangi ticaret hukukuna dayanarak yapıyorsunuz?
sorularımıza yanıt verilmemişti, şimdi çarşaf
çarşaf bu yayınlanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Devamla) Şimdi, sonuç olarak,
Deniz Poyraz cinayetinden sonraki demeç ve sonuca
baktığımızda, ondan önceki ilişkilerinize de
baktığımızda iktidarınızla, kolluğunuzla,
yargı ve medyanızla örgütlü ve planlı olan bu katliamdan
haberdar olduğunuz açık ve net ortadadır. Azmettiricisiniz,
azmettiricisiniz, azmettiricisiniz!
İzmir katliamı ve diğer bütün
katliamlarda sorumluluğunuzun bedelini yargı önünde vereceğiniz
günler yakındır. Selahattin Demirtaşıyla, bütün tutuklu
arkadaşlarıyla, tüm herkesle, üyeleriyle birlikte demokrasi
mücadelesi, onur mücadelesi vermeye devam edeceğiz.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PKKyla, DEAŞla
mücadelemiz etkin şekilde devam edecek. PKK terör örgütünün DEAŞ militanlarını
cezaevinden nasıl saldığını çok iyi biliyoruz. Kimse
bizi DEAŞla bağıtlandıramaz. Birileri
edebiyatını yapar, biz de mücadelesini yaparız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
edebiyat yapan biri varsa Cahit Özkandır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde diğer konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın
Sevda Erdan Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
12nci maddedeki düzenlemeyle, disiplin sürecinin
ardından uygulanması gereken çıkartma işlemi ceza
yargılamasının sonucuna bağlanmakta, hatta mahkemede
kararda böyle bir hüküm olmaması hâlinde bile otomatik olarak
uygulanmaktadır. Ayrıca, çıkarma işlemi bir daha subay,
astsubay, devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul
edilmeme sonucunu da doğuracaktır. Bu durumun disiplin suçları
açısından kesinlikle kanun hükümleriyle çeliştiği
açıkça ortadadır. Aynı zamanda disiplinden kaynaklı savunma
hakkının ihlaline sebep olmaktadır. Bu düzenleme ayrıca
Anayasaya da aykırıdır, Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru sürecini içermemesi nedeniyle de Anayasa ihlal edilmektedir. Yani
özetle yine, yasa yapayım derken çuvalladınız, sorunları
çözmek yerine yeni yeni sorunlar, yeni yeni mağduriyetler önümüze
çıkardınız.
Değerli milletvekilleri, mağduriyetler
denince, ülkemizde dışarıda yaşamak çok zor ama
cezaevlerinde yaşamak daha da zor. Cezaevi ziyaretlerini hem komisyonla
hem de bireysel gerçekleştiriyoruz. Birkaç keyfî uygulamadan örnek vermek
istiyorum size: Van Cezaevinde 75 yaşında bir teyzeyle görüştük.
Teyze, saçlarına yakmak için yönetimden kına istiyor ama maalesef bir
türlü temin etmiyorlar. Bilirsiniz, bu coğrafyada kadınlar bazen güzelleşmek
için bazen de baş ağrılarına iyi geldiğine
inandıkları için saçlarına kına yakarlar. Ben de nereden
biliyorum? Rahmetli anneannem de bunu söylerdi, iki üç ayda bir kına
yakardı saçına. Askere gidene kına yakarız, evlenene kına
yakarız, kurbanlıklara kına yakarız, hatta bayramlarda
arife gecelerinde çocuklara kına yakarız ki bizim de büyüklerimiz
arife gecesi ellerimize kına yakardı. Ama nedense bu teyzenin
saçına yakmak istediği kına aylardır bir türlü temin
edilemiyor. Biz anlayamıyoruz, hakikaten kınadan ne istiyorsunuz? Bu
yaşlı teyzenin saçından, başından,
ağrılarından ne istiyorsunuz? Öyle bir noktaya geldiniz ki
kınadan bile suç aleti, kınadan bile terörist yaratır hâle
geldiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, belki hep konuşmacılara
diyorsunuz ki: Kadınlarla ilgili konuşuyorlar. Gerçekten bu ülkede
kadın olmak çok zor ama tutuklu, hükümlü kadın olmak çok daha zor.
Kadınlara ısrarla erkek şampuanları veriliyor yönetim
tarafından. Hijyen malzemelerini parayla almak zorundalar, paraları
yoksa alamıyorlar, anca birbirleriyle dayanışma hâlindeler.
Cezaevinde dinledik, beş aylık hamile bir kadına çıplak
arama yapıp otur, kalk, otur, kalk 5 kere zulmetmişler. Yahu
hakikaten hangi insanlığa sığar bu? Yani aynı kadını
on beş gün boyunca leş gibi, kirli bir hücrede tek başına
tutmuşlar, üç gün su vermemişler? Hangi insanlığa
sığar bu? Bu hem anneye hem bebeğe hem insanlığa zulüm
değil de nedir? Ya gerçekten bunu konuşurken utanıyorum, bir
kadın olarak utanıyorum. Ya sizin anneniz, bacımız,
kızınız, kız kardeşiniz yok mu? Siz utanmıyor
musunuz bunları duyarken? Hakikaten bu uygulamalar uyuşturucu içinse
hamile kadınlarda aramayacaksınız uyuşturucuyu, İzmir
Limanında arayacaksınız, Mersin Limanında
arayacaksınız, Dilovasında arayacaksınız
uyuşturucuyu; gidip vekil danışmanlarının arabalarına
bakacaksınız, onların ceplerine bakacaksınız,
uyuşturucuyu kadınlarda, mahkûmlarda aramayacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Cezaevlerinde izlenen kanallar konusunda da
sıkıntılar var, bir kargaşa var. Aynı kampüste,
farklı farklı cezaevlerinde farklı kanallar var ama bir ortak
nokta var ki Ziraat Bankasının finanse ettiği Demirören Grubunun
kanalları her yerde var, bütün yandaş kanallar var, Halk TV yok,
Tele1 yok. Mahkûmlar yazıyorlar: Halk TVyi izlemek istiyoruz, Tele1i
izlemek istiyoruz, yok. Bir koğuşta Ya, tamam, siyaset
programlarını da bıraktık, hafta sonu yayınlanan bir
program var Görkemli Hatıralar diye, ya türkü dinlemek istiyoruz,
şiir dinlemek istiyoruz. dediler, ona da başvurmuşlar yine yok.
(CHP sıralarından alkışlar) Ya, izleyenler bilir bu
programı, şiirler okunuyor, türküler söyleniyor, çok kıymetli
sanatçılar anılıyor, bir kültür programı; ama yok, varsa
yoksa dinletmek istediğiniz reisten masallar; mahkûmlar izlemek, dinlemek istemiyor
artık sizin reisten masallarınızı. Yani Nazımın
dediği gibi Sana düşman, bana düşman. geldiğimiz noktada
sanata da düşman oldu bu iktidar artık. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, biz biliyoruz ki
iktidar mahkûmlardan öç alma duygusuyla davranıyor ama bunu yaparken sadece
mahkûmları cezalandırmıyorsunuz, dışarıda o
mahkûmların aileleri gözü yaşlı bekliyor. Belki bir umut, bir
yasa çıkar mı diye bize tweetler atıyorlar, mailler
atıyorlar. Yani verdiğiniz cezalar mahkûmlara değil,
dışarıdaki gözü yaşlı ailelerimizi cezalandırıyorsunuz
ama ne yaparsanız yapın biz her yerde bu mahkûmların insanca
yaşama haklarını savunmaya ve onlar için mücadele etmeye devam
edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcanın
Boluda camisi olmayan bir mahalleye cami yaptırmak için bütün siyasi
liderlerden yardım istediğine ama Cumhurbaşkanından
olumlu-olumsuz bir cevap verilmediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
2011den beri birlikte milletvekilliği yaptığımız, son
yerel seçimlerde Boluda büyük bir başarı göstererek partimiz
adına belediye seçimlerini kazanan Tanju Özcan Başkanımız
ısrarla aradı -en başta şahsınıza, tüm gruplara
selamları var- sesini duyuramamış. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubundan bir beklentisi var, diyor ki: Ben Boluda camisi olmayan bir
mahalleye cami yapmak istedim. Önce inanmadılar, itiraz edenler oldu,
gerekli kararları çıkardım, bir de imece başlattım,
bütün siyasi liderlere de mektup yazdım. İlk cevap Sayın Kemal
Kılıçdaroğlundan, Meral Akşenerden, Ekrem
İmamoğlundan geldi, onlar gönüllerinden koptuğunca katkı
yaptılar ama 27 Mayısta yazıp 3 Haziranda
Cumhurbaşkanlığınca teslim alınan iadeli taahhütlü
mektubuma cevap alamadım Sayın Cumhurbaşkanından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meblağ mühim değil
ama Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanının bu talebine
neden olumlu, olumsuz cevap verilmez? diyor. Hatta kendi ifadesi: Her sabah
PTTye uğrayıp öyle gidiyorum belediyeye. diyor. Benim böyle
talepleri, böyle kampanyaları gündeme getirme rutinim yok ama Sayın
Tanju Özcan Ben de o grubun bir mensubuydum, Sayın Başkan da bunu
makul karşılayacaktır. dedi. Elçiye zeval olmaz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, örtülü ödenekten biraz göndersin çünkü örtülü ödenekten çok
harcıyorlar ya, biraz da hayra harcasınlar, hep başka yerlere
harcamasınlar. Sayın Başkan, biraz da hayra harcasınlar
parayı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
41.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, tabii, heykel yapma
konusunda çok başarılı olan Cumhuriyet Halk Partisi, bugüne
kadar heykel yaparken hiç zorlanmadılar ancak cami yapmaya yeni
başladıkları için bu konudaki acemiliklerini gördük. Endişe
etmesinler, milletimiz caminin nasıl yapıldığını
çok iyi bilir. Bu hususta elbette biz de kendilerine yardımcı oluruz
ancak Sayın Belediye Başkanı göreve gelir gelmez, Bolu merkezden
de hiçbir şekilde görülmeyecek kenar bir yere dev heykeli yaparken
nasıl bir usul izledi, nasıl ona kaynak ayırabildi ve Bolulu
hemşehrilerimize vadettiği hizmetleri bir kenara bırakarak o
heykele nasıl para yetiştirdiyse cami yapmayı da
öğrenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ayrıca, hamdolsun,
biz camilerin nasıl yapıldığını pek çok örnekte
ortaya koyduk; Ankaramızda muhteşem Akseki Camisi, Melike Hatun
Camisi, Çamlıca Camisi
VELİ AĞBABA (Malatya) Belediyenin
parasıyla yapılan Çamlıca Camisi, 750 milyon harcanmış
Çamlıca Camisi, iş adamlarından topladığın
dolarlar
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
şimdilerde Levent
Camisi, inşallah, milletimizle buluşturduğumuz Taksim Camisi ve
Fatihin vasiyetine ve vakfiyesine uygun bir şekilde yeniden ibadete
açtığımız Ayasofya Camisiyle gösterdik.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ümidimiz o ki heykel
yapmayı en güzel şekilde beceren Cumhuriyet Halk Partili belediyeler
de en güzel camileri yapacaktır; temennimiz, ümidimiz odur.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Tabii, vereceğim söz, haklı
olarak vereceğim de, şimdi, biraz evvel bana gelen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Verin, verin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Cevap hakkı
olarak
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz Taksim Camisini
CHPye rağmen yaptık ya.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
bir dakika ya, bir dakika arkadaş
Biraz evvel, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir
açık oturum yaptığı konusunda bana gelen mesajlar var. Ya,
sataşmadan, birbirimize laf yetiştirmeden bir gündem belirleyelim.
Buyurun Sayın Özel.
42.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
hamasete, bu çılgınlığa ne ihtiyaç vardı, bilemedim.
Bir belediye başkanı bir mektup yazmış Tüm liderler döndü,
sizinki dönmedi. diye. Bunun cevabı Aldık, kabul ettik, Tanju
Beye, Boluya selamlar, Sayın Genel Başkanımıza
ileteceğiz.dir. En güzel camiyi şu yaptı, bu yaptı, ona
girersek yaya kalırsınız da.
Bakın, sizin camiden
anladığınız bu. Şunu görüyor musunuz? Rumeli
Hisarı, dünyada bütün turistlerin geldiği ve çok güzel sosyal
aktivitenin olduğu yere, sanki cami eksiğimiz varmış gibi,
İki yüz yıl önce burada bir mescit vardı. diye bu kadar
estetikten yoksun ve alanı böyle işlevsizleştiren, turizmin
beline damga vuran bir şey yaptınız. Sizin estetik
anlayışınız, iman anlayışınız ve cami
yapmayı bir inada dönüştürmenizin sonucu bu. Ben Türkiyenin en güzel
camilerinin yapıldığı, Mimar Sinanın kalfalık dönemini
geçirdiği Manisadayım. Bütün o eserlerle gurur duyuyorum,
İstanbuldakilerle gurur duyuyorum ama şundan utanç duyuyorum, sen de
duy. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Hay Allah razı olsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
Allah razı olsun., tamam da yani burada siz Başkan olarak
tarafsızlığınızı mı yani benim görüşüme
katılmayıp burada bir başka Grup Başkan Vekilinin...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah razı olsun. dediği
o değil ki ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Hayır, müsaade
ederseniz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Siz söz mü istiyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, söz istiyorum
tabii ki. Yani yürütme onlara dikkat ederse
BAŞKAN Buyurun kardeşim, buyurun. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunu biz istemedik, siz
istediniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) -
Başkanım, demin söylediğiniz Allah razı olsun. sanki
camiyle alakalı kanaatiniz gibi anlaşılabilir, o Allah
razı olsun. kısa oldu diye miydi?
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) Ya,
anlaşıldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, Sayın
Başkan gayet açık şekilde Mimar Sinan
BAŞKAN Tartışma bitti diye söyledim
ya.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tutanağa
geçti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman itiraz etmene de gerek
yok.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
43.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
şimdi, Türkiyede 1.389 tane belediye var, 55 bin tane mahalle var.
Şimdi, 55 bin tane mahalle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben bir şey mi dedim
sana, Başkana itirazın var senin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bizim medeniyetimizde,
kültürümüzde, geleneğimizde camiler milletin eserleridir ve millet bir
cami derneği kurar -hani, muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve
yakınlara yardım etmeyi emreder- ve önce o mahalledekiler
yardımı yapar ve camiyi inşa eder. Bakınız, garip
değil mi? Bugüne kadar heykel yapmak için hiçbir hayrat açmayan Cumhuriyet
Halk Partisi, ilk kez bir cami yapmak aklına gelmiş ve
Cumhurbaşkanımıza mesaj atmış.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) İnsanlar 2002ye
kadar namazlarını nerede kılıyordu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
Cumhurbaşkanımızın cami eserlerini görmek istiyorsanız
Çamlıcaya, Melike Hatun Camisine ve yüz elli yıllık cami
mücadelesini başarıya ulaştırdığımız
Taksim Camisine baksınlar. Buyursunlar, cami yapmayı nasıl
öğreteceksek onlara da önderlik yapalım.
Teşekkürler.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Hayır,
Müslümanlığı sizden mi öğreneceğiz, yapmayın
Allah aşkına!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başka şeyleri
göstermeye gerek yok. Belediye bütçesinden heykel yaparken onu da yapın,
belediye bütçesi kullanılabilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, bu konuyu kapatalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, buna
cevap vereceğim, teslim olmam bu çirkin üsluba.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çirkin.
lafını da iade ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
44.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, öyle
bir telaş hâlindeki sanki büyük bir istismarı elinden
alınmış gibi. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler aşevi
lazımsa aşevi yapar, heykelin sembolize ettiği değerler o
meydana anlam katacaksa heykel yapar, nasıl bir katkı gerekiyorsa onu
yapar. Mahalleli başvurmuş -kendinden önceki belediye
değerlendirememiş, yapamamış- kampanyayı da açmış,
liderlere de yazmış. Tanjunun, Tanju Başkanın, böyle
hoş özellikleri de vardır, burada da gündem oldu, Tanju Başkan
bundan da son derece memnun. Biraz önce bahsettiği, alay ettiği
heykeli de Adalet ve Kalkınma Partisinin yaptığından
bihaber olacak kadar da cahil.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım
BAŞKAN Ya, beyler, ne yapacağız
şimdi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
yahu kim
BAŞKAN Buyur, buyur, gel, buraya gel.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, buradan
konuşacağım efendim.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun, kürsüye gelin,
buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Buradan
konuşacağım.
BAŞKAN E, buyurun, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Buradan
konuşacağım, buradan konuşacağım.
BAŞKAN Verin cevabı hadi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tamam, gelip oradan
konuşayım.
BAŞKAN Buyurun, gelin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya, böyle bir şey
olmaz Başkanım.
BAŞKAN E, buyur kardeşim ya, buyur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yahu,
Başkanım çirkin ifadesini reddediyorum.
BAŞKAN Buyur, sınırsız söz
veriyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sınırsız
istemiyorum, sınırlı istiyorum, lütfen Başkanım.
