TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
10uncu
Birleşim
21 Ekim 2021
Perşembe
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Ahilik Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun,
Çinin başkenti Pekinde yapılacak olan 2022 Kış
Olimpiyatlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
döviz kuru ve artan hayat pahalılığına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Amiral Cem Gürdenizin Fransada 3-4 Aralıkta düzenlenecek olan Doğu
Akdeniz konulu panele katılabilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, taşeron işçilerin ve mevsimlik orman işçilerinin
kadro sorununa ilişkin açıklaması
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
sağlık çalışanlarının ağır
çalışma koşullarına ve özlük haklarına ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
yaz aylarında yaşanan orman yangınlarına ilişkin
açıklaması
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalıyı saygı, sevgi ve
minnetle andığına, Merkez Bankasının faiz indirimi
kararına ve Mali Eylem Görev Gücünün bugün Pariste yapacağı
toplantıda Türkiyeyi gri listeye almak için bir karar vereceğine
ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe ilişkin açıklaması
7.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, gündemde bulunan 283 sıra sayılı
Kooperatifler Kanunu Teklifine ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, EYT
sorununa ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, akademik başarısı Covid-19 salgınından
olumsuz etkilenen öğrencilere sınav hakkı veya ilave dönem
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Mersinli ihracatçıların
başarılarına ilişkin açıklaması
11.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, 21
Ekim Dünya Gazeteciler Gününe ve Antalyadaki arazi
yağmacılığına ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ekonomideki
olumsuz tablonun sorumlusunun AKP iktidarı olduğuna ilişkin
açıklaması
13.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe ilişkin açıklaması
14.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
tarımsal destekler konusunda bütçenin revize edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, Adıyamanlı tütün ve badem üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, asgari ücret üzerindeki vergi yükünün
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
akaryakıt fiyatlarındaki artışa ilişkin
açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
gazilerin engelli araçlarına ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe
ilişkin açıklaması
19.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, hastane randevuları konusundaki
şikâyetlere ilişkin açıklaması
20.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Gürcistan giriş
kapısında bekleyen nakliyecilerin sorunlarına ve döviz kurundaki
artışa ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İstanbul Başakşehirdeki Kanuni Sultan
Süleyman KYK Yurdunda kalan öğrencilerin sorunlarına, milletin
fakirleşmesinin tek sebebinin Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi olduğuna, dış politikada keyfî ve tutulması mümkün
olmayan sözler verildiğine ve Hükûmeti ortak akılla strateji
oluşturmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
21 Ekim 2007 tarihinde PKK tarafından Dağlıca Komanda Taburuna
gerçekleştirilen saldırıda şehit olan askerlere Allahtan
rahmet dilediğine, Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiye raporuna ve
Türkiyenin insan merkezli dış politikasıyla insanlık
adına yüz akı olacağına ilişkin açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Merkez
Bankasının faiz indirimi kararının kimlere
sızdırıldığını öğrenmek istediklerine,
Şanlıurfa Viranşehirde 5 yaşındaki bir çocuğun
zırhlı araç çarpması sonucu yaralandığına,
zırhlı araçların çarpmasıyla ölen çocukların
sorumlusunun faillere ceza vermeyenler olduğuna, 24 Ekimde Kartalda
gerçekleşecek olan mitinge tüm emekçileri davet ettiklerine, Suruç
davasını takip edeceklerine, Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin
kayıt süresinin uzatılmasını talep ettiklerine ve Çilem
Doğanın Yargıtaydaki duruşmasına ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalıyı rahmet ve minnetle
andıklarına, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Merkez
Bankasının emir komutayla faiz indirmesi sonucu dövizdeki
tırmanışla devletin borç yükünün arttığına ve
milletin Erdoğanı ve ekibini ilk fırsatta sandıkla
indireceğine ilişkin açıklaması
25.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan
rahmet dilediğine, Gürcistan giriş kapısında bekleyen
tırların ülkemize girişini sağlayacaklarına, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe, Merkez Bankasının faiz indirimi
kararına, Türkiyedeki döviz dalgalanmalarından dolayı ortaya
çıkan fiyat farklılıklarından belli grupların ya da
kişilerin nemalandığını iddia etmenin mümkün
olmadığına ve döviz kurunun siyasi söylemlere malzeme
edilmesinden endişe duyduğuna ilişkin açıklaması
26.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın ve Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Denizli Milletvekili Haşim Teoman
Sancarın, Denizlide olması beklenen depreme karşı önlem
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Leyla Güven ve Hülya Alökmen Uyanıka cezaevinde
yasa dışı halay çektikleri ve şarkı söyledikleri
gerekçesiyle verilen disiplin ve iletişim cezasına ilişkin
açıklaması
33.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Eren-7 Operasyonunda şehit olan Burak
Tortumluya Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Iğdır Milletvekili Habip Eksikin 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarda Atatürk İlkokulunda görev yapan
Öğretmen Cesur Hasırcıya yapılan saldırıyı
kınadığına ilişkin açıklaması
37.- Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın,
kantincilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
38.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın,
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün 283 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 12nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Antalya Milletvekili Kemal Çelikin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 8/10/2021
tarihinde İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, yerel basın başta olmak üzere
Türk basınında yaşanan sorunların
araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi,
basın-yayın organlarının bağımsız ve
tarafsızlığının sağlanması için
yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim
2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, 21/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, başta SADAT olmak üzere benzeri kurum ve
kuruluşların faaliyetlerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 21 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 19/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, kamu hizmetlerinin sunumunda
tarafsızlık ve kamu yararını gözetme ilkelerinin kanunsuz
emirlerle yok edilmesinin yol açtığı zararların boyutunun
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76
Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 283)
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Kriminal
Polis Teşkilatı-Interpol Arasında 2021 Yılında
İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve İcra Komitesi
Toplantıları İçin İmtiyazlar ve Muafiyetlere
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3606) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 271)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut
Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 271) Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı-Interpol
Arasında 2021 Yılında İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel
Kurul Oturumu ve İcra Komitesi Toplantıları İçin
İmtiyazlar ve Muafiyetlere İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
oylaması
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Hakkâri ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Kilis ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Ağrı ilinde kadınların
niteliksel gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini
sağlayacak projelere,
Aksaray ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Ardahan ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Bayburt ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Bingöl ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Bitlis ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Çankırı ilinde kadınların
niteliksel gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini
sağlayacak projelere,
Yalova ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Diyarbakır ilinde kadınların
niteliksel gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini
sağlayacak projelere,
Düzce ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Şanlıurfa ilinde kadınların
niteliksel gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini
sağlayacak projelere,
Erzincan ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Batman ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Erzurum ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Mardin ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Gümüşhane ilinde kadınların
niteliksel gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini
sağlayacak projelere,
Isparta ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Siirt ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Karabük ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Şırnak ilinde kadınların
niteliksel gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini
sağlayacak projelere,
Kars ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Muş ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
İstanbul ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Rize ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
Van ilinde kadınların niteliksel
gelişimini ve iş gücü piyasasına girişini sağlayacak
projelere,
İlişkin soruları ve Aile ve Sosyal
Hizmetler Bakanı Derya Yanıkın cevabı (7/52187), (7/52188),
(7/52189), (7/52190), (7/52192), (7/52193), (7/52194), (7/52195), (7/52196),
(7/52197), (7/52198), (7/52199), (7/52200), (7/52201), (7/52202), (7/52203),
(7/52204), (7/52205), (7/52206), (7/52207), (7/52208), (7/52209), (7/52210),
(7/52211), (7/52212), (7/52213), (7/52214)
21 Ekim 2021 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ahilik
Haftası münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Hacı Özkana
aittir.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Ahilik Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
HACI ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsım adına gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Ekranları
başında bizleri izleyen Mersinli hemşehrilerim başta olmak
üzere aziz milletimizi, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Zamana yenik düşmeyen, rengi solmayan,
değerlerinden bir şey kaybetmeyen Ahilik, bugünün ihtiyaçlarına
da derman olacak düsturlarıyla en kıymetli hazinelerimizden biridir.
Ekonominin, ticaretin, sosyal hayatın, maddi boyutuyla yaşamanın
ötesine geçen bir hareket olarak Ahiliğin unsurlarını her
çağda ve şartta gerekli kılan, onun özü ve fıtratıyla
insanı merkeze almasıdır.
Ülkemizin gelişmesinin, büyümesinin,
hedeflerine ulaşmasının yolu esnaf ve sanatkârlardan geçer.
Esnaf sadece alan, satan, ticaret yapan, varlığı icra
ettiği meslekten ibaret değildir. Esnaf, aynı zamanda o muhitin
gözü, kulağı, sesi, vicdanı, hamisi ve yol göstericisidir. Bu
nedenle esnafımızı milletimizin emaneti, bugünümüzün ve
yarınımızın manevi teminatı olarak görüyoruz. Kapısı
72 millete açık esnafın olduğu yerde din, dil, ırk
ayrımı olmaz. Rızık Allahtandır. diyerek ekmek
teknesini açan esnaf ve sanatkâr, rızkının kimin eliyle
geleceğini seçmez.
Usta-çırak ilişkisiyle kazanılan
kabiliyetler gençleri sadece meslek sahibi yapmakla kalmaz, aynı zamanda
onlara vatan ve millet sevgisini, edebi, adabı, saygıyı,
dürüstlüğü, tevazuyu, kanaati de öğretir. Nitekim, bugün de küçükten
büyüğe her işletme sahibinin elde ettiği hasılatı
çoğaltmanın değil, sağladığı istihdamı
artırmanın vesilesi olarak görmesiyle iftihar ediyoruz.
Aziz milletimizin hamurunda kardeşlik,
dayanışma, birlik ve beraberlik vardır; devirler geçse, dünya
değişse de bu değişmeyecektir. Devletimiz ve Hükûmetimiz,
her zaman olduğu gibi, içinden geçtiğimiz bu olağanüstü süreçte
de esnaf ve sanatkârlarımızın yanında oldu, olmaya da devam
edecektir.
Daha bir hafta önce, esnafımızın
yüzünü güldürecek, küçük esnafa vergi muafiyeti getiren Vergi Usul Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edildi. Yasaya
göre, basit usulde vergilendirilen yaklaşık 850 bin
esnafımız vergiden muaf kalacak. Günümüzün Ahileri olarak
gördüğümüz kıymetli esnaf ve sanatkârlarımızla el ele
vererek Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Türkiye ekonomisini güçlendirmeye, ülkemizi her alanda
geliştirmeye devam edeceğiz.
Bir toplumda birlik ve dayanışmayı
sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunmasıyla
mümkündür. Ondan dolayıdır ki esnaf, güvenin
kapısıdır; esnaf, kardeşliğin teminatıdır;
esnaf, birliğin sigortasıdır; esnaf, ekonomimizin temel
taşıdır; esnaf, toplumumuzun omurgasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlamak için buyurun efendim.
HACI ÖZKAN (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bu vesileyle, Ahi Evran Veli başta olmak üzere ahirete irtihal eden
ahileri, esnaf ve sanatkârları rahmetle yâd ediyor; tüm esnaf ve
sanatkârlarımızın Ahilik Haftasını yürekten kutluyor,
bereketli kazançlar diliyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Çinin başkenti Pekinde yapılacak olan 2022 Kış
Olimpiyatlarıyla ilgili söz isteyen Konya Milletvekili Fahrettin
Yokuşa aittir.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
2.- Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun,
Çinin başkenti Pekinde yapılacak olan 2022 Kış
Olimpiyatlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, Uluslararası
Kış Olimpiyat Oyunları 4-22 Şubat 2022 tarihleri
arasında Çin Halk Cumhuriyetinin başkenti Pekinde yapılacak.
Çin, dünyada insan hakları ihlallerinin en
yoğun şekilde yaşandığı ülkelerin
başında gelmektedir. Çinin, özellikle Doğu Türkistan bölgesinde
yaşayan Müslüman Türk toplumuna yönelik insanlık dışı
uygulamaları bir soykırıma dönüşmüştür. Nitekim,
Çinin Doğu Türkistanda Müslüman Türk halkına uygulamış
olduğu asimilasyonun soykırım noktasına geldiğini ve
başta Kanada olmak üzere birçok ülke parlamentosunun bu hususta
parlamentolarında karar aldığını hepimiz biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, 2022 yılı
Kış Olimpiyatlarının yapılacağı Çin Halk
Cumhuriyetindeki organizasyonun iptal edilerek başka bir ülkede
yapılması için bugüne kadar 180i aşkın insan hakları
örgütü bildiri yayınlamış, girişimlerde bulunmuştur.
Demokratik ülkeler başta olmak üzere, Uluslararası Olimpiyat
Komitesine, yine insan hakları örgütleri başvurmuşlardır.
Ayrıca, Kanada Parlamentosunda 5 siyasi partiye mensup 13 milletvekili
Uluslararası Olimpiyat Komitesine başvurarak olimpiyatların başka
bir ülkede yapılmasını talep etmiştir. Bütün bu taleplerin
altında yatan, hepinizin malumu olduğu üzere, Çinin insan
hakları ihlalleri, uyguladığı soykırım ve sadece
Doğu Türkistanda değil, başta Tibet olmak üzere İç
Moğolistanda, Hong Kongda uyguladığı zulümdür.
Bu konuda, dün, olimpiyatların protesto
edilmesini arzu eden Dünya Uygur Kurultayı Vakfı, Doğu Türkistan
Araştırmaları Vakfı, Uygur Akademisi Vakfı bir bildiri
yayınladı. Bu bildirinin bir bölümünde aynen şöyle deniliyor:
2022 Kış Olimpiyatlarının, komşularını
sürekli tehdit eden, Hong Kongda insan haklarını ve demokrasiyi
ağır derecede ihlal eden, işgali altında bulunan İç
Moğolistan ve Tibette çok ağır, baskıcı asimilasyon
politikası yürüten, özellikle 2017den beri yıllardır sinsice
sürdürdüğü asimile politikasını hiç çekinmeden Doğu
Türkistanda 3 milyondan fazla Uygur, Kazak gibi Türk yazarlar, profesörler,
bilim insanları, ulema, sanatçılar, araştırmacılar,
iş adamları ve tüccarlar başta olmak üzere, kadın-erkek,
genç-yaşlı ayırmaksızın halkı toplama
kamplarına kapatarak işkence, tecavüz, beyin yıkama, zorla
çalıştırma, kısırlaştırma,
organlarını çalma, ailelerini ayırma, çocuk toplama
kampları kurarak çocukları Çinlileştirme, Müslüman Türk
halkının dilini, dinini, kültürünü ve tarihini yok etmeye ve silmeye
yönelik politikalarıyla olimpiyat sloganını Daha
hızlı asimilasyon, daha yüksek kontrol ve daha güçlü baskı.
olarak kullanıp alenen dünya kamuoyunun gözü önünde soykırım ve
insanlığa karşı suç işlemekte ve insanlık
adına en utanç verici vahşiliği gerçekleştirmekte olan bir
ülkede yani Çin Halk Cumhuriyetinin başkentinde olimpiyatların
yapılacak olmasını esefle kınıyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, biz de
buradan çağrıda bulunuyoruz: Türkiye, bu olimpiyatlara
katılmamalıdır. Türkiye, bu olimpiyatların başka bir
ülkede yapılması için çaba sarf etmelidir, yine Uluslararası
Olimpiyat Komitesine başvurmalıdır. Uluslararası insan
hakları komitelerinin olduğu gibi, Türkiyedeki insan hakları
örgütlerine çağrıda bulunuyorum, zalim Çinde olimpiyatlar
yapılmamalıdır diyorum.
Hepinize saygı sunuyorum. (İYİ Parti
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
döviz kuru ve artan hayat pahalılığı hakkında söz
isteyen Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumana aittir.
Buyurun Sayın Karaduman. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karadumanın,
döviz kuru ve artan hayat pahalılığına ilişkin gündem
dışı konuşması
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, geçtiğimiz
günlerde vefat eden, millî savunma sanayimizin öncü ismi, Erbakan
Hocamızın yakın dostu Özdemir Bayraktar Beyefendiye bir kez
daha Allahtan rahmet, Bayraktar ailesine, yakınlarına ve ülkemize
başsağlığı diliyorum. Temennimiz odur ki onun
başlattığı ve hepimizin gururla sahiplendiği savunma
sanayisi alanındaki çalışmalar evlatlarınca en güçlü
şekilde devam ettirilecektir. Zira, ülkemizin hayati öneme sahip bu
gelişmelere her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu açık
bir şekilde ortadadır.
Kıymetli milletvekilleri, konumuza dönecek
olursak; bugün bir kriz var mıdır, yoksa bugün bir kriz yok mudur?
Bakınız, bugün, çocuğuna okul elbisesi alamayan bir baba için
elbette ki bir kriz vardır ancak yap-işlet-devret modeliyle ihale
üzerine ihale alan şirketler için elbette ki bir kriz yoktur.
Artıkları toplayabilmek için mahalle pazarlarının
dağılmasını bekleyen anneler için elbette ki bir kriz
vardır ancak milyarlık vergi borçları silinen holdingler için
bir kriz yoktur. İş bulamadığı için başka ülke
vatandaşı olma hayali kuran gençler için elbette ki bir kriz
vardır ancak üç beş yerden maaş alan tuzu kurular için bir kriz
yoktur. Evinin kirasını, doğal gaz, su ve elektrik
faturasını ödeyemeyen asgari ücretli için bir kriz vardır ancak
salgın, deprem ve sel demeden kredi adı altında
insanımızın geleceğini ipotek altına alan bankalar
için bir kriz yoktur. Artan girdi maliyetlerinden dolayı
toprağını ekemeyen, hayvancılık yapamayan köylü için
bir kriz vardır ancak ülkede ne olursa olsun Padişahım, çok
yaşa! diyen için bir kriz yoktur.
İşte, tam da burada -sözüm meclisten
dışarı- bir misali sizlerle paylaşmak istiyorum.
Padişahın birisi bir gün patlıcan yemeğini çok
sevdiğini söyleyince dalkavuğu gelir, der ki: Efendim, patlıcan
şöyle faydalıdır; patlıcan şöyle lezzetlidir.
Patlıcanın hikmetlerinden bahseder. İki gün sonra, padişah
patlıcan yemeğinden usanınca bu defa patlıcanın
zararlarından bahsettiğini gören dalkavuğa padişah Ya, iki
gün önce patlıcanı öve öve bitiremiyordun ama bugün yerin dibine
soktun, bunun hikmeti nedir? deyince dalkavuk şu meşhur cevabı
verir, der ki: Efendim, ben patlıcanın değil, sizin
dalkavuğunuzum. Dolayısıyla, bu dalkavuklar için elbette ki bir
kriz yoktur. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, ülkemiz, bugün
bir krizle karşı karşıyadır. Bu yaşanan kriz,
yirmi yıllık olağanüstü sürecin olağan
sonuçlarıdır. Bu krizi ortaya çıkaran zihniyette devam
edildiği müddetçe ülkemizin düzlüğe çıkarılması mümkün
olmayacaktır. Bu krizin asıl sebebi, yıllar yılı devam
eden faizci, kapitalist politikaların ta kendisidir.
Bakınız, ağır sanayi
hamleleriyle ülkenin dört bir tarafına inşa edilen fabrikaları
özelleştirme adı altında yok pahasına sattınız.
İnsanımızın alın terini, insanımızın
emeğini faiz lobilerine teslim ettiniz. Bugüne kadar, bütçeden tefecilere
511 milyar dolar para verdiniz. 511 milyar dolar, tefecilere verilen bu para ne
demek? Ülkemizde her saat başı 3 milyon doların tefecilere
peşkeş çekilmesi demektir. Buna karşılık, üretime
dayalı bir politika yürütmediğiniz için paramız günden güne
değer kaybetti, döviz kuru arttı, enflasyon arttı, faiz
arttı, dış borcumuz arttı ve nihayetinde,
insanlarımızın bankalara olan borcu arttı. Bunun sonucunda
insanlarımız fakirleşti, artan vergi ve zamlar altında
ezildi ve ezilmeye devam etmektedir.
Bakınız, yer altı ve yer üstü
kaynakları bakımından, genç nüfus potansiyeli
açısından oldukça zengin olan ülkemizi bu yoksulluğa mahkûm
eden, faizci kapitalizmin bizatihi kendisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Karaduman.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Milletimiz
âdeta can çekişirken ülkemizin kayıkçı kavgası ve horoz
dövüşü gibi kısır çekişmelere harcayacak vakti
kalmamıştır. Bütün bu sorunları pandemiye bağlamak,
emin olun, sorunu örtbas etmektir. Zira, ülkemiz yıllar yılı bir
pandemi yaşamaktadır. Ekonomide, eğitimde, sağlıkta,
ahlak ve maneviyatta, her alanda pandemi yaşıyoruz ve bu pandemiden
kurtulmak için ihtiyacımız olan tek aşı, açıkça
söylüyorum ki millî görüştür ve Saadet Partisinden başkası
değildir. Adil düzen düsturuyla, önce ahlak ve maneviyatla, hakça
paylaşımla, şahsiyetli dış politikayla tüketim
değil, üretim ekonomisine döneceğiz ve ülkemizi bu karanlık günlerden
aydınlık yarınlara hep birlikte taşıyacağız
diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Çelebi
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Amiral Cem Gürdenizin Fransada 3-4 Aralıkta düzenlenecek olan Doğu
Akdeniz konulu panele katılabilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kumpaslarda dört yıl cezaevinde beraber
yattığım, mavi vatanın isim babası olan, bu konuda 7
kitap, 500 makale, yüzlerce konferans veren Amiral Cem Gürdeniz Fransada 3-4
Aralıkta düzenlenecek olan, Yunanistan ve Mısır
dışişleri bakanlarının da katılacağı
Doğu Akdeniz konulu panele katılmak istiyor, mahkeme kabul etmiyor.
Sebep? Montrö ve sarıklı amiral konusunda tavır koyduğu
için hakkında soruşturma var.
Değerli milletvekilleri, bu bir vatan
görevidir. Türkiyenin haklı tezlerini savunmak için Amiral Cem Gürdeniz o
konferansta olmalıdır, gereği acilen yapılmalıdır
diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Köksal
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, taşeron işçilerin ve mevsimlik orman işçilerinin
kadro sorununa ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan,
KİT'lerde esas işi yapan taşeron işçiler,
yaklaşık 400 bine yakın taşeron işçi, AKPnin 2018
seçimlerinden önce verdiği kadro sözünü tutmasını bekliyor.
Örneğin, hastanelerde çalışan bilgi işlem
çalışanları, yemekhane personelleri, hastalara bire bir hizmet
eden, ağır işlerde çalışan taşeron işçiler
kadro dışı kaldı. Şimdi, tüm taşeron işçiler
zor günlerini sevince boğacak müjde bekliyorlar. Lütfen, artık bu
ülkede tek bir taşeron işçi kalmasın, tüm taşeron
işçiler kadro alsın, AKP seçim öncesi verdiği sözü tutsun.
Ayrıca, 5620 sayılı... Mevsimlik
orman işçileri canlarını hiçe sayarak
çalışıyorlar. Yangınların ve doğal afetlerin
yaşandığı ülkemizde onların değeri bir kez daha anlaşıldı.
Bu yasama döneminde gelin, onların da kadro almasını hep birlikte
sağlayalım.
BAŞKAN Sayın Arık...
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
sağlık çalışanlarının ağır
çalışma koşullarına ve özlük haklarına ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Coronadan hayatını kaybeden
sağlık çalışanları şehit sayılsın kanun
teklifimizin reddedilmesi, corona meslek hastalığı olarak kabul
edilsin kanun teklifimizin reddedilmesi, sağlıkta uygulanan
şiddetin her geçen gün artması, ekonomik kayıplar,
ağır çalışma koşulları... Kısacası,
insan yerine konulmadıkları için binlerce doktor kamudan istifa etti.
Her bir istifa, kalan doktorun üzerindeki yükü daha da artırıyor ve
kısır bir döngüye giriliyor. Buradan iktidarı uyarıyorum:
Bu vurdumduymazlığınız devam ederse, doktorların
ekonomik, özlük hakları ve çalışma koşulları
düzeltilmezse emin olun ki yakında hastalandığınızda
sizi tedavi edebilecek doktor bulamayacaksınız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çakır...
4.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
yaz aylarında yaşanan orman yangınlarına ilişkin
açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
bu yaz yaşadığımız orman yangınlarının
insanlık dışı yanıyla yarınlar adına hep
gündemimizde tutmamız gereken olağan dışı bir durum
olduğunu kabul etmeliyiz. Sabotaj, kundaklama, terör örgütü girişimi,
kaza, ihmal, hepsini aynı hassasiyetle değerlendirmek
durumundayız. Yanan, yakılan sadece ağaç, bitki, canlı,
börtü böcek değil; elbette canımız, ciğerlerimiz, tüm
tabiatımız ve insani yanımız yanıyor.
Vahşiliğin her türlüsünü sadece filmlerde zannederdik, gördük ki en
küçük ihmalin bedeli silinmez yara izi gibi en derine işleyecek, üzüntü ve
acıyla beraber dökülecek gözyaşı içimizin
yangınını söndürmeye yetmeyecek. Bu millet her türlü
yangını el birliğiyle söndürmeyi başarmış, en zor
zamanlarda sahiliselamete çıkmasını bilmiştir. Yeter ki
acılardan beslenen vampirlerin dolduruşuna gelinmesin, yeter ki
yangınlardan medet uman habis düşünceler zihnimizi
bulandırmasın.
Ülkeme geçmiş olsun dileklerimle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
5.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalıyı saygı, sevgi ve
minnetle andığına, Merkez Bankasının faiz indirimi
kararına ve Mali Eylem Görev Gücünün bugün Pariste yapacağı
toplantıda Türkiyeyi gri listeye almak için bir karar vereceğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yirmi iki yıl önce hain bir suikastla
katledilen, Atatürk devrimlerinin yılmaz savunucusu Profesör Doktor Ahmet
Taner Kışlalıyı saygı, sevgi ve minnetle
anıyorum. Umarım ülkemiz bir daha böyle faili meçhul cinayetlerle
karşılaşmaz.
Biraz önce Merkez Bankası faiz
kararını açıkladı; 200 baz puan indirim yaptı, 16ya
düşürdü ve euro tarihi rekorunu kırarak 11i geçti, dolar da 9,5lara
kadar fırladı.
Bugün yine önemli bir toplantı var Pariste,
Mali Eylem Görev Gücü Türkiyeyi gri listeye almak için bir karar verecek.
Hangi ülkelerle birlikte alınacak? Türkiye; Fas, Suriye, Güney Sudan,
Yemen gibi kara para cenneti olan, kara para aklamakla adı geçen ülkelerle
aynı kefeye konulma ihtimaliyle karşılaşmış
bulunmakta. Umarım buradan bu karar çıkmaz. Tek adam rejiminin
geldiği sonuç
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şartlar ne olursa
olsun fedakârlıkla görevlerini en iyi şekilde yapan, doğru bilgi
ve haber akışı için demokratik ve ahlaki sorumluluk bilinciyle
ilkeli şekilde çalışan gazeteciler, toplum için önemli bir
görevi yerine getirmektedir. Demokrasilerin kesintiye
uğratıldığı dönemlerde bir vesayet aygıtı
olarak kullanılmak istenen gazetelerimiz ve gazeteciler, 15 Temmuz 2016da
ülkemizin maruz kaldığı kalleş işgal girişiminde
milletimizin yanında yer aldılar. Pandemi süreciyle birlikte
zorlaşan şartlara rağmen vatandaşlarımıza
hızlı ve doğru haber iletmeyi ilke edinerek
çalışmalarını sürdüren yerel ve ulusal basın mensuplarımızın
21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününü en içten dileklerimle kutluyor, vefat
edenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
7.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, gündemde bulunan 283 sıra sayılı Kooperatifler
Kanunu Teklifine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugünlerde kooperatifler kanun teklifini
çalışıyoruz. Kooperatifler sorumluluk, eşitlik,
yardımlaşma, adalet gibi değerlerin kılavuzluk ettiği girişimlerdir;
etkinliklerinin merkezine insanı alırlar, ekonomik ve sosyal
kalkınmanın etkenlerindendirler, rekabet ile kamu yararı
arasındaki dengeyi sağlarlar. Kooperatifler Kanunu günün
ihtiyaçlarına göre güncellenerek günümüze kadar gelmiş ve günümüzün
şartlarına uygun daha kapsamlı ve işlevsel düzenlemeler
yapılması ihtiyacı hasıl olmuştur.
Kooperatiflerin ortak sorunları
devlet-kooperatif ilişkileri, mevzuat sorunları, idari sorunlar,
finansman ve sermaye yetersizliği, üst örgütlenme, kooperatiflerin iş
birliği ve teknik sorunları, eğitim ve araştırma
sorunları, ortaklık ilişkileri ve güven olarak
sıralanmıştır.
BAŞKAN Sayın Bulut
8.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, EYT
sorununa ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Senelerdir haklı taleplerini dile getiren, her
seçim alanında seçim zamanlarında söz verilmesine rağmen
karşılık bulamayan EYT mağdurları beklemekten yoruldu.
Mevzuat üzerinde yapılacak bir değişiklikle EYTli
vatandaşlarımızın hakları verilebilecekken maalesef,
bugüne kadar iktidar bunu görmezden geldi. Şimdi de seçim
yaklaşınca kamuoyuna yansıyan Finlandiya modeli olacak.
2023ten önce mutlaka çözülecek. söylemleri EYT mağduru
vatandaşlarımızı mutlu etmiyor. İşçiyi, çiftçiyi,
esnafı yani toplumun orta direği diyebileceğimiz büyük bir
kesimini kapsayan yüz binlerce vatandaşımızın emeklilik
sorunu hiç vakit kaybetmeden çözülmelidir. Üzerine düşeni fazlasıyla
yapıp primlerini ödeyen ancak emekli olamayan
vatandaşlarımızın tek bir gün bile bekleyecek hâli
kalmamıştır. AKP iktidarı bari bir işe yaramak
istiyorsa giderayak EYT sorununu derhâl çözmelidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, akademik başarısı Covid-19 salgınından
olumsuz etkilenen öğrencilere sınav hakkı veya ilave dönem
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Covid-19 salgını her şeyi etkilemiş ve
etkilemeye devam etmektedir. Salgın, eğitimi ve yükseköğretimi
de etkilemiştir. İki yıllık dönemde sınav
başarısı düşmüş, ödevler ve tezler zamanında
teslim edilememiştir. Hastalık yükü, hastalık korkusu gençlerin
akademik başarısını olumsuz etkilemiştir. Birçok
öğrenci eğitimlerini tamamlayamadığından üniversiteyle
ilişkisi kesilmiştir. Bu durum ciddi bir mağduriyete sebep
olmuştur. Gençlere bir fırsat vermek gerekir. Terör örgütlerine
üyelik veya terör eylemi dışındaki nedenlerle eğitimini
tamamlayamayan gençlere fırsat verilerek sınav hakkı veya ilave
dönem verilerek eğitimlerini tamamlamaları
sağlanmalıdır. Bu durumda bu kişilerin eğitimlerini
tamamlamaları hâlinde hem gençlerimiz hem de ülkemiz kazanacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Mersinli ihracatçıların başarılarına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Akdenizin parlayan yıldızı seçim
bölgem Mersin, limanı ve serbest bölgesiyle ülkemizin en önemli
dış ticaret merkezlerinden biridir. Bu yılın ilk yedi
ayında Mersinden yapılan ihracat 2,2 milyar doları geçerken
serbest bölgede faaliyet gösteren firmalarımız 10 bin kişilik
istihdamları ve ocak-ağustos döneminde 2,2 milyar dolara yaklaşan
ticaret hacimleriyle ekonomimize çok ciddi katkılar
sağlamaktadır. Kanuni merkezleri Mersinde olan
firmalarımızca eylül ayında toplam 233 milyon 491 bin dolar
ihracat yapılmıştır, dokuz aylık toplam
ihracatımız da 1 milyar 728 milyon 635 bin dolar olarak
gerçekleşmiştir. Bu başarıda emeği geçen tüm ihracatçılarımızı
tebrik ediyorum.
AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Mersindeki bu güzel
tablonun gelişerek sürmesi için her türlü desteği
sağlıyoruz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bahşi
11.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşinin, 21
Ekim Dünya Gazeteciler Gününe ve Antalyadaki arazi
yağmacılığına ilişkin açıklaması
FERİDUN BAHŞİ (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerçeklerin çekinmeden yazılabildiği ve
söylenebildiği bir Türkiye umuduyla gerçekten gazetecilik yapan tüm
gazetecilerin 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününü kutluyorum.
Antalyada son günlerde arazi
yağmacılığı vahim bir hâl almış, özellikle
Konyaaltı ilçemize bağlı Hisarçandır ve
Yarbaşçandır Mahallelerinde silahlı bir grup köylülerin ekili
arazilerine tabiri caizse çökmüştür.
Yine, aynı bölgede ormanların
ağaçlarını da söküp arazi açmaya
başlamışlardır. Köylülerin Jandarmaya, Orman Bölge
Müdürlüğüne ve mülki idare amirliklerine yaptıkları müracaatlar
sonuçsuz kalmış, üstelik bu eşkıyalar şikâyet
edildikleri gerekçesiyle silahlarla köylülere saldırmış ve
birçok köylü yaralanmıştır. Ayrıca, bu eşkıyalar
köylüyü tehdit ederken bir bakanın yakını olduğunu
söylemektedirler. Konunun bir an önce incelenmesini ve olayla ilgili tedbir
alınmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Barut
12.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ekonomideki
olumsuz tablonun sorumlusunun AKP iktidarı olduğuna ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, sabah
akşam, her dakika dalgalanan döviz kurları, sağanak gibi
yağan zamlarla karşılaşıyoruz. Her geçen gün
halkımız daha da yoksullaşıyor; açlık, yoksulluk ve
işsizlik büyüyor. Dolar kuru 9,5 liraları görerek rekorları
kırarken akaryakıt zamlarından fahiş oranda artan elektrik
faturalarına kadar her alanda ekonomik çöküşü yaşıyoruz.
Mutfaklarda tencere kaynamıyor, çiftçiden esnafa, işçiden emekliye
herkes perişan hâlde. Maliyetler artıyor, üreten kazanamıyor.
Esnaf siftahsız dükkânını kapatırken bir avuç yandaş
dışında kimsenin de yüzü gülmüyor.
Bu tablonun sorumlusu, 3 Kasım 2002den bu yana
memleketi yöneten AKP iktidarı ve onların destekçileridir. Bu
yangını söndüreceğiz, açılan bu yaraları
saracağız. Türkiye sahipsiz, yaşanan bu sorunlar çözümsüz
değildir. Merak etmeyin her şeyi telafi edeceğiz,
halkımızın refahını mutlaka
sağlayacağız, güzel ülkemiz kalkınacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erel
13.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü. Mustafa Kemal
Atatürk tarafsız basının önemine şu sözlerle dikkat
çekmiştir: Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini
samimiyetle yazmalıdır. Tarafsız basının önemi,
yaşanılan büyük felaketler ardından daha da
anlaşılır vaziyete gelmiş durumdadır. Gazetecilerimiz
gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmakta
zorlanmaktadırlar çünkü bir korku iklimi hâkim. Ülkemizde tarafsız
gazetecilik yapmak ne kadar zor olursa olsun, mesleğini namusu bilen,
onurlu çok sayıda kıymetli gazetecimiz bulunuyor.
Vatandaşlarımıza haberleri taraf
tutmaksızın aktaran, gecesi gündüzü olmadan canını
dişine takarak helal lokmasının peşinde koşan tüm
gazetecilerimizin Gazeteciler Gününü kutluyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
14.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin,
tarımsal destekler konusunda bütçenin revize edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Sayın Başkan, bu yıl tarıma ayrılan 57,6
milyarlık bütçe ne yazık ki çiftçi ve üreticiyi yine tatmin
etmeyecek. Tarımsal destekler 25,8 milyar liraya
çıkarılmış yani tüm bitkisel ve hayvansal üretim için
verilen destek sadece 3,8 milyar lira artırılmış. Ne
yazık ki bu yıl da tarıma yeterince destek verilmeyecek. Bu
bütçe, çiftçiye 2022 yılında bize güvenerek ekim yapma, bize
güvenerek hayvancılık yapma. demektir. Bu bütçe, çaresizliğin,
tarımdaki çöküşün ve Ne halin varsa gör. demenin sayısallaştırılmış
hâlidir. En büyük artış KİTler için ayrılan ödenektedir ki
bu da daha fazla ithalat anlamına gelir. TMO ve Süt Kurumu yabancı
çiftçiyi yine sevindirmeye devam edecektir. Dövize endeksli maliyetler
nedeniyle çiftçiye ödenecek desteklerin çoğu daha Meclisten onay almadan
eriyip gidecek. Bu nedenle bu bütçe kesinlikle revize edilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karaduman
15.- İstanbul Milletvekili Abdulkadir
Karadumanın, Adıyamanlı tütün ve badem üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
ABDULKADİR KARADUMAN (İstanbul)
Sayın Başkan, Adıyamanda en önemli iki geçim
kaynağından biri tütün, diğeri bademdir. Tütün üreticisi
nasıl ki mağdur ediliyorsa badem üreticisi de bu süreçte mağdur
edilmektedir. 3 bin üreticisi olan, 10 bin doğrudan etkileşimde olan
on binlerce ailenin tek geçim kaynağı bademdir. Ülke olarak geçen
yıl 30 bin ton badem ithal etmişken bu yıl 18 bin ton badem
üreten Adıyamanı göz ardı edemeyiz. Girdi maliyetleriyle ilgili
hiçbir destek verilmeyen badem üreticisi kabuklu badem için 16,5 lira, iç badem
için 55 lira talep etmektedir. Talep ettikleri bu fiyat kâr etmek için
değil, zarar etmemek için talep edilen fiyattır ve bu fiyat bir lütuf
değil, analarının ak sütü gibi helal olan bir haktır.
Tarım Kredi Kooperatifi bir an önce taban fiyatı
açıklamadığı takdirde üretici hem tüccarların hem
bankaların insafına terk edilecek, işçilerin ücreti dahi
ödenemeyecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
16.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, asgari ücret üzerindeki vergi yükünün
kaldırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri arasında
en çok asgari ücretlinin çalıştığı ülke konumunda olup
yılbaşında brüt asgari ücret 392 avroya karşılık
geliyordu. Bu ücretle Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri arasında brüt
asgari ücret sıralamasında sondan 2nci olmuştu. Son günlerde
yaşanan Türk lirasındaki değer kayıplarıyla asgari
ücret 329 avroya kadar geriledi. Avrupa Birliğine üye ülkelerin
çoğunluğu ile Türkiye arasındaki fark 7 katına
çıktı. Zam yağmurundan sonra asgari ücretlinin alım gücünde
ciddi gerileme olduğu görülmektedir. Yaşanan bu mağduriyetin giderilmesi
için asgari ücret üzerindeki vergi yükü kaldırılmalıdır,
çalışanlarımıza brüt kazancı net olarak ödenmelidir.
Bu sayede, işveren maliyeti ve kayıt dışı istihdam
azalırken vatandaşımız daha fazla kazanır ve yük
kısmen azalmış olur.
BAŞKAN Sayın Şevkin
17.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
akaryakıt fiyatlarındaki artışa ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bıçağın kemiğe
dayandığı günlerden geçiyoruz. Benzin, motorin ve LPGye art
arda gelen zamlar hem ülke ekonomisine hem de aile bütçesine ağır
darbe vuruyor. EPGİSin verilerine göre, 1 Ekimden bu yana toplamda benzin
fiyatlarına 63, motorine 99, LPGye 92 kuruş zam geldi.
Akaryakıta yapılan zammın tüm sektörlerde fiyat
artışına neden olduğu gerçek. Vatandaşlarımız
da -başta toplu taşıma olmak üzere- esnafımız da çok
dertli. Akaryakıt fiyatlarındaki artış evine ekmek
götürmeye çalışan nüfusumuzun mutsuz çoğunluğunu
oluşturan yurttaşlarımızın belini büküyor. Eşel
mobil uygulamasından vazgeçileceği ve akaryakıt
fiyatlarında yüzde 50ye varan oranda artış yaşanacağı
iddiası da gündemde. Yönetemediğiniz için batma noktasına gelen
ekonominin yükünü yoksul halkımızın sırtına
yüklemekten artık vazgeçin. Vatandaşlarımızın
önümüzdeki kış aylarını evinde titreyerek, sokakta donarak
geçirmesini istemiyorsanız yüzünüzü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
artık tek
adama değil, sizleri o makama taşıyan aziz millete dönün.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
18.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
gazilerin engelli araçlarına ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Türk vatanını namus ve şerefi
uğruna, büyük Türk milletinin hür, bağımsız, huzurlu ve
mutlu bir şekilde yaşaması adına kalleş teröristlere
karşı verdikleri mücadelelerde gazilik mertebesine ulaşan ve
bu unvanı göğüslerinde bir şeref madalyası gibi
taşıyan, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına
giren gazilerimiz, ÖTV muafiyeti kapsamında almış oldukları
engelli araçlarındaki 330 bin TL'lik sınırlandırmanın
kaldırılmasını beklemektedirler. Gazilerimizin yüzlerini
güldürelim. Gazilerimizi hürmetle selamlıyorum.
İnsanlarımızı her şart
altında doğru bilgiye ulaştırmak adına gece gündüz
demeden büyük fedakârlıklarla ve özveriyle çalışan, ilkeli,
dürüst namuslu ve ahlaklı bir anlayışla vatanımıza,
milletimize ve Türk basınına hizmet eden saygıdeğer
gazetecilerimizin Dünya Gazeteciler Günü'nü kutluyor, gazetecilerimizi
muhabbetle selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu
19.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, hastane randevuları konusundaki
şikâyetlere ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Son günlerde vatandaşlarımızdan
hastane randevuları konusunda oldukça fazla şikâyetler alıyorum.
Vatandaşlarımız periyodik kontrolleri için bile randevu
alamamaktadır. Artık, rutin kontrollerini bile olamayan
vatandaşlarımız ciddi risklerle karşı
karşıyadır. Acaba hastanelerdeki poliklinik
randevularının sayısı mı azaltılmıştır;
yoksa bu, devlet hastanelerinden, üniversite hastanelerinden randevu alamayan
hastaları özel hastanelere yönlendirmek için bir uygulama mıdır?
Uzun süredir sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk çeken
vatandaşlarımızın hastanelere gidememekten dolayı
yaşayacağı tehlikelere nasıl bir çözüm
bulacaksınız? Yandaş müteahhitlerinize çok yataklı, bol
mekânlı hastane yaptırıyorsunuz ama içinde doktor yok,
yardımcı sağlık personeli yok.
BAŞKAN Sayın Yalım
20.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Gürcistan giriş
kapısında bekleyen nakliyecilerin sorunlarına ve döviz kurundaki
artışa ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü. Gerçek
anlamda emek veren dürüst gazetecilerin 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününü
kutluyorum.
Sayın Başkan, özellikle Sayın
Ulaştırma Bakanına ve de Ticaret Bakanına sesleniyorum:
Nakliyecilerimiz, Rusya'dan yükledikleri yükü ülkemize getirmek için Gürcistan
giriş kapısında kırk iki gündür beklemektedirler. 8
Eylülden bu yana aç ve susuz bekleyen bazı şoförlerimizin
çığlığını sizinle paylaşmak istiyorum.
Volkan Bozkurt: Yiyeceğimiz bitti. Şahin Gün: Yetkililer duymuyor
mu, ilgilenen yok mu? Kadir Ateş: Devletimiz bizi bir an önce
kurtarsın. Bu konudaki çağrıları acil duymanız
gerektiğinin altını çiziyorum.
Sayın Elitaş, bu konuda sizden destek
bekliyorum.
Aynı şekilde, bugün dövizdeki
patlamayı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bugün, dolar 10 TLye
gidiyor, aynı şekilde euro 11 TLyi geçti. Akaryakıta gelecek
olan zamlarla hem çiftçimizin hem de ulaştırma sektörünün ne duruma
geldiğini sizin aracılığınızla paylaşmak
istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili
Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.
Buyurunuz Sayın Başkan.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, İstanbul Başakşehirdeki Kanuni Sultan
Süleyman KYK Yurdunda kalan öğrencilerin sorunlarına, milletin
fakirleşmesinin tek sebebinin Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi olduğuna, dış politikada keyfî ve tutulması mümkün
olmayan sözler verildiğine ve Hükûmeti ortak akılla strateji
oluşturmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
İstanbul Başakşehirde Kanuni Sultan
Süleyman Kredi Yurtlar Kurumu Yurdunda bir hafta içerisinde 3 kez
bıçaklı gasp olayının yaşandığını
söyleyen öğrenciler, barınma koşullarının
iyileştirilmesi için bir protesto gösterisi düzenlediler. Metro ile yurt
arasındaki yolda üniversitelilerin bıçaklı saldırılara
uğraması, yemek fiyatları ve internet imkânları
öğrenciler tarafından protesto edildi. Üniversiteliler gasp
olaylarına karşı yurt yönetiminin yeterli önlemleri
almadığını, metro ile yurt arasındaki yolda
güvenliğin sağlanamadığını, yemek fiyatlarının
düşürülmesi gerektiğini, ulaşım imkânlarının da
realize edilmesini, internette kotanın kaldırılmasını
temenni ettiler.
İYİ Parti olarak öğrencilerin bu
sorunlarının çözümüne katkı sağlamak ve
hız kazandırmak amacıyla konuyu Meclisin gündemine taşımaya
karar verdik. Hükûmeti de zaman kaybetmeden konuya el atmaya ve çözüm üretmeye
davet ediyoruz.
Sayın Erdoğan
üç yıl önce Ver yetkiyi, gör etkiyi. diyerek aziz milletimize bir söz
vermişti; faizle, enflasyonla, dolarla nasıl mücadele edilir gösterecekti.
Üç yıl sonra bugün Türkiyede devletin bankaları Sayın
Cumhurbaşkanının yetkisinde, medyanın büyük
çoğunluğu, Hazine, Maliye hatta bağımsız olması
gereken Merkez Bankası bile Sayın
Cumhurbaşkanımızın yetki alanında.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Yani millet Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Recep Tayyip Erdoğana yetkiyi verdi.
Peki, ya etki ne oldu? Onu da ifade edeyim: Faizler yükseldi, enflasyon
yükseldi, dolar 9,45 seviyesine yükseldi. Dolardaki her 10 kuruşluk
artış borç stokumuza 45 milyarlık bir artı yük
getirmektedir.
İşsizlik rekor
seviyelere yükselmiştir. Çiftçinin, işçinin, memurun, esnafın,
emeklinin yani toplumun her kesiminin alım gücü azalmıştır.
İşte, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle uçan
Türkiye de budur. İşte, tam yetkili Sayın Erdoğanın
üç yılda ülkemize olan etkisi de budur. Esnaf kepenk kapatıyor,
firmalarımız yabancılara satılıyor, milletimiz günden
güne fakirleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Maliye Bakanı ortada yok, Merkez Bankası
Başkanı ise palyatif tedbirler getiriyor ve her müdahalesi döviz
kurunda olumsuz etkilere neden oluyor. Hükûmet, doların artışını
sadece seyrediyor, milletimizin yoksullaşmasına kayıtsız
kalıyor. Doların yükselmesi ve milletimizin fakirleşmesinin tek
sebebi olarak gördüğümüz Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin yarattığı bu etkinin tartışılması
gerektiğine inanıyoruz.
Sayın Erdoğan dış politikayı
da tıpkı ekonomiyi yönettiği gibi yönetmektedir. Tutarsız
ekonomi politikaları ve alınan keyfî kararlar nasıl ki
milletimize bedel ödetiyorsa benzer bir durumu da dış politika
yaşıyoruz. Türkiye olarak Suriyede Sayın Erdoğanın
Amerika Birleşik Devletleri ve Rusyaya verdiği keyfî ve
tutulması mümkün olmayan sözlerinin bedelini ödemeye devam ediyoruz. Bu
bedeli milletimiz cebiyle, Mehmetçikimiz de canıyla ödüyor maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Suriyede iç savaş ilk başladığında
Sayın Erdoğan Şamda cuma namazı
kılacağını düşünüyordu, bu hayalini Amerika
Birleşik Devletlerinin desteğiyle gerçekleştirebileceğine
inanıyordu. Rusya Suriyeye asker çıkarınca, bu sefer,
Sayın Erdoğan Rusyanın yanında yer aldı, Rusyayla
iyi ilişkiler kurmak için taviz verdi, S-400ler 2,5 milyar dolara satın
alındı, Türkiye bunun karşılığında F-35
projesinden çıkarıldı ve yaklaşık 11 milyar
dolarlık bir zarara uğradı. Harcanan para bu fakir milletin
alın teridir, böyle keyfî uygulama ve kararlarla heba edilemez. Millî
meselelerde, özellikle dış politikada ve güvenlik konularında
eleştirilerimizi serdediyor ancak millî bir duyarlılıkla
üzerimize düşen desteği Hükûmete vermekten de geri durmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hükûmeti aynı duyarlılıkla hareket etmeye, temel
konularda keyfî kararlar almamaya, toptancı bir tarih şuuru ve ortak
akılla strateji oluşturmaya davet ediyor, müsamahanız için
teşekkür edip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler efendim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Muhammed Levent Bülbül.
Buyurunuz Sayın Başkan.
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
21 Ekim 2007 tarihinde PKK tarafından Dağlıca Komanda Taburuna
gerçekleştirilen saldırıda şehit olan askerlere Allahtan
rahmet dilediğine, Avrupa Birliği Komisyonunun Türkiye raporuna ve
Türkiyenin insan merkezli dış politikasıyla insanlık
adına yüz akı olacağına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21 Ekim tarihinde gece 23.30da Yeşiltaş Komando
Taburu ve Dağlıca Komando Taburu arasındaki Avaşin
Çayının üzerinden geçen Şehri Köprüsünü 15 kilo C-4 ve A-4
tipi patlayıcılarla havaya uçurarak iki tabur arasındaki
ulaşım engellenmiştir. Saat iki sıralarında da
Dağlıca Komando Taburuna uzun namlulu silahlar ve roketatarlarla
saldırılmıştır. Yaklaşık 250 kişilik
PKKlı teröristin saldırısında 12 askerimiz şehit
olmuş, 16 askerimiz de yaralanmıştır. Çıkan
çatışmada 34 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. 21 Ekim 2007
tarihinde gerçekleşmiş olan bu hain saldırıda şehit
olan askerlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize hayırlı ve uzun
ömürler diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Avrupa Komisyonu tarafından 19 Ekim 2021 tarihinde
yayınlanmış olan Genişleme Strateji Belgesi veya aday
olabilecek ülkeler için hazırlanan ülke raporlarında, Türkiyeye
karşı çifte standartlı, şaşı
bakışın hâlen devam ettiği görülmüştür. Raporda ABnin
ülkemize karşı sorumluluklarına dair tek bir cümle yer almazken
aday ülke statüsünde olmamıza rağmen mezkûr raporda Türkiye bir defa
dahi aday ülke statüsünde ifade edilmemiştir.