BAŞKAN Ya, buyurun kardeşim, buyurun
konuşun.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklaması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz, cami yapılmasından, medeniyet
köklerimizle, değerlerimizle buluşulmasından asla rahatsız
olmayız ve bundan ziyadesiyle memnunuz. Ve Tanju Başkanın, Bolu
Belediye Başkanının, Boluda yapılacak bu camiye önderlik
yapmasından da ziyadesiyle memnunuz ancak eğer bir istismar varsa
Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili bizim
değerlendirmelerimizin, ülkemizde bugüne kadar hayata geçirilen camilerin
nasıl ihya ve inşa edildiğine dair
açıklamalarımızın çirkin olduğunu ifade etti. Ve ben
de diyorum ki: Yahu, camiyi yapacağız, yapalım ancak bunu âdeta
bir siyasi manivela malzemesi, bir istismar vesilesi olarak kullanmak üzere
liderlere bu hususta yardım talebinde bulunulması benim bugüne kadar
cami yapılmasında görebildiğim bir hadise değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Farkı orada onun, gündem
oldu bak.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ancak her gün bir
heykel açılışıyla ilgili, her gün yeni bir kurdele kesen
Cumhuriyet Halk Partisi acaba neden bir cami yapmakta bu kadar zorlanıyor?
AHMET KAYA (Trabzon) ANKAPARKa bakın
öncelikle, ANKAPARKa. Dinozor heykellerine bakacaksın orada.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Kaldı ki belediye
mevzuatına göre belediye kaynaklarından cami yapımına
kaynak, bütçe de aktarılabilir; bu hususta da bir sıkıntı,
tartışma yok. Yani bizler, medeniyet köklerimizle
buluşmamız lazım. Biz, bütün siyasi parti grupları olarak
milletimizi bir arada tutan değerler -inancımız, kültürümüz,
geleneğimiz, örfümüz, âdetimiz- konusundaki bütün duyarlılıklara
sonuna kadar destek veriyoruz ancak bunu bir istismar vesilesi yapmaktan imtina
etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bu çerçevede, pek çok
çalışma için bütçe ayıranların camiye de bütçe
ayırabileceklerine inanıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı haktan istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
2.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Tahammül sınırlarınızı da
zorlamadan, yeni bir sataşma da yapmadan şu sözlerimizi
tamamlayalım.
Bir kez, ben bu paniği hakikaten
öngörmemiştim, bilseydim bunu yapmazdım, daha makul birinin nöbetinde
bunu yapardım, hiç olmazsa o da, bir mevkidaşım da bu hâllere
düşmezdi, grubu da bunları görmezdi. (CHP sıralarından
alkışlar) Çok basit bir talep vardı orada.
Şimdi Heykel, heykel
A Haberden
bakıyorsunuz Heykel, heykel, heykel
o propagandayla Fahrettin Altunun
peşine takılmışsınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Açmadınız
mı heykel?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ben İzmirde Veli
Ağbabayla birlikte bir heykel açılışına gittim, Çaka
Bey heykelinin açılışına. Akşam, A Haber: Yine heykel
açtılar. Ertesi gün gazeteler: Yine heykel açtılar. MHP Grup
Başkan Vekili heykel açılışındaydı, AK PARTİ
Grup Başkan Vekili heykel açılışındaydı,
İYİ Partinin İl Başkanı heykel
açılışındaydı. Malazgirtten Alparslanla birlikte
giren, Türk donanmasının temellerini atan Çaka Beyin, Emir Çaka Bey
Rıhtımına heykelini yaptık, sizin medyanız üç gün
dalga geçti, sonra uyandı İzmir Büyükşehir Belediyesinde oy
birliğiyle karar verilmiş olduğuna. 4 parti oradaydı
kardeşim, biraz aklınızı başınıza
toplayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bolu Belediyesinin
yaptığı 9uncu heykelden bahsediyoruz, 9uncu.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi heykel deyince
şuna dikkat edeceksiniz: Heykel bir sanat, heykel bir estetik.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Cami de estetik.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Heykel bir kültür, heykel bir
kenti zenginleştiren bir şey ama 750 milyon lira birilerine
peşkeş çekmek için ANKAPARKa dikilen rezil dinozor heykellerinden
bahsetmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) 750 milyon dolar,
dolar.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ya da sizin tam Yüce Divana
yollayacakken saraydan gelen talimatla oylamasını erteleyip Yüce
Divandan kurtardığınız o 4 Bakana nazire yapmak için hemen
şu Dikmen Kapının köşesine Melih Gökçekin
yaptırdığı saat heykelinden bahsetmiyoruz. İnsanda
birazcık utanma, birazcık sıkılma olur.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O utanç olsaydı
oraya çıkılmazdı. 9 tane heykel yaptınız Boluya, 1
cami yapamadınız.
ARZU AYDIN (Bolu) Geyik heykeli mi, ayı
heykeli mi yapalım? tartışması var!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Heykeli yapan AK
PARTİymiş, AK PARTİ!
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askeri Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 12nci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel Muhammet Naci
Cinisli Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Aksaray
Erzurum Adana
Enez Kaplan Bedri Yaşar Aylin Cesur
Edirne Samsun Isparta
Hasan
Subaşı
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
17 Haziran, Cumhurbaşkanımız Süleyman
Demirelin ölüm yıl dönümüydü; kendisine Yüce Allahtan rahmet diliyorum.
Pandemi nedeniyle kısıtlamalar olmasına rağmen, Türkiye'nin
her yerinden Demirel sevdalıları İslamköyde onun kabrindeydi.
Onları oraya getiren vefadır. Bu vefa, Türkiye'nin her yerine
yapılan hizmetlerin vefasıdır. Kurduğu Konya Selçuk Üniversitesinden
ismini silmeye kalkan Rektör, zat gibi ismi silinmeye çalışılsa
da eserler yerli yerinde ve sat sat da bitmiyor onlar. Delinen dağlarda,
açılan tünellerde, döşenen yollarda, uçulan havalimanlarında,
hastanelerde, üniversitelerde, akan suda, yanan elektrikte, her yerde ve
aslında o Demirel Ispartamızın da her yerinde.
Şimdi, bugün üç sene oldu Isparta halkı
tarafından buraya gönderileli ve milletvekili seçileli. Ne için Isparta
halkı bizi vekil etti? Sorunları söyleyelim diye. Tam geçen sene
bugün Isparta halkının sorunlarını söylemişim, bir
yıl geçmiş, sorunlar dağ olmuş, katbekat artmış.
Bugün Ispartamızın her yeri de Türkiye'nin her yeri gibi maalesef
yalnızlığa terk edilmiş, verilen vaatler yerine
getirilmemiş; esnaf, emekli, çiftçi, memur, genç, yaşlı herkes
şikâyetçi.
Geçen hafta ben kiraz ve gül üreticilerimizle
buluştum Ispartada. Köylere gittim ve köylerde onların dertlerini
dinledim. Dertler dağ olmuş, kaygılar deniz. Çok şey
kaybetmişler ama en önemli kaybettikleri şey ne biliyor musunuz bu sene
geçen yıllardan daha farklı olarak? Umut, artık
umutlarını kaybetmişler.
Geçen hafta ben aynı zamanda gene Sayın
Genel Başkanımızla Niğdede, Adanada, İstanbulda,
Afyondaydım. Türkiyenin her yeri aynı, Türkiyenin her yerinde
kaygı dağ olmuş, deniz olmuş, aşmış gidiyor;
esnaf siftahsız, vatandaş pahalılıktan ve zamlardan
şikâyetçi, herkes borçlu. Üç yılda en az gittiğim ilçeye 15 defa
gitmişim. Köyleri geziyorum, her gidişimde birazcık daha
tükenmiş görüyorum ve üzülüyorum çünkü sağır olmuşsunuz,
kulaklarınız duymuyor, bizim verdiğimiz önergeleri
reddediyorsunuz ve kör olmuş gözleriniz; gidemediğiniz için oralara,
konuşamadığınız için sorunları göremiyorsunuz
maalesef.
Keçiborludaydım geçen hafta, üretici
ağaçlarını kesiyor artık, kiraz ağaçlarını.
İyi mi bu? Gidin oralara eğer gidebiliyorsanız değerli
arkadaşlar, son selde gelin gibi açmış çiçeklerin nasıl
gittiğini, susuzluktan nasıl ağaçlarda kiraz
kalmadığını görün. Afet var, destek yok; pandemi var,
destek var sözde ama desteği alan yok oralarda ve millî gelirden verilecek
hibe eksik verilmiş. Ne var peki? On yedi yıldır kirazdan
beş kuruş kazanamıyorum. diyen çiftçi var. Üretimi
bıraktık. diyen çiftçi var.
Bakınız, çözümler belli: Üreticiyi tüccara
karşı destekleyecek bir kiraz birliği kurmanız lazım,
halcilik yasasını düzenlemeniz lazım, ürünlerin
alıcılarla buluşması lazım, fiyat sabitlemesiyle
coğrafya kökenli mağduriyetlerin giderilmesi lazım,
borçların yapılandırılması lazım, mazottan
ÖTVnin alınmaması lazım ve ek destek vermek lazım
çiftçiye. 1 eurodan aza Ispartadan alınan kiraz eğer Münih halinde
6,5 euroya satılıyorsa bundan üreticinin de pay alması
lazım. Kiraz üreticisinin sesini duymanız lazım değerli
arkadaşlar. 3 Isparta Milletvekili daha var, sesleniyorum onlara, gidin
oraya.
Evet, Güneykentteydim geçen hafta, gül
üreticilerimizi dinledim. Gül üreticisi çok zor durumda, Geçen seneki taban
fiyatlarla gülü toprağa gömdünüz. demiştim, bu sene üstüne afetten
ve susuzluktan daha da etkilenmiş. Üretici borçlu, girdiler
artmış, ötelemek istiyor borçları ama seslerini duyan yok.
Gülbirlik 2017de 2,41 dolar açıkladı verdiği taban fiyatı
ve 2020de 1 doların altında, 0,92 dolar; girdiler artmış,
ne yapsın gül üreticisi, ne yesin, ne içsin değerli arkadaşlar,
görün hâllerini. Üç sene oldu, bu millet getirdi bizi bu sıralara;
duyalım seslerini, beraber duyalım.
Kota sistemi var. Üretici taban fiyatının
altında, çok düşük fiyatlara mecbur kalıyor. Çocukları
asgari ücretle başka yerlerde iş bulmak istiyor diye üzülüyorlar
çünkü hafızası var bu işin. Yakında gül üreticiliği bitecek,
Isparta gül kenti ama gül kalmayacak, çok üzülüyorum. Gül ve lavanta için biz
Gelin, havza modeli kuralım. dedik ve Üretim oranında teşvik
verelim, ne kadar üretiyorsa o kadar teşvik verin. dedik, gülün turizmini
planlayalım istiyoruz Katma değer artışı
sağlayalım, gelin. diyoruz ama sesimiz duyulmuyor, verdiğimiz
her şey reddedildi. Maalesef Isparta'nın gülü de sahipsiz kaldı.
Gelin diyorum, gelin; güle beraberce sahip çıkalım.
Ispartanın en önemli gelir kaynağı
elma aynı zamanda. Elma üreticileri ürünlerini tüccara çok ucuza vermekten
dolayı şikâyetçi, elmalar depolarda kalmış. Tüccarın
satış fiyatı yüksek, alım düşük, talep az, elma
depolarda çürüyor. Birlik olmaması, halcilikteki sorunlar, soğuk hava
deposunun maliyetleri, devletin destek olmaması ve coğrafi
işaret tescilinin bulunmaması sorunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Üç senedir söylüyorum
sorunları. Maliyeti en az 1,5 lira, 2 liraya satılıyor, raflarda
5-10 katına satılıyor. Sistemsel bir değişim ve
kapsamlı bir tarım politikasını öneriyoruz ama maalesef
sesimizi duymuyorsunuz. Elmayı, kirazı, gülü, lavantayı millî
tarım politikasına alın, üretiminden ihracatına,
turizminden işlenerek katma değer ve marka oluşturulmasına
kadar her aşamada devlet olarak el atın ki üreticimiz kazansın,
kazanırken Isparta halkı da kalkınsın. Türkiye'nin her
yerinde böyle, sadece Ispartada değil. Isparta benim seçim bölgem.
Sanayisine bu ürünlerin hiç girmiyorum. Sanayi
yapacak vizyon lazım çünkü hani bu kadarına kadar, bu levela
gelmenizi zaten bekliyoruz eğer öyle olsaydı bu hâlde olmazdı
çiftçinin hâli ama ben soruyorum eğer Isparta'da elmaya, Ispartada güle,
Ispartada kiraza, Isparta'da lavantaya, Isparta'da kurumakta olan kirlenmiş,
temizlenmesi için bar bar bağıran Eğirdir Gölüne sahip
çıkmayacaksanız değerli arkadaşlar, ne işiniz var
Isparta'da, ne işiniz var Isparta'da? Üç sene oldu sizi getirdiler oraya
vekil diye, on dokuz yıldır -üç yıldır
duymadıklarınızın dışında- duymadıklarınız,
on dokuz sene oldu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Köylünün durumu böyle.
Siz orada bütün bunları duymazken köylü, çiftçi perişan.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
AYLİN CESUR (Devamla) Ama benim yüzüm
gülümsüyor çünkü biz geleceğiz ve bütün bunların hepsini
çözeceğiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
AYLİN CESUR (Devamla) Gidiyorsunuz,
gidiyorsunuz değerli arkadaşlar, gidiyorsunuz.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
.
AYLİN CESUR (Devamla) Köylere gidin,
gittiğinizi göreceksiniz. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Sayın Başkan
BAŞKAN - Fehmi Bey, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Kıymetli
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Demin Boluyla ilgili bir mevzu geçti, yüce
Meclisimizi bilgilendirmeyi murat ederiz.
Birincisi şu: Bolu Koç Köroğlu
diyarı.
Muhannetlik etmek değil kârımız
Şehriyar sözüne uyanlardanız
Muhannete sardırmayız yaramız
Yarayı kendimiz saranlardanız. diyen,
denilen hayırseverlerin, özellikle İzzet Baysal Vakıf ailesi
başta olmak üzere, bu konuda Türkiye'de herhâlde en fazla katkı veren
illerden bir tanesi. Dolayısıyla, bunu bir şova dönüştürüp
Mecliste dillendirilmesini siyasi etik açısından çok anlamlı
bulmuyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ne şovu siz de
FEHMİ KÜPÇU (Bolu) - İkincisi: Elbette ki
şehir emîridir Tanju Bey, milletvekilliği yapmıştır,
arkadaşımızdır ama dün Cumhuriyet Halk Partisi adına
Anayasa Mahkemesine Siyer-i Nebi, Kuran-ı Kerimi kapatma davasına
konu eden bir şahsın, o caminin karşısına meyhane
ruhsatı veren bir Belediye Başkanının samimiyetini de yüce
Meclisimizin takdirlerine arz ediyoruz.
Üçüncüsü: Heykelle ilgili Kıymetli
Başkanım bir şey söyledi, evet doğrudur. Aynı zamanda
bu heykelin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Tutanaklara geçsin diye
devam edeyim Başkanım.
Ayı ve geyik heykelini kastetti
Başkanımız, bu konu da tutanaklara geçsin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN - 12nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 12nci madde kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu
Milletvekili Fehmi Küpçünün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Bolu Milletvekilimiz konu kapandıktan sonra konuşmak istediğinde
ben dedim ki: Memnun oluruz. Bir de kendisini genel olarak efendi
tavırlarıyla tanıyoruz. Tabii, hangi motivasyonla o genel
tavrının dışında bir üsluba, bir dile büründüğünü
bilemem. Sizin yaptığınız icraatlar nasıl buraya
geliyorsa o da gelir; bu, şov falan değil. Tanju Beyin bir
ricası, bu grubun üyesiydi o, Bunu dile getirir misin? dedi, getirdik.
Onun beklentisini de aşan şekilde gündem oldu, bu da son derece
iyidir.
Onun dışında, şöyle
şahıs, böyle şahıs... Her konuda bir sürü suçlama var,
diyorsunuz ki: Bir dakika, biz sandığa girdik, çıktık,
aklandık. Bir sürü rezalet var Millî irade bizi seçti.
Kardeşim, Tanjuya laf edeceksen, Boludaki son
millî irade Tanjuyu seçti, önce haddini bileceksin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Başkanım
Sayın Başkanım
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN 13üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
3ü de aynı mahiyettedir.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Ama sataşmadan söz
istiyorum Başkanım.
BAŞKAN Bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Başkanım
Başkanım, sataşmadan
BAŞKAN Buyurun, oturun, ben söz vereyim.
Mecbur muyum size söz vermeye?
Buyurun, biraz sonra vereyim.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Kıymetli
Başkanım, ben de bu Meclisin üyesiyim.
BAŞKAN Bir dakika kardeşim, oturur
musun. Ben vereceğim söz size.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Kıymetli
Başkanım, sataşmadan söz talebim var.
BAŞKAN Vereceğim size söz. Buyurun,
oturun. Vereceğim size söz.