Düzensiz göç konusunda tampon veya bir bariyer
olarak görüldüğü anlaşılan Türkiye'nin son dönemde
karşılaştığı risk, tehdit ve
saldırıların açıkça görmezden gelindiği
anlaşılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yapılan
değerlendirmelerde terör odaklarının ve destekçilerinin masum ve
mağdur kabul edilerek gerçek mağdur ve mazlum olan
halkımızın, insanımızın hukukunun yok
sayılması vicdanları kanatan kahredici bir durumdur. Özellikle
Adalar Denizi, Doğu Akdeniz ve Kıbrısta yaşanan
gelişmelerde yetkili ve sorumlu olmamasına rağmen Rum, Yunan
politikalarına ve tezlerine müzahir tutum takınan Avrupa Birliği
ve Avrupa Komisyonu bu yaptığıyla bölgede
istikrarsızlığa ve huzursuzluğa negatif yönde büyük
katkı sağlamaktadır. Avrupa Birliğinin bu bakış
açısıyla yoluna devam etmesinin ne bölgemize ne dünya siyasetine ne
de AB-Türkiye ilişkilerine fayda sağlaması mümkündür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
efendim.
Bilinmelidir ki Türkiye, gelişen ve büyüyen
ekonomisi, dinamik nüfusu, güçlü ordusu ve insan merkezli dış
politikasıyla dünyanın başına dert değil,
insanlık adına yüz akı olacak bir yönde ilerlemektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Merkez Bankasının
faiz indirimi kararının kimlere
sızdırıldığını öğrenmek istediklerine,
Şanlıurfa Viranşehirde 5 yaşındaki bir çocuğun
zırhlı araç çarpması sonucu yaralandığına,
zırhlı araçların çarpmasıyla ölen çocukların
sorumlusunun faillere ceza vermeyenler olduğuna, 24 Ekimde Kartalda
gerçekleşecek olan mitinge tüm emekçileri davet ettiklerine, Suruç
davasını takip edeceklerine, Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin
kayıt süresinin uzatılmasını talep ettiklerine ve Çilem
Doğanın Yargıtaydaki duruşmasına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Dünya Gazeteciler Günü. George Orwell,
döneminde şöyle bir söz kullanmıştı, ne kadar da isabetli:
Gazetecilik birilerinin yazılmasını istemediği
şeyleri yazmaktır, geri kalan her şey halkla ilişkilerdir.
Hakikaten bugün Türkiyede gazetecilik büyük bir baskı altında,
basın özgür değil, ağır bir sansür ortamı var ve ben,
bugün vesilesiyle hakikatlerin peşinde koşan gerçek gazetecilerin
günlerini kutluyorum ve özgür günlerde işlerini güvenle yapacakları
demokratik bir ortamı hep birlikte yaratacağımızın
sözünü de veriyorum.
Sayın Başkan, dışarıda
kıyamet kopuyor, dolar 9,50ye dayandı. Sabah saatlerinde 9,2nin
altına indirildi ve şimdi bu saatlerde Merkez Bankasının
faiz kararı öncesinde düşürülüyor, sonrasında dolar
fırlıyor. Bu çok tanıdık bir manzara ve Merkez
Bankasının faiz kararı öncesi satışların
artması çok çarpıcı tabii ki. Faiz kararları kimlere
sızdırıldı? Kimler kur zengini yapılıyor? Bunu 84
milyon adına soruyorum buradan. Bu konuda geçmişte de çok
tartışma yaşandı fakat iktidar hiçbir açıklama
yapmadığı gibi her faiz kararı öncesinde bu durum tekrar
tekrar yaşanmaya devam ediyor. Bu konuda derhâl topluma bir açıklama
yapılmasını bekliyoruz ve kimlerin bu yöntemle zenginleştirildiğinin
açıklanmasını da tabii ki istiyoruz. Merkez Bankasının
2 puan faiz indirimini kimler önceden biliyordu? Sorumuz çok net: Hangi dolar
milyonerleri tekrar zenginleştirildi? Doları 9,27ye indiren dolar
milyonerleri kim, yine 9,47yi görünce satış yapanlar kim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) AKP,
Merkez Bankasını, yandaşlarının dolar
hesaplarının aracısı yapmış durumda, bu çok
açık. Toplumun yüzde 99u döviz şokunda yoksullaşırken
yüzde 1, saraydaki koltuklarından yaptıkları işlemlerle
paralarına para katmıştır. Yoksulun para birimi pul iken
TL iken AKPlilerin ve yandaşlarının para birimi dolar olmuştur.
Halk adına bunları soruyoruz ve yanıtlarını bir an
önce istiyoruz.
Sayın Başkan, dün Urfanın
Viranşehir ilçesinde yeni bir zırhlı araç çarpması oldu ve
5 yaşındaki N.D. ağır yaralı, yoğun bakımda.
Evet, bu kürsüden zırhlı araç çarpmalarını çok ifade
ediyoruz. Zırhlı aracın bedelini, 5 kişilik bir ölüm
yaşayan aileden isteyen İçişleri Bakanlığı bunun
sorumlusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Zırhlı araçların çarpmasıyla ölen çocukların
faillerine ceza vermeyenler bunun sorumlusudur. Zırhlı araçlar ölüm
saçmaya devam ediyor. Yaşama da insana da çocuğa da çocuk
haklarına da saygı duymayan bu zihniyeti reddediyoruz, kabul
etmiyoruz, kınıyoruz. Zırhlı araçlarınızı
çocukların oynadığı sokaklardan çekin. demek istiyorum.
Sayın Başkan, Kartal emek mitingi var 24
Ekimde. Sarayın bütçesinin Meclise geldiği dünü biliyoruz.
İşçiler, emekçiler en temel hakları için direniyorlar. KHKlerle
sürgünlere, işsizliğe, sendikal örgütlenmede engellere, kod 29a karşı
işçi sınıfı, emekçiler, emeğin dostları bu
buluşmada bir araya gelecek. Bizler de saraya değil halka bütçe;
savaşa, talana, ranta değil halka bütçe diyerek emeğin sesini
yükseltmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayanız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - 24
Ekimde Kartalda düzenlenecek işçi mitingine biz de tüm emekçileri davet
ediyoruz ve bütçenin adil dağıtılacağı bir dönemi
diliyoruz.
Yarın çok önemli bir dava var, Suruç
davası, Suruç katliamının karar duruşması
gerçekleşecek. Koskoca katliamın tek tutuklu sanığı
Yakup Şahin. Yakup Şahin aynı zamanda Ankara
katliamının da sanığı. Suruç katliamına dair
yürütülen yargılama altı yıl sürdü ve 20 duruşma yapıldı,
yarın 21inci. Bu 20 duruşma boyunca ailelerin tek bir talebi dahi
yerine getirilmedi, etkin ve sağlıklı bir yargılama
işletilmedi. 20 duruşma boyunca avukat, aile ve tanıkların
çabasıyla katliamla bağlantılı isimler ortaya
çıkarılsa da mahkeme dosyaya eklenmesini kabul etmedi. Biz, bu
katliamların göz göre göre geldiğini, emniyetin katilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Suruç
katliamının failleri ve katillerinin bilindiği hâlde
yakalanmadıkları da ispatlandı. İçişleri
Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde Sultanahmet ve
Suruç saldırılarının patlayıcılarını
temin eden DEAŞlılar yakalandı başlığıyla
bu açıklama servis edildi. Azzo Halaf Süleyman el Aggal ile saldırıyla
bağlantısı olan Mahir el Aggal'in yakalandığı
söylendi ancak dosyaya eklenmediler, dinlenilme talepleri reddedildi.
Biz, Suruç için adalet talep ediyoruz. Yarın
HDP olarak Hilvanda olacağız, davayı takip edeceğiz ve
herkesi bu davayı takibe ve sahiplenmeye davet ediyoruz.
Sayın Başkan, hoşgörünüze
sığınarak sadece bir iki çağrıdan bahsedeyim: Anadolu
Üniversitesi öğrencilerinin Kayıt süresi uzatılsın. diye
bir talepleri var çünkü ekonomik güçlük sebebiyle harçlarını
yatıramayanlar kayıt yenileme sürelerinin dolduğunu ve
kayıtlarını yapamama tehlikesini ifade ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Onlar
adına ek süre verilmesini bizde çok önemli buluyoruz, kayıt
sürelerinin uzatılmasını istiyoruz.
Son olarak, Çilem Doğanın bugün
Yargıtay da duruşması görüldü. Çilem Doğan, meşru
müdafaa yapan, ölmemek için öldürmek zorunda kalan bir kadın ve mahkemeler
İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasından sonra
maalesef, artık kadınlar lehine karar vermiyor. Biz, Yargıtay
tarafından Çilem Doğan hakkında verilecek kararın bir cesaret
fişeği olabileceğini düşünüyor ve kadına yönelik
şiddet davalarında etkin yargılama yapılmasının
önünün açılmasını tüm kadınlar adına talep ediyoruz.
Bu gidişatta kadına yönelik şiddeti teşvik edecek
tutumlardan kaçınılmasını talep ediyoruz.
Tamam, teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Engin Altay.
Buyurunuz Sayın Başkan.
24.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalıyı rahmet ve minnetle
andıklarına, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Gününe, Merkez
Bankasının emir komutayla faiz indirmesi sonucu dövizdeki
tırmanışla devletin borç yükünün arttığına ve
milletin Erdoğanı ve ekibini ilk fırsatta sandıkla
indireceğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Profesör Doktor Ahmet Taner
Kışlalıyı 21 Ekim 1999 tarihinde Ankaradaki evinin önünde
uğradığı bombalı hain bir saldırı sonucunda
kaybettik. Demokrasi şehidi ve akademisyen olarak da binlerce öğrenci
yetiştiren Kışlalıyı saygı, rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Sayın Başkan, bugün 21 Ekim Dünya
Gazeteciler Günü. Ayrım yapmadan tüm gazetecilere -yandaş medya
dâhil, havuz medyası dâhil- patronundan muhabirine, editöründen köşe
yazarına kadar özgürce yazabildikleri, özgürce konuşabildikleri bir
çalışma yaşamını da temenni ediyoruz.
Merkez Bankası kararıyla birlikte dövizde
hızlı bir tırmanış var. Merkez Bankası 23 Eylül
gününde de politika faizinde yüzde 19dan 18e bir düşürme
gerçekleştirmişti. Yalnız, hazine 21 Eylül günü yüzde 19,69 faiz
oranıyla borçlandı, aynı tahville 19 Ekimde yüzde 20,27 faizle
borçlandı. Ağustos sonunda yüzde 19,9 olan bankaların ticari
kredi faizi, ekim ayı başında yüzde 20ye çıktı. Yani
Merkez Bankasının bu kararlarının bir yansımasını,
hayatın gerçeğinde zaten insanlar, tüketiciler göremiyor. Merkez
Bankası emir komutayla faiz indirmesine rağmen hazinenin
borçlanmasının, bankaların kredi faizlerinin yükselmesinin
gerçek nedeni devletin içinde bulunduğu hâldir, borç sarmalıdır;
yükümüz ağır, işimiz zor. Sayın Fuat Oktay da borçluluk
oranı düşükken yüksek faizle borçlanmak noktasında diyor ki:
Bizim, dünyanın diğer ülkelerine göre borçlanma kapasitemizin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı gelişmiş ülkelerden daha
düşük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani diyor ki:
Türkiye için yüzde 40, gelişmiş ülkeler için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Devletin 2
trilyon 181 milyar borcu var, bu borcun yüzde 56sı da döviz cinsinden
yani bu 137 milyar demek. Bugünkü karardan sonra dövizdeki
tırmanışla sadece bu son iki saatte, son iki saatte -hesap
yaptım- devletin borcu 45 milyar TL arttı. Borcun yüzde 56sı
dövizle olduğu için Sayın Elitaş, siz bunları çok daha iyi
bilirsiniz, bu dolardaki 30 kuruşluk artış hepimize 46 milyar TL
yük getirdi, hayırlı olsun(!)
Şunu da söylemek lazım: Bu bütçede 104
milyar TL sosyal yardım ayırmış yürütme, 6 milyon 630 bin
aileye 104 milyar TL sosyal yardım koymuş ama 5 müteahhide 42,5
milyar TL koymuş. 6 milyona 104; 5 kişiye 40 milyar TL ve bir avuç
tefeciye de 240 milyar faiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu kabul
edilebilir değil, bu sürdürülebilir değil. Dün de söyledim, G20den
düştük; 1970li yıllarda Türkiye G20deydi ve 17nci
sıradaydı, şimdi 20nin altına düştük, küme
düştük. Takımını küme düşüren teknik direktörü kimse
takımın başında tutmaz, millet de Sayın
Erdoğanı ve ekibini takımın başından ilk fırsatta,
tabii ki sandıkla indirecektir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurunuz Sayın Grup Başkan Vekili.
25.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçmaya Allahtan
rahmet dilediğine, Gürcistan giriş kapısında bekleyen
tırların ülkemize girişini sağlayacaklarına, 21 Ekim
Dünya Gazeteciler Gününe, Merkez Bankasının faiz indirimi
kararına, Türkiyedeki döviz dalgalanmalarından dolayı ortaya
çıkan fiyat farklılıklarından belli grupların ya da
kişilerin nemalandığını iddia etmenin mümkün
olmadığına ve döviz kurunun siyasi söylemlere malzeme
edilmesinden endişe duyduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Başkanlık makamını ve
değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Geçen hafta kaybettiğimiz İstanbul
Milletvekilimiz, değerli dostumuz, partimizin kurucusu, iyi insan
İsmet Uçma Beyefendiye Allahtan rahmet diliyorum. Hem sevenlerinin -ki
bildiğim kadarıyla tüm milletvekili arkadaşlarımızın,
parti ayırmaksızın- saygı duyduğu, değer
verdiği bir milletvekiliydi hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin
başı sağ olsun diye ifade etmek istiyorum.
Biraz önce şahsı adına yapılan
konuşmalarda, bir dakikalık konuşmalarda Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekili bir arkadaşımız yurt dışından, Gürcistandan
gelen kamyonlarla ilgili Türkiyeye girişte problemler olduğunu ifade
ettiler. Bundan önce Azerbaycan ve Türkmenistana, Türk Cumhuriyetlerine
yapılan ihracatlardan, kotalardan dolayı bazı
sıkıntılar vardı, onu ilgili bakanlıklarla
görüşüp halletmiştik; inşallah bunu da -gümrük
kapımızın dışında olmasına rağmen
ülkeler arası ilişkiler çerçevesinde bunu da- değerlendirerek
uzun bir zamandır gümrük kapısında bekleyen tırların
ülkemize girişini değerli milletvekillerimizin uyarısıyla
hayata geçireceğiz diye ümit ediyorum.
Bugün Dünya Gazeteciler Günü. Emeğiyle,
alın teriyle çalışan tüm gazetecilerin Gazeteciler Gününü
tebrik ediyorum.
Bugün, biraz önce Merkez Bankası politika faizi
açıklamasını gerçekleştirdi. Sayın Altay da eğer
ekonomi haberlerini takip etmiş olsaydı beklentinin ne kadar
olduğunu
Piyasa beklentisinin ne kadar olduğuyla ilgili bir kanaat
ortaya çıkmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AYDIN (Bursa) Yarım puandı
beklenti ya, 2 puan değildi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, 30 kuruş
arttı iki saatte.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önceki gün
itibarıyla 50 baz puan gerçekleşecek. diye ifade edilen piyasa
beklentisi bugün sabah itibarıyla 100 baz puana çıktı. Önceki
gün 50 baz puan faiz düşecek. diye ifade edilirken döviz fiyatları
9,45-9,50 civarındaydı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne alakası
var ya? Doğru söylemiyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Altay şimdi bir hesap yaptı ya biraz önce; 50 baz puan
düşecekken buydu, 100 baz puan beklentisi olurken gece yarısı
bankaların internet sitesine girdiğinizde 9,25 ile 9,30
civarında döviz fiyatları vardı.
ERKAN AYDIN (Bursa) 9,20ye kadar düştü.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugün 200 baz
puanlık bir düşmeyle birlikte önce 9,45 oldu, şimdi
gördüğüm kadarıyla da 9,40 civarında çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) Şu anda
9,45.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Nasıl, güzel mi
fiyat(!)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Değerli
arkadaşlar, bakın, bu sistemde, yapılan işlemlerde politika
faiziyle birlikte ortaya çıkacak
Az önce Sayın Danış Beştaş
bir şey ifade ettiler Bunlardan kim faydalandı, kim aldı?
diye. İnternet sitelerinde sabaha kadar bankalardan elektronik sistemle
döviz alıp satabilmeniz mümkün.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sabah 9,20ydi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Miktarı,
ne kadar alınıp satılıyor, tam bilmiyorum ama bir
elektronik bankacılık sisteminiz varsa belki bin dolar, belki 10 bin
dolar veya 1 milyon dolar onun ölçüsü de nedir, onu bilmiyorum sabaha kadar
alınıp satılabilmesi mümkün ama şunun altını iyi
çizmemiz lazım: Yani Türkiyedeki döviz dalgalanmalarından
dolayı ortaya çıkan fiyat farklılıklarından şu
grubun, şu kişinin şu kadar miktar
nemalandığını, faydalandığını iddia
etmek mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Eğer böyle
bir şey iddia ediliyorsa tamamen abesle iştigaldir. Eskiden olurdu
birileri giderdi çünkü o zaman dalgalı kur sistemi değil
çıpalı kur sistemi ortaya çıkmıştı, hatta devalüe
edilen bir sistem vardı. Ne zaman, nerede devalüasyon
yapılacağı önceden birilerine fısıldanırdı,
onlar o fısıltı çerçevesinde bir gecede zengin olurlardı.
Çıpalı kur diye ifade ettiğimiz kur sisteminde de
çıpanın ne zaman değişeceği
Ki bu, Türkiyedeki en
önemli olaylardan biri; 19 Şubat 2001 tarihinde Anayasa
kitapçığının fırlatılıp 21 Şubat
tarihinde dalgalı kur sistemine geçilmesinde görülen hadise, 2002
yılından itibaren Türkiyede görülmemiştir. O anlamda,
arkadaşlarımız bunu konuşurken ellerini vicdanlarına
koyarak ifade etsinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Son cümlelerim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Piyasada
oluşan fiyatlar çerçevesinde herkes her şeyi alıp verebilir
çünkü serbest piyasa ekonomisinin hüküm sürdüğü, dalgalı kur
sisteminin var olduğu yerde bir saat sonra, yarın kurun nerede
olacağı hiç kimsenin bilebileceği bir durum söz konusu
değildir.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Falcılara
soralım, falcılar bilir(!)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Faizi
indirdiğinizde yükseleceği belli.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Birileri
girmiştir, almıştır, 3 kuruş, 10 kuruş, 5
kuruş kâr etmiştir ama birileri de daha önceki fiyatlardan,
düşük fiyattan sattığından dolayı zarar etmiştir.
Bu ekonomik şartlar çerçevesinde kurun bu şekilde siyasi söylemlere
malzeme edilmesi
Maalesef Birilerinin para kazanmasına belki
peşkeş çekmek için yapılabilir mi? diye de Zihinlerde soru
işareti oluşur mu? diye de endişe ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Vallahi, dediğini
AK PARTİliler bile anlamadı Mustafa Ağabey, arkadaşlar
bile anlamadılar ne dediğini. Falcılara soralım,
falcılar söylesin doları.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Sen
anladıysan yeter ya! Sen anla yeter, sen anla yeter!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Cemal, sen
epeydir burada olmadığın için anlayışın
kıtlaşmış.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, ben Meclisteki 2nci büyük siyasi partinin Grup Başkan
Vekiliyim. Benim ekonomideki gelişmeleri takip etmediğimi açıkça
burada ifade etmek suretiyle bir sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bana
sataşma. Bak, Meclisin zamanını çalıyorsun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çok zaman almamaya da
çalışacağım.
Yani şüphesiz, siz Ticaret
Bakanlığı yaptınız, ekonomiyi benden iyi bilirsiniz,
hiçbir itirazım yok. Ekonomiyi en iyi pazardaki vatandaş bilir, en
iyi o bilir.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Piyasa
dediğimiz o zaten.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama ben ekonomiyle
ilgili bir şey bilirim, ekonomiyi bir şeye benzetirim: Trafik
gibidir, kuralına uymazsan duvara toslarsın; bugün
tosladığın gibi. Erdoğan Verin bu yetkiyi bu
kardeşinize, enflasyon neymiş, kur neymiş görün. dediğinde
-soruyorum size- dolar 4,7ydi. Şimdi, bugün, an itibarıyla 9,45;
sabah 9,25 idi.
ERKAN AYDIN (Bursa) 9,45 şimdilik, yarın
10 lira.
ENGİN ALTAY (Devamla) Arada 30 kuruş
fark var. Türkiye'nin de borçlarının -137 milyar dolar borcu var-
toplam borcun yüzde 56sı döviz borcu. Türkiye'nin borcu, 137 milyar dolar
borcu bugünkü yanlışınızla 44 milyar TL arttı dedim.
Bu yalansa ben yalancıyım ama bu yalan değil.
Tayyip Bey de bugün demiş ki: Seçim 2023te.
Vallahi de billahi de, bu gidişle bırak 2023ü, bırak 2022yi,
Tayyip Bey yıl sonunda seçim yaparsa şaşırmam çünkü bu
ekonomik enkazı bu kamyon taşıyamaz; kamyonda ne diferansiyel
bıraktınız ne şanzıman ne motor
bıraktınız. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Kamyon patladı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Elitaş abesle iştigal
ettiğimizi söyledi, doğrudan sataştı yani.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, ben de konuşabilir miyim?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, biz abesle iştigal etmiyoruz, edemeyiz tabii ki.
Biz, halk adına hakikatleri burada söylemek gibi bir sorumlulukla
konuşuyoruz.
Ben şunu söyledim; evet, söylediklerimi siz de
tekrar ettiniz: Biz, mesela, Cumhurbaşkanının ekonomiye dair
konuşmaları ve Merkez Bankasının PPK kararları öncesi
100 bin dolar üstü alım satımları açıklayın diyoruz.
Açık çağrı yapıyorum: Bu birilerinin
açıklanmasını istiyoruz, vatandaşın bunları
bilmeye hakkı var diyoruz.
Para politikası kararları
alınmıyor aslında, ne yapılıyor? Politikalarla para
hiç ediliyor ve birilerine dağıtılıyor. Buna ilişkin geçmişteki
örnekleri biliyoruz. Vatandaşların bir günde, bir iki saat içinde
kimlerin zengin olduğunu bilmeye tabii ki hakkı var. Mesela,
şöyle bir talebimiz var: Erdoğanın prompterına yüklenen
konuşmaları yükleyenlerin ve yakınlarının
hesaplarının açıklanmasını istiyoruz, kamuoyuna
açıklanmasını istiyoruz. Kurun nasıl seyredeceği
ekonomik istikrarla ilgili, dalgalı kur bugün ne olur, yarın ne olur
diye bir şey olamaz; ekonomistler bunu açıklıyorlar. Neden
dalgalı kur hep yukarıya doğru seyrediyor? Ya, 200 TL ilk
çıktığında 131 dolardı, şimdi 20 dolar mesela.
Şimdi, elimde Halkbankın önceki bir
açıklaması var, bu benim söylemim değil. 2018 yılında
Halkbank düşük kurdan dolar satışı konusunda Genel Müdür
düzeyinde açıklama yaptı. 4,6 milyon dolarlık döviz
alımı yaptılar ve ayrıntıları var haberin. Buna
ilişkin yüzlerce haber verebiliriz. Lütfen, bu para politikaları ve
bu faiz indiriminden kimlerin haberi var, kim dolar zengini oldu, bunları
açıklayınız. (HDP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın
Başkan, bir cümle
Sataşmadan değil, benim söylediklerime
arkadaşlar eleştiri yaptı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sataşmadım
zaten.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın ve Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bir cümle,
yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için.
Bakın, değerli arkadaşlar, Sayın
Engin Altay Bey güzel bir şey söyledi, doğru söyledi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben hep
doğru söylüyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şöyle
ifade etti: Pazardaki esnaf dediğimiz zaten piyasadır.
Piyasayı hepimiz oluşturuyoruz. Tüketiciler, piyasayla ilişkili
olanlar, alışveriş yapanlar, herkes piyasayı
oluşturuyor. Serbest piyasa dediğimiz kural da
başkalarının davranış şekillerine göre
oluşan piyasa demektir zaten. Yoksa birilerinin şekillendirmeye
çalıştığı, zorlamaya
çalıştığı piyasa değildir.
Şimdi, az önce bir telefon geldi, ben onu
bilmiyordum. Gece veya gündüz internetten döviz alış
sınırlı bir miktarda, yani söylediğimiz gibi bir kişi
4,5 milyon doları bir gecede alamıyor; belki bin dolar, belki 2 bin
dolar alabiliyor sabaha karşı alanlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani
değerli arkadaşlar, şu anda faizle ilgili konuda
beklediğiniz rakam olmadı. Beklenen; 10 lira, 11 lira gibi rakamlar
ifade ediliyordu.
ERKAN AYDIN (Bursa) Euro 11 lira oldu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani 50 baz
puan faiz artacak diye söylenirken, piyasa bunu kabullenmişken, 100 baz
puan beklentileri ortaya çıktığında, 200 baz puan
çıkınca 10 lira, 11 lira olacak. gibi söylenenler maalesef
muhalefeti rahatsız etti, hoşuna gitmedi. 11 lira olur, 12 lira
olur. diye ifade ediyorlardı ama şimdi 9,40 civarında gidiyor,
akşam ne olur, bilmiyoruz.
ERKAN AYDIN (Bursa) Bak, damat da öyle söylüyordu,
damat.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çünkü
Sayın Altayın söylediği gibi, pazardaki o kişiler
nasıl karar verecekler, nasıl değerlendirecekler, nasıl
bakacaklar, ona göre bunu değerlendirmek gerekir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tutanaklara
geçmesi bakımından
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Engin Bey,
şey yapmadım, alıngan olmuşsun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
hayır
Tutanak bakımından, müsaade ederseniz şunu bir
cümleyle kayıtlara geçirmek istiyorum: Sayın Elitaşın
söylediklerini AK PARTİ Genel Merkezindeki Sayın Genel Başkan
Yardımcısı şu sözleriyle zaten çürüttü mü diyeyim, tashih
etti mi diyeyim, bilmiyorum. Bir siyasi partinin milletvekilleri sokağa
tebdilikıyafetle çıkıyorsa pazarda yangın vardır,
müsebbibi de o siyasi partidir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN 60a göre, Sayın Enginyurt,
buyurunuz.
27.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Elitaş ekonomik bir açıklama
yaptı, gözlerim dolu dolu oldu. Dolar 9,50 olmuş, buna
şükredelim. dercesine âdeta bizimle kafa buluyorlar. DAP gübresi 5.400
liradan 7 bin liraya çıktı, ilaç fiyatları arttı, ithal
edilen bütün ürünler bugün itibarıyla yüzde 30 zamlandı, Buna şükredelim.
diyorlar. Dolayısıyla bu şükredilecek bir durum değil,
üzülecek, kahrolunacak bir durumdur.
Memlekete geçmiş olsun diyorum. Patron
çıldırdı, faizi 200 puan düşürmek çıldırmaktan
başka bir şey değildir. Allah bu millete yardım etsin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:15.14
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ Parti Grubunun, 8/10/2021
tarihinde İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, yerel basın başta olmak üzere
Türk basınında yaşanan sorunların araştırılarak
çözüm yollarının tespit edilmesi, basın-yayın
organlarının bağımsız ve
tarafsızlığının sağlanması için
yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim
2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/10/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
20 milletvekili tarafından, yerel basın başta olmak üzere Türk
basınında yaşanan sorunların araştırılarak
çözüm yollarının tespit edilmesi, basın-yayın
organlarının bağımsızlığının ve
tarafsızlığının sağlanması için
yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla 8/10/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/10/2021 Perşembe
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Hayrettin Nuhoğlu.
Buyurunuz Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; başta yerel basın olmak üzere Türk
basınında yaşanan sorunların araştırılarak
çözüm yollarının tespit edilmesi ve yapılması gereken
düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla İYİ Parti Grubu olarak
verdiğimiz araştırma önergesi üzerine söz aldım.
Dünya Gazeteciler Gününü kutlar,
selamlarımı sunarım.
Demokrasilerin gelişip yerleşmesinde büyük
öneme sahip olan basın-yayın organlarının asli görevi
kamuoyunun haber almasını tarafsız bir şekilde sürdürmek,
toplumun temel hak ve hürriyetlerinin korunmasına ve geliştirilmesine
katkı sağlamaktır. Ülkemizde basın-yayın faaliyetleri
kapsamında 1.722 radyo ve televizyon yayın faaliyetlerini sürdürürken
yazılı basında 29u ulusal, 9u bölgesel, 957si yerel olmak
üzere 995 gazete ve 791i de dergi olmak üzere toplamda 1.786 süreli yayın
organı görev yapmaktadır. Buralarda binlerce insana da istihdam
sağlanmaktadır.
Son yıllarda basın-yayın
organları iktidar politikalarını destekleme ve algı
yaratarak toplumu yönlendirme aracı olarak bir merkezden yönetme
gayretiyle kullanılmak istenmektedir. Son yirmi yılda, RTÜK, Basın
İlan Kurumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu gibi görevi
düzenleme, dengeleme, denetleme ve geliştirme olan kuruluşlar
yaptırım gücünü siyasi iktidarın amaçları
doğrultusunda, tarafsız ve muhalif tutum sergileyen
basın-yayın organlarına tehdit unsuru olacak şekilde
kullanmaktadır. İktidar, bu gücünün yanı sıra, büyük medya
kuruluşlarına sağladığı imtiyazlar sayesinde
kurduğu iktidar-medya ilişkisiyle basın-yayın ve
dağıtım şirketleri ve dijital yayın platformları
vasıtasıyla da iktidarın tutumuna direnen, gerçek anlamda asli
görevini yapmaya çalışan, tarafsız gazete ve televizyon
yayınlarına tahammül edemeyip onları baskı altında
tutarak sindirmeye çalışmaktadır. Uygulanan yıldırma
ve sindirme politikalarıyla, ulusal ve yerel medyada
kısıtlı imkânlarla yayın yapmaya çalışan radyo ve
televizyonlardan, uydu yayını, kablolu yayın ve diğer
yayın platformlarından fahiş kira bedelleri talep edilerek âdeta
çalışamaz hâle getirilmekte, neredeyse yaşama hakkı
tanınmamaktadır. Yazılı basında ise tekel hâline
gelmiş olan gazete dağıtım şirketi eliyle aynı
tutum sürdürülmektedir. Yüksek dağıtım bedeli talep edilmekte,
dağıtımını yapmak isteyenlere de fırsat
verilmemektedir. Varlıklarını kısıtlı imkânlarla
sürdürmeye çalışan tarafsız veya muhalif medya bu tekel
marifetiyle tamamen sindirilmeye çalışılmakta veya yayın
yapamaz hâle getirilmektedir.
Değerli arkadaşlar, daha geçen hafta
burada, Genel Kurulda görüşülen 280 sıra sayılı Vergi Usul
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 15inci maddesinde yer alan, Komisyondan aynen geçen ve büyük
baskılar sonucu Genel Kurulda geri çekilerek metinden çıkarılan
maddeyle yapılmak istenen de yerel basına yönelik bir kötü niyetin
tezahürüydü. Şayet, kanunlaşmış olsaydı, tebligatların
gazetelerde duyurulması sona erecek ve en önemli gelir kalemlerinden
birinin yok edilmesiyle yerel basına Siz, artık
yaşamayın. demek anlamına gelecekti.
Aslında, bütün zorluklara rağmen ayakta
durmaya çalışarak görev yapmaya devam eden yazılı ve görsel
bütün medya organlarına onları takdir ve takip ettiğimizi ve
yanlarında olduğumuzu göstermek hepimizin görevi olmalıdır.
Özellikle de yerel basına devlet ekonomik açıdan destek
sağlamalıdır, bu şekilde onlara bir vefa borcu ödenmeye
çalışılmalıdır. Bahsettiğim vefa borcu, yerel
basının Kurtuluş Savaşı yıllarında,
halkın Kuvayımilliyeye desteklerini sağlamak için verdikleri
üstün gayretleri için olmalıdır.
Günümüzde yayınlarıyla algı
oluşturmak veya daha iyi yandaş olduklarını göstermek için
yarışan gazete ve televizyonların dikkatine sunmak için Atatürkün
bazı sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Gazeteciler, kanunun ve
umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vâkıf
oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Matbuat
hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz. Basın hürriyetinden
doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın
hürriyetidir.
Değerli milletvekilleri, anayasal bir hak olan
haber alma özgürlüğünün sağlanması bakımından Türk
basının temel sorunlarının çözüme kavuşturulması
büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, başta yerel basın olmak
üzere yaşanan sorunların araştırılması, çözüm
yollarının tespit edilmesi, tarafsız ve bağımsız
çalışmalarının sağlanması, şartlarının
iyileştirilmesi ve yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi
için Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu
kurulmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz. Bu amaçla
hazırladığımız önergemize destek verilmesini bekliyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tüm basın emekçilerinin, gazetecilerin Dünya
Gazeteciler Gününü kutluyorum ve cezaevinde, sürgünde olan tüm gazetecileri de
buradan selamlıyorum.
Siyaset, algı üzerinden yürütülüyor. Gerçekler,
hakikatler bir tarafa bırakılıp bütünüyle yaratılan
algı siyasete şekil veriyor. Bu algıyı oluşturmada en
önemli faktör de şüphesiz ki evlere kadar giren televizyonlar, gazeteler,
bu medya kuruluşları. Dolayısıyla, siyasetin bir kolu
sürekli, böyle, gözü, baskısı, çeperi basının üzerinde
bulunuyor. Yerel basın tümüyle ya merkezî iktidarın ya da
belediyelerin kontrolü altında, onların başka türlü yaşama
şansı yok; en fazla, belli bir grubun desteklediği bir
gazetecilik faaliyeti yürütürlerse ancak öyle hayatta kalıyorlar.
Peki, ulusal basının durumu nasıl
oluyor? Tabii ki, siyasi iktidarın yoğun baskısı
altında yürütülen bir gazetecilik var. İktidar şöyle bir takvim
izledi: Önce satın alma yani kurdurduğu şirketlere ya da işte,
belirli şirketlere, belirli holdinglere -işte Demirörende olduğu
gibi- kaynak aktararak, kamu bankalarından kredi verdirerek yani geri
ödenmediğini de bildiğimiz, borçların da geri ödenmediği
kimi kaynakları kullandırarak gazeteleri, dergileri, medya
kuruluşlarını satın aldırma yöntemini uyguladı.
Satın alamadıklarını, satın
aldıramadıklarını ne yaptı? Bunları da
kapattı. KHKyle toplam 178 medya kuruluşu kapatıldı
arkadaşlar; 3 haber ajansı, 45 gazete,15 dergi, 23 radyo, 16
televizyon ve 29 yayın dağıtım şirketi. Şimdi,
bunların hepsi Fetullahçı filan da değildi; çoğunluğu
sol, sosyalist, muhalif gazeteler ve dergilerdi. Dolayısıyla, bu
kapatma furyasıyla birlikte kendi mekanizmasını da
oluşturmaya başladı.
İlginç bir kapatma vakasından
bahsedeceğim. Olay TVyi hatırlıyorsunuz, Aralık 2020de
kendisini kapatmak durumunda kaldı. Genel Yayın Yönetmeni,
kanalın sahibi olan Cavit Çağların Bana iktidardan çok büyük
baskı var, devam edemeyeceğim. dediğini söylüyor. Ne için
baskı var? HDPnin grup konuşmasını yayınladı
diye. Yani TRT 3ten ve Meclis TVden yayınlanan grup konuşması
Olay TVde yayınlandı diye Olay TVye yapılan baskılar
nedeniyle kapatmak zorunda kalıyor. Diğer taraftan ne oluyor?
Diğer taraftan da kendi medyasını destekleyen yani yandaş
medya havuz medyası dediğimiz medyayı destekleyen bir
finansman ağını oluşturuyor. Kamu bankalarından
aktarılan milyarlar var burada, hepsi bildiğimiz o yandaş
televizyonlara, gazetelere aktarılan milyarlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Peki, bunlara
milyarlar aktarırken yani kendi yandaş medyasına milyarlar
aktarırken bütün bunlara rağmen muhalifliğini korumaya
çalışan ya da iktidarın yandaşı olmayan televizyonlar
ne oluyor? Bunlar da cezaya çarptırılıyor yani hâlâ
kapatılmamışsa ya da satılmak zorunda kalmamışsa
cezaya çarptırılıyorlar. Yani 2021 yılında Halk TVye
18, Tele1e 15, Fox TVye 9, KRTye 8 tane kapatma cezası ve benzeri
cezalar yağdırılmış. Şimdi, bunun karşısında,
yandaş medyadan hiçbirine ceza yok, hiçbir tanesine yani A Haber, TV 24,
TVNET, TGRT ve benzeri hiçbir kanala bir ceza yok. Şimdi, sonra, RTÜK
Başkanı diyor ki: Ya, bu kanallar bu cezaları kendi lehlerinde
kullanıyorlar. Nasıl kullanıyorlar? Mağduriyet
oluşturuyorlarmış. Ya, böyle bir saçmalığı ve bu
kadar saçma bir düşünceyi hâlâ barındırıp bunu da bir fikir
olarak söyleyebiliyorlar.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer
konuşacak.
Buyurunuz Sayın Çakırözer.
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün saygın bir gazeteciyi, cumhuriyet
değerlerinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu Ahmet
Taner Kışlalıyı katledilişinin 22nci
yılında saygıyla, özlemle anıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partimiz basın
özgürlüğünü, halkın haber alma hakkının korunmasını
demokrasimizin olmazsa olmazı sayar. İşte, bu nedenle,
İYİ Parti Grubunun verdiği önerge hem zaruri hem de
zamanlıdır; kabul oyu vereceğimizi baştan ifade etmek
isterim.
Hafta sonu Marmaris Belediyemizin ev
sahipliğinde Anadolu Buluşması adı altında
Türkiyenin 81 ilinden 300 yerel gazeteci bir araya geldi, 10a yakın
basın meslek örgütü bu zengin tartışma ortamına katkı
sağladı. Tam iki gün yerel ve yaygın basının,
basın emekçilerimizin sorunlarını onlarla birlikte tek tek
saptadık. Çalıştayın son gününe, Türkiyede hak, hukuk,
adalet mücadelesinin asli unsurlarından biri olarak basın
özgürlüğünü gören Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu da katıldı.
Özet olarak manzara şöyle: Son yıllarda 12
bin gazeteci yargılandı, özgürlükleri çalındı, yüzlercesi
hakkında soruşturmalar sürmekte. RTÜK ve Basın İlan Kurumu,
gerçekleri yazan gazete ve televizyonları susturma organına
dönüştü. Basın kartlarımız dahi sarayın şantaj
aletine dönüştürüldü. Anadolu basını bitme noktasında,
1.800lerde olan yerel gazete sayısı 900lere indi, 100 olan yerel
televizyon sayısı 50ye indi. Bakın, dolar 9,50yi gördü. Bu ne
demek? Matbaa, kâğıt, boya, uydu gideri demek, Anadoluda birçok
gazete ve televizyon kapanacak demek. Yine, bu kurumlardan işini,
aşını sağlayan basın emekçilerimiz işsiz kalacak.
Son iki yılda 1.500 gazeteci işsiz kaldı, basın sektöründe
işsizlik oranı yüzde 30. Hâl böyleyken yerel basın şimdi
bir de sarayın tasarruf genelgesinin mağduru. Merkezî kamu
kurumları ve belediyeler bu genelgeye dayanarak aboneliklerini,
ilanlarını kestiler. Bir yanda toplam 100 bin olan araç
sayısına bu yıl 3 bin lüks araç daha eklenecek, diğer
tarafta tasarruf diye 1 liralık, 2 liralık Anadolu gazetelerine el
atılacak.
Bugün sizinle bazı veriler
paylaşacağım, Türkiyede tasarruf genelgesinin yürürlükte
olduğu bu yılın ilk dokuz ayında 83 milyonun vergilerinden
kamu kaynakları nasıl harcanmış onu göstereceğim.
Aralarında Turkcell, TELEKOM, ÇAYKUR, THY, Emlak Konut, TOKİ ve kamu
bankalarının olduğu onlarca kamu kurumu bu yıl
televizyonlara dört milyon üç yüz bin saniye reklam vermişler. Aslan
payı 3 kuruluşa gitmiş, yüzde 15 almış her biri; Akit
TV beş yüz seksen bin saniye, 24 TV altı yüz elli bin saniye, A Haber
altı yüz yetmiş bin saniye. TGRT yüz yetmiş bin, TVNET üç yüz
elli bin, Ülke TV üç yüz elli bin, yine, A Habere bağlı A Para üç
yüz bin, İngilizce A News ise yüz kırk bin saniye reklam
satmış kamu kurumlarına. En az alanlar: CNN Türk, NTV,
Habertürk. Peki ya Halk TV? Sıfır. FOX? Sıfır. KRT?
Sıfır. Tele1? Sıfır. TV5? Sıfır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, işte bu tabloyu sorgulamalıyız. Bir
yanda iktidar yanlısı basına kamu kaynakları adaletsizce
pompalanırken diğer yanda Anadoluda gazeteler, televizyonlar
yaşam savaşı vermekte. Tabii ki, gazetelerin yaşaması
için kamu kaynağına ihtiyaç var ama halkın vergilerinden
toplanan bu kaynakların hem ulusal hem de yerel bazda adaletli
dağıtılması devletin temel sorumluluğudur.
Çalıştay sonuç bildirgesinde 300 gazeteci
bize ödevimizi sıraladı: Bir an önce internet medyasını da
içerecek bir yerel medya destek yasası çıkarılmalıdır.
Basın İlan Kurumu yeniden yapılandırılmalı, yerel
basına destek artırılmalıdır. RTÜK ekran komiserliğinden
çıkarılmalı, gelirlerinden artarak hazineye gelir kaydedilen
bölümü yerel televizyonlara, radyolara aktarılmalıdır. Ulusal ve
yerel yayıncıların lisans bedelinin aynı olması uygulaması
terk edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Son cümlemi bitireyim
efendim. Son paragrafım izninizle Sayın Başkanım.
Selamlamak için
BAŞKAN Selamlamak için söz veriyorum.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de yanlış gidişe Dur! demenin ilk
durağı basınımızı özgürleştirmekten geçer.
Basın özgürlüğü 83 milyonun özgürlüğü demektir ve Türkiyede
gazeteciler kamu yararını korumak için her türlü baskıya,
sansüre, yasağa karşın görevlerini bundan sonra da yapmaya devam
edecektir.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa Canbey.
Buyurunuz Sayın Canbey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Gazetecilikten gelen bir milletvekili olarak, 21
Ekim Dünya Gazeteciler Günü münasebetiyle tüm gazeteci
meslektaşlarımı saygıyla selamlıyor, Gazeteciler
Gününü tebrik ediyorum.
Gazeteciliğin en önemli ilkesi, toplumu
doğru ve tarafsız bir şekilde bilgilendirmektir. Bu asli ve
kutsal görev tabii ki sadece gazetecilere özgü değildir; bu görev yani
toplumu doğru bilgilendirme görevi, en başta milletimiz
tarafından bizzat görevlendirilen biz milletvekillerine düşmektedir.
Fakat son dönemde, özellikle, bilinçli bir şekilde dezenformasyon
yapıldığına, yalan haberlerin bilinçli bir şekilde
yayıldığına şahitlik ediyoruz.
Bugün İYİ Parti grup önerisi aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Öneriyi veren arkadaşımız
şu anda Mecliste yok, sadece kendi önerisini verdi ve gitti,
arkadaşımızı göremiyoruz; ona da özellikle dikkat çekmek
istiyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Mazereti nedeniyle acilen
ayrılmak zorunda kaldı.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Yani belki
söyleyeceği şeyler olur, onun için söylüyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yerine biz konuşuruz.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Ayda yılda bir
gördük sizi de burada.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Son yıllarda, basın
organları bir merkezden yönetilme gayretiyle iktidar
politikalarını destekleme ve toplumu yönlendirme aracı olarak
kullanılmaktadır. deniliyor önergede. Yine aynı şekilde,
RTÜK, Basın İlan Kurumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu gibi kurumların isimleri yan yana verilerek, bunların
basını sindirmeye çalıştığını,
basını tehdit ettiğini söylüyorlar. Siz bunlara inanıyor
musunuz Allah aşkına? Arkadaşlar, olmaz, bunlar doğru
değil, bu kurumlar devletin kurumları.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Devlet parti
devleti oldu, parti devleti.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Devletin
kurumlarının isimlerini yan yana yazarak sanki tehdit ediyormuş
gibi, baskı yapıyormuş gibi, sindirme yapıyormuş gibi,
sansür yapıyormuş gibi yazamazsınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Devletin kurumlarını,
devletin itibarını herkesten fazla bizim korumamız gerekiyor.
Bir kere, burada bir yanlış var. RTÜK de
RTÜK
diyorsunuz; RTÜKte sizin
üyeleriniz de var Kendi üyelerinizi de bir tarafta karalıyorsunuz tabii
ki. Yok, neymiş, basın baskı altında tutuluyormuş,
sindiriliyormuş. Basının baskılandığı bir
ülkede devlet başkanına böyle başlıklar atılabilir mi
arkadaşlar, böyle başlıklar atılabilir mi? Sansürden
bahsediyorsunuz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hakaret var mı
orada?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Tek adam dönemi, tek
adam devleti yani yazdıkça yazmışsınız, padişah
bile yapmışsınız Cumhurbaşkanımızı,
yazdıkça yazmışsınız. Bunları yazabilir misiniz
böyle bir yerde? Yok. Öyle Sansür var. deyip de yapamazsınız.
Şimdi, bizim genel merkezimizde
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bunlar
hakaret mi? Bunlar siyasi eleştiri. Bunları da mı
yazmasınlar?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) O kadar çok yalan
söylüyorsunuz ki, o kadar çok yalan yaymaya çalışıyorsunuz ki
haftanın yalanları diye hashtagler oluşturmaya
başladık. Bakın, sayılarının hesabı yok,
çıktı o kadar çok ki hepsini almadım, sadece birkaç tanesini
çıktı alıp buraya geldim. Yalan üstüne yalan yalanla; bu
işler olmaz arkadaşlar, yalanla bu işler olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın efendim.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Arkadaşlar,
Türkiye'de basın özgürdür ve sizin Özgür değil. demenizle de bir
şey kaybedecek değildir, bunun örneklerini her yerde görüyoruz.
Sindirilen, sansürlenen basında her gün yalan haber var. demeye devam
ediyorsunuz.
ORHAN SÜMER (Adana) Ziraat Bankasından
kullandığınız krediler ne oldu, Ziraat Bankasından
kullandığınız krediler?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Arkadaşlar,
Basın İlan Kurumu aracılığıyla
yaptığımız bir sürü yardım var. Muhtaçlara, zor
durumda olan gazetecilere yapılan yardım 25 milyon lira. Yine,
Ermeni, Rum ve Yahudi azınlık cemiyetlerince çıkarılan
gazetelere yapılan 1 milyon 750 bin lira yardım var. Pandemi
döneminde gazetelerin çıkma koşullarıyla ilgili bazı
zorluklar yaşadılar. Bununla ilgili de biz her türlü
yardımı yaptık, bugün 1 tane gazetenin kapanmasına devlet
müsaade etmemektedir, her türlü yardımı yapmaktadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal
olsun!
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Yani, yok, gazeteler
kapanıyormuş, gazetelerin sayısı düşmüş.
Gazetelerin sayısının düşüp düşmediğine
Basın İlan Kurumunun sitesine girerek bakabilirsiniz. Böyle bir
şey yok arkadaşlar. Bakın burada, Basın İlan Kurumunun
sitesinde hepsi yazıyor, girip bakabilirsiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Canbey.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ben de selamlamak
istiyorum bir cümleyle sadece.
BAŞKAN Selamlayın lütfen.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Evet, ben de tekrar,
gazeteci arkadaşlarımızın bu özel gününü kutluyorum,
günlerini tebrik ediyorum.
Yüce Meclisi ve milletimizi de saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
Ağzına sağlık.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurunuz efendim
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hatibin alınganlığını,
doğrusunu isterseniz anlayabilmiş değilim. Türkiyede
yaşanan gerçeklerden bahsediyoruz. Doğru, sizin zamanınızda
gazeteler kapatılmadı ama sayenizde gazeteler satın
alındı, Türkiyede medya kuruluşlarıyla alakalı olarak
yandaşlık fikri sizin zamanınızda gelişti. Bu,
trolleme işlerini
Önergede verince algı üzerinden
konuşuyorsunuz, bizi algılamaya çalışmaktan vazgeçin,
lütfen anlamaya çalışın. Biz Türkiyenin temel meselelerini
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşıyoruz, bununla
alakalı olarak da konuşulacak, tartışılacak bir
şey şayet var ise araştırma önergesi veriyoruz. Eğer
daha derine inmek istiyorsanız bu araştırma önergemize evet
oyu verirsiniz ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir)
bir araştırma komisyonu kurarız, bu meseleleri
enine boyuna tartışırız.
Haftanın yalanlarından bahsettiniz.
Gerçekten, ondan biz de muzdaribiz; yalanlardan, riyadan, iftiradan
İYİ Parti olarak en fazla muzdarip olan ve üzülen biziz.
Eleştiriyi birazcık kabullenmeye
başlamanızı temenni ediyorum. İşte, bu trol
teşkilatlarınıza biraz çekidüzen vermenizi tavsiye ediyorum.
İçinizde milletvekilleriniz var müstear isimle tweet atan ve ifşa
olan. Bu konuda da kendinizi biraz toparlamanızı tavsiye ediyorum.
Çok teşekkür ediyorum efendim. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
29.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Valla, neyin yalan, neyin gerçek olduğunu
öğrenmek istiyorlarsa araştırma önergesini kabul etsinler ama
benim söyleyeceğim rakamlara varsa cevapları, cevap versinler. Kanun
hükmünde kararnameyle 178 medya kuruluşu kapatıldı. Bunun neresi
yalan, çıkıp açıklayın. 3 tane haber ajansı, 45
gazete, 15 dergi, 23 radyo, 16 TV ve 29 da yayın dağıtım
şirketi... Elimde bir liste var lütfen yalanları ve gerçekleri
konuşalım burada, yandaş kanallara giden, kamu
bankalarından aktarılan milyonlar var. Bir tane örnek vereyim: A
Haber 317.481 lira, A Spor 171.115. A Para, Akit TV; saniyesi bile var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
listeyi, o Yalan, yalan! diye bağıran vekile hediye ediyorum;
çıksın, özür dilesin, derhâl özür dilesin.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ Parti Grubunun, 8/10/2021
tarihinde İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu ve
arkadaşları tarafından, yerel basın başta olmak üzere
Türk basınında yaşanan sorunların
araştırılarak çözüm yollarının tespit edilmesi,
basın-yayın organlarının bağımsız ve
tarafsızlığının sağlanması için
yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim
2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum...
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hadi evet, evet!
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir
[İYİ Parti sıralarından
alkışlar(!)]
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzük'ün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 21/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, başta SADAT olmak üzere benzeri kurum ve
kuruluşların faaliyetlerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 21 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/10/2021 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
21 Ekim 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
başta SADAT olmak üzere benzeri kurum ve kuruluşların faaliyetlerinin
araştırması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan (14941) grup numaralı meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 21/10/2021
Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul.
Buyurunuz Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Türkiyede son dönemlerde
televizyonlarda paramiliter yapıların neler yaptığıyla
ilgili çarşaf çarşaf tartışmalar yürütülüyor fakat iktidar
kılını kıpırdatmıyor. Bununla ilgili
verdiğimiz öneri üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel
Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri
izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin yakın tarihinde yarı gayriresmî paramiliter
grupların işlediği cinayetler hafızamızda
canlıdır. Resmî kayıtlara göre bu ülkede 17 bin faili meçhul
cinayet işlenmiştir. Bu hafıza, katliamlarla, sürgünlerle,
saldırılarla devam ediyor ve hâlâ canlıdır. İşte
tam böylesi bir dönemde, Suriye iç savaşının
başladığı 2011 yılından hemen sonra, 28
Şubatta yine paramiliter bir örgüt, SADAT kuruluyor.
Bakın, SADATın yaptığı
çalışmalardan birkaç tanesini söyleyeyim. El Nusra gibi bir terörist
örgüte silah gönderdiği suçlaması var. Yine, sayın vekiller, bu
örgütlerin Sedat Pekerle birlikte, özellikle 2015 yılından hemen o
seçime giden süreçte topluma korku salmak üzere saldırılar
düzenledikleri gerçekliği orta yerde duruyor, açıklamalar var bununla
ilgili. Bakın, SADAT kuruluşunda ne iş yapacağını
söylemiş, size okuyayım: Bomba imalatının da
öğretildiği belirtilen ve bir tahrip eğitim paketinin yer
aldığı programda ayrıca gayrinizami harp eğitimi
paketi de bulunuyor. diyor. Bu paket özellikle istihbarat, mukavemet
harekâtı, gerilla harekâtı, kurtarma-kaçırma harekâtı, özel
kuvvetler harekâtı, psikolojik harp harekâtı, gayrinizami harp
liderliği gibi eğitimler veriyormuş. Kimlere veriyor, niçin veriyor?
Bakın, bu eğitimler sonucunda, katılanlar hangi yetenekleri
kazanacakmış sayın vekiller? Sabotaj, baskın, pusu, tahrip,
suikast, kurtarma, kaçırma, tedhiş -terörün eski kelime
anlamıdır- yani terör, sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli
etkinliklerde oluşan harekât tekniklerini yetenek olarak
kazandıracakmış. Şimdi, bakın, aynı SADAT bir
konuşmasında, daha doğrusu kuruluş felsefesinde diyor ki:
Müslüman ülkelerin hassasiyetlerine uygun kontrgerilla eğitimi
vereceklermiş. Müslüman ülke hassasiyeti ve Müslüman harp terimleri
nedir?
Bakın, yine SADATın kurucusu
İstanbulda bir kongrede diyor ki: Mehdi gelecek, ortamı ona göre
hazırlamalıyız. İktidara soruyoruz: Bu ortam nasıl
bir ortamdır, bu ortamdan ne medet umuyorsunuz? Ve daha da ötesini
söyleyelim değerli arkadaşlar: Bakın, Konyada ve Tokatta
kampları olduğu söyleniyor bu örgütün. Kimleri eğitiyor, ne
vadediyor, siz ona ne görev verdiniz? Bunu burada açıklayın.
Yine, sayın vekiller, bakın, tam böyle bir
süreçte muhalefet, ana muhalefet lideri ve yine İYİ Parti Genel
Başkanı siyasal suikastların yaşanacağı
iddiasını ortaya attı. Peki, bu siyasal suikastlarda SADAT
türevi, benzeri bu paramiliter örgütler nasıl bir rol almıştır
veya siz bunlardan ne medet umuyorsunuz? Bakın, bu örgütün yetiştirdiği
üyelerin bir kısmının Libyaya
taşındığı çarşaf çarşaf medyada
tartışıldı. İşte, onun için, bakın,
geçmişin hafızası hepimizde taze. Nasıl karanlıklar
yapıldığı, nasıl suikastlar işlendiği, 17
bin faili meçhulün nasıl işlendiği ve Bin operasyon yaptık. diyenlerden siyaseten ve hukuken hesap
sorulmadığı bugün ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Eğer siz bugün
bu örgütle ilgili işlem yapmıyorsanız, gereği gibi
araştırıp bunun amaçlarını
Bakın, çok açık
amaçlar ortaya koymuşlar, ne yapacaklarını söylemişler.
Bunu eğer ortaya koymazsanız bunun ortağı olduğunuz
apaçık ortaya çıkar. AKP karanlıklardan ne bekliyor? Neyin gerçekleşmesini
bekliyor ve bu karanlıkta ne gibi sonuçlara ulaşmaya
çalışıyor? Bugün 2015 yılına gidersek Gar
katliamını, Suruç katliamını, Ankara katliamını
gerçekleştirenler acaba SADATın eğitiminden mi geçmiştir?
diye soruyor, Genel Kurulu bu önergemizi araştırmaya davet ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Sayın Başkanım, bu konuyla
ilgili bir düzeltme yapacağım müsaade ederseniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Pardon, Genel
Başkan değil, karıştırdım, evet, onu
yanlış söyledim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Zatıaliniz düzelttiniz ama ben kayıtlara geçmesi
bakımından söyleyeyim.
Sayın Genel Başkanımızın
siyasi suikastlarla alakalı ya da iddialarıyla alakalı
verdiği beyanat, eski bir İçişleri Bakanı kimliğiyle
oldukça seviyeli bir beyanattı, bir iddiada bulunmadı ve Türkiye
Cumhuriyeti devletinin böyle süreçlere özenle yaklaşması
gerektiğine ve bu tür tartışmaları gündemde tutmanın
faydalı olmadığına işaret etti. O hususu düzeltiyorum,
öyle bir iddiası yok kendisinin.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, dilim sürçtü, doğrudur, Genel Başkan değildi, Koray
Aydın yani örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan
Yardımcısıydı, düzeltiyorum.
Teşekkür ederim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Evet, teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan
Yardımcımızın da bu konuyla alakalı olarak Bize de
böyle duyumlar geliyor. türünde bir açıklaması var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) O da bu tarz iddiaları teyit eder nitelikte değil
efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurunuz Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir hukuk devletinde SADAT, TÜGVA, FETÖ ya da
adını daha bilmediğimiz paralel yapıların olması
bizi gerçekten üzüyor. Bir hukuk devletinde vatandaşlar nasıl ki yasaya
uyuyorsa devlet de aynı şekilde Anayasaya, kanun, tüzük ve
yönetmeliğe uymalıdır.
Bakın, SADAT diye bir örgüt
çıkmış. Kim bu? Ordudan atılan subayların kurmuş
olduğu bir örgüt. Adnan Tanrıverdi Askeri öğrencilerin
mülakatına ben girdim. Silahlı Kuvvetlerin yapısını
biz değiştirdik. diyor ve şu ana kadar bir tek savcı
çıkıp Ya, bir dakika
Sen kimsin? Anayasa'da, kanunlarda senin
tanımlaman ne? demedi. AKP'den bir arkadaşımız çıkıp
Bu adam kim? demedi. Ordudan bahsediyoruz. Eğer ki orduya -yani albay,
general, yüzbaşı, binbaşı adayları bu öğrenciler-
bu öğrencileri SADAT seçiyorsa vay hayalimize. Böyle bir şey olabilir
mi? Bakın, analar babalar çocuklarını doğurup, okutup,
büyütüp size teslim ediyor. Ama TÜGVA, SADAT elesin diye değil; hâkim
olsun, savcı olsun, asker olsun diye. Ne yapıyorsunuz? Bu
çocukların kaderini ne olduğu belirsiz bu yapılara teslim
ediyorsunuz. Ben merak ediyorum Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek
vatan. diyen Cumhurbaşkanının bu dört söyleminin neresinde
SADAT, neresinde TÜGVA? Olabilir mi böyle bir şey? Utanç duyuyorum.
Bunların tehlikesini, bunların yanlışlarını
anlamanız için bu Meclisin bombalanması mı gerekiyor, 3 bin
hâkimin terörist sıfatıyla yargılanması mı gerekiyor?
Böyle bir şey olabilir mi? Tabii ki herkes soruyor: Neden bu
durumdayız? Ben merak ediyorum, bu ülkenin Millî Savunma Bakanı Ya,
bir dakika
Sen orduyu nasıl şekillendiriyorsun? demiyor.
Akıllara şu soru geliyor: Adnan Tanrıverdi gölge Millî Savunma
Bakanı mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Paralel.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Paralel
Millî Savunma Bakanı mı? Bu ülkenin Millî Savunma Bakanı utanç
duymuyor mu bunlardan? Hukuk devletinden bahsediyoruz, hukuk. Adam
çıkmış Ben asker seçiyorum, askerî öğrencileri ben
alıyorum. diyor, çıt yok, yargıda yok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayınız Sayın
Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Evet.
Bir an önce, bakın ne FETÖ ne TÜGVA ne SADAT,
bu ülkenin çocuklarına, gençlerine güvenin, onlara devleti teslim edin. Ne
olduğu belirsiz bu yapılara bu güzel ülkeyi teslim etmeyin. SADAT
karanlık bir örgüttür, araştırılması gerekiyor.
Maalesef, yargı artık soruşturma açacak hâlde değil,
sarayın sözlerini iddianameye çeviriyor, soruşturmaya çeviriyor
ancak. Bunu bu Meclis yapabilir. Eğer, bugün, bu Mecliste bir komisyon
kurulup bu SADATı, TÜGVAyı paralel yapıları
araştırmazsak beş yıl sonra aynı şeyleri
konuşacağız; olmaz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Onlara da hain
der geçerler, bir şey olmaz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) FETÖye
siz bu devleti teslim ettiniz, Cumhurbaşkanının vermiş
olduğu makam arabasının arkasında Ergenekon iddianamesi
hazırlandı, utanç verici bir şey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım, çok az
BAŞKAN Selamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Bakın, bir kez daha söylüyorum: Cumhurbaşkanının,
Başbakanın vermiş olduğu arabanın arka sağ
tarafında iddianameler yazıldı, aynı şey SADATta
oluyor, TÜGVAda oluyor. Bu kirli ilişkileri gelin, ayıklayalım,
bundan sorumlusunuz. Her elenen çocuktan, onların geleceğinden
sorumlusunuz.
Son olarak şunu söylüyorum: Bakın, bu
ülkede sınavlarda birinci olan mülakatlarda sonuncu oluyor; burada
çocukların vebali var sizde, her gencin vebali var sizde, buna son
verelim. Türkiye Cumhuriyeti gerçek anlamda hukukla yönetilsin, paralel
yapılarla değil.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ihtiyaca
binaen bir dakikalık süre konusunda bir mutabakat var, yüce
gönüllülüğünüze sığınıyoruz efendim, riayet edelim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Antalya Milletvekili Sayın Kemal Çelik.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL ÇELİK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun terörle
mücadelede sağladığımız huzur ve güven ortamından
rahatsızlığını dile getirmeye yönelik verdiği
grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ne alakası var?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Verdiğimiz
önerge SADATla ilgili, SADATla! Paramiliter yapılarla ilgili.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Daha
başında yalan söylüyorsun ya.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Öncelikle şunu
bilmeniz lazım ki Türkiye hukuk dışı kurullara, kurumlara
ve oluşumlara dün de müsaade etmedi, bundan sonra da müsaade
edilmeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) SADATçılarla
ilgili konuş.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Ancak gündeme getirilmesiyle
ilgili gerekçeleri de dinlemesini bilirseniz size açıklamaya devam
edeceğim. (HDP sıralarından gürültüler)15 Temmuz 2016dan bu
yana, içte ve dışta girdiği tüm mücadelede
başarılı olan bir Türkiye gerçeği var. Hepsinden
istediğimiz sonucu aldık ve almaya dönük hamlelerimizi de
yapıyoruz. Dünyada bu kadar kısa zaman aralığında, bu
kadar çok cephede, bu kadar başarılı sonuçlar alabilen bir ülke
yoktur.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen SADATın
faaliyetlerini anlat, SADATın faaliyetlerine gel.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Suriye'de, Libya'da,
Karabağ'da, Irak'ın kuzeyinde ve mavi vatanda büyük
başarılara imza attık milletimizin de bu hususlar takdirine
şayandır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu mücadelelerin tamamı kalıcı, uzun vadeli, jeopolitik planlamaların
sonucudur.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) SADATa
gel.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Bu bölgelerdeki
sömürgeci ülkelerin sömürge nüfuzları zayıflarken, etki alanları
daralırken, Gücüne erişilemez Batı. denen algı ters yüz
olurken Türkiye gücüne güç katmaya devam ediyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) SADAT ne
oldu? SADATı ne yaptınız?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) SADATa
gel, SADATa.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) SADATa gel,
SADATa.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Sayın
milletvekilleri, işte, bu nedenle içte ve dıştaki tüm
düşmanlar çaresizlik içerisinde Türkiye düşmanlarının
kontrolü altındaki basit, organize suç liderlerinden bile medet umar hâle
geldiler, çok acı bir durumdur.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Cevaplamayacağım. diyorsun yani Söyleyecek sözüm yok. diyorsun
yani.
KEMAL ÇELİK (Devamla) O kadar çaresizler ki
geçmişin hastalıklarından olan gayrinizami harp, siyasi
cinayetler gibi AK PARTİ döneminde son verilen tarihin kirli
sayfalarına özlem duyar hâle geldiler. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler) Bizim içte ve dıştaki tüm mücadelemiz milletimizin huzuru
içindir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Millette
huzur bırakmadınız ya!
KEMAL ÇELİK (Devamla) Şükürler olsun ki
iç huzuru sağladık, şimdi de iç huzuru bozabilecek
dışımızdaki ve bölgemizdeki Türkiye'ye yönelik
saldırıları kaynağında kurutmaya devam ediyoruz. Hiç
kimse heveslenmesin, güçlü ordumuz, güçlü güvenlik ve istihbarat
teşkilatlarımız, millî ve yerli savunmamız sayesinde masada
da sahada da tüm oyunları bozuyoruz ve bozmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Çelik.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Türkiye, iç ve
dış müdahalelere kapıyı Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ
hükûmetleri ve Cumhur İttifakımızla birlikte bütünüyle
kapatmıştır. Hukuk dışı oluşumlar bundan
sonra bitmiştir, tüm mücadelemiz hukuk kuralları çerçevesindedir.
Çünkü biz bağımsız ve egemen bir ülkeyiz, bu böyle biline.
Kimseden emir almayız, kimseye boyun eğmeyiz ve Türkiyenin
haklarına ve kurumlarına güveniyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) SADATa da
güveniyor musunuz SADATa? FETÖye güvendiğiniz gibi SADATa da mı
güveniyorsunuz?
KEMAL ÇELİK (Devamla) Kurumlarımız
tam yetkilidir, ne gerekiyorsa da kurumlarımız eliyle yapıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bir kelime
etmedin, SADATla ilgili bir kelime etmedin yani.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Bu özelliğimizden
dolayıdır ki bugün Türkiye, bölgesinde ve dünyada küresel bir güçtür,
tüm dünya bunu kabul ediyor ve sorun da işte Türkiyenin bölgesel ve
küresel bir güç olmasıdır, ülkenin içinde de dışında
da teröre meydan vermemesidir.
Ben bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bu önergeye ret oyu vereceğimizi ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tek satır
söylemedi, tek söz söylemedi SADAT nedir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Bir tane
SADAT demedin, bir tane SADAT demedin, bir tane.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bu kadar suçlama
yaptık, bir tanesine cevap vermedin.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Cevap
verecek bir şeyi yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hatip kürsüde konuşurken partimize yönelik çok
ağır sataşmalarda bulundu. Bir kere her şeyden önce
İç ve dış düşmanlar mafya liderlerinden medet umuyor.
derken doğrudan önergemizi hedefledi.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Evet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Zaten
kabul de ediyor. Sataşmadan söz istiyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bu,
ağır sataşmaya girer.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Antalya Milletvekili Kemal Çelikin HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Vallahi
bu ülkeye kimin düşman olduğunu sizin konuşmanızda gördük.
SADAT adını, SADAT kavramını tek bir kere kullanmadan,
tek bir kere adını anmadan dört dakikalık bir konuşma
yaptınız, sizi tebrik ediyorum gerçekten. Önergeyle ilgili tek cümle
etme gereği bile duymadınız.
KEMAL ÇELİK (Antalya) SADAT kim ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Çünkü
siz yalanlarla, propagandayla, manipülasyonla Türkiye halklarını hâlâ
kandırabileceğinizi sanıyorsunuz. Yazıklar olsun size ya,
yazıklar olsun! (HDP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Lütfen,
lütfen, lütfen! Lütfen, temiz bir dil kullanalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
SADATın kendi internet sitesinde gayrinizami harp diyor, biliyor
musunuz? Bunun neresi yalan ve iftira?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Lütfen, temiz
bir dil kullanınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Yazıklar olsun. temiz bir dildir yani, en basitinden temizdir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sana yazıklar
olsun!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Böyle bir
ifade olmaz, böyle bir ifadeyi kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Burada
gelip yok Türkiye bölgesel bir güçtür. yok Küresel bir güçtür.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Tabii ki bir güçtür,
tabii ki, kabul et.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ya,
biz, Türkiyede gayrinizami harp yönetimleriyle sokakta kullanılan,
eğitim verilen, kampları olan, cemaatten boşaltılan yerleri
devrettiğiniz bir oluşumu tartışmak istiyoruz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Böyle bir şey yok.
O senin çaresizliğin, o sizin çaresizliğiniz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Böyle bir şey
yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
SADATa ne yaptırıldı?
KEMAL ÇELİK (Antalya) Ne SADATı, SADAT
kim ya? Ya, bir dernek, bir şirket mi bu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) 10
Ekim katliamında -arkadaşımız sordu- SADATın rolü
neydi? Ben size 6-8 Ekimi sorayım: 6-8 Ekim Kobani protestolarında
cinayetleri işleyenleri SADAT mı eğitti?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz
yaptınız, siz! Utan biraz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) O
militer güçleri kim eğitti? Bunu soruyoruz, bunu soruyoruz ve lütfen,
önergelerde
OYA ERONAT (Diyarbakır) Saygısız!
6-8 Ekimdeki şehitlere biraz saygı duy!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Oya
Ersoy susmazsa ona ceza isteyeceğim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Eronat
İste,
iste!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Çünkü
geçenlerde özür dilediler grup adına, burada sadece bağırmak
için geliyor ama insicamımı bozamayacak.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Saygısızlık yapıyorsun, o şehitlere saygı
duyacaksın!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
Kişiselleştirmeyin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şurada, siz, saklamak istediğiniz bir mesele olduğunda, örtmek
istediğiniz bir suç olduğunda propaganda yapıyorsunuz; biz, bunu
yemiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
OYA ERONAT (Diyarbakır) 6-8 Ekime bile
konuşuyor ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen bir
sus ya, bir sus ya! O pis sesinle konuşma ya!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Oya
Hanım, buyur sen konuş.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz sayın
milletvekilleri.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) O el hareketini
kendine yönelt, kendine!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Bu Mecliste
düzgün davranmayı öğren. Sokakta gezer gibi Meclis koltuğunda
oturma!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, grubumuza dönük kullanılan ifadelerden dolayı
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Ünal. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Değerli
Başkan, saygıdeğer üyeler; dezenformasyon yalan değildir,
yalan söylemek değildir dezenformasyon; dezenformasyon, yalanla
gerçeğin birbirinden ayırt edilemez hâle gelmesidir. Yani öyle bir
şey söylersiniz ki, ortaya öyle bir iddia atarsınız ki o iddia
yalan mı, gerçek mi, bunu ayırt etmek mümkün değildir. Yani
TÜGVAyla ilgili bir iddia ortaya atarsınız, hâlbuki iddia sahibi
müddei iddiasını ispatla mükelleftir, siz hiçbir şekilde
iddianızı ispat yönünde hiçbir şey söylemez, iddia sahibine
değil, karşı tarafa bu yükümlülüğü yüklersiniz ve geriye
çekilirsiniz
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Aynı sizin gibi.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Lütfen
...ya da ortaya SADAT diye bir şey
atarsınız, sonra SADATın etrafına gayrinizami harp
kavramını koyarsınız, cinayetleri koyarsınız
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, biz
koymamışız ki bakın, kendi sayfalarında var Mahir Bey,
sayfalarında var; amaçlarına bakın, kuruluş gerekçelerine
bakın.
MAHİR ÜNAL (Devamla) -
siyasi cinayet
iddialarını ortaya koyarsınız ve sonra bu âdeta bir...
Lütfen, SADAT gibi özel bir şirketin bizimle ilgisinin ne olduğunu
açıklar mısınız?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Cumhurbaşkanı başdanışmanı.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Şimdi, o hâlde ben
sizinle ilgili bu kürsüden öyle iddialar ortaya atarım ki...
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) At.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Siz o zaman buraya gelip
bu iddialarla ilgili ne yapacaksınız? Üstelik bu iddiaları
temellendirebilirim de ama mesele bu değil.
Bakın, arkadaşlar, dezenformasyon
dediğimiz şey, bütün toplumu tahrip eden... Ve Türkiye
dezenformasyona maruz kalan ülkeler sıralamasında şu anda 1inci
sırada yüzde 49la.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayenizde.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
Lütfen, bu aziz Meclise...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Trol
ordusu...
MAHİR ÜNAL (Devamla) Biz trollerin kimler
olduğunu biliyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Tabii
canım!
MAHİR ÜNAL (Devamla) Trollerin kimler
olduğunu biliyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Çok çok...
MAHİR ÜNAL (Devamla) Kimlerin trol... Ben,
dört yıl Tanıtım Medya Başkanlığı
yaptım; kimlerin hangi trolleri kullandığını, bot
hesaplarla neler yapıldığını burada en iyi bilenlerden
birisi benim fakat ben, size bir aklıselim çağrı yapıyorum.
Lütfen, mesnetsiz iddialarla, oluşturulan dezenformasyonla Türkiyemize
yazık etmeyelim; buraya koyduğumuz iddiaları temelli, mesnetli
bir zemine taşıyalım.
Bir hatip burada konuşurken Sayın
Cumhurbaşkanımızın Afrika seyahatiyle ilgili
Fransanın duyduğu rahatsızlığı, Le Figaronun,
Le Mondeun yaptığı haberleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHİR ÜNAL (Devamla) ...burada bir sözcü gibi
kullanıyorsa, Doğu Akdenizle ilgili Yunanistanın duyduğu
rahatsızlıkları Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altında bir sözcü gibi kullanıyorsa, biz bundan rahatsızlık
duyarız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Ünal.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Ben kimseye
sataşmadım Sayın Başkanım, ben bir aklıselim
çağrısı yaptım. Burada bir kayıkçı kavgası
taraftarı da değilim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Ünal.
MAHİR ÜNAL (Devamla) Çünkü burada
kullandığımız zaman bu aziz milletin zamanıdır.
Dolayısıyla, bu zamanı gereksiz kavgalarla çalmaya
hakkımızın olmadığını düşünüyorum.
Lütfen dezenformasyona dikkat edelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Ünal Sataşma yapmadım. dedi, ben not aldım,
sataşma olarak değerlendirilebilecek çok mesele var ama ben yerimden
bir iki noktayı işaret etmek istiyorum.
BAŞKAN Herhangi bir sataşma yok ama
buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yerimden
BAŞKAN Buyurunuz, yerinizden bir
açıklama yapınız.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, SADATı konuşuyoruz, SADAT bir kontrgerilla
yapılanması mı? Evet, bizce öyle.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Hayır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizce
öyle.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ya, elinizde
bu konuda bir delil var mı? Ben SADATın savunucusu değilim
fakat bu doğru bir şey değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kontrgerilla eğitimi veriyor, eğitim verdiğini kabul ediyor.
İktidara ideolojik olarak da mali olarak da bağlı mı?
Bağlı. Kendileri dedi ki: Suikast, sabotaj eğitimi veriyoruz.
Yetkilileri çıkıp kamuoyuna açıkladılar.
Şimdi şunu söylüyorum: Şirketin
Başkanı Cumhurbaşkanı
Başdanışmanıydı. İlişki organik yani biz
bunu iddia etmiyoruz, bunu somut olarak söylüyoruz. Şimdi, şöyle bir
tarih var elimizde, 9 Ekim 2018de Erdoğan
Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarına yeni atamalar
yaptı, atamalar Resmî Gazetede yayınlandı. Atananlar
arasında Erdoğanın suç şebekesi olarak öne çıkan SADATın
adı da yer alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketinin kurucusu
Adnan Tanrıverdi, Erdoğan tarafından Güvenlik ve Dış
Politikalar Kuruluna görevlendirildi. SADAT Başkanının MGK
toplantısında ne işi var? Biz bunları iddia etmiyoruz,
bunlar resmî, kamuya yansıyan, ikrar edilen bilgiler. Eğer
reddediyorlarsa buyursunlar, araştıralım. Tam da bunu
söylüyoruz. SADAT ne yapar, ne yer, ne içer; bunu çıkıp
açıklasınlar. Dezenformasyonla bizi suçluyorlar ama asıl
dezenformasyon önerge üzerine konuşup tek kelime SADAT dememektir ve
gerçekleri gizlemektir. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayfalarına
bakın Mahir Bey, sayfalarına bakın, ne amaçla kurulmuşlar,
ne yapacaklarını söylüyorlar.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sizin
iddianıza cevap vermekle yükümlü değiliz ki.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 21/10/2021 tarihinde Grup
Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından, başta SADAT olmak üzere benzeri kurum ve
kuruluşların faaliyetlerinin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 21 Ekim 2021 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Oylamaya geçiyoruz efendim.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 19/10/2021 tarihinde Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, kamu hizmetlerinin sunumunda tarafsızlık ve
kamu yararını gözetme ilkelerinin kanunsuz emirlerle yok edilmesinin
yol açtığı zararların boyutunun
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21 Ekim 2021 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
21/10/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 21/10/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından kamu
hizmetlerinin sunumunda tarafsızlık ve kamu yararını
gözetme ilkelerinin kanunsuz emirlerle yok edilmesinin yol
açtığı zararların boyutunun
araştırılması amacıyla 19/10/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2874 sıra no.lu), diğer
önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 21/10/2021 Perşembe
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Murat Bakan.
Buyurunuz Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Az önce okuduk Meclis araştırması
önergemizi. Temel itibarıyla, kamu hizmetlerinin sunulmasında
tarafsızlık ve kamu yararını gözetme ilkelerinin kanunsuz
emirle yok edilmesinin yol açtığı zararların boyutunun
araştırılması diyelim yani kısaca.
Biz bu araştırma önergesini
verdiğimizde değerli arkadaşlar, Merkez Bankası faizleri
200 baz puan indirmemişti, arkasından Merkez Bankası 200 baz
puan faizleri indirdi. Merkez Bankası nasıl bir kurum? Kamu
bankası mı Merkez Bankası? Değil. KİT mi, kamu
iktisadi teşebbüsü mü? Değil. Bağımsız idari otorite
mi Merkez Bankası? Değil. Merkez Bankası aslında tam
bağımsız bir kurum. Öyle mi? Öyle de değil, talimatla
hareket eden
Cumhurbaşkanının Faiz sebeptir, enflasyon sonuç.
talimatıyla 200 baz puan faizleri düşürmesiyle bugün Türkiyenin
uğradığı zararın araştırılmasını
istiyoruz değerli arkadaşlar. Borsadaki Türk şirketleri,
Türkiyenin en büyük şirketleri ne kadar değer kaybetti mesela? Kamu
borçları ne kadar arttı mesela bu kararla beraber?
Vatandaşın cebindeki para ne kadar eridi mesela? Bunun için veriyoruz
biz bu araştırma önergesini.
Ben bir örnek hazırlamıştım bu
kamudaki şeyle ilgili
İşte, TÜGVA mesela, TÜGVA konusu
bugünlerde çok gündemde biliyorsunuz. TÜGVAda nasıl
örgütlenildiğini, kamuda nasıl örgütlenildiğini TÜGVA eliyle,
FETÖ benzeri bir yapılanmanın oluşturulduğunu başka
tarikatlar, cemaatler, vakıflar eliyle, bunu söyleyecektim ama şunu
ifade etmek istiyorum: Bugün cumhuriyetin en önemli erdemlerinden birini yok
ettiniz değerli arkadaşlar, nedir o erdem biliyor musunuz?
Anadolunun yoksul bir köyünden çıkan kimsesizin, yetimin, öksüzün
hayallerini yok ettiniz; onun polis olma, savcı olma, hâkim olma, kaymakam
olma hayalini yok ettiniz değerli arkadaşlar çünkü artık oradan
giden, kimsesi olmayan; bir tarikatın, cemaatin adamı olmayan; bir
vakfın, TÜGVAnın, TÜRGEVin üyesi olmayan; bir siyasi partiden,
iktidar partisinden referansı olmayan bir çocuk kamuda bir yere gelme
imkânına sahip değil.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) KPSSyle
gelmiyor mu bunlar ya?
MURAT BAKAN (Devamla) - Kamuda kritik noktalara
gelme imkânına sahip değil. Örnek vereyim Sayın Mahir Ünal...
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Nasıl
vereceksin?
MURAT BAKAN (Devamla) - ...İzmir Gaziemirde
bir imam kardeşimiz, saygı duyuyoruz...
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Evet...
MURAT BAKAN (Devamla) - ...Valiliğin Basın
Müdürü, Valiliğin Protokol Müdürü, aynı zamanda da TÜGVA İzmir
İl Temsilcisi yani beş parmağında beş marifet.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - E, tamam, bu
kişi devlete KPSSyle girmemiş mi, sınavla girmemiş mi?
MURAT BAKAN (Devamla) - Yani bu ülkede valilikte
basın müdürlüğü yapacak bir gazeteci yok mu, bu ülkede kamu
yönetiminden mezun bir protokol müdürü yok mu? Yani bütün bu görevleri
TÜGVAnın İzmir İl Temsilcisi mi yapmak zorunda? Biz
bunları işkembeyikübradan atmıyoruz, yaşananları
söylüyoruz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Devlete
girmesi başka bir şey, devletteki birisinin görev yapması
başka bir şey ya.
MURAT BAKAN (Devamla) - Dolayısıyla,
bakın, Dünya Bankasının altyapı
yatırımlarıyla ilgili bir veri tabanı var özel sektör
katılımlı. 1990-2020 yılları arasında kamudan en
çok ihale alan kurumları araştırıyor. Dünyada kamudan en
çok ihale alan şirketlerin ilk 5i Türk şirketi arkadaşlar, 10
şirket içinde 5 tane Türk şirketi var. Şimdi, Hukukun
Üstünlüğü Endeksinde 130 ülke arasında 117nciyiz, Basın
Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke içinde 153üncüyüz. Ancak iş ihale
vermeye gelince dünya 1incisiyiz. Şimdi hiç mi vicdanınız
sızlamıyor? Bunun arkasında kanunsuz emir aramıyorsunuz?
Bütün ihaleleri nasıl 5 tane firma alır?
Değerli arkadaşlar, Emniyet
teşkilatında, Jandarmada, yargıda tarikat ve cemaat aidiyetinin
devlet memuru olabilme, meslekte yükselme için referans olduğunu; TÜGVA,
TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti, KADEM, Ensar gibi dernek ve
vakıfların üyesi olmayanın kamuda kritik görevlere
gelemediğini biliyoruz. AK PARTİ ile devlet arasında, kamu
arasında sınır kalmamıştır değerli
arkadaşlar. Parti nerede biter devlet nerede başlar, artık kimse
bilmiyor. Kamu görevlisi kavramı dünya literatüründe kamu hizmetlisi
olarak geçer, kamuya hizmet eden public servant İngilizcedeki
kaynağı yani kamuya hizmet eden vatandaşın vergisini
koruyan demek ama bizde vatandaşın vergisini koruyan değil, kamu
gücünü bir şahsın adına, ülkeyi yöneten şahsın ve
ailesinin adına kullanan kişi olması noktasına geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bakan.
MURAT BAKAN (Devamla) Şimdi ben size
Anayasayı hatırlatıyorum arkadaşlar. Genel
Başkanımız kamu görevlilerine, Türkiye'deki vatanını
seven kamu görevlilerine Anayasanın 137nci maddesini hatırlattı.
Ne diyor Anayasamızın 137nci maddesi? Diyor ki: Kamu hizmetlerinde
herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden
aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine
getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir.
Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir
yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle
yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz. Biz bunu hatırlatıyoruz
kamu görevlilerimize, vatanını seven kamu görevlilerimize. Niye
düzenledi Anayasa 137nci maddeyi değerli arkadaşlar, niye? Anayasa
68inci madde, Devlet Memurları Kanunu 7nci madde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT BAKAN (Devamla) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Verin
Başkanım
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Bir
dakika daha verin Başkanım.
MURAT BAKAN (Devamla) Diğer
arkadaşlarımıza aynı süreyi verdiniz, Sayın Mahir
Ünala da verdiniz; izninizle ben de aynı süreyi istiyorum.
BAŞKAN Efendim, bir karar
alınmış yani
MURAT BAKAN (Devamla) Evet ama benden önce 3
arkadaşıma uygulandı, sizden adalet bekliyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
MURAT BAKAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Anayasa 68inci, Devlet Memurları Kanunu 7nci
madde kamu görevlisinin tarafsızlığını düzenliyor
ancak geldiğimiz noktada zaten tarafsız olan kamu görevlisi
olamıyor. Devlet ağır bir vesayet altında, partili devlet
başkanı eliyle devleti yönetirseniz tarafsızlığı
bitirirsiniz. Ama tüm bunları biz Millet İttifakı olarak
iktidara geldiğimizde düzelteceğiz değerli arkadaşlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Büyükşehirdeki gibi
mi Sayın Bakan?
MURAT BAKAN (Devamla) Tabii, bizde adalet var her
yerde, hiç merak etmeyin; eğer söyleyecek bir sözünüz varsa gelir, söz
alırsınız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kamunun en büyük
alımını 45 bin kişiyle İstanbul Büyükşehir
yaptı, partilere yüzde oranıyla da
MURAT BAKAN (Devamla) 2002den itibaren kademe
kademe artan devlet bürokrasisi içindeki çürüme ve yozlaşma, 2018
yılında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçildikten sonra zirve noktasını gördü. Yirmi yıllık bir
enkaz var. Eğer biz bugün bu komisyonu kurmazsak, bu kanunsuz emirlerin bu
ülkeye neye mal olduğunu araştırmazsak bizi buraya gönderen millete
karşı vazifemizi yapmamış oluruz değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Hepsi
yalan!
MURAT BAKAN (Devamla) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz aldım, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kamu görevlilerinin
görevlerini yerine getirirken tarafsız olmaları ve siyasi amaçla
faaliyette bulunamayacaklarına dair hüküm Anayasamızın 68inci
maddesi ve Devlet Memurları Kanununun 7nci maddesinde açıkça
yazılmaktadır. Memurlar kamu hizmetlerinin sunulmasında
eşit ve tarafsız davranmak zorundadır. Kamu hizmetinden
yararlanmada eşitliğin sağlanması açısından
zorunlu olan tarafsızlık ilkesi kamu görevlilerinin görevlerini
yürütürken kimseye dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım yapmaması;
hiçbir kişiye, aileye, zümreye ya da sınıfa imtiyaz
tanımaması anlamına gelir. Bu, tarafsızlık üzerindeki
en sık görülen ve güçlü tehlike mevcut siyasi iktidarların
müdahaleleridir. Bugün Türkiyede yaşanan durum maalesef budur
arkadaşlar. AK PARTİ iktidarı kamu personeli alımında,
tayin ve terfilerde, bürokrat atamalarında liyakat yerine
yandaşlığı, parti üyeliğini dikkate alan bir yapı
kurmuştur. Bu şekilde görev alan, görevde yükselen memur ve kamu
görevlilerinin bir kısmı maalesef görevlerinin gerektirdiği
tarafsızlık yerine iktidarı desteklemeyi, işlerini yapmak
yerine parti elemanı gibi çalışmayı
alışkanlık hâline getirmişlerdir. Bazı devlet
memurlarının sosyal medya hesaplarından siyasi propaganda
yapması, muhalefet liderlerine hakaret ve açık açık küfür etmesi
kamuda yandaşlık ve kutuplaşmanın vardığı
boyutu göstermesi açısından da kaygı vericidir. Bunun yanında
devlet memurlarının yoklama alınarak mitinglere zoraki
getirilmesi, gelmeyenlerin tehdit edilmesi de başka bir vakadır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle kamu dairelerinde liyakat ortadan kalkmış,
yandaşlık ve kutuplaşma kamu hizmetlerinin verilmesinde en büyük
engel hâline gelmiştir. Türkiyenin partili
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle içine düşürüldüğü
sıkıntılarından tek çıkış yolu
iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdir.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Hiç kimsenin
kuşkusu olmasın ki iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş
parlamenter sistemde devletin her kademesinde liyakat esas
alınacaktır. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Kaç yıl denedik biz onu
ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Şunu bir
açıklayın Allah için, üç buçuk yıl oldu ya! Bir kere
açıklayın ya!
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Devlette göreve siyasi
otoriteye sadıklar arasından layıklar değil, layıklar
arasından devletine ve milletine sadık olanlar getirilecektir.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarımız, bizim
söylediklerimiz devlet işlerinin hukuka, Anayasaya uygun
yapılmasının hatırlatılmasıdır. Buradan bir
kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum, özellikle AK PARTİli
arkadaşlarıma hatırlatmakta fayda görüyorum: Her hükûmet gelip
geçicidir, kalıcı olan Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli halkımız; sizleri saygıyla
selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine partim
adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, Anayasanın
68inci maddesi ve Devlet Memurları Kanununun 7nci maddesine göre;
devlet memurları tarafsız olmak durumundadır, memurlar
görevlerini yaparken din, dil, ırk, siyasi düşünce gözetmeksizin
herkese eşit davranmak durumundadır. Ben size bu konuyla ilgili,
eşit davranıp davranmadıklarına ilişkin birkaç örnek
vermek istiyorum. 2008 ile 2021 tarihleri arasında zırhlı
araçların neden olduğu -tırnak içerisinde kaza ve yapılan
ateş sonucunda- 94 tane vaka yaşanmış Türkiyede. Bu
vakaların 55i ne yazık ki insanların hayatlarını
kaybetmeleriyle sonuçlanmış. Bu vakaların 92siyse
Şırnak, Batman, Diyarbakır, Mardin, Hakkâri, Dersim, Van,
Bitlis, Siirt ve Urfa illerinde yaşanmıştır. En son 3 Eylül
2021 tarihinde İdilde 7 yaşındaki Mihraç
yaşamını yitirdi. Daha dün Viranşehirde 5
yaşındaki bir çocuk panzerin çarpması sonucunda ağır
yaralandı. Peki, ne oluyor bunlar yaşanınca? Bu olayların
tamamında -daha ilk olay inceleme tutanakları tutulurken- raporlamada
görevli memurlar tarafından tek taraflı şekilde raporlar
tutuluyor. Bu katliamların çoğunda olaylara neden olan kamu
görevlileri ne yazık ki cezasızlık politikasıyla karşı
karşıya kalıyor. Bu cezasızlık politikaları
mahkemeler tarafından tescilleniyor. Bu tescillemeyle Türkiye'de gerçek
anlamda devlet memurları tarafsızlık ve
bağımsızlıklarını yitirmiş durumdalar.
Roboski, Sur, Suruç, Cizre katliamlarında olduğu gibi, Türkiye'de 17
bin faili meçhul söz konusu fakat bunların üzerine de hiçbir şekilde
gidilmiyor. Valiler, kaymakamlar, bölgedeki bütün memurlar Adalet ve
Kalkınma Partisinin birer il ve ilçe başkanları şeklinde
görev yapıyor. Devlet benim. Mantığıyla, polis, savcı
ve mahkemelerin yerine geçiyor memurlar. Cezaevlerinde binlerce işkence ve
kötü muamele var, toplantı ve gösteri, yürüyüş hakkını
kullanan vatandaşlarımızın üzerinde ciddi bir şekilde
baskı söz konusu ve kanunsuz emirler söz konusu, hiçbir şekilde bir
devlet memuru bundan kaynaklı, bundan dolayı sorgulanmıyor ve
sorguya çekilmiyor. Kanunsuz emir alan kamu görevlileri tarafından
yapılıyor bütün bunlar. Bunlar bu gücü nereden alıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu kanunsuz emri alıp da uygulayan devlet memurları
bu gücü nereden alıyor?
Bütün bunların yanında, yolsuzluk
ekonomisiyle, kamu kaynaklarını çarçur eden büyük bir kesimle
karşı karşıyayız. Dolayısıyla biz bütün
bunların araştırılması ve bütün bunlara Meclis
tarafından el konulması gerektiğini düşünüyor ve Cumhuriyet
Halk Partisinin bu önergesine destek vereceğimizi belirtiyor,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
grup önerisi üzerine partim adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, kamuda yozlaşma etik ve hukuka aykırı
olan tüm uygulamalara karşı olduğumuzu, en başında
açık ve net bir şekilde karşısında olduğumuzu
ifade etmek istiyorum. AK PARTİ olarak da daima hakkın, hukukun ve
adaletin yanında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz.
Sayın CHP Genel Başkanı geçen günlerde Memurlara
çağrı yapıyorum. diyerek açıkça görevi başında
bulunan milyonlarca devlet memurunu hukuk dışı bir düzen içinde
hareket etmekle, hukuksuz emirleri yerine getirmekle suçlamış ve
hızını alamayıp tehdit etmiştir. Ailesiyle birlikte milyonları
bulan memurlarımızı kim, ne hakla, nasıl böyle bir töhmet
altında bırakabilir? Eğer bildiğiniz, gördüğünüz
hukuksuz bir uygulama, hukuka dayanmayan bir emir ve bu emri uygulayan memur
varsa delilleri ortaya koymak, şikâyette bulunmak, yargı yoluna
gitmek her vatandaşın görevi olduğu gibi bizatihi bu iddia
sahibinin de sorumluluğudur.
RAFET ZEYBEK (Antalya) FETÖ memurları görev
mi yapıyor Başkan, FETÖ memurları?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Ona da
geleceğim, FETÖye.
Herhangi bir hukuki ve somut delile
dayanmaksızın meşru Hükûmetin kanun dışı emirler
verdiğini iddia etmek, bunları dile getirmek, bürokrasiyi ve
memurları demokratik yolla seçilmiş Hükûmete karşı
çıkmaya, çalışmalarını engellemeye çalışmak
tam manasıyla bir hukuksuzluk örneğidir.
Değerli milletvekilleri, milletin seçerek
göreve getirdiği Hükûmetin icraatına engel olmak amacıyla hukuku
gözetmeden, tehditkâr bir dille memurlara seslenmek, müdahalede bulunmak bizi
bu çatının altında bir araya getiren millet iradesine direkt
olarak müdahaledir ve onları yok saymaktır.
Kamuda yozlaşma diyerek, soyut
iddiaların arkasına gizlenerek hiç düşünmeden milyonlarca
memurumuzu tehdit ediyor ve şaibe altında tutuyorsunuz da ama nedense
15 Temmuzda FETÖyle iş tutanlara, onlara yardımcı olanlara,
onları destekleyenlere, hatta asil milletimize silah doğrultanlara ve
onlara ateş edenlere karşı hukuk ve devlet gereğini
yaptığında, bunları masum göstermek adına, Emir
aldılar, yaptılarsa ondan yaptılar. Emire uydular. diye
aklamaya çalışırken hukukta da karşılığı
olan ve uygulanmaması gereken kanunsuz emir hiç aklınıza
gelmedi. Bu ne yaman bir çelişkidir, bu ne yaman bir
tutarsızlıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
RAFET ZEYBEK (Antalya) FETÖcü hâkimleri,
savcıları eleştirirken de aynı şeyi söylüyordunuz
Sayın Başkan, aynı sözleri söylüyordunuz; biz bunları
eleştiriyorduk.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Kanunsuz bir iş
yapan, böyle bir uygulama içerisinde bulunanlar, karşısında
daima AK PARTİyi bulacaklardır.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Bunlar cemaatin memuru.
diyorduk Sayın Başkan. Cemaatin memuru diyorduk, siz devlet
memuru
Demedik deyin.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Eğer bilinen bir
şey varsa, yargıya taşınmıyorsa ve şikâyette
bulunulmuyorsa bu bir vebaldir ve bu vebal, bu sorumluluk öncelikle iddia
sahibine aittir.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Biz parti
memurlarını eleştiriyoruz, devlet memurlarını
eleştirmiyoruz.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bizler
memurlarımıza ve bürokratlarımıza güveniyoruz.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Devlet memuru parti memuru
değildir. diyoruz.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Ancak hiç kimsenin
şüphesi olmasın; suçu olan, görevi kötüye kullanan varsa
karşısında durduğumuzun ve
duracağımızın bilinmesini istiyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Sancar, 60a göre söz talebiniz var,
buyurunuz efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Denizli Milletvekili Haşim Teoman
Sancarın, Denizlide olması beklenen depreme karşı önlem
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 20 Mart 2019
yılında -bundan iki buçuk yıl önce- Denizli Acıpayam
ilçemizde bir deprem meydana geldi. Orada 1.200e yakın konut maalesef
yıkıldı ve yerine yenileri yapılamadı. Şimdi, son
zamanlarda yine, birinci derece deprem bölgesi olması itibarıyla
Afyon Kocatepe Üniversitesinin, Dokuz Eylül Üniversitesinin ve Pamukkale
Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda Denizlinin 6,8
şiddetinde bir deprem beklediğini ve buna önlem alınması
gerektiğini maalesef profesörlerimiz bas bas bağırmaktalar ama
iki buçuk yıldan bu yana Çevre ve Şehircilik
Bakanlığımız Denizlimizde bir konut üretilmesi ve yorgun
yapı stoklarından -ki bunun 100 bine yakın olduğu
söylenmektedir yetkililerce- kurtulmak adına hiçbir önlem
almamışlardır. Depremle mücadele demek, bir bakanlık
adına her deprem sonrası
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76 Milletvekilinin
Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76
Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 283) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 283 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 4üncü maddesi kabul
edilmişti.
5inci madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup
birlikte İşleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin kanun
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Abdullah
Koç Kemal
Peköz
Şırnak Ağrı Adana
Necdet
İpekyüz Murat
Çepni Habip
Eksik
Batman İzmir Iğdır
Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Hayrettin
Nuhoğlu Hüseyin
Örs Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
İstanbul Trabzon Adana
Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar Ayhan
Erel
Konya Samsun Aksaray
Ayhan
Barut
Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurunuz Sayın Canbaz Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün Dünya Gazeteciler Günü, ben
de buna dair bir iki kelime söylemek isterim. Cezaevlerinde tutsak olan tüm
gazeteci arkadaşların, sürgünde olan gazeteci
arkadaşlarımızın ve mesleklerini yaparken sokakta
şiddete maruz kalan gazeteci arkadaşların Dünya Gazeteciler
Gününü kutluyorum ben de.
Sayın Başkan, kanun teklifi üzerine söz
almış bulunuyorum ben de partim adına.
Ekranları başında bizleri izleyen
değerli halkımız, kooperatifler, ülkenin sosyal, siyasal ve
ekonomik gidişatı, yöresel ve bölgesel kalkınma ve kadın
istihdamı açısından büyük önem taşımaktadır.
Çoğunlukla coğrafyamızda bağımsız, sosyal,
halkçı kooperatifçilik tam anlamıyla geliştirilememiştir.
Çünkü devlet vesayeti kooperatifleri basit bir ekonomik kalkınma
aracına dönüştürmüş ve sosyal yönlerini yok etmiştir.
Piyasanın rekabetçi koşulları kooperatifleri bir ticari
şirket olarak var olmaya zorlamıştır. Kalan kooperatifler
ise toplumsal dayanışma ve yardımlaşma yerine kâr
odaklı kuruluşlara dönüştürülmüştür.
Değerli halkımız,
sağlıklı ve ucuz gıdaya erişim bu coğrafyada
yaşayan her bir bireyin en temel hakkıdır. Ekonomide gelinen
nokta, enflasyon, zamlar, çiftçinin, emekçinin durumu ortada. Böyle bir dönemde
sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimde çare olması
gereken kooperatifleri kâr odaklı şirketlere dönüştürmenin
anlamı nedir? Hem büyük marketleri kısıtlamaktan bahsedeceksiniz
hem kooperatifleri aynı rekabetçi ve kâr odaklı mantıkla
şirketleşmeye sürükleyeceksiniz; peki, kooperatiflerin ne farkı
kalacak zincir marketlerden? Son dönemde Tarım Kredi Kooperatiflerinin
birçok zincir marketten yüzde 30 pahalı olması gündemdeydi. Bunun
sebebi, sosyal, halkçı kooperatifçilik anlayışından
uzaklaşılmasıdır.
Torkunun geldiği nokta aşikârdır, tam
bir şirket mantığıyla hareket ediyor. TARİŞi
zaten bitirdiniz, yerelde direnen küçük kooperatifleri de bitirmenize izin
vermeyeceğiz. Kooperatiflerin temel amacı dayanışma,
yardımlaşma ve ortaklaşmadır. Kooperatifçilik hareketi
başta küçük üreticinin öz gücünü esas alır, sizse sermayeyi esas alırsınız.
Kooperatifçilik hareketi sermayenin, devletin hegemonyasına girmeden her
aşamada kooperatifçiliğin temel değerlerini uygular yani
doğayı, çevreyi, tüketiciyi gözetir ve gözetmektedir; siz
doğayı, çevreyi rant uğruna talan edersiniz.
Kooperatifçilik açısından bir diğer
önemli husus ise kadın istihdamı ve kadın kooperatifleridir.
Genel Kurula sunulan teklifte, 14üncü madde hariç kadına yönelik,
kadın kooperatiflerine ilişkin hiçbir düzenleme yoktur. Oysa mevcut
hâliyle mevzuat, üretici ve emekçi kadınların taleplerini ve
ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.
Değerli arkadaşlar, maalesef, kadın
kooperatifleri genellikle kadınların kendi inisiyatifiyle kurulmuyor.
200e yakın kadın kooperatifi var. Bunların çoğu kendi
inisiyatifleriyle kurulmuş ama çoğu sermaye yani daha çok orta
sınıf, kentliler veya büyük şirketler gidip kadınlar
adına kooperatif kuruyorlar. Bu kooperatiflerde kadınlar yine
toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkamıyorlar.
Çünkü kadınlar yemek yapmak, el işleri, çocuk yapmak, çocuk
bakımı yani yeniden üretim süreçleri dediğimiz alanlarda
istihdam ediliyor. Bunlar her ne kadar kadın kooperatifi olarak
anılsa da üretimde ve karar süreçlerinde, yönetim mekanizmalarında
kadınların olmadığı bir kadın kooperatifi
düşünülemez. Yani büyük şirketler geliyor, sözüm ona, kadın
kooperatifi kuruyorlar, yönetimde kadın yok, karar alma sürecinde
kadın yok. Peki, kadın ne yapıyor? Sadece paketlemelerde ve
benzeri bazı alanlarda yer alıyor. Peki, kadın, emeğinin
karşılığını alabiliyor mu? Kadın, üretim
sürecinde kendini var edebiliyor mu? Maalesef ona da bir cevabınız
yok.
Gerçek bir kadın kooperatif
anlayışından bahsetmek için öncelikle destekleyici bir mevzuat
yapısı şarttır. Kadın Emeğini Değerlendirme
Vakfı 5inci Kadın Kooperatifleri Buluşması Raporu,
kadınların taleplerini ortaya koyuyor. Peki, merak ediyoruz, bu kanun
teklifinde o mevzuatlara dönüp, okunup kaç kere
bakılmıştır? Öncelikle kadınlar, kadın
kooperatifleriyle ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasını talep
ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) Peki, nedir
yapılması gerekenler? Kooperatifler Kanununun 1inci maddesinde yer
alan kooperatiflerin tanımının kadın kooperatiflerinin amaç
ve faaliyetlerini kapsayacak şekilde geliştirilmesi, kadın
kooperatifleriyle ilgili farkındalığın
artırılması, kamu kuruluşlarının satın
aldıkları mal ve hizmetleri öncelikli olarak kadın
kooperatiflerinden sağlaması, kadın kooperatiflerinin ekonomik
girişimlerinin desteklenmesi, kadın kooperatiflerinin finansman yani
sermaye ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir;
bütün talepleri budur. Yani kanun yapma sürecinde kadının
gözetilmediği, kanunun muhatabı çiftçinin, üreticinin ve hatta
tüketicinin yani halkın muhatap olmadığı çok açık.