Buyurun, okuyun siz
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne oldu? Ne oldu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Nasıl, ne demek
Ne oldu?
ARZU AYDIN (Bolu) Nasıl ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir anda böyle bir
efelenmeler? Ne oldu yani? Oraya yürümeler, efelenmeler; ne oldu? Ben sana
efendi gibi söylüyorum, ters ters bakıyorsun. Ne öyle hareket? Böyle
yapıyorsun. Efendi biliyoruz, nasıl davranıyorsun? Oradan
hareket yapıyorsun.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Ya, ne hareketi
yaptım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hareket yapıyorsun.
(Kürsü önünde toplanmalar, AK PARTİ ve CHP
milletvekillerinin birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)
BAŞKAN Devam edin
Hüseyin Kaçmaz Mahmut Toğrul Necdet İpekyüz
Şırnak Gaziantep Batman
Kemal Bülbül Kemal Peköz Erdal Aydemir
Antalya Adana Bingöl
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ayhan Erel Enez Kaplan Muhammet Naci Cinisli
Aksaray Tekirdağ Erzurum
Hasan Subaşı Dursun Ataş
Antalya Kayseri
Aynı mahiyetteki 3üncü önergenin imza
sahipleri:
Turan Aydoğan Rafet Zeybek Zeynel Emre
İstanbul Antalya İstanbul
Süleyman Bülbül Alpay Antmen Cengiz Gökçel
Aydın Mersin Mersin
Bülent Tezcan
Aydın
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Ya, hem
Ne oldu? diyorsun hem de Bir şey olmadı. diyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı şey. Burada
dönüp böyle yapıyor bana. Ben de Ne oldu? dedim yani.
Bana döndün böyle bakıyorsun.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Başkanım, bir
şey söyleyeceğim bak: Seni severim, öyle saygısızlık
yapmıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de öyle söylüyorum, daha
ne diyeyim? Konuş, buyur. dedim.
BAŞKAN Beyler, Meclisi
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Ne oldu? deyip alay
edilmez Başkanım, senin üslubuna yakışmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ağabey, dönüp
yapıyor. Bak, böyle
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Sana yapmadım
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Özgür Bey
Sayın milletvekilleri
Beyler, dövüşecekseniz dışarı
çıkın; sizi tutan mı var şimdi? Kavga edecekseniz
dışarı buyurun. Kim dövüşecekse çağırın
dışarıya, çağırın dövüşün. Bekleyin,
çıkarken gidin, dövüşün. Meşgul etmeyin.
ARZU AYDIN (Bolu) Başkanım, söz verin
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
verin söz, bitirelim tartışmayı.
BAŞKAN Vereceğim söz kardeşim.
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Şov
yapıyorlar Başkanım. Burası şov yeri mi?
BAŞKAN Erdal Aydemir, buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uzun zamandır
fragmanlarını izlediğimiz ve tanıtımı
yapılan çökme hükûmet sistemi Ankara saray sinemasında gösterime
girdi. Gösterime girdiği andan itibaren, şu an edindiğimiz
bilgiye göre, tam 115 milyon kişi tarafından izlendi.
Bakın, bu filmin başrol oyuncuları
kimler? Siyaset, mafya, bürokrasi, medya, üniversite, gazeteci ve tabii ki 5li
çete. Dönemin yöneticisi ısrarla Anayasayı ayaklarının
altına alarak çiğnedi. Anayasanın hükümlerinin
dışına çıktı ve bu davranışları devam
ettiği için dönemin bir siyasi parti lideri kalkıp dedi ki: Biz
Anayasaya uyduramıyorsak Anayasayı bu yöneticiye göre
değiştireceğiz. Bu ne anlama geldi? Anayasayı
değiştirip Anayasaya çökmeye karar verildi ve böylece çökme
hükûmetinin temelleri atılmış oldu.
Bakın, birkaç örnek vereceğim. Önce,
Türkiyede ne olursa olsun laboratuvar maalesef ki Kürtlerdir. Son yerel
seçimlerle Kürt halkının ezici iradesiyle seçilmiş bulunan
belediyelerimize kayyum atamak suretiyle çöktünüz, çöküldü. Ne
yaptınız bu çökme sonucunda? Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesinin paralarına çöktünüz. Bakın, bunlara cevap verin,
bunlara.
Bakın, atadığınız kayyum
bir karpuz heykeli yapmış, bu karpuz heykelinin içerisine de
kaçıp giden tosuncuk var ya, siz tosuncukları çok iyi
tanırsınız, bu tosuncuğu koydu. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Bunun maliyeti ne kadar biliyor
musunuz? 4,5 milyon, eski parayla 4,5 trilyon.
VELİ AĞBABA (Malatya) Haram olsun!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Tamam mı, bu
çökme değilse nedir?
Bakın, bu karpuzun içerisindeki tosuncuğu
çıkarıp bu defa da böyle bir kule yapmış, bu kulenin
başına koymuş, ekstra gider. Bu çökme değil de nedir? Cevap
verin.
Yine atadığınız kayyum Kürt
halkının, Diyarbakır halkının iradesine çöktü ya.
Bakın, tam 1 ton 600 kilogram fıstıklı baklava, bunu kim
yedi? Nereye gitti? Cevap verin, cevap verin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Onlar zehir
zıkkım olsun, boğazlarında kalsın!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Sürem çok kısa.
Bakın, bu ne? Nedir bu? Para sayma makinesidir,
para sayma makinesi. Bir bakanınız çıkıp televizyonlarda
Genel Başkanınıza yine çökme, hükûmet sisteminin
jargonlarıyla giderde bulundu, giderde.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) FETÖ mü gönderdi
bunları? FETÖnün enstrümanları.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizin
Bakanınız saydı.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Dedi ki: Eğer,
bana sahip çıkmazsanız benden önceki İçişleri
Bakanlığının evlerinde, çocuklarının evlerinde
yapılan aramalarda ele geçirilen hesap, para sayma makineleriyle
subliminal mesaj verdi. Ne dedi: Eğer, bana sahip çıkmazsan bak
bunları konuşurum, belgeleri var bende.
Bir de ne yaptınız? Sizin en fazla
sevdiğiniz şey, pudra şekeri. Bakın, pudra şekerini o
kadar çok seviyorsunuz ki en son ne oldu?
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Tiyatro oynuyor, bir de gülüyorsunuz.
ARZU AYDIN (Bolu) Gerçekten bunlarla
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Ekvatordan gelen
muzların üzerine pudra şekeri döküp yer hâle geldiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu tiyatroyu haftada
bir kere istiyoruz ha!
Bedava tiyatro
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bakın, siz
bunları çok seviyorsunuz.
Bakın, bu bir dezenfektan
ORHAN KIRCALI (Samsun) - CHP Grubunu iyi
eğlendiriyorsun bravo!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu bir dezenfektan,
Ruhsar Hanım temizlik konusunda hassas, obsesif, kaygıları var.
ORHAN KIRCALI (Samsun) CHP Grubunu iyi
eğlendirdin, devam et.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Bu dezenfektan
kokusunu çok seviyor. Çok sevdiği için de çökmüş olduğu
bakanlığın kasasından kendi firmasına ihale veriyor,
ihale.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Buna
ağlanır, ağlanır!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ya, laf atmayınız beyler,
laf atmayınız arkadaş ya!
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Buna Türk Ceza
Yasasında suç hâli denir, suçüstü yakalandı. Niye? Dezenfektan
sevdiği için. Neden yargılanmıyor?
VELİ AĞBABA (Malatya) Ortaklar,
ortaklar
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Arkadaşlar, bir dinleyin.
Söz isteyin Vekilim, Erdal Vekilim
VELİ AĞBABA (Malatya) Bir tekrar etseniz
duymadılar, ortaklar duymadı, ortaklar.
BAŞKAN Bir dakika
Buyurun.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Şimdi,
bakın, başka bir çökme İstanbul Havaalanı. 1 milyar 30
milyon euro, bu yetkiyi kimden aldığını söylüyorsun.
Altından kim çıktı? Kalyon, Cengiz, Limak. 1 milyar 600 milyon
dolar Virgin Adalarına kredi olarak gitti, geri dönmedi. Yetkiyi kimden
aldınız? Bunlara bir cevap verin. Ha, siz pudra şekeri
seviyorsunuz, siz dezenfektan seviyorsunuz ama ben naçizane ata binmeyi seviyorum,
atları çok seviyorum, bir hayvansever olarak da diyorum ki: 860 tane
İstanbulda yok edilen atlar nerede?
HÜSEYİN
ŞANVERDİ (Hatay) CHPye sor, CHPye sor.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Size soruyorum, siz
de oranın valisisiniz.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Mesnetsiz
iddiaları, mesnetsiz, asılsız iddiaları reddediyoruz.
Tiyatro çok güzeldi, haftada bir istiyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Tiyatroyu siz
oynarsınız. Sayın Başkanım, her seferinde
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bir dakika
Sayın
Beştaş, bir dakika
Bir dakika arkadaşlar
ERDAL AYDEMİR (Devamla) Dezenfektan bile sizi
temizleyemez, temizleyemez mümkün değil.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kendini temizle,
kendini temizle! Sen kimsin be!
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Kendini
temizle!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, biraz
evvel yapılan tartışmayı bir milletvekili olarak, cami
üzerinden bir tartışmayı doğru bulmadığım
için çok üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. Özgür Beyin de ifade
ettiği gibi Fehmi Bey değerli bir kardeşimiz, öyle biliyoruz.
Siz hiç kimseye sataşmadan buyurun. Size söz
hakkı vereyim, buyurun.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Sağ olun
Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım, ben de söz hakkı istedim ama.
BAŞKAN - Allah aşkına kimseye
sataşmadan konuşun ya.
Buyurun.
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Bolu Milletvekili Fehmi Küpçünün,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) - Kıymetli
Başkanım, öncelikle teşekkür ediyorum.
On yıldır milletvekiliyim, bu kürsüye her
geldiğimde, başta Grup Başkan Vekillerimiz olmak üzere,
kürsüdeki hatiplerin bu kürsünün mehabetinden bahsettiklerini bilirim, buna da
inanırım. Milletimizin o kadim hikâyesine, mazisiyle, istikballe olan
bağına, bu yüce Mecliste millet iradesine
Özgür Özel Başkanı da özelde severim,
kendisine karşı da bir kastım yok. Burada bir tartışma
yaşandı, sadece şunu ifade etmek istedim bir Bolulu olarak,
muradımız şu: Bolu hayırseverlerle müsemma bir şehir,
Koç Köroğlu diyarı, Hoca Akşemseddinin diyarı, Ömer
Sıkkin Hazretlerinin, Debbağ Dedenin, tabiri caizse bu milleti, medeniyeti medeniyet yapan bir sürü
manevi erenlerin olduğu bir coğrafya. Bugüne kadar hiçbir camiyle,
kutsallarımızla ilgili benim de siyaset tarzım olmadığı
için bunu özellikle ifade etmek istedim, hayırseverlerle müsemma olan bir
şehirde bunların yaşanmaması lazım. Elbette ki siyaset
yapma muradıyla zaman zaman bunlar Meclis kürsüsünden dile getiriliyor,
benim kastettiğim tam da buydu. Dün milletvekilliği
yaptığı dönemde -bu siyasal eleştiriyi de söylemek bizim
hakkımız, buna da saygı göstersinler- Cumhuriyet Halk
Partisinden 17 milletvekiliyle beraber Anayasa Mahkemesine Siyer-i Nebi ve
Kur'an-ı Kerimi kapatma davasında konu açanlar
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Öyle bir
şey yok ki!
FEHMİ KÜPÇÜ (Devamla) Oldu ama ya, daha
imzası var.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Ya,
vallahi yok!
FEHMİ KÜPÇÜ (Devamla) - Yapmayın Allah
aşkınıza yani dava konusu yapıldı.
ARZU AYDIN (Bolu) Var, var.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Ne
alakası var bunun ya? Ama yapma!
BAŞKAN Fehmi Bey, ana konuya dönün.
FEHMİ KÜPÇÜ (Devamla) Ana konuya dönüyorum
Kıymetli Başkanım.
Bu husustaki samimiyeti ve ünsiyeti, Bolunun
hayırseverliğiyle ilgili olarak -ki Özgür Başkan da buna
muhtemelen katılır- İzzet Baysal gibi marka bir ismin, bir
hayırseverin, Ericek, Astarcı ailelerinin olduğu bir
coğrafyada -aynen katılıyorum- kutsallarımızın bu
kürsüden dile getirilmesini ben çok anlamlı bulmuyorum.
Ben tekraren Gazi Meclisimizi ve kıymetli
milletvekillerimizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Kıymetli Başkanım, teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Özgür Bey, bu konunun
kapanmasını istiyorum.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bolu
Milletvekili Fehmi Küpçünün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
şimdi, birincisi: İlk konuşmamda da dedim, Fehmi
kardeşimizi, Fehmi Başkanı, Fehmi Vekili hep sizin de benim de
üzerinde mutabık olduğumuz tavrıyla biliriz; o tavra yakışmadığını
söylemiştim. O gerginlikten sonra da dönerken o, maskesini kapatırken
ben
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Kastım size
değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kastım size değil.
dedi biraz önce ondan sonra da yatıştık. O konuda aramızda
bir sorun yok.
Şimdi, öyle Kapatma davası, Kuran-ı
Kerim, kapatma davasına öyle 17 kişi, Kuran-ı Kerim falan
böyle bir şey yok da benim esas söylemek istediğim şu
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Anayasa Mahkemesi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bolu bir terazi kurdu 31 Mart
2019da kendisi Bolulunun karşısına çıktı ve hiçbir
siyasiye nasip olmayacak çok yüksek oranda bir teveccühle ve diğer
partilerden de destek alarak seçildi.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Saygı duyuyoruz,
itiraz etmiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Böyle olunca Bolunun
iradesine saygı duymak lazım.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Duyuyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kendisi cevap
veremeyeceği bir noktada eski defterleri hem de tahrif ederek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, bitirelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
hem de kayıtlara böyle
son derece rencide edici ifadeler bırakarak karıştırmamak
lazım. Bizim aramızdaki biraz önceki tartışmada da ben,
kendimin yanlış anladığını düşünüyorum,
beyan esastır; bir sorun yok Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, ne diye
söz talebiniz var, onu öğrenmek istiyorum.
48.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cahit
Özkanın tutanaklara geçirmek üzere
BAŞKAN Laf attı size oradan, siz
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O
lafları ben direkt duydum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır efendim, söz
almadım ki.
BAŞKAN Hayır bir şey oldu, ikinizin
arasında bir şey oldu veya Sayın Beştaş laf attı
diyelim ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım, direkt tutanaklara geçti. Ben
uzatmayacağım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
böyle bir usul geliştirirsek işin içinden çıkılmaz yani.
BAŞKAN Ya, kardeşim, bir susar
mısın ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama böyle bir usul mü
var?
BAŞKAN Beştaş laf attı size.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kısa kısa
BAŞKAN - Yani sizin ikinizin arasında
geçen mikrofonu açık olmayan bir şey olduysa siz kapatın onu
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tutanaklara geçtiği için cevap veriyorum Sayın Başkan. Hatibimiz
yerine geçerken çok şey söyledi ama Tiyatro kavramını kendi
kulağımla duydum. Tiyatro güzeldi; hepsi yalan. gibi bir şey
söyledi. Bu bir tiyatro değildi. Ayrıca, tiyatro bir sanattır,
sanata saygılı olun lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tamam, sanat istiyoruz
işte.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Diyarbakır, Diyarbakır olalı böyle zulümler görmedi gerçekten.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sanat istiyoruz. Sanat
olduğu için haftada bir gün istiyoruz yani Mecliste sanat niye
olmasın!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani bu
karpuz var ya, bütün Diyarbakır bu karpuzu konuşuyor ve bu zulmü
konuşuyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tiyatro güzel bir
sanat; her hafta, her ay izlerim ben, tiyatroya giderim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hatibimizi sadece şu konuda düzeltiyorum: Baklava değil
kadayıftı; diğer söylediklerinin hepsi doğruydu.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı Kayseri Milletvekili Sayın
Dursun Ataş.