Kadınların yan yana geldiği, üretim ve karar alma süreçlerini
birlikte götürdüğü kooperatifler oluşturulmalıdır. Birçok
bağımsız, halkçı kadın kooperatifleri gibi hem
üretimde hem yönetimde kadının görünür olduğu daha fazla
kooperatifin kurulması ve desteklenmesi gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Ayhan Barut.
Buyurun Sayın Barut. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım.
Söz konusu yasal düzenlemeyle dile getirilen
hükümler, kooperatiflerin taleplerini karşılamaktan ve
kooperatiflerin üst kuruluşlarının var olan ekonomik ve
finansmana yönelik sorunlarının çözümünden uzaktır. Üstelik de
teklifin önemli bir bölümünü oluşturan düzenlemelerin esas komisyon olarak
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda ele
alınmamasını da asla kabul etmiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin -her alanda olduğu gibi- tarımında da
çok ciddi sorunları var. Ülke ekonomisi çökmüş, tarım
bitirilmiş ama iş başındaki iktidar ise kılını
bile kıpırdatmıyor. Kılını
kıpırdatmadığı gibi bu yangını söndürmek
içinse hiçbir adım atmıyor. Tabii ki nasıl olsa beyzadelerin
tuzu kuru; olan gariban çiftçiye oluyor, olan pahalıya tüketen vatandaşa
oluyor. Bu sorunların asıl kaynağı ise 3 Kasım
2002den bugüne kadar ülkeyi yöneten AKP iktidarının yanlış
politikaları, ithalata dayalı tarım politikalarıdır.
Çiftçi âdeta kan ağlıyor ve ülke ekonomisi ise uçurumdan
yuvarlanıyor.
Sözlerimize kulak tıkayanlar için söylüyorum:
Daha bu pazartesi günü Adanada Karaisalı ilçemizin Aktaş
köyündeydik; burada çiftçilik yapan, üstelik de AK PARTİ üyesi olan iki
kardeş Süleyman ve Niyazi Gönenin dramına tanıklık ettik.
2020 yılında Ziraat Bankasından bu kardeşler 700 bin TL
kredi kullanıyorlar, bugüne gelindiğinde 2 milyon TLyi
aşmış bulunuyor. Bir diğer kardeş de Tarım Kredi
Kooperatiflerinden 50 bin liralık kredi kullanıyor, bu borç
miktarı ise 180 bin TLyi aşıyor. Çiftçilerimiz
borçlarını ödeyemedikleri için icra batağına
saplanıyorlar çünkü maliyet çok artıyor ve ürettiklerinden
kazanamayan bu çiftçilerimiz borçlarını ödemiyor. Geçen yasama
döneminde bu kürsüden, buradan Ziraat Bankasının borç
yapılandırmasıyla ilgili kanun teklifi gelmişti, orada da
söylemiştik, Bu yapılandırma çiftçinin borçlarını
ödemesine uygun değil, faizin faizinin faizini alan bir
yapılandırmadır. demiştik. Bugün geldiğimiz noktada
söylediğimizin haklı olduğunu görüyoruz ve çiftçiler bu
borçların altından kalkamıyor. Ne demiştik? Dediğimiz
oldu. diyoruz.
Tefeci faizi gibi faiz uygulanması nedeniyle
çiftçilerimizin hayvanlarına, 300 dönüm tarlasına, traktörlerine,
arabalarına, çiftliklerine haciz geliyor. Bir kısmı
satılıyor, bir kısmı da bugünlerde satılacak hatta
diğer hayvan üreticileriyse -onların da hayvanları olduğu
gibi- hamile hayvanlarını bile kesime gönderiyor ve Bunun vebalini,
günahını kimler ödeyecek? diye soruyorlar. Çiftçilerimiz diyor ki:
Biz bu hâle düşmek için kredi kullanmadık, faydalı işler
yapmak, devlete, millete faydalı olmak için bu krediyi kullandık ama
dedelerimizden kalan arazilerimizi satıyoruz. Soruyorum size:
Çiftçilerimiz bu borçları nasıl ödeyecek?
Değerli milletvekilleri, burada kooperatifler
ve tarım birliklerini konuşurken bölgemizin, ülkemizin en önemli
kurumu olan ÇUKOBİRLİKten de bahsetmek istiyorum.
ÇUKOBİRLİK iş demekti, ÇUKOBİRLİK aş demekti,
ÇUKOBİRLİK üretim demekti, ÇUKOBİRLİK refah demekti. Bir
zamanlar Orta Doğu ve Balkanların en büyük entegre tesisiydi,
Mersinin Mut ilçesinden Hakkâriye kadar tesisleri vardı ve bu bölgedeki
çiftçilere hizmet veriyordu, sanayiye hizmet veriyordu. Ülkemiz ve
tarımımız için çok önemliydi ama ne hikmetse 4572
sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri
Hakkında Kanunla özerkleştirildi hatta özelleştirildi bile
diyebiliriz. Bu yasayla birlikte iktidarınız döneminde iyiden iyiye
de ÇUKOBİRLİK işlevsiz hâle getirildi ve hızla da tasfiye
ediliyor. Öyle ki atıl duruma gelen ÇUKOBİRLİKin binaları
ve boş alanları bir dönem filmlerin seti hâline geldi, boş
depoları ise tüccarların ve esnafların amacı
dışında kiralanan mallarına kiralık olarak verildi ve
âdeta ÇUKOBİRLİK kaderine terk edildi.
Borç batağına saplanan
ÇUKOBİRLİK varlıklarını satarak borcunu ödemeye
çalışıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AYHAN BARUT (Devamla) Şöyle ki: 6 Ekimde 41
dönüm arazi üzerine kurulu Mihmandar Tarım Satış Kooperatifi
satıldı. Üstelik uzmanlarınca hazırlanan rayiç bedeli de 56
milyon 500 bin lira tespit edilmesine rağmen, 35 milyon 500 bin liraya yok
pahasına satıldı ve diğer varlıkları da
satılmaya devam ediliyor.
Bizler burada ülke tarımı ve çiftçiler
için vazgeçilmez ÇUKOBİRLİKin bu çıkmazdan
kurtulmasını istiyoruz. Bunun çözümü olarak iktidarın
tıpkı yandaş firmalara yaptıklarının benzerini ÇUKOBİRLİKe
de yapmasını ve özellikle de 4572 sayılı Yasanın
değiştirilip borçlarının silinerek ÇUKOBİRLİKe
destek verilmesini istiyoruz. ÇUKOBİRLİKi yaşatalım,
ülkemizi kalkındıralım. Bu yanlıştan yol yakınken
dönelim.
Unutmayın, geliyor gelmekte olan, gidiyor
gitmekte olan.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen en geç dokuz ay
içinde ibaresinden sonra gelmek üzere Bakanlık veya Bakanlık
tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından
verilecek ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Müzeyyen
Şevkin
(Kocaeli)
(Manisa)
(Adana)
Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak Ayhan
Erel
(İzmir)
(Antalya)
(Aksaray)
BAŞKAN Komisyon önergeye katıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kooperatiflerin değişen dünyanın
gelişmelerine ayak uydurabilmesi ve yeni sisteme
yabancılaşmaması için ortaklarının, yöneticilerinin ve
kooperatif bünyesinde görev alan personelin de gelişmesi, eğitilmesi
gerekmektedir. Bu da ancak iyi bir eğitim ve öğretimden geçer. Bu
sayede alanında uzman, vizyon sahibi yöneticilerle, kooperatif
faaliyetlerinde odaklanılan tek husus kooperatifin amacının
gerçekleştirilmesi olacaktır. Yöneticilerin yanı sıra
ortakların da sorumluluklarının bilincinde ve kooperatifçilik
konusunda bilgi sahibi olması kooperatifin gelişimine önemli
katkılar sağlayacaktır. Kooperatifçilikte eğitim gerek
sorumluluklar gerekse kooperatifin işleyişi bakımından
yöneldiği kesime göre farklılıklar arz etmektedir. Örneğin,
ortaklara verilecek eğitimde genel amaç kooperatif ortağı
olmanın bir gereği olarak karşılıklı dayanışma
ve yardımlaşma bilincini aşılamaktır. Yöneticilere
verilen eğitimin amacı ise ticari işletme yetisinden çok
kooperatiflerle ilgili teknik ve ekonomik bilgiler verebilmektir. Sadece
kooperatif ortağı ve yöneticilerine eğitim verilmesi ülke
çapında kooperatifçilik hakkında farkındalık
yaratılabilmesi için yeterli olmayacaktır. Bu nedenle kooperatif
çalışanlarına da eğitim verilmesi gerekmektedir. Ancak, tüm
bu eğitimler sadece kooperatif çatısı altında değil,
ilk, orta, yükseköğretim kurumları ve kooperatiflerle ilgili
çalışan kurum ve kuruluşlar tarafından da verilmelidir.
Eğitim sürecinden geçen kişilerin ortağı ve yöneticisi
olduğu bir kooperatifin sürdürülebilirliği daha mümkün olabilecektir.
Biz İYİ Parti olarak yukarıda
belirttiğimiz ilkeler çerçevesinde eğitim verilmesinin faydalı
olacağı kanaatindeyiz ancak belirttiğim gibi, bu eğitimin
sadece yöneticilere değil, kooperatifin tüm üyelerine verilmesi
gerekmektedir. Eğitime katılanlara sadece bir sertifika verilmesi
amacının ötesinde, gerçekten amacına uygun şekilde vermek
gerekmektedir. Yönetmelikle getirilecek olan sınav veya mülakat kooperatif
üyelerinin kafasında çeşitli soruları da beraberinde
getirecektir. Zira sınav ve mülakat deyince herkesin aklına AK
PARTİ iktidarı döneminde her sınav ve mülakatta önlenemeyen bir
virüs gibi devletin her kademesine bulaşan adam kayırma ve torpil
akla gelmektedir. Siyasi iradeye yakın olmayan kooperatif yöneticilerine
bu sınav ve mülakatlarda geçer not verilmeyerek bu şekliyle görevlerine
son verilme düşüncelerine ve sınav sorularının birileri
tarafından yandaşlara servis edileceği endişe ve
kuşkusunun yaşanmasına sebep olacaktır.
Dolayısıyla, bize göre, eğitim, amacına uygun olarak
yapılmalı, eğitime devam sağlanmalı, kooperatif
yöneticilerinin bu kaygılarını ortadan kaldırmak adına
sınav veya mülakata gerek görülmemelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aksaray'ımızda TOKİ tarafından
yapılan Küçük Sanayi Sitesi teslim aşamasına gelmiştir.
Burada 1.620 kapalı alan, 180 açık alan iş yeri bulunmaktadır.
Esnafımız, bir kısmı dükkân sahibi olmayan
kiracılarımız kira ödemelerini yaparken bir yandan da
TOKİ'ye olan taksitlerini ödemeye çalışmaktadır.
TOKİ'ye yapılan ödemelere her yıl
TEFE-TÜFE oranında artış yapılmaktadır. 2022de TEFE
ve TÜFE oranının çok yüksek çıkacağı endişesi
taşıyan kapalı iş yerine sahip olacak
esnaflarımız, taşınmazlarını,
araçlarını, eşlerinin kollarındaki ziynet
eşyalarını satarak TOKİ'ye olan borçlarını
peşin olarak ödemek istedikleri hâlde TOKİ bugüne kadar bu
bağlamda bir tasarrufta bulunmamıştır. Buradan yetkili ve
ilgililere Aksaraylı hemşehrilerim adına sesleniyorum:
Hemşehrilerimin taleplerini yerine getirerek geceleri uykusuz, gündüzleri
ise hayata bezgin bir şekilde yaşamalarının önüne geçin,
peşin ödemelerini kabul edin diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesiyle
1163 sayılı Kanunun 55inci maddesine 2nci fıkrasından
sonra gelmek üzere eklenen fıkranın ikinci cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahir Ünal Muhammed
Levent Bülbül Ramazan Can
Kahramanmaraş Sakarya Kırıkkale
Fehmi Alpay Özalan Mücahit
Durmuşoğlu Hasan
Çilez
İzmir Osmaniye Amasya
İbrahim Aydın Yaşar
Kırkpınar
Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya)
Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle, eğitim zorunluluğunun sonucunda
üyeliğin düşmesine ilişkin hükmün metinden çıkarılması
öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci
madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 6- 1163 sayılı Kanunun 56 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer
alan Aynı türde ibaresi Amacı ve esas faaliyet konusu aynı
olan şeklinde değiştirilmiş; altıncı
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Kooperatiflerde ve üst kuruluşlarında
birden fazla organda görevli olanlar, bu görevlerine ait ücretlerden sadece
yüksek olanı alırlar.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Deniz
Yavuzyılmaz
Manisa İzmir Zonguldak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Zonguldak
Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.
Buyurunuz Sayın Yavuzyılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaş ekonomik krizin
altında ezilirken, esnaf kepenk kapatırken, gençler iş bulamazken
AK PARTİli bürokratlar birden çok yerden TL, dolar, avro üzerinden
maaş, prim, ikramiye, kâr payı, huzur hakkı almaya,
zenginleşmeye devam ediyor. Örnek: Fahrettin Poyraz, Tarım Kredi
Kooperatifleri Genel Müdürü; kendi beyanıyla aylık maaşı
62.500 lira, 22 asgari ücret.
Sayın AK PARTİ milletvekilleri,
bakın, devlet yönetimini ne hâle getirdiniz, şimdi size 3 örnekle
bunu açıklayacağım. 1inci örnek: Alparslan Bayraktar. Kim?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı, aynı zamanda
KARDEMİRin yani Karabük Demir Çelik Fabrikalarının Yönetim
Kurulu Başkanı, aynı zamanda KARDÖKMAKın yani
KARDEMİRin bir alt şirketinin de Yönetim Kurulu Başkanı,
aynı zamanda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
Yönetim Kurulu Üyesi, aynı zamanda EPİAŞın da Yönetim
Kurulu Başkan Vekili. Aynı anda 5 üst düzey görev, Superman olsa,
Batman olsa aynı anda bu üst düzey 5 görevi yapması mümkün
değil. Daha da acayip olanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan
Yardımcısı olarak TPAO Genel Müdürünün üstü ve amiri
durumundayken, yönetim kurulundaysa astı ve altı durumunda.
2nci örneğe geçelim: 2nci örnek TÜRK
TELEKOMdan, AK PARTİ'nin çöktüğü özel bir şirket, bir GSM
operatörü. Yönetim Kurulunda 9 kişi var, bunlardan 3 tanesi
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı, 4üncüsü
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, 5incisi
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı. Yeter mi? Yetmez,
devam. TÜRK TELEKOM'un bir internet şirketi var, adı nedir? TTNET.
TTNETin Yönetim Kurulu Başkanı kim, kim bu özel şirketin
Yönetim Kurulu Başkanı? Abdulkadir Uraloğlu, Karayolları
Genel Müdürü. Peki, TT Mobil adında mobil internet şirketi var TÜRK
TELEKOM'un, onun Yönetim Kurulu Başkanı kim? Sayıştay
Başkanı Metin Yener. Bunların hepsi çok görevli, çok
maaşlı. Hatta bu ülkede PTT Yönetim Kurulunda kim var biliyor musunuz?
Emniyet Genel Müdürü var. PTT kargoyla, zarfla, mektupla ne taşıyorsa
PTT Yönetim Kurulunda Emniyet Genel Müdürü var. Bu ülkede Sayıştay
Başkanı, Emniyet Genel Müdürü, Karayolları Genel Müdürü ya
devlette part-time olarak çalışıyor ya da özel şirketlerde
part-time olarak çalışıyor.
3üncü örneğimize gelelim: 3üncü örnek
Şakir Ercan Gül, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı. Kendisi
aynı zamanda SunExpress Hava Yollarının Yönetim Kurulu Üyesi,
aynı zamanda da bir kamu bankası olan EXIMBANK'ın da Yönetim Kurulu
Başkanı.
Sayın milletvekilleri, gelin sizinle bir
mizansen yapalım: Bir oda hayal edelim, odanın içinde bir masa,
masanın yanında karşılıklı iki koltuk olsun.
SunExpress Hava Yollarının Yönetim Kurulu Üyesi Şakir Ercan Gül
koltuğun birine oturuyor ve bir kamu bankası olan EXIMBANKtan kredi
talep ediyor; oturduğu koltuktan kalkıyor ve masanın
karşısındaki diğer koltuğa EXIMBANK Yönetim Kurulu
Başkanı olarak oturuyor ve krediyi verip vermeyeceğine karar
veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yavuzyılmaz.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) Tam o sırada
odanın kapısı açılıyor ve bu kredi ilişkisini
denetlemekle görevli olan Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı
içeri giriyor, o da Şakir Ercan Gül. İşte, devleti bu hâle
getirdiniz.
Ayrıca, Sayın AK PARTİ
milletvekilleri, biliyor musunuz aylık maaşı, geliri 61.956 lira
olan daire başkanınız var; Hazine ve Maliye
Bakanlığı Daire Başkanı Fatih Kılınç hem daire
başkanı olarak aylık 13.556 lira alıyor, aynı zamanda
da bir petrokimya holdingi olan PETKİMden aylık olarak 48.400 lira
alıyor, toplam aylık geliri 61.956 lira. Takdirinize sunuyorum,
vicdanınıza sunuyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde
geçen yer alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz
Şırnak
Adana
Batman
Murat
Çepni Habip
Eksik Abdullah
Koç
İzmir
Iğdır
Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; her alanda olduğu gibi, Kooperatifler
Kanununda da çok ciddi bir karmaşa söz konusu. Esasında,
kooperatifçilik el birliğiyle oluşturulur, kâr ve sermayenin
hâkimiyeti yerine bir dayanışmayı ifade eder.
Kooperatiflerle ilgili ve kooperatif
yöneticiliğinde ciddi sorunlar var; istihdam ve üretimin
geliştirilmesinde çok ciddi problemler var. Bu yasayla kartelleşme ön
plana çıkıyor ve bu dayanışma ortadan
kaldırılıyor. Bu anlamda ciddi sorunlar var. Gençlerin,
kadınların, köylünün, emekçinin üretiminin ön plana
çıkarılacağı bir alan olmaktan
uzaklaştırılıyor bu kanun teklifiyle. İlgili
faaliyetlerinin vergilendirilmesiyle toplumun sırtına yeni bir vergi
sistemi getiriliyor. Türkiyede üretimde, paylaşımda ve geçimde çok
ciddi bir sorun var. İnsanlar geçinemiyorlar. Bu geçinememe nedeniyle,
yoksul bırakılmaları nedeniyle sokakta, mahallede, köylerde
ciddi bir patlamayla karşı karşıya kalabiliriz.
Değerli milletvekilleri, son dört beş
yılda sadece temel gıda maddelerinde ve ısınmada yüzde
100lük bir artış söz konusu. Kooperatif demek geçim demektir,
kooperatif demek mutfak demektir. Mevcut olan iktidar bu iki alana da gerçek
anlamda göz dikmiş durumdadır. Kara kış geliyor, insanlar
nasıl geçinecek? Bu kadar vergi yükü altında, bu kadar
pahalılık altında bu insanlar geçimlerini ne şekilde sağlayacaklar?
AKP iktidarı her alanı ranta çevirmiş
durumda ve mevcut olan ekonomik açık çok ciddi bir şekilde
büyümektedir. Bir taraftan yolsuzluk ekonomisinin giderleri, diğer
taraftan artan saray masrafları ve bunun yanında savaş
çığırtkanlığı. Bunlar için halk gerçek anlamda
cendereye alınmış durumda ve halkın artık emilecek bir
kanı da kalmamış durumda değerli arkadaşlar. Bunlara
para yetmiyor.
Bakın, son olarak kooperatif alanında
vergi ve rant sağlama hamlesiyle karşı
karşıyayız. On dokuz yıllık iktidarı sonucunda
etrafa bakıyorlar, el atacakları tek alan kooperatifçilik kaldı,
bunu da vergilendirmeyle ve bu şekilde halkın önüne çıkarmaya
çalışıyor bu mevcut olan iktidar.
Tarım Kredi Kooperatiflerine bir bakalım
değerli arkadaşlar. Bakın, şu an itibarıyla benim
seçim bölgem olan Ağrı'daki çiftçilerin hepsinin kredi borcu
nedeniyle traktörü, tarlası, mevcut olan bütün birikimleri, mahsulü
elinden alındı ve haciz meselesiyle karşı
karşıya. Bakın, şu anda açıkta olan 30 milyon haciz
dosyası var. Türkiye'de hacizle karşı karşıya
kalmayan, icrayla karşı karşıya kalmayan neredeyse hiç
kimse yok, neredeyse hiçbir insan bulunmuyor. Bizim Meclise sunmuş
olduğumuz soru önergesine verdikleri cevaba göre, beş
yıllık bir planlamayla bu mevcut olan kredi borçları yine
çiftçiden talep edilmektedir. Çiftçinin mevcut olan borcunu soruyoruz
Mahremiyet. diye bize cevap gelmiyor değerli arkadaşlar.
Bakın, biz Halk gerçek anlamda bir cendere
altındadır. diyoruz. Ben size birkaç tane örnek vereceğim
değerli arkadaşlar. Bakın, ayçiçeği yağı 2019
yılında 10 lira 57 kuruşken 2021 yılında 19 lira 33
kuruşa çıkmış durumda. Biraz önce baktım, dolar 9,48
liraya çıkmış durumda. Bakın, patatesin tanesi 2 liraya
çıktı değerli arkadaşlar. Margarinin fiyatı 9 liradan
18 liraya çıktı, 20 liraya çıkmış durumda. Bebek
maması 124 liradan 151 liraya çıkmış durumda. Bakın,
Ağrıda kömürün tonu 2019 yılında 750 lirayken 2021
yılında 3.500 ve 4 bin liraya çıkmış durumda. Kömür
ısınma ihtiyacı
Bakın, 2015 tarihinde benzin fiyatı 3
lirayken 2021 yılında benzin fiyatı 8 liraya çıktı, 9
liraya ulaşmış durumda, yine, motorin 2 lirayken 8 lira 26
kuruşa çıkmış durumda.
Değerli arkadaşlar, en önemli temel besin
maddesi olan yumurtaya bakalım Bakın, 2019 yılında yumurta
4,5 lirayken 2021
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yumurtadan bahsediyordum. Bakın, yumurta 2019
yılında 4,5 lirayken 2021 yılında fiyatı 27,9 liraya
çıkmış durumda. Allahtan korkun! Bu halk nasıl geçinecek?
Bu halk bu kadar ekonomik bir cendere altında nasıl geçimini
sağlayacak?
Değerli milletvekilleri, bakın, siz
artık sokağa çıkamıyorsunuz -ben iktidar partisinin
milletvekillerine sesleniyorum- sokağa dahi çıkamayacak
durumdasınız, halkı ciddi bir şekilde ekonomik cendere
altına tutmuş durumdasınız. Her alanı bitirdiniz,
kooperatifler kaldı, Kooperatifler Yasası kaldı, Kooperatifler
Yasasıyla da yeni bir vergi sistemi getiriyorsunuz.
Bakın, bunlardan elinizi çekin. Bu
halkların ve bu halkın hayrına yapacağınız tek
şey, derhâl seçime gitmektir. Halkın önüne mutlaka ve mutlaka seçim
sandığını koymanız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
İstanbul Konya Samsun
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Hüseyin
Örs Aylin
Cesur
Adana Trabzon Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Isparta
Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kooperatifler Kanununu görüşüyoruz,
görüşüyoruz da ahvalimiz nedir? Ahvalimiz hiç iyi değil.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Niye?
AYLİN CESUR (Devamla) Hemen söyleyeyim niye.
Cumhuriyet tarihinin gördüğü en kötü ekonomi yönetimlerinden biriyle
karşı karşıyayız. Hedef
Türki ekonomisinin, ülke kurulduğu günden bu
yana -büyük ülke olduğu için- hep sorunları vardı, zaman zaman
krizlerle de karşılaşırdı ancak krizdi,
aşılırdı, eğer bir iki yıl içerisinde de aşılamazsa
mutlaka önlemler alınırdı. Şimdi, krizleri yeni krizler
kovalıyor ve müthiş bir belirsizlik piyasalarda. İstikrarlı
bir kriz ortamındayız yani istikrarlı ama kontrolsüz. 1980
darbesinden sonra bile daralma ortalama dört yıl sürmüştü, şimdi
sekiz yıldır bir daralmayla karşı karşıyayız
ve göstergeler diyor ki: Bu devam edecek.
Şimdi, millî gelirimiz, kişi
başına düşen gelirimiz 2013ten beri düzenli olarak
azalıyor ve her yıl sefaletin içine doğru gidiyor Türkiye
Cumhuriyeti. Türkiye, 2002de dünyanın 16ncı büyük ekonomisiydi ve
bugün geldiğimiz noktada 21inci. Siz 2023te ilk 10 ekonomi arasına
gireceğiz. demiştiniz ama maalesef 22ncilik yolda, geliyor. Bir
suçlu aranıyordu uzun zamandır, kim bu suçlu diye. Bulundu, pandemi.
Yalnız, bu pandemi bütün dünyada var, ben bunu, unuttuğunuzu size
hatırlatmak zorundayım. Hani Pandemiden oldu, pandemiden oldu.
falan diye konuşulup duruyor, geçen haftadan beri dinliyorum. Bütün dünya
aynı şeyle karşı karşıya, sıralama niye
değişiyor, onu anlamadım.
Şimdi, biz, bugünü görmüştük ve 15 Ekim
2020de, ben, tam bu kürsüde, işte bundan dolayı demiştim ki:
Ekonomi çok kötü yönetiliyor. Bakın, sakın bunu yarın pandemiye
falan bağlamaya kalkmayın.
Şimdi, ne olmuş partili
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra, bir buna
bakalım. 1 Temmuz 2018 ile 31 Mart 2020 arası vereceğim
rakamlar, yani pandemiden önce ne olmuş bunu söylemem lazım, bu
kürsüde söylediklerimi hatırlatmam lazım. Gayrisafi yurt içi
hasıla 881 milyar dolardan 754 milyar dolara gerilemiş, yüzde 14
azalmış; kişi başına millî gelir 10.590 dolardan
9.127ye gerilemiş, yüzde 13 azalmış. Dolar paritesi lira
karşısında 4,62den 6,76ya çıkmış yani yüzde 46
artmış. Buna karşılık dış borcumuz yine lira
cinsinden yüzde 40 üzerinde artmış. İşsizlik yüzde 10,2den
13,6ya çıkmış yani yüzde 33 artmış ve genç
işsizliği yüzde 19,4ten 24,4e çıkmış, yüzde 26
artmış. Bakın, tekrar altını çiziyorum, bunlar
pandemiden önceki iki yıla ait bozulmalar. Şimdi, pandemiden önce
bunlar vardı ülkede de kötü yönetilen pandemiyle, maalesef, çok daha fazla
katmerlendi ekonomideki mevcut durum.
Kim önermişse önermiş bu partili
Cumhurbaşkanlığı sistemini ama yanlış oldu
değerli arkadaşlar, olmadı, tutmadı. Çok önemli bir
şey unutulmuş, o çimento, aslında her şeyin çimentosu
cumhuriyetimizde; işte o demokrasi. Sonuç: Yoksulluk ve ötesi ve sefalet
içerisine düşmüş milyonlar. Yetkiyi verin, uçacağız.
demiştiniz, umut arayana umut olmuştu belki öneriniz o günlerde.
Peşinizden koştu halk, evet, geçirdi teklifi ama gelinen yol ortada,
olmadı. Sözünüzü tuttunuz uçuyoruz ama dibe doğru, batıyoruz
maalesef.
Biraz da bugün nasıl durum, ona girmem
lazım vaktim elverdiğince. 2001 yılında 113 milyar dolar
dış borcumuz, 2021de 448 milyar dolar yani 4 kat artmış.
Dış borç millî gelirin yarısından fazla, iyi mi? Şimdi,
1971den 2001e otuz yılda 110 milyar dolar borcu var Türkiyenin. Bu
zaman içerisinde darbeler olmuş, sanayileşme olmuş, fabrikalar
yapılmış, otoyollar yapılmış, köprüler
yapılmış, limanlar, ne varsa yapılmış ama son yirmi
yılda borç tam tersi 110 milyardan 330 milyara çıkmış dolar
cinsinden. Bir damat bakanımız vardı, Dolara bakmıyoruz.
diyordu ama ben köyleri geziyorum, köylü dolara bakıyor çünkü gübre,
mazot, yem, hepsi dolarla artıyor maalesef. Mart 2021de faizleri
düşürmediği için Merkez Bankası Başkanı
değişikliğinin sebep olduğu kur artışından
dolayı kamunun borcu 225 milyar lira, özel sektörün borcu da 250 milyar
lira arttı. Şimdi, bununla tecrübe kazanan yeni Merkez Bankası
Başkanı koltuğunu korumak için Eylül 2021de zamansız faiz
düşürdü. E, bu hatanın Türkiyeye maliyeti de 244 milyar liracık
oldu. Şimdi, üzülerek söylüyorum, dolar 9,45 lirayı geçti ve sadece
bir haftada 242 milyar lira daha borçlandık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) Yani özetle, son
altı ayda yapılan ekonomik hataların Türkiyeye maliyeti 1
trilyon. Bu ne demek biliyor musunuz? 2020 yılı bütçesine
aşağı yukarı denk, daha fazla. Yani biz bir yılı,
iki yıla mal etmişiz ve siz ne yapıyorsunuz buna
karşı? Rekordan rekora koşmuştunuz; pandemide dünyada en
çok vaka bizdeydi, esnafa en az yardım eden ülke de bizdik, rekor
kırmıştınız ama şimdiki rekor, yeni rekor dünyada
2021 yılı içerisinde, evet, dolar karşısında en çok
değer kaybeden para birimi lira. Burada ülkeler var, en alttaki Türkiye.
Şimdi, dünyada en çok değeri biz kaybettik yani en çok biz
fakirleştik. Borçları faiziyle ödüyoruz maalesef, 180 milyar lira
faiz ödedik. Bu ne demek biliyor musunuz? Vergilerimizin beşte 1i faize
gidiyor demek yani Türkiye her 5 gününden 1ini alacaklılara faiz ödemek
için çalışıyor demek.
Ve maalesef, iktidar yaptıklarıyla
anılıyor, son yaptıklarınızla
hatırlanacaksınız. Siz gidiyorsunuz, uçuyorsunuz dibe doğru
ve biz geleceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Nereden biliyorum?
Çünkü vatandaşa gidiyorum, halka gidiyorum, orada görüyorum. Siz gitmeye
hazırlanın, biz gelmeye hazırız çünkü.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 6ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 6-
1163 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "Aynı
türde ibaresi Amacı ve esas faaliyet konusu aynı olan
şeklinde değiştirilmiş ve altıncı fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Kamu
kaynaklarından desteklenen kredilere kefil olan kooperatifler ile kamu
kaynaklı tarımsal desteklemelere aracılık yapan
kooperatiflerin yönetim kurulu üyeleri, bunların ortağı
olduğu üst kuruluşlarda görev alsalar dahi yalnızca bir ücret
veya huzur hakkı alabilirler.
Mahir
Ünal Muhammed Levent
Bülbül Ramazan Can
Kahramanmaraş Sakarya Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu Hasan
Çilez İbrahim
Aydın
Osmaniye Amasya Antalya
Yaşar
Kırkpınar Fehmi
Alpay Özalan
İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun 56ncı maddesinin altıncı
fıkrasına eklenen cümleyle, kamu kaynaklarından desteklenen
kredilere kefil olan kooperatifler ile kamu kaynaklı tarımsal
desteklemelere aracılık yapan kooperatiflerin Yönetim Kurulu üyelerinin
ortağı oldukları kuruluşlarda da görev almaları
hâlinde kooperatif, birlik veya merkez birliği görevlerinden yalnızca
birinden ücret veya huzur hakkı alabilmesi öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan üç
ibaresinin on beş şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüseyin
Örs Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
Trabzon Konya Samsun
Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu
Adana Aksaray İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray
Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
Buyurunuz Sayın Erel. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Partim İYİ Parti adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde yüz
altmış yıllık bir geçmişe sahip olan kooperatifçilikte
cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle Atatürkün teşvik ve
öncülük etmesiyle hukuki düzenlemeler yapılmış ve örnek olacak
kooperatifler kurulmuştur. Bugün değişik bakanlıkların
görev ve sorumluluğu altında faaliyet göstermekte olan 60 bine
yakın kooperatif olduğu bilinmektedir. Kooperatif denilince
herkesin aklına ilk olarak Tarım Kredi Kooperatifleri, konut
yapı kooperatifleri ve taşımacılık kooperatifleri
gelmektedir. Bu kanun teklifinin tümüne bakıldığında, bu
kooperatiflerin daha iyi hizmet üretimi sağlayacak, tabandan tavana
toplumun her kesimine yüksek katkı sağlayacak, bir düzenlemeyi
maalesef göremedik. Tarım Kredi ve KÖY-KOOP gibi kooperatiflerin özel
sektörle ortaklaşa çalışmalarını teşvik edecek,
üreticilerin üretim kabiliyetlerinin maksimum seviyede satışa
dönüşmesine yönelik bir düzenleme de yok. Çiftçilerin ürünlerinin
maliyetini karşılamayan fiyatlarla pazarlanmasını
engelleyecek veya zararlarının telafi edilmesini sağlayacak bir
iyileştirme de bulunmamaktadır. İyi tarım
uygulamalarına geçiş sürecini hızlandıracak ve bu kapsamda
kooperatifçiliğin geliştirilerek desteklenmesine katkı
sağlayacak bir düzenlemeyi de -üzülerek belirtmek istiyorum- göremedik.
Değerli milletvekilleri, 7nci madde 1163
sayılı Kanunun 62nci maddesinin ikinci fıkrasının
değiştirilmesinden ibaret olup Yönetim Kurulunun denetçilere teslim
etmesi gereken evraklar ile görevi sona eren Yönetim Kurulu üyelerinin
sorumlulukları altında bulunan para ve evrakların seçimden sonra
üç iş günü içinde yeni yönetime teslim edilmesini düzenlemektedir.
Yazılan işlemler doğru olmakla birlikte, üç günlük sürenin on
beş güne çıkarılmasının yerinde bir
değişiklik olacağını düşünüyor ve bu
değişiklik önergemizin kabul edilmesini bekliyoruz. Üç günlük sürede
hazırlıklar bitse bile seçimle ilgili süreç bitmemiş ve yeni
yönetim tescil edilmemiş olabilir. Hele itirazlar söz konusu ise
tartışmalı bir durum meydana gelecektir. O sebeple süre on
beş güne çıkarılmalıdır. Bu durumu çok kıymetli
Komisyonunun bilgilerine arz ediyorum. Yani seçimin yapılmış
olması seçimin bitmesi anlamına gelmiyor, itirazlar ilçe seçim
kurulunda devam edebilir; en azından seçim sonuçları
kesinleştikten sonra üç gün veya on beş gün denilmesi daha uygun
olacaktır.
Genel hatlarıyla incelendiğinde bazı
olumlu yönleri olsa da Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun
görüşünün alınmadığı, eksiklik ve çelişkilerin
giderilmediği, yapısal sorunlara çare olamayacağı,
kanunlaşıp yürürlüğe girse bir müddet sonra yeniden
değişiklik ihtiyacı oluşabileceği düşüncesiyle bu
teklifime olumlu oy vermeyeceğinizi beyan ediyorsunuz. 6,5 milyona
yakın vatandaşımızın üyesi olduğu kooperatiflerin
gerçek anlamda temel sorunlarını giderecek bir düzenlemenin paydaşlarıyla
birlikte yapılmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.
Kooperatifçiliğin ülkemiz ve Türk halkı için önemli olduğuna ve
sektör olarak geliştirilmesi için yapısal sorunların
çağdaş ve bilimsel metotlarla çözüleceğine olan
inancımızı belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, Tarım Kredi Kooperatifine borcu olan çiftçilerimiz
yasal düzenlemeyle borçlarını yapılandırmakla birlikte
maalesef gerek borçlulara gerekse kefillere ait taşınmazların ve
araçların üzerindeki haciz işlemleri kalkmamaktadır. Oysa borç
yapılandırıldığına göre haciz bir nevi hükümsüz
hâle gelmiştir. Çiftçi diğer bir taşınmazını
satarak zaten zor durumda; gübre alma, tohum alma, mazot ihtiyacını
karşılama çabası içerisindedir ama bu
taşınmazların veya ihtiyaç fazlası traktörlerinin üzerinde
haciz bulunduğu için bu işlemi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Bu ihtiyaçlarını
gidermek için ihtiyaç fazlası taşınmazını ve
traktörlerini, araçlarını satamaz durumdadır; bu şekliyle
de tarım için gerekli, zorunlu ihtiyaçlarını
karşılayamaz durumdadır.
Bir de ben çok merak ediyorum, Tarım Kredi
Kooperatifinin çalışma şartlarının esaslarına
baktım. Bireysel emeklilik, hayvancılık, yem, gübre, tohum, sera
sulama sistemleri, lisanslı depoculuk, gıda gibi alanlarda hizmet
vermekte; bunun içerisinde marketi göremedik. Keşke, Tarım Kredi
Kooperatifleri vatandaşa ucuz yağ, pirinç ve ne bileyim gıda
satmanın yanında çiftçimize de ucuz gübre, ucuz yem, ucuz ilaç
sağlayabilse diye düşünüyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarına sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen üç ibaresinin
yedi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Orhan
Sümer
Manisa
İzmir
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
milletvekili Sayın Orhan Sümer.
Buyurunuz Sayın Sümer. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesi
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 7nci maddesi, kooperatiflerde sorumlu
Yönetim Kurulu üyelerinin bilgi, belge ve mal varlıklarının
devrinin süresini belirlemektedir. Devir teslim ve tescil işlemleri
açısından Komisyonda partilerin uzlaştığı süre sınırlaması,
kooperatifçilik açısından olumlu bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, tarımsal
faaliyetleri güçlendirecek, çiftçinin devletini yanında görebilmesini
sağlayacak, tarlasını ekmekten vazgeçen üreticiye umut
ışığı olacak; esnaf ve sanatkârlar, taşıma,
konut, tarımsal faaliyet, sulama kooperatiflerinin derdine derman olacak
bir kanun teklifi olmasını çok isterdik ama ne yazık ki yine
yetersiz, üzerinde çalışılmamış, paydaşlara
danışılmamış bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız.
Kooperatif, insan ihtiyaçlarının
karşılıklı yardımlaşma yoluyla giderilmesini
sağlamak ve ortakların çıkarlarını korumak
amacıyla oluşturulan ekonomik bir kuruluştur. Maalesef, on dokuz
yılın sonunda ekonomisi iyi olan, yardıma ihtiyacı olmayan,
kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan tek yer AKP
iktidarının sarayı olmuştur. Memleket öyle bir duruma
getirildi ki 83 milyon nüfuslu ülkemizde AKP iktidarı, saray
şürekâsı ve TÜGVAyla bağlantısı olmayan herkesin
ekonomisi bozuk durumdadır.
TÜİKe göre enflasyon yüzde 20, halkın
enflasyonu yani gerçek enflasyon ise yüzde 50den fazla. Asgari ücret
açlık sınırının altında, vatandaşın
toplam borcu 1 trilyon sınırını aştı. İcra
dairelerindeki dosya sayısı 23 milyon. 2002 yılında 1,35
olan dolar her gün yeni bir tarihî rekoru kırıyor, maalesef bugün de
9,5 sınırında. Faturasını ödeyemediği için 2
milyon kişinin elektriği kesiliyor. Seksen yıllık tüm
iktidarlar döneminde, 2002 yılına gelene kadar ancak 1,50 olan benzin
ve akaryakıt ürünlerini gelen zamlarla vatandaşlar artık takip
edemez duruma geldi. Tarımda üretici fiyatları yüzde 25
artmış durumda; millet ucuz gıda kuyruklarında, mahalle
pazarlarından kalan artık sebze meyveye muhtaç olmuş durumda. On
dokuz yıl önce 3Yyi; yolsuzluğu, yoksulluğu, yasakları
bitireceğini ifade ederek iktidara gelen AKP iktidarı bugün 2002
yılını mumla arar hâle gelmiştir. Yolsuzluk, devletin her
kurumunu sarmış; Sayıştay raporlarıyla, rüşvet
skandallarıyla ortaya saçılmıştır. Yoksulluk,
Cumhuriyet Döneminin en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
Milletimiz savaş dönemlerinde gördüğü yoksulluğu, 21inci
yüzyılda AKP iktidarıyla tekrar hatırlamıştır.
Yasaklara geldiğimizde ise iktidarın işine gelmeyen,
eleştiri yapılan her şeyin yasak olduğu; gençlerin
kendilerini özgür hissetmedikleri için ülkelerini terk ettikleri bir Türkiye
yaratılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2003 yılında, AKP iktidarının ilk
senesinde asgari ücret 318 liraydı, çeyrek altın 22 lira; asgari
ücretle 14 tane çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün çeyrek altın
879 lira civarında, asgari ücretli ancak 3 tane çeyrek altın alabiliyor.
Yine, 2002 yılında asgari ücretle, maalesef, 737 ekmek
alınıyordu ama şimdi, günümüzde ise vatandaşın
alım gücü olmadığı için Ankaranın göbeğinde
askıda ekmek kampanyası başlatıldı. Millet o kadar
fakirleşti ki fırınlar alım gücü düşük vatandaşlarımız
için bir gün önceden kalan bayat ekmeği satışa sunmaya
başladılar. AKP iktidarı 2002 yılıyla
kıyaslamayı sevmiyor; doğru, haklılar çünkü kıyas
kabul etmez kötü bir yönetim ve ucube bir başkanlık sistemi var.
Değerli milletvekilleri, bu ucube tek adam
rejiminde vatandaşın ekmek alacak parası yokken sarayın
sadece bir yıllık içecek masrafı hani bir bakanımız
vardı ya, Burayı iyi dinleyin. diyordu- 1 milyon 319 binden 1
milyon 872 bin liraya çıkmış. Yine, çiftçimizin traktörüne haciz
üzerine haciz gelirken, gübre alacak para bulamazken, tarladaki mahsulünü
satamadığı için benzin döküp yakarken sarayın ziraat
maddelerine harcaması 771 bin liradan 9 milyon liraya
çıkmış. Kooperatifler kanunu yapmaya çalıştığımız,
çiftçinin derdine derman aradığımız bugünlerde sarayın
zirai olarak ne yetiştirdiğini merak etmek lazım;
masrafları tam 12 kata çıkmış. 9 milyon lira Türkiyedeki
kooperatiflere dağıtılsaydı, inanın bugün
konuştuğumuz kanun teklifinden daha faydalı olurdu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; esnaf siftah yapamazken, öğrenciler yurt sorunuyla
uğraşırken, emekli geçim derdiyle, asgari ücretli
pahalılıkla, memurlar 3600 ek gösterge talebiyle, çiftçi
maliyetlerinin artmasıyla, sade vatandaşlarımız yoksullukla
mücadele ediyor; saray ve rant çeteleri haricinde Türkiyede kimse mutlu
değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Sümer.
ORHAN SÜMER (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım.
Ama hiç kimse merak etmesin; bu talan düzeni ilk
seçimde son bulacak, gelir dağılımı adaleti
sağlanacak, vatandaşın yüzü gülecek, cebindeki delik
giderilecek. İlk seçimde kurulacak Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında sarayın şakşakçılarına,
iktidarın rantçılarına, 5 maaş birden alanlara, devleti
soyup vatandaşın hakkını yiyenlere mutlaka hesap sorulacak.
Geliyor gelmekte olan diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde geçen şekilde
ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz
Şırnak Adana Batman
Murat Çepni Habip
Eksik Abdullah
Koç
İzmir Iğdır
Ağrı
Sait
Dede
Hakkâri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hakkâri
Milletvekili Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede. (HDP
sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi, bir kez daha
bize Meclisin yasama işlevinin sarayın önceliklerine göre
şekillendiğini göstermektedir. Adaletten, haktan hukuktan uzak
kanunlar silsilesine yeni eklemeler yapılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, seçim bölgem olan
Hakkâri, hukuksuzlukların en fazla yaşandığı illerin
başında gelmektedir. Mülki amirinden güvenlik görevlisine kadar bir
yasa tanımazlık söz konusu. Hakkâride, otoriter güvenlik devleti
uygulamalarıyla temel hak ve hürriyetlerin askıya
alındığı fiilî bir durum yaşanmaktadır.
Bakın, size bu son zamanlarda giderek artan hukuk dışı bir
uygulamadan bahsetmek istiyorum. Yüksekovadan bir yere gitmek
istediğinizde ya da Yüksekovaya giriş
yaptığınızda, Yüksekovanın bütün giriş
çıkışlarında bulunan arama kontrol noktalarında
insanların arandığını görüyorsunuz. Bu noktalara
gittiğinizde yurttaşların araçlardan indirilip ellerini araçlara
dayayarak ulu orta bir yerde arandığını göreceksiniz.
Şöyle hayal edin: Ankaradan Polatlıya gidiyorsunuz ve
Eskişehir yolu üzerinde böyle bir uygulamayla
karşılaşıyorsunuz. Buna karşı tepkiniz ne olurdu,
bunu kabullenmek mümkün müdür? Şimdi, diyeceksiniz ki: Şüpheli
birine karşı bir arama yapılıyor ya da hareketlerinden
şüphelenilen herhangi birine karşı yapılıyor.
Hayır, oradan gelip geçen bütün yurttaşlara karşı ulu orta
yerde detaylı, alenen bu uygulama yapılıyor. Devletin
alacağı her türlü önlemin temel hak ve özgürlüklerle
orantılı olmasını sağlayan ölçülülük ilkesi var. Hani
burada ölçülülük ilkesi? Burada, Kürt illerinde Anayasa ve yasaların
askıya alınmasını nasıl izah edeceksiniz? Hani Türk
Ceza Kanununda yer alan haksız arama suçu, hani kanunda yer alan
şikâyete tabi olmaksızın haksız arama savcılar
tarafından resen soruşturulur kaidesi? Yok, soruşturulan yok,
Bu yaptığınız suçtur. diyen yok. İcazetle, siyasi
parti yetkililerinin istişareleriyle hareket eden sözde tarafsız,
bağımsız yargı kör ve sağır.
Yine, bakın, 15 Ağustos 2021de
Şemdinlide Kayalar köyünün Mağaraönü mezrasında yaşayan
Rüstem Çakmak, 25 yaşında, evinin hemen ilerisinde, su deposunun
yanında, kendi köyünde, Türkiye sınırları içerisinde
İran askerlerinin ateş açması sonucu vurularak katledildi.
Valilikten herhangi bir açıklama yapılma gereği bile
duyulmadı. Dışişleri Bakanına sorulduğunda bu
olayın Türkiye sınırları dışında
yaşandığını söyleyerek inkâr yoluna gidilmiştir.
Oysaki görgü tanıklarının beyanları, olay yeri
tutanakları Rüstem Çakmakın İran askerleri tarafından
Türkiye sınırları içerisinde katledildiğini apaçık
ortaya koymaktadır. Ancak bu konuda yetkililerden bir açıklama, tek
bir girişim yok.
Sayın milletvekilleri, Hakkâride
yurttaşlar bahçelerinde, evlerinde, tarlalarında vurularak
öldürülüyor. Bu insanlarımız neden katlediliyor? Hakkâride neden bu
suçların failleri yargıdan muaf tutuluyor? Cezası olmayan suç
gibi bir kavram mı var Hakkâri için?
Hakkâride sadece yaşam hakkı ihlalleri
yaşanmıyor elbette. Hakkârinin doğası talan ediliyor,
ormanları yakılıyor, yaylaları yasaklanıyor, aynı
zamanda Hakkârilinin barınma hakkı dahi ellerinden
alınıyor. Bakın, 2016 yılında, yıkılan,
yakılan, kullanılamaz hâle getirilen evlerin yerine yurttaşlara
TOKİ tarafından konutların yapılacağı vadedildi.
O sırada bir imar yasağı getirilerek yurttaşların
kendi evlerini yapmalarına da izin verilmedi. Şimdi gelinen noktada,
2016 yılında ihale edilerek 5 bölgeye inşa edilen 3.063 konutun
bir kısmının hâlâ teslimi yapılmamıştır.
1 Eylül 2021 tarihinde teslim edileceği
söylenen, kamuoyunda TOKİ Yüksekova Pizok Konutları olarak bilinen
etapta teslim tarihi sürekli ertelenmektedir. Gelinen aşamada, hak
sahiplerine bir belge imzalatılarak konutlar teslim edilmek isteniyor.
Ulaşımın tam anlamıyla sağlanmadığı,
içme suyu şebekesinin olmadığı, yine,
yalıtımın ve çatıların bitirilmediği konutlar bir
lütufmuş gibi hak sahiplerine verilmek isteniyor. İmzalatılmak
istenen bu belgeyle Bakanlık, konutların aslında
bitmediğini, oturuma hazır olmadığını ancak buna
rağmen teslim edildiğini kabul etmektedir. Bu belgeyi imzalayanlara
konutlar teslim ediliyor. Ancak soruyoruz: Bir konutta asgari olması
gereken yaşamsal hususlar neden eksik bırakılıyor? Toplu
konut mantığına aykırı bu yaklaşımın
sebebi nedir? Yıllardır mağduriyet yaşayan yurttaşlar
çaresiz bırakılarak konutları neden bu şekilde teslim almak
zorunda bırakılıyor?
Yine, henüz birkaç yıllık olmasına
rağmen daha önce teslimi yapılan konutlarda yurttaşların
bize aktardıkları ve bu kapsamda elde ettikleri belgelerde;
konutlarda çökme, rutubet, çatlama, sıva dökülmesi, zemin
yarılması, su baskını, su ve elektrik tesisatlarında
bozulmaların olduğu ve kalitesiz malzeme kullanıldığı
görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Dede.
SAİT DEDE (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Ayrıca altyapı yetersizliğinden
yurttaşların konutlara ulaşımı da güçlükle
olmaktadır. Üstüne üstlük müteahhidin eksik bıraktığı
ve bu eksik hâliyle Bakanlık tarafından teslimi yapılan
konutların eksiklikleri yurttaşlardan alınan yüksek aidatlarla
tamamlatılmaya çalışılıyor.