Dursun Bey, buyurun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Askeri Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Türk milletini, Gazi Meclisi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
görüşülen bu maddesi, astsubaylar hakkında uygulanacak mahkûmiyete
bağlı hak yoksunluğu hükümlerini düzenlemektedir. Türk
Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma ve rütbenin geri alınması
cezaları konusunda düzenleme yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ordumuzun
belkemiği olan astsubaylarımızla ilgili böyle bir madde
hazırlanırken keşke sorunlarını çözecek düzenlemeler
de akıllarına gelebilseydi. Nitekim iktidar, astsubayların
sorunlarını çözeceğine... 63üncü ve 64üncü hükûmetler
zamanında söz vermiş hatta Cumhurbaşkanı da seçim
zamanı memleketim Kayseride astsubaylara seslenmiş ve müjdeler
vermişti. Ancak seçimler geçti, ordumuzun gizli kahramanları
astsubaylarımız unutuldu. En azından böyle kanun teklifi
hazırlanırken akıllarına astsubaylar da gelseydi. Her
seferinde Bir sonraki kanun teklifinde gelecek. dedikleri düzenlemeler bir
türlü gelmiyor. Biz söylemekten bıktık, siz kulak tıkamaktan
maalesef ki bıkmadınız.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı
Kuvvetleri personelinin özlük haklarının iyileştirilmesine
yönelik iktidara birçok kez öneride bulunduk, ne yazık ki herhangi bir
sonuç alamadık. Aslında iktidar, Türk Silahlı Kuvvetleri
personelinin sorunlarını da bu sorunların nasıl
çözüleceğini de çok iyi bilmektedir. Şimdi bir kez daha
astsubayların sorunlarını iktidara hatırlatmak istiyorum:
Astsubayların öncelikle isteği, eğitim ve öğretim haklarından
kaynaklanan intibaklarının bir an önce yapılarak
maaşlarının düzeltilmesidir. Meslek yüksekokulu mezunu hemen
hemen tüm devlet memurları, 9uncu derecenin 2nci kademesinden göreve
başlamaktadır. Ancak astsubaylar 2003 yılından itibaren
meslek yüksekokulu yani ön lisans mezunu oldukları hâlde 9uncu derecenin
1inci kademesinden göreve başlamaktadırlar. Bu ciddi bir
eşitsizliktir. Bu eşitsizliğin bir an önce düzeltilmesi
gerekmektedir.
Yine, astsubaylar emekliliklerine yansıyacak
şekilde makam veya görev tazminatı gibi hiçbir tazminat
alamamaktadır. Örneğin, astsubaylarımız unsur, tim,
takım, karakol komutanlıkları, kısım amirliği ve
şube müdürlüğü görevlerini yapmalarına rağmen makam ve
görev tazminatlarını alamamaktadır. Astsubaylarımız,
subaylara, hem çalışırken hem de emeklilikte
maaşlarıyla birlikte ödenen makam, temsil ve görev
tazminatlarının kendilerine de ödenmesini istiyorlar.
Yanlış anlaşılmasın, subaylara tanınan tüm
imkânların aynısını istemiyorlar, astsubayların tek
istediği ordunun bu 2 grubu arasındaki makas
açıklığının biraz olsun giderilmesi. TSKnin
belkemiği olan astsubaylarımız emekli olduktan sonra tekrar
çalışmak zorunda kalmaktadır. Görevlerini yaparken onca zorluk
yaşayan astsubayların Emekli olduktan sonra bari çalışmak
zorunda kalmayalım. demesinden daha doğal ne olabilir?
Değerli milletvekilleri, astsubayların
sorunlarının çözümüne yönelik 2019 yılında verdiğim
kanun teklifi hâlen gündeme alınmamış, bekletilmektedir. Bizim
verdiğimiz kanun teklifleri gündeme alınmıyor, kendileri kanun
teklifi getirmiyor; sonuç olarak, astsubayların sorunları yıllar
geçmesine rağmen bir türlü çözülmüyor.
Değerli milletvekilleri, diğer bir husus
da sözleşmeli astsubayların muvazzaf astsubaylara kıyasla özlük
haklarındaki farklılıkların giderilmesi hususudur.
Sözleşmelerinde, sözleşmelerinin yenilenmesinde personele güvence
verilmemesi, hizmet süresi dolduğunda sınavsız devlet
memurluğuna geçme hakkına sahip olmamaları başta olmak
üzere sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Söylediğimiz gibi
astsubaylar Türk ordusunun belkemiğidir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde her
4 komutandan 3ü astsubaydır ancak astsubayların personel mevcuduna
göre orduevi, kamp, sosyal tesis ve lojmanlardan istifade etme oranı da
çok düşüktür.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak özellikle
astsubaylar başta olmak üzere subay, uzman, sözleşmeli personel,
sivil memur, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin sorunlarını
çözecek kapsamlı bir teklife acilen ihtiyaç vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Kahraman Türk ordusu
bunu fazlasıyla hak etmektedir diyor, şanlı Türk ordusunu ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında son konuşmacı Aydın Milletvekili Sayın Bülent
Tezcan.
Buyurun Sayın Tezcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine bir torba kanunu görüşüyoruz. Asker kişilerin
yargılanma usullerine ilişkin Askeri Ceza Kanunu'nda bazı
değişiklikleri içeren torba yasayı görüşüyoruz. Tabii,
mesele şu: Aslına bakarsanız sorun mevzuat sorunu olmanın
ötesinde zihniyet sorunudur, arkadaşlarımız komisyon
aşamasında bununla ilgili itirazlarını söylediler.
Eğer kafanızın içini değiştiremezseniz sorunu
çözemezsiniz, asıl mesele kafanızın içini
değiştirmekle ilgili bir konu.
Bakın, şimdi, 2013 Temmuz ayında,
burada hep darbelerin dayanağı olarak gösterilen İç Hizmet
Kanununun 35inci maddesi oy birliğiyle değiştirildi. Ne dendi?
Darbeler bundan sonra olmayacak. Aradan tam üç yıl geçti, 15 Temmuz
2016da hain darbe girişimiyle karşı karşıya
kaldık ve hep beraber buna karşı direndik. Ne oldu? Darbelerin
gerekçesi yapılan İç Hizmet Kanununun 35inci maddesi
değişti, mevzuat değişti de ne oldu üç yıl sonra
FETÖ'cüler darbe yapabildiler? Çünkü siz, bir yandan kanunu
değiştirirken bir yandan da komuta kademesini
değiştirdiniz. FETÖ'cüleri devletin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
bağrına yerleştirdiniz, üç yıl böyle geçti.
Değerli arkadaşlar, bakın, 2011
yılı ile 2013 yılı arasında Yüksek Askerî Şûrada
albaylıktan generalliğe terfi edenlerin tümü, 2014 yılı ile
2015 yılında generalliğe, amiralliğe terfi edenlerin yüzde
80i 15 Temmuz darbe girişiminin sanığı olarak gözaltına
alındılar. O kanunları değiştirirken bir taraftan da
Silahlı Kuvvetlerin yapısını, komuta kademesini
değiştiren anlayış mevzuat değişikliğiyle
asker-sivil ilişkilerini düzenlemenin mümkün olmayacağının
en büyük deliliydi tarihimizde, yakın tarihimizde.
Peki, şimdi, Hadi, 15 Temmuz ders
olmuştur, bir daha bu işleri yaşamayız inşallah.
derken dönüp bugüne geliyoruz. Şimdi ne oluyor? Şimdi de öyle
değil mi? Bakın, değerli arkadaşlar, soruyorum: Cübbeli
amirale ne yaptınız? Tarikat merkezine giden, apoletleriyle, resmî araçla,
cübbesiyle giden amirale, Mehmet Sarıya ne yaptınız? Hangi
irade koruyor bunu? Yani biz burada bu kanunu konuşurken, orada bu
işler devam ediyor hâlâ, o amiralleri koruyan kim? Ya da 103 amirali
derdest ederken, Montröyü savundu diye ya da cübbeli amiraller tarikat
merkezine gitti diye sadece görüş açıklayan 103 amirali sabaha
karşı derdest edip günlerce içeride tutarken, bu cübbeli amirali
koruyan irade hangi irade? Bu irade Türkiyeyi hangi maceraların içine
sürüklüyor? Dönüp bunu hep beraber bir düşünelim, aklımızı
başımıza alalım.
Yani şimdi, Tuğgeneral Serdar Atasoy,
istihbaratın başına getirildi; rütbesini FETÖ taktı, kendi
söylüyor, itirafçı oldu, rütbesini FETÖ taktı ve bu, 15 Temmuzdan
önce gelmedi istihbaratın başına, en kudretli
zamanınızda, sarayın en kudretli zamanında
Rütbesini
FETÖ'nün taktığı bu amirali, generali, Serdar Atasoyu koruyan
irade hangi irade? Bu iradeden hesap sormadığımız sürece bu
işler böyle devam eder. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, cambaza bak cambaza
oyununu bırakalım, cambaza bak cambaza oyunundan vazgeçelim; ciddi
biçimde devleti, Silahlı Kuvvetleri, ülkeyi teslim almaya
çalışan ve her koridoru paylaşan tarikat ve cemaatlere
karşı ciddi, esaslı, kararlı bir duruşta samimiyet
göstermek zorundayız.
Bakın, yıllar sonra, altı yıl
sonra Balyoz davası kumpası yeniden ısıtıldı;
vatanseverlerin tepesinde Balyoz kumpası bir tehdit olarak şimdi,
yeniden sallanmaya başladı. Altı yıl sonra Balyoz
kumpasını ısıtan irade hangi iradedir? Dönüp bunu sormak
zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı).
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Kumpaslarla
hesaplaşma diyorsak dönüp bunun hesabını sormak
zorundayız.
Bakın, İlker Başbuğ
çıkıp ne demişti? FETÖnün siyasi ayağını
arıyorsanız, dönün, asker kişilerin sivil mahkemelerde
yargılanmasının önünü açan kanun teklifinin altında
kimlerin imzası olduğuna bakın. demişti.
Şimdi asker kişilerin siviller
tarafından derdest edilmesini içeren bir kanun teklifini yine
görüşüyoruz ve bu çerçevede şu soruyu herkesin sorma hakkı var:
Bunu yeniden görüştüren irade hangi irade?
Son sözüm şudur: 15 Temmuzdan sonra
Yenikapı Buluşmasında Sayın Genel Başkanın çok
önemli bir uyarısı vardı Camiye, kışlaya, adliyeye
siyaseti sokmayın. diyordu. Her 3üne de siyaseti sokmakta
kararlısınız. Bundan vazgeçmediğiniz sürece Türkiye düze
çıkmayacak.
Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE
(Adıyaman), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 96ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
268 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutacağım ilk 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Mahmut Toğrul Necdet İpekyüz
Şırnak Gaziantep Batman
Filiz Kerestecioğlu Demir Kemal Peköz Kemal Bülbül
Ankara Adana Antalya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Turan Aydoğan Rafet Zeybek Zeynel Emre
İstanbul Antalya İstanbul
Süleyman Bülbül Burhanettin Bulut Cengiz Gökçel
Aydın Adana Mersin
Alpay Antmen İbrahim Özden Kaboğlu
Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından
alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devleti
yıkacaklar. diye yıllardır bize söyleyenler var ya, devleti
neredeyse yıkmışlar zaten. Ben size kısa bir kuple terörle
iltisak nedir, kara para aklama nedir, vatana ihanet nasıl olur anlatmaya
çalışacağım.
Para aklama desem var, uyuşturucu
kaçakçılığı desem var, Suriyede cihatçılarla silah,
petrol, savaşçı ticareti desem var, siyasal şiddet, seçimlere
müdahale, şantaj var; devlet âdeta suç makinesine dönüşmüş.
Mesela, bu, kara paracı Sezgin Baran Korkmaz
olayı. Şimdi, gerçekten, zenginin malı züğürdün çenesini
yorarmış yani ben inanın anlamakta zorlandım, anlatmaya
gayret edeceğim ama zenginlerin işini anlamak o kadar kolay olmuyor,
hele de yolsuzlukları.
Şimdi, Korkmazla ilgili Amerika'daki ilk
iddianame 2018, genişletilmiş iddianame 2019 yılında ortaya
çıkıyor fakat nasıl oluyorsa bu konu iki sene boyunca sümen
altı ediliyor ve yeterince kamuoyunda yer bulamıyor. Bunun
cevabını Değerli Gazeteci Faruk Bildirici veriyor. Kendisi
Hürriyetin okur temsilciliğini yaptığı zaman, 2018de, çok
sayıda gazetecinin Sezgin Baran Korkmazla ilgili haber
yaptığını ama Korkmazın her seferinde mahkemeden
erişim engellemesi kararları çıkarmayı
başardığını anlatıyor. Bildirici, sadece 2018de,
kısa bir dönemde, Hürriyet'ten tam 9 haber ve yazıya engelleme
getirildiğini, farklı medya kuruluşlarında yayımlanan
48 linkin de engellendiğini tespit ediyor; şimdi, bu bir. Amerika
yargısı devreye giriyor, Sezgin Baran Korkmazın 133 milyon
dolar kara parayı Türkiyede akladığını iddia ederken
2020 ortalarında mecburen Türkiyede de bir soruşturma
başlıyor, daha doğrusu 30 Eylülde mal varlıklarına el
konulması ve yurt dışı çıkış
yasağı veriliyor Sezgin Baran Korkmazla ilgili ama bu yasak
Kasım 2020de kaldırılıyor. Neden? Çünkü
savcılığın talebi üzerine inceleme başlatan Mali
Suçları Araştırma Kurulu temiz raporu veriyor Kasım
2020de. 6 Aralıkta ise Korkmaz hakkında yeniden tedbir kararı
alınıyor fakat iddialara göre Korkmaz, İçişleri
Bakanından bunun haberini bir gün önce alıp yurt
dışına kaçıyor. Sorular malum; İçişleri
Bakanı, Korkmazı yurt dışına
çıkışından bir gün önce yani 5 Aralıkta Ankaraya
çağırtıp görüşmeler yaptı mı? Bu kişiye
Yurt dışına çık. dedi mi? Bu uyarı etrafında
birtakım pazarlıklar yapıldı mı? Korkmazın
Bakanlığa gidişinde ona Emniyetten birileri eşlik etti mi?
Bu süreçte Korkmazla iletişimi kuranlar Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Dairesinden üst düzey görevliler miydi?
Şimdi, Korkmazla ilgili bir başka skandal
da bu bildiğimiz Bodrumdaki meşhur Paramount Hotel. Aslında
1997de otelin kurulduğu arazi hâlâ Bodrum Tapu Müdürlüğü verilerine
göre devlet ormanı, devlet ormanı. Ve kırk dokuz yıllığına
burası tahsis ediliyor Ufuk Turizme. Sonra çöken çökene bunun üstüne.
Değerli Gazeteci Bahadır Özgür anlatıyor, diyor ki: Belli ki
otel suç fuarına dönüşmüş. Baba 2 filmini seyrediyor gibiyiz
gerçekten. Siyasetçilerden, gazetecilere, hâkimlere otelde kalmayan yok ama hepsi
bedava kalıyorlar. Neden? Çünkü para aklanıyor.
Şimdi, daha da vahimi, suç örgütü lideri bugün
iktidarın yolsuzluklarını ortaya sererken Paramount Hotel
Singapura uçup gidiverdi. Yani, asıl güncel olan şey şu anda
bu. Bu Sezgin Baran Korkmaz, 2019da hülleyle Unico Sigortayı alıyor,
Paramount Hotel arazisinin kullanımını da Unico Sigortaya
veriyor. Ama şimdi bakıyoruz, 25 Mayıs 2021de -bugün Türkiye
kara para davasını anlamaya çalışırken- Unico Sigorta
ne olduğu belirsiz bir şekilde Singapura, bir off-shore
şirketine uçmuş gitmiş.
Evet, peki bunlar için hesap mı veriliyor? Bu
adam kalkıp da
2019da, 2020de soruşturmalar varken nasıl
böyle aynı hüllelerle tedbir kondu, kaldırıldı, tedbir
kondu, kaldırıldı? Hayır, hesap verilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan, biraz zor bir konu.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Hesap verilmiyor. Hesap vermek yerine Amerika soruşturma
açtığı için ve tedbir istediği için, Amerikanın
gönlünü hoş tutmak için Afganistana askerî birlik yollanıyor.
Herkes o bataktan çıksa da biz kalıcıyız, bizimkilerin
canı kıymetli değil. deniyor. Dün Hulusi Akar Her şey
Afgan halkının huzur ve refahı için. diyor. Ya, hadi canım
derler. Gerçekten hadi canım, Afgan halkının huzur ve
refahı içinmiş her şey.
Ya, bunlar bitmiyor. Mersin Limanında bir
haftada 1,7 ton kokain yakaladık. diye övünüyorsunuz, bu teslimatın
kime olduğunu açıklamıyorsunuz. Acaba bu teslimat Ekvadorda
YILPORTun işlettiği Bolivar Limanından mı yüklendi? Yani
1,7 ton kokain yakalanansa geçen giden ne kadar kim bilir ve gerçekten, bu
uyuşturucu, mesela konteynerler hangi şirkete, şirketlere geldi?
Buradan, bu limandan Türkiyeye düzenli olarak uyuşturucu
gönderildiği iddiaları doğru mu? Şirket sahipleri
sorgulandı mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan, çok özür dileyerek toparlıyorum hemen.
BAŞKAN Grup Başkan Vekillerine de ek
süre vermedim şimdiye kadar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sadece son cümlemi söyleyemez miyim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hadi bir istisna yapın
Sayın Başkanım, bir cümle olsun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Veriyor musunuz?
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sorularımıza yanıt verin, yanıt
vermiyorsanız da topluca istifa edin çünkü gerçekten bıktık.
Bütün bu bakanlarınızın karıştığı
Aynı şekilde, o şirket, kardeşinin şirketi, yok
ağabeyinin şirketi, şudur budur, Sağlık Bakan
Yardımcısı, Eğitim Bakanı, Ticaret Bakanı;
bunları gerçekten biliyoruz ve bütün bunlardan bıktık. Şu
anda bu pislikleri temizlemek için de ne yapılıyor? HDP de HDP.