Halklarımıza reva görülen tüm bu
haksız, hukuksuz, adaletsiz uygulamalara karşı elbette mücadelemizi
sürdüreceğiz. Açlığın, şiddetin,
çatışmanın, yozlaşmanın, talanın
yaşamın bir parçası hâline getirmeye
çalıştığı bu ucube rejim elbette son bulacaktır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 8inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Güneş Necdet
İpekyüz Murat
Çepni
Şırnak Batman İzmir
Abdullah
Koç Habip
Eksik Kemal
Peköz
Ağrı Iğdır Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Antalya İstanbul Konya
Hüseyin
Örs Bedri
Yaşar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Trabzon Samsun Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ilk konuşmacı Şırnak Milletvekili Sayın
Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Birkaç alıntıyla başlamak istiyorum:
Goethe der ki İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın
sahtesini yapar. Maalesef, egemenler paraya taptıkları için her
türlü sahtekârlığı esas alabiliyorlar. Demirel Camiye siyaset
girerse ibadet kalmaz, mahkemeye siyaset girerse adalet kalmaz. diyor. Bizim
bugünün gerçekliği tam böyle bir şey. Yine AKPye yakın
siyasetin eski bir başkanı güzel bir belirleme yapmış
Türkiye son on beş yılda en büyük büyümeyi ahlaksızlıkta
yaşadı. diyor. Şimdi, bazen deniliyor ya Hiç
ilerlediğimiz bir şey yok mu? Bu şeylerde çok ilerledik
arkadaşlar yani öylesine ilerleme oldu ki herkesin burnuna artık
kokusu dayandı, dayanılmaz bir hâl almış.
Irak Duhok Zahodaki bir
vatandaşımızın sorununu dile getirmek istiyorum; defalarca
telefon etti, yalvarıyor, diyor ki: Devletimiz bana sahip
çıksın. Nedir? Bir müteahhitten -sahibi Cemal Muhammed Garani-
şey almış, taşeron olarak çalışmış,
2019. Üç ayda para ödenecek. diye vatandaşa mukavele
yapmışlar, 48 daireyi kaba bitirmiş, 463 bin dolarlık
iş yapmış sonuç itibarıyla ancak kendisine bir kuruş
para ödenmemiş. Mahkemeye gidiyor, sonuç alamıyor; valiye gidiyor,
sonuç alamıyor; Ne olur Vekilim, şu AKP Hükûmetine söyleyin de belki
birisi imdadımıza koşar. diye yalvarıyor, onu söyleyelim.
Umarım ve dilerim ki en azından sizlerin içinden birisi bunu
duymuştur ve gereğini yapar.
Şimdi değerli arkadaşlar, geçen gün
Ağrıda Patnostaydım. Yine bir vatandaş aradı, dedi
ki: Fen lisesine bir yurt yapmışlar, o yurtta 150 öğrenci
kalıyor ve o eski cezaevi. Tamam koydular da ama ranzalar ve yataklar
üzerine yatılır durumda değil. İnanın
fotoğraflarını da attılar yani propaganda yapmıyorum.
Kapılara ve pencerelere battaniye koymuşlar, battaniyeyle örtüyorlar,
düşünebiliyor musunuz? Sayın Başkan, dikkatinizi çekiyorum,
battaniyeyle kapıyı örtüyorlar, kış geldi.
Şimdi, İdilde hazine arazisi var 6.200
dönüm. AKPnin Şırnak İl Başkanının kardeşi
Antalyalı bir müteahhitle anlaşmış vatandaştan gizli
ki bu vatandaşlar bu toprakları yıllardır ekiyorlar ve
bazıları dedi ki: Hatta biz vergisini bile vermişiz. Bunun
tapusunu Antalyalı vatandaşa
6.200 dönümden bahsediyoruz,
İdilin hemen kenarları. Şimdi, burada korkunç bir rant var.
Açık söyleyeyim, bunun peşini bırakmayacağız ve
vatandaş ricada bulunuyor Bunu ciddi ciddi dile getirin, ciddi ciddi
üzerinde dursunlar. Aksi takdirde, kesimler arasında kavgalar,
çatışmalar kan davasına kadar gidebilir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, geçen gün
de söyledim, Güçlükonakın 14 köyü ve Fındık beldesi susuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özgüneş, buyurunuz.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
ve
dolayısıyla büyük meblağlar ödüyorlar. Yakında su varken
buna bir çare bulalım.
Şırnakın 280 köyü var mezralarla
birlikte. Birçoğunu gezdim, hepsini gezdim diyemem ama arkadaşlar,
gerçekten birkaç köyün dışında asfalt yok, altyapı
oluşturulmamış. Her gittiğimiz köyde Aman, dile getirin.
Aman, birileri sesimizi duysun. diyorlar. E biz de diyoruz: Vallahi dile
getiriyoruz ama maalesef duyan yok.
Şimdi, Beytüşşebapın
Beşağaç ve Gökçe köylerinin muhtarları yüz yüze
görüştüğümüzde şu ricada bulundular, dediler ki: Köyümüzde
internet yok, telefon çekmiyor; sesimizi duyurun. Duyuruyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Feridun
Bahşi.
Buyurunuz Sayın Bahşi. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 283 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 8inci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir süredir sosyal medyalarımızda çok
yoğun bir şekilde Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesinde düzenleme
yapılması talebiyle karşı karşıyayız. Bu
kürsüden defalarca dile getirdiğimiz hâlde bugüne kadar bu husus çözüme
kavuşturulmadı. Daha geçen hafta Vergi Usul Kanununda
değişiklik yapıldı ancak bu konu yine es geçildi. Bu
sebeple, bir kez daha konuyu gündeme getiriyoruz ve en kısa sürede çözüme
kavuşturulmasını diliyoruz.
Peki, nedir bu 359uncu madde? Ceza öngörülen
yasalarda hükümlülük kararı verilebilmesi için fiilin kasten
işlenmesi şarttır. Daha önceki uygulamalarda ve yasa metninde
bilerek kullanma ibaresi varken 1/1/1999 tarihinde yapılan
değişiklikle metindeki bilerek ibaresi
kaldırılmış ve belge sahte veya yanıltıcı
olduğu bilinmeden dahi kullanılsa on sekiz aydan üç yıla kadar
hapis cezası öngörülmüştür. Müfettişlerce yapılan
denetimlerde her belge ayrı suç olarak kabul edilmekte, bir yıl
içinde bilmeden dahi olsa birden fazla belge kullanıldığı
takdirde kişi hakkında onlarca yıla varan hapis cezaları
verilebilmektedir. Ağır ceza mahkemesi başkanı olduğum
zamanlarda da bu sıkıntıyı bizzat yaşamış,
yakından görmüş, uygulamalarla mağduriyet yaratmasını
önlemeye çalışmıştım. Böyle bir düzenleme evrensel
ceza hukuku ilkelerine de aykırıdır. Vergi Usul Kanununa
aykırılık teşkil eden suçlar cürüm niteliğindedir ve
ancak kasten işlenebilir. Kasıt yoksa suç da yoktur, suç yoksa da
ceza verilemez. Vergi Usul Kanununun 359uncu maddesinin bu şekilde
uygulamada kalmasından dolayı son bir yılda yaklaşık
70 bin kişi -esnaf, tüccar, iş adamı- hem hapis hem de asliye
ceza mahkemesiyle birlikte vergi mahkemeleriyle boğuşmak zorunda
kalmaktadır. 250 bin kişiyi de önümüzdeki günlerde aynı
akıbet beklemektedir. Sonuç olarak, maddeye bilerek ibaresi eklenmeli ve
birden fazla belge aynı yıl içinde kullanılmışsa Türk
Ceza Kanununun 43üncü maddesi kapsamında zincirleme suç kabul
edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, yine bize ulaşan
taleplerden bir tanesi de uzun süredir dile getirilen çıraklık ya da
staj eğitim sürelerinin sigorta başlangıcı olarak kabul
edilmesi talebidir. Bilindiği gibi, çocuklarımızın staj
yaptıkları veya çırak olarak çalıştıkları
dönemler sigortalı olarak geçirilemiyor ve saydıramıyorlar. Bu
konuda, yüz binlerce mağdur vardır, her gün Twitterda tag
açıp bizlere ulaşmaya çalışıyorlar, birçok konuda
olduğu gibi bu konuda da mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir.
Yapılacak iş gayet basittir, üstelik hazinenin tamtakır
olduğu bu dönemde böyle bir düzenlemenin yapılması kısmi de
olsa rahatlatma yaratacaktır. Bu insanların çıraklık veya
staj dönemlerini borçlanmasına imkân tanıyan bir düzenleme bir an
önce yapılmalıdır.
Yasa teklifine gelince, yasa teklifinin 8inci
maddesine göre, kooperatiflerin denetleme organı içerisinde görev yapan
üyelere seçimlerden itibaren dokuz ay içinde kooperatifçilik eğitim
programına katılma şartı getirilmektedir. Bu süre içinde
eğitim programına katılamayanların üyeliklerinin
düşürüleceği hüküm altına alınmaktadır. Eğitim
programının usul ve esasları da yönetmelikle belirlenecektir.
Değerli arkadaşlar, 8inci maddeyle
getirilen kooperatiflerin yönetim veya denetim kurulu üyelerinin
kooperatifçilik konusunda bilgilerinin artırılması amacıyla
eğitim programını tamamlama zorunluluğu çok yerinde bir
düzenleme ve biz bu düzenlemeyi destekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Ancak
kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bile yapılacak seçimlerde,
eğitim sertifikası almamış kişilerin kooperatif
kongrelerine aday olmalarına izin verip, ardından da dokuz ay içinde
eğitim programlarına katılmadıkları takdirde
üyeliklerinin düşürülmesi hem yasa tekniği açısından hem de
kazanılmış hak açısından doğru değildir.
Doğrusu, eğitim programına katılmamış
kişilerin kooperatif organlarına aday olmalarının
önlenmesidir; seçildikten sonra denetleme kurulu üyeliklerinin düşürülmesi
kazanılmış hak kaybına sebep olacaktır.
Yasanın milletimize hayırlı
olmasını diler, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlarım. (İYİ Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin ikinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Denetleme
organının üye ve yedekleri, kooperatif ortakları arasından
seçilebileceği gibi, ortaklar dışından da seçilebilir.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Tacettin
Bayır
Kocaeli
Antalya İzmir
Müzeyyen
Şevkin Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Özkan
Yalım
Adana Manisa Uşak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Uşak
Milletvekili Sayın Özkan Yalım.
Buyurunuz Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (UŞAK) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yüce Divana, değerli milletvekili
arkadaşlarıma ve de bizi izleyen tüm vatandaşlarıma
saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım,
kooperatiflerimizle alakalı. Tabii, kooperatiflerimiz deyince birçok
esnafımız, birçok vatandaşımız, çiftçimiz bu konuyla
alakalı mağduriyetlerini de bana bildirdiler, özellikle
kooperatiflerin seçimiyle alakalı. Bu konuyla alakalı birçok vatandaşımız,
esnafımız ve de üyemiz kendi sorunlarını bir şekilde
dile getirmemi istediler, kısaca oraya da değinmek istiyorum.
İlk önce, kredi notu yüksek olan, ipotek ve
kefil veren kişiler, yönetim olur vermediğinde kredi
alamadıklarını beyan ediyorlar.
Bunun yanında da en önemli sorunları ise
biliyorsunuz, seçimlerdeki sistem. Hâlâ birçok kooperatifte ilkel yöntemle
seçim yapıldığını beyan ediyorlar. Çünkü neden?
Mevcuttaki yönetim, divan başkanını, divan üyelerini ve de bunun
yanında da yapılan sistemde
Açık oylama
yapıldığından -el kaldırma sistemiyle- ilkel bir
yöntemle yapıldığından dolayı gerçekten adaletli bir
seçim olmadığı; kapalı, gizli seçim
yapıldığı takdirde şaibenin ortadan
kalkacağı, hak edenin seçimi kazanacağıyla alakalı
bildirgelerini özellikle sizlerle paylaşmak istedim.
Diğer bir taraftan, Tarım Kredi
Kooperatifleriyle alakalı, birçok çiftçimiz
Biliyorsunuz, özellikle bugün
ve de geçtiğimiz hafta yaklaşık 87 kuruşluk 3 bölümde gelen
akaryakıt zammıyla 8,25 TLye varan bir akaryakıt fiyatı
-mazot- oluştu. Peki, bugünkü döviz artışlarıyla birlikte,
önümüzdeki günlerde 10 TLye kadar gidecek olan akaryakıtı
görebiliyoruz. Hatta, bazı akaryakıt istasyonlarında
pompaların üçlü hanelere hazırlık içerisinde olduğunu
gözlemliyorum.
Peki, Tarım Kredi Kooperatifi çiftçinin
yanında mı, çiftçiye destek veriyor mu? Maalesef. Tarım Kredi
Kooperatifleri kesinlikle çiftçiye destek vermiyor. Verdiği kredide
inanın, öyle bir temerrüt faizi uyguluyor ki bugün hiçbir çiftçimiz bu
faizin altından kalkamıyor; komple düzenini, traktörünü,
pulluğunu, patozunu hatta bütün alet edevatını gidip ikinci elci
-ne diyeyim- simsarlara devredip çiftçiliği bırakıyor.
Bunun yanında, gübre. Ne oldu gübre? Bugün
vatandaşımız, çiftçimiz gübre alabiliyor mu? 20.20nin
fiyatı 225 TL oldu, gübre alamıyor. Peki, Tarım Kredi neden
görevini yapmıyor? Neden daha uygun fiyatlarda gübreyi temin etmiyor?
Aynı şekilde, yem. Yem 160-165 TL. Ham maddeler bu dövizin
yükselmesinden dolayı daha da yükselecektir. Ancak çiftçiye verilmeyen
destekten dolayı
Kendimiz üretmiş olsak, hububatı da başka
ülkelerden ithal etmesek yemi de daha uygun fiyatlara mal edebileceğiz ama
burada yine, aynı şekilde Tarım Kredi görevini yapmıyor.
Bakın, burada ben özellikle, tatil döneminde,
bu iki buçuk aylık tatil döneminde ilçelerimizdeki pazar yerlerini gezdim.
Yerli esnafımız, yerli çiftçimiz kendi ürününü sergilerken pazar
yerinde sordum Gübre alabildiniz mi, bu sene alabilecek misiniz? diye.
Nerede? Birçok vatandaşımız dedi ki: Hayır, gübre
alamıyoruz. Peki, bu ne olacak? Üretimde gerçekten düşüşlere,
kalitesiz ürünlerin meydana gelmesine ve de birçok çiftçinin batmasına
sebep olacak. Onun için çiftçimiz bu sene gübre alamıyor.
Kendiliğinden şöyle bir slogan oluştu maalesef: Allah bu sene
çiftçimize gübre almak nasip eylesin. Gerçekten bunu bir daha söyleyeceğim.
Allah bu sene çiftçimize gübre almak nasip eylesin ama çok zor, alamıyor,
alamayacak da.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nasıl
alacak?
ÖZKAN YALIM (Devamla) Böylelikle verim oldukça da
düşüyor.
Tabii ki çiftçilerimiz, aynı şekilde
tohum
Bu sene biliyorsunuz, gübre
Pardon, gübreden sonra en kötüsü
kuraklık meydana geldi. Peki, Tarım Kredi Kooperatifleri, bu
kuraklıkla alakalı destek veriyor mu? Verdi, açıklamalarına
göre, 40 TL ile 100 TL arasında bir destek açıklandı. Peki, 40
TL ve 100 TL destekle inanın, tohumu bile alamayacak. Bu sebepten
dolayı da bu kuraklık sebebiyle en azından bu yıl
çiftçilerimizin ÇKS kayıtlarına göre tohumlarını ücretsiz
bir şekilde temin etmeleri lazım çünkü yoksa, inanın, çiftçimiz
bu yıl atılacak olan tohumun parasını
bulamayacağından dolayı tohum bile alamayacak yani seneye
inanın, daha az rekolteyle hububat, buğday ve arpa üretimi
gerçekleşecek diyorum. Onun için vatandaşımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yalım.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sonuç itibarıyla,
Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçinin yanında değil, çiftçiye
destek olmadığını özellikle paylaşmak istiyorum.
Son bir konuyla da kapatmak istiyorum, PTTyle
alakalı, ben burada özellikle Sayın iktidar Grup Başkan Vekillerine
seslenmek istiyorum ve de iktidar vekillerine: Devlet kurumu böyle yaparsa
millet ne yapsın, özel sektör ne yapsın? TÜİK eylül ayında
yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 19,58 olarak açıkladı
ancak PTT, yurt içi gönderim ücretlerinde yüzde 40, yurt dışı
gönderim ücretlerinde yüzde 300e yaklaşan zamlar yaptı. Peki, bir
vatandaş ne dedi, biliyor musunuz? Dört gün önce 36 TLye
gönderdiğim paketi bugün 103 TLye gönderiyorum. İşte,
bakın, PTTnin bugünkü ekranlarındaki sembolü, aynen şöyle
yazıyor: Kargo, her yere zamanında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Aynen, doğru
olmuş, Her yere zam anında. İşte, bu şekilde PTT
yaptığını açıkladı hepimize. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesiyle 1163
sayılı Kanunun değiştirilen 65inci maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci cümlesinin madde metninden
çıkarılmasını ve yedinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
56 ncı maddenin birinci
fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentleri ile üçüncü ve
altıncı fıkralarında yer alan hükümler denetçiler
hakkında da uygulanır.
Mahir
Ünal Muhammed Levent
Bülbül Ramazan Can
Kahramanmaraş Sakarya Kırıkkale
Mücahit
Durmuşoğlu Hasan
Çilez Fehmi Alpay
Özalan
Osmaniye Amasya İzmir
Yaşar
Kırkpınar
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Takdire bırakıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, eğitim zorunluluğunun sonucunda
üyeliğin düşmesine ilişkin hükmün metinden
çıkarılması öngörülmektedir.
Yönetim kurulu üyeleri için yapılan düzenlemeye
uygun olarak, kamu kaynaklarından desteklenen kredilere kefil olan
kooperatifler ile kamu kaynaklı tarımsal desteklemelere aracılık
yapan kooperatiflerin denetim kurulu üyelerinin ortağı oldukları
kuruluşlarda da görev almaları hâlinde kooperatif, birlik veya merkez
birliği görevlerinden yalnızca birinden ücret veya huzur hakkı
alabilmesi öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Abdullah
Koç Kemal
Peköz
Şırnak Ağrı Adana
Necdet
İpekyüz Murat
Çepni Habip
Eksik Batman İzmir Iğdır Şevin
Coşkun Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muş
Milletvekili Sayın Şevin Coşkun.
Buyurunuz Sayın Coşkun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 9uncu maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kooperatifçilik fikri
aslında kapitalist, tekelci zihniyete karşı bir örgütlenme ve
dayanışma biçimidir fakat Türkiye'de kooperatifler ticari bir
şirket gibi görülüp devlet vesayetiyle malul oluyor ve bu vesayetten
kurtulamıyor. Devlet vesayeti, kooperatifleri basit bir ekonomik
kalkınma aracı hâline düşürmüş ve sosyal yönlerini de yok
etmiştir.
Kooperatifler bir ülkenin sosyal, siyasal ve
ekonomik gidişatı açısından büyük bir öneme sahip.
Kooperatiflerin amacı dayanışma, yardımlaşma ve
ortaklaşmayken tek kişinin yetkisi altında bulunan
şirketlerin yapısına dönüştürülmek isteniyor; aynı
zamanda bir ticari kurum olarak da görülüyor. Son zamanlarda kooperatiflere
toplumsal ilgi artsa da verili koşullarda kooperatifleri var etmek ve
ayakta tutmak mümkün olamamakta. Türkiye'de yaklaşık 50 bin
kooperatif var ancak bunların büyük bir kısmı kooperatif
olmaktan uzak.
Değerli milletvekilleri, partimizin yerel
yönetimleri, bir model olarak alternatif, dayanışmacı sosyal
kooperatifçiliği destekleyerek güçlendirdi. Belediyelerimiz, buna
bağlı olarak, yerel ürünlerin üretilmesi ve geliştirilmesi
amacıyla kooperatiflerin kurulmasında öncülük etti. Birçok proje
geliştirilerek hayata geçirildi ancak 2016 yılında
belediyelerimize atanan kayyumlarla birlikte bu kooperatifler işlevsiz
hâle getirildi.
Özellikle, 2014 yerel seçimlerinden sonra
belediyelerimiz öncülüğünde kurulan kooperatiflere birkaç örnek
vereceğim: Bismil Belediyesine ait atıl durumdaki 16 dönümlük
bakımsız arazi kadın kooperatifi için tayin edilerek üzüm
bağı hâline getirildi. Toprağın sürülmesi, fidelerin
alınması ve ekilmesi gibi işlemlerin tamamı kadınlar
tarafından yapıldı. Yine Siirt Belediyesinin destekleriyle
kadınlar tarafından organik tarım için yapılan
çalışmalar kapsamında belediyenin 20 dönümlük arazisi ekildi,
atanan kayyum bu çalışmayı kadınların elinden alarak
atıl bir hâle getirdi. Mazıdağı Belediyesi tarafından
taze fasulye üretmek ve kadınlara istihdam yaratmak amacıyla kurulan
Sarya Kadın Kooperatifi kayyum eliyle durduruldu, ne yazık ki bu
çalışma da suç olarak dava dosyasına işlendi.
Değerli milletvekilleri, belediyelerimize
atanan kayyumların kooperatiflerle sağlanan üretime ve istihdama
yönelik saldırgan tutumları bunlarla da bitmiyor. Van Gürpınar
Belediyesi öncülüğünde kadınların bir araya gelerek kurduğu
Havasor Kadın Kooperatifinde tekstil, ekolojik deterjan, yöresel yemekler
üretiliyordu fakat 2016 yılında Gürpınar Belediyesine atanan
kayyumun ilk icraatı bu kooperatifi kapatarak malzemelerine el koymak
oldu. Ayrıca, 2019 seçimlerinden sonra Kars Belediye Eş
Başkanlarımızın kurmuş olduğu KarsBel
Kooperatifinde yerel birçok ürün geliştirilerek üretim
zenginleştirildi ve bu ürünler Türkiyenin dört bir tarafına gönderiliyordu.
Ne yazık ki Kars Belediyesine atanan kayyumun ilk icraatı ise bu
kooperatifi pasifize etmek oldu. Devletin kooperatifleri destekleyip bu konuda
yetkinleşmiş, nitelikli gençleri yetiştirmesi gerekirken aksine,
kooperatifçilik her türlü saldırıya maruz
bırakılmıştır. Bu sorun katılımcı,
demokratik, şeffaf ve denetlenebilir bir yapıya
kavuşturulmasıyla çözülebilir.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde geçen
çıkarılan ibaresinin çıkarılacak olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Burcu
Köksal
Manisa İzmir Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal.
Buyurunuz Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
9uncu maddesinde söz almış bulunmaktayım.
Teklifin geneline baktığımda mesela
kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, merkez birliklerinin ve Türkiye Milli
Kooperatifler Birliğinin genel kurul toplantılarından en az on
beş gün önce ilgili Bakanlıktan temsilci talebinde bulunması
zorunlu hâle getiriliyor. Bunu destekliyoruz ancak bu temsilcinin nitelikleri,
görev ve yetkileri ile ücret tarifesinin yönetmelikle yapılacağı
belirtiliyor. Bir kere, Bakanlık temsilcisinin alacağı ücretin
tarifesinin yönetmelikle belirlenmesi doğru değil, bunun yasayla
belirlenmesi gerekiyor. Ayrıca, yönetmelik henüz Bakanlık tarafından
hazırlanmadığı için de bir belirsizlik söz konusu, bunun
için de mutlaka kanunda yer alması gerektiğini söylüyoruz.
Tabii, teklifin geneline
baktığımızda birtakım değişiklikler
yapılmış ama kooperatiflerin genel
sıkıntılarının çözümüne dair bir ibare yok, bir madde
yok. Mesela, Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu olan çiftçiler için bir
çözümünüz yok. Çiftçi bugün sırtında 200 milyar liralık borç
taşıyor, hiç olmazsa Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarının faizini silin diyoruz
Hayır." diyorsunuz. Tam da bu teklifte Komisyonda, Komisyon üyesi
milletvekillerimizin verdiği bir önerge vardı -hani sizin
reddettiğiniz bir önerge- orada, o önergede Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçilerin borçlarının
faizinin tamamını silin, anaparayı bir yıl gecikme
zammı almadan erteleyin ve kırk sekiz ayda ödenecek şekilde
taksitlere bölün yani çiftçiye nefes aldırın. ama reddettiniz. Niye?
Milletin anasına küfreden müteahhidin vergi borcunu silen AKP, Tarım
Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçilerin faizini neden silmiyor?
Kafanızı kaldırın, bakın, çiftçinin
tarlasını süreceği traktörü ipotekli, sütünü
sağacağı ineği hacizli. Bugün çiftçi tarımdan
çekiliyor çünkü kullandığı her şeye zam üstüne zam geliyor;
gübreye, mazota, yeme, ilaca neredeyse her gün zam geliyor ama
yaptığınız hiçbir şey yok, öyle görmezden
geliyorsunuz.
Cumhurbaşkanı bir markete gitti,
fiyatların uçtuğunu görünce kendi maaşına 12 bin lira zam
yaptı ama millete gelince Şükredin." diyorsunuz. Seçimlerde
Yaparsa AK PARTİ yapar." dediniz; elektriğe, doğal gaza,
benzine, mazota, gübreye, yeme, kömüre, her şeye iğneden ipliğe
zam üstüne zam yaptınız. Memura 3600 ek gösterge
vereceğiz." dediniz, ona vermediniz ama Somaliye 1 milyar dolar hibe
ettiniz. Emeklilikte yaşa takılanlara söz verdiniz, Çözeceğiz.
dediniz; Erdoğan çıktı EYTlinin maliyeti 750 milyar lira.
Ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz şu dönemde böyle
bir yükü milletin sırtına bindirmeye hakkınız var mı?
dedi ama 2 saray yapmanın, 2.600 süper lüks makam aracının, tanesi
30 milyon liraya mal olan 9 kat zırhlı Mercedes aracın yükünü
milletin sırtına bindirdiniz. Hiç ihtiyacı olmayan
yandaşlarınıza çifter çifter maaş bağlıyorsunuz.
Cumhurbaşkanı için uçak üstüne uçak alıyorsunuz, saray üstüne
saray yapıyorsunuz, danışman üstüne danışman
atıyorsunuz; sıra işçiye, memura, emekliye, esnafa,
öğrenciye gelince Para yok. diyorsunuz. Size bir şey söyleyeyim mi?
Vatandaş da sandıkta AKPye oy yok. diyor.
Zafer Havalimanında devletin milyonlarca
lirasını resmen çöpe atıp Kabil Havalimanını
işletmeye heves eden, kendi çiftçisi zarardayken Venezueladan peynir
ithal edip Sudanda arazi kiralayan AKPye vatandaş kırmızı
kart göstermek istiyor. Elektrik ve doğal gaz faturalarını
ödeyemediği için elektriği ve gazı kesilen 3 milyonun üstündeki
vatandaşımız, borçlarını ödeyemediği için
icralık olan ve dosya sayısı 22 milyonu bulan borçlular, yurt
bulamadığı için üniversiteye gidemeyen öğrenciler,
pandemide sırtınızı çevirdiğiniz esnaflar, alay eder
gibi 55 liralık zam verdiğiniz emekliler artık bu iktidardan
kurtulmak istiyor. Yeter artık, yeter! Çekilin, çekilin
sandığı getirin! Bu millet artık hak ettiği gibi
yönetilmeli, hak ettiği gibi yönetimi Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında millet görecek.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 10uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs
İstanbul Konya Trabzon
Bedri
Yaşar Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Samsun Kayseri Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülen kanun
teklifinin ilgili maddesiyle kooperatiflerin kooperatif birliklerine,
kooperatif birliklerinin de merkez birliğine ortak olmadığı
takdirde kamudan desteklenen kredilere kefalet sağlanmayacağı ve
tarımsal desteklemelere aracılık yapılmayacağı
hüküm altına alınmak istenmiştir. Böylece kamusal israfın
önüne geçileceği; esnaf, sanatkâr ve çiftçilerin bu desteklerden daha
etkin bir şekilde yararlanacağı belirtilmiştir. Yani her
fırsatta İtibardan tasarruf olmaz. diyen AKP iktidarı,
Kooperatifler Kanununda ufak bir değişiklik yaparak kamu
kaynaklarında tasarrufa gidileceğini, ekonomik kriz ve pandemide
terörist ilan ettiği esnaf ve çiftçiye destek vereceğini iddia
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı
gerçekten tasarruf etmek istiyorsa yol bellidir. İşe sefa
sürdüğü 1.150 odalı sarayı boşaltmakla başlayabilir.
AKP gerçekten tasarruf etmek istiyorsa 13 uçaklı filosunu satabilir. AKP
iktidarı tasarruf etmek istiyorsa koruma ordusuyla gezmekten vazgeçebilir.
AKP iktidarı tasarruf etmek istiyorsa kamunun kaynaklarını 5li
çeteye aktarmayı, danışmanlarına üçer beşer maaş
vermeyi bırakabilir. AKP iktidarı gerçekten tasarruf etmek istiyorsa
yazlık ve kışlık saraylarını kamu yararına
terk edebilir. AKP iktidarı tasarruf etmek istiyorsa Merkez Bankasına
müdahaleyi bırakarak vatandaşın daha da
yoksullaşmasını engelleyebilir ve en önemlisi, AKP tasarruf
etmek istiyorsa partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden
vazgeçebilir. Ancak, AKP bunları yapmak yerine bu kanun teklifinde de
kamusal kaynak israfını süslü cümleler içerisinde kullanmayı
tercih etmiş; esnaf, sanatkâr ve çiftçimiz kan ağlarken onlara
doğrudan destek vermek yerine yine göstermelik iş yapmıştır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin genel
gerekçesinde kanun teklifinin hazırlama amaçları arasında
2021-2023 Yeni Ekonomi Programı ve 12 Mart 2021 tarihli Ekonomi
Reformları Eylem Planına atıfta bulunularak bu hedefler
çerçevesinde teklifin hazırlandığı belirtilmiştir.
Gelin, birlikte AKPnin daha önceki hedeflerine
bakalım. AKPnin Onuncu Kalkınma Planında hedefleri neydi?
Hedefleri bugün hangi noktada? AKP 2013 yılında
yayımladığı Onuncu Kalkınma Planında 2023 yılı
hedeflerini açıkladı, sonrasında da AKP bu hayalî 2023
yılı hedeflerini her fırsatta ısıtıp
ısıtıp vatandaşın önüne getirdi. Bu hedeflere göre
2023 yılında yıllık gayrisafi yurt içi hasıla 2 trilyon
dolar olacaktı. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına
girecektik. Kişi başına düşen millî gelir 20 bin
doların üzerine çıkacaktı. 500 milyar dolarlık ihracat
yapılacak; işsizliği yüzde 5e, enflasyonu ise tek haneli
rakamlara düşüreceklerdi.
Peki, sonra ne oldu? Aradan beş yıl geçti,
takvimler 2019u gösterdiğinde On Birinci Kalkınma Planı
açıklandı. Hayalî 2023 hedefleri güncellendi. 2 trilyon dolar
olacak. dedikleri yıllık gayrisafi yurt içi hasıla 1,1 trilyon
dolara düşürüldü. Aynı şekilde, Onuncu Kalkınma
Planındaki kişi başına millî gelir hedefi 25 bin
dolardı, On Birinci Kalkınma Planında 12.484 dolara
düşürüldü. Yetmedi, son orta vadeli planla 2023 yılı kişi
başına düşen millî gelir hedefi 12.484 dolardan 10.703 dolara
düşürüldü. Yine, Onuncu Kalkınma Planında 500 milyar dolar
hedeflenen ihracat, On Birinci Kalkınma Planında 242 milyar dolara,
son orta vadeli planda ise 226,6 milyar dolara düşürüldü.
2023 için Onuncu Kalkınma Planında yüzde
5 olarak belirledikleri işsizlik hedeflerinde durum yine aynı. On
Birinci Kalkınma Planında işsizlik önce yüzde 5ten yüzde
9,9a, son orta vadeli planda da yüzde 11,4e çekildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Ataş.
DURSUN ATAŞ (Devamla) On Birinci
Kalkınma Planında hedef en büyük 10 ekonomi arasına girmekti,
iktidarın ekonomideki hatalı politikalarıyla bugün en büyük 20
ekonominin dışına çıkmak üzereyiz. İktidar,
bırakın 2023ü, bir sonraki yılı bile görmekten âciz
durumdadır.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi,
iktidar kendi koyduğu hedeflerin yanına bile
yaklaşamamıştır. Tek adamın ekonomi bildiğini
zannetmesi sonucu vatandaş açlığa, sefalete terk edildi, ülke
ekonomisi yürütülemez duruma geldi ancak çözüm basit: Yeniden güven tesis
etmek. Bunun için de iktidar ve bu ucube partili Cumhurbaşkanlığı
sisteminin değişmesi şarttır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 10uncu maddesinde geçen ortak
olmadığı takdirde ibaresinin ortak olmadığı
mühletçe olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Okan
Gaytancıoğlu
Manisa İzmir Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Edirne
Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurunuz Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, beş sene
çalışmışsınız -bize öyle dediler Komisyona girdiğimizde,
beş sene çalışmışsınız- içinde birçok
şey eksik. Neredeyse tamamına katılıyoruz, çok büyük sorun
yok, eksik olan ne? Aramızdaki dünya görüşü farkı çok eksik.
Nedir? Biz kooperatiflere inanmışız, siz şirketlere
inanırsınız çünkü kooperatiflerin sahibi kişilerdir,
bireylerdir, ortaklardır; sahibidir çünkü ortaklar. Şirketlerin
sahipliğinde de para kimdeyse söz ondadır; kooperatiflerde herkesin 1
oyu vardır ama şirketlerde para kimdeyse söz sahibi odur.
Şimdi, burada, güzel, çok madde var,
şeffaflık getiriyorsunuz. Kooperatife ortak olanlar merkez
birliğine ortak olacaklar, bölge birliklerine ortak olacaklar, kamu
yararından dolayı destek alacaklar ama dediğim gibi, içinde bir
yaşam biçimi olan kooperatiflerin desteklenmesine yönelik bir madde yok. Yani
vatandaş neden kooperatife ortak olsun, neden kooperatifle
çalışsın, bunlar yok. Bir ayrıcalık
tanınmıyor. Yani o kadar çok kooperatif var ki, kooperatif birlikleri
var ki örneğin, TRAKYABİRLİK var, MARMARABİRLİK var,
TARİŞ var, ÇUKOBİRLİK var, FİSKOBİRLİK var,
TİFTİKBİRLİK var, GÜLBİRLİK var,
GÜNEYDOĞUBİRLİK var, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri
var, Köy Kalkınma Kooperatifleri var ama burada hiçbir tanesi yok, bunlara
hiçbir ayrıcalık tanınmıyor. Yani bunlar
ortaklarından, çıkarları olan kişilerden, genelde
üreticilerden ürün satın alıyorlar, kendi aralarında bu ürünü
başka ürünlere dönüştürüyorlar; örneğin, domates alıyorlar,
salça yapacaklar. Ya, bunu destekleyelim, ortak içi alışveriş
bu. Ortaklarından ayçiçeği satın alacaklar, bunu ham yağ
hâline getirecekler, rafine yağ hâline getirecekler, satacaklar. E, bundan
vergi almayalım, destekleyelim, hani bunun finansmanı? Ben sizin
yerinizde olsam 40 bin ortaklı TRAKYABİRLİKi, 100 bin
ortaklı ÇUKOBİRLİKi desteklerim. Neden? E, çünkü 100 bin
kişinin oyunu alacaksınız, desteğini alacaksınız.
Bırakın, piyasadaki istikrarı kooperatifler sağlar.
Nasıl pandemide halka kredi verdiniz kamu bankaları
aracılığıyla, işte, şimdi de bu koşullarda
kooperatifleri desteklemeniz lazım ama nerede? Yok. Gelişmiş
ülkelerde neredeyse her şey kooperatifler aracılığıyla
yapılır. Zaten ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk de
kooperatifçiliğe son derece önem vermiştir. Neden? Gidip Tarım
Kredi Kooperatiflerinin Tekirdeki 1 no.lu ortağı olmuştur,
hatta ortak olurken de ne telefon etmiştir ne telgraf çekmiştir, bir
tane dilekçe yazmıştır Ziraat Bankasına Ben kooperatife
ortak olmak istiyorum. demiştir. Yani o zaman Cumhurbaşkanı her
şeyi yapabilir ama sırf örnek olsun diye, kooperatifler
çalışsın, kooperatifler büyüsün diye bu işi
yapmıştır. Ama siz ne yapıyorsunuz?
FİSKOBİRLİKi devre dışı bırakıp
Ferreroya yol veriyorsunuz. Diyorsunuz ki: Ya, biz fındık
işini Ferreroya teslim edelim, ayçiçeği işini gerekirse
Bungeye teslim edelim. Ya, bırakalım, biz piyasalardan bu
kooperatifleri çıkartalım, yerine şirketler gelsin;
şirketler kâr etsin, vatandaşlara yüksek fiyatlı ürün
satsın, çalıştırdığı insanları asgari
ücretle çalıştırsın. Siz böyle bir ekonomik düzen
istiyorsunuz, biz de kooperatifçiliğin yaygın olduğu, çoğu
kişinin kooperatiflere ortak olduğu -bakın, ortak diyorum,
üye demiyorum- sahibi olduğu
Çünkü kooperatiflerde kâr amacı
yoktur. Ne kadar düşük fiyatla gübre alabilirse, ilaç alabilirse, tohum
alabilirse -çünkü pazarlık gücü var- ama ne kadar yüksek fiyatla da ürünü
satabilirse, değerlendirebilse kooperatif o kadar
başarılıdır. Hatta uluslararası literatüre
bakarsanız, pamuk alıp gömlek satan kooperatifler gerçek
kooperatiflerdir. Neden? Pamuğu almış, iplik hâline
getirmiş, kumaş hâline getirmiş, gömlek hâline getirmiş,
başka bir sektöre katma değer sağlamış; işte, bu
tip kooperatifleri destekleyen mekanizmalar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Gaytancıoğlu.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Siz beş sene
çalışmışsınız, bu beş sene içerisinde bu
maddeler varmış -ben bunu öğrendim- sonradan
çıkardınız. Neden? Ya, işte, şirket sahiplerine
ayıp olur. O zaman kooperatiflere ne ayrıcalık sağlıyorsunuz?
Düşünün, birdenbire piyasaya bir sürü ürün geliyor, eğer bu kooperatif
faaliyet gösterecekse şirketlerden daha avantajlı bir kredi
finansmanına sahip olsa fena mı olur? Birdenbire 150-200 bin ton ürün
gelecek aynı günde, aynı haftada; bu kooperatiflere
ayrıcalık tanısanız fena mı olur?
Yine, on binlerce ortağı olan, yüz
binlerce ortağı olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçilerini
hiç mi görmüyorsunuz, ne kadar zor durumda olduklarını hiç mi
görmüyorsunuz?
Vatandaşlarımız bir de son dakikada
beni çok aradılar. Kömür fiyatları çok arttı arkadaşlar;
herkes doğal gazla ısınmıyor, kömürle ısınanlar
var. Kömür fiyatları çok arttı, vatandaş sobasına kömür
dahi alamıyor. Geçen sene 700 liraydı, 2 bin liraya çıktı
kömürün tonu. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Pek
kısa bir söz talebim var.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkanım, benim de bir söz talebim var.
BAŞKAN Maddeyi oylayayım, ondan sonra
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Olur.
BAŞKAN 10uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Leyla Güven ve Hülya Alökmen Uyanıka cezaevinde
yasa dışı halay çektikleri ve şarkı söyledikleri
gerekçesiyle verilen disiplin ve iletişim cezasına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Ya, Leyla Güvenin, Diyarbakır Milletvekilimiz
iken -bilindiği üzere- hukuksuz bir şekilde vekilliği
düşürüldü ve şu anda Elâzığ Cezaevinde tutuklu.
Diğeri; Hülya Alökmen Uyanık Diyarbakır İl Eş
Başkanımız iken o da tutuklandı, ikisi de Elâzığ
Cezaevinde. Kendilerine yasa dışı halay çektikleri ve
şarkı söyledikleri gerekçesiyle disiplin cezası verilmişti.
Buna dair infaz hâkimliğine itirazda bulundular ve infaz hâkimliği
-bugün itibarıyla öğrenmiş bulunuyoruz, biraz önce
öğrendim- bu kararı hukuka uygun bulmuş. Açıkçası, cezaevinde
dört duvar arasında, kendi bulundukları koğuşta halay
çekmek ve şarkı söylemek sebebiyle iletişim cezası
verilmiş aylarca. Sadece bu da değil, Leyla Güven Vekilimiz haber
gönderdi bana avukatlar vasıtasıyla, üç dört haftadır, mektup
göndermiş bizzat şahsıma ve bu mektup bize verilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
buradan soruyorum: Neden bize gönderilen mektuplara el konuluyor? Yani
milletvekili olan, böyle bilinen bir isme bile bu uygulanıyorsa,
iletişim cezası veriliyorsa bunun anlamı nedir hakikaten? Bunu
Adalet Bakanlığına bir kez daha buradan soruyorum. En
azından iktidar grubunun bunu takip etmesini istiyorum.
Bir de şarkılar cezaevlerine yönelik
tehdit imiş. Bu, infaz hâkimliğinin kararından. Nasıl bir
tehdit? Bunu hakikaten Türkiye kamuoyunun dikkatine ve bilgisine sunuyorum.
Hülya Alökmen Uyanık ve Leyla Güven arkadaşlarımıza buradan
selam ve sevgilerimizi gönderiyorum.
BAŞKAN Efendim, Hakkâri Milletvekilimizdi
malumunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) A,
pardon.
BAŞKAN Sayın Beştaş, Hakkâri
Milletvekilimizdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
özür dilerim, Hakkâri
Milletvekilimiz.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu
33.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Eren-7 Operasyonunda şehit olan Burak
Tortumluya Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Millî Savunma Bakanlığının
yaptığı bir açıklamayla yine acılı bir haber
aldık. Tunceli kırsalında Eren-7 Operasyonunda şehit olan
kahraman askerimiz Burak Tortumluya Cenab-ı Allahtan rahmet, kederli
ailesine sabrıcemil niyaz ediyorum. Şehidimizin ruhu şad,
mekânı cennet olsun. Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Teşekkür ederim efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diyarbakırdan alındığı için Diyarbakır olarak
söyledim. Düzeltmeniz için teşekkürler.
BAŞKAN Evet, efendim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76
Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 283) (Devam)
BAŞKAN 11inci madde üzerinde 2 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinde geçen
şekilde ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz
Şırnak
Adana
Batman
Murat
Çepni Habip
Eksik Abdullah
Koç
İzmir
Iğdır
Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.
Buyurunuz Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 11inci maddesiyle kooperatiflerin bir üst
birliğe üye olmasıyla ilgili bir değişiklik
yapılıyor. Bu, üst birliğe üye olunması şartı
zorunlu olduğu zaman küçük kooperatiflerin hepsinin kapanmasına sebep
olacaktır; zaten sistemin tümüyle tekleşmesine yol açacaktır.
Ayrıca, küçük kooperatiflere ciddi anlamda da maddi külfet getirecektir,
ek külfet getirecektir. O açıdan, bu maddenin çok da yararlı
olmayacağına, düzenlenmesi gerektiğine inanıyoruz.
Şimdi, bunları söyledikten sonra biraz
farklı bir konuya değinmek istiyorum değerli milletvekilleri.
Bugün, Kobani kumpas davasını takip ediyordum. Malum, 67 Ekim
olaylarıyla ilgili, o olaylar bahane edilerek partimizin MYK üyelerine ve
yöneticilerine yönelik bir kumpas davası açıldı ve iktidar
cenahı orada arkadaşlarımızı yargılamaya
çalışıyor ama şunu gözlemledim, gerçekten orada şu
durum oluyor: Arkadaşlarımız iktidarı
yargılıyorlar ve iktidarın orada, o dönemde yarattığı
tahribatları ortaya koyuyorlar, nasıl yanlış politikalar
izlediklerini gerçekten savunmalarında âdeta gözler önüne seriyorlar.
Şimdi, o dönemin olayları
konuşulurken benim aklıma da gerçekten seçim bölgem olan
Iğdır'la ilgili bir konu geldi ve vicdanen de çok rahatsız
olduğum, kamu vicdanını da ciddi anlamda rahatsız etmiş
olan bir konu, o olaylar örgüsü böyle âdeta bir şerit gibi, bir film
şeridi gibi gözümün önünden geçti. Hepinizin malumudur, hepimizin
yüreğini parçalamıştır, hepimizi derin bir üzüntüye
boğmuştur. Er Sefter Taş, bir de başka bir er daha
IŞİD canileri, katilleri tarafından hunharca yakılarak
katledilmişti. Sefter Taş, Iğdırlı olduğu için,
seçim bölgemden bir insan olduğu için, aynı zamanda akrabalık
bağım olduğu için özellikle bu konuyu işlemek istedim,
anlatmak istedim. Bakın, Sefter Taş o dönem IŞİD
tarafından kaçırıldı ve tüm dünyanın gözü önünde
hunharca katledildi, hem de yakılarak ve bir yıl boyunca, maalesef,
AKP iktidarı tarafından, ölmediği, öldürülmediği
şeklinde iddialarda bulunuldu. En sonunda, Millî Savunma
Bakanlığı ailesine gidip şehit düştüğünü ve
öldürüldüğünü, katledildiğini kabul etti; o haklardan
yararlanmalarının önü açıldı.
Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Sefter
Taşı katleden IŞİD ve IŞİDin o emrini veren
kadısı Antepte kuşçu dükkânı açıyor; kuşçu
dükkânı açıyor, şirket açabiliyor. Hatta size şöyle bir
şey daha göstermek istiyorum: Sınırda IŞİDliler
şu şekilde bizim tarafa el sallıyorlardı, yine, poz
veriyorlardı, işaretler yapıyorlardı. O dönem, işte,
IŞİD bunları yaparken AKPnin ne kadar garip bir ilişki
ağına girdiğini herkes biliyordu, görüyordu ama AKP bir türlü bu
ilişkilerinden vazgeçmiyordu. Kobaniye yönelik saldırılar
gerçekleştiği zaman da herkes demokratik bir şekilde
yapılan o tepkilere, o eylemlere katıldı ama iktidarın
şiddet olaylarını önleme görevini yerine getirmemesi neticesinde
yine 6-7 Ekim olaylarında da onlarca insanımız
yaşamını yitirdi.
Maalesef, bugün, baktığınız
zaman, Sefter Taşı katleden IŞİDli kadı Antepte
elini kolunu sallayarak geziyor ve şirket açabiliyor, dükkân açabiliyor
ama demokratik bir tepkiyi ortaya koymak için -şiddet içermeyen
taleplerini- şiddet içermeyecek şekilde eylem yapan ya da buna
çağrıda bulunan MYKmizin, yöneticilerimizin hepsi bugün hukuksuz bir
şekilde maalesef, Sincan Mahkemesinde yargılandılar, yargılanıyorlar.
Ama şunu çok iyi biliyoruz: Geçmişte de böyle durumlar oldu ve bu
şekilde davranan iktidarlar oldu, foyaları önünde sonunda ortaya
çıktı, kaybettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Vekil.
HABİP EKSİK (Devamla) Şimdi ben
bunu niye anlatıyorum? Değerli milletvekilleri, bizler bu
coğrafyada yüzyıllardır birlikte yaşıyoruz, birlikte
yaşamaya da devam edeceğiz. Bizim atacağımız
adımların, yapacağımız eylemlerin bu birlikteliğimizi,
bu ortak yaşamımızı zedelememesi gerekir.
İktidarın kendi bekasını sürdürmek için, kendisini var
etmek için girdiği garip ilişkiler neticesinde, insanların
katledilmesi dahi normal görülüyorsa hepimiz buna topyekûn bir şekilde
karşı durmalıyız. Eğer siz, birilerini hukuksuz bir şekilde
yargılayıp başka birilerini de katlettikleri askerlere
rağmen orada cezaevlerine atmazsanız, o zaman samimiyetiniz
sorgulanır. Burada, bu coğrafyada, Orta Doğu
coğrafyasında, Mezopotamyada ortak yaşamın temellerini
dinamitlemiş olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) Bu
yanlıştır, bunlardan vazgeçin derim.
Teşekkürler sayın milletvekilleri. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünal
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, hatip partimize karşı çok ağır bir ithamda
bulunmuştur. O yüzden, yerimden bir dakika söz rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünalın, Iğdır Milletvekili Habip Eksikin 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bir süreden beri, özellikle HDP milletvekilleri 6-7 Ekim
olaylarıyla ilgili yaptıkları açıklamalarla âdeta bir anlam
kayması oluşturuyorlar. Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün
terör örgütleriyle, PKKyla, IŞİDle, FETÖyle gerektiği gibi
mücadele vermekte ve IŞİDle en sıkı ve en güçlü mücadeleyi
veren ülke de Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
Yine, Gaziantepte ticaret yapıyor. diye
burada anlatılan ve bilginin tamamı verilmeyen konu: Bu kişi
yakalanmış ve gözaltına alınmıştır.
Dolayısıyla, HDP milletvekilinin bizim askerlerimizle ilgili
gösterdiği hassasiyeti her konuda göstermesi gerektiğini ve sadece
bir konu üzerinden meseleye girip, 6-7-8 Ekim olaylarına konuyu
bağlayıp buradan bir manipülasyon oluşturulmasını da
kayıtlara geçmesi açısından zikretmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben de
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, siz de
yerinizden efendim.
35.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, 6-7-8 Ekim olayları, protestoları daha doğrusu,
neye karşıydı? Kobaninin IŞİD tarafından
kuşatılması tablosu vardı ve bütün dünya, koalisyon
güçlerinin öncülüğünde IŞİD çetesine,
barbarlığına karşı Kobani halkının
yanındaydı. Bu protestolar da esas itibarıyla IŞİDe
karşıydı ve Türkiye o dönemde insani koridoru açsaydı -ki
sonra açtı- o protestolar olmayacak, o paramiliter güçler sokaklara
çıkmayacak ve insanlar katledilmeyecekti. Ve IŞİDle olan
ilişkilerde biz söylediğimiz her sözün ispat araçlarını
getiriyoruz. Yani canlı yayınlarda, sınırlarda,
IŞİDlilerin nasıl geçtiğini hatırlatmak istiyorum;
sanırım bu kadarı yeterlidir.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76
Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 283) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin ikinci cümlesinde geçen
işleminden sonra ibaresinin yerine tarihinden itibaren altı ay
içerisinde ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Çetin Osman
Budak Müzeyyen
Şevkin
Kocaeli Antalya Adana
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Levent
Gök
Manisa İzmir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurunuz Sayın Gök. (CHP
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
11inci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Önemli bir kanun görüşüyoruz. Tüm dünyada
özendirilen ve tüketicilerin de üreticilerin de haklarının
korunması amacıyla son derece yoğun girişimlerde bulunulan
bir konu kooperatifçilik. Ülkemizde de ta Osmanlı zamanından beri
üzerinde kafa yorulmuş, çeşitli oluşumlar üretilmiş. Mithat
Paşa, Osmanlı zamanında, 1867 yılında Memleket
Sandıkları kurmuş sayın milletvekilleri. Bu Memleket
Sandıklarıyla tüketiciyi ve üreticiyi bir potada nasıl
buluşturabiliriz, bunun tartışmasını yürütmüşler
ve bu Memleket Sandıkları gelişen süreçte Ziraat
Bankasının kuruluşuna öncülük eden bir kuruluş olarak da
karşımıza çıkıyor.
Mustafa Kemal Atatürk savaş
koşullarında dahi kooperatifçiliği özendirmek amacıyla
olağanüstü çabalar gösteriyor. Ankaramızın
Daha sonra ülkemizde gelişen koşullarda
1935 yılında Tarım Kredi Kooperatiflerinin kuruluşu, 1961
Anayasasında bunların Anayasa hükmü olarak korunması, 1969
yılında ilk kanunun çıkışıyla Türkiyede kooperatifçilik
bir aşamaya gelmeye çalışmış ve özellikle bu
kuruluşun amacının birlikte hareket etme, dayanışma ve
ortaklaşa çözüm bulma temelinde olması nedeniyle dünyaca ünlü
düşünür Warbasse Tek başına demokrasi alanıdır. diye
tarif ediyor kooperatifleri.
Değerli milletvekilleri, Anayasamızda da
hüküm altına alındığı ve tüketici ile üreticinin
haklarının korunması açısından son derece yararlı
bir şekilde, kurulması öngörülen kooperatiflerimiz şu anda
maalesef, amaca hizmet etmiyor. Sabahleyin Ankaramızın Haymana
ilçesinin
Değerli arkadaşlarım, çiftçimiz Bekir
Özmen -isim veriyorum- Sırçasaray köyünde, Haymanada, 1 liraya
ürettiğini söylüyor soğanın kilosunu. Bakın, tam 40 dönüme
soğan ekmiş, 72 bin lira masraf var ve 50 kuruşa alıcı
yok, soğanlar istiflenmiş, bekliyor. Peki, bu
arkadaşımızın haklarını kim koruyacak?
Çiftçimizin kooperatifler yoluyla bu ürününün alınıp
değerlendirilmesi niçin mümkün olamıyor, niçin elde kalıyor
değerli arkadaşlarım? Her yer soğan dolu, marketlerde 3
lira, 4 lira; çiftçimizin tarlasında 50 kuruşa alınamayan
soğan var. Değerli arkadaşlarım da geziyorlar, görüyorlar
tabloyu. Şimdi, böyle bir tablo Türkiyeye yakışan bir tablo
değil değerli arkadaşlarım.
Eğer biz bu yasaları sadece metinlerde
değişiklik yapıyoruz diye çıkarırsak yanlış
yaparız. Bakın, gerçek amacına hizmet eden bir
anlayışla biz kanunları yapacak ve üreticiyi de tüketiciyi de
koruyacaksak yasaları yapalım. Yoksa burada yaptığımız
birkaç kelime değişikliğiyle ne çiftçimiz memnun oluyor ne
üretici memnun oluyor ne de tüketici memnun oluyor.
Değerli milletvekilleri, bunları niye
anlattım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün Sayın Bülent Arınç bir yerde dedi ki:
Cumhuriyet Halk Partisinin oyları artıyor. Ona AK PARTİ
camiasından tepkiler geldiğini görüyorum ediyorum. Bülent
Arınçı peki, bir kenara bırakın ama ana muhalefet
partisinin bir milletvekili olarak, bir kardeşiniz olarak diyorum ki:
Çiftçimizin durumu iyi değil. Ben, çok net bir şekilde, en çok oyu
aldığınız köylerde oylarınızın
düştüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Bülent Arınça
kızın, bana kızar mısınız bilmiyorum ama
gerçekleri göz ardı etmeyelim değerli arkadaşlarım.
Ben teklifimi yineliyorum, AK PARTİli
arkadaşlarımla Ankaramızın bütün ilçelerini, bütün
köylerini bütün masrafı, aracı bana ait olmak suretiyle gezmeye
hazırım. Gelin bu konuyu ülke menfaatleri doğrultusunda beraber
yapalım diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
İstanbul Konya Samsun
Dursun Müsavat
Dervişoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Trabzon
Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 12nci maddesi üzerine söz
aldım, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifle kooperatifler
ve üst kuruluşlarına genel kurul toplantılarından en az on
beş gün önce ilgili Bakanlıktan temsilci talebinde bulunmaları
zorunluluğu getirilmektedir. Yine, teklifle usulüne uygun talepte
bulunulduğu hâlde temsilcinin toplantıya katılmaması
hâlinde yapılması öngörülen genel kurulların
gerçekleştirilmesine imkân sağlanmaktadır. Tersinden bir yorum
yapacak olursak, teklifle temsilcinin toplantıya
katılmamasının yolu açılmaktadır. Bu durum pratikte
keyfîliğe ve hukuka aykırı uygulamalara yol açar diye
düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün size biraz seçim
bölgem Trabzon'dan bahsedeceğim. Bizim Trabzon seçim dönemlerinde çok
renkli görüntülere sahne olan bir ilimizdir. Renkli görüntülerden kastım,
vadedilen projelerin, işte, kuşe kâğıtlı kitapçıklara
basılan fotoğrafları, işte billboardlarda, medya ve dijital
ortamlarda yayınlanan rengarenk resimleri ya da filmleridir. Seçim
dönemlerinde vadedilen projeler yarışması olsa herhâlde bizim
Trabzon 1inci olur diye düşünüyorum ama gelin görün ki seçim geçer, pazartesi
olur, ortada ne vaat kalır ne vadeden ne de proje. Örnek mi? Güney Çevre
Yolu Projesi. AK PARTİ'nin her seçim dönemi mega vaatlerinden biridir
Güney Çevre Yolu Projesi ama gelin görün ki her ne hikmetse hâlâ daha
Bakanlığın tozlu raflarında durur. Çevre illerimizin hemen
hepsi çevre yollarını ya tamamlamışlardır ya da
tamamlanmak üzeredir ama bizim Trabzon'un Güney Çevre Yolu hâlâ daha
Bakanlığın tozlu raflarında.
Başka bir örnek mi? Havaalanına ikinci
pist. Seçim dönemi billboardlarda gerçekten en güzel görünen görsellerden biri
budur. Seçim biter, birkaç gün sonra üzerine yeni bir reklam afişi
vurulur, ikinci pist unutulur. Bırakın ikinci pisti, var olan
pistimiz zaman zaman çatlar, onarımlar olur, havaalanımız
kapanır, açılır ama ikinci pist seçim hatırası olarak
hafızalarımızda kalır.
Başka bir örnek daha vereyim mi? Yine, güzel,
renkli, görselli projelerden bir tanesi de Trabzona demir yolu projesidir. Bu
proje bazen demir yolu projesi bazen de Hızlı tren geliyor. diye
sunulur Trabzona ama her ne hikmetse bu da seçim dönemleri geçtikten sonra
unutulur, ne bir metre ray döşenir, bırak hızlı treni, ne
vagon gelir ne de hiçbir şey.
Değerli arkadaşlar, bugün, yüce
Meclisimizin kürsüsünden AK PARTİnin başka bir vaadini
hatırlatacağım, başka bir mega projesini gündeme getireceğim.
Bu projemizin adı Yatırım Adası Projesidir. Trabzon
Ticaret ve Sanayi Odası ile DOKAP tarafından hazırlanan
Yatırım Adası Projesine onay verilmişti. Trabzon ve
bölgedeki illerde istihdam yaratması bakımından çok önemli olan
Yatırım Adası Projesi 2022 Yatırım Programına
mutlaka ve mutlaka alınmalıdır.
Son dönemde, Trabzonda, AK PARTİnin yerel
yöneticilerinin Yatırım Adasıyla ilgili süreci çeşitli
sebeplerle uzatmak istediklerine dair bir kanaat oluşmuştur.
İktidar partisi yetkilileri kendilerince mazeretler üretmektedir. Buradan
onlara sesleniyorum, diyorum ki: Artık bu projede ipe un sermeyin, bu
projeyi bir an önce Trabzona kazandıralım. AK PARTİnin
yapması gereken şey, seçim vaadi olarak mega proje diye sunduğu
Yatırım Adası Projesini bir an evvel hayata geçirmek; millete
vermiş olduğu, Trabzona ve bölgeye vermiş olduğu istihdam
sözünü tutmaktır. Bunun için önümüzde önemli bir fırsat vardır.
Bu proje, 2022 Yatırım Programına alınmalı ve bir an
önce işe başlanmalıdır. İktidar sahiplerine
sesleniyorum, AK PARTİli arkadaşlara sesleniyorum: Kabinede
Trabzonlu 4 Bakanımız var. Yatırım Adası şimdi
yapılmayacak da ne zaman yapılacak diye soruyor arkadaşlar,
haberiniz olsun. Trabzon mazeret istemiyor, Yatırım
Adasını istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarım -şu anda salonda olanlar da var-
diyorum ki: Gelin bu Yatırım Adası Projesini 2022
Yatırım Programına aldıralım ve hayata geçirelim,
Trabzon kazansın.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum, teşekkür
ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Maddeyi bir oylayayım efendim,
önerge işlemi bir bitsin Sayın Cora.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinde geçen şekilde
ibaresinin biçimde olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Abdullah
Koç Kemal
Peköz
Şırnak Ağrı Adana
Necdet İpekyüz Murat
Çepni Habip
Eksik
Batman İzmir Iğdır
Ömer Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ŞAHİN TİN (Denizli) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kooperatifler Türkiyede
iyi bir durumda değil. Yapılan istatistiklerde Avrupada 100
kişiden 16 kişi kooperatif üyesiyken Türkiyede bu, yerlerde
sürünüyor ve demokratik bir kooperatifçilik yapılamıyor, yasa da bu
yaraya merhem olamıyor. Normalde yerelde üretimi teşvik eden ve
dağıtımı da başarabilen bir yapı
olmalıdır kooperatifler yani Adanadaki domatesi getirip Ankarada dağıtmak
değil, Ankaradaki domatesi dağıtabilmenin adıdır
kooperatifçilik. Aynı zamanda devlet kooperatiflere hukuk ve
yazılım anlamında da destek vermelidir. Çünkü biliyoruz ki
kooperatifçilik Türkiyede çok sahtekârlıkla malul bir yapıdır,
bunu da çok iyi biliyoruz. Kooperatif yapılarından mağdur olan
çok insan vardır ve kooperatifçilik denilince daha çok yapı
kooperatifi akla gelir, üretim kooperatifleri de yeterince desteklenmez.
Şimdi, kooperatif neden var?
Dayanışma için değil mi, dayanışmayı
gerçekleştirmek için. İşte, dayanışmayı
gerçekleştirmek için birtakım yapılar var; kooperatifler,
vakıflar ve bunları çok kötü bir şekilde kullanan bir iktidar
var karşımızda. Türkiye Gençlik Vakfı günlerdir
konuşuluyor; Türkiyenin gündeminde, dün de Meclisin gündemindeydi, CHP ve
HDP önergeler getirdi; sayısal çokluğunuzla -AK PARTİ, MHP-
reddettiniz. Peki, gerçeklerin üstünü örtebildiniz mi? Peki, vicdanın
üstünü örtebildiniz mi? Mümkün mü? Hayır. Devlet imkânlarıyla,
iktidara yakın, yandaş vakıfları korumak, kollamak
Nerede,
hakta, hukukta böyle bir şey var mı? Nasıl iktidara geldiniz? Bu
söylemleri biliyoruz, Türkiye toplumu biliyor değil mi? Efendim, Hazreti
Ömer işini yaparken ayrı bir mum kullanırdı, devlet
işi yaparken ayrı bir mum kullanırdı; biz de öyle
olacağız. diyerek geldiniz, sonuçta devletin bütün malını
mülkünü mideye indiren, deveyi havuduyla yutan bir yapı hâline döndünüz.
TÜGVA nedir ya? Bütün sefaletiyle dökülüyor ortalıkta, Mecliste bunun
üstünü örtmeye çalışıyorsunuz. Hayır, halkımız
görüyor, apaçık gerçekler ortada; vicdan bunu kabul etmiyor.
Bakın, İslam tarihinden size örnek
vereyim. Gerçek din adamları bu zalimliklere karşıydı,
şu andaki Diyanetin yaptığının tam tersini
yapıyordu o günün gerçek din adamları. Said Bin Cübeyr
Bir
araştırın, Kûfe Valisi Haccacı Zalim onu katletmek
istediğinde karşılıklı bir diyalogları
vardır. Orada Haccacı Zalim Niye bana itiraz ediyorsun Kûfe Valisi
olarak? Bak biz fetihler yaptık, camiler yaptık. gibi İslami
argümanlar kullanır ama Said Bin Cübeyr Sen o camileri iktidarını
sağlamlaştırmak için yaptın. Sen o yaptığın camilerle
milleti dinden uzaklaştırdın. der. Ben de şimdi
aynısını söylüyorum: Sizin iktidarınız dönemindeki
kadar, insanların dinden uzaklaştığı bir dönem yoktur.
Bütün bu konuları çok iyi bilen bir insan olarak bütün bunları
yakından takip ediyorum. Bu günahtan ve suçtan uzaklaşın.
Bakın, bu bir vicdan meselesidir. TÜGVA
meselesini, TÜRGEV meselesini ve diğer tüm yandaş vakıfları
nasıl kolladığınızı biz size söylüyoruz. AK
PARTİ'li Vekil dün çıkmış ne diyor? Arkadaşlar,
Türkiye toplumu duysun bunu; bu hırsızlığı biz
söylediğimizde AK PARTİ'li Vekil diyor ki: Biz, o vakıflarda
hayırlı evlat yetiştireceğiz. Şunu bilin ki: Haram
parayla hayırlı evlat yetişmez. Haram parayla hayırlı
evlat yetişmez arkadaşlar, bunu çok iyi bilin. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Bu senin
lafın, senin.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, bunu siz çok iyi bilin: Ancak ve ancak devleti daha da
yağmalayan, talan eden evlatlar yetiştirirsiniz sizin gibi; sizin
gibi, tamam mı?
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Bırak onu millet değerlendirsin, yirmi yıldır
iktidardayız.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) TÜGVA
paralel devlet yapılanması oluşturmuşsunuz ya, apaçık
ortada her şeyi, ne yaptığı. Bütün bunların
karşısında, evet, Meclis bunu, bu suçu örttü. Peki,
savcılar nerede? Savcılar nerede? Ya, bir Allah'ın kulu
savcı bu suçlar için çıkmıyor meydana, neredesiniz ey
savcılar? Ya, Ruhsar Pekcanda çıkmadınız, Sedat Peker'in
söylediklerinde çıkmadınız, her şeyde
çıkmadınız, neredesiniz ya? Allah aşkına!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Yalan
konuşuyorsunuz, yalan!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Tamamen doğru konuşuyorum, asıl sizin
yaptıklarınız sahtekârlıktır, tamam mı AK
PARTİ Vekili, bunu bil.
Bakın, biz, o savcılara buradan
sesleniyoruz: İfade özgürlüğü kullanıldığı zaman
hemen iddianameler, davalar açılır hak savunucuları için. Ya,
benim için açtınız ya, utanın ya! Haksız, hukuksuz bir
davayla vekilliğimi düşürdünüz, bu Meclisin vekilini cezaevine
yolladınız ve daha sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla geri
geldim. Bütün bu sahtekârlıklar hukuksuzlar sizin boyunduruk altına
aldığınız yargıyla oldu, tamam mı?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Başkan,
temiz dil kullanmaya davet eder misiniz? Sahtekâr ifadesini kullanamaz,
lütfen hatibi temiz dil kullanmaya davet edin. Bu ifadeleri aynen iade
ediyoruz.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Yerel istinaf ve Yargıtayın hukuksuz
kararlarından sonra Anayasa Mahkemesinin kararıyla döndüm, 2 kez
geldim bu Meclise, sizin hukuksuzluğunuza rağmen geldim, tamam
mı? Bunu çok iyi bilin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Burası
kişisel hesapların yeri değildir, öfkesini gitsin başka
yerde görsün. Lütfen uyarır mısınız?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, vekilliğimizi düşürebilirsiniz, zindanlara atabilirsiniz
ama biz aynı yolda devam edeceğiz, bunu da bilin. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.25
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Köksal, 60a göre söz talebiniz
vardı.
Buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Afyonkarahisarda Atatürk İlkokulunda görev yapan
Öğretmen Cesur Hasırcıya yapılan saldırıyı
kınadığına ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün, seçim bölgem
Afyonkarahisar ili merkezde Atatürk İlkokulunda görev yapan
öğretmenimiz Cesur Hasırcının görev yaptığı
sırada, okulunda bir veli tarafından darp edildiğini
öğrenmiş bulunmaktayım. Öncelikli olarak öğretmenimize
geçmiş olsun diyorum. Yapılan bu çirkin saldırıyı
kınıyorum. Şiddetin hiçbir mazereti, gerekçesi ve bahanesi
olamaz. Öğretmenlerimize karşı yapılan her türlü
baskının, tehdidin ve şiddetin sona ermesi için bugüne kadar
olduğu gibi bugünden sonra da mücadeleye devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Yaşar.
37.- Samsun Milletvekili Bedri Yaşarın,
kantincilerin sorunlarına ilişkin açıklaması
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Teşekkür
ederim Başkanım.
Türkiye genelinde 20 bin okul kantini 2021-2022
eğitim dönemine kadar aylarca kapalı kalmıştır.
Binlerce kantin ağır borçlar altında ezilmiştir. Bütün bu
yaşanan sıkıntılara rağmen, Samsun'un bazı
ilçelerinde Millî Eğitim Müdürlüğü, Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından ilçe millî eğitim müdürlüklerine
gönderilen 18 Ekim 2020 tarihli yazısında ve tekrar, daha sonra 2021
tarihli yazısında muhammen bedel adı altında ihale üzerinden
yapılamayacağı ve kira zamlarının ÜFE üzerinden
artırılarak 23 Mart öncesi kirayla ödeneceğini
bildirmiştir. Bazı ilçe millî eğitim müdürlükleri bu yazıya
rağmen yüzde 50, yüzde 95 oranında zam yapmıştır.
Esnafımızı İhaleleriniz fesih olur. diye sözleşmelerini
imzalamak zorunda bırakmışlardır. Kantinci esnafı,
başka şehirlerde olduğu gibi Samsun'da da Bakanlık
tarafından alınan kararlara uyulmasını beklemektedir.
Bugünkü şartlar altında bu zamlarla bu işin yürümesi mümkün
değildir.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76
Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 283) (Devam)
BAŞKAN Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 13 ila 25inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen,
İYİ Parti Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurunuz Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
283 sıra sayılı Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
Kanun teklifinin amacını
desteklediğimizi, kooperatifçiliğin güçlendirilmesini
istediğimizi belirttik. Fakat bu kanun teklifini yeterli görmediğimiz
gibi, istişare ve ortak akıldan yararlanmadan
hazırlanmış olduğunu da belirttik.
Bakın, değerli arkadaşlar, ilk
bölümdeki 10uncu maddede öngörülen ve Komisyona sunulan
değişikliğin kabul edilmesi durumunda Kooperatifler Kanununun
72nci maddesinin değişeceğini, bu değişikliğin
de aynı Kanunun 77nci maddesiyle çelişeceğini belirttik ama
maalesef, Genel Kurulda değiştirilmeden kabul edildi.
Teklifin Komisyona gelen hâlinde, kamu kaynaklarından
desteklenen veya aracılık yapan kooperatifler ve üst
kuruluşlarında üst üste en fazla iki dönem görev yapılması
yer alıyordu. Demokratik yarışmada fırsatların
artırılmasına yönelik bir adımdı ancak iktidar
milletvekillerinin önergeleriyle bundan vazgeçildi. Bu alelacele yapılan
Komisyon değişikliklerinden de anlaşılıyor ki teklif
verilirken yeterince istişare ve planlama yapılmamış.
Değerli arkadaşlar, teklifin ikinci
bölümünde olan maddelere bakacak olursak, bu teklifin 13üncü maddesiyle kadınların
ve engellilerin çoğunlukta olduğu kooperatiflere pozitif
ayrımcılık yapmak amaçlanıyor. Türkiyede 1999da ilk
kadın kooperatifi kurulduktan sonra, kadınlar tarafından
çoğu 25 üyeden daha küçük çok sayıda kooperatif kurulmuştur.
2020 yılı itibarıyla toplam üye sayısı 3 binin
üzerinde olan 300 kadın kooperatifi bulunmaktadır. İlgili
maddeyle, ortakların çoğunluğu kadınlardan oluşan ve
kadın emeğinin değerlendirilmesi amacıyla kurulan
kooperatifler ile ortaklarının çoğunluğu engellilerden
oluşan kooperatiflerden, kuruluş aşamasından faaliyet
dönemi kadar tescil ve ilan ücretleri, odaya kayıt ücreti ve
yıllık aidat ile munzam aidat ücretlerinin
alınmayacağı hedefleniyor.
Biz, tabii, bu desteklerin ve teşviklerin
yanındayız. Kadınların ve engellilerin imkânlarını
artırıcı her türlü düzenlemeleri destekleriz. Biz, gençlerin de
özellikle tarım faaliyetlerine katılımını teşvik
etmek maksadıyla bu maddeye eklenmesini Komisyonda teklif ettik. 30 yaş
altı gençlerin kurduğu kooperatiflere de bu desteğin verilmesini
istedik. Fakat Komisyonda iktidardan olumlu yanıt gelmedi, Gençlerimizin
ekonomiye katılması için çeşitli
bakanlıklarımızın uhdesinde uygulanan yeterli
teşvikimiz, desteğimiz ve projemiz var, daha fazlasına şu
anda ihtiyaç yok. denildi. Biz, kooperatifçilik hususunda da bahane bularak
değil, çözümü hep birlikte arayarak gençlerin de teşvik edilmesini
istiyoruz.
Konu gençlere gelmişken bir parantez açıp
biraz gençler hakkında konuşmak istiyorum. Gençler bizim
geleceğimizdir; onların önlerini açmalı, dünyanın
sorunlarına ilgilerini artırmalı, onları meslek sahibi
yapmalı, fiziksel ve ruhsal olarak mutlu olmalarını
sağlayacak tedbirleri almalıyız. Gençlerimize yeteneklerini ve
becerilerini en iyi şekilde geliştirip değerlendirebilecekleri
bir eğitim sunarak beşerî sermayemizi artırmak ve onları
meslek sahibi yapmak bizim sorumluluğumuzdur; bu amaçla mesleki ve teknik
eğitime ağırlık vermeliyiz. Ortaöğretimden
başlanarak bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik konularında
eğitimin nitelikli olması sağlanmalı, iklim
değişikliği, çevre koruma, kalabalık şehirler, siber
güvenlik, yapay zekâ gibi dünyadaki ortak teknolojik konulara ve sorunlara
öğrencilerin ilgilerini artırmalıyız.
Peki, gençlerimize bunları sağlayabildik
mi? Genç işsizliğin dünyada en yüksek olduğu, üniversite
mezunlarının üçte 1inin iş bulamadığı, pek
çoğunun geleceklerini yurt dışında aramak istediği bir
ülkede yaşıyoruz. Gençlerimizi alıştığımız
şekilde eğitmeye çalıştık, çalışıyoruz,
onu da tam beceremiyoruz. Gençlerimizi gelişen yenilikçi teknolojilerle,
dijital teknolojilerle yeteri kadar tanıştırdık mı?
Onlara gereken altyapıyı ucuz, erişilebilir olarak verebildik
mi, bunları sorgulamalıyız.
Yenilikçi teknolojiler dünyada yaşamın her
alanına girmiş durumda. Bir yandan mobil internet sabit interneti
ikame ediyor, diğer yandan WhatsApp, Viber benzeri uygulamalar
operatörlerin SMS servislerinin yerini alıyor. Yapay zekâyla
donatılmış robotlar insan zekâsının yerini almaya
başlıyor. Blockchain teknolojisiyle üretilen dijital para cebimizdeki
paraya gözünü dikmiş durumda. Bunlarla birlikte nesnelerin interneti, üç
boyutlu yazıcılar, akıllı cihazlar, kendi kendini yöneten
otonom sistemlerde yaşanan teknolojik gelişmeler, mevcut iş
modellerini yenileriyle değiştirmektedir. Amazon, Uber ve Airbnb gibi
şirketler yeni dijital iş modelleri yaratarak mevcut endüstriyi
tehdit etmektedir. Dijital iş transformasyonu hemen hemen her endüstriyi
etkilemektedir.
Teknolojik danışmanlık firması
Gartnerın tahminlerine göre, 2030 itibarıyla tüm sanayi dijitalleşecektir.
CEO ve üst düzey yöneticilerin yüzde 52si dijital iş stratejisinin
kaçınılmaz olduğunu belirtmektedir. Önde gelen
organizasyonların stratejisi dijital iş stratejisi olmaktadır.
Bugün Ford GT modelinin motor kontrol ünitesinde çalışan 10 milyon
satır kod bulunmaktadır. Volkswagen'in yeni Golf serisinde 54 CPU
işlem yapıp veri toplamaktadır. Dünyadaki otomobillerin yüzde
8i yani 84 milyon araç bir şekilde internete bağlıdır.
Teknolojinin ve inovasyonun 4üncü sefer iş
dünyasını altüst edişine tanık oluyoruz. İlk ikisi,
dünya tarihinin ve iş dünyasının seyrini değiştiren
1769 ve 1856 yıllarındaki sanayi devrimleriydi. 1960ların
elektronik ve otomasyon devrimini takiben bugün yaşadığımız
da yeni bir sanayi devrimidir.
Dijital mecralarda özel hayatın gizliliği,
kişisel verilerin korunması, kişilerin sağlıklı
bilgi almasının sağlanması gibi hususlarda
vatandaşların aydınlatılması, haklarının
korunması, kamu otoritesinin sınırlarının belirlenmesi
gibi konular olası tehditleri ortadan kaldırmaya yönelik
çalışmalar olacaktır.
Dijital dönüşümü fırsata çevirmek için
yapmamız gereken ilk şey, iyi planlama yapmaktır. Yine Gartner
tarafından yapılan araştırmada, geleceği iyi planlayan
şirketlerin ortalama üstü performans gösterdikleri görülmüştür. Yüksek
performanslı, başarılı şirketlerin yüzde 50den
çoğu yirmi yıl ve ilerisini planlıyor. Demek ki uzun vadeli
planlar yapmak durumundayız.
Sürekli yenilenen bu teknolojilere sahip olmak
yanında hızlı gelişime ayak uydurmak da önemli bir
eğitim hedefi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda,
eğitimli genç nüfus ciddi avantajlar sağlamakta ancak kuşaklar
arası sürtüşmelere de sebep olmaktadır. Hazreti Ali'nin bin dört
yüz sene evvel söylediği muhteşem bir tanımlama var: Anne
babalar kendi yetiştikleri çağa göre değil,
çocuklarının yaşayacağı çağa göre
çocuklarını yetiştirsinler. Eğitim sistemimizin, yeni
kuşağın paradigmasına uygun bir eğitim
düzeneğinden geçmesi gerekiyor. Öğretmenlerin de bu yeni sisteme ayak
uydurabilecek, yenilik ve inovasyon eğitimi verebilecek, açık
fikirleri destekleyebilecek özgür ve farklı düşünmeye teşvik
edici olmalarını sağlamalıyız. Daron Acemoğlu ve
James Robinsonun ifade ettikleri gibi, hür düşüncenin yaygın olduğu
toplumlar daha çok gelişiyorlar.
Kısaca, değerli arkadaşlar, ülkenin
geleceği gençlerde bitiyor. Devletlerin yanında çok küçük
organizmalar olan şirketle dahi en az yirmi yıl ötesinin
planlamasını yapıyorsa bir devletin daha fazlasını
hesaplaması gerekir. Sadece günü kurtarmaktan
kaçınılmalıdır. Bu yüzden, gençlere ne kadar daha imkân
tanıyabiliriz, gençlerin yolunu ne kadar daha açabiliriz, onlara
nasıl daha fazla destek verebiliriz diye düşüneceğiz, ancak bu
sayede gelecekte devletimizi hak ettiği yerde görebiliriz.
Değerli arkadaşlar, tekrar kanun
teklifinin maddelerine dönecek olursak 23üncü maddede tarım
satış kooperatifleri ve birlikleri, muhatap olacakları hukuki
uyuşmazlıkların çözümünde Türk Ticaret Kanunu kapsamından
çıkarılmakta. Bu, serbest piyasa ekonomisine uygun bir düzenleme
değil. Bu durum rekabet hukukuna da aykırı. Bu maddenin
geliş amaçlarından birinin Tarım Kredi Kooperatifleri
marketlerinin vatandaşa ulaşmasını kolaylaştırmak
olduğunu anlıyoruz ama bunu yaparken mahalledeki bakkal amcayı
da, manav teyzeyi de mağdur duruma düşürdüğümüzün farkında
olmanızı bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Vatandaşın
sizden talebi, devlet tekelini çağrıştıracak uygulamalar
değil; vatandaş, sizden insanca yaşayabileceği imkânlar
istiyor; devletin tekelinde olan marketler değil, kazandıkları
parayla kaliteli gıdaya ulaşabilmek istiyor diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Sayın Lütfi Kaşıkçı.
Buyurunuz Sayın Kaşıkçı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi ve ekran başında
bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Tuncelide gerçekleştirilen Eren-7
Operasyonunda çıkan çatışma sonucu Jandarma Uzman Çavuş
Burak Tortumlu şehit olmuştur. Sözlerimin başında,
şehidimize Allahtan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı diliyorum, milletimizin başı
sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, kooperatif
kuruluşları görüşülmekte olan bu kanun teklifini uzun
zamandır beklemekteydi. Uzun yıllardır üzerinde
çalışılan taslak metin bugün yasalaşmak üzere Genel Kurul
gündemine gelmiş bulunmaktadır. Sektörün öne çıkan
sorunlarının çözümü ve aynı zamanda gelişiminin önünün
açılması üzere hazırlanan bu teklifin yasalaşması
durumunda vatandaşlarımıza ve sektörümüze hayırlar
getirmesini sözlerimin başında ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, kooperatifçilik gerçek
manada Türk milletine uzak bir teşkilatlanma yapısı
değildir. Bugünkü modern ismiyle ilk bakışta yabancı olsa
da sosyal hayata etkisi üzerine bakıldığında
kooperatiflerin kültürümüzün bir parçası olan Ahilik ve lonca
teşkilatlarının devamı niteliğinde olduğunu
görmek mümkündür. İmece kültürümüzün modern dünyadaki yansıması
olan kooperatifçilikte, üzülerek belirtmek isterim ki gelişmiş
ülkelerin oldukça gerisindeyiz. Avrupada kooperatifçiliğin bir kültür
hâline dönüştüğünü ve özellikle dar gelirli ve üreten kesim için
muazzam fırsatlar oluşturduğunu söyleyebiliriz. Gerek
yakaladıkları üye sayısı ve gerekse
oluşturdukları ekonomik büyüklük göz önüne
alındığında bu teşkilatlanma modelinin Avrupada
önemli bir yere geldiği görülmektedir. 5 kişiden 1inin
kooperatiflere üye olduğu Avrupada bu sektörün yakaladığı
ekonomik büyüklüğün 1,5 trilyon avroya ulaştığını
görüyoruz. Ülkemizde ise Avrupadan çok daha derin köklere sahip olan bu
kuruluşlar cumhuriyetle birlikte yasal bir zemine oturtulmuş ve
gelişimi için önemli adımlar atılmıştır. Bugün
ülkemizde geldiğimiz nokta itibarıyla 3 farklı bakanlık
oluruyla faaliyet gösteren toplamda 60 bin civarında kooperatif ve bu
kooperatiflere üye 6 milyon vatandaşımız bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ürün ya da hizmet
arzını kontrol ederek piyasa dengesini kontrol etmeye yarayan
kooperatifler, konuttan sağlığa, bankacılıktan
sigortacılığa ve en önemlisi de tarımdan hayvancılığa
kadar pek çok alanda hizmet veren kuruluşlardır. Kırsalın
kalkınması, tekelin önüne geçilmesi ve özellikle dar gelirli
vatandaşlarımızın ekonomik refaha ulaşması için
son derece önemli olan kooperatiflerle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi
yaptığı çalışmalar ve yayınladığı
eserlerle hep öncü rol üstlenmiştir. Partimizin kurucu lideri merhum
Başbuğumuz Alparslan Türkeş tarafından 1964
yılında yayınlanan ve önce Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi,
ardından da Milliyetçi Hareket Partisinin temelini oluşturan Dokuz
Işık adlı eserin Köycülük başlığı
adı altında bu konu esaslı bir şekilde incelenmiş ve
çözüm yolları eserde tek tek ifade edilmiştir. Türk devletini
koruyabilmek, millî bir ülkü etrafında birleştirmek, Türkiyenin
hızla kalkındırılmasını, bunun yanı
sıra büyük olmayı, büyük düşünmeyi, büyük ülkü sahibi
olmayı ve manevi yüceliği hedef, çare ve metot olarak gösteren, Türk
milletini her alanda refaha kavuşturmak üzere izlenmesi gereken yol
haritası niteliğinde ve her maddesi uzun bir gözlemle, üzerinde kafa
yorularak hazırlanmış olan Dokuz Işık adlı
eserde şüphesiz, köylülerimizin durumuna ve onların kırsalı
terk etmeden yerinde kalkınmasına önemli bir yer
ayrılmıştır.
Bakınız, bu Köycülük
başlığı altında ta 1964 yılında
Başbuğumuz Alparslan Türkeşin köylü ve yine, köylünün
kırsalda kalkınmasıyla ilgili ifade ettiği bazı
bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum: İnsanımızın
tüketim iktisadından ziyade üretim iktisadına önem vermesi
gerekmektedir. Kooperatifçiliğin memleketimizin ve milletimizin özel
durumlarına göre ayarlanarak halkımızı üretim ve tüketim
birlikleri hâlinde teşkilatlandırmak gerekir. Tarım siyaseti,
tarımdaki imkânları değerlendirecek ve
sınırlayıcı faktörleri ortadan kaldıracak şekilde
tespit edilmelidir. Tarımdaki bünye bozukluğu ıslah edilmeli ve
iktisaden yaşayabilir işletmeler kurulmalı; bunlar bünye
ıslahatında temel unsur olarak kabul edilmelidir.
Kooperatifleşme tarım reformunun tamamlayıcı bir unsurudur.
Tarım işletmeciliği teknoloji, sermaye ve pazarlama ister. Küçük
çiftçilerin ya da köylülerin bunu tek başına başarmaları
mümkün değildir. Bunlar, yalnız, birleşme ve dayanışma
yoluyla gerçekleşebilir. Kooperatifçilik geliştirilmeli ve çiftçinin
kooperatiflerde aktif görev alması temin edilmeli. Merkez köy olarak geçen
köylerde kooperatif birlikleri kurularak yakın köyler
birleştirilmelidir.
Bakınız, 1964 yılından yani
bundan tam elli yedi yıl önce köylümüz ve dar gelirliler için Milliyetçi
Hareket Partisi tarafından ortaya koyulan vizyon bugün hâlâ
geçerliliğini korumaktadır. Köylüsü memnun ve kırsal
kalkınmasını tamamlamış olan bir millet hayaliyle
yarım asırlık siyasetini devam ettiren Milliyetçi Hareket
Partisi bundan sonra da kırsal kalkınma ve köylüsünün memnuniyeti
için çalışmalara devam edecektir.
(Gürültüler)
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) - Sayın Başkanım,
sesten ve gürültüden dolayı konsantre olamıyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibimiz
sizi bekliyor efendim. Sayın milletvekilleri
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Arkadaşlar,
burada konuşma yapıyoruz, müsaadenizle
BAŞKAN Sayın Hatip
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) Buyurun, oturun
efendim, devam edeyim ondan sonra.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hatip.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) - Bu manada, bugün
görüşülmekte olan kanun teklifi üzerine görüşlerimizi de kısaca
belirtmek istiyorum. Öncelikle, kadın ve engelli
vatandaşlarımızın kooperatif çatısı altında
daha fazla aktif rol alması için onlara sağlanacak pozitif
ayrımcılığı olumlu bulmakla beraber, genç
kardeşlerimizin de bu pozitif ayrımcılık kümesine dâhil
olmasının yerinde olacağını düşünüyoruz. Öyle ki
tarımla uğraşan çiftçilerimizin yaş ortalaması giderek
artmakta, bir diğer ifadeyle genç nüfusun tarıma olan ilgisi
azalmaktadır. Genç kardeşlerimizin tarıma yönelmesi
açısından özendirici olacağını düşündüğümüz
kooperatiflerin kurulması aşamasında tescil ve ilan ücretleri ile
yıllık aidatların vergi, sigorta gibi giderlerden muaf
tutulması ideal olacaktır.
Kooperatiflerin daha da şeffaflaşması
açısından önemli olduğunu düşündüğümüz bir diğer
yenilik ise Ticaret Bakanlığı tarafından uygulamaya
geçirilecek olan Kooperatif Bilgi Sistemidir. Bu sayede, kooperatiflerimizin
gelir gider hesapları, bilanço ve denetçi raporları elektronik
ortamlarda görülecektir. Bu bilgi sistemi sayesinde ayrıca kooperatif
seçimleri sırasında sıkça karşılaştığımız
hazırun listesine ulaşma sıkıntısı da ortadan
kalkmış olacaktır.
Kooperatif kültürünün daha da
yaygınlaşması için önemli olduğunu düşündüğümüz
bir diğer gelişme ise kooperatiflerin yönetim ve denetim kurulu
üyelerinin kooperatifçilik konusunda daha nitelikli bilgiye sahip
olmaları, daha profesyonel şekilde görevlerini yerine getirebilmeleri
amacıyla seçildikten sonra kooperatifçilik eğitimi alma
zorunluluğu getiriliyor olmasıdır.
Diğer bir konu, dış denetim
konusudur. Kooperatifçilik sisteminde güvenin tesis edilmesi, bu güvenin
artırılması için profesyonel bir denetim
mekanizmasının oluşturulmasını faydalı buluyoruz.
Kooperatiflerin büyüklüğüne göre -üye sayısına, cirosuna,
hesaplarına- bunlarla ilgili bir kademelendirme söz konusu olması,
doğrusunu isterseniz, yine bu kanun teklifi içerisindeki en önemli
unsurlardan biridir. Ülkemizde kamu kaynağı kullanan Esnaf ve
Sanatkârlar Kredi ve Kefalet ile Tarım Kredi Kooperatifleriyle ilgili
düzenlemeleri de önemli buluyoruz. Bu kooperatifler ana sözleşmede belirtilen
şartları taşıyan kişileri ortaklığa kabulden
kaçınamayacaktır. Düzenlemeyle, yönetim kurulunca ortaklık
şartlarını taşıdığı hâlde
ortaklığa kabul edilmeyen ve bu nedenle finansmana erişemeyen
esnaf, sanatkâr ve çiftçilerimizin mağduriyetinin önüne de geçilmiş
olacaktır. Kamu kaynağı kullanan kooperatiflerle ilgili ikinci
düzenleme de üst üste iki dönem yönetim kurulu üyeliği yapanlar aradan bir
seçim dönemi geçmedikçe bu görevlere tekrar seçilemeyecektir. Burada da
demokratik kültürün yerleşmesi, kişiye bağlı değil, kurumsal
bir yapının oluşması, yönetimde dinamizmin getirilmesi
açısından önemlidir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son vermeden
önce, çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcu hayli
yükselmiş durumda ve bu borç karşısında
vatandaşlarımız bizlerden yeni bir düzenlemeyle
yapılandırma talep etmektedir.
Yine, son söz olarak da Hatay ilimizle ilgili bir
hususu burada dile getirmek istiyorum. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından yapılan bir düzenlemeyle
zeytinyağı işletme tesislerinin üç fazlı çalışmadan
iki fazlı çalışmaya geçmeleri istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın
Kaşıkçı.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) - Bu manada, Hatay
ilimizde toplamda 103 tane zeytinyağı işletme tesisi
bulunmaktadır. Bu tesislerin 57 tanesi Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının istediği gibi kendisini
dönüştürmüştür ancak 46 tane tesisimiz bu dönüşümü maalesef
yapamamıştır. O yüzden tam da zeytin hasadının başladığı
bugünlerde bu 46 tesisimizin dönüşümünü sağlaması için bizler
Bakanlığımızdan dört ay gibi kısa bir süre
uzatımı verilmesini ayrıca talep etmekteyiz.
Ben tekrardan bu kanun teklifinin hayırlı
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize iyi akşamlar
diliyorum.
Şimdi, bu 283 sayılı kooperatiflerle
ilgili kanun önemli bir kanun fakat bu kanun metninde bu önemi haiz olan hiçbir
cümle göremedim. Mesela, bu kanunu çalışan arkadaşlar, Allah
aşkınıza -Komisyon orada- hiç mi bu Ahilik
teşkilatıyla ilgili olarak tartışmadınız
aranızda? Ahilik teşkilatı ile kooperatifler arasındaki
ilişki üzerine hiç mi düşünmediniz? Anlayamıyorum çünkü
bakın, ben size kendi yazınızı okuyayım, genel
gerekçede aynen şöyle başlıyorsunuz, diyorsunuz ki:
Kooperatifler, demokratik yönetimleriyle sorumluluk, eşitlik, adalet,
yardımlaşma ve dayanışma gibi değerlerin
kılavuzluk ettiği girişimler olarak diğer
işletmelerden ayrılırlar. Sonra genel gerekçenin son cümlesini
okuyorum: Bu amaçla hazırlanan kanun teklifiyle ülkemizde bulunan
kooperatif ve üst kuruluşları, uluslararası kooperatifçilik ilke
ve uygulamalarına... Vesaire, vesaire... ...bulunan ticari
işletmeler hâline getirilmek istenmektedir. Yani ayrı özelliği
olduğunu düşündüğünüz
Ayrıdan kastınız nedir?
Yani kooperatifler ne kamu işletmesi ne özel sektör işletmesi.
Dolayısıyla da bunlara benzemediğini söylüyorsunuz, eyvallah ama
ondan sonra Biz bunları ticari işletme yapacağız.
diyorsunuz. Arkadaşlar, Ahilik teşkilatı ve de kooperatiflerin
aralarında farklılıklar var, oluşum sebepleri farklı,
benzerlikleri de var. Benzerlikleri nedir? diye soracak olursanız, bana
göre dayanışmacı bir insanlığın kapitalizmle
karşılaştığında, kapitalizmin
yoksullaştırmasına cevaben bulduğu bir çözümdür bir
bakıma. Ama değerli arkadaşlar, bu kooperatif dediğimiz
mesele sadece Türkiyede değil, bütün dünyada da esasında -bu konuyla
ilgili olan arkadaşlar bileceklerdir- sorunları olan -teorik anlamda
söylüyorum- ve çözülmesi için çaba gösterilen konulardan bir tanesidir ama siz
diyorsunuz ki: Bu işletmeler ticari işletme hâline gelecek.
Nasıl olacak bu? Yani esas itibarıyla gönüllülük esasına
dayalı, yardımlaşma ve dayanışma çerçevesinde
oluşmuş olan bir mekanizmayı siz ticari bir işletmeye
benzeteceksiniz yani kâr amacıyla çalışan bir işletmeye çevireceksiniz,
yaptığınız bu aslında.
Bu kanun, kooperatiflerin ruhunu anlamamış
-kooperatiflere Türkiyenin kendi gelenekleri içinde
baktığımızda- Ahilik teşkilatını da
anlayamamış bir anlayışın sonucu olarak yazılmış
olan bir metindir. Bu metin esas itibarıyla yaptığınız
diğer birçok şeye benziyor. Nedir o? diye soracak olursanız,
kontrolünüz dışında hiçbir şey kalsın istemiyorsunuz,
her şeyi zapturapta alalım istiyorsunuz, her şey
merkezîleşsin ve saraydan yönetilsin istiyorsunuz; buna ilişkin bir
sürü madde var.
Nereden çıktı şimdi Ticaret
Bakanlığı kooperatiflerle ilişkili hâle geliyor? Ha,
şunu anlıyorum: Kooperatifçiliğin bizim deneyimimizde, Türkiye
deneyiminde olumsuzlukları var, arkadaşlarımızın bir
kısmı bunu ifade etti, evet, dolayısıyla da bir
yaklaşım içinde kooperatiflerin yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir
şey getirmeyi düşünebilirsiniz, ona da eyvallah ama
getireceğiniz şeyin kooperatiflerin ruhuna aykırı
olmaması lazım. Bu getirdiğiniz, temel olarak, kapitalist bir
işletmeye çevirmeye çalıştığınız
kooperatifler. Hatta ben daha abartılı söyleyeyim -hani, muhafazakâr
değerlere sahip olduğunuzu söylüyorsunuz Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak- siz Ahilik teşkilatını -fikriyat anlamında
söylüyorum- kapitalist bir işletmeye çevirmeyi kabullenmişsiniz bu
metinle. Bu, kabul edilebilir bir şey değil arkadaşlar,
gerçekten değil. Hani Adalet ve Kalkınma Partisi derken ben
Komisyona bakıyorum doğal olarak ama zaten
arkadaşlarımız, her zaman olduğu gibi, kendi
kanunlarını düşünmeyi, dinlemeyi dahi kendilerine bir
şekilde uygun bulmuyorlar ve dolayısıyla da gördüğünüz gibi
koltuklar boş kalmış ve biz de boşa konuşmuş
oluyoruz. Ama değerli arkadaşlar, bu olmaz, bir ülke böyle
yönetilemez. Hele hele bu denli önemli bir oluşum olan kooperatiflerin her
şeye rağmen Türkiye'de sayıları oldukça fazladır.
Kooperatiflerin ruhuna uygun bir düzenleme getireceğinize, bunları
tümüyle ticari işletmeler yani kâr amacı peşinde koşan
serbest piyasa aktörleri hâline getiriyorsunuz.
Arkadaşlar, şöyle söyleyeyim:
İnsanların kolektif davranmasını istiyorsanız iki tane
yolunuz vardır: Biri, insanların kendi gönüllülükleri üzerinden bir
araya gelmeleridir; ikincisi de müeyyideler koyarak yani cezai müeyyideler
koyarak insanları kanunlar çerçevesinde kolektif davranmaya yöneltmenizdir.
İnsanlık tarihi bu söylediğim 2 özelliği de geçmişte
yaşadı, hâlen de bir ölçüde yaşıyor. Dolayısıyla
da şimdi, ben bakıyorum; efendim, okuyayım şuradan: Genel
kurulu zamanında çağırmayan yöneticilere ceza, denetçilere ceza,
ortaklığı kabul konusunda uygun davranmayan yöneticilere ceza,
bilgi sistemine girmeyen yöneticilere ceza. Arkadaşlar, hani
kooperatifler gönüllüydü, nasıl oldu bu? Yani gönüllülük esasına
uygun olarak bir araya gelmiş olan, dayanışma duygularıyla
hareket eden insanların bu özgürlük alanını siz cezayla
sıkıştırıyorsunuz ve cezayla yönlendirmeye
çalışıyorsunuz. Bu kabul edilebilir değil değerli
arkadaşlar.
Gerçekten, insan şunu bekliyor; muhafazakâr
değerlere sahip olduğunu söyleyen Adalet ve Kalkınma Partisinin
böyle bir yasayı önümüze getirirken en azından bu ülkenin kültürel
mirasını dikkate alan bir yerden bir organizasyon yapmasını
bekliyor insan. Kaldı ki bu yasada mesela uluslararası
kooperatifçilikle ilgili sorunlara dair bir tek cümle yok. Mesela Arjantin uzun
yıllar kooperatifçilik yaşadı, Brezilya bunu yaptı; kimisi
başarılı oldu kimisi başarısız oldu. Hâlâ
tartışılıyor, ne olursa başarılı olur, ne
olursa başarısızlık söz konusu oluyor diye hâlâ
tartışılıyor. Dolayısıyla da kooperatifleri bizim
Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu olan partiler olarak düşünmemiz ve
buna ilişkin bir yaklaşım göstermemiz zaten gerekiyor. Ama
arkadaşlar, bu değil çünkü bunun hiçbir şey anlamamış
olan bir yasa çalışması olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir
şey anlamamışlık iddialı bir cümle, biliyorum,
farkındayım. Ama gerçekten de siz, gönüllülük esasına uygun
olarak oluşmuş olan bir mekanizmayı cezalarla yönetecekseniz
eğer veya Ticaret Bakanlığına bağlı hâle
getirecekseniz eğer, birçok alanda yaptığınız gibi,
insanlarımızın dayanışma duygularını,
yardımlaşma duygularını ve birlikte iş yapma
duygularını önlersiniz ve zaten önlüyorsunuz da arkadaşlar.
Önlüyorsunuz çünkü bu Mecliste çoğunluğunuzun var olması ortak
bir iş yaptığımız duygusunu yaşamamızı
engelliyor. Çünkü siz tartışmıyorsunuz, çünkü siz fikre fikirle
karşı koyamıyorsunuz; yok böyle bir şey, elinizi
kaldırıyorsunuz sadece ve sonuçta geçiriyorsunuz yasaları. Ama
inanın arkadaşlar, bu yasalar bir süre sonra geri dönecek, geri
dönecek. Çünkü bu, toplumsal dokuya uygun olmayan bir yasadır ve bu yasa
öyle veya böyle çok uzun süre işlev görecek bir yasa değildir.
Dolayısıyla da biz, grup olarak bu yasaya
karşıyız. Bu yasayla memleketin ihtiyacı olan
kooperatifleri düzenlemek değil, zapturapta almak, tam anlamıyla
zapturapta almak amacını ve yine bu metinde ifade ettiğiniz
gibi, kalkınma yönüne doğru kooperatiflerin yönelmelerini
sağlamak gibi bir perspektifi benimsemiş durumdasınız. Ama
kooperatifler kapitalist işletmeler değillerdir, kâr amacıyla
çalışmazlar, dayanışmayı ve birlikte iş yapmayı,
birlikte kazanmayı öneren kurumlardır. Siz bunları kâr
amacıyla çalışan kurumlara dönüştürmeye
çalışıyorsunuz, bunun nafile bir iş olduğunu söylemeye
çalıştım.
Hepinize iyi akşamlar. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurunuz Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kooperatifler Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Gelir düzeyi düşük, sermayeleri yetersiz
insanların bir araya gelip ekonomik güç sağlanmasına imkân sunan
kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması ülkemiz için
vazgeçilmez ve büyük bir öneme sahiptir. Tek taşla duvar örülmez.
denilir Anadoluda, dolayısıyla bu manada kooperatifçilik önemlidir
ülkemizde. Bireylere kendi işinin sahibi olma duygusunu hissettiren, istikrar
ve kazanmayı sağlayan kooperatiflerin şeffaflığı
gerek ortaklar arasında gerekse kamuoyu nezdinde güvenin
sağlanması açısından oldukça önemlidir.
Değerli milletvekilleri, kırsalda
yaşayan insanlarımızın ürettiği ürünlerin ekonomik
olarak pazarlanmasında kooperatifler önemli bir yere sahip. Her geçen gün
dünya nüfusunun ve gıdaya olan ihtiyacın artması bunu daha da
zorunlu hâle getirmektedir. Büyük ölçekli işletmelerin
karşısında sürdürülebilir bir üretimin yapılmasını
sağlayacak tek yol kooperatifleşmelerin desteklenmelerinden
geçmektedir. Dolayısıyla, üreticilerin kendilerini
geliştirmelerinde, ürettikleri ürünleri pazara
ulaştırmalarında kooperatifler ve üretici örgütleri önemli rol
oynamaktadırlar. Küçük çiftçilerin altyapı, yeni teknoloji imkânlarına
ulaşmalarının yegâne yolu kooperatifleşmeyle mümkün
olacaktır. Bu bağlamda kullanacağı ekipmana, bilime,
teknolojiye, krediye, uygun depolamaya, nakliye ve pazara erişimi de kolay
olacaktır. Aynı zamanda çiftçilerin ürünlerini hak ettikleri fiyata
satmalarını önümüze getirmiş olacaktır. Kooperatiflerin
özellikle kuruluş aşamasında desteklenmesine ve ürettikleri
ürünlerin pazara ulaşmasında mutlaka soğuk hava depolarına
ve ürünlerinin tüketiciye ulaşmasına, aynı zamanda
satış ofislerine de ihtiyaç vardır.