Gerçekten, HDP kadar başınıza taş düşsün demek
istiyorum ama o kadar büyük bir taş ki bunu size dahi söylemiyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Olmaz, beddua
ediyorsunuz, reddediyoruz, iade ediyoruz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında diğer konuşmacı İstanbul Milletvekili
Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 268 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 14üncü maddesi iki açıdan Anayasaya
aykırılıklar içermektedir. Maddenin askerî kaynaktan stajyer
müfettiş alımının müfettişliğe giriş
sınavıyla yapılacağını belirten ikinci
fıkrasında giriş sınavına başvuru
şartlarının ve giriş sınavının nasıl
yapılacağı hususunun belirlenmesinin yönetmeliğe
bırakılması ve yine üçüncü ve dördüncü fıkralarında
müfettişliğe atanmak için zorunlu tutulan yeterlilik
sınavının usulünün belirlenmemiş olması ve
yönetmeliğe bırakılmış olması Anayasa'nın
amir hükümleri uyarınca; 1) Kamu görevlilerinin niteliklerinin ve
atanmalarının yasayla düzenleneceği ilkesine, 2) Yasama
yetkisinin devredilmezliği ilkesine, 3) Yönetmeliklerin yasaların
uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılacağı
kuralına, 4) Kamu hizmetlerine girme hakkına, 5) Kanun önünde
eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, maddeden ya tümden
çıkarılmalı ya da Anayasa'ya uygun bir biçimde
yazılmalıdır. Aksi hâlde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilecektir.
Anayasayla başladığımıza
göre Anayasayla devam etmekte yarar vardır. Biraz önce kitlesel
salgın hastalıkların Anayasa yoluyla, ne tür etkin önlemlerle
azaltılabileceği konusunda araştırma önergemiz reddedilirken,
esasen anayasal açıdan dile getirdiğimiz birçok hükmün, 3
başlık altında topladığım hükmün, çerçeve
hükümler, amaç hükümleri ve araç hükümlerinin hiçbirine -nasıl
karşılandı- yanıt verilmeden önerge reddedildi.
Örneğin, en azından, neden on yıl süreyle Ekonomik ve Sosyal
Konsey toplanmamıştır? O soruya bile yanıt verilmedi. Peki,
ne yapılacaktı? İsrafın önlenmesi, yolsuzlukların
giderilmesi, çifte maaşların önüne geçilmesi, çeteleşmenin önüne
geçilmesi ve devlet saygınlığının iade edilmesi konusunda
bizim burada kuracağımız komisyonda yasalara da öncülük
edecektik. Umumi Hıfzıssıhha Kanunundan Sosyal Güvenlik
Kanununa kadar toplumsal sefaletin azaltılması, eşitsizliklerin
giderilmesi ve insan yaşamının kurtarılması konusunda
planlama aracıyla ne tür önlemler alınması gerekirdi burada
konuşacaktık ama hiçbir soruya, hiçbir Anayasaya
aykırılığa yanıt verilmeden reddedildi.
Şimdi, peki, bu Anayasaya
aykırılıkların, Anayasaya aykırı
tutumların, uygulamaların sistematik hâle getirilmiş olması
ne ifade etmektedir? Aslında kitlesel salgın hastalıklara
ilişkin Anayasa yoluyla çözüm ararken 24 Haziran tarihi Anayasa üzerinde
bir kez daha düşünmemizi gerekli kılmaktadır. Neden 24 Haziran
tarihi önemlidir? 17 Nisan ile 24 Haziran ve 9 Temmuz önemlidir çünkü 1876da
Parlamento kuruldu, 1909da parlamenter rejime geçildi, 1920de Meclis Hükûmeti
kuruldu, 1924ten sonra parlamenter rejim ihdas edildi fakat 2017 Anayasa
değişikliğiyle Osmanlı-Türkiye Cumhuriyeti anayasa ve
siyasal tarihinde derin bir kopuş yaşandı. Parti
başkanlığı yoluyla devlet ve hükûmet
başkanlığının tek kişide toplanması,
aslında anayasal denge ve denetim düzeneklerinin tasfiye edilmesi,
Hükûmetin lağvedilmesi görev, yetki ve sorumluluk ilkesinin ortadan
kaldırılması yoluyla sağlandı.
Peki, o zaman hangi durumla karşı
karşıya bulunuyoruz? Bu, işte, tarihimizde büyük bir kopuşa
işaret etmektedir. Kurumlar bakımından, kurallar
bakımından ve değerler bakımından ciddi bir kopuş
yaşamış bulunuyoruz. Kurumlar, Hükûmet lağvedildi,
şimdi Anayasa Mahkemesi lağvedilmek isteniyor. Kurallar, Anayasa
hükümleri sürekli ihlal ediliyor; biraz önce konuştuk, 65inci madde.
138inci madde zaten yargı bağımsızlığına
ilişkin madde; öncesi, esnası ve sonrası sürekli ihlal
edilmektedir. Değerlere gelince. Bir gece yarısı İstanbul
Sözleşmesinden çıkış iradesi esasen cumhuriyetin
değerlerine açıkça meydan okumaktır. O nedenle bugün, özellikle
24 Haziran günü demokratik hukuk sistemine dönüş için, demokratik
parlamenter rejime dönüş için ciddi olarak düşünmemizi gerektiren bir
gündür. Hepinizi, Meclisi bu konuda göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, bu sefer çoğuz.
Başkanım, siz görüyorsunuz rakamı.
BAŞKAN - Kâtip Üyeler arasında
anlaşmazlık var, oylamayı elektronik yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve
başlatıyorum:
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askeri Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14üncü maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan Erel
Enez Kaplan Muhammet
Naci Cinisli
Aksaray
Tekirdağ
Erzurum
Hasan Subaşı Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Antalya
Adana
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde İYİ Parti
Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım, heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Görüşmekte olduğumuz Kanun Teklifinin
14üncü maddesine ek 39uncu madde eklenmek suretiyle 27 Temmuz 1967 tarihli ve
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa bir madde
ilave ediliyor. Askerî kaynaktan müfettiş alımına yönelik usul
ve esasları belirleyici düzenlemeler yapılmakta olup askerî
müfettiş kadrolarında değişiklik yapılarak
binbaşı, yarbay ve albay rütbelerinde görev yapan subayların
müfettiş olarak atanabilmeleri mümkün hâle getirilmekte, özlük
hakları düzenlenmektedir. Bu madde uyarınca, stajyer müfettiş
olarak görevlendirilenler ile müfettiş olarak atananlar 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 24üncü maddesi uyarınca istihdam edilen
müfettişlerle aynı görev, yetki ve sorumluluklara haizdir. Stajyer
müfettiş olarak görevlendirilenler ile müfettiş kadrolarına
atanan subaylar, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali ve sosyal hak
ve yardımlarını ve istihkaklarını mevcut hükümler
çerçevesinde almaya devam ederler. denilmektedir. Bunların stajyer
müfettişlikte müfettişlikte geçen hizmetleri subaylıkta
geçmiş sayılır. şeklinde düzenleme yapılıyor.
Buraya kadar tamam. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin hususlar Millî
Savunma Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
diyorsunuz. Şimdi, tam da burada iktidarı uyarıyorum. Giriş
sınavına başvuru şartlarının ve giriş
sınavının nasıl yapılacağı hususunun
belirlenmesini yönetmeliğe bırakmaktan vazgeçin diyorum çünkü bu,
Anayasa'nın 7, 10, 70, 124 ve 128inci maddelerine
aykırıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizlere seçim bölgem Adana iline bağlı Kozan
ilçemizde geçen sene çıkan orman yangını ve hâlihazırda
iktidarın yanlış uygulamaları hakkında bilgi vermek
istiyorum. 23-24 Ağustos 2020 tarihinde Kozan ilçemizin Kuyubeli
mahallesinde ormanlık alanda başlayan yangında 200 hektardan
fazla ormanlık alan zarar görmüş, 6 köyde 800 hane
boşaltılmak zorunda kalınmıştı.
Vatandaşlarımızın 80i ağır hasarlı, 32si
az hasarlı olmak üzere 112 bina, iş yeri ve ahırları
yanmıştı. O tarihte İYİ Parti milletvekilleri olarak
yangın anında ve sonrasında gerekli açıklamaları hem
olay yerinde hem de basın yoluyla yapmış, konunun takipçisi
olacağımızı belirtmiştik. İYİ Parti olarak
biz yangında evi, iş yeri ve ahırı zarar gören
insanlarımız için, Giresun ilimizde meydana gelen doğal afet
sonrası yapıldığı gibi, Kozan'daki köylerimizin de
afet bölgesi ilan edilmesini istemiştik. Bunun için Türkiye Büyük Millet
Meclisinde ilgili bakanlıklara soru önergeleri de verdik. Mal canın
yongasıdır, geçim ve barınma kaynakları olan evlerinin,
iş yerlerinin, ahırlarının, mallarının
yanmasının derdine düşmüş insanlarımızın bir
de krediyle borçlandırılmalarının doğru
olmadığını, bunun vatandaşlarımızı daha
da zora sokacağını söyledik. Devletin devlet gibi
davranması, bir bölgeye öz, bir başka bölgeyeyse üvey evlat muamelesi
yapmaması gerektiğini ifade ettik. Giresunun afet bölgesi ilan
edilmesini, hibe desteği almasını doğru buluyorum;
Kozanın afet bölgesi ilan edilmesi
Krediyle borçlandırılarak
yara sarmaya çalışmanızın
yanlışlığını da görmenizi bekliyorum.
Vatandaşlarımızı mağdur etmeyin. dememize
rağmen mağduriyetlerini bugüne kadar gideremediniz. Kozanlı
hemşehrilerim Bunu not ettik. diyorlar, sandığı
beklediklerini söylüyorlar.
Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla, Adana
AFAD İl Müdürlüğü, tespit ettiği 66 mağdur haneden sadece
33 haneye TOKİ tarafından ev yapılması için AFAD
Başkanlığına yaklaşık on gün önce yazı göndermiş
yani daha bir karış bile mesafe katedilmemiş. Yangın tarihi
olan 23-24 Ağustos 2020 tarihinde Yaralar hemen sarılacak.
denmesine rağmen hâlen yaralar sarılmamıştır.
Şimdi milletin kürsüsünden iktidara soruyorum: 66 mağdur haneden
sadece 33 haneye TOKİ tarafından ev yapılacağını
söylüyorsunuz, geriye kalan 33 aile ne yapacak? Bu hanelerde yaşayan
insanlar hak sahibi olamayacaklar mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Onları
evsiz barksız mı koyacaksınız? Allah aşkına,
devletin asli görevi nedir arkadaşlar? Devletin imkânlarını
şimdi böyle zor günlerde kullanmayacaksanız ne zaman
kullanacaksınız? Kozanda devlet vatandaşını
kucaklayamamıştır, Kozan unutulmuştur.
Yaraların tez zamanda sarılması
temennisiyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Pek
kısa bir söz
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
49.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Yemen açıklarında alabora
olan göçmen teknesine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, yeni yapılan bir açıklama
için çok kısa bir şey paylaşmak istedim, söz aldım.
Birleşmiş Milletler, biraz önce, Yemen
açıklarında bir göçmen teknesinin alabora olduğunu ve 300
kişinin yaşamını yitirdiğinin kuvvetle muhtemel
olduğunu ifade etti. Doğrusu, mültecilerin, göçmenlerin
yaşadıkları, karşılaştıkları bu büyük
facialar artık bitmeli diyoruz, yani Birleşik Milletler başta
olmak üzere, devletlerin kendi çıkarlarını,
hırslarını bir yana bırakarak yaşam hakkını,
hukukun üstünlüğünü esas alması gerektiğini söylüyoruz. Aylan
Kurdi'den bu ülkede de, bizde de bu meselenin ne kadar can yakıcı
olduğunu biliyoruz. Ölenlere Allahtan rahmet ve yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Dünya pis bir yer olmuş yani.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Mahmut Toğrul Necdet İpekyüz
Şırnak Gaziantep
Batman
Kemal Peköz Kemal Bülbül Mehmet Ruştu Tiryaki
Adana
Antalya
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Evet, dün partimiz hakkındaki kapatma
davası iddianamesiyle ilgili bir konuşma yaptım, iddianamede
nelerin yer aldığını özetle anlatmaya
çalıştım, merak eden edinir, okunur; söylediklerimde bir hata varsa
düzeltebilir.
Dün iddianamede yer alan ve eksik
kaldığını, aktaramadığımı
düşündüğüm iki konu var. Birincisi, Demokratik Toplum Kongresinde
Eş Genel Başkanlarımızın, milletvekillerimizin ve
yöneticilerimizin yaptığı konuşmalar. Bu konu Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin önüne gitti ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, Demokratik Toplum Kongresinde yapılan bu
konuşmaların tamamını düşünce ve ifade özgürlüğü
kapsamında buldu.
İkincisi de, 6-8 Ekim olayları nedeniyle
açılan davanın iddianamesini kes-kopyala-yapıştır
biçiminde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma
davası iddianamesine de koymuş. Onunla ilgili defalarca söyledik,
sadece şunu söyleyeyim: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, HDP
Genel Merkezi tarafından atıldığı belirtilen o
tweetleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun buldu ama
ben bugün kapatma davalarıyla ilgili başka birkaç konuya
değineceğim.
Bakın, Türkiyede 1961 yılından bu
yana 25 tane siyasi parti kapatılmış, buna karşı bütün
Avrupada 1943 yılından bugüne sadece 4 tane siyasi parti
hakkında kapatma kararı verilmiş; 3ü Almanyada, 1i de
İspanyada. Türkiyede 5 parti, düzeltilmesi, kongre yapılması
istendiği hâlde kongre yapmadığı için
kapatılmış, diğer partilerin tamamı politik nedenlerle
kapatılmış; laiklik karşıtı eylemlerin
odağı olmakla suçlananlar olmuş, bölücü faaliyetlerin
odağı olmakla suçlananlar olmuş. 1i hariç -onu da biliyorsunuz,
Refah Partisi- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiyede verilen
kapatma kararlarının tamamını Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine aykırı bulmuş. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kapatma davalarıyla ilgili oluşturduğu
içtihatların temelini Türkiyedeki kapatma davaları oluşturuyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bir katkımız varsa o da
Türkiyedeki kapatma davaları. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi o
kadar çok karar vermiş ki Herri Batasuna Kararını da o
kararlardan birine dayandırmıştı.
Almanyada kapatılan 3 tane parti var. 1incisi
Sosyalist İmparatorluk Partisi; 1949da kurulmuş, 1952de
kapatılmış. Nazi Partisinin devamı olduğu için
kapatılmış. 2ncisi Alman Komünist Partisi; 1952de
kurulmuş, 1956da kapatılmış ama bu, Almanyada hâlâ
tartışılıyor. Almanyada kapatılan 3üncü parti de,
hepiniz biliyorsunuz, Hitlerin Nazi Partisi. Avrupada kapatılan 4üncü
parti de İspanyadaki Herri Batasuna Partisi. Bugün değil, başka
bir gün Herri Batasuna Kararını ayrıntılı olarak size
anlatacağım ama müsaade ederseniz sadece şunu söyleyeyim: Herri
Batasuna Kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi neye
dayandırdı biliyor musunuz sevgili Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekilleri? Refah Partisi Kararına. Refah Partisi
Kararını temel alarak Herri Batasuna Partisi hakkında kapatma
kararı verdi. Neyin arkasına sığınıyorsunuz siz
şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi olarak? Herri Batasuna
Kararını savunarak Refah Partisi hakkındaki kapatma
kararını savunmuş oluyorsunuz ama farkında değilsiniz.
Yazık, şimdi sığındığınız tek bir
kale kalmış, o da Refah Partisi hakkındaki kapatma kararı.
Evet, AKP hakkında 2008 yılında bir
kapatma davası açıldığında 16 Haziran 2008 tarihinde
Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla ayrıntılı bir son
savunma yapılmıştı. O son savunmayı
fırsatınız olursa her birinizin bugünlerde, özellikle
Kapatılsın, kapatılsın. diyenlerin bugünlerde o
savunmayı tekrar okumasını isterim. Bakın, Recep Tayyip
Erdoğan imzalı o savunmada ne deniliyor? Diyor ki: Parti
mensuplarının yaptığı açıklamaların
tamamı ifade özgürlüğü kapsamındadır. Yapılan
konuşmalar delil olarak sunularak AK PARTİ hakkında kapatma
davası açılması doğru değildir. Anayasanın
68inci maddesinin dördüncü fıkrasında siyasi partilerin eylemleri
dolayısıyla kapatılabileceği belirtilmiş, 1995 ve 2001
yılında Anayasaya dâhil edilen bu hükümlerle Anayasa koyucu
artık siyasi partilerin yalnız eylemleri dolayısıyla
kapatılabileceğini açıkça ifade etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, toparlayınız.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) HDP
hakkındaki kapatma davası iddianamesinin yüzde 90ı
milletvekillerimizin, Eş Genel Başkanlarımızın ve
yöneticilerimizin yaptığı konuşmalardan oluşuyor. iki
şey, 16 Haziran 2008 tarihli savunmanızda Venedik Komisyonunun siyasi
partilerin kapatılmasına ilişkin olarak aldığı
temel ilkeleri hatırlatmışsınız. Yine aynı
savunmada Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisinin siyasi partilerin
kapatılmasıyla ilgili aldığı temel ilkeler
kararını referans almışsınız. Aynı ilkeleri
şimdi de savunuyor musunuz yoksa Venedik Komisyonuna ve Avrupa Komisyonu
Parlamenterler Meclisine dış mihrak mı diyorsunuz? Biz o gün
de Venedik Komisyonu kararlarının arkasındaydık şimdi
de arkasındayız. Biz o gün de o ilkeleri savunuyorduk, bugün de bu
ilkeleri savunuyoruz. Sizden de tutarlı olmanızı, bir gün öyle,
bir gün böyle davranmamanızı istiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askeri Ceza Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinde yer alan İki ay ibaresinin beş ay ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel Enez Kaplan Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Aksaray Tekirdağ Adana
Muhammet Naci Cinisli Hasan Subaşı İmam Hüseyin Filiz
Erzurum Antalya Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen
Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
15inci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 926
sayılı Kanuna geçici bir madde eklenerek Millî Savunma
Bakanlığı hukuk hizmetleri kadrolarına atanmış
olanların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay
içinde talepte bulunmaları hâlinde Hakimler ve Savcılar Kurulunca
bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri ile diğer adli ve idari yargı
mercilerine atanabileceklerine dair düzenleme yapılmaktadır.
Önergemizde belirtildiği gibi iki aylık bu sürenin beş aya
çıkarılmasının aksaklıkların önlenebilmesi
açısından yararlı olacağını düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bir ülkede güvenli ve
rahat yaşamanın yolu adaletin sağlanmasından geçer.
Yasaların herkes için eşit bir şekilde uygulanması,
doğruluk, hukuka uygunluk ve insanların hakkını gözetme
olarak ifade edilen ve toplumları çimento gibi bir arada tutan adalet,
haklının hakkını savunarak toplumda bir düzen
sağlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, tarif güzel ama bir de
içinde bulunduğumuz ortama bakalım: İktidardan güç alarak kara
para aklamak, nüfuz ticareti yapmak, mala mülke çökmek ve devleti soymak
fiillerini işleyen suçlular meydanda dolaşırken, yolsuzluğa
sonuna kadar batmış kişiler devlet mekanizmasında yer
alırken, yargılama makamındakiler onlarla birlikte hareket
ederken adaletten bahsetmek mümkün olabilir mi? Ülkemizin içinde bulunduğu
ortam gerçekten içimizi acıtıyor. Garip gurebanın, yetimin
hakkı, Soma örneğinde olduğu gibi, gasbedilmekte ve devletin
geleceğiyle oynanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, her tarafta
çürümüşlük almış başını gidiyor. Her gün bir
şehit duyuyoruz. Liyakatsiz atamalarla eline fırsat verdikleriniz 84
milyonun parasına çöküyor ve devlet kurumları kişilerin keyfine
göre idare ediliyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bilinen bir
şey varsa o da yaptıklarıyla söyledikleri farklı
olanların utanmadan bir de topluma ayar vermeye
çalışmalarıdır. Bu tiplerin vicdanları
satılık, ar damarları çatlamıştır, Türk milleti
de tümüyle bu durum karşısında maddi ve manevi metal
yorgunluğu içine girmiştir. İktidara sesleniyorum: Bu
tahribatlar vatandaşın devlete olan güvenini sarsmaktadır.
Gençlerse güven sorununa ilaveten, kendilerine bir gelecek görememekte,
karamsarlık içinde ülkeyi terk etmek istemektedirler. Bu bakımdan,
büyük bir vebal altındasınız, devlet
anlayışımıza zarar verilmektedir, buna hakkınız
yoktur. Yapılacak şeyse gayet açıktır: Hiçbir
yolsuzluğun üstü örtülmemeli, görmezden gelinmemeli, hukukun üstünlüğü
sağlanmalı, temiz eller operasyonları
başlatılmalı, yargıya müdahaleden vazgeçilmeli ve
cumhuriyet savcıları gereğini yapmalıdır.
Değerli milletvekilleri, The World Justice
Project tarafından 128 ülkeyle ilgili her yıl yayımlanan
raporlardan 2017 ile 2020 yılları
karşılaştırıldığında ülkemiz
hakkında ne görüyoruz bir bakalım: Türkiye, genel olarak, hukukun
üstünlüğünde Nijerya, İran ve Angolayla, puan olarak, 2017de 128
ülke içinde 101inci sırada yer alırken 2020 yılında
107nci oldu. Diğer başlıklardan hükûmet yetkilerinin
kısıtlanması, yolsuzlukların önlenmesi, yönetimde
şeffaflık, temel haklar, idari yaptırımlar ve cezai
adalette 2017den 2020ye gerileme olmuştur ama bir
nazarlığımız var; o da, nizam ve güvenlikte 106ncı
sıradan 77nci sıraya çıkış var, bu da sevindirici
tabii. Sonuç itibarıyla görülmektedir ki 2017 yılından bu yana 8
kriterin 7sinde geriye gitmişiz yani kötü sonuçlar daha da
kötüleşmiş.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin bu
endekslerdeki durumu bizi rahatsız ediyor, sizin de rahatsız
olmanız lazım. Ancak, yasama, yargı ve yürütmenin tek elde
toplandığı, denge ve denetim mekanizmasının
olmadığı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
bu sorunların çözülemeyeceği açık bir şekilde
görülmüştür. Çözüm için, Cumhurbaşkanının tarafsız olduğu,
kuvvetler ayrılığı prensibinin hâkim olduğu, devlette
liyakatin ve hukukun üstünlüğünün esas alınacağı,
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme
dönülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, konuşmamı geçmişten, gerçek bir
devlet adamından bahsederek bitirmek istiyorum. Büyük Taarruzun 2nci
Ordu Komutanı Yakup Şevki Subaşı Paşa gözlerinin
tedavisi için Viyanaya gönderilir. 2 bin lira harcırah verirler; tedavi
olur, döner, harcırahtan artan parayı iade etmeye gelir. Ordu
muhasebesi şaşırır Avans vermedik, bu para kanuni ve kesin
hakkınızdır, iade mümkün değildir. derler ama
Subaşı Paşa Kabul edemem, bu millet beni yetiştirdi,
okuttu, paşa yaptı, tedavi ettirdi. Saçı bitmemiş yetimin
bu parada hakkı var; alın, ne yaparsanız yapın. der.
Ülkemizin ihtiyacı olan böyle devlet
adamları Türk milletinin her zaman güvencesi olmuştur diyor. Yüce
Türk milletini ve Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Kerestecioğlu buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
50.-
Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, iktidar kanadının, bakanların
yolsuzluklarına bakmayıp sadece HDPyle
uğraştığına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, demin konuşmamı
tamamlayamamıştım, -siz de aslında söz vermişsiniz-
çok teşekkür ediyorum.
Ben şunu ifade etmek istiyordum: İstifaya
çağırdıktan sonra iktidar kanadını özellikle,
bakanların da aslında ne kadar fazla yolsuzluğa
karıştığını ifade etmek istedim; Sağlık
Bakan Yardımcısı, Millî Eğitim Bakanının
kardeşi, 25 milyon 600 bin liralık satışlar, ihaleler, Ticaret
Bakanını zaten biliyoruz. Bütün bunlar olurken de ne
yapıyorsunuz? HDP de HDP; gerçekten sadece bizimle
uğraşıyorsunuz. Ama bu pislik böyle temizlenmez. HDP kadar
başınıza taş düşsün diyeceğim ama bu taş çok
büyük o yüzden size de bunu dilemem diyerek bitirmek istemiştim. Bu
fırsatı verdiğiniz için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN İbrahim Özden Kaboğlu
Buyurun İbrahim Bey.
51.-
İstanbul Milletvekili İbrahim
Özden Kaboğlunun, görüşmeler sırasında Genel Kurulda
bulunmayan milletvekillerinin sonradan gelip oy kullanmasının yasama
etiği ve Anayasa andımıza aykırı olduğuna
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
24 Haziran vesilesiyle demokratik hukuk devletine dönüş için ciddi bir
biçimde düşünmemiz gerektiğini söyleyerek sözlerimi bitirdiğim
sırada, salonda bizim tarafımızda çoğunluk olduğu
hâlde, o tarafta sadece 4 sütun bulunduğu hâlde bir tereddüt oluştu
ve yeniden oylama yapıldı, -14üncü madde Anayasaya açıkça
aykırı, bunu sıraladım- siz çok titiz bir
Başkansınız ama nasıl oldu bilemiyorum, -ben tam önündeydim
ve tereddüt sonucu vekiller gelmeye başladı- elektronik oylamayla,
çoğunlukla madde kabul edildi. Ben bunun hem Anayasa Mahkemesine giderken
bir not olarak düşülmesini hem de vekillerimizin yasama etiği
açısından kayıtlara geçmesi için söz aldım. Çünkü
görüşme sırasında bu salonda bulunmayan vekilin sonradan gelip,
tuşa basıp oy kullanması yasama etiğine olduğu kadar
Anayasa andımıza da kesinlikle aykırıdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Yalnız Sayın Kaboğlu, şu
sütunların arkasında arkadaşları gördüm ben, kâtip üyeler
de ihtilafa girince oylama yaptırdım; dolayısıyla böyle
gelişti.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesiyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
eklenen geçici madde 48deki atanmış olanlar ibaresinin atananlar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan Aydoğan Rafet Zeybek Zeynel Emre
İstanbul Antalya İstanbul
Burhanettin Bulut Cengiz Gökçel Alpay Antmen
Adana Mersin Mersin
Süleyman Bülbül İsmail
Atakan Ünver
Aydın Karaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Karaman Milletvekili İsmail Bey, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
İktidarda sürekli hukukla oynama
arayışı ve anlayışı var ve bu
yaptığı işlerin hepsini de reform gibi böyle süslü bir
laf, isim takarak karşımıza getiriyor. Elbette ihtiyaç olursa hukukla
oynanır, sistemle oynanır, reform da yapılır. Ancak sürekli
reformdan bahsedenler yirmi yıldır iktidardaysa onlara ya
Şimdiye kadar neredeydiniz? Sizlere günaydınlar olsun. demek
lazım ya da bu işin altından hangi çapanoğlu çıkacak
diye düşünmek lazım. Genelde bu reformlardan ortaya çıkan
çapanoğlu Türkiyenin hukuksal seviyesini yükselten değil, gerileten
bir çapanoğlu oluyor. Bu gelişmeleri esefle izliyoruz. Eğer, bir
iktidarın yirmi yıl iktidarda kaldıktan sonra
yarattığı hukuk düzeninde bir avukat bile hakkını
arayamıyorsa, hukukunu koruyamıyorsa, hukuku uygulatamıyorsa
hangi hukuktan, hangi hukuk devletinden, hangi reformdan bahsedilebilir?
Eğer, Cumhurbaşkanının
katılacağı bir düğün için yol kesen polislere sebep sordu
diye, bir avukat korumalarca darbediliyorsa ve bu vaka için sizin
soruşturma makamında görev alan savcılarınız,
bağımsız yargı mekanizması içerisinde yer alan
savcılarınız takipsizlik kararı veriyorsa
bahsettiğimizin adı hukuk olamaz, olsa olsa guguk olur. Bu olay
münferit. diye aklından geçirenler olabilir ancak bu tutumun
doğurduğu sonuçlar Türkiyenin yaşanmaz bir ülke hâline
gelmesinin önünü açıyor, Türkiye bu yolda hızla ilerliyor sayenizde.
Ortaya konulan bu korumacı tutum kolluğu fütursuz bir hareket
tarzına sevk ediyor. Mesela, işte bu bahsettiğim olayda
avukatı arabaya alıp orada dövebiliyor çünkü başına hiçbir
şey gelmeyeceğini biliyor. Bu neyi değiştiriyor, neyi
doğuruyor? Toplumsal olaylarda aşırı güç kullanan kolluk
kuvveti olgusunun ortaya çıkmasına sebep oluyor. Mesela, bir
yakını, bir personeli karakola düştü diye karakola giden bir
vatandaşın karakoldan ölüsü çıkabiliyor. Tabii burada iddia bu
ölümün polisin, karakoldaki kolluk kuvvetinin uyguladığı
şiddetten kaynaklandığı yönünde. Şimdi, burada
sergilenen tavır maalesef ülkemizi yaşanmaz, hukuku, kolluğu
güvenilmez bir hâle getiriyor. Burada kimin suçu var? Öncelikle bu işin
sorumlusu iktidar. İktidar, bu tür iddiaların olduğu olaylarda
soruşturmanın yürütülmesi, soruşturmanın bir an evvel
sonuçlandırılması noktasında adım atarsa bu
yaşadığımız olgularla karşı
karşıya kalmayız.
Bunların hiçbirisi kabul edilebilecek olaylar
değil, Türkiyenin Anayasamızda ifade edilen hukuk devleti
hüviyetini kaybettiğini ortaya koyan vakalar. Türkiye artık bir kanun
devleti bile değil, kanun diye bir şey şeklen var ülkede,
kanunu uygulamakla görevli olan tüm makamlar tek bir kişinin
ağzına bakıyor. Mesela, bu ülkede bir gazeteci çıkıp
şunu diyebiliyor: Ben FETÖyle ilgili bini aşkın dosyayı
İçişleri Bakanına götürdüm ve hepsi geri döndü. Hukukun
kuralları değil, kanunlar değil, hukukun yolları değil,
kişisel şehadetin geçerli olduğu bir ortamda hukuktan bahsetmek
asla mümkün değil. (CHP sıralarından alkışlar) Mesela,
bu ülkenin en tepesindeki kişiden zaman zaman AİHM
kararını tanımıyorum da, uymuyorum da. şeklinde
sözler duyabiliyoruz. Böyle bir sözü duymak hukukçuların hiç kabul
edebileceği bir şey değildir çünkü hukukçular, hukukun
kurallarının işlemesinin, hukukun mekanizmasının
işlemesinin önünde set olarak duran yürütmeyi kabul edemez asla. Belki bu
sözün korkunçluğunu idrakte bazı arkadaşlarımız veya
kamuoyu zorlanabilir. Bunu şöyle anlatalım: Ülke olarak mesela Avrupa
Futbol Şampiyonasına katılıyoruz. Katılırken,
girerken Biz burada Avrupa Futbol Şampiyonasının, UEFAnın
kurallarına tabi olacağız. diyoruz ve çıkıyoruz, bir
noktadan sonra Biz bu kurallara uymak istemiyoruz. diyoruz ve geri dönüyoruz.
Burada bizim karşılaşacağımız muamele diskalifiye
edilmek olur, bu klasmandan diskalifiye edilmekle karşı
karşıya kalırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Devam
edebilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Buyurun, buyurun.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Mesela, bu
noktada Avrupa hedefini biz önümüze koymuşsak, AİHMi
Anayasamıza almışsak Ben bunu tanımam. deme
hakkımız yok. Eğer derseniz, siz, demokrasi ve hukuk liginden
diskalifiye olmak istiyorsunuz demektir. Siz bunu istiyor olabilirsiniz ama
Türkiye istemiyor. Türkiye, demokrasi istiyor, adalet istiyor ve adaleti
özlüyor; hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü, bağımsız
yargıyı arıyor. Siz futbolda Avrupa klasmanında, Avrupa
liginde olmak istiyorsunuz ama demokrasi ve hukuk söz konusu olunca Avrupa
klasmanında olmak istemiyorsunuz fakat Türk milleti tam sizin
durduğunuz pozisyonun karşısında duruyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün yaktığı
cumhuriyet ışığı aziz Türk milletini evrensel
değerlerle tanıştırdı,
çağdaşlaşmanın yolunu gösterdi, önüne de daima muasır
medeniyet seviyesini hedef olarak koydu. Siz ne yaparsanız yapın Türk
milleti bu hedefinden geri dönmeyecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin Kaçmaz Mahmut Toğrul Necdet İpekyüz
Şırnak Gaziantep Batman
Kemal Peköz Kemal Bülbül Ömer Öcalan
Adana Antalya Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Burada gece gündüz haktan, hukuktan, adaletten
bahsedenler kaç gündür Türkiyenin gündemini meşgul ediyor. Suriye
Dışişleri Bakanı da açıklama yapmış, Suriye
ülkesinin Birleşmiş Milletlerde de üyesi vardır, o
açıklamaları herhâlde iktidar partisi dinlemiştir. Ülkeyi
yağmalamayı bıraktılar, bitti artık, pek bir şey
kalmadı. Ya, Halepin bir fabrika değil, arkadaşlar, sanayisini
yağmalamışlar, sanayiyi kökten söküp Antepe getirmişler.
Yazık değil mi ya o halka, o millete yazık değil mi?
İnsanların emeğini, sanayisini, tekniğini, teknolojisini
yağmalayın, Antepe getirin.