Sayın milletvekilleri, teklif geneli
itibarıyla olumlu ancak tabii, kooperatiflerin taleplerini
karşılamaktan ve kooperatiflerle üst kuruluşların
hâlihazırda var olan ekonomik ve finansmana yönelik sorunlarının
çözümünden uzaktır. Teklifin her ne kadar katılımcı bir
anlayışla hazırlandığı ifade edilse de
kooperatiflere ve üst kuruluşlara daha önce iletilen taslağın
aynısı olmadığı, TBMMye sunulan teklifin daraltılmış
olduğu görülmektedir. AKP tarafından verilen teklife Komisyon
aşamasında yine AKP milletvekilleri tarafından 7 ayrı
değişiklik önergesi sunulması bir ciddiyetsizlik örneğidir
gerçekten ve hazırlıksız olunduğunu göstermektedir.
Kanun tekliflerinin uzmanlıkları yönünden
tali komisyonlarda ele alınmaması da yine ayrı bir
handikaptır. Kooperatiflerin üst kuruluşlarının ve
üreticilerin sorunlarına çözümleri içeren önergelerimiz reddedildi,
yeterince tartışılmadı, teklif önergelerimiz üzerinde
yeterince tartışılmadan reddedildi. Yeni yapılacak
düzenlemeler için maliyet-fayda-etki analizleri yapılmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulanmaya
başlanmasından beri tekliflerin düzenleyici etki analizlerinin
yapılmadığı görüldü ve bu görüşmeler
sırasında da maalesef Komisyonda da bunlar
değerlendirilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifle ilgili olarak
bir diğer eksiklik, yine, teklifin gerekçesinde Türkiye Kooperatifçilik
Stratejisi ve Eylem Planından bahsedildiği hâlde 2011-2023 Türkiye
Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planının olmaması nedeniyle
2012-2016 yıllarını kapsayan bir eylem planına göre
hazırlık yapılmasıdır. Bu husus Komisyon
görüşmelerinde anlaşılmıştır.
Değerli milletvekilleri, çağdaş
kooperatifçilik bilindiği gibi 1863 yılında Memleket
Sandıklarıyla başlamıştır Türkiye'de ve ülkemizde
kooperatifçilikte sadece bir otorite değil, çeşitli
bakanlıkların uhdesinde kooperatifler vardır. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının çalışma
alanında 35.938, Ticaret Bakanlığının
çalışma alanında 12.327, Tarım ve Orman
Bakanlığının çalışma alanında 11.499
kooperatif olmak üzere toplam 59.764 kooperatif faaliyet göstermekte olup bu
kooperatiflerin 6 milyon 328 bin üyesi bulunmaktadır. Evet, bu
rakamları uluslararası ölçekle
kıyasladığımızda maalesef Türkiye kooperatifçilikte
oldukça geri kalmaktadır. Avrupa nüfusunun yüzde 17si kooperatif
ortağı konumundayken maalesef ülkemizde tarımda
kooperatifleşme geride kalmıştır. Danimarka'ya göz
attığımızda bu oran yüzde 98, Hollanda'da yüzde 95,
Almanya'da yüzde 76, Kanada'da yüzde 75, ülkemizde ise yüzde 13 seviyelerinde
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, en büyük 300
kooperatif listesinde Hollandanın 17 kooperatifi var ve gayrisafi yurt
içi hasılasının yüzde 12sine karşılık gelmekte
bu kooperatifçilik. Finlandiya'da ise 9 kooperatif bu listede yer alıyor
ve bunların ülke gayrisafi yurt içi hasılasındaki payı ise
yüzde 16 civarında. Türkiye'de kooperatiflerimizin gayrisafi yurt içi
hasılasına dair ise ne yazık ki ciddi bir veri
noksanlığı vardır, buna da bu nedenle
erişilememiştir. Rakamlar dünyada kooperatifçiliğin her ne kadar
ilerlemiş olduğunu gösterse de ülkemizde kooperatifçiliğin ne
kadar geri kalmış olduğu maalesef gözler önündedir. Tabii ki
demokrasinin gelişmiş olduğu ülkelerde kooperatifçilik de
gelişmiş oluyor; çağdaşlığın,
büyüklüğün, istihdamın yoğun olduğu ülkelerde de bu paralel
ilişkinin olduğunu görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, tam bu noktada
Adana'da ÇUKOBİRLİK'ten bahsetmek isterim. ÇUKOBİRLİK 1940
yılında Çukurova Pamuk, Yerfıstığı ve
Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği
olarak kurulmuştur. Ceyhan ve Tarsus Tarım Satış
Kooperatiflerinin bir araya gelmesiyle Çukurova Bölgesinde pamuk
üreticilerinin ürünlerini değerlendirmek ve üreticiye destek sağlamak
amacıyla 275 üyeyle kurulmuş olan ÇUKOBİRLİK maalesef
şu anda tamamen gözden çıkarılmış durumdadır.
Sadece merkezî entegre tesislerinde 10 bine yakın eleman
çalışırken Türkiyenin dört bir yanına
dağılmış ve burada yüz binlerce insana iş, aş,
ekmek kapısı ve umudu olan ÇUKOBİRLİK -bizim bölgemizin-
maalesef tamamen şu anda elden çıkarılıyor, âdeta
peşkeş çekiliyor.
Bundan kısa bir süre önce, 41 dönümlük arazi
üzerinde en son Mihmandar Kooperatifi de satışa
çıkarılmıştır. Arkadaşlar, buradaki sorun, rayiç
bedel olarak 56 milyon 500 bin lira fiyat biçildiği hâlde maalesef
satışı 30 milyon 810 bin 627 liraya gerçekleşiyor. İki
farklı rayiç bedel ve satış nedeniyle ortada bir yetkili ve
yetkisiz firma kaosu yaşanıyor, yani yağma Hasanın
böreği.
Arkadaşlar, ÇUKOBİRLİK, Hazine
Müsteşarlığınca oluşturulan Destekleme ve Fiyat
İstikrar Fonu (DFİF) kaynaklı, yeniden
yapılandırılan borçlarının ödenmesinde
sıkıntı yaşadığını açıklıyor
ve 108 milyon 750 bin lira DFİF kredi borcu olduğunu ifade ediyor.
Satıştan ne kadar alınıyor; 35 milyon 500 bin.
Arkadaşlar, aklımızla alay mı ediyorsunuz? Üretimin bu
kadar yoğun olduğu, yüz binlerce insana hitap eden, hem mal
varlıkları hem de üretimden uzaklaşılan
ÇUKOBİRLİKi nasıl ifade edeceksiniz? Yani hem kooperatiflerle
ilgili yasa çıkarıyorsunuz, bir taraftan da bu kadar önemli bir
kuruluşu kapatıyorsunuz. Pamukla birlikte soya, kanola, ayçiçeği
üreticisi serbest piyasa koşullarına ezdirilmiyor burada; gübre,
tohumluk, küspe desteğinde bulunuluyor. Özellikle pamuk üreticisinin ekmek
kapısı olan ve tüccara ezdirmeyen, tekellere ezdirmeyen bir yapı
olan ÇUKOBİRLİKi gerçekten nereye koyduğunuzu, nasıl
konuşlandırdığınızı bilemiyoruz ve bu
Meclisin, yüce Meclisin bir an önce ÇUKOBİRLİKi yeniden etkin
günlerine kavuşturması gerektiği çağrısını
buradan yapmak istiyorum. Üretmek zorundayız arkadaşlar.
Üretmediğimiz sürece kooperatiflerin ne anlamı var?
Değerli milletvekilleri, yine, kooperatiflere
yeni bir düzenleme getirilmek isteniyor. Sayın
Cumhurbaşkanımız Tarım Kredi Kooperatif Marketi gezerken
gofret, bisküvi, ve benzeri abur cubur şeyleri satın aldığında
Ülke ne kadar ucuzmuş. diye âdeta aklımızla dalga geçiyor
arkadaşlar, sanki insanlar karnını gofretle, bisküviyle
dolduruyormuş gibi. Bununla dalga geçerken, tüm üretim alanları
özelleştirilip elden çıkarılırken bine yakın Tarım
Kredi Kooperatif marketin Cumhurbaşkanının emriyle üretime,
açılmaya sevk edilmesi ayrı bir ironi, ayrı bir komik durum
gerçekten. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diye buradan sormak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, tabii, yine, bu, Tarım Kredi Kooperatiflerinin zarar
ettiği ortadayken Genel Müdür Fahrettin Poyrazın net
maaşının 62.500 Türk lirası olması ayrı bir
handikaptır. Zarar eden bu kurum dururken Genel Müdür hangi
başarısından dolayı bu maaşı almaktadır
arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, dünyadaki örnekleriyle
karşılaştırıldığında Türkiyedeki
kooperatifçilik oldukça geridedir. Kadınların ve engellilerin
yanı sıra gençlere de destek verilmesini önerge olarak sunduk ama
Komisyondaki oylarla, çoğunluk sayısıyla maalesef reddedildi.
Benim, yine, Adanadan bir iki örnek vermem
gerekirse; uyuşturucuda 3üncü kent olan Adana, suça sürüklenen çocuk
sırasında 13üncü, doğum yapan küçük çocuk
sıralamasında 7nci olan Adana her seferinde sizi 1inci yapıyor
Sayın AK PARTİ milletvekilleri ama Adanaya şaşı
bakıyorsunuz. Yeter artık! Gelin, Adana'da ÇUKOBİRLİKi
canlandırın, üretim alanlarını açın. Ya gideceksiniz
ya da gideceksiniz! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Cora, 60a göre söz
talebiniz var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın,
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün 283 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 12nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Başkanım,
İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örsün sataşması
üzerine cevap vermek istiyorum.
Değerli Hüseyin Hocam, AK PARTİ döneminde
Trabzon'a yaklaşık 35 milyar TL'lik yatırım
yapılmıştır.
Mega projelerimizi eleştirdiniz, bunlar bizim
vizyonumuz, yol haritamızdır. Biz bu projeleri dile getirirken siz
Bunlar yapılamaz. demiştiniz ve özellikle ifade etmek isterim ki
biz Yatırım Adası'nın deniz dolgu alanında
yapılabilmesi için Kıyı Kanunu'nda değişiklik teklif
ettiğimizde arkadaşlarınız ret oyu vermiştir. Bir
başka mega projemiz olan şehir hastanesi için de itiraz
etmişsiniz, şu an inşaatına başlandı.
Aynı şekilde, Trabzon Üniversitesi
kurulması yönündeki teklifimiz oylanırken şehrimizin muhalefet
partisi milletvekili oy kullanmamıştır. Biz hangi sözü
vermişsek yaptık, yapıyoruz.
Yatırım Adası dolgu alanı ve
güney çevre yolunun projesi yeni bitti, ihalesi önümüzdeki yıl
yapılacaktır.
BAŞKAN Sayın Örs şu anda hazır
değil.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Efendim, Sayın Örs burada olmadığı için daha
önceden söylediklerini ben onun adına tekrarlıyorum. Salih Beyin de
eleştirilerine saygı duyuyorum ama nasıl olsa her ikisi de
Trabzon Milletvekili olarak bu Meclis çatısı altında bir daha
karşı karşıya gelirler, münazaralarını
sürdürürler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başkan.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 76
Milletvekilinin Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3863) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 283)
(Devam)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
13üncü madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kooperatifler Kanunu İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 13- 1163
sayılı Kanunun 93 üncü maddesinin 1inci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiş; 4 üncü fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
f)
Ortaklarının tamamı kadın olan kooperatiflerin kamu ve
diğer kurum ve kuruluşlardan amaç ve konuları doğrultusunda
kullanılmak üzere sağladıkları hibeler her türlü vergiden
muaftır.
Bu fıkra
hükmü ortaklarının tamamı kadın olan kooperatifler,
kooperatif birlikleri ve kooperatif merkez birlikleri bakımından
uygulanmaz.
5.
Ortaklarının çoğunluğu kadınlardan oluşan ve
kadın emeğinin değerlendirilmesi amacıyla kurulan
kooperatifler ile ortaklarının çoğunluğu 18-25 yaş
arası gençlerden, sosyal kooperatiflerden ve engellilerden oluşan
kooperatiflerin, bu Kanun ve 6102 sayılı Kanun gereğince tescil
ve ilana tabi işlemlerinden ücret alınmaz ve ilana tabi olanlar
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır. Birinci
cümlede yer alan koşulların sürdürülmesi kaydıyla, bu
kooperatiflerin 18/05/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 24 üncü maddesi
gereğince ödeyeceği oda kayıt ücreti ve yıllık aidat
ile 25 inci maddesinde tanımlanan munzam aidatın iki katı,
ilgili bulunduğu yılı takip eden Ocak ayı içerisinde tahsilatı
yapan oda tarafından üye kooperatife destek ödemesi olarak
aktarılır.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak Kocaeli Adana Antalya Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HACI ÖZKAN (Mersin) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin.
Buyurunuz Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim.
Kooperatifler Kanunu Teklifinin 13üncü maddesi
üzerine CHP Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Türkiyede kurulu kadın kooperatifleri sektörü
küçük olsa da ülke genelinde ortaklarına ve topluma mal ve hizmet
sunmaktadır. Kadın kooperatiflerinin sosyal ve ekonomik amaçlı
kendilerine has yapılan anlaşmasına ve tanınmasına
ihtiyaç vardır. Bütünleyici ve destekleyici bir mekanizma hayata
geçirilmedikçe kadın kooperatifleri sadece ayakta kalma mücadelesi vermeye
devam edecek ve ne yazık ki gelişemeyecektir. Arkadaşlar,
ortalama iki buçuk yılda bir kadın kooperatifinin
kapandığı istatistiklerle ölçülmüştür.
Türkiyede, yoksullukla mücadelede ve
kadınların güçlenmesinin önünün açılmasında kooperatifler
büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde 192si aktif, toplam
kadın kooperatifi sayısı 227dir ve ilk olarak 1999
yılında başlanmıştır kadın
kooperatifleşmesine.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
kadınların iş gücüne katılım oranı oldukça
düşüktür; Türkiyede 15 yaş üzeri 30 milyon kadın nüfusunun
sadece 10 milyon 723 bini iş gücüne katılabilmekte. Toplumsal
cinsiyet eşitsizliğini besleyen, kadını istihdam
dışına iten politikalar ve sosyal yaşamdan
uzaklaştırılan kadınlar, Türkiyede hem ekonomik hem de
sosyal özgürlükten yoksun yaşamaktadırlar. Türkiyede
kadının karşısına en büyük sorun olarak şiddet,
işsizlik, eğitimsizlik ve taciz gibi sorunlar gelmektedir. Ülkemizde
her 10 kadından 7si iş bulamıyor arkadaşlar,
kadınların istihdama katılım oranı yüzde 29,3.
Maalesef, 15 yaş ve üzeri 20 milyon kadın iş
yaşamının dışında. Kadınların
erkeklerle yaptığı aynı işe rağmen daha az ücret
aldıkları ortada. Yüzde 34,93ü herhangi bir işte
çalışmıyor ya da iş arıyor. İşsizlik
türlerinin tamamında, her alanda maalesef kadın adına
rastlıyoruz. Pandemi tabii, bunu bir kat daha artırdı. 9 milyon
635 bin ev kadını iş gücüne dâhil olamıyor, iş bulma
umudu olmadığı için de artık iş aramaktan
vazgeçmiş durumda. 15-24 yaş arasındaki 5 milyon 795 bin genç
kadının yüzde 32si ne eğitimde ne iş yerinde yani arada
bir yerde, nerede oldukları istatistiklerde görünmüyor.
Evet, kadınların kooperatif
kurmasının başlıca nedenlerinden ilki iş
olanağı yani ekonomik; ikincisi, sosyal açıdan kooperatif
kurmaya çalışıyorlar ve ortak sorunlara çözüm bulmak amacıyla
kooperatif kuruyorlar. Ekonomik hayatta kendilerine yer bulmak için, istihdam
ve gelir elde imkânı sağlamak adına kooperatif kuran
kadınlar çok düşük sermayelerle başlıyorlar.
İşlerini geliştirme olanaklarını hem sosyal hem
ekonomik olarak güçlendirmek amacıyla tabii ki Ticaret ve Tarım
Bakanlıklarından, Kalkınma Ajanslarından ve Avrupa
Birliğinden fonlar alıyorlar arkadaşlar. Ama tabii, bu
fonların çeşitli kriterleri var ve vergilendiriliyor bu fonlar.
Dolayısıyla tamamen amaca uygun olarak kullanılsa bile vergi
alındığı için kadınlar bu fonlara erişimde
zorlanmaktalar.
Doğrusu, bu kadınlara, bu hibelerde de
verginin kaldırılmış olması gerekiyordu Kooperatifler
Kanunu Teklifinde, bunu da beklerdik ama ne yazık ki olmadı. Yine,
benzer şekilde, Türkiye'de TÜİK rakamlarına göre genç
işsizlik sayısı yüzde 24,7. Tabii, Türkiye Sayın Tayyip
Erdoğanı mutlu etme kurumu diyoruz biz ona, çünkü TÜİK ne
kadar doğru veriyor
Her 4 gençten 1i işsiz. diyor TÜİK bile.
Bu durumda biz yine de gençlerin de bu muafiyetten yararlanmasını
istedik ama maalesef yine Komisyonda AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Yine, ortaklarının çoğu engellilerden
ve 18-25 yaş arası kadınlardan oluşan kooperatiflerle
ilgili odaların nakdî destek yapması talebimiz yine AKP ve MHP
oylarıyla maalesef reddedildi.
Değerli milletvekilleri, çoğunluğu
kadınlardan oluşan ve kadın emeğinin değerlendirilmesi
amacıyla kurulan kooperatifler ve ortaklarının
çoğunluğu engellilerden oluşan kooperatiflerden kuruluş
aşamasında ve faaliyet dönemlerinde tescil ve ilan ücreti
alınmayacağı yasalaşacak. TOBB Kanunu gereği yine 2
katı kadar tahsilatı yapan oda tarafından üye kooperatife destek
ödenmesiyle ilgili verdiğimiz önergemiz maalesef yine reddedildi. Kanunun
yükümlülüğünü yerine getiren ve ortaklarının çoğunluğu
kadınlardan oluşan kooperatiflerde ortaklarının
çoğunluğu engellilerden oluşuyorsa bu koşulların
sürdürülmesi kaydıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) -
oda nakdî
olarak bizce destek yapmalıdır.
Değerli milletvekilleri, kooperatiflerde lider
pozisyondaki kadın sayısının diğer işletmelere
göre daha fazla olduğu dikkate alınmalıdır. Bu nedenle
kadın kooperatiflerinin kamu, diğer kurum ve kuruluşlardan
aldıkları hibeler vergiden muaf olmalıdır. Bakın,
noterden tutun pek çok alanda hem aidat ödüyorlar hem harç ödüyorlar hem de
vergi ödüyorlar. Kadınların bu alanda mutlaka desteklenmesi gerekiyor
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, kadınlarını
kalkındırmayan ülkelerin medeniyeti yakalayamadığı
ortada. Norveçe, İzlandaya, Finlandiyaya baktığımız
zaman kadınlarıyla omuz omuza, yan yana; ne erkeklerden bir adım
geride ne de bir adım önde ama yan yana yürüyen ülkelerin
kalkındığını ve geliştiğini görüyoruz.
Ülkemizde kadın adının her alanda daha çok yer alması
gerektiğine inanarak hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin işlenecek hükmünde yer alan
ortakların çoğunluğu ifadesinden sonra gelmek üzere 30
yaşını doldurmamış gençlerden ya da ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Ümit
Beyaz İbrahim
Halil Oral
Antalya İstanbul Ankara
Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar Yasin
Öztürk
Konya Samsun Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI ÖZKAN (Mersin) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kooperatiflerle
alakalı olumlu düzenlemeler içeren teklif aslında bizi bir yandan da
bu alandaki eksiklikleri görmeye itmiştir. Özellikle tarım
alanında kooperatifleşmeyle alakalı çok kapsamlı
politikalara ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Dünyada ve
Avrupada kooperatifleşme istihdamı ve verimliliği artmaktayken
bizde özellikle tarım alanında bir kısır döngü ortaya
çıkmıştır. Daha önce bu kürsüden defalarca çiftçimizin
Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan
borçlarını dile getirmiş, faizsiz, uzun dönemli erteleme ve
taksitlendirme yapılmasını istemiştim ancak bu
gerçekleşmedi. Bunun üstüne kuraklık felaketi yaşandı,
çoğu çiftçimiz ekinlerini biçemeyecekleri için koskoca tarlaları
sadece hayvan otlatmak için kullandılar. Bunu başkentimizde, Balâda
canlı canlı gördüm. Bir çiftçimiz bu hâli anlatırken gözyaşlarına
boğuldu.
Şimdi, 31 Ekim tarihi yaklaşıyor,
yapılandırma ödemelerinde son tarih olan 31 Ekime kadar
borçlarını ödeyemeyen çiftçilerimize haciz gelecek. Pek çok çiftçi
ailesi ödeyecek gücü olmadığı için hacizlerle boğuşmaya
başlayacak. Traktörü olanın traktörü gidecek, olmayan Köyü satsak
ödeyemeyiz. diyerek kaderine razı olacaktır. Sadece Tarım Kredi
Kooperatifleri değil de kökenlerinde kooperatifleşmenin olduğu
Ziraat Bankasına ait borçlar, elektrik borçları, diğer özel
banka borçları da üst üste gelecek.
Doların 10 lirayı hedeflediği,
mazotun, benzinin tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığı,
üstüne kuraklığın vurduğu bir ortamda çiftçiden borç tahsil
etmeye çalışmak sorumsuzluktur, vicdansızlıktır. Bu
sorumsuzluğu temizlemek yerine burada kooperatiflerin yönetimlerini ya da
başka tali konuları veyahut palyatif çözümleri konuşmak ise
Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmaz. İktidar bir an önce
bütün partilerin, tarımla ilgili bütün sivil toplum kuruluşlarının
katkısını alacağı bir tarım kurultayı, bir
tarım şûrası yapmalı, bunu da Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir araştırma komisyonuyla desteklemelidir.
Bütün dünyada kooperatifler istihdam, gelir ve
verimlilik artırırken Türkiye'de kooperatif denilince akla sadece
borçlar geliyor. Sizce de bir şeyler yanlış gitmiyor mu
Türkiye'de?
Saygıdeğer milletvekilleri, Tarım
Kredi Kooperatifleri borçlarında çiftçiler çaprazlama olarak birbirlerine
kefil olmuş durumdadırlar yani kefillerin de kooperatife kendi
borçları bulunmaktadır. Böyle bir sistemde ne borç ödenebilir ne de
borç alınabilir. Tarımsal verimliliği artıracak,
modernleşmeyi güçlendirecek adımlar atılmadıkça,
tarımı kara düzen, babadan oğula geçen usullerle sürdürmeyi
engellemedikçe bir adım ileri gidemeyiz. İlerleyemediğimiz için
de çiftçi çocukları büyük şehirlere göç etmektedirler. Göç edince
asgari ücretle çalışmaya mahkûm olurlar. Türkiye'de pek çok kalemin
dövize bağlı olduğunu da biliyoruz. Yakıt bunun
başında geliyor. Ekonomik beceriksizlikleriniz dövizdeki
artışı tetikledikçe alım gücümüz düşüyor. Şubat
ayında Türkiye'de 426 euro olan brüt asgari ücret 325 euroya kadar
gerilemiştir. Böylece Türkiye asgari ücrette Avrupa Birliğinin
dibindeki 332 euroluk Bulgaristanı da maalesef geçmiştir. İşte
çiftçi çocukları tarımdan kazanamayacakları için bu ücretlere
mahkûm olmaktadırlar o da iş bulabilirlerse.
Sayın milletvekilleri, kısacası,
takke düşmüş kel görünmüştür, beceriksizliğiniz
tescillenmiştir. İktidarın bir eski milletvekilinin
geçtiğimiz günlerde dediği gibi ülkemizde mini mini zamlar yoktur,
ülkemizde zamlar Ağrı Dağını geçmiştir.
Ülkemizde mini mini olan tek zam işçiye, memura, ücretliye yapılan
zamlardır. Bunun müsebbibi de maalesef AK PARTİ
iktidarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Teşekkür ederim.
2023te iktidarı terk ettiğiniz günden
sonra az da olsa hayırla anılmak istiyorsanız çiftçimizin lehine
kalıcı birkaç adım atarsınız.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 13üncü madde kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde geçen lira ibarelerinin
Lira olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Murat
Bakan
Manisa İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI ÖZKAN (Mersin) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Murat Bakan.
Buyurunuz Sayın Bakan. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; benim kooperatifçilik deyince aklıma
İzmir geliyor. Çoğunuzun aklına İzmir deyince özgürlük
gelir, demokrasi gelir, barış, kardeşlik gelir, çok güzel
şeyler gelir, kooperatifçilik pek gelmeyebilir ama İzmir bir
tarım kenti arkadaşlar, şimdinin tarım kenti de değil.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 16ncı, 17nci, 18inci ve
19uncu yüzyıllarda Akdenizdeki en büyük ihracat limanı İzmir.
Neden bu kadar güçlü ihracatı? Tarımdan dolayı. Küçük Menderes
havzası, Gediz havzası, Bakırçay havzası, hemen arka
bölgesinde Aydın Söke Ovası, diğer tarafta Manisa, tüm bu
bölgenin tarım ürünlerini İzmir Limanı dünyaya satıyor. İncir
satıyor, pamuk satıyor, tütün satıyor -yani bugün sizin bitirdiğiniz
tüm ürünleri- üzüm satıyor, kuru üzüm satıyor. İhracatı
yaptığı o tarım bölgesi, hâlihazırda da Türkiye'nin en
güçlü tarım bölgelerinden biri ve bunun en önemli sebeplerinden biri yani
Türkiye'de tarım geriye giderken İzmirde tarımın hâlâ
güçlü olmasının temel sebebi İzmir Büyükşehir Belediyesi
değerli arkadaşlar. Yani geçmiş dönemde, önceki dönemde, Tire
Süt Kooperatifi, Bayındır Çiçekçiler Kooperatifi, Ödemişteki
Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifiyle
başlayan süreç, bugün, yeni, bu dönemki Büyükşehir Belediye
Başkanımız Sayın Tunç Soyer döneminde daha da yükseldi.
Şimdi küçük üreticiyi destekleyen fabrikalar yapılıyor,
tarım sanayisi geliştiriliyor, iklim krizine uygun tarım ürünleri,
sürdürebilir tarım uygulamaları yapılıyor. Dolayısıyla,
Türkiye'de tarım küçülürken İzmirde tarım büyümeye devam
ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir başka konu, KÖY-KOOP yani İzmirde bir
de KÖY-KOOP farkı var, KÖY-KOOP İzmir, orada da bir yiğit
cumhuriyet kadını var, KÖY-KOOPla küçük üreticiyi destekleyen Neptün
Soyer, ona da buradan, bu kürsüden saygılarımızı
gönderiyoruz değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bugün, buraya, SADATla ilgili bir
Meclis araştırması geldi, AK PARTİ ve MHP oylarıyla
reddedildi. Ben, SADATla ilgili de birkaç kelime etmek istiyorum.
Arkadaşlar, SADAT dediğinizde sadece bir şirketi
düşünmeyeceksiniz, SADAT iç içe geçmiş 3 yapıdan oluşuyor,
2 tane dernek, 1 şirket. 2 dernek ne? ASDER, ilk dernek, ilk kurdukları
dernek, Adaleti Savunanlar Derneği. Daha sonra ASSAM kuruluyor, Adaleti
Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği ve son olarak
SADAT kuruluyor. Bu üçünün ortak noktası var. Kim ortak nokta? Adnan
Tanrıverdi. Birinin onursal başkanı, birinin başkanı,
birinin de yönetim kurulu başkanı, SADATın.
Kim Adnan Tanrıverdi arkadaşlar?
Çoğunuz biliyorsunuz, emekli bir general. ASDERin sayfasında bir
yazısına rastladım, inceledim yani kim diye, geçmişini
vesaire. Ergenekon kumpasında 16 Ocak 2009da yazdığı bir
yazı var. Haksız, hukuksuz yargılanan vatansever subayları
yargılayan FETÖcü hâkimler, savcılar için diyor ki: Destekliyoruz
onları, bu yargılamayı yapanları destekliyoruz.
Destekleyen bir yazı yazmış, o yazı da hâlâ Adnan
Tanrıverdinin kendi sayfasında duruyor değerli arkadaşlar.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Onun sayesinde orada
duruyor ki, o yazının sayesinde.
MURAT BAKAN (Devamla) ASDER, 30 Aralık 2011
tarihinde bu Meclise bir anayasa önerisi getiriyor. Bakın Farklı Bir
Anayasa başlıklı önerinin 3üncü maddesinin (a)
fıkrasında diyor ki: Anayasada resmî ideoloji
olmamalıdır. (b) fıkrasında Değişmez maddeler
bulunmamalıdır. diyor, Anayasamızın değişmez
maddelerinin değişmesi gerektiğini söylüyor. Laiklik ilkesi
anayasada bulunmamalıdır. diyor ASDER. (d) fıkrasında
Resmî dil Türkçe olmalı. diyor ama gerçi bu Resmî dil Türkçeyi daha
sonra Arapça olarak değiştirdiler, biliyorsunuz bir konfederasyon
anayasası yaptılar.
Arkadaşlar, nedir bizim Anayasamızdaki
değişmez maddeler: Cumhuriyet yani devletin şeklidir. Nedir?
Cumhuriyetin nitelikleridir. Atatürk milliyetçiliği kalkabilir. diyor
mesela. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmayabilir Türkiye
Cumhuriyeti. diyor. Ve son olarak Türkiye Cumhuriyetinin üniter
yapısı da değişebilir. diyor. Resmî dili, ay
yıldızlı bayrağı, millî marşı olan
İstiklal Marşı da değişebilir, başkenti de
değişebilir. diyor. Daha sonra zaten 2017 yılında
Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi -bununla ilgili bir
anayasa çalışması- yaptılar İstanbulda, orada
açıkladılar. Şimdi, o konfederasyon anayasasında neler
söyleniyor, onu söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan.
MURAT BAKAN (Devamla) Bakın, ilk
taslaklarındaki 6ncı maddede diyor ki: ASRİKA İslam
Devletler Birliğinin resmî dili Arapçadır. Bizim millî dilimizden
vazgeçmemizi bekliyorlar. Bayrağı, şekli kanunla belirlenen
kırmızı yeşil zemin üzerine beyaz ay ve millî devlet
sayısı kadar yıldızlı bayraktır. Bir konfederasyon
oluşturacaklar, biz egemenlik haklarımızın bir
kısmını konfederasyona devredeceğiz; konfederasyon böyle
bir şeydir.
7nci maddede İslam Birliğinin temel
amacı, İslam şeriat ve akidesini hâkim kılarak İslam
dünyasının süper güç olarak tarih sahnesine yeniden
çıkmasını sağlamaktır. diyor.
8inci madde Egemenlik şeriatındır.
diyor. Yani burada Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. yazısını kaldırmaya kimsenin gücü yetmez,
Bunu kaldıracağız. diyor değerli arkadaşlar. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bakın, biz
Kurtuluş Savaşında 3 cephede savaştık; doğu
cephesinde, batı cephesinde, güney cephesinde savaştık. Yedi
düvelin gücü yetmedi bunları değiştirmeye, kimsenin de gücü
yetmez değerli arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde geçen yer alan
ibarelerinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan Özgüneş Abdullah
Koç Kemal Peköz
Şırnak Ağrı Adana
Necdet İpekyüz Murat
Çepni Habip Eksik
Batman İzmir Iğdır
Serpil Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI ÖZKAN (Mersin) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; kooperatif, dayanışma,
paylaşma, güç birliğiyle ortak iş yapmayı ifade eder. Dünya
tarihinde de ilk olarak, dünya ekonomik krizlerinde yoksulluk ve pahalılık
sebebiyle ortaya çıkan çözümlerden doğmuştur. Bugün de görülüyor
ki aslında sarayda alınan ekonomik kararlar, tercihler nedeniyle
Türkiyede de böyle bir şeye ihtiyaç var, halk perişan durumda.
Aslında bizlerin, acilen ekonomik kriz, pandemi ve Türk
lirasının durdurulamaz değer kaybının
karşısında halkın ayakta kalmasını destekleyecek
demokratik ekonomik modeller üzerinde burada konuşuyor olmamız
gerekirdi.
Aslında yapılması gereken de
gerçekten son derece kolay: Ekonomiyi demokratikleştirmek, toplumu ekonomi
üzerinde söz, yetki, karar sahibi yapmak, sömürüye dayanan, ranta, kâra dayanan
ekonomiyi desteklemek yerine, yandaşı desteklemek yerine halkı
kapsayan, dayanışmacı, paylaşımcı ekonomileri
birlikte yaratmak. Fakat nerede, kime söylüyoruz! Kooperatifler bugün amaçları
dışında kullanılıyor ve -Türkiye bugün, örneğin,
Gri Listede anılıyor, böyle bir durumda- böyle bir iktidardan
bunları bekleyemeyiz.
Her kurumun içini boşaltıp dejenere
ettiğiniz gibi kooperatiflerin de içini boşalttınız. Bütün
kurumları yolsuzluk, fırsatçılıkla sömürüyorsunuz. Bugün
alınan bir karar, dediğim gibi, bunun bir örneği olmuştur.
Kooperatiflere, vakıflara, sendikalara çöküyorsunuz. Bu kürsüden defaatle
anlatıldı, Tarım Kredi Kooperatiflerine
yaptıklarınızı burada tekrarlamayacağım ama
çiftçi yem alamazken, mazot alamazken Tarım Kredi Kooperatiflerine
çökülüyor ve daha nicelerine aynı şekilde. Gerçekten utanç verici ama
sizlerin utanma duygunuz kalmamış ne yazık ki.
Bakın, arkadaşlar, ben size sahadan bir
örnek vermek istiyorum: Şimdi, biz, iş ve aş
buluşmaları için Mersine gittiğimizde bir balıkçı
kooperatifini ziyaret ettik, Karaduvar Mahallesi Su Ürünleri Kooperatifi.
Balıkçıların hâlini orada gördük; tam bir sefalet içindeydiler,
avurtları çökmüş, üst baş perişan, âdeta Potemkin
zırhlısından çıkmış gibiydiler. Kendi teknelerinde
kendi işlerini yapan, boğaz tokluğuna çalışan
emekçilerdiler. Neden, biliyor musunuz? Öyle
borçlandırılmışlar ki balıkçılar, bütün
iradelerini o borcu verenler teslim almış ve getirdikleri
balıkları yok pahasına satın alıyorlar ve
balıkçılar gerçekten bir ekmek parasına orada kendi
işlerini yapmak durumunda kalıyorlar. Bir balıkçı şunu
söyledi, dedi ki: 12 kilo sardalyayı 14 liradan ben veriyorum,
çarşıya gidiyorum 2 kilosu 14 lira. Yani bu kadar korkunç bir sömürü
var. Soğuk hava deposu açamamış o kooperatif, neden diye
soruyorum, kooperatifleri var ama bir barınakları, güneşten,
rüzgârdan korunacakları bir yerleri bile yok. Soruyorum size: Bu
nasıl kooperatiftir ki üreticiyi koruyamıyor? 40-50 bin lira borç
vererek bir emekçinin rızkına bu şekilde çökülebiliyor ve bu
soruna çözüm bulunamıyor, acaba yasadan mı yoksa zihniyetten mi?
Yine Ağrıya gittik, Ağrıda da
aynı şekilde esnaf kan ağlıyor Maliyetler çok yüksek bu
nedenle zarar ediyoruz. İş yok, gençlerimiz göç ediyor,
Afganistanı geçecek duruma geldik. diyor Ağrılılar.
Hayvanlara bir torba yem yerine yarım torba yem veriyorlar.
Toprağına ekini ekemiyor, tohumu atamıyor, bu kadar zor durumda.
Bu Kooperatifler Yasanız Ağrılı üreticilerin hangi işine
yarayacak acaba?
Yine, bakın, mevsimlik tarım işçileri
-ki kanayan bir yaradır, asfaltlarda her yıl onlarca mevsimlik
tarım işçisi yaşamını yitirir- Mersinde
karşılaştık, sabah dörtte toplanıp minibüslere
biniyorlar, tarlalara gidiyorlar. Biz de yanlarına gittik. Bakın
16+1lik minibüslere yani 17 kişinin binebileceği minibüse 60
kişi biniyor. Koltukları çıkarmışlar, yanlarında
o gün yiyecekleri yemekleri koydukları plastik kovaların üzerine
oturarak yolculuk yapıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Kemalbay
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Mevsimlik
tarım işçileri 17 kişilik minibüse 60 kişi biniyor,
kovaların üzerinde seyahat ediyorlar. Pandemi koşullarından
bahsediyorum ve pandemiyi hatırlattığımızda diyorlar
ki: Keşke ölsek de kurtulsak. Peki, bu kooperatifler acaba bu
ulaşım sorununu, mevsimlik tarım işçilerinin bu kadim
ulaşım sorununu çözemiyor mu? Her gün 1.500 işçi tarlalara
buradan gidiyor Mersinde. Yani bu yasanız bu sorunu çözecek mi?
Çözmeyecek, ne yazık ki biz bunu görüyoruz.
Ben şöyle söyleyeyim, sözlerimi şöyle
bağlayayım: Bakın, inanıyorum ki toplumu ekonomide söz,
yetki, karar sahibi yaptığımızda ancak o zaman toplumun
sorunları da çözülür, ekonomik sorunları da çözülür, kooperatifler de
o zaman gerçek işlevini kazanır. Bunu da ancak biz bu düzeni
değiştirdiğimiz ve yeni bir yaşamı ve yeni bir
yaşam ekonomisini kurduğumuz zaman sağlayabiliriz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14üncü maddesinin 1inci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun Bahşi Ümit
Beyaz Yasin
Öztürk
Antalya İstanbul Denizli
Fahrettin Yokuş Aylin
Cesur
Konya Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI ÖZKAN (Mersin) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Isparta
Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu yeniden saygıyla
selamlıyorum.
Bir önceki konuşmamda dedim ki cumhuriyet
tarihinin en kötü yönetilen ekonomi yönetimiyle karşı
karşıyayız. Oradan sesler geldi Neden? falan diye. Şimdi,
konuşmamı değiştirdim, başka bir şey
konuşacaktım, belki tam anlaşılmadıysa neden en kötü
ekonomi yönetimi, biraz daha anlatayım istiyorum.
Dolar her gün yükseliyor malum, onu herkes biliyor,
yükseliyor da ne oluyor yani değil mi, ne oluyor? Onu hemen söyleyelim:
Enerji ithal, gübre, yem ithal, teknoloji ithal, mercimek ithal, buğday
ithal, ithal de ithal. İhracat yapmak için bile ithalat gerekiyor.
Dolayısıyla artık Türkiye işte böyle bir ülke oldu.
Ekonomiye gelince, dolayısıyla ekonomi doyurmayan bir ekonomi artık.
Türkiyede ciddi bir gıda ve aslında artık açlık sorunu var
ve üreticileri teröristlikle suçlamaya kadar varan, anlaşılamaz,
milletten bir kopuş, bunun sonucu olarak işlemeyen bir demokrasi ve
doyurmayan bir ekonomi, işte bununla mücadele eden vatandaş.
Gelişmekte olan ülkeler arasında 2011-2020 yılları içinde
sefaletin en çok arttığı ülkeyiz mesela. Hani Neden?
diyorsunuz ya. 34 milyon 119 bin 250 kişi bankalara borçlu, kişi
başı borç 25.600 lira, asgari ücret 2.825 lira. 383 dolarmış
asgari ücret, şimdi 303 dolara inmiş. Daha yıl bitmedi, yıl
bitmeden asgari ücretli yine gelirinden yüzde 25 kaybetmiş. Giyim, konut,
ulaşım ve sağlığı eklediğiniz zaman
yoksulluk sınırı 9.931 lira, tekrar ediyorum asgari ücret 2.825
lira.
Türkiye gelirinden daha fazla harcamak zorunda kalan
44 milyon vatandaşı besliyor ve 3 milyon 644 bini borcunu
ödeyemediği için yasal takipte bunların. 4 kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesi için harcaması
gereken para yani açlık sınırı 3.049 lira. Şimdi, 16
milyon vatandaşımız her öğüne 1 simit parası bile
kazanamıyor, evlerin yarısına kırmızı et girmiyor
ve 3,75 milyon hanedeki toplam 10 milyon insan da beyaz et alamıyor.
Şimdi, enflasyon neredeyse yüzde 20 ama
maaşlar, emekli aylıkları, burslar, yardımlar falan hiç bu
rakamlarda değil. Kiralar yüzde 34,6 artmış, satılık
evler yüzde 38,9 artmış. 2002den beri yüzde 10 artmış
öğrenci sayısı ama yurtlar yerinde sayıyor, öğrenciler
sokakta kalıyor. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 23,5in
üzerinde, 8,5 milyona yakın işsiz vatandaş var. Mazot dört
yılda yüzde 74 artmış yani 100 lira ödeyen şimdi 174 lira
ödemek zorunda. Süt yemi ve saman dört yılda yüzde 230 artmış
yani 100 lira ödeyen şimdi 330 lira ödemek zorunda. Üre gübresi dört
yılda yüzde 310 artmış yani 100 lira ödeyen şimdi 410 lira
ödemek zorunda. 619 binin üzerinde borcunu ödeyemeyen çiftçimiz var yani her 4
çiftçiden 1i borcunu ödeyemiyor değerli arkadaşlar. 2003te 2,5
milyar lira olan çiftçinin borcu 2021de 180 milyar liraya yükselmiş.
Bakın, 2,5 milyar liradan 180 milyar liraya yükselmiş. 2002de
çiftçinin kazancının yüzde 7si borç ödemeye gidiyormuş, 2020de
yüzde 43ü borç ödemeye gidiyor. Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan
çiftçi borcunu nasıl ödeyecek gözünüzü seveyim? Açın
kulaklarınızı, gözlerinizi ve bakın hâline çiftçinin,
yanına gidemiyorsunuz ama bari benim söylediklerimi dikkate alın.
Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı
çiftçi 2002de 2 milyon 588 bin iken 2020de 1 milyon 803 bine düşmüş
yani sistemden 800 bin çiftçi ayrılmış. Bu ne demek biliyor
musunuz? Artık bırakıyor, bu işi yapamıyor demek.
SGKye kayıtlı çiftçiler 2008den beri yarı yarıya
azalmış, 1 milyon 127 binden 547 bine düşmüş. Çiftçi
sayısı düşünce ne oldu biliyor musunuz? Ekili araziler
azaldı ve tarımın hafızası var, bu bitiyor, çok
üzülüyorum. 4,2 milyon hektar ekili arazimiz artık işlenmiyor yani
Türkiye üretemiyor. Nasıl üretsin?
Şimdi elma hasat zamanı bizim Ispartada.
Eğirdir ve Gelendostlu çiftçilerimizi buradan saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. İlacın geçen sene tonu 5-6 bin lira, bu sene yüzde
60 artmış, 8-10 bin liraya çıkmış ve 1 kilo
elmayı 1,9 liraya üretiyor elmacı. Şimdi, satış 2-2,20
lira güya ama 1,5 lira ile 1,8 lira arasında bulabilse satacak. Geçen sene
satamadı, depolarda çürüdü, sokağa atmak zorunda kaldı.
Gelendost ve Eğirdirde on beş sene önce, bakın, on beş
sene önce 0,50 liraya üretip 1,5 liraya satıyordu elma üreticisi ve
şimdi aynı paraya satıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? O zaman
3 katına satıyordu, şimdi aynı paraya satıyor yani bu da
on beş yılda elma üreticisini 30 kat fakirleştirmişsiniz
demek.
2019da 114 bin, 2020de 99.588 esnafımız
kepenk kapattı. Yani her gün 300 esnaf kapatmış dükkânı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Ve en düşük emekli
maaşıyla 2002de 8 çeyrek altın alınıyordu, bugün 2
çeyrek altın alınıyor. 13 milyon emeklinin 9 milyonu yoksulluk
sınırının altında. Zamlar peş peşe geliyor,
ürettiğini satamıyor ki sanayici. Sanayici ve aslında sanayiyle
uğraşan kesim de çok zor durumda. Son beş yılda neredeyse
iş imkânı, istihdam hiç yaratılamamış.
Şimdi, aş yok, iş yok; huzur yoksa
geleceğe dair umut da olmuyor. Umut yoksa ne oluyor biliyor musunuz? Bu
düzen böyle sürmez. Yoksulluğun da umutsuzluğun da boşa giden
yılların da hırsızlığın da
kayırmacılığın da bütün bunların da
hesabını soracağız.
Taş mı yiyecek çiftçi demiştim ben bu
kürsüde. Evet, taş yemiyor ama o taşı saklıyor çiftçi,
sandığa saklıyor o taşı. Bakın, artık durum
Fuzulinin dediği yere dayanmış: Söylesem tesiri yok, sussam
gönül razı değil. O yüzden ben ve biz söylemeye devam edeceğiz.
Umut hiç bitmeyen bahar mevsimi; içinde kar da yağar, fırtına da
var ve ama sonunda çiçekler mutlaka açar.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15inci maddesiyle 1163 saylı
Kanuna eklenen ek 5inci maddenin birinci fıkrasında yer alan
tarafından ibaresinden sonra gelmek üzere diğer ilgili
bakanlıklarla koordineli olarak ibaresinin eklenmesini; ikinci
fıkrasında geçen yönetim kurulu ibarelerinin ilgili kooperatif
yönetim kurulu olarak değiştirilmesini; dördüncü
fıkrasındaki çıkarılan ibaresinin çıkarılacak
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Utku
Çakırözer
Manisa İzmir Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI ÖZKAN (Mersin) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.
Buyurunuz Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Afganistanda AFP Foto Muhabiri Bülent
Kılıça Taliban tarafından yapılan saldırıyı
kınıyorum, kendisine Meclisimizden geçmiş olsun dileklerimi
gönderiyorum.
Bu kürsüden zaman zaman Eskişehirimizin
sorunlarını, hemşehrilerimizin bizden beklentilerini sizlerle
paylaşıyorum. İki gün sonra AK PARTİ Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan şehrimizi
ziyaret edeceği için bugün bir kez daha söz aldım ola ki unutmuşlardır
diye bugüne kadar verdikleri sözleri hatırlatmak için.
Buradan Eskişehire, Bursaya, Balıkesire
giderken hepimiz görüyoruz, Eskişehirimizin bir çevre yoluna
ihtiyacı var. Şehrin ortasından geçen Ankara-Eskişehir kara
yolu trafik yükünü karşılamıyor. Bakanı,
Başbakanı, iktidar yöneticileri hep söz vermiş ama
yatırım programına kaç lira koymuşsunuz bu yolu yapmak için
göstereyim, şurada: Sadece bin lira, bu yılın yatırım
programı. Bakın, seçim zamanı ne sözler verildi Sarıcakaya
yolunu, Mihalıççık yolunu, Alpu yolunu bu yıl bitiriyoruz.
diye. Hani, nerede o yollar? Milim milim ilerliyor göstermelik iş
makineleri. Mihalıççıkı bıraktık, Alpuya
varması onlarca yıl alacak bu kaplumbağa hızıyla.
Seyitgazi-Afyon yolumuzun halkın arasında adı ölüm yolu, son
on bir yılda 815 kaza oldu, 1.362 yurttaşımız
yaralandı, 29 kişi ailesinden, sevdiklerinden koparıldı. En
son bu yıl hayatlarını kaybeden Ferhat Kunakın, Hayri
Arslangirayın ailelerinin feryadını bu iktidardan duyan bile
yok. Planda, programda yolun adı dahi geçmiyor. Seyitgaziden devam
edelim, Sağlık Bakanınız, milletvekiliniz belediye seçimi
öncesi geldiler; Kırkaya entegre hastane sözü verdiler. Nerede? Yerinde
yeller esiyor. Hastane sözünü tutmadıkları gibi, temelini törenle
attıkları Kırka Kültür Merkezini de yarım
bırakıp kaçtılar. Niçin? Çünkü seçimi AK PARTİ kaybetti,
CHPnin, Millet İttifakının adayı kazandı. Böyle
devlet yönetimi olur mu değerli arkadaşlarım?
Başka? Han ilçemizde yıllardır
Emniyet lojmanı yok. Orada görev yapmakta olan 25 personel her gün Afyona
ya da Eskişehire,
İktidarın beceriksiz, saplantılı
yönelimleri nedeniyle çıkmaza giren dış politika
fiyaskolarının bedelini de maalesef yine Eskişehir sanayisi
ödüyor. Kullanmayacağımızı bile bile S-400 füzelerini
aldık, Yeni Nesil Savaş Uçağı Projesinden haksız bir biçimde
çıkarıldık; bunun bedelini şimdi Eskişehirli ödüyor.
On yıllık siparişi kesilen TEI ve yaklaşık 50 alt
taşeron üreticimiz kara kara düşünüyor. Uçakların motor
bakımını yaparak millî bütçeye milyarlarca dolar
kazandıracak Hava İkmal Fabrikamızın da eli boşta
kaldı. Sayın Erdoğan bilsin ki, savunma şirketlerimiz
üretim hatlarını dolduracak siparişler bekliyor.
Yüzyıllık gururumuz
TÜLOMSAŞımızın üretimi Eskişehirde ama Ankaraya
bağlandı, ismi TÜRASAŞ oldu. Niye? Sırf İstanbul
Belediyesinden ayrılan bürokratlara ballı koltuk, ballı maaş
verilsin diye.
On yıllardır kullanımda olan
üniversite havaalanımızın adını
değiştirdiniz, merhum Hasan Polatkanın ismini
yaşatıyoruz artık ama havaalanı boş;
Cumhurbaşkanının uçağı inecek, o kadar, kendi
bayrağımız Türk Havayolları yıllardır tarifeli
sefer koymuyor. Allah razı olsun, Emirdağlı gurbetçilerimiz var
da yaz aylarında charter seferleri yapılabiliyor ama
Eskişehirliler oradan İzmir'e, Diyarbakır'a, Samsun'a, Brüksel'e
uçmak istiyor.
Değerli milletvekilleri, Ankara'daki beyler
Eskişehir'in hakkını yiyor. Evet, resmen hakkımız
yeniyor. Eskişehirspor'umuzun 6 milyon lirasını Spor Toto
gasbediyor. Bu nedenle transfer yapamayan Anadolu
yıldızımızın feryadını duyan yok. Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültemizin yıllık 100 milyon
lira bütçesine göz göre göre el konuldu. Bu paralar Eskişehir'de
kalırdı; öğrenciye, hocaya, kitap yazımına
harcanırdı, şehrin ekonomisine aylık en az 10 milyon lira
katkı sağlardı; bu parayı da YÖK gasbetti. Bitmedi,
Büyükşehir Belediyemizin yirmi beş yıldır ihtiyaç sahibi
yurttaşlarımıza sıcak yemek çıkardığı
aşevine yurttaşlarımızın
bağışlarından oluşan 1 milyon 600 bin liralık
hesabına Maliye Bakanlığı el koydu.
Eskişehir'de kadınlar endişeli
değerli arkadaşlarım, İstanbul Sözleşmesi'nden
çıkınca bizi kim, nasıl koruyacak? diye soruyorlar.
İşte, Öznur Sazlar, kendisini 16 yerinden bıçaklayan
saldırgan iki yıl yattı, tahliye edildi. Ayşe Tuba
Arslan'ı satırla öldüren katiline ceza indirimi verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Eskişehir'de
çiftçimiz dertli. Muttalipte, Fevzi Çakmakta, Cumhuriyette, Osmaniye'de
kullanmadıkları suya bile para ödetiliyor çiftçilere. Alpu, Bozan,
Çardakbaşı, Yeşildona
Verimli Alpu Ovamız tren
raylarına kurban gitmesin. diyor çiftçiler.
21 ilde tohum desteği verdiniz, Eskişehir
çiftçisi kapsam dışı. IPARD desteklerinde Eskişehir yine
yok. Binlerce Eskişehirli kentsel dönüşüm projelerini bekliyor.
Gündoğdu'da, Karapınar'da, Küçük Sanayi Sitesinde yetki Çevre
Bakanlığında, TOKİde; adım atılmıyor,
belediyelerimize de adım attırılmıyor.
Değerli milletvekilleri, daha sayabilirim,
Eskişehirimizin derdi çok, Eskişehirimiz üvey evlat muamelesi
görüyor. İki gün sonra Erdoğan Eskişehirimize gelecek, hoş
gelsin ama artık sözler, müjdeler vermesin çünkü Eskişehirliler
kanmıyor, inanmıyor. Çok az kaldı, Allahın izniyle ve
milletimizin iradesiyle Millet İttifakı olarak biz,
Eskişehirimizin de Türkiyemizin de sorunlarını birer birer
çözeceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Necdet
İpekyüz Kemal
Peköz
Şırnak Batman Adana
Abdullah
Koç Murat
Çepni Habip
Eksik
Ağrı İzmir Iğdır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk Bedri
Yaşar
Antalya Denizli Samsun
Fahrettin
Yokuş Ümit
Beyaz
Konya İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HACI ÖZKAN
(Mersin) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurunuz Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 15inci
maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Kooperatif denince hem üretimi hem tüketimi
dengeleyen bir kurum anlaşılır ve uzun zaman Türkiyede faaliyet
gösteren kurumlar, özellikle de tarımsal KİTler bu anlamda
piyasayı da düzenleyici kurumlar olagelmişlerdir ancak son zamanlarda
kooperatiflerin durumuna baktığımız zaman, durumun da hiç
de öyle olmadığı, artık bunların işlevlerini
yerine getiremez duruma geldikleri görülüyor.
Biraz önce Müzeyyen Vekilim de ifade etti,
ÇUKOBİRLİK, binlerce ortağı olan, aynı zamanda
binlerce çalışanı olan bir işletme; borçları
yapılandırılamadığı için çıkmaza girmiş
durumda ve en son arsası da bilirkişilerin tespitlerine göre 54
milyon lira olan değerinden değil, 30 milyon 800 bin liraya elden
çıkarıldı. Oysaki vergi aflarıyla ve vergi düzenlemeleriyle
ya da işte, vergi muafiyetleriyle kendi iktidar çevrelerine milyarlarca
lira aktarmayı bilen iktidar, ÇUKOBİRLİKin borçlarını
yapılandırmayı düşünmedi ve dolayısıyla da
ÇUKOBİRLİKi iflasla karşı karşıya
bıraktı o kadar insanın ekmek yediği bir kapı
olmasına rağmen.
Değerli milletvekilleri, 3 Ekim günü AKP Genel
Başkanı evinin yakınındaki Tarım Kredi
Kooperatiflerinin bir satış mağazasına gitti ve orada
alışveriş yaptı; çıkışta Kooperatifte
yaptığı alışverişin son derece uygun fiyatlarla
olduğunu ifade etti ve suçu piyasayı kontrolde tutan 5 firmaya
attı. Sonra başka mağazalara da gitmiş olmalı ki
fiyatların aslında çok da ucuz olmadığını,
fiyatların bir hayli pahalı olduğunu, dolayısıyla
Tarım Kredi Kooperatiflerindeki satışların da durumu
kurtarmaya yetmediğini görmüş olmalı ki -gelir düzeyi düşük
olan insanların durumunu düzeltmek için bir çaba içerisine girmesi
gerekiyordu diye düşünüyorum- herhâlde en çok bu pahalılıktan ve
fiyat artışlarından zarar gören kişi kendisi olmalı ki
ilk elde kendi maaşını yüzde 14 artırarak 100.750 liraya
çıkardı. Şimdi, çözüm bu mudur? Tabii ki çözüm bu değil.
Eğer çözmek istiyorsanız, gıda fiyatlarını
düşürmek istiyorsanız yanlış tarım
politikalarından vazgeçin, tarımsal üretimdeki sorunları
doğru tespit edin ve beraber çözümünü bulalım. Tarım
satış kooperatiflerini işlevsel hâle getirin ve destekleyin.
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonunu tekrar devreye sokun. Bu Fon 2004e
kadar faaliyetlerini işlevsel olarak sürdürüyordu ama şu anda bu
işlevi yerine getiremiyor. Tarımda girdi maliyetlerini düşürün;
mesela, gübreyi, zirai ilaçları, mazotu, işçiliği, sulama
yapılan yerlerde de enerji maliyetlerini düşürün, fiyatlar da dengeye
girmiş olsun ve Türkiyede insanlar biraz nefes alabilsin.
Burada bir soru sormak istiyorum: Tarım
ürünlerinin fiyat oluşumunda düzenleyici olan, olması gereken
tarımsal KİTler neden özelleştirildi ve bu özelleştirme
sonucu Türkiye ne kazandı? Bunu sormak istiyorum ve merak ediyorum.
Mesela, Süt Endüstrisi Kurumu özelleştirilerek üreticiden çok ucuza
alınan sütler tüketicilere çok daha yüksek fiyatlarla satılmaya
başlandı. Süt fiyatları sanayicilerin denetimine girdi, yem ve
diğer girdilerin fiyatları arttığı hâlde süt
fiyatlarında bir artış olmadı ve şu anda 3 lira 40
kuruş-3,5 lira civarında satılan sütler piyasada 8-9 liraya
satılmaya devam ediyor.
YEMSAN özelleştirildi ve hayvancılık
onarılmaz yaralar aldı. Hayvan yetiştiricileri fakirleşti,
mecburen hayvanlarını satmak zorunda kaldı, hayvan
sayılarında önemli ölçüde azalmalar oldu ve Türkiye et ve canlı
hayvan ithal eder duruma düştü.
Yine, Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) ve
İstanbul Gübre Sanayi AŞ (İGSAŞ) özelleştirildi.
Dolayısıyla, kamu da gübre sektöründen çekilmiş oldu. Sonuç yine
aynı, gübre fiyatları yükseldi ve gübre ithalatına
başladık.
TEKEL özelleştirildi, tütün üreticileri daha
çok yoksullaştı ve tütün üreticileri artık şimdi elindeki
tütünü bile doğru dürüst satamaz duruma geldi.
Saymakla bitmiyor; Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü kaldırıldı; Türkiye Zirai Donatım Kurumu
özelleştirildi; Tarım Kredi Kooperatifleri özerkleştirildi,
bunun sonucunda küçük üreticiler büyük üreticilerin denetimi altına
girmiş oldu; Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumuna dönüştürüldü
ve işlevsizleştirildi; Toprak Mahsulleri Ofisi
işlevsizleştirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Tahıl ithal ediliyor ve
makarnalık un bile şimdi ithal edilerek ancak makarna üretilip
satılabiliyor. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü
(TİGEM) özelleştirilme sürecine sokulmuş durumda ve
dolayısıyla tarım işletmeleri otuz
yıllığına kiraya verilerek elden
çıkarılmış durumda. Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğü bile bile yenilenmedi ve özel sektöre devredildikten sonra
yenilenmesi için teşvik verilmeye devam ediliyor.
Görüldüğü gibi, nereden
baktığınız önemli. Cami ne kadar büyük olursa olsun imam
bildiğini okur. derler. Burada kanun düzenlemelerini ne kadar yaparsak
yapalım; önemli olan uygulamadır, yaklaşımdır,
mantıktır ve mantalitedir. Bu mantalite
değiştirilmediği sürece kamuda üretimin gelişmesi söz
konusu olamayacağı için piyasada hem üretimin hem tüketimin bir
dengeye girmesi mümkün değil ve yoksullarımız her gün biraz daha
yoksullaşmaya devam edeceklerdir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurunuz Sayın Yaşar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, ben Kooperatifler Kanunuyla ilgili
konuşurken bir kooperatif hikâyesini anlatarak sözlerime başlamak
istiyorum: Yıl 1972, Gümüşhane Şiran Evren köyü; ilk defa bir
kooperatif kuruluyor. Burada kooperatif üyelerinin fotoğrafları var,
bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Kurucuları marangoz Mehmet
Polat, soğuk demirci Hakkı Özel, inşaat ustası Fazlı
Yıldız, inşaat kalfası Efrazım Kaya, inşaat
ustası Fazlı Keleş, inşaat kalfası Abdullah Erenler,
çiftçi Seyfettin Keleş, bakkal Maşuk Özel, inşaat ustası
Mustafa Yıldız, inşaat kalfası Mehmet Erenler, duvarcı
Veysel Özel, inşaat kalfası Hüseyin Yaşar.
Değerli milletvekilleri, tabii, kooperatif
dediğimiz zaman sanki ilk önce aklımıza hep sadece tarımsal
üretimler geliyor. Hâlbuki bu kooperatif kurulduğu zaman köylerimizin
yaklaşık yüzde 85inde elektrik yoktu. Evren Köyü Kalkınma
Kooperatifi o zamanda Almanyaya ciddi oranda işçi gönderiyordu,
kurduğu kooperatif marifetiyle Almanyadan 100 kwlık bir jeneratör
siparişi verdi. Bu jeneratör ile köyün içerisindeki direkleri, devletten
aldıkları yardımla beraber köyün içerisine bu elektrik
direklerini diktiler, köyün orta yerine de jeneratör için bir bina
yaptılar; 1973 yılında -Gümüşhane Şiran
kazasının yaklaşık 75 tane köyü var- ilk defa elektrikle
tanışan, hatta, Gümüşhane genelinde de ilk defa elektrikle
tanışan köy oldu. Tabii, bu yeterli değil, aynı zamanda
temel tüketim maddeleri
Ben hatırlıyorum, babam da rahmetli-
kooperatif başkanıydı; toptancı olarak o zaman Sivas, Elâzığ,
Trabzon gibi buralara yakın bölgelere kamyonlarla bu temel gıda
maddelerini getirir, köylüye minimum kârlarla satarlardı. Bununla da
yetinmiyorlardı, aynı zamanda köye gelecek suyu yine bu kooperatif
marifetiyle, işte 8 kilometreden, 10 kilometreden kooperatif üzerinden
oradaki malzemeleri de daha uygun fiyatlarla alarak köye getirirlerdi.
Yine, bununla da yetinmediler -o zaman Almanyaya
işçi gidiyor- kooperatifin binasından Almanyaya gidecek
işçilere ders veriyorlardı. İşte, duvar şöyle
yapılır, demirciyseniz böyle bağlarsınız,
sıvacıysanız şuna şöyle, buna böyle dikkat edersiniz
gibi dersler veriliyordu.
Yine, buna paralel olarak, o zaman en yakın
ortaokul
Tabii, o zaman en küçük birimlerinden bir tanesi
köylerde muhtarlıktı. Geçtiğimiz hafta da Samsunda,
İlkadımda -bizim İlkadım en büyük ilçelerimizden biri-
orada muhtarlarla yaptığımız toplantıda
İlkadım Muhtarlar Derneği Başkanının muhtarlar
adına bizden talepleri vardı, onların taleplerini sizlerle
paylaşmak istiyorum. En önemli taleplerinden biri, diyorlar ki:
Artık elektronik ortamda bir sürü tebligatlar yapılıyor.
Dolayısıyla gelirlerimiz az, bu mevcut gelirlerle bu işleri
başarmamız mümkün değil.
İkinci olarak yine diyorlar ki: Bizim
elektrik, su, doğal gaz faturalarımız var. Bunlar hiç olmazsa
bağlı bulunduğumuz belediyeler üzerinden ödensin. Şimdi,
bir şekilde ödeniyor ama gayriyasal; bazı belediye meclisleri evet
diyor, bazısı hayır diyor. Bununla ilgili bizden destek
istiyorlar.
Yine, hiç olmazsa büyükşehirlerdeki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Samsun
Büyükşehir kapsamı içerisindeki diyor ki: Bizim nüfusumuz çoğu
vilayetlerden daha yüksek. Muhtarlıklara aldığımız
evrakları bazen dağıtmamız da icap ediyor. Bu manada tek
başımıza bu işin altından kalkmamız mümkün
değil. Dolayısıyla, onlara bu konuda bir yardımcı da
sağlanırsa mutlu olacaklarını ifade ediyorlar.
Yine, özlük hakları... Biz de kamu görevi
yapıyoruz ama kamu görevlilerinin elde ettiği ücretsiz otoparktan
bile istifade edemiyoruz. Kamu görevlilerinin elde ettiği imkânlardan
bizde faydalanalım. diyorlar.
Yine, diyorlar ki: Seçimlerde bizim oy
pusulaları ayrı ayrı, birleşik oy pusulası içerisinde
muhtarların -kim hangi muhtara oy vermek istiyorsa- oy pusulaları da
yan yana olsun.
Yine, diyorlar ki: Bizim
sınırlarımız içerisinde yapılacak olan
yatırımlarda bize de sorsunlar, bizim de görüşümüzü
alsınlar. Yol mu yapacaksınız, üst geçit mi
yapacaksınız, alt geçit mi yapacaksınız; bu konularla
ilgili bizim de görüşümüzü alın. diyorlar. Ümit ediyoruz ki
şöyle biraz daha genişletilmiş bir karar çıkar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Siz de biz de
evet oyu veririz, muhtarlarımızı da mutlu etmiş oluruz.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Sadece muhtarların
değil, sizin bile görüşünüzü alıyoruz Bedri ağabey;
biliyorsun, beraber yaşıyoruz.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ederim, sağ olun; Meclisin de görüşünü alırsanız isabet
olur.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Eyvallah.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Teşekkür
ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 1 önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 283 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde
yer alan tarihten itibaren ibaresinden sonra gelmek üzere en geç ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Çetin
Osman Budak
Kocaeli Adana Antalya
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Serkan
Topal
Manisa İzmir
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Hatay
Milletvekili Sayın Serkan Topal.
Buyurunuz Sayın Topal. (CHP sıralarından
alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Tabii, şu ana kadar birçok milletvekili
arkadaşımız kooperatiflerle ilgili konuşmalarını
yaptı. Ek olarak şunu söylemek istiyoruz: Tarım Kredi
Kooperatifleri -az önce değerli Adana Milletvekilimiz Sayın
Şevkin de söyledi- bu kadar zarar ederken profesyonel takımlara
milyon liraları nasıl aktarabilir? Bir yanda, evet, dersiniz ki: Çiftçilerimizin,
amatör futbolcuları amatör spor anlamında destekleyecekleri
şeyler olabilir ama siz profesyonel bir takıma destek
olacaksınız, devletin parasını peşkeş
çekeceksiniz; öbür yandan, çiftçinizin traktörüne haciz koyacaksınız,
çekiciyle tarladan aldıracaksınız. Arkadaşlar, vicdan mı
bu?
Şimdi, biz sporun desteklenmesini istiyoruz
ancak Tarım Kredi Kooperatifleri önce -ben maaşını geçtim-
çiftçimize destek olacak değerli arkadaşlar. Kooperatif gibi çok
ortaklı kurumlarda yönetim biçimi, ücret tercihleri demokratik yöntemlerle
belirlenmeli ve ortakları rahatsız edecek düzeyde
olmamalıdır.
Arkadaşlar, şimdi bu yasa teklifinde
Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçimiz için ne var? Mesela,
faizleri siliniyor mu? Mesela, traktörü hacizden kurtulacak mı?
Hayır. Ya da bakkalın, kasabın, fırıncının,
kahvecinin, lokantacının, esnafın lehine herhangi bir şey
var mı? Yok.
Değerli arkadaşlar, az önce Sayın
Şevkin de dile getirdi, bunu da bir kez daha ifade etmek istiyoruz: Biz de
kadın kooperatiflerini destekliyoruz ancak lütfen ayrım
yapmayın, ayrımcılık yapmayın, kadınları da
bölmeyin.
Şimdi, ülkeyi yöneten bir
Cumhurbaşkanı son on dokuz yıl içerisinde 160 bin
soruşturma, 38.581 kişiye dava açıyorsa demokrasinin ve
toplumsal dayanışmanın örneği olan kooperatifler nasıl
gelişir, demokrasi nasıl gelişebilir? Devlet geleneğimizde
Cumhurbaşkanını baba olarak görür vatandaş,
sığınacağı bir liman olarak görür ama maalesef, sizin
sayenizde -daha doğrusu, siz neden oldunuz- vatandaşın devlete
olan güveni azaldı. Buna sebep olan sizsiniz. Dünyanın hangi
ülkesinde 160 bin kişiye soruşturma açan bir cumhurbaşkanı,
bir devlet başkanı var? Cumhurbaşkanı şefkatli
olmalı, kucaklamalı; hangi partiden olursa olsun, sorununu
çözebilecek bir makam olmalı Cumhurbaşkanlığı
makamı ama siz bunu vatandaşın elinden aldınız.
Düşünebiliyor musunuz, bir Cumhurbaşkanı kürsüye
çıkıyor ve bir vaat veriyor, diyor ki: Ben polise, öğretmene,
hemşireye, din görevlisine -sonra infaz koruma memurlarını da
ekliyor- söz veriyorum, 3600 ek göstergeyi vereceğiz. Ya, bir Cumhurbaşkanı
bir sözü veriyor, aradan üç yıl geçiyor ve o sözü daha yerine getirmiyor.
Sayın AK PARTİ milletvekilleri, bu sözünü
siz hatırlatmıyor musunuz? Buradan Sayın
Cumhurbaşkanına, sayın iktidara bir kez daha bu sözü
hatırlatıyoruz, Cumhurbaşkanına bu sözü bir kez daha
hatırlatıyoruz. Umarım, en kısa sürede de bu sözü yerine
getirebilir.
Bir kez daha şunu söylüyoruz: Soruşturma
geçiren o 160 bin kişinin de o 38.581 kişinin de lütfen
günahını almayın, Cumhurbaşkanı olarak da
büyüklüğünüzü gösterin ve onları affedin.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Çiftçimiz
mazotunu alamıyor, gübresini alamıyor -geçen de söylemiştim-
elektrik faturasını yatıramıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Elektrik faturasını ödeyemiyor. Bizler ne
yapıyoruz? Bizler burada, evet, her birimiz çıkıyor,
konuşmaları yapıyor ama şu anda iktidar, Hükûmet maalesef
gereğini yapamıyor.
Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum, bunu
da söylemeden geçemeyeceğim: Hayır işleri, kişilerin ya da
kurumların şahsi ve helal kazançları üzerinden
yaptığı bir faaliyettir. Devletin malına çökerek, kamunun
haklarını gasbederek vakfa para aktarılamaz. Bu, bizim
kültürümüze göre ayıptır, inancımıza göre de günahtır,
hukukumuza göre de suçtur.
Bakın, Boluda İzzet Baysal Vakfı
yüzlerce okul kuruyor, yetmiyor, üniversite yurtlarını da inşa
ederek devlete teslim ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Çok önemli gerçekten,
bunları da söylemem gerekiyor Sayın Başkanım son olarak,
zaten son konuşmacıyım. Bir dakikanızı son olarak
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yine, aynı şekilde, 1984 yılında
Sabancı Vakfı Ankarada dönemin en yüksek katlı
binasını yani 28 katlı kız öğrenci yurdunu inşa
ediyor ve YURTKURa devrediyor. Yine, bakınız, rahmetli Vehbi Koç,
1949 yılında Ankarada bir öğrenci yurdu yapıyor ve Ankara
Üniversitesine devrediyor.
Şimdi, peki, TÜGVA, TÜRGEV ve Ensar ne
yapıyor? Mahkeme Boşalt. demesine rağmen ne yapıyor?
Gasbediyor. Peki, Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor. Yapmayın
arkadaşlar, yapmayın ya! Ya, samimi söylüyorum, ben üzülüyorum bunu
gördüğüm zaman. Bir an önce TÜGVA da TÜRGEV de tıpkı az önce
saydığım gibi, Sabancı gibi, Koç gibi devlete bunları
vermelidir, açık ve net söylüyoruz, bunları vermelidir. Hükûmetten de
milletvekili arkadaşlarımızdan da bu konuda destek bekliyoruz.
Çok teşekkür ediyorum, hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 17nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Yasin
Öztürk Fahrettin
Yokuş Ümit
Beyaz
Denizli Konya İstanbul
Bedri
Yaşar Feridun
Bahşi
Samsun Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş? Yok.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun teklifinin 5inci ve 8inci maddelerinin
teklif metninden çıkarılması talep edildiğinden, intikal
hükmü olan işbu maddenin bu kanunun geneliyle uyum sağlanması
amacı doğrultusunda düzenleme kapsamından
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
17inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeler aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 18inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasan
Özgüneş Abdullah
Koç Kemal Peköz
Şırnak
Ağrı Adana
Necdet İpekyüz Habip Eksik Murat Çepni
Batman
Iğdır
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun Bahşi Yasin Öztürk Ümit Beyaz
Antalya
Denizli
İstanbul
Fahrettin
Yokuş Dursun
Ataş
Konya
Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, kooperatif meselesi bilinmeyen, karmaşık bir mesele değil
aslında, son derece basit. Burada yaptığımız
tartışmalarla bizim açımızdan kafası üzerinde duran bu
sistemi ayakları üzerine dikmek istiyoruz. HDP olarak 90 maddelik bir
kanun teklifi getirmiştik, bu anlamda son derece, yoksullardan,
işçilerden, emekçilerden yana bir teklif olarak ortaya koyduk, bu teklifimizin
tekrar tekrar değerlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu, aynı
zamanda şu anlama geliyor: Bu yasa teklifinde görüldüğü üzere
palyatif, geçici tedbirler, makyaj tedbirler, düzenlemeler yerine yapısal
sorunları çözen, esaslı yapısal çözümler üretme tartışması
yapıyoruz. 90 maddelik kanun teklifimiz esasen bu anlama geliyordu.
Şimdi, tabii, HDP açısından şunu
söylemek gerekir ki: Biz, meselelere yoksullardan, işçilerden, emekçi
halklarımızdan yana bakan bir partiyiz ve dolayısıyla,
halkımızın yaşadığı tüm sorunlara
çözümlerimiz var. Çözümlerimiz her ne kadar iktidar tarafından ezilmeye,
silinmeye, görünmez kılınmaya çalışılsa da bizim her
soruna dair çözümümüz var; bunu buradan bir kez daha söylüyoruz.
Evet, kooperatifler, bütün dünyayı bir avuç
şirketin yönettiği, halkı ve doğayı
acımasızca katlettiği, sömürdüğü koşullarda
yoksulların bunun karşısında
dayanışmasını ve yardımlaşmasını
kapsayan organizmalar, mekanizmalar. Dolayısıyla kooperatif
meselesine de biz esasen yoksullardan yana bakıyoruz. Yani bu, herhangi
bir örgütlenme değil; bu, yoksulların, emekçi köylülüğün bu kan
emici şirketlere, sermayeye karşı ayakta durma, kendi yerel
çözümlerini üretme mekanizmalarıdır. Bu anlamda kooperatifçilik
meselesini ayakları üzerine dikmekten kastettiğimiz tam olarak bu
yani kapitalist tekelleşmeye karşı bir örgütlenme. Endüstriyel
tarımın yok ettiği, tarım alanlarının ortadan
kalktığı, şirketlere peşkeş çekildiği,
çiftçinin üretemez hâle geldiği, ürettiğini satamaz hâle
geldiği, sattığıyla karnını doyuramaz hâle
geldiği koşullarda kooperatifçilik önemli bir örgütlenme aracı.
Evet, örgütlenme aracı çünkü Türkiye'de sendikalardan tutalım da
derneklere, kooperatiflere kadar bu halk örgütlenmelerine karşı çok
ciddi bir iktidar saldırısı var yani birincisi, aracın içini
boşaltmak -bu düzenlemede olduğu gibi- yetmezse de bunu tümüyle
tasfiye etmek. Bu anlamda kooperatifçilik bir örgütlenme aracı,
halkın örgütlenmesinin aracı.
Şimdi, 18inci maddede de yönetim ve denetim
kurulu için eğitim şartı getiriliyor. Aslında bu, bu
yasanın ruhunu ortaya koyan çok kritik bir madde yani yönetici kastı
yaratmaya çalışıyor. Yani eğitim şartı getirerek
yani kulaklara hoş gelen bir madde getirerek aslında
kooperatifçiliği eğitimli, seçkin bürokratlara teslim etme yani
devlet mekanizmalarına benzer bir yapıya teslim etme amacı
güdüyor. Oysa, evinin geçimini, mutfağının geçimini yapabilen,
pazarda ürününü satabilen her çiftçi pekâlâ kooperatifçilik yapabilir,
yöneticilik de yapabilir. Burada eğitim nasıl düzenlenmelidir? Bizim
buna önerimiz şudur: Evet, bir eğitim yapılabilir, gereklidir
fakat bu, mutlaka ve mutlaka kamusal olmalıdır çünkü bu düzenlemede
bu eğitimi kimin yapacağı belli değildir. Evet, bu,
yaygın eğitim biçiminde gerçekleşmeli, ilköğretiminden
başlayarak kooperatif dersleri olmalıdır, aynı zamanda da
kooperatif üniversiteleri kurulmalıdır. Önerimiz, bu anlamda
kooperatifleri bir avuç seçkine teslim etme, şirketleştirme
önerisinin yerine, yine halkın - başta emekçi köylülüğün olmak
üzere- pekâlâ yürütebileceği, kendisini koruyup örgütleyebileceği bir
mekanizmaya dönüştürmektir.
Bu anlamda emekçi halkımıza, emekçi
köylülere çağrımız şudur: Kooperatif kurmaktan
çekinmeyelim, kooperatifleri kuralım. Bu anlamda HDP
yanınızdadır, bu konuda bulunduğumuz her yerde bu
kooperatifleştirme çalışmalarına her türlü desteği
vereceğimizi buradan bir kez daha söylüyoruz ve bu anlamda tüm
halkımıza da başarılar diliyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Kayseri Milletvekili Sayın Dursun
Ataş.
Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesi üzerine İYİ Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem,
memleketim Kayseri iktidarın görmezden gelmesi sonucu tarımdan
sanayiye, sağlıktan eğitime, ticaretten ulaşıma,
turizmden çevreye, demografik yapıdan kültürel yapısına her
konuda sürekli geriye gitmektedir. Hâlbuki Kayseri, çok eski zamanlardan beri
sanayi, ticaret ve tarım şehri olarak anılır, diğer
Anadolu şehirlerinin başını çekerdi. AKP
iktidarının Kayseriyi kaderine terk etmesiyle kamu
yatırımlarını hak ettiği ölçüde almayan,
teşviklerden mahrum bırakılan, yaklaşık 1,5 milyon
nüfusuyla 15inci sırada olan Kayseri, kişi başına
düşen millî gelirde 23üncü sıraya kadar gerilemiştir yani
Kayseri, her geçen gün yoksullaşmaktadır. Kayseride yoksulluk
oranı yüzde 17,6ya yükselmiştir, diğer bir deyişle, her
100 Kayseriliden yaklaşık 18i yoksul durumdadır.
Değerli milletvekilleri, Kayserilinin ticari
zekâsı yüksektir. Altı bin yıl önceye dayanan ilk ticari
belgelerin çıkarıldığı Kültepe, uluslararası
ticaretin ve ilk sanayileşmenin doğduğu yer olan şehrimizde
ticaretin dahi bitme noktasına gelmesinin sorumlusu AKP
iktidarıdır.
Sanayi ve ticaret için en önemli konuların
başında lojistik gelmektedir. En başta hem ham maddeye
ulaşım hem de ürün satışı için elzem olan
ulaşım altyapısı Kayseride sanayiye, ticarete, turizme
kadar her sektörü olumsuz etkilemektedir. Kayseride ticaret kara yolu
taşımacılığına bağlı hâle
gelmiştir, ulaşım altyapısı yetersizdir. Bu durum da
lojistik maliyetlerini artırmaktadır. Dolayısıyla,
başkalarının 3 liraya mal ettiği bir ürünü Kayserili 5
liraya almak zorunda kalmaktadır.
Kayseride bin kilometrekare başına
düşen demir yolu uzunluğu sadece 15,3 kilometredir, kara yolunun
uzunluğu ise 66,4 kilometredir, Türkiye sıralamasında 74üncü
sırada bulunmaktadır. 3 organize sanayi bölgesi, 16 sanayi sitesi, 1
serbest bölge, 2 teknoloji geliştirme bölgesi olan ve Türkiyenin tam
ortasında olan Kayseri ulaşımda en kötü 7nci il
konumundadır. AKP yirmi yıldır sürekli Biz yol yaptık.
dese de o yol maalesef Kayseriye uğramamıştır
tıpkı hızlı trenin bir türlü Kayseriye
uğramadığı gibi. On yıldır Kayseriye her gelen
bakan söz verdi gitti, milletvekili söz verdi gitti, Cumhurbaşkanı
söz verdi gitti. Sonuç: Ulaşılamayan kocaman bir şehir. Hava
yolu ulaşımı da diğerlerinden farksız; köy
garajından farksız bir havaalanı, yetersiz uçuşlar, yine
ulaşılamayan bir Kayseri
Değerli milletvekilleri, buradan tekrar tekrar
söylüyorum, Kayseriyi ulaşılabilir hâle getirin, limanlara
erişim sağlayın, kara yolları ve demir yollarını
genişletin, mevcut demir yolu ağını bölgenin
ihtiyaçlarına göre yenileyin, sözünüzü tutun, hızlı treni
Kayseriye getirin. Size son bir şans. Yoksa zaten İYİ Parti
iktidarında bunları biz yapacağız.
Değerli milletvekilleri, yıllar içinde
Kayseri'de tarım ve hayvancılık sektörü de sekteye
uğramıştır. Kayseri'nin son beş yılda yüzde 11,4
tarım alanı ranta kurban edilmiştir, son on beş yılda
kaybolan tarım alanı ise tam 743 bin dekardır. Bu miktar,
yaklaşık olarak İstanbul'un toplam tarım alanı kadardır.
Bu bile tek başına Kayseri'ye ve Kayseri çiftçisine yapılan
ihaneti gözler önüne sermektedir.
Ranttan, AKP'nin hatalı tarım
politikalarından kurtarabildiğimiz tarım alanlarında da
sulama problemi yüzünden yeterli verimi alamıyoruz. Şehrimizde sulama
projeleri yirmi yıldır tamamlanamamıştır. Develi 2nci
Merhale, Bahçelik, Yamula barajlarından toprağına su bekleyen
çiftçiye verdikleri cevap Ödenek yok. olmuştur. Yazlık
kışlık saraylara, aile üyelerinin vakıflarına,
müteahhitlerine, danışmanlarına, yandaşlarına olan
ödenek, Kayserili çiftçiye gelince yok olmuştur. İktidarın ilçe
bazında teşvikler vermemesi nedeniyle Yahyalı'nın
kirazı, elması; Tomarza'nın kabak çekirdeği, Pınarbaşı'nın
patatesi, pancarı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Vekilim.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Yamulanın
patlıcanı, İncesunun üzümü, Akkışla ve Bünyanın
gilaburusu, Develinin gaceri, Sarızın buğdayı,
Yeşilhisarın ay çekirdeği sahipsiz kalmıştır.
İlçelerimizin pek çok mağduriyeti daha
bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi de doğal gazdır. Her yere
ulaşan doğal gaz Kayseri'nin 6 ilçesine hâlen gelmemiştir.
Sarız ve Pınarbaşı ilçelerimiz planlamaya dahi
alınmamıştır; planlamaya alındığı
söylenen Sarıoğlan, Akkışla, Felahiye, Özvatana sözde
2023te doğal gaz gelecek.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak
Kayserinin sorunları saymakla bitmez, pek çok sorununa sürem
yetmediği için değinemiyorum.
Kısacası, iktidar tarafından
unutulmuş, sahipsiz bırakılmış koca bir şehrin
adıdır Kayseri. Ancak Kayserili bunun hesabını ilk seçimlerde
sorar diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 1 önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 19uncu maddesinin çerçeve hükmünde yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Fahrettin
Yokuş Behiç
Çelik Antalya Konya Mersin Ümit Beyaz Yasin
Öztürk İstanbul Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
283 sıra sayılı Kanun Teklifinin
19uncu maddesi, kooperatiflerin ve üst kuruluşların ana
sözleşmelerinin üç yıl içinde yeni düzene intibak ettirilmesini
öngörmektedir. Ana sözleşmeden doğan ihtilafların nasıl
çözüleceği 1163 sayılı Kanuna bir geçici madde eklenmesiyle
halledilmeye çalışılmıştır.
Değerli arkadaşlar, ben bu konuşmamda
özellikle denetim konularına değinmek istiyorum. Denetim olgusu
AKPnin hiç hazzetmediği bir husustur. AKP, yıllardır,
iktidarı süresince denetim birimleriyle ve yargıyla
cebelleşmiş, onları etkisiz kılmak için elinden geleni
yapmıştır; tüm bakanlıkların teftiş kurullarına
müdahale ederek siyasi iradenin nüfuz edemeyeceği teftiş, denetim ve
murakabe kanalları önce sulandırılarak sindirilmiş, sonra
büyük oranda lağvedilmiştir, bazıları da dönüştürülmüştür.
AKPnin kendi çıkardığı 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu dahi defalarca değiştirilerek yolsuzluk,
hırsızlık ve talanın, rüşvet ve iltimasın,
zimmetin, irtikabın, ihalelere fesadın dünyasına pervasızca
girilmiştir. 5018 sayılı Kanunun yanına 4734
sayılı Kamu İhale Kanununu ve 6085 sayılı
Sayıştay Kanununu da ilave etmeliyiz. Hele hele, Sayıştay
denetim raporlarına müdahaleler ve sonunda denetçilerin
raporlarının Sayıştay ilgili dairesinde yeniden
yazılarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesi ne kadar
acıdır.
Evet, kamu emvaline göz diken soysuzların
korunması asla düşünülemez ama işte, denetimi pasifize ederseniz
hırsız kapıdan girer, etkisi onlarca yılı kapsayacak
bir yoksulluğa toplumu düçar edersiniz. İşte, yaşanan budur.
Değerli arkadaşlar, denetim, Türk kamu
yönetiminde iç ve dış denetim olarak ikiye ayrılır. İç
denetim, kurum ve kuruluşun kendi denetim organlarıyla
yaptığı bir denetim yöntemidir. Bu, bir denetim birimince
olabileceği gibi hiyerarşik amirler eliyle de olabilir. Dış
denetim ise gerek Sayıştay ve gerekse ilgili veya ilişkili kurum
ve kuruluşlarca yapılan denetimlerdir. Bunun yanında Kamu
Gözetimi Kurumu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununa uygun yapılan, onlara tevdi edilen denetim
yöntemleri ve bakanlıkların denetim için yetkilendirdiği kurum
ve kuruluşlar.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en önemli
idare hukukçularından Profesör Doktor Metin Günday Son yıllarda
gördüğüm uygulamalardan sonra artık Türkiye'de idare hukukuna gerek
kalmamıştır. mealinde görüş açıklamıştır
ve devamla şöyle diyor Sayın Günday: Sarayda azar işiten
yargı, Türkiye'de adalet dağıtamaz. Bu nedenle, ünlü hukukçu
böyle dediğine göre Türkiye'de hukukun zerresinin bile
kalmadığı aleni ortadadır. Şimdi, bu görüş
karşısında Danıştayın, idari yargının
biçimsel olarak duruyor olması da bir anlam ifade etmiyor. Değerli
arkadaşlar, adli yargı da bir yargısal denetim mercisidir ve
dış denetimdir. Yargının kuvvetler
ayrılığı tahrip edildiğinden yargısal denetim
yetkisini kullanamaması, kurum ve kuruluşların denetlenememesi
sonucunu doğuruyor. Kooperatiflerin de bu genel devlet mekanizması
içerisinde denetimden uzak olması sonucunda pis kokuların da
geldiğine bizzat hepimiz tanık oluyoruz. Diğer taraftan partizan
idare, polise, Jandarmaya, adliyeye, maliyeye, belediyelere müdahaleler
işleri iyice çığırından çıkararak âdeta bir zulme
döndürmektedir. Kooperatiflerin kaderinde bu zulüm çarkının bir
dişlisi olmak da vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Şimdi,
Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği kötü örneklerinden biridir.
Nasıl bir yönetim sergileniyor? Nasıl maaş alıyorlar?
Nasıl denetleniyorlar? Gübre ithalat ve tedarikiyle
satışını nasıl yapıyorlar? Gübre
fiyatlarının fahiş olmasında dahli nedir? Kâr ve zarar
hesabı nedir? Çiftçilere kullandırılan kredilere uygulanan faiz
niçin şikâyetlere konu ediliyor? Evet, bu sorulara cevap verecek bir
kişi çıkabilir mi yönetimden? Muhakkak ki çıkamaz. Hakiki manada
dolayısıyla buralarda da bir denetim söz konusu değildir
değerli arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, 19uncu madde bir ana
sözleşme yenilemesidir ve biz, İYİ Parti olarak her zaman
kooperatifçiliği önemsiyoruz ancak kooperatifçiliğe fetih
anlayışıyla yaklaşmadan yurttaşların
çıkarlarını azami kılmak için bakmak gerekir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde kabul edilmiştir.
21nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 21inci madde kabul edilmiştir.
22nci madde üzerinde 1 adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kooperatifler Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 22nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Ümit
Beyaz Bedri
Yaşar
Antalya İstanbul Samsun
Fahrettin
Yokuş Yasin
Öztürk
Konya Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Konya
Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi İYİ Parti Grubu
adına saygıyla selamlıyorum.
Tarım Kredi Kooperatifleri, Türk
tarımını kalkındırmak, Türk çiftçisinin
ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş bir çiftçi
kuruluşudur. Türk çiftçisinin tarımsal faaliyetlerini ve
tarımsal girdi ihtiyaçlarını karşılamak görevleri
arasındadır. Türkiyede uzun yıllardır tarım
sektöründe var olan GÜBRETAŞ ve Tarım Kredi Kooperatifine
bağlı TARKİMin girdi ürünleri de kurumun marketlerinde
satışa sunulmuştur. Buraya kadar her şey güzeldir. Lakin
gelin görün ki Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinde yerli üretimin
dışında ithal olan ürünler de satılmaktadır.
Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinde maalesef, İspanya, Amerika,
İtalya başta olmak üzere birçok ülkenin ithal ürünleri, gıda
ürünleri, çeşitli tarım ürünleri satılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ithal gübre
fiyatları her hafta füze hızıyla artarken neden yerli üretim
artırılmıyor? Yerli üretime destek verilmesi gerekirken
Tarım Kredi Kooperatifleri marketleri yerli girdilere neden yeteri kadar
destek vermiyor? Çiftçilerimiz tarım girdilerini karşılayamaz
duruma gelmiştir. Bir yandan sürekli artan gübre, mazot, ilaç ve tohum
girdileri, diğer yandan elektrik faturası çiftçilerin ekim
yapmasını zorlaştırmaktadır.
Çiftçileri düşünen bir iktidar maalesef ortada
yok. Eğer gerçekten Türk tarımı ve Türk çiftçisi düşünülse
idi her gün borsa gibi artan gübre fiyatları çiftçilerimizin
canını yakmazdı. Değerli milletvekilleri, ülkemizde gübre
fiyatları füze hızıyla artarken bakınız, en son
gelinen nokta oldukça ibret vericidir. Türkiyede belki son yıllarda yüzde
300lere varan artış sağlayan tek ürün gübredir.
Bakınız, geçen hafta ton başına DAP gübresi 6.800 TL iken
bu hafta 7.150 TL, üre gübresi 6.650 TL iken bu hafta 7.200 TL, ekim gübresi
4.500 TL iken bu hafta 5.000 TLye kadar yükselmiştir. Anadolumuzda
kışlık ekimin başladığı bu günlerde
çiftçilerimize acilen destek sağlanmalıdır.
Tarım girdilerinde fahiş
artışları seyreden iktidar verdiği sözleri de tutmuyor.
Hepinizin bildiği gibi -bu yılki kuraklık sebebiyle- 4 Haziranda
Sayın Cumhurbaşkanımız, 61 ilde kuraklık sebebiyle
zarar gören yüz binlerce çiftçinin zararlarının giderileceğini
hatta dekar başına 100 TLye kadar ücret ödeneceğini ifade
etmiştir. Aradan aylar geçmiştir ama hâlen verilen sözler
tutulmamıştır.
Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği AK
PARTİnin maalesef çiftliği hâline getirilmiş,
başındaki kişiden tutunuz da tüm iştiraklerinin ve
bağlı şirketlerinin yöneticilerinin tamamı AK PARTİ
eski milletvekilleri ve sarayın müdavimlerinden oluşmuştur. Güya
Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçi kuruluşu. Çiftçinin traktörüne,
iş makinesine, tarlasına takkasına el koyan, haciz koyan bir
kurum çiftçi kuruluşu olabilir mi? Hele hele ortaklarına, çiftçilere
banka faizinden daha fazla faiz uygulayan bir kurum Allah aşkına
çiftçi kuruluşu olabilir mi? Üçer beşer akçeli maaşlarla
yüzlerce yandaşı besleyen bir kurumdan çiftçilere hayır gelir
mi? Elbette gelmez.
Tarım Kredi Kooperatiflerine bağlı
başta GÜBRETAŞ olmak üzere yine Tarım Kredi Kooperatiflerinin
marketleri her yıl milyonlarca lira zarar ediyor, neden acaba? Elbette ki
kötü yönetimden, elbette ki yolsuzluktan, elbette ki yandaş
kayırmacılığından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Ne
acıdır ki kooperatif yönetimlerine atanan yüzlerce yandaş
yöneticinin üçer beşer maaş almalarından dolayı bu kurum AK
PARTİnin arpalığı hâline getirilmiş ve bu kurum zarar
ettirilmektedir.
Elbette bu böyle gitmez, zaman yaklaşıyor,
devran dönüyor, gün geliyor; çiftçilerimizi mağdur eden, sadece
yandaşları ihya eden bu kuruluşun yöneticilerinden elbette hesap
sorulacaktır. Bu hesap asla mahşere bırakılmayacaktır.
İYİ Parti geliyor ve bu hesabı soracağız. Herkes
ayağını denk alsın diyorum.
Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 23üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan ancak
teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Yeni madde ihdasına dair Divana ulaşan
önerge, Komisyon metninde bulunmayan bir konuda değişiklik
öngörmektedir. Dolayısıyla, İç Tüzük'ün hükmü nedeniyle bu
önergeyi işleme almamız olanaklı değildir, ancak
grupların uzlaşısı nedeniyle emsal teşkil etmemek
üzere önergeyi işleme alacağım.
Önergeyi okutup Komisyona soracağım,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlindeyse önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Yeni madde ihdasına ilişkin önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 283 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE-24 23/2/2017
tarihli ve 6824 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 3
üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "2022
yılının Ekim ayındanibaresi "2022
yılının Kasım ayından şeklinde "2021
yılının Ekim ayı ibareleri 2021 yılının
Kasım ayı şeklinde değiştirilmiştir.
Engin Altay Mahir
Ünal Erkan Akçay
İstanbul Kahramanmaraş Manisa
Dursun Müsavat Dervişoğlu Meral Danış Beştaş Abdullah Güler
İzmir Siirt
İstanbul
Ramazan Can
Kırıkkale
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yok.
Şahsı adına söz isteyen Mersin
Milletvekili Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Saygıyla
selamlıyorum değerli arkadaşlar.
Türkçede Ölümü gösterip sıtmaya razı
etmek. diye bir laf var biliyorsunuz. Şimdi, 15 Nisanda, o döneme kadar
pek çok sermaye kesiminin borçları yeniden
yapılandırılmışken son noktada, bu çiftçi
borçları ne olacak tartışmasının sonuçlarından
bir tanesi olarak, Tarım Kredi Kooperatifine borcu olan çiftçilerin de
borçlarının yapılandırılması gündeme geldi.
Değerli arkadaşlar, 9,3 milyar lira Tarım Kredi Kooperatifine
çiftçilerin borcu var. Toplamda Ziraat Bankası ve özel bankaları da
kattığımızda 200 milyar liranın üzerinde bir borca
tekabül ediyor. Bu planlama yalnızca Tarım Kredinin
borçlarını temel alıyor. Örneğin, yine kamuya yönelik bir
borç olan Ziraat Bankasına ilişkin borçları meselenin içerisine
dâhil etmiyor. Şimdi, şunu açık yüreklilikle söylemek
lazım: Biz, bu tarımsal süreçlerin tümüne antikapitalist bir
perspektiften bakıyoruz. Yani, sermayeye verilen destekler bir yandayken
bu toplumun en altında olanlar
Fakat bu toplumu var edenlere, değer
katanlara, sıfırdan bu noktaya getiren emek kesimine olağanüstü
bir haksızlığın ve eşitsizliğin
uygulandığını düşünüyoruz. Bu çerçevede, şimdi,
bu yeni ihdas edilen madde diyor ki: Ya, Tarım Krediye borçları
olanlar önce borcunun yüzde 30unu getirsin, versin -15 Nisandaki madde
böyleydi kabul edilen- ondan sonra geri kalanını da üç yıl,
yüzde 12 ila 18 arasında faizle bize tekrar ödesin. Şimdi, bu maddenin
iyi tarafı -tırnak içinde- şu: Bu ödeme ekimde
başlıyordu, şimdi ihdas edilen yeni maddeyle beraber kasıma
almışlar.
Değerli arkadaşlar, şimdi
(Uğultular)
RIDVAN TURAN (Devamla) Yoğun bir gürültü var,
kendi sesimi duyamıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, o kadar uğultu var ki
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Devamla) Şimdi, bakın,
sermayenin affedilen borçlar -geçen gün burada tek tek söyledim- yalnızca
2007 ila bugün arasında Unileverden TÜVTÜRKe, Aksigortadan Akbanka,
Sabancılardan Turkcelle, Cengiz Holdingden Emlak Konuta, Akfene, Jokey
Kulübüne kadar affedilen miktar arkadaşlar, 3 milyar 106 milyon lira,
tamam. Bir de bu Ziraat Bankasının bağışlayıp da
bir daha dönüp bakmadığı, Demirörene verdiği 750 milyon
dolar var. Erdoğanın müthiş ekonomi dehasıyla, Faiz
sebeptir, enflasyon sonuçtur. yaklaşımı sebebiyle bugünkü
kurdan hesaplarsak bu da 7 milyar 125 milyon lira civarında tutuyor.
Bakın, şimdi, yalnızca bu ikisini üst üste koyduğunuzda
çiftçi borçlarından yani Tarım Krediye olan çiftçilerin
borçlarından çok daha fazla bir miktarı sermaye lehine affetmiş
durumdasınız. Hâl böyleyken esas olan şey, çiftçi
borçlarının, küçük ve orta ölçekli çiftçinin borçlarının
kamu borcu hâline getirilmesidir. Devlet, sermayeye bu kadar destek veriyorsa
bu ülkedeki değerleri yaratan esas güce yani emekçilere, küçük ve orta
ölçekli köylülere, çiftçilere de bu desteği sağlamalıdır. O
sebeple 9 milyar 300 milyon liralık Tarım Krediye olan borç yapılandırılmamalı,
kamu borcu olarak haneye yazılmalıdır. Sermayeye bu
yapılıyorsa elbette yoksullara da bu yapılmalıdır. Bu
sebeple, ihdas edilen bu madde yalnızca, çiftçinin bu ayın sonunda
ödemesi gereken yüzde 30u bir dahaki ayın sonuna ertelemiştir.
Çiftçi diyor ki zaten Ya, kardeşim, ben bu borcun yüzde 30unu
ödeyebilsem zaten otururum, hepsini öderim bunun, niye bu kadar kepazelik
çekeyim. Her biri gece rüyalarında traktörlerinin haczedildiğini,
toprağının haczedildiğini görüyor. Onlarla konuştuğum
için söylüyorum bunları. Şimdi, bu kadar büyük bir travmaya
yönlendirdiğiniz bu kesim aslında tarımsal olarak bu ülkenin bel
kemiğidir. Hadi, Ziraat Bankasına olan borçları bir kenara
bıraktınız, bunları hiç yeniden yapılandırma
kapsamına almadınız ama el insaf yani!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Devamla) - En azından sermayeye
verilen desteğin bir kısmı küçük ve orta ölçekli çiftçilerin
Tarım Krediye olan borçlarını affetmek için ya da kamu borcu
olarak kabul etmek için verilebilirdi. Şaşırıyor muyuz?
Vallahi şaşırmıyoruz. Niye? Çünkü iktidarın bu zamana
kadarki yaklaşımının temeli, aslına
bakılırsa, alt sınıflardan devşirdiği kaynağı,
başka bir deyişle alt sınıfların cebinden
çıkarttığı, gasbettiği parayı egemen
sınıfların, zenginlerin cebine koymak biçimindedir. O sebeple
24üncü madde nispi olarak çiftçilere destek sağlayabilir ama aslolan
şey, bu borcun kamu borcu hâline getirilmesi ve onların rahatça
üretim yapabilmesini sağlamak, aynı zamanda traktörünün yani üretim
araçlarının yani tarlasının haczedilmesini engellemektir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yeni maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve
teklife yeni bir madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde kabul edilmiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
25inci madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylama
işlemleri tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
2nci sırada yer alan, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı-Interpol Arasında
2021 Yılında İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve
İcra Komitesi Toplantıları İçin İmtiyazlar ve
Muafiyetlere İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Kriminal
Polis Teşkilatı-Interpol Arasında 2021 Yılında
İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve İcra Komitesi
Toplantıları İçin İmtiyazlar ve Muafiyetlere
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3606) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 271) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 271 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ULUSLARARASI KRİMİNAL
POLİS TEŞKİLATI-INTERPOL ARASINDA 2021 YILINDA İSTANBULDA
DÜZENLENECEK 89. GENEL KURUL OTURUMU VE İCRA KOMİTESİ
TOPLANTILARI İÇİN İMTİYAZLAR VE MUAFİYETLERE
İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti adına 18 Ocak
2021 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı-INTERPOL Arasında
2021 Yılında İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve
İcra Komitesi Toplantıları İçin İmtiyazlar ve
Muafiyetlere İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Kriminal
Polis Teşkilatı-Interpol Arasında 2021 Yılında
İstanbulda Düzenlenecek 89. Genel Kurul Oturumu ve İcra Komitesi
Toplantıları İçin İmtiyazlar ve Muafiyetlere
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı |
: |
277 |
|
Kabul |
: |
267 |
|
Çekimser |
: |
10 |
|
|
|
|
|
Kâtip Üye Abdurrahman Tutdere Adıyaman |
Kâtip Üye Şeyhmus Dinçel Mardin |
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.30
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
3üncü sırada yer alan 141 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa
Şentopun Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut
Protokol Iin Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol IIIün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, Anayasanın 92nci maddesi kapsamında
sunulan (3/1704) ve (3/1705) esas numaralı Cumhurbaşkanlığı
Tezkereleri ile alınan karar gereğince kanun teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 26 Ekim 2021 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.32
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 283 S. Sayılı Basmayazı 20/10/2021 tarihli 9uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) 271 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.