Biz Suriye rejimine pek itibar etmeyiz. Suriye
rejiminin ne yaptığını da herkes biliyor ama oradaki
halkın tüm imkânlarını buraya getirmek vicdan mıdır, hangi
vicdan bunu kabul eder? Siyasal İslam adına siyaset
yaptığınızı zannediyorsunuz, milletin
hakkını hukukunu buraya getiriyorsunuz. Sadece o mu? O da değil.
Urfada Toprak Mahsulleri Ofisi hırsızlık yapmış,
yolsuzluk yapmış, 176 bin ton hububatı Suriyeden getirmiş,
orayı yağmalamış; getirirken ne yapmış? Ekmeklik
buğdayı, makarna buğdayı olarak getirip, oradan da 15
trilyonu -yeni parayla 15 milyonu- cebe indirmişler. Kimdir? Birkaç dönem
önceki milletvekilinizin kardeşi, Abdurrahman Bağlı, Toprak Mahsulleri
Ofisinin sorumlusu. İnsan biraz sıkılır, biraz utanır
ama pek o havada değiller ki. Ganimet, kim nereden ne koparırsa; ülke
içinde, ülke dışında, her tarafa çökmüşler.
Zeytinyağı ya
Afrin zeytininin ağaçlarını kökten
söküp getiriyorlar. Zeytinyağını getiriyorsun, buradaki
yandaşlarına rant sağlıyorsun, oradaki halkın
ekonomisini çökertiyorsun, Antepte, Nizipte, Gemlikte zeytinyağı
piyasasında dip yapıyorsun; buradan alıp İspanyaya zeytinyağı
satıyorsun. Yeri gelince, hak, hukuk, adalet, Müslümanlık, kul
hakkı falan filan
Bu halkın maneviyatını da,
inancını da kendi çıkarlarınıza alet ediyorsunuz.
İsim vermek istemiyoruz, zaten
Dışişleri Bakanı söylüyor yani, en yakın derecede, bu
ülkede Bakanlık yapan insanların parmağı varmış
bu çökme meselesinde. Grisipi, Serekani şu an
yağmalanmıştır. Sadece o mu? O da değil, Afrinde iki
ayda 300 kişi infaz edilmiş, onlarca kadına tecavüz
edilmiş, orada şu anda defakto bir durum söz konusudur. Sizin kontrolünüzdedir:
Afrin, Serekani, Grisipi, Cerablus, Azez;. orada insanlığı
inşa edemezsiniz çünkü oraya giriş tarzınız
yağmadır yağma. Bunu kabul etmeyiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Terör örgütünden
hesabını soruyoruz zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tecavüzlerden söz ediyor. Hesap soruyorken kadınlara tecavüzü mü
savunuyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ee, PKK
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) PKK yok ki orada,
çeteler var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) PYD, YPG
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çeteleriniz var ya!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) İşi gücü PKK,
siyasette PKK, varsa yoksa PKK, başka söyleyecek iki cümleniz, iki
kelimeniz yok ya. Biz neden bahsediyoruz, sen neden bahsediyorsun. PKKde bu
ülkenin gerçekliğidir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Hadi oradan!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Teröristtir, pisliktir pislik.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Çözüm de diyalogdur,
diyalogdur diyalog. Biz burada başka bir konudan bahsediyoruz sen oradan
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Sen PKKnın
sözcü müsün?
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Ben PKKnin sözcüsü
değilim. PKKnin sözcüsüyle, PKKnin başkanıyla 2013-2015
yılında siz görüştünüz arkadaşlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kökünü kazıyoruz,
kökünü.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakın, bugün bize
kapatma gerekçesi yaptığınız durumlar, yarın sizin
önünüze çıkacak. Sizi galeyana getiriyorlar, bunda kârınız yok. Yarın
önünüze gelecek, bunun hesabını siz de vereceksiniz. 2013-2015
sürecinde AKPnin, AK PARTİnin görüşmelerinin hepsi bizim
kapatılma davamızın gerekçeleri olmuş. Ben başka bir
konudan bahsediyorum sen oradan laf atıyorsun, oraya buraya
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Silahı
bırak dedik, silahı bırakmazsa biz de devletin kudretini
gösteririz.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Ben yağmadan,
hırsızlıktan, yolsuzluktan, ahlaksızlıktan
bahsediyorum, varsa yoksa PKK. Sen o alanda kendini yaşatıyorsun.
Senin partin o alanı istismar ediyor. Ben sana burada başka bir
şeyden bahsediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Silahı
bırakmış olsaydı, bu iş bitmişti.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Bakınız,
yağmalamaya devam edin, ediyorsunuz zaten. Biz bunları
eleştireceğiz ve eleştirmeye de devam
Öyle bağırarak
çağırarak bizim sesimizi kısamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖMER ÖCALAN (Devamla) Biz demirden korksaydık
trene binmezdik arkadaşlar.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Hodri
meydan! Hodri meydan!
ÖMER ÖCALAN (Devamla) İddiamız var,
diyoruz: Ortak noktalarda buluşabiliriz.
Bakınız, bu ülkede en fazla
hırsızlığı, yolsuzluğu yapan insanlar bayrak
önünde poz veriyor. Rıza Zarrab ortadadır, bu Baran Korkmaz
ortadadır, değil mi? En büyük rantı yapan bayrak ile manevi
değerlerdir, değil mi? Türk ulusunun en büyük değerlerinden
biridir. Kirli işlerinize alet yapmayın, bunu söylüyoruz; kirli
işlerinize sembolleri alet yapmayın. Hırsızı,
rantçısı, rüşvetçisi, yolsuzluğu yapan bunu çok iyi
kullanıyor ama halk da bu meseleyi görüyor. Yağmacılıktan
vazgeçin, hesap verirsiniz, Laheyde yargılanırsınız;
önünüze getirirler, o zaman da üzülürsünüz.
Halkımızı selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİZ ÖZKAN (Denizli) İddiaları
reddediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı
maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/B
maddesinden sonra gelmek üzere eklenen Madde 20/C-1deki doğan ibaresinin
kaynaklanan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Turan Aydoğan Rafet Zeybek Zeynel Emre
İstanbul Antalya İstanbul
Süleyman Bülbül Burhanettin Bulut Cengiz Gökçel
Aydın Adana Mersin
Alpay Antmen Ali Mahir Başarır
Mersin Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAR KIRCALI (Samsun)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Son dönemlerde görüyoruz ki yargı paketleri,
yargı reformları ardı ardına Meclise geliyor. Peki,
yargıda değişen bir şey var mı, yargıya olan bir
güven var mı ya da yargı 84 milyonu mutlu edebiliyor mu? Çok
tartışılır.
Ben yargıçları, savcıları,
hâkimleri hiçbir zaman için eleştirmek, bir yere koymak istemem.
Yasamayı eleştirebilirsin, yürütmeyi eleştirebilirsin ama
yargı bambaşka bir yerde olmalı çünkü onlar bir hakkı
teslim ediyor; haklıya haksıza karar veriyor. Ama burada
dünyanın en iyi yasalarını yapalım, en iyi
kanunlarını çıkaralım; ortak, beraberce
çıkaralım; biz bu yargıçların fikirlerini hür,
düşüncelerini hür, kendilerini hür bırakmadığımız
sürece sonuç alamayız.
Bakın, biz üç ay neyi konuşacağız
biliyor musunuz? Avusturya mahkemesini konuşacağız. Bir kara
paracıyı, bir dolandırıcıyı, bir sahtekârı
bunları ben demiyorum, MASAK diyor; 91 sayfalık MASAK raporu diyor,
ben demiyorum- Amerika mı yargılayacak, Türkiye mi yargılayacak?
Ya, bu adam elimizdeydi, avcumuzdaydı, şimdi Avusturyadan bunu
almaya çalışıyoruz güya.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu ülkede
hiçbir dosyaya bakmayalım ama Sezgin Baran Korkmazın dosyasına
bakın; yüzümüz kızarır. 5 Kasımda MASAK diyor ki: Ben
raporu hazırlıyorum. Uzun bir rapor. Bir görüş bildiriyor. Hasan
Yılmaz, dönemin Başsavcı Vekili -bunu bir rapormuş gibi- 3.
Sulh Ceza Mahkemesine başvuruyu yapıyor, mal
varlığındaki tedbirlerin hepsi kalkıyor. İrfan Fidan,
Cumhuriyet Başsavcısı, yurt dışına
çıkış yasağını kaldırıyor, sonra 20
Ocakta bu rapor geliyor. Ne diyor? Türkiyede 310 milyon dolarlık kara
para aklanmış; dolandırıcılık, sahtecilik
işlemleri yapılmış. Peki, bu isim nerede? Birisi Adalet Bakan
Yardımcısı, birisi Anayasa Mahkemesi üyesi. Ya, bundan büyük bir
utanç var mı ülke için? Var mı, ben soruyorum? Sezgin Baran Korkmaz
nerede? Nerede? Nerede? Bizdeydi bu adam ve bugün burada kalsaydı -Anayasa
38 çok net- Amerikaya vermeyecektik. Ben genel soruyorum ama nerede? Ya,
burada bir ayıp var.
Şimdi, bu adam
Bir otel, Paramount Otel, ben
merak ediyorum, burası AK PARTİnin sosyal dinlenme tesisleri mi?
(CHP sıralarından alkışlar) Ya, Başbakan orada,
bürokratlar orada; ne işi var bu adamların orada? Binali Yıldırımın
ne işi var orada, bana söyleyin? Ne işi var bu kirli otelde? Biz bunu
sorgulayamıyoruz. Daha çirkin bir şey söyleyeyim: Korkmaz Karaca kim?
Merkez Karar Yürütme Kurulu üyeniz değil mi?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Kim?
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Korkmaz Karaca. Doğru mu? Bilmiyorsun bile, bence bilme bile, unut
onu, unut bence onu, unut.
Şimdi, bir iddiaya göre bu adamın Sezgin
Baran Korkmazdan 4 milyon değerli bir aracı aldığı
söyleniyor. Bugün Saygı Öztürk sormuş, Evet, aracım bozuldu
-bu, sarayın danışmanı bakın- dört ay kullandım.
demiş. Sarayda araç yok değil mi? Kıran gibi var.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Arabası
yokmuş, arabası, garibanmış, arabası yokmuş.
Yazık ya, vallahi yazık ya!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ya,
şimdi, hâlâ bir savcı buna soruşturma açmıyor. Korkmaz
Karaca, sarayın danışmanı, Beylerbeyinde
kiraladığı yalıda Sezgin Baran Korkmazın odası
var -4 milyonluk aracı vermiş- Cumhurbaşkanının
danışmanı. Ya, gerçekten edep. İşte, bunları bir
savcı soruşturmazsa nasıl olacak arkadaşlar?
Bakın, ben genel olarak konuşmuyorum, içinizde
maaşıyla geçinen, çocuklarına helal lokma veren
arkadaşlarım var, ben biliyorum. Hepiniz
hırsızsınız. falan gibi lafları da kabul etmiyorum
ama içinizde çok kirlenmiş insanlar var arkadaşlar, vallahi de var
billahi de var, burnuna kadar pisliğe batmış insanlar var.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sizde
daha çok! (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) Bakın, bizde daha çoksa Sezgin Baran Korkmazla bir tek
ilişkisini koyarsın ortaya. Arkadaşlar, Binali
Yıldırımın 27 milyar dolarlık servetinden
bahsediliyor, oğlunun gemilerinden bahsediliyor; bu kirli otelde tatil
yapmış arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi, bakın, varsa benim hakkımda, bizim hakkımızda
böyle bir iddia zaten savcılar sektirmeden yargılıyor; sizde
olan pislikleri sorgulamıyorlar arkadaşlar. (CHP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar) Kimden korkuyor bu adamlar?
Ya, bakın, bu MASAK raporunu Maliye Bakanlığının
memurları hazırladı, Dolandırıcılık, kara
para var. diyor, Korkmaz Karaca bu adamın arabasına bindiğini
itiraf ediyor. Yok mu bir savcı? Yok mu, yok mu? Yok mu? Rüşvet var,
yolsuzluk var, zimmet var; olmaz. Varsa bizde ki olmaz, bakın, olmaz.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Tek savcı var.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Diyorsunuz ya: Cumhuriyet Halk Partisinin yapmadıkları. Tek
farkımız var: Biz yolsuzluk, hırsızlık yapmayız,
yapmayız; bunu kesinlikle bilin.
İşte iddialar, MASAK raporu, sizi
suçluyor, sizi; sizi rezil ediyor.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) 9 Haziran raporu bu.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İşte, gerçekler burada, takdir Türkiye'nin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatibin
tahayyüllerinden ibaret olan mesnetsiz ifadelerinin hiçbirisini kabul etmiyor,
iade ediyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Neyi kabul
etmiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
52.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın 268 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
âdetim değildir ama hatibimin bir hatasını düzeltmek
zorundayım.
Şöyle bir ifade kullandı: Dönemin
cumhuriyet savcısının -şimdiki Anayasa Mahkemesi üyesinin-
yurt dışına çıkış yasağını
kaldırdığını, yine bir cumhuriyet
başsavcısının -şimdi Adalet Bakan
Yardımcısının da- resen kendisinin mal
varlığına ve banka hesaplarına konulan blokeyi
kaldırdığını. söyledi. Bu doğru değil,
resen yapmadı o, reisen yaptı, reisten gelen talimatla yaptı.
(CHP sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tahayyüllerin
tamamını reddediyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Cahit Bey, sen
etmeye devam et.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Samsun Milletvekili Orhan
Kırcalı ve 98 Milletvekilinin Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3636) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 268) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Askeri Ceza Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan Erel Enez Kaplan Mehmet Metanet Çulhaoğlu
Aksaray Tekirdağ Adana
Muhammet Naci Cinisli Hasan Subaşı Fahrettin Yokuş
Erzurum Antalya Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ORHAN
KIRCALI (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Erzurum Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurun Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi
ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
AK PARTİnin yasama anlayışı
olan torba kanun tekliflerinin yeni bir örneğini görüyoruz. 20 maddelik bu
teklifte 5 farklı kanunda değişiklik ve düzenleme
yapılıyor. Torba kanun teklifinin bir maddesiyle Askeri Mahkemeler
Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu yürürlükten
kaldırılıyor. Anayasa değişikliğiyle askerî
yargı kaldırıldığından askerî mahkemelerin uyguladığı
usul hükümlerinin de yürürlükten kaldırılması amaçlanıyor.
Kaldırılan usul hükümlerinin yerine ise teklif metniyle yeni hükümler
getiriliyor. Bu sebeple, Askeri Ceza Kanununun adının
değiştirilerek Askerî Ceza ve Ceza Muhakemesi Kanunu
yapılmasını İYİ Parti olarak teklif ediyoruz.
Ceza Muhakemesi Kanununda iki yıl veya daha az
süreli hapis cezaları için mahkeme tarafından hükmün
açıklanması geri bırakılabiliyor. Bu hükmün askerî suçlarda
farklı düzenlenmesi sivil ve askerî suçlar arasında ciddi bir
ayrıma neden olur. Öte yandan, hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına ilişkin düzenleme tereddütlere ve farklı
kararlara yol açabilecek muğlak kalmış bir maddedir. Yeni
getirilen usul hükümleri keyfî uygulamalara yer vermeyecek şekilde
somutlaştırılmalı. Devlet memurları iki yıl veya
daha az süreyle hapis cezaları bakımından hükmün
açıklanmasının geri bırakılması
uygulamasından yararlanabiliyorlar ancak askerî personel bir yıl ve
daha fazla hapis cezasına mahkûm olduğu takdirde Türk Silahlı
Kuvvetlerinden çıkarılacak ve tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine
kabul edilmeyecek. Bu durum askerî personel ile diğer devlet
memurları arasında eşitsizlik oluşturuyor. Disiplin
cezaları askerî personellerin kariyerleri açısından ciddi
sonuçlar ortaya çıkarıyor. Personellere disiplin ceza puanlarına
bağlı olarak Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası
veriliyor. Bu nedenle, disiplin cezalarıyla uyarma, kınama ve hizmete
kısmi süreli devam cezalarına karşı iptal davası açma
yolu kapatılmamalı. Üstelik Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin
Kanununda asker kişilerle ilgili disiplin uygulamalarının
nasıl uygulanacağı belirlenmiş. Düzenleme, disiplin
uygulamaları ve ceza yargılamasını birbirine
karıştırır mahiyette. Disiplin soruşturmalarına
ilişkin anayasal teminat altında bulunan savunma hakkı ortadan
kaldırılmamalı.
Diğer taraftan, düzenlemede, kesin hükmün ne
zaman ortaya çıkacağı da belirlenmemiş. Bireysel
başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin hak ihlaline karar vermesi
durumunda ciddi mağduriyetler yaşanabileceği öngörülmeli. Bu
sebeple, düzenleme, başta Anayasanın 129uncu maddesinde olan
Disiplin kararları yargı denetimi dışında
bırakılamaz. hükmü olmak üzere, Anayasanın 2nci, 13üncü,
36ncı ve 125inci maddelerine açıkça aykırılık
teşkil ediyor. Astların üstlere karşı hak arama
mekanizmalarının önünü tıkayacak bir düzenlemeye gidilmemeli.
Kanun teklifinin geneli incelendiğinde
bazı hükümlerin sonuçları itibarıyla askerî hiyerarşiyi
bozabileceğini, mobbinge, keyfîliğe ve
kayırmacılığa yol açabileceğini görüyoruz. Genelkurmay
Başkanı ile kuvvet komutanları hakkında askerî suçlardan
dolayı kovuşturma yapılması Cumhurbaşkanının
iznine bağlanıyor. Cumhurbaşkanının siyasi bir
partinin genel başkanı olduğu da göz önüne
alındığında kovuşturma izninin particilikten uzak
tutulması sağlanmalı. Ön incelemeyi nasıl
yapacağı hususu da somut bir şekilde ortaya koyulmalı veya
daha ideali, Cumhurbaşkanı partisiz olmalı. Şu anki
teklifin kurumsal devlet anlayışından uzak olduğunu
söylemem lazım. Kendi siyasi hesapları uğruna ülkenin
güvenliğini riske sokmaya ve Peygamber ocağı ordumuzun
genetiğiyle oynamaya AK PARTİnin hakkı yoktur. Partiye
bağımlı ordu projesi -rektör atamaları usulü ve sivil
adalet mekanizmasının düşürüldüğü durum benzeri- siyasetçi
kapısı aşındıran asker modeli ülkemize büyük zarar
verir. Yeni bir 15 Temmuza yol döşenmemesini ümit ederim.
İYİ Parti Grubu olarak
görüştüğümüz kanun teklifinin Peygamber ocağı ordumuz
içerisinde keyfî uygulamalar yol açabileceğini, hiyerarşik
ilişkileri bozabileceğini kaydeder, Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasına arz ve teklif ederiz.
Turan Aydoğan Rafet Zeybek Zeynel Emre
İstanbul Antalya İstanbul
Süleyman Bülbül Burhanettin Bulut Cengiz Gökçel
Aydın Adana Mersin
Alpay Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik, Anayasanın Görev ve
sorumlulukları, disiplin kovuşturulmasında güvence
başlıklı 129uncu maddesindeki Disiplin kararları
yargı denetimi dışında bırakılamaz. hükmüne
aykırılık taşımaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra
sayılı Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin son cümlesinin teklif metininden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ayhan Erel Enez Kaplan Muhammet Naci Cinisli
Aksaray Tekirdağ Erzurum
Fahrettin Yokuş Hasan
Subaşı Arslan
Kabukcuoğlu
Konya Antalya Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerî yani rütbeli
personel ile birlikte askerî bir rütbeye sahip olmayan devlet memurları da
karargâhlarda, kışlalarda, askerlik şubelerinde, harekât
bölgelerinde, hatta yurt dışında görev yapmaktadırlar.
Askerî sivil memurlar, özlük haklarını 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunundan alırlar. Ancak, asker olmadıkları ve
askerî eğitim almadıkları hâlde askerî disiplin kurallarına
göre çalışmak zorundadırlar, mesai mefhumları yoktur, fazla
çalışıp mesai ücreti alamazlar, askerî lojmanlardan sınırlı
yararlanabilirler, kendilerine verilen lojmanlar da genelde ya giriş
katı ya da bodrum katı olur, orduevlerinden ise hiç faydalanamazlar.
Askerî sivil memurlar arasında doktor, eczacı, mühendis, avukat,
uzman, psikolog, tekniker, veri hazırlamacı, aşçı,
şoför gibi her meslekten personel vardır; 211 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 115 ve 116ncı
maddelerine tabidirler, nöbet tutarlar ve içtimaya çıkarılırlar;
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bunlarla ilgili 2
ayrı özel madde vardır; bu maddelere göre yirmi dört saat
esasına göre çalıştırılırlar ve
karşılığını alamazlar; yine, 1632
sayılı Askeri Ceza Kanununa tabidirler, görevleri vardır,
sorumlulukları vardır ama karşılığı yoktur.
Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik
Komutanlığında görevli devlet memurları ise 7068
sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanuna tabi
tutulmuş, rütbeli personel gibi disiplin hükümleri bu
çalışanlara uygulanmış ancak rütbeli personelce alınan
mali ve sosyal haklar Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil
Güvenlik Komutanlığında görevli devlet memurlarından
esirgenmiştir.
Değerli milletvekilleri, orduevlerinin
temizliği başta olmak üzere, tadilatından, bütün hizmetlerinden
sorumlu olan sivil memurlar maalesef orduevlerine giremezler, kamplardan
faydalanamazlar, sosyal tesislerden yararlanamazlar; kısacası,
aynı iş yerinde çalıştığı rütbeli personel
ile aralarındaki mali ve sosyal haklar bakımından ortaya
çıkan fark gün geçtikçe artmaktadır. Sivil memurlar 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kaldırılan sivil memur
tazminatının tekrar verilmesini talep ediyorlar, şimdiye kadar
açılmayan unvan değişikliği sınavının
açılmasını istiyorlar, fiilî hizmet zammının
verilmesini talep ediyorlar. Askerî sivil memurlara silah verilmez, askerî karargâhlarda
çalışmalarına rağmen bir saldırı
sırasında kendilerini maalesef koruyamazlar, bu nedenle silah
verilmesi gerekiyor. İl dışı görevlendirmelerde hak
ettikleri harcırah yeterince verilmez, yurt dışı görevlerde
her türlü yeterlilikleri varken maalesef görevlendirilmezler. Üzülerek ifade
etmeliyim ki sivil memurlar çalışırken askerî personel özlük
hakları hususunda maalesef maraba muamelesi görüyorlar. Bu adaletsizlik
acilen giderilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bir başka konuyu
sizlere anlatmak istiyorum. 11 Mayıs 2021 tarihinde Ticaret
Bakanlığı Yer Değiştirme Yönetmeliği
yayımlanarak yürürlüğü girmiştir. Söz konusu yönetmelik büyük
çoğunluğu gümrük kapılarında görev yapan 20 bin
civarında çalışanı huzursuz etmiştir. Söz konusu
yönetmelik Anayasamızın 41inci maddesi ile 657 sayılı
Devlet Memurları Yasasının 72nci maddelerine aykırı
olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle çalışanların aile
birliğinin korunmasına büyük bir darbe vurulmuştur. Ayrıca,
rotasyon, geçici görevlendirme ve 2nci, 3üncü bölgelerin zorunlu hizmet
bölgesi hâline getirilmesi büyük haksızlık ve adaletsizlere yol
açmıştır. Bu yönetmeliğin yeniden gözden geçirilerek
çalışanların lehine düzenlenmesi için, Bakanlıkta, örgütlü
sendikaların itiraz ve taleplerine siyasi irade çözüm üretmenin aksine
mahkemeleri işaret etmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum
değildir, en kısa zamanda söz konusu yönetmeliğin
çalışanların lehine yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, son bir konu: Konya
Ilgın Belediyesi geçtiğimiz hafta 54 çalışanının
iş akdini feshetti, maalesef yasak olmasına rağmen yasa
dışı bu uygulamayı yaptı. Bunun düzeltilmesini buradan
arzu ediyorum. Bu ayıptır, bu günahtır, bu
vicdansızlıktır.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 268 sıra sayılı
Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesindeki yürürlükten
ibaresinin uygulamadan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Süleyman Bülbül Turan Aydoğan Rafet Zeybek
Aydın İstanbul Antalya
Zeynel Emre Burhanettin Bulut Cengiz Gökçel
İstanbul Adana Mersin
Alpay Antmen
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gerekçe...
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle, yasalarda öz Türkçe
kullanılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önergeyi çekiyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge geri çekilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... 19uncu madde kabul edilmiştir.
20'nci madde üzerinde bir önerge vardır...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Önergeyi çekiyoruz.
BAŞKAN Önerge geri çekilmiştir.
20'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 20'nci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylamadan önce İç Tüzükün
86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere lehte ve
aleyhte birer milletvekiline söz vereceğim.
İlk olarak lehte Balıkesir Milletvekili
Belgin Uygur.
Buyurun Sayın Uygur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BELGİN UYGUR (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Askeri Ceza Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasana Dair Kanun Teklifi üzerinde
oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, coğrafi olarak son derece stratejik
bir bölgede yer almaktadır. Medeniyetimize göre Peygamber
ocağı olarak nitelendirdiğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,
coğrafyamızdan kaynaklı değişik risk ve tehditlere
karşı istiklal ve istikbalimizin korunması ve devamı için
kahramanca mücadele etmektedir. Kahraman ordumuz, vatan
topraklarımızın ve mavi vatanımızın
bütünlüğü için karada, havada, denizde, sınır içinde ve
sınır ötesinde milletimizin ve devletimizin hak ve menfaatlerini
destansı bir mücadele ve kararlılıkla korumakta, bölgemiz ve
dünya barışına katkıda bulunmaktadır. Ordumuz, bugün,
Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde yerli ve millî savunma sanayi hamlesiyle
sahip olduğu teknolojisi, cesareti, disiplini, şehadet
anlayışı, kahramanlığı ve Kızılelma
hedefiyle dünyanın en güçlü orduları arasında yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2017 yılında yapılan Anayasa
değişikliğiyle askerî mahkemeler kaldırılmış
sadece savaş dönemlerinde asker kişilerin görevleriyle ilgili işledikleri
suçlara ilişkin davalarla sınırlı olmak üzere askerî mahkemelerin
kurulabilmesi öngörülmüştür. Olağan dönemlerde de askerî suçlara
ilişkin yargılama görevi adli yargı mercilerine
bırakılmıştır. Görüşülen teklifimizle, bu Anayasa
değişikliğine uygun olarak 353 sayılı Askeri
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usülü Kanunu yürürlükten
kaldırılmaktadır fakat güçlü ordular için disiplinin de en
önemli unsurlardan biri olduğu anlayışından hareketle yasa
teklifimizle askerî disiplinin sağlanması veya ihlali hâlinde yeniden
tesis edilebilmesi, askerî suçların soruşturulması ve
kovuşturulmasında uygulanacak usulün belirlenmesi amacıyla 1632
sayılı Askeri Ceza Kanunuyla birlikte 4 kanunda değişiklik
yapılmaktadır.
Yine, teklifimizin görüşmeleri esnasında
da ifade ettiğimiz gibi, teklifle, askerî suçlara ilişkin davalara
bakacak mahkemeler belirlenerek askerî suçların yargılanmasında
uzmanlaşmanın sağlanması, bunun neticesinde de askerî
hizmet işleyişine ve askerî disipline katkı sağlanması
amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; açıklamış olduğumuz bu sebeplerle kanun
teklifinin lehinde oy kullanacağımızı belirtip, teklifin
milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz Antalya Milletvekili Rafet
Zeybeke aittir.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ordumuz bu
milletin göz bebeğidir ama dün, bu ordunun içine, kilit noktalarına
yerleştirilen FETÖ bu orduya çok ciddi zararlar verdi, ordunun gücünü
kesti ama böyle düzenlemelerle maalesef ordu bu sefer de siyasi gücün vesayeti
altına sokularak yine ordunun gücü zayıflatılmak isteniyor.
Sanki orduyu zaaf içinde bırakmaya yönelik teklifin içinde maddeler var
değerli arkadaşlarım. Şimdi onları tek tek
sayacağım.
Bakın, 3üncü maddeye göre -daha önce de
belirtmiştim bu kürsüden- askeri herkes yakalayabilecek, yani askeri
sıradan, sade, herhangi bir vatandaşımız yakalayacak.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Ceza Muhakemeleri Kanununun
90ıncı maddesinde çok açık olarak deniyor ki: Yakalamayı
sadece kolluk güçleri yapar. Ama bu maddeyle ne diyorsunuz? Asker olursa
herkes yakalar. Böyle bir şey olabilir mi? Bakın, bu, yarın bir
gün hem asker ile vatandaşın çatışmasına neden olur
hem de asker ile askerin çatışmasına neden olur. Bunu
ısrarla belirttik, Geri çekin. dedik ama yapmadınız maalesef.
Yine, değerli arkadaşlarım, 4üncü
maddede Sırf askerî suçlarda, tutuklama yasağına ilişkin
hükümler uygulanmaz. deniyor. Bakın, bu, açıkça Anayasaya
aykırıdır. Değerli arkadaşlarım, normal suçlarda
biliyorsunuz iki yıl ve aşağısında tutuklama
yasağı var, o nedenle de hükmün açıklanmasının geri
bırakılması iki yıl ve aşağısı suçlarda
uygulanıyor ama siz buraya getirdiğiniz teklifle Suçun
niteliği, ceza miktarı ne olursa olsun tutuklanabilir. diyorsunuz
ama 7nci maddede de Altı aydan fazla olursa hükmün açıklanması
geri bırakılır. diyorsunuz. E, o zaman bu ne çelişki? Yani
hem Her suçta cezanın miktarı ne olursa olsun tutuklanır.
diyorsunuz ama altı aydan az cezalarda hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar
veriyorsunuz. Bu yanlıştır, yapmayın. dedik, onu da
yaptınız.
Değerli arkadaşlarım, yine,
Genelkurmay Başkanına ve kuvvet komutanlarına
Cumhurbaşkanı tarafından soruşturma izni verilmesi normal
bir Cumhurbaşkanlığında olurdu, oluyordu da ama şu
anda bir partinin genel başkanı yapacak bunu. Bu, yargının
içine siyasetin girmesine yol açar. dedik, onu da yapmadınız.
Yine, 12nci ve 13üncü maddelerinde Eğer bir
yıldan fazla ceza alırsa asker, mahkeme tarafından askerlikten
uzaklaştırılır. hükmü getirdiniz. Bakın, bu,
yarın bir gün askerlerin, daha doğrusu vatandaşlarımızın
da dâhil Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını
engelleyecektir. Düşünün, bir yıl ceza alıyor, mahkeme karar
veriyor, meslekten çıkarıyor; ondan sonra istinafa gidiyor,
Yargıtaya gidiyor, kesinleşiyor, çıktı; bireysel başvuru
yapıyor, Anayasa Mahkemesi Ya, burada yanlış
yaptınız. diyor ama o asker tekrar orduya dönemiyor. Bu da çok
yanlıştır değerli arkadaşlarım. Biz, özellikle,
bu yasa teklifinin bazı maddelerinin Anayasaya aykırı
olması ve bu biraz önce belirttiğimiz nedenlerle biz bu yasa
teklifine ret oyu vereceğiz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yılmaz Bey, buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle, kanun görüşmelerine katkıda
bulunan tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Kısaca, bir iki hususta açıklama yapma
gereği doğduğuna inanıyorum. Özellikle asker kişinin
herkes tarafından yakalanabilmesiyle ilgili husus burada çok dile
getirildi, bu yeni bir durum değil. Şu anda yürürlükte olan, bu
kanunla yürürlükten kaldıracağımız 353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu'nda da bu hüküm
var. Bu hüküm aynı zamanda şu anda yürürlükte olan Ceza Muhakemesi
Kanunumuzun 90ıncı maddesinde de var. Bu nedir? Herkes tarafından
yakalanabilme hususu suçüstü hâllerinde. Mesela bir örnek verelim: Bir asker
kişinin -sivil kıyafetle de olabilir- bir cinsel saldırı,
çocuk istismarı suçüstü hâlinde herkes tarafından yakalanabilmesiyle
ilgili bir durum olabilir, buna benzer olaylar olabilir; bu, ceza hukukunun
genel bir düzenlemesidir, ceza muhakemesinin, genel bir düzenlemesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Şu anda mevcut kanunlarımızda da bu var, yeni
bir durum değil.
2017 Anayasa değişikliğiyle askerî
yargı Anayasamızdan kaldırıldı, buna uyum
amacıyla 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve
Yargılama Usulü Kanunu yürürlükten kaldırıldığı
için buradaki askerî suçlarla alakalı, asker kişilerle ilgili
soruşturma ve kovuşturma usulleri Askeri Ceza Kanununda
düzenlenmesinden ibaret.
Yine, askerî hizmet ve eyleme ilişkin idari
davalarda da İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda bu hizmet, işlem
ve eylemlere ilişkin düzenlemeler gerçekleştiriliyor.
Önemli bir kanun teklifini bugün görüştük. Ben
katkıda bulunan herkese çok çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun Başkanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, hem bu
hafta çok konuşuldu hem genel olarak, tabii, bu konularda bir hassasiyet
seziliyor bu askerlerle ilgili durumda. 15 Temmuzu burada hep birlikte
yaşamış ve bu konuda hiçbir partinin farklı bir irade göstermediğine
tanık olmuş birisi olarak şunu söyleyelim, kayıtlara
geçsin: Anayasaya karşı, seçilmiş Meclise karşı,
seçilmiş siyasetçilere karşı kim herhangi bir harekete
girişirse Anayasayı ve demokratik düzeni korumak tüm Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının görevidir, kanun veya bir başka
şey aranmaz. O noktada, herkesin aynı iradeyi göstereceğinden
kimsenin şüphesi olmasın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimiz tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 29 Haziran 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.29